Serbest Bölgeler - AB Uzmanları Derneği

Transkript

Serbest Bölgeler - AB Uzmanları Derneği
GİRİŞ
Gelişen uluslararası ilişkilerin ekonomik alandaki etkisi sonucunda yurtiçi
sanayiinin sınırları da kaçınılmaz olarak uluslararası alana doğru kaymaya
başlamıştır.
Böyle bir oluşum ile ortaya çıkan rekabet unsuru, yatırımcıları başta
hammadde ve işçilik olmak üzere, üretim maliyetinin düşük olduğu, teşvik
sistemlerinin yaygın olarak uygulandığı; ülke içindeki ve dışındaki cazip faaliyet
merkezleri arayışına yöneltmiştir.
Bu süreç içerisinde, ülkeye yabancı sermaye ve teknoloji girişine imkan
sağlamak, yerli sanayiinin ihtiyaç duyduğu bazı hammadde ve ara malların dünya
piyasasındaki fiyatlardan, istenilen miktarda ve zamanında kolaylıkla teminine
zemin hazırlamak, sağlanan teşvik ve avantajlarla ihracatı ve buna bağlı olarak da
döviz
girişini
artırmak
için
serbest
bölgeler
olarak
tanımlanan
alanlar
oluşturulmuştur. Genel olarak ihracatı artırarak ekonomiye olumlu katkı sağlamak
amacıyla
dünyanın
birçok
ülkesinde
kurulmuş
olan
serbest
bölgeler
uygulamasının Türkiye ve Avrupa Topluluğu mevzuatı bakımından incelenmesi bu
araştırmanın konusunu teşkil etmektedir.
Ortaklık
ilişkisi
bakımından
son
dönem
sayılan
gümrük
birliğinin
oluşturulmasına ilişkin 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı’nın 28. maddesi ile
gümrük birliğinin işleyişine doğrudan etki eden hususlar kapsamında gümrük
mevzuatının Topluluk gümrük mevzuatına uyumu hüküm altına alınmıştır. Diğer
taraftan, Helsinki Zirvesi sonucunda adaylığın tescillenmesiyle bu Kararın
kapsadığı alanlar dışındaki alanlarda da Türkiye için uyum yükümlülüğü
doğmuştur.
Topluluk gümrük mevzuatına karşılık gelen Türk mevzuatı ile serbest
bölgeler konusundaki hükümlerde uyum sağlanmış olmakla birlikte, farklı
mevzuatların varlığı ve uygulamadaki değişiklikler nedeniyle serbest bölgeler
1
konusu, adaylık sürecinde Topluluk tarafından Türkiye için hazırlanan temel
belgelerde bir eleştiri konusu olarak yer almıştır.
Bu araştırma çerçevesinde, serbest bölgeler konusundaki ulusal mevzuat
ve Topluluk mevzuatı hükümlerinin ortaya konulması, uygulamadan örnekler
verilmesi ve konunun adaylık yükümlülükleri çerçevesinde incelenmesi yoluyla,
serbest bölgeler konusunun tam üyelik çalışmaları çerçevesinde tam uyum
sağlanması gereken bir konu olup olmadığı ve uyum sağlanması durumunda ele
alınması gereken hususlar ortaya konmaya çalışılacaktır.
Bu doğrultuda, Birinci Bölümde serbest bölgelerin tanımı yapılarak,
ekonomik bir olgu olarak serbest bölgelerin tarihsel gelişimine kısa bir şekilde
değinilmiştir. Kuruluş amaçlarındaki ve uygulamalardaki
farklılığa bağlı olarak
serbest bölgeler konusunda tam uzlaşma sağlanan bir tanım bulunmadığından
genel kabul gören tanımlarla serbest bölgeler konusunda genel bir bakış açısı
oluşturmaya çalışılarak, serbest bölgelerin oluşturulmasının temelinde yatan amaç
ve yaratılmak istenen ekonomik fayda açıklanmaya çalışılmıştır.
İkinci Bölümde ise, serbest bölgeler konusundaki ulusal mevzuatlar
aracılığıyla uygulamanın ortaya konması amaçlanmıştır. Bu konudaki temel
düzenleme olan 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu ve Yönetmeliği yanında
konunun
Topluluk
mevzuatıyla
paralel
bir
şekilde
Gümrük
Kanunu
ve
Yönetmeliğiyle de düzenlenmiş olması ve eleştiri konusu olan ulusal mevzuattaki
hüküm farklılıklarının ortaya konması amacıyla söz konusu mevzuatlardaki
serbest bölgelere ilişkin hükümler de ele alınmıştır.
Ulusal mevzuatın ve işleyişin anlatılmasının ardından, Üçüncü Bölümde
Türkiye’deki uygulamalardan örnekler verilmiştir. Bugün itibarıyla faaliyet gösteren
21 adet serbest bölge bulunması ve her bir serbest bölgenin ele alınmasının bu
araştırmanın kapsamını aşacağı düşünüldüğünden, tarihsel olarak ve kapasiteleri
bakımından genel bir değerlendirmeye imkan vereceği düşünülen sekiz serbest
bölge ele alınmış ve serbest bölgeler için verilen istatistiksel bilgilerle serbest
2
bölgelerde gerçekleştirilen faaliyetlerin niteliği ve bölgelerde gerçekleştirilen
ticaretin yönü konusunda genel bir bakış açısı ortaya konmaya çalışılmıştır.
Serbest bölgelere ilişkin ulusal mevzuatın ve uygulama örneklerinin ortaya
konmasının ardından, araştırmanın diğer ayağını teşkil eden Topluluk mevzuatı
ve uygulamalarına değinilmiştir. Bu çerçevede, Dördüncü Bölümde öncelikle
Topluluk gümrük mevzuatının temel yasaları niteliğindeki Topluluk Gümrük
Kodunu oluşturan 2913/92 sayılı Konsey Tüzüğü ve Gümrük Koduna ilişkin
uygulama hükümlerini ihtiva eden 2454/93 sayılı Komisyon Tüzüğü’nün serbest
bölgelere ilişkin hükümleri incelenmiştir. Ayrıca, Topluluk tarafından kabul edilmek
üzere olan, Türkiye tarafından da onay işlemlerinin başlatıldığı Revize Kyoto
Sözleşmesi’nin serbest bölgelere ilişkin hükümlerini içeren Özel Ek/D Bölüm 2 ele
alınmıştır. Aynı bölümde, ilgili AB mevzuatının ortaya konulmasının ardından, AB
ülkelerindeki uygulamalara ilişkin İngiltere ve İrlanda’daki serbest bölge örnekleri
üzerinde durulmuştur. Ayrıca, AB’deki serbest bölge uygulamalarında sağlanan
muafiyet ve teşvikler bakımından özel uygulamalara tabi olan Azor, Madeira ve
Kanarya Adaları ele alınarak, Türkiye’de kimi çevrelerce, Topluluk tarafından
eleştirilen ulusal uygulamanın devamı için örnek gösterilen bu uygulamaların
farklılıkların dayanağı ve bu dayanak noktalarının Türkiye’deki serbest bölgeler
için uygulanabilir olup olmadığı ortaya konmaya çalışılmıştır.
Son
Bölümde
ise
öncelikle,
farklı
ulusal
mevzuatlar
arasındaki
uyuşmazlıklara değinilmiş, daha sonra da bu mevzuatlardan 3218 sayılı Serbest
Bölgeler Kanunu’yla Topluluk mevzuatı karşılaştırılarak, farklılıklar tespit edilmiştir.
Genel anlamda, Topluluk Gümrük Koduna karşılık gelen Gümrük Kanunu’yla
Topluluk gümrük mevzuatına uyum sağlanmış olmakla birlikte, serbest bölgeler
konusunda var olan özel bir Kanun niteliğindeki bu mevzuatın uygulanması
sonucu, Topluluk tarafından yapılan eleştiriler ve uyum sağlanması öngörülen
hususların belirtildiği belgeler olan Katılım Ortaklığı Belgesi ve İlerleme Raporları
gibi belgelerde konuyla ilgili vurgulanan hususlar ortaya konmuştur. Ayrıca, 1/95
sayılı OKK dışında, serbest bölgeler konusunun tam üyelik çerçevesinde uyum
sağlanması gereken bir alan olup olmadığının tespit edilmesi amacıyla diğer aday
ülkelere ilişkin bu tür belgelerde yer alan hususlar tespit edilmeye çalışılmıştır.
3
Araştırmanın temel konusunu teşkil eden serbest bölgelerin, gerçek
anlamda uygulamanın başladığı 1980’li yıllarda yoğun olarak araştırma konusu
yapıldığı ancak, daha sonraki dönemlerde konuya aynı önemin
verilmemiş
olduğu gözlemlenmiştir. Bu nedenle, konunun ulusal boyutuna ilişkin güncel
veriler daha çeşitli kurumların yayınları ve web sayfaları ile makalelerden temin
edilmiştir. Topluluk mevzuatı ve uygulamaları için de, daha çok Avrupa
Komisyonu belgelerinden ve internet aracılığıyla üye ülkelerden ve gümrükle ilgili
web
sayfalarından
temin
edilen
dokümanlardan
yararlanılmıştır.
Ayrıca,
mevzuatın ortaya konulması için Avrupa Toplulukları ve Türkiye Cumhuriyeti
Resmi Gazetelerine de başvurulmuştur.
4
BİRİNCİ BÖLÜM
SERBEST BÖLGE KAVRAMI
I. SERBEST BÖLGELERİN TANIMI
Dünyada birçok ülkede kurulmuş olan ve genellikle ihracatı artırma amacı
taşıyan ve tek bir uygulamanın söz konusu olmaması nedeniyle birden çok tanımı
olan serbest bölgeler, ‘ihracatı artırmak amacıyla kurulan ve ülkenin siyasi sınırları
içinde olmakla birlikte, gümrük uygulamaları bakımından gümrük hattı dışında
sayılan ve ülkenin diğer kesimlerine göre ekonomik anlamda bazı avantajları olan
bölgeler’ olarak tanımlanabilir.
‘Ülkenin siyasi sınırları içinde olmakla beraber, gümrük hattı dışında
sayılan, ülkede geçerli ticari, mali ve iktisadi alanlara ilişkin hukuki ve idari
düzenlemelerin uygulanmadığı veya kısmen uygulandığı, sınai ve ticari faaliyetler
için daha geniş teşviklerin tanındığı ve fiziki olarak ülkenin diğer kısımlarından
ayrılan yerler’ olarak tanımlamak da mümkündür. 1
-4458 sayılı Gümrük Kanununda ise, Türkiye Gümrük Bölgesi’nin parçaları
olmakla beraber;
a) Serbest dolaşımda olmayan eşyanın herhangi bir gümrük rejimine tabi
tutulmaksızın ve serbest dolaşıma sokulmaksızın, gümrük mevzuatında
öngörülen haller dışında kullanılmamak ya da tüketilmemek kaydıyla
konulduğu, ithalat vergileri ile ticaret politikası önlemleri bakımından,
Türkiye Gümrük Bölgesi dışında olduğu kabul edilen,
b) Serbest dolaşımdaki eşyanın, bir serbest bölgeye konulması nedeniyle
normal olarak eşyanın ihracına bağlı olanaklardan yararlandığı
1
Yüksel Akça, ‘Serbest Bölgeler ve Serbest Bölge Faaliyetlerinin Esasları’ DTM Dergisi, Sayı: 9,
Yıl:3 (Nisan 1998) s.1
5
yerler olarak tanımlanmaktadır.
Dünya Gümrük Örgütü’nün 10-14 Mart 2003 tarihli 174. toplantısının 8.
gündem maddesine ilişkin çalışma belgesinde
2
ise serbest bölge, ‘bu bölgeye
koyulan malların ithalat vergileri ve harçlar bakımından gümrük bölgesinin dışında
sayılmakla birlikte, Taraf ülkenin gümrük bölgesinin bir parçası’ olarak
tanımlanmaktadır.
Avrupa Topluluğu’nda, Topluluk gümrük bölgesi içinde özel yerler olarak
kabul edilen serbest bölgelere3 ilişkin olarak birçok tanımın varlığı, bu bölgelerdeki
uygulama ve mevzuat farklılığından kaynaklanmaktadır. Değişik ülkelerdeki
serbest bölge uygulamaları arasında ‘gümrük hattı dışında sayılma’ ve ‘özel
teşviklerin sağlanması’ gibi ortak özellikler bulunmakla beraber, ülkelerin ekonomi
ve ticaret politikalarının yanısıra, sosyal ve siyasal durumlarına göre de bazı
farklılıklar bulunabilmektedir. Serbest bölge uygulamaları arasındaki bu farklılıklar
nedeniyle serbest bölge ile ilgili terminolojide büyük bir çeşitlilik bulunmaktadır.
Halen yirmiye yakın terim genellikle serbest bölge olarak bilinen uygulamayı
tanımlamak için kullanılmaktadır. Benzer anlamda olan terimlerin bazıları
şunlardır:
-Serbest bölge (free zone)
- Serbest liman (free port)
- Gümrüksüz bölge (customs free zone)
- İhraç ürünleri işleme bölgesi (export processing zone)
- Dış ticaret bölgesi (foreign trade zone)
- Serbest ekonomik bölge (free economic zone)
- Serbest üretim bölgesi (free production zone)
- Serbest ticaret bölgesi (free trade zone)
- Endüstriyel serbest bölge (industrial free zone)
- İkiz fabrika (maquiladora)
- Özel ekonomik bölge (special economic zone)
World Customs Organization, PC0118E1,Brussels, February 2003 s.1
Reform of the customs procedures with economic impact, end use and free zones, European
Commision -TAXUD/702/2001-EN, Brussels, 19 January 2001 s.4
2
3
6
- Vergisiz ticaret bölgesi (tax free trade zone)
- Vergisiz bölge (tax free zone)
- Gümrüksüz havaalanı (customs free airport)
Bazı ülkelerin bir gümrük rejimi olarak, bazı ülkelerin ise bir ekonomi ve dış
ticaret politikası uygulaması olarak kullandıkları serbest bölgeler, yalnızca
gelişmekte olan ülkelerin kullandıkları bir uygulama değildir. Ancak, gelişmekte
olan ülkelerdeki serbest bölgeler genelde üretim ağırlıklı ‘ihraç ürünleri işleme
bölgeleri’ iken, gelişmiş ülkelerdeki serbest bölgeler ise ticaret ağırlıklı ‘serbest
ticaret bölgesi’ şeklinde kurulmuştur.4
II. SERBEST BÖLGELERİN TARİHSEL GELİŞİMİ
A) TÜRKİYE’DE SERBEST BÖLGELER
Türkiye’de serbest bölge kurulması ile ilgili somut girişimler 1980’li yıllarda
başlamış olmakla birlikte, bundan önceki çalışmaların tarihi Osmanlı dönemine
kadar uzanmaktadır. Örneğin, bugün Romanya sınırları içinde kalan, Tuna
Nehri’nin Karadeniz’e döküldüğü yerdeki Sulina Limanı’nın serbest bölge olması
için 1870 yılında teşebbüse geçildiği bilinmektedir. Bu liman bugün halen serbest
bölge olarak kullanılmaktadır.
Diğer taraftan, Cumhuriyetin ilk yıllarında, 22 Haziran 1927 tarihinde 1132
sayılı ‘Serbest Mıntıka Kanunu’ kabul edilmiş, 17 Mayıs 1946 tarihinde ise 4893
sayılı ‘Şark Halı ve Kilimleriyle Benzerleri ve Hayvan Postları İçin Kurulacak
Serbest Yer Hakkında Kanun’ yürürlüğe konulmuştur.
Ancak, Türkiye’de serbest bölge konusunda 3218 sayılı Kanundan önce
atılan en önemli adımın 21 Aralık 1953 tarihinde kabul edilen 6209 sayılı Serbest
Bölge Kanunu olduğu söylenebilir. Bir serbest bölge kurulmasına yönelik kanuni
4
Akça, DTM Dergisi, op.cit., s.3
7
çerçeveyi hazırlamış olan bu Kanuna dayanılarak 1956 yılında ‘Serbest Bölge
Nizamnamesi’ çıkarılmıştır. Daha çok Doğu Akdeniz ve İskenderun’a yönelik olan
bu Kanun daha sonra ülkenin diğer yerlerine de serbest bölge kurulabilmesine ve
transit ticaret dışında başka faaliyetler yapılabilmesine imkan vermek amacıyla
geniş kapsamlı bir çerçeve kanun haline getirilmiştir. Bu çerçevede, 5 Kasım 1956
tarih ve 8160 sayılı Kararname ile İskenderun’da serbest bölge kurulmuş ancak,
işlerlik kazanamadığı için kapatılmıştır. 6209 sayılı Kanunun uygulamada
bekleneni vermemesi üzerine mevzuata ilişkin başka girişimler gerçekleştirilmiş
ancak, çalışmalar daha çok ülkedeki ekonomik politikaların değiştiği dönem olan
1980’li yıllarda ivme kazanabilmiştir.
1953 yılında çıkarılmış olan 6209 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun
yerine geçecek yeni yasa taslağı Özel İhtisas Komisyonu’nda saptanan ilkeler
doğrultusunda hazırlanarak 3 Mayıs 1985 günlü Bakanlar Kurulu toplantısından
geçirilmiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulmuştur. Yasa tasarısı Mayıs ayı
sonunda Meclis Komisyonlarında görüşülürken, serbest bölgeler konusu basında
tekrar yer almaya başlamıştır. Kurulacak olan dört serbest bölgede 100.000 kişiye
iş imkanı yaratılacağı, sadece Mersin Serbest Bölgesinin ekonomiye 55 milyon
dolarlık katma değer sağlayacağı, bu dönemde üzerinde durulan serbest bölgeleri
temel savunma mesajları olmuştur. 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren serbest bölge kurma çalışmalarının hukuki
temelleri oluşmuş ve serbest bölgelerin ufku açılmıştır. Bu olumlu atmosfer içinde
ilk olarak arazileri ve altyapı harcamaları devlet tarafından karşılanacak olan
serbest bölgelerin kurulması çalışması Mersin ve Antalya’da başlatılmış ve
bunların sonuçları 1988 yılında alınmıştır.
Yeni bir yasa hazırlanmasının gerekçesini, 6209 sayılı yasadaki hükümlerle
Türkiye’de, çevre ülkelerdeki serbest bölgelerle yarışabilecek bir serbest bölgenin
kurulamayacağı oluşturmuştur. 6209 sayılı yasanın gelir ve kurumlar vergisi
muafiyetine, serbest bölgede sigortacılık, bankacılık, ticari denetim gibi serbest
bölgeler için zorunlu hizmetlere olanak vermemesi gibi nedenler yeni bir yasayı
gerektirmiştir. Yeni yasa ile faaliyet alanı daha geniş tutulmuş, Ekonomik İşler
8
Yüksek Koordinasyon Kurulunca uygun görülen her türlü ticari, sınai ve hizmet
faaliyetlerinin yapılmasına olanak tanınmıştır. 5
B) DÜNYADA SERBEST BÖLGELER
Dünyada ilk olarak serbest bölge niteliğinde kabul edilebilecek uygulamalar
yaklaşık 200 yıl öncesinin eski Yunan ve Roma medeniyetlerine dayanmaktadır.
Yunanistan’ın Pire ve Challis limanları bu örneklerin ilkini oluşturmaktadır.
Günümüzdeki yapıya benzer serbest bölgeler ise 18.yy’dan itibaren Gibraltar
Adası (1704), Singapur (1819) ve Hong-Kong’da (1842) faaliyet göstermeye
başlamıştır.
Tarihsel olarak serbest bölgelerin, Fransa sınırlarında bulunan ancak
sadece İsviçre’den girişin mümkün olduğu Pays de Gex; İtalya sınırlarında
bulunan ve Avusturya ile Slovenya için Akdeniz’e serbest giriş imkanı veren
Trieste örneklerinde olduğu gibi farklı ülkeler arasındaki barış antlaşmalarının bir
sonucu olarak da ortaya çıktıkları görülmüştür. 6
1. Dünya Savaşı sonrasında, 1929 ekonomik bunalımınına çözüm yolu
olarak serbest bölgelere yönelme eğilimi ağırlık kazanmıştır. 1930’larda ABD’de
yoğunluk kazanan serbest bölgeler Avrupa’da da kurulmaya başlanmıştır.
1980’li yıllara kadar 80 ülkede yaklaşık 450 serbest bölge kurulmuştur.
Bugün serbest bölgelerin yoğunluğu açısından 123 serbest bölge ile Amerika
kıtası, 25 serbest bölge ile Akdeniz Bölgesi ve 20 serbest bölge ile Asya ülkeleri
dikkat çekmektedir.7
5
Tolga Kök, ‘Türkiye’de Serbest Bölgelerin Tarihçesi-Türkiye ve AB’de Serbest Bölgelerin Statüsü’
Uzmanlık Tezi, T.C. Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı, Eylül 1998, Ankara, s.25
6
Michael Lux, ‘Free Zones in The European Community’, Journal of Flagstaff Institute, Volume
XXIII, Number 1,( April 1998) s.5
7
Hüsnü Erkan ve Rezan Tatlıdil, ‘Serbest Bölgelerde Uygulanacak Teşvik Tedbirlerinin Sektörlere
Katkıları Yönünden Değerlendirilmesi’, Ankara, TOBB Yayınları N0.175,1990, s.2
9
Yaşanan bu gelişmelere bağlı olarak 1978 yılında Birleşmiş Milletler Örgütü
tarafından Filipinler’in başkenti Manila’da kurulan Dünya Serbest Bölgeler ve
İhracat İşleme Bölgeleri Kuruluşu- WEPZA,8 İhracat İşleme Bölgelerinin (İİB)
geliştirilmesinde
tecrübeli
29
ülkenin
katılımıyla
oluşan
bir
kuruluştur.
Uygulamadaki farklılıklar nedeniyle bir süre sonra yapısını değiştirerek, 1985
yılında bağımsız ve kar amacı taşımayan ve bir kuruluş olan WEPZA, periyodik
olarak bilgi değişimi ve paylaşımı amacıyla gerçekleştirilen konferans ve çalışma
toplantıları, pazar araştırmaları, maliyetleri azaltmak amacıyla taşımacılık
alanında işbirliği düzenlemeleri gibi programlarla İİB’lerin geliştirilmesi için
çalışmaktadır. Bugün, 38 ülkedeki 150 yatırım merkezinde 800 000’in üzerinde dış
ticaret çalışanıyla, 30 ekonomik bölge kuruluşunun üyeliği söz konusudur. Birlikte
çalıştığı Flagstaff Enstitüsü’nün gerçekleştirdiği ve sağladığı bilgi bankası, eğitim
seminerleri, bülten ve konferanslar aracılığıyla İİB’lerin etkinliği ve önemi
konusunda bilgilendirme çalışmaları gerçekleştirilmektedir.
9
1985 yılında WEPZA
Sekreterliği’nin oluşturulmasından bu yana WEPZA, üyelerinin ihracat işleme
bölgelerinin etkinliği ve başarısının artırılması için çalışmaktadır. 10
1991 yılından beri üyesi olduğumuz WEPZA’nın 9. Genel Kurul Toplantısı
ve ‘21. Yüzyılda Serbest Bölgeler Küresel Ağı’ konulu 17. Uluslararası Konferansı
5-8 Ekim 1997 tarihlerinde, 38 ülkenin katılımıyla İstanbul’da yapılmıştır.
11
Söz
konusu kuruluş, serbest bölgeler konusunda uluslararası alanda girişimlerde
bulunan kuruluşlardan sadece biri olup, uluslararası örgütler ve devletler bazında
serbest bölgelere ilişkin karar alma sürecinde etkin olmaya çalışarak, serbest
bölgelerin devamına yönelik girişimlerde bulunmaktadır.
8
WEPZA- World Association of Free Zones ans Export Processing Zones
http://www.wepza.org
10
WEPZA Bulletin, Number One, January 2003, s.5
9
11
The Global Network of Free Zones In the 21st Century, The Flagstaff Institute, 1998,s.3
10
III. SERBEST BÖLGELERİN EKONOMİK BOYUTU
A) EKONOMİK ETKİLERİ
Serbest bölgelerin dünyanın pek çok yerinde farklı uygulamaları olmakla
birlikte, bu bölgelerden beklenen genel amacın ihracatın artırılması olduğu
söylenebilir. Ülkeler ekonomik amaçlarına, coğrafi konumlarına ve sosyal
durumlarına göre kurulacak serbest bölge tipini ve bölgelerde gösterilecek
faaliyetleri seçme şansına sahiptirler. 12
Üçüncü ülkelerle ticaretin gümrük vergilerine, diğer ithalat ve ihracat
kısıtlamalarına ve gümrük prosedürlerine tabi olması, ülkeye giren ya da çıkan
malların işlemlerindeki maliyeti artırmaktadır. Bu durum, gümrük formaliteleri
nedeniyle transit olarak gelen ya da geçici olarak depolanan mal için de söz
konudur. Ayrıca, gümrük vergileri ve ticari düzenlemeler, üretim ihtiyaçları için
gerekli yakıt, lastik ya da pamuk gibi ithal mallara ihtiyaç duyan endüstrileri, dünya
ticaretindeki işlem görmüş malları satın almak istediklerinde, rekabetçi bir
dezavantaj içinde bırakırlar. Sonuçta, ticaret yapan kişiler ve sanayiciler bu tür
bölgelerden kaçarak, daha uygun koşullardaki yerlerde yatırım yapmayı tercih
ederler. Uluslararası rekabet, buralarda işlenmiş ya da depolanmış mallar için
dokunulmazlık statüsü sağlayan serbest bölgelerin varoluşunun bir diğer önemli
nedenidir. 13
Ülkemizdeki serbest bölgelerin kuruluşunda, ihracat için yatırım ve üretimi
artırmak, yabancı sermaye ve teknoloji girişini hızlandırmak, ekonominin girdi
ihtiyacını ucuz ve düzenli bir şekilde temin etmek ve dış finansman ihtiyaçlarından
daha fazla yararlanmak amaçlanmaktadır. Bu yolla, ülkeye yabancı sermaye ve
12
Semiha Güvercinci, ‘Serbest Bölgeler ve Türkiye’de Serbest Bölge Uygulamalarına İlişkin
Mevzuat’ Gümrük Dergisi, Yıl: 7, Sayı: 27 (Aralık 1998). s. 52
13
Örneğin, Hamburg Serbest Limanı, uluslararası ticaretin daha geniş bir parçasını cezbetmek ve
doğrudan denize açılamama dezavantajını telafi etmek amacıyla yaratılmıştır. Bu bağlamda,
Hamburg 1888 yılında serbest liman özelliğini koruyarak Alman Gümrük Birliğine (German
Zollverein) katılmıştır.
11
teknoloji girişi için uygun bir zemin yaratılması, sanayiinin ihtiyaç duyduğu
hammadde ve ara malların kolaylıkla, istenilen miktarda ve zaman kaybı olmadan
temin edilebilmesi, Türkiye dışından gelen malların transit olarak diğer ülkelere
satılması ve yeni istihdam olanaklarının yaratılması hedeflenmektedir.
Serbest bölgeler, gelişmekte olan ülkelerde ihracatın artırılması, yabancı
yatırımların özendirilmesi, teknoloji ve bilgi transferi ve yerli işgücüne istihdam
olanakları yaratılması gibi amaçlarla oluşturulmaktadır. Gelişmiş ülkelerdeki
serbest bölgelerde ise, üretimden çok dış ticaret ön plana çıktığından, bu bölgeler
Serbest Ticaret Bölgesi veya Dış Ticaret Bölgesi (Foreign Trade Zone) olarak
adlandırılmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerdeki serbest bölgelerde ise, ihracata
yönelik üretim yapıldığından genellikle Serbest Üretim Bölgeleri (Free Production
Zone:FPZ) veya İhracatı Geliştirme Bölgesi (Export Processing Zone) olarak
tanımlanmaktadır. Bu çerçevede, günümüzde 100’e yakın ülkede sayıları 700’e
yaklaşan serbest bölgeler halen bir çok gelişmekte olan ülke için ihracat ve
istihdam açısından önemini korumaktadır.14 Bununla birlikte, serbest bölge
uygulamalarının tespit edildiği bu ülkelere bakıldığında, serbest bölgeler ile ülkede
uygulanan siyasi rejim ve ekonomi politikası arasında doğrudan bir bağlantı
olmadığı gözlemlenmektedir. ABD ve Almanya gibi liberal ekonomi politikaları
uygulayan gelişmiş batı ülkelerinde olduğu gibi, Çin ve Vietnam gibi kapalı
ekonomi politikalarını benimsemiş ülkelerde de serbest bölgeler bulunmaktadır.
Sovyetler Birliği’nin dağılması sonucu bağımsızlığına kavuşan ülkelerin liberal
ekonomiye geçişinde, yabancı sermaye yatırımlarını ülkeye çekmek ve dış ticareti
geliştirmek amacıyla serbest bölgeler etkili bir teşvik enstrümanı olarak
kullanılmaya başlanmıştır.
Bu tür ekonomik faydalardan yola çıkarak, genel anlamda, serbest bölgede
faaliyette bulunmanın aşağıdaki firmalar için daha avantajlı olduğu söylenebilir:
-
Ülke içindeki vergisel nitelikli mali yüklerden ve bürokrasiden kurtulmak
isteyen firmalar,
14
Lütfü Öztürk, ‘Avrupa Birliği Sürecinde Serbest Bölgeler’, Dış Ticaret Dergisi, Yıl: 8, Sayı:28,
(Nisan 2003) s.63
12
-
İthal girdi kullanarak ürettiği ürünleri dış pazarlara satan firmalar,
-
Emek yoğun sektörlerde faaliyette bulunan firmalar,
-
Transit ticaret, re-eksport ve takas ticareti faaliyetinde bulunan firmalar,
-
Dövizle
işlem
yapmak
isteyen
üreticiler,
toptancılar,
bankalar
ve
sigortacılar,
-
Altyapısı hazır, modern iş ortamı arayan firmalar. 15
B) SAĞLADIĞI AVANTAJLAR
Genel anlamda serbest bölgelerin kuruluş amaçları, yabancı sermaye
yatırımlarını ve dış ticareti artırmak, yerli üreticilerin dünya piyasalarındaki fiyattan
girdi temin etmelerini sağlayarak uluslararası rekabet güçlerine katkıda bulunmak,
ihracata dönük sanayilerin gelişmesini teşvik etmek suretiyle ihracatı ve döviz
girişini artırmak, yeni iş imkanları yaratarak istihdam sorunun çözümüne yardımcı
olmak, gelişmiş üretim ve yönetim tekniklerinin yurtdışından ülkeye getirilmesi
suretiyle ekonomik standartları yükseltmektir.
Ülkedeki vergi ve teşvik mevzuatına göre getirdiği avantajların farklılık
gösterdiği serbest bölgelerin ülkemizde sağladığı avantajlar aşağıdaki şekilde
sıralanabilir;
•
Serbest
bölgelerde
vergi,
resim,
harç,
gümrük
ve
kambiyo
mükellefiyetlerine dair mevzuat hükümleri uygulanmaz. Firmalar, bölgedeki
faaliyetleri nedeniyle elde ettikleri gelirlerle ilgili olarak; gelir, kurumlar ve
KDV dahil bütün vergilerden muaftır. Ayrıca, işçi ücretleri üzerinden gelir
vergisi ödenmediği için işçilik maliyeti de düşüktür.
•
Serbest bölge faaliyetlerinden elde edilen kazanç ve gelirler hiç bir izne ve
vergiye tabi olmaksızın yurt dışına veya Türkiye’ye transfer edilebilir.
15
Serdar Akar, ‘Serbest Bölgeler ve AB’, Dış Ticarette DURUM, Türkiye Dış Ticaret Derneği, Sayı:
52, (Nisan 2003) s.83
13
•
Türkiye’deki tam ve dar mükellef gerçek ve tüzel kişilerin serbest
bölgelerdeki faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri kazanç ve iratlar, kambiyo
mevzuatına uygun olarak, Türkiye’ye getirilmesi halinde de gelir ve
kurumlar vergisinden muaftır.
•
Serbest bölgeler gümrük hattı dışında sayıldığından, serbest bölgeler ile
Türkiye’nin diğer yerleri arasında yapılan ticarette dış ticaret rejimi
hükümleri uygulanır. Başka bir deyişle, Türkiye’den serbest bölgeye satılan
mallar ihracat rejimine, serbest bölgeden Türkiye’ye satılan mallar ise
ithalat rejimine tabi olup, serbest bölge kullanıcıları Türkiye’den ihraç
fiyatına (KDV’siz) mal ve hizmet satın alabilirler. Diğer taraftan, serbest
bölge ile diğer ülkeler ve diğer serbest bölgeler arasında dış ticaret rejimi
hükümleri uygulanmaz.
•
Serbest bölgeye getirilen Türkiye veya AB menşeli ya da buralarda serbest
dolaşımda
bulunan
malların,
serbest
dolaşımda
bulunma
statüsü
değişmediğinden, Türkiye’ye veya AB üyesi ülkelere girişinde gümrük
vergisi ödenmez. Ayrıca, üçüncü ülke menşeli malların serbest bölgeye
girişinde ve bu malların Türkiye veya AB üyesi ülkeler dışındaki üçüncü
ülkelere gönderilmesi halinde de gümrük vergisi ödenmez. Ancak, serbest
bölgeden Türkiye’ye veya AB üyesi ülkelere gönderilen serbest dolaşım
durumunda olmayan üçüncü ülke menşeli mallar için Ortak Gümrük
Tarifesi’nde belirtilen oran üzerinden gümrük vergisi ödenir.
•
Serbest bölgeler ‘Türkiye-AT Gümrük Birliği Gümrük Bölgesi’nin parçası
sayıldığından; serbest bölgelerden Türkiye veya AB menşeli ürünler ile
Türkiye’de serbest dolaşım durumunda bulunan ürünler A.TR Belgesi
16
düzenlenerek AT’ye gönderilebilir. Üçüncü ülke menşeli ürünler ise Ortak
Gümrük Tarifesi’nde belirtilen oran üzerinden Serbest Bölge Gümrük
Müdürlüğüne gümrük vergisi ödenerek serbest dolaşıma sokulduktan sonra
A.TR Belgesi düzenlenerek AT’ ye gönderilebilir.
A.TR Dolaşım Belgesi, Türkiye ile Topluluk arasındaki sanayi ürünleri ve işlenmiş tarım ürünleri
ticaretinde kullanılan, eşyanın Türkiye veya Toplulukta serbest dolaşımda olduğunu gösteren ve
eşyanın tercihli rejiminden faydalanmasını sağlayan bir belgedir. Bkz. İhracatta Pratik Bilgiler ve
Gerekli Adresler, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, Şubat 2003,Bursa S.5
16
14
•
Serbest bölgede sağlanan teşvik ve avantajlardan yerli ve yabancı bütün
firmalar eşit olarak yararlanır.
•
Mallar serbest bölgede süre sınırlaması olmaksızın kalabilir.
•
Fiyat, kalite ve standartlarla ilgili olarak kamu kurum ve kuruluşlarına
verilen yetkiler serbest bölgelerde uygulanmaz.
•
Serbest bölgedeki faaliyetlerle ilgili her türlü ödemeler dövizle yapılır.
Böylece,
bölgedeki
firmaların
enflasyondan
olumsuz
etkilenmeleri
engellenir.
•
Serbest bölgelerden Türkiye’ye yönelik mal satışına ve serbest bölge ile
diğer ülkeler arasında yapılacak takas ticaretine kısıtlama getirilmemiştir.
•
Başvuru ve faaliyet süresince her türlü bürokrasi en aza indirilmiştir.
Serbest bölgeler özel sektör şirketlerince işletilmektedir.
•
Serbest bölgeler; AB ve Orta Doğu pazarlarının yakınında, Akdeniz, Ege ve
Karadeniz’deki büyük limanlara, uluslararası havaalanlarına, karayolu
ağlarına,
kültür,
kurulmuştur.
•
turizm
ve
eğlence
merkezlerine
yakın
yerlerde
17
Liman bağlantılı bölgelerde, giren ve çıkan mal için verilecek mal hizmetleri
karşılığı yapılacak ödemeler, Türkiye liman tarife ücretlerinden fazla
olmadığı gibi, genelde asgari %10 düşük olarak belirlendiğinden bu konu
da kullanıcı yararınadır.18
Türkiye’de veya yurtdışında halen faaliyette bulunan firmaların serbest
bölgede faaliyette bulunmak için ayrıca yeni bir şirket kurmalarına gerek yoktur.
Söz konusu firmalar ya mevcut ticaret unvanlarında hiçbir değişiklik yapmadan ya
da oluşturacakları ‘serbest bölge şubesi’ aracılığı ile serbest bölgelerde faaliyette
bulunabilirler. Ancak, her iki durumda da şirket merkezinin muhasebe kayıtları ile
serbest bölge faaliyetlerine ilişkin muhasebe kayıtlarının ayrı tutulması zorunludur.
17
18
www.dtm.gov.tr/sb/ATINTERC.htm
Civan,Nazmi, Ekonomik Kalkınma Modeli Olarak Serbest Bölge Olgusu, İstanbul, Aşama
Matbaacılık, Ocak 2003,s.40
15
Ayrıca, serbest bölgede faaliyette bulunan firmalar hiçbir şekil ve surette serbest
bölge dışındaki faaliyetlerini serbest bölge faaliyetleri ile birleştiremez. 19
‘Serbest bölgelerin altyapısı gelişmiş ülkelerdeki benzerleri ile aynı
standarttadır. Açık ve kapalı alan kiraları diğer ülkelere göre düşüktür. Genel
olarak bölgelerimizin sahip olduğu su, elektrik, ulaşım, haberleşme imkanları, alt
ve üstyapılar gelişmiş ülkeler standartlarındadır.’
19
20
20
Akça, DTM Dergisi, op.cit., s.18.
Kürşad Tüzmen, ‘Rekabet Avantajı Teorisi Çerçevesinde Serbest Bölgelerimizin İncelenmesi’
Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı, Araştırma-İnceleme Dizisi-30, Ekim 1993, (Uzmanlık Tezi)
s. 37
16
İKİNCİ BÖLÜM
SERBEST BÖLGELER MEVZUATI
I. SERBEST BÖLGELER KONUSUNDAKİ ULUSAL MEVZUAT VE SERBEST
BÖLGELERİN İŞLEYİŞİ
Gümrük ve genel olarak dış ticaret mevzuatının 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi
Kararı ile büyük ölçüde AB müktesebatına uyuma yönelik olarak yeniden
düzenlenmiş olması nedeniyle, Ulusal Mevzuat başlığı altında ilk olarak 1/95 sayılı
Ortaklık Konseyi Kararının ele alınmasının faydalı olacağı düşünülmektedir.
Türkiye ile Topluluk arasındaki ortaklık ilişkisini resmi olarak başlatan ve
tam üyeliği hedef alan Anlaşma, 25 Haziran 1963’te Brüksel’de parafe edilmiş, 12
Eylül 1963’te Ankara’da imzalanmış ve 1 Aralık 1964’te yürürlüğe girmiştir.
Anlaşmanın 2.maddesi Türkiye-AET ortaklık ilişkisinin amaçlarını saymış,
21
gümrük birliğinin madde 3, 4 ve 5’te gösterilen şartlara uygun olarak kurulmasını
öngörmüş ve ortaklık ilişkisini hazırlık, geçiş ve son dönem olarak üçe ayırmıştır.
Ayrıca, 6 maddeyle, bir Ortaklık Konseyi kurulması öngörülmüş, 24. maddeyle de
bu Konseye çalışmalarında kendisine yardımcı olmak üzere her türlü komiteyi
kurma yetkisi verilmiştir. Bu maddeye dayanılarak, Ortaklık Konseyi’nin 3/64 ve
2/69 sayılı Kararları ile Ortaklık Komitesi ve Gümrük İşbirliği Komitesi kurulmuştur.
27. maddeyle de, Katma Parlamento Komisyonu oluşturularak ortaklığın tüm
organları tesis edilmiştir.
Ankara Anlaşması’nda öngörülen 5 yıllık hazırlık döneminin ardından 23
Kasım 1970’de Katma Protokol imzalanmıştır.
22
Katma Protokolün yürürlüğe
girmesiyle Türkiye’nin 12 ve 22 yıllık listeler halinde düzenlenen vergi indirim
takvimine uyum yükümlülüğü başlamıştır. Topluluk ise, 1 Eylül 1971 yılında
21
Türkiye ekonomisinin hızlandırılmış kalkınmasını ve Türk halkının çalışma seviyesinin ve
yaşama şartlarının yükseltilmesini sağlama gereğini tümü ile göz önünde bulundurarak, Taraflar
arasındaki ticari ve ekonomik ilişkileri aralıksız ve dengeli olarak güçlendirmeyi teşvik etmektir.
22
Bu dönem en az 5 yıl, en çok 10 yıl olarak öngörülmüş olup, ilk 5 yıllık dönemin sonunda
Türkiye’nin uzatma talebinde bulunmaması nedeniyle bir sonraki dönem olan geçiş dönemine
geçilerek Katma Protokol hükümleri işletilmeye başlanmıştır.
17
yürürlüğe giren ‘Ara Anlaşma’ ile bazı ürünler hariç
23
sanayi ürünlerine uygulanan
gümrük vergisi ve eş etkili vergileri kaldırmıştır. Aynı anlaşma ile Topluluk tarafı
Türkiye çıkışlı sanayi ürünlerine uyguladıkları kotaları da kaldırmıştır.
Aslında, Türkiye ve Topluluk mevzuatının uyumu ilk defa 1/95 sayılı
Ortaklık Konseyi Kararı ile öngörülmüş değildir. Katma Protokolün 6. maddesi
Türkiye-Avrupa Topluluğu arasındaki ortaklığın işleyebilmesi açısından tarafların
hukuki ve idari hükümlerinin yakınlaştırılmasını talep etmekte ancak, işlevsel
olarak bu hüküm o dönem için derin bir anlam içermemekteydi. Bunun sebebi ise,
bir yandan aşama aşama gerçekleşecek bir gümrük birliğinin öngörülmüş olması
diğer yandan da Topluluk içinde de gümrük mevzuatının uyumlaştırılması
sürecinin başlangıcında olunmasıydı.24
A) 6 MART 1995 TARİHLİ ORTAKLIK KONSEYİ KARARI (1/95) 25
Gümrük birliği sürecinde son dönemi başlatan söz konusu Karar, Ortaklık
Konseyi’nin 6 Mart 1995 tarihli toplantısında alınmıştır. Karar, gümrük birliğinin
tamamlanmasına ilişkin hususlar yanında, gümrük birliğinin tamamlanmasından
sonra Türkiye-AT ilişkilerinin güçlendirilmesi yönünde temenniler içeren tavsiye
kararı ve mali işbirliği konularını da içermektedir.
Malların serbest dolaşımı ve ticaret politikasına ilişkin 1. kısımda (Madde 227) serbest dolaşım ilkesi uyarınca, Topluluk ve Türkiye arasındaki mal ticaretinde
-tarım ürünleri hariç- tüm gümrük vergileri ve eş etkili vergiler ile miktar
kısıtlamaları ve eş etkili tedbirlerin kaldırıldığı belirtilmekte ve 3. madde ile;
Tekstil ürünleri ve bazı petrol ürünleri, perakende satışa arz edilmeyen pamuk ipliği, diğer
işlenmiş pamuklu dokuma ve yün ya da ince hayvan kılından yapılma makine halıları hariç
tutulmuştur.
24
Didem Dirlik, ‘Topluluk Hariçte İşleme Rejiminin Mevzuat, Uygulama ve Sorunlar Açısından
İncelenmesi ve Türkiye’nin Uyum Çalışmaları’ Uzmanlık Tezi, T.C. Başbakanlık Gümrük
Müsteşarlığı, Eylül 1998, Ankara. s.98
25
Official Journal of the European Communities, 13 February 1996, L 35
23
18
- Toplulukta veya Türkiye’de serbest dolaşımda bulunan üçüncü ülke çıkışlı
ürünlerin tamamen veya kısmen kullanılmasıyla elde edilen veya üretilen mallar
da dahil olmak üzere, Topluluk veya Türkiye’de üretilen mallar ile,
- Topluluk veya Türkiye’de serbest dolaşımda bulunan üçüncü ülke çıkışlı malların
gümrük birliği bölgesi içinde hiçbir kısıtlama olmaksızın tam bir serbesti içinde
hareket edebileceği hüküm altına alınmaktadır. Bu konuda tek istisna (madde 7)
kamu düzeni, kamu ahlakı, kamu güvenliği; insan, hayvan, bitki sağlığının
korunması; sanatsal, tarihi veya arkeolojik değer taşıyan ulusal değerlerin
korunması maksadıyla getirilen kısıtlamalardır. Topluluk tarafından tekstil
sektörüne ilişkin kısıtlamalar da Türkiye’nin fikri, sınai ve ticari mülkiyet hakları ile
rekabet devlet yardımları dahil Topluluk mevzuatına uyum ve tekstil sektöründeki
anlaşma ve düzenlemeleri benimseyeceği taahhüdüyle kaldırılmıştır. 26
Topluluğun ticaret politikasının Türkiye tarafından üstlenilmesi bağlamında,
hem ticaret politikası önlemlerinin iç hukuka aktarılması hem de Topluluğun
tercihli rejim uyguladığı ülkeler ile imzaladığı serbest ticaret anlaşmaları ile tek
taraflı uyguladığı otonom rejimlerin de benimsenmesi hüküm altına alınmıştır. Öte
yandan, söz konusu Karar’ın gümrük hükümlerine ayrılan, 28. maddesi ise
Topluluk Gümrük Kodu ve Gümrük Kodu Uygulama Yönetmeliği’ne atıfta
bulunarak mevzuat uyumunu öngörmüştür. Bir gümrük birliği gümrük bölgesi
içinde malların dolaşımını doğrudan ilgilendiren hususlar, başlıklar altında
sayılarak kuralların yeknesaklığı amaçlanmıştır.
Türkiye ve Topluluk mevzuat uyumunun gerçekleştirilmesi sürecinde, 1/95
sayılı AT-Türkiye OKK’nın uygulanmasını göstermek amacıyla köprü mevzuat
olarak adlandırılan 1/96 sayılı Gümrük İşbirliği Komitesi Kararı27 ise 01.08.1996
tarihinde yürürlüğe girmiş olup, taraflar arasında uygulanacak hükümleri
26
Didem Dirlik, ‘Gümrük Birliği Süreci ve Türk Gümrük Mevzuatının AT Gümrük Mevzuatına
Uyumlaştırılması’ Yüksek Lisans Tezi, AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, Haziran 1997, Ankara. s.39
27
‘Decision 1/96 of the EC-Turkey Customs Cooperation Committee of 20 May 1996laying down
detailed rules for the application of Decision No 1/95 of the EC-Turkey Association Council,’ OJ of
the European Community L 200, 09.08.1996
19
saptamıştır. Köprü mevzuat tarafların birbirinden farklı gümrük mevzuatlarının
uyumu sürecinde tesis edilen bir ara mevzuat olarak dikkat çekmektedir.28
1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararının uygulama hükümlerini gösteren ve
nihai şeklini 20 Mayıs 1996 tarihinde gerçekleştirilen 17. Dönem Gümrük İşbirliği
Komitesi toplantısında alan kararın yürürlüğe girmesi ile Türkiye-AT gümrük
birliğinin işleyişindeki esaslar açıklığa kavuşmuştur. 29
1/95 sayılı Kararın 28. maddesinde Topluluk Gümrük Kodu ve Uygulama
Yönetmeliği’ne atıfta bulunularak belirtilen hususlar; a) malların menşei, b)
malların gümrük kıymeti, c) malların gümrük bölgesine girişi, d) gümrük
beyannamesi, e) serbest dolaşıma giriş, f) ekonomik etkili gümrük rejimleri ve
askıya alma düzenlemeleri, g) malların dolaşımı, h) gümrük borcu, ı) itiraz hakkı
olarak sayılmıştır. Ancak, Kararın 51. maddesi ile, Ortaklık Konseyi’ne, Taraflara
bu Kararın kapsamına girmeyen ancak Ortaklığı doğrudan etkileyen alanlarda
veya bu Kararın kapsamında olmakla birlikte Karar çerçevesinde özel
düzenlemeye
bağlanmamış
alanlarda,
mevzuat,
yönetmelik
veya
idari
düzenlemelerini birbirine yaklaştırmak üzere önlem almaları yönünde tavsiyede
bulunma yetkisi verilmiştir. 54. maddeyle de, bu Kararın I. ila IV. Kısımlarında yer
alan diğer yükümlülükler saklı kalmak kaydıyla gümrük birliğinin işleyişiyle
doğrudan ilgili alanlardaki Türk mevzuatının Topluluk mevzuatına mümkün olduğu
ölçüde uyumlu hale getirilmesi öngörülmüş ve gümrük birliğinin işleyişiyle
doğrudan ilgili alanlar; ticaret politikası, üçüncü ülkelerle imzalanan ve sanayi
ürünleri itibarıyla ticari boyutta olan anlaşmalar, sanayi ürünleri ticaretindeki teknik
engellerin kaldırılmasına ilişkin mevzuat, rekabet, sınai ve fikri mülkiyet hukuku ile
gümrük mevzuatı olarak sayılmıştır. Ayrıca, gümrük birliğinin doğrudan işleyişiyle
28
Dirlik, ‘Topluluk Hariçte İşleme Rejiminin Mevzuat, Uygulama ve Sorunlar Açısından
İncelenmesi ve Türkiye’nin Uyum Çalışmaları’ op.cit., s.102
29
1/95 Sayılı AT-Türkiye Ortaklık Konseyi Kararının uygulanmasına ilişkim ayrıntılı kuralların
belirlendiği 1/96 sayılı AT-Türkiye Gümrük İşbirliği Komitesi (GİK) Kararını değiştiren 1/2001 sayılı
AT-Türkiye GİK kararını değiştiren 1/2003 sayılı 30 Ocak 2003 tarihli AT-Türkiye GİK Kararı
14.03.2003 tarih ve 25048 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
20
ilgili bir alanda Topluluk ve Türkiye mevzuatı arasındaki veya mevzuat
uygulamaları arasındaki farklılıkların ticaretin yününün değişmesine, malların
serbest dolaşımının aksamasına veya ekonomik sorunlara neden olması veya
neden olma tehlikesi taşıması ve etkilenen tarafın ivedi eylemi gerekli görmesi
durumunda, söz konusu taraf Gümrük Birliği Ortak Komitesine bilgi vererek gerekli
himaye önlemlerini kendisi alabilmekte, Komite de bu önlemlerin değiştirilmesine
veya kaldırılmasına karar verebilmektedir. Bu doğrultuda, serbest bölgelerle ilgili
olarak Gümrük Birliği’nin işleyişiyle doğrudan ilgili alanlardaki uyuma ilişkin genel
maddeye (Madde 54) uyulması istenebilecektir. Bu madde, AB’deki uygulamadan
daha ayrıcalıklı Türk serbest bölge rejiminin Türkiye-AB Gümrük Birliği alanında
ticarette ya da rekabette sapmaya yol açması halinde uygulanabilir. 30
B)
3218
SAYILI
SERBEST
BÖLGELER
KANUNU31
ÇERÇEVESİNDE
SERBEST BÖLGELERİN İŞLEYİŞİ
3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu, daha fazla liberalizasyon, yabancı
sermaye için daha güvenli bir ortam ve daha az bürokrasi hedefleyen yeni
politikaların uygulandığı ve politik bakımdan da elverişli bir dönemde, yatırım ve
üretimi artırmak, yabancı sermaye ve teknoloji girişini hızlandırmak, ekonominin
girdi ihtiyacını ucuz ve düzenli bir şekilde temin etmek, dış finansman ve ticaret
imkanlarından daha fazla yararlanmak üzere 06.06.1985 tarihinde kabul edilmiştir.
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren serbest bölge kurma
çalışmaları daha sağlam hukuki temellere oturmuş ve serbest bölgelerin gelişmesi
için uygun bir ortam yaratılmıştır.
Eski kanunda amaç belirtilmemekle birlikte, amacın ithalat ve ihracatı
kolaylaştırmak olduğu anlaşılırken, 3218 sayılı Kanunun amaç ve kapsamları
birinci maddede belirtilmiştir. Buna göre, Bu Kanun, ‘Türkiye'de ihracat için yatırım
ve üretimi artırmak, yabancı sermaye ve teknoloji girişini hızlandırmak,
ekonominin girdi ihtiyacını ucuz ve düzenli şekilde temin etmek, dış finansman ve
30
Lux, Journal of Flagstaff Institute, op.cit.s.16
31
15 Haziran 1985 tarih ve 18785 sayılı Resmi Gazete
21
ticaret imkanlarından daha fazla yararlanmak üzere, serbest bölgelerin kurulması,
yer ve sınırlarının tayini, yönetimi, faaliyet konularının belirlenmesi, işletilmesi,
bölgelerdeki yapı ve tesislerin teşkili ile ilgili hususları’ kapsar.
3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununa işlerlik kazandırmak için, 7129
sayılı Bankalar Kanunu ile 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun’a
bazı maddelerin eklenmesi gerekmiştir. Bu doğrultuda, 11 Haziran 1986 tarih ve
3217 sayılı Kanun ile Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun’a32 eklenen bir
maddeyle serbest bölgelerden Türkiye’nin diğer kesimlerine veya Türkiye’nin diğer
kesimlerinden serbest bölgelere, gümrük işlemlerine tabi tutulmaksızın mal
getirilmesi veya götürülmesi veya bu fillere teşebbüs edilmesi kaçakçılık
sayılmıştır.
Ayrıca,
kaçakçılık
mevzuatı
bakımından
ceza
hükümlerinin
uygulanmasında serbest bölgelerin yurt dışı kabul edileceği hükmü yer almıştır.
33
3218 sayılı Kanuna göre, Türkiye'de serbest bölgelerin yer ve sınırlarını
belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkili olup, serbest bölgelerin, kamu kurum ve
kuruluşlarınca, yerli veya yabancı gerçek veya tüzel kişilerce kurulmasına,
işletilmesine Bakanlar Kurulunca izin verilmektedir. Kanunda yapılan tanımlarla,
İşletici, serbest bölgeyi işleten kamu kurum ve kuruluşunu, yerli ve yabancı gerçek
veya tüzel kişileri, Kullanıcı ise faaliyet ruhsatı alan ve bölgede belli bir işyeri
bulunan gerçek veya tüzel kişiyi ifade etmektedir.
Serbest bölgelerde, Ekonomik İşler Yüksek Koordinasyon Kurulu'nca
uygun görülecek her türlü sınai, ticari ve hizmetle ilgili faaliyetler yapılabilir.
(Madde 4) Fiyat, kalite ve standartlarla ilgili olarak kamu kurum ve kuruluşlarına
kanunlarla
ve
diğer
mevzuatla
verilen
yetkilerin
serbest
bölgelerde
uygulanmayacağı aynı madde ile hüküm altına alınmıştır.
Yerli veya yabancı gerçek veya tüzel kişiler Dış Ticaret Müsteşarlığı'ndan
ruhsat almak kaydıyla serbest bölgede faaliyette bulunabilmekte olup, serbest
bölgede arazinin kullanımı, yapı ve tesislerin projelendirilmesi, kurulması ve
32
33
12.01.1932 tarih ve 2000 sayılı Resmi Gazete
Kök, op.cit, s.27
22
kullanılmasıyla ilgili diğer bütün izinler ve ruhsatlar Bölge Müdürlüğünce verilir ve
denetlenir.
1) Muafiyet ve Teşvikler
Kanun’un 6. Maddesi ile serbest bölgelerin gümrük hattı dışında sayılacağı
belirtilmiştir.
Bu
bölgelerde
vergi,
resim,
harç,
gümrük
mükellefiyetlerine dair mevzuat hükümleri uygulanmamakta olup,
ve
kambiyo
işleticiler ve
kullanıcılar yatırım ve üretim safhalarında Bakanlar Kurulu'nca belirlenecek
teşviklerden yararlanabilmektedirler.
Ayrıca, Türkiye'deki tam ve dar mükellef gerçek ve tüzel kişilerin serbest
bölgedeki faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri kazanç ve iratlar, Türkiye'nin diğer
yerlerine getirildiğinin kambiyo mevzuatına göre tevsiki halinde de, gelir ve
kurumlar vergisinden muaf tutulmaktadır.
8. Madde ile, serbest bölge ile Türkiye'nin diğer yerleri arasında yapılacak
ticaret, dış ticaret rejimine tabi tutulmuştur. Serbest bölge ile diğer ülkeler ve
serbest bölgeler arasında ise dış ticaret rejimi uygulanmamaktadır.
Bedeli 500 ABD dolarının altında olan Türkiye mahreçli mallar ise isteğe
bağlı olarak ihracat işlemine tabi tutulmayabilmektedir.
2) Serbest Bölgelerin Gelir ve Harcamaları
Kanun’un 7. maddesinde, serbest bölgelerden elde edilen gelirler
sayılmıştır. Buna göre,
a) Faaliyet ruhsatı ve izin belgesi karşılığı tahsil edilecek ücretler,
b) Yurtdışından bölgeye getirilen mallar ile bölgeden Türkiye'ye çıkarılan
malların CIF değeri üzerinden peşin olmak üzere binde 5 oranında ödenecek
ücretler,
c) Serbest bölgeyi işleten gerçek veya tüzel kişilerle yapılacak sözleşmeler
uyarınca tahsil edilecek tutarlar,
23
d) Bölge faaliyetlerinden sağlanan diğer gelirler,
ilgili idare tarafından sözleşmeler gereği tüzel kişilere yapılan gelir payı
aktarmaları düşüldükten sonra Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdinde
açılacak bir özel hesaba yatırılır. Bu hesapta toplanan tutarlardan ret ve iadeler
düşüldükten sonra kalan tutar, Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı merkez
ödemelerini yapan merkez saymanlığı hesabına yatırılır. Merkez saymanlık
hesabına yatırılan meblağın yüzde 90'ı genel bütçeye gelir, yüzde 10'u da serbest
bölgelerin kurulması, bakım ve onarımı, geliştirilmesi, eğitim ve araştırma
faaliyetlerinin
gerçekleştirilmesi
ile
dış
ticaretin
desteklenmesi
amacıyla
kullanılmak üzere genel bütçeye özel gelir kaydedilir.
Serbest bölgelerde yatırım ve tesis safhasında kullanılan mallar, tevsi ve
kapasite artırmak amacıyla getirilen mallar, kullanıcının kendisine ait olmayan
bakım ve onarım maksadıyla getirilen mallar, bölgelere geçici olarak getirilen araç,
gereç ve ekipmanlar, fason üretim amacıyla getirilen mallar bir ücrete tabi
tutulmaz.
3) Kambiyo ve Hizmetler
Serbest bölgelerdeki faaliyetlerle ilgili her türlü ödemeler dövizle yapılır.
Bakanlar
Kurulu
ödemelerin
Türk
Lirası
olarak
yapılmasına
da
karar
verebilmektedir. (Madde 9)
Serbest bölgede gemi ve liman hizmetleri işletici tarafından yapılır veya
kamu kurum ve kuruluşlarına, gerçek veya tüzel kişilere de yaptırılabilmektedir.
Söz konusu Kanunun 10. maddesi ile, serbest bölgelerde, faaliyet
gösterecek
iş
yerlerinde
yabancı
uyruklu
yönetici
ve
vasıflı
personel
çalıştırılabilmesi imkanı da tanınmıştır.
4) Uygulanmayan Hükümler
Serbest bölgelerde,
24
-
1580 sayılı Belediye Kanununun 15'nci maddesinin 5, 22, 25, 32
ve 47 nci bentleri dışında kalan hükümleri;
-
5682 sayılı Pasaport Kanunu; 5683 sayılı Yabancıların Türkiye'de
Seyahat ve İkametleri Hakkındaki Kanun;
-
2007 sayılı Türkiye'deki Türk Vatandaşlarına Tahsis Edilen Sanat
ve Hizmetler Hakkındaki Kanun ile ek ve değişiklikleri;
-
6224 sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu;
-
2677 sayılı Sivil Hava Meydanları, Limanlar ve Sınır Kapılarında
Görev ve Hizmetlerin Yürütülmesi Hakkında Kanun
hükümleri ile diğer kanunların bu kanuna aykırı hükümleri uygulanmaz.
Bu Kanunda düzenlenmesi yönetmeliğe bırakılan konularla, serbest
bölgelerde faaliyette bulunacak işleticilerin teşekkül tarzı, görev, yetki ve
sorumlulukları, bu işletici ve kullanıcılara verilecek faaliyet ruhsatları ve iptali,
bunların sınai ve ticari sicillerinin tutulması, hesaba yapacakları ödemeler, serbest
bölge ile ilgili faaliyetlerin tabi olacağı esaslar, bölgelere giriş için verilecek izin
belgesi ile görev kartları, ikamet izni ve çalışma esasları ve serbest bölgelerin
işletilmesine dair diğer hususlar yönetmelikle düzenlenmiştir.
C) SERBEST BÖLGELER UYGULAMA YÖNETMELİĞİ 34
Söz konusu Yönetmeliğin 1. maddesinde amaç ‘Serbest Bölgelerin
kurulması, yönetilmesi, işletilmesi ve 3218 sayılı Kanunun 7 nci maddesi ile
oluşturulan Özel Hesabı'ın tahsilat ve harcama esasları ile bu Özel Hesaba ilişkin
diğer hususları düzenlemek’ şeklinde belirtilmiş olup, kapsamı 2. maddeyle,
a)Serbest Bölgelerin yönetilmesi ve işletilmesine dair hususlar,
b)Serbest Bölgeler ile ilgili faaliyetlerin tabi olacağı esaslar,
c)Faaliyet ruhsatının verilmesi veya iptali ile kullanıcıların sınai ve ticari sicillerinin
tutulması,
34
10 Mart 1993 tarih ve 21520 sayılı Resmi Gazete
25
d)Serbest bölgelere giriş, çıkış ve serbest bölgede ikamet ile ilgili hususlar,
e)Serbest bölgelerdeki çalışma esaslar,
f)Özel hesaba yapılacak ödemeler, gelirlerin tahsilatı ve özel ödenekten yapılacak
harcamaların tabi olacağı esaslar,
olarak belirtilmiştir.
Söz konusu Yönetmelikle, Bölge Kurucusu, Bölge İşleticisi ve Bölge Kurucu
ve İşleticisi (B.K.İ.) aşağıdaki gibi tanımlanmıştır:
Bölge Kurucusu; Serbest bölge altyapısının yerli veya yabancı özel sektör veya
kamu tarafından yapılması halinde, altyapıyı yapan kuruluşu,
İşletici; Serbest bölgenin yerli veya yabancı özel sektör veya kamu tarafından
işletilmesi halinde, bölgeyi işleten kuruluşu,
B.K.İ.-Bölge Kurucu ve İşleticisi-; Serbest bölgenin özel sektör tarafından
kurulması ve işletilmesi halinde, bölgeyi kuran ve işleten kuruluşu
ifade etmektedir.
Yönetmeliğin 6. maddesi ile, Bölgenin sınırları, Bakanlar Kurulu'nun ilgili
Bölgenin kurulmasına ilişkin Kararnamesinde belirtilen sınırlar olduğu ifade
edilerek, Bölge ve Bölge dışındaki liman rıhtımlarına yanaşarak Bölgeye mal
getiren ve götüren gemilerin ve deniz araçlarının, Liman Başkanlığı ve/veya Liman
İşletme Müdürlüğünce belirlenen rıhtım veya yerlerde işgal ettikleri deniz alanları
ile bu yerlerden malların Bölgeye getirilip götürülmesi için takip edilen yolun,
gümrük işlemlerinin yapılması açısından, Gümrük İdaresinin gözetiminde olması
şartıyla serbest bölge kabul edildiği belirtilmiştir.
Bölgenin B.K.İ. tarafından kurulup işletilmesi halinde B.K.İ., Dış Ticaret
Müsteşarlığı ile akdettiği "Kuruluş ve İşletme Sözleşmesi"nde belirlenen şartlar
çerçevesinde; bölge için tahsis edilen arazide faaliyetlerin yürütülmesi için çalışma
üniteleri ve diğer kapalı işyeri inşaatını ve bölgedeki altyapı ile bu altyapının bölge
26
dışındaki altyapıyla bütünleşmesini sağlayacak inşaatları faaliyet ruhsatının
verilmesinden itibaren sözleşmesinde belirtilen süre içinde tamamlamakla, bölgeyi
yurtiçinde ve yurtdışında tanıtmakla, işyeri talebinde bulunan müteşebbislere
kapalı işyerlerini kiralamakla, bölge özel arazi üzerinde kurulduğu takdirde talep
halinde satmakla, satılan açık arazilerin altyapısını arazi bedelleri tahsil
olununcaya kadar inşa etmekle, arazilerde kullanıcı binalarının yaptırılmasını takip
etmekle ve bölgenin kuruluş ve işletmesi ile ilgili diğer işleri tamamlamakla,
yükümlüdür.
Üst yapıyla ilgili olarak, Bölge için tahsis edilen Hazineye veya mülkiyeti bir
kamu kuruluşuna ait arazi Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü tarafından üzerine
üst yapı yapılmak üzere İşletici veya B.K.İ.’ne bir sözleşme ile tamamen veya
kısmen kiralanabileceği gibi, faaliyet ruhsatı verilmesi uygun bulunan gerçek veya
tüzel kişilere de bir sözleşme ile kiralanabilmektedir.
Bölgedeki bina ve tesisler; işletici veya B.K.İ.’nin yanında, kullanıcılar
tarafından da yaptırılabilir. Söz konusu bina ve tesisler diğer kullanıcılara kiraya
verilebilir, devredilebilir veya mülkiyeti B.K.İ. ya da kullanıcılara ait olması
durumunda satılabilir.
Faaliyet ruhsatı verilmesi uygun görülen işletmeler, İşletici veya B.K.İ. ile
kira veya satış sözleşmesi yaparlar. Bölge Müdürlüğünce onaylanan bu
sözleşmeyi müteakiben Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğünce faaliyet ruhsatı
düzenlendikten sonra, bölgede yatırım faaliyetine başlayabilirler. Bina veya tesis
yaptıracak kullanıcılar, projelerini hazırlayıp üst yapı taahhütlerini yerine getirdikten
sonra ‘İskan Ruhsatı’ almak üzere Bölge Müdürlüğüne başvururlar. İskan
ruhsatının verilmesiyle yatırım aşaması tamamlanarak işletme dönemine geçilmiş
olur.
Arazisi Hazineye ait serbest bölgelerde İşletici, B.K.İ. ve kullanıcılar
tarafından inşa ettirilen bina ve tesisler, faaliyet ruhsatı süresinin sona ermesi veya
faaliyet ruhsatının iptali halinde Hazineye intikal eder.
Arazisi özel mülkiyete ait serbest bölgelerde ise, kiraladığı arazi üzerinde
bina ve tesis yaptıran kullanıcıların faaliyet ruhsat sürelerinin bitiminde, arazi kira
sözleşmesinde üst yapıların devri için belirtilen süreyi aşmamak kaydıyla adlarına
27
yeni bir ruhsat düzenlenebilir. Kira sözleşmesinde belirtilen bu sürenin sona
ermesi halinde inşa ettirilen bina ve tesisler B.K.İ.’ye intikal eder. Bu tür serbest
bölgelerde satın aldığı arazide yaptırdığı işyerinde faaliyette bulunan kullanıcılar,
faaliyet ruhsat sürelerinin bitiminde yeni bir faaliyet ruhsatı alabilirler.
Serbest Bölgelerde, Yüksek Planlama Kurulu'nca uygun görülecek her türlü
sınai, ticari ve hizmetle ilgili faaliyetler yapılabilir. (Madde 10) Bölgede faaliyette
bulunmak isteyen gerçek ve tüzel kişiler, "Faaliyet Ruhsatı" almak için ‘Faaliyet
Ruhsatı Müracaat Formu’nu (EK-1) Serbest Bölge Genel Müdürlüğü’ne doğrudan
teslim edebilecekleri gibi, ilgili Bölge Müdürlüğü kanalıyla veya taahhütlü olarak
posta yoluyla da gönderebilirler.
Faaliyet Ruhsatı Müracaat Formu’nun doldurulup, belirtilen şekilde
verilmesi ve Faaliyet Ruhsatı Müracaat Ücretinin Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası nezdindeki Serbest Bölgeler Özel Hesabına yatırılmasıyla müracaat
yapılmış olur. Müracaatın değerlendirilmesi sonucunda Serbest Bölgede faaliyet
göstermek üzere “Faaliyet Ruhsatı” verilmesi uygun görülenlere, bu durum yazılı
olarak bildirilir. Söz konusu yazıda müracaatçıya kira veya satın alma sözleşmesi
yapması için 30 günlük süre tanınır. Bu süre içerisinde kira veya satın alma
sözleşmesini yapan müracaatçı, bu sözleşmeleri Bölge Müdürlüğü’ne onaylatarak
bir örneğini Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü’ne gönderir. Sözleşmenin
gönderilmesini müteakip anılan Genel Müdürlükçe Faaliyet Ruhsatı düzenlenir.
Aynı Genel Müdürlük, Faaliyet Ruhsatı Müracaat Formu üzerinde gerekli
değerlendirmeleri yapar ve koşulların uygun olmadığının anlaşılması halinde
yapılan müracaatı reddedebilir.
Faaliyet Ruhsatının değerlendirilmesinde, müracaatçının talebi, faaliyet
konusu, yatırım tutarı ve benzeri diğer hususlar Bölgeler itibariyle göz önünde
bulundurulur.
Kendilerine "Faaliyet Ruhsatı" verilen gerçek ve tüzel kişiler, faaliyete
başlamadan
önce,
Bölge
Müdürlüğü
Tescil
Bürosunda
"Sicil
Defteri"ne
kaydedilirler. Yapılan kayıtta, ruhsatta bulunan bilgiler ile ilgilinin icra edeceği
28
meslek ve ticari faaliyet dalı aynen işlenir ve ilgiliye bir ticaret veya sınai sicil
numarası ile bunun da üzerine işlendiği bir "Sicil Belgesi" verilir. İlgilinin faaliyete
başlamasından sonra da, yıllık gelir ve giderleri, bilanço ile kar ve zarar hesapları
sonuçları ile faaliyetlerini belirleyen belli başlı bilgiler kayıtlara işlenir. İlgili, yıllık
faaliyetine ait bilgi ve belgeleri, her takvim yılı sonundan itibaren en geç dört ay
içinde, talep edilmeksizin, Tescil Bürosuna bildirmek veya vermekle yükümlüdür.
Bölge Müdürlükleri, Bölge güvenliği ile ilgili taleplerini, Valiliğe intikal
ettirmekle yükümlüdürler. Valiler, Bölgede asayiş hizmetlerinin polis tarafından
yerine getirilmesi için, özel tedbirler alınması ve Bölge sınırlarında, giriş-çıkış
kapılarında yeterli sayıda polis ve gümrük muhafaza görevlileri bulundurmak
suretiyle Bölgenin güvenliğini sağlamakla yükümlüdürler.
Bölgede günde 24 saat ve haftada yedi gün çalışma yapılabilir. Ancak,
Bölgede yapılacak işler ile yük alıp vermek ve her türlü gümrük işlemlerinin normal
çalışma saati içinde yapılması esastır. Normal çalışma saatleri dışında veya tatil
zamanlarında gümrükle ilgili iş yapılması yazılı olarak istenildiği takdirde bu istek,
Bölge Müdürlüğünce uygun görüldükten ve Gümrük İdaresince kabul edildikten
sonra fazla mesai ücretinin yatırılmasını müteakip işin yapılmasına izin verilir. 35
Gümrük muamelelerine tabi olmaksızın Bölgeye mal giriş ve çıkışlarını
önlemek amacıyla araç ve kişiler, Gümrük Muhafaza görevlilerince, bölge
kapılarında gerektiğinde aranabilir. Bölge Müdürlüğünün talebiyle Kullanıcıların
işyerleri ve araçlarında da arama yapılabilmektedir.
Bölgedeki faaliyetlerin düzenli bir şekilde yürütülmesinin temini amacıyla
B.K.İ. veya İşletici ile Kullanıcılar, kanunen tutmak zorunda oldukları defterlerini
Türkçe düzenlemekle, Bölge Müdürlükleri ile Genel Müdürlükçe yetkili kılınan
merci ve görevlilerce talep edilecek bilgi ve belgeleri zamanında vermekle ve her
türlü defter, belge ve diğer gerekli dokümanı bu merci ve görevlilerin kontrolüne
35
Bölge kapılarından giren kimselerden, gümrük muhafaza veya güvenlik görevlilerine duruma
göre "Giriş İzin Belgesi", "Görev Kartı" veya "Özel İzin Belgesi"nin gösterilmesi talep edildiğinde,
anılan belgelerden ilgisine göre birini gösteremeyenler Bölgeye alınmamaktadır.
29
açık bulundurmakla yükümlü olup, muhasebe kayıtlarına, bölge dışındaki
faaliyetlerine ilişkin hesaplarını hiçbir şekilde ve surette işleyemezler. İşletici,
B.K.İ. ve Kullanıcılar, Genel Müdürlükçe belirlenen özel faturayı kullanmakla
yükümlüdürler. Ayrıca, İşletici, B.K.İ. ve Kullanıcılar fatura ve ticari defterlerini,
hesap döneminden önce, Bölge Müdürlüğüne onaylattıktan sonra kullanabilirler. 36
1) İşletici veya Bölge Kurucu ve İşleticisi
Anılan Yönetmeliğin 24. Maddesine göre Bölge, Bakanlar Kurulu Kararına
dayanılarak kurulan bir şirket tarafından "İşletme Sözleşmesi" çerçevesinde
işletilebilir ya da Bakanlar Kurulu Kararına dayanılarak kurulan bir şirketle
"Kuruluş
ve
İşletme
Sözleşmesi"
imzalanabilir.
Birinci
durumda
yapılan
sözleşmeye "İşletme Sözleşmesi", yetki alan şirkete "Bölge İşleticisi"; ikinci
durumda yapılan sözleşmeye "Kuruluş ve İşletme Sözleşmesi", yetki alan şirkete
ise "Bölge Kurucu ve İşleticisi" -B.K.İ.- denilir.
İşletici veya B.K.İ.'nin mali, idari ve hizmet yükümlülükleri 25. Madde ile
aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir:
a) Serbest Bölge olarak belirlenen Hazine veya kamu kuruluşlarına ait arazinin
DTM tarafından İşleticiye İşletme Sözleşmesi imzalanmak suretiyle tahsisi halinde
İşleticinin yükümlülükleri, sözleşmede belirlenir.
b) B.K.İ.; Bölge Müdürlüğü, Güvenlik ve Gümrük birimleriyle ihtiyaç duyulan diğer
birimler için inşa edeceği bina veya binalardan inşaat bedeli ve kira talep etmez.
c) İşletici veya B.K.İ., İşletme veya Kuruluş ve İşletme Sözleşmesiyle işletmesine
bırakılan Bölge alanlarındaki altyapı tesislerinin ziya ve hasarlarından doğan
bakım ve onarımı karşılamakla yükümlüdür.
36
Bu konuda, Serbest bölgelere mal giriş-çıkışları ile bölge içi mal satışlarına ilişkin hususları
düzenleyen, Dış Ticaret Müsteşarlığı Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü tarafından 09.07.1998
tarih ve 98/5 sayılı Genelge çıkarılmış olup, söz konusu Genelge’de 17 Şubat 2000 tarih ve 2000/1
sayılı Genelge ile stok kayıtlarına ilişkin bazı değişiklikler yapılmıştır.
30
d) İşletici veya B.K.İ., Yönetmelikle belirtilen görevlerle birlikte DTM ile arasında
akdedilen İşletme veya Kuruluş ve İşletme Sözleşmesinde öngörülen diğer iş ve
hizmetleri de yerine getirmekle yükümlüdür.
İşletici ve B.K.İ.'nin yetki ve görevleri ise aşağıdaki şekilde belirtilmiştir:
a) İşletici veya B.K.İ. olarak DTM ile akdettiği "İşletme" veya "Kuruluş ve İşletme
Sözleşmesi"
hükümleri
doğrultusunda
Bölgeyi
işletmek,
altyapının
kamu
tarafından yapılmayacağının sözleşmede belirtilmesi halinde, Bölgenin altyapı
tesislerini inşa etmek ve parselasyon planına göre inşaat alanlarını yeterli sayıda
Kullanıcıya kiralamak ve/veya satmak,
b) İşletme veya Kuruluş ve İşletme Sözleşmesinde yer alan esaslar çerçevesinde,
Kullanıcıların faaliyetleriyle ilgili müracaatları kabul etmek ve Kullanıcılarla, iskele,
arazi,
depo,
ambar,
hangar
ve
antrepoların
işletilmesine
yönelik
"Kira
Sözleşmeleri" ve Kullanıcıların Bölge içinde talep edecekleri gemi, liman ve diğer
hizmetlerin yapılması veya kendi sorumluluğunda yaptırılmasını temin edecek
"Hizmet Sözleşmelerini" düzenlemek ve birer örneklerinin gönderildiği Bölge
Müdürlüğünce üç işgünü içinde reddedilmeyen kira sözleşmelerini akdetmek,
reddedilenleri müracaatçılara bildirmek ve akdedilen sözleşmelere istinaden de
ücret ve kiralar ile depozitoları peşin olarak tahsil etmek,
c) Kullanıcılarla akdedilen sözleşmelerde; kiralanan parsellerde ve diğer yerlerde
emniyet ve sağlık önlemlerinin alınmasına imkan veren, izin alınmaksızın
herhangi bir değişiklik yapılmasını engelleyen, depo, ambar, hangar ve
antrepolarda ve diğer yerlerde Bölge ile ilgili mevzuatta belirtilen veya tebliğ ya da
genelgelerle duyurulan çalışma şekil ve hususlarının dışına çıkılmasını önleyen ve
dolayısıyla Bölge düzeninin titizlikle korunmasını sağlayan hükümlere yer
vermek,
d) Bölge Müdürlüğü, Liman, Havameydanı, Gümrük, Güvenlik teşkilatları ve diğer
kamu birimlerine Kullanıcılar tarafından verilmesi gereken bilgi ve belgeleri temin
etmek,
31
e) Elektrik, su, gaz ve akaryakıt teminine ve haberleşme hizmetlerini kesintisiz
sağlamaya yönelik tedbirleri almak ve ilgili kamu ve özel kuruluşlarla bu konuda
koordinasyonu sağlayarak ücretlerin tahsili ve ilgili birimlere tediyesini sağlayıcı
düzenlemeler yapmak,
f) Bölgede yangın tehlikelerine karşı, Kullanıcıların kiraladığı tüm tesis ve binaların
sigortasını yaptırtmak ve bu konuda önlem almak,
g) Bölge içinde ihtiyaç duyulan ulaşım ve taşıma taleplerini karşılamak, umumun
ihtiyaçlarına cevap verecek lokanta, kafeterya, büfe ve benzeri yerleri organize
etmek, işletmek veya işlettirmek ve sahanın tüm temizlik ve genel sağlık
konularını çözümlemek.
Kullanıcılar, Bölgeye gelen ve giden veya Bölgede bulunan mallar için
ihtiyaç duydukları yükleme, boşaltma, taşıma, istifleme ve diğer hizmetlerini ücret
karşılığında İşleticiye veya B.K.İ.'ye yaptırırlar. 37
2) Gümrük ve Vergi Muafiyeti ile Teşvikler
Yönetmeliğin 28. Maddesine göre serbest bölgeler, gümrük hattı dışındadır.
Serbest
bölgelerde
gümrük
mükellefiyetlerine
dair
mevzuat
hükümleri
uygulanmaz. Bölgeye giriş-çıkış noktalarında Gümrük Kanunu ve ilgili mevzuat
hükümleri uygulanmakla beraber, Bölgeye giren ve Bölgeden yurtdışına çıkan
mallar için gümrük vergisi, resim, harç ve diğer mali yükümlülükler, özel hesaba
yapılacak tahsilat hariç, uygulanmaz.
37
Kullanıcılar, Bölgedeki faaliyetleri nedeniyle ihtiyaç duydukları araç, gereç ve ekipmanları İşletici
veya B.K.İ. sağlayamadığı takdirde, Bölge Müdürlüğü’nün izni ve İşletici veya B.K.İ.'nin
koordinasyonu dahilinde, aynı Bölgede faaliyette bulunan diğer Kullanıcılardan da temin
edebilirler.
32
Serbest bölgelerden Türkiye'ye İhracatı Teşvik Mevzuatı çerçevesinde
yapılacak ihracat ve ithalat işlemleri, yürürlükteki İhracatı Teşvik Tebliği
hükümlerine tabidir.
Türkiye'de yerleşik tam ve dar mükellef gerçek ve tüzel kişilerin, bölgedeki
faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri kazanç ve iratlarının, Türkiye'nin diğer yerlerine
transfer edildiğinin kambiyo mevzuatına göre tevsiki halinde, gelir ve kurumlar
vergilerinden muaf tutulmaktadır.
3)İhraç ve İthal Olunan Mallar ve Transit Mal Taşımacılığı
Türkiye'den Bölgeye sevk edilen mallar, dış ticaret rejimine tabi tutulur ve
bu rejime göre ihraç edilmiş sayılır. Bölge ile diğer ülkeler ve serbest bölgeler
arasında dış ticaret rejimi uygulanmaz. Bölgeden yurtdışına mal gönderilmesi ve
hizmet verilmesi serbesttir. (Madde 30)
Dış ticaret rejiminde öngörülen süre içinde, Türkiye'den bölgeye ihraç edilip
tekrar Türkiye'ye geri getirilen mallardan 41'nci maddenin birinci fıkrasının (b)
bendinin 2 nolu alt bendinde belirtilen ücret (malların CIF değerleri üzerinden
binde 5 oranında alınacak ücretler) alınır.
Bir parti olarak toplam fatura bedeli 500 A.B.D. Dolarının altında kalmak
üzere Bölge Müdürlüğü veya Bölge Müdürlüğü onayı ile İşletici veya B.K.İ. ya da
Kullanıcı tarafından bölgeye getirilen Türkiye mahreçli mallar, isteğe bağlı olarak
ihracat işlemine tabi tutulmayabilir.
Bölgeden çıkartılan mallar için;
-
"Menşe
Şahadetnamesi",
Gümrük
Kanunu
ve
buna
bağlı
Gümrük
Yönetmeliği'nin ilgili;
- "A.TR. Dolaşım Belgeleri", 03.09.2002 tarih ve 24865 sayılı Resmi Gazete'de
yayınlanan "Türkiye ile Avrupa Topluluğu Arasında Oluşturulan Gümrük Birliği’nin
Uygulanmasına İlişkin Esaslar Hakkındaki 2002/4616 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararı ";
33
- "EUR.1 Sertifikası"38, 21.02.1999 tarih ve 23618 sayılı Resmi Gazete'de
yayınlanan
‘Eşyanın
Tercihli
Menşeinin
Tespiti
Hakkında
Yönetmelik’;
hükümlerine göre, Gümrük Müsteşarlığınca yetkili kılınan kuruluş tarafından
verilir.
Serbest Bölge Gümrük İdareleri, vize edilmek üzere ibraz olunan "A.TR
Dolaşım Belgeleri" ve "EUR.1 Sertifikası"nın doğruluğunun kontrolünü ve söz
konusu Belge ve Sertifikada kayıtlı eşyanın muayenesini yaparak vize eder.
39
Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu arasında bir Ortaklık yaratan
Ankara
Anlaşması'nın
4'ncü
maddesinde
belirtilen
"Geçiş
Dönemi"nin
gerçekleşme şartları, usülleri, sıra ve sürelerini belirleyen Katma Protokol'ün 2'nci
maddesi kapsamında, Türkiye veya Toplulukta ithal işlemleri tamamlanmış,
gerekli gümrük vergisi ve eş etkili vergi veya resimleri tahsil edilmiş ve bu vergi ve
resimleri tam veya kısmi bir iadeden yararlanmamış olan üçüncü ülkeler çıkışlı
serbest dolaşım durumunda sayılan malların, bölgede ham, yarı mamül veya
mamül halde bulunmaları dolayısıyla veya bunların bölgede üretilen bir malın
bünyesine girmesiyle üretilerek millileşen eşya için, eşyanın tarife pozisyonunda
meydana gelen değişikliğe bakılmaksızın, düzenlenen A.TR Dolaşım Belgesi,
Serbest Bölge Gümrük İdareleri'nce vize edilir. Katma Protokol'ün 3'ncü
maddesinde belirtildiği şekilde, Türkiye veya Toplulukta elde edilen ve imaline
Türkiye veya Toplulukta serbest dolaşım durumunda bulunmayan üçüncü ülkeler
çıkışlı maddeler giren mallar için A.TR. Dolaşım Belgeleri düzenlenmesi,
EUR.1 Sertifikası, Türkiye’nin bazı ülke ve ülke grupları ile imzaladığı STA’lar ve Türkiye ile AT
arasındaki tarım ürünleri ticaretine ilişkin 1/98 sayılı Türkiye-AT Ortaklık Konseyi Kararında
belirtilen kurallar çerçevesinde eşyanın tercihli menşeini ispat eden ve o eşyanın tercihli rejimden
faydalanmasını sağlayan bir belgedir. Bkz. İhracatta Pratik Bilgiler ve Gerekli Adresler, Bursa
Ticaret ve Sanayi Odası, Şubat 2003,Bursa S.6
38
39
Bu Yönetmelikle, Serbest Bölgelerdeki malların menşei ve bu mallar için A.TR Dolaşım
Belgeleri ve EUR.1 Sertifikası düzenlenmesiyle ilgili olarak, Serbest Bölgelerin, Gümrük
Kanunu'nun 15'nci maddesi uyarınca, Türkiye siyasi sınırları içinde yer almakla beraber, vergi
ödeme mükellefiyeti açısından gümrük hattı dışında olduğuna dair hükmüne atıf yapılarak,
Bölgelerde üretilen malların, Gümrük Kanunu'nda belirtilen menşe kriterleri; Türkiye'de elde edilen
Türkiye menşeli ürünler -tümüyle üretilme kriteri- veya tümüyle Türkiye'de elde edilmemiş yabancı
menşeli veya menşei belirsiz girdiler ihtiva eden eşyanın, Türkiye'de gördüğü değişiklik ve işlem
dolayısıyla Türkiye menşeli sayılması -Esaslı değişim kriteri- çerçevesinde, "Türkiye Menşeli"
hüviyetine haiz olduğu ifade edilmiştir.
34
imallerine giren üçüncü ülke maddeleri için Ortak Gümrük Tarifesi'nde öngörülen
"Fark Giderici Vergi"nin 2/72 ve 3/72 sayılı OKK hükümlerine göre ihracatçı ülke
Türkiye'de, Serbest Bölge Gümrük İdaresi'nce tahsil edilmesiyle mümkündür. Söz
konusu mallar için düzenlenen A.TR Dolaşım Belgeleri yanında EUR.1 Sertifikası
da Serbest Bölge Gümrük İdareleri'nce vize edilir.
4)İthal Edilen Mallar ve Transit/Aktarma Mal Taşımacılığı
Daha önce de belirtildiği üzere, Bölgeden, Türkiye'ye sevk edilen mallar dış
ticaret rejimine tabi tutulur ve bu rejime göre ithal edilmiş sayılır. Bölge ile diğer
ülkeler
ve
Serbest
Bölgeler
arasında
dış
ticaret
rejimi
uygulanmaz.
Transit/Aktarma taşımaya tabi malların Bölgeye giriş ve çıkışı ise Bölge
Müdürlüğünün izniyle yapılır.
Yabancı bir memleketten başka bir yabancı memlekete veya Türkiye'den
yabancı bir memlekete gitmek ya da yabancı bir memleketten Türkiye'ye gelmek
üzere Bölgeden geçen/geçirilen eşya, Bölgede "Transit" halinde sayılır. Transit
olarak geçen/geçirilen eşyanın, Serbest Bölgede aktarma edilmesi, karaya
çıkarılması veya bir süre kalması transit halini değiştirmez.40
5)Bölgeye Mal Giriş ve Çıkışı
Yönetmeliğin
32.
mühimmatının, radyoaktif
maddesine
göre,
ateşli
silahlar
ve
bunların
maddelerin, tehlikeli ve zehirli atıkların bölgelere
getirilmesi yasaktır. Parlayıcı, patlayıcı, yanıcı, yanmayı artırıcı veya bir arada
bulunduğu mallar için tehlikeli olan maddeler ise özel düzenek veya yapıların
bulunması şartıyla bölgelere getirilebilir.
40
Yabancı bir ülkeden deniz, hava, demiryolu ve karayoluyla serbest bölge limanına getirilen
eşyanın, deniz yoluyla yabancı bir limana veya diğer bir serbest bölge limanına sevki "Aktarma"
sayılır.
35
Uyuşturucu maddeler, psikotrop maddeler ve bunlarla ilgili kimyasal
maddeler ile bunların müstahzarlarının serbest bölgelere giriş ve çıkışı Sağlık
Bakanlığı’nın uyguladığı ulusal ve uluslararası mevzuat hükümlerine tabidir.
Serbest bölge adresli olduğu halde herhangi bir nedenle bölgeye dahil
olmayan bir yere boşaltılan mallar veya bölgeye ait olmayan bir varış yerine adres
edilmiş, fakat bölgeye dahil bir yere boşaltılan mallar, adres edildikleri varış
yerlerine Gümrük İdaresinin gözetim ve denetimi altında en seri şekilde gönderilir.
Bölge adres verilerek gönderilen mallar en kısa zamanda serbest bölgeye intikal
ettirilir. Ancak, serbest bölge adresli malların bölgeye gelip, yer olmaması
nedeniyle Gümrük antreposunda veya bir başka yerde depolanması halinde,
geçici kabulle yurtiçine satıldığında veya sair şekilde yurtiçine sokulduğunda ya da
yurtdışına gönderildiğinde bu mallar serbest bölge hükümlerine tabi olur. Bölge
depolarının yeterli olmasıyla bu uygulamaya son verilir.
Bölge içerisindeki eşyanın yükleme, boşaltma, nakletme, ve sair işlemleri
için gerekli ekipman, araç ve gereçlerin geçici olarak bölgeye sokulmasına, Bölge
Müdürlüğünün yazılı talebi doğrultusunda, Gümrük Muhafaza Müdürlüğünce
tutulan "Giriş-Çıkış Defteri"ne kaydı suretiyle Gümrük İdaresince izin verilir.
Serbest Bölge adresli veya çıkışlı olup, deniz yoluyla gelen veya giden
eşyanın, Bölgenin denize rıhtımı olmaması veya limanı olmasına rağmen yakın bir
limandan getirilmesi veya götürülmesi durumunda bölge ile olan bağlantısı,
Serbest Bölge Gümrük Müdürlüğünce tescilli ve Bölge Müdürlüğünce tanzim ve
tescilli "Serbest Bölge İşlem Formu"na istinaden ve "Transit Beyannamesi"
düzenlenmesine gerek kalmadan, Gümrük İdaresince görevlendirilecek memurun
refakatinde gemiden doğrudan bölgeye alınmasıyla veya bölgeden gemiye
götürülmesiyle sağlanır. Geminin bulunduğu yer ile Bölge arasındaki koridor,
Serbest Bölge olarak addedilir. Bir Serbest Bölgenin fiziki olarak ayrılmış olan
kısımları arasındaki mal sevkiyatı gümrük gözetiminde yapılır.
Kullanıcılar, bölgeden yurtdışına veya Türkiye'ye toptan satış yaparlar.
Kullanıcılar ve bölgede depo kiralayan firmalar, Bölge Müdürlüğüne yazılı olarak
36
bildirmek kaydıyla, aynı bölgedeki diğer kullanıcılara toptan satış yapabilir veya
mallarını toptan devredebilirler.
41
Bölgede faaliyette bulunan kullanıcılar, mallarındaki kayıp ya da sayı, çeşit
ve
ağırlık
bakımından
değişikliklerden
dolayı
meydana
Bölge
gelen
noksanlık
Müdürlüğüne
karşı
ile
mal
kalitesindeki
sorumludurlar.
Malların
tabiatından ileri gelen bir kayıp ve noksanlığın varlığının veya mücbir sebepten
dolayı bu farklılığın doğduğunun kanıtlaması halinde bu sorumluluk ortadan
kalkmaktadır. Bölgedeki mallarda; normal işlemler, tabii aşınma, fire veya benzeri
nedenler dışında, bir eksikliğin veya sebebi açıklanamayan bir fazlalığın tesbit
edilmesi halinde, ilgili Kullanıcı, İşletici veya B.K.İ. bu durumu Bölge Müdürlüğüne
yazılı olarak bildirir ve gerekli yükümlülükleri yerine getirir.
Malların imhasına, Bölge Müdürlüğü ve İşletici veya B.K.İ. yetkilileri ile
Bölge Müdürlüğünce tayin edilecek ve mallar üzerinde ihtisası olan bir eksperin de
bulunduğu, üç kişilik komisyon tarafından karar verilir. İmha kararı, imha
gerçekleşmeden Gümrük İdaresine bildirilir, Gümrük İdaresince ayniyat kontrolü
yaptırıldıktan sonra imha Gümrük İdaresinin denetiminde gerçekleştirilir. İmha
edilen mallar, Kullanıcının kayıtlarından silinir ve durum Gümrük İdaresine bildirilir.
Bölgedeki faaliyet dolayısıyla Bölgeye getirilen malların; Bölge Müdürlüğü,
Gümrük İdaresi, İşletici veya B.K.İ. yetkililerince oluşturulan bir komisyon
tarafından herhangi bir ekonomik değer taşımadıkları anlaşılan kap, ambalaj
maddeleri ve bunların atık ve döküntüleri, çöpler, Bölge Müdürlüğünce bilgi
verildiği halde Serbest Bölge Gümrük İdaresince alınmayan ve atılmasında
sakınca görülmeyen maddeler İşletici veya B.K.İ. yetkililerince, Gümrük İdaresi ve
Bölge Müdürlüğü görevlilerinin gözetimi altında Bölge dışındaki temizlik
hizmetleriyle görevli kamu görevlilerine veya bu işi yapan özel kişilere teslim edilir.
(Madde 37)
41
Bölgede perakende satışa izin verilmemektedir.
37
6)Özel Hesap
3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu ile oluşturulan Özel Hesaba ilişkin
gelirler için DTM tarafından Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası nezdinde, Türk
Lirası, ABD Doları veya diğer dövizler cinsinden Serbest Bölgeler Genel
Müdürlüğü ve her Bölge Müdürlüğü adına ana hesaplar açtırılır.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası hesaplarında toplanan tutarlardan,
Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü talimatına istinaden faaliyet ruhsatı müracaat
ücretlerinden ve kiralardan yapılan iadeler düşüldükten ve fazla alındığı tespit
edilen özel hesap gelirleri iade edildikten sonra kalan tutar, talimata gerek
kalmaksızın Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca hafta sonları itibariyle DTM
merkez ödemelerini yapan merkez saymanlığı hesabına, Türk Lirası olarak
yatırılır.
Özel hesabın gelirleri aşağıdaki kalemlerden oluşmaktadır:
a) Ruhsatlar ve izin belgeleri karşılığı tahsil edilecek, Yönetmeliğin 11’inci
maddesine istinaden belirlenen ücretler:
1) Faaliyet ruhsatı almak için Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğüne
yapılacak müracaatlarda alınacak faaliyet ruhsatı müracaat ücretleri,
2) Faaliyet ruhsatının kaybedilmesi, yıpranması ve diğer nedenlerle
yeniden düzenlenmesi halinde alınacak ücretler,
3) Açık alan kullanma ruhsatı almak için Bölge Müdürlüğüne yapılacak
müracaatlarda alınacak ücretler,
4) Depo kullanma belgesi almak için Bölge Müdürlüğüne yapılacak
müracaatlarda alınacak ücretler,
5) Giriş izin belgesinin düzenlenmesi karşılığında alınacak ücretler ile bu
belgenin ve özel izin belgesinin kaybedilmesi nedeniyle yeniden düzenlenmesi
durumunda alınacak ücretler.
38
b) Bölgelere giren ve çıkan mallar üzerinden tahsil edilecek binde 5
ücretler:
1) Yurtdışından bölgeye getirilen malların CIF değeri üzerinden binde 5
oranında alınacak ücretler,
2) Bölgeden Türkiye’ye çıkarılan malların CIF değerleri üzerinden binde 5
oranında alınacak ücretler,
3) Kullanıcının kendisine ait olmayan, bakım, onarım veya tamir maksadıyla
bölgeye geçici olarak getirilen malların bölge içinde gördüğü hizmet dolayısıyla
yaratılan katma değeri üzerinden alınacak binde 5 oranındaki ücretler,
4) Kullanıcının kendisine ait olmayan, fason imalat amacıyla bölgeye geçici
olarak getirdiği malların bölgede işçilik gördükten veya daha ileri derecede işçilik
görmek üzere Türkiye’ye çıkarılıp geri getirildikten sonra bölgeden nihai çıkışında
bölgede ve Türkiye’de yaratılan katma değer üzerinden binde 5 oranında alınacak
ücretler,
5) Kullanıcının kendisine ait olmayan, bakım, onarım veya tamir
maksadıyla bölgeye yurtdışından geçici olarak getirilen mallar ile bölgedeki bina,
tesis ve demirbaşların bakım, onarım veya tamirinde kullanılmak üzere yurt
dışından geçici olarak getirilen araç, gereç ve ekipmanların, 58’inci maddede
belirtilen süre içerisinde bölge dışına çıkarılmaması halinde bu malların CIF değeri
üzerinden binde 5 oranında alınacak ücretler,
6) Bakım ve onarım amacıyla bölgeden Türkiye’ye çıkarılan kullanıcılara ait
demirbaş ve yatırım mallarının 12 ay içinde bölgeye getirilmemesi halinde
çözülen, Yönetmeliğin 58’inci maddenin 2’nci fıkrasında belirtilen ve söz konusu
malların defter ve belgelerde kayıtlı değerleri üzerinden binde 5 oranında alınacak
teminatlar,
7) Sergilenmek, fuarlarda teşhir edilmek veya işlem görmek üzere
bölgeden Türkiye’ye geçici olarak gönderilen, Türkiye’den satın alınarak bölgeye
39
getirilen ancak, sipariş ve evsafına uygun olmadığı için değiştirilmek veya işlem
görmek üzere bölgeden Türkiye’ye çıkarılan malların 12 ay içerisinde bölgeye
getirilmemesi halinde çözülen, 58’inci maddenin 2’nci fıkrasında belirtilen ve söz
konusu malların CIF değerleri üzerinden binde 5 oranında alınacak teminatlar,
c) Serbest bölgeyi işleten gerçek veya tüzel kişilerle yapılacak sözleşmeler
uyarınca tahsil edilecek ücretler:
1) İşleticilerin yıllık net karları üzerinden alınan sözleşmede belirtilen
orandaki kar payları yıl sonu döviz alış kurundan hesaplanarak ABD Doları
cinsinden ait olunan dönemi takip eden yılın 5’inci ayının son iş günü mesai
bitimine kadar,
2) İşletici ve B.K.İ.’lerin, bölgenin işletilmesi veya kurulup işletilmesi ile ilgili
faaliyetleri sonucu tahakkuk eden net aylık gelirleri üzerinden yüzde 4 oranında
alınacak ücretler takip eden ayın 20’nci günü mesai bitimine kadar,
3) Hazine arazisi üzerinde kurulu serbest bölgelerde faaliyet ruhsatı
verilmesi uygun görülen gerçek veya tüzel kişilere açık alanların kiraya verilmesi
halinde, kira bedelleri 8’inci madde kapsamında yapılan kira sözleşmesinde
öngörülen sürelerde işletici veya B.K.İ. tarafından tahsil edilir. Tahsil edilen kira
bedellerinin işletici tarafından yüzde 90'ı, B.K.İ. tarafından yüzde 63'ü işletme
veya kuruluş ve işletme sözleşmelerinde belirtilen süreler içerisinde,
4) Hazineye ait bina ve tesisler ile faaliyet ruhsatının iptali veya süresinin
sona ermesiyle Hazineye intikal eden bina ve tesislerin işletici veya B.K.İ.’ce
kiraya verilmesi halinde tahsil edilen kira bedellerinin işletici veya B.K.İ. tarafından
yüzde 90'ı işletme veya kuruluş ve işletme sözleşmelerinde belirtilen süreler
içerisinde,
5) Özel mülkiyete ait arazi üzerinde kurulu serbest bölgelerde B.K.İ.’nin
kiraya verdiği arazi ve işyerlerinin tahakkuk eden brüt kira gelirlerinden yüzde 4
aylık gelir payı ve sattığı arazi ve işyerlerinden elde ettiği net gelirlerden yüzde 4
aylık gelir payı takip eden ayın 20’nci günü mesai bitimine kadar,
40
6) İşletici, B.K.İ. ve kullanıcıların Yönetmelik hükümlerine, işletme veya
kuruluş ve işletme sözleşmelerine aykırı olarak taahhütlerini zamanında veya hiç
yerine getirmemeleri halinde tahsil edilecek cezai şart, masraf ve faizler tahsili
müteakiben,
özel hesaba yatırılır.
d) 3218 sayılı Kanunun 7’nci maddesinin
(d) bendinde belirtilen diğer
gelirler:
1) Kullanıcıların hizmet faaliyetleri sonucunda düzenledikleri faturada
belirtilen tutar üzerinden binde 5 oranında alınacak ücretler peşin olarak,
2) Bankaların ve sigorta kuruluşlarının faaliyetleri nedeniyle elde ettikleri
gelirlerinden –yapmış oldukları bütün muameleler nedeniyle kendi lehlerine
nakden veya hesaben tahakkuk eden paralardan– binde 5 oranında alınacak
paylar üçer aylık dönemler itibariyle Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarının
20’nci günü mesai bitimine kadar,
3) Bölge Müdürlüğü tarafından kullanıcılara kiralanan arazi ve binalardan
elde edilecek kira bedelinin tamamı,
4) Herhangi bir nedenle Hazineye intikal eden menkullerin satışından, gayri
menkullerin kullanım hakkının süreli olarak devrinden elde edilecek gelirler,
5) Genel Müdürlük veya Bölge Müdürlüklerince bastırılan ve satış yoluyla
dağıtımına karar verilen her nevi basılı kağıt veya yayınların bedeli,
6) Satın alma ve satışlar nedeniyle yapılan sözleşmelerde belirtilen cezai
şart, masraf ve faizler,
7) Faaliyet ruhsatı almak için Genel Müdürlüğe yapılan müracaatlarda,
Genel Müdürlüğün uygun görüş yazısından sonra 30 gün içerisinde faaliyet
ruhsatı almaktan vazgeçilmesi halinde alınacak ücret,
özel hesaba yatırılır.
41
Aşağıdaki hallerde özel hesaba tahsilat yapılmaz:
1) Türkiye’den bölgeye getirilen mallardan, bölgeden yurt dışına çıkarılan
mallardan, bölge içi satışlardan, imha veya tasfiye edilmek üzere bölgeden
çıkarılan ve tahlil ve numune amacıyla bedelsiz olarak getirilen veya götürülen
mallardan, yatırım ve tesis safhasında kullanılmak üzere getirilen mallardan, tevsi
ve kapasite artırmak amacıyla getirilen mallardan binde 5 ücret alınmaz.
2) İşletici veya B.K.İ. ayrı faaliyet ruhsatı almak ve ayrı muhasebe kayıtları
tutmak kaydıyla Hazine arazisi üzerinde yaptığı veya yaptırdığı bina ve tesisleri
kiraya vermek veya bölgede yapılması öngörülen faaliyet konularında faaliyet
gösteren kuruluşlara ortak olmak suretiyle elde ettikleri gelirlerden özel hesaba
herhangi bir pay ödemez.
3) Bölgeden yurtdışına satılan bir malın herhangi bir nedenle geri gelmesi
veya yurtdışından bölgeye gelen ancak evsafına uygun olmaması veya bozuk
çıkması nedeniyle değiştirilmek veya tamir edilmek üzere mahreç ülkesine iade
edilen eşyanın serbest bölgeye getirilmesi halinde binde 5 ücret alınmaz.
7)Kambiyo, Bankacılık ve Sigortacılık Hizmetleri
Bölgedeki faaliyetlerle ilgili olarak mal bedelleri, Fon, hizmet ve işçi ücretleri
ile ikramiyeleri ve kiralara ilişkin ödemeler dövizle yapılır. Bölgede Türk Lirası ile
yapılan ödemeler hakkında 16.8.1985 tarih ve 85/9801 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararı'nda belirtilen esaslar uygulanır. Bölgede yatırımda bulunan Türkiye dışında
yerleşik gerçek ve tüzel kişiler, sermayelerinin nakdi kısmını döviz olarak
getirirler.
Türkiye'de faaliyette bulunan yabancı sermaye kuruluşları veya Türkiye
dışında yerleşik gerçek ve tüzel kişiler, bölgeye döviz olarak getirdikleri nakdi, ayni
ve gayrimaddi haklarla ilgili sermayelerini ve bunlardan elde ettikleri her türlü
kazanç ve iratlarını satış ve/veya tasfiye bedellerini, istediklerinde Türkiye'nin
diğer kesimlerine ve yurtdışına transfer etmekte serbesttirler. Ancak bu kişiler,
transfer edecekleri kıymetleri Bölge Müdürlüğüne bildirmekle ve bu kıymetlerin
kendilerine aidiyetlerini tevsik etmekle yükümlüdürler. (Madde 47)
42
Bölgedeki
bankacılık
faaliyetleriyle
ilgili
olarak
Serbest
Bölgeler
mevzuatında belirtilmeyen hususlar, 25.4.1985 tarihli ve 3182 sayılı Bankalar
Kanunu'nun 74'ncü madde hükmüne tabi olur. Bölgede banka kurulması ve
yabancı bankaların şube açmasına ilişkin olarak 18.9.1990 gün ve 90/999 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararı'nda belirlenen esaslar uygulanır.
D) 4458 SAYILI GÜMRÜK KANUNU 42
Daha önceki bölümlerde belirtilen Katma Protokolün 6. maddesi ortaklığın
işleyebilmesi açısından tarafların hukuki ve idari hükümlerinin yakınlaştırılmasını
öngörmekle birlikte, işlevsel olarak derin bir anlam içermemekteydi. Bunun
sebebiyse, bir yandan aşama aşama gerçekleşecek bir gümrük birliğinin
öngörülmüş olması, diğer yandan da Topluluk içinde de gümrük mevzuatının
uyumlaştırılması sürecinin başlangıcında olunmasıydı.
Bugün
ise,
gümrük
birliği
gerçeklemiş,
Topluluk
mevzuatı
ise
tamamlanmıştır. Bu bakımdan, tarafların mevzuatının yakınlaştırılması yıllarca
sürebileceğinden, Türkiye’nin zaten hazırlanmış bir mevzuata uyum sağlamasının
daha doğal olacağı savunularak, 1/95 sayılı Kararın 28. maddesinde yer alan
hususlara uyum ile daha sonraki bölümlerde ayrıntılı olarak ele alınacak 2913/92
sayılı Topluluk Gümrük Koduna adaptasyonun gerçekleşmesi öngörülmüştür.43
1/95 sayılı Karar’da gümrük alanında belirtilen mevzuat uyum kapsamında,
Gümrük
Kanunu’nda
ilk
aşamada
bazı
düzenlemeler
yapılması
gerekli
görülmüştür. Bu amaçla hazırlanan, 1615 sayılı Gümrük Kanunu’nun bazı
maddelerinin değiştirilmesi ve bazı maddeler eklenmesine ilişkin 564 sayılı 30
Haziran 1995 tarihli Kanun Hükmünde Kararname, 1 Ocak 1996 tarihinde
yürürlüğe girmek üzere, 26 Haziran 1995 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
44
Topluluk Gümrük Koduna daha kapsamlı bir uyum amaçlayan 4458 Sayılı
42
4 Kasım 1999 tarih ve 23866 sayılı Resmi Gazete
Didem Dirlik, ‘Gümrük Birliği Süreci ve Türk Gümrük Mevzuatının AT Gümrük Mevzuatına
Uyumlaştırılması’ op.cit s.48
44
Nevzat Saygılıoğlu, ‘Avrupa Birliği Yolunda Gümrük İdaresi’, Yeni Türkiye Dergisi Avrupa Birliği
Özel Sayısı II, Yıl 6 Sayı: 36 (Kasım-Aralık 2000) s.1121
43
43
Gümrük Kanunu ise, 27.10.1999 tarihinde TBMM Genel Kurulunda görüşüldükten
sonra 5 Şubat 2000 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
4458 sayılı Gümrük Kanunu’nda, 2913/92 (EEC) sayılı Topluluk Gümrük
Koduna uygun olarak Gümrükçe Onaylanmış Diğer İşlem veya Kullanım Şekilleri
başlığı altında düzenlenen serbest bölgeler, söz konusu Kanuna göre Türkiye
Gümrük Bölgesi’nin parçaları olmakla beraber;
a) Serbest dolaşımda olmayan eşyanın herhangi bir gümrük rejimine tabi
tutulmaksızın ve serbest dolaşıma sokulmaksızın, gümrük mevzuatında
öngörülen haller dışında kullanılmamak ya da tüketilmemek kaydıyla
konulduğu, ithalat vergileri ile ticaret politikası önlemleri bakımından,
Türkiye Gümrük Bölgesi dışında olduğu kabul edilen,
b) Serbest dolaşımdaki eşyanın, bir serbest bölgeye konulması nedeniyle
normal olarak eşyanın ihracına bağlı olanaklardan yararlandığı
yerler olarak tanımlanmaktadır.
Bu Kanuna göre, serbest bölgelerin sınırları ile giriş ve çıkış noktaları gümrük
idarelerinin denetimine tabi olup, bir serbest bölgeye giriş veya çıkış yapan kişiler
ve nakil araçları gümrük muayenesinden geçirilirler. Ayrıca, gümrük idareleri,
serbest bölgeye giren, burada kalan veya çıkan eşyayı muayene edebilmekte,
muayenenin yapılmasını sağlamak üzere de eşyaya giriş ve çıkışlarda eşlik
etmesi gereken taşıma belgesinin bir nüshasının gümrük idaresine verilmesi veya
tetkike hazır tutulması gerekmektedir. (Madde 153) Böylelikle, 1615 sayılı Kanun
ve buna bağlı Yönetmeliğe göre denetim daha kapsamlı hale getirilmiş ve bölgede
kalan eşya da gümrüğün denetimi altına girmiştir.
1)Serbest Bölgelere Eşya Konulması
Parlayıcı, patlayıcı veya bir arada bulundukları eşya için tehlikeli olan veya
korunmaları özel düzenek veya yapılara gerek gösteren eşyanın serbest
44
bölgelerdeki bu niteliklere uygun yerlere konulması zorunluluğu dışında, serbest
dolaşımda olan veya olmayan her türlü eşya serbest bölgelere konulabilmektedir.
153. Maddede belirtilen hüküm saklı kalmak koşuluyla, serbest bölgelere giren
eşyanın gümrük idarelerine sunulmasına ve beyanname verilmesine gerek yoktur.
Ancak, serbest bölgeye girişiyle sona erecek olan bir gümrük rejimine tabi tutulan
veya bir serbest bölgeye ithalat vergilerinin geri verilmesi veya kaldırılmasına
ilişkin bir karardan sonra konulan ya da bir serbest bölgeye ihraç kaydıyla konulan
eşyanın gümrük idaresine sunulması ve gerekli gümrük işlemine tabi tutulması
zorunludur. İhracat vergilerine veya ihracatla ilgili diğer hükümlere tabi olan
eşyanın da gümrük idarelerine bildirilmesi gerekmektedir. Ancak, eşyanın bölgeye
girişiyle sona erecek olan gümrük rejimi hükümlerinin böyle bir zorunluluğu
aramadığı hallerde, eşyanın gümrüğe sunulması gerekmemektedir.
Ayrıca, ilgilinin talebi üzerine, gümrük idareleri serbest bölgeye konulmuş
eşyanın gümrük statüsünü onaylayan bir belge verebilmektedir. (Madde 155)
Eşyanın serbest bölgelerde kalabileceği süre sınırsız olup, serbest bölgeye
konulmuş serbest dolaşımda olmayan eşya;
a) Serbest dolaşıma giriş rejimi kapsamında serbest dolaşıma girebilir.
b) İzne gerek olmaksızın mutat elleçleme 45 işlemlerine tabi tutulabilir.
c) Dahilde işleme rejimine tabi tutulabilir.46
d) Gümrük kontrolü altında işleme rejimine tabi tutulabilir.47
Gümrük gözetimindeki eşyanın asli niteliklerini değiştirmeden istiflenmesi, yerinin değiştirilmesi,
büyük kaplardan küçük kaplara aktarılması, kapların yenilenmesi veya tamiri, havalandırılması,
kalburlanması, karıştırılması ve benzeri işlemleri ifade eder.
46
Serbest dolaşımda olmayan eşya, işlem görmüş ürünlerin üretiminde kullanılmasından sonra
yeniden ihraç amacıyla, gümrük vergileri ve ticaret politikası önlemlerine tabi olmaksızın dahilde
işleme rejimi kapsamında geçici olarak ithal edilebilmektedir.
47
Serbest dolaşıma girmemiş eşyanın Topluluk gümrük bölgesinde, ithalat vergilerine veya ticaret
politikası önlemlerine tabi tutulmaksızın, niteliğini veya durumunu değiştiren işlemlere tabi
45
45
e) Geçici ithalat rejimine tabi tutulabilir.48
f) Kanunun 164. Maddesine göre gümrüğe terk edilebilir.
g) İlgili kişinin, gümrük idarelerince gerekli görülen tüm bilgileri vermesi
şartıyla imha edilebilir. (Madde 157)
Kanun’un 158. Maddesine göre, eşyanın serbest bölgelerden çıkışına
ilişkin 160. Madde hükümleri uygulanmaksızın, serbest dolaşımda olmayan eşya
ile 152. Maddede belirtilen serbest dolaşımda olan eşya, serbest bölgelerde
tüketilemez veya kullanılamaz.
Ancak, Yönetmelikle belirlenen teçhizat ve tedarik ürünlerine ilişkin
hükümler saklı kalmak kaydıyla ve ilgili rejimde öngörülen hallerde yukarıda
belirtilen hükmün uygulanması, eşyanın serbest dolaşıma girişi veya geçici
ithalata tabi tutulmasına ilişkin ithalat vergileri veya tarım ve ticaret politikası
önlemlerinin uygulanmasını gerektirmemesi halinde, bu eşyanın kullanılmasına
veya tüketilmesine engel oluşturmaz. Bununla birlikte, söz konusu eşyanın bir
kota veya tarife tavanına tabi olması halinde, bu eşya ile ilgili olarak gümrük
beyannamesi verilmesi zorunludur.
Serbest bölgelerde depolama, işçilik veya alım ve satım faaliyetlerinde
bulunan kişiler tarafından, gümrük idarelerince kabul edilen forma uygun olarak
envanter kayıtları tutulması ve eşyanın söz konusu kişiye ait yere konulmasından
sonra kırk sekiz saat içinde envanter kayıtlarına geçirilmesi gerekmektedir. Söz
konusu envanter kayıtları, gümrük idarelerine eşyayı teşhis ve eşya hareketlerini
izleme olanağı verecek şekilde tutulmak zorundadır.
tutulmaları ve bu işlemelerden elde edilen ürünlerin gümrük vergileri üzerinden serbest dolaşıma
girmesine ilişkin hükümlerin uygulandığı rejimdir.
48
Serbest dolaşıma girmemiş eşyanın ithalat vergilerinden tamamen ya da kısmen muaf olarak ve
ticaret politikası önlemlerine tabi tutulmaksızın, Türkiye Gümrük Bölgesi içinde kullanılması ve bu
kullanım sırasındaki olağan yıpranma dışında, herhangi bir değişikliğe uğramaksızın yeniden
ihracına olanak sağlayan hükümlerin uygulandığı rejimdir.
46
Serbest bölgelere mal giriş-çıkışları ile bölge içi mal satışlarına ilişkin hususlar
Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın 09.07.1998 tarih ve 98/5 sayılı Genelgesi ile
düzenlenmiş
olup,
17
Şubat
2000
tarih
ve
2000/1
sayılı
Genelgenin
yayımlanmasıyla stok kayıtlarına ilişkin hususlarda değişiklik yapılmıştır.
2) Eşyanın Serbest Bölgelerden Çıkışı
Yürürlükteki hükümlerin aksini öngörmediği hallerde, bir serbest bölgeden
çıkan eşya, Türkiye Gümrük Bölgesi dışına ihraç veya yeniden ihraç edilebilir
veya Türkiye Gümrük Bölgesine getirilebilmektedir.
Serbest
dolaşımda
olmayan
eşya
için
bir
gümrük
yükümlülüğü
doğduğunda, bu eşyanın gümrük kıymetinin serbest bölgede kalış süreleri içinde
depolama ve muhafaza edilme masraflarını da içeren fiilen ödenmiş veya
ödenecek fiyata dayandığı hallerde ve söz konusu masraflar bu fiyattan ayrı
olarak gösterildiği takdirde, gümrük kıymetine dahil edilmez.
Serbest bölgede mutat elleçlemelere tabi tutulan eşyanın gümrük
vergilerinin hesaplanmasında, söz konusu eşyanın dikkate alınacak niteliği,
gümrük kıymeti ve miktarı; beyan sahibinin talebi ve söz konusu elleçlemelerin
yapılmasına izin verilmiş olması kaydıyla, bu eşyanın 193. maddede belirtilen
tarihte söz konusu elleçlemelere tabi tutulmamış gibi dikkate alınacak niteliği,
gümrük kıymeti ve miktarıdır.
Eşyanın Türkiye Gümrük Bölgesine getirilmesi veya geri gelmesi ya da bir
gümrük rejimine tabi tutulması halinde Kanunun 155. maddesinde belirtilen ve
eşyanın gümrük statüsünü onaylayan belge, eşyanın gümrük statüsünün
tespitinde kanıt olarak kullanılmakla birlikte, bu belge ile ya da başka yoldan
eşyanın gümrük statüsünün kanıtlanamaması halinde, söz konusu eşya,
a)
İhracat vergi ve lisanlarının veya ticaret politikası önlemlerinin
uygulanması bakımından, serbest dolaşımda bulunan eşya,
47
b)
Diğer tüm hallerde serbest dolaşımda olmayan eşya olarak kabul
edilmektedir.
E) GÜMRÜK YÖNETMELİĞİ49
Gümrük Yönetmeliği’nde serbest bölge hükümleri, 4458 sayılı Gümrük
Kanunuyla paralel olarak ‘Gümrükçe Onaylanmış Bir İşlem veya Kullanım
Şekilleri’ başlığı altında düzenlenmiştir.
Söz konusu Yönetmeliğe göre, serbest bölgede görevli gümrük idareleri,
a) Türkiye’den serbest bölgeye ihraç edilen,
b) Yabancı bir ülkeden veya Türkiye Gümrük Bölgesindeki başka bir
gümrük idaresinden transit olarak gelen,
c) Serbest bölgeden Türkiye’ye serbest dolaşıma girmek üzere gelen,
d) Serbest bölgeden Türkiye’ye şarta bağlı muafiyet kapsamında ithal
edilen,
e) Serbest bölgeden Türkiye’deki başka bir gümrüğe veya yabancı bir
ülkeye transit rejimi hükümlerine göre sevk edilen,
f) Serbest bölgede kalan
eşyayı, serbest bölgeye giriş veya çıkış yapan kişileri ve taşıtları, serbest
bölgenin sınırları ile giriş ve çıkış noktalarını denetlemeye yetkilidir.
Serbest dolaşıma giriş rejimi ve ihracat rejimi hükümlerine göre yapılacak
olan denetim ve muayene serbest bölgenin giriş ve çıkış kapılarında
yapılabileceği
gibi,
eşyanın
depolandığı
serbest
bölgedeki
yerlerde
de
yapılabilmektedir. Serbest bölgelerin sınırları ile giriş ve çıkış noktalarının mutlak
surette denetlenmesi esas olmakla birlikte, bir serbest bölgeye giriş veya çıkış
49
31 Mayıs 2002 tarih ve 24771 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete
48
yapan kişiler ve taşıtları ile serbest bölgeye giren ve burada kalan ve çıkan
eşyanın denetim ve muayenelerinin, gümrük idaresinin uygulamakla yükümlü
olduğu mevzuat hükümleri yanında şüphe halinin mevcut olduğu zaman ve
hallerde de yapılmasına imkan sağlanmıştır.
Muayenenin yapılmasını sağlamak üzere eşyaya giriş ve çıkışlarda eşlik
etmesi ve bir nüshasının gümrük idaresine verilmesi veya tetkike hazır tutulması
gereken ‘taşıma belgesi’ ifadesinden, eşyanın vasıflarının belirlenmesine
yarayacak bilgileri taşıdığı sürece, nakliye senedi, teslim makbuzu, özet beyan
veya sevk pusulası gibi taşıma ile ilgili herhangi bir belge anlaşılmaktadır.
Böylece, 1615 sayılı bir önceki Kanun ve buna bağlı yönetmelikte yer almayan
taşıma belgelerinin niteliği açıklanarak, nelerin taşıma belgesi sayılacağı
belirtilmiştir.
1) Eşya Konulmasına İlişkin Gümrük Gereksinimleri ve Envanter Kayıtları
Eşyanın serbest dolaşıma girişi sırasında uygulanması öngörülen ticaret
politikası önlemleri, eşya serbest bölgeye konulduğunda veya eşyanın geçici bir
süre için serbest bölgede kalması sırasında uygulanmamakta ancak, eşyanın
Türkiye Gümrük Bölgesine girişinde ticaret politikası önlemleri uygulanmasının
gerektiği durumlarda, bu tür önlemler serbest dolaşımda olmayan eşyanın serbest
bölgeye konulması sırasında uygulanmaktadır.
Eşyanın Türkiye Gümrük Bölgesine getirilmesi veya geri gelmesi ya da
gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması halinde, Gümrük
Kanunu’nun 155. Maddesinin 4. fıkrasında belirtilen onay belgesi, eşyanın
statüsünün tespitinde kanıt olarak kullanılır. (Madde 525)
Gümrük statüsü, eşyanın Türkiye Gümrük Bölgesi içinde serbest dolaşım
hakkını kazanıp kazanmadığı durumunun belirlenmesidir. Eşyanın tamamen
Türkiye veya Avrupa Topluluğu menşeli olması veya üçüncü ülke menşeli olan
Türkiye’de ya da Avrupa Topluluğu’nda ithal işlemleri tamamlanmış, gerekli
gümrük vergileri ödenmiş ve ticaret politikası önlemleri uygulanmış eşya Türkiye
Gümrük Bölgesinde serbest dolaşımda kabul edilir. Türkiye Gümrük Bölgesinde
serbest dolaşım hakkı kazanmış eşyanın serbest bölgeden Avrupa Topluluğu’na
49
ihraç edilmek istenmesi halinde, eşyanın gittiği ülkenin gümrük idaresine ibraz
edilmek üzere statü belgesi olarak A.TR Dolaşım Belgesi düzenlenir.
Serbest bölgelerde gerçekleştirilecek mutat elleçleme faaliyetleri için
önceden izin alınmasına gerek olmayıp, beyan sahibinin talebi üzerine, Gümrük
Kanunu’nun 161. maddesinin 2. fıkrasının
50
uygulanacağı hallerde, bir serbest
bölgeye konulan ve mutat elleçleme işlemlerine tabi tutulan eşyanın gümrükçe
onaylanmış işlem veya kullanımı yönünde yapılan beyanda INF 8 Bilgi Formu
düzenlenebilmektedir. (EK-2) Anılan form, dikkate alınması gerekli vergilendirme
unsurlarının belirlenmesi amacıyla kullanılabilir. Elleçleme faaliyetlerine ilişkin
olarak söz konusu belgenin düzenlemesi bu mevzuatla getirilmiş olup, 1615 sayılı
Kanun ve buna bağlı Yönetmelikte yer almamaktadır.
Tutulması gereken kayıtlar bakımından, bu Yönetmelik gereğince serbest
bölgelerde depolama, işçilik veya alım ve satım faaliyetlerinde bulunan kişiler
tarafından, gümrük idarelerince kabul edilen şekle uygun olarak envanter kayıtları
tutulur.
Envanter kayıtlarının,
gümrük mevzuatının noksansız uygulandığını
gösterecek şekilde tüm ayrıntıları kapsaması gerekmektedir. Gümrük idareleri,
serbest bölge içindeki eşyanın bir işletici ve/veya kullanıcıdan diğerine aktarılması
halinde, durumun eşyayı alan işletici ve/veya kullanıcının kayıtlarına geçirilmiş
olduğuna kanaat getirmek için gerekli kontrolleri yapar. Serbest bölgeden eşya
çıkarılmasına
ilişkin
ayrıntıların,
derhal
envanter
kayıtlarına
geçirilmesi
gerekmektedir.
Envanter kayıtları,
a)
Eşyanın miktarını ve normal ticari tanımını, marka ayrıntılarını,
ayırt edici numaralarını, paketlerin tür ve sayısını, konteynerlerin
ayırt edici işaretlerini,
b)
Eşyanın yerleştirildiği yeri,
Serbest bölgelerde mutat elleçlemelere tabi tutulan eşyanın gümrük vergilerinin
hesaplanmasında, söz konusu eşyanın dikkate alınacak niteliği, gümrük kıymeti ve miktarının
eşyanın elleçleme faaliyetine tabi tutulmamış gibi dikkate alınmasına ilişkin hüküm
50
50
c)
Eşyanın gümrük statüsünü gösteren belgeye ilişkin bilgileri,
d)
Mutat elleçleme işlemlerine ilişkin açıklamaları,
e)
Serbest bölgeye getirilen eşya, eğer dahilde işleme rejimi,
gümrük kontrolü altında işleme rejimi veya geçici ithalat rejimine
tabi eşya ise bu rejimlere ilişkin açıklamaları,
içerir. (Madde 533) Bu madde ile 1615 Sayılı Kanun ve ona bağlı Yönetmelikteki
bir eksiklik daha giderilerek, envanter bilgi ve kayıtları için gerekli belge ve bilgiler
ifade belirtilmiştir.
2)Ön Statü Belgesi ve Eşyanın Serbest Bölgeden Çıkarılışı
Türkiye’den serbest bölgelere gönderilen eşyaya ilişkin olarak düzenlenen
ihracat beyannamesi kapsamı her türlü eşyanın, serbest dolaşımda bulunup
bulunmadığının tespiti amacıyla, bölgeye giriş aşamasında statü belgesi
düzenlenmektedir. (EK 3)
Serbest bölge işlem formu ile transit olarak serbest bölgeye giriş yapan
Avrupa Topluluğu veya üçüncü ülke menşeli eşya için de, bölgeye giriş
aşamasında ön statü belgesi düzenlenir. Bu belge, gümrük ve yükümlü nüshaları
olmak üzere, iki nüsha düzenlenmektedir.
Türkiye’den ihracat beyannamesi ile veya serbest bölge işlem formu ile
transit olarak serbest bölgeye giriş yapan eşyaya ilişkin ön statü belgesi
düzenlenmesi aşamasında, serbest dolaşımda bulunan ve serbest dolaşımda
olmayan aynı belge kapsamı eşyanın birlikte getirilmesi halinde, bu parti eşyanın
her kısmı için ayrı ön statü belgesi düzenlenir.
Ön statü belgesi, eşyanın Avrupa Topluluğu’na ihracı esnasında A.TR
Dolaşım Belgesi düzenlenmek istenmesi halinde, gümrük idaresi ile ilgili odaya
ibraz edilir. Söz konusu belgeler, yükümlü tarafından doldurularak, gümrük
idaresince onaylanır. Ön statü belgeleri için gümrük idaresince ayrı bir tescil
defteri tutulur. (Madde 527)
51
Aksi öngörülmediği sürece, bir serbest bölgeden çıkan eşya, Türkiye
Gümrük Bölgesi dışına ihraç veya yeniden ihraç edilebilir veya Türkiye Gümrük
Bölgesine getirilebilir. Serbest dolaşımda olmayan eşyanın yeniden ihraç edilmesi
durumunda bu işlemin, eşyanın serbest bölge içinde bir yerden başka bir yere
aktarılmasına ilişkin Gümrük Kanunu’nun 159. maddesinin 2. fıkrası kapsamında
işleme tabi tutulmamış ise, aynı Kanunun 165. maddesi hükmü gereğince gümrük
idaresine önceden bildirilmesine gerek yoktur.
3)Serbest Bölgelerden Avrupa Birliği’ne Eşya Gönderilmesi
Türkiye’den veya üçüncü ülkelerden serbest bölgelere depolanmak,
işlenmek veya ihraç edilmek üzere gelen eşyanın daha sonra Avrupa Birliği
ülkelerine statü belgesi olarak A.TR Dolaşım belgesi ile gönderilmek istenmesi
halinde, bu Yönetmeliğin 67 Nolu ekinde yer alan ‘Tespit ve Tahakkuk Kağıdı’
düzenlenir. (EK4)
Bu durumda yapılması gereken işlemler, Yönetmeliğin 536. maddesinde
sayılmıştır:
a)
Eşyanın tamamen Türkiye’de serbest dolaşımda bulunan
girdilerden üretilmiş olduğu hallerde, Türkiye’ye vergilerinin
ödenerek giriş işleminin yapıldığına dair gümrük beyannamesi,
serbest bölgelerde çıkışında düzenlenen gümrük beyannamesi
ve benzeri belgeler üzerinde yapılacak inceleme sonucunda
eşyanın Türkiye’de serbest dolaşımda bir eşya olduğunun
anlaşılması halinde, herhangi bir vergi tahsilatı yapılmaksızın
A.TR Dolaşım Belgesi düzenlenir ve vize edilir.
b)
Eşyanın tamamen veya kısmen üçüncü ülke menşeli girdiler
kullanılarak serbest bölgede işlem görmesi halinde, üçüncü ülke
girdilerinin muayene ve tespiti yapıldıktan sonra CIF değeri
belirlenerek, gümrük tarife pozisyonu üzerinden İthalat Rejim
52
Kararı eki listelerdeki ‘Diğer ülkeler’ sütununda kayıtlı gümrük
vergisi oranında vergi tahsilatı yapılır.51
c)
Avrupa Birliği ve Türkiye dış ticaret önlemleri bakımından kota
veya diğer gözetim önlemlerine tabi üçüncü ülke menşeli eşya
ile ilgili olarak A.TR Dolaşım Belgesi düzenlenmesi için telafi
edici verginin tahsilinin yanı sıra bu ürünler için düzenlenen ithal
lisansı da aranır. Gümrük idaresince A.TR Dolaşım Belgesinde
kayıtlı miktar ithal lisansı aslından düşülerek işlem yapılır.
d)
Söz konusu Tespit ve Tahakkuk Kağıtları için ayrı bir tescil
defteri
düzenlenir
ve
bu
kağıtlara
varsa
Dış
Ticaret
Müsteşarlığından kota veya diğer gözetim önlemlerine tabi
ürünler için düzenlenen düşüm yapılmış ithal lisansının bir
örneği, A.TR Dolaşım Belgesinin bir örneği, fatura ve gerekli
görülen diğer belgeler eklenir.
e)
Serbest bölgelerden A.TR Dolaşım Belgesi düzenlenerek AB
üyesi ülkelere gönderilen ve buralardaki alıcılar tarafından iade
edilen üçüncü ülke menşeli girdiler kullanılarak işlem gören
eşyanın, Türkiye’de serbest dolaşıma sokulmak istenmesi ve
bunun ihracı sırasında Türk gümrük idareleri tarafından vize
edilmiş A.TR Dolaşım Belgesinin ibrazı halinde, Katma Değer
Vergisi ve Özel Tüketim Vergisi tahakkuk ve tahsilatı yapılır.
Ayrıca, Avrupa Birliği Ortak Gümrük Tarifesi ile İthalat Rejimi
Kararında kayıtlı vergi oranı arasında gümrük vergisi farkı varsa
bu fark ile İthalat Rejim Kararına ek listelerde olması halinde
Toplu Konut Fonu tahsis edilir.
51
Bu işlemler, Tespit ve Tahakkuk Kağıdı üzerinden yürütülür. Muayene memurunun tespit ve
tahakkuk işlemini tamamlamasından sonra hesaplanan gümrük vergisi tutarı gümrük saymanlığına
veya mutemetliğine yatırılır. Gümrük vezne alındısının ibrazı üzerine A.TR Dolaşım Belgesi,
gümrük idaresi tarafından vize edilir.
53
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
TÜRKİYE’DE SERBEST BÖLGE UYGULAMALARI
I.SERBEST BÖLGELERİN KURULMASI
3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun yayımlandığı tarih olan 1897
yılında başlayan serbest bölgelerin kurulması daha sonraki yıllarda ivme
kazanmış ve bugünkü sayıya (21 adet) ulaşmıştır. Yer ve sınırları Bakanlar
Kurulunca tespit edilen serbest bölgelerimiz, faaliyet konuları ve fonksiyonları
bakımından karma bir yapı göstermektedir. Serbest bölgelere ilişkin hedeflenen
amaçları gerçekleştirmek için ihtisaslaşmaya yönelik politikalar benimsenmiştir.
52
1987 yılından bugüne kadar geçen sürede ülkemizdeki serbest bölgelerin
kuruluşu incelendiğinde, birden fazla modelin uygulamaya konulduğu görülür.
Türkiye’de 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun 1985 yılında yürürlüğe
girmesinin ardından devlet, serbest bölgelerin kurulmasına öncülük etmiş ve
birinci model olarak, kamuya ait araziler üzerinde altyapı giderleri devletçe
karşılanmak suretiyle Mersin ve Antalya serbest bölgeleri 1987 yılında
kurulmuştur. Bu iki bölgemizdeki uygulamalarından kazanılan deneyimler
neticesinde ve kamunun altyapı harcamaları için gerekli kaynaklarının kısıtlı
olması nedeniyle, ikinci model olarak kamu arazileri üzerinde özel sektör
tarafından yap-işlet-devret yöntemiyle serbest bölgeler kurulmasına karar verilmiş,
1990 yılında Ege, 1992 yılında da Trabzon Serbest Bölgeleri bu şekilde faaliyete
geçirilmiştir.
Üçüncü ve son model olarak da, serbest bölgeler için genel bütçeden
ayrılan yatırım ödeneklerinin yetersizliği, kamulaştırma bedellerinin yüksekliği ve
özel sektörden gelen yoğun talepler karşısında İrlanda’da Shannon, Çin’de
Shenzen ve ABD’deki birçok başarılı özel serbest bölge uygulamaları da göz
önüne alınarak, mülkiyeti özel sektöre ait araziler üzerinde, alt ve üst yapı giderleri
Mehmet Çardak, ‘Bütün Yönleriyle Dünyada ve Türkiye’de Serbest Bölge Uygulamaları’ Gümrük
Dünyası Sayı:34, (Temmuz 2002)s.36
52
54
yine özel sektörce karşılanmak üzere, uygun görülen yerlerde serbest bölgeler
kurulmasına başlanmıştır.
Bu yöntemde,
kamu kaynaklarından harcama yapılmaksızın, alt ve üst
yapı yatırımlarının tamamı ve işletme giderleri özel sektörce karşılanmakta,
denetim, gözetim ve yol göstericilik görevleri ise devletçe yerine getirilmektedir. 53
Bu bağlamda, yeni bir serbest bölge kurulurken, serbest bölgenin ülke ve
bölge ekonomisine, istihdama ve üretime sağlayacağı katkısı yanında, bölge
arazisinin karayolu, denizyolu, havalimanı ve demiryolu ağlarına yakınlığı, yörenin
sanayi ve ticari faaliyetler bakımından durumu, serbest bölgenin hinterlandının
büyüklüğü, yapılacak faaliyetlerin çevre kirliliği yaratıp yaratmayacağı, serbest
bölgeyi kurup işletecek potansiyel girişimciliğin varlığı, bölge arazisinin fiziki
koşulları, mülkiyet durumu gibi kriterlerin de göz önünde bulundurulması
gerekmektedir.
Ülkemizde bulunan serbest bölgeler şunlardır;54
1) Halen ticari faaliyette bulunan serbest bölgeler ve faaliyete geçiş yılları;
- Mersin, Antalya (1987),
- Ege, İstanbul Atatürk Havalimanı (1990),
- Trabzon (1992),
- İstanbul Deri ve Endüstri, Doğu Anadolu, Mardin (1995),
- İMKB Uluslararası Menkul Kıymetler (1997),
- İzmir Menemen Deri, Rize, Samsun, İstanbul Trakya, Kayseri (1998),
- Avrupa, Gaziantep, Adana-Yumurtalık (1999),
- Bursa, Denizli, Kocaeli (2001),
- Tübitak-Marmara Araştırma Merkezi Teknoloji (2002)
53
Dış Ticaret Müsteşarlığı Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü Aylık Raporu, Ocak 2001 s.3
54
http://www.dtm.gov.tr/sb/Atinterb.hmt
55
2) Bakanlar Kurulu Kararıyla yer ve sınırları ilan edilen serbest bölgeler;
- İstanbul Kıyı Bankacılığı,
- Zonguldak-Filyos,
- İpekyolu Vadisi
Bugün, yukarıda belirtilen serbest bölgelerdeki faaliyet konuları, üretim,
alım-satım, depo işletmeciliği, işyeri kiralama, montaj-demontaj, bakım-onarım,
bankacılık, sigortacılık, kıyı bankacılığı, finansal kiralama ve diğer konular olarak
belirlenmiştir.
Faaliyette olan serbest bölgelere ilişkin istatistiksel bilgiler aşağıda tablolar
halinde verilmektedir. 55
TABLO-1
TOPLAM TİCARET HACMİNDEKİ DEĞİŞMELER (1000 ABD $)
2000
%
2001
%
2002
%
2003-III
%
Yurtiçinden Bölgelere
982.807
9
1.086.187
13
1.527.505
14
421.015
14
Bölgelerden Yurtiçine
4.748.017
42
3.059.660
37
3.729.278
34
932.547
31
Yurtdışından Bölgelere
4.396.052
39
2.713.213
33
3.588.796
32
1.010.076
33
Bölgelerden Yurtdışına
1.173.717
10
1.472.186
18
2.257.017
20
666.622
22
Toplam
11.300.593
100
8.331.246
100
11.102.596
100
3.030.259
100
55
Anılan istatistiksel bilgiler DTM’nin web sayfası http://www.dtm.gov.tr adresinden temin edilmiştir.
56
TABLO-2
Serbest Bölgelerde İstihdam
(31.03.2003)
İşçi
Büro Personeli
Bölgeler
Diğer
Toplam
Ege
Mersin
Antalya
İst.Deri
Menemen
4.378
2.518
1460
1851
707
274
971
305
8.670
474
0
0
176
8.670
5.559
2.792
2.431
2.332
Avrupa
İst. AHL
Bursa
İst. Trakya
Kayseri
Adana-Yum.
TÜBİTAK-MAM
Gaziantep
Samsun
Trabzon
Denizli
Mardin
1886
728
628
52
418
139
98
84
54
39
22
11
150
957
52
559
0
25
65
51
19
12
9
7
0
134
0
40
0
0
0
0
2
8
0
0
2.036
1.819
680
651
418
164
163
135
75
59
31
18
Rize
Kocaeli
D.Anadolu
4
1
0
2
5
1
0
0
3
6
6
4
Toplam
14371
4171
9507
28049
57
TABLO-3
TİCARET HACMİNİN ÜLKELERE GÖRE DAĞILIMI (1000 ABD $)
2003 Ocak-Mart
Ülkeler
Bölgelere
Giriş
%
Bölgelerden
Çıkış
%
Toplam
%
I. OECD ÜLKELERİ
696.823 48,7
451.151 28,2
1.147.974 37,9
521.778 36,5
393.988 24,6
915.766 30,2
175.046 12,2
57.163 3,6
232.209 7,7
8.976 0,6
12.498 0,8
21.474 0,7
43.703 3,1
41.981 2,6
85.684 2,8
39.044 2,7
35.653 2,2
74.696 2,5
V. İSLAM ÜLKELERİ
46.257 3,2
70.857 4,4
117.114 3,9
VI. DİĞER ÜLKELER
175.272 12,2
54.482 3,4
229.754 7,6
VII. TÜRKİYE
421.015 29,4
932.547 58,3
1.353.563 44,7
1.431.090 100
1.599.169 100
3.030.259 100
A. AB ÜLKELERİ
B. DİĞER OECD ÜLKELERİ
II. DİĞER AVRUPA ÜLKELERİ
III. TÜRK CUMHURİYETLERİ
IV. ESKİ SSCB
TOPLAM
58
TABLO-4
TİCARET HACMİNİN SEKTÖRLERE GÖRE DAĞILIMI (1000 ABD $)
2003 Ocak-Mart
Sektörler
Yurtiçinden
%
Bölgelere
Bölgelerden %
Yurtdışından
Yurtiçine
Bölgelere
%
Bölgelerden
%
Toplam
%
Yurtdışına
I. Tarım
22.554
5.4
29.558
3.2
72.919
7.2
30.151
4.5
155.182
5.1
a)Bitkisel
13.773
3.3
23.495
2.5
61.216
6.1
29.403
4.4
127.887
4.2
8.279
2.0
5.922
0.6
11.319
1.1
140
0.0
25.660
0.8
c)Su ürünleri
227
0.1
110
0.0
344
0.0
223
0.0
934
0.0
d)Orman
275
0.1
31
0.0
41
0.0
385
0.1
731
0.0
1.642
0.4
365
0.0
473
0.0
2.597
0.4
5.077
0.2
396.820
94.3 902.624
96.08
936.683
92.7 633.873
16.125
3.8
17.135
1.8
56.351
5.6
50.909
7.6
140.520
4.6
1.171
0.3
37.545
4.0
37.676
3.7
712
0.1
77.104
2.5
379.523
90.1 847.944
90.9
842.656
83.4 582.253
421.015
100
932.547
100
1.010.076
100
Ürünler
b)Hayvansal
Ürünler
ürünleri
II.MadencilikTaşocakçılığı
95.1 2.870.000 94.7
III. Sanayi
a)İşlenmiş
Tarım Ürünleri
b)İşlenmiş
Petrol Ürünleri
c)Sanayi
87.3 2.652.375 87.5
Ürünleri
666.622
100
3.030.259 100
TOPLAM
59
TABLO-5
BÖLGELER İTİBARIYLA YIILIK TİCARET HACİMLERİ (1000 ADB $)
BÖLGELER/ZONES
2000
2001
%
01/00
2002
%
02/01
2002-III
2003-III
%03/02
ADANA-YUMURTALIK
60.864
59.267
-2,6
46.845
-21,0
7.299
14.621
100,3
ANTALYA
215.132
185.019
-14,0
245.992
33,0
46.437
52.922
14,0
AVRUPA
105.655
212.865
101,5
343.062
61,2
50.661
102.247
101,8
448.185
444,6
60.054
135.303
125,3
BURSA
82.294
DENİZLİ
3.543
DOĞU ANADOLU
1.789
1.881
1.662.598
1.291.910
35.671
İSTANBUL AHL
İSTANBUL DERİ
5.636
177
-90,6
12
177
-22,3
1.828.870
41,6
318.242
544.733
71,2
54.355
52,4
109.627
101,7
11.179
17.852
59,7
2.893.199
2.193.739
-24,2
2.475.194
12,8
527.795
614.722
16,5
4.059.383
2.324.919
-42,7
2.827.979
21,6
499.146
704.939
41,2
İSTANBUL TRAKYA
181.535
237.939
31,1
659.152
177,0
86.911
204.701
135,5
İZMİR MENEMEN DERİ
240.262
251.479
4,7
277.385
10,3
56.583
76.521
35,2
22.554
27.071
20,0
83.646
209,0
15.694
28.670
82,7
EGE
GAZİANTEP
KAYSERİ
5,1
KOCAELİ
9.249
1,331,1
3.323
MARDİN
5.522
5.284
-4,3
23.626
347,1
2.837
3.486
22,9
MERSİN
1.767.854
1.337.790
-24,3
1.643.140
22,8
305.892
499.073
63,2
RİZE
15.816
16.447
4,0
11.347
-31,0
4.007
1.334
-66,7
SAMSUN
16.845
12.329
-26,8
11.907
-3,4
2.873
7.202
150,6
TRABZON
15.914
36.661
130,4
48.511
32,3
13.060
11.769
-9,9
TÜBİTAK-MAM
5.158
1.028
İMKB(*)
TOPLAM-TOTAL
(*)Yalnızca menkul kıymet
alım-satımı yapılmaktadır/
Only securities are traded
11.300.593
8.331.246
-26,4
11.102.
596
33,3
2.008.682
3.030.259
50,9
Yukarıdaki tablo, serbest bölgelerin başta gelen ticaret ortağının halen
Türkiye
olduğunu
göstermektedir.
Toplam
ticaretin
%44.7’si
Türkiye
ile
gerçekleşmiştir. (Ocak-Mart 2003) Daha sonra %37.9’luk payla OECD ülkeleri
gelmekte olup, geri kalan miktar diğer ülkeler tarafından paylaşılmaktadır.
60
II)SERBEST BÖLGE ÖRNEKLERİ
A) MERSİN SERBEST BÖLGESİ
13 Ocak 1987 tarihinde faaliyete geçen serbest bölge, devlet mülkiyetindeki
776.000m2lik bir arazi üzerinde ve Mersin Limanı’nın bitişiğinde kurulmuştur.
Mersin limanına ilaveten kendi liman imkanlarından da yararlanan bölge, halen bir
özel sektör kuruluşu olan MESBAŞ-Mersin Serbest Bölge İşleticisi A.Ş. tarafından
işletilmektedir. Mersin özellikle de İran, Irak ve Arap Yarımadasından gelen
ürünler için temel bir giriş noktası özelliği taşımaktadır.56 Mersin’in Doğu
Akdeniz’in büyük ve modern liman tesislerine sahip olması, hinterlandı ile gelişmiş
ulaşım imkanları, çevrede ihraç kabiliyeti olan ileri bir sanayi ve tarım
potansiyelinin mevcudiyeti ve özellikle batıdaki büyük limanlar ve ticaret
merkezleri ile geleneksel irtibatı yanında Ortadoğu’daki dış pazarlara yakınlığı
Mersin Serbest Bölgesinin başarısını artıran temel faktörler olmuştur. 57
Bölgenin kurulmuş olduğu arazi kamuya ait olup, modern altyapı devlet
tarafından yapılmıştır. Söz konusu bölgeye ilişkin istatistiksel bilgiler aşağıda tablo
olarak verilmektedir.
Tablo-1 (Mersin Serbest Bölgesi)58
56
Emin Çarıkcı, A Critical Survey of the Economic Impact of Export Processing Zones,
Ankara,TOBB Publication No. General 135, Ar-Ge 52, (1989), s.62
57
Mersin Serbest Bölgesi ve Geleceği (Tebliğler ve Panel), İstanbul, İktisadi Araştırmalar Vakfı,
(1987), s.9
58
Söz konusu tablolarda yer alan bilgiler http://www.mesbas.com.tr/turkce/nedenm/nedenm.html
adresinden temin edilmiştir.
61
Tablo-2 (Mersin Serbest Bölgesi)
Tablo-3 (Mersin Serbest Bölgesi)
62
Tablo-4 (Mersin Serbest Bölgesi)
TİCARET HACMİNİN ÜLKELERE GÖRE DAĞILIMI
OECD ÜLKELERİ
24%
*AB Ülkeleri
17%
* Diğer OECD Ülkeleri
7%
DİĞER BATI AVRUPA ÜLKELERİ
2%
TÜRKİ CUMHURİYETLER
9%
RUSYA FEDERASYONU
3%
İSLAM ÜLKELERİ
6%
DİĞER ÜLKELER
14%
TÜRKİYE
42%
TOPLAM
100%
B)ANTALYA SERBEST BÖLGESİ
1987 yılı sonlarına doğru faaliyet göstermeye başlayan bölge kamuya ait
553.321 m2 arazi üzerine kurulmuş olup, Antalya Limanı yanında yer almaktadır.
Serbest bölge ile liman arasındaki bağlantı, oluşturulan bir gümrük koridoru (300
metre) ile sağlanmaktadır. Bölge özel bir kuruluş olan ASBAŞ-Antalya Serbest
Bölge İşleticisi A.Ş.-tarafından işletilmektedir. Bu işletmenin %36’sı kamuya,
%64’ü ise özel sektöre aittir.59
Bölgede, elektronik, optik, gıda ve hazır giyim öncelikli olmak üzere çevre
kirliliği yaratmayan her türlü üretim faaliyeti, alım-satım, depolama, kiralama,
montaj-demontaj, bakım ve onarım, makine parkı, bankacılık, sigortacılık ve
59
Bkz. www.ant-free-zone.org.tr/bolge3.htm
63
finansal kiralama faaliyetleri yapılabilmektedir. Antalya Serbest Bölgesindeki ticari
veriler aşağıdaki belirtilmektedir:
YILLAR
(ABD $)
1988
1.320.972-
1989
34.683.069-
1990
7.910.060-
1991
14.781.448-
1992
30.428.003-
1993
62.750.205-
1994
88.955.127-
1995
175.959.592-
1996
141.173.736-
1997
180.592.092-
1998
168.083.868-
1999
176.152.652-
2000
215.132.280-
2001
185.019.103-
2002
245.991.999-
2003 (4 aylık değer)
TOPLAM
87.551.1991.816.485.405-
Başlangıçta, ülkemizin yurtdışı müteahhitlik hizmetlerine yönelik makine
parkı alanı olarak planlanan ve bu arada kısmen alım-satım şeklindeki ticari
faaliyetlerin de sürdürüldüğü bir ‘Ticari serbest bölge’ görünümündeki Antalya
Serbest Bölgesi, özellikle son beş yıllık süre zarfında üretim faaliyetlerinin artması
ve bu yönde yoğunlaşan talepler karşısında büyük oranda ‘Üretim Serbest
Bölgesi’ olma niteliğine bürünmeye başlamıştır.
Ancak, anılan bölgedeki ticaretin yıllara göre dağılımına bakıldığında,
ticaretin önemli bir kısmı Türkiye ile gerçekleştirildiği görülmektedir.
64
C) EGE SERBEST BÖLGESİ
Ege Serbest Bölgesi, özellikle yüksek teknolojiye dayalı yatırımları çekmek
üzere brüt 2.2 km2lik devlet arazisi üzerine 1990 yılında kurulmuştur. Adnan
Menderes
Havaalanına
4 km
ve
İzmir
Limanına 14 km’lik
mesafede
bulunmaktadır. Bölge’nin kurucusu ve işleticisi %96.4 yabancı sermayeli ESBAŞ
firmasıdır.
Türkiye’de özel şirket tarafından kurulan ve işletilen ilk üretim serbest
bölgesidir. Ege Serbest Bölge Kurucu ve İşleticisi ESBAŞ’ın sermayesinin %98’i
Amerikan EAC International Firmasına, geri kalan hisseleri ise sırasıyla İzmir
Büyükşehir Belediyesi, İzmir Ticaret Odası, Ege Bölgesi Sanayi Odası ve İzmir İl
Özel İdaresine aittir.
İleri teknolojinin kullanıldığı serbest bölgede, Türkiye’nin ilk ve tek,
dünyanın ise yedincisi olan Uzay Kampı 12 Haziran 2000 tarihinde kurulmuştur. 60
Yüksek Planlama Kurulu’nun 90 sayılı ve 7 Ekim 1988 tarihli Kararı ile Ege
Serbest Bölgesinde yer alabilecek faaliyet konuları tespit edilmiştir. Bunlar;
1) Üretim Faaliyetleri: İmalat sanayi sektörlerinde yer alan faaliyetler ve
özellikle elektronik, optik, tıbbi elektronik, elektrikli ev aletleri, hesap
makineleri, bilgisayar ve benzeri ekipmanların üretimi ile yurt içi tüketimin
yanı sıra ihracat katkısı olmak kaydıyla her türlü tarımsal ve sanayi üretim
faaliyetleridir.
2) Ticari
ve Hizmet
Faaliyetleri:
Ambalajlama,
depolama,
tasnifleme,
etiketleme, tamir montaj vb. diğer işlemler olmak üzere ticari faaliyetleri
kolaylaştırıcı işlemler; bankacılık, sigortacılık ve mühendislik hizmetleridir.
Norveçli Sınıflandırma Kuruluşu Det Norske Veritas (DNV) tarafından
yapılan denetimler sonucunda ISO 9002 belgesi almaya hak kazanan ESBAŞ,
60
ESBAŞ Bülteni, Sayı:17, 2001, s.6
65
dünyada Dubai Serbest Bölgesinden sonra bu belgeye sahip olan ikinci serbest
bölgedir.
D)İSTANBUL ATATÜRK HAVALİMANI SERBEST BÖLGESİ
Serbest Bölgeleri Tesis ve Geliştirme Fonundan alt ve üst yapı finansmanı
için 2.9 milyon dolar harcanan ve iki kısımdan oluşan bölgede I. kısım 1990, ikinci
kısım ise 1991 yılında ticari faaliyete geçmiştir.
Bölgenin kurucu ve işleticiliğini 1 Temmuz 1996 tarihinden itibaren İSBİ
A.Ş. üstlenmiştir. Bu tarihe kadar bölgede işletici şirket bulunmamakta ve bölge
hizmetleri Bölge Müdürlüğü tarafından taşeron firmaya yaptırılmaktaydı. 40 bin
m2lik bir alanda konuşlandırılmış olan serbest bölge, Atatürk Havalimanının
hemen yanında, Haydarpaşa limanına 22 km, Ambarlı Limanına 10 km, Halkalı
Tren İstasyonuna ise 10 km yakınlıktadır.
Bölgede ağırlıklı olarak alım-satım faaliyeti yanında elektronik, bankacılık
ve diğer hizmet sektörlerinde faaliyet gösteren firmalar da bulunmaktadır. Son
yıllarda, ticarete konu olan mal gruplarında yükte hafif kıymette pahalı ürünlerin
alınıp satıldığı ve bölgedeki ticaretin hızla elektronik, bankacılık, bilgi işlem sistem
üretimi ve diğer hizmet sektörlerine doğru kaymakta olduğu gözlemlenmektedir.
Bölgede yapılabilecek faaliyetler Yüksek Planlama Kurulunun 18 Nisan
1990 tarih ve 90/T-32 nolu kararı ile belirlenmiştir.
1. Faaliyet Konuları:
i)
Tekstil hammaddeleri ve her türlü konfeksiyon, ham bez,
kumaş, iplik, elyaf, simli ve sentetik iplikler, halı ve kilimler,
boya ve kimyevi maddeler, tela, kordela, lastik, fermuar,
düğme, çıtçıt, etiket, torba ve kağıtlar ile tüm aksesuar ve
benzeri bilumum maddeler, biçki, dikiş, elektronik, optik ve
tıbbi malzeme ve makineler için siparişlerin verilmesi ve
66
kabulü,
gelen
malların
depolanması,
alınıp
satılması,
tasniflenmesi, sergilenmesi, ambalajlanması,
ii)
Bankacılık ve sigortacılık
iii)
Kişisel ihtiyaçların karşılanmasına yönelik diğer faaliyetler
Serbest bölgede 2003 yılının ilk üç ayına ilişkin ticaret hacminin dağılımını
gösteren tablo aşağıda sunulmaktadır. Söz konusu tablodan da görüleceği üzere
ticaretin önemli bir bölümü yurtdışından bölgeye ve bölgeden yurtdışına olarak
gerçekleştirilmektedir. 61
61
Söz konusu tabloda yer alan bilgiler http://www.isbi.com.tr/istatistikler/4.gif adresinden temin
edilmiştir.
67
E)TRABZON SERBEST BÖLGESİ
Türkiye Denizcilik İşletmesi Genel Müdürlüğü’nden kiralanan 38.000 m2lik
alan üzerine kurulan ve altyapı inşaatı yine özel sektör olan TRANSBAŞ-Trabzon
Serbest Bölge Kurucu ve İşletici A.Ş. tarafından 1991 yılında hazırlanan bölge 4
Haziran 1992 tarihinde ticari faaliyete başlamıştır.
Yüksek Planlama Kurulunun 17 Temmuz 1990 tarihli ve 90/T-47 Nolu
Kararı ile faaliyet konuları:
1) Bakanlar Kurulu’nun 8 Mayıs 1990 tarih ve 90/450 sayılı Kararı ile
hususları belirlenmiş olan Trabzon Serbest Bölgesinde depolama,
paketleme,
ambalajlama,
montaj-demontaj,
alım-satım,
bankacılık-
sigortacılık olup,
2) Trabzon Serbest Bölgesini kurup işletecek 1.5 Milyar TL. nominal sermayeli
şirkete
Türkiye
Denizcilik
İletmeleri
Genel
Müdürlüğünün
iştirak
taahhüdünün kuruluş kaynaklarından karşılanması kaydıyla %34 oranında
iştirakine, 17 Temmuz 1990 tarihinde karar verilmiştir.
F) İSTANBUL DERİ SERBEST BÖLGESİ
Faaliyetlerine 1995 yılında başlayan İstanbul Deri Serbest Bölgesi, 88.000
m2lik bir alan üzerine kurulmuş olup, bölgenin kurucu ve işleticisi DESBAŞİstanbul Deri Serbest Bölgesi Kurucu ve İşleticisi A.Ş.’dir.
Faaliyet konuları, Yüksek Planlama Kurulunun 14 Ocak 1993 tarihli, 93
sayılı Kararı ile şu şekilde belirlenmiştir:
1) Üretim Konuları:
a) Özellikle deri konfeksiyonu ile işlenmiş deri, yapay deri, kösele ve
sair malzeme ve maddelerin üretimi, sözü edilen maddelerden
saraciye, ayakkabı ve giyim eşyası üretimi,
68
b) Bu tür malların imalinde ve işlemlerinde kullanılan tali malzemeler,
kimyevi maddeler, boyalar ve makine ve ekipmanları ile sair cihaz ve
teçhizat, makine, alet, edevatın montajı vb.
2) Ticari ve Hizmet Faaliyetleri
a) Ham, yarı mamul deri ve köseleler ile her türlü işlenmiş deri, yapay
deri ve sair malzemeler, ayakkabı ve giyim eşyası, deri konfeksiyon
ve bunlar için kullanılan iplik, sentetik iplik, benzeri tüm maddeler
için siparişlerin verilmesi, kabulü ve her türlü ticari muamelenin
yapılması, yurtdışından gelen yukarıda mezkur mal ve malzemelerin
depolanması, tasniflenmesi, sergilenmesi, ambalajlanması, alınıp
satılması, istenilen yere gönderilmesi, yurtdışından ve yurtiçinden
alınan malların değerlendirilip, yurtdışına ve yurtiçine satılması ve bu
suretle ihracat katkısı olacak her türlü hizmet faaliyetleri.
b) Bankacılık,
sigortacılık
ve
uygun
görülen
diğer
hizmet
faaliyetleridir.62
62
Kök, op.cit., 64
69
Yukarıdaki tablodan63 da görülecei üzere Bölgedeki başlıca sektörler;
otomotiv, elektrik-elektronik, boya ve kimyasallar, deri ve mamulleri, sanayi
makinaları, bilgisayar ve donanımı, ev-büro mobilya, yapı malzemeleri, iş
makineleri-donanımı,
otomotiv
yan
sanayii
ve
tekstil-konfeksiyon
olarak
sıralanmaktadır. Yabancı sermaye dağılımında Almanya, Japonya, İngiltere,
Fransa ve ABD ilk sıraları paylaşmaktadır. 2001 yılı içerisinde gerçekleşen
yurtdışına mal satışları bir önceki yıla nazaran büyük oranda artış göstermiştir. Bu
kapsamda, yurtdışına satışların ülkeler bazında dağılımı; başta Almanya olmak
üzere,
Türk
Cumhuriyetleri,
İngiltere,
İtalya,
Belçika,
Ukrayna,
Rusya
Federasyonu, ABD olarak gerçekleşmiştir.
G) MENEMEN DERİ SERBEST BÖLGESİ
Menemen Deri Serbest Bölgesi, Menemen İlçesi’nde 1 milyon 760 bin
metrekarelik bir alana kurulmuş olup, İzmir’e 45km, Alsancak Limanına 40km,
Adnan Menderes Havalimanına 55 km uzaklıktadır.
11 Ağustos 1997 tarih ve 97/9775 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile İzmir’in
Menemen İlçesi, Panaz mevkiinde kurulu Organize Deri Sanayi Bölgesi, İzmir
Menemen Deri Serbest Bölgesi olarak ilan edilmiş, bölgeyi kurup işletmekle,
İDESBAŞ-İzmir Menemen Deri Serbest Bölgesi Kurucu ve İşleticisi A.Ş. yetkili
kılınmıştır. Bu Kararla, Türkiye’de ilk defa her türlü yapılanması mevcut bir
bölgeye serbest bölge statüsü kazandırılmıştır.
Faaliyet Konuları;
1)
Üretim Konuları:
63
Söz konusu tabloda yer alan bilgiler http://www.desbas.com.tr/tr/des_tr.htm adresinden temin
edilmiştir.
70
a) Özellikle deri konfeksiyonu ile işlenmiş deri, kösele ve sair
malzeme ve maddelerin üretimi, adı geçen maddelerden
saraciye, ayakkabı ve giyim eşyası üretimi,
b) Bu tür maddelerin imalinde ve işlenmesinde kullanılan tali
malzemeler,
kimyevi
maddeler,
boyalar
ve
makine
ve
ekipmanları ile sair cihaz ve teçhizat, makine, alet ve edevatın
montajı, üretimi ve özellikle ihracata katkısı olabilecek sınai
üretim faaliyetleri
2)
Ticari ve Hizmet Faaliyetleri:
a) Ham, yarı mamul deri ve köseleler ile her türlü işlenmiş deri,
yapay deri ve sair malzemeler, saraciye, ayakkabı ve giyim
eşyası ve deri konfeksiyon ve bunlar için kullanılan iplik, sentetik
iplik, benzeri tüm maddeler için siparişlerin verilmesi, kabulü ve
her türlü ticari muamelenin yapılması, yurtdışından gelen
yukarıda
mezkur
mal
ve
malzemelerin
depolanması,
tasniflenmesi, sergilenmesi, ambalajlanması, alınıp satılması,
istenilen yere gönderilmesi, yurtdışından ve yurtiçinden alınan
malların değerlendirilip, yurtdışına ve yurtiçine satılması ve bu
suretle ihracat katkısı olacak her türlü hizmet faaliyetleri.
b) Bankacılık,
sigortacılık
ve
uygun
görülen
diğer
hizmet
faaliyetleridir.
H) SAMSUN SERBEST BÖLGESİ
27 Kasım 1995 tarihli 95/7523 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca
Türkiye Cumhuriyeti Karayolları-Sahil Güvenlik Komutanlığı arasında kalan alan
Samsun Serbest Bölgesi olarak ilan edilmiş, bölgeyi kurup işletmekle, SASBAŞSamsun Serbest Bölge Kurucu ve İşletici A.Ş. yetkili kılınmış ve anılan serbest
bölge faaliyetlerine 1998 yılında başlamıştır.
71
Samsun Serbest Bölgesi, ülkemizin Karadeniz çevresindeki ülkelerle
ticaretini artırmak, bu havzadaki ticaret hacminden daha çok pay almak amacıyla,
Samsun Limanı bitişiğinde 73.000 m2 ‘ lik bir alan üzerinde kurulmuştur. Serbest
bölgenin de içinde yer aldığı, Karadeniz Bölgesinin en büyük, Türkiye’nin beşinci
büyük limanı olan Samsun Limanı Türkiye ekonomisinin kuzeye açılan kapısıdır.
Türkiye’deki konumu itibarıyla Samsun Limanı, Tokat, Çorum, Ankara ve Amasya
gibi ihracat potansiyeli olan illere en yakın limandır.
Coğrafi konum itibarıyla stratejik öneme sahip olan Samsun Limanına
Rusya, Romanya ve Ukrayna’dan Ro-Ro seferleri düzenlenmekte ve limanda
gerçekleştirilen
yıllık
ticaret
hacmi
yaklaşık
500
milyon
ABD
Dolarına
64
ulaşmaktadır.
64
Dış Ticaret Müsteşarlığı Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü Aylık Raporu, Temmuz 2000, s.2
72
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
AVRUPA TOPLULUĞU MEVZUATI VE SERBEST BÖLGELERİN İŞLEYİŞİ
Avrupa Topluluğu’nu kuran Antlaşma, ortak gümrük tarifesi ve bunun
oluşturulabilmesi için detayları içerdiği halde, gümrük mevzuatına yer vermemiştir.
Ayrıca, GATT’ın 24. maddesi gümrük birliğinde üçüncü ülkelere yönelik
uygulanacak tek bir mevzuatın olması gerektiğini belirttiği halde, belki bunu bir
problem olarak görmediklerinden, belki de gümrük idareleri bireysel kimliklerini
korumaya öncelik verdiklerinden, ulusal gümrük kanunları bir çeşit bağımsızlığın
önemli bir unsuru olarak korunmuştur. 65
Bir gümrük birliğinde birlik içindeki ekonomiler arası rekabetin sağlanması,
bu ekonomilerin eşit olarak ve bütünlük içinde gelişmeleri yanında, ticaret
sapmasının önlenmesi açısından aynı gümrük politikalarının izlenmesi ve
kuralların yeknesaklığı büyük öneme sahiptir. 1957 yılında imzalanan Roma
Antlaşmasının 27. maddesi üye ülkelerin özerk mevzuat uyum çalışmalarının
sadece koordinasyonu için şimdiki adıyla Avrupa Komisyonu’nun yetkisini
öngörmüştür. Ancak, Antlaşmanın yürürlüğe girişinden 10 yıl sonra gümrük
birliğinin tesisi ve Ortak Gümrük Tarifesinin uygulanmaya başlanması ile
koordinasyonun tek başına yeterli olmadığı, pazarın bütünlüğünün korunması için
gümrük mevzuatının uyumlaştırılması gerektiği ortaya çıkmıştır.
Bu bağlamda, Antlaşma ile başlayan 20 yıllık uyumlaştırma sonunda
kısmen tüzük, kısmen yönetmelikler çıkartılarak bir mevzuat dizisi oluşturulmuştur.
Hazırlıkların zaman alması nedeniyle tek pazara geçişi karşılamak için geç
kalınmış olsa da, 01.01.1993 tarihinde gümrük rejimlerine ilişkin tüm hükümleri
kapsayan ve kurucu antlaşmanın 28, 100a ve 113. maddelerine dayanılarak
hazırlanan Gümrük Kodunu oluşturan 2913/92 sayılı Konsey ve Gümrük Kodu
Uygulama Yönetmeliğini oluşturan 2454/93 sayılı Komisyon Tüzüğü ihracat
65
Dirlik, loc.cit s.46
73
prosedürüne ilişkin 1 yıl önce yürürlüğe giren kurallar haricinde, aynı anda
1.1.1994 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 66
Ancak, Topluluk içindeki ihtiyaçların ve bu doğrultuda politikaların
değişmesi nedeniyle her iki AB mevzuatı bir çok kez değişikliğe uğramıştır. Bu
çerçevede, en son 2700/200 (EC) sayılı Konsey ve Parlamento Tüzüğü
67
ile
Topluluk Gümrük Kodunda gerçekleştirilen revizyon, özellikle tüm rejimler için
uygulanacak ortak hükümleri Topluluk Gümrük Yönetmeliği’nin ekonomik etkili
gümrük rejimleri başlığı altında bir araya toplamakta olup, bunun dışında, sadece
bir rejimi ilgilendiren hususları bölümler altında sınıflandırmaktadır. Doğal olarak,
ilgili rejime ilişkin madde sayısı da son derece azalmaktadır. Söz konusu Konsey
Tüzüğü ile serbest bölgeler konusunda da değişikliğe gidilmiştir. Anılan
değişikliklere aşağıda değinilecektir.
I. 2913/92 (EEC) SAYILI TOPLULUK GÜMRÜK KODU68
1994 tarihinde yürürlüğe giren Topluluk Gümrük Kodu, gümrük birliğinin
ortak uygulama hükümlerine dayanan yasal bir çerçevedir. Topluluk gümrük
mevzuatını tek bir belgede toplayarak, Topluluk ithalat ve ihracat prosedürleri için
bir çerçeve sağlamaktadır. 69
Serbest bölgelere ilişkin hükümler, ‘Gümrükçe Onaylanmış Diğer İşlem
veya
Kullanım
Şekilleri’
başlığı
altında
166-181.
maddeler
arasında
düzenlenmiştir. Bu hükümlerle, serbest bölgeler yanında, 4458 sayılı Gümrük
Kanununda yer almayan ‘Serbest Antrepo’ uygulamasını da düzenlenmektedir.
66
Gümrük terminolojisi açısından kolaylık sağlaması amacıyla söz konusu Konsey ve Komisyon
Tüzükleri bundan böyle Topluluk Gümrük Kodu ve Gümrük Kodu Uygulama Yönetmeliği olarak
adlandırılacaktır.
67
Regulation (EC) No 2700/2000 of the European Parliament and of the Council of 16 November
2000 amending Council Regulation (EEC) No 2913/92 establishing the Community Customs
Code, OJ. L 311, 12.12.2000
68
Official Journal of the European Communities, L 302, 19.10.1992
69
Customs Strategy: frequently asked questions, TAXUD, MEMO/01/43, Brussels,16thFebruary,
2001, s.4
74
Diğer bir deyişle, belli bir bölgeyi ifade eden serbest bölgeler ve bulunduğu üye
ülke gümrük idaresi tarafından onaylanmış bir operatörün binasını ifade eden
serbest antrepo uygulamaları için ortak hükümler geçerlidir.
Anılan Konsey Tüzüğü’nün 1. maddesinde yapılan tanıma göre serbest
bölgeler ve serbest antrepolar Topluluk gümrük bölgesinin ya da bu bölgede
bulunan yapıların bir parçası olmakla birlikte,
-Topluluk eşyalarının serbest dolaşıma sokulmamak veya başka bir gümrük
rejimine tabi tutulmaksızın ya da gümrük mevzuatında öngörülen haller dışında
kullanılmamak ve tüketilmemek kaydıyla, ithalat vergileri ve ticaret politikaları
bakımından Topluluk gümrük bölgesi dışında olduğunun kabul edildiği,
- Topluluk eşyasının serbest bölge ya da serbest antrepoya konulmasıyla
normal olarak eşyanın ihracına bağlı olanaklardan yararlandığı
yerlerdir.
Aynı Tüzük çerçevesinde, Topluluk gümrük bölgesinin bir bölümünü
serbest bölge olarak belirleme veya bir serbest antrepo kurulmasına izin verme
yetkisi üye devletlere bırakılmış olup, bu bölgeler tarafından kaplanan alanın üye
devletçe kararlaştırılması ve bir serbest antrepo olarak belirlenen binanın da üye
devletler tarafından onaylanması öngörülmektedir.
Yukarıda bahsedilen, 2700/2000 sayılı Konsey Tüzüğü ile yapılan
revizyonla getirilen 168a maddesine uygun olarak belirlenen serbest bölgeler
haricindeki bölgelerin etrafının çevrilmesi ve üye devletlerin her bir serbest bölge
ve serbest antreponun giriş ve çıkış noktalarını belirlemeleri gerekmektedir.
Ayrıca, bir serbest bölgedeki her türlü bina yapımı için gümrük idarelerin ön
izni zorunludur. Serbest bölge ve serbest antrepoların giriş ve çıkış noktaları ile
çevresi gümrük denetimi altındadır. Ancak, 2700/2000 sayılı Konsey Tüzüğü ile
75
getirilen 168a maddesinde belirtilen serbest bölgeler bu kuralın dışında
tutulmuştur.
Diğer taraftan, bir serbest bölgeye veya serbest antrepoya giriş ve çıkış
yapan kişiler ve nakil araçları gümrük muayenesine tabi tutulur. Gümrük idareleri,
bir serbest bölge veya serbest antrepoya giriş veya çıkış yapan ya da burada
kalan eşyaları muayene edebilirler. Bu tür bir muayenenin yapılmasını sağlamak
üzere, eşyaya giriş ve çıkışlarda eşlik eden taşıma belgesinin bir nüshasının
gümrük idaresine verilmesi veya hazır bulundurulması gerekmektedir.
Yukarıda belirtilen 2700/2000 sayılı Konsey Tüzüğü ile getirilen 168a
maddesi hükmüne göre gümrük idareleri, gümrük kontrol ve formaliteleri ve de
gümrük yükümlülüğüne ilişkin olarak gümrük antrepo rejimine ait hükümlerinin
uygulandığı bir serbest bölge tayin edebilirler. Bu tür serbest bölgelerde Gümrük
Kodunun 170 (eşyaların gümrüğe sunulma zorunluluğunun olmamasına ilişkin
madde),176 (envanter kayıtlarının tutulmasına ilişkin madde) ve 180. (statü
belgesi ile ilgili madde) maddeleri ile eşyanın Topluluk gümrük bölgesine girişi ile
ilgili 37 ve 38 ile gümrük yükümlülüğüne ilişkin 205. maddelerde serbest bölgelere
yapılan atıflar bu tür bölgelerde uygulanmamaktadır.
Yeni düzenleme ile gümrük antrepo rejimi hükümlerinin uygulanacağı
serbest bölgelerin varlığı nedeniyle kısa bir şekilde ekonomik etkili gümrük
rejimlerinde biri olan gümrük antrepo rejimine değinmek faydalı olacaktır.
Topluluğun ekonomik etkili gümrük rejimlerinden biri olan gümrük antrepo
rejimi Topluluk Gümrük Kodunun 98-113. maddeleri arasında düzenlenmektedir.
Tanımı itibarıyla gümrük antreposu, üçüncü ülke eşyasının ithalat vergilerine ve
ticaret politikası önlemlerine konu olmaksızın depolanmasına izin verilen yerlerdir.
Ayrıca,
buralara
hükümlerden
konulması
yararlanması
suretiyle
söz
Topluluk
konusudur.
eşyasının
Antrepolar,
ihracata
bağlı
herkesin
eşya
depolayabildiği kamu antrepoları ve antrepo işleticisi tarafından malların
76
konulabilmesi için tahsis edilmiş özel antrepolar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Bu ayrımın yanı sıra, 2454/93 sayılı Komisyon Tüzüğü de bir ayrım getirmiş ve
A,B, F tipi antrepolar kamu antrepoları; C,D,E tipi antrepolar özel antrepo olarak
sınıflandırılmıştır. A tipi antrepo, işleticinin sorumluluğunda, B tipi antrepo malı
koyanın (kullanıcının) sorumluluğundadır. Bu tip antrepoda gümrük idaresi girişte
kullanılan idari belgelerin kaydını tutar, stok kaydı ise tutulmaz. C ve D tipi antrepo
ise eşya sahibi olmasa da işletici ile kullanıcının aynı kişi olduğu antrepolardır.
Eşya sadece antrepoya konulurken gümrük denetimine tabi olup, çıkışta gümrük
idaresine haber vermeksizin sadece stok kayıtlarına girerek antrepoyu terkin
mümkün olduğu D tipi antrepo en avantajlı antrepo tipidir. E tipi antrepo ise
gümrük idaresinin izniyle antrepo addedilen yerlerdir. A,C,D,E tiplerinde gümrük
idaresinin kayıtları kontrol etmesine imkan verecek şekilde stok kayıtları tutulur, ve
teminat verilir. F tipi antrepo ise gümrük idarelerince işletilir. İzin ve kayıt
zorunluluğu olmadığından, sadece gümrük kayıtları esas alınır. Antrepoya konulan
eşyanın burada kalmasına ilişkin süre kısıtlaması getirilmemiş olup, antrepoda
işleme faaliyetinde bulunulmasına da imkan verilmiştir. Dolayısıyla, antrepo
rejimine tutulan eşyanın burada işçilik ve işlem geçirmesi için rejim sahibi yetkili
kılınabilmektedir.
A)EŞYANIN SERBEST BÖLGEYE KONULMASI
Tüm üye ülkelerde serbest bölge uygulaması bulunmamakla birlikte, bu tür
uygulamanın bulunmayışı, herhangi bir kişinin belli bir alanda serbest bölge
kurulması için başvuru yapmasına engel değildir. Hem Topluluk eşyası hem de
Topluluk dışı eşya serbest bölge ve serbest antrepolara konulabilmektedir. Ancak,
parlayıcı ve patlayıcı veya bir arada bulundukları eşya için tehlikeli olan veya diğer
nedenlerden dolayı özel düzenek veya yapılara gerek gösteren eşya serbest
bölgelerdeki bu niteliklere uygun yerlere konulur.
Gümrük muayenesi ve taşıma belgesine ilişkin 168. maddenin 4. fıkrası
saklı kalmak üzere, bir serbest bölgeye veya serbest antrepoya giren eşyanın
gümrüğe sunulmasına ve beyanname verilmesine gerek yoktur.
77
Eşyaların sadece,
a)
Serbest bölgeye ya da serbest antrepoya girişiyle sona eren bir
gümrük rejimine tabi tutulması,70
b)
Bir serbest bölge veya serbest antrepoya ithalat vergilerinin geri
ödenmesi veya kaldırılması kararı üzerine konulması,
c)
166. (b) maddesinde belirtildiği şekilde, bir serbest bölgeye ya da
serbest antrepoya ihracat kaydıyla konulması
durumlarında
gümrüğe
sunulması
ve
belirlenen
gümrük
işlemlerinin
gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Gümrük idareleri ayrıca, ihracat vergilerine veya diğer ihracat önlemlerine
tabi eşyaların gümrüğe bildirilmesini talep edebilir. İlgililerin talebi üzerine, serbest
bölge ya da serbest antrepoda bulunan Topluluk eşyası ya da Topluluk dışı
eşyanın statüsünü onaylayan bir belge verilebilmektedir.
Eşyanın serbest bölge ya da serbest antrepoda kalabileceği süre sınırsızdır.
166. (b) maddede belirtilen ihracata bağlı olanaklardan yaralanan ve ortak tarım
politikası kapsamındaki eşya için komite prosedürüne uygun olarak, yani
Komisyon ve üye ülke temsilcilerinden oluşan bir komite kararı ile özel zaman
öngörülebilmektedir.
Topluluk Gümrük Kodunda belirtilen koşullar altında, serbest bölge ve
serbest antrepoda endüstriyel, ticari ve hizmetlere ilişkin her türlü faaliyetlerin
gerçekleştirilmesine izin verilebilir. Bu faaliyetlerin önceden gümrük idaresine
bildirilmesi gerekmektedir. Ancak gümrük idareleri eşyanın niteliği ile ilgili olarak ya
70
Tabi tutulan rejimin gümrüğe sunulma zorunluluğunu ortadan kaldırdığı durumlarda eşya
gümrüğe sunulmaz.
78
da gümrük denetiminin bir gerekliliği olarak buna belli kısıtlama ya da
yasaklamalar getirebilmektedir.
Bir serbest bölge ya da serbest antrepoda bulunan eşya,
a) Serbest dolaşıma giriş rejimi kapsamında ve 178. maddede belirtilen
koşullar altında serbest dolaşıma girebilir,
b) Herhangi bir izne gerek olmaksızın mutat elleçleme işlemlerine tabi
tutulabilir,
c) Dahilde işleme rejimine tabi tutulabilir,
Bununla birlikte, eski Hamburg Serbest Limanı,71 Kanarya Adaları Serbest
Bölgeleri, Azor ve Madeira ve deniz aşırı bölgelerdeki işleme faaliyetleri bu rejimin
öngördüğü ekonomik koşullara tabi tutulmamıştır. Diğer yandan, Hamburg Serbest
Limanıyla ilgili olarak tanınan bu istisnanın, Topluluğun belli bir ekonomik
sektöründeki
rekabet
kurallarını
etkilemesi
durumunda,
Avrupa
Konseyi,
Komisyonun önerisi üzerine nitelikli çoğunlukla Hamburg Serbest Limanı
bölgesindeki
ilgili
ekonomik
faaliyete
ilişkin
olarak
ekonomik
koşulların
uygulanmasına karar verebilmektedir.
d) Gümrük kontrolü altında işleme rejimine tabi tutulabilir,
e) 182. maddeye göre gümrüğe terk edilebilir.
f) İlgilinin, gümrük idarelerince bu yönde karar vermesini sağlayacak gerekli
bilgileri vermesi halinde imha edilebilir.
166. (b) maddede öngörüldüğü üzere ihracata bağlı olanaklardan yararlanan
ve ortak tarım politikası kapsamındaki eşya, 109. (2) maddeye uygun olarak,
yalnızca bu eşyalar için belirlenmiş elleçleme işlemlerine tabi tutulabilir. Bu tür
elleçleme işlemleri için de izne gerek yoktur.
Diğer bölgelerin ayrıcalıkları AT Antlaşmasının 299. Maddesine dayanırken, Hamburg’un
ayrıcalığı Alman Biriliğine katıldığı sırada serbest limanın özel statüsünün garanti altına alınmış
olmasına dayanmaktadır.
71
79
173 ve 174. madde hükümleri uygulanmaksızın Topluluk dışı eşya ve 166.
(b) maddede belirtilen Topluluk eşyası serbest bölge ve serbest antrepolarda
tüketilemez ve kullanılamaz. Serbest bölge ya da serbest antrepoda bulunan
eşyaların depolama, işçilik, işlem ya da alım satım faaliyetlerinde bulunan kişiler
tarafından gümrük idarelerince kabul edilen bir forma uygun olarak envanter
kayıtları tutulur. Eşyaların, ilgili kişiye ait yere konulmasından hemen sonra
envanter kayıtlarına girilmesi gerekmektedir.
Maların serbest bölge içinde bir yerden bir yere aktarılması durumunda, bu
işlemle ilgili belgeler gümrük idaresinin incelemesine hazır bulundurulmalıdır. Bu
aktarma ile bağlantılı malların kısa süreli depolanması da bu işlemin bir parçası
olarak kabul edilmektedir.
B)EŞYANIN SERBEST BÖLGEDEN ÇIKARILMASI
Gümrük mevzuatı ile özel olarak düzenlenmiş olan hükümler saklı kalmak
kaydıyla, serbest bölgeden veya serbest antrepodan çıkan eşya;
-Topluluk gümrük bölgesinden ihraç veya yeniden ihraç edilir ya da,
- Topluluk gümrük bölgesinin diğer bölümüne getirilir.
Eşyanın
Topluluk
eşyası
olması
durumunda,
eşyanın
gümrükçe
onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması amacıyla gümrüğe
sunulmasına ilişkin Topluluk Gümrük Kodunun 48-53. maddeleri arasındaki
hükümler uygulanmamakla birlikte, bölgeyi transit ya da başka bir gümrük rejimine
tabi olmaksızın eşyanın bölgeyi deniz ya da havayoluyla terk etmesi durumu
hariç, eşyanın Topluluk gümrük bölgesinin diğer bölümüne getirilmesi durumunda
eşya ‘Gümrükçe Onaylanmış Bir İşlem veya Kullanıma Tabi Tutulana Kadar
Topluluk Gümrük Bölgesine Getirilen Eşyaya Uygulanan Hükümler’ başlığını
taşıyan Üçüncü Bölüm hükümlerine tabi olur.
80
Topluluk dışı bir eşya için bir gümrük yükümlülüğü doğması ve bu eşyanın
gümrük kıymetinin eşyanın serbest bölge ya da serbest antrepoda bulunduğu
sürece fiilen ödenmiş veya ödenmesi gereken depolama ve muhafaza
masraflarını içeren fiyata dayandığı durumlarda, bu masraflar, fiyattan ayrı olarak
gösterilmesi halinde gümrük kıymetine dahil edilmezler.
Bir serbest bölge ya da serbest antrepo içinde 109. (1) maddede belirtildiği
şekilde, mutat elleçleme işlemlerine tabi tutulan eşyanın ithalat vergilerinin
belirlenmesinde eşyanın dikkate alınacak gümrük kıymeti, miktarı ve niteliği,
beyan sahibinin talebi ve elleçlemenin bu maddenin 3. paragrafına uygun olarak
izin verilmiş bir işlem olması koşuluyla eşyanın 224. maddede belirtilen tarihte söz
konusu elleçlemelere tabi tutulmamış gibi dikkate alınacak gümrük kıymeti, miktarı
ve niteliğidir.
Topluluk dışı eşyanın serbest bölgeye konulması durumunda, eşya
Topluluk dışında gibi kabul edilir. Ancak, bu kural Topluluk eşyası için geçerli
değildir. Diğer bir deyişle, Topluluk eşyası bir serbest bölgeye konulsa bile hala
Topluluk gümrük bölgesinde kabul edilir. Serbest bölgeye getirilmeleriyle Topluluk
eşyası olması statülerini kaybetmezler. Ancak, bu durum eşyanın tekrar Topluluk
gümrük bölgesine getirilmek istenmesi durumunda otomatik olarak Topluluk
eşyası kabul edildikleri anlamına gelmemektedir.72
Eşyanın Topluluk gümrük bölgesinin diğer bölümüne getirilmesi veya geri
getirilmesi ya da bir gümrük rejimine tabi tutulması durumunda eşyanın Topluluk
eşyası ya da Topluluk dışı eşya statüsünde olduğuna ilişkin bir kanıt olarak 170.
maddede belirtilen statü belgesi kullanılabilir. Eşyanın Topluluk eşyası ya da
Topluluk dışı eşya olduğu bu belgeyle ya da başka bir şekilde kanıtlanamıyorsa
eşya;
72
‘Free zones and Free Warehouses’ European Commission-Customs 2007 Management Group
12.06.2003, Brussels s.21
81
-
Ticaret politikasıyla düzenlenen ihracat önlemleri, ihracat lisansı ve
ihracat vergilerinin uygulanması bakımından Topluluk eşyası,
-
Diğer tüm hallerde Topluluk dışı eşya olarak kabul edilmektedir.
II. 2454/93 SAYILI TOPLULUK GÜMRÜK KODUNUN UYGULANMASINA
İLİŞKİN HÜKÜMLERİ İÇEREN YÖNETMELİK 73
A) GENEL İŞLEYİŞ VE MEVZUAT DEĞİŞİKLİKLERİYLE GETİRİLEN YENİ
UYGULAMALAR
2913/92 sayılı Topluluk Gümrük Kodunun uygulama hükümlerini içeren
2454/93 sayılı Komisyon Tüzüğü bugüne kadar bir çok kez değiştirilmiş olup, en
son değişiklik 444/2002 sayılı Komisyon Tüzüğü
74
ile gerçekleştirilmiştir. Topluluk
Gümrük Kodunda gerçekleştirilen reform çerçevesindeki değişiklik ise 444/2002
sayılı Komisyon Tüzüğünden bir önceki değişiklik olan 993/2001 sayılı Komisyon
Tüzüğü75 ile yapılmıştır. 1 Temmuz 2001 tarihinde yürürlüğe giren söz konusu
Tüzük ile amaçlanan, operatörlerin çıkarları doğrultusunda gümrük prosedürlerinin
esneklik ve etkinliğinin artırılması ve aynı zamanda Topluluğun mali çıkarlarının
korunmasını güçlendirmektir. Bu Tüzükle birlikte, ekonomik etkili gümrük
rejimlerine ilişkin kuralların basitleştirilmesi ve modernize edilmesi yanında
serbest bölgelere ilişkin kurallara da bir esneklik getirilmektedir. 76
Serbest bölgeler konusunda yeni bir biçim yaratılmış olmasına rağmen
serbest bölgelerle ilgili maddeler 41’den 16’a indirilmiştir. Madde indirimi reformun
tüm alanlarında görülmekte olup, daha çok rejimlere uygulanan hükümlerin ortak
bir çatı altında toplanması sonucudur. Gümrük Kodu bağlamında, serbest
bölgenin bir gümrük rejimi olarak kabul edilmemesine rağmen II. tip kontrole tabi
73
Official Journal of the European Communities, L 253, 11.10.1993
74
Official Journal of the European Communities, L 68, 12.03.2002
Official Journal of the European Communities, L 141, 28.05.2001
76
‘Reform of the customs procedures with economic impact, end use and free zones’, European
Commision, op.cit., s.1
75
82
serbest bölgelerin düzenlenmesi, büyük oranda gümrük antrepo rejimi üzerine
biçimlendirilen yeni bir rejim eklemektedir
Bu değişiklikle, yatırım ve ticareti cezbeden ‘serbest bölge’ tanımı
korunurken, Gümrük Kodu Uygulama Yönetmeliğinin 313. Maddesinin serbest
bölgelerin esas olarak Topluluk dışı malları içerir öngörüsünün gereksiz bir idari
yük yaratması ve çoğunlukla Topluluk mallarının depolanması için kullanılan
serbest bölgeler sorununa bir çözüm bulmak amacıyla gerçekleştirilmiştir. 77
Mevzuat değişikliğinden önceki durumda serbest bölgelerin çevresinin çit
veya duvarla çevrilmesi zorunlu kılınırken, bu Tüzükle, dış ticaret politikası
gereksinimleri doğrultusunda, bu uygulamaya başvurulmamasına dayanak
sağlanmıştır. Bu sayede, çit veya duvarla çevrili alanın ve serbest bölge çıkış
noktalarının gözetiminden ve kontrol altında tutulmasından kaynaklanan maliyet
kaldırılmıştır. Bunun gerekçesi olarak da, serbest bölgenin çevrili olmasının her
durum için en pratik ve uygun yöntem olmadığı, bazı serbest bölgelerde,
depolanan Topluluk eşyası miktarının Topluluk dışı eşya miktarını aştığı, bu
durumda da eşyanın Topluluk gümrük bölgesi dışında addedilmesinin rejim
kullanıcısı bakımından dezavantajlı hale geldiği öne sürülerek, yeni sistemde
Topluluk dışı eşyanın zaten her daim kontrole tabi olması sağlandığından,
Topluluk eşyasının Topluluk bölgesindeymiş gibi muamele gördüğü ifade
edilmektedir. Ancak, bu uygulamada, farklı statüdeki eşyanın ayırt edilebilmesi
için eşyanın gümrük beyannamesine tabi olması zorunluluğu getirilmektedir.
Topluluk Gümrük Kodunun uygulama hükümlerini ihtiva eden Gümrük Kodu
Uygulama Yönetmeliğinde serbest bölgeler, yine ‘Gümrükçe Onaylanmış Diğer
İşlem
ve
Kullanım
Şekli’
başlığı
altında
799-814.
maddeler
arasında
düzenlenmiştir.
2700/2000 sayılı Konsey ve Parlamento Tüzüğü doğrultusunda, 993/2001
sayılı
Komisyon
Tüzüğü
ile
Gümrük
Kodu
Uygulama
Yönetmeliğinde
gerçekleştirilen reform çerçevesinde, gümrük kontrolü ve gümrük borçlarına ilişkin
77
a.g.e, s.13
83
hükümlerin gümrük antreposu rejimi hükümlerine tabi olacağı türde serbest
bölgelerin tesis edilmesine imkan tanınmış, bu bağlamda, tabi olunan kontrole
bağlı olarak serbest bölge ve serbest antrepolar için ikili bir ayrıma gidilmiştir.
(Madde 799) Buna göre;
a) I. tip kontrole tabi serbest bölgelerde kontrol, esas olarak bir çit/duvara
dayanmaktadır.
b) II. tip kontrole tabi serbest bölgelerde ise, esas olarak gümrük antrepo rejimi
hükümlerine uygun olarak gerçekleştirilen işlemlere dayanmaktadır.
Komisyon Tüzüğünün 800. maddesine göre, üye devlet tarafından
belirlenen gümrük idaresine herhangi bir kişi tarafından, Topluluk gümrük
bölgesinin bir parçası için serbest bölge ya da serbest antrepo kurulması
başvurusu yapılabilmektedir. Ancak, bir serbest bölge içinde bina yapımı için izin
başvurusu yazılı olmak zorundadır. Başvuruda söz konusu binada yapılması
öngörülen faaliyetin belirtilmesi ve gümrük idaresinin izin için değerlendirme
yapmasına imkan verecek diğer bilgilerin verilmesi gerekmektedir.
Üye ülkelerin gümrük idareleri, 799. maddedeki sınıflandırmaya göre
Toplulukta varolan ve faaliyette olan serbest bölgelerini ve 804. maddede belirtilen
başvurunun yapılması için tayin edilen gümrük idarelerini Komisyona bildirmekle
yükümlüdürler. Komisyon da bu bilgileri, Avrupa Toplulukları Resmi Gazetesi’nin C
serisinde yayımlamaktadır.
Operatör tarafından faaliyetlerin gerçekleştirilmesi;
-I. tip kontrole tabi bir serbest bölge için Topluluk Gümrük Kodunun 176.
maddesi,
- II. tip kontrole tabi bir serbest bölge için Topluluk Gümrük Kodunun antrepo
rejimine ilişkin hükümleri kapsayan bölümündeki 105. maddesinde
belirtilen stok kayıtlarının gümrük idaresince onaylanmasına tabidir.
84
Onay, yazılı olarak hazırlanmakta olup, sadece serbest bölge ya da serbest
antrepo konusundaki hükümlerin uygulanmasıyla ilgili gerekli tüm garantileri veren
kişiler için söz konusudur. Envanter kayıtlarının onaylanması başvurusu, yazılı
olarak serbest bölge ya da serbest antreponun bulunduğu üye ülke tarafından
tayin edilen gümrük idaresine yazılı olarak sunulmalıdır. Bu başvurunun,
a) Tutulan ya da tutulması gereken envanter kayıtlarının detaylı tanımını,
b) Bu faaliyetlerle ilgili eşyaların niteliği ve gümrük statüsünü,
c) Mümkün olduğu durumlarda, faaliyetlerin gerçekleştirileceği gümrük
rejimini,
d) Kuralların doğru uygulanması bakımından gümrük idarelerince ihtiyaç
duyulan her türlü bilgiyi,
içermesi gerekmektedir.
Ancak,
söz
konusu
onayın
alınması
otomatik
bir
şekilde
gerçekleşmemektedir. Gümrük İdaresi tarafından kurallara ilişkin yeterli garantinin
sağlanamadığının düşünülmesi durumunda onayın reddedilebilmesi mümkünüdür.
Bu red cevabı genellikle ilgili kişinin daha önceki uygun olmayan davranışları
nedeniyle şüphe duyulmasıyla bağlantılı olmaktadır.
B) I. TİP KONTROLE TABİ SERBEST BÖLGELERİN İŞLEYİŞİ
Bölge dışındaki gümrük idaresinin denetimini kolaylaştırmak ve eşyaların
yasadışı yollarla bölgeden çıkarılmasını engellemek amacıyla serbest bölge
çit/duvarla çevrilmektedir. Bu durum, serbest antrepo için de geçerlidir. Çit/duvarın
hemen devamındaki alan gümrük idarelerince gerçekleştirilecek denetimlerin
uygunluğuna izin verecek şekilde olmalıdır.
Serbest bölge ve serbest antrepolarda tutulması gereken envanter kayıtları
özellikle,
85
a) Eşyanın miktarını ve normal ticari tanımını, marka ayrıntılarını, ayırt edici
numaralarını, paketlerin tür ve sayısını ve ilgili olduğu durumlarda,
konteynerlerin ayırt edici işaretlerini,
b) Eşyaların her zaman için gözlemlenebilmesini sağlayan özellikle yerleri,
serbest bölge ya da serbest antrepoda depolanmalarının ardından tabi
olacakları gümrükçe onaylanmış işlem veya kullanım veya Topluluk
gümrük bölgesi tekrar girişi ile ilgili bilgileri,
c) Eşyaların giriş ve çıkışlarında kullanılan taşıma belgesinin referans bilgileri,
d) Gümrük statüsünün göstergesi ve ilgili olduğu durumlarda bu statüyü
onaylayan belgenin referans bilgileri
e) Mutat elleçleme işlemlerinin ayrıntıları,
f) Serbest dolaşıma giriş veya geçici ithalat durumunda, ithalat vergileri veya
ticaret politikası önlemlerine tabi olmayan ve kullanımı ya da varış
noktasının kontrol edilmesi gereken eşyalarla ilgili ayrıntıları,
içermelidir.
Serbest bölge ya da serbest antreponun kontrol veya denetimini
etkilemediği durumlarda gümrük idareleri yukarıda belirtilen bilgilerden bazılarını
istemeyebilir. Kayıtların bir gümrük rejimi amacıyla tutulmasının gerekli olduğu
durumlarda, bu kayıtlarda bulunan bilgilerin ayrıca envanter kayıtlarında yer
almasına gerek yoktur.
Serbest bölge ya da serbest antrepodaki envanter kayıtlarına giriş
yapılarak, serbest bölge ya da serbest antrepoda herhangi bir değişime
uğramamış durumdaki eşya, işlenmiş ürün ya da eş değer ürünler bakımından
dahilde işleme ya da gümrük kontrolü altında işleme rejimi gerçekleştirilebilir. Bu
tür bir girişin ayrıntılı bilgileri, dahilde işleme ya da hariçte işleme rejimi için tutulan
kayıtlara geçirilmelidir.
86
Toplulukta uygulanan ticaret politikası önlemleri, bir serbest bölge ya da
serbest antrepoda bulunan Topluluk dışı mala ancak bu önlemlerin eşyanın
Topluluk gümrük
bölgesine girişinde uygulanmasının öngörüldüğü durumlarda
uygulanmaktadır.
Gümrük
yükümlülüğünün
belirlenmesine
ilişkin
unsurların
eşyanın
Yönetmeliğin 72 No’lu ekinde belirtilen mutat elleçleme işlemlerine tabi
tutulmasından önceki haline uygulanabilir olduğu durumlarda, INF 8 Bilgi Formu
düzenlenebilmektedir.
Yükleme yapılmamış veya sadece aktarması yapılmış Topluluk dışı eşyanın
yeniden ihracı durumunda, Topluluk Gümrük Kodunun 182 (3). Maddesinde
öngörülen bildirime gerek yoktur.
Gümrük idaresinin, Topluluk Gümrük Kodunun 170. (4) maddesine
dayanarak, Topluluk eşyası ya da Topluluk dışı eşyanın statüsünü onayladığı
durumlarda, 109 No’lu ekte yer alan model ve hükümlere uygun bir form (EK-5)
kullanılması gerekmektedir. Dahilde işleme ve gümrük kontrolü altında işleme
rejiminin uygulanması da dahil, Topluluk dışı eşyanın Topluluk Gümrük Kodunun
173. (a) maddesine göre serbest dolaşıma sokulduğu durumlarda operatörün bu
malların Topluluk statüsünü bu formla belgelendirmesi gerekmektedir.
C) II. TİP KONTROLE TABİ SERBEST BÖLGELERİN İŞLEYİŞİ
814. madde ve Birinci Bölüme ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla,
gümrük antrepo rejimine ilişkin hükümler II. tip kontrole tabi serbest bölgelere da
uygulanmaktadır.
78
Etrafının I. Tip Kontrole Tabi serbest bölgeler gibi çit ya da
İngiltere ve İrlanda’da bulunan serbest bölgelerde, Topluluğa dahil olmalarından önceki
dönemlerden itibaren bu tür bir uygulama söz konusu olduğundan, Topluluğa katılmaları sırasında
serbest bölgelerin mevcut statüleri korunmuştur.
78
87
duvarla çevrilmesine gerek bulunmamakla birlikte, coğrafi olarak sınırlarının
belirlenmesi gerekmektedir.
Her iki tip serbest bölgede de binaların yapımı ve değişimi izne tabidir. Aynı
şekilde, her iki yöntemde de stok kayıt formlarının onayı gerekmektedir. II tip
kontrole tabi serbest bölgenin ayırt edici özelliği, kayıt tutuma zorunluluğunun
Topluluk
mallarından
(ihracat
geri
ödemelerine
tabi
mallar
hariç)
ayrı
depolandıkları sürece, sadece Topluluk dışı mallar için uygulanmasıdır.
Yerel gümrükleme işlemleriyle, serbest bölgeye konulan ve yüklenmemiş ya
da sadece aktarması yapılmış Topluluk dışı eşyanın daha sonra aynı prosedürü
kullanarak yeniden ihraç edilmesi durumunda, gümrük idareleri, operatörü bu
eşyanın
her
giriş
ve
çıkışı
için
yetkili
gümrük
idaresini
bilgilendirme
zorunluluğundan muaf tutabilmektedir. Eşyanın aktarılmasına bağlı olarak
gerçekleştirilen kısa süreli depolama da bu aktarmanın bir parçası olarak kabul
edilir.
II Tip Kontrole tabi serbest bölgelerde malların düzenlemelere tabi
tutulması bir gümrük beyannamesi aracılığıyla olmaktadır. Hem normal hem
basitleştirilmiş usul ya da bilgisayarlı prosedür kullanılabilir. Bölgeye ya da binaya
girişin malların düzenlemeye tabi tutulması için yeterli kabul edildiği I. tip kontrole
tabi serbest bölgeler ve serbest antrepolarla karşılaştırıldığında, bu formalite bir
yük olarak düşünülebilir. Bununla birlikte, depolanan birçok malın Topluluk malı
statüsüne sahip olduğu bir serbest bölgede, Topluluk mallarının girişinde
uygulanması gereken herhangi bir formalitenin bulunmaması (ihracat geri
ödemesinin önceden yapıldığı durumlar hariç) nedeniyle bu beyanname talebi bir
avantaja dönüşmektedir. Aynı zamanda, bölgeyi terk ettiklerinde statülerinin
kanıtlanması gereği yoktur. Topluluk dışı malların ( ve ihracat geri ödemesine tabi
mallar) depolandığı durumlarda, I. tip kontrole tabi serbest bölgeler ve serbest
antrepolar daha avantajlıdır: Mallar bölgeye ya da binaya girişleriyle düzenlemeye
tabi tutulmuş olurlar. Topluluk dışı malların bir üçüncü ülkeden doğrudan deniz ya
88
da hava yoluyla ya da serbest bölgenin bir kara sınırıyla bitişik olması durumunda
karayoluyla geldiğinde herhangi bir formalite gerekmemektedir.
Topluluk Gümrük Kodu ve Uygulama Yönetmeliği çerçevesinde, anılan
serbest bölge çeşitlerinin işleyişine ilişkin hükümlerde saptanan farklılıklar aşağıda
belirtilmeye çalışılmıştır;
I. Tip Kontrol
II Tip Kontrol
1. Topluluk Dışı Malların Girişindeki Formaliteler
Malların doğrudan deniz ya da hava yoluyla ya da Malların gümrüğe sunulması ve bir özet
serbest bölgenin kara sınırına bitişik olması koşuluyla beyan verilmesi; Maların Topluluk gümrük
kara yoluyla gelmesi durumunda gümrüğe sunulması bölgesine girişinden hemen ardından serbest
ya da
özet
bir
beyan verilmesi zorunluluğunu bölge hükümleri altına konması durumunda
bulunmaması (Topluluk Gümrük Kodu Madde 38-47) özet
beyan
istenmeyebilir.
ve
gümrüğe
(Topluluk
sunma
Gümrük
Kodu
Madde 38-47)
Malların gümrükçe onaylanmış bir işlem ya da Malların ivedilikle serbest bölge hükümleri
kullanıma tabi tutulma zorunluluğunun bulunmaması; altına alınmaması durumunda, 20 gün –deniz
serbest bölgeye getirilmesinin bir sonucu olarak mallar yoluyla
gelmesi
serbest bölge düzenlemelerine dahil olur. (Topluluk gümrükçe
Gümrük Kodu Madde 166)
durumunda
onaylanmış
bir
45-
işlem
içinde
ya
da
kullanıma (serbest bölge düzenlemeleri gibi)
tabi tutulmaları gerekmektedir.
Teminat hazırlanmasının gerekmemesi
Teminat
talep
edilebilmektedir.
(Topluluk
Gümrük Kodu Madde 88, 104)
2. Topluluk mallarının serbest bölgelere girişinde ve Topluluk gümrük bölgesinin diğer bölümüne
geçişindeki formaliteler
89
Girişte herhangi bir formaliteye tabi tutulmamakta, Giriş ve çıkışlarda herhangi bir formalite
ancak malların, Topluluk dışı mal olarak kabul bulunmaması; Topluluk gümrük bölgesindeki
edilmemesi için Topluluk statüsünün onaylanması
malın Topluluk malı olduğu genel öngörüsü
uygulanmaktadır.
Topluluk gümrük bölgesinin diğer bölümüne geçişte, İhracat geri ödemelerine tabi olan mallar rejim
malların
Topluluk
gümrük
bölgesine
girişinde altına alınmalı ve ortak depolamaya izin
uygulanan kurallar geçerlidir. (Topluluk Gümrük Kodu verilmelidir. (Topluluk Gümrük Kodu Madde
37-47, 177, 179, 180 )
106)
3. İzin İçin Gerekli Olan Hususlar
Serbest bölgelerde normal elleçleme işlemlerini içeren Düzenlemelerden
depolama herhangi bir izin gerektirmemektedir. Fakat, elleçleme
yararlanılması,
faaliyetleri,
antrepo
normal
ve
ortak
stok kayıt formu onaylanmalıdır; ekonomik etkili bir depolama izne tabidir. Stok kayıt formunun da
gümrük rejimi ve nihai kullanım düzenlemelerinin onaylanması
gerekmektedir.
(Topluluk
kullanımında izin gerekmektedir. (Topluluk Gümrük Gümrük Kodu Madde 85, 100, 105, 106, 109,
Kodu Madde 173, 176)
168a)
4. Depolanan Mallara İlişkin Formaliteler
Hem Topluluk malları hem de Topluluk dışı malların Topluluk
dışı
stok kayıtlarına girilmesi gerekmektedir; istisnası: hükümleri
Malların
kısa
süreli
depolanması
(Topluluk Gümrük Kodu Madde 176 )
ve
mallar
altına
nakliyesi ödemesinden
ve
konan
girilmesi
depolama
izne
bölge
ihracat
geri
malların
stok
gerekmektedir;
ortak
yararlanan
kayıtlarına
serbest
tabidir
ve
kayıt
altında
tutulmalıdır.
5. Topluluk Dışı Malların Topluluk Gümrük Bölgesinden Çıkışındaki Formaliteler
Re-eksport ön bildirimi; istisna: malların kısa süreli Muhtemel ön bildirimli yerel gümrükleme
depolanması ve nakliyesi (Topluluk Gümrük Kodu prosedürü altında re-eksport beyanı; bildirim
Madde 182 )
malların
kısa
nakliyesinde
süreli
depolanması
istenmeyebilir.
ve
(Topluluk
Gümrük Kodu Madde 182 )
90
III.
GÜMRÜK
REJİMLERİNİN
BASİTLEŞTİRİLMESİ
VE
AHENKLEŞTİRİLMESİNE İLİŞKİN ULUSLARARASI SÖZLEŞME (KYOTO
SÖZLEŞMESİ)
Dünya
Gümrük
Örgütü
(DGÖ)
bünyesindeki
‘Gümrük
Rejimlerinin
Basitleştirilmesi ve Ahenkleştirilmesine İlişkin Uluslararası Sözleşme (Kyoto
Sözleşmesi) 18 Mayıs 1973 tarihinde Kyoto’da imzalanmış ve yasal prosedürün
tamamlanmasından sonra 25 Eylül 1974 tarihinde yürürlüğe girmiştir.79Akit
Tarafların Sözleşme eklerine çok sayıda rezerv koymalarından ötürü, 31 Ek’ten
yalnızca 27’si yürürlüğe girebilmiş, yürürlüğe giren Eklere de madde bazında
rezerv
konulmasından
ötürü
Sözleşme
uygulanamaz
hale
gelmiştir.
Bu
doğrultuda, DGÖ bünyesinde Revize Kyoto Sözleşmesinin hazırlanmasına yönelik
1995-1999
yılları
arasındaki
çalışmalar
sonucu,
‘Gümrük
Rejimlerinin
Basitleştirilmesi ve Ahenkleştirilmesine İlişkin Uluslararası Sözleşme (Kyoto
Sözleşmesi) ve Eklerinin yerine geçmek üzere hazırlanan Değişiklik Protokolü 26
Haziran 1999 tarihinde Akit Tarafların imzasına sunulmuştur. 80
24 Mart 2001 tarih ve 24352 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
‘Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı’nın
‘Gümrük Birliği’ Bölümü içerisinde ‘‘Gümrük Rejimlerinin Basitleştirilmesi ve
Ahenkleştirilmesine
İlişkin
Uluslararası
Sözleşmenin
(Kyoto
Sözleşmesi)
üstlenilmesi kısa dönem önceliklerimiz arasında yer almaktadır. Hali hazırda
yürürlükte olan Topluluk müktesebatı içerisinde Revize Kyoto Sözleşmesi
bulunmadığından Ulusal Program’da 1974 tarihli Sözleşme yer almakla birlikte,
79
Türkiye’nin Sözleşmeye taraf olması ise 27 Eylül 1994 tarih ve 4035 sayılı Kanunla uygun
bulunmuş olup, Kyoto Sözleşmesi ile bu Sözleşmenin A.1, A.2, A.3, B1, E.3 ve F.5 sayılı Eklerine
ihtirazi kayıtlar ile katılınması, Bakanlar Kurulu tarafından 23.01.1995 tarihinde kararlaştırılmıştır.
Bu çerçevede, Sözleşme ve Ekleri 22 Nisan 1995 tarih ve 22266 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanmıştır.
80
Anılan Protokol uyarınca, 61 Taraf Ülkenin 40’ının Değişiklik Protokolünü kabulünden sonra
Revize Sözleşmenin yürürlüğe girmesi mümkün olacaktır.
91
yakın gelecekte yürürlükten kalkacak olan 1974 tarihli Sözleşme yerine Revize
Kyoto Sözleşmesine taraf olunması gerekmektedir.
Diğer taraftan, Topluluğun Revize Kyoto Sözleşmesi’ne taraf olmak üzere
DGÖ Sekreteryasına yetki belgesini tevdi etmek ve Özel Ekleri hariç,
Sözleşmenin Değişiklik Protokolü, Ana Metin ve Genel Ek’ini kabul etmek üzere
17.03.2003 tarihli Konsey Kararı 03.04.2003 tarihli Avrupa Topluluğu Resmi
Gazetesinde yayımlanmıştır.
81
Bu çerçevede, Türkiye’nin söz konusu Revize
Sözleşmeye taraf olması amacıyla onay işlemlerine ilişkin çalışmalar Mayıs 2003
başlatılmıştır.
Sözleşmenin Revize hali, serbest bölgelere ilişkin hükümlere Özel Ek/D
Bölüm 2’de yer vermekle birlikte, mümkün olduğu ölçüde Genel Ek hükümlerinin
de uygulanabileceğini belirtmektedir. Henüz Topluluk tarafından kabul edilmesi
öngörülmemiş olan bu bölümde, serbest bölgeler, Sözleşmeci tarafın ülkesinin bir
parçası olarak kabul edilmekle birlikte, bölgeye getirilen malların genel olarak
ithalat vergi ve harçları bakımında gümrük bölgesi dışında kabul edildiği yerler
olarak tanımlanmaktadır. Serbest bölgelerin oluşturulması, bu tür bölgelere kabul
edilecek malların türü ve malların tabi tutulacağı işlemlere ilişkin hususların ise
ulusal mevzuat ile belirleneceği ifade edilmektedir.
Söz konusu Sözleşme’de Topluluk Gümrük Koduyla uyumlu olarak, gümrük
idarelerine serbest bölgelerin düzeni, inşası ve uygunluğuyla ilgili hususları içeren
gümrük kontrolleri için düzenleme yapma yetkisi verilmektedir. Aynı şekilde,
gümrük idarelerinin her zaman için serbest bölgede depolanan malı kontrol etme
hakkına sahip olduğu belirtilmekte ve sadece yurtdışından getirilen malların değil,
Sözleşmeci tarafların gümrük bölgesinden getirilen malların da serbest bölgeye
kabulüne imkan tanımakla birlikte, bu hususu izne tabi tutmaktadır.
Diğer malları etkileyebilecek bir tehlike yaratan veya özel tesisat gerektiren
malların sadece bu tür malları almak üzere belirlenen serbest bölgelere konulması
tavsiye edilmektedir.
81
Official Journal of the European Union, L 86, 03.04.2003
92
Ayrıca, yine Topluluk mevzuatına benzer bir şekilde, bir serbest bölgeye
konulmasıyla, ihracat geri ödemesinden faydalanacak ve ithalat vergilerinden
muaf tutulmaya hak kazanacak mallar, bu tür geri ödeme ve muafiyetten serbest
bölgeye konulmalarıyla yararlanabilmektedirler.
Mala eşlik eden belgeler üzerinden bilgi edinilmesinin mümkün olduğu
durumlarda, yurtdışından doğrudan bir serbest bölgeye getirilecek mallar
bakımından bir beyanname zorunluluğu olmaması ve malların serbest bölgeye
kabulü sırasından gümrük idaresinin teminat talebinde bulunmaması tavsiye
edilmektedir. Bir serbest bölgedeki malların, yükün boşaltılması, paketlerin
gruplandırılması, tasnif edilmesi, sınıflandırılması ve yeniden paketlenmesi gibi
taşıma için hazırlık yapılması veya satılabilirliğinin artırılması amacıyla mutat
elleçleme ve korunmalar için gerekli işlemlerin yapılmasına izin vermekte, yetkili
idarenin bir serbest bölgede, işleme veya üretim faaliyetlerine izin verdiği
durumlarda, mallara uygulanabilen bu üretim faaliyetleri veya işlemlerin tüm
serbest bölgede uygulanabilen bir mevzuatta ya da bu faaliyetleri yürüten
teşebbüslere verilen yetkide genel çerçevede ve/veya detaylı olarak belirlenmesini
ve ulusal mevzuatın serbest bölge içinde tüketilecek malların gümrük vergi ve
harçlarına tabi olmayacağı her bir durumu sayarak, bundan yararlanılması için
yapılması gerekenleri ortaya koymasını öngörmektedir.
Serbest bölgeye kabul edilen malların mülkiyetinin devrine izin verilmesi
gerektiği ve malların serbest bölgede kalış süreleriyle ilgili olarak da sadece
istisnai durumlar için bir zaman sınırı konulabileceği belirtilmiştir.
Serbest bölgeye konulan ya da serbest bölgede üretilen malların tamamen
ya da kısmen, her bir durum için uygulanabilen formaliteler ve koşullara uygun
olarak bir gümrük rejimi altında diğer bir yere veya serbest bölgeye
götürülebileceği; malların serbest bölgeden çıkarılmasıyla ilgili olarak gerekli olan
tek bildirimin, normalde eşyanın bir gümrük rejimine tabi tutulması durumunda
gerekli olan gümrük beyanı olduğu ifade edilmiştir. Eşyanın serbest bölgeden
doğrudan yurtdışına çıkarılmasıyla ilgili olarak da, gümrük idaresine bir belge
93
sunulması gerektiğinde, gümrük idaresinin eşyaya eşlik eden belgelerde yer alan
bilgilerden daha fazlasını talep etmemesi tavsiye edilmiştir.
Serbest bölgeden çıkarılarak iç kullanıma sokulabilecek eşyanın miktarı ve
kıymetinin ve de ithalat vergi ve harçları veya duruma göre uygulanabilecek dahili
vergi ve harç oranlarının
belirlenmesinde dikkate alınacak hususların ulusal
mevzuatla zamanında belirlenmesi; ayrıca, ulusal mevzuatın, bir serbest bölgede
üretildikten ya da işlem gördükten sonra iç kullanıma sokulabilecek mallar
üzerinde uygulanabilen ithalat vergi ve harç oranlarını ya da duruma göre
uygulanabilecek dahili vergi ve harç oranlarını belirlemesi gerektiği belirtilmiştir.
Yukarıda da belirtildiği üzere Topluluk tarafından henüz Sözleşmenin Özel
Eklerinin kabul edilmesi öngörülmediğinden, Toplulukla ortak hareket edilmesi ve
mevzuat uyum bakımından Türkiye’nin de Özel Ekte yer alan serbest bölge
hükümlerini üstlenmesi kısa vadede zorunluluk arz etmemektedir.
IV. AVRUPA BİRLİĞİ UYGULAMALARI
AB üyesi ülkelerde faaliyet göstermekte olan serbest bölgeler ve bu
bölgelere ilişkin yetkili gümrük idareleri, Topluluk Resmi Gazetesinin C serisinde
düzenli olarak yayımlanmaktadır.
82
Bugün itibarıyla Toplulukta 31 serbest bölge
bulunmakta olup, bu bölgelerin sayıca en fazla olduğu ilk üç ülke sırasıyla
Almanya, İngiltere ve İspanya’dır. Yukarıda anlatılan Topluluk mevzuatı
çerçevesinde bu mevzuatın oluşumundan daha eskiye dayanmakta olan İrlanda
ve İngiltere’deki uygulamaların anlatılmasıyla reform çerçevesinde geliştirilen II.
Tip Kontrole Tabi serbest bölgelerin işleyişinin açıklanması amaçlanmıştır. Özel
uygulamaların söz konusu olduğu bölgeler ise I. Tip Kontrole tabi serbest
bölgelerdir.
82
Topluluktaki serbest bölgeler ve yetkili gümrük idarelerini gösteren 2002/C 50/05 sayılı
Komisyon Bildirimi için Bkz. Ek- 6
94
A) AVRUPA BİRLİĞİ’NDE SERBEST BÖLGE ÖRNEKLERİ
1) İrlanda Örneği
Serbest antrepo bulunmayan İrlanda’da bugün itibarıyla bir serbest liman
(Ringaskiddy Free Port) ve bir serbest bölge (Shannon Free Zone) bulunmaktadır.
İrlanda, serbest bölgeler aracılığıyla tarımsal ekonomiden teknoloji ağırlıklı
ekonomiye dönüşüme ve ihracat yönlü modern ihracat işleme bölgesine iyi bir
örnek teşkil etmektedir. İlk ihracat işleme merkezi 1959 yılında Shannon
Uluslararası Havaalanında
kurulmuştur. Jet uçaklarından önceki dönemlerde
transatlantik uçuşlarda uçakların yakıt için durdukları yer olan Shannon Havaalanı
dünyadaki ilk uluslararası havaalanlarından biri olup, bu trafikle artan büyüme
sayesinde havaalanı çevresinde satışa yönelik faaliyetler gelişmiştir. Bu
bağlamda,
dünyada
ilk
gerçek
free-shop
örneği
anılan
havaalanında
gerçekleştirilmiştir.
Ancak, havacılık sektöründeki gelişmeler sonucu, uçakların Shannon
Havaalanında durmasına gerek kalmayınca, bölge bu trafiğin devamına yönelik
olarak yenilikçi yöntemlere yönelmiştir. Aynı yıl İrlanda hükümeti uluslararası
havaalanını bölgede üretim faaliyetlerinin oluşturulması için yabancı firmalara belli
teşvikler sağlayarak bölgeyi bir ihracat işleme merkezine dönüştürmüştür.83
İrlanda hükümeti tarafından 1958 yılında hazırlanan ekonomik büyüme planında
sanayi üretiminin artırılması öncelik kazanmıştır. Ülke iç pazarı küçük olduğundan,
kurulacak sanayilerin ihracata yönelmesi öngörülmüştür. Sanayileşme için de
ülkeye yabancı sermayenin çekilmesine önem verilmiştir. İrlanda’da bölgeler arası
eşitsiz gelişme olduğu ve tüm gelişmenin Dublin etrafında toplanma eğilimi
bulunduğu için sanayi bölgeleri, gelişmesi istenilen geri kalan bölgelerden
seçilmiştir. Bu amaçla, Shannon bölgesindeki havaalanında jetler için bir pist inşa
edilmiş, aynı yıl çıkarılan yasayla, serbest gümrük alanı niteliğine sahip
havaalanında firmaların ve sanayiinin yerleşmesine olanak vererek, bu alan bir
serbest üretim bölgesine dönüştürülmüştür. Ayrıca, burada yer alacak firmalara
teşvikler sağlanmıştır. 1959 yılında ise bu üretim bölgesini gerçekleştirmek için
83
Çarıkçı, op.cit., s.9
95
‘Shannon Free Airport Development Company’ bir kamu firması olarak
kurulmuştur. 84
Shannon serbest bölgesi, üretim ve uluslararası hizmet sektöründe çok
geniş bir alanda hizmet veren 126 şirketiyle hala Shannon bölgesinin temel
yatırım merkezidir.
85
Elektronik, mühendislik, tıbbi malzemeler, finansal hizmetler
ve havacılık sektöründeki firmaların faaliyet gösterdiği bölge, uydu bağlantıları ve
veri tabanlarını da içeren gelişmiş bir telekomünikasyon ağına sahiptir.
Shannon serbest bölgesi, her zaman için havacılık sektöründe güçlü bir
geleneğe sahip olmuştur. Bu durum yeni kurulmakta olan havacılık endüstrileri
için yaratılan büyük bir merkez olan ‘Shannon Dünya Havacılık Parkı’ ile yeni bir
anlam kazanmıştır.
Shannon Serbest Bölgesi de Topluluktaki diğer serbest bölgeler gibi
Topluluk Gümrük Kodu ve Uygulama Yönetmeliği hükümlerine tabidir. Bölgede
ticaret ya da üretim gerçekleştirilmesi amacıyla lisans başvurusu Kuruluş, Ticaret
ve İstihdam Departmanına veya Deniz ve Doğal Kaynaklar Departmanına
yapılmaktadır. Ayrıca, dahilde işleme, gümrük kontrolü altında işleme rejimi gibi
rejimler çerçevesinde üretim ya da işleme yapılacağı durumlarda, Gümrük
İdaresinden izin alınması gerekmektedir. Topluluk dışı eşyalar, muhafaza,
görünüşünün iyileştirilmesi, satışa hazır hale getirilmesi gibi elleçleme işlemlerini
de kapsayan belli
işlemelere tabi tutulabilmektedirler. Ancak, Ortak Tarım
Politikası kapsamındaki Topluluk eşyası yalnızca mutat elleçleme işlemelerine
tabi tutulabilmektedir.
Topluluk mevzuatına uygun olarak, serbest bölgede bulunan üçüncü ülke
eşyası, burada bulunduğu sürece gümrük vergisine ve serbest dolaşıma bağlı
ticaret politikası önlemlerine tabi olmamakla birlikte, Topluluk gümrük bölgesine
girişine bağlı ticaret politikası önlemlerine tabi olmaktadır. Topluluk mevzuatının
84
İlhan Tekeli ve Selim İlkin, Dünyada ve Türkiye’de Serbest Üretim Bölgelerin Doğuşu ve
Dönüşümü, Ankara, Yurt Yayınları, 1987, s.55
85
http://www.clarechampion.ie/02/jan/cc20020118/ge_fz.shtml
96
bu yöndeki kurallarına ilave olarak ulusal mevzuatta da bunu destekleyici
hükümler yer almaktadır.
86
Yine Topluluk mevzuatına uygun olarak Ortak Tarım
Politikasına ilişkin eşyalar dışındaki eşyaların serbest bölgede kalma sürelerine
ilişkin bir sınırlama getirilmemiştir. Ayrıca, bölge içinde gerçekleştirilecek bina
yapımı için kullanım amacını ve de gerekli değerlendirmenin yapılmasına imkan
sağlayacak diğer bilgileri içeren yazılı bir başvuruya bağlı olarak Gümrük
İdaresinin izni gerekmektedir. Söz konusu prosedür mevcut bir binanın değişimi
için de geçerlidir. Bu tür başvuruların tümü Shannon Free Airport Development
Company aracılığıyla Gümrük İdaresine yapılmaktadır.
Buna benzer şekilde, bölgede gerçekleştirilecek her türlü endüstriyel, ticari
ya da hizmetle ilgili faaliyet için ön izin alınması gerekmektedir. Bu amaçla
yapılacak başvuru Kuruluş, Ticaret ve İstihdam Departmanına yapılmaktadır.
Anılan Departman tarafından başvuruya ilişkin taslak faaliyet ruhsatı87 her
durumda Shannon Serbest Bölgesindeki İdari Ofise gönderilmek durumundadır.
Gümrükle ilgili gerekliliklere ilişkin bir programın ise taslak faaliyet içinde yer
alması, İdari Ofisin de belirtilen şartların Topluluk Gümrük Kodundaki ilgili kuralları
kapsadığından emin olması zorunludur. Faaliyet ruhsatının Kuruluş, Ticaret ve
İstihdam Departmanınca hazırlanmasının ardından faaliyete başlanmadan önce
Gümrük İdaresine bildirimde bulunulması gerekmektedir. Ruhsat kapsamında
gerçekleştirilecek faaliyetin depolama, işçilik ve işleme ile alım ya da satımı
içermesi durumunda söz konusu bildirime, stok kayıtları onayı için başvuru
forumunun da dahil olması zorunluluğu vardır.
Eşyanın yurtdışına gönderilmek üzere uçağa yüklenecek olması veya
serbest bölge varışlı olması dışında, yüklenmemiş durumda olan paketlerin
onaylanmış transit bölümüne konulması gerekmektedir. Yerel taşıma şirketleriyle
anlaşma sonucu, Shannon serbest bölgesinde bulunan ruhsat sahibi bir operatöre
gönderilecek ve ülkeye bu bölgeden girecek eşyanın havaalanındaki bir transit
bölümüne gönderilerek, Tek İdari Belgenin doldurulması zorunludur. Daha sonra
bu eşyalar, bu bölümden alınarak Tek İdari Belgenin ya da eşyanın
86
87
Free Zone Instructions 2001, C&E, Dublin, January 2001s.2-2.
İrlanda’da kullanılmakta olan Faaliyet Ruhsatı için bkz. EK-7
97
tanımlanabilmesini sağlayacak yeterli bilgiler içeren bir taşıma belgesinin Gümrük
İdaresine sunulmasıyla operatörün serbest bölge içindeki binasına ya da
basitleştirilmiş transit prosedürü çerçevesinde, serbest bölge içinde veya dışında
bulunan İzinli Gelen Eşya Alanına getirilmektedir.
Varış noktası Shannon Serbest Bölgesindeki bir operatör olan eşyanın
ülkeye başka bir yerden girmesi durumunda, varış yerinin Shannon Serbest
bölgesi olduğunu belirten bir Transit beyannamesi eşliğinde gelmesi durumunda,
ithalat bölümünden alınarak, başka bir işleme gerek olmaksızın bölgedeki bir
geçici depolama bölümüne konulur.
Bir transit belgesi eşliğinde gelmeyerek, Shannon serbest bölgesi yerine
ülkeye ithalat bölümünden giriş yapan ve varış yeri serbest bölgedeki bir operatör
olan eşya ise, serbest bölge içindeki bir geçici depolama yerine ya da ruhsat
sahibi operatörün serbest bölge içindeki yerine götürülür.
Ayrıca,
Gümrük
İdaresi
tarafından
bu
bölgeler
içinde
denetimler
gerçekleştirilebilmekte olup, ulusal mevzuat resmi görevlilere serbest bölge
sınırları içinde olsun olmasın ithalat ve ihracat kısıtlama veya yasağına tabi ya da
şüpheli eşyalara ilişkin olarak kişilerin aranması yetkisi vermektedir. Uçak, gemi
vb araçlara ilişkin olarak da, serbest bölge sınırları içinde bir arama ve serbest
bölgenin 20 mil kadar çevresindeki araçların durdurularak aranması yetkisi
verilmiştir. Bölge içindeki bir binanın aranması için bir arama yetkisi gerekli
değildir. Yine de bu tür bir aramanın güçlü bir şüpheye dayanması gerekmektedir.
Bununla birlikte, hassas ve önemli boyutta rutin olmayan bir arama operasyonu
için izin alınması zorunludur. Bu çerçevede, bölgelerin giriş ve çıkış noktalarının
belirlenmesi ve bölgeye giriş için Gümrük İdaresinin izni gerekmektedir. 88
Serbest bölgedeki eşyaya yönelik olarak alım-satımı, işçilik ve işleme
faaliyetleri veya depolamayı içeren bir faaliyete başlanmadan önce operatör
tarafından, Gümrük İdaresince eşyanın tanımlanabilmesi ve hareketlerinin
izlenebilmesini sağlayacak türde stok kayıtları için Gümrük İdaresinin onayının
88
a.g.e, s.9
98
alınması gerekmektedir. Söz konusu onay için yapılan başvurunun yazılı olması
ve gerçekleştirilmesi gereken faaliyeti belirtmesi ve kullanılacak eşyanın niteliği ve
statüsü, faaliyetin gerçekleştirileceği gümrük rejimleri türünde detaylı bilgiyi de
içermesi söz konusudur. Stok kayıtlarının istenilen şartları yerine getirmesi,
serbest bölge hükümlerinin doğru bir şekilde uygulanmasına mümkün olduğu
ölçüde imkan vermesi ve faaliyet ruhsatının gerekliliklerini sağlaması durumunda
Yüksek İdare Ofisi tarafından stok kayıt başvurusunun yazılı onayı hazırlanır. Söz
konusu başvurunun ve ilgili dokümanların en az 3 yıl boyunca muhafaza edilmesi
gerekmektedir.
Eşyanın, operatörün serbest bölgedeki yerine getirilmesinin ardından en
kısa zaman içinde stok kayıtlarına giriş yapılması zorunludur. Tek İdari Belge
sunulması gerektiği durumlarda ise eşyanın 24 saat içinde stok kayıtlarına
geçirilmesi gerekmektedir. Söz konusu kayıtların koşullara uygunluğunun
saptanması amacıyla, sık olmamakla birlikte kontroller gerçekleştirilebilmektedir.
Serbest bölgede kaldığı süre boyunca Topluluk dışı eşya, serbest dolaşıma
sokulabilir, izne gerek olmaksızın mutat elleçleme işlemlerine tabi tutulabilir,
dahilde işleme rejimi, gümrük kontrolü altında işleme rejimi altına konulabilir,
geçici ithalat rejimine tabi tutulabilir, kamuya terk edilebilir ya da Gümrük
İdaresinin denetiminde imha edilebilir.
Kıymet bakımından, Topluluktaki düzenlemeye paralel olarak, eşyanın
depolanması ve muhafaza edilmesine ilişkin maliyetin, fatura üzerinde ayrı olarak
gösterilebilmesi durumunda
eşyanın kıymetine eklenmesi zorunluluğu yoktur.
Ayrıca, mutat elleçleme işlemlerine tabi tutulan eşyanın gümrük vergilerinin
hesaplanmasında, söz konusu eşyanın dikkate alınacak niteliği, gümrük kıymeti
ve miktarı için, beyan sahibinin talebi üzerine bu eşyanın elleçleme işlemlerine
tabi tutulmadan önceki hali dikkate alınır. Söz konusu elleçleme faaliyetinin niteliği
ve eşyanın bu işleme tabi olmadan önceki değeri ve miktarının gösterilebilmesi
için INF8 Belgesi düzenlenir. Elleçleme sonrası gümrükçe onaylanmış başka bir
işlem veya kullanıma tabi tutulacak eşya için de beyan sahibin talebiyle INF8
belgesi düzenlenebilmektedir.
99
Serbest bölgeye getirilen ve henüz boşaltılmamış Topluluk dışı eşyanın
yeniden ihracı durumunda Gümrük İdaresine ön bildirimde bulunma zorunluluğu
yoktur.
Bölgede gerçekleştirilen dahilde işleme rejimi ve gümrük kontrolü altında
işleme rejimi kapsamında, operatörün tutması gereken işleme kayıtlarında
bulunması gereken hususlar şunlardır:
-
Dahilde ve gümrük kontrolü altında işleme rejimi kapsamında gelen
üçüncü ülke menşeli eşyanın miktarı,
-
Eş değer eşya89 ya da işlenmiş üründen elde edilen eşyanın
miktarı,
-
İşleme faaliyetlerinin denetlenebilmesi ve alınması muhtemel
ithalat vergilerinin doğru hesaplanmasına yönelik tüm bilgiler
Bununla birlikte, Yüksek İdare Ofisi tarafından, operatörün tuttuğu ticari
kayıtların gümrük kontrolü için yeterli olduğunun düşünülmesi durumunda işleme
kayıtlarını gösteren ayrı bir kayıt tutulmasına gerek olmayabilmektedir. Ancak,
kayıtların işleme iznine ilişkin bir referans numarası içermesi, ayrıca eşyanın
transit bölümü ya da diğer bir bölümden alınarak operatörün kendi yerine
getirilmesine ilişkin Tek İdari Belge türündeki belgeleri içermesi gereklidir.
Rejimin yeniden ihracatla tamamlanması durumunda, yerel taşıma
şirketleriyle yapılan anlaşmayla bir Tek İdari Belge düzenlenmesi gerekmektedir.
Rejimin eşyanın serbest dolaşıma sokulmasıyla sonuçlandırılması durumunda ise
normal uygulama gerçekleştirilmektedir. Eşyanın başka bir gümrük rejimine
sokulması durumunda, öngörülen gümrük rejimine ilişkin kurallar uygulanır.
KDV bakımından ise, Topluluk dışı eşyanın serbest bölgelere konulması
durumunda ithalata ilişkin KDV kuralları geçerliliğini sürdürmektedir. KDV
İşlem görmüş ürünlerin imali için ithal eşyasının yerine kullanılan serbest dolaşımda bulunan
eşya anlamına gelmektedir.
89
100
bakımından kayıtlı ve serbest bölgede ticaret yapan bir operatör tarafından
serbest bölge dışına temin edilen vergilendirilebilir eşyalar her zaman için KDV’ye
tabidirler. Serbest bölgeden ülkenin diğer bir bölgesine getirilen eşyaya,
vergilerinin daha önceden ödenmiş olduğu durumlarda KDV uygulanmaz. Eşya,
serbest bölgede ticaret yapan ve KDV bakımından kayıtlı bir kişi tarafından, yine
aynı bölgede ticaret yapan ve kayıtlı olan bir kişi dışında başka bir kişiye
sunulması durumunda da vergilendirilmektedir.
Serbest bölgede faaliyet gösteren firmalar vergi sorumlusu olarak kabul
edilmekte olup, kendilerinden kayıtlı olmaları ve KDV iadelerini olağan yoldan
gerçekleştirmeleri beklenmektedir. Bu doğrultuda firmalar, kayıt numaralarını
göstererek ve serbest bölge içinde ticaret yaptıklarını beyan ederek eşyaların
kendilerine sıfır vergi oranından temin edilmesi hakkına sahiptirler. Aşağıdaki
işlemler sıfır oranında KDV uygulamasından yararlanmaktadır:
-
Serbest bölgede KDV bakımından kayıtlı olan bir kişiye diğer bir
üye ülkeden eşyanın tedariki,
-
Serbest bölgede KDV bakımından kayıtlı bir kişiye serbest bölge
dışında kayıtlı olan bir kişi tarafından eşya tedariki.
Bu iki durumda da, eşyanın sağlayıcı tarafından ya da onun adına
doğrudan operatöre gönderilmesi gerekmektedir.
Serbest bölgede kayıtlı (KDV bakımından) bir kişinin yine serbest bölgede
kayıtlı diğer bir kişiye eşya tedariki de sıfır KDV oranından yararlanmaktadır.
2) İngiltere Örneği
İngiltere’de halen yedi serbest bölge
90
bulunmakta olup, AB üyesi olarak bu
serbest bölgelerde Topluluk Gümrük Kodu ve Uygulamaya Yönetmeliği hükümleri
uygulanmaktadır. Çit, duvar ya da fiziksel başka bir engelin varlığına ve serbest
90
Liverpool Free Zone, Prestwick Airport Free Zone, Ronaldsway Airport (Ballasala, Isle of Man),
Southampton Fre Zone, Tilbury Free Zone, Port of Sheerness Free Zone, Humberside Free Zone
101
bölgeye girişi ve çıkışında her türlü eşyanın kontrolüne dayanan geleneksel I. tip
kontrole tabi serbest bölgeler yerine, İngiltere’deki serbest bölgelerde daha çok,
gümrük
antrepolarındaki
kayıt
usulüne
dayalı
denetimin
ve
hükümlerin
uygulandığı II. tip kontrole tabi serbest bölge hükümleri uygulanmaktadır. 91
Serbest bölgeler, Topluluk dışı eşyanın, ithalat vergileri açısından Topluluk
gümrük bölgesi dışında sayıldığı yerlerdir. Bunun sonucu olarak, ithalat
vergilerinin eşyanın serbest dolaşıma girişinden önce tahsil edilmesi söz konusu
olmamaktadır. İthalata ilişkin KDV, eşyanın İngiltere’ye getirilmesi ya da serbest
bölgede tüketilmesi veya kullanılmasına kadar askıya alınmaktadır. Ancak bu
kapsamda, diğer vergilerden, özel tüketim vergileri veya yerel idare vergilerden
muafiyet gibi özel bir durum söz konusu değildir.
Herhangi bir kişi belli bir bölgede serbest bölge kurulması için başvuru
yapabilmektedir. Bu başvurular, aşağıdaki kriterlere göre değerlendirilmektedir:
-
Serbest bölgenin ekonomik olarak mümkün olup olmadığını
kanıtlayıcı unsurlar,
-
Serbest bölgenin faaliyete geçiş tarihine ilişkin bir program içeren
gelişim planları,
-
Teklif edilen yerin tanımlanabilir bir alan olması,
-
Söz konusu plan üzerinde yerel idarenin herhangi bir itirazının
olmaması,
-
Önerilen
serbest
bölgenin
yerel
gümrük
idaresine
yönelik
ekonomik ve mantıklı olmayan bir kontrol talebi yaratmaması.
Bu çerçevede, serbest bölge kurulması talep edilen yerdeki Bölge
Müdürlüğüne müracaat edilmektedir. Söz konusu başvuru, serbest bölge olarak
önerilen yerin özel olarak belirtildiği üç adet detaylı harita ile birlikte sunulmalıdır.
Ayrıca, başvuruda serbest bölgenin faaliyete geçeceği tarih ve yukarıda belirtilen
kriterleri karşıladığına ilişkin hususlar belirtilmiş olmalıdır.
91
http://www.invest.uk.com
102
Başvurunun kabul edilmesi durumunda bölge, serbest bölge olarak ulusal
bir mevzuatla kurulmaktadır. Söz konusu düzenleme, serbest bölgenin açılış
tarihi, kuruluş yeri, sorumlu kuruluş (serbest bölge yöneticisi), geçerlilik süresi,92
ana stok kayıtlarına ilişkin kuralları da içeren sorumlu kuruluşa uygulanacak
kuralları içermektedir. Serbest bölge faaliyet süresinin bitmesinde en az dört ay
önce başvuru yapılması durumunda serbest bölgelerin faaliyetine devam etmesi
mümkündür.
Serbest bölgenin kurulmasında ayrıca, gümrüğün kullanımına yönelik
yerleşim yeri, malzeme ve barınma ihtiyaçlarının ücretsiz olarak karşılanması ve
serbest bölge yönetimine düzenli bir şekilde aylık istatistiksel bilgilerin sunulması,
bölgede normal planlama, sağlık ve çevre korumasına ilişkin kuralların
uygulanması gerekmektedir.
Kayıt tutma konusunda ise, serbest bölgeye giren eşyaya ilişkin olarak
bölgede gerçekleştirilen işlemlerle ilgili detaylı stok kayıtlarının tutulması
zorunluluğu vardır. Bu kayıtların her zaman için serbest bölgedeki mevcut eşya
stokunu gösterebilmesi ve Gümrük idaresinin de eşyanın serbest bölgeye
girişinden, serbest bölgeye ilişkin hükümlerin uygulanmasının sona erdiği ana
kadar eşyaya ilişkin olarak gerçekleştirilen tüm işlemleri içerdiğinden emin olması
gerekmektedir.
Söz konusu kayıtlarda yer alması gereken asgari bilgiler aşağıdaki şekilde
özetlenebilmektedir;
-
Topluluk Gümrük Kodu Uygulama Yönetmeliğinde belirtildiği üzere,
serbest bölgeye giriş düzenlemelerine ilişkin olarak yapılan
beyanda kullanılan kutularda yer alan bilgiler,
-
Rejimi sona erdiren gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma
tabi tutulan eşyaya ilişkin beyanın içeriği,
-
Giriş ve rejimin sonlandırılmasına ilişkin diğer gümrük belgeleri ve
diğer ilgili dokümanların tarih ve sayıları,
92
Geçerlilik süresi normal koşullarda on yıldır.
103
-
Geçici kullanım ya da elleçleme türleri ve işleme faaliyetlerinin
niteliği,
-
Eşyanın yeri dahil, izlenmesine imkan verecek bilgiler,
-
Malların tanımlanmasını sağlayacak ticari ya da teknik açıklamalar
Normal koşullarda, ticari kayıtlar yeterli olmakla birlikte, Gümrük İdaresi
kontrol amaçlı olarak bu kayıtların uyarlanmasını talep edebilmektedir. Eşyanın
serbest bölge düzenlemelerinden çıkarılmasının ardından en az dört yıl boyunca
stok kayıtlarının ve ilgili dokümanların saklanması gerekmektedir.
Serbest bölgede faaliyet gösterebilmek için, öncelikle Gümrük İdaresinden
izin alınmalıdır. Operatör, ayrıca serbest bölgede gerçekleştirilecek faaliyetlere
ilişkin çeşitli gümrük istisnaları için de başvuruda bulunabilir.
Faaliyet izni için, serbest bölgeden sorumlu gümrük idaresine yazılı olarak
başvurulması ve söz konusu başvuruda aşağıdaki hususların yer alması
gerekmektedir:
-
Gerçekleştirilmesi planlanan faaliyetin içeriği,
-
Serbest bölge yönetiminin destekleyici bir yazısı,
-
Şirketin adı, adresi ve KDV numarası,
-
Yönetici ve ortakların adları,
-
Serbest bölgede kullanılacak yapılara ilişkin detaylar,
-
Eşyanın tanımı,
-
Eşyanın menşei ve statüsü,
-
Yapılacak işlem veya elleçlemeye ilişkin detaylar,
-
Bilgisayar sistemi dahil tutulacak stok kayıtları hakkında bilgi,
-
Rejimin doğru bir şekilde uygulanmasına ilişkin olarak Gümrük
İdaresince talep edilecek her türlü bilgi.
Başvurunun kabul edilmesi durumunda, Gümrük idaresi bu duruma ilişkin
olarak başvuru sahibine bir mektup göndermektedir. Bu mektup ilgili tarafından
imzalandıktan sonra bir örneği tekrar Gümrük İdaresine gönderilir. Söz konusu
104
belgenin bir örneği Gümrük İdaresince Serbest Bölge yönetimine gönderilecektir.
Söz konusu mektup, izin koşullarını da içermektedir. 93
Serbest bölgede inşa edilmek istenen yapılara ilişkin olarak, öncelikle
Gümrük İdaresine izin için başvurulması gerekmektedir. Genellikle, yapılacak
binaların gümrük kontrolünü engellemediği durumlarda izin verilmektedir. Belli
durumlarda, izin verilmeden önce, bir teminat gösterilmesi talep edilebilmektedir.
Normal koşullarda, faaliyet izni serbest bölgenin kurulmasına ilişkin süreyle
aynıdır.
Gümrük denetimleri bakımından, denetleyici birim tarafından kayıt ve
sistemlerin uygunluğunun ve giriş yapan eşyanın detaylarının saptanması
amacıyla denetleme ziyaretleri yapılabilmektedir. Söz konusu denetlemelere, izin
süresi boyunca da devam edilebilmektedir.
Uygulamaya ilişkin bu kurallar çerçevesinde serbest bölgeye yerleştirilebilecek
eşyalar;
- Topluluk dışı eşya,
- Topluluk eşyası (İngiltere dahil)
- Serbest dolaşımda bulunan ancak bazı eş etkili vergilerin ödenmemiş olması ya
da belirli kullanım veya girişe ilişkin kanıt gerekmesi gibi nedenlerle hala gümrük
kontrolü altında bulunan eşyalardır. 94
Serbest bölgenin, eşyanın İngiltere’ye giriş yaptığı bir havaalanı veya limanı
içermesi durumunda, eşyalar basit bir prosedürle operatörün binasına getirilir ve
93
Söz konusu koşullar; Gümrük idaresinin eşyayı serbest bölge içinde bulunduğu yerde
incelemesine imkan verilmesi, istatistiksel bilginin toplanabilmesi amacıyla serbest bölgeye ithal
edilen eşyalar hakkında bilgi verilmesi, eşyaya serbest bölge statüsü verilmek istenmesi
durumunda serbest bölgeye getirildiğinde serbest bölge yönetimine bildirilmesi, kayıtların eşyanın
girişinden çıkışına kadar belirlenebilmesi amacıyla kayıt tutulması, tüm çalışanların gümrük
mevzuatını bilmelerinin sağlanmasıdır.
94
a.g.e
105
stok kayıtlarına giriş yapılır. Eşyaların başka bir noktadan giriş yapması
durumunda gümrük beyannamesi gerekmektedir. Söz konusu belgelerin, serbest
bölge yöneticisi veya operatör tarafından serbest bölge gümrük idaresine
sunulması zorunludur. Operatörün herhangi bir gümrük rejimine sokulmasının
öngörmediği
serbest
dolaşımdaki
eşyaların
serbest
bölgede
depolaması
durumunda, stok kayıtlarında belirtilmesi öngörülmüştür.
Operatör tarafından eşyalara ilişkin bilgilerin stok kayıtlarına geçirilmesi ve
bunlara bir referans numarası verilmesi gerektiğinden, eşyaların fiziksel olarak
serbest bölgeye konulması eşyanın serbest bölge statüsünde bir eşya olabilmesi
için tek başına yeterli değildir. Bu amaçla, serbest bölge yönetimi tarafından, giriş
yapan her eşya için doldurulması gereken bir Serbest Bölge Giriş Formu talep
edilir.
Serbest bölgeye konulmuş bir eşyanın beyan edilmesi, tüketim vergisi
ödenmesi gerektiği durumlarda, eşyanın dahilde işleme rejimi gibi başka bir
gümrük rejimden çıkarılması ya da başka bir limandan Topluluk transit kuralları
altında geçiş yapıyor olması durumlarında söz konusudur. Bu durumlarda C88
Formu 95 kullanılır. Duruma göre Topluluk transit belgeleri de kullanılabilmektedir.
Gerekli görüldüğü durumlarda da, eşyanın gümrük statüsünün ispatlanması
amacıyla, Form C1339 (Certificate of Customs Status) kullanılabilir. Başka bir
üye ülkeden Topluluk Transit prosedürü altında gelen eşyalar için ya da serbest
bölge içinde serbest dolaşıma sokulan Topluluk dışı eşyalar için böyle bir
gereklilik söz konusudur. Bununla birlikte, gümrük statüsünü kanıtlayıcı diğer ticari
belgeler de kabul edilebilmektedir. Serbest bölge dışından gelen ve gümrük
statüsü saptanamayan eşyalar serbest dolaşımda olmayan eşya olarak kabul
edilerek, bunlar üzerinden ithalat vergisi alınmaktadır.
Serbest bölge giriş dokümanları, serbest bölge yönetimi tarafından
eşyaların kayıtlara geçirilmesi için kullanılmaktadır. Söz konusu dokümanlar,
95
Söz konusu belge, Tek İdari Belgenin, ithalat ve ihracat girişlerine yönelik olarak İngiltere’de
kullanılan biçimidir.
106
ithalatçı, firma, serbest bölge operatörü ve eşyaya ilişkin standart bilgiler
içermektedir.
Serbest bölgelerde, eşyanın depolanması, mutat elleçleme işlemlerine tabi
tutulması, işlenmesi ve imha edilmesi faaliyetleri gerçekleştirilebilmektedir.
Serbest bölge yönetimi tarafından serbest bölge statüsü kazandırılan eşyanın
serbest bölgede kalma süresi sınırsız. Bununla birlikte, Ortak Tarım Politikasına
tabi eşyalar için belli zaman sınırlamaları getirilebilir.
Eşyanın serbest bölgelerde mutat elleçleme işlemlerine tabi tutulması, iyi
koşullarda muhafaza edilmesi, satışa hazır hale getirilmesi, dağıtım ve yeniden
satış için hazırlanması amacıyla gerçekleştirilen basit işlemleri ifade etmektedir.
Normal koşullarda, bu tür elleçleme faaliyetleri için ön bir izin alınması
gerekmediği halde, eşyanın ortak tarım politikasına tabi Topluluk dışı eşya olması
durumunda ya da depolama ve elleçleme işlemelerine yönelik giderlerin vergiye
yönelik kıymetin dışında tutulmak istendiği durumlarda izin zorunludur.
Serbest bölgede gerçekleştirilen işlemlerden biri olan işleme faaliyetleri ise
eşyanın durumunu değiştiren ve hem üretimi hem de montajı kapsayan bir
işlemdir. Bu çerçevede, Gümrük İdaresinin ne tür bir işleme faaliyetinin
gerçekleştirileceği yönünde bilgilendirilmesi ve stok kayıtlarında işleme tabi
tutulacak eşyanın belirtilmesi kaydıyla Topluluk eşyalarının da işlenmesi söz
konusu olmaktadır. Yeniden ihraç amacıyla ithal edilen Topluluk dışı eşyaların
serbest bölgede dahilde işleme rejimi hükümleri çerçevesinde işlenmesi
mümkündür. Ancak, eşyanın söz konusu işleme tabi tutulmasından önce izin
alınması ve Topluluğa gönderilecek Topluluk dışı eşyası için de işleme
faaliyetinden önce izin alınması gerekmektedir. Söz konusu faaliyet, ancak
gümrük kontrolü altında işleme rejimi hükümleri altında gerçekleştirilebilmektedir.
Topluluk dışı eşyanın yine Topluluk pazarı için başka koşullar altında işleme tabi
tutulmak istenmesi durumunda ise herhangi bir faaliyetten önce gümrük vergisi ve
KDV’nin alınması gerekmektedir.
107
Eşyanın imhası durumunda ise, bu tür bir girişimden önce Gümrük
İdaresinin bilgilendirilmesi ve gerçekleştirilecek bu işleme dair tüm bilgilerin stok
kayıtlarında bulunması zorunluluğu vardır. Eşyanın serbest bölge içinde
tüketilmesi ya da kullanılması durumunda ise gümrük idaresine bildirilmesi ve
gümrük vergilerinin ödenmesi gerekmektedir. Eşyanın kaybolması durumunda ise,
Gümrük İdaresine tatmin edici bir açıklama yapılamadığı sürece gümrük vergisi
ödeme zorunluluğu söz konusudur.
Katma Değer Vergisi uygulaması ise İngiltere içindeki mal ve hizmet
arzında ve de İngiltere’ye yapılan ithalatta söz konusudur. KDV’ye tabi eşyaların
Topluluk dışından serbest bölgeye ithalatı durumunda, ithalatta alınan KDV askıya
alınmaktadır. Ancak, eşyanın serbest bölgeden çıkarılarak İngiltere pazarına
sokulmak istenmesi veya iş amaçlı olsun olmasın serbest bölge içinde kullanım ya
da tüketim durumunda KDV ödenmektedir.
Serbest bölgede bir mal veya hizmet elde edilmesi durumunda KDV’ye
yönelik işlemler, söz konusu edim İngiltere içerisinde herhangi bir yerde
gerçekleştirilmiş gibi kabul edilerek yerine getirilir. Ancak, tüketicinin eşyayı
serbest dolaşıma sokacağına ilişkin arz eden kişi ve alıcı arasındaki anlaşma
gereğince serbest bölgedeki eşyanın arzı sıfır vergi oranına tabi olabilmektedir.
Ancak
bu
uygulama,
alıcının
kayıtlı
bir
kişi
olması
durumunda
uygulanamamaktadır. Bu durumda, alıcı eşyayı serbest dolaşıma soktuğunda
eşyanın arzında ödenen KDV miktarı ithalat için öngörülen KDV miktarından
düşürülür. Ancak, eşyayı çıkarmak isteyen kişinin eşyanın arzına ilişkin KDV’nin
ödendiğini ispat etmesi gerekmektedir.
Ayrıca, bir denizaşırı ticaret kişisinin tek faaliyetinin, eşyanın bir serbest
bölgeye
ithali
olduğunu
kanıtlaması
durumunda,
İngiltere’deki
KDV
uygulamasından muaf tutulabilmektedir. Bu durum, serbest bölgede sıfır oranında
vergi ile eşya satışı ve serbest bölgeden doğrudan ihraç satışını kapsamaktadır.
108
KDV için bir başka üye ülkede kayıtlı bir ticaret kişisinden Topluluk eşyası
ya da Topluluk dışı eşya temini, İngiltere’nin içinden temin edilmiş gibi uygulama
görmektedir.
Gümrük idaresinin bilgisi dışında eşyanın serbest bölge dışına çıkarılması
yasaktır. Eşyanın kurallara uygun olmayan bir şekilde serbest bölge dışına
çıkarılmasından serbest bölge operatörü sorumludur. Normal prosedürde, eşyanın
serbest bölge dışına çıkarılmasından önce C88 Formunun doldurularak Gümrük
İdaresine sunulması ve Gümrük İdaresinin izninin alınması gerekmektedir.
Eşyanın Topluluk üyesi olmayan bir ülkeye ihracında da C88 formunun
doldurulması ve operatör kayıtlarının not edilmesi, ayrıca beyannamenin ihracatçı
ya da operatör tarafından doldurulması durumunda detayların ivedi olarak serbest
bölge yönetimine iletilmesi zorunluluğu vardır. Eşyanın İngiltere’ye gönderilmek
üzere serbest bölgeden çıkarılması durumunda C88 Formu ya da elektronik
olarak basitleştirilmiş prosedürle Gümrük İdaresine bir beyanda bulunulması
öngörülmüştür.
Eşyanın serbest dolaşıma sokulması durumunda ithal vergileri ve diğer tüm
eş etkili vergilerin ödenmesi gerekmektedir. Ayrıca, tüm gerekli lisansların ve
tercihli
uygulamalara
ilişkin
belgelerin
de
serbest
bölgeye
girişlerinde
hazırlanmamış olması durumunda, C88 Formuyla birlikte bu belgeler de Gümrük
İdaresine sunulur. Gümrük İdaresine yönelik beyanname sunulması gereği
eşyaların bir başka üye ülkeye gönderilmeleri durumunda da söz konusudur.
Eşyaların karayoluyla gönderilmesi durumunda Topluluk Transit Prosedürü
uygulanmaktadır. Eşyanın deniz ya da havayoluyla başka bir üye ülkeye gitmesi
durumunda, bir serbest bölgeden geliyor olması nedeniyle eşyanın Topluluk dışı
bir eşya olması öngörüleceğinden anılan prosedürün uygulanmasına gerek
yoktur.96
96
Free Zones, Notice 334, HM Customs and Excise, March 2002, s.17
109
B) AVRUPA BİRLİĞİ’NDEKİ ÖZEL UYGULAMALAR (Azor, Madeira, Kanarya
Adaları)
Topluluğun ‘en dıştaki bölgeler’
97
olarak adlandırdığı 7 bölgesi mevcuttur.
Bunlar;
-
Kanarya Adaları (İspanya),
-
Fransız denizaşırı bölgeleri: Guadeloupe, Martinique, French
Guiana ve Reunion,
-
Azor ve Madeira’dır. (Portekiz).
Topluluk içinde olumsuz ve kendine özgü bir konuma sahip olan bu
bölgelerin çevresel özellikleri başında ada olmaları,98 tropik iklimin egemen
olması, aşırı sert ve volkanik araziler üzerinde oluşları, kıta Avrupasından uzak
oluşları ile az gelişmiş ve AB üyesi olmayan ülkelere yakın oluşları gelmektedir.
Aynı bölgeler, demografik, ekonomik ve ülkesel olarak Birliğin tamamıyla
karşılaştırıldıklarında da göreceli olarak güçsüz kalmaktadırlar.
99
Ayrıca, çoğunda
özellikle de genç nüfus arasında önemli oranda işsizlik mevcuttur. Kanarya
Adalarında, 1.658.000 kişilik nüfusun %13.1’inin hala istihdam dışıdır. Ancak, bu
duruma oranla, Azore (234.000 kişilik nüfusunun %2.2’si) ve Madeira’nın (240.000
kişilik nüfusun %2.8’i) durumu daha iyi görünmektedir.
Bununla birlikte, Azor’un dağınık bir konumda oluşu gibi, bölgelerin izole
olmuş halleri ve coğrafi olarak küçük bir alanı kaplamalarının önemli yatırımları
karsız bir hale getirmesi ve ölçek ekonomilerine yer vermemesi, kalkınmalarının
önünde önemli bir engel teşkil etmektedir. 100
Bağlı oldukları ülkelerden arz da dahil, temel kaynaklarına ilişkin toplam
ithalatlarının ihracatlarının birkaç katı olduğu bu bölgelerin altısı kişi başına gelir
bakımından Topluluktaki en yoksul bölgeler arasında yer almaktadır. Beş tanesi
97
outermost regions
Yedi bölgenin altısı tam anlamıyla adadır. French Guiana ise Amazon Ormanları içinde kalmış
bir alandır.
99
Toplam 3.7 milyon olan nüfusları, AB nüfusunun %1’ine tekabül etmektedir.
100
Commission Report on the Measures to Implement Article 299(2) The Outermost Regions of
The European Union, Brussels, 19.05.2000, COM (2000) 147 final/2, s.5
98
110
ise, işsizlik bakımından Topluluk ortalamasının iki katı olarak en yüksek işsizlik
oranlarının yaşandığı yerlerdir. 101
Topluluk, bu bölgelerin AB içinde bir bütün olarak yer alabilmeleri ve komşu
ülke ve devletlerle işbirliği yaparken bir yandan da Topluluk politikalarından
yararlanabilmelerini
teminen
‘uzaklık-remoteness’
özelliğini
temel
alarak,
bölgelerin özel koşullarını dikkate almıştır. Bu yaklaşım için, Kanarya Adalarına
yönelik olarak POSEICAN102 Azor ve Madeira bölgelerine yönelik olarak da
POSEIMA103 programını kabul etmiştir. Bu programlarla, bölgelerin ve üye
ülkelerin çabalarına destek olmak ve bölgedeki üretken işgücünü ve kalkınmayı
ilerletmek amacıyla yapısal fonların ve ortak politikaların uyarlanmış hallerinin
kullanılması öngörülmüştür. Bu bölgelerin desteklenmesi politikasının temel
araçları olan bu programların asıl amacı uzaklıktan kaynaklanan zorlukların
aşılması ve bu çalışmalarda özel koşulların dikkate alınması olmakla beraber,
zamanla AB içindeki gelişmelerin sonucu olarak bölgelerin uzaklık sorununa ilişkin
daha sağlam bir yasal dayanak oluşturulması ihtiyacı doğmuştur. Bu ihtiyaç ise,
Topluluğu kuran Antlaşmanın sadece Fransız denizaşırı bölgelerini kapsayan eski
227(2). Maddesini güncelleyen ve güçlendiren, ayrıca tüm uzak bölgeleri
kapsayan 299 (2). Maddesiyle Amsterdam Antlaşması ile giderilmiştir.
Amsterdam Antlaşmasının 299. (2) maddesi Kanarya Adaları, Madeira ve
Azor’u da kapsayan uzak bölgelere ilişkin özel hükümler getirmektedir. Antlaşma
hükümlerinin bu bölgelere uygulanmasında ekonomik yapı ve sosyal durum
dikkate alınmaktadır. Söz konusu Antlaşma tarafından belirlenen zorlaştırıcı
faktörler; bölgelerin uzaklığı, ada oluşları, zor topografyası ve iklim koşulları,
coğrafi olarak küçük bir alan kaplamaları, ekonomilerinin birkaç ürüne dayalı
olmasıdır.
Bu
noktada,
Konsey’in,
Komisyon’un
önerisi
üzerine
Avrupa
Parlamentosuna danışıldıktan sonra ortak ticaret politikası dahil Antlaşma
hükümlerinin bu bölgelere uygulanmasına yönelik koşulları belirlemesi için özel
önlemler alması öngörülmüştür.
104
Bu özel önlemler, vergi politikası alanında da
101
a.g.e, s.6
Programme of options specific to the remote and insular nature of the Canary Islands
103
Programme of options specific to the remote and insular nature of the Madeira and Azores
104
Official Journal of the European Communities C 325, 24.12.2002
102
111
olabilmekte ve iç pazar ve ortak politikalar dahil, Topluluk mevzuatının bütünlük ve
tutarlılığını bozmaksızın bu bölgelerin karakteristik özellikleri ve sıkıntılarını
dikkate alacak nitelikte olması öngörülmüştür.
Bu doğrultuda, Komisyon tarafından 19 Aralık 1990 tarihinde Topluluk
müktesebatı hükümlerinin Kanarya Adalarında uygulanmasına ilişkin bir Konsey
Tüzüğü ve Kanarya adalarına için özel hükümler içeren POSEICAN programına
ilişkin Karar önerisi kabul etmiştir. Aynı zamanda, Azor ve Madeira için de
POSEIMA programı sunulmuştur. Bu tarihten itibaren Kanarya Adaları, Azor ve
Madeira ‘Topluluğun Ultra-çevresel Bölgeleri’ (‘Ultraperipheral Regions of the
European Community’) olarak adlandırılmaya başlanmıştır. Bu programlar, ortak
politikaların bu bölgelere uygulanmasına ilişkin global bir yaklaşım sunarak,
Topluluk
hedeflerine
uygun
olarak
bu
bölgelerin
kendi
sistemlerini
oluşturulmalarına olanak vermiştir. Diğer bir deyişle, bu programlarla bölgelere
istisnai haklar verilmesinden çok, bölgelerin Topluluk mevzuatıyla uyumlu hale
getirilmesine yardımcı olmak amaçlanmıştır. Bu çerçevede, bu programlar iki
temel kurala dayanmaktadırlar;
-
Ultra-çevresel bölgeler Topluluğun bir parçasını oluşturmaktadırlar.
-
Bu bölgelerin koşullarının, Topluluğun geri kalan bölümüne göre
açık bir şekilde farklı olduğu kabul edilmektedir. 105
POSEIMA
programının
yasal
çerçevesi,
Topluluğu
kuran
Antlaşma
hükümlerinden belli istisnalara izin veren Katılım Antlaşması ve Katılım
Antlaşmasının ekinde yer alan ve tüm üye ülkelerin imzaladığı, Azor ve
Madeira’nın sorunlarını gidermek amacıyla
bölgelere yardım edecek kurumlar
öngören Ortak Deklarasyon’dur. Bu kapsamda, Azor ve Madeira özerk
bölgelerinin ekonomik ve sosyal kalkınmasıyla ilgili olarak Portekiz’in Katılım
Antlaşmasına eklenmiş olan Ortak Deklarasyon, bu bölgelerin ada ve uzak olma
özelliklerini dikkate alacak bir programın yaratılmasında büyük öneme sahiptir.
105
http://www.ping.be/ue-ultraperiferia/reg_ultr/03.html
112
POSEICAN programının oluşturulması ise POSEICAN ve POSEMIA
programları olarak aynı zamanda onaylanan, yukarıda belirtilen Tüzük önerisinin
9. maddesinde açık bir şekilde ifade edilmiştir. Söz konusu Programlar
çerçevesinde, Komisyon’un yıllık olarak Konsey ve Avrupa Parlamentosu’na
programların gelişimine ilişkin bir rapor ve alınması gereken önlemelere ilişkin
öneri sunması gerekmektedir.
Bu programlarla, işleme ya da tüketim amaçlı önem arz eden tarım
ürünlerinin
tedarikinde
maliyetlerin
azaltılması
amacıyla
bazı
önlemler
öngörülmüştür. Bu kapsamda, üye olmayan ülkeler menşeli ürünlerin gümrük
vergilerinden muaf olması ve bu tür ürünlerle Topluluk ürünlerinin ithalinin aynı
rekabet kurallarına tabi olması gibi önlemler söz konusu olup, bu tür
uygulamaların maliyetler üzerinde bir etki doğurup doğurmadığının kontrol
edilmesi amacıyla nihai kullanıcı düzeyinde bir denetim sistemi öngörülmüştür.
Genel olarak, bu bölgelere bu kapsamda ithal edilen ürünlerin sadece iç
pazarın ihtiyaçlarına yönelik olması ve Topluluğun geri kalanına aktarılmamaları
ya da üye olmayan ülkelere ihraç edilmemeleri gerekmektedir. Bu kuralın amacı,
ticaret sapmasına engel olmaktır. Ancak, bazı işlenmiş ürünlerin ihracında bu
kurala istisna getirilebilmektedir. Madeira, Azor ve Kanarya Adalarının serbest
bölgeleri bakımından, bu bölgelerdeki dahilde işleme rejimi faaliyetleri ekonomik
koşuldan muaf tutulmaktadır.106 Genel olarak, söz konusu programlar temelinde
bu bölgelere genel gümrük kurallarına ilişkin bazı istisnalar tanınmıştır. Bu
istisnalar genel olarak aşağıdaki hususlarda tanınmıştır:
-
‘Bir bütün olarak üretken sektörlerin ve küçük çaplı faaliyetlerin
geliştirilmesi amacıyla, dahilde işleme rejimine ilişkin ekonomik
koşul bu bölgelerde yer alan serbest bölgelerde aranmamaktadır.
-
Özerk OGT vergilerinin geçici olarak askıya alınması yoluyla
Kanarya Adalarına ithal edilen belli hassas sanayi ürünleri için özel
tarife önlemleri uygulanması imkanı getirilmiştir.
106
Bugün itibarıyla Azor’da serbest bölge faaliyeti bulunmamaktadır.
113
-
Azor ve Madeira serbest bölgelerinde konulmak ya da işlenme
amaçlı belli eşyalar için OGT vergilerinin geçici olarak askıya
alınması mümkündür. Belli koşullara tabi bu tercihli tarife
uygulamasının amacı serbest bölgelerdeki endüstriyel faaliyetlere
ivme kazandırmak ve tarım ürünleri ya da işleme sonucu elde
edilen üründen çok, gümrük vergisi alınmadan ithal edilmiş ve
Topluluk pazarına gidecek olan menşe kazanmamış eşyaların
esaslı
olarak
işlenmesine
ilişkin
sanayilerin
kurulmasını
kolaylaştırmaktır.
-
Sadece Kanarya Adalarının iç pazarına yönelik tekstil ve giyim
eşyası ithalinde miktar kısıtlamasının uygulanmaması gibi, ticaret
politikasında belli istisnalar söz konusudur. 107
1) Azor ve Madeira
Coğrafi bakımdan her iki ada da, Portekiz’den uzak bir konumdadır. Madeira,
iki temel adayla (Madeira ve Porto Santo) yerleşim olmayan küçük adalardan
(Desertes ve Sauvages) oluşmaktadır. Azor takımadası ise üç gruba ayrılmış
dokuz adadan oluşmaktadır. (Doğu grubu: Santa Maria ve San Miguel, Merkez
grubu: Terceira, Graciosa, São Jorge, Pico ve Faial, Batı grubu: Flores ve Corvo)
Madreia Adası, Atlantik Okyanusunun kuzeyinde Batı Afrika kıyılarının
yaklaşık 700 kilometre uzağında bulunmaktadır. 1976 yılından bu yana,
Portekiz’deki siyasi değişiklikler nedeniyle kendi Parlamentosu ve
yerel
hükümetiyle özerk bir yapıya sahip olmakla birlikte, yasal olarak Portekiz’in ve
Avrupa Birliği’nin bir parçasıdır. 1986 yılında yürürlüğe giren bir mevzuatla kurulan
Madeira Serbest Bölgesi adada bulunan şirketlere önemli ölçüde vergi imtiyazı
sağlamaktadır. ‘Offsore Finansal Merkez’de yerleşik bulunan Maderia şirketleri, 31
107
‘Commission Report on the Measures to Implement Article 299(2) The Outermost Regions of
The European Union’,op.cit., s.17
114
Aralık 2011 tarihinde kadar, geçerli olan tüm vergilendirme biçimlerine yönelik
muafiyetten yararlanabilmektedirler.108
Ada ve uzak yerleşim alanlarının ortak sorunlarını yaşamaları nedeniyle
ekonomik ve sosyal dezavantajların bir sonucu olarak bu takımadalar, sürekli dışa
bağımlı olmaya devam etmektedirler. Bu kısıtlamalar 1976 tarihli Portekiz
Anayasasında belirtilmiş olup, demokratik rejim tarafından da, Portekiz’in iki özerk
bölgesini oluşturan bu adalara yönelik bir mali yardım ve bölgesel özerklik
politikası izlenmeye devam edilmiştir.
Portekiz’in AB üyeliği çerçevesinde, Azor ve Madeira tarafından tercih edilen
yol,
bu
bölgelere
özgü
problemlerin
çözülmesini
amaçlayan,
Katılım
Antlaşmasında spesifik muafiyetler ve Portekiz için bir geçiş dönemi şartına bağlı
olarak, ortak politikaların tam olarak uygulanması olmuştur. Gümrük birliğiyle ilgili
olarak, ulusal mevzuatla serbest bölge olarak belirlenmiş olan Madeira Bölgesi ve
Azor’un Santa Maria Adasının sınırlı olarak gümrük birliğinin bir parçası olması
öngörülmüştür.
Özel koşullara sahip Maderia ve Azor bölgeleri için getirilen düzenlemeler yine
Topluluğa ilişkin düzenlemelere dayanmaktadır. Bu çerçevede, bu bölgelerin uzak
ve ada olma özellikleri dikkate alınarak hazırlanan programa dair 91/315 sayılı
Konsey Kararında
109
bu iki takımadanın kalkınması için serbest bölgelerin özel
öneme sahip olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, Topluluğu Kuran Antlaşmanın ekinde yer
alan ve Topluluğun uzak bölgelerine ilişkin 26 sayılı Deklarasyonda ise, objektif
ihtiyaçların varlığı durumunda bu bölgelerin ekonomik ve sosyal kalkınması için
özel önlemler alınması savunulmaktadır.
Bu bölgelerde uygulanan gümrük önlemlerine bakıldığında, bu tür
önlemlerin
iki
kategoriden
oluştuğu
söylenebilir;
a)
Serbest
bölgelerin
geliştirilmesini destekleme yönündeki uygulamalar b)bazı eşyaların gümrüksüz
olarak ithalatına izin veren önlemler.
108
109
http://www.icsl.com/pages/jurisdic/maderia.html
Official Journal of the European Communities, L171, 29.6.1991
115
Bu önlemler Topluluk Antlaşmasının 299. (2) maddesi ile uyumludur. Bu
önlemler, 2008 yılına kadar, serbest bölgeye konmak istenen belli eşyalar
üzerinde ithalat vergilerinin askıya alınmasını da kapsamaktadır. Ayrıca, 31 Aralık
2005 tarihinde kadar işleme ya da esaslı işçiliğe yönelik olarak belli sanayi
ürünlerinin
ithalatında
gümrük
vergilerinin
tamamının
askıya
alınmasına
varabilecek tercihli tarife uygulamaları da söz konusudur. Elde edilen ürünler vergi
ödemeksizin serbest dolaşıma sokularak, yeniden ihraç veya benzer uygulamalar
gerekmeksizin Topluluk gümrük bölgesinin diğer bölümüne gönderilebilmektedir.
Serbest bölge ve serbest antrepolar konusundaki 2504/88 sayılı Tüzüğünü
değiştiren 1604/92 sayılı Konsey Tüzüğü ile, bu özerk bölgelerdeki serbest
bölgelerde gerçekleştirilen işleme faaliyetlerinin dahilde işleme rejimine ilişkin
ekonomik koşullara tabi olmayacağı kabul edilmiştir.
Bununla birlikte, Portekiz Hükümeti tarafından Topluluğa yönelik yazılan 7
Şubat 1994 tarihli mektupla,110 Maderia serbest bölgesinde işlenmek ve daha
sonra işlenmiş ürün olarak Topluluk gümrük bölgesinde serbest dolaşıma
sokulması amacıyla hammaddelerde bir gümrük vergisi indirimi talep edilmiştir.
Bu doğrultuda hazırlanan Madeira ve Azor serbest bölgelerine ithal edilen
belli eşyalara nihai kullanım nedeniyle tercihli tarife uygulama imkanı getiren
122/96 sayılı Konsey Tüzüğü
111
Maderia ve Azor’un tarım ürünleri dışındaki
hammadde ithaline belli koşullara uygunluk şartıyla tercihli rejim uygulaması
imkanı tanımıştır. Buna göre eşyanın serbest dolaşıma sokulması durumunda
uygulanan gümrük vergilerinde,
- Eşyanın en azından, Topluluk Gümrük Kodunun 24, Uygulama Yönetmeliğinin
ise, 35 ila 46. maddelerinde belirtilen oranda işleme tabi tutulması ve,
- İşlemin tamamıyla serbest bölge sınırları içerisinde yapılması
122/96 sayılı Konsey Tüzüğü’nde söz konusu mektup, düzenlemelere ilişkin gerekçelerden biri
olarak yer almaktadır.
111
Official Journal of the European Communities, L 020, 26.01.1996
110
116
şartıyla %100’e varan oranda indirim gerçekleştirilebilmektedir. Bu uygulama
tarım ürünleri için uygulanamamakla birlikte, balıkçılık ürünleri için geçerlidir. Söz
konusu tarife uygulamasına tabi olan eşyanın kabulü, Topluluk mevzuatının nihai
kullanıma
ilişkin
hükümlerine
olacaktır.112
tabi
Bu
kapsamdaki
tercihli
uygulamadan yararlanacak malların listesi ve indirilmiş vergi oranları Portekiz
tarafından yapılan talep doğrultusunda Komisyon tarafından hazırlanmaktadır.
Söz konusu Tüzüğe göre tercihli uygulama kapsamında serbest dolaşıma
sokulan eşyalar için Topluluk Gümrük Kodu hükümleri gereğince gümrük gözetimi
devam etmektedir. Ayrıca, yetkili Portekiz idareleri tarafından her yıl, bu Tüzüğe
ilişkin tarife uygulamasıyla gerçekleştirilen bir önceki yıla ait ithalat hacminin
Komisyon’a bildirilmesi gerekmektedir.
Ancak,
anılan
Tüzüğün
6.
maddesine
göre
tercihli
uygulamayla
gerçekleştirilen ithalat hacminin Topluluk rejimine ya da doğrudan benzer ürünlere
zarar vermesi ya da zarar tehdidi oluşturması durumunda ilgili vergilerin tamamen
ya da kısmen alınması da mümkündür.
Bu Tüzük sayesinde getirilen bu tarife uygulaması süresiz olmamakla
birlikte, Komisyonun gerekli incelemeleri yaptıktan sonra, Portekiz otoritelerine de
danışarak sürenin uzatılmasına ilişkin yeni bir öneri getirebilmesi mümkündür.
1482/97 sayılı Komisyon Tüzüğü
113
ise, 122/96 sayılı Konsey Kararının
uygulamasına yönelik kurallar içermektedir. Askıya alma uygulamasından
yararlanmak amacıyla yapılacak başvurunun uygun olması gereken model,
Tüzüğün 2 Nolu ekinde yer almıştır. Eşyanın tercihli tarife uygulamasından
yararlanarak serbest dolaşıma girmesi için uyulması gereken model ise Ek 3’te
yer almıştır.
112
Nihai kullanımı nedeniyle indirimli veya sıfır vergi uygulamasına tabi eşyanın belirlenen
amaçlarla kullanılması halinde gümrük vergileri alınmaz veya normalde uygulanan gümrük vergisi
oranından daha düşük vergi oranı uygulanır.
113
Official Journal of the European Communities, L 200, 29.07.1997
117
Bu Tüzük sayesinde sıfır vergi oranı ile serbest bölgede serbest dolaşıma
sokulmuş olan eşya üzerindeki gümrük denetimi Topluluk Gümrük Kodu uyarınca
devam etmektedir. Ayrıca, nihai kullanıma ilişkin olarak gerçekleştirilen tüm
faaliyetlerin stok kayıtlarında gösterilmesi öngörülmüştür. Stok kayıtlarında ayrıca,
-
nihai kullanım düzenlemesine tabi olan eşyaların niteliği,
-
gerçekleştirilen nihai kullanımın niteliği,
-
nihai kullanım sonucu ortaya çıkan eşyanın niteliğine
ilişkin bilgilerin bulunması gerekmektedir.
Sıfır vergi oranından yararlanan eşyalar için aşağıdaki hususların yerine
getirilmesi zorunludur:
-
öngörülen nihai kullanımla ortaya çıkan eşya için Topluluk Gümrük
Kodunun 24. maddesinde belirtilen dönüşümün gerçekleştirildiğine dair
kanıt
-
diğerleri için de;
a) ihracat durumunda ihracat beyannamesi,
b) serbest bölge dışında imhası durumunda bu işleme yönelik izin belgesinin
sunulması.
2) Kanarya Adaları
Fas sahilleri yakınında yer alan, yedisinde yerleşimin mümkün olduğu,
diğerlerinin iki idari bölgeye ayrıldığı (Santa Cruz de Tenerife [Tenerife, Palma,
Gomera ve Hierro] ve Las Palmas de Gran Canaria [Gran Canaria, Lanzarote ve
Fuerteventura] Kanarya Adaları 13 adadan oluşmaktadır. Azor ve Madeira’nın
aksine, Topluluk sistemiyle farklılık arz eden özel ekonomik sistem ve
vergilendirme uygulamalarından yararlanılmaya devam etmek amacıyla Kanarya
Adaları için kısmi bir bütünleşme öngörülmüştür.
118
Ekonomik açıdan Kanarya Adaları, her zaman için İspanya’nın geri kalan
bölümüne göre serbest ticaret ve belli dolaylı vergi muafiyetleriyle özel bir
statüden yararlanmıştır. Özel vergi hükümleri ve ekonomik koruma sistemi
‘Kanarya Adaları için ekonomik düzenlemeler ve vergi uygulamalarına ilişkin
Kanun’da bir araya getirilmiş olup, Anayasa ile de güvence altına alınmıştır.
114
Kanarya Adaları haricinde tüm uzak bölgeler bağlı oldukları ülkenin Topluluğa
katılmasından itibaren Topluluk gümrük bölgesinin bir parçasını oluştururken,
Kanarya Adaları 1991 yılında bu bölgeye dahil olmuş, OGT’ye uyum ise 31 Aralık
2000 tarihinde tamamlanacak şekilde dereceli olarak öngörülmüştür. 115
Kanarya Adaları Özel Bölgesi, dünyanın diğer offshore bölgeleri gibi yatırım
ve ekonomik faaliyetler için uygun ve düşük vergi bölgesi olarak tanımlanabilir.
Bununla birlikte, artık Kanarya Adaları da Topluluk gümrük bölgesinin bir
parçasını oluşturmakta ve ortak politikalar bu bölgede de geçerli olmaktadır.
Bölgedeki teşebbüslerin gerçekleştirdiği faaliyetleri denetleme görevi kamu
teşebbüsü olan bir sendikaya verilmiştir. Şirketler, bu bölgede gerçekleştirdikleri
faaliyetler için %1 oranında kurumlar vergisi ödemektedirler. Bu faaliyetler için
dolaylı vergi alınmamaktadır. Ayrıca, AB üyesi olmayan üçüncü ülkelerde yerleşik
olanlar için de bu bölgede gerçekleştirilen sermaye artışı, kar dağıtımı ve
kazançlar için kurumlar ve gelir vergisi muafiyeti getirilmiştir.
Malların elleçlenmesi, dönüştürülmesi, üretimi ve pazarlanmasına ilişkin
faaliyet gösteren şirketler vergi muafiyeti öngören mevzuata tabidirler. Ancak, bu
tür şirketlerin, bu faaliyetlerini belirlenen özel alanlarda gerçekleştirme ve ticaret
mevzuatında belirtilen şekle uygun olarak kayıt tutma zorunlulukları vardır.116
Kanarya Adalarında, Topluluğu kuran Antlaşma ve İspanya ile Portekiz’in
Katılım Anlaşmaları gibi bir dizi düzenleme ile Topluluk gümrük bölgesi, ortak
tarım, balıkçılık ve ticaret politikalarının uygulama alanı dışında tutulması
bağlamında Topluluk mevzuatının uygulanmasına ilişkin 1911/91 sayılı Konsey
114
http://www.ping.be/ue-ultraperiferia/reg_ultr/03.html
Commission Report on the Measures to Implement Article 299(2) The Outermost Regions of
The European Union, 2000, s.17
116
http://www.siecan.org/ingles/informacion/guia_empresas/Cap6g.html
115
119
Tüzüğü117 düzenlenmiştir. Bu Tüzükle, Kanarya Adalarının Topluluk gümrük
bölgesine dahil edilmesi ve yürürlükteki Topluluk mevzuatının Kanarya Adalarını
da kapsayacak şekilde genişletilmesine ilişkin uygun önlemlerin tespit edilmesi
amaçlanmıştır. Ancak, bölgenin Topluluğa entegrasyonu, uzak konumu, ada olma
özelliği ve tarihten gelen ekonomik ve mali düzenlemelerin dikkate alınmasıyla
belirlenen özel düzenlemeleri değiştirmeksizin uygun bir geçiş dönemiyle aşamalı
bir süreç gerektirmiş; bunun hazırlanabilmesi için de bir program öngörülmüştür.
Ayrıca, Kanaryaların ada statüsünün tarihsel olarak tanınması, takımadaların
coğrafi izolasyonundan kaynaklanan dezavantajları gidermek amacıyla belirlenen
bir dizi özel ekonomik düzenlemeler ve vergi düzenlemelerine yansıtılmıştır.
Anılan Tüzükle, İspanya’ya, Kanarya Adalarına gelen ya da orada üretilen tüm
ürünler için ithalat ve üretime ilişkin en geç 31 Aralık 2000 tarihine kadar azalan
oranlarda bir vergi alma izni verilmiştir. Ortak gümrük tarifesine aşamalı uyumla
ilgili 6. maddenin üçüncü paragrafında serbest bölgelere ilişkin hususlarla ilgili
gümrük düzenlemelerinin de yapılabileceği belirtilmiştir.
91/314/EEC sayılı Kararla Konsey, Topluluğun uzak bölgelere yönelik
yardım programına uygun olarak ve 1911/91 sayılı Tüzük doğrultusunda Kanarya
Adalarının uzak ve ayrı bir ada olma özelliği nedeniyle bir program kabul etmiştir.
(POSEICAN) Bu programın amacı, bölgenin ekonomik ve sosyal kalkınmasını
hızlandırmak ve bölgeyi coğrafi ve ekonomik olarak izole eden objektif faktörlere
rağmen tek pazarın avantajlarından yararlanmasını sağlamaktır. Bölgenin
kalkınmasını kısıtlayan uzaklık, coğrafi olarak küçük bir alanı kapsaması ve de
ada oluşu gibi değişme olasılığı bulunmayan ve bir arada bulunmaları durumunda
ekonomik ve sosyal kalkınma üzerinde çok ciddi sorunlara yol açan ekonomik
faktörlerin böyle bir programın hazırlanmasının gerekçesi olarak özellikle
vurgulanmaktadır.
pazarlanmasındaki
Bu
program
koşulların
özellikle
iyileştirilmesi
tarımsal
ve
farklı
ürünlerin
üretimi
ve
coğrafi
konum
ve
kısıtlamaların etkisinin hafifletilmesini sağlayacak özel önlemlerin kabul edilmesini
amaçlamaktadır. Kanarya Adalarının özel konumu, tarımsal girdiler gibi insan
tüketimi için önemli ürünlerin sağlanmasında ek bir taşıma maliyeti doğurmaktadır.
Bu nedenle de, üçüncü ülkelerden ithal edilen bu tür ürünler için ithalat vergileri
117
Bkz. 109 No’lu dipnot.
120
muafiyeti söz konusudur. Bu özel düzenlemelerden yararlanacak ürünler miktar
bakımından Kanarya Adalarının ihtiyaçları ile sınırlı olduğundan iç pazarı
etkilemeyecektir. Ayrıca, bu ürünlerin yeniden ihracı ya da sevki yasaklanmış
olduğundan ticareti saptırıcı bir etki de doğurmayacaktır. Takımada içinde
tüketilmesi ya da işlenmesi önem arz eden tarım ürünlerine yönelik Topluluk
önlemleri yerel pazarın ihtiyaçları ölçüsünde sürdürülmektedir. Bu nedenle,
herhangi bir değişime uğramamış bu tür ürünlerin Topluluğun diğer bölümüne
sevk edilmesi, ticaret akışının yönünde sapma olmaması için engellenmiştir.
Bununla birlikte, bu ürünlerin Kanarya Adalarında işlenmesi durumunda bu engel
kalkmaktadır.
Söz konusu Kararın Ekinde yer alan, istisnai coğrafi durumun etkilerinin
hafifletilmesine ilişkin özel önlemler konusundaki 3 Nolu Başlık altında, dahilde
işleme rejimi kapsamında gerçekleştirilecek faaliyetlere ilişkin ekonomik koşuların
Kanarya Adaları’ndaki serbest bölgelerde uygulanmayacağı belirtilmiştir. Vergi
ödenmeksizin eşyanın ithali ile ilgili olarak, 704/2002 tarihli Konsey Tüzüğü
118
31
Aralık 2011 tarihine kadar belli sanayi ürünleri (sermaye yatırımlarına yönelik
eşyalar ve işleme faaliyeti için hammadde) ve balıkçılık ürünlerinin Kanarya
Adalarına ithalinde gümrük vergilerinin askıya alınmasına izin vermektedir. Bu
önlemle, bir yandan nihai tüketim amaçlı eşyalar üzerindeki gümrük vergilerinin
askıya alınması kademeli olarak kaldırılırken, bölgede gerçekleştirilen ticari ve
sınai faaliyetlerin devamına ve geliştirilmesine yardım etmek amaçlanmaktadır.
Sanayi ürünleri için olan bu gümrük önlemleri, yerel tüketim ve tarım sektörüne
ilave olarak balıkçılık ürünleri için kotaya dayanan tarife muafiyeti ile birlikte söz
konusudur.119
1454/2002/EC sayılı Konsey Tüzüğüyle120 de Kanarya Adalarının uzak ve
ada olma özelliklerinin getirdiği güçlükleri azaltmak amacıyla belli tarım ürünleri
bakımından özel önlemler getirilmiştir. Anılan Tüzükle, tarım ürünleri gibi
insanların tüketimi için önem arz eden ürünlerden özel hükümlere tabi olacaklar
118
Official Journal of the European Communities, L 111, 26.4.2002
119
‘Commission Report on The Measures to Implement Article 299 (2) The Outermost Regions of
The European Union’, Brussels, 19.12.2002, COM (2002) 723, s.8
120
Official Journal of the European Communities L 198, 21.07.2001
121
liste olarak ekte belirtilmiştir. Buna göre, özel arz düzenlemesine dahil olan ve
üçüncü ülke menşeli ürünlerin arz dengesinde belirlenen miktar kısıtlamaları
içinde Kanarya Adalarına doğrudan ithali durumunda vergi alınmamaktadır.
Ekim ve Kasım 2000 tarihlerinde, İspanya yetkili idaresi tarafından,
Kanarya Adalarına Topluluk mevzuatı hükümlerinin uygulanmasına ilişkin 1911/91
sayılı Konsey Tüzüğü ile sağlanan Ortak Gümrük Tarifesi önlemlerinin devamı
talep edilerek, 31 Aralık 2001 tarihinde sona eren bu uygulamanın bir on yıl daha
uzatılması talep edilmiştir. Ancak, bu talebin incelenmesi için gerekli zamanın
olmaması nedeniyle tarife önlemlerinin uygulanması 1911/91 sayılı Konsey
Tüzüğünü değiştiren 1105/2001 ve 1106/2001121 sayılı Konsey Tüzükleriyle bir
yıllığına uzatılmıştır.
2002 yılında, Komisyonun vergilendirme konusunda hazırladığı birçok
taslak, Konsey belgesi haline gelmiştir. Konsey, 20 Haziran 2002 tarihinde, yerel
olarak üretilen ve karar ekinde yer alan listedeki belli ürünler için yerel vergilerde
tam muafiyet ya da indirim düzenlemek için İspanya yönetimine 31 Aralık 2011
tarihine kadar izin veren bir karar kabul etmiştir. Bu karar, bölgede üretim yapan
firmaların yaşadığı sorunlar ve üretim yapan sektörlerin ekonomik faaliyetlerin
çeşitlendirilmesini sağlamak amacıyla ihtiyaç duydukları destek sonucunda ortaya
çıkmıştır.
Bu tür özel uygulamaların ekonomik nedenlere dayandığını vurgulamak
amacıyla, Kanarya Adalarına belli sanayi ürünleri ithalatındaki otonom OGT’nin
geçici olarak askıya alınması ve balıkçılık ürünlerinin ithalatında otonom Topluluk
tarife
kotası
sağlanmasına
ilişkin
704/2002
sayılı
Konsey
Tüzüğü’nün
gerekçesinde, Kanarya Adalarında 1991 yılında özel önlemlerin uygulanmaya
başlanmasından bu yana, bölgenin ekonomik durumunun iyileştiği belirtilerek,
çalışanların ortalama gelirlerinin İspanya’nın ortalamasına yaklaştığı ve yaşam
standardındaki açığın neredeyse kapandığı belirtilmektedir. Ayrıca, bölgedeki özel
uygulamanın devamını savunmak amacıyla, 1991 yılından bu yana bölgede
gerçekleştirilen sosyal ve ekonomik kalkınma dikkate alındığında uygulanmakta
121
Official Journal of the European Communities L 151 7.6.2002
122
olan otonom tarife önlemlerinin 2001 yılı sonuna kadar kaldırılmasının Kanarya
pazarında ani bir enflasyonist etki yaratacağı ve bölgenin küçük sanayi temelli
yapısını az ya da çok ortadan kaldırma riski yaratacağı, enflasyonist etkiden
kaçınmak amacıyla, kaldırılması düşünülen tarife kotası ve askıya alma
uygulamalarının 5 yıllık bir süreç içinde kademeli olarak uygulanması gerektiği,
nihai tüketime yönelik ürünlerin ticaretinde bir sapma yaratmamak için de, askıya
alma uygulamasının sadece serbest dolaşıma sokulmak amacıyla gümrük
beyannamesinin Kanarya Adalarında bulunan İspanyol gümrük idaresine
sunulduğu, serbest dolaşıma sokulduktan sonra gümrük bölgesinden çıkarılacak,
uçak ya da gemiden indirilmemiş eşya için uygulanacağı vurgulanmıştır. Ancak,
Kanarya Adalarındaki firmaların kullandığı sermaye yatırım malları, hammaddeler,
endüstriyel dönüşüm ve bakım parçaları için tüm OGT vergilerinde askıya alma
uygulamasının 1 Ocak 2002 tarihinde başlamak üzere 10 yıl için uygun olduğu
belirtilmiştir. Bu doğrultuda, Tüzüğün 2. maddesinde, 1 Ocak 2002 tarihinden 31
Aralık 2011 tarihine kadar, 2 No’lu Ekte sayılan ticari ve endüstriyel kullanıma
yönelik sermaye yatırım mallarının Kanarya Adalarına ithalinde uygulanacak
OGT’nin tam olarak askıya alınacağı belirtilmiştir. (Madde 1/4) Söz konusu
eşyaların, Kanarya Adalarında bulunan ekonomik operatör tarafından serbest
dolaşıma sokulduktan sonra en azından 24 aylık bir süre içinde kullanılması
gerekmektedir. Aynı tarihler içerisinde bölgeye ithal edilmek istenen ve 3 No’lu
Ekte sayılan hammadde ve endüstriyel dönüşüm ve bakım için kullanılan
parçalara uygulanacak OGT vergisi de tam olarak askıya alınacaktır. (Madde 1/5)
1. Maddenin 4 ve 5. fıkralarında belirtilen eşyalara yönelik vergilerin askıya
alınması Topluluk Gümrük Kodunun 21 ve 82 maddelerine uygun olarak ‘nihai
kullanım’ hükümlerine ve Uygulama Yönetmeliğinde belirlenen kontrollere tabi
olacaktır.
Söz konusu Tüzüğün 1. maddesi ile, Tüzüğün 2 No’lu Ekinde, Bölüm A’da
yer alan listedeki nihai tüketime yönelik ürünlerin Kanarya Adalarına ithalinde
uygulanacak OGT vergisinin 1 Ocak 2002 tarihinden 31 Aralık 2006 tarihine
kadar, anılan Bölümde belirtilen tarifeye uygun olarak ve belirtilen seviyelerde
askıya alınacağı ifade edilmektedir.
123
4 No’lu Ekte yer alan listede sayılan balıkçılık ürünlerinin bölgeye ithali
sırasında uygulanacak Ortak Gümrük Tarifesi vergilerinin yukarıda belirtilen
tarihler arasında belirtilen miktarlar için tam olarak askıya alınacağı ancak, bu
askıya alma uygulamasının yalnızca Kanarya Adalarının iç pazarı için geçerli
olduğu ve Kanarya Adalarında bulunan gümrük idarelerine serbest dolaşıma giriş
beyanının yapıldığı sırada gemi ya da uçaktan indirilmemiş ürünler için
uygulanacağı belirtilmiştir. Ayrıca, söz konusu ürünlerin Topluluk gümrük
bölgesinin diğer bölümüne getirilmesi durumunda, İspanya gümrük idarelerinin
Topluluk Gümrük Tarifesinde belirtilen vergilerin alınmasına yönelik her türlü
önlemi alması öngörülmüştür.
Özet olarak, anılan Tüzükle, ekonomik etkisinin çok sınırlı olacağı
düşüncesiyle %2’den daha düşük Topluluk Gümrük Tarife vergisi oranları için
ürünlerin herhangi bir önleme tabi tutulmaması, nihai tüketime yönelik ürünlerde
askıya alma uygulamalarının kademeli olarak kaldırılması, hammadde ve
endüstriyel dönüşüm ve bakım için kullanılan parçalara uygulanacak Ortak
Gümrük Tarifesi vergilerinde ise tam olarak askıya alma uygulamasının getirilmesi
öngörülmüştür.
Sosyal ve Ekonomik Birleşme konusundaki II.Rapor’daki sosyo-ekonomik
parametreler ve bu rakamların yıllık düzeltmeleri, bu bölgelerin çeşitli yollarla
geliştiğini göstermektedir. 1995 yılından 1999 yılına kadar yıllık gelirin Topluluk
ortalamasıyla
(EURO=15)
karşılaştırması
değişmektedir:
Kanarya
Adaları
%75’ten %79’a, Azor %50’den %53’e, Maderia ise %63’ten %71’e yükselmiştir.
Aynı dönem içinde diğerleri aynı kalır ya da düşme gösterirken, Kanarya Adaları
ve
Maderia
gerçekleşmiştir.
ekonomilerinde
Birliğin
geri
kalanıyla
bir
yakınlaşma
122
Topluluğun bu bölgelere bu tür ayrıcalıkları vermesindeki gerekçede, bu
bölgelerdeki ekonomik ve sosyal kalkınmanın hızlandırılması amacının esas
unsur olduğu, bu bölgelerin Topluluğun en az gelişmiş bölgeleri arasında yer
122
‘Commission Report on The Measures to Implement Article 299 (2) The Outermost Regions of
The European Union’, loc.cit, s.6
124
aldığının vurgulandığı ve bu bölgelerin gayrı safi milli hasılalarının Topluluğun
ortalamasının yarısından az olduğu
göze çarpmaktadır. Topluluk tarafından
tanınan bu tür istisnalar, bu bölgelerin ekonomik ve coğrafi koşullarına
dayanmakta olup, bu tür uygulamaların Topluluk ekonomisi üzerinde olumsuz etki
yaratması durumunda sona erdirileceği özellikle belirtilmektedir.
125
BEŞİNCİ BÖLÜM
TAM
ÜYELİK
YÜKÜMLÜLÜKLERİ
UYGULAMASINA
GETİRİLEN
ÇERÇEVESİNDE
ELEŞTİRİLER
VE
SERBEST
ULUSAL
BÖLGE
PROGRAM-
KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİ VE İLERLEME RAPORUNDAKİ İLGİLİ
HÜKÜMLER
I. MEVZUAT VE UYGULAMA FARKLILIKLARI
A) 3218 SAYILI SERBEST BÖLGELER KANUNU İLE 4458 SAYILI GÜMRÜK
KANUNU’NUN ÇELİŞEN HÜKÜMLERİ
Serbest bölgeler konusundaki mevzuat farklılıkları, dış ticaret konusundaki
yetkilerin Dış Ticaret ve Gümrük Müsteşarlıkları arasında bölünmüş olmasının
getirdiği sorunlara örnek teşkil edecek niteliktedir. Türkiye ile Topluluk arasında
kurulmuş olan gümrük birliği yükümlülükleri ve tam üyelik hedefi çerçevesinde
Topluluğun gümrük mevzuatını bir çatı altında toplamış olan 2913/92 sayılı
Topluluk Gümrük Kodu örnek alınarak hazırlanan 4458 sayılı Gümrük Kanunu ile
temelde ihracatı ve dış ticarete dayalı üretim ile istihdamı artırmak amacıyla
hazırlanan 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu arasında çelişen hükümler
olduğu gibi, 3218 sayılı Kanun ile AB mevzuatı arasında da farklılıklar mevcuttur.
3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun 6. maddesinde ‘serbest bölgelerin
gümrük hattı dışında sayıldığı, bu bölgelerde vergi, resim, harç, gümrük ve
kambiyo mükellefiyetlerine dair mevzuat hükümlerinin uygulanmayacağı’ ifadesi
yer almaktadır. Bu hüküm, 4458 sayılı Gümrük Kanunu ve Yönetmeliğinin aşağıda
belirtilen hükümleri ile çelişmektedir:
-
Gümrük Kanunu’nun 152, Yönetmeliği’nin ise 518. maddesinde
serbest bölgeler Türkiye gümrük bölgesinin parçaları olarak
tanımlanmıştır.
126
-
Gümrük Kanunu’nun 153, Yönetmeliğin 519. maddesine göre
serbest bölgelerde bulunan eşya gümrük idaresinin denetimine
tabidir.
-
Gümrük Yönetmeliği 521. maddeye göre eşyanın Türkiye gümrük
bölgesine girişinde ticaret politikası uygulanması gerekiyorsa bu
önlemler eşyanın serbest bölgeye konulması sırasında uygulanır.
-
Serbest bölgeye konulmuş serbest dolaşımda olmayan eşya
serbest dolaşıma girebilir, dahilde işleme rejimine tabi tutulabilir,
gümrük kontrolü altında işlenebilir, geçici ithalat rejimine tabi
tutulabilir. (Gümrük Kanunu 157, Gümrük Yönetmeliği 529. madde)
3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun 8. maddesinde serbest bölgeler
ile Türkiye’nin diğer yerleri arasında yapılacak ticaretin dış ticaret rejimine tabi
tutulacağı belirtilmiştir.
Gümrük Kanunu ve Yönetmeliği hükümleri gereğince serbest bölgeler
Türkiye Gümrük Bölgesinde yer almaktadır. 3218 sayılı Kanunda ise serbest
bölgeler Türkiye dışında bir ülke gibi değerlendirilmekte, ticaret de buna göre
yapılmaktadır. 4458 sayılı Kanununa göre serbest bölgeler Türkiye gümrük
bölgesinde yer almakta ve gümrük rejimlerinin buna göre uygulanması
gerekmektedir. Bu nedenle, bölgelerde bu Kanun gereği dahilde işleme rejimine
göre işlenmesi gereken eşyalar 3218 sayılı Kanun gereği hariçte işleme rejimine
tabi tutulmaktadır. Bundan dolayı, serbest bölgelerle Türkiye arasında yapılan
ticarette vergilendirme sorunu ile karşılaşılmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere, Türkiye gümrük bölgesinde
yer alan serbest bölgelerde, serbest dolaşımda olmayan eşyanın gümrük
idaresince denetiminin sağlanması ve nasıl bir işleme faaliyetine tabi tutulduğunun
bilinmesi gerekmektedir. Ancak, Gümrük Kanunu ve 3218 sayılı Serbest Bölgeler
Kanunu ve ilgili Yönetmeliğin hükümleri çeliştiğinden uygulamada sorunlar
yaşanmaktadır. Bu sorunlara örnek olarak aşağıdaki hususlar verilebilir:
127
-
Serbest dolaşımda olmayan eşyanın serbest bölgelerde gümrük
kontrolü altında işleme veya dahilde işleme rejimi kapsamında
işlenmesi ve vergilendirilmesi gerekmekteyken, uygulamada söz
konusu eşya bu rejimlere tabi tutulmaksızın serbest bölgelerde
işlenebilmektedir.
Üstelik,
Türkiye’de
dahilde
işleme
rejimi
kapsamında işleme faaliyetine tabi tutulan eşya, taahhüdü
kapatmak amacıyla serbest bölgelere çıkarılmaktadır.
-
Dahilde işleme rejimine tabi tutulma sonucu serbest bölgelere
çıkışı yapılarak taahhüdü kapatılan eşya, tekrar Türkiye’de
işlenmek suretiyle yeni bir dahilde işleme rejimi kapsamında ithal
edilmekte ve yeniden serbest bölgelere çıkarılmak suretiyle yeni
taahhüt hesapları kapatılmakta ancak gerçek anlamda yapılan bir
ihracat bulunmamaktadır.
-
Serbest dolaşımda bulunan eşyanın işlem görmek üzere serbest
bölgelere geri götürülerek tekrar Türkiye’ye getirilmesi durumunda
herhangi
bir
rejim
beyanında
bulunulmasına
gerek
bulunmamaktadır. Ancak, bu konumdaki eşya serbest bölgelere ya
ihraç ya da hariçte işleme izin belgesi kapsamında konulmaktadır.
Oysa, hariçte işleme rejimi serbest bölgeler için geçerli değildir.
Diğer yandan, işlem gören ürün işlendikten sonra tekrar Türkiye’ye
getirilecek ise ihracat kapsamında serbest bölgelere konulmasının
bir anlamı bulunmamaktadır.
-
Serbest bölgelerde yapılan faaliyetlerin gelir ve kurumlar vergisine
tabi olmaması nedeniyle, ihraç edilecek eşya önce kıymeti veya
oranı düşük gösterilerek serbest bölgelere konmakta, burada
herhangi bir işleme tabi olmadığı halde %100’e yakın veya aşan bir
kar marjıyla diğer ülkelere gönderilmekte, bu suretle elde edilen
karlar serbest bölgelerde elde edilmiş olarak gelir ve kurumlar
vergisi ödemekten kaçınılmaktadır.
128
B) 3218 SAYILI KANUN İLE AB MEVZUATI ARASINDAKİ FARKLILIKLAR
3218 sayılı Kanun’un 6. maddesi ile serbest bölgeler gümrük hattı dışında
sayılmaktadır. Toplulukta ise, Topluluk Gümrük Kodu ve Uygulama Yönetmeliğine
göre serbest bölgeler gümrük bölgesi içinde kabul edilmekte ve ayrıntılı bir şekilde
belirlenen bazı istisnalar dışında Topluluk gümrük bölgesinin geri kalan bölümüne
uygulanan genel kurallara tabi tutulmaktadırlar. Türkiye’deki tam ve dar mükellef
gerçek ve tüzel kişilerin serbest bölgedeki faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri
kazanç ve iratlar, Türkiye’nin diğer yerlerine getirildiğinin kambiyo mevzuatına
göre tesviki halinde de, gelir ve kurumlar vergisinden muaf tutulmuştur. AB
mevzuatında ise bu tür bir muafiyet bulunmamaktadır.
Türkiye’deki serbest bölgelerde gerçekleştirilen faaliyetlerden elde edilen
her türlü kazancın vergi dışı tutulması, birçok açıdan yabancı yatırımcılardan çok
yerli firmaları cezbetmiş gibi görünmektedir. Serbest bölgelerde bulunan firmaların
büyük bir kısmının yerli firmalardan oluşması ve bu firmaların aynı işlemleri
yurtiçinde yapmaları durumunda ödemek zorunda oldukları vergi tutarları dikkate
alındığında, Türkiye’deki serbest bölge uygulamalarının vergi açısından firmalar
için bir çeşit sübvansiyon sağladığı söylenebilir. Ancak bu durum, hem AB’nin
rekabet kuralları ile hem de OECD ve Dünya Ticaret Örgütünün kurallarıyla
çelişmektedir. 123
AB’de serbest bölgelerin nerede kurulacakları ve faaliyet konularında her
türlü yetki gümrük idaresine verilmişken, 3218 sayılı Kanun ile bu yetkiler Dış
Ticaret Müsteşarlığı başta olmak üzere diğer kurumlara verilmiştir. Serbest
bölgeler konusundaki bu yetki dağılımı AB’deki uygulamalarla paralellik arz
etmediği gibi serbest bölgelerin verimli işleyişini de etkilemektedir.
3218 sayılı Kanun’un 12. maddesinde serbest bölgelerde uygulanmayacak
mevzuata yer verilmiştir. Ayrıca, geçici 1. madde ile 2822 sayılı Kanun’un grev,
123
Öztürk, Dış Ticaret Dergisi, s.68
129
lokavt ve arabuluculuk hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmiştir.
124
AB üyesi
ülkelerde ise, serbest bölgelerde uygulanan hükümler bakımından ulusal
mevzuatla bir farklılık bulunmamakta olup, ülke içinde faaliyet gösteren firmalar
aleyhine haksız rekabete yol açmamak amacıyla serbest bölgelerde bu tip
muafiyet ve ayrıcalıklardan özellikle kaçınılmıştır.
4458 sayılı Gümrük Kanunu ve Yönetmeliğin büyük ölçüde Topluluk
Gümrük Kodu ve Uygulama Yönetmeliği ile uyumlu olması nedeniyle, 3218 sayılı
Kanun ve Yönetmeliğinin Gümrük Kanunu ve Yönetmeliği ile çelişen yanlarının
Topluluk Gümrük Kodu ve Uygulama Yönetmeliği ile de var olduğu söylenebilir.
Bu arada, Topluluk tarafından gerçekleştirilen reform çerçevesinde 2700/2000
sayılı Konsey Tüzüğü ile Topluluk Gümrük Kodu,
993/2001 sayılı Komisyon
Tüzüğü ile de Gümrük Kodu Uygulama Yönetmeliğinde yapılan değişikliklerin
4458 sayılı Gümrük Kanunu ve Yönetmeliği’ne aktarılması gereği doğmuştur.
C) UYGULAMAYA YÖNELİK ELEŞTİRİLER
Türkiye’deki serbest bölge uygulamaları, Topluluk başta olmak üzere çeşitli
çevreler tarafından eleştirilirken, özellikle bu uygulamadan yarar sağlayan ticaret
çevreleri tarafından savunulmaktadır.
Dünya Bankası ve
Uluslararası Finans Kurumu’nun (IFC, International
Finance Corparation) bir yan kuruluşu olan Yabancı Yatırım Danışmanlık Kurumu
FIAS, (Foreign Investment Advisory Service) Türkiye’nin talebi üzerine bir çalışma
başlatmıştır. İlk aşamada, Türkiye’deki yatırım ortamının genel değerlendirmesine
yönelik bir çalışma yapılmış, yatırımlarda karşılaşılan idari engellerin tespiti
çalışması ise, Temmuz 2001’de tamamlanmıştır.125 Bu çerçevede FIAS tarafından
124
Verilen taahhütlere uygun olarak 03.08.2002 tarihili ve 4771 sayılı Kanunla 3218 sayılı
Kanunun geçici birinci maddesi uygulamadan kaldırılmıştır.
125
Hazine Müsteşarlığı ve Dünya Bankası Grubu-FIAS tarafından ortaklaşa yürütülen
‘Yatırımlarda Karşılaşılan İdari Engeller’ çalışması sonucunda hazırlanan ve özellikle yatırım
alanındaki bürokratik engellerin azaltılmasını amaçlayan ‘Türkiye’de Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Reformu Programı’ 11 Aralık 2001 tarihi ve P/2001/10 sayılı Bakanlar Kurulu Prensip
Kararı eki olarak Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Söz konusu reform programı çerçevesinde
‘Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Koordinasyon Kurulu’ oluşturulmuş, bu Kurula bağlı olarak çalışan
130
ortaya konan ‘Türkiye-Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırım Ortamı Analizi ve
Yatırımın Önündeki İdari Engeller Raporu’na
126
göre, ‘Türkiye’de enflasyon,
vergilendirme ve muhasebe uygulamalarından oluşan problem dizisine ayrıca çok
fazla cömert bir serbest bölge rejimi de ayrı bir problem olarak katılmaktadır.
OECD mevcut durumuyla bunlara vergi cennetleriyle ilgili listesinde yer vermiş
olup, AB de, bu konudaki değişiklikleri mutlaka görüşmek istemektedir. Belki de
AB’ye girişin bir koşulu olarak, bu rejimin kaldırılmasını talep edebilecektir. Son
IMF raporu, çeşitli nedenlerden ötürü serbest bölgeler rejimine epey eleştiri
yöneltmiş bulunmaktadır. Diğer ülkelerin ve uluslararası kuruluşların kaygılarından
bağımsız olarak serbest bölge rejimi, FIAS’ın şimdiye kadar gördüğü en cömerti
olup, bundan yararlanma şansına sahip olmuş kuruluşlara bir bağış mekanizması
olarak işlemektedir .Uluslararası anlaşmalar ve normlarla ilgili konu bir yana
bırakılacak olsa bile, yalnızca Türkiye’nin kendi bakış açısından, niçin böyle
cömert bir rejimin uygulandığını anlamak kolay değildir. Özellikle, fiyat istikrar
programının başarılı olması halinde serbest bölgelerde faaliyet gösterme iznine
sahip olan tercihli firmalara sağlanan teşvikler tam bir karşılıksız kaynak aktarım
mekanizmasına dönüşecektir. Bunlar, Hazine’nin vergi gelirlerini kurutmakta ve
rekabet ettikleri bazı firmalar karşısında adil olmayan bir rekabet avantajı
sağlamaktadır.127
Ayrıca, serbest bölgeler AB mevzuatının devlet yardımlarına ilişkin bölümü
açısından yasal olarak problem oluşturmaktadır. Serbest bölgelerde sağlanan
menfaatlerin, AB tarafından, bazı girişimleri ve belli malların üretimini teşvik
ederek rekabeti bozan ya da bozma tehdidi oluşturan devlet yardımları olarak
tanımlanma olasılığı yüksektir. Topluluğu kuran Antlaşma’nın 87. maddesi ile bu
şekilde değerlendirilen yardımlar yasaklanmış olup, doğal afetler veya istisnai
olayların neden olduğu zararı düzeltmek için yapılanlar, yaşam standardının
Teknik Komitelerden ‘Gümrükler ve Standartlar’ adlı VI. Teknik Komitenin çalışma alanı FIAS
raporu doğrultusunda serbest bölge mevzuatının kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesini de
kapsamaktadır.
126
FIAS Uluslararası Finans Kurulu ve Dünya Bankasının müşterek bir teşebbüsü olan Yabancı
Yatırım Danışmanlık Servisi (IFC) tarafından hazırlanan ‘Türkiye- Doğrudan Yabancı Sermaye
Yatırım Ortamı Analizi ve Yatırımın Önündeki İdari Engeller Raporu’, Hazine Müsteşarlığı,
2001,s.54
127
a.g.e, s.56
131
anormal ölçüde düşük olduğu veya ciddi ölçüde yetersiz istihdamın mevcut olduğu
bölgelerin ekonomik gelişimini artırmaya yönelik olanlar, yardımın ortak çıkara
aykırı ölçüde ticaret koşullarını olumsuz etkilemediği durumlarda, belirli ekonomik
faaliyetlerin veya belirli ekonomik bölgelerin gelişimini kolaylaştırmak için
yapılanlar türündeki yardımlara istisna getirilmiştir.
‘Serbest bölgeler uygulaması, bir alternatif olarak, enflasyon ortamında
kurumlar vergisinin yarattığı aşırı yükün bir çeşit telafisi olarak görülebilir. Bu bakış
açısıyla bile, bu telafi unsuru herkese uygulanabilir değildir ve fiyat istikrarının
sağlanacağı bir ortamda, yatırım teşviklerinde olduğu gibi sadece seçilmiş bazı
yatırımcılara büyük ayrıcalıklar sağlamak yerine tümüyle kaldırılması gerekecektir.
Dünyadaki genel uygulama bakımından serbest bölgeler dışındaki firmalarla
karşılaştırıldığında, bu bölgelerdeki firmaların daha esnek kurallara tabi olmaları,
daha az kırtasiyecilikle karşı karşıya kalmaları ve belli koşullarda daha az vergi
ödemeleri nedeniyle, serbest bölgeler dışında kalan firmalar için bir ayrımcılığa
neden olduğu gözlemlenmektedir. ‘128
Serbest bölgelerde oldukça az ürün üretilmekte ve buna bağlı olarak
serbest bölgelerin var olma gerekçesi ve karları sınırlı kalmaktadır. İhracata
yönelik şirketlere hizmet etmekten ziyade serbest bölgeler, ürünlerin ulusal
tüketime açılıncaya kadar geçici depolandığı bir yer olarak kullanılmaktadır.
Ayrıca, ithal edilmiş ürünlerin sınır kapısından derhal serbest bölgeye taşınarak
standart
denetim/test
edilme
süresince
karşılaşılan
yüksek
depolama
maliyetlerinden kaçınılması ve gümrük işlemlerinin ivedi olarak bitirilmesi
konularındaki avantajları için kullanılmaktadır.
Serbest bölgelerle ilgili eleştirilerin artması üzerine bu konuda bir araştırma
yapan Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları’nın incelemeleri sonrasında kaleme
alınan rapora göre, ‘Ocak 2003 itibarıyla serbest bölgelerde toplam 3 bin 412
firma faaliyet göstermekte olup, bunların 2 bin 854’ünü yerli, 558’ini ise yabancı
128
The World Bank, Export Processing Zones, Washington D.C., Policiy and Research Series-20,
1992
132
firmalar oluşturmaktadır. 3 bin 412 firmanın yalnızca 502’si bölgede üretim
yapmaktadır. Bu rakama göre bölgede faaliyet gösteren firmaların sadece yüzde
15’i üretim faaliyeti gerçekleştirmektedir. Geri kalan yüzde 85’lik grup ise üretim
dışı alanlarda çalışmakta; bunların 2 bin 226’sı alım-satım, 44’ü montaj-demontajbakım onarım, 253’ü işyeri kiralama, 92’si depo işletmeciliği, 57’si bankacılıksigortacılık, 23’ü kurucu-işletici, 70’i İMKB-aracılık, 145’i de diğer alanlarda faaliyet
göstermektedir. Ayrıca yabancı firmalar da bölgeye üretim için gelmemektedir.
Serbest bölgelerdeki 558 yabancı firmanın ancak yüzde 15’i üretim yaparken,
yüzde 85’i alın satım ve depolama gibi üretim dışı konularla uğraşmaktadır.’129
Serbest bölgeye veya serbest bölgeden gerçekleştirilen taşımacılıkta zayıf
bir kontrol mekanizmasının olması yolsuzluğa ve malların ulusal pazara yasal
olmayan yollardan sızmasına yol açmaktadır. Serbest bölgelerde henüz
otomasyona geçmemiş gümrük idarelerinde verilerin otomasyon sistemine
girilememesi nedeniyle bu bilgilere erişilememektedir. Bölgeye ihraç edilen veya
yurtdışından getirilen malın kaçak olarak yurda sokulması, yurtiçinde çalışan
şirket personelinin serbest bölge kadrosunda gösterilerek gelir vergisi kaçırılması,
Türkiye’ye verilen bazı hizmetlerin (sigortacılık vb.) serbest bölgelerden fatura
edilerek gelir ve katma değer vergisi kaybına yol açması, kamuya yönelik satın
alma yolsuzlukları, serbest bölge ortamında üretilen malların Türkiye’ye satılarak
vergi veren firmalara karşı haksız rekabet yapılması da uygulamaya ilişkin olarak
yapılan eleştiriler arasındadır.130
Serbest bölgelerde üretimi Sağlık Bakanlığı’nın iznine bağlı ürünlerin
üretimi ve buralardan ithali için Gayrı Sıhhi Müessese Belgesi alınması
gerekmektedir. Yurtiçinde bu belgeyi Belediyeler vermekte, ancak Belediye
Kanunu’nun ilgili hükümleri 3218 sayılı Kanunun 12. maddesi gereği serbest
bölgelerde
uygulanmadığından
belediyelerden
alamamaktadırlar.
serbest
Bunun
bölge
kullanıcıları
sonucunda
ise
bu
üretimi
belgeleri
Sağlık
Bakanlığı’nın iznini gerektiren ürünlerin serbest bölgelerde üretimi mümkün
olmamaktadır.
129
Hürriyet Gazetesi, 19 Mayıs 2003, s.13
Serbest
Bölgelerin
Türkiye
Ekonomisine
http://www.esbiad.org.tr/rapor.htm
130
Etkisi
Üzerine
Bir
İnceleme
133
II.ULUSAL PROGRAM, KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİ VE İLERLEME
RAPORLARINDAKİ İLGİLİ HÜKÜMLER
A) TÜRKİYE’NİN ULUSAL PROGRAM, KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİ VE
İLERLEME RAPORLARI
Katılım Ortaklığı Belgesi bütün aday ülkeler için ve her bir ülkenin
hükümetleriyle istişare içerisinde, üyeliğe hazırlanmak için yerine getirilecek temel
kısa ve orta vadeli öncelikleri belirten, AB tarafından hazırlanan bir belgedir.
Komisyon’un 8 Kasım 2000 tarihli önerisini takiben, AB Konseyi’nin 4 Aralık
2000 tarihinde, Türkiye için Katılım Ortaklığı Belgesi’ni onaylaması üzerine ortaya
çıkan Katılım Ortaklığı Belgesinin Kısa Vadeli öncelikleri (2001 yılı için) arasında,
‘Gümrükler’ başlığı altında ‘Serbest bölgeler ile ilgili mevzuat uyumuna devam
edilmesi ve yeni Gümrük Kanunu ile Gümrük Yönetmeliği’nin uygulanmasının
güvenceye alınması’ hususu belirtilmiştir. 131
Aynı belgenin Orta Vadeli Önceliklerin belirtildiği bölümünde ‘Gümrükler’
başlığı altında aynı konuya bir kez daha değinilerek ‘serbest bölgeler, çift
kullanımlı mallar ve teknolojiler, uyuşturucu üretiminde kullanılan maddeler
(precursors) sahte ve korsan mallar başta olmak üzere mevzuat uyumunun
tamamlanması’ hükmü getirilmiştir. Bu ifadeden de anlaşılacağı üzere serbest
bölgeler konusundaki uyuşmazlığın en geç orta vade sonunda giderilmesi
öngörülmüştür.
Aralık 2002’de Kopenhag’da gerçekleştirilen toplantıda alınan karar
doğrultusunda revize edilen belgenin son hali ‘Türkiye ile Katılım Ortaklığında Yer
Alan İlkeler, Öncelikler, Ara Hedefler ve Koşullara İlişkin 19 Mayıs 2003 tarih ve
131
‘2000 yılı Genişleme Stratejisi’, Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği Yayını, Ankara 2000,
s.18
134
2003/398/EC sayılı Konsey Kararı ile kabul edilmiştir.
132
Söz konusu belgede
serbest bölgeler konusuna yine değinilmiş olup, ‘Gümrük Birliği’ bölümü kısa vade
öncelikleri arasında yer alan ilk husus olarak serbest bölgeler konusundaki
mevzuatın uyumlaştırılması sayılmıştır. Orta vadede ise, bir önceki KOB’da yer
alan ‘serbest bölgeler, çift kullanımlı mallar ve teknolojiler, uyuşturucu üretiminde
kullanılan maddeler (precursors) sahte ve korsan mallar başta olmak üzere
mevzuat uyumunun tamamlanması’ hükmü aynen yer almıştır.
Aday ülke olarak KOB’a bir cevap niteliğinde hazırlanan ve KOB’da
belirtilen hususları da kapsayacak şekilde AB müktesebatına uyum çerçevesinde
gerçekleştirilecek çalışmaları ortaya koyarak, bu çalışmalara yönelik bir takvim
belirleyen Ulusal Program ise Türkiye tarafından 2001 yılında hazırlanarak,
AB’ye sunulmuştur.
133
Anılan belgede yer alan mevzuat başlıklarından biri olan
‘Gümrük Birliği’ bölümünde ‘Türk Mevzuatında Yapılması Gereken Değişiklik ve
Yenilikler’ başlığı altında ‘Serbest bölge uygulamaları ile ilgili olarak, AB mevzuatı
ile Türk mevzuatının incelenmesi ve farklılıklarının tespiti çalışmaları devam
etmektedir.’ ifadesine yer verilmiştir. Ancak, farklılıkların giderilmesi için uyum
çalışmalarına ilişkin herhangi bir takvim verilmemiştir. 134
1998 yılında Türkiye için yayımlanan ilk Düzenli İlerleme Raporunda
serbest bölge konusunda özel olarak ‘Gümrük Birliği Kararında’ belirtilmemekle
birlikte, Topluluk ve Türkiye arasında uygulamada farklılık olduğu vurgulanmakta
ve bu durumun özellikle tekstil işleme faaliyetlerinde sorunlara neden olduğu ifade
edilmiştir.135
132
Official Journal of the European Communities L 145, 12.06.2003
133
24 Mart 2001 tarih ve 24352 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete
Güncellenen KOB doğrultusunda Ulusal Programın revizyonu gündeme gelmiş olup, bu
134
kapsamda mevcut Ulusal Programa yönelik eleştiriler de değerlendirilerek, ABGS tarafından yeni
bir yapı ortaya konmuştur. Bu çerçevede, AB müktesebatına uyum kapsamında öncelikli olarak
uyum sağlanacak AB mevzuatı yanında, bu uyuma yönelik idari kapasite ve finansman ihtiyacının
da saptanması öngörülmüştür. Hazırlıkları tamamlanma aşamasında olan yeni Programın
Temmuz ayı başında yayımlanması beklenmektedir.
135
1998 Regular Report on Turkey’s Progress Towards Accession, European Commission,
Brussels, November 1998 s.35
135
1999 yılı Raporunda da, Topluluk mevzuatı ve ulusal mevzuat arasındaki
özellikle serbest bölgeler, ekonomik etkili gümrük rejimleri ve askıya alma
düzenlemeleri
edilmektedir.
konusundaki
farklılıkların
ortadan
kaldırılmadığı
ifade
136
Türkiye için 2000 yılı Düzenli Raporunun 25. Bölümünde ele alınan
‘Gümrük Birliği’ konusundaki açıklamalar arasında serbest bölgeler konusuna da
değinilmekte ve serbest bölgelere ilişkin farklılığın devam ettiği bildirilmektedir.137
2001 yılı İlerleme Raporuna bakıldığında, bir önceki Raporda belirtilen
ifadeye yakın bir ifade kullanıldığı görülmektedir. Yeni Gümrük Kanunu’nun önemli
ölçüde Topluluk mevzuatıyla uyumlu olduğu ancak, serbest bölgeler ve ekonomik
etkili gümrük rejimlerine ilişkin uygulamanın hala farklılık arz ettiği belirtilerek, söz
konusu
mevzuatın serbest
bölgelere ilişkin hükümlerinin uygulanmasının
sağlanması talep edilmiştir.138 Diğer bir deyişle, önceki Raporlardan farklı olarak,
yeni Gümrük Kanunu’nun hükümlerinin uyumlu olduğunu kabul edilmekle birlikte,
uygulamaya dikkat çekilmektedir.
Son olarak 9 Eylül 2002 tarihinde yayımlanan 2002 yılı İlerleme Raporunda
ise, ‘Gümrük Birliği Kararı gereğince Türkiye’nin, Topluluğun gümrük ve ticaret
politikalarına uyum sağlaması gerektiği, ortak gümrük tarifesi ve gümrük mevzuatı
konusunda genel olarak uyum sağlanmış olduğu ancak, serbest bölgeler ve
ekonomik etkili gümrük rejimleriyle ilgili olarak yapılması gereken hususların hala
mevcut olduğu belirtilmiştir.’139
136
1999 Regular Report on Turkey’s Progress Towards Accession, European Commission,
Brussels, 13.10.1999, s.29
137
‘2000 yılı Genişleme Stratejisi’, op.cit., s.76
138
2001 Regular Report on Turkey’s Progress Towards Accession, European Commission, SEC
(2001) 1756, Brussels,13.11.2001, s.87
139
2002 Regular Report on Turkey’s Progress Towards Accession, European Commission,
SEC(2002) 1412, Brussels, 09.10.2002, s.23
136
Ayrıca, serbest bölgeler ve ekonomik etkili gümrük rejimlerine ilişkin
gümrük mevzuatı dışındaki mevzuatın uyumlaştırılmasına ihtiyaç duyulduğu
vurgulanmaktadır.140 Böylece, serbest bölgeler konusundaki uyumsuzluğun
gümrük mevzuatı dışındaki mevzuattan kaynaklandığı ve Gümrük Kanunu ve
Yönetmeliğinin ilgili hükümlerinin tam olarak uygulanamamasının önündeki
engelin bu alanda yetki paylaşılan diğer kurumların mevzuat ve uygulamaları
olduğu dile getirilmiştir.
B) DİĞER ADAY ÜLKELERE İLİŞKİN KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİ VE
İLERLEME RAPORLARINDAKİ İFADELER
1993 yılında gerçekleştirilen Kopenhag Zirvesinde alınan kararlar uyarınca,
Toplulukta, Merkez ve Doğu Avrupa ülkelerini kapsayan bir genişleme süreci
başlatılmıştır. Avrupa Komisyonu’nun genişlemeye ilişkin stratejisine esas teşkil
etmek üzere hazırladığı öneriler 16 Temmuz 1997 tarihinde ‘Gündem 2000’
başlıklı raporda açıklanmıştır. Raporda, Merkez ve Doğu Avrupa ülkeleri ile
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin iki dalga şeklinde Topluluğa tam üye olmaları
öngörülmüştür. İlk dalgada, Kopenhag Kriterleri
uyum
gösterebilme
yeteneğine
sahip
141
oldukları
denilen kriterlere en fazla
değerlendirilen
Polonya,
Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovenya ve Estonya, söz konusu kriterlere göre
daha geride bulunan ikinci dalgada ise Litvanya, Letonya, Slovak Cumhuriyeti,
Bulgaristan ve Romanya yer almıştır. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi de daha önce
alınan bir kararla söz konusu genişlemenin içine dahil edilmiştir. Türkiye ise, bu
aşamada
genişlemenin
kapsamına
alınmamıştır.
Aralık
1997
tarihinde
gerçekleştirilen Lüksemburg Zirvesi sonucunda da, Türkiye genişlemeye dahil
edilmeyerek, sadece Topluluğa katılma konusunda ehil olduğu teyit edilmiş ve
tam üyeliğe yönelik bir strateji tespiti kararlaştırılmıştır. Aralık 1999 tarihindeki
Helsinki Zirvesinde ise, Türkiye AB’ye tam üye olarak kabul edilmiş ve diğer aday
ülkelerle eşit konumda olacağı açık ve kesin bir dille ifade edilmiştir.
140
a.g.e., s 124.
Haziran 1993 tarihli Kopenhag Avrupa Konseyi, AB üyesi olmak isteyen aday ülkelerin
karşılaması gereken kriterleri belirlemiştir. Bunlar, demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve
azınlık haklarını gözetecek ve koruyacak kurumların varlığı ve istikrarlı işleyişi; pazar ekonomisinin
varlığı ve Birlik içinden gelecek rekabet baskısına dayanabilme kapasitesidir.
141
137
1993 yılı Kopenhag Zirvesi ile başlatılan yeni genişleme süreci, 2002
yılında yine Kopenhag’da bir dönüm noktasına ulaşmıştır. Kıbrıs, Çek
Cumhuriyeti, Estonya, Macaristan, Letonya, Litvanya, Malta, Polonya, Slovakya
ve Slovenya ile sürdürülen müzakereler tamamlanarak, 1 Mayıs 2004 tarihinde bu
ülkelerin Avrupa Birliği’ne katılması kararı alınmıştır.
142
AB Dönem Başkanlığını
yürüten Yunanistan’nın başkenti Atina’da 16 Nisan 2003 tarihinde gerçekleştirilen
Zirve toplantısında, Mayıs 2004’te AB’ye tam üye olacak 10 ülkenin katılım
antlaşması imzalanmıştır. Müzakerelerin sürdüğü Bulgaristan ve Romanya için
müzakerelerin tamamlanma tarihi 2007 olarak belirlenmiştir. Türkiye için de,
Komisyon’un raporları ve tavsiyeleri temelinde 2004 yılındaki Avrupa Zirvesinin,
Türkiye’nin siyasi kriterleri yerine getirdiği kararı alması halinde, müzakerelere
başlanacağı belirtilmiştir.
Aday ülkeler ve birliğe yeni katılan ülkelerin daha önce içinde bulundukları
ekonomik koşullara göre uyguladıkları politikalar ve aldıkları önlemler birçok
açıdan AB normlarından farklılık göstermektedir. Sosyal ve ekonomik içerikli
birçok konunun yanısıra, serbest bölgeler, AB ile aday ülke veya yeni katılan
ülkeler
arasında
önemli
bir
tartışma
konusunu
oluşturmaktadır.
Katılım
sürecindeki hemen her ülkede AB’deki uygulamalardan çeşitli farklılıklar gösteren
bir serbest bölge uygulaması bulunması ve bu tür uygulamaların birçok ülkede
ulusal ekonomiye önemli katkılar sağlaması, AB ile aday ülkeler arasında ciddi
tartışmaların çıkmasına neden olmuştur.143
Yukarıda da belirtildiği üzere Katılım Ortaklığı Belgesi, bütün aday ülkeler
için ve her bir ülkenin hükümetleriyle istişare içerisinde, üyeliğe hazırlanmak için
yerine getirilecek temel kısa ve orta vadeli öncelikleri belirten, AB tarafından
hazırlanan bir metindir. Ayrıca, bu önceliklere destek olarak AB tarafından
sağlanacak mali yardımları göstermektedir. Diğer taraftan, ülkelerin üyelik
şartlarını yerine getirmek için hazırladıkları reform stratejilerine destek vermek için
tasarlanmış bir araçtır. Avrupa Konseyi Aralık 1997’de, Lüksemburg’da Katılım
Ortaklıklarının ön katılım stratejisini güçlendirmenin anahtar aracı olduğunu
142
143
Güncel Haber- Özel Sayı, Avrupa Komisyonu Temsilciliği, (Ekim-Aralık 2002) s.1
Öztürk, Dış Ticaret Dergisi, op.cit., s.61
138
onaylamıştır. Konsey daha sonra, Orta Avrupa’daki on aday ülkenin her biri için
ilk kez 1999’da ayrıntılı Katılım Ortaklığı Belgelerini kabul etmiştir. Ardından, söz
konusu belgeler Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan 2001 yılı İlerleme
Raporunda yer alan değerlendirmeler esas alınmak suretiyle 13 Kasım 2001
tarihinde revize edilmiştir. Kıbrıs ve Malta için de Katılım Ortaklığı Belgesi
hazırlanmış olup, aynı tarihte revize edilmiştir. 144
Aday ülkelerden Malta’ya ilişkin KOB’da belirtilen ara hedefler ve koşullar,
öncelik ve kurallara ilişkin 28 Ocak 2002 tarihli Konsey Kararının
145
‘Gümrükler’
başlıklı bölümünde ‘başta serbest bölgeler, sahte ve korsan eşya ve muafiyet
konularında
olmak
üzere
gümrük
mevzuatına
uyumun
tamamlanması’
belirtilmiştir.
Macaristan için 2002/87 sayılı Konsey Kararında da ‘Gümrük Birliği’ başlığı
altında belirtilen üç hükümden biri, ‘Macaristan’ın serbest bölge rejiminin AB
müktesebatı hükümleriyle uyumlu hale getirilmesi’ dir.
Nitekim, AB’nin diğer aday ülkelere yönelik olarak hazırlamış olduğu
Katılım Ortaklığı Belgelerinin İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) tarafından yapılan
karşılaştırmasından da görüleceği üzere, Slovenya, Malta ve Macaristan’ın
Katılım Ortaklığı Belgelerinde serbest bölge mevzuatının uyumlaştırılması orta
vadede belirtilen hususlar arasındadır.
146
Bu hususta dikkat çekici olan nokta,
diğer aday ülkelerden farklı olarak Türkiye için serbest bölgeler konusundaki
uyumun kısa vade içinde belirtilmiş olmasıdır.
Genişleme sürecinde yer alan ülkelerle ilgili olarak, Avrupa Komisyonu
tarafından aday ülkelerin kaydettiği gelişmeler konusunda Konsey’e Düzenli
Raporlar sunulmaktadır. Bu Raporlar, müzakerelerin yürütülmesi veya katılım
kriterlerine dayalı olarak diğer aday ülkeleri kapsaması konusunda karar alması
için bir dayanak işlevi görür. Avrupa Komisyonu tarafından ilk defa yayımlanan
144
‘Avrupa Birliği ve Türkiye’, DTM, 5. Baskı, Ankara, Doğuşum Matbaacılık, Kasım 2002, s.273,
Official Journal of the European Communities, L 44, 14.02.2002
146
İktisadi Kalkınma Vakfı Dergisi, sayı:145, Ocak-Nisan 2000, s.60
145
139
1998 yılı Düzenli İlerleme Raporlarında Türkiye gibi diğer aday ülkeler için de bu
konuda bazı ifadeler yer almaktadır.
Slovenya için hazırlanan 1998 yılı Düzenli İlerleme Raporunda, Mayıs
1998’de kabul edilen ekonomik bölgeler ile ilgili yeni bir mevzuatla, bölge
kullanıcılarına sağlanan vergi ayrıcalıklarının artırıldığı, bu durumun AB
müktesebatıyla
uyumsuzluk
yarattığı
ifade
edilmiştir.
1999
yılı
Raporu
incelendiğinde de, Temmuz 1999’da çıkarılan gümrük mevzuatıyla başka uyum
öngörülen konular arasında sayılmakla birlikte, serbest bölgeler konusundaki
uyumun kısmi düzeyde kaldığının belirtildiği görülmektedir. Bu çerçevede, 2000
yılı Raporunda düzenleme yapılması gereken hususlar arasında serbest bölgeler
sayılmakta; bu husus 2002 yılı Raporunda da yinelenmektedir.
Macaristan için hazırlanan 1998 yılı Düzenli İlerleme Raporunda ise, o gün
itibarıyla ülkede 10 gümrük serbest bölgesi ve 87 endüstriyel serbest bölgesi
olduğu belirtilerek, serbest bölgede kullanılan bazı eşyalardaki gümrük vergisi
muafiyetinin Topluluğun ilgili mevzuatıyla uyumlu olmadığı vurgulanmıştır. 1999
yılı İlerleme Raporunda Macaristan’ın yaklaşık 110 tane olmak üzere çok sayıda
gümrük serbest bölgesi olduğu, her şirketin Macaristan’da serbest bölge kurma
talebinde bulunabildiği ve bazı serbest bölgelerin yalnızca bir şirketten ibaret
olduğu ifade edilmektedir. Ayrıca, bu tür bölgelerin yoğun olarak kullanımının, bu
bölgelerde uygulanan kurallar gibi AB müktesebatıyla uyumsuzluk yarattığı ve bu
alanda uyuma yönelik olarak daha fazla çaba harcanması gerektiği bildirilmiştir.
Diğer Raporlarda da bu hususa değinilmiş olup, 2000 yılı Raporunda, artan
ihracat oranlarına değinilerek, serbest bölgelerdeki yabancı yatırımlı şirketlerin
toplam ithalatın %43’ünü, makine ihracatında ise %70’ini oluşturduğu belirtilmiştir.
Ayrıca, endüstriyel serbest bölgelerin ekonomide önemli bir role sahip olduğu
belirtilerek, bu bölgelerin Macaristan’ın ihracatının yaklaşık %50’sini, ithalatının da
1/4’ünü oluşturduğu vurgulanmakta, ancak serbest bölge sayısının azaltılması
gerektiği
yinelenmekte
ve
bu
konudaki
uyum
çalışmalarının
henüz
tamamlanmadığı vurgulanarak, serbest bölgeler konusunu da kapsayan ve ancak
tam üyelikle uygulamaya konulacak hüküm ve önlemler için de gerekli adımların
atılmasının önemi belirtilmiştir. Mayıs 2000’den itibaren gümrük mevzuatının çok
140
büyük ölçüde uyumlaştırıldığının belirtildiği 2001 Raporunda ise, ilave çabanın
gösterilmesi gereken konular arasında serbest bölgeler tekrar edilmiş; bu
aşamada 95 adet olan serbest bölge sayısının önemli ölçüde azaltılması gerektiği
vurgulanmıştır.147
Bulgaristan’ın 1998 Düzenli İlerleme Raporunda, 7 Ağustos 1998 tarihinde
yürürlüğe giren gümrük kodu mevzuatının serbest bölgelere ilişkin hükümlerinin
yeterince açık olmaması eleştirilmiştir. 2001 yılına ait Raporda ise, AB
mevzuatıyla büyük ölçüde uyum sağlanmış olduğu ve serbest bölgelerin de dahil
olduğu belli konularda mevzuat uyumuna ilişkin ilerleme kaydedildiği belirtilmiştir.
Çek Cumhuriyeti 1998 yılı Düzenli İlerleme Raporunda ise, 29 Nisan 1998
tarihinde onaylanan bir teşvikler paketi ile vergisiz bölgelerin kurulmasına imkan
tanındığı belirtilmiş ancak, herhangi bir eleştiri getirilmemiştir. 1999 yılı Raporunda
ise, aynı paketten söz ederek, bu paketin her bir kaleminin uygulanabilmesinin
Hükümet
tarafından
onaylanmasına
bağlı
olduğu
belirtilmiştir.
2001
yılı
Raporunda da, dolaylı vergilere ilişkin 1 Temmuz 2001 tarihide yürürlüğe giren
mevzuatla olumlu bir adım atıldığı ve aynı mevzuat sayesinde serbest bölge ya da
antrepolarda bulunan ve tüketim vergisine tabi olan ve de ülke içine geri getirilen
ürünlerin vergilendirilebilir hale getirildiği bildirilmiştir.148
Polonya için hazırlanan 2000 yılı İlerleme Raporunda, serbest bölgeler
konusunda sınırlı bir şekilde ilerleme kaydedildiği ve bu konuda tam uyum
sağlanması için çaba gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir. Uyum sağlanması
gerektiğine ilişkin benzer bir ifade 2002 yılı İlerleme Raporunda da yer almaktadır.
Malta’nın 1999 yılı İlerleme Raporunda da, çoğu aday ülkenin Raporunda
olduğu gibi, uyum sağlanması gereken konular arasında serbest bölgeler de
sayılmakta olup, bu husus 2001 yılı Raporunda tekrar edilmiştir. 2002 Raporunda
ise, Topluluk Gümrük Koduyla uyumlu olarak, konsolide bir gümrük kodunun Mart
147
2001 Regular Report on Hungary’s Progress Towards Accession, European Commission,
SEC(2001) 1748, Brussels, 13.11.2001, s.88
148
2001 Regular Report on The Czech Republic’s Progress Towards Accession, European
Commission, SEC(2001) 1746, Brussels, 13.11.2001, s.63
141
2002’de kabul edildiği, bu mevzuatın serbest bölge ve serbest antrepoları da
içerdiği ancak, söz konusu mevzuatın uygulama hükümlerinin yer aldığı
mevzuatta, serbest bölge ve serbest antrepolara ilişkin hükümlerin tam üyelikle
uygulanmaya başlanacağının belirtildiği bildirilmiştir.149 Diğer bir deyişle, Malta’nın
menşe kuralı, Topluluk transiti, basitleştirilmiş kıymet kuralları gibi hususlar
yanında serbest bölge ve serbest antrepo hükümlerini de tam üye olacağı tarihte
uygulamaya koyacağı, Malta Serbest Limanının tam üyelik tarihiyle birlikte
Topluluk mevzuatı hükümlerine göre faaliyetlerine devam etmesi değerlendirmesi
yapılmıştır.
Slovakya’nın 2001 yılı Düzenli Raporunda, Topluluk Gümrük Kodu ve
Yönetmeliğine uyum amacıyla çıkarılan yeni gümrük mevzuatının AB müktesebatı
ve ulusal mevzuat arasında farklılıkları giderdiği belirtildikten sonra, söz konusu
mevzuatın düzenlediği alanlar arasında serbest bölge ve serbest antrepolar da
sayılmıştır. 150
Komisyon’un
Litvanya
için
hazırladığı
1999
yılı
Düzenli
İlerleme
Raporunda, 2000 yılı başında 3 serbest bölge kurulacağı, bu aşamada hiçbirinin
faaliyete geçememiş olduğu ve mevzuatın kısmi uyumlu olduğu ifade edilmiştir.
Letonya’ya ilişkin 1999 yılı Düzenli İlerleme Raporunda da, bu aşamada 4
adet serbest bölge olduğu, bunlardan birinin geçen sene faaliyete geçtiği
belirtilerek, gümrük mevzuatının Topluluk müktesebatıyla kısmi uyumlu olduğu
bildirilmiştir. 2000 yılı Raporunda ise, Temmuz 2002’de yürürlüğe girecek olan
yeni Gümrük Kanunu ile serbest bölge ve serbest antrepo konularını da içeren
belli konularda tam uyum amaçlandığı ifade edilmiştir. 2002 Raporunda özellikle
de serbest bölgelerde tüketilen yakıt için tüketim vergisi ve eşyanın tedarik
edilmesinde KDV alınmasıyla ilgili olarak Özel Ekonomik Bölge ve Serbest Liman
konularındaki mevzuatın Topluluğun vergi mevzuatıyla uyumlu hale getirilmesi
gerektiği belirtilmiştir.
2002 Regular Report on Malta’s Progress Towards Accession, European Commission,
SEC(2002) 1407, Brussels, 9.10.2002, s.121
150
2001 Regular Report on Slovakia’s Progress Towards Accession, European Commission,
SEC(2001) 1754, Brussels, 13.11.2001, s.82
149
142
Estonya’nın 1999 yılına ait Düzenli İlerleme Raporunda ise, hükümetin
serbest bölge sayısını azaltma yönünde aldığı karara değinilerek, 5 antrepoyu
kapsayan Muuga Limanında bir serbest bölge rejimiyle bir gümrük bölgesi
yaratıldığı ancak, ilgili mevzuatın AB müktesebatıyla kısmi uyumlu olduğu ifade
edilmiştir. 2000 yılı Raporunda ise, mevcut dört gümrüksüz bölgeden birinin
kaldırıldığı ve yeni bir serbest bölgenin açılmasının ise askıya alındığı, bu
aşamada Muuga, Sillamae ve Valga’da olmak üzere 3 adet serbest bölge olduğu
belirtilmiştir. 2001 Raporunda da, serbest bölge konusunu içeren ve Topluluk
Gümrük Koduyla uyumu amaçlayan yeni gümrük kodunun Temmuz 2002’de
yürürlüğe gireceği ifade edilmiştir.
Romanya’nın 1999 yılı İlerleme Raporunda, ülkede 5 serbest bölge olduğu,
bunlara ilişkin düzenlemelerin de AB mevzuatıyla kısmi uyumlu olduğu, 2000 yılı
Raporunda ise, Ocak ve Mart 2000’de yürürlüğe giren iki mevzuatla, bir çok
muafiyetin azaltıldığı ve serbest bölgelerdeki yapılanma ve araziye ilişkin kira ve
royalti ücretlerinin normal rejime dönüştürüldüğü, 2001 Raporunda, gümrük
mevzuatının büyük oranda AB müktesebatıyla uyumlu hale getirildiği, ancak
özellikle menşe kuralı ve serbest bölgeler konusunda çaba sarf edilmesi gerektiği
belirtilmektedir.151 2002 yılı İlerleme Raporunda ise, dezavantajlı bölgeler ve
serbest bölgelerdeki küçük ve orta ölçekli işletmeler ve vergi mükelleflerine
yönelik bazı iyileştirmelerin dereceli olarak ortadan kaldırılacağı bildirilerek, bir
önceki yıla ait raporda belirtildiği gibi menşe kuralları ve serbest bölgeler
konusunda gümrük mevzuatının AB mevzuatına yakınlaştırılması için çaba
gösterilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin 1999 yılı Raporunda, AB müktesebatıyla
farklılıklarının belirtildiği alanlar arasında serbest bölgeler de sayılmış olup, 2002
yılı Raporunda, Gümrük İdareleri Arasında Karşılıklı Yardım ve İşbirliği
Sözleşmesini kabul etmek ve uygulamak için hazırlıklarını tamamlaması ve
gümrüksüz bölgeler, liman ve gümrük antrepolarındaki kontrollerini güçlendirmesi
151
2001 Regular Report on Romania’s Progress Towards Accession, European Commission,
SEC(2001) 1753, Brussels, 13.11.2001, s.90
143
gerektiği belirtilerek, daha ileri derecede uyum sağlanması gereken konular
arasında serbest bölge ve serbest antrepolar tekrar edilmiştir.
Macaristan ve Estonya gibi bazı aday ülkelerin ve Topluluk müktesebatıyla
çelişen bir serbest bölgeler mevzuatına sahip oldukları Komisyon tarafından farklı
platformlarda da dile getirilmiştir. Toplulukta temelde depolama ve aktarma
amacıyla kullanılan serbest bölgelerin, ekonominin yeniden yapılanması ve
ihracatın artırılması ya da yabancı yatırımları çekmek amaçlı kullanımı Komisyon
tarafından
eleştirilmektedir.152
Serbest
bölgeler
aracılığıyla
kalkınmasını
hızlandırmayı amaçlayan bir ülkenin devlet yardımları, KDV, gümrük ve tüketim
vergilerinden muafiyet gibi Topluluk mevzuatınca kabul edilmeyen ayrıcalıklar
sağlaması ve bu ayrıcalıkları yalnızca bu bölgelerde sunması durumunda, bu tip
bölgelerin bölge dışındaki şirketler açısından rekabeti bozucu ve ayrımcılık
yaratacak nitelik kazanacağı vurgulanmaktadır. Yine Komisyon tarafından,
doğrudan vergilerde sağlanacak ayrıcalıkların ise zararlı vergi önlemi olarak kabul
edileceği belirtilmektedir.
152
Bkz. The Key, Commission’s Magazine about developments in the taxation and customs fields,
No 12, (July 2000)
144
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Adaylık ve katılım süreci incelendiğinde, çoğu ülkenin serbest bölgeler
konusunda AB ile tartışmalar yaşadığı görülmektedir. Genel olarak bu tür
tartışmaların kaynağı AB’deki serbest bölge uygulamaları ile diğer ülkelerdeki
serbest bölge uygulamalarının farklılıklar içermesidir. Bu farklılıkların temel nedeni
AB’deki serbest bölge oluşturma amacı ile aday ülkelerdeki serbest bölge
oluşturma amaçları arasındaki farklılıktır. AB’de serbest bölgeler, birkaç istisna
dışında,
daha
çok
dış
ticareti
kolaylaştırmaya
yönelik
uygulamalardan
oluşmaktadır. Hamburg Limanı gibi birçok serbest bölge uygulaması ise oldukça
eski dönemlerden beri serbest liman nitelikleri taşımaktadır. Oysa diğer aday veya
katılım sürecindeki ülkeler gibi Türkiye’de serbest bölge oluşturma amacı 3218
sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun 1. Maddesinde belirtildiği gibi, ihracat için
yatırım ve üretimi artırmak, yabancı sermeye ve teknoloji girişini hızlandırmak,
ekonominin girdi ihtiyacını ucuz ve düzenli ve şekilde temin etmek ve dış
finansman ve ticaret imkanlarından daha fazla yararlanmaktır. Dolayısıyla,
yabancı yatırımları kendilerine çekerek ulusal ekonomilerine destek sağlamayı
amaçlayan
aday
ülkelerin
serbest
bölgeleri
ile
genellikle
dış
ticareti
kolaylaştırmaya yönelik AB’deki serbest bölgelerin gerek yasal gerekse uygulama
zemininde farklılıklar bulundurmaları da doğaldır. Üyeliğin netleşmesi sonucunda
üye ülkelere verilecek mali yardımlar ve ortak pazara girmenin sağlayacağı
ekonomik avantajlar ve istikrarın üye ülkelerin ekonomik koşullarını zamanla
iyileştireceği ve bu ekonomik iyileşmelerin de aday ülkelerdeki serbest bölgelerin
ulusal ekonomi açısından önemini azaltacağı öngörülmektedir.
Topluluk mevzuatı incelendiğinde, Topluluğun serbest bölgeye bakış
açısının;
tüm
kullanıcılara
aynı
standart
ve
basitleştirilmiş formalitelerin
uygulanması olduğu görülmektedir. Prensip olarak, kullanıcılara genel ekonomik
politikalardan farklı bir rekabet avantajı sunulmaması ilkesi benimsenmiştir. Bu
açıdan, üretim konusunda sınırlamaya gidilmemekle beraber herhangi bir avantaj
da sağlanmamıştır. Bölgelerin işlevi daha çok gümrük birliği içindeki endüstrilerin
ihtiyaç duyduğu eşyayı hızlı bir şekilde temin etmeleridir. Haksız rekabete yol
açmamak için serbest bölgelerde üretim yapılması ile Topluluğun geri kalan
145
bölümünde üretim yapılması arasında herhangi bir fark yaratılmamıştır. Ülkemizde
ise, sayıları hızla artan serbest bölgelerin kullanıcılarına sağladığı avantajlar
ülkenin diğer bölgelerine göre bir hayli fazladır.
Avrupa Birliği’nden oldukça farklı olan Türkiye serbest bölge modelindeki
en büyük fark, üretim konusundaki yaklaşımdan ve sunulan geniş kapsamlı
teşviklerden kaynaklanmaktadır. Toplulukta yer almayan gelir ve kurumlar vergisi
muafiyeti Türkiye’de serbest bölgeleri cazip kılan etkenlerin başında gelmektedir.
Sağlanan bu tür avantajlar, Türkiye’de faaliyet gösteren firmalar ile serbest
bölgelerde bulunan firmalar arasında haksız rekabet doğurmaktadır. Bu durumda
Türk malları, yabancı ülkelerde birbirleriyle rekabet etmekte ve serbest
bölgelerden gönderilen ucuz mallar, Türkiye’den gönderilen daha yüksek maliyetli
mallar ile rekabeti bozmaktadır. Bu çerçevede, Türkiye’de ihracat için yatırım ve
üretimi artırmak, yabancı sermaye ve teknoloji girişini hızlandırmak gibi amaçlar
için genel ekonomik politikalardan farklı bir rekabet avantajı sunulmaması,
ihtiyaçların hızlı ve düzenli temin edilebilmesi, basitleştirilmiş gümrük formaliteleri
ve gümrük muafiyeti dışında farklı bir ayrıcalık yaratılmaması yönünde mevzuatın
değiştirilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Türkiye’deki uygulamaya bakıldığında, serbest bölgelerdeki mal akışının
büyük ölçüde Türkiye’ye ithalat şeklinde gerçekleştiği ve bölgede yer alan
kullanıcıların büyük çoğunluğunun depolama faaliyetinde bulunduğu, vergi
muafiyetinden
yararlanmak
için
serbest
bölgedeki
malların
hiçbir
işlem
yapılmadan aynen Türkiye’ye getirildiği gözlemlenmektedir. Bu nedenlerle, 3218
sayılı Kanun’da yer alan amaçların tam anlamıyla gerçekleşmediği, Kanun’da
belirtilen amaçlar doğrultusunda serbest bölge kullananların sayısının çok az
olduğu söylenebilir. Genel olarak serbest bölgelerin amacının ihracat yönelik
üretimi artırmak olduğu aşikardır. Ancak istatistiklere bakıldığında, serbest
bölgelere yapılan ihracat miktarının ancak %16’lık kısmı kadar bir miktarının
serbest bölgelerden gerçekten ihraç edildiği görülmektedir. Ayrıca, Türkiye’de
146
serbest bölgeler için yer seçiminin teorik esaslardan çok kısa dönemli pazar
avantajlarına ve bölgesel sermayenin isteklerine göre yapıldığı görülmektedir.153
Diğer taraftan, Dünya Ticaret Örgütü kapsamında varılan anlaşmalar ve
coğrafi temele dayanan entegrasyonlar da ülkelerin bağımsız olarak ekonomik
politika oluşturmalarını gittikçe güçleştirmektedir. Bu durum ekonomik ve siyasi
birlik amacı taşıyan ve uluslarüstü bir birlik olan AB içinde çok daha yoğun olarak
gerçekleşmektedir. Küreselleşmenin mal ve hizmetler açısından ulusal sınırları
kaldırması, ülkelerin serbest ticaret rejimlerini benimsemeleri ve Dünya Ticaret
Örgütü kuralları gereği daha liberal ekonomik politikalar uygulamaları uzun
dönemde serbest bölgelerin yabancı sermaye çekme, ihracatı artırma, teknoloji
transferi sağalama ve istihdam yaratma amacıyla oluşturulmasındaki önemi
azaltması beklenmektedir. Yatırımları çekmek amacıyla teşviklerin kullanıldığı
durumlarda bunların uluslararası hukuk ve özellikle de DTÖ Sübvansiyon Kodu ile
uygunluğunun kontrol edilmesi gerekmektedir.
İşlevi gereği serbest bölgeler, serbest bölge mevzuatı, ihracat mevzuatı,
ithalat mevzuatı, kambiyo mevzuatı, gümrük mevzuatı, vergi mevzuatı, teşvik
mevzuatı gibi mevzuatlar silsilesini içerdiğinden, uygulamayı yapan kamu
kuruluşları arasında iyi bir koordinasyonu gerektirmektedir.154 Ancak, Türkiye’de
serbest bölgeleri düzenleyen mevzuata bakıldığında farklı kurumların yetkisinde
olan ve birbiriyle çelişen hükümler içeren mevzuatlar olduğu görülmektedir.
2913/92 sayılı Topluluk Gümrük Kodu örnek alınarak hazırlanan 4458 sayılı
Gümrük Kanunu ile temelde ihracatı ve dış ticarete dayalı üretim ile istihdamı
artırmak amacıyla hazırlanan 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu arasında
çelişen hükümler mevcuttur.
Genel anlamda, 4458 sayılı Gümrük Kanunu ve
Yönetmeliğinin Topluluk gümrük mevzuatıyla uyumlu olmasına rağmen, 3218
sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun getirdiği kimi hükümlerin Topluluk mevzuatına
aykırı olduğu bilinmekte olup, araştırma içerisinde bu farklılıklar ortaya konmaya
çalışılmıştır. Uyum çerçevesinde Topluluk tarafından yapılan eleştirilerde genel
olarak bu husus ortaya konmakta ve Topluluk mevzuatına uyumlu Kanun ve
153
Kocaman,Ç. Berna, Serbest Bölgeler: Türkiye’de Seçilen Yerlerin Bilimsel Açıdan
Değerlendirilmesi, Ankara, Özgü Yayıncılık, 1991, s.196
154
Tüzmen, op.cit., s.59
147
Yönetmeliğe rağmen gümrük mevzuatı haricindeki mevzuatta ve uygulamada
çelişkiler olduğu vurgulanmaktadır. Gümrük Kanunu ve Yönetmeliği hükümleri
gereğince serbest bölgeler Türkiye gümrük bölgesinde yer almaktadır. 3218 sayılı
Kanunda ise serbest bölgeler Türkiye dışında bir ülke gibi değerlendirilmekte,
ticaret de buna göre yapılmaktadır. 4458 sayılı Kanuna göre serbest bölgeler
Türkiye gümrük bölgesinde yer aldığından, bu Kanun gereği bölgelerde
Topluluktaki uygulamaya uygun olarak dahilde işleme rejimine göre işlenmesi
gereken eşyalar, 3218 sayılı Kanun gereği hariçte işleme rejimine tabi
tutulmaktadır. Bundan dolayı, serbest bölgelerle Türkiye arasında yapılan ticarette
vergilendirme sorunu ile karşılaşılmaktadır. Topluluktaki serbest bölgelerde
gerçekleştirilen işleme faaliyetleri de 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nda olduğu gibi
dahilde işleme rejimi ya da gümrük kontrolü altında işleme rejimine tabi tutulmakta
olup, hariçte işleme rejimi söz konusu olmamaktadır. Bu rejim farklılığının temel
nedeni Topluluk Gümrük Kodu ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu tarafında serbest
bölgelerin gümrük bölgesi içinde kabul edilmeleri, 3218 sayılı Kanununda ise
gümrük bölgesi dışında kabul edilmesidir.
Bu mevzuat farklılıkları bölgelerde tutulması gereken kayıtlara da
yansımıştır. Buna göre, serbest bölgelerdeki eşyanın denetimi ve eşyanın
envanter kayıtlarının kontrolü yetkisinin Dış Ticaret Müsteşarlığı’na verildiği
görülmektedir. Ancak, 4458 sayılı Gümrük Kanunu ile getirilen düzenlemeyle
gerek eşyanın bölge içi denetimi gerekse envanter kayıtlarının kontrolü yetkisi
gümrük idarelerine verilmiştir. Bu iki farklı ifade uygulamada sorun yaratmaktadır.
DTM Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü’nün 17 Şubat 200 tarih ve 2001/1 sayılı
Genelgesi ile birlikte serbest bölgelerde stok kayıt ve takibine ilişkin hususlar
düzenlenerek, stok kayıtlarına ilişkin defterlerin Gümrük Müdürlükleri tarafından
da incelenmesine imkan tanınmış, ancak serbest bölgelerde bulunan eşyanın
denetimi konusunda herhangi bir ifade değişikliği yapılmamıştır.
Mevzuat farklılıklarının yol açtığı bir diğer sonuç da, 3218 sayılı Serbest
Bölgeler Kanunu ile 4458 sayılı Gümrük Kanunu arasındaki uyumsuzluk
nedeniyle, Dış Ticaret Müsteşarlığı ve Gümrük Müsteşarlığı’nın serbest
bölgelerdeki birimleri arasında önemli yetki sorunları yaşanması ve bu durumun
148
mevcut ve potansiyel yatırımcıları olumsuz yönde etkilemesidir. Topluluk
mevzuatında, serbest bölgenin kurulacağı yer, sınırları, bina inşaatları hatta
binalardaki değişiklikler gibi her türlü işlem için gümrük idarelerine önemli görev ve
sorumluluklar verilmesine rağmen ülkemizde bu görev ve sorumlulukların çoğu
Gümrük Müsteşarlığı dışında başka kurumlarca kullanılmakta olup, Gümrük
Müsteşarlığı’nın sorumluluğu serbest bölgelerin giriş-çıkış noktalarında yapılan
denetimle sınırlı tutulmuştur. Topluluk Gümrük Koduna göre, bir serbest bölgedeki
her türlü bina yapımı için gümrük idarelerin ön izni gerekmektedir. Buna ilişkin
ulusal mevzuatımıza baktığımızda, bu yönde bir uygulama öngörülmediği gibi
gümrük idareleri yerine 10.3.1993 tarih ve 21520 sayılı Resmi Gazete yayımlanan
Serbest Bölgeler Uygulama Yönetmeliği’nin 8. maddesi ile ‘İnşaat aşamasındaki
tüm onay ve denetim işleri Bölge Müdürlüğü tarafından yapılır. Söz konusu onay
ve kontrollük hizmetleri Bölge Müdürlüğünce B.K.İ.’ne de yaptırılabilir. Ancak,
özellik arz eden tesislerin inşaat projeleri Genel Müdürlük tarafından onaylanır’
hükmü getirilmiştir.
Ayrıca, Toplulukta 993/2001 sayılı Tüzük doğrultusunda getirilen yeni tip
serbest bölge uygulamaları eski yöntemden farklı olarak eşyanın ithalat
beyannamesi kapsamına alınması zorunluluğunu doğurmaktadır. Bu Tüzük ile
getirilen kuralların benimsenmesi halinde Türkiye’deki uygulamanın büyük ölçüde
değişikliğe uğraması ve gümrük antrepo rejimi hükümleri uygulandığında eşyanın
stok kayıtları, statüsü vb. bilgilerin gümrüğe sunulması gerekecektir.
Ülkemizdeki serbest bölge uygulamalarına ilişkin önemli bir diğer husus
serbest bölge sayısının sürekli olarak artma eğilimi göstermesidir. Topluluktaki en
fazla serbest bölge uygulamasının gerçekleştirildiği ülke olan Almanya’da 8
serbest bölge bulunurken, Türkiye’de halen 21 serbest bölge faaliyete geçmiş
olup, 3 serbest bölge için de Bakanlar Kurulu Kararıyla yer ve sınırlar tespit
edilmiştir. Mevcut serbest bölgelerin çoğunun tam kapasitesi çalışmadığı göz
önüne
alındığında,
düşünülmektedir.
yeni
Ayrıca,
serbest
mevcut
bölgelerin
açılmasının
gerekli
olmadığı
serbest
bölgelerin
tam
anlamıyla
ihtisaslaşmamış olduğu düşünüldüğünde, öncelikli olarak bu konularda çalışmalar
yapılması daha yararlı olacaktır.
149
Araştırmanın ulusal mevzuatın anlatıldığı bölümünde belirtildiği üzere,
Türkiye’deki serbest bölgelerde uygulanmayan bazı mevzuatlar söz konusudur.
Topluluk uygulamalarına bakıldığında ise, bölgeler için bu doğrultuda bir
ayrıcalığın bulunmadığı görülmektedir. Türkiye’de bazı kanunların bu bölgelerde
uygulanmaması nedeniyle de Tarım ve Köyişleri ve Sağlık Bakanlıkları gibi
kurumlar bu bölgelerde denetim yapamamakta, bunun sonucu olarak da bu
bölgeler Türkiye siyasi sınırları içinde olmalarına rağmen insan sağlığı ve
güvenliği, hayvan ve bitki varlığı ve sağlığı yönünden denetlenememektedir.
Mevcut durum itibarıyla, Türkiye’deki serbest bölge uygulamaları Toplulukla
yürütülecek müzakerelerde önemli tartışma konularından biri olmaya adaydır.
Ancak, Temel Anlaşmalar, üye ülkelere işsizliğin yüksek oranlarda yaşandığı ve
yaşam
standartlarının
düşük
olduğu
alanlarda
ekonomik
kalkınmayı
destekleyecek vergi muafiyeti gibi çeşitli özendirici politikaları içeren önemler
almalarına izin vermektedir. Bu kapsamda, Topluluğun ‘en dıştaki bölgeleri’ olarak
kabul edilen Madeira, Azor ve Kanarya Adalarındaki muafiyet uygulamaları
Türkiye’deki kimi çevreler tarafından Türkiye’deki mevcut serbest bölge
uygulamalarının devamı amacıyla savunulan bir argüman olarak kullanılmaktadır.
Daha önce de belirtildiği üzere, Topluluk içinde olumsuz ve kendine özgü bir
konuma sahip olan bu bölgeleri Topluluğun geri kalanından ayıran bazı özellikler
söz konusudur.
Bu kapsamdaki çevresel özellikleri başında ada olmaları, bu
bölgelerde tropik iklimin egemen olması, aşırı sert ve volkanik araziler üzerinde
oluşları, kıta Avrupasından uzak oluşları ile az gelişmiş ve AB üyesi olmayan
ülkelere yakın oluşları gelmektedir. Aynı bölgeler, demografik, ekonomik ve
ülkesel olarak Birliğin tamamıyla karşılaştırıldıklarında da göreceli olarak güçsüz
kalmaktadırlar. Ayrıca, bu bölgelerin Topluluğun geri kalanı ile entegrasyonunu
sağlamak ve bölgelerin kalkınmasına yardım etmeyi amaçlayan yapısal fonlar
yanında uygulanan vergi muafiyetleri daha çok bu bölgelerin ihtiyaçlarını
kapsayacak miktarlarla sınırlandırılmış olup, bu muafiyetten yararlanan ürünlerin
işleme
tabi
tutulmaksızın
Topluluğun
diğer
bölümlerine
gönderilmesi
yasaklanarak, olası bir ticaret sapmasının engellenmesi öngörülmüştür.
150
Türkiye’deki uygulamadan farklı olarak, Topluluk gümrük bölgesine dahil
olan bu bölgelerdeki serbest bölgelerde gerçekleştirilen işleme faaliyetleri için
dahilde işleme rejimindeki ekonomik koşul aranmamakta olup, bölgede işleme
faaliyeti gerçekleştirilerek Topluluğa gönderilmesi planlanan ürünler için nihai
kullanım koşulları geçerli kılınmıştır. Ancak, bu bölgelerde gerçekleştirilecek bu tür
faaliyetlerin Topluluk ticaretine etkisi Komisyon tarafından düzenli olarak
değerlendirilerek gerekli görülmesi durumunda sona erdirilebilecek niteliktedir.
Ayrıca, Topluluk mevzuatlarıyla düzenlenerek yasal bir çerçeveye oturtulmuş olan
bu tür ayrıcalıklar süresiz olmayıp, yine Topluluk mevzuatlarıyla belli bir periyot
için öngörülmüştür. Diğer taraftan, Topluluk tarafından bu yönde bir mevzuat
çıkarılması kapsamlı bir değerlendirmeyi gerekmektedir. Temel kaynaklarına
ilişkin toplam ithalatlarının ihracatlarının birkaç katı olduğu bu bölgelerin altısı kişi
başına gelir bakımından Topluluktaki en yoksul bölgeler arasında yer almaktadır.
Beş tanesi ise, işsizlik bakımından Topluluk ortalamasının iki katı olarak en
yüksek işsizlik oranlarının yaşandığı yerlerdir.
Ayrıca,
muafiyetler
yine Komisyon tarafından yapılacak değerlendirmelerle bu
kapsamında
bölgelerdeki
ekonomik
veriler
düzenli
olarak
gözlemlenmekte olup, bölgenin Toplulukla entegrasyonun yeterli seviyeye ulaşmış
olduğuna
karar
verilmesi
durumunda
bölge
için
sağlanan
ayrıcalıklar
sonlandırılabileceği gibi, aksi bir değerlendirme durumunda devamına da karar
verilebilmektedir. Amsterdam Anlaşmasının 299. maddesiyle tam anlamıyla yasal
bir çerçeveye sokulan bu düzenlemeler, bu bölgelerin bağlı oldukları ülkelerin
Katılım Antlaşmalarında da yer almıştır
Bu bağlamda, Türkiye’deki serbest bölgeler için benzer bir yapı talep
edilebilmesi için öncelikle Türkiye’deki serbest bölgelerin Topluğun ‘En Dıştaki
Bölgeleri’
olarak
tanımlanan
bölgelerindeki
özelliklere
benzer
özellikler
taşıdıklarının ortaya konması gerekmektedir. Bu kapsamda, Türkiye’deki serbest
bölgelerin tamamının bu kapsama girmesinin mümkün olmadığı açıktır. Özellikle,
İstanbul, İzmir, Antalya ve Mersin gibi ülkenin gelişmiş bölgeleri arasında ön
sıralarda yer alan şehirlerde faaliyet gösteren serbest bölgeler için böyle bir
talepte bulunulabilmesi mümkün görünmemektedir. Ancak, Doğu Anadolu ve
151
Mardin serbest bölgesi gibi görece geri kalmış yörelerde kurulmuş serbest
bölgelerin gerekli yasal düzenlemelerin yapılması koşuluyla faaliyetlerine devam
edebilecekleri söylenebilir.
AB mevzuatına uyum konusunda serbest bölgelerin mevcut yapısının
korunmasına ilişkin öne sürülen hususlardan biri de gümrük birliğini tesis eden
1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararının 28. Maddesinde uyum sağlanması gereken
konular arasında özel olarak serbest bölgelerin belirtilmediği, bu nedenle de
uyuma gerek bulunmadığı yönündedir. Ancak, bu değerlendirmenin de günümüz
için savunulabilir olmadığı düşünülmektedir. Öncelikle, Kararın 54. maddesiyle
28. maddede özel olarak belirtilmeyen ancak, Topluluk ve Türkiye arasında
kurulmuş olan gümrük birliğinin işleyişiyle doğrudan ilgili alanlardaki Türk
mevzuatının Topluluk mevzuatına mümkün olduğu ölçüde uyumlu hale getirilmesi
öngörülmüştür.
Ayrıca, bugün Türkiye’nin Toplulukla ilişkisi gümrük birliği sürecini geride
bırakarak adaylık perspektifi kazanmış olduğundan, gümrük birliği alanı yanında
Topluluk mevzuatının düzenlediği her alanda uyum hedeflenmektedir. Topluluk
tarafından bir aday ülke olduğumuzun kabul edildiği Helsinki Zirvesinden bu yana
tam üyelik hedefinin benimsenerek uyum çalışmalarının gerçekleştirileceği
yönünde vaatte bulunan ülkemizin, 2004 yılı İlerleme Raporunun müzakerelere
başlanması yönünde alınacak karara ilişkin önemi dikkate alınarak, özellikle
Katılım Ortaklığı Belgesi ve İlerleme Raporları çerçevesinde Topluluk tarafından
eleştirilen ve uyum sağlanması gerektiği belirtilen hususlarda uyuma yönelik
çalışmalarını hızlandırması gerekmektedir.
Diğer taraftan, serbest bölgeler alanındaki uyum zorunluluğunun yalnızca
gümrük birliği kararıyla ilgili olması durumunda diğer aday ülkeler için bu konuda
uyum zorunluluğu olmayacağı sonucuna varılmaktadır. Ancak, aday ülkelere
ilişkin verilen İlerleme Raporları ve Katılım Ortaklığı Belgeleri örneklerinde de
görüleceği üzere serbest bölgeler konusu tüm aday ülkeler için bir zorunluluktur.
152
Yukarıda belirtilen tüm hususlar, AB’ye tam üyelik yolunda serbest bölgeler
konusunda mevzuat uyumunun gerçekleştirilmesini öngörmektedir. Ancak,
Türkiye, diğer aday ülkelerden farklı olarak müzakerelere başlamamış olmasından
dolayı bir dezavantaja sahiptir. Bu durum, özellikle de önemli ekonomik boyutu
olan konularda uyum amacıyla mevzuat değişikliğine gidilmesinde siyasi irade
eksikliği yaratmaktadır. Türkiye’deki serbest bölgelerde yaklaşık 25.000 kişinin
istihdam edildiği ve toplam dış ticaret hacminin %8’inin bu bölgelerden
gerçekleştirildiği düşünüldüğünde, mevzuat değişikliğinin bölgelere ilişkin yatırım
kararlarını en az etkileyecek şekilde gerçekleştirilmesi önem taşımaktadır. Bu
kapsamda, Türkiye’deki mevcut serbest bölge uygulamasının devamı ya da
kademeli olarak uyumunun talep edilebilmesi için bölgelerin dış ticaretteki
rollerinin Macaristan için verilen oranlara yakın ölçülerde olması gerektiği
düşünülmektedir. Ancak, serbest bölgelerde sağlanan muafiyetlerin kaldırılması
durumunda yabancı sermayeyi kaçırma endişesinin, genel anlamda Türkiye’nin
yatırım ihtiyacından kaynaklandığı düşünülmektedir. Diğer yandan, yabancı
sermayenin
ülkemizi
tercih
etmeyişindeki
en
önemli
faktörlerden
birinin
istikrarsızlık olduğu düşünüldüğünde müzakerelere başlanması ve tam üyelik
tarihinin belirlenmesi ve ileride tam üyelikle birlikte gelecek istikrar ve Topluluk
yardımlarının yabancı sermayeyi ülkemizde tutacak faktörler olacağı tahmin
edilmektedir.
Sonuç olarak, mevcut serbest bölge uygulamalarının Türkiye için
yararlarının ve olası bir mevzuat değişikliğinin makro ekonomik etkilerinin ortaya
konması için bir fayda-maliyet analizinin yapılması, bölgelerde uygulanmakta olan
ve ülke içindeki rekabeti de olumsuz etkileyen vergi muafiyetlerinin kaldırılması,
serbest bölge mevzuatının reform kapsamındaki hükümlerini de kapsayacak
şekilde Topluluk mevzuatıyla uyumlaştırılması ve bu doğrultuda, bölgelere ilişkin
olarak Gümrük İdarelerinin yetkilerinin artırılması, serbest bölgelerin belli
mevzuatların
uygulanması
vazgeçilmesi
gerektiği
ve
bakımından
de
ülke
Topluluktaki
dışında
özel
kabul
edilmesinden
uygulamalara
benzer
uygulamaların Türkiye için talep edilebilmesinin ancak az gelişmiş bölgeler için
mümkün olabileceği, bunun için de ekonomik ve sosyal verilerin hazırlanarak,
etkin bir şekilde ortaya konmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
153
KAYNAKÇA
KİTAPLAR
Avrupa Birliği ve Türkiye, Dış Ticaret Müsteşarlığı, 5. Baskı, Ankara, Doğuşum
Matbaacılık, Kasım 2002
Çarıkcı, Emin, A Critical Survey of the Economic Impact of Export Processing
Zones, Ankara,TOBB Publication No. General 135, Ar-Ge 52, 1989
Civan, Nazmi, Ekonomik Kalkınma Modeli Olarak Serbest Bölge Olgusu, İstanbul,
Aşama Matbaacılık, Ocak 2003
Hüsnü Erkan ve Rezan Tatlıdil, Serbest Bölgelerde Uygulanacak Teşvik
Tedbirlerinin Sektörlere Katkıları Yönünden Değerlendirilmesi, Ankara, TOBB
Yayınları N0.175,1990
İlhan Tekeli ve Selim İlkin, Dünyada ve Türkiye’de Serbest Üretim Bölgelerin
Doğuşu ve Dönüşümü, Ankara, Yurt Yayınları, 1987
İhracatta Pratik Bilgiler ve Gerekli Adresler, Bursa, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası,
Şubat 2003
Kocaman, Ç. Berna, Serbest Bölgeler: Türkiye’de Seçilen Yerlerin Bilimsel Açıdan
Değerlendirilmesi, Ankara, Özgü Yayıncılık, 1991
2000 yılı Genişleme Stratejisi, Ankara, Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği
Yayını, 2000
MAKALELER
Lütfü Öztürk, ‘Avrupa Birliği Sürecinde Serbest Bölgeler’, Dış Ticaret Dergisi, Yıl:
8, Sayı:28, (Nisan 2003)
Mehmet Çardak, ‘Bütün Yönleriyle Dünyada ve Türkiye’de Serbest Bölge
Uygulamaları’ Gümrük Dünyası Sayı:34, (Temmuz 2002)
Michael Lux, ‘Free Zones in The European Community’, Journal of Flagstaff
Institute, Volume XXIII, Number 1,( April 1998)
Nevzat Saygılıoğlu, ‘Avrupa Birliği Yolunda Gümrük İdaresi’, Yeni Türkiye Dergisi
Avrupa Birliği Özel Sayısı II, Yıl 6 Sayı: 36 (Kasım-Aralık 2000)
Semiha Güvercinci, ‘Serbest Bölgeler ve Türkiye’de Serbest Bölge
Uygulamalarına İlişkin Mevzuat’ Gümrük Dergisi, Yıl: 7 Sayı: 27 (Aralık 1998)
154
Serdar Akar, ‘Serbest Bölgeler ve AB’, Dış Ticarette DURUM, Türkiye Dış Ticaret
Derneği, Sayı: 52, (Nisan 2003)
Yüksel Akça, ‘Serbest Bölgeler ve Serbest Bölge Faaliyetlerinin Esasları’ DTM
Dergisi, Sayı: 9, Yıl:3 (Nisan 1998)
RESMİ GAZETELER
Topluluk Resmi Gazetesi
Official Journal of the European Communities L 145, 12.06.2003
Official Journal of the European Communities, L 86, 03.04.2003
Official Journal of the European Communities C 325, 24.12.2002
Official Journal of the European Communities, L 68, 12.03.2002
Official Journal of the European Communities, L 44, 14.02.2002
Official Journal of the European Communities, L 111, 26.4.2002
Official Journal of the European Communities L 151 7.6.2002
Official Journal of the European Communities, L 141, 28.05.2001
Official Journal of the European Communities L 198, 21.07.2001
Official Journal of the European Communities L 151, 7.6.2001
Official Journal of the European Communities L 311, 12.12.2000
Official Journal of the European Communities L 200, 29.07.1997
Official Journal of the European Communities, L 35, 13.02.1996
Official Journal of the European Communities, L 020, 26.01.1996
Official Journal of the European Communities, L 200, 09.08.1996
Official Journal of the European Communities, L 253, 11.10.1993
Official Journal of the European Communities L 158 30.06.1993
Official Journal of the European Communities, L 302, 19.10.1992
Official Journal of the European Communities, L171, 29.6.1991
155
T.C Resmi Gazetesi
14 Mart 2003 tarih ve 25048 sayılı Resmi Gazete
31 Mayıs 2002 tarih ve 24771 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete
24 Mart 2001 tarih ve 24352 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete
4 Kasım 1999 tarih ve 23866 sayılı Resmi Gazete
10 Mart 1993 tarih ve 21520 sayılı Resmi Gazete
15 Haziran 1985 tarih ve 18785 sayılı Resmi Gazete
12 Ocak 1932 tarih ve 2000 sayılı Resmi Gazete
SÜRELİ YAYINLAR
Dış Ticaret Müsteşarlığı Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü Aylık Raporu, Ocak
2001
Dış Ticaret Müsteşarlığı Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü Aylık Raporu,
Temmuz 2000
ESBAŞ Bülteni, Sayı:17, 2001
Güncel Haber- Özel Sayı, Avrupa Komisyonu Temsilciliği, (Ekim-Aralık 2002) s.1
Hürriyet Gazetesi, 19 Mayıs 2003
İktisadi Kalkınma Vakfı Dergisi, sayı:145, Ocak-Nisan 2000
The Key, Commission’s Magazine about developments in the taxation and
customs fields, No 12, July 2000
WEPZA Bulletin, Number One, January 2003
ARAŞTIRMA-İNCELEME-RAPOR
‘Commission Report on the Measures to Implement Article 299(2) The Outermost
Regions of The European Union’, Brussels, 19.05.2000, COM (2000) 147 final/2
‘Commission Report on The Measures to Implement Article 299 (2) The
Outermost Regions of The European Union’, Brussels, 19.12.2002, COM (2002)
723
156
Didem Dirlik, ‘Gümrük Birliği Süreci ve Türk Gümrük Mevzuatının AT Gümrük
Mevzuatına Uyumlaştırılması’ Yüksek Lisans Tezi. AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Haziran 1997, Ankara.
Didem Dirlik, ‘Topluluk Hariçte İşleme Rejiminin Mevzuat, Uygulama ve Sorunlar
Açısından İncelenmesi ve Türkiye’nin Uyum Çalışmaları’ Uzmanlık Tezi, T.C.
Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı, Eylül 1998, Ankara.
FIAS Uluslararası Finans Kurulu ve Dünya Bankasını Müşterek bir teşebbüsü olan
Yabancı Yatırım Danışmanlık Servisi (IFC) tarafından hazırlanan ‘TürkiyeDoğrudan Yabancı Sermaye Yatırım Ortamı Analizi ve Yatırımın Önündeki İdari
Engeller Raporu’
'Free Zones and Free Warehouses’ European Commission-Customs 2007
Management Group 12.06.2003, Brussels
Kürşad Tüzmen, ‘Rekabet Avantajı Teorisi Çerçevesinde Serbest Bölgelerimizin
İncelenmesi’ Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı, Araştırma-İnceleme Dizisi-30,
Ekim 1993 (Uzmanlık Tezi)
1998 Regular Report on Turkey’s Progress Towards Accession, European
Commission, Brussels, November 1998
1999 Regular Report on Turkey’s Progress Towards Accession, European
Commission, Brussels,13.10.1999.
2001 Regular Report on Turkey’s Progress Towards Accession, European
Commission, SEC (2001) 1756, Brussels,13.11.2001
2001 Regular Report on Romania’s Progress Towards Accession, European
Commission, SEC(2001) 1753, Brussels, 13.11.2001
2001 Regular Report on The Czech Republic’s Progress Towards Accession,
European Commission, SEC(2001) 1746, Brussels, 13.11.2001
2001 Regular Report on Slovakia’s Progress Towards Accession, European
Commission, SEC(2001) 1754, Brussels, 13.11.2001
2001 Regular Report on Hungary’s Progress Towards Accession, European
Commission, SEC(2001) 1748, Brussels, 13.11.2001
2002 Regular Report on Turkey’s Progress Towards Accession, European
Commission, SEC(2002) 1412, Brussels, 09.10.2002
2002 Regular Report on Malta’s Progress Towards Accession, European
Commission, SEC(2002) 1407, Brussels, 9.10.2002
157
Serbest Bölgelerin Türkiye Ekonomisine
(http://www.esbiad.org.tr/rapor.htm)
Etkisi
Üzerine
Bir
İnceleme
Tolga Kök, ‘Türkiye’de Serbest Bölgelerin Tarihçesi-Türkiye ve AB’de Serbest
Bölgelerin Statüsü’ Uzmanlık Tezi, T.C. Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı, Eylül
1998, Ankara.
The World Bank, Export Processing Zones, Washington D.C., Policiy and
Research Series-20, 1992
İNTERNET KAYNAKLARI
http://www.ant-free-zone.org.tr/faaliyet4htm
http://www.clarechampion.ie/02/jan/cc20020118/ge_fz.shtml
http://www.desbas.com.tr/tr/des_tr.htm
http://www.dtm.gov.tr/sb/ATINTERC/htm.
http://www.dtm.gov.tr/sb/Atinterb.htm
http://www.esbas.com.tr/esbas.htm
http://www.isbi.com.tr/istatistikler/4.gif
http://www.invest.uk.com
http://www.icsl.com/pages/jurisdic/maderia.html
http://www.mesbas.com.tr/turkce/nedenm/nedenm/html
http://www.ping.be/ue-ultraperiferia/reg_ultr/03.html
http://www.siecan.org/ingles/informacion/guia_empresas/Cap6e.html
http://www.siecan.org/ingles/informacion/guia_empresas/Cap6g.html
http://www.wepza.org
DİĞER KAYNAKLAR
Customs Strategy: frequently asked questions, European Commision-TAXUD,
MEMO/01/43, Brussels, 16th February 2001
Reform of the customs procedures with economic impact, end use and free
zones, European Commision -TAXUD/702/2001-EN, Brussels, 19 January 2001
158
Free Zones, Notice 334, HM Customs and Excise, March 2002
Free Zone Instructions 2001, C&E, Dublin, January 2001
Mersin Serbest Bölgesi ve Geleceği (Tebliğler ve Panel), İstanbul, İktisadi
Araştırmalar Vakfı, 1987
The Global Network of Free Zones In the 21st Century, The Flagstaff
Institute,1998
World Customs Organization,PC0118E1,Brussels,February 2003
159

Benzer belgeler

Serbest Bölgelerde Teşvikler Sürdürülmelidir

Serbest Bölgelerde Teşvikler Sürdürülmelidir Serbest bölgelerin dünyanın pek çok yerinde farklı uygulamaları olmakla birlikte, bu bölgelerden beklenen genel amacın ihracatın artırılması olduğu söylenebilir. Ülkeler ekonomik amaçlarına, coğraf...

Detaylı