2-Evrensel Bir Sorun: Göç Eden Kadınların Sağlığı Ve Sağlık

Transkript

2-Evrensel Bir Sorun: Göç Eden Kadınların Sağlığı Ve Sağlık
Sağlık ve Toplum Yıl:22 , Sayı: 2 Mayıs-Ağustos 2012
MAKALELER / Articles
Evrensel Bir Sorun: Göç Eden Kadınların Sağlığı Ve
Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Dil Engeli
A Unıversal Problem: The Immigrant Women's Health and The
Language Barrier in Health Care Services
1
2
Selda İLDAM ÇALIM , Oya KAVLAK , Ümran SEVİL
3
ÖZET
SUMMARY
Bu makalede, göçün kadın sağlığı üzerine etkileri ile sağlık hizmeti
sunumunda yaşanan dil engeli anlatılmaktadır. Göç küresel bir olgu
olgu olup son 40 yıldır göç eden kadınların sayısı erkeklerle aynı
orandadır. Kadınlar, “kadın” ve “göç eden” olarak yaşadıkları
ayrımcılık nedeniyle iki kat dezavantajlı konumdadır. Göç eden
kadınların sağlığı, özellikle cinsel ve üreme sağlığı, göç nedeniyle
olumsuz yönde etkilenmektedir. Sağlık profesyonelleri ile göçmen
kadınlar arasında ortak bir dil eksikliğinin olması yeterli sağlık
hizmetinin sunumu için engel oluşturmaktadır. Bu nedenle; sağlık
çalışanları göçmenlerin etnik ve dilsel açıdan farklı topluluklar
olduğunun farkında olmalı ve sağlık hizmetinin sunulduğu yerlerde
profesyonel tercümanlar bulunmalıdır.
In this article focuses the effects of migration on the health of
women, and the language barriers between immigrant women and
health caregivers. Migration is a global phenomenon. Women have
been migrating, asylum seekers, refugees, migrant, at similar rates
to men for the past 40 years. Women are doubly disadvantaged
because they are discriminated against as “women” and as
“women who migrated”. The health of women who migrated is
affected negatively, especially reproductive and sexual health. The
lack of a common language between the health professional and the
women who migrated is then likely to be an obstacle to adequate
health care delivery. For this reason, The healthcare providers
must be aware of the ethnically and linguistically diverse
communities of women who migrated, and it must be professional
interpreter in health care services.
Anahtar Kelimeler: Göç, Göç ve Sağlık, Göç ve Kadın, Dil
Engeli
Key Words: Migration, Migration and Health, Migration and
Women, Language barriers
GİRİŞ
ve buna bağlı olarak ulaşım ve iletişim
olanaklarının gelişmesinden dolayı göç edenlerin
sayısı artmaya devam etmektedir (5,6). Dünya
nüfusunun %3'ten az bir bölümü, yani yaklaşık
190 milyon kişi, doğdukları ülke dışında
yaşamaktadır. Bu rakam düşük görünse bile, göç
edilen az sayıdaki ülkelerin nüfusu içindeki
payları büyüktür (7).
Dünyada, yerinden
edinmiş kişilerin % 80'nini kadın ve çocuklar
oluşturmaktadır (8).
Göç, toplumların sosyo-kültürel, ekonomik,
politik yapısı ile doğrudan ilişkili olan ve insanlık
tarihinin bütün dönemleri boyunca varolan bir
olgudur (1-3). Göç kavramı ile öncelikle belli bir
nüfusun bir bölgeden başka bir yere olan hareketi
akla gelmekle birlikte, göçün coğrafi bir yer
değiştirmeden çok daha kapsamlı ve köklü bir
yapısı vardır(1,3). Bu nedenle “göç” konusu
birçok disiplin tarafından incelenmiş ve her
disiplinin bakış açısınca bir çözümlemesi
yapılmıştır (4).
Göç hareketi, ulusal sınır ölçütü kullanılarak
değerlendirildiğinde, ulusal sınırların içerisinde
gerçekleşen göçler; iç göçler, ulusal sınırların
ötesine gerçekleşen göçler dış göçler olarak
tanımlanır (9,10). Bireylerin iç göç ve dış göç
yaşamalarında birçok neden ileri sürülmektedir.
Bu nedenler arasında işsizlik, yoksulluk, toprak
bölünmesi, kan davası, deprem, kuraklık– çevre
felaketleri, terör, insan hakları intihalleri, din
Dünyada küreselleşmenin doğrudan ya da dolaylı
etkileri, bölgesel çatışmalar, yoksulluk, teknoloji
1.Öğr.Gör.,Celal Bayar Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu
Ebelik Bölümü MANİSA
2.Doç.Dr.,Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi,Kadın
Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Bornova
İZMİR
3.Prof.Dr.,Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi,Kadın
Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Bornova
İZMİR
11
Evrensel Bir Sorun: Göç Eden Kadınların Sağlığı Ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Dil Engeli
veya etnik ayrımcılık, yabancı düşmanlığı,
tarımda mekanizasyon, aile birleşmesi, evlilik,
istihdam olanakları ve kentin sunduğu hizmetler
yer almaktadır (1).
nedeniyle göç edenlerin payı ise % 0,3'tür.
Kadınlar daha çok ailevi ve bireysel nedenlerle
göç ederken, erkeklerin daha çok ailevi ve
ekonomik nedenlerle göç ettiği belirtilmektedir
(14).
Türkiye'de 1950'li yıllardan bu yana sanayileşme ve tarımda makineleşme sürecinden
kaynaklanan sosyo-ekonomik yapıdaki önemli
gelişmeler iç göçe ve 1960 yılının ortalarından
itibaren de dış göçe neden olmuştur (2,6,11,12).
Ülkemizde en yaygın olarak görülen iç göç türü,
kırsal yerleşim alanlarından kentsel yerleşim
alanlarına doğru gerçekleşen iç göç hareketleridir
(2,10,11,13).
Göçmen, Mülteci, Sığınmacı terimleri aynı
anlamda kullanılsalar da farklı anlamları vardır.
Göçmen, ülkesini isteyerek, daha iyi bir hayat
arayışı için terk edenler için kullanılırken;
mülteciler ülkelerini terk etmeye mecbur kalırlar.
Mülteci "ırkı, dini, milliyeti, belli bir sosyal
gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri
nedeniyle zulüm göreceği konusunda haklı bir
korku taşıyan ve bu yüzden ülkesinden ayrılan ve
korkusu nedeniyle geri dönemeyen veya dönmek
istemeyen kişi"dir. Ekonomik göçmenler,
ülkelerinin kendilerine sağladığı devlet
korumasından yararlanıyor olmasına karşın
mülteciler devlet korumasından yararlanamamaktadır. Sığınmacı ise mülteci statüsü almaya
yönelik başvurusu henüz karara bağlanmamış
kişiler için kullanılan bir terimdir. Aynı zamanda
henüz başvuru yapmamış veya başvurusu
hakkında yanıt bekleyen kişiler de sığınmacı
olarak tanımlanır. Günümüzde sıkça kullanılan
bir diğer kavram “ülkesinde yerinden edilmiş
kişiler”dir. Bu kişiler mültecilerle aynı
nedenlerle evlerini terk etmek zorunda bırakılmış
olabilirler, fakat uluslararası tanınan bir sınırdan
geçmemişlerdir (16).
Toplumsal değişme sürecinin bir sonucu olarak
Türkiye'de, geçen yüzyılın ikinci yarısında
başlayıp zaman içinde değişen hızlarla devam
eden ve genelde kırsal yerleşim yerlerinden
kentsel yerleşim yerlerine ve doğu bölgelerinden
batı bölgelerine doğru, temelde ekonomik
nedenli olarak nitelenebilecek bir nüfus hareketi
yaşanmaktadır. Bu nüfusun önemli bir bölümü,
kentsel yerleşimlere göç ederek genellikle
kentlerin gecekondu mahallelerinde ve sağlıksız
çevre koşullarında ve konutlarda, yeterli iş ve
gelir olanaklarından yoksun olarak yaşamaktadır
(11,12,14). Özellikle, 1980 yılından sonra
güvenlik nedeniyle köylerden kentlere iç
göçlerin yoğun yaşanması bu sorunların daha da
arttırmıştır (15).
Dünya'da olduğu gibi ülkemizde de yaşanan
göçler, nedeni ne olursa olsun, göç eden tüm
bireyleri fiziksel, sosyal ve psikolojik olarak
etkilemektedir. Göç etme nedeni ve göç edilen
yerdeki koşullar, göçmenlerin uyum sürecini
etkileyen önemli ölçütlerdendir. Bu derlemede;
göçmen, sığınmacı, mülteci ya da yerinden
edinilmiş olsun, göç eden kadınların sağlığı ve
sağlık hizmetlerinde yaşanan dil engelinin
tartışılması amaçlanmıştır.
Türkiye Göç ve Yerinden Olmuş Nüfus
Araştırması'na göre (2006); Türkiye geneline
bakıldığında, hanehalkı nüfusunun yaklaşık
yarısının (% 48,9) doğduğu yerleşim yeri
dışındaki başka bir yerleşim yerinde
yaşamaktadır. Cinsiyete göre bakıldığında, genel
göç örüntüsüne uygun olarak erkeklerin (%
52,0), kadınlardan (% 45,8) daha yüksek yaşamboyu göç yüzdelerine sahip olduğu
görülmektedir. Kentsel alanlarda yaşayan
hanehalkı nüfusunun % 56,7'si doğduğu yerleşim
yerinden farklı bir yerleşim yerinde
yaşamaktadır. Bu durum, göçün çekim
merkezinin kentsel alanlar olması ile ilişkilidir.
Bu araştırma'ya göre, göç sürecine dahil olmuş
hanehalkı nüfusunun % 43,5'inin ailevi
nedenlerle göç etmiştir. Göç edenlerin yaklaşık
üçte-biri bireysel nedenlerle; yaklaşık beşte-biri
de ekonomik nedenlerle göç etmiş olup, güvenlik
nedenleriyle göç edenlerin payı % 3,3; geri dönüş
GÖÇ VE SAĞLIK
Göç, insanın içine doğduğu çevreyi bırakıp yeni
bir çevreye gitmesidir. Bu nedenle ani ve hızlı bir
çevre değişimi yaratan, böylece sosyal, kültürel
ve fiziksel olarak toplumu ve bireyleri etkileyen
göç, sağlık ve sağlık değişkenleri üzerinde de çok
önemli etkilere sahiptir. Göçmenler, göç
sırasında ve ülkelerinden ayrıldıktan sonra pek
12
Sağlık ve Toplum Yıl:22 , Sayı: 2 Mayıs-Ağustos 2012
çok sağlık risklerine maruz kalmaktadır. Bireyin
daha önceki sağlık problemleri, yaşı, cinsiyeti ve
stresörlerin süresi, bu olumsuzlukları
arttırabilmektedir. Göç edilen toplumun
kültürüne uyumda güçlüklerin yaşanması, sağlık
sorunlarının daha fazla yaşanmasında belirleyici
olabilmektedir. Göçmenler içine girilen yeni
çevre kendi kültürüne benziyorsa daha az,
benzemiyorsa daha fazla uyum sorunu ile
karşılaşabilmektedir (17,18).
savunmasız grupları arasındadır (16,17,25,26).
Göç edenler arasında kadınlar, çocuklar ve
yaşlıların daha fazla korunma gereksinimi
olduğu belirtilmektedir (16).
Göç edilen yerde dil ve ırk ayrımcılığının olması
göçmenlerde kronik hastalıkların artışına neden
olmaktadır(13,26). Chol Yoo ve arkadaşları
(2009), özellikle dil ayrımcılığının, göç edenlerin
sağlık durumlarını doğrudan etkilediğini
belirtmektedir (26).
Göç edilen yere uyum sürecini; sosyal ağ,
cinsiyet, yaş, dil becerileri, eğitim düzeyi, dini
inançlar, göç nedenleri ve gidilen yerde
karşılanma biçimi etkili olmaktadır. Göç alan
bölgelerde sağlığı olumsuz etkileyen faktörler
içinde; yeterli sağlık kuruluşu ve sağlık insan
gücünün olmaması, göç edenlerin gelir düzeyinin
düşük olması, ekonomik sıkıntıya sahip olma,
yetersiz beslenme, ulaşım engelinin varlığı,
çalışan kadınların çocuklarına bakacak kimsenin
olmaması, çalışma saatlerinin düzensizliği, dil
engeli ile karşılaşma, sağlık sigortasına sahip
olmama, geleneksel yaşam kalıplarına sahip
olma, yerel hizmetlerin gereksinimlere cevap
verememesi, yabancı olma, yasalar, sosyal ve
psikolojik stres yer almaktadır. Göç eden
bireylerin
yerleştikleri bölgelerde sağlık
hizmetlerinin yetersiz olması ve var olan
hizmetlerin kullanımının düşük olması da sağlık
sorunlarının giderek artmasına neden olmaktadır
(17-21). Jongeneel-Grimen ve arkadaşlarının
(2011), Hollanda'da yaptıkları çalışmada;
göçmenlerin sosyo-demografik özelliklerinin
sağlık durumlarını direkt etkilediği belirtilmektedir (22).
Göçmenlerin yaşadıkları sağlık sorunları ;
·Depresyon, posttravmatik stres bozukluğu,
psikosomatik şikayetler, anksiyete, uyku
bozuklukları
·Beslenme bozuklukları, Anemi
·Çocuklarda büyüme ve gelişme gerilikleri
·İshal, kızamık, sıtma, solunum yolu
enfeksiyonları vb. bulaşıcı hastalıklar
·T ü b e r k ü l o z , h e p a t i t g i b i e n f e k s i y o n
hastalıklarıdır
·Kronik hastalıklar ve komplikasyonları
·Diş sağlığı sorunları
·Fiziksel şiddet ve buna bağlı yaralanmalar
·Cinsel istismar
·HIV/AIDS dâhil cinsel yolla bulaşan
enfeksiyonlar (CYBE)
·İstenmeyen gebelikler, riskli gebelikler
·D ü ş ü k l e r, d o ğ u m k o m p l i k a s y o n l a r ı
(13,16,17,19,23,27).
Gilgen ve arkadaşlarının (2005), Bosna ve
Türkiye'den İsviçre'ye gelen göç edenlerin
hastalık deneyimleri ve yardım arama
durumlarını araştırdıkları çalışmada; göç
edenlerin, göç etme nedenleri ile hastalık
deneyiminin ilişkili olduğu bulunmuştur. Savaş
nedeni ya da başka bir nedenle istemsiz göç
edenlerin, güvenli olmayan yasal durum
nedeniyle sağlık durumlarının daha kötü olduğu
ve daha fazla hastalık deneyimlediği
saptanmıştır. Araştırmada, İsviçre'ye göç eden
Türklerin % 31'inin, Bosnalıların %3'ünün dil
sorunu yaşadığı; Türklerin %5'inin, Bosnalıların
%17'sinin ise stres, korku, depresyon yaşadığı
bulunmuştur (27). İki ülke arasında farklılıkların
olması; göç etme nedenleri, bireylerin göç edilen
yerdeki sosyal durumları ve koşulları, sosyal
desteklerinin olup olmadığı ve kültürel durum ile
doğrudan ilişkilidir.
Sosyal bir süreç olarak göç, resmi sağlık
hizmetlerinden yararlanma için mali ve kültürel
engellenme potansiyeline sahiptir (23). Ülkelerin
politika, program ve projelerinin sağlık üzerinde
önemli etkileri vardır (20). Göç eden bireyler
dünya çapında danışmanlık, temel sağlık
hizmetleri, koruyucu hizmetler, tanı, tedavi
olanakları ve ilaca erişim konusunda ciddi
sorunlar yaşamaktadır (16,17,24). Göç edenlere
yönelik sağlık hizmetleri, ülkeden ülkeye
değişmekle birlikte gelişmiş ülkeler de dâhil
olmak üzere istenen düzeyde değildir (16).
Şehirlerin kenarlarında kümelenmiş, geçici
kamplara yerleştirilmiş ve çoğunun ev diyeceği
bir yeri olmayan göç edenler ise toplumun en
13
Evrensel Bir Sorun: Göç Eden Kadınların Sağlığı Ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Dil Engeli
Normal alt yapının ulaşmadığı veya ulaşamadığı
insanların üreme sağlığı da dahil olmak üzere,
sağlık ihtiyaçlarını karşılamak kamu sağlığı
açısından önceliklidir (25). Savaş nedeniyle göç
etmek zorunda kalan kadınların sağlık sorunları,
sığındıkları ülkede yaşayan diğer kadınlara göre
daha fazladır. En organize olan mülteci
kamplarında dahi kadınların özellikle üreme
sağlığıyla ilgili problemlerin fazla olduğu
görülmüştür(19,25). Düşük gelirli bir ülkeden
yüksek gelirli bir ülkeye göç eden kadınlar,
sağlığa ulaşım ve sağlık tarama programlarından
faydalanma şansı daha fazla olmasına rağmen, o
ülkenin dilini konuşamama nedeniyle bu
imkanlardan yeterli düzeyde yararlanamamaktadır. Özellikle erkeğe bağımlı olan ve sağlık
sigortası olmayan, yaşadıkları ülkenin dilini
bilmeyen kadınların sağlık hizmetlerine
ulaşımında ciddi problemler yaşanmaktadır (19).
Göç Eden Kadınların Yaşadıkları Sağlık
Sorunları ve Nedenleri
Göçün erkeğe özgü bir serüven olduğu inancı
uzun bir dönem egemenliğini korumuştur (28) ve
göç ile ilgili çalışmalarda göçün aktif öznesi
olarak erkekler esas alınmıştır (29). Oysa ki, göç
süreci göçe katılan bireylerin her biri için farklı
sonuçlara neden olmaktadır. Göç, bu süreci
yaşayan herkes için (yetişkin, genç, çocuk, kadın,
erkek) sarsıcı bir deneyim olma riskini taşımakta
ve tüm bireyler farklı düzeylerde ve farklı
yönlerde de olsa bu süreçten etkilenmektedir
(4,18). Süreci yaşayan insanların sosyoekonomik durumları, etnik ve dini kimlikleri ile
kültürel özellikleri süreçten nasıl etkileneceklerini belirleyen önemli faktörlerdir. Mevcut
çalışmalar göç nedenleri, göç sürecine katılım, bu
süreç esnasındaki yaşam deneyimleri ve göçün
etkileri, göç edenlerin tutumları ve tepkileri
açısından kadınlar ve erkekler arasında önemli
farklılıklar olduğuna işaret etmektedir. Bu
farklılıkların temelinde kadın-erkek arasındaki
aile içi işbölümü ve buna paralel olarak
gelenekler ve görenekler tarafından tanımlanan
toplumsal kadın-erkek rolleri yatmaktadır. Bu
nedenle yapılacak olan bir göç çalışmasında
cinsiyet farklılığı göz önünde bulundurulmalıdır
(4,21,29).
Temel sağlık hizmetinin bir parçası olan ana
çocuk sağlığı ve aile planlaması hizmetlerinin
alımı açısından değerlendirildiğinde göç eden
bireylerin bu hizmetlerden de yeterince
yararlanmadığı görülmektedir. Göç eden
kadınlarda, geleneksel kültüre bağlı olarak çocuk
doğurmak, sahip oldukları statünün devamı
açısından oldukça önemli olarak kabul edilmekte
ve inançları nedeniyle aile planlaması
hizmetlerinden yararlanma oranları düşük
olmaktadır (21,31).
Amerika Birleşik Devletleri'nde iş bulma amacı
ile erkeklerin kadınlardan daha çok göç ettiği
izlenimi olsa da (19) son kırk yılda iş nedeniyle
göç eden kadınlar ve erkeklerin aynı oranda
olduğu belirtilmektedir (1,19). Özellikle
sosyokültürel farklılıkların sağlık ile ilgili
sonuçları doğrudan etkilediği düşünülmektedir.
Amerika'da yaşayan Afrika kökenli Amerikalılar
ile Meksika kökenliler, Porto Rikolu'lar gibi
Latin Amerikalıların eğitim, yoksulluk, eşitsizlik
gibi nedenlerle daha fazla sağlık problemleri
yaşadığı belirtilmektedir (30).
Göç eden kadınlar genellikle doğum öncesi
bakım hizmetlerinden yeterince yararlanamamakta (18,29) ya da göç edilen bölgelerin kırsal
alan olması nedeniyle doğum için yardım alacağı
bir sağlık merkezine ulaşımda zorluk
yaşamaktadır (23). Ekonomik durum, çevre,
korku gibi sosyo-kültürel ve psikolojik temelli
faktörler nedeniyle, göç eden kadınların
hastanede doğum yapma oranları düşük, evde
sağlık personeli olmaksızın yapılan doğum
oranları yüksektir (18). İskandinavya'da, göç
eden kadınların daha az prenatal bakım almaları
nedeniyle düşük, ölü doğum ve anomalili bebek
doğurma riski diğer kadınlara göre daha fazladır
(24).
Gelişmekte olan ülkelerdeki göç eden kadınların,
istenmeyen gebelikler ve ev içi şiddete karşı daha
yüksek risk altında olduğu vurgulanmaktadır.
Buna ek olarak kadınlar ve çocuklar, cinsel
istismar, Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlar
(CYBE) ve cinsel şiddet riski altındadır. Cinsel
şiddete uğrayan kadınlara; gebelikten korunma,
CYBE' lardan korunma, küretaj ve doğumlarla
ilgili sorunları yönetme, hizmet ve danışmanlığın
sağlanması kritik bir ihtiyaçtır (25).
Türkiye'de iç göçler sonucu diğer ülkelere
benzer şekilde kadınların üreme sağlığı ile ilgili
sorunlar yaşadığı görülmektedir. Alt yapı
yetersizliği, sağlık sistemi, eğitim sistemi, iş
14
Sağlık ve Toplum Yıl:22 , Sayı: 2 Mayıs-Ağustos 2012
imkanları, ekonomik bütçe, sosyal imkanların
yetersizliği nedeniyle yaşanan bu sorunlar içinde
düşük, istemsiz gebelik, aşırı doğurganlık, bebek
ölümü, evde doğum, CYBE, psikolojik
rahatsızlıklar ve şiddet yer almaktadır (21,25).
arasında farklılık göstermektedir. Aynı kültürden
olup göç eden bireylerin, göç ettikleri yerde aynı
sosyal ortamları ve bazı kültürel, geleneksel
davranışları devam ettirme çabaları, değişimi
engellemektedir. Göç eden bireylerin sağlık
bakım arayışında kültürel farklılıklarını tanımak
riskli grupları belirlemek için önemlidir.
Türkiye'de dil ve kültürel farklılıklardan dolayı
kadınlar, doğum öncesi, doğum ve doğum sonrası
dönemde yetersiz bakım almaktadır. Doğum
öncesi bakım alamayan kadınların oranı, anadili
türkçe olanlarda % 22.1'e düşerken, anadili
kürtçe olanlarda %59.7'dir. Ek olarak, anadili
kürtçe olan kadınların yüzde 28.7'si de yetersiz
doğum öncesi bakım almaktadır. Doğumun
sağlıksız koşullarda yapılması da, anne ve çocuk
sağlığının (ölümlerinin) en temel faktörlerinin
başında gelmektedir. Anadili türkçe olan
annelerin sadece yüzde 7.9'u sağlıksız koşullarda
doğum yaparken, anadili kürtçe olan annelerde
bu oranı yüzde 49.7'dir. Aynı durum, doğumun
yapıldığı koşullar için de geçerlidir. Üçyüzkırkikibin kürt kadınının 170 bini, sağlıksız
koşullarda doğum yapmakta, 28 bin kürt kökenli
kadın evde sağlık personeli ile doğum yaparken,
130 bini ise hastane koşullarında doğum
yapmaktadır (2,9). “Zorla Yerinden Edilenler
İçin Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar
Araştırma Raporu” (2011) na göre; Türkiye'de
bazı illerdeki, zorunlu göç sonrası, kadınların
düşük veya erken doğum oranlarına
bakıldığında; Adana ilinde kadınların %50'sinin,
Diyarbakır ilinde kadınların % 21.37'sinin,
Mersin ilinde kadınların % 33.33'ünün, İstanbul
ilinde kadınların % 27.84'ünün, Van ilinde
kadınların % 30.55'inin, Batman ilinde
kadınların % 28'inin gebelikleri düşük veya erken
doğumla sonuçlanmıştır (10).
Göç Eden Kadınlarda Dil Engeli ve Sağlık
Sonuçları
Günümüzde iç ve dış göçler, siyasi sığınma,
çalışma vb gibi nedenlerle hemen her ülkede çok
kültürlülük artmış, bu durum sağlık sorunlarıyla
birlikte uyum sorunlarının yaşanmasına da neden
olmuştur. Uyum sorunlarının başında dil engeli
gelmektedir (31). İletişim problemi ve kültürel
farklılıklar yanlış anlamalara, güven eksikliği
gibi sorunlara neden olmaktadır. Özellikle
kadınlar, gebelik boyunca ve doğumlarda bu
problemleri daha fazla yaşamaktadırlar (5).
Göç sonucu ortaya çıkan demografik
değişiklikler içinde, mevcut sağlık hizmetleri
göçmen gurupların sağlık ihtiyaçlarını
karşılamada dil engeliyle karşılaşmaktadır.
Kültürlerarası iletişimde dil engelinin olması
sağlık bakımında olumsuz sonuçlara neden
olmaktadır (21,24). Akhavan ve Lundgren'in
(2011)
belirttiğine göre; özellikle Somali,
Etiyopya gibi yoksul ülkelerden İsveç'e göç eden
kadınların prenatal bakım kalitesi İsveçli
kadınlara göre daha düşüktür; göç eden bu
grupta, daha fazla oranda düşük doğum ağırlıklı
bebek ve ölü doğumlar görülmektedir (5).
Yoksul ülkelerden refah ülkelere göç edenlerin
daha iyi sağlık bakımı alacağı beklenirken;
komplikasyon riski yüksek olan bu kadınların
eşit sağlık bakımını alamaması
ekonomik
durum, iletişim problemi ve kültürel farklılıklarla
ilişkilendirilebilir.
Taşçı Duran'ın, 2009 yılında İzmir'de yaptığı
çalışmada; İzmir, Manisa, Kars ve Ağrı'lı olan
gebelerin prenatal dönemdeki sağlık
davranışlarının kültürel yaklaşımı incelenmiştir.
Araştırma sonuçlarında; Ağrı grubundaki
kadınlarda akraba evliliklerinin daha fazla
görüldüğü, değişime karşı dirençli oldukları,
yetersiz doğum öncesi bakım aldıkları, prenatal
dönemdeki sağlık davranışlarının yeteri kadar
olumlu olmadığı, diğer gruplara göre kültürel
olarak evde doğum yapmanın yaygın olduğu
bulunmuştur (29). Ülkemizde, doğum öncesi
bakım hizmetlerinden yararlanma durumu ve
kültürel, geleneksel yaklaşımlar bölgeler
Göç eden bireylere verilen sağlık hizmetlerinde
yaşanan dil problemini ortadan kaldırmak için
pek çok ülkede tercümana başvurulmaktadır
(5,24). Nüfusunun %7.9'u göç edenlerden oluşan
İngiltere'de, dil problemi olan göçmenler için
tercüman sağlayan servis sağlayıcıları
bulunmaktadır. Sağlık ve sosyal alanlarda ihtiyaç
duyulduğunda bu servislere başvurularak
telefonla ya da yüz yüze tercüman desteği
alınmaktadır. Son yıllarda bu servis desteğinin
maliyet yükünün artması nedeniyle göç edenlere
15
Evrensel Bir Sorun: Göç Eden Kadınların Sağlığı Ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Dil Engeli
İngilizce'yi öğrenme zorunluluğu getirilmiştir.
Ancak, İngilizce'yi yeteri kadar konuşamayan
veya kendini ifade edemeyenlerin tercüman
ihtiyacını karşılamak üzere profesyonel
tercüman desteği yerine ingilizce'yi iyi bilen,
göç edenin bir arkadaşı ya da yakınından destek
alınmaktadır (32).
çalışmada; Amerikalı olamayan 27 hekim, her iki
dili de çok iyi derece de bilen tercüman
araştırmacı yardımıyla, sağlıklı yaşam
davranışları olan diyet, egzersiz, ilaç, sigara, stres
ve kilo konularında önerilerde bulunmuştur.
İspanyolca veya ingilizceyi akıcı konuşabilen,
427 İspanyol ya da Kafkasyalı hastanın önerilere
uyumlarına bakıldığında; hekim hasta
ilişkilerinde etnik kökenin farklılığının, hekim
önerilerine uyumlarını etkilemediği, fakat dil
uyumunda sorunlar nedeniyle, hekim tarafından
önerilen ilaç kullanımı ile ilgili önemli
sorunların yaşandığı saptanmıştır. Hastaların,
kilo verme, diyet gibi günlük yaşamda da
kullanılan basit kelime ve kelime gruplarını
anlaması daha kolay iken, ilaçların kullanımı ile
ilgili hekimin önerilerinin anlaması daha zor
olabilmektedir. Bu nedenle hekimin ilaç
kullanımı ile ilgili talimatları yazılı olarak
vermesi ve hastaya bu konuda daha fazla zaman
ayırması gerekmektedir (35).
Dil farkındalığı sağlık bakımında önemli bir
kavramdır ve kültürlerarası iletişimle ilgilidir
(31,32). MacFarlane ve arkadaşları (2009),
İngiltere ve İrlanda'da sağlık ve sosyal bakım
hizmetlerinde yaşanan dil engelleri ve
problemlerini araştırdığı karşılaştırmalı
çalışmada; her iki ülkede de dil engeliyle yaşanan
problemlerin benzer olduğu;
İrlanda'da
profesyonel tercüman sayısının, tercümana
ulaşımın ve destek alımının İngiltere'ye oranla
daha az olduğu görülmüştür. İngiltere'de
profesyonel dil servisi sağlayıcıların farkındalıklarının yüksek olması, güçlü yerel ağların
bulunması, ülkenin dil politikası geçmişinin
İrlanda'ya göre daha eski olması nedeniyle
sorunların daha az yaşandığı belirtilmektedir
(32).
Kelaher ve Manderson (2000), Avustralya'nın,
son yıllarda göçün artmasıyla birlikte
multikültürel bir yapıya sahip olduğunu, göç
eden kadınlara verilen sağlık hizmetlerinde dil
engeli ve kültürel farklılıklar nedeniyle
problemler yaşandığını belirtmektedir.
Avustralya'da, sağlık hizmetlerinde bikültürel,
multikültürel sağlık çalışanlarının bulunduğu ve
kültürlerarası eğitimlerin yapıldığı farklı
modeller uygulanmaktadır. Ülkenin sağlık
politikaları göç eden bireylerin sağlık bakımında
büyük kolaylıklar sağlamasına rağmen coğrafik
olarak izole yaşayan ve cinsel sağlık gibi özel
problemi olan kadınlara ulaşımda sorunlar
yaşanmaktadır (36).
Almanya'da dil sorunu yüzünden birçok Türk
kökenli göçmen doktora gitmekten
çekinmektedir. Dil yetersizliğine daha çok birinci
ve ikinci nesil Türklerde rastlanmakta ve doktora
gidememenin diğer nedenleri arasında Türk
hastaların Alman doktorlara güvenememesi,
kültürel farklılıkların, farklı sosyokültürel
ortamların ve değer yargılarının olması
gösterilmektedir (33).
Göç Edenler Sosyal Yardımlaşma ve Kültür
Derneği'nin (GÖÇ-DER) , 2004 yılında
İstanbul'un Demirkapı, Fatih, Fevzi Çakmak,
Göztepe, Yavuz, Yüzüncü Yıl mahallelerinde
yaptığı araştırma sonucunda, göç etmek zorunda
kalan kürt kökenli kadınların % 67.1'inin günlük
yaşamında Kürtçe dilini kullanması nedeniyle
"Kendini ifade edememe, kamusal alanda zorluk
yaşama, sürekli olumsuz tepkilerle karşılaşma"
şeklinde sorunlar yaşadıklarını ve en büyük
taleplerinin sağlık eğitimi olduğunu, en büyük
sorunlarının ise dil sorunu olduğunu
belirtmişlerdir (34).
Bischoff ve arkadaşları (2003) Cenevre'de, sağlık
bakımı hizmetleri sunumunda hemşireler ile
sığınmacılar arasındaki dil engelini araştırmıştır.
Bu çalışmada hemşireler tarafından 723
sığınmacıya daha önce deneyimlediği sağlık
sorunları, yaşadığı fizyolojik ve psikolojik
semptomlar, göç nedeni gibi sorular sorulmuştur.
İletişim kurulamadığında profesyonel tercüman
ya da dili bilen birinden yardım alınmıştır.
Sığınmacıların yarısının 25 yaşından küçük
olduğu; %19'unun çeşitli psikolojik ve fizyolojik
semptomlar yaşadığı saptanmıştır. Görüşmelerin
%8'inde profesyonel tercüman, %16'sında ise
profesyonel olmayan birinden yardım alındığı,
Clark ve ark (2004), Amerika'da, etnik köken ve
dilin hekim-hasta uyumuna etkisini incelediği
16
Sağlık ve Toplum Yıl:22 , Sayı: 2 Mayıs-Ağustos 2012
%76'sında birebir hemşire tarafından iletişim
kurulduğu bulunmuştur. Hemşireler tarafından
dil uyumu %55 yeterli, %27 kısmen yeterli, %18
yetersiz bulunmuştur. Çalışmada; dil uyumu
yeterli ve kısmen yeterli bulunan sığınmacıların,
fizyolojik ya da psikolojik semptomlarının daha
fazla oranda saptandığı; yetersiz dil uyumunun,
semptomları tespit etme de engelleyici olduğu
görülmüştür. Çalışma'da, dil engelinin sağlık
hizmet kalitesini düşürdüğü ve profesyonel
tercüman danışmanlığının önemli olduğu
vurgulanmaktadır (37).
kadınlarla aynı kültürde olan ve aynı dili konuşan
doğum koçlarının bulunmasından memnun
olduklarını, verdikleri bakımın kalitesini
arttırdığını ve kadınların daha az analjeziklere
ihtiyaç duyduklarını, sezaryen oranlarını
azalttığını, pozitif bir doğum deneyimi
yaşadıklarını belirtmişlerdir. Aynı çalışmada
ebeler, doğum yapmak üzere hastaneye başvuran
göçmen kadınlara dil engeli nedeniyle kaliteli
sağlık bakımı sunamadıklarını ve göçmen
kadınlar ile İsveçli kadınlar arasında sağlık
bakımında eşitsizlik olduğunu belirtmişlerdir.
Ebeler, doğum eyleminde olan göçmen
kadınların dil problemi nedeniyle yeterli destek
alamadıkları durumlarda daha fazla analjeziklere
ihtiyaç duyduklarını, doğum eylemi süresinin
uzadığını, sezaryen oranlarının arttığını ve dil
nedeniyle sunulan bakım hizmetlerinin
kalitesinin düşük olduğunu belirtmişlerdir. Bu
çalışma sonucunda ebeler yaşadıkları deneyimler
doğrultusunda, doğum esnasında gebelerle aynı
dili konuşan ve aynı kültürde olan doula (doğum
koçu) desteğinin önemini belirtmişlerdir (5).
Doğum eylemini yaşayan kadının kendisini
yeterli ifade edebilmesi, yeterli sosyal destek
alması ve bilgilendirilmesi doğum sürecini
etkilemektedir. Göç eden kadının sosyal ve
psikolojik olarak özel durumu, kültürel farklılığı
ile birlikte doğumda dil engeliyle karşılaşması
daha fazla stres yaşamasına neden olabilir. Kendi
dilini ve kültürünü bilen, doğum eylemi hakkında
yeterli bilgilendirilmiş doğum koçu ya da bir
yakınından destek alan kadın, daha iyi bir doğum
deneyimi yaşayacaktır.
Multikültürel bir ülke olan Norveç nüfusunun
%10.6'sı göçmenlerden oluşmaktadır. Norveç'in
başkenti olan Oslo, göçmen nüfusunun en yoğun
olduğu şehirdir (%26). Göçmen nüfusunun
yoğun olduğu yerlerde, sağlık bakım
servislerinde dil engeli nedeniyle problemler
yaşanmaktadır. Dil engelini aşmak için sağlık
bakım merkezlerinde profesyonel tercümanların
bulundurulması çok önemlidir. Fakat
profesyonel tercüman yerine, hastanın aile
yakınları ya da arkadaşlarının tercüman olarak
kullanıldığı da görülmektedir. Profesyonel
olmayan kişilerin tercümanlık yapması ise yanlış
anlama, medikal terimleri anlamama gibi ciddi
sorunlara neden olmaktadır (38).
Oslo'da, Kale ve Syed'in (2010), sağlık bakımı
verenlerin dil engeli nedeniyle tercüman
kullanımı ile ilgili çalışmalarında: hekimlerin
hemşirelere oranla daha fazla tercümana
gereksinim duydukları çalışanların bireysel
özellikleri ve tercümanların nitelikleri nedeniyle,
kamu sağlık sisteminde tercümanlık
hizmetlerinin az tercih edildiği; sağlık
çalışanları, tercümanların aynı zamanda hastanın
kültürünü de biliyor olmasının önemli olduğunu
belirttiği; tercümanların hastalara görüşme
sonrasında da danışmanlık vermesi gerektiği
bulunmuştur (38). Bir tercüman aynı zamanda
teknik konular hakkında gerekli bilgiye sahip,
etik olarak gizlilik ve tarafsızlık ilkelerine bağlı
olmalıdır (5,38).
SONUÇ
Evrensel bir sorun olan göç; göç'ü yaşayan tüm
bireyleri sağlık, sosyal ve psikolojik yönden
etkilemektedir. Özellikle kadınlar; göç eden
birey olarak ve “kadın” olmanın getirdiği
özellikler nedeniyle daha dezavantajlı
konumdadır. Dil engeli nedeniyle kadınlar, sağlık
hizmetlerinden yararlanmak istediklerinde;
kendilerini ifade etme zorlukları, anlaşılamama,
yanlış anlama, güvensizlik gibi birçok nedenle
yeterli ve kaliteli sağlık bakımı alamamaktadır.
Göç eden bireylerin sağlığını korumak için,
sağlıklı koşullarda yaşaması ve bunun için
gerekli önlemlerin alınması birincil önem
taşımaktadır. Bu koşulların sağlanması için tüm
ülkelerin kabul edeceği politikaların
Doğum esnasında tercümanın az kullanılması
bakımın kalitesini düşüren en önemli nedenler
arasındadır (5,38). Akhavan ve Lundgren (2011)
İsveç'te göçmen kadınlar için doula (doğum
koçu) desteği ve ebelik deneyimleri
çalışmalarında; ebelerin doğumlarda göçmen
17
Evrensel Bir Sorun: Göç Eden Kadınların Sağlığı Ve Sağlık Hizmetlerinde Yaşanan Dil Engeli
9.Özvarış Ş.B., Akın, A. Türkiye'de Doğum Öncesi Bakım
H i z m e t l e r i n d e n
Yararlanma.www.huksam.hacettepe.edu.tr/Turkce/SayfaD
osya/turkiyede_dogum_oncesi.pdf. (Erişim Tarihi;
02.06.2012)
10.Güvenç , S. (2011) Zorla Yerinden Edilenler için
Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Araştırma Raporu.
C a n
M a t b a a .
http://www.ihop.org.tr/dosya/diger/goc_rapor_20_haziran
_2011.pdf
11.Buz, S. (2009) Göç ve Kentleşme Sürecinde Kadınların
"Görünürlüğü". Aile ve Toplum, Eğitim - Kültür ve
Araştırma Dergisi. Yıl : 11 Cilt: 5 Sayı: 17 Nisan - Mayıs Haziran, 40-48
12.Kula, U. Kişisel Güvenlik Bağlamında Türkiye'de Göç
S o r u n u
v e
G e t i r d i k l e r i .
http://www.umut.org.tr/hukukungencleri/tammetinlersunul
ar/ufukkula.pdf
13.Grove, N.J., Zwi, A.B. (2006) Our Health And
Theirs:Forced Migration, Othering, And Public Health.
Social Science & Medicine 62,1931–1942
14.Türkiye Göç ve Yerinden Olmuş Nüfus Araştırması
(2006) Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü.
İsmat Matbaacılık Yayıncılık, Ankara
15.Hemmasi,M., Prorok, C.V. Women's Migration and
Quality of Life in Turkey. Geoforum 33 (2002) 399–411.
16.Karadağ, Ö., Altıntaş, K.H. (2010) Mülteciler ve Sağlık.
TAF Prev Med Bull; 9(1):55-62
17.Beşer A.(2012) Göç, Kültür Ve Sağlık İlişkisi.
Kültürlerarası Hemşirelik (Ed: Seviğ Ü., Tanrıverdi G.).
İstanbul Tıp Kitabevi, 57-71.
18.Topçu, S. , Beşer, A. (2006) Göç ve Sağlık. C.Ü.
Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 10(3)
19.Adanu, R.M.K., Johnson, T. R.B. (2009) Migration and
women's health. International Journal of Gynecology and
Obstetrics 106 , 179–181
20.Lewis, S.J. (2003) Migration and Health İmpact
Assessment. Public Health , 117, 305–311
21.İldan Çalım S., Kavlak O, Sevil Ü. (2011), “Evrensel Bir
Sorun: Göçler Ve
Kadınların Sağlık Hizmetlerinde
Yaşadıkları Dil Sorunları” 15-17 Eylül 2011, I. Ulusal
Kültürlerarası Hemşirelik ve Ebelik Kongresi, İzmir (Sözlü
Bildiri)
22.Jongeneel-Grimen,B., Droomers,M., Stronks, K.,Kunst,
A.E. (2011) Migration does not enlarge in equalities in
health between rich and poor neighbourhoods in The
Netherlands. Health & Place 17 ,988–995
23.Lindstrom, D.P., Munoz-Franco, E. (2006) Migration
And Maternal Health Services Utilization İn Rural
Guatemala. Social Science & Medicine 63 706–721
24.Leininger, M., McFarland, M.R. (2002) Transcultural
Nursing: Concepts, Theories, Research and Practice, Third
Edition, by the Mcgraw- Hill Companies, USA
25.Şirin A., Ünsal Atan Ş. (2012) Üreme Sağlığı ve
Kültürlerarası Yaklaşım. Kültürlerarası Hemşirelik (Ed:
Seviğ Ü., Tanrıverdi G.). İstanbul Tıp Kitabevi 312-314
26.Chol Yoo, H., Gee, G.C., Takeuchi,D. (2009)
Discrimination and Health Among Asian American
İmmigrants: Disentangling Racial from Language
Discrimination. Social Science & Medicine 68 ,726–732
27.Gilgen, D., Maeusezahl, D., Gross, C.S., Battegay, E.,
Flubacher,P., Tanner,M., Weiss, M.G., Hatz, C. (2005)
Impact Of Migration on İllness Experience and HelpSeeking Strategies of Patients From Turkey and Bosnia in
geliştirilmesi ve uygulanması gerekmektedir. Dil
engeli yaşayan göç eden bireylere, gerekli dil
eğitimi desteği verilmeli; sağlık kurumlarında
tercüman desteğine ulaşım kolay olmalı, nitelikli
tercümanlar sağlanmalıdır. Gelişmiş ülkelerin
sağlık bakımı hizmetlerinde sunumunda dil
engelini aşmak için geliştirdikleri modellerin
karşılaştırılması ve buna uygun sağlık
politikalarının oluşturulması sorunun
çözülmesine yardımcı olabilir.
Sağlık çalışanlarının kaliteli hizmet sunumu için
yararlanacağı tercümanların; sağlık konusunda
gerekli bilgiye sahip, multikültürel, etik
davranmasını bilen, kişilerarası iletişimi iyi
olmalıdır. Tercümana ulaşımın kolay olması, dil
engeliyle ortaya çıkan problemlerin çözülmesi
için önemlidir.
Sağlık çalışanlarının, hastalarına bütüncül
yaklaşımı hizmet kalitesini arttırmaktadır. Göç
edenlerin göç etme nedeni, kültürel özellikleri,
sosyal destek durumu, yaşadığı koşulların
bilinmesi ve riskli grupların tanınması önemlidir.
Sağlık hizmetinin sunumunda, iletişim
konusunda daha duyarlı olmak, dil engeli
nedeniyle yaşanan problemlerin daha kolay
aşılmasını sağlayacaktır.
KAYNAKLAR
1.Aksu, H., Sevil, Ü. (2010) Göç ve Kadın Sağlığı. Maltepe
Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi,
Cilt3,Sayı:2. Ağustos, 133-138
2.Mutluer, M.(2003) Uluslararası Göçler ve Türkiye.
Çantay Kitabevi, İstanbul
3.Sağlam,S. Türkiye'de İç Göç Olgusu ve Kentleşme.
Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü,
Sayı 5 Güz 2006
4.Yılmaz, T.T. (2005) Göçün Kadın Yaşamı Üzerindeki
Etkileri. T.C. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Sosyoloji Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi,
(Danışman; Köse, M.R.), Van.
5.Akhavan, S., Lundgren,I. Midwives' Experiences of Doula
Support for İmmigrant Women in Sweden—A Qualitative
Study . Midwifery(2011),doi:10.1016/j.midw.2010.11.004
6.Topçu,S. (2006 ) Göç Eden ve Göç Etmeyen Kadınların
Sağlığı Geliştirme Davranışlarının Değerlendirilmesi. Halk
Sağlığı Hemşireliği Yükseklisans Tezi Danışman; Yard. Doç.
Dr. Ayşe Beşer, Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri
Enstitüsü, İzmir
7.Iglesias,E., Robertson, E., Johansson,S., Engfeldt,P.,
Sundquist, J. (2003) Women, İnternational Migration And
Self-Reported Health. A Population-Based Study Of Women
Of Reproductive Age. Social Science & Medicine 56
,111–124
8.Rittersberger-Tılıç, H. Göç Dinamikleri ve Kadın. 11 Mart
2010 Göç ve Kadın Sempozyumu
18
Sağlık ve Toplum Yıl:22 , Sayı: 2 Mayıs-Ağustos 2012
Primary Health Care in Basel. Health & Place 11, 261–273
28.Öztan, E. (2010) “Unutulan bir Göç ve Yurttaşlık
Deneyimi: İlk Kuşak Göçmen Kadınlar ve Hollanda
Türkiyeli Kadınlar Birliği,” Fe Dergi 2, no. 2: 31-49.
29.Taşçı Duran, E.(2009) Prenatal Dönemdeki Kadınların
Sağlık Davranışlarının Kültürel Yaklaşımla İrdelenmesi. (
Danışman; Sevil, Ü.) T.C.Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri
Enstitüsü Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği
Anabilim Dalı, Doktora Tezi, İzmir
30.Zambrana,R.E. (2001) Improving Access and Quality for
Ethnic Minority Women— Panel Discussion Intersections of
Institutional Racism, Socioeconomic Status, Language, and
Culture on Women's Health. Women's Health Issues Vol. 11,
No. 4 July/August.
31.Taşçı Duran E., Okçay H. (2012) Etnik İletişim Kadın
Sağlığını Nasıl Etkiliyor? SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi
Sosyal Bilimler Dergisi. Mayıs 2012, Sayı:25, 251-257.
32.MacFarlane, A.,
Singleton,C., Green, E. (2009)
Language barriers in health and social care consultations in
the community: A comparative study of responses in Ireland
and England. Health Policy 92 ,203–210.
33.Almanya Bülteni, Almanya'da Sağlık. Http://www.imap
-institut.de/fileadmin/user_upload/AB_Broschuere__05_R
Z.pdf (Erişim tarihi: 2 Mayıs 2012)
34.GÖÇ-DER: Kürt kadınlarının Dil Sorunu Acil.
http://bianet.org/kadin/kultur/38574-goc-der-kurtkadinlarinin-dil-sorunuacil (Erişim tarihi: 2 mayıs 2012)
35.Clark,T., Sleath, B. Rubin, R. H. (2004) Influence of
E t h n i c i t y A n d L a n g u a g e C o n c o rd a n c e o n
Physician–Patient Agreement about Recommended
Changes in Patient Health Behavior. Patient Education and
Counseling 53, 87–93
36.Kelaher ,M., Manderson, L. (2000) Migration and
Mainstreaming: Matching Health Services to Immigrants'
Needs in Australia. Health Policy 54, 1–11
37.Bischoff, A., Bovier,P.A., Isah,R.,Francoise,A., Ariel,E.,
Louis, L. (2003) Language Barriers Between Nurses And
Asylum Seekers: Their İmpact On Symptom Reporting And
Referral. Social Science & Medicine 57, 503–512
38.Kale, E., Syed, H.R. (2010) Language Barriers and the
Use of İnterpreters in The Public Health Services. A
Questionnaire-Based Survey. Patient Education and
Counseling 81 187–191
19