İndir - WordPress.com
Transkript
İndir - WordPress.com
T.C. ANADOLU ÜN‹VERS‹TES‹ YAYINI NO: 2878 AÇIKÖ⁄RET‹M FAKÜLTES‹ YAYINI NO: 1835 SOSYAL POL‹T‹KA-II Yazarlar Prof.Dr. Yusuf ALPER (Ünite 1, 8) Prof.Dr. Aysen TOKOL (Ünite 2, 3, 4, 5, 6) Yrd.Doç.Dr. Ça¤lar ÖZDEM‹R (Ünite 7) Editörler Doç.Dr. Abdurrahman ‹lhan ORAL Yrd.Doç.Dr. Yener fi‹fiMAN ANADOLU ÜN‹VERS‹TES‹ Bu kitab›n bas›m, yay›m ve sat›fl haklar› Anadolu Üniversitesine aittir. “Uzaktan Ö¤retim” tekni¤ine uygun olarak haz›rlanan bu kitab›n bütün haklar› sakl›d›r. ‹lgili kurulufltan izin almadan kitab›n tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kay›t veya baflka flekillerde ço¤alt›lamaz, bas›lamaz ve da¤›t›lamaz. Copyright © 2013 by Anadolu University All rights reserved No part of this book may be reproduced or stored in a retrieval system, or transmitted in any form or by any means mechanical, electronic, photocopy, magnetic tape or otherwise, without permission in writing from the University. UZAKTAN Ö⁄RET‹M TASARIM B‹R‹M‹ Genel Koordinatör Doç.Dr. Müjgan Bozkaya Genel Koordinatör Yard›mc›s› Arfl.Gör.Dr. ‹rem Erdem Ayd›n Ö¤retim Tasar›mc›s› Ö¤r.Gör.Dr. Zekiye Rende Grafik Tasar›m Yönetmenleri Prof. Tevfik Fikret Uçar Ö¤r.Gör. Cemalettin Y›ld›z Ö¤r.Gör. Nilgün Salur Dil Yaz›m Dan›flman› Ö¤r.Gör. ‹brahim Gürgen Grafiker Hilal Küçükda¤aflan Kitap Koordinasyon Birimi Uzm. Nermin Özgür Kapak Düzeni Prof. Tevfik Fikret Uçar Ö¤r.Gör. Cemalettin Y›ld›z Dizgi Aç›kö¤retim Fakültesi Dizgi Ekibi Sosyal Politika-II ISBN 978-975-06-1541-2 1. Bask› Bu kitap ANADOLU ÜN‹VERS‹TES‹ Web-Ofset Tesislerinde 10.000 adet bas›lm›flt›r. ESK‹fiEH‹R, Ocak 2013 iii ‹çindekiler ‹çindekiler Önsöz ............................................................................................................ ix Sosyal Güvenlik ........................................................................ 2 SOSYAL GÜVENL‹K: SOSYAL POL‹T‹KA ‹Ç‹NDEK‹ YER‹ VE TANIMI..... Sosyal Güvenlik ve Sosyal Politika ‹çindeki Yeri ve Önemi...................... Sosyal Güvenlik Kavram› ve Tan›m›............................................................ Dar ve Genifl Anlamda Sosyal Güvenlik ve Sosyal Koruma ...................... SOSYAL GÜVENL‹K TEHL‹KELER‹ VE KAPSAMI ....................................... Tehlikeler ve Sosyal Güvenlik...................................................................... Sosyal Güvenlik Tehlikeleri ve Sa¤lanan Koruman›n Kapsam› ................. SOSYAL GÜVENL‹K: TAR‹HSEL GEL‹fi‹M SÜREC‹ ..................................... Sanayi Devrimi Öncesi Dönemde Sosyal Güvenlik: Geleneksel Dönem.. Sanayi Devrimi ve Yeni Sosyal Güvenlik ‹htiyac›....................................... Sanayi Devrimi Sonras› Dönemde Sosyal Güvenlik: Sosyal Sigorta Ça¤›.. Günümüz Sosyal Güvenlik Sistemleri.......................................................... SOSYAL GÜVENL‹⁄‹N KURUMSAL YAPISI (YÖNTEMLER‹) ..................... Sosyal Yard›mlar............................................................................................ Sosyal Sigortalar ............................................................................................ Kamu Sosyal Güvenlik Harcamalar› (Kamu Sosyal Yard›mlar›)................. Tamamlay›c› (‹lave-Ek) Sosyal Güvenlik Yöntemleri ................................. SOSYAL GÜVENL‹⁄‹N F‹NANSMANI .......................................................... Sosyal Güvenlik ‹çin Tahsis Edilen Kaynaklar›n Seviyesi .......................... Sosyal Güvenli¤in Gelir Kaynaklar› ............................................................. Sosyal Sigortalar›n Gelir Kaynaklar› (Finansman›)................................ Kamu Sosyal Güvenlik Harcamalar›n›n Finansman› ............................. Sosyal Güvenli¤in Finansman Yöntemleri................................................... Da¤›t›m Yöntemi ..................................................................................... Fon Yöntemi............................................................................................ Sosyal Güvenli¤in Ekonomik Etkileri .......................................................... Özet ............................................................................................................... Kendimizi S›nayal›m ..................................................................................... Yaflam›n ‹çinden ........................................................................................... Okuma Parças› ........................................................................................... .. Kendimizi S›nayal›m Yan›t Anahtar› ............................................................ S›ra Sizde Yan›t Anahtar› .............................................................................. Yararlan›lan Kaynaklar.................................................................................. 3 3 4 5 7 7 8 10 10 11 12 13 14 14 14 15 16 17 17 18 18 20 20 21 21 22 23 25 26 27 28 28 29 Ayr›mc›l›k ve Sosyal D›fllanma ............................................... 30 AYRIMCILIK ................................................................................................. Ayr›mc›l›k Kavram›........................................................................................ Ayr›mc›l›k Türleri........................................................................................... Ortaya Ç›k›fl Biçimine Göre Ayr›mc›l›k Türleri ..................................... Nedenlerine Göre Ayr›mc›l›k Türleri ..................................................... Ayr›mc›l›k Yasa¤› ile ‹lgili Düzenlemeler ................................................... 31 31 32 32 34 36 1. ÜN‹TE 2. ÜN‹TE iv ‹çindekiler Ayr›mc›l›k Yasa¤› ile ‹lgili Uluslararas› Düzenlemeler.......................... Türkiye’de Ayr›mc›l›k Yasa¤› ile ‹lgili Düzenlemeler ........................... SOSYAL DIfiLANMA ...................................................................................... Sosyal D›fllanma Kavram›, Geliflimi ve Yoksulluk Kavram› ile ‹liflkisi ..... Sosyal D›fllanman›n Nedenleri .................................................................... Sosyal D›fllanma Biçimleri ............................................................................ Sosyal D›fllanman›n Sonuçlar›....................................................................... Sosyal D›fllanma ile Mücadeleye Yönelik Politikalar .................................. Özet................................................................................................................ Kendimizi S›nayal›m...................................................................................... Yaflam›n ‹çinden............................................................................................ Kendimizi S›nayal›m Yan›t Anahtar› ............................................................ S›ra Sizde Yan›t Anahtar› .............................................................................. Yararlan›lan Kaynaklar.................................................................................. 3. ÜN‹TE 36 38 40 40 43 44 45 45 48 50 51 52 52 53 Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar›-I (Çocuklar-Gençler-Yafll›lar).................................................... 54 ÇOCUKLAR VE ÇOCUKLARIN ÇALIfiMA YAfiAMINDA KORUNMASI ...... Çocuk ve Çocuk ‹flçi Kavram› ..................................................................... Çocuk ‹flçili¤inin Tarihi Geliflimi .................................................................. Çocuk ‹flçili¤inin Nedenleri ve Çocuk ‹flçilerin Karfl›laflt›klar› Riskler ....... Çocuk ‹flçileri Korumaya Yönelik Sosyal Politikalar................................... Çocuk ‹flçilerin Çal›flma Yaflam›nda Korunmas› Gereken Alanlar ....... Çocuk ‹flçilere Yönelik Uluslararas› Düzenlemeler............................... Türkiye’de Çocuk ‹flçilere Yönelik Düzenlemeler ................................ GENÇLER VE GENÇLER‹N ÇALIfiMA YAfiAMINDA KORUNMASI............. Genç ve Genç ‹flçi Kavram› ........................................................................ Gençlerin ‹stihdam ve ‹flsizlik Sorunlar› ..................................................... Genç ‹flflizlik Sorununun Çözümüne Yönelik Politikalar ........................... YAfiLILAR VE YAfiLILARIN ÇALIfiMA YAfiAMINDA KORUNMASI ............ Yafll›l›k Kavram› ve Yafll›lar›n Sorunlar›....................................................... Yafll›lara Yönelik Sosyal Politikalar Oluflturulma Nedenleri ve Uluslararas› Düzenlemeler ........................................................................... Dünyada ve Türkiye’de Yafll›lara Yönelik Sosyal Politikalar ..................... Dünyada Yafll›lara Yönelik Sosyal Politikalar ....................................... Türkiye’de Yafll›lara Yönelik Sosyal Politikalar..................................... Özet................................................................................................................ Kendimizi S›nayal›m...................................................................................... Kendimizi S›nayal›m Yan›t Anahtar› ............................................................ Yaflam›n ‹çinden............................................................................................ S›ra Sizde Yan›t Anahtar› .............................................................................. Yararlan›lan Kaynaklar.................................................................................. 55 55 56 57 58 58 58 60 61 61 62 63 65 65 66 67 67 70 73 75 76 76 77 78 v ‹çindekiler Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-II (Özürlüler-Eski Hükümlüler-Göçmenler) ........................................................ 80 ÖZÜRLÜLER VE ÖZÜRLÜLER‹N ÇALIfiMA YAfiAMINDA KORUNMASI ... Sakat, Özürlü ve Engelli Kavramlar› ........................................................... Özürlülerin Genel Olarak Sorunlar› ............................................................ Özürlülere Yönelik Sosyal Politikalar .......................................................... Özürlülerle ‹lgili Uluslararas› Düzenlemeler ........................................ Özürlülere Yönelik Sosyal Politikalar›n Ulusal Düzeyde Geliflimi ve Özellikleri .......................................................................................... Dünyada Özürlüleri Çal›flma Yaflam›nda Korumaya Yönelik Sosyal Politikalar ..................................................................................... Türkiye’de Özürlüleri Çal›flma Yaflam›nda Korumaya Yönelik Sosyal Politikalar ..................................................................................... ESK‹ HÜKÜMLÜLER VE ESK‹ HÜKÜMLÜLER‹N ÇALIfiMA YAfiAMINDA KORUNMASI.................................................................................................. Eski Hükümlü Kavram› ve Sorunlar› .......................................................... Dünyada ve Türkiye’de Eski Hükümlülerin Çal›flma Yaflam›nda Korunmas› ile ‹lgili Düzenlemeler ............................................................... GÖÇMENLER VE GÖÇMENLER‹N ÇALIfiMA YAfiAMINDA KORUNMASI. Göç ve Göçle ‹lgili Kavramlar...................................................................... Uluslararas› Göçün Tarihi Geliflimi .............................................................. Uluslararas› Göçün Nedenleri....................................................................... Uluslararas› Göç Politikalar› ......................................................................... Göçmenlerle ‹lgili Uluslararas› Düzenlemeler............................................. Türkiye’de Uluslararas› Göçün Tarihi Geliflimi .......................................... Dünyada ve Türkiye’de Göçmenlerin Çal›flma Koflullar› .......................... Türkiye’de Göçmenlerle ‹lgili Hukuki Düzenlemeler ............................... Özet................................................................................................................ Kendimizi S›nayal›m...................................................................................... Yaflam›n ‹çinden............................................................................................ Kendimizi S›nayal›m Yan›t Anahtar› ............................................................ S›ra Sizde Yan›t Anahtar› .............................................................................. Yararlan›lan Kaynaklar.................................................................................. 81 81 82 83 83 84 85 86 88 88 88 90 90 92 94 95 96 98 99 100 102 105 106 106 107 108 Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-III (Kad›nlar).................................................................................. 110 DÜNYADA VE TÜRK‹YE’DE KADINLARIN ÇALIfiMA YAfiAMINA G‹R‹fi‹ VE GÜNÜMÜZDEK‹ KONUMU........................................................ Dünyada Kad›nlar›n Çal›flma Yaflam›na Girifli ve Günümüzdeki Konumu ........................................................................................................ Türkiye’de Kad›nlar›n Çal›flma Yaflam›na Girifli ve Günümüzdeki Konumu ......................................................................................................... ÇALIfiMA YAfiAMINDA KADINA YÖNEL‹K C‹NS‹YET AYRIMCILI⁄I....... 4. ÜN‹TE 111 111 114 116 5. ÜN‹TE vi ‹çindekiler ‹fi-A‹LE ÇATIfiMASI VE YARATTI⁄I SORUNLAR ........................................ KADINLARIN ÇALIfiMA YAfiAMINDA KORUNMASINA YÖNEL‹K SOSYAL POL‹T‹KALAR ................................................................................. Kad›nlar›n Çal›flma Yaflam›nda Korunmas› Gereken Alanlar .................... Kad›nlar›n Çal›flma Yaflam›nda Korunmas›na Yönelik Uluslararas› Düzenlemeler ................................................................................................ Türkiye’de Kad›nlar›n Çal›flma Yaflam›nda Korunmas›na Yönelik Düzenlemeler ................................................................................................ Özet................................................................................................................ Kendimizi S›nayal›m...................................................................................... Yaflam›n ‹çinden............................................................................................ Okuma Parças› .............................................................................................. Kendimizi S›nayal›m Yan›t Anahtar› ............................................................ S›ra Sizde Yan›t Anahtar› .............................................................................. Yararlan›lan Kaynaklar.................................................................................. 6. ÜN‹TE 120 120 123 125 129 130 131 131 133 134 134 Sosyal Politika ve Yerel Yönetimler...................................... 136 YEREL YÖNET‹MLER .................................................................................... Yerel Yönetimlerin Tan›m› ve Temel Nitelikleri ......................................... Yerel Yönetim Sistemleri .............................................................................. TÜRK‹YE’DE YEREL YÖNET‹MLER ............................................................. Türkiye’de Yerel Yönetimlerin Tarihçesi ..................................................... Türkiye’de Yerel Yönetim Birimleri ............................................................ YEREL YÖNET‹MLER‹N SOSYAL POL‹T‹KA’DAK‹ ROLÜ .......................... Dünyada Yerel Yönetimlerin Sosyal Politika’daki Rolü.............................. Türkiye’de Yerel Yönetimlerin Sosyal Politika’daki Rolü ........................... Türkiye’de Sosyal Belediyecilik Uygulamalar›............................................. Özet................................................................................................................ Kendimizi S›nayal›m...................................................................................... Yaflam›n ‹çinden............................................................................................ Kendimizi S›nayal›m Yan›t Anahtar› ............................................................ S›ra Sizde Yan›t Anahtar› .............................................................................. Yararlan›lan Kaynaklar.................................................................................. 7. ÜN‹TE 120 137 137 138 139 139 140 141 141 145 150 152 154 155 156 156 157 Sosyal Politika ve Çevre ......................................................... 158 ÇEVRE KONUSUNUN TARTIfiMA ALANI .................................................... ÇEVRE POL‹T‹KALARI ÜRETME ‹HT‹YACI................................................. Sanayileflme ve Dünya Savafllar› .................................................................. Kentleflme ...................................................................................................... Nüfus Art›fl› .................................................................................................... ‹klim De¤ifliklikleri ....................................................................................... Hava Kirlili¤i.................................................................................................. Suyun ve Yaflanabilir Alanlar› Azalmas› ...................................................... Teknoloji ve Çevre Sorunlar›........................................................................ ÇEVRE POL‹T‹KALARININ HEDEF VE ÖNCEL‹KLER‹................................ ÇEVRE POL‹T‹KALARININ ‹LKELER‹ ........................................................... 159 160 160 161 161 162 163 163 164 164 165 vii ‹çindekiler ÇEVRE POL‹T‹KALARININ ARAÇLARI ......................................................... ULUSLARARASI ÇEVRE POL‹T‹KALARI VE KAYNAKLARI......................... Avrupa Çevre Ajans› ve Çevre Alan›nda Di¤er Kurulufllar......................... Bölgesel Çevre Politikalar› ve Kaynaklar›.................................................... Çevreye Yönelik Di¤er Uluslararas› Anlaflma, Sözleflme ve Deklarasyonlar............................................................................................... Çevreye Yönelik Anlaflmalar .................................................................. Çevreye Yönelik Sözleflmeler ................................................................. Çevreye Yönelik Deklarasyonlar .......................................................... TÜRK‹YE’DE ÇEVRE POL‹T‹KALARI VE KAYNAKLARI ............................. Ulusal Çevre Politikas› ve Uluslararas› Taahhütler...................................... Türkiye’de Çevre Yönetimine ‹liflkin Yasal Çerçeve................................... Türkiye’de Çevre Politikalar›n› Yürüten Kurumsal Yap› ............................ G›da, Tar›m ve Hayvanc›l›k Bakanl›¤› ................................................... Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanl›¤›........................................................ SOSYAL POL‹T‹KADA ÇEVRE F‹KR‹N‹N GEL‹fi‹M‹.................................... Sürdürülebilirlik Kavram› .............................................................................. Sürdürülebilirli¤in Temelleri ......................................................................... Sürdürülebilir Kalk›nman›n Göstergeleri ..................................................... Sürdürülebilir Toplumun Etik Yap›s› ve Yenilik ‹htiyac›............................ YEfi‹L EKONOM‹........................................................................................... Yeflil Ekonominin Felsefi Dayanaklar› ......................................................... Yeflil ‹deolojiler ............................................................................................. Yeflil Ekonomi ve Sosyal Politika................................................................. ÇEVRE VE SOSYAL POL‹T‹KA ALANINDA GÜNCEL TARTIfiMALAR ....... Özet ............................................................................................................... Kendimizi S›nayal›m ..................................................................................... Yaflam›n ‹çinden ........................................................................................... Okuma Parças› ........................................................................................... .. Kendimizi S›nayal›m Yan›t Anahtar› ............................................................ S›ra Sizde Yan›t Anahtar› .............................................................................. Yararlan›lan Kaynaklar.................................................................................. 166 167 169 170 171 171 171 172 172 172 173 174 175 175 177 177 178 179 180 180 180 182 182 183 184 186 187 187 188 188 189 Küreselleflme ve Sosyal Politika............................................. 192 KÜRESELLEfiME ............................................................................................. Girifl................................................................................................................ Küreselleflme: Terim ve Tan›m›.................................................................... Uluslararas› Kurulufllara Göre Küreselleflme ......................................... Küreselleflme ile ‹lgili Di¤er Tan›mlar ................................................... Küreselleflme: Ortaya Ç›k›fl› ve Geliflimi...................................................... Küreselleflme ve Farkl› Yaklafl›mlar ............................................................. Küreselleflmenin Unsurlar› ve Göstergeleri ................................................. Ticaretin Serbestleflmesi ve Uluslararas› Mal ve Hizmet Ticareti ......... Uluslararas› Sermaya Hareketleri ve Do¤rudan Yabanc› Sermaye Yat›r›mlar› ................................................................................................ 193 193 193 194 196 197 199 201 201 202 8. ÜN‹TE viii ‹çindekiler Teknolojik Geliflme-Haberleflme ve Ulafl›m Maliyetlerindeki H›zl› Düflme...................................................................................................... Çokuluslu ‹flletmeler ............................................................................... KÜRESELLEfiME VE SOSYAL POL‹T‹KA ...................................................... Küreselleflme ve Sosyal Politika Sorunlar›................................................... Küreselleflme ve Ulus Devletin De¤iflimi ................................................... Küreselleflme ve Sosyal Devletin (Refah Devleti-SosyalRefah Devleti) De¤iflimi ......................................................................................................... ILO ve Küresel Sosyal Politikalar ................................................................. Özet ............................................................................................................... Kendimizi S›nayal›m ..................................................................................... Yaflam›n ‹çinden ........................................................................................... Okuma Parças› ........................................................................................... .. Kendimizi S›nayal›m Yan›t Anahtar› ............................................................ S›ra Sizde Yan›t Anahtar› .............................................................................. Yararlan›lan Kaynaklar.................................................................................. 204 205 206 206 208 210 212 215 217 218 219 220 221 222 Önsöz Önsöz Sosyal Politika-II adl› bu çal›flma; Anadolu Üniversitesi ‹ktisat Fakültesi, Çal›flma Ekonomisi ve Endüstri ‹liflkileri Bölümü ö¤rencilerinin ders kitab› gereksinimlerinin karfl›lanabilmesi amac›yla haz›rlanm›fl, kitab›n içeri¤inin belirlenmesi sürecinde ö¤rencilerin ders programlar› ve gereksinimleri göz önünde bulundurulmufltur. Kitab›n yaz›larak bas›ma haz›rlanmas› sürecinde çok say›da de¤erli kifli katk› sa¤lam›flt›r. Her fleyden önce bu çal›flmaya katk› sa¤layan de¤erli yazarlar›m›za içtenlikle teflekkür ediyoruz. Bu kitab›n haz›rlanmas› do¤rultusunda bize f›rsat tan›yan ve gerekli ortam› sa¤layan Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Davut AYDIN’a teflekkür borçluyuz. Ayr›ca kitab›n haz›rlanmas› sürecinin her aflamas›nda deste¤ini esirgemeyen ve bizleri sürekli olarak cesaretlendiren rektör yard›mc›m›z Prof. Dr. Ayd›n Ziya ÖZGÜR ve ‹ktisat Fakültesi Dekan› Prof. Dr. R›dvan KARLUK’a teflekkür ediyoruz. Son olarak önerileri ile bizi yönlendiren, ö¤rencisi olmaktan gurur duydu¤umuz hocalar›m›z Prof. Dr. Ömer Zühtü ALTAN ve Prof. Dr. Nüvit GEREK’e sonsuz teflekkürlerimizi sunuyoruz. Kitab›n ö¤rencilere ve bu kitaba baflvuracaklara faydal› olmas›n› diliyoruz. Editörler Doç.Dr. A. ‹lhan ORAL Yrd.Doç.Dr. Yener fi‹fiMAN ix 1 SOSYAL POL‹T‹KA-II Amaçlar›m›z N N N N N N Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra; Bir sosyal politika arac› olarak sosyal güvenli¤in anlam›n› ve önemini ifade edebilecek, Sosyal güvenli¤in sosyal politika içindeki yeri ve önemini fark edebilecek, Sosyal güvenlik sistemlerinin ortaya ç›k›fl›na neden olan faktörleri ve sosyal güvenlik sistemlerinin tarihi geliflim sürecini aç›klayabilecek, Sosyal güvenlik ihtiyac›n› do¤uran sosyal riskleri ve sa¤lanan sosyal güvenlik garantisinin kapsam›n› belirleyebilecek, Sosyal güvenlik sistemlerinin kurumsal yap›s› ile iflleyiflini aç›klayabilecek, Sosyal güvenli¤in gelir kaynaklar›n›, finansman yöntemlerini ve ekonomik etkilerini de¤erlendirebilecek bilgi ve becerileri kazanabileceksiniz. Anahtar Kavramlar • Sosyal Güvenlik • Sosyal Sigortalar • Kamu Sosyal Güvenlik Harcamalar› • Prim • Da¤›t›m Yöntemi • Fon Yöntemi ‹çindekiler Sosyal Politika-II Sosyal Güvenlik • SOSYAL GÜVENL‹K: SOSYAL POL‹T‹KA ‹Ç‹NDEK‹ YER‹ VE TANIMI • SOSYAL GÜVENL‹K TEHL‹KELER‹ VE KAPSAMI • SOSYAL GÜVENL‹K: TAR‹HSEL GEL‹fi‹M SÜREC‹ • SOSYAL GÜVENL‹⁄‹N KURUMSAL YAPISI (YÖNTEMLER‹) • SOSYAL GÜVENL‹⁄‹N F‹NANSMANI Sosyal Güvenlik SOSYAL GÜVENL‹K: SOSYAL POL‹T‹KA ‹Ç‹NDEK‹ YER‹ VE TANIMI Sosyal Güvenlik ve Sosyal Politika ‹çindeki Yeri ve Önemi Sosyal politika (siyaset), esas olarak insanl›¤›n iki temel problem (üretim-bölüflüm) alan›ndan biri olan bölüflümle ilgili olup, toplumu oluflturan fertler ve sosyal gruplar aras›nda bölüflümden kaynaklanacak çat›flmalar› ortadan kald›rarak toplum hayat›n›n refah ve huzur içinde süreklili¤ini sa¤lamaya yönelik politikalar ve tedbirler ve bütünüdür (Alper, 2009: 1). Hangi politikalar› benimsemifl ve hangi tedbirleri kullanm›fl olursa olsun, sosyal politika, üretim faktörlerinin piyasa flartlar›na ba¤l› olarak gerçeklefltirdi¤i ilk (faktörel) gelir da¤›l›m›n› de¤ifltirerek geliri yeniden da¤›tan ve ayn› gelirden sa¤lanan toplam fayday› art›rarak sa¤lar (Alper, 2009: 1). Sosyal politikan›n bu nihai amac›n› gerçeklefltirmesine hizmet eden çok say›da tedbir ve araca sahiptir. Bu çok say›da araç içinde, sosyal politikan›n gelirin yeniden da¤›l›m›n› sa¤lama amac›na hizmet eden en kapsaml› ve en etkin arac› da flüphesiz sosyal güvenliktir (Yazgan, 1975: 7) ve sosyal politika içinde özel bir önem ve yere sahiptir. Klasik dar ve genifl anlamda sosyal politika kavram›ndan hareket edilirse sosyal güvenlik, bütün toplum kesimlerine yönelik sosyal politika tedbirlerini içeren genifl anlamda sosyal politika araçlar›ndan biridir. Di¤er sosyal politika araçlar›ndan farkl› olarak sosyal güvenlik, temel insan ihtiyaçlar›ndan biri olan güvenlik ihtiyac›n› karfl›lad›¤› için gelir düzeyi, cinsiyeti, yafl›, mesle¤i ve toplumsal statüsü ne olursa olsun toplumu oluflturan bütün insanlar› ilgilendiren bir sosyal politika arac›d›r. Hiç kimse sosyal güvenlik sistemi d›fl›nda de¤ildir. Sosyal güvenlik, herkesi kapsad›¤› gibi, herkesi do¤umundan ölümüne bütün hayat› boyunca ilgilendirir. Hatta anal›k sigortas› ve ölüm sigortas›ndan sa¤lanan haklar dikkate al›n›rsa bu süre bir insan hayat›ndan daha uzun bir süreyi ifade eder (Alper, 2009: 2). Sosyal güvenli¤in önemini ortaya koyan bir baflka gösterge, fertlerin ve toplumlar›n bu amaçla tahsis ettikleri kaynaklar›n büyüklü¤ü incelendi¤i zaman çok aç›k bir flekilde görülebilir. Nitekim, 2000’li y›llar›n bafl›nda kamu sosyal güvenlik harcamalar›n›n Gayri Safi Yurt ‹çi Has›la’ya (GSY‹H) oran› dünya ortalamas› için % 8.39 iken geliflmifl Bat› Avrupa ülkeleri için ortalama % 25.08 olarak gerçekleflmifltir. Bu oran Kuzey Amerika için % 15.96, Asya-Pasifik ülkeleri için % 5.32 ve Afrika için % 5.32 olarak gerçekleflmifltir (ILO, 2011: 258). Ayn› dönemde sosyal poli- Sosyal güvenlik bütün toplum kesimlerini ilgilendiren genifl anlamda sosyal politika araçlar›ndan biridir. 4 Sosyal Politika-II Sosyal güvenlik için milli gelirden ayr›lan kaynaklar›n büyüklü¤ü sosyal güvenli¤in önemini ortaya koyan önemli bir göstergedir. Uluslararas› Çal›flma Örgütüne göre sosyal güvenlik sosyal bar›fl› ve politik istikrar› sa¤lama arac›d›r. SIRA S‹ZDE 1 D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U Sosyal güvenlik kavram›n›n D ‹ KveK önemini AT anlam en kapsaml› flekilde ortaya koyan belge ILO’nun 102 SIRAsözleflmesidir. S‹ZDE say›l› AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET tika uygulamalar› ve özellikle sosyal güvenlik için referans ülke olabilecek ülkeler dikkate al›n›rsa, bu ülkelerde sosyal güvenli¤e ayr›lan pay Belçika’da % 26.40; Danimarka’da % 27.10; Fransa’da % 29.20; Almanya’da % 26.70; ‹talya’da % 25.00; ‹sveç’de % 29.40; ‹ngiltere’de % 21.30 ve Türkiye’de % 13.70 olarak gerçekleflmifltir (ILO, 2011: 259-260). Birçok ülkede, sosyal güvenlik için tahsis edilen kaynaklar›n seviyesi savunma ve e¤itim hizmetleri için yap›lan harcamalar›n toplam›ndan daha fazlad›r. Bu miktarlara bireysel sosyal güvenlik harcamalar› da dahil edildi¤i zaman GSY‹H’n›n % 35’ine ulaflan bir pay›n sosyal güvenlik için kullan›ld›¤› görülmektedir. Fertlerin kullan›labilir gelirlerinden hareketle sosyal güvenli¤in önemi ortaya konulmaya çal›fl›l›rsa; primli rejimlerde sigortal›, iflveren ve e¤er devlet kat›l›yorsa toplam prim oran›n›n % 25-30’lar civar›nda seyretti¤i görülmektedir. Bu oranlar kesinlikle ilk gelir vergisi diliminden çok yüksek ve hatta baz› durumlarda vergi oran›n›n iki kat›n› aflabilmektedir. Sosyal güvenlik koruma garantisi sa¤lad›¤› nüfus kesimlerinin büyüklü¤ü bak›m›ndan da önemlidir. Nitekim, geliflmifl ülkelerde çal›flan nüfusun % 60-78’inin yafll›l›k sigortas›; % 60-82’sinin iflsizlik sigortas›, % 60-65’inin ifl kazalar› ve meslek hastal›klar› sigortas›; % 90-100’ünün sa¤l›k ve anal›k sigortas› kapsam›na al›narak koruma sa¤land›¤› görülmektedir (ILO, 2011: 240-248). Çal›flma hayat› ile ilgili temel norm ve standartlar› belirleyen Uluslararas› Çal›flma Örgütü’ne (ILO), göre sosyal güvenlik çal›flanlar, aileleri ve özet olarak bütün toplumun refah›n›n sa¤lanmas› bak›m›ndan son derecede önemlidir. Bir temel insan hakk› olmas›n›n ötesinde, toplumsal hayatta sosyal dayan›flma ve yard›mlaflmay› gelifltirerek sosyal bar›fl› ve sosyal içermeyi sa¤laman›n temel arac› olarak ortaya ç›kmaktad›r. Yoksullu¤u önlemeye yönelik sosyal politikalar›n vazgeçilmez arac›d›r ve eflitlik ve sosyal adaletin geliflmesine sa¤lad›¤› katk› oran›nda politik istikrar›n sa¤lanmas› ve demokrasinin güçlendirilmesi ve geliflmesine katk›da bulunmaktad›r (ILO, 2001: 1-2). Sosyal güvenli¤i SIRA di¤er S‹ZDE sosyal politika araçlar›na göre önemli k›lan iki sebep nedir? Sosyal Güvenlik Kavram› ve Tan›m› D Ü fi Ü N E L ‹ M Sosyal bilimlerle ilgili di¤er kavramlar gibi, sosyal güvenlik kavram› da insano¤lunun güvenlik gibi temel bir ihtiyac›n›n karfl›lanmas› ile ilgili olarak ortaya ç›kan S O bu R Uproblemleri gidermek için zaman içinde gelifltirilen tedbirler ve problemler ve süreklilik kazanan uygulamalar›n bütününü ifade etmek için kullan›lm›flt›r. Sosyal güvenlik ihtiyac› ilk insanla beraber var olmakla birlikte, sosyal güvenlik terimi D‹KKAT resmi olarak ilk defa ABD’de 1935 tarihli Sosyal Güvenlik Kanunu-The Social Security Act ile kullan›lmaya bafllanm›flt›r (ILO, 1984: 3). Bu tarihi takiben 1938 y›l›nSIRA S‹ZDEsosyal güvenlik haklar› ile ilgili bir yasal düzenlemede ve 1941 da Yeni Zellanda’da tarihli Atlantik fiart›’nda sosyal güvenlik kavram› kullan›lm›flt›r. Sosyal güvenlik kavram›n›nAMAÇLARIMIZ “‹nsan Haklar› Evrensel Bildirgesi’nde” (1948), tan›mlanmas› ve s›n›rlar›n›n belirlenmesi ile ILO’nun kendi hedef ve idealleri ile sosyal güvenlik kavram›n›n tafl›d›¤› anlam›n örtüflmesi kavram›n ILO taraf›ndan h›zla benimsenmesini ve çok say›da KILO ve tavsiye karar›nda kullan›lmas›n› beraberinde getirmifl‹ Tsözleflme A P tir (ILO, 1984: 3). ILO’nun 1952 tarih ve 152 say›l› Sosyal Güvenli¤in Asgari Normlar› Sözleflmesi sosyal güvenlik kavram›n›n anlam ve s›n›rlar›n›n belirlendi¤i en kapsaml› uluslararas› T E L E V ‹ Z Y O N belge niteli¤i kazanm›flt›r. Bu tarihten itibaren çok say›da di- N N ‹NTERNET 5 1. Ünite - Sosyal Güvenlik ¤er uluslararas› ve bölgesel sözleflme ve belge yan›nda birçok ülkenin Anayasalar›n›n yan› s›ra bu konu ile ilgili özel yasalarda da sosyal güvenlik yayg›n olarak kullan›lm›flt›r. Sosyal güvenlik kavram› kendisini oluflturan sosyal ve güvenlik kelimeleri ile do¤rudan ilgili ancak bu kelimelerin tekil anlamlar›ndan daha farkl› ve derin bir anlama sahiptir (Alper, 2011: s.160; Ar›c›, 1999: 1). Yal›n anlamlar› ile sosyal kelimesi, toplumla ilgili, birden fazla insan toplulu¤u ile ilgili ; güvenlik kelimesi ise tehlike ile ilgili olup, tehlikeler ve insana verece¤i zararlardan uzak olma halini ifade eder (Yazgan, 1992: 18). Tek tek kelime anlamlar›ndan hareket edilirse sosyal güvenlik; toplumu oluflturan fertlerin istekleri ve iradeleri d›fl›nda maruz kald›klar› tehlikelerin zararlar›ndan kurtar›lma garantisidir. Bu yönüyle sosyal güvenlik, söz konusu garantinin sa¤lad›¤› bir tatmin duygusudur ve k›saca fertlerin ve ailelerinin “yar›nlar›ndan emin olma, endifle duymama” halini ifade eder (Yazgan, 1992: 18). Sosyal güvenlik garantisinin soyut ve somut olmak üzere iki boyutu vard›r. Soyut boyutunu ; tehlikenin zararlar›na maruz kalmadan önceki gelecek endiflesi duymama, zararlar›n›n karfl›lanaca¤›n› bilmeden kaynaklanan rahatl›k hali, somut boyutunu ise tehlikenin zararlar›na maruz kald›ktan sonra bu zararlar› karfl›lamak için sa¤lanan hizmetler ve parasal ödemeler oluflturur. Sosyal güvenlik garantisine sahip olman›n verdi¤i tatmin duygusunun varl›¤›, kifliyi yaflad›¤› toplum içinde huzurlu ve di¤er insanlarla iliflkilerinde uyumlu k›lan faktörlerin bafl›nda gelir (Alper, 2009: 3). Güvenlik kelimesinden hareket edilirse sosyal güvenlik, tehlikelerle ilgilidir. Tehlike, insan hayat›n›n devam›n› tehdit eden sonuçlar ortaya koydu¤u için kaç›n›lmas› ve uzak durulmas› gereken hal ve durumlar› ifade eder. Ancak, hastal›k, sakatl›k, yafll›l›k ve ölüm gibi kaç›lmaz olan riskler meydana geldi¤i zaman insanlar maruz kald›klar› gelir kesilmesi ve gider art›fl›n› karfl›layacak imkânlardan mahrum iseler muhtaç duruma düflerler. Kendi ihtiyaçlar›n› karfl›layacak imkânlardan mahrum olan fakrü-zaruret içindeki insanlar, ihtiyaçlar›n›n esiri haline gelirler ve baflkalar›na muhtaç olurlar. Yoksulluk ve buna ba¤l› olarak ortaya ç›kan muhtaçl›k, insanlar›n flahsiyetlerini koruma ve serbestçe gelifltirme imkânlar›n› ortadan kald›rd›¤› ölçüde insanlar› ihtiyaçlar›n›n esiri haline getirir ve baflkalar›na ba¤›ml› k›lar. Bu bak›mdan sosyal güvenlik; fertleri bu ba¤›ml›l›k halinden kurtararak yaflad›¤› toplum içinde onlara ve ailelerine insan haysiyetine yarafl›r bir hayat standard› sa¤lama garantisi sa¤lama anlam›na gelir. Dilimizdeki bir özdeyiflle belirtmek gerekirse sosyal güvenlik, “kifliyi ve ailesini namerde muhtaç olmaktan” kurtarmakt›r. Sosyal güvenli¤in somut ve soyut boyutu neyi ifade eder? SIRA S‹ZDE Dar ve Genifl Anlamda Sosyal Güvenlik ve Sosyal Koruma D Ü fi Ü N E L ‹ M Sosyal güvenli¤in çok boyutlu ve genifl kapsaml› olmas›, yaln›zca bir aç›dan yaklaflarak genifl ve kapsay›c› bir tarifini yapmay› güçlefltirmektedir. Dar anlamda sosS O R U üzere oluflyal güvenlik ; sanayi toplumunun sosyal güvenlik ihtiyac›n› karfl›lamak turulan sosyal sigorta merkezli bir sistemin fonksiyonlar›na daha uygundur. Buna göre, sosyal güvenlik, mesleki, fizyolojik veya sosyo-ekonomik bir riskle karfl›laflan D‹KKAT ve geliri veya kazanc› geçici veya sürekli olarak kesilen ve/veya gider art›fl› ile karfl›laflanlar›n geçinme ve yaflama ihtiyaçlar›n› karfl›layan bir sistemdir (Tuncay ve SIRA S‹ZDE Ekmekçi, 2008: 1). Önce ‹nsan Haklar› Evrensel Bildirgesi, sonra da ILO’nun 102 AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P Sosyal güvenli¤in soyut boyutunu yar›n›ndan emin olma duygusu oluflturur. Sosyal güvenlik, kifliyi ve ailesini namerde muhtaç olmaktan kurtarma idealidir. 2 N N SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P 6 Dar anlamda sosyal güvenlik sanayi toplumunda iflçi olarak çal›flanlar› kapsam›na alan sosyal güvenlik sistemini ifade eder. Genifl anlamda sosyal güvenlik, sosyal koruma programlar›n›n yan› s›ra aktif istihdam politikalar›ndan bar›nma ihtiyac›n›n karfl›lanmas›na kadar insan refah›n› ilgilendiren her konuyu kapsam›na al›r. Sosyal Politika-II say›l› sözleflmesinde bu sosyal riskler; hastal›k, ifl kazalar› ve meslek hastal›klar›, anal›k, malullük, yafll›l›k, ölüm, iflsizlik ve aile gelirinin yetersizli¤i olarak s›ralanm›flt›r. Dar anlamda sosyal güvenlik, say›lan bu riskler dolay›s›yla çal›flan kiflinin gelirinde meydana gelen kesilmeyi veya azalmay› telafi edecek gelir garantisinin sa¤lanmas› ile tedavi hizmetlerinin temini anlam›na gelmektedir (Alper, 2011: 162; Ar›c›, 1999: 3). II. Dünya Savafl› sonras› dönemde sanayileflmifl ülkelerde sosyal devlet anlay›fl›n›n güçlenmesi ile refah›n genifl toplum kesimlerine yayg›nlaflt›r›lmas›nda siyasi iktidarlar›n kulland›klar› en kapsaml› sosyal politika arac› sosyal güvenlik olmufltur. Bu yeni anlam› ve kapsam› ile sosyal güvenlik; sosyal risklerin ortaya ç›kard›¤› zararlar› giderme amac›na ek olarak; • Sebebi ne olursa olsun, fertlere ve ailelerine sürekli bir gelir garantisi sa¤layarak onlar› yoksulluk tehlikesinden uzak tutmak, • ‹nsan Haklar› Evrensel Bildirgesinde temel esaslar› belirtilen fertlerin haysiyetlerinin korunmas› ve kifliliklerinin serbestçe geliflmesini sa¤lama hedefine yönelik ekonomik, sosyal ve kültürel haklar›n teminini güvence alt›na almak, • Sosyal risklerin zararlar›n›n ortadan kald›r›lmas› yan›nda ortaya ç›kmas› ve önlenmesine yönelik tedbirleri hayata geçirmek, amaçlar›n› da kapsayacak flekilde genifl anlamda kullan›lmaya bafllanm›flt›r (Güzel vd, 2010: 5-7; Gerek, 2010: 4). Bir baflka ifade ile genifl anlamda sosyal güvenlik, sosyal politikan›n bütün araçlar› ile gerçeklefltirmeye çal›flt›¤› nihai amac› hayata geçirmeye yönelik bütün politika uygulamalar›n› kapsar hale gelmifltir. Genifl anlamda sosyal güvenlik, sebebi ne olursa olsun gelir kesilmesi ve/veya gelir yetersizli¤ine ba¤l› olarak ortaya ç›kan yoksullukla mücadele için kullan›lan bütün araçlar› kapsamaktad›r. Tedavi edici sa¤l›k hizmetlerinin yan› s›ra koruyucu ve önleyici sa¤l›k hizmetlerinin temini; iflsizli¤i önlemeye yönelik istihdam› teflvik ve aktif istihdam politikalar› (prim teflvikleri, k›sa çal›flma ödenekleri, mesleki e¤itim vb); bar›nma, konut ve yerleflme sorunlar›n› çözmeye yönelik uygulamalar; göç politikalar›; bütün dezavantajl› gruplara yönelik özel bak›m, e¤itim ve destek hizmetleri; ulafl›m hizmetleri; her türlü e¤itim deste¤i; eve yönelik evde bak›m hizmetleri ve nihayet g›da ve giyim yard›mlar› da genifl anlamda sosyal güvenlik içinde de¤erlendirilmektedir. Zaman zaman birbiri ile ayn› anlama gelecek flekilde kullan›lmas›na ra¤men, baflta ILO olmak üzere, uluslararas› örgütler ve belgelerde 1990’l› y›llardan itibaren genifl anlamda sosyal güvenlikle kastedilen bütün uygulamalar› kapsamak üzere sosyal koruma terimi kullan›lmaya bafllanm›flt›r. Sosyal koruma, sosyal güvenlikten daha genifl anlama sahip bir terim olarak koruma biriminin ferdin yan› s›ra ailesinin ve yak›n çevresinin sosyal güvenlik kapsam›na al›nmas› anlam›na gelmektedir (ILO, 2011: 13). Çok zaman sosyal koruma ve sosyal güvenlik terimleri ayn› anlama gelecek flekilde birbirleri yerine kullan›lmas›na ra¤men özellikle ILO kendi resmî kurum sayfas› ve yay›nlar›nda, sosyal güvenlikle kastedilen uygulamalara ilaveten ifl sa¤l›¤› ve güvenli¤i, emek göçü ve çal›flma flartlar›n›n iyilefltirilmesine yönelik her türlü tedbiri kapsayacak flekilde sosyal güvenlikten daha genifl bir anlama sahip oldu¤u kabulüyle “sosyal koruma” terimini kullanmaktad›r (ILO, 2011: 13). Bu durumda ILO için sosyal güvenlik; yaln›zca gelir garantisi sa¤lama ve sa¤l›k hizmetlerini karfl›lamaya yönelik dar anlamda sosyal güvenlik tan›m› içinde yer alan uygulamalar› kapsayacak bir anlamda kullan›lmaktad›r. (ILO, 2011: 14). 7 1. Ünite - Sosyal Güvenlik Hangi anlamda kullan›l›rsa kullan›ls›n, Temel bir insan hakk› olarak sosyal güvenlik; ferde ve ailesine yaflad›klar› toplum içinde onlar› baflkas›na muhtaç etmeyecek, ihtiyaçlar›n›n esiri haline getirmeyecek, flahsiyetlerinin korunmas› ve kifliliklerinin serbestçe geliflmesine imkân verecek bir hayat standard›n›n temini ve koruma garantisinin sa¤lanmas›d›r (Alper, 2009: 9). Sosyal güvenli¤in bütün anlam ve fonksiyonlar›n› kapsayan bir tarifini yapmak gerekirse, bu tarif içinde sosyal güvenli¤in; temel bir insan hakk› oldu¤u ve bu hakk›n gereklerini yerine getirmenin bir devlet görevi oldu¤u; istek ve irade d›fl›nda karfl›lafl›lan tehlikelerin zararlar›ndan kurtar›lma garantisi oldu¤u; ferdin yan› s›ra ailesine de koruma garanti sa¤lad›¤›; insan haysiyetine yarafl›r, ancak insanlar› çal›flmadan al›koymayacak, tasarrufu unutturmayacak, tembellik ve rehavet içine düflürmeyecek bir seviyede koruma garantisi sa¤lad›¤›; birbirini bütünleyen sosyal sigortalar ve kamu sosyal güvenlik harcamalar›ndan olufltu¤u mutlaka belirtilmelidir (Yazgan, 1992: 33-34). Sosyal güvenlik niçin insan onurunun korunmas› ile yak›ndan ilgilidir? SIRA S‹ZDE Sosyal güvenlik yaln›zca ferde de¤il bakmakla yükümlü oldu¤u ailesine de koruma garantisi sa¤lar. 3 SOSYAL GÜVENL‹K TEHL‹KELER‹ VE KAPSAMI D Ü fi Ü N E L ‹ M SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M Tehlikeler ve Sosyal Güvenlik Sosyal güvenlik ihtiyac›n› do¤uran, insanlar›n istek ve iradeleriS Od›fl›nda meydana R U gelen tehlikelerin zararlar›d›r ve sosyal güvenlik de bu zararlar› ortadan kald›rmaya yönelik mücadelenin ad›d›r (Yazgan, 1992: 53). Tehlike ilk insandan beri vard›r D‹KKAT ve insanl›k tarihi bir anlamda tehlikelerle mücadele tarihidir. Bu mücadele, bir yandan tehlikenin kendisini yok etmeye, ortadan kald›rmaya, e¤er mümkün de¤ilSIRA S‹ZDE se zararlar›n› gidermeye yönelik bir mücadeledir. Tehlikeler, meydana gelifl sebeblerine göre veya sonuçlar›na (yol açt›¤› zararlar ve sürelerine göre) ba¤l› olarak s›n›fland›r›labilir (Yazgan, 1992: 53-62: Ar›c›, 1999: AMAÇLARIMIZ 8-24; Gerek, 2010: 5-6: Alper, 2009: 4-6). Sebeblerine göre tehlikeler: • Fizyolojik tehlikeler: ‹nsan fizyolojisinden kaynaklanan hastal›k, yafll›l›k, maluliyet, ölüm gibi kaç›n›lmaz ve mutlak tehlikelerdir. K ‹ T A P • Tabi afetlerden kaynaklanan tehlikeler: ‹nsano¤lunun yaflad›¤› do¤al ortam ve iklim flartlar›na ba¤l› olarak ortaya ç›kan, deprem, su bask›n›, heyelan, 盤, don, f›rt›na, tsunami vb tehlikelerdir. TELEV‹ZYON • Sosyo-ekonomik tehlikeler: ‹ktisadi ve sosyal hayatta meydana gelen de¤iflmelere ba¤l› olarak ortaya ç›kan; iflsizlik-iflini kaybetme, evlenme, boflanma, dul, yetim ve öksüz kalma, çocuk sahibi olma, yer de¤ifltirme, göç ‹ N T E Ryaratan NET ve ikamet yetersizli¤inden kaynaklanan ve gelir yetersizli¤i tehlikelerdir. • ‹nsanlar›n sebep oldu¤u tehlikeler: ‹nsan, hem kendisi hem de di¤er insanlar için bilerek veya istemeden ciddi bir tehlike kayna¤›d›r. H›rs›zl›k, kundaklama, yaralama veya öldürme gibi bilerek verilen zararlar yan›nda ihmal, tedbirsizlik ve kusurdan kaynaklanan kazalar da insandan kaynaklanan tehlikelerdir. Bu arada savafllar› da insan›n insana verdi¤i toplu zararlar olarak mutlaka adland›rmak gerekir. Tehlikeler sonuçlar› ve zararlar› bak›m›ndan da s›n›fland›r›labilir: Buna göre zararlar›n›n süresi bak›m›ndan tehlikeler; k›sa vadeli-geçici (hastal›k, do¤um, iflsizlik, ifl kazalar› vb) ve uzun vadeli-sürekli (malullük, yafll›l›k ve ölüm) tehlikeler olarak s›n›fland›r›labilir. Ancak, sosyal güvenlik sistemlerinin konusu olmas› bak›m›ndan tehlikelerin zararlar› (Alper, 2009: 4): S O R U D‹KKAT N N SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P TELEV‹ZYON Yafll›l›k, malullük, iflsizlik ve hastal›k gibi çocuk sahibi olma da ailenin giderlerini art›rd›¤› için bir sosyal güvenlik tehlikesidir. ‹NTERNET 8 Sosyal Politika-II • Çal›flma gücünün k›smen, tamamen, geçici veya sürekli olarak kaybedilmesi • Gelirin tamamen veya k›smen, geçici veya sürekli olarak kaybedilmesi, • Harcama art›fl›na ba¤l› olarak (sa¤l›k gibi) giderlerin art›fl›, • Mal varl›¤›na yönelik kay›plar, fleklinde ortaya ç›kar. Günümüz sosyal güvenlik sistemleri, hangi flekilde organize edilmifl olursa olsun, bu zararlardan; çal›flma gücü kayb›, gelir kesilmesi ve gider art›fl› ile ilgili zararlar› karfl›larken, mal varl›¤›na yönelik zararlar›n karfl›lanmas›n› sosyal güvenlik garantisi d›fl›nda tutmufltur. SIRA S‹ZDE 4 D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ Sosyal güvenlik hangi zararlar›na karfl› koruma garantisi sa¤lar? SIRAtehlikelerin S‹ZDE Sosyal Güvenlik Tehlikeleri ve Sa¤lanan Koruman›n D Ü fi Ü N E L ‹ M Kapsam› Yukar›da belirtilen s›n›fland›rmalar›n d›fl›nda özellikle sa¤lanan koruma garantisiS O Rbelirlenmesi U nin s›n›rlar›n›n bak›m›ndan ILO, 1952 tarih ve 102 say›l› Sosyal Güvenli¤in Asgari Normlar› sözleflmesinde, 9 ayr› sosyal güvenlik tehlikesi say›lm›flt›r. Sosyal sigortalar›n örgütlenmesi bak›m›ndan temel belirleyici unsur olan bu D‹KKAT tehlikelerin tan›m› ve sa¤lanan sosyal güvenlik garantisinin kapsam› sigorta kollar› itibar›yla afla¤›dad›r. SIRA S‹ZDE hizmetlerinin sa¤lanmas›) : Hastal›k iki ayr› sosyal güvenlik Hastal›k (sa¤l›k tehlikesi olarak tan›mlanm›fl ve “sebebi ne olursa olsun insan organizmas›n›n ruhsal, bedensel ve sosyal bak›mdan bozulmas› hali ” olarak geçici çal›flma gücü kayAMAÇLARIMIZ b› ve gider art›fl› yaratan bir tehlikedir. Tedavi edici sa¤l›k hizmetleri kapsam›nda olmak üzere; ayakta ve yatarak tedavi hizmetlerinin temini, tedavinin gerektirdi¤i ilaç ve iyilefltirme temini, hastal›k nedeniyle fonksiyon veya uzuv kayK ‹ T A araçlar›n›n P b› söz konusu ise bunu giderecek protez araç ve gereçlerinin temini ile rehabilitasyon hizmetleri hastal›k sigortas›ndan hizmet olarak sa¤lanan sosyal güvenlik garantisini oluflturmaktad›r. TELEV‹ZYON Hastal›k (gelir garantisinin sa¤lanmas›) : Çal›flan kiflinin hastal›¤› sebebiyle çal›flamad›¤› süre için ortaya ç›kan gelir kayb›n› telafi etmek üzere geçici ifl göremezlik ödene¤i sa¤lan›r. Bu ödemeler, bütün sigortal›lardan ziyade ba¤›ml› olarak ‹ N T E R N E için, T çal›flan sigortal›lar hastalanmadan önceki kazanc› dikkate alarak bunun belirli bir oran› (bu oran % 40-60 oran›nda de¤iflebilir, ancak daha yüksek de olabilir) hastal›¤› süresince verilir. Ödeneklerin verilme süresinin sigortac›l›k endiflesi ile belirli sürelerle s›n›rland›r›lmas› da söz konusu olabilir. Öte yandan, tedavi ihtiyac› duyan kiflinin yurt içinde veya d›fl›nda bir baflka yere sevk edilmesi gerekiyorsa sevkle ilgili yol paras› ve zorunlu masraflar› da sosyal güvenlik sistemlerince karfl›lan›r. ‹fl kazalar› ve meslek hastal›klar›: ‹fl kazalar› ve meslek hastal›klar› sonuçlar› bak›m›ndan hastal›k sigortas› ile ayn›d›r. Ancak, çal›fl›rken kazaya maruz kalan veya yapt›¤› iflin yürütme flartlar› dolay›s›yla hastalananlar› en kolay flartlarla ve en yüksek standartda koruma düflüncesiyle sa¤lanan sosyal güvenlik garantisi bak›m›ndan önemli farkl›l›klarla uygulanmaktad›r. Bunda söz konusu sigorta kolunun bütün finansman›n›n iflveren taraf›ndan sa¤lanm›fl olmas›n›n da etkisi vard›r. ‹fl kazas› veya meslek hastal›¤› halinde her türlü tedavi edici sa¤l›k yard›m›n›n sa¤lanmas›, geçici-sürekli veya k›smi-tam ifl göremezlik hallerinde ödenek veya ayl›k ba¤lanmas›, çal›flan kiflinin ölümü halinde geçindirmekle yükümlü oldu¤u kiflilere ayl›k ba¤lanmas›, sa¤lanan sosyal güvenlik garantisini oluflturmaktad›r. Bir baflka N N K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET ‹fl kazalar› ve meslek hastal›klar› en kolay flartlarla en yüksek sosyal güvenlik garantisi sa¤lanan sosyal güvenlik tehlikesidir. 9 1. Ünite - Sosyal Güvenlik ay›r›c› özellik ise sa¤l›k hizmetlerinde hastal›k sigortas›ndan farkl› olarak tedavi hizmetlerinin temininde herhangi bir katk› pay› al›nmamas›d›r. Anal›k: Çal›flan kad›n için anal›k hali, do¤umdan önce ve sonra belirli dönemler için gelir kesilmesi yaratan bir sosyal güvenlik tehlikesidir. Gebelik, do¤um ve anal›k (emzirme) gibi birbirini izleyen üç ayr› dönemden oluflan anal›k halinde her üç dönemle ilgili anne-çocuk sa¤l›¤› ile ilgili tedavi edici hizmetlerin verilmesi, ba¤›ml› olarak çal›flan kad›nlar için do¤umdan önce ve sonra belirli süre ifl göremezlik ödene¤i verilmesi ve çocu¤un sa¤l›kl› flekilde beslenmesi için belirli süre süt paras› verilmesi bu sigorta kolundan sa¤lanan koruma garantisini oluflturur. Malullük: Kiflinin bir daha çal›flamayacak flekilde çal›flma veya meslekte kazanma gücünü kaybetme halidir. Çal›flma veya meslekte kazanma gücünün % 60 veya daha yüksek oranlarda kaybedildi¤inin sa¤l›k kurullar› raporlar› ile belgelenmesi ve belirli süre prim ödenmesi halinde malullük hali devam etti¤i müddetçe gelir kesilmesini telafi etmek üzere ayl›k ba¤lanmas› en önemli sosyal güvenlik garantisidir. Rehabilitasyon hizmetleri ile malul kiflinin tekrar çal›flma hayat›na döndürülmesi veya günlük hayat›n› sürdürebilece¤i bir iyilik haline kavuflturulmas› malullük hali ile ilgili olarak sa¤lanan di¤er önemli sosyal güvenlik garantisidir. Yafll›l›k: Fizyolojik olarak belirli yafla geldikten sonra insanlar›n çal›flma gücünü büyük ölçüde veya tamamen kaybetmesi hali olan yafll›l›k gelir kesilmesine yol açan bir sosyal güvenlik tehlikesidir. Çal›flma gücünün fiziken ve zihnen kayb› anlam›na gelen yafll›l›k, hayat›n belirli bir dönemini ifade etmekle birlikte sosyal güvenlik sistemlerinin ortalama hayat ümidini de dikkate alarak belirledikleri kronolojik yafl (60-65 yafl gibi) sonras› dönemi ifade eder. Baz› çal›flan gruplar› için çal›flma flartlar› ve ortam›n›n özellikleri dikkate al›narak daha erken yafllarda da emekli olma yafl› belirlenebilir. Sa¤lanan temel garanti belirli süre sigortal› olunmas› ve prim ödenmesi halinde emekli ayl›¤› ba¤lanmas›d›r. Yafll›l›k, sosyal güvenlik tehlikeleri içinde en fazla say›da kifliye ayl›k ba¤lanan ve en fazla harcama yap›lan sigorta kolunu oluflturur. Ölüm: ‹nsan hayat›n›n sona ermesi anlam›na gelen ölüm, di¤er tehlikelerden farkl› olarak bu durumla karfl›laflan kiflinin kendisine de¤il, sa¤l›¤›nda geçimini sa¤lamakla yükümlü oldu¤u aile fertlerine koruma garantisi sa¤lanmas› ile ilgilidir. Sigortal›n›n efli, çocuklar›, anne-babas› ölüme ba¤l› olarak gelir veya ayl›k ba¤lanan kiflilerdir. Efl, çocuk ve anne-babaya hangi flartlarda ve ne süre ile ayl›k ba¤lanaca¤› büyük ölçüde benzer olmakla birlikte yafl, cinsiyet, medeni durum ve gelir sahibi olma flartlar›na ba¤l› olarak ayl›k ba¤lanmaktad›r. Çocuklar›n e¤itim durumlar› dikkate al›narak ayl›k ba¤lama süresi uzat›labilmekte, malul çocuklar veya k›z çocuklar› için özel koruyucu flartlar belirlenebilmektedir. ‹flsizlik: Sosyo-ekonomik bir risk olarak iflsizlik, çal›flma arzu ve iradesinde olan ancak kendi iradesi d›fl›nda iflini kaybetme halidir. ‹flsilik gelir kayb› yaratmas› dolay›s›yla bir sosyal güvenlik tehlikesidir ve ifle yerlefltirme ve mesleki e¤itim gibi aktif istihdam politikalar› yan›nda iflsiz kald›¤› süre için iflsizlik ödene¤i verilir. Aile Gelirinin Yetersizli¤i: Di¤er sosyal güvenlik tehlikelerinden farkl› olarak ailenin çocuk sahibi olma dolay›s›yla ailenin gelir yetersizli¤i (yoksulluk) tehlikesi ile karfl›laflmas› halidir. Bir sosyal risk olarak kabul edilen çocuk sahibi olma halinde, ailenin çocuk bak›m› dolay›s›yla artan harcamalar›n› karfl›lamak üzere yap›lan gelir transferleri (ayni veya nakdi) sosyal güvenlik garantisi kapsam›ndad›r. Çocuk paras›, çocuklar›n e¤itim süreleri de dikkate al›narak belirli yafla kadar ve çocuk say›s› ile ba¤lant›l› olarak sabit, artan veya azalan miktarlarda verilebilir. Yafll›l›k, sosyal güvenlik sistemlerinin hastal›k sigortas› d›fl›nda en fazla say›da kifliyi ilgilendiren kolunu oluflturur. Aile gelirinin yetersizli¤ini gidermeye yönelik çocuk paralar› sosyal güvenli¤in geliri yeniden da¤›tma fonksiyonuna do¤rudan katk›da bulunur. 10 Sosyal Politika-II ILO’nun 1952 tarihli Sözleflmesinde belirtilmemifl olmakla birlikte, 1990’l› y›llardan itibaren özellikle Almanya ve Japonya’da uygulanmaya bafllanan bak›m hizmetleri de bir sosyal güvenlik tehlikesi olarak kabul edilmektedir. Buna göre temizlik, tuvalet, beslenme ve giyinme gibi temel insani ihtiyaçlar›n› karfl›layamayacak durumda olanlar›n bak›m ihtiyac› bir sosyal güvenlik tehlikesi olarak tan›mlanmakta ve bu ihtiyaçlar› karfl›lamalar› için yap›lan nakdi ödemeler veya hizmet temini bir sosyal güvenlik garantisi olarak kabul edilmektedir. Bir baflka ifade ile bak›m ihtiyac› onuncu sosyal güvenlik tehlikesi olarak kabul edilmektedir. SIRA S‹ZDE 5 D Ü fi Ü N E L ‹ M ÜNEL‹M D Ü fiGÜVENL‹K: SOSYAL TAR‹HSEL GEL‹fi‹M SÜREC‹ S O R U D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ ILO’nun Sosyal Asgari Normlar› Sözleflmesinde belirtilen 9 sosyal güvenlik tehSIRAGüvenli¤in S‹ZDE likesini say›n›z. Tehlike insanl›k tarihi ile var oldu¤u için sosyal güvenli¤in tarihi geliflim sürecini de ilk insanla mümkündür. Ancak, bugünkü anlam› ve kurumsal yap›s› S Obafllatmak R U ile sosyal güvenlik büyük ölçüde Sanayi Devrimi ve sonras›nda oluflan ekonomik ve sosyal yap›n›n bir ürünüdür. Dolay›s›yla sosyal güvenli¤in tarihi geliflim süreciD‹KKAT ni de Sanayi Devrimi öncesi ve sonras› dönemde olmak üzere iki ayr› dönemde incelemek daha isabetli olacakt›r. N N Geleneksel dönemde temel sosyal güvenlik korumas› sa¤layan birim, ailedir. K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET Dini sosyal yard›mlar, her toplumda ve dönemde en genifl kapsaml› sosyal yard›m sa¤layan yöntemlerin bafl›nda gelmifltir. SIRA S‹ZDE Sanayi Devrimi Öncesi Dönemde Sosyal Güvenlik: Geleneksel Dönem AMAÇLARIMIZ Geleneksel dönemde birlikte yaflama kültürü ve buna ba¤l› olarak geliflen uygulamalar ilk sosyal güvenlik tedbirlerini oluflturmufltur. Bu anlamda, üretim ve tüketim birli¤ine K ‹dayal› T A P bir birlikte yaflama flekli olarak aile, kendini oluflturan fertler için do¤al bir sosyal güvenlik müessesesidir (Alper, 2009: 15) ve bu fonksiyonunu aile içi yard›mlaflma ve dayan›flma yoluyla gerçeklefltirir. Bir toplumdan di¤erine ve bir dönemden de¤iflmekle birlikte, ailenin geniflli¤i baflta olmak üzere T E L E V ‹ Z Ydi¤erine ON aile ba¤lar›n› güçlendiren her faktör (örf ve adetler ile dini inançlar gibi) ailenin sosyal güvenlik garantisi sa¤lama fonksiyonunu etkiler. Nitekim yafll›lar›n aile içinde bak›m›n›n veya çocuklar›n evleninceye kadar ayn› çat› alt›nda yaflamas›n›n top‹ N T Eoldu¤u R N E T toplumlarda ailenin sosyal güvenlik fonksiyonu güçlüdür. lumsal bir örf Tan›ma bilme faktörüne ba¤l› yard›mlaflma geleneksel dönemin en yayg›n ve kapsaml› di¤er önemli sosyal güvenlik yöntemini oluflturur. Ayn› yerleflim biriminde ve birbirine yak›n mekânlarda yaflayan kifliler, komfluluk iliflkisine ba¤l› olarak içlerinden birisi tehlike ile karfl›laflt›¤› zaman ayni veya nakdi olarak yard›mda bulunur. Çok zaman bu yard›m yafll›, hasta ve çocu¤a bak›m veya üretim faaliyetine yard›mc› olma gibi hizmet fleklinde de görülebilir (Alper, 2009: 16). Akrabal›k ve h›s›ml›¤a ba¤l› yard›mlaflma aidiyet duygusunun öne ç›kt›¤› bir di¤er yard›mlaflma flekli olarak her dönemde ve her toplumda etkin bir sosyal güvenlik garantisi sa¤lama yöntemi olarak ortaya ç›km›flt›r. Bu uygulama günümüz toplumlar›nda yine aidiyet duygusu ile ayn› dernek, kurulufl, yöre ve organizasyona mensup olma duygusu ile sürdürülmektedir. Tan›ma bilme faktörüne ba¤l› sosyal yard›mlar›n en kapsaml› fleklini dini sosyal yard›mlar oluflturur. Her din, kendi mensuplar› içinde iktisaden zay›f ve güçsüz durumda olan›n korunmas›na ve bu amaçla yap›lacak yard›mlaflmaya özel bir önem verir. Orta Ça¤’da manast›rlar, Hristiyanl›¤›n sosyal yard›m uygulamalar›n›n merkezini oluflturmufltur. Fakir halka yard›m giyecek ve g›da yard›m› yap›lmas›, 11 1. Ünite - Sosyal Güvenlik manast›r içindeki hastanelerde fakirlere sa¤l›k hizmeti verilmesi ve belirli say›da yafll›, güçsüz ve sakata bak›lmas› s›k rastlanan bir durumdu (Dilik, 1991: 20-21). ‹slam dini sosyal yard›mlaflmaya özel bir önem vermifl, belirli prensipler getirmifl ve hatta ibadet olarak tarif etmifltir (Alper, 2009: 17). ‹slam dininde, “Komflusu aç iken, tok yatan bizden de¤ildir ” Hadis’i ile yard›mlaflman›n temel prensibi belirlenirken, kurban, fitre ve zekât hem ibadet hem de etkin bir sosyal yard›mlaflma müesessesi olmufltur. Maddi ibadetler olarak bilinen oruç ve hac da bu sa¤l›k durumu sebebiyle bu ibadetleri yerine getiremeyenler için fakirlere yard›m müessesesi haline dönüfltürülmüfltür. Dini sosyal yard›mlar tan›ma bilme faktörüne ba¤l› yard›mlaflmay› güçlendiren ve süreklilik kazand›ran müesseseler olmufltur. Sanayi devrimi öncesi dönemde, teflkilatl›, kurumsallaflm›fl sosyal güvenlik uygulamalar› da vard›r. Bunlardan en bilineni, esnaf ve sanatkârlar›n meslek kurulufllar›n›n kendi meslek mensuplar›n›n sosyal güvenlik ihtiyac›n› karfl›lamak için oluflturduklar› orta sand›klar›d›r (Dilik, 19991: 24-27). Meslek teflkilat› olarak loncalar, kendi organizasyonlar› içinde, üyelerinin ödedi¤i düzenli aidat-prim benzeri gelirlerle oluflturduklar› fonlardan ödünç para verilmesi, hastal›k halinde muayene ve tedavi giderlerinin karfl›lanmas›, ölüm halinde cenaze masraflar›n›n karfl›lanmas› ve bar›nma ihtiyac›n› karfl›lamak üzere ev temini veya kira giderlerinin karfl›lanmas› gibi yard›mlarda bulunmufllard›r. ‹slam dünyas›nda kardefllik anlam›na gelen Ahi birlikleri lonca örgütlenmesinin en geliflmifl fleklini oluflturmufltur. Ahiler, cömertlik, muhtaçlara yard›m ve zulüm görenleri koruma gibi yönleriyle tan›nm›fllard›r (Dilik, 1991: 31). Orta sand›klar› sanayi devriminden sonra geliflen sosyal sigortalar›n ilk örnekleri olarak kabul edilebilir (Alper, 2009: 18). Hristiyan dünyas›nda Manast›r merkezli sosyal yard›mlar›n zay›flamas› yeni kurumlar›n ortaya ç›kmas›na yol açm›flt›r. Nitekim, Haçl› seferleri döneminde ortaya ç›kan flövalye tarikatlar›, kendilerine yap›lan ba¤›fllar ve toplad›klar› yard›mlarla kurduklar› hastanelerde fakirlere ücretsiz sa¤l›k hizmeti sunmufllard›r. Bu teflkilatlar›n yerini sonraki y›llarda Hastane Kardefllik Birlikleri alm›flt›r (Dilik, 1991: 22). ‹slam dünyas›nda ise Vak›flar, sosyal güvenlik sistemlerinin gelifliminde kilometre tafl› olma özelli¤i göstermifllerdir. “Bir iktisadi varl›¤›n ve/veya gelirinin bir amac› gerçeklefltirmek üzere tahsis edilmesi ” anlam›na gelen vak›f, e¤er iktisaden zay›f durumda olanlar›n korunmas› amac›yla oluflturulmufl ise sosyal güvenlik müessesesi olma özelli¤i kazanm›flt›r (Yazgan, 1992: 35). Çünkü yol, köprü, ibadet yeri veya okul yapt›rma amac›yla vak›f oluflturulabilece¤i gibi yaln›zca sosyal güvenlik garantisi sa¤lama amac›yla da vak›flar oluflturulabilir. Nitekim bu amaçla oluflturulan avar›z vak›flar› olarak adland›r›lm›flt›r. Bir dönem vak›f cenneti olarak adland›r›lan Osmanl›’da birçok kamu hizmeti gibi sosyal güvenlik hizmetleri de bu amaçla oluflturulan vak›flar arac›l›¤› ile yap›lm›flt›r. Hangi ibadet flekilleri ‹slam dininde birer sosyal güvenlik yöntemiSIRA olarak uygulanmakS‹ZDE tad›r? ‹slamiyet, oruç, kurban ve zekat gibi ibadetleri birer sosyal güvenlik yöntemine dönüfltürmüfltür. Esnaf ve sanatkârlar›n meslek kurulufllar› olan loncalar›n dayan›flma sand›klar› ilk sosyal sigortalar olarak kabul edilebilir. Vak›flar, tehlikelerin zararlar›n› giderme amac› ile oluflturulmuflsa sosyal güvenlik kurumu olarak kabul edilebilir. 6 D Ü fi Ü N E L ‹ M Sanayi Devrimi ve Yeni Sosyal Güvenlik ‹htiyac› D Ü fi Ü N E L ‹ M 18. yüzy›l›n ortalar›nda üretimde insan eme¤i yerine makinan›n kullan›lmas› ile bafllayan Sanayi Devrimi, flehirleflme ile birlikte insanl›k tarihinin S O R U yaflad›¤› en önemli de¤iflim ve dönüflüm süreçlerinden birini oluflturmufltur. Bu süreç, iktisadi ve sosyal hayat›n bütün yönleri gibi sosyal güvenlik sistemlerini de derinden D‹KKAT etkilemifltir. SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P SIRA S‹ZDE N N S O R U D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P 12 Sosyal Politika-II Sanayi Devrimi ve flehirleflme baflta aile içi yard›mlaflma olmak üzere geleneksel sosyal güvenlik yöntemlerini zay›flatm›flt›r. SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET 7 Sanayileflme ve flehirleflme, sosyal güvenlik ihtiyac›n›n karfl›lanmas› bak›m›ndan çift yönlü bir olumsuz etkiye sahip olmufltur (Alper, 2009: 19). Öncelikle geleneksel dönemin sosyal güvenlik müesseseleri zay›flam›fl hatta ortadan kalkm›flt›r. Göç ve flehirleflme aileyi genifl aileden çekirdek aileye dönüfltürmüfl ailenin sosyal güvenlik garantisi sa¤lama fonksiyonu zay›flam›flt›r. fiehirleflme ve göç, komfluluk ve akrabal›k iliflkilerini ortadan kald›rd›¤› ölçüde tan›ma bilme faktörüne ba¤l› yard›mlaflmay› zay›flatm›flt›r. Fabrika üretimine karfl› rekabet edemeyen esnaf ve sanatkârlar›n meslek kuruluflu loncalar›n zay›flamas› bu kurulufllar›n orta sand›klar› arac›l›¤›yla sa¤lanan sosyal yard›mlaflmay› yok etmifltir. Küçük iflyerlerinin kapanmas›, geleneksel üretim iliflkileri çerçevesinde iflyeri sahibi ustalar›n ç›raklar ve kalfalara sa¤lad›¤› sosyal güvenlik korumas› da yok olmufltur (Yazgan, 1992: 38). Osmanl› için özel bir geliflmeye vurgu yapmak gerekirse, kaybedilen her savafl ve gerileme ile birlikte Vak›f gelirlerinin azalmas› ve bu kurumlarca sa¤lanan sosyal güvenlik korumas›n›n zay›flamas› söz konusu olmufltur. Sanayi Devriminin ortaya ç›kard›¤› yeni çal›flma ortam› ve çal›flma iliflkileri sosyal güvenlik ihtiyac›n› art›rm›flt›r. Geleneksel toplumda, ayni ve otonom ekonomi ile insanlar birçok temel ihtiyac›n› kendisi veya takas ekonomisi ile karfl›larken, sanayileflme ve flehirleflme ile birlikte günlük hayatta para ekonomisi hakim olmufltur. Çal›flan›n tek geliri ücret, piyasa flartlar›nda belirlenmekte ve son derece de düflüktür. Ücretliler bütün ihtiyaçlar›n› (beslenme, bar›nma, giyim vb) piyasadan para ödeyerek temin etmek durumundad›rlar ve paraya olan ihtiyaçlar› daha fazlad›r. Ücret gelirinin yetersizli¤i önce kad›nlar›n, sonra da yafllar›na bakmaks›z›n çocuklar›n çal›flma hayat›na girmesine yol açm›fl, aile sosyal güvenlik garantisi sa¤layan de¤il, bizzat kendisi sosyal güvenlik ihtiyac› do¤uran bir kurum haline gelmifltir. Fabrika üretim tarz›nda iflyeri üretim flartlar›n›n a¤›rl›¤›, çal›flma sürelerinin uzunlu¤u ve artan ifl kazalar› ve meslek hastal›klar› sosyal güvenlik ihtiyac›n› art›ran di¤er geliflmeler olmufltur (Dilik, 1991: 40-43: Yazgan; 1992: 37-41). ‹lk sosyal sigortalar niçin Almanya’da kurulmufltur? SIRA S‹ZDE Sanayi Devrimi Sonras› Dönemde Sosyal Güvenlik: Sosyal Ü fi Ü N E L ‹ M Sigorta DÇa¤› 18. ve 19. yüzy›lda iktisadi ve sosyal hayata hâkim olan liberal anlay›fl, devletin iktisaden zay›fS OveR güçsüz olanlar› korumaya yönelik müdahalelerde bulunmas›na U engel olmufltur. Devletin koruyucu, hatta düzenleyici müdahaleleri veya de¤iflik gruplar›n bir araya gelerek (örgütlenme-sendikalaflma) birlikte hareket etmeleri piD‹KKAT yasan›n serbestli¤ine ayk›r› görülerek engellenmifltir. Artan sosyal güvenlik ihtiyac› ve bu ihtiyac› karfl›lamada yetersiz kal›nmas›, çal›flanlar›n kendi aralar›nda veya SIRA S‹ZDE ço¤unlu¤u iflyeri düzeyinde baz› yard›mlaflma sand›klar› kurörgütleri arac›l›¤›yla malar› ile sonuçlanm›flt›r (Dilik, 1991: 43-44). Artan iflçi hareketleri ile birlikte çal›flma hayat›nda huzurun bozulmas› üzerine devlet, iflverenlere özellikle tedavi ediAMAÇLARIMIZ ci sa¤l›k hizmetleri baflta olmak üzere çal›flanlar›n sosyal güvenli¤ini sa¤lamaya yönelik baz› yükümlülükler getirmifltir. ‹fl kazalar› ve meslek hastal›klar› halinde iflverence sa¤l›kK yard›mlar›n›n sa¤lanmas›, tazminat ödenmesi veya zarar› karfl›layacak ‹ T A P özel sigortalar yapt›r›lmas› bu dönemde al›nan geçici tedbirler olmufltur. Benzer flekilde, sendikalar›n öncülük etti¤i yard›mlaflma sand›klar› da etkin bir koruma sa¤layamam›flt›r. TELEV‹ZYON Sanayi toplumu, sosyal güvenlik sistemini oluflturan temel kurum sosyal sigortalard›r. Sigortac›l›k ilkeleri üzerine oluflturulan sosyal sigortalar, özel sigortalardan N N ‹NTERNET 1. Ünite - Sosyal Güvenlik 13 farkl› olarak Devlet taraf›ndan kurulan, üyeli¤in ve finansmana kat›l›m›n zorunlu oldu¤u genifl kapsaml› bir sosyal dayan›flma müessesesidir. ‹lk sosyal sigortalar›n kurulmas›, 1880’li y›llarda Almanya’da, Otto Von Bismark’›n izledi¤i sosyal reformlar politikas›n›n bir parças› olarak “zay›f ve zor durumda olanlar›n sosyal korumalar›n›n sa¤lanmas›n›n bir devlet görevi” olarak tan›mlanmas› ile gerçekleflmifltir (Alper, 2009: 20). 1850’li y›llardan sonra Prusya ve Almanya’da devlet müdahalesi ile gerçeklefltirilen sosyal politika uygulamalar› dikkate al›n›nca, sosyal sigortalar›n ilk defa Almanya’da kurulmas› sürpriz bir geliflme de¤ildir (Dilik, 1991: 45-48). ‹lk sosyal sigorta sanayi iflçileri için hastal›k sigortas› olarak 1883 y›l›nda kurulurken bunu 1884 y›l›nda ifl kazas› sigortas› ve 1889 y›l›nda sakatl›k ve yafll›l›k sigortas› takip etmifltir (Dilik, 1991: 49-50). Sosyal sigortalar›n sahip oldu¤u avantajlar di¤er sanayi devrimi yaflayan ülkelerde de h›zla geliflmesine yol açm›flt›r. Nitekim Almanya’y› takiben Avusturya’da 1887 y›l›nda ifl kazalar›, 1888 y›l›nda hastal›k sigortalar› oluflturulmufltur. 1891 y›l›nda Macaristan; 1894 y›l›nda Norveç ve Fransa; 1895 y›l›nda Finlandiya; 1898 y›l›nda ‹talya; 1900 y›l›nda ‹spanya; 1901 y›l›nda Hollanda, Lüksemburg ve ‹sveç; 1903 y›l›nda Belçika ve 1908 y›l›nda ‹ngiltere ilk sosyal sigortalar› oluflturmufltur (Dilik, 1991: 50). Sonraki y›llarda bir yandan yeni ülkeler bu sigorta kolunu olufltururken di¤er yandan daha önce sosyal sigortalar› oluflturan ülkelerde yeni sigorta kollar›n›n kapsama al›nmas› ve yeni çal›flan gruplar›n›n sosyal sigortal› olmas› sa¤lanm›flt›r. Özellikle vurgulamak gerekir ki, sosyal sigortalar insano¤lunun sosyal sorunlar›n› çözmek için gelifltirdi¤i en kapsaml›, en fonksiyonel ve en kolay benimsenen sosyal müessesesini oluflturmufltur. 1880-1910 y›llar› aras›ndaki 30 y›ll›k dönemde bütün sanayileflmifl ülkelerde, II. Dünya Savafl› sonras› dönemde de ba¤›ms›zl›k kazanan bütün ülkelerde, sosyal güvenlik garantisi sa¤laman›n temel arac› olarak sosyal sigortalar benimsenmifltir (Alper, 2011: 171). ‹lk sosyal sigortalar, sanayileflmenin ilk bafllad›¤› ‹ngiltere’de de¤il, her alanda devletçi politikalar uygulayan Almanya’da kurulmufltur. Günümüz Sosyal Güvenlik Sistemleri Günümüz sosyal güvenlik sistemleri, büyük ölçüde ‹kinci Dünya Savafl› sonras› dönemde flekillenmifltir. Sistem esas olarak birçok ülkede primlerle finanse sosyal sigortalar üzerine infla edilmifl, sosyal sigortalar›n b›rakt›¤› boflluklar da vergiyle finanse edilen yerel ve/veya merkezi kamu yönetiminin sosyal güvenlik harcamalar› ile desteklenmektedir. Çok az say›da ülkede (Avustralya, Yeni Zelanda gibi) sosyal güvenlik sistemleri a¤›rl›kl› olarak vergilerle finanse edilen kamu programlar› üzerine kurulmufltur. Öte yandan, sosyal sigortalar ve kamu sosyal güvenlik harcamalar›n› destekleyen, daha üst seviyede bir koruma garantisi sa¤lamay› amaçlayan ilave (tamamlay›c›, ek) sosyal güvenlik kurumlar› da vard›r. Her türlü özel sigorta, bireysel emeklilik sigortalar› bu kapsamdaki kurumlar› oluflturmaktad›r. Sosyal sigortalar›n a¤›rl›kl› sosyal güvenlik garantisi sa¤layan kurumlar oldu¤u toplumlarda geleneksel sosyal güvenlik tedbirlerinin hepsi (bireysel tasarruflar, aile içi yard›mlaflma, dini sosyal yard›mlar vb.) tamamlay›c› sosyal güvenlik fonksiyonu görürler. Günümüz sosyal güvenlik sistemleri, sosyal güvenlik ihtiyac›n›n karfl›lanmas›n›n temel bir insan hakk› ve devlet görevi oldu¤u kabulünden hareketle, ILO’nun temel prensipleri do¤rultusunda toplumu oluflturan herkesi, her tehlikeye karfl› koruma kapsam›na alma hedefini gerçeklefltirmek üzere infla edilmifltir. ILO, etkin bir sosyal güvenlik sisteminin varl›¤›n›n ekonomik büyümeye, sosyal hayat›n istikrar›- Sosyal sigortalar, II. Dünya Savafl› sonras› dönemde sosyal güvenlik garantisi sa¤laman›n temel yöntemini oluflturmufltur. 14 Sosyal Politika-II na ve verimlili¤in gelifltirilmesine katk›da bulundu¤unu ileri sürerek günümüz toplum hayat›n›n vazgeçilemez bir unsuru oldu¤unu vurgulamaktad›r (www.ilo.org/2012). SIRA S‹ZDE 8 D Ü fi Ü N E L ‹ M D‹KKAT D‹KKAT AMAÇLARIMIZ SOSYAL GÜVENL‹⁄‹N KURUMSAL YAPISI D Ü fi Ü N E L ‹ M (YÖNTEMLER‹) Günümüz sosyal güvenlik sistemlerinin kurumsal yap›s›; sosyal sigortalar ve kamu sosyal güvenlik S O R U harcamalar› üzerine oluflturulmufltur. Bunlara ilave olarak sosyal güvenlik garantisi sa¤layan her yap› ilave sosyal güvenlik tedbiri aras›nda yer almaktad›r. S O R U SIRA S‹ZDE Günümüz sosyal sistemleri içinde bireysel emeklilik sigortalar›n›n yeri nedir? SIRA güvenlik S‹ZDE Sosyal Yard›mlar N N K ‹ T A P TELEV‹ZYON Sosyal yard›mlar; süresi ve miktar› yetersiz sosyal güvenlik garantisi ‹NTERNET sa¤layabilir. SIRA S‹ZDE Sosyal yard›mlar, geleneksel dönem sosyal güvenlik sa¤lama yöntemi olarak en eski sosyal güvenlik yöntemidir. Dini, insani ve vicdani duygularla yap›lan her türlü ayni veya nakdi yard›m ile her türlü gelir transferi ve hizmet olarak sunulan yarAMAÇLARIMIZ d›m bu grupta yer al›r. Aile içi yard›mlaflma, komfluluk ve akrabal›¤a ba¤l› yard›mlaflma, dini sosyal yard›mlar veya bunlar›n kurumlar (gönüllü yard›m kurulufllar›, dernekler vb) K ‹ arac›l›¤› T A P ile yap›lanlar› bu grupta yer al›r. Dün oldu¤u gibi bugün de var olan sosyal yard›mlar› yeterli sosyal güvenlik garantisi sa¤lamaktan al›koyan özellikleri flu flekilde s›ralamak mümkündür (Yazgan, 1992: 25-26; Dilik, 1991: 5256; Gerek,T E2010: 42-44 ve Alper, 2009: 18-19): LEV‹ZYON • Tek tarafl› irade beyan› ile gönüllülük esas›na göre yap›lmas›, • Bilinçli bir flekilde tehlikeden zarar görene sosyal güvenlik garantisi sa¤lama amac›n›n olmamas› ve ço¤u zaman gerçekten muhtaç olana ulafl›lamamas›, ‹ N T E R N olarak ET • Karfl›l›ks›z yap›lmas› dolay›s›yla verenin verme zorunlulu¤u, alan›n da talep etme hakk›n›n olmamas›, • Ço¤u zaman belirli gruba mensup olanlara (ayn› yöreden gelenler, ayn› derne¤e üye olanlar vb.) yönelik ve d›fla kapal› olarak yap›lmas›, • Yeri, zaman› ve miktar› belirsiz oldu¤u için sürekli ve yeterli bir koruma garantisi sa¤layamamas› ve • Yard›m alan kiflide veren kifliye karfl› minnet duygusuna ba¤l› bir ba¤›ml›l›k yaratarak kiflili¤inin zedelenmesine yol açabilmesi. Sosyal Sigortalar Sosyal sigortalar, modern (günümüz) sosyal güvenlik yöntemlerinin en yayg›n ve kapsaml› olan›d›r. Finansman kayna¤›ndan hareketle primli rejimler olarak da adland›r›l›rlar. Sigortac›l›k tekni¤i esas al›narak gelifltirilen müesseselerdir. Sosyal sigortalar›n temel ilkeleri; zorunlu kat›l›m, sigortac›l›k ilkelerine göre ifllemesi, ilgililerin finansmana kat›l›m›, kendi kendine yard›m, gelirin yeniden da¤›t›m› ve kamu otoritesi taraf›ndan kurulmas› olarak s›ralanabilir (Yazgan, 1977. 29-34: Dilik, 1991. 57-59; Gerek, 2010: 42-45; ve Alper, 2009: 20-21). Baz› bak›mlardan zaman içinde yak›nlaflmalar söz konusu olsa da sosyal sigortalar›, ayn› tekni¤i kullanan özel sigortalardan ay›ran temel baz› özellikleri vard›r. Bu özellikler ana bafll›klar itibar›yla flunlard›r: • Sosyal sigortalar devlet taraf›ndan kurulurlar. Sosyal sigortalarla sa¤lanan sosyal güvenlik garantisi kanunlarla düzenlenir ve devlet taraf›ndan garanti edilir. 15 1. Ünite - Sosyal Güvenlik • Sosyal sigortalarda sigortal› ile sosyal sigorta kurumlar› aras›nda kamu hukuku iliflkisi geçerlidir. • Kanunda belirtilen flartlar› tafl›yanlar›n sosyal sigortal› olmas› zorunludur. Sigortal› olmak hak ve yükümlülüklerinden vazgeçilemez. • Sosyal sigortalarda kifliler kapsama al›n›rken risk farkl›laflt›r›lmas› yap›lmaz. Yafl›, cinsiyeti, ifli, sa¤l›k durumu, gelir seviyesi ve muhtaçl›k seviyesi ne olursa olsun, Kanunda belirtilen flartlar› yerine getiren herkes zorunlu olarak kapsama al›n›r. • Finansmana kat›l›m zorunludur. Sigortal›n›n yan› s›ra iflveren ve baz› durumlarda devlet üçüncü taraf olarak prim ödeyerek finansmana kat›l›r. • Sosyal sigortalar, kendi giderlerini karfl›layacak gelire sahip olan, mali bak›mdan özerk kurumlard›r. • Sosyal sigortalar›n di¤er kamu hizmeti veren kurumlardan en önemli fark›, yönetiminin özerk olmas›, ilgili taraflar›n yönetime kat›lmas›d›r. • Sosyal sigortalarda ödenen primlerle sa¤lanan haklar aras›ndaki iliflki, özellikle k›sa vadeli sigorta kollar› bak›m›ndan, özel sigortalara göre son derece de zay›ft›r. Bu da sistemin geliri yeniden da¤›t›c› etkisini güçlendirir. • Sosyal sigortalarla sa¤lanan sosyal güvenlik garantisini talep etme hakk› vard›r. Kanunda belirtilen flartlar› yerine getirenler, belirtilen haklar› talep ederler. • Gelirin yeniden da¤›l›m›n› sa¤lamak üzere, özellikle para olarak sa¤lanan haklar›n (gelir ve ayl›klar) seviyesi bak›m›ndan alt ve üst s›n›r uygulamas› vard›r. Sosyal sigortalar›n üç temel ay›r›c› özelli¤ini belirtiniz. SIRA S‹ZDE Sosyal sigortalar, devlet taraf›ndan kurulan ancak yönetimi özerk, zorunlu kat›l›m›n esas oldu¤u sosyal güvenlik kurumlar›d›r. 9 Kamu Sosyal Güvenlik Harcamalar› (Kamu Sosyal D Ü fi Ü N E L ‹ M Yard›mlar›) SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M Bütün olumlu yönlerine ra¤men sosyal sigortalar, sosyal güvenli¤in idealini oluflO R U turan toplumdaki herkesi kapsama alma hedefi bak›m›ndan Sboflluklar gösterir. Özellikle sosyal sigortalar›n ilk kurulufl y›llar›nda belirli sektörlerin veya belirli büyüklükteki iflletmelerde çal›flanlar›n kapsama al›nmas› baflta tar›m kesimi olmak D‹KKAT üzere küçük iflyerlerinde çal›flanlar› sosyal sigortalar›n kapsam› d›fl›nda b›rak›r (idari boflluk). Öte yandan, sosyal sigortalar›n sigortac›l›k endiflesi ile belirli süre SIRA S‹ZDE prim ödeme ve sigortal› olma flartlar›n› yerine getirenlere koruma garantisi sa¤lamas›, bu flartlar› yerine getiremeyenleri (emekli olma yafl›na geldi¤i halde belirli süre prim ödemeyenlere yafll›l›k ayl›¤› ba¤lanamamas› gibi) AMAÇLARIMIZ kapsam d›fl›nda b›rak›r (teknik boflluk) (Alper, 2009: 23-24). Sosyal sigortalar›n kapsam bak›m›ndan b›rakt›¤› boflluklar, devlet taraf›ndan vergilerle finanse edilen kamu sosyal güvenlik harcamalar› ileKdoldurulur. Primsiz ‹ T A P rejimler olarak da adland›r›lan kamu sosyal güvenlik harcamalar›, sosyal güvenli¤in bir devlet görevi oldu¤u anlay›fl› ile karfl›l›ks›z olarak devletçe sosyal güvenlik garantisi sa¤lama yöntemidir (Yazgan, 1992: 27-29: Alper, 2009: T E L 24-26). E V ‹ Z Y O NKamu sosyal güvenlik harcamalar›, sosyal sigortalar›n kapsam d›fl›nda b›rakt›¤› kesimlere gelir garantisi sa¤lama yan›nda (yafll›lar ve özürlülere ayl›k ba¤lanmas› gibi), sosyal sigortalar›n sa¤lad›¤› garantinin yetersiz olmas› halinde (iflsizlik sigortas› ödenekle‹ N T E Rba¤l› N E T olarak ilarinin bitti¤i durumda iflsizlik yard›m› yap›lmas› veya çocuk say›s›na ve ödeme yap›lmas› gibi) bu yetersizli¤i giderecek flekilde gelir transferi sa¤lar. S O R U D‹KKAT Sosyal sigortalar›n b›rakt›¤› idari ve teknik boflluk, SIRA S‹ZDE vergilerle finanse edilen kamu sosyal güvenlik harcamalar› ile doldurulur. N N AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET 16 Sosyal Politika-II Kamu sosyal güvenlik harcamalar› ile sa¤lanan sosyal güvenlik garantisi de kanunlarla garanti edilmifl, talep edilebilir bir hakt›r. SIRA S‹ZDE 10 D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D‹KKAT Kamu sosyal güvenlik harcamalar›, ihtiyaç içinde ve muhtaçl›k faktörlerine ba¤l› olarak herhangi bir prim veya vergi ödeme zorunlulu¤u olmaks›z›n, o ülke vatandafl› olma veya belirli süre ikamet etme flartlar›n› yeterli görerek sosyal güvenlik garantisi sa¤lar. Sosyal güvenli¤in bir insan hakk› olma üzelli¤i daha belirgindir. Kamu sosyal güvenlik harcamalar› da Kanunlarla garanti alt›na al›nm›fl, sa¤lanan garantinin seviyesi, süresi ve flartlar› ayn› durumda olan herkes için eflit flartlarla düzenlenmifl haklar› içerir. Bu anlamda modern (günümüz) sosyal güvenlik sistemlerinin ikinci önemli aya¤›n› olufltururlar. Sa¤lanan sosyal güvenlik garantisi üç flekilde gerçeklefltirilir (Yazgan, 1991: s.29; Alper, 2009: 25) • Hizmet olarak: Dezavantajl› gruplara (yafll›, özürlü, kimsesiz çocuklar) durumlar›n›n gerektirdi¤i her türlü bak›m ve e¤itim hizmetlerinin verilmesi ve sosyal sigorta kapsam›nda olmayanlara karfl›l›ks›z veya çok düflük bedelle sa¤l›k hizmeti temin edilmesi bu grupta yer al›r. • Kamu yard›m› olarak: Genellikle bir veya birkaç defaya mahsus olarak beslenme, bar›nma, sa¤l›k ve giyim ihtiyaçlar›n› karfl›lamaya yönelik ayni veya nakdi yard›mlar› içerir. Özellikle, deprem ve su bask›n› tabii afet hallerinde yayg›nlaflan bir uygulamad›r. • Sürekli gelir ve ayl›k ödeme: Ülkemizde 2022 say›l› Kanun kapsam›nda 65 yafl›n› geçmifl muhtaç Türk vatandafllar›na ayl›k ba¤lanmas› uygulamas›nda oldu¤u gibi, hiçbir sosyal güvenlik garantisi olmayan veya yetersiz geliri olan kiflilere sa¤lanan sosyal güvenlik garantisidir. Ayn› kapsamda olmak üzere toplumun özel koruma garantisi sa¤lanmas›n› arzu etti¤i gaziler ve flehit ailelerine, uluslararas› alanda sportif baflar› gösterenlere, sanatç›lara muhtaç olmalar› halinde benzer garanti sa¤lan›r. Kiflilerin bu durumlar› devam etti¤i müddetce ba¤lanan gelir ve ayl›klar›n verilmesi söz konusudur. Hizmet olarak sa¤lanan SIRA S‹ZDE kamu sosyal güvenlik harcamalar›na örnek veriniz. Tamamlay›c› (‹lave-Ek) Sosyal Güvenlik Yöntemleri D Ü fi Ü N E L ‹ M Modern sosyal güvenlik kurumlar›n›n sa¤lam›fl oldu¤u sosyal güvenlik garantisi, kifliye yaflad›¤› toplum içinde insan haysiyetine yarafl›r bir hayat standard› sa¤lanS O R UNitekim özellikle sosyal sigortalar yafll›l›k, malullük ve iflsizlik gimas› ile s›n›rl›d›r. bi hallerde kiflilere çal›fl›rken elde ettikleri gelirin belirli bir yüzdesini garanti ederler. Genellikle bu oran % 40-70 aras›nda de¤iflir ve kiflilerin refah kayb› ile karfl›D‹KKAT laflmas› anlam›na gelir. Bir baflka ifade ile modern sosyal güvenlik sistemleri insanlar› çal›flmadan al›koymamak, tembelli¤i özendirmemek, tasarrufu unutturmaSIRA S‹ZDE mak gibi sebeplerle gelir kayb›n› telafi ederler (Alper, 2009: 25). Modern sosyal güvenlik yöntemlerinin sa¤lad›¤› gelir garantisini yetersiz görürlerse daha yüksek bir hayat standard›na AMAÇLARIMIZ sahip olmak için tamamlay›c› nitelikte ilave sosyal güvenlik yöntemlerini kullan›rlar. Hangi flekilde yap›l›rsa yap›ls›n bütün bireysel tasarruflar, tamamlay›c› sosyal güvenlik yöntemidir. K ‹ T A P Fertler bireysel tasarruflar›n› banka mevduat› olarak saklayacaklar› gibi alt›n, döviz, hisse senedi, tahvil ve bono gibi menkul veya ev, iflyeri gibi gayrimenkul k›ymetlere dönüfltürerek de koruyabilirler. Önemli olan, ihtiyaç duyduklar›nda paraya dönüfltürülerek sosyal güvenlik garantisi T E L E V ‹bu Z Y Ok›ymetlerin N sa¤lamas›d›r. Günümüz toplumlar›nda bireysel tasarruflar a¤›rl›kl› olarak kurumlar arac›l›¤›yla de¤erlendirilmektedir. Özel sigortalar bu konudaki en geliflmifl kurumlard›r. Ha‹ N T E R ve N E Tsa¤l›k sigortalar› özel sigortalar›n sosyal güvenlik amaçl› kollayat, kaza, ölüm N N Daha standartta ve SIRAyüksek S‹ZDE seviyede sosyal güvenlik garantisi talep edenler, ilave sosyal güvenlik tedbirlerine baflvururlar. AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET 17 1. Ünite - Sosyal Güvenlik r›n› oluflturmaktad›r. Fertleri koruyucu ve sosyal güvenlik fonksiyonunu güçlendirici müdahalelerle bireysel emeklilik sigortalar›, özel sigortalar›n yar› kamusal sosyal güvenlik araçlar› haline gelmifltir. Tamamlay›c› sosyal güvenlik yöntemleri aras›nda iflyeri, iflletme, iflkolu ve sektör düzeyinde gerçeklefltirilen çeflitli kurumlar da yer alabilir. ‹flyeri ve iflletme yard›mlaflma ve dayan›flma sand›klar› bu kapsamdaki en bilinen örnekleri oluflturmaktad›r. Yard›mlaflma ve dayan›flma sand›klar›, kamu kesiminde ayn› statüde bulunan bütün çal›flanlar› kapsama alabilece¤i gibi (sivil ve askeri personel) yaln›zca belirli çal›flan gruplar›n› (ilkö¤retim ö¤retmenleri, Merkez Bankas› çal›flanlar› vb) kapsama almak üzere oluflturulurlar. SOSYAL GÜVENL‹⁄‹N F‹NANSMANI Sosyal güvenlik sistemlerinin idealini oluflturan herkesi, her tehlikeye karfl›, insan haysiyetini yarafl›r bir seviyede koruma garantisine kavuflturma hedefi pahal› ve yüksek maliyete katlanmay› gerektirir (Alper, 2009: 49). Fertler ve toplumlar›n sosyal güvenlik için tahsis ettikleri kayna¤›n seviyesi ile sa¤lanan sosyal güvenlik garantisinin seviyesi ve standard› aras›nda do¤rudan bir ba¤lant› vard›r. Finansman konusunu önemli hale getiren kullan›lan finansman yöntemi ve araçlar›n›n sosyal güvenlik sisteminin gelirin yeniden da¤›t›c› etkisini belirleyici olmas›d›r. Sosyal güvenli¤in finansman› çok boyutlu bir konudur. Nitekim sosyal güvenli¤in finansman›: • Sosyal güvenlik için tahsis edilecek kaynaklar›n seviyesi, • Sosyal güvenlik sistemlerinin gelir kaynaklar›, • Sosyal güvenlik sistemlerinin finansman yöntemleri, • Sosyal güvenli¤in ekonomik etkileri, bafll›klar› alt›nda incelenebilir (Alper, 2009: 50). Sosyal Güvenlik ‹çin Tahsis Edilen Kaynaklar›n Seviyesi Gerek fert, gerekse toplum ve devlet olarak sosyal güvenlik için ayr›lan kaynaklar›n seviyesi ile sa¤lanan sosyal güvenlik garantisinin seviyesi aras›nda yak›n bir iliflki vard›r. Bireysel gelirlerinden veya gayri safi yurt içi has›ladan (GSY‹H) sosyal güvenlik için ayr›lan kaynaklar›n seviyesi artt›kça, sosyal güvenlik kapsam›na al›nanlar›n say›s› artmakta sa¤lanan gelir garantisinin de seviyesi yükselmektedir. Tablo, ülke gruplar›na göre sosyal güvenlik harcamalar›n› göstermektedir. Ülkeler Sosyal Güvenlik Harcamalar› Bat› Avrupa 25.0 Orta ve Do¤u Avrup 19.5 Kuzey Amerika 15.9 Kuzey Afrika 13.0 Ba¤›ms›z Devletler Toplulu¤u 12.9 Asya-Pasifik 12.0 Orta Do¤u 11.6 Latin Amerika ve Karayipler 9.7 Sahra Afrikas› TOPLAM (138 ülke) 8.7 17.2 Tablo verileri, geliflmifl Bat› Avrupa Ülkelerinin sosyal güvenlik için ay›rd›klar› kaynaklar›n GSY‹H’n›n % 25 ine ulaflt›¤›n›, Afrika ülkelerinde ise bu oran›n % 8.7’ye kadar düfltü¤ünü ortaya koymaktad›r. Ülkeler gelir seviyelerine göre grup- Tablo 1.1 Gayri Safi Yurt ‹çi Has›lan›n (GSY‹H) Yüzdesi Olarak Sosyal Güvenlik Harcamalar› (2009) Kaynak: ILO, World Social Security Report, 2010/11 s. 84. 18 Sosyal Politika-II Ülkelerin iktisadi geliflme seviyesi ile sosyal güvenli¤e ayr›lan paylar aras›nda do¤rudan bir iliflki vard›r. land›r›ld›¤› zaman, ayn› dönemde GSY‹H’n›n yüzdesi olarak düflük gelirli ülkelerin sosyal güvenlik harcamalar›n›n % 3.5; orta gelirli ülkelerin % 8.9 ve yüksek gelirli ülkelerin de % 19.5 seviyesinde gerçekleflti¤i görülmektedir (ILO, 2011: 82). Sosyal güvenlik için yap›lan harcamalar, ülke baz›nda de¤erlendirildi¤i zaman geliflmifllik seviyesi ile sosyal güvenlik harcamalar› aras›ndaki iliflki daha belirgin flekilde kendini göstermektedir. Nitekim toplam sosyal güvenlik harcamalar› 20022007 aras›ndaki dönemde Gana’da % 4.22; Uganda’da % 2.34; Azerbaycan’da % 8.46; Malezya’da % 6.45; Danimarka’da % 27.10; Fransa’da % 29.20; Türkiye’de 13.70; ‹sveç’de % 29.40; ABD’de % 15.9; Meksika’da % 7.40 ve Brezilya’da % 12.68 olarak gerçekleflmifltir (ILO, 2011: 258-261). Bu veriler, ülkelerin geliflmifllik seviyesi artt›kça sosyal güvenlik için tahsis etti¤i kaynaklar›n seviyesinin de yükseldi¤ini ortaya koymaktad›r. ‹ktisadi geliflme seviyesi yan›nda iktisadi, sosyal, kültürel ve politik faktörler de sosyal güvenlik için tahsis edilen kaynaklar›n seviyesini belirleyici olabilmektedir. Nitekim benzer geliflme seviyesine sahip olduklar› halde K›ta Avrupas› ülkeleri GSY‹H’n›n % 25 ve üzerinde bir pay› sosyal güvenlik için ay›r›rken, ayn› geliflmifllik seviyesine sahip olan ancak daha liberal iktisadi ve sosyal politikalar izleyen ABD ve Japonya’da bu pay % 15-18 aras›nda de¤iflmektedir. Benzer bir de¤erlendirmeyi ILO standartlar›nda sosyal güvenlik sistemlerine sahip olmayan do¤al kaynak zengini Ortado¤u ülkeleri için de yapmak mümkündür. Bahreyn’in sosyal güvenlik için yapt›¤› harcamalar % 3.81, Kuveyt’in % 11.07’dir. Ancak, bu istisnalar genel iliflkinin geçerlili¤ini ortadan kald›rmaz. Toplumlar, iktisadi geliflme seviyesi artt›kça sosyal güvenlik için daha fazla pay ay›r›rlar. SIRA S‹ZDE 11 D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D‹KKAT Sosyal güvenli¤in finansman› için kullan›lan SIRA S‹ZDE gelir kayna¤›n›n ne oldu¤un ba¤l› olarak sistemin iflleyifli ve temel prensipleri de de¤iflir. AMAÇLARIMIZ Ülkelerin geliflme seviyesi ile sosyal güvenlik için ayr›lan pay aras›nda bir iliflki var m›d›r? SIRA S‹ZDE Sosyal Güvenli¤in Gelir Kaynaklar› D Ü fi Ü N E L ‹ M Modern (günümüz) sosyal güvenlik sistemlerinin gelir kaynaklar› programlar›n da niteli¤ini belirler hale gelmifltir. Nitekim, sosyal güvenlik programlar›: S O Rfinanse U • Primlerle edilen sosyal sigortalar (primli rejimler), • Vergilerle finanse edilen kamu sosyal güvenlik harcamalar› (primsiz rejimler), olarak iki temel grupta toplanmaktad›r. D‹KKAT Bütün bir sosyal güvenlik sisteminin vergilerle finanse edildi¤i ülke say›s› (Avustralya ve Yeni Zelanda gibi) bir elin parmaklar› kadar azd›r. Geliflme seviyesi ne SIRA S‹ZDE istisnalar d›fl›nda sosyal güvenlik sistemleri, primli rejimler olursa olsun belirtilen (sosyal sigortalar) üzerine infla edilmifltir. Bu ay›r›ma ba¤l› kal›narak sosyal sigortalar ve kamu sosyal güvenlik harcamalar›n›n finansman› ayr› bafll›klar alt›nda inceleAMAÇLARIMIZ necektir (Yazgan, 1991: 135-157; Güzel vd., 2010: 68-72; Gerek, 2010: 51-58). N N K ‹ T A P TELEV‹ZYON Primler, vergilere göre çok say›da üstünlü¤ü bulunan ve kendine has özellikleri ‹ N Tbir E Rfinansman NET olan vas›tas›d›r. Sosyal Sigortalar›n Gelir Kaynaklar› (Finansman›) K ‹ T A P Primli rejimler olarak adland›r›lmas›ndan hareketle sosyal sigortalar›n gelir kaynaklar›n›; prim gelirleri ve prim d›fl› gelirler olarak ay›rmak do¤ru bir yaklafl›m olacakt›r. TELEV‹ZYON Primler: Bir finansman kayna¤› olarak primler; sosyal sigortalar›n sa¤lad›¤› sosyal güvenlik garantisinden faydalanman›n bir bedeli (fiyat›) veya karfl›l›¤› olarak tarif edilebildi¤i gibi, sigortal› bak›m›ndan ücretin geciktirilmifl bir parças›, ifl‹ N T E R N E da T ücret maliyetinin bir unsuru olarak tarif edilebilmektedir. Anveren bak›m›ndan cak, primlerin tahsilindeki zorunluluk dikkate al›nd›¤› zaman vergi karekteri de öne ç›kmaktad›r. Maliyecilerin tarifi ile de primler “sosyal güvenlik amac› ile tahsil 1. Ünite - Sosyal Güvenlik edilen parafiskal bir gelirdir ”. Bütün bu farkl› özellik ve yaklafl›mlar dikkate al›narak bir tarif yapmak gerekirse, “prim kendine has özellikleri olan bir finansman vas›tas›d›r ” (Yazgan, 1992: 137). Bir finansman arac› ve gelir kayna¤› olarak primlerin vergilerden üstünlükleri vard›r. Ba¤›ml› çal›flanlar için kaynakta kesilmesi, nihayet bir hizmetten faydalanman›n karfl›l›¤› (fiyat›) olmas› dolay›s›yla insanlar›n yükünü fazla hissetmedikleri, baflkas›na da aktarmay› düflünmedikleri ve ödemekten kaç›nmad›klar› bir finansman vas›tas›d›r. Bu bak›mlardan vergilerden üstündür. Nitekim % 10 prim oran› ile finanse edilecek bir sosyal sigorta sisteminin vergi oran› % 10 art›r›larak vergi gelirleri ile finanse edilmek istenmesi halinde beklenen gelir art›fl› sa¤lanmayacakt›r. Sosyal güvenli¤in vergilerle finanse edilmesi halinde vergi ödemeyenlerin de hizmetten faydalanabilmesi, yani karfl›l›k olmamas›, fertlerin vergi ödemekten kaç›nmas› veya yükü baflkas›na yans›tmas›na yol açacakt›r. Primler, ödeyenler bak›m›ndan 3 grupta toplanabilir. Sigortal› primleri, iflveren primleri ve devlet primleri. Sigortal›lar do¤rudan sosyal güvenlik garantisinden faydaland›klar› için, iflverenler sigortal› çal›flt›rman›n bir maliyeti oldu¤u ve birçok sosyal riskin de iflyerinde çal›fl›rken (ifl kazalar› ve meslek hastal›klar› gibi) ortaya ç›kmas› dolay›s›yla prim öderken, devlet de sosyal güvenlik garantisi sa¤lamak modern sosyal hukuk devletinin bir görevi oldu¤u için prim ödemektedir. Uygulamada, kendi ad›na ba¤›ms›z çal›flanlar bütün primleri kendisi öderken, ba¤›ml› çal›flanlarda sigortal›larla birlikte iflveren de prim ödemektedir. Hatta ba¤›ml› çal›flanlar için iflverenin prim oranlar› sigortal›lardan daha yüksektir. Devletin üçüncü taraf olarak prim ödeyerek sistemin finansman›na kat›lmas› daha sonraki y›llarda, sigortal›lar ve iflverenlerin prim yükünü azaltmak, sigortal›l›¤› teflvik etmek, kay›td›fl›l›¤› önlemek gibi gerekçelerle geliflmifl ve yayg›nlaflm›flt›r. Primler, prime esas kazançlar›n niteli¤ine göre nisbi ve mutlak prim olarak da s›n›fland›r›labilir. Geliri sürekli ve istikrarl› olanlar için (ba¤›ml› çal›flanlar) primler ücret veya maafl gelirinin belirli bir yüzdesi olarak tahsil edilebilirken, gelirleri istikrars›z ve sürekli olmayan kendi ad›na ba¤›ms›z çal›flanlar için basamakland›r›lm›fl gelir dilimleri üzerinden maktu olarak da belirlenebilir. Nisbi primler, kazançla iliflkisine göre sabit oranl› olarak uygulanabilece¤i gibi, artan veya azalan oranl› olarak da uygulanabilir. Ekonominin kay›tl›l›k derecesi ve iflyerlerinin büyüklü¤ü ile uygulanacak prim yöntemi aras›nda kuvvetli bir iliflki vard›r. Kay›td›fl›n›n yayg›n oldu¤u, etkin bir tahsilat sisteminin olmad›¤› ve denetimin yetersiz oldu¤u hallerde basit, sabit oranl› ve kolay hesaplanabilir primler, di¤er hallerde ödeme gücünü dikkate alan de¤iflen oranl› primler uygulan›r. Sosyal sigortalar›n kapsama ald›¤› bütün riskleri finanse etmek için tek prim kullan›labilece¤i gibi, her sigorta kolu için ayr› prim (çoklu prim) al›nmas› da söz konusu olabilir. Uygulama da daha çok primlerin fiyat olma özelli¤ini de güçlendiren çoklu prim uygulamas› hâkimdir. Sigorta kollar›n›n farkl› tarihlerde kurulmas›, kapsamlar›n›n, hak kazanma flartlar›n›n ve sa¤lanan sosyal güvenlik garantisinin niteli¤inin farkl› olmas› çoklu prim yöntemini avantajl› k›lmaktad›r. Mesela, iflsizlik sigortas› oluflturulan bir ülkede bu sigorta kolu için iflsizlik riski olmayan memurlar veya klasik iflsizlik tehlikesi ile karfl›laflmayan kendi ad›na ba¤›ms›z çal›flanlardan prim al›nmas› yanl›fl olacakt›r. Bu ve benzeri durumlarda her sigorta kolu için ayr› prim uygulanmas› daha kolay hayata geçirilebilir olacakt›r. Öte yandan, farkl› sigorta kollar› bak›m›ndan aktüryal hesaplar›n yap›lmas› da ayr› primle finansman yönteminde daha kolay olacakt›r. 19 Sigortal›lar›n yan› s›ra iflverenler ve devlet de prim ödeyerek sosyal sigortalar›n finansman›na kat›l›r. Hangi tür prim uygulanaca¤› kapsama al›nanlar›n nitelikleri yan›nda kay›tl› ekonominin geliflmifllik seviyesine de ba¤l›d›r. 20 Sosyal Politika-II Prim d›fl› gelirler: Sosyal sigortalar›n prim d›fl› gelirlerini, e¤er varsa fon ve yat›r›m gelirleri ile devletin yapt›¤› çeflitli katk›lar oluflturur. Sosyal sigortalar›n finansman yöntemi fon esas›na göre oluflturulmuflsa, gelirin elde edilmesi ile harcanmas› aras›nda geçen zaman diliminde fonlar›n de¤erlendirilmesi ile yat›r›m gelirleri elde edilebilir. Fon gelirlerinin toplam gelirler içindeki yeri ve önemi oluflan fonun büyüklü¤ü ve yat›r›m getiri oranlar›na ba¤l› olarak de¤iflebilir. Devlet katk›lar›, prim d›fl› gelirlerin di¤er önemli grubunu oluflturur. Devlet, sosyal sigortalar›n ilk kurulufl masraflar›n› karfl›lad›¤› gibi, geçici, sürekli veya flartl› olarak sistemin finansman›na katk›da bulunabilir. ‹stihdam› teflvik amac›yla geçici süreli katk›lar yan›nda, toplam giderlerin belirli bir yüzdesini sürekli olarak karfl›layarak da katk›da bulunabilir. Devlet, sistemin garantörü olarak gelirlerin giderleri karfl›lamamas› ve aç›k vermesi halinde aç›klar› kapatma garantisi verebilir ve özellikle geliflmekte olan ülkelerde s›kl›kla karfl›lafl›lan devletin finansmana kat›lma flekli bu yöntemle olmaktad›r. Devlet, do¤rudan finansmana kat›l›m yan›nda dolayl› olarak da kat›labilir. Sosyal sigorta kurumlar›n›n sigortal›lar, di¤er kurumlar ve üçüncü kifli ve taraflarla iliflkilerinde ödemesi gereken vergi, harç ve benzeri yüklerden muaf tutulmas› devlet katk›s›n›n dolayl› yöntemini oluflturmaktad›r. Bu yöntemde devlet di¤er kamu ve özel sektör kurumlar›n›n devletle ve birbirleri ile olan ifllemlerinde almas› gereken vergi ve harçlardan sosyal sigortalar lehine feragat etmektedir. SIRA S‹ZDE 12 D Ü fi Ü N E L ‹ M Geliflmekte olan ülkelerde devlet daha çok dolayl› yöntemlerle sosyal S O R Ufinansman›na güvenli¤in kat›l›r. D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ ‹NTERNET Kamu Sosyal Güvenlik Harcamalar›n›n Finansman› D Ü fi Ü N E L ‹ M Kamu sosyal güvenlik harcamalar›, vergi gelirleri ile finanse edilen sosyal güvenlik uygulamalar›d›r. Primsiz rejim olarak adland›r›lmalar› da bu sebepledir. Vergi ile finansmanda benimsenen yöntem, toplam vergi gelirlerinden belirli S O R genellikle U bir pay›n sosyal güvenlik harcamalar› için tahsis edilmesidir. Bu yöntem özellikle kimsesiz çocuklar, yafll›lar, özürlüler, flehit aileleri ve gaziler gibi gruplara yönelik D‹KKAT sosyal güvenlik harcamalar› için kullan›l›r. Daha az rastlanan bir durumsa bu kapsamdaki sosyal güvenlik harcamalar›n› karfl›lamak için tahsisli vergi konulmas›d›r. SIRA S‹ZDE Do¤rudan sosyal güvenlik vergisi konulabilece¤i gibi, gelir, kurumlar, gümrük veya katma de¤er vergisinin belirli bir oran› sosyal güvenli¤e tahsis edilebilir. Kamu sosyal güvenlik harcamalar›n›n finansman›nda s›kl›kla kullan›lan bir baflAMAÇLARIMIZ ka yöntem dolayl› vergi yöntemidir. Genellikle ifllem hacmi yüksek olan baz› mal ve hizmetlerin ticareti üzerinden bir pay ayr›lmas› söz konusu olabilir. Petrol ürünlerinin yan› s›ra alkollü içkiler ve tütün mamüllerinin sat›fl bedeli üzerinden belirli K ‹ T A P bir pay al›nmas› gibi gelir kaynaklar› yarat›labilir. Benzer flekilde elektrik kullan›m›, haberleflme hizmeti üzerinden de ilave vergi al›nabilir. Öte yandan, alkollü içkiler ve tütün mamülleri, kamuoyunda zararlar› konusundaki yayg›n kanaat dolaTELEV‹ZYON y›s›yla özellikle sosyal amaçl› harcamalar›n finansman› için kolayl›kla fiyat ayarlamas› yap›labilen mal ve hizmetleri oluflturur. Deprem ve benzeri tabi felaketlerin oldu¤u dönemlerde ortaya ç›kan ola¤anüstü masraflar› için geçici vergi konulmas› veya çeflitli ürünlerde fi‹ N T E R Nkarfl›lamak ET yat ayarlamas› yap›larak ilave gelir elde edilmesi de s›k rastlan›lan bir gelir kayna¤› yaratma yoludur. N N Kamu sosyal güvenlik harcamalar› merkezi veya yerel yönetim bütçelerinden bu vergi K amaçla ‹ T A ayr›lan P gelirleri ile finanse edilir. TELEV‹ZYON Primler niçinSIRA bir S‹ZDE fiyat, karfl›l›k olarak tan›mlan›r? Sosyal Güvenli¤in Finansman Yöntemleri Sosyal güvenli¤in gelir-gider dengesinin sa¤lanmas›nda benimsenen yöntem sosyal güvenlik sisteminin geliri yeniden da¤›tma felsefesini de belirler (Alper, 2009: 70). Gelir-gider denkli¤inin sa¤lanmas›nda iki temel yöntem vard›r: Da¤›t›m ve fon 21 1. Ünite - Sosyal Güvenlik yöntemi. Hangi yöntemin benimsenece¤i sigorta kolunun özelli¤i, sosyal sigortan›n kurulufl y›llar›, ülkenin ekonomik ve sosyal yap› unsurlar› ile siyasi iktidarlar›n tercihlerine ba¤l› olarak de¤iflir. Da¤›t›m Yöntemi Da¤›t›m (y›l› y›l›na finansman) yöntemi en basit anlam› ile bir y›l›n gelirleri ile bir y›l›n giderlerinin denklefltirilmesi anlam›na gelir (Yazgan, 1992: 159). A¤›rl›kl› olarak, harcamalar›n bir y›ldan di¤erine büyük de¤ifliklikler göstermedi¤i k›sa vadeli sigorta kollar›n›n finansman›nda kullan›lan bir yöntemdir. Sistem, dönem içinde çal›flanlar›n, geliri olanlar›n ve sa¤l›kl› olanlar›n ayn› dönemde çal›flamayan, gelirini kaybeden ve hasta olanlar›n sosyal güvenlik ihtiyac›n› karfl›lamas› esas›na dayan›r. Ayn› kuflakta bulunan insanlar›n birbirlerinin sosyal güvenlik ihtiyac›n› finanse etmesi anlam›na gelir. Da¤›t›m yöntemi, basit ve kolay anlafl›labilir olmas› yan›nda k›sa bir süre sonra hayata geçirilebildi¤i için politikac›larca tercih edilen bir yöntemdir (Alper, 2009: 69). Fon metodunun gerektirdi¤i karmafl›k hesaplar, a¤›r bürokratik iflleyifl ve fonlar›n de¤er kayb› gibi mahzurlar› yoktur. En önemli dezavantaj›, söz konusu sigorta kolunun giderleri bak›m›ndan y›l içinde büyük dalgalanmalar meydana gelirse bunu karfl›layamama riskidir. Bu sebeple, gelirlerin belirli bir k›sm› ihtiyat fonu olarak ayr›l›r ve k›smi bir fon yöntemi ile bu sak›nca giderilmeye çal›fl›l›r. Fon Yöntemi Da¤›t›m yönteminin aksine, uzun dönemde elde edilen gelirlerle uzun dönem sosyal güvenlik giderlerinin karfl›lanmas› esas›na dayan›r. Malullük, yafll›l›k ve ölüm gibi uzun vadeli sigorta kollar› için daha uygun bir finansman yöntemidir. Ancak iflsizlik sigortas› için mutlaka uygulanmas› gereken bir finansman yöntemidir. Fon yöntemi, bugün çal›flan fertlerin ve nesilin, gelecek dönemde kendi sosyal güvenlik ihtiyaçlar›n› kendilerinin finanse etmesi anlam›na gelir (Yazgan, 1992: 161; Alper, 2009: 70). Fon yöntemi, zaman içinde sa¤lad›¤› fon gelirleri ile daha yüksek bir sosyal güvenlik garantisi sa¤lama, fertlerin kendi sosyal güvenlikleri için ödeme yapt›klar› düflüncesiyle prim ödeme konusunda istekli olmalar›, ödenen prim ve sa¤lanan ayl›klar aras›ndaki iliflkiyi daha sa¤l›kl› kurdu¤u için avantajl› bir finansman yöntemidir. Fon yöntemi, özellikle tasarruf ve sermaye birikimi yetersizli¤i olan ülkelerde ilave tasarruf yaratt›¤› için özellikle geliflmekte olan ülkeler için önerilen bir yöntem olmufltur ( Richardson, 1970: 214-217). Ancak, ayn› yöntem fonlar›n iyi de¤erlendirilememesi halinde gelecek nesillere önemli yükler getirece¤i için dezavantajl›d›r. Öte yandan, uzun dönemli, karmafl›k ve kapsaml› bir kay›t sistemini gerektirdi¤i için en az›ndan ilk kurulufl y›llar›nda yüksek maliyetli bir finansman yöntemidir. Bugün gelinen noktada, birçok ülkenin sosyal güvenlik sistemi bafllang›çta fon esas›na göre kurulmufl olmas›na ra¤men zaman içinde; • Fonlar›n kötü yönetimi dolay›s›yla erimesi, • Cömert ve karfl›l›ks›z sosyal güvenlik uygulamalar›, • Nüfusun yafllanmas›, gibi sebeplerle zorunlu olarak terk edilmifltir. Daha do¤rusu, fon esas›na göre kurulan sistemler gelecek dönemlerin sosyal güvenlik ihtiyac› için oluflturulan fonlar›n erimesi dolay›s›yla fiili olarak da¤›t›m esas›na göre dönüflmüfltür. Bir ad›m daha ileri atmak ve gerçek durumu belirtmek gerekirse, fon esas›na göre kurulan sistemler fiilen da¤›t›m esas›na geçmekle kalmam›fl, gelirlerin giderleri karfl›lamamas› dolay›s›yla her y›l bir önceki y›la göre daha da artan ve devlet taraf›ndan karfl›lanan finansman aç›klar› ile yaflamak zorunda kalm›fllard›r. Fon yöntemi, tasarruf ve sermaye birikimi yetersizli¤i olan geliflmekte olan ülkelerde daha çok tercih edilen bir yöntemdir. Krizler, kötü yönetim ve cömert uygulamalar fon yöntemini fiilen sona erdirmifltir. 22 Sosyal Politika-II SIRA S‹ZDE 13 D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ Sosyal Güvenli¤in Ekonomik Etkileri D Ü fi Ü N E L ‹ M Sosyal güvenlik için tahsis edilen kaynaklar›n hacminin geliflmifl ülkelerde gayri safi yurt içi has›lan›n % 20-30’u aras›nda de¤iflen paylara ulaflmas›, geliflmekte olan O R U güvenlik harcamalar›n› bu seviyelere yükseltme hedefinde olülkelerin deSsosyal mas›, sosyal güvenlik sistemlerinin finansman›n›n ekonomik etkilerini önemli hale getirmifltir. Özellikle, 1970’li y›llar›n ikinci yar›s›ndan itibaren yaflanan ekonomik D‹KKAT kriz döneminde sosyal güvenlik harcamalar›n›n geniflli¤i, kriz sebeplerinden biri olarak gösterilmifl ve sistemin yeniden yap›land›r›lmas›, daha do¤rusu özellefltirilSIRA S‹ZDE mesi önerilmifltir. Bu iddialar, sosyal güvenlik sistemlerinin ekonomik etkilerinin neler oldu¤unun araflt›r›lmas›n› ILO gündemine gelmesine yol açm›fl ve ILO çeflitli çal›flmalar› ile bu iddialara cevap vermeye çal›flm›flt›r (ILO, 2001: 11-12; ILO, AMAÇLARIMIZ 1984). Sosyal güvenlik sistemlerinin gelir kaynaklar›n›n ne oldu¤u, hangi finansman yöntemininK seçildi¤i, ‹ T A P primler ve ayl›klar aras›ndaki iliflkinin nas›l kuruldu¤u ve gelir ve ayl›klar›n belirlenmesi ve ayarlanmas› yöntemleri ekonomik etkilerinin yönünü ve derecesini de etkilemektedir. Emek Tarz etkisi: Sosyal güvenli¤in ilk ve en genifl kapsaml› ekoE L E ve V ‹ Z talebine YON nomik etkisi emek arz ve talebi ile istihdam seviyesi üzerinde gerçekleflmektedir. Prim oranlar›n›n yüksekli¤i kiflilerin çal›flma-bofl zaman tercihlerini etkiledi¤i ölçüde emek arz›na, prim maliyetinin yüksekli¤i de ücret maliyetini etkiledi¤i ölçüde T E R N E talebini T iflverenlerin‹ Nemek etkilemektedir. Sistemin emek arz› ve istihdam seviyesi üzerine di¤er etkisi yafll›l›k sigortas› dolay›s›yla çal›flma hayat›na devam etme veya çal›flma hayat›ndan tamamiyle ayr›lma kararlar›na ba¤l› olarak gerçekleflmektedir. Nitekim iflgücüne kat›l›m oran›n›n ülkede geçerli olan kronolojik emekli olma yafl›na gelince büyük ölçüde düfltü¤ünü ortaya koymaktad›r. Benzer flekilde sosyal güvenlik sistemlerinin iflleyifli, kad›nlar›n, gençlerin ve dezavantajl› gruplar›n iflgücüne kat›lmalar›n› veya d›fl›nda kalmalar›n› etkilemektedir. Tasarruf e¤ilimi ve sermaye birikime etkileri: Sosyal güvenlik, fertlerin tasarruf e¤ilimini etkiledi¤i ölçüde sermaye birikimi ve buna ba¤l› olarak yat›r›mlar ve iktisadi büyüme h›z›n› da etkilemektedir. Primlerin kaynakta kesilmesi düflük gelirli gruplar için zorunlu tasarruf miktar›n› art›r›c› etki yaparken, yüksek gelirli gruplar için bir sosyal güvenlik garantisine sahip olman›n rahatl›¤› dolay›s›yla gönüllü tasarruflar› azalt›c› etki yapabilmektedir. Ancak, özellikle fon yönteminin uyguland›¤› geliflmekte olan ülkelerde sosyal güvenlik sistemlerinin ulusal düzeyde toplam tasarruflar› ve sermaye birikimini art›r›c› etki yapt›¤› görülmüfltür. Gelirin yeniden da¤›l›m›na etkisi: Sosyal güvenlik sistemleri, gelirin yeniden da¤›l›m› ve yoksullu¤un azalt›lmas›na yönelik belirgin etkileri vard›r. Zaten sistemin özünde geliri genel olarak düflük gelirliler lehine yeniden da¤›tma amac› vard›r. Sosyal sigorta sistemlerinde prim-ayl›k iliflkisi, prim ve ayl›klara uygulanan taban-tavan uygulamas› ve nihayet ayl›k hesaplama sistemi ile sistemin geliri yeniden da¤›t›c› etkisi belirlenir. Kamu sosyal güvenlik harcamalar› ise mutlaka muhtaçl›k flart›na ba¤l› olarak verildi¤i için do¤rudan yoksullu¤un azalt›lmas›na yönelik etkilere sahiptir. Özellikle dezavantajl› gruplara yap›lan do¤rudan gelir transferleri sosyal güvenli¤in yoksullu¤u azaltmaya yönelik etkilerini güçlendirmektedir. N N K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET Primlerin kaynakta kesilmesi ve zorunluluk ilkesi, düflük gelirlilerin tasarruflar›n› art›r›c› etki yapar. Sosyal sigorta programlar›n›n prim oranlar›, prime esas kazançlar›, ayl›k hesaplama sistemleri sistemin gelir da¤›t›c› etkisini belirleyen de¤iflkenlerdir. SIRA S‹ZDE Hangi sigorta kollar› SIRA S‹ZDEiçin da¤›t›m, hangileri için fon yöntemi tercih edilir? 14 SIRA S‹ZDE Yafll›l›k sigortas› emek arz›na nas›l etki eder? D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U S O R U 1. Ünite - Sosyal Güvenlik 23 Özet N A M A Ç 1 N AM A Ç 2 Bir sosyal politika arac› olarak sosyal güvenli¤in anlam›n› ve önemini ifade etmek. Sosyal güvenlik ihtiyac›, insanl›k tarihi ile yafl›tt›r ve yafl›, cinsiyeti, geliri, statüsü ne olursa olsun herkes için mutlaka karfl›lanmas› gereken bir ihtiyaçt›r. Çok çeflitli tarifleri olmakla birlikte sosyal güvenlik, insanlar›n istek ve iradeleri d›fl›nda meydana gelen tehlikelerin zararlar›ndan kurtar›lma garantisidir ve kifliye ve ailesine yaflad›¤› toplum içinde insan haysiyetine yarafl›r bir hayat standard› sa¤lamay› amaç edinir. Sosyal güvenlik, dar anlamda yaln›zca gelir kayb›n› telafi etmeye yönelik bir tedbirler bütünü olarak tarif edilebilece¤i gibi, sebebi ne olursa olsun yoksullu¤a yol açan her nedenin ortadan kald›r›lmas›na yönelik tedbirleri kapsayacak flekilde genifl anlamda da tarif edilebilir. Sosyal güvenli¤in sosyal politika içindeki yeri ve önemini fark etmek. Geliflmifl ülke toplumlar›, bir y›lda yaratt›klar› gayrisafi yurt içi has›lan›n (milli gelir) % 20-35’i aras›nda de¤iflen bir miktar› sosyal güvenlik için tahsis etmektedirler ve di¤er ülkelerde % 10’lar civar›ndaki sosyal güvenlik harcamalar›n› bu seviyeye ç›kartmaya çal›flmaktad›rlar. Birçok ülkede sosyal güvenlik harcamalar› e¤itim ve savunma harcamalar›n›n toplam›ndan daha fazlad›r. Sosyal güvenlik, di¤er sosyal politika araçlar›ndan farkl› olarak toplumu oluflturan herkesi ve bütün hayat› boyunca ilgilendirmektedir. Sosyal politikan›n gelirin yeniden da¤›l›m›n› sa¤layarak refah› yayg›nlaflt›rma ve yoksullu¤u ortadan kald›rma amac›n› gerçeklefltirmeye yönelik en kapsaml› ve etkin arac› sosyal güvenliktir. N A M A Ç 3 N AM A Ç 4 Sosyal güvenlik sistemlerinin ortaya ç›k›fl›na neden olan faktörleri ve sosyal güvenlik sistemlerinin tarihi geliflim sürecini aç›klamak. Günümüz sosyal güvenlik sistemleri esasen sanayi toplumunun ihtiyaçlar›n› karfl›lamak için oluflturulmufltur. Geleneksel dönemde, aile içi yard›mlaflma, komfluluk ve akrabal›¤a ba¤l› yard›mlaflma, dini sosyal yard›mlar ve çeflitli toplumlarda oluflturulan yard›mlaflma sand›klar› sosyal güvenlik garantisi sa¤larken, sanayileflme ve birlikte gerçekleflen flehirleflme bu müesseseleri zay›flatm›fl veya ortadan kald›rm›flt›r. ‹flgücünün % 80 ve daha fazlas›n›n ücretli olarak, sanayi sektöründe çal›flt›¤› sanayi toplumunda fabrika üretimin çal›flma flartlar› da sosyal güvenlik ihtiyac›n› art›rm›flt›r. Yeni toplumsal yap›n›n sosyal güvenlik ihtiyac› zorunlu kat›l›m esas›na dayanan ve devlet taraf›ndan kurulan sosyal sigortalarla giderilmifltir. Sosyal sigortalar›n boflluklar› da, özellikle refah devleti anlay›fl›n›n yayg›nlaflt›¤› II. Dünya Savafl› sonras› dönemde vergilerle finanse edilen kamu sosyal güvenlik harcamalar› ile doldurulmufltur. Sosyal güvenlik ihtiyac›n› do¤uran sosyal riskleri ve sa¤lanan sosyal güvenlik garantisinin kapsam›n› belirlemek. Uluslararas› Çal›flma Örgütü (ILO), 1952 tarih ve 102 say›l› Sosyal Güvenli¤in Asgari Normlar› Sözleflmesinde sosyal güvenlik kapsam›ndaki sosyal riskleri 9 grupta toplam›flt›r. Bunlar; hastal›k (tedavi edici yard›mlar ve parasal ödemeler), ifl kazalar› ve meslek hastal›klar›, anal›k, malullük, yafll›l›k, ölüm, iflsizlik ve çocuk say›s›na ba¤l› olarak aile gelirinin yetersizli¤i olarak s›ralanm›flt›r. Bu 9 sosyal riske özellikle Japonya ve Almanya’da 1990’l› y›llardan sonra geliflen bak›m ihtiyac› da dahil edilmifltir. Sosyal güvenlik sistemleri yukar›da say›lan sosyal risklerin gelir kesilmesine yol açmas› halinde ödenek ve ayl›k vererek, çal›flma gücü kayb› yaratmas› halinde tedavi edici sa¤l›k hizmetleri temin ederek, giderlari art›rmas› halinde de ilave harcamalar› karfl›layarak koruma garantisi sa¤lamaktad›r. 24 N AM A Ç 5 Sosyal Politika-II Sosyal güvenlik sistemlerinin kurumsal yap›s› ile iflleyiflini aç›klamak. Günümüz sosyal güvenlik sistemleri esasen primlerle finanse edilen sosyal sigortalar ve vergilerle finanse edilen kamu sosyal güvenlik harcamalar› üzerine infla edilmifltir. Sosyal sigortalar devlet taraf›ndan kurulan, Kanunlarda tan›mlanan statü ve ifllerde çal›flanlar›n zorunlu olarak kat›ld›klar›, sigortal›lar›n yan› s›ra iflverenlerin ve devletin de prim ödedi¤i, di¤er kamu kurumlar›ndan farkl› olarak idari ve mali bak›mdan özerkli¤e sahip sosyal güvenlik kurumlar›d›r. Birkaç ülke d›fl›nda bütün dünyada sosyal güvenlik garantisi sa¤lamada tercih edilen sosyal güvenlik kurumudur. Vergilerle finanse edilen kamu sosyal güvenlik harcamalar› ilgili kanunlarda tarif edilen flartlar› tafl›yanlara karfl›l›ks›z olarak sosyal güvenlik garantisi sa¤larlar. Bu garanti ücretsiz veya çok düflük bedelli sa¤l›k hizmetler temini yan›nda, beslenme, bar›nma ve giyim ihtiyaçlar›n› karfl›lamak için ayni veya nakdi yard›mlar sa¤lamak fleklinde de gerçekleflebilir. Özellikle sosyal sigorta kapsam›nda olmayanlar›n yafll›l›k veya özürlülük hallerinde sürekli gelir ve ayl›k ba¤lama fleklinde yap›lan kamu sosyal güvenlik harcamalar› en genifl kapsaml› kamu harcamalar›n› oluflturur. Günümüz sosyal güvenlik sistemleri, kamu sosyal güvenlik programlar›n›n sa¤lad›¤› sosyal güvenlik garantisinin üzerine ç›kmak için bireysel veya kurumsal tamamlay›c› sosyal güvenlik tedbirlerine baflvurabilirler. Özel sigortalar›n hayat, kaza ve ölüm sigortalar› ile bireysel emeklilik sigortalar› bu alandaki en kapsaml› tamamlay›c› sosyal güvenlik yöntemlerini oluflturur. N AM A Ç 6 Sosyal güvenli¤in gelir kaynaklar›n›, finansman yöntemlerini ve ekonomik etkilerini de¤erlendirmek. Sosyal güvenli¤in finansman› de¤iflik aç›lardan önem tafl›maktad›r. Öncelikle, milli gelirin üçte birine yak›n sosyal güvenlik için ayr›lmas› sosyal güvenli¤i önemli hale getirmektedir. Sosyal güvenlik programlar›n›n finansman› için kullan›lan gelir kaynaklar›n›n ne oldu¤u da sistemin felsefesini ve iflleyiflini do¤rudan etkilemektedir. Nitekim, sosyal sigortalar gelir kaynaklar›na ba¤l› olarak primli rejimler, vergilerle finanse edilen kamu harcamalar› da primsiz sosyal güvenlik rejimleri olarak tarif edilmektedir. Sosyal güvenli¤in finansman›n›n sa¤lanmas›nda primlerin vergilere karfl› olan üstünlükleri, birçok ülkede temel gelir kayna¤› olarak primlerin tercih edilmesine yol açm›flt›r. Primleri kimlerin ne oranda ödeyece¤i ise ülkelerin kendi ekonomik, sosyal yap›lar›na ve geleneklerine ba¤l› olarak de¤iflebilmektedir. Sosyal güvenli¤in finansman yöntemi olarak da¤›t›m veya fon yönteminin belirlenmesi sistemin gelirin yeniden da¤›l›m› fonksiyonunu da belirlemektedir. Bir y›l›n gelirleri ile bir y›l›n giderlerini karfl›lamay› amaçlayan da¤›t›m yönteminde ayn› kuflakta yaflayanlar birbirlerini; uzun dönemli gelirlerle uzun dönemli harcamalar› karfl›layan fon yönteminde ise her nesil kendi gelece¤ini finanse etmektedir. Sosyal güvenlik sistemleri kulland›klar› kaynaklar›n büyüklü¤ü ve genifl toplum kesimlerini ilgilendirmesi dolay›s›yla fertlerin çal›flma ve bofl zaman tercihlerini etkileyerek emek arz ve talebine etki edebilmektedir. Primlerin maliyet unsuru olarak ücret seviyesine etkisi ise iflverenlerin emek-yo¤un veya sermaye yo¤un üretim tercihlerine etki edebilmektedir. Sosyal güvenli¤in zorunlu tasarruf etkisi ise özellikle geliflmekte olan ülkelerde kesinlikle tasarruf e¤ilimini ve sermaye birikimini art›r›c› etki yapmaktad›r. 1. Ünite - Sosyal Güvenlik 25 Kendimizi S›nayal›m 1. Afla¤›dakilerden hangisi sosyal güvenli¤in önemini ortaya koyan göstergelerden biri olarak de¤erlendirilemez? a. Geliflmifl ülkelerde GSY‹H’n›n % 20-35 aras›nda de¤iflen pay› sosyal güvenlik için harcanmas› b. Yafl›, cinsiyeti, statüsü ve geliri ne olursa olsun herkesi kapsam›na almas› c. Ülkelerin, kendi ekonomik ve sosyal yap›lar›na göre farkl› sosyal güvenlik yöntemleri tercih edebilmesi d. Geliflmifl ülkelerde çal›flanlar›n tamam›na yak›n›n›n sosyal güvenlik kapsam›nda olmas› e. Geliflmifl ülkelerde, emeklilik yafl›na gelen her 100 kifliden 70-80’inin yafll›l›k ayl›¤› almaya hak kazanm›fl olmas› 2. Afla¤›dakilerden hangisi geleneksel sosyal güvenlik yöntemlerinden biri olarak kabul edilemez? a. Aile içi yard›mlaflma b. Komfluluk ve akrabal›¤a ba¤l› yard›mlaflma c. Dini sosyal yard›mlar d. Kamu sosyal güvenlik harcamalar› e. Yafll›l›k döneminde kira geliri elde etmek için ev veya iflyeri sahibi olma 3. Afla¤›dakilerden hangisi günümüz sosyal güvenlik sistemlerinin karfl›lad›¤› zararlardan biri de¤ildir? a. Hastal›k halinde tedavi hizmetleri temini b. Deprem ve su bask›n› gibi hallerde ortaya ç›kan mal varl›¤› kayb›n›n karfl›lanmas› c. ‹flsiz kal›nmas› halinde iflsizlik süresince ödenek verilmesi d. Anal›k halinde do¤umdan önce ve sonra belirli süre için ödenek verilmesi e. Malullük halinde rehabilitasyon hizmetlerinin temini 4. Afla¤›dakilerden hangisi, sosyal yard›mlar›n özelliklerinden biri olarak de¤erlendirilemez? a. Yeri, zaman›, süresi ve miktar›n›n belirli olmamas› b. Tek tarafl› irade beyan› ile gönüllülük esas›na göre yap›lmas› c. ‹htiyac› olan›n yard›m talep etme hakk›n›n olmamas› d. Ço¤u zaman, bilinçli bir tehlikenin zararlar› ile mücadele amac›n›n olmamas› e. Ço¤u zaman, belirli gruplar›n kendi mensuplar›na yönelik olarak yapt›¤›, d›fla kapal› yard›mlar olmas› 5. Sosyal sigortalar ilk olarak afla¤›daki ülkelerin hangisinde kurulmufltur? a. ‹ngiltere b. Fransa c. Belçika d. Almanya e. Amerika Birleflik Devletleri 6. Afla¤›dakilerden hangisi tamamlay›c› sosyal güvenlik tedbiri olarak de¤erlendirilir? a. ‹flsizlik sigortas›ndan ödenek verilmesi b. Anal›k sigortas›ndan do¤um yard›m› yap›lmas› c. Malullük sigortas›ndan ayl›k ba¤lanmas› d. Hastal›k sigortas›ndan ilaç ve iyilefltirme araçlar› temini e. Bireysel emeklilik sigortas›ndan ayl›k alma 7. Afla¤›daki ifadelerden hangisi sosyal sigortalar›n finansman›nda tek prim uygulamas›n›n aç›klar? a. Kendi ad›na ba¤›ms›z çal›flanlardan al›nan primdir. b. Bütün sigorta kollar›n›n finansman› için tek prim al›nmas›d›r. c. Sigorta giderleri ile yönetim giderlerinin ayn› primle al›nmas›d›r. d. Primlerin yaln›zca sigortal›lar taraf›ndan ödenmesidir. e. Devletin sosyal sigortalara üçüncü taraf olarak prim ödedi¤i durumdur. 26 Sosyal Politika-II “ 8. Afla¤›daki sigorta kollar›ndan hangisinin finansman›nda fon yönteminin kullan›lmas› gerekir? a. Hastal›k sigortas› b. ‹fl kazalar› ve meslek hastal›klar› sigortas› c. Anal›k sigortas› d. Yafll›l›k sigortas› e. ‹flsizlik sigortas› 9. Afla¤›dakilerden hangisi kamu sosyal güvenlik harcamalar›ndan biri de¤ildir? a. ‹flsizlik sigortas›ndan iflsizlik ödene¤i verilmesi b. Düflük gelirlilerin sa¤l›k harcamalar›n›n karfl›lanmas› c. Özürlülere yönelik bak›m hizmetleri d. Kimsesiz çocuklar›n bak›m ve e¤itimi e. Düflük gelirlilere g›da yard›m› yap›lmas› 10. Afla¤›dakilerden hangisi sosyal güvenlik sistemlerinin ekonomik etkilerinden biri de¤ildir? a. ‹stihdam seviyesini belirleme b. Emek arz ve talebini belirleme c. Genifl aileden çekirdek aileye dönüfl d. Sermaye birikimi e. Gelirin yeniden da¤›l›m› Yaflam›n ‹çinden 21.12.2011 Sonra Yunanistan’a döneriz Maliye Bakan› Mehmet fiimflek, memurlara ve emeklilere bol keseden zam yapamamay›z, sonra Yunanistan’a döneriz demifl. Yerden gö¤e kadar hakl›d›r. Ben beklerdim ki, ayn› tepkiyi kendisinin de bizzat lehtar› oldu¤u bir hususta, milletvekilleri maafllar›na fahifl zam yap›l›rken de göstersin. Göstermekle kalmas›n, Baflbakan› da ikna edip bu “bal tutan parma¤›n› yalar” zamm›n› engellesin. Heyhat, Osmanl›’n›n memura maafl ödeyemezken d›fl borçla saray infla etme gelene¤i sürüyor. ÇALIfiAN K‹fi‹ EMEKL‹ MAAfiI ALAMAZ Bir kifli, çal›fl›yorsa, emekli de¤ildir. Emekli de¤ilse de emekli maafl› alamaz. Bir kifli milletvekili maafl› al›yorsa, ayr›ca emekli maafl› alamaz. Daha do¤rusu almamal›d›r. Ben de emekli olduktan sonra bir iflverene ba¤l› olarak çal›flt›m. Hem maafl hem de emekli ayl›¤› ald›m. Pek tabii, maafltan dayan›flma primi kesildi. Bu büyük bir yanl›flt›r. Çünkü “emekli olmak” art›k çal›flmak istemiyorum veya çal›flacak gücüm yok veya çal›flacak bir ifl bulam›yorum anlam›na gelir. Bir kifli emekli olduktan sonra e¤er bir iflte çal›fl›yorsa, yukar›daki gerekçelerden hiçbiri geçerli de¤ildir. Emekli maafl› an›nda kesilmelidir. ‹flten ç›karsa daha yüksek bir tutardan emekli ayl›¤› almaya yeniden bafllamal›d›r. Yafll›l›k sigortas› matemati¤i budur. ESK‹DEN ÇALIfiAN K‹fi‹ EMEKL‹ AYLI⁄I ALAMAZDI Eskiden devlet memurlar›na “hem bu dünyas› hem de öbür dünyas› mamur” denirdi. Çünkü memurun kendisi ahrete gittikten sonra da hayatta kalan kar›s›na ve çocuklar›na maafl ödenmeye devam edilirdi. Osmanl› devlet memurlar›n›n dul ve yetimlerine Cumhuriyet devleti ayl›k ödemeyi sürdürmüfltür. Zaten baflka türlüsü de olmazd›. Devlet denilen “iflyeri” hiçbir zaman kapanmaz, çal›flanlar iflsiz kalmaz. Ayr›ca devlet memurunu kimse kovamaz. Onlar›n “özlük haklar›” daima sakl›d›r. 1960’l› y›llarda devletten özellikle Deniz Kuvvetlerinden emekli olmufl güverte, makine elektronikçi subaylar ticari gemilerde veya özel fabrikalarda, nispeten düflük ayl›kla çal›flmaya bafllad›lar. Çünkü Emekli Sand›¤›’ndan emek- 1. Ünite - Sosyal Güvenlik 27 Okuma Parças› li olanlar, SSK’ya ba¤l› bir iflyerinde çal›fl›rlarsa, onlar›n emekli ayl›¤› kesilmez kural› vard›. Ama ayn› imkân SSK emeklileri için yoktu. Zaten sigorta emeklisi de çok azd›. Sonra ayn› düzenleme sigortadan emekli olanlara da geçerli oldu. Birçok çal›flan, emekli ayl›¤› almak için flirketinden istifa etti. Ertesi gün ayn› ifl yerinde ayn› iflte çal›flmaya bafllad›. SOSYAL GÜVENL‹K NASIL ‹FLAS ETT‹ Süleyman Demirel, sosyal sigortalar› zora sokan iki büyük karar› alan büyü¤ümüzdür. Hem 1969’da hem de 1991’de iki defa erken emeklilik kap›s›n› açarak, sigortalar›n tüm teknik hesaplar›n› altüst etti. Herhalde kendisinin hakl› gerekçeleri vard›. Ama bugün hem emeklilerin çok yetersiz ayl›k almalar›n›n hem de bütçenin en büyük kara deli¤ini teflkil eden sosyal güvenlik aç›klar›n›n kapanamaz hale gelmesinde, bu düzenlemelerin etkisi vard›r. Yunanistan gibi olmamak için, hem emekli olma yafl› yükseltilmeli (ki k›smen yap›lm›flt›r) hem de erken emeklilik için geçmifl hizmetleri borçlanarak sayd›rma gibi uydur kayd›r ifllemler yap›lmamal› ama en önemlisi çal›flanlar›n emekli ayl›klar› kesilmelidir. Bu kural›n “ilkesizli¤i” milletvekili maafl zamlar›nda kendini iyice belli etmifltir. Son Söz: Devlet, ne millete ne de vekiline k›yak yapamaz. Kaynak: Ege Cansen, Hürriyet Gazetesi, 21 Aral›k 2011. Tehlike ve Sosyal Güvenli¤imiz Sosyal güvenlik, Türkiye’de tarifinin ana unsurlar›ndan biri olan tehlikeye u¤rayan› tehlikenin zararlar›ndan kurtarmak garantisine de tamam›yla ayk›r› bir durumda iflletilmektedir. Gerçekte, tehlikeye u¤ramayan insan›n sosyal güvenli¤e ihtiyac› yoktur; yani kendi al›n teriyle kazanan, sa¤l›¤› yerinde olup çal›flan insan›n hiç kimseye ihtiyac› yoktur. Oysa serveti, geliri ne olursa olsun, ihtiyarlayan, hastalanan veya ekme¤ini kazanc›n› kaybeden dul ve yetim tehlikeye u¤ram›fl insand›r; bunlar›n geliri kesilmifltir. Dolay›s›yla namerde muhtaç olma tehlikesiyle karfl› karfl›ya kalanlar bunlard›r. O halde, sosyal güvenli¤in yaln›z bunlar› korumas› icap eder. Yoksa halen bizim ülkemizde oldu¤u gibi, 35 yafl›na gelip s›rf cazibesinden dolay› emekli ayl›¤›n› isteyenlere emekli ayl›¤› veren bir sistem asla ve katiyen sosyal güvenlik sistemi de¤ildir. Bunun ad›na belki, “bir lütuf sistemi”, belki “bir iane sistemi” denilebilir, ama sosyal güvenlik sistemi katiyen denilmez. Bilindi¤i gibi bizim ülkemizde sigortaya ilk girdi¤i tarihten itibaren 25 y›l›n› dolduran ve bu 25 y›l içinde 5.000 gün yani 13 y›l civar›nda çal›flm›fl olan bir kimse emekli ayl›¤› alma hakk› elde etmifltir. Böyle bir hak, e¤er sigortaya girdi¤i tarihte yafl› 12 ise 37; 15 ise 40 yafl›nda emekli olabilme hakk› demektir. Oysa buna hiçbir suret ve flekilde hak denemez; hele sosyal güvenlik hakk› hiçbir zaman denemez. Çünkü sosyal güvenli¤in, tehlikeye u¤rayan› tehlikenin zarar›ndan kurtarmas› gerekir. 37, 40, 45 yafl›ndaki insan, e¤er çal›flma gücüne sahipse onun emekli olmas› devletin sadece bu insanlara bir lütuf da¤›tmas›, bir ihsan da¤›tmas› demektir ve emeklilik bu derece genç yaflta verilen hak olunca, bunlar›n bütün yapaca¤› ifl, çal›flt›klar› süre boyunca emekliliklerini beklemek olacakt›r. Gerçekten, Türkiye’de hangi resmi daireye giderseniz gidiniz, herhangi bir kimseyle konufltu¤unuz zaman hepsinin emekli olaca¤› y›l› beklemekte oldu¤unu, bunun d›fl›nda herhangi bir gayret göstermesi için hiçbir sebep olmad›¤›n› kolayl›kla müflahade edebilirsiniz. Türkiye bir emekliler mezar› haline getirilmektedir..... ” Kaynak: Turan Yazgan, Görüfller: Sosyal Güvenli¤imiz, ‹stanbul: Kutsun Yay›nevi, 1977. 28 Sosyal Politika-II Kendimizi S›nayal›m Yan›t Anahtar› S›ra Sizde Yan›t Anahtar› 1. c S›ra Sizde 1 Toplumu oluflturan herkesi, bütün hayatlar› boyunca ilgilendiren bir sosyal politika arac› olmas› ve milli gelirin % 20-35’i aras›nda de¤iflen en büyük pay›n bu amaçla harcanmas›. 2. d 3. b 4. a 5. d 6. e 7. b 8. e 9. a 10. c Yan›t›n›z yanl›fl ise “Sosyal Güvenlik ve Sosyal Politika ‹çindeki Yeri ve Önemi” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Sanayi Devrimi Öncesi Dönemde Sosyal Güvenlik: Geleneksel Dönem” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Sosyal Güvenlik Tehlikeleri ve Sa¤lanan Koruman›n Kapsam›” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Sosyal Yard›mlar” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Sanayi Devrimi Sonras› Dönemde Sosyal Güvenlik: Sosyal Sigorta Ça¤›” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Tamamlay›c› (‹lave-Ek) Sosyal Güvenlik Yöntemleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Sosyal Güvenli¤in Gelir Kaynaklar›” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Sosyal Güvenli¤in Finansman Yöntemleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Sosyal Güvenli¤in Finansman Yöntemleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Sosyal Güvenli¤in Ekonomik Etkileri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. S›ra Sizde 2 Sosyal güvenlik garantisine sahip olman›n sa¤lad›¤› tatmin ve yar›n›ndan emin olma duygusu sosyal güvenli¤in soyut boyutunu, tehlikeye maruz kal›nd›¤› zaman gelir veya ayl›k ödenmesi veyahut sa¤l›k hizmeti temin edilmesi somut boyutunu oluflturur. S›ra Sizde 3 ‹nsanlar›n ihtiyaçlar›n› karfl›layacak imkanlardan mahrum olmas›, onlar› baflkalar›na ba¤›ml› k›lar, flahsiyetlerinin geliflmesini engeller. Sosyal güvenli¤in bir hak olarak sa¤lanmas› ve kiflilerin muhtaçl›ktan kurtar›lmas› kiflilerin flahsiyetlerini korumas›n› sa¤lar, onlar› baflkalar›na muhtaç olmaktan kurtar›r. S›ra Sizde 4 Çal›flma gücü kayb› halinde tedavi edici hizmetler sa¤lanmas›, gelir kesilmesi halinde gelir ve ayl›k ödenmesi, hastal›k halinde ilaç ve iyilefltirme araçlar› temini dolay›s›yla artan harcamalar›n karfl›lanmas›. S›ra Sizde 5 Hastal›k (tedavi edici yard›mlar ve çal›fl›lamayan süre için ödenek verilmesi), ifl kazalar› ve meslek hastal›klar›, anal›k, yafll›l›k, malullük, ölüm, iflsizlik ve aile gelirinin yetersizli¤i. S›ra Sizde 6 Oruç tutamayanlar›n yoksullar›n günlük beslenme ihtiyac›n› karfl›lamas›, fitre ve zekat›n yoksul ve muhtaç olanlara verilmesi ve kurban etinin belirli k›sm›n›n yoksullara da¤›t›lmas› birer sosyal güvenlik uygulamas›d›r. S›ra Sizde 7 Almanya sanayileflme tecrübesi yaflayan di¤er K›ta Avrupas› ülkeleri ve sanayileflmenin ilk bafllad›¤› ‹ngiltere’den farkl› olarak ekonomik ve sosyal hayat›n bir çok alan›nda devlet müdahalesini öne ç›karan bir politika izlemifltir. 1. Ünite - Sosyal Güvenlik 29 Yararlan›lan Kaynaklar S›ra Sizde 8 Bireysel emeklilik sistemleri, zorunlu kamu sosyal güvenlik programlar›na dahil olanlar için ilave, tamamlay›c› sosyal güvenlik tedbiri fonksiyonu görür. S›ra Sizde 9 Devlet taraf›ndan kurulmalar›, kat›l›m›n zorunlu olmas›, di¤er kamu kurumlar›ndan farkl› olarak yönetiminin özerk olmas›d›r. S›ra Sizde 10 Yoksullara ücretsiz veya çok düflük bedelle sa¤l›k hizmeti temin edilmesi, yafll›lar ve özürlülere yönelik evde bak›m hizmetleri verilmesi, kimsesiz çocuklar›n bak›m› ve e¤itimi. S›ra Sizde 11 Çok do¤rudan bir iliflki vard›r. Geliflmifl ülkelerle geliflmekte olan ülkeler sosyal güvenlik harcamalar› bak›m›ndan ayn› zaman diliminde yatay bir karfl›laflt›rma yap›ld›¤› zaman bu durum aç›kca görülebildi¤i gibi, geliflmifl ülkelerin özellikle ‹kinci Dünya Savafl›ndan sonraki dönemde iktisadi geliflmeleri artt›kça sosyal güvenli¤e daha fazla pay ay›rd›klar›n› ortaya koymufltur. S›ra Sizde 12 Sosyal sigorta primleri, sosyal güvenlik garantisinden faydalanan sigortal›lar için hizmetten faydalanman›n bir bedeli, fiyat› olarak tan›mlan›r. S›ra Sizde 13 K›sa vadeli sigorta kollar› (hastal›k, ifl kazalar› ve meslek hastal›klar›, anal›k) sigorta kollar› için da¤›t›m, uzun vadeli sigorta kollar› için (malullük, yafll›l›k ve ölüm) fon yöntemi tercih edilir. ‹flsizlik sigortas› için mutlaka fon yöntemi uygulan›r›. S›ra Sizde 14 Yafll›l›k sigortas›ndan ayl›k ba¤lanmas› için belirlenen kronolojik emekli olma yafl›na gelindi¤i zaman fertler çal›flma hayat›ndan ayr›lmakta ve iflgücüne kat›lma oran› bu yafllarda h›zla düflmektedir. Alper, Yusuf, (2009). Sosyal Güvenlik, Bursa: Uluda¤ Üniversitesi, ‹ktisadi ve ‹dari Bilimler Fakültesi. Alper, Yusuf, (2011). Sosyal Güvenlik, (Tokol, Aysen ve Alper,Yusuf (ed.)) , Sosyal Politika, Bursa: Dora Yay›nevi. Ar›c›, Kadir, (1999). Sosyal Güvenlik, Ankara: Tes-‹fl Sendikas› E¤itim Yay›nlar›. Dilik, Sait, (1991). Sosyal Güvenlik, Ankara: Kamu ‹flverenleri Sendikas›,. Gerek, Nüvit, (2010). Sosyal Güvenlik Hukuku, Eskiflehir: Anadolu Üniversitesi Yay›nlar›. Güzel, Ali-Okur,Ali R›za-Caniklio¤lu, Nurflen, (2010). Sosyal Güvenlik Hukuku, ‹stanbul: Beta, 13. Bask›. ILO (2012). www.ilo.org/socialprotection. ILO. (1984). Introduction to Social Security, Geneva: International Labour Organisation, Third Edition. ILO. (2001). Social Security: A New Consensus, Geneva: International Labour Organisation. ILO. (2011). World Social Security Report 2010/11: Providing coverage in times of crisis and beyond, Geneva: International Labour Organisation. Tuna, Orhan ve Yalç›ntafl Nevzat, (1981). Sosyal Siyaset, ‹stanbul: Der Yay›nlar›. Tuncay, Can ve Ekmekçi, Ömer, (2008). Sosyal Güvenlik Hukukunun Esaslar›, ‹stanbul: Legal. Yazgan, Turan, (1977). Görüfller: Sosyal Güvenli¤imiz, ‹stanbul: Kutsun Yay›nevi. Yazgan, Turan, (1992). ‹ktisatç›lar ‹çin Sosyal Güvenlik Ders Notlar›, ‹stanbul: Türk Dünyas› Araflt›rmalar› Vakf›, Kutyay Yay›nlar›. Yazgan, Turan, (1977). Sosyal Sigorta, ‹stanbul: ‹stanbul Üniversitesi, ‹ktisat Fakültesi, Yay›n No:402. www.ilo.org www.ssa.gov 2 SOSYAL POL‹T‹KA-II Amaçlar›m›z N N N N Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra; Ayr›mc›l›k kavram› ve türlerini aç›klayabilecek, Ayr›mc›l›k yasa¤› ile ilgili düzenlemeleri tan›mlayabilecek, Sosyal d›fllanma kavram›, geliflimi, yoksulluk kavram› ile iliflkisi, nedenleri, biçimleri ve sonuçlar›n› aç›klayabilecek, Sosyal d›fllanma ile mücadeleye yönelik politikalar› tan›mlayabilecek bilgi ve beceriler kazanabileceksiniz. Anahtar Kavramlar • Do¤rudan Ayr›mc›l›k • Cinsiyet Ayr›mc›l›¤› • Dolayl› Ayr›mc›l›k • Sosyal Bütünleflme • Pozitif Ayr›mc›l›k • Yoksulluk ‹çindekiler Sosyal Politika-II Ayr›mc›l›k ve Sosyal D›fllanma • AYRIMCILIK • SOSYAL DIfiLANMA Ayr›mc›l›k ve Sosyal D›fllanma AYRIMCILIK Ayr›mc›l›k Kavram› Ayr›mc›l›k kavram›n› tan›mlanmak güçtür. “Sözlük anlam› bir kimseyi herhangi bir niteli¤i nedeniyle ma¤dur etme olan” ayr›mc›l›k kavram›n›n (Turpçu, 2004: 3) halen genel kabul gören bir tan›m› bulunmamaktad›r. Literatürde; ayr›mc›l›kla ilgili olarak farkl› tan›mlar yap›lmaktad›r. Bu tan›mlardan birine göre ayr›mc›l›k; “kiflinin bir gruba mensup olmas› veya niteli¤i nedeniyle di¤erlerine nazaran farkl› ifllem görmesi ve ma¤dur edilmesidir” (Kurflun, 2006: 63). Di¤er bir tan›ma göre; “bir devletin veya toplumun baz› üyelerinin ötekilere sa¤lanan belli hak ve/veya ayr›cal›klardan yoksun b›rak›lmas›d›r” (Turpçu, 2004: 3). ‹nsan haklar› ile ilgili sözleflmelerde ayr›mc›l›k farkl› tan›mlanmaktad›r. Sözleflmelerin bir bölümünde ayr›mc›l›k tan›m› yap›lmamakta, sadece ayr›mc›l›k yasaklar›ndan bahsedilmektedir. Baz› uluslararas› sözleflmeler kendi kapsam ve uygulama alanlar› ile s›n›rl› flekilde tan›m vermektedir. Baz› sözleflmeler tan›m› eflitlik ilkesine gönderme yapmadan ancak onun gerçeklefltirilmesini sa¤lamak amac›yla yaparken, baz› sözleflmelerde eflitli¤e do¤rudan gönderme yap›lmaktad›r. Uluslararas› Çal›flma Örgütü’nün (ILO) 111 say›l› ‹stihdam ve Meslek Alan›nda Ayr›mc›l›k Sözleflmesi ayr›mc›l›¤› sözleflmenin konusu ile s›n›rl› olmak üzere “istihdam ve meslek alan›nda f›rsat eflitli¤ini ortadan kald›rma ya da bozma (sapt›rma) etkisi olan ›rk, renk, cinsiyet, din, siyasal görüfl, ulusal ya da sosyal köken temeline dayal› her türlü ayr›l›k (fark) gözetme, ayr› tutma, d›fllama ya da üstün tutma, ye¤leme” fleklinde tan›mlamaktad›r. Benzer flekilde Birleflmifl Milletler Kad›nlara Karfl› Her Türlü Ayr›mc›l›¤›n Önlenmesi Sözleflmesi yine sözleflme konusu ile s›n›rl› olmak üzere “kad›nlar hakk›nda ayr›mc›l›k kavram›n›”, “erkek ve kad›n›n eflitlik temeline dayanarak, evlilik durumlar› ne olursa olsun, kad›nlar›n siyasal, ekonomik, sosyal, kültürel, kiflisel alanlarda ya da baflka her alanda insan haklar›ndan ve temel özgürlüklerden yararlanmas›n› ya da bu hak ve özgürlüklerin tan›nmas›n› ve kullan›lmas›n› tehlikeye koyma ya da kald›rma sonucu do¤uran ya da amac› tafl›yan, cinsiyete dayal› her türlü ay›rt etme, d›fllama ve k›s›tlama” fleklinde tan›mlamaktad›r. Sözleflmelerin uygulanmas›n› izleme ve denetleme yetkisine sahip çeflitli uluslararas› organlar da ayr›mc›l›k kavram›n› tan›mlamakta, bu tan›mlar ayr›mc›l›k kavram›n›n aç›klanmas›nda etkili olmaktad›r. Örne¤in Birleflmifl Milletler ‹nsan Haklar› Komitesi 1989 y›l›nda kabul etti¤i 18 say›l› Gözlemi’nde ayr›mc›l›¤› “ayr›m- 32 Sosyal Politika-II c›l›k terimi, özellikle ›rk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da baflka görüfller, ulusal ya da sosyal köken, servet, do¤um ya da baflka her türlü durum temeline dayanan ve insan haklar›n›n ve temel özgürlüklerin tümünün herkes için eflitlik koflullar› içinde tan›nmas›n›, yararlan›lmas›n› ya da kullan›lmas›n› tehlikeye sokma ya da ortadan kald›rma sonucu (etkisi) do¤uran ya da amac› tafl›yan her türlü farkl›l›k, d›fllama, k›s›tlama ya da ye¤lemeyi kapsamal›d›r” fleklinde tan›mlam›flt›r (Gülmez, 2010: 222-224, 228-230). Ayr›mc›l›k Türleri Ayr›mc›l›kla ilgili uluslararas› ve ulusal düzeyde genel kabul görmüfl bir s›n›fland›rma söz konusu de¤ildir. Uluslararas› sözleflmelerde, kanunlarda ve literatürde farkl› s›n›fland›rmalar alt›nda çok say›da ayr›mc›l›k türüne rastlanmaktad›r. Ortaya Ç›k›fl Biçimine Göre Ayr›mc›l›k Türleri ILO ayr›mc›l›k türlerini do¤rudan, dolayl› ve sistematik ayr›mc›l›k olarak üçe ay›rmaktad›r. Avrupa Birli¤i (AB) direktiflerinde do¤rudan ayr›mc›l›k, dolayl› ayr›mc›l›k, taciz, cinsel taciz, emirle ayr›mc›l›¤a özendirme, gebeli¤e ve anal›k iznine ba¤l› ayr›mc›l›k yer almaktad›r. Literatürde bunlara ek olarak çoklu ayr›mc›l›k, ters yönlü ayr›mc›l›k (Y›ld›r›m, 2011: 231), olumlu ayr›mc›l›k, dolay›s›yla ayr›mc›l›k gibi ayr›mc›l›k türlerinden söz edilmektedir. Do¤rudan Ayr›mc›l›k (Aç›k Ayr›mc›l›k): Uluslararas› sözleflmelerin yasaklad›¤› ayr›mc›l›k türlerinin bafl›nda do¤rudan ayr›mc›l›k gelmektedir. Do¤rudan ayr›mc›l›k farkl› flekillerde tan›mlanabilmektedir. Bu tan›mlardan birine göre: “Bir kifli veya grubun, ayr›mc›l›¤›n yasakland›¤› nedenlerden (dil, etnik köken, cinsel yönelim, özürlülük gibi) birine dayal› olarak insan hak ve özgürlüklerinden, ayn› veya benzer konumda oldu¤u di¤er kiflilerle eflit bir flekilde yararlanmas›n› ve bunlar› kullanmas›n› engelleme veya zorlaflt›rma niyet ve etkisine sahip her türlü fark, d›fllanma, s›n›rlama veya tercih’tir” (Gül ve Karan, 2011: 14). Örne¤in; bir iflverenin ifl sözleflmesine koydu¤u bir madde veya yapt›¤› bir uygulama ile bir iflçiye di¤er bir iflçiye göre ›rk, din, cinsiyet, özürlülük, cinsel yönelim, etnik köken veya yafl gibi nedenlerden dolay› farkl› muamele yapmas› do¤rudan ayr›mc›l›¤› oluflturmaktad›r. ‹flverenin ifl ilanlar›na; ifl baflvurusu için erkek veya 45 yafl›n alt›nda olma gibi koflullar koymas›, zenci oldu¤u için bir kiflinin sendikaya üye olarak kabul edilmemesi veya bir okula al›nmamas›, kad›n›n cinsiyeti nedeniyle veya bir kifliye ›rk›, dini nedeniyle ifle giriflten bafllayarak istihdam›n her aflamada farkl› davran›lmas› do¤rudan ayr›mc›l›¤a örnek olarak verilebilir. Dolayl› Ayr›mc›l›k (Örtülü Ayr›mc›l›k): “Tarafs›z görünen bir hükmün, kriterin veya uygulaman›n belli bir ›rk, din, etnik köken, cinsiyet, yaflta olan kifliler için di¤er kiflilerle karfl›laflt›r›ld›¤›nda daha dezavantajl› konum yaratmas›” dolayl› ayr›mc›l›k olarak tan›mlanmaktad›r (fieflen, 2006: 12). Dolayl› ayr›mc›l›k farkl› gruplara eflit muamele edildi¤i görüntüsü veren tarafs›z uygulamalar›n, gerçekte bir grubu di¤erine nazaran kay›rma veya ma¤dur eden etkiler yaratmas› ve bu etkilerin iflletmenin gerekleri ile aç›klanmamas› durumunu oluflturmaktad›r (Kurflun, 2006: 67). AB hukukunda cinsiyet, ›rk, etnik köken, din veya inanç, özürlülük, yafl, cinsel yönelim ve vatandafll›k temelinde dolayl› ayr›mc›l›k yasaklanm›flt›r (Gül ve Karan, 2011: 15). Dolayl› ayr›mc›l›¤a örnek olarak; kad›n iflçilerin e¤itime kat›lmalar›n› engellemek amac›yla örgüt içi e¤itimin hafta sonu veya ifl saati sonras› yap›lmas›, kad›nlar›n ifle girmelerini engellemek amac›yla iflin niteli¤i gerektirmedi¤i halde belli bir kilo veya boyun alt›nda olanlar›n ifle kabul edilmemesi say›labilir. 2. Ünite - Ayr›mc›l›k ve Sosyal D›fllanma Bir uygulaman›n dolayl› ayr›mc›l›k oldu¤unu belirlemek oldukça güçtür. Dolayl› ayr›mc›l›¤› engellemek amac›yla kanunlarla olumlu ayr›mc›l›k uygulamalar› teflvik edilmektedir. Taciz: Ayr›mc›l›¤›n özel bir türü olan taciz konusunda uluslararas› sözleflmelerde aç›k bir düzenleme bulunmamaktad›r. Taciz AB yaz›l› hukukuna 2000 y›l›nda kabul edilen direktiflerde yer alan düzenlemelerle girmifltir. AB’nin 2000/78 say›l› direktifine göre; taciz, “›rk veya etnik köken, din veya inanç, yafl, özürlülük ve cinsel yönelim gibi nedenlerden birine ba¤l› olarak bir kiflinin onuruna zarar verme ve onu y›ld›rma, ona karfl› düflmanca, afla¤›lay›c›, küçük düflürücü veya sald›rgan bir çevre yaratma amac› tafl›yan veya etkisi olan istenmeyen bir davran›flt›r”. Taciz kiflinin herhangi bir özelli¤i ile alay etme, uygunsuz flakalar, yorumlar, düflmanca hareketler, istenmeyen fiziksel temas, cinsel amaçl› talepler ve fiziksel sald›r› gibi fiilerden oluflabilmektedir. Kifli tacizle özel veya çal›flma yaflam›nda karfl›laflabilmektedir (Gül ve Karan, 2011: 17-18; Gülmez, 2009: 30). Cinsel Taciz: Cinsel taciz AB’nin 2002/73 say›l› Direktifi’nde “insan onurunu ihlal etme amac›na yönelen veya bu sonucu do¤uran, istenilmeyen her türlü cinsel nitelikte sözlü, sözlü olmayan veya cinsel nitelikte fiziksel ve özel olarak düflmanca, afla¤›lay›c›, utand›r›c› ve sald›rgan bir ortam yaratan davran›fl” fleklinde tan›mlamaktad›r. Cinsel taciz her iki cinse yönelik olsa da yap›lan araflt›rmalar kad›nlara yönelik cinsel tacizin erkeklere oranla kad›nlarda ve çal›flma yaflam›nda daha fazla oldu¤unu göstermektedir. Fransa’da yap›lan bir araflt›rmaya göre taciz ma¤durlar›n›n %90’n›n› kad›n iflçiler oluflturmaktad›r. Cinsel taciz kavram› ilk olarak ABD’de feministler taraf›ndan kullan›lm›fl, medyan›n ilgisini çekmifl, mahkeme kararlar› ile hukuki boyut kazanm›flt›r. Daha sonra di¤er geliflmifl ülkelere yay›lm›flt›r. Ancak feministlerin ve medyan›n etkisiyle en genifl flekilde ABD’de kabul görmüfl ve tan›mlanm›flt›r. Cinsel taciz ABD’de Medeni Kanun’da düzenlenmifl, cinsiyet ayr›mc›l›¤› olarak kabul edilmifltir. 1976 y›l›ndan beri ABD Mahkemeleri iflyerinde cinsel tacizi önleyemeyen iflverenleri hukuken sorumlu tutmaktad›rlar (Özdemir, 2006). Di¤er geliflmifl ülkelerde kültürel yaklafl›mlara ve hukuki geleneklere ba¤l› olarak cinsel taciz farkl› hukuki temellere oturtulmaktad›r. Cinsel taciz örne¤in ABD gibi Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda, ‹ngiltere, ‹rlanda, ‹sviçre, BM, ILO taraf›ndan cinsiyet ayr›mc›l›¤› olarak, Almanya, ‹talya, ‹spanya ve Avrupa Konseyi taraf›ndan kiflilik haklar›n›n ihlali olarak, Fransa da ise cinsel ç›kar sa¤lamak amac›yla yetkinin kötüye kullan›lmas› olarak kabul etmektedir (Dalk›rano¤lu, 2006: 54). AB’nin 2002/73 say›l› Direktifi cinsel tacizi cinsiyet ayr›mc›l›¤›n›n bir türü olarak tan›mlam›flt›r. Direktif ile Birlik ülkelerdeki farkl› uygulamalar aras›nda bütünlük sa¤lanmas› amaçlanm›flt›r (Özdemir, 2006). Olumlu Ayr›mc›l›k (Pozitif Ayr›mc›l›k): Toplumdan d›fllanm›fl gruplar›n, e¤itim, istihdam, siyaset gibi alanlara kat›lmalar›n› sa¤layarak, bu gruplar›n temsil edilmesini temin etmeye çal›flan bir dizi kurumsal politika ve uygulama olumlu ayr›mc›l›¤› ifade etmektedir. Olumlu ayr›mc›l›k politikalar›; etnik, cinsiyet, ›rk, özürlülük gibi farkl›l›klar temelinde flekillenen fiili ayr›mc›l›¤›n önüne geçilmesi amac›yla bu farkl›l›klar lehine telafi edici bir ayr›mc›l›k yap›lmas› gerekti¤ini savunmaktad›r (Demirkollu, 2007: 41). Olumlu ayr›mc›l›k politikalar› geçmiflteki ayr›mc›l›¤›n etkisini telafi edecek, dolayl› ve do¤rudan ayr›mc›l›¤› ortadan kald›racak, eflitli¤i teflvik edecek etkin önlemler al›nmas›n› öngörmektedir (Kurflun, 2006: 71). Olumlu ayr›mc›l›k, ABD’de 1950’li y›llardan itibaren önce siyah ›rk ayr›mc›l›¤›na karfl› gelifltirilen politikalar arac›l›¤›yla gündeme gelmifl, daha sonra dünyan›n çeflitli yerlerinde çeflitli alanlarda ve biçimlerde uygulama alan› bulmufltur. Olum- 33 34 Sosyal Politika-II lu ayr›mc›l›k teriminin ABD’deki karfl›l›¤› “pozitif eylemin” hukuki kökeni olarak 1950’li y›llarda imzalanan ve federal yönetim alan›nda ›rk ayr›mc›l›¤›n› engellemeyi amaçlayan bir dizi yönetmelik gösterilmektedir. Daha sonra Yüksek Mahkeme’nin yarg›sal yorumlar›yla da benimsenen pozitif ayr›mc›l›k, kamu ve özel sektördeki uygulamalar› ile ABD’de siyahlar›n ve beyaz kad›nlar›n kamusal yaflama kat›lmalar›n› sa¤layan bir mekanizma olarak yayg›nl›k kazanm›flt›r. Pozitif ayr›mc›l›k kavram› 1970’li y›llarda flekillenmeye bafllad›¤›nda ilk akla gelen kad›nlar olmufl, kad›nlara yönelik sosyal, ekonomik ve siyasi alandaki eflitsizli¤i azaltmaya yönelik uygulamalar bafllat›lm›flt›r. Daha sonra özürlüler, eski hükümlüler gibi özel gruplara yönelik pozitif ayr›mc›l›k öngören hukuki düzenlemeler yap›lm›flt›r (Demirkollu, 2007: 42-44). Olumlu ayr›mc›l›k politikalar› geçici nitelikte politikalard›r. Ters Yönlü Ayr›mc›l›k: Ters yönlü ayr›mc›l›k toplumda genel grubun karfl›laflt›¤› ayr›mc›l›k türüdür. Genelde pozitif ayr›mc›l›¤›n uzun süre uygulanmas› sonucu ortaya ç›kmaktad›r. Zira pozitif ayr›mc›l›¤›n uzun süre uygulanmas›, genel grubun sistematik olarak ayr›mc›l›¤a u¤ramas›na neden olmakta, bu durum ters yönlü ayr›mc›l›k olarak adland›r›lmaktad›r (Y›ld›r›m, 2011: 233). Sistematik Ayr›mc›l›k: “Belirli gruplara üye olan dezavantajl› kiflilere karfl› kurumsallaflm›fl yap›lar, politikalar, uygulamalar ve gelenekler sistematik ayr›mc›l›¤› oluflturmaktad›r”. Güney Afika’da Apartheid döneminde hükümet taraf›ndan siyahlara karfl› uygulanan ›rk ayr›mc›l›¤› (Y›ld›r›m, 2011: 238), Musevilere, eflcinsellere, Romanlara karfl› II. Dünya Savafl› s›ras›nda Almanya taraf›ndan yap›lan ayr›mc›l›k sistematik ayr›mc›l›¤a örnek olarak verilebilir. Emirle Ayr›mc›l›¤a Özendirme: Emirle ayr›mc›l›k kifli veya kiflilere talimat veya emir yoluyla ayr›mc›l›k uygulat›lmas›n› ifade etmektedir. Gebeli¤e ve Anal›k ‹znine Ba¤l› Ayr›mc›l›k: Çal›flma yaflam›nda kad›n›n hamilelik veya anal›k izninden do¤an ayr›mc›l›k, gebelik ve anal›k iznine ba¤l› ayr›mc›l›¤› oluflturmaktad›r (Y›ld›r›m, 2011: 232). Nedenlerine Göre Ayr›mc›l›k Türleri Uluslararas› belgelerde veya uluslararas› örgütlerin denetim organlar›n›n kararlar›nda konular›na veya dayand›¤› nedenlere göre ›rk, renk, soy, ulusal veya etnik köken, din ve siyasi görüfle dayal› ayr›mc›l›k, cinsiyet ayr›mc›l›¤›, yafl ayr›mc›l›¤›, özürlü (engelli) ayr›mc›l›¤›, cinsel yönelim ayr›mc›l›¤› gibi çeflitli ayr›mc›l›k türlerine yer verilmektedir. Irk, Renk, Soy, Ulusal veya Etnik Köken, Din ve Siyasi Görüfle Dayal› Ayr›mc›l›k: Toplumda baz› kifli veya gruplar; ›rk, renk, soy, köken, din, siyasi görüfl veya benzeri nedenlerle kategorik olarak ayr›mc›l›¤›n konusu olabilmektedir. Aralar›nda biyolojik farkl›l›k olmamas›na ra¤men, insanlar kendilerini di¤erlerinden farkl› görerek, di¤erlerini ötekilefltirmekte, di¤er insanlar› grup içinde veya d›fl›nda olarak ay›rmaktad›rlar. Bu farkl›l›k ve alg›lar toplum üyelerinden baz›lar›na varsay›lan nitelikleri nedeniyle eflit olmayan bir biçimde davran›lmas›na neden oldu¤unda ise ayr›mc›l›k ortaya ç›kmaktad›r (Emre, 2010: 9). BM’in Her Türlü Irk Ayr›mc›l›¤›’n›n Ortadan Kald›r›lmas›na ‹liflkin Uluslararas› Sözleflmesi ›rk ayr›mc›l›¤›n› “siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda ya da kamusal yaflam›n baflka bir alan›nda, insan haklar›n›n ve temel özgürlüklerin eflitlik koflullar›nda tan›nmas›n› ve bunlardan yararlan›lmas›n› bast›rma ya da tehlikeye koyma amac› tafl›yan ya da sonucu do¤uran ›rk, renk, soy ya da ulusal yahut etnik köken üzerine dayal› her türlü ay›r›m, d›fllama, k›s›tlama ve ye¤leme” olarak tan›mlam›flt›r (Gülmez, 2009: 57). Bu sözleflme d›fl›nda birçok uluslararas› sözleflme ve ulusal düzenlemede ›rk, 2. Ünite - Ayr›mc›l›k ve Sosyal D›fllanma din, siyasi görüfle dayal› ayr›mc›l›k yasaklanmas›na karfl›l›k, uygulamada temelinde ekonomik, sosyal, siyasi nedenler bulunan bu ayr›mc›l›k türleri tüm fliddeti ile devam etmektedir. Irk ayr›mc›l›¤›na örnek olarak Güney Afrika’da 1960’l› y›llardan itibaren 1990’l› y›llar›n ortalar›na kadar hükümet taraf›ndan uygulanan sistemli ›rk ayr›mc›l›¤› (apartheid), ABD’de zenci-beyaz ayr›mc›l›¤› verilebilir. Ayr›ca din ve din içindeki farkl› mezheplerin, siyasi görüfllerin özel ve çal›flma yaflam›nda ayr›mc› unsur olarak kullan›lmas› söz konusudur. Cinsiyet Ayr›mc›l›¤›: Cinsiyet ayr›mc›l›¤› bir kiflinin bir kad›na/erke¤e cinsiyetine dayal› olarak bir kad›na/erke¤e davrand›¤› veya davranaca¤›ndan daha olumsuz veya daha az olumlu davranmas› (do¤rudan ayr›mc›l›k) ve/veya biçimsel olarak eflitlikçi görünen davran›fl ve uygulamalar›n sonradan kad›n/erkek üzerinde ayr›mc› etkiler yaratmas› (Dolayl› ayr›mc›l›k) olarak tan›mlanmaktad›r (Arslan, 2010: 39). Ancak cinsiyet ayr›mc›l›¤› denildi¤inde ilk olarak akla kad›na yönelik ayr›mc›l›k gelmektedir. Cinsiyet ayr›mc›l›¤› cinsiyetlerin ay›r›c› özelliklerinin her zaman cinsiyete özgü sözde s›n›rlar içinde kalmas› gerekti¤i düflüncesine dayanmaktad›r (Emre, 2010: 11). Cinsiyet ayr›mc›l›¤›n›n kökeninde ekonomik, siyasi, ideolojik ve kültürel nedenler yatmaktad›r (Yalç›n, 2008: 13). Cinsiyet ayr›mc›l›¤› kapsam›na cinsiyet de¤ifltiren veya farkl› cinsel yönelimleri olan kifliler de dahil edilmekte veya bunlara yönelik ayr›mc›l›k cinsel yönelim ayr›mc›l›¤› olarak ayr› bir s›n›fland›rmaya tabi tutulmaktad›rlar. Yafl Ayr›mc›l›¤›: Yafl ayr›mc›l›¤› “bir kifliye sadece yafl› nedeniyle gösterilen farkl› tav›r, ön yarg›, hareket, eylem ve kurumsal düzenleme” olarak tan›mlanabilmektedir (Arslan, 2010: 49). Yafl ayr›mc›l›¤› di¤er ayr›mc›l›k türlerinden farkl› olarak her insan›n yaflam›n›n bir döneminde karfl› karfl›ya kalaca¤› ayr›mc›l›k türü olarak dikkat çekmektedir. Yafl ayr›mc›l›¤›, gençlik veya yafll›l›k temelinde ortaya ç›kabilece¤i gibi kiflinin yafl›tlar› taraf›ndan da yarat›labilmektedir (Emre, 2010: 9-10). Yafl ayr›mc›l›¤› ile kifli hem özel hem de çal›flma yaflam›nda karfl›laflabilmekte ancak çal›flma yaflam›nda daha belirgin flekilde görülmektedir. Çal›flma yaflam›nda her yafl grubundaki kiflilerin yafl ayr›mc›l›¤› ile karfl›laflmas› söz konusu olmakla birlikte yafll› iflçiler, genç iflçilere oranla daha fazla yafl ayr›mc›l›¤›yla karfl› karfl›ya kalmaktad›rlar (Baybora, 2010: 38, 40). Araflt›rmalara göre; yafl ayr›mc›l›¤›na en fazla u¤rayan gruplar 45 yafl›n üzerinde ve 25 yafl›n alt›ndaki kiflilerdir (fieflen, 2006: 14). Ancak yafl s›n›r› ülkelere göre farkl›l›k gösterebilmektedir. Çal›flma yaflam›n›n her aflamas›nda, ifle al›nma, ifl ve iflten ç›kar›lma s›ras›nda görülen yafl ayr›mc›l›¤› objektif nedenler yerine önyarg›lara dayanmaktad›r. ‹flverenler, ifle al›m sürecinde ileri yafltaki kiflileri; gençlere oranla daha deneyimli ve sad›k kabul etmekte ancak bedensel ve zihinsel bak›mdan daha yetersiz, yeniliklere direnç gösteren, e¤itilmeleri daha zor kifliler olarak görmektedirler. ‹flverenler tecrübe sahibi olmad›klar› gerekçesiyle gençleri kabul etmedikleri ifllere, yafll›lar› da verimlilikleri ve yarat›c›l›klar› daha düflük oldu¤u, daha fazla ifl kazas›na u¤rad›klar›, daha fazla hastaland›klar›, teknolojik geliflmelere uyum sa¤layamad›klar›, alg›lama kapasitelerinin yetersiz oldu¤u gibi önyarg›larla kabul etmemekte veya onlar› iflten ç›karmaktad›rlar. ‹fle alma s›ras›nda kriterlere uygun olsa bile yafl nedeniyle kiflinin ifle al›nmamas›, iflyerinin yeniden örgütlenmesi veya kriz s›ras›nda yafll› iflçilerin öncelikle iflten ç›kar›lmas› veya erken emeklili¤e zorlanmas›, uyum sa¤layamayacaklar› gerekçesi ile yeni teknolojik uygulamalar›n d›fl›nda b›rak›lmalar›, iflte yükselme s›ras›nda daha üstün veya ayn› özelliklere sahip olsalar bile gençlere öncelik verilmesi, yaflla ilgili gereksiz flakalar yap›lmas›, yafll›lara yönelik ayr›mc›l›k uygulamalar›na örnek verilebilir. Buna karfl›l›k iflverenlerin ifl gerekleri 35 36 Sosyal Politika-II ile ba¤lant›l› olmaks›z›n alt veya üst yafl s›n›r› koymas›, ifle alma veya yükseltmede belirli bir süre, benzer ifllerde çal›flma veya belli bir süre ifl deneyimi sahibi olma gibi seçim kriterleri belirlemesi, gençlere yönelik yafl ayr›mc›l›¤› uygulamalar›na örnek oluflturmaktad›r (Emre, 2010: 10-11). Yafl ayr›mc›l›¤› XIX. yüzy›l›n sonunda Sanayi Devrimi sonras›nda do¤mufl, bu dönemde yafll› iflçiler uzun y›llar iflyerinde çal›flmalar›na ra¤men sadece yafll› olduklar› gerekçesi ile iflten ç›kar›lm›fllard›r. 1920 ve 1930’lu y›llardan itibaren de sorun ABD ve ‹ngiltere’de tart›fl›lmaya bafllanm›flt›r. ‹lk olarak 1967 y›l›nda ABD’de ‹stihdamda Yafl Ayr›mc›l›¤› Kanunu ç›kar›lm›fl, bu kanun ile 40 yafl ve üstü kiflilerin çal›flma yaflam›nda yafl ayr›mc›l›¤›na karfl› korunmas› öngörülmüfltür. ABD’den sonra di¤er geliflmifl ülkelerde de yafl ayr›mc›l›¤› ile ilgili düzenleme ve uygulamalar yürürlü¤e konulmufltur. Baz› ülkelerde belirli bir yafl›n üzerindeki kiflileri, baz› ülkelerde herhangi bir yafl s›n›r› olmaks›z›n her yafl grubundan kiflileri yafl ayr›mc›l›¤›ndan korumak amac›yla düzenlemeler yap›lmaktad›r. Ancak yafl ayr›mc›l›¤›n›n ispat› oldukça güç oldu¤u için bu düzenlemelere ra¤men uygulamada fazla bir baflar› sa¤land›¤› söylenemez ( Baybora, 2010: 37-38, 43,34 ). Özürlü (Engelli) Ayr›mc›l›¤›: BM Engelli Kiflilerin Haklar› Sözleflmesi engele dayal› ayr›mc›l›k kavram›n› “engele dayanan ayr›mc›l›ktan siyasal, ekonomik, sosyal, kültürel, sivil ya da baflka alanlarda tüm insan haklar›n›n ve tüm temel özgürlüklerin, baflkalar›yla eflitlik temelinde, tan›nmas›n›, kullan›lmas›n› ya da bu hak ve özgürlüklerden yararlan›lmas›n› tehlikeye koyma ya da hiçe indirgeme amac› tafl›yan ya da sonucu do¤uran engele dayal› her tür ayr›m, d›fllama ya da k›s›tlama anlafl›l›r. Engele dayal› ayr›mc›l›k, makul düzenlemelerin reddedilmesini de kapsamak üzere, tüm ayr›mc›l›k biçimlerini kapsar” fleklinde tan›mlam›flt›r. Sözleflme bu tan›mla özürlülere yönelik her türlü ay›r›mc›l›¤› yasaklam›flt›r (Gülmez, 2009: 101). Ancak uygulamada özürlüler hem özel yaflamlar›nda hem de çal›flma yaflamlar›nda özel durumlar› nedeniyle do¤rudan ve dolayl› ayr›mc›l›kla karfl› karfl›ya kalmaktad›rlar. Bu ayr›mc›l›k özürlü kadar özürlü olmayanlar› da olumsuz yönde etkilemektedir. SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü S‹ZDE NEL‹M SIRA S O R U D Ü fi Ü N E L ‹ M SD ‹OK RK AUT SIRA S‹ZDE D‹KKAT AMAÇLARIMIZ SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P K ‹ T A P TELEV‹ZYON 1 2 SIRAdayal› S‹ZDEayr›mc›l›ktan en fazla ma¤dur olan kimlerdir ? Sizce cinsiyete Dolayl› ayr›mc›l›k DSIRA Ü fi Ü NS‹ZDE Eile L ‹ Mdo¤rudan ayr›mc›l›k aras›nda ne fark vard›r? Ayr›mc›l›k Yasa¤› ile ‹lgili Düzenlemeler S O R U D Ü fi Ü N E L ‹ M Ayr›mc›l›k Yasa¤› ile ‹lgili Uluslararas› Düzenlemeler ‹OK RK AUT Uluslararas› DSörgütlerden BM’in ayr›mc›l›k yasa¤› ile ilgili düzenlemeleri genel nitelikli insan haklar› ile ilgili sözleflmeler içinde veya belli bir konuda ayr›mc›l›¤› yasaklayan sözleflmelerde yer almaktad›r. BM’in konu ile ilgili önemli belgeleri araSIRA S‹ZDE D‹KKAT s›nda; 26.6.1945 tarihinde kabul edilen Birleflmifl Milletler Anlaflmas›’n›n Bafllang›ç Bölümü, 1/3, 13/1-b, 55. ve 56. maddeleri, 10.12. 1948 tarihli ‹nsan Haklar› EvrenAMAÇLARIMIZ SIRA S‹ZDE sel Bildirgesi’nin 2., 7., 10., 16/1, 21/2, 23/2, 29/2 ve 3. maddeleri, 3.1.1976 tarihinde yürürlü¤e giren Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleflmesi’nin 2., 3., 7., 10. ve 13. maddeleri, 23.3.1976 tarihinde yürürlü¤e giren Medeni ve Siyasi Haklar AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P Sözleflmesi’nin 2., 3., 4., 23., 24., 25., 26. ve 27. maddeleri, 21.12.1965 tarihinde kabul edilen Her Türlü Irk Ayr›mc›l›¤›’n›n Ortadan Kald›r›lmas›na ‹liflkin Uluslararas› Sözleflmesi’nin K ‹ T1.,A 2., P 3., 4., 5., 6., 7. maddeleri; 18.12.1979 tarihinde kabul edilen N N N N TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON ‹NTERNET TELEV‹ZYON ‹NTERNET ‹NTERNET ‹NTERNET 2. Ünite - Ayr›mc›l›k ve Sosyal D›fllanma Kad›nlara Karfl› Her Türlü Ayr›mc›l›¤›n Önlenmesi Sözleflmesi, 18.11.1990 tarihli Tüm Göçmen ‹flçilerin ve Ailelerinin Haklar›n›n Korunmas›na Dair Sözleflme, 13.12.2006 tarihli Engelli Kiflilerin Haklar› Sözleflmesi, 20.11.1989 tarihli Çocuk Haklar› Sözleflmesi, 28.7.1951 tarihinde imzalanan Mültecilerin Hukuki Statüsü ‹le ‹lgili Cenevre Sözleflmesi say›labilir. Bunlar d›fl›nda halen örgütün oluflturdu¤u bildirgeler, ilkeler, eylem planlar›, genel yorumlar, ‹nsan Haklar› Komitesi’nin kararlar› ayr›mc›l›k yasa¤› ile ilgili uluslararas› standartlar›n oluflturulmas›nda etkili olmaktad›r (Gülmez, 2009: 47-106, 19; Gül ve Karan, 2011: 37-57, 235). Birleflmifl Milletler E¤itim Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) ayr›mc›l›k yasa¤› ile ilgili düzenlemelere yer veren önemli belgeleri aras›nda; 16.11.1945 tarihinde kabul edilen UNESCO Anayasas›’n›n 1.maddesi, 14.12. 1960 tarihinde kabul edilen Ö¤retim Alan›nda Ayr›mc›l›¤a Karfl› Savafl›m Sözleflmesi, 5.10.1966 tarihinde kabul edilen Ö¤retmenlerin Statüsü Tavsiyesi, 11.11.1997’de kabul edilen Yüksek Ö¤retim Akademik Personelinin Durumu Tavsiyesi say›labilir. ILO temel belgelerinde eflitlik ve ayr›mc›l›¤›n önlenmesi konusunda düzenlemeler bulunmaktad›r. Bu belgeler aras›nda; Versailles Bar›fl Anlaflmas›, 10.5.1944 tarihinde kabul edilen Philadelphia Bildirgesi ve 18.6.1998 tarihinde kabul edilen Temel Haklar ve ‹lkeler Bildirgesi say›labilir (Gülmez, 2009: 106-115, 120-124). Ayr›mc›l›k yasa¤› ile ilgili olarak kabul edilen temel ILO sözleflmesi 25.6.1958 tarih ve 111 say›l› ‹stihdam ve Meslek Alan›nda Ayr›mc›l›k Sözleflmesi’dir. Sözleflme; ifl verme, e¤itim ve çal›flma koflullar›n›n düzenlenmesinde ›rk, renk, cinsiyet, din, siyasal görüfl, ulusal kimlik ve sosyal köken temelinde ayr›mc›l›k yap›lmas›n›n ulusal politikalarla önlenmesini, f›rsat ve uygulama alan›nda eflitli¤in gelifltirilmesini öngörmektedir (Gül ve Karan, 2011: 86). Örgütün çeflitli tarihlerde kabul etti¤i ücret, göçmen iflçiler, özürlüler, yerli halk ve kabileler, anal›¤›n korunmas› ve kad›nlar, sendikal haklar, sosyal politika, sosyal güvenlik, zorla çal›flt›rma, k›smi süreli çal›flma, evde çal›flma, özel istihdam bürolar›, ücretli e¤itim izni, insan kaynaklar›n›n de¤erlendirilmesi, ifl iliflkisine son verme, istihdam politikas›, istihdam›n gelifltirilmesi ile ilgili çeflitli sözleflmelerinde ayr›mc›l›k yasa¤› ile ilgili düzenlemeler yer almaktad›r. Örgütün ayr›mc›l›k yasa¤› ile ilgili düzenlemeler bulunan sözleflmeleri aras›nda; 29.6. 1951 tarih ve 100 say›l› Eflde¤erde ‹fl ‹çin Erkek ve Kad›n ‹flçiler Aras›nda Ücret Eflitli¤i Hakk›nda Sözleflme, 1.7.1949 tarih ve 97 say›l› ‹stihdam Amac›yla Göç Hakk›nda Sözleflme, 24.6.1975 tarih ve 143 say›l› Kötü Koflullarda Göç ve Göçmen ‹flçilere F›rsat ve Muamele Eflitli¤inin Sa¤lanmas› Sözleflmesi, 1.6.1983 tarih ve 159 say›l› Özürlülerin Mesleki Rehabilitasyonu ve ‹stihdam› Hakk›nda Sözleflme, 23.6. 1981 tarih ve 156 say›l› Aile Sorumluluklar› Olan Kad›n ve Erkek ‹flçilere Eflit Davran›lmas› ve Eflit F›rsatlar Tan›nmas› Hakk›nda Sözleflme, 25.6.1957 tarih ve 105 say›l› Zorla Çal›flman›n Kald›r›lmas› Sözleflmesi, 28.6.1962 tarih ve 118 say›l› ‹fllem Eflitli¤i Sözleflmesi (sosyal güvenlik), 9.9.1964 tarih ve 122 say›l› ‹stihdam Politikas› Sözleflmesi, 23.6.1975 tarih 142 say›l› ‹nsan Kaynaklar›n›n De¤erlendirilmesi Sözleflmesi say›labilir. Ayr›ca tavsiye kararlar›, örgütün çeflitli organlar›n›n kararlar›, bildirgeler ve eylem planlar›nda ayr›mc›l›k yasa¤› ile ilgili baz› düzenlemeler yer almaktad›r. Denetim organlar›n›n kararlar› da ayr›mc›l›k yasa¤› aç›s›ndan önem tafl›maktad›r (Gülmez, 2009: 149- 237). Avrupa Konseyi belgeleri aras›nda ayr›mc›l›k yasa¤›; Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesi, 1.4.2005 tarihinde yürürlü¤e giren Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesi Ek 12 nolu Protokolü, Bölgesel Diller ve Az›nl›k Dilleri Avrupa fiart›, Ulusal Az›nl›klar›n Korunmas› ile ‹lgili Çerçeve Sözleflme, 26.2.1965 tarihinde yürürlü¤e giren Avrupa Sosyal fiart› ile 3.5.1996 tarihinde kabul edilen Gözden Geçirilmifl Avrupa Sosyal 37 38 Sosyal Politika-II fiart›’n›n çeflitli maddelerinde düzenlenmektedir. Gözden Geçirilmifl Avrupa Sosyal fiart›’n›n E maddesi genel ayr›mc›l›k yasa¤›na yer vermektedir. Bunun d›fl›nda Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi ile Irkç›l›k ve Hoflgörüsüzlü¤e Karfl› Avrupa Komisyonu’nun ayr›mc›l›k yasa¤›na yer veren çok say›da tavsiye karar› bulunmaktad›r (Gül ve Karan, 2011: 66, 223-226). Avrupa ‹nsan Haklar› Mahkemesi’nin ve Sosyal fiartlar ve Sosyal Haklar Avrupa Komitesi’nin kararlar› ayr›mc›l›k yasa¤› aç›s›ndan önem tafl›maktad›r (Gülmez, 2009: 310, 20-21). Avrupa Birli¤i’nde ayr›mc›l›k yasa¤› ile ilgili ilk düzenleme 25.3.1957 tarihli Roma Anlaflmas›’nda kad›n-erkek ücret eflitli¤i (119. madde) ile vatandafll›k temelinde (7.maddede) yap›lm›fl, 1997 y›l›na kadar sadece vatandafll›k ve cinsiyet temelli ayr›mc›l›k yasa¤› söz konusu olmufltur. 2.10.1997 tarihinde imzalanan 1.5.1999 tarihinde yürürlü¤e giren Amsterdam Anlaflmas› ile ayr›mc›l›k yasa¤›n›n kapsam› geniflletilmifltir. Avrupa Toplulu¤u Anlaflmas› (ATA) 13. maddesi ile Konsey’e cinsiyet, ›rk, etnik köken, din veya inançlar, özürlülük (engellilik), yafl ve cinsel yönelim temeline dayal› ayr›mc›l›kla mücadele etmek amac›yla gerekli önlemleri alma yetkisi verilmifltir. ATA’n›n 13. maddesinde yer alan düzenleme do¤rudan bir ayr›mc›l›k yasa¤› içermemekle birlikte, belirtilen ayr›mc›l›k türlerine karfl› Birli¤in önlem almas›na olanak tan›yan bir hüküm niteli¤indedir. Bu de¤ifliklikten sonra daha önce kabul edilen cinsiyet eflitli¤i ile ilgili direktiflere ek olarak; 2000/43/EC say›l› Irk ve Etnik Kökenine Bak›lmaks›z›n Kiflilere Eflit Muamele Edilmesi ‹lkesinin Uygulanmas›na Dair Direktif ile 2000/78/EC say›l› ‹stihdam ve Meslekte Eflit Muameleye Dair Genel Çerçeve Oluflturan Direktif kabul edilmifltir. Ayr›ca 13.maddede say›lan cinsiyet d›fl›ndaki tüm alanlarda ayr›mc›l›kla mücadele etmek üzere topluluk eylem programlar› haz›rlanm›flt›r. 7.12.2000 tarihinde onaylanan Avrupa Birli¤i’nin Temel Haklar fiart›’n›n 21.maddesinde de cinsiyet, ›rk, renk, etnik veya sosyal köken, genetik özellikler, dil, din veya inanç, siyasi veya herhangi bir baflka görüfl, bir ulusal az›nl›¤›n üyesi olma, mülkiyet do¤um, engellilik, yafl ve cinsel yönelim gibi temellere dayanan her türlü ayr›mc›l›k yasaklanm›flt›r. AB üyesi ülkeler için ba¤lay›c› olan Avrupa Birli¤i’nin ‹flleyifli Hakk›ndaki Anlaflmas›’n›n 19.maddesinde (Eski ATA madde 13) genel olarak ve 157.maddesinde cinsiyet temelli ücret eflitli¤i (Roma Anlaflmas› 119, eski ATA madde 141) konusunda düzenlemeler yer almaktad›r. Günümüzde AB Hukuku do¤rudan ayr›mc›l›¤› sadece cinsiyet, ›rk veya etnik köken, din veya inanç, özürlülük (engellilik), yafl, cinsel yönelim ve vatandafll›k temelinde yasaklamaktad›r. AB hukukunda vatandafll›k temelli ayr›mc›l›k, Avrupa Birli¤i’nin ‹flleyifli Hakk›ndaki Anlaflma’n›n 18. maddesinde genel olarak; 45.-62. maddeler aras›nda çal›flanlar›n serbest dolafl›m›, giriflim özürlü¤ü, hizmetlerin serbest dolafl›m› gibi konular çerçevesinde gündeme gelmektedir. Ancak bu düzenlemeler sadece Birlik üyesi devletlerin vatandafllar›n› kapsamaktad›r (Gül ve Karan, 2011: 72-73). Avrupa Birli¤i Adalet Divan› kararlar› da ayr›mc›l›k yasa¤› aç›s›ndan büyük önem tafl›maktad›r. Türkiye’de Ayr›mc›l›k Yasa¤› ile ‹lgili Düzenlemeler Türk hukukunda 1924 Anayasas›’ndan bu yana tüm anayasalarda ve birçok yasada eflitlik ilkesi ve ayr›mc›l›¤›n yasaklanmas› ile ilgili düzenlemeler yer almaktad›r. 1982 Anayasa’s›n›n “kanun önünde eflitlik” bafll›¤›n› tafl›yan 10/1’de “herkes, dil, ›rk, renk, cinsiyet, siyasi görüfl, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ay›r›m gözetilmeksizin kanun önünde eflittir” denilerek eflitlik konusunda genel bir düzenlemeye yer verilmifltir. Ayr›ca 10. maddenin son f›kras›nda tüm devlet organlar›na ve idari makamlara bütün ifllemlerinde kanun önünde eflitlik ilkesine uygun 2. Ünite - Ayr›mc›l›k ve Sosyal D›fllanma olarak hareket etme yükümlülü¤ü getirilmifltir. 7.5.2004 tarihinde 5170 say›l› kanun ile bu maddeye “kad›n ve erkek eflit haklara sahiptir. Devlet bu eflitli¤in yaflama geçirilmesini sa¤lamakla yükümlüdür” f›kras› eklenmifltir. 7.5.2010 tarih ve 5982 say›l› Kanun’la “bu maksatla al›nacak tedbirler eflitlik ilkesine ayk›r› yorumlanamaz” ek cümlesi ile “çocuklar, yafll›lar, özürlüler, harp ve vazife eflitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için al›nacak tedbirler eflitlik ilkesine ayk›r› say›lmaz” fleklinde bir ek f›kra eklenmifltir. Ayr›ca 10. maddede “hiçbir kifliye, aileye, zümreye veya s›n›fa imtiyaz tan›nmayaca¤›” belirtilmifltir. Anayasan›n çal›flma ve dinlenme hakk›n› düzenleyen 50.maddesinde ayr›mc›l›k yasa¤› ile dolayl› ilgisi bulunan kurallara yer verilmifltir. Maddenin 1.ve 2. f›kralar›nda “kimse, yafl›na, cinsiyetine ve gücüne uymayan ifllerde çal›flt›r›lamaz”, küçükler ve kad›nlar ile bedeni ve ruhi yetersizli¤i olanlar çal›flma koflullar› bak›m›ndan özel olarak korunurlar” fleklinde düzenleme yer almaktad›r. Ayr›ca 70. maddede kamu hizmetlerine girme hakk› ve ayr›mc›l›k yasa¤› ile ilgili bir düzenleme bulunmaktad›r. Anayasa d›fl›nda Türk mevzuat›nda çok say›da kanunda eflitlik ve ayr›mc›l›k yasa¤› ile ilgili düzenleme yer almaktad›r. Bunlar aras›nda; 22.5.2003 tarih 4857 say›l› ‹fl Kanunu, 26.9.2004 tarih ve 5237 say›l› Ceza Kanunu’nun ayr›mc›l›k yasa¤› ile ilgili 122. maddesi yan›nda 3., 105., 115., 118., 125., 153. ve 216. maddeleri, 1.7.2005 tarih ve 5378 say›l› Özürlüler ve Baz› Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde De¤ifliklik Yap›lmas› Hakk›nda Kanunu’nun 4., 13., 14. ve 15. maddeleri; 14.7.1965 tarih ve 657 say›l› Devlet Memurlar› Kanunu’nun 7. ve 125. maddeleri; 14.6.1973 tarih ve 1739 say›l› Milli E¤itim Temel Kanunu’nun 4.maddesi, 22.11.2001 tarih ve 4721 say›l› Medeni Kanunu’nun 68. ve Medeni Kanun’un “Evlili¤in Genel Hükümlerini” düzenleyen üçüncü bölümünde efller aras›nda eflitli¤i sa¤lamaya yönelik hükümler, 24.5.1983 tarih ve 2828 say›l› Sosyal Hizmet Kanunu’nun 4.maddesi (Kanunun Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu olan ad› 2011 y›l›nda kurumun kald›r›lmas› üzerine de¤ifltirilmifltir), 5.5. 1983 tarih ve 2821 say›l› Sendikalar Kanunu’nun 30. ve sendikal ayr›mc›l›¤› yasaklayan 31.maddesi say›labilir (Gül ve Karan, 2011; 93-107; Gülmez, 2009: 666-682, 644-652 ). Çal›flma yaflam›nda eflitlik ve ayr›mc›l›k yasa¤› 4857 say›l› ‹fl Kanunu’nun 5.maddesinde eflit davranma ilkesi bafll›¤› alt›nda düzenlenmektedir. Madde ile do¤rudan ve dolayl› ayr›mc›l›k kavramlar› ilk defa mevzuata dâhil edilmektedir. Madde 5/1’de ifl iliflkisinde dil, ›rk, cinsiyet, siyasal düflünce, felsefi inanç, din ve mezhep ve benzeri nedenlerle ayr›m yap›lamayaca¤›, 5/2’de iflverenin esasl› sebepler olmad›kça tam süreli çal›flan iflçi karfl›s›nda k›smi süreli çal›flan iflçiye, belirsiz süreli çal›flan iflçi karfl›s›nda belirli süreli çal›flan iflçiye farkl› ifllem yapamayaca¤› yer almaktad›r. Maddenin 3., 4. ve 5. f›kralar›nda ise cinsiyet temeline dayal› farkl› ifllem ve ayr›mc›l›¤a karfl› koruma öngören düzenlemeler yap›lm›flt›r. Buna göre; 5/3’de biyolojik ve iflin niteli¤i ile ilgili nedenler zorunlu k›lmad›kça ifl sözleflmesinin yap›lmas›nda, flartlar›n›n oluflturulmas›nda, uygulanmas›nda ve sona ermesinde cinsiyet ve gebelik nedeniyle do¤rudan veya dolayl› ifllem yap›lamayaca¤›, 5/4 ve 5/5 f›kralarda ayn› veya eflit de¤erde bir ifl için cinsiyet nedeniyle daha düflük ücret kararlaflt›r›lamayaca¤›, iflçinin cinsiyeti nedeniyle özel koruyucu hükümlerin uygulanmas›, daha düflük bir ücretin uygulanmas›n› hakl› k›lamayaca¤› belirtilmektedir. 5/6’da iflverenin iflçilere eflit davranma yükümlülü¤üne ayk›r› davran›fllar›n›n hukuksal yapt›r›m› düzenlenmifltir. 5/7’de 20. madde hükümleri sakl› kalmak kayd›yla ayr›mc›l›k durumunda ispat yükümlülü¤ü iflçiye verilmekte ancak iflçi bir ihlalin varl›¤› ihtimalini güçlü bir biçimde gösteren bir durumu ortaya koydu¤unda iflveren böyle bir ihlalin mevcut olmad›¤›n› ispat etmekle yükümlü tutulmaktad›r. “Ta- 39 D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U S O R U 40 Sosyal Politika-II D‹KKAT D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ ciz ve cinsel taciz 5. maddede ayr›mc›l›k biçimlerinden biri olarak tan›mlan›p yaSIRA S‹ZDE saklanmam›fl olmakla birlikte, 4857 say›l› ‹fl Kanunu iflyerinde iflçinin ve iflverenin cinsel taciz eylemlerini hakl› neden sayarak, hizmet akdini derhal fesih olana¤› tan›m›flt›r. Bu konu 24/II-d ve 25/II-c’de düzenlenmifltir (Gül ve Karan, 2011: 102AMAÇLARIMIZ 104; Gülmez, 2009: 588-623). N N Ayr›mc›l›k Yasa¤› K ‹ T AileP ilgili olarak ‹dil Ifl›l Gül- Ulafl Karan, “Ayr›mc›l›k Yasa¤›” ve Mesut Gülmez, “‹nsan Haklar› ve Avrupa Birli¤i Hukukunda Ayr›mc›l›¤›n Kald›r›lmas› ve Türkiye” kitaplar›ndan yararlanabilirsiniz. K ‹ T A P TELEV‹ZYON SIRA S‹ZDE DSIRA ‹ NÜTfiEÜRNS‹ZDE NE LE‹TM S O R U D Ü fi Ü N E L ‹ M DS ‹OK KR AUT SIRA S‹ZDE D‹KKAT AMAÇLARIMIZ SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P K ‹ T A P TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON ‹NTERNET ‹NTERNET TELEV‹ZYON 3 4 SIRA S‹ZDE ILO’nun ayr›mc›l›k yasa¤› ile ilgili temel sözleflmesi hangisidir? ‹çeri¤i nedir? Türkiye’de D‹kad›nlar›n ENLE‹ TM iflyerinde cinsel tacize karfl› korunmas› hangi kanunlarda düzenSIRA NÜ Tfi EÜ RNS‹ZDE lenmektedir? S O R U D Ü fiDIfiLANMA ÜNEL‹M SOSYAL DS ‹ OK KR AUT Sosyal D›fllanma Kavram›, Geliflimi ve Yoksulluk Kavram› ile ‹liflkisi N N N N Sosyal d›fllanma kavram›n› tan›mlamak güçtür. Kavram kiflilere, ülkelere, toplumSIRA S‹ZDE D‹KKAT lara, zamana, ulusal ve uluslararas› örgütlere göre farkl› flekillerde tan›mlanmaktad›r. Günümüzde genel kabul görmüfl bir sosyal d›fllanma kavram› bulunmamaktaSIRA S‹ZDE d›r. “AncakAMAÇLARIMIZ genel bir tan›m vermek gerekirse sosyal d›fllanma, belirli bireylerin veya gruplar›n yap›sal ve/veya kiflisel nedenlere ba¤l› olarak mekânsal anlamda olmasa da sosyal kat›l›m anlam›nda tamamen veya k›smen içinde yaflad›klar› topAMAÇLARIMIZ K ‹ T kalmalar› A P lumun d›fl›nda ve toplumdaki yurttafll›¤a iliflkin normal eylemlere kat›lamamalar› fleklinde tan›mlanabilir. Normal eylemler ise üretim, tüketim, tasarruf, siyasi ve sosyal nitelikte eylemlerdir” (Sapancal›, 2005(2): 53). “Sosyal d›fllanma K ‹ T A P E L Eparças› V ‹ Z Y O N olma anlam›na gelen sosyal bütünleflmenin karfl›t› olarak ele toplumunTbir al›nd›¤›nda ise sivil, siyasi, ekonomik ve sosyal vatandafll›k haklar›ndan mahrum olma ve edilme durumu olarak tan›mlanmaktad›r. Buna göre sosyal d›fllanma topTELEV‹ZYON lumla bireyin ‹ N T Esosyal R N E T bütünleflmesini sa¤layan sosyal, ekonomik ve siyasi sistemlerin tümünden k›smen veya tamamen yoksun olma dinamik sürecini ifade etmektedir” (Çak›r, 2002: 84). ‹ N T E R N E T birçok unsurdan oluflmaktad›r. Bunlar aras›nda görecelik, çok Sosyal d›fllanma boyutluluk ve dinamik bir süreç olmas› say›labilir. Sosyal d›fllanma göreceli bir kavramd›r. Zira farkl› zamanlarda, farkl› toplumlarda, farkl› anlamlar ça¤r›flt›rd›¤›ndan kavram›n içerik ve s›n›rlar›n›n belirlenmesi son derece güçtür. Çok boyutludur. Ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel alanlar gibi birden fazla alanda karfl›lafl›lan sosyal sorunlarla ilgilidir. Bu nedenle sosyal d›fllanma sosyal politika yan›nda farkl› bilim dallar›n›n da ilgi alan›na girmektedir. Ayr›ca sosyal d›fllanma kiflilerin temel gereksinimlerini karfl›layamamalar›ndan bafllayarak toplumla olan ba¤lar›n›n kopmas›na kadar uzanan dinamik bir süreci oluflturmaktad›r (Sapancal›, 2005 (2): 54; fiahin, 2010: 72). Sosyal d›fllanma kavram›n›n geçmifli oldukça yenidir. Fransa’da 1960’l› y›llarda yoksullardan ideolojik biçimde d›fllanm›fl olarak söz edilmifl, d›fllanma kavram› ilk defa Rene Lenoir taraf›ndan 1974 y›l›nda yaz›lan bir kitapta kullan›lm›flt›r. Kitapta d›fllanm›fllar, ekonomik büyümenin sonuçlar›ndan yararlanamayan kifliler olarak 2. Ünite - Ayr›mc›l›k ve Sosyal D›fllanma belirtilmifl, d›fllanm›fllar›n sadece yoksul kiflilerden oluflmad›¤› daha genifl bir kitleyi kapsad›¤› ifade edilmifltir. Lenoir o dönemde Frans›z nüfusunun %10’nun toplumdan d›fllanm›fl oldu¤unu belirtmifl, d›fllanm›fl olan gruplar› da zihinsel ve fiziksel özürlüler, intihar e¤ilimliler, hasta-bak›ma muhtaç yafll›lar, istismar edilen çocuklar, ilaç ba¤›ml›lar›, suçlular, tek ebeveynli aileler, sorunlu aileler, marjinal kifliler, a-sosyal kifliler ve di¤er sosyal uyumsuz kifliler olarak ifade etmifltir. Ayr›ca bu kiflilerin sosyal koruma d›fl›nda kalan sosyal gruplar olduklar›n› da belirtmifltir. Ekonomik büyümenin 1970’li y›llarda yavafllamas› ile birlikte sosyal d›fllanma Fransa’da bir sorun olarak tan›nm›fl, 1970’li y›llar›n ortalar›ndan itibaren sosyal d›fllanma ile mücadeleye yönelik politikalar gelifltirilmeye bafllanm›flt›r. 1980’li y›llarda sosyal refah devletinin krize girmesi ve artan sorunlar üzerine kavram daha fazla önem kazanm›fl, d›fllanma kavram› farkl› sosyal dezavantajlardan söz edilirken kullan›lm›fl, artan iflsizlik, gecekondulaflma, aile yaflam›ndaki köklü de¤ifliklikler gibi yeni sosyal sorunlarla iliflkisi kurulmufltur. 1990’l› y›llarda da sosyal d›fllanma konusunda ulusal düzeyde yo¤un çal›flmalar yap›lm›flt›r. Fransa’dan sonra di¤er Avrupa ülkelerinde de sosyal d›fllanma kavram ve politika olarak kabul edilmifltir. Bu ülkelerde 1980 sonras› artan iflsizlik, uluslararas› göç, refah devletinin gerilemesi kavrama duyulan ilginin artmas›nda önemli rol oynam›flt›r. Anglo-Sakson gelene¤e sahip olan ‹ngiltere’de sosyal d›fllanma konusunda çal›flmalar ise 1990’lar›n bafl›nda bafllam›fl, ‹flçi Partisi hükümetinin “Üçüncü Yol”u ile birlikte kavrama olan ilgi artm›fl, Bakanlar Kurulu’na do¤rudan ba¤l› bir Sosyal D›fllanma Birimi’nin kurulmas› ile birlikte sosyal d›fllanma ülkenin en önemli konulardan biri haline gelmifltir. ABD’de ise kavram genifl bir kullan›m alan›na sahip olamam›flt›r. Bu ülkede d›fllanm›fl gruplar “s›n›falt›” kavram› ile ifade edilmifltir. S›n›falt› kavram› ise yoksulluktan çok yasa d›fl›l›k, uyuflturucu kullan›m›, evlilik d›fl› çocuklar, iflsizlik ve okul baflar›s›zl›¤›n› anlatmaktad›r”. Ayr›ca ABD’de sosyal d›fllanm›fll›k daha çok etnik kökenli bir yap›ya sahiptir. ABD gibi geliflmekte olan ülkelerde de sosyal d›fllanma kavram› s›n›rl› olarak kullan›lmaktad›r. Örne¤in, Asya ve Afrika ülkelerinde d›fllanma, genellikle yoksullukla efl anlamdad›r. Arap ülkelerinde ise sosyal d›fllanma marjinalite olarak görülmekte, d›fllanma kalk›nma ile birlikte de¤erlendirilmekte, d›fllanma kiflilerin kendi kusur ve engeli olarak düflünülmektedir. Latin Amerika’da d›fllanma yoksulluk ve yoksunluk anlam›nda ele al›nmaktad›r (Sapancal›, 2005 (1): 13-22). Uluslararas› örgütler aç›s›ndan konuya bak›ld›¤›nda ise sosyal d›fllanma kavram›n› benimseyen Uluslararas› Çal›flma Örgütü’nün (ILO) konu ile ilgili çeflitli ülke ve literatür çal›flmalar› bulunmaktad›r (Sapancal›, 2005 (1): 22). Birleflmifl Milletler Kalk›nma Program› (UNDP), Dünya Sa¤l›k Örgütü (WHO), Birleflmifl Milletler E¤itim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) bu konuda çeflitli çal›flmalar yürütmektedirler (Özgökçeler, 2006: 13). Sosyal d›fllanman›n Avrupa Birli¤i’nin (AB) temel sosyal politika konular›ndan biri haline gelmesi ise 1990’l› y›llar›n bafl›ndan itibaren sözkonusu olmufltur. 1990 y›l›nda Avrupa Toplulu¤u Komisyonu taraf›ndan Sosyal D›fllanmayla Mücadelede Ulusal Politikalar Gözlemevi kurulmufl ve çok say›da rapor haz›rlanm›flt›r. Konunun önem kazanmas›nda ise sosyal d›fllanman›n sosyal ve siyasi sorunlara yol açaca¤› düflüncesi önemli ölçüde etkili olmufltur. Maastricht Anlaflmas›’na III. Ek Sosyal Politika Protokolü ve Sosyal Politika Anlaflmas›’nda Toplulu¤un kullanabilece¤i yetkiler bölümünde sosyal d›fllanma sorununa ilk defa resmi bir belgede aç›k bir biçimde yer verilmifltir. Amsterdam Anlaflmas›’nda da sosyal d›fllanma ile mücadelenin AB’nin temel hedefi oldu¤una hukuki çerçevede aç›kl›k getirilmifltir. Bu alanda AB düzeyinde uyumlaflt›rma öngörülmemifl ancak 41 42 Sosyal Politika-II üye ülkeler aras›nda iflbirli¤inin teflvik edilmesi amaçlanm›flt›r. Anlaflman›n 136. ve 137. maddelerinde ise sosyal d›fllanmaya vurgu yap›lm›flt›r. 136. maddede sosyal d›fllanma ile mücadele Birli¤in amaçlar› aras›nda belirtilmifl, bu amaçlara ulafl›labilmesi için 137.maddede Konsey’e sosyal d›fllanma ile mücadele edecek yarat›c› yaklafl›mlar gelifltirme ve bu konudaki deneyimleri de¤erlendirme görevi verilmifltir. 2000 y›l›nda yap›lan Lizbon Zirvesi sonras›nda sosyal d›fllanma ile mücadele artt›r›lm›fl, 2010 y›l›na kadar geçerli olacak yeni stratejik hedefler belirlenmifltir. Ayr›ca 2010 y›l›nda AB’nde yoksulluk ve sosyal d›fllanmay› ortadan kald›rmak için Aç›k Eflgüdüm Sa¤lama Yöntemi’nin benimsenmesi kararlaflt›r›lm›flt›r (Sapancal›, 2005 (2): 61-64). 2000 y›l›nda yap›lan Nice Zirvesi’nde Avrupa Birli¤i Temel Haklar fiart› kabul edilmifltir. Bu flart›n 34. maddesinde; AB’nin sosyal d›fllanma ve yoksullukla mücadele için yeterli kayna¤› olmayan herkese sayg›n bir yaflam sa¤lamak amac›yla topluluk hukuku ve ulusal hukuk uygulamalar›ndan kaynaklanan kurallar gere¤ince, sosyal yard›m ve konut hakk›n› tan›y›p gözetti¤i belirtilmifltir (Metin, 2012: 132). Nice Anlaflmas› ise sosyal politika alan›nda mevcut durumu devam ettirme yaklafl›m›n› kabul etmifltir. “Birlik düzeyinde sosyal sistemlerin farkl› olmas› nedeniyle sosyal d›fllanmaya farkl› anlamlar verilmektedir. Anglo- Sakson gelene¤i sosyal d›fllanmaya birey, Kara Avrupa’s› sosyal grup aç›s›ndan yaklaflmakta, ortak bir tan›m yapmak güçleflmektedir. Bu nedenle Birlik sosyal ve kültürel d›fllanmaya vurgu yapan Frans›z yaklafl›m›n›n unsurlar› ile gelir eflitsizli¤i ve maddi d›fllanmaya odaklanm›fl olan Anglo-Sakson gelene¤ini birlefltirmeye çal›flarak sosyal d›fllanmay› yeniden kuramsallaflt›rm›flt›r. Bu yeni yaklafl›mla yurttafll›k haklar› kullan›larak Frans›z ve Anglo-Sakson gelenekleri uzlaflt›r›lmaya çal›fl›lm›flt›r” (Sapancal›, 2005 (2): 64-65). Sosyal d›fllanma ile yoksulluk ayn› anlamda veya birbirinden iki farkl› ve ba¤›ms›z kavram olarak kullan›labilmektedir. Bu konuda literatürde farkl› görüfller bulunmaktad›r. Baz›lar›na göre sosyal d›fllanma yoksulluk kavram›n›n yeniden adland›r›lmas›ndan ibarettir. Baz›lar›na göre ise sosyal d›fllanma daha genifl kapsaml›, dinamik ve çok boyutludur. Bir görüfle göre sosyal d›fllanma yoksullu¤u da içeren genifl bir kavram iken, di¤er bir görüfle göre yoksullu¤un sonucu veya nedenidir. Daha genifl kapsaml› olmas›n›n nedeni d›fllanm›fl olan kiflilerin her zaman yoksul olmamalar›ndan kaynaklanmaktad›r. Yoksul olmayan kifliler de toplumdan d›fllanm›fl olabilmekte veya kendilerini d›fllanm›fl hissedebilmektedirler. Sosyal d›fllanma ve yoksullu¤un birbirinden farkl› oldu¤unu ileri sürenlere göre sosyal d›fllanman›n temelinde yoksulluk sorunu olmakla birlikte, d›fllanma sadece gelir da¤›l›m›ndaki adaletsizlikten ve baz› toplumsal gereksinimlerin karfl›lanamamas›ndan kaynaklanmamaktad›r (fiahin, 2010: 74-76). Yoksulluk kifli veya hanehalk› elindeki kaynaklar›n yetersizli¤i anlam›nda bir bölüflüm sorununu ifade ederken, sosyal d›fllanma, iliflkilerdeki sosyal kat›l›m›n yetersizli¤i, sosyal entegrasyonunun olmamas› ve güçten yoksunluk gibi sorunlar› ön plana ç›karmaktad›r (Adaman ve Keyder, 22). Çeflitli araflt›rmalarda d›fllanma riski bulunan veya d›flland›¤› düflünülen kifliler; iflsizler, vas›fs›z iflçiler, yoksullar, toprak sahibi olmayanlar, okuma yazma bilmeyenler, özürlüler, suçlular, tek ebeveynli aileler, çocuklar, diplomas›z gençler, kad›nlar, göçmenler, mülteciler ve az›nl›klar fleklinde s›ralanmaktad›r. Sosyal d›fllanma siyahlar, kad›nlar, özürlüler ve yafll›lar gibi gruplar› daha fazla etkilemektedir. Irk, cinsiyet, din, dil, etnik köken gibi özellikleri nedeniyle ayr›mc›l›¤a u¤rayanlar kaynaklara ulaflmada toplumdaki di¤er gruplara göre daha dezavantajl› durumda bulunmaktad›r. AB yoksulluk ve sosyal d›fllanma riski yüksek olan gruplar›; uzun SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ N N SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ 43 2. Ünite - Ayr›mc›l›k ve Sosyal D›fllanma K ‹ T A P K ‹ T A P dönemli iflsizler, tek ebeveynli aileler, yafll›lar (özellikle yaln›z yaflayan ve kad›n olanlar), çok say›da çocuk ve yafll›ya sahip olan aileler, yoksul çocuklar, göçmenler, etnik gruplar özellikle Romanlar, özürlüler, evsizler, insan ticareti kurbanlar›, TELEV‹ZYON bak›m evlerinde yaflayanlar, geçimlik tar›m yapan aileler ve toplumsal cinsiyete dayal› ayr›mc›l›¤a u¤rayan kad›nlar olarak kabul etmektedir. TELEV‹ZYON ‹NTERNET (http:/www.belgeler.com/blog/152n/cinsiyet_esasli_ayrimciligin_insan_kaynaklar›-yönetimine-etkileri_the_effects_of_gender_discrimination_human_resources Eriflim Tarihi 6.2.2012). Sizce sosyal d›fllanma kavram›n› tan›mlamak neden güçtür? Sosyal D›fllanman›n Nedenleri SIRA S‹ZDE ‹NTERNET 5 D Ü fi Ü Ekonomik, NEL‹M Sosyal d›fllanman›n nedenlerini kesin çizgilerle belirlemek güçtür. sosyal, siyasal, kültürel, davran›flsal, co¤rafi, kiflisel birçok faktör veya sorun sosyal d›fllanmaya yol açabilmektedir. Kiflilerin konuya bak›fl aç›s›na göre farkS O R nedenler U l›laflabilmektedir. Ayr›ca sosyal d›fllanman›n ülkelere göre farkl› biçimlerde alg›lan›fl›na ba¤l› olarak nedenler de¤iflebilmektedir. Bu do¤rultuda geliflmifl ve geliflD‹KKAT mekte olan ülkelerde sosyal d›fllanman›n nedenleri birbirinden farkl›l›k göstermektedir. Hatta ayn› ülke içinde bile kiflilerin sahip olduklar› yafl, cinsiyet, ›rk, dil, meSIRA S‹ZDE deni durum gibi farkl›l›klar sosyal d›fllanman›n nedenlerini farkl›laflt›rabilmektedir. Ayr›ca sosyal d›fllanman›n neden ve biçimlerinin birbiri ile iç içe geçmifl olmas› da sorun yaratabilmektedir (Sapancal›, 2005 (1): 65). AMAÇLARIMIZ AB Komisyonu sosyal d›fllanman›n kurumsal/yap›sal nedenlerini dört grupta toplamaktad›r. Bunlardan ilki iflgücü piyasas›ndaki de¤iflimdir. Buna küreselleflme, teknolojik geliflmeler ve üretim sisteminin yeniden yap›lanmas› etmekK ‹ T A efllik P tedir. ‹kinci neden bilgi teknolojisindeki geliflmeler ve bilgi toplumunun genifllemesidir. Üçüncü neden nüfusun yafllanmas›, do¤um oran›n›n düflmesi, aile ve toplum yap›s›nda ortaya ç›kan de¤iflim, iç ve d›fl göçler, etnik, T E L E Vdini ‹ Z Y O ve N kültürel farkl›l›klarda görülen art›fl gibi sosyo- demografik de¤iflikliklerdir. Dördüncü neden ise ekonomik ve sosyal geliflmelerin, bölgesel ve co¤rafik önyarg›lar ile kutuplaflmalar oluflturmas›d›r. ‹ N T E s›ralanmaktad›r. RNET Literatürde araflt›rmac›lar›n bak›fl aç›s›na göre farkl› nedenler Örne¤in Levitas’a göre sosyal d›fllanma birbirine ba¤l› ve iç içe geçmifl üç nedenden kaynaklanmaktad›r. Bunlar; kiflilerin veya gruplar›n sahip olduklar› veya içine düfltükleri gelir yoksullu¤u, karfl› karfl›ya kald›klar› orta veya uzun süreli iflsizlik ve bünyelerinde tafl›d›klar› sosyo-patolojik davran›fllar fleklinde s›ralanabilir. Atkinson ve Kintrea sosyal d›fllanman›n temel kurumsal nedenlerini anlatmak amac›yla iskelet bir yap›dan söz etmektedir. Bu yap› dört kurumsal alt sistemin baflar›s›zl›¤›na veya yetersizli¤ine vurgu yapmaktad›r. Bu alt sistemler kentsel bütünleflmenin teflvik edilmesinde rol oynayan demokratik ve hukuki sistemler, iktisadi bütünleflmenin geliflimine destek veren iflgücü piyasalar›, sosyal bütünleflmenin desteklenmesini sa¤layan sosyal refah sistemi, kifliler aras›nda bütünleflmeyi sa¤layan aile ve topluluk fleklinde s›ralanmaktad›r. Bu alt sistemlerden birinin yetersiz veya baflar›s›z olmas› sonucunda ise sosyal d›fllanma oluflmaktad›r. Ancak bir alt sistem di¤erini tetiklemekte, böylece zincirleme reaksiyon oluflmakta, bu durum d›fllanmay› daha karmafl›k hale getirmektedir (Özgökçeler, 2006: 71-72,76). Sosyal d›fllanma kavram›n›n ortaya ç›kt›¤› dönem, bu dönemde ekonomik, sosyal, siyasal alanda yaflanan yap›sal de¤iflimler dikkate al›nd›¤›nda; sosyal d›fllanma- N N SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET 44 Sosyal Politika-II n›n temelde birbirine ba¤l› ve karfl›l›kl› etkileflim içinde olan birçok nedene ba¤l› oldu¤u görülmektedir. Bunlar aras›nda küreselleflme, Keynezyen politikalardan Neo-liberal politikalara geçifl (ulus devletlerin rolünün azalmas›, özellefltirme, kamu harcamalar›n›n azalmas›), Fordist üretim sisteminden esnek üretim sistemine geçifl, gelir da¤›l›mda artan adaletsizlik; iflgücü piyasalardaki köklü de¤iflim (iflsizlikteki art›fl, esneklik uygulamalar› ve buna ba¤l› olarak iflgücünün çekirdek ve çevre iflgücü olarak bölünmesi, kurals›zlaflt›rma), artan eflitsizlik (gelir da¤›l›m›, istihdam, e¤itim, sa¤l›k hizmetlerinden yararlanma, siyasi ve kültürel faaliyetlere kat›lmada), iç göç ile uluslararas› göçteki art›fl, hukuki aksakl›klar, ayr›mc›l›k (cinsiyet, yafl ve etnik ayr›mc›l›k ve di¤erleri), aile yap›s›ndaki de¤iflim say›labilir (Özgökçeler, 2006: 78; Sapancal›, 2005 (1): 65-126). Sosyal D›fllanma Biçimleri Sosyal d›fllanman›n çok boyutlu olmas› farkl› biçimlerde ortaya ç›kmas›na ve alg›lanmas›na neden olmakta (Sapancal›, 2005: 127), bu nedenle sosyal d›fllanman›n biçimleri konusunda literatürde genel kabul gören bir s›n›flama bulunmamaktad›r. Ancak literatürdeki farkl› s›n›flamalar incelendi¤inde; sosyal d›fllanma biçimleri aras›nda genelde ekonomik d›fllanma, mekânsal d›fllanma, kültürel d›fllanma ve siyasi d›fllanmaya yer verildi¤i görülmektedir. Ekonomik D›fllanma: Ekonomik d›fllanma kiflilerin gereksinimlerini karfl›layacak gelirden yoksun olmalar›n› ifade etmektedir. Yemek, konut, sa¤l›k, e¤itim gibi temel gereksinimlerini karfl›layacak bir gelire sahip olmayan kifli ve ailesi için do¤al olarak toplumsal yaflama kat›lma mümkün olmamaktad›r. Ekonomik d›fllanman›n en önemli kayna¤›n› iflsizlik oluflturmakta ancak bir ifle sahip olmak ekonomik d›fllanmay› önlemeye yetmemektedir. Zira düflük ücretle, kötü çal›flma koflullar›nda, sürekli olmayan, sosyal güvenlik sisteminin d›fl›nda kalan güvencesiz çal›flma da ekonomik d›fllanmaya yol açmaktad›r. Bir ifl veya mal varl›¤› ile insan onuruna yarafl›r bir yaflam düzeyi sa¤layacak gelire sahip olmak ancak ekonomik d›fllanmay› önleyebilmektedir. Günümüzde genelde yoksulluk ve iflsizlikle ilgili göstergeler ekonomik d›fllanman›n belirlenmesinde ve uluslararas› karfl›laflt›rmalarda kullan›lmaktad›r. Avrupa ülkelerinde uzun süreli iflsizlik, ABD’de düflük ücretli iflçiler ve s›n›f alt›ndakiler ekonomik d›fllanman›n göstergesi olarak kabul edilmektedir (Çak›r, 2002: 86). Mekânsal d›fllanma: Çeflitli nedenlerle belli mekânlara ulaflmada ve bu mekânlardan yararlanmada sorunlar›n bulunmas› mekânsal d›fllanmay› ifade etmektedir. Mekânsal d›fllanman›n iç içe geçmifl iki özelli¤i bulunmaktad›r. Bunlardan ilki; toplumun kifliyi yaflad›¤› mekân veya co¤rafya nedeniyle d›fllamas›, ayr›mc›l›¤a tabi tutmas›d›r. Di¤eri ise kiflinin bireysel/hanesel maddi kaynaklara ulaflma olanaklar›ndan ba¤›ms›z olarak, yaflad›¤› yerdeki kamu hizmetlerinin niteli¤i ve niceli¤i nedeniyle toplumsal yaflam›n içine tam anlam›yla girememesidir. Kültürel d›fllanma: Ekonomik nedenlerden ba¤›ms›z olarak, toplumsal ve kültürel yaflama kat›lmama durumu kültürel d›fllanmay› ifade etmektedir. Farkl› din/mezhep veya etnik kökenden geldi¤i, farkl› cinsel yönelime sahip oldu¤u için kiflinin toplumsal yaflamdaki etkinliklere al›nmamas›, farkl› davran›fllarla veya sürekli engellerle karfl›laflmas› kültürel d›fllanmaya örnek oluflturmaktad›r. Siyasi d›fllanma: Çeflitli nedenlerle vatandafll›k haklar›n› özellikle hukuki ve siyasi haklar› tam olarak kullanamama veya siyasi yaflama kat›l›m›n do¤rudan veya dolayl› olarak engellenmesi, siyasi d›fllanmay› ifade etmektedir. Bu durum belli ke- 45 2. Ünite - Ayr›mc›l›k ve Sosyal D›fllanma simlerin kamusal alana güvenlerini kaybetmesi, siyasetten uzaklaflmas› veya siyaset karfl›t› bir tutum içine girmesine neden olmaktad›r (Adaman ve Keyder, 9-10). Siyasi d›fllanmadan kad›nlar, göçmenler ve az›nl›klar daha fazla etkilenmektedirler. Sizce iflsizlik kadar yap›lan yarat›lan iflin/istihdam›n niteli¤i neden önem tafl›maktad›r? SIRA S‹ZDE Sosyal D›fllanman›n Sonuçlar› fi Ü N E L ‹ M Sosyal d›fllanman›n kifli ve toplum üzerinde olumsuz sonuçlar›D Übulunmaktad›r. Kifli aç›s›ndan konuya bak›ld›¤›nda; kiflinin gereksinimlerini sürekli olarak karfl›layamamas› toplumla olan ba¤lar›n›n zay›flamas›na, stres, kayg›, özsayg›s›n› S O R U kaybetmesine, çevresine ve toplumsal kurumlara güveninin ortadan kalkmas›na neden olmaktad›r. Ayr›ca genelde sosyal d›fllanm›fl kiflilerin ve ailelerinin ruhsal ve fiziksel D‹KKAT sa¤l›klar› bozulmaktad›r. Araflt›rmalar bu kiflilerin maddi ve psikolojik destek almalar› halinde bile tam anlam›yla iyileflmediklerini göstermektedir. Sosyal d›fllanma SIRA S‹ZDE ile sa¤l›k iliflkilerinin araflt›r›ld›¤› bir çal›flmada; sosyal d›fllanman›n stres, k›nanma duygusu, güçsüzlük, umutsuzluk gibi sonuçlara neden oldu¤u, bu durumun sosyal ba¤lar› zay›flatarak suç oranlar›n›n artmas›na ve sa¤l›k sorunlar›na yol açt›¤› AMAÇLARIMIZ belirlenmifltir. Toplumsal aç›dan ise sosyal d›fllanma toplumun gelece¤i aç›s›ndan tehdit oluflturmaktad›r. Toplumda yoksunluk nedeniyle suç e¤ilimi ve oran›n›n artmas›, toplumsal kurumlar›n ve normlar›n etkinli¤ini yitirmesi,K yabanc›laflma hatta ‹ T A P toplumsal patlama söz konusu olabilmektedir (Çak›r, 2002: 99-100). 6 N N Sosyal D›fllanma ile Mücadeleye Yönelik Politikalar TELEV‹ZYON Sosyal d›fllanma ile mücadele ulusal devletlerle, uluslararas› örgütlerin gündeminde yer almaktad›r. Ancak bu konuda henüz önemli bir geliflme sa¤land›¤›n› söylemek güçtür. Sosyal d›fllanma ile mücadelede uygulanan politikalar zamana, mekaTERNET na göre de¤iflmekte, sosyal d›fllanman›n biçimine göre farkl›l›k‹ Ngöstermektedir. Bu politikalar›n bir bölümünü yoksullukla mücadelede kullan›lan araçlar, bir bölümünü iflgücü piyasas›n›n düzenlenmesi ve istihdama yönelik politikalar, e¤itim veya konuttan d›fllanma gibi belli bir d›fllanma alan›na yönelik politikalar oluflturmaktad›r. Mücadele ülkelerin sosyal modeline göre de de¤iflebilmektedir. Örne¤in Anglo- Sakson ülkelerde mücadelede özel sektör, ‹skandinav ülkelerinde devlet, gelenekçi Güney Avrupa ülkelerinde aile ön plana ç›kabilmekte ancak her rejimin kendi içinde de farkl›l›klar bulunabilmektedir. Sosyal d›fllanma ile mücadeleye yönelik politikalar üç aflamadan oluflmaktad›r. Bunlar; sosyal d›fllanman›n önlenmesi, d›fllanm›fl kiflilerin toplumla yeniden bütünlefltirilmesi ve temel haklar›n gelifltirilmesi fleklinde s›ralanabilir. Sosyal d›fllanman›n önlenmesine yönelik politikalar aras›nda en fazla dikkat çeken güvenceli asgari gelir veya asgari gelir güvencesi’dir (Sapancal›, 2005 (1) 209). Güvenceli asgari gelir genel olarak “toplumdaki yoksul ve mevcut yaflam biçiminden d›fllanm›fl kiflilerin asgari olarak geçim olanaklar›na kavuflturulmas› ve toplumla olan ba¤lar›n›n güçlendirilmesi amac›yla devlet taraf›ndan yap›lan sosyal yard›mlar fleklinde tan›mlanmaktad›r”. Avrupa ülkelerinin bir bölümünde geçmiflte uygulanan ancak II. Dünya Savafl›’ndan sonra önemini kaybeden bu kurum, 1970 sonras› ortaya ç›kan geliflmeler karfl›s›nda mevcut sosyal güvenlik sisteminin yetersiz kalmas› üzerine yeniden önem kazanm›flt›r. Güvenceli asgari gelir, baz› ülkelerde sosyal d›fllanma ile mücadelede kullan›lan ulusal asgari ücretten farkl›d›r. Ayr›ca di¤er sosyal yard›mlardan farkl› olarak belli bir neden aranmadan yoksulluk efli¤inin alt›nda kalan tüm kiflilere yap›lan genel nitelikte bir sosyal yard›md›r. SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET 46 Sosyal Politika-II Bu sosyal yard›m karfl›l›ks›z olarak veya çal›flma kofluluna ba¤l› olarak verilebilmektedir. Güvenceli asgari gelir, her ülkenin hukuki düzenlemelerinde farkl› flekilde adland›r›lmakta, uygulanma flekli her ülkenin hukuk sistemine göre de¤iflmektedir (Gökçeo¤lu Balc›, 2010). Avrupa ülkelerinin büyük bölümünde uygulanan sistem, bu ülkeler d›fl›nda Güney Afrika ve Brezilya gibi ülkelerde de uygulanmaya bafllam›flt›r (Metin, 2012: 130). Güvenceli asgari gelir di¤er ülkelerden farkl› olarak sadece Fransa’da do¤rudan sosyal d›fllanm›fl gruplara yöneliktir. Güvenceli asgari gelir kavram›n›n Frans›z hukukunda somutlanm›fl flekli asgari tutunma geliri’dir. Karfl›l›ks›z olan asgari tutunma geliri 1988 y›l›nda yürürlü¤e giren bir kanunla düzenlenmifl, daha sonra kanunda farkl› tarihlerde de¤ifliklikler yap›lm›flt›r. Asgari tutunma geliri’nden kanuna göre 25 yafl›n üzerinde olan, kanunda öngörülen süre boyunca Fransa’da yaflayan ve belirli bir yoksulluk s›n›r›n›n alt›nda geliri bulunan kifliler yararlanabilmektedir. Yard›m miktar› kiflinin özelliklerine ba¤l› olarak de¤iflmektedir. Asgari tutunma geliri tamamlay›c› nitelikte bir politika oldu¤undan yard›ma hak kazanan kiflinin bütün gelir kaynaklar› hesaplanmakta, bu kaynaklar›n asgari tutunma geliri’nin alt›nda kalmas› halinde kendisine ayl›k olarak karfl›l›ks›z yard›m yap›lmaktad›r. Yard›m miktar› yararlanan kiflinin geçim kaynaklar›n›n de¤iflmesi olas›l›¤›na karfl›l›k üç ayda bir gözden geçirilmektedir. Kanun kifliye gelir deste¤i yan›nda onu d›fllanman›n her flekline özellikle temel e¤itim, mesleki e¤itim, istihdam, sa¤l›k, konut alan›ndaki d›fllanmaya karfl› korumaya yönelik düzenlemeler getirmektedir. Bu do¤rultuda kanun konut alan›nda yeni perspektifler belirlemifl, daha sonra ç›kar›lan Konut Kanunu ile ba¤lant› kurmufltur. Kanunla örne¤in konutlar›n› asgari tutunma gelirinden yararlananlara kiralayanlara vergiden muafiyet getirilmifltir. Kanun; yard›mdan yararlanan kiflilerin sosyal görevlilerin deste¤i ile tutunma sözleflmesi çerçevesinde toplumla bütünleflme yönünde çaba göstermelerini öngörmektedir. Tutunma sözleflmesi topluma kat›lma için öngörülen projeyi, bunun için gerekli araçlar›, karfl›l›kl› yükümlülükleri ve gerçeklefltirilecek faaliyetlerin takvimini belirlemektedir. Bu sözleflme yard›m alacak kifli ve onun bakmakla yükümlü oldu¤u kiflilerle yerel bir komisyon taraf›ndan imzalanmakta, sözleflmenin uygulanmas›n›n izlenmesi görevli bir kifli taraf›ndan yürütülmektedir (Gökçeo¤lu Balc›, 2010). ‹spanya’da güvenceli asgari gelir bölgesel düzeyde yürütülmekte, bölgesel yönetimler kendi belirledikleri yard›m sistemini uygulamaktad›rlar. Gelir deste¤inin süresi bir y›l olmakla birlikte süre kiflinin gereksinime ba¤l› olarak artt›r›labilmektedir. 25-65 yafllar› aras›ndaki kifliler sistemde yer almakta ancak belli koflullar›n varl›¤› halinde 25 yafl›n alt›ndakiler de sistemden yararlanabilmektedirler. Yard›mlar›n karfl›l›¤›nda kiflilerden zorunlu olarak çal›flmalar› veya ifl arama, beceri gelifltirme veya e¤itim programlar›na kat›lmalar› istenebilmektedir (Metin, 2012: 134). ABD’de Çal›flt›rma (Workfare) olarak adland›r›lan uygulamada iflsiz, yoksul veya d›fllanm›fl bir kiflinin yard›ma veya gelire hak kazanabilmesi için ilgili kamu kurumunun gösterece¤i bir iflte çal›flmas› zorunludur. Kiflinin çal›flmamas› halinde kendisine yap›lan yard›m veya gelir kesilmektedir. Örne¤in ABD’de 1996 y›l›nda yasalaflt›r›lan workfare program›na göre çok düflük düzeyde olan bu yard›m› alabilmek için, kiflinin karfl›l›ks›z veya düflük bir ücretle, belediyenin veya bir derne¤in talebi üzerine, toplumsal fayda sa¤layacak nitelikte bir iflte çal›flmas› gerekmektedir (Sapancal›, 2005 (1) 217). D›fllanm›fl kiflilerin yeniden toplumla bütünlefltirilmesini sa¤lamak amac›yla iflgücü piyasas›na yönelik politikalar ile sosyal güvenlik sisteminin kapsam ve içerik 47 2. Ünite - Ayr›mc›l›k ve Sosyal D›fllanma olarak geniflletilmesine yönelik politikalar uygulanmaktad›r. Sosyal d›fllanma ile mücadelede iflsizlikle mücadele büyük önem tafl›maktad›r. ‹flsizlikle mücadele edilebilmesi için yeni ifllerin- istihdam alanlar›n›n yarat›lmas› ve yarat›lan istihdam›n insana yarafl›r nitelikte olmas› gerekmektedir. ‹nsana yarafl›r ifl (decent work) kavram olarak ilk defa ILO’nun 1999 y›l›nda yap›lan 87. Uluslararas› Çal›flma Konferans›’na sunulan raporda evrensel bir hedef olarak dünya kamuoyuna sunulmufltur. Örgüte göre insana yarafl›r ifl çal›flma yaflam›nda bireylerin temel haklar›n›n korundu¤u, yeterli bir gelir ve sosyal koruma sa¤layan üretken bir ifltir. ‹nsana yarafl›r iflin temel amac›; dünya çap›nda kad›n, erkek tüm bireylere özgürlük, eflitlik, güvenlik ve sayg›nl›k koflullar›nda insan onuruna uygun istihdam olanaklar›n›n sa¤lanmas›d›r. Burada amaç sadece istihdam›n yarat›lmas› de¤il ayn› zamanda bu istihdam›n veya yarat›lan iflin kabul edilebilir olmas›d›r. Bu durumda istihdam yarat›l›rken istihdam›n niceli¤i yan›nda niteli¤inin de birlikte düflünülmesi gerekmektedir (Ifl›¤›çok, 2011;111-112). Sosyal d›fllanma ile mücadelede iflgücü piyasas›na yönelik politikalardan bir di¤eri d›fllanm›fl kiflilerin istihdam edilebilmeleri ve istihdam› koruyabilmeleri için niteliklerinin iflgücü piyasas›na uygun hale getirilmesidir. Bu do¤rultuda temel e¤itim, mesleki e¤itim önem kazanmaktad›r. Sosyal güvenlik sisteminin kapsam›n›n sosyal d›fllanm›fl gruplar› da kapsama alacak flekilde geniflletilmesi ve sosyal güvenlik sistemi içinde bu gruplara yönelik hizmetlerin çeflitlendirilmesi d›fllanm›fl kiflilerin toplumla yeniden bütünlefltirilmesi aç›s›ndan önem tafl›maktad›r. Ancak sosyal d›fllanma sorunu artarken 1980 sonras› izlenen Neo-liberal politikalar sosyal güvenlik sisteminin kapsam ve içerik olarak geniflletilmesini büyük ölçüde engellemektedir. Son y›llarda yoksulluk ve sosyal d›fllanma ile mücadelede temel haklar›n gelifltirilmesi önem kazanmaya bafllam›flt›r. Özellikle BM, Dünya Bankas› gibi uluslararas› örgütler yoksulluk ve sosyal d›fllanma ile mücadelede insan haklar›n›n önemini vurgulamaktad›rlar. Bu do¤rultuda ‹nsan Haklar› Evrensel Bildirgesi ve di¤er uluslararas› sözleflmelerde yer alan temel haklara eriflimin sa¤lanmas› ve bu haklar›n gelifltirilmesi önem kazanmaktad›r. Ancak özellikle geliflmekte olan ülkelerde insan haklar›n›n sa¤lanmas› bu haklar›n gelifltirilmesi konusunda devletlerin yeterince etkili olduklar›n› söylemek güçtür (Sapancal›, 2005 (1) 209-253). Sizce sosyal d›fllanma ile mücadeleye yönelik politikalardan workfare SIRA hangi S‹ZDE özelliklere sahiptir? 7 SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U S O R U D‹KKAT D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ N N SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P K ‹ T A P TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON ‹NTERNET ‹NTERNET 48 Sosyal Politika-II Özet N AM A Ç 1 N A M A Ç 2 N A M A Ç 3 Ayr›mc›l›k kavram› ve türlerini aç›klamak. Ayr›mc›l›k kavram›n› tan›mlamak güçtür. Bu konuda ulusal ve uluslararas› düzeydeki belgelerde farkl› tan›mlara rastlanmaktad›r. Ancak genel olarak ayr›mc›l›k kiflinin bir gruba mensup olmas› veya niteli¤i nedeniyle di¤erlerine nazaran farkl› ifllem görmesi ve ma¤dur edilmesi olarak tan›mlanabilir. Ayr›mc›l›k türleri konusunda da farkl› s›n›flamalar söz konusudur. Ortaya ç›k›fl biçimine göre ayr›mc›l›k türleri aras›nda do¤rudan ayr›mc›l›k, dolayl› ayr›mc›l›k, taciz, cinsel taciz, olumlu ayr›mc›l›k, ters yönlü ayr›mc›l›k, sistematik ayr›mc›l›k, emirle ayr›mc›l›¤a özendirme, gebeli¤e ve anal›k iznine ba¤l› ayr›mc›l›k yer al›r. Nedenlerine/kaynaklar›na göre ayr›mc›l›k türleri aras›nda ›rk, renk, soy, ulusal veya etnik köken, din ve siyasi görüfle dayal› ayr›mc›l›k, cinsiyet, yafl, özürlü ayr›mc›l›¤› say›labilir. Ayr›mc›l›k yasa¤› ile ilgili düzenlemeleri tan›mlamak. Ayr›mc›l›k yasa¤› BM, ILO, Avrupa Konseyi ve AB gibi örgütlerin belgelerinde düzenlenmekte ayr›ca bu örgütlerin bünyesinde oluflturulan çeflitli denetim organlar›n›n kararlar› ayr›mc›l›k konusunda ulusal düzenlemelere ›fl›k tutmaktad›r. Türkiye’de çeflitli kanunlarda ayr›mc›l›k yasa¤› ile ilgili düzenlemeler yer almaktad›r. Çal›flma yaflam›nda ayr›mc›l›k ise 4857 ‹fl Kanunu’nun çeflitli maddelerinde düzenlenmifltir. Sosyal d›fllanma kavram›, geliflimi, yoksulluk kavram› ile iliflkisi, nedenleri, biçimleri ve sonuçlar›n› aç›klamak. Sosyal d›fllanma göreceli, çok boyutlu ve dinamik bir kavramd›r. Bu nedenle sosyal d›fllanma kavram›n› tan›mlamak güçtür. Ancak genel bir tan›m vermek gerekirse; sosyal d›fllanma belirli bireylerin veya gruplar›n yap›sal ve/veya kiflisel nedenlere ba¤l› olarak mekânsal anlamda olmasa da sosyal kat›l›m anlam›nda tamamen veya k›smen içinde yaflad›klar› toplumun d›fl›nda kalmalar› ve toplumdaki yurttafll›¤a iliflkin normal eylemlere kat›lmamalar› fleklinde tan›mlanabilir. Kavram ilk olarak Rene Lenoir taraf›ndan Fransa’da kullan›lm›fl, bu ülkede 1970’lerin ikinci yar›s›ndan sonra sosyal d›fllanma ile mücadeleye yönelik politikalar gelifltirilmifltir. 1980 sonras› sosyal refah devletinin krize girmesi ve artan sorunlar üzerine kavram daha fazla önem kazanm›flt›r. Fransa’n›n ard›ndan di¤er Avrupa ülkelerinde de kavram kullan›lmaya bafllanm›flt›r. Ancak kavram ABD’de genifl bir kullan›m alan›na sahip olamam›flt›r. Geliflmekte olan ülkelerde de sosyal d›fllanma kavram› genelde yoksullukla efl anlaml› olarak kullan›lmaktad›r. AB, Birlik üyesi ülkelerin sosyal d›fllanmaya farkl› anlamlar vermeleri üzerine sosyal d›fllanmay› yeniden kuramsallaflt›rm›flt›r. Sosyal d›fllanma kavram› ile yoksulluk kavram› ise literatürde ayn› veya farkl› anlamda kullan›labilmektedir. Ancak literatürdeki hâkim görüfle göre yoksulluk bir bölüflüm sorunu iken, sosyal d›fllanma bunun ötesinde bir anlam ifade etmektedir. Sosyal d›fllanman›n nedenleri konusunda bir görüfl birli¤i bulunmamaktad›r. Nedenler ülkelere, kiflilere ve birçok faktöre ba¤l› olarak de¤iflebilmektedir. Ancak sosyal d›fllanman›n ortaya ç›kt›¤› dönemdeki ekonomik, sosyal, siyasal alanda yaflanan yap›sal de¤iflimler dikkate al›nd›¤›nda; sosyal d›fllanman›n temelde birbirine ba¤l› ve karfl›l›kl› etkileflim içinde olan birçok nedene ba¤l› oldu¤u görülmektedir. Bunlar aras›nda küreselleflme, Keynezyen politikalardan Neo-liberal politikalara geçifl (ulus devletlerin rolünün azalmas›, özellefltirme, kamu harcamalar›n›n azalmas›), Fordist üretim sisteminden esnek üretim sistemine geçifl, gelir da¤›l›mda artan adaletsizlik; iflgücü piyasalardaki köklü de¤iflim (iflsizlikteki art›fl, esneklik uygulamalar› ve buna ba¤l› olarak iflgücünün çekirdek ve çevre iflgücü olarak bölünmesi, kurals›zlaflt›rma), artan eflitsizlik (gelir da¤›l›m›, istihdam, e¤itim, sa¤l›k hizmetlerinden yararlanma, siyasi ve kültürel faaliyetlere kat›lmada), iç göç ile uluslararas› göçteki art›fl, hukuki aksakl›klar, ayr›mc›l›k (cinsiyet, yafl ve etnik ayr›mc›l›k ve di¤erleri) ve aile yap›s›ndaki de¤iflim say›labilir. 2. Ünite - Ayr›mc›l›k ve Sosyal D›fllanma Sosyal d›fllanman›n çok boyutlu olmas›, farkl› biçimlerde ortaya ç›kmas›na ve alg›lanmas›na neden olmakta bu nedenle literatürde biçimleri konusunda genel kabul gören bir s›n›flama bulunmamaktad›r. Ancak bir s›n›flama yapmak gerekirse; sosyal d›fllanma biçimleri aras›nda ekonomik d›fllanma, mekânsal d›fllanma, kültürel d›fllanma ve siyasi d›fllanma say›labilir. Sosyal d›fllanma kifli ve toplum üzerinde olumsuz sonuçlar yaratmaktad›r. Kiflinin sa¤l›¤›n›n bozulmas›n›n yan› s›ra kiflinin gereksinimlerini sürekli olarak karfl›layamamas› toplumla olan ba¤lar›n›n zay›flamas›na, stres, kayg›, özsayg›s›n› kaybetmesine, çevresine ve toplumsal kurumlara güveninin ortadan kalkmas›na neden olmaktad›r. Toplumsal aç›dan ise sosyal d›fllanma toplumun gelece¤i aç›s›ndan tehdit oluflturmaktad›r. N AM A Ç 4 49 Sosyal d›fllanma ile mücadeleye yönelik politikalar› tan›mlamak. Sosyal d›fllanma ile mücadelede uygulanan politikalar zamana, mekâna, sosyal d›fllanman›n biçimine, ülkelerin sosyal modeline göre farkl›l›k göstermektedir. Ancak politikalar genelde sosyal d›fllanman›n önlenmesi, d›fllanm›fl kiflilerin toplumla yeniden bütünlefltirilmesi ve temel haklar›n gelifltirilmesi üzerine odaklanmaktad›r. Sosyal d›fllanman›n önlenmesine yönelik politikalar aras›nda güvenceli asgari gelir, çal›flt›rma (workfare) dikkat çekmektedir. D›fllanm›fl kiflilerin toplumla yeniden bütünlefltirilmesine yönelik olarak iflgücü piyasas›na yönelik politikalar ile sosyal güvenlik sisteminin kapsam ve içerik olarak geniflletilmesine yönelik politikalar uygulanmaktad›r. Son y›llarda yoksulluk ve sosyal d›fllanma ile mücadelede temel haklar›n gelifltirilmesi önem kazanmaya bafllam›flt›r. Bu do¤rultuda uluslararas› sözleflmelerde yer alan temel haklara eriflimin sa¤lanmas› ve bu haklar›n gelifltirilmesi gerekmektedir. 50 Sosyal Politika-II Kendimizi S›nayal›m 1. ILO’nun ayr›mc›l›k yasa¤› ile ilgili temel sözleflmesi afla¤›dakilerden hangisidir? a. 105 say›l› sözleflme b. 111 say›l› sözleflme c. 143 say›l› sözleflme d. 159 say›l› sözleflme e. 100 say›l› sözleflme 6. Yafl ayr›mc›l›¤› ile ilgili ilk düzenleme hangi ülkede yap›lm›flt›r? a. ABD b. ‹ngiltere c. Almanya d. Fransa e. ‹spanya 2. “Bir kifli veya grubun, ayr›mc›l›¤›n yasakland›¤› nedenlerden (dil, etnik köken, cinsel yönelim, özürlülük gibi) birine dayal› olarak insan hak ve özgürlüklerinden, ayn› veya benzer konumda oldu¤u di¤er kiflilerle eflit bir flekilde yararlanmas›n› ve bunlar› kullanmas›n› engelleme veya zorlaflt›rma niyet ve etkisine sahip her türlü fark, d›fllanma, s›n›rlama veya tercih” hangi ayr›mc›l›k türünü oluflturur? a. Do¤rudan ayr›mc›l›k b. Dolayl› ayr›mc›l›k c. Cinsiyet ayr›mc›l›¤› d. Özürlü ayr›mc›l›¤› e. Yafl ayr›mc›l›¤› 7. Afla¤›dakilerin hangisi sosyal d›fllanma biçimi de¤ildir? a. Siyasi d›fllanma b. Ekonomik d›fllanma c. Kültürel d›fllanma d. Mekânsal d›fllanma e. Sosyal ‹çerme 3. Türkiye’de eflit davranma ilkesi ve ayr›mc›l›k yasa¤› 4857 say›l› ‹fl Kanunu’nun hangi maddesinde düzenlenir? a. 5. b. 7. c. 10. d. 13. e. 25. 4. 1982 Anayasas›’n›n hangi maddesinde ayr›mc›l›k yasa¤› ile ilgili düzenleme bulunur? a. 70. b. 50. c. 49. d. 10. e. 5. 5. Kad›n-erkek ücret eflitli¤i ile ilgili ilk düzenleme AB’nin hangi anlaflmas›nda yer al›r? a. Nice Anlaflmas› b. Gözden Geçirilmifl Avrupa Sosyal fiart› c. Maastricht Anlaflmas› d. Roma Anlaflmas› e. Amsterdam Anlaflmas› 8. Sosyal d›fllanma kavram› ilk defa hangi ülkede kullan›lm›flt›r? a. ‹ngiltere b. ABD c. ‹talya d. Fransa e. ‹spanya 9. Afla¤›dakilerden hangisi workfare özelli¤i de¤ildir? a. Devlet taraf›ndan ödenir. b. Sosyal d›fllanmay› önlemeyi amaçlar. c. Asgari bir gelir olana¤› sa¤lar. d. Sosyal yard›m niteli¤indedir. e. Karfl›l›ks›zd›r. 10. Olumlu ayr›mc›l›k ilk defa hangi ülkede gündeme gelmifltir? a. ABD b. ‹ngiltere c. Almanya d. ‹talya e. Fransa 2. Ünite - Ayr›mc›l›k ve Sosyal D›fllanma “ 51 Yaflam›n ‹çinden Ayr›mc›l›kla ‹lgili Avrupa Birli¤i Adalet Divan› ve Avrupa ‹nsan Haklar› Mahkemesi’nin Baz› Kararlar› “Coleman davas›nda: Bir anne o¤lunun özürlü olmas› nedeniyle iflyerinde istenmeyen muamele gördü¤ünü iddia etmifltir. O¤lunun özürlü olmas›ndan dolay› arada s›rada ifle geç gelen anne iflverenden izin süresinin o¤lunun ihtiyaçlar›na göre ayarlanmas›n› talep etmifltir. Ancak flikâyetçinin bu konudaki talepleri iflveren taraf›ndan geri çevrilmifl ve kendisi iflten ç›kar›lmakla tehdit edilmifltir. Ayr›ca flikâyetçi iflyerinde çocu¤unun durumuyla ilgili olumsuz yorumlarla karfl› karfl›ya kalm›flt›r. Avrupa Birli¤i Adalet Divan› kad›n›n benzer görevlerde bulunan ve çocuklu olan meslektafllar›n› emsal kifli olarak kabul etmifl ve onlara talep edildi¤inde esneklik tan›nd›¤›n› belirlemifltir. Ayr›ca çocu¤un özürlü olmas› temelinde ayr›mc›l›k ve taciz oluflturuldu¤una da karar vermifltir”. “Johnston davas›nda: Kuzey ‹rlanda’da çal›flan bir kad›n polis memuru sözleflmesinin yenilenmedi¤i yolunda flikâyette bulunmufltur. Emniyet müdürü savunmas›nda “kad›n memurlara ateflli silah e¤itimi verilmemesinin, ülke içinde ciddi kar›fl›kl›k durumunda kad›n polislerin ateflli silah tafl›malar›n›n onlar›n öldürülme riskine yol açabilece¤i gerçe¤ine dayal› oldu¤unu” belirtmifltir. Avrupa Birli¤i Adalet Divan› polis memurlar›na yönelik bu tehlikenin dikkate al›nmas›n›n gerekli oldu¤unu ancak bunun erkekler ve kad›nlar için eflit ölçüde geçerli oldu¤unu, kad›nlar›n daha büyük bir risk alt›nda olmad›klar›n› belirlemifltir. Adalet Divan›’na göre gerekçelendirme, hamilelik esnas›nda çocu¤un korunmas› gibi kad›nlara özgü biyolojik faktörlerle ilgili olmad›kça farkl› muamele, kad›nlar› koruma talebine istinaden hakl› bir nedene dayand›r›lamaz”. “Mahlburg davas›nda: Hamile olan flikâyetçi, ameliyathanelerde önemli miktarda mesai gerektiren daimi hemflirelik kadrosuna kabul edilmemifltir. Gerekçe olarak ameliyathanede zararl› maddelere maruz kalmas›n›n çocu¤una zarar verece¤i belirtilmifltir. Avrupa Birli¤i Adalet Divan› kadronun daimi olmas› nedeniyle flikayetçiyi ifle almaman›n orant›s›z oldu¤unu zira do¤umdan sonra ameliyathanede çal›flabilece¤ini belirlemifltir. Hamile kad›nlar›n çal›flma flartlar›yla ilgili k›s›tlamalar kabul edilebilir olsa da, bunlar ona zarar verebilecek görevlerle kesin olarak s›n›rlanmal› ve istihdamdan genel olarak d›fllanmaya yol açmamal›d›r”. “Kreil davas›nda: Bir kad›n flikâyetçi silahl› kuvvetlere elektrik mühendisi olarak çal›flmak için baflvurmufltur. Ancak silahl› kuvvetlerde kad›nlar›n silah kullanmay› içeren askeri görevlere al›nmalar› söz konusu de¤ildir. Kad›nlar›n silahl› kuvvetlerin sadece sa¤l›k ve müzik hizmetlerine kat›labilmeleri mümkündür. Avrupa Birli¤i Adalet Divan› bu d›fllaman›n fazlas›yla kapsaml› oldu¤unu, zira bütün askeri görevleri kapsad›¤›n› belirlemifltir. Divana göre her türlü gerekçelendirme, belirli pozisyonlarda tipik olarak yerine getirilen görevlerle daha yak›ndan ba¤lant›l› olmal›d›r. Hükümetin gerekçesinin inand›r›c›l›¤› da sorgulanm›flt›r. Zira kad›nlara aç›k olan görevlerde bile kad›nlar kendilerini veya baflkalar›n› savunma amac›yla temel silah e¤itiminden geçmek zorundad›rlar. Dolay›s›yla bu tedbir gayesiyle orant›l› de¤ildir. Ayr›ca hamilelik esnas›nda korunma ihtiyac› gibi kad›nlar›n durumlar›na özgü faktörlerle ba¤lant›l› olmad›kça kad›nlar için daha çok koruma gerekli olmas› temelinde, kad›n ve erkek aras›nda ayr›m yap›lmamal›d›r”. “Luczak davas›nda: Polonya’da yaflayan ve çal›flan bir Frans›z çiftçi özellikle Polonyal› çiftçileri desteklemek amac›yla kurulmufl olan özel bir sosyal güvenlik rejimine girmesine, rejimin vatandafl olmayanlara aç›k olmad›¤› gerekçesi ile izin verilmedi¤inden dolay› flikâyet etmifltir. Avrupa ‹nsan Haklar› Mahkemesi, flikâyetçinin sürekli olarak bu ülkede ikamet etmesi, ülke vatandafllar› gibi vergi ödemesi ve böylece sosyal güvenlik sisteminin finansman›na katk› yapmas› ve daha önce genel sosyal güvenlik rejiminde yer alm›fl olmas› nedeniyle bu rejimden istifade eden Polonyal› çiftçilerle benzer bir durumda oldu¤unu kabul etmifltir”. Kaynak: Avrupa Birli¤i Temel Haklar Ajans› ve Avrupa Konseyi, Avrupa Ayr›mc›l›k Yasas› Hukuku El Kitab›, 2010, ss. 28, 24, 47- 49. ” 52 Sosyal Politika-II Kendimizi S›nayal›m Yan›t Anahtar› 1. b 2. a 3. a 4. d 5. d 6. a 7. e 8. d 9. e 10. d Yan›t›n›z yanl›fl ise “Ayr›mc›l›k Yasa¤› ile ‹lgili Uluslararas› Düzenlemeler” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Ayr›mc›l›k Türleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Türkiye’de Ayr›mc›l›k Yasa¤› ile ‹lgili Düzenlemeler” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Türkiye’de Ayr›mc›l›k Yasa¤› ile ‹lgili Düzenlemeler” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Ayr›mc›l›k Yasa¤› ile ‹lgili Uluslararas› Düzenlemeler” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Ayr›mc›l›k Türleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Sosyal D›fllanma Biçimleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Sosyal D›fllanma Kavram›, Geliflimi, Yoksulluk Kavram› ‹le ‹liflkisi,” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Sosyal D›fllanma ile Mücadeleye Yönelik Politikalar” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Ayr›mc›l›k Türleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. S›ra Sizde Yan›t Anahtar› S›ra Sizde 1 Cinsiyete dayal› ayr›mc›l›ktan en fazla ma¤dur olanlar kad›nlard›r. S›ra Sizde 2 Do¤rudan ayr›mc›l›k aç›k ve belirgindir. Buna karfl›l›k dolayl› ayr›mc›l›¤› ispat etmek zordur. Zira dolayl› ayr›mc›l›k farkl› gruplara eflit muamele edildi¤i görüntüsü veren tarafs›z uygulamalar›n gerçekte bir grubu di¤erine nazaran kay›rma veya ma¤dur eden etkiler yaratmas› ve bu etkilerin iflletmenin gerekleri ile aç›klanmamas› durumunu oluflturmaktad›r. S›ra Sizde 3 ILO’nun ayr›mc›l›k yasa¤› ile ilgili olarak kabul edilen temel sözleflmesi 111 say›l› ‹stihdam ve Meslek Alan›nda Ayr›mc›l›k Sözleflmesi’dir. Sözleflme; ifl verme, e¤itim ve çal›flma koflullar›n›n düzenlenmesinde ›rk, renk, cinsiyet, din, siyasal görüfl, ulusal kimlik ve sosyal köken temelinde ayr›mc›l›k yap›lmas›n›n ulusal politikalarla önlenmesini, f›rsat ve uygulama alan›nda eflitli¤in gelifltirilmesini öngörmektedir. S›ra Sizde 4 Türkiye’de kad›nlar›n cinsel tacize karfl› korunmas› 5237 say›l› Ceza Kanunu ile 4857 say›l› ‹fl Kanunu’nda düzenlenmektedir. S›ra Sizde 5 Sosyal d›fllanma göreceli bir kavramd›r. Farkl› zaman ve toplumlarda farkl› anlamlar ça¤r›flt›r›r. Bu nedenle içerik ve s›n›rlar›n› belirlemek güçtür. Ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel birçok alanda karfl›lafl›lan sorunlarla ilgilidir. Çok boyutlu olmas› nedeniyle farkl› bilim dallar›n›n ilgi alan›na girmektedir. Ayr›ca kiflinin temel gereksinimlerinin karfl›lanmamas›ndan bafllayarak toplumla ba¤lar›n›n kopmas›na kadar uzanan dinamik bir süreci oluflturmaktad›r. S›ra Sizde 6 ‹flsizlik sosyal d›fllanman›n en önemli nedenidir. Kiflinin iflsizlik nedeniyle temel gereksinimlerini karfl›layacak bir gelire dahi sahip olmamas›, onun fiziksel ve ruhsal hastal›klara yakalanmas›na neden olmakta, uzun süreli iflsizlik halinde kifli vas›f kayb›na u¤ramakta, bu durum yeni bir ifl bulmas›n› güçlefltirmektedir. ‹flsizlikle birleflen yoksulluk ve çaresizlik sosyal d›fllanmaya yol açmaktad›r. Ancak iflsizlik kadar yarat›lan iflin niteli¤i de önem tafl›maktad›r. Zira kiflinin düflük ücretle, güç çal›flma koflullar› alt›nda kay›t d›fl› veya standart d›fl› çal›flma flekilleri ile çal›flmak zorunda kalmas›, bu zor koflullara karfl›l›k yeterince gelire sahip olmamas› ayn› iflsizlik gibi sosyal d›fllanmaya yol açmaktad›r. Bu nedenle ifl kadar insana yarafl›r ifl sosyal d›fllanman›n önlenmesinde önemli rol oynamaktad›r. S›ra Sizde 7 Workfare sisteminde yoksul veya d›fllanm›fl bir kiflinin yard›ma hak kazanabilmesi için ilgili kurumun gösterdi¤i iflte çal›flmas› zorunludur. Kiflinin çal›flmamas› halinde kendisine yard›m veya gelir kesilmektedir. 2. Ünite - Ayr›mc›l›k ve Sosyal D›fllanma 53 Yararlan›lan Kaynaklar Adaman, Fikret ve Keyder, Ça¤la. Türkiye’de Büyük Kentlerin Gecekondu ve Çöküntü Mahallelerinde Yaflanan Yoksulluk ve Sosyal D›fllanma, Rapor. Arslan, Ö.Emre. (2010). ‹flgören Seçiminde ve Örgüt ‹çi ‹fl Yaflam›nda Siyasi Ayr›mc›l›k: Otel ‹flletmelerinde bir Araflt›rma, Yüksek lisans Tezi, Ankara: Gazi Üniversitesi E¤itim Bilimleri Enstitüsü. Baybora, Dilek. (2010). “Çal›flma Yaflam›nda Yafl Ayr›mc›l›¤› ve Amerika Birleflik Devletlerinde Yafl Ayr›mc›l›¤› Üzerine Bir Düzenleme”, Çal›flma ve Toplum, Cilt 24, ss. 33-57. Çak›r, Özlem.(2002) “Sosyal D›fllanma”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 4, Say› 3, ss. 83-104. Dalk›rano¤lu, Tülin. (2006). Çal›flma Yaflam›nda Kad›n ‹flgücü ve Cinsiyet Ayr›mc›l›¤›, Konaklama ‹flletmelerinde Bir Uygulama, Yüksek Lisans Tezi, Eskiflehir: Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Demirkollu, Ceyhun. (2007). Ayr›mc›l›¤a ‹liflkin Ulusal ve Uluslararas› Düzenlemeler, Yüksek Lisans Tezi, ‹zmir: Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Emre, Onur. (2010). ‹fl ‹lanlar›nda Ayr›mc›l›k Kocaeli ‹li Örne¤i, ‹stanbul: Y›ld›z Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Gökçeo¤lu Balc›, fiebnem. (2010). “Yoksulluk ve Sosyal D›fllanma ‹le Mücadelede Frans›z Hukukundan Bir Örnek: Tutunma Geliri”, ‹stanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, No: 42. Gül, ‹.Ifl›l ve Karan, Ulafl. (2011). Ayr›mc›l›k Yasa¤›, Kavram, Hukuk, ‹zleme ve Belgeleme, (Yefliladal›, Burcu ve Ayata, Gökçeçicek (ed)), ‹stanbul: ‹nsan Haklar› Hukuku Çal›flmalar›, ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›. Gülmez, Mesut. (2009). ‹nsan Haklar› ve Avrupa Birli¤i Hukukunda Ayr›mc›l›¤›n Kald›r›lmas› ve Türkiye, Ankara: Belediye ‹fl Sendikas› AB’ye Sosyal Uyum Dizisi. Gülmez, Mesut (2010). “‹nsan Haklar›nda Ayr›mc›l›k Yasakl› Eflitlik ‹lkesi: Ayk›r› Düflünceler”, Çal›flma ve Toplum, Cilt 25, ss.217-267. Ifl›¤›çok, Özlem. (2011). “Nufus, ‹stihdam, ‹flsizlik”, (Tokol, Aysen ve Alper, Yusuf (ed.)), Sosyal Politika, Bursa: Dora Yay›nevi, ss. 77-116. Kurflun, Özgü. (2006). ‹fl Hukukunda Eflit Davranma ‹lkesi ve Cinsiyet Temelli Ayr›mc›l›k, Yüksek Lisans Tezi, Eskiflehir: Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Metin, Banu. (2012). “Yoksullukla Mücadelede Asgari Gelir Güvencesi: Türkiye’de Sosyal Yard›m ve Hizmet Sisteminde Mevcut Durum ve Asgari Gelir Güvencesi ‹htiyac›”, Sosyal Güvenlik Dergisi, Cilt 2, Say› 1, ss.117-151. Özdemir, Erdem. (2006). “‹flyerinde Cinsel Taciz”, Çal›flma ve Toplum, Say› 4, ss. 83-97. Özgökçeler, Serhat. (2006). Sosyal D›fllanma Sorunsal› ve Engellilerin Sosyal Politikas› Ba¤lam›nda De¤erlendirilmesi, Yüksek Lisans Tezi, Bursa: Uluda¤ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Sapancal›, Faruk. (2005 (1). Sosyal D›fllanma, ‹zmir: Dokuz Eylül Yay›nlar›. Sapancal›, Faruk. (2005 (2). “Avrupa Birli¤i’nde Sosyal D›fllanma Sorunu ve Mücadele Yöntemleri”, Çal›flma ve Toplum, Say› 3, ss. 51-108. fiahin, Tijen. (2010). “Sosyal D›fllanma ve Yoksulluk ‹liflkisi”, Yard›m ve Dayan›flma, Cilt 1, Say› 2, Temmuz-Aral›k, ss.71-81. fieflen, Elif. (2006). Gazetelerde Yay›mlanan ‹fl ‹lanlar›nda Ayr›mc›l›k ve F›rsat Eflitli¤i: Türkiye ‹ngiltere Karfl›laflt›rmas›, Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Turpçu, Murat. (2004). Avrupa Birli¤i Hukukunda ‹flyerinde Ayr›mc›l›k, Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Yalç›n, N. (2008). Muhasebe Meslek Mensubu Kad›nlar›n Cinsiyete Dayal› Ayr›mc›l›k Nedeni ‹le Yaflad›¤› Mesleki Sorunlar ve ‹stanbul ‹li Saha Araflt›rmas›, Yüksek Lisans Tezi, Kütahya: Dumlup›nar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Y›ld›r›m, Mavifl. (2011). “Ayr›mc›l›k”, (Tokol, Aysen ve Alper, Yusuf (ed.)), Sosyal Politika, Bursa: Dora Yay›nevi, ss. 229-249. http: //www.belgeler.com/blog/152n/cinsiyet_esasli_ayrimciligin_insan_kaynaklar›-yönetimine-etkileri_the_effects_of_gender_discrimination_human_resources Eriflim Tarihi 6.2.2012. 3 SOSYAL POL‹T‹KA-II Amaçlar›m›z N N N Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra; Çocuk iflçilerin karfl›laflt›klar› riskler ve çocuk iflçilere yönelik sosyal politikalar› aç›klayabilecek, Gençlerin iflsizlik ve istihdam sorunu ve genç iflsizlik sorununun çözümüne yönelik politikalar› tan›mlayabilecek, yafll›l›k kavram› ve yafll›lar›n sorunlar›, yafll›lara yönelik sosyal politikalar Dünyada ve Türkiye’de yafll›larla ilgili sosyal politikalar› aç›klayabilecek bilgi ve beceriler kazanabileceksiniz. Anahtar Kavramlar • Çocuk • Çocuk ‹flçi • Genç • Genç ‹flçi • Genç ‹flsizlik • Yafll›l›k ‹çindekiler Sosyal Politika-II Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-I (Çocuklar-GençlerYafll›lar) • ÇOCUKLAR VE ÇOCUKLARIN ÇALIfiMA YAfiAMINDA KORUNMASI • GENÇLER VE GENÇLER‹N ÇALIfiMA YAfiAMINDA KORUNMASI • YAfiLILAR VE YAfiLILARIN ÇALIfiMA YAfiAMINDA KORUNMASI Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar›-I (Çocuklar-Gençler-Yafll›lar) ÇOCUKLAR VE ÇOCUKLARIN ÇALIfiMA YAfiAMINDA KORUNMASI Çocuk ve Çocuk ‹flçi Kavram› Çocuk kavram› ülkelere, ülkelerin geliflmifllik düzeyine, kültürlerine ve zamana göre farkl› flekilde tan›mlanabilir (Dursun, 2011: 312). Ayr›ca farkl› bilim dallar›nda ve günlük dilde çocuk kavram›na yüklenen anlamlar farkl›d›r. Hukukta belli bir yafl›n alt›ndakiler çocuk olarak kabul edilmektedir (Y›ld›r›m, 2008: 6). Uluslararas› hukuktaki genel kabul uyar›nca çocuk 18 yafl›n alt›ndaki birey olarak tan›mlanmaktad›r (K›l›ç, 2011: 83). Nitekim Birleflmifl Milletler (BM) Çocuk Haklar› Sözleflmesi’nde; daha erken yaflta reflit olma durumu hariç 18 yafl›na kadar her insan çocuk olarak kabul edilmifltir (Dursun, 2011:312). Ancak sözleflme mutlak bir s›n›r getirmemifl, ulusal düzenlemelerdeki istisnalara izin veren esnek bir yaklafl›m benimsemifltir (K›l›ç, 2011: 83). Benzer flekilde Uluslararas› Çal›flma Örgütü’nün (ILO), çocuk iflçili¤inin en kötü çal›flma biçimlerini ortadan kald›rmay› amaçlayan, 182 say›l› Çok Kötü Biçimlerdeki Çocuk ‹flçili¤inin Ortadan Kald›r›lmas›na ‹liflkin Acil Eylem Sözleflmesi de 18 yafl›n alt›ndaki bireyleri çocuk olarak kabul etmifltir (Altan vd., 2004: 243). Çocuk iflçi kavram› konusunda da genel kabul görmüfl bir tan›m söz konusu de¤ildir (Dursun, 2011: 312). Genelde çocuk iflçi tan›m›nda yafl koflulu dikkate al›nmakta, ancak tan›m yap›l›rken farkl› yafl koflulu benimsenmektedir. Ayr›ca hangi ifllerin çocuk iflçili¤i kapsam›na girece¤inin belirlenmesinde de güçlükler yaflanmaktad›r. Bu nedenle çocuk kavram› gibi çocuk iflçi kavram› da ülkelere, ülkelerin geliflmifllik düzeyine, kültürel yap›s›na ve zamana göre de¤iflebilmektedir. Benzer flekilde uluslararas› örgütlerin çocuk iflçi tan›m›nda esas ald›klar› yafl s›n›r› da de¤iflebilmektedir (Y›ld›r›m, 2008: 6). Örne¤in Birleflmifl Milletler Uluslararas› Çocuklara Yard›m Fonu’nun (UNICEF) çocuk iflçili¤i ile ilgili verileri 5-14 yafl aral›¤›ndaki çocuklar› kapsamaktad›r. ILO’nun farkl› dönemlerdeki sözleflmelerinde farkl› çal›flma yafl› belirlenmifltir. Sözleflmelerde aile iflleri d›fl›nda genel olarak asgari çal›flma yafl› ilk olarak 14, daha sonra 15 olarak tespit edilmifl, bu yafl›n alt›ndakiler çocuk iflçi kabul edilmifltir (K›l›ç, 2011: 25,37). Yafl ile ilgili temel sözleflme olan, çocuk iflçili¤ini tamamen ortadan kald›rmay› amaçlayan, 138 say›l› ‹stihdama Kabulde Asgari Yafl Sözleflmesi’nde, asgari yafl s›n›r›n›n zorunlu e¤itim yafl›n›n bitti¤i yafl›n alt›nda ve her halukarda 15 yafl›n alt›nda olamayaca¤› hükme ba¤lan- 56 Sosyal Politika-II m›flt›r (Altan vd., 2004: 239). “Ancak sözleflmede, üye ülkelere, ifllerin niteli¤i, yürütüm koflullar›, ülke ekonomisinin durumu, getirilen koruma rejimi veya e¤itim olanaklar›n›n geliflmifllik düzeyini göre, en az çal›flt›r›lma yafl›n› bu yafl›n alt›nda belirleyebilmeleri konusunda esneklik tan›nm›flt›r” (Altan, 2010: 255). Türkiye’de 4857 say›l› ‹fl Kanunu’nda çocuk iflçi tan›m› yap›lmam›fl ancak 15 yafl›n› doldurmayan çocuklar›n çal›flt›r›lmalar› yasaklanm›fl 14 yafl›n› doldurmufl ve ilkö¤retimini tamamlam›fl çocuklar›n geliflimlerine ve e¤itimlerine devam ediyorlarsa e¤itimlerine zarar vermeyecek hafif ifllerde çal›flt›r›labilecekleri düzenlenmifltir. Kanuna göre ç›kart›lan Çocuk ve Genç ‹flçilerin Çal›flt›r›lma Usul ve Esaslar› Hakk›ndaki Yönetmelikte ise çocuk iflçi 14 yafl›n› bitirmifl, 15 yafl›n› doldurmam›fl ve ilkö¤retimini tamamlam›fl kifli olarak tan›mlanm›flt›r (Sümer, 2011: 53). 1593 say›l› Umumi H›fz›ss›hha Kanunu’nda ise 12 yafl›ndan küçükler çocuk olarak nitelendirilerek çal›flmalar› yasaklam›flt›r (Altan, 2010: 256). SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET 1 Sizce neden SIRA çocuk iflçi konusunda tan›m birli¤i yoktur? S‹ZDE Çocuk ‹flçili¤inin Tarihi Geliflimi fi Ü N E L ‹ M Çocuklar›nD Üçal›flt›r›lmas›na insanl›k tarihinin her döneminde rastlanmakta ancak çocuklar›n çal›flt›r›lma biçimleri her dönemde o döneme özgü farkl›l›klar gösterS O R Uilk dönemlerinde çocuklar ailelerine yard›mc› olmufl, tar›m dömektedir. Tarihin neminde, tar›mda, aile ve akrabalar› yan›nda, kölelik sistemin geçerli oldu¤u dönemlerde köle olarak çal›flt›r›lm›fllard›r. Ortaça¤ boyunca loncalarda ç›rak olarak D‹KKAT lonca hiyerararflisinin ilk basama¤›nda yer alm›fllard›r. Sanayi Devrimi ile birlikte çocuklar, iflçi statüsünde çal›flma yaflam›na girmifllerdir (ÇSGB, 2007: 7). Bu döSIRA S‹ZDE nemde dokuma fabrikalar› ve maden ocaklar›nda çocuk istismar› inan›lmaz boyutlara ulaflm›flt›r. Örne¤in ‹ngiltere’de, sat›n al›nm›fl 4-5 yafllar›ndaki çocuklar, kaçmamalar› için zincire ba¤l› olarak çal›flt›r›lm›fllard›r. Benzer uygulamalar ‹ngiltere AMAÇLARIMIZ d›fl›nda Fransa, Belçika, Almanya ve di¤er ülkelerde de ortaya ç›km›flt›r. Çok küçük yafltaki çocuklar›n çok kötü koflullarda, çok düflük ücretle, çok uzun süre, a¤›r ve tehlikeliK tüm yo¤un biçimde çal›flt›r›lmalar› insani nedenlerle tepkilere ‹ T ifllerde A P neden olmufltur. Ayr›ca ülkenin gelece¤i aç›s›ndan sa¤l›ks›z nesillerin yetiflmesi buna ba¤l› olarak gelecekte nitelikli iflgücü s›k›nt›s› çekilece¤i endiflesi çocuk çal›flt›r›lmas›na gerekli k›lm›flt›r. Bu do¤rultuda kad›n, çocuk ve T E L devlet E V ‹ Z Y O müdahelesini N gençleri korumaya yönelik ilk hukuki düzenlemeler ‹ngiltere’den bafllamak üzere di¤er ülkelerde de yap›lmaya bafllanm›flt›r. Bu düzenlemelerle belli bir yafl›n alt›ndaki çocuklar›n maden ocaklar›nda, dokuma fabrikalar›nda çal›flt›r›lmalar› ile gece ‹ N T Eyasaklanm›fl, RNET çal›flt›r›lmalar› günlük çal›flma süreleri düflürülmüfltür. Örne¤in, ‹ngiltere’de 1878 tarihli Fabrikalar Kanunu ile tüm sektörlerde asgari çal›flma yafl› 10’a yükseltilmifl, 14 yafl›n alt›ndaki çocuklar›n ifl süreleri normal günlük ifl sürelerinin yar›s›na indirilmifltir (Y›ld›r›m, 2006: 9-22). 19. yüzy›l›n sonlar›nda baflta ‹ngiltere olmak üzere di¤er ülkelerde çocuklara yönelik zorunlu e¤itim uygulamalar› bafllam›fl, zorunlu e¤itim süresi zaman içinde yükseltilmifltir (Altan, 2010: 247). Çocuklara yönelik ulusal düzenlemeler yan›nda ilk olarak 1890 Berlin Konferans›’nda çocuklar›n çal›flt›r›lma yafl›, çal›flma süreleri ve ifl sa¤l›¤› ve güvenli¤ine iliflkin dilek niteli¤inde kararlar al›nm›flt›r (Y›ld›r›m, 2006: 8-13). Bunu afla¤›da belirtece¤imiz di¤er uluslararas› örgütlerin düzenlemeleri ve çal›flmalar› izlemifltir. Bu çal›flmalar›n yan›nda, II. Dünya Savafl›’ndan sonra özellikle geliflmifl ülkelerde ailelerin gelir seviyesinin yükselmesi, e¤itim olanaklar›n›n artmas› gibi nedenlerle çocuk iflçili¤inde belirgin bir azalma sa¤lanabilmifltir. N N 57 3. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-I (Çocuklar-Gençler-Yafll›lar) Ancak küreselleflme, 1980’li y›llardan itibaren izlenen neo-liberal politikalar ve bunlar›n yaratt›¤› olumsuz koflullar çocuk iflçili¤inde yeniden art›fla yol açm›flt›r. Özellikle geliflmekte olan ülkelerde çocuk iflçi kullan›m› yayg›nlaflm›fl, bu ülkelerdeki koflullar adeta Sanayi Devrimi dönemini aratmayacak düzeye gelmifltir. Bu nedenle günümüzde sadece devlet taraf›ndan hukuki düzenlemelerin yap›lmas›, bunlar›n uygulanmas› için gerekli mekanizmalar›n oluflturulmas› yeterli olmamakta, çocuk iflçili¤inin ortadan kald›r›labilmesi için nedenlerinin ortadan kald›r›lmas› gerekmektedir. Devlet yan›nda flirketlerin de sosyal sorumluluklar›n› kabul etmeleri, temel çal›flma koflullar›na at›fta bulunan fiirket Davran›fl Kodlar›n› gönüllü olarak benimsemeleri, Sosyal Sorumluluk 8000 Standart›n› ve Sosyal Etiketleme sistemini uygulamalar›, kamuoyunun, sendikalar›n bu konuda flirketlere bask› yapmalar› çocuk iflçili¤inin önlenmesi aç›s›ndan büyük önem tafl›maktad›r. Ayr›ca iflçi ve iflveren sendikalar› ile sivil toplum örgütlerinin toplumun bilinçlendirilmesinde rol oynamalar› çocuk iflçili¤inin önlenmesinde büyük önem sahiptir (Cesur, 2006: 109-115; Tokol, 2008: 120). Devlet sizce neden çocuk iflçilerin çal›flt›r›lmalar›na müdahale etmifltir? SIRA S‹ZDE fiirket Davran›fl Kodlar›: fiirketlerin izlemeyi üstlendikleri ilkeleri veya politikalar› gösteren belgelerdir. Davran›fl kodlar›nda çocuklar›n çal›flt›r›lmas›, sendikal haklar, zorla çal›flt›rma gibi konularda temel ilkeler bulunmaktad›r. Sosyal Sorumluluk 8000 Standart›: Mal ve hizmet üretiminin ahlak› boyutunu güvence alt›na almay› amaçlayan bir standartt›r. Standart; çocuklar›n çal›flt›r›lmas›, zorla çal›flt›rma, ifl sa¤l›¤› ve güvenli¤i, sendikal haklar, ayr›mc›l›k, disiplin uygulamalar›, çal›flma saatleri ve ücret gibi konular› kapsamaktad›r. 2 Çocuk ‹flçili¤inin Nedenleri ve Çocuk ‹flçilerin D Ü fi Ü N E L ‹ M Karfl›laflt›klar› Riskler Çocuk iflçili¤e yol açan nedenler çok çeflitlidir. Bu nedenlerin her biri di¤erinin hem nedeni hem de sonucu oldu¤undan çocuk iflçili¤i konusunda S O Rk›s›r U bir döngü ortaya ç›kmaktad›r. Araflt›rmalara göre çocuk iflçili¤inin ana nedeni yoksulluktur. Yoksulluk; adaletsiz gelir da¤›l›m›, h›zl› ve çarp›k kentleflme, iflsizlik, kaynaklar›n D‹KKAT verimli kullan›lmamas›, h›zl› nüfus art›fl›, göç ve kay›t d›fl› ekonomi gibi birçok soruna ba¤l› olarak ortaya ç›kmaktad›r (Tor, 2011: 32). SIRA içerik S‹ZDE olarak tatE¤itim çocuk iflçili¤inin önemli nedenlerinden biridir. E¤itimin min edici olmamas›, e¤itimin maliyeti ve ulafl›labilirli¤inin zorlu¤u, ailelerin bilinçsizli¤i, e¤itimli iflgücünde görülen yüksek iflsizlik oran› gibi nedenler çocuklar›n çaAMAÇLARIMIZ l›flma yaflam›na girmelerine neden olmaktad›r (ÇSGB, 2007: 25). Gelenekler birçok ülkede çocuklar› çal›flmaya yöneltmektedir. Ailelerin çocuklar› üretim ve sosyal güvenlik arac› olarak görmeleri, çocuklar› ifle al›flt›rma, küçük yaflta sorumluluk bilinK ‹ T A P ci verme düflünceleri, çocuklar› ücretsiz aile iflçisi olarak kullanma al›flkanl›klar› (Günöz, 2007: 19), ailelerin e¤itim ve gelir düzeyi (CSGB, 2007: 28) çocuklar›n özellikle geliflmekte olan ülkelerde çal›flt›r›lmalar›nda önemli rol oynamaktad›r. TELEV‹ZYON Ayr›ca çocuklar›n fiziksel özelliklerinden kaynaklanan baz› becerileri, kolay yönetilebilir iflgücü olmalar› (Tor, 2011: 33), her dönem geçerli olan ancak küreselleflme ile birlikte daha fazla önem kazanan iflgücü maliyetini düflürme, rekabet güT E R N E T olarak Çok cünü artt›rma amac›, yerel flirketlerin yan›nda do¤rudan veya‹ Ndolayl› Uluslu fiirketlerin de ucuz iflgücü olarak çocuklar› çal›flt›rmalar›na yol açmaktad›r Ekonomik büyüme u¤runa ülkelerin verdi¤i tavizler (Cesur, 2006: 26), hukuki düzenlemelerdeki eksiklikler ve denetim yetersizli¤i (Günöz, 2007:21) çocuklar›n çal›flt›r›lmalar›nda etkili rol oynamaktad›r. Tüm bu nedenlere ba¤l› olarak geliflmifl, özellikle geliflmekte olan ülkelerde çocuk iflçilerin say›s› yüksektir. Çal›flmaya ‹liflkin Temel Haklar ve ‹lkeler ‹le ‹zlenmesi Bildirgesi çerçevesinde haz›rlanan 2006 tarihli Küresel Rapor; 2004 itibariyle 517 yafl grubunda ekonomik aç›dan faal 317 milyon çocu¤un bulundu¤unu, bunlar›n 218 milyonunun çocuk iflçi oldu¤unu, bunun 126 milyonunun tehlikeli ifllerde çal›flt›¤›n›; 5-14 yafl grubunda ise 191 milyon çocu¤un bulundu¤unu, bunlar›n 166 SIRA S‹ZDE Sosyal etiketleme: D Ü fi ÜBir NEL‹M flirketin üretti¤i mal veya hizmete, hangi sosyal koflullarda üretildi¤ini S Oveya R U gösteren bir etiket sertifika vermesi uygulamas›d›r. N N D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET 58 Sosyal Politika-II milyonunun çocuk iflçi oldu¤unu, bunun 74 milyonunun tehlikeli ifllerde çal›flt›¤›n› belirtmektedir (Dursun, 2011:314). Ancak kay›t d›fl› sektörde çal›flanlarla, ev hizmetlerinde çal›flanlar›n istatsitiklere yans›mad›¤›, baz› ülkelerde asgari yafl›n alt›ndaki çocuklar›n gizlendi¤i dikkate al›n›rsa, raporda ve ILO istatistiklerde belitilen rakamlar›n gerçe¤i tam yans›tmad›¤›, sorunun daha büyük boyutlarda oldu¤u söylenebilir (Y›ld›r›m, 2008: 17). Günümüzde çocuklar tüm sektörlerde, evde, sokakta, kay›t d›fl›, küçük iflletmelerde, düflük ücretle, uzun süre, her türlü sosyal güvenlikten uzak bir flekilde çal›flt›r›lmakta bunun sonucunda çok say›da risk ve tehlikeyle karfl› karfl›ya kalmaktad›rlar. Çal›flma ortam›n›n, yap›lan iflin çocuklara uygun olmamas› çocuklar›n fiziksel sa¤l›¤›n› tehdit etmekte, ifl kazas› ve meslek hastal›klar› riskini art›rmaktad›r. Ayr›ca çocuklar çal›flt›klar› iflyerlerinde yo¤un bir fliddet görmektedirler. Sokakta çal›flan çocuklar için ise sokak bafll› bafl›na ciddi bir risk oluflturmaktad›r. Yetersiz beslenme, yapt›klar› ifllerin özelli¤i nedeniyle (at›k madde toplama, boyac›l›k gibi) karfl› karfl›ya kald›klar› sa¤l›k ve güvenlik riskleri bu çocuklar›n önemli sorunudur. Ayr›ca sokakta çal›flan çocuklar sokak çetelerine girebilmekte, madde ba¤›ml›s› olabilmektedirler. Çocuklar›n çal›flt›r›lmalar› çocuklar›n fiziksel geliflimleri yan›nda ruhsal geliflimlerini de olumsuz yönde etkilemekte, çocuklar çok önemli psikolojik sorunlarla karfl› karfl›ya kalmaktad›rlar. Çocuklar›n zihinsel geliflimlerinin zay›flamas› ise çocuklar› tehdit eden bir di¤er sorundur (Tor, 2011: 34-37). Çocuk ‹flçileri Korumaya Yönelik Sosyal Politikalar Çocuk ‹flçilerin Çal›flma Yaflam›nda Korunmas› Gereken Alanlar Çocuk iflçilerin çal›flma yaflam›nda korunmas› gereken alanlar geçmiflten günümüze uluslararas› belgelerde ve ulusal düzenlemelerde genel olarak belli alanlarda toplanmaktad›r. Bunlara ayk›r› uygulamalar yap›lmas› halinde de çeflitli cezai yapt›r›mlar öngörülmektedir. Çocuk iflçilerin çal›flma yaflam›nda korunmas› gereken alanlar; • En az çal›flt›r›lma yafl›n›n belirlenmesi, • Çal›flt›r›lan ifller aç›s›ndan çocuklar›n korunmas›: Bu amaçla yer alt›nda, su alt›nda, a¤›r ve tehlikeli ifllerde veya çocu¤un sa¤l›¤› ve ahlaki geliflimini olumsuz yönde etkileyecek her türlü iflte çocuklar›n çal›flt›r›lmalar›n›n yasaklanmas›, • Çal›flma süresi aç›s›ndan korunmas›: Bu amaçla gece çal›flma ve fazla çal›flman›n yasaklanmas›, • Dinlenme süreleri aç›s›ndan korunmas›: Bu amaçla ara dinlenme, y›ll›k ücretli izin ve hafta tatili ile ilgili özel düzenlemeler yap›lmas›, • ‹fle al›n›rken ve iflin devam› süresince sa¤l›k kontrolünden geçirme zorunlulu¤u, • Çocuklar›n ö¤renim hakk›n›n korunmas›, • Çocuklar›n iflyerinde fliddet ve tacize karfl› korunmas›, • Çocuklar›n her türlü sömürüye karfl› korunmas› fleklinde s›ralanabilir (Tando¤an, 2006: 60-80). Çocuk ‹flçilere Yönelik Uluslararas› Düzenlemeler Çocuklar›n çal›flt›r›lmas› geçmiflten bu yana uluslararas› örgütlerin gündeminde yer almaktad›r. Bu örgütlerden BM’nin konu ile ilgili farkl› tarihlerde kabul edilmifl önemli belgeleri bulunmaktad›r. Bu belgeler aras›nda; 10.12.1948 tarihli ‹nsan 3. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-I (Çocuklar-Gençler-Yafll›lar) Haklar› Bildirgesi’nin 23., 24., 25/2. ve 26/1. maddeleri, 3.1.1976 tarihinde yürürlü¤e giren Ekonomik Sosyal Kültürel Haklar Sözleflmesi’nin 10/3. maddesi, 26.9.1924 tarihinde Milletler Cemiyeti taraf›ndan kabul edilen Cenevre Çocuk Haklar› Bildirisi’nin gözden geçirilip, geniflletilmesi ile oluflturulan 20.11.1959 tarihli Çocuk Haklar› Bildirisi’nin 7. ve 9. maddeleri ile 20.11.1989 tarihli Çocuk Haklar› Sözleflmesi say›labilir. ILO uluslararas› örgütler içinde kuruluflundan bu yana çocuklar›n çal›flma yaflam›nda korunmas› konusunda en fazla çal›flma yapan örgüttür. Örgüt Anayasas›’n›n bafllang›ç bölümünde konu ile ilgili bir düzenleme yer almaktad›r. Ayr›ca örgüt taraf›ndan farkl› tarihlerde çok say›da sözleflme ve tavsiye karar› kabul edilmifltir. Bu sözleflmelerinin bir bölümü sadece çal›flan çocuklarla ilgili iken, bir bölümünde çal›flan çocuklarla ilgili baz› düzenlemelere yer verilmektedir. Bu sözleflmeler tarih s›ras›yla 5 ve 6 say›l› sözleflmeler (1919), 7 say›l› sözleflme (1920), 10, 13, 15, 16 say›l› sözleflmeler (1921), 33 say›l› sözleflme (1931), 45 say›l› sözleflme (1935), 52 ve 58 say›l› sözleflmeler (1936), 59 ve 60 say›l› sözleflmeler (1937), 77, 78 ve 79 say›l› sözleflmeler (1946), 101 say›l› sözleflme (1952), 109 ve 110 say›l› sözleflmeler (1958), 112 ve 113 say›l› sözleflmeler (1959), 115 say›l› sözleflme (1960), 123 ve 124 say›l› sözleflmeler (1965), 127 say›l› sözleflme (1967), 138 say›l› sözleflme (1973), 142 say›l› sözleflme (1975) ile 182 say›l› sözleflmedir (1999). Sözleflmeler; en az çal›flt›rma yafl›, çal›flma koflullar›, sa¤l›k muayeneleri, sa¤l›k ve güvenlik, gece ve yer alt› çal›flmas› ile mesleki e¤itim konular›nda çocuklar› koruyucu düzenlemeler içermektedir (Y›ld›r›m, 2008: 55-64). Örgüt bafllang›çta en az çal›flma yafl› ile ilgili sektörel sözleflmeler kabul etmifl ancak 26.6.1973 tarihinde kabul edilen ‹stihdama Kabulde Asgari Yafla ‹liflkin 138 say›l› sözleflme ile tüm sektörleri kapsayan bir düzenleme oluflturmufltur. Bu sözleflme daha sonra 146 say›l› Çal›flmay› Kabulde En Az Yafl› Tavsiye Karar› ile tamamlanm›flt›r. 17.6.1999 tarihinde de bunlar› tamamlamak amac›yla 182 say›l› Kötü fiartlardaki Çocuk ‹flçili¤inin Yasaklanmas› ve Ortadan Kald›r›lmas›na ‹liflkin Acil Eylem Sözleflmesi’ni ve 190 say›l› Çocuklar›n Çal›flt›r›lmas›n›n En kötü Biçimleri Tavsiye Karar›’n› kabul etmifltir. Örgütün ayr›ca farkl› tarihlerde kabul etti¤i çok say›da tavsiye karar› bulunmaktad›r. Örgütün önemli belgelerinden 18.6.1998 tarihli Çal›flmaya ‹liflkin Temel Haklar ve ‹lkeler ‹le ‹zlenmesi Bildirgesi’nde çocuk iflçili¤ine etkin flekilde son verilmesi ilkesine yer verilmifltir. Örgüt 1992 y›l›nda dünyada, çocuklar›n çal›flmas›na yönelik ilk uluslararas› çal›flma olan Çocuk ‹flçili¤inin Sona Erdirilmesi Uluslararas› Program›’n› (IPEC) bafllatm›flt›r. 87 ülkede uygulanan projenin uzun vadeli hedefi, çocuklar›n çal›flt›r›lmas›na son verilmesi, k›sa ve orta vadeli hedefi ise çocuklar›n korunmas› ve çal›flma koflullar›n›n iyilefltirilmesidir. Çocuklar›n çal›flt›r›lmas›n›n sona ermesi sosyal ve ekonomik koflullar›n iyilefltirilmesine ba¤l› oldu¤undan ve bunun da gerçekleflmesi k›sa vadede güç oldu¤undan, IPEC önceli¤ini en kötü biçimlerdeki çocuk iflçili¤i olarak belirlemifltir. Proje; ilgili ülkelerde kamu, gönüllü kurulufllar, iflçi- iflveren sendikalar›, bas›n, aileler ve di¤er gruplar taraf›ndan yürütülmektedir (Cesur, 2006:117-118, 123). Avrupa Konseyi belgeleri aras›nda ise 3.5.1996 tarihinde kabul edilen Gözden Geçirilmifl Avrupa Sosyal fiart›’n›n 7. maddesi, 1.7.2000 tarihinde yürürlü¤e giren Çocuk Haklar›n›n Kullan›lmas›na ‹liflkin Avrupa Sözleflmesi say›labilir. Avrupa Birli¤i belgeleri aras›nda 9.12.1989 tarihinde kabul edilen Çal›flanlar›n Temel Sosyal Haklar› Topluluk fiart›’n›n 20. ve 22. maddeleri ile 7.12.2000 tarihinde onaylanan Avrupa Birli¤i Temel Haklar fiart›’ndaki çocuklar›n çal›flt›r›lmas› ile 59 60 Sosyal Politika-II ilgili hükümler say›labilir. Ayr›ca 2.6.1994 tarih ve 94/33 say›l› Gençlerin ‹flyerinde Korunmas›na ‹liflkin Direktif gençler ve çocuklar›n çal›flt›r›lmalar› ile ilgilidir (K›l›ç, 2011: 50-61). Türkiye’de Çocuk ‹flçilere Yönelik Düzenlemeler Türkiye’de çocuklar›n çal›flma yaflam›nda yer almalar› çok eski tarihlere dayan›r. Ancak çocuk istismar› hiçbir zaman için Sanayi Devrimi sonras› bat›l› ülkelerde görülen boyutlara ulaflmam›flt›r. Çocuklar›n çal›flma yaflam›nda korunmas› ile ilgili ilk düzenleme ise 1921 y›l›nda kabul edilen 151 say›l› Ere¤li Havzai Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Mütealik Kanun’dur. Belirli bir bölge ile s›n›rl› olan bu kanun en az çal›flma yafl›n› düzenlemifl, ifl sa¤l›¤› ve güvenli¤i ile ilgili koruyucu düzenlemeler getirmifltir. 1961 Anayasas›’na kadar konu ile ilgili baflta 8.6.1936 tarih ve 3308 say›l› ‹fl Kanunu olmak üzere çeflitli kanunlarda düzenlemeler yap›lm›flt›r. 1961 Anayasas›’nda çocuklar›n çal›flma yaflam›nda korunmalar› ile ilgili anayasal düzeyde ilk düzenleme yap›lm›fl, 1982 Anayasas›’n›n 10.maddesinde herkesin dil, ›rk, renk, cinsiyet, siyasi düflünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ay›r›m gözetilmeksizin kanun önünde eflit oldu¤u belirtilmifltir. 7.5.2010 tarih ve 5982 say›l› Kanun’la 10.maddeye eklenen f›kra ile çocuklar için al›nacak tedbirlerin eflitlik ilkesine ayk›r› say›lamayaca¤› hükme ba¤lanm›flt›r. Anayasan›n 50. maddesinde de kimsenin yafl›na, cinsiyetine ve gücüne uygun olmayan ifllerde çal›flt›r›lamayaca¤›, çocuklar›n özel olarak korunacaklar› belirtilmifltir. Anayasan›n d›fl›nda çok say›da kanun, tüzük ve yönetmelikte çocuklar›n çal›flt›r›lmalar› ile ilgili düzenlemelere yer verilmifltir (K›l›ç, 2011: 16, 61). Bunlar aras›nda; 22.5.2003 tarih ve 4857 say›l› ‹fl Kanunu, 24. 4. 1930 tarih ve 1593 say›l› Umumi H›fz›s›hha Kanunu, 4.7.1934 tarih ve 2559 say›l› Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu, 5.6.1986 tarih ve 3308 say›l› Mesleki E¤itim Kanunu, 5.1.1961 tarih ve 222 say›l› ‹lkö¤retim ve E¤itim Kanunu, 26.9.2004 tarih ve 5237 say›l› Türk Ceza Kanunu, 22.4.1926 tarih ve 818 say›l› Borçlar Kanunu, 31.5.2006 tarihinde kabul edilen, 1.1.2008 ile 1.10.2008 tarihleri aras›nda kademeli olarak yürürlü¤e giren 5510 say›l› Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas› Kanunu ile 5.5.1983 tarih ve 5.5.1983 tarih ve 2821 say›l› Sendikalar Kanunu say›labilir (Y›ld›r›m, 2008: 65). Bu kanunlardan 4857 say›l› ‹fl Kanunu’nun 71. maddesi çal›flt›rma yafl› ve çocuklar› çal›flt›rma yasa¤›n› düzenlemifltir. Bu madde ile 15 yafl›n› doldurmam›fl çocuklar›n çal›flt›r›lmalar› yasaklanm›flt›r. Ancak 14 yafl›n› doldurmufl ve ilkö¤retimini tamamlam›fl olan çocuklar›n, bedensel, zihinsel ve ahlaki geliflimlerine ve e¤itimlerine devam edenlerin de okullar›na devam›n› engellemeyecek, hafif ifllerde çal›flt›r›lmalar›na izin verilmifltir. Kanunda çocuklar›n yer ve su alt›nda çal›flt›r›lma yasa¤› 72., gece çal›flt›r›lma yasa¤› 73, a¤›r ve tehlikeli ifllerde çal›flt›rma yasa¤› 85., a¤›r ve tehlikeli ifllerde sa¤l›k kontrolü 86., 18 yafl›ndan küçük iflçiler için rapor 87., y›ll›k ücretli izin 53., iflyerinde fliddete ve cinsel tacize yönelik olarak iflçiye fesih yetkisi 24. ve ö¤renim hakk›n›n korunmas› 71. maddelerde düzenlenmifltir. Bu kanuna göre ç›kar›lan Çocuk ve Genç ‹flçilerin Çal›flt›r›lma Usul ve Esaslar› Hakk›ndaki Yönetmelikle çocuk ve genç iflçilerin çal›flt›r›labilecekleri ve çal›flt›r›lmayacaklar› ifller, çal›flma koflullar›, iflverenin ve devletin yükümlülükleri düzenlenmifltir. Ayr›ca a¤›r ve tehlikeli ifllerle ilgili olarak A¤›r ve Tehlikeli ‹fller Yönetmeli¤i ve fazla çal›flma ile ilgili olarak Fazla Çal›flma Yönetmeli¤i ç›kar›lm›flt›r. Bu yönetmeliklerde çocuk iflçilerle ilgili hükümler bulunmaktad›r (Sümer, 2011: 53vd; Tando¤an, 2006: 60-71; Dinç, 2008: 68-90). 61 3. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-I (Çocuklar-Gençler-Yafll›lar) Ev hizmetlerinde, tar›m sektöründe ailesine yard›m amac›yla mevsimlik olarak çal›flan çocuklarla, ç›raklar çocuk iflçi olmalar›na ra¤men iflçi statüsü d›fl›nda kald›klar›ndan 4857 say›l› ‹fl Kanunu’nun tan›d›¤› haklardan yararlanamamaktad›rlar. Ç›raklarla ilgili olarak 1977 y›l›nda 2089 say›l› Ç›rak Kalfa ve Ustal›k Kanunu ç›kar›lm›fl, 1986 y›l›nda bunun yerine 3308 say›l› Ç›rakl›k ve Meslek E¤itimi Kanunu yürürlü¤e girmifltir. 2001 y›l›nda 4702 say›l› Kanunla yap›lan de¤ifliklikle 3308 say›l› Kanun, Mesleki E¤itim Kanunu ad›n› alm›flt›r. Kanun önemli eksiklerine ra¤men ö¤renci statüsüne sahip olan ç›raklar›n korunmas› ile ilgili kapsaml› düzenlemelere yer vermektedir (Y›ld›r›m, 2008: 65-79). Ayr›ca 1992 y›l›ndan itibaren IPEC Projesi kapsam›nda 101 proje gerçeklefltirilmifltir. Resmi kurulufllar, sendika, meslek kurulufllar›, sivil toplum örgütleri ve üniversitelerin kat›l›m›yla yürütülen bu projeler sonucunda zorunlu e¤itimin sekiz y›la ç›kar›lmas›, sokakta çal›flan çocuklar için bak›m merkezlerinin ve meslek edindirme kurslar›n›n aç›lmas›, sanayi sektöründe çal›flan çocuklar için sa¤l›k hizmetleri, ilkö¤retimi bitiren çocuklar›n ç›rakl›k merkezlerinden yararlanmalar›, küçük iflyerlerine yönelik ‹flyeri Dan›flma ve Denetleme Grubu’nun oluflturulmas› sa¤lanS‹ZDE m›flt›r. AB üyelik süreci de kanunlarda konu ile ilgili önemli SIRA düzenlemeler yap›lmas›na neden olmufltur (Tor, 2010: 38). Çocuk iflçilerin korunmas› ile ilgili uluslararas› sözleflmelerin ço¤unun onaylanD Ü fi Ü N E L ‹ M mas›na, genifl kapsaml› hukuki düzenlemeler yap›lmas›na, zorunlu e¤itim yafl›n›n art›r›lmas›na ra¤men, Türkiye ‹statistik Kurumu’nun (TÜ‹K) 1994, 1999 ve 2006 ÇoS O R U çal›flan çocuk ‹flgücü Araflt›rmalar›na göre y›llar itibariyle ekonomik faaliyetlerde cuk say›s› azalmakla birlikte, 2006 verilerine göre hala 6-17 yafl grubundaki 16 milyon 254 bin çocuktan %5.9’u ekonomik bir iflte çal›flmaktad›r. DBu s›n›rl› ‹ K Kverilerin AT say›da hanehalk›n› içerdi¤i, sokakta çal›flan çocuklar›n TÜ‹K verileri içinde yer almad›¤› düflünülürse Türkiye’de çocuk iflçili¤i sorununun hala çok büyük boyutta SIRA S‹ZDE oldu¤u görülmektedir (Tor, 2010: 27,39). SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D‹KKAT N N SIRA S‹ZDE ILO’nun çocuk iflçileri korumaya yönelik düzenlemelerinde nas›l bir yaklafl›m söz konusudur? AMAÇLARIMIZ 3 SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M K ‹ T A P S O R U S O R U Sanayi Devrimi s›ras›nda çocuklar›n durumu ile ilgili olarak Charles Oliver K ‹ Dickens’›n T A P Twist adl› kitab›n› okuyabilirsiniz. GENÇLER VE GENÇLER‹N ÇALIfiMA YAfiAMINDA TELEV‹ZYON KORUNMASI D‹KKAT Genç ve Genç ‹flçi Kavram› SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE N N ‹NTERNET Gençlik insan yaflam›n›n çocukluktan sonraki evresi, çocukluktan yetiflkinli¤e geçifl aflamas›d›r. Genelde insan yaflam›n›n en verimli, en önemli evresi olarak kabul edilir (Murat ve fiahin, 2011: 96). Çocuk gibi henüz evrensel AMAÇLARIMIZ olarak kabul edilmifl bir genç ve gençlik tan›m› bulunmamaktad›r. Gençlik sosyolojik, psikolojik ve demografik aç›dan farkl› flekillerde tan›mlanabilmektedir. Genel bir tan›m yap›lamasa da çocukluk dönemi ile gençlik döneminin birbirlerinden ayr›lmas›nda genelde K ‹ T A P demografik faktör/ yafl faktörü kullan›lmaktad›r (Gündo¤an, 2001: 5). Ancak kullan›lan yafl s›n›r› da çeflitli faktörlere ba¤l› olarak de¤iflebilmekte, evrensel bir nitelik tafl›mamaktad›r. Örne¤in AB’nin 94/33 say›l› Direktifi’nde T18 E L Eyafl›n V ‹ Z Y O alt›ndakiler N genç, 15 yafl›n alt›ndakiler çocuk, 15 yafl›nda olup, 18 yafl›ndan küçük olanlar da ergen olarak tan›mlanm›flt›r. Buna karfl›l›k BM Çocuk Haklar› Sözleflmesi’nde yu‹NTERNET TELEV‹ZYON D‹KKAT ‹SIRA N T E RS‹ZDE NET AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET 62 Sosyal Politika-II kar›da belirtildi¤i gibi 18 yafl›n alt›ndakiler çocuk kabul edilmifltir (Tando¤an, 2006: 4). Sanayileflmifl ülkelerde genç iflçi tan›m›nda alt s›n›r, genellikle zorunlu e¤itim yafl›n›n sona erdi¤i yafl kabul edilmekte, üst s›n›r ise de¤iflebilmektedir. Ancak BM ve Avrupa ülkelerinin büyük bölümünde 15-24 yafl grubunda olanlar genç olarak kabul edilmektedir (Gündo¤an, 2001: 6). Türkiye’de Befl Y›ll›k Kalk›nma Planlar›nda farkl› genç nüfus tan›mlar›na rastlanmaktad›r. Buna göre genç nüfus tan›mlar› II. Befl Y›l›k Kalk›nma Plan›’nda 14-24; III. Befl Y›ll›k Kalk›nma Plan›’nda 14-22, IV. ve V. Befl Y›ll›k Kalk›nma Planlar›nda 12-24, daha sonraki planlarda 15-24 yafl aras›ndaki nüfus için yap›lm›flt›r (Murat ve fiahin, 2011: 96). ILO’nun 127 say›l› Sözleflmesi’nde genç iflçi 15 yafl›n alt›ndaki küçük iflçiyi ifade etmektedir (Altan, 2010: 246). Türkiye’de 4857 say›l› ‹fl Kanunu çocuk ve genç iflçiyi tan›mlamam›flt›r. Ancak kanunun 71. maddesindeki düzenlemeden 15 yafl›n› doldurmam›fl olanlar›n çocuk iflçi, 15 yafl›n› doldurmufl olanlar›n genç iflçi olarak kabul edildi¤i anlafl›lmaktad›r. Çocuk ve Genç ‹flçilerin Çal›flt›r›lmas› Usul ve Esaslar› Hakk›ndaki Yönetmelik’te ise genç isçi 15 yafl›n› tamamlam›fl ancak 18 yafl›n› tamamlamam›fl kifli olarak tan›mlanmaktad›r (Tando¤an, 2006: 6). Genç iflçili¤in tarihi geliflimi, genç iflçileri çal›flma yaflam›nda koruma alanlar›, genç iflçilerle ilgili uluslararas› ve Türkiye’deki düzenlemeler çoçuk iflçilerle ayn› oldu¤undan afla¤›daki bölümlerde bu konulara tekrar girilmeyecek gençleri yak›ndan ilgilendiren istihdam ve iflsizlik sorunu ele al›nacakt›r. SIRA S‹ZDE 4 D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ Sizce genç tan›m›nda SIRA S‹ZDEalt s›n›r hangi kritere göre belirlenir? Gençlerin ‹stihdam ve ‹flsizlik Sorunlar› D Ü fi Ü N E L ‹ M Çal›flma yaflam›nda 18 yafl›n alt›ndakilerin korunmas› kadar, 18 yafl›n üzerindeki gençlerin çal›flma yaflam›na girmeleri büyük bir önem tafl›maktad›r. ILO’nun 2010 S O R U Gençler ‹çin Küresel ‹stihdam E¤ilimleri Raporu’na göre; 2009 y›l›nda yay›nlad›¤› y›l›nda dünya nüfusunun 1 milyar 214 binini 15-24 yafl aras›ndaki gençler oluflturmaktad›r. Bu gençlerin 619.2 milyonu iflgücüne dâhil olup ancak 538.5 milyonu isD‹KKAT tihdam edilebilmektedir. 80.7 milyon genç ise iflsizdir. Genç nüfusun iflgücüne kat›l›m oran› %51, istihdam oran› ise %44.4’dür (ILO, 2010: 62). Gençlerin istihdam SIRA S‹ZDE genelde hizmet sektöründe istihdam edildikleri, özellikle yap›s› incelendi¤inde; geliflmifl ülkelerde, hizmet sektöründe istihdam edilenlerin oran›n›n geliflmekte olan ülkelere göre daha yüksek oldu¤u görülmektedir. Ayr›ca gençler tüm ülkelerAMAÇLARIMIZ de ço¤unlukla k›smi süreli, geçici, k›sa süreli veya mevsimlik ifllerde çal›flmaktad›rlar. Kay›t d›fl› çal›flma gençler aras›nda yayg›nd›r. Dünyada K gençler ‹ T A P aras›nda iflsizlik oran› co¤rafi farkl›l›klar göstermekle birlikte %13 oran›ndad›r. En yüksek iflsizlik oran› %23.7 ile Kuzey Afrika, %23.4 ile Ortado¤u ülkelerinde, en düflük iflsizlik oran› %8.9 ile Do¤u Asya, %10.3 ile Güney Asya ülkelerindedir. aras›nda iflsizlik oran› yetiflkinlere göre bölgelere göre T E L E V ‹ Z Y Gençler ON de¤iflmekle birlikte 2.7 kat daha fazlad›r (ILO, 2010: 63). Uzun süreli iflsizlik gençler aras›nda yayg›nd›r. Gençler aras›nda iflsizlik oran› yafla, cinsiyete ve sosyo-ekonomik duruma göre de¤iflebilmektedir. Cinsiyet aç›s›ndan bak›ld›¤›nda kad›nlarda ‹ N T E R N göre ET (13.2), erkeklere (12.9) ve e¤itim seviyesi düflük olanlarda, yüksek olanlara göre daha yüksektir (ILO, 2010: 63). Etnik köken, ailenin gelir düzeyi genç iflsizlik oranlar›n› etkilemektedir (Petrol-‹fl, 2004: 128-131). Gençler aras›nda iflsizlik oran›n›n yüksek olmas› çok say›da sorunu beraberinde getirmektedir. Gençlerin ifl bulamamalar› veya insana yarafl›r düzgün bir ifl- N N K ‹ T A P T‹nsana E L E Vyarafl›r ‹ Z Y O Nifl kavram olarak verimli, adil bir ücret getiren, iflyeri güvenli¤i olan, aileleri sosyal koruma kapsam›na alan, bu arada insanlar›n kayg›lar›n› dile ‹NTERNET getirmelerine, örgütlenmelerine ve hayatlar›n› etkileyecek kararlara kat›lmalar›na olanak tan›yan iflleri ifade etmek için kullan›lmaktad›r. 63 3. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-I (Çocuklar-Gençler-Yafll›lar) ten (decent work) mahrum olmalar› gençler aç›s›ndan yoksulluk, davran›fl bozukluklar›, toplumdan d›fllanma, suça yönelme gibi sorunlar yarat›rken, ülke ekonomisi ve gelece¤i aç›s›ndan da ciddi bir tehdit oluflturmaktad›r. Bu nedenle genç iflsizli¤i konusunda uluslararas› örgütler ve ulusal devletler soruna çözüm bulabilmek amac›yla politikalar üretmek zorunda kalmaktad›rlar (Erday›, 2009: 136). Kay›t d›fl› çal›flma sizce gençler aras›nda neden yayg›nd›r? SIRA S‹ZDE Genç ‹flflizlik Sorununun Çözümüne Yönelik Politikalar 5 D Ü fi Ü N E L ‹ M Genç iflsizli¤i ile ilgili olarak uluslararas› örgütler taraf›ndan çeflitli giriflimler bafllat›lm›flt›r. Bunlar aras›nda ILO taraf›ndan yürütülen Gençlik ‹stihdam Program› (YoO R U uth Employment Programme) ile Gençlik ‹stihdam A¤› (YouthS Employment Network-YEN) say›labilir (Emirgil, 2011: 327). Bunlardan Gençlik ‹stihdam A¤›, 2001 y›l›nda, BM, ILO ve Dünya Bankas› aras›nda gençlerin istihdam›na yönelik olarak D‹KKAT uluslararas› düzeyde oluflturulan bir ortakl›kt›r. YEN çerçevesinde BM Genel Kurulu taraf›ndan al›nan tavsiye kararlar› ülkeler aç›s›ndan büyük önem tafl›maktad›r. SIRA S‹ZDE BM’nin genç istihdam› ile ilgili 2001 y›l›ndaki genel kurul toplant›s›nda, tüm ülkelerin genç istihdam›na yönelik ulusal hareket planlar› haz›rlarken dikkat etmeleri gereken, e¤itim ve ö¤retim programlar› ile iç içe geçmifl, dörtAMAÇLARIMIZ öncelikli bir tavsiye karar› kabul edilmifltir. Bu öncelikler; istihdam edilebilirlik, f›rsat eflitli¤i, giriflimcilik ve istihdam yaratmak fleklinde belirtilmifltir. AB de gençlerin istihdam›na yönelik genifl kapsaml› çal›flmalar ve programlar oluflturmufltur. K ‹ T A P Dünyada ulusal düzeyde gençlerin istihdam› ile ilgili birbiri ile ba¤lant›l› iki politika yürütülmektedir. Genç iflsizli¤in nedenlerini ortadan kald›rmay› amaçlayan bu politikalar; e¤itim politikalar› ile aktif iflgücü piyasas› politikalar›’d›r. T E L E V ‹ Z Y O N Bu politikalar gençlerin ifl yaflam›na daha fazla kat›lmalar›n› sa¤lamay›, gençlerin ifl yaflam›na kat›lmalar› sonucunda ortaya ç›kacak sorunlara karfl› önlemler almay› amaçlamaktad›r. ‹ N T E R N E T önemlidir. Genç iflsizli¤i sorununun ortadan kald›r›lmas›nda e¤itim politikalar› Genel ve mesleki e¤itim sisteminin iflgücü piyasan›n talepleri do¤rultusunda yeniden yap›land›r›lmas› iflsizlik sorununun çözümü aç›s›ndan büyük önem tafl›maktad›r. Bu do¤rultuda birçok ülkede genifl kapsaml› e¤itim reformlar› yap›lmaktad›r. Günümüzde Orta ve Do¤u Avrupa ülkeleri baflar›l› e¤itim reformlar› ile bu konuda önemli geliflmeler sa¤lam›fllard›r. Aktif iflgücü piyasas› politikalar› ise iflgücü piyasas› ve e¤itim sistemindeki aksakl›klar› giderici rol oynamaktad›r. Bu politikalar kiflilerin istihdam olanaklar›n› art›rarak, k›sa sürede ifl bulmalar›n› sa¤lamay› amaçlamaktad›r. Aktif iflgücü piyasas› politikalar› kapsam ve uygulama flekli olarak ülkelere göre farkl›l›k göstermektedir. Bu politikalar aras›nda do¤rudan kamu iflleri yaratma programlar›, genç iflçi istihdam›na yönelik iflverene sa¤lanan teflvikler, iflgücü piyasas›na yönelik e¤itim programlar›, gençler aras›nda giriflimcili¤in özendirilmesi, rehberlik ve dan›flmanl›k hizmetleri, ifle yerlefltirme hizmetleri ve sosyal taraflar›n kat›l›m›n›n sa¤lanmas› say›labilir (Erday›, 2009: 141-150). Do¤rudan kamu iflleri yaratma programlar›: Uzun süreli iflsizlere yönelik olarak gelifltirilmifl programlard›r. Birçok ülkede gençlerin çal›flma hayat› ile iliflki kurmalar› ve bir deneyim kazanmalar›n› sa¤lamak amac›yla tamamlay›c› bir politika olarak kullan›lmaktad›r. Bu tür programlarda iflveren; kamu veya kâr amac› gütmeyen kurulufllar olmaktad›r. Yarat›lan ifller genellikle geçici ve sosyal faydas› olan ifllerdir. ‹flgücü maliyeti kamu ve proje destekleyicileri taraf›ndan karfl›lanmaktad›r. N N SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET 64 Sosyal Politika-II Genç iflçi istihdam›na yönelik iflverene sa¤lanan teflvikler: Bu teflvikler iflverenin iflgücü maliyetini azaltarak genç iflçi talebini artt›rmay› amaçlamaktad›r. Teflvikler ülkelere göre farkl›l›k gösterebilmektedir. Bunlardan bir bölümü, asgari ücretin düflürülmesi gibi do¤rudan ücret yap›s›n›n de¤ifltirilmesine yöneliktir. Bir bölümü ücretler üzerinden al›nan vergilerin düflürülmesi, sosyal güvenlik ödemelerinde indirim yap›lmas› veya ücret sübvansiyonlar› gibi ücret d›fl› iflgücü maliyetlerinin düflürülmesini amaçlamaktad›r. Teflviklerin etkinli¤i türüne ve uygulanaca¤› iflgücü piyasas›na göre de¤iflmektedir (Gündo¤an, 2001: 52-56). ‹flgücü piyasas›na yönelik e¤itim programlar›: Bu programlar mesleki ve teknik e¤itimi kapsayan programlardan oluflmaktad›r. E¤itim programlar›; ç›rakl›k, staj ve s›n›f e¤itimini birlikte veya ayr› ayr› kapsayabilmekte, özel sektör taraf›ndan oluflturulmufl kurslar yoluyla ifl tecrübelerini içeren e¤itimleri de içerebilmektedir. Programlar iflgücü piyasas› ile e¤itim sistemi aras›nda do¤rudan ba¤lant› kurulmas›n› sa¤lamakta, okuldaki istihdam becerilerinin eksikli¤ini telafi etmekte, gençlerin okul sonras› ifl bulma olanaklar›n› art›rmaktad›r. Gençler aras›nda giriflimcili¤in özendirilmesi: Bu yöntemle gençlerin kendi ifllerini kurmalar› amaçlanmaktad›r. Bu do¤rultuda gençlerin yeni ifl kurmalar› önündeki hukuki ve kurumsal engellerin yumuflat›lmas›, giriflimcilikle ilgili e¤itim ve dan›flmanl›k hizmetlerinin verilmesi, mali destek ve düflük faizli kredi uygulamalar› söz konusudur (Gündo¤an, 2001: 61-62; Erday›, 2009: 153). Rehberlik ve dan›flmanl›k hizmetleri: Gençlere, iflgücü piyasas›na girmeden önce ve sonra iflgücü piyasas› hakk›nda bilgi sahibi olmalar›n› sa¤lamak amac›yla rehberlik ve dan›flmanl›k hizmetleri verilmektedir. Bu hizmetler, geliflmifl ülkelerde hem e¤itim sistemi içinde hem de kamu istihdam kurumlar› arac›l›¤›yla iflgücü piyasalar›nda sa¤lanmaktad›r. ‹fle yerlefltirme hizmetleri: Bu hizmetler kamu istihdam kurumlar› veya özel istihdam bürolar› taraf›ndan verilmektedir. Kurumlar taraf›ndan önce gençlere uygun ifller ve farkl› seçenekler hakk›nda bilgi verilmekte ve gençlerin uygun ifllere yerlefltirilmeleri sa¤lanmaktad›r. Sosyal taraflar›n kat›l›m›n›n sa¤lanmas›: Baz› geliflmifl ülkelerde iflçi ve iflveren örgütlerinin iflgücü piyasas› ve istihdam politikalar›n›n oluflturulmas› sürecine formel olarak kat›lmalar› söz konusudur. Gençlere yönelik aktif iflgücü politikalar›n›n tümü genç iflsizli¤in çözümünde ayn› ölçüde etkili olamamaktad›r. Bu politikalardan iflgücü piyasas›na yönelik e¤itim politikalar› gençlere yönelik programlar›n en etkili olan› olarak kabul edilmektedir. Ayr›ca iflgücü piyasas›na yönelik e¤itim programlar›, rehberlik ve dan›flmanl›k hizmetleri, ifle yerlefltirme hizmetleri ve sosyal taraflar›n kat›l›m›n›n sa¤lanmas›; birbiriyle iç içe geçmifl politikalar oldu¤undan birbirlerinden ba¤›ms›z olarak uygulanmalar› baflar› flans›n› azaltmaktad›r. (Erday›, 2009: 151-158). Genç nüfus aç›s›ndan di¤er ülkelere göre önemli bir potansiyele sahip olan Türkiye’de gençlerin istihdam ve iflsizlik sorunu çok büyük boyutlardad›r. 2010 verilerine göre 15-24 yafl grubu için iflgücüne kat›l›m oran› %38.3, istihdam oran› %30, iflsizlik oran› %21.7’dir. Gençlerin iflsizlik oran› da yetiflkinlerin iki kat› düzeyindedir. Bu olumsuz tablonun ortaya ç›kmas›nda birbiri ile ba¤lant›l› birçok neden rol oynamaktad›r. Bunlar›n bafl›nda istihdam art›fl› sa¤lamaya yönelik bir ekonomik büyümenin sa¤lanamamas› gelmektedir. Di¤er nedenler aras›nda genç nüfusun fazla olmas›, k›rdan kente göç gibi nüfusa ba¤l› nedenler (Murat ve fiahin, 2011: 99, 105), e¤itime ayr›lan pay›n düflük olmas›, e¤itim sisteminin merkezi olmas›, genel ve mesleki e¤itimin iflgücü piyasas›n›n nitelik taleplerine cevap vere- 65 3. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-I (Çocuklar-Gençler-Yafll›lar) memesi, meslek liselerinin yetersizli¤i gibi e¤itim sisteminden kaynaklanan nedenler (Erday›, 2009: 144-147), iflgücü piyasas›na yönelik düzenlemelerin yetersizli¤inden kaynaklanan nedenler yer almaktad›r. ‹flgücü piyasas›na yönelik düzenlemelerin yetersizli¤inden kaynaklanan nedenler aras›nda aktif iflgücü piyasas› politikalar›n› belirlemek ve yürütmekle görevli Türkiye ‹fl Kurumu’nun (‹fiKUR) kurumsal kapasitesinin ve etkinli¤inin yeterli düzeye ulaflmam›fl olmas›, özel istihdam bürolar›n›n henüz ifllevlerinin s›n›rl› olmas›, iflgücü piyasas›na yönelik düzenlemelerin kat›l›¤›, istihdam› art›rmaya yönelik teflviklerin yetersizli¤i, gençlere yönelik ulusal bir eylem plan›n›n bulunmamas›, ulusal istihdam stratejisinin oluflturulmas›nda geç kal›nmas›, özel sektör ile sivil toplum örgütlerinin konuya gereken ilgiyi göstermemeleri say›labilir (Murat ve fiahin, 2011: 99, 106). Aktif iflgücü piyasas› politikalar› aras›nda sizce en baflar›l› olan hangisidir? SIRA S‹ZDE YAfiLILAR VE YAfiLILARIN ÇALIfiMA YAfiAMINDA D Ü fi Ü N E L ‹ M KORUNMASI Yafll›l›k Kavram› ve Yafll›lar›n Sorunlar› 6 SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U S O R U Yafll›l›k; çocuk ve genç kavram› gibi çok yönlü bir kavramd›r. Bu nedenle genel kabul gören, yafll›l›¤› tüm yönleri ile aç›klayan bir yafll›l›k tan›m› yapmak oldukça D‹KKAT güçtür. Yafll›l›k kavram› toplumlara, kiflilere ve zamana göre de¤iflebilmektedir. ‹klim, çevre, beslenme, yap›lan iflin niteli¤i, yaflam flekli, cinsiyet, kal›t›m, kültürel SIRA S‹ZDE özellikler genel bir yafll›l›k tan›m›n›n yap›lmas›n› güçlefltirmektedir (Altan, 2010: 268). Yafll›l›k, çocuk ve genç kavram› gibi biyolojik, fizyolojik, psikolojik, sosyolojik ve kronolojik boyutlar› olan çok yönlü bir kavramd›r (Arpac›, 2005:15). AMAÇLARIMIZ Bafll›l›k farkl› aç›lardan “Biyolojik yafll›l›k, Fizyolojik yafll›l›k, Fonksiyonel yafll›l›k, Kronolojik yafll›l›k, Sosyal yafll›l›k ve Duygusal yafll›l›k bafll›klar› alt›nda tan›mlanabilmektedir. Biyolojik yafll›l›k, zamana ba¤l› olarak insan Kvücudunun yap› ve ‹ T A P fonksiyonlar›nda meydana gelen de¤ifliklikleri ifade etmektedir. Fizyolojik yafll›l›k, de¤iflikliklere ba¤l› olarak ortaya ç›kan kiflisel ve davran›flsal özelliklerdir. Fonksiyonel yafll›l›k, ayn› yaflta kiflilerle karfl›laflt›r›ld›¤›nda, kiflilerin Tfiziksel haE L E V ‹ Z Ygörünüfl, ON reketlilik, dayan›kl›l›k, koordinasyon, düflünsel kapasite gibi gözlenebilir özelliklerine göre belirlenen yafll›l›kt›r. Krolonojik yafll›l›k, kiflinin do¤umundan itibaren geçen zamana göre bir y›ll›k birimler esas al›narak yap›lan yafll›l›k tan›m›d›r. Sosyal ‹ N T E Rde¤iflen, NET yafll›l›k, kültürel yap›ya ve sosyal özelliklere göre toplumlara göre toplumun di¤er üyeleri taraf›ndan ve kiflilerin kendilerine yükledikleri sosyal rol ve beklentilerdir. Duygusal yafll›l›k, kiflinin kendini yafll› hissetmesine ba¤l› olarak yaflam görüflü ve fleklinin de¤iflmesidir” (Baybora, 2007: 5-6). Bu yafll›l›k kavramlar› aras›nda kronolojik yafll›l›k di¤erlerine göre kullan›lmas› kolay, objektif ve somut bir gösterge oldu¤u için yafll›l›¤›n tan›mlanmas›nda daha fazla tercih edilmektedir (Altan, 2010: 268). Örne¤in Dünya Sa¤l›k Örgütü (WHO) yapt›¤› bir ay›r›mda kronolojik yafl› dikkate alarak, 45-59 yafl aras›n› orta yafl, 6074 yafl aras›n› yafll›l›k, 75-89 yafl aras›n› ileri yafll›l›k, 90 ve üstünü ihtiyarl›k fleklinde s›n›fland›rm›flt›r (Arpac›, 2005: 17). Yafll›l›k; farkl› sosyal bilim dallar›nda farkl› yafllarda bafllat›lsa da çal›flma ekonomisi aç›s›ndan 65 yafl genel kabul görmektedir. Geliflmifl ülkelerin büyük bölümünün sosyal güvenlik sistemlerinde kronolojik yafl olarak 65 yafl (baz› ülkede emeklilik yafl› 60 veya 65 yafl üstü olabilmektedir) yafll›l›¤›n bafllang›c› olarak kabul edilmektedir. Gerontologlar taraf›ndan da 65 yafl üstü yafll› olarak tan›mlanmaktad›r (Arpac›, 2005: 17). D‹KKAT N N SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET Gerontolog, yafll›l›k hastal›klar› uzman›na verilen add›r. 66 Sosyal Politika-II Yafll›l›k tan›mlar› farkl› olsa da yafll›l›k sorunlarla dolu bir dönemi ifade eder. Yafll›lar›n birbiri ile iç içe geçmifl çok say›da sorunu bulunmaktad›r. Bu sorunlar›n bir bölümü yafll›n›n fiziki, ruhsal ve ekonomik durumundan, bir bölümü yaflad›¤› ülkenin ekonomik, sosyo-kültürel politika ve uygulamalar›ndan kaynaklanmaktad›r (Kurt-Beyaztafl-Erol, 2010: 35). Yafll›lar›n yaflad›klar› sorunlar; sa¤l›k sorunlar›, ekonomik sorunlar, psikolojik sorunlar ve sosyo-kültürel sorunlar fleklinde gruplanabilmektedir (Arpac›, 2005: 121). Yafll›lar›n en önemli sorunlar›n›n bafl›nda sa¤l›k sorunlar› gelmektedir. Yafll›lar gençlere göre daha fazla hastalanmakta, bu durum sa¤l›k giderlerinin artmas›na ve yaflam kalitelerinin düflmesine neden olmaktad›r. Yafll›larda görülen hastal›klar›n bafl›nda demans, alzheimer, görme, iflitme, uyku, yürüme, denge bozukluklar›, osteoporoz, osteoartroz ve malnütrisyon gibi hastal›klar gelmektedir. Yafll›lar›n bak›m sorunu, yafll› istismar› ve ihmali sa¤l›k sorunlar› ile ba¤lant›l› di¤er sorunlar aras›nda yer almaktad›r (Kurt-Beyaztafl-Erol, 2010: 36). Ekonomik sorunlar yafll›lar›n büyük bölümünün ana sorununu oluflturmaktad›r. Gelirin emeklilik veya yafll›l›ktan dolay› iflten ayr›lma nedeniyle azalmas› ve artan sa¤l›k sorunlar›na ba¤l› gider art›fl› yafll›lar› olumsuz etkilemektedir. Gelirin azal›fl›n›n yan› s›ra emeklili¤e özgü di¤er sorunlar, yafll›lar› psikolojik sorunlarla karfl› karfl›ya b›rakabilmektedir. Yafll›l›kta psikolojik de¤ifliklikler eskiye afl›r› ba¤l›l›k, de¤iflen koflullara uyum sa¤layamama, yeniliklerden korkma ve egoizm fleklinde s›ralanabilir. Yafll›larda yafllanma ile birlikte sosyal rollerini, kendilerine güven ve otoritelerini kaybetme, yetersizlik, çaresizlik, ifle yaramama, yaln›z kalma, baflkalar›na ba¤›ml› olma ve ölüm korkusu bafllamaktad›r. Yafll›lar›n sosyo-kültürel sorunlar› aras›nda ise aile yap›s›ndaki de¤iflme, bar›nma, flehir yaflam›na uyum sa¤layamama, yaln›zl›k, rol ve statü kayb›, kuflaklar aras› çat›flma ve ulafl›m gibi sorunlar yer almaktad›r (Arpac›, 2005: 121-124). SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET 7 FonksiyonelSIRA yafll›l›k ile Krolonojik yafll›l›k aras›ndaki farklar sizce nelerdir? S‹ZDE Yafll›lara Yönelik Sosyal Politikalar Oluflturulma Nedenleri D Ü fi Ü N E L ‹ M Düzenlemeler ve Uluslararas› Yafll›l›¤a yönelik sosyal politikalar›n geçmifli oldukça yenidir. Dünya nüfusu içinde yafll›lar›nS oran›n›n ve yafll›lar›n sorunlar›n›n artmas› ile birlikte önem kazanO R U maya bafllam›flt›r. Yafll›lar›n öncelikle geliflmifl ülkelerde genel nüfus içindeki oranlar›n›n artmas›nda do¤um oranlar›n›n azalmas› (Mand›rac›o¤lu, 2010: 40), gençleD‹KKAT rin I. ve II. Dünya Savafl› baflta olmak üzere savafllar nedeniyle birçok ülkede yaflam›n› kaybetmesi, teknoloji ve t›ptaki geliflmelere ba¤l› olarak yaflam kalitesinin S‹ZDE ve ortalamaSIRA yaflam süresinin artmas› buna ba¤l› olarak yafll› ölüm oranlar›n›n düflmesi önemli rol oynam›flt›r (Altan, 2010: 268-272). Dünyada halen yafll› nüfusun art›fl oran› (%2.1), genel nüfus art›fl oran›ndan (%1.2) daha yüksektir. 1950-2050 y›lAMAÇLARIMIZ lar› aras›nda dünya nüfusunun dört kat, yafll› nüfusun 10 kat artaca¤›, 2050 y›l›nda her befl kifliden birinin 60 ve üstü yaflta olaca¤› tahmin edilmektedir (Mand›rac›o¤lu, 2010: 39-40). K ‹ T A P Yafll›lara yönelik sosyal politikalar›n oluflturulmas›nda; yafll›lar›n dünya nüfusu içinde oran›n›n artmas›n›n yan› s›ra geleneksel aile yap›s›ndan, çekirdek veya tek ebeveynli aile T E L Eyap›s›na V ‹ Z Y O N geçiflin özellikle geliflmifl ülkelerde yafll›lar›n bak›m sorununu beraberinde getirmesi, II. Dünya Savafl› sonras› Keynezyen politikalar çerçevesinde benimsenen “sosyal devlet ilkesinin” gereklerini yerine getirme zorunlulu¤u, insani nedenler önemli rol oynam›flt›r (Altan, 2010: 272-274). Ayr›ca nüfusun yaflN T E R N E Tkamunun tasarruf oran›n›n düflmesi, sa¤l›k ve emeklilik ödemelanmas› ile ‹birlikte N N 67 3. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-I (Çocuklar-Gençler-Yafll›lar) lerinin özellikle geliflmifl ülkelerde önemli ölçüde artmas› sonucu sosyal güvenlik sistemlerinin ç›kmaza girmesi, yafll› nüfusun iflgücüne kat›l›m oran›n›n (2000 y›l› itibariyle geliflmifl ülkelerde %8, geliflmekte olan ülkelerde %26) düflük olmas› sonucu iflgücü arz›n›n azalmas› tehlikesi, yafll› ba¤›ml›l›k oran›ndaki art›fl gibi ekonomik nedenler (Mand›rac›o¤lu, 2010: 44), devletlerin özellikle geliflmifl ülkelerde yafll›lara yönelik sosyal politikalar oluflturmalar›na neden olmufltur. Yafll›lar›n korunmas› ile ilgili uluslararas› çal›flmalar ise 20. yüzy›lda bafllam›flt›r. BM, WHO, Birleflmifl Milletler E¤itim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), G›da ve Tar›m Örgütü (FAO), ILO, Avrupa Komisyonu, Avrupa Birli¤i gibi örgütler bu konu ile ilgili olarak çeflitli belge, ilke ve programlar oluflturmufllard›r. Ancak bu uluslararas› örgütlerin yafll›lar›n korunmas› ile ilgili çal›flmalar› özel olarak korunmas› gereken di¤er gruplara oranla daha s›n›rl› düzeydedir. Yafll›larla ilgili düzenlemelerin yer ald›¤› önemli belgeler aras›nda 10.12.1948 tarihli ‹nsan Haklar› Bildirgesi’nin 25. maddesi, 1991 y›l›nda BM Genel Kurulu taraf›ndan kabul edilen Yafll›l›k ‹lkeleri yer almaktad›r. Ayr›ca 3.5.1996 tarihinde kabul edilen Gözden Geçirilmifl Avrupa Sosyal fiart›’n›n 23. maddesi, 7.12.1989 tarihinde kabul edilen Avrupa Birli¤i belgelerinden Temel Haklar fiart›’n›n 25. maddesi konu ile ilgilidir. Geleneksel aile yap›s›ndan çekirdek ve tek ebeveynli aile yap›s›na geçifl neden ortaya ç›kar? SIRA S‹ZDE Dünyada ve Türkiye’de Yafll›lara Yönelik Sosyal Politikalar 8 D Ü fi Ü N E L ‹ M SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M Dünyada Yafll›lara Yönelik Sosyal Politikalar O R sosyo-kültürel U Dünyada yafll›lara yönelik sosyal politikalar ülkelerin ekonomikS ve yap›lar›na göre farkl›l›k göstermektedir. Geliflmifl ülkelerde bu politikalar›n kapsam› yafll›lar›n sa¤l›k, ekonomik, sosyo-kültürel ve psikolojik sorunlar›n›n önemli bir D‹KKAT bölümünü içerecek flekilde oldukça genifltir. Buna karfl›l›k bu sorunun geliflmifl ülkeler kadar genifl boyutlara ulaflmad›¤› geliflmekte olan ülkelerde yafll›larla ilgili politikalar henüz yeterli düzeye ulaflamad›¤› görülmektedir. SIRA S‹ZDE “Günümüzde geliflmifl ülkelerde yafll›larla ilgili sosyal politikalar yaflam kalitesini ve genel sa¤l›¤› art›rmaya odaklanm›flt›r. Üretken, baflar›l› ve ba¤›ms›z bir yaflAMAÇLARIMIZ lanma ana hedeftir. Baflar›l› yafllanma ise sa¤l›k yan›nda, psikolojik ve sosyal yönden de tam bir iyilik halinin varl›¤›n› ifade etmektedir. Hayatta kalma süresinin uzunlu¤u, biyolojik ve zihinsel sa¤l›k, sosyal yeterlilik ve üretkenlik, K ‹ T A Pkiflisel kontrol ve hayattan zevk alma baflar›l› yafllanman›n göstergeleri olarak kabul edilmektedir” (DPT, 2007: 1). Bu ülkelerde geçmiflte, yard›ma gereksinim duyan yafll›lar›n, bak›m› ve korunmas› öncelikli hedef iken, günümüzde yafll›lar›n yaT E L E V ‹ve Z Y Oailelerin N flam kalitesinin gelifltirilmesi, sa¤l›kl› ve baflar›l› yafllanarak toplumsal yaflama daha aktif biçimde kat›lmalar› öncelikli hedef haline gelmifltir (Dan›fl, 2009: 71). Bu nedenle bu ülkelerde yafll›lara yönelik sosyal politikalar h›zla geliflmekte ve bireyle‹ N T E R N E Tevrensel ölrin tercihleri göz önüne al›nmaktad›r. Yaflam kalitesinin artt›r›lmas›n›n çütlerini ise uygun bar›nma koflullar› ve donan›mlar, yeterli, dengeli ve sa¤l›kl› beslenme, sa¤l›k ve giyim gereksinimlerinin karfl›lanmas›, sa¤l›kl› aile iliflkilerinin kurulmas›, tüketici davran›fllar›n›n belirlenmesi, yeterli gelir ve ekonomik kaynaklar›n rasyonel yönetimi oluflturmaktad›r (Çohaz, 2010: 122). Yafll›lara yönelik ulusal sosyal politikalar›n kapsam› ülkelere göre de¤iflmekle birlikte sosyal sigortalar›n kapsam› içinde yafll›l›k sigortas›, bak›m sigortas› (Seyyar, 2006: 301) gibi uygulamalar yer almaktad›r. Bunlardan yafll›l›k sigortas› yafll›lara yönelik sosyal politika uygulamalar›n›n en yayg›n olan›d›r. Yafll›l›k sigortas›- S O R U D‹KKAT N N SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET Bak›m sigortas›: Bak›ma muhtaçl›k riskinden do¤an bedeni, meddi, ruhi ve manevi zararlar›n giderilmesini sa¤lamak amac›yla sosyal sigortalar sistemi içinde oluflturulan sigorta türüdür. Almanya ve Japonya’da uygulanmaktad›r. 68 SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET Sosyal Politika-II n›n amac› kiflilerin yafllanma sonucu iflgücünden ayr›lmalar› nedeniyle ortaya ç›kan gelir azalmas› ve gelir kayb›n› telafi ederek tüketim ihtiyaçlar›n› sa¤lamak ve kifliyi güvence alt›na almakt›r (Taflç›, 2010: 183). Yafll›l›k sigortas›ndan sa¤lanan en önemli güvence yafll›l›k ayl›¤› ba¤lanmas›d›r. Ayl›k ba¤lanma koflullar› ülkelere göre de¤iflmekle birlikte ilgili kanunlarda öngörülen yafl, sigortal›l›k süresi ve prim ödeme gün say›s› gibi koflullar›n yerine getirilmesi gerekir. Yafll›lar için yafll›l›k ayl›¤›na (emeklilik ayl›¤›) hak kazanmak kadar bu ayl›¤›n kiflinin emeklilik öncesi yaflam standart›n› devam ettirebilecek düzeyde olmas› da önemlidir. Geliflmifl ülkelerde sosyal sigortalara ilave olarak özel sigortalar kapsam›nda ikinci bir ayl›k alan kiflilerin emeklilik sonras› dönemde daha iyi bir yaflam standart›na kavufltuklar› görülmektedir. Ancak halen geliflmifl ülkelerde bile özel sigorta sisteminden yararlanan yafll› say›s› oldukça s›n›rl›d›r. Bu nedenle yafll›l›k ayl›¤›na hak kazanan birçok emekli, gelirlerinin yeterli olmamas› karfl›s›nda yeniden çal›flma hayat›na dönmek zorunda kalmaktad›r. Özellikle bu duruma erken emeklilik uygulamalar›nda daha s›k rastlanmaktad›r. Yafll›l›k ayl›¤›n›n yeterli olmas› halinde de baz› emeklililerin psikolojik nedenlerle veya çal›flma arzu ve gücünde olmalar› nedeniyle yeniden çal›flma yaflam›na döndükleri görülmektedir. “Ancak kural olarak emeklilik yafl haddine ulaflan bir kiflinin art›k çal›flamayaca¤› varsay›ld›¤›ndan, yafll›l›k ayl›¤› almaya hak kazanan emeklilerin yeniden çal›flmas› baz› ülkelerde hukuki düzenlemelerle s›n›rland›r›labilmektedir” (Oral, 2008: 136138). Buna karfl›l›k baz› geliflmifl ülkelerde ortalama yaflam süresinin artmas› nedeniyle yafll› ba¤›ml›l›k oran›n›n yükselmesini engellemek amac›yla yafll›lar›n çal›flma yaflam›na girmeleri teflvik edilmektedir. Örne¤in ‹ngiltere’de Yeni Politikalar 50+, ‹fle Dönüfl Yollar› gibi programlarla yafll› çal›flanlar› iflte tutmaya yönelik programlar yürütülmektedir (Alcock- May- Rowlingson, 2011: 514). Ancak yafll›lar›n çal›flma yaflam›na girebilmeleri önünde de baz› engeller bulunmaktad›r. Bunlar aras›nda; yafll›n›n mesleki niteliklerinin çal›flma hayat›n›n de¤iflen koflullar›na uyum sa¤layamamas› yer almaktad›r (Taflç›, 2010: 184). Bu sorunu amac›yla yafll›lar›n kendi mesleklerinde veya yeni bir SIRA giderebilmek S‹ZDE meslekte e¤itilmelerine yönelik politikalar›n oluflturulmas› gerekmektedir. Yafll›lar›n çal›flma yaflam›na girmeleri önündeki engellerden di¤erleri ise çal›flma sürelerinin D Ü fi Ü N E L ‹ M yafll›lar›n gereksinimlerine uygun olmamas› ve yafl ay›r›mc›l›¤› fleklinde s›ralanabilir. Çal›flma sürelerinin düzenlenmesi konusunda son y›llarda geliflmifl ülkelerde S O R U sa¤lanm›fl, k›smi süreli çal›flma, evde çal›flma, geçici ifl iliflkisi, ifl önemli geliflmeler paylafl›m› gibi esnek çal›flma flekilleri ile ilgili düzenlemeler yap›lm›flt›r. Genelleflmifl kan›lar veya günlük önyarg›lara dayanan yafl ayr›mc›l›¤› ise yafll›lar›n ifle girmeD‹KKAT lerinde, iflin devam›nda ve iflten ç›kar›lmalar›nda söz konusu olmakla birlikte en fazla ifle giriflte önemli bir engel oluflturmaktad›r. Yafl ayr›mc›l›¤›na yönelik olarak SIRA S‹ZDE geliflmifl ülkelerin bir bölümünde düzenlemeler bulunmakta, “bu düzenlemelerin giderek insan haklar›n› vurgulayan bir içerikte oldu¤u görülmektedir”. Günümüzde ABD, Kanada, Avusturalya gibi ülkelerle, AB’ye üye baz› ülkeler Eflitlik Direktifi AMAÇLARIMIZ çerçevesinde yafl ayr›mc›l›¤› ile ilgili kanunlar kabul etmifllerdir (Baybora, 2007). N N Yafl ay›r›mc›l›¤› K ‹ ile T Ailgili P ayr›nt›l› bilgi için Dilek Baybora’n›n, Çal›flma Hayat›nda Yafl Ay›r›mc›l›¤›, (Eskiflehir: Anadolu Üniversitesi, 2007) adl› kitab›ndan yararlanabilirsiniz. Halen Tdünyada yar›s›ndan ço¤u geliflmekte olan ülkelerde yaflamakE L E V ‹ Z Y Oyafll›lar›n N tad›r. Bu ülkelerde yaflayan yafll›lar›n ortalama gelirleri iki dolar›n alt›ndad›r. 100 milyon yafll› ise günde bir dolar›n alt›nda gelire sahiptir. Geliflmekte olan ülkelerin ‹NTERNET 69 3. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-I (Çocuklar-Gençler-Yafll›lar) 17’sinde henüz düzenli yafll›l›k ayl›¤› (emeklilik ayl›¤›) uygulamas› söz konusu de¤ildir. Bu ülkelerde yafll› nüfusun sadece %17’sine emekli ayl›¤› ba¤lanabilmifltir (Mand›rac›o¤lu, 2010: 42-43). Bu nedenle düzenli bir yafll›l›k ayl›¤›na sahip olmayan, çal›flma yaflam›na giremeyen, girse bile çok düflük ücretle, kötü koflullarda çal›flmak zorunda kalan yafll›lar›n yoksullu¤a karfl› korunmas› önem kazanmaktad›r. Bu durumda olan yafll›lar›n korunmas› için özellikle geliflmifl ülkelerde kamu sosyal güvenlik harcamalar› kapsam›nda çok çeflitli düzenlemeler yap›lmaktad›r. Bunlardan en yayg›n olan›, sosyal güvenlik garantisi olmayan veya gelir yetersizli¤i nedeniyle yoksul duruma düflen belli bir yafl›n üzerindeki yafll›lara bu durumlar› devam etti¤i sürece sürekli gelir veya ayl›k ba¤lanmas›d›r. Bunun d›fl›nda yafll›lara temel gereksinimlerini karfl›lamak üzere sürekli olmayan parasal yard›m veya ayni yard›mlar yap›lmaktad›r (Alper, 2011: 173-174). Bu ödemelerin d›fl›nda muhtaç durumda olan yafll›lara kamu sosyal güvenlik harcamalar› kapsam›nda devlet taraf›ndan çeflitli sosyal hizmetler sunulmaktad›r. Bunlar aras›nda sa¤l›k hizmetleri say›labilir. Bu kapsamda yafll›lara karfl›l›ks›z veya çok düflük bir bedel karfl›l›¤›nda devlete ait sa¤l›k kurulufllar›ndan yararlanma olana¤› sa¤lanmaktad›r (Altan, 2010: 280; Alper, 2011: 173). Kurumsal Bak›m hizmetleri yafll›lara sunulan hizmetlerden bir di¤eridir. Kurumsal bak›m hizmetleri; huzurevi, yafll› bak›mevi, sokak yafll›lar› yard›m evi, yafll›lara di¤erlerine göre daha fazla kiflisel özgürlük sa¤layan yafll› apartmanlar›, yafll› köyleri gibi kurumlar arac›l›¤›yla verilmektedir. Bu kurumlar hukuki düzenlemeler çerçevesinde merkezi veya yerel yönetimler, özel kifliler, vak›flar, dernekler taraf›ndan kurulabilmektedir. Özel kifliler taraf›ndan iflletilenler d›fl›nda bu kurumlardan, geliri olanlar belli bir bedel ödeyerek, olmayanlar bedel ödemeden yararlanabilmektedirler (Ek, 2007: 64-77). Ancak günümüzde geliflmifl ülkeler huzurevi, bak›mevi gibi kurumsal bak›m hizmetlerinin yafll›lar üzerinde sosyal izolasyon, duygusal çöküntü, depresyon, yabanc›laflma gibi olumsuz etkiler yaratmas›, yafll› istismar›n›n art›fl›na yol açmas›, iflletme maliyetlerinin yüksek olmas› nedeniyle toplum temelli bak›m modellerine yönelmeye bafllam›fllard›r. Bu ülkelerde kurum bak›m› devam ettirilmekte ancak evde bak›m hizmetleri önem kazanmaktad›r. Evde bak›m hizmetleri ile bak›ma gereksinim duyan yafll›lar›n kendi evleri veya çevrelerinde ba¤›ms›z olarak yaflamlar›n› sürdürmeleri hedeflenerek, yaflam kalitelerinin art›r›lmas› amaçlanmaktad›r. Evde bak›m hizmetleri kapsam›na evde yard›m, evde takip hizmetleri, ev sa¤l›k hizmetleri, süreli bak›m, evlere yemek servisi, evlere bak›m onar›m hizmetleri gibi hizmetler girmektedir. Halen Kanada’da, Avrupa ülkelerinin önemli bir bölümünde, Japonya, Tayvan, Endonezya gibi birçok ülkede evde bak›m hizmetleri uygulanmaktad›r. Evde bak›m hizmetleri hukuki düzenlemeler çerçevesinde merkezi ve yerel yönetimler, özel kurulufllar taraf›ndan verilmektedir. Geliflmifl ülkelerde gündüz kendisini bakacak durumda olmayan yafll›lara gündüz saatleri içinde bak›m ve destek hizmeti sunan günlük merkezi, günlük bak›m merkezi, günlük hastane, gündüz hastaneleri gibi adlara sahip merkezler hizmet vermektedir. ‹ngiltere’de yafll› bak›m›nda oldukça yayg›n olan bu merkezler tek bir amaca veya farkl› amaçlara yönelik olabilmektedir. Sa¤l›k, spor, beslenme, rehabilitasyon, kiflisel bak›m, hukuki ve mali sorunlara yard›m, bofl zamanlar›n de¤erlendirilmesi, sosyal aktiviteler düzenlenmesine yönelik hizmet ve programlar sunan bu merkezler hizmetlerini sürekli çeflitlendirmektedirler (Dan›fl: 340-345). Dünyada geliflmifl ülkelerde yafll›lara yönelik politikalar içinde yer alan bak›m neden SIRAevde S‹ZDE önemlidir? Kamu Sosyal Güvenlik Harcamalar›, vergilerle finanse edilen, karfl›l›ks›z, yararlanmak için do¤rudan herhangi bir yükümlülük yerine getirme koflulu aranmayan primsiz sosyal güvenlik uygulamalar›n› ifade etmektedir. Huzurevi, muhtaç yafll› kiflileri huzurlu bir ortamda korumak ve bakmak, sosyal ve psikolojik gereksinimlerini karfl›lamak amac›yla kurulan yat›l› sosyal hizmet kurulufllar›d›r. 8 SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U S O R U D‹KKAT D‹KKAT 70 Sosyal Politika-II Türkiye’de Yafll›lara Yönelik Sosyal Politikalar Türkiye yafllanma sürecinin h›zl› bir flekilde gerçekleflece¤i ülkelerden biridir. Türkiye’de toplam nüfus içinde yafll› nüfusun oran› 2008 y›l›nda %7 düzeyindedir (Oran kentte %6, k›rsal kesimde %10’dur). 2008-2040 y›llar› aras›nda yafll› nüfusun %201 oran›nda artaca¤› tahmin edilmektedir (Mand›rac›o¤lu, 2010: 43). Yap›lan tahminlere göre Türkiye’de 2050 y›l›nda 65 yafl ve üstü nüfusun toplam nüfus içindeki oran› %17.31’e yükselecektir (Y›ld›z, 2011: 342). Türkiye’de yafll›lara yönelik sosyal politikalar›n kapsam› henüz geliflmifl ülkelerdeki boyutlara ulaflamam›flt›r. Ancak bu konuda önemli ilerlemeler sa¤lanm›flt›r. Türkiye’de Yafll›l›k sigortas› yafll›lara yönelik sosyal politika uygulamalar›n›n bafl›nda gelmektedir. 5510 Say›l› Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas› Kanunu’na göre; yafll›l›k sigortas›ndan ba¤lanacak yafll›l›k ayl›¤›ndan belli bir süre prim ödeyen (7200-9000 gün veya 20-25 tam y›l), kad›n ise 58, erkek ise 60 yafl›n› dolduran sigortal›lar yararlanmaktad›r. Bu sigortal›lara prim ödeme gün say›s› dikkate al›narak yafll›l›k ayl›¤› ba¤lanmaktad›r. Ancak emeklilik yafl› 2036 y›l›ndan itibaren kademeli olarak yükseltilerek, 2048 y›l›nda kad›n ve erkeklerde 65 yafl›na ç›kacakt›r (Alper, 2011: 186). Türkiye’de 2011 y›l› Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre yaklafl›k 6.5 milyon kifli yafll›l›k sigortas›ndan yararlanmaktad›r (SGK, 2011: 20). Halen yafll›l›k sigortas›ndan yararlanan kifli say›s› s›n›rl›, yafll›l›k (emeklilik) ayl›¤›n›n miktar› oldukça düflüktür. Yafll›l›k ayl›¤›na ek olarak 170’i aflan kurum ve kurulufl tamamlay›c› sosyal güvenlik kurumu olarak üyelerine ek garantiler sa¤lamaktad›rlar. Bu kurumlar aras›nda en baflar›l› olan› askeri personel için oluflturulan Ordu Yard›mlaflma Kurumu’dur (OYAK). Kurum üyelerine tazminat niteli¤inde ödemelerin yan› s›ra, ikinci emeklilik ayl›¤› da ödemektedir. Tamamlay›c› sosyal güvenlik hizmeti veren di¤er bir kurum 28.3.2001 tarih ve 4632 say›l› Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yat›r›m Sistemi Kanunu ile oluflturulan Bireysel Emeklilik fiirketleri’dir. Bu flirketlere 18 yafl›n üzerindeki kifliler istedikleri takdirde kay›t olabilmekte, en az 10 y›l prim ödemek ve 56 yafl›n› doldurmak kofluluyla emeklilik hakk› kazanmakta, toptan ödeme veya ayl›k olarak birikmifl tasarruflar›n› alabilmektedirler. Bireysel Emeklilik fiirketleri’ne ise 2011 Aral›k ay› sonu itibariyle yaklafl›k 2.650 bin kifli kay›t olmufltur. (http://www.egm.org.tr Eriflim Tarihi 01.11.2011). Türkiye’de yafll›l›k ayl›¤›n›n düflük olmas›, erken emeklilik uygulamalar› ve psikolojik nedenlerle yafll›lar›n önemli bir bölümü emekli olduktan sonra yeniden çal›flma yaflam›na dönmektedir. Ancak yafll›l›k ayl›¤› almaya hak kazanan emeklilerin yeniden çal›flmas› konusunda sosyal güvenlik mevzuat› ile getirilen baz› s›n›rlamalar nedeniyle, bu durumda olan emeklilerin büyük bir bölümü düflük ücretlerle kay›t d›fl› çal›flmak zorunda kalmaktad›r. Ayr›ca yafl ayr›mc›l›¤› di¤er ülkelerde oldu¤u gibi Türkiye’de de yafll›lar›n ifle girmesinde, iflin devam›nda ve iflten ç›kar›lmalar›nda söz konusu olmakta ancak yafl ayr›mc›l›¤›n› engellemeye yönelik hukuki düzenlemeler henüz bulunmamaktad›r. Türkiye’de düzenli bir yafll›l›k ayl›¤›na sahip olmayan, çal›flma yaflam›na giremeyen, girse bile çok düflük ücretle çal›flmak zorunda kalan yafll›lar›n yoksullu¤a karfl› korunmas› önem kazanmaktad›r. Bu durumda olan yafll›lar›n korunmas› için baz› hukuki düzenlemeler yap›lm›flt›r. Bunlardan 1.7.1976 tarih ve 2022 say›l› 65 Yafl›n› Doldurmufl Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandafllar›na Ayl›k Ba¤lanmas› Hakk›ndaki Kanun ile 65 yafl›n› doldurmufl, hiçbir gelire sahip olmayan, muhtaçl›¤›n› kan›tlayan, Türk vatandafllar›na hayatta kald›klar› süre içinde ayl›k ba¤lanmaktad›r. 3. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-I (Çocuklar-Gençler-Yafll›lar) 29.5.1986 tarih ve 3294 say›l› Sosyal Yard›mlaflma ve Dayan›flmay› Teflvik Kanunu ile de “Fakrü zaruret içinde ve muhtaç durumda bulunan, kanunla kurulu sosyal güvenlik kurulufllar›na tabi olmayan ve bu kurulufllardan ayl›k ve gelir almayan vatandafllar ile geçiçi olarak küçük bir yard›m veya e¤itim ve ö¤retim olana¤› sa¤lanmas› halinde topluma faydal› hale getirilecek, üretken duruma geçebilecek kiflilere ayni ve maddi yard›mlar yap›lmaktad›r”. Kanunun belirledi¤i özelliklere sahip olan yafll›lar da herhangi bir yafl s›n›r› olmadan bu yard›mlardan yararlanabilmektedirler. 2022 say›l› Kanuna göre 2011 SGK verilerine göre yaklafl›k 819.861 kifli yafll›l›k ayl›¤› almaktad›r (SGK, 2011: 20). Ancak bu ayl›k Türkiye’nin sosyo-ekonomik koflullar› ve asgari ücret dikkate al›nd›¤›nda henüz 65 yafl üstü yafll›lar›n gereksinimlerini karfl›lamaktan çok uzakt›r. Bu kanunlardaki düzenlemeler d›fl›nda yafll›lar; yerel yönetimler ve K›z›lay taraf›ndan yoksullara yap›lan ayni ve nakdi yard›mlardan yararlanabilmektedirler (Altan, 2010: 283). Bu ödemelerin d›fl›nda muhtaç durumda olan yafll›lar kamu sosyal güvenlik harcamalar› kapsam›nda çeflitli sosyal hizmetlerden yararlanmaktad›rlar. Bunlar aras›nda sa¤l›k hizmetleri say›labilir. 18.6.1992 tarih ve 3816 say›l› Tedavi Giderlerinim Yeflil Kart Verilerek Devlet Taraf›ndan Karfl›lanmas› Hakk›ndaki Kanun ile kanunun öngördü¤ü özelliklere sahip olan muhtaç Türk vatandafllar›na yeflil kart uygulamas› ile karfl›l›ks›z sa¤l›k hizmeti sunulmaktad›r. Bu kapsamda kanunun öngördü¤ü koflullara uyan yafll›lar da bu hizmetlerden yararlanabilmektedirler. Yafll›larla ilgili sosyal hizmetleri planlama, programlama ve yürütme görevini devletin do¤rudan üstlenmesi 1963 y›l›nda Sa¤l›k Sosyal Yard›m Bakanl›¤›na ba¤l› Sosyal Hizmetler Genel Müdürlü¤ü’nün kurulmas› ile gerçekleflmifltir (http://www.shcek.gov.tr/turkiyede-sosyal-hizmet-uygulamalar›.aspx, Eriflim Tarihi 01.11.2011). 1982 Anayasas›’n›n 61. maddesinde yafll›lar›n korunmas› ile ilgili düzenlemeye yer verilmifl, devlete bu konuda yükümlülükler getirilmifltir. 7.5.2010 tarih ve 5982 say›l› Kanunla Anayasa’n›n de¤ifliklik yap›lan 10. maddesi ile yafll›lara pozitif ayr›mc›l›k öngörülmüfltür (Y›ld›z, 2011: 343). 1982 Anayasas›’n›n yürürlü¤e girmesinden sonra da¤›n›k olan sosyal hizmetleri bir çat› alt›nda toplamak amac›yla 24.5.1983 tarih ve 2828 say›l› Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu kabul edilmifltir. Kanunla korunmaya ve bak›ma veya yard›ma muhtaç aile, çocuk, özürlü, yafll› ve di¤er kiflilere götürülen hizmetlerin ve faaliyetlerin düzenlenmesi amaçlanm›flt›r (http://www.shcek.gov.tr/ turkiyede-sosyal-hizmet-uygulamalar›.aspx, Eriflim Tarihi 01.11.2011). Bu kanunla kurulan Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) 3.6.2011 tarih ve 633 say›l› Kanun Hükmünde Kararname ile kald›r›larak bu tarihten sonra yeni kurulan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanl›¤›’na ba¤l› Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlü¤ü olarak faaliyetini sürdürmeye bafllam›flt›r. Yafll› ve özürlülerle ilgili olarak ayn› bakanl›k bünyesinde Özürlü ve Yafll› Hizmetleri Genel Müdürlü¤ü oluflturulmufltur (http://www.aile.gov.tr, Eriflim Tarihi 01.11.2011). 2828 say›l› Kanun’un öngördü¤ü esaslar do¤rultusunda yafll›lara yönelik kurumsal bak›mla ilgili üç yönetmelik ç›kar›lm›flt›r. Bu yönetmelikler çerçevesinde yafll›lara yönelik kurumsal bak›m; huzurevi ve yafll› bak›m ve rehabilitasyon merkezleri aracl›¤›yla yat›l› olarak sa¤lanmaktad›r. 16.9.2011 tarihi itibariyle SHÇEK ait 99; derneklere/vak›flara, az›nl›klara ve gerçek kiflilere ait 166 özel huzurevi; di¤er bakanl›klar ve belediyelere ait 27 huzurevi/yafll› bak›m ve rehabilitasyon merkezi bulunmakta, bunlar›n sa¤lad›klar› hizmetlerden 22.207 yafll› yararlanmaktad›r (http://www.shcek.gov.tr/yasli-bakim-hizmetleri.aspx, Eriflim Tarihi 01.11.2011). 71 SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U S O R U Sosyal Politika-II D‹KKAT AMAÇLARIMIZ yafll›lar›n yaflam kalitesinin 2828 say›l› Kanun çerçevesinde ç›kar›lan Yönetmelik do¤rultusunda Türkiye’de evde bak›m ile ilgili ilk proje 1993 y›l›nda SHÇEK Genel Müdürlü¤ü taraf›ndan dört S‹ZDE büyük ildeSIRA uygulanm›fl ancak baflar›l› olmam›flt›r. Buna karfl›l›k Ankara Büyükflehir Belediyesi evde bak›m hizmetleri, ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi evde sa¤l›k destek hizmetleri ile bu alanda di¤er belediyelere örnek olmufllard›r. Halen büyük AMAÇLARIMIZ flehirlerde az say›da özel iflletme ücretli t›bbi bak›m ve refakat hizmeti sunmaktad›r. Kendi evlerinde yaflamlar›n› sürdüren yafll›lara yönelik alternatif bir gündüzlü hizmet modeli olarak uygulanan Yafll› Dayan›flma Merkezleri (Dan›fl: 346-347) ise K ‹ T A P baflar›l› olmad›¤›ndan, organize edilerek Yafll› Hizmet Merkezi olarak yeniden aç›lm›flt›r (Çohaz, 2010:124). TELEV‹ZYON SIRA S‹ZDE Türkiye’de yafll›lara yönelik ne tür sosyal politikalar oluflturulmufltur? SIRA S‹ZDE 72 D‹KKAT N N SIRA S‹ZDE Yafll› Hizmet Merkezi, art›r›lmas› amac›yla gündüzlü bak›m ve evde bak›m hizmeti sunmak üzere K ‹ Tve Afaaliyet P gösteren aç›lan yafll› hizmet merkezidir. TELEV‹ZYON 10 D Ü fi Ü N E L ‹ M ‹NTERNET D Ü fi Ü N E L ‹ M ‹ N T E R N E Tile ilgili bilgiler için http://www.aile.gov.tr yararlanabilirsiniz. Türkiye’de yafll›l›kla S O R U S O R U D‹KKAT D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ N N SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P K ‹ T A P TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON ‹NTERNET ‹NTERNET 3. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-I (Çocuklar-Gençler-Yafll›lar) 73 Özet N Çocuk iflçilerin karfl›laflt›klar› riskler ve çocuk iflçilere yönelik sosyal politikalar› aç›klamak. • Çocuk ve çocuk iflçi kavramlar›n› tan›mlamak oldukça güçtür. Kavramlar›n anlam› zamana, toplumlara, ülkelerin geliflmifllik düzeyi ve kültürlerine göre de¤iflebilmektedir. Uluslararas› sözleflmelerde çocu¤un genelde 18 yafl›n alt›ndaki birey oldu¤u yönünde genel bir e¤ilim söz konusu iken, çocuk iflçi kavram› konusunda uluslararas› belgelerde ve ulusal düzenlemelerde, yap›lan iflin niteli¤i genelde dikkate al›nmakta, bu do¤rultuda farkl› yafl s›n›r› alt›ndaki bireyler çocuk iflçi kabul edilmektedir. • Çocuklar tarihin her döneminde çal›flt›r›lm›fl ancak çocuklar›n iflçi statüsü ile çal›flma yaflam›na girmeleri Sanayi Devrimi’nden sonra gerçekleflmifltir. Sanayi Devrimi sonras› çocuklar en a¤›r koflullarda özellikle dokuma ve maden ocaklar›nda çal›flt›r›lm›fllard›r. Bu dönemde çocuklar›n karfl› karfl›ya kald›¤› koflullar birçok romana da konu olmufltur. Çoçuklar›n istismar›n›n önemli boyutlara ulaflmas› üzerine kamuoyunun bask›s› ve gelecekte nitelikli iflgücü gereksiniminin karfl›lanamayaca¤› endiflesi ile devletler çocuk iflçilere yönelik kanunlar ç›karm›fllard›r. Uluslararas› alanda da konu öncelikle ele al›nm›fl, çok say›da örgüt çocuklar›n çal›flma koflullar› ile ilgili devletlere yol gösterici düzenlemeler yapm›fllard›r. E¤itim yafl›n›n yükseltilmesi, ailelerin gelir düzeyinin artmas›, ulusal ve uluslararas› düzenlemelerin etkisiyle çocuk çal›flt›r›lmas›n› engelleme yolunda geliflmeler sa¤lanm›fl ancak küreselleflme, neo-liberal politikalar özellikle geliflmekte olan ülkelerde çocuk iflgücüne olan talebi yeniden artt›rm›flt›r. • Çocuk iflçili¤inin önemli nedenleri aras›nda yoksulluk, e¤itim, gelenekler, iflverenleri talebi, mevzuat eksikli¤i, denetim yetersizli¤i say›labilir. Çocuklar›n çal›flma hayat›nda karfl›laflt›klar› riskler ise fizyolojik ve ruhsal sorunlar fleklinde belirtilebilir. • Çocuk iflçileri korumaya yönelik uluslararas› ve ulusal düzeyde politikalar oluflturulmaktad›r. Uluslararas› düzeyde BM, ILO, AK ve AB belgeleri bulunmaktad›r. Ulusal düzeyde Türkiye’de çocuklar› çal›flma yaflam›nda korumaya yönelik olarak baflta anayasa olmak üzere çok say›da ka- nunda çocuk iflçilerin en az çal›flt›r›lma yafl›, a¤›r ve tehlikeli ifllerde çal›flt›r›lmalar›, gece çal›flt›r›lmalar›, sa¤l›k kontrolleri gibi konularda düzenlemeler yap›lm›fl, zorunlu e¤itim süresi 8 y›la ç›kar›lm›flt›r. 187 ülkede uygulanan IPEC Projesi çercevesinde Türkiye’de önemli geliflmeler sa¤lanm›flt›r. Ancak kanuni düzenlemelere ra¤men çocuk iflçilerin say›s› tüm dünyada ve Türkiye’de büyük boyutlardad›r. Çocuk iflçilerin say›s›n›n azalt›lmas›nda sadece hukuki düzenlemeler yeterli olmamakta, çocuk iflçili¤ine yol açan nedenler ortadan kald›r›lmad›kça çocuk iflçili¤i sorununun çözümü zor görülmektedir. Çocuk iflçili¤i konusunda çok say›da sözleflme oluflturan ILO bu gerçekten hareketle çocuk iflçili¤inin tamamen ortadan kald›r›lmas› yerine 182 say›l› sözleflmede de görüldü¤ü gibi çocuk iflçili¤inin en kötü biçimlerinin ortadan kald›r›lmas› yaklafl›m›n› benimsemifltir. A M A Ç 1 N Gençlerin iflsizlik ve istihdam sorunu ve genç iflsizlik sorununun çözümüne yönelik politikalar› tan›mlamak. • Evrensel olarak kabul edilmifl bir genç ve gençlik tan›m› bulunmamakta, gençlik sosyolojik, psikolojik ve demografik aç›dan tan›mlanabilmektedir. Demografik faktör tan›mlamada daha çok kullan›lmakta, fakat yafl s›n›r› konusunda fikir birli¤i bulunmamaktad›r. Geliflmifl ülkelerde genç iflçi tan›m› için genelde alt s›n›r olarak zorunlu e¤itimi bitirme yafl› kabul edilmekte, üst s›n›r ise farkl›l›k gösterebilmektedir. • Gençlerin en önemli sorununu istihdam ve iflsizlik oluflturmaktad›r. Tüm ülkelerde gençler büyük ölçüde hizmet sektöründe istihdam edilmekte, genelde k›smi süreli, geçici, k›sa süreli veya mevsimlik çal›flmaktad›rlar. Kay›t d›fl› çal›flma yayg›nd›r. Gençler aras›nda ‹flsizlik oran› tüm ülkelerde yüksektir. ‹flsizlik özellikle kad›nlar ve e¤itim düzeyi gençlerde gruplarda daha önemli bir sorunu olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. • Genç iflsizlik sorununun çözümüne yönelik uluslalararas› örgütler ve devletler yo¤un çaba harcamaktad›rlar. Ulusal düzeyde oluflturulan politikalar iflsizli¤in nedenlerini ortadan kald›rmaya yönelik olarak e¤itim politikalar› ve gençlere yönelik aktif iflgücü piyasas› politikalar›d›r. E¤itim po- AM A Ç 2 74 Sosyal Politika-II likalar›nda amaç temel ve mesleki e¤itimin iflgücü piyasas›n›n gereksinimlerine cevap verecek flekilde düzenlenmesidir. Aktif iflgücü politikalar› e¤itim sistemi ile iflgücü piyasas›ndaki aksakl›klar giderilmeye çal›fl›lmaktad›r. Çeflitli ülkelerde çok say›da farkl› içerikli aktif iflgücü politikalar› uygulanmaktad›r. Aktif iflgücü politikalar›n›n baflar›l› olmas› için bunlar›n belli bir bütünlük içinde uygulanmas› gerekir. N Dünyada ve Türkiye’de yafll›larla ilgili sosyal politikalar› aç›klamak. • Yafll›l›k çok yönlü bir kavramd›r. Bu nedenle yafll›l›¤› tan›mlamak güçtür. Farkl› aç›lardan farkl› yafll›l›k tan›mlar› yap›labilir. Yafll›lar›n çok say›da sorunu bulunur. Bu sorunlar sa¤l›k sorunlar›, ekonomik sorunlar, psikolojik sorunlar ve sosyokültürel sorunlar fleklinde s›ralanabilir. • Yafll›lara yönelik sosyal politikalar oluflturulmas›nda dünya nüfusu içinde yafll›lar›n oran›n›n artmas›, geleneksel aile yap›s›n›n de¤iflmesi, sosyal devlet ilkesi, insani nedenler ve ekonomik nedenler önemli rol oynam›flt›r. • Dünyada yafll›lara yönelik sosyal politikalar ülkelerin ekonomik, sosyo-kültürel yap›lar›na göre farkl›l›k göstermektedir. Geliflmifl ülkelerde bu konuda önemli ad›mlar at›lmas›na karfl›l›k geliflmekte olan ülkelerde henüz fazla bir geliflme sa¤lanamam›flt›r. Günümüzde geliflmifl ülkelerde yafll›larla ilgili sosyal politikalar yaflam kalitesini ve genel sa¤l›¤› artt›rmay› hedeflemekte, yafll›lara yönelik sosyal politikalar oluflturulurken, bireylerin tercihleri dikkate al›nmaktad›r. A M A Ç 3 • Bu ülkelerde yafll›l›k sigortas›, yafll›lar›n çal›flma yaflam›na girmeleri önündeki engellerin kald›r›lmas›, yafll›lar›n yoksullu¤a karfl› korunmas› amac›yla kamu sosyal güvenlik harcamalar› kapsam›nda sosyal güvenlik garantisi olmayan veya gelir yetersizli¤i nedeniyle yoksul duruma düflen, belli bir yafl›n üzerindeki yafll›lara bu durumlar› devam etti¤i sürece sürekli gelir veya ayl›k ba¤lanmas› söz konusudur. Ayr›ca yafll›lar›n temel gereksinimlerini karfl›lamak üzere sürekli olmayan parasal yard›m veya ayn› yard›mlar yap›lmaktad›r. Bu ödemelerin d›fl›nda muhtaç durumda olan yafll›lara kamu sosyal güvenlik harcamalar› kapsam›nda sosyal hizmetler verilmektedir. Bu hizmetler aras›nda sa¤l›k hizmetleri, kurumsal bak›m hizmetleri, evde bak›m hizmetleri ve günlük bak›m say›labilir. • Türkiye’de yafll›lara yönelik sosyal politikalar henüz yeterli olmamakla birlikte bu konuda önemli ad›mlar at›lm›flt›r. Geliflmifl ülkelerdeki yafll›lara yönelik politikalar›n önemli bir bölümü Türkiyede de uygulanmakta ancak yafll›lara sa¤lanan olanaklar kapsam ve içerik bak›m›ndan yetersiz kalmaktad›r. 3. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-I (Çocuklar-Gençler-Yafll›lar) 75 Kendimizi S›nayal›m 1. Çocuk iflçilikle ilgili ilk kanunlar hangi ülkede ç›kar›lm›flt›r? a. Fransa b. Almanya c. ‹ngiltere d. ‹talya e. ‹spanya 6. Türkiye’de gençler aras›ndaki iflsizlik oran› genel iflsizlik oran›n›n yaklafl›k olarak kaç kat›d›r? a. 1 b. 2 c. 3 d. 4 e. 5 2. ILO’nun çoçuk iflçili¤i ile ilgili onaylad›¤› en son sözleflmesi afla¤›dakilerden hangisidir? a. 5 say›l› Çocuklar›n Sanayide ‹stihdama Kabulde Asgari Yafla ‹liflkin Sözleflme b. 7 say›l› Çocuklar›n Denizde ‹stihdama Kabulde Asgari Yafla ‹liflkin Sözleflme c. 112 say›l› Bal›kç›larda ‹stihdama Kabulde Asgari Yafla ‹liflkin Sözleflme d. 138 say›l› ‹stihdama Kabulde Asgari Yafla ‹liflkin Sözleflme e. 182 say›l› kötü fiartlardaki Çocuk ‹flçili¤inin Yasaklanmas› ce Ortadan Kald›r›lmas›na ‹liflkin Acil Önlemler Sözleflmesi 7. Çocuk ve Genç ‹flçilerin Çal›flt›r›lmas› Usul ve Esaslar› Hakk›ndaki Yönetmelikte genç iflçi için alt yafl s›n›r› kaçt›r? a. 14 b. 15 c. 16 d. 17 e. 18 3. ILO’nun çocuk iflçi tan›m›nda asgari yafl kaçt›r? a. 12 b. 14 c. 15 d. 16 e. 18 4. Afla¤›dakilerden hangisi çocuk iflçili¤in nedenlerinden biri de¤ildir? a. Göçün yo¤un olmas› b. E¤itim seviyesinin düflük olmas› c. Geleneklerin etkisi d. Denetim yetersizli¤i e. Refah›n yüksek olmas› 5. Afla¤›dakilerden hangisi do¤rudan kamu iflleri yaratma programlar›n›n özelli¤i de¤ildir? a. Tamamlay›c› politikalar olmas› b. Gençlerin ifl deneyimi kazanmalar›n› sa¤lamas› c. Kamu kurulufllar›n›n iflveren statüsünde olmas› d. Yarat›lan ifllerin geçici süreli olmas› e. K›sa süreli iflsizlere yönelik olmas› 8. Yafll›l›¤›n tan›mlanmas›nda en yayg›n uygulama alan› bulan kavram hangisidir? a. Fonksiyonel yafll›l›k b. Kronolojik yafll›l›k c. Fizyolojik yafll›l›k d. Duygusal yafll›l›k e. Biyolojik yafll›l›k 9. Afla¤›dakilerden hangisi yafll›lara yönelik sosyal politika oluflturulmas›n›n nedenlerinden biri de¤ildir? a. Aile yap›s›ndaki de¤iflme b. ‹nsani nedenler c. Ekonomik nedenler d. Co¤rafi nedenler e. Toplumsal nedenler 10. Afla¤›dakilerden hangisi evde bak›m hizmetlerinin kapsam›na girmez? a. Evde yard›m b. Evde takip hizmetleri c. ev sa¤l›k hizmetleri d. Süreli bak›m e. Yafll› hizmet merkezi 76 “ Sosyal Politika-II Yaflam›n ‹çinden Kendimizi S›nayal›m Yan›t Anahtar› “182 say›l› Çok Kötü Biçimlerdeki Çocuk ‹flçili¤inin Ortadan Kald›r›lmas›na ‹liflkin Acil Eylem Sözleflmesi Madde 3: Bu sözleflmenin amaçlar› bak›m›ndan en kötü biçimlerdeki çocuk iflçi ifadesi: a) çocuklar›n al›m› sat›m› ve ticareti, borç karfl›l›¤› veya ba¤›ml› olarak çal›flt›r›lmas› ve askeri çat›flmalarda çocuklar›n zorla veya zorunlu olarak kullan›lmas›n› da içerecek flekilde zorla veya mecburi çal›flt›r›lmalar› gibi kölelik veya kölelik biçimi uygulamalar›n tüm biçimlerini; b) çocu¤un fahiflelikte, pornografik yay›nlar›n üretiminde veya pornografik gösterilerde kullan›lmas›n›, bunlar için tedarikini ve sunumunu; c) çocu¤un özellikle ilgili uluslararas› anlaflmalarda belirtilen uyuflturucu maddelerin üretimi ve ticareti gibi yasal olmayan faaliyetlerde kullan›lmas›n›, bunlar için tedarikini ve sunumunu; d) do¤as› veya gerçeklefltirildi¤i koflullar itibariyle çocuklar›n sa¤l›k, güvenlik veya ahlaki geliflmeleri aç›s›ndan zararl› olan ifli kapsar”. 1. c Kaynak: fiiflman, Yener. Uluslararas› Çal›flma Normlar›, Eskiflehir: Anadolu Üniversitesi, 2004. 2. e 3. c 4. e 5. e 6. b 7. b 8. b 9. d ” 10. d Yan›t›n›z yanl›fl ise “ Çocuk ‹flçili¤inin Tarihi Geliflimi” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Çocuk ‹flçilere Yönelik Uluslararas› Düzenlemeler” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Çocuk ve Çocuk ‹flçiKavram›” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Çocuk ‹flçili¤inin Nedenleri ve Çocuk ‹flçilerin Karfl›laflt›klar› Riskler” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Genç ‹flsizlik Sorununun Çözümüne Yönelik Politikalar” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Genç ‹flsizlik Sorununun Çözümüne Yönelik Politikalar” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Genç ve Genç ‹flçi Kavram›” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “ Yafll›l›k Kavram› ve Yafll›lar›n Sorunlar›” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Yafll›lara Yönelik Sosyal Politikalar Oluflturulmas›n›n Nedenleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “ Dünyada Yafll›lara Yönelik Sosyal Politikalar” konusunu yeniden gözden geçiriniz. 3. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-I (Çocuklar-Gençler-Yafll›lar) 77 S›ra Sizde Yan›t Anahtar› S›ra Sizde 1 Çocuk iflçili¤i kavram›na yüklenen anlam›n; zamana, ülkelerin geliflmifllik düzeyine, kültürel yap›lar›na göre de¤iflmesine ba¤l› olarak tan›m birli¤i sa¤lanamamaktad›r. S›ra Sizde 2 Devlet, çocuk iflçili¤ine ülkenin gelece¤i aç›s›ndan sa¤l›ks›z nesillerin yetiflmesi buna ba¤l› olarak gelecekte nitelikli iflgücü gereksinimin ortaya ç›kmas› ve kamuoyunun insani nedenlerle tepki göstermesi üzerine müdahale etmek zorunda kalm›flt›r. S›ra Sizde 3 ILO çoçuk iflçilere yönelik olarak önce sektörel düzenlemeler yapm›fl, 138 say›l› sözleflme ile tüm sektörlerde geçerli olmak üzere asgari çal›flma yafl›n› belirlemifltir. Ayr›ca önceleri sözleflmelerde çocuk iflçili¤in tümü ile kald›r›lmas› ilkesini benimserken, çocuk iflçili¤ine neden olan koflullar ortadan kald›r›lmadan çocuk iflçili¤inin önlenemeyece¤ini dikkate alarak 182 say›l› sözleflmede en kötü koflulardaki çocuk iflçili¤inin ortadan kald›r›lmas› yaklafl›m›n› benimsemifltir. S›ra Sizde 4 Genç tan›m›nda genelde alt s›n›r›n belirlenmesinde zorunlu e¤itimi bitirme yafl› dikkate al›nmaktad›r. S›ra Sizde 5 Kay›t d›fl› çal›flman›n gençler aras›nda yayg›n olmas›n›n nedenleri aras›nda; gençlerin ifl tecrübelerinin olmamas› nedeniyle iflveren taraf›ndan ifle al›nmada tercih edilmemeleri, e¤itim ile çal›flma yaflam›n›n bütünlefltirilememesi nedeniyle gençlerin sahip olduklar› niteliklerle iflverenlerin arad›klar› niteliklerin farkl› olmas›, okulu terk eden gençlerin vas›f düzeylerinin düflük olmas› say›labilir. S›ra Sizde 6 ‹flgücü piyasas›na yönelik e¤itim politikalar› aktif iflgücü piyasas› politikalar› içinde en baflar›l› olan politikalard›r. S›ra Sizde 7 Fonksiyonel yafll›l›k, ayn› yaflta kiflilerle karfl›laflt›r›ld›¤›nda, kiflilerin fiziksel görünüfl, hareketlilik, dayan›kl›l›k, koordinasyon, düflünsel kapasite gibi gözlenebilir özelliklerine göre belirlenen yafll›l›kt›r. Krolonojik yafll›l›k ise kiflinin do¤umundan itibaren geçen zamana göre bir y›ll›k birimler esas al›narak yap›lan yafll›l›¤› ifade eder. S›ra Sizde 8 Geleneksel aile yap›s›ndan çekirdek ve tek ebeveynli aile yap›s›na geçifl; sanayileflme, kentleflme ve sosyokültürel yap›daki de¤iflme sonucu ortaya ç›kar. S›ra Sizde 9 Evde bak›m ile yafll›lar›n yaflad›klar› ortamdan ve çevreden ayr›lmadan, gereksinim duydu¤u hizmetleri kendi evlerinde almalar› söz konusudur. Böylece kurumsal bak›m›n yafll›lar üzerinde yaratt›¤› olumsuz etkiler, yafll› istismar› azal›r. Kurumsal bak›m›n yüksek maliyetleri düflürülür. Geleneksel aile yap›s›ndan çekirdek ve tek ebeveynli aile yap›s›na geçifl sanayileflme, kentleflme ve sosyo-kültürel yap›daki de¤iflmeler sonucu ortaya ç›kar. S›ra Sizde 10 Türkiyede yafll›lara yönelik olarak yafll›l›k sigortas›, sosyal yard›m ve sosyal hizmetler alan›nda düzenlemeler yap›lm›flt›r. 78 Sosyal Politika-II Yararlan›lan Kaynaklar Alcock, Pete.- May, Margaret.- Rowlingson, Karen. (2011). Sosyal Politika: Kuramlar ve Uygulamalar, Ankara: Siyasal Kitabevi. Alper, Yusuf. (2011). “Sosyal Güvenlik”, (Tokol, Aysen ve Alper, Yusuf (ed.)), Sosyal Politika, Bursa: Dora Yay›nevi. Altan, Ö. Zühtü. (2010). Sosyal Politika, Eskiflehir: Anadolu Üniversitesi Yay›nlar›. Anadolu Üniversitesi. (2004). Uluslararas› Çal›flma Normlar›, (fiiflman, Yener. (ed)), Eskiflehir: Yay›n No 1566. Arpac›, Fatma.(2005). Farkl› Boyutlar›yla Yafll›l›k, Ankara: Türkiye ‹flçi Emeklileri Derne¤i. Baybora, Dilek. (2007). Çal›flma Yaflam›nda Yafl Ay›r›mc›l›l›¤›, Eskiflehir: Anadolu Üniversitesi Yay›nlar›. Cesur, E. Ersin. (2006). Çocuklar›n Çal›flt›lmas›n›n Ekonomik Büyümeye Etkisi, Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakanl›¤›. (2007). Türkiye’de Çocuk ‹flçili¤i Sorun Bizim Bilgilendirme Materyali, Kitap I, Ankara. Çohaz, Abdurrahman.(2010). “Türkiye’de Yafll› ve Yafll›lara Sunulan Bak›m Hizmetleri”, Akademik Geriatri, ss.122-126, http://www.akademikgeriatri.org/geriatrri_konusmaci_metinleri/8.pdf, (Eriflim Tarihi 01.11.2011). Dan›fl, Mehmet Zafer. (2009). “Türkiye’de Yafll› Nüfusun Yaln›zl›k ve Yoksulluk Durumlar› ve Sosyal Hizmet Uygulamalar› Aç›s›ndan Baz› Ç›kar›mlar”, Toplum ve Hizmet, Cilt 20, Say› 1, Nisan, ss.67-83. Dan›fl, M.Zafer. “Toplum Temelli Bak›m Anlay›fl›”, (Aysoy, Mehmet (ed.)), Sosyal Bak›m Rehberi, Ankara: fiefkatli Eller Yay›nevi, ss.339-350. Dinç, Murat. (2008). Çocuk ve Genç ‹flçilerin ‹fl Güvenli¤i Yönünden Korunmas›, Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Dursun, Salih. (2011). “Çocuklara Yönelik Sosyal Politikalar”, (Tokol, Aysen ve Alper, Yusuf (ed.)) Sosyal Politika, Bursa: Dora Yay›nevi, ss.312-323. DPT. (2007). Türkiye’de Yafll›lar›n Durumu ve Yafllanma Ulusal Eylem Plan›, Ankara: Yay›n No 2741. Ek. Selda.(2007). Geriatri Hizmetleri Üzerine Genel Bir De¤erlendirme: Ankara ‹li Örne¤i, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Emirgil, B. Faik.(2011). Gençlere Yönelik Sosyal Politikalar, (Tokol, Aysen ve Alper, Yusuf (ed.)) Sosyal Politika, Bursa: Dora Yay›nevi, ss.324-335. Erday›, A.Utku. (2009). “Dünyada Genç ‹flçili¤i Sorununun Çözümüne Yönelik Ulusal Politikalar ve Türkiye”, Çal›flma ve Toplum, Cilt 22, ss. 133-162. Gündo¤an, Naci. (2001). Genç ‹flsizli¤i, Eskiflehir: Anadolu Üniversitesi Yay›nlar›. Günöz, Mustafa. (2007). Türkiye’de Çocuk ‹flçili¤i Sorunu ve Çözüm Önerileri, Uzmanl›k Tezi, Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakanl›k Türkiye ‹fl Kurumu Genel Müdürlü¤ü, Ankara. ILO.(2010). Global Employment Trends for Youth 2010, Geneva. K›l›ç, fiebnem. (2011). Türk ‹fl Hukukunda Çocuk ‹flçi Kavram› ve Çocuk ‹flçilerin Haklar›, Yüksek Lisans Tezi, ‹stanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Kurt, Gökhan - Beyaztafl, F., Yücel - Erol Zerrin. “Yafll›lar›n Sorunlar› ve Yaflam Memnuniyeti” Adli T›p Dergisi/Turkish Journal of Forensic Medicine, Cilt/Vol:24, Num/Say› 2, ss.32-39. Mand›rac›o¤lu, Aliye. (2010). “Dünyada ve Türkiyede Yafll›lar›n Demografik Özellikleri/Demographic Characteristics of The Erderly People in Turkey”, Ege T›p Dergisi/Ege Journal of Medicine 49(3), Ek/Supplement, ss.39-45. Murat, Sedat ve fiahin, Levent. (2011). “Gençlerin ‹stihdam›/‹flsizli¤i Bak›m›ndan Türk E¤itim Sisteminin De¤erlendirilmesi”, Çal›flma ve Toplum, Cilt 30, ss.93-137. Oral, A. ‹lhan. (2008). “Emeklilerin Çal›flmaya Bafllamas› ve Uygulamada Karfl›lafl›lan Sorunlar Üzerine Düflünceler”, Çal›flma ve Toplum, Cilt 4. ss.135-185. Petrol-‹fl. (2004). Dünyada Genç ‹stihdam E¤ilimleri, Say› 24, ss,118-134. Seyyar, Ali. (2006). Özürlülere Adanm›fl Sosyal Politika Yaz›lar›, Sakarya: Adapazar› Büyükflehir Belediyesi Yay›nlar›. SGK (2011). Ayl›k ‹statistik Bülteni, Temmuz. Sümer, H.Hadi. (2011). ‹fl Hukuku, 16. Bask›, Konya: Mimoza Yay›nlar›. Tando¤an, Ali. (2006). Çocuk ve Gençlerin Korunmas›, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. 3. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-I (Çocuklar-Gençler-Yafll›lar) Taflç›, Faruk. (2010). “Yafll›lara Yönelik Sosyal Politikalar: ‹sveç, Almanya, ‹ngiltere ve ‹talya Örnekleri”, Çal›flma ve Toplum, Cilt 24, ss. 175,202. Tokol, Aysen. (2008). Endüstri ‹liflkileri ve Yeni Geliflmeler, Bursa: Dora Kitabevi. Tor, Hacer. (2010). “Türkiye’de Çocuk ‹flçili¤in Boyutlar›” ZWT, Vol 2, Number 2, ss.25-42. Y›ld›r›m, H. Okan. (2008). Dünyada ve Türkiye’de Çocuk ‹flçili¤i ve Özel Bir Örnek Olarak ‹stanbul ‹linde Otomotiv Küçük Sanayinde Çal›flan Çocuk ‹flçi ve Ç›raklar, Yüksek Lisans Tezi, Kadir Has Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Y›ld›z, Özkan. (2008). “Çocuk ‹flçili¤ini Piyasa Ahlak› ‹çinde Düflünmek”, ‹fl Ahlak› Dergisi, Cilt 1, Say› 2, Kas›m, ss.81-95. Y›ld›z, Selver. (2011). “Yafll›lara Yönelik Sosyal Politikalar”, (Tokol, Aysen ve Alper, Yusuf (ed.)) Sosyal Politika, Bursa: Dora Yay›nevi. http://www.shcek.gov.tr/turkiyede-sosyal-hizmet-uygulamalar›.aspx, Eriflim Tarihi 01.11.2011. http://www.aile.gov.tr, Eriflim Tarihi 01.11.2011. http://www.egm.org.tr, Eriflim Tarihi 01.11.2011. 79 4 SOSYAL POL‹T‹KA-II Amaçlar›m›z N N N Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra; Sakat, özürlü ve engelli kavramlar›n›, özürlülerin genel olarak sorunlar›n› ve özürlülere yönelik sosyal politikalar› aç›klayabilecek, Eski hükümlü kavram› ve sorunlar›n›, dünyada ve Türkiye’de eski hükümlülerin çal›flma yaflam›nda korunmas› ile ilgili düzenlemeleri, anlatabilecek, Göç ve göçle ilgili kavramlar›, Dünyada ve Türkiye’de göçmenlerin çal›flma koflullar›n› ve Türkiye’deki göçmenlerle ilgili hukuki düzenlemeleri aç›klayabilecek bilgi ve becerileri kazanabileceksiniz. Anahtar Kavramlar • • • • • Özürlü Eski Hükümlü Göçmen ‹flçi Engelli Göçmen • • • • Mülteci Sakat S›¤›nmac› Hükümlü ‹çindekiler Sosyal Politika-II Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-II (Özürlüler-Eski Hükümlüler-Göçmenler) • ÖZÜRLÜLER VE ÖZÜRLÜLER‹N ÇALIfiMA YAfiAMINDA KORUNMASI • ESK‹ HÜKÜMLÜLER VE ESK‹ HÜKÜMLÜLER‹N ÇALIfiMA YAfiAMINDA KORUNMASI • GÖÇMENLER VE GÖÇMENLER‹N ÇALIfiMA YAfiAMINDA KORUNMASI Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-II (Özürlüler-Eski Hükümlüler-Göçmenler) ÖZÜRLÜLER VE ÖZÜRLÜLER‹N ÇALIfiMA YAfiAMINDA KORUNMASI Sakat, Özürlü ve Engelli Kavramlar› Sakat, özürlü ve engelli kavramlar› aralar›nda baz› farkl›l›klar bulunmakla birlikte, ço¤unlukla birbiri yerine kullan›lmakta (Özgökçeler, 2011: 264), bu kavramlar›n tan›m› konusunda literatürde genel kabul gören bir tan›ma rastlanmamaktad›r (Murat, 2009: 24). Kavramlar›n ifade etti¤i anlam ülkelere, kültürlere, uluslararas› örgütlere göre farkl›l›k göstermektedir (Yaz›c› ve Yemiflci, 2010: 189). T›bbi model yaklafl›m›n› benimseyen ülkelerde sakatl›k kavram›, sosyal model yaklafl›m›n› benimseyen ülkelerde engelli kavram› daha fazla kabul görmektedir. Dünya Sa¤l›k Örgütü (WHO) taraf›ndan 1980 y›l›nda gelifltirilen Sakatl›klar, Yetersizlikler ve Engelliklerin Uluslararas› S›n›fland›r›lmas› (ICIDH-10) kodlama sistemi kavram› üç ayr› kategoride ele almaktad›r. Buna göre; • D›fl ve iç organlar›n zarar görmesi veya tahrip olmas› (Sakatl›k/Impairment): Sa¤l›k bak›m›ndan psikolojik, fizyolojik ve anatomik yap› veya fonksiyonlardaki eksikli¤i ve anormalli¤i, • Organlar›n zarara u¤ramas› nedeniyle ruhsal, psikolojik veya fiziki yönden fonksiyonel engellerin ortaya ç›kmas› (Özürlülük, Disability): Bir aktiviteyi normal tarzda veya normal kabul edilen s›n›rlar içinde gerçeklefltirmedeki k›s›tl›l›k ve yetersizli¤i, • Sosyal engellerin belirlenmesi (Engellik, Handicap): Bir yetersizlik veya özür nedeniyle yafla, cinsiyete, sosyal ve kültürel faktörlere ba¤l› olarak kifliden beklenen rollerin k›s›tlanmas› veye yerine getirilememesini ifade etmektedir (Murat, 2009: 27-28). Birleflmifl Milletler (BM) “Özürlü Haklar› Bildirgesi’nde özürlü; “do¤umsal olsun veya olmas›n, fiziksel veya zihinsel kapasitesindeki bir yetersizli¤in sonucu olarak, bireysel ve/veya sosyal yaflam›n gereksinimlerini k›smen veya tümüyle kendi bafl›na sa¤layamayan kifli” olarak tan›mlanmaktad›r. Ayn› örgütün Engelli Kiflilerin Haklar› Sözleflmesi’nde ise engellilik; “di¤er bireylerle eflit koflullar alt›nda topluma tam ve etkin bir flekilde kat›l›mlar›n›n önünde engel teflkil eden uzun süreli fiziksel, zihinsel, düflünsel veya alg›sal bozuklu¤u bulunan kiflileri ifade etmek için kullan›lmaktad›r” (Yaz›c› ve Yemiflci, 2010: 189). 82 Sosyal Politika-II “Uluslararas› Çal›flma Örgütü (ILO) özürlüyü, çal›flma yaflam›na kat›l›m aç›s›ndan tan›mlamaktad›r. Örgüt; önce özürlüyü; fiziksel ve zihinsel yeteneklerinin azalmas› sonucu, uygun bir ifl elde etme veya koruma olana¤›n› ileri derecede kaybetmifl kifli” olarak tan›mlam›flt›r. Ancak 1983 y›l›nda tan›m› yeniden ele alarak, bu defa özürlüyü, “fiziksel ve ruhsal noksanl›k sonucu uygun bir ifl sa¤lama, bu ifli koruma ve bu iflte ilerleme olas›l›¤› önemli ölçüde azalm›fl kifli olarak belirtmifltir” (Murat, 2009: 28). “Avrupa Birli¤i (AB) ise engellili¤in tan›mlanmas›nda daha çok sosyal modele vurgu yapmaktad›r. Bunun nedeni sosyal modelin engelli¤i sadece kifliye özel olarak ele almamas›, fiziksel yap›larda dahil olmak üzere kiflinin içinde bulundu¤u sosyal ve kültürel çevrenin bir ürünü olarak de¤erlendirmesidir.” Özürlülük; fiziksel veya zihinsel, sürekli veya geçici, kiflinin yeteneklerini etkileyen veya etkilemeyen düzeyde, do¤ufltan veya sonradan olabilmektedir (Yaz›c› ve Yemiflci, 2010: 190,189) Do¤um sonras› özürlülü¤e beslenme bozukluklar›, hastal›klar, ifl kazalar›, meslek hastal›klar›, di¤er kazalar, çevre kirlili¤i, savafl, terör, do¤al afetler, yafll›l›k ve psiko-sosyal koflullar yol açabilmektedir (R›dvano¤lu, 2011: 4). SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET MAKALE 1 Sakat, özürlü ve S‹ZDE engelli kavramlar›n›n ifade etti¤i anlam sizce hangi nedenlerle farkl›l›k SIRA göstermektedir? D Ü fi Ü N E Genel L‹M Özürlülerin Olarak Sorunlar› Ne flekilde ortaya ç›karsa ç›ks›n özürlüler birbiri ile iç içe geçmifl, içinde yaflad›klar› toplumlaS bütünleflmelerini engelleyen, çok say›da sorunla karfl› karfl›yad›rlar. O R U Bu sorunlar›n niteli¤i ve niceli¤i ülkenin geliflmifllik düzeyine ba¤l› olarak de¤iflmekle birlikte her toplumda özürlülerin çeflitli sorunlarla karfl›laflmalar› adeta kaç›D‹KKAT n›lmaz bir yazg›d›r. Özürlülerin temel sorunlar›n›n bafl›nda içinde bulunduklar› sosyo-ekonomik S‹ZDE grubun bir SIRA bütün olarak yaflad›¤› yoksulluk gelir. Yoksulluk ayn› zamanda di¤er sorunlar›n da kayna¤›n› oluflturur (http://www.harbiforum.org/engelliler/125939engellilerin-yasadigi-zorluklar.html, Eriflim Tarihi 15.11.2011). Dünya Bankas› dünAMAÇLARIMIZ yan›n en yoksul insanlar›n›n %20’sinin özürlülerden olufltu¤unu belirtmektedir (Özgökçeler, 2011:266) E¤itim özürlülerin önemli sorunlar›ndan bir di¤eridir. ÖzürlülerinK e¤itimle ‹ T A P ilgili sorunlar› aras›nda; e¤itim sisteminin özürlüler dikkate al›nmadan düzenlenmesine ba¤l› olarak özürlü çocuklar›n okul öncesi e¤itimden yararlanamamalar›, örgün ve yayg›n e¤itim olanaklar›n›n yetiflkin engelliler için s›n›rl› olmas›, T E Le¤itim E V ‹ Z Y Oiçin N gerekli ders araçlar›n›n yetersizli¤i, e¤itim kurumlar›n›n fiziksel koflullar›n›n özürlülere uygun olmamas›, özürlü e¤itmenlerinin yeterli say› ve donan›mda olmamas› say›labilir (http://www.harbiforum.org/engelliler/125939engellilerin-yasadigi-zorluklar.html, Eriflim Tarihi 15.11.2011). Birleflmifl Milletler ‹ N Tve E RKültür NET E¤itim Bilim Örgütü (UNESCO) geliflmekte olan ülkelerde yaflayan özürlü çocuklar›n %90’n›n›n okula gitmediklerini belirlemifltir. Ekonomik ‹flbirli¤i ve Kalk›nma Örgütü (OECD) ülkelerinde özürlülük düflük e¤itim seviyesine sahip kiK A L E fazlad›r (Özgökçeler, 2011: 267). fliler aras›ndaM Adaha Ulafl›m, fiziksel çevre ve yaflan›lan konutun özürlülerin yaflam›n› kolaylaflt›racak özelliklere sahip olmamas› özürlülerin toplumla bütünleflmeleri önündeki önemli engellerden biridir. Özürlülerin di¤er sorunlar› ile ba¤lant›l› temel sorunlar›ndan bir di¤eri de istihdam sorunudur (http://www.harbiforum.org/engelliler/125939-engellilerin-yasadigi-zorluklar.html, Eriflim Tarihi 15.11.2011). ILO halen 386 milyon özürlünün çal›flma ça¤›nda oldu¤unu, baz› ülkelerde özürlüler aras›nda iflsizlik oran›n›n N N 4. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-II (Özürlüler-Eski Hükümlüler-Göçmenler) 83 %80’ler düzeyinde bulundu¤unu tespit etmifltir (Özgökçeler, 2011: 267). Yap›lan araflt›rmalar özürlüler aras›nda iflsizlik oran›n›n özürlü olmayanlara göre üç kat daha fazla oldu¤unu göstermektedir. Özürlüler istihdam politikalar›n›n, e¤itim ve rehabilitasyon hizmetlerinin yetersizli¤i, ekonomik yap›n›n özürlüleri de içerecek flekilde düzenlenmemifl olmas›, iflverenlerin ve toplumun özürlü çal›flt›rma konusundaki önyarg›lar› gibi nedenlerle bir ifle girmekte zorlanmakta, ifle girdikten sonra da ayr›mc›l›kla karfl› karfl›ya kalabilmektedirler. Ancak ayr›mc›l›k özürlüler için sadece çal›flma yaflam›nda gündeme gelmemekte, yaflamlar›n›n her döneminde, her alanda karfl›lar›na ç›kmaktad›r (http://www.harbiforum.org/engelliler/125939-engellilerin-yasadigi-zorluklar.html, Eriflim Tarihi 15.11.2011). Sa¤l›k ve sa¤l›k hizmetlerinden yararlanma sorunlar› ise özürlülerin kaç›n›lmaz sorunlar› aras›nda yer almaktad›r (fiahin, 2004). Rehabilitasyon do¤ufltan veya sonradan herhangi bir nedenle meydana gelen hastal›k veya kaza nedeniyle bedensel, zihinsel ve ruhsal gücünü yitiren kiflilere yap›lan tedavi ve hizmetler sonucunda onlar›n bu yetenek ve güçlerinin t›bbi, sosyal ve mesleki yönden en üst düzeyde düzeltilerek, toplum içinde ba¤›ms›z ve kendine yeterli duruma getirmelerine denir. Rehabilitasyon t›bbi, mesleki ve sosyal rehabilitasyon olarak s›n›fland›r›l›r. Özürlülere Yönelik Sosyal Politikalar Özürlülerle ‹lgili Uluslararas› Düzenlemeler Özürlülerin korunmas›na yönelik uluslararas› düzeyde ilk çal›flmalar, BM taraf›ndan 1945 y›l›nda bafllat›lm›flt›r. Örgütün özürlülerle ilgili önemli belgeleri aras›nda 10.12. 1948 tarihli ‹nsan Haklar› Evrensel Bildirgesi’nin 25. maddesi, 16.12.1966 tarihli Uluslararas› Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleflmesi’nin 6. ve 12. maddeleri, 20.12.1971 tarihli Zihinsel Özürlülerin Haklar›na ‹liflkin Bildirge, birçok ülkede özürlü haklar› ile ilgili hukuki düzenlemelerin yap›lmas›na neden olan 9.12.1975 tarihli Özürlü Haklar› Bildirgesi yer almaktad›r. Ayr›ca 3.12.1982 tarihli Özürlüler ‹çin Dünya Eylem Program›, 20.11.1989 tarihli Çocuk Haklar› Sözleflmesi’nin 23.maddesi, özürlülerle ilgili yeni bir yaklafl›m getiren 20.12.1993 tarihli Özürlüler ‹çin F›rsat Eflitli¤i Konusunda Standart Kurallar (http://www.ozida.gov.tr/?menu=raporlar&sayfa=uluslararasi/abveozurluluk; http://www.ozida.gov.tr/?menu=mevzuat&sayfa0abrapor Eriflim Tarihi 15.11.2011), 13.12.2006 tarihli Engelli Kiflilerin Haklar› Sözleflmesi bulunmaktad›r. Bu belgelerden Engelli Kiflilerin Haklar› Sözleflmesi özürlülerin yaflam standartlar›n› yükseltmeyi ve çal›flma koflullar›n› iyilefltirmeyi hedefleyen, özürlülerin haklar›n› bir bütün halinde korumay› amaçlayan en önemli uluslararas› belgedir. Toplam 50 maddeden oluflan sözleflme; genel ilkeler, genel yükümlülükler, ayr›mc›l›k yasa¤›, eriflebilirlik, e¤itim, sa¤l›k, çal›flma ve istihdam, siyasal ve kamusal yaflama kat›l›m gibi bafll›klar alt›nda özürlülerin haklar›n› ve taraf devletlerin yükümlülüklerini ayr›nt›l› flekilde düzenlemektedir (Özgökçeler, 2011: 271). BM d›fl›nda BM’ye ba¤l› birçok örgüt özürlülerle ilgili çal›flmalar yapmaktad›r. Bunlardan UNESCO, özel e¤itimle ilgili faaliyetleri yürütmekte, WHO sa¤l›k ve özürlülü¤ün önlenmesi konusu ile ilgili teknik destek vermekte, BM Çocuk Fonu (UNICEF) çocuklara yönelik programlar› desteklemekte, ILO ifl piyasas›na özürlülerin eriflimini, uluslararas› çal›flma standartlar› arac›l›¤›yla ekonomik bütünleflmenin ve teknik iflbirli¤inin sa¤lanmas›n› temin etmektedir. Örgütün özürlülerle ilgili önemli belgeleri aras›nda 22.6.1955 tarih ve 99 say›l› Özürlülerin Mesleki Rehabilitasyonu Hakk›nda Tavsiye Karar›, 1.6.1983 tarih ve 159 say›l› Özürlülerin Mesleki Rehabilitasyonu ve ‹stihdam› Hakk›nda Sözleflme ve 21.6.1988 tarih ve 168 say›l› Özürlülerin Mesleki Rehabilitasyonu ve ‹stihdam› Hakk›nda Tavsiye Karar› say›labilir. Avrupa Konseyi belgelerinden 3.5.1996 tarihinde kabul edilen Gözden Geçirilmifl Avrupa Sosyal fiart›’n›n 15. maddesinde ve Avrupa Kentsel fiart›’nda özürlülere yönelik düzenlemeler bulunmaktad›r. Ayr›ca Özürlülerin Toplumla Tam Bütün- 84 Sosyal Politika-II leflmelerine Yönelik Avrupa Konseyi Tavsiye Karar› gibi çok say›da farkl› tarihlerde kabul edilen konsey tavsiye kararlar› sözkonusudur. AB belgeleri aras›nda ise 7.12.2000 tarihli Temel Haklar fiart›’n›n 26. maddesi yan›nda özürlülerle ilgili çok say›da farkl› konularda Birlik konsey ilke ve tavsiye karar› bulunmaktad›r. 27.11.2000 tarih ve 2000/78/EC say›l› ‹stihdam ve ‹fl Konusunda Eflit Muamele ‹çin Genel Bir Çerçeve Oluflturulmas›na Dair Direktif özürlüler aç›s›ndan da büyük önem tafl›maktad›r (http://www.ozida.gov.tr/?menu=raporlar&sayfa=uluslararasi/abveozurluluk; http://www.ozida.gov.tr/?menu=mevzuat&sayfa0abrapor, Eriflim Tarihi 15.11.2011). Özürlülere Yönelik Sosyal Politikalar›n Ulusal Düzeyde Geliflimi ve Özellikleri T›bbi/medikal model yaklafl›m›: Bu yaklafl›ma göre; özürlülü¤ü, hayat›n tüm alanlar›nda etkisi olan patolojik bir bir olgu olarak ele almak gerekmektedir. Modern t›bb›n an›lan soruna yaklafl›m›ndan farkl› olmayan yaklafl›m, patolojik bir durum olarak gördü¤ü özürlülü¤e yol açan nedenleri ortadan kald›rmak yerine tedavi edici mekanizmalar› uygulayarak, insan›n temel hakk› olan yaflama hakk›na k›s›tlama ve kontrol getirmektedir. Sosyal model yaklafl›m›: Bu yaklafl›m araflt›rmac›lar›n ayr›mc›l›k, kapitalizm ve özürlülük aras›ndaki iliflki ve topluma dahil olma gibi konulara yo¤unlaflmalar›na yol açm›flt›r. Bu model, özürlülü¤ün bir toplumsal sorun olarak ortaya ç›k›fl›n›, toplumda var olan alg›lamaya ba¤lamakta ve fiziksel yetersizliklerin özürlüye toplum taraf›ndan dayat›ld›¤›n› ileri sürmektedir. BM verilerine göre özürlüler, dünya nüfusunun %10’nunu oluflturmaktad›r. BM Kalk›nma Program› (UNDP) özürlülerin %80’ninin geliflmekte olan ülkelerde yaflad›¤›n› belirtmektedir (Özgökçeler, 2011: 266). Özürlülerin özel olarak korunmas› gereken gruplar içinde en büyük gruplardan birini oluflturulmas›na karfl›l›k, özürlülere yönelik ulusal düzeyde sosyal politikalar›n düzenlenmesi oldukça zaman alm›flt›r. Ancak XIX. yüzy›l›n son çeyre¤inden itibaren özürlülere yönelik sosyal politikalar geliflmifl ülkelerde oluflturulmaya bafllanm›fl, bu politikalar›n kapsam› geçmiflten günümüze kadar geçen süreçte birkaç aflamadan geçmifltir. Geliflmifl ülkelerde I. Dünya Savafl›’na kadar geçen dönemde özür türlerine göre özel e¤itim tekniklerinin gelifltirilmesi ve özürlülerin bu tekniklerden ve temel e¤itimden yararland›r›lmalar› temel hedef olmufltur. I. Dünya Savafl›’ndan sonra savafl›n özürlü say›s›n› art›rmas›na paralel olarak t›bbi ve mesleki rehabilitasyon önem kazanm›flt›r. II. Dünya Savafl› sonras›nda ise savafl›n özürlü say›s›n› art›rmas›na, iflgücü k›tl›¤›n›n kad›nlar, yafll›lar yan›nda özürlülerden de yararlan›larak giderilmeye çal›fl›lmas›na paralel olarak özürlülerin istihdam edilmeleri, ifl ve özel yaflamlar›nda korunmalar› gündeme gelmifltir (Seyyar, 2008). Savafl sonras›nda özürlülerin vatandafll›k haklar› daha fazla dikkate al›nmaya bafllanm›fl, özürlülerin toplumdaki di¤er bireyler gibi her türlü vatandafll›k hakk›na sahip olduklar› kabul edilmifltir. Ancak anayasa ve kanunlarla güvence alt›na al›nan vatandafll›k haklar› özürlüler için uzun süre uygulamada tam olarak ifllerlik kazanamam›flt›r. Savaflta sakatlananlarla, savafl karfl›t› hareketlerin ittifak› ile oluflturulan kampanyalar, geliflmifl ülkeleri bu konuda düzenlemeler yapmaya zorlam›flt›r (Gökmen, 2007). Avrupa ülkeleri ve ABD 1970’li y›llardan itibaren özürlülerle ilgili olarak önemli hukuki düzenlemeler yapm›fl, özürlülerin sosyal haklar›n› belirlemifltir. Özel e¤itim, t›bbi tedavi ve rehabilitasyona dayanan t›bbi/medikal model yaklafl›m, özürlülülerin gereksinimlerine cevap veremedi¤inden bu model sosyal model yaklafl›m› ile de¤ifltirilmifltir. Özürlü haklar› hareketi sosyal modelin geliflmesinde önemli rol oynam›flt›r (Seyyar, 2008). 1980’li y›llardan itibaren tam kat›l›m ve eflitlik vizyonu uluslararas› ve ulusal düzenlemelerde ön plana ç›km›flt›r (Özgökçeler ve Alper, 2010: 40). Günümüzde geliflmifl ülkelerde özürlülere yönelik sosyal politikalar›n kapsam›, özürlülerin gereksinimlerinin büyük bölümünü kapsayacak flekilde genifllemifltir. Özürlülerin sosyal güvenli¤i, özürlülerin ulaflabilirli¤i, özürlülere uygun konutlar, özürlülerin mesleki rehabilitasyonu ve e¤itimi, özürlülerin gereksinimlerine uygun aktif istihdam politikalar›, özürlülerin sosyal yaflama tam kat›l›mlar›n› sa¤lamaya yönelik sosyal rehabilitasyon, özürlüye uyumlu aile politikalar›, demokratik kat›l›m 85 4. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-II (Özürlüler-Eski Hükümlüler-Göçmenler) politikalar› gibi politikalar özürlüler politikas›n›n kapsam› içinde yer almaktad›r (Seyyar, 2006: 327). Ancak geliflmekte olan ülkelerde özürlülerin korunmas› konusunda henüz fazla bir ilerleme sa¤land›¤› söylenemez. Dünyada Özürlüleri Çal›flma Yaflam›nda Korumaya Yönelik Sosyal Politikalar ‹flgücü niteli¤i tafl›yan özürlülere f›rsat eflitli¤i çerçevesinde çal›flma hakk› ve olana¤› tan›mak, iflgücü niteli¤i tafl›mayan veya bak›ma muhtaç durumda olan özürlüleri sosyal güvenlik veya sosyal bak›m hizmetleri kapsam›na almak, özürlülere yönelik sosyal politikalar›n önemli amaçlar›ndan birini oluflturmaktad›r (Seyyar, 2008; Seyyar, 2006). Özürlülerin en önemli sorunu olan istihdam sorununun çözümü amac›yla da özellikle geliflmifl ülkelerde özürlülerin istihdam›n› kolaylaflt›rmaya yönelik çeflitli düzenlemeler yap›lmaktad›r. Bu düzenlemelerle; özürlülerin toplumda tüketici konumundan ç›kar›larak üretici bireyler olmalar›, ülke ekonomisinin güçlendirilmesi, özürlülerin baflkalar›n›n yard›m›na gerek duymadan onurlu bir flekilde kendi yaflamlar›n› sürdürmeleri amaçlanmaktad›r (Kayac›, 2007: 7). Bu amaç do¤rultusunda yap›lan düzenlemelerin bir bölümü özürlüyü istihdam edilebilir hale getirmeyi, bir bölümü özürlülerin istihdam› için iflverenleri zorlamay›, bir bölümü özürlüyü kendi iflini kurmaya yöneltmeyi, bir bölümü de istihdam edilen özürlüyü iflyerinde korumay› hedeflemektedir. Özürlüleri istihdam edilebilir hale getirmek için özürlülere t›bbi tedavi ve t›bbi rehabilitasyon uygulanmas›, özel e¤itim veya temel e¤itim verilmesi, mesleki rehabilitasyon uygulanmas› gerekmektedir. Birçok ülkede yap›lan hukuki düzenlemeler çerçevesinde bu hizmetler merkezi ve yerel yönetimler, özel kurulufllar veya gönüllü örgütler taraf›ndan yerine getirilmektedir (Altan, 2010: 200-201). ‹flverenlerin kendi istek ve arzular› ile özürlü çal›flt›rmalar› genelde sözkonusu olmad›¤›ndan birçok ülkede özürlülerin istihdam›n› sa¤lamak amac›yla hukuki düzenlemelerle pozitif ay›r›mc›l›k yapmaya yönelik zorlay›c› yöntemler oluflturulmufltur. Bu yöntemler aras›nda; • Kanunlarla öngörülen say›da iflçi çal›flt›ran iflverenlere, kanunlarda belirtilen say› veya oranda iflçi çal›flt›rma zorunlulu¤u getiren kota veya kontenjan sistemi, • Baz› ifl ve mesleklerin ülke çap›nda sadece özürlülere ayr›lmas›n› öngören tahsis yöntemi, • Baz› ifl ve mesleklerin, kanunlarla belirlenen iflyerleri, çal›flma kolu veya mevkileri için, özürlülere ayr›lmas›n› öngören s›n›rl› tahsis yöntemi, • Kanunlarla özürlülere ifle girmekte öncelik ve tercih olana¤› sa¤layan öncelik ve tercihlerin tahsisi yöntemi, • ‹flverenlerin iflçi talepleri ile bofl ifllerini zorunlu olarak bir kuruma bildirmeleri ve kurumun bu talep ve bofl ifller do¤rultusunda özürlüleri ifle yerlefltirmesi yöntemi, • ‹flverenlere özürlü iflçi çal›flt›rmalar›na karfl›l›k, tazminat niteli¤inde bir ödeme yap›lmas› veya vergi muafiyeti getirilmesini öngören yöntem, • Evde çal›flma (Alkan Meflhur, 2004), tele çal›flma gibi özürlülere evlerinden ayr›lmadan ifl yapabilme olana¤› sa¤layan çal›flma flekilleri say›labilir. Bu yöntemlerden Avrupa ülkelerinde en yayg›n olan kota sistemidir. Kota sistemi genelde iki flekilde uygulanabilmektedir. Bunlardan do¤rudan do¤ruya kota sisteminde iflveren özürlü çal›flt›rmak zorundad›r. Kotan›n ihlali halinde ise para ve/veya hapis cezas› öngörülmektedir. Di¤er sistemde ise kotaya uyulmasa da T›bbi Rehabilitasyon: Do¤ufltan veya sonradan olan bedensel ve psikososyal yap›da ortaya ç›kabilecek bir özürlülü¤ü, önce teflhis etmeye, daha sonra ortadan kald›rmaya veya azaltmaya çal›flarak, kiflinin geriye kalan yetenekleri ile baflkalar›na gerek duymadan yaflam›n› sürdürmesini sa¤lamak amac›yla yap›lan çal›flmalard›r. Özel E¤itim (Özürlü E¤itimi): Özürlülerin e¤itim gereksinimlerini, özürlülük derecelerine ve özelliklerine uygun bir ortamda, genelde özel olarak yetifltirilmifl sosyal pedagoglar taraf›ndan etkili ve verimli flekilde karfl›lamak amac›yla özel olarak gelifltirilen e¤itim programlar› ve tekniklerinin bütünüdür. Mesleki Rehabilitasyon: Herhangi bir mesle¤i olmayan, mesle¤inde yetersiz olan veya meslek de¤ifltirmek isteyen özürlülerin emek piyasas›nda gereksinim duyulan ve özür grubuna uygun bir meslekte yetifltirilerek, fiziki ve mesleki yönden mümkün olan en yüksek kapasiteye ulaflmalar›n› ve e¤itim gördükleri meslekte istihdamlar›n› sa¤layan hizmetler bütünüdür. Tele çal›flma iflyeri merkezinin d›fl›nda, iflyerindeki iflçilerden ayr› yap›lan ve yeni teknolojilerin bu ayr›lmay› iletiflim olanaklar› sa¤layarak temin etti¤i çal›flma fleklidir. 86 Sosyal Politika-II onun bedelinin iflveren taraf›ndan ödenmesi söz konusudur. Ancak bu yükümlülü¤ün yerine getirilmemesi halinde de ceza uygulanmaktad›r (Kayac›, 2007: 8). Korumal› ‹flyeri- Özürlüler Çal›flma Atölyesi ise ileri derecede veya birden fazla özüre sahip olmalar› nedeniyle ifl bulmakta güçlük çeken özürlülere hem mesleki rehabilitasyon hem de korumal› çal›flma ve istihdam olana¤› sa¤lamaktad›r. Bu iflletmeler iflletmecilik ve ergonomi aç›s›ndan özel olarak yap›land›r›lmakta, teknik ve mali yönden devlet taraf›ndan desteklenmektedir (Seyyar, 2006: 326). Bu yöntemler d›fl›nda ba¤›ms›z çal›flmay› teflvik etmek amac›yla iflyeri açmak isteyen özürlülere devlet taraf›ndan çok düflük faizli veya faizsiz kredi, vergi muafiyetleri, iflyeri tahsisi, iflyerinde kullan›lacak hammadde, malzeme sa¤lanmas› gibi parasal veya ayni yard›m veya hizmet yard›mlar› yap›lmaktad›r (Altan, 2010: 203). Özürlüler ba¤›ms›z çal›flabilecekleri gibi devletin deste¤i veya kendi çabalar› ile kurduklar› kooperatiflerle çeflitli çal›flma alanlar›nda kendilerine çal›flma olana¤› da yaratabilmektedirler (Alkan Meflhur, 2004). Özürlülerin çal›flma yaflam›na girmeleri kadar çal›flma yaflam›nda kalabilmeleri de büyük önem tafl›maktad›r. Bu nedenle baz› ülkelerde özürlülerin çal›flma yaflam› s›ras›nda da korunmalar› amac›yla baz› ifllerde çal›flmalar›n›n yasaklanmas›, ücret, sosyal haklar, kariyer olanaklar›, ifl süreleri, iflten ç›kar›lmalar› konular›nda ay›r›mc›l›¤a karfl› korunmalar› söz konusudur (Altan, 2010: 203-205). SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET MAKALE 2 Kota sistemiSIRA sizceS‹ZDE neden önemlidir? Türkiye’de Özürlüleri Çal›flma Yaflam›nda Korumaya Yönelik Sosyal D Ü fi Ü N E L ‹ M Politikalar Türkiye’de özürlülere yönelik sosyal politikalar›n geçmifli oldukça yenidir. 1950’li y›llara kadarS t›bbi O R U bak›m önem kazanm›fl, t›bbi bak›m›n yan› s›ra sosyal amaçl› kurulmufl vak›flar özürlülere yönelik faaliyet göstermifllerdir. 1951 y›l›ndan itibaren özel e¤itim uygulanmaya bafllanm›flt›r. 1960’l› y›llarda özellikle e¤itim gören D‹KKAT görme özürlüler taraf›ndan örgütlenme ve hak arama aray›fllar› bafllat›lm›flt›r. 1961 Anayasas›’nda sosyal devlet anlay›fl› çerçevesinde özürlülerin üretken hale SIRA getirilmeleri ve S‹ZDE özel e¤itim ile ilgili düzenlemeler yap›lm›fl, ‹lkö¤retim ve E¤itim Kanunu’na özel e¤itimle ilgili hükümler konmufl, kanuna dayan›larak bir yönetmelik ç›kar›lm›flt›r. Ayr›ca bu dönemde özürlülerin rehabilitasyonu ele al›nm›flAMAÇLARIMIZ t›r. 20.4.1967 tarih ve 854 say›l› Deniz ‹fl Kanunu ile ilk olarak özürlü çal›flt›r›lma zorunlulu¤u getirilmifl, kota yöntemi ise 12.8.1967 tarih ve 931 say›l› ‹fl Kanunu ile düzenlenmifltir. K ‹ T A P 931 say›l› Kanunu’nun Anayasa Mahkemesi taraf›ndan iptalinden sonra ç›kar›lan 25.8.1971 tarih ve 1475 say›l› ‹fl Kanunu’nun 25. maddesinde kota sistemine tekrar yer verilmifltir. 1.7.1976 tarih ve 2022 say›l› 65 Yafl›n› Doldurmufl Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandafllar›na Ayl›k Ba¤lanTELEV‹ZYON mas› Hakk›ndaki Kanun ile iflsiz özürlüler ve 65 yafl üzerindeki yafll›lar belli bir gelire kavuflturulmufltur. 29.5.1986 tarih ve 3294 say›l› Sosyal Yard›mlaflma ve Dayan›flmay› Teflvik Kanunu’nda 1997 y›l›nda KHK ile yap›lan düzenleme ile ‹ N T E R Nkurulufllar›na ET sosyal güvenlik tabi olan ve bu kurulufllardan ayl›k ve gelir alan özürlülerin tedavi giderleri ile fonksiyon kazand›r›c› ortopedik ve di¤er yard›mc› araç ve gereçlerin kurumlarca karfl›lanmayan bölümünün kanunun kapsam›AKALE na al›nmas› Msa¤lanm›flt›r. Özürlülerle ilgili olarak 1981 y›l›nda özürlülere yönelik hizmetlerin koordinasyonu ve yürütülmesi amac›yla Sakatlar› Koruma Milli Koordinasyon Kurulu kurulmufltur. 1982 Anayasas›’n›n 10., 50., 61/2 ve 42/7 maddelerinde de özürlülerle ilgi- N N 4. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-II (Özürlüler-Eski Hükümlüler-Göçmenler) li düzenlemelere yer verilmifltir (Anayasan›n 10. maddesine 7.5.2010 tarih ve 5982 say›l› Kanunun 1. maddesi ile getirilen ek f›kra ile özürlülere pozitif ay›r›mc›l›k sa¤lanm›flt›r). 4216 say›l› Yetki Kanunu’na dayal› olarak ç›kar›lan 571 say›l› Özürlüler ‹daresi Baflkanl›¤› Teflkilat ve Görevleri Hakk›nda Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Sakatlar› Koruma Milli Koordinasyon Kurulu kapat›larak, 1997 y›l›nda Baflbakanl›k Özürlüler ‹daresi Baflkanl›¤› (ÖZ‹DA) kurulmufltur. Ayn› yetki kanununa dayan›larak ç›kar›lan 572 say›l› Baz› Kanunlarda De¤ifliklik Yap›lmas›na ‹liflkin Kanun Hükmünde Kararname ile çok say›da kanunun ilgili maddelerinde özürlülere yönelik düzenleme ve de¤ifliklik yap›lm›flt›r. Özürlülere yönelik en önemli düzenleme 1.7.2005 tarih ve 5378 say›l› Özürlüler ve Baz› Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde De¤ifliklik Yap›lmas› Hakk›nda Kanun ile gerçeklefltirilmifltir. 5378 say›l› Kanun bütünsel ve kapsaml› olmas›, birçok yeni hak getirmesi, ay›r›mc›l›kla mücadele eksenli bir sosyal politika çerçevesi çizmesi, sosyal model yaklafl›m› do¤rultusunda haz›rlanmas› bak›m›ndan önemli bir aflamay› oluflturmaktad›r (Gökmen, 2007). Bu düzenlemenin yan› s›ra 22.5.2003 tarih ve 4857 say›l› ‹fl Kanunu’nda özürlülerin istihdam› ile ilgili olarak 30. maddede düzenleme yap›lm›flt›r. 15.5.2008 tarih ve 5763 say›l› ‹fl Kanunu ve Baz› Kanunlarda De¤ifliklik Yap›lmas› Hakk›ndaki Kanun ile 4857 say›l› ‹fl Kanunu’nun özürlülerin istihdam› ile ilgili 30. maddesi bafll›k ve içerik olarak de¤ifltirilmifltir. Halen 30. maddeye göre elli veya daha fazla iflçi çal›flt›ran özel sektör iflyerlerinde %3, kamu iflyerlerinde %4 özürlü çal›flt›r›lmas› zorunludur. Maddeye göre iflverenler çal›flt›rmak zorunda olduklar› özürlüleri Türkiye ‹fl Kurumu (‹fiKUR) arac›l›¤›yla sa¤layacaklard›r. ‹flverenlerin özürlü çal›flt›rmalar›n› teflvik etmek amac›yla 30. maddede özürlü istihdam eden iflyerlerine yönelik özel teflviklere yer verilmifltir. Ayr›ca bu maddede sakatlanmak suretiyle iflten ayr›lm›fl olan iflçilerle kanunda öngörülen koflullar›n gerçekleflmesi halinde, iflverenin yeniden ifl sözleflmesi yapma zorunlulu¤u ile ilgili bir düzenleme bulunmakta, yer alt› ve su alt› ifllerinde özürlü çal›flt›r›lmas› yasaklanmaktad›r. Kanunun 101. maddesine göre ise belirtilen oranda özürlü çal›flt›rmayan iflverenlere idari para cezas› verilmektedir (Sümer, 2011: 56-58). 14.7.1965 tarih ve 657 say›l› Devlet Memurlar› Kanunu’nun 53. maddesi ile devlet memurlar› için de kota sistemi öngörülmüfltür. Kota sistemi d›fl›nda 5378 say›l› Kanun’la ilk defa korumal› iflyeri sistemi getirilmifltir. 26.9.2004 tarih ve 5237 say›l› Türk Ceza Kanunu’nda yap›lan de¤ifliklikle ayr›mc›l›¤› düzenleyen 122. maddeye özürlülük ibaresi eklenmifltir. Kurumsal yap›da 3.6.2011 tarih ve 633 say›l› Kanun Hükmünde Kararname ile de¤ifliklik yap›lm›fl, ÖZ‹DA kald›r›larak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanl›¤› bünyesinde Özürlü ve Yafll› Hizmetleri Genel Müdürlü¤ü oluflturulmufltur (http://www.aile.gov.tr, Eriflim Tarihi 1.11.2011). Türkiye’de özürlülerin çal›flma yaflam›nda korunmas›na yönelik hukuki düzenlemelerde önemli ilerlemeler sa¤lanmakla birlikte, yap›lan düzenlemelerin uygulanmas› konusunda kamu ve özel sektörde büyük sorunlar bulunmaktad›r. Bu sorunlar büyük ölçüde; özürlülere yönelik toplumun ve iflverenlerin önyarg›lar›, özürlülerin e¤itim seviyesinin düflük olmas›, özürlü istihdam›nda yetkili ‹fiKUR’un özürlülere yönelik iflgücü yetifltirme kurslar›n›n yetersizli¤i, ulaflabilirlik sorunlar›, iflyerlerinin özürlüye uygun özelliklere sahip olmamas›, iflverenlere yönelik teflvik ve ceza uygulamalar›n›n etkin ifllememesi gibi nedenlerden kaynaklanmaktad›r. 87 D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U S O R U D‹KKAT Sosyal Politika-II 88D ‹ K K A T SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ N N SIRA S‹ZDE Araflt›rmas› verilerine göre Türkiye’de toplam nüfusun 2002 Özürlüler %12.29’unu özürlüler oluflturmaktad›r. Bunlar›n %22’si iflgücüne dâhil olup, ancak %20’si istihdam edilebilmektedir (Özgökçeler, 2011: 272). ‹stihdam edilenlerin büAMAÇLARIMIZ yük bölümü de düflük ücretle çal›flmak zorunda kalmaktad›r. Çal›flma yaflam› d›fl›nda kalmak veya düflük ücretle çal›flmak özürlülerin yoksulluk ve d›fllanma sorunlar› ile karfl› karfl›ya kalmalar›na neden olmakta, sa¤l›k, ulafl›m, konut, çevre ve K ‹ T A P di¤er birçok alanda karfl›laflt›klar› engeller özürlülerin toplumla bütünleflmelerini engellemektedir. K ‹ T A P TELEV‹ZYON SIRA S‹ZDE TELEV‹ZYON 3 D Ü fi Ü N E L ‹ M ‹NTERNET D Ü fi Ü N E L ‹ M ile ilgili bilgiler için http://www.aile.gov.tr adresinden yararlanabiTürkiye’de özürlülerle ‹NTERNET lirsiniz. S O R U S O R U ESK‹ HÜKÜMLÜLER VE ESK‹ HÜKÜMLÜLER‹N MAKALE ÇALIfiMA YAfiAMINDA KORUNMASI D‹KKAT MAKALE D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ Eski Hükümlü Kavram› ve Sorunlar› N N SIRA S‹ZDE oldu¤u herhangi bir suçtan dolay› hakk›nda mahkûmiyet kaGenel olarak ifllemifl rar› kesinleflerek hürriyeti ba¤lay›c› cezaya mahkûm olan kifli hükümlü, cezas›n› tamamlayarak, cezaevinden ç›kan ve hükümlülük niteli¤i ortadan kalkan kifli esAMAÇLARIMIZ ki hükümlü olarak tan›mlanmaktad›r (Bedük, 2010: 49). Eski hükümlüler; hemen her ülkede birbiri ile iç içe geçmifl, çözümlenmemesi halinde ço¤unlukla K ‹ T A Ponlar›n tekrar infaz kurumuna dönmelerine neden olan sorunlarla karfl› karfl›yad›rlar. Bu sorunlar›n bir bölümü eski hükümlüden, bir bölümü toplumun önyarg›lar›ndan kaynaklanmaktad›r. Eski hükümlülerin temel sorunlar› aras›nda konut, çevre ve toplumla iliflki kurmada güçlük, toplum taraf›nT E L E V ‹ Zifl, Y Oaile, N dan d›fllanma ve ayr›mc› muamele yer almaktad›r. Baz› eski hükümlülerin ise alkol, uyuflturucu, kumar, kötü çevre gibi özel sorunlar› bulunmaktad›r (fiahin, 2002: 4). Kanada’da 3342 hükümlü üzerinde yap›lan bir araflt›rmada tahliye sonras› er‹ N T E R N E Tkad›nlar›n üçte birinin tekrar suç iflleyerek infaz kurumlar›na keklerin yar›s›n›n, döndükleri belirlenmifltir. Avusturalya’da da eski hükümlülerin %37’si tahliyeden sonraki iki y›l içinde tekrar suç iflleyerek infaz kurumuna girmekte, %47’si ›slah AKALE hizmetlerineMgönderilmektedir (Koçak ve Altun, 2010: 103). Tahliye sonras›nda eski hükümlülerin kendi ayaklar› üzerinde durabilmeleri, yeniden suç iflleyerek infaz kurumlar›na dönmemeleri için onlar›n infaz kurumuna girdikleri andan itibaren, tahliye oluncaya kadar geçen sürede ve tahliye sonras›nda desteklenmeleri ve korunmalar› gerekmektedir. Bu koruma devletin yapaca¤› düzenlemeler yan›nda toplumun tüm kesimlerinin çabas›n›, duyarl›l›¤›n› ve bilinçlenmesini zorunlu k›lmaktad›r (fiahin, 2002). K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET MAKALE SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U Türkiyede özürlüler neden çal›flma yaflam›na kat›lamamaktad›rlar? SIRA S‹ZDE 4 Hükümlü ileSIRA eskiS‹ZDE hükümlü aras›nda sizce ne fark vard›r? Dünyada ve Türkiye’de Eski Hükümlülerin Çal›flma D Ü fi Ü N E L ‹ M Yaflam›nda Korunmas› ile ‹lgili Düzenlemeler Eski hükümlülerin en önemli sorunlar›ndan biri iflsizliktir. Birçok eski hükümlü S Osahip R U oldu¤u ifli devam ettirme, özellikle iflsizli¤in yo¤un oldu¤u üliçin ifl bulma, kelerde oldukça güçtür. Günümüzde eski hükümlülerin tahliye olduktan sonra sa- D‹KKAT D‹KKAT SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ 4. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-II (Özürlüler-Eski Hükümlüler-Göçmenler) dece devlet taraf›ndan sa¤lanacak maddi yard›mlarla korunmalar› yerine, bu yard›mlar yan›nda, istihdam edilmelerine yard›mc› olunarak korunmalar› büyük önem tafl›maktad›r. Bu hem eski hükümlüler, hem aileleri hem de toplum aç›s›ndan ekonomik, psikolojik ve sosyal nitelikte birçok yarar sa¤lamaktad›r (Manav, 2006: 140). Eski hükümlülerin ifl bulamamalar›nda vas›f yetersizli¤i önemli rol oynamaktad›r. Hükümlülük öncesi ço¤unlukla iflsiz olan eski hükümlülerin vas›f yetersizliklerinin ortadan kald›r›lmas›nda infaz kurumlar›ndaki süreleri s›ras›nda temel e¤itim, orta ve yüksek e¤itim ve mesleki e¤itime tabi tutulmalar› büyük önem tafl›maktad›r. ABD’de hükümlülere hükümlülük süreleri s›ras›nda yetiflkin temel e¤itimi, genel e¤itim geliflimi, kolej dersleri, mesleki e¤itimler, ç›rakl›k e¤itimi veya bunlar›n bir arada bulundu¤u e¤itimler verilmektedir. Geliflmifl ülkelerde hükümlülere verilen mesleki e¤itimler üç grupta toplanmaktad›r. Bunlar; hükümlülere infaz kurumlar›nda de¤erlendirilecek beceriler kazand›r›lmas›, k›sa süreli mesleki e¤itim programlar› ve hükümlülük sonras›nda onlar›n ifl bulmalar›n› sa¤layacak beceriler kazand›r›lmas› fleklinde s›ralanabilir. Araflt›rmalar e¤itim programlar›na kat›lanlar›n büyük bölümünün ifl bulduklar›n›, tekrar infaz kurumlar›na dönmediklerini göstermektedir (Koçak ve Altun, 2010: 101-102). Mesleki e¤itim yan›nda infaz kurumlar›nda çal›flma da hükümlülerin zamanlar›n› etkin kullanmalar›n›, ücret elde etmelerini ve tahliye sonras›nda kullanabilecekleri bir meslek edinmelerini sa¤lamaktad›r. Eski hükümlülerin çal›flma yaflam›nda baflar›l› olmalar›nda ve toplumla bütünleflmelerinde sosyal rehabilitasyon önemli rol oynamaktad›r. Sosyal rehabilitasyon infaz kurumunda veya hükümlü tahliye olduktan sonra gerçeklefltirilmekte, genelde tahliye öncesi yo¤unlaflmaktad›r. Sosyal rehabilitasyon amac›yla çeflitli ülkelerde farkl› uygulamalar yap›lmaktad›r. Bunlar aras›nda hükümlünün tahliye öncesinde birkaç saat veya günlü¤üne tek bafl›na veya refakatçi eflli¤inde kendi evine gitmesi veya cezaevi arazisi üzerinde kurulmufl kolonilerde ailesi ile birlikte yaflamas›, toplumsal yaflam›n zorluklar› ve al›nabilecek önlemler konusunda uzmanlarca bilgilendirilmesi ve kiflisel gereksinimlerinin belirlenmesi, bunlar›n giderilmesi için yard›m edilmesi, uzmanlar eflli¤inde tahliye sonras› karfl›laflacaklar› sorunlarla ilgili olarak tart›flmal› konferanslar ve denemeler yap›lmas›, bir refakatçi eflli¤inde çeflitli nedenlerle k›sa sürelerle izinli olarak d›flar› ç›kmalar›na izin verilmesi say›labilir (fiahin, 2002: 12). Eski hükümlülerin tahliye sonras› kendi ifllerini kurabilmeleri, bu kiflilerin büyük ço¤unlu¤u ekonomik yönden güçsüz, bilgi ve deneyimden yoksun olmalar› nedeniyle oldukça güçtür (Bedük, 2010: 50). Bu nedenle eski hükümlülerin özürlüler bölümünde belirtildi¤i gibi parasal, ayni ve hizmet yönünden desteklenmeleri gerekmektedir. Ancak eski hükümlülerin kendilerine sa¤lanan desteklerden haberdar olmamalar›, desteklerin yetersiz olmas› veya baflar›s›zl›k korkusu gibi nedenlerle genelde iflçi olarak çal›flma e¤ilimi içinde olduklar› görülmektedir. ‹flçi olarak çal›flabilmeleri ise infaz kurumuna girmeden önce, infaz kurumunda veya daha sonra mesleki vas›fa sahip olsalar bile toplumun ve iflverenlerin önyarg›lar› nedeniyle oldukça güçtür. Zira eski hükümlülerin istihdam› genellikle iflyerinde ve iflçi-iflveren iliflkilerinde güvensizlik, tedirginlik ve tereddüt yaratmakta (Bedük, 2010: 50), iflverenler taraf›ndan bu kiflilerin iflyerinde verimlili¤i düflüreceklerine inan›lmaktad›r (Koçak ve Altun, 2010: 100). Bu nedenle özürlüler gibi eski hükümlülerin de ifle girifl s›ras›nda korunmas› önem tafl›maktad›r. Eski hükümlünün ifle girifli s›ras›nda korunmas› amac›yla iflverenleri eski hükümlü çal›flt›rmaya zorlay›c› kota sistemi veya özendirici tedbirlerin oluflturulmas› söz konusudur. Ancak kota 89 90 Sosyal Politika-II sistemi iflverenler taraf›ndan olumlu karfl›lanmamaktad›r. Sosyolojik ve ekonomik yönden yaflanan sorunlar nedeniyle özel sektör iflverenleri eski hükümlü çal›flt›rmak istememekte, bu görevin devlete ait oldu¤unu ileri sürmektedirler (Bedük, 2010: 52). Günümüzde bu nedenle, Avrupa ülkeleri eski hükümlü istihdam›nda özel sektöre zorunlu istihdam kotas› getirmemekte, sigorta ve vergi indirimleri gibi teflviklerle eski hükümlü istihdam›n› özendirmeye çal›flmaktad›rlar (Aytaç, 2010: 255). Eski hükümlüler ayr›ca ifle girdikten sonra da özürlüler gibi ayr›mc› uygulamalarla karfl› karfl›ya kald›klar›ndan bu aflamada da korunmalar› büyük önem tafl›maktad›r. Bu nedenle, yap›lan düzenlemelerle ayr›mc› uygulamalar ortadan kald›r›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Türk hukukunda eski hükümlülerin çal›flma yaflam›nda korunmas› ile ilgili düzenlemeler 854 say›l› Deniz ‹fl Kanunu’ndan bu yana özürlülerle ilgili düzenlemelerle birlikte yap›lmakta, eski hükümlüler için de kota sistemi öngörülmektedir. Ancak 5763 say›l› Kanun ile 4857 say›l› Kanun’un 30. maddesinde yap›lan de¤ifliklikle 50 veya daha fazla iflçi çal›flt›ran özel sektöre ait iflyerlerinde eski hükümlü çal›flt›r›lma zorunlulu¤u kald›r›lm›flt›r. Buna karfl›l›k halen kamu iflyerlerinde eski hükümlü çal›flt›rma zorunlulu¤u devam etmekte, bu iflyerlerinde %2 oran›nda eski hükümlü istihdam edilmesi öngörülmektedir. Kamu iflverenlerinin çal›flt›rmakla yükümlü olduklar› iflçileri ise, kanun gere¤i ‹fiKUR arac›l›¤›yla sa¤lamalar› sözkonusudur. Bu iflçilerin nitelikleri, hangi ifllerde çal›flt›r›labilecekleri, bunlar›n iflyerlerinde genel hükümler d›fl›nda ba¤l› olacaklar› özel çal›flma ile mesle¤e yöneltilmeleri, mesleki yönden ifle nas›l al›nacaklar› konular› halen iki ayr› yönetmelik çerçevesinde düzenlenmektedir (Bedük, 2010: 55-56). Türkiye’de eski hükümlülerin istihdam› ile ilgili mevzuat görüldü¤ü gibi henüz yeterli olmaktan uzakt›r. 4857 say›l› ‹fl Kanununda yap›lan son de¤ifliklikle özel sektörün eski hükümlü çal›flt›rma zorunlulu¤unun kald›r›lmas› zaten zor olan eski hükümlülerin istihdam›n› daha da zorlaflt›rm›flt›r. Mevzuat›n yetersizli¤i yan›nda eski hükümlülerin ifle yerlefltirilmeleri ile yetkili tek kurum olan ‹fiKUR’un verilerine göre kuruma baflvuran ve ifle yerlefltirilen eski hükümlü say›s› da son derece s›n›rl›d›r. ‹fiKUR’un hükümlülere ve eski hükümlere yönelik iflgücü yetifltirme kurslar› da günümüzde yetersiz kalmaktad›r (Aytaç, 2010: 258-261). SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P 5 Türkiye’de sizce SIRA eski S‹ZDEhükümlerin istihdam edilmesinde karfl›lafl›lan engeller nelerdir? GÖÇMENLER VE GÖÇMENLER‹N ÇALIfiMA D Ü fi Ü N E L ‹ M KORUNMASI YAfiAMINDA Göç ve Göçle S O R U ‹lgili Kavramlar Göç kavram›n› tan›mlamak güçtür. En genel anlam› ile göç, insanlar›n tek bafl›na veya gruplar halinde bir yerden baflka bir yere gitmeleridir. Bununla beraber kavD‹KKAT ram mekân de¤iflikli¤inin ötesinde ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel ve bireysel yönleri olan, göç alan ve gönderen ülkelerde etkilerini bu boyutlar›yla gösteren bir SIRAyönlü S‹ZDE olmas› nedeniyle göç farkl› bilim dallar›n›n konusu olmakta, olgudur. Çok bunlardan her biri, göçün farkl› bir boyutu üzerinde durmakta, göçü kendi perspektiflerine göre tan›mlamaktad›r (Somuncu, 2007: 1). AMAÇLARIMIZ Göç kavram› göç edilen yere göre iç göç-d›fl göç (uluslararas› göç-s›n›r ötesi göç); nedenine göre gönüllü göç-zorunlu göç; göç etme süresine göre k›sa süreli göç (geçici)-uzun K ‹ süreli T A P göç (sürekli); büyüklü¤üne göre bireysel göç-aile göçü (toplu göç/kitlesel göç); yasall›¤›na göre yasal göç (düzenli)-yasa d›fl› göç(düzensiz göç) N N TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON ‹NTERNET ‹NTERNET 4. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-II (Özürlüler-Eski Hükümlüler-Göçmenler) olarak s›n›fland›r›labilir (Kartal, 2008: 9). Ancak bu s›n›flama yan›nda göçün farkl› özellikleri dikkate al›narak çok say›da farkl› s›n›flama yap›labilmektedir. Göç türlerinden iç göç, insanlar›n bir ülkenin s›n›rlar› içindeki hareketini; d›fl göç-uluslararas› göç ise insanlar›n bir ülkeden di¤er bir ülkeye hareketini ifade etmektedir. Gönüllü göç, bireylerin ve gruplar›n ekonomik veya ailevi nedenlerle iste¤e ba¤l› olarak, zorunlu göç ise do¤al felaketler veya siyasi nedenlerle zorunlu olarak mekân de¤ifltirmelerini anlatmaktad›r (Ünlü, 2007: 12). Göçmen kavram›n› aç›klamak da göç kavram› gibi oldukça güçtür. Bunun nedenleri aras›nda; göçmenlerin farkl› özelliklere sahip çok büyük bir kitleyi oluflturmalar›, göçmenlerin say›s›n›n, ne kadar süredir ülkelerinin d›fl›nda olduklar›n›n belirlenememesi, bir bölümünün ülkelerine geri dönerken, bir bölümünün gittikleri ülkenin vatandafl› olmalar›, küreselleflme sonucunda yeni özelliklere sahip yeni göçmen tiplerinin ortaya ç›kmas› say›labilir. Göçmen tan›m› ülkeler aç›s›ndan da farkl›l›k göstermektedir. ABD, Kanada ve Avusturalya’da göçmen tan›m› do¤um yerine göre, buna karfl›l›k Avrupa ülkelerinin birço¤unda etnisite baz›nda yap›lmaktad›r (Gökbayrak, 2006, 13). Bununla birlikte BM’in göçmen tan›m› genel kabul görmektedir. Bu tan›ma göre; “kendi vatandafl› oldu¤u ülkeden baflka bir ülkede bir y›l veya daha fazla süre kalan kifli göçmen” olarak kabul edilmektedir (Koser, 2007: 16). Göçmenler genelde üç gruba ayr›lmaktad›r. Bunlar; gönüllü-zorunlu göçmenler; ekonomik ve siyasi göçmenler; yasal (düzenli) ve yasa d›fl› (düzensiz) göçmenler fleklindedir. Zorunlu göçmenlerle, siyasi göçmenler mülteci olarak adland›r›lmaktad›r. Birleflmifl Milletler Mültecilerin Hukuki Statüsü ile ‹lgili Cenevre Sözleflmesi’ne göre mülteci “›rk›, dini, milliyeti, belli bir sosyal gruba aidiyeti veya siyasi düflüncesi nedeniyle zulüm görece¤i konusunda hakl› bir korku tafl›yan ve bu yüzden ülkesinden ayr›lan ve korkusu nedeniyle geri dönemeyen ve geri dönmeyen kiflidir. Afrika Birli¤i Örgütü taraf›ndan oluflturulan bölgesel sözleflmelerde Güney Afrika’n›n kendine özgü durumuna ba¤l› olarak tan›m farkl›laflsa da yukar›daki tan›m tüm dünyada genel kabul görmektedir. Birleflmifl Milletler Mülteciler Yüksek Komiserli¤i’ne göre halen dünyada 9 milyon mülteci bulunmaktad›r (Koser, 2007: 16, 71). Siyasi anlamda önem tafl›yan bir göçmen grubu da s›¤›nmac›lard›r. S›¤›nmac›lar; korunma istemek amac›yla bir baflka ülkeye giden ancak Birleflmifl Milletler Mültecilerin Hukuki Statüsü ile ‹lgili Cenevre Sözleflmesi’ndeki kriterlere uymayan göçmenlerdir. Genel kabul gören görüfle göre; “s›¤›nmac› kendisine henüz göçmen statüsü verilmemifl olan, hakk›ndaki hukuki prosedür devam eden kiflidir.” Mülteci ve s›¤›nmac› kavramlar› baz› yazarlar taraf›ndan ayn› anlamda kullan›labilmektedir (Ünlü, 2007: 13-14). Ekonomik göçmenler ekonomik nedenlerle, kendi istekleri ile bir baflka ülkeye giden göçmenlerdir. Ekonomik göçmen yerine; göçmen iflçi-yabanc› iflçi-konuk iflçi kavramlar› da kullan›lmaktad›r. Bununla birlikte göçmenlerin korunmas› ile ilgili uluslararas› belgelerde bu kifliler için göçmen iflçi ifadesine yer verilmektedir (Ak›ntürk, 2007: 4) Ancak göçmen iflçi kavram› konusunda da uluslararas› belgelerde genel kabul görmüfl bir tan›m bulunmamaktad›r. BM’’in Tüm Göçmen ‹flçilerin ve Ailelerinin Haklar›n›n Korunmas›na Dair Sözleflmesi’ne göre; göçmen iflçi “vatandafll›k ba¤› ile ba¤l› olmad›¤› bir devlette ücret ödenen bir faaliyette çal›flt›r›lacak, çal›flt›r›lmakta olan veya çal›flt›r›lm›fl olan kifli” olarak tan›mlanmaktad›r. Bu sözleflmede yap›lan göçmen iflçi tan›m›; Avrupa Konseyi’nin Göçmen ‹flçilerin Hukuki Statüsü Hakk›ndaki Sözleflme ile 97 ve 143 say›l› ILO sözleflmelerinde yer alan tan›mlardan daha genifltir. Di¤er uluslararas› sözleflmelerde kapsam d›fl› b›rak›lan yasa d›fl› göçmenlerin bu sözleflmenin kapsam›na al›nd›¤› görülmektedir (Ak›ntürk, 2007: 17). 91 92 Sosyal Politika-II Tüm Göçmen ‹flçilerin ve Ailelerinin Haklar›n›n Korunmas›na Dair Sözleflme’ye göre; s›n›r iflçisi kavram› komflu bir devlette mutad ikametgah›n› muhafaza eden ve normal olarak her gün veya en az haftada bir defa normal ikametgah›na dönen bir göçmen iflçiyi ifade etmektedir. Göçmen iflçiler kendi içinde ikiye ayr›lmaktad›r. Bunlardan bir bölümü göç ettikleri ülkede uzun süreli kalmay› amaçlamakta, bu do¤rultuda göçmen iflçiler ve aileleri hukuki koflullar› sa¤layarak devaml› ikamet izni kazanmakta, göç ettikleri ülkenin vatandafl› olmaktad›rlar. Buna karfl›l›k bir bölümü göç ettikleri ülkede k›sa süreli kalmay› amaçlamakta, göç ettikleri ülkenin kanunlar›na göre süreli çal›flma izni almakta, ancak bu iznin kapsad›¤› belli ifllerde çal›flabilmektedirler. S›n›r iflçileri ile mevsimlik iflçiler bu gruba girmektedir (Civan ve Gökalp, 2011: 236-238). Göçmen iflçiler bulunduklar› ülkenin mevzuat›na uygun olarak oturma ve çal›flma izinine sahip iseler yasal (düzenli) göçmen iflçi, hukuka ayk›r› olarak ülkeye girmifl veya çal›flmakta iseler yasa d›fl› (hukuk d›fl› - kaçak - düzensiz) göçmen iflçi ad›n› almaktad›rlar (Ak›ntürk, 2007: 4). Kaçak göçmen iflçiler göç ettikleri ülkeye; çeflitli yollarla s›n›r ihlali yaparak, s›n›r kap›lar›ndan sahte belgelerle girebilmekte veya kanuni yollardan girifl yap›p, vize süreleri dolduktan sonra ülkede kalmakta, çal›flma izni almadan çal›flmaktad›rlar (Civan ve Gökalp, 2011: 236). Ayr›ca kaçak olarak çal›flan yabanc›larla, iltica talebinde bulunduktan sonra mülteci statüsü verilmemesine ra¤men herhangi bir izin almadan ülkede kalanlar da bu gruba girmektedir. Kaçak göçmen iflçiler, göç edecekleri ülkeye bireysel veya organize suç örgütleri arac›l›¤›yla girebilmektedirler. Bir baflka ülkeye organize suç örgütleri arac›l›¤›yla girme kiflinin r›zas› do¤rultusunda ise insan kaçakç›l›¤›, r›za d›fl›, bask›, fliddet zorlama sözkonusu ise insan ticareti ortaya ç›kmaktad›r (Somuncu, 2007: 19). Yüksek e¤itimli ve niteli¤e sahip iflgücünün, daha iyi yaflam ve çal›flma olana¤› sa¤layan ülkelere gitmesi ise nitelikli iflgücü gücü veya beyin göçü olarak adland›r›lmaktad›r (Gökbayrak, 2006: 12). Günümüzde mülteci, s›¤›nmac›, göçmen ve göçmen iflçi kavramlar› aras›nda ay›r›m yapmak gittikçe zorlaflmaktad›r. Örne¤in mülteci ile göçmenleri ay›rt etmek her zaman kolay olmamakta, kaçak göçmen iflçilerin bir bölümü mülteci veya s›¤›nmac› durumuna dönüflebilmektedir (Ak›ntürk, 2007: 3). Tüm Göçmen ‹flçilerin ve Ailelerinin Haklar›n›n Korunmas›na Dair Sözleflme’ye göre; mevsimlik iflçi kavram› niteli¤i gere¤i mevsimsel koflullara ba¤›ml› olan ve y›l›n belli bir bölümünde yap›labilen ifli yapan göçmen iflçiyi ifade etmektedir. SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET MAKALE 6 Tüm Göçmen ‹flçilerin SIRA S‹ZDE ve Ailelerinin Korunmas›na Dair Sözleflme’de hangi kifliler sizce göçmen iflçi kavram›n›n d›fl›nda tutulmaktad›r? D Ü fi Ü N E LGöçün ‹M Uluslararas› Tarihi Geliflimi Uluslararas› göçün geçmifli insanl›k tarihi kadar eskidir. Tarihin her döneminde çeflitli nedenlerle göç söz konusu olmufltur. Henüz yerleflik yaflama geçilS O uluslararas› R U meyen dönemde göçler büyük ölçüde iklim ve co¤rafi de¤iflikliklerin sonucu meydana gelmifl, s›n›fl› toplumlar›n oluflumu uluslararas› göç hareketine yeni bir ivme D‹KKAT kazand›rm›flt›r. Krall›klar aras›nda yaflanan savafllar sonucu yerli halk kölelefltirilmifl, öldürülmüfl veya savafla zorlanm›flt›r. Feodal toplumlarda toprak elde etmek S‹ZDE zorunlu ve kitlesel göçlere neden olmufltur (Ünlü, 2007: 26). için yap›lanSIRA savafllar 16. ile 19. yüzy›llar aras›nda Avrupa uluslararas› göç hareketine yön vermifl, 300 y›l boyunca dünya göç hareketini flekillendirmifltir. ‹ngiltere, ‹spanya, Portekiz, AMAÇLARIMIZ Hollanda ve Fransa nüfusun artmas› ve k›tl›k karfl›s›nda yeni yerleflim yerleri sa¤lamak amac›yla sömürgeler kurmufl, 1820-1930 y›llar› aras›nda 55-60 milyon Avrupal› denizafl›r› göç etmifltir. Avrupa kökenli göçmenler Kuzey Amerika, K ‹ Tülkelere A P Kanada, Avusturalya ve Yeni Zelanda’da yeni devletlerin oluflumuna neden olmufl, göçle birlikte yerliler az›nl›k durumuna düflmüfllerdir. Di¤er taraftan 17. ve 18. yüzy›llarda Avrupal› Kuzey Afrika’dan toplad›klar› yerlileri dünyan›n farkl› T E L E V ‹ Z Ytüccarlar ON köflelerine köle olarak götürmüfllerdir. N N ‹NTERNET MAKALE 4. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-II (Özürlüler-Eski Hükümlüler-Göçmenler) I. Dünya Savafl›’ndan sonra Osmanl› ‹mparatorlu¤u ile Avusturya Macaristan ‹mparatorlu¤u’nun y›k›lmas› sonucu Orta, Do¤u ve Güney Avrupa’da yeni devletler ortaya ç›km›flt›r. Bu devletler milliyetçilik ak›m›n›n etkisiyle benimsedikleri zorunlu göç politikas› yoluyla homojen toplumlar yaratmaya çal›fl›nca, büyük boyutta s›¤›nmac› hareketleri gündeme gelmifltir. 1920’li y›llar boyunca ise nüfus mübadeleleri gerçekleflmifl, bu mübadelelere Rus Devrimi sonras› ç›kan iç savafltan kaçan Beyaz Ruslar ile 1930’lu y›llarda Nazi imhas›ndan kaçmay› baflaran Museviler de eklenmifltir. ‹ki dünya savafl› aras›ndaki dönemde Güney ve Do¤u Avrupa vatandafllar› ile Avrupal› olmayanlar›n uluslararas› göç sürecini belirlemeye bafllamalar› üzerine k›s›tlay›c› göç politikalar› ABD’den bafllamak üzere ilk defa gündeme gelmeye bafllam›flt›r. II. Dünya Savafl›’ndan sonra Asya, Ortado¤u ve Afrika’da yeni devletler kurulmufl, Bu devletlerin ço¤unlukla etnik aç›dan bölünmüfl, otoriter bir sisteme sahip olmalar› fliddet hareketlerine neden olarak, milyonlarca insan›n s›¤›nmac› statüsüne düflmesine yol açm›flt›r. Di¤er taraftan savafl sonras› izlenen Keynezyen ekonomik politikalar ve Bretton Woods Sistemi’nin etkisiyle 1950 ve 1960’l› y›llarda Bat› Avrupa, Kuzey, Orta Amerika ve Ortado¤u ülkeleri (Vural, 2007: 9) yo¤un bir flekilde düzenli göçmen iflçi sa¤lam›fl, emek gücünü teflvik eden politikalar uygulam›fllard›r. Bat› Avrupa iflgücü a盤›n› önce Yunanistan, ‹spanya, Portekiz daha sonra Türkiye, Fas, Tunus ve Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’nden karfl›lam›flt›r (Lordo¤lu, 2007: 12-13). 1973 Petrol Krizi sonras› ortaya ç›kan ekonomik koflullar ve iflsizlik, geliflmifl ülkelerin 1974 y›l›nda düzenli göçmen iflçi talebini durdurmufl, göçmen iflçileri ülkelerine geri göndermek için örne¤in F. Almanya’n›n 10500 Mark Kanunu gibi teflvik politikalar› uygulanmaya bafllanm›flt›r. Ancak göçmen iflçiler yeni oluflan koflullar karfl›s›nda ülkelerine geri dönmek istemediklerinden bu politikalar baflar›s›z olmufltur. Ayr›ca bu dönemde Avrupa ülkeleri mevcut göçmenlerin entegrasyonuna yönelik politikalar uygulam›fl, bu çerçevede aile birleflmeleri desteklenmifltir. Ancak yasal göçün s›n›rland›r›lmas› yasa d›fl›/düzensiz göçü artt›rm›flt›r. 1980’lerin ortalar›na kadar Bat› Avrupa’ya göç, yasa d›fl›/düzensiz göç ve aile birlefltirmeleri fleklinde devam etmifl, 1980’lerin sonunda Do¤u Avrupa’daki siyasi istikrars›zl›k sonucu Do¤u Avrupa’dan Bat› Avrupa’ya büyük boyutlu iltica ve mülteci hareketleri gerçekleflmifltir (Somuncu, 2006: 37-38). Di¤er taraftan bu dönemde zenginleflen baz› Körfez ülkeleri gereksinim duyduklar› iflgücü a盤›n› Ortado¤u ve Asya ülkelerinden gelen göçmen iflçilerle karfl›lam›fllard›r. Körfez ülkeleri göçmenlerin geçici niteli¤ini korumak amac›yla sert tedbirler alm›fllar. Ancak göçmenlerin kal›c› hale gelmelerini engelleyememifllerdir. 1980’li y›llarda baflta Japonya olmak üzere Tayvan, Güney Kore, Singapur, Hong Kong, Tayland ve Malezya gibi Asya ülkeleri sa¤lad›klar› ekonomik geliflmeye ba¤l› olarak göçmen iflçi talep etmeye bafllam›fllard›r. Bu ülkeler de göçmen iflçilerin yerleflik hale gelmelerini önlemeye çal›flm›fllard›r (Ünlü, 2007: 38). Di¤er taraftan 1980’ler boyunca yaflanan ekonomik ve siyasi krizler birçok ülkede göçmenlere olan muhalefeti art›rm›fl, ›rkç›l›k ve fanatizm güç kazanm›fl, yabanc› düflmanl›¤› artm›flt›r. Bu nedene ve neo-liberal politikan›n uygulanmas›na ba¤l› olarak birçok ülkede göçmenlere yönelik programlara (yabanc› dil, iki dille e¤itim, hukuki dan›flmanl›k programlar›, ucuz konut sa¤lanmas›, g›da ve sa¤l›k yard›mlar›) ayr›lan bütçeler azalt›lm›fl veya kald›r›lm›flt›r. Bu durum ise göçmenlerin toplumdan izolasyonunu artt›rm›flt›r (Vural, 2007: 11; Sallan Gül, 2001-2002: 85). Bat› Avrupa ülkelerinin resmi göçmen al›m›n› durdurmas›, Orta- 93 94 Sosyal Politika-II do¤u, Güney Amerika ve Afrika’daki siyasi istikrars›zl›k, iç savafllar, ekonomik kriz 1990’l› y›llardaki göç hareketini, geçmiflte göç veren ülkeler olan ‹spanya, Portekiz, Yunanistan gibi Güney Avrupa ülkelerine yöneltmifltir. Bu ülkeler yasa d›fl› göç yan›nda toplulu¤a kat›lmalar› sonucu oluflan ekonomik geliflmenin de etkisiyle düzenli göçmen alma yoluna da gitmifllerdir. 1990’l› y›llar›n ikinci yar›s›ndan sonra, düzenli göç içinde aile birlefltirmelerinden sonra en büyük oran› nitelikli iflgücü talebi ile tar›m, imalat ve inflaat sektörlerinde niteliksiz iflgücü talebi oluflturmufltur. Bu dönemde ayr›ca Do¤u Blo¤u’nun çözülmesi ile birlikte günümüze kadar devam eden yasa d›fl› göç hareketi artm›flt›r (Somuncu, 2006: 46,52). Günümüzde s›n›rlamalara ra¤men küreselleflme sonucu ekonomik liberalizasyonun yaratt›¤› ba¤›ml›l›k, Çok Uluslu fiirketler’in geliflmesi, gelirin küresel bölüflümünde ortaya ç›kan ve giderek artan adaletsizlik, ulafl›m›n daha kolay ve ucuz olmas›, nüfusun yafllanmas› gibi nedenlerle uluslararas› göç artmaya devam etmektedir. Bu geliflmeler karfl›s›nda 2050 y›l›nda göçmen say›s›n›n 230 milyona ç›kaca¤›, dünya nüfusunun %2,6’s›n›n göçmenlerden oluflaca¤› tahmin edilmektedir (Gökbayrak, 2006: 8-9). Uluslararas› Göçün Nedenleri Uluslararas› göçün birçok nedeni bulunmakta, bunlar› kesin çizgilerle ay›rmak mümkün görülmemektedir. Günümüze kadar geçen süre içinde göçe kaynakl›k eden ve göçü çeken nedenlerden yararlan›larak göçle ilgili çok say›da teori gelifltirilmifltir. Ancak bu teorilere ra¤men bilimsel anlamda göçün nedenleri ile ilgili bir genelleme yapmak oldukça güçtür. Göç konusunda yafland›¤› co¤rafyadan, zamana, göç eden kifliden, göç edilen ülkeye kadar birçok faktör belirleyici rol oynamaktad›r. Bu nedenle göçün nedenleri ve sonuçlar› de¤iflkenlik göstermektedir (Kartal, 2008: 25). Uluslararas› göçün genel olarak nedenleri aras›nda; do¤um, ölüm oranlar›, yafl yap›s›, iflgücündeki art›fl gibi demografik nedenler (Ünlü, 2007: 25), gelir da¤›l›m›ndaki bozukluk, iflsizlik, yoksulluk, e¤itim olanaklar›n›n yetersizli¤i gibi ekonomik nedenler, iklim de¤ifliklikleri, deprem, erozyon, sel gibi çevresel nedenler, askeri çat›flma, devrim, savafl, rejim de¤ifliklikleri, uluslararas› anlaflmalar ve mübadele gibi siyasi nedenler say›labilir. Beraberinde çok çeflitli etkenler bar›nd›rmas›na karfl›l›k göç kararlar›n›n temelinde, göçün nedenlerini içeren itici ve çekici faktörler bulunmaktad›r. Bireyin göç karar› almas›na neden olan etkenlere itici, göç etmek üzere karar verilen yerin üstün özelliklerine de çekici faktörler denilmektedir. Uluslararas› göçün nedenlerini aç›klamak amac›yla en fazla kullan›lan çeken ve iten faktörler yaklafl›m›na göre; köken ülkedeki iflsizlik, yoksulluk, azgeliflmifllik, kötü yaflam koflullar› gibi ekonomik, sosyal ve siyasi koflullar itici; göç edilmesi düflünülen ülkedeki yüksek gelir düzeyi, ifl olanaklar›, iflgücü talebi gibi koflullar bireyler için çekici bir etkiye sahiptir (Kartal, 2008: 25). Uluslararas› Göç Örgütü, göçün nedenlerini çeken ve iten faktörler yaklafl›m› do¤rultusunda, 5’i itici, 2’si çekici olmak üzere 7 nedene ba¤lam›flt›r. Çekici faktörler; daha iyi yaflam koflullar›, daha yüksek gelir olana¤›, di¤er insanlar›n göç örnekleri, daha iyi çal›flma/ istihdam koflullar› ve daha fazla bireysel özgürlük olarak s›ralanm›flt›r. ‹tici faktörler ise köken ülkedeki ekonomik koflullar ve etnik sorunlard›r. Örgüte göre itici faktörler daha az say›da olmakla birlikte, daha belirleyici rol oynamaktad›r (http://www.belgeler.com/blg/2aj8/avrupa-birligi-goc- 95 4. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-II (Özürlüler-Eski Hükümlüler-Göçmenler) politikasi Eriflim Tarihi 01.11.2011). Ancak birçok durumda bu nedenlerin birden fazlas› bir arada bulunabilmektedir. Ayr›ca uzakl›k göç edilecek ülkenin belirlenmesinde ulafl›m sektöründeki geliflmelere ra¤men günümüzde etkisini hala sürdürmektedir (Kartal, 2008: 26). Uluslararas› Göç Örgütü’ne göre göçün nedenleri aras›nda sizceSIRA hangi faktörler daha S‹ZDE önemlidir? Uluslararas› Göç Politikalar› 7 D Ü fi Ü N E L ‹ M SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M Uluslararas› göç, göç alan ve veren ülkeler aç›s›ndan ekonomik, siyasi, sosyo-külS Opolitikalar›n› R U türel sonuçlar yaratmaktad›r. Bu nedenle ülkeler; uluslararas› göç göç konusundaki önceliklerini ve ülkenin ekonomik, sosyal, istihdam, ticaret, sa¤l›k, kültür ve güvenlik politikalar›n› dikkate alarak belirlemektedirler. Genel olarak ülD‹KKAT kelerin uluslararas› göç politikalar› göç alma ve ülkedeki göçmenlerle ilgili düzenlemelerle, göç verme ve göç verilen ülkelerdeki vatandafllarla ilgili düzenlemeleri SIRA S‹ZDE kapsamaktad›r. Göç alma politikas›, göçten en fazla fayda sa¤lama amac› do¤rultusunda flekillenmektedir. Göç alma politikalar›; göç kontrolü politikalar› ve göçmen politikalaAMAÇLARIMIZ r›ndan oluflmaktad›r. Ülkeler; yerli iflçileri korumak veya milliyetçi düflüncelerle göçü kontrol alt›na alabilmek amac›yla; yasal olarak alacaklar› göçmen miktar›n›, K ‹ T A göçmenlerin P niteliklerini, seçme ve kabul etme kurallar›n› belirlemekte, ülkeye girifl, oturma ve çal›flma izinleri konusunda kanunlar ç›kartmakta, ilgili dönemdeki göç politikalar›na göre çeflitli teflvikler veya k›s›tlamalar getiren ek Tuygulamalar olufltuELEV‹ZYON rabilmektedirler. Ülkeler mültecilerle ilgili olarak kriterler belirlemekte, mülteci kabul ifllemleri, mültecilerin entegrasyonu ile ilgili düzenlemeler yapmaktad›rlar. Ayr›ca yasa d›fl› göçü önlemek için s›n›r kontrollerini güçlendirme, vize alN T E R N E Tcezai yapt›may› zorlaflt›rma, yasa d›fl› göçmen çal›flt›ran iflverenlere ve ‹iflçilere r›m uygulama, iflyeri denetimlerini etkin hale getirme, kaçak göçmenlerin geri dönüflünü sa¤lama gibi konularda hukuki düzenlemeler yapmaktad›rlar (SoM A K A L Egöçü tahmin muncu, 2006: 20). Bunun yan›nda ülkeler gelecekteki muhtemel edebilmek amac›yla göç veren ülkelerin göç kapasitelerini araflt›rma, göçmen büro memurlar›n›, göçmen gelen ülke s›n›r kap›lar›nda görevlendirme (Lordo¤lu, 2007: 13), transit geçifl yapan turistlere vize uygulama, tafl›mac›l›k yapan kurulufllara kurallar› ihlal etmeleri halinde a¤›r ceza verme (Sallan Gül 2000-2001: 85) gibi çeflitli yöntemlere baflvurmaktad›rlar. Kimi zaman ise bu politikalardan farkl› olarak ülkedeki kaçak iflgücü göçünü yasallaflt›rmak için kaçak göçmen aff› ç›kartmakta, yasa d›fl› göçmenleri kay›t alt›na alarak onlar›n iflgücü piyasas›na dahil olmalar›n› sa¤lamaktad›rlar. Ülkeler, dünya konjoktürüne göre flekillenen ulusal ç›karlar› ve di¤er ulusal politikalar› do¤rultusunda göç alma politikalar›n› zaman içinde de¤ifltirebilmektedirler. Örne¤in 19. yüzy›l boyunca ABD, Kanada ve Avusturalya liberal bir göç politikas› uygularken, 20. yüzy›l›n bafl›nda ekonomik koflullar›n bozulmas› ve milliyetçi nedenlerle daha s›n›rlay›c› bir göç politikas› izlemeye bafllam›flt›r. Ancak II. Dünya Savafl› sonras› ortaya ç›kan iflgücü gereksinimine ba¤l› olarak ABD’de 1965 y›l›nda ç›kar›lan bir kanunla göç yeniden teflvik edilmifltir. Günümüzde ise ABD ve di¤er göç alan ülkelerde uluslararas› göçü s›n›rland›rma politikas› uygulanmakta, bu do¤rultuda çeflitli hukuki düzenlemeler yap›lmaktad›r. N N S O R U D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET MAKALE 96 Sosyal Politika-II Ülkeler ayr›ca göçü kontrol alt›na alabilmek amac›yla uluslararas› iflbirli¤ine gitmekte, bu amaçla ikili veya çok tarafl› anlaflmalarla vize, s›n›r kontrolleri ve geri kabul konular›nda anlaflmalar yapabilmektedirler. Bu durumda, ulusal politikalar ülkelerin uluslararas› iflbirli¤i s›ras›nda verdikleri taahhütler do¤rultusunda flekillenmektedir. Ayr›ca ülkeler göç politikas›n›n bir parças› olarak, ülkeye yasal yoldan giren düzenli göçmenlerin istihdam koflullar›n›n iyilefltirilmesi, göçmenlerin çal›flma yaflam› ve göç alan ülke vatandafllar› ile entegrasyonunu sa¤lamak amac›yla iflgücü piyasas›na dahil edilmeleri, ifl bulamayan göçmenlerin e¤itimi, göç edilen ülkenin dilinin ö¤retilmesi gibi çeflitli entegrasyon programlar› uygulamaktad›rlar. Göç verme politikas› ise bir ülkenin vatandafllar›n›n di¤er bir ülkeye gönderilmesi ve bunun ekonomik ve sosyal maliyetlerinin azalt›lmas›n› öngören düzenlemeleri içermektedir. Bu do¤rultuda ülkeler; vatandafllar›n ülkeden ç›k›fllar›n›n kolaylaflt›r›lmas›, göç edecek vatandafllar›n farkl› kriterlere göre belirlenmesi, vatandafllar›n gittikleri ülkelerdeki sosyal ve iflgücü piyasas› ile ilgili sorunlar›n›n çözülmeye çal›fl›lmas›, vatandafllar›n tasarruflar›n›n ülkeye çekilmesi, tasarruflar›n yat›r›ma yönlendirilmesi, vatandafllar›n ülkeye geri dönüfllerinin düzenlenmesi, dönüfl yapanlar›n karfl›laflt›klar› sorunlar›n giderilmesi gibi farkl› alanlarda çeflitli hukuki düzenlemeler yapmaktad›rlar (Somuncu, 2006: 23-28). SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET MAKALE 8 Kota sistemiSIRA uluslararas› göç politikalar› içinde sizce hangi grupta yer al›r? S‹ZDE Göçmenlerle ‹lgili Uluslararas› Düzenlemeler D Ü fi Ü N bir E L ‹ Msorun haline gelmesi üzerine çok say›da uluslararas› örgüt, Göçün küresel göçmenlerin haklar›n› düzenleyen sözleflme ve programlar oluflturmufllard›r. Bu konuda en yo¤un S O R U çal›flma BM taraf›ndan gerçeklefltirilmifltir. Örgütün göçmenlere yönelik olarak çok say›da program› ve sözleflmesi bulunmaktad›r. Bu belgeler aras›nda Birleflmifl Milletler Anlaflmas›’n›n Amaçlar› ve ‹lkeleri bafll›kl› 1.bölümüD‹KKAT nün 3.maddesi, 10.12. 1948 tarihli ‹nsan Haklar› Evrensel Bildirgesi’nin 13/1 ve 23.maddeleri, 28.7.1951 tarihinde imzalanan Mültecilerin Hukuki Statüsü ‹le ‹lS‹ZDE gili CenevreSIRA Sözleflmesi ve Mültecilerin Hukuki Statüsüne ‹liflkin 1967 Protokolü, 6.6.1960 tarihinde yürürlü¤e giren Vatans›zlar›n Statüsüne Dair Sözleflme, 18.11.1990 tarihli Tüm Göçmen ‹flçilerin ve Ailelerinin Haklar›n›n Korunmas›AMAÇLARIMIZ na Dair Sözleflme yer almaktad›r. Ancak bunlardan Tüm Göçmen ‹flçilerin ve Ailelerinin Korunmas›na Dair Sözleflme; yasal olup olmad›¤›na bak›lmaks›z›n tüm göçmen iflçilerin K ‹ T Ave P ailelerinin haklar›n› uluslararas› düzeyde ele alan bir belge olmas› nedeniyle büyük önem tafl›maktad›r (Alpar, 2000; Civan ve Gökalp, 2011: 237-238). Sözleflme ile göçmen iflçi ve aile üyelerinin çal›flma ve özel yaflam›na iliflkin hukuki düzenlemeler yap›lmaktad›r. Sözleflmede göçmen iflçilerin sosyal, TELEV‹ZYON ekonomik, sa¤l›k, kültürel ve siyasi haklar› ile ilgili hükümlere yer verilmektedir (Akp›nar, 2007: 5-6). ILO bu konuda do¤rudan veya dolayl› nitelikte çok say›da belge oluflturmufl‹ N Tönemli E R N E T belgeleri aras›nda; 5.6.1926 tarihinde kabul edilen Göçmen tur. Örgütün Tafl›yan Gemilerin Denetimi Hakk›nda 21 say›l› Sözleflme, 22.6.1935 tarihinde kabul edilen Göçmenlerin Emeklilik Hakk›n›n Korunmas› Hakk›nda 48 say›l› M A K A L E tarihinde kabul edilen, 1952 y›l›nda yürürlü¤e giren sadece Sözleflme, 1.7.1949 yabanc› bir ülkede yasal olarak bulunan göçmen iflçileri ele alan 97 say›l› ‹stihdam Amac›yla Göç Hakk›nda Sözleflme, 86 say›l› ‹fl ‹çin Göç Tavsiye Karar›, 97 say›l› sözleflmenin korumas›z b›rakt›¤› alanlarda göçmen iflçilerin çal›flma koflul- N N 97 4. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-II (Özürlüler-Eski Hükümlüler-Göçmenler) lar›n› korumay› amaçlayan 24.6.1975 tarihinde kabul edilen ve 1978 y›l›nda yürürlü¤e giren 143 say›l› Kötü Koflullarda Göç ve Göçmen ‹flçilere F›rsat ve Muamele Eflitli¤inin Sa¤lanmas› Sözleflmesi, 151 say›l› Tavsiye Karar› ve 22.6.1962 tarihinde kabul edilen Sosyal Politika Hakk›nda 117 say›l› Sözleflme’nin 3. Bölümü yer almaktad›r. Bu sözleflmelerden 97 say›l› sözleflme ile 143 say›l› sözleflme göçmen iflçilere yard›m, bilgi, koruma ve muamele eflitli¤i tan›mak ve bu konudaki suistimallerin önlenmesi amac›yla kabul edilmifl sözleflmelerdir (Ak›ntürk, 2007: 7; Alpar, 2000). Avrupa Konseyi belgeleri aras›nda 1953 y›l›nda haz›rlanan Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesi’ndeki düzenlemeler yan›nda, 18.10.1961 tarihinde imzalanan Avrupa Sosyal fiart›’n›n 18. ve 19. maddelerinde, 3.5.1996 tarihli Gözden Geçirilmifl Avrupa Sosyal fiart›’n›n 19. maddesinde göçmen iflçilerin ve ailelerinin korunma ve yard›m haklar›na yönelik düzenlemeler bulunmaktad›r. 4.12.1954 tarihli Vatans›zl›k Hallerinin Azalt›lmas›na Dair Sözleflme, 24.11.1977 tarihinde imzalanan Göçmen ‹flçilerin Hukuki Statüsüne ‹liflkin Avrupa Sözleflmesi bu konudaki di¤er önemli düzenlemelerdir (Alpar, 2000; http://www.belgeler.com/blg/2aj8/avrupa-birligigoc-politikasi Eriflim Tarihi 01.11.2011; Bayhan, 2011: 9). AB ise iki ayr› göç politikas› uygulamaktad›r. Bunlardan ilki; birlik üyeleri, di¤eri birlik d›fl›ndaki ülkelerden göçle ilgilidir. Birlik üyeleri ile ilgili olarak; 1957 Roma Anlaflmas›’nda Ortak Pazar hedefinin gerçekleflmesi do¤rultusunda topluluk içinde iflçilerin serbest dolafl›m› önündeki engellerin kald›r›lmas› öngörülmüfltür. 1986 Avrupa Tek Senedi ile bafllayan çabalar›n ard›ndan, 1992 Maastricht Anlaflmas› ile Birlik Vatandafll›¤› kavram›n›n oluflturulmas›ndan sonra, tüm birlik vatandafllar›n›n birlik içinde serbest dolafl›m› sa¤lanm›flt›r. Ayr›ca birli¤e üye ülke vatandafllar›n›n birlik içinde dolafl›m, sa¤l›k, çal›flma ve sosyal güvenlik haklar› gibi konularda karfl›laflt›klar› ayr›mc›l›¤›n kald›r›lmas›n›, diplomalar›n birlik düzeyinde karfl›l›kl› olarak tan›nmas›n› öngören çok say›da tüzük ve direktif kabul edilmifltir. Birlik d›fl› ülkelerden göç ise üye ülkeler taraf›ndan düzenlenmifl, bu konuda ülkeleraras› iflbirli¤i ancak 1980’li y›llar›n sonunda bafllam›fl, ilk defa 1992 Maastricht Anlaflmas› ile birlik düzeyine tafl›nm›flt›r (Somuncu, 2006: 30-31). 1999 y›l›nda yürürlü¤e giren Amsterdam Anlaflmas›’n›n 73k maddesinde ortak göç politikas› ile ilgili bir düzenleme yap›lm›fl ancak ayn› maddede göç ile ilgili düzenlemelerin üye ülkeler taraf›ndan yap›laca¤› aç›kça belirtilmifltir. Ortak göç politikas› ile ilgili olarak birlik düzeyinde Hague Program›, Avrupa Göçmen ve ‹ltica Pakt› oluflturulmufltur (http://www.belgeler.com/blg/2aj8/avrupa-birligi-goc-politikasi Eriflim Tarihi 01.11.2011). Ayr›ca yasa d›fl› göçmen girifllerinin önlenmesi için Avrupa Birli¤i S›n›r Güvenli¤i Birimi FRONTEX etkin olarak kullan›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Birli¤in farkl› tarihlerde göçmenlerin haklar› ile ilgili olarak kabul etti¤i direktifler aras›nda 2000/43/EC say›l› Irksal veya Etnik Kökeninden Ba¤›ms›z Olarak Kiflilere Eflit Muamale ‹lkesinin Uygulanmas› Direktifi, 2000/78/EC say›l› ‹stihdam ve Çal›flmada Eflit Muamele ‹çin Genel Taslak Oluflturma Direktifi, 2003/86/EC say›l› Aile Birleflmesi Hakk› Üzerine Direktif, 2003 /109/EC say›l› Uzun Süreli Mukim Üçüncü Ülke Vatandafllar›n›n Statüleri Üzerine Direktif say›labilir (http://www.belgeler.com/blg/2aj8/avrupa-birligi-goc-politikasi Eriflim Tarihi 01.11.2011). AB sizce neden iki ayr› göç politikas›na sahiptir? SIRA S‹ZDE 9 SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U S O R U D‹KKAT D‹KKAT 98 Sosyal Politika-II Türkiye’de Uluslararas› Göçün Tarihi Geliflimi Türkiye kuruluflundan bu yana göçmen ülkesi olmufl, geçmiflten günümüze kadar çeflitli tarihlerde farkl› nedenlerle hem göç alm›fl hem de göç vermifltir. Göç alan ülke olarak 1923-1980 y›llar› aras›nda yaklafl›k 1.3 milyon Türk kökenli göçmeni ülkeye kabul etmifltir. Bu göçmenlerin %36’s› Bulgaristan, %30’u Yunanistan, %22.1’i Yugoslavya ve %8.9’u Romanya’dan, bir bölümü de K›br›s, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birli¤i’nden gelmifl, bunlar›n bir bölümüne vatandafll›k hakk› verilmifl, konut ve ifl olanaklar› sa¤lanmaya çal›fl›lm›flt›r. Nüfusun homojenlefltirilmesine yönelik bu göçlerin yan›nda s›¤›nma hareketleri de yaflanm›fl, 1930’lu y›llarda Nazi rejiminden kaçan birçok Alman ve Musevi entellektüel, II. Dünya Savafl› s›ras›nda çok say›da Musevi Türkiye’ye gelmifltir. Ayr›ca Balkan ülkeleri ve Ege adalar›ndan mülteciler, savafl sonras›nda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birli¤i’nden s›¤›nmac›lar gelmifltir. Bunlardan Türk kökenliler Türkiye’de kalm›fl, di¤erleri kendi ülkeleri veya baflka ülkelere gitmifllerdir. 1980 sonras› ise Türkiye’ye yap›lan göç hem karmafl›k bir hale gelmifl hem de h›zl› bir art›fl göstermifltir. ‹ran-Irak Savafl›, ‹ran’daki rejim de¤iflikli¤i, Irak’taki siyasi istikrars›zl›k, Bulgaristan’daki Türklerin s›n›r d›fl› edilmesi, Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’ndeki savafl gibi nedenlerle Türkiye’ye yönelik s›¤›nmac› hareketleri büyük boyutlara ulaflm›flt›r. Ayr›ca Ortado¤u ve Güney Asya’da yaflanan siyasi olaylar nedeniyle Afrika ve Filistin’den mülteci göçü gerçekleflmifltir. Asya, Afrika ülkelerinden gelen yasa d›fl› göçmenler ço¤unlukla Avrupa’ya köprü oluflturmas› nedeniyle Türkiye’yi Avrupa, ABD ve di¤er ülkelere geçmek için transit ülke olarak kullanm›fllard›r. Yasa d›fl› göç 1990’l› y›llardan sonra Do¤u Avrupa ülkelerinden ve eski Sovyet Cumhuriyetleri’nden gelenlerle büyük rakamlara ulaflm›flt›r (Somuncu, 2006: 132-141). Türkiye’nin 1990’lar›n bafl›ndan itibaren göç alan özellikle yasa d›fl›/düzensiz göç alan ülke konumuna gelmesinde; çevre ülkelerdeki ekonomik, siyasal, sosyal sorunlar, çevre ülkelere dini, tarihi, etnik ve co¤rafik olarak yak›nl›k, co¤rafi konumu nedeniyle Türkiye’nin Avrupa’ya köprü oluflturmas› yan›nda, nispeten siyasi ve ekonomik istikrar, kaçak yollardan giriflin kolay olmas›, 1980 sonras› neo-liberal politikalara ba¤l› olarak maliyetleri düflürmek amac›yla kay›t d›fl› sektörün büyük boyutlara varmas›, esnek vize uygulamalar› veya vize muafiyetleri gibi nedenler önemli rol aynam›flt›r (Ayd›no¤lu, 2006: 43; Akp›nar, 2010). Halen Türkiye’deki yasa d›fl›/düzensiz göçmenleri; Do¤u Avrupa ülkelerinden çal›flma amac›yla yasal yollarla gelen ancak vize süresi dolduktan sonra ülkesine dönmeyenler, Ortado¤u, Asya ve Afrika ülkelerinden kaçak yollarla gelen ve vize süresinin dolmas›ndan sonra kaçak duruma düflen ve Türkiye’yi Bat› Avrupa ülkelerine gitmek için transit ülke olarak görenler, iltica baflvurusu kabul edilmeyen s›¤›nmac›lar oluflturmaktad›r. Yasa d›fl› göç yan›nda 1990’l› y›llardan itibaren yasal yollarla Türkiye’ye çal›flmak veya emeklili¤ini geçirmek amac›yla ABD, Avrupa ve Rusya Federasyonu’ndan önemli ölçüde göçmen geldi¤i görülmektedir (Somuncu, 2006: 132-141). Ayr›ca insan ticareti ve kaçakç›l›¤›’n› da göz ard› etmemek gerekir (Akp›nar, 2010: 2). Türkiye göç ülkesi olmas›n›n yan›nda ayn› zamanda göç veren bir ülkedir. Türkiye’den Avrupa’ya göçler ilk olarak F.Almanya ile 30.10.1961 tarihinde imzalanan ‹flgücü Al›m› Anlaflmas› ile bafllam›fl, 1963 y›l›nda Avrupa Ekonomik Toplulu¤u Ortakl›k Anlaflmas›’n›n imzalanmas›yla h›zlanm›flt›r. Bu anlaflmaya benzer anlaflmalar daha sonra Avusturya, Belçika, Hollanda, Fransa, ‹sveç gibi di¤er Avrupa ülkeleri ile de yap›lm›flt›r. 1961-1974 y›llar› aras›nda belli özelliklere sahip iflçiler çal›flmak 99 4. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-II (Özürlüler-Eski Hükümlüler-Göçmenler) üzere geçici süre ile bu ülkelere gitmifllerdir. Ancak 1974 sonras› dünya ve Türkiye ekonomisindeki olumsuz koflullar› dikkate alarak geri dönmekten vazgeçmifllerdir. 1980 sonras› Türkiye’den siyasi ve ekonomik nedenlerle kaçak göç ve yo¤un s›¤›nmac› hareketi söz konusu olmufltur. 1974 y›l›ndan bu yana yasal yollardan göçmen iflçi al›m› durduruldu¤u için göç; aile birlefltirmeleri, Türk vatandafllar› yan›nda di¤er ülkelerden gelenlerin de içinde yer ald›¤› kaçak göç ve mülteci-s›¤›nmac› göçü fleklinde devam etmektedir (Bak›rtafl ve Akdemir, 2010: 964). Avrupa ülkeleri d›fl›nda iflsizlik bask›s›yla ilk defa Libya’dan gelen talep üzerine 1970’lerin ikinci yar›s›ndan itibaren Ortado¤u ve Kuzey Afrika ülkelerine, 1990’l› y›llardan itibaren Rusya Federasyonu ve Eski Sovyet Cumhuriyetleri’ne iflçi gönderilmeye bafllanm›flt›r. Türkiye hâle gelen talep do¤rultusunda farkl› ülkelere iflçi göndermekte ancak bunlar›n say›s› hiçbir zaman için 1960’l› y›llardaki kadar fazla olmamaktad›r (Somuncu, 2006: 117-118). Halen yaklafl›k 4 milyonu AB ülkelerinde, 300.000’i Kuzey Amerika’da, 200.000’i Orta Do¤u’da, 150.000’i de Avusturalya’da olmak üzere, 5 milyon civar›nda Türk vatandafl› di¤er ülkelerde yaflamaktad›r (http://www.mfa.gov.tr/yurtdisinda-yasayan-turkler_tr.mfa Eriflim Tarihi 25.12.2011). Türkiye’den Avrupa’ya iflçi göçü ilk olarak hangi ülkeye gerçeklefltirilmifltir? SIRA S‹ZDE Dünyada ve Türkiye’de Göçmenlerin Çal›flma Koflullar› D Ü fi Ü N E L ‹ M ILO verilerine göre 2010 y›l›nda dünyadaki göçmen say›s› 210 milyon kiflidir. Bu rakam dünya nüfusunun yaklafl›k %3’ünü oluflturmaktad›r. Bu göçmenlerin %90’n›O R Gökalp, U n› da göçmen iflçiler ve aileleri meydana getirmektedir (CivanS ve 2011: 244). Göçmen iflçilerin göç ettikleri ülkede çal›flma yaflam›ndaki konumlar› ve karfl›laflt›klar› sorunlar, onlar›n göç ettikleri ülkeye gelifl flekillerine ve niteliklerine ba¤D‹KKAT l› olarak de¤iflmektedir. Di¤er bir ifade ile göçmen iflçilerin yasal/düzenli göçmen iflçi veya yasa d›fl›/düzensiz/kaçak göçmen iflçi olmalar› ve nitelikleri sosyal haklaS‹ZDE ra eriflimde belirleyici rol oynamaktad›r. Göç ettikleri ülkeninSIRA mevzuat›na uygun olarak oturma ve çal›flma iznine sahip olan veya vatandafll›k hakk› kazanan, nitelikli göçmen iflçilerin çal›flma yaflam›nda karfl›laflt›klar› sorunlar nispeten daha s›AMAÇLARIMIZ n›rl›d›r. Ayr›ca bu iflçilerin oturma ve çal›flma izinlerinin niteli¤ine ba¤l› olarak de¤iflmekle birlikte ülke vatandafllar›na sa¤lanan sosyal haklara tam eriflimleri söz konusudur. Buna karfl›l›k hukuka ayk›r› olarak ülkeye girmifl veK çal›flmakta olan ya‹ T A P sa d›fl›/kaçak/düzensiz göçmen iflçiler aç›s›ndan durum farkl›d›r (Gökbayrak, 2006 (1); Civan ve Gökalp, 2011: 247). Bu durumdaki göçmen iflçiler nitelikli olsalar bile genellikle yerli iflçilerin çal›flmak istemedikleri niteli¤i düflük, T E Len E V kirli, ‹ Z Y O Nen a¤›r, en tehlikeli ifllerde, çok uzun çal›flma süreleri ile geçici veya belirli süreli sözleflmelerle, ço¤unlukla taflaron iflçisi olarak, düflük ücretle çal›flmaktad›rlar. ‹flçilerin düflük ücret almalar›nda yapt›klar› iflin niteli¤i yan›nda pazarl›k gücüne sahip olmamala‹ N T E R Niflverene ET r›, ço¤unlukla bu iflçilerin ücreti üzerinden yasa d›fl› flekilde iflçileri kiralayan iflçi bürolar›n›n belli bir komisyon almalar› önemli rol oynamaktad›r (Y›lmaz, 2005: 5-7). Yapt›klar› ifllerin niteli¤i nedeniyle göçmen iflçiler ifl sa¤l›¤› ve güvenliM A K Ave L E cinsel tacize ¤i alan›nda çeflitli risklerle karfl› karfl›ya kalmakta, fiziksel fliddet u¤ramaktad›rlar (Civan ve Gökalp, 2011: 247). Kaçak göçmen iflçiler, ço¤unlukla rekabet nedeniyle maliyetleri düflürmeyi hedefleyen küçük ve orta ölçekli iflletmelerde ve kay›t d›fl› sektörde istihdam edilmektedirler. Kaçak göçmen iflçilerin istihdam edildikleri sektörler ve ifller aras›nda tar›m; imalat sanayinde g›da, döküm, metal, tekstil, deri; hizmet sektöründe ev iflleri, bak›c›l›k, temizlik, fuhufl, otel, e¤lence, tezgâhtarl›k iflleri, yükleme boflaltma, 10 N N SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET MAKALE 100 Sosyal Politika-II inflaat ve ticaret gelmektedir. Kad›n göçmen iflçiler baz› sektörlerde ve ifllerde erkeklere göre daha fazla talep edilmektedir. Her türlü istismara aç›k olan kaçak göçmen iflçiler (Candan, 2007: 25) BM Tüm Göçmen ‹flçiler ve Ailelerinin Korunmas›na Dair Sözleflme’ye göre sözleflmede belirtilen haklar konusunda göç edilen ülke vatandafllar› ile eflit ifllem görme hakk›na sahip olmalar›na ra¤men yasal sosyal güvenlik sisteminin ve kanunlarda belirtilen her türlü koruman›n d›fl›nda kalmaktad›rlar. Benzer durum Türkiye’de bulunan kaçak göçmen iflçiler için de geçerlidir. Halen Türkiye’deki kaçak göçmen iflçi say›s› tam olarak bilinmemektedir. Ancak her y›l 200-300 bin civar›nda kaçak göçmenin Türkiye’ye geldi¤i tahmin edilmektedir. Türkiye’ye gelen yabanc›lar›n ald›klar› çal›flma izin say›s› Türkiye’deki toplam kaçak göçmen iflçi ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda çok küçük bir oran› oluflturmaktad›r (Civan ve Gökalp, 2011: 245). Türkiye’de kaçak/düzensiz göçmen iflçilerin çal›flt›klar› sektör ve bölgeler geldikleri ülkelere göre de¤iflmekle birlikte belli bölge ve di¤er ülkelere benzer baz› sektör ve ifllerde yo¤unlaflt›klar› görülmektedir. Türkiye’deki kaçak göçmen iflçilerin büyük bölümü, genç ve özellikle Do¤u Avrupa’dan gelenlerin e¤itim seviyesi yüksektir (Ayd›no¤lu, 2006: 67). Türkiye’de Göçmenlerle ‹lgili Hukuki Düzenlemeler Türk hukukunda göçmenlik 26.9.2006 tarih ve 5543 say›l› ‹skân Kanunu ile düzenlenmifltir. Bu kanuna göre göçmen, Türk soyundan ve Türk kültürüne ba¤l› olup, yerleflmek amac›yla tek bafl›na veya toplu halde Türkiye’ye gelip bu kanun gere¤ince kabul olunanlar› ifade etmektedir. Göçmenlik baflvurular› kanuna göre kabul edilenler, vatandafll›k beyannamesini imzalayarak göçmen k⤛d›n› ald›klar› tarihten itibaren Türk vatandafl› say›lmaktad›rlar. Ancak Türkiye’ye çal›flmak ve yaflamak için gelenler sadece ‹skân Kanunu’nda belirtilen göçmenler olmay›p, 29.5.2009 tarih ve 5901 say›l› Türk Vatandafll›¤› Kanunu’na göre Türk vatandafl› tan›m›n›n kapsam› d›fl›nda kalan bu nedenle yabanc› olarak tan›mlanan genifl bir kitleyi içermektedir. Türk hukukunda belirtilen yabanc› iflçi kavram›, asl›nda uluslararas› düzenlemelerdeki göçmen iflçi kavram›na karfl›l›k gelmektedir. Türk hukukunda ba¤›ml› ve ba¤›ms›z statüde yabanc›lar›n Türkiye’de çal›flabilmeleri 27.2.2003 tarih ve 4817 say›l› Yabanc›lar›n Çal›flma ‹zinleri Hakk›ndaki Kanun (YÇ‹HK) uyar›nca Türkiye’nin taraf oldu¤u ikili veya çok tarafl› sözleflmelerde aksi öngörülmedikçe çal›flma izni alma flart›na ba¤lanm›flt›r (Civan ve Gökalp, 2011: 240). Çal›flma izni alabilmek için 15.7.1960 tarih ve 5683 say›l› Yabanc›lar›n Türkiye’de ‹kamet ve Seyahatleri Hakk›ndaki Kanuna göre ikamet tezkeresi ve çal›flma vizesi almalar› gerekmektedir (Bayhan, 2011: 116) YÇ‹HK göre çal›flma izinleri süreli, süresiz, ba¤›ms›z ve istisnai çal›flma izinleri olmak üzere dört çeflittir. Çal›flma izinleri Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakanl›¤› taraf›ndan verilmekte ve uzat›lmaktad›r. Çal›flma izninden muaf tutulan yabanc›lar ise YÇ‹HK Uygulama Yönetmeli¤i’nin 55. maddesinde belirtilmifltir (Civan ve Gökalp, 2011: 241). Süreli, süresiz ve ba¤›ms›z çal›flma izni verilenlerle, muafiyet kapsam›nda olan yabanc›lar›n çeflitli kanunlarda yer alan düzenlemeler çerçevesinde Türk vatandafllar›na ayr›lm›fl ifl ve mesleklerde çal›flmalar› söz konusu de¤ildir. Çal›flma hakk›na sahip olan yabanc›lar›n sosyal güvenlik hakk› ve istisnalar› 5510 say›l› Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas› Kanunu’nda düzenlenmektedir. Sa¤l›k sigortas›ndan yabanc›lar›n yararlanmalar›, Türkiye ile sosyal güvenlik sözleflmesi bulunan ve bulunmayan ülkelere göre farkl›l›k göstermektedir. ‹flsizlik sigortas›ndan yararlanma konusunda kanunlarda öngörülen koflullar›n yerine getirilmesi yeterli olmaktad›r (Bayhan, 2011:125 vd.). 4. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-II (Özürlüler-Eski Hükümlüler-Göçmenler) Buna karfl› Türkiye’de çal›flma izni olmayan yabanc›lara yönelik düzenlemeler s›n›rl›d›r. Bu durumdaki göçmenlere yönelik düzenlemelerden biri, Genel Sa¤l›k sigortas› kapsam›nda gerçeklefltirilen sa¤l›k yard›mlar›d›r (Bafltürk, 2010: 308). 29.5.1986 tarih ve 3294 say›l› Sosyal Yard›mlaflma ve Dayan›flmay› Teflvik Kanunu’nun 1. maddesine 16.6.1989 tarih ve 3582 say›l› Kanunla getirilen “her ne surette Türkiye’ye kabul edilmifl ve gelmifl olan kiflilere yard›m etmek” ifadesi ile göçmen ve mültecilerin yoksulluk yard›m›ndan yararlanmalar› sa¤lanmaktad›r. Türkiye K›z›lay Derne¤i de göçmenlerin ve mültecilerin gereksinimlerinin karfl›lanmas›nda rol oynamaktad›r (Sallan Gül, 2000-2001: 88-89). YÇ‹HK ile iflverenlerin yabanc› kaçak iflçi çal›flt›r›lmalar›n› önlemek amac›yla çal›flma izni olmadan çal›flan yabanc›ya ve bu yabanc›y› çal›flt›ran iflveren ve vekiline idari para cezas› verilmesi öngörülmüfltür. Ayr›ca iflveren veya vekiline; yabanc›n›n ve varsa efl ve çocuklar›n›n konaklama giderlerini, ülkelerine dönmeleri için gerekli masraflar› ve gerekti¤inde sa¤l›k harcamalar›n› karfl›lama zorunlulu¤u getirilmifltir (Civan ve Gökalp, 2011: 240-244). 101 102 Sosyal Politika-II Özet N A M A Ç 1 • • • • Sakat, özürlü, engelli kavramlar›n› ve özürlülerin sorunlar›n›, özürlülere yönelik sosyal politikalar›n› aç›klamak. Sakat, özürlü, engelli kavramlar› birbirleri ile kar›flt›r›lmakta, ayn› anlama gelmek üzere farkl› kavramlar kullan›labilmektedir. Kavramlar›n anlam› ülkelere, geleneklere ve uluslararas› örgütlere göre farkl›l›k göstermektedir. Ancak günümüzde özürlü ve engelli kavramlar›n›n kullan›m› daha yayg›nd›r. Özürlüler birbiri ile iç içe geçmifl çok say›da sorunla karfl› karfl›yad›rlar. Bu sorunlar aras›nda yoksulluk, e¤itim, ulafl›m, fiziksel çevre ve yaflan›lan konutun uygun olmamas›, istihdam, ayr›mc›l›k, sa¤l›k ve sa¤l›k hizmetlerinden yararlanamama say›labilir. Özürlülere yönelik sosyal politikalar›n geçmifli oldukça yenidir. Ulusal ve uluslararas› düzeyde özürlüleri korumaya yönelik politikalar özellikle II. Dünya Savafl›’ndan sonra savafl sonras› koflullar›n etkisi, toplumsal duyarl›l›¤›n artmas›, sosyal politikan›n kapsam alan›n›n genifllemesi ile önem kazanm›flt›r. Bu geliflmede özürlülerin dünya nüfusunun önemli bir bölümünü oluflturmalar›n›n da önemli rolü olmufltur. Özürlülere yönelik sosyal politikalar›n içeri¤i geliflmifl ülkelerde özürlülerin yaflamlar› boyunca karfl›laflt›klar› veya karfl›laflacaklar› sorunlar› gidermeye yönelik bir boyut kazanmaya do¤ru geliflirken, geliflmekte olan ülkelerde henüz bu konuda fazla bir ilerleme sa¤lanamam›flt›r. Özürlülerin sorunlar›n›n çözümlenmesine yönelik oluflturulan sosyal politikalar içinde özellikle özürlülerin istihdam edilmelerine yönelik politikalar büyük önem tafl›maktad›r. Özürlülerin istihdam edilebilmeleri için onlar›n çal›flma yaflam›n›n gereksinimlerine uygun hale getirilmeleri, çal›flma yaflam›na girmeleri s›ras›nda özürlü olmayanlarla aralar›nda f›rsat ve muamele eflitli¤i sa¤lanamamas› halinde de pozitif ayr›mc›l›k yap›larak özürlüler lehine düzenlemeler yap›lmas› gerekmektedir. Özürlülerin çal›flma yaflam›na girdikten sonra da ayr›mc›l›¤a karfl› korunmalar› büyük önem tafl›maktad›r. • Türkiye’de özürlülere yönelik sosyal politikalar 1980’li y›llardan itibaren geliflme göstermeye bafllam›flt›r. Bu konuda çeflitli hukuki düzenlemeler yap›lm›fl, kurumlar oluflturulmufltur. Hukuki düzenlemelere ra¤men uygulamada özürlülere yönelik çal›flma yaflam›nda ve di¤er alanlarda ayr›mc›l›k ve d›fllanma devam etmektedir. N Eski hükümlü kavram›n› ve sorunlar›n› dünyada ve Türkiye’de eski hükümlülerin çal›flma ya2 flam›nda korunmas› ile ilgili düzenlemeleri anlatabilmek. • Genel olarak ifllemifl oldu¤u herhangi bir suçtan dolay› hakk›nda mahkumiyet karar› kesinleflerek hürriyeti ba¤lay›c› cezaya mahkum olan kifli hükümlü, cezas›n› tamamlayarak, cezaevinden ç›kan ve hükümlülük niteli¤i ortadan kalkan kifli eski hükümlü olarak tan›mlanmaktad›r. Eski hükümlülerin temel sorunlar› aras›nda konut, ifl, aile, çevre ve toplumla iliflki kurmada güçlük, toplum taraf›ndan d›fllanma ve ay›r›mc› muamele yer almaktad›r. Baz› eski hükümlülerin ise alkol, uyuflturucu, kumar, kötü çevre gibi özel sorunlar› bulunmaktad›r. • Günümüzde eski hükümlülerin istihdam edilmelerine yard›mc› olunarak korunmalar› söz konusudur. Ancak eski hükümlülerin istihdam edilmeleri vas›flar›n›n yeterli olmamas›, toplumun ve iflverenlerin önyarg›lar› nedeniyle güçtür. Bu nedenle eski hükümlelere ifle girmeden önce temel ve mesleki e¤itim verilerek vas›f kazand›r›lmas›, onlar›n sosyal rehabilitasyona tabi tutulmalar› gereklidir. ‹fle girmeleri s›ras›nda da pozitif ayr›mc›l›k yap›lmas› büyük önem tafl›maktad›r. Pozitif ayr›mc›l›¤a yönelik olarak kota sistemi, eski hükümlü çal›flt›ran iflverenlere teflvik uygulamalar› kullan›lmaktad›r. Ba¤›ms›z olarak çal›flmak isteyenlerin ise maddi yard›m ve hizmet uygulamalar› ile teflvik edilmeleri söz konusudur. ‹fle giren hükümlülerin iflyerinde iflveren ve di¤er iflçilerin ayr›mc› uygulamalar›na karfl› korunmas› da son derece önemlidir. A M A Ç 4. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-II (Özürlüler-Eski Hükümlüler-Göçmenler) N Göç ve göçle ilgili kavramlar›, Dünyada ve Türkiye’de göçmenlerin çal›flma koflullar›n›, Türki3 ye’de göçmenlerle ilgili hukuki düzenlemeleri aç›klamak. • Göç ve göçle ilgili di¤er kavramlar› tan›mlamak oldukça güçtür. Uluslararas› belgelerde ve ulusal düzenlemelerde göçün özellikleri dikkate al›narak farkl› tan›mlar yap›labilmektedir. Göç farkl› aç›lardan s›n›fland›r›ld›¤›nda karfl›m›za, iç göç, uluslararas› göç, gönüllü göç, zorunlu göç, k›sa süreli göç, uzun süreli göç, bireysel göç, toplu göç, yasal göç ve yasa d›fl› göç gibi kavramlar ç›kmaktad›r. Ayr›ca uluslararas› göç aç›s›ndan konuya bak›ld›¤›nda göçmen, mülteci, s›¤›nmac› ve göçmen iflçi gibi farkl› özelliklere sahip farkl› göçmen gruplar› bulunmaktad›r. • Uluslararas› göçün tarihi insanl›k tarihi kadar eskidir. Her dönemde farkl› nedenlerle göç gerçekleflmifltir. 16.-19. yüzy›llar aras›nda Avrupa uluslararas› göçü flekillendirmifltir. Yeni topraklar›n keflifler sonucu bulunmas› ile Avrupa’daki insanlar›n bir bölümü bu topraklara gitmifl, ayn› dönemde yeni keflfedilen topraklardaki insanlar köle olarak dünyan›n farkl› yerlerine tafl›nm›fllard›r. I. Dünya Savafl› sonras›nda Avrupa’da yeni devletler kurulmufl, buna ba¤l› göçler oluflmufltur. II. Dünya Savafl› sonras› Asya, Ortado¤u ve Afrika’da siyasi nedenlerle, Avrupa’da ise uygulanan Keynezyen ekonomik politikan›n ve Bretton Woods sisteminin etkisiyle iflgücü k›tl›¤›n› gidermek amac›yla bir iflçi göçü gerçekleflmifltir. Ancak bu göç 1974 sonras› de¤iflen ekonomik koflullar›n bozulmas› ile Avrupa’da durdurulmufltur. Bunun yerini aile birlefltirmeleri ve yasa d›fl› göç alm›flt›r. 1980’l› y›llarda Körfez ülkeleri ve Güneydo¤u Asya ülkeleri yo¤un biçimde göçmen iflçi talep etmifl, buna karfl›l›k Avrupa’da 1980’lerin sonunda Do¤u Blo¤u’ndaki çözülmeden dolay› iltica ve mülteci hareketleri artm›flt›r. 1990’l› y›llarda geçmiflte göç veren Güney Avrupa ülkeleri Ortado¤u, Güney Asya ve Afrika’daki siyasi ve ekonomik istikrars›zl›¤a ba¤l› olarak göç almaya bafllam›flt›r. Küreselleflme ve neo-liberal politikalar nedeniyle maliyeti düflürme amac›yla göçmen iflgücü talebindeki art›fl, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birli¤i’nin da¤›lmas›, Ortado¤u’daki siyasi karmafla, nüfusun yafllanmas›, AM A Ç • • • • 103 ulafl›m olanaklar›n›n geliflmesi gibi birçok neden uluslararas› göçü ve yasa d›fl› göçü artt›rm›flt›r. Uluslararas› göçün birbiri ile ba¤lant›l› çok say›da nedeni bulunmaktad›r. Bu nedenler aras›nda genel olarak demografik, siyasi, ekonomik ve çevresel nedenler say›labilir. Ayr›ca uluslararas› göçün nedenlerinin aç›klanmas›nda çeflitli göç teorilerinden yararlan›lmaktad›r. Bu teoriler aras›nda en fazla kabul gören itici ve çekici faktörler teorisidir. Bu teoriye göre göçmenlerin göç karar› vermelerinde göç edilmesi düflünülen ülkenin çekici, köken ülkenin itici faktörleri önemli rol oynamaktad›r. Ülkeler; uluslararas› göç konusundaki önceliklerini ve ülkenin ekonomik, sosyal, istihdam, ticaret, sa¤l›k, kültür ve güvenlik politikalar›n› dikkate alarak uluslararas› göç politikalar›n› belirlemektedirler. Genel olarak ülkelerin uluslararas› göç politikalar› göç alma ve ülkedeki göçmenlerle ilgili düzenlemelerle, göç verme ve göç verilen ülkelerdeki vatandafllarla ilgili düzenlemeleri kapsamaktad›r. Göçmenlerin uluslararas› düzeyde korunmas› ile ilgili olarak baflta BM olmak üzere ILO, Avrupa Konseyi, AB gibi örgütler çok say›da belge ve program oluflturmufllard›r. Bu belgelerin kapsam› ve koruma alan› belgelere göre de¤iflebilmektedir. Belgeler aras›nda en genifl kapsaml› olan BM’e ait Tüm Göçmen ‹flçilerin ve Ailelerinin Haklar›n›n Korunmas›na Dair Sözleflme’dir. Türkiye kuruluflundan bu yana hem göç alan hem de göç veren ülke olmufltur. Çeflitli nedenlerle sürekli göç alan Türkiye özellikle 1990 sonras› yasa d›fl› göç için cazibe merkezi haline gelmifltir. Kaçak göçmenlerin bir bölümü ülkede kalm›fl, bir bölümü transit ülke olarak Türkiye’yi kullanm›flt›r. Göç veren ülke olarak ise Türkiye en büyük nitelikli iflçi göçünü 1960 sonras› Avrupa ülkelerine gerçeklefltirmifltir. ‹flgücüne gereksinim duyan birçok Avrupa ülkesi ile yap›lan iflbirli¤i anlaflmalar› sonucunda çok say›da iflçi bu ülkelere gitmifltir. Ancak resmi göç 1974 y›l›nda durdurulmufl, bunun yerini günümüze kadar geçen dönemde aile birlefltirmeleri, kaçak yollarla veya siyasi nedenlerle yap›lan mülteci veya s›¤›nmac› göçü alm›flt›r. Avrupa ülkeleri d›fl›nda ülkeler aras›nda yap›lan anlaflmalarla çe- 104 Sosyal Politika-II flitli dönemlerde Ortado¤u, Kuzey Afrika, Rusya Federasyonu ve Cumhuriyetleri’ne iflgücü gönderilmifltir. • Dünyada ve Türkiye’de göçmenlerin çal›flma koflullar› göçmenlerin ülkeye gelifl flekillerine ve niteliklerine ba¤l› olarak de¤iflmektedir. Göç ettikleri ülkenin mevzuat›na uygun olarak oturma ve çal›flma izni alan veya vatandafll›k hakk› kazanan, nitelikli göçmen iflçilerin, çal›flma koflullar›, kaçak göçmenlerin çal›flma koflullar›ndan farkl›l›k göstermektedir. Kaçak iflçilerin çal›flma koflullar› birçok ülkede insan onuruna yarafl›r düzeyde olmaktan çok uzakt›r. • Türkiye’de göçmenlerle ilgili düzenlemeler farkl› kanunlarda yer almakla birlikte ba¤›ml› veya ba¤›ms›z statüde yabanc›lar›n Türkiye’de çal›flabilmeleri 27.2.2003 tarih ve 4817 say›l› Yabanc›lar›n Çal›flma ‹zinleri Hakk›ndaki Kanun (YÇ‹HK) çerçevesinde gerçekleflmektedir. Bu kanun uyar›nca Türkiye’nin taraf oldu¤u ikili veya çok tarafl› sözleflmelerde aksi öngörülmedikçe yabanc›lar›n çal›flmalar› çal›flma izni alma kofluluna ba¤lanm›flt›r. Bu koflul ve bu koflulla ba¤lant›l› di¤er koflullar› yerine getiren yabanc›lar, çeflitli kanunlarda Türklerin çal›flmas›na tahsis edilmifl ifller d›fl›nda çal›flabilmekte ve kanunlar›n öngördü¤ü çeflitli haklardan gerekli koflullar› yerine getirmeleri halinde yararlanabilmektedirler. Buna karfl›l›k kaçak göçmen iflçilere yönelik düzenlemeler son derece s›n›rl›d›r. 4. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-II (Özürlüler-Eski Hükümlüler-Göçmenler) 105 Kendimizi S›nayal›m 1. Özürlülere yönelik BM taraf›ndan ilk çal›flmalar hangi tarihte bafllat›lm›flt›r? a. 1945 b. 1948 c. 1964 d. 1971 e. 1975 2. Afla¤›dakilerden hangisi korumal› iflyerinin özelliklerinden biri de¤ildir? a. Tüm özürlüler için uygulanabilir olmas› b. Devlet taraf›ndan teknik ve mali yönden desteklenmesi c. Özürlüye göre özel olarak dizayn edilmifl olmas› d. Mesleki rehabilitasyon olana¤› sa¤lamas› e. Pozitif ayr›mc›l›k uygulamas› 3. Türkiye’de özürlülerin istihdam›nda en yayg›n uygulanan yöntem afla¤›dakilerden hangisidir? a. Korumal› iflyeri b. Tele çal›flma c. Kota d. Evde çal›flma e. Tahsis yöntemi 4. Afla¤›dakilerden hangisi eski hükümlü istihdam›nda iflverenler taraf›ndan tercih edilen yöntemlerden biri de¤ildir? a. Tahsis yöntemi b. Kota c. Teflvik d. Evde çal›flma e. Korumal› iflyeri 5. Türkiyede günümüzde eski hükümlülerle ilgili kota sistemi afla¤›daki Kanunlardan hangisi ile düzenlenmektedir? a. 854 say›l› Deniz ‹fl Kanunu b. 2821 say›l› Sendikalar Kanunu c. 2822 say›l› Toplu ‹fl Sözleflmesi, Grev ve Lokavt Kanunu d. 5953 say›l› Bas›n ‹fl Kanunu e. 4857 say›l› ‹fl Kanunu 6. Türkiye’de kamu iflyerlerinde eski hükümlü çal›flt›r›lmas› yükümlülü¤ü do¤mas› için iflverenin en az iflçi çal›flt›rmas› gerekmektedir? a. 48 b. 50 c. 51 d. 55 e. 59 7. Göçmen iflçinin en genifl anlamda tan›m› hangi uluslararas› belgede yer almaktad›r? a. Tüm Göçmen ‹flçilerin ve Ailelerinin Haklar›n›n Korunmas›na Dair Sözleflme b. Göçmen ‹flçilerin Hukuki Statüsü ‹le ‹lgili Avrupa Sözleflmesi c. Mültecilerin Hukuki Statüsü ‹le ‹lgili Cenevre Sözleflmesi d. ‹stihdam Amac›yla Göç Hakk›nda Sözleflme e. Kötü Koflullarda Göç ve Göçmen Göçmen ‹flçilere F›rsat ve Muamele Eflitli¤inin sa¤lanmas› Sözleflmesi 8. Türkiye Avrupa ülkelerine iflçi göndermek amac›yla ilk iflgücü al›m anlaflmas›n› hangi ülke ile yapm›flt›r? a. Hollanda b. Fransa c. Belçika d. Federal Almanya e. ‹sviçre 9. BM’nin göçmen iflçi tan›m›na göre bir kiflinin göçmen say›labilmesi için en az kaç y›l baflka bir ülkede kalmas› gerekir? a. 1 b. 2 c. 3 d. 5 e. 10 10. Türkiye’de 4817 say›l› Yabanc›lar›n Çal›flma ‹zinleri Hakk›ndaki Kanun hangi y›lda ç›kar›lm›flt›r? a. 1973 b. 1983 c. 1987 d. 1991 e. 2001 106 “ Sosyal Politika-II Yaflam›n ‹çinden Kendimizi S›nayal›m Yan›t Anahtar› GAZETE BAfiLIKLARINDAN ÖRNEKLER Ölüm Yolunda 70 kifli daha! ‹nsan tacirleri taraf›ndan bir gecekonduda kilitli tutulan 7 kaçak göçmenin diri diri yand›¤› Sultangazi’de yine pencereleri ve kap›s› kilitli bir gecekonduda ölüme terk edilmifl 70 kaçak göçmen bulundu. 1. a 2. a 3. c Kaynak: http://www.haberturk.com/yasam/haber/679 247-olum-yolunda-70-k›s›-daha-galeri, Eriflim Tarihi 15.12.2011. Edirne’de 99 Kaçak Göçmen Yakaland› Edirne merkez ve ilçelerine ba¤l› köylerde yap›lan kontrollerde 99 kaçak göçmen yakaland›. Yasa d›fl› yollardan Avrupa Birli¤i’nin üye ülkesi Yunanistan’a geçmek isteyen kaçaklar s›n›r bölgesi Edirne’ye geliyor. 4. a 5. e Kaynak: http://www.haberler.gen.al/2011-12-10/edirnede-99-kacak-gocmen-yakaland›/, Eriflim Tarihi: 15.12.2011. 6. b Göçmen Gemisi Batt› 200 Kifli Kay›p Endonezya aç›klar›nda dün bir göçmen gemisinin batmas›n›n ard›ndan 200 kiflinin kay›p oldu¤u bildirildi. Gemide Türkiye, ‹ran, Irak ve Afganistan’dan gelen erkek, kad›n ve çocuklar bulunuyordu. 7. a ” Kaynak: http://www.sondakikahaberleri.info.tr/haber/ 338169-gocmen-gemisi-batti-200-kisi-kayip Eriflim Tarihi 15.12.2011. 8. d 9. a 10. b Yan›t›n›z yanl›fl ise “Özürlülerle ‹lgili Uluslararas› Düzenlemeler” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Dünyada Özürlüleri Çal›flma Yaflam›nda Korumaya Yönelik Sosyal Politikalar” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Türkiye’de Özürlüleri Çal›flma Yaflam›nda Korumaya Yönelik Sosyal Politikalar” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Dünyada ve Türkiye’de Eski Hükümlülerin Çal›flma Yaflam›nda Korunmas› ile ‹lgili Düzenlemeler” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Dünyada ve Türkiye’de Eski Hükümlülerin Çal›flma Yaflam›nda Korunmas› ile ‹lgili Düzenlemeler” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Dünyada ve Türkiye’de Eski Hükümlülerin Çal›flma Yaflam›nda Korunmas› ile ‹lgili Düzenlemeler” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Göç ve Göçle ‹lgili Kavramlar” ve “Göçmenlerle ‹lgili Uluslararas› Düzenlemeler” konular›n› yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Türkiyede Uluslararas› Göçün Tarihi Geliflimi” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Göç ve Göçle ‹lgili Kavramlar” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Türkiye’de Göçmenlerle ‹lgili Hukuki Düzenlemeler” konusunu yeniden gözden geçiriniz. 4. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-II (Özürlüler-Eski Hükümlüler-Göçmenler) 107 S›ra Sizde Yan›t Anahtar› S›ra Sizde 1 Sakat, özürlü ve engelli kavramlar› aras›ndaki farkl›l›klar ülkelere, kültürlere, uluslararas› örgütlere göre farkl›l›k gösterebilmektedir. Ayr›ca t›bbi model yaklafl›m›n› benimseyen ülkelerde sakatl›k kavram›, sosyal model yaklafl›m›n› benimseyen ülkelerde engelli kavram› kullan›lmaktad›r. S›ra Sizde 2 Kanunlarla öngörülen say›da iflçi çal›flt›ran iflverenlere, kanunlarda belirtilen say› veya oranda iflçi çal›flt›rma zorunlulu¤u getirilmesini ifade eden kota sistemi ile iflverenlerin kamu ve özel sektörde özürlü iflçi çal›flt›rmalar› teflvik edilmekte, böylece bu grubun çal›flma yaflam›na girmesi pozitif ay›r›mc›l›k yolu ile kolaylaflt›r›lmaktad›r. S›ra Sizde 3 Türkiye’de özürlüler; toplumun ve iflverenlerin önyarg›lar›, e¤itim yetersizli¤i, ulaflabilirlik sorunu, iflyerlerinin uygun olmamas›, iflverenlere yönelik teflvik ve ceza uygulamalar›n›n yetersizli¤i gibi nedenlerle çal›flma yaflam›n›n d›fl›nda kalmaktad›rlar. S›ra Sizde 4 Hükümlü cezas›n› tamamlamam›fl infaz kurumunda bulunan kifli, eski hükümlü ise hükümlülük niteli¤ini kaybetmifl, cezas›n› tamamlam›fl kiflidir. S›ra Sizde 5 Türkiye’de eski hükümlülerin istihdamlar› önündeki en büyük engel di¤er ülkelerdeki gibi vas›f seviyelerinin düflük olmas›, toplumun ve iflverenlerin önyarg›lar›d›r. S›ra Sizde 6 Uluslararas› belgelerde ö¤renciler, stajyerler, iflverenler taraf›ndan baflka bir ülkeye belirli bir ifli yapmak üzere gönderilen iflçiler göçmen iflçi tan›m›n›n d›fl›nda tutulmaktad›r. S›ra Sizde 7 Uluslararas› Göç Örgütü’ne göre uluslararas› göçün nedenleri aras›nda ekonomik nedenler ile etnik sorunlar›n yer ald›¤› itici faktörler daha etkilidir. S›ra Sizde 8 Kota sistemi göç kontrol politikalar› aras›nda yer almaktad›r. S›ra Sizde 9 AB’nin iki ayr› göç politikas›na sahip olmas›n›n nedeni Birlik üyesi ülkeler için Birlik anlaflmalar› gere¤i serbest dolafl›m hakk›n›n olmas›, Birlik d›fl› ülkeler için ortak göç politikas› oluflturulmak istenmesidir. S›ra Sizde 10 Türkiye’den Avrupa ülkelere ilk iflgücü göçü F. Almanya’ya olmufltur. 108 Sosyal Politika-II Yararlan›lan Kaynaklar Ak›ntürk, Esen. (2007). “Birleflmifl Milletlerin Göçmen ‹flçilere ‹liflkin Sözleflmesi”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 9, Say› 2, ss.1-26. Akp›nar, Taner. (2010). Türkiye’ye Yönelik Kaçak ‹flgücü, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt 65, Say› 3, ss.2- 22. Alkan Meflhur, H.Filiz. (2004) “Özürlülerin Çal›flma Yaflam›na Kat›lma Gere¤i ve Uygulanan ‹stihdam Politikalar›n›n De¤erlendirilmesi”, ÖZ-VER‹ Dergisi, Cilt 1, Say› 2, Aral›k, http://www.ozida.gov.tr/ozveri/ov2/ov2ozcalyaskatilma.htm. Eriflim Tarihi 15.11.2011. Alpar, M.Bülent. (2000). “Göçmen ‹flçilere ‹liflkin 97 Say›l› ve 143 Say›l› ILO Sözleflmeleri ‹le ‹lgili Çal›flma Mevzuat›”, Kamu-‹fl, Cilt 6, Say› 1. http://www.kamu-is.org.tr/pdf617pdf Altan, Ö.Zühtü. (2010). Sosyal Politika, Eskiflehir: Anadolu Üniversitesi Yay›nlar›. Ayd›no¤lu, Renan. (2006). 1990 Sonras› Türkiye’de Kaçak ‹flçilik Olgusu ve Çözüm Yollar›, Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Aytaç, Serpil. (2010). “Eski Hükümlüler Yönelik Sosyal Politikalar”, (Tokol, A ve Alper, Y (ed.)) Sosyal Politika, Bursa: Dora Yay›nevi, ss.250-263. Bak›rtafl, Tahsin ve Kandemir, Orhan. (2010). Geliflmekte Olan Ülkeler ve Beyin Göçü: Türkiye Örne¤i, Kastamonu E¤itim Dergisi, Cilt 18, Say› 3, ss. 961-974. Bafltürk, fienol. “Göçmenlere Yönelik Sosyal Politikalar”, (Tokol, Aysen ve Alper, Yusuf (ed.)) Sosyal Politika, Bursa: Dora Yay›nevi, ss.295-311. Bayhan, Mehmet. (2011). Türkiye’de Yabanc› ‹stihdam›, Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Bedük, M.Nusret. (2010). “Kamu Kurum ve Kurulufllar›nda Eski Hükümlü ‹flçi Çal›flt›r›lmas›”, Kamu- ‹fl, Cilt 11, Say› 2, ss. 47-87. Candan, Mehmet. (2007). Kay›t D›fl› ‹stihdam, Yabanc› Kaçak ‹flçi ‹stihdam› ve Toplumumuz Üzerindeki Sosyo-Ekonomik Etkileri, Uzmanl›k Tezi, Ankara: Çal›flma Sosyal Güvenlik Bakanl›¤›, Türkiye ‹flçi Kurumu Genel Müdürlü¤ü. Civan, O.Ersun ve Gökalp, Arzu. (2011). “Göçmen ‹flçi Kavram› ve Göçmen ‹flçilerin ‹fl Sa¤l›¤› ve Güvenli¤i”, Çal›flma ve Toplum, Cilt 28, Say› 1, ss.233-265. Demircio¤lu, Ma¤dule. (2010). Sakat Eme¤i, ‹stanbul: Kibele Yay›nlar›. Gökbayrak, fienay. (2006). Geliflmekte olan Ülkelerden Geliflmifl Ülkelere Nitelikli ‹flgücü Göçü ve Politikalar- Türk Mühendislerinin “Beyin Göçü” Üzerine bir ‹nceleme, Doktora Tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Gökbayrak, fienay. (2006(1)). “Göçmen Gruplar›n Sosyal Haklar›”, Çal›flma Ortam› Dergisi, Say› 89, Kas›m-Aral›k, http://sosyalpolitika.fisek.org.tr/?p=44. Eriflim Tarihi 15.11.2011. Gökmen, Fatma. (2007). “Türkiye’de Özürlü Haklar›n›n Geliflimi”, ÖZ-VER‹ Dergisi, Cilt 4, Say› 2, http://www. ozida.gov.tr/?menu=ozveri&sayfa=ov8/ov8mak4, Eriflim Tarihi 15.11.2011. Kartal, Harun. (2008). Avrupa Birli¤i’nde Yasa D›fl› Göç Politikas› ve Türkiye’ye Yans›malar›, Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Kayac›, Ekrem. (2007). Özürlüler ‹çin Verimli bir ‹stihdam Politikas› Oluflturulmas›, Uzmanl›k Tezi, Ankara: Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakanl›¤›, Türkiye ‹fl Kurumu Genel Müdürlü¤ü. Koçak, Orhan- Altun, Serdar. (2010). “Ceza ‹nfaz Kurumundaki Mesleki E¤itim Faaliyetlerinin Hükümlü ‹stihdam›na Katk›lar›”, Çal›flma ‹liflkileri Dergisi, Cilt 1, Say› 1, ss. 95-117. Koser, Khalid. (2007). International Migration: A Very Short ‹ntroduction, United States, Oxford University Press. Lordo¤lu, Kuvvet. (2007). “Türkiye’de Çal›flma Hayat›n›n bir Parças› Olarak Yabanc› Çal›flanlar”, Çal›flma ve Toplum, Cilt 14, Say› 3, ss.11-29. Lordo¤lu, Kuvvet. (2002). “Türkiye’de Yabanc›lar›n Kaçak Çal›flmalar› ve Ba¤lant›l› Sorunlar Üzerine Bir Tart›flma”, TÜH‹S Dergisi, Cilt 18, Say› 6, ss.33-37. Manav, A.Eda. (2006). “‹flverenin Özürlü, Eski Hükümlü ve Terör Ma¤duru Çal›flt›rma Zorunlulu¤u”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt X, Say› 1-2, ss. 137-169. R›dvano¤lu, Süleyman. (2011). “Ülkemizde Engellilerin Genel Durumunun De¤erlendirilmesi”, (Ekinci, S. ve Akdo¤an, H. (ed.)) Modern Kentleflmede Engelliler ve Güvenlik, Ankara: Adalet Yay›nevi, ss. 3-9. Sallan Gül, Songül. (2001-2002). “D›fl Göç, Yoksulluk ve Türkiye’de Göçmenlere Yönelik Yard›mlar”, ‹nsan Haklar› Y›ll›¤›, Cilt 23-24, ss.79-93. 4. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-II (Özürlüler-Eski Hükümlüler-Göçmenler) Sedat, Murat. (2009). “Genel Olarak Özürlülere Yönelik Çal›flmalar ve ‹SMEK Örne¤i” Sosyal Siyaset Konferanslar› Dergisi, Say› 50. ss.21-89. Seyyar, Ali. (2006). Özürlülere Adanm›fl Sosyal Politika Yaz›lar›, Sakarya: Adapazar› Büyükflehir Belediyesi Yay›nlar›. Seyyar, Ali. (2008). “Sosyal Siyaset Ekseninde Yerel Özürlüler Politikas› (Özürlü Dostu Yerel Sosyal Politikalar)”, http://www.sosyalsiyaset.net/documents/yerel_ ozurluler_politikasi.htm, Eriflim Tarihi 15.11.2011. Somuncu, Baflak. (2006). Türkiye’nin Avrupa Birli¤i’ne Tam Üyelik Sürecinde Uluslararas› Göç Politikas›, Yüksel Lisans Tezi, ‹zmir: Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Sümer, H. Hadi. (2011). ‹fl Hukuku, 16. Bask›, Konya: Mimoza Yay›nlar›. fiahin, Cumhur. (2002). “Tahliye Öncesi ve Sonras› Hükümlüye ve Eski Hükümlü¤e Yard›m”, Ceza ve Tedbirlerin ‹nfaz›nda ‹nsan Haklar›n›n Korunmas›, 15. Hukuk ‹htisas Semineri, 22-24 Mart, Ankara. fiahin, Hatice. (2004). Engellilik Kimin Sorunu? Bireyin mi? Toplumun mu?, ÖZ-VER‹ Dergisi, Cilt 1, Say› 1 http://www.ozida.gov.tr/ozveri/ov2/ov2ozcalyaskatilma.htm Eriflim Tarihi 15.11.2011. Özgökçeler, Serhat.(2011). “Özürlülere Yönelik Sosyal Politikalar”, (Tokol, Aysen ve Alper, Yusuf (ed.)) Sosyal Politika, Bursa: Dora Yay›nevi, ss.264-281. Özgökçeler, Serhat ve Alper, Yusuf. (2010). “Özürlüler Kanununun Sosyal Model Aç›s›ndan De¤erlendirilmesi”, ‹flletme ve Ekonomi Araflt›rmalar› Dergisi, Cilt 1, Say› 1, ss.33-54. Ünlü, Güler. (2007). Uluslararas› Göç ve Göçmenli¤in De¤iflen Koflullar› ‹çinde Mültecilik, Yüksek Lisans Tezi, Mu¤la: Mu¤la Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Vural, D. Gül.(2007). Uluslararas› Göçmen Kaçakç›l›¤› ve ‹nsan Ticareti, Yüksek Lisans Tezi, ‹sparta: Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstütüsü. Yaz›c›, Ergün ve Yemiflci, Derya.A. (2010). “Engellilere ‹liflkin Sivil Toplum Kurulufllar›n›n Sorunlar›: ‹zmir ‹li Bak›m›ndan Bir De¤erlendirme”, Sosyal Haklar Ulusal Sempozyumu II Bildiriler, Petrol -‹fl, Yay›n No 113, ss.187-215. Y›lmaz, Gaye. (2005). Emek Gücünün Tarihsel Arka Plan›, AB’deki göçmen ‹flçilerin Durumu, Türk Tabipler Birli¤i Mesleki Sa¤l›k ve Güvenlik Dergisi, Temmuz-A¤ustos-Eylül, ss.1-7. 109 http://www.ozida.gov.tr/?menu=raporlar&sayfa=uluslararasi/abveozurluluk, Eriflim Tarihi:15.11.2011. http://www.ozida.gov.tr/?menu=mevzuat&sayfa0abrapor, Eriflim Tarihi 15.11.2011. http://www.harbiforum.org/engelliler/125939-engellilerin-yasadigi-zorluklar.html, Eriflim Tarihi 15.11.2011. http://www.aile.gov.tr, Eriflim Tarihi 1.11.2011. http://www.belgeler.com/blg/2aj8/avrupa-birligi-gocpolitikasi, Eriflim Tarihi: 1.11.2011. http://www.mfa.gov.tr/yurtdisinda-yasayan-turkler_tr.mfa, Eriflim Tarihi:25.12.2011. 5 SOSYAL POL‹T‹KA-II Amaçlar›m›z N N N N Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra; Dünyada ve Türkiye’de kad›n›n çal›flma yaflam›na giriflini ve günümüzdeki konumunu aç›klayabilecek, Çal›flma yaflam›nda kad›na yönelik cinsiyet ayr›mc›l›¤›n› tan›mlayabilecek, ‹fl- aile çat›flmas› ve yaratt›¤› sorunlar› aç›klayabilecek, Kad›nlar›n çal›flma yaflam›nda korunmas›na yönelik sosyal politikalar› tan›mlayabilecek bilgi ve beceriler kazanabileceksiniz. Anahtar Kavramlar • Cinsiyet Ayr›mc›l›¤› • Cam Tavan • Efl De¤erde ‹fle Eflit Ücret • K›smi Çal›flma • Evde Çal›flma • Kad›n ‹flçi ‹çindekiler Sosyal Politika-II Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-III (Kad›nlar) • DÜNYADA VE TÜRK‹YE’DE KADINLARIN ÇALIfiMA YAfiAMINA G‹R‹fi‹ VE GÜNÜMÜZDEK‹ KONUMU • ÇALIfiMA YAfiAMINDA KADINA YÖNEL‹K C‹NS‹YET AYRIMCILI⁄I • ‹fi-A‹LE ÇATIfiMASI VE YARATTI⁄I SORUNLAR • KADINLARIN ÇALIfiMA YAfiAMINDA KORUNMASINA YÖNEL‹K SOSYAL POL‹T‹KALAR Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-III (Kad›nlar) DÜNYADA VE TÜRK‹YE’DE KADINLARIN ÇALIfiMA YAfiAMINA G‹R‹fi‹ VE GÜNÜMÜZDEK‹ KONUMU Dünyada Kad›nlar›n Çal›flma Yaflam›na Girifli ve Günümüzdeki Konumu Kad›nlar tarihin her aflamas›nda dönemin özelliklerine uygun olarak farkl› statülerde çal›flma yaflam›nda yer alm›fllard›r. ‹lkel toplumlarda kad›nlar fizyolojik özelliklerine ba¤l› olarak bitki toplama, çocuk bak›m›, dokuma, çeflitli ev aletlerinin yap›m› ile u¤raflm›fl, erkekler avc›l›k görevini üstlenmifllerdir. Bu dönemde kad›nlar do¤urganl›k özellikleri ve yapt›klar› ifllerle aile içinde üstün bir statü elde etmifl, anaerkil aile yap›s› ortaya ç›km›flt›r. Yerleflik düzene geçilmesi ile birlikte toplumlar›n ekonomik, sosyal ve siyasi yap›s›nda köklü de¤ifliklikler olmufl, yerleflim merkezlerinin kurulmas› sonucu mübadele ekonomisi do¤mufl, ticaret bafllam›fl, üretim araçlar› çeflitlenmifl, tar›msal faaliyetler artm›fl, yeni iflkollar› ortaya ç›km›flt›r. Bu olumlu geliflmelere karfl›l›k insanlar, do¤a ve birbirleri ile egemenlik savafl›na giriflmifl, fiziksel güç ve üstünlük ön plana ç›km›fl, bu durum kad›n erkek iliflkilerine de yans›m›flt›r. Erkekler fiziksel güç gerektiren ifllerle u¤rafl›rken, kad›nlar aktif üretim sürecinden evlerine çekilmifller. Anaerkil aile düzeni yerini ataerkil aile düzenine b›rakm›flt›r. Kölelik döneminde kölelerin büyük bir bölümünü kad›nlar oluflturmufl, X ile XV. yüzy›llar aras›nda geçerli olan Feodal dönemde kad›nlar tar›m sektöründe ve ev ifllerinde çal›flt›r›lm›fllard›r. XV ile XVIII. yüzy›llar aras›nda lonca düzeni içinde baz› sanat kollar›nda çok yayg›n olmamakla birlikte kad›nlar da yer alm›fllard›r (Ertürk, 2008: 7-9). Kad›nlar›n ücretli iflçi statüsünde çal›flmalar›, XVIII. yüzy›l›n ikinci yar›s›nda Sanayi Devrimi ile birlikte bafllam›flt›r. Bu dönemde kad›nlar›n çal›flma yaflam›na girmelerinde; ailenin gelirinin yetersizli¤inden kaynaklanan ekonomik nedenler, geliflen teknoloji, kad›nlar›n tüm ülkelerde sanayileflmenin ilk bafllad›¤› sektör olan dokuma sektöründe erkeklere göre daha baflar›l›, daha uysal ve daha az ücretle çal›flmaya raz› olmalar› etkili olmufltur. Sanayi Devrimi sonras›nda kad›nlar tekstil ve dokuma iflkollar› baflta olmak üzere birçok iflkolunda çok a¤›r koflullar alt›nda çal›flmak zorunda kalm›fllard›r. Bu durum toplumda düzen ve birli¤in bozulmas›na, âhlaki çat›flmalara neden olmufl, yo¤un tepkiler üzerine ‹ngiltere’de kad›nlar›n çal›flma yaflam›nda özel olarak korunmalar› ile ilgili ilk hukuki düzenlemeler yap›lm›flt›r. Bunu Fransa, Almanya ve di¤er ülkelerde yap›lan düzenlemeler izle- 112 Sosyal Politika-II mifltir. Bu düzenlemelerle kad›nlar›n çal›flma süreleri azalt›lm›fl, yer alt›nda ve gece çal›flt›r›lmalar› yasaklanm›flt›r. Uluslararas› alanda da kad›nlar›n çal›flma süreleri, gece dönemlerinde ve madenlerde çal›flt›r›lmalar›n›n yasaklanmas› ile ilgili tavsiye niteli¤inde kararlar al›nm›fl ancak bu kararlar uygulamaya konulamam›flt›r (Fettah, 2006: 6-12). XIX. yüzy›l›n sonunda ise metalürji, araba, kimya gibi sektörlerdeki geliflmeler kad›n iflgücü kullan›m›n› geçmifle oranla büyük ölçüde s›n›rland›rm›flt›r (Topo¤lu, 2007: 19). Ancak XIX. yüzy›l›n son çeyre¤inde kad›nlar›n anal›k nedeniyle korunmalar›na yönelik düzenlemeler de yap›lmaya bafllanm›flt›r. Örne¤in Almanya’da sosyal sigortalar kapsam›nda anal›k sigortas›, ‹sviçre’de anal›k halinde kad›n iflçilere izin verilmesi konusunda hukuki düzenlemeler yap›lm›fl, bu tür politikalar XX. yüzy›l›n bafl›nda di¤er ülkelerde de yayg›nlaflmaya bafllam›flt›r (Altan, 2010: 217). I.Dünya Savafl› y›llar›nda kad›nlar erkeklerin bofl b›rakt›klar› yerleri doldurmufl, onlar›n hâkim olduklar› sektörlerde çal›flmaya bafllam›fllard›r. 19211931 y›llar› aras›nda kad›nlar, yeni sektörlere ve ticarete girmifl ancak 1929 Ekonomik Bunal›m›’ndan en fazla etkilenen kesim yine kad›nlar olmufltur. Örne¤in ABD’de evli kad›nlar›n çal›flmalar›na karfl› devletin de destekledi¤i kampanyalar bafllat›lm›fl, ‹ngiltere’de sadece bekar kad›nlar›n çal›flmalar›na izin verilmifltir. Ancak II. Dünya Savafl› s›ras›nda ve sonras›nda kad›nlar yeniden erkeklerin yerine istihdam edilmeye bafllanm›flt›r (Topo¤lu, 2007: 19-20). Bu dönemde kad›nlar›n çal›flmalar›n› sa¤lamak amac›yla k›smi süreli çal›flma teflvik edilmifl, çocuklar için krefl ve çocuk yuvalar› aç›lm›flt›r. Savafllar kad›nlar›n statüsünde önemli de¤iflikliklere yol açm›fl, kad›n ve erkek eflitli¤ine yönelik ak›mlar güçlenmifltir (Fettah, 2006: 12). Demokrasi, insan haklar›n›n geliflimi yükselen kad›n hareketi ile birleflince geliflmifl ülkelerde kad›n- erkek eflitli¤ini sa¤lamak amac›yla anayasa ve kanunlarda kad›n-erkek eflitli¤i do¤rultusunda düzenlemeler yap›lm›fl, XVIII. ve XIX. yüzy›lda kad›na sa¤lanan e¤itim hakk›ndan sonra ABD ve Kanada’da 1920, ‹ngiltere ve Almanya’da 1928, Fransa’da 1945, ‹talya’da 1946 y›l›nda kad›nlara seçme ve seçilme hakk› tan›nm›fl, aile ve miras hukukunda düzenlemeler yap›lm›flt›r. Ayr›ca kad›nlar›n çal›flma yaflam›na girmeleri ve çal›flma yaflam›nda koflullar›n iyilefltirilmesine yönelik düzenlemeler gerçeklefltirilmifltir (Koray, 2008: 343345). II. Dünya Savafl›’ndan sonraki dönemde; geliflmifl ülkelerde kamu ve hizmet sektörünün geliflmesi, demografik geliflmeler, e¤itim olanaklar›n›n artmas›, çekirdek ailelerin yayg›nlaflmas›, evlenme oranlar›ndaki azalma, boflanma oranlar›ndaki art›fl, toplumun kad›n›n çal›flmas›na bak›fl aç›s›n›n de¤iflmesi, çocuk, yafll› ve özürlü bak›m hizmetlerinde sa¤lanan geliflmeler (Öztürk, 2007: 5), kad›n›n ev ifllerini azaltan ve kolaylaflt›ran teknolojik geliflmeler, üretim ve hizmet sektöründe kullan›lan ve üretimi basitlefltirip kolaylaflt›ran yeni teknolojiler gibi nedenlerle (Yorgun, 2010: 172) kad›n›n iflgücüne kat›l›m› artm›flt›r. Küreselleflme, özellikle 80’li y›llar ve sonras›nda uygulanan neo-liberal politikalar, bunlarla ba¤lant›l› esneklefltirme uygulamalar› ise kad›nlar›n üretim sürecine daha fazla ancak daha kötü koflullarda kat›lmalar›na neden olmufltur (Ünlütürk Ulutafl, 2009: 30). Kad›nlar halen geliflmekte olan ülkelerde çok uluslu flirketlerin ucuz eme¤ini oluflturmakta, giderek artan uluslararas› kaçak iflgücü göçü içinde yer alan göçmen kad›nlar göç ettikleri ülkelerde sanayi ve hizmet sektöründe kay›t d›fl› çal›flmaktad›rlar. Küreselleflme kad›n ile erkek ve kad›nlar aras›ndaki eflitsizli¤i daha da artt›rmaktad›r (Koray, 2011: 19). 1980 sonras› artan özellefltirme uygulamalar› ise kamuda yo¤un flekilde çal›flan kad›n iflgücünü olumsuz yönde etkilemektedir (Ünlütürk Ulutafl, 2009: 30). 5. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-III (Kad›nlar) Tüm dünyada iflgücüne kat›l›m aç›s›ndan kad›n ile erkek aras›ndaki büyük farkl›l›klar devam etmektedir. Dünya genelinde kad›nlar›n iflgücüne kat›l›m oran› %52.7 olup, oran bölgelere göre farkl›l›k göstermektedir. Kad›nlar›n iflgücüne kat›l›m oran›; Geliflmifl Ekonomiler ve Avrupa Birli¤i’nde (AB) %53.1, Orta ve Güney Do¤u Avrupa’da (AB ve CIS d›fl›nda) %50.4, Do¤u Asya’da %66.5, Güneydo¤u Asya ve Pasifik’te %57.6, Sahra Alt› Afrika’da %61.3, Latin Amerika ve Karayipler’de %52, Ortado¤u’da %24.8, Kuzey Afrika’da %27.6’d›r (ILO, 2011: 66). Dünya genelinde kad›nlar›n istihdam oran› %48’dir. 2009 y›l› itibariyle dünyada 1.8 milyar erke¤e karfl›l›k 1.2 milyar kad›n istihdam edilmektedir. Kad›n istihdam›n›n %37.6’s›, tar›m, %15.6’s› sanayi, %46.9’i hizmet sektöründedir (ILO, 2010: 3-5). Geliflmekte olan ülkelerde kad›n›n büyük bölümü tar›m sektöründe yer al›rken, geliflmifl ülkelerde hizmet sektörü ön plana ç›kmaktad›r. Buna göre örne¤in geliflmifl bölgeler ve AB’nde kad›nlar›n %85.5’i, Orta ve Güney Do¤u Avrupa’da (AB ve CIS d›fl›nda) %63.1’i hizmet sektöründedir. Ancak baz› geliflmekte olan bölgelerde örne¤in Kuzey Afrika’da kad›nlar›n %54.2’si, Karayipler’de %76.9’u, Ortado¤u’da %90.3’ü hizmet sektöründe istihdam edilmektedir. Buna karfl›l›k Do¤u Asya’da kad›nlar›n %41.2’si, Güney Afrika’da %71.2’si, Alt Sahra’da %59’u tar›m sektöründedir (ILO, 2011: 68). Kad›nlar›n hizmet sektöründe daha fazla istihdam edilmelerinde bu sektördeki ifllerin kad›nlara daha uygun görülmesi önemli rol oynamaktad›r (Koray, 2008: 352). Kad›nlar ücretli, ba¤›ms›z veya ücretsiz aile iflçisi olarak çal›flma yaflam›nda yer almaktad›rlar. Dünya genelinde 2009 y›l› ILO verilerine göre istihdam edilen kad›nlar›n %47.3’ü ücretli ve maafll›d›r. Kendi hesab›na çal›flanlarla, ücretsiz aile yard›mc›lar›n›n oran› ise %51.2 gibi yüksek bir düzeydedir. En düflük ücretli ve maafll› kad›n oran› Güney Asya ve Alt Sahra Afrika ülkelerindedir (ILO, 2010: 4, 47). Geliflmifl ülkelerde standart d›fl› çal›flma flekilleri, geliflmekte olan ülkelerde ifl ve sosyal güvenlik kanunlar›n›n korumas›, örgütlenme ve toplu pazarl›k hakk›n›n kapsam› d›fl›nda kalan kay›t d›fl› çal›flma kad›nlar aras›nda yayg›nd›r (ILO, 2010: 22). Kay›t d›fl› çal›flman›n yayg›n olmas›nda e¤itim yetersizli¤i, kad›nlar›n gelirlerinin ekonomik destek olarak görülmesi, kay›t d›fl› ifllerin aile üyeleri ile birlikte yap›lmas›, düzenlilik gerektirmemesi, bu tür ifllere ulaflma kolayl›¤› ve cinsiyete dayal› iflbölümü gibi nedenler önemli rol oynamaktad›r. Dünya genelinde kad›nlar›n kay›t d›fl› sektördeki pay›, kay›tl› sektörden daha yüksektir (Y›lmaz, 2010: 272). Kay›t d›fl› çal›flman›n en yayg›n biçimi olan evde çal›flma içinde kad›nlar›n oran› erkeklere göre tüm dünyada yüksektir. Örne¤in Hindistan’da evde çal›flanlar›n %84’ü, ‹spanya’da %75’i, Hollanda da %95’i kad›nd›r (Erdut, 2011: 58). Standart d›fl› çal›flma flekilleri içinde özellikle k›smi süreli çal›flma kad›nlar›n en fazla yer ald›klar› çal›flma fleklidir. Geliflmifl ekonomiler, AB, Orta ve Güney Do¤u Avrupa (AB ve CIS d›fl›nda), Latin Amerika ve Karayipler k›smi süreli çal›flman›n yo¤un oldu¤u bölgelerdir. AB ülkeleri içinde Belçika, Almanya, ‹rlanda, Hollanda ve ‹ngiltere’de, 2008 verilerine göre, her üç kad›ndan biri k›smi süreli çal›flmaktad›r (ILO, 2010: 4, 47,22). 113 K›smi Süreli Çal›flma: Normal çal›flma süresinden önemli ölçüde k›sa, iste¤e ba¤l› ve düzenli bir çal›flma fleklidir. Evde Çal›flma: ‹flçinin ücret karfl›l›¤›nda, iflverenin belirledi¤i bir mal› veya hizmeti, ba¤l› oldu¤u iflverene ait iflyeri veya sair bir tesis d›fl›nda evde üretmesidir. 114 Sosyal Politika-II Resim 5.1 Kaynak: http://s5gtvxc.edu. glogster.com/ the-industrialrevolution Türkiye’de Kad›nlar›n Çal›flma Yaflam›na Girifli ve Günümüzdeki Konumu ‹slamiyet’in kabul edilmesinden önce Türk kad›n› toplumda önemli bir role sahip olmufl, ticaretle u¤raflm›fl, toplumsal yaflama ve üretime kat›lm›fl, hakan›n (hükümdar›n) efli devlet yönetiminde söz sahibi olmufltur (Ertürk, 2008: 12). Özellikle Osmanl› Devleti’nin kurulmas›yla yerleflik yaflama geçen kad›n daha pasif roller alm›fl ve statüsü de¤iflmifltir. Osmanl› Devleti’nin kuruluflundan XVI. yüzy›la kadar kad›n›n toplumsal gelenek ve görenekler çerçevesinde konumunun korundu¤u ve dokuma gibi geleneksel alanlarda ailenin geçimine katk›da bulundu¤u görülmektedir (Parlaktuna, 2010: 1220). Tar›m kesiminde ise kad›n yüzy›llarca ücretsiz aile yard›mc›s› olarak çal›flm›fl, geçici tar›m iflçileri aras›nda az say›da da olsa kad›nlar da yer alm›fllard›r (Makal, 2010: 17). XVI. yüzy›ldan Tazminat’a (1839) kadar geçen dönemde yap›lan tüm düzenlemeler ise kad›nlar›n kapanmalar›na, sosyal hayattan soyutlanmalar›na yönelik olmufltur. Bu dönemde ‹mparatorlu¤a hâkim olan toplumsal ve kültürel yap› nedeniyle kentlerde kad›nlar›n herhangi bir iflte çal›flmalar› fler’ren yasaklanm›flt›r. Tanzimat döneminde kad›n haklar› yönünden önemli geliflmeler sa¤lanm›fl, kölelik, cariyelik kald›r›lm›fl, kad›n ve erkeklere veraset alan›nda eflitlik sa¤lanm›fl, e¤itim alan›nda kad›nlar için ortaokul, sanayi okulu ve ö¤retmen okulu aç›lm›flt›r. Sanayi okulu ile kad›nlar›n küçük sanayi iflletmelerinde, ö¤retmen okulu ile resmi olarak e¤itim alan›nda çal›flmalar› sa¤lanm›flt›r. 1869 y›l›nda Maarif Umumiye Nizamnamesi ile 7-11 yafllar› aras›ndaki k›zlar için ilkö¤retim zorunlu hale getirilmifl, bu düzenleme 1876 Anayasas›’nda anayasal zorunluluk haline dönüfltürülmüfltür (Fettah, 2006: 14). Evlerde kurulan tezgâhlarda aile ve piyasa için gerçeklefltirilen hal› ve dokuma iflleri, kad›nlar›n XIX. yüzy›l›n ortalar›ndan itibaren, önce küçük atölyelerde daha sonra fabrikalarda çal›flma hayat›na girdikleri ilk alan olmufltur. Müslüman olmayan kad›nlar 1840’lardan itibaren Rumeli’de, Müslüman kad›nlar 1860’lardan sonra Bursa’da dokuma fabrikalar›nda ücretli iflçi olarak çal›flmaya bafllam›fllard›r. Ancak dokuma fabrikalar›nda çal›flan Müslüman kad›n iflçi say›s›, Müslüman olmayanlara göre düflük kalm›flt›r (Makal, 2010: 17-18). II. Meflrutiyetten I. Dünya Savafl›’na kadar geçen dönemde k›z ortaokullar› kasabalarda da 5. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-III (Kad›nlar) aç›lmaya bafllanm›fl, ‹stanbul’da ilk k›z lisesi ve 1915 y›l›nda da ilk k›z üniversitesi aç›lm›flt›r (Fettah, 2006: 14-15). Ancak e¤itim alan›ndaki bu geliflmelerden I. Dünya Savafl› sonuna kadar kentlerde yaflayan çok az say›da k›z yararlanabilmifltir (Ertürk, 2008: 14). Balkan Savafl› ve I. Dünya Savafl› s›ras›nda erkeklerin savafla gitmeleri nedeniyle iflgücü a盤› ortaya ç›km›fl, Avrupa’da oldu¤u gibi bu aç›k kad›nlarla karfl›lanm›fl, kad›nlar kamuda memur olarak, daha önce çal›flmad›klar› ifllerde ve hizmet sektöründe iflçi olarak çal›flmaya bafllam›fllard›r. ‹flgücü gereksinimini karfl›lamak amac›yla 1915 y›l›nda Osmanl› Ticaret Nezareti kad›nlar için bir çeflit zorunlu hizmet konumunu kabul etmifltir (Fettah, 2006: 15). 1915 y›l›nda yap›lan, ülkenin sanayi bak›m›ndan geliflmifl bölgelerindeki önemli sanayi kurulufllar›n› içeren, 19131915 Sanayi Say›m›na göre bu dönemde önemli sanayi kurulufllar›nda çal›flanlar›n yaklafl›k üçte birini kad›nlar oluflturmufltur. Bu kad›nlar›n büyük bölümü geleneksel faaliyet alan› olan dokuma ve g›dada yer alm›fl, erkeklere göre daha düflük ücret ve daha uzun çal›flma süreleri ile çal›flt›r›lm›fllard›r (Makal, 2010: 18-20). Kad›nlar Kurtulufl Savafl›’nda aktif olarak görev alm›fl, bu durum kad›n›n toplum içindeki konumunu yükseltmifltir. Savafl sonras› iflgücü a盤›n›n kapat›lmas›nda yine kad›nlardan yararlan›lm›flt›r. Cumhuriyetin ilk y›llar›nda kad›n - erkek eflitli¤ine yönelik olarak e¤itim, medeni ve siyasi haklar alan›nda geliflmifl ülkelerden de ileri düzeyde hukuki düzenlemeler yap›lm›fl, bu düzenlemeler kad›n›n çal›flma yaflam›na giriflinde önemli rol oynam›flt›r. 1927 y›l›nda yap›lan, tüm iflletmeleri kapsayan, 1927 Sanayi Say›mlar› sonuçlar›na göre 4 ve daha fazla iflçi çal›flt›ran sanayi kurulufllar›nda çal›flan iflçilerin %25.58’ini kad›nlar oluflturmufltur. Memurlar aras›nda oran % 20.58; iflverenler aras›nda %0.14 olmufltur. 1937- 1943 y›llar› aras›nda ise kad›n istihdam›nda %12 civar›nda bir art›fl sa¤lanm›flt›r. Bu art›flta; Türkiye’nin II. Dünya Savafl›’na girmemesine ra¤men seferberlik nedeniyle erkek iflgücünün bir bölümünün silah alt›na al›nmas›, 1940 y›l›nda ç›kar›lan Milli Koruma Kanunu’nun 3008 say›l› ‹fl Kanunu’nun baz› maddelerini ask›ya almas› nedeniyle kad›n ve çocuk iflçi maliyetinin düflmesi önemli rol oynam›flt›r (Makal, 2010: 21-24). 1950’li y›llarda artan sanayileflme, aile üyelerinin tümünün çal›flmas›n› gerektiren ekonomik politikalar, k›rdan kente göç, artan kay›t d›fl› istihdam kad›nlar›n iflgücüne kat›l›m› etkilemifltir (Altan, 2010:220). Türkiye’de kad›n istihdam›nda sa¤lanan geliflmelere karfl›l›k halen kad›nlar›n iflgücüne kat›l›m oran› Türkiye ‹statistik Kurumu (TÜ‹K) 2010 verilerine göre %27.6’ d›r. Bu oran ile Türkiye Ekonomik ‹flbirli¤i ve Kalk›nma Örgütü (OECD) ve AB-19 ülkeleri dikkate al›nd›¤›nda en düflük kad›n iflgücü kat›l›m oran›na sahip ülkedir. Hatta oran Ortado¤u’da tarihsel olarak kad›n›n iflgücüne kat›l›m oran›n›n düflük oldu¤u ‹ran, Suriye, Libya ve Kuveyt gibi ülkelerden bile düflük düzeydedir (Uraz ve di¤erleri, 2010: 1). Türkiye’de kad›nlar›n iflgücüne kat›l›m oran›n›n düflük olmas›nda; din, gelenekler, aile içinde kad›na yüklenilen rol, kad›n›n e¤itim düzeyinin düflük olmas›, ailenin gelir düzeyi, çocuk, özürlü ve yafll› bak›m› ile ilgili kamusal hizmetlerin yetersizli¤i, iflyerlerinde yaflanan ayr›mc› uygulamalar önemli rol oynamaktad›r (Tokol, 2011:545). Kad›n›n iflgücüne kat›l›m oran› OECD ve AB ülkelerinde sürekli artarken (Ertu¤rul Y›lmazer, 2011:284), 1950’den (1955’te %72) bu yana Türkiye’de düflüfl göstermektedir. Bu düflüflte h›zl› nüfus art›fl›, kad›nlar›n e¤itim olanaklar›ndan yeterince yararlanamamalar›, erken emeklilik, kay›t d›fl› sektörde çal›flma zorunlulu¤u, iflsizlik, k›rdan kente göç gibi birçok faktör rol oynamaktad›r (Tokol, 2011:545). Özellikle k›rdan kente göç tar›m kesiminde çal›flan kad›nlar›n, kentte ev kad›n› olarak iflgücünden çekilmelerinde önemli rol oynamaktad›r. TÜ‹K 2010 verilerine göre kad›n istihdam oran› %24’dür. Oran AB-15’de %60.4, AB-27’de 115 116 Sosyal Politika-II %59.1’dir. ‹stihdam edilen kad›nlar›n %42.4’ü tar›m, %15.9’› sanayi, %41.7’si hizmet sektöründedir. Kad›nlar›n en fazla istihdam edildikleri sektör hizmet ve tar›m sektörü olup, hizmet sektöründeki ifl alanlar›ndan baz›lar› kad›nlar için uygun alanlar olarak toplumsal kabul görmüfltür. Sanayi sektöründe kad›n iflgücü say›s› oldukça s›n›rl›d›r. Sanayi sektöründe tekstil, g›da, haz›r giyim, tütün gibi emek yo¤un iflkollar›nda kad›n istihdam› yo¤undur. Her iki sektörde de özellikle kay›t d›fl› ve küçük iflyerlerinde ço¤unlukla kad›n ve çocuk iflgücü her türlü sosyal hak ve güvenceden uzak olarak çal›flmaktad›r. (Baflbakanl›k Kad›n›n Statüsü Genel Müdürlü¤ü, 2011: 25-26). Türkiye’de kamu sektöründe memur olarak çal›flan kad›nlar›n oran› yüksektir. Bu sektörde çal›flanlar›n yaklafl›k üçte biri kad›n olup, kad›nlar e¤itim, sa¤l›k ve genel idare hizmetlerinde yo¤unlaflm›flt›r (Koray, 2008: 501). TÜ‹K 2010 verilerine göre ise Türkiye’de kad›nlar›n %50.7’si ücretli ve maafll›, %14.1’i iflveren ve kendi hesab›na çal›flan, %35.2’si ücretsiz aile yard›mc›s›d›r. Buna göre ücretsiz aile yard›mc›lar›n›n oran› Türkiye’de hala çok yüksek düzeydedir. ‹stihdamda yer alan her 100 kad›ndan %58.5’ i herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna kay›tl› olmadan çal›flmakta, bunlar›n %56.8’ini ücretsiz aile yard›mc›s› kad›nlar oluflturmaktad›r. Kay›t d›fl› çal›flma oran› Türkiye genelinde %43.2’dir. 2010 TÜ‹K verilerine göre k›rsal kesimde kad›nlar›n %87.5’ i, kentlerde %35.3’ü kay›t d›fl› çal›flmaktad›r. Oran k›r ve kentte erkeklerden daha yüksektir. (Baflbakanl›k Kad›n›n Statüsü Genel Müdürlü¤ü, 2011: 25-26). Türkiye’de k›smi süreli çal›flan kad›nlar›n oran› s›n›rl› olmas›na karfl›l›k evde çal›flma yayg›nd›r. Evde çal›flanlar›n büyük bir bölümü kay›t d›fl›d›r (Erdut, 2011: 57). ‹flsizlik oran› kad›nlarda erkeklere göre daha yüksektir (Baflbakanl›k Kad›n›n Statüsü Genel Müdürlü¤ü, 2011: 26). SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET 1 Sizce küreselleflmenin SIRA S‹ZDE kad›nlar›n çal›flmas› üzerine etkisi nedir? ÇALIfiMA YAfiAMINDA KADINA YÖNEL‹K C‹NS‹YET D Ü fi Ü N E L ‹ M AYRIMCILI⁄I Kad›n›n çal›flma yaflam›na ekonomik ve sosyal nedenlerle kat›lmas› kendisi, ailesi ve toplum aç›s›ndan büyük önem tafl›maktad›r. Zira kad›n›n çal›flmas› onun ekoS O R U nomik ba¤›ms›zl›¤›n› kazanmas›na, kendisine olan güveninin ve sosyal sayg›nl›¤›n›n artmas›na, aile ve toplum içindeki konumunun de¤iflmesine neden olmaktad›r D‹KKAT (Koray, 2008: 353). Ancak kad›n›n çal›flma yaflam›na kat›lmas› çok kolay olmad›¤› gibi çal›flma yaflam›nda da kad›n; aile, e¤itim, siyaset, hukuk, sa¤l›k ve di¤er alaSIRA S‹ZDE n›nda karfl›laflt›¤› gibi cinsiyete dayal› ayr›mc›l›kla karfl› karfl›ya kalmaktad›r. Kad›na karfl› ayr›mc›l›k; Birleflmifl Milletler Kad›na Karfl› Her Türlü Ayr›mc›l›¤›n Önlenmesi Sözleflmesi ile “kad›nlar›n medeni durumlar›na bak›lmaks›z›n, kad›n-erkek AMAÇLARIMIZ eflitli¤ine dayal› olarak siyasi, ekonomik, kültürel, medeni ve di¤er alanlardaki insan haklar› ve temel özgürlüklerin tan›nmas›, kullan›lmas›, bunlardan yararlan›lmas›n› engelleyen, kald›ran, cinsiyete ba¤l› olarak yap›lan herhangi bir ayr›m, K ‹ T ortadan A P mahrumiyet ve k›s›tlama” fleklinde tan›mlanm›flt›r (Gülmez, 2009: 85). Cinsiyet ayr›mc›l›¤›n›n kökeninde ekonomik, siyasi, ideolojik ve kültürel nedenler yatmakta (Yalç›n, 2008: 13), ülkenin geliflmifllik düzeyine ba¤l› olmaks›z›n (Sayar Özkan ve TELEV‹ZYON Özkan, 2010: 92) tüm ülkelerde görülmektedir. Cinsiyet ayr›mc›l›¤›n biçim ve derecesi çal›fl›lan iflyerinin büyüklü¤üne, kamu veya özel sektör olmas›na, yap›lan ifle ba¤l› olarak de¤iflebilmektedir. Cinsiyet ayr›mc›l›¤› bir taraftan kad›n›n iflgücüne ‹ N T E R N E Työnde etkilemekte, di¤er taraftan iflten so¤umas›na ve çal›flma kat›l›m›n› olumsuz yaflam›ndan çekilmesine neden olmaktad›r (Topo¤lu, 2007: 48; Bolcan, 2006 ). Kad›nlar›n çal›flma yaflam›nda karfl›laflt›klar› cinsiyet ayr›mc›l›¤› uygulamalar›n›n bir N N 5. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-III (Kad›nlar) bölümü e¤itim ve meslek seçiminde; bir bölümü ifle al›nma, ifl s›ras›nda ve ifl iliflkisinin sona ermesi aflamas›nda ortaya ç›kmaktad›r. E¤itim ve Meslek Seçiminde Ayr›mc›l›k: Toplumun kad›n ve erke¤i, cinsiyeti nedeniyle ayr› statülere yerlefltirdi¤i ve beklentilerini bu yönde konumland›rd›¤› görülmektedir. Toplumda kad›nlardan öncelikle iyi bir efl ve anne olmalar› beklendi¤i için özellikle geliflmekte olan ülkelerde kad›nlar temel ve mesleki e¤itim olanaklar›ndan erkeklere göre daha az yararlanmaktad›rlar. K›z çocuklar›, e¤itimin maliyeti ve geleneksel nedenlerle genelde zorunlu e¤itim aflamas›ndan sonra okutulmamaktad›r. Birleflmifl Milletler E¤itim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) verilerine göre halen dünyada okuma yazma bilmeyenlerin üçte ikisini kad›nlar oluflturmaktad›r (Bolcan, 2006). Hiç e¤itim almayan veya e¤itim düzeyi düflük olan k›z çocuklar›, yetiflkin olduklar›nda iflgücü piyasas›na girememekte veya düflük ücret ve statülü ifllerde genelde kay›t d›fl› çal›flmak zorunda kalmaktad›rlar. E¤itim seviyesi yükseldikçe tüm ülkelerde kad›nlarda iflsizlik oran› düflmekte, istihdam flans› artmaktad›r. Örne¤in Türkiye’de TÜ‹K 2011 Eylül verilerine göre kad›nlarda istihdam oran› okur yazar olmayanlarda %1.9 iken, oran yüksek ö¤retim görenlerde %16.4’e yükselmektedir (http://www.tuik.gov.tr, Eriflim Tarihi 12.1.2012 ). Di¤er taraftan meslek seçiminde k›z ve erkek çocuklara yönelik toplumsal yönlendirme farkl›laflmaktad›r. K›z çocuklar› genelde toplumun kendilerine uygun gördü¤ü, kad›n›n ev içindeki anne ve efl rolü ile özdeflleflen düflük statülü ve ücretli, genelde hizmet sektörü a¤›rl›kl›, erkeklere göre daha s›n›rl› say›da mesle¤e yönelmekte veya yönlendirilmekte, böylece ülkelere göre farkl›l›k gösterse de ifller ve meslekler kad›n-ifli/erkek ifli veya mesle¤i olarak bölünmekte, yatay meslek ayr›flmas› ortaya ç›kmaktad›r (Öztürk, 2007: 4647). Türkiye’de toplumsal cinsiyet rollerinin alg›lan›fl›n›n araflt›r›ld›¤› bir çal›flmada kad›n ve erkeklere hangi mesleklerin kad›nlara- erkeklere veya her ikisine birden uygun oldu¤u sorulmufltur. Araflt›rmaya kat›lan kad›n ve erkekler ço¤unlukla floför, polis, muhtar, politikac›, vali, kaymakam, yönetici, bilim adam› mesleklerini erkeklere, buna karfl›l›k hemflirelik, gündelikçilik, sekreterlik, kasiyerlik mesleklerini kad›nlara uygun bulduklar›n› belirtmifllerdir. Araflt›rma sonuçlar›na göre karar alma sürecinin yo¤un oldu¤u meslekler erkeklere uygun görülürken, ev içi sorumluluklar›n›n devam› niteli¤inde ifller kad›nlara uygun bulunmaktad›r (Akdöl, 2009: 35). Ayr›ca belli bir e¤itim düzeyine sahip olsalar bile özellikle geliflmekte olan ülkelerde birçok durumda kad›nlar eflleri veya aileleri taraf›ndan kad›nlara uygun belli iflkollar› veya ifllerde çal›flmaya zorlanmaktad›rlar. Kad›n›n farkl› nedenlerle belli ifl ve mesleklerde yo¤unlaflmas› geliflmekte olan ülkelerde daha belirgin flekilde görülmekle birlikte geliflmifl ülkeler için de söz konusudur. Örne¤in ABD’de kad›nlar›n yar›s›, kad›n çal›flanlar›n yo¤un oldu¤u ifllerde yer almaktad›r. Buna göre; 2002 y›l› itibariyle ABD’de kay›tl› hemflirelerin %93’ü, sekreterlerin ve krefl ö¤retmenlerinin % 98’i, resepsiyonda çal›flanlar›n %97’si, yard›mc› büro elemanlar›n›n %84’ü, çocuk bak›c›lar›n›n %97’si, temizlik ifli yapanlar›n %93’ü, buna karfl›l›k mühendislerin %10’u, doktorlar›n %30’u, mimarlar›n %20’si kad›nd›r (Koray, 2008:354). Di¤er taraftan Türkiye’de Anayasa Mahkemesi’nin 29.11.1990 ve 30/31 say›l› iptal karar›na kadar geçerli oldu¤u gibi (22.11.2001 tarih ve 4721 say›l› Medeni Kanunu’nun 192.maddesine göre efllerden her biri meslek ve ifl seçiminde di¤erinin iznini almak zorunda de¤ildir. Ancak meslek ve ifl seçiminde ve bunlar›n yürütülmesinde evlilik birli¤inin huzur ve yarar› göz önüne al›n›r) (Mayatürk, 2006: 46) kad›n›n çal›flmas› kanunla eflinin iznine ba¤lanabilmekteydi. ‹zin flart› olmasa veya yasaklansa bile kad›n›n çal›flmas› erke¤in fiili aile reisi konumuna ve aile içindeki egemenli¤ine bir tehdit olarak alg›land›¤›ndan uygulamada bu durum devam etmektedir (Toksöz, 2007: 59). 117 118 Cam Tavan/ fieffaf Tavan: Örgütsel önyarg›lar ve kal›plar taraf›ndan yarat›lan, kad›nlar›n üst düzey yönetim pozisyonlar›na gelmelerini engelleyen görülmez, yapay engellerdir. Cam tavan ile anlat›lmak istenen karfl›lafl›lan sorunlar›n belirsizli¤idir. Sosyal Politika-II ‹fle Al›nma ve ‹fl S›ras›nda Ayr›mc›l›k: Kad›nlar ifle al›n›rken dolayl› veya dolays›z ayr›mc›l›kla karfl› karfl›ya kalabilmektedirler. Baz› araflt›rma sonuçlar›na göre ayr›mc›l›k, en belirgin flekilde ifle al›nma s›ras›nda ortaya ç›kmaktad›r. ‹fle al›m sürecinde iflverenler adaylar hakk›nda fazla bilgi sahibi olmad›klar› için bu aflamada önyarg›lar daha fazla devreye girmekte böylece ayr›mc› davran›fllar oluflmaktad›r. Buna göre; ifle al›nma s›ras›nda kad›n ve erkekler farkl› kriterlere göre de¤erlendirilmekte, mülakatlarda genelde kad›nlara erkeklere sorulmayan, özel yaflamlar› (çocuk, evlilik planlar› gibi) ile ilgili sorular sorulmaktad›r. 2006 y›l›nda yap›lan bir araflt›rmaya göre; evli olmak kad›nlar›n ifle girme olas›l›¤›n› azalt›rken, erkeklerin artt›rmaktad›r. Ayr›ca kamu sektöründe belli ifl ve mesleklere kad›nlar kabul edilmemekte, baz› mesleklerde s›n›rl› kontenjan tan›nmaktad›r. Özel sektörde ise kad›nlar›n iflgücü devir h›z›n›n erkeklerden daha yüksek olmas›, kanunlarda yer alan koruyucu hükümler ve bunlar›n getirdi¤i ek maliyetler kad›nlar›n ifle al›nmas›nda dezavantaj oluflturmaktad›r (Akdöl, 2009, 32-34). Bu nedenle ifle baflvuru s›ras›nda kad›nlar erkeklerle ayn› koflullara sahip olsalar dâhi cinsiyetlerinden dolay› ya ifle al›nmamakta veya iflçilik maliyetini düflürmek amac›yla ifle al›nmakta, böylece ucuz iflgücü olarak iflgücü piyasas›nda oluflan bofllu¤u doldurmaktad›rlar (Sayar Özkan ve Özkan, 2010: 94). “Türkiye’de ifle al›nma s›ras›nda cinsiyete dayal› ayr›mc›l›k yayg›nd›r. Nitekim Uçan Süpürge’nin Kad›nlara Karfl› Her Türlü Ayr›mc›l›¤›n Önlenmesi Komitesi’ne (CEDAW) verdi¤i 4. ve 5. Gölge Raporda mühendislik, inflaat, madencilik gibi erkeklerin yo¤un oldu¤u sektörlerde cinsiyete dayal› ayr›mc›l›¤›n çok yayg›n oldu¤u, bankac›l›k gibi kad›nlar›n yo¤un oldu¤u sektörlerde bile ifle al›nmadan önce kad›nlar›n evlilik ve çocuk sahibi olma niyetleri hakk›nda sorguland›klar› belirtilmektedir” (Dedeo¤lu, 2009: 49). ‹flte girdikten sonra da kad›nlar e¤itim düzeyi ve deneyim yetersizli¤i, evlenme veya do¤um nedeniyle ifllerinden ayr›lmalar› veya ara vermeleri, buna ba¤l› olarak vas›f kayb›na u¤ramalar›, ev ile ifl aras›nda denge sa¤lamakta zorlanmalar› gibi nedenlerle ifllerinde yeterli yükselme olanaklar›na sahip olamamaktad›rlar. ‹fl için erkeklerle ayn› e¤itim ve deneyime sahip olan, onlarla eflit verimde çal›flan kad›nlar bile günümüzde ifllerinde yükselme aflamas›nda cam tavan olarak bilinen engelle karfl› karfl›ya kalmaktad›rlar (T‹SK, 2002: 26-29). Cam tavan›n ise üç boyutu bulunmaktad›r. Bunlar; erkek ve kad›n yöneticiler taraf›ndan konulan engellerle, kad›n›n kendi kendine koydu¤u engellerdir. Erkek yöneticiler taraf›ndan konulan engellere örnek olarak (Örücü ve di¤erleri, 2007: 119); kad›nlar›n erkekler kadar yetenekli, becerikli, çal›flma koflullar›na uyabilecek donan›m ve yap›ya sahip olmad›klar›, yap›sal olarak yönetim gibi üst kademe pozisyonlarda baflar›l› olamayacaklar› (Yalç›n, 2008: 23), kiflilik, kararl›l›k ve azim aç›s›ndan yetersiz olduklar›, kad›nlarla iletiflim kurman›n zor oldu¤u fleklindeki önyarg›lard›r. Kad›n yöneticiler de bulunduklar› pozisyonda tek kalmak istedikleri (Kraliçe ar› sendromu) veya bilinçaltlar›ndaki “ben bu noktaya nas›l geldi isem baflkalar› da gelebilir özel bir çabaya gerek yok düflüncesi” ile di¤er kad›nlar›n yükselmesine engel olabilmektedirler. Kad›nlar da yükselme konusunda kendi kendilerine engel koyabilmektedirler. Bu engeller aras›nda; cinsiyet rollerine iliflkin tutumlar, toplumsal de¤erlerin sorgulanmadan kabul edilmesi, kad›nlara yönelik önyarg›lar› kabul etme, ev - aile çat›flmas› ve suçluluk duygusu ile bafla ç›kamama, sistemin de¤ifltirilemeyece¤ine duyulan inanç ve kariyerde yükselmeyi tercih etmeme say›labilir (Örücü ve di¤erleri, 2007: 119-120). Cam tavan yönetim kadrolar›nda ortaya ç›kabilece¤i gibi bir iflyerinde daha düflük pozisyonlarda da olabilmekte, bu durum yap›fl›k tavan olarak nitelendirilmektedir. Kad›nlar tüm bu nedenlerle iflyerlerinde alt kademelerde yo- 5. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-III (Kad›nlar) ¤unlaflmakta, yönetici konumuna yükselen kad›n say›s› s›n›rl› kalmaktad›r. Örne¤in ABD’de ilk 500 flirkette %5’in alt›nda, ilk 1000 flirkette %6.6 oran›nda kad›n yönetici bulunmaktad›r. Bu oran Danimarka’da %1 ile %5 aras›nda, Japonya’da %0.3 düzeyindedir (Sayar Özkan ve Özkan, 2010: 94). Yükselme olana¤›na sahip olan kad›nlar›n büyük bölümü ise evlenmemifl, evli çocuksuz, evlenmifl boflanm›fl veya ekonomik yönden güçlü kad›nlard›r (Dalk›rano¤lu, 2006: 44). Kad›n - erkek aras›nda cinsiyete dayal› ücret farkl›l›klar› tüm dünyada önemli bir sorundur. Bu farkl›l›k; “kad›n›n fizyolojik özellikleri, toplum içindeki rol da¤›l›m›, kad›n-erkek ifli ayr›m›, kad›n›n e¤itim düzeyinin düflüklü¤ü, çal›flma yaflam›nda k›sa kalmas› veya ara vermesi, kad›n eme¤inin ekonomik yönden de¤ersiz kabul edilmesi, çal›flma flekli, kad›nlar aras›nda s›n›fsal dayan›flman›n zay›f olmas›” gibi çeflitli nedenlerden kaynaklanmaktad›r ( Fettah, 2006: 54 ). Ayr›mc›l›k; iflletmelerde ayn› ifl için farkl› ödeme yap›lmas› veya eflit verimlili¤e sahip bireylerin farkl› ücret düzeyine karfl›l›k gelen farkl› ifllere sahip olmalar› fleklinde ortaya ç›kmaktad›r (Demirel, 2011: 77). Ücret konusunda s›k s›k dile getirilen eflit ifle eflit ücret slogan› ilk defa ABD’nin New York kentinde 8 Mart 1857 tarihinde 40.000 kad›n dokuma iflçisinin düflük ücretlere, uzun çal›flma sürelerine ve a¤›r çal›flma koflullar›na direnifli s›ras›nda kullan›lm›fl ancak bu slogan›n ilk kullan›ld›¤› tarihten bu yana 100 y›ldan fazla bir süre geçmesine ra¤men bu konuda büyük bir ilerleme sa¤lanamam›flt›r. 2000 y›l›nda yap›lan ve 63 ülkenin verilerinin yer ald›¤› bir araflt›rmaya göre sanayi ve hizmet sektöründe çal›flan kad›nlar›n ücretleri ayn› düzeydeki erkeklerin ald›klar› ücretin %78’i oran›ndad›r. Avrupa Komisyonu’nun bir çal›flmas›na göre AB genelinde kad›nlar›n ortalama maafllar› erkeklere göre %15 oran›nda daha düflüktür. Baflka bir araflt›rmaya göre ‹ngiltere’de kad›n-erkek maafl farkl›l›¤› %17, ABD’de %20 civar›ndad›r (Y›lmaz, 2010: 271). Türkiye’de bu konuda güvenilir istatistikler bulunmamakla birlikte Dünya Bankas› Türkiye ‹flgücü Piyasalar› Çal›flma Raporu’na göre; Türkiye’de kentlerde kad›n- erkek ücret ortalamalar› aras›nda %22 oran›nda bir fark bulunmaktad›r (Ünlütürk Ulutafl, 2009: 29). Baz› alan araflt›rmalar›nda kad›nlara ayn› taban ücret ödense bile ek ödemelerde farkl› uygulamalar yap›ld›¤› tespit edilmifltir (Y›lmaz, 2010: 271). Dünya Ekonomik Forumu’nun küresel Cinsiyet Eflitsizli¤i 2008 Raporu’nun ekonomik kat›l›m ve f›rsat eflitli¤i kriterine göre: kad›nlar erkeklerle ayn› ifle sahip olsalar dahi erkeklerin kazanc›n›n ortalama %61’ini elde etmektedirler. Tüm ifl gruplar›nda kad›nlar›n kazanc› yaklafl›k olarak erkeklerin üçte biri kadard›r (Akdöl, 2009: 28). ‹flyerlerindeki tutum ve davran›fllarda ayr›mc›l›k, kad›n›n çal›flma yaflam›nda karfl›laflt›¤› önemli bir sorundur. Kad›nlar›n iflyerinde önemli görevlere getirildikleri zaman daha s›k› denetlenmesi, erkeklerin istemedikleri bir kad›n çal›flanla iflbirli¤i yapmaktan kaç›nmalar›, performans de¤erlendirmede kad›na farkl› davran›lmas›, mesleki e¤itim için erkeklerin seçilmesi bu tür ayr›mc›l›¤a örnek oluflturmaktad›r (Bolcan, 2006). Cinsel taciz çal›flma yaflam›nda kad›nlar›n karfl›laflt›klar› en önemli sorunlardan biridir. Cinsel taciz; yafl›, medeni durumu, fiziksel görünüflü, geçmifli veya mesleki konumu önemli olmaks›z›n tüm kad›nlar› etkilemektedir. Ancak araflt›rmalar 30 yafl›n alt›nda, bekar, boflanm›fl, ayr› yaflayan veya bakmakla yükümlü oldu¤u yak›nlar› bulunan kad›nlar›n cinsel tacizden daha fazla etkilendi¤ini göstermektedir. Çal›flma yaflam›nda cinsel taciz iki flekilde ortaya ç›kmaktad›r. Bunlardan ilki “bir fley için bir fley olarak” adland›r›lmakta ve kad›n iflçinin kendini taciz eden üstünden bir ç›kar beklemesi ve tacize boyun e¤mesi fleklinde ifade edilmektedir. ‹kinci ise “düflmanca çevre” olarak adland›r›lmakta, buna göre yap›lan taciz cinsel ha- 119 120 Sosyal Politika-II reketleri, bak›fllar›, imalar›, esprileri ve karikatürleri kapsamaktad›r. Cinsel tacize u¤rayan kad›nlar ifllerini kaybetme, toplum taraf›ndan d›fllanma korkusuyla genelde flikayette bulunmamakta, tacize raz› olmakta veya iflten ayr›lmaktad›rlar (Dalk›rano¤lu, 2006: 54). ‹fl ‹liflkisinin Sona Ermesi S›ras›nda Ayr›mc›l›k: ‹fl iliflkisinin sona ermesi aflamas›nda da kad›nlar ayr›mc›l›kla karfl› karfl›ya kalmaktad›rlar. Ekonomik kriz döneminde ve iflletmeden iflçi ç›kar›lmas› gerekti¤inde iflten ilk ç›kar›lanlar genelde kad›nlar olmaktad›r. Kad›nlar›n erkeklere göre daha düflük vas›f ve mesleklerde olmalar›, ev geçindirmeden sorumlu olmad›klar› fleklindeki önyarg›lar kad›nlar›n iflten ç›kar›lmas›n› kolaylaflt›rmaktad›r (Bolcan, 2006). Ayr›ca evlilik, hamilelik ve do¤um kad›nlar›n iflten ç›kar›lmalar›na neden olmaktad›r. ‹flverenlerin kad›nlar› iflten ç›karma nedenlerinin %20’sini hamilelik ve evlilik oluflturmaktad›r (Y›lmaz, 2010: 271) SIRA S‹ZDE 2 D Ü fi Ü N E L ‹ M D‹KKAT AMAÇLARIMIZ N N K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P ‹fi-A‹LE ÇATIfiMASI VE YARATTI⁄I SORUNLAR D Ü fi Ü N E L ‹giren M Çal›flma yaflam›na kad›ndan beklenen; hem aile hem de ifl yaflam›n› kusursuz flekilde yürütmesidir. Kad›n özellikle geliflmekte olan ülkelerde, öncelikle efl S O Rgörüldü¤ünden; U ve anne olarak kad›n›n çal›flmas› nedeniyle aile sorumluluklar›n› aksatmas› ailesi taraf›ndan, ifl yaflam›nda aile sorumluklar›n›n kad›n›n›n iflinin önüne geçmesi iflveren taraf›ndan hofl karfl›lanmamaktad›r. Bu nedenle, çal›flan kad›D‹KKAT n›n ev ve ifl sorumluluklar›n› dengelemesi büyük önem tafl›maktad›r. Bu durum ise kad›n›n afl›r› rol yüklenmesine neden olmaktad›r. Cinsiyetçi iflbölümü nedeniyle ev SIRA S‹ZDE iflleri ile çocuk, yafll› ve özürlü bak›m›n›n kad›na kalmas› kad›n›n hem iflten hem de evlilikten ald›¤› doyumun azalmas›na, birçok ruhsal ve fiziksel sorunlarla karfl› karfl›ya kalmas›na yol açmaktad›r (T‹SK, 2002: 32-34). Kad›nlar›n bir bölümü bu AMAÇLARIMIZ sorunlarla karfl› karfl›ya kalmamak için aile yaflam›na uyumlu ve alternatif çal›flma flekli olarak kabul edilen ancak tam gün çal›flmaya göre daha az haklara sahip ve güvencesizKbir flekli olan k›smi çal›flma, geçici çal›flma gibi çal›flma flekille‹ Tçal›flma A P rine yönelmekte, çal›flma yaflam›ndan çekilmekte veya kay›t d›fl› çal›flmaktad›rlar. Ayr›ca geç evlenme, geç ve az çocuk sahibi olma son y›llarda kad›nlar aras›nda giderek yayg›nlaflmaktad›r (Bolcan, 2006). Günümüzde ülkelerin büyük bir bölüTELEV‹ZYON münde çocuk, yafll› ve özürlü bak›m› ile ilgili olarak devletin sa¤lad›¤› olanaklar s›n›rl›, kanunlarla iflverene getirilen yükümlülükler yetersiz, özel bak›m hizmetleri ise pahal› oldu¤u için çocuk, yafll› ve özürlü bak›m› çal›flan kad›nlar aç›s›ndan bü‹ N T Eoluflturmaktad›r. RNET yük bir sorun Bu sorun, birçok durumda aile büyüklerinin veya ev hizmetlerinde kay›t d›fl› çal›flan di¤er kad›nlar›n deste¤i ile giderilmeye çal›fl›lmaktad›r (T‹SK, 2002: 36-38). S O R U SIRA S‹ZDE Cam tavan iflyerinde kimler taraf›ndan uygulanmaktad›r? SIRA S‹ZDE 3 Sizce k›smi süreli çal›flman›n kad›nlara sa¤lad›¤› yarar ve sak›ncalar nelerdir? SIRA S‹ZDE KADINLARIN ÇALIfiMA YAfiAMINDA KORUNMASINA D Ü fi Ü N E L ‹ M YÖNEL‹K SOSYAL POL‹T‹KALAR S O Çal›flma R U Kad›nlar›n Yaflam›nda Korunmas› Gereken Alanlar Tarihi geliflim süreci içinde kad›nlar›n öncelikle fizyolojik, biyolojik farkl›l›klar› neD‹KKAT deniyle özel olarak korunduklar›, bu koruman›n yetersiz kalmas› üzerine kad›nerkek aras›nda hukuki eflitli¤in sa¤lanmas› yoluyla do¤rudan ayr›mc›l›¤›n, olum- N N SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P 5. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-III (Kad›nlar) lu ayr›mc›l›k uygulamalar› ile dolayl› ayr›mc›l›¤›n ortadan kald›r›lmaya çal›fl›ld›¤› görülmektedir (Altan, 2010:218). Günümüzde ise AB düzeyinde ve Birlik ülkelerinde kad›nlar›n geleneksel sorumluklar›n›n azalt›lmas›na ve iflgücü piyasas› ile uyumlaflt›r›lmas›na yönelik politikalar önem kazanm›flt›r (Koray, 2008: 369). Kad›nlar›n fizyolojik farkl›l›klar› nedeniyle korunmas› amac›yla tüm ülkelerde kanunlarla kad›nlar›n yer alt› ve su alt›nda yap›lan ifllerde çal›flt›r›lmalar› yasaklanmakta, sanayiye ait ifllerde gece çal›flt›r›lmalar› belli kurallara ba¤lanmakta, çal›flabilecekleri a¤›r ve tehlikeli ifllerle ilgili s›n›rland›rmalar getirilmektedir. Kad›nlar›n anal›k durumunda korunmalar› ile ilgili olarak do¤um öncesi ve sonras›na yönelik özel düzenlemeler yap›lmaktad›r. Do¤um öncesi koruma ile ilgili düzenlemeler aras›nda; hamilelik süresince kad›nlara belli aral›klarla ifl süresinden say›lmak üzere periyodik sa¤l›k kontrolleri, gerekiyorsa tedavileri için ücretli izin verilmesi, do¤umdan önce belirlenecek belli bir süre boyunca hamile kad›nlar›n sa¤l›¤›na zarar verecek ifllerde çal›flt›r›lmamas› veya yapt›¤› iflin geçici bir süre için de¤ifltirilmesi, do¤umdan belli bir süre önce gece çal›flt›r›lmas›n›n yasaklanmas›, do¤umdan önce ve sonra ülkelere göre de¤iflen süreler boyunca (Tunus, Suudi Arabistan’da 12 haftadan az. Hindistan, Çin, ABD ve Meksika’da 12-13 hafta, Japonya, Almanya, Fransa’da 14-17 aras›, Bosna Hersek, Slovakya, Çek Cumhuriyeti ve ‹sveç’te 26 haftadan fazla, Türkiye’de 16 hafta ) hiç çal›flt›r›lmamas› yer almaktad›r. Do¤um sonras› koruma ile ilgili düzenlemeler aras›nda ise emzikli kad›nlar›n belli bir süre boyunca sa¤l›¤›na zarar verecek ifllerde çal›flt›r›lmamas› veya iflinin geçici olarak de¤ifltirilmesi, belli bir süre gece çal›flt›r›lmamas›, fazla çal›flmas›n›n yasaklanmas›, kad›n›n iste¤ine ba¤l› olarak ifline dönebilme hakk› sakl› kalmak kofluluyla ülkelere göre de¤iflen belli bir süre için ücretsiz izin verilmesi (Türkiye’de iflçilerde 6 aya, memurlarda 1 y›la kadar ), belirli say›n›n üzerinde kad›n iflçi çal›flt›ran iflyerlerinde iflverene emzirme odas› ve krefl açma zorunlulu¤u getirilmesi, süresi ve kullanma zaman› ülkelere göre de¤iflen, ifl süresinden say›lan süt izninin verilmesi yer almaktad›r (Altan, 2010: 226-231). Kad›nlar›n cinsiyet ayr›mc›l›¤›na karfl› korunmas›na yönelik düzenlemeler haklara sahip olmada ve haklardan yararlanmada kad›n ile erkek aras›nda cinsiyetlerinden dolay› yap›lan ayr›m› önlemeyi amaçlamaktad›r. Eflitlik bak›m›ndan kad›nlar›n çal›flma yaflam›nda korunmas›n›n eflit davranma ve eflit de¤erde ifle eflit ücret olmak üzere iki boyutu bulunmaktad›r (Fettah, 2006: 28, 37). Kanunlarla kad›n ve erkek aras›nda eflitlik sa¤lanmas›na yönelik ilk düzenleme 1963 y›l›nda ABD’de Eflit Ücret Kanunu ile yap›lm›fl, bu düzenleme ile kad›n- erkek aras›nda ücret ayr›mc›l›¤› yap›lmamas› hukuki teminat alt›na al›nm›flt›r. 1972 y›l›nda da ayn› ülkede kad›nlar›n ifle girme, ücretlendirme ve iflte yükselme olanaklar› aç›s›ndan erkeklerle eflit muamele görmelerini öngören ‹stihdamda F›rsat Eflitli¤i Kanunu kabul edilmifltir. Bu kanunu daha sonra Avrupa ülkelerinde ve geliflmekte olan ülkelerde ç›kar›lan benzer kanunlar izlemifltir. Örne¤in ‹ngiltere’de 1970 y›l›nda Eflit Ücret Kanunu, 1975 y›l›nda da Cinsiyet Ayr›mc›l›¤› Kanunu yürürlü¤e girmifltir. Bu kanun ile ifle alma, ifl iliflkisi ve ifl iliflkisinin sona erdirilmesi s›ras›nda cinsiyete dayal› ayr›mc›l›k yap›lmas› yasaklanm›flt›r (Yorgun, 2010: 177). ‹lk olarak ABD’de gündeme gelen olumlu ayr›mc›l›k politikalar› ise daha sonra di¤er ülkelerde de uygulanmaya bafllanm›fl, bu politikalar›n yayg›nl›k kazanmas›nda kad›n hareketleri ile uluslararas› örgütler düzeyinde gelifltirilen duyarl›l›k ve ABD’nin izledi¤i politikalar önemli rol oynam›flt›r. Olumlu ayr›mc›l›k politikalar› aras›nda kad›n ve erkek aras›ndaki eflitsizli¤i ortadan kald›rmak için kad›nlara özgü tasarlanm›fl mesleki formasyon programlar›n›n uygulanmas›, benzer niteliklere 121 122 Sosyal Politika-II sahip kad›n ve erkekler aras›nda seçim yap›l›rken önceli¤in kad›ndan yana kullan›lmas›, istihdam ve çal›flma koflullar›nda kad›nlara karfl› uygulanan ayr›mc›l›¤›n kald›r›lmas›, istihdamda ve ifl ararken, kad›nlar ve erkekler aras›nda ideal rol bölüflümü hakk›ndaki kemikleflmifl anlay›fllara dayanan tav›r, uygulama ve yap›laflmadan do¤an ayr›mc› uygulamalar›n karfl› eylem yoluyla etkisizlefltirilmesi, geleneksel olarak kad›nlar›n yapt›¤› ifllere yeniden de¤er biçilmesi, kad›nlar›n geleneksel olmayan ifllere ve üst sorumluluk düzeylerine kat›l›mlar›n›n teflvik edilmesi say›labilir (Kurflun, 2006: 72). Günümüzde AB düzeyinde ve Birlik ülkelerinde bu politikalara ek olarak kad›nlar›n geleneksel sorumluluklar›n›n bir ölçüde de olsa azalt›lmas›na ve iflgücü piyasas› ile uyumlaflt›r›lmas›na yönelik politikalar uygulanmaktad›r (Koray, 2008: 359). Çocuk bak›m› konusunda kad›n ve erkek rollerini biraz olsun de¤ifltirmeyi hedefleyen bu politikalardan biri ebeveyn izni’dir. Ebeveyn izni ilk olarak 1974 y›l›nda ‹sveç’te kabul edilen bir kanun ile uygulanmaya bafllanm›fl, daha sonra AB üyesi di¤er ülkelerde de uygulama alan› bulmufltur (Koray, 2008: 359-362). Ayr›ca 14.12.1995 tarihinde ifl ve aile yaflam›n› ba¤daflt›rmak ve erkeklerle kad›nlar aras›nda f›rsat ve muamele eflitli¤ini sa¤lamak amac›yla Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC), Avrupa Sanayi ve ‹flveren Konfederasyonlar› Birli¤i (UNICE-BUSINESSEUROPE), Kamu ‹flletmeleri Avrupa Merkezi (CEEP) Ebeveyn ‹zni Çerçeve Anlaflmas›’n› kabul etmifllerdir. Avrupa Konseyi bu anlaflman›n üye ülkelerde yürürlü¤e konulmas›n› sa¤lamak amac›yla 3.6.1996 tarihinde 96/34/EC say›l› Ebeveyn ‹zni Çerçeve Anlaflmas›’na ‹liflkin Direktifi oluflturmufltur (ETUC, 4). Ancak Direktif’e ra¤men uygulamada ebeveyn iznine erkeklerin pek fazla ilgi göstermedikleri, ‹skandinav ülkelerinde bile ebeveyn izni kullanan erkek oran›n›n s›n›rl› kald›¤› görülmüfltür. Bunun üzerine Almanya gibi baz› Birlik ülkelerinde erkeklerin ebeveyn iznini kullanmalar›n› teflvik etmek amac›yla yeni düzenlemeler yap›lm›flt›r (Koray, 2011: 29). 18.6. 2009 tarihinde de yukar›da belirtilen sosyal taraflar Ebeveyn ‹zni Çerçeve Anlaflmas›’n› revize etmifllerdir. Ard›ndan 96/34 EC say›l› Direktifi la¤veden, Revize Edilmifl Ebeveyn ‹zni Çerçeve Anlaflmas›’n›n Uygulanmas›na ‹liflkin, 8.3.2010 tarihli, 2010/18/EU say›l› Direktif kabul edilmifltir. Afla¤›da yer alan yeni anlaflma metninde de görülece¤i gibi; ebeveyn izni ile do¤um veya evlat edinme sonucunda çocuk sahibi olan kad›n ve erkek iflçilere çocuk en az 8 yafl›na gelinceye kadar bak›m›n› üstlenmeleri için en az 4 ay ebeveyn izni verilmekte, 4 ayl›k sürenin en az bir ay›n›n devredilmesi engellenmektedir (ETUC, 5, 22). Çocuk bak›m› konusunda kad›nlar›n yükünü azaltmaya yönelik bir di¤er düzenleme çocuk bak›m hizmeti’dir. Bu hizmet AB ülkelerinin bir bölümünde ço¤unlukla 3 yafl üstü çocuklara verilmekte, 3 yafl alt› çocuklar için s›n›rl› kalmaktad›r. Çocuk bak›m hizmetleri konusunda ‹skandinav ülkeleri önemli geliflmeler kaydetmifllerdir. Örne¤in Danimarka’da 0-6 yafl aras›ndaki çocuklar›n dörtte üçü, tam gün bak›m hizmetlerinden yararlanmaktad›rlar. Bu hizmet için ailelerden bak›m ücretinin üçte biri oran›nda bir katk› pay› talep edilmektedir. ‹sveç’te 2002 y›l›ndan beri çocuk bak›m hizmetlerinden çok düflük bir katk› pay› karfl›l›¤›nda tüm aileler çal›flma kofluluna ba¤l› olmaks›z›n yararlanabilmektedirler. Buna karfl›l›k Akdeniz ülkelerinde, Almanya ve Lüksemburg’da çocuk ve yafll› bak›m›n›n devlet deste¤i ile veya desteksiz olarak aile taraf›ndan yap›ld›¤› görülmektedir. Benzer flekilde ABD’de de ebeveyn izni ve çocuk bak›m hizmetleri konusunda henüz fazla bir geliflme sa¤lanamam›flt›r (Koray, 2008: 363; Koray, 2011: 29-30). 5. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-III (Kad›nlar) Kad›nlar›n Çal›flma Yaflam›nda Korunmas›na Yönelik Uluslararas› Düzenlemeler Kad›nlar›n çal›flma yaflam›nda hem fizyolojik hem de cinsiyete dayal› ayr›mc›l›¤a karfl› korunmas› amac›yla uluslararas› örgütler taraf›ndan çeflitli düzenlemeler yap›lm›flt›r. Uluslararas› örgütler içinde Birleflmifl Milletler (BM) kad›n sorunlar›n› en etkin flekilde ele alan örgüttür. Örgüt kad›n sorunlar›na evrensel bir çözüm getirmek amac›yla Ekonomik ve Sosyal Konsey çat›s› alt›nda 1947 y›l›nda Kad›n Statüsü Komisyonu kurmufltur. Bunu daha sonra kurulan enstitü ve fonlar izlemifltir. 1975 y›l›ndan beri de Dünya Kad›n Konferanslar› düzenlenmektedir ( Konuk, 2008; 9-10; Mayatürk, 2006: 25). Örgütün; kad›n›n çal›flma yaflam›nda korunmas›na yönelik düzenlemelerinin bir bölümü temel insan haklar› ile ilgili belgeler içinde, bir bölümü kad›nlar için özel olarak oluflturulmufl belgelerde yer almaktad›r. Bu belgeler aras›nda; 10.12. 1948 tarihli ‹nsan Haklar› Evrensel Bildirgesi’nin 1., 2., 7., 23. ve 25. maddeleri, 3.1.1976 tarihinde yürürlü¤e giren Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleflmesi’nin 2., 3., 7. ve 10. maddeleri, 23.3.1976 tarihinde yürürlü¤e giren Medeni ve Siyasi Haklar Sözleflmesi’nin 3. ve 26. maddeleri, 18.12.1979 tarihinde kabul edilen Kad›nlara Karfl› Her Türlü Ayr›mc›l›¤›n Önlenmesi Sözleflmesi ile 6.10.1999 tarihinde kabul edilen Kad›nlara Karfl› Her türlü Ayr›mc›l›¤›n Önlenmesi Sözleflmesi Ek ‹htiyari Protokolü say›labilir. Bunlardan Kad›nlara Karfl› Her Türlü Ayr›mc›l›¤›n Önlenmesi Sözleflmesi “kad›nlara sosyal, ekonomik, kültürel, siyasi haklar ve temel özgürlüklerin tan›nmas›n›, bu haklar›n korunmas› ve bu haklar› engelleyen cinsiyete dayal› ayr›mlar›n ortadan kald›r›lmas›n›, kad›n ve erkekler aras›nda hak ve f›rsat eflitli¤i sa¤lanmas›n› öngören temel bir belgedir”. Bu temel belgenin 1.maddesinde kad›nlara karfl› ayr›mc›l›k kavram› tan›mlanmakta, 4. ve 5. maddeleri ile afla¤›da yer alan istihdam bafll›kl› 11. maddesinde çal›flma yaflam›na iliflkin ayr›nt›l› hükümlere yer verilmektedir (Soysal, 2006: 98-99; Ertürk, 2008: 53, 66; Fettah, 2006: 38-40). Sözleflmenin 17. maddesi ile taraf devletlerin bu sözleflme ile üstlendikleri yükümlülükleri yerine getirip getirmediklerini denetlemek amac›yla Kad›nlara Karfl› Her Türlü Ayr›mc›l›¤›n Önlenmesi Komitesi (CEDAW) kurulmas› öngörülmektedir. Sözleflmenin 18. maddesinde de taraf devletlere rapor verme yükümlülü¤ü getirilmektedir. ‹htiyari Protokolü ile de bireysel flikâyet baflvurusu ve soruflturma usulü getirilmekte ancak devletler aras› flikayet usulüne yer verilmemektedir (Fettah, 2006: 40-41). Uluslararas› Çal›flma Örgütü’nün (ILO) kad›nlar›n korunmas› ile ilgili olarak farkl› tarihlerde kabul etti¤i çok say›da sözleflme bulunmaktad›r. Bu sözleflmeler aras›nda; 28.11.1919 tarih ve 3 say›l› Anal›¤›n Korunmas›, 26.6.1952 tarih ve 103 say›l› Yeniden Gözden Geçirilmifl Anal›¤›n Korunmas› Sözleflmesi, 15. 6. 2000 tarih ve 183 say›l› Anal›¤›n Korunmas› Sözleflmesi, 21.6.1935 tarih ve 45 say›l› tarihli Her Nevi Maden Ocaklar›nda, Yer alt› ‹fllerinde Kad›nlar›n Çal›flt›r›lmamas› Hakk›nda Sözleflme, 9.7.1948 tarih ve 89 say›l› Yeniden Gözden Geçirilmifl Gece Çal›flmas› (Kad›n) Sözleflmesi ve 26.6.1990 tarih ve 171 say›l› Gece Çal›flmas› Sözleflmesi, 29. 6. 1951 tarih ve 100 say›l› Eflde¤erde ‹fl ‹çin Erkek ve Kad›n ‹flçiler Aras›nda Ücret Eflitli¤i Hakk›nda Sözleflme, 25.6.1958 tarih ve 111 say›l› ‹stihdam ve Meslek Alan›nda Ayr›mc›l›k Sözleflmesi, 23. 6. 1981 tarih ve 156 say›l› Aile Sorumluluklar› Olan Kad›n ve Erkek ‹flçilere Eflit Davran›lmas› ve Eflit F›rsatlar Tan›nmas› Hakk›nda Sözleflme, 1982 tarih ve 158 say›l› Hizmet ‹liflkisine son Verilmesine ‹liflkin Sözleflme, 1994 tarih ve 175 say›l› K›smi süreli Çal›flma Hakk›nda Sözleflme say›labilir (Ertürk, 2008: 57-65; Soysal, 2006: 103-108). 123 124 Sosyal Politika-II Avrupa Konseyi belgeleri aras›nda; 3.5.1996 tarihinde kabul edilen Gözden Geçirilmifl Avrupa Sosyal fiart›’n›n I. bölümünün 20.bendi, II. bölümünün 4., 8. ve 20. maddelerinde konu ile ilgili düzenlemeler bulunmaktad›r (Fettah, 2006: 45-46). AB’de çal›flma yaflam›nda kad›n-erkek eflitli¤i ile ilgili ilk düzenleme, 25.3.1957 tarihli Roma Anlaflmas›’n›n 119. maddesinde ücretle s›n›rl› olarak yap›lm›fl, bu madde ile kad›n ve erkekler aras›nda ayn› ifl için ücret konusunda ayr›m yap›lmamas› öngörülmüfltür. 119.maddenin Roma Anlaflmas›’nda yer almas›nda ise; kendi iç düzenlemelerinde kad›n ve erkek çal›flanlara eflit ücret ödenmesi ilkesine yer vermifl olan Fransa’n›n iflgücü maliyetleri bak›m›ndan rekabet eflitsizli¤i yaratacak bir durumun ortaya ç›kmas›n› engelleme düflüncesi etkili olmufltur. 9.12.1989 tarihinde kabul edilen Çal›flanlar›n Temel Sosyal Haklar› Topluluk fiart›’n›n 16.maddesinde kad›n ve erke¤e muamele eflitli¤i sa¤lanmas› ve kad›n ve erkekler için f›rsat eflitli¤inin gelifltirilmesi gereklili¤i vurgulanm›flt›r. 1.11.1993 tarihinde yürürlü¤e giren Maastricht Anlaflmas›’na Ek Sosyal Politika Protokolü’nde 6.maddede “kad›n-erkek eflitli¤ine iliflkin olarak cinsiyete dayal› ayr›mc›l›k yap›lmaks›z›n eflit ücret ödenmesi gerekir” fleklinde bir düzenleme yap›lm›flt›r. 2.10.1997 tarihinde imzalanan, 1.5.1999 tarihinde yürürlü¤e giren Amsterdam Anlaflmas› ile Ek Sosyal Politika Protokolü, anlaflman›n bünyesine al›nm›flt›r. Avrupa Toplulu¤u Anlaflmas›’n›n (ATA) 2. maddesinde Toplulu¤un amaçlar› s›ralanm›fl, bu amaçlar aras›nda kad›n-erkek eflitli¤inin sa¤lanmas› da yer alm›flt›r. 3.maddede ise belirtilen amaçlara ulaflmak için gerçeklefltirilecek topluluk etkinlikleri s›ralanm›fl, toplulu¤un kad›n-erkek eflitli¤ini sa¤lamaya yönelik faaliyetlerini bütün etkinliklerine dâhil edece¤i yönünde bir düzenleme yap›lm›flt›r. ATA 13. maddesi ile Konsey’e cinsiyet, ›rk, etnik köken, din veya inançlar, engellilik, yafl ve cinsel yönelim temeline dayal› ayr›mc›l›kla mücadele etmek amac›yla gerekli önlemeleri alma yetkisi verilmifltir. Ayr›ca kad›n - erkek aras›nda ayn› ifl için ücret konusunda ayr›m yap›lmamas›n› öngören Roma Anlaflmas›’n›n 119. maddesi 141. madde olarak de¤ifltirilmifl, maddeye “eflit de¤erde ifl” ö¤esi ile 3. ve 4.f›kralar eklenmifltir. Bu f›kralarla Konsey’e eflit iflte veya eflit de¤erde iflte ücret dâhil olmak üzere istihdama ve ifle dair hususlarda f›rsat eflitli¤i ve eflit muamelenin uygulanmas›n› sa¤layacak önlemler alma yetkisi verilmifl, olumlu ayr›mc›l›k yap›lmas›na olanak tan›nm›flt›r. Anlaflman›n 137.maddesinde de 136.maddede belirtilen amaçlar›n gelifltirilmesi bak›m›ndan üye devletlerin bu do¤rultudaki eylemlerinin Topluluk taraf›ndan desteklenip tamamlanaca¤› belirtilmifl ve söz konusu eylemler s›ralanm›flt›r. ‹stihdam olanaklar›na eriflim, iflte muamele ve ücret konular›nda kad›n-erkek eflitli¤inin sa¤lanmas›na yönelik eylemler de topluluk taraf›ndan desteklenecek eylemler aras›nda say›lm›flt›r (Akp›nar, 12-14). Ayr›ca Amsterdam Anlaflmas›’nda istihdam ilk defa ayr› bir bafll›k (madde 125-130) alt›nda düzenlenmifltir. Bu do¤rultuda 1997 y›l›nda Avrupa ‹stihdam Stratejisi kabul edilmifl, stratejinin hedefleri aras›nda kad›nlara ifle giriflte ve iflgücü piyasas› içinde eflit f›rsatlar yarat›lmas› yer alm›flt›r (Say›n, 2007: 29; Topo¤lu, 2007: 117). 7.12. 2000 tarihinde onaylanan Avrupa Birli¤i’nin Temel Haklar fiart›’n›n 15., 21. ve 23. maddelerinde çal›flma ve eflitlikle ilgili düzenlemelere yer verilmifltir (Fettah, 2006: 47). Geçmiflten bu yana, Birlik politikalar›nda kad›n-erkek- eflitli¤ine yönelik yaklafl›m ve buna ba¤l› olarak izlenen politikalar farkl›l›k göstermektedir. Buna göre; Birlik politikalar›nda f›rsat eflitli¤i, ilk dönemlerde ücret eflitli¤i ve çal›flma yaflam›nda eflitlik olarak görülmüfltür. Bu eflitli¤in sa¤lanmas› amac›yla eflit muamele, olumlu eylem ve olumlu ayr›mc›l›k politikalar› izlenmifl, bu politikalar›n yetersiz kalmas› üzerine f›rsat eflitli¤ini ana politikalara ve faaliyetlere dâhil etme politikas› uygulanmaya bafllanm›flt›r. 5. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-III (Kad›nlar) 125 Birli¤in kad›n-erkek f›rsat eflitli¤ini sa¤lamaya yönelik çok say›da direktifi bulunmaktad›r. Bunlar; • Kad›n ve Erkeklere Eflit Ücret ‹lkesinin Uygulanmas›na ‹liflkin Üye Ülke Kanunlar›n›n Yak›nlaflt›r›lmas› Konusunda 75/113/EEC say›l› Direktif, • ‹fle Al›nma, Mesleki E¤itim ve ‹flte Yükseltmede ve Çal›flma Koflullar›nda Kad›n ve Erkek ‹çin Eflit Muamele ‹lkesinin Yürürlü¤e Konulmas›na Dair 76/207/EEC say›l› Direktif, • Sosyal Güvenlik konular›nda Kad›n ve Erkek ‹çin Eflit Muamele ‹lkesinin Tedricen Yürürlü¤e Konulmas›na Dair ve 96/97 /EC say›l› Direktifi De¤ifltiren 86/378/EEC say›l› Direktif, • Tar›m Sektörü Dâhil Serbest Çal›flan Kad›n ve Erke¤e Eflit Muamele ‹lkesinin Uygulanmas›na ve Serbest Çal›flan Kad›nlar›n Hamilelik ve Do¤um Hallerinde Korunmas›na Dair 86/613/EEC say›l› Direktif, • Hamile, Lo¤usa ve Emziren Çal›flanlar›n ifl Sa¤l›¤› ve Güvenli¤ini Gelifltirmeyi Teflvik Eden Önlemlerin Gelifltirilmesine Dair 2/85/EEC say›l› Direktif, • UNICE- CEEP ve ETUC taraf›ndan oluflturulan Ebeveyn ‹zni Çerçeve Anlaflmas›’na ‹liflkin 96/34/EC say›l› Direktif ve 18.6. 2009 tarihinde Çerçeve Anlaflmay› revize eden Ebeveyn ‹zni Çerçeve Anlaflmas› ve 96/34/ EC say›l› Direktifi la¤veden, Revize Edilmifl Ebeveyn ‹zni Çerçeve Anlaflmas›’n›n Uygulanmas›na ‹liflkin 2010/18/EU say›l› Direktif, • Cinsiyet Temelli Ayr›mc›l›k Davalar›nda ‹spat Yüküne Dair 97/80/EC say›l› Direktif, • ‹fle Al›nma, Mesleki E¤itim ve ‹flte Yükselmede ve Çal›flma Koflullar›nda Kad›n ve Erkek ‹çin Eflit Muamele ‹lkesinin Yürürlü¤e Konulmas›na Dair 76/207/EEC say›l› Direktifi De¤ifltiren 2002/73/EC say›l› Direktif, • Kad›n ve Erkek Aras›nda Mal ve Hizmetlere Eriflimde Eflit Muamele ‹lkesinin Uygulanmas›na Dair 2004/113/EC say›l› Direktif, • 75/117/EC, 76/207/EEC/86/378/EEC ve 97/80/EC say›l› Direktifleri Birlefltiren ‹stihdam ve Meslek Konular›nda Kad›n ve Erke¤e Eflit Muamele ‹lkesine Dair 2006/54/EC say›l› Direktif (Y›ld›r›m, 2011:241) fleklinde belirtilebilir. Ayr›ca direktifler yan›nda, Konsey sonuç kararlar›, Konsey tavsiye kararlar›, Konsey tüzü¤ü, Konsey sonuç bildirisi, eylem programlar›, Avrupa Adalet Divan› Kararlar›, proje ve giriflimlerle AB’de f›rsat eflitli¤i konusunda geliflmeler sa¤lanmaya çal›fl›lmaktad›r (Bolcan, 2010:254-262; Topo¤lu, 2007:122-141) Eflit muamele politikas›nda eflit muamele; ifl pozisyonlar›n›n kad›n ve erkeklere aç›k olmas›, kad›n ve erkeklerin bu pozisyonlara baflvurabilmeleri anlam›ndad›r. Türkiye’de Kad›nlar›n Çal›flma Yaflam›nda Korunmas›na Yönelik Düzenlemeler Türkiye’de kad›n iflçileri korumaya yönelik ilk düzenleme 24.4.1930 tarih 1593 say›l› Umumi H›fz›ss›hha Kanunu ile yap›lm›flt›r. 1936 tarihli 3008 say›l› ‹fl Kanunu’nda kad›n iflçileri korunmaya yönelik genifl kapsaml› düzenlemelere yer verilmifl, anal›k sigortas› ile ilgili düzenlemeler II. Dünya Savafl› sonras› gerçeklefltirilmifltir. 1962 Anayasas› sonras› ç›kar›lan 12.8.1967 tarih ve 931 say›l› ‹fl Kanunu ile onun flekil yönünden Anayasa Mahkemesi taraf›ndan iptal edilmesinden sonra ç›kar›lan 25.8.1971 tarih ve 1475 say›l› ‹fl Kanunu’nda kad›n iflçileri korumaya yönelik ayr›nt›l› düzenlemeler yer almaktad›r. 1982 Anayasa’n›n 10. maddesinde “Herkes dil, ›rk, renk, cinsiyet, siyasal görüfl, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ay›r›m gözetilmeksizin kanun önünde eflittir” denilerek eflitlik konusunda genel bir düzenlemeye yer verilmifltir. Ancak 7.5.2004 tarihinde 5170 say›l› kanunla bu maddeye “kad›n ve erkek eflit hak- Olumlu eylem yaklafl›m›n›n amac›; kad›nlar›n ve erkeklerin bafllang›ç noktalar›n› eflitleyerek, kad›nlar›n erkeklerle daha etkin bir biçimde rekabet etmelerini sa¤lamakt›r. Olumlu ayr›mc›l›k politikas› ile eflitsizliklerin kald›r›lmas› amac›yla geçici bir süre eflitsizlik içeren uygulamalar, kotalar ve di¤er uygulamalarla kad›nlar›n toplumsal yaflam›n her alan›na kat›l›m›n›n artt›r›lmas› amaçlanmaktad›r. F›rsat eflitli¤ini ana politika ve faaliyetlere dâhil etme politikas›n›n amac›, f›rsat eflitli¤inin ayr› bir politika olarak de¤erlendirilmemesi ve toplulu¤un bütün politikalar› ile bütünlefltirilmesidir. 126 Sosyal Politika-II lara sahiptir. Devlet bu eflitli¤in yaflama geçirilmesini sa¤lamakla yükümlüdür” f›kras› eklenmifltir. 7.5.2010 tarih ve 5982 say›l› Kanun’la da “bu maksatla al›nacak tedbirler eflitlik ilkesine ayk›r› yorumlanamaz” ek cümlesi ile kad›nlara karfl› olumlu /pozitif ayr›mc›l›k öngörülmüfltür. Anayasan›n 49. maddesinde çal›flma hakk› ile ilgili düzenleme yap›lm›fl, 50. maddede kad›nlar›n çal›flma koflullar› bak›m›ndan özel olarak korunacaklar› belirtilmifltir. Ayr›ca 70. madde de kamu hizmetlerine girme hakk› ve ayr›mc›l›k yasa¤› ile ilgili düzenlemeye yer verilmifltir. Türkiye’de çal›flma yaflam›nda kad›nlar› korumaya yönelik olarak çok say›da kanun ve yönetmelikte düzenleme bulunmaktad›r. Bu kanun ve yönetmelikler aras›nda; 14.7.1965 tarih ve 657 say›l› Devlet Memurlar› Kanunu, 22.5.2003 tarih ve 4857 say›l› ‹fl Kanunu, 22.11.2001 tarih ve 4721 say›l› Medeni Kanun, 26.9.2004 tarih ve 5237 say›l› Ceza Kanunu, 24.4.1930 tarih 1593 say›l› Umumi H›fz›s›hha Kanunu, Personel Temininde Eflitlik ‹lkesine Uygun Hareket Edilmesi Konulu 2004/7 say›l› Baflbakanl›k Genelgesi, 2004 tarihli Gebe ve Emziren Kad›nlar›n Çal›flt›r›lma fiartlar›yla Emzirme Odalar› ve Çocuk Bak›m Yurtlar›na Dair Yönetmelik, 2004 tarihli Kad›n ‹flçilerin Gece Postalar›nda Çal›flt›r›lma Koflullar› Hakk›nda Yönetmelik, 25.2.2009 tarih ve 5840 say›l› Kad›n Erkek F›rsat Eflitli¤i Komisyonu Kanunu, Kad›n ‹stihdam›n›n Artt›r›lmas› ve F›rsat Eflitli¤inin Sa¤lanmas› Konulu 2010/14 say›l› Baflbakanl›k Genelgesi, 13.6.1952 tarih ve 5953 say›l› Bas›n ‹fl Kanunu say›labilir (Baflbakanl›k Kad›n›n Statüsü Genel Müdürlü¤ü, 2011:2-11). Türkiye’de çal›flma yaflam›nda kad›nlar›n korunmas› ile ilgili en genifl kapsaml› düzenleme 4857 say›l› ‹fl Kanunu’nda yer almakta ancak kanunun istisnalar bafll›¤› tafl›yan 4. maddesi ile kad›nlar›n yo¤un olarak çal›flt›klar› ev hizmetleri ile 50’den az iflçi çal›flt›ran tar›m ve orman ifllerinin yap›ld›¤› iflyerleri ve iflletmeler kanunun kapsam› d›fl›nda b›rak›lmaktad›r. Ancak buna karfl›l›k 1930 y›l›ndan beri yap›lan tüm hukuki düzenlemelerde kad›nlar›n fizyolojik özellikleri nedeniyle korunmas› esas al›n›rken, 4857 say›l› ‹fl Kanunu’nda kad›n-erkek aras›ndaki f›rsat eflitli¤ine yönelik düzenlemeler yer almakta, önceki ifl kanunlar›nda kad›nlara sa¤lanan haklar geniflletilmektedir. Kad›n iflçileri çal›flma yaflam›nda cinsiyete dayal› ayr›mc›l›¤a karfl› koruma ile ilgili düzenlemeler; çal›flma yaflam›nda eflitlik ve ayr›mc›l›k yasa¤› ile ilgili 4857 say›l› ‹fl Kanunu’nun 5.maddesinde eflit davranma ilkesi bafll›¤› alt›nda yer almaktad›r. Buna göre; 5/1’de ifl iliflkisinde dil, ›rk, cinsiyet, siyasal düflünce, felsefi inanç, din ve mezhep ve benzeri nedenlerle ayr›m yap›lamayaca¤›, 5/3’’de biyolojik ve iflin niteli¤i ile ilgili nedenler zorunlu k›lmad›kça ifl sözleflmesinin yap›lmas›nda, flartlar›n›n oluflturulmas›nda, uygulanmas›nda ve sona ermesinde cinsiyet ve gebelik nedeniyle do¤rudan veya dolayl› ifllem yap›lamayaca¤›, 5/ 4- 5’de ayn› veya eflit de¤erde bir ifl için cinsiyet nedeniyle daha düflük ücret kararlaflt›r›lamayaca¤›, iflçinin cinsiyeti nedeniyle özel koruyucu hükümlerin uygulanmas›, daha düflük bir ücretin uygulanmas›n› hakl› k›lamayaca¤› belirtilmektedir. 5/6’ da ayr›mc›l›¤a karfl› tazminat öngörülmekte, tazminat›n ifl iliflkisinde veya sona ermesinde ayr›m yasaklar›na ayk›r› davran›lmas› halinde söz konusu olaca¤› ifade edilmektedir. Ancak 5/3’den farkl› olarak 5/1 ve 5/6’da ifle al›nma s›ras›ndaki ayr›mc›l›¤a karfl› koruma getirilmemektedir. 5/7’de 20.madde hükümleri sakl› kalmak kayd›yla ayr›mc›l›k durumunda ispat yükümlülü¤ü iflçiye verilmekte ancak iflçi bir ihlalin varl›¤› ihtimalini güçlü bir biçimde gösteren bir durumu ortaya koydu¤unda” iflveren böyle bir ihlalin mevcut olmad›¤›n› ispat etmekle yükümlü tutulmaktad›r. Kad›nlar›n tercih ettikleri bir çal›flma flekli olan ancak Türkiye’de fazla yayg›n olmayan k›smi süreli çal›flma ile ilgili olarak 13. ve 5/2’de düzenlemeler yap›lmaktad›r. Gebe ve anne iflçile- 5. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-III (Kad›nlar) rin feshe karfl› korunmas› 18/ d ve e f›kralar› ile 25 I-b; kad›n›n iflyerinde cinsel tacize karfl› korunmas› Türk Ceza Kanunu’nun 105. maddesi yan›nda 4857 say›l› ‹fl Kanunu’nun iflçinin hakl› nedenle derhal fesih hakk› ile iflverenin hakl› nedenle derhal fesih hakk›n› düzenleyen 24/II-d. ve 25/II-c’ de düzenlenmektedir. Kad›n iflçilerin fizyolojik özellikleri nedeniyle korunmas›na yönelik olarak; 4857 say›l› ‹fl Kanunu’nun 72. maddesinde kad›n iflçilerin yer alt› ve su alt›nda çal›flt›r›lmalar› yasaklanmaktad›r. 73. maddede sanayiye ait ifllerde 18 yafl›n› doldurmufl kad›n iflçilerin gece postalar›nda çal›flt›r›lmalar›n›n yönetmelikle düzenlenece¤i belirtilmektedir. Buna ba¤l› olarak 2004 y›l›nda Kad›n ‹flçilerin Gece Postalar›nda Çal›flt›r›lma Koflullar› Hakk›nda Yönetmelik ç›kar›lm›fl, kad›n iflçilerin gece postalar›nda çal›flma koflullar› düzenlenmifltir. 85. maddede de hangi ifllerin a¤›r ve tehlikeli ifller say›laca¤› ile kad›nlar›n hangi a¤›r ve tehlikeli ifllerde çal›flt›r›labileceklerinin yönetmelikle düzenlenece¤i belirtilmektedir. Buna ba¤l› olarak 2004 y›l›nda A¤›r ve Tehlikeli ‹fller Yönetmeli¤i ç›kar›lm›fl, kad›n iflçilerin a¤›r ve tehlikeli ifllerde çal›flma koflullar› düzenlenmifltir. 74. maddede kad›n iflçilere do¤um öncesi sa¤l›k muayene izni verilmesi, do¤umdan önce ve sonra belli bir süre çal›flt›r›lmalar›n›n yasaklanmas›, hamile kad›n iflçilerin gerekli görüldü¤ü durumda iflçi sa¤l›¤›na uygun daha hafif ifllerde çal›flt›r›lmas›, ücretsiz izin ile süt izni düzenlenmektedir. 88. maddede gebe ve çocuk emziren kad›n iflçiler için yönetmelik ç›kar›lmas› öngörülmektedir. Buna ba¤l› olarak 2004 y›l›nda Gebe ve Emziren Kad›nlar›n Çal›flt›r›lma fiartlar›yla Emzirme Odalar› ve Çocuk Bak›m Yurtlar›na Dair Yönetmelik ç›kar›lm›flt›r. Bu yönetmelikte gebe ve emziren kad›n iflçilerin çal›flma koflullar› ayr›nt›l› olarak düzenlenmekte, iflverenin emzirme odas› ile yuva açmas› ile ilgili esaslar belirlenmektedir. K›dem tazminat› ile ilgili olarak; 4857 say›l› ‹fl Kanunu’nun 120. maddesi gere¤ince yürürlükte bulunan ve k›dem tazminat›n› düzenleyen 1475 say›l› Kanun’un 14. maddesinde özel bir düzenlemeye yer verilmektedir. Buna göre; kad›n iflçilerin evlendi¤i tarihten itibaren bir y›l içerisinde kendi arzusu ile hizmet akdini sona erdirmesi halinde k›dem tazminat› almas› esas› kabul edilmektedir (Soysal, 2006:110-124; Fettah, 2006; 52-58, 61-70, 77-84, 87-88 ). Ancak bu düzenleme uygulamada kad›n iflçilerin evlenme nedeniyle çal›flma yaflam›ndan ayr›lmas›n› teflvik etmekte, ayr›mc›l›¤a neden olmaktad›r. Ebeveyn izni konusunda ise Türk hukukunda henüz bir düzenleme bulunmamaktad›r. 6 yafl›n alt›ndaki çocuklara yönelik ücretsiz veya düflük ücretli çocuk bak›m hizmetleri ise Türkiye’de s›n›rl›d›r. ‹flverenlere yönetmelikle getirilen 100-150 aras›nda kad›n iflçi çal›flt›ran iflyerlerinde emzirme odas› ile 150’den fazla kad›n iflçinin çal›flt›¤› iflyerlerinde çocuk bak›m yurdu aç›lmas› ile ilgili düzenleme ise Türkiye’deki iflyeri ölçe¤inin küçük olmas›, iflverenlerin yüksek maliyetler nedeniyle emzirme odas› ve çocuk bak›m yurdu açmamak için kad›n iflçi say›s›n› belirtilen say›lar›n alt›nda tutmalar› veya ceza ödeyerek sorumluluktan kurtulmay› tercih etmeleri gibi nedenlerle etkin flekilde uygulanamamaktad›r. Türkiye’de girifl, katk› ve yard›mlar konusunda 5510 say›l› Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas› Kanunu’nda cinsiyete dayal› bir ayr›mc›l›k söz konusu de¤ildir. Ancak yafll›l›k ayl›¤›na hak kazanma aç›s›ndan kad›nlar lehine yafl, ölen sigortal›lar›n çocuklar›na yetim ayl›¤› ba¤lanmas› aç›s›ndan da k›z çocuklar› bak›m›ndan olumlu/pozitif ayr›mc›l›k söz konusudur (Bolcan, 2010:271). Türkiye BM Kad›nlara Karfl› Her Türlü Ayr›mc›l›¤›n Önlenmesi Sözleflmesi’ni baz› çekincelerle 1985 y›l›nda kabul etmifl, daha sonra bu çekinceleri kald›rm›flt›r. 1990 y›l›nda sözleflmenin öngördü¤ü ulusal mekanizma olarak 422 say›l› KHK ile Kad›nlar›n Statüsü ve Sorunlar› Baflkanl›¤› kurulmufl, baflkanl›k daha sonra genel 127 128 Sosyal Politika-II müdürlü¤e dönüfltürülmüfl, 2004 y›l›nda bu kurum ile ilgili olarak 5251 say›l› Genel Müdürlü¤ün Teflkilat Kanunu ç›kar›lm›flt›r. Kurum 8.6.2011 tarihinde Resmi Gazete’de yay›nlanan 633 say›l› KHK ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanl›¤›’na ba¤lanm›flt›r (Seyyar, 2011:299). 2000 y›l›nda da Ek ‹htiyari Protokol imzalanarak kad›nlara karfl› her türlü ayr›mc›l›¤›n önlenmesine tam uyum taahhüt edilmifltir. 2003 y›l›nda Türkiye AB’nin Cinsiyet Eflitli¤i Topluluk Program›’na kat›larak istihdam stratejisini izleme çabas› içine girmifltir (Koray, 2011: 35). 25.2.2009 tarih ve 5840 say›l› Kad›n Erkek F›rsat Eflitli¤i Komisyonu Kanunu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde Kad›n Erkek F›rsat Eflitli¤i Komisyonu kurulmufltur (http:// www.tbmm.gov.tr/komisyon/kefe/index.htm, Eriflim Tarihi 10.1.2012 ). Yap›lan tüm düzenlemelere ra¤men günümüzde kad›nlar›n çal›flma yaflam›na girifli ve çal›flma yaflam›nda ayr›mc›l›¤a karfl› korunmas› konusunda ekonomik, toplumsal ve kültürel nedenlerle fazla bir ilerleme sa¤lanamamaktad›r. SIRA S‹ZDE 4 S‹ZDE iflyerinde cinsel tacize karfl› korunmalar› hangi kanunlarda Türkiye’de SIRA kad›nlar›n düzenlenmektedir? D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U S O R U D‹KKAT D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ N N SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P K ‹ T A P TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON ‹NTERNET ‹NTERNET 5. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-III (Kad›nlar) 129 Özet N A M A Ç 1 N A M A Ç 2 Dünyada ve Türkiye’de kad›n›n çal›flma yaflam›na girifli ve günümüzdeki konumunu aç›klamak. Kad›n tarihin her döneminde çal›flma yaflam› içinde yer alm›fl ancak ücretli iflçi statüsünde çal›flmas› Sanayi Devrimi’nden sonra gerçekleflmifltir. Sanayi Devrimi sonras›nda özellikle dokuma sektöründe kad›nlar yo¤un biçimde çal›flt›r›lm›fllard›r. XIX. yüzy›l›n sonunda metalurji, araba, kimya gibi sektörlerdeki geliflmeler kad›n iflgücü kullan›m›n› geçmifle oranla büyük ölçüde s›n›rland›rm›flt›r. Savafl y›llar›nda kad›nlar erkeklerin bofl b›rakt›¤› alanlar› doldurmufl, II. Dünya Savafl›’ndan sonra hizmet sektörünün geliflmesi ve di¤er nedenlerle daha fazla iflgücüne kat›lm›fllard›r. Günümüzde küreselleflme ve neo-liberal politikalar kad›nlar›n daha fazla ancak daha zor koflullarda çal›flma yaflam›na kat›lmalar›na neden olmaktad›r. Kad›n›n iflgücüne kat›l›m›nda sa¤lanan geliflmelere karfl›l›k halen tüm dünyada kad›n›n iflgücüne kat›l›m oran› erkeklere göre oldukça düflük düzeydedir. Türkiye’de k›rsal kesimde kad›nlar tar›m ifllerinde sürekli var olmufl buna karfl›l›k kentlerde çal›flma yaflam›na XIX. yüzy›l›n ortalar›ndan sonra girmifllerdir. Müslüman olmayan kad›nlar Müslüman kad›nlara göre daha önce çal›flma yaflam›nda yer alm›fl, savafllar kad›na duyulan gereksinimi artt›rm›flt›r. 1950 sonras›nda k›rdan kente göç, ekonomik koflullar, sanayileflme kad›n iflgücünü etkilemifl, kay›t d›fl› sektörde çal›flan kad›n say›s›n› artt›rm›flt›r. Ancak Türkiye’de kad›n›n iflgücüne kat›l›m oran› her zaman için erkeklerin ve geliflmifl ülkelerdeki oranlar›n gerisinde kalm›flt›r. Çal›flma Yaflam›nda Kad›nlara Yönelik Cinsiyet Ayr›mc›l›¤›n› tan›mlamak. Çal›flma yaflam›nda kad›nlar farkl› ayr›mc›l›k uygulamalar› ile karfl› karfl›yad›rlar. Bu ayr›mc›l›k uygulamalar› temel ve mesleki e¤itim aflamas›ndan bafllamakta, meslek seçimi, ifle al›nma, ifl s›ras›nda ve iflin sona ermesi aflamalar›nda devam etmektedir. Meslek seçiminde kad›nlar toplumsal cinsiyet temeline göre kad›n iflleri ve mesleklerine yönelmekte veya yönlendirilmektedirler. ‹fle al›nma s›ras›nda kad›nlar önyarg›lar nedeniyle erkeklerden farkl› koflullara tabi olmakta, cinsiyetleri nedeniyle ifle al›nmamakta veya daha düflük statülü ifllerde çal›flt›r›lmak üzere ifle al›nmaktad›rlar. ‹fl s›ras›nda ise ücret baflta olmak üzere yükselme, e¤itim olanaklar›ndan yararlanma konular›nda ayr›mc›l›¤a u¤ramakta, cinsel tacizle karfl› karfl›ya kalabilmektedirler. Hamilelik, do¤um, evlenme gibi nedenlerle iflten ç›kar›lmakta, ekonomik krizlerden en çok kad›nlar etkilenmektedirler. N A M A Ç 3 N AM A Ç 4 ‹fl-aile çat›flmas› ve yaratt›¤› sorunlar› aç›klamak. Çal›flma yaflam›na giren kad›n ifl-aile çat›flmas› ile karfl› karfl›ya kalmakta, bu durum kad›n› olumsuz flekilde etkilemektedir. ‹fl ile aile aras›nda denge kurman›n zorlu¤u kad›n›n çal›flma hayat›ndan çekilmesine veya k›smi süreli ifllerle, kay›t d›fl› ifllere yönelmesine yol açmaktad›r. Kad›nlar›n çal›flma yaflam›nda korunmas›na yönelik sosyal politikalar› tan›mlamak. Tarihi geliflim süreci içinde kad›nlar›n öncelikle fizyolojik farkl›l›klar› nedeniyle özel olarak korunduklar›, bu koruman›n yetersiz kalmas› üzerine kad›n-erkek aras›nda hukuki eflitli¤in sa¤lanmas› yoluyla do¤rudan ayr›mc›l›¤›n, olumlu ayr›mc›l›k uygulamalar› ile dolayl› ayr›mc›l›¤›n ortadan kald›r›lmaya çal›fl›ld›¤› görülmektedir. Günümüzde ise AB düzeyinde ve Birlik ülkelerinde kad›nlar›n geleneksel sorumluklar›n›n azalt›lmas›na ve iflgücü piyasas› ile uyumlaflt›r›lmas›na yönelik politikalar önem kazanm›flt›r. Kad›nlar›n çal›flma yaflam›nda korunmas›na yönelik olarak uluslararas› düzeyde BM, ILO, Avrupa Konseyi ve AB çok say›da belge oluflturmufltur. Ayr›ca çeflitli ülkelerde ve Türkiye’de konu ile ilgili hukuki düzenlemeler yap›lm›flt›r. Ancak bu düzenlemelere ra¤men uygulamada sorunlar devam etmektedir. Kad›nlara yönelik geçmiflten bu yana var olan cinsiyet ayr›mc›l›¤›n›n temelinde toplumsal de¤er yarg›lar›, gelenekler belirleyici rol oynamaktad›r. Bu durum özellikle geliflmekte olan ülkelerde daha etkilidir. 130 Sosyal Politika-II Kendimizi S›nayal›m 1. Kad›nlara Karfl› Her Türlü Ayr›mc›l›¤›n Önlenmesi Sözleflmesi hangi uluslararas› örgüt taraf›ndan oluflturulmufltur? a. Uluslararas› Çal›flma Örgütü b. Birleflmifl Milletler c. Avrupa Konseyi d. Avrupa Birli¤i e. ILO 6. Türkiye’de iflverenlerin emzirme odas› açmalar› için iflyerinde en az kaç kad›n iflçi bulunmas› gerekir? a. 49 b. 50 c. 55 d. 100 e. 151 2. Ebeveyn izni ilk olarak hangi ülkede uygulanm›flt›r ? a. Almanya b. Fransa c. ‹ngiltere d. Danimarka e. ‹sveç 7. Eflit davranma ve ayr›mc›l›k yasa¤› 4857 say›l› ‹fl Kanunu’nun hangi maddesinde düzenlenmifltir? a. 72. b. 50. c. 49. d. 5. e. 4. 3. Geliflmifl ülkelerde kad›nlar hangi sektörde yo¤undur? a. Hizmet b. Tar›m c. Sanayi d. Metal e. Dokuma 8. K›smi süreli çal›flma hangi ülkelerde yayg›nd›r? a. Hollanda b. Fransa c. ‹talya d. Yunanistan e. ‹sviçre 4. Kad›nlar›n hangi ifllerde çal›flt›r›lmalar› yasakt›r? a. Yer alt› ve su alt› ifllerinde b. Sanayiye ait ifllerde gece çal›flt›r›lmas› c. Fazla çal›flma yapmas› d. Hizmet ifllerinde gece çal›flt›r›lmas› e. Korumal› iflyerinde çal›flt›r›lmas› 9. I. Meslek seçiminde II. ‹flte yükselmede III. Ücretlerin belirlenmesinde IV. ‹flten ç›kar›lmada Kad›na yönelik cinsiyet ayr›mc›l›¤› uygulanan alanlar afla¤›dakilerden hangisinde tam ve do¤ru olarak verilmifltir? a. I ve II b. I ve IV c. II ve IV d. II, III ve IV e. I, II, III ve IV 5. Türkiye’de kad›nlar›n çal›flma yaflam›nda korunmas› ile ilgili ilk düzenleme hangi kanunda yap›lm›flt›r ? a. 931 say›l› ‹fl Kanunu b. 1475 say›l› ‹fl Kanunu c. 4857 say›l› ‹fl Kanunu d. 1593 say›l› Umumi H›fz›s›hha Kanunu e. 657 say›l› Devlet Memurlar› Kanunu 10. Türk mevzuat›nda kad›nlar›n çal›flma yaflam›nda korunmas› ile ilgili hangi düzenleme söz konusu de¤ildir? a. Cinsel taciz b. Efl de¤erde ifl için eflit ücret c. Gebelik döneminde periyodik sa¤l›k kontrolleri d. Ebeveyn izni e. Ücretsiz do¤um izni 5. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-III (Kad›nlar) “ 131 Yaflam›n ‹çinden Okuma Parças› “8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde 40.000 dokuma iflçisi daha iyi çal›flma koflullar› istemiyle bir tekstil fabrikas›nda greve bafllad›. Ancak polisin iflçilere sald›rmas› ve iflçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkas›ndan ç›kan yang›nda iflçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamamas› sonucunda ço¤u kad›n 129 kifli can verdi. ‹flçilerin cenaze törenine 10.000’i aflk›n kifli kat›ld›. 26-27 A¤ustos 1910 tarihinde Danimarka’n›n Kopenhag flehrinde II. Enternasyonal’e ba¤l› kad›nlar toplant›s›nda Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihinde yang›nda ölen kad›n iflçiler an›s›na 8 Mart’›n Dünya Kad›nlar Günü olarak an›lmas› önerisini getirdi ve öneri oybirli¤i ile kabul edildi. ‹lk y›llarda belli bir tarih saptanmam›flt› ve de¤iflen tarihlerde fakat her zaman ilkbaharda an›l›yordu. Tarihin 8 Mart olarak saptan›fl› 1921 y›l›nda Moskova’da gerçeklefltirilen III. Uluslararas› Kad›n Konferans›’nda gerçekleflti. I. ve II. Dünya Savafl› y›llar› aras›nda baz› ülkelerde an›lmas› yasaklanan Dünya Kad›nlar Günü, 1960’l› y›llar›n sonunda ABD’de de an›lmaya bafllanmas›yla daha güçlü bir flekilde gündeme geldi. Birleflmifl Milletler Genel Kurulu, 16 Aral›k 1977 tarihinde, 8 Mart’›n, Dünya Kad›nlar Günü olarak an›lmas›n› kabul etti”. Birleflmifl Milletler Kad›nlara Karfl› Her Türlü Ayr›mc›l›¤›n Önlenmesi Sözleflmesi Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/8_Mart_Dünya _Kad›nlar_Günü ,Eriflim Tarihi 5.1.2012. ” Madde 11 “1. Taraf devletler ifl sahibi k›lma alan›nda kad›nlara karfl› ayr›m› önlemek ve kad›n erkek eflitli¤i esas›na dayanarak eflit haklar sa¤lamak için özellikle afla¤›da belirtilen konularda bütün önlemlerini alacaklard›r. a) Bütün insanlar›n vazgeçilmez hakk› olan çal›flma hakk›, b) ‹fle yerlefltirme konular›nda eflit ifllem uygulanmas› da dâhil, erkeklerle eflit ifle yerlefltirme olanaklar›na sahip olma hakk›, c) Serbest olarak meslek ve ifl seçme hakk›, terfi, ifl güvenli¤i, hizmetin tüm koflullar› ve avantajlar›ndan yararlanma hakk›, ç›rakl›k, ileri meslek, e¤itim ve bilgi yenileme e¤itimi dâhil mesleki e¤itim ve tekrar e¤itim görme hakk›, d) Toplumsal yard›mlar dâhil eflit ücret hakk›, efl de¤erdeki iflte eflit ifllem ve iflin cinsinin de¤erlendirilmesinde eflit ifllem görme hakk›, e) Ücretli izin ile birlikte özellikle emeklilik, iflsizlik, hastal›k, sakatl›k, yafll›l›k ve di¤er çal›flmama hallerinde sosyal güvenlik hakk›, f) Güvenli koflullar içinde çal›flma hakk› ve sa¤l›¤›n ve bu arada do¤urganl›¤›n korunmas› hakk› 2. Evlilik ve anal›k nedeniyle kad›nlara karfl› olan ayr›m› önlemek ve etkin çal›flma hakk›n› sa¤lamak amac›yla taraf devletler uygun önlemleri alacaklard›r. a) Hamilelik ve anal›k izni nedeniyle veya evlili¤e ba¤l› olarak iflten ç›karma ayr›m›n› yasaklama, bu ayr›m› yapanlar› cezaland›rma, b) Önceki ifl, k›dem ve toplumsal haklar kaybedilmeksizin ücretli olarak anal›k izni veya toplumsal içerikli ödemeler yapmak, c) Özellikle çocuk bak›m evleri a¤›n›n kurulmas› ve gelifltirilmesi yoluyla anne ve baban›n aile yükümlülüklerini, görev ve sorumluluklar› ve kamu yaflam›na kat›lmayla birlefltirmeyi olanakl› k›lan destekleyici toplumsal hizmetlerin sa¤lanmas›n› desteklemek, d) Hamilelik süresince zararl› oldu¤u kan›tlanan ifllerde kad›nlara özel koruma sa¤lamak 3. Bu maddede yer alan konulara iliflkin kanunlar, bilimsel ve teknik bilgi ›fl›¤› alt›nda dönemsel olarak yeniden gözden geçirilecek, gerekirse de¤ifltirilecek, yürürlükten kald›r›lacak veya yenilenecektir”. 132 Sosyal Politika-II Revize Edilmifl Ebeveyn ‹zni Çerçeve Anlaflmas› Revize edilmifl Ebeveyn ‹zni Çerçeve Anlaflmas› toplam 8 maddeden oluflmaktad›r. Bu maddelerden 3. madde kullan›m flekilleri, 8.madde nihai hükümlerle ilgilidir. Di¤er maddeler afla¤›da belirtilmifltir. Madde 1 Amaç ve Kapsam 1. Bu anlaflma çal›flan ebeveynler için mesleki ve ebeveyn sorumluluklar›n›n uyumlaflt›r›lmas›n› kolaylaflt›rmak amac›yla tasarlanan asgari koflullar› öne sürer. Aile yap›lar›n›n artan çeflitlili¤ini göz önünde tutarken, ulusal yasalara, kolektif düzenlemelere ve /veya uygulamalara sayg›l›d›r. 2. Bu anlaflma her üye devlette var olan yasalar, kolektif anlaflmalar ve/veya uygulamalar taraf›ndan ifade edildi¤i flekliyle bir ifl sözleflmesi veya ifl iliflkisi olan kad›n ve erkek bütün çal›flanlar için geçerlidir. 3. Üye devletler ve/veya sosyal taraflar bu anlaflman›n kapsam ve uygulamas›ndan, sadece yar› zamanl› iflçileri, belirli süreli sözleflmeyle çal›flanlar› veya geçici bir ajans ile bir ifl sözleflmesi ya da ifl iliflkisi olan kiflileri ilgilendirdi¤i gerekçesiyle iflçileri, ifl sözleflmelerini veya ifl iliflkilerini d›flar›da tutmayacakt›r. Madde 2 Ebeveyn ‹zni 1. Bu anlaflma kad›n ve erkek iflçilere, bir çocu¤un do¤umu ya da evlat edinilmesi durumunda, en fazla sekiz yafl olmak üzere üye devletler ve /veya sosyal ortaklar taraf›ndan belirlenecek bir yafl haddine de¤in bahsi geçen çocu¤un bak›m›n› amaçlayan ebeveyn iznini bireysel bir hak olarak sa¤lar. 2. Verilen izin en az dört ayl›k bir süreyi kapsayacakt›r ve kad›n ve erkekler aras›nda f›rsat eflitli¤ini ve eflit muameleyi teflvik için prensipte devredilmez bir nitelikte olacakt›r. Ebeveynlerden her ikisinin de izni daha eflit biçimde kullanmas›n› teflvik etmek amac›yla, dört ayl›k sürenin en az bir ay›n›n devredilmesi mümkün k›l›nmayacakt›r. Devredilmez sürenin uygulan›m modelleri, üye devletlerde hali haz›rdaki izin düzenlemeleri de göz önüne al›narak, ulusal düzeydeki yasalar ve/veya kolektif anlaflmalar uyar›nca belirlenecektir. Madde 4 Evlat Edinme 1. Üye devletler ve/veya sosyal ortaklar evlat edinen ebeveynlere mahsus ihtiyaçlara yan›t verebilmek için ek önlemler al›nmas› gereklili¤ini de¤erlendireceklerdir. Madde 5 Çal›flma Haklar› ve Ayr›mc›l›k Karfl›tl›¤› 1. Çal›flanlar ebeveyn izninin bitiminde eski ifllerine veya bu mümkün de¤ilse, ifl sözleflmeleri ya da ifl iliflkileriyle tutarl›k gösteren benzer veya eflde¤er bir ifle geri dönme hakk›na sahip olacaklard›r. 2. Çal›flan›n ebeveyn izninin bafllad›¤› tarihteki kazan›lm›fl ya da kazan›lma sürecinde olan haklar› ebeveyn izninin bitimine kadar sakl› kalacakt›r. Ebeveyn izninin bitiminde, bu haklar, ulusal yasalarda, kolektif anlaflmalarda ve/veya uygulamalarda do¤an herhangi bir de¤ifliklik dâhil olmak üzere geçerli say›lacakt›r. 3. Üye devletler ve/veya sosyal ortaklar ebeveyn izni süresince ifl sözleflmesinin ya da ifl iliflkisinin statüsünü belirleyeceklerdir. 4. Çal›flanlar›n ebeveyn izni hakk›n› kullanabilmelerini sa¤lamak amac›yla üye devletler ve/veya sosyal ortaklar, ulusal hukuka, kolektif anlaflmalara ve/veya uygulamalara uygun biçimde ebeveyn izni alm›fl ya da bu izne baflvurmufl kiflileri iflten at›lmadan veya daha az lutufkar bir muameleden korumak için gerekli önlemleri alacaklard›r. 5.Bu anlaflmaya iliflkin sosyal güvenceyi ilgilendiren bütün konular üye devletler ve/veya sosyal ortaklar taraf›ndan ulusal yasalara ve/veya kolektif anlaflmalara göre göz önüne al›nacak ve belirlenecektir. Bu esnada, özellikle sa¤l›k sigortas› olmak üzere farkl› planlar alt›ndaki sosyal güvence haklar›n›n devaml›l›¤›n›n önemi göz önünde bulundurulacakt›r. 6. Bu anlaflmaya iliflkin geliri ilgilendiren bütün konular üye devletler ve/veya sosyal ortaklar taraf›ndan ulusal yasalar, kolektif anlaflmalara ve/veya uygulamalara göre göz önüne al›nacak ve belirlenecektir. Bu esnada ebeveyn izni kullan›m›nda di¤er faktörlerin yan› s›ra gelirin oynad›¤› rol göz önünde bulundurulacakt›r. Madde 6 ‹fle Geri Dönüfl 1. Daha iyi bir uyumlaflt›rmay› teflvik etmek amac›yla üye devletler ve/veya sosyal ortaklar çal›flanlar›n ebeveyn izninden dönüflte belirli bir süre dâhilinde çal›flma saatlerinde ve/veya çal›flma düzenlerinde de¤ifliklik talep edebilmelerini güvence alt›na almak için gerekli bütün önlemleri alacaklard›r. ‹flverenler bu talepleri, hem iflverenin hem de iflçinin ihtiyaçlar›n› göz önünde bulundurarak, düflünüp yan›tlayacakt›r. Bu paragraftaki uygulan›m flekilleri ulusal hukuka, kolektif anlaflmalara ve/veya uygulamalara göre belirlenecektir. 2. Ebeveyn izni ard›ndan ifle geri dönüflü kolaylaflt›rmak amac›yla çal›flanlar ve iflverenler ebeveyn izni süresince temas halinde olmaya yüreklendirilirler ve ilgili taraflar aras›nda kararlaflt›r›lacak uygun reentegrasyon tedbirleri için düzenlemeler yapabilirler. Bu esnada hukuk, kolektif anlaflmalar ve/veya uygulamalar göz önünde bulundurulacakt›r. 5. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-III (Kad›nlar) 133 Kendimizi S›nayal›m Yan›t Anahtar› Madde 7 Zorlay›c› sebeple ifle gidememe 1. Üye devletler ve/veya sosyal ortaklar ulusal hukuka, kolektif anlaflmalara ve/veya uygulamalara uygun biçimde hastal›k ya da kaza gibi çal›flan›n mevcudiyetini zaruri k›lan acil ailevi nedenlere dayal› zorlay›c› sebeplerden dolay› çal›flan›n iflten izin alma hakk›na sahip olmas› için gerekli önlemleri alacakt›r. 2. Üye devletler ve/veya sosyal ortaklar 3.1 say›l› maddenin uygulan›m›n› ilgilendiren ayr›nt›l› kurallar› ve eriflim koflullar›n› belirleyebilir ve bu hakk› her y›la ve/veya duruma denk düflen belirli bir süre ile s›n›rland›rabilir. 1. b Kaynak 1: Anadolu Üniversitesi.(2004).Uluslararas› Çal›flma Normlar›, (fiiflman, Yener (ed) Eskiflehir: Yay›n No 1566. 5. d 2. e 3. a 4. a 6. d Kaynak 2: ETUC, Revize Edilmifl Ebeveyn ‹zni Çerçeve Anlaflmas›, Avrupa Sendikalar Konfederasyonu ETUC Yorum K›lavuzu, http://www.etuc.org/IMG/pdf/Turkish.pdf Eriflim Tarihi 5.1.2012. 7. e 8. a 9. e 10. d Yan›t›n›z yanl›fl ise “Kad›nlar›n Çal›flma Yaflam›nda Korunmas›na Yönelik Sosyal Politikalar” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Kad›nlar›n Çal›flma Yaflam›nda Korunmas›na Yönelik Sosyal Politikalar” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Dünyada ve Türkiye’de Kad›n›n Çal›flma Yaflam›na Girifli ve Günümüzdeki Konumu” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Kad›nlar›n Çal›flma Yaflam›nda Korunmas›na Yönelik Sosyal Politikalar” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Kad›nlar›n Çal›flma Yaflam›nda Korunmas›na Yönelik Sosyal Politikalar” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Kad›nlar›n Çal›flma Yaflam›nda Korunmas›na Yönelik Sosyal Politikalar” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Kad›nlar›n Çal›flma Yaflam›nda Korunmas›na Yönelik Sosyal Politikalar” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Dünyada ve Türkiye’de Kad›n›n Çal›flma Yaflam›na Girifli ve Günümüzdeki Konumu” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Çal›flma Yaflam›nda Kad›nlara Yönelik Cinsiyet Ayr›mc›l›¤›” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Kad›nlar›n Çal›flma Yaflam›nda Korunmas›na Yönelik Sosyal Politikalar” konusunu yeniden gözden geçiriniz. 134 Sosyal Politika-II S›ra Sizde Yan›t Anahtar› Yararlan›lan Kaynaklar S›ra Sizde 1 Küreselleflme kad›n iflgücünün istihdam›n› artt›rmakta ancak kad›n›n daha düflük ücret ve daha kötü koflullarda kay›t d›fl› veya standart d›fl› çal›flma flekilleri ile çal›flmas›na neden olmaktad›r. Akdöl, Buket. (2009). Cam Tavan ve Kurumsal bir Strateji Pozitif Ayr›mc›l›k; ‹laç Sektöründe Bir S›n›fland›rma, Yüksek Lisans Tezi, ‹stanbul: ‹stanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Akp›nar, Taner. “AB ‹flgücü Piyasas›nda Cinsiyet Ayr›mc›l›¤›n›n Boyutlar› ve Ortadan Kald›rmaya Yönelik Çabalar”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, 60-4. Altan, Ö.Zühtü. (2010). Sosyal Politika, Eskiflehir: Anadolu Üniversitesi Yay›nlar›. Baflbakanl›k Kad›n›n Statüsü Genel Müdürlü¤ü. (2011). Türkiye’de Kad›n›n Durumu, Ankara: http:// www.ksgm.gov.tr/Pdf/tr_de_kadinin_durumu_201 1_nisan.pdf, Eriflim Tarihi 12.1.2012. Bolcan, A. Elif. (2010). “Avrupa Birli¤i Direktifleri Ifl›¤›nda Türk Çal›flma Mevzuat›nda Kad›n”, Çal›flma ve Toplum, Cilt 24, ss.253- 276. Bolcan, A.Elif. (2006). Avrupa Birli¤i’ne Uyum Sürecinde Çal›flma Hayat›nda Kad›n›n Yeri ve Kad›n ‹flsizli¤i, Yüksel Lisans Tezi, ‹stanbul: ‹stanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Dalk›rano¤lu, Tülin. (2006). Çal›flma Yaflam›nda Kad›n ‹flgücü ve Cinsiyet Ayr›mc›l›¤›, Konaklama ‹flletmelerinde Bir Uygulama, Yüksek Lisans Tezi, Eskiflehir: Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Dedeo¤lu, Saniye. (2009). “Eflitlik mi, Ayr›mc›l›k m›? Türkiye’de Sosyal Devlet, Cinsiyet Eflitsizli¤i Politikalar› ve Kad›n ‹stihdam›”, Çal›flma ve Toplum, Cilt 21, ss. 41-55. Demirel, Yavuz. (2011). “‹flyerinde Ayr›mc›l›k: Kavramsal Bir ‹nceleme”, T‹SK AKADEM‹, Cilt 9, Say› 12, ss.67-87. Erdut, Tijen. (2011). “Toplumsal Cinsiyet Bak›m›ndan Evde Çal›flma”, Çal›flma ve Toplum, Cilt 29, ss. 5588. Ertürk, fiukran. (2008). Uluslararas› Belgeler ve Avrupa Birli¤i Direktifleri Ifl›¤›nda Çal›flma Hayat›m›zda Kad›n Erkek Eflitli¤i, Belediye -‹fl, AB’ye Sosyal Uyum Dizisi. ETUC, Revize Edilmifl Ebeveyn ‹zni Çerçeve Anlaflmas›, Avrupa Sendikalar Konfederasyonu ETUC Yorum K›lavuzu, http://www.etuc.org/IMG/pdf/Turkish .pdf Eriflim Tarihi 5.1.2012 Fettah, Melek. (2006). ‹fl ve Sosyal Güvenlik Hukuku’nda Kad›n ‹flçilerin Korunmas›, Yüksek Lisans Tezi, ‹stanbul: ‹stanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. S›ra Sizde 2 ‹flyerinde kad›n; erkek ve kad›n yöneticilerden, çal›flma arkadafllar›ndan veya kendinden kaynaklanan nedenlerle cam tavan uygulamas› ile karfl› karfl›ya kalmaktad›r. S›ra Sizde 3 K›smi süreli çal›flma’da, çal›flma süresi, iflyerinde tam gün çal›flan emsal iflçiye göre önemli ölçüde k›sa oldu¤undan, kad›nlar ev sorumluluklar›na daha fazla zaman ay›rabilmekte, buna karfl›l›k tam gün çal›flanlara göre daha az ücret ve sosyal haklardan yararlanmaktad›rlar. Genelde k›smi süreli çal›flanlar belirli süreli hizmet akdi ile çal›flt›r›ld›klar›ndan ifl kanunlar›nda tam gün çal›flanlar için öngörülen düzenlemelerden yararlanamamaktad›rlar. Baz› ülkelerde ise sosyal güvenlik sisteminin öngördü¤ü asgari koflullar› yerine getiremediklerinden sosyal güvenlik sisteminin d›fl›nda kalabilmektedirler. K›smi süreli çal›flman›n yayg›nlaflmas› üzerine AB ülkelerinde ve Birlik düzeyinde k›smi süreli çal›flanlar›n korunmas› amac›yla düzenlemeler yap›lmaktad›r. S›ra Sizde 4 Türkiye’de kad›nlar›n cinsel tacize karfl› korunmas› 5237 say›l› Ceza Kanunu ile 4857 say›l› ‹fl Kanunu’nda düzenlenmektedir. 5. Ünite - Özel Olarak Korunmas› Gereken Gruplar-III (Kad›nlar) Gülmez, Mesut. (2009). ‹nsan Haklar› ve Avrupa Birli¤i Hukukunda Ayr›mc›l›¤›n Kald›r›lmas› ve Türkiye, Ankara: Belediye ‹fl Sendikas› AB’ye Sosyal Uyum Dizisi. ILO.(2011). Global Employment Trends 2011, Geneva. ILO. (2010). Women in Labour Markets Measuring Progress And Identifying Challenges, Geneva. Konuk, Bahar. (2008). Avrupa Birli¤i Hukuku’nda Kad›n Erkek Eflitli¤i ‹lkesi, Yüksek Lisans Tezi, ‹zmir: Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Koray, Meryem.(2008). Sosyal Politika, 3.Bask›, Ankara: ‹mge Kitabevi. Koray, Meryem. (2011). Avrupa Birli¤i ve Türkiye’de “Cinsiyet Eflitli¤i Politikalar›: Sol Feminist bir Elefltiri”, Çal›flma ve Toplum, Cilt 29, ss.13-55. Kurflun, Özgü. (2006). ‹fl Hukukunda Eflit Davranma ‹lkesi ve Cinsiyet Temelli Ayr›mc›l›k, Yüksek Lisans Tezi, Eskiflehir: Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Makal, Ahmet. (2010). “ Türkiye’de Erken Cumhuriyet Döneminde Kad›n Eme¤i”, Çal›flma ve Toplum, Cilt 25, ss.13-39. Mayatürk, Evrim. (2006). Çal›flma Yaflam›nda Cinsiyete Dayal› Ayr›mc›l›k ve Bir Uygulama, Yüksek Lisans Tezi, ‹zmir: Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Parlaktuna, ‹nci. (2010). “Türkiye’de Cinsiyete Dayal› Mesleki Ayr›mc›l›¤›n Analizi”, Ege Akademik Bak›fl, Cilt 10, Say› 4, ss.1217-1230. Örücü, Edip ve di¤erleri. (2007). “Cam Tavan Sendromu ve Kad›nlar›n Üst Düzey Yönetici Pozisyonuna Yükselmelerindeki Engeller: Bal›kesir ‹li Örne¤i”, Yönetim ve Ekonomi, Cilt 14, Say› 2. ss.117-135. Öztürk, Tülin. (2007). Türkiye’de Kad›n Çal›flanlar›n ‹fl Yaflam›ndaki Yerinin Analizi: ‹zmir’de Bir Alan Çal›flmas›, Yüksek Lisans Tezi, ‹zmir: Yaflar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Say›n, Aysun. (2007). Avrupa Birli¤i’nde Çal›flma Yaflam›nda Kad›n Erkek Eflitli¤i: Türkiye Aç›s›ndan Bir ‹nceleme, Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Seyyar, Ali. (2011). Sosyal Politika Bilimine Girifl, Ders Notlar›, ‹stanbul: Sakarya Yay›nc›l›k. Soysal, Tamer. (2006). “Uluslararas› Sözleflmeler Ifl›¤›nda 4857 Say›l› ‹fl Kanunu’nda Kad›n ‹flçiyi Koruyan Hükümler”, Kamu-‹fl, Cilt 8, Say› 4, ss.89-138. Sayar Özkan, Gökçen ve Özkan, Bülent. (2010). “Kad›n Çal›flanlara Yönelik Ücret Ayr›mc›l›¤› ve Kad›n Ücretlerinin Belirleyicilerine Yönelik Bir Araflt›rma”, Çal›flma ve Toplum, Cilt 24, ss. 91-105. 135 T‹SK. (2002). Ça¤dafl Sanayi Merkezlerinde Kad›n ‹flgücünün Komumu: Bursa Örne¤i, Yay›n No 219. Tokol, Aysen. (2011). “Günümüz Türkiyesi’nde Giderek A¤›rlaflan Sosyal Sorunlar ve Sosyal Politika Uygulamalar›”, (Zincirk›ran, Mehmet (ed)), Dünden Bugüne Türkiye’nin Toplumsal Yap›s›, Bursa: Dora Yay›nlar›, 2.Bask›, ss.545-559. Toksöz, Gülay. (2007). “‹flgücü Piyasas›n›n Toplumsal Cinsiyet Perspektifinden Analizi ve Bölgeler Aras› Dengesizlikler”, Çal›flma ve Toplum, Cilt 15, ss.5779. Topo¤lu, Sakine. (2007). Kad›n ‹stihdam›nda F›rsat Eflitsizli¤i Toplumsal D›fllanm›fll›k; TürkiyeAvrupa Birli¤i Karfl›laflt›rmas›, Yüksek Lisans Tezi, ‹stanbul: ‹stanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ünlütürk Ulutafl, Ça¤la. (2009). “Yoksullu¤un Kad›nlaflmas› ve Görünmeyen Emek”, Çal›flma ve Toplum, Cilt 21, ss.25-41. Uraz, Arzu ve di¤erleri (2010). Türkiye’de Kad›nlar›n ‹flgücüne Kat›l›m›nda Son Dönemde Gözlenen E¤ilimler, Devlet Planlama Teflkilat›, Dünya Bankas› Refah ve Sosyal Politika Analitik Çal›flma Program›, Çal›flma Raporu, Say› 2. Yalç›n, Neriman. (2008). Muhasebe Meslek Mensubu Kad›nlar›n Cinsiyete Dayal› Ayr›mc›l›k Nedeni ‹le Yaflad›¤› Mesleki Sorunlar ve ‹stanbul ‹li Saha Araflt›rmas›, Yüksek Lisans Tezi, Kütahya: Dumlup›nar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Y›ld›r›m, Mavifl. (2011). “Ayr›mc›l›k”, (Tokol, Aysen ve Alper, Yusuf (ed.)), Sosyal Politika, Bursa: Dora Yay›nevi, ss. 229-249. Y›lmaz, Fatih. (2010). “Türkiye’de Kad›n Çal›flanlar›n Mesleki Sa¤l›k ve Güvenlik Koflullar›”, Uluslararas› Sosyal Araflt›rmalar Dergisi, Cilt 3, Say› 13, ss. 268-284. Ertu¤rul Y›lmazer, I. Ulafl. (2011). “Kad›nlara Yönelik Sosyal Politikalar”, (Tokol, Aysen ve Alper, Yusuf (ed.)), Sosyal Politika, Bursa: Dora Yay›nevi, ss. 282-294. Yorgun, Say›m. (2010). “Sömürü, Koruma ve Pozitif Ayr›mc›l›ktan Çal›flma Hayat›n›n Egemen Gücü Olmaya Do¤ru Kad›nlar: 21. Yüzy›l ve Pembeleflen Çal›flma Hayat›”, Sosyo Ekonomi, Ocak- Haziran Say› 1, ss.169-189. http://www.tuik.gov.tr, Eriflim Tarihi 12.1.2012. http://www.tbmm.gov.tr/komisyon/kefe/index.htm, Eriflim Tarihi 10.1.2012. 6 SOSYAL POL‹T‹KA-II Amaçlar›m›z N N N Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra; Yerel yönetimlerin tan›m›, nitelikleri ve sistemlerini aç›klayabilecek, Türkiye’de yerel yönetimlerin tarihçesini ve yerel yönetim birimlerini anlatabilecek, Yerel yönetimlerin sosyal politikadaki rolünü aç›klayabilecek bilgi ve beceriler kazanabileceksiniz. Anahtar Kavramlar • Yerel Yönetim • Belediye • Sosyal Belediyecilik • Toplumcu Belediyecilik • ‹l Genel Meclisi • Belediye Sosyalizmi ‹çindekiler Sosyal Politika-II Sosyal Politika ve Yerel Yönetimler • YEREL YÖNET‹MLER • TÜRK‹YE’DE YEREL YÖNET‹MLER • YEREL YÖNET‹MLER‹N SOSYAL POL‹T‹KA’DAK‹ ROLÜ Sosyal Politika ve Yerel Yönetimler YEREL YÖNET‹MLER Yerel Yönetimlerin Tan›m› ve Temel Nitelikleri Günümüzde tekçi sistemdeki tüm devletlerin idari yap›s›, merkezi yönetim ile yerel yönetimlerden oluflmaktad›r. Yerel yönetimler (mahalli idareler) devletin ifllevlerini yerine getirebilmek için kulland›¤› bir araç olan kamu yönetiminin, yerel düzeydeki örgütlenme biçimidir. Yerel yönetimler genel olarak belirli bir co¤rafi alanda yaflayan yerel toplulu¤un bireylerine, bir arada yaflamalar› nedeniyle kendilerini en fazla ilgilendiren konularda hizmet üretmek amac›yla kurulan, karar organlar› yerel topluluklar taraf›ndan seçilerek göreve getirilen, kanunlarla belirlenmifl görev ve yetkilere, özel gelirlere, bütçeye ve personele sahip, üstlendi¤i hizmetler için kendi örgütsel yap›s›n› kurabilen, merkezi yönetim ile iliflkilerinde idari özerklikten yararlanan kamu tüzel kiflileri olarak tan›mlanmaktad›r. Yerel yönetim birimleri yerinden yönetim ilkesine göre kurulmakta ve yönetilmektedirler. Yerel yönetimlerin yukar›daki tan›mda da yer alan evrensel nitelikleri Avrupa Konseyi, Uluslararas› Yerel Yönetimler Birli¤i gibi uluslararas› örgütlerin belgelerinde aç›k bir biçimde yer almaktad›r. Buna göre yerel yönetimler; • ülkenin yönetim sisteminin bütünü içinde yer al›rlar. • yerel yönetimlerin kurulufl ilkeleri, görev ve yetkileri, gelir sistemleri yasama organ› taraf›ndan belirlenir. • yerel yönetimler merkezi yönetimin hiyerarflik denetimi alt›nda de¤ildir. Merkezi yönetim yerel yönetimler üzerinde hukuki uygunluk denetimi yürütür. • merkezi yönetim, ülke yönetiminde birlik ve bütünlü¤ü sa¤lamak amac›yla yerel yönetimlerin uymalar› gereken ulusal amaç, hedef, ilke ve standartlar› belirler. • yerel yönetimler yürütülmesi kendilerine b›rak›lm›fl olan kamu hizmetleri ile ilgili kararlar› almak, tercihleri yapmak, bunlar için vergi almak yetkisini de içerecek flekilde çeflitli yollarla mali kaynak bulmak, bu kaynaklar› hizmetleri için kullanmak ve bu hizmetleri yürütmek için gerekli iç örgüt yap›lar›n› kurmak aç›s›ndan idari özerklikten yararlan›rlar. • Yerel yönetimlerin karar organlar› baz› durumlarda da yönetim organlar› yerel topluluklarca seçilir (Ökmen ve Parlak, 2010: 20-21). Yerinden yönetim ilkesi: Halka sunulacak baz› kamu hizmetlerinin merkezi yönetim teflkilat› ve hiyerarflisine dâhil olmayan kamu tüzel kiflileri taraf›ndan yürütülmesidir. Yerinden yönetim ilkesi siyasi yerinden yönetim ve idari yerinden yönetim olmak üzere iki flekilde uygulanmaktad›r. 138 Sosyal Politika-II Yerel yönetimler merkezi yönetimin kural ve kararlar›na ayk›r› hareket edemezler. Merkezi yönetim yerel yönetimlerin türlerini, biçimlerini, yetkilerini ve yönetim usullerini tek tarafl› olarak belirleyebilmektedir. Yerel yönetimler merkezi yönetim taraf›ndan belirlenen çerçeve içinde yerel gereksinim ve talepleri karfl›lamakla yetkili k›l›nm›fllard›r (Ersöz, 2007). Yerel yönetimlerin yap›, özellik ve ifllevleri ülkelere göre farkl›l›k göstermekte, ülkelerin toplumsal yap›s›na, tarihi miras›na ve geleneklere göre flekillenmektedir. Merkezi yönetim yerel yönetim iliflkisinin niteli¤ine göre baz› ülkelerde yerel yönetimler demokratik olarak yönetilen, özerk, halka yak›n ve duyarl› yönetim birimleri iken, baz› ülkelerde merkezi yönetimin bir alt birimi olarak ifllev görmektedirler. Yerel yönetimlerin en önemli ifllevi yerel nitelikli kamu hizmetlerinin yerine getirilmesidir. Ayr›ca ekonomik istikrar›n sa¤lanmas› ve gelir da¤›l›m› fonksiyonlar› da bulunmaktad›r. Ancak bu iki fonksiyon makro düzeyde belirlendi¤inden yerel yönetimlerden çok merkezi yönetimin bir ifllevi olarak ortaya ç›kmaktad›r. Yerel yönetimler ise merkezi yönetimin yerine getirdi¤i e¤itim, sa¤l›k, konut gibi sosyal politikalar›n yerel düzeyde sa¤lanmas›nda ve kendi sorumluluk alanlar› içinde yer alan kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde rol oynamaktad›rlar. Ancak bir ülkede yerel yönetimlerin kamu hizmetlerinin niteli¤i; merkezi veya federal devletin yaklafl›m›na, merkezi yönetim-yerel yönetim aras›ndaki iliflkilerin niteli¤ine, ülkenin yönetim sistemine ba¤l› olarak de¤iflmektedir. Ayr›ca yerel yönetimlerin yap› ve fonksiyonlar› aras›nda da farkl›l›klar bulunmaktad›r. Baz› ülkelerde yerel yönetimler iki, baz›lar›nda daha fazla düzeyli olabilmektedir. Yerel yönetimlerin kapsad›¤› nüfus büyüklü¤ü de ülke içinde veya ülkeler aras›nda de¤iflebilmektedir (Ersöz, 2011: 64-65). Yerel yönetimler kamu yönetim sistemi içinde önemli bir yere sahiptir. Yerel yönetimlerin önemli özellikleri aras›nda; yerel yönetimlerin halk kat›l›m›na olanak sa¤layan ve halka hizmet sunan en yak›n kamu yönetim birimi olmas›, yerel sorunlar› daha yak›ndan bilmeleri nedeniyle merkezi yönetime göre daha verimli ve etkin flekilde hizmet sunmas›, merkezi yönetimin yükünü azaltmas›, merkezi yönetime göre dinamik ve giriflimci bir yap›ya sahip olmas›, hemflehrilik duygular›n›n ve demokratik de¤erlerin geliflmesine katk›da bulunmas› ve afl›r› merkezileflmenin yaratt›¤› sorunlar›n giderilmesini sa¤lamas› say›labilir (Uçaktürk-Uçaktürk-Özkan, 2011). Yerel Yönetim Sistemleri Yerel yönetim sistemlerinin oluflmas›nda ulusal ve uluslararas› faktörler önemli rol oynamaktad›r. Bu nedenle ülkeleri yerel yönetim sistemlerine göre s›n›fland›rmak oldukça güçtür. Ancak ortak özelliklerden yararlan›larak genel bir s›n›flama yapmak gerekirse dört sistemden bahsedilebilir. Bunlardan; ilki Frans›z sistemi ve bu sistemden etkilenen ülkelerdir. Bu ülkeler aras›nda ‹talya, Belçika, ‹spanya, Portekiz ve Yunanistan say›labilir. Bu sistemde yerel yönetimler anayasa ile güvence alt›na al›nm›fl bir statüye sahiptir. Yerel kamu hizmetlerinin sa¤lanmas› aç›s›ndan, merkezi yönetimin taflra birimlerinin yard›m ve deste¤ine gereksinim duymaktad›rlar. Yerel yönetimlerin varl›k nedeni ifllevsel olmaktan çok siyasidir. Yerel yönetimlerde halk›n kendi kendini yönetmesinden çok o yöre ile kimli¤ini bütünlefltirmifl olmas› önem tafl›maktad›r. Anayasa tüm yerel yönetimlere eflit statü tan›m›flt›r. Yerel yönetimler, merkezi yönetimi taflrada temsil eden bir valinin gözetim ve denetimi alt›ndad›rlar. Sistemin özelliklerinden bir di¤eri yerel yönetimlerin; belediye baflkanl›¤›, belediye meclisi, il genel 139 6. Ünite - Sosyal Politika ve Yerel Yönetimler meclisi üyeli¤i gibi görevlerle milletvekilli¤inin bir kiflide birleflebilmesine olanak tan›yarak, merkezi yönetimler üzerinde, fiilen etkili olabilecek konumda bulunmalar›d›r. ‹kinci grupta Anglo-Sakson gelene¤ine sahip ‹ngiltere, ‹rlanda, Kanada, Avusturalya, ABD ve Yeni Zelanda yer almaktad›r. Bu ülkelerde yerel yönetimler kanun ile kurulmufltur. Ancak merkezi yönetimin yerel yönetim üzerinde bir denetimi söz konusu de¤ildir. Merkezi yönetim ve federal devlet sistemlerinde federal devlet veya eyalet (federe devlet) yerel yönetimlerden ayr› bir tüzel kiflilik olarak kalmaya özen göstermektedir. Yerel yönetimler ifllevlerini yerine getirirken genifl bir özerkli¤e sahiptirler. Kuzey Avrupa ve Orta Avrupa ülkelerinde uygulanan sistem; yerel yönetimlerle merkezi yönetim aras›ndaki iliflkiler, yerel birimlerin hizmet sunma yetenekleri aç›s›ndan Anglo-Sakson modeline benzemektedir. Ancak ondan farkl› olarak yerel yönetimler kanun ile kendilerine verilen yetkilerin d›fl›nda ve üstünde genel yetkilere sahiptir. Bu sistemde yönetim basamaklar› aras›ndaki iliflkileri düzenleyen kat› kurallar bulunmaktad›r. Yerel yönetimler anayasal statüye ve genifl kapsaml› idari ve mali özerkli¤e sahiptirler. ‹sveç, Norveç ve Danimarka bu sistemin en önemli temsilcileridir. Baz› farkl›l›klara ra¤men Avusturya, ‹sviçre, Almanya, Hollanda ve Japonya bu gruba dâhil edilmektedir. Eski Sovyetler Birli¤i ile Orta ve Do¤u Avrupa ülkelerinde ise geçmiflte sistemle uyumlu bir yerel yönetim yap›s› oluflturulmufltur (Ökmen ve Parlak, 2010: 67). Sizce hangi yerel yönetim sisteminde yerel yönetimin varl›k nedeni SIRA ifllevsel olmaktan çok S‹ZDE siyasidir? TÜRK‹YE’DE YEREL YÖNET‹MLER Türkiye’de Yerel Yönetimlerin Tarihçesi 1 SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U S O R U Türkiye’de yerel yönetimlerin geçmifli Osmanl› ‹mparatorlu¤u dönemine dayan›r. Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda Tanzimat’tan önce bir taraftan yerel yönetimlere ve yeD‹KKAT rinden yönetim ilkesine yer verilmifl, di¤er taraftan yetki geniflli¤ine sahip kat› bir merkeziyetçi yap›daki eyalet sistemi korunmufltur. ‹mparatorluk; genifl topraklara SIRA S‹ZDE sahip olmas›, nüfusun fazlal›¤› ve çeflitlili¤i nedeniyle yerel yönetim benzeri kurulufllara gereksinim duymufl, imparatorlu¤un kuruluflundan itibaren savunma, güvenlik ve adalet merkezi yönetim taraf›ndan yap›l›rken, baz› AMAÇLARIMIZ hizmetler yerel kurulufllar ve vak›flar taraf›ndan yerine getirilmifltir (Kurt, 2009: 270-271). Tanzimat dönemine kadar belediye hizmetleri kad›, muhtesip, mimarbafl›, subafl›, mahalle teflkilat›, vak›flar ve loncalar taraf›ndan yürütülmüfltür (Sönmez, 2010: K ‹ T A30). P Tanzimat döneminden sonra imparatorlukta yerel yönetimlerle ilgili olarak bat› ülkelerine benzer baz› düzenlemeler yap›lmaya bafllanm›flt›r. Bu düzenlemelerde bat› ülkelerindeki uygulamalar, K›r›m Savafl› s›ras›nda ‹stanbul’daki T E L E V ‹ Z Y O Ngeleneksel kurumlar›n yetersiz kalmas› (Karak›fl, 2009: 56) ve yabanc› ülkelerin bask›s› önemli rol oynam›flt›r (Kurt, 2009: 271). Osmanl› ‹mparatorlu¤unda ilk belediye idaresi 1855 y›l›nda ‹stanbul fiehremaneti ad› ile kurulmufltur. ‹stanbul fiehremaneti atama ‹ N T E R N E Toluflmufltur. ile belirlenen fiehremini (belediye baflkan›) ile 12 üyeli bir meclisten 1858 y›l›nda da Galata ve Beyo¤lu semtlerini içine alan Alt›nc› Daire-i Belediye kurulmufltur. Daha sonra ‹stanbul’un di¤er semtlerinde ve di¤er kentlerde yeni belediyeler oluflturulmufltur. Osmanl› döneminde 1876 Kanun-i Esas-i baflta olmak üzere ‹stanbul ve di¤er belediyelerle ilgili olarak yap›lan çeflitli hukuki düzenlemeler- N N D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET 140 Sosyal Politika-II den sonra, cumhuriyet döneminde ilk olarak 1924 y›l›nda Ankara için Ankara fiehremaneti Kanunu ç›kar›lm›flt›r. Osmanl› döneminde 1877 y›l›nda ç›kar›lan Vilayet Belediye Kanunu ise baz› de¤iflikliklerle 3.4.1930 tarih ve 1580 say›l› Kanun ç›kar›l›ncaya kadar yürürlükte kalm›flt›r. Osmanl› ‹mparatorlu¤u’ndan Cumhuriyet Dönemine 389 belediye kalm›fl, 1930 y›l›nda bu say› 492’e yükselmifltir. 1580 say›l› Kanun ise çeflitli de¤iflikliklerle 3.7.2005 tarih ve 5393 say›l› Belediye Kanunu’na kadar yürürlükte kalm›flt›r (Karak›fl, 2009: 56). ‹l fleklinde örgütlenme Frans›z sistemi model al›narak, 1864 tarihli Teflkil-i Vilayet Nizamnamesi ile bafllam›fl, bu nizamname ile eyalet yönetiminden vilayet (il) yönetimine geçilmifl, ülke vilayet, sancak, kaza ve köylere ayr›lm›flt›r. Bu düzenleme ile vilayetler için iki çeflit meclis kurulmufltur. Bunlardan Vilayet Umumi Meclisi günümüzdeki ‹l Genel Meclisi’nin kayna¤›n› oluflturmaktad›r. Vali ise her iki meclisin bafl› olmufltur. Dan›flma niteli¤indeki bu meclisler 1870 y›l›nda kabul edilen ‹dare-i Umumiye-i Vilayet Nizamnamesi’nden sonra 1913 y›l›nda ç›kar›lan ‹dare-i Umumiye-i Vilayet Kanun-u Muvakkati’ne kadar yürürlükte kalm›fllard›r. Bu kanun vilayet yönetimini, vilayet genel yönetimi ve vilayet özel yönetimi olarak iki bölüme ay›rm›flt›r (Karak›fl, 2009: 57-59). Kanunun vilayetin genel yönetimini düzenleyen ilk 74 maddesi 1929 y›l›nda 1426 say›l› Vilayet ‹daresi Kanunu ile yürürlükten kald›r›lm›flt›r. 1426 say›l› Kanunu’nun yerine 10.6.1949 tarih ve 5442 say›l› ‹l Özel ‹daresi Kanunu yürürlü¤e girmifltir. 1913 y›l›nda ç›kar›lan Kanunun illerin özel idaresi ile ilgili 74. maddeden sonraki maddeleri 16.5.1987 tarih ve 3360 say›l› ‹l Özel ‹daresi Kanunu’nu ile de¤iflikli¤e u¤ram›flt›r. Bu kanun da 22.2.2005 tarih ve 5302 say›l› ‹l Özel ‹daresi Kanunu’na kadar yürürlükte kalm›flt›r. Büyükflehir Belediyeleri ile ilgili ilk düzenlemeler ise 1984 y›l›nda önce kanun hükmünde kararname daha sonra 1984 y›l›nda kabul edilen 3030 say›l› Büyükflehir Belediye’lerinin Yönetimi Hakk›nda Kanun Hükmünde Kararnamenin De¤ifltirilerek Kabulü Hakk›nda Kanun ile yap›lm›flt›r. Bu kanun 10.7.2004 tarih ve 5216 say›l› Kanun’a kadar baz› de¤iflikliklerle yürürlükte kalm›flt›r. En küçük yönetsel yerleflim birimi olan köy yönetimi ile ilgili ilk düzenleme 18.3.1924 tarih ve 442 say›l› Köy Kanunu ile yap›lm›flt›r. Köylerin kuruluflunun Osmanl› ‹mparatorlu¤u öncesine dayanan uzun bir geçmifli bulunmaktad›r. Ancak 19. yüzy›lda yap›lan baz› düzenlemelere ra¤men köylerin tüzel kiflili¤e sahip bir yönetim birimi olarak kabul edilmeleri cumhuriyet sonras› gerçekleflmifltir (Kurt, 2009: 272-273). Türkiye’de yerel yönetimlerle ilgili olarak 1876 Anayasas›’ndan bu yana tüm anayasalarda do¤rudan veya dolayl› düzenlemelere yer verilmifltir. Osmanl› ‹mparatorlu¤u döneminden bafllayarak günümüze kadar geçen sürede yerel yönetimlerle ilgili çok say›da kanun, tüzük ve yönetmelik ç›kar›lm›flt›r (Ökmen ve Parlak, 2010: 142). Yukar›da belirtilen kanunlar yan›nda 26.5.2005 tarih ve 5356 say›l› Mahalli ‹dare Birlikleri Kanunu, 2.7.2008 tarih ve 5759 say›l› ‹l Özel ‹darelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakk›ndaki Kanun yerel yönetimler aç›s›ndan önemli düzenlemelerden baz›lar›d›r. SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U 2 Sizce ilk belediye idaresi neden ‹stanbul’da kurulmufltur? SIRA S‹ZDE Türkiye’de Yerel Yönetim Birimleri D Ü fi Ü N E L ‹ M 1982 Anayasas›’n›n 127. maddesinde yerel yönetimler; il, belediye ve köy halk›n›n mahalli müflterek ihtiyaçlar›n› karfl›lamak üzere kurulufl esaslar› kanunla belirtiO R U len ve kararS organlar›, gene kanunda gösterilen seçmenler taraf›ndan seçilerek D‹KKAT D‹KKAT SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE 6. Ünite - Sosyal Politika ve Yerel Yönetimler oluflturulan kamu tüzel kiflileri olarak tan›mlanmaktad›r. Halen anayasaya göre; üç temel yönetim birimi ‹l Özel ‹daresi, Belediye ve Köy bulunmaktad›r. Anayasada aç›kça belirtilmemekle birlikte Anayasan›n 127. maddesinde yer alan kanun büyük yerleflim merkezleri için özel yönetim biçimleri getirebilir ifadesine dayal› olarak yerel yönetim birimi olarak Büyükflehir Belediyesi de oluflturulmufltur. Halen yerel yönetim birimlerinden biri olan ‹l Özel ‹daresi’nin kurulufl ve iflleyifli 22.2.2005 tarih ve 5302 say›l› Kanun’la düzenlenmektedir. Kanunun baz› maddeleri kanunun yürürlü¤e girmesinden sonra çeflitli tarihlerde de¤iflikli¤e u¤ram›flt›r. Kanuna göre; ‹l Özel ‹daresi, il s›n›rlar› içindeki halk›n müflterek nitelikteki ihtiyaçlar›n› karfl›lamak üzere kurulan ve karar organlar› seçmenler taraf›ndan seçilerek oluflturulan idari ve mali özerkli¤e sahip kamu tüzel kiflisidir. ‹l Özel ‹daresi’nin organlar› ‹l Genel Meclisi, ‹l Encümeni ve Vali’dir. Belediyeler Türkiye’de yerel yönetimin önemli bir birimini oluflturmaktad›r. Belediyelerle ilgili olarak halen 3.7.2005 tarih ve 5393 say›l› Belediye Kanunu yürürlüktedir. Kanuna göre belediye belde sakinlerinin mahalli müflterek nitelikteki ihtiyaçlar›n› karfl›lamak üzere kurulan ve karar organlar› seçmenler taraf›ndan seçilerek oluflturulan, idari ve mali özerkli¤e sahip kamu tüzel kiflisidir. Kanuna göre nüfusu 5.000 ve üzerinde olan yerleflim birimlerinde belediye kurulabilmektedir. ‹l ve ilçe merkezlerinde belediye kurmak zorunludur. Belediyenin organlar› Belediye Meclisi, Belediye Encümeni ve Belediye Baflkan›’d›r. Büyükflehir belediyeleri ile ilgili olarak halen 10.7.2004 tarih ve 5216 say›l› Büyükflehir Belediyesi Kanunu yürürlüktedir. Kanun büyükflehir belediyesi ile büyükflehir belediyesi içindeki ilçe ve ilk kademe belediyelerini kapsamaktad›r. Kanuna göre; büyükflehir belediyesi, en az üç ilçe veya ilk kademe belediyesini kapsayan, bu belediyeler aras›nda koordinasyon sa¤layan, kanunlarla verilen görev ve sorumluluklar›n› yerine getiren, yetkileri kullanan, idari ve mali özerkli¤e sahip ve karar organlar› seçmenler taraf›ndan seçilerek oluflturulan kamu tüzel kiflisidir. Kanun büyükflehir belediyesi kurulabilmesi için belli bir nüfus koflulu öngörmektedir. Büyükflehir belediyesi organlar›n› Büyükflehir Belediye Meclisi, Büyükflehir Belediye Encümeni ve Büyükflehir Belediye Baflkan› oluflturmaktad›r. Köy di¤er bir yönetim birimidir. Halen yürürlükte olan 18.3.1924 tarih ve 442 say›l› Kanun’a göre bir yerde köy kurulabilmesi için o yerin nüfusunun 150’den az ve 2.000’den çok olmamas› gerekmektedir. Köyler köy halk›n›n yerel ve müflterek gereksinimlerini karfl›lamaya yönelik hizmetleri yürütmekle görevlidirler. Köy organlar›n› Köy Derne¤i, Köy ‹htiyar Meclisi ve Muhtar oluflturmaktad›r (Ökmen ve Parlak, 2010: 141 vd.). YEREL YÖNET‹MLER‹N SOSYAL POL‹T‹KA’DAK‹ ROLÜ Dünyada Yerel Yönetimlerin Sosyal Politika’daki Rolü Kamu yönetimi sisteminin önemli bir parças› olan yerel yönetimler, sosyal politika alan›nda merkezi yönetimle birlikte ülkelere göre de¤iflen düzeyde rol oynamaktad›rlar. Yerel yönetimlerin sosyal politikadaki rolleri; ülkelerin ekonomik, sosyal, siyasi yap›s›na, ülke gelene¤i, kültürü, kamu yönetim anlay›fl›, ülkelerin geliflmifllik düzeyi ve zamana göre farkl›l›k göstermektedir. Sanayi Devrimi öncesi dönemde Avrupa’da yerel yönetimler ba¤›ms›z kent yönetimleri fleklinde ortaya ç›km›fl, su, yol, at›k sistemi, çöp toplama gibi kentsel hizmetlerin yan›nda sosyal hizmetler de gerçeklefltirmifllerdir. Birçok kent bir prense ba¤l› olarak, s›n›rlar› içinde ba¤›ms›z bir yönetim ve özerk bir bölge haline gelmifl- 141 142 Sosyal Politika-II tir. Baz› kentlerde halk, meclis üyelerini ve kent görevlilerini seçme hakk›na sahip olmufltur. Burjuvazinin geliflmesi ile birlikte kent yönetimleri üzerinde önemli dönüflümlere yol açan ekonomik, sosyo-kültürel de¤ifliklikler ortaya ç›km›fl, daha sonra kent yönetimleri belli ailelerin eline geçmifltir. Bu dönemde kent haklar›n›n sözleflmelerle düzenlenmesine ba¤l› olarak ba¤›ms›z kent yönetimleri güçlü monarfliler karfl›s›nda güçsüz kalm›fllard›r. 14. yüzy›ldan itibaren monarflik yönetimler kent yönetimlerinin hak ve yetkilerini sona erdirmeye bafllam›fllard›r. Monarflik yönetimler alt›nda merkezi yönetimin güçlenmesi ve 17. ve 18. yüzy›ldan itibaren ulus devlet anlay›fl›n›n do¤uflu ile birlikte özerk bölgelerin imtiyazlar› kald›r›larak, yerel yönetimlere, merkezi yönetimin alt birimlerinden biri olma statüsü verilmifltir. Bu dönemde yerel yönetimler 1300’lü y›llar›n ortalar›ndan, 1800’lü y›llar›n ortalar›na kadar ‹ngiltere ve ABD kolonilerinde Yoksulluk Yasalar›’n›n uygulanmas›nda önemli rol oynam›fllard›r (Ersöz, 2011: 66-68; Ersöz, 2007). Sanayi Devrimi ile birlikte yeni bir döneme girilmifl, Sanayi Devrimi’nin neden oldu¤u ekonomik, sosyal ve siyasi yap›daki köklü de¤ifliklikler müdahaleci devlet anlay›fl›n›n do¤mas›na neden olmufl, merkezi yönetim bu duruma karfl› sosyal politikalar oluflturmak zorunda kalm›flt›r. II. Dünya Savafl›’na kadar geçen dönemde yerel yönetimlerin sosyal politikadaki rolü, merkezi yönetimin bu alanda artan etkinli¤ine ba¤l› olarak artm›flt›r. Merkezi yönetimin güçlenmesi, sanayileflme, k›rdan kente göç, h›zl› nüfus art›fl› ile artan kentleflme sorunlar› kent yönetiminde yeni düzenlemeler yap›lmas›n› gerektirmifl, 18. yüzy›l›n sonlar›na do¤ru Avrupa’da ilk belediyeler kurulmaya bafllanm›flt›r. Birçok Avrupa ülkesinde 1800’lü y›llarda yerel kendi kendine yönetim hakk› anayasalarda tan›nm›fl, yerel yönetimler kamu yönetim sisteminin bir parças› haline gelmifllerdir. Bu dönemde yerel yönetimler kentsel hizmetlerin yan›nda sosyal politika alan›nda önemli ifllevler yerine getirmifllerdir. 19. yüzy›l›n ortalar›ndan itibaren kanunlarla yerel yönetimlere sa¤l›k, e¤itim, konut, sosyal yard›m, sosyal hizmetler gibi alanlarda yeni sorumluluklar verilmifltir (Ersöz, 2011: 68-72; Ersöz, 2007). Örne¤in ‹ngiltere’de yerel yönetimler merkezi yönetimin teflvik ve yard›m›yla 1900’lü y›llarda konut alan›na girmifl, fiehir ve Ülke Planlamas› Kanunu ile yerel yönetimlere mekân kullan›m› ve denetimi konusunda yetkiler verilmifltir. 1905 y›l›nda ‹flsizlik Kanunu ile yerel yönetimler iflsizli¤i azaltma ve istihdam› artt›rma görevi ile yetkilendirilmifl, 1910 y›l›nda e¤itim hizmetleri ve özürlüler için sa¤l›k ve istihdam hizmetleri vermeye bafllam›fllard›r. 1920’li y›llardan sonra merkezi yönetimin yoksullara yönelik ç›kartt›¤› özel yard›m kurullar›n›n yerel yönetimlere devredilmesi sonucu, yerel yönetimler komiteler kurarak bu görevi yerine getirmifllerdir (Kesgin, 2008: 52). Joseph Chamberlain öncülü¤ünde 1870’li y›llarda ‹ngiltere’nin Birmingham kentinde ortaya ç›kan belediye sosyalizmi ak›m› 1890-1940 y›llar› aras›nda ‹ngiltere’de Birmingham ve Londra’da gaz, su, ulafl›m, ayd›nlatma, sa¤l›k sorunlar›n›n çözümünde etkili olmufltur. Bu ak›m etkisini Avrupa’n›n di¤er kentlerinde de göstermifl, Budapeflte ve Verona’da konut, ekmek fabrikas›, bal›k pazar›, Münih’te belediye emlak giriflimleri, ma¤azalar, Lille’de sosyal yard›m, çocuk ve yafll›lara yönelik sübvansiyonlar, krefller, burslar ve halk sa¤l›¤› merkezleri yerel yönetimler taraf›ndan kurulmufltur (Güler, 2009: 129; Kesgin, 2008: 50-51). II. Dünya Savafl›’ndan sonra Avrupa’da uygulanan Keynezyen politikalar ve refah devleti anlay›fl› merkezi yönetimin gücünü artt›rm›fl, merkezi yönetimin uygulad›¤› sosyal politikalar›n kapsam› ve içeri¤i zenginleflmifltir. Yerel yönetimler ulusal düzeyde belirlenen sosyal politikalar›n yerel düzeyde uygulanmas›ndan ve yorumlanmas›ndan sorumlu tutulmufl, merkezi yönetimin tamamlay›c›s› olmufllard›r 6. Ünite - Sosyal Politika ve Yerel Yönetimler (Ersöz, 2011: 73-74). Yerel yönetimler, bu dönemde daha çok merkezi yönetimlerin içinde düflünüldüklerinden ve alt kurumlar olarak görüldüklerinden güçlü demokratik temsilden çok merkezi yönetimin yerel temsilcileri görevini üstlenmifllerdir. Avrupa’da yerel yönetimlerin geleneksel olarak güçlü oldu¤u baz› merkezler bulunmas›na karfl›l›k refah devleti uygulamalar› yerel yönetimlerin görev ve sorumluluklar›n› azaltm›fl, yerel yönetimlerin baz› görev ve sorumluklar› merkezi yönetime devredilmifltir. Yerel yönetimler bu dönemde do¤rudan ve tek bafl›na siyasi yaflamda temel sorumlu olma konumlar›n› kaybederek sorumlulu¤u merkezle birlikte paylaflm›fllard›r. Yerel yönetimler istihdam, iflsizlik, konut, sa¤l›k gibi sosyal konularda merkezi yönetimle birlikte görev üstlenmifllerdir. Bu y›llarda yerel hizmetlerin bir bölümü merkezi hükümetler taraf›ndan yürütülürken, bir bölümü yerel yönetimler taraf›ndan yerine getirilmifl, yerel yönetimlerin e¤itim, sa¤l›k, yafll› bak›m hizmetleri, sosyal yard›m ve sosyal hizmetler alanlar›nda ifllevleri artm›flt›r (Kesgin, 2008: 48). 1970’li y›llar›n ortalar›na kadar merkezi yönetim ile yerel yönetimin görev ve sorumluluklar› buna ba¤l› olarak da harcamalar› art›fl göstermifltir. Baz› Avrupa ülkelerinde uygulanan decentralization (adem-i merkeziyetçi- yerinden yönetim) politikalar› ise yerel yönetimlerin daha fazla yetki ve sorumluluk almas›na yol açm›flt›r. Örne¤in, ‹skandinav ülkelerinde kamu bak›m hizmetlerinin uygulanmas›nda yerel yönetimlere genifl yetkiler verilmifl, bu ülkelerde yerel yönetimler refah belediyecili¤i kavram› ile an›lmaya bafllanm›flt›r. Benzer flekilde ‹ngiltere’de yerel yönetimler refah devleti politikalar›n›n uygulanmas›nda üstlendikleri rol nedeniyle yerel refah devleti olarak adland›r›lm›fllard›r. Ayr›ca birçok Avrupa ülkesinde yerel yönetimlerin say›s› 1950’li y›llar›n bafl›nda bafllayan s›n›r reformlar› ve birleflmelerle azalm›fl, yo¤un nüfusa sahip yerel yönetimler oluflturulmufltur (Ersöz, 2011: 74-75). I. Petrol krizi sonras› koflullar de¤iflmeye bafllam›fl, 1980 sonras› (‹ngiltere ve ABD’de 1979) uygulamaya konan neo-liberal politikalar merkezi yönetimlerin ekonomik ve sosyal alandaki ifllevlerini daraltm›flt›r. Öte yandan küreselleflme süreci ile gündeme gelen yerelleflme merkezi yönetimin karar alma, planlama, kaynak aktarma yetkilerinin sadece yerel yönetimlere de¤il yar›-özerk örgütlere, vak›f dernek gibi gönüllü örgütlere ve özel flirketlere aktar›lmas›n› öngörmüfltür (Karak›fl, 2009: 139). 1980 sonras› merkezi yönetimi etkileyen yeni koflullar yerel yönetimleri de etkilemifl ancak bu etki ülkelerin geliflmifllik düzeyine, yönetim sistemlerine, merkezi-yerel yönetim aras›ndaki iliflkilere ve geleneklere ba¤l› olarak de¤iflmifltir (Ersöz, 2011: 83). Örne¤in, ‹ngiltere’de Thatcher döneminde önce merkezi hizmetler yerel yönetimlere ard›ndan özellefltirme politikalar› ile özel sektöre devredilmifltir. Su, gaz, elektrik hizmetleri yan›nda konut, sa¤l›k, e¤itim gibi birçok hizmet özellefltirme politikalar› ile özel sektöre verilmifl, yerel yönetimlerin yetkileri azalt›lm›fl, yoksulluk politikalar› piyasa iliflkileri ve sivil toplum örgütlerinin etkinlik alan›na b›rak›lm›flt›r. ‹sveç’te de 1980 sonras› kamu yönetimindeki anlay›fl ve alg› de¤iflimi ile birlikte (Kesgin, 2008: 53-54) yerel yönetimlerin etkinli¤inde ‹ngiltere’ye göre daha uzun süren ve daha belirgin bir duraklama yaflanm›flt›r. Güçlü yerel yönetim gelene¤ine sahip bu iki ülkede yaflanan geliflmelere ra¤men özellikle Avrupa Birli¤i’nin yerel yönetimlerin güçlendirilmesi konusundaki düzenlemeleri, teflvikleri, kaynaklar›n etkin kullan›m› ve kararlara halk›n kat›l›m›n› öngören subsidiarite (yerindenlik-hizmette yerellik) ilkesi Avrupa’da yerel yönetimlerin ifllevleri üzerinde önemli rol oynam›flt›r (Ökmen ve Parlak, 2010: 363). 1980 sonras› geliflmifl ülkelerde uygulanan neo-liberal politikalara ba¤l› olarak, yerel yönetimlerin yönetim ve hizmet sunma anlay›fllar›nda da önemli de¤ifliklik- 143 144 Sosyal Politika-II ler olmufltur. Daha önce yerel yönetimler taraf›ndan yerine getirilen birçok hizmet, artan biçimde farkl› yöntemler kullan›larak, özel sektörden, sivil toplum örgütlerinden ve di¤er yerel unsurlardan sa¤lanmaya çal›fl›lmaktad›r. Yerel yönetimler, refah hizmetlerini do¤rudan üreten kurumlar olmak yerine bu hizmetlerin sa¤lanmas›nda garantör olan, güvence veren kurumlar haline gelmifllerdir. Halen ülkelere göre de¤iflmekle birlikte yerel yönetimlerin görev, yetki ve ifllevleri piyasalaflmakta, yerel yönetimlerin hizmet sunma anlay›fl›nda piyasa kurallar› hâkim olmaktad›r (Ersöz, 2011: 83). 1980’li y›llarda benimsenen, devletin küçültülmesini, piyasa ve müflteri (vatandafl› müflteri olarak görme) odakl›l›¤›, özellefltirmeyi, kat›l›ml› yönetimi, yönetimde aç›kl›¤› öngören yeni kamu yönetimi anlay›fl›; kamu sektöründe özel sektör yönetim tekniklerinin uygulanmas›na neden olmaktad›r. Bu yeni anlay›fl yerel yönetimlerin özgürlük, etkinlik ve demokrasi çerçevesinde yetki ve sorumluluklar›n› artan oranda özel sektör ve sivil toplum örgütleri ile paylaflmas›na ve daha yar›flmac› bir düzen içinde hizmetlerini yerel halka sunmas›na yol açmaktad›r (Ökmen ve Parlak, 2010: 42, 44). Geliflmekte olan ülkelerde de yerel yönetimler, merkezi yönetimin ifllevlerinin geçici olarak devredildi¤i bir yönetim birimi haline gelmektedirler (Ersöz, 2011: 83). Ayr›ca Avrupa Birli¤i yan›nda Avrupa Konseyi taraf›ndan kabul edilen Avrupa Kentsel fiart›, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik fiart› ile Uluslararas› Yerel Yönetimler Birli¤i taraf›ndan kabul edilen Yerel Yönetimler Evrensel Bildirgesi (Ökmen ve Parlak, 2010: 401) gibi uluslararas› belgeler geliflmifl ve geliflmekte olan ülkelerde yerel yönetimlerin ifllevlerinde önemli de¤iflikliklere neden olmaktad›r. Günümüzde geliflmifl ülkelerde yerel yönetimler, ülkelere göre de¤iflmekle birlikte kanunlar›n yasaklanmad›¤› her alanda sosyal politikalar oluflturmaktad›rlar. Geliflmifl ülkelerde yerel yönetimlerin sosyal politika uygulamalar› aras›nda; yafll› ve özürlülere yönelik hizmetler (evde bak›m, günlük bak›m, geçici sürelerle bak›m, bar›nma ve sa¤l›k destek sistemlerinin kurulmas›, konut koflullar›n›n düzenlenmesi, bak›c›l›k ve koruyuculuk yapanlara yönelik hizmetler), çocuk ve aile koruma ile göçmenlere yönelik hizmetler, yerel ekonomik kalk›nmay› sa¤lamaya yönelik e¤itim hizmetleri, t›bbi yönlendirme birimi kurulmas›, aile içi fliddetin ve suçun önlenmesi, toplum güvenli¤i, yard›mlar (özürlü konutlar›n›n onar›m›, kitap, giyim, g›da da¤›t›m›), ulafl›m, temizlik, ayd›nlatma ile ilgili öneri, bilgilendirme ve dan›flmanl›k hizmetleri (halk dan›flma bürolar›n›n kurulmas›, istihdam, aile, konut, sa¤l›k gibi konularda vatandafllar›n bilgilendirilmesi), çeflitli konularda hukuki tavsiyelerde bulunma, uyuflturucu, ilaç ve alkol birimlerinin oluflturulmas›, e¤itim psikolojisi ile rehberlik hizmetleri verilmesi say›labilir (Özgökçeler, 2010: 483). Yerel yönetimlerin güçlü oldu¤u ‹ngiltere’de Yerel Yönetimler Derne¤i’nin üzerinde çal›flt›¤› projeler aras›nda fuhuflla mücadele, göçmen ve s›¤›nmac›lar›n konut sorunu, yoksul çocuklar, toplumsal birlik ve kentlilik bilinci, müflteri odakl› performans yönetimi, aile içi fliddetin azalt›lmas› ve ma¤durlar›n desteklenmesi, e-belediye, ruh ve beden sa¤l›¤›, yerel demokrasinin güçlendirilmesi, k›rsal hizmetler, sürdürülebilir enerji ve iklim de¤ifliklikleri yer almaktad›r (Uçaktürk-Uçaktürk-Özkan, 2011). Geliflmekte olan ülkelerde ise yerel yönetimlerin hizmetleri kentsel hizmetlerin sa¤lanmas›na yöneliktir. Sosyal ve kültürel nitelikte hizmetler henüz çok s›n›rl› düzeydedir. Birçok geliflmekte olan ülkede yerel yönetimler, kentsel hizmetlerin sa¤lanmas›nda sorunlarla karfl› karfl›ya bulunmaktad›rlar. Bu ülkelerde özellikle büyük kent yerel yönetimleri, di¤er kentlere göre daha fazla fonksiyona sahiptir (Ersöz, 2011: 99; Ersöz, 2007). 145 6. Ünite - Sosyal Politika ve Yerel Yönetimler Sizce hangi uluslararas› belgeler yerel yönetimlerin ifllevlerinin flekillenmesinde SIRA S‹ZDE etkili olmaktad›r? 3 D Ü fi Ü N E L ‹ M Türkiye’de Yerel Yönetimlerin Sosyal Politika’daki Rolü Türkiye’de yerel yönetimlerin sosyal politikadaki rolü dönemlere göre farkl›l›k göstermektedir. Bu farkl›l›kta; siyasi, ekonomik, sosyo-kültürel, Shukuki O R U birçok faktör rol oynamaktad›r. Dönemler itibariyle incelendi¤inde; 1923-1946 y›llar› aras›ndaki dönemde yerel D‹KKAT yönetimler kentsel hizmetlerin sa¤lanmas›nda ve sosyal politikalar oluflturulmas›nda etkili olamam›fllard›r. Bunda; Osmanl› ‹mparatorlu¤u döneminde yerel yöneSIRA S‹ZDE timlerin ülkenin içinde bulundu¤u koflullar nedeniyle Cumhuriyet Dönemine baflar›l› bir deneyim b›rakmam›fl olmas›, Kurtulufl Savafl› sonras› ülkenin içinde bulundu¤u ekonomik durum, II. Dünya Savafl›’n›n koflullar› ile tek parti yönetiminin AMAÇLARIMIZ merkeziyetçi tavr›, nüfus art›fl› ve kentleflme h›z›n›n düflük olmas› önemli rol oynam›flt›r. Bu dönemde belediyeler; 1921 Anayasa’n›n yerel yönetimlere ve yerinden yönetim ilkesine a¤›rl›k veren dönemin ilerisindeki düzenlemelerine, 1580 say›l› K ‹ T A P Belediye Kanunu’nda belediyelere tan›nan ve II. Dünya Savafl› s›ras›nda da giderek artan yetkilerine; iletiflimin ve ulafl›m›n yetersizli¤i nedeniyle hizmetlerin yerel düzeyde yap›lmas› zorunlulu¤u gibi belediyeler aç›s›ndan olumlu koflullar›n varl›ELEV‹ZYON ¤›na ra¤men temel kentsel hizmetleri yerine getirmekte bile Tzorlanm›fllard›r. Sosyal içerikli birkaç faaliyet ise az say›da belediye ve il özel idaresi taraf›ndan çok s›n›rl› düzeyde gerçeklefltirilebilmifltir. Bu dönemde idari, mali ve hukuki özerkli¤e sahip olamayan belediyeler iktidardaki tek partinin etkisinde ‹kalm›fl, yöN T E R N E merkezi T netimin taflradaki organlar› olmufllard›r. Ayr›ca mali kaynak ve personel yetersizli¤i tüm yerel idarelerin hizmet sa¤lamas›n› engellemifltir (Ersöz, 2005, 138-139; Ersöz, 2011: 104; Ökmen ve Parlak, 2010: 194-95; Ayd›n, 2006: 61-62). 1946 sonras› merkezi ve yerel yönetimlerde yeni aray›fllar gündeme gelmifl, belediyelerle ilgili yeni kanunlar ç›kar›lm›fl, belediyelere konut yapma yetkisi tan›nm›flt›r. Ancak tar›mda makineleflme sonucu 1950 sonras› bafllayan köyden kente göç ve h›zl› nüfus art›fl› kentlerin sorunlar›n› artt›rm›fl, belediyelerin mevcut kaynaklar›n› kentsel alt yap› ve hizmetlere yönlendirmesine neden olmufltur. 1580 say›l› Kanun ile belediyelere tan›nm›fl olan sosyal ve kültürel içerikli ifllevler, kaynak yetersizli¤i sonucu, belediyelerin ilgisizli¤i nedeniyle, merkezi yönetim taraf›ndan yerine getirilmeye bafllanm›flt›r. 1950’li y›llardan bafllayarak 1960 sonras› dönemde belediyelerin yürüttükleri baz› temel kentsel hizmetler artan flekilde merkezi yönetime geçmifltir. Ayr›ca 1960 sonras› Keynezyen politikalara geçifl ve buna ba¤l› olarak 1961 Anayasas›’nda yer alan sosyal devlet ilkesi merkezi yönetimin e¤itim, sa¤l›k, sosyal yard›m, sosyal hizmetler, konut gibi alanlarda etkinli¤ini artt›rm›flt›r. Di¤er taraftan 1961 Anayasas› yerinden yönetim ilkesine yer vermifl, yerel yönetimler konusunda önemli düzenlemeler yapm›flt›r. Bu düzenlemelere ra¤men temel merkeziyetçi zihniyet 1980 y›l›na kadar devam etmifl, siyasi iktidarlar yerel yönetimlerin yetkilerini k›s›tlayarak ve mali aç›dan desteklemekten kaç›narak onlar› denetimleri alt›na alm›fllard›r (Ökmen ve Parlak, 2010: 198-201; Uçaktürk-UçaktürkÖzkan, 2011; Ersöz, 2005: 139-140; Ayd›n, 2011). 1980’li y›llara kadar belediyelerden kentsel hizmetleri yürütmeleri ve istihdama katk› sa¤lamalar› beklenmifltir. Ancak istihdama katk›da bulunmak siyasi tercihlerle birleflince belediyeler yeni istihdam alanlar› yaratmak yerine kendilerini istihdam yeri olarak görmüfl, belediyelerde siyasi nitelikte afl›r› bir istihdam oluflmufl, baz› belediyeler iflçilerin ücretlerini ödemekte bile zorlanm›fllard›r (Sönmez, 2010: 60). N N SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET 146 Sosyal Politika-II Ancak 1946-1980 döneminde 1973-1977 y›llar› aras› Türk belediyecili¤i aç›s›ndan bir dönüm noktas› olmufl, Türkiye gündeminde belediyeler ve onlar›n demokratikleflmesi önemli bir yer iflgal etmeye bafllam›flt›r. Bunda; kent nüfusunun artmas›, toplumda siyasal kültürün geliflmesi ve büyük belediyelerin muhalefet partisine mensup belediye baflkanlar›na sahip olmalar› önemli rol oynam›flt›r (Ökmen ve Parlak, 2010: 202). Bu döneme özgü belediyecilik literatürde özerk belediyecilik, toplumcu belediyecilik, demokratik belediyecilik, sosyalist belediyecilik gibi adlarla adland›r›lm›flt›r (Kesgin, 2008: 98). Toplumcu belediyecilik anlay›fl›; büyük kentlerde yaflanan gecekondulaflma ve onun yaratt›¤› sorunlara, CHP’li belediye baflkanlar›n›n getirdikleri çözümler sonucu ortaya ç›km›flt›r. Ayn› zamanda bu anlay›fl merkezi iktidar ile yerel yönetimler aras›nda yaflanan mücadele sonucunda gelifltirilmifltir. Merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki idari ve mali vesayeti ile kaynak aktarmadaki tavr› toplumcu belediyecili¤in geliflmesinde etkili olmufltur. Toplumcu belediyecili¤in temel ilkelerini; demokrasi ve halk kat›l›m›, belediyeler aras› iflbirli¤ini öngören birleflik ve bütüncül belediyecilik, üretici belediyecilik, tüketimi düzenleyen belediyecilik ve kaynak yarat›c› belediyecilik oluflturmufltur. Bu ilkeler do¤rultusunda ‹stanbul, Ankara ve ‹zmit gibi büyükflehirlerde kat›l›mc›l›k, etkinlik, verimlilik ilkelerinin birlikte uygulanmas› sonucu sosyal politika alan›nda önemli geliflmeler sa¤lanm›flt›r. Gecekondulaflma sorununa yönelik olarak ‹zmit’te Yeniyerleflmeler, Ankara’da Bat›kent gibi büyük konut projeleri yap›lm›fl, halka ucuz ekmek ve tüketim mallar› sa¤lamak amac›yla ‹zmit ve Ankara’da halk ekmek fabrikalar› kurulmufl, halk pazarlar›, tanzim sat›fl yerleri aç›lm›fl, mesleki e¤itim hizmetleri verilmifl, ucuz kent içi ulafl›m› sa¤lamak amac›yla ulafl›m alan›nda hizmetler sa¤lanm›fl, krefllerin ve kültür merkezlerinin kurulmas› ilk defa bu dönemde gerçeklefltirilmifltir. Ancak toplumcu belediyecilik anlay›fl› 1977 seçimlerine kadar varl›¤›n› devam ettirebilmifl, toplumcu belediye baflkanlar›n›n seçimlerde kendi partileri taraf›ndan tasfiye edilmeleri üzerine sona ermifltir (Güler, 2009: 134-135). 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi Türkiye’de yeni bir dönemi bafllatm›fl, darbeden yerel yönetimler de etkilenmifllerdir. Darbe sonras› belediye baflkanlar›n›n görevlerine son verilmifl, yerel meclisler kapat›lm›fl, belediyeler atanm›fl baflkanlar taraf›ndan yönetilmifltir. 1981 y›l›nda yap›lan düzenleme ile de yerel yönetimlerin gelirleri artt›r›lm›flt›r (Ayd›n, 2006: 66). 1980-1983 ara döneminden sonra belediyelerin imar ve planlama yetkileri artt›r›lm›fl, emlak vergisi belediyelere devredilmifl, 1984-1994 döneminde belediyenin gelir kaynaklar›na yönelik hukuki düzenlemeler yap›lm›flt›r. 1984 y›l›nda 3030 say›l› Kanun ile büyükflehir belediyeleri kurularak ikili yönetim sistemine geçilmifl, büyük projelerin büyükflehir taraf›ndan gerçeklefltirilmesi hedeflenmifltir (Kesgin, 2008: 101-102). 24 Ocak 1980 tarihinde kabul edilen neo-liberal politikalar do¤rultusunda bu dönemde bir yandan belediye hizmetlerinde özellefltirmeye gidilirken, di¤er taraftan baz› alanlarda belediye iktisadi teflebbüsleri oluflturulmufltur (Ersöz, 2011: 112). 1990’lar›n ortalar›na kadar Ankara ve ‹stanbul belediyelerinin ürettikleri az say›da sosyal hizmet d›fl›nda belediyeler, sosyal hizmet üretmekte baflar›l› olamam›fllard›r (Sönmez, 2010: 61). Decentralization (yerelleflme) anlay›fl›n›n etkisiyle yerel yönetimler özellikle 1994 y›l›ndan sonra yerel kalk›nmadan, istihdam ve yoksullukla mücadeleye kadar genifl bir alanda inisiyatif kullanmaya, yerel kalk›nma projelerini harekete geçirmeye bafllam›fllard›r (Pektafl, 2010: 11). Özellikle büyükflehir belediyeleri bu konuda önemli ad›mlar atm›fllard›r. Bu geliflmede hukuki düzenleme ve belediye gelirlerinde meydana gelen büyük art›fllardan çok 1994 y›l›ndaki yerel seçimlerinden sonra iflbafl›na gelen belediye baflkanlar›n›n kiflisel hizmet anlay›fllar› etkili olmufl- 6. Ünite - Sosyal Politika ve Yerel Yönetimler tur. 1994 seçimlerinde baflta ‹stanbul ve Ankara olmak üzere birçok belediyede Refah Partili adaylar yönetime gelmifllerdir. Bu baflkanlardan Ankara ve ‹stanbul belediye baflkanlar›n›n bafllatt›klar› sosyal ve kültürel içerikli hizmetler daha sonra di¤er belediye baflkanlar› taraf›ndan da benimsenmeye ve uygulanmaya bafllanm›flt›r (Ersöz, 2011: 144). Belediyeler bir taraftan e¤itim düzeyi yükselen, kentsel ve sosyal hizmet talebi artan ve çeflitlenen nüfusun, di¤er taraftan göçle kente gelen ve sürekli yoksullaflan kitlelerin gereksinimlerini karfl›lamak amac›yla ifllevlerinde artan flekilde sosyal politika uygulamalar›na yer vermeye bafllam›fllard›r (Pektafl, 2010: 11). Bu dönemde gündeme gelen, 1973-1977 y›llar› aras›nda uygulanan toplumcu belediyecilik anlay›fl› ile ayn› özelliklere sahip olan belediyecilik anlay›fl› ise sosyal belediyecilik olarak adland›r›lm›flt›r. Sosyal devlet anlay›fl›n›n yerel yans›mas› olan sosyal belediyecilik (Seyyar, 2011: 198), genel olarak yerel yönetime sosyal alanlarda planlama ve düzenleme ifllevi yükleyen, bu çerçevede kamu harcamalar›n› konut, sa¤l›k, e¤itim ve çevrenin korunmas› alanlar›n› kapsayacak flekilde sosyal amaca kanalize eden, muhtaçlara yard›m yap›lmas› ve sosyal dayan›flman›n tesis edilmesi ile sosyo-kültürel ifllevlerin gerçeklefltirilebilmesi için gerekli olan alt yap› yat›r›mlar›n› üstlenen, bireyler ve toplumsal kesimler aras›nda zay›flayan sosyal güvenlik ve adalet kavram›n› güçlendirmeye yönelik olarak yerel yönetimlere sosyal kontrol ifllevi yükleyen bir model olarak tan›mlanmaktad›r. Sosyal belediyecilik; yerel yönetimlere temel kentsel hizmetler yan›nda sosyal sorunlar›n çözümlenmesinde sorumluluk yüklemektedir. Sosyal belediyecilik anlay›fl› ile belediyeler bir taraftan yerel kalk›nma, istihdam› artt›rma, giriflimcilik politikalar› ile iflsizlikle mücadele ederken, di¤er taraftan sa¤l›k, e¤itim, sosyal yard›m gibi hizmet alanlar›nda ifllev yüklenmektedirler. Sosyal belediyecili¤in temel ifllevlerini sosyallefltirme, sosyal denetim ve rehabilitasyon; yönlendirme, k›lavuzluk ve rehberlik etme; yard›m etme ve gözetme; yat›r›m yapma; sosyal risklerin önlenmesi; belediye-halk iletiflimi oluflturmaktad›r. Bunlardan; sosyallefltirme, sosyal denetim ve rehabilitasyon ifllevi ile belediyeler koyduklar› kurallarla, bu kurallara ayk›r› davran›fllara uygulad›klar› yapt›r›mlarla bireye sosyal beklentilere uygun davran›fl, kural ve de¤erler afl›lama anlam›nda sosyal kontrol mekanizmas› olarak ifllev görmektedirler. Yönlendirme, k›lavuzluk ve rehberlik etme ifllevi ile belediyeler tüketici dan›flma merkezi ve benzeri birimlerle sosyal kesimlere yönelik dan›flmanl›k hizmeti vermekte, onlar› belli konularda yönlendirmekte, sorunlar›n›n çözümü konusunda yol göstermektedirler. Yard›m etme ve gözetme ifllevi ile belediyeler beldelerindeki yoksul kiflileri belirlemekte, onlar›n sosyo-ekonomik durumlar›n› izlemekte, asgari yaflam s›n›r›nda olanlara çeflitli yard›mlar yapmaktad›rlar. Yat›r›m yapma ifllevi ile belediyeler, halk›n daha iyi bir yaflam kalitesine ulaflmas›na katk›da bulunmak amac›yla tanzim sat›fl ma¤azalar›, aflevleri, s›¤›nma evleri gibi çeflitli sosyal amaçl› yat›r›mlar yapmaktad›rlar. Sosyal risklerin önlenmesi ifllevi ile belediyeler korunmaya muhtaç kesimlere yönelik her türlü ayni ve nakdi yard›m hizmetleri yürütmektedirler. Belediye-halk iletiflimi ile belediyeler halk›n flikayet ve taleplerinin belediyeye iletilmesini sa¤layacak birimler oluflturmakta, belediye halk iliflkilerini güçlendirmeye çal›flmaktad›rlar. Bu do¤rultuda belediyeler; hizmetlerinin bir bölümünü sivil toplum örgütleri ile birlikte gerçeklefltirmekte, onlar›n mali olanaklar›, deneyimleri ve insan kaynaklar›ndan yararlanmaktad›rlar (Sönmez, 2010: 65-71) Sosyal belediyecilik alan›nda sa¤lanan bu geliflmelerin yan› s›ra 2004 ve 2005 y›llar›nda da Kamu Yönetimi Reformu olarak bilinen ve kamu yönetiminde bütüncül bir yaklafl›m› esas alan bir dizi kanun kabul edilmifltir (Özgökçeler, 2010: 485). 147 148 Sosyal Politika-II Yukar›da belirtilen bu kanunlar aras›nda yer alan 5216 say›l› Büyükflehir Belediyesi Kanunu ile 5393 say›l› Belediye Kanunu sosyal belediyecilik kavram›n› aç›kça kullanmamakla birlikte kavram›n içini dolduran hükümlere yer vermifltir. Yeni kanunlarla birlikte yerel yönetimlerde decentralization, yerelleflme, kat›l›m ve yönetiflim kavramlar› ön plana ç›km›flt›r. Yerel yönetim tekni¤i aç›s›ndan belediyelere yeni anlam ve ifllevler yükleyen bu kanunlar›n oluflturulmas›nda iç nedenler yan›nda Avrupa Birli¤i mevzuat›na uyum sa¤lama gere¤i önemli rol oynam›flt›r. Ayr›ca kanunlar›n haz›rlanmas›nda Avrupa Yerel Özerklik fiart›’ndaki düzenlemeler büyük ölçüde dikkate al›nm›flt›r (Kesgin, 2008: 105-106). Halen 5216 say›l› Büyükflehir Belediye Kanunu’nun büyükflehir belediyelerinin görevlerini düzenleyen 7. maddesinin (n) ve (v) f›kralar›nda sosyal belediyecilikle ilgili genifl kapsaml› düzenlemelere yer verilmektedir. Kanunun 7/n maddesinde büyükflehir belediyesinin görevleri aras›nda, gerekti¤inde sa¤l›k, e¤itim, kültür hizmetleri için bina ve tesisler yapmak, kamu kurum ve kurulufllar›na ait bu hizmetlerle ilgili bina ve tesislerin her türlü bak›m ve onar›m›n› yapmak ve gerekli malzeme deste¤i sa¤lamak 7/v maddesinde de sa¤l›k merkezleri, hastaneler, gezici sa¤l›k üniteleri ile yetiflkinler, yafll›lar, özürlüler, kad›nlar, gençler ve çocuklara yönelik her türlü sosyal ve kültürel hizmetleri yürütmek, gelifltirmek ve bu amaçla sosyal tesisler kurmak, meslek ve beceri kazand›rma kurslar› açmak, iflletmek veya ifllettirmek, bu hizmetleri yürütürken üniversiteler, yüksek okullar, meslek liseleri, kamu kurulufllar› ve sivil toplum örgütleri ile iflbirli¤i yapmak say›lmaktad›r. Ayr›ca ayn› maddede ilçe ve ilk kademe belediyelerinin görevleri belirtilmekte, Kanunun 7/d maddesinde bu görevler aras›nda yafll›lar, özürlüler, kad›nlar, gençler ve çocuklara yönelik sosyal ve kültürel hizmetler sunmak, mesleki e¤itim ve beceri kurslar› açmak, sa¤l›k, e¤itim, kültür tesis ve binalar›n›n yap›m›, bak›m› ve onar›m›n› yapmak say›lmaktad›r. Kanunun 18. maddesinde ise büyükflehir belediye baflkan›n›n görev ve yetkilerine yer verilmifl, (m) f›kras›nda bütçede yoksul ve muhtaçlar için ayr›lan ödene¤i kullanmak, özürlülerle ilgili faaliyetlere destek olmak üzere özürlü merkezi oluflturmak say›lm›flt›r. Ayr›ca Kanunun 24/j maddesinde büyükflehir belediyesinin giderleri aras›nda dar gelirli, yoksul, muhtaç ve kimsesizler ile özürlülere yap›lacak sosyal hizmet ve yard›mlar ifadesine yer verilmifltir. 5393 say›l› Belediyeler Kanunu’nda da sosyal belediyecilik anlay›fl›na uygun düzenlemelere yer verilmifltir. Belediyelerin görev ve sorumluklar›n›n say›ld›¤›, kentsel görevlerinin yan›nda sosyal politika alan›ndaki zorunlu ve iste¤e ba¤l› görevlerinin de yer ald›¤› 14. maddede; belediyelerin bu kapsamdaki görevleri aras›nda sosyal yard›m ve hizmet sa¤lamak say›lm›fl, bu çerçevede belediyelerin g›da bankac›l›¤› yapabilece¤i, büyükflehir belediyeleri ile nüfusu 50.000’i geçen belediyelerin kad›nlar ve çocuklar için koruma evleri açaca¤›, ö¤rencilere, okullara ve amatör spor kulüplerine destek olaca¤› belirtilmifltir. Ayr›ca belediyelerin iflsizli¤in azalt›lmas› için iflgücünün niteli¤inin artt›r›lmas› amac›yla iflgücüne meslek ve beceri kazand›rma hizmetleri yapaca¤› veya yapt›raca¤›, e¤itim alan›nda kamuya ait her derecedeki okul binalar›n›n inflaat› ile bak›m ve onar›mlar›n› yapabilece¤i veya yapt›rabilece¤i, bu okullar›n her türlü araç, gereç ve malzeme gereksinimlerini karfl›layabilece¤i, sa¤l›k alan›nda çevre ve çevre sa¤l›¤›, sa¤l›kla ilgili her türlü tesisi açabilec¤i ve iflletebilece¤i, acil yard›m, kurtarma ve ambulans hizmeti sa¤lama hizmetlerini yapaca¤› veya yapt›rabilece¤i belirtilmifltir. Ayn› maddede hizmetlerin yerine getirilmesinde öncelik s›ras›n›n belediyenin mali durumuna ve hizmetin ivedili¤ine ba¤l› olarak belirlenmesi, hizmetlerin vatandafllara en yak›n yerlerde ve uygun yöntemlerle sunulmas›, hizmet sunumunda özürlü, yafll›, düflkün ve 6. Ünite - Sosyal Politika ve Yerel Yönetimler dar gelirlilerin durumuna uygun yöntemler uygulanmas› öngörülmüfltür. Ayr›ca 13. maddede herkesin ikamet etti¤i beldenin hemflerisi oldu¤u, hemflerilerin belediye karar ve hizmetlerine kat›lma, belediye faaliyetleri hakk›nda bilgilenme ve belediye yard›mlar›ndan yararlanma hakk› oldu¤u belirtilmifl, yard›mlar›n insan onurunu zedelemeyecek flekilde yap›lmas› öngörülmüfltür. Belediyenin yetki ve imtiyazlar› bafll›¤›n› tafl›yan 15. maddenin a, h, i, m f›kralar›nda sosyal politikay› do¤rudan veya dolayl› olarak ilgilendiren düzenlemelere yer verilmifltir. Bu düzenlemeler “Belde sakinlerinin mahalli müflterek nitelikteki ihtiyaçlar›n› karfl›lamak amac›yla her türlü faaliyet ve giriflimde bulunmak (15/a)”, “Mahalli ve müflterek nitelikteki hizmetlerin yerine getirilmesi amac›yla, belediye ve mücavir alan s›n›rlar› içerisinde tafl›nmaz almak, kamulaflt›rmak, satmak, kiralamak veya kiraya vermek, trampa etmek, tahsis etmek, bunlar üzerinde s›n›rl› ve ayni hak tesis etmek (15/h), “Borç almak ve ba¤›fl kabul etmek (15/i)” ve “Beldede ekonomik ve ticaretin gelifltirilmesi ve kay›t alt›na al›nmas› amac›yla izinsiz sat›fl yapan sat›c›lar› faaliyetten men etmek, izinsiz sat›fl yapan seyyar sat›c›lar›n faaliyetten men edilmesi sonucu, cezas› ödenmeyerek iki gün içinde geri al›nmayan g›da-d›fl› mallar› yoksullara vermek (15/m) fleklindedir. Belediye baflkan›n›n görev ve yetkilerinin düzenlendi¤i 38. maddenin (l) f›kras›nda flarts›z ba¤›fllar› kabul etmek, 38/n maddesinde de bütçede yoksul ve muhtaçlar için ayr›lan ödenekleri kullanmak, özürlülere yönelik hizmetleri yürütmek ve özürlüler merkezi oluflturmak say›lm›flt›r. Kanunun 69. maddesinde belediyelere konut alan›nda aktif rol oynama olana¤› tan›nm›flt›r. Bu maddeye göre belediyeler düzenli kentleflmeyi sa¤lamak amac›yla imarl› ve altyap›l› arsa üretmek, konut ve toplu konut yapmak, satmak, kiralamak yetkisine sahip olmufllard›r. Kanunun 75/c maddesinde belediyelerin sivil toplum örgütleri ile ortak hizmet projeleri yapmalar›na olanak tan›nm›fl, 76. maddede Kent Konseyleri’nin oluflturulmas› öngörülmüfltür. 77. maddede ise belediye; sa¤l›k, spor, e¤itim, çevre, sosyal hizmet ve yard›m, kütüphane, park, trafik ve kültür hizmetleri ile yafll›lara, kad›n ve çocuklara, özürlülere, yoksul ve düflkünlere yönelik hizmetlerin yap›lmas›nda beldede dayan›flma ve kat›l›m› sa¤lamak, hizmetlerde etkinlik, tasarruf ve verimlili¤i artt›rmak amac›yla gönüllü kiflilerin kat›l›m›na yönelik programlar uygular fleklindeki bir düzenleme ile gönüllü kiflilerin belediyelerin sosyal hizmetlerine kat›lmalar›na olanak tan›nm›flt›r (Ayd›n, 2006: 47-55). Bu kanunlar yan›nda belediyelere çeflitli kanunlarla da sosyal sorumluluklar yüklenmifltir. Bu kanunlar aras›nda 5.1.1961 tarih ve 222 say›l› ‹lkö¤retim ve E¤itim Kanunu, 24.4.1930 tarih ve 1593 say›l› Umumi H›fz›ss›hha Kanunu say›labilir. Di¤er bir yerel yönetim birimi olan ‹l Özel ‹dareleri’nin sosyal politikadaki rolü ise s›n›rl›d›r. ‹lk kuruluflu s›ras›nda önemli bir yerel yönetim biri olarak düflünülen, 1864-1950 y›llar› aras›nda günümüzde bakanl›klar›n yürüttü¤ü hizmetleri taflrada yürütmekle görevli olan ‹l Özel ‹dareleri; 1950’lerden sonra yeni bakanl›klar›n kurulmas› ve merkezi yönetim organlar›n›n ortaya ç›kmas› ile birlikte görevlerinin büyük bir bölümünü bakanl›klara b›rakm›fl ancak hukuki olarak bu görevler ‹l Özel ‹dareleri’nden de al›nmam›flt›r. Halen 5302 say›l› ‹l Özel ‹dareleri Kanunu’nun 6. maddesinde ‹l Özel ‹dareleri’nin oldukça genifl olan görev ve sorumluluklar› aras›nda; mülki ve beledi s›n›rlar dikkate al›narak, sosyal hizmet ve yard›mlar, yoksullara mikro kredi verilmesi, çocuk yuvalar› ve yetifltirme yurtlar›, ilk ve orta ö¤retim kurumlar›n›n arsa temini, binalar›n yap›m, bak›m ve onar›m› ile di¤er ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmas› yer almaktad›r. Ancak ‹l Özel ‹dareleri yeterli kaynaklara sahip olmad›klar›ndan bu kanun ve di¤er kanunlara dayanan görev ve sorum- 149 150 Sosyal Politika-II luluklar›n yerine getirilmesinde etkin olamamaktad›rlar (Ökmen ve Parlak, 2010:166-167). Türkiye’de Sosyal Belediyecilik Uygulamalar› Günümüzde belediyelerin sosyal belediyecilik uygulamalar›n›n kapsam›, içeri¤i, kalite ve etkinli¤i belediyelerin büyüklü¤üne, mali kaynaklar›na, bu alanda çal›flan personelin niteli¤ine ve say›s›na, hizmet sunulan yörenin özelliklerine ve zamana ba¤l› olarak de¤iflmektedir. Halen büyükflehir belediyeleri di¤er belediyelere oranla daha fazla sosyal belediyecilik uygulamalar›na yönelmektedirler. Sa¤lanan geliflmelere ra¤men Türkiye’de sosyal belediyecilik uygulamalar› henüz geliflmifl ülkeler düzeyinde de¤ildir. Türkiye’de halen sosyal belediyecilik uygulamalar›, daha çok yoksullar ile çocuklar, gençler, yafll›lar, özürlüler, kad›nlar gibi özel olarak korunmas› gereken gruplara yöneliktir. Türkiye’de belediyelerin gerçeklefltirdikleri sosyal belediyecilik uygulamalar› aras›nda; • Ana-çocuk sa¤l›¤› merkezleri, sa¤l›k ocaklar›, gezici sa¤l›k otobüsleri, tan› merkezleri ve hastaneler kurmak, • Konut yapmak, • Evsiz ailelere, kimsesizlere, sokakta yaflayanlara veya sokakta yaflama olas›l›¤› bulunanlara bar›nma olana¤› sa¤lamak, • Özürlülerin, kad›nlar›n, gençlerin sosyalleflmesini sa¤lamak amac›yla dan›flma ve psikolojik yard›m merkezleri açmak, • Hasta yak›nlar› için hastane yak›nlar›nda misafirhaneler kurmak, • Yoksul kiflilere yiyecek, giyecek, eflya ve yakacak yard›m› yapmak, • Yoksullar için aflevleri ve imarethaneler kurmak, • ‹fl kurmak isteyen kad›n ve gençlere yönelik teknik bilgi, makine ve ekipman deste¤i sa¤lamak, • Kimsesiz çocuklar için çocuk yuvalar› ve krefller açmak, • Kültür, sanat ve spor tesisleri açmak, tiyatro, sinema, kütüphane ve kültür merkezlerini yayg›nlaflt›rmak, • Ö¤rencilere burs ve e¤itim malzemeleri vermek, • Özürlülere yönelik hizmet tesisi kurmak, onlar›n rehabilite edilmelerini sa¤lamak, • Özürlüler için ulafl›m, e¤itim ve sosyo-kültürel ortamlarda yaflamlar›n› kolaylaflt›racak önlemler almak, • Yoksullara ücretsiz tedavi hizmeti sa¤lamak, • Sanat, beceri ve meslek edindirme kurslar› açmak, • Sokak çocuklar›, madde ba¤›ml›lar› için koruma, rehabilite etme ve meslek edindirme amaçl› merkezler açmak, • Sosyal toplum örgütlerine rehberlik hizmeti vermek, dayan›flma ve yard›mlaflmay› gelifltirmek, • Tanzim sat›fl ma¤azalar›, giyim ve g›da merkezleri, ekmek fabrikalar› kurmak, • Yafll› ve düflkünler için huzurevleri, bak›m evleri kurmak, evde bak›m hizmeti vermek (Pektafl, 2010: 16-17), • Kad›n s›¤›nma evleri, gençlik merkezleri, çocuk kulüpleri açmak say›labilir. Belediyelerin sosyal belediyecilik uygulamalar›nda karfl›laflt›klar› önemli sorunlar aras›nda; kanunlar›n öngördü¤ü yetkilere paralel mali kaynaklara sahip olmamalar›, kaynak yönünden merkezi yönetime ba¤›ml› olmalar›, sosyal politika ve hizmetler alan›nda nitelikli ve yeterli personel yetersizli¤i, sosyal yard›m ve sosyal 151 6. Ünite - Sosyal Politika ve Yerel Yönetimler politika uygulamalar› için bulunulan yöreye özgü sa¤l›kl› verilerin bulunmamas›, SIRA S‹ZDE belediyeler aras›nda koordinasyon eksikli¤i, sosyal etkinliklerin koordinasyon bozuklu¤u nedeniyle farkl› birimler taraf›ndan yürütülmesi, ekonomik, sosyal veya idari nedenlerden dolay› halk›n belediye yönetimine kat›l›m›n›n sa¤lanamamas›, D Ü fi Ü N E L ‹ M ayn› hizmetlerin merkezi yönetim taraf›nda da yerine getirilmesi halinde ortaya ç›kan yetki kargaflas› ve kaynak israf›, sosyal belediyecili¤in belli bir standard› ve deO R U netimi olmamas› nedeniyle belediyelerin hizmet standartlar›n› Sk›yaslama yoluyla veya kendilerinin belirlemesi, yerel kamu yöneticilerinin sosyal politikalar konusundaki bilinçsizli¤i say›labilir (Uçaktürk-Uçaktürk-Özkan, 2011). D ‹ K K ABelediyelerin T sosyal belediyecilik uygulamalar›nda en büyük sorun, sosyal belediyecilik uygulamalar›n›n tarafs›zl›k ve aç›kl›k gibi evrensel ilkelerden çok siyasi nedenlere dayanSIRA S‹ZDE mas›d›r (Pektafl, 2010: 18). Sosyal belediyecili¤in temel ifllevleri nelerdir? SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D‹KKAT N N 4 Ü fi Ü N E L ‹ M Yerel yönetimler ve sosyal politika konusu ile ilgili olarak Yunus H.KDErsöz’ün, ‹ T A P Sosyal Politikada Yerelleflme, (‹stanbul: ‹TO Yay›nlar›, 2011) adl› kitab›ndan yararlanabilirsiniz. SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ D Ü fi Ü N E L ‹ M K ‹ T A P S O R U S O R U TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON D‹KKAT D‹KKAT ‹ N T E RS‹ZDE NET SIRA AMAÇLARIMIZ N N ‹SIRA N T E RS‹ZDE NET AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P K ‹ T A P TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON ‹NTERNET ‹NTERNET 152 Sosyal Politika-II Özet N A M A Ç 1 N AM A Ç 2 Yerel yönetimlerin tan›m›, nitelikleri ve sistemlerini aç›klamak. Yerel yönetimler belirli bir co¤rafi alanda yaflayan yerel toplulu¤a hizmet üretmek amac›yla kurulan, karar organlar› yerel halk taraf›ndan seçilen, kanunlarla kendilerine tan›nm›fl yetki, araç ve personel olanaklar›n› kullanan ve yine kanunlarla kendilerine verilen görevleri yerine getiren kamu tüzel kiflileridir. Yerel yönetimler ülkenin yönetim sistemi içinde yer almakta, yerel yönetimlerle ilgili düzenlemeler yasama organlar› taraf›ndan yap›lmakta, merkezi yönetim yerel yönetimler üzerinde hukuki uygunluk denetimi yürütmekte, idari özerkli¤e sahip bulunmaktad›r. Uygulamada farkl› özelliklere sahip dört yerel yönetim sistemi bulunmaktad›r. Bunlar; Frans›z sistemi, Anglo-Sakson sistemi, Kuzey ve Orta Avrupa sistemi ve Sosyalist sistem’dir. Türkiye’de yerel yönetimlerin tarihçesi ve yerel yönetim birimlerini anlatmak. Türkiye’de yerel yönetimlerin geçmifli Osmanl› ‹mparatorlu¤u’na kadar uzanmaktad›r. ‹mparatorlukta Tanzimat döneminden sonra yerel yönetimlerle ilgili olarak bat›l› anlamda ilk düzenlemeler yap›lmaya bafllanm›flt›r. Bu do¤rultuda ilk belediye idaresi 1854 y›l›nda, ilk belediye 1858 y›l›nda ‹stanbul’da kurulmufltur. Daha sonra ‹stanbul’un di¤er semtlerinde ve di¤er kentlerde yeni belediyeler oluflturulmufltur. Belediyelerle ilgili ilk hukuki düzenleme Cumhuriyet döneminde 1930 y›l›nda 1580 say›l› Kanun’la yap›lm›flt›r. Bu kanun çeflitli de¤iflikliklerle 2005 y›l›nda ç›kar›lan 5393 say›l› Belediye Kanunu’na kadar yürürlükte kalm›flt›r. ‹l fleklinde örgütlenme 1864 tarihli Teflkil-i Vilayet Nizamnamesi ile bafllam›fl, bu konuda cumhuriyet döneminde çok say›da kanun ç›kar›lm›flt›r. Halen 2005 y›l›nda ç›kar›lan 5302 say›l› ‹l Özel ‹daresi Kanunu yürürlüktedir. Büyükflehirle ilgili düzenlemelerin geçmifli ise yenidir. Bu konudaki ilk düzenleme 1984 y›l›nda, önce kanun hükmünde kararname daha sonra 3030 say›l› Kanun ile yap›lm›flt›r. Bu kanun yerine 2004 y›l›nda da 5216 say›l› Kanun yürürlü¤e girmifltir. Kanunun birçok maddesinde 2004 y›l›ndan bu yana çeflitli de¤ifliklikler yap›lm›flt›r. Köy yönetimi ile ilgili ilk düzenlemeler 1924 y›l›nda 442 say›l› Köy Kanunu ile yap›lm›flt›r. Kanun hala yürürlüktedir. Türkiye’de yerel yönetim birimlerini 1980 Anayasas›’na göre il, belediye ve köy oluflturmaktad›r. Ayr›ca anayasada aç›kça belirtilmemekle birlikte anayasada yer alan düzenlemeye dayan›larak büyükflehir belediyesi oluflturulmufltur. N A M A Ç 3 Yerel yönetimlerin sosyal politikadaki rolünü aç›klamak. Yerel yönetimlerin sosyal politikadaki rolü zamana, ülkelere, ülkelerin geliflmifllik düzeyine, siyasi ve ekonomik yap›s›na, gelenek, kültür, kamu yönetim anlay›fl›na göre farkl›l›k göstermektedir. Avrupa’da yerel yönetimlerin geçmifli Sanayi Devrimi öncesi dönem, Sanayi Devrimi’nden II. Dünya Savafl› sonuna kadar geçen dönem, II. Dünya Savafl›’ndan 1980’e kadar geçen dönem ve 1980 sonras› dönem olarak incelenebilir. Her dönemde yerel yönetimlerin oluflumu, ifllevleri ve sosyal politikadaki rolleri farkl›l›k göstermektedir. Avrupa’da ‹sveç ve ‹ngiltere yerel yönetimlerin sosyal politikadaki rolü aç›s›ndan belli dönemlerde örnek olan ülkeler aras›ndad›r. Günümüzde geliflmifl ülkelerde yerel yönetimlerin ifllevleri aras›nda e¤itim, sa¤l›k, konut, sosyal yard›m, sosyal hizmetlerle, kiflisel refah hizmetleri önemli bir yer tutmaktad›r. Bu ülkeler kentsel hizmetler yan›nda kanunlar›n yasaklanmad›¤› her alanda hizmet üretmektedirler. Geliflmifl ülkelerde özel olarak korunmas› gereken gruplara yönelik hizmetler, kapsam ve içerik olarak son derece geliflmifltir. Geliflmekte olan ülkelerde ise yerel yönetimlerin hizmetleri kentsel hizmetlerin sa¤lanmas›na yöneliktir. Sosyal ve kültürel nitelikte hizmetler henüz çok s›n›rl› düzeydedir. Birçok geliflmekte olan ülkede yerel yönetimler, kentsel hizmetlerin sa¤lanmas›nda sorunlarla karfl› karfl›ya bulunmaktad›rlar. Bu ülkelerde özellikle büyük kent yerel yönetimleri, di¤er kentlere göre daha fazla fonksiyona sahiptir. Türkiye’de yerel yönetimlerin sosyal politikadaki rolü 1923-1946; 1946-1980; 1980-1994 ve 1994 sonras› fleklinde ele al›nabilir. 1946-1980 aras›ndaki dönemde de 1973-1977 y›llar› aras›nda baz› 6. Ünite - Sosyal Politika ve Yerel Yönetimler kentlerde belediye baflkanlar›n›n uygulad›klar› toplumcu belediyecilik anlay›fl› ayr› bir öneme sahiptir. Ayr›ca bu dönemlere 2004 ve 2005 y›llar›nda yerel yönetimler alan›nda yap›lan reform niteli¤indeki hukuki düzenlemelerin etkisinin de eklenmesi gerekmektedir. Günümüzde yerel yönetim birimlerinden biri olan belediyelerin sosyal politikadaki yeri, 1994 sonras› baz› büyükflehir belediyelerinde belediye baflkanlar› taraf›ndan benimsenen ve uygulanan sosyal belediyecilik anlay›fl› ve 2004- 2005 kanunlar› çerçevesinde flekillenmektedir. Sosyal belediyecilik alan›nda halen özellikle büyükflehirler baflta olmak üzere birçok belediyenin çal›flmalar› bulunmaktad›r. 153 154 Sosyal Politika-II Kendimizi S›nayal›m 1. Afla¤›dakilerden hangisi yerel yönetimlerin özelliklerinden biri de¤ildir? a. Yerinden yönetim ilkesine göre kurulmas› b. Ülkenin yönetim bütünü içinde yer almas› c. Kurulufl ilkeleri, görev ve yetkileri yerel yönetimler taraf›ndan belirlenmesi d. Karar organlar› veya yönetim organlar› yerel topluluklar taraf›ndan seçilmesi e. Kamu tüzel kiflili¤ine sahip olmas› 6. Türkiye’de köy yönetimi ile ilgili düzenlemeler hangi kanunda yer almaktad›r? a. 224 say›l› Sa¤l›k Hizmetlerinin Sosyallefltirilmesi Hakk›nda Kanun b. 442 say›l› Köy Kanunu c. 1593 say›l› Umumi H›fz›ss›hha Kanunu d. 5219 say›l› Çeflitli Kanunlarda De¤ifliklik Yap›lmas›na Dair Kanun e. 5393 say›l› Belediye Kanunu 2. Afla¤›dakilerden hangisi yerel yönetimlerin merkezi yönetime göre daha üstün olan yönlerinden biri de¤ildir? a. Halka en yak›n kamu birimi olmas› b. Merkezi yönetime göre daha verimli ve etkin hizmet üretmemesi c. Yerel sorunlar› daha yak›ndan tan›mas› d. Merkezi yönetime göre daha giriflimci yap›ya sahip olmas› e. Afl›r› merkezileflmeyi engellemesi 7. Türkiye’de ilk Belediye hangi flehirde kurulmufltur? a. ‹zmir b. ‹stanbul c. Ankara d. Sivas e. Erzurum 3. Frans›z yönetim sistemine iliflkin afla¤›daki ifadelerden hangisi yanl›flt›r? a. Yerel yönetimin varl›k nedeni ifllevsel olmaktan daha çok siyasidir. b. Yerel yönetim birimleri valinin denetim ve gözetimi alt›ndad›r. c. Merkezi yönetimin taflra birimlerinden yard›m ve destek al›r. d. Yasa ile güvence alt›na al›nm›fl bir sisteme sahiptir. e. ‹spanya ve Yunanistan’da uygulan›r. 4. Türkiye’de yerel yönetimlerle ilgili ilk düzenleme hangi dönemde yap›lm›flt›r? a. I. Meflrutiyet Dönemi b. II.Meflrutiyet Dönemi c. Tanzimat Dönemi d. 1923-1945 Dönemi e. 1945-1960 Dönemi 5. Türkiye’de büyükflehir belediyesi ile ilgili ilk düzenleme hangi tarihte yap›lm›flt›r? a. 1973 b. 1994 c. 1984 d. 2004 e. 2005 8. Türkiye’de yerel yönetimlerle ilgili ilk düzenleme hangi anayasada yer alm›flt›r? a. 1961 Anayasas› b. 1924 Anayasas› c. 1921 Anayasas› d. 1908 Anayasas› e. 1876 Anayasas› 9. 5393 say›l› Kanuna göre belediye kurabilmesi için gerekli asgari nüfus ne kadar olmal›d›r? a. 5 000 b. 7.500 c. 10.000 d. 12.000 e. 13.000 10. Türkiye’de toplumcu belediyecilik anlay›fl› hangi tarihler aras›nda uygulanm›flt›r? a. 1973-1984 b. 1973-1977 c. 1984-1994 d. 1968-1977 e. 1994 sonras› 6. Ünite - Sosyal Politika ve Yerel Yönetimler “ 155 Yaflam›n ‹çinden Türkiye’de Sosyal Belediyecilik Uygulamalar›ndan Baz› Örnekler Bursa Y›ld›r›m Belediyesi Özürlüler Tekstil ‹fl- E¤itim Atölyesi Projesi “Bursa Y›ld›r›m Belediyesi özürlülere meslek kazand›rmak, onlar›n istihdama ve sosyal yaflama kat›lmalar›n› sa¤lamak amac›yla belediye hizmet binas›nda tekstil ifle¤itim atölyesi kurmufl, 2005 y›l›nda 10 ay devam eden proje s›ras›nda tekstil alan›nda ilçe s›n›rlar› içinde yaflayan özürlülere mesleki e¤itim ve psiko-sosyal destek e¤itimi verilmifltir. Proje için Avrupa Birli¤i’nden proje maliyetinin %90’n› oran›nda hibe deste¤i al›nm›flt›r” Kaynak: http://www.yildirim.bel.tr/icerik.asp?modul=Genel&tab=5&id=60&sc=3 (Eriflim Tarihi 2.3.2012). ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi Evde Sa¤l›k Hizmetleri Projesi “Evde sa¤l›k hizmetleri ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi Sa¤l›k ve Sosyal Hizmetler Daire Baflkanl›¤› taraf›ndan 2001 y›l›nda Dünya Sa¤l›k Örgütü’nün Sa¤l›kl› Kentler Projesi’nde fakir ve muhtaç hastalara evlerinde sa¤l›k hizmeti vermek amac›yla oluflturulmufl bir projedir. Bu hizmetten; ‹stanbul ili s›n›rlar› içinde yaflayan herhangi bir sosyal güvencesi olmayan hastalar, ihtiyaç sahibi ve ma¤dur hastalar, hastanede yatmay› gerektirmeyecek flekilde t›bbi tedavisi ve bak›m› yap›lan hastalar, hastanede yatarak tedavi görmesi gereken hastalar yararlanmaktad›rlar. Bu amaçla baflvuranlar›n önce sa¤l›k ve sosyal ön de¤erlendirme ekipleri taraf›ndan sa¤l›k ve sosyal ön de¤erlendirilmeleri yap›lmakta, bunu doktor de¤erlendirmesi izlemektedir. Bu de¤erlendirmeler sonras›nda hizmet götürülmeye uygun görülenlere gereksinimlerine göre evde hemflire bak›m hizmeti, evde fizyoterapi uygulamas›, evde psikolojik dan›flmanl›k hizmeti, evde kiflisel bak›m hizmeti, ilaç tedavi, hastane veya di¤er tedavi hizmetleri verilmektedir.” Kaynak: http://www.ibb.gov.tr/sites/SaglikVeSosyalHizmetler/Pages/AnaSayfa.aspx, (Eriflim Tarihi: 7.3.2012). ‹zmir Büyükflehir Belediyesi Eflrefpafla Hastanesi Projesi ‹zmir Büyükflehir Belediyesi Eflrefpafla Hastanesi ‹zmir Büyükflehir Belediyesi’ne ba¤l› 200 yatak kapasiteli tam teflekküllü bir sa¤l›k kurulufludur. Poliklinik ve servisle- rin yan›nda iki do¤umhane ve tam donan›ml› yedi ameliyathaneye sahiptir. 2010 y›l›nda hizmete aç›lan gündüz hastanesinde dermatoloji, üroloji, genel cerrahi ve plastik cerrahi vakalar›na yönelik müdahaleler yap›lmaktad›r. Ayr›ca Karfl›yaka’daki Ö¤retmen Melahat Özçelebi Hizmet Birimi’nde çeflitli alanlarda poliklinik hizmetleri sunulmaktad›r. Hastanede Emekli Sand›¤›, Ba¤Kur, Baro mensubu hastalara, ücretli hastalara ve sosyal güvencesi olmayan hastalara hizmet verilmektedir. Toplum Sa¤l›¤› ad› alt›nda kurulan e¤itim birimi ile ‹zmir halk›na sa¤l›k konular›nda çeflitli konferanslar düzenlenmektedir. Kaynak: http://www.izmir.bel.tr/StandartPages.aspx?menuID=1994&MenuName=, (Eriflim Tarihi: 7.3.2012). Eskiflehir Büyükflehir Belediyesi Her Ev Bir Atölye Projesi “Eskiflehir Büyükflehir Belediyesi Her Ev Bir Atölye Projesi Odunpazar› ‹fllik Evler, Yunus Emre E¤itim Merkezi ve Çaml›ca olmak üzere üç ayr› e¤itim merkezinde yürütülmekte, bu merkezlerde gönüllü e¤itmenler veya ‹l Halk E¤itim Merkezi e¤itmenleri taraf›ndan farkl› yafl grubundaki kad›nlara el sanatlar› e¤itimi verilmektedir. Ayr›ca kad›nlara yönelik farkl› konularda seminerler, konferanslar, spor etkinlikleri düzenlenmektedir. Projenin amac›; kad›nlara beceri kazand›r›lmas›, onlar›n sosyalleflmesinin sa¤lanmas› ve elde ettikleri becerilerle gelir elde etmeleridir. 2004 y›l›nda aç›lan bir ma¤azada da kursiyerler taraf›ndan üretilen ürünlerin sat›fl› yap›lmaktad›r.” Kaynak: http://www.eskisehir-bdl.gv.tr/sosyal_bel_her_ev.php, (Eriflim Tarihi: 7.3.2012). Ankara Büyükflehir Belediyesi fiefkat Evleri Projesi “Ankara Büyükflehir Belediyesi Ankara’da geçici bir süre için hasta refakatçisi veya hasta olarak ikamet eden ancak bar›nacak yeri ve olana¤› olmayan fakir, muhtaç, dar gelirli kifli ve ailelerin varsa çocuklar› ile birlikte geçici bir süre için gereksinimlerini karfl›lamak amac›yla Etlik, Rüzgarl› ve Varl›k fiefkat Evlerini hizmete açm›flt›r”. Kaynak: http://www.ankara.bel.tr/AbbSayfalari/hizmet_birimleri/sosyal_hizmetler1/sosyal_hiz_ faaliyet.aspx, (Eriflim Tarihi: 7.3.2012). 156 Sosyal Politika-II S›ra Sizde Yan›t Anahtar› Mersin Yeniflehir Belediyesi Engelliler E¤itim Park› “Mersin Yeniflehir Belediyesi taraf›ndan 3700 metre karelik bir alanda yap›lan Engelliler E¤itim Park›, uzman kiflilerle görüflülerek, engelli çocuklar›n gereksinimlerine göre tasarlanm›flt›r. Engelliler E¤itim Park› içinde 100 metrekarelik kapal› alanda ahflaptan idare ve e¤itim binas›, engelli çocuklar›n kullan›m›na uygun olarak düzenlenmifl ahflap çocuk oyun gruplar›, kum havuzlar›, piknik alanlar›, trambolin, yürüyüfl yollar› ve engelli çocuklar›n k›fl›n egzersiz yapabilmeleri için ›s›tmal›, kapal› bir yüzme havuzu bulunmaktad›r”. ” Kaynak: http://www.yenisehir-bdl.gv.tr/calismalarimiz_03.php, (Eriflim Tarihi: 7.3.2012). Kendimizi S›nayal›m Yan›t Anahtar› 1. c 2. b 3.d 4. c 5. c 6. b 7. b 8. e 9. a 10. b Yan›t›n›z yanl›fl ise “Yerel Yönetimlerin Tan›m› ve Temel Nitelikleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Yerel Yönetimlerin Tan›m› ve Temel Nitelikleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Yerel Yönetim Sistemleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Türkiye’de Yerel Yönetimler” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Türkiye’de Yerel Yönetimlerin Tarihçesi” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Türkiye’de Yerel Yönetim Birimleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Türkiye’de Yerel Yönetimlerin Tarihçesi” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Türkiye’de Yerel Yönetimlerin Tarihçesi” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Türkiye’de Yerel Yönetim Birimleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Türkiye’de Yerel Yönetimlerin Sosyal Politika’daki Rolü “ konusunu yeniden gözden geçiriniz. S›ra Sizde 1 Yerel yönetim sistemleri içinde Frans›z yönetim sisteminin varl›k nedeni ifllevsel olmaktan çok siyasidir. S›ra Sizde 2 ‹lk yerel yönetim sisteminin ‹stanbul’da kurulmas›n›n nedeni, ‹stanbul’un Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun merkezi olmas›d›r. Bu flehirde bat›l› anlamda yerel yönetim sisteminin kurulmas›nda; K›r›m Savafl› s›ras›nda ‹stanbul’daki geleneksel yönetim sisteminin yetersiz kalmas›, bat›l› ülkelerdeki yerel yönetimleri gören ayd›nlar›n ve ‹stanbul’daki yabanc›lar›n bask›s› önemli rol oynam›flt›r. S›ra Sizde 3 Yerel yönetimlerin ifllevlerinin flekillenmesinde Avrupa Konseyi taraf›ndan kabul edilen Avrupa Kentsel fiart›, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik fiart› ile Uluslararas› Yerel Yönetimler taraf›ndan kabul edilen Yerel Yönetimler Evrensel Bildirgesi önemli rol oynamaktad›r. S›ra Sizde 4 Sosyal belediyecili¤in temel ifllevleri; sosyallefltirme, sosyal kontrol ve rehabilitasyon; yönlendirme, k›lavuzluk etme ve rehberlik etme; yard›m etme ve gözetme; yat›r›m yapma; sosyal risklerin önlenmesi ve belediyehalk iletiflimi fleklinde s›ralanabilir. 6. Ünite - Sosyal Politika ve Yerel Yönetimler 157 Yararlan›lan Kaynaklar Ayd›n, Hakan (2011). “Yerel Yönetimlerin Sosyal Sorumluluklar› Çerçevesinde Çöküntü Bölgesi ve Suç ‹liflkisi”, http://www.mahalliidaerlerdergisi.org/Hakan_Ayd›n+Yerel_Yönetimlerin_Sosyal_Sorumluluklari_Cercevesinde_Cokuntu_Bolgesi_Ve_Suc_iliskisi_yazi31.html, Eriflim Tarihi 2.3.2012. Ayd›n, Murat (2006). Yeni Yasal Düzenlemeler Çerçevesinde Türkiye’de Belediyelerin Sosyal Politika Alan›ndaki Görev ve Deneyimlerinin De¤erlendirilmesi (Zeytinburnu Örne¤i), Yüksek Lisans Tezi, ‹stanbul: ‹stanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ersöz, H.Yunus. (2004). Sosyal Politika Perspektifinden Yerel Yönetimler (‹ngiltere, ‹sveç ve Türkiye Örne¤i), ‹stanbul: Filiz Kitabevi. Ersöz, H.Yunus (2007). “Yerel Yönetimlerin Sosyal Politika Alan›ndaki Rolü”, Sosyal Politikalar Dergisi, Say› 2, ss. 30-36. Ersöz, H.Yunus (2011). Sosyal Politikada Yerelleflme, ‹stanbul: ‹TO Yay›nlar›. Ersöz, H.Yunus (2005). “5272 Say›l› Yasa Öncesinde Türkiye’de Belediyelerin Sosyal Politika Alan›ndaki Deneyimleri”, Sosyal Siyaset Konferanslar› Dergisi, Say› 50, ss. 133-151. Fidan, Ali (2006). Sosyal Politikaya Katk›s› Aç›s›ndan 5393 Say›l› Belediye Kanunu, Yüksek Lisans Tezi, ‹stanbul: ‹stanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Güler, Mahmut (2009). “Toplumcu Belediyecili¤in Do¤ufl Koflullar› Üzerine”, Yerel Yönetimlerde Sosyal Demokrasi Toplumcu Belediyecilik Teorik Yaklafl›mlar, Türkiye Uygulamalar›, (Kamalak, ‹hsan ve Gül, Hüseyin (der)), ‹stanbul: SODEV, ss. 125-158 Ökmen, Mustafa ve Parlak, Bekir (2010). Kuramdan Uygulamaya Yerel Yönetimler ‹lkeler Yaklafl›mlar ve Mevzuat, 2. Bask›, Bursa: Alfa Aktüel. Karak›fl, Engin (2009). Küreselleflen Dünya Yönetiminde Yerel Yönetimler Ba¤lam›nda Sosyal Politika, Yüksek Lisans Tezi, Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Kesgin, Bedrettin (2008). Yoksullu¤a Yerel Müdahale, “Sosyal Belediyecilik” Karfl›laflt›rmas›nda Eminönü ve Befliktafl Belediyeleri Örnekleri, ‹stanbul: Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Kurt, Hac› (2009). “Yerel Yönetim Reformlar› Ifl›¤›nda Yerel Yönetimlerin Hareket Alanlar›: Toplumcu Belediyecilik Mümkün mü?”, Yerel Yönetimlerde Sosyal Demokrasi Toplumcu Belediyecilik Teorik Yaklafl›mlar, Türkiye Uygulamalar›, (Kamalak, ‹hsan ve Gül, Hüseyin (der)), ‹stanbul: SODEV, ss. 269-293. Özgökçeler, Serhat (2010). “Sosyal Siyasetin Yerel Yönetimlere ‹zdüflümü: “Sosyal Belediyecilik”: Y›ld›r›m Belediyesi’nin Engelli Dostu Sosyal Belediyecilik Çal›flmalar›”, Yerel Siyaset ve Kentsel Politikalar (Parlak, Bekir (yay›na haz›rlayan)), Bursa: Bursa Büyükflehir Belediyesi Yay›nlar›, ss. 475-496. Pektafl, E. Kadri (2010). “Türkiye’de Sosyal Belediyecilik Uygulamalar› ve Temel Sorunlar”, Akademik ‹ncelemeler Dergisi, Cilt 5, Say› 1, ss. 6-22. Seyyar, Ali (2011). Sosyal Politika Bilimine Girifl, Sakarya: Sakarya Yay›nc›l›k. Sönmez, M. Burak (2010). Sosyal Belediyecilik Uygulamalar›: Ümraniye Belediyesi Örne¤i, ‹stanbul: Ümraniye Belediyesi. Uçaktürk, Tülay-Uçaktürk, Ahmet-Özkan, Mehmet (2011). “Yerel Yönetimlerde Sosyal Sorumluluk Ba¤lam›nda Sosyal Belediyecilik: Biga Belediyesi Örne¤i”, http://akademikpersonel.kocaeli.edu.tr/ahmet.ucakturk/bildiri/ahmet.ucakturk11.08.2011_04.20.14bildiri.pdf, (Eriflim Tarihi 2.3.2012). 7 SOSYAL POL‹T‹KA-II Amaçlar›m›z N N N N N Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra; Çevre politikalar›n›n geliflimini, nedenlerini tart›flabilecek, Çevre politikalar›n›n; hedef, öncelik, ilke ve araçlar›n› s›ralayabilecek, Uluslararas› ve ulusal çevre politikalar›n› ve kaynaklar›n› belirleyebilecek, Sosyal politikada çevre fikrinin geliflimini aç›klayabilecek, Yeni bir iktisadi alan olarak “Yeflil Ekonomi” ile çevre ve sosyal politika alan›na iliflkin güncel tart›flmalar› aç›klayabilecek bilgi ve becerileri kazanabileceksiniz. Anahtar Kavramlar • • • • • Çevre Çevre Politikalar› Teknoloji Kirlilik Sürdürülebilirlik • • • • Sürdürülebilir Kalk›nma Yeflil Ekonomi Yeflil ‹deolojiler Çevreci Refah ‹çindekiler Sosyal Politika-II Sosyal Politika ve Çevre • ÇEVRE KONUSUNUN TARTIfiMA ALANI • ÇEVRE POL‹T‹KALARI ÜRETME ‹HT‹YACI • ÇEVRE POL‹T‹KALARININ HEDEF VE ÖNCEL‹KLER‹ • ÇEVRE POL‹T‹KALARININ ‹LKELER‹ • ÇEVRE POL‹T‹KALARININ ARAÇLARI • ULUSLARARASI ÇEVRE POL‹T‹KALARI VE KAYNAKLARI • TÜRK‹YE’DE ÇEVRE POL‹T‹KALARI VE KAYNAKLARI • SOSYAL POL‹T‹KADA ÇEVRE F‹KR‹N‹N GEL‹fi‹M‹ • YEfi‹L EKONOM‹ • ÇEVRE VE SOSYAL POL‹T‹KA ALANINDA GÜNCEL TARTIfiMALAR Sosyal Politika ve Çevre ÇEVRE KONUSUNUN TARTIfiMA ALANI Dünyan›n giderek kirlendi¤i ve yaflanabilir bir yer olmaktan uzaklaflt›¤›na iliflkin söylemlere rastlamad›¤›m›z günümüz geçmiyor. Bu tart›flmalar, her ne kadar yeni olmasa da gün geçtikçe fliddeti ve popülaritesi artarak devam etmektedir. Sanayileflme ile birlikte bafllayan kirlenme süreci, kentleflme, nüfus art›fl› ve teknoloji ile birlikte h›z›n› daha da art›rm›fl görünmektedir. Kimi zaman dünyan›n elli y›l›n›n kald›¤›n› hayk›ran kurum ve kifliler bizi korkutup tedbirler almam›z› sa¤larken, hayat›n ola¤an ak›fl› içinde bu korkumuzu h›zla yenip çevreye olan duyarl›l›¤›m›z› ihmal etme h›z›m›z da flafl›rt›c› derecede ortadad›r. Çevre konusu, daha yaflanabilir bir dünya tart›flmalar›n›n temelinde yer almaktad›r. Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlü¤ünde çevre; “Hayat›n geliflmesinde etkili olan do¤al, toplumsal, kültürel d›fl faktörlerin bütünlü¤ü” olarak tan›mlanm›flt›r (http://tdkterim.gov.tr/bts/). Bu kapsamda çevre; “Bireyi etkileyen canl› ve cans›z varl›klar ile bütün güç ve koflullar›n toplam›”d›r (E¤itim Terimleri Sözlü¤ü). Bilimsel arenada ilk kez Alman tabiatç›s› Ernest Haeckel taraf›ndan kullan›lan ve ço¤u zaman çevre kavram›n›n yerine kullan›lan ekoloji ise; canl›lar veya canl› çevre olarak insan, hayvan ve bitkilere ait bireyleri veya bunlardan oluflmufl toplumlar› ifade eden organizmalarla, içinde yafland›klar› ortam› ve bunlara iliflkin karfl›l›kl› etki ve iliflkileri inceleyen bir bilim dal›d›r. Sanayileflme ile bafllayan h›zl› üretim-tüketim sürecinin bizlerde oluflturdu¤u tek tatmin unsurunun, rahat ve ucuz tüketim olmad›¤›n› anlamam›zdan beri çevre konusu gerek bilimsel gerekse politik alanda tart›flma konusu yap›lmaktad›r. Neticede insano¤lu, ihtiyac› olana kolay ve ucuz ulaflma temel güdüsünün bedelini farkl› alanlarda ödemeye bafllad›¤›nda, çevre gibi etraf›m›z› sarm›fl unsurlara duyarl›¤›n› da art›rmaya bafllam›flt›r (Goudie, 1994: 3). Türkiye’de çevre duyarl›l›¤›na yönelik en yayg›n fark›ndal›¤a Ozon tabakas›n›n delinmesi sürecinde rastlanm›flt›. Türkiye’de 90’lar›n en popüler konusu olan ozon tabakas› dünyada 1960’lar›n bafl›ndan itibaren tart›flmalara konu olmaya bafllam›flt›r (Duru, 2009: 305). Ayr›ca ço¤unlukla kulaktan duyma bilgilerle flehir miti olma özelli¤ini en uzun süre devam ettiren konular›n bafl›nda da gelmekteydi. Ancak çevre konusuna yönelimin küresel görünümü çok daha yak›n tehditler çerçevesinde geliflmifltir. Özellikle hava ve su kirlili¤i ile yeflil alanlar›n h›zla tükenmesi bu konunun tetikleyicilerindendir. Buna ra¤men hava kirlili¤i için söylenemese de Türkiye’de genel su kirlili¤inden aç›lan bahislerin tarihini yirmi y›l geriye bile götürmek fazla olur. Çevre; Hayat›n geliflmesinde etkili olan do¤al, toplumsal, kültürel d›fl faktörlerin bütünlü¤üdür. Bu kapsamda, Bireyi etkileyen canl› ve cans›z varl›klar ile bütün güç ve koflullar›n toplam›d›r. Ekoloji; Canl›lar veya canl› çevre olarak insan, hayvan ve bitkilere ait bireyleri veya bunlardan oluflmufl toplumlar› ifade eden organizmalarla, içinde yafland›klar› ortam› ve bunlara iliflkin karfl›l›kl› etki ve iliflkileri inceleyen bir bilim dal›d›r. 160 Çevre konusunun tart›flma alan›; Hava, su ve toprak baflta olmak üzere Kirlilik Sorunlar›, Kaynaklar›n Tükenme Sorunlar›, Refah›n Yeniden üretimi ve Yaflam Kalitesine Yönelik Sorunlard›r. Sosyal Politika-II Çevre konusu günümüzde sürdürülebilir kalk›nman›n temel bilefleni olarak üç yönlü tart›flma s›n›fland›rmas›na tabi tutulabilir: Hava, su ve toprak baflta olmak üzere Kirlilik Sorunlar›: Bu kapsama her türlü kirlenmeyi dâhil edebiliriz. Örne¤in radyoaktif ve elektromanyetik kirlenmeler günümüzde s›kça karfl›laflt›¤›m›z bir durumdur. Kaynaklar›n Tükenme Sorunlar›: Yaflam alan›m›za yönelik tüm kaynaklar›n h›zla tükenmesi bu kapsamda de¤erlendirilebilir. Do¤a baflta olmak üzere canl› türlerinin, topra¤›n, madenlerin hatta su ve havan›n (ozon tabakas›n›n delinmesi gibi) tükenmesi karfl›lafl›lan en önemli problemlerdendir. Refah›n Yeniden Üretimi ve Yaflam Kalitesine Yönelik Sorunlar: Sosyal ve fiziki çevrenin insan yaflam›n› zorlaflt›r›c› yönde tahrip olmas›, kontrolsüz flehirleflme ve bunun getirdi¤i kirlilik ve kalitesiz yaflam tarzlar› bu kapsamda de¤erlendirilebilir. Elbette yaflam kalitesi ile ilgili olan bu söylemlerin refah ve refah›n da¤›l›m› ile ilgisi di¤erlerinden daha az önemli de¤ildir. Refah›n tart›flma konusu yap›ld›¤› her yerde de sosyal politikalar›n varl›k göstermesi kaç›n›lmazd›r. Bu kapsamda ‘çevre’, ola¤an hayat›m›z› etkileyen bir süreç olarak sosyal politika alan›nda da tart›flma konusu yap›lmaktad›r. Ancak çevre ve sosyal politikalar›n etkileflimine de¤inmeden önce çevre politikalar›n›n üretilme ihtiyac›n›n kökenlerine göz atmakta fayda vard›r. Böylece çevreye iliflkin duyarl›l›¤›n geliflim ivmesini izleyebilmek ve gelinen noktay› nitelik ve yeterlik aç›lar›ndan de¤erlendirebilmek mümkün olacakt›r. ÇEVRE POL‹T‹KALARI ÜRETME ‹HT‹YACI Çevreye yönelik politikalar›n temelini sanayileflme sürecine dayand›rmak mümkündür. Makineleflme ile birlikte meydana gelen h›zl› üretim, dünyadaki tüketim alg›s›n› de¤ifltirmifltir. Üretim/Tüketim dayan›flmas› üzerine yo¤unlaflan kapitalist sistem, ilk dönem sanayileflme sürecinde gerek büyüme gerekse kalk›nman›n temel dinami¤i olarak her fleye ra¤men bu süreci desteklemifltir. Üretim süreçlerinin oluflturdu¤u tahribatlar›n k›smen/ço¤unlukla göz ard› edilmesinin mümkün oldu¤u bu dönem, günümüzdeki çevre tart›flmalar›n temelini oluflturmaktad›r. O halde çevre politikalar› üretme ihtiyac›na sanayileflmeden bafllamak uygun olacakt›r. Ard›ndan di¤er bileflenler üzerinde duraca¤›z. Sanayileflme ve Dünya Savafllar› Çevre politikalar› üretme ihtiyac›; Sanayileflme ve Dünya Savafllar›, Kentleflme, Nüfus Art›fl›, ‹klim De¤ifliklikleri, Hava Kirlili¤i, Suyun ve Yaflanabilir Alanlar› Azalmas› ve Teknoloji gibi nedenlerden do¤mufltur. Sanayi ya da Endüstri Devrimi, dünyay› o dönemden önceki yap›s›ndan tamamen farkl› bir noktaya tafl›m›flt›r. Kökleri Ortaça¤ Avrupa’s›na dayanan flu an yaflad›¤›m›z dünya alg›s›, Merkantalist sürecin (deniz afl›r› ticaret) ard›ndan, üretim ve kazanc›n anlam›n› farkl›laflt›rm›flt›r. 19.yy’da fabrikasyon üretim tarz› ile belirgin derecede bask›n hale gelen bu yeni alg›, ülkelerin geliflmifllik seviyesini fabrika bacalar›ndan tüten dumanlar›na endekslemifltir. ‹lk dönem sanayileflme hareketi, çevre dikkate al›nmaks›z›n kitle üretim süreçlerini içerir. Kirletilen hava, toprak ya da su, o dönemin öncelikli konular› aras›nda yer almamaktad›r. Ayr›ca orta dönem sanayileflme süreçlerinin flahit oldu¤u dünya savafllar›n›n tahribat› da çevre kirlili¤ini art›rm›flt›r. Ancak ikinci dünya savafl›nda ABD’nin Japonya’ya karfl› kulland›¤› Atom Bombas›n›n tahribat› kesin bir insanl›k ve çevre dram› olarak dünya tarihinde yerini alm›flt›r. Dünya savafllar›n›n ard›ndan bafllayan so¤uk savafl›n etkileri de dünyan›n kirlenmesine önemli ölçüde etki eden hususlar içinde yer almaktad›r. 161 7. Ünite - Sosyal Politika ve Çevre Kentleflme Sanayileflme, fabrikalar›n artmas› ile birlikte çal›flma iliflkilerinde önemli bir de¤iflime neden olmufltur. ‹flgücü, topraktan kopup kitleler halinde fabrikalar›n oldu¤u yerlere do¤ru göç etmeye bafllam›flt›r. Bu durum çarp›k bir kentleflme problemini de beraberinde getirmifltir. Kalabal›k flehirler, her türlü kayna¤›n plans›z bir flekilde tüketilmesine neden olmufltur. Hava ve çevre kirlili¤i bunun en belirgin örneklerinden biridir. Kontrolsüz kentleflme; yeflil alanlar›n h›zla yok edilmesi, gecekondulaflma, hava kirlili¤i, kalitesiz yaflam alanlar› gibi birçok konuda olumsuz etkiler oluflturmufltur. Bunun yan›nda her iki dünya savafl›n›n meydana getirdi¤i y›k›m neticesinde oluflan konut sorunu, bat›l› devletleri, sanayileflmenin önemli ölçüde katk›s› bulundu¤u çarp›k kentleflmenin tahribatlar›n› da dikkate al›p yap›c› sosyal politikalar gelifltirmeye yöneltmifltir. Bu gün sosyal politika alan›nda bahis konusu geçen ve özellikle, ‹ngiltere ve Almanya gibi ülkelerde kayda de¤er ölçüde ileri gitmifl konut politikalar›n›n temeli bu döneme rastlamaktad›r (Murie, 2004: 362). Nüfus Art›fl› Nüfus art›fl› sadece do¤um oranlar›na göre flekillenmemektedir. Ölüm oranlar› da önemlidir. Sanayileflme nüfusun iki yönde art›fl›na neden olmufltur. ‹lki, iflgücüne duyulan ihtiyaç nedeniyle yüksek do¤um oranlar›n›n desteklenmesi, ikincisi teknolojinin sa¤l›k sektörüne etkilerinden dolay› yaflam süresinin uzamas› ya da ölüm oranlar›n›n düflmesidir. Ayr›ca, II. Dünya Savafl›ndan sonra kitlesel ölümlere yol açan bu çapta bir savafl›n olmamas› da nüfus art›fl› yönünde etkiye sahiptir. Sürekli art›fl halinde olan dünya nüfusu sanayi devriminin etkisi ile 1850-1900 y›llar› aras› 50 y›ll›k periyotta yaklafl›k %30 artm›flt›r. Bu art›fl›n önemli bir k›sm› Avrupa nüfusundaki h›zl› s›çray›fltan kaynaklanm›flt›r. Nitekim ayn› dönemde Avrupa nüfusunda yaklafl›k %47’lik art›fl kaydedilmifltir. ‹kinci Dünya Savafl›n› takip eden y›llardan itibaren dünya nüfusunda daha önce yaflanmad›¤› kadar önemli bir art›fl meydana gelmifltir. 1950-1999 y›llar› aras›nda dünya nüfusu yaklafl›k %137 artm›flt›r. Çevre kirlili¤ine yol açan etmenler aras›nda s›ralad›¤›m›z nüfusun en önemli tahribat›n›n da bu dönemde gerçekleflti¤i görülmektedir. Tablo 7.1 Dünya Nüfusunun Geliflimi (milyon) Bölgeler Dünya 1500 1600 1700 1750 1800 1850 1900 1950 1999 2008 2050 2150 458 580 682 791 978 1,262 1,650 2,521 5,978 6,707 8,909 9,746 Okyanusya 3 3 3 2 2 2 6 13 30 34 46 51 Kuzey Amerika 3 3 2 2 7 26 82 172 307 337 392 398 Latin Amerika ve Karaipler 39 10 10 16 24 38 74 167 511 577 809 912 Avrupa 84 111 125 163 203 276 408 547 729 732 628 517 Asya 243 339 436 502 635 809 947 1,402 3,634 4,054 5,268 5,561 Afrika 86 114 106 106 107 111 133 221 767 Kaynak: Birleflmifl Milletler Nüfus Verileri Klasik iktisat, bir süre sonra besin maddelerinin yetersizli¤i nedeniyle nüfusun kendili¤inden azalaca¤› teorisini ileri sürmektedir. Maltus’un ünlü Nüfus teorisin- 973 1,766 2,308 Dünya nüfusu, 1950-1999 aras› bir önceki yüzy›la göre yaklafl›k dört buçuk kat fazla art›fl göstermifltir. AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P 162 TELEV‹ZYON ‹NTERNET N N AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P Sosyal Politika-II TELEV‹ZYON de, besin maddeleri aritmetik artarken, nüfus geometrik artmakta bu nedenle açl›¤›n kaç›n›lmaz oldu¤u ileri sürülmektedir. Malthus’un 1798 ünlü nüfus teorisini yay›nlad›¤›, An Essay on the Principle of Popu‹ N T E Rtarihinde NET lation (Nüfusun Prensipleri Üzerine Bir Deneme) isimli kitab› incelemek için http://129. 237.201.53/books/malthus/population/malthus.pdf adresinden yararlanabilirsiniz. Açl›k, beraberinde ölüm getirece¤inden belirli bir dengenin olmas› kaç›n›lmazd›r. Klasik iktisad›n temel teorilerinden biri olan bu öngörü, günümüzde farkl› üretim potansiyelleri nedeniyle fliddetini sürdürmese de sonuçta dünyan›n mevcut nüfusunun taleplerini karfl›layabilmesi için çevreye verilen zarar ortadad›r. Daha farkl› bir ifade ile flu an nüfusun besin ihtiyaçlar›n› karfl›layabilecek derecede üretim ancak çevrenin göz ard› edildi¤i teknolojiler sayesinde meydana gelebilmifltir. Burada flu soru akla gelebilir. ‹nsan› yaflatmay› m› yoksa çevreyi korumay› m› tercih etmeliyiz? Elbette insan› yaflatmay› tercih etmeliyiz ancak unutulmamal›d›r ki insan ancak iyi bir çevrede sa¤l›kl› yaflayabilir. Bu nedenle her fleye ra¤men ihtiyaçlar› karfl›lamaya odaklanmak yerine bütüncül bir yaklafl›mla, nüfus art›fl› ile do¤ru orant›l› artan çevre bilincini gelifltirmek daha ak›lc› bir seçim olacakt›r. ‹klim De¤ifliklikleri Çevre politikalar› üretilmesine neden olan bir di¤er husus da iklim de¤ifliklikleridir. Bu durum, insano¤lunun müdahalesi d›fl›nda cereyan eden hususlardan kaynaklanabildi¤i gibi, do¤rudan insano¤lunun çevreye verdi¤i tahribatlar nedeniyle de oluflabilir. Günümüzde, iklim de¤iflikliklerinin en belirgin müsebbibinin insano¤lunun do¤an›n dengesini bozucu faaliyetleri oldu¤u ileri sürülmektedir. Gerçekten de fosil yak›tlar›n yak›lmas›, yüksek karbonlu sal›n›mlar, ormanlar›n tahrip edilmesi gibi tahripkar süreçler, küresel ›s›nma yönünde iklimi de¤ifltirmektedir. Son y›llarda iklim de¤iflikliklerine çekilen dikkatin ve uyar›lar›n artmas›, insanl›¤› çevre konusunda daha dikkatli olmaya yöneltmektedir. Dünya ortalama ›s›s› 1850’lerden bu güne yaklafl›k iki kat artm›flt›r. 1979 y›l›ndan beri her on y›lda ortalama s›cakl›k 0,12 ile 0,22 aras›nda artmaktad›r. Birleflmifl Milletler Küresel Is›nma raporuna göre ortalama s›cakl›¤›n 2 derece artmas› halinde su s›k›nt›s›n›n bafllayaca¤›, 5 derece artmas› halinde denizlerin 5 m yükselece¤i ve 6 derece artmas› halinde ise göçlerin bafllayabilece¤i uyar›lar› yap›lmaktad›r (Birleflmifl Milletler Küresel Is›nma Raporu, 2007). Küresel ›s›nman›n çevre alan›nda önemli sorun haline gelmesi ile birlikte, 1992 y›l›nda Rio Çevre ve Kalk›nma Konferans›nda “‹klim De¤iflikli¤i Çerçeve Sözleflmesi” imzalanm›flt›r. 1994 y›l›nda 50 ülkenin kat›l›m› ile yürürlü¤e giren sözleflmeye flu an 184 ülke taraft›r. Taraf ülkelerin ortak politikalar üretebilmesi ve ba¤lay›c› kurallar konulmas› için 1995 y›l›nda Berlin’de yap›lan I. Taraflar Konferans› (COP1), 1996 y›l›nda Cenevre’de (COP2), 1997 y›l›nda ise Japonya’n›n Kyoto kentinde (COP3) gerçeklefltirilmifltir. Japonya’daki konferans, dünyan›n çevreye iliflkin ortak deklarasyonu olarak Kyoto Protokolü ad›yla an›lmaktad›r. Kyoto kentinde kabul edilen esaslar, 16 Mart 1998 y›l›nda New York’ta imzaya aç›lm›fl ve flu ana kadar 84 ülke protokole imza koymufltur. Yürürlü¤e girmesi için CO2 emisyonunun ço¤unlu¤undan sorumlu en az 55 sanayileflmifl ülkenin protokole imza koymas› flart› getirilmifltir (Desa›, 1999: 162). Dünyay› en fazla kirleten ABD karbon sal›n›m›n› %35’in alt›na indirme maliyetlerinin yüksekli¤i nedeniyle protokole imza koymam›flt›r. Türkiye protokolü 2009’da kabul ederek imzalam›flt›r (RG. 13 May›s 2009, S. 12227, K. 2009/14979). 163 7. Ünite - Sosyal Politika ve Çevre Hava Kirlili¤i Sanayileflmenin hava kirlili¤i üzerindeki olumsuz etkilerine yukar›da k›smen de¤inilmiflti. Hava kirlili¤i, genel olarak canl›lar›n sa¤l›¤›n› ve ekolojik dengeyi olumsuz etkileyen havadaki zararl› maddelerin normalin üzerine ulaflmas› durumudur. Hava kirlili¤i, ›s›nma amaçl› faaliyetlerden, motorlu tafl›tlardan ve sanayiden kaynaklanmaktad›r. Bu kapsamda; asit ya¤muru, dumanl› sis, küresel ›s›nma ve kararma, ozon tabakas›n›n incelmesi gibi farkl› etkiler oluflmaktad›r. Hava kirlili¤i insanlar›n sa¤l›¤›n› ve dolay›s›yla yaflam kalitesini etkilemektedir. Havan›n temizlenmesine yönelik çal›flmalar yaklafl›k 30 y›ld›r etkin olarak devam etmekle birlikte son dönemlerde farkl› yaklafl›mlar›n gelifltirildi¤i görülmektedir. Düflük karbonlu sal›n›mlar›n giderek standart düzeye ulaflt›r›lmas› çal›flmalar›, Avrupa Birli¤i gündemini yo¤un olarak meflgul etmektedir. Bu nedenle daha düflük düzeyde karbon ve kurflun sal›n›m› olan otomobil motorlar›n›n gelifltirilmesi çal›flmalar› gün geçtikçe h›zlanmaktad›r. Üstelik al›nan vergiler de buna göre düzenlenmektedir. Yüksek hacimli motorlu araçlar›n vergilerinin de yüksek olmas› bundan kaynaklanmaktad›r. Dünyada son zamanlarda önemli bir konu daha tart›fl›lmaktad›r. Havay› kirletti¤iniz ölçüde ödedi¤iniz vergi, hava kirlili¤ine kesin bir çözüm oluflturmamakta sadece vergi ödeyenlerin maliyetlerini art›rmaktad›r. Önemli olan alternatif gelir sa¤lamak de¤il, hava kirlili¤ini azaltmaksa, önleyici tedbir olarak, havay› temizleyici faaliyetlerden dolay› vergi indirimlerine gidebilmektir. Gelecekte havay› ne kadar temizledi¤iniz ölçülerek çeflitli vergi indirimlerine gidilmesi hedeflenmektedir. Bu tart›flmalar› gerçekçi bulan birçok sanayici, orman sat›n almaya ya da a¤aç dikmeye bafllam›flt›r. Bu sanayiciler, gelecekte her orman›n dönüm/hektar esas›na SIRA S‹ZDE ve üzerindeki a¤açlar›n havay› temizleme potansiyeline göre belirli oranda vergi indirimine neden olaca¤›n› düflünmekte ve havay› kirletmelerinden dolay› karfl›laD Ü fi Ü N E L ‹ M düflürmeflacaklar› vergileri, temizleme oranlar›ndan mahsup ederek maliyetlerini yi hedeflemektedir. Hava kirli¤i ile mücadeleye yönelik protokollere bakt›¤›m›zda bu uygulamalar›n çok da uzak hedefler olmad›¤› aç›kça görülmektedir. S O R U Suyun ve Yaflanabilir Alanlar› Azalmas› Hava kirlili¤i; canl›lar›n sa¤l›¤›n› ve ekolojik dengeyi olumsuz etkileyen havadaki zararl› maddelerin normalin üzerine ulaflmas› durumudur. SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D ‹ Kgibi K A T havzalardaSu kirlili¤i ile kastedilen; yer alt› sular›, göl, nehir, deniz, okyanus ki kirliliktir. ‹nsan›n yaflamas› için en önemli madde olan su hem insan›n hem de SIRAve S‹ZDE dünyan›n üçte ikisini oluflturmaktad›r. Suyun kirlenmesi, insan›n dünyan›n üçte ikisine tekabül etmektedir ki bu durum her fleyden daha önemlidir. Son y›llarda azalan su rezervleri, ülkeleri farkl› aray›fllara itmifltir. Çeflitli öngöAMAÇLARIMIZ rüler gelecekte dünyadaki savafllar›n petrol, alt›n vb. kaynaklar yerine su nedeniyle ç›kabilece¤i yönündedir. Suyun k›tlaflmas› bilinçsiz tüketimle ilgilidir ve zararl› at›klar›n kar›flt›r›lmas› da bu bilinçsiz tüketimin bir boyutunu oluflturmaktad›r K ‹ T A P (West, 2007). Suyun, havan›n, do¤an›n kirlenmesi giderek yaflanabilir alanlar›n azalmas›na neden olmaktad›r. ‹nsanlar›n refah› ve bu refah›n da¤›l›m› ile ilgilenen sosyal poTELEV‹ZYON litika da yaflanabilir alanlar›n azalmas›na tepkisiz kalamaz. Bu nedenle sular›n kirlenmesi konusu da sosyal politika tart›flmalar› içinde yer almaktad›r. D ‹ sular›, KKAT Su kirlili¤i; yer alt› göl, nehir, deniz, okyanus gibi havzalardaki kirliliktir. Suyun önemi ve tükenmesi hakk›nda alg›n›z› gelifltirmek amac›yla national ta‹ N T E R N geographic ET raf›ndan haz›rlanan videoyu izlemek için http://www.youtube.com/watch?v=DDzy4fqvXII adresinden yararlanabilirsiniz. ‹NTERNET N N SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P TELEV‹ZYON 164 Sosyal Politika-II Teknoloji ve Çevre Sorunlar› Yenilik, teknoloji ve di¤er tamamlay›c› unsurlar günümüzün vazgeçilmezleri haline gelmifltir. Son dönemlerdeki tart›flmalardan biri de bu politikalar›n çevresel olarak sürdürülebilir olup olmad›¤›d›r. Mevcut üretim yöntemlerinin çevreye verdi¤i zarar ortadad›r. O halde bu üretim yöntemlerini daha çevreci bir hale dönüfltürmek mümkün müdür? Bu soru, dünyada çevre bilincinin geliflimine katk›da bulunan temel sorudur. Bilim ve teknoloji bakanl›klar›, teknolojik ve bilimsel yap›lanman›n önünü açarken bu soruya da cevap verme yükümlülü¤üne sahiptir. Çevresel olarak sürdürülebilir kalk›nma sa¤lamak için bilim ve teknoloji politikalar›nda eski ve yeni misyon anlay›fl›n›n geliflti¤i günümüz dünyas›nda, projelerin ço¤u bu alg› çerçevesinde de¤erlendirilmektedir. SIRA S‹ZDE 1 Oluflan alg› de¤iflikli¤ini afla¤›da bir tablo yard›m›yla göstermeye çal›flal›m: D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M Tablo 7.2 Eski ve Yeni S O R U “Güdümlü” Projelerin Özellikleri D ‹ K K ASoete T Kaynak: ve Freeman,Yenilik ‹ktisad›, 469. SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ Çevre politikalar›n›n SIRA S‹ZDEgeliflimini arkadafllar›n›zla tart›fl›n›z Eski: Savunma, Nükleer ve Havac›l›k S O R U Eski misyonlar, iktisadi olabilirliklerine bak›lmaks›z›n, teknik baflar›lar›n say› ve tipleriyle tan›n›rlard›. D ‹ K K A T Yeni: Çevre Teknolojileri Yeni misyonlar, belirli çevre sorunlar›na getirdikleri teknik çözümlerin iktisadi olarak olabilirlikleri aç›s›ndan tan›mlanmaktad›r. Teknolojik de¤iflmenin yönü, baflta devlet Teknolojik geliflmenin hedefleri ve yönü, küçük olmak üzere, firmalar ve tüketici gruplar› dahil SIRA S‹ZDE bir uzman grubu taraf›ndan önceden belirlenir. birçok aktörün etkilemesi ile belirlenir. N N Kamu yönetimi içinde merkezi kontrol AMAÇLARIMIZ Çok say›da aktörün kat›ld›¤› merkez d›fl› kontrol Sonuçlar›n kat›l›mc› çekirde¤i d›fl›nda yay›lmas› Sonuçlar›n yay›lmas› esas amaçt›r ve teflvik edilir. önemsizdir ve istenmez. K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET K ‹ T A P Az say›daki radikal teknolojiye sahip firma, bu nedenle projeye kat›labilir. Radikal ve küçük yeniliklerin gelifltirilmesine çok say›da firman›n kat›lmas› flart›yla önem verilmektedir. TELEV‹ZYON Tamamlay›c› politikalara çok az ihtiyaç duyulur, Tamamlay›c› politikalar, baflar›n›n ve di¤er tutarl›l›k önemli say›lmaz, projeler kendi bafl›na amaçlarla tutarl› olmak için dikkati çekmenin yeterlidir. hayati unsurudur. ‹NTERNET Görüldü¤ü gibi, birikimli bir süreç olarak teknoloji, çevresel olarak sürdürülebilir bir teknolojiye do¤ru kay›fl göstermektedir. Önemli olan çevreyi kirletmeden üretim ve refah› sa¤layabilmektir. Kamu politikalar› bu konuda öncülük etmekle birlikte özel sektörün de hassasiyeti ve belirlenmifl kurallara riayet ölçüsü önemli bir kriterdir. Neticede ne kadar maliyetli olursa olsun teknolojik olarak tamamlay›c› ve tutarl› bir politika, çevresel olarak sürdürülebilir bir kalk›nman›n temel yap›tafl›n› oluflturacakt›r (Don, 1996: 46). ÇEVRE POL‹T‹KALARININ HEDEF VE ÖNCEL‹KLER‹ Çevre politikas›n›n temel hedefi, insanl›¤›n daha kaliteli bir çevrede yaflam›n› sürdürmesi ve bu çevrenin gelecek nesillere aktar›labilmesidir. Çevre politikalar› mevcut üretim tarz›n›n verdi¤i zarar›n en aza indirilerek sürdürülebilir bir dünya olufl- 7. Ünite - Sosyal Politika ve Çevre turma çabas› içindedir. Türkiye’nin Sekizinci Befl Y›ll›k Kalk›nma Plan›nda da (2001-2005) çevre politikalar›n›n temel hedefinin; “‹nsan sa¤l›¤›n›, ekolojik dengeyi, kültürel, tarihi ve estetik de¤erleri korumak suretiyle ekonomik ve sosyal geliflmeyi sa¤lamak” oldu¤u belirtilmifltir (VIII. Befl Y›ll›k Kalk›nma Plan› bölüm XIII/b). Türkiye’nin Ulusal Çevre Stratejisi Eylem Plan›na da (1998) yans›yan bu temel hedef, stratejik hedefler bafll›¤› alt›nda afla¤›daki kapsamda oluflturulmufltur: 1- Kirlili¤in önlenmesi ve azalt›lmas›, 2- Altyap› ve hizmetlerine eriflimin kolaylaflt›r›lmas›, 3- Kaynaklar›n sürdürülebilir kullan›m›n› teflvik, 4- Çevre ile ilgili sürdürülebilir uygulamalar›n desteklenmesi, 5- Çevresel tehlikelerin asgari düzeye indirilmesi Temel hedefe ulafl›labilmesi için belirlenen ön hedefleri ise flöyle s›ralamak mümkündür: 1- Yaflam kalitesinin iyilefltirilmesi, 2- Çevre bilincinin gelifltirilmesi, 3- Çevre duyarl›l›¤›n›n gelifltirilmesi, 4- Çevre yönetiminin iyilefltirilmesi, 5- Sürdürülebilir nitelikteki ekonomik geliflmeye katk›, 6- Sürdürülebilir nitelikteki toplumsal geliflmeye katk›, 7- Sürdürülebilir nitelikteki kültürel geliflmeye katk› Tüm bu hedefler bize çevre politikalar›n›n önceli¤inin “insan” oldu¤unu göstermektedir. Üretim tarzlar›, iktisadi ideolojiler, siyasal yap›lar vb tüm oluflumlar›n temelinde insan vard›r ve dünya yaflanabilir bir yer oldu¤u kadar bu sistemin yürütülebilmesi mümkündür. Çevre politikalar›n›n önceli¤i insan olmakla birlikte dünyada yaflayan her canl›n›n da hakk› oldu¤unu ileri süren görüfllere göre ise çevre politikalar›n›n genifl anlamda önceli¤inin, do¤an›n dengesini bozmadan tüm canl› nesilleri sa¤l›kl› olarak yaflatabilmek ve bunlar›n çevresindeki cans›z varl›klar› da koruyarak gelece¤e devredebilmek oldu¤u söylenebilir (Yücel, 1999: 85). ÇEVRE POL‹T‹KALARININ ‹LKELER‹ Çevre politikalar›nda izlenen temel hedef ve öncelikler belirli ilkeler çerçevesinde yürütülmektedir. Bu ilkeleri çevre stratejisinin temel yol gösterici ilkeleri ile çevre politikas› ilkeleri fleklinde birbirini tamamlayan ancak iki ayr› yönde ifade etmek mümkündür. Çevre stratejisinin temel yol gösterici ilkelerini; 1- Demokratik ve kat›l›mc› mekanizmalar›n kullan›lmas›, 2- Uzlaflma ve sahiplenmeye (Gönüllülük) önem verilmesi, 3- Verimlilikle ekonomik rasyonalitenin kaynaflt›r›lmaya çal›fl›lmas›, 4- Öncelikli eylemlerin eflgüdümü ve içsellefltirilmesi, 5- Çözümlerin uygun düzeylerde yerellefltirilmesi fleklinde s›ralayabiliriz. Çevre politikas›n›n ilkelerini ise; 1- Kirleten Öder ‹lkesi, 2- Kirletenin Kusursuz Sorumlulu¤u, 3- Bütünlefltirme ‹lkesi, 4- Önceden Önleme ‹lkesi, 5- ‹flbirli¤i ‹lkesi, 6- Sak›nma (‹htiyat) ‹lkesi, 7- Sürdürülebilir Kalk›nma ‹lkesi olarak s›ralamak mümkündür. 165 Çevre politikalar›n›n temel hedefi; insan sa¤l›¤›n›, ekolojik dengeyi, kültürel, tarihi ve estetik de¤erleri korumak suretiyle ekonomik ve sosyal geliflmeyi sa¤lamakt›r. 166 Sosyal Politika-II Çevre politikas›n›n ilkelerini k›saca aç›klamakta fayda vard›r: Kirleten Öder ‹lkesi: Her türlü zarara ve kirlili¤e yol açan kifli ya da kurumlar›n açt›klar› zarar› tazmin etmesi ilkesidir (Kelefl ve Ertan, 2002: 159). Kirletenin Kusursuz Sorumlulu¤u ‹lkesi: Yapt›¤› do¤rudan fiil nedeniyle kirli¤e sebep olmasa da, dolayl› olarak kirlili¤e sebep olan kifli ya da kurumlar›n sorumlulu¤udur (Ertafl, 1997: 78). Bütünlefltirme ‹lkesi: Çevrenin korunmas› ve ayn› zamanda kalk›nman›n sa¤lanmas› için politikalar›n bir bütün olarak üretilmesini ifade eder. Bu kapsamda enerji, vergi, güvenlik, kentleflme, nüfus gibi konular dikkate al›narak sürdürülebilir bir kalk›nmaya yönelik tedbirler gelifltirilmelidir (Kelefl ve Ertan, 2002: 158). Önceden Önleme ‹lkesi: Çevrenin kirlenmeden korunmas› ilkesidir (Turgut, 2001: 204). ‹flbirli¤i ‹lkesi: Çevre sadece bir sektörün, ülkenin ya da bölgenin de¤il uluslarötesi bir sorundur. Bu nedenle çevreye iliflkin iflbirli¤i kaç›n›lmazd›r. Uluslararas› sözleflmeler de hep bu ilkeye göre düzenlenmifltir (Budak, 2000: 37). Sak›nma (‹htiyat) ‹lkesi: Kirlenmenin önceden tahmin edilip, kirlili¤e yol açacak unsurlar›n giderilmesi ve önceden tedbir al›nmas› ilkesidir. Fabrikalara kurdurulan at›k su tesisleri ile zararl› gazlara yönelik filtre uygulamalar› bu kapsamda de¤erlendirilebilir (Kelefl ve Ertan, 2002: 161). Sürdürülebilir Kalk›nma ‹lkesi: Tüm ilkelerin temelinde yatan süreci ifade etmektedir. Çevre konusunun gerek akademik gerekse pratik alan› bu denli meflgul etmesinin nedeni, gelecekte de devam› istenen sürdürülebilir kalk›nma kayg›s›d›r. ÇEVRE POL‹T‹KALARININ ARAÇLARI Çevre politikalar› birbiri ile iliflkili bir dizi araç yard›m› ile sürdürülebilir. Bu araçlar› genel olarak, Mevzuata Yönelik Araçlar, Ekonomik Araçlar olmak üzere ikiye ay›rabiliriz: Mevzuata Yönelik Araçlar: Bunlar çevre konusunu ilgilendiren do¤rudan ya da dolayl› yasal düzenlemelerdir. Bir alt bafll›kta çevreye iliflkin uluslararas› ve ulusal düzeyde meydana getirilmifl çeflitli sözleflmelere ayr›nt›l› olarak de¤inilece¤inden burada teknik ayr›nt›lara yer verilmeyecektir. Ancak yasal düzenlemelerin genellikle hava ve suyu kirleten etmenlerle mücadele ve yeni teknolojilerin çevreye verebilecekleri zararlar› önleme konular›na yo¤unlaflt›¤› söylenebilir (Da¤demir, 2003:184). Ekonomik Araçlar: Ekonomik araçlar genellikle mali politikalar yoluyla kullan›lmaktad›r. Bu kapsamda en etkin araçlar› “Vergiler” ve “Vergi D›fl› Araçlar” fleklinde ikiye ay›rabiliriz. Genellikle üretim süreçlerinde çevreye verilen zarar oran›nda tespit edilen vergilendirme oranlar›, en etkin araçlardan biri olarak kullan›lmaktad›r. Bu kapsamda çevre politikas›nda kullan›lan vergi araçlar›n› flu fleklide s›ralamak mümkündür: 1- At›k Vergileri • Gaz at›k vergiler • S›v› at›k vergileri • Kat› at›k vergileri • At›k bertaraf etme vergileri • ‹flletme Vergileri 2- ‹flletme Vergileri • Kay›t vergileri • Lisans vergileri 167 7. Ünite - Sosyal Politika ve Çevre 3- Kullanma vergileri 4- Temizleme ar›tma vergiler 5- Üretim vergisi 6- Emisyon vergisi 7- Ürün vergisi 8- Ambalaj vergisi 9- Beklenmedik kar vergisi Vergi D›fl› Araçlar ise, çevrenin korunmas›na yönelik mali destekleri içeren araçlard›r. Bunlar çevreyi koruyanlara vergi indirimini içerdi¤i gibi do¤rudan ödeme yoluyla da olabilir. Vergi d›fl› araçlar› ise flu flekilde s›n›fland›rmam›z mümkündür: 1- Ba¤›fllar (Karfl›l›ks›z ve Koflullu) 2- Teflvik Ödemeleri 3- Vergi ‹ndirimleri 4- Gelir Kay›plar›n›n Tazmini 5- Transfer Ödemeleri Tüm bu araçlar çevrenin korunmas›n›n kolaylaflt›r›lmas› ya da bu çevreye duyarl› firmalar›n art›r›lmas› için kullan›lmaktad›r. Bunun yan›nda zorunlu depozito uygulamas›, kullan›lm›fl pil ve plastik maddelerin bir yerde toplanmas›, çöplerin evlerde ayr›flt›r›lmas› gibi uygulamalar da toplumsal olarak çevre politikalar›nda kullan›lan araçlar aras›ndad›r (konu hakk›nda bkz. Kat› At›klar›n Kontrolü Yönetmeli¤i, RG: 14/03/1991 T., 20814 S.) Çevre politikalar› ekonomik ve sosyal hayatta öncelikli olarak ele al›nmas› gereken politiSIRA S‹ZDE kalar m›d›r? Tart›fl›n›z. Çevre Politikalar›; Mevzuata Yönelik Araçlar, Ekonomik Araçlar ve Vergi D›fl› Araçlar marifetiyle yürütülmektedir. 2 D Ü fi Ü N E L ‹ M ULUSLARARASI ÇEVRE POL‹T‹KALARI VE KAYNAKLARI SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M Çevre, sadece belirli bölgelerin ya da ülkelerin sorunu de¤ildir.SDünya O R U ülkeler baz›nda s›n›rlara ayr›lm›fl olsa da atmosfer ortakt›r ve çevreyi korumak tüm dünyan›n sorumlulu¤undad›r. Bu nedenle ortak platformlarda herkesin kat›l›m› ile bir çevre D‹KKAT politikas› üretmek, standartlar gelifltirmek ve bunlara uymak gerekmifltir. Çeflitli uluslararas› kurulufllar›n çerçevesini çizdi¤i politikalar da bu gerçekten hareket etmektedir (Kaplan, 1999: 9; Breitmeir, 1997: 90). SIRA S‹ZDE Uluslararas› çevre örgütleri, enerji ve mesailerini do¤rudan çevre konusuna odaklam›fl olsalar dahi, bu küresel soruna tüm uluslararas› organizasyonlar›n sahip AMAÇLARIMIZ ç›kmas› gerekmektedir. Bundan dolay› uluslararas› kabul görmüfl bir çevre hukukunun gelifltirilmesi ve dikkate al›nmas› büyük önem arz eder (Hamamc›, 1997: 395; Hamamc›, 1983: 246, Pazarc›, 1983: 203). K ‹ T A çerçevesinde P Uluslararas› alanda çevre politikalar› üreten ve çeflitli sözleflmeler küresel çapta standart politikalar uygulanmas›n› hedefleyen bir dizi kurulufla rastlanmaktad›r. Bu kurulufllar› flu flekilde s›ralayabiliriz: E L E V ‹ Z Y Otemel N Birleflmifl Milletler (UN): 24 Ekim 1945’te kurulmufl olanT örgütün hedefi, dünya bar›fl›n› koruyup güvenli¤ini sa¤lamak, uluslararas› alanda ekonomik, toplumsal ve kültürel iflbirli¤i oluflturmakt›r. 51 ülke ile kurulan örgütün 2012 y›l› itibariyle 193 üye ülkesi bulunmaktad›r. Birleflmifl Milletlere ba¤l› “Çevre Sorunlar› ‹NTERNET Program›” (UNEP) do¤rudan konu ile ilgili çal›flmalar yürütmektedir. Uluslararas› düzeyde temel nitelikli sözleflmeler (Stockholm, Rio, Brundtland gibi) bu örgütün eserleridir. Ayr›ca Birleflmifl Milletlere ba¤l› olarak çal›flan Birleflmifl Milletler E¤itim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO)’da çevre hakk›na iliflkin önemli düzenlemelere imza atm›flt›r (Kelefl ve Hamamc›, 1998: 178). Küresel çapta; Birleflmifl S O R U Milletler, Ekonomik ‹flbirli¤i ve Kalk›nma Örgütü (OECD), Avrupa Birli¤i, Avrupa D ‹ K K APakt› T Konseyi, Kuzey Atlantik (NATO), Avrupa Güvenlik ve ‹flbirli¤i Örgütü (OSCE), Avrupa Çevre Ajans›, SIRA S‹ZDE Dan›flma Forumu, Dünya Bankas› ve çeflitli sivil toplum kurulufllar› arac›l›¤› AMAÇLARIMIZ ile çevre konusunda uluslararas› ba¤lay›c›l›¤› olan politikalar üretilmektedir. N N K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET Stockholm Bildirgesi, Rio Bildirgesi ve Brundland Raporu çevre ile ilgili ilk küresel belgelerdir. 168 Sosyal Politika-II Ekonomik ‹flbirli¤i ve Kalk›nma Örgütü (OECD): 1961 y›l›nda kurulan ve halen 33 üyesi olan örgüt, Çevre Komitesi arac›l›¤› ile küresel çevre konular›na proje bazl› yaklafl›mlar getirmektedir. OECD Çevre Komitesi; • Çevreye iliflkin sorunlar› saptamak ve çözümler gelifltirmek, • Üye devletlerin çevre politikalar› aras›nda uyum oluflturmak, • Ulusal düzeyde yürütülen çevre politikalar›na dan›flmanl›k hizmeti sa¤lamak, • Ulusal düzeyde meydana gelen anlaflmazl›klar› çözüme kavuflturmak, • Kaliteli çevre alg›s›n› gelifltirmek, • OECD d›fl›nda da çevrenin iyilefltirilmesi için tedbirler gelifltirmek görevlerini yürütmektedir (Kelefl ve Hamamc›, 1998:185). OECD, ülkelerin kalk›nmas›n›n çevreden ba¤›ms›z olmad›¤› görüflüne sahiptir. Bu sebeple, çevreyi ihmal ederek kalk›nman›n olmamas›, çevreyi tahrip etmeden önleyici tedbirler al›nmas› ve iyi bir çevreye sahip ülkelerin daha kolay büyüyece¤i yönünde temel politikalar benimsemifltir. OECD’nin dünyan›n sürdürülebilir bir yer olmas› için çevreye verilmesi gereken önemi maliyetler çerçevesinde de¤erlendirdi¤i raporunda; 2030 y›l› dünya GSY‹H’nin yaklafl›k %1’i tutar›ndaki maliyetle ya da 2030’a kadar yaklafl›k %0,03 daha az düflük bir ortalama y›ll›k GSY‹H art›fl› ile temel çevresel sorunlara çözüm üretebilece¤ini vurgulam›flt›r (OECD ENVIRONMENTAL OUTLOOK TO 2030). Avrupa Birli¤i: 1957 tarihinde kurulan birlik, 1971 y›l›ndan bu yana çevre ile ilgili konular üzerine politikalar üretmektedir. Buna göre; teknolojik geliflmelerin çevreye olan zarar›n›n azalt›lmas›, do¤al kaynaklar›n etkin kullan›m› ve korunmas› ile kontrolsüz kentleflmenin olumsuz etkilerine karfl› tedbirler gelifltirme gibi üç temel politikadan söz edilebilir. 1973 y›l›nda ilk kez Çevre Eylem Program› haz›rlayan topluluk, bu güne kadar alt› Eylem Program› gerçeklefltirmifltir (Duru, 2011: 171). Avrupa Birli¤inin çevre konusuna hukuksal yaklafl›m temellerini Roma Anlaflmas›nda de¤ifliklik yapan ve ilk kez çevre konusuna ba¤›ms›z bir bafll›k verilen (VII.bafll›k) 1987 tarihli Avrupa Tek Senedine dayand›rmak mümkündür. Ard›ndan Roma Antlaflmas›’n› yeniden düzenleyen ve Avrupa Ekonomik Toplulu¤u’ndan Avrupa Birli¤i’ne geçifli simgeleyen belge olan 1992 tarihli Maastricht Antlaflmas› ile Birli¤in çevre politikas› daha kapsaml› bir biçimde ele al›nm›flt›r. Avrupa Birli¤i kurucu antlaflmas›n› de¤ifltiren 1997 Amsterdam Antlaflmas›’nda ise “sürdürülebilir kalk›nma” yaklafl›m› ile çevre konusunda genel düzenlemelere yer verilmifltir. 2001 tarihli Nice Anlaflmas› birli¤in çevre politikas›nda yeni bir düzenleme getirmemekle birlikte su kaynaklar›n›n kullan›m›na yönelik tedbirler öngörmüfltür (Duru, 2011: 172). 1990 y›l›nda Avrupa Çevre Kurumu’nun (EEA) kurulmas› birli¤in çevre konusunda daha da kurumsallaflmas›na neden olmufltur (Akdur, 2005: 150). Avrupa Konseyi: 1949 y›l›nda Avrupa genelinde insan haklar›, demokrasi ve hukukun üstünlü¤ünü savunmak amac›yla, Avrupa Birli¤inden farkl› olarak örgütlenen hükümetler aras› bir kurulufltur. Avrupa ‹nsan Haklar› Mahkemesi Avrupa Konseyine ba¤l› olarak çal›flmaktad›r. Konsey bünyesinde 1962 y›l›nda Do¤an›n ve Do¤al Kaynaklar›n Korunmas› için Avrupa Uzmanlar Komitesi, 1964 y›l›nda ise Su Kirlili¤i Komitesi oluflturulmufltur. Avrupa Konseyi çevre ve çevre bilinci üzerine 47 üyesine dan›flmanl›k hizmetleri de sunmaktad›r. Kuzey Atlantik Pakt› (NATO): 1949 y›l›nda esasen 2. Dünya Savafl› ard›ndan Sovyetler Birli¤inin Avrupa’daki etkisinin azalt›lmas› amac› ile kurulan kolektif bir savunma örgütüdür. Ancak 1969 y›l›nda Modern Toplumun Sorunlar› Komitesi (CCMS)’nin oluflturulmas› ile çevre kirlili¤i, gürültü, kent sorunlar›, enerji ve insan sa¤l›¤› gibi konularda da projeler üretmeye bafllam›flt›r. 7. Ünite - Sosyal Politika ve Çevre 169 Avrupa Güvenlik ve ‹flbirli¤i Örgütü (OSCE): “Avrupa Güvenlik ve ‹flbirli¤i Konferans›” (AG‹K) ad› alt›nda 1970’li y›llar›n bafl›nda so¤uk savafl koflullar›ndaki Avrupa’n›n bölünmüfllü¤üne son verilmesi, güvenlik ve istikrar›n sa¤lanmas› ve kat›lan devletler aras›nda bu amaca yönelik iflbirli¤inin gelifltirilmesi düflüncesiyle kurulmufl 56 üyeli teflkilatt›r. AG‹T’in temelini oluflturan Helsinki Nihai Senedi’nin bir bölümü “Çevre, Teknoloji, Bilim ve Ekonomik Alanlar›nda ‹flbirli¤i” bafll›¤›n› tafl›maktad›r. Avrupa Çevre Ajans› ve Çevre Alan›nda Di¤er Kurulufllar Kamuoyunun da çevre ile ilgili konularda bilinçlendirilmesi için 1990 y›l›nda Avrupa Çevre Ajans› kurulmufltur. Avrupa Çevre Ajans›’n›n amac›; topluluk içinde çevrenin korunarak sürdürülebilir kalk›nma sa¤lanmas›d›r. Ajans’›n temel görevleri olarak flunlar belirlenmifltir: • Çevre durumuna iliflkin bilgilerin kaydedilmesi, toplanmas›, de¤erlendirilmesi ve yay›lmas›, • Çevre tedbirlerinin izlenmesine yard›mc› olmak, • Verilerin Avrupa düzeyinde mukayese edilebilirli¤i üzerinde çal›flmak, • Çevre tahmin tekniklerinin gelifltirilmesine ve uygulanmas›na katk›da bulunmak, çevre konusundaki güvenilir bilgilerin yayg›n da¤›l›m›n› sa¤lamak Ajans›n bafll›ca çal›flmalar› ise flu alanlarda gerçekleflmektedir: • Hava kalitesi ve su kalitesi, • Topra¤›n, flora ve faunan›n durumu • Toprak kullan›m› ve do¤al kaynaklar, • At›k yönetimi, • Gürültü emisyonlar›, • Kimyasal maddeler, • K›y›lar›n ve deniz çevresinin korunmas› 1995 y›l›nda “Avrupa’da Çevre: Dobris De¤erlendirmesi” bafll›kl› ilk raporu ard›ndan çeflitli raporlar yay›nlayan Ajans son olarak 2012 y›l›nda Avrupa’da çevresel bilgi paylafl›m› konulu bir rapor yay›nlam›flt›r (rapor metni için bkz. http:// www.eea.europa.eu/tr/publications/eionet-baglanti-kurar). Dan›flma Forumu; Avrupa Komisyonu taraf›ndan 93/701/EC Say›l› Komisyon Karar› ile Avrupa Dan›flma Fonu kurulmufltur. Temel amac› çevre ve sürdürülebilir kalk›nma birlikteli¤ini oluflturmakt›r. 32 temsilciden oluflmaktad›r. Dünya Bankas›: 1945 y›l›nda Uluslararas› Yeniden Yap›lanma ve Kalk›nma Bankas› ad›yla kurulmufltur. 1947 y›l›ndan beri Birleflmifl Milletlerin özerk uzmanlar kurulu olarak görev yapmaktad›r. 185 ülkenin üye oldu¤u Banka, Kentsel çevrenin niteli¤inin art›r›lmas›na yönelik projeleri desteklemektedir. Ekonomik yard›mlar›n birço¤unu da çevre kofluluna ba¤lamaktad›r (Kelefl ve Hamamc›, 1998: 179). Sivil Toplum Kurulufllar›: Avrupa Konseyi 97/872/EC Say›l› ve 16 Aral›k 1997 Tarihli karar›nda, antlaflman›n 130/R Maddesinde sivil toplum kurulufllar›n›n çevre korumas› konusundaki faaliyetlere katk›da bulunabilecekleri belirtilmifltir. Bu kapsamda sivil toplum kurulufllar›n›n çevreye iliflkin projeleri desteklenmektedir. Komisyon bu çerçevede yürüttü¤ü faaliyetleri Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyine y›ll›k olarak sunabilmektedir. Tüm bu kurulufllar ve sözleflmeler çerçevesinde genel bir de¤erlendirme yap›ld›¤›nda çevre hakk›n›n tan›nmas›na yönelik uluslararas› ölçekteki temelin, 1972 Birleflmifl Milletler ‹nsan ve Çevre (Stockholm) Konferans› sonucu oluflturulmufl Stockholm Bildirgesi, 1982 Dünya Do¤a fiart›, 1987 tarihli Brundtland Raporu ve Hava, su ve toprak kalitesini art›rmak için çal›flmalar yürütür. Bu kapsamda çevreye iliflkin bilgileri toplay›p tasnif etmek, tedbirlerin izlenmesine yard›mc› olmak, ülkeler aras› mukayeselerde bulunmak ve çevre konusunda güvenilir bilgiler üretmek görevlerine sahiptir. Flora: Bir bölge ya da devirde yaflayan bitki türlerinin tamam›na verilen ad Fauna: Bir bölge ya da devirde yaflayan hayvan türlerinin tamam›na verilen ad 170 Sosyal Politika-II 1992 tarihli Rio Deklarasyo’na dayand›¤› söylenebilir (Pallemaerts, 1992: 257). Stockholm Bildirgesi Uluslararas› çevre hukukunun temelini atan belge olmakla birlikte, bu hukukun bir di¤er temelinin ise 1981 tarihli Montevideo Birleflmifl Milletler Çevre Program›’ndaki ulusal, bölgesel ve küresel çapta çevre hukukunun gelifltirilmesine yönelik bölümlerinin oluflturdu¤u kabul edilmektedir (Kabo¤lu, 1996: 134; Özdek, 1993: 73). Çevre hakk›n›n gelifltirilmesine yönelik uluslararas› sözleflmeler içinde Stockholm sözleflmesinin ayr› bir önemi bulunmaktad›r. Bu sözleflme birçok bölgesel sözleflmeye de temel teflkil etme özelli¤ine sahiptir. Örne¤in 1960 tarihli Nükleer Kaza Halinde Erken Bildirim Sözleflmesi; 1973 tarihli Denizlerin Gemiler Taraf›ndan Kirletilmesinin Önlenmesine Ait Uluslararas› Sözleflme (MARPOL); 1979 tarihli Uzun Menzilli S›n›r Ötesi Hava Kirlenmesi ile ‹lgili Sözleflme, Ozon tabakas›n›n delinmesini önlemek amac›yla imzalanan 1985 tarihli Viyana Sözleflmesi gibi bir dizi sözleflme bu kapsamda de¤erlendirilebilir (K›l›ç, 2009: 137 ve 149). Uluslararas› sözleflmelerin uygulanmas› konusunda meydana gelebilecek anlaflmazl›klar›n çözüm yollar› da yine bu sözleflmelerde belirlenmifltir. Buna göre kimi sözleflmeler, sorunlu konular›n müzakere yöntemi ile çözüme kavuflturulaca¤›na sal›k verirken kimileri ise yapt›r›m› olan hakem heyetleri ya da komisyonlar kurulmas›n› flart koflmufllard›r. Örne¤in Nesli Tehlikede Olan Yaban Hayvanlar› ve Bitkilere iliflkin sözleflmede, olas› bir anlaflmazl›¤›n görüflmeler yoluyla çözüme kavuflturulamamas› halinde Lahey Daimi Tahkim Mahkemesinin yetkili oldu¤una iliflkin düzenleme (md.18) böyle bir yap›ya sahiptir (K›l›ç, 2009: 138). Bölgesel Çevre Politikalar› ve Kaynaklar› Uluslararas› alanda bölgesel çevre politikalar›; Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesi, Afrika ‹nsan ve Halklar Haklar› fiart›, Amerika ‹nsan Haklar› Sözleflmesi ve Asya ‹nsan Haklar› Bölge Konseyi çerçevesinde düzenlenmektedir. Bölgesel çevre politikalar› da uluslararas› sözleflmeler çerçevesinde düzenlenen uygulamalar› içermektedir. Bu çerçeve politikalar›n›n önemli bir özelli¤i devletlere kendi çevre haklar›n›n korunmas›na yönelik yetkiler verilmifl olmas›d›r. Ülkeler içinde çözüme kavuflturulamayan hususlar, bir üst kurulufla tafl›nabilmektedir. Bu üst kurulufllar içinde en etkin olarak çal›flanlardan biri UNESCO (Birleflmifl Milletler E¤itim, Bilim ve Kültür Örgütü)’dur. UNESCO Temel, ekonomik ve sosyal haklardan ayr› olarak oluflturulan haklar› “üçüncü kuflak haklar” olarak tan›mlam›flt›r. Çevre hakk› da bu kapsamda de¤erlendirilmektedir (Hamamc›, 1983: 246). Bölgesel çevre politikalar›ndan bir k›sm›n› afla¤›daki flekilde s›ralamak mümkündür: Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesi: 1950 tarihli ‹nsan Haklar›n› ve Temel Özgürlükleri Koruma Sözleflmesi ve 1961 tarihli Avrupa Sosyal fiart›nda çevre konusunda do¤rudan bir tedbir öngörülmemifl olmakla birlikte, çevrenin temel bir insan hakk› olarak görülmesi bu sözleflmeyi etkin k›lmaktad›r. Örne¤in, çevreye iliflkin ihlaller Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesi gere¤i ‹nsan Haklar› Avrupa Komisyonu ve ‹nsan Haklar› Avrupa Mahkemesine götürülebilmektedir. Bu mercilerin verdi¤i kararlar devletleri ba¤lamakla birlikte al›nan kararlar neticesinde ihlallerin kald›r›lmas› yükümlülü¤ü de bulunmaktad›r (tam metin için bkz. http://www.yargitay.gov.tr/abproje/belge/temelbelge/AIHS_tr.pdf) Afrika ‹nsan ve Halklar Haklar› fiart›: 1986 tarihli bu flarta göre; “Bütün halklar geliflmelerine uygun olarak, tatmin edici ve bütünleyici bir çevre hakk›na sahiptir”. Çevre hakk› geliflmenin ayr›lmaz bir parças›d›r ve Afrika devletleri zenginlik ve do¤al kaynaklar› serbestçe kullanma hakk›n› ihtimam ve dayan›flma içinde gerçeklefltirmelidir (Gemalmaz, 1989: 10; tam metin için bkz. http://www.canaktan.org/hukuk/insan_haklari/yirminci-yuzyilda/afrikali_insan.htm) 7. Ünite - Sosyal Politika ve Çevre Amerika ‹nsan Haklar› Sözleflmesi: 1969 tarihli sözleflme, genel olarak taraf olan ülkelere ekonomik, sosyal ve kültürel alanda sorumluluklar yüklemektedir. Sözleflmeye çevre konusunun dahil edilmesi 17 Kas›m 1988 tarihinde ek bir protokolle olmufltur. Ek protokolün 11. maddesi “taraf ülkeler sa¤l›kl› çevre hakk›n› tan›r” fleklinde bir hüküm içermektedir (tam metin için bkz. http://insanhaklarimerkezi.bilgi.edu.tr/Books/khuku/ayrimcilik_yasaginin_kapsami/ayrimcilik_yasagi_amerikan_insan_haklari_sozlesmesi.pdf) Asya ‹nsan Haklar› Bölge Konseyi: 1983 tarihinde Cakarta’da kabul edilen Asya Halklar›n›n ve Hükümetlerinin Temel Ödevleri Bildirgesi ile çevre hakk›, alt› Asya Devleti için ba¤lay›c›l›k kazanm›flt›r. Buna göre ülkenin do¤al kaynaklar›n›, gelecek kuflaklara sa¤l›kl› olarak iletebilecek düzeyde, çevreyi ve atmosferi kirletmeden kullanmak devletin ödevidir (K›l›ç, 2009: 140). Çevreye Yönelik Di¤er Uluslararas› Anlaflma, Sözleflme ve Deklarasyonlar Çevreye Yönelik Anlaflmalar • Balina Av› Anlaflmas› (1931) • Akdeniz Genel Bal›kç›l›k Konseyi Kurulmas› Hakk›nda Anlaflma 1949, Roma • Antartika Anlaflmas› 1959, WashingtonNükleer Enerji Alan›nda Üçüncü Taraflar Sorumluluk Anlaflmas› 1960, Paris • Devletlerin Ay ve Öteki Gök Cisimleri Dâhil Uzay›n Keflfi ve Kullan›m› Faaliyetlerini Düzenleyen ‹lkelere ‹liflkin Anlaflma 1967, Londra, Moskova, Washington • Nükleer Silahlar›n ve Öteki Toplu Tahrip Silahlar›n›n ve Deniz Yataklar›na, Okyanus Taban›na ve Bunlar›n Alt›na Yerlefltirilmesinin Yasaklanmas› Hakk›nda Anlaflma 1971, Londra, Moskova, Washington Nesli Tehlikede olan Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararas› Ticaretinin Düzenlenmesine iliflkin Anlaflma 1973, Washington Çevreye Yönelik Sözleflmeler • Kufllar›n Korunmas› Hakk›nda Uluslararas› Sözleflme 1959, Paris • Akdeniz ve Avrupa Bitki Koruma Teflkilat› Kurulmas› Hakk›nda Sözleflme 1951, Paris • ‹flçilerin ‹yonize Edici Radyasyona Karfl› Korunmas› Hakk›nda Sözleflme 1960, Cenevre • Atmosferde, Uzayda ve Sualt›nda Nükleer Silah Deneylerini Yasaklayan Sözleflme 1963, Moskova • Hayvanlar›n Uluslararas› Nakliye S›ras›nda Korunmas› Konusunda Avrupa Sözleflmesi 1968, Paris • Özellikle Su Kufllar› Yaflama Alan› Olarak Uluslararas› Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakk›nda Sözleflme 1971, Ramsar • Bakteriyolojik (Biyolojik) ve Toksik Silahlar›n Gelifltirilmesi, Üretimi ve Depolanmas›n›n Yasaklanmas› ve Tahribi Hakk›nda Sözleflme 1972, Londra, Moskova, Washington • Dünya Kültür ve Tabiat Miras›n›n Korunmas› Hakk›nda Sözleflme 1972, Paris 171 172 Sosyal Politika-II Çevreye Yönelik Deklarasyonlar • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • SIRA S‹ZDE 3 Türkiye’de çevre politikalar›; Kentsel Çevre, Do¤al Kaynak S O R U Yönetimi, Deniz ve K›y› Kaynaklar›, Kültürel ve Do¤al Sit Alanlar› ile Çevresel Riskler D ‹ Kolmak K A T üzere befl alan üzerinde yürütülmektedir. AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET Çevre Politikalar›n› yönlendiren uluslararas› düzeyde kurumsal yap›lanma hakk›nda bilgi SIRA S‹ZDE veriniz? D Ü fi Ü N E L ‹ MÇEVRE POL‹T‹KALARI VE KAYNAKLARI TÜRK‹YE’DE D Ü fi Ü N E L ‹ M SIRA S‹ZDE Stockholm Konferans› ‹nsan Çevresi Deklarasyonu (1972) Avrupa Güvenlik ve ‹flbirli¤i Konferans›, Helsinki , (1975, 1980, 1986,1988) Akdeniz Cenova Deklarasyonu (1985) BM/AEK Flora, Fauna ve Yaflam Ortamlar›n›n Korunmas› Deklarasyonu (1988) Avrupa Çevre ve Sa¤l›k fiart› (1989) Atmosferik Kirlilik ve ‹klim De¤iflikli¤i Noordwijk Deklarasyonu (1989) Avrupa-Akdeniz Çevre ‹flbirli¤i fiart› (1990) BM/AEK Bölgesinde Sürekli ve Dengeli Kalk›nmaya ‹liflkin Bergen Deklarasyonu (1990) Ozon (Montreal) Protokolü (1990) Yeni Bir Avrupa ‹çin Paris fiart› (1990) BM/AEK Espoo Bakanlar Bildirisi (1991) OECD Çevre ve Kalk›nma Bakanlar› Politika Bildirisi (1991) Rio Deklarasyonu (1992) Gündem 21 (1992) Orman Prensipleri Deklarasyonu (1992) OECD Çevre Bakanlar› Deklarasyonu (1992) Kahire Deklarasyonu (1992) Orta Asya ve Balkan Cumhuriyetleri Çevre Bakanlar› Deklarasyonu (1994) Sofya Bakanlar Deklarasyonu (1995) Barselona Karar› (1995) OECD Çevre Bakanlar› Deklarasyonu (1996) Türkiye’de çevre politikalar›na iliflkin temellerinin III.Befl Y›ll›k Kalk›nma Plan› (1973-77) ileS at›lm›fl O R U oldu¤u söylenebilir. 1982 Anayasas›, 1983 Çevre Kanunu ve 1991 Çevre Bakanl›¤›n›n Kurulmas›yla bafllayan süreç, 1992 Rio Konferans›nda al›nan kararlara uyum çabalar›n›n etkinli¤i ile geliflmektedir. D‹KKAT Türkiye’de çevre politikalar› befl ana alan üzerine yo¤unlaflmaktad›r: 1- Kentsel Çevre: H›zl› kentleflme neticesinde meydana gelen çevre sorunlar›, SIRA S‹ZDEve su kalitesi, hava kirlili¤i, kat› ve s›v› at›klar vb. kanalizasyon 2- Do¤al Kaynak Yönetimi: Toprak, Su, Orman ve yer alt› kaynaklar›n›n kullan›m ve yönetimi AMAÇLARIMIZ 3- Deniz ve K›y› Kaynaklar›: Bilinçsiz yap›lanma, deniz kirlenmesi, at›k yönetimi vb. 4- Kültürel ve Do¤al Sit Alanlar›: ‹nsanl›k tarihi ile örtüflen bir toprak üzerine K ‹ T A P kurulu olan Anadolu’nun korunmas› 5- Çevresel Riskler: Deprem, Taflk›n, Heyelan, Ç›¤ gibi do¤al afetlerin zararlar› ile orman yang›nlar›, deniz kazalar›, çöplük ve at›k depolar›n›n patlamaTELEV‹ZYON lar› vb. (Yo¤urtçuo¤lu,T. Ulusal Çevre Stratejisi ve Eylem Plan›, II.Ulusal Kentsel Altyap› Sempozyumu) N N Ulusal Çevre ‹ N T E R N E TPolitikas› ve Uluslararas› Taahhütler Türkiye’de yürütülen çevre politikalar› yukar›da ayr›nt›s› ile aktar›lan uluslararas› politikalar›n bir parças›d›r. Bu nedenle ulusal çevre politikalar› birtak›m uluslara- 7. Ünite - Sosyal Politika ve Çevre 173 ras› taahhütlere göre flekillenmektedir. Taahhütler genellikle sözleflme, anlaflma, protokol ve deklarasyonlara konulan imzalar çerçevesinde oluflmufltur. Bu kapsamda genel bir çerçeve çizersek Türkiye’nin 18 sözleflme, 8 anlaflma, 9 protokol ve 21 deklarasyona imza koydu¤u görülmektedir (Türkiye Ulusal Çevre Stratejisi ve Eylem Plan›). Uluslararas› taahhütlerin en eskisi 1931 tarihli Balina Av› Anlaflmas›’d›r. Balinalar›n tükenen soylar›n› korumak amac›yla düzenlenmifl bu anlaflmaya Türkiye 1934 y›l›nda imza koymufltur. 1959’da Paris’te imzalanan Kufllar›n Korunmas› Hakk›nda Uluslararas› Sözleflme’ye ise 1967 imza konulmufltur. 1980 tarihli, Akdeniz’in Kara Kökenli Kirleticilere Karfl› Korunmas› Hakk›nda Protokol (imza 1983) ile 1992 tarihinde imza konulan Orman Prensipleri Deklarasyonu bu kapsamda verilebilecek örneklerden baz›lar›d›r (Türkiye Ulusal Çevre Stratejisi ve Eylem Plan›). Türkiye’de Çevre Yönetimine ‹liflkin Yasal Çerçeve Türkiye’de çevreye yönelik mevzuat altyap›s› birçok konuda oldu¤u gibi kuvvetlidir. Çevre konusunda oluflmufl Mevzuat›; Hava, Su, Toprak, Orman, Gürültü, Sulaklalan, Kat› at›k ve Deniz olmak üzere sekiz anabafll›k alt›nda incelemek mümkündür. Elbette tüm mevzuat›n burada verilmesi mümkün olmad›¤›ndan, ilgili bafll›k alt›nda ne kadar düzenlemenin oldu¤u verilip birkaç örnekle yetinilecektir. Hava Kirlili¤ine ‹liflkin Mevzuat: Bu alan›n, yedi yasa, iki yönetmelik ve bir deklarasyonla düzenlendi¤i görülmektedir. Umumi H›fz›s›hha Yasas› (268 ve 275.maddeler), Belediyeler Yasas› (15/19 ve 18/2. maddesi), Çevre Yasas› (8, 9, 10, 11/1, 11/2, 11/3, 11/4 ve 13. maddeler) gibi yasalar yan›nda Hava Kalitesinin Korunmas› Yönetmeli¤i, Kalorifer Kazanlar›n›n Yak›lmas›, Kontrolü ve Bak›m› Hakk›nda Yönetmelik ve Otomotiv Sanayii Çevre Deklerasyonu bu alandaki mevzuat› oluflturmaktad›r. Su Kaynaklar›n›n Yönetimine ‹liflkin Mevzuat: Su kaynaklar›n›n korunmas› ve yönetimine iliflkin alan, on yasa iki Kanun Hükmünde Kararname (KHK), iki Tüzük ve bir yönetmelikle düzenlenmifltir. 831 Say›l› Sular Hakk›nda Yasa (2, 7 ve Ek 4. Maddeler), 167 Say›l› Yeralt› Sular› Hakk›nda Yasa ile Tüzük, 443 Say›l› Çevre Bakanl›¤›’n›n Kurulufl ve Görevleri Hakk›nda KHK (2. Madde); 1380 Say›l› Su Ürünleri Yasas› ile Tüzük ile Su Kirlili¤i Kontrolü Yönetmeli¤i (SKKY) bu kapsamda de¤erlendirilebilir. Toprak ve Mer’a Kaynaklar›n›n Yönetimine ‹liflkin Mevzuat: Anayasa baflta olmak üzere toplam on sekiz yasa ve bir yönetmelikle düzenlenen bu alanda, Anayasan›n 44 ve 45.maddeleri, 6831 Say›l› Orman Yasas› (16, 23, ve 57. maddeleri), 4122 Say›l› Milli A¤açland›rma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Yasas›; 442 Say›l› Köy Yasas› ile Tar›m Alanlar›n›n Amaç d›fl› Kullan›m›n›n Düzenlenmesi Hakk›nda Yönetmelik örnek olarak verilebilir. Orman Kaynaklar›n›n Yönetimine ‹liflkin Mevzuat: Yine Anayasa baflta olmak üzere bu alan, on bir yasa, on yönetmelik, bir tebli¤ ve bir sözleflme ile düzenlenmektedir. Anayasan›n 44, 46, 169 ve 170. maddeleri; 6831 Say›l› Orman Yasas›; A¤açland›rma Yönetmeli¤i; Çevresel Etki De¤erlendirmesi Yönetmeli¤i; Orman Yang›nlar›n›n Önlenmesi ve Söndürülmesinde Uygulama Esaslar› Hakk›nda Tebli¤ ve Dünya Kültürel ve Do¤al Miras›n›n Korunmas›na Dair Sözleflme bu kapsamdaki mevzuat› oluflturmaktad›r. Gürültü Soruna ‹liflkin Mevzuat: Medeni Yasa (661/2. Madde); Türk Ceza Yasas› (645. Madde) baflta olmak üzere alt› yasa, bir tüzük, bir yönetmelik ve bir tebli¤ Türkiye’de çevre konusunda; Hava, Su, Toprak, Orman, Gürültü, Sulaklalan, Kat› at›k ve Deniz olmak üzere sekiz anabafll›k alt›nda mevzuat bulunmaktad›r. 174 Sosyal Politika-II bulunan bu alanda; 2872 Say›l› Çevre Yasas› (2. Madde); Gürültü Kontrol Yönetmeli¤i (GKY); ‹fl Sa¤l›¤› ve Güvenli¤i Tüzü¤ü ve Trafikte 4 veya Daha Fazla Tekerlekli Araçlar ‹çin Azami D›fl Gürültü Seviyelerine ‹liflkin Tebli¤ örnek olarak verebiliriz. Sulak alanlar›n Korunmas›na ‹liflkin Mevzuat: Bu alan dört yasa, bir yönetmelik, bir baflbakanl›k genelgesi ve bir uluslararas› sözleflme ile düzenlenmektedir. 5516 Say›l› Batakl›klar›n Kurutulmas› ve Bundan Elde Edilecek Topraklar Hakk›nda Yasa; S›tma ‹le Mücadele Yasas›; Çevresel Etki De¤erlendirmesi Yönetmeli¤i; Su Kufllar› Yaflam› Ortam› Olarak Uluslararas› Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakk›nda Sözleflme (RAMSAR) bu alan› düzenleyen mevzuattan baz›lar›d›r. Kat› At›k Yönetimine ‹liflkin Mevzuat; bu alan iki yasa, dört yönetmelik ve bir sözleflme ile düzenlenmifltir. 2872 Say›l› Çevre Yasas›; 2464 Say›l› Belediye Gelirleri Yasas› (3914 Say›l› Yasayla eklenen mükerrer 44. madde); Kat› At›klar›n Kontrolü Yönetmeli¤i; T›bbi At›klar›n Kontrolü Yönetmeli¤i ile “Tehlikeli At›klar›n S›n›rlar Ötesi Tafl›n›m ve Bertaraf›n›n Kontrolü” konulu BASEL Sözleflmesi bu alandaki mevzuata örnektir. Deniz Kaynaklar›n›n Yönetimine ‹liflkin Mevzuat: Genellikle protokol ve sözleflmelerle düzenlenen bu alan, üç yasa, bir tüzük bir yönetmelik ve bir tebli¤ çerçevesine sahiptir. Karadeniz’in Kirlenmeye Karfl› Korunmas› Konvansiyonu; Akdeniz’in Kara Kökenli Kirleticilere Karfl› Korunmas› Hakk›nda Protokol; Akdeniz’in Kirlili¤e Karfl› Korunmas› Sözleflmesi; 1380 Say›l› Su Ürünleri Yasas›; Bo¤azlar ve Marmara Bölgesi Deniz Trafik Düzeni Hakk›nda Tüzük; Su Kirlili¤i Kontrol Yönetmeli¤i; Suda Tehlikeli ve Zararl› Maddeler Tebli¤i bu kapsamda de¤erlendirilebilir (tüm mevzuat› görmek için bkz. http://ekutup.dpt.gov.tr/cevre/eylempla/ucep.html) Türkiye’de Çevre Politikalar›n› Yürüten Kurumsal Yap› Türkiye’de çevre ve sorunlar›na iliflkin do¤rudan iki, dolayl› üç tane olmak üzere toplam befl bakanl›k bulunmaktad›r. Türkiye’de çevre sorunlar›n›n ulaflt›¤› boyutlar dikkate al›narak, bu alandaki etkinlikleri belirlemek, gelifltirmek, eflgüdüme kavuflturmak, izlemek ve denetlemek amac›yla ulusal kurumlar oluflturulmufltur. 1970’lerin bafl›nda oluflturulan Çevre Sorunlar› Daimi Dan›flmanl›k Kurulu, 1978’de Baflbakanl›¤a ba¤l› bir Çevre Müsteflarl›¤›, 1984’de Çevre Genel Müdürlü¤ü bu kapsamdad›r. Çevre Genel Müdürlü¤ü, 1989 y›l›nda tekrar Çevre Müsteflarl›¤›na dönüfltürülmüfltür (TUÇSEP,1998). 2011 y›l› itibariyle çevre politikalar›n› da kapsayan kurumsal yap›da önemli de¤ifliklikler olmufltur. Birtak›m bakanl›klar birlefltirilmifl baz›lar› ise ayr›larak görev taksimine gidilmifltir. 2012 itibariyle Türkiye’de çevre ve sorunlar›na iliflkin do¤rudan iki, dolayl› üç tane olmak üzere toplam befl bakanl›k bulunmaktad›r. Do¤rudan ilgili bakanl›klar; Çevre ve fiehircilik Bakanl›¤› ile Orman ve Su ‹flleri Bakanl›¤›, dolayl› ilgili bakanl›klar ise; G›da, Tar›m ve Hayvanc›l›k Bakanl›¤›, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanl›¤› ve Kalk›nma Bakanl›¤› olarak s›ralanabilir. Bunun yan›nda yerel yönetimler, özel sektör ve sivil toplum kurulufllar› da Türkiye’de çevre politikalar›n› yürüten yap› içerisinde yerlerini almaktad›r. Çevre ve fiehircilik Bakanl›¤›: Bakanl›k, 1920 y›l›nda kurulan Bay›nd›rl›k Bakanl›¤›’n›n devam› niteli¤indedir. Bay›nd›rl›k Bakanl›¤›, 1957 y›l›nda ‹mar, 1958 y›l›nda ‹mar ve ‹skân, 1983 y›l›nda Bay›nd›rl›k ve ‹skân Bakanl›¤› ad›n› alm›fl 2011 y›l›nda Çevre, Orman ve fiehircilik Bakanl›¤› olarak revize edilmifltir. Ayn› y›l ç›kan kararnameler (644 ve 645 s.Kanun Hükmünde Kararnameler -KHK-) ile Çevre ve fiehircilik Bakanl›¤› ile Orman ve Su ‹flleri Bakanl›¤› olarak ikiye bölünmüfltür. Çevre ve fiehircilik Bakanl›¤› (644 s.KHK) do¤rudan bakana ba¤l› olan Yüksek Çevre Kurulu ile Çevre ve fiehircilik fiuras› marifetiyle çal›flmalar›n› sürdürmekte- 7. Ünite - Sosyal Politika ve Çevre dir. Bakanl›k teflkilat›nda ayr›ca Çevre Yönetimi Genel Müdürlü¤ü, Çevresel Etki De¤erlendirilmesi ‹zin ve Denetim Genel Müdürlü¤ü, Tabiat Varl›klar›n› Koruma Genel Müdürlü¤ü gibi birimler de bulunmaktad›r. Bakanl›¤›n seksen bir ilde örgütlü Çevre ve fiehircilik ‹l Müdürlükleri bulunmaktad›r. Bakanl›k ayn› zamanda 1991 y›l›nda kurulan Özel Çevre Koruma Kurumu baflkanl›¤›n›n yürüttü¤ü faaliyetleri de 29/06/2011 tarihinden beri bünyesinde gerçeklefltirmektedir. Orman ve Su iflleri Bakanl›¤›: 645 say›l› KHK ile 2011 y›l›nda Çevre, Orman ve fiehircilik Bakanl›¤›n›n ikiye ayr›lmas› ile kurulmufltur. Temel görevi, Ormanlar›n ve tabiat›n korunmas› ve gelifltirilmesi ile su kaynaklar›n›n korunup sürdürülebilir flekilde kullan›lmas›na dair politikalar gelifltirmektir (645 s.KHK/md.2). Bakanl›k bünyesinde; Orman Genel Müdürlü¤ü, Su Yönetimi Genel Müdürlü¤ü, Meteoroloji Genel Müdürlü¤ü ve Türkiye Su Enstitüsü gibi kurumsal yap›lar faaliyet göstermektedir. Türkiye genelinde on befl bölge müdürlü¤ü ile çal›flmalar sürdürmektedir. G›da, Tar›m ve Hayvanc›l›k Bakanl›¤› Bakanl›¤›n kökleri, Osmanl› dönemine 1838 y›l›na kadar uzanmaktad›r. 1911 y›l›na kadar Orman ve Maadin (Maden) ve Ziraat Nezareti, 1911-1920 y›llar› aras›nda ise Ticaret ve Ziraat Nezareti ad› alt›nda faaliyetlerini yürütmüfltür. 1920 y›l›nda ‹ktisat Bakanl›¤› alt›na al›nm›fl, 1924 y›l›nda ise Z›raat Bakanl›¤› olarak ayr›larak özerk bir yap›ya kavuflmufltur. Muhtelif zamanlarda bakanl›¤›n ismi G›da-Tar›m ve Hayvanc›l›k Bakanl›¤›, Tar›m ve Orman Bakanl›¤›, Tar›m Orman ve Köyiflleri Bakanl›¤›, Tar›m ve Köyiflleri Bakanl›¤› olarak 4 kez daha de¤ifltirilmifltir. 2011 y›l›nda 6223 s. KHK ile bakanl›¤›n ad› G›da, Tar›m ve Hayvanc›l›k ad›n› alan bakanl›k bünyesinde G›da ve Kontrol Genel Müdürlü¤ü, Bitkisel Üretim Genel Müdürlü¤ü, Hayvanc›l›k Genel Müdürlü¤ü, Bal›kç›l›k ve Su Ürünleri Genel Müdürlü¤ü, Tar›msal Araflt›rmalar ve Politikalar Genel Müdürlü¤ü gibi birimler bulunmaktad›r. Atatürk Orman Çiftli¤i ba¤l› kurulufl, Et ve Bal›k Kurumu da ilgili kurulufl olarak bakanl›k bünyesinde faaliyetlerini yürütmektedir. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanl›¤› 25.12.1963 tarih ve 4-400 Say›l› Cumhurbaflkanl›¤› onay› ile kurulmufltur. Bakanl›¤›n görev ve amaçlar› 1993 tarihi 3154 Say›l› Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanl›¤›’n›n Teflkilat ve Görevleri Hakk›nda Kanunda belirtilmektedir. Buna göre; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanl›¤›’n›n kurulufl amac›; enerji ve tabii kaynaklarla ilgili hedef ve politikalar›n, ülkenin savunmas›, güvenli¤i ve refah›, milli ekonominin geliflmesi ve güçlenmesi do¤rultusunda tespitine yard›mc› olmak; enerji ve tabii kaynaklar›n bu hedef ve politikalara uygun olarak araflt›r›lmas›n›, gelifltirilmesini, üretilmesini ve tüketilmesini sa¤lamakt›r. Bakanl›k enerji, çevre ve iklim de¤iflikli¤i konular›nda çal›flmalar yürütmektedir. Çevreye zararl› enerji üretim yöntemlerinden daha çevreci yöntemlerle geçilmesi konusunda da faaliyetler yürüten bakanl›k Türkiye’deki, elektrik, petrol, kömür ve maden da¤›t›mlar› ve ifllenmesi/üretilmesini ba¤l› ve ilgili kurulufllar arac›l›¤› ile yürütmektedir. Kalk›nma Bakanl›¤›: Kalk›nma Bakanl›¤› 2011 y›l›nda 641 s.KHK ile kurulmufltur. Devlet Planlama Teflkilat›’n›n (DPT) yapt›¤› ifller bu tarihten itibaren bakanl›k bünyesinde gerçeklefltirilmektedir. Kalk›nma Bakanl›¤›n›n çevre ile ilgili çal›flmalar›, Devlet Planlama Teflkilat› (DPT) taraf›ndan befler y›ll›k dönemler için haz›rlanan Kalk›nma Planlar› çerçevesinde de¤erlendirilebilir. Bünyesinde ba¤l› kurulufl olarak faaliyet gösteren Türkiye ‹statistik Kurumu (TÜ‹K) yay›nlad›¤› ‘Çevre’ 175 176 Türkiye’de çevre konusunda kuvvetli bir sivil toplum örgütlenmesi bulunmamaktad›r. Sosyal Politika-II ve ‘Enerji’ istatistikleri ile çevre konusunda yap›lan çal›flmalara kaynak teflkil etmektedir. Bunun yan›nda Güneydo¤u Anadolu Projesi, Do¤u Anadolu Projesi, Do¤u Karadeniz Projesi ve Konya Ovas› Projesi Bölge Kalk›nma ‹dareleri bakanl›¤a ba¤l› kurulufl olarak faaliyetler yürütmektedir. Yerel Yönetimler: Belediyeler hukuksal olarak; çevre ve çevre sa¤l›¤›, temizlik ve kat› at›k, su ve kanalizasyon, ulafl›m gibi görevleri yerine getirmek için Belde sakinlerinin mahallî müflterek nitelikteki ihtiyaçlar›n› karfl›lamak üzere kurulan ve karar organ› seçmenler taraf›ndan seçilerek oluflturulan, idarî ve malî özerkli¤e sahip kamu tüzel kiflili¤ine haiz kurulufllard›r (5393 SK.md.3). Bu kapsamda, halk sa¤l›¤›na ve çevreye etkisi olan di¤er iflyerlerini kentin belirli yerlerinde toplamak; hafriyat topra¤› ve moloz döküm alanlar›n›; s›v›laflt›r›lm›fl petrol gaz› (LPG) depolama sahalar›n›; inflaat malzemeleri, odun, kömür ve hurda depolama alanlar› ve sat›fl yerlerini belirlemek; bu alan ve yerler ile tafl›malarda çevre kirlili¤i oluflmamas› için gereken tedbirleri almak (md.15/o) görevlerini de yerine getirmektedir. Ayr›ca Büyükflehir ve il belediyelerinde il çevre düzeni plân›n› kabul etmek (md.18/C), çevreye yönelik tedbirler gelifltirici personel çal›flt›rmak (md.49) ve sürdürülebilir kalk›nma, çevreye duyarl›l›k ilkelerini hayata geçirmek (md.76 ve 77) gibi politikalar› bulunmaktad›r. A¤açland›rma yapmak da belediyelerin çevre politikalar› içerisinde yer almaktad›r (Büyükflehir Belediyesi Kanunu md.7). Özel Sektör: Çevre konusunun dünyan›n gündemine oturmas›n›n temel nedenlerinden biri, kitle üretim arac› olan fabrikalar›n çevreye verdikleri zarardan kaynaklanmaktad›r. Özel sektör fabrikalar›, at›k su ar›t›m sistemleri, zehirli gaz filtreleyen baca sistemleri gibi tedbirlerle çevreye verdikleri zararlar› en aza indirmeye çal›fl›rken, bir yandan da orman vb bitki örtüsünü destekleyici çal›flmalar da sürdürmektedir. Birçok kurumsal özel sektör firmas›, çevreye iliflkin önemli projelere imza atmakta ve çevre bilincinin gelifltirilmesi için çaba sarf etmektedir. Özel sektör firmalar›n›n çevrenin korunmas›na yapt›klar› katk›lar için çeflitli teflvik ve ödüllerin de uyguland›¤› görülmektedir. Örne¤in ‹stanbul Sanayi Odas›n›n 1995 y›l›ndan bu yana verdi¤i ‘Büyük Ölçekli Kurulufl Sürdürülebilir Çevre Dostu Ürün Ödülü’ ile ‘KOB‹ Sürdürülebilir Çevre Dostu Ürün Ödülü’ böyle ödüllerdir. Sivil Toplum Kurulufllar› (STK’lar) ve Halk›n Kat›l›m›: Türkiye’de, çevre konusunda faaliyet göstermek amac›yla Türkiye Çevre Vakf›, Türkiye Erozyonla Mücadele Vakf› (TEMA), Türkiye Çevre Koruma ve Yeflillendirme Kurumu, Greenpeace Türkiye, Do¤al Hayat› Koruma Derne¤i/Vakf›, Çevre Koruma Derne¤i gibi bir dizi sivil toplum kuruluflu kurulmufl olsa da, toplam sivil toplum kurulufllar› içinde yeterli seviyede olduklar›n› söylemek mümkün de¤ildir. Ayr›ca çevre konusunda faaliyet gösteren STK’lara üye say›lar›n›n da düflük oldu¤u görülmektedir. BETAM taraf›ndan 2011’de yay›nlanan Dünya De¤erler Araflt›rmas›’na göre, 2007 itibariyle dünyada çevre kurulufllar›na üye olma ortalamas› %13 seviyesinde iken Türkiye’de %1,2 seviyesindedir (1346 kiflide 16 üye). Bu oranla Türkiye, dünyada çevreye yönelik sivil toplum kurulufllar›na üyelik s›ralamas›nda sonlarda yer almaktad›r (Baykan ve Ertunç, 2011: 5). Türk Tarih Kurumunun 1996 y›l›nda yay›nlad›¤› ‘Sivil Toplum Kurulufllar› Rehberi’ Türkiye’deki 60 bin sivil toplum kuruluflu içinde çevreye iliflkin faaliyet gösterenlerin sadece %7 oldu¤unu ortaya koymufltu. 2012 y›l› itibariyle yaklafl›k 90 bin dernek ve 4,603’ü yeni kurulmufl olan toplam 5,053 tane vak›f bulunmaktad›r 7. Ünite - Sosyal Politika ve Çevre 177 (/www.vgm.gov.tr vak›f istatistikleri). Ayn› y›l için 90 bin derne¤in sadece 1,670’i çevre ile ilgilidir (yaklafl›k %1,8) (http://www.dernekler.gov.tr). ‹ki araflt›rmada da benzer bir yöntem kullan›ld›¤› ve Türkiye’de çevre ile ilgili sivil toplum kurulufllar›n›n h›zla güç kaybetti¤i görülmektedir. SOSYAL POL‹T‹KADA ÇEVRE F‹KR‹N‹N GEL‹fi‹M‹ Çevresel fikirler, sosyal politikay› 1990’lar›n bafllar›ndan itibaren etkilemeye bafllam›flt›r (Cahill, 1991; Ferris, 1993; Pierson, 1998). Özellikle geleneksel refah politikalar›n›n yetersizli¤i ve afl›r› sa¤c› hükümetlerin memnuniyetsizlik do¤uran s›k› politikalar›, ‹ngiltere baflta olmak üzere di¤er benzer Avrupa ülkelerinde farkl› ve sürdürülebilir bir politika aray›fl›na neden olmufltur. Esas itibariyle yeflil fikirlerin kökleri çok daha eskilere uzanmaktad›r. ‹deolojik taban›n›n dayand›r›ld›¤› temel argümanlar d›fl›nda 1950’lerden beri yeflil fikirlerin ana ak›m iktisadi ideolojileri etkiledi¤i görülmektedir. 90’l› y›llar yeflil ekonominin sosyo-politik yaz›nsal alanda h›zl› üretiminin oldu¤u bir dönemdir (Fitzpatrick, 1998; Huby, 1998; Trainer, 1998). Ancak 2000’li y›llar›n bafllar›nda hala çevre, yeflil ekonomi ve sosyal politikaya yönelik eserler, konunun genel çerçevesinin çizilmesine ve tart›fl›lmas›na yönelik bafllang›ç kitaplar› olma özelli¤ini tafl›maktad›r (Cahill, 2001; Fitzpatrick ve Caldwell, 2001). Ana ak›m iktisadi ideoloji olmaya aday yeflil ekonomi, di¤er ana ak›m iktisadi ideolojilerden belirgin ayr›m›n› ortaya koymadan bu emelini gerçeklefltiremeyece¤inin fark›ndad›r. Nitekim Liberalizm özgürlükle, Komünizm toplumla, Marksizm s›n›fla, Feminizm cinsiyet eflitli¤i ile kendini ibra etmifltir. Bu kapsamda Yeflil ekonominin dayana¤› ise sürdürülebilirli¤in sosyal felsefesi olarak kabul edilebilir (Fitzpatrick and Cahill, 2002: 1) Sürdürülebilirlik, insan hayat›nda bugünün konusu de¤il gelece¤in konusunu oluflturmaktad›r. Sürdürülebilirlik Kavram› Sürdürülebilirlik, ‘zaman’ ve ‘mekân’ olmak üzere iki ana unsurla iliflkilidir. Gelecek nesillere, hem mevcut yap›n›n sa¤lad›¤› imkânlar› iletebilmek hem de bu yap›y› gelifltirebilecekleri bir ortam b›rakabilmek temel amaç olarak belirlenmifltir. Burada sorulmas› gereken soru, flu anki nesillerin gelecek nesillere neden bir fley b›rakmak istemesidir. Sonuçta bu miras›n belirli bir nimet külfet dengesi vard›r ve gelecek nesillere daha yaflanabilir bir hayat sunman›n mevcut nesil için fedakârl›klar gerektirdi¤i aç›kt›r. Üstelik bir ülkede böyle fedakârl›klar›n yap›lmas› akla yatsa ve uygulamaya geçse de bir di¤er ülke ayn› hassasiyeti göstermeyebilir. Nitekim ülkelerin geliflmifllik seviyeleri birbirinden farkl›d›r ve her ülke kendini yaflatabilmek için farkl› politikalar izlemektedir. Hatta ço¤u geliflmekte olan ülke, gelecek nesillere daha iyi ve temiz bir çevre yerine daha zengin ve sanayileflmifl bir ülke b›rakmay› tercih edebilir ve çevrenin korunmas› gibi konular› bilinçli olarak ihmal edip bu görevi gelecek nesillerine devredebilir. Ço¤u geliflmifl ülkenin mevcut nesilleri ise geçmiflte atalar›ndan kendilerine intikal eden buna benzer görevleri yerine getirmekle meflguldür. K›saca ‘sürdürülebilirlik’ ya da çevreci ekonomilere zaman harcayan ülkeler/nesiller, azgeliflmifl ülkelerin gelecekteki nesilleri görünümündedir. Fakat sorun fludur ki, bu dünyada geliflmifl ya da geliflmekte olan ülkeler ayn› zaman diliminde yaflamakta ve bir k›sm› ‘sürdürülebilir’ yaflam formlar›n›n önemini öne ç›kar›rken di¤erleri bu konuya rahatl›kla ilgisiz kalabilmekte hatta çevreyi tahrip etmekten çekinmemektedir. Yani bir anlamda yapboz tahtas›na benzer bir durumla karfl›lafl›lmaktad›r (Cahill, 2004: 160). Çevrenin sosyal politika alan›nda tart›flma konusu yap›lmas› 1990’lar›n bafllar›na dayanmaktad›r. 178 Sosyal Politika-II Sürdürülebilirlik; Mevcut zenginliklerin ve do¤an›n gelecek nesillere aktar›lmas›; zenginden fakire, mevcut nesilden gelecek nesillere, insan türünden insan d›fl› türlere (bitkilere, hayvanlara) do¤ru zenginliklerin yeniden da¤›t›m› ile ilgili bir problemdir. Tüm bu tart›flmalar›n ortak paydas›, kimin çevre konusuna sahip ç›kaca¤› de¤il, tüm dünyan›n bu konu hakk›ndaki sorumluluklar›n› belirlemekte birleflmektedir. Daha aç›k bir ifade ile art›k çevre konusu, geliflmifl ya da geliflmekte olan ülkelerin tercihlerine b›rak›lamayacak derecede önem kazanm›flt›r. Çünkü çevre sorunu, dünyay› yaflanabilir/sürdürülebilir bir mekân olmas› aç›s›ndan her gün daha da fliddetli flekilde tehdit etmektedir. Sürdürülebilirlik ayn› zamanda hak ve sorumluluklar›n da¤›t›m› ile ilgili bir problemdir. Kim hak sahibi olacakt›r; kim bunun sorumlulu¤unu üstlenecektir? Bu kapsamda avantajl› ve dezavantajl› gruplar›n çat›flmalar›n› hangi sistemin engellemesi beklenir? Mevcut zenginliklerin ve do¤an›n gelecek nesillere aktar›lmas› bir anlamda zenginden fakire, flu anki nesilden gelecek nesillere, insan türünden insan d›fl› türlere (bitkilere, hayvanlara) do¤ru zenginliklerin yeniden da¤›t›m› ile ilgili bir problemdir (Huby, 2002: 118). SIRA S‹ZDE 4 D Ü fi Ü N E L ‹ M Sürdürülebilirli¤in Temelleri D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ Çevre Fikrinin SIRASosyal S‹ZDEPolitika ile iliflkisinin temelleri ve yaz›nsal hayata iliflkin bafllang›ç eserleri hakk›nda bilgi veriniz? Sürdürülebilirlik kavram›, liberal kapitalist sistemin ilk dönem klasiklerinden beri tart›fl›lan bir Skonudur. Nitekim Malthus’un ünlü Nüfus Teorisinde de belirtildi¤i giO R U bi, insanlar›n ihtiyaç duyduklar› mallar aritmetik olarak artarken, nüfus geometrik olarak artmaktad›r. Bu durumda mevcut kaynaklar giderek artan nüfusa yetmeyeD‹KKAT cek ve kapitalizmin sürdürülebilirli¤i sorunu ortaya ç›kacakt›r. Benzer dönemde Engels taraf›ndan ileri sürülen Do¤an›n kesin de¤iflmezli¤i tezi gere¤i, mevcut kaySIRA S‹ZDE naklar›n giderek artan ihtiyaç ve nüfus nedeniyle yerersiz kalaca¤› ve bunun kaç›n›lmaz olarak dünyay› s›k›nt›ya sokaca¤› belirtilmektedir (Engels, 2005: 29) Engels bu düflüncelerini Kant’›n Cennet Teorisi ve Genel Do¤al Tarih eserindeki düflünceAMAÇLARIMIZ lerine dayand›rmaktad›r. Daha yak›n tarihlerde Leopold’un Land Ethic (Do¤a Eti¤i) eserinde do¤an›n kullan›m›nda özensiz davran›lmas›n›n kaç›n›lmaz olarak dünyay› yaflanmaz K ‹ Thale A P getirece¤i yorumu yap›l›rken, Land kavram›n›n sadece topraktan oluflmad›¤›, tüm canl›lar, nehirler ve ormanlar ile birlikte do¤a anlam›n› tafl›d›¤› belirtilmektedir (Leopold, 1949: 52). Ard›ndan Odum’un Ekosistem Kalk›nmas›n›n Stratejisi’nden (Odum, 1969) Schumacher’in Küçük Güzeldir teorisine kadar TELEV‹ZYON (Schumacher, 1974) birçok iktisatç› bu konuya de¤inmifltir. Sürdürülebilir Kalk›nma kavram›, 1987 y›l›nda Dünya Çevre ve Kalk›nma Komisyonunda Brundtland Raporu olarak bilinen çal›flma ile yeniden tan›mlanarak ‹ N T E R N E T ön saflara tafl›nm›flt›r. Komisyon esas olarak kalk›nma stratejidünya gündeminde si ve yoksulluk üzerinde yo¤unlafl›rken, çevresel faktörlerin yoksulluk ve sürdürülebilirlik üzerindeki etkileri ön plana ç›km›fl ve genifl paradigmal› bir kayna¤a dönüflmüfltür. Büyümeyi yeniden sa¤lama, Nüfus ve ‹nsan Kaynaklar›, Yiyecek Güvenli¤i, Kaybolan Türler ve Genetik kaynaklar, Enerji, Endüstri ve Yerleflim ve Toprak Kullan›m› gibi ana bafll›klarda toplanan Komisyon a¤›rl›kl› olarak sürdürülebilir kalk›nma kavram› üzerinde durmufl ve bu konuda önemli tespitlerde bulunmufltur. (The Brundtland Commission’s Report-10 Years). Raporda Sürdürülebilir Kalk›nma; “gelecek neslin kendi ihtiyaçlar›n› karfl›layabilme imkânlar›n› yok etmeden flu anki ihtiyaçlar›n karfl›lanabildi¤i kalk›nma” olarak tan›mlanmaktad›r (World Commission on Environment and Development 1987: 8). Komisyon raporunda bu tür kalk›nman›n etkin olarak yürütülebilmesi için: ekonomik, sosyal ve politik konular›n çevre ile iliflkilendirilmesi; sürdürülebilir kalk›nman›n bir sosyal de¤iflim N N K ‹ T A P TELEV‹ZYON Sürdürülebilir Kalk›nma; “gelecek neslin kendi ihtiyaçlar›n› karfl›layabilme ‹ N T E R N Eyok T etmeden flu imkânlar›n› anki ihtiyaçlar›n karfl›lanabildi¤i kalk›nma” olarak tan›mlanmaktad›r. 179 7. Ünite - Sosyal Politika ve Çevre modeli içinde sunulmas›, küresel ilginin çekilmesi, teknoloji ve sosyal organizasyonlar›n konuya dâhil edilmesi; yoksullu¤un (özellikle üçüncü dünya ülkelerindeki) azalt›lmas›, gelecek nesle iliflkin sorumlulu¤un gelifltirilmesi ve hükümetlerin bu konuda yasal tedbirler almas›n›n gereklili¤i üzerinde durulmufltur. Sürdürülebilir Kalk›nma konusunda birçok model öngörülmesine karfl›n (‹deal, Güçlü, Zay›f ve Kirlilik Kontrolü Modelleri gibi) hepsini kapsayan ‹deal modelin normatif prensiplerine bakt›¤›m›zda konunun kapsam› daha da belirginleflmektedir. Buna göre sürdürülebilir kalk›nman›n normatif prensiplerini; Müflterek fakat farkl›laflt›r›lm›fl sorumluluklar; Nesilleraras› eflitlik, Nesil içi eflitlik, Adalet, Kat›l›mc›l›k ve Cinsiyet Eflitli¤i olarak s›ralayabiliriz (Baker, 2006: 36). Sürdürülebilir Kalk›nman›n Göstergeleri Sürdürülebilir kalk›nma kavram›n› çevre ve bileflenlerinden ayr› olarak incelemek mümkün de¤ildir. Bu nedenle sürdürülebilirlik kavram› ile çevre kavram› hemen tüm eserlerde birlikte kullan›lm›flt›r. Bu kavram ekolojik ekonomi içinde de¤erlendirilen bir alt bafll›¤a dönüflmüfltür. Hatta do¤rudan ekolojik ekonomi içinde sürdürülebilir kalk›nman›n göstergelerini inceleyen çal›flmalar bulunmaktad›r. Bu çal›flmalara göre sürdürülebilir kalk›nman›n göstergeleri; Ekonomik Rasyonalite, ‹klim De¤iflimleri, Refah, Do¤al Sermaye Hesaplar›, ‹nsan-Çevre Etkileflimi, Ekolojik Etkinlik gibi çok farkl› alanlarda ölçülebilmektedir (Lawn, 2006). Konuya uluslararas› boyutta bak›ld›¤›nda çevresel olarak sürdürülebilir kalk›nma amac›n›n tüm dünyay› ilgilendiren bir sorun oldu¤u aç›kça görülebilir. Bu nedenle çevresel olarak sürdürülebilir kalk›nmay› destekleyen küresel çapl› temel politikalar›n üretilmesi kaç›n›lmazd›r. Makro düzeyde iki temel politikan›n s›n›rlar›n› afla¤›daki tablo yard›m›yla belirlemeye çal›flal›m: Yenili¤i yönlendirmek için daha temiz süreçlere ve düflük/girdi ç›kt› oranlar›na yol açan politikalar • Hava, su, toprak ve ürün kalite standartlar›n› belirlemek fleklinde do¤rudan düzenleme • Kirletme ve ürün vergileri gibi izin/maliyetler yönünde iktisadi araçlar kullanma • Sat›n alma, do¤rudan Ar&Ge deste¤i veya dolayl› yard›m • Sosyal ba¤lant›lar› de¤ifltiren politikalar, sosyal ikna yollar›, talep ve yap›c› teknoloji de¤erlendirmeleri Yenilik sürecini etkileyen ve yeni bilginin yay›lmas›n› garantileyen politikalar • Mümkün olan her yerde k›sa sürede gelifltirilen küçük projelerle çok say›da örgüt ve firman›n kat›ld›¤› ortak AR&GE programlar›nda gelifltirilen fikirlerin ve ilkelerin hayata geçirilmesi • Yenilik projelerinin, a¤ (network) yoluyla önemli araflt›rma enstitüleri, firmalar ve di¤er örgütlere ba¤lan›larak, adem-i merkeziyetçi bir yap› oluflturulmas› • Tan›t›m projeleri ve teknoloji transfer programlar›n›n gelifltirilmesi Yukar›daki temel politikalar›n özüne bak›ld›¤›nda, yenili¤in önünü açman›n esas oldu¤u görülmektedir. Elbette bu tüm bu politikalar›n amac› sürdürülebilir kalk›nman›n temel felsefesine uygun olarak mevcut kaynaklar›n etkin kullan›m›n›, daha adil da¤›l›m›n› ve gelecek nesillere devrini sa¤lamakt›r. Sosyal politikan›n temel amac›n›n da mevcut refah›n adil da¤›l›m› ve gelecek nesillere devri oldu¤u düflünüldü¤ünde, sürdürülebilir kalk›nma ve sosyal politika- Tablo 7.3 Çevresel Olarak Sürdürülebilir Kalk›nma Amac›n› Destekleyen Temel Politika Seçenekleri Kaynak: Soete ve Freeman,Yenilik ‹ktisad›, 477. 180 Sosyal Politika-II n›n ayn› do¤rultuda hareket etti¤ini görmemiz ve böylece iliflkilendirmemizi rasyonel tabana yerlefltirebilmemiz mümkün olacakt›r. Sürdürülebilir Toplumun Etik Yap›s› ve Yenilik ‹htiyac› Sürdürülebilir toplum, yaflamaktan haz ald›¤›m›z bir yap› olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Bu amaçla mevcut süreçlerin daha insani ve kaliteli bir flekle dönüfltürülmesi temel amaç olarak belirmektedir. Ancak, mevcut ekonomik düzenin üretim esaslar›, kâr amac›n›n kutsallaflt›r›ld›¤› bir görünüme sahiptir. Oysa sürdürülebilir bir toplum için fedakârl›klar kaç›n›lmazd›r ve bu fedakârl›¤›n tüm üretim ve tüketim aktörleri aras›nda adil olarak paylafl›lmas› gereklidir. Toplumda bir baflkas›n›n faydas›n› gözeterek hareket etmek, anaak›m iktisadi ideoloji olarak Kapitalizm temel felsefesine ayk›r›l›k teflkil eder. Neticede klasik kapitalizm bireysel faydan›n maksimizasyonu üzerine odaklanm›flt›r ve bireyin yükselen de¤eri do¤al olarak toplumun de¤erini yükseltir inanc›na sahiptir. Ancak çevre ile ilgili konular, dönüflen kapitalist alg›da belirgin farkl›l›klar oluflturmufltur. Art›k bireysel menfaatler, içinde yaflad›¤›m›z ortam›n kalitesizli¤i nedeniyle tehdit alt›ndad›r. Bu nedenle kapitalist sürecin üretim tarzlar›nda da daha çevreci ve duyarl› bir seziflin oluflmas› kaç›n›lmazd›r. Kapitalist alg›daki de¤iflim çabalar›na ra¤men çevre konusunun, onu bu noktaya getiren bir sistemin kontrolüne b›rak›lmamas› gerekti¤ini savunan görüfl, yeni bir iktisadi ak›m olarak yeflil ekonomi kavram›n› gelifltirmifltir. Bu ak›m, üretim süreçlerinin bafltan kurgulanarak di¤er ekonomik ideolojilerden de yararlanarak yeni bir dünya düzeni oluflturulmas› yönünde çaba sarf etmektedir. Mevcut tüketim taleplerini düzeyini karfl›layabilecek düzeyde bir üretim süreci oluflumu baflar›p baflaramayaca¤› tart›flmalar›n› (Özdemir ve Erdo¤an, 2012) bir yana b›rakarak yeflil ekonominin çevre ve sosyal politika alan›ndaki yerini belirlemeye çal›flal›m. YEfi‹L EKONOM‹ Holistik Metod: Bireysel ve toplumsal ihtiyaçlar›n çeflitlili¤i nedeniyle, hizmetlerin planlanmas› ve ulaflt›r›lmas›nda bölümlenmifl çoklu ajanslara sahip sosyal devlet yap›s› Yeflil ekonomi, mevcut ekonomik düzenin yapt›¤› tahribatlara karfl›, dünyan›n sürdürülebilir bir yaflam alan› olarak kalmaya devam etmesi için alternatif yaklafl›mlar ileri süren, çevreye duyarl›, kuvvetli felsefi altyap›s› bulunan ve geliflmekte olan bir iktisat koludur (Kennet, 2010:10). Yeflil ekonomi sadece çevre ile ilgili de¤il, iktisadi etkinlik ile ilgili bir düflünce sistemati¤idir(Kennet ve Heinemann 2011:22). Bu kapsamda insan medeniyeti ve do¤al ekosistem aras›nda bir iliflki kurarak dünyadaki yaflam›m›z›n devaml›l›¤› ve gelecek nesillere sa¤l›kl› devri ile fikirler gelifltirir (Kennet 2010:11). Sosyal ve politik alanda çok disiplinli, kompleks ve holistik metodlar›n/hükümetlerin bulunmas› do¤ald›r. Bu yap› ayn› alanda varl›k gösteren yeflil ekonomi için de benzer süreçler ifade eder. Yeflil ekonominin bu çapta de¤erlendirilebilmesi için onun üzerine kuruldu¤u temellere k›saca de¤inmek do¤ru olacakt›r. Elbette bu aç›klamalar›n temel amac› yeflil ekonomi, çevre ve sürdürülebilirlik aras›ndaki ba¤lant›y› daha iyi kavramak ard›ndan da bu ba¤lant›n›n sosyal politika ile iliflkisini ortaya koyabilecek altyap›y› kuvvetlendirmektir. Bunlardan ilki yeflil ekonominin felsefi dayanaklar›, di¤eri ise bu dayanaklarla kesiflen yeflil ideolojilerdir. Yeflil Ekonominin Felsefi Dayanaklar› Yeflil Ekonominin felsefi dayanaklar›, günümüzde birçok alanda, özellikle de iktisadi alanda ektilerini göstermifl ortak felsefi düflüncelere dayanmaktad›r. Bunlar›; Ayd›nlanma, Elefltirel Kuram, Feminizm ve Post Modernizm gibi ana arter fel- 7. Ünite - Sosyal Politika ve Çevre sefi düflünceler ile Meadows’un ünlü ‘Büyümenin S›n›rlar›’ Perspektifinin Yeflil Ekonomi üzerine etkileri olmak üzere befl alt bafll›kta toplamak mümkündür (Kennet 2010; 31). Ayd›nlanma: On yedinci yüzy›lda temelde Frans›z ak›m› olarak ancak sonradan önemli bir flekilde ‹ngiliz ve Alman katk›s›yla ortaya ç›km›fl entelektüel bir devrimdir (Hawthorn, 1976:10). Frans›z Rousseau, ‹ngiliz Bacon, Newton ve Locke, ‹skoç Hume ve Alman Kant dünya çap›nda tan›nan en önemli düflünürlerinden sadece baz›lar›d›r. Bilimsel aç›dan bak›ld›¤›nda ise, Marx, Hegel, Durkheim, Bachelard, Kuhn ve Walras en önemli temsilciler olarak kabul edilmektedir. Ayd›nlanma insanlar›n kendi hâkimiyetlerini kurarak korkular›ndan ba¤›ms›z bir düflünce sistemati¤ine ulaflmas› üzerine kuruludur. Kendi iç döngüsünde dayan›flma ve eflitli¤i içerir. Yeflil ekonomi de bu ilkeleri kendine düstur edinerek temel felsefesini ayd›nlanmaya dayand›rmaktad›r. Yeflil ekonomi do¤an›n insan eliyle tahribinin rasyonel ak›lla durdurulmas› ve kontrolün ele al›nmas› taraftar›d›r. Bunun yan›nda ayd›nlanman›n seküler ve bilimsel alg›s›yla, benimsedi¤i demokrasi stilleri, özgürlük, anlay›fl, eflitlik ve di¤er rasyonel de¤erleriyle de uyuflmaktad›r (Kennet and Heinemann, 2011: 46). Elefltirel Kuram: Elefltirel Kuram, her fleyin ve her düflüncenin ak›lc›l›¤› ve elefltirisi üzerine kurulan sistematik bir yap›lanmay› içermektedir. Teori her fleyden önce elefltirinin elefltirilmesini önermektedir. Elefltirel kuram, pozitif düflünce alg›s›n›n bafllang›c›n› oluflturur. Elefltirel kuram ak›lc› bir alg› ile do¤a bilimlerinin yöntemlerini insan ve toplum bilimlerine uygulanmas› gerekti¤ini savunur. Bu argümanla do¤an›n ve toplumun birbirinden ayr› olarak düflünülmeyece¤ine ve insanla do¤a aras›ndaki iliflkinin kopmas›n›n toplumsal yap›da telafisi güç sorunlar oluflturaca¤› belirtilmektedir (Held, 1995; 141). Bu kapsamda da yeflil ekonomi ve elefltirel kuram felsefi ortakl›¤a sahiptir. Feminizm: On sekizinci yüzy›l›n sonlar›na do¤ru, kad›nlar›n eflitlik, sosyal adalet, sosyal, ekonomik ve politik haklar› aç›s›ndan ortaya ç›kan ve geliflen bir ak›md›r. ‹ngiliz yazar Mary Wollstonecraft’›n Kad›n Haklar›n›n Müdafaas› (Vindication of the Rights of Woman) (1792) adl› eseri bu konuda ilk çal›flmalardan biridir. Yeflil Ekonominin en önemli ilgi alanlar›ndan biri kad›n ve eflitlik üzerine yo¤unlaflm›flt›r. Yeflil ekonomi teorisinde kad›n›n do¤urganl›¤› ve anaçl›¤› do¤a ile özlefltirilmekte, kad›n do¤an›n temsilcisi olarak alg›lanmaktad›r (d, Eaubonne, 1974: 88). Bu nedenle kad›n ve eflitlik üzerine olan söylemlerin yeflil ekonomi taraf›ndan benimsenmesi do¤ald›r. Post modernizm: Bilinen düflünce yap›lar›n› elefltirel kuram›n da ötesinde dönüflüme u¤ratarak, yeni bir düflünce yap›s› ve yaflam biçimi oluflturma çabas›d›r. Post modernizm bütünlefltirici yap›s› ile üretim ve çevre üzerinde dengeli politikalar›n izlenmesi taraftar›d›r. Post modernizm, çevreci yaklafl›m› herkesin ortak alan› olarak alg›layarak, bir di¤erinin yaflam alan›n› koruyan etik davran›fl prensibi gere¤i yeflil ekonomi felsefesini desteklemektedir (Hay, 2002, 53). Roma Kulübü Nisan 1968 y›l›nda ‹talyan bir sanayici olan Aurelio Peccei ve ‹skoç bir bilim adam› olan Alewander King liderli¤inde 35 kiflilik bir grup taraf›ndan kurulmufltur. Roma Kulübünün toplumun ilgisini çekmeyi baflard›¤› yap›t› ‘Büyümenin S›n›rlar›’ (Limits to Growth) isimli neredeyse dünyada en iyi bilinen çevreye yönelik iktisadi bir kitap/rapor olma özelli¤ini tafl›maktad›r. Büyümenin S›n›rlar› tezi, yeflil ekonominin felsefi altyap›s›n›n en belirgin somut göstergesi olarak kabul edilmektedir. 181 Ayd›nlanma, Elefltirel Kuram, Feminizm ve Post modernizm yeflil ekonominin felsefi dayanaklar›n› oluflturmaktad›r. 182 Sosyal Politika-II Yeflil ‹deolojiler Yeflil ideolojiler; Ekolojizm; Survivalism, Ekofeminzm, Ekososyalizm ve Muhafazakârl›k çerçevesinde oluflmufltur. SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET 5 Yeflil ideolojiler birçok ana etmenden etkilenerek kendine bir çerçeve oluflturmufltur. Bunlar› flu flekilde s›ralamak mümkündür: Ekolojizm: Çevre krizinin insano¤lunun en öncelikli konular›ndan biri oldu¤unu ve di¤er tüm düflüncelerin bu konunun alt kollar›n› oluflturdu¤unu ileri süren düflüncedir. Yeflil ekonominin üst ideolojisi olarak kabul edilebilir. Hayatta Kalmac›l›k (Survivalism): Herkesin bu dünyay› paylaflt›¤›n› ancak birilerinin sorumsuzca/dikkatsizce kirletti¤ini ileri süren görüfltür. ABD menfleli bir ekol olan bu ideoloji daha çok vahfli alanlar›n korunmas› ile ilgili fikirleri savunmaktad›r. En tan›nm›fl teorisyeni Hardin’dir. Ekofeminzm: Do¤al dünyan›n istismar› ile kad›n›n istismar› ve küçümsenmesi aras›ndan güçlü bir iliflki kuran ve kad›n›n her zaman do¤aya erkekten daha yak›n oldu¤unu ileri süren bir düflüncenin ideolojik yap›lanmas›d›r (d, Eaubonne, 1974: 12). Ekofeministler kad›n›n üstünlü¤ünün do¤al hazine ile ba¤lant›l› oldu¤una inan›rlar ve ‘kad›n’ ilgi, flefkat ve anaçl›¤›n›n kalitesi gere¤i özellikle ekolojik topluma uygundur (Mellor, 1997; 8). Ekososyalizm: Dünyadaki çevreci tahribatlar›n büyük bir k›sm›n›n mevcut piyasa sisteminden kaynakland›¤›n› e¤er çevrenin gelecek nesillere devredilmesi isteniyorsa Kapitalizmin y›k›lmas› gerekti¤ini savunan görüfltür (Ryle, 1998). Muhafazakârl›k: Do¤rudan yeflil ekonomi ile iliflkisi olmamakla birlikte, mevcut düzenin korunmas› ana felsefi çerçevesinde çevreci yaklafl›mlara temel teflkil etmektedir. Bu alg›ya göre eskinin/mevcudun korunmas› muhafazakârl›k söylemine daha uygundur. Yeflil Ekonomi konusunu, mevcut iktisadi düzen çerçevesinde sürdürülebilirlik ölçüsünde SIRA S‹ZDE de¤erlendiriniz. D Ü fi Ü N E L ‹ M ve Sosyal Politika Yeflil Ekonomi Yeflil ekonomi ve sosyal politika iliflkisinin temelini, sürdürülebilir refah toplumu hedefi oluflturmaktad›r. Sosyal politikalar, refah ve refah›n da¤›l›m› ile ilgili düzenS O R U lemeleri esas al›r ve bu kapsamda yeflil ekonominin sürdürülebilir toplum hedefi ile kesiflir (Barry ve Doherty, 2004: 129). D‹KKAT Faydac› (pragmatist) yeflil ekonomistler, çevresel hedeflerin baflar›labilmesi için devletin sahip oldu¤u tüm kurumsal yap›lanma ile konuya sahip ç›kmas› gerektiSIRA S‹ZDE ¤ini vurgulamaktad›r. Bu yap›lanmalar, genellikle sosyal politikalar›n yürütülmesini de sa¤layan kurumlardan oluflmaktad›r. Çevresel düzenlemeden üretim süreçlerinin dönüflümüne kadar tüm konular devletlerin önderli¤inde gerçeklefltirilmelidir AMAÇLARIMIZ (Doherty, 1992: 102). Bunun yan›nda temelde devletçi görüfle sahip fakat farkl› bir bak›fl aç›s› benimseyen ekole göre, devlet çevre ve ilgili konularda fazla öne ç›kart›lmamal›, imtiyazl› K ‹ T A Phale getirilmemelidir. Çevreye iliflkin konular, sosyal politikalar içinde hak etti¤i yeri almal› ve sosyal politikan›n modernleflmesi yönündeki dönüflümünün de öncüsü olmal›d›r (Barry, 1999: 22 ve Jacops, 1999: 12). Bu görüfl ayn› zamanda toplum temelli bir yap› olmas› ve kendi dinami¤i ile T E Lyeflil E V ‹ Z Yhareketin ON kuvvetlenmesi gerekti¤ini savunmaktad›r (Jacops, 1996: 100). Yeflil ekonomi, sahip oldu¤u yenilikçi yap›lanmas› ile sosyal politikalar›n da yönünü de¤ifltirmeyi hedeflemesine ra¤men, mevcut dünya yap›s› içinde çok da ‹NTERNET etkin oldu¤u söylenemez. Birçok ülkede yeflil partilerin genel siyasi konjonktür içinde kuvvetli olmad›¤› görülmektedir. Mevcut sosyal politika uygulamalar›n›n N N 7. Ünite - Sosyal Politika ve Çevre sürdürülebilir olmas› yönünde moral de¤erleri yüksek tavsiyelerde bulunmas›na ra¤men, geleneksel sosyal politikalar›n k›sa zamanda istenen yönde dönüfltürülmesi mümkün görülmemektedir (Fitzpartick ve Cahill, 2002: 10). Ancak bu durum yeflil ekonomi ile sosyal politikalar›n ba¤›n› koparmaz. Aksine dönüflüme olan inançla orant›l› olarak kuvvetlendirmektedir. ÇEVRE VE SOSYAL POL‹T‹KA ALANINDA GÜNCEL TARTIfiMALAR Çevre ve refah iliflkisi sosyal politika akademik alan›nda gün geçtikçe daha da yo¤unlaflan biçimde tart›flma konusu yap›lmaktad›r. Özellikle demokrasi, sosyal iliflkiler ve çevreci refah makro bileflenlerde (Hoggett, 2004: 140), yeflil vatandafll›k (Dean, 2004: 22), temel gelir ve yeflil sosyal politika (Fitzpatrick, 2002: 138), gelecek nesiller için refah üretme politikalar› (Fitzpatrick, 2004: 38), Beslenme kalitesisosyal politika ve çevre iliflkileri (Lang, Barling ve Caraher, 2004: 70) gibi konular son dönem sosyal politika tart›flmalar›nda yerini alm›flt›r. Sürdürülebilir tüketim konusunda çevre politikalar›n›n ve sosyal bilimlerin önemi vurgulayan çal›flmalar yan›nda (Murphy ve Cohen: 2001: 225) yeni sosyal politika alg›s› ile desteklenen yeflil toplumda çevresel vergilendirme gibi konular da (Robertson, 2002: 190) literatürde ilgi oda¤› olma yolunda ilerlemektedir. Çevre konusunun di¤er tüm alanlar gibi sosyal politikalar› da etkilemesi kaç›n›lmazd›r. Ancak görünen odur ki, sosyal politikalar›n dönüflüm süreçlerine yeflil ekonominin katk›s›, mevcut politikalar›n çevresel faktörler göz önünde tutularak yeniden düzenlenmesi yönündedir. Yoksa temel sosyal politika bileflenleri olan, sosyal güvenlik, konut politikas›, sa¤l›k politikas›, sosyal çal›flma ve e¤itim (Bu befl bileflen sosyal politika literatüründe ‘Befl Büyükler’ (Big Five) olarak an›lmaktad›r Spicker, 1995) gibi ana arterlerin yeniden üretilmesi gibi bir çaba yoktur. Mesele bu politikalar›n çevreye duyarl› flekilde yeniden düzenlenmesinden ibarettir. 183 184 Sosyal Politika-II Özet N A M A Ç 1 N AM A Ç 2 dengesini bozmadan tüm canl› nesilleri sa¤l›kl› olarak yaflatabilmek ve bunlar›n çevresindeki cans›z varl›klar› da koruyarak gelece¤e devredebilmek oldu¤u söylenebilir. Çevre Politikas›n›n, temel yol gösterici ilkeleri ile do¤rudan ilkeleri olmak üzere iki yönlü ilkesel yap›s› bulunmaktad›r. Çevre stratejisinin temel yol gösterici ilkelerini; 1- Demokratik ve kat›l›mc› mekanizmalar›n kullan›lmas›, 2- Uzlaflma ve sahiplenmeye (Gönüllülük) önem verilmesi, 3- Verimlilikle ekonomik rasyonalitenin kaynaflt›r›lmaya çal›fl›lmas›, 4- Öncelikli eylemlerin eflgüdümü ve içsellefltirilmesi, 5- Çözümlerin uygun düzeylerde yerellefltirilmesi fleklinde s›ralayabiliriz. Do¤rudan çevre politikas› ilkelerini ise; 1- Kirleten Öder ‹lkesi, 2- Kirletenin Kusursuz Sorumlulu¤u, 3- Bütünlefltirme ‹lkesi, 4- Önceden Önleme ‹lkesi, 5- ‹flbirli¤i ‹lkesi, 6- Sak›nma (‹htiyat) ‹lkesi, 7- Sürdürülebilir Kalk›nma ‹lkesi olarak s›ralamak mümkündür. Çevre politikas›n›n araçlar› ise Mevzuata Yönelik Araçlar, Ekonomik Araçlar olmak üzere ikiye ayr›labilir. Mevzuata Yönelik Araçlar, çevre konusunu ilgilendiren do¤rudan ya da dolayl› yasal düzenlemeler iken genellikle vergiler yoluyla mali politikalar arac›l›¤› ile yürütülen faaliyetler ise ekonomik Araçlar içinde yer al›r. Ancak kimi zaman kullan›lan Ba¤›fllar (Karfl›l›ks›z ve Koflullu), Teflvik Ödemeleri, Vergi ‹ndirimleri gibi uygulamalar da vergi d›fl› araçlar kapsam›nda ekonomik araçlar içinde yer alabilir. Çevre politikalar›n›n geliflimini ve nedenlerini tart›flmak. Çevre politikalar› yaflanabilir bir dünya oluflturmak için gündeme gelmifltir. Günümüzde sürdürülebilir kalk›nman›n temel bilefleni olarak, kirlilik sorunlar›, kaynaklar›n tükenme sorunlar› ve refah›n yeniden üretimi ile yaflam kalitesine yönelik sorunlar olmak üzere üç bileflende de¤erlendirilmektedir. Çevreye iliflkin politikalar›n üretilmesinin kökeni sanayileflmeye dayanmaktad›r. Her iki dünya savafl› da çevreye önemli tahribatlar vermifltir. Bunun yan›nda; kontrolsüz ve çarp›k kentleflme, h›zl› nüfus art›fl›, giderek ›s›nan dünya, asit ya¤murlar›na yol açacak derecede hava kirlili¤i, su ve yaflanabilir alanlar›n azalmas› ile teknoloji üretiminin ve bizatihi teknolojinin kendisinin çevreye verdi¤i zararlar çevre politikalar›n›n geliflmesine neden olmufltur. Çevre politikalar›n›n; hedef, öncelik, ilke ve araçlar›n› s›ralamak. Çevre politikas›n›n temel hedefi insanl›¤›n daha kaliteli bir çevrede yaflam›n› sürdürmesi ve bu çevrenin gelecek nesillere aktar›labilmesidir. Türkiye’nin Ulusal Çevre Stratejisi Eylem Plan›na da (1998) yans›yan hedefleri: 1- Kirlili¤in önlenmesi ve azalt›lmas›, 2- Altyap› ve hizmetlerine eriflimin kolaylaflt›r›lmas›, 3- Kaynaklar›n sürdürülebilir kullan›m›n› teflvik, 4- Çevre ile ilgili sürdürülebilir uygulamalar›n desteklenmesi, 5- Çevresel tehlikelerin asgari düzeye indirilmesi olarak s›ralayabiliriz. Temel hedefe ulafl›labilmesi için belirlenen ön hedefleri ise; 1- Yaflam kalitesinin iyilefltirilmesi, 2- Çevre bilincinin gelifltirilmesi, 3- Çevre duyarl›l›¤›n›n gelifltirilmesi, 4- Çevre yönetiminin iyilefltirilmesi, 5- Sürdürülebilir nitelikteki ekonomik geliflmeye katk›, 6- Sürdürülebilir nitelikteki toplumsal geliflmeye katk›, 7- Sürdürülebilir nitelikteki kültürel geliflmeye katk› olarak s›ralamak mümkündür. Çevre politikalar›n›n önceli¤i insan olmakla birlikte dünyada yaflayan her canl›n›n da hakk› oldu¤unu ileri süren görüfllere göre ise çevre politikalar›n›n genifl anlamda önceli¤inin, do¤an›n N A M A Ç 3 Uluslararas› ve ulusal çevre politikalar›n› ve kaynaklar›n› belirlemek. Çevre, tüm dünyan›n sahip ç›kmas› gereken bir konudur. Bu nedenle standart uygulamalar›n yap›labilmesi için birtak›m uluslararas› kurulufllar ve oluflumlar eliyle çeflitli bildirge, sözleflme, anlaflma vb. belgeler üretilmifltir. Söz konusu uluslararas› kurulufllar›; Birleflmifl Milletler, Ekono- 7. Ünite - Sosyal Politika ve Çevre mik ‹flbirli¤i ve Kalk›nma Örgütü (OECD), Avrupa Birli¤i, Avrupa Konseyi, Kuzey Atlantik Pakt› (NATO), Avrupa Güvenlik ve ‹flbirli¤i Örgütü (OSCE), Avrupa Çevre Ajans› ve ile Dan›flma Forumu, Dünya Bankas›, Sivil Toplum Kurulufllar› gibi Çevre Alan›nda Di¤er Kurulufllar olarak s›ralamak mümkündür. Bunun yan›nda küresel çapta bölgesel düzenlemelere de rastlanmaktad›r. Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesi, Afrika ‹nsan ve Halklar Haklar› fiart›, Amerika ‹nsan Haklar› Sözleflmesi, Asya ‹nsan Haklar› Bölge Konseyi bu düzenlemeler örnek olarak verilebilir. Türkiye’de çevre politikalar›na iliflkin temelin III.Befl Y›ll›k Kalk›nma Plan›nda (1973-77) at›ld›¤› söylenebilir. Çevre politikalar›, çeflitli uluslararas› sözleflmeler çerçevesinde ikisi do¤rudan üçü dolayl› olmak üzere toplam befl bakanl›k bünyesinde yürütülmektedir. Do¤rudan ilgili bakanl›klar; Çevre ve fiehircilik Bakanl›¤› ile Orman ve Su ‹flleri Bakanl›klar›, dolayl› ilgili bakanl›klar ise; G›da, Tar›m ve Hayvanc›l›k Bakanl›¤›, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanl›¤› ve Kalk›nma Bakanl›¤› olarak s›ralanabilir. Türkiye’de çevre konusunda oluflmufl Mevzuat; Hava, Su, Toprak, Orman, Gürültü, Sulaklalan, Kat› at›k ve Deniz olmak üzere sekiz ana bafll›k alt›nda s›n›fland›r›labilir ve mevzuat altyap›s›n›n kuvvetli oldu¤u söylenebilir. Ancak çevre konusunda faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerinin ve bunlara üyeli¤in yeterli seviyede oldu¤u söylenemez. N AM A Ç 4 Sosyal politikada çevre fikrinin geliflimini aç›klamak. Çevresel fikirler, sosyal politikay› 1990’lar›n bafllar›ndan itibaren etkilemeye bafllam›flt›r. 90’l› y›llar yeflil ekonominin sosyo-politik yaz›nsal alanda h›zl› üretimin oldu¤u bir dönemdir. Ancak 2000’li y›llar›n bafllar›nda hala yeflil ekonomi ve sosyal politikaya yönelik eserler konunun genel çerçevesinin çizilmesine ve tart›fl›lmas›na yönelik bafllang›ç kitaplar› olma özelli¤ini tafl›maktad›r. N AM A Ç 5 185 Yeni bir iktisadi alan olarak “Yeflil Ekonomi” ile çevre ve sosyal politika alan›na iliflkin güncel tart›flmalar› aç›klamak. Yeflil ekonomi, mevcut ekonomik düzenin yapt›¤› tahribatlara karfl›, dünyan›n sürdürülebilir bir yaflam alan› olarak kalmaya devam etmesi için alternatif yaklafl›mlar ileri süren, çevreye duyarl›, kuvvetli felsefi altyap›s› bulunan ve geliflmekte olan bir iktisat koludur. Yeflil ekonomi sadece çevre ile ilgili de¤il, iktisadi etkinlik ile ilgili bir düflünce sistemati¤idir. Bu kapsamda insan medeniyeti ve do¤al ekosistem aras›nda bir iliflki kurarak dünyadaki yaflam›m›z›n devaml›l›¤› ve gelecek nesillere sa¤l›kl› devri ile fikirler gelifltirir. Felsefi olarak; Ayd›nlanma, Elefltirel Kuram, Feminizm, Postmodernizm gibi alanlara dayan›r. Ayr›ca 1968 tarihinde kurulmufl Roma Kulübü’nün de felsefi altyap›s›nda önemli yeri bulunmaktad›r. Yeflil ‹deolojiler ise; Ekolojizm; Hayatta Kalmac›l›k (Survivalism), Ekofeminzm, Ekososyalizm ve Muhafazakârl›k çerçevesinde oluflmufltur. Yeflil ekonomi ve sosyal politika iliflkisinin temelini, sürdürülebilir refah toplumu hedefi oluflturmaktad›r. Sosyal politikalar, refah ve refah›n da¤›l›m› ile ilgili düzenlemeleri esas al›r ve bu kapsamda yeflil ekonominin sürdürülebilir toplum hedefi ile kesiflir. Çevre ve refah iliflkisi, sosyal politika akademik alan›nda gün geçtikçe daha da yo¤unlaflan biçimde tart›flma konusu yap›lmaktad›r. Özellikle demokrasi, sosyal iliflkiler ve çevreci refah makro bileflenlerde yeflil vatandafll›k, temel gelir ve yeflil sosyal politika, gelecek nesiller için refah üretme politikalar›, Beslenme kalitesi-sosyal politika ve çevre iliflkileri gibi konular son dönem sosyal politika tart›flmalar›nda yerini alm›flt›r. Sürdürülebilir tüketim konusunda çevre politikalar›n›n ve sosyal bilimlerin önemi vurgulayan çal›flmalar yan›nda yeni sosyal politika alg›s› ile desteklenen yeflil toplumda çevresel vergilendirme gibi konular da güncel tart›flmalar içinde yer almaktad›r. 186 Sosyal Politika-II Kendimizi S›nayal›m 1. Afla¤›daki konulardan hangisi çevre tart›flma alan› s›n›fland›r›lmas› d›fl›ndad›r? a. Topra¤›n kirlenmesi sorunu b. Kaynaklar›n tükenmesi sorunu c. Yeflil alanlar›n ço¤almas› sorunu d. Refah›n yeniden üretimi sorunu e. Yaflam kalitesine yönelik sorunlar 2. Afla¤›dakilerden hangisi çevre politikalar› üretme ihtiyac›na neden olan konulardan de¤ildir? a. Sanayileflme b. Dünya savafllar› c. Kentleflme d. Nüfus azal›fl› e. ‹klim de¤iflikli¤i 3. Kirlili¤in önlenmesi ve azalt›lmas›, Altyap› ve hizmetlerine eriflimin kolaylaflt›r›lmas›, Kaynaklar›n sürdürülebilir kullan›m›n› teflvik Yukar›da say›lan faaliyetler çevre politikas›n›n hangi bileflenini oluflturur? a. Hedeflerini b. Sürdürülebilirli¤ini c. ‹lkelerini d. Araçlar›n› e. Kaynaklar›n› 4. Yapt›¤› do¤rudan fiil nedeniyle kirlili¤e sebep olmasa da, dolayl› olarak kirlili¤e sebep olan kifli ya da kurumlar›n sorumlulu¤unu anlatan çevre politikas› ilkesi afla¤›dakilerden hangisinde do¤ru olarak verilmifltir? a. Kirleten önder ilkesi b. Kirletenin kusursuz sorumlulu¤u ilkesi c. Bütünlefltirme ilkesi d. Önceden önleme ilkesi e. ‹flbirli¤i ilkesi 5. Afla¤›da s›ralananlardan hangisi çevre politikalar›n›n uluslararas› kaynaklar› içinde gösterilemez? a. Birleflmifl Milletler (UN) b. Ekonomik ‹flbirli¤i ve Kalk›nma Örgütü (OECD) c. Avrupa Birli¤i (EU) d. Kuzey Atlantik Pakt› (NATO) e. Uluslararas› Para Fonu (IMF) 6. Türkiye’de çevre politikalar›na iliflkin düzenlemelerin temeli hangi dönemde dayanmaktad›r? a. Cumhuriyet öncesi döneme dayanmaktad›r b. 1923 Cumhuriyetin ilan› ile ilk düzenlemelere rastlanmaktad›r c. III. Befl Y›ll›k Kalk›nma Plan› (1973-77) dönemine dayanmaktad›r d. 1980 ‹htilal› sonras› politikalara dayanmaktad›r e. Çevreye iliflkin düzenlemelere 2000’li y›llardan sonra rastlanmaktad›r 7. Afla¤›dakilerden hangisi Türkiye’de çevre konusunda oluflmufl mevzuat s›n›fland›rmas› içinde yer almamaktad›r? a. Hava kirlili¤ine iliflkin mevzuat b. Su kaynaklar›n›n yönetimine iliflkin mevzuat c. Toprak ve Mer’a kaynaklar›n›n yönetimine iliflkin mevzuat d. Gürültü sorunlar›na iliflkin mevzuat e. Nükleer ve uzay çal›flma sorunlar›na iliflkin mevzuat 8. “Gelecek neslin kendi ihtiyaçlar›n› karfl›layabilme imkânlar›n› yok etmeden flu anki ihtiyaçlar›n karfl›lanabildi¤i kalk›nma” ifadeleri ile Brundtland Raporunda tan›mlanan kavram afla¤›dakilerden hangisinde do¤ru olarak verilmifltir? a. Dengeli kalk›nma b. Dengesiz kalk›nma c. ‹ktisadi kalk›nma d. Sürdürülebilir kalk›nma e. Sosyal kalk›nma 9. “Mevcut ekonomik düzenin yapt›¤› tahribatlara karfl›, dünyan›n sürdürülebilir bir yaflam alan› olarak kalmaya devam etmesi için alternatif yaklafl›mlar ileri süren, çevreye duyarl›, kuvvetli felsefi altyap›s› bulunan ve geliflmekte olan bir iktisat kolu” afla¤›dakilerden hangisidir? a. Neo-Klasik ‹ktisat b. Yeflil ‹ktisat c. Heteradoks ‹ktisat d. Feminist ‹ktisat e. Talep yönlü (Keynesyen) iktisat 10. Afla¤›dakilerden hangisi “Yeflil ‹deolojiler” aras›nda s›ralanamaz? a. Septisizm b. Ekolojizm c. Ekofeminizm d. Ekososyalizm e. Muhafazakarl›k 7. Ünite - Sosyal Politika ve Çevre “ 187 Yaflam›n ‹çinden 30 May›s Çarflamba Haydi At›k Pil Toplamaya ‹zmir Büyükflehir Belediyesi, çevre bilincini yayg›nlaflt›rmak amac›yla 1998 y›l›ndan bu yana her y›l Çevre Haftas› etkinlikleri kapsam›nda sürdürdü¤ü ‘At›k Pil Toplama Kampanyas›’n›n 15.sini gerçeklefltirmek için dü¤meye bast›. Gelecek nesillere daha sa¤l›kl› ve yaflan›labilir bir dünya b›rakabilmek, çocuklar baflta olmak üzere toplumda çevre bilincini gelifltirmek için yap›lan kampanya bu y›l 5-7 Haziran 2012 tarihleri aras›nda düzenlenecek. Büyükflehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Baflkanl›¤› ile Tafl›nabilir Pil Üreticileri ve ‹thalatç›lar› Derne¤i (TAP) iflbirli¤inde gerçekleflecek olan at›k pil toplama kampanyas›na kat›lmak isteyenler, y›l boyunca toplad›klar› kullan›lm›fl pillerini belirtilen tarihlerde belediyenin girifl kap›s›nda kurulacak olan stanttaki kumbaralara tartt›rarak teslim edebilirler. B‹RB‹R‹NDEN CAZ‹P ARMA⁄ANLAR VAR Çevreye ve do¤an›n korunmas›na duyarl›l›k gösteren çevre dostlar›n›n toplad›¤› pillerle, kampanya her geçen y›l güç kazan›yor. Çevre Haftas› boyunca sürdürülen kampanya çerçevesinde 2007 y›l›nda 8 ton, 2008 y›l›nda 8.6 ton, 2009 y›l›nda 13.4 ton, 2010 y›l›nda 21.1 ton, 2011 y›l›nda ise 25 ton at›k pil toplanm›fl ve uygun flartlarda do¤aya zarar vermeden bertaraf edilmiflti. DERECEYE G‹RENLERE ÖDÜL Kampanyada toplanan at›k piller; okullar, çocuklar, anaokullar›, yetiflkinler, gençler, flarjl› piller ile firmalarkurumlar olmak üzere yedi kategoride de¤erlendirilecek. Her kategoride ilk üç dereceye girenlere bisiklet, foto¤raf makinesi, dizüstü bilgisayar, mp3, kol saati, Ipod Shuffle, akülü Scooter, masa tenisi, satranç e¤itim panosu, satranç tak›m›, kitap seti, spor seti gibi teflvik ödülleri verilecek. Ödüller, 12 Haziran 2012 tarihinde Tarihi Havagaz› Fabrikas›’nda düzenlenecek törenle sahiplerini bulacak. DO⁄AL KAYNAKLAR K‹RLENM‹YOR Kullan›lm›fl pillerin do¤aya gelifligüzel at›lmas›, içindeki civa, kadmiyum, kurflun gibi a¤›r metallerin serbest hale geçmesi sonucu do¤al kaynaklar›n kirlenmesine neden oluyor. Kampanya, içme suyu ve besin zinciriy- le de insan sa¤l›¤› için ciddi tehlikelere yol açan bu durumun önüne geçmeyi hedefliyor. Metropol alan s›n›rlar› içinde bulunan 21 ilçedeki okullara, muhtarl›klara, hastanelere, al›flverifl merkezlerine, küçük ölçekli sa¤l›k kurulufllar›na, foto¤raf stüdyolar›na, askeri tesislere ile eczanelere da¤›t›lan at›k pil bidonlar› ve toplama kutular› arac›l›¤›yla toplanan binlerce ton pilin çevrede yarataca¤› tahribat›n da önüne geçiliyor. Toplanan piller, Harmandal› Düzenli Depolama Alan›’nda özel olarak haz›rlanan Çevre ve Orman Bakanl›¤›’nca onayl› At›k Pil Bertaraf Deposu’nda bertaraf ediliyor. Geri kazan›m› mümkün olan piller ise, Tafl›nabilir Pil Üreticileri ve ‹thalatç›lar› Derne¤i (TAP) ile anlaflmas› bulunan elektrikli ve elektronik at›klar›n geri kazan›m lisans›na sahip iflletmede geri kazan›l›yor. Kaynak: ‹ZM‹R ” Okuma Parças› Dokuzuncu Kalk›nma Plan› Aç›s›ndan Temel Yans›malar “Bugünkü ve gelecek kuflaklar›n temel gereksinimlerinin sa¤land›¤›, yaflam kalitesinin art›r›ld›¤›, biyolojik çeflitlili¤in korundu¤u, do¤al kaynaklar›n sürdürülebilir kalk›nma yaklafl›m›yla ak›lc› yönetildi¤i, sa¤l›kl› ve dengeli çevrede yaflama hakk›n› gözeten politikyönetsel anlay›fl›n egemen oldu¤u bir Türkiye” hedefine ulaflmak için gerekli araçlar›n sergilendi¤i bu Raporun dayand›¤› temel ilkeler flöyledir: Gelecek kuflaklar›n ihtiyaçlar›n› gözeterek, do¤al kaynaklar›n koruma/kullanma koflullar›n›n belirlenmesi ve bu kaynaklara herkesin adil ve sa¤l›kl› ulafl›m›n› sa¤layacak bir çevre yönetiminin kurulmas› temel stratejik amaç olarak benimsenmelidir. Çevre yönetiminin etkili bir biçimde ifllemesinin ilk koflulunu ekonomik ve toplumsal kararlar al›n›rken, çevresel de¤erlerin göz önünde bulundurulmas› oluflturmaktad›r. Bütün ekonomik ve toplumsal politikalar›n oluflturulmas›nda çevresel kayg›lar›n da dikkate al›nmas›, çevre ile ilgili mevzuat›n öncelikli olarak uygulanmas›na özel önem verilmesi, yönetimin bütün aflamalar›nda plan ve projeler haz›rlan›rken ekolojik verilerin dikkate al›nmas›na özen gösterilmesi, yasal düzenlemelerin ve çevresel de¤erleri korumaya yönelik yarg› kararlar›n›n uygulanmas› konusuna özel önem verilmesi gerekmektedir. 188 Sosyal Politika-II S›ra Sizde Yan›t Anahtar› Çevre yönetimi alan›nda daha etkin bir sistemin oluflturulmas› için bugünkü kurumsal yap› gözden geçirilerek güçlendirilmeli; merkezi ve yerel yönetimlerde çevre politikalar›n›n uygulanmas› sürecinde yer alan kurumlarda, kapasite art›r›c› ve kurumlar aras› (kamu, özel sektör ve gönüllü örgütler, üniversiteler vb.) eflgüdümü sa¤layan düzenekler oluflturulmal›d›r. Çevre kalitesinin gelifltirilmesi için kat›l›mc›l›¤› ve saydaml›¤› esas alan teflvik edici politikalar oluflturulmal› ve uygulanmal›d›r. Çevre ile ilgili karar alma süreçlerine özel sektör- STK ve halk›n aktif kat›l›m›n›n sa¤lanmas› için kamu kararlar›na temel olan politikalar›n kamuoyu ile paylafl›lmas› ve kamuoyunun sürekli bilgilendirilmesi önemlidir. Kaynak: IX Kalk›nma Plan› 2007-2013, s.110 tam metin için bkz. http://plan9.dpt.gov.tr/oik22_cevre/cevre.pdf. Kendimizi S›nayal›m Yan›t Anahtar› 1. c 2. d 3. a 4. b 5. e 6. c 7. e 8. d 9. b 10. a Yan›t›n›z yanl›fl ise “Çevre Konusunun Tart›flma Alan›” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Çevre Politikalar› Üretme ‹htiyac›” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Çevre Politikalar›n›n Hedef ve Öncelikleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Çevre Politikalar›n›n ‹lkeleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Uluslararas› Çevre Politikalar› ve Kaynaklar›” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Türkiye’de Çevre Politikalar› ve Kaynaklar›” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Türkiye’de Çevre Yönetimine ‹liflkin Yasal Çerçeve” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Sürdürülebilirli¤in Temelleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Yeflil Ekonomi” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Septisizm; flüphecilik, bir konuya kolayca inanmazl›k demektir. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Yeflil ‹deolojiler” konusunu yeniden gözden geçiriniz. S›ra Sizde 1 Çevre politikalar› giderek kirlenen dünyan›n daha yaflanabilir bir yer olmas› için üretilmifl politikalard›r. Sanayileflmenin olumsuz etkileri ile I.ve II. Dünya savafllar›, çarp›k kentleflme, h›zl› nüfus art›fl›, iklim de¤ifliklikleri, hava ve su kirlili¤i ile teknolojinin olumsuz etkileri çevre politikalar›n›n geliflmesine neden olan etkenler içinde s›ralanabilir. S›ra Sizde 2 Çevreyi ihmal ederek yürütülen politikalar, k›sa, orta ve uzun vadede insanl›¤›n zarar›na sonuçlar do¤urmaktad›r. Bu nedenle gerek ekonomik gerekse sosyal refaha ulafl›lmas›nda çevre politikalar öncelikli ve hassasiyetle dikkate al›nmal›d›r. Aksi davran›fllar, maddi olarak belki daha iyi durumda olmam›za karfl›n yaflanabilir bir çevrenin yok olmas›na neden olacakt›r. Unutmayal›m ki bu dünyadan baflka yaflayacak bir yerimiz yoktur. Daha kaliteli bir hayat yaflayabilmek için çevreyi ve dünyay› korumal› ve kirletmemeliyiz. S›ra Sizde 3 Çevre, tüm dünyan›n sorunu olarak uluslararas› çapta çözüme kavuflturulmas› gereken bir sorun olarak karfl›m›za ç›km›flt›r. Bu nedenle uluslararas› alanda standart uygulamalar gelifltirmek için bir dizi kurum görevlendirilmifl ve düzenlemeler oluflturulmufltur. Birleflmifl Milletler, Ekonomik ‹flbirli¤i ve Kalk›nma Örgütü, Avrupa Birli¤i, Avrupa Konseyi, Kuzey Atlantik Pakt›, Avrupa Güvenlik ve ‹flbirli¤i Örgütü ve Avrupa Çevre Ajans› bu amaç çerçevesinde de faaliyetlerini yürütmektedir. Bunun yan›nda Avrupa Komisyonu taraf›ndan kurulan Dan›flma Formu, Dünya Bankas› ve çeflitli sivil toplum kurulufllar› da çevre politikalar›n› uluslararas› düzeyde yönlendiren kurumsal yap› içinde yer almaktad›r. S›ra Sizde 4 Çevresel fikirler, sosyal politikay› 1990’lar›n bafllar›ndan itibaren etkilemeye bafllam›flt›r. Bu y›llardan itibaren çeflitli alanlarda akademik çal›flmalar üretilmeye bafllanm›fl, bu çaba özellikle ‹ngiltere ve benzer geliflmifllikteki Avrupa ülkelerinde sürdürülebilir kalk›nmaya olan ilgiyi canland›rm›flt›r. Fitzpatrick, Huby, Trainer, Cahill gibi yazarlar sosyal politika ve çevre hakk›nda çeflitli kitaplar yay›nlam›fllard›r. Buna ra¤men konu sosyal politika alan›nda hala yeterince yerini bulabilmifl de¤ildir. 7. Ünite - Sosyal Politika ve Çevre S›ra Sizde 5 Yeflil ekonomi, dünyay› daha yaflanabilir bir yer k›lmak için mevcut iktisadi sistemin tahribatlar›na vurgu yaparak yeni bir model öngörmektedir. Bu model, çevreyi ve dünyay› kirletmeden üretim yapmay›, yenilenebilir enerji kaynaklar›n› etkin olarak kullanmay› ve daha kaliteli bir yaflama ulaflmay› hedeflemektedir. Mevcut iktisadi sistemin üretim hacmi, toplam tüketimi karfl›layabilecek bir çapa ulaflt›¤›ndan sistemi bir anda dönüfltürebilmek kolay de¤ildir. Yeflil Ekonomistlerin öngördü¤ü çapta bir de¤iflimin maliyeti yüksektir ve k›sa dönemde uygulanabilir görülmektedir. Ancak buna ra¤men yeflil ekonomistlerin amaç, ilke ve hedefleri dünyan›n daha güzel bir yer olmas› bak›m›ndan gayet ahlaki ve do¤ru gözükmektedir. Yararlan›lan Kaynaklar Akdur, R. (2005). Avrupa Birli¤i ve Türkiye’de Çevre Koruma Politikalar›-Türkiye’nin Avrupa Birli¤ine Uyumu, Ankara Üniversitesi Avrupa Topluluklar› Araflt›rma ve Uygulama Merkezi Yay., Ankara. Barry, J. ve Doherty, B.(2004). “The Greens and Social Policy: Movements, Politics and Practice?”, Environmental Issues and Social Welfare, Ed. Micheal Cahill and Tony Fitzpartick, Blackwell. Barry, J. (1999). Rethinking Green Politics: Nature, Virtue, Progess, London: Sage. Baykan, B. G. ve Ertunç, B. (2011). “Toplumlar Zenginlefltikçe Çevrenin Önemi Art›yor”, Bahçeflehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araflt›rmalar Merkezi (BETAM), Araflt›rma Notu:11/105, 17 fiubat, ‹stanbul. Breitmeir, H, (1997). “International Organizations and the Creation of Environmental Regimes”, Global Governance: Drawing Insights from the Environmental Experience, ed. Oran R. Young Cambridge, Massachusetts: The MIT Press (87-114). Budak, S. (2000). Avrupa Birli¤i ve Türk Çevre Politikas›-Avrupa Toplulu¤u’nun Çevre Politikas› ve Türkiye’nin Uyumu, ‹stanbul, Büke Yay. Araflt›rma Dizisi, 2000-6. Cahill, M.(2004). “The Implications of Consumerism for the Transition to a Sustainable Society”, Environmental Issues and Social Welfare, ed. Micheal Cahill ve Tony Fitzpartick, Blackwell. 189 Da¤demir, Ö. (2003). Çevre Sorunlar›na Ekonomik Yaklafl›mlar ve Optimal Politika Aray›fllar›, Ankara, Gazi Kitabevi. Dean, H. (2002). “Green Citizenship”, Environmental Issues and Social Welfare, ed. Micheal Cahill ve Tony Fitzpartick, Blackwell. d’Eaubonne, F. (1974). Le féminisme ou la Mort, Paris, P.Horay. Desai, B. H. (1999). “Institutionalizing the Kyoto Climate Accord”, Environmental Policy & Law, Vol. 29, Issue 4 (159-164). Doherty, B. (1992). “The Fundi-Realo Controversy: An Analysis of Four European Green Parties”, Environmental Politics, I, I. Don, H. (1996). “Coasts in Crisis”, Issues in Science & Technology, Summer (39-48). Duru, B.(2009). “Viyana’dan Kyoto’ya ‹klim De¤iflikli¤i Serüveni”, Mülkiye Der. Cilt: XXV • Say›: 230, (301-333). Duru, B. (2011), “Avrupa Birli¤i Çevre Politikas›”, Avrupa Birli¤i Politikalar›, ed. Ça¤r› Erhan, Deniz Senemo¤lu, ‹maj Yay. (169-188). Fitzpartick, T. ve Cahill, M. (2002). “The New Environment of Welfare”, Environment and Welfare: Towards a Green Social Policy, ed. Tony Fitzpartick ve Micheal Cahill,Palgrave McMillan. Fitzpatrick, T. (2002). “With No Strings Attached? Basic Income and the Greening of Security”, Environment and Welfare: Towards a Green Social Policy, ed.Tony Fitzpatrick ve Micheal Cahill, Palgrave McMillan. Fitzpatrick, T. (2004). “Making Welfare for Future Generations”, Environmental Issues and Social Welfare, ed. Micheal Cahill ve Tony Fitzpartick, Blackwell. Gemalmaz, M.S. (1989). “Afrika ‹nsan ve Halklar› Haklar› Komisyonu”, Milletleraras› Hukuk ve Milletleraras› Özel Hukuk Bülteni (MHB), Y›l:9, S;1, ‹stanbul (10-26). Goudie, A. (1994). The Nature of the Environment, (Oxford, Cambridge: Blackwell, 3rd Edt). Hamamc›, C. (1983). “Çevre ve Hukuk”, Fehmi Yavuz’a Arma¤an, AÜ. SBF. Yay›nlar› (239-250). Hamamc›, C. (1997). “Çevrenin Uluslararas› Boyutu” ‹nsan Çevre Toplum, Der: Ruflen Kelefl, ‹mge Yay›nlar›, Ankara (394-412). Held, D. (1995). Introduction to Critical Theory Horkheimer to Habermas, University of California Press. HM 24 Hel. 190 Sosyal Politika-II Hoggett, P. (2004). “Democracy, Social Relations and Ecowelfare”, Environmental Issues and Social Welfare, ed. Micheal Cahill ve Tony Fitzpartick, Blackwell. Huby, M. (2002). “The Sustainable Use of Resources”, Environment and Welfare: Towards a Green Social Policy, ed. Tony Fitzpartick ve Micheal Cahill, Palgrave McMillan. Jacobs, M. (1996). The Politics of Real World, London: Earthscan. Jacobs, M. (1999). Environmental Modernization, London: Fabian Society. Kabo¤lu, ‹. (1996). Çevre Hakk›, ‹mge Yay›nlar›, Ankara. Kelefl, R. ve Hamamc›, C. (1998). Çevrebilim, Ankara, ‹mge Kitabevi. Kelefl, R. ve Ertan, B. (2002). Çevre Hukukuna Girifl, Ankara, ‹mge Kitabevi. K›l›ç, S. (2009). “Uluslararas› Çevre Hukukunun Geliflimi Üzerine Bir ‹nceleme”, C.Ü. ‹ktisadi ve ‹dari Bilimler Der., Cilt 2, Say› 2 (131-149). Lang, T., Barling, D. ve Caraher, M. (2004). “Food, Social Policy and the Environment: Towards a New Model”, Environmental Issues and Social Welfare, ed. Micheal Cahill ve Tony Fitzpartick, Blackwell. Mellor, M. (1997). Feminism and Ecology, New York University Press. Murie, A. (2004). “Housing”, The Student’s Companion to Social Policy ed.Pete Alcock, Angus Erskine ve Margaret May, Blackwell (362-369). Murphy, J. ve Cohen, M. J. (2001). “Sustainable Consumption: Environmental Policy and the Social Sciences”, Exploring Sustainable Consumption Environmental Policy and the Social Sciences, ed. Maurie J.Cohen, Joseph Murphy, Pergamon. OECD ENVIRONMENTAL OUTLOOK TO 2030, Türkçe özet metin için bkz. http://www.oecd.org/dataoecd/31/13/40204941.pdf. Özdek, E. Y. (1993). Çevre Hakk›, TODA‹E Y., Ankara. Özdemir, M. Ç. ve Erdo¤an, E. (2012). “The Changing Face of Labour Productivity: Green Productivity”, Uluslararas› Disiplinleraras› Sosyal Bilimler Kongresi - IISIC 2012, 17 - 21 Haziran, Bursa. Hay, P. R. (2002). A Companion to Environmental Thought, Edinbrugh University Press. Hawthorn G. (1976). Enlightenment&Despair: A History of Sociology, Cambridge University Press. Kennet, M. (2010). “Green Economics. Introducing this progressive economics discipline” The Green Economics Reader, Green Economics Institute, UK. Kennet, M. Heinemann, V. (2011). “Green Economics. Introducing this progressive economics discipline”, The Green Economics Reader, GEI. Pallemaerts, M. (1992). “International Environmental Law from Stockholm to Rio: Back to the Future?”, Review of European Community & International Environmental Law (RECIEL), Volume 1, Issue 3, September (254-266). Pazarc›, H. (1983), “Çevre Sorunlar›n›n Uluslararas› Boyutlar› ve Uluslararas› Hukuk”, Fehmi Yavuz’a Arma¤an, AÜ. SBF. Yay. (201-237). Robertson, J. (2002). “Eco-Taxation in a Green Society”, Environment and Welfare: Towards a Green Social Policy, ed.Tony Fitzpatrick ve Micheal Cahill, Palgrave McMillan. Sivil Toplum Kurulufllar› Rehberi (1996). Tarih Vakf› Yay›nlar›; ‹stanbul. Spicker, P. (1995). Social Policy: Themes and Approaches, Prentice-Hall. Turgut, N. (2001). Çevre Hukuku (Karfl›laflt›rmal› ‹nceleme), Ankara, Savafl Kitabevi. Türkiye Ulusal Çevre Stratejisi ve Eylem Plan› (TUÇSEP) (1998). Devlet Planlama Teflkilat›, Ankara, May›s (http://ekutup.dpt.gov.tr/cevre/eylempla/ucep.html). Yücel, E. (1999). “Canl›lar ve Çevre”, Biyoloji, ed. Özata, A., Anadolu Üniversitesi Yay›nlar› No. 1083, Eskiflehir (83-109). West, L. (2007). “World Water Day: A Billion People Worldwide Lack Safe Drinking Water”, March 22, Environmental Issues. 8 SOSYAL POL‹T‹KA-II Amaçlar›m›z N N N N N Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra; ‹ktisadi, sosyal ve kültürel hayat›n her yönünü etkileyen küreselleflmeyi tan›mlayabilecek, Küreselleflmeyi ortaya ç›karan sebepleri ve etkilerini aç›klayabilecek, Küreselleflmenin sosyal politika ile ilgili olumsuz sonuçlar›n› belirleyebilecek, Küreselleflmenin ulus devlet ve sosyal devlet anlay›fl› üzerine etkilerini belirleyebilecek, Küreselleflmenin olumsuz sosyal sonuçlar›na karfl› Uluslararas› Çal›flma Örgütü’nün gelifltirmeye çal›flt›¤› yeni küresel sosyal politika yaklafl›m›n› aç›klayabilecek bilgi ve becerileri kazanabileceksiniz. Anahtar Kavramlar • Küreselleflme-Globalisation • Do¤rudan Yabanc› Sermaye Yat›r›mlar› • Çok Uluslu fiirketler • Ulus Devlet, Sosyal Devlet, Refah Devleti, • Uluslararas› Çal›flma Örgütü ‹çindekiler Sosyal Politika-II Küreselleflme ve Sosyal Politika • KÜRESELLEfiME • KÜRESELLEfiME VE SOSYAL POL‹T‹KA Küreselleflme ve Sosyal Politika KÜRESELLEfiME Girifl Küreselleflme; özellikle 1990’l› y›llardan sonra iktisadi, sosyal, kültürel ve siyasi hayatta uluslararas› düzeyde meydana gelen de¤iflimi ve geliflmeleri ifade etmek için, bilim adam›ndan siyasetçiye her kesimin yayg›n olarak kulland›¤›, fenomen haline gelmifl bir terim olarak dikkati çekmektedir. Çok yönlü bir olgu olarak küreselleflme, kendisi ile ilgili alg› ve tutum farkl›l›klar›na ba¤l› olarak z›t yönlü tart›flmalar›n da oda¤› haline gelmifltir. Nitekim küreselleflmenin sonuçlar›ndan hareketle yap›lan de¤erlendirmelerde; bir yandan bir bütün olarak dünya ekonomisini ve geliflmekte olan ülkelerin refah düzeyini art›racak bir itici güç olarak de¤erlendirilirken, di¤er yandan ülkeler aras› sosyal eflitsizlikleri körükleyen, sosyal haklar› yeniden tart›flma konusu haline getirerek çal›flanlar üzerinde olumsuz etkileri olan bir süreç olarak olarak de¤erlendirilmektedir (Temiz, 2004: 1). Bu ünitede, çok yönlü bir olgu olarak kabul edilen küreselleflmenin a¤›rl›kl› olarak sosyal (politika) boyutu ile ilgili sonuçlar› ele al›nacakt›r. Ünitenin ilk k›sm›nda tan›m›, ortaya ç›k›fl›, göstergeleri ele al›nacak; ikinci k›sm›nda sosyal politikaya yönelik olumsuz sonuçlar› ve bunlar› gidermeye yönelik olarak yap›lan çal›flmalara yer verilecektir. Sürecin uluslararas› boyutu dikkate al›narak sosyal politika ile ilgili çal›flmalarda da özellikle ILO’nun küreselleflme ile ilgili tespitleri ve çözüm önerilerine vurgu yap›lacakt›r. Küreselleflme: Terim ve Tan›m› Terim olarak küreselleflmenin çok yayg›n olarak kullan›lmas›, herkesin kabul etti¤i bir tan›m›n›n da oldu¤u anlam›na gelmemektedir. Küreselleflme konusunda herkesin de¤ilse bile büyük ço¤unlu¤un anlafl›labilece¤i, hemfikir olabilece¤i bir tan›m›n yap›lmas›n› güçlefltiren faktörler: • ‹ktisadi, sosyal, kültürel ve politik boyutlar› iç içe geçmifl olan çok yönlü bir olgu olmas›n›n yan› s›ra bunlar›n karfl›l›kl› ve çok zaman da z›t yönlü etkilerinin birlikte ortaya ç›kmas›, • ‹deolojik yaklafl›m farkl›l›klar›na ba¤l› olarak küreselleflmeye yönelik beklentilerin farkl›laflmas›: Baz›lar›na göre bütün iyiliklerin (olumlu geliflmelerin), di¤erlerine göre de bütün kötülüklerin (olumsuz geliflmelerin) sebebi olarak gösterilebilmesi, Fenomen (phenemonen): Frans›zca kökenli bir kelimedir. Olaylar dizisi, olaylar zinciri, olgu. Bir olgu veya süreçle ilgili gözlenebilen bütün de¤ifliklikleri ifade etmek için kullan›l›r. Günümüzde yayg›n olarak; kendi alan›nda öne ç›km›fl, karizmatik gücü olan, etkileyici, liderlik ve belirleyicilik özelli¤i olan kifli, karakter veya varl›klar ile durum, süreç ve olgular› ifade için kullan›lmaktad›r (www.antoloji.comwww.zargan.com/sozluk). 194 Sosyal Politika-II Dünya Bankas› (World Bank): Dünya Bankas›, II. Dünya Savafl›’n›n ard›ndan 1945 y›l›nda Uluslararas› Yeniden Yap›lanma ve Kalk›nma Bankas› (IBRD=International Bank for Reconstruction and Development) ad›yla kurulmufl, 1947 y›l›nda Birleflmifl Milletler’in özerk uzman kurulufllar›ndan biri olma özelli¤i kazanm›flt›r. Üye ülke say›s› 185 dir, ancak bunlardan 11’i banka sermayesinin % 55’ine sahiptir. Türkiye’nin pay› ve oy gücü yaln›zca % 0,5 (binde 5) dir. SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P 1 • Geliflmifl-geliflmekte olan, büyük-küçük, zengin-fakir bütün ülkeleri ilgilendiren bir öneme sahip olmas› (UN, 2001: 3), olarak s›ralanabilir. Küreselleflme sürecinin daha iyi anlafl›lmas›n› sa¤layacak olan afla¤›daki sorulara verilen cevaplar›n farkl›l›¤› ve niteli¤i de tan›m güçlü¤ü yaratan bir baflka faktördür. Bu sorular (UN, 2001: 3): • Küreselleflme ulus devletin rolünü ve fonksiyonlar›n› nas›l etkileyecek? • Küreselleflme iyi mi? Kötü mü? • Küreselleflmenin potansiyel faydalar›n› ve maliyetlerini evrensel düzeyde de¤erlendirebilecek bir yaklafl›m var m›? • Bütün toplumlar, küreselleflmenin nimetlerinden faydalanabilecek mi? • Bütün devletler, kendi toplumlar›n› küreselleflmenin sundu¤u imkânlardan faydaland›rma ve maliyetlerini en aza indirme konusunda yeteri kadar haz›r m›? bafll›klar› alt›nda özetlenebilecek, süreçle ilgili taraflar›n küreselleflme ile ilgili alg›, tutum ve beklentilerini belirleyecek sorulard›r. Bu alg› ve beklentilerin iyimserli¤i veya kötümserli¤i de küreselleflme ile ilgili tan›mlar› etkilemektedir. Çünkü her olgu gibi küreselleflmenin de hem ölçülebilir de¤erlerden hareketle objektif; hem de ölçülemeyen de¤erlerden hareketle subjektif tan›m›n› yapmak mümkündür. Nitekim bir görüfle göre küreselleflme; bar›fl içinde bir dünya ve herkes için geliflmeyi ve zenginli¤i ifade ederken, di¤erlerine göre çok uluslu flirketlerin bütün tabi kaynaklar›, üretimi, finans piyasalar›n› ve kültürü kontrol alt›na almalar› anlam›na gelen ürkütücü bir durum anlam›na gelmektedir (UN, 2001: 7). Bugün gelinen noktada çok say›da yay›n yap›lm›fl olmas›na ra¤men iyimser ve kötümser yaklafl›mlar›n güçlü flekilde varl›¤›n› sürdürmesi dolay›s›yla küreselleflme hala çok yönlü tart›flmalar›n konusudur ve hastal›kl›-ay›pl› bir kavram olmaktan kurtulamam›flt›r (UN, 2001: 7). Kelime anlam›ndan hareketle küreselleflme; dünyay› ça¤r›flt›rmak üzere ‹ngilizce global (küresel, dünya çap›nda, evrensel, toplam, toptan, genel) kelimesinden türetilen zaman ve mekan boyutu olan bir de¤iflim-dönüflüm sürecini ifade etmek üzere kullan›lmaktad›r. ‹ngilizce’de, globalisation-becoming universal; Frans›zca’da mondialisation-la feit de rendre universel; Almanca’da globalisierung-weltweit machen kelimesi ve tarifleri ile anlat›lmaktad›r. Her dilde, dünyan›n bütününü ilgilendiren, dünya ile ilgili, herkes ve her olgu ile ilgili anlam›nda kullan›lmaktad›r. Yukar›da dile getirilen bütün güçlüklere ra¤men, bir tan›m yapma zorunlulu¤undan hareketle öncelikle çeflitli kifli ve kesimler taraf›ndan yap›lan küreselleflme tan›mlar›na yer verilecek, tek cümlelik kapsay›c› bir tarif yapman›n güçlü¤ü dikkate al›narak çeflitli tan›mlarda yer alan ortak unsurlar s›ralanacakt›r. SIRA S‹ZDE güçlefltiren faktörlerden birini belirtiniz. Küreselleflme tan›m›n› Uluslararas› Kurulufllara Göre Küreselleflme D Ü fi Ü N E L ‹ M Dünya Bankas›’na (World Bank: WB) göre küreselleflme; insanl›k tarihi içinde kaç›n›lmaz olarak yaflanacak bir fenomendir ve dünya çap›nda ekonomilerin ve topS Obütünleflme R U lumlar›n artan sürecinin ifadesidir. Bu bütünleflme süreci yaln›zca mal ve hizmet üretimi ile s›n›rl› olmay›p enformasyon, bilgi ve kültürün de de¤iflimi ile gerçekleflmifltir. Küreselleflme, yeni bir olgu olmamakla birlikte son birkaç on y›lda D‹KKAT yaflanan bütünleflme süreci çok h›zl› ve hatta çok dramatik flekilde gerçekleflmifl bunu da haberleflme, bilim, teknoloji, ulafl›m ve üretimde önceden öngörülemeyen SIRA S‹ZDE geliflmeler sa¤lam›flt›r (http://youthink.worldbank.org/issues/globalization). N N AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P 8. Ünite - Küreselleflme ve Sosyal Politika 195 Uluslararas› Para Fonu (‹nternational Monetary Fund: IMF), ekonomik geliflme seviyelerine ba¤l› olmaks›z›n bütün ülkelerin; mali istikrar› baflarmak, ekonomik büyümeyi gerçeklefltirmek ve vatandafllar› için daha yüksek bir hayat standard› sa¤lamak gibi uzun dönemli hedefleri oldu¤unu, bu hedefleri gerçeklefltirmek için de birçok farkl› yöntem olabilece¤ini belirtmektedir. IMF, ülkelerin kendi ekonomik yap›lar› ve politik sistemlerinin farkl›l›klar›na dayanan kendilerine özel yöntemler gelifltirebilece¤ini vurgulamakla birlikte, küreselleflmenin bütün ülkelerin bu hedefleri gerçeklefltirmek için benimsemeleri gereken en uygun çözüm yolu oldu¤unu savunmaktad›r (http://www.imf.org/external/np/exr/ib/2008/053008.htm). IMF’ye göre, ekonomik küreselleflme, teknolojik geliflmenin ve insano¤lunun gelifltirdi¤i yeniliklerin do¤al sonucu olarak yaflanan bir süreçtir. Küreselleflme, yaln›zca mal ve hizmetlerin de¤il, insan gücünün (emek) ve bilginin (teknoloji) de ülkeler aras› hareketlili¤i anlam›na gelmektedir. Genifl anlamda küreselleflme, ekonomik göstergelerle ilgili de¤iflimin yan› s›ra küreselleflmenin kültürel, siyasal ve çevre ile ilgili boyutlar›n› da kapsamaktad›r (http://www.imf.org/external/np/exr/ib/2008/053008.htm). Küreselleflme sürecinin do¤rudan bir taraf› ve hatta savunucusu olarak OECD’ye göre küreselleflme; büyük ölçüde finans piyasalar› ile mal ve hizmet piyasalar›n›n uluslararas›laflma sürecinin artmas›n› ifade etmektedir. (OECD, 2005: 11). Bu çerçevede küreselleflme; ulusal ekonomilerin birbirlerine olan ba¤›ml›l›klar›n›n artt›¤›, ülkelerin ulusal kaynaklar›n›n uluslararas› hareketlili¤inin artt›¤› dinamik ve çok yönlü bir ekonomik bütünleflme (entegrasyon) sürecini ifade etmektedir (OECD, 2005: 11). OECD’ye göre küreselleflen bir ekonomi de mesafeler ve ulusal s›n›rlar böyük ölçüde kalkmakta ve piyasalar›n bütünleflmesine engel olan faktörlerin etkisi azalmaktad›r. Küreselleflme sürecinin anahtar de¤iflkeni de uluslararas› flirketlerdir. Birleflmifl Milletler’e (United Nations:UN) göre küreselleflme; ileri sürüldü¤ü gibi yak›n zamanda ortaya ç›kan bir fenomen de¤ildir. Küresel bütünleflmenin, karfl›l›kl› ba¤›ml›l›¤›n artmas›d›r ve iktisadi, siyasi, sosyal ve kültürel boyutlar› olan çok yönlü bir olgudur. Süreç; ülkeler aras› mal ve hizmetler hareketlili¤inin önceden öngörülemeyen bir h›zda artmas›, özel sermayenin hakimiyeti, düflüncelerin ve e¤ilimlerin ülkeler aras›nda dolafl›m› ve nihayet yeni sosyal ve politik hareketlerin do¤uflu ile karekterize edilmektedir (UN, 2001: 10). Birleflmifl Milletler’e göre, bütünleflme sürecini h›zland›ran ve karfl›l›kl› ba¤›ml›l›¤› art›ran küreselleflme sürecinin gerisinde yer alan faktörler; ticaret ve yat›r›mlar› liberallefltiren politikalar›n varl›¤›; teknolojik yeniliklere ba¤l› olarak haberleflme ve ulafl›m maliyetlerinin düflüflü; giriflimcilik ve küresel sosyal a¤lar›n güçlenmesi, olarak s›ralanabilir (UN, 2001: 9). ILO, küreselleflmeyi kendi faaliyet alanlar›na yans›yan özelliklerini ve özellikle olumsuz sonuçlar›n› öne ç›karan bir tan›m yapmaya çal›flm›flt›r. ILO’ya göre küreselleflme; “herkesi etkileyen bir süreçtir” ve “yeni teknolojiler ve her alandaki aç›kl›k politikalar› hiçbir dönemde olmad›¤› kadar karfl›l›kl› olarak ba¤›ml› hale gelen bir dünya yaratm›flt›r” (ILO, 2004: x). Küreselleflmenin tek etkisi ekonomik alanda (ticaret, yat›r›mlar, finansman ve üretimin küresel düzeyde organizasyonu) ortaya ç›kan karfl›l›kl› ba¤›ml›l›k de¤ildir. Küreselleflmenin nimetleri sonsuz gibi görünmekte, herkesin menfaatine iflleyen demokratik bir dünya yaratmak, daha yaflanabilir bir dünya için insanlar aras› dayan›flmay› güçlendirmek ve bir arada yaflama kültürünün gere¤i olan evrensel de¤erleri paylaflmak bu olumlu sonuçlardan baz›lar› olarak say›lmaktad›r. Yine, ILO’na göre, e¤er iyi yönetilirse yarataca¤› üretim art›fl› ile refah›, yarataca¤› üretken ifllerle de dünya çap›nda yoksullu¤u azaltacak bir olgu da olabilir. Ünitenin sonraki k›s›mlar›nda tekrar vurgulanaca¤› gibi, bugüne kadar yaflanan süreçte küreselleflmenin kendisinden beklenen “potansiyel Uluslararas› Para Fonu, (International Monetary Fund: IMF): Global finansal düzeni takip etmek, borsa, döviz kurlar›, ödeme planlar› gibi konularda denetim ve organizasyon yapmak, ayn› zamanda teknik ve finansal destek sa¤lamak gibi görevleri bulunan uluslararas› bir organizasyondur. 1944 y›l›nda ABD’nin New Hampshire eyaletindeki Bretton Woods’da kurulan ve 1947’de fiilen çal›flmaya bafllayan milletleraras› ekonomik meselelerle u¤raflan bir teflkilatt›r. Üye ülke say›s› 186’d›r. Temel amac›; Milletleraras› ticaretin dengeli flekilde geliflmesini üye devletlerin tam istihdama ve yüksek büyüme h›z›na ulaflmas›na imkân haz›rlamak; Ödemeler dengesi güçlüklerinin çözümünde yard›mc› olmak; Kambiyo istikrar›n› kurmak ve tek tarafl› devalüasyonlara mani olmak; Çok tarafl› d›fl ödemeler sisteminin kurulmas›n› sa¤lamak. (http://tr.wikipedia.org/imf) Ekonomik Kalk›nma ve ‹flbirli¤i Örgütü bazen de ‹ktisadi ‹flbirli¤i ve Geliflme Teflkilat› (OECD): 14 Aral›k 1960 tarihinde imzalanan Paris Sözleflmesine dayan›larak 1961 y›l›nda kurulan uluslararas› bir ekonomik kurulufltur. ‹kinci Dünya Savafl› sonras› dönemde Avrupa'n›n Marshall Plan› çerçevesinde yeniden yap›land›r›lmas› amac›yla 1948 y›l›nda kurulan Avrupa Ekonomik ‹flbirli¤i Örgütü'nün (OEEC) do¤rudan mirasç›s›d›r. OECD ülkeleri sanayileflip zengin olmufl ülkelerdir. Halen 33 tam üye olan ülke vard›r, bu ülkelerden 30’u Dünya Bankas› taraf›ndan 2005'te yüksek gelirli ülkeler aras›nda gösterilmifltir. (http://tr.wikipedia.org/wiki/ OECD) 196 Sosyal Politika-II olumlu sonuçlar›” üretmekten uzak kalm›fl, ülke içi ve ülkeler aras› dengesizlikleri art›rm›flt›r. Evet, küreselleflme bir üretim (refah) art›fl› gerçeklefltirmifl ancak bu art›fl›n nimetlerinden faydalanan ülke ve insan say›s› çok s›n›rl› kalm›flt›r (ILO, 2004: x, xi). SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET MAKALE 2 Birleflmifl Milletler’e göre küreselleflme nedir? SIRA S‹ZDE Küreselleflme ile ‹lgili Di¤er Tan›mlar L‹M D Ü fi Ü N Esosyolojik Küreselleflmenin boyutu ile ilgili ilk çal›flmalar› bafllatan Giddens, bir süreç olarak küreselleflmeyi aç›klarken, “küreselleflme sadece insanlar›n hayat tarzlar›na modernSaraçlar›n (tv, video, bilgisayar) eklenmesi olarak aç›klanamaz. Bir döO R U nüflümler ça¤›nda yafl›yoruz. ‹ster daha iyi, ister daha kötü yönde olsun, hiç kimsenin tam olarak anlamad›¤›, ama etkisini hepimiz üzerinde hissettiren bir küresel D‹KKAT düzene do¤ru sürükleniyoruz” (Giddens, 2000: 19). Giddens’e göre, 1980’li y›llar›n sonuna kadar ancak s›n›rl› say›da akademik çal›flmada terim olarak geçen küreselSIRAkimsenin S‹ZDE leflme, bugün yok varsayamayaca¤› bir süreç ve gerçekliktir ve gelece¤e yönelik bütün okumalarda bu terimden bahsetmeyen ifl adam› ve konuflmalar›nda ona at›f yapmayan bir politikac›dan bahsetmek mümkün görünmemektedir (GidAMAÇLARIMIZ dens, 2000: 20). Giddens’a göre küreselleflme, tek bir süreç de¤ildir, karmafl›k süreçlerin bir araya geldi¤i bir olgular kümesidir. Üstelik çeliflkili ya da birbirine z›t etkenlerin devreye girdi¤i bir süreçtir. K ‹ T A P Küreselleflme ile ilgili, baz› farkl› noktalara vurgu yapan di¤er tan›mlar› da afla¤›daki flekilde özetlemek mümkündür: • Küreselleflme, insanlar aras›ndaki karfl›l›kl› ba¤›ml›l›¤›n artmas›d›r. Ancak bu TELEV‹ZYON yaln›zca ekonomik aç›dan de¤il, kültürün, teknolojinin ve yönetimin global düzeyde bütünleflme sürecidir (UN, 2001: 9). • Küreselleflme, ekonomiden siyasete, sosyal politikadan kültüre, hemen heTERNET men‹ Nyeryüzünün her alandaki de¤iflimi ifade etmek için kullan›lan sihirli bir sözcük, parolaya dönüflmüfl moda bir deyimdir (Bozkurt, 2000: 17). • Genel anlamda küreselleflme; özellikle bilginin, haberleflmenin, kültürel etM A K A Lsermayenen E kileflimin, ulusal s›n›rlar› afl›p uluslar üstü nitelik kazand›¤›; ekonomi, kültür, siyaset, yönetiflim vb birçok düzeyde ülkeler aras›ndaki ba¤›ml›l›¤›n artt›¤› bir süreci yans›t›r (Zincirk›ran, 2011: 521). • Küreselleflme, sadece ya da öncelikle ülkelerin ekonomik aç›dan karfl›l›kl› ba¤›ml›l›klar› anlam›na gelmemekte, içinde yaflan›lan dönemde zaman ve mekân›n dönüflümü anlam›na gelmekte, mekân olarak uzakta meydanan gelen olaylar›n bu olaylarla ilgisi olmayan kiflileri do¤rudan ve an›nda etkilemesidir (Zengingönül, 2007: 6). • Küreselleflme; uluslararas› mal ve hizmet ticaretinin artmas›, do¤rudan yabanc› yat›r›m ve k›sa dönemli sermaye hareketlerinin serbestleflmesi, çok uluslu iflletmelerin oynad›klar› rolün de¤iflmesi, üretim a¤lar›n›n uluslararas› çapta yeniden organizasyonu, teknolojik yeniliklerin, özellikle bilgi teknolojisinin ivme kazanmas› ve yayg›nlaflmas›, kurals›zlaflt›rman›n benimsenmesi ile dünya ekonomisinin bütünleflmesi süreci olarak tan›mlanabilir (Erdut, 2001: 1, 2). • Bir fenomen olarak küreselleflme; uzun süreçli ancak bafllang›c› olmayan ve fakat teolojik de olmayan, düzen ve düzensizlik, iflbirli¤i ve mücadele, bütünlük ve ayr›l›k üreten güçlerin son derece karmafl›k bir etkileflimidir (fienkal, 2005: 105). N N 8. Ünite - Küreselleflme ve Sosyal Politika • Küreselleflme, ekonomik, sosyal, teknolojik, kültürel, politik ve ekolojik denge aç›lar›ndan global bütünleflmenin, entegresyon ve dayan›flman›n artmas› anlam›ndad›r. Sosyal bilimlerin her alan›nda çok yayg›n olarak kullan›lan bir terim olarak, bir durumu aç›klamaktan ziyade bir ak›m veya zihniyeti ifade etmek için kullan›lmaktad›r (http://tr.wikipedia.org). • Küreselleflme, küresel ba¤l›l›klar›n genifllemesi, sosyal hayat›n küresel ölçekte organizasyonu, küresel bilinç ve duyarl›l›ktaki art›fla ba¤l› olarak bütün dünyan›n bütünleflme sürecini ifade eder. Terim, tarafs›z (nötr) kullan›ml› de¤ildir. Süreçle ilgili de¤er yarg›lar›n› yans›tan yayg›n bir kullan›m söz konusudur. Terim, Kapitalizme ve küresel eflitsizli¤e yönelik elefltirileri dile getiren de¤ersizlefltirici bir anlamla da kullan›lmaktad›r (http://www.sociology.emory.edu/globalization/issues01.html). Yukar›da verilen tan›mlara, baz› ufak farkl›l›klarla yeni tan›mlar da eklemek mümkündür. Ancak, farkl› aç›lardan yaklafl›larak yap›lan tarifler birlikte de¤erlendirilerse küreselleflme; • ‹ktisadi faktörler öne ç›km›fl gibi görünmekle birlikte çok yönlü (iktisadi, sosyal, kültürel ve politik) bir bütünleflme ve karfl›l›kl› etkileflim sürecidir. • Bütünleflme süreci ülkeler, organizasyonlar ve insanlar aras›nda karfl›l›kl› ba¤›ml›l›k ve vazgeçilemezlik yaratmakta, birbirlerine eklemlemektedir. • Toplumlar aras›nda, nimetleri ve külfetleri bak›m›ndan dünya çap›nda bir kader ortakl›¤› yaratmaktad›r. • Yaln›zca mal, hizmet, sermaye ve insangücünün de¤il, bunlarla birlikte bilgi ve teknolojinin de yo¤un bir hareketlili¤i söz konusudur. • ‹nsano¤lunun ve insanl›k tarihinin mutlaka yaflanacak geliflim safhas› oldu¤u belirtilmekle birlikte, geliflim süreci do¤al faktörler yan›nda ideolojik gerekçelerle desteklenmifl ve yönlendirilmifltir. • Herkesin kazanaca¤› daha refah içinde bir dünya ve yeni düzen vaat edilmekle birlikte, birçok ülkede herkesin veya genifl toplum kesimlerinin kaybedenler” s›n›f›na düfltü¤ü, yeni dünya düzenini ifade etmektedir. Küreselleflme: Ortaya Ç›k›fl› ve Geliflimi Tan›m› gibi küreselleflmenin ortaya ç›k›fl› ve geliflimi konusunda da farkl› yaklafl›mlar vard›r. Çok az benimsenen bir görüfle göre küreselleflme, insanl›k tarihi kadar eski bir olgudur ve insanlar›n ve ürünlerin ilk dolafl›m› ile bafllam›flt›r (Temiz, 2004: 2). Daha az benimsenen bir baflka yaklafl›ma göre küreselleflme sürecini, 15. yüzy›ldaki Colomb ve De Gama’n›n keflifleri ve dünya ticaretinde bu keflifleri takip eden ticari patlama ile bafllatmak mümkündür (Zengingönül, 2007: 23). Daha fazla taraftar bulan bir baflka yaklafl›ma göre de küreselleflme, sanayi devriminin bir yandan mal ve hizmet üretimi, di¤er yandan ulafl›m teknolojisinde sa¤lad›¤› geliflmeye ba¤l› ulafl›m ve tafl›ma maliyetlerindeki h›zl› düflüflün itici gücü ile sömürgeci anlay›fl›n hakim oldu¤u 19. yüzy›lda bafllam›flt›r. Bir k›s›m görüfle göre de küreselleflme 19. yüzy›l›n ikinci yar›s› ve I. Dünya Savafl› öncesi aras›ndaki 50 y›ll›k dönemde ortaya ç›kan h›zl› üretim ve ticaret art›fl›na ba¤l› geliflmelerin sonucudur (Zengingönül, 2007: 29-31). Küreselleflme için farkl› bafllang›ç dönemleri ve ortaya ç›k›fl gerekçeleri ileri süren bu görüfllerin temel hareket noktas›, ülkeler aras› ticari hareketlerin hacmindeki art›fl ve haberleflme ve özellikle ulafl›m teknolojisi ile ilgili geliflmelerin (iletiflimde k›talararas› telgraf a¤› kurulmas› ve ulaflt›rma ve tafl›mada buharl› gemilerin kullan›m›n›n art›fl›) sa¤lad›¤› zaman k›salmas›d›r. Bu yaklafl›mlar›n temel zaaf›, ticaret hacmindeki art›fllar›n dönemsel kalmas› ve süreklilik arz etmemesi, savafl ve kriz dönemlerinde ortaya ç›kan engellerle daralmas›d›r. 197 198 So¤uk savafl döneminin sona ermesi küreselleflme sürecini h›zland›rm›flt›r. Küreselleflme piyasa faktörlerinin etkisi ile kendili¤inden, do¤al bir geliflme süreci olarak ortaya ç›kmam›flt›r. Sosyal Politika-II En fazla taraftar bulan yaklafl›ma göre küreselleflme; 20. yüzy›l›n ikinci yar›s›nda ortaya ç›kan bir süreçtir. II. Dünya Savafl› sonras›nda yaflanan h›zl› ekonomik geliflme ile sa¤lanan üretim art›fl›, 1970’li y›llarda yaflanan ekonomik kriz sonras› baflta ABD, Almanya ve ‹ngiltere olmak üzere bütün sanayileflmifl ülkelerde benimsenen yeni neo-liberal ekonomik politikalar, haberleflme teknolojisindeki (telefon) h›zl› geliflme, televizyon yay›nc›l›¤›n›n art›fl› ve internet kullan›m›ndaki yayg›nlaflma, So¤uk Savafl döneminin sona ermesi ile siyaseten iki bloklu-parçal› bir dünyadan tek bloklu bir dünyaya geçifl, ulus devletin s›n›rlar›n› anlams›z hale getiren serbestleflme politikalar›, sermayenin s›n›rlar ötesi hareketlili¤ini art›ran bankac›l›k sistemi ve finans piyasalar›n›n geliflmesi ve bütün bu somut iktisadi ve siyasi geliflmelerle iç içe ve birbirini h›zland›ran etkiye sahip sosyal ve kültürel geliflmeler birlikte de¤erlendirildi¤i zaman, bugünkü anlamda küreselleflmenin 1980’li y›llarda bafllad›¤›na dair görüfllerin hakl›l›k derecesini güçlendirmektedir. Ancak bu görüfl taraftarlar› da küreselleflmenin bafllang›c›n› oluflturan ülkelere aras› ticari faaliyetlerin çok daha önceki dönemlerde bafllad›¤›n› kabul etmekle birlikte, 1980’ler sonras› dönemi önceki dönemlerden ay›ran temel farkl›l›klara vurgu yapmaktad›rlar. Bu fark yaln›zca ülkeleraras› ticaret hacminin art›fl› ile s›n›rl› de¤ildir. Yeni dönemde özellikle uluslararas› flirketlerin köken ülkeler d›fl›ndaki do¤rudan yabanc› sermaye yat›r›mlar›n› art›rmas› ile uluslararas› üretim a¤lar› geliflmifltir (OECD, 2010: 11). 1970’li y›llarda yaflanan krizin etkisi ile küçülme, riskin da¤›t›lmas› ve tüketim merkezlerine yak›nl›k ilkeleri ile mal ve hizmet üretimi nokta olarak geliflmifl ülkelerden geliflmekte olan ülkelere kaym›flt›r. Yeni üretim a¤›; mal ve hizmet üretimi ile ilgili temel strateji ve politikalar›n sermayenin kökeni olan ülkede belirlenmesi, üretimin nihai üretim noktas› olarak seçilen ülkelerden üretim mekân›, iflgücü ve hammadde temini ile ve di¤er çok say›da ülkeden getirilen farkl› parçalar›n birlefltirilerek (montaj sanayi) gerçeklefltirilmesi ile flekillenmektedir. Üretim a¤lar›ndaki bu de¤iflme, mal ve hizmet ak›m›n› yaln›zca üreten-geliflmifl ülkelerden geliflmekte olan ülkelere do¤ru de¤il, üretim yap›lan ülkelerden sermayenin kökeni ülke dâhil bütün ülkelere do¤ru de¤ifltirmifltir. Bu de¤iflim, bir yandan küreselleflmenin temel göstergesi olan mal ve hizmet ticaretinin hacmini geniflletirken di¤er yandan ve daha önemlisi ülkeleraras› ba¤›ml›l›¤› ve vazgeçilemezli¤i art›rm›flt›r. Nitekim yeni dönem, bir ABD, Alman veya Frans›z uluslararas› flirketinin yaflayaca¤› problem, yaln›zca sermayenin kökeni olan ülkeyi de¤il, belki ondan daha fazla üretim yap›lan ülkeyi daha olumsuz etkiledi¤i bir dönemdir. Küreselleflme, baz› görüfllerin aksine piyasa faktörlerinin etkisi ile kendili¤inden do¤al bir geliflme süreci sonucu ortaya ç›kmam›flt›r. Bilgi ve haberleflme teknolojisinin öncü rolüne ra¤men küreselleflme sürecine önemli katk›s› olan unsurlar; s›n›rlay›c› ve engelleyici faktörlerin ortadan kald›r›larak sermaye hareketlerinin serbestleflmesi (liberalleflme), uluslararas› bankac›l›k ve sermaye hizmetlerinin geliflmesi ve nihayet uluslararas› rekabeti teflvik eden yat›r›mlar ve ticaretle ilgili aç›k pazar politikalar›n›n güçlendirilmesidir (OECD, 2005: 16). Hükümetlerle birlikte uluslararas› organizasyonlar›n küreselleflme sürecini h›zland›ran çok yönlü çal›flmalar› olmufltur. Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Anlaflmas› (GATT) ve takiben Dünta Ticaret Örgütü (WTO), çeflitli uluslararas› toplant›larda gümrük tarifeleri ve engellerinin azalt›lmas›na ve kald›r›lmas›na yönelik çabalar› gelifltirirken, IMF, uluslararas› para sisteminin süreci destekleyecek flekilde pürüzsüz olarak ifllemesini sa¤lamaya çal›flm›flt›r. OECD, haz›rlam›fl oldu¤u uluslararas› kodlarla (Codes of Liberalisation of Capital Movements and Codes of Liberalisation of Invisible Operations) sermaye hareketlerinin, do¤rudan yat›r›mlar›n ve görünmeyen ifllemlerin serbest- 199 8. Ünite - Küreselleflme ve Sosyal Politika leflmesini (liberalleflmesine) sa¤lam›flt›r. OECD, birçok geliflmekte olan ülkede ve özellikle Do¤u Asya ülkelerinde küreselleflme sürecini h›zland›ran ekonominin serbestlefltirilmesine yönelik politikalar› desteklemifltir. Günümüz küreselleflme sürecine katk›da bulunan bir baflka önemli geliflme de Do¤u Bloku ülkelerinin çözülmesi ve baflta Sovyetler Birli¤i olmak üzere Do¤u Avrupa ülkelerinin geçifl ekonomileri statüsünde ekonomik sistemlerini piyasa ekonomisi ve serbest rekabeti hâkim k›lmaya yönelik bir sisteme geçmek için yeniden yap›land›rma çabalar› olmufltur. Bu ülkeler grubunun 1980’sonras› hâkim olan neo-liberal politikalar› benimsemesi, potansiyel olarak da bu geçifl sürecini k›sa sürede tamamlayacak iktisadi, sosyal ve siyasi alt yap›ya sahip olmalar›, küreselleflme sürecini h›zland›rm›flt›r (OECD, 2005: 16). Küreselleflme sürecini 1980’ler sonras› dönemde bafllatan görüflleri hakl› k›lan bir baflka geliflme, sürecin ülkeleraras› mal ve hizmet hareketleri ile sermaye ak›m›n› esas alan ekonomik boyutun ötesine geçerek sosyal, kültürel ve siyasi hayata yönelik karfl›l›kl› etkileflim hareketlerini güçlendirmesidir. Uydu yay›nc›l›¤›n geliflerek TV yay›nlar›n›n dünyan›n her yöresinden izlenebilir hale gelmesi, haberleflme teknolojisinin çok düflük maliyetle, zaman fark›n› ortadan kald›racak flekilde insanlar aras› iletiflimi yayg›nlaflt›rmas› ve h›zland›rmas›, internet kullan›m›n›n yayg›nlaflmas› ile ›rk, din, cinsiyet, statü ve mesafe fark› gözetmeksizin yeni örgütlenmelere (sosyal a¤lar) zemin haz›rlamas› yeni bir dünya düzeni yaratm›fl görünmektedir. Bu yeni düzende, herkes di¤erinden haberdard›r ve di¤erinin yapt›¤›ndan etkilenmektedir. Karfl›l›kl› etkileflim, iç içe geçmeleri de beraberinde getirmifltir. Özellikle 2000’li y›llarda yaflanan daha çok finans piyasalar› ile ilgili krizlerin küresel krizler olarak adland›r›lmas›, yeni dönem küreselleflme sürecinin yaratt›¤› karfl›l›kl› ba¤›ml›l›¤›n yönünü ve sonuçlar›n› ortaya koymas› bak›m›ndan ilginç tecrübeler olmufltur. Küreselleflme süreci ne zaman bafllam›flt›r? SIRA S‹ZDE Küreselleflme ve Farkl› Yaklafl›mlar Geçifl ekonomileri (Transation economies): Geçifl ekonomisi devlet güdümlü ekonomi’den (planl› ekonomi) serbest ekonomi’ye geçifl yapmakta olan ekonomilere verilen teknik bir isimdir. Geçifl ekonomisine sahip, ülkeler ekonomik liberalleflme sürecinde merkezi bir organizasyon yerine serbest piyasan›n fiyatlar› belirledi¤i bir ortama geçifl yaparlar. Bu süreçte ticari engeller kald›r›l›r, kamu kurum ve kurulufllar› özellefltirilir ve de ticarette serbestlefltirme yap›l›r. Bu süreç farkl› flekillerde de olsa Çin’de, eski Sovyetler Birli¤i ülkelerinde, eski Varflova Pakt›’na üye ülkelerde ve birçok geliflmekte olan ülkede gerçekleflmifl veya devam etmektedir (http://tr.vikipedia.org). 3 D Ü fi Ü N E L ‹ M Küreselleflmeye yönelik yaklafl›mlar› çok basit bir ay›r›mla; taraftarlar›-savunucular› ve karfl›tlar›-aleyhtarlar› olarak iki ana grupta toplamak mümkündür. Ancak, bu S O R U ikili ayr›m konuyu çok fazla basitlefltirmek olur. Çünkü savunucular› aras›nda olumsuz sonuçlar›na yönelik elefltirileri yapanlar bulundu¤u gibi, karfl›tlar› aras›nda da sürecin dönüfltürülebilece¤ine inananlar vard›r (Özdemir, 2004: 179). KüreD‹KKAT selleflme ile ilgili literatürde çok benimsenen ayr›ma göre küreselleflme ile ilgili yaklafl›mlar› üç ana grupta toplamak mümkündür (Giddens, 2000: 20-21; Bozkurt, 2000: 18-26: Zengingönül, 2007: 18-20 ve Temiz, 2004: 33-36):SIRA S‹ZDE • Afl›r› Küreselleflmeciler (hiper küreselleflmeciler) • fiüpheciler (kuflkucular), AMAÇLARIMIZ • Dönüflümcüler. Afl›r› Küreselleflmeciler (hyperglobalist): Küreselleflmenin, insanl›k tarihinde”yeni ça¤›n ad›d›r ve geleneksel kavramlarla bu dönemi aç›klamak deK ‹ T A mümkün P ¤ildir. Ulus devlet önemsizleflmifl, mal, hizmet ve sermaye hareketleri bütün dünyay› birbiri ile bütünlefltirecek flekilde küresellefltirmifltir. Rekabete dayanan piyasa mekanizmas› ulus devlet yöneticilerinin verece¤i kararlardan T E L E V ‹ Zdaha Y O N rasyonel (ak›lc›) bir düzen getirmifltir. Ulus devletin önemini kaybetmesi bu yap› içinde yer alan üretim ve tüketimle ilgili karar merkezlerini önemsizlefltirmekte, yerine küresel ölçekte yeni merkezler getirmektedir. Ulusal flirketlerin yerini çok uluslu flirket- N N ‹NTERNET MAKALE SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET MAKALE 200 Sosyal Politika-II AB, küresel de¤il, bölgesel bir bütünleflme örne¤idir. SIRA S‹ZDE 4 ler, devlet otoritesinin yerini uluslararas› kurulufllar almaktad›r. Afl›r› küreselleflmeciler homojen bir grup olmay›p; aralar›nda küreselleflme sürecine olumlu de¤er yükleyen ve herkesin refah›n›n artaca¤›n› ileri süren (destekleyenler-olumlular) yan›nda, ulus devletlerin b›rakt›¤› bofllu¤un çok uluslu flirketler ve uluslararas› sermaye taraf›ndan dolduruldu¤u bu yeni düzenin herkes için de¤il, elit bir az›nl›¤›n yarar›na oldu¤unu iddia edenler de (karfl›tlar) vard›r. fiüpheciler (skeptical): Küreselleflme sürecine temkinli yaklaflan bu görüfl taraftarlar› sürecin ekonomik boyutu üzerinde yo¤unlaflmaktad›rlar. Bu görüfl taraftarlar›na göre küreselleflme süreci, yeni olmay›p esasen I. Dünya Savafl› öncesi dönemle benzerlik göstermektedir. Hatta 1890-1914 döneminde dünya bugün oldu¤undan daha aç›k ve bütünleflmifl bir ekonomik yap›ya sahipti. fiüphecilere göre küreselleflme ekonomik bak›mdan bütün ülkeleri kapsayan dünya çap›nda bütünlefltirici bir sonuç do¤urmam›flt›r. Ekonomik faaliyetler, belirli ülkeler ve ülke gruplar›ndan oluflan bölgelerde yo¤unlaflm›flt›r. Nitekim dünya ekonomisinin % 80’ine 33 üyesi bulunan OECD ülkeleri hâkimdir. AB, küresel de¤il bölgesel bir bütünleflme örne¤idir. fiüphecilere, göre küreselleflme, ileri sürüldü¤ü gibi yaln›zca kazananlar de¤il, genifl bir kaybedenler s›n›f› da yaratmaktad›r. Sürecin, uluslararas› eflitsizli¤i art›ran etkileri de vard›r. Süphecilere göre, küreselleflmenin olumsuz sosyal sonuçlar›, süreci kaç›n›lmaz olarak yaflanacak bir safha olmaktan çok piyasa ekonomisini hâkim k›lma, ulus devleti-sosyal devleti zay›flatma amaçl› ideolojik bir yaklafl›m›n arac› haline getirmektedir. Dönüflümcüler (transformationalist): Di¤er iki görüfl taraftarlar›na göre daha dengeli bir yaklafl›m› temsil etmektedirler. Dönüflümcüler küreselleflmenin kaç›n›lmaz olarak yaflanacak bir süreç oldu¤unu kabul etmekle birlikte, sürecin nimetleri ile külfetlerinin, f›rsatlar› ile tehditlerinin, olumlu sonuçlar› ile olumsuz sonuçlar›n›n birlikte de¤erlendirilmesi gerekti¤ini savunmaktad›rlar. Bu yaklafl›m, küreselleflmeyi nihai ve bütün sonuçlar› ile kabul edilecek bir safha olarak görmemekte, sürecin ortaya ç›karaca¤› sorunlar› ortadan kald›rma amac›yla sürecin dönüfltürülebilece¤ine inanmaktad›rlar. Bu dönüflüm, küreselleflmeyi ölçülebilir, karfl›laflt›r›labilir istatistikî büyüklüklerle tan›mlamaktan kaç›narak insani-insanc›l bir boyut kazand›r›larak sa¤lanacakt›r. Bu görüfl taraftarlar›na göre ulus devletin-sosyal devletin ortadan kalkmas› de¤il, küreselleflme sürecinin dinamiklerine daha iyi cevap verecek ve sorunlar›n› çözebilecek yeni bir yap›ya kavuflturulmas› gerekecektir. Afl›r› küreselleflmecilerin ulus devlet ve temsil etti¤i bütün kurumlar› bitti görüflüne karfl› ç›kt›klar› gibi, flüphecilerin De¤iflen bir fley yok, her fley eskisi gibi tezini de redetmektedirler. Küreselleflme ile ilgili üç farkl› yaklafl›m›, olgular yerine temsil ettikleri dünya görüfllerinden hareketle s›n›fland›rmak gerekirse; afl›r› küreselcilerin neo-liberal ve Marksist görüfl taraflar›nca temsil edildi¤i; flüpheciler taraf›nda piyasa mekanizmas›na karfl› ç›kan sol görüfl taraftarlar› ile ulus devlete önem veren milliyetçi/sa¤ e¤ilimlilerin yer ald›¤›; üçüncü grupta yer alan dönüflümcülerin ise “reel-politike yak›n duran uygulamac›lar ve entelektüellerden olufltu¤u dikkat çekmektedir (Bozkurt, 2000: 25). S‹ZDE DönüflümcüSIRA olarak adland›r›lan yaklafl›m›n, küreselleflme konusunda di¤er yaklafl›mlardan fark› nedir? D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U S O R U D‹KKAT D‹KKAT 8. Ünite - Küreselleflme ve Sosyal Politika Küreselleflmenin Unsurlar› ve Göstergeleri Ticaret ve yat›r›m politikalar›n›n serbestleflmesi, teknolojik yeniliklere ba¤l› olarak haberleflme ve ulafl›m masraflar›n›n düflmesi, giriflimcilik ve yeni küresel sosyal a¤lar›n itici gücü ile derinleflen küreselleflmenin (UN, 2001: 9) belirleyici unsurlar› (anahtar de¤iflkenleri) ve bu unsurlardaki geliflmeler afla¤›dad›r. Ticaretin Serbestleflmesi ve Uluslararas› Mal ve Hizmet Ticareti Küreselleflmenin en somut göstergesi, ticaretin serbestleflmesine ba¤l› olarak ülkeleraras›ndaki mal ve hizmet ticaretindeki art›flt›r. Art›fl› ölçmek için kullan›lan uluslararas› mal ve hizmet ticareti hacminin gayri safi milli gelire (milli gelir) oran›ndaki de¤iflmedir. II. Dünya Savafl› sonras› dönemde uluslararas› ticareti engelleyen ve s›n›rlayan yüksek gümrük tarifeleri ve yasaklar savafl sonras› dönemde 1947 y›l›nda kurulan Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Antlaflmas› (GATT) ile bafllayan süreçte OECD’nin katk›lar› ile büyük ölçüde kald›r›lm›flt›r (Temiz, 2004: 9). Mal ve hizmet ticareti zaman içinde içerik ve yön de¤iflikli¤ine u¤ram›flt›r. Uluslararas› mal ticareti II. Dünya Savafl›na kadar olan dönemde sanayileflmemifl ülkelerden sanayileflmifl Avrupa ülkelerine do¤ru hammadde ticareti a¤›rl›kl› iken, savafl sonras› dönemde ABD’ye do¤ru yön de¤ifltirmifltir. Esas küreselleflmenin bafllad›¤› 1980’ler sonras› ise Japonya baflta olmak üzere Uzak Do¤u ve nihayet Çin merkezli Do¤u Asya ülkelerine do¤ru kaym›flt›r. Uluslararas› ticaret bafllang›çta mal ticareti a¤›rl›kl› iken özellikle 1990’l› y›llardan sonra yeni dönem küreselleflmenin de belirgin özelli¤i olarak hizmet ticareti daha h›zl› artm›flt›r. Ancak, bu art›fla ra¤men hizmet ticareti mal ticaretin 1/4’ünü aflacak bir seviyeye ulaflamam›flt›r (OECD, 2010: 43). Uluslararas› mal ve hizmet ticareti ile ilgili baz› rakamlar vermek gerekirse; dünya mal ticaretinin GSMH’ne oran›, 1890-1990 aras›ndaki yüzy›ll›k dönemde iki kattan daha fazla artarak % 6’lardan % 13’lere ç›km›flt›r (Zengingönül, 2007: 42). Bu arada dünya mal ticaretinin kompozisyonu da de¤iflmifl, birincil sektör mallar›n›n yerini imalat sanayi mallar›n›n almas›, ticaret art›fl›n›n yaln›zca geliflmifl ülkeler için de¤il, baz› geliflmekte olan ülkeler için de gerçekleflmifl olmas›d›r (Zengingönül, 2007: 43). Ancak, yine de toplam mal ticaretindeki aslan pay›n› 12 ülke alm›flt›r (ILO, 2008: 25). Dünya mal ticareti art›fl›ndan bütün ülkeler için dengeli flekilde pay almam›fl yeni dünya düzeninde oluflan 3 büyük bölgesel kutup (Bat› Avrupa-AB; Kuzey Amerika ve Do¤u Asya Ülkeleri) etraf›nda yo¤unlaflm›flt›r (Erdut, 2004: 4). Dünya mal ticareti giderek daha fazla say›da ülkenin artan pay ald›¤› bir alan olurken, hizmet ticareti s›n›rl› say›da ülkenin hâkimiyetinde kalm›flt›r. Hizmet ihracat ve ithalat› bak›m›ndan lider ülke ABD’dir ve mal ticaretinin aksine hizmet ticareti 105 milyar $ ticaret fazlas› vermifltir. Hizmet ticareti bak›m›ndan ABD’yi ‹ngiltere takip etmekte, ‹ngiltere hizmet ihracat› bak›m›ndan ikinci, ithalat› bak›m›ndan ise Almanya’dan sonra 3. s›rada yer almaktad›r. ABD ve ‹ngiltere’yi Almanya ve Japonya takip etmifltir. OECD üyesi olmayan Çin, Rusya ve Hindistan dünya hizmet ticaretinde giderek artan bir pay ve öneme sahip olmaktad›rlar (OECD, 2010: 46). 201 202 Sosyal Politika-II fiekil 8.1 1995=100, cari fiyatlarla Uluslararas› Ticaret ve Yat›r›mlar›n geliflimi. Do¤rudan Yat›r›mlar Di¤er Yat›r›mlar Portföy Yat›r›mlar› Yat›r›m Gelirleri Hizmetler Ticareti Mal Ticareti 800 700 600 500 400 300 200 100 0 -100 -200 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 Uluslararas› Sermaya Hareketleri ve Do¤rudan Yabanc› Sermaye Yat›r›mlar› Portföy: Bir yat›r›mc›n›n ayn› veya farkl› özelliklere sahip birden fazla yat›r›m arac›na (nakit para, alt›n, döviz, vadeli mevduat, tahvil, hisse senedi ve hazine bonosu gibi mali mevduatlar) yat›r›m yapmak suretiyle oluflturdu¤u toplam de¤erdir. Portföy yat›r›mlar›; tasarruf sahiplerinin uluslararas› sermaye piyasalar›nda politik risk, ülke riski, kambiyo ve kur riski, ekonomik risk, bilgi edinebilme riski gibi ek riskler üstlenmek suretiyle, sermaye kazanc›, faiz ve temettü geliri gibi kazançlar elte etmek amac›yla hisse senedi, tahvil ve di¤er sermaye piyasas› araçlar›na yat›r›m yapmalar›d›r (www. Ekodiyalog.com/makaleler; http://tr.vikepedia.org). Küreselleflme sürecinin son 20 y›ldaki en dramatik geliflmeleri, uluslararas› finansal piyasalardaki h›zl› bütünleflme ile yaflanm›flt›r (ILO, 2008: 27). Nitekim son 20 y›lda dünya mal ve hizmet ticareti 8.5 kat artarken, do¤rudan yabanc› sermaye yat›r›mlar› 12 kat artm›flt›r (Temiz, 2004: 12). Küreselleflmenin sermaye hareketlerine yönelik boyutunu incelerken finansal piyasalar›n para ve sermaye piyasas› olarak ikiye ayr›ld›¤›n›; para piyasalar› k›sa dönemli talepler (hazine bonolar› ve k›sa dönemli borçlanmalar), sermaye piyasalar› ise uzun dönemli taleplerin (süresi 1 y›ldan fazla) piyasas›n› temsil eder. Uluslararas› sermaye 1980’li y›llarda yaflanan krizden sonra nitelik de¤ifltirerek do¤rudan yabanc› yat›r›mlara do¤ru kaym›flt›r (Temiz, 2004: 12,13). Küreselleflme sürecinde mal ve hizmet ticareti ile sermaye haraketleri bak›m›ndan bir karfl›laflt›rma yap›ld›¤› zaman, Bretton Woods sistemi ile II. Dünya Savafl› sonras› 1950-70 aras›ndaki 20 y›ll›k dönemde mal ve hizmet ticareti büyük ölçüde serbestlefltirilirken, finansal piyasalar bu serbestleflme politikas›n›n gündemi d›fl›nda kalm›flt›r (ILO, 2008: 27). Bu da ikili bir yap› ortaya ç›karm›fl, mal ve hizmet ticareti uluslararas›lafl›rken, sermaye piyasalar› ulusal piyasalarla s›n›rl› kalm›flt›r. 1973 y›l›nda Bretton Woods sisteminin k›r›lmas› ile bafllayan finansal serbestleflme ancak 1980’li y›llarda ve sanayileflmifl ülkelerin kendi içindeki sermaye hareketleri ile bafllam›fl ve bu geliflme küreselleflmenin üçüncü aya¤›n› oluflturmufltur (ILO, 2008: 27; Temiz, 2004: 12). Bugün gelinen noktada, do¤rudan yabanc› sermaye yat›r›mlar› ile temsil edilen uluslararas› sermaye hareketleri küreselleflmenin di¤er ikinci önemli aya¤›n› oluflturmufltur. Uluslararas› sermaye hareketlerinin çeflitli bak›mlardan gösterdi¤i geliflme seyri ile ilgili baz› istatistikî veriler ise flunlard›r: • Tahvil ve bono niteli¤indeki sermaye hareketlerinin toplam içindeki pay› 1973-1981 aras›nda % 3.5 iken 2000 y›l›nda % 7.5’e yükselmifl ayn› dönemde banka kredilerinin pay› % 63.9’dan -3.4’e düflerken, do¤rudan yabanc› yat›r›mlar›n pay› % 16.8’den % 73.7’ye yükselmifltir. Yine ayn› dönemde k›sa dönemli portföy yat›r›mlar› % 0.3’den 22.2’ye yükselmifltir (Temiz, 2004: 13). Bu durumda uluslararas› sermaye hareketlerini günümüzde do¤rudan yabanc› yat›r›mlar ve portföy yat›r›mlar› temsil etmektedir. 203 8. Ünite - Küreselleflme ve Sosyal Politika • 1980-2000 dönemi dikkate al›nd›¤› zaman do¤rudan yabanc› sermaye yat›r›mlar› en fazla Asya-Pasifik ülkelerine yap›lm›fl bu ülke grubunu s›ras›yla Latin Amerika, Do¤u Avrupa ve Afrika ülkeleri takip etmifltir. 2000 y›l› itibar›yla Asya-Pasifik ülkelerinin 140 milyar $; Latin Amerika ülkelerinin 100 milyar $ ve Afrika ülkeleri ile Do¤u Avrupa ülkelelerinin 20 milyar $ civar›nda do¤rudan yat›r›mlardan pay ald›klar› dikkate al›n›rsa, sermaye ak›m›n›n yönü de ortaya ç›kmaktad›r (ILO, 2008: 29-30). • Do¤rudan yat›r›m girifl ç›k›fl›n›n GSY‹H’ye oranlar› bak›m›ndan bölgesel da¤›l›m› incelendi¤i zaman 2005 y›l› itibar›yla; dünya ortalamas›nda sermaye giriflinin % 22,7; ç›k›fl›n›n 23.9 olarak gerçekleflti¤ini: bu oran›n geliflmifl ülkelerde s›ras›yla 21,7 ve 27,9; AB’de 33,5 ve 40.7; Kuzey Amerika’da 14,5 ve 15,9; Afrika’da 28,2 ve 6.2; Asya Pasifik’te 23,2 ve 13.3; tek bafl›na Çin’de ise 21,2 ve 2.1 oldu¤unu göstermektedir (Zengingönül, 2007: 62). • Do¤rudan yabanc› yat›r›mlar 2000’li y›llardan sonra geliflmekte olan ülkelere do¤ru yönelmekle birlikte, kriz dönemlerinde bu e¤ilim de¤iflebilmektedir. Nitekim, 1997 y›l›nda do¤rudan yat›r›mlar›n yar›s› geliflmekte olan ülkelere do¤ru giderken, 2000 krizinden sonra bu oran›n % 19’a düfltü¤ü görülmüfltür. Ancak bu durum sonradan tekrar de¤iflmeye bafllam›fl, 2002 y›l›nda do¤rudan yat›r›mlar içinde geliflmifl ülkelerin pay› % 72; geliflmekte olan ülkelerin pay› % 28 iken 2003 y›l›nda % 65 e % 35 olarak gerçekleflmifltir (Ulafl, 2008: 84). Veriler, do¤rudan yabanc› yat›r›mlar›n genel bir seyir göstermekle birlikte bir y›ldan di¤erine ciddi dalgalanmalar da gösterebildi¤ini ortaya koymaktad›r. 2007 S›ralama 2006 S›ralama Ülke Miktar(Milyar $) 1 1 ABD 232.8 2 2 ‹ngiltere 224.0 3 3 Fransa 158.0 4 6 Kanada 108.7 5 32 Hollanda 99.4 6 4 Çin 83.5 7 8 Hong Kong. Çin 59.9 8 12 ‹spanya 53.4 9 10 Rusya 52.5 10 7 Almanya 50.9 • Tablo 8.1’deki veriler, do¤rudan yabanc› sermaye yat›r›mlar›n›n a¤›rl›kl› olarak geliflmifl ülkelere yap›ld›¤›n›, ilk 5 s›radaki ülkenin geliflmifl ülkeler oldu¤unu, geliflmekte olan ülkeler içinde en dikkat çeken ülke olarak Çin’in bile ancak 6. s›rada yer bulabildi¤ini ortaya koymaktad›r. S›ralaman›n ötesinde ilk s›radaki ABD ile 6. s›radaki Çin aras›ndaki fark 3 kat civar›ndad›r. Bu alandaki geliflmelerin zaman içindeki seyrini de¤erlendirmek için 2001 y›l› verileri dikkate al›n›rsa, geliflmekte olan ülke grubunda ilk 5 ülkeyi s›ras›yla Çin, Brezilya, Meksika, Arjantin, Polonya oluflturmaktad›r. Ancak, birinci s›radaki Çin için toplam yat›r›m de¤eri 46.8 milyar $ iken ikinci s›radaki Brezilya 22.4 milyar $, beflinci s›radaki Polonya ise yaln›zca 8.8 milyar $ pay alm›flt›r (Temiz, 2004: 17). Ayn› dönemde geliflmekte olan ülke grubunda yer alan ilk 5 ülke ise s›ras›yla ABD; Almanya, Danimarka, Fransa ve Hollanda Tablo 8.1 En Fazla Do¤rudan Yat›r›m Çeken ‹lk 10 Ülke Kaynak: Ulafl, D. (2008), 89 204 Sosyal Politika-II oluflturmaktad›r (Temiz, 2004: 18). Veriler, do¤rudan yabanc› sermaye yat›r›mlar›n seyri bak›m›ndan geliflmekte olan ülkelerin daha istikrars›z oldu¤unu, 2001 y›l›nda ilk 5 s›rada yer alan Brezilya, Meksika, Arjantin ve Polonya’n›n 2007 y›l›nda listeye giremedi¤ini göstermektedir. Teknolojik Geliflme-Haberleflme ve Ulafl›m Maliyetlerindeki H›zl› Düflme Bilgi ve iletiflim teknolojisinin geliflmesi ile küreselleflme süreci aras›nda, birbirini tetikleyen karfl›l›kl› bir etkileflim vard›r. Küreselleflmeyi 1970’ler sonras› dönemde bafllatanlar›n temel gerekçelerinden birini haberleflme teknolojisindeki h›zl› geliflme ile ulafl›m ve tafl›ma maliyetlerindeki h›zl› düflüfl oluflturmaktad›r. Nitekim küreselleflme her ne kadar mal ve hizmet ticareti ile sermaye hareketlerindeki miktar de¤iflmeler ile ölçülüyor ise de küreselleflme sürecini h›zland›ran itici-motor güç, haberleflme teknolojisindeki geliflmeler olmufltur (UN, 2001: 10; Zengingönül, 2007: 87; ILO, 2008: 29). Haberleflme teknolojisindeki geliflme ile haberleflme h›z›ndaki art›fl; öncelikle uluslararas› mali piyasalar›n birbiri ile ba¤lant›s›n› güçlendirmekte, teknolojinin yaratt›¤› elektronik para daha önceki dönemlerde bir engel olarak ortaya ç›kan farkl› ulusal paralar›n dönüflümüne gerek kalmaks›z›n piyasalar›n bütünleflmesini sa¤lamaktad›r. Uluslararas› para piyasalar›n›n anl›k iflleyifli ve bunun sa¤lad›¤› bütünleflme, bilgi teknolojisindeki geliflimin bir sonucudur (Erdut, 2004: 13). Haberleflme süresinin k›salmas› ve maliyet düflüflü bilgi transferini h›zland›rd›¤› ölçüde ticaretin de bütünleflmesini kolaylaflt›rmaktad›r. Baz› örnekler vermek gerekirse; New York-Londra hatt›nda 3 dakikal›k konuflma 1920 y›l›nda 300 $ iken 1990’y›l›nda 1 $’›n alt›na düflmüfltür. Bir tonluk deniz tafl›mac›l›¤›n›n maliyeti 1920 y›l›nda 90 $ civar›nda iken 1990’y›l›nda 30 $’›n alt›na düflmüfltür (UN, 2001: 10-11). Bilgisayar teknolojisindeki geliflmeye paralel olarak haberleflme maliyetlerindeki dramatik düflüfller ve internet teknolojisindeki geliflmeler bugün için birçok alanda haberleflmenin maliyetini s›f›ra indirmifltir. Son 20 y›lda hiçbir alandaki teknolojik geliflme haberleflme teknolojisi alan›ndaki kadar h›zl› olmam›fl, bilgisayar kullan›m›ndaki art›fl ve internet teknolojisindeki karfl›l›kl› geliflme, küreselleflmenin önemli aya¤›n› oluflturan bilgi ak›fl›n› h›zland›rma ve enformasyon toplumu oluflturma sürecini pekifltirmifltir (UN, 2001: 10-11). Bilgi ve iletiflim teknolojisindeki geliflmeler, küreselleflmeyi etkilerken, küreselleflmenin kendisi de bu iki alandaki teknolojik geliflmeyi etkilemekte, karfl›l›kl› bir etkileflim söz konusu olmaktad›r (Temiz, 2004: 27). ‹lginç olan, bizzat bilgi teknolojisi kendisi uluslararas› ticaretin önemli bir metas› haline gelmifltir. Sektör bir yandan ekonominin en fazla katma de¤er yaratan üretim alanlar›ndan birini olufltururken, di¤er yandan di¤er alanlardaki rekabette önde olan› belirleyici faktör haline gelmektedir (Zengingönül, 2007: 88). Teknoloji kullan›m›n›n küreselleflmesi, üretiminin de küreselleflmesi anlam›na gelmemektedir. Teknoloji üretiminin bir göstergesi olarak kabul edilen araflt›rma gelifltirme (ar-ge) faaliyetleri ve bu alana yap›lan yat›r›mlar bir gösterge olarak al›n›rsa hali haz›rda OECD ülkeleri en büyük pay› almakla birlikte son y›llarda OECD üyesi olmayan ülkelerde bu alandaki geliflme daha h›zl› olmufltur (OECD, 2010: 118). Nitekim Çin, son dönemde OECD üyesi olmayan ülkeler içinde % 54’lük payla ar-ge harcamalar›na en fazla katk› yapan ülke olmufl, bu katk› ile ABD ve Japonya’dan sonra üçüncü s›rada yer al›rken, bütün AB üyesi sanayileflmifl ülkelerin önünde yer alm›flt›r. Çin’in ar-ge harcamalar›n›n 2000-2007 aras›nda y›ll›k ortalama art›fl h›z› % 22.1 gibi yüksek bir oranda geçekleflmifltir (OECD, 2010: 118). Bu konuda bir baflka dikkat çekici geliflme de ar-ge harcamalar›n›n GSY‹H’na oran› bak›m›ndan en yüksek pay› ay›ran ülke % 3.7 ile ‹srail olup, bu de¤er OECD ülkeleri ortalamas›n›n 2 kat›d›r. 205 8. Ünite - Küreselleflme ve Sosyal Politika Teknolojik geliflmelerin küreselleflme sürecine etkileri nas›l gerçekleflmektedir? SIRA S‹ZDE Çokuluslu ‹flletmeler D Ü fi Ü N E L ‹ M Küresel ölçekte faaliyet gösteren çok uluslu iflletmeler/flirketler (ulus ötesi iflletmeler) küreselleflme sürecinde önde gelen bir rol oynam›fllard›r. Gerçekte, ülS O R U ile sermaye keler aras›nda gerçekleflti¤i varsay›lan küresel mal ve hizmet ticareti hareketleri, daha çok uluslararas› flirketler üerinden yürütülmüfltür. Çok uluslu flirketler üretimin küresel düzeyde yeniden örgütlenmesinin ve iflletmelerin uluslaraD‹KKAT ras› düzeyde faaliyet göstermelerinin sonucu ortaya ç›km›flt›r. Küreselleflmeye yönelik elefltirilerin ço¤u çok uluslu flirketler üzerinden ve çok uluslu flirket uygulaSIRA S‹ZDE malar› örneklendirilerek yap›lm›flt›r. Çok uluslu flirketlerin dikkat çeken özelli¤i birço¤unun ülke ekonomilerinden daha güçlü hale gelmifl olmas›d›r. Nitekim dünyan›n 100 büyük ekonomisinden AMAÇLARIMIZ 51’inin çok uluslu flirketlerden olufltu¤u belirtilmektedir (Vikipedia.org/çok uluslu flirket). 500 çok uluslu flirket, dünya çap›nda tüm do¤rudan yat›r›mlar›n % 80’ini kontrol etmektedir (Ulafl, 2008: 87). 20 çok uluslu flirketin yabanc› saK ‹ T ülkelerdeki A P t›fl has›lat› toplam› 6 Kuzey Afrika ülkesi hariç toplam 49 ülkenin GSY‹H’n›n 6 kat›d›r (http://canaktan.org/ekonomi). Küreselleflme sürecinde önemli rol oynayan çok uluslu iflletmeler ülke T E L E V ‹ Z Y Oköken N veya faaliyet gösterdikleri ülke politikalar›ndan ba¤›ms›z politika izlemeleri, sahip olduklar› ekonomik güçle yürüttükleri lobi faaliyetleri ile siyasi otorite üzerinde etkili olabilmeleri ve denetim d›fl›nda kalmalar› dolay›s›yla elefltirilmektedirler. An‹ N T E R Nbirincil ET cak, küreselleflmenin göstergesi olan do¤rudan yabanc› yat›r›mlar›n kayna¤› olduklar› için az geliflmifl ve geliflmekte olan ülkeler aras›nda bu flirketleri kendi ülkelerine çekmek için mali politikalardan çevre ve sosyal politika alanlar›na kaKALE dar uzanan çok genifl bir alanda teflvik edici politikalarM Auygulanmaktad›r (http://tr.vikipedia.org/çok uluslu flirketler). Çok uluslu flirketlerin % 90’a yak›n› ABD, AB ve Japonya kökenlidir. 2000 y›l› itibar›yla en büyük 10 çok uluslu flirketin 5’i ABD, 2’si Japonya, 1’i ‹ngiltere, 1’i Alman-ABD, di¤eri de ‹ngiliz-Hollanda kökenli flirkettir (Temiz, 2004: 23). Çok uluslu iflletmeler petrol, otomotiv, elektronik ve ilaç sanayi gibi belirli alanlarda faaliyetlerini yo¤unlaflt›rm›fllard›r. Bu flirketlerin faaliyet alanlar› ile teknoloji aras›nda yak›n bir iliflki bulunmakla birlikte, düflük teknoloji gerektiren ancak yüksek karl›l›¤› olan toptan ve perakende sat›fl, g›da ve tütün ürünleri sanayi gibi alanlar da a¤›rl›kl› faaliyet alanlar›n› oluflturabilmektedir. Ancak, otomotiv sanayi gibi baz› üretim alanlar› var ki nerede ise bütün dünya üretimi bu flirketler taraf›ndan gerçeklefltirilmektedir. Birkaç örnek vermek gerekirse; Slovakya, Çek Cumhuriyeti ve Macaristanda otomotiv üretiminin % 90’dan fazlas›; ‹rlanda ve ‹sveç’de ilaç sanayinin % 90’dan fazlas› çok uluslu flirketlerin kontrolü alt›ndad›r. G›da sektörünün % 40-50’si de uluslararas› flirketlerin kontrolündedir (OECD, 2010: 165). Yukar›da belirtilen 4 temel unsurun/faktörün d›fl›nda küreselleflme sürecini tan›mlamak için küresel üretim zinciri, kurals›zlaflt›rma; iflgücü hareketlili¤i, istihdam›n de¤iflen yap›s›, bilgi toplumu, gibi unsurlar da küreselleflme sürecini anlamak için kullan›lmaktad›r (Erdut, 2002: 2-15; Temiz, 2004: 3-30; Zengingönül, 2007: 4194). OECD, küreselleflme sürecini anlamak, ekonomik sonuçlar›n› de¤erlendirmek, süreçle ilgili ekonomik, sosyal ve siyasi bak›mlardan al›nacak stratejik kararlar ve takip edilecek politikalar için küreselleflme ile ilgili ölçülebilir de¤erler ve istatistikî seriler elde etme çabas› içine girmifltir (OECD, 2005: 11). OECD bu çaba- 5 SIRA S‹ZDE Çok uluslu D Ü fi Ü N E L ‹ M flirketler/iflletmeler (multinational companies/corporations): S O R U En basitinden, birden fazla ülkede faaliyet gösteren flirketler olarak tarif edilir. D‹KKAT Çok bilinen özellikleri; birden fazla ülkede faaliyet göstermeleri, sermeyerinin SIRA S‹ZDE de¤iflik ülkelerden toplanmas› ve hükümetler üstü bir yap›ya sahip olmalar› olarak say›l›r. fiirket, birdenAMAÇLARIMIZ fazla ülkede faaliyet göstermesine ra¤men bütünü için tek bir strateji belirlenmesi ve K ‹ T A P denetimin flirket merkezinden yap›lmas› di¤er dikkat çeken özelliklerini oluflturmaktad›r. N N TELEV‹ZYON Ulus ötesi iflletmeler (transnational‹ N T E R N E T companies/corporations): Çok uluslu flirketler aras›nda s›kl›kla görülmeye bafllanan flirket birleflmeleri bu MAKALE flirketlerin çok uluslu flirketleri tan›mlay›c› bir özellik olan bir ülke kökenli olma özelli¤ini ortadan kald›rmakta, birden fazla köken ülke ortaya ç›kabilmektedir. Bu de¤iflim dolay›s›yla son dönemlerde çok uluslu iflletmeler yerine ulus ötesi iflletmeler terimi kullan›lmaktad›r. 206 Sosyal Politika-II lar› ile küreselleflmeyi yaln›zca anlafl›labiler de¤il yönetilebilir bir süreç haline getirmeye çal›flmakta özellikle olumsuz elefltirilerin kayna¤›n› tespit ve sonuçlar›n› giderici politikalar belirlemeye çal›flmaktad›r (OECD, 2010: 7-11). Özellikle 2001 ve 2008 y›llar›nda yaflanan küresel finansal krizler ve bu krizlere ba¤l› olarak sürecin sorgulanmas› OECD’nin bu yöndeki çabalar›n› art›rm›fl görünmektedir. KÜRESELLEfiME VE SOSYAL POL‹T‹KA Küresel ekonomik krizler küresleflmenin kontrol alt›na al›nmas› gereken bir süreç oldu¤unu ortaya koymufltur. Küreselleflme ve Sosyal Politika Sorunlar› 2001 ve 2008 y›llar›nda yaflanan krizler, küreselleflmenin yaln›zca nimetleri de¤il problemleri de küresellefltirdi¤ini aç›k bir biçimde ortaya koymufl, kendi halinde geliflen bir süreç olarak b›rak›lamayaca¤›n›, mutlaka yönetilebilir ve yönlendirilebilir bir süreç olarak kontrol alt›na al›nmas› gerekti¤ini ortaya koymufltur. Nitekim Ekim 2008-Mart 2009 aras›ndaki 6 ayl›k dönemde; hemen hemen bütün ülkelerde borsalar›n % 43-59 aras›nda düflmesi; büyüme h›z›n›n birçok ülkede art›fl h›z›n›n düflerken, di¤er bir çok ülkede de negatif oranlarda gerçekleflmesi; uluslararas› mal ve hizmet ticaretinde 1929 Krizinden sonraki en büyük daralman›n yaflanmas›; do¤rudan yabanc› sermaye yat›r›mlar›ndaki h›zl› düflüfl (bu düflüfl OECD ülkelerinden % 35 olarak gerçekleflmifltir); yat›r›mlardaki azalmaya ba¤l› olarak flirket birleflmelerindeki h›zl› düflme; çok uluslu flirketlerin toplam istihdam seviyesindeki düflme ve nihayet ithalat ve ihracat daralmas›na ba¤l› olarak küresel üretim zincirinde yaflanan kopmalar, ekonomik aç›dan küreselleflmenin negatif yönünü ortaya koyan göstergeler olmufltur (OECD, 2010: 15-37). Bu olumsuz geliflmeler küreselleflmenin savunucular› olan OECD, IMF ve Dünya Bankas› gibi kurulufllar›n küreselleflme sürecini olumsuz sonuçlar do¤urmayacak yönetilebilir bir sürece dönüfltürme çabalar›n› h›zland›rm›flt›r. Bu yaklafl›mda, küreselleflme ile sa¤lanan refah art›fl›n›n insanlar ve ülkeler aras›nda daha eflit paylaflt›r›labilece¤i inanc› yatmaktad›r (ILO, 2004: ix). Küreselleflme sürecine karfl› ç›kanlar›n veya en az›ndan elefltirenlerin temel iddias›n›, sosyal alanda yaratt›¤› eflitsizlikler ve dengesizliklerin art›fl› oluflturmaktad›r. ‹ddia, küreselleflmenin yaratt›¤› ileri sürülen pozitif getirilerden (nimetlerden-f›rsatlardan) faydalanma konusunda bütün ülkelerin ve insanlar›n ayn› flansa sahip olmad›¤›n› tezine dayanmaktad›r. Küreselleflmenin karanl›k yüzü olarak da adland›r›lan bu yönüne göre küreselleflme ulus devletlerin kendi içinde ve aralar›ndaki eflitsizlikleri art›rmakta, ekonomik küreselleflme sürecinin yaratt›¤› kazançlar›n ve kay›plar›n paylafl›m›n›n bölgesel bloklar, devletler, flirketler, toplumlar ve insanlar aras›nda adaletli flekilde paylafl›lmamaktad›r (Selamo¤lu, 2000: 37; ILO, 20014: x). Daha negatif bir yaklafl›ma göre ise, özellikle 1990’l› y›llar›n bafl›ndan itibaren, II. Dünya Savafl› sonras› dönemde sosyal-refah devleti anlay›fl›n›n sosyal politika alan›nda sa¤lad›¤› kazan›mlar›n küreselleflme sürecinde kaybedildi¤i görüflü hâkimdir. 1980-2000 aras›ndaki 20 y›ll›k küreselleflme sürecinin olumsuz sosyal sonuçlar do¤urdu¤u yaln›zca bir iddia veya küreselleflmeye ideolojik olarak yaklaflanlar›n elefltirel görüflü olarak kalmam›fl, BM ‹nsani Geliflme Raporlar› ile do¤rulanm›flt›r. Nitekim BM’nin 1999 tarihli ‹nsani Geliflme Raporuna göre; yoksulluk hem ülkeler aras›nda, hem de ayn› ülkede kifliler aras›nda artmakta, bireyler, kurumlar ve ülkeler aras›ndaki gelir farkl›laflmas› derinleflmektedir (Zengingönül, 2007: 171-173). Küreselleflmenin savunucular›ndan Dünya Bankas›n›n ekonomik ve sosyal geliflmenin bütünlefltirilerek insani geliflmenin h›zland›r›lmas› için BM ile iflbirli¤ine gitmesi, BM taraf›ndan 1995 y›l›nda Kopenhag’da “Dünya Sosyal Geliflme Zirvesi”nin düzenlenmesi ve bu zirvede hükümetlere, insan merkezli bir ekonomik politika izlen- 8. Ünite - Küreselleflme ve Sosyal Politika mesi, ekonomik uyum politikalar›n›n olumsuz sosyal sonuçlar›n› giderici tedbirler almalar› ve bir bütün olarak yoksullu¤u azaltacak etkin politikalar takip etmeleri tavsiye edilmifltir. Dünya Bankas› ve IMF gibi kurulufllar çok iyi biliyorlar ki, küreselleflme sürecinin sürdürülebilirli¤i, yol açt›¤› sosyal sorunlar›n giderilmesi ve potansiyel faydalar›ndan yararlanmada f›rsat eflitli¤inin sa¤lanmas› ile mümkün olabilecektir. Nitekim Dünya Bankas› ve IMF gibi ekonomi orijinli örgütlerin, ILO gibi sosyal orijinli örgütlerle iflbirli¤ine giderek küreselleflmenin sosyal boyutunu gelifltirmeye yönelik ortak çabalar içine girmesi, küreselleflmenin insani boyutunu güçlendirmeleri, ILO’nun küreselleflmenin sosyal sorunlar›n› çözmeye yönelik bütüncü politikalar gelifltirme çabalar›na ortak olmalar› bu inanc›n sonucudur (ILO, 2011: viii). Küreselleflmenin yaratt›¤› sosyal politika problemleri; insanlar, ülkeler ve bölgeler aras›nda ve içindeki eflitsizlikleri art›rmas›, yoksullu¤un art›fl› ve derinleflmesi, sosyal koruman›n zay›flamas› ve artan güvencesizlik ile istihdam piyasalar›nda yaratt›¤› belirsizlik olarak özetlenmektedir (Erdut, 2004: 23-29). Bu genel problemlere çal›flma hayat›n› ve endüstri iliflkilerini ilgilendiren ücretler, çal›flma süreleri, sendikalaflma ve toplu pazarl›k gibi bafll›klar› da eklemek mümkündür. Yoksulluk ve gelir da¤›l›m› eflitsizli¤i, küreselleflmenin olumsuz sosyal sonuçlar›n› tespit için en yayg›n olarak kullan›lan alanlar›n bafl›nda gelmektedir. Yoksulluk ve eflitsizlikle ilgili baz› temel göstergeler afla¤›dad›r (ILO, 2011: 20). • 2005 y›l› itibar›yla geliflmekte olan ülkelerde yaflayan toplam nüfusun 1/4’üne karfl›l›k gelen yaklafl›k olarak 1.4 milyar insan günlük 1.25 $’›n alt›nda bir açl›k s›n›r›nda yaflamaktad›r. • 2000-2005 aras›nda Dünya Ekonomisindeki h›zl› büyüme Dünyadaki yoksullu¤u 1990 y›l›ndaki % 46 seviyesinden 2005 y›l›nda % 27’ye düflürmesine ra¤men son 2008 krizi ile birlikte 64 milyon kifli daha bu s›n›r›n alt›na itilmifltir. • 925 milyon kifli kronik açl›k tehlikesi alt›nda yaflamaktad›r. • Dünyada 1.75 milyon insan çok yönlü bir yoksulluk tehlikesi alt›nda olup, temel sa¤l›k hizmetleri, temel e¤itim ve ekonomik f›rsatlardan mahrum yaflamaktad›r. • 2,6 milyon kifli hijyenik bir ortamda yaflama, 884 milyon kifli de temiz su imkanlar›ndan mahrumdur. • 796 milyon kifli okuma-yazma bilmemektedir. • Her y›l 5 yafl›n alt›ndaki 8.8 milyon çocuk, koruyucu ve önleyici sa¤l›k hizmetleri yetersizli¤inden ölmektedir. • Dünya nüfusunun % 75’i yeterli sosyal güvenli¤e sahip de¤ildir. Yoksulluk yaln›zca bir gelir yetersizli¤i ve düflük gelir sahibi olma durumu de¤ildir. Yoksulluk, yetersiz sa¤l›k, beslenme, e¤itim, düflük vas›f ve olumsuz ikamet problemleri dolay›s›yla sosyal d›fllanma yaratmaktad›r. Küreselleflme ile ilgili sosyal problem alanlar›ndan birini de eflitsizlik oluflturmaktad›r. Küreselleflmenin ekonomik alanda sa¤lad›¤› üretim ve verimlilik art›fl›na ba¤l› parlak geliflmeler sosyal alanda gerçekleflmemekte, hatta bizzat küreselleflme dengesizlikleri art›r›c› sonuçlar do¤urmaktad›r. Birçok ülke veya birçok ülkedeki genifl toplum kesimleri küreselleflmenin yaratt›¤› üretim art›fl›ndan yeterli pay alamamaktad›r (ILO, 2004: x). Yaflanan her kriz eflitsizlikleri art›ran ve derinlefltiren bir etki yaratmaktad›r. Bütün iyileflmelere ra¤men son yirmi y›ll›k dönemde dünyan›n en zengin % 20’lik nüfusu toplam gelirin % 70’inden fazlas›n› al›rken en fakir % 20’lik diliminin ald›¤› pay sadece %2’dir (ILO, 2011: 21). Gelir da¤›l›m›ndaki eflitsizlik yaln›zca geliflmekte olan ülkelere has bir problem olmay›p bir AB üyesi ülkede de 1980’lerin ikinci yar›s›ndan itibaren artm›flt›r (ILO, 2011: 21). 207 Yaflanan her ekonomik kriz, eflitsizlik ve dengesizlikleri art›rmaktad›r. 208 Sosyal Politika-II Tablo 8.2 1990, 2000 ve 2008 Y›llar›nda (veya ulafl›labilen en son verilere göre) Bölgelere Göre Gini ‹ndeksi (A¤›rl›ks›z ortalama de¤erler) Bölge 1990 2000 2008 Asya 36.4 40.0 40.4 4.0 0.6 Do¤u Avrupa ve Orta Asya 26.7 33.2 35.4 8.7 2.2 Latin Amerika ve Karayipler 46.9 49.2 48.3 1.5 -1.3 Kaynak: ILO, 2011: 21. Orta Do¤u ve Kuzey Afrika 39.2 39.2 39.2 0.0 0.0 Sahraalt› Afrika 49.1 46.1 44.2 -4.8 -1.8 Yüksek-gelirli ülkeler 27.4 30.8 30.9 3.5 0.0 Ülke say›s› 137 140 141 132 132 Gini Katsay›s› (‹ndeksi): Gini katsay›s›, bir ülkede milli gelirin da¤›l›m›n›n adaletli olup olmad›¤›n› ölçmeye yarayan bir katsay›d›r. Katsay› 0 ile 1 aras›nda de¤erler al›r ve yüksek de¤erler daha büyük eflitsizli¤e tekabül ederler. Örne¤in herkesin ayn› gelire SIRA oldu¤u S‹ZDEbir toplumun sahip Gini katsay›s› 0 iken tüm gelirin bir kiflide topland›¤› (birden D Ü fi Ü Nçok E Lkiflinin ‹ M mensup oldu¤u) toplumun Gini katsay›s› 1’dir. Gini katsay›s› Lorenz E¤risinin S O R Ualan›n, 45 üstündeki derecelik eflitlik do¤rusunun alt›nda kalan tüm alana bölünmesiyle D ‹ K K A T bulunur. (http://tr.wikipedia.org/wiki/ gini_katsay›s›). SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ 2008-1990 De¤iflimi 2008-2000 De¤iflimi Tablo 8.2’deki veriler, 1990-2008 döneminde Asya, Do¤u Avrupa ve Orta Asya ülkelerinde gelir da¤›l›m› eflitsizliklerinin artt›¤›n›, yüksek gelirli ülkelerle Orta Do¤u ve Kuzey Afrika ülkelerinde de¤iflmedi¤ini, yaln›zca Latin Amerika ve Karayiplerle Afla¤› Sahra ülkelerinde k›smi bir iyileflme oldu¤unu göstermektedir. Küreselleflmenin sosyal politikaya yönelik etkileri; k›sa dönemde dolayl›, uzun SIRAdo¤rudan S‹ZDE dönemde ise flekilde kendini göstermektedir. Daha kal›c› ve etkin olan dolayl› etkileri; küreselleflmenin ulus devlet yap›s›nda meydana getirdi¤i de¤ifliklikler dolay›s›yla ortaya ç›kmaktad›r. Küreselleflmenin ulus devletin sosyal devlet D Ü fi Ü N E L ‹ M uygulamalar›n› zay›flatan veya ortadan kald›ran uygulamalar› sosyal devletin sosyal politikalar›n› zay›flatmaktad›r. Küreselleflmenin do¤rudan etkileri ise özellikle S O R U çok uluslu flirketlerin uygulad›¤› ücret, istihdam, çal›flma flartlar›, örgütlenme ve gelir transferi politikalar› ile ortaya ç›kmaktad›r. Birinci etki daha kapsaml› ve tayin edicidir. Ünitenin D ‹ K K A Tbu bölümünde öncelikle küreselleflmenin ulus devlete ve buna ba¤l› olarak sosyal devlet anlay›fl›nda yol açt›¤› de¤ifliklikler, takiben de k›saca istihdam, ücretler ve sendikalaflma gibi temel sosyal politika alanlar›na yönelik etkiSIRA S‹ZDE leri de¤erlendirilecektir. N N 6 D Ü fi Ü N E L ‹ M K ‹ T A P UlusS devlet; O R U meflruiyetini bir ulusun belli bir co¤rafi s›n›r Tiçindeki E L E V ‹ egemenli¤inden ZYON alan devlet fleklidir ve jeopolitik D ‹ K Kbir A Tvarl›k olarak devlet ile kültürel ve/veya etnik bir varl›k olarak ulusu ayn› belirli bir co¤rafyada ‹SIRA N araya T E RS‹ZDE Ngetiren E T devlettir. bir Ulus devlet, devleti oluflturan vatandafllar›n ortak bir dil, ortak bir kültür ve ortak de¤erleri AMAÇLARIMIZ M A K A L E esast›r. Ulus paylaflmas› devlet, her milletin kendi kaderini tayin ve otonomi hakk›na sahip oldu¤unu savunur K ‹ T A P (http://tr.wikipedia.org/wiki/ Ulus_devlet) Küreselleflmenin yaratt›¤› temel sosyal politika sorunlar›ndan baz›lar›n› belirtiniz? SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ DK Ü‹fisürecinin ÜTN EAL ‹PM yaratt›¤› sosyal politika sorunlar› ve bunlarla ilgili tart›flmalar için Küreselleflme daha ayr›nt›l› bilgi edinmek için Abdulkadir fienkal’›n Küreselleflme Sürecinde Sosyal Politika, (‹stanbul: S O RAlfa U Yay›nlar›, ‹stanbul, 2005) adl› kitab›na bak›n›z. TELEV‹ZYON Küreselleflme ve Ulus Devletin De¤iflimi D‹KKAT Küreselleflme ile ulus devlet ve buna ba¤l› olarak da sosyal devlet aras›nda karfl›l›kl›, iç içe geçmifl hem destekleyici hem de rekabetçi, karmafl›k bir iliflkiler a¤› varN T E RS‹ZDE NET SIRA d›r. Sosyal ‹devlet ve refah devleti uygulamalar› da ulus devlet anlay›fl›n›n ürünü oldu¤u için küreselleflme, sosyal devlet ve politikalar› ile de benzer çok yönlü ve karmafl›k bir etkileflim içindedir. AMAÇLARIMIZ M A Kile A L Eküreselleflme süreci aras›ndaki iliflkiyi karmafl›k olmaktan öte çeUlus devlet liflkili hale getiren, küreselleflmenin ancak ulus devletin kendine ait olanlardan vazgeçmesi ileKmümkün olabilmesidir. Bir görüfle göre, zorunlu bir de¤iflim-dönüflüm ‹ T A P süreci olan bu durum, olumsuz bir de¤erlendirme yapmak gerekirse, ulus devletin N N TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON ‹NTERNET ‹NTERNET 8. Ünite - Küreselleflme ve Sosyal Politika kendi ipini kendisinin çekmesidir. Ulus devleti bu tür bir de¤iflim ve dönüflüme zorlayan ise, bugün gelinen noktada hiçbir ulus devletin küresel bütünleflme sürecinin d›fl›nda kalamamas› gerçe¤inden kaynaklanmaktad›r. Küreselleflmenin zorunlu k›ld›¤› de¤iflime direnen, uyamayan veya kendini yenileyemeyen ulus devlet, kendi halk› nezdinde itibar kaybetmekte, meflruiyeti zay›flamaktad›r (Temiz, 2004: 63). Bir di¤er ifade ile varl›k gerekçesi tart›flma konusu haline gelmektedir. Küreselleflme uluslararas›laflma boyutuyla ele al›nd›¤› zaman, sürecin gerçekleflmesi için ulus devletin ekonomik, sosyal, politik ve kültürel hayatla ilgili olarak egemenlik hakk›ndan kaynaklanan birçok yetkisinden k›smen veya tamamen vazgeçmesi veya kendi d›fl›nda bir otoriteye devretmesi gerekmektedir. Küreselleflmenin özünü oluflturan mal ve hizmet ticareti ile sermayenin uluslararas›laflmas› ancak ulusal s›n›rlar›n kald›r›lmas› veya geçirgenli¤inin art›r›lmas› ile mümkün olacakt›r. Bu da ulus devletin bu alandaki hâkim otorite olma rolünden vazgeçmesi, yasaklamalar› ve s›n›rlamalar› kald›rmas› ile söz konusu olabilecektir. Mal ve hizmet ticaretini engelleyen veya s›n›rland›ran düzenlemelerin terkedilmesi, ulusal üretici ile yabanc› üretici aras›nda rekabet avantaj› veya dezavantaj› yaratan gümrük politikalar›ndan vazgeçilmesi, gümrük vergisi ve tarifelerinin yeniden düzenlenerek serbestleflmesi ilk de¤ifliklik alanlar›n› oluflturmaktad›r. Ulus devlet bu alanlardaki yetki ve otoritesini k›smen veya tamamen küresel sistemin kurallar›n› belirleyen Dünya Bankas›, IMF ve OECD gibi uluslararas› kurulufllarla AB gibi bölgesel kurulufllara devredecek, ulus devlet s›n›rlar› içinde bu organizasyonlar›n belirledi¤i evrensel kurallar geçerli olacakt›r. Küreselleflme ulus devletin klasik yetkilerinden vazgeçmesi ile kendili¤inden gerçekleflecek bir süreç de¤ildir ve yaln›zca ulusal s›n›rlar›n geçirgen hale gelmesi küreselleflme için yeterli olmayacakt›r. Küreselleflme ile ulus devlet aras›nda bir çat›flma olmakla birlikte paradoksal bir flekilde küreselleflme sürecinin gerçekleflmesi için vazgeçilemeyecek flekilde ulus devlete ihtiyaç vard›r. Ulus devlet iki farkl› rolle küreselleflme sürecinin vazgeçilemez aktörü olarak varl›¤›n› sürdürmektedir. Öncelikle, ulus devletin küreselleflme sürecini h›zland›rmak üzere aktif bir rol alarak, küresel sistemin uluslararas› kurallar›n›n ulus devlet s›n›rlar› içinde uygulanmas›na imkan vermek üzere; ülke s›n›rlar› içinde geçerli olan mülkiyet ve yat›r›m politikalar›n› de¤ifltirmesi, ülke vatandafl› olmayanlar›n ve yabanc› sermayenin bu alanlarda faaliyet göstermesine izin verecek düzenlemeleri yapmas› ve e¤er varsa s›n›rlamalar› kald›rmas› gerekecektir. Özellefltirme, yabanc›lara mülk sat›fl›, yat›r›m izni verilmesi, kamuya ait baz› faaliyet alanlar›n›n (iletiflim, ulafl›m, sa¤l›k vb) yerli ve yabanc› özel sektöre aç›lmas›, bankac›l›k sisteminin ve sermaye piyasas›n›n yabanc› sermaye girifl-ç›k›fl›n› kolaylaflt›racak flekilde düzenlenmesi, para ve kar transferlerine imkân verilmesi, ulus devletin süreç içinde gerçeklefltirece¤i düzenleme alanlar›ndan ilk akla gelenlerini oluflturmaktad›r. Bütün bu tedbirlerin al›nmas› hala ulus devletin yetki ve otoritesi içinde olup bunu ikame edecek yeni bir düzen oluflturulamam›flt›r. Ulus devletin küreselleflme sürecini h›zland›ran bir baflka rol ve politika de¤iflikli¤i de yabanc› sermaye yat›r›mlar›n› teflvik etmek için alaca¤› tedbirlerle ilgilidir. Özellikle do¤rudan yabanc› sermaye yat›r›mlar› için vergi muafiyetleri sa¤lanmas› ve hatta teflviklerinin uygulanmas›, sabit sermaye yat›r›m› yapacaklar için karfl›l›ks›z veya çok düflük bedelle yer temini, enerji fiyatlar›nda indirim gibi teflvik edici politikalar, küreselleflme sürecini h›zland›r›c› etki yapacakt›r. Yaln›zca teflvik de¤il, gelen yabanc› sermayenin süreklili¤ini sa¤lamak üzere yat›r›mlar›n gelece¤ine yönelik garantiler verilmesi, teminatlar sa¤lanmas› ve ciro ve karl›l›k garantileri verilmesi de bu politikalar içinde yer alacakt›r. 209 Küreselleflmenini zorunlu k›ld›¤› de¤iflime direnen ulus devlet kendi halk› nezdinde itibar kaybetmektedir. Küreselleflme ulus devlete karfl›d›r. Ancak ulus devlet olmadan küreselleflme de gerçekleflemez. 210 Sosyal Politika-II Bir görüfle göre küreselleflmenin ulus devlete yönelik etkisi, onu ortadan kald›rmaktan ziyade gücünü, fonksiyonlar›n› ve otorite alanlar›n› yeniden yap›land›rma yönünde ortaya ç›kmaktad›r (Zengingönül, 2007: 233). Çünkü küreselleflme sürecinde ulus devlet yetki alanlar›n› yaln›zca uluslararas› kurulufllara devretmemekte, ülke içinde de yetki ve otorite devirleri söz konusu olabilmektedir (Zengingönül, 2007: 236). Sosyal ve politik sivilleflme ve bu dönüflümün beraberinde getirdi¤i hükümet d›fl› organizasyonlar, ülke içinde ulus devletin yeni güç ortaklar›, uluslararas› düzenin ise ulus devlet d›fl›ndaki yeni taraflar›n› oluflturmaktad›r. Ayn› flekilde ve içerikte gerçekleflmese bile uluslararas› flirketlerin ekonomik alanda yaflad›¤› dönüflüm sivil toplum örgütleri arac›l›¤› ile sosyal ve politik alanda gerçekleflmektedir. SIRA S‹ZDE D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P TELEV‹ZYON ‹NTERNET MAKALE 7 Küreselleflme sürecinde SIRA S‹ZDE ulus devletin temel rolü ne olmufltur? Küreselleflme ve Sosyal Devletin (Refah Devleti-Sosyal D Ü fi Ü N E L ‹ M Refah Devleti) De¤iflimi Küreselleflmenin ulus devleti de¤ifltirmesi ulus devlet uygulam›s› olan sosyal devS O R U leti de de¤ifltirmektedir. Sosyal devlet, (sosyal refah devleti, refah devleti); çok k›sa olarak iktisadi ve sosyal hayat›n iflleyiflini piyasa kurallar›na b›rakmayarak, genel toplum menfaatini ve özellikle iktisaden güçsüz durumda olan genifl toplum D‹KKAT kesimlerini korumak ve temel sosyal haklar› kullanmalar›na imkan veren bir iktisadi ve sosyal düzen oluflturmak üzere sosyal politikalar uygulayan devlet olarak SIRA S‹ZDE tarif edilebilir. Geliflmifl ülkelerde kullan›lan refah devleti terimi ile geliflmekte olan ülkelerde kullan›lan sosyal devlet veya sosyal refah devleti terimleri ile kastedilen büyük ölçüde ayn› fleydir. Sosyal devlet anlay›fl›, II. Dünya Savafl› Sonras› dönemAMAÇLARIMIZ de sanayileflmifl-geliflmifl ülkelerde uygulanan keynezyen ekonomik politikalar›n izlendi¤i bir ortamda geliflmifltir. Refah devleti anlay›fl›n›n hâkim oldu¤u 1945-1975 aras›ndaki yaklafl›k K ‹ T A P30 y›ll›k süre sosyal politikan›n alt›n ça¤› olarak da adland›r›lmakt›r (Temiz, 2204: 92). Sanayi toplumu sosyal politika uygulamalar›n›n hâkim oldu¤u bu dönem bir yandan tam istihdam hedefini gerçeklefltirmeye yönelik ekonomi politikalar› di¤er yandan çal›flanlar için de yüksek ücret ve genifl T E L E V ‹ Z izlenirken YON sosyal haklar sa¤lanmas›na öncelik veren politikalar›n izlendi¤i bir dönem olmufltur. Ulus devletin gümrük ve koruma politikalar› ülke içinde yat›r›mc›lar›n yüksek kar elde etmesine, çal›flanlar›n yüksek ücretler ve genifl sosyal haklara sahip olma‹ N T E R(Temiz, NET s›n› sa¤lam›flt›r 2004: 92). Devletin taraf olarak do¤rudan uygulad›¤› ücret ve geliri yeniden da¤›tmaya yönelik politikalar›n yan› s›ra güçlü sendikalar›n varl›¤› ve toplu pazarl›k süreci, gelir da¤›l›m›n›n çal›flanlar lehine de¤iflmesini sa¤laM A uluslararas› KALE m›flt›r. Devlet, sözleflmelerle garanti alt›na al›nan temel insan haklar›n›n (sa¤l›k, sosyal güvenlik, e¤itim vb.) genifl toplum kesimlerince kullan›labilmesine imkân vermek üzere sosyal harcamalar›n› art›rm›fl, bu da gelirin yeniden da¤›l›m›n› düflük gelirliler lehine de¤ifltirerek refah devletini güçlendirmifltir. Devletin sosyal harcamalar› birçok ülkede GSY‹H’n›n % 30’lar›na ulaflm›fl, genifl toplum kesimleri için gelecek endiflesinin asgariye indirildi¤i bir sosyal düzen infla edilmifltir (Özdemir, 2004: 161,163). II. Dünya Savafl›ndan sonra ba¤›ms›zl›¤›n› kazanan veya sömürge ülkesi olmaktan kurtularak büyüme yar›fl›na giren çok say›da geliflmekte olan ülke, sosyal devlet anlay›fl›n› hâkim k›lan bir yaklafl›mla sosyal politikalar›n› düzenlemifl, ILO sözleflmeleri çerçevesinde güçlü bir sendikac›l›k ve toplu pazarl›k sistemini oluflturmaya yönelik düzenlemeleri hayata geçirmeye çal›fl›rken, çal›flma hayat›n› düzenleyen ve koruyucu hükümler içeren çok say›da mevzuat› yürürlü¤e koymufltur. Sosyal devlet, herkesin sa¤l›k hizmetlerinden faydalanmas›- N N 8. Ünite - Küreselleflme ve Sosyal Politika 211 na imkân veren, yafll›l›k baflta olmak üzere sosyal risklere karfl› koruma sa¤layan yayg›n ve kapsaml› bir sosyal güvenlik sistemi oluflturmufl, iktisadi geliflme imkanlar›n›n elverdi¤i ölçüde kamu sosyal harcamalar›n› art›rm›flt›r. 1973 petrol fiyatlar›ndaki art›flla bafllayan ancak k›sa sürede yap›sal sebeplere dayand›¤› anlafl›lan kriz, alt›n ça¤› sona erdirirken sosyal devlet anlay›fl›n›n da krizi olmufltur (Temiz, 2004: 73). Krizden ç›k›fl için uygulanmaya bafllanan neo-liberal politikalarla bafllayan küreselleflme süreci, sosyal devleti ortadan kald›ramam›fl ancak geliflme seyrini olumsuz etkilemifl, yön de¤ifltirmesine sebep olmufltur. Küreselleflme sürecinin sosyal devlet anlay›fl›na yönelik etkileri afla¤›daki alanlarda ortaya ç›km›flt›r. Ancak, hemen belirtmek gerekir ki bu etkiler do¤rudan ve yaln›zca küreselleflme sürecine ba¤l› olarak ortaya ç›kan etkiler olarak da yorumlanmamal›d›r. • Küreselleflmenin hâkim ekonomi politikas›n› oluflturan liberalizm, ulus devletin sosyal devlet anlay›fl› ile izledi¤i sosyal politika alanlar›n› daraltm›fl, bir k›sm›ndan vazgeçmesine yol açm›flt›r. • Kamu kesimini küçültmeye yönelik bütün politikalar (özellefltirme baflta olmak üzere) kamunun uygulad›¤› cömert ücret politikalar›, güçlü sendikac›l›k, genifl sosyal haklar ve ifl güvencesi uygulamalar›ndan oluflan sosyal politikalar› zay›flatm›flt›r. • ‹ktisadi flartlar›n da zorlamas› ile kamunun sosyal harcamalar›ndaki önce art›fl durmufl, daha sonra % 30’lar civar›nda sabitlenmifltir. Ancak, geliflmekte olan ülkelerde bu harcamalar geliflmifl ülkelerin seviyesine gelmeden sabitlenmifltir. • Sanayi toplumu çal›flma hayat›n› düzenlemek için oluflan sosyal hukukun çok kat› oldu¤u, küreselleflme sürecini engelledi¤i iddias› ile esneklik taleplerine cevap verecek flekilde yeniden düzenlenmifl, belirsizlik ve güvencesizlik do¤uran yeni bir çal›flma hukuku oluflturulmaya bafllanm›flt›r. • Do¤rudan yabanc› sermaye yat›r›mlar›n› çekmek ve çok uluslu flirketleri kal›c› k›lmak için sosyal hukuk yeniden düzenlenmifltir. Birçok geliflmekte olan ülke için ücretler ve çal›flma flartlar›n› düzenleyen kurallar, yabanc› sermayeyi cazip k›lma araçlar› olarak kullan›lm›flt›r. • Kamu sosyal güvenlik programlar›n›n sa¤lad›¤› koruma garantisinin kapsam› daralt›lm›fl, seviyesi düflürülmüfl, ilave garanti isteyenler için özel sosyal güvenlik sistemleri önerilmifltir. • Çal›flma hayat›nda pazarl›k gücünü emek lehine de¤ifltiren toplu iliflkiler ve sözleflmelerin yerini, bireysel iliflkiler ve sözleflmeler almaya bafllam›flt›r. Küreselleflmenin sosyal devlet üzerindeki etkilerini bütünüyle olumsuz olarak de¤erlendirmek yanl›fl ve eksik olacakt›r. Küreselleflme sürecinin tafl›d›¤› çeliflkili (paradoksal) yap›, sosyal politika uygulamalar›n› dönüfltüren hatta güçlendiren uygulamalar› da beraberinde getirmifltir. Siyasal ve kültürel alanda nas›l küreselleflme ile yerelleflme efl zamanl› olarak ortaya ç›km›fl ise sosyal politika alan›nda da benzer bir geliflme yaflanm›flt›r. Ekonomik hayat› liberallefltirmeye yönelik politikalar, bu politikalar›n yarataca¤› sosyal sorunlar› dengeleyecek yeni sosyal politika uygulamalar›n› da beraberinde getirmifltir. Bu de¤iflim önce ulus devlet içinde, sonra uluslararas› kurulufllar arac›l›¤› ve öncülü¤ünde küresel ölçekte ortaya ç›km›flt›r. Özellefltirme uygulamalar›n›n ortaya ç›karaca¤› iflsizlik sorununu çözmek üzere yüksek k›dem ve ifl kayb› tazminatlar› uygulanmas›, iflgücünün baflta kamu kurumlar› olmak üzere di¤er alanlara kayd›r›larak istihdam garantisinin sa¤lanmas› veya daha az güvenceli olmakla birlikte yeni istihdam statülerinin yarat›lmas›, iflsizlere ve aileye yönelik uzun dönemli sosyal destek programlar›n›n bafllat›lmas› ve kamu Sosyal Devlet: Sosyal devlet; ferdin huzur ve refah›n› gerçeklefltiren ve teminat alt›na alan, kifli ve toplum aras›nda denge kuran, emek ve sermaye iliflkilerini dengeli olarak düzenleyen, özel teflebbüsün güvenlik ve kararl›l›k içinde çal›flmas›n› sa¤layan, çal›flanlar›n insanca yaflamas› ve çal›flma hayat›n›n kararl›l›k içinde geliflmesi için sosyal, iktisadî ve malî tedbirler alarak çal›flanlar› koruyan, iflsizli¤i önleyici ve millî gelirin adalete uygun biçimde da¤›lmas›n› sa¤lay›c› tedbirler alan adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini yükümlü sayan, hukuka ba¤l› kararl›l›k içinde ve gerçekçi bir özgürlük rejimini uygulayan devlet demektir (Anayasa Mahkemesi’nin, T. 16-27 Eylül 1967 ve K. 1967/29 say›l› Karar›). D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U S O R U D‹KKAT Sosyal Politika-II D‹KKAT 212 SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ N N Küreselleflme K ‹sürecinin T A P sosyal devlet-refah devletine yönelik etkileri konusunda daha ayr›nt›l› bilgi için Süleyman Özdemir’in Küreselleflme Sürecinde Refah Devleti, (‹stanbul: ‹stanbul Ticaret Odas› Yay›n No: 2004-69, 2004) adl› kitab›na bak›n›z. K ‹ T A P TELEV‹ZYON SIRA S‹ZDE TELEV‹ZYON 8 ‹DNÜTfiEÜRNNEEL T‹ M S O R U MAKALE D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ SIRA S‹ZDE sosyal güvenlik harcamalar›n›n art›fl› ile ifl kurma kredilerinin verilmesi gibi uygulamalar bunlardan baz›lar›n› oluflturmaktad›r. Benzer bir geliflme küresel alanda da yaflanm›fl, AMAÇLARIMIZ küreselleflmenin yaratt›¤› sosyal sorunlar› gidermeye yönelik küresel ölçekte sosyal politikalar gelifltirilmeye bafllanm›flt›r. Sosyal devletSIRA ile refah S‹ZDE devleti farkl› devlet anlay›fl›n› m› temsil etmektedir? ILO ve Küresel Sosyal Politikalar ‹DNÜTfiEÜRNNEEL ‹TM Di¤er sosyal sorun alanlar› gibi küreselleflmenin yarataca¤› sosyal sorunlara ILO’nun kay›ts›z kalmas› beklenemezdi ve nitekim küreselleflmenin olumsuz sosyal sonuçlar›n›n belirginlenmeye bafllad›¤› 1990’l› y›llar›n bafl›ndan itibaren ILO küreselleflS O R U M Asorunlar›n› KALE menin sosyal gündemine alm›flt›r. 1995 y›l›nda Kopenhag’da toplanan Dünya Sosyal Geliflme Zirvesi, bir yandan uluslararas› camian›n küreselleflmenin D‹KKAT sosyal sorunlar›na ilgisini art›r›rken, di¤er yandan ILO’nunda süreçle ilgili görev alanlar› ve sorumluluklar›n› belirlemifltir (Kapar, 2009: 64). 1998 y›l›nda ILO taraf›ndan kabul edilen SIRA S‹ZDEÇal›flmaya ‹liflkin Temel Haklar ve ‹lkeler Bildirgesi ile 1999 tarihli insana yak›fl›r ifl-uygun ifl yaklafl›m› Örgütün bu alana yönelik ilk faaliyetlerini oluflturmufltur. AMAÇLARIMIZ ILO’nun küreselleflme ile ilgili ilk ve en kapsaml› faaliyeti, Örgüt taraf›ndan oluflturulan “Küreselleflmenin Sosyal Boyutu” komisyonunun haz›rlam›fl oldu¤u 2004 tarihli Herkes ‹çin F›rsatlar Yaratan Adil Bir Küreselleflme Raporu olmufltur. K ‹ T küreselleflme A P Rapor, ILO’nun sürecine bak›fl›n›, tespitlerini, yaklafl›mlar›n› ve politika önerilerini içermektedir. Küreselleflme sürecine karfl› aç›k bir tav›r almayan ILO, mevcut küreselleflme T E L E V ‹ Z Ydüzeyde ON sürecinin küresel eflitsizlikler yaratt›¤›n›, bu eflitsizliklerin ahlaken kabul edilemeyece¤ini ve politik olarak da sürdürülebilir olmad›¤›n› ileri sürerek küreselleflme sürecine yeni bir yön verilmesi ve sosyal boyut kazand›r›lmas› tespitinden hareketle duruflunu belirlemifl, politikalar oluflturma içine girmifltir (ILO, 2004: x). ‹NTERNET ILO, küreselleflme sürecinin formel ve informel sektör aras›ndaki fark› büyütmesinin, informal ekonomi flartlar›nda yaflamak zorunda kalan genifl toplum kesimlerinin adil ve eflitlikçi bir küreselleflme sürecinin d›fl›nda b›rak›larak d›flland›¤›n›, süM A K A L Eile kaybedenler ayr›flmas›n› derinlefltirdi¤ini, zengin ve fakir recin kazananlar ülkeler aras›ndaki fark›n aç›ld›¤›n›, global ekonomik düzenin iflleyiflinin ve kurallar›n›n sosyal düzenin iflleyiflini ve kurallar›n› belirleyici etkiye sahip oldu¤unu ileri sürmektedir (ILO, 2004: 3,4). Ancak ILO, yaln›zca olumsuz sonuçlardan hareket etmemekte, küreselleflme sürecinin yönünün de¤ifltirilmesinin küreselleflmenin nimetlerini art›raca¤›na ve sürecin sürdürülebilirli¤ine katk›da bulunaca¤›n› da ileri sürmektedir (ILO, 2004: 2). ILO, küreselleflme sürecinin güçlü bir ahlaki temele dayand›r›lmas› gerekti¤ini, insan haklar›na sayg›l›, herkesin paylaflaca¤› evrensel ortak de¤erlere sahip bir küreselleflme yönetimi oluflturulmas›n›, kazanan hepsini al›r anlay›fl›ndan uzaklafl›lmas› gerekti¤ini belirtmektedir (ILO, 2004: 7). ILO insan haklar›na ve insan onuruna sayg›y› esas alan ortak evrensel de¤erlere dayanan, sosyal yönü güçlü bir küreselleflme sürecinin gerçekleflmesini arzu ettiklerini; adil, kapsay›c›, demokratik olarak yönetilebilir, bütün ülkeler ve insanlara nimetlerinden adil flekilde faydalanmak için eflit f›rsatlar sunan bir küreselleflme sürecinin gerçeklefltirilebilmesinin gerekli flartlar› flu bafll›klarda toplam›flt›r (ILO, 2004: ix,x): N N K ‹ T A P TELEV‹ZYON Kazananlar-Kaybedenler (Winners-losers): S›n›f ayr›m›n›n belirgin oldu¤u ‹ N T Etoplumlarda RNET Bat›l› alt ve üst s›n›f ayr›m›n› ifade etmek için kullan›lan, deyim niteli¤i kazanm›fl M A K A L EKabaca, üst terimlerdir. s›n›flar kazananlar›, alt s›n›flar kaybedenleri temsil etmektedir. Bugün daha çok herhangi bir süreçte, sürecin getirdi¤i olumlu sonuç veya art› de¤erden fazla pay alanlar kazananlar›, hiç alamayan veya az alanlar da kaybedenleri temsil etmektedir. Benzer bir de¤erlendirme küreselleflme süreci içinde yap›lmaktad›r. Bugün için terim, kazananlarla kaybedenler aras›ndaki uçurumun derinleflti¤i vurgulamak ve az say›da kazanan ve fakat çok say›da kaybeden oldu¤unu ifade etmek için kullan›lmaktad›r. 8. Ünite - Küreselleflme ve Sosyal Politika • ‹nsan haklar›na ve kültürel farkl›l›klara sayg›l›, insana yarafl›r ifl, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, cinsiyet eflitli¤ine dayal› bir sosyal hayat oluflturma önceliklerine önem veren insan merkezli bir küreselleflme anlay›fl›n›n varl›¤›, • Küresel ekonomi ile bütünleflirken halk›n›n sosyal ve ekonomik f›rsatlardan faydalanmas› imkânlar›n› gelifltirecek demokratik ve etkin iflleyen bir devletin varl›¤›, • Ekonomik geliflme ile sosyal geliflmeyi bütünlefltiren, yerel, bölgesel ve küresel düzeyde çevrenin korunmas›n› sa¤layan sürdürülebilir bir geliflmenin varl›¤›, • Teflebbüs hürriyeti ve f›rsat eflitli¤ine imkân veren etkin ve adil iflleyen piyasalar›n varl›¤›, • Ülkelerin geliflme seviyeleri, imkânlar› ve kapasitelerinin farkl›l›¤›n› dikkate alarak bütün ülkelere eflit f›rsatlar sunan adil kurallar›n varl›¤›, • Ülke içinde ve ülkeler aras›ndaki eflitsizlikleri azaltacak, karfl›l›kl› yard›mlaflma ve iflbirli¤ine dayal› bir dayan›flmac› küreselleflme anlay›fl›n›n varl›¤›, • Bütün taraflar›n kabulüne dayal› kural ve prensipleri olan bir küreselleflme politikas›n›n varl›¤›, • Küreselleflme sürecinde yer alan aktörler aras›nda (uluslararas› örgütler, hükümetler, parlamentolar, iflçi ve iflveren örgütleri, sivil toplum kurulufllar› ve di¤erleri) diyalog ve iflbirli¤ini sa¤layacak mekanizmalar›n varl›¤›, • Küresel düzeyde demokratik, meflru ve tutarl› bir küreselleflme politikas› izlenmesini sa¤layacak Birleflmifl Milletlerin etkinli¤inin art›r›lmas›. ILO’nun küreselleflmenin sosyal boyutu ile ilgili faaliyetleri Uluslararas› Çal›flma Örgütü, Adil Bir Küreselleflme ‹çin Sosyal Adalet Bildirgesi (The ILO Declaration on Social Justice For a Fair Globalisation) ile bütüncü bir nitelik kazanm›flt›r. Bildirge; küreselleflmenin adil olmayan sosyal sonuçlar ortaya ç›kard›¤›, ILO Anayasas› ve Filadelfiya Bildirgesinin bu sonuçlar› ortadan kald›rmaya yönelik politikalar belirlemenin ILO’nun temel görevi olarak belirledi¤i tespitlerinden hareketle, Örgütün 1990’l› y›llardan itibaren gelifltirdi¤i insana yak›fl›r ifl gündemi ve bu gündemle ilgili dört stratejik amac›n› hayata geçirecek flekilde güçlendirilmesini sa¤layacak ilkelerle haz›rlanm›flt›r (Kapar, 2009: 61).Birbirleri ile karfl›l›kl› etkileflim içinde ve eflit derecede önemli olan bu dört hedef; istihdam›n desteklenmesi, sürdürülebilir bir sosyal koruma sisteminin oluflturulmas›, sosyal diyalogun desteklenmesi ve güçlendirilmesi ve çal›flma hayat›na iliflkin temel haklar›n kullan›lmas›na imkân verecek flartlar›n oluflturulmas› olarak Bildirge’de yer alm›flt›r. ILO, bu dört stratejik amac›n birbirini destekleyen bir bütün oluflturdu¤unu, bunlardan birinin gerçeklefltirilmesi konusunda yaflanacak baflar›s›zl›¤›n di¤er amaçlara da zarar verece¤i vurgusunu yaparak (Kapar, 2009: 68), Bildirge’de bu amaçlar›n gerçeklefltirilmesine yönelik olarak ILO’nun ve üyelerin sorumluluklar›na yer vermifltir. ILO’nun küreselleflmenin sosyal boyutuna yönelik son faaliyeti Adil ve Kapsay›c› Bir Küreselleflme ‹çin Asgari Sosyal Koruma (Social Protection Floor For a fair and Inclusive Globalisation) Raporu olmufltur (ILO, 2011: vii). Raporun haz›rlanmas›nda, Dünya Sa¤l›k Örgütü (WHO), BM Kalk›nma Teflkilat› (UNDP), BM Çocuklara Yard›m Teflkilat›n›n (UNICEF), yan› s›ra IMF ve G20’nin de deste¤i olmufltur. Rapor, esasen ILO’nun küresel, “Herkes ‹çin Sosyal Güvenlik’’ kampanyas› do¤rultusunda haz›rlanm›fl, öncelikle herkesin asgari seviyede sosyal korumaya kavuflturulmas› (yatay kapsam hedefi), bu hedefi takiben zaman içinde ILO standartlar›na uygun olarak koruma kapsam›n›n seviyesinin yükseltilmesi (dikey kapsam hedefi) amaçlanm›flt›r. Asgari sosyal koruman›n iki temel aya¤›n›; de¤iflik top- 213 Ülkeler aras› ve ülke içi eflitsizlikleri kald›ran politikalar “dayan›flmac› küreselleflmeyi’’ güçlendirir. 214 Sosyal Politika-II lum kesimlerine yönelik ayni veya nakdi sosyal gelir transferleri yap›lmas› (yafll›lara, sakatlara ayl›k ba¤lanmas›, çocuk paras› verilmesi, iflsizlere yönelik gelir deste¤i sa¤lanmas› ve/veya istihdam garantisi sa¤lanmas› gibi) ile herkese uygun flartlarda sa¤l›k, içme suyu, temizlik, e¤itim, mesken ve g›da gibi alanlarda sosyal hizmetler sa¤lanmas›n› içermektedir (ILO, 2011: xvii). ILO’yu bu kapsaml› çal›flmaya iten önemli faktör; mevcut sosyal koruma tedbirlerinin 2008 ekonomik krizinin güçsüz toplum kesimlerine yönelik olumsuz etkilerini gidermede tampon fonksiyonu görmesi ve makro ekonomik istikrar›n sa¤lanmas›na katk›da bulunmas› olmufltur (ILO, 2011: xii). SIRA S‹ZDE 9 ILO’nun insana SIRAyak›fl›r S‹ZDE ifl hedefini gerçeklefltirmek için birbiri ile karfl›l›kl› iliflki içinde olan dört stratejik hedefi nelerdir? D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M S O R U S O R U D‹KKAT D‹KKAT SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ N N SIRA S‹ZDE AMAÇLARIMIZ K ‹ T A P K ‹ T A P TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON ‹NTERNET ‹NTERNET MAKALE MAKALE 8. Ünite - Küreselleflme ve Sosyal Politika 215 Özet N A M A Ç 1 N AM A Ç 2 ‹ktisadi, sosyal ve kültürel hayat›n her yönünü etkileyen küreselleflmeyi tan›mlamak. Küreselleflme, uluslararas› düzeyde mal ve hizmet ticareti ile sermaye hareketlerindeki art›fl ile aç›klanmaya çal›fl›lmakla birlikte, zaman içinde yaln›zca iktisadi hayat› de¤il sosyal, politik ve kültürel hayat› da etkileyen çok yönlü bir olgu olarak ortaya ç›km›flt›r. Zaten, iktisadi hayattaki de¤iflmelerin süreklili¤i sosyal, politik ve kültürel alandaki de¤iflimlerle desteklenmesi halinde mümkün olabilecektir. Nitekim ulus devlet anlay›fl›n›n de¤iflmesi ve ulus devletin küreselleflmeyi destekleyen mekanizmalar› ve hukuk sistemini oluflturmas› ilk de¤iflim alan›d›r. Bunu, politik alanda ço¤ulcu demokratik rejimler ve bu sistem içinde sivil toplum örgütlerinin etkin olarak yer almas› takip etmektedir. Her alandaki liberalizm veya serbestleflme, küreselleflmenin olmazsa olmaz› gibidir. Bütün bunlara ilaveten haberleflme teknolojisindeki geliflmeye ba¤l› olarak insanlar aras› iletiflimin artmas›, bilgisayar kullan›m› ve internet a¤lar›n›n geliflimi dünyan›n neresinde yaflarsa yaflas›n herkesi kendi d›fl›ndaki dünyadan haberdar hale getirmifltir. Küreselleflmeyi ortaya ç›karan sebepleri ve etkileri aç›klamak. Birçoklar›na göre insanl›k tarihinde mutlaka yaflan›lmas› gereken bir aflama olarak görülen küreselleflmenin, olumsuz sonuçlar›n›n ortaya ç›kmas›n› önleyecek yönetilebilir bir süreç haline gelmesi için ortaya ç›karan sebepleri ve etkilerini ö¤renmek önemlidir. Öncelikle, bugünkü anlamda küreselleflme 1980’li y›llardan sonra ortaya ç›km›fl 1990’l› y›llardan itibaren geliflmifltir. 19. yüzy›l sonu veya 20. yüzy›l bafl›nda görülen mal ve hizmet ticaretindeki art›fl, sömürge politikas›n›n sonucu iken 1990’l› y›llar sonras› uluslararas› sürecinde, dengesiz de olsa, ülkeler aras›nda karfl›l›kl›l›k ilkesi vard›r. Uluslararas› mal, hizmet ve sermaye hareketleri Dünya Bankas›, IMF ve OECD gibi uluslararas› örgütler taraf›ndan genel esaslar› belirlenen kurallar çerçevesinde geliflmektedir. Bilgi ve haberleflme teknolojisindeki geliflme ile ekonomik ve siyasi alandaki serbestleflme, küreselleflmenin temel itici güçleri olarak kendini göstermektedir. Küreselleflme, mal ve hizmet hareketleri ile uluslararas› sermaye hareketleri baflta olmak üzere ölçülebilir iktisadi büyüklüklerde belirgin geliflmelere yol açm›fl olmakla birlikte, iktisadi krizleri de küresel hale getirmifltir. 2001 ve 2008 krizleri, küreselleflmenin bu alandaki olumsuz etkilerinin ne boyutlara ulaflabilece¤ini, ABD veya herhangi büyük ölçekli ekonomik sisteme sahip bir ülkedeki krizin k›sa dönemde di¤er ülkeleri ne kadar k›sa zamanda etkileyebilece¤ini ortaya koymufltur. N A M A Ç 3 N A M A Ç 4 Küreselleflmenin sosyal politika ile ilgili olumsuz sonuçlar›n› belirlemek. Küreselleflmenin sosyal politika alan›na yönelik olumsuz etkileri, küreselleflmenin karanl›k yüzü olarak adland›r›lmaktad›r. Özellikle küreselleflme karfl›tlar›, küreselleflmenin herkesin kazand›¤› bir sonuç yaratmad›¤›, baz› ülkelerin kaybedenler kümesine düfltü¤ü veya birçok ülkede s›n›rl› bir toplumsal kesimin fazlas›yla kazand›¤›, genifl toplum kesimlerinin kaybetti¤i ileri sürülmektedir. Yaln›zca ILO de¤il, IMF ve Dünya Bankas› gibi uluslararas› ekonomik düzenle ilgili kurulufllar da son 20 y›lda yoksullu¤un küresel bir problem haline geldi¤ini, insanlar, ülkeler ve bölgeler aras› eflitsizli¤in artt›¤›n› kabul etmektedirler. Küreselleflme öncelikle bir yoksulluk sorunu yaratmaktad›r. Yoksullu¤u, sosyal korumadan ve insana yak›fl›r ifl imkânlar›ndan yoksunluk takip etmektedir. Daha tart›flmal› bir alan olmakla birlikte küreselleflmenin ifl güvencesi, ücret seviyesi, sendikalaflma, çal›flma süreleri, çocuk ve kad›n eme¤inin artmas› gibi sosyal politikan›n temel ilgi alanlar›nda geriye gidifl anlam›na gelen sosyal sorunlar yaratt›¤› belirtilmektedir. Küreselleflmenin ulus devlet ve sosyal devlet anlay›fl›na etkilerini belirlemek. Ulus devlet, çok özet olarak, ortak de¤erlere sahip (dil, kültür, tarih vb) bir ulus ile yaflad›¤› co¤rafya üzerinde hükümranl›k haklar› bulunan devlet flekli olarak tarif edilir. Ulus devlet, kendi s›n›rlar› içinde iktisadi, sosyal, siyasi ve kültürel hayat› düzenleyici hukuk sistemi oluflturma ve mekanizmalar› kurma yetkisine sahiptir ve tek otori- 216 Sosyal Politika-II tedir. Küreselleflme, ulus devletin bu alanlardaki yetki ve otoritelerinden vazgeçmesi, önemli bir k›sm›n› uluslararas› kurullara devretmesi ve uluslararas› kurallar›n kendi hükümranl›k haklar› olan ülke içinde uygulanmas›na imkân vermesi sonucunu do¤urmufltur. Sosyal devlet, ulus devletin uygulamalar› ile ortaya ç›km›flt›r. Koruyucu sosyal hukuk, ulus devletin oluflturdu¤u bir sistemdir. Sosyal güvenlik sistemi, istihdam kurumlar›, sendikalar, toplu ifl sözleflmesi sistemi, asgari ücret ve benzeri sosyal politika alanlar› ulus devlet taraf›ndan gelifltirilmifltir. Küreselleflmenin ulus devleti de¤ifltirmesi, ulus devletin sosyal politika uygulamalar›n› da etkileyecektir. Özellikle, uluslararas› sermayenin geliflini teflvik etmek için ulus devlet taraf›ndan gelifltirilen sosyal politika uygulamalar›n›n esnetilmesi sosyal devlet yaklafl›m›n› zay›flatmaktad›r. Özellefltirme politikalar›n› da bu çerçevede de¤erlendirmek, devleti iktisadi ve sosyal hayatta küçülmeye, geri ad›m atmaya iten tedbirlerin beraberinde sosyal devleti zay›flatt›¤›n› belirtmek gerekir. N AM A Ç 5 Küreselleflmenin olumsuz sosyal sonuçlar›na karfl› Uluslararas› Çal›flma Örgütü (ILO) gelifltirmeye çal›flt›¤› yeni küresel sosyal politika yaklafl›m›n› aç›klamak. ILO, küreselleflmeye karfl› ç›kmak yerine onu anlamak ve kendi faaliyet alanlar›na yönelik olumsuz etkilerini giderecek yönetilebilir bir küreselleflme süreci oluflturmak üzere faaliyetlerini yo¤unlaflt›rm›flt›r. Bu konuda, IMF ve Dünya Bankas› gibi ekonomik hayat› düzenlemekle görevli uluslararas› kurulufllarla iflbirli¤ine gitme yolunu da benimsemifltir. ILO, kendi Anayasas› ve Filadelfiya Bildirgesinde yer alan temel sosyal politika kurallar›ndan vazgeçmeden küresel düzenin ihtiyaçlar›na uygun bir sosyal politika anlay›fl› oluflturmaya çal›flm›flt›r. Küreselleflmenin sürdürülebilirli¤inin sosyal boyut kazand›r›lmas› ile mümkün olabilece¤ini ileri sürmüfl, adil bir küreselleflme için al›nmas› gereken sosyal politika tedbirlerini belirlemifltir. ‹nsana yönelik sosyal politika uygulamalar›n›n merkezini oluflturan insana yak›fl›r ifl politikas›n› güçlendirmeye yönelik istihdam, sosyal diyalog ve çal›flma flartlar›n›n iyilefltirilmesi ile ilgili bütün sosyal politikalar›n› birbirini bütünleyen bir strateji içinde uygulamak için uluslararas› kurallar ve ilkeler belirlemeye a¤›rl›k vermifltir. Küreselleflmenin sosyal boyutu ile ilgili çal›flmalar› ve nihayet daha adil bir küreselleflme için kabul etti¤i sosyal adalet bildirgesi bu çal›flmalar›n dönüm noktas›n› oluflturmufltur. Bugün, daha önce bafllatt›¤› “herkes için sosyal güvenlik” politikas›n›n gerçeklefltirilmesine yönelik olarak asgari sosyal koruma hedefini gerçeklefltirmeye yönelik küresel sosyol politikan›n temel esaslar›n› belirleme çabas› içine girmifltir. 8. Ünite - Küreselleflme ve Sosyal Politika 217 Kendimizi S›nayal›m 1. Yayg›n ve en fazla benimsenen görüfle göre küreselleflme ne zaman bafllam›flt›r? a. 15. yüzy›lda b. 18. yüzy›lda c. 1870’li y›llarda d. I. Dünya Savafl› öncesi dönemde e. 1980’li y›llarda 6. 2007 y›l›nda dünyada en fazla do¤rudan yat›r›m yap›lan ülke afla¤›dakilerden hangisidir? a. Çin b. Hindistan c. Rusya d. ABD e. Brezilya 2. Afla¤›daki uluslararas› kurulufllardan hangisinin öncelikli faaliyet alan› küreselleflmenin sosyal sorunlar› ile ilgilenmektir? a. Uluslararas› Para Fonu b. Dünya Bankas› c. Uluslararas› Çal›flma Örgütü d. Birleflmifl Milletler e. Dünya Sa¤l›k Örgütü 7. Afla¤›dakilerden hangisi, küreselleflmenin yol açt›¤› sosyal politika sorunlar›ndan biri olarak de¤erlendirilemez? a. Sendikal örgütlenmenin zay›flamas› b. Kad›n ve çocuklar›n çal›flma hayat›na girmesi c. Yoksullu¤un art›fl› d. Nüfus art›fl h›z›n›n düflmesi e. ‹fl güvencesinin azalmas› 3. Afla¤›daki uluslararas› kurulufllardan hangisi küreselleflmenin ideolojik alt yap›s›n› oluflturan uluslararas› serbestleflme (liberalizasyon) kurallar›n›n genel çerçevesini belirleyen kurulufl olmufltur? a. Uluslararas› Çal›flma Örgütü b. Ekonomik ‹flbirli¤i ve Kalk›nma Örgütü c. Dünya Bankas› d. Birleflmifl Milletler e. Uluslararas› Para Fonu 4. Küreselleflmeyi aç›klamaya yönelik farkl› yaklafl›mlar kaç ana grupta toplanabilir? a. 2 b. 3 c. 4 d. 5 e. 6 5. Afla¤›dakilerden hangisi, bu ünitede küreselleflmenin göstergelerinden veya anahtar de¤iflkenlerinden biri olarak belirtilmemifltir? a. NATO gibi uluslararas› askeri örgütlenmelerin kuruluflu b. Çok uluslu iflletmeler c. Mal ve hizmet ticaretinin art›fl› d. Sermaye hareketlerinin art›fl› e. Haberleflme teknolojisindeki geliflmeler 8. Gini Katsay›s› (‹ndeksi) afla¤›daki sosyal politika sorunlar›ndan hangisi ölçmek-de¤erlendirmek için kullan›l›r? a. Kay›td›fl› ekonominin art›fl› b. Sendikal örgütlenmenin zay›flamas› c. Gelir da¤›l›m›ndaki bozulman›n artmas› d. Çok uluslu iflletmelerdeki ücretlerin düflmesi e. Büyük iflyerlerinde iflsizli¤in art›fl› 9. Afla¤›dakilerden hangisi, küreselleflmenin sosyal devlet anlay›fl›nda yol açt›¤› de¤iflikliklerden biri de¤ildir? a. Kamu kesimindeki güçlü sendikal örgütlenmenin zay›flamas› b. Kamunun yüksek ücret politikas›n›n ortadan kalkmas›. c. Kamuda istihdam güvencesinin zay›flamas› d. Devletin sosyal harcamalar› daraltmas› e. Kamu iflyerlerinde kad›n iflgücünün say›s›n›n artmas› 10. Afla¤›dakilerden hangisi, ILO’ya göre herkese eflit f›rsatlar sunan bir küreselleflme için öncelikli flartlardan biri olarak de¤erlendirilemez? a. ‹nternet kullan›m›n›n yayg›nlaflmas› ve ucuzlamas› b. Demokratik ve etkin iflleyen bir devletin varl›¤› c. Teflebbüs hürriyetini güçlendiren piyasalar›n varl›¤› d. Dayan›flmac› bir küreselleflme anlay›fl›n›n geliflmesi e. Genel kabul görmüfl küreselleflme kurallar›n›n varl›¤› 218 “ Sosyal Politika-II Yaflam›n ‹çinden Küreselleflmenin yaratt›¤› de¤iflimler KÜRESELLEfiME, oyun alan›n›n s›n›rs›zlaflmas›d›r. Bu geliflme, ulusal ekonomilerde yeni e¤ilimler, yeni de¤iflimler ve yeni dönüflümler ortaya ç›karmaktad›r. Küreselleflme, bir bak›ma ‹pek Yolu ve Baharat Yolu’nun ortaya ç›kmas›yla bafllam›flt›r denilebilir. Afrikal› zencilerin, kölelefltirilip, ABD’ye götürülmesi de asl›nda emek faktörünün küreselleflmesidir. Küreselleflme, ekonomiktir. Yani maliyetleri düflürür, kaliteyi artt›r›r, mal çeflidini ço¤alt›r, milli geliri artt›r›r, istihdam› yükseltir, halklar› daha mutlu ve müreffeh k›lar. Makine mühendisli¤in felsefesi olan termodinamik, hareket olan yerde ›s›, ›s› olan yerde hareket vard›r saptamas›yla bafllar. Ekonomi, yaflam için gerekli olan enerjiyi üretmek, yani para kazanmakt›r. Para, üretim faktörlerinin hareket etmesiyle sa¤lan›r. Hareket olan yerde, bereket vard›r. Atalar›m›z, tafl yerinde a¤›rd›r demifltir. Bu özdeyiflin anlam›, her tafl, en a¤›r çekti¤i yere do¤ru hareketlenir demektir. Hareket artt›kça bereket de artar. Bereket artt›kça da hareket artar. Tafllar›n, küresel hareketlenmeyle birlikte afla¤›daki e¤ilimler ortaya ç›kmaktad›r. Dünya d›fl ticaret hacmi, dünya milli gelirinden h›zl› artacakt›r. Son y›llarda, dünya milli geliri y›lda yüzde 5 artarken, dünya d›fl ticareti yüzde 15 artm›flt›r. Ticari hizmetler (turizm, tafl›mac›l›k, finansal hizmetler vs.) art›fl› da, dünya milli gelir art›fl›ndan yüksek olacakt›r. Son y›llarda bu ekonomik faaliyet y›lda yüzde 11 h›z›nda büyümüfltür. Varl›k fiyatlar› (menkul ve gayrimenkul) dünya enflasyonundan çok daha h›zl› artacakt›r. Dünya milli serveti, dünya milli gelirinden daha h›zl› artacakt›r. Dolay›s›yla esas kárlar gelir art›fl›ndan de¤il, varl›k fiyatlar›n›n art›fl›ndan sa¤lanacakt›r. Az geliflmifl ülkelerde, Gayri Safi Yurt ‹çi Has›la, Gayri Safi Milli gelirden daha h›zl› artacakt›r. Türkiye gibi ülkelerden ç›kan Do¤rudan Yabanc› Sermaye, Türkiye’ye gibi yabanc› sermayeye kap›lar›n› yeni açan ülkelere giren Do¤rudan Yabanc› Sermayeden h›zl› büyüyecektir. Ülkelerin Sat›n alma Gücü Paritesi (PPP) ile Kambiyo Kurlar› (FX Rates) gitgide birbirine yaklaflacakt›r. Göçmen iflçiler, göçmenlikten, vatandafll›¤a terfi ettikçe, anavatana gitgide daha az para yollayacakt›r. Milletlerin yaflam tarzlar›, davran›fllar› ve tüketim kal›plar› gitgide birbirine benzeyecektir. Küresel ekonomi, küresel flirket gerektirdi¤inden, flirket birleflme ve sat›n almalar› devam edecektir. Az say›da flirket, hemen her sektörde pazar›n çok büyük k›sm›n› ele geçirecektir. ‹ngilizce, dünyan›n hukuk dili olma özelli¤ini artt›racakt›r. Küreselleflme, demokrasiyi daha yayg›n hale getirecektir. Demokrasinin kökleflmesi, küreselleflmeyi h›zland›racakt›r. Küreselleflme, ulusal sorunlar› azd›racakt›r. Son Söz: Çatlak kemik, çabuk k›r›l›r. ” Kaynak: Ege Cansen, Hürriyet Gazetesi, 30 May›s 2007, Çarflamba. 8. Ünite - Küreselleflme ve Sosyal Politika 219 Okuma Parças› San›k Sandalyesindeki Küreselleflme ‹nsanca yaflamak, bütün insanlar›n özlemi. Dünyadaki 7 milyar insan, iflte bu özlemi gerçeklefltirmek için yaflam savafl› veriyor. Ama, insanca yaflamaya hakk› olmas›na ra¤men, yüz milyonlarca insan yaflam savafl›nda yenik düflmeye adeta mecbur b›rak›l›yor. fiartlar, her geçen gün daha da a¤›rlafl›yor. Bar›fl, refah, özgürlük, adalet ve demokrasi kavramlar›, anlamlar›na ancak insan›n yan›nda kavuflmas›na ra¤men insanlar giderek bu kavramlardan uzaklaflt›r›l›yor. ‹nsanl›¤›n 1970’li y›llardaki yaflam kalitesine bugün sahip olamad›¤› yolundaki BM tespitleri bu görüflümüzü destekliyor. Bu y›l›n bafllar›nda dünyadaki 169 ülkeyi kapsayan ‹nsani Geliflme ‹ndeksi bafll›kl› araflt›rman›n sonuçlar› BM Kalk›nma Program› taraf›ndan aç›kland›.169 ülke içinde yaflan›lacak olan ülkelerin bafl›nda s›ras›yla Norveç, Avustralya ve Yeni Zelanda geliyor. Türkiye, 169 ülke aras›nda 83. s›rada. Öte yandan, Forbes Dergisi taraf›ndan yay›nlanan ve 134 ülkeyi kapsayan “‹fl ‹çin En ‹yi Ülkeler” bafll›kl› araflt›rmada ise ilk s›ray› Kanada al›yor. Bu araflt›rmada ülkeler, baflta endüstrideki ileri teknoloji kullan›m› olmak üzere, para ve ticari özgürlükler dahil 11 alanda kritize ediliyor. Kanada Yeni Zelanda ve Hong Kong'un ilk üçü paylaflt›¤› bu araflt›rmada Amerika 10'uncu s›rada, geçen y›l 46'nc› olan Türkiye ise 54'ncü s›rada yer al›yor. Di¤er araflt›rmada ise ülkelerdeki huzura iliflkin… Ekonomi ve Bar›fl Enstitüsünün (IEP) taraf›ndan haz›rlanan “Küresel Bar›fl Endeksi” bafll›kl› ve ülkeleri huzur bak›m›ndan s›ralayan araflt›rman›n sonucuna göre, dünyan›n en huzurlu ülkeleri aras›nda ‹zlanda, Yeni Zelanda ve Japonya ilk üç s›rada yer al›yor. Bu araflt›rmada ülkeler, iç ve d›fl çat›flmalar, toplumda güvenlik, komflularla iliflkiler, fliddet, silah harcamalar› ve çeflitli alanlarda özgürlükler olmak üzere 23 bafll›kta ele al›n›yor. Amerika'n›n ilk 10'da yer almad›¤› bu araflt›rmada, Türkiye 153 ülke aras›nda 127'nci s›rada bulunuyor. Bu çal›flmalarda ülkelerin s›ralamas›na bakt›¤›m›zda gerek yaflam kalitesi, gerek ifl imkan› gerekse huzur bak›m›ndan ön s›rada olan yani 'yaflanacak' ülkelerin hemen hemen tamam› kuzey yar›m kürede… Ama daha ilginç olan, G-20 ülkelerinden sadece Avustralya ve Japonya'y› yaflanabilir, ifl yapmaya uygun ve huzurlu ülkeler aras›nda görüyorsunuz. Di¤erlerinin büyüklü¤ü ise sadece lafta… Özellikle A.B.D ve Avrupa Birli¤i ülkelerin ilk s›ralarda olmay›fl› dikkat çekiyor. Yunanistan'›n ve ‹talya'n›n, kirli para politikalar› sonucu bir çöküflün efli¤ine gelmesi, ‹spanya ve Portekiz'in s›rada beklerken, dünyada 'özgürlü¤ün ve refah›n kalesi' olarak bilinen Amerika'da ekonomi ve politikadan farkl› seslerin ç›kmas› ve bunun sonucu hem ekonomide hem de politikada kalitenin h›zla irtifa kaybetmesi, 2011 y›l›n›n, tarih safhalar›nda çok farkl› bir flekilde yer almas›na yol açacak… Hem ekonomi hem de politika anlam›nda temiz anlay›fl ve uygulamalar› seçen ülkeler dünya siyasetinde ön planda olan ve ekonomileri giderek daralan A.B.D ve Avrupa Birli¤i ülkelerini geride b›rakmaya, hatta tur bindirmeye bafllad›… Peki ne oldu da böyle oldu? Birleflmifl Milletler' in 1970'li y›llar dünyas›n›n bugünkünden çok daha iyi ve yaflan›l›r oldu¤u söylenmesi neticede küreselleflme veya globalleflme gibi isimlerle tarif edilen yeni düzenin sorgulanmas›n› da kaç›n›lmaz yap›yor… Yeni Dünya Düzeni, dünyay› savafl alan›na çevirdi. Dünyaya ve insanl›¤a aç›k hale getirdi… Yeni Dünya Düzeninde, ekonominin insan için oldu¤u unutuldu. ‹nsan›n ekonomi için olmas› gere¤inden hareket edildi. Ekonomi tavana ç›kt› belki ama insan hep yerlerde süründü… Bu düzenin yol açt›¤› y›k›mlar sonucunda, flimdi 925 milyon insan açl›k, 4 milyar insan da yoksulluk s›n›r›nda yafl›yor. Nobel ödüllü ekonomist Joseph Stiglitz'in dedi¤i gibi, Yenidünya düzeninde ekonomilerin ipleri, çok uluslu flirketlerin eline geçti. Böyle olunca da önce insanl›k, sonra da özgürlük refah, bar›fl, demokrasi, hukuk ve adalet gibi de¤erlerle birlikte sosyal devlette yok olmaya bafllad›… Hizmet sektörü giderek genifllerken, sanayi darald›. Finans sektörü bütün ülkelerde tavan yapt›… ‹fl gücü piyasalar› esneklefltirildi. Örgütlenme engellenerek, çal›flanlar›n pazarl›k güçleri zay›flat›ld›. Ad› her geçti¤inde beraberinde iflten ç›karmalar› ve yolsuzlu¤u ça¤r›flt›ran özellefltirmelerle ülkelerin kendine ait de¤erleri birer birer ellerinden al›nd›. Kamu hizmetleri ve sosyal güvenlik sistemleri tasfiye edildi. Hem sa¤l›k hem de e¤itimde özellefltirmelerle ülkelerin kendine ait de¤erleri birer birer ellerinden al›nd›. Kamu hizmetleri ve sosyal güvenlik sistemleri tasfiye edildi. Hem sa¤l›k hem de e¤itimde özellefltirmelerle sosyal devlet bitirildi. Tar›m kesiminde köylüye, çiftçiye yap›lan sübvansiyonlar kald›r›ld›… Çal›flma hayat›nda kurals›zl›¤a egemen k›lan 220 Sosyal Politika-II Kendimizi S›nayal›m Yan›t Anahtar› yaklafl›mlar, ça¤dafll›k etiketli birer tuzak olarak, hem çal›flanlar› hem de sendikalar› olumsuz yönde etkiledi… Bafll›klar halinde s›ralamaya çal›flt›¤›m›z bu geliflmeler neticesinde, dünya genelinde, baflta emekçiler olmak üzere insanca yaflama arzusu içindeki büyük kitlelerde bir huzursuzluk bafllad›… ‹flte Yunanistan… ‹flte ‹talya ve ‹flte Amerika… Dünyadaki insanlar›n hemen hemen en be¤endi¤i ülke olan Amerika, flimdi kaynayan bir kazan durumunda… Dünyan›n en zengin ülkelerinden biri olan Amerika'da 45 milyon insan açl›k s›n›r›nda yafl›yor… ‹talya ve Yunanistan' da hükümetler ayaklar›n› yorganlar›na göre uzatmad›¤› için y›k›ld›… Bize göre bu ülkelerin yan› s›ra, birçok dünya ülkesinde var olan benzer sorunlar için bir mahkeme kurulsa, san›k sandalyesine ilk oturmas› gereken, hesap vermesi gereken küresel güçler olacakt›r. Biz bu ülke olarak G-20 içindeyiz ve dünyan›n en büyük 20 ekonomisi aras›nday›z. Ama bizimde sorunlar›m›z var. Biz ne kadar dillendirmesek de, uluslararas› platformlarda bunlar konufluluyor. OECD verilerine göre dünyada iflsizlik ve yoksulluk bak›m›ndan ilk s›ralarda olan Türkiye'de her yüz kifliden ancak 44'ü çal›fl›yor veya ifl ar›yor. Geri kalanlarda bunlardan geçiniyor. Öte yandan, gelir adaletsizli¤i bak›m›ndan en kötü 3 ülke aras›nda olan Türkiye'de kredi kart› ve tüketici kredisi nedeniyle 2 milyon kifli icral›k durumda… Evet… Türkiye'nin manzaras›na daha genifl aç›dan, daha çarp›c› örneklerle bakmak mümkün. Bu ülkeyi seven hiç kimse Türkiye'nin ‹talya ve Yunanistan benzeri bir ak›bete mahkûm olmas›n› istemez, istememeli de… Ama sadece bu yetmiyor. Ülkeyi idare eden kadrolar›n çal›flma hayat›yla ilgili geliflmelerde sendikalar ile uyum içinde olmas›, sosyal devlet yaflatmas›, baflta çal›flanlar olmak üzere, bu ülke için elini tafl›n alt›na koyan her kifli ve kuruma de¤er vermesi, de¤er katmas› gerekiyor. ‹flte bunlar yap›ld›¤› zaman Türkiye'nin tansiyonu normalleflecek ve ülkemiz ihtiyaç duydu¤u pozitif enerjiyi de halk›na ve kurumlar›na yükleyecektir. Kaynak: Pevrul Kavlak, Türk metal Dergisi, Say›:148, Kas›m 2011 1. e 2. c 3. b 4. b 5. a 6. d 7. d 8. c 9. e 10. a Yan›t›n›z yanl›fl ise “Küreselleflmenin Ortaya Ç›k›fl› ve Geliflimi” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “ILO ve Küresel Sosyal Politikalar” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Küreselleflmenin Ortaya Ç›k›fl› ve Geliflimi” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Küreselleflmeye Farkl› Yaklafl›mlar” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Küreselleflmenin Unsurlar› Ve Göstergeleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Uluslararas› Sermaya Hareketleri ve Do¤rudan Yabanc› Sermaye Yat›r›mlar›” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Küreselleflme ve Sosyal Politika Sorunlar›” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Küreselleflme ve Sosyal Politika Sorunlar›” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “Küreselleflme ve Sosyal Devletin De¤iflimi” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Yan›t›n›z yanl›fl ise “ILO ve Küresel Sosyal Politikalar” konusunu yeniden gözden geçiriniz. 8. Ünite - Küreselleflme ve Sosyal Politika 221 S›ra Sizde Yan›t Anahtar› S›ra Sizde 1 ‹ktisadi, sosyal, politik ve kültürel bak›mdan iç içe geçmifl, karfl›l›kl› etkileflim içinde olan çok yönlü bir olgu olmas›. Küreselleflmeye karfl› ideolojik yaklafl›m farkl›l›klar›n›n olmas› ve küreselleflme sürecinden beklentilerin olumsuz veya olumsuz yönlerde olmas›na dayal› olarak tan›mlar yap›lmas›. S›ra Sizde 2 Birleflmifl Milletler’e göre küreselleflme, ileri sürüldü¤ü gibi 1980’li y›llarda ortaya ç›kan yeni bir olgu de¤ildir. wKüreselleflme; ülkeler aras› mal ve hizmetler hareketlili¤inin önceden öngörülemeyen bir h›zda artmas›, özel sermayenin hâkimiyeti, düflüncelerin ve e¤ilimlerin ülkeler aras›nda dolafl›m› ve nihayet yeni sosyal ve politik hareketlerin do¤ufludur. S›ra Sizde 3 Farkl› yaklafl›mlar olmakla birlikte, bugünkü anlamda küreselleflme süreci 1980’li y›llarda bafllam›flt›r. Birinci Dünya Savafl› öncesi dönemde oldu¤u gibi uluslararas› mal ve hizmet ticaretinin artt›¤› çeflitli dönemler olmas›na ra¤men, 1980’li y›llar mal ve hizmet ticaretinin art›fl›n›n ötesinde haberleflme ve iletiflim teknolojisindeki geliflmenin etkisiyle küreselleflme ekonomik boyutun yan› s›ra sosyal, politik ve kültürel boyutu ile de geliflmifltir. S›ra Sizde 4 Dönüflümcüler, di¤er yaklafl›mlar gibi küreselleflmenin kaç›n›lmaz olarak yaflanacak bir süreç oldu¤unu kabul etmekle birlikte, bütünüyle sürecin lehinde olmak veya karfl›s›nda bulunmak yerine yaratt›¤› f›rsatlar ve olumlu sonuçlar ile getirdi¤i tehditler ve olumsuz sonuçlar›n birlikte de¤erlendirilmesi görüflündedirler. S›ra Sizde 5 Özellikle haberleflme ve bilgi teknolojisindeki geliflmeler, ulafl›m, ulaflt›rma ve haberleflme maliyetini düflürdü¤ü ölçüde küreselleflme sürecini h›zland›ran faktör olarak rol oynamaktad›r. Bilgi teknolojisinin sermaye piyasalar›nda kullan›lmas› para ve sermaye piyasalar›n›n anl›k iflleyifline imkân vermektedir. S›ra Sizde 6 Do¤rudan küreselleflme sürecine ba¤lanmamakla birlikte 1990’l› y›llardan sonra geliflmifl ve geliflmekte olan ülkeler aras›ndaki eflitsizli¤in artmas›, bütün ülkelerde ilk % 20’lik nüfus kesimi ile son s›radaki % 20’lik nüfus kesimi aras›ndaki gelir pay› farkl›l›¤›n›n artmas›, beklentilerin aksine ifl ve sosyal güvenlik korumas›ndaki azalma küreselleflme sürecinin yaratt›¤› temel sosyal politika sorunlar› olarak belirtilmektedir. S›ra Sizde 7 Küreselleflme sürecinde ulus devlet çeliflkili bir rol oynam›flt›r. Esasen, ulus devletin varl›¤› küreselleflme sürecinin önündeki en büyük engel olarak gösterilmesine ra¤men, sürecin gerçekleflmesi bir yandan ulus devletin ülke s›n›rlar› içindeki yetki ve otoritesinden vazgeçmesini gerektirirken, di¤er yandan bizzat ulus devletin alaca¤› (özellefltirme, hukuk sistemini serbestlefltirme, para ve sermaye piyasas›n› düzenleme gibi) tedbirlerle küreselleflmenin hayata geçmesi mümkün olabilecektir. S›ra Sizde 8 Çok zaman birbiri yerine kullan›lan bu iki kavram aras›nda belirgin farklar yoktur. Esasen, refah devleti sanayileflmifl ülkelerin belirli bir sermaye birikimine sahip olduktan sonra sosyal politika tedbirleri uygulamaya bafllad›¤› bir devlet anlay›fl›n›; sosyal devlet ise özellikle geliflmekte olan ülkelerde devletin müdahaleci yap›s›n› ifade etmek için kullan›lan devlet anlay›fl›n› temsil etmektedir. Bir anlamda sosyal devlet, zaten k›t olan imkânlar› adaletli flekilde da¤›tmaya çal›flan devlet yaklafl›m›d›r. S›ra Sizde 9 ILO, 1990’l› y›llarda gelifltirdi¤i insana yak›fl›r ifl konseptini gerçeklefltirmek için Adil Bir Küreselleflme ‹çin Sosyal Adalet Bildirgesinde; 1) istihdam›n desteklenmesi; 2) sürdürülebilir bir sosyal koruma (sosyal güvenlik) sisteminin oluflturulmas›, 3) sosyal diyalogun desteklenmesi ve güçlendirilmesi ve 4) çal›flma hayat›na iliflkin temel haklar›n kullan›lmas›na imkân verecek bir ortam›n oluflturulmas›; hedeflerini stratejik hedefler olarak belirlemifltir. 222 Sosyal Politika-II Yararlan›lan Kaynaklar Bozkurt, Veysel (2000), “Küreselleflme: Kavram, Geliflim ve Yaklafl›mlar”, Küreselleflmenin ‹nsani Yüzü (Der. V. Bozkurt), ‹stanbul, Alfa. Erdut, Zeki (2002). Küreselleflme Ba¤lam›nda Uluslararas› Sosyal Politika ve Türkiye, ‹zmir: Dokuz Eylül Yay›nlar›. Giddens, Antony (2000). Elimizden Kaç›p Giden Dünya, (Çev. O. Ak›nhay) Alfa Yay›nlar›, ‹stanbul. ILO (2004). A Fair Globalisation Creating Opportunities For All, International Labour Organisation, first edition, Geneva. ILO (2011). Social Protection Flor for a Fair and Inclusive Globalisation, International Labour Organisation, first edition, Geneva. Ifl›kl›, Alpaslan (2005). Neo-Liberalizm ve Görünmeyen El: Yeni Din Yeni Tanr›, ‹stanbul: Otopsi yay›nlar›. Kurtulmufl, Numan (1996). Sanayi Ötesi Dönüflüm, ‹stanbul: ‹z Yay›nc›l›k. OECD (2005). “Measuring Globalisation: OECD Economic Globalisation Indicators: 2005”, www.oecd.org. OECD, (2010). “Measuring Globalisation:OECD Economic Globalisation Indicators: 2010”, www.oecd.org Özdemir, Süleyman (2004). Küreselleflme Sürecinde Refah Devleti, ‹stanbul: ‹stanbul Ticaret Odas› Yay›n No:2004-69. Sapancal›, Faruk (2003). Sosyal D›fllanma, ‹zmir: Dokuz Eylül Üniversitesi, ‹‹BF. Selamo¤lu, Ahmet (2000). “Yo¤unlaflan Sosyal Sorunlar›yla Küreselleflme”, Küreselleflmenin ‹nsani Yüzü, (Der. V. Bozkurt), Alfa Yay›nlar›, ‹stanbul. fienkal, Abdulkadir (2005). Küreselleflme Sürecinde Sosyal Politika, ‹stanbul: Alfa Yay›nlar›. Temiz, Hasan Ejder (2004). Küreselleflmenin Sosyal Boyutlar› ve Türkiye Aç›s›ndan Etkileri, ‹zmir: Birleflik Metal ‹flçileri Sendikas›. Ulafl, Dilber (2008). “AB’ye Yönelen Do¤rudan Yabanc› Sermaye Yat›r›mlar› ve Çok Uluslu ‹flletmelerin Üretim Yeri Seçim Kararlar›”. Ankara Avrupa Çal›flmalar› Dergisi, Cilt:8, No:2, Ankara. United Nations (2001). “World Public Sector Report: Globalization and The State:2001”, Economic and Social Affairs, New York. Zengingönül, O¤ul (2004). Küreselleflme: Yoksulluk, Geliflmifllik ve ‹flgücü Piyasalar› Ekseninde, Ankara: Adres Yay›nlar›. Zincirk›ran, Mehmet (2001). “Küreselleflme: Sorunlar ve Çözüm Yollar›”, Bilgi ve Toplum Dergisi, Cilt:1, Say›:3. www.ilo.org www.imf.org www.sociology.emory.edu www.tr.vikipedia.org www.un.org www.wb.org