Görüntü Yönetmenliğine Giriş

Transkript

Görüntü Yönetmenliğine Giriş
GORUNTU
YÖNETMENLİÖİNE
GiRiŞ
••
••
••
•
•
•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
•••••••••••
••••
GORUNTU
YONETMENLIGINE
GiRiŞ
••
••
••
•
••
'lıJ
•
•
•
Dr. Ertuğrul Algan
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
©
Ertuğrul Algan ı 999
Çözüm iletişim Hizmetleri Ltd. Şti
Eskişehir 022 2 . 230 61 79
-
Algan. Ertuğrul
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
ı
Sinemada Görüntü Yönetmenliği, Aydınlatma
2 Televizyonda Görüntü Yönetmenliği, Aydınlatma
ISBN 975-96938-0-1
4'1ff
1'<t
ONSOZ
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
ışık insanoğlu için çok önemli. Ateş
ise insanoğlunun dünyayı gündüzleri
aydınlatan güneş ve geceleri aydınlatan
aydan sonra tanıdığı ilk aydınlatma
kaynağı, aynı zamanda ısısıyla da güven
verici ve rahatlık sağlayıcı.
Belki de binlerce yıl boyunca insan­
lar, çevresinde toplandıkları , aydınlatan
ve ısıtan o ateşin de yardımıyla sohbetler
ettiler, bir şeyler anlattılar birbirlerine,
ateşin yarattığı titreşimlere ve gölgelere
farklı anlamlar yüklediler.
zam a n içinde ateşin b i ç i m i ve
anlamı değişti , aydınlatma için kandiller,
mumlar kullanılmaya başlandı . Mağara
duvarlarında oynaşan gölgeler ve ışık,
"ev" !ere taşındı. Aydınlatma bir gereksin­
im haline geldi .
Aydınlatma t iyatrolarda kullanıl­
maya başlandı . ı 780'li yıllarda Fransız
kimyacı Lavosier yağ lambalarına reflek­
törler ekleyerek ışığı yönlendirdi .
Yönlendirilen bu ışığın tiyatrolarda kul­
lanıldığı biliniyor. Amaç muhtemelen
sahneyi görünebilir kılmaktı. o dönemde
belki de ışığın oyuna olabilecek dramatik
katkısı pek düşünülmüyordu veya
olanaklar böylesi bir anlatım için yeterli
değildi.
Giderek. havagazı vb. tekn i kler
aydınlatmada kullanılmaya başlandı ve
ı 900 lü yılların başlarında elektrik ener­
jisine ve gelişen aydınlatma kaynakları
teknolojisine bağlı olarak ışık, tiyatro,
sinema ve televizyonda , hem aydınlat­
ma, hem de dramatik yapıyı oluşturma­
da kullanılmaya başlandı ve günümüze
dek gelindi . Günümüzde aydınlatma ve
'
ışık tüm görsel - işitisel sanatlar için çok
önemli ve fotoğraf, sinema ve televizyo­
nun da varoluş nedeni .
Görüntü yönetmenliğine giriş nite­
liğinde olan bu çalışmada ana başlıkla­
rıyla ışığı tanımaya çalışacağız, detaylara
pek fazla girilmeyecek. Ancak her bölü­
mün sonunda bölümle ilgili temel baş­
vuru kaynaklarının bir listesi verilecek.
Bu çalışma takip edecek olan "Sinemada
Görüntü Yönetmenliği" ve " Televizyonda
Görüntü Yönetmenliği " adlı çalışmaların
temelini oluşturmak amacıyla hazırlandı .
Yararlı olmasını umuyoruz.
iÇiNDEKiLER
•
•
o
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
ÖNSÖZ
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ
BÖLÜM 1
Görüntü Yönetmenliği Nedir? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ı
. . . . . . . . .ı
ı . ı Kısaca Geçmiş . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
ı . 2 Görüntü Yönetmeni Neyi Yönetir? . . . . . . . .
.
. . . . .4
ı .3 Görüntü Yönetmeni Neleri Kullanır? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7
ı . 4 Görüntü Yönetmeninin Araçlarından Bazıları. . . . . . . . . . . . . . . . . . . 9
. . . . . . . . . . 12
Kısaca . . . . . . . . . .
Bölüm için Kaynakça . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ı 2
.
.
BÖLÜM 2
Işık Olmadan Göremeyiz.
. . . . . . . . . .
2 . ı Işık Neye Benzer?
. . . . . . . . . .
2 . 2 Işığın özellikleri
. . . . . . . . . .
2 . 3 Nasıl Görüyoruz? Nasıl Algılıyoruz?
2 . 4 Işık Algımızı Nasıl Şekillendirir?
Kısaca . . . . . . . . . .
.
. . . . . . .
Bölüm için Kaynakça . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . .
.
. . . . . . . .
. . . . . .
. . . . . . . . .
. . . . . . . .
.
.
.
.
.
. 13
. 13
.16
. 18
. 19
. 20
. . .2 1
BÖLÜM 3
Temel Elektrik Bilgileri
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 23
3 . ı Biraz Elektrik.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .23
3 . 2 Devreler
.
.
.
.
.
.
27
3.3 Sigortalar
. .
.
.
.
27
3.4 Voltaj Düşmesi ve Renk ısısına Etkisi
28
3.5 Kablolar
.28
3 . 6 Biraz d a Uygulama
.
.
.
29
30
Kısaca
Bölüm için Kaynakça
30
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
BÖLÜM 4
Renk Isısı
.
.
. . .
.
. .
4 . ı ışığın özellikleri
4 . 2 Gün Işığı
. . .
4.3 Tungsten Ampuller . .
.
.
.
.
4.4 Tungsten Halojen Ampuller
4.5 Güvenlik
4 . 6 Floresans Ampuller
. . .
.
4 . 7 Ark Lambaları
. .
4 . 8 Filtreler
4 . 8 . Siyah Beyaz Filmlerle Kullanılan Filtreler
.
4.8.2 Siyah Beyaz ve Renkli Filmlerde Ortak Kullanılan Filtreler
4 . 8 .3 Renkli Filmlerle Kullanılan Filtreler ı Renk Düzeltme Filtreleri
4.9 Filtrelerin Bakımı
. .
. .
.
.
Kısaca·
Bölüm için Kaynakça
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
3ı
3ı
35
36
. 37
38
. 38
40
4ı
44
47
48
50
50
50
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
BÖLÜM 5
Işığın Yoğunluğu ve Işık ölçümü
5. I Pozlama Nedir?
5 . 2 Işıkölçer Nedir? Nasıl Kullanılır?
5.3 Lüksmetreler .
5 . 4 Işıkölçer ve lüksmetrelerin Bakımı
Kısaca
Bölüm için Kaynakça
. . .
.
.
.
.
.
.
.
.
5I
52
54
56
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 56
57
. .
.
. . 57
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
BÖLÜM 6
Işığın Niteliği ve Kontrolu
.
59
6. I Işığ ın Niteliğ i
.
60
6 . 2 Işıgın Niteligi Nasıl Kontrol Edilir?
.
6I
64
6.3 Fresnel Kaynaklar
. .
64
6 . 4 Elipsoid Kaynaklar
6 . 5 Takip Işıkları
.
65
6.6 Ark Lambaları
.
.
65
6. 7 Güvenlik
.
. . .
.
.
66
. 67
6. 8 Işığın Kontrolunda Kullanılan Araçlar ve Aksesuarlar
6.9 Görüntü Yönetmeni Işıkla Resim Yapar.
.
68
.
73
Kısaca
Bölüm için Kaynakça
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 74
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
7
BÖLÜM
.
.
Film
75
7. I Siyah Beyaz Film
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 76
7 . 2 Renkli Film
.
. .
78
7 .3 Filmlerin Duyarlılıkları
78
7 . 4 Sensitometri
.
: . . . . . 79
7 . 5 Karakteristik Eğri
80
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
. .
. 8ı
7 . 6 Filmlerin Korunması . .
.
.
.
.
.
.
. .
82
Kısaca
Bölüm için Kaynakça . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 82
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
BÖLÜM 8
Video
.
.
. .
8 . ı Kısa Tarihçe ve özellikler
.
8. 2 Televizyonda Renk
8.3 CCD Elemanlar ve Video Kameralarda Kullanılması
.
8 . 4 waveform Monitör ( Dalga salınımölçeri)
.
8 . 5 Vektörskop
.
.
.
8 . 6 Video için Aydınlatma .
.
.
.
.
.
Kısaca
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Bölüm için Kaynakça
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
83
83
85
87
88
90
9ı
92
. 93
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
BÖLÜM 9
Aydınlatmada ilk Adımlar
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
.
.
.
9. l ü ç Nokta Aydınlatma
9. 2 Anahtar ış ık . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. .
.
9.3 Dolgu Işıgı
.
.
9.4 Arka Işık
9.5 üç Aydınlatma Kaynağının Birlikte Kullanılması
9. 6 Fon Işığı
. . .
9. 7 Aydınlatmaya Başlarken cevaplanması Gereken Sorular
Kısaca
.
.
Bölüm için Kaynakça
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
. . . . . . . . .95
.
96
. . . . . . . . . 97
99
99
ı 00
.
ıoı
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
1 02
03
. . . . . . . . ı
BÖLÜM 1 0
Görüntü Yönetmenliği ve Biçem
ı o. ı Biçem Nedir?
ı 0.2 Görüntü Yönetmeni Sahnede Aydınlık ve
Karanlık Bölgeler Oluşturur
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
ı 0.3 ışığın Farklı Anlamları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
ı 0.4 Aydınlatma Yapabilmek için ışığın işlevlerini Bilmek Gerekir
ı 0.5 Görüntü Yönetmeninin Filmin Görsel Yapısına Etkisi . . . . .
Kısaca
Bölüm için Kaynakça . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
. . .
. . .
. .
. . .
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
ı 05
1 06
. ı 07
. ı ıo
.ıı ı
. ı 13
1 16
. . . . .ı ı7
.
.
.
.
.
Uygulamaları . . . . . . . . .
.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
.
.
.
.
.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
.
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
.
BÖLÜM 1 1
Aydınlatma
Proje ı
Proje 2 . .
Proje 3 . .
Proje 4 . .
.
Çözüm
Çözüm
Çözüm
Çözüm
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
. ı ı9
1 20
. 1 22
. 1 24
. 1 26
.
ı . .
. . .
. .
1 28
2
. .
. .
.
. . . 1 29
3 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 30
4 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .131
.
.
EKLER
KAYNAKÇA
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
. . 1 33
. 1 43
Xlll
GiRiŞ
G
9
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Günümüzde geçmişte olduğundan
daha fazla görüntü tüketiliyor. insanoğlu
görüntülerle
kuşatılmış
durumda .
Yaşamın her anında görüntüler yer
alıyor. görüntüye gerek duyuluyor.
Görüntü insanlıkla birlikte varolmuş bir
olgu . Hep bir şeyleri görüntüyle anlatma
isteği duymuş insanoğlu ve onu kul­
lanmış. Kayaüstü resimlerinden. mağara
duvarlarına. vazolara . tablolara. fotoğraf
kartlarına, sinema perdelerine ve tele­
vizyon ekranlarına yansımış görüntüler.
Fotoğraf ve ona bağlı olarak sinema
ve televizyonun gelişimi , bir başka
deyişle görüntünün bir araç tarafından
üretilip , saptanmasıyla ve opti k ve
mekanik yollarla çoğalt ılabilmesiyle
görüntü kavramı , gerek bilgi verme ve
mesaj aktarma anlamında , gerekse
estetik boyutta tartışmalara neden olmuş
ve görüntü üzerine farklı kavramlar ve
kuramlar ileri sürülmüştür.
S inema kullanılmaya başladığı
ondokuzuncu yüzyılından sonra zaman
içerisinde kendi anlatım biçimini , dilini ,
teknik alt yapısını ve elemanlarını yarattı.
Sinemanın ilk yıllarında görüntünün üreti­
minden ve gösteriminden sorumlu olan
bir tek kişi vardı . Bu kişi kameramandı.
Görüntü kaydının tüm aşamalarının yanı
s ıra . filmin banyosunu da bu kişi
yapıyordu.
o günlerde yalnız
Kameraman: "
başına çalışıyordu ve görevi de nes­
nelerin belgelenmesi olarak kabul edili­
yordu ." ( Nilsen , ı 959: 1 4)
Zaman içinde farklı alanlarda
çalışanlarını yaratan, bir kısmını tiyatro
XIV
ve
fotoğraftan ödünç alarak kendi
bünyesine uyarlayan sinemada . yönet­
men . senarist , ışıkçı. kurgucu ve görüntü
yönetmeni gibi kişiler yer almaya
sinemada
Günümüzde
başladı.
çalışanlar bir ordu gibidir. Farklı alanlar­
da çalışanların sayıları yüzlere ulaşır ve
sinema endüstrisi içinde yüzlerce de
meslek tanımı yapılabili r . ilk yıllarda
görüntü yönetmeni ve kameraman aynı
kişiydi, bir süre daha aynı kişi olmaya
devam etti. Bazı ülke sinemalarında
görüntü yönetmeni ve kameraman
arasında kesin ayrımlar varken bazı
ülkelerde hala aynı kişidir.
Görüntü yönetmeni , yönetmenin
düşüncesindeki
sine­
sahneleri ,
matografik teknikleri de kullanarak
görselleştiren kişidir. Filmi üreten ekip
içinde farklı bir yere sahip olan görüntü
yönetmeni . estetikle tekniğin kesiştiği kri­
tik bir noktada bulunur. Ham madde
olarak ışığı kullanır, ışıkla boyar ve resim
yapar. Esteti k bilgisi ve duygusu
gelişmiştir, sinema tekniğinden iyi anlar.
Kameraları . filmleri . objektifleri. filtreleri .
aydınlatma kaynaklarını . elektriği iyi bilir
ve onlardan görüntüyü oluştururken
yararlanır.
Görüntü yönetmeni sinemanın yanı
sıra . özellikle ikinci Dünya Savaşı'ndan
sonra gelişen televizyonda da yerini aldı.
Televizyon yapımlarında . filmin özellik­
lerine ek olanak videonun da özelliklerini
öğrendi ve onları kullanmaya başladı.
En büyük görüntü tüketicilerinden
olan televizyonda önceleri yoğun olarak
tüketilen film üzerine kaydedilmiş görün­
tülerin yanı sıra . video kameralarla video
bantlar üzerine yapılan görüntüler de
önem kazandı . özellikle son on yıllarda
ise televizyon için üretilen programların
çoğu elektronik yollarla elde edilmeye
başlandı.
Batılı dillerde görüntü yönetmeni
sözcüğüne karşılık gelen " cinematogra­
pher" sözcüğüyle birlikte televizyon ve
video için görüntü yönetmenliği yapan
kişi anlamında " videographer" sözcüğü
de kullanılmaya başlandı . Ancak sözcük
ne olursa olsun. işin
teknik boyutu
xv
dışında büyük farklılıklar gözlenmiyor,
her iki ortamda da yapılan iş ayn ı ,
görüntüyü oluşturmak.
Görüntü yönetmeni ister sinema
isterse video için çalışsın belli teknik bil­
gilerle donanmalıdır. özellikle ışık ve
ışığı etkileyen etmenleri iyi bilmelidir.
Sinema ve televizyonda kullanılacak
temel teknik altyapı , gerektiği zaman
işlenebilecek ve genişletilebilecek bilgi­
leri içerir ve bunlar da bir görüntü yönet­
meninin bilmesi ve kullanması gereken
öğelerdir.
,.. �"- Pı' - -, l'f' I
·�_J lJ ı <.tl hı , L.
� �
BÖLÜM}
)
.
YONETMENLIGl
NEDiR?
.
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Bu bölümde kameramanlığın / görüntü yönet­
menliğinin doğuşuna, görüntü
yönetmeni, kameraman arasındaki
ayrım ve benzerliğe, görüntü yönet­
meninin görevlerine ve görüntü
yönetmeninin kullandığı araçlara
kısaca değinilecektir.
"Kameraman" veya "görüntü yönet­
meni terimi tüm ekipten sorumlu olan
kişi anlamındadır. bunlar önem ve so­
rumluluklarına göre operatör (alıcı kul­
lanımından sorumlu olan kişi), odak­
layıcı , magazin doldurucu-şakşakçı ve
araba kaydırmacıdır . Görüntü yönet­
meninin ana sorumluluğu alıcının gerçek
kullanımından ziyade aydınlatmadır.
Amerika B i rleşik Devletleri'nde film
tanıtma yazılarında genellikle "Director of
Photography" veya "Director of Cinema­
tography" olarak geçer; Fransa'da ise bir
çoğu basit bir tanıtma yazısını "Images"
veya "Chef Operateur" sözcüğünü kul­
lanır. . . bu Birleşik Devletlerde standart iş
bölümlemesine göre böyledir. Ancak
Fransa'da görüntü yönetmeni alıcıyı ken­
disi kullanmak istediği zaman aydınlat­
ma ve alıcı kullanımını tek bir iş olarak
birleştirir. " (Sharon A. Russell , ı 98 ı )
ı. ı Kısaca Geçmiş
Bir film bir çok yaratıcı grubun
çalışmasıyla ortaya çıkar. Sinematografik
sanat bir çok teknik işlemin bir arada
yapılmasını gerektirir. Sinema yalnızca
sanatın bir dalı değil endüstrinin de
önemli bir dalı olma özelliğini taşımak­
tadır. Endüstrinin bu dalı içinde önemli
ı
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Lou1' lumlıı:re
( 1864 - 1948 ) Sinemayı
haşlatan Lumiere ailesinin
en küçük üyesi. Baba
Antonie Lurniere (1840 1906), fotoğrafçı ve
ressam. Eciison'dan
Kinetoskop\ı aklı ve
oğullan Augusre Lurniere
ve Louis Lumiere'in sine­
maya girmelerine önayak
oldu.
Louis Lumiere. 28
Aralık 1895'cle Grand
Cafe'de ilk sinema gösteri­
mini yaparak sinema tari­
hine geçti. Film çekti ve
film çekimine yarayan
araçları geliştirdi. Bulduğu
aygıta sinematograf adını
vereli. Dünyanın her
yanına kameramanlar
göndererek o ülkelerle
ilgili ilk sinema göıiinıü­
leıini kaydettirdi.
Sinemada yarıay olan
lıerşe_yden kaçındı.
Belgesel filmi savundu.
1900 Dünya Fuarında ilk
70 mın.lik gösteriyi yaptı.
göreve sahip kişilerden biri de kamera­
mandır. Kameraman hem sanatçı hem
de teknik adamdır. Kameramanlar sine­
manın ilk yıllarında yalnız çalışıyordu ve
ilk yıllardaki sinematografik kayıtlar bu
tek başlarına çalışan kameramanlar
tarafından yapılıyordu. "O günlerde sine­
mada dramaturg, yönetmen , aktör veya
sanat yönetmeni yoktu." ( Nilsen , ı 959:
1 1)
Teknolojik gelişmeler sinematik üre­
timin temelini teşkil eder. ı 9. yüzyılın
başındaki teknik gelişmeler önce
fotoğrafın daha sonra da s inemanın
gelişimini sağladı. Fotoğraf, insanoğlu­
nun çevresindeki gerçekleri sabit görün­
tüler haline sokma isteğinden doğdu .
Sinema ise bu görüntülerin dinamik ola­
rak yeniden üretilmesini sağladı. Kame­
raman. bu dinamik üretim sürecinin baş
rol oyuncusudur.
ı 895'lerde Louis Lumiere ile
başlayarak günümüze dek süren ve
sürecek olan bir meslek olan kamera­
manlık / görüntü yönetmenliği giderek
gelişim göstererek sinemada saygın bir
yere oturmayı başard ı . Kameraman
filmin üretiminde yönetmenden s onra
ikinci adam oldu.
Sinemanın ilk yıllarında kamera­
man . çekimi yapan . çekimi yapabilmek
i ç in ışıkları hazırlaya n , optik düzeni
kuran , çekim sonrası banyo , baskı ve
kurguyu yapan kişiydi. Gösterimi yap­
mak da kameramanın işiydi. ı 920' li
yıllara dek, kameraman yalnızca görün­
tüyü kaydeden kişi olarak düşünüldü .
" ı 890'larda film alıcısının gelişimi
mükemmeleştirildiğinde onu kullanmak
için bir kişiye gereksinim vardı . Bu kiş i ,
çekilmesi istenen h e r neyse o na
merceğini çevirecek ve filmi kare kare
ilerleten kolu hareket ettirerek, f i l m i
pozlayacaktı. Yine aynı kişi film bob i nini
karanlık odaya alıp banyo ediyordu.
Muhtemelen bu ustalığı geliştiren kişi
aynı zamanda alıcıyı da geliştiren kişiydi.
Bunlar ilk kameramanlardı ". ( Maltin,
1 978: 1 )
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Sadece tekn ik konular değil
günümüzde de kullanılan ve sinemanın
anlatım diline mal olmuş bir çok öğe de
kameramanlar tarafından gerçekleştiril­
d i . örneğin sinema dilinin önemli
öğelerinden olan kaydırma hareketi
istanbul'a çekim için gelen kameraman­
ların, alıcılarını Haliç'te bir kayık üzerinde
kullanmaları sırasında bulunmuştur. Bu
ve buna benzer bir çok dil öğesi çeşitli
çalışmalar sonucunda ortaya çıkmıştır.
ı 920'li yıllarda filmin istenilen karede
pozlanmasını sağlayacak alıcı motorları
geliştirildi. ı 920'li yıllara değin kamera­
manlar filmin ilerlemesini sağlamak için
bir kolu çevirmek zorundaydılar.
Alıcılara ilişkin gelişmeler yalnızca
motorlar da olmadı. Sinemanın anlatım
olanaklarına yardımcı bir çok aygıt bu
dönemde kameramanlar tarafından
geliştirildi .
Sinemanın ilk yıllarında çekimler
yalnızca gündüz yapılabiliyordu . Bu
günlerin uzun olduğu bol güneşli
Kaliforniya için pek sorun yaratmıyordu
ancak günlerin kısa olduğu kuzey
ülkelerinde, özellikle sinema endüstri­
sinin o yıllara göre ileri olduğu Alman­
ya'da önemli sorunlar yaratıyordu ve
ı 9 ı O'lu yıllarda Alman kameramanlar
ark ış ığını geliştirdiler. Ark ışığının
geliştirildiği yıllara değin çekimler genel­
likle çatıları olmayan, ya da kolaylıkla
sökülebilen stüdyolarda yapıl ıyordu .
ışığı denetleyebilmek, yumuşatmak için
de tülbent benzeri bezler, yansıtmak,
yönlendirmek içinse aynalar kullanılı­
yordu . Dolayısıyla ark ışıklarının ve sine­
mada kullanılan projektörlerin gelişti­
rilmes i , oyunculuktan, anlatıma değin
bir çok faktörü önemli biçimde etkiledi.
Yukarıda da sözü edildiği gibi ilk
yıllarda kameramanlar tüm teknikten
sorumlu kişilerdi . ı 9 ı O'lu yıllarda çekim
teknikleri karmaşıklaştıkça ve anlatım
biçimi geliştikçe sinemada g iderek
uzmanlık alanları doğdu. Sonraki yıllar­
da yönetmenler çerçeve ve kurguyla
ilgilenmeye başladılar , laboratuvar
işlemlerin i yapa n , ışıkla ilgilenen
teknisyenler sinema endüstrisinde yer­
lerini almaya başladılar ve kameramana
3
4
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
da yardım edecek asistanlar , netlik
yapan kişiler vb. leri ortaya çıktı. Yirmili
yıllarla birlikte , estetik görüntüler elde
etme isteği ve gerekliliği belirdi . Birinci
Dünya Savaşı öncesi yetersiz olan optik
olanaklar ve az duyarlı olan film
duyarkatları yerine daha hassas objek­
tifler ve daha duyarlı iilmler gündeme
geldi .
ı . 2 Görüntü Yönetmeni Neyi
Yönetir?
ilk yıllarda çekim , banyo , kurgu ve
gösterimden sorumlu olan kameraman ,
zaman içinde üzerindeki görevlerin bir
kısmını bu konudaki uzmanlara devret­
miştir. Ancak gelişen alıc ı , fil m , ışık
teknolojisi ve sinematik anlatım kavram­
ları . görüntü yönetmenine filmin üretimi
süres ince farklı görevler yüklemiştir.
Görüntü yönetmeni , film üreti m
süreci nde i k i önemli görevden birini
yapan , yönetmenin görselleştirmek iste­
diği senaryonun duyarkat üzerine
kaydedilmesini sağlayan onu görselleş­
tiren kişidir.
Görüntü yönetmeninin en ö nemli
özelliği gelişmiş sinematografik duygu
ve filmin üzerine kurulacağı teknik t e meli
anlamak ve uygulamak olmalıdır. O hem
bir sanatçı hem de teknisyendir. Çalıştığı
filmdeki en iyi fotografik görüntüyü elde
etmek görüntü yönetmeninin görevidir.
Çekim aşamasında filmle ilgili planları
yapar, hangi tür film , ışık kaynakları , filtre
ve aksesuarlar, vb. kullanılacak soru­
larının yanıtlarını bulur. Işığı kurar filmi
çeker . Batı sinemasında , özellikle
Fransa'da , görüntü yönetmeni film çeki­
mi sırasında dilerse alıcıyı kullanır,
çerçevelemeyi ve sahnenin aydınlatıl­
ması işini yapar. Yukarıda sözü e dilen
katılımlar kişiden kişiye değişse de pratik
düzeyde görüntü yönetmeninin tümüyle
kontrol ettiği alan aydınlatmadır.
Rudolph Harms' a göre: " . . . o nun
(görüntü yönetmeninin) görevi resm i alıcı
merceğinin yardımıyla boyamaktır, derin­
liği vurgulayarak, biçimleri ayırarak .
s
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
onların keskinlik ve yumuşaklığ ını derin­
leştirerek. en parlak ışık ve tümüyle
karanlık arasında oluşan gölgeleri
yakalayarak ve tüm bunları yaparken .
(filmin) tüm detaylarında belirgin temiz
resim yapmaktır. Görüntüler akışkan ve
yumuşak olabilir ancak belirsizlik olma­
malıdır. keskin ve vurgulayıcı olabilir
ancak aşırı derecede sert ve bozunmuş
olmamalıdır" (Aktaran Nilsen , ı 959: ı 85)
Aydınlatmayı gerçekleştirmek için .
görüntü yönetmenının emri altında
çalışan bir çok insan vardır.
"Görüntü yönetmenının iki ana
sorumluluğundan biri sahnenin aydın­
latılması ve alıcının kullanılmasıdır.
Fakat bunların yanı sıra başka sorumlu­
lukları da vardır ve onları yerine getire­
bilmek için küçük bir asistanlar ordusu alıcı ekibi vardır." ( Young, ı 972: 24 )
Batı
s inemalarında
genellikle
görüntü yönetmeni film yapımı öncesi
ilk anlaşma yapılan kişilerden biridir.
Yapım öncesi çalışmalarda görüntü
yönetmeni yapım ile ilgili olabilirlikleri
göz önünde tutarak. teknik detayları
ortaya koyar. Yapım aşamasındaysa
alıcının setteki yerleri. ışık planları .
alıcının yönlendirilmesi . kullanılacak
optik malzemeler . ham film seçildikten
sonra prova çekimler yapılarak sonuç
görülür.
Görüntü yönetmeninin emri altında
çalışan ekipte kameraman
vardır.
Kameraman alıcının mekanik kulanı­
mından bizzat sorumlu olan kişidir.
Görüntü yönetmeni Orhan Oğ uz.
yapılan söyleşide şöyle diyor: "Görüntü
yönetmeni alıcı ile pek bağ ıntılı değ il. O
resmi yapar. ışıkları. atmosferi kurar.
Alıcıyı da kameraman kullanır, kamera­
man sadece takipçidir. kamerayı iyi kul­
lanandır" ( Orhan Oğuz 1 4 Ekim 1 993 ,
İstanbul)
,
Görüntü
yönetmeni n başında
bulunduğ u ideal bir ekibe değ inilecek
olursa;. Bunlar; kameraman, odaklayıcı,
magazindoldurucu/şakşakç ı ,
kaydırmacı . başışıkçı, başışıkçı yardım­
cısı, ışıkçı gibi teknisyenler grubudur.
OıbanOğuz
)
(1948, Kırklareli :
Göı�inıü Yönetmeni.
yöneunen. Mesleğe
adımını fotoğrafçı ola ra k
attı. Kameı�ı asistanı
olarak çalıştı. 1979 yılında
Kartal Tibet"in yönettiği
Uımıclumuz Şaban adlı
filmle göıi.intü yönetmen­
liğine b şla dı . Deylet
a
Kuşu ( Memduh Un, 1980
Toımuk ( Şerif Gören.
ı 983) filmlerindeki başarılı
görüntüleriyle dikkati
çekti. Herşeye Rağmen
adlı filmle yönetmenliğe
başladı. Gerek göıi.intü
yönetmenliği, gerekse
yönetmenlik yaptığı film­
lerle yarışmalarda ödüller
)
aklı. Filmleri: Herşeye
Rağmen, Üçüncü Göz, İki
Başlı Dev, Dönersen Islık
Çal, Manisa Tarzanı.
Odülleri: 1983, Tom ruk,
en iyi göıi.intü yönetmeni.
1985 Dul Bir Kadın ( Atıf
Yıl ma z en iyi görüntü
yönetmeni. 1988, Üçünc ü
Göz, en iyi göıi.intü
yönetmeni. 1993, Cazibe
Hanımın Gündüz Düşleri,
en iyi göıiintü yönetmeni.
Aynca filmlerinden
Herşeye Rağmen,
Dönersen Islık Çal, Mani sa
Tamını ela festival ve
yarışmalarda değişik
)
ödüller almıştır.
6
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Kameramanın
ekipteki
görevi ,
çekimden önce yapılan provalarda ,
oyunu izlerken, netlik, zoom , çerçeve
gibi öğeleri kontrol etmektir. Görüntü
yönetmeninin istediği çerçeveyi koru­
yarak gerekli izlemeleri yapa r , eğer
kaydırma arabası kullanılıyorsa, kaydır­
macıya gerekli hızı tarif eder. Hepsinden
önemlisi alıcının mekanik konumunun
her zaman çekim yapılacak gibi olmasını
sağlar. Görüntü yönetmenini sette
olmadığı durumlarda onun işini üstlenir.
layıcı, kameramanın olmadığı durumlar­
da onun görevini üstlenir. Kameramanın
yardımcısıdır, kamera asistanlarından en
kıdemlisidir.
Magazin doldurucu ı şakşakç ı ,
boşalan film magazinlerin i doldurur ,
pozlanan filmleri kutulara koyar, üzerine
gerekli bilgileri yazarak laboratuara gön­
derir. Çekim sesliyse , şak şak yazma ve
çekim öncesi şak şak verme görevi de
bu kişinindir.
Kaydırmacı , alıcının kaydırma ara­
Ekipteki diğer kişi odaklayıcı ise.
basında
durumlarda
kullanıldığı
kameramanın çekim sırasında rahat
kaydırma
işlemini
yapar.
Ayrıca
vinç vb.
hareket edebilmesini, çevrinme işlem­
aygıtların
kullanılması
görevini
de
yerine
lerini rahat yapabilmesini sağlar. Mesafe
getirir.
ölçümü yaparak objektif üzerinde doğru
mesafe ayarı, çekimler arasında alıcının
Başışıkçı , sahnenin görün t ülene­
gerekli ayarlarını yapmak diğer görevleri bilmesi için gerekli ışık düzenlemelerini
arasındadır. Aynı zamanda dolu maga­ yapan kişidir. Görüntü yönetmenine
zinleri alıcıya takmak, objektif değiş­ bağlı olarak çalışır. Işık kaynaklarının
tirmek, alıcının temizliğiyle uğraşmak, görüntü yönetmeninin istediği gibi yer­
kameraman tarafından verilen diyafram leştirilmesini sağlar. Çekim için gerekl i ,
değerlerini uygulamak, gerekiyorsa filt­ yeterli sayıdaki ışığın sağlanması onun
releri takıp söker. Batı s i nemasında görevidir. Işık kaynaklarını , elektriği , ışık
focus puller olarak adlandırılan odak- kaynaklarıyla birlikte kullanılan filtre. ve
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
diğer aksesumları çok iyi tanıması
gerekir. Görüntü yönetmenının en
büyük yardımcısıdır. Bu işler sırasında
ışıkçılar ve elektrik teknisyenleri kendi­
sine yardımcı olur.
Görüntü yönetmeni Jean Rabier:
" . . . ve herkes yokolur. . . kendimi elek­
trikçiyle başbaşa bulurum . . . bazen ka­
meraman da oradadır. Ama genellikle
değildir. Sonra aydınlatırım . daha doğ­
rusu . aydı nlatmaya başlarım . . . aydın­
latırım , aydınlatırım , barış dolu olarak,
elektrikçiyle başbaş a . Kimse beni
rahatsız etmez. Beni acele etmem için
zorlamaya gelmezler . Kimseyi gör­
mem . "
Russell ,
(Aktaran
diyor.
1 98 1 : 1 46)
Usta bir ressamın fırça darbeleriyle
duygusal atmosferi yaratması gibi , bir
görüntü yönetmeni de bu atmosferi
ışıkla yaratır. Görüntü siyah-beyaz veya
renkli olabilir , ışığın yarattığı duygusal
atmosfer mutlaka öykünün duygusal
atmosferiyle örtüşmelidir.
Alıcının yerleştirileceği yer, dekor,
dalıili ışık kaynakları , pencereler. ışıklar,
güneşin konumu , iç yüzeylerdeki ve
oyuncunun
kostümlerindeki
tona!
değerler, kameramanın düşünüp hal­
letmesi gereken sorunlardır .
1. 3 Görüntü Yönetmeni Neleri
Kullanır?
Her sanat dalının başat bir ortamı
vardır. Ressamın tuvali , heykeltraşın
mermeri gib i . Sinemanın da başat
ortamı ışıktır. ışık olmaksızın sinema
olmaz. Ressam boya ve fırçasını kulla­
narak tuvali n i , heykeltraş keski ve
çekicini kullanarak mermerini biçim­
lendirir. Görüntü yönetmeniyse ışık alıcı
ve diğer aygıtları kullanarak sahneyi
biçimlendirir ve filme aktarır.
Aydınlatma araçları , alıcı , objekti­
fler , filmler veya duyarkatlar sine­
matografik anlatımı sağlayan araçlardır.
Bunlar aracılığıyla görüntü yönetmeni
görüntüyü oluşturur ve duyarkat üze-
7
8
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
rine kaydedilmesini sağlar. Bu araçların
kullanılması belli bir eğitimi ve ustalığı
gerektirir.
Sinema diğer sanat dallarından
farklı olarak büyük gruplar ve teknolojik
aygıtlarla yaratılır. Bu yarat ımda tek­
nisyen ve sanatçılar bir arada çalışır.
Ancak sinemada her şeyi araçlar yarat­
maz. Bu araçların arkasında gören bir
göz ve düşünüp uygulayan bir beyin
olmalıdır.
( 1904 - 1948) Ünlü
Amerikalı görüntü yönet­
meni. Orsan Welles ve
William Wyler gibi önemli
yönetmenlerle çalıştı.
Siyah beyaz kontrastını ve
alan derinliğini oldukça
başarılı şekilde kullandı.
Çalışmaları araşurrııalara
komı oldu. Döneminin en
önemli göıiintü yönet­
meni olarak biliniyordu.
Rüzgarlı Bayır ( 1939.
Oscar), Gazap Üzümleri.
Yuntaş Kane, Hayaumızın
En Güzel Yılları.
Brooklyn'li Çocuk gibi
filınleıin görüntü yönet­
menliğini yaptı.
örneğin: "Yurttaş Kane" filminde ,
görüntü yönetmeni Gregg Toland geniş
açılı objektif yerine
normal açılı bir
objektif veya dar açılı objektif kullansaydı
ne olurdu?
yaratan görüntü yönetmeninin geniş açılı
objektifini ustaca kullanmasıdır.
Aynı biçimde herhangi bir ışık
kaynağının yerine bir diğerinin kul­
lanılması veya ham film olarak şu film
yerine bu marka olanının kullanılması da
filmin anlatımını etkileyecektir.
Bir söyleşide ünlü Fransız Yönet­
men Godard şöyle diyor:
" . . . fotoğraflar için Raoul Coutard'la
Kodak kullanmışsınız?
Godard: Fuji kullanmak istemiyordum.
Japonların yaptığı film. Japonyaya özgü
renklere. ışıklara duyarlı; ver-meer'inkilere
ya da Rembrandt'ınkilere değil. Ayrıca düz
Sinema tarihinde alan derinliğinin renklerle, mat yüzler üzerinde çalışıyorlar ki
mükemmel olarak kullanıldığı "Yurttaş bunlar Matisse'in ya da Picasso·nun düz
Kane" filmi büyük olasılıkla sinema tari­ renkleri değil. Fuji o sonucu almak için
hinde yerini alamaz ve bir baş yapıt hazırlanmış. Batıda yüzlerin . . . yüzlerin sol­
olmazd ı . Çünkü "Yurttaş Kane"'de o gun olduğu söylenir ama yanlıştır bu; pem­
muhteşem alan derinliğini yaratan geniş bedir. sarıdır; heyecan duyulduğunda pem­
açılı bir objektifle elde edilen görüntüyü bedir, öfke duyulduğunda kızarır . . . Kodak
normal veya dar açılı bir objektifle yarat­ Hollanda resim geleneği içinde kalıyor. "
manın olanağı yoktur. Filmde o derinliği (Godard, ı 99 1 : 267)
Görüntü yönetmeninin görevlerine
değinirken, aydınlatmanın bir görüntü
yönetmeni için alıcı kullanımından daha
fazla önem taşıdığından söz edildi.
Teknolojik gelişimlerin önem kazandığı
sinema sanatında . teknik aygıtlar.
örneğin; alıcılar. ışık kaynakları, mercek­
ler ve filmler belirleyici olabilmektedir.
Alman Dışavurumcu Sineması'nın ark
ışıklarıyla biçimlendiği , Yeni Dalga'nın
omuzda kolaylıkla taşınabilen . Eclair ve
benzeri alıcılar. ses kayıt aygıtları ve
hızlı filmlerin gelişmesine bağlı olduğu
göz ardı edilemez. Aynı sesin sinemaya
girişiyle birlikte, Amerika'da Hollywood
kameramanının ses geçirmez kabinlere
hapsedilerek onların hareket olanağının
kısıtlanması. yıldız oyunculara göre ya­
zılan senaryo ve onlar için düşünülmüş
mise-en-scene'lerin anlatıma doğrudan
etki etmesi gibi.
1 .4
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
9
Görüntü Yönetmeninin
.Amçlannd.an Bazılan
Görüntü yönetmeninin çevresinde
bulunan her şey onun görüntüyü oluş­
turmak ve gerekli atmosferi kurmak için
kullandığı araçlar arasında yer alır.
Ancak, görüntü yönetmeninin kullandığı
araçların başında aydınlatma kaynakları
gelir. Bunlar çok sayıda ve çok çeşitlidir.
Aralarında , gün ışığı renginde ışık veren
ark lambaları, tungsten ışıklar. floresan
ışıklar ve diğerleri vardı r . Bunlara
ilerleyen bölümlerde ayrıntılı olarak
değinilecektir. Aydınlatma kaynakları
dışında , ışığın önüne konarak ışığın
gücünü azaltan, gölgeler yaratan çeşitli
engelleyici ve ışığı yumuşatıcı araçlar
vardır.
ışık örtüsü; istenmeyen noktalarda­
ki fazla ışığı keser. Kare ışık örtücü;
Çeşitli boylarda olur ve gölgeyi yön­
lendirir. Işıldak örtücüleri ; Işık kaynağı
önüne monte edilir , hızla açılıp kapa­
tılarak flaş ışığı, şimşek etkisi yapmaya
yarar. Bunlar dışında özellikle dış gece
]cm I.uc Godaıd
0930 - ): Yirminci
Yüzyılın önemli Fransız
Yönetmenlerinden. Eleştir­
menlik ve kısa filmcilikten
sinemaya geçti.
Yönetmenliğini yaptığı"
Serseri Aşıklar - A Bout de
Souffie ( 1959) " adlı film
Fransız Yeni Dalgasının
önemli ilkelerini içeren
filmlerdendir.Uzun, sabit
planlar, gündelik yaşarrun
içinden seçilmiş sahneler
ve her filmdeki yenilik­
leriyle sinemanın yapısını
ve görüntünün niteliğini
sürekli gündemde tuttu.
ıo
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
çekimlerinde fazla ışığı kesmek, gölge
yaratmak için değişik engeller ve ışık
yumuşatıcıları kullanılır.
Görüntü yönetmeninin kullandığı
araçların başında gelenlerden biri de
alıcılar (kameralar) dır. Alıcılar görüntüyü
duyarkat üzerine kaydedebilmemiz için
kullanılan mekanik veya elektronik araç­
lardır.
Alıcıları; a) Sinemada kullanılan, film
alıcıları, b) Televizyonda kullanılan. elek­
tronik alıcılar olarak ikiye ayırabiliriz.
( 1924 - ): Frarnız
Sineması'rım. özellikle
Yeni Dalga'nın önemli
görüntü yönetmen­
lerinden. Serseıi Aşıklar,
Piyarıisıi Vurmak, Lala,
Jules ve ]im, Çılgın
Pierroı, Siyah Gelinlik, Z,
İtiraf, Sıkıyönetim gibi
filmlerde Godard,
Tnıffaul, Costa Garvas gibi
yönetmenlerle çalıştı.
Ayrıca "Hoa - Bilın( 1969)
" ve ·'Kolweziye Saldıran
Birlik ( 1979)" adlı iki filmi
yönetti.
Sinema alıcıları stüdyoda kullanılan
alıcılar ve taşınabilir alıcılar olarak ikiye
ayrılır.
Işık kaynaklarında olduğu gibi
kullanılan alıcının biçimi , kullandığı film
formalı, filmin biçimini de etkiler. örne­
ğin; Yeni Gerçekç i , Yeni Dalga , özgür
Sinema filmlerin büyük çoğunluğu elde
taşınabilir alıcılarla çekilmiştir. Holly­
wood müzikalleri , stüdyoda yapılan dra­
malarda ise. stüdyoda kullanılan türde
büyük alıcılar kullanılmıştır.
Alıcı seçimini ;
ı . Film boyutu
2 . Alıcıda kullanılan optik sistemler
3. Son gösterim baskısında kullanı­
lan filmin boyutu
4. Resim çerçeves inin
göreceli boyutu
baskıda
5. Görüntünün baskısında kullanılan
optik işlem .etkiler.
Alıcılar bir film şirketi veya kiralama
şirketi için büyük yatırımdır. Mekanik
standartları yüksek ve kullanım ömürleri
çok uzundur.
Alıcı sehpaları kullanılması zorunlu
araçlar arasındadır. Bunlar dışında hidro­
lik alıcı vinçleri , kaydırma arabası, mini
vinçler, gibi araçlar vardır.
Kaydırma arabası : üzerine alıcının
yerleştirilerek, görüntüye hareket kat­
m aya yarayan tekerlekli arabalardır.
Raylar üzerinde hareket edebildiği gib i ,
lastik tekerlekli tipleri de vardır.
ıı
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Mini vinç: Küçük bir vinç olup , kay­
dırma arabası üzerine monte edilir .
Vinç (boom): Çeşitli tip ve boylarda
olur. üzerine alıcı monte edilir ve türüne
göre iki veya üç kişiyi de taşıyabilir. Elle,
hidrolik ve elektrikle idare edilir.
Objekti fleri
ayrılır:
ı
temel
olarak dörde
. Normal açılı objektifler.
2 . Geniş açılı objektifler.
3. Dar açılı (tele) objektifler.
örneğin: Hollywood' da kullanılan.
kamyon üzerindeki bir vinç modeli . alıcı
ve operatörleri yaklaşık on metreye ka­
dar yükseltir ve stüdyo dışı sürat sahne­
lerinin çekimi için hızı yaklaşık ı 00 kilo­
metreye kadar ulaşır.
4. Değişir odak uzaklıklı (zoom)
objektifler.
Objektifler alıcıların gözüdür. Gö­
rüntünün optik kaydının en önemli aracı
olan objektifler, sinema dilinin yaratımı
ve aktarılmasında çok önem taşır.
imalatları yüksek teknoloji gerektiren
objektifler, konudan gelen ışık ışınlarını
toplayarak film üzerine düşürürler .
Sinemada kullanılan bir alıcının çok
sayıda objektifi olabilir. Objektifler, alan
derinliği , odaklama ve film üzerine
düşen ışığın miktarına dek bir çok
etmeni denetler.
Kuşkusuz sinemada kullanılan araç
ve aksesuarlar bunlarla sınırlı değildir,
çalışmanın amacı bu aygıtları incelemek
olmadığı için konuya çok kısa olarak
değinilmiştir.
Bunlar dışında özel amaçlarla kul­
lanılan, siparişle yapılan objektifler de
vardır.
DIŞA.VURUMCULUK VE
.A1MAN DIŞA.VURUMCU
slNEMAfil
Dışavurumculuk. 191O'lu
yıllarda Münih'te İzlenim­
cilik (Empre;yonizm) ve
Doğalcılık (Naturalizm)
akımlarına karşıt olarak
çıkan müzik, yazın, tiyatro
ve resim alanlanncla etkisi­
ni gösteren bir akımdır.
Dışavurumcu akım sanat­
sal aktarımı dış dünyanın
okluğu gibi değil ancak iç
dünyanın süzgecinden
geçirilerek " defonne··
biçimde aktaıılrrıası olarak
düşünüyordu. dışavurum­
culuk kL�a zamanda sine­
maya ela yansıclı ve " Dr.
Calligari'nin
Muayenehanesi ·· ( 1919 )
bu akımın ilk önemli filmi
oldu. Bu akımın
Almanya'daki önemli
örnekleri, Roben Wiene'in
Raskolnikov, Onlac'ın
Elleri, Fritz l.ang'ın Üç
Işık, Weganer'in Golem,
Paul Leni'nin "
Balmumundan Heykeller
Odası'" gibi filmlerdir. Bu
akım 1925'lerde giderek
önemini yitirdi.
ıı
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Kısaca
YENİ DALGA
1950'li yılların sonlarında
Fransa'da onaya çıkan bir
sinema akımıdır. "
Nouvelle Vague" olarak
da bilinir. Klasik Fransız
sinemasının anlatım
biçimine karşı çıktı ve
yeni anlatım olanakları
denedi. Yeni Dalga'cılar
Calıiers du Cinema
çevresinde toplanmış
yönetmenlerdi. Önemli
yönetmenleri ar asında
François Tnı. faaut, Jean Luc Godard, Claude
Clıabrol, Alain Resnais,
Louis Maile, Jaques Rivet
gibileri vardır. 400 Darbe
(Fr ançois Tn.ıffaut),
Hiroşirna Sevgilim ( Alain
Resnais) , Yeğenler
(Claude Clıabrol), Aşıklyar
(Louis Maile), Serseri
Aşıklar ( )ean Luc
Go<lard) gibi tilmler ise
Yeni Dalga'nın önemli
filmleridir.
Bu bölümde görüntü
yönetmenliğinin kısaca geçmişine,
görevlerine ve kullandığı araçlara
değinildi. 1880' li yıllarda
başlayan ve günümüzde en üst nok­
talara ulaşan görüntü yönetmenliği
ve kameramanlık, sinema endüstrisi
içinde yer alan önemli meslekler­
dendir. Filmin görsel boyutunun
oluşturulmasından sorumlu olan
görüntü yönetmeni teknisyenlik ve
sanatçılığı bir arada bünyesinde
barındıran kişidir. Oldukça güçlü
bir teknik altyapıya sahip olmalıdır
ve gelişmiş bir sanatçı kişiliği
olmalıdır. Görüntü yönetmeninin
birinci derecede sorumlu olduğu
konu, sahnenin aydınlatılması
işlemidir. Ayrıca kendisi veya birlik­
te çalıştığı grup içinde yer alan
kame-ramanla birlikte görüntünün
kaydını yapmak, bu işi yapabilmek
için de gerekli aygıt ve filmleri belir­
lemek görevleri arasındadır.
Bölüm İçin Kaynakça
Godard, Jean Luc. Gcxtard Goclaı-d'ı Anlatıyor. Çeviren: Arkut Derman,
lstanbul: Metis Yayınları , 1991
Güngör, A. Şefik. Sinemada Görüntü Yönetmeni. An ka ra: Kitle
Yayıncılık. 1994
Mailin, Leonarcl. Tlıe Aıt of tlıe Cinematographer. New York: Dover
Publications, 1978
Nilsen, Vladimir. Cinema as a Graplıic Aıt. New York: Wang and Hill,
1959
Özön, Nijaı . Sinema Uygulayırnı, Sanatı, Tarihi. İstanbul: Hil Yayınlan,
1981
Özön, Nijat. Sinema ve Televizyon Terimleri Sözlüğü. Ankara: Türk Dil
Yayınları, 1982.
Kun.ımu
Russell, Slıaron A. Semiotirs and Liglıting, A Study of Six Modern
Frenclı Caıner.ıınan. Ann Arbor: UM! Researclı Press. 1970.
Young. Freddie, Paul Pelzold. Tlıe Work of the Motion Picture
Caıner.ıman. Londra: Faca\ Press, 1972.
2
lSIK
.'.>
()Li\L\lJ1\N
..
.
(}()l{l��1iE'Y IZ
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Bu bölümde ışığın ne olduğuna, spektrumun
(izge) özelliklerine, görmenin nasıl
gerçekleştiğine, ışığın yansıma,
dağılma, kırılma, bir ortamdan
diğerine geçme özelliklerine ve
algılarımızı nasıl etkilediğine
değinilecektir.
Işık dünyayla birlikte var. Binlerce
yıldır da insanlar ışığın ne olduğunu .
onun özelliklerini çözmeye çalışıyorlar.
Işık nesnelerin görünebilirliğini sağlıyor.
ısaac Newton, Christian Huygens , James
Clerk Maxwell . Heinrich Hertz, Albert
Einstein gibi biliminsanları , ışık konusun­
da çeşitli kuramlar ileri sürdüler ve
deneyler yaptılar. ışığın ne olduğunu
açıklamaya çalıştılar. Günümüzde ışığın
gizleri çözülmüş görülüyor. en azından
şimdilik ışıkla ilgili bilgiler işimizi görüyor.
2. ı Işık Neye Benzer?
Işık çevremizi ve nesneleri görünür
kılan , örneğin; kar, yağmur, rüzgar gibi
algılanamayan, ancak olmadığı zaman
farkedilebilen, bildiğimiz anlamda hiç bir
şeye benzemeyen bir olgudur. Işık,
tanecikler halinde (foton) ve dalgalar biçi­
minde hareket eden bir enerji biçimidir.
Işık olmaksızın göremeyiz , ışık olmak­
sızın fotoğraf, sinema ve televizyonda
görüntü oluşturulamaz.
Elektromanyetik dalgalar ve tanecik­
ler biçiminde yayılan ve saniyede 300
bin km . hızla hareket eden ışığın dalga
boyları 3X ı 0-22 -cm ile milyonlarca kilo­
metre arasında değişir. ışık üzerine
düştüğü cisimleri etkiler. Işık dolayısıyla
meyvelerın renkleri değişir, uzun süre
güneş altında kalan cisimlerin renkleri
NBWI'ON,
Sir İsaac ( 1642 - 1727 ):
İngiliz bilimirısaru, matem­
atik, fizik ve astronomi
konularında çalıştı.
Yerçekimi kanununu
k�feden NeMon hep bu
yönüyle bilindi. Oysa ışık
konusundaki çalışmaları da
oldukça önemlidir. Bir priz­
ma yardımıyla ışığı renkler­
ine ayırdı ve bunlan tekrar
birleştirdi. NeMon matem­
atik ve astronomide de
önemli çalışmalar yapmıştır.
14
Spekırum
( İzge. TayO : Bilindiği
gibi Newton\ın en büyük
buluşlarından biri beyaz
ışığın çeşitli renklerden
meydana geldiğini oıtaya
koymasıdır. NeMon 1666
da beyaz ışığı bir prizma
aracılığıyla mordan
kırmızıya de k giden ren­
klere ayırdı daha sonra
ikinci bir prizma
aracılığıyla hu renkleıi
tekrar beyaz ı�ık haline
gelirdi. Renklerin sıralan­
ması �öyledir. Mor. mavi mor. mavi, yeşil , sarı,
tunıncu \'e kırıruzı. Bu
sıralamada yedi renk
görünmesine karşın,
gerçekte renklerin sayısı
binleri geçer. Renklerin
heıhiri farklı ommbrn
girdikleri z.1man. farklı
biçimde kırılırlar. bu
kırılma işlemi fotoğraf
makinabnnın. sinema ve
televizyon kameralarının
objektiflerinde de gerçek­
leşir. Eğer kullanılan mer­
cekler kaliteli değilse veya
hal<ılı tasarlanmışsa
değişik renkleri aynı odak
noktasında toplayamaz.
Dolayısıyla kaliteli göıüntü
elde edilemez. Bu hara
··renklerin yanlış sapması"
olarak adlandırılır.
Spektnımun güzel bir
örneği gökkuşağıdır.
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Görünebilir Ifl>nlar
Kozmik
Ifhnlar
IOll
Gamına
Ifhnlar>
X
Ifhnlan
•
ıoı
K>fffi>Z>
Mor
TV
YHF
ıo'
11
Alçak Frekans!>
Sesler
Telsiz
,--"---,
,--"---, ,...---'--,
,...,._,
ı
ıoı
1015
Radyo Dalgalar>
Ötesi
Ifl>nlar
Ötesi
Ifhnlaı
106
'
ıo
1
10 lkc
1
· : · : · : · : ·: · : · : · : · : ·: · : · : · : · : · : · �:ı: : · : ·: · : · : · : ·: · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : · : ·: · : · : ·: ·
:::::::::::::::::::::::::::::::�:i :::::::::::::::::::::::::::::::::::::: :::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::: :::: ::::::::::
:::::::::::::::::::::::::::::j.:!�::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
/
.
'
/
'
'
'
'
/
"'
E
,o
...
o
2
·;;:
"
2
...
o
2
1
400
1
§
�
<:c::
1
500
en
1
1
600
'
!mm
'
106
109
'
'1
�
;:::
�
1
700mµ
üstteki ölçek dalgaboylarını kilosaykıl olarak vermektedir. Ortadaki ölçek ise
milimetre olarak. insan gözünün görebildiği ışıma spektrumda çok küçük bir yer
kaplar. Bu 400 - 700 milimikron arasındadır.
Işık Olmadan Göremeyiz
solar. derimiz güneş altında esrnerleşir,
evlerimizdeki gümüş eşyalar kararır.
Dalga l1oyu
Dalga boyu iki dal­
ganın tepe noktaları
arasındaki m esafedir.
insan gözünün
algılayabildiği
dalga boyları ışımanın belli biçimleridir.
Işıma dalga hareketinin özelliklerini taşır.
Bu dalgalar dalga boyuyla ölçülür ve
tanımlanır. Işık ışınlarının dalga boyları
santimetrenin milyonda birlerinden kilo­
metrelerce genliğe dek ulaşır. Genellik.le
milimikron , nanometre veya Angstrom
birimleriyle ölçülür. Görünebilen ışık,
400 milimikron (mor ışık) ve 700 mili­
m i kron (kırmızı ışık) veya (4000
Angstrom - 7000 Angstrom) arasındadır.
Bu genel spektrum içinde çok küçük bir
yer alır. Bunun dışında kalan morötesi
(ultraviolet) ve kızılötesi (infrared) ışık ve
diğer ışık ışınlarını insan gözü algılaya­
maz, bunlar ancak özel aygıtlar ve özel
filmler aracılığıyla görülebilir veya algılan­
abilir.
15
Aynı dalga boyundaki ışık ışınları
aynı renkleri oluşturur. Görünebilir spek­
trumda kısa dalga boyları mor - maviye
doğru eğilim gösterirken , uzun dalga
boyları kırmızıya doğru gider. Morun
ötesinde kozmik ışınlar yer alırken, kır­
mızının öte noktalarında düşük frekanslı
ses dalgaları bulunur.
Kırmızı
Mor
Mavi-mor
M:.ıvi
Yesil
S:.ırı
Kuruncu
Kırmızı
Bir prizma kullanılarak beyaz ışık renklerine
ayrılabilir.
Bu
gökkuşağında
gördüğümüz renklerdir.
Çoğumuz bir yağmur sonras ı gökku­
şağını görmüşüzdür veya prizmada
beyaz ışığı renklerine ayrıştırmışızdır.
Eğer renklerin ayrıştırma işlemi ideal la-
Elektromanyetik ışınım:
Uz.1yc.b veya maddesel bir
oıtamda elektromanyetik
dalgaların, kozmik ışınlar,
görünür ışık ve radyo dal­
gaları biçiminde yayılan
eneııi. Elektromanyeıik
dalgalarla ilgili ilk
düşünceleri İngiliz fizikçi
fames Clerk Maxwell ileri
·
sürdü. Buna göre ışık
ışıyan diğer eneıji biçim­
leri gibi dalgalar lıalinde
lıareket etmektedir.
16
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
boratuar koşullarında yapılsaydı ve has­
sas aygıtlarla ölçülebilseydi , bu bant
içinde kalan binden fazla rengi görmek
olanaklı hale gelecekt i . Prizmada en kısa
dalga boyuna sahip mor renk en fazla ,
en uzun dalga boyuna sahip kırmızı ise
en az kırılır.
ortamlara
farklı
ışınları ,
ışık
girdiğinde kırılır veya geliş açısına bağlı
olarak geçer. parlak bir yüzeyden yansır.
yarı geçirgen bir ortamda dağılır ve
beyaz ışık içinde çeşitli dalga boyla­
rındaki renkleri barındırır.
Yansıma: Yansıma da aynı aynada
olduğu gibi veya dağınık biçimde olabilir.
Aynasal yansıma, ışık ayna gibi parlak
ışık, nokta gibi bir kaynaktan veya bir düzleme geldiği zaman geliş açısıyla
bir çok kaynaktan çıkarak nesnelerin yansır. Dağınık yansıma da ise. ışık mat
üzerine düşer ve onları görünür kılar. veya pürüzlü bir yüzeye çarpar ve
Nokta gibi kaynaktan çıkarak belli bir değişik yönlere değişik açılarla yansır.
açıyla nesneyi aydınlatan ışık. nokta ışık Karışık yansıma da ise yüzey. su gibi
olarak adlandırılır. Nokta ışık. sert ve veya cilalı bir yüzeydir. Işık hem geliş
yoğun gölgeler oluşturur. Güneş bir açısıyla yansır. hem de yüzeyin yapısına
nokta kaynaktır. Stüdyolarda kullanılan bağlı olarak dağınık yansıma gözlenir.
spot ışıklar da nokta kaynaklardır.
N esnenin rengine bağlı olarak da
y a n s ı ma
Dağınık ışık ise farklı açılardan. farklı
oranı değişir. -------,
noktalardan gelir. Yumuşak gölgeler
Açık
renk
oluşturur. Bulutlu bir gündeki gün ışığı
y ü zeyler.
dağınık ışıktır. Aynı biçimde stüdyoda
koyu renkli
önüne yumuşatıcı filtre konmuş bir
yüzeylerden
aydınlatma kaynağı da yumuşak ışık
ış ı k . ayna gıb!. parla k ...._
ışık �
fazl a
yüzeylerden geldıgı açıyla
verir.
yansıtır.
yansır.
2.2 Işığın Özellikleri
( Rudolf ) ( 1857 - 1894 ):
Alman biliminsanı. Radyo
dalgalarını üretti, bunları
yaydı ve yeniden aldı.
E lektromanyetik dalgalan
laboratuar orıaınında üret­
ti, bunların dalga boylarını
ve hızlarını ölçtü.
Elektromanyetik dalgaların
ışık ve ısı dalgaları gibi
titreşerek hareket ettiğini
ve yansıma ve kınlma gibi
özelliklerinin olduğunu
buldu.
o�
Işık Olmadan Göremeyiz
Kırmızı
Kırmızı
Mavi
Yeşil
Kırmızı renkli bir elma üzerine düşen
kırmızı, yeşil. mavi ışıktan yeşil ve maviyi
emer, kırmızıyı yansıtır. Bu yüzden kırmızı
görünür.
Emilme: Yansımayan veya geçme­
yen ışık emilir. Cisimler değişik dalga
boylarındaki renkleri emer veya yansıtır.
Bir yüzeyin rengi o yüzey tarafından
yansıyan ve emilen dalga boyları
aracılığıyla belirlenir. Bir elma mavi ve
yeşil renkleri emip kırmızıyı yansıttığı
için kırmızı görünür. Yeşil bir yaprak ise
kısa dalga boylarını emip daha uzun
dalga boyunda olan yeşili yansıttığı için
yeşil görünür. Beyaz, siyah veya gri ,
renklerse spektrumdaki tüm ışığı emdik­
leri için bu renklerde görünürler.
Geçme: Cam gibi saydam bir yüzeye
çarpan ışığın bir kısmı yansır, bir kısmı
emilirken önemli bir kısmı geçer.
Geçirgen maddeler, renksiz, başka bir
deyişle saydam oldukları sürece tüm
dalga boylarını eşit olarak geçirirler.
Renksiz bir cam için bu böyledir. Mavi
renkli bir cam mavi rengi geçirir diğer
renkleriyse emer, kırmızı bir filtre kırmızı
rengin geçmesine izin verir. Buzlu cam
gibi yarı saydam malzemeler ise ışığın
bir kısmını geçirirken bir kısmını emer.
Geçen ışık dağınık bir biçimde diğer
tarafa ulaşır. Işık üzerine düştüğü nes­
nenin özelliğine göre farklılıklar gösterir.
örneğin saydam olmayan bir cisim
ışığın geçi­
şını engel­
ler. Işığın bir
kısmı emilir,
diğer bir kıs­ : :
mı da yansı­
tılır.
-
Kırılma:
Işık bir or­ �
tamdan yoğu n-
�
ışık saydam
bir
ortamdan geçer.
>----
17
EINSTEIN. Allıeıt
( 1879 - 1955 ): Musevi
asıllı bilinıinsanı. Fizik ve
matematik konularında
çalıştı. Kütle, yerçekinıi,
hareket, zaman gibi komı­
larda yeni göıi.işler ortaya
attı. Işık üzerine de çalıştı.
Yaptığı çalışmalar ona
1,921 yılında Nobel Fizik
Odülünü getirdi. 1933
yılında Naziler Musevi
olduğu gerekçesiyle mal­
larına el koydular ve
Alman vatandaşlığından
çıkaıttılar.
18
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
luğu
farklı
olan
bir
diğer ortama
g e ç t i ğ i
z a m a n
açısında
�
belli
bir
değ i ş i k l i k
olur.
Bu ış ı k b i r oıamdan
değiş i kl i k
diğerine geçerken kırılır.
kırılma olara k
adlandırılır.
Elektromanyetik ışııumın
en küçük birimi. Bu
kavraıru ilk ileri süren
Albeıt Einstein olmuştur (
1905 ) . Einstein ışığın
iletilmesinin enetji paket­
leıi aracılığıyla okluğunu
ileri sürdü. Tüm dalga
boyları foton içerir ve
.
fotonlar ışık hızıyla
hareket ederler.
nası veya kameralar göz gibi çal ışır.
Gözün ön kısmında ışığın göze girmesini
sağlayan saydam bir tabaka bulunur. Bu
bölüm
kornea
olarak adlandırılır.
Korneanın arkasında göz merceği vardır.
Bu mercek ışık ışınlarını toplar, gelen
ışınların kırılarak gözün arka kısmında
bulunan duyarlı yüzey , retina veya
ağtabaka , üzerine düşmesini sağlar. Bu
merceği fotoğraf makinasının objektifi
gibi düşünebiliriz. Ağtabakaya ulaşan
ışık ışınları duyarlı hücreleri uyararak
ağtabakada nesnenin ters bir görüntüsü
oluşur. Ağtabaka ise, fotoğraf makina­
sındaki filmin veya duyarlı yüzeyin
olduğu
bölüm
gibi
düşünülebilir.
Ağtabaka
üzerinde
milyonlarca
çubuk ve
2.3 Nasıl Görüyoruz? Nasıl
kon i biçiminde ışığa hassas duyarga
Algılıyoruz?
bulunur. Ağtabakanın üzerinde göz
En önemli duyu organlarımızdan merceğinin arka hizasında , fovea adı
biri göz. Görmemizi sağlıyor. Gözü verilen bir küçük çukur vardır, burası
tanımlarken , yapısı ve optik özellikleriyle gözün görme anlamında en hassas nok­
bir fotoğraf makinasına benzetebiliriz. tasıdır. En net görüş ve renklerin en
Çok genel bir tanımla göz fotoğraf maki­ ayrıntılı biçimde çözümlenmesi burada
nasına benzer veya fotoğraf makinası gerçekleşir. Ağtabakada oluşan görüntü
göze. Nesneleri kaydeden fotoğraf maki- sinirler aracılığıyla beyine aktarılır ve
görme beyinde tamamlanı r . Gözün
Işık Olmadan Göremeyiz
çevresindeki kaslar, bakılan nesnenin
net olarak görülmesini sağlamak için
kasılıp gevşeyerek, gözün ön kısmında
bulunan merceğin durumunu değiştirir.
Yine bu mercek iris adı verilen ve bir
dizi kas tarafından denetlenen , gelen
ışık miktarına göre açılıp kapanarak
göze yeterli ışığın girmesini sağlayan bir
ışıkta
bölümü
Yüksek
içerir.
gözbebeğimiz küçülür, az ışıkta açılır.
Bu da bir fotoğraf makinasının
diyaframına benzer.
2.4 Işık Algımızı Nasıl Şekil­
lendirir?
Bir nesnenin dokusu onun aldığı
ışık ile belirlenir.
Mesafe ve perspektif ışığın nite­
liğinden etkilenir. Bir başka deyişle
mesafe ve perspektifi ışık aracılığıyla
algılarız.
ışık aracılığıyla rengi algılarız.
Rengin psikolojik etkisi göz ardı edile­
mez. Kültürel değerler (karanlık: kötülük,
aydınlık: iyilik, psikoloj i k değerler
(kırmızı: sıcak, mavi : soğuk) (turuncu ı
mor : batan güneş , titreyen kızıllık: ateş)
gibi
dünyayı
etmenler
bizim
algılamamızda ve algılarımızı şekil­
lendirmede önemli rol oynar. Işığın bu
olarak
görsel
dünyayı
Işık
algılamamızda en önemli etkendir. Biz
dokunma veya koku duyularımızdan
fazla görme duyumuzu kullanırız.
Işık bize biçimi belirtir. Perspektifle
ve değişmezlik etkileriyle fiziksel dünya­
nın biçimini ışığın ve gölgenin onun üze­
rine nasıl düştüğüyle algılarız.
19
Görüntü ağ tabakada ters olarak oluşur
ve beyinde düzeltilir.
( 1629 - 1695 ): Hollandalı
biliminsanı, matematik.
fizik. astronomi
konulannda çalıştı. Ancak
en önemli çalışmalarını
ışık üzerine yaptı ve ışığın
farklı özelliklerini keşfetti.
Kurduğu ışık dalgaları
kuramı bugünkü optik bil­
iminin temellerini
oluşturdu. Ayrıca yaptığı
güçlü bir teleskop ile
Satüm gezegenini incele­
di.
20
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
özellikleri ayrı bir çalışma konusu olarak
karşımıza çıkar.
Işık, nesneleri ve uzayı algılama­
mızda önemli rol oynar. Gösterilmek iste­
nen nesne aydınlatılır.
Işık duygu , atmosfer ve zamanı
belirten en önemli etmenlerdendir.
Kısaca
Işık görmemiz veya görüntüyü
oluşturabilmemiz için gereklidir.
Işık ışınları dalgalar ve partiküler
halinde hareket eden, bir enerji
biçimidir. Işık ışınları farklı dalga
boylarına sahiptir ve milimikron,
nanometre veya Angstrom gibi bi­
rimlerle ölçülür. Görünen ışık spekt­
rumun çok küçük bir bölümünü kap­
sar ve görünebilen bölümü 400 700
milimikron arasında olan
bölümdür. Beyaz ışık görünebilir
spektrumdaki renkleri içinde
barındırır ve bir prizma aracılığıyla
ayrıştırılabilir. Işık ışınları, yansır,
dağılır, bir ortamdan diğerine
geçerken kırılır ve belli yüzeyler
tarafından emilir. Görmemizi
sağlayan gözümüz, yapısı biçimiyle
bir fotoğraf makinasına benzer.
Fotoğraf makinası veya kamera
tarafından oluşturulan görüntü ise,
gözde oluşan görüntü gibidir. Işık
algılarımızı şekillendirir. Gerek
teknik anlamda, gerekse psikolojik
anlamda oluşan algılarımızı ışık
belirler.
-
Dalga llayu:
Bir dalganın en üst nok­
tasıyla takip eden (bl­
ganın en üst noktası
arasındaki mesafe dalga
boyudur. Bir saniyede bir
noktadan geçen (blga
sayısına frekans adı verilir.
Frekansla dalga boyunun
çarpımı ise dalganın hızını
verir. Durgun suya bir taş
attığımızı düşünelim, taşın
düştüğü noktadan
başlayarak birbirine para­
lel daireler biçimindeki su
dalgaları çevreye doğm
yayılırlar. Bu dalga
hareketinin basit bir
örneğidir.
Bölüm İçin Kaynakça
Işık Olmadan Göremeyiz
21
Amlıeiın, Rudolf. Aı1 and Visual Perception, A Psyclıology of Creative
Eye, University of Califoınia Press, 1974.
Millerson, Gerakl. Tlıe Tedınique of Liglıting, 2. Baskı, İskoçya: Focal
Press, 1982.
Özön, Nijat. Sinema Uygubyııııı, Sanatı, Tarihi. İstanbul: Hil yayınları.
1983
MAXWELL, James aeık
( 1831 - 1879): İskoçyalı
hiliıninsanı. Bilime
katkıları Newton ve
Einstein ile eş tutulan
Maxwell elektronıanyetiz­
ma kuramını geliştirdi.
Geometri ve optik üzerine
çalışmalarla, günümüzde
fotoğraf ve sinenıada kul­
lanılan balıkgözü objektif­
lerin ilkelerini ve ışığın
elektronıanyetik dalgalar­
dan oluştuğunu ela ortaya
koydu, " renk kutusu··
adını verdiği renkli ışıkları
üst üste düşüren bir aygıt
geliştirdi ve üç temel renk,
nıavi, kırmızı ,.e yeşilden
diğer tüm renklerin elde
edilebileceğ ini ortaya
koydu. 1861 yılınd� mavi,
kırmızı ve yeşil filtreler
kullanarak fotoğrafladığı
bir nesnenin görüntüsünü
yine aynı renktek i ışıklan
kullanarak bir ekrana
düşürdü ve ilk renkli
fotoğrafı elde etti.
22
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
ı�öı.diJıvı3
l:iLEKl'H.l K
B İ Lfi İLEH.İ
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Günümüzde gerek stüdyoda, gerekse stüdyo
dışında elektrikle çalışan aydınlat­
ma kaynakları oldukça yoğun
olarak kullanılmaktadır. Bu
aydınlatma kaynaklarına ek olarak,
kameralar, vinçler ve diğer bir çok
aygıt da elektrikle çalışmaktadır.
Genellikle her film setinde veya
stüdyoda bir elektrik teknisyeni
bulunur. Ancak temel elektrik bilgi­
lerine sahip olmanın hiç bir görün­
tü yönetmenine zararı olduğu da
görülmemiştir. Bu bölümde temel
elektrik kavramlarına, kablolara,
sigortalara ve basit elektrik hesapla­
malarına değinilecektir.
3. ı Biraz Elektrik
Günümüzde gerek sinema gerekse
televizyon sistemlerinin , aydınlatma kay­
naklarının çalıştırılmasında elektrik enerji­
sine gereksinim vardır. Elektrik enerjisi
elektrik santralleri aracılığıyla elde
edilebildiği gibi çekim mekanına getirilen
jeneratörler aracılığıyla da elde edilir.
Bir çekim ekibinde kuşkusuz önem­
li yüklerden biri elektrik teknisyenleri
üzerindedir ve her ekipte en az bir elek­
trik teknisyeni bulunur, ancak görüntü
yönetmenleri , kameramanların ve set
işçilerinin de temel elektrik bilgilerine
sahip olmaları gerekmektedir.
ilk filmler günışığında çekiliyordu . o
günlerde stüdyoların tavanları söküle­
biliyor, gelen fazla ışığı kesmek için de
24
FRANKLIN, BeJıjamln
( ı 706 - 1790 ): Amerikalı
bilim ve devlet insanı.
Bastonlu ı 7 çocuklu bir
ailen.in çocuğuydu. Küçük
yaşlarda ç;ılışmaya başladı,
matlıaacılık öğrendi ve
zaman içinde keneli mat­
baasını kurdu. Gazetecilik
yaptı. 1731 yılında
Amerikan kitaplık
kulübünü hırclu ve
girişim Amerikan
kütüphaneciliğinin temeli­
ni oluşturdu. Çeşitli
gazetelere bilim üzerine
yazdığı yazılar için
malzeme toplarken
şimşek ve elektıik
arasındaki ilintiyi buldu,
elektrik üzerine kuramlar
ürelli. paratoneri icat elti.
sokaklara aydınlatma lambalarının korunası
düşüncesini geliştirdi.
Plıiladelplıia Akademisi ve
Pennyslvania
Üniversitesini kurdu.
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
tülbent vb. yumuşatıcı malzemeler kul­
lanılıyordu . Günümüzde çoğu çekim­
lerde artık gün ışığı altında bile aydınlat­
ma kaynakları kullanılmaktadır ve bu
aydınlatma kaynaklarının hepsi elektrik
ile çalışmaktadır.
verilen küçük parçacıklardan oluşur. Her
atom taneciği proton ve nötronlardan
oluşan bir çekirdeğe sahiptir ve bu
çekirdeğin çevresinde ı yörüngesinde
dönen ve elektron adı verilen küçük
parçacıklar bulunur.
Elektriğin ne olduğuna ilişkin bir çok
kuram ileri sürülmüştür, bunlardan en
çok rağbet görenlerden biri Amerikalı bi­
liminsanı Benjamin Franklin'in "akışkan­
lar kuramı" adını verdiği kuramdır. Bu
kurama göre elektrik su gibi akabilen ,
ancak görünmeyen bir cisim ı kavramdır.
Yine bu kurama göre cisim fazla elektrik­
lenmişse pozitif ( + ) az elektriklenmişse
negatif ( - ) yük taşır. Elektrik yüklü cisim­
ler birbirlerine yaklaştırılınca elektrik adı
verilen akışkan çok yüklü olandan az
yüklü olana doğru akar. Diğer yasa ise
"elektron kuramı" olarak bilinir. Atom ve
moleküllerin yapıları öğrenildikten sonra
Franklin'in "akışkan kuramı" bir yana
bırakılmış , elektron kuramına yönelin­
miştir.
Negatif (-) elektrik yükü taşıyan elek­
tronlara karşıt olarak protonlar pozitif (+)
elektrik yükü taşırlar. Nötronlar ise nötr
yüke sahiptir. Bazı elektronlar atomdan
bağımsız olarak hareket eder , bunlar
serbest elektron adını alır. Elektrik
Bilindiği gibi tüm maddeler atom adı
Bakır Atomu
Hidrojen Atomu
iletken metaller, içlerinde çok sayıda
serbest atom barındırırlar. Hidrojen ve kar­
bon gibi maddelerse daha dengeli atom­
lara salıiptir ve elektrik akımının geçmesini
engeller.
Temel Elektrik Bilgileri
akımını yaratanlarsa bu serbest elek­
tronlardır. Eğer bir ortamda çok sayıda
serbest elektron bulunuyorsa bu ortam­
lar iletken ortamlardır. örneğin bakır
içindeki fazla sayıdaki serbest elektron­
lar dolayısıyla iletkendir. Plastik veya
lastik gibi maddelerde ise serbest elek­
tron sayısı azdır, dolayısıyla iyi iletken
değillerdir. iletkenliği kötü olan , bir
başka deyişle elektrik enerjisini bir yer­
den diğer bir yere taşımayan maddeler
yalıtkan maddeler olarak adlandırılır.
Elektrik bir telin içinden akıp gider.
telin içindeki elektronlar bir basınçla
itilir. Bu itilme işlemi elektromotiv güç
olarak adlandırılır ve bu gücün ölçü biri­
mi volttur. Ülkemizde evlerdeki elektrik
gücü 220 volt sanayi tesislerinde ise
380 voltttur. Bazı ülkelerdeyse ı ı o volt
kullanılır. Volt , elektriğin kullanılacak
mekana geliş gücü olarak da tanımla­
nabilir.
Belli bir noktadan bir saniyede
geçen elektrik akımının miktarı amper
ile ölçülür. Bir başka deyişle elektrikle
çalışan herhangi
akımdır.
bir aracın çektiği
Bir kablonun çapı içinden geçen
elektrik akımının direncini belirleyen bir
etmendir. Çapı dar olan bir kablo, çapı
geniş olan bir kablodan daha fazla elek­
trik akımına direnç gösterir. Direncin
ölçü birimi Ohm'dur.
Elektrik enerjisinin belli bir zaman­
da belli bir işi yapması adına güç adı
verilir ve güç watt ile ölçülür. Bir başka
deyişle elektriğe bağl ı herhangi bir
aletin harcadığı ve elektrik saatinin
yazdığı birimdir. (kw/s) Kilowatt ı saat
denilince elektrik sayacının ı 000 wattlık
birimler halinde ı saate yazdığı harca­
madır. ( ! kw= 1 000 w.).
Bu birimlerin her biri arasında belli bir
ilişki vardır. Basit bir formülle bu ilişkiler
şöyle kurulabilir.
Volt= Watt ı Amper
Amper= Watt ı Volt
Watt=Arnpcr X Volt
ıs
26
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Elektrik akımının akt ığı tamam­
lanmış geçirgen bir yol , devre olarak
adlandırılır. Bir devrede elektrik akımı iki
biçimde yol alır. Bunlar ; Doğru Akım
(Direct Current - DC - ) ve Alternatif Akım
(Alternating Current - AC- )dır.
Bir devrede elektrik akımı
daima
negatiften
pozitife
doğru hareket eder. Yukarıdaki
çizimde doğru akımın hareket
yönüne dikkat ediniz.
Doğru akım devrede
belli bir yöne doğru
akar. Alternatif akım ise
olarak
akım
aralıklı
yönünü değiştirir, hare­
ket belirli aralıklarla her
iki yöne de değişiklik
gösterir.
Kuru bataryalar ise her yerde yaygın
olarak bulunan bilinen tipteki pillerdir .
·
Pilin içinde bulunan metal bir çubuk ve
toz birlikte reaksiyona girerek elektrik
enerjisini oluşturur. Çinko alkalin piller
şarj edilemezken, nikel kadmiyum (NiCd)
piller şarj
edilerek tekrar
tekrar
kullanılabilir. Akü ve pillerin sinema ve
televizyon aydınlatmasında kullanılması ,
uzak mesafelere kablolar aracı lığıyla
taşınması çok pratik değildir . Ancak
küçük ampulleri yakmada , kamera üstü
ışıkları çalıştırmada kullanılır.
Elektrik üretmeye yarayan araçlar­
dan biri de jeneratörlerdir, bir benzin
veya mazotlu motora bağlı olan bir dina­
monun çalışmasıyla elektrik enerjisi elde
edilir. Hem DC hem de AC akım ü reten
�-------'
jeneratörler vardır. Jeneratörler çeşiti
Bataryalar ı piller doğru akım kay­ boylarda olabilir, bunlar 30 amperden ,
naklarıdır. Bataryalar bir başka deyişle 5000 ampere dek güç üretirler. Büyük
aküler sulu ve kuru tip olmak üzere ikiye güçler üreten jeneratörler çok gürültülü
ayrılır. Sulu bataryalar şarj edilebilir. Sulu çalıştıkları için sesli çekim yapılan
batarya bir kabın içindeki asit ve onun mekanların uzaklarına yerleştiri l ir ve
akım
kablolarla
çekim
mekanına
içendeki metalin reaksiyona girmesiyle
ulaştırılır
,
ayrıca
kapalı
kascılı
izolasyonlu
elektrik üretir.
Temel Elektrik Bilgileri
jeneratör kamyonlarında da kullanılır.
Küçük boyutlu olanlar arasındaysa
neredeyse bir fısıltı gibi çalışanları
vardır, bunlar küçük ölçekli çekimlerde
büyük kolaylıklar sağlar .
Elektrik enerjisi elektrik santral­
larında AC olarak üretilir, AC elektrik
akımı akış yönünü saniyede ı 00 - ı 20
kez değiştirir bu da 50 - 60 Hertz'e
eşittir.
3 . 2 Devreler
Elektrik akımının içinden aktığı
ampul vb. elektrikli gereçlerin üzerinde
olduğu geçirgen yola devre adı verilir.
Devre üzerinde AC veya DC bir güç
kaynağı da bulunur.
3 . 3 Sigortalar
Bir devrenin taşıyabileceği güç bel­
lidir. Bir başka deyişle devreye hangi
güçte kaç adet elektrikle çalışan araç
bağlanabileceği bellidir , sözü edilen
devreye daha fazla güç çeken araç ı
cihaz bağlandığı zaman artan yük,
yaygın terimiyle sigortaların atmasına
neden olacaktır. Sigortalar ve devre
kesiciler, devrenin taşıyabileceğinden
fazla yük binmesi karşısında devredeki
elektrik akımını kesen güvenlik sistem­
leridir. Eğer bir devreye kapasitesinin
üzerinde cihaz bağlanırsa , devrenin
direnci artar, direncin artması ise kablo­
ların aşırı ısınması , dolayısıyla erime­
sine neden olabilir. Devre üzerinden yer
alan sigortanın içinde aşırı ısı yük­
selmelerinde kolaylık.la eriyebilen bir tel
parçası vardır. Devredeki direnç artıp
kablo ısınmaya başlayınca sigorta için­
deki ince tel parçası eriyerek devredeki
akımı keser. Bu işlem yaygın kulla­
n ımıyla
sigortanın
atması
olarak
adlandırılır.
Bir güvenlik tedbiri olarak devrenin
gerektirdiğinden daha büyük değerde
sigorta kullanmamak gereklidir. Sigorta
attığı zaman eriyen telin yerine başka
bir tel parçası bağlanı r , bu uygula-
27
28
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
madan kesinlikle kaçınmak gereklidir,
çünkü tehlike yaratır. Bunun yerine aynı
değerlere sahip yeni bir sigorta takmak
gerekir.
Son yıllarda geleneksel sigortalar
yerine devre kesiciler kullanılmaya
başlanmıştır. Bunlar da sigortalarla aynı
görevi yapar , ancak sigortanın attığı
zaman değiştirilmesi gerekirken devre
kesicilerde sadece anahtarın kaldırılması
devrenin çalışır hale gelmesi için yeter­
lidir.
3 .4 Voltaj Düşmesi ve Renk
Isısına Etkisi
Eğer çekim yapılan mekan ile elek­
triğin sağlandığı yer arasındaki mesafe
çok uzak ise , bir başka deyişle kullanılan
kablo çok uzun ise artan direnç
dolayısıyla voltaj düşecektir. Voltajın
düşmesi tungsten filamanlı ampullerde.
mamanın daha az ısınmasına dolayısıyla
daha düşük renk ısısına neden olacaktır.
Her ı o voltluk düşüş renk ısısının
l 00°Kelvin düşmesine neden olur.
3.5 Kablolar
Kablolar genellikle iki veya üç tane
yalıtımlı tel içerirler, yalıtımı sağlayan
lastik veya plast i k bir koruyucuyla
kaplanmışlardır. Çekimde kullanılan
kablolar yeterli kalınlığa sahip değilse
izolasyonu sağlayan koruyucular erir ve
tehlikeli sonuçlar ortaya çıkar.
Uluslararası normlar elektrik kablo­
larında kendine özgü renklerin kullanıl­
masını beraberinde getirmiştir. Buna
göre:
Kahverengi veya siyah renk faz
Mavi renk nötr
Sarı - yeşil boyuna çizgili kablo ise
toprak olarak belirlenmiştir.
1 1
---,_
Topraklı b i r kablonun kesiti
j-
_
_
_
_
_
_
Temel Elektrik Bilgileri
Kabloların içinde bulunan bakır teller
de kullanım alanlarına göre gerek yapı
olarak gerekse çap olarak farklılıklar
gösterirler. Bazıları tek parça sert telden
oluşur, bazıları ise bir çok ince telin bir­
birilerine
sarılmasından
meydana
gelmiştir. Sert tek parça teller antigron
kablo adıyla bilinir ve genellikle sabit
hatların çekilmesinde ve tesisatlarda
kullanılır. Bu kablolar NYA kablolar
olarak da bilinir.
Bir çok ince telden meydana gelen
kablolar ise elektrikli aletlerin fişlerini
bağlamada veya uzatma kablolarında
kullanılır. Bu tür kablolar FW kablolar
olarak bilinir.
Tek parçalı NYA kabloların çapları ve
kullanılabilecekleri güçler:
ı
.5
ı OX220=
2.5
ı 6X220=
4.0
25X220=
m m . > ı o ampere
2200 Watt güce kadar
mm > ı 6 ampere
3500 Watt güce kadar
m m . > 2 5 ampere
5500 Watt güce kadar
kadar
kadar
kadar
Çoklu FW kabloların çapları ve kul­
lanılabilecekleri güçler:
ı .5
mm >
6 ampere kadar
6X220=750 watt güce kadar
2 . 5 mm > ı o ampere kadar ı o X
220 = 2200 Watt güce kadar
4.0 mm > 26 ampere kadar 26 X
220 = 3500 Watt güce kadar
3 . 6 Biraz da Uygulama
Formülümüz şöyleydi:
Amper
x Volt = Watt
örneğin sigortamızın kaldırabile­
ceği güç ı 6 Amper ve akım ise 220 volt
olsun. Bu mekanda kullanılabilecek
toplam
aydınlatma
kaynaklarının
gücü : ı 6 X 220=3520 waıı olur. Bu
mekanda üç adet 800 Watt'lık bir adet
ı 000 Wattlık ve iki adet de 60 Wattlık
aydınlatma kaynağı kullanabiliriz.
Kullanılması gerekli aydınlatma
kaynakları için kaç amper dolayısıyla ne
29
30
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
güçte bir sigorta ve devre kesici
kullanılması gerektiği ise şöyle hesapla­
nabilir:
Watt ı Volt = Amper
örneğin bir çekimde iki adet ı 000
Wattlık. üç adet 800 Wattlık dört adet de
soo Wattlık toplam 6400 Watt aydınlat­
ma kaynağı kullanmak zorunda olalım ve
voltajımız ise 220 v . olsun . Bu mekanda
bize gereken sigortanın amperi ; 6400 ı
220 29. ı olmalıdır.
=
Kısaca
Günümüzde gerek stüdyoda, gerekse
stüdyo dışında elektrikle çalışan
aydınlatma kaynakları oldukça
yoğun olarak kullanılmaktadır. Bir
film setinde veya stüdyoda, gerek
kullanılan cihazların sağlıklı
çalışmasını sağlamak, gerekse can
güvenliği için belli elektrik terimleri­
ni bilmekte yarar vardır.
Bölüm İçin Kaynakça
Değişik Ansiklopedilerin Elektıik n1JCkleleri
.
Morand. Geneveieve. Madde, Elektrik. Eneıji, Gelişim Yayınları, ısıan­
bul, 1975 .
B O L U1V1
{) 4'1
" "'
4
·
ı sı s ı
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Bu bölümde ışığın temel özelliklerinden ve
değişkenlerinden biri olan renk
ısısına değinilecektir. Farklı
aydınlatma kaynaklarının farklı
renk ısılarına sahip olduğu bilin­
mektedir. Görüntü yönetmeninin
temel araçları olan aydınlatma kay­
naklarının renk ısılarındaki
farklılıklar hem teknik olarak, hem
de estetik boyutlarda görüntülenen
sahneyi etkileyecek, filme veya video
banda aktarımda renk değişiklikleri
ortaya çıkacaktır. Bölümde doğal ve
yapay aydınlatma kaynakları ve
özellikleri, renk düzeltme ve özel
etki filtreleri konularına değinilecek­
tir.
4 . ı Işığın Özellikleri
Işığın temel olarak üç özelliği vardır.
Bunlar ışığın rengi veya renk ısısı, ışığın
yoğunluğu ve ışığın niteliğidir. Bu ve
takip eden bölümlerde ışığın bu özellik­
lerine ve değişkenlerine değinilecektir.
Sinemanın ilk yıllarıyla karşılaştırılacak
olursa günümüzde kullanılan film
duyarkatları son derece h ızlı . gren
açısından da oldukça az grenli ve keskin
detaylar veren yapıdadır. Televizyonda
kullanılan kameralar da daha az ışıkta
daha iyi görüntüler üretebilir durumuna
gelmiştir. Tüplü kameralar , onları takip
eden CCD elemanlı kameralar , gelişen
elektronik ve bilgisayar teknoloj isine
bağlı olarak geliştirilmekte olan, sayısal
(digital) kameralar görüntü yönetmenle­
rine büyük kolaylıklar sağlamaktadır.
32
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Gelişmelerin yalnızca film ve video
teknolojisinde olduğunu düşünmek
yanlış olacaktır. Gelişme sektörün tüm
dallarında sürmektedir. Bu gelişmelere
aydınlatma araç ve aksesuarları da
dahildir. Fotoğraf. sinema ve televizyon­
da kullanılan aydınlatma araç ve gereç­
leri görüntü yönetmenlerinin çalış­
malarında büyük esneklik sağlamaktadır.
Son yıllarda sözü edilen sektörlerde kul­
lanılan aydınlatma araçlarının çeşitliliği,
birlikte kullanılan bu kaynakların renk
ısılarının dengelenmesi konusunu da
beraberinde getirmiştir.
Bir görüntü yönetmeni kullandığı
kaynakların renk ısılarını çok iyi bilmek
ve farklı aydınlatma kaynaklarının renk
ısılarını dengeleyebilmek için kullanılan
filtreleri de çok iyi tanımak zorundadır.
insan gözü yaşam deneyimleri
dolayısıyla renkleri olması gerektiği gibi
algılar. örneğin, beyaz bir kağıt parçası.
gün ışığında da, çalışma masasındaki
tungsten ışık kaynağı altında da flore­
sans ışık kaynağı altında da hep beyaz
olarak algılanır. Aynı biçimde evde kul­
lanılan tungsten filamanlı bir ampulün
ürettiği ışığı da, floresans bir ampulun
ışığını da , gün ışığını da hep beyaz ışık
olarak algılanır. Bilindiği gibi herhangi bir
kaynaktan çıkan ışıkta yalnızca belli
dalga boyları baskındır ve tüm renközü
(hue) veya renkısısı bu dalga boyları
tarafından belirlenir.
Renkli film emülsiyonu yaln ı zca
belli dalga boylarına. bir başka deyişle ,
belli renkısılarına duyarlı olarak üretil­
miştir ve yalnızca o renkısısını üreten
aydınlatma kaynağı altında doğru tepki­
ler verir.
Siyah beyaz (pankromatik) film ise
spektrumun mavi bölgesine doğru daha
hassastı r . dış çekimlerde doğal ışık
altında kullanıldığı zaman gökyüzü
normalden daha açık renk, deri tonları
ise daha koyu renkte çıka r . Tonları
olarak elde etmek isteyen bir fotoğrafçı
veya görüntü yönetmeni kamerasının
önünde kullanacağı sarı turuncu veya
kırmızı tonlardaki bir filtre ile baskın olan
Renk Isısı
mavi rengi engeller ve daha doğala
yakın tonları elde eder.
Filtreler cam veya jelatinden
yapılan kamera objektifinin önünde kul­
lanılan veya aydınlatma kaynağıyla bir­
likte kullanılan saydam veya yarı say­
dam aksesuarlardır. özelliklerine göre
kendi görünebilir renklerini geçirir ve
diğer renkleri engelleyerek film emülsi­
yonu üzerinde oluşan görüntüyü etkiler.
Renk ısısı konusu renkli film veya
renkli video çekimlerinde önem kazanır.
Görüntü yönetmeni doğru renkleri elde
etmek adına doğru ışık kaynakları ve
doğru
filtreler
kullanılmak
duru­
mundadır. Tungsten bir ışık kaynağının
renk ısısına göre dengelenmiş bir fil m ,
tungsten ışık altında kullanılırken doğru
renkler verirken, gün ışığı altında renkler
mavileşecektir , günışığına dengeli bir
film emülsiyonu ise gün ışığı altında
doğru renkleri verirken, tungsten ışık
kaynağı altında kırmızı renk hakim ola­
caktır. Dolayısıyla ışık kaynağının renk
ısısı ve film emülsiyonunun renk den-
gesi konuları mutlaka bir çekim sıra­
sında göz önünde tutulması gereken
kavramlardır.
Video kameralarda ise kamera
üzerinde bulunan elektronik devreler
görüntü yönetmenine değişik renk
ısılarında otomatik olarak doğru renk­
lerde çekim yapma olanağı sağladığı
gibi , objektifin hemen arka kısmında
bulunan elle ayarlanabilen filtreler de
doğru renkleri sağlamaya yardımcı olur.
Elle ayarlamada belli bir ışık kaynağı
altında beyaz renk referans olarak alınır.
Belli model kameralarda ise fabrika
çıkışında beyaz rengin referans olarak
alındığı, önceden çeşitli renk ısılarındaki
aydınlatma kaynakları için ayarlanmış
devreler de bulunur.
Eğer bir nesne, örneğin: bir elek­
trik ocağının rezistansı ısıtılacak olursa ,
onun ısısının yükseldiğini bilinir.
öncelik.le ısı hissedilir. ısı yükseldikçe
rezistansta koyu kırmızıdan başlayıp
sarıya dek uzanan bir değişim gözlenir.
Renkteki bu değişim Kelvin {K0) derece-
33
34
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
siyle ölçülür. Kelvin ölçeği ı 9. yüzyılın
sonlarında
Kelvin'in
Lord William
geliştirdiği bir sistemdir.
KELVIN, Slr Wllllam
'Ibıımas
(1824 - 1907) İsk0<,1'alı bil­
iminsanı. Mühendislik,
matematik ve fizik temel
çalışma alanları oldu.
Kendi adıyla anılan birim­
le ölçülen mutlak sıcaklık
ölçeğinin yanı sıra termoclinamik elekııik ve
manyelizrna konularında
çalışmalar yaptı. Çağclaş
fiziğin oluşturulmasında
önemli bir yere sahiptir.
Kuramsal olarak siyah bir karbon nes­
nenin oda sıcaklığında sıfır ışık yansıttığı
kabul edilir. Bu karbon nesnenin
ısıt ılması sonucunda düşük ıs ılarda
kırmızı , yüksek ısılarda ise turuncu , sarı
ve maviye dek giden renközü (hue)
verdiği kabul edilir. Isıtılan bu bloğun
önce santigrad cinsinden (C0) ısısı
ölçülür , bu ısıya 273° C eklenerek renk
ısısı bulunur. Sözü edilen -273° c mutlak
sıcaklık adı verilen ve yine kuramsal
olarak tüm moleküler aktivitelerin
durduğu kabul edilen bir sıcaklıktır.
Bilindiği gibi suyun 0° C'da donduğu
kabul edilir, buna göre 0° c = -273° K'dir.
Kelvin ölçeği akkor bir kaynağın renk
ısısını ölçmek için ideal bir yoldur, çünkü
akkor kaynakların spektrumdaki tüm
renk-leri verdiği kabul edilir, ancak flore­
sans veya belli ark ışığı kaynaklarının
renk ısısını Kelvin değerleriyle doğru
olarak belirlenemez çünkü spektrumdaki
tüm renkleri yaymazlar. Bu tür kaynaklar
için ilişkisel renk ısısı kavramı kullanılır.
Filmler ışık değişimlerine insanlar
gibi adapte olamazlar, bu yüzden film
üreticisi firmalar , film emülsiyonlarını
değişik renk ısılarına tungsten ı şığa
(indoor) , 3200° K veya 3400°K ve gün
ışığına (daylight) 5500°K'e dengelenmiş
olarak üretilirler. Görüntü yönetmenleri ,
kullandıkları filmler arasında renk tonları
açısından farklık ve gren farklılığı olma­
ması içen genellikle hem iç hem de dış
çekimlerde bu emülsiyonlardan yaln ızca
birini kullanıp filtreleme yolunu tercih
ederler. Genellikle de tercih edilen film
renk ısısı 3200°K'dir, bu film dış çekimde
kullanılmak istendiği zaman kamerada
# 858 turuncu filtre kullanılır ve 5500° K lik
günışığı
3200° K
tungsten
ı şığa
uyarlanmış olur. Fotoğrafçılıkta tungsten
ışık kaynakları az kullanılır , o yüzden
piyasada bulunan fotoğraf film leri
günışığına dengelenmiştir. Tungsten
fotoğraf filmleri de vardır ancak çok
yoğun olarak kullanılmaz.
( çeşilli aydınlatma kaynaklarının yaklaşık renk
ısısı değerleri için bkz. EK ı )
o
4 . 2 Günışığı
Günışığının renk ısısı neye göre
belirlenir? Bilindiği gibi günışığının renk
ısısı her ne kadar adı günışığı olsa da
günün her saat inde aynı değildi r .
Günışığının rengi güneşin gökyüzündeki
pozisyonuna göre değişiklik gösterir.
Güneş ufka yaklaştıkça atmosfere giriş
açısı değişecek ve daha kalın bir atmos­
ferden geçerken daha fazla toz ve diğer
partiküller tarafından daha fazla emile­
cek ve kırılacak rengi beyazdan sarıya,
kırmızıya dek değişecektir. Bunun sebe­
bi ise sadece uzun dalga boylarının
(kırmızı) yeryüzüne ulaşmasıdır. Saba­
hın erken saatlerinde , gündoğumunda
ve akşam saatlerinde günbatımında
güneş ışığı dünyayı daha sarı, daha
turuncu aydınlatırken , gün ortasında
güneş ışınları daha dik gelir ve daha
maviye giden renkler oluşur. Günbatımı
sırasında günışığının renk ısısı 2000 ° K
civarında olur. Güneş ışınlarının atmos­
fere giriş açısı günışığının da renk ısısını
belirler.
o
--
Renk lsısı
ı
�11111111�
Güneş öğle üzeri tam tepedeyken spek� trumun mor ucundaki dalga boyunu daha_
fazla geçirir. Gün batımındaysa
mor ve
mavi dalga boyları dağılır ve günbatımında
bildiğimiz kırmızılık oluşur.
Kuramsal olarak güneş ışınlarının
dünyaya 6000°K - 7000°K civarında
ulaştığı kabul edilir . Atmosfere dik
olarak girdikten sonra güneş ışınları
atmosferde dağılırlar, dağılan ışık ışınları
kısa dalga boyları. bir başka deyişle
spektrumun mavi bölgesinde yer alan
ışınlardır, dolayısıyla günışığının değeri
5500°K civarına düşer. Bu gün ışığının
renk ısısı olarak kabul edilir. Çok parlak
güneşli ve açık günlerde atmosfere
giren yüksek Kelvin değerindeki güneş
35
36
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
ışıkları atmosferde mavi dalga boylarını
dağıtıp atmosferde yansıttıkça Kelvin
değeri yükselecektir. Parlak güneşli ve
beyaz bulutlu günlerde bu değer
ı o.000°K den 20.000°K'e dek ulaşa­
caktır.
4.3 Tungsten Ampuller
Film ve video prodüksiyonunda kul­
lanılan temel ışık kaynağı akkor filamanlı
lambalardır. Bu lambalar tungsten ve
tungsten halojen olmak üzere ikiye
ayrılır.
Edison'un icat ettiği lamba, evleri­
mizde kullanılan lambaların atası tung­
sten filaman değil karbon filaman kullanı­
yordu ve çok zayıf ışık veriyordu. ı 909
yılından itibaren tungsten filaman gelişti­
rildi ve aydınlatmada kullanılmaya
başlandı . Karbon filamanlı ampullere
göre hem daha uzun ömürlüydü hem
de daha fazla ışık veriyordu ve sinemada
kullanılmaya başlandı .
Havası alınmış cam bir fanusun
içinde tungsten filaman tel bulunur. bu
tele elektrik akımı uygulandığı zaman tel
elektrik akımına direnç gösterir ve ısınır.
Bu ıs ınma sonucunda ışık yaymaya
başlar. Fanusun içinde bulunan azot
gazı filamanın okside olmasını önler.
Bu türler için en
yaygın örnek evlerde
kullanılan ampullerdir
Bu
aydınlatma
kay­
naklarının çok verimli
oldukları söylenemez .
Tükettikleri güce göre
(Watt olarak ölçülür) üret­
tikleri ışık (lümen olarak
ölçülür) oranı düşüktür.
Evlerde kullanılan lambaların güçleri 1 0-250
Evlerde
arasındadır.
kullanılan
watt
pul
ürettikleri ışık watt başına �-a_m
�
___
ı 4- ı 8 lümen arasındadır
ve renk ısıları da düşüktür ( ,,,,2 900°K ) .
Ampul kullanılıp ömrü azaldıkça renk
ısısı da düşer. Renk ısısının düşme
nedeni tungsten filamanın yüksek ısıda
_
Renk
parçacıklara ayrılarak siyah toz halinde
fanusun içine düşmesi, giderek incelen
tungsten telin ise bir süre sonra çok par­
lak bir ışık vererek kopmasıdır. Bu olay
halk arasında "ampulün yanması" veya
"ampulün bitmesi" olarak adlandırılır.
gerekçeler
sayılan
Yukarıda
dolayısıyla evlerde kullanılan ampuller
sinema ve video yapımlarında kulla­
nılmaz. Ancak çekim yapılan mekanlar­
da bulunuyorsa kullanılmaları düşünü­
lebilir. 500 Watt gücünde olup profesyo­
nel amaçla kullanılan ampuller foto­
flood lambalar olarak adlandırılır ve
özellikle fotoğrafçılar tarafından portre
çekimlerinde kullanılır. Fotoflood ampul­
lerin renk ısısı 3400° K'dir. Renkısısı
3400° K değerindeki aydınlatma kay­
nakları A tipi renkli emülsiyonlarla
(3400°K'e dengelenmiş emülsiyonlar) ve
pankromatik filmlerle kullanılır.
4.4 Tungsten Haloj en Ampuller
Bilindiği gibi halojenler periyodik
tablonun vııa grubunu oluşturan beş
ısısı
kimyasal elementtir. Bunlar floür (F) , klor
(Cl) , brom (Br), iyot (!) ve astain(At)dir.
Edison ı 880'li yıllarda bir halojen gazın,
örneğin iyotun akkor ampul fanusuna
pompalandığı zaman, tungstenin en
aşağı 3000°C 'ta ulaşarak çok parlak bir
ışık vereceğini ve yanmış tungsten
Tungsten l1alojen ampuller sinema
endüstrisinde en çok kullanılan ampulleridir.
parçacıklarının (siyah tozların) filaman
üzerinde
tekrar
toplanabileceğini
hesaplamış t ı .
Bunun
ıçınse
cam
fanusun veya zarf olarak adlandırılabile­
cek kılıfın çok küçük olması gerekliydi .
Ancak hiç bir kap bu denli yüksek ısıya
dayanamıyordu. ı 950 yılında General
Electric şirketi yüksek ısıya dayanıklı
quartz camı üretti. Bu gelişme üzerine
tungsten halojen ampullerin üretimi
olanaklı hale geldi.
37
38
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Tungsten halojen ampullerin yük­
sek ışık güçleri (20 lümen /Watt) , ampul­
lerin zaman içinde kararmamalarının
önlenmesi, renk ısısının ampulün kul­
lanılma süresi içinde hiç düşmemesi ve
ortalama ömürlerinin uzun olması
(yaklaşık 4000 saat) bu ampulleri kısa
sürede sinema endüstrisinin standart
ampulü haline getirdi . Tungsten halojen
ampuller 3200° K sabit ışık vermek üzere
tasarlanmıştır.
4.5 Güvenlik
DIMMER
( AZALTICI): Film veya
televizyon çekimlerinde
ışığın ıniktannın yava�
yavaş azaltılıp
çoğaltılmasına yarayan
aygır.
Bu tür ampullerin en olumsuz yanı
açığa
yüksek
ısı
çıkarımalarıdır.
dolayısıyla kullanımları sırasında gerekli
güvenlik önlemleri alınmalıdır. Ampuller
sıcakken çıplak elle dokunulmamalı . halı.
perde , ahşap malzeme gibi kolaylıkla
tutuşan maddelerden uzakta tutul­
malıdır. Ayrıca bu ampullere soğukken
bile çıplak elle dokunulmamalıdır. ampul
üzerinde oluşacak parmak izleri ve elden
lambaya geçecek kir ve yağ birikintileri
ampul üzerinde dal1a sonra ampulün
çatlamasına veya farklı renklerde ışık
vermesine neden olabilir.
Ampullerin
değiştirilmeleri sırasında satın alınan
ambalajın içinden çıkan sünger veya
özel yumuşak bezler kullanılmalıdır.
Tungsten mamanın en büyük düşmanı
sarsıntıdır, özellikle a mpuller soğu­
madan lambaların yerleri değiştirilmeme­
lidir ve sallanmamalıdır. Bu tür aydınlat­
ma kaynakları . ışığın yoğunluğunu ayar­
lamaya yarayan dimmerlerle kullanıldığı
zaman renk ısısında düşmeler olur ve
renkler kırmızıya doğru gider. Bu tür kul­
lanımlarda
renk ısısı ve renkt eki
değişimlere dikkat etmek gereklidir.
4.6 Floresans Ampuller
Bir görüntü yönetmeni için en
büyük sorunu çıkartan aydınlatma kay­
naklarından biri floresan ampullerdir.
Ortalama ömrünün ı 0.000 saat ve veri­
minin 40-80 lümen /Watt olması floresan
ampullerin l1er yerde kullanılır olmasını
Renk ısısı
da beraberinde getirmiştir. Okul, fabri­
ka , mağaza . büro gibi mekanlarda en
çok kullanılan aydınlatma kaynağı
olması , bu tür ampulleri sözü edilen
mekanlarda yapılan çekimlerin temel
sorunlarından biri haline getirmesi için
yeterli olmaktadır. General Electric fir­
ması tarafından 1 938 yılında geliştirilen
bu ampulün çalışma ilkesi, onun görün­
tü yönetmenleri tarafından istenmeme­
sinin nedenidir. Kısaca bu ampulün
çalışma ilkesine göz at ılacak olursa
konu daha açık hale gelecektir.
Floresan ampuller içinde alçak
basınçlı gaz ve civa buharı bulunan cam
tüplerdir. Bu cam tüpün iki ucunda elek­
trik enerj isi uygulandığı zaman tüpün
içindeki gazı ısıtan ince teller vardır.
Tüpün içindeki gaz elektronların tüpün
içinde bir uçtan bir uca gitmesini sağla­
yan iletken bir ortamdır. Akım verildiği
zaman atomlar iyonlaşır ve morötesi
(ultraviyole ) ışınlar verir. Bilindiği gibi
morötesi ışınları gözle görme olanağı
yoktur, ancak floresan tozlarla sıvanmış
olan cam tüpün iç yüzeyine değdikleri
anda gözle görünen bir ışık haline gelir.
Tüpün iç yüzeyini kaplayan floresans
tozların bileşimi ampulün rengini de
belirler.
Floresan lambaların sinema ve
televizyonda kullanılmamalarının temel
nedenlerinden biri de sabit ışık ver­
memeleridir . Lambaya giren alternatif
akıma göre ışık zaman zaman titremeler
yapar . Gözle de hissedilebilen bu
titremeler emülsiyonu veya video bandı
daha belirgin biçimde etkiler.
1
�
�)
Floresans ampuller ekonomik olmaları
alanda�
dolayısıyla
kısa
sürede
lıer
kullanılmaya başlandı.
Eğer çekim yapılan mekanda flore­
san ampuller varsa bunlar bir biçimde
filtrelenmelidir. Filtrelenme işlemi ya her
bir floresan ampulün tek tek jelatin filtre
ile sarılmasıyla veya kamera önünde
floresan filtrelerinin (FLA
FLB)
39
40
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
kullanılmasıyla gerçekleşebilir. Diğer bir
yol ise her biri görünebilir spektrumun
değişik ışımalarını veren floresan lam­
baların birlikte ve dengeli biçimde kul­
lanılmasıdır.
4. 7 Ark Lambaları
Son yıllarda bazı floresans lamba
üreten firmalar, özellikle sinema ve tele­
vizyon endüstrisinde kullanılmak üzere,
tüplerini iç yapısında değişiklikler
yaparak yeni ampuller üretmişlerdir.
Karbon ark lambalar sinema ve tele­
vizyon endüstrisinde kullanılan ve bili­
nen en güçlü aydınlatma kaynaklarıdır.
Sinemanın ilk yıllarından beri bilinen ve
kullanılan
kaynakları
aydınlatma
arasındadır. Sinema ve televizyonda
sert, yoğun gün ışığı gerektiren veya sert
ay ışığı efekti gerektiren durumlarda kul­
lanılan , kullanılması ve bakımı oldukça
zahmetli bir kaynaktır. Tercih edilme
nedeni yukarıda da sözü edildiği g ibi çok
güçlü olması ve renk ısısının 5800° K , bir
başka deyişle fotografik gün ışığına çok
yakın olmasıdır.
ı 80 ı
yılında Sir
Humprey Oavy tarafından icat edilen bu
lambanın kullanılabilmesi için 7 2 volt
üreten bir o c jeneratöre gereksinim
vardır, ayrıca her kırk dakikada bir lam­
banın karbon çubuklarının değiştirilmesi
ve sürekli olarak t ıraşlayacak bir
teknisyenin olması zorunludur.
Geleneksel floresans tüplerdeki bir
çok sorunu ortadan kaldıran bu lam­
balar, daha geniş alanlara yumuşak ve
gölgesiz ışık verdikleri ve daha az ısı
ortaya çıkartıp daha az enerji tükettikleri
için özellikle stüdyo kullanımlarında "
soğuk ışık" adıyla kullanım alanı
bulmuşlardır.
Ark lambaları kabaca ikiye ayrılır.
Bunlar : a)Karbon Ark Lambalar ve
b)Kapalı Ark lambalardır .
Renk ısısı
Son yıllarda sinema endüstrisinde
devrim sayılacak gelişmelerden biri
kapalı ark lambaları olarak bilinen
fotografik günışığına çok yakın renk ısısı
olan lambaların kullanılmaya başlamış
olmasıdır. Bu tür lambalar alternatif
akım ile çalışır, lambayı çalıştırabilmek
için yüksek voltaj sağlayan bir starter ve
akımı düzenleyen bir balasta gereksi­
nim duyulur. Bu tür ark lambaları HM! ,
cıo ve csı gibi tipler ve adlarla bilinir.
50000 lümen ışık verir. 3200°K renk
ısısına sahip tungsten halojen ampuller­
den farklı olarak da 5500°K renk ısısına
sahiptirler.
HM!
(Hydrargyrum Medium Arc­
Iodide) lambalar günışığı gibi yoğun ve
aynı renk ısısında ışık yayan aydınlatma
elemanlarıdır. Sinema ve televizyonda
yaygın biçimde kullanılan bu lambalar­
da filaman yerine civa buharı ve metal
iyot ile doldurulmuş fanusun içinde iki
elektrod bulunur. Bu iki elektroda uygu­
lanan elektrik akımı bir ark oluşturur ve
ışık verir. HM! lambalar tungsten halojen
lambalardan çok daha etkili ve onlardan
çok daha az ısı açığa çıkartan lam­
balardır. 2500 Wattlık bir HM! lamba
2 40 . 000 lümen ışık verirken 2000
Wat tlık tungsten halojen bir lamba
CID lambalar da 5500°K renk
ısısına sahiptir. csı lambalar ise 4200°K
renk ısısına sahiptir, csı lan kullanım
durumlarına göre hem tungsten, hem
de günışığı emülsiyonlara göre filtrele­
mek gerekir.
41
Olumsuz yanları ise gerek lam­
baların gerekse balastın çok ağır
olması. çok enerjiye gerek duyması ve
ampullerinin tungsten halojen lambalar­
la kıyaslandığı zaman daha pahalı
olmasıdır.
4.8 Filtreler
Filtreler fotoğraf, sinema ve tele­
vizyonda kullanılan en önemli aksesuar­
lar arasındadır. Gerek estetik gerekse
teknik nedenlerle kullanılan filtreleri
öncelikle SB ve renkli emülsiyonlar için
DAVY, Slr Hıımpry
( 1778 - 1829) İngiliz bil­
iminsaru. Ağırlıklı olarak
kimya konusunda çalıştı.
Bir çok buluşa imzasını
attı. Bu çalışmaları
arasınc1'1 en
önemlilerinden bir tanesi
Davy lambası olarak da
bilinen madencilerin kul­
landığı güvenlik
lambasıdır. Ayrıca elektrik
üzerine yaptığı çaylışmalar
sırasında ark lambasının
kuramsal temelleıini attı.
42
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
kullanılanlar olarak ikiye ayırabiliriz. SB
görüntülemede tonların , kontrastların
doğru olarak yaratılmasında kullanıldığı
gibi , renkli emülsiyonlarda da renklerin
doğru olarak ortaya konmasında filtreler­
den yararlanılır.
!anıldığı durumlarda . elde edilen görün­
tünün tüm renklerine etki etmek biçi­
minde olurken, SB filmde ise kullanılan
filtre görüntülenen nesne veya sahnenin
göreceli parlaklıklarını değiştirmek biçi­
minde olmaktadır.
Filtreler, objektiften geçerek film
üzerine düşen ışığı emen , engelleyen
veya renklerine etki eden , cam . jelatin
vb. gibi malzemelerden çok hassas
olarak ü retilmiş optik aksesuarlardır.
Filtreler emilen ışığın oranı , ışığın kalitesi
ve görüntülenen nesnenin renkleri , kul­
lanılan filmin türüne bağlı olarak, sine­
mada perdeye yansıyan televizyonda
ise ekranda izlenen görüntü üzerinde
etkilerinin gösterirler. Bilindiği gibi beyaz
(renksiz) ışık kırmızı , yeşil ve mavi ışığın
bileşiminden oluşur. Diğer tüm renkler
ise bu üç temel rengin belli oranlarda
karışmalarından
gelir.
meydana
Objektifin önünde kullanılan herhangi bir
renge sahip filtre. beyaz ışığı oluşturan,
mavi , yeşil ve kırmızı renklerin film üze­
rine düşen oranlarını belli biçimde
değiştirir. Bu değişiklik renkli filmin kul-
örneğin bir sahnenin görüntülen­
mesinde kırmızı bir filtrenin kullanıldığını
düşünelim, görüntüleme işleminde eğer
renkli bir film kullanılıyorsa . sonuçta elde
edilen görüntü tek renk (monokromatik)
kırmızı olacaktır. Çünkü kırmızı filtre mavi
ve yeşil renklerin tümünü emerken
kırmızı rengi geçirecektir dolayısıyla
görüntü yalnızca kırmızı renk tarafından
oluşturulacaktır. SB bir emülsiyonun kul­
lanılması durumunda ise tona! değerlerin
değişmesi sonucunda örneğin ; mavi
gökyüzü koyu gri . beyaz bulutlar fırtınalı
bir günün bulut renklerinde olur. Kırmızı
dudaklar veya tuğla ve kiremitler ise
beyaz görünür.
Belli filtreler objektiflerin önünde kul­
lanıldığı zaman geçen ışığın miktarını
azaltacağı için pozlamaya dikkat etmek
Renk Isısı
ve "filtre faktörü" nü göz önünde tutmak
gereklidir.
S B çalış malarda filtreler renk
düzeltme, renkli filmlerde ise ışık den­
geleme veya dekamired (decamired) filt­
releri olarak adlandırılabilir. Ayrıca özel
etkiler ve estetik uygulamalar için hem
renkl i , hem de siyah beyaz görün­
tülemede kullanılan özel efekt filtreleri
de vardır, bunlar yıldız, sis , yumuşak
görüntü vb . gibi filtrelerdir.
üretici kuruluşlar ürettikleri filtreleri
belirlemek için belli kodlama ve numa­
ralama sistemleri kullanılar. Zaman
zam a n da filtrenin yaptığı etkiyi
tanımlayan adlarla anılırlar, ö rneğin ;
sarı , kırmızı , turuncu, dörtlü yıldız, altılı
yıldız gibi, ancak tüm dünyada referans
alınan ve yaygın olarak kullanılan kodla­
ma biçimi Kodak Wratten numaraları
üzerine kurulmuş olanıdır.
Yukarıda da sözü edildiği gibi filtreler
film üzerine düşen ışığın m i ktarını
azaltırlar, bundan dolayı poz düzeltmesi
mutlaka yapılmalı filtre faktörü hesaba
43
katılmalıdır. Poz ölçümünü objektiften
geçen ışığa göre yapan TTL tipi fotoğraf
ve film makinalarında poz düzeltmesi
yapmaya gerek yoktur, ancak böyle bir
ölçüm yapma olanağımız yoksa filtre
faktörü mutlaka göz önünde tutulmalı
ve gerekli poz düzeltmesi buna göre
yapılmalıdır.
Filtre faktörü pozlamanın mutlaka
artırılması gereken miktarıdır. Bu faktör­
ler filtrenin kullanma kılavuzunda veya
filtre üzerinde ı X , ı ,SX, 2X, 3X gibi
değerlerle mutlaka gösterilir. Pozla­
manın düzeltilmesinde bir çok yöntem
kullanılabilir. Bunlardan ilki kullanılan
filmin ASA ı ıso türünden hız değerini fil­
tre faktörüne bölerek ve çıkan değeri
ASA ı ıso değeri olarak uygulanmasıdır.
örneğin 400 ASA değerinde bir SB film
kullanıldığını ve bu filmle birlikte filtre
faktörü 2X olan bir filtre kullanıldığı
varsayılacak olursa , yukarıdaki tanıma
göre pozlama için temel alınacak yeni
ASA değeri 200 ASA olacaktır.
Filtre faktörü f/stop ve örtücü hızı
(1840 - 1926): İngiliz
mucit ve fotografık
malzeme üreticisi. 1 878
yılında fotoğraf
malzemeleri üretimi ve
satışı işini kurdu. O
dönemde fotoğraf maki­
nalannda kullanılan cam
filmleri üretiyordu. 1906
yılında İngiltere'de ilk
pankromatik fotoğraf cam­
lannı üretti ve önemli bir
filtre üreticisi oldu. 1912
yılında Eastman Kodak
Wratten'in firmasını satın
aldı ve Wratten adını fil-
44
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
bağlamında da kullanılabilir. Giren ışık
miktarının azalmasına koşut olarak
diyafram açılabilir veya örtücü hızı
düşürülebilir. Filtre faktörü 2X olan bir filt­
re kullanıldığını düşünelim ve poz
değerinin 64 ASA bir film için 1 /60 f: ı 6
olsun pozlama örtücü hızını ı /30'a
düşürerek veya diyaframı f: ı ı e dek
açarak düzeltilebilir.
Her ne kadar filtreler fotoğrafçılıkta
kullanılan diğer aksesuarlara göre daha
ucuz malzemelerse de yüksek kaliteli
optik malzemelerden üretilmiş olmaları
gerekmektedir. Kullanılan malzemenin
kalitesinin düşmesi optik yanılgılara ve
renkte değişikliklere sebep olabilir.
4.8. 1 Siyah Beyaz Filmlerde
Kullanılan Filtreler
Günümüzde genel amaçlı olarak
kullanılan SB filmler pankromatik film­
lerdir. bir başka deyişle bu filmler tüm
renklere karşı duyarlıdırlar. üretilen bu
filmler kusursuz görünmelerine karşın
zaman zaman fotoğraflanan nesnenin
/sahnenin tonlarını gözün gördüğü gibi
kaydedemezler. Gökyüzü gibi mavi ton­
lar daha açık renk çıkarken. kırmızılar
daha koyu çıkar. Bunlar ancak profesyo­
nel gözlerin farkedebilecekleri küçük
kusurlar olsa da ciddi amatörler ve pro­
fesyoneller sürekli olarak renk düzeltme
fil!relerini kullanırlar.
a) Sarı Filtreler ( Ycllow)
Sarı filtreler kontrast ı artırır. Bu
amaçla en çok kullanılan filtrelerden biri
No.8 (Sarı 2) olarak adlandırılan filtredir.
Bu filtre gökyüzünü koyulaştırıp bulutları
belirgin hale getirirken kırmızı ve yeşil
renkleri açar. Bunun nedeni sarının yeşil
ve kırmızı renklerin bileşimi olmasıdır.
Sözü edilen sarı filtreden kırmızı ve yeşil
serbestçe geçerken mavi rengin bir
kıs m ı engellenir , sonuç olarak da
baskıda daha doğal gri tonlar elde edilir.
Sarı filtreler aynı zamanda güneş
altında kar sahnelerinin görüntülen­
mesinde de yarar sağlar, gölgelerin kar
üstünde oluşturduğu mavi ışığı emerek
Renk
daha iyi görüntülerin elde edilmesini
sağlar.
Sarışın tenler ve sarı saçlar bu filt­
relerle açıklaşırken , mavi gözler koyu­
laşır ve çiller yumuşar, ağaç kabuk­
larındaki detayları ortaya çıkartmada
sonbaharda yapraklardaki tona! farklı­
lıkları ortaya çıkartmada sarı filtre kul­
lanılır.
Sarı filtrelerde No. 8 (sarı 2) ilk ter­
cih edilecek filtrelerden biridir ve SB
emülsiyonla birlikte bir renk düzeltme
filtresi olarak düşünülebilir. Ancak koyu
gökyüzü , kontrası deniz manzaralarının
görüntülenmesinde No. 9 (Sarı 3 ) ve
No. ı s (Koyu sarı) kullanılacak filtreler
arasındadır.
b) Koyu Sarı - Turuncu Filtreler
(Orangc)
Koyu sarı ve ve turuncu filtreler bu
dizgedeki en koyu filtrelerdir. gökyü­
zünü çok daha fazla koyulaştırır. kar,
kum ve kayalıklarda dokuyu ortaya
çıkartmada , sarı ve kırmızı nesnelerin
ısısı
tonlarını iyice açmada kullanılır. Bu filt­
relerin pusu yok edici özellikleri vardır.
insan yüzü görüntülenirken ( zenci
olmadığı sürece) yüzler solgun, dudak­
lar daha açık renk çıkar. Koyu sarı filtre
hava fotoğrafçılığında pus giderici
olarak kullanılır, özellikle ufka yakın
mekanların çok yüksekten fotoğraflan­
masında , kentlerin havadan fotoğraflan­
masında mutlaka kullanılması gereken
bir filtredir.
Turuncu filtre sarıdan kırmızıya dek
olan dizgedeki renkleri açarken, yeşil­
den mora dek olan dizgedeki renk­
leriyse koyulaştırır.
c) Sarı Grecn)
Yeşi l Filtreler (Ycllow
-
Bu filtreler de sarı dizgesindeki filt­
relerde olduğu gibi kontrastı artırır. Mavi
renkler daha belirgin hale gelirken . yeşil
renkler daha açılır , beyaza doğru kayar.
Kırmızı renkleri daha doygun verir.
Gökyüzünün, deniz kenarlarının ve karlı
manzaraların görüntülenmesinde kul­
lanılır.
45
46
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
d) Yeşil Filtreler (G rcen)
özellikle yeşillerin çekiminde kon­
trastı azaltmada kullanılır. Kırmızılar daha
koyu ve belirgin çıkar. Doğada özellikle
ağaç , yaprak ve bitki çekimlerinde
başarılı sonuçlar verir .
e) Kırmızı Filtreler (Red)
Kırmızı filtreler, sarı filtrelerle yaratı­
lan etkileri çok daha yoğunlaştırarak
daha dramatik etkilerin ortaya çıkartıl­
masında kullanılır.
Açı k kırmızı filtre gökyüzünü çok
koyulaştırır. insanların görüntülenmesin­
de kullanıldığı zaman ten renkleri iyice
beyazlaşır. Mimari çekimlerde önerilen
bir filtredir, kontras t ı artırır. Doğada
kırmızı renkli nesnelerin, örneğin kırm ızı
çiçeklerin renklerini açarken yeşil tonları
koyulaştırır.
Kırmızı ı olarak bilinen filtre . fırtınalı
gökyüzü ve deniz sahnelerini yaratmada
kullanılan bir filtredir.
Bu filtre Infrared (kızılötesi) fotoğ­
rafçılıkta da kullanılır, infrared emülsiyon-
!arla kullanıldığı zaman mavi gökyüzü
siyah . yeşil yapraklar ve bitkiler beyaz­
laşır. Sis ve puslu havalardaki çekimler
için idealdir. Bilimsel ve t ıbbi fotoğ­
rafçılıkta ve film çekilmlerinde, kullanılır.
özellikle mavi renkte çekilmiş plan ve
projelerin fotoğraflanmasında iyi sonuç­
lar verir
Koyu Kırmızı filtre çok kon t rast
grafik etkili görüntüler elde etmek için
kullanılan bir filtredir.
f) Mavi Filtreler ( Bluc)
Kontrast sağlamada kullanılan filtre­
lerden biri de mavi filtrelerdir. Bu filtre
kırmızının tersi etkiler yaratır. Mavi rengi
geçirip, kırmızı , turuncu ve sarı renkleri
engellediği için kırmızı renkleri koyulaş­
tırır , mavi renklerin kontrastını azaltır.
Gökyüzü daha soluk ve açık renkte
çıkar.
Renk
4 . 8 . 2 Siyah Beyaz ve Renkli
Filmlerle Ortak Kullanılan
Filtreler
a. Ultraviolet (Morötesi) Filtreler
Güneş ışığı bilindiği gibi değişik
dalga boylarındaki ışık ışınlarının bir
karışımıdır. Bu karışım hava durumu ,
mevsim. günün belli zamanları , yüksek­
lik gibi etkenlere bağlı olarak film
üzerinde değişik etkilerde bulunur.
Bilindiği gibi , güneş ışıkları gün doğumu
ve gün batımında daha kırmızı , öğle
üzerleri daha mavidir. Daha önce de
sözü edildiği gibi insan gözü bu
değişikliklere uyum gösterir ve algı aynı
kalır. oysa bir film bu değişikliklere u­
yum gösteremez . .
uv olarak adlandırılan çok kısa
dalga boylarını insan gözü görmeme­
sine karş ı n , bu dalga boyları film
tarafından görülür.
UV filtreler genellikle açık havada
metrenin üzerindeki dağlarda .
karda ve deniz kenarında kullanılır.
ı ooo
ısısı
Gözle görünmeyen UV ışınlar filmi etki­
ler. Bu ışınlar görünen spektrumdaki
renklerle , aynı odak noktasına gelemez
dolayısıyla hafifçe beliren ikincil bir gö­
rüntü oluşturur. Çok az düzeltme gere­
ken durumlarda Haze ı veya Haze 2
olarak adlandırılan filtreler veya renkli
emülsiyonlarla kullanılan Skylight ı A fil­
tresi kullanılabilir. Pozlamaya etkisi ol­
mayan bu filtreler genellikle sürekli ola­
rak objektiflerin üzerinde koruma
amacıyla bulundurulur. Ancak koruma
amacıyla kullanılması gereken asıl filtre
optik camdan yapılan Clear adıyla
anılan filtrelerdir. Filtreler kullanılırken
üzerinde parmak izleri bulunmamasına
toz ve leke olmamasına dikkat edilme­
lidir. UV filtrelerle ilgili doğru olanı ise ,
koruyucu olarak kullanmaktan ziyade.
bu filtreleri yalnızca çekim sırasında kul­
lanmaktır.
b. Polarizc Filtreler
Polarize bir filtre nötr renkli bir filtre
olu p , yalnızca belli açılardan gelen
ışıkların geçmesine olanak tanır. Metal
veya cam gibi parlayan yüzeylerden ve
47
48
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
gök yüzünden belli açılarla yansıyan
ışıklar . fotoğraflanmak istenen nesne ı
mekanın istenildiği gibi görüntülenmesi­
ni engeller. yansıyan bu ışık ışınlarının
ortadan kaldırılması için bu titreşimlerin
belli biçimlerde polarize edilmesi gerek­
lidir. Bu işlem ise polarize filtrelerle
yapılır. Filtre kendi ekseni etrafında
döndürülerek istenmeyen parlama ve
yansımalar yok edilir veya azaltılır.
Polarize bir filtrenin çalışma prensibi . iki
filtrenin üst üste monte edilerek onlarını
polarizasyon düzlemlerinin kesişmesine
kadar çevilmesine dayanır.
Açık mavi gökyüzünden dik açıyla
gelen güneş ışığı polarize filtreler
yardımıyla koyulaştırılabilir.
c . Nötr Gri veya Yoğunluk Azaltıcı
Filtreler (Ncutral Dcnsity - ND)
Filmin üzerine düşen ışığın m iktarı
bilindiği gibi diyafram ile denetlenir.
Ancak kimi zaman diyaframın çok
kısılmasına karşın giren ışık miktarı yine
de fazla olur. Bu durumda renkleri etki­
lemeden ışığın miktarını azaltmada ND
adıyla anılan gri renkli filtreler kullanılır.
d. özel Etki Filtreleri
Bu filtreler de hem siyah beyaz hem
de renkli filmlerle kullanılır ve çoklu
görüntüler. yıldız etkiler i , yumuşak
görüntüler. hafif netsiz görüntüler elde
etme de özel amaçlarla kullanılır.
4.9 Renkli Filmlerle Kullanılan
Filtreler / Renk Düzeltme
Filtreleri
Polarize filtrenin çalışması
Renkli filmlerle kullanılan renk
düzeltme filtreleri çekim sırasında kul­
lanılan ışığın ve filmin renk ısılarını birbir­
lerine dengelemeye yarar. Renkli filmler
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
bilindiği gibi tungsten ışığa veya
günışığına duyarlı olarak imal edilirler.
sözü edilen duyarlıktaki bu filmler farklı
aydınlatma kaynakları altında pozlandığı
zaman renklerde bozunmalar ve kay­
malar meydana gelecektir. Bu renk
bozunmalarını düzeltmek için renk
düzeltme filtreleri kullanılır. Bu amaçla
kullanılan filtreler arasında Wratten
serisinden 80, 85 nolu filtreler kullanılır.
80 serisi filtreler mavi renkli olup doğal
ışık kaynağına dengeli filmleri ( daylight
) yapay ışık altında (3200 Kelvin'de )
pozlamada kullanılır. 85 serisi filtreler
ise amber rengindedir. Bunların yanı
sıra floresans ışığını doğal ışığa den­
gelemek için kullanılan FLA ve FLB
adıyla anılan renk düzeltme filtreleri de
vardır.
RENK DUZELTME FİLTRELERİ
Filtre
poz
Sağladığı
No.
artışı
dönüşüm
85
B
Tungsten
2/3
ssoo° K'den
3200°'e
filmleri
günışığında
pozlamak için
85C
Kimi zaman
ı 13
SS00°K'den
3800°'e
tungsten filmleri
günışığında pozlamada
kullanılan filtre.
BOA
Günışığı filmleri
3200°K'den
2
ssoo0ye
tungsten ışık altında
3200° K'de pozlama
için mavi filtre
BOB
Günışığı filmleri,
tungsten ışık altında
ı
2/3
3400°K.de
ssoo0ye
3400° K'de pozlama
için mavi filtre
(Filtrelerle ilgili detaylı liste i ç i n Ekler bölümüne
bakınız)
BOC
Günışığı filmleri
3800°K'den
tungsten ışık altında
5500°'ye
3800° K·de pozlama
için mavi filtre
49
50
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
4. ı O Filtrelerin Bakımı
A) Filtrelerin cam veya jelatin yüzey­
lerine elle dokunmayınız. Parmaklardaki
yağ ve toz filtre üzerinde zaman zaman
çıkmayacak leke ve izler bırakabilir.
b) Oluşan parmak izini hemen temiz­
leyini z , temizlikte yumuşak bir fırça ,
basınçlı hava içeren tüpler kullanılabilir.
Filtreye yapışan kir ve tozlar , filtre
hohlanıp nemlendirildikten veya bir
parça objektif temizleme sıvısı güderi
veya optik temizleme kağıdı veya bezine
damlatıldıktan sonra zorlamadan temiz­
lenebilir. Gözlük camlarını silmekte kul­
lanılan güderi , kağıt mendil. tuvalet kağı­
dı gibi kağıtların kullanılması filtreyi çize­
bilir.
c) Filtreler kutularında , özel olarak
yapılmış taşıma çantalarında taşınma­
lıdır.
Kısaca
Bu bölümde ışığın temel özellik­
lerinden ve değişkenlerinden biri
olan renk ısısına değinildi. Değişik
aydınlatma kaynaklarının renk
ısıları, özellikleri aralarındaki fark­
lar ele alandı. Ayrıca gerek renk
düzeltmede gerekse özel etkiler
yaratmada kullanılan filtreler de ele
alınarak incelendi. Doğal aydınlat­
ma kaynağı günışığı, yapay
aydınlatma kaynakları, tungsten,
tunsten halojen, floresans ampuller
ve ark lambaları aralarındaki fark­
lar ele alınmaya çalışıldı. Filtreler
başlığı altında da siyah beyaz film­
lerle kullanılan ve renkli filmlerde
kullanılan filtrelere ve polarize fil­
trelere değinildi.
Bölüm İçin KaynakçJ
,
Mannlıeim, L. Andrew ve Hanwonlı Viscount (ecl.) D.A. Spencer s
Color Plıotograplıy in Practice. Focal rress, Londra - New York, 19�5
.
.
Gökgöz Aydemir, Bütün Yönlerıyle Sıyalı Beyaz ve Renklı
Fotoğrafçılık, Hüsnütabiat Matbaası, Istanbul , 1 977.
Sınitlı, Robb. Tlıe Tiffen Practical Filter Manual, Aınplıoto, New Yoı.k,
1975
Feininger, Andrear, Liglıt and Liglıting in Plıotograplıy, Amplıoto, New
York, 1 976
.
- f 8ı. 1 gı1 erı,·
Ceyhan, z.eki. Amatör ve Profesyoneller için Renklı. Fotogra
Anadolu Universitesi Yayınları, Eskışelıır, 1998.
�
BOLUJ\;1 Q
VE
. .
..
. .
IŞIK OLÇlJlVIU
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
değerleri , yoğunlukları ve dengeleri
dikkatle oluşturulmal ı , bir sahnenin
diğerine baskın gelmesi önlenmeye
çalışılmalıdır. Ayrıca ışığın yoğunluğunun
denetlenmesi sırasında sahneye özgü
anlatımın ve duygusal atmosferin yok ol­
mamasına dikkat edilmelidir. Farklı renk­
Görüntünün oluşmasında birinci ler, sahnelerde farklı duygusal atmosfer­
koşulun ışık olduğundan her fırsatta söz ler yaratır. Ayrıca anlatıma da etki eder.
edildi . Bir görüntü yönetmeninin ışıkla ve insan gözü yapısı dolayısıyla renk ısıları
ışığın ölçümüyle ilgili olarak aklında tut­ arasındaki farkları göremeyebilir. Ancak
ması gereken beş önemli değişken öğrenilmiş bilgileri bir sahnenin nasıl ay­
vardır. Bunlar ışığın yoğunluğu , ışığın dınlatılması gerektiği konusunda ona
niteliği, renk ısısı, ışığın geliş yönü ve kaç yardımcı olacaktır. Görüntünün normal
kontrastında ve doğru renklerde kay­
farklı kaynağın kullanıldığıdır.
dedilebilmesi için pozlama çok önem­
ışığın yoğunluğunun denetlenmesi, lidir. Doğru pozlama yapabilmek içinde
b i r yapımdaki temel değişkenlerden ortamda bulunan ışığın yoğunluğunun
birinin denetlenmesi demektir. Bir yapım çok iyi ölçülmesi gereklidir.
s ı rasında sahneler a rasındaki renk
Bu bölümde ışığın bir diğer özelliğine
yoğunluğuna, pozlama ve ışığın
nasıl ölçüldüğü konularına,
ölçümde kullanılan aygıtlardan
ışıkölçer/er, lüksmetre/ere değinile­
cektir.
52
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
5 . ı Pozlama Nedir?
sahne üzerine düşen ışığın bir kısmını
yansıtır , yansıyan bu ışığın toplam ı ise
Pozlama en basit tanımıyla ışığa "yansıyan ışık" olarak adlandırılır. Bir
duyarlı malzemenin, örneğin ; filmin ışık nesne ı sahne üzerine düşen ışığın top­
almasıdır. ışığın yoğunluğu pozlamayı da lamı . aydınlatma ı ışık kaynağını n par­
etkilecektir. Doğru renk tonlarını ve kon­ laklığına ı ışıma yoğunluğuna bağlıdır.
trastı elde edebilmek için pozlamanın Ayrıca kullanılan aydınlatma kaynağının
doğru yapılması gereklidir. Aydınlatma (eğer yapay bir aydınlatma kaynağı kul­
ve pozlama işlemleri birbirlerinden lanılıyorsa) optik yapısı, aydınlatılan nes­
ayrılmaz ve birbirlerine bağlıdırlar. Işık ne ı sahneyle aydınlatma kaynağı ara­
ölçümüyle ilgili standart , bir tek mumun sındaki mesafe , ışığın geçtiği ortamda
ışıması temeline dayanır. ışık ölçme bir bulunan ve ışığın yoğunluğunu azaltan .
bilimdir ve bu bilim dalı fotometri olarak kırılmasına neden olan duman, sis , cam ,
adlandırılır.
filtre gibi etmenler de sahne I nesne
üzerine düşen ışığın toplam değerini etki­
Işık ölçümünü doğru yapabilmek
ler.
için ışık kaynağı , belli bir yüzeye düşen
ışığın m i ktarı , aydınlatılan yüzeyden
Amerika Birleşik Devletlerinde par­
yansıyan ışığın mikan gibi kavramları bir­ laklık yoğunluğu ( ayak-mum) footcandle
birlerinden ayırtedebilmek gereklidir.
olarak ölçülür. Nijat özön bu kavramı
şöyle tanımlıyor: "Bir ayak - mum " ı
Bir ışık kaynağından çıkan ışıma
ayak çapındaki bir yuvarın özeğine
parlaklık yoğunluğu olarak adlandırılır ve
yerleştirilen ı mumluk ışık kaynağının,
mum (candela) ile ölçülür. Aydınlatma
bu yuvarın yüzeyini aydınlatma yeğin­
kaynağından bir nesnenin üzerine düşen
liğine eşit olan aydınlatma b irim i . "
ışığın toplamı "düşen ışık" olarak
( ı 9 8 ı : 25 ) B u kavramı şöyle de tanım­
adlandırılır. Aydınlatılan nesne veya
layabiliriz; bir footcandle bir mumdan bir
root ( 3 1 . 2 cm . ) uzaklıktan ölçülen
düşen ışığın miktarıdır.
ışık ölçümünün uluslararası terimi lüks
(lux) tür. ı o. 76 lüks,
ı footcandle' a eşittir.
Düşen ışıkta toplam lüks . aydınlat­
ma kaynağının parlakl ık yoğunluğuna ,
aydınlatma kaynağı ile aydınlatılan
yüzey arasındaki mesafeye ve ışığın
hareket ettiği ortama bağlıdır. Konuya
açıklık getirmek için belli ortamların lüks
olarak değerlerine değinilecek olursa :
Güneşli bir günde gün ışığı yaklaşık
30000 - 1 00000 lüks arasında değişir.
Işığın Yoğunluğu ve Işık Ölçümü
Yoğunluk
=
(
1 / aydınlaıılan nesne ile ışık
kaynağı arasındaki mesafe )nin karesi.
Bunu şöyle açıklayabiliriz:
Mesafe
Yoğunluk
ı
ı
2
1/4
3
1 /9
4. .
ı/16
TV stüdyolarında ortalama yoğunluk
ı 500 lüks civarındadır.
Aydınlık bir büro 400 lüks civarın­
dadır. Ay ışığı ise o . ı lüks civarındadır.
Işığın sozu edilen yoğunluğunu
ölçmek için lüksmetre adı verilen ölçüm
araçları kullanılır.
Işığın parlaklık yoğunluğu mesafe ile
orantılı olarak azalır. Bu şöyle formüle
edilebilir.
Işığın yoğunluğu mesafe ile oranıılı
olarak azalır.
Bir başka deyişle ışık kaynağından iki
birim uzaktaki bir yüzey , bir birim uzak­
taki yüzeyden dört kez daha az ışık alır .
Bu ters kare kuralı olarak bilinir. Işığın
parlak.lığı ise pozlamayı belirler.
53
54
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Bir yüzeyden yansıyarak bize gelen
ışık yansıyan ışık olarak bilinir. Yansıyan
ışığın belirleyicileri , düşen ışık miktarı (ne
kadar ışık düşerse o oranda ışık yansır) .
yüzeyin koyu veya açık olması , yüzeyin
dokusu (ayna veya ahşap , beyaz örtü
veya siyah kadife).
Yansıyan veya düşen ışık, ışıkölçer­
le ( pozometre) ölçülür.
5 . 2 Işıkölçer Nedir? Nasıl
Kullanılır?
filme
veya
Fotoğraflanan
kaydedilen bir nesnenin ı sahnenin renk
değerlerinin ve tonlarının doğru olarak
görülebilmesi için doğru pozlanması
gerekir. Filmin kare hızına göre doğru
diyafram değerinin saptanmasında en
sağlıklı yol ışıkölçer kullanılmasıdır. Film
üzerine düşmesi gereken doğru ışık mik­
tarını bulmada , görüntülenecek sahneyi ı
nesneyi aydınlatan ışığın m iktarını
ölçmede kullanılan araçlar ışıkölçer
olarak adlandırılır. Bazı kaynaklarda bu
pozometre olarak da geçer. Yaygın
olarak iki tip ışıkölçer kullanılır. Bunlar:
Yansıyan
ışığı
ölçen
ışıkö l çerler
(Reflected Lightmeter ). Düşen ışığı ölçen
ışıkölçerler ( ıncident Lightmeter) olarak
adlandırılır.
Yansıyan ışığı ölçen ışıkölçerlerde
kendi içlerinde a) yansıyan ışığı ölçen
ışıkölçerler, b) Yansıyan ışığı ölçen spot­
metreler, c) Yansıyan ışığı ölçen TTL
ışıkölçerler olarak üçe ayrılır.
Yansıyan ışığı ölçen ışıkö lçerler
kameranın gördüğü alandaki sahne ı
nesneden tüm ışık değerlerini ölçer ve
ortalama bir değer verir. Ancak bu tür
ışığın m i ktarını ölçen ışıkölç e rlerin
verdiği değerler dikkatle okunmalı ve
yorumlanmalıdır. Işıkölçerler ortalama
değerlere göre kullanılacağı varsayılarak
imal edilmiştir. Bu normal bir sahnenin
kontrastının ı /7 olduğu varsayımı veya
sahnenin üzerine düşen ışığın % ı 8'ini
yansıtt ığı varsayımıdır. Sahnenin kon­
trastının ı ı 7 olması en parlak bölgenin
en az ışık almış olan bölgeden 7 kez
lşığın Yoğunluğu ve Işık Ölçümü
daha parlak olması demektir. Eğer en
parlak alan ile en az ışık almış alan
arasında daha fazla kontrast farkı varsa
ışıkölçer yanılacağı için göstereceği
sonuçlar da farklı olacaktır. örneğin bir
manzara çekiminde oldukça gölge bir
ormanın çok parlak gökyüzü altında
çekileceğini
düşünelim ,
ış ıkölçer
gökyüzünden gelen fazla tştk dola­
yısıyla veya koyu gölgeler dolayısıyla
yanılacaktır. Bu tip tştkölçerler kulla­
nılırken fark.it farklı alanlardan ölçüm alıp
ortalama bir değer uygulamak daha
doğru olacaktır.
Yansıyan tip ışıkölçenlerin % 1 S'lik
bir yansımayı (orta gri) ölçmek üzere
ayarlandık.larından söz etmiştik. Bu yüz­
den ölçüm yapılırken bir görüntü yönet­
meni öncelik.le nesnenin % 1 S'lik bir
yansımaya göre görüntülenip görün­
tülenmeyeceğinin kararını vermek duru­
mundadır. % ı S'lik yansımanın ortalama
bir insan yüzünün yansıttığı değer
olduğu düşünülür, ancak çok açık bir
ten gelen ışığın % 30' unu yansı­
tabileceği gibi , çok koyu bir ten de %
55
ı S'in altında yansıtabilir. Hatalardan
kaçınmak ve nesneden ı sahneden % 1 8
yansttıctlığı olan gri bir kartttan ölçüm
almak daha doğru olacakttr. Bu tür kart­
lar özel olarak imal edilmiş olup fotoğraf
ve sinema malzemesi satan mağazalar­
da bulunabilir.
Yine yansıyan tip bir ışıkölçer olan
ve spotmetre olarak adlandırılan tip
ışıkölçer ise üzerlerine ek.lenmiş objek­
tiflerin de yardımıyla çok dar açılardan
yans ıyan ışığın ölçümünü alabilen .
örneğin 1 °- 4 arasındaki açıyı ölçen,
tşıkölçerlerdir. Bazı türleri bir kaç farklı
ölçümün ortalamasını verebilecek gibi
tasarlanmıştır. Spotmetrelerle sahnenin
çok küçük alanlarının kesin ölçümleri
alınabilir. Kritik ölçümlerde spotmetre
kullanılması yararlı olabilir. Spotmetreler
uzaktaki nesnelerden yansıyan ışığın,
konser salonlarında konser veren
kişinin vb. mekanlarda yapılan çekim­
lerinde yarar sağlar.
o
Bazı kameraların içinde, özellik.le
ı 6 mm. olanlar ve kolay taşınabilen
Gri kaıt sabit bir yansıtma
oranına sahip, üzeıine
düşen J!iığın o/o 1 8" ini
yansıtmak üzere tasar­
lanmış, görüntülenecek
nesnenin en parlak bölge
ile en az ışık alan bölgesi
arasında ortalama par­
laklığını veren kartlardır.
Bu kartlar düşen ışığı
ölçen ışıkölçerlerin
ayarlarına karşılık gelir ve
yansıyan ışığı ölçen
ışıkölçerlerle aynı sonucu
veıir.
56
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
aktüel amaçlarla kullanılan kameralarda .
objektiften geçerek gelen ışığı ölçen
ışıkölçerler bulunur. Bunlar TTL ışıkölçer­
ler olarak adlandırılır. Bu tür ışıkölçerler
genel ölçümler yapmak üzere tasar­
lanmışt ır. Bir kıs m ı ise doğrudan
diyaframı da kontrol edebilir.
Genellikle yansıyan ışığı ölçen
ışıkölçerlerin önüne konan yarı saydam
bir malzeme , bu ışıkölçeri düşen ışığı
ölçen ışıkölçer biçimine getirir.
Düşen ışığı ölçen ışıkölçerler gerek
sinema gerekse televizyon endüs­
trisinde çok yoğun biçimde kullanılır.
Yukarıda sözü edilen yarı saydam bir
malzeme, bu genellikle beyaz bir yarı­
küredir, üç boyutlu bir ışık toplama
yüzeyi olarak düşünülebilir.
Bu tür ışıkölçerler kullanılırken . sözü
edilen yarıküre kameraya doğru tutulur.
Bu yarıkürenin yapısı dolayısıyla denge­
lenmiş bir ışık ölçümü okunur. Yansıyan
ışık ölçülmediği için , bir başka deyişle,
ışıkölçeri yanıltacak, karanlık veya parlak
yüzeylerden gelen ortalama ışık değeri
ölçülmediği için , ölçüm sonuçları daha
doğru olur.
5.3 Lüksmetreler
özellikle televizyon stüdyolarında ,
sahneye düşen ışığın miktarın ı lüks
olarak ölçen bir tür ışıkölçer vardır. Bu
Bazı
lüksmetre olarak adlandırılır.
ışıkölçerler, özellikle son yıllarda imal
edilenler aynı zamanda lüksmetre olarak
da kullanılabilmektedir.
5 .4 Işıkölçerlerin ve
Lüksmetrelerin Bakımı
ışıkölçerler ve lüksmetreler hassas
araçlardır, dolayısıyla düşürülmemeli
veya kullanırken herhangi bir yere çarp­
mamalıdır. ışıkölçerlerin kalibrasyon­
larıyla oynanmamalıdır. Kalibrasyonu
bozulan ışıkölçerler mutlaka servisine
gönderilerek ayarlanmalıdır . ölçümde
şüpheye düşüldüğü an mutlaka başka
lşığın Yoğunluğu ve Işık Ölçümü
ışıkölçerlerle ölçüm yapılmalı ve birbir­
leriyle kıyaslanmalıdır.
Bazı ışıkölçerlerde bulunan delikli
filtrelerin her biri , kendi ışıkölçerleriyle
kullanılmak üzere tasarlanmıştır. Bunları
birbiriyle karıştırmamak gereklidir. ışık­
ölçerler temizlenirken, benzin tiner vb.
gibi maddelerle silinmemelidir. Kuru
veya hafif nemli bir bez tercih edilme­
lidir.
Kullanılmadığı durumlarda eğer pil
ile çalışıyorsa , pil mutlaka çıkartılmalıdır
ve kılıfında veya kutusunda saklan­
malıdır. Eğer pil kullanılmıyorsa , ışığı
ölçen CdS gibi ışığa hassas maddenin
boş yere ışımasını önlemek için kapalı
durumda tutulmalıdır.
Kısaca
Bu bölümde ışığın yoğunluğu ve
ışığın yoğunluğunun ve poz/a­
manın nasıl belirlendiği
konularına değinildi. Işığın
yoğunluğunu ve ve pozlamayı
belirleyen kavramlar ortaya kon­
maya çalışılarak, lüks, ayak - mum
gibi kavramlara değinildi. Işık
ölçer/erin ve lüksmetrenin kul­
lanım nedenleri ve biçmleri,
ışıkölçer/erin bakımı konulan da
ortaya konmaya çalışıldı.
Bölüm İçin Kaynakça:
Amlıeim, Rudolf. Arı and Visual Perception, A Phychology of
Creative Eye, University of California Press, 1974.
Millerson. Gerald. The Teclınique of Lighting, 2. Baskı. İskoçya: Fornl
Press, 1982.
Samuelson, David W. Motion Picture Camera Teclıniques. 2. Baskı.
Londra ve Boston: Focal Press, 1984.
57
58
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
0 0
@ $
BO
' L
f. UTT\.
/1
1l'A
'1
K(>NTH.OtlJ
• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •
Sinema ve televizyonda her türlü ışık
kaynağını kullanmak olanaklıdır. Gün
ışığından evlerde kullanılan ampullere
dek çok geniş bir yelpazede yer alan bu
kaynaklar, teknolojinin bizlere sunduğu
hızlı objektifler, hızlı duyarkatlar ve tele­
vizyonda kullanılan, görüntüyü elektro­
nik olarak görülebilir kılmaya yarayan
olanaklar , çok düşük ışık değerlerinde
Masa lambasından stüdyolarda kul­ çekim yapabilmemizi sağlar . G ünü­
lanılan aydınlatma kayna klarına , gün müzün teknik olanakları bir sahnenin
ışığında n ay ışığına dek her ışık aydınlatılabilmesi için bizlere çok değişik
kaynağının kendine özgü ö zelli kleri ışık kaynakları ve yardımcı malzemeler
vardır. Bu aydınlatma kaynaklarının renk sunmaktadır. Ancak sahnenin aydınla­
ısılarıyla birlikte , ışığın n iteliği olarak tılmasında ve yapımın ruhuna uygun
adlandırılan ışığın geliş biçimi de önem­ atmosferin sağlanmasında görüntü
lidir. Işığın yönü , yoğunluğu ve niteliği yönetmenin görüşü. duyguları ve bilgisi
görüntünün dramatik boyutunda önemli ön plana çıkar , önemli olan aydınlatmay­
rol oynar.
la ilgili olarak her türlü araç ve gerece
sahip olmak değil , elde varolan aygıtlar-
Bu bölümde ışığın niteliği, ışığın kontrolu ve
ışığın niteliğini belirleyen, aydınlat­
ma araçları konularına ayrıca
görüntü yönetmenine kaynaklık
eden büyük ressamların ışığı kullan­
malarına değinilecektir
60
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
la film veya videonun ruhunu yakalamak
ve yönetmenin anlatmak istediği yapıyı
kurmaya çalışmaktır.
masında ortamda var olan ışığın mı kul­
lanılacağı yoksa yapay aydınlatma mı
yapılacağı ile ilgili olanıdır.
Yaşamımız boyunca çevremizdeki
nesneleri görünebilir kılmayı sağlayan
gün ışığı, bizlere günün değişik saat­
lerinde değişik atmosferler ve duygusal
durumları yakalama olanağı sağlar. öğle
üzerinin sert ışığı , akşam üzerini n , bulut­
lu ve puslu bir günün yumuşak ışığı
sinematografik aydınlatmada hep ruhu
ve duyguyu belirleyici olmuştur. Yaratıcı
nedenlerle yapılan aydınlatma aslında
ışıklı ve gölgeli alanların düzenlenmesi,
sinematografik yapıtın estetik boyutunun
öne çıkartılması işlemidir.
Aydınlatmada ortamda var olan
ışıklar kullanılabilir , bunlar; gün ışığı ,
gece cadde görüntüs ü , oda i ç inde
varolan doğal ışığa , örneğin , floresans ,
mum ışığı, gibi farklı kaynaklar eklenebilir
ve karışık biçimde aydınlatılmış bir ortam
doğabilir, başka deyişle ortamda her
zaman var olan aydınlatma kullanılabilir.
6. ı Işığın Niteliği
Bir
nesnenin
aydınlat ılması
sırasında görüntü yönetmenini en fazla
meşgul eden konu , sözü edilen sahneye
ne tür bir aydınlatmanın uygulanacağı
konusudur. Bu konuyla ilgili olarak akla
ilk gelen soru sahneni n aydınlatıl-
Bir sahnenin aydınlatılmasında
ışığın niteliği gibi bir kavramdan söz
ediliyorsa bunun doğrudan sahnede
veya çekimi yapılan nesnenin üzerinde
bulunan gölgenin niteliğiyle bağıntılan­
dırmak doğru olacaktır. Sahnede veya
çekimi yapılan nesne üzerindeki gölgeler
sert veya yumuşak olabilir. Gölgenin
sert veya yumuşak olmasını etkileyen iki
önemli etmen vardır. Bunlardan ilki
nesne ve aydınlatma kaynağı arasındaki
mesafedir. Mesafe arttıkça gölgelerin
sertliği azalacaktır. Bir başka deyişle
sahne veya nesne üzerindeki gölgeler
lşığın Niteliği ve Kontrolu
yumuşayacakt ır. Diğer etmen ise
aydınlatma kaynağının büyüklüğüdür.
örneğin ; bulutlu bir gökyüzü oldukça
büyük bir aydınlatma kaynağıdır ve göl­
geleri yok eder. Aydınlatma kay­
naklarının önüne konan büyük. yarı
geçirgen yüzeyler, aydınlatma kayna­
ğının yüzeyini de büyütür ve yumuşak
bir ışık elde edilmesini sağlar. Bu da göl­
gelerin azalmasını sağlar.
Eğer aydınlatma kaynağımız nes­
neye yakınsa gerek sahnede gerekse
nesnenin üzerinde sert gölgeler oluşur.
Aynı biçimde güneş gibi bir kaynaktan
bulutsuz bir günde nesnenin üzerine
düşen ışık serttir ve sert gölgelere
neden olacaktır.
Yapay aydınlatmada ise konuya
uygun aydınlatma biçimi değişik
aydınlatma kaynakları kullanılarak yara­
tılabilir.
Aydınlatma kaynaklarının "sert" ışık
verenler ve "yumuşak "ışık verenler
olarak ikiye ayırabiliriz. Sert ışık çok
belirgin koyu gölgeler oluşturur. yüksek
kontrastlıdır. Bu tür kaynaklar genellikle
yönlendirilebil inen kaynaklardır. Dış
çekimlerde doğrudan ve dik açıyla
gelen güneş ışıkları , stüdyo ve sette ise
ark ışıkları , fresnel lambalar gibi kay­
naklar sert ışık veren kaynaklardır .
Yumuşak, keskin olmayan gölgeler
yaratan kaynaklar ise genellikle filtrelen­
miş , dağınık olarak yönlendirilmiş veya
yansıtılarak verilen ışık kaynaklarıdır. Bu
kaynaklar düşük kontrast ve yumuşak
gölgeler yaratır , yönlendirilmesi zordur.
stüdyo aydınlatmalarında genellikle
dolgu ışığı olarak da bu kaynaklar kul­
lanılır.
6. 2 ışığın Niteliği Nasıl Kontrol
Edilir?
Bu soruyu yanıtlamadan önce
ışığın niteliğinin niçin kontrol edilmesi
gerektiğine bir göz atmakta yarar vardır.
Bir görüntü yönetmeni , aydınlatma
kaynağı seçerken onunla yaratacağı
gölgeyi veya gölgenin nasıl yok
61
62
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
edileceğini düşünür. Kimi zaman filmin kaynaklarla birlikte kullanılan yardımcı
anlatımında görüntüler önem kazanır­ malzemeler ışığın yönlendiriliş biçimi
ken , kimi zaman da gölgesiz, yumuşak gibi etmenler ışığın niteliğinin kontrolun­
bir aydınlatmaya gerek duyulur. özellikle da önemli rol oynayacaktır.
ses kaydının yapıldığı çekimlerde boom
Sinema ve televizyon endüstrisinde
mikrofonun gölgesi fona düşebilir, onu
sayıda farklı aydınlatma kaynakları
çok
yok etmek için de farklı aydınlatma kay­
Bunlara önce kısaca bir
kullanılmaktadır.
nakları kullanılır. Filmin anlatımı, senaryo
ayrıntılı biçimde i nce­
sonra.
attıktan
göz
ve diğer bir çok etmen aydınlatmayı ve
girebiliriz.
lemeye
aydınlatma kaynaklarının seçimini etki­
ler.
Aydınlatma kaynakları üç önemli
oluşur. Bunlar reflektör. l a mba
parçadan
Sert gölgeler oluşturan kaynaklar
kaynağının önündeki mer­
aydınlatma
ve
genellikle nesnelerin biçimlerini . karak­
lambadan gelen ışığı
Reflektör
cektir.
terlerini ve dokularını ortaya çıkartmaya
yarar. Gerek fotoğraf gerekse sinema ve
televizyonda üçüncü boyut yanılsaması
yaratılmaya çalışıldığı için sert ışık veren
kaynaklar önem kazanır. örneğin bir top
biçimde
ışıkla gölgesiz
yumuşak
aydınlatılırs a . bir daire . yuvarlak bir
nesne gibi görünebilir. Eğer aynı top sert
ve yumuşak ışık kaynaklarının karışı­
mıyla aydınlatılırsa topun şekli ortaya
çıkacaktır.
Aydınlatma kaynaklarının tipleri, bu
Mercek
Reflekıör
Lamba
Reflektör. gelen ışığı toplayıp merceğe
yöneltir.
lşığın Niteliği ve Kontrolu
toplayıp merceğe yöneltir ve mercek te
gelen bu ışığı toplayıp yoğunlaştırarak
nesnenin üzerine düşmesini sağlar.
Doğal olarak aydınlatma kaynağı­
nın bu yapısını çevreleyen , emniyetli
biçimde kullanılmasını sağlayan bir
kutusu vardır. Bu kutu üzerinde aydın­
latma kaynağının ısınmasını azaltan
havalandırma delikleri, ışığı belli bir nok­
taya odaklayabilmek için reflektör ve
ampulü birlikte hareket ettiren bir
mekanizma bulunur. Ayrıca aydınlatma
kaynağını stüdyo tavanına asmak veya
bir sehpa üzerine monte edilmesini
-
D
_
E
F
A-
1 Iava landırma yarıkbrı
il- Fresnel mercek
C- A kses uar ve filtre yuvaları
D- Taşıma kolu
E- Ayar düğmeleri
F- Ampul ve reOeklör kutusu
G- Sehpa monte vidası
il- Kablo
spot ışık
sağlamak için taşıyıcı kolları da vardır.
Reflektör aydınlatma kaynaklarında
bulunan genellikle parlak metalden
yapılmış , ısıya dayanıklı iç bükey ayna
biçiminde bir parçadır. Odak noktasına
yerleştirilmiş ampulden gelen ışık ışın­
larını toplar ve kaynağın ön tarafında
bulunan merceğe doğru yönlendirir.
Genellikle yarı küre biçimindedir. Sözü
edilen reflektör küçük bir ray üzerine
monte edilmiş olup , ileri geri hareket
edebilir. Bu hareket aydınlatma kayna­
ğının dışında bulunan çok kolaylıkla
ulaşılabilen ve kullanılabilen vida türü
bir mekanizmayla sağlanır. Bu mekaniz­
ma sağa sola hareket ettirilerek reflektör
ve ampulün hareketi sağlanır bu
hareket ise ışığın yumuşamasını veya
sertleşmesini sağlar. Reflektör ve ampul
bu hareketle merceğe yaklaştıkça ışık
dağılır ve yumuşar, mercekten uzaklaş­
tıkça yoğunlaşır ve sertleşir.
Aydınlatma kaynaklarında kullanı­
lan reflektörlerin tasarımları çok ciddi
çalışmalar sonucunda ortaya çıkar.
63
64
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Reflektörün biçimi, yukarıda sözü edilen
yarı küre yapısı , değiştikçe ışığın niteliği
de değişecektir.
FRFSNl!L, Aııgwıliıı
Aydınlatma kaynağı üzerinde bulu­
nan aksesuar yuvalarına yumuşatıcı filt­
reler , renk düzeltme filtreleri , renk filt­
releri veya diğer aksesuarlar bağlanabilir
ve konabilir. ışığın yumuşamasını
sağlayacak başka düzenekler de monte
edilebilir.
-
Jean
( 1 788 - 1827): Frans ız
fizikçi, optik alanıntlaki
çalışmalanyla tanındı.
Işığın sapmasını inceledi.
Fresnel merceği olarak
bilinen ve sinemada kul­
lanılan Fresnel aydınlatma
kaynaklarının ön kısrrunda
bulunan merceğin de
aralannda olduğu bir çok
optik araç geliştirdi. Bu
merceğin özelliği dar ve
yoğun bir ışın demeti
oluşturmasıdır ve kısa
odak uz.�klığına salıiptir.
Genellikle tek parça cam­
clan dökülür. fresnel mer­
cekler ilk önce deniz fenerlerinde ve araçlannda
kullanım ortarru
bulmuştur.
Aydınlatma araçlarının önünde
bulunan mercek sistemleri çok önem
taşır. Bu mercekler ya bir yüzeyi düz
diğer tarafı dış bükey bir yapıya sahiptir
veya Fresnel adı verilen bir türdedir. Son
yıllarda aydınlatma kaynaklarında tü­
müyle Fresnel mercekler kullanılmak­
tadır , Bu mercekler diğer tür merceklere
göre daha hafif ve etkilidir.
Yukarıda özellikleri ortaya konmaya
çalışılan aydınlatma kaynakları genelde
sert ışık veren ve ışığı yönlendirilebilen
kaynaklardır. Bunun yanı sıra yumuşak
ışık veren tasarımları farklı aydınlatma
kaynakları da vardır. Sert ışık veren
aydınlatma kaynaklarından farklı olarak
önlerinde mercek yoktur.
6.3 Fresnel Kaynaklar
Sinema ve televizyonda kullanılan
temel aydınlatma kaynakları arasında
yer alan Fresnel aydınlatma kaynakları ,
ön kısımlarına konan bir tür mercekten
bu adı alırlar. Fransız fizikçi Augustine
Jean Fresnel'in buluşu olan ve ışığı çok
yoğunlaştıran sözü edilen mercek ara­
cılığıyla ışığın yoğunluğu kolaylıkla kon­
trol edilebilir. Bu tür aydınlatma kay­
naklarıyla elde edilen ışık sert ışıkla
yumuşak ışık arasındaki bir karışımdır.
6.4 Elipsoid Kaynaklar
Elipsoid aydınlatma kaynağı sert
odaklanmış ışık elde edilmesini sağlar.
Elipsoid aydınlatma kaynaklarının ön
kısımlarına renkli cam veya jelatinler ko­
narak yapımlarda renk havuzları yaratılır.
lşığın Niteliği ve Kontrolu
Bazı türlerinde ise çeşitli desenlerin
konabildiği bölmeler vardır. örneğin; bir
pencere, bulut vb. etkisi yaratılmak is­
tendiğinde kullanılır.
6.5 Takip Işıkları
Takip ışıkları Fresnel mercekleri
bulunan çok güçlü ışık veren aydınlat­
ma kaynaklarıdır. Takip spotları , bir
örtücü , ışığı odaklamak için bir mercek,
reflektör ve farklı renkteki filtrelerin ko­
nabileceği bir bölme içerir. Genellikle
müzik eğlence programlarında vb . kul­
lanılır.
6 . 6 Ark Lambaları
Renk ısısı 5500° - 6000° Kelvin olan
ışık kaynaklarıysa ark ışığı olarak
adlandırılır, günışığı efekti gerektiren
durumlarda ve dış mekanlarda destek
ve aydınlatma ışığı olarak kullanılır. Bu
ışık kaynaklarıyla da 5500° Kelvin'e den-
gelenmiş gün ışığı (daylight )tipi filmler
kullanılır.
Ark lambalarında , basit olarak artı
ve eksi uçlar arasında elektrik gerilimi
dolayısıyla oluşan kıvılcım , parlak, gün
ışığına yakın renk verir. Beyaz karbon
alevi yaklaşık olarak 6000° Kelvin
civarındadır. Bunu gün ışığına dengele­
mek için (WFG - White Flame Green) fil­
tre kullanılır. 3200° Kelvin'e dengelen­
miş filmlerde kullanmak içinse (CTO­
Colour Temperature Orange) filtre kul­
lanılır.
üç ana tür ark lambası vardır.
Bunlar: Büyük ışıldak ( brute ) 1 50
amper ark ve duarktır. Büyük ışıldak,
2 2 5 amperlik odaklanabilir özelliğe
sahip ışık kaynağıdır. Büyük ölçekli
yapımlarda temel aydınlatma kayna­
ğıdır. 1 50 amper ark, büyük ışıldakla
aynı çalışma biçimine sahiptir, daha az
ışık gücüne sahiptir. Duark'lar en küçük
boy aydınlatma kaynaklarıdır, daha
yumuşak ışık elde edilmesini sağlar.
,
Bunlar dışında Hollywood'da az
65
66
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
kullanılan. su soğutmalı 300 amperlik
aydınlatma kaynakları vardır. ışıldağın
ısınmaması için su dolaşım sistemiyle
donatılmıştır, dağınık ve odaklanmış ışık
elde etmede kullanılır. Genelde takip
spotu olarak kullanılır. Çok güçlü bir ışık
kaynağıdır.
6.7
Güvenlik
özellikle
stüdyolarda kullanılan
aydınlatma araçları oldukça ağırdır ve
çok ısınır. Gerek tavana asılarak gerekse
sehpa üzerindeki kullanımlarda gerekli
önlemler alınmalıdır. Sehpalar kolaylıkla
devrilebilir bu da sette yangın çıkmasına
veya çalışanların yaralanmasına neden
olabilir. O yüzden sehpa ayaklarına
konan . sallanmayı ve devrilmeyi önle­
yen çeşitli ağırlıktaki kum torbaları yararlı
olacaktır. Tavana asılan aydınlatma kay­
naklarının güçlü kilitleri olmasına karşın
düşmeye karşı mutlaka emniyet teliyle
ikinci bir güvenlik sağlanmalıdır. Setteki
kazaların bir çoğu kablolara takılıp
düşmek biçimindedir. Tüm kablolar
takılmayı önleyecek biçimde olabil­
diğince duvar diplerinden geçirilmeye
çalışılmalı. gerekli gerginlikleri sağlan­
dıktan sonra güçlü bir bantla belli nokta­
larından yere veya dekora yapıştı­
rılmalıdır . Eğer kabloların üzerinden
geçilmesi gerekiyorsa veya kullanılan bir
yolda bulunuyorsa üzerlerine kabloların
ezilmesini ve takılmayı önleyecek
köprüler konmalıdır. Bir arıza anında
m u tlaka elektrikçiye haber verilmeli .
kızgın ampullere elle dokunulmamalıdır.
Aydınlatma kaynakları soğumadan yer­
lerinden oynatılmamalıdır.
Işığın Niteliği ve Kontrolu
6.8 Işığın Kontrolunda
Kullanılan Araçlar ve
Aksesuarlar
.
ışığın niteliğini kontrol etmek,
çekim için gereken etkileri yaratmak için
çok sayıda araç ve aksesuar kullanılır.
Bunların genel kullanım amaçları , ışığı
yumuşatmak, aydınlatılması gerek­
meyen bölgeleri karartmak. fazla ışığı
kesmek veya ışığı yönlendirmektir.
a . Işık Yöneltici Kepenkler ( Bam
b Tc l örgül e r ( S e r i m)
Genellikle metalden sık bir ağ gibi
örülmüş , ışığın renk ısısını bozmadan
yoğunluğunu azaltan ve aydınlatma
kaynağının aksesuar yuvasına takılarak
kullanılan parçalardır. Bunlar genelde
tam , yarım çeyrek olarak anılır ve imal
edilirler. Temel amaç ışığı azaltarak
yumuşatmaktır.
-
Door):
ön
Aydınlatma
kaynağının
kısmında yanlarda bulunan iki veya dört
tane metalden oluşan kapak biçiminde
ısıya dayanıkl ı , ışığı kesmede veya yön­
aksesuar­
kullanılan
lendirmede
lardır. Kimi kepenkler aydınlatma aracı
üzerinde sabitken , kimileri de hareketli,
sökülüp takılabilen türde olur. Genelde
çok koyudan daha açık gölgelere
yumuşak bir geçiş yapmada kullanılır.
Kapaklar tümüyle veya yarım kapa­
tılabilir. Işığın istenirse çok ince bir çizgi
olarak yönlendirilmesi sağlanabilir.
c. Huniler
Aydınlatma kaynağının onune
takılarak ışığın belli bir noktaya keskin
daire olarak düşmesini sağlayan metal
parçalardır.
d. Işık örtüleri
onune
kaynağı
Aydınlatma
konarak ışığı kesmede kullanılan, belli
noktalara ışığın gitmesini önleyen çeşitli
boylarda metal parçalardır. Aydınlatma
kaynağına bağlanabileceği gibi, aydın­
latma kaynağından ayrı olarak sehpa ile
de kullanılabilir.
e.Yumuşatıcı Filtreler
Genellikle ısıya dayanıklı sentetik
malzemelerden yapılan ışığın renk
67
68
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
ısısını bozmadan yoğunluğunu azaltan
malzemelerdir . Aydınlatma kaynağının
aksesuar yuvasına konarak kullanılır. Tel
örgülerden farkı , metal değil sentetik,
kumaş türü bir malzeme olmasıdır.
f. Reflektörler
( 1918 -) Önemli İsveçli
yönetmen, tiyatrocu ve
senaryo yazan. 194 5
yılında yönetmenliğe
başladı. Genelde ileri
san.-ıyi toplumlarınadaki
bireylerin sorunlanrıı
işledi. Çok sayıda film
çekti ve çektiği tüm film­
lerin senaryo çalışrnalanna
katıldı. Bergman'ın zen­
gin filmografısinin bir
kısmı; Bekleyen Kadınlar,
Bir Yaz Gecesi
Gülümsemesi, Yedinci
Mühür, Yaban Çilekleri,
Aynanın İçinden Yüzyüze,
Yılan Yumurtası.
ışığı yumuşatmak. bir ışık havuzu
oluşturmak üzere , beyaz, gümüş rengi
veya altın rengi sentetik malzemelerden
yapılmış şemsiye biçiminde veya düz
akseuarlardır. Aydınlatma kaynağı reflek­
töre
yönlendirilir
ve
reflektörden
yansıyan ışık sahneyi veya nesneyi
yumuşak bir ışıkla aydınlatır.
g. Oy m al ı örtü ( cookie)
üzerinde değişik biçimde delikler
veya şekiller bulunan. örneğin; haç biçi­
mi, pencere biçimi gibi - ve bunların
duvara düşürülerek özel etkiler yapıl­
masını sağlayan aksesuarlardır.
Yukarıda sayılanlar dışında bu
aksesuarları gerek dekora . gerekse
aydınlatma kaynağı veya kamera önüne
monte etmeye yarayan . çeşitli türde
pensler. bu aksesuarları sabitlemeye
yarayan ağırlıklar. emniyet kabloları , yük­
seltiler vb. bir çok aksesuar da s inema
ve televizyon yapımlarında kullanılmak­
tadır.
6.9 Görüntü Yönetmeni Işıkla
Resim Yapar
Görüntü yönetmeni aynı bir res­
samın yapıtını yaratırken boya ve
fırçasını kullandığı gibi davranır. Res­
samın fırça darbeleri sert ya da yumu­
şaktır. Fırça yerine spatula veya
parmağını kullanarak resmini yapabilir.
Görüntü yönetmeni de ışığı aynı biçimde
kullanır. Işık sert ya da yumuşak o labilir.
Işık kaynaklarının önünde anlatımı etki­
leyen şu ya da bu filtre bulunabilir.
Filmini seçerken dilediği rengi elde ede­
bilmek için farklı marka ve hızlı filmler ter­
cih edilebilir. Gelişmiş sinema endüstri­
lerinin olduğu ülkelerde anlatı m ve
yaratım ıçın gerekli olan araç ve
gereçlere ulaşmak pek zor değildir . Oysa
gelişmekte olan sinemalarda, s inema
ışığın Niteliği ve Kontrolu
endüstrisinin yok veya güçsüz olduğu
ülkelerde bir takım araç ve gereçlere
ulaşmakta zorluk çekilir.
Dolayısıyla.
görüntü yönetmeninin biçemini elde
varolan aygıtlar belirlemektedir.
"Bir film yapımcısının sinemasını bir
diğerinden , Fellini'yi Bergman'da n .
Resnais'i Renoir'den ayıran nedir?
Edebiyatta bunu . bir yazarın diğerinden
bakarak
ayrılmasını
sözcüklerine
anlayabiliriz. Resimde Rembrandt'ı Mo­
net'den. her ressamın resimlerindeki uy­
gulamalarından, renkleri seçiminden ve
iletişim için kişisel görüşünü , koyduğu
fırça darbelerinden ayırtedebiliriz. Film­
de ise sinemacının biçemini onun gö­
bakarak
rüntülerinin
hareketlerine
ayırtedebiliriz. Alıcı hareketleri filmin rit­
mini yaratan ve onun görsel biçemini
yaratan aygıtlardır. örneğin; biz keş­
feden . tanımlayan yavaş alıcı hare­
ketiyle, devamsızlık yaratan , düzensiz
veya parça parça hızlı çekimlerin bir
diğeri ardına birleştirilmesiyle elde
edilen alıcı hareketlerinden ayırtederiz."
(Etzkowitz. ı 983: 54)
Sinemanın
tarihsel
gelişimini
izlenirken . aydınlatmanın belirleyici bir
öğe olduğu görüldü . Aynı biçimde
aydınlatma, film türlerinde de belirleyici
bir rol oynamaktadır. Gangster film­
lerinden Film Noir'e,
müzikalden
komediye dek geniş bir yelpazeye
yayılan film türlerinin herbirinin kendine
özgü , belirleyici bir aydınlatma biçi­
minin var olduğu da bilinmektedir.
Görüntü yönetmeni sinemada , filmin
görüntülerini gerçekleştirmeye çalışır­
ken , elinde bulunan araç gereç ve
çalıştığı t ürde kendine özgü olan
aydınlatma biçemini ortaya koymaya
çalışmakta ve estetik alanı yaratma
çabasına girmektedir.
zettle'a göre ilk estetik alan ışık:
"Işık yaşam için gereklidir. O bir çok
şeyin büyümesi için gereklidir. Görsel
algıyı kolaylaştırır, bizi uzaya ve zaman
uydurur." ( Zettl , ı 973 : 54 )
Yaşam deneyimleri ve sinemayla
ilgili bilgiler bir komedi filminin ve bir
melodramın nasıl aydınlatılması gerek-
69
( 1920 - 1998 ): İtalyan
film yönetmeni. Gördüğü
dini eğitimini ardından
çizgi roman ve karikatür
alanlannda çalıştı. 1940'lı
yıllarda başlayan Yeni
Gerçekçilik akırru içinde
yer aldı ve kısa film
senaryolan yazdı. Yeni
Gerçekçilik akırru içinden
sıynlarak daha bireysel
anlatım biçimleri geliştirdi.
Filmlerinde dine ve pa­
pazlara eleştiriler getirdi.
Olağanüstü lıayalgücüyle
işlediği filmleri yankılar
uyandırdı. 1 950 !erden
başlayarak bir çok film
çekti. Başlıcalan, Varyete
Işıklan, Aylaklar, Beyaz
Şeyh, Sonsuz Sokaklar,
Tatlı Hayat, Amarcord vd.
70
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
tiği yönündeki bilgileri verir. Filmin ışığı
kurulurken bu bilgiler göz önünde tutu­
lur. Film türleri için söz konusu olan
aydınlatma biçim i , görüntü yönetme­
nının
biçemiyle
birleşerek
sine­
matografik anlatımın oluşmasını sağlar.
}ean RENOIR
(1894 - 1979 ): FrJnsız
yönetmen. Ünlü ressam
Auguste Renoir'ın oğlu.
Sessiz sinema döne­
minden başlayarak,
ı 970'lere dek çalıştı. Çok
sayıdaki öncü filmlerinden
bazılar: Nana, Küçük
Kibritçi Kiz, Dişi Köpek,
Ayak Takımı Arasında,
Paris Eğleniyor, son filmi
ise 'Jean Renoir'ın Küçük
Tiyatrosu'' oldu. Filmleri
yanısıra üç roman ve bir
biyografi yazdı. çok sayıda
senaryoya imza anı.
Işık, iki boyutlu bir düzlemde
üçüncü boyutun algılanmasını sağlar. Bir
ışık ışınını her hangi bir yolla engel­
lenirse , gölge ortaya çıkar. Gölgeler de
uzayın belirlenmesini sağlar. "Gölgeler
bağlı ya da düşen olabilir. Bağlı gölgeler
doğrudan nesnenin üzerinde bulunur
onun biçimini , uzamsal uyumunu (orien­
tation) ve ışık kaynağından uzak.lığını
yaratır. Düşen gölgeler bir nesneden
diğer bir nesne üzerine düşebilir, veya
aynı nesnenin bir parçasından diğer bir
parçası üzerine düşer. Fiziksel olarak her
tür gölge aynı doğaya sahiptir, gölgelerin
oluşmalarının nedeni , gölge oluşan yer­
lerde
ışığın daha
az
olmasıdır."
(Arnheim , 1 974: 3 1 5)
Deneyimli bir görüntü yönetmeni
ışık kaynaklarını alıcıya göre belli nokta-
!ara yerleştirerek gölgeleri yaratır . Eğer
ana ışık kaynağı hemen al ıcının
yanındaysa, nesneden alıcıya yansıyan
ışık ışınları genelde aynı karakterde ola­
caktır, düz bir aydınlatma söz konusu
olduğu için de girinti ve çıkıntılar yok ola­
cak ve nesnelerin karakteri belir­
sizleşecektir.
şu
çıkarak
yola
Buradan
söylenebilir. Aydınlatma, ışıktan ziyade
gölgelerin denetlenmesi anlamına da
gelebilir. Alıcının lıemen yanında bulu­
nan ışık kaynağının açısın ı , alıcıya göre
artırdığımızda, gölgeler artacak. doku ,
boyut , uzay belirlenmeye başlayacaktır.
Sinemada estetik amaçlarla yapılan
aydınlatma , resim sanatından yarar­
lanmış, Caravaggio , Rembrandt gibi
resim ustalarının , tablolarını oluştururken
kullandıkları ışık ve aydınlatma teknikleri
sinemaya uyarlanmıştır.
Chiaroscuro aydınlatması aydınlık
ve karanlık kontrastını oluşturmak için
yapılır.
"Chiaroscuro" İtalyanca bir sözcüktür,
71
lşığın Niteliği ve Kontrolu
anlamı aydınlık ve karanlıktır. (chiaro :
"karanlık")
oscuro :
"aydınl ık" ,
Chiaroscuro aydınlatması adını ve
tekniğini mannerist (rönesans öncesi)
ve Barok dönem ( ı 530' dan ı 650 'ye
dek ) sanatçılarından almıştır . bu
sanatçılar çalışmalarında yüksek kon­
trastlı "aydınlatmayı" vurgulamıştır. Bu
sanatçılar arasında İtalyan ressam
Caravaggio ( ı 573- 1 6 ı O) vardır ve
C hiaroscuro okulunun babası olarak
bilinir ve Hollanda'lı ressam Rembrandt
( ı 606- ı 669) . Chiaroscuro tekniğini en
mükemmel düzeye ulaştırmıştır.
Chiaroscuro aydınlatmasının üç
şekli vardır. Bunlar: a) Rembrandt
aydınlatması . b) Cameo aydınlatması ve
c) Siluet aydınlatma biçimleridir.
Rembrandt aydınlatmas ı . seçici bir
aydınlatma biçimidir. Seçilmiş alanlar
aydınlatılırken . diğer bölgeler karanlıkta
bırakılır . Kontrast farkı fazladır. ışıklı
alanlardan gölgeye geçişte çizgiler
keskindir ve gölgeler serttir. Konuda
yalnızca
önem
taşıyan
noktalar
aydınlatılır. Sert ışık veren aydınlatma
kaynaklarının kullanıldığı Rembrandt
aydınlatması. Chiaroscuro türleri içinde
görüntüde derinliğin en mükemmel
biçimde oluşmasını sağlar.
İtalyanca'da cammeo , Fransızca'da
cameieu sözcükleriyle ifade edilen ve
orijini belirsiz olan bir sözcüktür cameo.
Bir mücevher veya değerli taş üzerine
kabartma biçimide kazılmış resim
anlamındadır . özellikle değişik renk­
lerdeki değerli taş tabakalarından yarar­
lanarak bir desenin veya rengin diğeri
üzerinde oluşması sağlanır. Cameo
aydınlatmasında ön plandaki figürler
doğrudan yönlendirilmiş ışık kaynakları
keskin ve sert ışıkla aydınlatılır, arka
plan ise karanlıkta kalır. Aynı kabartma
bir resim gibi , görüntü karanlık fondan
sıyrılır.
Cameo aydınlatmasında nesneler
ön taraflarından aydınlatılırken . siluet
aydınlatmasında bunun tam tersi olmak­
tadır. Nesne arkasından aydınlatılır veya
nesnenin önünde bulunduğu fon çok
Pilm Nolr
(Kara Film) Fransızlann
polisiye öyküleri
anlattıkları filmlere verdik­
leri ad. Gangster filmleri,
polisiye filmler ve dedektif
filmleri bu dal altında
cleğerlencliıilir.
72
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
parlaktır. Dolayısıyla nesne kontür olarak
görünürken, arka plan aydınlıktır, en yük­
sek kontrast oranının olduğu aydınlatma
biçimidir. Siluet aydınlatma Chiaroscuro
aydınlatmayla , düz aydınlatma arasında
bir melezdir.
Van Rt;ı Rl!MBRANDT
( 1 606 - 1 669): Hollandalı
ressam. Dünya resim tari­
hinin önemli
ressamlarından biri olarak
kabul edilir. Küçük yaşta
resme merak saldı. 14
yaşında bir ressamın
yanında çırak olarak
çalışmaya başladı.
Aımterdam'a gitti ve
orada dönemin önemli
ressamları yarunda
çalışınalanru sürdürdü.
Işık - gölge üzerine bilgisi­
ni artırdı. Işık ve gölgeyi
ustaca kullanan sanatçı,
kendinden sonra gelen bir
çok ressamı cb etkiledi.
Chiaroscuro aydınlatmanın tam
zıddı olan bir biçim daha vardır, bu
aydınlatma biçimi düz veya notan
aydınlatma olarak adlandırılır. Bu tür
aydınlatmada söz konusu olan yalnızca
nesnelerin
olmasıdır.
görünebilir
Aydınlatmanın dramatik ve estetik boyu­
tunu , düz aydınlatmada izlemek olanaklı
değildir. Mağazalarda , bürolarda evlerde
tavandan yapılan aydınlatma , düz
aydınlatmanın örnekleridir. Işık kaynağı­
nın yeri belli değildir, keskin gölgeler
yoktur.
Düz aydınlatmanın temel özellikleri
şunlardır:
ı . Işık belli bir yönden gelmez, çok
yönlüdür.
2 . Tüm alanlar eşit olarak
aydınlatılmıştır, dolayısıyla seçici bir
aydınlatmadan söz etmek olanaklı
değildir.
3. Bağlı gölgeler çok yumuşaktır,
düşen gölgeler ise neredeyse yoktur.
4. Görüntüye alçak kontrast
hakimdir.
s. Arka plan genellikle aydınlıktır.
ışığın niteliği , nesnenin kendi üzeri­
ne ve arkasına düşen gölgesinin
doğasını etkileyen bir etmendir. Aydınlat­
ma kaynağının n iteliği nesneni n göl­
gesinin ve nasıl görüneceğini de belir­
leyicisidir. Gölgenin sert ya da yumuşak
olması doğrudan aydınlatma kaynağının
niteliğine ve nesneyle aydınlatma kay­
nağı arasındaki mesafeye bağlıdır.
Gölgenin sert ya da yumuşak
olmasını belirleyen konu ise ışığn sert ya
da yumuşak oluşudur. Sert ışık küçük bir
noktadan ç ı kan ve birbirine p aralel
olarak gelen ışık ışınlarından oluşur. Bu
odaklanmış bir spot ışığı, öğle üzerinin
gün ışığı olabilir. Sert ışıklar keskin göl­
geler oluşturur. örneğin: sert bir ışıkla
aydınlatılan yüzdeki kırışıklıklar, sivilceler
Işığın Niteliği ve Kontrolu
ortaya çıkar. Bu zaman zaman isten­
meyen bir durumdur. Aynı ışığı bir nes­
nenin dokularını ortaya çıkartmak için
kullanmaksa , örneğin bir mücevherin
detaylarını , istenen bir durum olabilir.
Yumuşak ışık ise , dağınık gelen
veya bir yerden yansıyarak gelen ışıktır.
Bu bulutlu bir gündeki gün ışığının
yumuşaklığı veya içi beyaz kaplı bir
şemsiye reflektörden yansıyıp gelen bir
ışık biçiminde olabilir. Yumuşak ışık
detayları yok eder. Yumuşak ışığın
yapay olarak elde edilmesi için , stüdyo­
larda
reflektörle r ,
şemsiyeler
ve
yumuşatıcı filtreler kullanılır.
Nesneyle arka fon arasındaki
mesafe arttıkça gölgeler yumuşar . aynı
zamanda aydınlatma kaynağının boyut­
ları da gölgenin niteliğini belirleyen
etmenler arasındadır. Aydınlatma kay­
nağı büyüdükçe yumuşak gölgeler
oluşacaktır, kaynak küçüldükçe de sert
gölgeler oluşacaktır. örneğin stüdyolar­
da dağınık ışık veren aydınlatma kay­
nakları yumuşak gölgeler oluşturacaktır.
73
Bu tür kaynaklar sert gölgeleri yok
etmede dolgu ışık kaynakları olarak kul­
lanılır. Spot ışık veren aydınlatma kay­
nakları ise dağınık ışık veren kaynaklara
göre göreceli olarak küçüktür. Oluştur­
dukları gölgeler ise daha sert olacaktır.
Kısaca
Bu bölümde kısaca, ışığın kontrolu ve
aydınlatmada kullanılan yapay
aydınlatma araçlan ve özellikleri­
ne değinildi. Bilindiği gibi bir
görüntü yönetmenini en fazla
meşgul eden konulardan biri, veri­
len bir sahnenin nasıl
aydınlatılacağı konusudur. Bunu
yaparken doğal aydınlatma kay­
nakları ve yapay aydınlatma kay­
naklarından yararlanılabilir. Bu
aydınlatma kaynaklan kendi
içlerinde öncelikle sert ışık verenler
ve yumuşak ışık verenler olmak
üzere ikiye aynlır. Sert ışık veren
Qıude MONEI'
(1840 - 1 926): Fransız
ressam. İzlenimciliğin
kurucusu. Yapıtlan ilk
zamanlarda toplumun
çeşitli kesimlerinden tep­
kiler aldı. Hemen hemen
yalnızca manzara resimleri
yapmışur. Daha sonra
eleştiriye uğrayan
çalışmaları baş tacı edildi
ve dünyanın bir çok
önemli müzesinde yerini
aldı.
74
CARAVAGGİO asıl adı
M!dıe!angeln Mıml
( 1573 - 1610): Venedik
doğumlu ressa.m. Bir
mimarın oğluydu . Onemli
resim eleştirmenleri
Caravaggio'nun ışığı kul­
lanışını, Rönesans'ta pers­
pektifin bulunması ve kullanılmasıyla eşdeğerde
sayarlar. Işık Caravaggio
resimlerinde renk ve çizgi
katlar belirleyici olmuştur.
Caravaggio'nun resim­
lerindeki ışık doğal
değildir. Göstermek isteği
bölüm bir ışık demetiyle
aydınlatılmıştır.
Resimlerinde aydınlık ve
karanlık alanlar dramatik
etkiyi artıracak ve karşıtlık
oluşturacak biçimde
düzenlenmiştir. Bir çok
önemli ressam
Caravaggio'dan ışık gölge konusunda etkilen­
ıniştir.
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
ve yumuşak ışık veren aydınlatma
kaynakları farklı renk
ısılarındadırlar ve bu özelliklerinin
çok iyi bilinmesi gerekir. Ayrıca
yapay ışık kaynaklan arasında gün
ışığı renginde (yaklaşık 5500°
Kelv�n ) ışık verenler olduğu gibi
tungsten halojen lambalar ise daha
sarı ( 3200 "Kelvin ve civarında )
ışık verirler. Bu kaynaklar imal
ediliş biçimlerine göre de
farklılıklar gösterirler.
Bölüm İçin Kaynakça
Moir Alfred, Caravaggio, Harry N. Alırarns ine., Japonya, 1989.
Feininger, Andreas. Light and Liglıting in Plıotograplıy, Amplıoto, New
York, 1976.
Milerson, Gerald . Tlıe Teclınique of Liglıting far Television and Film.
3. Baskı,
Focal Press, Londra, 1991.
janice Etzkowitz, Toward a Concept of Cinematic Liteıature, An
Analysis of Hiroslıima mon Amour New York - Landon: Garland
Pulılislıing ine., 1983
Rudolf Amlıeim, Art and Visual Perception, A psyclıology of tlıe
Creative Eye, University of Califomia Press, 1974.
BÖLÜM 7
FlLJ\ıl
.
• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •
Sinemada ve fotoğrafçılıkta görüntünün
kaydedilebilmesi için .filmlere gerek
duyulur. Filmleri öncelikle negatif
ve pozitif.filmler olarak ikiye
ayırmak olanaklıdır. Hem siyah
beyaz hem de renkli .filmlerin pozitif
ve negatifleri bulunur. Filmlerfarklı
ışık şiddetlerine tepki verecek gibi
üretilirler, farklı hız/ardadır. Filmin
ışığa karşı hızını ölçme bilimi sen­
sitometri olarak adlandırılır ve
pozlama için çok önemli bilgiler
verir. Filmler elektromanyetik spekt­
rumdaki her tür ışık ışınından etki­
lenir, aynca nem ve ısı da filmi etk­
ileyen etmenler arasındadır. Filmler
üreticilerinin önerdiği koşullarda
korunmalıdır.
En basit tanımıyla film, görüntüyü
saptamakta kullanılan, ışığa duyarlı bir
emülsiyonu (duyarkat ) üzerinde taşıyan
plastik bir malzemedir. Filmin taşıyıcı
tabakasını oluşturan , plastik veya asetat
malzemenin üzerinde bulunan emülsi­
yon aktif olan bölümdür ve görüntülerin
kaydedilmesine olanak sağlar. Emül­
siyon çok ama çok küçük gümüş kristal­
lerinden oluşan ve sözü edilen asestat
tabakanın üzerine sürülmüş ışığa duyarlı
bir maddedir. Bu gümüş kristalleri "gren"
olarak adlandırılır. Pozlama sırasında
objektiften geçen ışık film emülsiyonu
üzerindeki gümüş bileşikleri-ne çarpar,
burada bir reaksiyon oluşur, ışık alan
gümüş tuzları kararır ve görüntü oluşur.
Ancak film banyo işleminden önce
oluşan bu görüntü görülemez. Filmler
ister siyah beyaz, ister renkli olsun önce-
76
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
likle negatif ve pozitif filmler olmak üzere
ikiye ayrılır. Negatif filmlerde görüntünün
renkleri ve tonu ters olarak oluşur. Bir
başka deyişle koyu olan yerler filmde
açık, açık olan yerler ise koyu olarak
çıkar. Siyah beyaz filmde negatif görüntü
beyazdan siyaha doğru gider ve grinin
tonlarından oluşan bir dizgede oluşur.
Renkli filmlerde ise renkler . renk
çarkındaki zıttı biçiminde negatif film
üzerinde belirir. örneğin ; kırmızı renk
negatif filmde yeşil olarak görünür .
Pozitif filmlerde ise görüntü film üzerinde
konunun aynı renklerinde oluşur.
Pozlanmamış Film kesiti
7. ı
Siyah - Beyaz Film
Filmin görüntüyü nasıl kaydettiği
konusunu daha kolay anlayabilmek için
öncelikle siyah - beyaz filmle işe
başlamak yarar sağlayacaktır.
Nesneden yansıyan ışıklar film ma­
kinasının objektifinden geçerek filmin
üzerine saniyenin çok küçük bir dili­
minde düşer. Bu çok az bir süre gibi
görünebilir ancak emülsiyon üzerine
düşen ışığın filmi etkilemesi ve üzerinde
görüntünün oluşması için yeterli bir
süredir. Gümüş kristalleri bu ışıktan etki­
lenir ve ancak banyo edildikten sonra
ortaya çıkacak bir siyahlık oluşur. Film
banyo edildikten sonra gümüş kristalleri
üzerine düşen ışığın kararttığı tanecikler
filmin üzerinde belirir. Bu görüntüler hala
sabit değildir, ancak film tesbit ban­
yosuna sokulup, üzerine ışık düşmeyen
gümüş taneciklerinden temizlendiği za­
man negatif görüntü elde edilir. Eğer kul­
lanılan bir fotoğraf makinasıysa , elde
edilen negatif film baskıya sokulduktan
sonra kart üzerinde nesnenin görüntüsü
Film
oluşur. Sinema filmiyse tekrar bir film
üzerine basılarak gösterime hazır film el­
de edilir.
Negatif olarak adlandırılan bu film .
nesnenin görüntüsünün tersini üzerinde
taşır. film üzerindeki en siyah bölümler
ışıktan en fazla etkilenen bölümlerdir.
Negatif filmde en açık renk olan bölüm­
ler ise emülsiyon üzerine ışığın en az
düştüğü , bir başka deyişle film üzerine
kaydı yapılan nesnenin ışığı en az
yansıttığı bölümlerdir.
IŞIK
ıııı ıı ı ııı
::: :: POZLANMIŞ DUYARKAT :: : ::
��i'�����;:��
�
A
�
ı
�
....
,
,
. ,
,
,
,
,
,
,
,
,
,
,
,
,
,
,
,
,
,
,
,
,
şık , film üzerindeki fgümüş tanecikleri­
ni karartır.
Siyah beyaz filmler her türlü ışık
altında kullanılır.
Film ve fotoğrafta çeşitli amaçlarla
kullanılan değişik türde siyah beyaz
filmler vardır. Bunlar:
a) Mavi renge duyarlı filmler: Bu
filmler mavi renge ve bir kısım ultravio­
let ( morötesi ) ışığa duyarlıdır. Mavi ve
mavi içeren renkler gri , kırmızı ve siyah
renkler ise siyah olarak görünür.
b) Ortokomatik filmler: Bu filmler
mavi , yeşil ve sarıya duyarlı , kırmızı
ışığa karşı duyarsızdır. Kontrast oranı
çok yüksek olan bu tür filmler özellikle
grafik amaçlar için kullanılır . Kırmızı
emniyet ışığı altında banyo edilebilirler.
c) Pankromatik filmler: Bu filmler
tüm renklere duyarlıdır, piyasada en
çok bulunan ve her tür işte kullanılanlar
bu tür filmlerdir.
d) Kızılötesi filmler: Kızılötesi
ışınlara duyarlıdır. Havadan çekilen
görüntülerde . polisiye amaçlarla , gece
77
78
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
ve askeri amaçlarla görüntü kaydında
kullanılır.
siyon tabakalarının kalınlığı bir insan saçı
kalınlığını bile geçemez.
7 .2 Renkli Film
7 . 3 Filmlerin Duyarlılıkları
Siyah beyaz film yerine renkli film
kullanıldığı zaman renkli görüntüler elde
edilir. Siyah beyaz film üzerinde sadece
bir kat ve siyah beyaz negatif görüntüler
elde
etmeye
yarayan
emülsiyon
tabakası vardır. Renkli filmde ise her katı
farklı bir rengi kaydeden bir kaç tabaka
emülsiyon bulunur. Kuşkusuz bu emül-
Mavi ışığa duyarlı katman
Sarı filtre
Yeşil ışığa duyarlı katman
Kırmızı ışığa duyarlı katman
��t��z������
Renkli film kesiti
Filmler ışığa karşı farklı duyarlılıkta
imal edilirler. Filmlerin duyarlığı dendiği
zaman akla gelmesi gereken filmin
görüntüyü saptama hızıdır. Eğer film
düşük duyarlıkta bir film ise daha fazla
ışığa ve pozlama süresine gerek duya­
caktır. eğer daha duyarl ı , bir başka
deyişle daha hızlı bir filmse daha az ışık
ve daha kısa süreli pozlama gerekecek­
tir. Her filmin duyarlığı pozlama indeksi
(Exposure lndex - El - ) değeriyle belir­
lenir. El yükseldikçe filmin hızıda yük­
selir, dolayısıyla film ışığa karşı has­
saslaşır. El değerleri ASA değerlerine
karşılık gelir. bu değerler uluslararası
standartlarla belirlenmiştir. Birimler lSO­
ASA- DiN gibi farklı adlandırma biçimleri
gösterse de aynı amaca hizmet ederler.
Bu kısaltmaların açılımları şöyledir:
lSO
lntcrnational
S tandarts
Film
Organization
ASA:
Amcrican
S tandarts
Association
DiN: Deutsche Industric Norm
Filmler düşük, normal ve yüksek
duyarlıklı filmler olmak üzere ayrılırlar.
a) Düşük Duyarlıklı Filmler; Bu tür
filmler çok ışığa gereksinim duyar, gren
boyutları küçüktür ve film üzerinde bir­
birine yakındır. Çok keskin detaylar elde
etmeye yarar.
b) Normal Duyarlıklı filmler; genel
amaçlarla kullanılır , gren ve kontrastlık
oranları normaldir .
c)Yüksek duyarlıklı filmler; a z ışığa
gereksinim duyar, gren boyutları büyük
ve film üzerinde birbirlerinden uzaktır.
7 .4 Sensitometri
Filmin ışığa karşı olan duyarlılığını
ölçme bilimi sensitometri olarak
adlandırılır. Fotoğraf ve film çekimlerine
başlayanların düştükleri hatalardan biri ,
bir sahne için uygulanacak " tek " doğru
pozlama olduğu yönündeki kanıdır.
Oysa uygun pozlama daima görüntü
yönetmeninin istediği etkiye bağlıdır.
Bilindiği gibi bir sahnede parlaktan,
karanlığa dek giden bir çok yansıyan
değer vardır. insan gözü bunların
tümünü görebilirken film ancak bunların
bir kısmını kaydedebilir. Dolayısıyla
görüntü yönetmeni fotoğraflanmak ı
görüntülenmek istenen sahnede nelerin
önemli olduğunu belirledikten sonra
filmin kayıt dizgesi içinde bunların poz
değerlerinin ne olacağını saptayarak
uygular.
Sensitometrik işlemler filmin üzeri­
ne düşen ışık miktarına bağlı olarak
emülsiyonda oluşacak kararmayı grafik­
lerle ortaya koyar. Bir başka deyişle
filmin kontrast derecesi bağlamında
79
80
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
özelliklerini belirtir. Farklı markalardaki
filmler aynı süratte olsalar bile ışığa karşı
aynı tepkiyi vermez. Kimi duyarkatlar
daha kontrast sonuçlar verirken, kimileri
normal veya daha yumuşak görüntüler
verir. ( ıso ı ASA ı DiN değerleri
arasındaki ilişkiler için bkz. EK 4)
7. 5 Karakteristik Eğri
Filmlerin tona! dizgeleri karakteristik
eğriler biçiminde kullanıcıya verilir.
karakteristik eğri belli bir emülsiyon
üzerindeki
pozlama
ve
yoğunluk
arasındaki ilişkiyi ortaya koyar. Bu bir
örnekle açıklanırsa anlaşılırlığı daha
kolay olacaktır. Parlak bir günde beyaza
boyanmış duvarları olan bir odada gri
giysiler giymiş birini görüntülediğimizi
düşünelim. Sahnemizin her noktasında
farklı ışık olacaktır. Pencere çok parlak
ışık almayan yerler ise çok gölge ola­
caktır. Kullanılacak filmin farklı parlaklık
dizgelerine karşı vereceği tepki bir grafik­
le gösterilebilir. Film duyarkat yapısına
göre çok karanlık veya gölgeli alanlarda­
ki detaylara tepki vermeyecek, aynı
biçimde çok parlak bölgelerdeki detaylar
da belli olmayacaktır. Görüntü yönet­
meni görüntüleyeceği nesne I sahneyi
karakteristik eğiri üzerinde uygun bir
noktaya yerleştirerek istenilen sonuçları
almaya çalışır. Bunun için de farklı marka
ve hızlardaki filmlerin özelliklerini çok iyi
bilmek zorundadır.
�
::ı
....l
z
::ı
•(.)
o
>-
2.0
1 .8
1 .6
1 .lı
1 .2
1 .0
0.8
0.6
0.·1
0.2
O. O
POZIAMA
0
1
2
3
En koyu
resim tonları
1
5
6
7
Orta
wnlar
Karakteristik eğri
8
9
En açık
tonlar
] ()
Film
ideal bir filmin 45°· lik bir açı yapması
beklenir ancak böylesi bir film yoktur.
45°'
lik
açının
anlamı
filmin
yoğunluğunun pozlamaya göre doğru
tepki vermesidir. Yukarıdaki grafikte A
noktasına dek olan bölüm koyu tonları
ve detayları tam olarak ortaya koya­
mayacaktır. A- B noktaları aras ında
pozlamaya bağlı olarak yoğunluk
orantılı bir biçimde artmaktadır. B nok­
tasından sonra ise detaylar yok ola­
caktır.
oranlarında korunmalıdır. Aşırı nem ve
çok
kuru ortamlar filmi etkiler .
Pozlanmamış filmlerin % 70 veya daha
az nem oranının olduğu ortamlarda.
pozlanmış filmlerin ise % 40 - % 50
arasında nem oranının olduğu ortamlar­
da korunması önerilir. Filmler aynı
biçimde sıcaktan da etkilenir. Filmler
doğrudan güneş ışığından ve sıcaktan
korunmalıdır. Kısa süreli korumalarda
filmin ı 3° c 'da korunması daha uzun
süreli - altı ayı aşkın süreler için - daha
düşük ısılarda
ı 8° C'da korunması
önerilir. Film kullanılmak üzere korun­
duğu soğutucu gibi ortamlardan alındığı
zaman sıcaklığının oda ısısına gelmesi
durumlarda
beklenmelidir.
Aksi
duyarkatta çatlamalar meydana gele­
cektir. Çekilen filmler hemen banyoya
gönderilmeli, banyo edilmiş filmler toz­
dan korunmalıdır.
-
7. 6 Filmlerin Korunması
Filmler elektromanyetik spektrumda
görünen ışığın dışında kalan kızılötesi,
morötesi, X ışınları ve kozmik ışınlara da
tepki gösterir. Bu ışık ışınlarıyla etkile­
nen filmlerin renklerinde ve kontrast­
larında bozunmalar olacağı gibi filmde
de sislenme olur.
Aynı biçimde filmi etkileyen etmen­
lerden biri de nemdir. Gerek pozlanmış ,
gerekse pozlanmamış filmler belli nem
Havaalanlarında güvenlik kontro­
lunda kullanılan X ışığı cihazları filmleri
etkiler ve sislenmelere neden olur.
özellikle terörün yoğun olduğu ülke
havaalanlarında yüksek dozda X ışını
81
82
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
kullanılır. X ışınının filmi etkilemesini
önlemek için X ışınlarına karşı kullanılan
filmin içine konduğu poşet ve kutuların
kullanılması önerilir.
Kısaca
En basit tanımıyla film, ışığa
duyarlı bir emülsiyonu ( duyarkat )
üzerinde taşıyan plastik bir
malzemedir. Filmler görüntüyü sap­
tamak için kullanılır. Filmin taşıyıcı
tabakasını oluşturan, plastik veya
asetat malzemenin üzerinde bulu­
nan emülsiyon aktif olan bölümdür
ve görüntülerin kaydedilmesine
olanak sağlar. Filmler pozitif ve
negatif olmak üzere ikiye ayrılır.
Filmler ışığa karşı farklı
duyarlılıkta imal edilir. Filmlerin
ışığa duyarlılıkları elde edilecek
görüntünün renklerini, tonlarını da
etkileyen etmenler arasındadır.
Filmlerin ışığa karşı duyarlılıklarını
ölçme bilimi sensitometri olarak
adlandırılır, görüntüde tonların diz-
gesinin istenildiği gibi elde edilmesi
için sensitometrik ölçümler ve
karakteristik eğriler önem taşır.
Filmler spektrumdaki ışık
ışınlarının hemen hemen tümünden
etkilenir, ayrıca nem ve ısı da.film­
leri etkiler. Bu anlamda filmlerin
istenmeyen ışık ışınlarından korun­
ması ve belli nem ve ısı değerlerinde
tutulması önem taşır
Bölüm İçin Kaynakça
.
Ertan, Güler. Fotoğraf Terimleri Sözlüğü, Afa Yayınları, ıstanbul,
1994
Lmgford. MJ Professional Plıoıograplıy, Focal Press, Londra, 1 978.
L�ngforcl, M.j. Tlıe Step by Step Guide to Plıotograplıy, Alfrecl A.
Knopf, New York,
1984.
Millerson, Gerakl. Tlıe Teclırıique of Liglıting for Television and Film.
3. Baskı, Focal Press, Lonclra , 199L
BÖLÜM 8
.
ViDEO
• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •
Günümüzde belki de film kameralanndan ve
kayıt ortamı olarak filmden daha
fazla kullanılan ortamlardan biri
video ortamıdır. Video, gerek kul­
lanılan kamera, gerekse kullanılan
kayıt ortamı ve araçları olarak elek­
tronik bir ortamdır. Bu bölümde
kısaca video kameraları, ve video
görüntüsünün kontrolu konusuna
değinilecektir.
8 . ı Kısa Tarihçe ve Özellikler
ı 920'li yıllarda çalışmaları başlayan ,
ikinci Dünya Savaşı öncesi ilk yayın de­
nemelerini yapılan ve ı 950 sonrası
giderek yoğun biçimde kullanılan tele­
vizyon ve ona bağımlı olarak gelişen
video sistemleri, günümüzün yayıncı-
lığında çok yoğun biçimde kullanılmak­
tadır. ilk yıllarda canlı televizyon yayın­
larını ve haberleri kaydetmek üzere ge­
liştirilen video ve ona bağlı teknolojiler,
filme göre farklılıklar gösterir.
Video ve televizyon görüntünün
elektronik olarak elde edildiği ve
kaydedildiği , bir yerden bir başka yere
aktarıldığı elektronik ortamlardır. Video
görüntüsünü elde etmede ve kay­
detmede elektronik kameralar ve kayıt
aygıtları kullanılır. Televizyonda görüntü
elde etme ve kayıt işlemleri elektronik
olarak yapılır ve elektromanyetik dalgalar
halinde aktarılır. Elektromanyetik dal­
galar biçiminde aktarılan yapımlar çeşitli
mekanlarda televizyon alıcıları tarafından
alınır, izlenir ve videobantlara kayıtları
yapılabilir.
84
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Televizyonun ilk yıllarında yapımlar göre farklılıklar gösterir. özellikle stüdyo­
yoğun olarak "film" ile gerçekleştiriliyor­ larda gerçekleştirilen yapımlar da bu
du .
Günümüzde
de .
televizyon farklılık izlenebilir.
yapımlarında
film
kullanılmaktadır .
" Film aydınlatması devamsız . kısa
Görüntünün film veya videobant üzerine
süreli
eylemler ıçın gerçekleşt irilir.
kaydedilmesi yönetmen . görüntü yönet­
Filmde
her
çekim değilse bile her sahne
meni veya yapımcının tercihi olabilir.
ayrı
ayrı
aydınlatılır.
Aydınlatmanın kon­
Ancak hem kullanım kolaylığı . hem
trolu
olağanüstü
denecek
kadar yüksek­
zamandan
ekonomik
olması
ve
tir.
Oyuncuların.
kameraların
, mikrofon­
kazandırması dolayısıyla "film" ortamında
ların
ve
diğer
her
şeyin
hareketi
gerçekleştirilen yapımların bir çoğu artık
başlangıçta
çok
ayrıntılı
olarak
planlanır.
"video" ortamında gerçekleştirilmektedir.
Günümüzde çok çabuk üretilmesi ve aydınlatma elemanları stüdyo zem inine
tüketilmesi gereken , dolayısıyla hızlı veya tavana uygun biçimde yerleştirilir
işlemler yapılması gereken haber ve veya asılır, aydınlatma elemanlarının
benzeri programlar dışında da bir çok önüne konan ışığı denetleyen araçlarla
dizi , belgeseller ve diğer programlar " gölge kontrolu sağlanır.
video kamera" ile çekilmekte , elektronik
Bunun zıddı olarak, stüdyodaki tele­
ortamlarda kurgulanarak yayına veril­
vizyon aydınlatması sıkça, sahneyi farklı
mektedir.
açılardan aynı anda alacak birden fazla
kamera
için tasarlanır. Aydınlatma sah­
Çekimlerde video kamera kullan­
nenin
değişik
noktalarında , deva m l ı ,
mayı tercih eden görüntü yönetmeni ,
uzun
süreli
hareketleri
, örneğin, oyunlar.
kullandığı elektronik kamera ve kayıt
durum
komediler
i
,
görüşmeler , talk
ortamını çok iyi tanıma l ı , sistemin
showlar
veya
stüdyo
dramaları gib i , tat­
çalışması konusunda bilgili olmalıdır .
min
edici
olmalıdır.
Teknik
olarak. bunun
Video yapımlarında aydınlatma , filme
Video
anlamı aydınlatma araçlarının, kamera
ve oyunculara gerekli hareket alanını
sağlamak için tavana asılması demektir,
stüdyo zeminine çok az araç yerleşti­
rilir." ( Zettl , ı 990: 5 l )
Video kameraların çalışma prensip­
leri film kameralarına benzer. Ancak film
kamerasındaki film yerine görüntünün
oluşmasını sağlayan görüntü t üpleri
veya CCD ( Charge Coupled Device )
elemanlar
adı
verilen
elektronik
bulunur.
Kırmızı
Son yıllarda üretilen kameralarda
görüntüyü oluşturan tüpler yerine CCD
elemanlar daha fazla kullanılmaktadır.
Stüdyolarda kullanılan ve stüdyo
yapımları için üretilmiş elektronik kame­
raların yanı sıra daha ziyade dış çekim­
lerde kullanılan kaliteli görüntüler üreten
EFP (Electronic Field Production) tipi
kameralar ve genelde haber ve benzeri
yapımlarda kullanılan ENG ( Electronic
News Gathering ) t ipi kameralar vardır.
önceleri siyah - beyaz görüntü
üreten televizyon kameraları kısa
sürede renkli görüntü üretir hale
gelmiştir. Renkler ise yukarıda sozu
edilen tüpler veya CCD elemanlar
aracılığıyla elde edilir.
8.2 Televizyonda Renk
Gelen ışık prizmada ayrışır. aynalar
yardımıyla tüplere gider. Ayrılan sinyaller
video görüntüsünü oluşturmak üzere
tekrar birleşir.
Bil indiği gibi çevremizde nes­
nelerin renkleri , onların emdiği veya
yansıttığı ışıkların renkleriyle belirlenir.
örneğin yeşil . bir yaprak yeşil dışındaki
85
86
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
tüm renkleri emdiği ve yalnızca yeşil
rengi yansıttığı için yeşil görünür. Bir
başka tanımla ışık ışınları veya beyaz ışık
yeşil yaprağın üzerine düştüğü zaman .
yaprak yeşil dışındaki tüm renkleri emer
ve yeşili yans ıtır (çıkartır) . Burada
karşımıza rengin çıkartılması gibi bir
kavram çıkmaktadır. Çıkartımsal renk sis­
temine karşılık bir de toplamsal renk sis­
temi vardır . öncelikle toplamsal ve
çıkartımsal renk sistemlerinin tanımlan­
ması konunun anlaşılması için yarar
sağlayacakt ır. Toplamsal renk siste­
minde ana renkler olarak bilinen kırmızı .
yeş il ve mavi birleşerek beyaz ışığı
oluşturur. Bu üç renk belli oranlarda
karıştırılarak gözle görülebilen diğer renk­
ler elde edilebilir. Çıkartımsal renk siste­
minde ise bu renklerin karışımından
oluşan sarı . majenta ( yaklaşık açık mor )
ve siyan ( yaklaşık cam göbeği ) renkleri
karışarak siyah rengi oluştururlar. Diğer
tüm renkler emilmiştir.
Bir başka tanımla çıkartımsal renk
sisteminde . farklı renkler beyaz ışıktan
çıkartılarak elde edilir.
Bu kısaca şöyle formüle edilebilir :
Mavi
Sarı ( kırmızı + yeşil ) = ( beyaz - mavi )
Majenta ( kırmızı + ma v i ) = ( beyaz - yeşil )
Siyan ( yeşil
Toplamsal Renk Sistemi
Kırmızı. yeşil ve mavi ışıklar birleşerek
beyaz ışığı oluşturur.
+
mavi )
=
( beyaz - kırmızı }
Televizyon renk sisteminde kırmızı .
mavi ve yeşil renkler birincil renkler
olarak adlandırılırken. sarı, majenta ve
Video
ve monitörlerde yeniden birleşerek
görünebilir hale gelir.
Sarı
Macenta
Siyan
Çıkartımsal Renk Sistemi
Yukarıda, günümüzde televizyon
için gerçekleştirilen yapımların çoğunda
video kameraların kullanıldığından söz
edildi . Elektronik ve bilgisayar teknoloji­
lerine bağlı olarak gelişen video kame­
ralar da büyük değişmeler göstermiş .
eskinin ağır, hantal kameralarının yer­
lerini boyut olarak daha küçük ve daha
kaliteli görüntüler üreten kameralar
almıştır. Geçtiğimiz yıllarda görüntü üre­
timinde kullanılan kameraların yerlerini
ise artık CCD elemanlar almıştır.
Sarı . macenta ve siyan ışıklar
birleşerek s iyalı ırengi oluşturur.
siyan renkleri ikincil renkler olarak
adlandırılır. Renk çarkında yer alan iki zıt
renk
karıştırıldığı
zaman
sonuç
beyazdır.
Renkli televizyon kameralarında
objektifin hemen arkasında bulunan ve
kırmızı , mavi ve yeşil renkleri üreten
görüntü tüpleri veya CCD elemanlarda
ayrılan üç renk. televizyon cihazlarında
8.3 CCD Elemanlar ve Video
Kameralarda Kullanılması
Günümüzde kullanılan video kame­
üretilmesine
ralarda
görüntünün
yarayan bilgisayar yongaları CCD
(Charged coupled Device) olarak
adlandırılır. Bir kamerada bir cco ele­
man kullanıldığı gibi birden fazla . iki
veya üç adet CCD eleman da kullanılır.
87
88
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Birden fazla cco eleman kullanıldığı iyi vermesi anlamındadır. Ancak burada
zaman kamera objektifinden geçen ışık dikkat edilmesi gereken konu . detayların
bir prizma aracılığıyla ayrışır ve iki veya keskinliği kavramının objektif aracılığıyla
üç CCD elemanın üzerine düşer CCD sağlanan optik netlikle karıştırılmaması
elemanların üzerinde ışığa hassas nok­ gereğidir.
tacıklar vardır. Bu noktacıklar piksel
(pixel) olarak adlandırılır. cco elemanın
yüzeyinde noktacık sayısı arttıkça görün­
8.4 Waveform Monitör ( Dalga
tünün kalitesi de yükselecektir. Görüntü
Salınımölçeri
)
kalitesinin
yüksek olması
demek
çözünürlüğün (resolution} , bir başka
Günümüzde kullanılan bir çok ka­
deyişle seçme veya ayırma gücünün mera ve kayıt sistemi oldukça kesin
yüksek olması demektir. "Seçme Gücü: sonuçlar veren otomatik sistemler haline
Bir optik dizgenin, birbirine yakın iki nok­ gelmiştir. Renk ayarlarından netliğe
tayı seçiklikle aktarabildiği en küçük değin bir çok işlem istenirse otomatik
uzaklık." olarak tanımlanmaktadır.(Özön, olarak yapılabilir. Ancak belli ayarları
1 98 1 : 2 56)
yapmak için waveform monitör ve vec­
Bir video kameranın çozunur­ törskop adı verilen iki elektronik cihaz
lüğünün az veya çok olmasının anlamı , o kullanılır. Profesyonel kayıt işlemleri ve
kameranın detayları ne denli keskin üret­ kayıt sonrası işlemler sırasında wave­
tiğini belirten bir kavramdır. Çözünür­ form monitörler sahneler aras ındaki
lüğün az olması detayların yok olması , video niteliğini korumak ve ölçme için
görüntünün çok keskin detaylarla görün­ kullanılırlar.
memesi anlamına gelirken , çözünür­
lüğün yüksek olması üretilen görüntünün
çok keskin görünmesi ve detayları daha
Televizyonda kullanılan waveform
monitör, bir anlamda filmdeki ışıkölçerin
(pozometre)
bir benzeridir.
V ideo
Video
sinyalinin ışık değerlerini ölçmeye
yarar. Bu aygıt sahnedeki ışığın ne
olması gerektiğini gösterir. Görüntüyü
ıesbit eden kameradan gelen video
sinyali waveform monitörde elektronik
olarak görülür. Waveform monitörün
ekranında beliren bu grafiğe göre video
görüntüsünün sağlıklı olup olmadığı
belirlenir. Bir sahnenin parlaklık düzeyi ,
kontras t ı ,
kameraların
elektronik
diyaframları bu araçla kontrol edilir.
waveform monitörde sıfır noktası , siyah
düzeyi noktasıdır. üstteki nokta ise
beyaz düzeyini ortaya koyar. waveform
moni tördeki ölçek en altlarda -30
düzeyinde başlar ve en yukarıda + ı 20
ye dek ulaşır. Kaliteli görüntüler için
siyahın + 7 . 5 civarında başlaması ve
beyazın da + ı 00 civarında olması ter­
cih edilir. Işık yoğunluğunun % ı OO'ü
geçtiği durumlarda gürültü adı verilen
ve video görüntüsünün kalitesini bozan
durum ortaya çıkar. Bunu bir örnekle
aç ıklamak gerekirs e ; beyaz giysileri
olan bir oyuncu düşünelim, bu oyuncu­
nun
giysisindeki
ışığı
waveform
monitörün % ı 20 gibi ölçtüğünü düşüne-
!im. Bizim çalışma limitlerimiz % 7 . 5
(siyah) v e % ı oo (beyaz) arasında
olacağı için , % 1 20 gibi bir beyaz düzeyi
yüksek olacaktır. Stüdyo mühendisi bu
değeri kısarak % ı 00 düzeyine indirdiği
zaman diğer renklerde 20 birimlik bir
eksilme olacaktır, bu ise örneğin oyun­
cunun yüzünün kararmasının dekordaki
detayların yok olmasının nedenidir. Bu
durumda her sahne için , referans ola­
bilecek siyah ve beyaz değerlerinin sap­
tanması çekimin sağlıkl ı olmasını
sağlayacaktır.
1 00
+100
beyaz
50
()
-4 0
+7.5
siyah
---- i l ZAMAN ---Wave form moni törde görüntü
89
90
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
8 . 5 Vektörskop
Televizyonda kullanılan kontrol
araçlarından biri de vektörskop olarak
adlandırılan aygıttır. Bilindiği gibi tele­
vizyonda birincil renkler olarak adlan­
dırılan kırmızı , yeşil ve mavi ve ikincil
renkler olarak adlandırılan sarı, majenta
ve siyan renkler vardır. Bunların İngilizce
karşılıklarının başharfleri televizyonda
kullanılan ve renkleri simgeleyen ulus­
lararası kavramlardır . Birçok c ihazın
üzerinde bu renklere karşılık gelen
harfler kullanılır Kırmızı (Red - R) , Yeşil (
Green - G) , Mavi (Blue - B) ve Sarı ( Yellow
- Y veya YI) Majenta (Magenta - M ) Siyan
(Cyan - c veya Cy).
insan gözü renkleri her türlü ışık
altında olması gerektiği gibi algılar. Bir
başka deyişle, örneğin ; insan gözü ,
beyaz rengi günışığı altında da , tungsten
ışık altında da, floresans ışık altında da
beyaz olarak algılar. Oysa filmler ve
video bantlar bu renkleri kullanılan
aydınlatma kaynağının renkısısına göre
algılar . Bu yüzden televizyon yapım-
larında insan gözüne güvenmemek
gereklidir. Kesin renkleri elde etmek ve
gerekli ayarları yapabilmek için vek­
törskop adlı araç kullanılır.
Vektörskop üzerinde birincil ve ikin­
cil renklerin harflerle simgelendiğ i altı
nokta vardır. Renk çubuğu ( colorbar)
üreten, kamera . vlya diğer aygıtların
. . . . . : - : - :t : - : - : .
.
·
: B.e<ı: : : i : : : : :
·
·
·
·
·
·
.
·
.
.
·
·
:
·
.
Vektörskop ile renklerin ve faz
açılarının kesin konırolu yapılır.
Video
ürettiği bu renklerin vektörskoptaki nok­
talarla çakışması gereklidir. Eğer her­
hangi bir nedenle renkler ve noktalar
birbirleriyle çakışmıyorsa , teknik yönet­
menler gerekli ayarları yaparak renklerin
doğru kaydedilmesini sağlar. Renklerin
doğruluğuna ek olarak bu aygıt renk­
lerin doygunluğunu da denetlemeye
yarar.
8.6 Video İçin Aydınlatma
Televizyon için yapılan programlar
oldukça çeşitlidir ve geniş bir yelpazede
yer alır. Aydınlatma biçimleri de prog­
ramın türüne , nerede nasıl kullanıla­
cağına bağlıdır. Film için yapılan aydın­
latmanın devamsız olduğundan ve her
sahneye göre yapıldığından yukarıda
söz edildi . Stüdyo dışında , televizyon
için , video kameralarla çekilen drama
türü programlar da aynı film üretim
sürecinde olduğu gibi titiz bir aydınlat­
maya gerek duyar. Haber türü program­
larda genellikle ortamda varolan , sokak
lambasından floresans aydınlatmaya ,
hatta son yıllarda o lükslük ortamlarda
çekim yapabilen kameraların geliştiril­
mesiyle neredeyse ışıksız ortamlardaki
çekimlere dek çok değişik görüntüler
kullanılabilir veya kamera üzerindeki ve
elde taşınabilen akülü lambalar da
haber çekimlerinde kullanılabilir.
Stüdyolarda yapılan programlar ise
programın türü , içeriği ve atmosferine
göre aydınlatılır. Ancak gözönünde
tutulması gereken birden fazla kamera­
nın aynı zamanda kullanılıyor olmasıdır.
Film ve video aydınlatmasındaki
temel ayrılık filmin ve videonun ışığa
verdikleri tepkiden kaynaklanır. Film ve
video ortamlarının kontrast oranları
farklıdır. Bu fark video görüntüsünün
filme göre üç boyutluluktan yoksun
olduğu duygusunu da beraberinde
getirir. Bir çok video kamera yaklaşık
olarak filmdeki ı o o ASA'ya göre
ayarlanmıştır. Video kameralardaki ışık
duyarlılığı " kazanç kontrolu" ( gain con­
trol ) ile denetlenebilir. Video sinyal-
91
91
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
!erinin yoğunluğu desibel ( dB ) ile
ölçülür. Kameranın kazancı o dB'den 6
dB'ye çıkartıldığı zaman ı oo ASA yerine
200 ASA'lık film kullanılmış gibi olur.
Ancak haber türü programlar dışında
eğer özel bir etki istenmiyorsa kazancın
artırılması pek istenmez çünkü görüntüde gürültüye neden olur. Bu da görüntü kalitesinin düşmesi demektir.
Video kameralar yaklaşık 3 2 : ı lik
bir kontrast değeri üretir. Bunun anlamı
bir sahnedeki en koyu ve en parlak böl­
geler arasındaki fark 32 kattır. Siyaha
gören en parlak bölge 32 kat daha parlak
olabilir. Oysa renkli negatifler ı 28 : ı lik
bir kontrast farklılığın bile kaydedebilir.
Bu yüzden video için yapılan aydınlat­
malarda daha fazla dolgu ışığı kullanılır.
Bu ise karanlıkta kalan bölgelerin
görünebilirliğini sağlamaya yarar.
Kısaca
Televizyon ve video günümüzde belki
defilm ve sinemadan daha fazla
yaşamımızda yer almaktadır. Video
ortamı, yalnızca profesyonel anlam­
da veya yayıncılık anlamında değil,
amatörler arasında da oldukça
yaygın bir kullanım alanı
bulmuştur. İster profesyonel
amaçlarla, isterse amatörce
kullanılsın, videonun tercih neden­
lerinin başında kullanım kolaylığı,
pratikliği ve hızı yatmaktadır. Video
ortamında kullanılan aygıtların kameralar, kurgu cihazları, yayında
kullanılan cihazlar - tümü elektro­
nik aygıtlardır ve video ortamı elek­
tronik bir ortamdır. Video kamera­
lar da görüntü son yıllarda CCD ele­
manlar aracılığıyla tesbit edilmekte
ve video bantlar üzerine
kaydedilmektedir.
Video için yapılan aydınlatma biçim olarak
sinemaya benzemesine karşın, film
ortamı ile video ortamı arasında
Video
oldukça ciddi kontrast farkları
olduğu için video aydınlatması
yapılırken bu farklılık mutlaka göz
önünde tutulmalıdır. Gerek stüdyo
aydınlatmasında, gerekse dış
mekanlarda video için yapılan
aydınlatmalarda, vektörskop ve
waveform monitörler kullanılarak
görüntünün kalitesi kontrol
edilebilir.
Bölüm İçin Kaynakça
Durmaz, Ahmet. Televizyon Tekniği, Anadolu Üniversitesi Yay.,
Eskişehir, 1994
Lyver Des - Swainson Graham , Video Lighting, Focal Press, 1995.
Television Studio Practices Manual, CBC Yayınlan, 1962.
93
94
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
BÖLÜM 9
i\Y 1) E � L.ı\'f i\·L\ l.) ,,\
iLK
.
1\D I IVlL1\I{
• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •
nedeni vardır. Bunlardan ilki teknik
nedenlerdir. Nesnelerin görüntülerini
kaydedebilmek için ışığa gereksinimimiz
olduğunu biliyoruz. Bir nesnenin görün­
tüsünü kaydedebilmek için film veya
video kamerasının da belli bir ışığa
gereksinimi vardır. Nesneleri görünür
kılabilmek ve teknik anlamda bu görün­
tüyü film veya video bant üzerine kayde­
debilmek için ışığa gereksinim bulun­
çevremizde bulunan
her
tür maktadır. Diğer bir aydınlatma nedeni ,
aydınlatma kaynağının televizyon ve işin estetik boyutudur. iki boyutlu bir
sinema yapımlarında kullanılabilece­ düzlem olan sinema perdesi veya tele­
ğinden
söz edilmiş t i .
Aydınlatma vizyon
ekranında
uçuncü
boyut
kaynağının niteliği ne olursa olsun dört yanılsamasını yaratabilmek için aydınlat­
temel aydınlatma biçiminde kullanılabilir. ma gereksinimi bulunmaktadır. üçüncü
Bunlar, anahtar ışık. dolgu ışığı, arka ışık olarak, psikolojik ortamı yaratmak ve
ve fon ışığıdır.
zamanı belli etmek için aydınlatma
yapma gereği vardır. Aktarılmak istenen
Bilindiği gibi sinema ve televizyon­ duygu ve düşünceler, filmin psikolojik
da aydınlatma yapmanın üç temel
Bu bölümde üç nokta aydınlatma konusuna
giriş yapılacaktır. Anahtar ışık,
dolgu ışığı, arka ışık, fon ışığı gibi
kavramlar açıklanmaya çalışılacak,
bu aydınlatma kaynakları
arasındaki dengenin nasıl
sağlanacağına kısaca değinilecektir.
96
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
atmosferi aydınlatma aracılığıyla yaratılır.
Ayrıca aydınlatmayla günün veya yılın
belli zamanları ortaya konabilir.
kaynaklar , anahtar ışık, dolgu ışıgı, ve
arka ışık olarak adlandırılır. Aydınlatılan
sahne veya nesne üzerinde bu üç
kaynağın her birinin farklı etkileri vardır.
boyut Sözü edilen üç aydınlatma kaynağı farklı
Aydınlat mayla
üçüncü
yanılsamasını yaratabilmek, bir başka açılardan , farklı yoğunluklarda ve farklı
deyişle gerçek yaşamdaki görüntüye yönlerden aydınlatılacak nesne ı sahne
benzer görüntüler oluşturabilmek için üzerine yönlendirilir. Bu kaynakların
yapımlarda üç nokta aydınlatması olarak ışıkları odaklanmış veya dağınık olabilir.
adlandırılan aydınlatma biçimi kullanılır. üç ışığın bir arada kullanılmasıyla doku ,
üç nokta aydınlatma tekniği sinemayla gerçeklik yanılsaması , psikolojik atmos­
ortaya çıkmıştır ve televizyonun sine­ fer ve ilgi nokta ( sı ) lan. ortaya çıkartılır.
madan ödünç aldığı bir olgudur. üç nokta aydınlatma genellikle tek kame­
Aydınlatılacak nesne veya ortamın özel- ra
ıçın
düşünülür ve
uygula n ı r .
1 iklerine göre üç farklı aydınlatma Televizyon çekimlerinde d e aydınlatma
kaynağı stüdyo veya film setine yerleşti­ üç nokta mantığı üzerine kuruludur,
rilir. Doğal olarak etkili bir derinlik yarata­ ancak spor karşılaşması, konser, gibi
bilmek için, aydınlatılacak mekan veya kamera sayısının kimi kez onları aştığı
nesnenin her yüzeyi farklı ışık yoğunluk­ çekimlerde çok sayıda aydınlatma
larıyla aydınlatılmalıdır.
kaynağı kullanılarak bir ışık havuzu
oluşturulur.
9. ı üç Nokta Aydınlatma
Bu tür aydınlatmaya üç nokta den­
mesinin temel nedeni üç farklı aydınlat­
ma kaynağının kullanıyor olmasıdır. Bu
Aydınlatmada İlk Adımlar
9 . 2 Anahtar Işık
Anahtar ışık, bir nesne veya
mekanın aydınlatılmasında kullanılan en
önemli
kaynağıdır.
aydınlatma
Genellik.le hemen kameranın yanından
nesne veya mekanı görünür kılmak,
nesnenin temel biçimini ortaya çıkart­
mak için kullanılan aydınlatma kayna­
ğıdır. Anahtar ışığın aydınlatmasını
güneş in nesneleri aydınlatması gibi
düşünebiliriz. Eğer sert bir gölge yaratıl­
mak isteniyorsa, sert ışık veren bir spot
ışığı kullanılabilir. Bunu öğle üzerinin
sert ışığına benzetebiliriz. Eğer gölgesiz
yumuşak bir görüntü isteniyorsa . yumu­
şak ışık veren bir aydınlatma kaynağı
kullanılması gereklidir. Bu türdeki bir
aydınlatmayı ise bulutlu gölgelerin
olmadığı bir ışığın bulunduğu güne ben­
zetebiliriz. Anahtar ışık prensip olarak
kameranın hemen yanından kullanılsa
da yapımın niteliğine ve anlatıma bağlı
olarak kamera ile belli açılar yapabilir.
Bu ise anlatımda farklılıkları ortaya
çıkartabilir.
Anahtar ışığın bulunduğu noktaya
göre
tüm
nesneleri eşit
olarak
aydınlattığı düşünülür. Tüm noktalar
aynı biçimde aydınlatılırsa derinlik etkisi
ortadan kalkar. iki boyutlu bir görüntü
oluşur. örneğin ; bir küre tek bir kay­
nak.la önden aydınlatılırsa gölgeler ve
derinlik oluşmayacaktır, dolayısıyla küre
bir daire gibi görünecektir. Anahtar ışık
kameranın hemen yanında olursa göl­
geler küçük olacaktır ve yukarıda
sözünü ettiğimiz gibi nesnenin biçimi
net olarak ortaya çıkmayacaktır. Eğer
kamerayla arasındaki mesafe ve açı
artarsa gölgeler uzayacaktır. Anahtar
ışığın kamera ile nesne arasında yatay
ve düşey düzlemlerde 45°'1ik bir açı
yapması ideal konumlardan biridir.
Kullanılan anahtar ışığın ışık düzeyi . çok
düşük veya çok yüksek olmamalıdır.
Çok düşük ışık düzeyi, film veya video
için teknik gereksinimleri karşılamaz­
ken . çok yüksek ışık düzeyi ise, görün­
tüde bozulmalara neden olabilecektir.
97
98
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Anahtar ışık. kameranın üstünden 45
derecelik açıyla verilir.
Anahtar ışık. kameranın yanından 45
derecelik açıyla verilir.
Anahtar ışık nesnenin veya mekanın
yalnızca bir kısmını aydınlatacaktır.
örneğin ; bunun bir insan olduğunu
düşünecek olursak. yüzün , ışığın geldiği
tarafı aydınlatılacak diğer taraf ise
aydınlatma kaynağının niteliğine göre
(sert veya yumuşak ışık oluşuna göre)
gölgeli kalacaktır. Eğer aydınlatma
kaynağı sert ışık kaynağı ise gölgeler sert
olacak, keskin ve koyu gölgeler
oluşacaktır. Anahtar ışığın ortaya
çıkardığı sert gölgeleri yok etmek için
ikinci bir aydınlatma kaynağına gereksi­
nim duyulacaktır. Bu ise dolgu ışığı ola­
caktır.
Aydınlatmada İlk Adımlar
9 . 3 Dolgu Işığı
Anahtar ışığın oluşturduğu göl­
geleri yok etmek veya anlatıma uygun
biçimde azaltmak için dolgu ışığı kul­
lanılır. Kullanılacak bu aydınlatma
kaynağı, anahtar ışıkta olduğu gibi sert
ışık veren bir aydınlatma kaynağı i �e
veya bu kaynağın oranı anahtar ışıga
eşit ise aydınlatılan nesnenin diğer
tarafında da sert veya istenmeyen göl­
geler
oluşacakt ır.
Anahtar
ışığın
oluşturduğu sert gölgeleri yok etmek ve
doğal bir anlatımı sağlayabilmek için
daha yumuşak, bir ikinci ışık kaynağına
gereksinim vardır. Dolgu ışıkları genel­
likle dağınık ve yumuşak ışık veren
aydınlatma kaynaklarından oluşur.
Dolgu ışığı için ideal noktanın kamera­
nın hemen üzeri olduğu düşünülür ,
ancak aydınlatma kaynağının bu
biçimde yerleştirilmesi zor olabilir , o
yüzden dolgu
ışığın ,
kameranın ,
anahtar ışığa göre aksi tarafında ve
aşağı yukarı aynı açıyla yerleştirilme� i
yaygın bir kullanım biçimidir. Dolgu ışıgı
gölgeleri en aza indirir ve görüntülenen
nesne veya mekanda biçim , doku ve
boyutların ortaya çıkmasında yardımcı
olur.
9.4 Arka Işık
Aydınlatılan nesne veya mekanda
üçüncü boyut yanılsamas ını yarata­
bilmek için bir üçüncü aydınlatma
kaynağına gereksinim vardır. Bu
aydınlatma kaynağı, film veya video ile
kaydedilen nesnenin fondan ayrılmasını
sağlamaktır. Bu aydınlatma kaynağı
arka ışık olarak adlandırılır. Bazı kay­
naklarda tepe ışığı olarak da geçer. Arka
ışık nesneyi fondan ayırmada ve derin­
lik etkisini artırmada kullanılır. Arka ışık
genelde sert bir ışık kaynağıdır.
Nesnenin tam arkasından veya arka üst
açısından verilir. Arka ışığın çok
yukarıda olması durumunda , örneğin
aydınlatılan bir insansa yüzdeki ay­
dınlatmayı bozar, omuzlarda ve saçlar­
da sert parlamalara çene altlarında ve
göz çukurlarında gölgeye neden olur.
99
1 00
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Bu aydınlatma kaynağı çok altta olursa
kamera tarafından görülme tehlikesi ola­
bilir veya oluşan ters ışık film üzerinde
istenmeyen etkilere neden olabilir . Bu
etki genellikle diyafram biçiminin bir ışık
kümesi olarak görüntüde yer alması biçi­
mindedir .
Arka ışığın kullanıldığı durumlarda ,
eğer bir insan veya dekor malzemeleri
varsa bunlar fondan uzakta olmalıdır.
Böylelikle arka ışığın , nesneleri fondan
ayırma işlevi tam olarak ortaya çıka­
caktır. Arka ışığın eğer yoğunluğu az ise
üçüncü boyutu oluşturma işlevi azala­
caktır. Bu yüzden arka ışığın anahtar
ışığa eşit veya ondan biraz az şiddette
olması tercih edilir.
9.5 üç Aydınlatma Kaynağının
Birlikte Kullanılması
Televizyon veya sinemada üç nokta
olarak adlandırılan aydınlatmayı uygu­
larken , her üç aydınlatma kaynağının da
güçlerini göz önünde tutmak gereklidir.
Eğer anahtar ışık ve dolgu ışığı eşil
yoğunluklara sahipse aydınlatılan mekan
veya nesnede hem anahtar ışıktan . hem
de dolgu ışığından kaynaklanan gölgeler
oluşur . Bu genellikle istenmeyen bir
sonuçtur, sinema ve televizyon aydınlat­
masında genellikle tek gölge istenir.
Yoğunluğu fazla olan bir dolgu ışığı
anahtar ışığın ortaya çıkarttığı biçimi yok
edebilir. Eğer anahtar ve dolgu ışığının
güçleri eşitse derinlik duygusu yok ola­
caktır. Aydınlatılan bir mekanda birden
fazla gölge varsa dolgu ışığının anahtar
ışık gibi bir işlev gördüğü düşünülebilir.
Dolgu ışık kaynaklarının yumuşak ışık
veren kaynaklar olduğundan söz edil­
mişti. Dolgu ışık kaynakları birden fazla
sayıda olabilir.Ancak bunların oluştura­
cakları gölgelerin çok iyi denetlenmesi
gerekmektedir.
Anahtar, dolgu ve tepe ışığı birlikte
kullanıldığı zaman görüntünün derinliği
ve boyutu ortaya çıkacak ve ekranda
veya perdede üçüncü boyut yanılsaması
ortaya çıkacaktır.
Aydınlatmada İlk Adımlar
9 . 6 Fon Işığı
Yukarıda sc:ıyılan üç aydınlatma
kaynağına ek olarak fonu aydınlatmada
kullanılan aydınlatma kaynaklarına
gereksinim duyulur . Nesnenin a rka­
sında kalan kısmı aydınlatmak için
genelde yumuşak ışık kaynakları kul­
lanılır ve bu kaynakların anahtar ışığın
bulunduğu yönden kullanılması tercih
edilir. Fon aydınlatmasıyla . fon ortaya
çıkartılırken . fonda oluşan gölgeler ,
örneğin mekanda bulunan nesnelerin
gölgeleri ve özellikle sesli çekimlerde
boom mikrofonun gölgesi yok edilebilir.
9. 7 Aydınlatmaya Başlarken
Cevaplanması Gereken Sorular
• Ne tür aydınlatma kaynakları kul­
lanılacak?
• Aydınlatma kaynaklarının renk
ısıları ne olacak?
• Yeterli sehpa , vb. aksesuarlar
var mı? Aydınlatma kaynakları tavanda
m ı , yerde mi kullanılacak?
• Ne tür filtreler kullanılması
gerekiyor? Yeterince var mı?
• Elektrik nasıl sağlanacak?
Elektrik kesilmelerine karşı izlenecek
yol ne olacak?
• Jeneratör kullanılıyorsa nereye
nasıl yerleştirilecek, sesi nasıl izole
edilecek? Jeneratör sesinin çekim sesi­
ni etkilemesi tehlikesi var mı?
• istenilen duygusal I dramatik
atmosfer ne olacak?
• Hangi mevsim oluşturulacak?
• Günün hangi saati oluşturula­
cak?
• Sahnedeki hareketler ne olacak?
• Sahnede kaç kişi bulunacak,
oyun ı sunuş sırasında birbirlerini örte­
cekler mi?
• Sahnede önemli nesne veya
aksesuarlar var mı? Bunların ışıkla vur­
gulanması gerekiyor mu?
• Sahnedeki oyuncuların giysi ve
makyajları nasıl?
• Star oyuncunun yüzünün hangi
tarafı daha iyi görüntü veriyor? özel
ışık gerekir mi?
101
1 02
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Tavan ve döşeme görünüyor mu?
• Sahnede mikrofonlar nereye
yerleştirilecek? Mikrofonların gölgesi
nasıl yok edilecek?
• Sahnede açılıp kapatılan radyo ,
televizyon cihazı , ışık üreten farklı ele­
manlar var mı? Bunlar nasıl görülmek
isteniyor?
• Sahneye dışarıdan etki eden ışık
var mı? Varsa renk ısıları ne? Işıkların
renklerinin dengelenmesi gerekiyor mu?
• Çekim sırasında takip spotu vb.
aydınlatma kaynağı kullanılacak mı?
Kim kullanacak? Renk ısısı veya renkleri
ne olacak?
• Işık devamlılığı olmak zorunda
mı? önceki ve sonraki sahneler ışık
bağlamında birbirleriyle ilişkili mi?
• Çekilmesi gereken detaylar, ara
planlar var mı? Bunlar için nasıl ışık
isteniyor?
• Kameranın doğrudan gördüğü
doğal veya yapay aydınlatma kaynağı
var mı?
Kuşkusuz bu soruların sayıs ını
aydınlatmaya
olanakl ı ,
artırmamız
başlamadan önce bu tür soruların
•
aydınlatma
yanıtlarının
bulunması
sırasında kolaylık sağlayacağı gib i ,
aydınlatma , dolayısıyla yapım sürecini
de kısaltacaktır.
Kısa.ca:
Sinema ve televizyondaki aydınlatmanın
temelini üç nokta aydınlatma
oluşturur. Üç nokta terimi, aydınlat­
mada üç farklı aydınlatma
kaynağının kullanılmasından
gelmektedir. Hollywood'da
kullanılan klasik aydınlatma
biçimidir. Üç nokta aydınlatmada
anahtar ışık, dolgu ışığı ve arka ışık
bulunur. Anahtar ışık nesne / sah­
neyi aydınlatan temel ışık
kaynağıdır. Dolgu ışığı anahtar
ışığın oluşturduğu sert gölgeleri
yumuşatır, nesne / sahnenin
anahtar ışık tarajindan
aydınlatılamayan bölümlerini
Aydınlatmada İlk Adımlar
görünür hale getirir. Arka ışık ise
nesne veya sahne de üçüncü boyut
yanılsamasını yaratmak ve nesneyi
fondan ayırmak için kullanılır. Bu
üç aydınlatma kaynağı birlikte kuı
/anılarak sahne / nesnenin hem
görünür hale gelmesini, hem de iki
boyutlu düzlemde üçüncü boyut
yanılsamasını yaratır.
Bölüm İçin bynakc;a:
Milleı�n. Gerald
Tlıe Technique of Lighıing for Film and
Television. Focal Press. Londra:l991.
feininger, Andreas. Liglıı and Liglıting in Plıotogrnphy, Amphoto,
New York. 1976.
Zeııl, Herbeıt. Siglıı Sound Motion. Wadswoıth Pub . . Co. , Belmonı.
1990
Lyver, Des - Swaimon, Grahaın Video Lighting, Fcx:al Pres.\
Londra, 1997.
1 03
1 04
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
B Ö L ÜM 1 0
) {.
- �
"
' �
� �)��:;�.�N LiG i
,
•
,-
"
r
- "
l�IC3
:. ElV1
' , .,, ' �
.
VE
• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •
Bir film bir çok yaratıcı grubun çalışması ve
oldukça karmaşık teknik işlemler
sonucunda ortaya çıkar. Sinema
hem sanatın bir dalı, hem de çok
gelişmiş eğlence endüstrisinin bir
parçasıdır. Sinematografik gelişimin
temelinde teknik yatmaktadır.
Kameramanlık veya görüntü yönet­
menliği, sinemanın ilk yıllarında
bilindiği gibi, nesnel gerçekliğin
film üzerine mekanik ve optik
aygıtlar kullanılarak kaydı olarak
algılanıyordu, ancak zaman içinde
oluşan sinema dili, bu pasif,
teknisyenlikten ileri gitmeyen işi bir
sanat haline getirdi. Yine ilk bölümr
/erde sözü edilen görüntülemeye
yarayan ve yardımcı olan bir çok
aygıtın icadı da görüntü yönetmen­
leri tarafından gerçekleştirildi ve
günümüzde de bu hala devam
etmektedir. Her yıl A.B.D ve diğer
ülkelerde teknik gelişmeler için veri­
len ödüllerin hemen hemen tümünü
görüntü yönetmenleri alır.
Teknolojiler kullanıcıları tarafından
geliştirilir. Örneğin, çeşitli ışık kay­
nakları, ışık ölçerler, gölgeler
yaratan çeşitli aygıtlar, vinçler,
kaydırma arabaları ve burada saya­
mayacağımız çoklukta araç ve gereç,
hep görüntü yönetmenleri
tarafından geliştirilmiştir. Yeni
geliştirilen bir çok aygıt ise sinema
dilinin gelişmesinde temeli
oluşturan taşlar gibidir.
1 06
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
ı o.
ı Biçem Nedir?
Beyan , Tarzı ifade, Tarz, inşa; Fransızca .
Almanca. Stil.
İngilizce.
Styl e ,
İtalyanca.Stile) Belli bir sanatçıya veya
belli bir çağa özgü anlatım ve biçim­
lendirme özelliği ." ( Hançerlioğlu , 1 980:
1 10 )
sanat yapıtlarını anlamaya ve açıkla­
maya çalışırken bir takım kolaylıklar
sağlayacağı düşüncesiyle sözü edilen
sanat yapıtları çeşitli biçimlerde katego­
Hançerlioğlu'nun
açıklamasında
rize edilerek incelenmeye çalışılır. görüldüğü gibi biçem kavramı bireysel­
zaman zaman sanat yapıtlarını çağlarına , liği içermektedir. Konuyla ilgisini kurul­
ülkelerine, sanatçılarına , sanatçıların maya çalışılırsa, sinemada dönemlere
bağlı oldukları okullara ve öğretilere göre özgü oluşan biçem ve gerek yönetmen
sınıflamak. sanatı iletişim boyutunda ya gerekse de görüntü yönetmenlerinin
da eleştirel boyutta inceleme aşama­ özgün biçimlendirme özelliklerinden söz
sında yardımlar sağlar. Yukarıda belir­ etmek olanaklıdır.
tilen , çağlar, ülkeler, sanatçılar ve bağlı
Biçem bir yapı t ı n , sanat yapıtı
oldukları öğretiler gibi başlıklar sanatın
olmasını
sağlayan etmenlerden biridir.
biçemsel ayrıştırılması için gerekli olan
Biçemle
birlikte
özgünlük kavramı da
bir çok başlıktan yalnızca bir kaç tane­
gündeme
gelir,
özgün
olma ise sanat ve
sidir . Bazin'e göre ; "filmler yalnızca
zenaat
kavramlarını
birbirinden
ayıran
biçemleri anlaşıldığı zaman anlaşılabilir
özelliktir.
olur."
Orhan Hançerlioğlu , Felsefe Ansik­
lopedisi adlı yapıtında biçem kavramını
şöyle açıklıyor:
"Üslup (Osmanlıca . üslub, Usul .Tarzı
Görüntü Yönetmenliği ve Biçem
ı o . 2 Görüntü Yönetmeni
Sahnede Aydınlık ve Karanlık
Bölgeler Oluşturur
Aydınlık ve karanlık, bu iki zıt
kavram
i nsanoğlunun
yaşamında ,
başlangıcından bu güne dek tarihsel
süreç içinde hep farklı anlamlar ve
yananlamlar içermişt ir. Sözü edilen
yananlamlar mitoloj ik çağlardan . tek
tanrılı dinlere dek sözlü ve yazılı kay­
naklarda hep yer almıştır. Mitoloj ilerde
karanl ığa ve aydınlığa h ükmeden
tanrılar vardır. Kitab-ı Mukaddes aydınlık
ve karanlığın nasıl yaratıldığını anlatarak
başlar.
Tüm dinler. mitoloj iler . destanlar.
kutsal kitaplar, aydınlık-karanlık karşıt­
lığı , aydınlığa ve karanlığa yüklenen
anlamlarla doludur. Aydınlık ve karanlık
kutsal kitaplar dışında toplumların
yaşa mlarında da farklı anlamlar taşır.
Aydınlık ve karanlığa farklı toplum ve
kültürler farklı anlamlar yükler.
"Amerikan gangster filmlerinde.
örneğin bir limanın parlak basamakları
ve
endişe
izlenimi
terslik
uyandırır . . . Sahne yarı karanlık, terk edil­
miş rıhtım , dizili sandıklar, yukarıda sal­
lanan vinçler gösterilir. . . Ve dokların iste­
nen görüntüsünü elde etmek için
aydınlatma efektlerine bağımlı çekim
teknikleri çağrışımın- yananlamın göste­
renlerini biçimlendirmek için bir araya
gelmeler . . . değişik aydınlatma teknikleri
içinde çekilen aynı sahne farklı izlenim­
ler yaratacaktır." ( Metz, ı 974: 45)
Sinematografik anlatımı sağlayan
kavramlar şöyle sıralanabilir. Işık bunlar­
dan yalnızca bir tanesidir.
a) ışık ve Renk
b) Çerçeve: iki Boyutlu Alan
c) Derinlik ve Hacim: üç Boyutlu Alan
d) Zaman ve Hareket: Dördüncü
Boyut
e) Ses'tir ( Zettl, ı 973 : 1 8)
1 07
1 08
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
ışık olmaksızın aydınlatma olmaz.
Aydınlatmayla diğer bir deyişle. ışık ve
gölgelerin
filme
düzenlenmesiyle
kaydedilen görüntüye değişik anlamlar
verilebilir.
Fotografik ve sinematografik yapıyı
oluşturan ışık her zaman görüntünün
anlaşılmasında ve ona anlamlar yük­
lemede de kaynaklık yapar. Işığın hare­
ketliliği olmaksızın fotografik ve sine­
matografik görüntüyü oluşturmak olanak­
sızlaşır, değişik görsel etkiler ve anlamlar
yaratmak için bir görüntü yönetmeni
çeşitli aydınlatma biçimleri kullanır. Bu
biçimler çok kabaca ikiye ayrılabilir.
Bunlar, doğrudan aydınlatma ve
dağınık aydınlatmadır. Doğrudan aydınlat­
manın kullanıldığı durumlarda görüntüde
ışık ve gölgenin sert kontrastlarını görü­
rüz. Doğrudan aydınlatmada gölgeler
koyu, beyaz yüzeyler temizdir. Dağınık
aydınlatmada ışık bir yüzeyden yansıtılır
veya yarı geçirgen bir ortamdan geçerek
yumuşar. ışı k ve gölge arasındaki kont­
rast azdır, sert olmayan gölgeler vardır.
Görüntü yönetmeni. filmde ış ığın
düzenlenmesinden sorumludur. Bu
düzenleme yönetmenin özel ve genel
istekleri doğrultusunda gerçekleşt iri­
lirken teknik ve estetik bilgilerin de bir
araya getirilmesini gerektirir. Sanatsal
değer taşıma iddiasında olan her film için
aydınlatma büyük önem taşır. Sinema
aydınlatmasını, televizyon ayd ı n lat­
masından ayıran öğe film ayd ı nlat­
masının devamsız (discontinuous) , tele­
vizyon aydınlatmasının da devamlı (con­
tinuous) olmasıdır.
Bir sahne aydınlatılırken. mikrofon­
ların konumu , oyuncu ve alıcının
hareketleri gibi etmenlere ek olarak
fotoğraflanan mekan /nesne/ oyuncu­
ların renk, biçim , doku , tonları gibi
etmenlerin de göz önünde tutulması
gerekir. Bilindiği gibi her doku , renk ve
biçim , ışığı değişik biçimlerde yansıtır.
Mekanın geniş ya da dar olması da
aydınlatmayı değişik biçimlerde etkiler.
Film aydınlatması ve televizyon
aydınlatmasının farklılıkları olduğundan
Görüntü Yönetmenliği ve Biçem
yukarıda söz edildi, fotoğraf için yapılan
aydınlatma da film ve televizyona göre
ayrılıklar gösterir. Aydınlatmanın yanı
sıra , bir fotoğrafçı çekim sonrasında çok
değişik sayıda müdahale ile fotoğrafını
oluşturma olanağına sahiptir. özellikle
baskı aşamasında çok değişik teknikler
kullanılarak fotoğrafa farklı anlamlar yük­
lenebilir veya var olan anlamların üzeri­
ne bir takım yenileri eklenebilir. Oysa
sinemada görüntü yönetmeninin müda­
hale şansı pek bulunmamaktadır veya
olanlar da çok kısıtlıdır. Dolayısıyla per­
deye yansıyacak olan görüntünün
oluşturulması aşamasında her şey
düşünülmek zorundadır. Görüntü yönet­
meni ışığı kullanarak sahneye anlam­
larını yükler.
Sinemada aydınlatma. filmin ruhu­
na ve biçimine göre değişiklikler gös­
terir. Hiç bir zaman bir polisiye filmle , bir
melodramın, bir westernle bir müzikalin
aynı biçimde aydınlatılması düşünüle­
mez. Filmlerin türlerine göre , sinemanın
ilk yıllarından günümüze dek gelen
aydınlatma biçimleri oluşmuştur.
örneğ i n , komedi ve müzikaller
güçlü anahtar ışıkla (higt1 key lighting)
aydınlatıl ı r . Parlak bir ışık havuzu
oluşturulur. Melodramlar , polisiyeler .
zayıf anahtar ışıkla (low key lighting)
aydınlatılır. Daha fazla gölge söz
konusudur. Gölgelere anlamlar yüklen­
miştir. Bu tür filmlerde zaman zaman
amaç nesneleri/kişileri aydınlatmaktan
ziyade gölgeler yaratmak da olabilir.
Bunun mükemmel kullanım örnek­
leri ı 920'li yıllardaki Alman Dışavurum­
cu Sineması'nda izlenebilir. Dışavurum­
cu görüntü yönetmenleri tarafından
sinemada ışığın anlatım özelliklerini ve
önemini kavrayarak, çok güzel görün­
tüler elde ederek ışığa altın çağ
yaşatılmıştır. Doğal ışık kaynaklarının
nitelikleri bozularak, yapay ışık kay­
nakları alışılmışın dışında kullanılarak
farklı sembolik anlamların anlatımına
yönelmişlerdir. Dış mekanlarda çekilen
filmlerle. stüdyo ortamında oluşturulan
filmler arasında aydınlatma açısından
önemli farklılıklar izlenir. Stüdyoda çeki­
len filmler daha stilize aydınlatılırken ,
1 09
ı ıo
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
gerçek mekanlarda oluşturulan aydınlat­
malar daha doğaldır.
Bir görüntü yönetmeni kendinden
önceki sanatçıları çok iyi izlemeli . özel­
likle klasik ressamları ve onların ışığı
nasıl kullandıklarına dikkat etmelidir .
Yapt ıkları resimlerde ışığı mükemmel
biçimde kullanan sanatçılar , arasında
Rembrandt , Caravagg i o . Goya gibi
ressamlar vardır. Bu sanatçılar, resim­
lerinde aydınlık-karanlık karşıtlığını psiko­
lojik amaçlarla kullanmışlardır.
ı o. 3 Işığın Farklı Anlamları
Karanlık insanlarda . korku , kötülük,
ve bilinmezlik duygularını harekete
geçirir. sanatçılar karanlığı bu bilinmezlik,
korku ve kötülüğü ortaya koymakta kul­
lanmıştır. Aydınlık genelde güvenlik,
gerçek, doğruluk, neşe gibi duyguları
harekete geçirir. Aydınlık ve karanlığın bu
sembolik birlikteliği beraberinde, görüntü
yönetmenlerinin onlara çeşitli anlamlar
yükleyerek kullanmalarını da getirir.
örneğin; aşağıdan aydınlatılan bir
yüz genellikle kötülüğü çağrıştırır. Işığın
onune
konan
engeller ,
gölgeler
yaratarak, güvensizlik, korku gibi duygu­
ların yaratılmasına yardımcı olur. Bir tepe
ışığı saçlar üzerinde haleler oluşturur ve
uhrevi duyguları çağrışt ırır. Yüzyıllar
boyunca kiliseler ve diğer mekanlardaki
mozayiklerde, fresklerde ve resimlerde
azizler başlarının üzerinde ışıkla betim­
lenmişlerdir. İslamiyette de benzeri
çağrışımlar söz konusudur.
Aşk sahneleri yumuşak arka ışıklar­
la ve yumuşatıcı filtrelerle fotoğraflanır ve
romantik bir hava yaratılmasına çalışılır.
Bu konularda örnekleri çoğaltmak
olanaklıdır. Işığın , fotoğraflanan nes­
neyle yaptığı her açı filme çekilen sahn­
eye farklı bir anlam yükler.
Spot ışıklar kullanılarak görün­
tülerde aydınlık ve karanlığın kontrastları
oluşturulur. Kontrast görüntüler nes­
nelerin yüzeylerinin bozunmuş olarak
görünmelerine sebep olabilir. özellikle
D ışavurumcu
sinemada
bozulmuş
Görüntü Yönetmenliği ve Biçem
yüzeyli görüntüler ve
psikoloj i k
ve
ıematik
kullanılmıştır.
kontrastlık
amaçlarla
ı 0.4 Aydınlatma Yapabilmek
İçin Onun İşlevlerini Bilmek
Gerekir
Çalışmanı n birinci bölümünde ,
görüntü
görevleri
yönetmeninin
tanımlanırke n , temel görevinin sah­
nenin aydınlatılması olduğundan söz
edildi ve takip eden alt başlıklarda
görüntü yönetmenin kullandığı araçlara
değinild i . Sinemada aydınlatmanın
teknik boyutu da önemlidir, esteti k ve
anlamsal boyutu oluşturabilmek için
öncelikle teknik boyutun oluşturulması
gereklidir . Aydınlatma bilindiği gibi
öncelikle teknik nedenler dolayısıyla
gereklidir. Nesnelerin görünebilmesi ve
görüntülenebilmesi için ışığa gereksi­
nim vardır. ışık / aydınlatma olmaksızın
görüntü gerçekleştirilemez . Görsel
sanatların varlığının temel öğesi ışıktır.
Resim fotoğraf, sinema televizyon ve
diğer sanat dallarında ışık olmaksızın
görünebilirlik söz konusu değildir.
iki boyutlu alan olan sinema perde­
s i . fotoğraf kartı veya televizyon
ekranında temel sorunlardan biri
aydınlatmayla derinlik yaratmak, bir
başka deyişle üçüncü boyutu oluştur­
maya çalışmak, diğer sorun ise
aydınlatmanın
kullanılarak
anlam
yaratılması olacaktır.
Çevremizdeki nesnelerden değişik
yoğunluklarda yansıyan ışıklar nes­
nelerin biçimlerin ortaya çıkartır ve
insan beyni bu nesnelerde oluşan ışık
ve gölgelerin bu değişimlerini biçim ve
doku şeklinde yorumlamayı öğrenir.
Çevremizdeki nesnelere ait biçim bilgi­
leri ışık ve gölgeyle ortaya çıkarken ,
yansıyan ışık diğer yandan da nesnenin
dokusunu , örneğin ; ahşap, parlak çelik
yüzey , kumaş ,vb. olup olmadığını
ortaya koyar.
Sinema , fotoğraf, televizyon gibi
estetik
iletişim
alanlarının
başat
ı11
1 12
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
malzemesinin ışık olduğundan hep söz
edildi. Yeterli ışık düzeyi bize aynı
zamanda doğru renkler ve tonlar elde
etme olanağını da sağlayacaktır. Teknik
nedenler dışında estetik kaygı güderek
de aydınlatma yapma gerekliliği vardır.
Aydınla t m a , estetik öğelerin görüntü
içinde birleştirilmesine yardımcı olur.
Bilindiği gibi sinematografik görüntü
iki
boyutlu
bir
ortamda
oluşur.
Görüntüsü kaydedilen nesnelerin biçim
ve boyutları aydınlatmayla belirlenir ve
üç boyutluluk duygusu aydınlatmayla
gerçekleştirilir. Boyut ve biçim ışık ve
gölge elemanlarının kullanımıyla ortaya
çıkar.
Bir nesnenin şekil ve boyutlarını
yaratmada ışıktan çok gölgeler önem
kazanır. Nesnenin şeklini oluşturan /
ortaya ç ı kartan gerçekte ışık değil ,
gölgedir. üçüncü boyutu oluşturmaya
çalışmak estetik olduğu kadar teknik bir
konudur da . Sinema , fotoğraf ve tele­
vizyonda nesnenin uçuncü boyutu
yanılsama olarak ortaya çıkar. Nesneler
arasındaki ilişkilerin betimlenmesi veya
nesnenin uzaydaki durumunun açıklan­
belirtilebili r .
ması
derinlik
olarak
Nesnenin biçiminin ortaya çıkartılması
üçüncü boyutu , yine nesnenin çerçeve
içindeki konumu ise derinlik etkisini
oluşturur.
Gerçek yaşamda var olan ışık karak­
teristiğ i ,
ortamda
sinematografik
aydınlatmayla gerçekleştirilir . Sinema
gerçek gibi olanı aktaran bir iletişim
ortamıdır. Yapay ışık kaynakları kulla­
nılarak, gerçek gibi olan ortam yaratılır.
Aydınlatmayla psikolojik ortam
yaratılır. Film atmosferine uygun ortam­
ları yaratmak aydınlatmayla olanaklı hale
gelir. Aydınlatmanın kullanılmasıyla, kor­
ku , gizem , sevinç , hüzün gibi duygu
ortamları yaratılabilir.
Aydınlatmayla zaman belirlenir, ışık
kullanılarak filmdeki zamanı belirtilebilir.
Filmsel zaman ışıkla kurulur. Günün ,
ayın , mevsimin belli zamanları ışıkla ve
gölgelerle ortaya konabilir. Bu yapılırken
ışık kaynağımızla birlikte çeşitli aksesuar-
Görüntü Yönetmenliği ve Biçem
!ar da kullanılabilir.
Aydınlatma dikkatin belli bir nok­
taya yoğunlaşmasını sağlar. Dikkati belli
noktalara yoğunlaştırarak gösterilmek
isteneni ön plana çıkartır ve diğer bazı
görüntülerin önemini azaltır. ışık işaret
edici bir özelliğe sahiptir.
Perspektif, biçim ve doku aydınlat­
mayla belirt ilir. ışığın nesneye veya
alıcıya göre yerleştiriliş biçimi derinlik
ve dokunun algılanmasını sağlar.
Böylelikle iki boyutlu bir düzlemde üç
boyut yanılsaması da yaratılmış olur. Bir
başka deyişle uzaysal ilişkiler ve pers­
pektif ışıkla kurulur ve çevre belirtilir.
örneğin ; ışık kaynağı hemen alıcı
merceğinin yanına konup nesne
aydınlatılırsa düz aydınlatma elde edil­
miş olur, ancak ışık kaynağının nesneye
göre açısı değiştirilmeye başlandığı
zaman derinlik duygusu oluşmaya
başlar.
Gerçekte varolan ışık karakteri
aydınlatmayla yara t ılır. Aydınlatma
gerçekçi olarak veya dışavurumcu
. Günümüzde
kullanılabilir
olarak
giderek daha fazla biçimde dış mekan­
larda , gün ışığı altında ark ışıkları , reflek­
törler veya farklı aydınlatma kaynakları
gün ışığına destek olmak üzere veya
güneşin oluşturduğu sert gölgelerin ve
kontrastın yok edilmesi için kullanılmak­
tadır. Bunlardan ayrı olarak, karanlık
mekanlarda , hiç ışık kullanmaksızın.
süratli filmler ve özel objektiflerle çekim­
ler de yapılmaktadır.
Görüntülenen nesneler arasında
kompozisyonel ve tona! dengeleri kur­
mak için aydınlatma gereklidir ve görsel
devamlılık için de aydınlatmadan yarar­
lanılır.
1 0. 5 Görüntü Yönetmeninin
Filmin Görsel Yapısına Etkisi
Görüntü yönetmenine özgü bir
biçemin olup olmaması konusundaki
tartışmalar, görüntü yönetmenliğinin bir
meslek olarak gündeme gelmesiyle bir­
likte başlamıştır. Görüntü yönetmen-
1 13
1 14
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
liğinin teknisyenlik olarak algılandığı
durumlarda, görüntü yönetmenine özgü
bir biçemden söz edilmesi olanakl ı
değildir.
Ancak
estetikle
tekniği
birleştiren, filme katkıda bulunan görüntü
yönetmenlerinin varlığı kuşkusuz ortaya
çıkan yapıta farklı anlamlar katacaktır.
Sinemanın ilk yıllarından başlayarak
yaklaşık ı 930'lu yıllara dek, görüntü
yönetmenlerine özgü biçemlerinden söz
etmek olanaklı değildi . Bu dönemde
özellikle Hollywood sinemasında bir
görüntü standartlaşması söz konusuydu.
Sinema anlatım dilinin pekişmesiyle
birlikte , yönetmen - görüntü yönetmeni
birlikteliği gündeme geldi . Giderek, birlik­
te çalışmayı yeğleyen , birbirini tamam­
layan, yönetmen görüntü yönetmeni,
oyuncu , görüntü yönetmeni ç iftleri
oluşmaya başladı.
Filmin oluşmasında birinci kişi
kuşkusuz yönetmendir. Senaryoda yazılı
olan malzemeyi görsel ortama aktaran
bir sanatçıdır yönetmen. Yönetmenle bir­
likte filmin görselleştirilmesini sağlaya n .
görselleştirmenin teknik v e estetik boyu­
tunu oluşturan kişiyse görüntü yönet­
menidir. Yönetmen ve görüntü yönet­
meni filmin görselleştirilmesini birli kte
gerçekleştirir. 6 Ocak ı 994 tarihinde
Yeşilçam'ın emektar kameramanlarından
Ali Uğur ile yaptığımız söyleşide , Uğur:
"Yönetmen ve kameraman ikiz kardeştir
ayrılamazlar" diyor.
Sinema
birbirinden
tarih inde
ayrılmayan , adları birlikte anılan bir çok
yönetmen görüntü yönetmeni çiftinden
söz edilebilir. Bunlar arasında Griffith­
Bitzer , Welles-Toland, Godard-Coutard ,
Eisenstein-Tisse, Fritz Lang-Karl Freund
gibi isimler vardır. Kuşkusuz bu listeyi
uzatmak olanaklıdır.
"Biçemin
görsel
elemanlarına
değinirken , görüntü yönetmenine de
değinmek gerekir, görüntü yönetmeni
çok belirleyici bir rol oynar ve alıcıyla
ilgili tüm işleri o yapar. Ancak bizler hep
sette olamayız ve 'iç' bilgi görüntü yönet­
meninin filme katkısını saptamak için
gereklidir. Birth of a Nation'da Billy Bitzer .
Görüntü Yönetmenliği ve Biçem
Citizen Kane'de Greg Toland veya
Seventh Seal'de Gunnar Fisher'in film­
lere ne denli katkısı olduğunu bileme­
yiz. Dolayısıyla genelde yönetmenler
istedikleri görüntü yönetmenini seçtik­
leri için , biz onların bu seçimlerinin
'görsel felsefelerinin' uyumundan dolayı
gerçekleştiğini varsayarız ve kolaylıkla
filmin görsel biçemini yönetmene
yakıştırırız." ( Boggs , ı 978: 1 60)
Günümüzde görüntü yönetmeni ,
sinemanın temel malzemesi olan ve
görüntüyü oluşturan ışık, çizgi, şekil,
gölge, ton , renk, leke , derinlik, ölçek,
bakış açısı gibi değişkenler. görüntü
teknolojisinin sağladığı optik, mekanik,
kimya, elektronik, bilgisayar teknolojisi
gibi öğelerin de yardımıyla , sonsuz
sayıda görüntü düzenlemesi yapma
olanağına sahiptir. Bu öğelere hakim
olma durumunda bulunan görüntü
yönetmeni ressamın fırçasını kullan­
ması gibi, bu öğeleri kullanarak kendine
özgü görüntüleri yaratmaya çalışır.
Yukarıda da görüldüğü gibi aydın-
!atma kavramı bir çok etken tarafından
belirlenmektedir. Sinemada biçem ; bir
filmin alçak ya da yüksek güçlü anahtar
ışıkla aydınlatılmış olması. ışığın sert ya
da yumuşak olması , aydınlatmanın
gerçekçi veya dışavurumcu olması
açılarından ele alınabilir.
Bir film görüntü yönetmeninin filme
olan katkısı , bir başka deyişle görüntü
yönetmeninin biçemi açısından ele
alınabilir örneğin : Nestor Almendros'un
"sihirli saat" adını verdiği bir zaman dili­
mi vardır ve bu saatler arasında görün­
tülerini ustalıkla oluşturur. Bu saatler.
gün doğumu ve gün batımı sırasında
renklerin sürekli değiştiği, gökyüzünün
tam aydınlık olmadığı, özellikle gün­
batımı sırasında binaların, otomobillerin
ışıklarının yanmaya başladığı ancak her
şeyin rahatlıkla görünebildiği andır.
İsveçli görüntü yönetmeni Sven
Nykvist'in
yumuşak
ışığı,
Gregg
Toland'ın alan derinliği ve Raoul
Coutard'ın "günün ışığı" adını verdiği ve
ortamda varolan aydınlatma kay-
1 15
1 16
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
n a klarını kullandığı veya ortamda
varolan aydınlatma kaynaklarına çok az
müdahalede bulunarak yarattığı gerçekçi
ışık ortamları, sürekli hareket halinde ve
elde kullanılan alıcıla r , otomobillerin
içine , el arabalarına , bisiklet ve motosik­
let üzerine yerleştirilmiş alıcılar. görüntü
yönetmenlerine özgü biçemleri ortaya
koyar.
Aydınlatma filmin ozune göre
değişiklikler gösterir. Yüksek kontrastlı
aydınlatma ve alçak kontrastlı aydınlat­
malar
filmlerin
biçimlerine
göre
değişiklikler gösterir. Görüntü yönetmen­
leri bu değişik biçimdeki filmlere kendi
biçemlerini koyarlar.
"Deneyimli bir Hollywood yönet­
menının bir resmin nasıl fotoğraf­
lanacağına dair kendine özgü düşüncesi
vardır ve yıllar boyunca çekim teknikleri
bunların doğruluğunu kanıtlamıştır . "
(Henry , 1 957: 77)
Resmin nasıl fotoğraflanacağına
dair olan bu düşünce görüntü yönet­
meninin biçemidir. Deneyimli görüntü
yönetmenleri filmlerin tarzına göre kendi­
lerine özgü olanı ortaya koyma k için
çalışır. Kuşkusuz burada görüntü yönet­
meninin amacı kendini ön plana çıkart­
ma değildir. " Görüntü yönetmeni görün­
tünün teknik ve estetik boyutunda
yönetmene katılır. ."
Kısaca
Görüntü yönetmeni, yönetmenle bir­
likte filmin oluşumunu sağlayan
ikinci adamdır. Yönetmenin
düşüncesindeki görüntüyle ilgili
kavramları, film veya videobant
üzerinde görsel hale getiren, ışıkla
filmin teknik, estetik ve duygusal
boyutunu oluşturan insandır.
Görüntü yönetmenlerinin zaman
zaman filmin görsel yapısını etki­
leyecek boyutta, kendilerine özgü
biçemleri olabilir. Ancak bu görüntü
yönetmeninin biçeminin, yönet­
menin düşüncelerinin önüne geçme­
si anlamında değildir.
Görüntü Yönetmenliği ve Biçem
Bölüm İçin Kıynakça
Hançerlioğlu, Orhan. Felsefe Ansiklopedisi Cilt 7 ( İsıanbul: Remzi
Kiı:,1bevi. 1980).
Myers, Bemarcl. The Book of Aıt, How to Look al Aıt, Cilt 10 ( New
York: Grolier, 1%5).
Kagan, Moissej . Estetik ve Sanat Dersleıi, Çeviren: Aziz Çalışlar. (
Ankara, İmge Kitabevi, 1 993).
Meız, Christian . Film L1nguage ( Lonclon: Oxforcl University Press,
1974)
Zettl, Herbeıt. Sight Souncl Motion. Applied Meclia Aesthetics, (
Califomia: Wadswoıth Publishing Co., ine., 1973).
Boggs, Joseplı M .. The Aıt of Watching Films, ( Califomia: Tlıe
Benjamin / Cummings Publislıing Co., ine., 1978).
.
Henry Joe. " Tedıniques of Hollywood Cinematographers. .
Aınerican Cineınatographer. ( Ocak. 1 957).
ı 17
1 18
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
BÖLÜM } }
1\ 'r l) iN L ,:\'1'1\'li\
UY G ULi\ı\ıt1\L1\lll
• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •
Bu bölümde bir takım çizimler ve kaynaklar
verilerek sahnelerin aydınlatılması
istenecektir. Bunu yaparken kitabın
daha önceki bölümleri göz önünde
tutulacak ve en ekonomik ve estetik
aydınlatma biçimine ulaşılmaya
çalışılacaktır. Her sahne için
kuşkusuz birden fazla aydınlatma
biçimi uygulanabilir. Her görüntü
yönetmeni kendine özgü aydınlatma
yapabilir. Öncelikle gözetilmesi
gereken teknik koşullara
uyulmasıdır. Olası çözümler
ilerleyen say/alarda verilmiştir.
1 20
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
PROJE 1 :
Stüdyoda tartışma programı:
Biri sunucu olmak üzere beş kişi bir
masada oturmaktadır. Sunucu ortadadır.
Masanın arkasındaki panoda programın
adı yazılıdır. üç adet stüdyo kamerası
kullanılacak çok küçük hareketleri ola­
caktır.
Varolan Malzemeler:
s
Adet ı kW spot aydınlatma kaynağı
5 Adet 5 kW spot aydınlatma kaynağı
5 Adet 2 kW yumuşak aydınlatma
kaynağı
Yeterli sayıda renk filtreler i . renk
düzeltme filtreleri , sehpa ve aksesuarlar.
Aydınlatma Uygulamaları
l2l
1 22
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
PROJE 2
Gece balkon:
Bir adam gece balkonda masa
başında oturmaktadır, önünde bir masa,
içki kadehi ve kitapları vardır. Bir başka
adam balkon merdivenlerinde belirir,
yarı karanlıktadır. Elinde silahı vardır ve
yönetmen silahın mutlaka vurgulan­
masını istemektedir. Evin içinde tung­
sten aydınlatma vardır. Filmde tek kame­
ra kullanılacaktır, sette elektrik yoktur jen­
eratör kullanılacaktır, ancak çekim sessiz
yapılacak daha sonra ses efektleri ve
konuşmalar eklenecektir. Tungsten tip
film kullanılacaktır. ( Ayrıca günışığı tipi
film kullanıldığını da düşünerek ikinci bir
aydınlatma gerçekleştiriniz.)
Yaralan Malzemeler:
ı o Adet
ı
kW tungsten lamba.
4 Adet 2 kw günışığı tipi lamba.
Yeterli sayıda renk filtreleri . renk
düzeltme filtreleri , sehpa ve aksesuarlar.
ı o kW jeneratör ve yeterli elektrik
kablosu.
. . 2�>�»»>:;:�5'.V�>�
..
:ı••tınr•A
•
..
$>>»»»»»»»»>»»»>�»>»11»�»9? . . . . . . ;·?«?»>»»:
�%%tttf:f:%f:%t<"fA%tttf%tt%f:f: f:%}�J?tf:f:j//// . . �. �;;·
W�m�l})Jlmı•�Hfffüfüfüllllr&.lllifü
[Y/,)//2222222//2222////22222222222?.??.W.>2' . . ··,>,>?IX?d???????d.
m
[
!
i.
l'f/1
' �·f<<'<s
'.
. /(<<<'<<·X<'«"<'<"·:«<««'/ff;)«'«·:<<<f;:.·., ;>> <{'(}
· < !< ·
««·. . . . <.<'<.< (\(.'. (.(•. . ( . .
!
<
/
'
.
.
.(
.
/ ' . / .. • J\<( . .. ./ ' •..·
./•./.(
;
�
;
�>.>.§>.>.>.>.ZJ.>.>.>.t2?»>.>.>.>.>.:t2>.>.>.>.:?t{1>.:�· · ..-<;;w&m>.>.>.�:
. . {. . J;;;;;
J;�a?;.
;;;
/;
y
/;;::%:::;;
(%;;/;;;;;f
f?22'
:2222242222222y2222222;.2222222?2.:?22?2'2.
»
· »»Y.»»»»>»»»Y::;!/!/l!!?X!;?»»X
,
�:>>'.�>>>x?;l;»»;J»>>>»>»»»»>»0;,,,.
lllllJII,111
Q
2:
N
l.N
-
.;;;·
ç;ı
11>
::!.
�(
5·
11>
3
-<
o'
:ı
11>
2":
:ı
1 24
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
PROJE 3 :
Stüdyoda Ders Programı:
Stüdyoda öğretmen ders anlatmakta.
zaman zaman telefonla sorulan soruları
tahta
başında
yanıtlamaktadır.
Programda üç adet stüdyo kamerası kul­
lanılmaktadır. 3 numaralı kamera pro­
gramın başında tüm stüdyoyu görebile­
cek biçimde, gerilerden kaydırma ile ı
numaralı noktadan 2 numaralı noktaya
gelir.
varolan Malzemeler:
Stüdyoda her türlü malzeme bulun­
maktadır, ayrıca iki ışık yardımcısı, iki de
elektrik teknisyeni vardır. istenen en
ekonomik aydınlatmanın yapılmasıdır.
Malzemeleri siz seçin.
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
�
�
/.
I
I
1
1
\
\
\
'
'-�
\K3�
1 25
1 26
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
PROJE 4.
Barlar Sokağında Cinayet:
Olabildiğince loş bir caddede otel ve
bar arasındaki karanlık sokağın başında
vurulmuş bir kişi yatmaktadır. Karanlık
sokağın hemen başında meraklı beş kişi
vardır. Maktulün başında bir polis dur­
maktadır. Polis aracının farları yanmakta
tepe lambaları ( kırmızı - mavi ) çalışmak­
tadır. Ayrıca bar ve otelin önünde neon
lambalar vardır ve otelin adının olduğu
neon lamba yanıp sönmektedir. Otel ve
barın hemen karşısında bir sokak lam­
bası vardır. Sokak lambası 3200 Kelvin'e
dengelidir. Film çekilecektir. ancak elde
5500 Kelvine dengeli günışığı tipi film
vardır. Otel ve bardan elektrik alma
imkanı vardır.
Varolan Malzeme:
Malzemenizi siz seçiniz. En fazla 50
kW ışık kullanabilirsiniz. Yeterli tüm filtre
ve aksesuarlar vardır.
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
•
1:
1 27
1 28
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
ÇÖZÜM. l
o
.....
'
�
Kamera
'
2 kW dolgu
c:::=-
1 kW spot
o•
5
kW spot
Reflektör
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
o
1 29
ÇÖZÜM .2
..
Kamera
2 kW dolgu
1 kW spot
2 kW spot
Reflektör
....-...-...
.. -...;:
.. :.'"'-.0..
..;:: "'-..
"'-..
"'-..
'
'"'
',.�
1 30
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
ÇÖZÜM.3
1
�
'
Kamera
2 kW dolgu
1 kW spot
5
kW spot
Reflektör
'..'Y0......'Y0..
._ ........
.. ....
._ ....
.. ....
.. ....
._ ....
._ ....
._ ....
.. '
..
o
......
o
.......
o
......
+
I
I
1
1
\
\
\
'
'-�
�
l3l
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
<:),
,
~
�
•
ı:
fi
1L
o
�
@
Kamera
' 2 kW dolgu
C1I
o•
1 kW spot
5
kW spot
Reflektör
1 32
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
EKLER
• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •
EK 1
ÇEŞİTLİ AYDINLATMA KAYNAKLARININ
IŞIK KAYNAGI TİPİ
yAKLAŞIK
RENK ısısı DEGERLERİ
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . KELVİN DEGERİ
KIZGIN DEMİR . .
KIZGIN DEMİR (BAYRAK KIRMIZI)
. . . .
MUM IŞIGI . . . . . . .
I OO WATT AMPUL .
. . . . . . .
200 WATT AMPUL . . .
500 WATT PROJEKSİYON AMPULU
500 WATT STÜDYO AMPULU . .
I 000 WATT TUNGSTEN AMPUL
I OOOWATT HALOJEN AMPUL
FOTOFLOOD AMPUL . .
. .
FLORESANS AMPUL . .
FLORESANS AMPUL (DA YLIGHT) . .
REFLEKTÖRLÜ AMPUL
. . . . . .
RENKSİZ FLAŞ AMPULU
. . . .
MAVİ FLAŞ AMPULU
ELEKTRONİK FLAŞ
GÜNIŞIGI . . . .
BULUTLAR
BULUTSUZ GÖKYÜZÜ
. . . . . . . . .
. . . . . . . .
. . . . . . . . . .
. . . . . .
. .
. . . . . . . . . .
.
. . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . 800
. . 1 250
. I 900
. . . . 2860
. . 2900
. . . . 3 I OO
. . . . .
. . . . 3200
. . . . . . . . . 3 1 00 - 3200
. . . . . 3400
. . .
. . . .3700
. . . . .
. . . . . . . . . . . . . 3700
. . 4800
. .3300 - 3400
. . . . 3800
. . 6000
. 6000 - 7000
. . . . . . 5000 - 6000
. . 6000 - 7000
. . . . . . . . 7000 - 1 4000
1 34
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
FİLTRE
PEMBE
KODU
IA
T/\NIMI VE KULLANIMI
Açık pembe. uv ışımaları emer. Genellikle renkli film­
lerle kullanılır. Deniz kenarlarında ve yüksek dağlarda
uv ışımalardan oluşan maviliği azaltır.
SARI
2A
Açık sarı . 405 nm altında olan uv ışımayı emer. SB
malzeme ile kullanılır. Yüksek rakımlardaki pusu
azaltır.
28
Açık Sarı 390 nm altındaki uv ışımayı emer. Yüksek
rakımlarda 2A'dan biraz daha fazla etkilirdir.
2E
Açık sarı. 4 1 5 nm altındaki uv ışımayı emer. Kodak
kart baskılarında kullanılır.
3
Açık Sarı. SB hava fotoğrafçılığında ve sinemada kul­
lanılır , aşırı mavilik için kısmi düzeltme sağlar.
8
Sarı. SB fotoğrafçılıkta çok yoğun olarak gökyüzü ve
bulutların belirginleştirilmesinde kullanılır
9
Koyu Sarı. No . 8 gibidir, ancak daha dramatik etkiler
verir.
ı ı
Sarımsı yeşil . UV ışımaları emer, aynı zamanda mavi
ve biraz da kırmızıyı emer. SB Pankromatik malze­
meyle tungsten ışık altında doğru renkler elde
Ekler
edilmesini sağlar.
TURUNCU VE
KIRMIZI
I2
Koyu Sarı . Renkli ve SB infrared filmlerle infrared ve
biyoloji fotoğrafçılığında kullanılır.
I5
Koyu Sarı. Sararmış kağıtlardaki dökümanların kopya­
lanmasında kullanılır.
16
Sarı - Turuncu. UY ışımayı, mavi ve bir miktar yeşili
emer no. I 5'den daha fazla gökyüzünü belirginleştirir
ve tuğla , mobilya gibi malzemede detayı artırır.
2ı
Turuncu. Kontrast filtresidir mavi - yeşili emer.
22
Koyu Turuncu . No. 2 ! 'den daha fazla kontrast
sağlar. Fotomikrografide mavi çözeltilerin kontrastını
artırır.
23A
Açık Kırmızı. Kontrast filtresi . No. 2 1 ve 22'den daha
fazla yeşili emer.SB fotoğrafçılıkta ve sinemada özel
etkiler yaratmak için kullanılabilir.
24
Kırmızı. iki renkli fotoğrafçılıkta kullanılır.
25
Kırmızı . Ticari ve dış çekimlerde kontrast etkisi yaratır.
Hava fotoğrafçılığında pusu kaldırır, infra - red
fotoğrafçılıkta maviyi azaltır.
1 35
1 36
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
MAGENTA VE
MOR
MAVİ VE
MAVİMSİ
YEŞİLLER
29
Koyu Kırmızı . Renk ayrımında ve baskıda kullanılır.
30
Açık Magenıa. Fotomikrograficle yeşili emmek için
kontrası filtresidir.
32
Magenta. Eksi yeşil olarak bilinir. Yeşili azaltır.
33
Magenta. Yeşili emilimi için en güçlü filtredir. . Ren kl i
fotoğraf baskılarında kullanılır.
34
Koyu mor. Yeşil emilimi için kontrası filtresidir. No .
32'den daha az mavi ve dana fazla kırmızı emilimi
sağlar.
35
Mor. Fotomikrografide kullanılır. Yeşil emilimi için kon­
trası filtresidir. Kısmen mavi ve kırmızıyı emer.
38
Açık Mavi . UY ve kırmızı emilimi için kontrası filtresidir.
44
Açık mavi - yeşil . Daha fazla
kırmızı filtre
44A
Açık mavi - yeşil.Daha fazla
kırmızı filtre
45
Mavi - Yeşil. UY ve Kırmızı emilimi için kontrast fil tres i .
Fotomikrografide kullanılır.
uv
uv
emililimi için eksi
emililimi için eksi
Ekler
YEŞİLLER
DAR BANTTA
YER ALANLAR
47
Mavi . Renk ayrım işlemlerinde kullanılır. SB
fotoğrafçılıkta kontrast elde etmede kullanılır.
478
Koyu Mavi. Renk ayrımında kullanılır.
50
Koyu Mavi
54
Koyu Yeşil. Kırmızı ve mavi emilimi için kontrast filtre­
si
57
Yeşil . Kontrast filtresi
58
Yeşil . Renk ayrımında kullanılır. Mikrografide kontrast
oluşturur
61
Koyu Yeşil . Renk ayrımında kullanılır.
70
Koyu Kırmızı. Renkli negatiflerden renk ayrımı yapma­
da kullanılır.
728
Koyu Kırmızı - turuncu . Monokromat
74
Koyu Yeşil. Civa buharlı aydınlatmada yeşil ışımanın
% ı O'unu geçirir ve sarıyı geçirmez.
75
Koyu mavi - yeşil. Monokromat
1 37
l 38
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
RENK
DÜZELTME
FİLTRELERİ
RENK DEN­
GELEME
FİLTRELERİ
80A.
808,
80C
Mavi . Bu filtreler renkli filmler için düzeltme filtreleridir
ve sinemada yoğun olarak kullanılır. Genellikle objek­
tifin önünde kullanılır. örneğin: 80A Filtresi 3200K ışık
altında pozlanmış günışığı filmin renklerinin doğru
oluşmasını sağlar.
85 ,
858, 85
C,
85N3 ,
85N6
Amber renkli filtreler. Renkli filmlerde renk
düzeltmede kullanılır . örneğin 85 B Tungsten filmin
günışığında pozlanması durumunda doğru renklerin
oluşmasını sağlar.
81 ,
8 1 A,
8 1 8,
8 1 C,
8 1 D,
8 1 EF
Sarımsı filtreler. Renk dengelemede kullanılır.
82 ,
82A ,82
B ,82C
Mavimsi filtreler. Renk dengelemede kullanılır . 8 ı
serisi ışık kaynağının efektif renk ısısını azaltmada , 82
serisi de artırmada kullanılır.
Ekler
DEGİŞİK
FİLTRELER
8787C ,
88A
infra - red fotoğrafçılıkta istenmeyen görünen ışınların
emilmesi için kullanılır.
898
infra - red fotoğrafçılıkta özellikle hava
fotoğrafçılığında kullanılır.
90
Koyu gri - amber. Ton değerlerini doğru olarak
algılayabilmek için görüntü yönetmenlerinin kullandığı
filtredir. Renklerin parlaklığını azaltır. Ton değerlerini
öne çıkartır.
92
Kırmızı . No. 93 ve 94A ile birlikte filmlerin densito­
metrik ölçümlerinde kullanılır.
93
Yeşil. No. 92 ve 94A ile birlikte filmlerin densitometrik
ölçümlerinde kullanılır.
94A
Mavi . No . 92 ve 93 ile birlikte filmlerin densitometrik
ölçümlerinde kullanılır.
1 39
1 40
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
EK 3: SERTTEN YUMUŞAGA DOGRU
AYDINLATMA KAYNAKLARI
Doğrudan ve dik gelen güneş ışığı
Ark ışıkları
Elipsoidal spot ışıkları
Fresnel ışıklar (HMI ve Quartz)
PAR lambalar ( Bu ışık kaynaklarının tümü yumuşatılabilir ve dağıtılabilir. dağıtma
/ yumuşatma işleminde çeşitli filtreler ve filtre görevi görecek çeşitli türde kağıt,
kumaş vb. malzemeler kullanılabilir.)
Flourescent, fotoflood, softtone ev ampulleri
Köpük, beyaz duvar ve çeşitli yansıtıcılardan yansıtılan ışık kaynakları
Bulutlu günde gün ışığı, sis
şafak vakti ve günbatımı saatleri
Ağaç , bina vb. tarafından oluşturulan gölgeler.
Ekler
EK 4
ISO / ASA / DiN DEGERLERİ
ARASINDAKİ İLİŞKİLER
ASA
150
DiN
64 / 1 9
o
64
19
80 / 20
o
80
20
1 00 / 2 1 °
1 00
21
1 25 / 22
o
1 25
22
4/7 °
4
7
1 60 / 23
o
1 60
23
5/8°
5
8
200 / 24
o
200
24
6/9
o
6
9
250 / 25
o
250
25
8 / 10
o
8
10
320 / 26
o
320
26
o
10
1 1
400 / 27
o
400
27
12 / 12 °
12
12
500 / 28
o
500
28
16 / 13
o
16
13
640 / 29
o
640
29
20 / 1 4
o
20
14
800 / 30
o
800
30
25 / 1 5
o
25
15
1 000 / 3 1 °
1 000
31
32 / 36
o
32
16
1 250 / 32
o
1 250
32
40 / 1 7 °
40
17
1 600 / 33
o
1 600
33
50 / 1 8
50
18
2000 / 34
o
2000
34
1o / 1 1
o
141
1 42
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
2500 / 35
o
2500
35
3200 / 36
o
3200
36
4000 / 37
o
4000
37
5000 / 38
o
5000
38
6400 / 39
o
6400
39
8000 / 40
o
8000
40
1 0000 / 4 1
o
1 0000
41
1 2500 / 42
o
1 2500
42
1 6000 / 43
o
1 6000
43
20000 / 44
o
20000
44
25000 / 45
o
25000
45
32000 / 46
o
32000
46
40000 / 47
o
40000
47
50000 / 48
o
50000
48
KAYNAKÇA
• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •
Adanır, Oğuz. Görsel ve işitsel Anlam üretimi, İzmir: ı 986
Adanır, Oğuz. Sinemada Anlam ve Anlatım, Ankara: Kitle Yayınları , ı 994
Ana Britannica , Cilt 9. Ana Yayıncılık, İstanbul: ı 987
Andrew , J . Dudley. Büyük Film Kuramları , çeviren: İbrahim Şener. İstanbul:
Sistem Yayıncılık, ı 995
Antonioni, Michelangelo. Blow Up, Londra: Lorrimer Publishing, ı 977 .
Arnheim, Rudolf. Art and Visual Perception, A Psychology o f Creative Eye ,
University of California Press . ı 974
Bazin, Andre. Çağdaş Sinemanın Sorunları . Çeviren: Nijat özön, Ankara: Bilgi
Yayınevi , ı 966.
Barlow, John O . German Expressionist Film, Boston: T.Wayne Publishers.
1 982 .
Benjami n , Walter."Tekniğin Olanaklarıyla Çoğaltılabildiği Çağda Sanat Yapıtı"
Çeviren: Ahmet Cemal , Oluşum 40/82 (Şubat ı 98 ı )
144
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Boggs , Joseph M. The Art of Watching Films , a Guide to Film Analysis ,
California : The Benjamin ı Cummings publishing co . , ınc. ı 978 .
Bordwell, David. French ımpressionist Cinema : Film Culture , Film Tl1eory and
Film Style , New York: Arno Press, ı 980.
Bordwell , David ve Kristin Thompson. Film Art , California : Wesley Publishing
Co . , ine. 1 980.
Bresson . Hemi Cartier. "Fotoğrafı Yakalamak" Yeni Fotoğraf 4: 29 36, Ocak
1 977
-
Burrows , Thomas, Donald Wood, Lynne Gross . TV Production, Dubusque:
Wm. C . B rown Publishers , Tarih Belirsiz.
Büker, Seçil. "Metz'in Sinema Diline Yaklaşımı" Kurgu 4 (Ekim ı 98 ı ) ı 4 ı
Büker, Seçil . "Sinema Dil Oluyor" Tan Dergisi 7 (Kasım
ı
982) 66
-
-
ı
69
78
Büker, seçil . Sinemada Anlam Yaratma . İstanbul: Milliyet Yayınları, ı 985.
Büker, Seçil ve Oğuz Onaran . Sinema Kuramları. Ankara: Dosı Kitabevi , ı 985 .
Büker, Seçil. Sinema Dili üzerine Yazılar. Ankara: Dost Kitabevi . ı 985 .
Büker, seçil . Film ve Gerçek. Eskişehir: Anadolu üniversitesi Yayınları, ı 989.
Ceyhan , Zeki . Amatör ve Profesyoneller için Renkli Fotoğraf Bilgileri, Anadolu
üniversitesi Yayınları , Eskişehir , ı 998 .
Kaynakça
combes , Peter ve John Tiffin. TV Production for Education , Londra: Focal
Press , ı 978 .
Des Lyver - Graham Swainson , Video Lighting , Focal Press, 1 995.
Durmaz, Ahmet. Televizyon Tekniği , Anadolu Üniversitesi Yayınları , Eskişehir,
1 994.
Edmonds , Robert . Sights and Sounds of Cinema and Television. New York ve
Londra: Teachers college Press , 1 982 .
Ertan, Güler. Fotoğraf Terimleri Sözlüğü , Afa Yayınları , İstanbul, ı 994.
Etzkowitz, Janice. Toward a Concept of Cinematic Literature , an Analysis of
'Hiroshima mon Amour'. New York - Londra: Garland Publishing ine. , ı 983 .
Feininger. Andreas . Light and Lighting in Photography, Ampohoto, New York,
1 976.
Finneman. Gerald. lnternational Phoıographer Magazine. A . B . D : Eastman Kodak
Company, ı 992 .
Genç, Adem ve Ahmet Sipahioğlu. Görsel Algılama . Sanatta Yaratıcı Süreç.
İzmir: Sergi Yayınevi , ı 980.
Godard, Jean Luc. Godard Godard'ı Anlatıyor. Çeviren: Aykut Derman. İstanbul:
Metis Yayınlar ı , ı 99 ı .
Griffith , David wark. "Sinema . Modern Fotoğrafın Mucizesi" Türk Dili Sinema
özel Sayısı . Çeviren : Nijat özön. Cilt xvıı. Ocak ı 968 .
1 45
1 46
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Güngör, A. Şefik. Görüntü Yönetmeninin Filmin Görsel üretimine Katkısı .
Yayımlanmamış Doktora Tezi. İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi. ı 9 9 ı .
Gökgöz , Aydemir, Bütün Yönleriyle Siyah - Beyaz ve Renkli Fotoğrafçılık,
Hüsnütabiat Matbaası , İstanbul , ı 977.
Güngör, A.Şefik. Sinemada Görüntü Yönetmeni. Ankara: Kitle Yayıncılık, ı 994.
Hançerlioğl u . Orhan. Felsefe Sözlüğü , 5 . Basım. İstanbul: Remzi Kitabevi , ı 979.
Hançerlioğlu , Orhan. Felsefe Ansiklopedisi Cilt 7, İstanbul: Remzi Kitabevi,
1 980.
Henry, Joe. "The Techniques of Holywood Cinematographers" American
Cinematographer, Ocak ı 957 .
Kagan, Moissej . Estetik ve Sanat Dersleri . Çeviren: Aziz Çalışlar. Ankara: imge
Kitabevi, ı 993.
Langford, M.J. Professional Photography, Focal Press , Londra ,
ı
978.
Langford. M.J. The Step by Step Guide to Photography, Alfred A. Knopf. New
York, ı 984.
Lotman, Yuriy M. Sinema Estetiğinin Sorunları , Filmin Semiotiğine Giriş .
çeviren : Oğuz özügül . İstanbul : De Yayınevi, ı 986.
Maltin, Leonard. The Art of the Cinematographer. New York: Dover
Publications . ı 978 .
Kaynakça
Metz, Christian . Film Language , A Semiotics of the Cinema. ingilizceye
çeviren:Michael Taylor. New York: Oxford university Press , ı 974.
Mannheim , L. Andrew ve Hanworth Viscount (ed . ) D . A Spencer's Color
Photography in Practice , Focal Press , Londra - New York, ı 975 .
Millerson, Gerald. The Technique ot Lighting, 2 . Baskı . iskoçya: Focal Press ,
1 982 .
Millerson. Gerald. The Technique of Lighting for Television and Film, 3. Baskı ,
Focal Press , Londra , ı 99 ı .
Moir, Alfred , Caravaggio, Harry N . Abrams ine . , Japonya , ı 989.
Moradn , Geneveieve, Madde , Elektrik. Enerji, Gelişim Yayınları, İstanbul, ı 975 .
Myers , Bernard. The Book of Art , How to Look at Art . Cilt . ı o. New York:
Grolier Publishing, ı 965 .
Nilsen, Vladimir. Cinema as a Graphic Art . New York: wang and Hill , ı 959.
oğuz, Orhan , Görüntü Yönetmeni , ile yapılan "Görüntü Yönetmenliği" konulu
söyleşi. İstanbul: ı 4 Ekim ı 993 .
özön, Nijat . Sinema Uygulayımı, Sanatı. Tarihi. İstanbul: Hil Yayınları , ı 98 ı .
özön. Nijat. Sinema ve Televizyon Terimleri Sözlüğü . Ankara : Türk Dil Kurumu
Yayınları , ı 982 .
Pincus , Edward. Guide to Filmmaking. New York: Signet Books, ı 972 .
147
1 48
Görüntü Yönetmenliğine Giriş
Potts . James. "Uluslararası Film Dili üzerine" Çeviren: Yalçın Demir, Kurgu 3 ,
1 46 - 1 69 , Ekim 1 980.
Russel , Sharon A. Semioties and Lighting, A Study of Six Modern Freneh
eameraman. Ann Arbor: UMI Researeh Press . ı 98 1 .
Samuelson . David w. Motion Pieture eamera Teehniques 2 . Baskı. Londra ve
Baston: Foeal Press . ı 984.
Television Studio Praetiees Manual , ese Yayınları , 1 962.
Wollen, Peter. Sinemada Göstergeler ve Anlam, Çeviren: Zafer Areagök. İstan­
bul: Metis Yayınları. ı 988.
Young Freddie, Paul Pelzold. The Work of the Motion Pieture eameraman.
Londra: Foeal Press . ı 972 .
Zettl , Herbert . Sight Sound Motion, Applied Media Aestheties. ealifornia:
Wadworth Publishing eo. , ine. ı 973 .
Zettl, Herbert. TV Produetion Handbook, 4 . Baskı. ealifornia : woodsworth
Publishing eo. , ine. ı 98 ı .
1 49

Benzer belgeler