2) Organik tarım - Prof. Dr. Sücaattin KIRIMHAN

Transkript

2) Organik tarım - Prof. Dr. Sücaattin KIRIMHAN
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ
VE
ÇEVRE
Prof.Dr.
Sücaattin KIRIMHAN
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ
VE
ÇEVRE
Prof. Dr.
Sücaattin KIRIMHAN
Eylül 2005 - Ankara
2
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
http://www.kirimhan.com
Çevre Yönetimi Dizisi No: 2
ISBN 975-00284-0-6
© 1.Basım, Eylül 2005
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ
VE
ÇEVRE
Prof. Dr. Sücaattin KIRIMHAN
© Copyright 2005
Bu kitabın bütün hakları yazarına aittir.
Yazarının yazılı izni olmaksızın, kitabın tümünün veya bir kısmının
elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltılması ve
dağıtımı yapılamaz.
Dağıtım:
http://www.kirimhan.com
Baskı ve Cilt:
Turhan Kitabevi
Ofset Matbaacılık Tesisleri
Tel: 0 312 341 18 13
KÜTÜPHANE BİLGİ KARTI
Kırımhan, Sücaattin
Organik Tarım Sistemleri ve Çevre
1.Baskı, 350 s, 160 mm x 240 mm
Kaynakça var.
ISBN 975-00284-0-6
1. Organik Tarım, 2. Sürdürülebilir Tarım, 3. Çevre
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Aramızdan ayrılmış olan tarımın yılmaz ve özverili
çiftçilerini, organik tarımın öncülerini, yaşamı boyunca
çiftçilikle uğraşan efendibabam (dedem) Hurşit
Sağsöz’ü ve onun en yakın destekçisi anneannem
Mutahhara Sağsöz’ü rahmetle anıyor, kendilerini çiftçi
olarak adlandıran herkese en içten saygılarımı ve başarı
dileklerimi sunuyorum.
Ürününüz bol, yüzünüz güleç, ömrünüz uzun olsun …
3
4
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Âdem’den bu deme neslim getirdi
Bana türlü türlü meyve yetirdi
Her gün beni tepesinde götürdü
Benim sadık yârim kara topraktır.
Karnın yardım kazmayınan belinen
Yüzün yırttım tırnağınan elinen
Yine beni karşıladı gülünen
Benim sadık yârim kara topraktır.
İşkence yaptıkça bana gülerdi
Bunda yalan yoktur herkes de gördü
Bir çekirdek verdim dört bostan verdi
Benim sadık yârim kara topraktır.
Âşık Veysel ŞATIROĞLU
(1894 – 1973)
Havaya bakarsam hava alırım
Toprağa bakarsam dua alırım
Topraktan ayrılsam nerde kalırım
Benim sadık yârim kara topraktır.
TOPRAK
Dileğin var ise yüce Allah'tan
Almak için uzak gitme topraktan
Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan
Benim sadık yârim kara topraktır.
Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sadık yarım kara topraktır.
Beyhude dolandım boşa yoruldum
Benim sadık yârim kara topraktır.
Hakikat ararsan açık bir nokta
Allah kula yakın kul da Allah’a
Hak'kın hazinesi gizli toprakta
Benim sadık yârim kara topraktır.
Nice güzellere bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
Her türlü isteğim topraktan aldım
Benim sadık yârim kara topraktır.
Bütün kusurlarım toprak gizliyor
Merhem çalıp yaralarım tuzluyor
Kolun açmış yollarımı gözlüyor
Benim sadık yârim kara topraktır.
Koyun verdi kuzu verdi süt verdi
Yemek verdi ekmek verdi et verdi
Kazma ile dövmeyince kıt verdi
Benim sadık yârim kara topraktır.
Her kim olursa bu sırra mazhar
Dünyaya bırakır ölmez bir eser
Gün gelir Veysel'i bağrına basar
Benim sadık yârim kara topraktır.
Prof.Dr.Sücaattin KIRIMHAN
Erzurum’da, 10.04.1946 tarihinde doğdu.
1965 yılında Sivas Lisesi Fen Kolu’ndan mezun oldu. Aynı yıl üniversite
giriş sınavlarında Erzurum’da, Atatürk Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Toprak
İlmi Bölümü’nü Tarım Bakanlığı’ndan burslu olarak kazandı. 1969 yılında
ziraat yüksek mühendisi olarak mezun oldu. Aynı bölüme asistan olarak
atandı. Toprak ve su koruma alanında 1973 yılında “doktor” unvanını aldı.
Doktora sonrası araştırma ve incelemelerde bulunmak üzere 1974 ve 1975
yıllarında ABD’de Oklahoma ve Washington Eyalet Üniversitelerinde
görevlendirildi. Bu üniversitelerde “ziyaretçi profesör” olarak görev aldı ve
tarımsal uygulamaların çevresel etkileri üzerinde araştırmalar yaptı.
ABD dönüşünde, 1976 yılında, Türkiye’de ilkler arasında “Doğanın
Korunması ve Çevre Kirliliği” dersini vermeye başladı. 1978 yılında
“doçent” unvanını aldı. Aynı yıl, Atatürk Üniversitesi bünyesinde,“Çevre
Sorunları Araştırma Merkezi”ni kurdu. Ocak 1983’de Atatürk Üniversitesi,
Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü doçent kadrosuna
6
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
atandı. Bu fakültenin kuruluşunda dekan yardımcısı ve dekan vekili olarak
görev yaptı. Atatürk Üniversitesi’nden ayrıldığı Kasım 1985 ayına kadar
Çevre Sorunları Araştırma Merkezi Müdürlüğü ve Mühendislik Fakültesi
Dekan Vekilliği görevlerini sürdürdü.
Kasım 1985-Eylül 1986 arasında Malatya’da İnönü Üniversitesi’nde görev
aldı. Bu Üniversitede Çevre Sorunları Araştırma Birimini kurdu. Bir süre
Üniversite Genel Sekreterliği görevini yürüttü. Daha sonra Elazığ’da Fırat
Üniversitesi’ne nakletti. Bu Üniversite’de Mühendislik Fakültesi bünyesine
Çevre Mühendisliği Bölümü’nü kurdu. 1987 yılında “profesör”lüğe
yükseltilerek atandı. Ayrıca, Çevre Sorunları Araştırma Merkezi’ni ve Muş
Meslek Yüksekokulu’nu kurdu. Rektör yardımcılığı görevinde bulundu.
Ekim 1994’de, Denizli’de Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’ne
nakletti. Bu fakültede Çevre Mühendisliği Bölümü’nü kurdu. Rektör
yardımcılığı görevinde bulundu. 17 Ağustos 2001 tarihinde kendi isteği ile
emekli oldu.
Prof.Dr. Sücaattin KIRIMHAN’ın akademik çalışmaları; toprak ve su
koruma, tarımsal uygulamaların çevresel etkisi, sürdürülebilir tarım
sistemleri, toprak erozyonu, su, toprak ve hava kirliliği, katı atık yönetimi,
gürültü, yenilenebilir enerji kaynakları, tarım alanlarının amaç dışı
kullanımı, çevre yönetimi, çevresel risk yönetimi gibi konuları
kapsamaktadır. Belirtilen konularda, 25 yüksek lisans ve iki doktora
yöneticiliği yaptı. Çoğu özgün araştırma makalesi olmak üzere yüzün
üzerinde makale yayınladı, 12 adet sempozyum düzenledi, yurtiçinde ve
yurtdışında çok sayıda bilimsel toplantıya katıldı.
Halen Ankara’da, çevreye duyarlı bazı gönüllü kuruşlarla birlikte
çalışmalarını sürdürmektedir. Bu gönüllü kuruluşların temsilcisi olarak,
çevre ve tarım konularında, TBMM’de komisyon toplantılarına, Çevre ve
Orman Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, DPT ve Avrupa Birliği
Genel Sekreterliği gibi kuruşların ilgili toplantılarına katılmaktadır.
Türkiye Tabiatını Koruma Derneği’nin Bilim ve Danışma Kurulu üyesi olan
Prof.Dr.Sücaattin KIRIMHAN, evli, üç çocuk babası ve iki torun dedesidir.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
7
ÖNSÖZ
Bundan tamı tamına 30 yıl önce, ABD’de, Stillwater’da Oklahoma Eyalet
Üniversitesi’nde ve Pullman’da Washington Eyalet Üniversitesi’nde doktora
sonrası çalışmalar yapmak üzere bulunduğum sürede, yani 1974 ve 1975
yıllarında, her iki eyalette de çok yoğun tarımsal uygulamaları görmüş
olmam beni şaşırtmıştı.
Toprak aşırı derecede büyük traktörlerin çektiği pulluklarla derinden
işlenerek alt üst ediliyor, iri iri kesekler oluşuyor, bu kesekler yine ağır
vasıtalarla çekilen disklerle kırılıyor, daha sonra toprak yüzeyi düzeltiliyor,
ilaçlanmış tohumlar mibzerlerle ekiliyor, dev sulama pompaları ile
sulanıyor, sık sık kimyasal gübreler veriliyor, zararlılara ve hastalıklara karşı
yoğun bir şekilde ilaçlanıyor, hasat da benzer büyüklük ve ağırlıktaki dev
biçerdöverlerle yapılıyordu.
Binlerce dekarlık arazilerde aynı bitki yetiştiriliyor, tarla içine kadar giren
büyük tonajlı kamyonlar ürünü depolara taşıyordu. Ürün, depo zararlılarına
karşı yeniden ilaçlanıyordu. Düz ve eğimli arazilerde benzer işlemler
sürdürülüyordu. Bazı yerlerde toprak organik maddesinin artırılması için
hayvan çiftliklerinden aşırı miktarda taze sığır ve domuz gübresi getirilerek
araziye yayılıyor veya serpiliyordu. Bazen bu büyük arazilerde ilaçlama
uçaklarla yapılıyordu.
Bir yandan bu yoğun tarımsal uygulamalar devam ederken, diğer yanda,
Üniversitelerin Toprak İlmi, Tarla Bitkileri Yetiştiriciliği, Bitki Koruma ve
Ziraat Mühendisliği Bölümlerinde bu tarımsal uygulamaların çevresel etkisi
üzerinde araştırmalar yapılıyordu. Oklahoma’da tarım alanları genelde düz
araziler olduğu için burada yaygın olan sorunların başında rüzgâr erozyonu
geliyordu, Washington’da da su erozyonu çalışmaları ağırlıktaydı. Toprağa
bitki besin elementlerinin eksikliğini karşılamak amacıyla uygulanan
kimyasal gübrelerin, zararlı ve hastalıklara karşı kullanılan ilaçların
uygulandığı ortamların dışına erozyonla taşınmasının olumsuz etkilerini
araştırmak üzere çok sayıda araştırma projesi yürütülüyordu.
Bunlar ekolojik kaygıdan daha çok ekonomik kaygılardı. Oklahoma Eyalet
Üniversitesi’nde toprağa uygulanan kimyasal maddelerin sulama suyunun
etkisi ile bitki kök bölgesinin altına yıkanması konusundaki bir araştırmada
yer almıştım. Toprağa uygulanan kimyasal gübrelerin büyük bir bölümü
8
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
pulluk katının altına doğru hızla yıkanıyor ve daha sonra bitki kök bölgesinin
altına doğru hareket ediyordu. Özellikle nitrat yıkanması çok belirgin olarak
izleniyordu. Ayrıca, rüzgâr erozyonu konusunda çalışmalar yapmıştım.
Rüzgâr doğrultusunda, uzun ve düz araziler üzerinden taşınan toprak miktarı
oldukça fazlaydı.
Washington Eyalet Üniversitesi’nde görev aldığım önemli projelerden biri,
yoğun tarımsal üretim yapılan eğimli arazilerde, doğal yağışların neden
olduğu toprak erozyonunun, arazi üzerindeki deneme parsellerinden alınan
verinin kullanılarak taşınan toprak miktarının matematiksel modellerle
belirlenmesi idi. “Evrensel Toprak Kayıp Denklemi” olarak bilinen
matematiksel modeldeki değişkenlere farklı iklimsel ve toprak koşullarında,
farklı uygulamalar için katsayılar belirlenmeye çalışılıyordu. Amaç, kayıp
miktarı hesaplamak değil, toprak kaybını en aza indirebilecek önlemleri
belirlemekti. Bu çalışmalardan elde edilen sonuçlara göre, arazinin toprak
özelliklerine, tarımsal uygulamalara, eğim derecesine ve eğim uzunluğuna
bağlı olarak taşınan toprak miktarları gerçekten ürkütücü boyutlardaydı.
O yıllarda amaç, birim alandan daha fazla bitkisel ürün elde etmekti. Ürünün
gıda maddesi olarak güvenilirliği, biyolojik çeşitlilik üzerindeki olumsuz
etkiler, toprak erozyonunu çevresel etkisi, tarımsal kimyasal maddelerin
yeraltı suyu veya yüzey suyu kirliliği üzerindeki etkisi yeterice dikkate
alınmıyordu. Ancak, Pullman’da, Washington Eyalet Üniversitesi’nde bir
çevre akımı kıpırdanması vardı. Bu kıpırdanmalar tarımsal kaynaklı
kirleticilerden daha çok yerleşim yeri ve sanayi kaynaklı kirleticiler üzerinde
idi. Teksas’da daha çok araziye uygulanan aşırı miktardaki hayvan
gübresinin olumsuz çevresel etkisi üzerinde durulmaktaydı. Ekolojik
kaygılar 1970’li yılların sonuna doğru artmaya başladı.
ABD’de, daha öncelerde de, başta Kaliforniya Eyaleti olmak üzere, bazı
eyaletlerde tarımsal kimyasalların yoğun olarak kullanılmasına karşı tepkili
gelişmeler olmasına karşın, 1980’li yılların başından itibaren, tarımsal
uygulamaların neden olduğu olumsuz çevresel etki çok yoğun olarak
dikkatleri çekmeye başladı. Aşırı yoğunluktaki toprak işlemeye bağlı olarak
toprak verimliliğinin giderek azalması, tarımsal kimyasal maddelerin neden
olduğu çevre kirliliği, tek ürüne dayalı (mono kültür) üretim nedeniyle
biyolojik çeşitliliğin azalması, zararlıların ilaçlara karşı direnç göstermesi,
yararlı böceklerin giderek kaybolması, besin zinciri içersinde sağlıksız
ürünlerin insan sağlığını tehdit etmesi gibi olumsuzluklar, bilim adamlarını,
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
9
araştırmacıları ve yöneticileri bu uygulamaya alternatif olabilecek yeni
yöntemlere yönlendirdi.
Kendisini tanıma fırsatı bulduğum, Washington Eyalet Üniversitesi’nin
öğretim üyelerinden ve ABD Tarım Bakanlığı’nın toprak bilimcilerinden
Dr.Robert Papendick bir grup çalışma arkadaşı ile birlikte, 1980 yılında,
ABD Tarım Bakanlığı’nın ilk resmi görüşünü “Organik Tarım Raporu ve
Öneriler” başlığı altında yayımladı. Dr.Papendick şimdi emekli. Kendisine
sağlıklı ve mutluluklarla dolu uzun bir ömür diliyorum.
ABD’den döndükten sonra, 1976 yılında Atatürk Üniversitesi’nde Ziraat
Fakültesi Toprak İlmi Bölümü öğretim elemanı olarak, ülkemizdeki ilkler
arasında, “Doğanın Korunması ve Çevre Kirliliği” konulu bir ders vermeyi
teklif ettim. Teklifim Ziraat Fakültesi Fakülte Kurulu’nda kabul edildi. Bu
ders Toprak İlmi Bölümü öğrencileri için zorunlu dersler arasındaydı. Daha
sonra birkaç bölüm de zorunlu dersler arasına aldı. Diğer bölümler için
seçimlik ders oldu. Ancak dersimi o kadar çok öğrenci almak istiyordu ki,
büyük dershane bulmakta güçlük çekildiği gibi bazı öğrencilerin zorunlu
dersleri ile çakışıyordu. Hem dershane ve hem de çakışma sorununu ortadan
kaldırarak daha fazla öğrenciye ulaşabilmek amacıyla, derslerimi haftada üç
gün öğle arasında veriyordum. Bu dersimde üzerinde en fazla durduğum
konular, “Tarımsal Uygulamalara Bağlı Çevre Sorunları” oluyordu.
Doçentlik sınavlarımın deneme dersi aşamasında, 20 Nisan 1978 tarihinde,
Adana’da, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin bir dershanesinde, çok
sayıda öğretim elemanı ve öğrencinin de dinleyici olarak katıldığı, beş kişilik
jüri karşısında sunmuş olduğum dersin konusu da “Tarımsal Uygulamaların
Neden Olduğu Çevre Sorunları” olmuştu. Dinleyiciler ve jüri üyeleri bu
sunuşumdan memnun kalmıştı.
Daha sonra, 1982 yılında, Türkiye Tabiatını Koruma Derneği’nin yayın
organı olan “Tabiat ve İnsan” dergisinin 16.cildinin 4.sayısında “Tarımsal
Üretimle İlgili Olarak Doğal Kaynakların Kirletilmesi” konulu bir makalem
yayınlanmıştı. Bu makalemde, tarımsal uygulamalar kapsamında;
hızlandırılmış toprak erozyonu, kimyasal gübreler, organik artıklar,
pestisidler ve sulama suyunun çevresel etkileri üzerinde durmuştum.
Güney Doğu Anadolu Projesi’nin olası çevresel etkisi benim hep korkulu
rüyam olmuştur. Fırat Üniversitesi’nde görevli olduğum dönemde,
10
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
katıldığım koordinasyon toplantılarında hep gündeme getirmişimdir.
Özellikle, GAP’ın çevresel boyutunu ortaya koymak amacıyla, 13-15 Ekim
1988 tarihlerinde Elazığ’da benim başkanlığımda düzenlenen “Fırat Havzası
1. Çevre Sempozyumu”nda sorun ayrıntılı olarak değerlendirilmiştir.
T.C. Başbakanlık Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi
Başkanlığı tarafından, 16-18 Ekim 1990 tarihlerinde Şanlıurfa’da
düzenlenen “GAP ve Sanayi Sempozyumu”na sunmuş olduğum “GAP
Bölgesinde Projenin Uygulanmasını Takiben Meydana Gelebilecek Çevre
Sorunları” konulu tebliğimde, diğer olumsuzlukların yanında, yetersiz drenaj
koşullarında, tarımsal sulamaya bağlı olarak toprakların tuzlulaşması ve
sodyum birikimi, kimyasal gübre kullanımına bağlı olarak yer altı suyunda
nitrat kirliliğinin görülebileceği, yüzey akış suları ile akarsulara ve baraj
göllerine ulaşabilecek fosfora bağlı olarak ötrifikasyon olayının
görülebileceği, tarımsal zararlı mücadelesinde kullanılacak pestisidlerin
kullanıldıkları hedeflerin dışındaki canlıları da etkileyebileceği gibi sorunları
ilgili ve yetkililerin dikkatlerine sunmuştum. Sorunun çok ciddi olduğunun
bilincinde olmam nedeniyle, 1991 yılında, Fırat Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü’nde yüksek lisans öğrencilerimden Nilüfer Nacar’a “Güneydoğu
Anadolu Projesi ve Çevresel Etki Araştırması” konulu bir tez yaptırmıştım.
Türkiye Çevre Vakfı tarafından 9-10 Ekim 1997 tarihlerinde Ankara’da
düzenlenen “Türkiye’nin Tarım Politikası ve Çevre” konulu tartışmalı
toplantıda “Sürdürülebilir Tarım ve Uygulamaları” konulu bir sunuş yapmış,
ABD’nin Kaliforniya Eyaleti’nde uygulanan organik tarım faaliyetlerine iki
örnek olarak domates ve pamuk üretimini anlatmıştım.
Emekliliğimi takiben Ankara’ya yerleştikten sonra, Türkiye Çevre Vakfı’nın
nazik isteği üzerine bazı projelerde danışmanlık görevi üstlenmiştim. Bu
projelerden biri de “Avrupa Birliği ve Türk Mevzuatında Organik Tarım ve
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar” idi. Bu proje kapsamında 24 Nisan
2003 tarihinde “Organik Tarım” ve 25 Nisan 2003 tarihinde de “Genetiği
Değiştirilmiş Organizmalar” konusunda iki tartışmalı toplantı düzenlendi.
Her iki toplantının başlangıcında birer konuşma yaparak konunun önemini
vurgulamaya çalıştım. Yine danışmanlık hizmetimin kapsamında, organik
tarım konusunda, Ankara’da, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı yetkilileri ve
İzmir’de, Ege Üniversitesi organik tarım grubu ve organik tarım kontrol ve
sertifika kuruluşları ile temaslarda bulundum.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
11
Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecindeki en önemli dar boğazlarından birinin
tarım sektörü olduğu ilgililer tarafından sürekli vurgulanmaktadır. Bu
bağlamda Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından yürütülmekte olan yoğun
çalışmalar yanında sivil toplum kuruluşları da uyum sürecini yakından
izlemekte ve desteklemektedir. Bu sivil toplum kuruluşlarından biri de
İktisadi Kalkınma Vakfı’dır. İKV, “AB Müktesebatının Uygulanışının Türk
İş Dünyasına Etkileri Projesi” kapsamında “Tarım ve Balıkçılık Politikası”nı
da ele almış ve değerlendirmiştir. Bu konuda 29 Haziran 2004 tarihinde,
Ankara’da, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği’nde düzenlenen, benim de
Tüketici Hakları Derneği’ni temsilen katıldığım seminerde konu ayrıntılı
olarak değerlendirmiştir.
Organik tarımın benim ilgimi çeken en önemli özelliği, günümüzde çevre
kirliliğine neden olan ve insan sağlığını olumsuz yönde etkileyen suçlulardan
biri konumundaki alışılmış tarımsal uygulamaların suçunun azaltılmasına
yardımcı olmasıdır. Organik tarım uygulamalarının dünyadaki mevcut
durumu dikkate alındığında, günümüzde altı milyarı aşan nüfusun gıda
maddesi ve tarıma dayalı gereksinimlerini organik tarımdan sağlaması
beklenemez.
Günümüzde tarımsal kimyasalların yoğun olarak kullanıldığı tarım sistemini
de kabullenmek doğru değildir. Bu nedenle organik tarımla birlikte,
kimyasalların kullanılmasında daha seçici olunduğu ve kimyasalların daha
az kullanıldığı, toprak verimliliğini esas alan sürdürülebilir tarım
uygulamaları kapsamındaki diğer tarımsal sistemleri de dikkate almak
gerekmektedir. Günümüzde “iyi tarım uygulamaları” olarak adlandırılan
tarımsal sistemlerin çiftçimize, yetiştiricimize ve üreticimize iyi anlatılması
gerekmektedir.
Organik tarım uygulamalarından elde edilen bitkisel ve hayvansal ürünler
tüketicinin tercihi doğrultusunda pazar bulabilmektedir. Bu nedenle organik
tarım daha çok sözleşmeli tarımsal uygulama olarak sürdürülebilmektedir.
Zamanla tüketici bilincinin gelişmesi ile organik tarımın tarımsal üretim
içerisindeki payının artacağı bir gerçektir. Organik tarım emek yoğun bir
faaliyet olduğundan geniş bir istihdam olanağı da yaratacaktır. Umarım işsiz
veya farklı bir istihdam alanında çalışmakta olan ziraat mühendisleri ve
veterinerler için de iyi bir iş olanağı sunacaktır. Genç ve girişimci işgücü için
iyi bir ekonomik faaliyet alanı olarak giderek gelişecektir.
12
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Organik tarım uygulamaları çok kesin kuralları olan, kontrollü ve sertifikalı
bir tarımsal uygulama olduğundan, kuralların zamanla değişmesi ve yeni
kurallar eklenmesi olasıdır. Bu nedenle mevcut yasal düzenlemelerin iyi
bilinmesi ve değişikliklerin de yakından izlenmesi gerekmektedir. Diğer
taraftan, organik ürün pazarı daha çok dış ülkelerde ve özellikle Avrupa’da
olduğundan, AB tarım politikalarının ve organik tarım mevzuatının yakından
izlenmesi gerekmektedir.
Bu kitabın amacı, organik tarım uygulamalarını ve çevresel ilişkilerini, ziraat
fakültelerinde öğrenimlerini sürdürmekte olan öğrencilere, ziraat
mühendislerine, çiftçilere, yetiştirici ve üreticilere, tüketicilere ve
yöneticilere tanıtmak ve çalışmalarında yardımcı olmaktır.
Kitapta, organik tarım konusunda bilinmesi gerekenlerin sadece bir
bölümünü okuyucuya sunabildim. Bu konuda bilinmesi gereken daha çok
şey var. Organik tarım faaliyetlerinin sürdürüleceği yerin, iklim, toprak ve
çevre koşullarına bağlı olarak, uygulamalar büyük farklılıklar gösterecektir.
Bu farklılıkların dikkate alınması ve yerel bilgi ve deneyimlerin paylaşılması
gerekmektedir.
Kitabın son bölümünü, Türkiye’deki ilgili mevzuata ayırdım Bu mevzuat
kapsamında yer alan, kanun, yönetmelik ve tebliğ metinlerini ilgili Resmi
Gazete’ den aynen aktardım. Toplu halde olmasının uygulayıcılar açısından
yararlı olacağını düşündüm.
Bu kitabın yayınlanması ile ülkemizdeki organik tarım hareketine az da olsa
katkıda bulunabilirsem, mutlu olacağım.
Saygılarımla,
15 Ağustos 2005, Ankara
Prof.Dr. Sücaattin KIRIMHAN
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
13
İÇİNDEKİLER
Sayfa
ÖNSÖZ …………………………………………..…..……..………
7
1.
1.1.
1.2.
1.3.
1.4.
1.5.
1.6.
1.7.
GİRİŞ ………………………………………………........…
Tarımsal Uygulamalar ve Çevresel Etkisi …………………..
Sürdürülebilir Tarımsal Uygulamalar ………………………
Gıda Güvenliği ………………………………………………
Biyolojik Çeşitlilik …………………………………….……
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) ………………..
Tarımda Risk Yönetimi ………………………………….…..
Tarımdan Beklenenler ………………………………………
17
17
26
27
28
29
31
32
2.
2.1.
2.1.1.
2.1.2.
2.1.3.
ORGANİK TARIM ve İLKELERİ …………...…………..
Organik Tarım ………………………………………….……
İlkeler ve Amaç ………………………………………..…….
Organik Tarımın Üstünlükleri ……………………….………
Organik Üretim İhtiyacı …………………………………….
37
37
38
43
46
2.2.
2.2.1.
2.2.2.
2.2.3.
Organik Tarımın Tarihçesi ……………………….………….
Organik Tarımın Gelişimi …………………………………..
Dünyada Organik Tarım Uygulamaları …………………….
Uluslararası Kuruluşlar …………………………………...…
50
50
56
63
2.3.
2.3.1.
2.3.2.
2.3.3.
2.3.4.
Organik Tarımsal Üretimde Kalite Kontrol Sistemi …….….
Organik Standartlar …………………………………………
Kontrol (Inspection) …………………………………..…….
Sertifikasyon (Belgelendirme) …………………………..….
Akreditasyon …………………………………………..……
65
66
66
67
68
3.
3.1.
3.1.1.
3.1.2.
3.1.3.
3.1.4.
3.1.5.
3.2.
TOPRAK KALİTESİ ve VERİMLİLİĞİ ……………….
Toprak ve Özellikleri ………………………………………
Oluşumu ……………………………………………………
Özellikleri …………………………………………………..
Toprak Kalitesi …………………………………….……….
Toprak Organik Maddesi ………………………………….
Toprak Verimliliği …………………………………………
Toprak İşleme ………………………………………………
71
72
72
73
79
79
84
86
14
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
3.3.
Toprak Erozyonu ……………………………………………..
3.3.1. Oluşumu ve Etkileri ………………………………………….
3.3.2. Erozyonun Önlenmesi ………………………………………..
87
87
89
3.4.
3.4.1.
3.4.2.
3.4.3.
3.4.4.
3.4.5.
Toprak-Su İlişkileri …………………………………………..
Toprakta Suyunun Önemi ……………………………………
Toprakta Su Tutulması ve Çeşitleri …………………………..
Su Temini ve Sulama Suyu Kalitesi ………………………….
Sulama Yöntemleri …………………………………………..
Suyun Korunması ……………………………………………
92
94
95
96
98
98
3.5.
Toprak Kirliliği …………………………………………...…
3.5.1. Nedenleri ve Etkileri ……………………………………..…
3.5.2. Tuzlu ve Sodyumlu Topraklar …………………………..…..
99
99
101
3.6.
Organik Örtü (Malç) ……………………………………..….
3.6.1. Önemi …………………………………………………...…..
3.6.2. Örtü Çeşitleri ……………………………………………..…
103
104
104
4.
4.1.
4.1.1.
4.1.2.
4.1.3.
4.1.4.
BİTKİ BESLEME VE GÜBRELEME ………..………….
Dengeli Bitki Besleme …………………………………..…..
Bitki Besin Elementleri …………………………………..…
Bitki Sağlığı ……………………………………………..….
Toprak Organik Maddesinin Önemi ……………………….
Bitki Besin Maddesi Döngüsü ……………………………..
105
105
106
110
112
114
4.2.
Dönüşümlü Bitkisel Üretim (Münavebe) ……………………
115
4.3.
4.3.1.
4.3.2.
4.3.3.
4.3.4.
4.3.5.
4.3.6.
Organik Tarımda Gübreler ve Gübreleme ……………………
Organik Gübreler ve Besin Değeri …………………………..
Hayvansal Gübreler ………………………………………….
Ticari Organik Gübreler ……………………………………..
Sıvı Organik Gübreler ……………………………………….
Mineral Gübreler …………………………………………….
Mikrobiyolojik Gübreler …………………………………….
117
117
117
121
123
124
125
4.4.
Kompostlama ve Kompost ……………………………………
4.4.1. Kompostlama Teknikleri …………………………………...…
4.4.2. Kompostun Özellikleri ………………………………..……..
128
130
132
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
15
4.4.3. Kompostun Kullanımı ………………………………………… 134
4.5.
Yeşil Gübreler ………………………………………………… 135
5.
5.1.
5.1.1.
5.1.2.
5.1.3.
BİTKİ KORUMA …………………………………………...
Organik Üretimde Zararlı ve Hastalık Yönetimi ………...........
Bitki Sağlığı ……………………………………………………
Önleyici Tedbirler ……………………………………………...
Bitki Koruma Yöntemleri ……………………………………..
137
137
138
140
141
5.2.
5.2.1.
5.2.2.
5.2.3.
Doğal Düşmanlar ………………………………………………
Zararlı ve Hastalıkların Ekolojisi ………………………………
Doğal Düşmanların Çoğaltılması ……………………………...
Biyolojik Kontrol ve Koruma …………………………………
143
144
145
146
5.3.
5.3.1.
5.3.2.
5.3.3.
Doğal Pestisidler …………………………………………….. 148
Bitkisel Pestisidler ………………..…………………………. 148
Bitkisel Pestisidlerin Kullanımı ……………………………… 148
Diğer Doğal Pestisidler ……………………………………… 149
5.4.
Yabancı Ot Yönetimi …………………………………………. 149
5.4.1. Yabancı Ot Ekolojisi ………………………………………….. 150
5.4.2. Yabancı Ot Denetimi ………………………………………….. 151
6.
6.1.
6.1.1.
6.1.2.
HAYVAN YETİŞTİRİCİLİĞİ ……………………………..
Hayvan Barındırma ……………………………………………
Hayvan Yetiştiriciliğinin Önemi ………………………………
Hayvan İhtiyaçları …………………………………………….
155
156
156
157
6.2.
Hayvan Besleme ……………………………………………… 159
6.2.1. Dengeli Besleme …………………………………………….. 159
6.2.2. Yem Bitkileri ………………………………………………… 159
6.3.
Hayvan Sağlığı ………………………………………………..
160
7.
7.1.
7.2.
ORGANİK ÇİFTLİKLERDE İŞLETME EKONOMİSİ .. 165
Organik Tarım İşletmelerin Ekonomik Yönetimi ……………. 166
Organik Tarıma Geçiş ……………………………………….. 168
16
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
8.
8.1.
8.2.
8.2.1.
8.2.2.
8.2.3.
TÜRKİYE’DE TARIM …………………………………… 169
Mevcut Durum........................................................................... 170
Türkiye’de Organik Tarım …………………………………… 189
Mevzuat ve Teşkilatlanma …………………………………… 190
Uygulamalar ………………………………………………..... 192
İlgili Kuruluşlar ……………………………………………… 195
9.
SONUÇ ve ÖNERİLER …………………………………… 201
10.
10.1.
10.2.
10.3.
10.6.
10.7.
10.8.
EKLER ……………………………………………………….
Organik Tarım Kanunu ………………………………………..
Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik
Bitkisel Üretimle İlişkili Olarak Doğrudan Gelir Desteği
Ödemesi Yapılmasına İlişkin Tebliğ …………………………
İyi Tarım Uygulamasına İlişkin Yönetmelik …………………
İyi Tarım Uygulamasına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik
Yapılmasına Dair Yönetmelik …………………………………
Toprak Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği ……………………….
Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ………………….
Tarım Sigortaları Kanunu ……………………………………...
11.
KAYNAKLAR ………………………………………………. 343
10.4.
10.5.
203
204
212
280
292
299
305
322
336
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
17
1. GİRİŞ
1.1. Tarımsal Uygulamalar ve Çevresel Etkisi
İnsanlık için tarımsal faaliyetlerin amacı, ihtiyaç duyulan gıda ve ilgili
sanayinin ham maddesini sağlamaktır. Çok kesin olmasa da, en az 10.000 yıl
önce başlayan tarımsal uygulamalarla insanın gıda maddesi gereksinimleri
karşılanmakta, giysi ve barınma için değerli girdiler sağlanmaktadır.
Başlangıçtaki tarımsal çabalar oldukça doğal ve ekolojik dengeyi bozmayan
uygulamalardır. Toprak aşırı yoğunlukta işlenmemekte, tarımsal kimyasallar
kullanılmamakta, toprak varlığı bir canlı varlık olarak korunmakta ve
değerlendirilmektedir.
18
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Dünya genelinde nüfusun giderek artması ve insanın daha seçici davranması
tarımsal uygulamalara farklı boyutlar getirmiştir. Tarımsal üretim artan
nüfusun gıda maddesi ihtiyacını karşılayamaz duruma gelmiştir. Dünya
genelindeki tarımsal alanların ülkeler arasındaki farklı dağılışı, toprak
verimliliğindeki farklılıklar, farklı iklim özellikleri, doğal afetler, başta
sulama suyu olmak üzere tarımsal girdilerin yetersizliği, yeterli ürün
alınamayan bölgelerdeki insanların açlık sorunları ile karşı karşıya
gelmesine neden olmuştur. Her yıl binlerce insan açlıktan ölmüştür. Yeterli
beslenemeyen insanların vücut dirençleri azalmış, salgın hastalıklar daha
kolay yayılmış, ulusal ve uluslararası boyutlarda sosyal ve siyasal sorunlar
ortaya çıkmıştır. Bu olumsuzlukları yetersiz yağışlar ve kuraklık daha da
artırmıştır.
Bu istenmeyen durumları önlemek ve yetersiz beslenen insanlara gıda
maddesi temin etmek amacıyla yoğun çalışmalar yapılmıştır. Özellikle,
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO) gıda maddesi yetersizliği
olan az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere gıda yardımı başlatmış, bu
ülkelerde tarımsal ürün miktarını artırmak için araştırmalar yaptırmış,
araştırma sonuçları zaman geçirilmeksizin uygulamaya aktarılmıştır. Bu
uygulamalar sonucunda tarımsal üretimde önemli miktarda artış sağlanmış
ve dünyayı tehdit eden açlık sorunu kısmen giderilmiştir. Tarımda “Yeşil
Devrim” olarak adlandırılan bu uluslararası çabaların sonucunda varılan
noktada, ürün miktarı artışında beklenenler sağlamış olmasına karşın,
insanlığın karşısına yeni sorunlar çıkmıştır.
Birim alandan alınan ürün miktarını artırmak için aşırı miktarda kullanılan
tarımsal kimyasallar su ve toprak kaynaklarının kirlenmesine neden
olmuştur. Bitki sağlığını tehdit eden zararlıların ve hastalıkların kontrolünde
kullanılan, genel anlamda pestisidlerin büyük bir bölümü uygulanan hedefin
dışındaki canlıları da etkilemiş, yağışlar ve sulama suyu ile içmesuyu olarak
kullanılmakta olan yüzeysel sulara ve yer altı suyuna bulaşmış, üretilen
ürünlerin organik yapısına girmiş, beslenme zinciri ile insan vücuduna
ulaşmış ve hatta bazı bölgelerde anne sütüne dahi geçmiştir.
Toprakta giderek azalmakta olan, azot, fosfor ve potasyum başta olmak
üzere, bitki besin maddelerini toprağa yeniden kazandırmak amacıyla
uygulanan kimyasal maddeler toprağın fiziksel özelliklerini olumsuz bir
şekilde etkilemiş, topraktan yüzeysel sularla veya derine yıkanan bu besin
maddeleri su kaynaklarının kirlenmesine neden olmuştur.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
19
Toprak aşırı derecede sürülerek tahrip edilmiş, organik madde ve benzeri
doğal bağlayıcılarla birbirine bağlı toprak parçacıklarının oluşturduğu
kümeleşme önlenmiş, tarım toprakları su ve rüzgâr kuvveti ile aşınmış,
bulunduğu yerden başka ortamlara taşınarak çevre kirliliğine yol açmıştır.
Toprak erozyonu önlenemez bir hal almıştır.
Diğer taraftan, daha çok tek bitkiyi esas alan (mono kültür) üretim şekli ile
biyolojik çeşitlilik aşırı derecede zorlanmıştır. Tekrar geriye gelmesi
mümkün olmayan birçok türün kaybına neden olunmuştur.
Bitkisel üretimim yanında hayvansal üretimde de benzer olumsuz etkiler
ortaya çıkmıştır. Aşırı miktarda antibiyotik kullanımı, hormonlar, sağlıksız
barınaklar ve sağlıksız hayvan gıda maddesi ile beslenme nedeniyle hem
hayvan yetiştiriciliği risk altına girmiş ve hem de bu hayvansal gıdalarla
beslenen insanlarda sağlık sorunları meydana gelmiştir.
Dünya genelinde tarımsal uygulamalar gözden geçirildiğinde, özellikle 2.
Dünya Savaşı’nı takiben çok önemli gelişmelerin meydana geldiği
görülmektedir. Artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak ve yükselen yaşam
standartlarına uyum gösterebilmek amacıyla, devlet politikaları olarak daha
çok gıda maddesi ve bitkisel üretim amaçlanmıştır. Bunun için yeni
teknolojiler geliştirilmiş, insan işgücünü mekanizasyon paylaşmış ve daha
fazla kimyasal madde kullanımı özendirilmiştir. Bu uygulamaların
sonucunda; verimli üst toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri
bozulmuş, taban suyu kirlenmiş, aile işletmeleri azalmış, kırsal alandan
kentlere doğru göç giderek hızlanmış, üretim maliyeti artmış ve kırsal
kesimde ekonomik ve sosyal sorunlar büyümüştür.
Çevre sorunlarının meydana gelmesinde etkili olan faktör grubunun önemli
bir bölümünü tarımsal uygulamalar oluşturmaktadır. Birim alandan daha
fazla ürün almak amacıyla toprak kaynaklarının üretim gücünün zorlanması;
yoğun toprak işleme, kimyasal gübre kullanımı, organik gübre olarak
hayvansal atıkların denetimsiz bir şekilde tarım topraklarına verilmesi,
hastalık ve zararlılara karşı ilaç kullanımı, uygun olmayan sulama suyu
kullanımı ve bilinçsiz sulama, büyümeyi hızlandırıcı kimyasalların kullanımı
gibi uygulamalar, doğal yaşam ortamlarının bozulmasına neden olurken,
insan yaşamını tehdit eden bir kısım sorunları da beraberinde getirmektedir.
20
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
“Sürdürülebilir Tarım”; bilinen bu kaynak bozulmasına meydan
vermeksizin ve insan sağlığı riski yaratmaksızın, tarımsal faaliyetlerin
planlanmasını, uygulanmasını ve denetlenmesini kapsamaktadır. Bugün
dünya üzerindeki birçok ülke bunun bilinci ile tarımsal uygulamalarını
yönlendirmektedir. Ülkemizde de bu bilince ulaşılmış olmasına rağmen,
henüz yeterince uygulamaya geçilmediği görülmektedir. Bu bağlamda,
mevcut tarımsal politikalar “Sürdürülebilir Tarım” bilinci ile
değerlendirilmeli, alınması gereken önlemler; idari, teknik, yayım ve
uygulama aşamalarında yeniden gözden geçirilmelidir.
Sürdürülebilir teriminin iyi anlaşılması bu sistem yaklaşımının önemli bir
bölümüdür. Sistemin beklentisi, küçük bir tarım işletmesinden yöresel
ekosisteme kadar ve hatta küresel boyutta sürdürülebilirlik kavramının
bilincini gerektirir. Temelde, insan faaliyetleri ile doğal ekosistemin
kesişmesi yerine uyumunu öngörür. Dolayısıyla, çoklu bilim disiplinleri
kapsamında, araştırma ve eğitim-öğretim faaliyetleri geliştirilerek, çiftçiden
tarım işçisine, teknik elemandan tüketiciye, politikacıdan planlayıcılara
kadar bu bilincin yaygınlaştırılması zorunludur.
Su kaynakları tarımsal üretim için çok önemlidir. Suyun miktar ve kalite
olarak uygun olması ve gelecekteki kullanım için kalitesinin korunması
sürdürülebilir tarım uygulamaları bakımından gözden kaçırılmamalıdır.
Kurak geçen yıllarda, su kaynaklarının fazlaca zorlanması, yeraltı suyunun
gereğinden fazla çekilmesi önemli sorunlar yaratmaktadır. Bu gibi
durumlarda, su tasarrufu ilkeleri yanında kuraklığa dayanıklı bitkilerin
seçimi üzerinde de durulması gerekir. Yanlış su kullanımı, doğal hidrolojik
döngüyü etkilediği gibi toprak kaynaklarının tuzlu ve sodik duruma
gelmesine de yol açabilmektedir. Diğer taraftan, yeraltı ve yüzey sularının
pestisidler, nitratlar ve ağır metallerle bulaşması önemli sorunlar
yaratmaktadır. Bu gibi durumlarda su kaynaklarının kirlenmesine neden olan
uygulamaların denetim altına alınması zorunludur. Kirlenmiş bir taban
suyunun varlığı toprakların verimsizleşmesine neden olacaktır. Bu durumda
toprakta biriken tuzların uygun bir drenaj sistemi ile uzaklaştırılması gerekir.
Ancak, drenaj suyunun da gelişi güzel bir şekilde alıcı ortama atılması
sorunun büyümesine neden olur. Bu durumlarda en uygun yönetim biçimi,
tuza dayanıklı bitkilerin seçimi, daha az suya ihtiyaç duyan bir bitkisel
üretim veya tuzun zararlarını azaltacak bir yönetim tekniği uygulanabilir.
Uzun vadede bu gibi alanlar doğal koruma alanı olarak da değerlendirilebilir.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
21
Modern tarımsal uygulamalar fazlaca enerji tüketmektedir. Tüketilen enerji
içerisinde yenilenmeyen kaynaklardan petrol kullanımının payı oldukça
fazladır. Böyle bir uygulamayı sürdürülebilir tarım ilkesi ile bağdaştırmak
mümkün değildir. Ancak bu şekildeki uygulamanın birden bire ve tamamen
değiştirilmesi de doğru olamaz. Tarımda enerji tüketimimin mümkün olduğu
kadar yenilenebilir enerji kaynakları ile zaman içerisine yayılarak
değiştirilmesi ve enerji tasarrufu ilkelerine kesinlikle uyulması zorunludur.
Birçok tarımsal uygulama hava kalitesini önemli ölçüde etkilemektedir.
Tarım toprakları üzerindeki anız yakımı, toprak işleme esnasında atmosfere
yayılan toz parçacıkları, püskürtme anında atmosfere saçılan pestisidler,
azotlu gübrelerin kullanmasını takiben atmosfere azot oksitlerin yayılımı ve
rüzgâr erozyonunu hızlandırıcı uygulamalar hava kalitesi üzerinde olumsuz
etkiye sahiptir. Toprak üzerinde bitkisel artıkların bırakılması, uygun toprak
işleme tekniklerinin seçilmesi, rüzgâr kırıcı bitkisel engellerin oluşturulması
ve azotlu gübrelemede aşırılıktan kaçınılması ile bu olumsuz etkileri belirli
ölçüde azaltmak mümkündür.
Toprakların oluştukları yerde aşındırılarak, taşınması ve uygun olmayan bir
ortamda biriktirilmesi olarak tanımlanan “toprak erozyonu” çok ciddi bir
sorun olarak devam etmektedir. Su ve rüzgârın etkisi ile meydana gelen
toprak taşınmasının yanında, eğimli arazilerde yanlış toprak işleme sonucu
verimli üst toprak sürekli olarak eğim aşağı sürüklenmektedir. Toprak
yüzeyinin su ve rüzgârın etkisine karşı korunması, uygun toprak işleme
tekniklerinin seçimi, teraslama ve uygun sulama yöntemleri ile toprak
kayıplarını en aza indirmek mümkündür.
Sınırlı olan tarım toprakları, hızlı nüfus artışı ve sanayileşme süreci
içerisinde yerleşim yerleri ve endüstri bölgeleri haline getirilmektedir.
Ulaşımın sağlanması amacıyla gün geçtikçe yaygınlaşan ve genişleyen
karayolları birinci ve ikinci sınıf tarım arazilerini işgal etmektedir. Bu
şekilde tarım arazilerinin kapatılması yanında, yerleşim yeri, sanayi bölgesi
ve ulaşım hizmetlerine bağlı olarak çevreye yayılan katı, sıvı ve gaz
halindeki atıklar tarım topraklarının verimliliğini de olumsuz yönde
etkilemektedir.
Sürdürülebilir tarımsal uygulamalarda, bitkisel üretim uygulamaları da
oldukça önemlidir. Tarımsal üretimin yapıldığı çevre koşullarına uygun bitki
tür ve çeşitlerinin seçimi gerekir. Özellikle zararlılara karşı dirençli olan
22
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
bitkilerin seçimi pestisid kullanımını önemli ölçüde azaltacaktır. Yıllık ekim
sisteminde, yabancı ot, hastalık amilleri ve böcekleri azaltacak bitki
rotasyonları planlanmalıdır. Ayrıca, toprağın sızdırma ve
su tutma
kapasitesini geliştirici bitki rotasyonu ile yağışların toprak tarafından daha
kolay bir şekilde tutulması sağlanabilmektedir. Hasattan sonra anızın
yakılması gibi yanlış bir uygulama ile toprakta organik madde birikimi
önlenmekte, toprak mikroorganizmaları yok edilmekte, tarımsal alanların
dışında orman ve yerleşim yerleri için yangın riski yaratılmaktadır.
Aynı çiftlik üzerinde bitkisel ve hayvansal üretim faaliyetlerinin birlikte
sürdürülmesi 1950’li yıllara kadar çok yaygın olmasına rağmen, bu biyolojik
ve ekonomik yönden çok yararlı olan uygulama giderek azalmıştır. Ancak,
bitkisel ve hayvansal madde üreticileri hala birbirlerine bağımlı durumdadır.
Hayvansal üretim uygulamalarında sürdürülebilir tarım ilkesi; çiftlikte
yönetim planlaması aşamasından başlayıp, hayvan seçimi, hayvanların
beslenmesi, üretimi, hayvan sağlığı, otlatma yönetimi gibi uygulamalarda
devam etmektedir. Hayvansal üretim artıklarının en uygun bir şekilde
değerlendirilerek giderilmesi, çevresel etkisinin en aza indirilmesi, otlaklarda
erken ve aşırı otlatmanın önlenmesi, bilinçsiz ilaç kullanımının denetlenmesi
gibi uygulamalar dikkate alınmalıdır.
Dünya nüfusunun 2050 yılında 9,4 milyara ulaşacağı dikkate alındığında,
bitkisel ve hayvansal gıda üretiminin ne kadar önemli olduğu açık olarak
görülmektedir. Bugün hala gıda açığı vardır. Gelişmekte olan ülkelerde,
1961-1994 yılları arasında, gıda üretimi kişi başına % 32 dolayında bir artış
göstermiştir. Bu dönemde, dünya nüfusu içerisindeki açlık veya yetersiz
beslenme oranı % 35’den % 21’e düşmüştür. Yaklaşık olarak 840 milyon
dünyalı hala açlık sorunu ile karşı karşıyadır. 2010 yılında bu sayının 700
milyon dolayında olacağı tahmin edilmektedir.
Toplumda, çevre bilincinin giderek gelişmesi, ISO 9000 ve ISO 14000 gibi
Uluslararası Standartların dünya kamuoyunda benimsenmiş olması,
ülkemizdeki tarımsal uygulamaların gözden geçirilmesini gerektirmektedir.
Sürdürülebilir tarım anlayışının etkin bir şekilde başlatılması ve
uygulanabilmesi için, idari, teknik, yayım ve uygulama alanında, zaman
geçirilmeksizin gerekli planlamaların yapılması, program ve projelerin
uygulamaya sokulması zorunludur. Tarım politikalarının belirlenmesinde ve
uygulanmasında kilit noktalarda bulunan politikacılar ile devlet adamlarının
bu konuda duyarlı hale getirilerek, yeni yasal yönlendirme ve önlemlerin
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
23
geliştirilmesi,
yöneticilerin
bilgilendirilmesi,
araştırma-geliştirme
çalışmalarının hızlandırılması, teknik elemanların bu yeni gelişmeler
konusunda bilgi ve deneyim kazanmalarının sağlanması, sağlanan bilgi ve
deneyimlerin doğrudan doğruya üreticiye aktarılması ve uygulamaların
yerinde denetimi esastır.
Gerek üretim ve gerekse tüketim aşamalarında çevreye ve insana zarar
vermeyecek tarımsal ürünler giderek aranır hale gelmiştir. Eko-Tarım,
Ekolojik Tarım veya Organik Tarım olarak da adlandırılan uygulamalarla,
tarımsal üretimde kimyasal madde kullanımı en aza indirilmeye çalışılmakta,
ayrıca tarımsal uygulamaların çevresel etkisi denetim altına alınmaktadır.
Bunun sonucunda da, gıda zinciri ile ağızdan ve giysilerle deri yolu ile
vücuda giren zararlı kimyasal maddelerin insan sağlığı üzerindeki olumsuz
etkisi giderilmeğe çalışılmaktadır.
Bu bağlamda, biri dokuma sanayi ham maddesi olan pamuk ve diğeri de
önemli bir gıda maddesi olan domates üretimi esas alınarak, sürdürülebilir
tarım anlayışı ile ABD’de Kaliforniya Eyaleti’nde yapılan iki uygulama
örnek olarak verilmiştir.
Organik Pamuk Üretimi
A.B.Devletleri’nde, pamuk üretimi, dünya pamuk üretiminin % 4’ünü
oluşturmaktadır. Kaliforniya Eyaleti’ndeki pamuk üretimi de ABD’de
üretilen miktarın % 15’i dir. Kaliforniya’da 5 milyon dekar dolayındaki
sulanabilir tarım alanında pamuk üretimi yapılmaktadır. Eyalette, pamuk
üretimi ile elde edilen yıllık gelir, toplam tarım gelirlerini oluşturan
kaynaklar arasında beşinci sırayı almaktadır. Son yıllarda organik tarım
uygulamalarının gelişmesi üzerine, organik pamuk üretiminde de benzer
gelişmeler gözlenmiştir. Çoğu pamuk üreticisi, arazilerinin bir bölümünü
organik pamuk üretimine ayırmıştır. Bu uygulamada, organik pamuk üretimi
ile birlikte, daha çok yonca, kuru fasulye, yeşil gübre bitkisi olarak
değerlendirilebilen baklagiller gibi bitkilerle nöbetleşe üretim tercih
edilmiştir. Toprak hazırlığı işlemleri, normal pamuk üretimindekine benzer
şekilde, münavebede yer alan bitkiye veya önceki bitkisel üretime bağlı
olarak, ya sonbaharda veya kışın yapılmaktadır. Tohum yatağı hazırlığı,
ekim ve diğer tüm işlemler ilkbahar ve yaz aylarında sürdürülmekte, Ekim
ve Kasım aylarındaki hasat işlemine kadar devam ettirilmektedir. Organik
pamuk tarımı ile birim alandan elde edilen ürün miktarı, normal pamuk
24
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
üretimine oranla daha az olmaktadır. Ancak, satış fiyatının yüksekliği bu
açığı kapatmaktadır. Ürün miktarı, arazi ve toprak özelliklerine, iklim
şartlarına, zararlılarla mücadeleye, sulama ve üretim işlemlerine bağlı olarak
değişmektedir. Pamuk üretiminde, zararlıların tanısı, izlenmesi ve korunması
esastır. Geleneksel pamuk üretimindeki zararlı mücadelesinde kullanılan
sentetik pestisidlerin kullanılmaması nedeniyle zararlılarla mücadelede
üretici zorlanmaktadır. Organik pamuk üretiminde biyolojik kontrol ve doğal
pestisidlerin kullanılması giderek yaygınlaşmaktadır. Bu uygulamalarla
birlikte, yabancı ot ve böceklerle mücadelede bitki münavebesi, ayıklama ve
diğer kültürel işlemler kullanılmaktadır.
Organik
Pamuk
Üretimi’nin
yaygınlaştırılması
amacıyla,
A.B.Devletleri’nde, Kaliforniya Üniversitesi ve Tarım Bakanlığı’nın işbirliği
ile yürütülen araştırma çalışmaları sürdürülmektedir. Özellikle, et ve
yumurta tavukçuluğunun yaygın olarak yapıldığı yörelerde, her yıl, dönüme
1,5 ton dolayında kompostlaştırılmış tavuk gübresi serpilmekte, buna ek
olarak Eylül ve Ekim aylarında olmak üzere, yılda iki kere çinko sülfat
uygulanmaktadır. Bunun dışında başka herhangi bir gübreleme
yapılmamaktadır. Bu şekildeki üretimle, dekardan 250-300 kg organik
pamuk alınabildiği belirtilmektedir.
Organik Domates Üretimi
Kaliforniya, dünyada domates üretiminin en yaygın olduğu yerlerden biridir.
Sacramento Vadisi’nde eyaletteki domates üretiminin üçte biri
üretilmektedir. Son yıllarda, Organik Tarım Endüstrisi’nin yaygınlaşması ile
domates üretiminde de alışılmış üretim yöntemlerinden uzaklaşılmaya
başlanmıştır. Domates yetiştiriciliği yonca, mısır, kavun, şeker pancarı,
ayçiçeği gibi bitkilerle nöbetleşe yapılmaktadır. Bu şekildeki üretim
pazardan gelen talep üzerine sürdürülmektedir.
Organik domates üretimindeki uygulamalarının büyük bir bölümü alışılmış
uygulamalara benzemektedir. Toprak işleme sonbaharda başlamaktadır.
Toprak iki kere diskle işlenmektedir. Bunu takiben bir veya iki kere pullukla
sürülerek tekrar disklenmekte ve düzeltilmektedir. Gübre olarak, hayvan
gübresi, kompostlaştırılmış ahır gübresi, jips ve kaya fosfatı
kullanılmaktadır. Organik gübre çok iyi bir azot kaynağıdır. Jips uygulaması
ile toprağa kalsiyum ve kükürt verilmektedir. Kalsiyum uygulaması ile aynı
zamanda topraktaki sodyumun zararlı etkisi azaltılmaktadır. Kaya fosfatı ile
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
25
de yine toprağa fosfor ve kalsiyum verilmektedir. Organik gübrenin
kompostlaşma özelliğine bağlı olarak, toprağa potasyum ve ayrıca fosfor
ilavesi sağlanmaktadır. Gübre materyalinin toprağa her yıl verilmesi
gerekmemektedir. Toprak analizleri sonucunda eksik görüldüğü takdirde
benzer uygulamalar yapılmaktadır. Diğer taraftan, bitki münavebesi ve örtü
bitkilerinin uygun seçimi ile toprak verimliliği geliştirilmektedir. Domates
tohumları doğrudan doğruya tarlaya ekilmektedir. İlk gübrelemede balık
tozu kullanılmaktadır. Ekimi takiben üç veya beş hafta sonra elle yabancı ot
mücadelesi yapılmaktadır. Doğrudan tohumla ekimle birlikte domates
fideleri dikimi ile de benzer işlem sürdürülmektedir. Kullanılan domates
tohumları genellikle hibrit çeşitlerdir. Bunlar zararlılara karşı oldukça
dirençlidir. Bu şekildeki üretimle, bir dekardan 4-8 ton dolayında organik
domates alınabilmektedir.
Açıklanan bu araştırma ve uygulamalara benzer şekilde, diğer bitkisel ve
hayvansal üretimlerde de sürdürülebilir tarım uygulamaları giderek
yaygınlaşmaktadır. Çevre ve insan sağlığının korunması yanında, iç ve dış
pazarlarda kalitede rekabetin sürdürülebilmesi için zaman geçirilmeksizin
ülkemizde de bu uygulamaların yaygınlaştırılması zorunludur.
Tarımsal uygulamalardan kaynaklanan sorunların giderek artması bilim
adamlarını, araştırmacıları ve yöneticileri bu konuda düşünmeye ve gerekli
önlemleri almaya yönlendirmiştir. Bozulan ekolojik dengenin düzeltilmesi,
yeterli ve sağlıklı gıda maddesi temini, toprak verimliliğinin korunarak
geliştirilmesi, biyolojik çeşitliliğin korunması gibi nedenlerle, sürdürülebilir
kalkınma ilkeleri doğrultusunda, sürdürülebilir tarım uygulamaları gündeme
gelmiştir. Bu bağlamda, daha çok bilinçli tüketicilerin tercihi ile Kuzey
Amerika, Avrupa ve Japonya’da giderek artan bir pazarda ve dünya
genelinde hızlı bir gelişme gösteren Organik Tarım Uygulamaları dikkati
çekmektedir. Dünya genelinde, 100’den fazla ülkeden 700’den fazla üyesi
bulunan “Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu, IFOAM” bu
konuda yoğun çalışmalar yürütmektedir. Organik tarım, bitkisel ve
hayvansal üretimin her aşamasında belirli kuralları olan, kontrolü ve
sertifikasyonu gerektiren bir tarımsal uygulama olarak, gıda güvenliğini,
toprak verimliliğinin sürekliliğini ve biyolojik çeşitliliğin korunmasını esas
almaktadır.
Dünya genelinde hızlı bir gelişme içerisinde bulunan organik tarım
konusunda ülkemizde de benzer çalışmalar yapılmaktadır. İlk olarak 1994
26
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
yılında çıkarılan bir yönetmeliği takiben, AB Mevzuatı kapsamında
gelişmeler sağlanmıştır. Daha sonra, 5262 Sayılı “Organik Tarım Kanunu”
3.12.2004 tarih ve 25659 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış, bu kanunun
uygulanması ile ilgili olarak “Organik Tarımın Esasları ve Uygulamasına
İlişkin Yönetmelik” 10.06.2005 tarih ve 25841 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Ülkemizde Organik Tarım konusu Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı bünyesine oluşturulan bir grup tarafından
yönetilmektedir. Organik Tarım’ın ülkemizde başarıya ulaşması, bilinçli
tüketicilerin örgütlü çabası ile mümkün olabilecektir.
1.2. Sürdürülebilir Tarımsal Uygulamalar
Alışılmış tarımsal uygulamaların neden olduğu çevre kirliliği, toprak
bozulması ve toprak verimliliğinin giderek azalması, pestisidlerin üretilen
gıda maddeleri içerisinde birikmesi, sağlıksız gıda maddesi üretimi, tarımsal
üretimde maliyet artışları, yoğun mekanizasyon nedeniyle daha az insan
gücüne ihtiyaç duyulması ve bunun sonucunda kırsal alanlarda giderek artan
işsizlik nedeniyle nüfusun kentlere itilmesi gibi birçok neden, mevcut
tarımsal uygulamaların gözden geçirilmesini gerektirmiştir. Sürdürülebilir
tarımsal uygulamalar bu sorunların giderilmesi veya en azından azaltılması
amacıyla gündeme getirilmiştir. Başlangıçta, yoğun toprak işlemenin
meydana getirdiği sorunlar dikkati çektiğinden, öncelikle en az toprak işleme
veya toprak işlemeksizin tarım esasları üzerine çalışılmıştır. Bu düşüncelerin
gelişmesinde yoğun toprak işleme faaliyetlerinde çok fazla enerjinin
kullanılması ve bu enerjinin çok büyük bir bölümünün petrole dayalı olması
etkili olmuştur. Özellikle 1970’li yıllarda ortaya çıkan petrol krizi başta
ABD olmak üzere, birçok petrol veya petrol ürünlerini dış kaynaklardan
temin eden, diğer bir ifade ile dışa bağımlı olan ülkelerde, diğer sektörlerde
olduğu gibi, tarımda da petrol ürünlerinin tüketiminin olabildiğince
azaltılması politikasını gündeme getirmiştir. Bunun sonucu olarak da petrol
ürünlerinin tüketiminin azaltılması için değişik önlemler alınmıştır. ABD’de
ez az toprak işleme veya toprak işlemeksizin bitkisel ürün üretiminde önemli
ölçüde petrol tasarrufu sağlanmıştır.
Diğer taraftan, sentetik tarımsal kimyasal maddelerinin kullanımının
giderek artması hem üretim maliyetini artırmış ve hem de ekolojik denge
üzerinde çok önemli olumsuz etkiler göstermiştir. Bu kimyasalların
üretiminden başlamak üzere, taşınması, depolanması ve uygulanması
süreçlerinde bulaşmalar sonucu birçok insan zehirlenmiş ve yaşamını
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
27
kaybetmiştir. Pestisidler kullanıldıkları hedeflerin dışında da öldürücü
olmuş, birçok zararlı bu kimyasallara karşı dayanıklı duruma gelirken yararlı
canlılar yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Toprakta ve bitki
dokularında birikerek beslenme zinciri içerisinde insanlara ve diğer canlılara
zarar vermiştir. Toprakta biriken kimyasallar yağmur veya sulama suları ile
yüzey su kaynaklarına karışmış, yüzeysel tatlı su kaynakları kirlenmiş,
toprak derinliklerine doğru hareket ederek yer altı suyuna yıkanmış ve bu su
kaynaklarını kirletmiştir. Mineral kimyasal gübrelerin giderek artan dozda
uygulanması sonucu toprakların fiziksel ve kimyasal özellikleri bozulmuştur.
Bu olumsuzlukların görülmesini takiben, tarımsal uygulamalarda daha az
kimyasal madde kullanılması zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Sürdürülebilir
tarımsal uygulamaların diğer bir boyutu da kullanılan kimyasalların giderek
azaltılması, ekonomik ve ekolojik faydanın artırılması olmuştur.
Sonuçta, dünya genelinde sürdürülebilir tarım akımı giderek yaygınlaşmıştır.
Bugün tarım sektöründe gündemde olan iyi tarım uygulamaları ve organik
tarım uygulamaları bu gelişmelerin ürünüdür. Aslında bu uygulamaların bir
bölümü değişik anlayış ve biçimlerde çok eskiden beri kullanılmakta ise de
günümüzde kuralları ortaya konulmuş olması ve pazar tercihlerinin bu yönde
olması bakımından önem taşımaktadır.
1.3. Gıda Güvenliği
Bitkisel ve hayvansal üretimde gıda güvenliği oldukça önemlidir. Yeterli ve
sağlıklı gıda maddesi üretimi esastır. Miktar olarak yeterli olmasına karşın
yeterince sağlıklı olmayan gıda maddesi güvenilir değildir. İnsan
ihtiyaçlarını karşılayabilecek kadar sağlıklı gıda üretilmesi zorunludur.
Dengeli ve sağlıklı olarak beslenmek için gıda maddesi çeşitliliği de
önemlidir.
“Yeşil Devrim” uygulamaları ile dünyanın önünde bulunan en önemli
sorunlardan biri olan açlık sorununa çözüm getirilmiş olmasına rağmen
sağlıklı ve dengeli beslenme ihtiyacının karşılandığını söylemek mümkün
değildir. Bu uygulamalarla bitkisel ürün miktarı artırılmış, ancak ürün
kalitesi yeterince dikkate alınmamıştır. Monokültür olarak çok büyük
arazilerde yetiştirilen tek düze ürünler başlıca tüketim maddesi olmuştur. Bu
nedenle dengeli beslenme gerçekleşememiştir. Ayrıca gıda maddeleri
içerisinde biriken kimyasallar insan sağlığını olumsuz yönde etkilemiştir.
28
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Günümüzde toplumun değişik kesimlerinde giderek yaygınlaşan şişmanlık
sorununun en önemli nedeni bilinçsiz ve dengesiz beslenmedir. Şişmanlık
sorunu beraberinde birçok rahatsızlığı da getirmektedir. Ayrıca insanları
ruhsal olarak da etkilemektedir.
Bitkisel üretimde, hayvan yetiştiriciliğinde, bitkisel ve hayvansal ürünlerin
işlenmesinde kullanılan değişik katkı maddeleri, hormonlar, geliştiriciler,
olgunlaştırıcılar, aroma maddeleri, renklendiriciler insan sağlığı üzerinde
zararlı etkilere yol açmaktadır. Diğer taraftan bu ürünlerin uygun olmayan
sağlıksız ortamlarda işlenmesi, ambalajlanması ve depolanması, uygun
olmayan ortamlarda pazarlanması, tüketim ortamlarında bekletilme ve
kullanma aşamalarındaki yanlışlıklar gıda güvenliğini riske sokmaktadır.
Günümüzde gıda güvenliğinin sağlanması amacıyla uluslararası boyutta
anlaşmalar düzenlenmiş, mevzuat geliştirilmiş, yönetmelikler hazırlanmış ve
HACCP gibi uluslararası boyutta kontrol sistemleri yürürlüğe konulmuştur.
1.4. Biyolojik Çeşitlilik
Biyolojik çeşitlilik, doğal yaşam ortamlarının yani ekosistemlerin çeşitliliği,
tür çeşitliliği, gen çeşitliliği ve ekolojik doğal süreçlerin çeşitliliği olarak
anlaşılmalıdır.
Değişik kirletici kaynaklardan salınan gaz, sıvı ve katı haldeki kirletici
maddeler doğal yaşam ortamlarında biyolojik çeşitliliği önemli ölçüde
etkilemektedir. Hava, su ve toprak kaynaklarının kirlenmesi sonucu
kendilerine bağlı yaşamı sürdürememektedir. Zararlı kimyasal maddeler
canlıları doğrudan etkilediği gibi, beslenme zinciri içerisin de etkili
olmaktadır. Ekolojik doğal süreçlerin etkilenmesi yaşamı yok etmektedir.
Örnek olarak, yüzeysel su ortamında varlıklarını sürdürmekte olan
fitoplanktonlar, suyun kirlenmesi ve bulanık bir duruma gelmesini takiben
güneş ışınlarından yeterince yararlanamadıkları için fotosentez
yapamamakta ve yaşamlarını yitirmektedir. Bunun sonucu olarak
zooplankton ve diğer su canlıları da etkilenmektedir. Doğal madde döngüsü
de çevre kirliliğinden etkilenmektedir. Örneğin toprak canlılarının varlığını
kaybetmesinden sonra biyokütle ayrışması durmakta, doğal yolla mineral
bitki besin maddesi üretimi yapılamamaktadır. Yeterli besin maddesi
üretilememesi doğal bitkisel ve hayvansal canlıları etkilemektedir. Biyolojik
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
29
çeşitliliğin devamlılığı tüm canlılar için gerekli olduğu kadar insan varlığı
için de gereklidir ve olmak zorundadır.
Tarımsal uygulamalar kapsamında bitkisel ve hayvansal üretimdeki
faaliyetler de biyoçeşitliliği önemli ölçüde etkilemektedir. Öncelikle mono
kültür, yani tek bitkili üretim, biyolojik çeşitlilik üzerinde olumsuz etkiye
sahiptir. Çok geniş tarımsal araziler üzerinde sürekli olarak bir bitkinin
yetiştirilmesi diğer kültüre alınmış veya doğal yabanıl bitkilerin yok
olmasına neden olmaktadır. Diğer taraftan, marjinal (yeterli verimlilikte
olmayan) tarım alanlarının giderek çoğalması, sulak alanların kurutularak
tarıma açılması, ormanlık alanlarda tarım yapılması, mera ve doğal otlakların
sürülerek bitkisel üretime tahsis edilmesi biyoçeşitliliği azaltmakta ve hatta
yok etmektedir. Kırsal alanda doğal haldeki bir dekarlık arazi parçası
içerisinde sayılacak bitki türleri ile bir dekarlık tarım arazisinde sayılacak
bitki türleri sayısal olarak karşılaştırıldığında bu farklılık çok açık olarak
görülecektir.
Diğer taraftan, tarımda kullanılan sentetik pestisidler de biyolojik çeşitlilik
için önemli tehdittir. Özellikle, böcek öldürücü (insektisid) zehirlerin
kullanıldıkları hedefin dışında da zehirleyici ve öldürücü olması diğer
böceklerin de ölümüne neden olmakta ve biyolojik çeşitliliği azaltmaktadır.
Tarımsal uygulamaların neden olduğu biyolojik çeşitlilik üzerindeki etkilere
ait örnekleri artırmak mümkündür. Tarımsal uygulamalara bağlı olarak
biyolojik çeşitliliği olumsuz yönde etkileyen faktörler; kimyasalların
kullanımı, su ve rüzgâr erozyonunu, orman, mera ve doğal otlakların tarıma
açılması, sulak alanların kurutulması, toprak organik maddesinin azalması,
yoğun toprak işleme, mono kültür, anız yakımı, uygun olmayan sulama
suyu ve sulama yöntemleri, yetersiz toprak drenajı, genetiği değiştirilmiş
organizma tohumu kullanımı ve yetiştiriciliği olarak sıralanabilir.
1.5. Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO)
Günümüzde, tarım sektöründe, bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak
amacıyla biyoteknolojik uygulamalara yer verilmekte, bir kısım doğal
ekolojik süreç yapay olarak taklit edilerek veya değiştirilmek suretiyle
uygulanmaktadır. Örnek olarak, hayvan gübresinin oksijensiz (havasız)
kapalı ortamlarda metan bakterileri tarafından ayrıştırılarak biyogaz elde
edilmesi bir doğal sürecin taklit edilmesidir ve biyoteknolojik bir
30
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
uygulamadır. Elde edilen metan gazı uygun bir jeneratörde yakıt olarak
kullanılmak suretiyle elektrik enerjisine dönüştürülmektedir. Üretim
sürecinde elde edilen diğer ürün (biyogübre) de toprak organik maddesini
artırmak ve toprağa bitki besin maddesi sağlamak üzere toprağa
verilmektedir. Sonuçları görülmüş olan oldukça yararlı bir uygulamadır.
Ancak tarımsal alanlardaki biyoteknolojik uygulamaların bir bölümünde
gelecek için taşıdığı oldukça önemli belirsizlik riskleri vardır. Genetiği
değiştirilmiş organizmalar da bu riski taşımaktadır. Bu uygulama
kapsamında, ekonomik olarak daha fazla ürün almak ve tarımsal girdilerin
giderlerini azaltmak amacıyla, uygun bir canlı geni alınarak başka bir
canlıya aktarılmaktadır.
Modern biyoteknoloji kapsamında gen mühendisliği ilkeleri doğrultusunda
sürdürülen bu çalışmalarda bitkiler hastalıklara ve zararlılara karşı dirençli
duruma getirilmektedir. Genel olarak, tarımsal alanda genetiği değiştirilmiş
organizmalardan beklenen yararlar; bitkilerin ot öldürücülere (herbisid) karşı
dayanıklılıklarının artırılması, zararlı böceklere karşı dayanıklı duruma
getirilmesi, virüs ve mantar hastalıklarından korunması, meyve ve sebzelerin
hasattan sonraki bozulma sürelerinin uzatılması, üstün verimli tohum elde
edilmesi, atmosferdeki azot gazının toprağa bitki besin maddesi olarak
geçişinin sağlanması, gıda ve lifli ürünlerin işleme teknolojilerine daha
uygun duruma getirilmesi, kültür bitkisi türlerinin cüceleştirilerek ürün
miktarının artırılması, üretilen biyokütle miktarının artırılarak enerji
üretiminde hızlı büyüyen türlerin geliştirilmesi, hayvanlarda büyümenin
hızlandırılması olarak sayılabilir.
Günümüzde, dünya genelinde GDO kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır.
GDO’ların bitkisel üretimde kullanılma oranı gelişmiş ülkelerde % 75 ve
gelişmekte olan ülkelerde ise % 25’dir. ABD’de % 68 ve Kanada’da % 7
oranındadır. Ürün bazında, en yüksek oran % 63 ile soyadadır. Soya,
herbisidlere karşı dirençli duruma getirilmektedir. İkinci sırada % 19’luk
oranla mısır bitkisi, üçüncü sırada % 13’lük payla pamuk bitkisi yer
almaktadır. Mısır ve pamuk bitkileri gen aktarımı ile böceklere karşı
dayanıklı duruma getirilmektedir.
Genetiği değiştirilmiş organizmaların savunulduğu ortamlarda ileri sürülen
en önemli iddialar; zehirli kimyasal maddelerin kullanımının azaltıldığı,
birim alandan daha fazla ürün elde edildiği, zararlılara karşı daha az
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
31
kimyasal kullanıldığı için üründeki kalıcılıklarının daha az olduğu ve bunun
da gıda sağlığı bakımından uygun olduğu, ürün miktarı ve kalitesi bakımında
gıda güvenliği kriterlerine uygunluk göstermesi şeklindedir.
Genetiği değiştirilmiş organizmaların dünya genelindeki yayılımı hızla
devam etmektedir. Çok uluslu büyük şirketler, özellikle tohum satışı
bakımından gelişmekte olan ülkeleri önemli pazar olarak görmektedir.
Gerek insan sağlığı yönünden ve gerekse biyolojik çeşitlilik üzerinde
meydana gelebilecek olumsuz etkileri dikkate alınarak uluslararası düzeyde
ve ulusal çalışmalar sürdürülmektedir. Genetiği değiştirilmiş ürünlerin ve
tohumlarının pazarlanması ile ilgili bir kısım sınırlandırmalar
getirilmektedir. Çok net bir ifade ile olası sağlık ve ekolojik riskleri dikkate
alınarak, organik tarım uygulamalarında genetiği değiştirilmiş
organizmaların kullanımına izin verilmemektedir.
1.6. Tarımda Risk Yönetimi
Diğer ekonomik faaliyetlerle karşılaştırıldığında, tarımsal faaliyetlerin en
riskli ekonomik faaliyetler arasında olduğu görülür. Bitkisel ve hayvansal
üretimin her aşamasında önemli risklerin varlığı ve risk oluşumunu
engellemedeki zorluklar, risk paylaşımındaki sigortacılık uygulamalarını
olumsuz yönde etkilemektedir.
Tarımsal uygulamalarda, üretimin her aşamasında, tohumdan pazara kadar,
çoğu dış çevre koşullarına bağlı, zaman zaman yönetimi mümkün olmayan
doğal olaylarla ortaya çıkan riskler vardır. Bunlar; yaygınlaşan zararlılar,
salgın hastalıklar, kuraklık, yıldırım düşmesi, doğal yangınlar, aşırı sağanak
yağışlar, dolu, sel, siltasyon, deprem, tuzlu su girişimleri, kuvvetli rüzgârlar,
hortumlar, toz fırtınaları, olarak sıralanabilir. Bu riskler üretimin yapıldığı
coğrafyaya bağlı olarak değişiklik ve çeşitlilik gösterir. Bunlar risk oluşturan
doğal olaylardır. Bunların dışında, işletmenin kendi yönetiminden
kaynaklanan riskler de vardır. Bunların başında tarım sektöründe çalıştırılan
işçilerin yeterli eğitim görmemiş olması önemli bir risk faktörüdür. Tarım
işletmelerinin genellikle küçük aile işletmeleri olması, kurumsallaşmaya
gidilmemesi, küçük sermayeler, pazarda rekabet koşullarının çok değişken
olması, ihraç ürünlerinin pazara daha uygun tüketici tercihleri ile girmesi
riskler arasında sayılabilir. Bu risklerin belirlenmesi ve yönetilmesi
gerekmektedir. Tarımda risk yönetimi özellikle kalifiye yönetim ve işçilikle
ele alınmalı ve mümkün olduğu kadar kurumsallaşmaya gidilmelidir.
32
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Tarımsal üretim biriminin kendi özellikleri dikkate alınarak değişik
senaryolara göre risk yönetimi planları yapılmalıdır.
Tarımsal sigortacılığın zorlukları dikkate alınarak ülkemizde yasal
düzenlemelere gidilmesi oldukça gecikmiştir.
Bu konuda ilk yasal
düzenleme “Tarım Sigortaları Kanunu” adı altında 5363 sayılı Kanunla
gerçekleştirilmiştir. Bu Kanun 21.06.2005 tarihli 25852 Sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanun metni, Ek 8’de
verilmiştir. Kanunun amacı; üreticilerin bu Kanunda belirtilen riskler
nedeniyle uğrayacağı zararların tazmin edilmesini temin etmek üzere, tarım
sigortaları uygulamasına ilişkin usûl ve esasların belirlenmesidir. Kanun
tarımsal sigortalara kaynak oluşturmak üzere bir havuz oluşumunu
öngörmektedir. Havuz tarafından teminat altına alınacak tarımsal
uygulamalar ve bunlara ait riskler; bitkiler, bitkisel ürünler ve seralar,
tarımsal yapılar, tarım alet ve makineleri ile çiftlik hayvanları için kuraklık,
dolu, don, sel, taban suyu baskını, fırtına, hortum, deprem, heyelan, yangın,
kaza ve zararlılar ile hayvan hastalıklarının neden olacağı zararlar ve/veya
tarım sektörü bakımından önemli görülecek diğer risklere ilişkin teminatlar
oluşturulan Tarım Sigortaları Havuzu Yönetim Kurulu’nun teklifi üzerine
Bakanlar Kurulunca belirlenecektir. Havuzun gelirleri, a)sigorta şirketlerinin
devrettiği primleri, b) devlet tarafından sağlanan prim desteği, c) toplanan
kaynakların yatırım gelirleri, d) alınan krediler, e) genel bütçeden alınacak
katkılar ve f) diğer gelirler olarak sıralanmaktadır.
Tarım Sigortaları Kanunu’nun yürürlüğe girmesini takiben, 01.08.2005 tarih
ve 25893 Sayılı Resmi Gazete’de, “Tarım Sigortalılarının Ödemek
Zorunda Oldukları Primlerin Hesaplanması, Ödenmesi ve Tahsili
Usulleri Hakkında Yönetmelik” yayımlanmıştır.
1.7. Tarımdan Beklenenler
Tarımdan beklenenler oldukça çeşitlidir. Bu nedenle konuyu ekolojik,
ekonomik ve sosyal boyutları ile değerlendirmek gerekir. Tarım
insanoğlunun yerküre üzerinde görülmesinden bu yana gıda maddesi temini
amacıyla sürdürülen bir faaliyettir. Yani, tarım, insanlık tarihi kadar eskidir.
Başlangıçta sadece gıda maddesi temini amacıyla sürdürülmekte olan
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
33
tarımsal faaliyetler zamanla, giysi ve barınma amacına da yönelmiştir.
Modern çağda hemen hemen her türlü tüketim maddesi doğrudan ve dolaylı
tarıma dayalı hale gelmiştir. Başlangıcından günümüze kadar tarımsal
uygulamaların insan yaşamına katkıları dikkate alındığında, bugün ulaşılan
noktada, diğer katkıların yanında tarımın yerinin çok daha büyük olduğu
açık olarak görülür. Dünya nüfusunun 6,5 milyarın üzerine çıktığı
günümüzde, her bir insanın günlük besin maddesinin tarımdan elde
edilmekte olduğu bir gerçektir. Açık olarak ifade etmek gerekirse, var olan
ekonomik faaliyetlerin sıralamasında, tarım listenin başında yer almaktadır.
Tarım sektörünün dünya veya herhangi bir ülke ekonomisine katkısı
değerlendirilirken, sadece ürün ve işgücü olarak değerlendirilmekte, sosyal
faydası ihmal edilmektedir. Sanayide, turizmde, ulaştırmada ve benzeri tüm
sektörlerde çalışanların insan olduğu ve bunların beslenmek için gıda
maddesi tükettikleri, bu gıda maddelerinin tamamının tarımsal faaliyetlerle
sağlandığı dikkate alınmalıdır. Beslenmeyen veya yeterli beslenemeyen
çalışanların işgücü olarak ne anlamı olabilir? Dolayısıyla, diğer sektörlerin
tümü, gıda maddesi üretimi yönünden, yeterli insan gücünün sürekliliği
bakımından tarıma dayalıdır. Sonuç olarak, ham madde katkısını dikkate
almaksızın tüm ekonomik faaliyetlerin tarımdan doğrudan veya dolaylı
destek aldığı bir gerçektir. Sadece bu nedenle, tarımsal faaliyetlerin
artırılarak sürdürülmesi zorunluluğu vardır. Çünkü dünya genelinde hem
insan nüfusu artmakta ve hem de bireylerin yaşam standardları giderek
yükselmektedir.
Özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki yanlış ekonomik kalkınma politikaları
tarımsal faaliyetlerin giderek alt sıralara itilmesine neden olmaktadır.
Ekonominin temel ilkeleri dahi dikkate alınmaksızın, günlük ve yakın
gelecekteki arz ve talep dengeleri üzerine ekonomik politikalar
oluşturulmaktadır. Orta ve uzun vadeli stratejik planlamalar yapılmadan,
yani gelecek yönetilmeden,
siyasi çıkarlar esas alınarak yönetim
sürdürülmektedir. Bunun sonucu olarak ekolojik değerler kaybedilmekte,
doğal yaşam ortamları kirlenmekte, biyolojik çeşitlilik kaybolmakta, insanlar
daha sağlıksız ve daha az mutlu ve umutsuz duruma düşmektedir. Tarım
stratejik bir planlamayı gerektirir. Dün tarıma ihtiyaç vardı, bugün tarıma
ihtiyaç var, yakın, orta ve uzak gelecekte de tarıma ihtiyaç olacaktır.
Ne yazıktır ki, çoğu yönetim kademelerinde görev alan yöneticiler hala
ekonomik kalkınmayı endüstriyel kalkınma ile eşdeğer tutmaktadır. Tarımı
34
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
ihmal eden bir kalkınma politikası ile endüstriyel kalkınmanın
olamayacağını idrak edebilenlerin sayısı giderek azalmaktadır. Buğday
olmadan un fabrikalarının, ekmek ve bisküvi fabrikalarının, şeker pancarı
olmadan şeker fabrikalarının, üzüm olmadan şarap fabrikalarının, alkol ve
bira fabrikalarının, deri olmadan ayakkabı fabrikalarının, yün ve pamuk
olmadan dokuma fabrikalarının, hazır giyim fabrikalarının, ayçiçeği, mısır,
fındık olmadan yağ fabrikalarının, süt olmadan
süt, yağ, peynir
fabrikalarının, et olamadan et ürünleri fabrikalarının, benzer ürünlere bağlı
olarak gıda sanayinin olmayacağını idrak etmek gerekir. Bunların dışında
kalanlar tarım dışı hammadde ve girdileri kullanıyor olsalar bile çalışan
insan gücünün gıda maddesi ihtiyacı tarımsal faaliyetlerle sağlanmaktadır.
Şurası bir gerçektir ki, insan yaşamında ve modern çağda tarımsal üretim
mutlak gereklidir, ancak her şey değildir. Diğer ekonomik faaliyetlerle
birlikte olması ve onlarla birlikte gelişmesi gerekir. Önemli olan diğer
sektörler arasında tarımın değerinin akıldan uzak tutulmamasıdır.
Tarımın ekonomik ve ekolojik olarak kendisinden beklenen yararları
sağlayabilmesi için sürdürülebilir tarımsal uygulamalar ve bu uygulamaların
içerisinde organik tarım giderek önem kazanmaktadır.
Konu ile çok yakından ilgili olması bakımından, bu kitabın yazıldığı
günlerdeki önemli bir organik tarım projesinden söz etmekte yarar var.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın “http://www.tarim.gov.tr” web adresli
sitesinde yayınlan 08.08.2005 tarihli haberde; İstanbul Büyükşehir
Belediyesi tarafından hayata geçirilen ve organik ekmek üretimini
hedefleyen “Sözleşmeli Organik Tarım Projesi”nin Erzurum’da düzenlenen
bir törenle başlatıldığı, Cemal Gürsel Şehir Stadı’nda gerçekleştirilen
Organik Tarım Şenliği’ne Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker
ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile birlikte çok
sayıda çiftçi ve davetlinin katıldığı ifade edilmiştir. Törende bir konuşma
yapan Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Sözleşmeli Organik
Tarım Projesi’nin büyük önem taşıdığını ifade ederek, Hükümet
programında organik tarımın geliştirilmesine önem verildiğini, Türkiye’de
şimdiye kadar olmayan Organik Tarım Kanunu’nun geçtiğimiz günlerde
çıkarıldığını belirterek, bu projeyle bölgede organik buğday üretecek
çiftçilerin pazar sorununun olmayacağını, ürünlerini rahatlıkla
pazarlayabileceklerini ifade etmiştir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Kadir Topbaş ise konuşmasında; hedeflerinin doğal ekmek üretimi olduğunu
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
35
belirterek “Doğal ekmek üretimi için, organik buğday ve tahıla ihtiyaç var.
Bu nedenle hammadde tedariki garantiye alınmalı. Bunun da sözleşmeli
organik tarım projesi ile önemli bir oranda çözüleceğine inanıyoruz. Bu
proje ile Halk Ekmek, organik tarıma geçişi destekleyecek ve organik
buğday ve çavdar alımını garanti edecek” diye konuştu. Çiftçilerle doğrudan
sözleşmeyle ve ürünün çiftçiden İstanbul Halk Ekmek tarafından doğrudan
satın alınması ve organik buğdaydan organik ekmek üretilmesine dayanan
proje çerçevesinde, çiftçiye doğrudan ve önemli miktarda tarımsal destek de
sağlanacağını vurgulayan Topbaş, organik tarıma geçişin bütün başlangıç ve
ara aşamalarının masraflarının kendileri tarafından karşılanacağını, gerekli
eğitimlerin, kontrol ve sertifikasyon ile toprak ve ürün analiz ücretlerinin,
tarım sigorta bedellerinin İstanbul Halk Ekmek tarafından karşılanacağını
ifade etti. Proje ilk olarak Erzurum, Muş, Ağrı, Artvin, Erzincan, Ardahan,
Bayburt, Bingöl, Sivas, Sakarya, Kocaeli ve Bilecik’te hayata geçirilecek.
Belirlenen bu illerde yaklaşık 90 köy proje kapsamına alınacak. 1. Etap
çalışmalarında tahminen 6.750 çiftçiye ulaşılabileceği öngörülüyor. 2. ve 3.
etap çalışmalarından sonra toplam olarak 210 köye ve 15.750 çiftçiye
ulaşılması hedefleniyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye’si tarafından ele alınan proje ile ilgili diğer bir
haber Buğday Dergisi’nin 08.08.2005 tarihli sayısında yer almıştır.
Yayınlanan haber şöyledir: “İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin tüm
Türkiye'de uygulanacak olan Organik Tarım Projesinin Doğu Anadolu'yu
kapsayan ilk etabı Erzurum'da yapılan Organik Tarım Şenliği ile başladı.
Şölende konuşan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş,
projenin, Anadolu'nun kalkınmasına ivme kazandırılması, İstanbul'a göçün
önlenmesi, İstanbul'dan geri dönüşün teşvik edilmesi ve aynı zamanda
Anadolu'nun sosyal değişimine katkı sağlanmasını hedeflediğini söyledi.
Projenin ilk etabının 11 ili kapsadığını belirten Topbaş, büyük ilgi gören
proje kapsamında ilk belirlemelere göre 18 bin ailenin Anadolu'ya geri
dönme hazırlığında olduğunu kaydetti. İstanbul Halk Ekmek'in (İHE)
ülkenin organik tarıma geçişi sürecinde üretilecek buğday ve çavdarın büyük
kısmının alımını garanti ettiğini ifade eden Topbaş, çiftçilere Toprak
Mahsulleri Ofisi'nin fiyatlarının üzerinde bir bedel olarak kilogram başına 55
YKR ödeyeceklerini ve böylece ülkedeki tahıl fiyatlarını belirlemede büyük
rol oynayacaklarını kaydetti. Çiftçinin organik tarıma geçiş sürecinde teşvik
edilmesi için yüzde 15'lik peşin ödeme yaptıklarını kaydeden Topbaş, 3 yılda
22 bin 500, 5 yılda ise 75 bin çiftçiyi organik tarıma yönlendirmeyi
amaçladıklarını söyledi. İstanbul için İHE'nin günde 2 milyon ekmek
36
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
ürettiğin hatırlatan Topbaş, kısa bir süre için günde 200 bin adet organik
ekmek üretileceğini belirtti. 600 gram olarak üretilecek olan organik
ekmeklerin 1,5 YTL'ye satılacağını söyleyen Topbaş, kısa zaman içinde
organik ekmeğin ihracatına da başlanacağını kaydetti. Projeye başlanması ile
100 ton buğday alımı yaptıklarını ifade eden Topbaş, 4 bin 500 ton buğdayın
daha alımı için belirleme yaptıklarını söyledi. 25 bin ton alım kapasiteleri
olduğunu anlatan Topbaş, "Bu projeyle başka bir kapı daha açılacak.
İstanbul'da üç ayrı noktada organik tarım ürünlerinin satılacağı marketler
oluşturulacak. Kısa zamanda franchising yapabilecek noktaya gelmiş
olacağız." dedi. Avrupa Birliği Yerel Kalkınma Fonları'ndan yararlanmak
için organik tarımla ilgili olarak 10 milyon euroluk bir proje hazırladıklarını
kaydeden Topbaş, projeyle ilgili başvurunun yapıldığını söyledi. Projenin
tarım alanları kimyasallardan fazla etkilenmemiş olan Erzurum'dan
başlatıldığını belirten Topbaş, "Proje başta Erzurum olmak üzere, Doğu
Anadolu'ya verim, İstanbul'a ise sağlık getirecek" dedi. Organik ekmek
üretiminde katkı maddesi ve maya kullanılmaması nedeniyle yılda 1 milyar
YTL kar edecek olan İHE, organik ekmeği 15 Ağustos'ta satışa sunacak.
"İstanbul tüketiyor, Anadolu kalkınıyor" sloganıyla lanse edilen proje
hakkında değerlendirmede bulunan Tarım ve Köy İşleri Bakanı Mehdi Eker,
"Projenin en etkileyici yanı çiftçinin pazar ve pazarlama derdi olmadan
organik tarım yapabilecek olması" dedi. Erzurum'da 338 bin dekar alanda
organik tarım yapılacağını belirten Eker, 24 bin ton rekoltenin beklendiğini
kaydetti. Çiftçiye 4 milyar 100 milyon YTL'lik destek kullandırıldığını
söyleyen Eker, bu rakamın 1 milyarının hayvancılığa ayrıldığını belirtti.
Organik tarımı gündemlerine alan ilk hükümetin AKP olduğunu ifade eden
Eker, Organik Tarım Projesi kapsamında hayvancılığın da destekleneceğini
belirtti. Sadece hammadde üretmekle zengin olunmayacağını söyleyen Eker,
"Bu nedenle bu bölgede üretilecek ürünlerin işleneceği tesislerin olması
gerekiyor. Erzurum bir ilk olacak. Tarım ve hayvansal ürünlerin üretilmesi
için Erzurum'dan başlanacak destek projelerimizi en kısa zamanda hayata
geçireceğiz" dedi. Finansmanını İHE'nin üstlendiği organik tarım kursları
sertifikalarının çiftçilere dağıtıldığı şölenin ikinci gününde Tarım ve Köy
İşleri Bakanı Mehdi Eker ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir
Topbaş, çiftçilerle birlikte organik buğday tarlalarını gezdi.”
Daha önceleri yurtdışından gelen talepler üzerine yürütülmekte olan organik
tarım uygulamalarının, kendi pazarlarımıza yönelik olarak sürdürülmesi
memnuniyet vericidir. Yerli tüketicinin giderek bilinçlenmesi nedeniyle iç
taleplerin büyüyen bir hızla artacağı tahmin edilmektedir.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
37
2. ORGANİK TARIM VE İLKELERİ
2.1. Organik Tarım
“Organik” terimi bitkisel veya hayvansal kökenli canlı varlıklar, ürünler,
atık veya artık maddeler için kullanılmaktadır. Örneğin, elma, maydanoz,
süt, yumurta organik kökenli ürünler, kurumuş yapraklar, hayvan dışkısı,
hayvan kesiminden geri kalan organlar veya dokular organik kökenli artık
veya atık maddelerdir. Ancak “organik” sözcüğünü bu anlamda alarak
“organik tarım” tanımını yapmak doğru değildir. Böyle olsaydı, her türlü
tarımsal uygulama organik tarım ve her çeşit tarımsal ürün de organik ürün
olarak adlandırılırdı.
Organik tarımın tanımı ile ilgili çok değişik yorumlar ve yanıltıcı ifadeler
vardır. Özellikle belirtmek gerekir ki, organik tarım bir tarımsal uygulama
sistemidir ve kendisine özgü standardları vardır. Üretimin her aşamasında,
yetkilendirilmiş kuruluş ve kişiler tarafından gerekli denetimler yapılmak
suretiyle, organik tarım esaslarına ve standardlarına uygun olarak yapılan ve
belgelendirilen bir üretim sürecidir. Bir ürünün “organik” olarak
38
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
adlandırılması için bu özel sürecin ürünü olması, sürecin belgelendirilmesi
ve ürünün etiketlenmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, organik tarım konusundaki gelişmeleri izleyen zaman
aralığında, biyodinamik tarım, ekolojik tarım, organik çiftçilik gibi terimler
de organik tarımı adlandırmak için kullanılmışsa da bugün için, mevzuat
yönünden en geçerli adlandırma “Organik Tarım” olarak kabul görmektedir.
Günümüzde yürürlükte olan mevzuata göre “Organik Tarım Faaliyetleri”;
toprak, su, bitki, hayvan ve doğal kaynaklar kullanılarak organik ürün veya
girdi üretilmesi ya da yetiştirilmesi, doğal alan ve kaynaklardan ürün
toplanması, hasat, kesim, işleme, tasnif, ambalajlama, etiketleme, muhafaza,
depolama, taşıma, pazarlama, ithalat, ihracat ile ürün veya girdinin tüketiciye
ulaşıncaya kadar olan diğer işlemleri olarak tanımlanmaktadır. Benzer
şekilde, “Organik Ürün” de organik tarım faaliyetleri esaslarına uygun
olarak üretilmiş ham, yarı mamul veya mamul haldeki sertifikalı ürün olarak
ifade edilmektedir.
2.1.1.
İlkeler ve Amaç
Organik tarımın temel amacı, doğal kaynakları korumak ve insan sağlığı
bakımından güvenilir sağlıklı gıda maddesi üretmektir. Bu üretim sisteminin
elemanları; toprak, bitki, çiftlik hayvanları, doğal yaşam ortamları, biyolojik
madde döngüsü, böcekler ve çiftçiler olarak sıralanabilir. Bu tarımsal üretim
sisteminin kesin kuralları ve standartları vardır. Üretimde kullanılacak
girdilerde sınırlamalar vardır. Yapay kimyasal pestisidler ve kimyasal
gübrelerin çok büyük bir bölümü çevre ve insan sağlığı üzerinde olumsuz
etkiye neden olduğundan kullanımları sınırlandırılmakta, bir bölümünün de
kullanımı yasaklanmaktadır.
Doğal ekosistemler organik tarım uygulamaları için model olarak kabul
edilebilir. Örnek olarak bir orman ekosistemi incelendiğinde; ormana
dışarıdan herhangi bir kimyasal madde girdisinin olmadığı, bitkiler
tarafından topraktan bitki besin elementleri ve su, atmosferden oksijen ve
karbon dioksit alındığı, solunum ve fotosentezin gerçekleştirildiği, bitki
dokularının geliştiği, zamanla yaprakların döküldüğü, dökülen yaprak ve
dalların topraktaki canlılar tarafından ayrıştırılarak mineral maddeye
dönüştürüldüğü ve bitkiler tarafında tekrar kullanıldığı görülür. Doğal madde
döngüsü ve biyolojik çeşitlilik bu şekilde kendi ekosistemi içerisinde
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
39
korunmakta ve sürdürülmektedir. Ormanlar çok zengin bir biyolojik
çeşitliliği barındırır. Ormanda barınan hayvanlar biyolojik çeşitliliğin diğer
bir bölümüdür. Herhangi bir hayvan veya bitki türünün yok olması diğer
bitkisel ve hayvansal canlıların varlığını riske sokar. Ekolojik dengenin
oluşmasında orman içerisindeki hava, ışık, su ve besin maddesi oldukça
önemlidir.
Bitkiler ve hayvanlar için zararlı olan canlılar ve hastalıklar doğal yaşam
ortamlarında da mevcuttur. Bu zararlılar oldukça önemli boyutlarda zarar da
verebilir. Ancak doğal ortamlardaki ekolojik denge sistemi kapsamında
biyolojik çeşitlilikteki zenginlik belirli bir süre sonunda zararlı ve
hastalıkların yayılmasını engeller. Zararlıların çoğu diğer böcekler ve kuşlar
tarafından azaltılır, zarar gören bitkiler geri gelir.
Organik tarım, ilkel tarım anlayışına geri dönüş değildir. Oldukça yeni,
bilimsel ve teknik esasları kullanan, doğal yaşam ortamlarının korunmasını
ve insan sağlığını esas alan bir uygulamadır. Diğer taraftan, sadece bitkisel
üretim için geçerli olmayıp, her türlü hayvansal üretimin yanında doğal
toplama ortamlarından elde edilen ürünleri de kapsamaktadır.
Organik tarımda bitki besin maddelerinin döngüsü oldukça önemlidir. Bu
nedenle bitkisel atıkların kompostlanması ve hayvansal gübrenin kullanımı
ayrı bir öneme sahiptir. Her iki atık grubunun kullanımında esas olan
organik tarım ürünü olmasıdır. Belirli işlemlere tabi tutularak değerlendirilen
bitkisel ve hayvansal atıklar toprağa uygulanmak suretiyle toprağa bitki
besin maddesi ve organik madde kazandırmaktadır. Bu uygulamalarla toprak
verimliliği korunmakta ve geliştirilmektedir.
Toprak verimliliğinin korunması ve bitki besin maddesi sağlanmasının diğer
bir yöntemi, belirli bir bitki dönüşümü (rotasyon veya münavebe) içerisinde
veya örtü bitkisi olarak baklagil yem bitkilerine yer verilmesidir. Bu bitkiler
köklerindeki yumrular içerisinde bulunan bakteriler aracılığı ile atmosferdeki
azotu alarak depo etme özelliğine sahiptir. Bu tür bitkiler organik
hayvancılık uygulamalarında hayvan yemi olarak kullanılmaktadır. Ayrıca,
belirli durumlarda yeşil gübre olarak toprağa da karıştırılabilir.
Herhangi bir bitkisel üretimi takiben yapılacak hasattan sonra, toprak
yüzeyinin çıplak kalarak su ve rüzgârla aşınmasına veya taşınmasına meydan
vermemek için toprak yüzeyi bitki artıklı (malç) bırakılabilir. Bu uygulama
40
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
ile toprak canlıları artar, bitkisel artıkların ayrışması ile toprağa mineral
besin maddesi sağlanır, su ve rüzgar erozyonu önlenmiş olur. Toprak
gözenekliliği artar, su tutma kapasitesi gelişir ve toprak havası daha kolay
yenilenir.
Organik tarım uygulamalarında toprak işlemesi de belirli bir öneme sahiptir.
Uygun durumlarda toprağın aşırı işlenmesinden kaçınılması gerekir. En az
sürüm (minimum sürüm) yöntemleri uygulanmalıdır.
Geleneksel tarımsal üretimde birim alandan olabildiğince daha fazla ürün
almak esastır. Bunun için toprak aşırı yoğunlukla işlenmekte, her türlü yapay
kimyasal pestisid ve kimyasal gübre kullanılmakta, aşırı miktarda sulama
suyu tüketilmektedir. Buna karşın organik tarımın amacı, insan sağlığı
dikkate alınarak kaliteli ve güvenli gıda maddesi üretiminin yanında toprak
verimliliğinin korunması ve geliştirilmesi, doğal yaşam ortamlarının
sürekliliğinin korunması, biyolojik çeşitlilik ve zenginliğinin korunmasıdır.
Bunun için organik tarım uygulamalarında ekolojik ilkelerin ve süreçlerin en
iyi şekilde korunması zorunludur.
Organik tarım sistemlerinde, çiftçiler veya yetiştiriciler, zararlıların veya
hastalıkların yaygınlaşarak ürün kalitesine ve miktarına zarar vermeyecek
şekilde denetimleri için gerekli önlemleri alırlar. İlke olarak zararlılarla ve
hastalıklarla mücadele etmek gerekir ve bunun kendine özgü yöntemleri
vardır. Bitkisel üretimde sağlıklı ve dayanıklı bitkiler seçilir. Zararlılara karşı
mücadelede yararlı olabilecek böceklerin çoğalmaları için uygun barınak ve
beslenme ortamları hazırlanır. Zararlıların risk oluşturacak kritik düzeye
ulaşması halinde doğal ve kullanımına izin verilen ilaçlar kullanılır.
Organik tarımsal sistemler sürdürülebilir tarımsal uygulamalardır. Diğer bir
ifade ile insan gereksinimlerinin karşılanmasında tarımsal üretimde
kullanılacak kaynakların doğru yönetimi gerekir. Bu nedenle, ekolojik,
ekonomik ve sosyal fayda sağlanması beklenir. Bu üç yönlü yararın dengeli
bir biçimde sağlanması durumunda sürdürülebilirlik ilkesi yerine getirilmiş
olur.
Ekolojik Sürdürülebilirlik:
1. Dıştan girdi yerine doğal madde ve besin döngüsü,
2. Toprak ve su kaynaklarının kirlenmemesi için yapay kimyasal
maddelerin kullanılmaması,
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
41
3. Biyolojik çeşitliliğin ve zenginliğin korunarak geliştirilmesi,
4. Toprak verimliliğinin korunması, geliştirilmesi, toprak organik
maddesinin artırılması,
5. Toprak erozyonunun ve toprak sıkışmasının önlenmesi,
6. Yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarının kullanılması,
7. Hayvan haklarına uygun hayvansal ürün üretimi.
Sosyal Sürdürülebilirlik:
1. Yeterli üretim ve sürekli gelir,
2. Sağlıklı beslenme için güvenilir gıda,
3. Kadın ve erkekler için uygun çalışma ortamları,
4. Yerel bilgi ve geleneklerin oluşturulması.
Ekonomik Sürdürülebilirlik:
1. Yeterli ve kaliteli ürün,
2. Az giderli dış girdiler ve ekonomik yatırım,
3. Gelir güvenliği ve sürekliliği için ürün çeşitliliği,
4. Kaliteyi geliştirerek değer artışı sağlanması,
5. Rekabeti geliştirici yüksek verimlilik
EKOLOJİ
ORGANİK TARIM
EKONOMİ
SOSYAL
Çizim 1. Organik tarımın beklenen yararları
42
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Dünya genelindeki organik tarım akımı, uluslararası düzeyde örgütlenmiş
durumdadır. Kısaca IFOAM olarak adlandırılan (International Federation of
Organic Agriculture Movements) Uluslararası Organik Tarım Hareketleri
Federasyonu birçok ülkeden üyesi olan ve dünya genelindeki organik tarım
uygulamalarını yönlendiren etkili bir kuruluştur. Organik tarımın temel ve
çerçeve niteliğindeki ilkeleri ve kuralları bu oluşum tarafından belirlenmiş,
dünya genelinde uygulanmakta olan standartlara dönüştürülmüştür. Bu
kurallar belirli zaman aralıklarında yeniden gözden geçirilmekte ve
yayımlanmaktadır.
Organik tarımın ilkelerini aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür:
Genel olarak:
1. Doğal ve tarımsal ekosistemlerin korunması ve geliştirilmesi,
2. Doğal kaynakların uygun kullanımı ve çevre kirlenmesinin
önlenmesi,
3. Yenilenebilir olmayan tüketim ve enerji kaynaklarının kullanımının
en aza indirilmesi,
4. Yeterli miktarda ve yüksek kalitede gıda maddesi üretimi,
5. Güvenli ve sağlıklı ortamlarda çalışma ve gelir sağlama,
6. Tarım kültürünü geliştirme.
Uygulama olarak:
1. Toprak verimliliğini korumak ve geliştirmek,
2. Çiftlik içinde besin maddesi döngüsünü sağlamak,
3. Azot tutucu bitkileri üretim döngüsüne sokarak toprağa azot
kazandırmak,
4. Zararlılara ve hastalıklara karşı yapay kimyasal ilaçlar kullanmak
yerine biyolojik mücadeleye önem vermek,
5. Uygun yerel ortamlarda bitki ve hayvan türlerine çeşitlilik
kazandırmak,
6. Hayvan sağlığını ve ihtiyaçlarını hayvan haklarına saygılı olacak
şekilde karşılayarak hayvan yetiştiriciliğini sürdürmek,
7. Yapay kimyasal gübre, hormon ve büyümeyi düzenleyici
kimyasalların kullanımını önlemek,
8. Genetiği değiştirilmiş organizmaların (GDO) kullanımını ve
yaygınlaştırılmasını önlenmek,
9. Gıda işleme süreçlerinde yapay ve zararlı yöntemlerin
uygulanmaması.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
2.1.2.
43
Organik Tarımın Üstünlükleri
Tarımsal üretimde kullanılan girdilerin ve yöntemlerin çevre üzerindeki aşırı
olumsuz baskıları tarımda sürdürülebilirlik ilkesini gündeme getirmiştir.
Tarımın sürdürülebilir olması; çevre ile uyumlu, kaynakların korunmasını
esas alan, ekonomik olarak uygulanabilen, sosyal faydası olması ve ticari
olarak işe yarar olmasıdır.
Bu hedefler dikkate alındığında organik tarımın sürdürülebilir bir tarımsal
sistem olduğu görülmektedir. Ancak, sürdürülebilirliğin kesin bir sınırı ve
standardları olmamasına karşın organik tarımın sınırları ve standardları
vardır. Sürdürülebilir tarımsal uygulamalar adı altında, çoğu kez, kimyasal
gübre kullanımı, pestisid uygulamaları ve genetiği değiştirilmiş
organizmaların kullanımı ve yaygınlaştırılması devam etmektedir. Entegre
üretim veya entegre zararlı yönetimi uygulamalarında sadece aşırı derecede
zararlı kimyasal maddelerin kullanımından kaçınılmakta veya kullanılan
miktarı azaltılmaktadır. Az dış girdili sürdürülebilir tarım veya bazı ekotarım uygulamaları tarımsal kimyasal maddelerin kullanımına sınırlamalar
getirmektedir.
Konvansiyonel tarımsal uygulamalarda, 1960’lı yıllardan bu yana tarımsal
kimyasal maddeler yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Bu nedenle tarımsal
üretim alanlarında değişik boyutlu bulaşmalar söz konusudur. Bunun
yanında bazı yerlerde kimyasal gübreler, pestisidler ve genetiği değiştirilmiş
organizmalar kullanılmamıştır. Bu alanlarda uygulanan tarım sistemi
“geleneksel tarım” olarak adlandırılabilir. Bu alanlardan elde edilen ürünler
organik ürün kalitesinde olabilir, ancak “organik” olarak adlandırılması
belgelendirilmeye bağlıdır.
Maalesef dünyanın bazı yörelerinde ve ülkelerinde, geleneksel tarımsal
üretim yöntemleri ile artan nüfusun ihtiyacını karşılamak mümkün
olamamıştır. İnsan nüfusunun aşırı artışı ile tarım toprakları zorlanmış,
nadasa (dinlenmeye) bırakılan tarım arazileri azaltılmış veya arazi her yıl
kullanılır duruma gelmiş, aşırı otlatma veya yoğun toprak işleme sonucu
tarım alanlarında toprak tahribatı meydana gelmiştir. Çok değişik tarımsal
kimyasallar kullanılmış, yüksek verim elde etmek amacıyla biyoteknolojik
yöntemlerle yeni bitki çeşitleri geliştirilmiştir.
Bazı tarımsal üretim sistemleri şöyle ifade edilebilir:
44
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Geleneksel tarım, tarımsal kimyasalların kullanımından önceki tarım
sistemidir. Yüksek verimli çeşitler ve mekanizasyon vardır. Yüksek verimli
çeşitler doğal ıslah yöntemleri ve adaptasyon araştırmaları ile elde edilmiştir.
Konvansiyonel tarım veya alışılmış tarımsal uygulamalar, günümüzde
yaygın olarak uygulanan tarımsal sistemdir. Genetik olarak değiştirilmiş
yüksel verimli bitki çeşitlerinin tek ürünlü tarımı, tarımsal kimyasal
maddelerin yoğun bir şekilde kullanılması ile sürdürülmektedir. Yoğun
toprak işlemesine bağlı toprak tahribatı ve çoğu yerde aşırı ve uygun
olmayan yöntemlerle sulama yapılmasına bağlı olarak tuzlulaşma ve
sodikleşme (toprakta sodyum birikimi) sorunları vardır.
Sürdürülebilir tarım, sürdürülebilir arazi ve toprak kullanımını esas alan,
ancak belirli kuralları olmayan tarımsal uygulamadır.
Biyodinamik tarım, bir tür organik tarım uygulaması olup ruhsal boyutu
vardır.
Organik tarım, ekolojik ilkeleri ve standardları olan, sürekli denetim ve
belgelendirmeyi gerektiren, toprak verimliliğini ve bitki sağlığını esas alan,
tarımsal kimyasalların kullanımına izin vermeyen tarımsal uygulama
sistemidir.
Bütünleşik tarımsal üretim (Entegre Tarımsal Üretim), sürdürülebilir
tarımsal uygulama olarak adlandırılan, daha az tarımsal kimyasal madde
kullanımını öneren, ancak kesin kuralları olmayan tarımsal uygulamadır.
Geleneksel tarımla organik tarım arasında kısmi bir benzerlik olduğu
söylenebilir. Örnek olarak her iki sistemde de yapay kimyasal gübreler,
insektisid, fungusid, herbisid, büyümeyi destekleyiciler kullanılmaz, GDO
kullanılmaz, yoğun olarak hayvan gübresi kullanılır. Geleneksel tarımda
uygulanan organik tarım yöntemleri ise, kapalı besin maddesi döngüsü, dış
kaynaklı girdi azlığı, bitki artığı (malç) ve kompost kullanımı ile biyokütle
döngüsünün sağlanması, uygun bitki dönüşümü (münavebe), tek türe bağlı
olmaktan çok farklı bitkilerin yetiştirilmesi, toprak, su ve enerji
kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi, toprak verimliliğinin sürekliliği,
toprak erozyonunun önlenmesi, hayvan dostu yetiştiricilik olarak
sıralanabilir. Organik tarımda geleneksel tarıma kıyasla en belirgin
farklılıklar, zararlı yönetiminde mikrobiyal ilaçların kullanımı, yararlı
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
45
böceklerin kullanımı, hayvan ve bitki hastalıklarına dayanıklı tür ve
çeşitlerin kullanımı, yeşil gübre, örtü bitkisi ve azot sağlayan bitkileri
dönüşümlü ekimi, gelişmiş ve koruyucu toprak sürümü, çapalama, ekim ve
hasat ekipmanı, kompost ve biyogübre kullanımı, denetleme ve
belgelendirme olarak verilebilir.
Geleneksel
Tarım
Sürdürülebilir
Tarım
Biyodinamik
Tarım
Organik
Tarım
Konvansiyonel
Tarım
Entegre Tarımsal
Üretim
Çizim 2 . Tarımsal uygulama sistemleri
Entegre veya bütünleşik tarımsal üretim (IP, Integrated Production)
üzerinde, son yıllarda daha fazla durulmaktadır. Özellikle gelişmiş ülkelerde
oldukça gündemde olan bir tarımsal üretim sistemidir. Bu üretim sisteminin
belirgin kuralları olmamasına karşın üretimde tarımsal kimyasal maddelerin
kullanımının azaltılması amaçlanmaktadır. Bitki koruma işlemlerinde,
biyolojik kontrol yöntemleri ile birlikte uygun kimyasal pestisid kullanımı
birlikte değerlendirilmektedir. Zararlıların veya hastalıkların önemli
ekonomik kayıplara neden olacağı riskinin varlığı halinde, kimyasal
mücadele yapılmaktadır. Bitki beslemede de kimyasal gübreler
kullanılabilmekte, ancak kullanılabilecek en üst dozlar tanımlanmaktadır. IP
uygulamalarında benimsenmiş bir standard yoktur. Uygulamalar ülkeden
ülkeye farklılık göstermektedir. Bazı ülkeler kendilerine göre standartlar ve
etiketleme sistemi geliştirmiştir. Bu üretim yöntemi bazı ülkelerde “yeşil
üretim” olarak adlandırılmıştır.
46
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Entegre tarımsal üretimle organik tarımı karşılaştırdığımızda Çizelge1’deki
durumu görmekteyiz.
Çizelge 1. Entegre tarımsal üretim ile organik tarım uygulamalarının
karşılaştırılması
Kriter
IP
Organik Tarım
Kimyasal Pestisid
Kullanılır, bazı
sınırlamalar vardır
Kullanılmaz
Kimyasal Gübre
Kullanılır, en yüksek
dozlar verilmektedir
Kullanılmaz
Genetiği Değiştirilmiş
Organizmalar (GDO)
Kullanılır
Kullanılmaz
Tohumluk
İşlem görebilir
Kimyasal işlem
göremez
Hayvan Yetiştiriciliği
Bazı sınırlamalar
Sıkı önlemler
Hayvan Yemi
Sınırlama yok
Sınırlama var
Büyüme ve geliştirme
maddeleri
Kullanılır
Kullanılmaz
Hayvan Islahı
Yüksek performans,
embriyo transferi olabilir
Hayvan Sağlığı
Kimyasal ilaçların
koruma amaçlı kullanımı
uygundur
Yaşam performansı,
embriyo transferi
olamaz
Uygun değildir
2.1.3.
Organik Üretim İhtiyacı
Konvansiyonel tarım kuralları belirgin olan bir tarımsal uygulama yöntemi
değildir. Burada temel amaç birim alandan veya üretim biriminden daha
fazla ürün almaktır. Bu nedenle çok değişik kimyasal yapıda olan ilaçlar ve
gübreler girdi olarak kullanılmaktadır. Dünya nüfusunun, özellikle
gelişmekte olan fakir ülkelerde, çok hızlı bir şekilde artış göstermesi, artan
nüfusun başta gıda maddesi olmak üzere diğer gereksinimlerinin
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
47
karşılanması zorunluluğu bu tarımsal uygulamayı zorunlu hale getirmiştir.
Birçok insanın açlık sorunu ile karşı karşıya kaldığı günlerde gıda maddesi
üretiminde önemli artışlar sağlanmıştır. Bu çabalar, daha önceki yıllarda
başlatılmış olmasına karşın 1960’lı yıllardan bu yana konvansiyonel tarım
uygulamaları giderek yaygınlaşmıştır. O tarihlerde “Yeşil Devrim” olarak
adlandırılan uygulamalarda, yüksek verimli bitki çeşitleri mono kültür (bir
bitkili tarımı) olarak yetiştirilmiş, toprak çok derin ve yoğun olarak işlenmiş,
zararlı ve hastalıklarla mücadelede aşırı miktarda pestisid kullanılmış, çoğu
kez yoğun sulama suyu uygulamaları ile birlikte bitkiler için daha fazla
gerekli olan azot, fosfor ve potasyum (NPK) gibi gübre elementleri yapay
kimyasal maddelerle toprağa uygulanmış veya sulama suyuna karıştırılarak
verilmiştir.
Yeşil Devrim’in gerçekten bir başarıya ulaşmasını takiben, bu tip tarımsal
uygulamaların çevresel etkisi dikkatleri çekmeğe başlamıştır. Bu olumsuz
yan etkiler hem toprak, su ve hava gibi doğal yaşam ortamlarının
kirlenmesine neden olmuş, bunun sonucu olarak biyoçeşitlilik önemli ölçüde
etkilenmiş ve insan sağlığı risk altına girmiştir, hem de bu tarımsal
uygulamalar içerisinde bulanan çalışanlarda ve ürünleri tüketen insanlarda
olumsuz bulgular ortaya çıkmıştır.
Bu olumsuzlukların bir bölümü şöyle sıralanabilir:
1. Daha önce verimli olan geniş tarımsal araziler zamanla toprak
erozyonu, tuzlanma, sodyum birikimi, toprak sıkışması gibi
nedenlerle verimsiz hale gelmiştir,
2. Tarımsal kimyasallarla birlikte yoğun sulamalar, kimyasal
maddelerin yüzey sularına taşınmasına ve yer altı suyuna
yıkanmasına neden olmuş, bunun sonucunda tatlısu kaynakları
kirlenmiştir,
3. Mono kültür uygulamaları sonucunda çoğu yabanıl olmak üzere
birçok bitki ve hayvan türü yok olma tehlikesi ile karşı karşıya
kalmış, bazı türler yok olmuştur,
4. İçecek ve yiyeceklerdeki pestisid kalıntıları insan ve hayvan
sağlığını tehdit etmiş, hayvanlarda kullanılan antibiyotikler, genetiği
değiştirilmiş organizmalar, BSE hastalığı (deli dana) küresel boyutta
tehdit nedeni olmuştur.
Bu olumsuzlukların yanında, üretimde dışarıdan girdiler artmış, üretim
maliyeti yükselmiş, aşırı mekanizasyon tarımla uğraşan birçok insanın işsiz
48
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
kalmasına yol açmış, yenilenemeyen doğal kaynakların kullanımında artış
olmuş, enerji ihtiyacının artışı uygun olmayan kaynakların kullanımını
zorlamıştır.
Ancak, önemle belirtmek gerekir ki, bu uygulamalar geçmişte kalmamıştır.
Halen devam etmektedir. Dünya genelinde bir inceleme yapıldığında bazı
ülkelerde bu olumsuz uygulamaların giderek artmakta olduğu görülmektedir.
Buna en belirgin örnek olarak genetiği değiştirilmiş tohum kullanımı,
genetiği değiştirilmiş ürün yetiştiriciliği ve pazarlaması verilebilir.
Açlığa çare olarak başlatılan Yeşil Devrim uygulamaları, özellikle hububat
üretiminde önemli başarılı gelişmeler sağlamıştır. Ancak bu başarı Yeşil
Devrim uygulamalarını yapıldığı her ülkede veya coğrafi bölgede aynı
derecede görülmemiştir. Verimli ovalarda ve sulama yapılan ovalarda, ürün
artışı bazında başarılı olmasına karşın, marjinal tarım arazilerinde aynı
başarılı sonuç alınamamıştır. Gelişmekte olan ülkelerin birçoğunda verimli
tarım arazileri ekonomik yönden daha iyi durumda olan insanların elindedir.
Marjinal arazi sahiplerinin gelir düzeyleri daha düşüktür. Sonuçta, Yeşil
Devrim uygulamaları bazı ülkelerde gelir dağılımı çarpıklığını da artırmıştır.
Diğer taraftan işçiliğin çok ucuz olduğu az gelişmiş ülkelerde, özellikle
tarımsal kimyasal madde girdileri çok pahalıya gelmiştir.
Bazı yerel dillerde, pestisidler bitki hastalıklarında kullanılan “ilaç” olarak
bilinir. Aslında, bu kimyasallar ilaçtan çok zehirdir. Çünkü hedef alınan
canlının öldürülmesi için kullanılmaktadır. Ne yazık ki, bilinen bir zararlı
canlının öldürülmesi için kullanılan yapay kimyasal maddelerin büyük bir
bölümü başka canlılara, yararlı böceklere ve insanlara da zarar vermektedir.
Yapay kimyasal pestisidlerin olumsuz etkilerini şöyle sıralayabiliriz:
1. Hedef olmayan, yararlı böcekleri de öldürmektedir,
2. Çoğu pestisidler yararlı toprak canlılarına zarar vermektedir,
3. Pestisidleri uygulamakta olan çiftçiler en fazla zarar görmektedir.
Dünya genelinde yapılan değerlendirmelere göre, pestisidlerin etkisi
ile her yıl doğrudan veya dolaylı olarak 200.000 insanın yaşamını
kaybettiği tahmin edilmektedir,
4. Ürün hasadından veya elde edilişinden sonra üründe kalan
pestisidler tüketiciye kadar ulaşmaktadır. Ayrıca, yüzey sularına
taşınarak veya yer altı suyuna yıkanarak içme suyuna karışmaktadır,
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
49
5. Bazı pestisid kalıntıları zamanla dokularda birikerek kronik
hastalıklara ve kansere neden olmakta, yeni doğanlarda olağan dışı
durumlar görülmektedir.
Gelişmiş ülkelerin büyük bir bölümünde çevreye ve insan sağlığına zarar
veren pestisidlerin büyük bir bölümü yasaklanmış olmasına karşın az
gelişmiş ülkelerde halen kullanılmaktadır.
Bu açıklamaları takiben, mevcut tarımsal uygulamalara kıyasla organik
tarımın yararları aşağıdaki şekilde özetlenebilir:
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
Toprağın korunması ve verimliliğinin devamlılığı,
Daha az su kirliliği (yer altı suyu, nehir, göl ve deniz),
Yabanıl yaşamın korunması (kuşlar, kurbağalar, böcekler vb),
Zengin biyoçeşitlilik, daha çeşitli ve değişken kırsal peyzaj,
Çiftlik hayvanlarının daha dostça yetiştirilmesi,
Dış girdilerin ve enerjinin daha az kullanımı,
Hayvansal ürünlerde hormon veya antibiyotik kalıntısı olmaması,
Ürün kalitesinde artış, güvenli gıda maddesi,
Emek yoğun faaliyetler nedeniyle kırsal kesimde iş olanağının
artması,
10. İnsan sağlığını tehdit eden risklerin azalması.
Organik tarımsal üretimin diğer bir boyutu da ekolojik turizmi
desteklemesidir. Turizmde önemli bir aşama gösteren ülkemizde, turizmin
çeşitlendirilmesinde diğer turizm faaliyetleri ile birlikte ekolojik turizm
kapsamında organik ürün üretimi de önemli bir yer almalıdır. Günümüzde,
önemli turizm merkezlerinde, büyük otellerin çevresinde ve tatil köylerine
organik tarım alanları ayrılmakta, bu alanlar gelen turistlerin ilgisini
çekmektedir. Hem sağlıklı gıda açısından ve hem de insanların doğa ile
bütünleşmesi yönünden bu alanlar oldukça önemlidir. Zaman içerisinde daha
da genişlemesi ve yaygınlaştırılması beklenmektedir. Ekolojik turizme
destek verecek organik tarım uygulamalarının, belirli turizm bölgelerinin
dışına da çıkarılarak, örneğin Doğu Anadolu Bölgesi ile Doğu Karadeniz
Bölgesi arasındaki geçit bölgelerinde, özellikle endemik bitkilerin
yoğunluğunun fazla olduğu, mikro klima alanlarında yaygınlaştırılmasında
yarar vardır. Daha çok ekonomik nedenlere bağlı olarak, sentetik tarımsal
kimyasalların günümüze kadar hiç kullanılmadığı veya çok az miktarda
kullanılmakta olduğu Doğu Anadolu Bölgesi’nin büyük bir bölümünde
50
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
organik tarım uygulamalarına kolaylıkla ve hızla geçilme olanağı
bulunmaktadır. Özellikle, yüksek düzlüklerde, yaylalarda, bol ve çeşitli
otların bulunduğu az eğimli yamaçlarda, organik hayvancılık kolaylıkla
yaygınlaştırılabilir.
Ülkemizin büyük bir bölümü, halen organik bitkisel üretim, organik
hayvancılık, organik arıcılık, organik su ürünleri için çok elverişli alanlara
sahiptir. Anadolu endemik bitkiler müzesi halinde, oldukça zengin bir
biyolojik çeşitliliğe sahiptir. Alternatif tıpta kullanılan, çoğu doğal olarak
yetişen birçok bitkinin anavatanıdır. Bu kaynakların ekolojik değerlerini
koruyarak ve geliştirerek kullanmakta ekonomik yararlar olduğu bir
gerçektir. Ancak bu konu, yani yabanıl ortamlardan bitki toplanması, çok
hassas bir konudur. Toplama işlemlerinin bu konuda eğitilmiş kişilerle ve
uzmanların gözetiminde yapılmasında yarar vardır. Aksi halde bu doğal
kaynakların kısa sürede elden çıkması kaçınılmazdır.
2.2. Organik Tarımın Tarihçesi
2.2.1.
Organik Tarımın Gelişimi
Aslında organik tarım yeni bir kavram değildir. Tarımsal kimyasal
maddelerin yaygın olarak kullanımından önce dünyanın birçok yerinde,
araştırma birimlerinde, hatta doğrudan doğruya çiftçilerin kendileri
tarafından geleneksel tarımın geliştirilmesi ile ilgili araştırmalar ve
çalışmalar yapılmıştır. Toprak işlemenin azaltılması, yabancı ot mücadelesi,
zararlı böcek ve hastalıklarla mücadele, toprak verimliliğinin korunması,
bitki besin maddeleri, ekim ve dikim teknikleri, tohumluk gibi konular bu
araştırma çalışmalarının konuları arasındadır. Ancak, organik tarım ve
organik tarım ürünleri daha çok pazarın talebi ile son yıllarda daha belirgin
bir gelişme göstermiştir. Gelişmiş ülkelerdeki bilinçli tüketiciler, kendi
ülkelerinde organik tarımın ticari amaçla gelişmesine önemli katkıda
bulunmuştur. Organik tarımın emek yoğun bir faaliyet olması ve gelişmiş
ülkelerde de işçilik ücretlerinin fazlalığı ticari kuruluşları az gelişmiş veya
gelişmekte olan ülkelere yönlendirmiştir. Sonuçta, gelişmiş ülkelerdeki ticari
kuruluşlar maliyetlerin düşük olması nedeniyle kendi ülkelerinin dışında
sözleşmeli tarımsal üretim yöntemini tercih etmişlerdir. Bu uygulama
günümüzde halen geçerli olan bir ticari faaliyettir. Bazı ülkeler kendi iç
mevzuatlarını yeniden gözden geçirmiş, organik tarım uygulamalarının
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
kurallarını belirleyen
geliştirilmiştir.
ve
yaygınlaşmasına
yardımcı
51
olan
mevzuat
Sertifikalı organik tarıma geçilmeden önce, organik tarım uygulamalarının
dünyanın neresinde ve ne zaman başladığını söylemek mümkün değildir. Bu
konuda yapılan araştırmalarda, çok farklı zamanlarda dünyanın farklı
yörelerinde, kuralları olmasa da organik tarım benzeri uygulamaları
görmekteyiz.
Bu konuda çok sayıda öncü olmasına karşın, iki örnek vermek mümkündür.
Sir Albert Howard (1873-1947) organik tarım hareketinin kurucusu olarak
kabul edilmektedir. 19.yüzyılın başlarında, toprak verimliliği ile bitki sağlığı
arasındaki ilişkinin çok önemli olduğunu dikkate alarak, toprak
verimliliğinin sürekliliği ile birlikte bitkiler için gerekli ve yeterli besin
maddesi sağlanması bakımından “humus” üzerine çalışmalar yapmıştır.
Hindistan’da 25 yıl süreyle tarımsal araştırmalar yapmış, kendine özgü
kompostlama tekniği geliştirmiştir. 1940 yılında yayımlanan, “Tarımsal Bir
Vasiyetname (An Agricultural Testament) adlı yayını ile hatırlanmaktadır.
Japonya’da, Güney Japon adalarında 1400 yıldan beri çiftçilikle uğraşan bir
aileden gelen, mikrobiyolog ve toprak bilimcisi olarak öğrenim görmüş ve
en az toprak işleme yöntemi ile çiftçilik yapan bir araştırmacı olarak tanınan
Masanobu Fukuoka (1914 - ), “pulluksuz, gübresiz, çapasız, pestisidsiz”
bitkisel üretimi “doğal tarım” olarak tanımlamaktadır. The Nature Way of
Farming (Çiftçiliğin Doğal Yolu ) adlı eserinde doğal yolla tarımsal üretim
üzerinde durmuştur. Fukuako (Foto 1) kendi çiftliğinde, mevsimlik iki farklı
bitki yetiştiriyordu. Bunlar, yazın çeltik, kışın arpa ve çavdardı. Önceki
bitkinin saplarını toprakta bırakıyor, beyaz yoncayı örtü bitkisi olarak
yetiştiriyor, gübre olarak kümes gübresi serpiyordu. İlginç bir ekim yöntemi
ile tohumları çamur yumakları içerisine yerleştiriyor ve toprağın üzerine
bırakıyordu. Herhangi bir sürüm de yapmıyordu. Yabancı otların
filizlenmesine izin veriyor, bunların asıl bitki tarafından dengeleneceğini
düşünüyordu. Böceklerle mücadeleyi diğer böceklere bırakıyordu. Şimdi bir
Mahayana Budist’i olarak yaşayan Fukuako, oldukça basit yöntemlerle
çiftçilik yapmayı sürdürmektedir. Tarımsal uğraşılarının ruhsal bir
boyutunun da olduğuna inanmaktadır. Fukuoka’nı kendi adı ile bilinen,
tohum topları (Foto 2) çok ilginç bir uygulamadır. Bununla ilgili bilgi Foto
3’de, fotoğraflı çizelgede gösterilmektedir.
52
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Foto 1. Masanobu Fukuaka doğal tarım yöntemi ile üretim yapmaktadır
Foto 2. Masanobu Fukuoka yöntemine göre hazırlanmış tohum topları
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
1.İşlem : Karışım
A. Yöreye ait bir kil birikimini kurutarak
toz haline getiriniz ve içerisindeki kaba
parçacıkları ayıklayınız. Yaklaşık 1,25 litre
kadar bir kenara bırakınız.
B. Kuru organik komposttan yaklaşık 0,75
litre alınız.
C. Kullanmak istediğiniz tohumlar
arasından sağlıklı olanları seçiniz ve 0,25
litre kadar ayırınız.
2.İşlem: Tohumlarla kuru kompostu bir
leğen içerisinde iyice karıştırınız.
3.İşlem: Bu karışıma kili ekleyerek iyice
karıştırınız. Karışımın üzerine yeteri kadar
su püskürterek ıslanmasını sağlayınız.
4.İşlem: Bu ıslak karışımdan bir tutam
alarak avucunuzun içerisinde bir cam bilye
büyüklüğünde yuvarlayınız.
5.İşlem: Oluşan tohum toplarını veya
bilyelerini güneşte bir veya iki gün
kurumaya bırakınız.
53
54
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
6. İşlem: Tohum toplarını bitkilendirmek
istediğiniz toprak yüzeyine saçınız. Islatınız
veya yağmuru bekleyiniz.
Belirli bir süre içerisinde topların
içerisindeki tohumlar çimlenerek dışarı
çıkacak ve kökleri ile toprağa tutunacaktır.
Foto 3. Tohum toplarının hazırlanışı ve uygulanışı
Biyodinamik Tarım
Biyodinamik tarım, organik tarım sistemlerinin özel bir şeklidir. Bu
uygulamada organik tarım standardlarının tamamı uygulanır, bunlara ek
olarak üretimin ruhsal yanını da dikkate alınır. Biyodinamik tarım 1920’li
yıllarda, Avusturya asıllı felsefeci ve bilim adamı Dr.Rudolf Steiner (18611925) (Foto 4) tarafından ortaya konulmuştur. Tarımsal üretimde doğal
süreçler ve güçler esas alınmaktadır.
Düşünür Steiner’e göre, madde ruhsuz, ruh maddesiz olamaz. Biyodinamik
tarımın temel ilkelerinden bazıları şöyledir:
1. Evrensel Dizem (Cosmic Rhythms)
Güneş, ay, gezegenler, yıldızlar bitki gelişmesi üzerinde etkilidir. Tarımda
toprak işleme, ekim, hasat bu sistemin etkisi altındadır. Çiftçiler bu etkiyi
dikkate almalıdır. Gerçekte, ay döngüsünün belirli günlerinde ekim
yapmanın önemli olduğu vurgulanmaktadır.
2. Canlılık-Yaşama Gücü (Vitality)
Madde fiziksel ve kimyasal karakteristikleri yanında organizmaların etkisi
altında bir yaşam kalitesine sahiptir.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
55
Foto 4. Biyodinamik tarımın kurucusu Dr.Rudolf Steiner
3. Biyodinamik İlaçlar
Bu ilaçlar doğal olarak bitkisel ve hayvansal materyalden sağlanmaktadır.
Bazı ilaçlar seyreltilerek bitkisel atıklardan elde edilen komposta
karıştırılmak suretiyle toprağa verilmektedir. Örneğin, büyükbaş hayvanların
boynuzunda saklanan hayvan dışkısı bu şeklide ilaç olarak kullanılmaktadır.
4. Çiftlik Yönetimi
Biyodinamik tarım çiftliğinde, insan, bitki, hayvan arasında dostça bir
işbirliği vardır. Hayvanlar çiftlikten elde edilen yemle beslenmektedir.
Uygun sayıda hayvan bulundurularak gübresinden yararlanılmaktadır.
Bu konuda çalışanların ifade ettikleri en önemli görüş, biyodinamik tarımın
ders kitaplarından öğrenilemeyeceği, hissedilmesi ve deneyim kazanmakla
mümkün olabileceğidir.
Dünya genelindeki biyodinamik çiftlikler, kendilerine özgü, “Demeter” adı
verilen bir belgeleme ve etiketleme sistemine sahiptir. Kendine özgü
standartları vardır.
56
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Biyodinamik tarım dışında, “doğal tarım” gibi, organik tarım kurallarını
benimseyen ve kendilerine özgü farklı kurallara da sahip olan uygulamalar
da vardır.
Dünyanın bazı yörelerinde, çok yıllık bitkisel üretimde adeta arazi unutulur,
herhangi bir kimyasal madde uygulanmadığı gibi, toprağa herhangi bir
kaynaktan bitki besin maddesi ilavesi de yapılmaz, sadece hasat
dönemlerinde ürün hasadı yapılır. Bu uygulamada üretim giderleri oldukça
azdır. Ancak zamanla verim düşer. Bu uygulamalarla elde edilen ürün, gıda
güvenliği yönünden organik olarak kabul edilebilir, ancak uygun bir
yaklaşım değildir. Ayrıca, ürünün “organik” olarak pazarlanabilmesi için
belgelendirilmesi zorunludur.
2.2.2.
Dünyada Organik Tarım Uygulamaları
Organik tarım uygulamaları bugün 120’den fazla ülkede yapılmaktadır.
Yaklaşık olarak 17 milyon hektar tarım arazisinde organik ürün
yetiştirilmektedir. Ancak bunun büyük bir bölümü, birkaç çiftçi tarafından
yürütülmekte olan organik otlak uygulamasıdır. Organik ürün ticareti de
giderek yaygınlaşmaktadır. Uluslararası Ticaret Merkezi (ITC) tarafından
açıklanan 2001 yılı verilerine göre, içecek ve gıda maddesi olarak organik
pazar 21 milyar dolara ulaşmıştır. Bu miktarın yılda % 5-20 oranında artması
beklenmektedir. Son birkaç yılda organik gıda maddesi satışı % 1
düzeyinden % 10’a yükselmiştir.
Gelişmiş ülkelerde insan sağlığı ve gıda güvenliği konusunda duyarlı olan
bilinçli tüketicilerin talepleri doğrultusunda organik gıda tüketimi miktar
olarak artarken çeşitlilik olarak da artış göstermektedir. Avrupa ve Kuzey
Amerika ülkelerinde organik ürünlere karşı talep artışı üreticilerin ve ilgili
ticari kuruluşların dikkatini çekmektedir. Özellikle çok tüketilmekte olan
kahve ve çay başta olmak üzere, kakao, baharatlar, meyveler, sebzeler ve
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
57
turunçgiller yeni talepler arasındadır. Dünya genelinde en büyük pazarlar
ABD, Avrupa ülkeleri ve Japonya’dadır.
Dünya Organik Tarım İstatistikleri (2004) incelendiğinde, organik tarım
uygulamalarının aşağı yukarı dünya ülkelerinin tamamına yakın bir
bölümünde uygulanmakta olduğu, bu faaliyette bulunan çiftlik, işletme ve
insan sayısının ve organik tarıma ayrılan arazinin giderek artmakta olduğu
görülmektedir. Dünya genelinde organik tarım kurallarına göre yönetilen
arazi miktarı 24 milyon hektara ulaşmıştır. Bunun yanında, yabanıl bitki
toplanan 10,7 milyon hektarlık alan da vardır.
Organik ürün pazarı giderek büyümektedir. Bu büyüme sadece Avrupa’da ve
ABD’de değil, çoğu gelişmiş ve gelişmekte ülkede de pazar büyümesi
dikkati çekmektedir. 2002 yılı verilerine göre bu pazar 23 milyar ABD doları
düzeyindedir.
Dünya genelinde giderek yaygınlaşmakta olan organik tarım
uygulamalarında, Avustralya 10 milyon hektar, Arjantin 3 milyon hektar ve
İtalya 1,2 milyon hektarlık organik arazi tahsisi ile ön sıralarda yer
almaktadır. Avustralya ve Arjantin’deki bu arazinin büyük bir bölümünü
otlaklar oluşturmaktadır. Dünyanın en büyük organik tarım işletmesi
994.000 hektarlık alanla Avustralya’da bulunmaktadır.
Avustralya/Okyanusya dünya genelindeki organik tarımsal alanın % 42’sine
sahiptir. Bunu % 24,2’lik oranla Latin Amerika izlemektedir.
Avustralya/Okyanusya’da 10 milyondan fazla organik alanda 2000 organik
çiftlik bulunmaktadır. Bunları çoğu organik hayvancılık işletmeleridir.
Çoğu Latin Amerika ülkesinin her birinde organik tarım uygulaması yapılan
arazi miktarı 100.000 hektarın üzerindedir. Bu bölgede toplam organik tarım
arazisi 5,8 milyon hektar ve organik yönetimdeki çiftlik sayısı 150.000
dolayındadır.
Avrupa’da 5,5 milyon hektar organik tarım yönetimi altında bulunmaktadır.
Bu mevcut tarımsal alanın % 2’si kadardır. Toplam organik çiftlik sayısı
170.000 dolayındadır. Bu gelişmenin en önemli itici gücü organik ürün
pazarının giderek artması ve organik tarımı destekleyen politikalardır.
58
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Asya kıtasında, organik tarım yapılmakta olan toplam arazi miktarı 880.000
hektara yakındır. Bu alan, var olan tarımsal alanın % 0,07’sidir. Organik
tarım çiftliği sayısı 61.000 dolayındadır. Dünya’nın bu bölgelerinde de
organik üretime ve organik ürün tüketimine ilgi giderek artmaktadır.
Afrika kıtasında, Mısır ve Güney Afrika’nın dışındaki ülkelerde, kontrollü
ve sertifikalı organik üretim yeterince benimsenmemiştir. Organik yönetim
altındaki arazi 320.000 hektar olarak, var olan tarım arazisi içerisindeki payı
% 0,04 kadardır. Bu alan üzerinde 71.000 çiftlikte organik üretim
yapılmaktadır.
Organik ürünlerin tüketiminde itici güç bilinçli tüketicinin talebidir. Organik
ürünlere talebin en fazla olduğu yerler kentsel yerleşimler ve özellikle büyük
kentlerdir. Tüketicinin beklentilerinin başında, ürünün kalitesi, menşei ve
üretim yöntemi gelmektedir. Genel olarak organik ürün talebinde bulunan
kitle, iyi eğitilmiş, bilinçli ve gelir düzeyi ortanın üzerinde olan tüketicidir.
Batı Avrupa ülkeleri, organik gıda ve içecekler için en önemli pazardır. 2002
yılı verilerine göre, organik ürün pazarı 10,5 milyar ABD doları olmuştur.
1990’lı yıllardan günümüze kadar bu pazar giderek büyümüştür.
Önümüzdeki yıllarda bu artışın daha fazla olacağı beklenmektedir. Avrupa
ülkeleri içerisinde Almanya pazarı daha büyüktür. Bu pazar 2002 yılında
3,06 milyar ABD doları dolayında işlem görmüştür. 2002 yılının Haziran
ayının ortasında patlak veren ve Nitrofer Skandalı olarak yayılan olay
organik ürün satışına darbe vurmuştur. Yasaklanmış bir pestisid olan
Nitrofer’in organik kümes hayvancılığında kullanılması tüketici üzerinde şok
etkisi yapmıştır.
İngiltere, İtalya ve Fransa da organik gıda ve içecek tüketiminde ön sıralarda
yer almaktadır. 2002 yılı verilerine göre bu ülkelerde tüketilen organik
ürünün parasal değeri, sırasıyla, 1,5 milyar, 1,3 milyar ve 1,3 milyar ABD
dolarıdır.
İsviçre pazarı, 2002 yılı verilerine göre, 766 milyon dolarla Avrupa’da
beşinci sırada yer almaktadır. Ancak, kişi başına organik ürün tüketimi 105
dolar/yıl’la dünya bireysel organik ürün tüketiminde ilk sıradadır. İkinci
sırada, 71 dolar/yıl olarak Danimarka yer almaktadır. Avrupa ortalaması
27,7 dolar/yıl olan bireysel organik ürün tüketimi İspanya’da 7,3 dolar/yıl’a
düşmektedir.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
59
Asya kıtasında, organik gıda ve içecekler bakımından en önemli pazar payı
Japonya’dadır. 2002 yılında tüketilen organik gıda ve içecekler 350 milyon
ABD dolarıdır. Bu pazarın en kısa zamanda 3 milyar dolara ulaşacağı tahmin
edilmektedir. Diğer önemli pazarlar, Çin, Güney Kore, Singapur, Hong
Kong ve Tayvan olarak verilmektedir.
Latin Amerika’da, özellikle Brezilya ve Arjantin’deki büyük kentler önemli
bir tüketim potansiyeline sahiptir. 2002 yılında organik gıda ve içecek satışı
100 milyon ABD doları olmuştur.
Avusturya/Okyanusya’da 2002 yılı tüketimi 200 milyon dolardır. Sığır
yetiştiriciliği Avustralya’nın en önemli organik tarımsal uygulamasıdır. Dış
ülkelere satılan organik gıdaların başında sebze, meyve ve sığır eti
gelmektedir. Bu ülkede organik gıda satışı yıllık olarak % 15-20 arasında bir
artış göstermektedir. Yeni Zelanda’da üretilen kivi, koyun eti, meyve ve
sebzeler kuzey yarım küreye satılmaktadır.
Küresel boyutta organik tarımın yaygınlaştığını görmek memnuniyet
vericidir. Özellikle, doğal çevresel değerlerin ve toprak verimliliğinin
korunmasını ve geliştirilmesini ön planda tutan ve kendi sağlığı için gıda
güvenliğine önem veren duyarlı ve bilinçli tüketicilerin artmakta olması,
küreselleşen dünya ekonomik düzeninde dengeleyici unsur olması
bakımından da önemlidir.
Kıtalara göre organik tarım uygulamaları gözden geçirildiğinde, organik
tarımın temel ilke ve kurallarına uyumun yanında, uygulamalardaki yerel
farklılıklar ve ürün çeşitliliği dikkati çekmektedir. Bu organik tarımın yerel
kültürün önemli bir bileşeni haline gelmesi ve biyolojik çeşitliliğin
korunması bakımından oldukça önemlidir.
Afrika’da organik tarımın yaygınlaştırılmasında sağlıklı gıda üretimi
yanında, toprak verimliliğinin korunması ve geliştirilmesi, çölleşmenin
60
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
önlenmesi, ağaç dikimi ve ormanlaştırmanın desteklenmesi, zararlıların
etkilerinden korunma, yerel bitki tohumlarının geliştirilmesi ve çoğaltılması,
biyolojik çeşitliliğin sürdürülmesi, ev kadınlarının parasal destek sağlanarak
ekonomik olarak kendine yeter duruma getirilmesi ve küresel ısınmanın
önlenmesi gibi faktörlerin etkili olduğu ve amaçlandığı söylenebilir. Afrika
kıtasında, halen, Mısır, Uganda, Tanzanya ve Güney Afrika ülkelerinde
organik tarımsal uygulamalar yoğunlaşmıştır. Ancak, Gana, Etopya ve
Zambiya’da da gelişmeler devam etmektedir. Bu kıtada üretilen başlıca
organik ürünler; taze sebzeler, muz, turunçgiller, üzüm, taze tropik
meyveler, kuru meyveler, kahve, çay, kakao, şeker, pamuk, hububat,
zeytinyağı, bal, susam, çeşitli baharatlar ve tıbbi bitkiler olarak
verilmektedir.
Asya kıtasında, toplam olarak 881.511 hektarlık alanda organik tarım
yapılmaktadır. Organik çiftlik sayısı 2002 verilerine göre 61.595 ‘dir. Bu
çiftliklerin 45.000’i Endonezya’ dadır. Organik tarıma tahsis edilen arazi
sıralamasında, Çin 301.295 hektarla ilk sırada gelmektedir. Çin’i, 239.542
hektarla Ukrayna ve 177.700 hektarla Bangladeş izlemektedir.
Daha önce de belirtilmiş olduğu gibi, Avustralya/Okyanusya’da toplam
10.050.456 hektarlık alanda 2.190 organik çiftlik bulunmaktadır.
Avustralya’nın organik tarıma tahsis ettiği alan var olan tarım arazisinin %
2,2’si, Yeni Zelanda’da da % 0,33’ü dür.
Avrupa’da organik tarım uygulamalarının gelişimi daha bilinçlidir. Önemli
kilometre taşları olan tarihi bir gelişme göstermiştir. Bu gelişmeler tarih
sırasına göre şöyle sıralanmaktadır:
1924- Biyo-Dinamik tarım adı ile Rudolf Steiner tarafından verilen bir dersle
organik tarımın başlaması,
1930’lar ve 1940’lı yıllar- İsviçre’de Dr. Hans Mueller’in çalışmaları,
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
61
1946- Lady Eva Balfour tarafından İngiltere’de Toprak Derneği kurulması,
1972- IFOAM’ın kurulması,
1973-İsviçre’de Organik Tarım Araştırma Enstitüsü’nün kurulması,
1975-Almanya’da Ekoloji ve Tarım Vakfı’nın (SOEL) kurulması,
1980’li yıllar- Organik dernek ve kuruluşlarının artışı,
1990- Almanya’da ilk organik ürün fuarının açılışı,
1991-IFOAM’ın AB Bölgesel Grubu’nun oluşumu,
1991-AB 2092/91 organik tarım yönetmeliğinin yayınlanması (1993’de
uygulandı),
1992-AB 2078/92 Avrupa Birliği’nde organik tarımın desteklenmesi kararı
yayımlandı, 1994 yılında yürürlüğe girdi,
1992-IFOAM akreditasyon programı geliştirdi,
1995-Danimarka’da ilk organik tarım uygulama programı hazırlandı,
1999-Organik tarım için ilk küresel kodeks yayınlandı,
2000-Organik tarımın desteklenmesi için Ajanda 2000 hazırlandı,
2001-Ocak ayında, BSE krizi, organik tarımda önemli gelişmeler,
2001- Mayıs ayında, Kopenhag’da ilk organik tarım eylem planı,
2003- Organik tarım eylem planı için Avrupa değerlendirmesi,
2003-Altıncı çerçeve programı kapsamında ilk organik tarım ilişkili
araştırma projelerinin kabul edilmesi.
Avrupa Birliği’ne üye olan devletler Ortak Tarım Politikası adı altında bir
politika izlemektedir. Organik tarım uygulamalarında da belirli standardları
vardır.
Amerika Birleşik Devletleri’nde organik tarım benzer gelişme göstermiştir.
Yirminci yüzyılda, alışılmış tarımsal üretimde tarımsal kimyasal maddelerin
aşırı miktarlarda kullanımı ve bunların yaygın riskleri dikkate alınarak,
öncelikle kullanılan kimyasalların (gübreler ve pestisidler) azaltılması
amaçlanmıştır. Sürdürülebilir tarım ve organik tarım uygulamaları gündeme
gelmiştir. Önceleri 1960’lı yıllarda gündeme gelen bu konu üzerinde 1970’li
yıllarda daha fazla durulmaya başlanmıştır. Yapılan araştırma çalışmaları ile
başta sentetik insektisidlerin ekolojik etkileri açık olarak biliniyordu.
Tarımsal kimyasal gübrelerin ve pestisidlerin su kirliliğine neden olmasının
bilinmesi ve 1970’li yıllarda iki kez yaşanan petrol krizi çiftçileri tarımsal
kimyasalları kullanmaktan vaz geçirmeye başladı. Bunun yanında
pestisidlerin bir kısmının yasaklanması ile ilgili mevzuat uygulamalarda
farklılıkların meydana gelmesini sağladı. Daha o günlerde birçok çiftçi
organik tarıma yöneldi ve bilinçli tüketiciler organik ürünleri tercih eder
62
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
duruma geldi. 1972 yılında organik tarımda zorunlu olmayan standartlar
belirlendi ve sertifika programları geliştirildi. 1970’li yılların sonlarına
doğru, bazı eyaletler kendilerine ait organik yönetimle ilgili hukuki
düzenlemeler çıkardı. 1970’li yılların başında, Kaliforniya eyaletinde,
Sertifikalı Organik Çiftçiler Birliği ve Oregon-Washington Eyaletleri
Organik Üreticiler Birliği kuruldu.
Özellikle Kaliforniya’da organik üretim ve tüketim giderek arttı. Washington
Eyalet Üniversitesi’nde, Pullman’da, ABD Tarım Bakanlığı’na bağlı toprak
bilimci Dr.Robert Papendic başkanlığında bir grup araştırmacı, 1980 yılında
“Organik Tarım Üzerine Öneriler ve Rapor” u hazırladı, bu rapor ABD
Tarım Bakanlığı’nın resmi raporu olarak yayınlandı. Ayrıca Kaliforniya
Üniversitesi Sistemi içerisinde, Robert vanden Bosch ve çalışma arkadaşları,
kimyasal pestisidlerin kullanımını azaltıcı ekolojik yöntemler önerdiler.
1980’li yıllarda görülen tarımsal kriz, 1930’lu yıllardan beri görülmemişti.
İflasın eşiğine gelen büyük tarımsal işletmeler, gelen talepleri karşılamak
üzere organik tarım üretimine geçtiler. Böylece kısa ürede krizleri aştılar. Bu
işletmelerin organik ürün pazarına girmesi ile üretim daha da yaygınlaştı.
Kimyasal kullanmadan yapılan tarımsal üretim sonucu giderler azaldığından
ekonomik nedenlerle diğer üreticiler de organik tarımı tercih eder duruma
geldi.
Ekolojik olduğu kadar, sağlık ve ekonomik faktörler alışılmış tarımsal
üretimin yanında organik tarımı alternatif duruma getirdi. 1989’da, toplumun
daha da bilinçlenmesi üzerinde programlar geliştirildi. Oluşturulan çalışma
komisyonunun yönlendirmesiyle, 1990 yılı Tarım Bütçesi içerisinde Organik
Gıda Üretimi Kanunu (The Organic Foods Production Act, OFPA)
Kongre’den geçirildi.
1992 yılında, ABD Tarım Bakanlığı (USDA) Ulusal Organik Standartlar
Komitesi (National Organic Standards Board, NOSB) oluşturuldu ve Ulusal
Organik Program (National Organic Program, NOP) geliştirildi. Daha
sonraki beş yılda ABD’de değişik eyaletlerde halk konferansları, tartışmalı
toplantılar düzenlendi ve bir seri organik tarım standardı geliştirildi. Daha
sonra, 1997 yılında, ABD Tarım Bakanlığı ilk Ulusal Organik Programı
teklif etti. Bu konudaki tartışmalar uzun zaman aldı ve ilk düzenleyici
kurallar 21.12.2000 tarihinde yayınlanabildi. Buna rağmen kurallar 22 Ekim
2002 tarihinde yürürlüğe girdi.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
63
Son yıllarda, ABD’de Pasifik Kuzeybatı bölgesi olarak adlandırılan ve
Washington, Idaho ve Oregon Eyaletlerini kapsayan bölgede organik tarım
uygulamaları hızlı bir şekle gelişme göstermiştir. Washington Eyaleti’nde
1993-2002 yılları arasında sertifikalı organik arazisi sekiz kat artmıştır.
Henüz sertifikalı 600.000 dekarlık arazi bu üç eyaletteki toplam tarım
arazisinin % 1’inden daha azdır. Organik çiftçilere, araştırma, eğitim, hizmet
ve ürün geliştirme desteği sağlanmaktadır.
Daha önce de belirtildiği gibi, günümüzde Kuzey Amerika’da organik tarıma
tahsis edilen arazi miktarı 1,4 milyon hektara ulaşmıştır.
2.2.3.
Uluslararası Kuruluşlar
Organik tarımla ilgili uygulamalar giderek artarken bu akımın uluslararası
boyutta organize edilmesi gereği ortaya çıkmış ve 1972 yılında IFOAM
(International Federation of Organic Agriculture Movement) Uluslararası
Organik Tarım Hareketleri (akımı) Federasyonu kurulmuştur. Dünya
genelinde, organik tarımsal üretimle ilgili olarak kurallar ilk kez 1980
yılında ortaya konulmuş ve yazılı metinler haline getirilmiştir.
Organik tarımın temel ilkeleri olarak ortaya konulan kurallar, daha sonra
1998 yılında bu kuruluşun adı altında, IFOAM Temel Standardları olarak
geliştirilmiş ve yayımlanmıştır. Bu standardlar 18 dile çevrilmiştir.
Günümüzde, IFOAM’ın 108 ülkeden 750 üyesi bulunmaktadır.
Federasyonun genel merkezi Almanya’nın Bonn kentindedir.
64
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Bugün dünya genelinde birçok ülke bu standardları esas alarak kendi
uygulamalarını yönlendirme gayreti içerisindedir.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO, Food and Agriculture
Organization) da sürdürülebilir tarım ve gıda güvenliği konularına özel bir
önem vermektedir. Verilen bu önem daha da artırılarak, 1999 yılında, FAO
kapsamında çoklu bilim disiplinlerinden gelen katılımlarla bir çalışma grubu
oluşturulmuştur.
FAO ile WHO’nun ortak bir projesi olan Codex Alimentarius komisyonu,
1999 yılından başlayarak çalışmaları arasına organik tarım ürünlerini de
almıştır. Bu konuda standardlar geliştirilmiştir.
Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO, World Health Organization) özellikle gıda
güvenliği yönünden organik tarımı destekleyen uluslararası kuruluşlar
arasınadır.
Diğer taraftan Dünya Ticaret Örgütü (WTO, World Trade Organization)
tarafından da organik ürünlere ayrı bir önem verilmektedir.
Avrupa Birliği ülkelerinde organik tarım uygulamaları çok eskiye
dayanmakta ise de, AB müktesebatı kapsamında organik tarım
yönetmeliklerinin ilki 24 Haziran 1991 tarihinde 2092/91 sayılı yönetmelik
olarak çıkarılmıştır. Daha sonra bu yönetmeliğe 14 Ocak 1992 tarihinde
94/92 sayılı ek yapılmıştır. Yönetmelikler zaman içerisinde, günümüze kadar
değişikliklere uğramıştır. Şubat 2000’de Avrupa Komisyonu organik
ürünlerde kullanılmak üzere bir logo benimsemiştir. Organik ürün logosunun
kullanılabilmesi için ürünün en az % 95 oranında organik kurallara uygun
olması gerekmektedir.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
65
2.3. Organik Tarımsal Üretimde Kalite Kontrol Sistemi
Tüketiciye sunulan, organik bitkisel ve hayvansal ürünlerin güvenilir
olmasını sağlamak bakımından bir çeşit kalite kontrol sistemine gereksinim
vardır. Bu sistem ISO 9000 veya ISO 14000 sistemlerine benzemekle
birlikte, kuralları ve uygulanışı farklıdır. Organik ürünlerde kalite kontrol
sisteminde standartlar, kontrol, sertifikasyon (belgelendirme) ve
akreditasyon esas alınmaktadır.
Gün geçtikçe daha fazla tüketici organik ürünleri tercih eder duruma
gelmektedir. Bunun başlıca nedeni insan sağlığına ve çevrenin korunmasına
verilen önemdir. Bazı tüketiciler bu iki önemli nedenden dolayı organik
ürünlere daha fazla para ödemeye hazırdır.
Halen değişik tarımsal üretim yöntemleri ile bitkisel ve hayvansal ürün
üretmekte olan çiftçiler ve yetiştiriciler organik ürünlere duyulan ilginin
giderek artmakta olduğunu görerek organik tarıma yönelmektedir. Bu
yönelmenin diğer nedenleri arasında, organik ürünlerin daha yüksek fiyatta
satılabileceği beklentisi ve ürünlerin güvenilir ve sağlıklı olmasıdır.
Organik ürün pazarındaki ürünlerin gerçekten organik olup olmaması
tüketici ile üretici arasındaki en önemli etkileşimi oluşturmaktadır. Diğer
taraftan, organik tarım uygulamalarına göre üretim yapmakta olan çoğu
çiftçi ve yetiştirici, bir kısım diğer üreticilerin ürünlerinin organik
olmamasına karşın organik olarak pazara sunmalarından şikâyetçi
olmaktadır. Bu nedenle, hem tüketicileri ve hem de üreticileri rahatlatmak,
gıda güvenliğini sağlamak ve çevre bozulmasını önlemek için organik tarım
uygulamalarının her aşamasının denetimli (kontrollü) olması, belirli
standartlara uyulması, belgelendirilmesi ve ürünün “organik” olarak
etiketlenmesi gerekmektedir.
Alış veriş merkezlerine tüketici veya alıcılar için ürünün organik olduğunu
gösteren etiket ve sertifika markaları kullanılmaktadır. Belirli bir
yetkilendirme sürecini takiben yetkili kuruluşlar bu belge ve etiketleri
verebilmektedir. Organik sertifikanın varlığı ürünün organik standardlara
uygun olarak üretildiğini göstermektedir. Herhangi bir ürün üzerinde etiket
veya sertifika markasının görülmesi o ürünün organik olması bakımından
yeterli bulunmaktadır.
66
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
2.3.1.
Organik Standardlar
Organik tarımsal üretimin çok belirgin ve uyulması zorunlu olan standardları
vardır. Bu Standardlara uygun üretim yapılması halinde ürün “organik”
olarak etiketlenebilir. Bu standardlar ürünün pazara sunulduğu andaki
kalitesi ile ilgili değildir. Yani ambalajlanmış bir ürünü analiz ettirmek
suretiyle organik ürün olup olmadığına karar verilemez. Standardlar üretimin
her aşamasında uyulması gereken kuralları içermektedir.
Örnek olarak, rafta “organik” etiketi taşıyan bir reçel analiz ettirilerek bakiye
pestisid olup olmadığı görülebilir. Bakiye pestisid bulunması ürünün
“organik” olduğunu göstermez. Önemli olan üretim sürecinde diğer
kısıtlamalarla birlikte sentetik kimyasal pestisidlerin de kullanılmamış
olmasıdır.
Uluslararası düzeyde, en geçerli olan standardlar IFOAM tarafından
belirlenen organik tarım standardlarıdır. Bu standardlar zaman içerisinde
gözden geçirilerek güncellenmektedir. Bu standardlarda organik tarımın
temel ilkeleri ve uyulması gereken kurallar açıklanmaktadır. Bu
standardların dışında, uluslararası, ulusal ve özel standardlar da vardır.
Ancak, IFOAM’ın standardları çerçeve niteliğindedir. Diğer standardların
bunun altında kalması beklenemez, daha ileri düzeyde kalite artırıcı
uygulamalar olabilir.
2.3.2.
Kontrol (Inspection)
Herhangi bir çiftçi veya yetiştirici organik tarıma geçmek istiyorsa, en az bir
yıl önce denetime girmesi gerekmektedir. Bu konuda yetkilendirilmiş olan
kuruluşa bağlı denetçi tarafından çiftliğin tüm faaliyetleri değerlendirilir,
organik tarım uygulamaları ve standardlar hakkında ilgilileri bilgilendirir,
çalışmalarının planlanmasında yardımcı olur. Kontrollerde arazi ve toprak
varlığı ve özellikleri, tarlalar, bahçeler, ağaçlar, çiftlik binaları ve diğer fiziki
kapasite, hayvanlar, hayvan barınakları, otlaklar, havuzlar vb fiziki kapasite
gözden geçirilir, gerekli kayıtların doğru ve güvenilir olarak tutulması
sağlanır. Var olan organik tarım mevzuatı esaslarının uygulanıp
uygulanmadığı belirlenir, yanlış uygulamalar veya eksikliler saptanarak
giderilir. Kuşku halinde, denetçi tarafından laboratuar analizleri yaptırılarak
denetim raporunda kullanılır.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
2.3.3.
67
Sertifikasyon (Belgelendirme)
Sertifika (belge) vermeye yetkili bir kuruluş tarafından hazırlanarak verilen
“Organik Tarım” standardlarına uygun olarak faaliyette bulunulduğunu
gösteren belgedir. Bu belgenin alınabilmesi için, denetçi tarafından
hazırlanan yazılı denetim raporunun belgelendirme kuruluşuna verilmesi
gerekir. Kuruluş raporu inceler, belgelendirme komitesi tarafından
faaliyetlerin organik tarım standardlarına uygun olup olmadığına karar
verilir.
Sertifikasyon kuruluşları ulusal ve uluslararası kuruluşlar olabilir.
Uluslararası kuruluşlar başka bir ülkedeki şubeleri aracılığı ile bu
faaliyetlerini sürdürebilir. Günümüzde, organik tarım ürünlerine talep
gelişmiş ülkelerden geldiği için bu ülkelerde sertifikasyon kuruluşları daha
önceden oluşturulmuştur. Genel olarak, bu ülkelerdeki ithalatçı firmalar
aracılığı ile az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki çiftçilere sözleşmeli
organik tarımsal üretim yaptırılmaktadır. Bu ülkelerdeki sertifika kuruluşları
da gerekli belgelendirme işlemlerinde görev almaktadır. Özellikle pazarın
bulunduğu ülkedeki deneyimli sertifikasyon kuruluşlarının belgelendirme
çalışmaları daha fazla tercih edilmektedir. Ancak bu uygulama, yaşam
standartlarının farklılığı, ücretler ve diğer giderler dikkate alındığında
ithalatçı kuruluşlara pahalıya gelmektedir. Bu giderlerin maliyeti etkilemesi
ürünün pazar fiyatını artırmaktadır. Sonuçta serbest rekabet ortamında satış
sorunları ile karşılaşılmaktadır. Bu maliyet artışı sorununu ortadan kaldırmak
için, yabancı sertifikasyon kuruluşları üretimin yapıldığı ülkede şube
açmışlar ve bu şubelerde yerli elemanları istihdam etmişlerdir. Sertifikasyon
işlemi merkez büro tarafından yapılmasına karşın, yerel denetçilerin devreye
girmesi ile ulaşım giderleri azalmış, denetlenecek çiftliklere daha kolay
ulaşılmış, aynı dil konuşulduğu için daha kolay iletişim sağlanabilmiştir.
Bunlara karşın, organik tarım faaliyetlerinde bulunulan ülkelerde kendi yerli
sertifikasyon kuruluşları da gelişme göstermiştir. Özellikle yerli organik
pazarların oluşmasında daha etkili ve yararlı olunmakta, işler daha kolay
yürümektedir. Ancak, dış pazara yapılacak ihracatta, pazarın bulunduğu
ülkenin sertifikasyon kuruluşları ile işbirliği oluşturulması yararlı
görülmektedir.
Bazı ülkelerde yerel boyutlarda küçük ölçekli organik çiftçi, üretici ve
yetiştiricilerin uluslararası belgelendirme kuruluşları tarafından denetlenmesi
68
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
ve belgelendirilmesi oldukça pahalı bir işlemdir. Bu nedenle, uygun bir
model oluşturularak, çiftçi, üretici ve yetiştiricilerin bir şemsiye kuruluş
altında birleştirilerek grup belgelendirilmesi yapılması mümkündür. Bu
gruplaşma benzer üretim yapan üreticiler için kooperatif veya üretim
birlikleri şeklinde olabilir. Grubun kendi arasında, demokratik bir yönetim
sistemi içerisinde oluşturulacak
iç denetim merkezi tarafından
görevlendirilecek iç denetçiler, yılda en az bir kere olmak üzere her bir
üretim birimini denetleyerek rapor hazırlar, dış denetleme kuruluşundan
gelen dış denetçi, iç denetçilerin raporları ile birlikte kendi denetiminin
sonuçlarının birlikte değerlendirerek bir rapor hazırlar ve belgelendirme
kuruluşuna verir. Grup içerisinde herhangi bir üretim biriminin uygunsuz
faaliyette bulunması grup belgelendirmeyi riske sokar. Bu nedenle grup
belgelendirmede her üretim biriminin organik tarım standardlarına ve
kurallarına uygun faaliyette bulunması beklenir.
Organik tarımsal üretimde ve organik gıda sanayinde zaman zaman
istenmeyen olaylar meydana gelmekte, bu olaylar bazen skandal niteliğinde
gelişmektedir. Sonuçta, organik ürün tüketicisi tedirgin olduğu için satışlar
azalmaktadır. En önemlisi insan sağlığı riske sokulmaktadır. Bu amaçla
ürünün güvenilir olduğunun belirlenmesi ve etiketlenmesi esastır. Bu
işlemler de yetkilendirilmiş kontrol ve sertifikasyon kuruluşları tarafından
yapılmaktadır. 2003 yılı verilerine göre, dünya genelinde 364 organik
sertifika hizmeti vermekte olan kuruluş vardır ve sayıları giderek
artmaktadır. Bunların 290 adedi AB, ABD, Japonya, Kanada ve Brezilya’da
bulunmaktadır. Sadece AB’de 106 adet kontrol ve sertifikasyon kuruluşu
hizmet vermektedir. Dünya genelinde 56 kuruluş kendi ülkelerinin dışında
da hizmet verirken, 57 ülkede yerli sertifika kuruluşu vardır. Japonya’da 65
ve Asya kıtasının tamamında 83 sertifika kuruluşu bulunmaktadır.
2.3.4.
Akreditasyon
Sertifikasyon (belgelendirme) programının kapsamında yer alan kontrol ve
belgelendirmeyi takiben, üçüncü bir kalite kontrol işlemi de akreditasyondur.
Yetkilendirilmiş kuruluşlar, belirli zaman aralıklarında sertifika
programlarını yürütmekte olan yetkilendirilmiş kuruluşları denetleyerek
belirli esaslara göre kontrol ederler. Sertifika kuruluşu bu esaslara uygun
olarak çalışıyorsa akredite edilir. Çalışmalarını sürdürebilir. Aksi halde
yetkisi düşer.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Müteşebbis
Başvuru
Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşu
veya
Kontrol Kuruluşu
Değerlendirme
Sözleşme
Organik Tarım Uygulamaları
Çizim 3 . Organik tarıma başlama
69
70
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Gerekli Görülen Geçiş Süresi
Üretimin Sürdürülmesi
Organik Bitkisel Üretim
Toprak Koruma, Hazırlama ve Gübreleme
Ekim ve Dikim İşlemleri
Bitki Koruma
Sulama
Hasat
Doğal Ortamlardan Toplama
Organik Mantar Üretimi
Organik Hayvansal Üretim
Yem Temini ve Hayvan Besleme
Hayvan Sağlığı ve Veteriner Müdahalesi
Yetiştiricilik İlkeleri, Barınaklar ve Bakım
Nakliye ve Kesim İşlemleri
Atık Yönetimi
Hayvan Gübresi Yönetimi
Organik Arı Yetiştiriciliği
Organik Su Ürünleri Üretimi
Organik Ürün Değerlendirme
Organik Ürünlerin İşlenmesi ve Ambalajlanması
Organik Ürünlerin Etiketlenmesi
Organik Ürünlerin Depolanması
Organik Ürünlerin Taşınması
Organik Ürünlerin Pazarlanması
Çizim 4 . Organik tarım uygulamaları
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
71
3. TOPRAK KALİTESİ ve VERİMLİLİĞİ
Organik tarım uygulamalarında en önemli doğal kaynaklardan biri topraktır.
Bitkisel ve hayvansal üretim için toprak kaynağının çok iyi tanınması, toprak
verimliliğinin korunması ve sürdürülmesi esastır.
Çizim 5 . Toprağın üç boyutlu kesiti ve görünümü
72
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Çizim 6. Toprak verimliliğinin sürekliliği için topraktan alınan bitki besin
maddelerinin toprağa dönmesi gerekir
3.1. Toprak ve Özellikleri
3.1.1.
Oluşumu
Normal koşullarda toprağın oluşumunu etkileyen temel faktörler; ana
materyal (m), iklim (i), canlı organizmalar (o), topoğrafya (t) ve zaman (z)
dır. Bu oluşumun matematiksel ifadesi T = f (m, i, o, t, z) olarak yazılabilir.
Toprağın oluşumu bu faktörlerin etkisine bağlı olarak oldukça uzun zaman
alır.Toprak oluşturan faktörlere bağlı olarak 1 cm kalınlığında bir toprak
tabakasının oluşumu, ortalama olarak 100 yıl alabilir. Toprak kendini
yenileyebilen bir doğal varlık olmasına karşın, insan ömrü ile
karşılaştırıldığında tükenen kaynak olarak değerlendirilmesi daha öne
çıkmaktadır.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
3.1.2.
73
Özellikleri
Toprak canlı ve yaşayan bir varlıktır. Oldukça karmaşık ve değişken bir
sistem, bitkiler, hayvanlar ve mikroorganizmalar için yaşam ortamıdır. Bu
kadar özgün bir değerde olmasının en büyük nedeni çok değişik canlılar için
gerekli olan özellikleri bir arada bulundurmasıdır. Toprak, bozulmamış
yapısı içerisinde, hacimsel olarak incelendiğinde, % 50’sinin gözenek
yapısında ve % 50’sinin katı madde olduğu, katı madde kapsamında %
45’inin mineral madde ve % 5’inin de organik maddeden oluştuğu,
gözenekli hacmin, değişen oranlarda hava ve su tarafından doldurulduğu
görülürü. Bu oranlar çok değişken olabilir. Verimli bir toprakta beklenen
değerler, Çizim 7’de gösterilmiştir.
Su
25%
Hava
25%
Mineral
Madde
45%
Organik
Madde
5%
Çizim 7. Toprak içeriğinin hacimsel olarak dağılımı
Toprak Bünyesi (Tektür):
Toprak mineral maddesi, toprak oluşumunda esas olan ana materyalin veya
kayanın özelliklerini taşır. Toprak oluşma süreci içerisinde ortaya çıkan
mineral tanelerini dört grupta toplanmaktadır. Bunlar, oransal olarak daha iri
74
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
yapıda olan taş ve çakıllar, kum, silt ve kil’dir. Toprak parçacıkları, eşdeğer
çapları 2 mm’nin altında olan parçacıklar olarak kabul edilmektedir.
Foto 3. Toprak örnekleri 2 mm’lik elekten geçirildikten sonra gerekli
laboratuar analizleri yapılır
Dolayısıyla toprak parçacıkları , çapı 2 mm-0,05 mm arasında olan kum,
çapı 0,002-0,05 mm arasında olan silt ve çapı 0,002 mm’den küçük olan kil
‘dir. Toprağın geri kalan fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri toprağın
ihtiva ettiği farklı çaptaki parçacık miktarı ile yakından ilgilidir. Bu
parçacıkların değişik oranları toprak bünyesi olarak bilinen bir özellik
altında toplanır ve adlandırılır.
Kum, silt ve kil miktarlarının birbirinin özelliğini kapatmayacak şekilde
olması halinde toprak “tınlı” olarak adlandırılır. Tınlı topraklar verimlilik
bakımından diğer sınıflara oranla daha uygundur. Toprak bünyesinin (tektür)
içermiş olduğu parçacık miktarına göre sınıflandırılması bir üçgen abak
yardımı ile yapılmaktadır. Bu üçgen ve sınıflandırma Çizim 8’de verilmiştir.
Mineral toprak parçacıkları ayrışma süreçlerine bağlı olarak toprağa mineral
bitki besin maddesi sağlar. Toprak parçacıkları içerisinde bitki kökleri
tarafından besin maddesi alınmasında en önemli görev kil parçacıklarındadır.
Bitkisel mikroorganizmalar da bu mineral besin maddelerini kullanarak
gelişme ve çoğalma özelliklerini sürdürürler.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
75
Çizim 8. Kum, silt ve kil parçacıklarının ağırlıklarına göre yüzde
dağılımlarını esas alan toprak bünyesi (tekstür) sınıflandırılması
Toprak Yapısı (strüktür):
Toprak mineral maddeleri ve organik maddesinin yanında, süngerimsi bir
yapıda olan toprakta çok farklı büyüklüklerde gözenekler vardır. Bu
gözenekler toprak parçacıklarının bir araya gelerek oluşturduğu toprak
76
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
kümeleri içerisinde bulunur. Parçacıklar veya toprak kümeleri (agregat)
arasındaki boşluklarda su veya hava bulunur. Bu boşluklar toprağın su
tutması ve havalanması yanında toprak canlılarının barınması için de
önemlidir.
Çizim 9. Toprak kümeleri ve aralarındaki boşluklar
Toprak parçacıklarının bir araya gelerek kümeleşmesinde toprak organik
maddesi görev üstlenir. Organik maddenin bağlayıcı ve yapıştırıcı etkisi ile
dayanıklı toprak kümeleri oluşur. Toprak parçacıklarının ve toprak
kümelerinin toprak içerisindeki diziliş biçimi toprak yapısını ortaya koyar.
Dayanıklı toprak kümelerinden oluşan, ekmek ufağı yapısındaki bir
görünümünde olan toprak iyi havalanabilen, iyi su tutabilen, yeterli organik
maddeye sahip verimli bir topraktır. Sıkışmış topraklarda gözenek hacmi
azalacağından toprak verimliliği azalır, ayrıca toprağın fiziksel özellikleri
bozulur. Örneğin pulluk tabanının sıkıştırmış olduğu toprak katmanı suyun
ve köklerin alt katlara gitmesini engeller. Benzer şekilde, pencere camlarının
üst üste bulunması gibi bir yapıda olan topraklarda organik tarım yapılması
zordur. Bu toprakların uygun duruma getirilmesi üretim maliyetini önemli
ölçüde artıracaktır.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
77
Çizim 10. Toprak yapısına ait bazı örnekler
Toprak yapısı içerisinde yer alan gözenekler değişik eşdeğer çaplarda
olabilir. Küçük gözenekler büyük gözeneklere oranla daha uygundur.
Toprağın su tutma özelliği bu küçük gözeneklerin varlığı ile yakından
ilgilidir. İri gözenekler yağmur ve sulama suyunu yeterince tutamazlar, su
toprak yüzeyinden girerek alt katlara doğru kolayca hareket eder. Bitki kök
bölgesinden geçerek yer altı suyuna veya taban suyuna ulaşır. Su kaybı
yanında topraktaki bitki besin maddelerinin de kök bölgesinin altına
yıkanmasına neden olur. Yıkanan bitki besin maddeleri yer altı su
kaynaklarının kirlenmesine yol açabilir.
Toprak yapısının korunması ve geliştirilmesi için toprağa organik madde
eklenmesi zorunludur. Ayrıca yanlış toprak işleme yöntemlerinden de
kaçınmak gerekir.
78
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Toprak kümeleri
Blokvari
Levhavi
Prizmatik
Kolonvari
Foto 5. Bazı toprak yapısı (strüktür) çeşitleri
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
3.1.3.
79
Toprak Kalitesi
Toprak kalitesini belirleyen faktörler toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik
özelliklerinin bütünüdür. Toprak özelliklerinin arazide, yerinde ve laboratuar
ortamında incelenmesi gerekir. Toprak örneklerinin analiz edilmesiyle
toprak kalitesi ortaya konulabilir. Alışılmış tarım uygulamalarında olduğu
gibi, organik tarım uygulamalarına başlamadan ve uygulamalar devam
ederken bu çalışmalar gerekli olabilir.
Toprakların fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri organik tarım
sistemlerinin yönetiminde oldukça önemlidir. Örneğin, toprak
parçacıklarının dağılımı, toprak yapısı, toprak organik maddesinin miktarı,
pH, tuzluluk, sodyumluluk, bor, kireç miktarı, NPK gibi temel besin
elementlerinin miktarı ve bitkiye elverişliliği, toprak çözeltisindeki anyon ve
katyonların cinsi ve miktarı, pestisid kalıntıları, toprakta ağır metal birikimi,
toprak mikroorganizmalarının biyolojik aktivitesi bu değişkenler arasında
sayılabilir.
Sürdürülebilir tarımda, özellikle organik tarım uygulamalarında uygun arazi
ve toprak kalitesi çok önemlidir. Arazinin bulunduğu çevrenin diğer
özellikleri de dikkate alınmak zorundadır. Organik tarım çiftliğine veya
arazisine dışarıdan gelecek etkiler organik ürün kalitesini bozabilir.
3.1.4.
Toprak Organik Maddesi
Topraklar, mineral parçacıklar yanında az veya çok miktarda organik madde
ihtiva eder. Organik madde toprakta oluşan veya toprağa düşen bitkisel ve
hayvansal canlılar veya bunların cansız kalıntılarıdır. Bu nedenle toprakta
organik madde birikimi genellikle üst katmanlarda olur. Toprak canlıları
tarafından sürekli olarak ayrıştırılan cansız organik maddeler mineral besin
maddesine dönüştürülür. Organik madde belirli bir ayrışma aşamasından
sonra daha kararlı ve kalıcı olan humusa dönüşür. Toprakta oluşan humus,
toprağın havalanması, su tutması ve toprak canlıları için daha uygun bir
barınak olması bakımından önem taşır.
Toprak verimliliğinde organik madde miktarının çok önemli bir yeri
olmasına karşın, çoğu toprakta organik madde miktarı % 1’in altındadır.
Özellikle organik tarım uygulamalarında bu miktarın artırılması gerekir.
80
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Toprak canlı bir varlıktır. Bu canlılığının nedeni içerisinde barındırdığı çok
sayıda ve çok çeşitli canlılardır. Bir santimetreküp veya bir şeker kalıbı
büyüklüğündeki toprak incelendiğinde içerisinde milyonlarca mikroskobik
canlının olduğu görülür. Bu canlıların bir bölümü hayvansal diğer bir
bölümü de bitkisel mikroorganizmalardır. Toprak canlıları büyüklükleri
bakımından da önemli farklılıklar gösterir. Örneğin solucanlar, örümcekler,
akarlar, termitler çıplak gözle görülebilir. Diğer canlı grubu gözle
görülemeyecek kadar küçük olanlardır ve ancak mikroskop altında
görülebilen mikroorganizmalardır. Toprak canlılarının büyük bir bölümü
toprağın verimliliğinin sürdürülmesinde önemli katkıya sahiptir. Toprakta
bulunan canlıların bir bölümü Çizelge 2’de sıralanmış ve Foto 6’da
gösterilmiştir.
Çizelge 2. Toprak canlıları
Büyük Canlılar
Solucanlar
Örümcekler
Sümüklüböcek ve Salyangoz
Akarlar
Çokayaklılar
Mikroorganizmalar
Bakteriler
Algler
Mikro mantarlar
Protozoalar
Aktinomisetler
Toprak canlıları hakkında yeterli bilgiye sahip olunmaması halinde bu
canlıların zararlı olduğuna inanılır ve yok edilmeleri için değişik yollar
izlenir. Bazı deneyimli çiftçiler ise toprak canlılarının varlığını ve çokluğunu
topraklarının verimliliğine bağlar. Gerçek de budur. Yani toprak canlılarının
çeşitliliği ve çokluğu toprağın verimliliğine işaret eder. Bu canlıların çok azı
zararlıdır. Büyük bir bölümü toprak verimliliğinin korunması ve
geliştirilmesinde önemli işler başarır.
Örneğin, bu canlılar topraktaki organik artıkları ayrıştırarak humus
oluşumunu sağlar, toprak parçacıkları arasına organik maddeyi yerleştirerek
dayanıklı toprak kümelerinin oluşmasına yardımcı olur, bazıları toprak
içerisinde hareket ederken açtıkları tüneller sayesinde bitki köklerinin daha
kolay ilerlemesine katkıda bulunur, bu kanallar nedeniyle toprak havası
yenilenir, bitki köklerini destekleyerek hastalık ve zararlılardan korur.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
(a)
(c)
81
(b)
(d)
Foto 6. Toprak canlılarından (a) akarlar, (b) çokayaklılar, (c) solucan ve
(d) kırkayak
Çoğu toprak canlıları toprak ortamındaki ani değişikliklerden, yüksek
sıcaklık, ıslaklık, toprak işleme, pestisid, kimyasal gübreleme gibi
uygulamalardan rahatsız olmaktadır. Toprak canlılarının en iyi faaliyet
gösterdiği ortam, dengeli ılık toprak sıcaklığı, yeterli besin maddesi,
yenilenmiş hava ve yeterli nemdir.
82
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Toprak solucanları toprak verimliliğinin önemli belirtisidir. Uygun toprak
koşulları solucanların gelişmesini sağladığı gibi, solucanlar da toprak
verimliliğinin sürekliliğinde görev yaparlar. Toprak yüzeyindeki bitki
artıklarını uzaklaştırarak organik maddenin ayrışmasını hızlandır, organik
maddenin sindirimi esnasında toprak parçacıkları ile organik maddeyi
karıştırarak dayanıklı toprak kümelerinin oluşmasını sağlar ve toprak
yapısını geliştirir.
Toprak solucanlarının dışkısı normal topraktakine oranla, 5 kat fazla azot, 7
kat fazla fosfor, 11 kat fazla potasyum ve 2 kat daha fazla magnezyum ve
kalsiyum ihtiva eder. Ayrıca toprak içerisinde ve derinlere doğru açtıkları
tüneller, yağmur suyunun toprak yüzeyinden toprak içerisine sızmasını
kolaylaştırır, suyun derinlere doğru hareketini artırır. Böylece toprak
yüzeyinde su göllenmesi ve yüzey akışa bağlı olarak toprak erozyonu
azaltılmış olur.
Toprak solucanları varlıklarını ve olumlu etkilerini sürdürebilmeleri için
gıda maddesi olarak yeterli biyokütleye, ılık toprak sıcaklığına ve yeterli
neme ihtiyaç duyar. Bu istekleri nedeniyle bitki artıklı tarımsal uygulamalar
solucan sayısını artırır. Pestisid kullanımı ve toprağın sıklıkla işlenmesi
toprak solucanlarının varlığını tehdit eden en olumsuz uygulamalardır.
Yararlı toprak canlıları için diğer önemli bir örnek de, bir bitki kök mantarı
olan ve bitki kökleri ile ortaklaşa (simbiyotik) yaşam sürdüren
mycorrhiza’dır. Bu mantar mineral toprak parçacıklarından çözerek aldığı
bitki besin elementlerini bitki köklerine taşır, kendisi de bitkinin ürettiği
besini kullanır. Bu mantarlar hemen hemen her tarım toprağında bulunur,
fakat her bitki ile ortaklaşa yaşama girmez.
Mycorrhiza toprak verimliliği bakımından önemli işlevler görür. Bitkilerin
köklenme sürecine yardım eder, köklerin geniş bir alana yayılmasına
yardımcı olur, çok küçük toprak gözeneklerine kadar ulaşır, başta fosfor
olmak üzere bitki besin elementlerini mineral toprak parçacıklarından
çözerek alır ve bitkiye taşır, toprak parçacıklarını birbirine bağlayarak
dayanıklı toprak kümeleri oluşturur, toprakta nem tutarak bitkiye su temin
eder (Foto 7).
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
83
Foto 7. Bitki kökleri ile ortak yaşam sürdüren kök mantarı mycorrhiza
Mycorrhizae’nin topraktaki gelişimi ve sürekliliği toprak özelliklerine,
yetiştirilen bitkilere ve toprak yönetimi ile ilgili uygulamalara bağlıdır.
Toprakların sürülmesi ve topraktaki biyokütlenin yakılması bu mantar için
en zararlı olan uygulamalardır.
Başta fosfor olmak üzere, toprağa kimyasal maddelerle verilen fazla
miktardaki bitki besin elementleri ortak yaşamı yok eder. Ayni toprakta
değişik bitki yetiştirme, bitki münavebesi ve çok yıllık bitkilerin
münavebeye alınması mycorrhizae gelişmesini teşvik etmektedir.
Diğer taraftan bitki artıklı tarımsal uygulamalar toprak sıcaklığını ve toprak
nemini dengeleyerek ani değişiklikleri önlediği için mycorrhizae gelişimi
artış göstermektedir.
3.1.5. Toprak Verimliliği
84
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Geleneksel ve alışılmış tarım sistemlerinde önemli olan bitkisel üretim
miktarıdır. Toprak verimliliği genellikle sonradan gelir. Hâlbuki organik
tarım sistemlerinde esas olan toprak ve onun verimliliğidir. Çiftçi tarafından
toprağa daha çok bakım yapılır. Çünkü toprağın bakımı ve beslenmesi yeterli
olduğu sürece sağlıklı bitkisel üretim kendiliğinden artar. Bu nedenle
öncelikle toprak verimliliğinin korunması ve zamanla geliştirilmesi için
yapılması gerekenlerin gözden geçirilmesi zorunludur.
Organik tarımla uğraşan çiftçiler, toprağın yeterli verimlilikte olabilmesi için
gerekli olan uygulamaları dikkate almak durumundadır. Toprağın bitkiye
uygun ve yeterli besin maddesi sağlaması, su temin etmesi ve bitki
köklerinin kolayca gelişmesine olanak vermesini gerekir. Yetersiz bitki besin
maddesi, yetersiz su, sıkışmış toprak, yüzeyde su birikmesi, toprak
asitliliğinin fazlalığı gibi olumsuzluklar bitki gelişmesini azaltacaktır.
Sağlıksız gelişen bitki zararlılara ve hastalıklara karşı dayanaksız duruma
gelecektir.
Toprak verimliliğini etkileyen faktörler dikkate alınarak, verimli bir
topraktan beklenen özellikler; bitki köklerinin kolayca gelişmesini
sağlayacak yeterli toprak derinliği, bitkinin su ihtiyacını karşılayabilecek
yeterli nem, toprak yüzeyinde su birikiminin ve toprak içerisinde aşırı su
hareketinin olmaması, toprağın aşırı derecede asit ve alkalin olmaması,
pH’sının normale yakın oluşu, toprakta uygun özellikte ve yeterli miktarda
bitki besin maddesinin bulunuşu ve sürekliliği, toprak organik maddesinin
yeterli olması, toprak içerisinde yaşamını sürdüren toprak canlılarının
çeşitliliği ve sürekliliği, toprağın aşırı tuz, pestisid ve ağır metallerle
bulaşmamış olması şeklinde sıralanabilir.
Bunlar genel özelliklerdir. Bu özelliklerin özel durumlar içim gözden
geçirilmesi gerekir. Bitkilerin beklentileri birbirinden farklıdır. Su ve besin
maddesi ihtiyaçları, kök şekilleri farklılık gösterebilir.
Toprak verimliliğini artırarak daha sağlıklı ve yeterli bitkisel ürün almak
mümkündür.
Bu amaçla;
*Toprak yüzeyi bitki artıkları veya örtü bitkisi ile kaplı tutularak güneşin
yakıcı ışınlarından korunabilir. Böylece toprak nemi de korunmuş olur.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
85
Bitki örtüsü ile kaplı durumda olan toprak yüzeyinden aşınma da en aza
inmiş olur.
* Organik tarımsal uygulamalarda toprak verimliliğini artırmanın en
önemli yollarından biri dönüşümlü bitki yetiştiriciliğidir. Her bitkinin
topraktan almış olduğu besin maddeleri farklıdır. Dolayısıyla toprakta
bulunan bitki besin maddeleri daha uygun şekilde kullanılabilir. Ayrıca
münavebeye alınan bazı bitkiler toprakta azot birikmesini sağlar.
* Toprağın uygun bir yöntemle sürülmesi toprak yapısını geliştirir,
toprağı gevşetir, su ve bitki köklerinin toprak derinliklerine doğru
hareketi kolaylaştırılır. Toprak sıkışması önlenir, arazi üzerine su
birikmesi olmaz, erozyon azaltılır.
* Bitkilerin gerçekten gereksinim duyduğu besin maddeleri ve yeterli su
uygun yöntemlerle sağlanmalıdır. Gereksiz cins ve miktarlarda verilen
besin elementleri yararlı olmayacağı gibi maliyeti artıracaktır. Su
tasarrufu gerek maliyetler ve gerekse emek bakımından önemlidir.
Ayrıca gereğinden fazla sulama suyu kullanılması topraktaki bitki besin
maddelerinin kök bölgesinin altına yıkanmasına neden olacaktır.
*Toprağa hayvan gübresi ve kompost verilerek toprak canlıları için
gerekli olan organik madde sağlanır. Topraktaki biyolojik aktivitenin
artırılması organik maddenin ayrışmasına ve mineral besin maddelerinin
açığa çıkmasına yarayacaktır.
Bitki köklerinin şekli ve gelişmesi bitkiden bitkiye göre değişir. Bazı
bitkilerin kökleri sığ, bazılarınınki daha derinlere gidebilir. Bu nedenle
bitkisel üretimde toprak derinliği önemli bir faktördür. Yeterince derin olan
topraklarda kök gelişmesi daha iyidir. Kök gelişmesi sıkışmış toprak
tabakaları nedeniyle engellenebilir. Bu durumda derin sürümle sıkışmış
toprak katmanı gevşetilebilir. Böylece su ve besin maddeleri daha derinlere
ulaşabilir ve kök gelişmesi daha iyi olur.
Köklerin derinlere ulaşmasını veya gelişmesini engelleyen diğer
olumsuzluklar arasında, alt katmanlardaki toprakların uygun olmayan
kimyasal özellikleri, örneğin fazlaca asidik veya bazik olması, tuz birikmesi
olabilir. Ayrıca, aşırı ıslaklık veya taban suyu varlığı da kök gelişmesini
engeller. Taban suyunun yüksek olduğu yerlerde organik tarım uygulamaları
86
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
yapılacaksa, fazla suyun giderilmesi için drenaj sistemlerinin oluşturulması
ve tuz birikiminin önüne geçilmesi zorunludur.
3.2. Toprak İşleme
Toprağın ekim ve dikim için hazırlanması, oluşan kaba keseklerin kırılması,
toprak yüzeyinin düzeltilmesi, ekim ve dikim, yabancı ot mücadelesi ve
kabuk kırma için çapalama, hasat ve anız bozma gibi işlemleri
kapsamaktadır. Bu işlemler genelde mekanizasyonu gerektir. Ancak bazı
özel durumlarda hayvan veya insan gücünden de yararlanılabilir.
Alışılmış tarımsal uygulamalarda çok yoğun ve ağır araçlarla toprak sürümü
ve işlemesi yapıldığı için, toprağın fiziksel özellikleri bozulmakta, toprak
kümeleri dağılarak toprak parçacıkları tekselleşmekte, toprak yüzeyi
sıkışmakta, toprak içinde sıkışmış katmanlar oluşmakta, bu motorlu araçların
egzozları toprağı ve ürünü kirletmekte, toprak su ve rüzgârla aşınmaya ve
taşınmaya duyarlı hale getirilmektedir. Organik tarımda, toprakların
verimliliğinin korunması, erozyonun ve kirlenmenin önlenmesi esas
olduğuna göre, bugün alışılmış tarımsal uygulamalarda kullanılmakta olan
mekanizasyon konusunda seçici davranılması zorunludur. Yani, toprağa
fiziksel,
kimyasal
veya
biyolojik yönden zarar
verebilecek
mekanizasyondan, sürüm ve işleme yöntemlerinden kaçınmak
gerekmektedir.
Toprak işlemenin giderek azaltılması ve hatta sürümsüz bitkisel üretim
yöntemlerinin geliştirilmiş olmasına karşın bu uygulamalar, iklim, toprak ve
bitki özelliklerine göre değişmektedir. Hangi yöntemle sürüm yapılacağının
bu faktörler dikkate alınarak seçilmesi gerekmektedir.
Toprak işlemenin yararları şöyle özetlenebilir: Toprak gevşetildiği için bitki
köklerinin toprak içerisinde gelişmesi ve ilerlemesi kolaylaşır, toprak
gözeneklerindeki havanın yenilenmesi sağlanır, böylece daha bol azot ve
oksijen sağlanır, toprak mikroorganizmalarının gelişmesi ve çoğalmasına
yardımcı olunur, toprak yüzeyinin gevşetilmesi ile yağmur veya sulama suyu
toprak yüzeyinden kolaylıkla içeriye nüfuz eder, toprak içerisinde oluşan
kılcal gözenek diziliminin neden olduğu borucukların kırılması sonucu
topraktan su baharlaşması azalır, topraktaki zararlılar ve yabancı ot azaltılır,
bitki artıklarının ve hayvan gübresinin toprağa karışması sağlanır, tohum
yatağı hazırlanır, toprak sıkışması önlenir.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
87
Bunun yanında, toprak işlemenin olumsuz etkileri de sayılabilir. Bunlar;
toprak işlemesi ile toprak organik maddesinin ayrışma hızı azalır, bir kısım
besin maddesi gaz halinde atmosfere karışır, toprak canlılarının bir bölümü
zarar görür, toprak yapısı bozulur, toprak yüzeyi su ve rüzgâr kuvveti ile
aşındırılmaya ve taşınmaya elverişli duruma gelir.
Toprağı en az işleyerek veya işlemeden yapılacak tarımsal uygulamalar her
bitki için uygun olmayabilir. Ancak çok yıllık bitkiler için uygun bir yöntem
olarak kabul edilir. Organik tarımla uğraşan çiftçiler, toprağın doğal
özelliklerini bozmayacak şekilde kendi tercihlerini kullanmalıdır.
Yanlış veya uygun olmayan biçimde toprak işlemede karşılaşılan en önemli
sorunların başında toprak sıkışması gelmektedir. Toprak sıkışması, kök
gelişmesini yavaşlatmakta, toprak yüzeyinde veya alt katmanlarda su
birikmesine neden olmakta, toprak havalanmasını azaltmaktadır. Toprak
sıkışmasının önüne geçebilmek için, toprağın tavında sürülmesi, ıslak olduğu
durumda sürümden kaçınılması, tarım araçlarının ıslak toprak yüzeyinde
kullanılmaması, pulluk tabanı sıkıştırmasına karşı zaman zaman daha derin
sürüm yapılması gerekmektedir.
3.3. Toprak Erozyonu
Toprak erozyonu, toprakların su ve rüzgârın etkisi ile yüzeysel olarak
aşındırılması, toprak parçacıklarının taşınması ve bir başka yerde
biriktirilmesi olayıdır.
3.3.1.
Oluşumu ve Etkileri
Toprak erozyonuna neden olan doğal kuvvetler; yağmur, kar erimesi, sel,
rüzgâr, heyelan, çığ vb olarak sayılırsa da tarımsal alanlarda en fazla
görülenler su ve rüzgârın neden olduğu toprak erozyonudur. Bunun yanında
yanlış arazi kullanımı, uygun olmayan toprak işleme ve bilinçsiz sulama ile
toprak erozyonu hızlandırılabilir.
Su erozyonunda etkili olan faktörler, Evrensel Toprak Kayıp Denklemi
dikkate alınarak, yağışların erozyon oluşturan kuvveti (R), toprağın
aşınabilirlik katsayısı (K), bitkisel yönetim faktörü (C), arazinin eğim
doğrultusundaki uzunluğu (L), eğim derecesi (S), uygulanan toprak ve su
88
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
koruma önlemleri (P) olarak, E = f (R, K, C, L, S, P)
matematiksel bir fonksiyonla gösterilmektedir.
şeklinde
Foto 8. Toprak sürüm ve işleme yöntemleri için bazı örnekler
Denklemde verilen katsayılar doğru olarak tahmin edildiğinde değişkenlerin
çarpımı ile bir hektar araziden taşınacak toprak miktarı ton/yıl olarak
hesaplanabilmektedir. Yani, eşitlik E = R.K.C.L.S.P şeklini almaktadır. Bu
denklem erozyonla kaybolan toprak miktarını hesaplamaktan daha çok
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
89
erozyonu azaltmak için alınabilecek önlemlerin değerlendirilmesinde
kullanılmaktadır.
Benzer şekilde, rüzgâr erozyonu ile taşınan toprak miktarının belirlenmesi ve
etkin önlemlerin geliştirilebilmesi amacıyla ortaya konulan matematiksel
fonksiyon, E= f (I’, C’, K’, L’, V’) şeklindedir. Burada, E, birim alandan
taşınan toprak miktarı; I’, toprağın aşınabilirliği; C’, rüzgâr hızına ve toprak
nemine bağlı olarak değişen iklim faktörü; K’, arazinin yüzey pürüzlülüğü;
L’, etkili rüzgâr yönünde tarla uzunluğu; V’, bitki örtüsü faktörüdür.
Su ve rüzgâr erozyonunun en belirgin etkisi verimli toprakların verimsiz hale
gelmesidir. Verimli üst toprağın taşınması ile başta organik madde kaybı
meydana gelmektedir. Organik maddenin giderek azalması toprakların
verimsizleşmesinin en önemli nedenidir.
Su erozyonu ile taşınan toprak parçacıklarının başka ortamlarda çökelmesi
sonucunda, sulama suyu kalitesi bozulmakta, baraj göllerinin fiziki
kapasitesi azalmakta, sulama kanallarında bakım giderleri artmakta, verimli
tarım arazileri üzerinde oluşan siltasyon (silt çökelmesi) sonucu topraklar
verimsizleşmekte, toprak parçacıklarına bağlı olarak taşınan tarımsal
kimyasal maddeler su kaynaklarının kirlenmesine neden olmaktadır.
Rüzgâr erozyonunun şiddetine bağlı olarak ortaya çıkabilecek sorunlar; su
kanallarının dolması, yolların kapanması, yerleşim yerlerinde hava kirliliği,
görüş uzaklığının azalması, bitki yapraklarındaki gözeneklerin kapanarak
bitkinin gaz alış verişinin engellenmesi olarak sıralanabilir.
3.3.2.
Erozyonun Önlenmesi
Su ve rüzgârın neden olduğu toprak kayıplarını önleyerek tarım toprakların
verimliliğini sürdürmek ve toprak erozyonunun olası çevresel etkisini
azaltmak amacıyla alınabilecek önlemler her zaman vardır.
Su erozyonunun önlenmesi veya en aza indirilebilmesi için temel ilke, yağışı
düştüğü yerde denetlemek ve toprağı oluştuğu yerde korumaktır. Bu düşünce
doğrultusunda alınabilecek önlemler; toprakların olabildiğince az işlenmesi,
toprağın, arazinin eğime dik doğrultuda, eş yükseklik eğrilerine paralel
olarak sürülmesi, fazla eğimli arazilerde tarımsal uygulamaların
yapılmaması, gerekli görülen yerlerde teraslama yapılması, şerit ekim
90
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
sistemlerinin uygulanması, araziyi etkileyecek yüzey akış suları için çevirme
kanalları yapılması, bitki artıklı (malç) uygulamalara ve örtü bitkilerine yer
verilmesi, toprağa organik madde ilavesi ile toprağın su tutma kapasitesinin
artırılması, aşırı ve erken hayvan otlatılmasından kaçınılması olarak
sıralanabilir.
Foto 9. Tipik bir su erozyonu görüntüsü
Rüzgâr erozyonunu en aza indirmek amacıyla alınacak önlemlerin başında
rüzgârın erozyon oluşturan potansiyelinin azaltılması gelir. Bunun için canlı
veya cansız rüzgâr kıranlar kullanılabilir. Tarlanın etkili rüzgâr
doğrultusundaki çevresi, koruyucu çit bitkileri ile birlikte daha yüksek
gövdeli ağaçlarla çevrilebilir. Toprak yüzeyinde sürekli olarak koruyucu
bitki örtüsü veya bitki artıkları bulundurulabilir.
Rüzgârın etkili olduğu dönemde toprak yüzeyinin olabildiğince kesekli veya
pürüzlü bırakılması sağlanabilir. Rüzgâr doğrultusundaki tarla genişliğini
azaltmak amacıyla koruyucu bitki şeritleri oluşturulabilir. Aşırı hayvan
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
91
otlatmasının önüne geçilerek toprağın tekselleşmesi ve rüzgârla taşınmaya
uygun hale gelmesi önlenebilir.
Foto 10. Tipik bir rüzgâr erozyonu görüntüsü (üstte)
ve koruyucu ağaç çitler (altta)
92
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Su ve rüzgâr erozyonunun önlenmesine ilişkin bu önlemler genel ifadelerdir.
Sorunun yerinde incelenmesi ve uygun koruyucu yöntemlerin geliştirilmesi
daha doğru bir yaklaşımdır.
3.4. Toprak-Su İlişkileri
Çizim 11. Doğal su döngüsü
Yerküre üzerinde suyun dağılışı çok büyük farklılık gösterir. Kimi yerler çok
nemli, kimi yerler çok kuraktır. Yıllık olarak normal miktarda yağış alan
yerlerde bile mevsimlik değişim önemli farklılıklar gösteriri. Kimi zaman
sellere neden olacak şekilde sağanak yağmurlar yağarken, kimi zaman
toprak susuzluktan kurur.
Çoğu su kaynağı da insanların içmesuyu olarak tüketimine, bitkisel
sulamaya veya hayvanların içmesine uygun değildir. Suyun miktarı yanında
kalitesi de çok önemlidir. Arzu edilen amaca uygun kalitede olmayan suyun
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
93
değeri yoktur. Bu nedenle suyun miktar olarak yeterli, kalite olarak uygun ve
aynı zamanda gerekli olduğu zaman hazır olması beklenir.
Çizim 11’de görüldüğü gibi, güneş ışınlarının ısı etkisi ile su serbest su
yüzeylerinden, toprak yüzeyinden ve bitki yapraklarından buharlaşarak
atmosfere karışır. Buharlaşmanın meydana geldiği su yığınları tatlı veya
tuzlu olmasına karşın, buharlaşan su, saf su niteliğindedir, iki hidrojen ve bir
oksijen atomundan oluşan H2O’dur. Pratik olarak herhangi bir safsızlık söz
konusu değildir. Ancak atmosferde, su buharı olarak, düşey ve yatay
doğrultularda hava akımlarının etkisi ile hareket ederken, havanın
karışımında bulunan gazlardan etkilenir. Bu doğal bir olaydır. Ancak
havanın karışımına, hava kirliliğine neden olan gaz veya parçacıklar varsa su
buharı bunlardan da etkilenir. Bu durumda saf su niteliğindeki su buharı
yavaş yavaş safsızlığını kaybeder. Atmosferin üst kesimlerine çıkıldıkça
hava sıcaklığı doğal olarak azalır. Bunu yanında soğuk hava kitleleri de
varsa su buharı ısı kaybederek yoğunlaşmaya başlar ve sonuçta gaz fazdan
sıvı faza geçer. Çok soğuk ortamlarda katılaşarak kar veya dolu haline
dönüşür. Yerçekimi kuvvetine karşı koyamayacak ağırlığa ulaştığında,
yağmur, kar veya dolu olarak düşmeye başlar. Bu durumda da havanın
içerisinde bulunan doğal ve kirletici gaz ve parçacıklarla temas eder.
Sonunda yağış olarak toprak yüzeyine, bitki yapraklarına, serbest su
yüzeylerine ve yerleşim yerlerine düşer. Düşen yağışın su özelliği fiziksel,
kimyasal ve biyolojik olarak değerlendirilebilir. Normal olarak havanın
içerisinde bulunan 320 ppm (cm3/m3) dolayındaki karbondioksitle kimyasal
reaksiyona giren su damlacıklarının en düşük pH değeri 5,6 dolayındadır.
Bunun nedeni karbondioksitin çözünürlüğüne bağlı olarak oluşan karbonik
asittir (H2CO3). Ancak çoğu kez atmosferde asılı bulunan toz parçacıkları
nedeniyle pH bu değerin üzerine çıkar, bazı durumlarda da hava kirliliğine
neden olan kükürt oksit ve azot oksit gazlarının havada bulunması sonucu
oluşan asitlilik nedeniyle yağışın pH değeri bunun altına düşer. İşte bu
haldeki yağışlar, yani pH değeri 5,6’nın altına düşen yağışlar, asit yağış veya
asit yağmur olarak adlandırılır. Her iki durumda da suyun bir kısım
özellikleri değişikliğe uğrar.
Düşen yağmur damlacıklarının kinetik enerjisi oldukça fazladır. Bu enerjinin
miktarı (Ek= ½ m.v2) damlalarının çapına ve düşme hızına bağlı olarak
değişir. Çıplak toprak üzerine düşen damlacıklar toprak yüzeyini tam
anlamıyla bombardımana tutar. Toprak kümecikleri dağılır, toprağın
yüzeyinden derinliklere inen kılcal borular tıkanır ve su yüzeyde birikmeye
başlar. Eğimli arazilerde bu su kütleleri eğim aşağıya doğru akar. Bunlar
94
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
yüzey akış sularıdır. Akış halindeki su kütlerli hem toprağı aşındırır ve hem
de aşağıya doğru taşır. Bu durumda önemli toprak kayıpları meydana gelir,
bunun yanında yüzey akış suyunun ulaştığı yüzeysel su kaynakları da
kirlenir. Yağmur damlacıkları çıplak toprak yüzeyine değil de bitki dokuları
veya yaprakları üzerine veya bitki artıları (malç) üzerine düştüğünde aynı
durum görülmez. Bitkinin canlı ve ölü dokuları esnek olduğundan yağmur
damlalarının enerjisini kırar, damlalar yavaşça biraraya gelerek küçük su
akıntıları halinde bitki üzerinden toprak yüzeyine ve oradan da toprak
içerisine sızar. Toprağın ve yağışın özelliklerine bağlı olarak toprak
yüzeyinden içeri giren su toprak derinliklerine doğru hareket etmeye başlar.
Suyun bir kısmı toprakta, toprak gözenekleri içerisinde tutulur. Fazla su
derinlere sızarak yer altı suyuna karışır.
Kar yağışları kar birikimlerine yol açar. Kar yığınlarının aniden erimesi de
benzer toprak erozyonu olayını meydana getirir. Karın yavaş yavaş eriyerek
suyun toprağa sızması toprakta bitkiler için elverişli olan su miktarını artırır.
Bu su döngüsü her su yılı içerisinde devam eder gider. Bu doğal bir madde
döngüsüdür. Bu döngünün insan faaliyetleri sonucu olumsuz yönde
etkilenmesiyle arzu edilmeyen sonuçlar ortaya çıkar. Örneğin asit yağışlar
meydana gelir, iklim değişiklikleri nedeniyle yağış rejimi değişir, kuraklık,
çölleşme ve ormansızlaşma gibi kaçınılmaz olumsuzluklar görülür.
3.4.1.
Toprak Suyunun Önemi
Toprakta tutulan su hem toprak canlılarının devamlılığı ve hem de bitkilerin
su ihtiyaçlarının karşılanması bakımından önemlidir. Kuru dönemlerde
toprak canlılarının faaliyetleri oldukça azalır. Bu durumda organik maddenin
ayrışması yavaşlar, bitki besin elementleri yeteri kadar çözünerek toprak
çözeltisine karışamadığından bitkiler yeterince beslenemez. Benzer şekilde,
mineral toprak parçacıklarına bağlı olan bitki besin elementlerinin serbest
hale gelebilmesi için de suya ihtiyaç vardır.
Bitkilerin su ihtiyacı bitkinin cinsine, uygulanan tarım tekniğine, toprak
özelliklerine ve bitkini gelişme dönemine bağlı olarak değişir. Bitki su
ihtiyacını kökleri aracılığı ile toprakta tutulan sudan sağlar. Bu su miktarı
yeterli olmadığında bitki gelişmesi yavaşlar ve durur. Bitki kuruma riski ile
karşı karşıya kalır. Diğer taraftan toprakta tutulan suyun miktarı kadar
kalitesi de bitkiler için çok önemlidir. Örneğin tuzlu su toprağın ozmotik
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
95
basıncını artırarak bitkinin su almasını engeller. Bitki, baskı (stres) altına
girer ve ürün miktarı önemli ölçüde azalır. Bu nedenle sulama suyu kalitesi
veya toprak çözeltisinin tuz içeriği bitkisel üretimde oldukça önemlidir.
3.4.2.
Toprakta Su Tutulması ve Çeşitleri
Herhangi bir şekilde toprağın yüzeyinden içerisine doğru sızan su, toprakta
toprak gözenekleri içerisinde tutulur. Çok küçük gözeneklerin dizilimi ile
oluşan kılcal borular içerisinde yerçekimine karşı koyarak, kılcal cam boru
içerisindeki suyun yükselmesine benzer şekilde, toprak yüzeyine doğru
hareket edebilir. Daha büyük gözeneklerin dizilimi ile oluşan borucuklardan
veya toprak içi çatlaklardan, yerçekimine bağlı olarak aşağıya doğru hareket
eder.
Toprak parçacıklarının bir araya gelerek oluşturduğu toprak kümeleri veya
toprak parçacıkları arasındaki boşluklar (gözenek) toprakta suyun
tutulmasında önemlidir. Bu gözenekler ne kadar küçük olursa su tutulması o
kadar fazla olur. Ağır bünyeli killi topraklar buna örnek olarak gösterilebilir.
Toplam gözenek hacmi fazla, ancak gözeneklerin eşdeğer çapları oldukça
küçüktür. İri gözeneli topraklar, genel olarak, hafif bünyeli kumlu
topraklardır. Bu topraklarda toplam gözenek hacmi az, aynı zamanda
gözenek çapları iridir. Su tutma kapasiteleri diğer topraklara oranla çok
azdır. Suyu tutamaz, derine sızdırırlar.
Toprakta bulunan su genel olarak, serbest su, tutulan su ve kristal suyu
olarak üç grup altında incelenir. Serbest su toprağın yüzeyinden giren, toprak
içerisindeki iri gözenek veya çatlaklardan aşağıya doğru hareket eden sudur.
Bu su hareketi çoğu kez istenmez. Çünkü su hareketi ile birlikte bitki besin
elementlerinin bir bölümü de bitki kök bölgesinden aşağıya yıkanır ve
bitkiye yararlı olmaz. Bunun yanında yer altı sularının da kirlenmesine
neden olur. Ancak, tuzlu veya sodyumlu toprakların yıkanarak tuzdan veya
sodyumdan arındırılmasında veya zorunlu durumlarda kısmen tuzlu sularla
sulama durumunda kalındığında, yıkama suyu uygulanması durumunda,
suyun toprağın derinliklerine doğru hareket etmesi istenir. Bu sudan bitkiler
yararlanamaz. Diğer taraftan toprağın su tutma kapasitesi olarak bilinen
küçük gözeneklerin toplam hacmi kadar su toprakta tutulur. Gözeneklerin
tamamının su ile dolu olması toprağın su doygunluğu olarak adlandırılır. Bu
miktarın üzerinde gelen su yine aşağıya doğru hareket eder. Bu mümkün
olmadığında toprak yüzeyinde su göllenmesi görülür. Suyun aşağıya doğru
96
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
hareketini engelleyen en önemli faktör, geçirimsiz veya sıkışmış bir toprak
katmanının oluşudur. Su doygunluğunda toprak havalanması durur, toprak
canlıları etkinliklerini kaybeder.
Gözeneklerin bir kısmı su ile dolu ise bitki bu sudan kolaylıkla yararlanır.
Aynı zamanda kısmen de hava ile dolu gözenekler nedeniyle toprak
havalanması da sağlanır. Bu durum tarla kapasitesi olarak bilinir. Toprak
nemlidir, ancak çamurlaşma oluşturmaz. Bu nemlilik düzeyi aynı zamanda,
toprak işlemede toprak tavı olarak da bilinir.
Toprak gözeneklerinin çok az kısmı su ile dolu ise bu su miktarı bitkinin
ihtiyacını yeterince karşılayamaz. Bitki yavaş yavaş solmaya başlar. Su
azaldıkça solma hızı da artar. Öyle bir noktaya gelinir ki, sonradan yeteri
kadar su verilse bile bitki doğrulamaz. Toprağın bu anda tutmuş olduğu su
miktarı da daimi solma noktası olarak adlandırılır.
Toprak suyunun diğer bir çeşidi, toprak parçacıklarının yüzeyinde çok
kuvvetli olarak bağlı sudur. Bu su, higroskopik su olarak bilinir ve bitkiler
bu sudan yararlanamaz.
Çizim 12’de, topraktaki su çeşitleri ve bu su çeşitlere göre değişen, 100 gram
kuru toprak esasına göre, topraktaki su miktarının değişimi gösterilmektedir.
3.4.3.
Su Temini ve Sulama Suyu Kalitesi
Bitkilerin ihtiyacı olan suyu, yeterli miktarda ve bitkinin ihtiyaç duyduğu
büyüme döneminde sağlamak gerekir. Bu su kaynağı, yağmur suyu olabilir.
Ancak çoğu kez yeterli yağmur suyunu bulmak mümkün değildir. Bu
nedenle, bitkinin ihtiyaç duyduğu suyun, sulama suyu olarak, uygun
zamanda, uygun miktarda ve uygun kalitede olacak şekilde toprağa
uygulanması gerekir. Bu su kaynağı, akarsu, tatlısu gölü, yeraltı suyu veya
sulama amaçlı inşa edilen gölet veya baraj suyu olabilir. Su bulunduğu
kaynaktan tarla veya bahçeye açık kanallarla veya kapalı borularla
taşınabilir. Suyun taşınması esnasında kirlenmemesi, buharlaşma veya sızma
yolu ile kayba uğramaması önemlidir.
Herhangi bir su kaynağından alınan su sulamada kullanılmadan önce sulama
suyu kalitesinin belirlenmesi gerekir. Örnekleme yöntemine uygun olarak
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
97
alınan su örneği, yeterli ve yetkili bir laboratuarda analiz ettirilerek sulamada
kullanılıp kullanılamayacağına karar verilir.
Çizim 12. Toprakta su tutulma çeşitleri
Çoğu su kaynağının suyu, sulama için uygun kalitede olmayabilir. Ancak,
yöredeki su kaynaklarının yetersizliği nedeniyle, bu kaynağın kullanılma
zorunluluğu varsa, alınması gereken önlemler önceden belirlenmelidir.
Sulama suyunun tuz ve suda çözünmüş madde miktarı önemlidir. Aksi halde
sulamayı takiben sürekli olarak toprakta tuz ve diğer zararlı maddelerin
birikimi sonucu bitki gelişmesi etkilenir. Toplam tuz miktarı yanında,
tuzluluğu ortaya koyan sodyum (Na+), kalsiyum (Ca++) ve magnezyum
(Mg++) gibi katyonların oransal dağılımı da sulama suyunun kalitesinin
belirlenmesinde önemlidir. Özellikle, Ca++ ve Mg++ miktarına oranla Na+
miktarının az olması gerekir. Bunun aksi durumlarda toprakta sürekli olarak
98
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Na+ birikimi ile toprak sodikleşerek verimliliğini kaybedebilir. Diğer
taraftan, sulama suyundaki bor (B) miktarı suyun kalitesinin belirlenmesinde
önemlidir. Bor bitkilerin gelişmesi için gerekli bir besin maddesi olmasına
karşın toprakta birikmesi bitkilere zehir tesiri yapmaktadır.
3.4.4.
Sulama Yöntemleri
Bitkilerin su ihtiyacını karşılamak amacıyla toprağa su uygulanması, sulama
yapılması, farklı yöntemlerle olabilir. Bu yöntemlerin belirlenmesinde
bitkinin, toprağın, sulama suyunun özellikleri yanında diğer çevresel ve
ekonomik faktörler de önemlidir. Sulama salma sulama, tava sulama,
yağmurlama sulama, damla sulama ve alttan sulama şeklinde olabilir. Suyun
yetersiz, buharlaşmanın fazla ve toprak tuzlulaşması sorunlarının bulunduğu
ortamda en uygun yöntem damla veya damlatmalı sulamadır. Ancak çoğu
kez diğer yöntemlere oranla daha pahalıdır. Yerel teknikler ve ekonomik
malzeme kullanılarak bu sulama yöntemiyle ekonomik sulama yapmak da
mümkündür.
3.4.5.
Suyun Korunması
Genel bir ilke olarak, toprağın oluştuğu yerde, yağışın düştüğü yerde
korunması gerekir. Bu yeterince sağlanamadığı takdirde, toprak erozyonu ve
su kaybı meydana gelir. Hem toprak verimliliği giderek azalır ve hem de
bitkinin su ihtiyacını karşılamak zorlaşır.
Topraktaki suyun etkin bir şekilde korunabilmesi için, yüzeyden buharlaşma
kayıpları ile derine sızmayı önlemek gerekir. Toprak yüzeyi, yeşil örtü
bitkileri, yeşil gübreleme veya bitki artıklı bırakılarak suyun yüzeyden
buharlaşması önemli ölçüde azaltılabilir. Ayrıca, toprak işlemesi ile toprak
içerisindeki kılcal yükselmeye neden olan borucukların kırılarak toprak
yüzeyine ulaşmasının engellenmesiyle buharlaşma kayıpları azaltılabilir.
Derine sızma yolu ile su kaybının önlenmesi ancak toprağın gerektiği kadar
sulanması ile mümkün olabilir. Yani, her seferinde, bitkinin ihtiyacını
karşılayacak miktardan daha fazla sulama suyu uygulanmamalıdır. Fazla su
uygulaması, hem ekonomik olarak ve hem de kök bölgesindeki bitki besin
elementlerinin yıkanmasına neden olacağı için hatalıdır. Bunun yanında,
toprak kesiti boyunca, alt katlarda geçirimsiz veya daha az geçirimli bir
tabakanın olması halinde, sızan su bu tabakanın üzerinde birikecek ve bitki
köklerinin su ile doygun ortamda zarar görmesine veya gelişmesinin
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
99
engellenmesine neden olacaktır. Sonuçta, kök çürümesi, yeterince bitki besin
maddesi alınamaması, hastalıklara karşı dayanıksızlık nedenleri ile ürün
miktarı önemli ölçüde azalacaktır.
3.5. Toprak Kirliliği
Toprak kirliliği, toprağın ekolojik özelliklerinin, değişik kaynaklardan
salınan kirletici maddelerle olumsuz olarak etkilenmesidir. Organik tarımın
temel amaçlarından birisi de toprağın verimliliğinin korunması ve
geliştirilmesi olduğundan, toprak kirliliğinin önlenmesi için gerekli
önlemlerin alınması zorunludur.
Toprak, doğal bir yaşam ortamı olarak belirli fiziksel, kimyasal ve biyolojik
özelliklere sahiptir. Bu doğal özelliklerinin bir bölümünü kaybeden toprak,
bir ahşap fıçının yan tahtalarından birini kaybetmesi halinde içerisindeki
suyu kaybedeceği gibi, verimliliğini kaybeder. Örneğin, doğal olarak var
olan fiziksel ve kimyasal özelliklerini koruyan, ancak biyolojik özelliklerini
kaybetmiş bir toprak artık verimli bir toprak değildir. Canlılığını
kaybetmiştir. Ayrıştırıcı toprak canlıları, azot tutan bakteriler ve benzeri
canlıların kaybolması ile toprak cansız bir varlık haline dönüşür.
3.5.1.
Nedenleri ve Etkileri
Toprak kirliliğine neden olan önemli kirletici kaynaklar; tarımsal
uygulamalar, yerleşim yeri ve sanayi atıkları, ulaştırma hizmetleridir. Bu
kirleticiler, gaz, sıvı veya katı şekilde olabilir. Doğrudan veya dolaylı olarak
toprağa ulaşan kirletici maddeler toprağın doğal özelliklerini etkileyerek
zarar verir.
Tarımsal uygulamaların bir kısmı bilinçli veya bilinçsiz olarak toprağın
kirlenmesine neden olmaktadır. Örnek olarak; kimyasal gübreler, sentetik
kimyasal pestisidler, kalitesiz sulama suyu, denetimsiz ve bilinçsiz olarak
toprağa uygulanan ahır gübresi, tarımsal mekanizasyonda yer alan motorlu
taşıtların egzozu bunlar arasında sayılabilir.
Yerleşim yeri sıvı, katı ve gaz halindeki atıkları önemli kirleticiler
arasındadır. Evsel nitelikli sıvı atıklar (kanalizasyon suyu) herhangi bir
arıtıma tabi tutulmaksızın tarımsal sulamada kullanıldığında veya tarım
topraklarına verilerek giderilmesi halinde toprak kirlenmesine neden
100
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
olmaktadır. Bu şekildeki toprak kirlenmesi hem kimyasal ve hem de
biyolojik olarak önemlidir. Toprağa ulaşan deterjan veya benzeri kimyasal
temizlik maddeleri, ağır metaller, insan barsağında yaşayan
mikroorganizmalar toprakta birikmekte, hem toprağı kirletmekte ve hem de
toprakta yetiştirtmekte olan ürünün kirlenmesine neden olarak gıda
güvenliğini riske sokmaktadır. Bu bağlamda, kirlenmiş bitkiler, özellikle
taze olarak tüketilen sebzeler insan sağlığını tehdit etmektedir.
Evsel ve endüstriyel atıksuların doğrudan doğruya meydana getirdiği toprak
kirliliği yanında, bu atıksuların arıtıldığı arıtma tesislerinin çamurları da
toprağa verilerek giderildiğinde toprak kirlenmektedir.
Diğer taraftan, kaynağı ne olursa olsun, atmosfer havasına karışmış olan
kirletici maddeler, özellikle asidik gazlar, toprakların başta kimyasal
özellikleri olmak üzere daha sonra fiziksel ve biyolojik özelliklerini de
etkileyerek, toprağın doğal yaşam ortamı olma özelliğini kaybettirmektedir.
Yol kenarlarında bulunan tarım toprakları, özellikle motorlu kara taşıtlarının
egzozlarından önemli ölçüde etkilenir. Egzozla yayılan kurşunlu bileşikler
tarım topraklarının üzerine çökelir ve toprakta birikir. Daha sonra bitkiye,
bitkiden insanlara ve hayvanlara geçer, kurşun zehirlenmesine neden olur.
Yerleşim yeri ve sanayi katı atıkları (çöpler) da gelişi güzel bir şekilde kırsal
alanlarda veya yerleşim yerlerine oldukça yakın olan yerlerde toprak
kaynakları üzerine yığılmaktadır. Bunlar doğrudan ve sızıntı suları ile
toprakları kirletmektedir.
Ülkemizde, Anayasamızın 56. maddesi uyarınca çıkarılmış olan 2872 Sayılı
Çevre Kanunu ve bu Kanuna bağlı olarak hazırlanmış ve yayımlanmış
birçok yönetmelik olmasına karşın hala, su, toprak ve hava kirliliğinin
önüne geçilememiştir.
Organik tarım uygulamaları bakımından da çok önemli olan, çevre
kirliliğinin önlenmesi ve biyoçeşitliliğin korunması, aslında tüm
vatandaşlarımızın görevidir.
Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanarak yayımlanan, “Toprak
Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği” Ek 6’da verilmiştir.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
3.5.2.
101
Tuzlu ve Sodyumlu Topraklar
Üzerinde bitkisel üretim yapılan topraklar, kimyasal özellikleri bakımından,
normal, tuzlu, sodyumlu (sodik) veya hem tuzlu ve hem de sodyumlu (tuzlu
sodik) topraklar olabilir. Bu sınıflamada esas olan kimyasal özellikler,
toprakların pH değeri, toplam tuz içerikleri ve toprağın katyon değiştirme
kapasitesine oranla sodyum (değişebilir sodyum yüzdesi, DSY) miktarıdır.
Su ile doygun haldeki toprak çamurunun suyundaki tuzluluk, elektriksel
iletkenlik olarak, 4 mmhos/cm’den fazla olduğunda, bu topraklar tuzlu
topraklar sınıfına girmektedir. Bu değerin 0-2 arasında olması halinde,
tuzluluk bitki gelişmesi için sınırlayıcı değildir. 2-4 arasında olduğunda tuza
duyarlı veya dayanıksız olan bitkiler etkilenmektedir. Toprak tuzluluğu, 4
mmhos/cm’den fazla olduğunda birçok bitki etkilenmekte ve tuzluluğun
artışına bağlı olarak verim düşmektedir. Tuz etkisi, öncelikle, toprağın
ozmotik basıncının artmasına bağlı olarak bitkinin toprakta var olan sudan
yeterince yararlanamaması, diğer taraftan birikerek tuzlanmaya neden olan
bazı iyonların zehir etkisidir.
Toprak çözeltisinde sodyum iyonunun giderek birikmesi sonucu, toprağın
katyon değişim kapasitesinde de (kil mineralleri tarafından tutulan
katyonların toplam miktarı) sodyum giderek artmaktadır. Bu oran, yani
değişebilir sodyum yüzdesi, % 15’e ulaştığında, topraklar sodik toprak
sınıfına girmektedir. Fazla sodyumun en önemli olumsuz etkisi toprağın
fiziksel özelliklerini bozulması şeklinde kendini göstermektedir. Özellikle
toprağın yüzeysel su geçirgenliği azalmakta ve toprak içi su hareketi durma
noktasına gelmektedir. Ayrıca sodyumun zehir etkisi görülmektedir.
Eğer topraklar hem tuzlu ve hem de sodik özellikte ise, bu topraklar tuzlu
sodik topraklar olarak adlandırılmaktadır. Sodik toprakların pH’sı 8,5’in
üzerindedir. Bu nedenle organik tarım uygulamalarında, toprak verimliliği
bakımından, toprak analizleri ve çiftçinin kendi gözlemleri oldukça
önemlidir.
Bu topraklar kimyasal olarak kirlenmiş topraklardır. Aşırı tuz ve sodyumdan
arındırılarak bitkisel üretimde değerlendirilebilirler. Burada ifade edilmeye
çalışılan, bu gibi topraklar üzerinde organik bitkisel üretim yapmayı
102
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
özendirmek değil, toprakların tuzlulaşmasından ve toprakta sodyum
birikimine neden olacak uygulamalardan kaçınmaktır.
Meyve ağaçları genel olarak hem tuza ve hem de sodyuma karşı aşırı
duyarlıdır. Örnek olarak, portakal, limon, elma, armut, erik, badem, şeftali,
kayısı, çilek gibi bitkilerde, toprak tuzluluğu 1,5-3 mmhos/cm olduğu
durumlarda bile ürün miktarında azalma görülür. Nar, incir, zeytin ve üzüm
tuza orta derecede dayanıklıdır. Bunlar 3-6 mmhos/cm tuzlulukta
gelişmelerini sürdürebilmektedir. Tuza en dayanıklı meyve ağacı ise hurma
olarak bilinmektedir. Bu bitki toprak tuzluluğunun 8 mmhos/cm olması
halinde fazlaca etkilenmemektedir. Tarla bitkilerinden arpa, şeker pancarı,
kolza ve pamuk tuza dayanıklı (6-12 mmhos/cm) , buğday, çavdar, yulaf,
ayçiçeği, fiğ, çeltik, keten orta derecede dayanıklı (4-8 mmhos/cm) olan
bitkilerdir. Sebze bitkileri arasında, karalahana, kuşkonmaz, ıspanak tuza
dayanıklı (5-8 mmhos/cm) bitkilerdir. Domates, lahana, karnabahar, marul,
patates, biber, havuç, soğan, bezelye ve salatalık orta dayanıklı (3-5
mmhos/cm) bitkilerdir. Tuza duyarlı (2-3 mmhos/cm) olanlar ise, turp,
kereviz ve fasulye’dir. Yem bitkileri arasında, tuza en dayanıklı olan
arpa’dır. Tuzluluğun 6-12 mmhos/cm olması halinde bile arpa gelişmesini
sürdürebilmektedir, tuza oldukça dayanıklıdır. Yonca ve yulaf tuzluluğa orta
derecede dayanıklı (3-6 mmhos/cm) olan yem bitkileri arasındadır.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
103
Foto 11. Bir tarlada tuz etkisi görülmektedir
Diğer taraftan, yüksek miktardaki sodyuma dayanıklılık da önemlidir.
Değişebilir sodyum yüzdesi (DSY) esas alınarak yapılan değerlendirmelere
göre, çok duyarlı bitkilerin sınır değeri DSY değeri % 2-10 arasında olmak
üzere, meyve ağaçlarının büyük bir bölümü, turunçgiller bu sınıfa
girmektedir. Sınır değerler aşıldığında bitkilerde sodyum zehirlenmesi
belirtileri görülmektedir. Fasulye duyarlı (% 10-20), üçgül, yulaf ve çeltik
orta derecede dayanıklı (% 20-40), buğday, pamuk, yonca, arpa, domates,
şeker pancarı dayanıklı (% 40- 60) bitkilerdir. Buna karşın, DSY’nin %
15’in üzerine çıkması halinde bütün bitkilerde belirli bir stres izlenmektedir.
3.6. Organik Örtü (Malç)
Organik tarımda, toprağın organik maddesini artırmak, topraktaki suyun
buharlaşmasını azaltmak, toprak erozyonunu önlemek, yeni sürgünleri
güneşin kavurucu sıcağından korumak gibi nedenlerle, toprak yüzeyini örten
yeşil bitkiler veya bitki artıkları başarılı bir şekilde kullanılmaktadır. Foto
12’de, eğimli bir arazide, hem yüzeyakış sularını tutarak toprak suyunu
artırmak ve hem de toprak erozyonunu azaltmak amacıyla, eşyükselti
eğrilerine paralel olarak işlenen ve yüzeyde bitki artıklarının bırakıldığı bir
uygulama görülmektedir.
Foto 12. Eş yükseklik eğrilerine paralel ve bitki artıklı üretim
104
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
3.6.1.
Önemi
Toprak yüzeyinin organik örtü ile kaplanmasının önemi ve yararları;
 Toprak erozyonunu önlemek,
 Toprak yüzeyinden suyun buharlaşarak kaybolmasını azaltmak,
 Buharlaşmayı azaltarak toprak tuzlarının yüzeyde birikimini
önlemek,
 Toprağa organik madde kazandırmak,
 Toprak canlılarının faaliyetini artırmak,
 Toprağa bitki besin maddesi katmak,
 Tohumun çimlenmesini takiben toprak yüzeyine çıkmaya çalışan
sürgünleri korumak,
 Toprak canlılarını korumak, şeklinde sıralanabilir.
3.6.2.
Örtü Çeşitleri
Yukarıda sayılan yararların yeterince sağlanabilmesi için, malç amacıyla
kullanılacak yeşil örtü bitkisinin veya bitki artığının iyi seçilmesi gerekir.
Çok kaba ve sert yapılı, toprak canlılarının ayrışmasına aşırı direnç gösteren,
toprak işlemesini zorlaştıran uygulamalarda bulunmamak gerekir. Bu amaçla
en yaygın olarak kullanılan yeşil gübre bitkileri yanında, hububat bitkilerinin
hasadında, toprakta daha fazla sap bırakmak ve bu sapların uygun sürüm
dönemimde toprağa yatırılarak karıştırmak olabilir. Bu uygulamalar, organik
tarımın yapıldığı yörenin iklim koşullarına, geleneklere ve çiftçilerin
deneyimlerine göre farklılık gösterebilir.
Hatalarımız saymakla bitmez. Orman altlarını çalı çırpıdan
temizleyelim derken milyarlarca karıncayı öldürdük, bu minnacık
hayvanların ormanlarımızın koruyucusu olduğunu unuttuk. Oysa
karıncalar, çam, meşe, karaçamlara dadanan asalakları yiyorlardı.
Tabiat Haklıdır, Maurice Messeque, 1973
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
105
4. BİTKİ BESLEME VE GÜBRELEME
4.1. Dengeli Bitki Besleme
Bitkilerin tohum ekiminden veya fidan dikiminden itibaren iyi bir gelişme
gösterebilmesi için toprağın uygun olan fiziksel özelliklerinin yanında
dengeli beslenme için gerekli olan bitki besin elementlerine, su ve havaya,
güneş ışınlarına ihtiyaç vardır. Bunlardan herhangi birinin sınırlayıcı faktör
olarak bulunması büyümeyi olumsuz olarak etkiler. Bu nedenle bitki
gelişmesi için gerekli olan fiziksel, kimyasal ve biyolojik faktörlerin en
uygun durumda olması ile arzu edilen büyüme sağlanabilir. Bitki
106
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
gelişmesinde gerekli olan bu faktörler arasında dengeli beslenme de önemli
bir yere sahiptir.
4.1.1. Bitki Besin Elementleri
Bitki beslenmesinde ve toprak verimliliğinin sürekliliğinde, bitki besin
elementlerine ihtiyaç vardır. Çizelge 3’de verilen on altı besin elementi
bitkilerin gelişmesi için esas olan elementlerdir. Bunlardan karbon, hidrojen
ve oksijen mineral olmayan esas bitki besin elementleridir. Bitkiler
tarafından daha çok karbon dioksit ve su halinde alınmaktadır.
Çizelge 3 . Bitki besin elementleri, sembolleri ve alındığı ortamlar
Havadan ve sudan
alınan besin
elementleri
Topraktan alınan besin elementleri
Element
Sembol
Element
Sembol
Element
Sembol
Karbon
Hidrojen
Oksijen
C
H
O
Azot
Fosfor
Potasyum
Kalsiyum
Magnezyum
Kükürt
N
P
K
Ca
Mg
S
Demir
Mangan
Çinko
Bakır
Bor
Molibden
Klor
Fe
Mn
Zn
Cu
B
Mo
Cl
Bitkilerin kökleri aracılığı ile topraktan aldıkları 13 mineral besin
elementinden N, P, K bitkiler tarafından kullanılan birincil elementleridir.
Ca, Mg ve S ise ikincil bitki besin elementleridir. Geri kalan diğer bitki besin
elementleri de bitkiler tarafından mutlaka ihtiyaç duyulan, ancak daha az
kullanılan elementlerdir.
Topraktaki bitki besin elementlerinin genel olarak bulunuş şekilleri iyonlar
halindedir. Bazıları NH4+, NO3-, H2PO4-, HPO42-, K+, Ca2+, Mg2+, SO42-,
Fe2+, Mn2+, Zn2+, Cu2+, MoO42-, H2BO3-, Cl- şeklindedir. Bu iyonların
topraktaki depoları Çizim 13’de gösterilmiştir.
Bitki besin elementleri arasında bitkiler tarafından daha fazla tüketilenler,
gübre elementleri olarak da adlandırılan, azot, fosfor ve potasyumdur. Bu
elementler alışılmış tarımsal uygulamalarda olduğu kadar organik tarımda da
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
107
önemlidir. Bu elementlerin bitki gelişmesindeki önemini, bitkiler tarafından
alınış şekillerini ve kaynaklarını ayrı ayrı gözden geçirmekte yarar vardır.
Bitki Kökleri
Tarafından Alınma
Organik Madde
Katyon Değişimi
TOPRAK
ÇÖZELTİSİ
Toprak Canlıları
Yüzeyde Tutulma
Toprak
Mineralleri
108
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Çizim 13. Topraktaki bitki besin maddesi depoları
Azot:
Bitki gelişmesi için mutlak gerekli olan bir elementtir. Yaprağa yeşil rengi
veren klorofilin oluşumu başta olmak üzere, bitki dokularının gelişmesinde
etkilidir. Bitkisel proteinlerin oluşumunda esas olan amino asitlerin bir
bileşenidir. Bitkiler tarafından nitrat (NO3-) ve amonyum (NH4+) formlarında
alınırlar. Amonyum
pozitif yüke sahip olduğundan toprakta kil
minerallerinin negatif yükleri tarafından ve kil tabakaları arasındaki
boşluklarda kuvvetle tutunduğundan yıkanmaz. Ancak nitrat negatif yüklü
olduğundan topraktan kolaylıkla yıkanarak yüzey su kaynaklarına ve yeraltı
suyuna karışabilir.
Organik tarımda azotun en önemli kaynağı organik maddedir. Bunun
yanında baklagil bitkilerin köklerinde azot tutan bakteriler (rhizobia)
tarafından da toprağa azot sağlanır (Foto 13). Bu bitkiler organik bitkisel
üretimde olduğu kadar hayvan yemi olarak kullanılmaları nedeniyle organik
hayvancılık için de yararlıdır. Baklagiller örtü bitkisi, yeşil gübre bitkisi, çit
bitkisi ve ağacı olarak yetiştirilebilir.
Baklagillerden yararlanılarak daha iyi azot sağlamak amacıyla bu bitkilerin
isteğine uygun toprak hazırlığı, toprak işleme, toprak organik maddesi
yönetimi uygulamalarına yer verilmelidir.
Fosfor:
Fosfor bitkilerde metabolizma faaliyetlerinde gereklidir. Bitkinin döllenme
ve üreme organlarının gelişiminde önemli görevler üstlenir. Kök gelişmesi,
çiçek oluşumu, meyve ve tohum gelişmesinde rol alır. Hayvanlarda da
metabolizmada ve kemik gelişmesinde etkilidir. Çoğu topraklar fosfor
bakımından fakirdir. Bitkilerde fosfor eksikliğine bağlı olarak öncelikle daha
yaşlı yapraklar koyu yeşil renk alır, daha sonra kırmızımsı renge döner ve
yaprak ölümü ile sonuçlanır. Çiçeklenme ve olgunlaşma gecikir. Ayrıca kök
gelişmesi yavaşlar.
Bitkiler fosforu H2PO4-, HPO42- formlarında alır. Fosforun topraktaki
davranışı oldukça karmaşıktır. Topraktaki kil mineralleri arasında sıkı bir
şekilde tutulur ve toprak kireci ile reaksiyona girerek bitkiler için elverişsiz
duruma gelir. Toprak parçacıkları tarafından sıkı bir şekilde tutulduğu için
kolaylıkla yıkanmaz. Ancak eğimli arazilerde yüzey akış suları ile taşınan
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
109
toprak parçacıklarına bağlı olarak su kaynaklarına karışarak ötrifikasyona
neden olur.
Foto 13. Fasulye bitkisinde Rhizobium kök nodulları
Toprak organik maddesinin mikrobiyolojik yolla ayrıştırılması ve
mycorrhzia gelişmesi ile toprak fosforu daha elverişli duruma gelir. Fosforun
topraktaki çözünürlüğü, toprak pH’sının 6,0-6,5 (hafif asit) arasında olması
durumunda daha iyidir. Thiobacillus bakterisi ve elementel kükürt, kaya
fosfatı ile birlikte hayvan gübresi veya kompostla karıştırılarak toprağa
uygulandığında toprağa bitkiye yarayışlı fosfor sağlanır.
Potasyum:
Potasyum amino asitlerin sentezinde, fotosentezde kullanılır, meyvede tat,
aroma ve koku oluşumunu sağlar, bitkilerin hastalıklara ve depolama
koşullarına dayanıklılığını artırır.
110
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Topraktaki potasyumun en önemli kaynağı ana materyali oluşturan mineral
maddelerdir. Ancak bunlar bitkiye elverişli formda değildir. Bitkiler
potasyumu K+ formunda alırlar. Bu durumdaki potasyum kil minerallerinin
negatif yük kaynaklarına bağlı olarak bitkiye yarayışlı durumdadır. Killi ve
siltli topraklar potasyum bakımından zengindir.
Çoğu zaman yapılan laboratuar analizleri topraktaki potasyum miktarının
bitkiler için yeterli olduğunu göstermesine karşın, yapılan arazi çalışmaları
bu analiz sonuçlarının yeterince güvenilir olmadığını göstermiştir. Potasyum
miktarı yeterli bulunan topraklara potasyum ilavesi ile üretilen sebze ve
meyvelerin, diğerlerine oranla hastalık ve zararlılara karşı daha dayanıklı
olduğu, tat ve aromalarının geliştiği, nakliye ve depolamaya karşı daha
dayanıklı duruma geldiği izlenmiştir.
Organik tarım uygulamalarında toprakta bitkiye yarayışlı potasyum miktarını
artırmak amacıyla, başta sap ve saman olmak üzere toprak üzerine bırakılan
bitki artıkları sürülerek toprağa karıştırılır. Aynı şekilde kompostlaşmış
hayvan gübresi toprağa karıştırılarak toprağın potasyum miktarı artırılabilir.
4.1.2.
Bitki Sağlığı
Alışılmış tarımsal uygulamalarda kimyasal gübrelerin kullanımı ile bitkisel
ürünün önemli bir artış göstermiş olması bir gerçektir. Çünkü bu kimyasal
maddelerdeki bitki besin elementleri bitkiler tarafından kolaylıkla
alınabilecek kimyasal formdadır ve arzu edildiği bollukta verilebilir.
Özellikle azotlu gübreler bu özelliği kolaylıkla yansıtır. Ancak, bu kimyasal
gübrelerin kullanımının diğer boyutu oldukça ürkütücüdür.
Toprağa uygulanan azotlu gübrelerin ancak yarısı yararlı olabilmektedir.
Diğer yarısının bir kısmı yüzey akış suları ile toprak yüzeyinden taşınarak
yüzeysel su kaynaklarına ulaşmakta, bir kısmı toprak derinliklerine
yıkanarak yeraltı suyuna ulaşmakta, bir kısmı da biyolojik yolla gaz haline
dönüşerek atmosfer havasına karışmaktadır. Su kaynaklarına karışan azotlu
bileşikler bu su ortamlarının kirlenmesine yol açmaktadır. İnsan sağlığı
bakımından en önemli olan, içme suyunda fazla miktarda bulunan nitratın
neden olduğu “methemoglobinemia” veya blue baby (mavi bebek) olarak
bilinen hastalıktır. İçerisinde 100 mg/L ‘den daha fazla nitrat ihtiva eden
suların içilmesi ile nitrat sindirim sistemindeki bakteriler tarafından nitrit’e
dönüştürülmekte, daha sonra nitrit kanda oksijen taşıyan proteinle
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
111
(oxyhemoglobin) reaksiyona girerek metheglobin oluşturmaktadır. Kanda
fazla miktarda metheglobin oluşmasını takiben, dokulara yeteri kadar oksijen
gidemediğinden hastalarda morarma görülmektedir. Hastalık daha çok
çocuklarda görülmesi nedeniyle mavi çocuk sendromu olarak adlandırılır.
Bu nedenle, içme sularında müsaade edilen nitrat miktarının en üst sınırı 45
mg/L veya nitrat azotu olarak 10 mg/L olarak sınırlandırılmıştır.
İnsan sağlığı üzerindeki bu olumsuzlukların yanında yüzeysel su
kaynaklarına karışan azotlu maddeler, su kaynakları içerisindeki bitkisel
canlıların çok hızlı bir biçimde çoğalmasına (ötrifikasyon) neden olur, bu
hızlı gelişme sonucunda, bitkisel canlılar suda çözünmüş olan oksijeni çok
fazla miktarda tüketmeleri nedeniyle, suda yaşayan hayvansal canlılarının
yaşamlarını sürdürmeleri için gereken oksijen tükenir ve sonuçta kitlesel
balık ölümleri görülür.
Diğer taraftan, uygun olmayan koşullarda toprağa kimyasal gübre verilmesi
gübrenin yarayışlılığını etkilemektedir. Örnek olarak, yoğun yağışlara maruz
kalma, uzun süren kurak dönemler, erozyon etkisinde kalmış topraklar,
organik madde miktarı yeterli olmayan topraklar azotlu gübrenin
yarayışlılığını azaltan faktörlerdir.
Bu örneklerden açıkça görüleceği gibi, kimyasal gübrelerin kullanımı insan
sağlığı ve çevre kirliliği bakımından önemli riskler taşımaktadır.
Alışılmış tarımsal uygulamalarda kimyasal gübrelerden beklenen yararlar
yanında ortaya çıkan toprak ve bitki sağlığı sorunları şöyle sıralanabilir:
 Azotlu gübrelerin uygulanmasını takiben fazla miktarda alınan azot,
bitki dokularının gevşek yapıda olmasına neden olur, dokulardaki
yumuşama hububatta yatmalara yol açar, bitkiler zararlı ve hastalıklara
karşı dayanıksız duruma gelir.
 Kimyasal gübreler yararlı kök mantarlarının (mycorrhiza) bitki kökleri
ile ortaklaşa yaşam oluşturmasını engeller.
 Fazla miktardaki azotlu gübreleme, baklagil bitkilerin köklerinde gelişen
ve atmosferik azotu tutarak bitkiye azot sağlayan bakterilerin (rhizobia)
gelişmesini geriletir.
 Gübre elementleri olarak bilinen N, P, K ‘nın fazla miktarda kullanımı
sonucunda bitkiler için mutlak gerekli olan, ancak daha az kullanılan
mikrobesin elementlerinin alımı yavaşlar. Bunun sonucu olarak bitki
112
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
sağlığı olumsuz yönde etkilenir. Bitkilerdeki mikrobesin maddelerinin
azlığı sonucu bu bitkilerle beslenen hayvanlarda bazı elementlerin
eksikliğinden kaynaklanan hastalıklar görülür.
 Gübre elementlerinin fazlaca kullanımı toprak organik maddesinin
gereğinden hızlı ve fazlaca ayrışmasına neden olur, bunun sonucunla
toprak yapısı bozulur, uygun olmayan toprak yapısındaki gözenek
dağılımı da etkilendiğinden toprak su kaybeder ve kurak dönemlerde
zarar görür.
 Toprağa uygulanan kimyasal gübrelerin birçoğu bitki besin
elementlerinin kimyasal olarak tuzlarıdır. Bu tuzların toprakta birikmesi
sonucunda, tuzlu topraklarda olduğu gibi, toprağın ozmotik basıncı artar
ve bitki su almakta güçlük çeker.
Bitki sağlığı ile ilgili diğer önemli bir husus, organik tarım uygulamalarında
temel besin maddesinin değişik kaynaklı organik madde olması ve bu
organik maddenin ayrışması esnasında bitkiler için gerekli olan besin
elementlerinin yeterli ve dengeli bir şekilde bitkiye sunulmasıdır. Bu
sistemde, herhangi bir besin maddesinin eksikliğinden kaynaklanan sorunlar
yok denecek kadar azdır.
4.1.3.
Toprak Organik Maddesinin Önemi
Alışılmış tarımsal uygulamalardan önemli bir farklılık olarak, organik tarım
sistemleri kapsamındaki bitkisel üretimde, bitkilerin ihtiyaç duyduğu mineral
besin elementlerinin doğrudan doğruya kimyasal gübrelerle değil, toprak
organik maddesinin doğal yolla toprak canlıları tarafından ayrıştırılması ile
elverişli duruma gelen mineral besin elementleri ile sağlanmasıdır.
Organik tarımda yoğun olarak kullanılan organik gübrelerin yararları şöyle
özetlenebilir:
 Organik gübre ile toprağa daha dengeli bir besin maddesi sağlanır, bu
da bitkilerin daha sağlıklı büyümesini kolaylaştırır.
 Organik gübre kullanımı ile toprağın biyolojik aktivitesi artar, buna
bağlı olarak organik maddeden ve topraktaki mineral parçacıklardan
ayrılan besin elementleri bitkiye elverişli duruma gelir.
 Bitki kökleri ile ortaklaşa yaşam içerisinde bulunan mycorrhiza
kolonilerinin oluşumu artar, bitkiye daha fazla fosfor temin edilir.
 Toprağa usulüne uygun olarak hazırlanmış kompost verilmesi ile
topraktaki hastalık yapıcı (patojen) faktörler baskı altına alınır.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE

113
Organik madde ilavesi toprak yapısını düzelteceğinden kök
gelişmesini olumlu olarak etkiler.
Organik maddenin ayrışması sonucu giderek biriken humus, topraktaki
besin elementlerinin değişim kapasitesini artırır, toprak asitliğini
kontrol eder ve sağlıklı bitki gelişmesini artırır.

Organik tarımda, bitkilerin gereksinim duyduğu besin maddelerinin cins ve
miktar olarak yeterince sağlanabilmesi için toprak organik maddesinin iyi
yönetilmesi, bunun yanında, atmosfer azotunu tutan bakterilerin ortak
yaşamlarını da gözden uzak tutmamak gerekir.
Organik tarımda toprak organik maddesinin yönetiminde üç temel yaklaşım
vardır.
Bunlar:
1. Organik maddenin miktarı: Toprağa verilecek organik maddenin
ihtiyaçları karşılayacak miktarda olması gerekir. Fazlaca verilen
organik madde ekonomik olmayacağı gibi bazı çevre sorunlarına da
yol açabilir. Toprak ve bitki özelliklerine göre değişiklik göstermesine
karşın, bir yılda bir hektarlık arazi için önerilen organik madde
miktarı, yağışlı tropik bölgeler için 8,5 ton, az yağışlı bölgelerde 4 ton,
yarı kurak bölgelerde 2 ton’dur.
2.
Uygun bitki münavebesi: Bitkilerin topraktan aldıkları besin
maddelerinin miktarı bitkinin özelliklerine göre değişiklik gösterir. Bu
bitkilerin hasat edilmesini takiben topraktan almış oldukları kadar
besin maddesi azalmıştır. Bunun yerine konulması toprak
verimliliğinin devamlılığı bakımından önem taşır. Bu amaçla uygun
bir bitki münavebesi veya karışık bitki yetiştiriciliği ve yeşil gübre
uygulaması ile azalan besin maddesi açığı kapatılabilir. Bitki
münavebesinde mutlaka baklagillere yer verilmelidir. Özellikle
çiftlikte organik hayvancılık faaliyetleri de sürdürülüyorsa,
münavebede çok yıllık baklagil yem bitkilerine yer verilmesi çok
yararlı sonuçlar doğuracaktır.
3. Bitki besin elementlerinin yarayışlılığı: Toprağa verilen organik
maddenin ayrışması sonucu ortaya çıkacak bitki besin maddelerinin
bitkilerin alabileceği kimyasal formda olması gerekir. Bunun yeterli ve
sürekli
olması
için
toprağın
havalandırılarak
toprak
114
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
mikroorganizmalarının faaliyetlerinin artırılması yerinde olur. Bu
amaçla, toprak ve bitki özelliklerine göre uygun bir derinlikte ve
sıklıkta toprak işlenerek havalanması sağlanır.
IFOAM tarafından belirlenen organik tarım uygulamaları için temel
standardlar gözden geçirildiğinde, bitki besleme ile ilgili olarak şu hususlar
görülmektedir:








Gübrelemede biyolojik olarak ayrışabilen maddelerin kullanımı
esastır.
Biyolojik olarak ayrışabilen maddelerin organik tarım çiftliğine girdi
olarak girişi sınırlıdır.
Akarsu ve yer altı sularının kirlenme riski bulunan alanlarda, hayvan
dışkısının neden olacağı çevre kirliliğini önlemek için hayvan
hareketleri sınırlıdır.
İnsanların tüketimini karşılamak amacıyla sebze yetiştiriciliğinde,
önceden sağlıklı duruma getirilmemiş insan dışkısının gübre olarak
kullanımı yasaklanmıştır.
Azot ihtiva eden kimyasal gübreler, Şili nitratı, üre de dâhil olmak
üzere tüm azotlu sentetik gübreler yasaklanmıştır.
Kimyasal gübreler sadece organik gübreleri destekleyici olarak
kullanılabilir.
Kimyasal gübreler doğal içerikleri değiştirilmeksizin kullanılabilir.
Kimyasal olarak potasyumlu ve magnezyumlu gübreler, iz elementler,
ağır metal bakımından zengin olan dışkı ve gübreler, kaya fosfatı,
kanalizasyon arıtma tesisi organik çamuru sadece sınırlı olarak
kullanılabilir.
4.1.4.
Bitki Besin Maddesi Döngüsü
Toprakta bulunan bitki besin maddeleri, toprak ana materyalinin değişik
faktörlerin etkisi ile ayrışması sonucu açığa çıkan mineral maddeler olduğu
gibi organik maddenin ayrışmasıyla da meydana gelirler. Bu oluşumun
devamlılığı topraktaki besin maddelerinin döngüsü ile ilgilidir. Toprak
materyalinin ayrışma hızına bağlı kalınarak bitki besin maddesi ihtiyacını
karşılamak mümkün değildir. Bu nedenle toprağa kazandırılacak organik
madde ile besin maddesi ihtiyacı dengeli bir şekilde karşılanarak bitkisel
üretim süreklilik kazanmış olur. Topraktaki bitki besin elementlerinin bir
kısmı bitki tarafından kullanılır. Topraktan alınan besin maddeleri bitkilerin
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
115
hasat edilmesini, yani hububatın biçimini, yumru, yaprak veya meyve
toplanmasını takiben topraktan uzaklaştırılmış olur. Bir kısım bitki besin
maddesi toprağın alt katlarına yıkanabilir. Bir kısım bitki besin maddesi de
değişik biyolojik süreçlerle toprak içerisinde gaz formuna dönüşür ve
topraktan atmosfere karışır. Bunlar bitki besin elementlerinin topraktan
eksilmeleri veya kayıplarıdır. Toprak verimliliğinin sürekliliği için bu azalan
bitki besin maddelerinin toprağa verilmesi gerekir. Organik tarımda bu iş
toprağa organik madde ilavesiyle sağlanmaktadır. Bu organik maddenin
kaynakları da, hayvansal gübre, kompost, bitki artıklı üretim, yeşil gübre ve
örtü bitkileridir. Bu yöntemlerden uygun olanları ile toprağa kazandırılmış
olan organik madde, toprak canlıları tarafından ayrıştırılarak açığa çıkan
mineral besin maddeleri ile azalan mineral maddeler karşılanmış olur. Aynı
zamanda toprağın fiziksel ve biyolojik özelliklerini de iyileştirilmiş olması
sonucu toprak verimliliği geliştirilir.
Çizim 14’de, toprakta bitki besin maddesi dönüşümü gösterilmektedir.
Çizim 14. Bitki besin maddesi döngüsü
116
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
4.2. Dönüşümlü Bitkisel Üretim (rotasyon-münavebe)
Organik bitkisel üretimde, insan ihtiyaçları yanında hayvanların beslenmesi
için gerekli olan yem bitkileri de üretilir. Bu şekilde hem biyolojik çeşitlilik
sağlanır ve hem de çiftlikte var olan hayvanların beslenmesi için besin
maddesi temin edilir. Bitki münavebesi (rotasyon) tarladaki bitkilerin
birbirini takip eden dönemlerde ard arda ve dönüşümlü olarak
yetiştirilmesidir. Örnek olarak, dört yıllık bir zaman diliminde, yörenin iklim
ve diğer çevre koşullarına adapte olmuş, uyum içerisinde gelişme gösteren
bitkiler esas alınarak, topraktaki besin maddelerini kullanmaları veya toprağa
besin maddesi sağlamaları, su ihtiyaçları, çiftlik veya işletme için ekonomik
değerleri, toprağa organik madde kazandırmaları, zararlı ve hastalıklarla
mücadeledeki önemleri dikkate alınarak bir ekim nöbeti hazırlanır. Çiftlik
tarlaları bu bitki desenine göre parsellenir, hangi yıl veya hangi dönem hangi
bitkinin ekileceğine karar verilir ve bu bitki deseni uygulanır. Bu
dönüşümde, tek yıllık baklagiller, çok yıllık baklagil yem bitkileri, örtü
bitkileri, hububat, mısır, pamuk, şeker pancarı gibi bitkiler dikkate alınabilir.
Bu bitkilerin seçiminde iklim, pazar, çiftliğin ihtiyaçları ve diğer çevre
koşulları da dikkate alınmalıdır. Çizim 15 ‘de, ABD’de organik bitkisel
üretimde Mısır Kuşağı Modeli olarak adlandırılan, dört veya beş yıl süreli
bir münavebe sistemi görülmektedir.
Çizim 15 . ABD’de organik bitkisel üretimde uygulanan
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
117
Mısır Kuşağı Modeli
4.3. Organik Tarımda Gübreler ve Gübreleme
Toprak verimliliğinin sürekliliği, dengeli besin maddesi sağlanması ve
sağlıklı gıda maddesi üretimi için organik tarımda uygun gübrelerin seçimi
ve bunların uygun yöntem ve zamanlarda toprağa veya bitki yapraklarına
uygulanması gereklidir.
4.3.1.
Organik Gübreler ve Besin Değeri
Organik gübreler oldukça çeşitlidir. Hayvan barınaklarından elde edilen
hayvan dışkısı ve altlık materyalinin karışımından oluşan ahır gübresi, evsel
organik artıklar, gıda sanayi artıkları, tarımsal endüstri artık ve atık
maddeleri, odun işleme artıkları, bitki atıkları, kompost, yosunlar ve bazı
yörelerde özel olarak hazırlanan toprak solucanı kompostu, arıtma tesislerine
ait organik çamur, biyogaz üretim tesisi sıvı atığı başlıca organik gübre
kaynaklarıdır. Bunun dışında deniz kuşlarının yoğun olarak yaşadığı
ortamlarda biriken ve kurumuş kuş gübresi de önemli bir organik gübre
kaynağıdır. Bu gübrelerin bitki besin maddesi içeriği oldukça büyük farklılık
gösterir. Ancak doğal sindirim atığı olan hayvan dışkıları gübre materyali
olarak daha değerlidir. Bunlarda bitkiler tarafından kolaylıkla
kullanılabilecek, bir kısmı hazır durumda olan bitki besin elementleri
mevcuttur. Makro ve mikro besin elementleri bakımından yeterli ve dengeli
durumdadır. Ancak önemli olan, organik gübrelerin her birinin toprak
kalitesini artırıcı özellikte olmasıdır.
4.3.2.
Hayvansal Gübreler
Hayvansal gübreler çok eski zamanlardan beri tarımsal üretimde
kullanılmaktadır. Sığır, koyun, keçi, domuz, tavuk gübreleri en fazla
kullanılanlar arasındadır. Gelişmekte olan ülkelerin büyük bir bölümünde
hayvan gübresi kurutularak yakıt olarak değerlendirilmiştir. Elde edilen ısı
enerjisi ile konutlar ısıtılmış, yemek pişirilmiş ve ürün işlenmiştir.
Ülkemizde de tezek olarak adlandırılan yakıt elde edilirken, taze sığır
gübresi samanla karıştırılarak düz bir zeminde toprak üzerine yayılmakta,
üzerinden baskı taşı silindiri geçirilerek sıkıştırılmakta, belirli bir süre
bekledikten sonra kalıplar halinde kesilmekte ve bulunduğu yerde kolay
havalanabilir şekilde dizilerek açık havada kurutulmaktadır. Kuruma işlemi
118
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
tamamlandıktan sonra, düşük kalori değerindeki bu organik madde paketi
yakılmak suretiyle bitki besin maddeleri ve organik madde yok edilmektedir.
Bu şekildeki kullanım oranı, tezek yerine daha uygun yakıtların (örneğin
linyit gibi) girmesi ile giderek azalmıştır. Ancak bir gerçektir ki, az gelişmiş
ülkelerin bir bölümünde, hala değişik kaynaklı hayvan dışkısı kurutularak
yakıt olarak kullanılmaktadır. Hayvansal gübrenin bitkisel üretimdeki yeri
biliniyor olmasına karşın, yakıt olarak kullanılması enerji ihtiyacının daha ön
sırada yer almasından kaynaklanmaktadır.
Hayvansal gübrelerin miktarı ve içeriği; hayvanın cinsine, yaşına, yem
cinsine ve miktarına, barınma koşullarına, altlık materyaline, sağlıklı olup
olmamasına bağlıdır. Hayvansal gübreler, genel olarak, fazla miktarda bitki
besin maddesi ihtiva eder, özellikle gübre içerisindeki azotun bir bölümü
bitkinin hemen kullanımı için hazır durumdadır, diğer bölümü kolaylıkla
ayrışabilen organik maddenin ayrışma süresince dengeli bir şekilde toprak
çözeltisine geçebilecek durumdadır. Dışkı ve idrarın karıştırılması ile daha
dengeli bir bitki besin maddesi kaynağı sağlanabilmektedir. Fosfor ve
potasyum içerikleri uygundur. Tavuk gübresinde daha fazla fosfor vardır.
Hayvansal gübrelerle toprağa eklenen organik madde toprağın fiziksel
özelliklerini geliştirir.
Bu konuda yapılan araştırmalara göre, nem miktarı % 80’in altında olan bir
ton katı sığır gübresinde 6,3 kg azot, 1,9 kg fosfor, 6,2 kg potasyum ve 1,4
kg kükürt bulunduğu, aynı şekilde katı tavuk gübresinde de 9,0 kg azot, 13,0
kg fosfor, 8,2 kg potasyum ve 2,9 kg kükürt bulunduğu ortaya konulmuştur.
Organik tarım için bu kadar önemli olan hayvansal gübrenin değerini
kaybetmemesi için uygun şekilde depolanması zorunludur. Aksi halde hem
bitki besin maddesi ve hem de organik madde içeriğini kaybeder. Hayvansal
gübrenin kalitesini korumak ve zaman içerisinde gelişimini sağlamak için
depolama oldukça önemlidir.
En iyi değerlendirme yöntemi dışkı ve altlık materyalinden oluşan hayvansal
gübrenin kompostlanmasıdır. Günümüzde birçok yerde uygulandığı gibi,
hayvansal gübrenin rasgele depolanması gübre değerini azaltmaktadır.
Hayvan dışkısı, sap, saman, ot, yaprak, bitki artıkları gibi barınaklardaki
altlık materyali ile karıştırıldığında, gübrenin sıvı kaybetmesi önlendiği gibi
idrarla karışması da kolaylaşmaktadır. Böylece, dışkının insanlar tarafından
toplanması ve depolanması da kolaylaşmaktadır.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
119
Genel olarak, hayvan dışkısı hemen barınağın yanında açılan bir çukur
içerine doldurularak veya duvar dibine yığılarak biriktirilir. Bu rasgele
yapılan işlem doğru değildir. Bu uygulama ile hem önemli çevre kirliliği
sorunları ortaya çıkabilir ve hem de gübre değerini kaybeder. Rasgele
biriktirmeler sonucu yağmur suları ile yıkanan gübre su kaynaklarına
karışabilir, çevreye istenmeyen koku yayılabilir, hayvanlardan insanlara
veya hayvandan hayvana bulaşan hastalıklar çok kolay olarak yayılabilir. Bu
nedenle gübrenin daha uygun tekniklerle yönetilmesi gerekir.
Taze gübrenin doğrudan doğruya tarlaya veya bahçeye götürülerek toprağa
uygulanması da doğru bir işlem değildir. Gübrenin belirli bir süre ve belirli
koşullarda bekletilerek geliştirilmesi gerekir. Aksi halde, içermiş olduğu
azotlu bitki besin maddesinin büyük bir bölümü gaz halinde atmosfere
karışarak değerini kaybeder. Bunun yanında, dışkıda bulunan zararlı
(patojen) mikroorganizmalar çevreye yayılır.
Hayvansal gübrenin korunması ve geliştirilmesi için uygulanabilecek en
uygun yöntemlerden biri şöyledir: Taşıma kolaylığı bakımından ahıra yakın,
varsa işletme binalarının konumu ile etkili rüzgâr doğrultusu dikkate
alınarak, kokunun rüzgârla yerleşim yerine taşınmaması için, uygun bir
yerde, tabanı hafif eğimli, 90-100 cm derinliğinde çukur açılarak çıkan
toprak bir kenara yığılır. Çukur tabanı iyice sıkıştırılarak gübre sıvısının
kaybı önlenir. Taban sap ve samanla kaplanır. Gübre çukura boşaltılır ve 30
cm kalınlığı aşmayacak şekilde yayılır. Üzerine toprak serpilerek sıkıştırılır.
Katmanlar halinde gübre biriktirme işlemi sürdürülür. Gübre çukuru toprak
yüzeyinden 30 cm yükselecek şekilde işlem devam eder. Daha sonra üzerine
10 cm kalınlığında toprak serilir. Gübre yığınındaki nem miktarı zaman
zaman kontrol edilmelidir. Çok nemli veya çok kuru olmamalıdır. Toprağın
tava gelmesindeki gibi bir nemlilik en uygundur. Eğer gübre yığınının
üzerinde beyaz renkli mantarlar oluşuyorsa gübre çok kurudur. Bu durumda
yığının su veya hayvan idrarı ile ıslatılması gerekir (Foto 14).
Yığının üzeri sarımsı yeşil bir renk almışsa ve istenmeyen koku yayılımı
varsa gübre çok nemli durumdadır. Yığının su alması engellenmeli ve
havalanması sağlanmalıdır. Eğer yığın kahverengimsi siyah bir renkte ise en
uygun durumdadır. Gübre değerini koruyarak depolanmaktadır.
120
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Olgunlaşma süreci tamamlanınca gübre tarlaya veya bahçeye götürülerek
toprağa uygulanabilir.
Foto 14 . Çitle çevrilerek korunmuş bir gübre çukuru
Hayvansal gübrenin değerlendirilmesinde diğer bir yöntem de, biyogaz
üretimidir. Gübrenin anaerobik (havasız) ortamda ayrışması ile metan gazı
meydana gelir. Bu gaz uygun şekilde toplanarak enerji kaynağı olarak
kullanılır. Biyogaz üretecinden çıkan gübre de biyogübre olarak tarla ve
bahçe topraklarına uygulanır.
Bu yöntem Çin, Hindistan ve Nepal gibi ülkelerde gübrenin yakılarak yok
edilmesini önlemek amacıyla çok yoğun olarak kullanılmaktadır.
Günümüzde de birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede hayvansal
gübrenin yönetiminde oldukça yaygın olarak uygulanmaktadır. Metan gazı
enerji kaynağı olarak kullanılırken, üreteçte mineralize olan organik
maddeye bağlı bitki besin elementleri bitkiye hemen yarayışlı duruma
gelmektedir. Diğer taraftan, dışkı içerisinde bulunan yabancı ot tohumları
çimlenme özelliklerini kaybetmekte, patojen mikroorganizmalar önemli
ölçüde azalmakta, dışkının toplanarak değerlendirilmesi sonucunda kırsal
alanda çevre sağlığı önemli ölçüde sağlanmaktadır. Ayrıca kapalı bir
ortamda meydana gelen mineralizasyon nedeniyle azotlu gazların havaya
karışması da önlenmektedir.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
121
Biyogaz üretimi belirli bir sabit yatırımı ve işletme giderlerini
gerektirdiğinden bazı üreticiler tarafından benimsenmemektedir. Bu
tesislerin yaygınlaştırılması büyük yarar sağlayacaktır (Foto 15).
Foto 15. Küçük ölçekli bir biyogaz üreteci
4.3.3.
Ticari Organik Gübreler
Organik tarım sistemi içerisinde ihtiyaç duyulan gübrenin büyük bir bölümü
organik atık ve artıkların döngüsü ile sağlanabilir. Ancak, eksiklik
hissedildiğinde ticari olarak da temini mümkündür. Unutulmaması gereken
en önemli husus, çiftlik veya işletme dışından temin edilecek organik gübre
maliyetleri artıracağından sadece var olan organik gübreyi desteklemek
amacıyla satın alınmasıdır. Dışarıdan satın alınacak organik maddeler genel
olarak gıda ve tarıma dayalı sanayi artık ve atık maddeleri olduğundan,
zararlı kimyasal maddeleri içerme riski de vardır. Bu nedenle alınacak
organik gübrenin menşeinin ve özelliklerinin bilinmesi gerekir. Uygun olan
ticari organik gübreler çiftlik veya işletmenin kendi üretimi olan organik
gübre ile karıştırılarak kullanılmalıdır.
Bazı ticari organik gübreler; Guano, tırnak ve boynuz unu, yosunlar, petrol
kekleri, kıl, yün ve tüy artıkları, tarımsal sanayi atık ve artıkları olabilir (foto
16 ve Foto 17).
122
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Guano, deniz kuşlarının ve diğer kuşların (yarasa, güvercin gibi) yoğun
olarak yaşadığı ortamlardan toplanan kurumuş kuş gübresidir. Özellikle
fosfor bakımından zengindir. Azot ve fosfor kaynağı olarak kullanılabilir.
Foto 16. Deniz kuşlarının yoğun olarak barındıkları kıyılarda biriken gübre
ve satışa hazır durumda paketlenmiş hali
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
123
Foto 17. Mağaralardan çıkarılarak pazarlanan yarasa gübresi
Tırnak ve boynuz unları, hayvan kesim hanelerinden elde edilen tırnak ve
boynuzların öğütülmesi ile elde edilir. Daha çok bitkiye elverişli azot ihtiva
eder, azot ve fosfor kaynağı olarak kullanılabilir.
Deniz ve tatlısu yosunlarının mineral madde içerikleri oldukça fazladır.
Mikrobesin elementleri bakımından da zengin kaynaklardır. Deniz yosunları
birincil makro besin elementleri olarak N, P, K, ikincil makro besin
elementleri olarak Ca, Mg, S ve mikrobesin elementleri olarak B, Cu, Zn,
Fe, Mn ve Mo ihtiva ederler.
Petrol kekleri, petrol rafinerilerinden sağlanan organik artıklardır. Azot ve
fosfor kaynağı olarak kullanılabilirler.
Kıl, yün ve tüy daha çok organik azot ihtiva eder, diğer organik gübrelerle
karıştırılarak kullanılabilir.
Bira ve alkol fabrikası, dokuma (tekstil), gıda işleme, meyve soyma ve
kurutma tesislerinden elde edilecek atık maddeler azot, fosfor ve potasyum
kaynağı olarak kullanılabilir.
124
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
4.3.4.
Sıvı Organik Gübreler
Çoğu bitki, besin elementlerini topraktan aldığına oranla 20 kere daha hızlı
bir şekilde yaprakları ile alabilir. Bu nedenle bitki besin elementlerinin sıvı
formlarda bitki yapraklarına püskürtülerek verilmesi de bir gübreleme
yöntemidir. Organik tarımda sıvı gübreler daha çok büyüme döneminde
gelişmeyi veya büyümeyi uyarıcı, teşvik edici olarak kullanılır. Ancak
bunlar alışılmış tarımsal üretimde kullanılan kimyasal gübreler değildir.
Organik tarımsal uygulamalar için özel olarak hazırlanmaktadır.
Organik bitkisel üretimde kullanılacak sıvı gübreler hayvansal gübrelerden
veya bitkilerden hazırlanır. Bitki besin elementleri bakımından zengin olan
organik madde belirli bir süre suya yatırılır, birkaç gün veya birkaç hafta
suda bekletilir. Daha sonra süzülen ve temiz su ile seyreltilen sıvı gübre
yapraklara veya toprağa uygulanır.
Çok değişik özellik ve içerikteki sıvı organik gübreler piyasada hazır olarak
satılmaktadır. Bunların bir bölümü guano, deniz esmer yosunlarından ve
balıklardan elde edilmiş karışımlardır. Çok yoğunlaştırılmış olduklarından
sulandırılarak kullanılmaları gerekir (Foto 18).
Foto 18. Sıvı organik gübreler piyasada değişik ambalajlarda satılmaktadır
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
4.3.5.
125
Mineral Gübreler
Organik tarımda kullanılmasına müsaade edilen mineral gübreler doğal
kayaların öğütülmesi ile elde edilmektedir. Bu gübreler daha çok organik
maddeyi desteklemek amacıyla kullanılır. Mineral gübre içerisinde bulunan
bitki besin elementleri çok çabuk olarak çözünerek dengeli bitki besin
maddesi alımını olumsuz yönde etkileyebilir. Bu nedenle organik madde ile
karıştırılarak ve az miktarda kullanılmalıdır.
Mineral gübrelerin elde edilmesi sürecinde, ana materyalin veya kayaların
çıkarılması, taşınması, öğütülmesi ve paketlenmesi aşamalarında doğal
ekosistem zarar görebilir. Organik tarımın temel amaçlarından biri de doğal
ekolojik dengeyi ve varlıkları korumak olduğuna göre bu konuda dikkatli
davranılması gerekir.
Organik tarımda kullanılabilecek çok değişik mineral gübre kaynakları
vardır. Bunlar arasında, bitki külleri, kireç, değişik kaya tozları ve kaya
fosfatı sayılabilir. Bitki külleri K ve Ca bakımından zengindir. Kireçtaşının
işlenmesi ve öğütülmesi ile elde edilen kireç tozu Ca ve Mg içerir,
topraklardaki asitliliği gidermek amacıyla kullanılabilir (Foto 19).
126
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Foto 19. Ticari olarak satışı yapılan tarımsal kullanım amaçlı kireç
4.3.6.
Mikrobiyolojik Gübreler
Organik tarımda kullanılabilecek en önemli gübreler arasında mikrobiyolojik
gübreler gelmektedir. Bu gübreler doğrudan doğruya toprak verimliliğini ve
bitki gelişmesi için mutlak gerekli olan mikroorganizmaları ihtiva eder.
Aslında bu gübrelerin büyük bir bölümünde bulunan mikroorganizmalar
organik madde bakımından yeterli ve iyi yönetilen topraklarda yeterince
vardır.
Bu nedenle organik maddesi yeterli olmayan topraklara organik madde ile
birlikte uygulanması daha iyi sonuç vermektedir. Aksi halde toprakta yeterli
beslenme ortamı bulamayan mikroorganizmalar canlılıklarını kaybeder.
Diğer taraftan ticari olarak sunulan mikrobiyolojik gübrelerin ambalajları
içerisinde belirli bir bekleme süreleri vardır. Bu sürelerin dolması
durumunda da canlılıklarını kaybetmektedir.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
127
Bazı mikroorganizmalar toprakta bulunan minerallerin elementel bitki
besinleri haline gelmesini sağlar. Bazıları toprak organik maddesini
ayrıştırır, bir kısmı da atmosferdeki hava karışımında % 78 oranında bulunan
azot gazını bitki besin maddesi olarak toprağa taşır. Bazı mikroorganizmalar
bitki kökleri ile ortak yaşama girerek bitkilerin su ve besin maddesi alımını
sağlar ve fosfor alımına yardımcı olur.
Örnek olarak, Rhizobium ve Azotobacter, azot fiksasyonunda görev alırken,
Mycorrhiza kök mantarı olarak bitki kökleri ile ortak yaşam kurarak bitkilere
fosfor sağlar, Pseudomonas grubu mikroorganizmalar topraktaki fosfor
çözünürlüğünü artırır ve varlıklarını toprakta sürdüren hastalık amillerinin
zararlı etkisini azaltır.
Organik tarımda kullanılabilen mikrobiyolojik gübrelerde yer alan bazı
mikroorganizmaların özellikleri ve fonksiyonları şöyledir:
Rhizobium, bakteridir, toprakta, baklagil bitkilerin köklerinde ve kök
çevresinde yaşar, köklerle ortak yaşam sürdürür, atmosferdeki azotu fiske
ederek toprağa azot sağlar.
Azotobacter, bakteridir, toprakta serbest yaşar, azot fiske eder.
Azospirillum, bakteridir, toprakta yaşar, yalnız veya köklerle ortaklaşa yaşar,
A.brasilense azot fiske eder.
Pseudomonass, geniş bir bakteri grubudur, bitki köklerini kullanır, fosforun
çözünürlülüğünü artırır.
Mycorrhiza, kök mantarıdır, kökle ortak yaşam sürdürür, bütün bitki
köklerinde bulunur, köklere girerek yaşar ve kendisini toprağa uzatır,
bitkinin su ve besin maddesi almasını sağlar, toprak yapısını geliştirir,
bitkiye fosfor sağlar.
Bolivya’da Don David isimli bir çiftçi “Bocashi veya Bokashi” adı verilen
bir tür kompostlama tekniği kullanarak hazırladığı mikrobiyolojik gübreyi
kendi tarlasında ve bahçesinde uygulayarak önemli verim artışı elde etmiştir.
David, hayvan yemi olarak kullanılmak üzere ektiği mısır ve yemeklik
patateste iki katına yakın artışla ürün hasat etmiştir. Bu mikrobiyolojik
gübrenin kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır. “Bocashi veya Bokashi”
128
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Japonca’da fermente edilmiş organik madde anlamına gelmektedir.
Günümüzde Japonya’da aynı isim altında Bocashi hazırlanmakta ve
kullanılmaktadır. Don David bu uygulamanın yanında, organik tarımda bitki
münavebesine de önem vermiştir. Birinci yıl patates, ikinci yıl mısır, daha
sonra fasulye gibi sebze bitkileri, çiçek, tavşanları için yonca yetiştirerek
dengeli bir sistem oluşturmuştur. Bu döngü, tekrar patates yetiştiriciliği ile
devam etmektedir.
Bu münavebe ile birlikte kullandığı Bocashi, fermente edilmiş biyogübre,
bitki köklerini geliştirmekte, sağlıklı bitkiler hastalık ve zararlılara karşı
dayanıklı hale gelmektedir.
Kompostlamada olduğu gibi, Bokashi hazırlamada da değişik yöntemler
uygulanmaktadır. Don David’in hazırlamış olduğu Bocashi’nin reçetesi
şöyledir:
1500 kg Bolivya Bocashi’si için; 400 kg karışık hayvan dışkısı, 400 kg sap,
saman, ot, 400 kg taş ve keseklerden temizlenmiş toprak (varsa en uygunu
orman toprağı), 120 kg küçük parçalara ayrılmış odun kömürü, 20 kg kepek,
1 kg kireç, maya olarak fermente edilmiş mısır veya daha önce hazırlanmış
Bocashi’den bir miktar, 1 litre şeker melası ve 225 litre su’dur.
Sap, saman, ot, toprak, hayvan dışkısı, odun kömürü, buğday kepeği, kireç
tabakalar halinde serilmekte ve karıştırılmakta, daha sonra melas suda
çözülerek katı haldeki karışımın üzerine serpilmekte ve karıştırma işlemi
sürdürülmektedir. Bu karışım 50 cm’den daha fazla olmayacak şekilde
yığılarak üzeri çuvallarla kapatılmakta ve fermantasyona bırakılmaktadır.
Kurudukça daha önce hazırlanan su ile nemlendirilmektedir. İki haftalık
fermantasyon süresince yığın günde bir veya iki kere karıştırılmakta ve
beklemeye terk edilmektedir. Bütün işlemler tamamlandıktan sonra tarlada
veya bahçede kullanılmadan önce bir ay bekletilmektedir (Foto 20).
Sonuçta, oldukça uygun bir ortamda mikroorganizma faaliyeti artmakta, cins
ve miktar olarak çoğalmaktadır. Bu şekilde hazırlanan Bocashi’nin toprağa
uygulanması ile hem çok sayıda ve çeşitli mikroorganizmalar toprağa
aşılanmakta ve hem de toprak organik madde ve mineral bitki besin
maddeleri bakımından zenginleştirilmektedir.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
129
Foto 20. Bocashi hazırlanışı ve kullanılmaya hazır bir yığın
4.4. Kompostlama ve Kompost
Organik bitkisel üretimde, toprağa bitki besin elementleri ve organik madde
temin etmenin en ekonomik ve kolay yolu, çiftlik içerisinde oluşan
hayvansal ve bitkisel atık ve artık maddelerin kompostlanarak toprağa
uygulanmasıdır. Bu uygulama ile toprak verimliliğinin sürekliliği sağlandığı
gibi, zararlıların ve hastalık amillerinin büyük bir bölümü de ortadan
kaldırılmış olur. Ayrıca, bu artık ve atıkların neden olduğu çevre kirliliği ve
kötü koku da an aza indirilir.
Bitkisel ve hayvansal organik artık ve atıkların, havalı (oksijenli) ortamda,
yığın halinde veya uygun bir çukurda, belirli bir nemlilikte karıştırılarak
mikrobiyolojik yola ayrıştırılması işlemi kompostlama, meydana gelen ürün
de kompost olarak adlandırılmaktadır.
Kompostlama sürecinde üç önemli gelişme döneni vardır. Bunlar organik
madde yığınının ısınması, soğuması ve olgunlaşması dönemleridir.
Isınma dönemi mikrobiyolojik faaliyetlerin yoğunluğu ile ilgilidir. Ortamda
yeteri kadar mikroorganizma, bu mikroorganizmaların ihtiyaç duyduğu
organik ve mineral besin maddeleri, uygun oksijen ve nem mevcut
olduğundan mikroorganizma faaliyeti giderek artar, organik maddenin
ayrışması ile ortama fazla miktarda ısı yayılır, bunun sonucu olarak da
organik madde yığını içerisindeki sıcaklık, ilk üç günde 60-70 0C’ye ulaşır.
Yığın içi sıcaklığı 2-3 hafta boyunca bu sıcaklıkta kalır. Organik maddenin
ayrışmasının büyük bir bölümü bu ısınma döneminde gerçekleşir. Bu yüksek
130
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
sıcaklıkta ve doygun nem ortamında hastalık amilleri, zararlılar ve yabancı
otlara ait kök ve tohumlar ölür. Bu dönem devam ederken ortama yeterince
oksijen (hava) girmemesi halinde kötü koku oluşmaya başlar. Oksijenli
ortamda faaliyet gösteren mikroorganizmaların faaliyetleri azalır. Ayrıca,
ortam sıcaklığının fazla olması nedeniyle yığın önemli miktarda nem
kaybeder, sürecin devamlılığı için buharlaşma yoluyla kaybolan nemin
ıslatılarak karşılanması gerekir. Kompostlama işleminin bu döneminde
ortamın asitliliği azalır ve pH yükselir.
Soğuma dönemi, organik maddenin büyük bir kısmının azalmasını takiben
mikrobiyolojik faaliyetin azalması sonucu meydana gelir. Yığının sıcaklığı
25-45 0C’ye düşer. Ancak ayrışma devam eder. Bu dönemde bakteriler
yerine mantarlar faal duruma gelir. Karbon miktarı daha fazla olan sap,
saman, lifli ve odunsu maddeler bu dönemde mantarlar tarafından ayrıştırılır.
Bu ayrışma dönemi yavaştır. Ortamın sıcaklığı artmaz. Isınma döneminin
aksine sıcaklık düşer, asitlik artar, pH azalır.
Olgunlaşma dönemi, organik maddenin tamamına yakınının ayrıştığı,
mineral bitki besin elementlerinin açığa çıktığı, humik asit ve
antibiyotiklerin oluştuğu, kırmızı kompost-toprak solucanlarının ve toprak
mikroorganizmalarının yığın içerisinde yoğunlaştığı dönemdir. Bu dönemin
sonunda, başlangıçtaki organik madde yığınının hacmi yarı yarıya azalır.
Rengi koyulaşır, koyu kahverengi siyahımsı bir renk alır. Oldukça hafiftir.
Avuç içine alındığında kendisini oluşturan organik artıklar teşhis edilemez
durumdadır.
Kompost hazır durumdadır. Bu aşamadan sonra fazlaca bekletilmeden
tarlaya veya bahçeye götürülerek toprağa uygulanması gerekir. Bekletilme
süresi uzadıkça kompost bitki besin maddesi değerini kaybeder, özellikle
azotun büyük bir bölümü gaz halinde azot oksit gazları halinde atmosfer
havasına karışır.
Özet olarak; kompostlama işleminin başarıya ulaşabilmesi için gerekli olan
koşullar; organik madde, organik maddenin C ve N içeriği, oksijen, nem ve
sıcaklıktır. Mikroorganizmaların yaşamları için gerekli olan bu koşulların
sağlandığı oranda kompost kaliteli olmaktadır.
4.4.1. Kompostlama Teknikleri
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
131
Kompostlamanın temel amacı organik atık ve artıkların bitkiler için yarayışlı
hale getirilmesi ve toprak verimliliğinin sağlanmasıdır. Bu amaca uygun
olarak hayvansal ve bitkisel atıkların ayrıştırılmasında değişik yöntemler
vardır. Kompostlamanın diğer yöntemlerden en önemli farkı sürecin
oksijenli (havalı) ortamda olmasıdır. Organik tarımda uygulanabilecek en
uygun kompostlama yöntemi, organik artıkların yığınlar halinde parti parti
ayrıştırılmasıdır. Bu da iki şekilde olabilmektedir. Birincisi geçirimsiz düz
bir zemin üzerinde yığınların ayrıştırılması, ikincisi ise yine geçirimsiz hale
getirilmiş çukurlarda ayrıştırma işlemidir.
İkinci durumda, yani belirli derinliklerdeki çukurlarda yapılan ayrıştırmada,
buharlaşma kayıplarının azlığına bağlı olarak su kullanımı azalmakta ise de,
çoğu kez yeterli havalanma sağlanamadı için kompost arzu edilen kaliteye
ulaşamamaktadır. Bu nedenle kompostlama işleminin düz zeminler üzerinde
sürdürülmesi tercih edilmektedir.
Bazı ülkelerde (Hindistan’da Bangalore Yöntemi) kompostlanacak organik
artıklar idrar ve sıvı hayvan dışkısı ile karıştırılmakta ve toprak üzerinde 11,5 m yükseklikte yığın oluşturulmaktadır. Daha sonra bu yığının üzerine su
geçirmez levha veya plastik örtü geçirilerek, yığın, tamamen toprakla
hazırlanan çamurla sıvanmaktadır. Birkaç hafta bekletildikten sonra yığın
sökülerek karıştırılmakta ve elde edilen materyal kompost olarak
değerlendirilmektedir. Bu yöntemde sürekli karıştırma yapılmadığı için,
işçilik az olmasına ve az su kullanılmasına karşın yeterli havalanma
sağlanamamakta ve süreç yarı aerobik (kısmen havalı) olarak devam
etmektedir. Dolayısıyla ortam sıcaklığı yeterince artmamakta ve ayrışma
arzu edilen düzeyde olmamaktadır. Sürekli havalandırmalı yöneteme göre
olgunlaşma daha uzun zaman almaktadır. Yığın içi sıcaklığın fazlaca
artmaması nedeniyle zararlılar, hastalık amilleri, yabancı ot tohumları
canlılıklarını yeterince kaybetmemektedir. En avantajlı yönü, kompostlama
esnasında karbon ve azot kaybının en az olmasıdır.
Diğer bir yöntemde (Hindistan’da Indore Yöntemi), organik artık ve atıklar
C/N oranları dikkate alınarak, karbonca zengin olan sap, saman, ot, odun
parçaları altta olmak üzere kat kat bir kubbe şeklinde yığılmakta,
kompostlama süresince iki kere alt üst edilerek karıştırılmakta ve
gerektiğinde ıslatılmaktadır. Bu yöntemde kompostlama süresi daha kısa,
ancak azot ve karbon kaybı daha fazladır. Ayrıca, daha çok işçilik ve fazla su
kullanımı gerektirmektedir.
132
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Uygun bir kompostlamada, yığının yüksekliği 1,5 m’den fazla ve hacmi 1
m3’den az olmamalıdır. Yığın çapının 2,5 m dolayında olması tercih
edilmelidir. Çünkü daha büyük bir yığının kontrolü ve yönetimi zordur.
Kompost kalitesi olumsuz yönde etkilenir.
Kompostlamada kullanılacak organik atık ve artıkların C/N oranları büyük
farklılık göstermektedir. C/N oranı; 100/1 olanlar fazla , 25/1 olanlar orta ve
7/1 olanlar az karbonlu olarak sınıflandırılmaktadır. Kullanılabilecek organik
maddeler, bitkisel artıklar, sığır, koyun, keçi, at, tavuk (fosforca oldukça
zengindir) gübresidir (Çizelge 4).
Odun külü fazla miktarda K, Na, Ca, Mg ihtiva eder. Bu nedenle
kompostlamada kullanılabilir.
Kompostlamada kullanılacak organik madde yanında, kompostun bitki besin
maddesi içeriğini zenginleştirmek amacıyla odun külü ve öğütülmüş kaya
fosfatı ilavesi de yapılmaktadır.
Az miktarda killi toprak ilavesi yığının su tutması bakımından önemlidir.
Bir çiftlikte, hem organik artıkların giderilmesi ve hem de kompost elde
edilmesi için en uygun karışım; 1/3 oranında çalı, çırpı, yaprak, 1/3 oranında
sap, saman, ot, 1/3 oranında hayvan gübresi, evsel yemek artıkları ve % 5-10
oranında toprak olarak önerilebilir.
Fazla işçilik gerektirmeyen bir kompostlama yöntemi:
1. Kompostlama materyali hazırlığı: Odunsu maddeler küçük parçalara
ayrılır, böylece mikroorganizmalarla temas edecek yüzeyleri
artırılmış olur, diğer materyal ayrı ayrı gruplar halinde
kompostlamanın yapılacağı yere yakın olarak yığılır.
2. Kompost yığını doğrudan doğruya güneş ışığına maruz kalmayacak
şekilde gölgede olmalıdır.
3. Kompostlacak materyal iyice ıslatılır.
4. Kompost yığınının oluşturulacağı zemin temizlenir ve düzeltilir,
zeminin geçirimsiz olmasına dikkat edilir.
5. Yığının altına kaba maddeler konularak fazla suyun drenajı sağlanır.
6. Bu altlık materyalinin üzerine fazla karbonlu dal, yaprak, sap, saman
bir katman halinde serilir, bunun üzerine düşük karbonlu hayvansal
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
7.
8.
9.
10.
133
artıklar, yemek artıkları yerleştirilir ve bu katmanın üzerini örtecek
şekilde toprak yayılır. Bu işlem 1,5 m yüksekliğe ulaşılacak şekilde
katlar halinde sürdürülür.
Yığının üzeri sap ve samanla kaplanır, bunun üzerine de yağmur
suyunu önlemek için plastik örtü geçirilir. İşlem kapalı yerde
yapılıyorsa buna gerek olmaz.
Kurak dönemlerde yığının su kaybetmemesi için yığının tüm dış
yüzeyi çamurla sıvanır.
Bu hali ile beklemeye bırakılır. Dış ortamın sıcaklığına ve
nemliliğine bağlı olarak 2-3 hafta sonunda yığın hacminin yarısını
kaybeder. Bu durumda yığının aktarılarak alt üst edilmesi ve
havalandırılması gerekir.
Aktarma işlemini takiben yığın tekrar beklemeye bırakılır.
Gerektiğinde
aktarma
işlemi
tekrarlanabilir.
Kompostun
olgunlaşmasını takiben işlem tamamlanmıştır ve kompost kullanıma
hazırdır (Foto 21).
Çizelge 4. Bazı organik atıkların C/N oranları
Yüksek Karbonlular
Daha Az Karbonlular
Organik Madde
C:N
Organik Madde
C:N
Mısır Sapı
70:1
Hayvan Cesedi
4:1
Mısır Silajı
38 - 43:1
Mısır Koçanı
60 - 120:1 Kümes Gübresi
6:1
Saman
200 - 500:1 At Gübresi
30:1
Sap
80 - 120:1 Taze Ot
15:1
4.4.2.
Sığır, koyun gübresi
15 - 20:1
Kompostun Özellikleri
Kompostun özellikleri kompostlamada kullanılan organik maddelerin
özellikleri ile yakından ilgilidir. Ancak, genel olarak hayvansal ve bitkisel
atık ve artıkların kullanıldığı kompostlamada, kompost, bitkiler için hemen
kullanılabilecek bitki besin elementleri ile birlikte toprağın fiziksel
özelliklerini iyileştirici organik maddenin ayrışma ürünlerine sahiptir.
134
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Foto 21. Bir çiftlikte kompostlama tesisi
Bunun yanında, ayrışmış organik maddeye bağlı durumda olan besin
elementleri de toprakta devam edecek ayrışmaya bağlı olarak zamanla toprak
çözeltisine geçebilecek durumdadır. Kompostlamanın ısınma döneminde iç
sıcaklık 60-70 0C’ye yükseldiği için kompostlama materyali içerisindeki
zararlılar, hastalık amilleri, yabancı otlara ait kök ve tohumlar yaşamlarını
kaybetmiştir. Ayrıca, mikrobiyolojik faaliyetler sonucu kompost içerisinde
oluşan doğal antibiyotikler toprak ve kök sağlığını korumada önemli katkılar
sağlayacaktır.
İyi durumda olgunlaşmış kompost, hafif, koyu kahverengi - siyahımsı
renkte, kompostlaşmada kullanılan organik maddelerin fiziksel görünümünü
yansıtmayan ve toprak kokulu yeni bir organik maddedir (Foto 22).
4.4.3.
Kompostun Kullanımı
Kompost bitkisel üretimde, toprak hazırlığından gelişme döneminin sonuna
kadar her aşamada kullanılabilir. Daha önce de belirtildiği gibi, kompost
sadece bitki besin maddesi olarak değil aynı zamanda toprak düzeltici olarak
da toprağa uygulanmaktadır.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
135
Foto 22. Olgunlaşmış kompost toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik
özelliklerini geliştirir
Bu nedenle, özellikle organik artık ve atıklarının yönetiminde, ortamda çok
fazla miktarda organik atık varsa kompostlama sürekli olarak yapılarak tarla
veya bahçe topraklarına uygulanabilir. Çiçekçilikte kullanılabilir.
İşletme için fazla geldiğinde dökme olarak veya paketlenerek satışı
yapılabilir.
Kompostlamada özel bir uygulama da “Vermi Kompostlaması” olarak
bilinen, kırmızı toprak solucanlarının kullanılarak daha çok evsel yemek
artıkları ve kuru yaprakların kompostlanmasıdır. Bunun için özel kabinler
yapılmakta, toplanan veya bir kompostlamadan elde edilen kırmızı toprak
solucanları çok yoğun olarak bu kabinlerde ölü yapraklar üzerine
bırakılmakta, solucanların sindirimini takiben bıraktıkları dışkı kompost
olarak değerlendirilmektedir.
4.5. Yeşil Gübreler
136
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Yeşil gübreler, örtü bitkileri ve bitki artıkları (malç) birbirleriyle yakından
ilgili uygulamalardır. Bitki artıkları ve örtü bitkisi toprağı erozyona ve aşırı
güneş ışınlarına karşı korumakta, yeşil gübreler ise kendilerini takiben
yetiştirilecek bitkiler için toprağa nem ve bitki besin maddesi sağlamaktadır.
Yeşil gübreler yörenin ekolojik koşullarına uygun olarak, herhangi bir
bitkiden önce ekilerek yetiştirilen ve erken hasat edilerek toprağa karıştırılan
bitkidir. Bunlar genellikle baklagiller arasından seçilir. Bunun nedeni
baklagillerin köklerindeki nodullarda (yumrucuklarda) azot depolanmasıdır.
Yeşil gübre bitkileri genellikle çiçeklenmeden önce, en fazla su ve biyokütle
ihtiva ettiği dönemde toprağa karıştırılmalıdır. Baklagil bitkilerin dönüşümlü
ekimindeki (münavebe) durum bu uygulamadan farklıdır.
Toprağa karıştırılan taze bitki dokuları toprak içerisinde çok kolay bir
şekilde ayrışır ve ihtiva ettikleri bitki besin maddeleri kolaylıkla toprak
çözeltisine geçer.
Yeşil gübrelemede diğer bir yöntem de, yeşil ve taze bitkilerin başka
yerlerden toplanarak bahçe veya tarla toprağına uygulanmasıdır. Bu bitkiler
baklagil ağaçlar veya çalılar olabilir. Bunlar genel olarak bahçe veya çiftlik
çevresinde yetiştirilen koruyucu çit bitkileridir.
Yeşil gübrelemede, gerekli ön hazırlıklar yapıldıktan sonra tarlaya yeşil
gübre olarak kullanılacak bitki tohumu ekilir, gerekiyorsa sulama da dâhil
olmak üzere bütün bakım işlemleri yapılır, çiçeklenmeden önce biyokütlenin
en fazla olduğu dönemde sürülerek toprağa karıştırılır (Foto 23).
Yeşil gübrenin toprağa karıştırılmasının üzerinden 2- 3 hafta geçmeden asıl
yetiştirilecek olan bitkinin ekimi yapılmamalıdır. Toprağa karıştırılan taze
bitkinin ayrışması için belirli bir zamanın geçmesi gereklidir. Bu süre daha
fazla tutulursa bu durumda da asıl bitkinin yetişmesi için gerekli zaman
kalmayabilir. Uygulamanın yapıldığı yörenin iklim durumuna göre bu
sürenin ayarlanması gerekmektedir.
Yeşil gübrenin toprağa çok derin olarak karıştırılması doğru değildir. Bu
derinlik ağır killi topraklarda 5-15 cm, hafif kumlu topraklarda 10-20 cm
arasında olmalıdır.
Organik tarım uygulamalarında yeşil gübrelerin önemli bir yeri vardır. Yeşil
gübrelemenin yararları şöyle sıralanabilir:
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
137
 Asıl bitkinin ekiminden önce, yeşil gübre bitkisinin kökleri toprağa
girerek gevşetir, toprağın havalanmasına yardım eder, su tutmasını
kolaylaştırır ve bitki besin elementlerinin dengeli dağılımını sağlar,
 Tarlada bitki hâkimiyeti oluşturarak yabancı otların gelişmesini
baskı altında tutar, toprağı erozyondan ve aşırı güneş ışınlarından
korur,
 Yeşil gübre olarak baklagiller kullanıldığında toprakta azot birikimi
sağlanır ve asıl bitki için azot depolanır,
 Toprağa karıştırılan taze bitki ayrışmasını takiben toprağa nem ve
hazır bitki besin maddesi sağlar,
 Toprağa eklenen organik madde toprak mikroorganizmalarının
faaliyetini artırarak asıl bitki için canlı bir toprak ortamı hazırlar,
 Toprak organik maddesinin artışı ile toprak yapısı gelişir ve toprağın
su tutma kapasitesi artar.
Yeşil gübrelemenin etkisi başlangıçta tam olarak görülmeyebilir. Yeterli
etkinin görülebilmesi için uygulamaların devamlılığı gerekir.
Foto 23 . Yeşil gübre örtüsünün toprağa karıştırılışı
138
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
5. BİTKİ KORUMA
5.1. Organik Üretimde Zararlı ve Hastalık Yönetimi
Organik tarımda bitki koruma yöntemleri oldukça önemlidir. Alışılmış
tarımsal uygulamalarda kullanılan tarımsal mücadele ilaçlarından sentetik
kimyasalların kullanımı yasaklanmaktadır. Bu nedenle zararlılar ve
hastalıklarla mücadelede daha farklı yaklaşımlar gerekmektedir. Son yıllarda
IPM (Integrated Pest Management- Entegre Zararlı Yönetimi) uygulamaları
sürdürülebilir tarımda önemli bir yer almıştır. Ancak bu uygulamalarda da
bazı özel durumlarda pestisidlerin kullanımı görülmektedir. Gıda güvenliği
yönünden daha sağlıklı gıda maddesi üretebilmek için organik tarımda bu
uygulamalardan kaçınılmaktadır.
5.1.1. Bitki Sağlığı
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
139
Bitki sağlığı ifadesi ile bitki gelişmesinin tüm süreci içerisinde, bitki
dokularının tümünün ve bitkisel ürünün sağlıklı olması akla gelmelidir.
Bitki sağlığı tohumdan başlayıp meyveye kadar giden bir süreçtir. Bu
nedenle sağlıklı bir bitkisel üretimde bitki sağlığı organik tarımın yönetimi
ile yakından ilgilidir. Organik tarımda bitki koruma bakımından en önemli
kural, sentetik kimyasal mücadele ilaçlarının kullanılmayarak zararlıların ve
hastalıkların olumsuz etkisini en aza indirmektir. Bu da uzun bir dönemi
kapsamaktadır. Kısa dönem içerisinde zararlıların ve hastalıkların
giderilmesi için de organik tarıma özgü uygulamalar vardır. Ancak bu daha
risklidir. Bu nedenle en uygun olanı, bitkisel üretim süreci boyunca bitkilerin
sağlıklı olarak beslenmesine ve bakımına özen gösterilmesidir.
Sağlıklı bitkiler hastalık ve zararlılara karşı daha dayanıklıdır. Bu nedenle
daha az zarar görür. Bitkilerin sağlıklı olmasını etkileyen birçok faktör
vardır. Bunların bir bölümü bitkinin kendisine ait, çoğu genetiksel olan
özelliklerdir. İkinci grup faktörler çevre ait özellikler, üçüncüsü ise bitkisel
üretim yönetim faktörleridir. Canlı organizmalarla onların yaşam ortamları
arasındaki uygunluk organik tarım için çok önemlidir. Uygun ve sağlıklı
gelişme
koşullarında
bitkiler
kendi
koruma
mekanizmalarını
geliştirebilmektedir.
Sağlıklı çevre koşullarının başında verimli toprak ortamı gelmektedir.
Bitkinin gereksinim duyduğu besin maddelerinin cins ve miktar olarak
dengeli bir şekilde sağlanması ile bitki sağlıklı biçimde gelişmekte ve zararlı
ve hastalıklara karşı dayanıklı duruma gelmektedir. Verimli toprak
koşullarının yanında, yörenin iklim özellikleri, örneğin, yağış miktarı ve
şiddeti, yağışların cinsi ve yıl içerisindeki dağılımı, hava sıcaklığı, gece ve
gündüz arasındaki sıcaklık farklılıkları, don, sis, güneşlenme süresi, güneş
ışınlarının şiddeti, rüzgârlar, rüzgâr hızları, yönleri, nemli veya kuru hava
akımları, kuraklık gibi çevre faktörleri de organik tarım yönetiminde önemli
faktörlerdir.
Bu faktörlerin çoğu bitkisel üretimi için kritik faktörlerdir. Kritik faktörlerin
birinin veya birkaçının olumsuz olarak seyretmesi bitkilerde stres (baskı)
etkisi yapar ve üretimi riske sokar. Stres bitkilerin savunma mekanizmasını
zayıflatır. Sonuçta, her zaman için hastalık ve zararlıların hedefinde bulunan
bitkiler kendilerini koruyamayarak yenik duruma gelir. Özellikle
140
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
vurgulamak gerekir ki, organik tarımda temel ilke, zararlı ve hastalıklara
karşı korunmak için bitkinin sağlıklı olmasıdır.
Bitkinin kendi doğal özelliğinden kaynaklanan ve çoğu genetiksel olan
faktörler bitki sağlığı bakımından önemlidir. Bunların başında gelen
bitkilerin kendilerine özgü bağışıklık sistemleridir. Zararlılar ve hastalıklar
herhangi bir bitkiye veya bitki grubuna tesadüfen saldırmazlar. Kendilerine
besin ve barınak temini için bitkilerden yararlanırken zarar verirler. Bu
davranışları onlar için bir yaşam mücadelesidir. O halde onların da tercihleri
vardır. Tercih ettikleri bitkiler, bitki dokuları veya tercih zamanlarını
kendileri seçerler. İşte tercihlerinin büyük bir bölümü bitkilerin genetik
özellikleri ile ilgilidir. Herhangi bir zararlı için bir bitki dokusu çekici
geldiği halde başka bir bitkinin dokusu caydırıcı olabilmektedir.
Bitkilerin kendi özelliklerinden kaynaklanan ve kendilerine özel olan
savunma mekanizmaları vardır. Bunlardan birincisi, bazı zararlı ve hastalık
amilleri tarafından tercih edilmemesini sağlayan özelliklerdir. Örnek olarak,
bitkinin rengi ve salgıladığı koku cazip gelmeyebilir, yapraklar üzerindeki
uzun ve yapışkan madde içeren tüyler zararlıları rahatsız edebilir, yaprağı
kaplayan mum dokusu zararlının yaprak özsuyuna ulaşmasına engel
oluşturabilir, yaprağın tadı ve besin değeri kendisi için uygun olmayabilir.
Bu özellikler bitkileri bir kısım saldırılardan korur.
İkincisi, bazı bitkilerin aktif ve etkili savunma sistemlerinin oluşudur.
Kendilerine saldıran zararlılara karşı doğrudan doğruya savunma
mekanizmalarını kullanarak cevap verirler. Onlara zarar verebilir veya
ölümlerine neden olabilirler. Örnek olarak, yapraklarındaki bir kısım madde,
zararlıların ve hastalık amillerinin metabolizma işlevlerini zayıflatmakta,
onlara zarar vermekte ve yapışkan madde salgılayan tüyler yapışarak
hareketsiz hale gelmelerine neden olmaktadır. Bitkilerin savunma
mekanizmaları ile ilgili üçüncü durum ise, bitkilerin zararlılara veya
hastalıklara karşı toleranslı olmasıdır. Bu gruptaki bitkiler gördükleri zararı
kısa sürede telafi ederek, örneğin yeni yapraklar üreterek, yeni dokular
oluşturarak, gelişmelerini sürdürebilmektedir.
Organik tarım sistemleri kapsamında yapılacak her türlü üretimde çevre
koşullarına uyum gösteren dayanıklı tür ve çeşitlerin seçimine özen
gösterilmelidir. Üretim amacıyla yeterli miktarla ulaşılabilmesi için,
başlangıçla tüketime verilmeden çoğaltılmaları gerekmektedir.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
141
Bitkisel üretimde, hastalık ve zararlılara karşı dayanıklı ve çevre koşullarına
uyum sağlamış olan çeşitlerin aşılama yoluyla da çoğaltılması mümkündür.
Bu yöntem daha çok, çok yıllık odunsu bitkilerde kullanılmaktadır.
Hastalıklara dayanıklı olmayan bir anaç üzerine dayanıklı bitkinin çeliği
aşılanarak yapılan bu uygulamadan çok iyi sonuçlar alınmaktadır.
5.1.2.
Önleyici Tedbirler
Organik tarımsal üretimde, hastalık ve zararlılara karşı koymanın en akılcıl
yolu başlangıçta risk faktörlerinin dikkate alınması ve bu faktörlerin
yönetilmesidir.
Bu bağlamda, bitkilerin ve dolayısıyla bitkisel üretimin zararlı ve
hastalıklardan fazlaca etkilenmemesi için uygulanabilecek korucu önlemler
şöyle sıralanabilir:
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
Çevre koşullarına uyum gösteren dayanıklı çeşitlerin seçilmesi,
Temiz, hastalıksız ve sağlıklı tohum ve bitki materyalinin seçimi,
Uygun bitkisel üretim yöntemi seçimi,
Dengeli bitki besin maddesi temini ve sürdürülmesi,
Yeterli ve uygun organik madde girdisinin sağlanması,
Uygun toprak işleme yöntemleri,
Bitkiye ve toprak özelliklerine özgü etkili bir su yönetimi,
Doğal düşmanlara karşı etkili korunma,
Bitkiye uygun bir üretim zamanı ve aralığı seçimi,
Çevre koşullarının iyileştirilmesi ve sağlıklı ortam temini.
Tohumluk seçimi oldukça önemlidir. Tohumların başka bir işletmeden satın
alınması zaman zaman önemli sorunlarla karşılaşılmasına yol açabilir. Bu
nedenle tohumların seçimine özenli davranılması gerekir. Tohumların
sağlıklı olmasını sağlamak amacıyla sentetik kimyasal maddelerle
ilaçlanmasına organik tarım kurallarında yer verilmemektedir.
Bu amaçla yapılan uygulamalardan bazıları şöyledir: Tohumlar 50-60 oC’de
sıcaksu içerisinde kısa bir süre tutularak fiziksel olarak muamele edilmek
suretiyle zararlılardan arındırılmakta, öğütülmüş sarmısak ile muamele
edilmekte veya tohumlar zararlılara karşı savunma mekanizması oluşturan
yararlı mantarla kaplanmaktadır.
142
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
5.1.3.
Bitki Koruma Yöntemleri
Uzun dönem esasına göre alınan önlemlere karşın, çevreden gelen veya
ilaçlamalara karşı dirençli duruma gelmiş olan zararlıların saldırısına
uğramak bazı durumlarda kaçınılmazdır. Bu durumlarda saldırılardan en az
hasarla kurtulmanın yollarını aramak gerekmektedir. Bunların başında
yapılacak ilk iş erken uyarı önlemlerinin alınmasıdır. Saldırılara karşı
olabildiğince erken önlem alınması bitkisel üretime verilen zararı
azaltacaktır. Bu amaçla tarla ve bahçe kenarlarına veya içlerine
yerleştirilecek böcek kapanları ile gelen böcek cinsi ve yoğunluğu
belirlenebilir. Alınacak önlemler de buna göre yönetilebilir.
Organik bitkisel üretimde en önemli bitki koruma yöntemleri biyolojik
kontrol, doğal pestisidlerin kullanımı ve mekanik kontrol yöntemleridir.
Biyolojik kontrolde esas olan, bitkisel üretime zarar vermeyen, ancak zararlı
böceklerle beslenen böceklerin ve hastalık amillerine karşı olan
mikroorganizmaların çoğaltılmasıdır. Doğal pestisidler daha çok doğal
olarak yetişen bir kısım bitkiden hazırlanan karışımlardır. Bunların da
bitkisel üretime ve gıda sağlığına olumsuz etkilerinin olmaması gerekir.
Mekanik kontrolde esas olan böceklerin veya hastalanmış bitki veya
dokularının elle toplanarak zararlarının azaltılmasıdır.
Mekanik kontrolde yaygın olarak kullanılmakta olan böcek kapanları, ışıklı
kapanlar, böcek, sümüklüböcek ve salyangoz tuzakları, yapışkan tuzaklar,
dişi böcekler tarafından yayılan seks hormonları ile oluşturulan kapan veya
tuzaklardır. Bu kapan veya tuzakların bir kısmı ticari olarak satılmasına
karşın, organik tarım uygulamalarında işgücünü değerlendirmek amacıyla
çiftçiler tarafından kolaylıkla yapılabilecek böcek kapanları da vardır.
Örneğin ped şişelerin kullanılması ile hazırlanacak kapanlar atıkların
değerlendirilmesi bakımından da önemlidir. Bu amaçla bir ped şişe aşağıda
görüldüğü gibi içerisine doldurulacak bir sıvı ile böcek kapanı olarak
kullanılabilir. Sıvı olarak kapana doldurulacak karışımlar farklıdır.
Bunlardan üç örnek verilmektedir: 1. Soyulmuş bir portakal veya hıyar
püresi, 100 ml sığır sidiği, 0,5 litre su iyice karıştırılır, bir gece dinlenmeye
bırakılır ve 15 litre su ile karıştırılarak şişelere doldurulur. 2. Bir litre su, 125
ml sığır sidiği, 1,5 çay kaşığı vanilya esansı, 100 g şeker, 10 g pireotu
karıştırılır ve şişelere dağıtılır. 3. Bir çay kaşığı pire otu, 250 ml bal, 1 çay
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
143
kaşığı vanilya esansı, 250 ml hıyar püresi 10 litre suya karıştırılır ve 250 şer
ml olarak şişelere yerleştirilir (Çizim 16, Foto 24 ve Foto 25).
Çizim 16. Ped şişelerin kullanılması ile hazırlanabilecek bir kapan örneği
Foto 24. Zararlı böcekleri toplamak amacıyla oluşturulan bir şişe kapan
144
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Foto 25. Zeytinlikte zararlı böceklere karşı oluşturulmuş bir kapan
5.2. Doğal Düşmanlar
Bitkisel üretimde, üretimin değişik aşamalarında bitkiye zarar vererek
üretimi olumsuz yönde etkileyen zararlı ve hastalıklardan korunmanın diğer
bir yöntemi doğal düşmanların kullanılmasıdır. Bu uygulama biyolojik
mücadele olarak adlandırılmaktadır. Bu uygulamanın temel amacı zararlı ve
hastalık etmenlerini tamamen ortadan kaldırmak değil, ekonomik zarar
oluşturmayacak şekilde azaltılmasıdır.
Unutmamak gerekir ki, bu canlıların tamamen ortadan kaldırılması da
ekolojik dengeyi olumsuz yönde etkiler.
Dikkati çeken önemli bir konu, zararlıların ve hastalık etkenlerinin her
bitkiye zarar vermemesi, belirli bitkiler üzerinde daha etkili olması, bu
bitkilerde de üretim süresinin belirli dönemlerinde etkilerini göstermesidir.
Bu nedenle, yapılacak biyolojik mücadele uygulamalarında, zararlıların ve
hastalık etmenlerinin yaşam süreçlerinin ve bu sürecin çevresel faktörlerle
ilişkisinin bilinmesi gerekmektedir.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
145
Organik tarım kurallarına göre bitkisel üretim yapılırken, zararlı ve
hastalıklarla mücadelede biyolojik yöntemler yaygın olarak kullanılır. Bu
nedenle doğal düşmanlar olarak kullanılabilecek canlıların bilinmesi yararlı
olacaktır. Doğal düşmanlar adı altında toplanabilecek canlılar; predatörler
(avcı böcekler), hastalık etmenleri ve parazitoidler (parazitler) olarak
sıralanabilir.
5.2.1.
Zararlı ve Hastalıkların Ekolojisi
Ekoloji, canlılar ile canlı çevresi arasındaki ilişkileri değerlendirir. Zararlı ve
hastalıkları yeteri kadar tanımadan ve bunların çevre faktörleri ile olan
ilişkilerini bilmeden mücadelede başarılı olmak mümkün değildir. Zararlı ve
hastalık etmenlerinin olumsuz etkileri çevre faktörleri ile yakından ilgilidir.
Her şeyden önce bu canlıların yaşamlarını sürdürmeleri uygun ve yeterli
gıda maddesi, uygun barınak ve çevre koşulları ile sınırlıdır. Çevre sıcaklığı,
nemlilik, rüzgâr, ışık gibi fiziksel faktörlerle birlikte, doğal düşmanları, aynı
gıda maddesini paylaşan rakip canlılar, bu önemli faktörler arasındadır.
Tarımsal ekosistemlerde zararlıların ve hastalıkların bireysel olarak
bulunmaları bir riskin bulunduğunun işaretidir. Ancak mücadeleyi
gerektirmeyebilir. Bu bireyler hızla çoğalarak ekonomik zarar verme
aşamasına geldiklerinde mücadelenin yapılması zorunlu hale gelir.
Sayılarının az olması yeterli gıda maddesi bulunmayışından, var olan
bitkilerin kendileri için cazip olmayışından, çevre koşullarının yaşam
döngülerini etkilemiş olmasından kaynaklanabilir. Ya da çok sayıdaki doğal
düşmanlarının varlığı çoğalmalarını engelliyor olabilir.
Zararlılar yaşam süreçlerinin tüm evrelerinde bitkilere zarar vermezler. Bu
nedenle her zararlının yaşam süreçlerinin ve bu süreçte hangi evrelerde
zararlı olduklarının bilinmesi gerekir. Zarar verme potansiyelinin en fazla
olduğu zamanla bitkilerin gelişme dönemleri, organ ve dokuları, ayrıca
zararlının hangi ortamda (toprakta veya toprak dışında) daha fazla zarar
vereceği bilinmelidir.
Çevre şartları uygun olduğunda zararlılar ve hastalık etmenleri çok hızlı bir
şekilde çoğalır. Bu durum doğal düşmanlar, avcı canlılar için oldukça iyi bir
gıda maddesi varlığıdır. Rahatlıkla beslenir ve çoğalırlar. Zararlıların
azalması sonucunda bitkisel üretimde zarar görülmez. Ancak, doğal
düşmanların artması ile zararlılar çok azalacağı için gıda maddesi azalmış
146
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
olur, bunu takiben doğal düşmanların sayısı azalır ve zararlılar çoğalmaya
başlar. Bu dönemde bitkisel üretime zarar verebilirler. Bu olay doğal
ortamda devam eder gider.
Sentetik kimyasal pestisidlerin kullanılması ile zararlılar ve hastalıklar çok
kısa sürede kontrol altına alınabilir. Ancak böyle devam etmez. Çünkü
kullanılan pestisidler doğal düşmanlar üzerinde de etkilidir. Kısa bir süre
ortada görünmeyen zararlılar, belirli bir süre sonra sentetik pestisidlere karşı
dayanıklılıkları artmış olarak geri döner. Önceden fazla zarar vermeyen bazı
canlılar daha fazla zarar verecek duruma gelir. Bunun nedeni doğal
düşmanlarının yok oluşudur. Buna en belirgin örnek olarak kırmızı örümcek
akarı gösterilmektedir. Bu zararlının çok sayıda doğal düşmanı olmasına
karşın tarlalarda yoğunluk kazanması sentetik pestisid kullanılması ile
ilgilidir. Organik tarımda sentetik pestisid kullanımı tamamen
yasaklanmıştır, doğal pestisidler de sınırlı olarak kullanılmaktadır.
5.2.2.
Doğal Düşmanların Çoğaltılması
Bitkisel üretimde, tarlada, bahçede, bağda görülen bütün böcekler zararlı
değildir. Aksine bunların önemli bir bölümü bitkisel üretimi destekleyen
canlılardır. Bazıları bitkiler üzerinde sadece dolaşır, bazıları bitki üzerinde
yaşar ama zarar vermez, bazıları da bitkilere zarar veren canlılarla beslenir.
Bunun yanında bitkilerle beslenen, ancak sayıları çok az olduğu için bitkiye
zarar vermeyen böcekler de vardır.
Doğal düşmanlar çiftçinin yakın dostlarıdır. Çünkü bunlar zararlıları ve
hastalık etmenlerinin kontrol altında tutarak çiftçinin işini kolaylaştır,
bitkilere zarar vermezler.
Doğal düşmanları dört grup altında toplamak mümkündür; 1. Predatörler
(avcılar), 2. Parazitoidler (parazitler), 3. Patojenler (hastalık etmenleri) ve 4.
Nematodlar’dır.
Predatörler (avcı böcekler)
Gelin böceği veya uğur böceği gibi, yararlı böcekler, genellikle avlarını
larva, ergin veya her iki dönemde de öldürüp yemek suretiyle yararlı
olmaktadır. Predatörler, konukçusunu doğrudan doğruya yemek veya
hortumunu sokup özsuyunu emmek suretiyle öldürür.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
147
Parazitoidler (parazitler-asalak yaşayanlar)
Bu tür canlılar genellikle gözle görülmeyecek kadar küçük olan canlılardır.
Bunlar konukçusunun embriyosu içerisinde gelişerek ölümüne yol açarlar.
Parazitoid ergin dişiler, yumurtalarını konukçusu olduğu böceğin yumurtası
veya larvası içerisine bırakarak kendi neslinin devamına çalışır. Sadece
larvaları parazittir. Bazıları konukçusunun içerisinde bazıları dışında yaşar.
Parazitler genel olarak konukçularından daha küçüktür.
Patajonler (hastalık etmenleri)
Bunlar canlıların hastalanmasına ve ölümüne neden olan bakteriler,
funguslar (mantarlar) ve virüs gibi mikroorganizmalardır. Patojenin varlığı
ve etkisi yüksek nem ve az ışıkla yakından ilgilidir. En yaygın olarak
kullanılan böcek patojeni Bacillus thuringiensis (Bt) ve NPV virüsüdür.
Nematodlar
Bunlar çok küçük ve bir çeşit ince-kılcal solucanlardır. Sadece topraktaki
zararlılar üzerinde etkilidir.
Doğal düşmanların çeşitliliği ve sayısal olarak yeterlilikleri bitkilerin
zararlılara ve hastalıklara karşı korunmasında önemlidir. Bu nedenle organik
tarım uygulamalarında bu canlıların varlıklarının sürekliliği ve sayısal olarak
yeterlilikleri gerekir. Organik tarımda kullanılmalarına sınırlı olarak izin
verilen bir kısım doğal pestisidlerin bu canlılara zarar verebileceğini
hatırlamak gerekir. Doğal düşmanların tür ve sayısal olarak artırılması için
bunlara gıda maddesi sağlayacak ve barınmalarını kolaylaştıracak olanaklar
sunulmalıdır. Çiftlikteki bitki çeşitliliğinin artırılması bu bakımdan oldukça
yararlıdır. Bu çeşitlilikte çiçekli bitkilerin bulundurulması doğal düşmanlara
cazip gelecektir. Önemli diğer bir konu da, bu canlılara zarar verebilecek
bitki yangınlarından kaçınmaktır.
5.2.3.
Biyolojik Kontrol ve Koruma
Bitkisel üretimde, zararlıların, hastalık etmenlerinin ve yabancı otların
kontrolünde ileri sürülen yöntem ve yaklaşımlara oranla biyolojik kontrol
veya biyolojik mücadele daha karmaşıktır. Bu uygulamanın esası doğal
düşmanların kullanılarak zararlı ve hastalık etmenlerinin ekonomik kayıp
vermeyecek şekilde kontrol altına alınmasıdır. Bu yöntemde kullanılanlar
canlılar olduğu için, bu canlıların ekolojisi de önem taşımaktadır.
Çeşitlilikleri, yaşam döngüleri, gıda maddesi istekleri, sıcaklık, nem, ışık
148
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
gibi fiziksel beklentileri, rakipleri, bunlara zarar verebilecek canlılar ve
hastalık etmenleri bilinmesi gereken etkili faktörlerdir. Canlıların gelişimi ve
yararları yöreden yöreye, bitkiden bitkiye ve zamana bağlı olarak farklılık
gösterir.
Biyolojik mücadele yöntemleri, günümüzde IPM (Integrated Pest
Management) entegre zararlı yönetimi uygulamalarında yaygın olarak
kullanılmaktadır. Büyük ölçüde başarılı olunduğu da bilinmektedir.
Bağ, bahçe ve tarlada bulunan doğal düşman grubuna giren canlılar
toplanarak uygun ortamlarda çoğaltılabilir. Zararlıların etkili olabileceği
durumlarda bitkilere veya bitki aralarına bırakılabilir. Doğal düşmanların
çoğaltılarak bitkilere salınmasında iki yaklaşım vardır. Bunlardan birincisi,
zararlıları önleyici olarak, her üretim sezonu başında, olası bir zararlı
saldırısına karşı, çoğaltılarak salınmalarıdır. Bu salınmalı takiben doğal
düşmanlar kendilerine uygun yaşam ortamını bulur ve zararlılarla beslenir.
İkinci yaklaşım, doğal düşmanların zararlıların en fazla etkili olduğu zaman
salınmasıdır. Bu yaklaşımda daha çok zararlı parazitleri kullanılır. Avcı
böceklerin kısa sürede konukçu bularak zararlıları öldürmeleri
beklenmemektedir.
Zararlıları veya hastalık amillerini öldüren veya yok eden doğal düşmanlar
çoğu kez mantarlar ve bakterilerdir. Bunlar genel olarak antagonistik
mikroorganizmalar, mikrobiyal insektisid veya biyopestisid olarak da bilinir.
Bu mikroorganizmalardan en önemlisi Bacillus thuringiensis (Bt) gibi
bakterilerdir. Bt 1960’lı yıllardan bu yana ticari olarak mikrobiyal insektisid
olarak pazarlanmaktadır. Farklı tipte ve özelliklerdeki Bt ürünleri, tırtıl,
sivrisinek ve karasinek mücadelesinde kullanılmaktadır.
Bunun yanında, NPV (nuklearpolihedrosis virüsü) bazı zararlıların tırtılları
üzerinde etkilidir. Zararlılarla mücadelede, böcek öldürücü mantarlar da
kullanılır. Buna en iyi örnek olarak Beauveria bassiana verilmektedir. Bb
147 mısır bitkisi zararlılarına karşı kullanılmaktadır. Benzer olarak topraktan
bulaşan hastalık amilleri için de mantarlar kullanılmaktadır.
Örnek olarak; Trichoderma sp. gibi, bitki patojenlerine karşı doğal düşman
olarak kullanılmaktadır. Diğer taraftan Steinernema carpocapsea gibi
nemetodlar toprak böceklerinin kontrolünde etkilidir.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
149
5.3. Doğal Pestisidler
Bitkisel üretimde, sentetik kimyasal pestisidlerin yerine kullanılabilecek çok
değişik yöntem ve uygulama vardır. Bunlardan bir bölümü de doğal
pestisidlerdir. Bunların çoğu bitkisel kökenlidir. Bitkilerden elde edilir.
5.3.1.
Bitkisel Pestisidler
Botanik veya bitkisel pestisidler, böceklere zehir etkisi yaptığı bilinen
bitkilerden elde edilen etken maddelerle üretilen çözeltilerdir. Bu çözeltiler
gerektiği zamanlarda bitkilere uygulanarak zararlı böcek mücadelesi yapılır.
Oldukça eski uygulamadır. Ancak, organik tarım uygulamalarının
yaygınlaşması ile daha yoğun olarak gündeme gelen bir uygulamadır. Bunlar
arasında, rotenon (Derris sp.), nikotin (tütün) ve pyrethrin (Chrysanthemum
sp.) küçük ve büyük ölçekli işletmelerde kullanılmaktadır. Bunların çoğu,
deri, solunum ve mide yoluyla etkisini göstermektedir. Bu nedenle
etkiledikleri böcek çeşitliliği oldukça fazladır. Biyolojik olarak birkaç gün
veya hafta içerisinde parçalanabilirler. Yararlı böcekler için de öldürücü
olabilirler. Özellikle nikotin hem insanlar ve hem de diğer sıcakkanlı
hayvanlara zarar verir. Oldukça tehlikelidir.
5.3.2.
Bitkisel Pestisidlerin Kullanımı
Bitkisel pestisidlerin yaygın olarak kullanılanlarının bazıları, bilinen adlarına
göre, neem, pyrethrum (pireotu) rotenon, quassia (acıağaç), acıbiber,
Meksika Marigold (kadife çiçeği), sarmısak, ginger (zencefil) olarak
sıralanabilir.
Neem (Azadiracta indica) ağacından çıkarılan bitkisel pestisidin etkili
maddesi azadiractin’dir. Tırtılları ve çoğu zararlı sinekleri uzaklaştırır ve
öldürür. Bu amaçla ağacın tohumları ve yaprakları kullanılır. Tohumu her
mevsim bulmak mümkün olmasa da yapraklar hazırdır. Çözelti
hazırlandıktan 8 saat sonra etkililiğini kaybeder. Bu nedenle ışığa maruz
bırakılmamalı ve mümkün olduğu kadar akşamüzeri kullanılmalıdır.
Uygulandığı esnada bitki ve böceklerin ıslak olması arzu edilir. Fazla yoğun
kullanıldığında yaprakları yakar. Doğal düşmanlara da zarar verir.
Pyrethrum (Pireotu) papatya benzeri Chrysanthemum sp. dir. Böceklerde
felç yapar. Düşük dozu öldürücü değildir. Ancak, böcek hareketliliğini
150
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
kaybeder, yığılır kalır. İnsanlarda alerjik etki yapar. Vücutta döküntü, baş
ağrısı ve halsizliğe neden olur. Hazırlanan çözelti ışık aldığında kolaylıkla
bozulur, kireç veya sabun çözeltisi ile karıştırılmamalıdır. Fazlaca asitli ve
bazik ortamlarda etkililiğini kaybeder. Bozulduğunda pyretrin oluşur. Bu
sentetik pestisid ham maddesidir. Piyasada “Decis” veya “Ambush” ticari
adı ile bulunun insektisidler sentetiktir. Organik tarımda kullanılamaz.
Rotenon, insektisid olarak kullanılmaktadır. Ancak son günlerde yapılan
araştırmalarda, rotenonun insanlarda Parkinson hastalığına yol açtığı ortaya
konulmuş ve kullanımında çok dikkatli davranılması gereği vurgulanmıştır.
Chacals Baobab olarak bilinen diğer bir doğal bitkisel insektisid, Adenium
obesum (çöl gülü) bitkisinden elde edilmektedir. Daha çok pamuk
zararlılarına karşı kullanılmaktadır.
Nikotinin zararlılara karşı kullanılması, tütünün ABD’den Avrupa’ya
gelmesi ile başlamıştır. Özellikle yaprak bitlerine karşı kullanılmaktadır.
Yararlı böceklere de zarar vermektedir, insan sağlığını olumsuz yönde
etkiler.
5.3.3.
Diğer Doğal Pestisidler
Kükürt, mantar hastalıklarına karşı kullanılmaktadır. Kükürt-kireç bulamacı
ve kuru kükürt-kireç karışımı insektisid olarak kullanılır. Bakır, mantar
hastalıklarına karşı kullanılır, ancak toprakta birikerek toprak canlılarına
zarar verebilir. Kül; değişik bitkilerin külleri topraktan bulaşan hastalıkları
önlemede kullanılır. Sönmüş kireç, topraktan kaynaklanan hastalıkları
önleyicidir. Kil, mantar hastalıklarına karşı iyidir. Kabartma sodası, sodyum
bikarbonat, mantar hastalıklarına karşı kullanılır. Yumuşak sabun çözeltisi
afitlere ve diğer emici böceklere karşı etkilidir. Hafif mineral yağ, değişik
böceklere karşı kullanılır, ancak doğal düşmanlara da zarar verir. Kükürt
aynı zamanda örümcek akarlara karşı kullanılmaktadır. Bitki külleri farklı
bir uygulama olarak karıncalara ve benzeri böceklere etkilidir.
5.4. Yabacı Ot Yönetimi
Alışılmış tarım sistemlerinde, bitkisel üretimde de yabancı ot mücadelesi
önemlidir. Ancak herbisid uygulaması ile tarla veya bahçeyi bunlardan
kurtarmak mümkündür. Sonuçta bu yabancı otlar yok olur, ancak ot
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
151
öldürücünün etkisi devam eder, asıl üretilen bitkiye de zarar verebilir.
Biyolojik çeşitlilik önemli ölçüde azaltılmış olur. Organik tarımda yabancı
otlarla mücadelede farklı bir düşünce vardır. Öncelikle organik tarımda
yabancı ot, tarlada veya bahçede olması gereken asıl bitkilerin dışında
kendiliğinden gelişen, orada ve o zaman aralığında olmaması gereken
bitkilerdir. Yani bu bitkiler yine olmalı, yaşamlarını başka yerlerde ve başka
zaman diliminde sürdürmelidir. İşte bu düşünceyle, yabancı otlarla zararlı
olmaları halinde mücadele etmek gerekmektedir. Bunun dışında böyle bir
çabaya gerek yoktur.
Yabancı otlar, ekonomik anlamda gelir elde edilmesi bakımından ekilen
veya dikilen bitkilere farklı şekillerde zararlı olabilirler. Öncelikle, asıl
bitkinin suyuna, besin maddesine ve güneş ışınlarına ortak olurlar. Bu
ortaklıkta yabancı ot sıklıkla önde gider. Sonuçta asıl bitki yeterli su, besin
maddesi ve güneş ışını bulamadığı için sağlıklı gelişemez, zararlı ve
hastalıkların hedefi haline gelir. Diğer taraftan, yabancı otlar hasat
dönemimde hasadı engeller, ürün kalitesini bozar, toprağa dökülen
tohumları veya toprakta kalan kökleri daha sonraki bitkisel üretim için de
zararlı olur.
5.4.1.
Yabancı Ot Ekolojisi
Bitkisel üretime zarar veren hayvansal canlılarla mücadelede olduğu gibi,
yabancı ot mücadelesinde de yabancı otu iyi tanımak gerekir. Yabancı otun
yaşam süreci ve çevre ilişkileri bilinmesi gereken hususlardır. Her şeyden
önce tarlaya ekilen veya dikilen bitki türü bir tanedir. Ancak o tarlanın
çevresinde o dönemde gelişme eğiliminde olan birçok yabancı ot türü vardır.
Bunlardan en az birkaçı bu ortamda asıl bitkiden daha iyi gelişme şansına
sahiptir. Çünkü bunların çoğu o yöreye en iyi uyum sağlayan bitkilerdir. Bu
nedenle tarımsal üretimdeki bitki ile yapılacak yarışı kazanmaları olasıdır.
Ekonomik olarak yetiştirilen bitkiye oranla yabancı otlar daha az seçicidir.
Bu nedenle herhangi bir tarlada yabancı otun fazla olması o toprakta bazı
sorunların olduğuna da işaret eder. Örneğin, toprakta yeterli bitki besin
maddesi olamayabilir, aşırı su birikimi olabilir, toprak yapısı bozulmuş,
toprak sıkışmış olabilir, toprakta tuz birikmesi meydana gelmiş olabilir.
Kültür bitkileri bu olumsuz durumlarda yeterince gelişemezler, bu nedenle
bu gibi durumlarda yabancı otlar yarışı kazanır. Ekilen bitki tarla içerisinde
azınlıkta kalır, yabancı otlar çok iyi bir şekilde gelişir. Benzer şekilde,
152
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
toprakta yeterince organik madde bulunmaması veya toprak asitliğinin
artmış olduğu durumlarda yabancı ot gelişmesi önemli boyutlara ulaşabilir.
Sonuçta, tarlada veya bahçede yabancı otların fazlaca görülmesi bazı
şeylerin doğru olmadığının en belirgin göstergesidir.
Toprağın bazı sorunlarla karşı karşıya olduğunu göstermesi yanında, yabancı
otların başka yararları da vardır.
 Doğrudan ekolojik bir yaklaşımla, yabancı otlar biyolojik çeşitliliğin
önemli göstergeleridir, istenmeyen yerlerde olmasa bile birçok yerde
olmaları ve yaşamlarını sürdürmeleri gerekir,
 Yabancı otlar çoğu yararlı canlının doğal barınağıdır. Varlıkları ile
zararlılara karşı mücadelede yardımcı olurlar.
 Bazı yabancı otlar çiftlik hayvanları ve hatta insanlar tarafından
yenilebilen besin maddeleridir.
 Bazıları doğrudan doğruya bitkisel ilaç veya ilaç etkin maddesi
üretiminde kullanılır.
 Bitkisel üretimde yeşil gübre olarak değerlendirildiklerinde toprağa
önemli miktarda bitki besin maddesi sağlarlar.
 Toprak oluşumunu hızlandırırlar. Toprağı koruyarak erozyonu
önlerler.
Bütün bunlara karşın, diğer olumsun etkilerinin yanında, tarla içerisinde asıl
bitkiler arasında gelişen yabancı otlar, bitkiler arasına ışık ve hava
akımlarının girmesini engelleyerek loş ve nemli ortamların oluşmasına
neden olur, bunun sonucunda da bitki hastalıkları daha kolay yayılır.
5.4.2.
Yabancı Ot Denetimi
Daha önce de belirtildiği gibi, yabancı ot mücadelesindeki amaç, onları yok
etmek değil, bitkisel üretime zarar vermeleri nedeniyle, yer ve zaman
bakımından çoğalmalarını denetim altında tutmaktır.
Özellikle bitkisel üretimin başlangıç döneminde yabancı ot varlığı çok
önemlidir. Bu dönemde genç bitkiler gelişebilmeleri için nem, ışık ve bitki
besin maddesine ihtiyaç duyar. Bu isteklerinin yabancı otlar tarafından
engellenmesi durumda yeterli büyüme sağlanamaz. İyi gelişemeyen bitkiler
zararlı ve hastalıklardan etkilenir. Yabancı otlat hasat döneminde de ürünü
etkiler.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
153
Yabancı ot denetiminde yabancı otların çeşitliliği ve miktarı önemlidir.
Bitkinin gelişme döneminde ve herhangi bir dönemde bitkiye zarar verecek
duruma ulaşmaması gerekir.
Yabancı ot denetiminde uygulanabilecek yöntemler, yabancı ot türüne ve
miktarına bağlı olarak değişiklik gösterir. Genel olarak bu amaçla
yapılabilecekler şöyle sıralanabilir:
1. Toprak yüzeyinin bitki artıkları ile kaplı (malç) bırakılması: Bu
durumda yabancı ot tohumları yeterli ışıklanma olmayışı ve malç
tabakasını geçme zorluğu nedeniyle yeterince gelişemez.
2. Yeşil örtü bitkisi: Yeşil örtü bitkisi baskısı ile yabancı ot
tohumlarının çimlenmesi ve sürgün vermesi önlenir.
3. Bitki münavebesi: Uygun bitki münavebesi ile yabancı ot gelişimi
azalır.
4. Ekim zamanı ve tohum yoğunluğu: Yabancı ot tohumlarının
çimlenmesinden daha önce ve yeteri miktarda tohum ekimi ile
yabancı ot tohumları yeterince çimlenip gelişemez.
5. Dengeli gübreleme: Bu gübrelemeden kasıt, sentetik kimyasal
gübrelerin dışında, organik tarım uygulanmalarında kullanılmasına
müsaade edilen gübrelerin zamanında ve bitki besin maddeleri
bakımından dengeli bir şekilde toprağa uygulanmasıdır.
6. Toprak işleme: Minimum (en az) veya toprak işlemeksizin yapılan
bitkisel üretimde yabancı otlar fazlaca gelişir. Bu durumda yabancı
ot mücadelesi bakımından toprağın sürülmesi gerekebilir.
7. Tohum ekiminden önce ekilecek bitki tohumları içerisindeki yabancı
ot tohumlarının iyice ayıklanması gerekir.
8. Yabancı otlar tohum oluşturmadan ayıklanmalıdır. Aksi halde
toprağa karışan tohumlar yeniden çimlenme olanağı bulacaktır.
Bu uygulamaların dışında yapılacak diğer bir işlem de mekanik yöntemlerle
yabancı otların azaltılmasıdır. Bu iş özel ekipmanla, elle toplama veya
çapalama şeklinde olabilir. Son iki uygulama emek yoğun bir çalışma
gerektirir. Çapalamada seçilecek aletlerin uygun olmasına dikkat edilmelidir.
Çalışanları fazlaca yormayacak ve onlara zarar vermeyecek şekil ve özellikte
olmasına özen gösterilmelidir (Foto 26).
Organik tarımda uygulanan bir başka yöntem de, yabancı otların 100 oC’ye
kadar ısıtılarak veya UV ışınları ile zararsız hale getirilmesidir. Bu da yer yer
uygulanabilir. Ancak, özel bir ekipman gerektirdiği ve enerji giderleri
154
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
nedeniyle maliyet yükseltici bir uygulamadır. Aşağıdaki şekilde böyle bir
uygulama görülmektedir (Foto 27).
Foto 26. Motorlu bahçe çapası
Foto 27. Yabancı otların UV ışınları ile zararsız duruma getirilmesi
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
155
“Fransa’nın meyve bahçelerini süsleyen o güzelim şeftali ağaçlarının birinin
dibinde bir Latin çiçeği yerleşivermiş. Bahçıvan ne yapmış dersiniz ? Bu
yakışıksız otu söküp atmış mı? Hiç değil. Çünkü o yıl şeftali ağacında çiçek
biti denen parazit görülmez olmuş. Latin çiçeğinin bittiği yerde çiçek bitleri
görülmüyormuş. Bahçıvan da her ağacın dibine bir tutam Latin çiçeği
ekmiş.”
Latin Çiçeği: Tropoeoleum majus
Tabiat Haklıdır, Maurice Messeque, 1973
156
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
6. HAYVAN YETİŞTİRİCİLİĞİ
Organik tarım uygulamaları kapsamında organik hayvancılık önemli bir yer
tutar. Bitkisel üretimde olduğu gibi, organik hayvancılıkta da temel ilkeler;
hayvanları sağlıklı ve mutlu oldukları ortamlarda yetiştirmek, çevre
kirliliğine neden olabilecek uygulamalardan kaçınmak ve sağlıklı gıda
maddesi üretmektir. Hayvan dışkısının neden olabileceği su, toprak ve hava
kirliliği sorunları daha meydana gelmeden önlemek, hayvan otlatmanın
neden olabileceği sorunların, özellikle erken ve aşırı otlatmanın neden
olduğu toprak erozyonu ve biyolojik çeşitlilik üzerindeki olumsuz etkilerin
dikkate alınarak, önlenmesi, hayvandan hayvana, hayvandan insana ve
insandan hayvana bulaşan hastalıkların dikkate alınarak hayvanların sürekli
sağlıklı tutulmalarını sağlamak, hayvansal ürünlerin sağlıklı ortamlarda
bulundurulmasını ve işlenmesini temin etmektir.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
157
6.1. Hayvan Barındırma
Organik hayvancılıkla organik bitkisel üretimin, aynı çiftlikte, birlikte
yapılmasının önemli yararları vardır. Özellikle toprağa besin maddesi
sağlamak ve toprak organik maddesini sürekli olarak desteklemek amacıyla
hayvansal üretim önemlidir. Bunun yanında, bitkisel üretimle elde edilen
hayvan yemi de hayvanların sağlıklı ve ekonomik olarak beslenmesinde
önemli bir faktördür. Ayrıca, çiftlikte var olan insan gücü ve diğer fiziksel
olanaklar daha verimli olarak kullanılabilir.
Hayvanların seçimi, barındırılması, beslenmesi ve bakımı bilgi ve deneyim
gerektiren bir sanat niteliğindedir. Ayrıca, bu hayvanlara karşı duyarlı ve
şefkatli olmayı da gerektirir. Bu nedenle, hayvanlara iyi davranılması ve
onların ihtiyaçlarının yeterince karşılanması organik tarımın temel
gereklerindendir.
Çiftlikte hangi hayvan türlerinin veya ırklarının bulundurulacağı ve bunların
sayısı hayvanların yönetiminde önemlidir. Öncelikle barınak, yem ve su
ihtiyaçları, sağlık sorunlarının giderilmesi, rahat hareket edebilecekleri
yeterli arazi gibi faktörlerin dikkate alınması gerekir. Bunların yanında,
üretilecek hayvansal ürünün değerlendirilmesi ve pazarlanması da dikkate
alınmak zorundadır.
6.1.1.
Hayvan Yetiştiriciliğinin Önemi
Organik tarım çiftliğinde besin maddesi döngüsü önemlidir. Bitkisel
üretimden sağlanan yem bitkileri, sap ve saman gibi yan ürünler, tarlalardan
elde edilen diğer biyokütle, mutfak yemek artıkları gibi hayvan
beslenmesinde önemli olan girdiler, çiftliklerde ucuz ve yeterli miktarda
sağlanabilir. İyi bir şekilde beslenen, uygun koşullarda barındırılan sağlıklı
hayvanların gübresi de tarım topraklarında verimliliğin sürekliliği için
önemli besin ve organik madde kaynağıdır.
Yetiştirilen hayvan türlerine bağlı olarak elde edilen hayvansal ürünler,
örneğin, et, süt, yumurta, deri, yün, kıl, tüy hem çiftlik ihtiyaçlarını karşılar
ve hem de satılarak gelir elde edilir.
Çiftlik hayvanlarının sağladığı yararlar şöyle sıralanabilir:
158
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
1. Toprak verimliliğinin sürekliliği için önemli miktarda organik gübre
üretilir,
2. Çiftlik ihtiyaçlarının karşılanması ve satışı için hayvansal ürün
üretilir,
3. Bitkisel üretim ve evsel organik artılar hayvan yemi olarak
değerlendirilir,
4. Toprak işleme ve taşıma işlerinde kullanılır,
5. Sermaye (mal) ve güvenilir bir yatırım olarak önem taşır,
6. Kıraç alanlarda yabancı otlarla beslenerek bitkisel üretimde yabancı
ot mücadelesinde yararlı olur,
7. Zararlı böceklerle beslenerek veya onları ayakları ile bastırarak
zararlı böceklerin azalmasında yardımcı olur,
8. Üreyerek çoğalır, çiftliğin gelirleri artar, çiftlik hayvanları gençleşir.
Sıralanan bu yararlar çiftliklerin özelliklerine, zamana ve beslenen
hayvanların cins ve miktarına bağlı olarak değişir.
Bir çiftlikte organik hayvancılığa başlanırken veya var olan bir çiftliği
organik tarıma uygun hayvancılık işletmesine dönüştürürken dikkat edilmesi
ve araştırılması gereken hususlar vardır. Öncelikle var olan çiftliğin barınak,
otlak, yem ve temiz içmesuyu temini, insan gücü potansiyeli, hayvansal
ürünlerin depolanması ve işlenmesi sürecindeki gerekliliklere sahip olup
olmadığı dikkate alınır. Bunlar yeterli değilse nasıl geliştirilebileceği gözden
geçirilir. Hayvan yetiştiriciliği çiftliğe ne sağlayacak, çiftçinin beklentileri
nelerdir? Hayvan dışkısı ve diğer hayvansal artık ve atıklar çiftlikte
değerlendirilebilecek mi? Hayvancılığın bitkisel üretime, bitkisel üretimin
hayvancılığa katkısı nasıl olacaktır? Gerekli girdiler, hayvan satın alma,
insan gücü, yem, veteriner hizmetleri sağlanabilecek mi? Et, süt, yumurta
gibi hayvansal ürünler yeterince değerlendirilerek satış imkânı olacak mı?
Pazar koşulları nasıldır? İşte bu soruların tamamının uygun bir şekle
cevaplandırılması gerekir. Bu koşullar sağlanamadığı takdirde organik
hayvancılıkta başarılı olunamaz.
6.1.2
Hayvan İhtiyaçları
Çiftlik hayvanlarının ihtiyacı; hayvanların tür, cins, cinsiyet ve sayılarına
göre değişir. Hayvanların yeterince sağlıklı ve üretken olmaları için; yem
yeterli ve kaliteli olmalı, yeterli miktarda temiz ve sağlıklı içmesuyu temin
edilmeli, yeterli büyüklükte, doğal olarak aydınlanan ve havalanan
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
159
barınaklar olmalı, hayvanların doğal davranışlarını yerine getirebilmeleri
için uygun ve yeterli alan, veterinerlik hizmeti, diğer hayvanlarla yeterli
temas, sürü hayvanları için sürü içerisinde uygun yaş ve cinsiyet dağılımı
gibi faktörler gözetilmelidir.
IFOAM’ın organik hayvancılıkla ilgili temel standardları arasında, organik
hayvancılığın sadece organik yemlerle besleme, sentetik yiyeceklerin
yasaklanması değil, aynı zamanda çiftlik hayvanlarını yeterince tatmin
edecek, ihtiyaçlarının karşılanması olarak ifade edilmektedir. Hayvanların
sağlıklı ve mutlu olmaları dikkate alınmaktadır. Arazisiz organik hayvancılık
yapılamayacağı belirtilmiştir. Bunun yanında, organik hayvancılıkta,
barınma, beslenme, veteriner hizmetleri, yetiştirme, taşıma, satış ve kesim
için belirli standardlar getirilmiştir.
Hayvanların cins ve sayılarının belirlenmesine karar verilirken, diğer
faktörlerle birlikte, kurak dönemlerde hayvanların nasıl besleneceği, çayır ve
meraların taşıma kapasitesi, barınakların kapasitesi, tarla ve bahçelerin
ihtiyaç duyduğu en fazla gübre miktarı ve hayvancılıkta görev alacak işgücü
potansiyeli de dikkate alınmalıdır.
Organik hayvancılıkta hayvanların yeterince rahat ve sağlıklı olmaları esas
alındığından, hayvan barınaklarından beklenenler şöyledir;







Hayvanların yere uzanmaları, ayakta durmaları ve rahatlıkla hareket
edebilmeleri için yeterli alan,
Yeterli doğal aydınlatma,
Aşırı güneş ışığından, yağmurdan, kardan, soğuktan, aşırı sıcaktan
korunma,
Yeterli havalandırma, temiz ve taze hava temini,
Uygun altlık materyali,
Gübrenin kolay toplanması için uygun tasarım, sundurmalı gübre
çukuru veya yığını,
Hayvanların doğal davranışları için uygun tasarımlar (tünek, kum
banyosu, folluk, suluk gibi).
Ekonomik nedenlerle, yukarıda sıralanan ihtiyaçlar yerel olanaklarla ve
malzemeyle sağlanabilir. Hatta aynı koşullar sağlanabiliyorsa, kültürel
çeşitlilik bakımdan tercih edilebilir.
160
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Organik hayvancılıkta, hayvanların sağlıklı olması bakımından altlık
materyali oldukça önemlidir. Altlık materyali; hayvan barınaklarında,
barınak tabanına serilen, tabanın yumuşak, kuru ve temiz olmasını sağlayan,
sap, saman, ot veya yapraklardan oluşan materyaldir. Mısır koçanı kılıfları
da altlık materyali olarak kullanılabilir. Hayvan dışkısı bu materyal üzerinde
birikir, idrar bu materyal tarafından emilir. Altlık her gün değiştirilebileceği
gibi, aylarca üst üste yenilenmek suretiyle kullanılabilir. Barınaklardan çıkan
altlık materyali ve dışkı karıştırılarak kompostlanır ve hayvansal gübre
olarak kullanılır.
6.2. Hayvan Besleme
Organik hayvancılıkta kullanılacak yemin organik bitkisel üretimle
sağlanması gerekmektedir. Bu nedenle hayvancılık işletmesinde organik
yem bitkilerinin de üretilmesi uygundur. Aksi halde dışarıdan yem temini
her zaman mümkün olmayacağı gibi ekonomik de olmaz. Hayvanların
sağlıklı olması, yemin çeşitliliği, yeterliliği ve kalitesi ile ilgilidir.
6.2.1.
Dengeli Besleme
Çiftlikte bulunan hayvanlardan et, süt, yumurta üretiliyorsa, hayvanların
dengeli ve yeterli beslenmeleri zorunludur, aksi halde üretimde önemli
düşüşler görülebilir. Eğer yeterli ve dengeli besleme yapılamıyorsa hayvan
sayısı azaltılmalıdır. Örneğin, süt inekleri için sürekli taze ota ve proteinli
yemlere ihtiyaç vardır. Dengeli beslenen hayvanlar, sağlıklı ve üretken olur.
Uygun beslenen hayvanların canlılığı, gürbüzlüğü, tüy ve derilerinin
parlaklığı dikkati çeker. Geviş getiren hayvanların sindirim sistemlerinin
özelliği nedeniyle, ot ve yaprakla beslenmeleri önemlidir. Baklagil yem
bitkileri yüksek oranda protein ihtiva ettiğinden hayvancılıkta fazlaca
yararlanılır. Bunların tarlada üretilmesi ile toprağa önemli miktarda azot
sağlanır ve bitki gelişmesi artar. Mineral madde olarak doğal tuzlar verilir.
Organik hayvancılıkta sentetik yemler yasaklanmıştır.
6.2.2.
Yem Bitkileri
Organik hayvancılıkta gerekli olan yemlerin büyük bir bölümü aynı çiftlikte
üretilmelidir. Otlaklar ve meralar oluşturulabilir. Hayvanların meralarda
otlatılması daha ekonomiktir. İşçilik giderleri azdır. Ancak, meraların da
organik tarım esaslarına göre yönetilmesi zorunluluğu vardır. Hayvan
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
161
sayısına bağlı olarak otlaklar veya meralar sınırlı olabilir. Mevsim olarak
erken otlatma ve birim mera alanında taşıma kapasitesinin üzerinde hayvan
otlatma toprağın fiziksel özellikleri bozar, toprak erozyonu meydana gelir.
Aynı şekilde hayvanların erken ve yoğun olarak meralara salınması ile
biyolojik çeşitlilik önemli ölçüde etkilenir. Erken bahar döneminde,
hayvanların, kökleri ile çıkararak yedikleri bitkiler artık gelişemez,
hayvanların ağırlıkları ile toprak sıkışır, yağmur suları torak yüzeyinden içeri
giremez, yüzey akışa geçer ve toprak aşınarak taşınır. Bu nedenle, organik
tarımda otlak ve mera yönetimi hem hayvancılık bakımından ve hem de
ekolojik dengenin korunması bakımından önem taşır. Ekolojik ve ekonomik
bakımdan sorunlarla karşılaşılmaması için, ilkbaharın erken döneminde
otlatmadan vazgeçilmeli, otların gelişmesi ve köklerinin güçlenmesi,
toprağın ıslaklığının azalması beklenmeli, otlak ve meralar çitlerle parsellere
ayrılarak dönüşümlü olarak otlatılmalıdır. Her parselde otlatılacak hayvan
sayısı ve otlatma süresi meranın özelliklerine göre ayarlanmalıdır. Bu
şekilde hayvanların uzun yol kat etmeleri önlenmiş olacağından, et ve süt
verimleri de artar. Başıboş, kontrolsüz otlatmada et ve süt veriminin önemli
ölçüde azaldığı bilinmektedir. Ayrıca, hayvan dışkısı da belirli alanlarda
yoğunlaştığı için mera toprağının gübrelenmesi ile bitkilerde gelişme
görülür, toprak organik maddesi artar ve erozyon azalır. Erozyonun azalması
ile önemli bir su kirliliği sorunu da ortadan kalkar. Çünkü taşınan toprak
parçacıkları ve bu parçacıklara bağlı hayvan dışkısı su kaynaklarının
kirlenmesine neden olur.
Hayvanların otlak ve meralarda beslenmesi, iklim özelliklerine, bitkisel
üretime, arazi varlığına, otlak ve meraların özelliklerine bağlı olarak değişir.
6.3. Hayvan Sağlığı
Organik tarımda, hayvanların sağlıklı olması ve sağlıklı ortamlarda organik
bitkisel üretim yöntemleri ile üretilmiş yemlerle beslenmeleri esastır.
Hayvan sağlığını tehdit eden mikroorganizmalar ve parazitler çoğu yerde
vardır. Önemli olan hayvanları sağlıklı tutarak bu zararlılara karşı
korumaktır. İnsanlarda olduğu gibi, hayvanların da doğal bağışıklık sistemi
vardır. Bu nedenle çoğu mikroorganizmalara karşı dayanıklıdırlar, kolaylıkla
hastalanmazlar. Eğer yeterince beslenemezler, doğal davranışları kısıtlanır
ve sosyal olarak stres altında kalırlarsa bağışıklık sistemleri zayıflar ve
hastalıklara yakalanma riski artar. Hayvanın sağlık durumu, doğal bağışıklık
sistemi ile diğer faktörlerin denge halinin bir yansımasıdır. Çiftçiler bu
162
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
dengeyi hayvanın sağlığının iyileşmesi yönünde değiştirebilirler. Bunun için
hayvanın mikroplardan ve parazitlerden korunması, beslenme ve barınma
koşullarının iyileştirilmesi gerekir. Yeterli çeşitlilikte, yeterli miktarda ve
uygun kalitede yem, sağlıklı, temiz ve yeterli içmesuyu, uygun koşulları
sağlayan barınaklar, atıkların yönetimi gibi uygulamalar, hayvanların
bağışıklık sistemini destekler ve hastalanma riskini azaltır. Bütün bunlara
rağmen hayvanlar yine de hastalanabilirler.
Bu durumda organik
hayvancılık yöntemlerine göre tedavi edilmeleri gerekir.
Organik tarım kurallarına göre, organik hayvancılıkta, tedaviden önce
koruma gelir. Koruma denildiğinde sadece mikrop ve parazitlerden koruma
akla gelmemelidir. Hayvanların kendi aralarındaki kavgaları, üstü açık
bulunan bir çukura düşmeleri, barınakta veya dışarıda kendilerinin neden
olduğu bir kaza sonucu yaralanmaları da dikkate alınmalıdır. Bütün bu
olumsuzluklar dikkate alınarak gerekli riskler yönetilmelidir. Alınan bütün
önlemlere karşın, hayvanların hastalanması veya yaralanması durumunda
yapılacak tedavide, öncelikle bitkisel ve alternatif tedavi yöntemleri
kullanılmalıdır. Ancak bunların yeterli olmaması halinde, sentetik tedavi
edici maddeler ve ilaçlar (örneğin antibiyotikler) kullanılabilir.
Organik tarımda hayvan sağlığı için izlenecek yol sırasıyla şöyledir:
1. Yerel iklim koşullarına ve var olan yem potansiyeline uyum
gösteren yerli ırklar arasından, sağlıklı ve genç hayvanların seçimi,
2. Yeterli ve sağlıklı yemle besleme, temiz ve sağlıklı içmesuyu, uygun
barınaklar, yeterli hareketlilik,
3. Alternatif, geleneksel bitkisel tedavi,
4. Bunların yararlı olmaması durumunda sentetik ilaçların sınırlı
kullanımı.
Organik tarımda veteriner hizmetleri ikinci planda kalmasına karşın
önemlidir. Herhangi bir hayvanın hastalanması halinde, hastalığın tanısının
konulması, nedenlerinin araştırılması, hayvanın doğal savunma
mekanizmasının neden yetersiz kaldığı gibi hususların araştırılması, daha
sonraki koruma önlemlerinde veya tedavide etkili olacaktır.
Organik hayvancılıkta, IFOAM’ın hasta hayvanların tedavisi ve veteriner
hizmetleri için koyduğu kurallar vardır. Bu kurallar, bitkisel üretimdeki
kuralların aksine, alternatif tedavi yöntemlerinden iyi sonuç alınamaması
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
163
halinde sentetik iyileştirici maddelerin kullanımına izin vermektedir. Ancak,
bu standartlarda, hayvanların sağlıklı kalabilmeleri için beslenme ve barınma
koşullarının iyileştirilmesine öncelik verilmektedir.
Hasta hayvanların tedavisinde sentetik iyileştiricilerin veya ilaçların
kullanılmasının zorunluluğunu durumunda, hayvansal ürünlerin “organik”
etiketli olarak pazara sunulması için belirli bir sürenin geçmesi zorunluluğu
vardır.
Hastalıklar yanında, hayvanların parazitlere karşı korunması da önemlidir.
Hayvan barınaklarının yeterince bakımlı olması halinde parazitlerin
çoğalması ve hayvan sağlığını tehdit etmesi oldukça uzak bir olasılıktır.
Ancak, her şeye rağmen parazitlerle mücadele gerekebilir. Bu durumda da
bitkisel ilaçların kullanılması zorunludur. Parazitlere karşı uygulanan bitkisel
ilaçlar çok eskiden beri vardır. Birçok ülke, kendi kültürlerinin bir parçası
olarak bu ilaçları üretir ve kullanırlar. Örneğin, dilimizde eğir bitkisi olarak
bilinen Acorus calamus, sulak alanları seven, akarsu, göl ve bataklık
kenarlarında doğal olarak yetişen bir bitkidir. Bunun kılcal kökleri çok uzun
zamandan beri değişik insan hastalıklarında da tedavi edici olarak
kullanılmıştır ve halen de kullanılmaktadır. Parazitler için kullanılacak
kökler iyice kurutularak toz haline getirilmekte, bit, pire ve ev sinekleri ile
mücadelede insektisid olarak kullanılmaktadır.
Organik hayvancılıkta, hayvanların üremesi sürecinde de genel olarak doğal
yollar tercih edilir. Ancak, suni döllenmeye izin verilirken, embriyo nakline,
genetik müdahalelere ve hormonsal eşzamanlılığa izin verilmemektedir.
Organik tarımsal üretim bir yönetim sistemidir. Bu sistemin başarılı olması
ekolojik olduğu kadar ekonomiklik bakımdan da önem taşımaktadır. Bu
nedenle organik hayvancılıkta da ekonomiklik önemlidir. Bunun için
çiftlikte veya işletmede yetiştirilecek hayvanların türü, cinsi, cinsiyeti ve
sayısı yanında, bu hayvanlardan elde edilecek hayvansal ürünün ekonomik
değeri de işletmenin sürdürülebilirliği yönünden dikkate alınmalıdır.
Örnek olarak, süt sığırcılığında, günde 16 litre süt veren yabancı bir ırka ait
hayvanla, günde 8 litre süt veren yerli bir ırka ait hayvanın ekonomik olarak
değerlendirilmesi gerekir. Başlangıçta günde 16 litre süt veren hayvan cazip
gelebilir, ancak hayvanın üretken olduğu tüm yıllar boyunca verdiği süt
miktarı, yem ve barınak tercihleri, hastalıklara karşı dayanıklılığı gibi
164
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
faktörlerin de dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekir. Bu hayvanların
satın alınması için yapılacak ödeme, yıllık besleme ve bakım giderleri,
veteriner hizmetlerinin maliyeti, üretkenliğinin devam ettiği yıllar boyunca
alınacak süt miktarı, günlük ve yıllık süt miktarları, gübre, et ve deri
değerleri dikkate alınmalıdır.
Organik tarımda, doğal olarak yerel koşullara adapte olmamış veya olması
zor olan ırklar yerine, yüksek verimli yerli ırkları seçmek daha doğru bir
yaklaşımdır.
Foto 28 . Bir merada dönüşümlü olarak ve uygun sayıda hayvan otlatması
Çayır ve mera gibi otlaklarda, büyükbaş veya küçükbaş hayvanların
otlatılmasında erken ve aşırı otlatmadan kaçınılmalıdır. Otlaklar belirli bir
hayvan sayısı ile ve belirli bir zaman aralığında dönüşümlü olarak
otlatılmalıdır (Foto 28).
Hayvan sayısı ve otlatma süresi; otlağın yem bitkisi yoğunluğuna, mevsime,
toprak özelliklerine, arazinin topoğrafik durumuna, hayvanların cinsine göre
değişiklik gösterir. Burada amaç tek boyutlu değildir. Hayvanlar yeteri kadar
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
165
beslenecek, otlak taşıma kapasitesinin üzerinde zorlanmayacak, toprak
sıkışmasına, biyolojik çeşitliliğin azalmasına neden olunmayacaktır.
Foto 29. Organik hayvan yetiştiriciliğinde hayvanların rahatlıkla hareket
etmesine uygun ortam hazırlanmalıdır
166
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
7. ORGANİK ÇİFTLİKLERDE İŞLETME EKONOMİSİ
Organik çiftlikler veya organik tarımsal işletmeler, diğer alışılmış tarım
işletmeleri gibi ekonomik yarar sağlamak zorundadır. Aksi halde çiftçilerin
bu tarımsal üretim sistemini seçmeleri mümkün olamaz. Her ne kadar,
organik tarımsal üretimin ekonomik yararları yanında ekolojik fayda
sağlaması da gerekirse, bu ekolojik yararın parasal olarak değerlendirilmesi
çoğu kez ihmal edilir. Hâlbuki kirlenmiş bir su kaynağının yeniden temiz
duruma getirilmesi çoğu kez mümkün olmadığı gibi, oldukça büyük
harcamalara yol açar. Yok olan bir hayvansal veya bitkisel türün yeniden
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
167
biyolojik çeşitliliğe kazandırılması mümkün olmayabilir. Aşınan, taşınan ve
istenmeyen bir ortamda biriken toprak parçacıklarının neden olduğu çevre
kirliliği yanında toprakların verimliliğini kaybetmesi de olasıdır. Bunlar para
ile ölçüldüğünde üstesinden gelinemeyecek kadar bir maddi yükün altında
kalındığı görülür. Bu nedenle, organik tarım uygulamalarının ekonomik,
ekolojik ve sosyal faydasının birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir.
Her şeye rağmen, organik tarımsal üretim giderek yaygınlaşmakta,
pazarlama sorunu olmamakta, özellikle sözleşmeli olarak yapılan üretimde,
çiftçi, gelirinden memnun bir halde işini sürdürmektedir.
Zaman içerisinde, tüketicinin giderek bilinçlenmesi ve gıda güvenliğinin
daha fazla gündeme gelmesi ile organik tarım çiftlikleri çoğalacaktır. Bu
çoğalmanın nedeni, üreticinin yeterince gelir elde etmesi ve organik üretimin
felsefi yaklaşımından kaynaklanmaktadır.
7.1. Organik Tarım İşletmesinin Ekonomik Yönetimi
Çiftçinin veya işletmenin gelir ve giderleri karşılaştırıldığında, gelirlerinin
daha fazla olması beklenir ve bu fazlalığın oranı, işletmenin verimli çalışıp
çalışmadığının bir göstergesi olarak değerlendirilir. Belirli bir zaman dilimi
içerisinde, toplam gelirin toplam giderden fazla olması işletmenin karlı
olduğunu gösterir. Bu zaman dilimi işin veya üretimin durumuna göre
değişirse de, genel olarak kabul edilen zaman aralığı bir üretim dönemidir.
İşletmenin giderleri, genel olarak sabit giderler ve değişken giderler olmak
üzere iki başlık altında değerlendirilir. Sabit giderler, yatırımların yıllara
göre değişen paylaşımıdır. Bunlar, bina ve barınak inşası, arazi ve hayvan
satın alınması, makine alımları olarak sıralanabilir. Değişken giderler, işin
veya üretimin akışına bağlı olarak, ücretler, girdi alımları, kiralama giderleri
olabilir. Girdi alımları; tohum, gübre, yem, ilaç gibi üretime katkıda bulunan
harcamalardır. Asıl gelir, ürünlerin satışından sağlanan gelirdir. Bu, ürün
miktarı ve satış fiyatı ile ilgilidir. Giderler arasında vergiler ve gelirler
arasında da bazı ülkelerde olduğu gibi devletin çiftçilere sağladığı, doğrudan
gelir destekleri yer alır.
Tarımsal üretim, kendi doğasından kaynaklanan, riskli bir ekonomik
faaliyettir. Organik tarım ise daha fazla risk taşıyan bir tarımsal sistemdir.
Bu nedenle, ekonomik değerlendirmelerde risk faktörlerinin de dikkate
168
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
alınarak, gerekli sigortalama işlemlerine girmek zorunludur. Sigorta
ödemeleri ek gider olarak ekonomiyi etkilemekte ise de, herhangi bir
olumsuzluk durumunda işletmeyi kurtaracak bir yaklaşımdır.
İşletmenin giderlerinin zamanla azaltılması ve gelirlerinin artırılması
mümkün olabilir. Başlangıçta satın alınan arazi ve hayvanlar için yapılan
ödemeler ve diğer sabit giderler, işletmeye önemli bir yük getirirse de, bu
yük zaman içerisinde azalır. Giderleri azaltmanın en önemli yolu, dış
alımların olabildiğince azaltılması ve ihtiyaçların işletmenin içinden
karşılanmasıdır. Yem ve gübre temini buna örnek olarak verilebilir.
Gelirleri artırmak için; üretimin çeşitlendirilmesi, yıl içerisinde pazara hazır
durumda üretim yapılması, erkenci çeşitlerle pazara daha erken ve uygun
fiyatla girilmesi, rekabet koşullarında kalitenin düşürülmemesi, pazar
payının artırılması, zayiatın azaltılması, atıkların değerlendirilmesi olarak
sıralanabilir. Ayrıca, sürekli olarak çok sayıda işçi çalıştırmak yerine işin
özelliğine göre mevsimlik işçi istihdamı daha uygundur.
Ürün
Satışlar
Fiyat
Gelir
Diğerleri
Fayda/Kâr
Yatırımlar
Sabit
Giderler
Gider
Girdiler
Değişken
Giderler
Ücretler
Çizim 16 . Organik tarım işletmesinde gelir ve giderler
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
169
7.2. Organik Tarıma Geçiş
Geleneksel veya alışılmış yöntemlerin uygulandığı, bir tarım işletmesinin
veya çiftliğin organik tarım işletmesine dönüştürülmesi, bu konuda yeterli
bilgiye sahip olunması ile mümkün olabilir. Bu yeni uygulamanın kendine
ait olmazsa olmazlarının ve kesin kurallarının varlığı dikkate alınmalıdır.
IFOAM standardlarına göre, işetmenin hem bitkisel ve hem de hayvansal
üretim olarak adım adım organik tarıma geçmesi mümkündür. Bir dönüşüm
sürecini takiben, yetkili bir kontrol ve sertifikasyon kuruluşu tarafından
işletmenin denetlenmesi ve belgelendirilmesi gerekir. Yıllık bitkiler için
dönüşüm süreci 12 ay, çok yıllık bitkiler için de 18 ay olarak belirlenmiştir.
Bu süre Avrupa Birliği Organik Tarım Mevzuatı’na göre bir yıllık bitkisel
üretim için iki yıl ve çok yıllık bitkisel üretim için üç yıl olarak
belirlenmiştir.
İşletmenin organik tarıma geçme kararından önce kendi durumu çok iyi
değerlendirmesi gerekir. Pazar koşullarını dikkate alarak uygulayacağı
yöntem ve standardları gözden geçirmelidir. İşletmenin sahip olduğu
varlıklar, arazi, hayvan, bina, ekipman değerlendirilmeli, organik tarım için
uygunlukları gözden geçirilmeli, mevcut ürünler, üretim miktarı ve pazar
koşulları dikkate alınarak organik ürün ve pazar koşulları karşılaştırılmalıdır.
170
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Milli ekonominin temeli ziraattır.
Bunun içindir ki,
ziraatta kalkınmaya büyük önem
vermekteyiz.
Köylere kadar yayılacak programlı
ve pratik çalışmalar, bu maksada
erişmeyi kolaylaştıracaktır.
Mustafa Kemal ATATÜRK
1937
8. TÜRKİYE’DE TARIM
Türkiye’de, tarımsal uygulamalarla ilgili olarak, 1982 T.C. Anayasası’nda
iki temel madde bulunmaktadır.
Bunlar;
“Madde44. – Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve
geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önlemek ve topraksız olan veya yeter
toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla
gerekli tedbirleri alır. Kanun, bu amaçla, değişik tarım bölgeleri ve
çeşitlerine göre toprağın genişliğini tespit edebilir. Topraksız olan veya yeter
toprağı bulunmayan çiftçiye toprak sağlanması, üretimin düşürülmesi,
ormanların küçülmesi ve diğer toprak ve yeraltı servetlerinin azalması
sonucunu doğuramaz. Bu amaçla dağıtılan topraklar bölünemez, miras
hükümleri dışında başkalarına devredilemez ve ancak dağıtılan çiftçilerle
mirasçıları tarafından işletilebilir. Bu şartların kaybı halinde, dağıtılan
toprağın Devletçe geri alınmasına ilişkin esaslar kanunla düzenlenir.”
ve
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
171
“Madde 45. – Devlet, tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı
kullanılmasını ve tahribini önlemek, tarımsal üretim planlaması ilkelerine
uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla, tarım ve
hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin
sağlanmasını kolaylaştırır. Devlet, bitkisel ve hayvansal ürünlerin
değerlendirilmesi ve gerçek değerlerinin üreticinin eline geçmesi için
gereken tedbirleri alır.” olarak ifade edilen hükümlerdir.
8.1. Mevcut Durum
Türkiye’deki tarımsal uygulamaların ve üretimin mevcut durumunu ortaya
koymak amacıyla, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından her beş yıllık
dönemleri kapsayan Kalkınma Planları’ndan, 2001-2005 yıllarını içerisine
alan 8.Beş Yıllık Kalkınma Planı’nı gözden geçirmek gerekir.
Bu plan döneminde tarımsal gelişme için yapılan açıklamalar şöyledir:
“Nüfusun dengeli ve yeterli beslenmesini sağlayan, sosyal ve çevresel
dengeleri koruyan, gıda güvenliğini ön planda tutan, rekabet gücü yüksek bir
tarımsal yapının oluşturulması temel amaçtır.
Üretim faktörlerinin daha etkin kullanılmasını sağlayarak ve üstün nitelikli
tohumluk kullanımını yaygınlaştırarak verimliliğin artırılmasına, çiftçilerin
eğitimine, üretici örgütlerinin güçlendirilmesine, Ar-Ge faaliyetlerine,
tarımsal işletmelerin rekabet güçlerinin artırılmasına ve pazarlama ağlarının
geliştirilmesine önem verilecektir.
Ürün fiyatlarına devlet müdahaleleri yerine üretimin piyasa koşullarında
talebe uygun olarak yönlendirilmesi sağlanırken, atıl stokların önlenmesi ve
üretici gelir düzeyinin korunması ve istikrarı esas olacaktır. Tarımsal
politikaların belirlenmesinde, Dünya Ticaret Örgütü Anlaşması, Avrupa
Topluluğu Ortak Tarım Politikası ve diğer uluslararası yükümlülükler
dikkate alınacaktır.
Hayvansal üretimin geliştirilmesi amacıyla, hayvan ıslahına, hayvan hastalık
ve zararlılarıyla mücadeleye, meraların kullanımının düzenlenmesine, yem
bitkileri üretiminin artırılmasına ve yayım hizmetlerine ağırlık verilecektir.
172
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Ormanlar, sürdürülebilirlik, biyolojik çeşitlilik ile yaban hayatını koruma ve
çok yönlü yararlanma ilkeleri doğrultusunda ekonomik, sosyal, çevresel ve
ergonomik kriterler çerçevesinde yönetilecek, işletilecek, korunacak ve
geliştirilecektir.
Su ürünleri üretiminin sürdürülebilir şekilde geliştirilmesi için, iç sular ve
denizlerde kaynaklar etkin şekilde kullanılacak ve yetiştiricilik
özendirilecektir.
Bu Kalkınma Planı’nın 2005 Yılı Programı’nda tarımla ilgili
değerlendirmeler değişik paragraflardan alıntılar yapılarak aşağıda
verilmiştir.
DPT’nin hazırladığı 2005 Yılı Programı’na göre tarım sektöründeki mevcut
durum şöyledir:
2004 yılında tarım sektörünün yüzde 3,1 oranında büyümesi ve tarımsal
üretimin GSYİH içindeki payının sabit fiyatlarla yüzde 11,6 düzeyinde
gerçekleşmesi beklenmektedir. Tarımın milli gelir içindeki payı azalırken,
nüfusun önemli bir kısmı geçimini tarımdan sağlamaya devam etmektedir.
2004 yılı birinci dönem hane halkı işgücü anketi sonuçlarına göre, tarımsal
istihdamın toplam sivil istihdam içindeki payı yaklaşık yüzde 32
seviyesindedir.
2003 yılı OECD verilerine göre, OECD ülkelerinde doğrudan gelir
ödemelerinin piyasa fiyat desteği hariç tutularak hesaplanan Üretici Destek
Tahmini içindeki payı yüzde 11,1 seviyesindedir. OECD üyesi ülkelerin
aksine, ülkemiz için ise aynı oran yüzde 68,8 olarak gerçekleşmiştir. Son
yıllarda toplam tarımsal desteklerin GSMH içindeki payı yüzde 1 oranının
altında olup, 2004 yılında bu oranın yaklaşık yüzde 0,76 olması
beklenmektedir.
2001 Yılı Genel Tarım Sayımı Tarımsal İşletmeler Anketi geçici sonuçlarına
göre, tüm köyler ve nüfusu 5.000’den az olan ilçe merkezlerinde yaklaşık
3,1 milyon tarımsal işletme ve 18,4 milyon hektar arazi bulunmaktadır.
İşletmelerin sahip oldukları ortalama arazi büyüklüğü 6 hektar olup, işletme
başına 16,5 hektar olan Avrupa Birliği ortalamasının altındadır. Toplam
tarımsal işletmelerin yüzde 66’sının arazi varlığı ise 5 hektardan küçüktür.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
173
Tarım sektöründe yapısal ve kurumsal sorunlar, tarımsal politikaların etkin
olarak yerine getirilmesini engellemektedir.
Sektörel yatırımlarda etkinliğin düşük oluşu, sektörler arası ve sektör içi
dengenin kurulamaması, sektörde faaliyet gösteren kuruluşlar arasındaki
eşgüdüm eksikliği ile personel niteliği ve sayısının yetersiz olması; tarımsal
işletmelerin küçük ve çok parçalı oluşu ile rekabet edebilirlik özelliklerinin
bulunmaması, pazarlama ağlarının yetersizliği, üretici örgütlenmesinin
düşük düzeyde oluşu, tarımsal eğitim, öğretim ve yayım konularında istenen
gelişmelerin sağlanamaması, üretim faaliyetlerinin pazar koşullarına uygun
olarak gerçekleşmemesine, üretim faktörlerinin etkin kullanılmamasına,
sonuç olarak verimliliğin ve üretici gelirlerinin giderek azalmasına neden
olmaktadır.
Tarım sektörü üretimi içinde yaklaşık yüzde 65’lik paya sahip olan ve büyük
ölçüde iklim şartlarına bağlı kalan bitkisel üretim potansiyelinden yeterli
düzeyde yararlanılamadığı ve verimin düşük kaldığı görülmektedir.
Hayvancılık sektöründe verimlerin düşüklüğü, tarım yapılan alanlarda yem
bitkileri üretiminin yetersizliği, su ürünleri konusunda büyük potansiyel
bulunmasına karşılık üretimin yetersiz oluşu ve ormancılık sektöründe yıllık
ağaçlandırmaların azlığı temel sorunlar olarak mevcudiyetini korumaktadır.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’nün verilerine göre,
ülkemizde fertlerin ortalama günlük hayvansal protein tüketimi gelişmiş
ülkelerin yaklaşık üçte biri düzeyinde iken, fert başına bitkisel protein
tüketimi ise gelişmiş ülkelerin yaklaşık iki katı fazladır. Bu durum, genç bir
nüfusa sahip olan ülkemizde hayvansal protein tüketiminin artırılması
yoluyla daha dengeli beslenme gereğini ortaya koymaktadır.
Tarımsal desteklerde fiyat ve girdi desteği yerine doğrudan gelir desteği
(DGD) uygulamasına geçişi öngören politika değişikliğinin etkin olarak
yürütülebilmesini teminen oluşturulması gereken çiftçi kayıt sistemi ve
bununla bağlantılı tapu-kadastro işleri ile arz fazlası olan ürünlerden
alternatif ürünlere geçişin sağlanması ve Tarım Satış Kooperatifleri ve
Birliklerinin yeniden yapılandırılmasına yönelik olarak Tarım Reformu
Uygulama Projesi (TRUP) 2000 yılında uygulamaya konulmuş olup, Dünya
Bankasından sağlanan 600 milyon ABD dolarlık kredi ile yürütülmektedir.
174
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
2004 yılında DGD uygulaması çerçevesinde 2003 yılında olduğu gibi, dekar
başına ödeme 16 milyon TL ve tarım arazisi üst sınırı 500 dekar olarak
belirlenmiştir. 2003 yılında, çiftçi kayıt sistemine dâhil olan yaklaşık 2,76
milyon üretici ve toplam 16,6 milyon hektar arazi için 2,66 katrilyon TL
ödeme öngörülmüş olup, ödemelerin 2004 yılı Eylül ayında tamamlanması
planlanmaktadır. 2004 yılı ödemelerine yönelik çiftçi kayıt sistemine dâhil
üretici sayısının belirlenmesi çalışmaları devam etmektedir. Bütçe
imkânlarının kısıtlı olması ve kayıt işlemlerinin zaman alması nedeniyle yılı
ödemelerinin büyük bir bölümü bir sonraki yılda tamamlanabilmektedir.
TRUP çerçevesinde, 2003 yılında projeye müracaat eden 433 tütün
üreticisine, 2.172 dekar alan için toplam 173 bin ABD doları destek ödemesi
yapılmıştır. Fındıkta ise 2003 yılında projeye müracaat eden 340 adet üretici
4.129 dekar alanda söküm yapmıştır. Fındığını söken üreticilere dekar başına
65 ABD doları söküm ödemesi olmak üzere toplam 268 bin ABD doları
ödenmiştir.
TRUP kapsamında 16 Tarım Satış Kooperatifleri ve Birliğinden sekizinin
yeniden yapılandırılması sürecinde yeni iş modelini de içeren bir tasarım
raporu hazırlanmıştır.
Son 3 yıldır fiyat desteği yerine uygulanmakta olan DGD uygulaması halen
destekleme bütçesinde en yüksek payı alan araç olarak görünmektedir. DGD
uygulamasının sadece gelir istikrarı amaçlı olması nedeniyle, sektörde
verimliliğin ve rekabetin gücünün artırılması yönünde 2004 yılı sonuna
kadar Tarım Çerçeve Kanunu hazırlanacaktır. Bu kapsamda, DGD
uygulamasının hedef odaklı yürütülmesi öngörülürken, tarım ve çevre
etkileşimini gözönüne alarak, erozyon ve olumsuz çevresel etkilere maruz
tarım alanlarında çevre amaçlı tarım arazilerinin korunması ile piyasa
koşullarında tarımsal üretime yönelik destekleme araçlarının uygulamaya
sokulması amaçlanmaktadır.
Şeker pancarında uygulanan üretim kotası sonrası üreticilerin gelirini
artırmak ve alternatif ürünlere yönlendirmek üzere mısır, ayçiçeği, soya
fasulyesi ve yem bitkisi yetiştirecek üreticilere dekar başına ödeme
yapılmaktadır. 31 Mayıs 2004 tarihi itibarıyla 6.093 üreticiye 4.441 trilyon
TL telafi edici ödeme yapılmıştır.
Daha önceki yıllarda kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola ve
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
175
zeytinyağı ürünlerine ödenmekte olan destekleme primine 2004 yılında dane
mısır da eklenerek devam edilmiştir. Ayrıca önceki yıllardan farklı olarak,
dönem öncesinde kararın ilan edilmesi ve ödemelerin takip eden bütçe
yılında yapılması yoluyla üreticilerin ve piyasanın kararlarını daha etkin ve
zamanında alabilmesi amaçlanmıştır. 2005 yılından itibaren geçerli olmak
üzere, yaş çay yaprağı kalitesinin yükseltilmesi amacıyla, 7 yıllık bir süre
için çaylıklarda her yıl 1/7 oranında gençleştirme budaması uygulanması ile
üreticinin budamadan doğan gelir kaybının telafisine yönelik olarak
2004/7758 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı çıkarılmıştır.
2004/6840 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla 2004 yılında tarım üreticilerine
destek amacıyla, T.C. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerince,
düşük faizli kredi kullandırılması kararlaştırılmıştır. Bu çerçevede, düşük
faizli krediden 500 bin çiftçinin faydalanacağı ve yaklaşık 1,6 katrilyon
TL’lik yatırım ve işletme kredisi talebi olacağı tahmin edilmektedir. Toplam
kredinin yarısının tedarik amaçlı diğer yarısının ise üretime yönelik yatırım
ve işletme kredisi şeklinde kullandırılması öngörülmektedir.
Tütün üretiminde sözleşme esası 2002 ürün yılında başlamış, ancak
tütünlerin açık artırma yöntemi ile alınıp satılması işlerlik kazanamamıştır.
Özelleştirme Yüksek Kurulunca Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.’nin
özelleştirme işlemlerinin 2004 yılı sonuna kadar sonuçlandırılması
kararlaştırılmış ancak henüz bir ilerleme kaydedilememiştir. Özelleştirme
kapsamındaki Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM), 27 Ağustos
2004 tarih ve 2004/69 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı ile
özelleştirme kapsamından çıkarılmıştır.
4634 sayılı Şeker Kanunu çerçevesinde, nişasta tabanlı şeker üreten
fabrikaların üretim kotası geçen yıl olduğu gibi bu yıl içinde de Bakanlar
Kurulu Kararı ile pancar şekerine verilen A kotasının yüzde 15’ine
çıkarılmıştır. Son yıllarda, şeker alternatifi olarak gıda sanayinde kullanılan
nişasta tabanlı şeker üretiminin kotayı aşması ve kimyasal yöntemlerle
üretilen yapay şeker ithalatının artması, şeker satışını olumsuz etkilerken,
şeker stoku artışını beraberinde getirmektedir. Böylece, şeker alternatifleri
pancar şekeri talebini azaltarak pancar üretimini olumsuz etkilemektedir.
5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu 6 Temmuz 2004 tarihinde
yürürlüğe girmiştir.
176
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Yeni bitki çeşitlerinin korunması konusu hem TRIPS Anlaşmasının hem de
Türkiye ile AB arasında Gümrük Birliğinin oluşturulması hakkında Ortaklık
Konseyi Kararında yer alan fikri hakların korunmasına ilişkin
yükümlülüklerin önemli unsurlarından biridir. Söz konusu alandaki hukuki
düzenleme ihtiyacı Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin
Türkiye Ulusal Programında da yer almıştır. Bu çerçevede; uluslararası
yükümlülüklerimizi yerine getirmek ve bitki çeşitlerinin geliştirilmesini
özendirmek, yeni çeşitlerin ve ıslahçıların haklarının korunmasını sağlamak
amacıyla 5042 sayılı Yeni Bitki Çeşitlerine Ait Islahçı Haklarının
Korunmasına İlişkin Kanun 15 Ocak 2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Söz
konusu Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelik çalışmaları devam
etmektedir.
Ülkemiz tarımsal ürünlerinin uluslararası piyasalarda rekabet gücünün ve
ihracat potansiyelinin artırılması amacıyla sağlanmakta olan ihracat
iadelerinin ihracatçıların kamu borçlarına mahsup yoluyla verilmesi
uygulamasına, bütün ürünlerde geçilmiştir.
Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Tarım Anlaşması uyarınca 1999 yılında
başlatılan ve 2001 yılında Doha Kalkınma Turunda diğerleri ile birlikte Çok
Taraflı Ticaret Müzakerelerine dâhil edilen İleri Tarım Müzakerelerinde
ilerleme kaydedilememiştir. Ancak, Doha Kalkınma Turu’nun önündeki
engellerin kaldırarak müzakerelere ivme kazandırılmasının dünya siyasi ve
ekonomik konjonktüründeki önemi nedeniyle, yürütülmekte olan resmi ve
gayrı resmi toplantı sürecinin sonucunda 31 Temmuz 2004 tarihinde DTÖ
Genel Konsey’inde Doha Çalışma Programı Genel Konsey Kararı
(Müzakere Genel Çerçeve Metni) üzerinde uzlaşı sağlanmıştır. Müzakere
Genel Çerçeve Metni temelinde, 2005 yılı sonuna kadar hazırlanacak yeni
bir anlaşma çerçevesinde, Tarım Anlaşması’nın pazara giriş, iç destekler
alanlarında büyük oranda indirime gidilmesi ve ihracat sübvansiyonunun ise
tamamen kaldırılması yoluyla tarım ürünleri ticaretinde daha serbest bir
yapıya geçilmesi öngörülmektedir. Yüksek destekleme yapan ve/veya
yüksek tarifelerle koruma sağlayan ülkelerin daha fazla indirime gitmesi
hedeflenmektedir.
Bu program kapsamındaki amaçlar, ilkeler ve politikalar şöyle ifade
edilmektedir:
Tarım sektöründe temel amaç sektörün, kaynakların etkin kullanımı ilkesi
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
177
çerçevesinde ekonomik, sosyal, çevresel ve uluslararası gelişmeler boyutunu
bütün olarak ele alan örgütlü, rekabet gücü yüksek, sürdürülebilir bir yapıya
kavuşturulmasıdır.
Nüfusun dengeli ve yeterli beslenmesini sağlamak amacıyla gıda güvencesi
ilkesi çerçevesinde üretim artışı ile kentsel/kırsal alanlar arasında tarımsal
istihdam dengesinin kurulması temel ilkelerdir.
Ürün fiyatlarına devlet müdahaleleri yerine, üretimin piyasa koşullarında
talebe uygun olarak yönlendirilmesini sağlayacak politika araçlarının
devreye sokulması, üretici gelir düzeyinin yükseltilmesi ve istikrarının
sağlanması, üretim maliyetlerini azaltıcı ve teknolojik gelişimi hızlandırıcı
tedbirlerin uygulamaya konulması, tarım ve kırsal kalkınmanın bütüncül
olarak yürütülmesi ile AB tarım politikası ve destekleme sistemine uyum
esas alınacaktır.
Tarımsal veri tabanının güçlendirilmesi amacıyla Çiftçi Kayıt Sistemi, TapuKadastro Sistemi, Coğrafi Bilgi Sistemi ve Çiftlik Muhasebe Veri Ağı
sisteminin geliştirilmesi sağlanacak, Tarım Bilgi Sistemi ile Entegre İdare ve
Kontrol Sisteminin kurulması için gerekli alt yapı oluşturulacaktır.
Üreticilerin katılımını ve sorumluluğunu esas alan ve doğrudan üreticilere
finansman sağlayan yeni kırsal kalkınma projelerinin oluşturulmasına ve
uygulanmasına başlanacaktır. Kırsal alanda, tarım dışı sektörlere destek
verilmesi ve tarımdan çekilecek nüfusa yeni istihdam imkânları yaratacak
projeler ile yeterli ve dengeli beslenemeyen kesimlerin yeterli gıda temin
edebilmelerine yönelik küçük ölçekli tarımsal üretim projeleri
geliştirilecektir.
Ormancılığı da içerecek şekilde tarım dışı faaliyetler ağırlıklı kırsal kalkınma
politikaları uygulamaya konulacaktır. Kırsal kalkınmanın çok boyutlu ve çok
sektörlü niteliği nedeniyle, kurumlar arası işbirliğine azami dikkat
edilecektir.
Tarımsal araştırmalarda üretici ve tarımsal sanayinin taleplerinin dikkate
alınması, uygulamaya dönük araştırma projelerinin geliştirilmesi ile iç ve dış
pazar hacminin artırılmasına yönelik kalite ve verim artışını temin etmeyi
amaçlayan çalışmaların yapılması temel ilkedir. Bu ilke doğrultusunda
projeler arasında mükerrerlik olmaması ve ilgili tarafların çalışmalara
178
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
katılım ve katkısının sağlanması esas alınacaktır. Gıda güvenliği, yeni
teknolojilerin adaptasyonu, biyoteknoloji, organik tarım ve tohum
teknolojileri öncelikli konulardır.
Tarım-sanayi entegrasyonunun geliştirilmesi, işleme sanayinin rekabet
edebilirliğini artırıcı nitelikte uygun ve kaliteli ham maddenin temin
edilmesi, üretici gelirlerinin ve verimin artırılması ile tüketici tercihlerinin
karşılanması amacıyla tohumluk ve damızlık sektörünün gelişmesine yönelik
gerekli tedbirler alınacaktır.
Doğal kaynak kullanımı ve değerlendirilmesinde havza bazında katılımcı
proje planlaması ve yönetimi benimsenecektir. Doğal kaynakların
sürdürülebilir biçimde kullanılması, biyolojik çeşitlilik, gen kaynaklarının
korunması ve saklanması sisteminin kurulması sağlanacaktır.
AB tarafından benimsenen çiftlikten sofraya gıda güvenliğinin sağlanması
için üreticilerin tarımsal üretim aşamasında ilaç ve gübre kullanımı, hayvan
sağlığı ve gıda hijyeni konularında pratik bilgilerle donatılmaları
sağlanacaktır.
Yapay şeker ithalatının denetim altına alınması, yurtiçi satışında yeni
düzenlemelere gidilmesi, şeker üreten işletmelerin kota fazlası üretim
yapmamaları için daha sıkı denetlenmesi ve şeker üretim kotalarının ihtiyaca
göre belirlenmesi sağlanacaktır.
Tarımsal ürünlerin ihracatında sağlanmakta olan ihracat iadesi yardımlarının,
DTÖ Ticaret Müzakerelerindeki gelişmeler de dikkate alınarak, katma değeri
yüksek, markalı ve nihai tüketiciye yönelik ürünlere yönlendirilecek,
mahsup bazlı uygulamalar sürdürülecektir.
DTÖ Ticaret Müzakereleri kapsamında ulusal düzeyde müzakereleri yürüten
Ulusal Çalışma Grubu, pazara giriş alanında, başta hassas ve özel ürünler
olmak üzere ülkemizin ürün ve tarife yapısının analizinin yapılması; iç
destekler alanında, geçmiş dönem taahhüt bildirimlerimizin ve halen
uygulamaya sokulan yeni politikaların gözden geçirilmesi ve ihracat
sübvansiyonlarında fiyat dışı destekleme araçları ile gelişmekte olan ülkelere
tanınan ek olanaklardan yararlanmak için gerekli altyapının oluşturulması
konularında, müzakere sürecine hazırlıklı olmak için çalışmalara hız
verilecektir.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
179
Hukuki ve kurumsal düzenlemelerle ilgili olarak yapılan açıklamalar
şöyledir:
Tarım politikaları ile politika araçlarının yer alacağı Tarım Çerçeve Kanunu
sektörle ilgili konuları bir bütün olarak ele alacak şekilde ve ilgili kuruluşlar
tarafından üzerinde uzlaşılan Tarım Strateji Belgesine dayalı olarak, 2004
yılı sonuna kadar hazırlanacaktır. Tarım Çerçeve Kanunu'nun, kamu kurum
ve kuruluşlarının mevcut yetkileriyle ve yürürlükteki kanunlarla
mükerrerliğe yol açmayacak şekilde düzenlenmesi, buna karşılık tarımsal
üretim ve yapılanma konularında öngörülen görev ve yetkilerin eşgüdüm
içinde yürütülmesini sağlayacak şekilde çıkartılması yönünde çalışmalar
yapılacaktır.
Tarımsal Ürün Sigortaları Kanunu ile ilgili çalışmalar tamamlanacak ve buna
ilişkin eylem planının oluşturulması sağlanacaktır.
Piyasaların daha etkin ve sağlıklı işlemesi için gerekli olan ürün borsalarının
altyapısını oluşturan umumi mağazacılığa ilişkin gerekli kanun, tüzük ve
yönetmelik taslakları hazırlanacaktır.
Bitkisel üretimle ilgili olarak mevcut durum:
Tarımsal işletmelerin küçük ve çok parçalı oluşu, çiftçilerin alım gücü ile
üretici örgütlenmesinin yetersizliği, eğitim ve yayım eksikliği gibi nedenlerle
ülke genelinde buğday ve arpada sertifikalı tohum talebi yetersiz olup,
sertifikalı tohum ihtiyacı yıldan yıla dalgalı bir seyir göstermektedir.
Hububatta sertifikalı tohum kullanım bilincini geliştirmek için 2004 yılı
Haziran ayında TİGEM tarafından Sertifikalı Hububat Tohumluğu
Özendirme Kampanyası başlatılmıştır. Bu kapsamda tohumluk dağıtımının
zamanında yapılabilmesini sağlamak amacıyla 2004 yılı Eylül ayı itibarıyla
ülke genelinde anlaşma yapılan tohumluk dağıtım bayisi sayısı 264’e
ulaşmıştır.
Hibrit çeşitleri ile sebze tohumluklarında ise, yurt içi üretimin ihtiyacı tam
olarak karşılayamaması nedeniyle tohumluk büyük ölçüde ithalat yoluyla
karşılanmaktadır.
180
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
1963 yılında yürürlüğe girmiş olan 308 sayılı Tohumlukların Tescil, Kontrol
ve Sertifikasyonu Hakkında Kanun AB mevzuatına uyum çerçevesinde
uluslararası tohumculuk sistemleri ve gelişen teknolojiler de dikkate alınarak
Tohumculuk Kanun Tasarısı olarak yeniden hazırlanmış ve TBMM’ye sevk
edilmiştir.
Ülkemizde hububat üretim alanlarının yaklaşık yüzde 45’i süne tehdidi
altındadır. 2004 yılında toplam 14 milyon dekar alan ve 37 ilde süne ile
mücadelenin gerçekleştirilmesi beklenmektedir.
Ülke genelinde entegre mücadele programı çerçevesinde; 2004 yılında
toplam 28 ürün, 95.430 ağaç ve 20.329 dekar alanda programlanmış
mücadele çalışmaları devam etmektedir.
Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi kapsamında hazırlanmış olan Kartagena
Biyogüvenlik Protokolü, biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir
kullanımı amacıyla genetiği değiştirilmiş ürünlerin sınıraşan hareketlerinin
düzenlenmesi ve bu ürünlerin güvenli kullanımı, işlenmesi ve nakli
konularında kurallar ve standartlar getirmektedir. Söz konusu Protokol 4898
sayılı Kanun ile TBMM tarafından onaylanmış ve Ocak 2004 tarihi itibarıyla
ülkemizde uygulama süreci başlamıştır. Protokolün etkin uygulanmasını
sağlamak üzere hukuki, fiziki ve insan altyapısının geliştirilmesi önem
taşımaktadır. Bu çerçevede, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından
çalışmalar sürdürülmektedir.
İklim özellikleri ve topraklarımızın az kirlenmişliği ülkemizde organik
tarımın gelişimini destekleyen faktörlerdir. Üretim yıllar itibarıyla artış
göstermekle birlikte organik tarım yapılan arazilerin toplam tarım alanları
içindeki payı yüzde 1’in altındadır.
Ülkemizde organik tarım üretimi ağırlıklı olarak ihracata yönelik
yapılmaktadır. Kuru üzüm, kuru kayısı, kuru incir, fındık ve nohut, organik
tarım ihracatımızda ilk sıralarda yer alan ürünlerdir. Organik tarım
uygulamalarını disipline etmek ve organik tarım konusunu hukuki dayanağa
kavuşturmak üzere Organik Tarım Kanunu Tasarısı hazırlanmış ve
TBMM’ye sevk edilmiştir .
Toplam hububat üretimi son yıllarda yaklaşık 29 milyon ton civarında
gerçekleşmektedir. Bu üretim miktarının yaklaşık yüzde 50’si piyasaya arz
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
181
edilmektedir. Bu çerçevede TMO’nun hububat alımları, piyasaya arz edilen
miktarın 2003 yılında yüzde 4’ünü oluşturmuş, 2004 yılında ise yaklaşık
yüzde 7’sini oluşturması tahmin edilmektedir.
TMO tarafından 2003/2004 yılı hasat döneminde 544 bin ton buğday, 27 bin
ton arpa, 4,4 bin ton çavdar, 1,9 bin ton yulaf, 381 bin ton mısır, 130 bin ton
çeltik ve 48 bin ton haşhaş olmak üzere toplam 1.137 bin ton alım
gerçekleştirilmiştir. 2004 yılında 2.060 bin ton ürün alımı programlanmıştır.
Bitkisel üretimle ilgili olarak ifade edilen amaçlar, ilkeler ve politikalar:
Bitkisel üretimde verimlilik ve kalitenin sağlanmasına yönelik olarak, üstün
vasıflı tohumlukların yaygın biçimde kullanılması temel amaçtır.
Sertifikalı tohumluk ile fide ve fidan gibi kaliteli bitki çoğaltım materyalinin
üretim ve kullanımının yaygınlaştırılmasına yönelik gerekli çalışmalara
devam edilecektir.
Gen aktarımlı (transgenik) bitkilerin insan sağlığı ve çevre üzerindeki
olumsuz etkilerini engellemek ve ticareti düzenlemek amacıyla AB ile
uyumlu gerekli yasal düzenlemelerin yanı sıra, kurumsal yapı ve insan gücü
kaynaklarının geliştirilmesine önem ve öncelik verilecektir.
AB Mali İşbirliği kapsamından alınacak destek ile organik tarım
mevzuatının AB mevzuatı ile uyumlaştırılması, bilgi sistemlerinin
kurulması, kontrol ve sertifikasyon sisteminin geliştirilmesi amacıyla bir
proje başlatılacaktır.
Bitki hastalık ve zararlılarına karşı yapılan mücadele çalışmalarında;
uluslararası taahhütlerimiz, çağdaş bitki koruma anlayışı, gıda güvenliği,
ekolojik denge ile çevre boyutu dikkate alınarak çevreye zarar vermeyen
metotların uygulamaya aktarılması ile zararlıların ekonomik zarar eşiği
altında tutulması çalışmalarına devam edilecektir.
Borsaların geliştirilmesi ve toptancı hallerinin etkin çalışması sağlanacak,
çiftçi/özel kesim silo ve depolama kapasitesinin artırılmasına yönelik
girişimler özendirilecektir.
182
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Tarımsal yayım, çiftçi eğitimi ve tarımla ilgili öğretim kurumlarının
gelişmelere uygun olarak yeniden düzenlenmesi sağlanacaktır. Mevcut
eğitim, yayın ve yayım sistemi yeniden değerlendirilecek, özel yayımcılığa
önem verilecektir. Genç çiftçilere sertifikalı eğitim ve yetişkin çiftçiye talebe
göre eğitim temel yaklaşım olacaktır.
Arz fazlası olan ürünlerde ekim alanları daraltılarak, alternatif ürüne geçiş
sağlanacak ve söz konusu alanlarda arz açığı bulunan ürünlerin
yetiştirilmesine yönelik projelere hız verilecektir. Ayçiçeği, soya, mısır ve
pamuk gibi arz açığı olan ürünlerde ise pazarlama alt yapısının geliştirilmesi
ve prim sistemi uygulaması ile üretim artışı sağlanacaktır. Ayrıca, mısır
üretim artışını teminen kurutma tesisleri yapımı özendirilecektir.
Bitkisel üretim konusunda beklenen hukuki ve kurumsal düzenlemeler:
Kartagena Protokolü ve AB düzenlemeleri çerçevesinde, transgenik
ürünlerin güvenli biçimde işlenmesi, taşınması ve kullanımına yönelik
sistemin oluşturulması amacıyla mevzuat çalışmaları sonuçlandırılacaktır.
Yeni Bitki Çeşitlerine Ait Islahçı Haklarının Korunmasına İlişkin Kanunun
uygulamasına yönelik Yönetmelik çalışmaları tamamlanacaktır.
Hayvancılık faaliyetleri ile ilgili mevcut durum:
İşletme başına düşen hayvan sayısı ve birim hayvan başına verimin düşük,
yem bitkileri ekim alanlarının yetersiz, çayır ve meraların büyük ölçüde
vasıflarını yitirmiş olmaları, hayvan hastalıklarının etkilerini sürdürmesi,
üreticilerde teknik bilgi noksanlığı ve üretici örgütlerinin yetersizliği gibi
nedenlerle hayvancılık üretimi istenen düzeye çıkarılamamaktadır.
2003 yılı hayvancılık istatistiklerine göre, mevcut sığır varlığının yüzde
36,5’ini, koyun varlığının ise yüzde 97,2’sini düşük verimli yerli ırk
hayvanlar oluşturmaktadır.
Hayvanların ıslahı maksadıyla suni tohumlama faaliyetine devam
edilmektedir. Bu çerçevede, 2003 yılında 1,3 milyon baş sığır bu yöntemle
tohumlanmış olup, 2004 yılında bu rakamın 1,5 milyon baş olması
beklenmektedir.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
183
Hayvancılığın geliştirilmesi ve diğer ülkelerden gelebilecek hastalıklardan
korunabilmesi amacıyla 1996 yılından günümüze kadar damızlık ve kasaplık
sığır ithalatı kısıtlı olarak yapılmaktadır. Bu çerçevede, 2002 yılında ithalat
yapılmamış, 2003 yılında 2.127 baş damızlık düve ile 1 baş boğa ithalatı
yapılmış, 2004 yılı Temmuz ayı sonu itibarıyla ise ithalat yapılmamıştır.
Toplam tarımsal desteklemeler içerisinde hayvancılığın payı oldukça düşük
düzeydedir. Söz konusu oran, 2001 yılında yüzde 8,1 iken 2003 yılında
yüzde 4,7’ye gerilemiştir. 2004 yılında ise bu oranın yüzde 5,5 civarında
olması beklenmektedir.
Tüketime sunulan et ve işlenmiş süt fiyatları ile yetiştiricilerin eline geçen
fiyatlar arasında önemli ölçüde farklılıklar bulunmakta olup, nihai ürün
fiyatları yetiştirici gelirlerine yansımamaktadır.
Süt/yem fiyatı paritesi son yıllarda 0,9-1,0 aralığına gerilemiştir. Söz konusu
parite, ABD ve AB ülkelerinde 2,0 civarında seyretmektedir.
2003 yılında 24 ilin arı yetiştiricileri birliklerinin biraraya gelmesi ile
kurulan Arı Yetiştiricileri Merkez Birliğinin yaygınlaştırılması çabaları
devam ettirilmektedir.
Çeşitli hayvancılık projelerinin yanı sıra, damızlık sığır, süt sığırcılığı, sığır
besiciliği, koyunculuk ve arıcılık konularında ortakların mülkiyetinde
hayvancılık kooperatif projeleri yürütülmektedir. Bu kapsamda, 2004 yılı
içerisinde 38 adet damızlık sığır, 33 adet süt sığırcılığı, 4 adet sığır besiciliği,
16 adet koyunculuk ve 3 adet arıcılık kooperatifi desteklenmiştir.
Hayvancılık faaliyetleri ile ilgili amaçlar, ilkeler ve politikalar:
Hayvancılıktaki temel amaç, toplumumuzun hayvansal protein bakımından
dengeli ve yeterli beslenebilmesi için üretim artışını sağlamaktır. Bu amaçla,
2005 yılında hayvan ıslahı çalışmaları sürdürülecek, kaliteli kesif yem ve
yem bitkileri üretimini artırma çalışmalarına devam edilecek, hayvan
hastalık ve zararlılarıyla etkili mücadele yapılacak ve yayım hizmetleri
geliştirilecektir.
184
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Daha kapsamlı hayvancılık bilgilerini elde edebilmek amacıyla, 1984
yılından beri yapılamayan genel hayvan sayımı çalışmaları 2005 yılında
yapılacaktır.
Ülkemizde AB ülkelerinin aksine, et ve süt piyasalarının düzenlenmesine
yönelik tedbirler bulunmamaktadır. Süt ve et fiyatlarındaki dalgalanmaların
üretim ve üretici gelirleri üzerindeki olumsuz etkisini gidermek amacıyla söz
konusu fiyatlarda üretici lehine istikrar sağlamaya yönelik tedbirler
alınacaktır.
4631 sayılı Hayvan Islahı Kanunu gereğince kurulan Hayvan Islahı Milli
Komitesinin çalışmaları yaygınlaştırılacaktır.
Hayvancılıkta döl kontrolüne ve suni tohumlamaya önem verilecektir.
Bununla beraber, suni tohumlamanın daha geniş bir uygulama alanına ve
sayıya kavuşturulması için gerekli çalışmalar yapılacaktır.
2000/467 sayılı Hayvancılığın Desteklenmesi Hakkında Bakanlar Kurulu
Kararı kapsamına besiciliğin, ipekböcekçiliğinin, koyun ve keçi
yetiştiriciliğinin dâhil edilmesinin yanı sıra AB kriterleri ve çiftlikten sofraya
gıda güvenliği ilkesi çerçevesinde sağım ve soğutma tesislerinin
modernizasyonu ile çevresel önlemlere yönelik destek sağlanacaktır.
Üreticilerin kooperatifleşmeleri, şirketleşmeleri ve üretici birlikleri kurmaları
teşvik edilecektir. Bu amaçla kurulan Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği ve
Arı Yetiştiricileri Birliklerinin yaygınlaştırılmasının yanı sıra, küçükbaş
hayvan yetiştiricileri birliklerinin kurulması sağlanacaktır. Ayrıca, Tarım ve
Köyişleri Bakanlığının yürüttüğü bazı faaliyetlerin birliklere devredilmesi
konusunda yapılan çalışmalar hızlandırılacaktır.
Özel damızlıkçı işletmelerin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması sağlanarak,
bu işletmeler tarafından elde edilen hayvanların, yetiştirme, dağıtım ve
Yetiştiricilerin damızlık ve kasaplık hayvan ihtiyaçlarının öncelikle yurt
içinden karşılanması esas alınacak, zorunlu hallerde ise öncelikle üstün
verimli boğa, sperma veya embriyo ithali yoluna gidilecektir.
Kırmızı et arz açığının kapatılması ile yapağı, kıl ve deri ihtiyacının
giderilmesi amacıyla et-yapağı ve süt koyunculuğu ile sütçü tip keçiciliğin
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
185
geliştirilmesine yönelik çabalar sürdürülecek, Ankara tiftik keçisi ve
ipekböceği yetiştiriciliğine önem verilecektir.
Bunun yanı sıra, Türkiye koşullarına uyum sağlamış merinos ırkı koyunların
yaygınlaştırılması sağlanacaktır.
Arıcılığın geliştirilebilmesi maksadıyla Türkiye’nin flora çeşitleri, flora
mevsimi ve kapasitesinin haritalandırılması çalışmaları başlatılacaktır.
Alternatif hayvancılık türlerine önem verilerek, ülke koşullarına uyum
sağlamış hayvan türleri ile kürk hayvancılığı hakkında çalışmalar
yapılacaktır.
Tarım alanlarının yüzde 7-8’inde yapılan kaliteli kaba yem üretiminin
aşamalı olarak artırılması ve çayır-meraların 4342 sayılı Mera Kanunu
esaslarına göre düzenlenmesi için gereken çalışmalar hızlandırılacaktır.
Ayrıca yem bitkilerinin üretiminin artırılmasına yönelik çalışmalar
sürdürülecek, yetiştiricilerin değişik silaj yapım teknikleri konusunda
bilgilendirilmesine çalışılacaktır.
Hayvan hastalıkları ve zararlılarının olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi
yönündeki çalışmalar desteklenecek, bu konuda hayvancılık işletmeleri
bazında koruyucu önlemlerin alınmasına önem verilecektir. Bunun yanı sıra
aşı, ilaç, serum üretimlerinin miktar ve kalitelerinin iyileştirilmesi ve
hayvancılıkla ilgili ithal ürünlerin kontrolü üzerinde önemle durulacaktır.
Üreticilere kullandırılacak hayvancılık kredilerinin artırılması ve şartlarının
iyileştirilmesi yönünde gerekli çalışmalar yapılacaktır.
Hayvancılık faaliyetleri ile ilgili hukuki ve kurumsal düzenlemeler:
Suni Tohumlama, Tabii Tohumlama, Ovum ve Embriyo Transferi
Faaliyetlerinin Usul ve Esasları Hakkında çıkarılan yönetmelik mevcut
ihtiyaçları karşılayacak şekilde yeniden düzenlenecektir.
Tarımsal üretimin gelişmekte olan önemli bir dalı su ürünleri üretimidir. Bu
konuda programda yer alan paragraflar şöyledir:
Mevcut durum:
186
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
2003 yılında, toplam su ürünleri üretiminde 2002 yılına göre yüzde 6,4
oranında bir azalma yaşanmıştır. Bu azalma, denizlerden avcılıkla elde
edilen ve toplam üretim içindeki payı yüzde 70’in üzerinde olan balık
üretiminin yüzde 15,7 oranında düşmesinden kaynaklanmaktadır. Diğer
deniz ürünleri üretimi, 2003 yılında önceki yıla göre yüzde 60 oranında
artmış olmakla birlikte toplam üretim içindeki payının düşük olması
nedeniyle bu artış sonucu etkilememiştir.
Ayrıca, ülkemizde, 2001 ve 2002 yılları itibarıyla girdi fiyatlarındaki artış
sonucunda üreticilerin işletmelerini küçültmeleri ve/veya kapatmaları
sonucunda düşme eğilimine giren yetiştiricilik üretimi, 2003 yılında bir
önceki yıla göre yüzde 30,7 oranında artmıştır.
Yetiştiricilik ürünlerinden levrek, çipura ve alabalığın 2003 yılında,
2000/467 sayılı Hayvancılığın Desteklenmesi Hakkında Karar kapsamına
dâhil edilerek destekleme ödemesine tabi olması bu artışta etkili olmuştur.
Söz konusu kararın uygulanmasına devam edilmektedir.
Türkiye’de su ürünleri yetiştiriciliğinde sürdürülebilirliğin sağlanması ve
üretimin belirli esas ve usullere uygun yapılması amacıyla Su Ürünleri
Yetiştiriciliği Yönetmeliği Haziran 2004 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiştir.
Aralık 2003’de, Türkiye Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği
sektördeki kooperatifler ve bölgesel birliklerden oluşan üretici örgütlenme
yapısına şemsiye bir organizasyon olarak dâhil olmuştur.
AB Ortak Balıkçılık Politikasına uyumun sağlanması için gerekli olan
yapısal ve yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesi amacıyla AB fonlarından
desteklenmek üzere, Balıkçılık Sektörünün Yasal ve İdari Olarak AB
Mevzuatına Uyumu Projesi 2004 Yılı Yatırım Programına alınmıştır. Proje
ile koruma-kontrol hizmetlerinin etkinleştirilmesi,istatistiklerin güvenilir
şekilde toplanması ve teknelerin kayıt sistemlerinin iyileştirilmesi amacıyla
bilgi sistemlerinin kurulması ve AB Ortak Balıkçılık Politikasına uyum
çerçevesinde gerekli yasal düzenlemelerin hazırlanması hedeflenmektedir.
2004 yılında, proje kapsamında, eş ülke seçilmiş ve AB müktesebatına uyum
amacıyla mevzuat çalışmaları yapılmıştır.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
187
Japon Teknik İşbirliği Ajansı (JICA) ile ortak yürütülen ve 1997 yılında
başlatılan Karadeniz’de Balık Yetiştiriciliğinin Geliştirilmesi Projesi
kapsamında kalkan balıklarının kültür koşullarında elde edilme yöntemleri
ve bu balıkların markalanarak denize bırakılmaları konusunda çalışmalar
yapılmış ve proje 2004 yılında sonuçlanmıştır. Proje, yetiştiricilikte kalkan
balığının alternatif bir tür olarak değerlendirilebilmesine imkân tanımaktadır.
Balıkçılığa hizmet vermek üzere bütçeden tahsis edilen ödeneklerle
gerçekleştirilmekte olan kıyı yapısı sayısı, 2004 yılında tamamlanacak olan 2
adet balıkçı barınağı ile 250 adede yükselmiştir. Yatırım Programında
önemli bir proje stoku yaratan balıkçı barınakları inşaatları bütçeden yeterli
ödenek ayrılamaması nedeniyle uzun yıllar sürmektedir. Ayrıca, yer
seçimlerinin iyi etüt edilmemiş olması inşaatların uzamasına neden olan
diğer bir faktördür.
Su ürünleri üretimi ile ilgili amaçlar, ilkeler ve politikalar:
Denizlerde ve içsularda, kaynakların sürdürülebilir kullanımı ilkesi
çerçevesinde su ürünleri üretiminin artırılması temel amaçtır. Bu amaçla,
araştırma hizmetlerine, koruma kontrol hizmetlerinin etkinleştirilmesine ve
alternatif türlerin yetiştirilmesine öncelik verilecektir. Ayrıca, iç sularda stok
tespit çalışmalarına başlanacaktır.
2005 yılında Türkiye Deniz Avcılığı Sosyo-Ekonomik Araştırması
yapılarak, sektörün arz ve talep açısından sorunlarını belirlemeye yönelik
bilgilerin elde edilmesi amaçlanmaktadır. Söz konusu çalışma su ürünleri
avcıları ile ilgili sosyo-ekonomik veri eksikliğini giderecektir.
2004 Yılı Yatırım Programına dâhil edilen Balıkçılık Sektörünün Yasal ve
İdari Olarak AB Mevzuatına Uyumu Projesi kapsamında 2005 yılında 30
limanda kontrol ofisleri kurularak karaya çıkış noktalarında ürünlerle ilgili
kontrol hizmetleri gerçekleştirilecek ve istatistiklerin toplanması
sağlanacaktır. Bunun yanı sıra, mevzuat çalışmalarına devam edilecek ve
kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi amacıyla eğitim hizmetleri
sağlanacaktır.
Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki su kaynaklarının su ürünlerinin üretimi
amacıyla kullanılabilmesini teminen hazırlanan etüt çerçevesinde yeni su
ürünleri üretim tesislerinin faaliyete geçmesi, yan sanayinin gelişmesi ile
188
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
yeni istihdam olanaklarının sağlanması ve bölge halkının sosyo-ekonomik
refah seviyesinin yükseltilmesi hedeflenmektedir.
Sektörde pazar şartlarının gerektirdiği koşulların yerine getirilmesi yönünde
yapılan kontrol hizmetlerine devam edilecektir. İhracat artışını sağlamak
amacıyla, özellikle su ürünleri üretim alanlarında, işleme tesislerinde ve
ihracat aşamasında, Tehlike Analizleri Kritik Kontrol Noktaları (HACCP)
sisteminin uygulanmasına devam edilecektir.
2005 yılında 4 adet
programlanmaktadır.
balıkçı
barınağı
inşaatının
tamamlanması
Hukuki ve kurumsal düzenlemeler:
Balıkçılık sektörünün AB müktesebatına uyumu amacıyla, 1380 sayılı Su
Ürünleri Kanununda değişiklik yapılarak yapısal politikalar, koruma-kontrol
hizmetleri, pazarlama, bilgi sistemleri, su ürünleri gıda hijyeni ve
yetiştiricilik konularını kapsayan mevzuat çalışmaları yapılacaktır.
Ülke ekonomisinde tarımın yerini göstermesi bakımından, 2003 yılı toplam
ihracatı 47.253 milyon ABD doları iken tarım, orman ve balıkçılık
ürünlerinin ihracattaki yeri 2.549 milyon ABD doları olarak sadece %
5,4’lük bir pay almıştır. 2004 yılı tahminlerine göre de, yıllık toplam ihracat
62 milyar ABD dolarına çıkmış olmasına karşın tarım, orman ve balıkçılık
ürünlerinin bu yılda ihracattaki yeri 2.604 milyon ABD doları olarak %
4,2’ye gerilemiştir.”
DPT tarafından hazırlanan 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı kapsamında,
tarımsal faaliyetlerle ilgili saptamalar ve bu dönemde yapılması beklenenler
böyledir.
Son yıllarda çiftçilerin yakınmaları ve AB Ortak Tarım Politikalarına uyum
dikkate alınarak, değişik kesimlerde yoğun çalışmalar sürdürülmektedir. Bu
bağlamda, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı tarafından düzenlenen ve ilgili
kamu kuruluşlarının, üniversitelerin, yerel yönetimlerin, özel sektörün ve
sivil toplum kuruluşlarının geniş katılımıyla, 29 Kasım - 1 Aralık 2004
tarihleri arasında Ankara’da gerçekleştirilmiş olan, “II. Tarım Şurası”
sonunda, kamuoyuna sunulan, Şura Sonuç Bildirgesi’nde yer verilen,
önemli ve öncelikli kararlar aşağıda verilmiştir:
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
189
1. Doğal kaynakların envanterinin çıkarılması,
2. Doğal kaynakların erozyon, kirlenme ve yanlış kullanımı önleyici
tedbirlerin alınması,
3. Gen kaynakları ve biyolojik çeşitliliğin korunması,
4. Mera ıslah çalışmalarının tamamlanması,
5. “Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu”nun çıkarılması,
6. Arazi kullanım planlarına uygun olarak mutlak tarım arazilerinin
korunması,
7. Basınçlı sulamanın yaygınlaştırılması,
8. Toplulaştırma çalışmalarının hızlandırılması,
9. Tarım havzalarının oluşturulması,
10. İşletme ölçeklerinin optimum düzeye getirilmesi,
11. Tarım-sanayi-pazar entegrasyonunun sağlanması,
12. Yüksek kaliteli tohumluk, fide ve fidan ihtiyacının öncelikle yurt
içi üretimle karşılanması ve kullanımının teşvik edilmesi,
13. Sözleşmeli üretiminin geliştirilmesi,
14. Sürdürülebilir üretim teknikleri ve biyolojik mücadele
yöntemlerinin yaygınlaştırılması,
15. Et, süt ve su ürünlerinin kalite standartlarının belirlenmesi ve bu
standartlara uygun üretiminin sağlanması,
16. İhtisas işletmelerinin özendirilmesi,
17. Hayvan sağlığı ve refahı için gerekli mevzuat düzenlemesinin
yapılması, gelecek 10 yıl içerisinde hayvan hastalıkları ile ilgili
kontrol ve eradikasyon programlarının tamamlanması,
18. Çiftlikten-sofraya gıda zincirinin incelenerek gıda güvenliğini
sağlayacak mevzuat düzenlemesi ile uygulama yöntemlerinin
belirlenmesi,
19. e-tarım ticaretinin geliştirilmesi,
20. Tarımsal desteklerin, tarımının yapısal problemlerinin çözümüne
katkıda bulunacak şekilde düzenlenmesi,
21. Doğrudan gelir desteğinin tarımsal destekler içindeki payının
azaltılarak sadece seçilen belli ürünlerde çok amaçlı olarak
uygulanması,
22.DTÖ kuralları çerçevesinde prim ödemelerinin maksimum düzeyde
uygulanması ve gerektiğinde Fark Ödeme Sistemine
dönüştürülmesi,
23. Hayvancılık desteklerinin artırılması ve sürekliliğinin sağlanması,
24. Uzun dönemde, örgütlü, ekonomik büyüklükte ve ileri teknolojiyi
kullanan hayvancılık işletmelerinin oluşturulması,
190
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
25. Tarımsal desteklerin GSMH içerisindeki payının iki yıl içerisinde
% 2’ye yükseltilmesi ve daha sonra artırılması,
26. Tarım ürünleri sigortalarının ülke genelinde yaygınlaştırılması ve
mal sigortalarının yanı sıra can sigortalarının da geliştirilmesi,
27. Kırsal alanda yaşayanların girişimcilik yeteneklerinin artırılması,
28. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının yüklendiği yeni fonksiyonlar göz
önüne alınarak yeniden adlandırılması,
29. Bakanlığa bağlı olarak “Kırsal Kalkınma Genel Müdürlüğü”nün
kurulması,
30. Ulusal programda öngörüldüğü gibi, Bakanlık tarafından AB
ölçütlerini dikkate alarak “Kırsal Kalkınma Stratejisinin”
hazırlanması,
31. İlköğretim müfredatına “Tarım” dersinin konulmasının
sağlanması,
32. Tarımsal öğretim ve araştırma alanında üniversite – bakanlık özel sektör - sivil toplum örgütleri arasındaki işbirliğinin
güçlendirilmesi,
33. Üretici örgütlenmesinin dağınık yapısının önlenmesi amacı ile
kooperatiflerin bir ulusal birlik altında toplanması,
34. AB Ortak Tarım Politikasının gerektirdiği “Ödeme Kurumu” başta
olmak üzere gerekli tüm idari yapıların tamamlanması,
35. AB ile müzakere sürecine hazırlık amacı ile Bakanlığın uzman
kadrosunun güçlendirilmesi,
36. Dünya Ticaret Örgütü Doha müzakerelerine aktif katılım
sağlanması ve hassas ve özel ürünler ile gıda güvenliği açısından
önem taşıyan ürünlerimizin etkilenmesi önlenmelidir.
8.2. Türkiye’de Organik Tarım
Ülkemizdeki organik tarımla ilgili olarak itici güç Avrupa ülkelerinden
gelmiştir. Topraklarımızın büyük bir bölümünün organik tarıma uygun
olması, farklı iklimsel özelliklerde kültür bitkisi çeşitliliğinin fazlalığı,
çiftçimizin deneyimleri ve başta işçilik olmak üzere tarım girdilerinin
Avrupa ülkelerindekine oranla daha düşük olması, dolayısıyla ürün
maliyetinin azlığı nedeniyle pazarın daha cazip olacağı gibi nedenlerle,
organik tarımsal uygulamalara gelen talep üzerine sözleşmeli olarak
başlanmıştır. Bundan önceki tarımsal uygulamalarda, üretimde tarımsal
kimyasalların kullanılmamış olması veya topraklarımızın kirlenmemiş
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
191
olması, alınan ürünün organik olması için gerekli ve yeterli şartları
sağlamaz. Bu ürünler sadece gıda güvenliği bakımından alışılmış tarımsal
uygulamalarla elde edilen ürünlere oranla daha güvenilir olabilirse de,
organik değildir. Organik ürünlerin var olan teknik ve hukuki mevzuata
uygun ve kontrollü üretilmesi, ürünlerin “organik” olarak belgelendirilmesi
zorunludur.
Bu konuda yapılan yayınlardan alınan bilgiye göre, ülkemize ilk kez 19841985 yıllarında kuru üzüm ve incir için organik ürün talebi gelmiştir. Bunu
takiben, 1990 yılında organik olarak sekiz ürünün üretimi yapılırken, ürün
çeşitliliği hızlı bir şekilde artarak 1999 yılında 92 ürüne yükselmiştir. Bunun
yanında organik tarıma ayrılan arazilerde ve organik tarımla uğraşan çiftlik
veya işletme sayılarında da önemli artışlar olmuştur.
Gerek gelen talepler ve gerekse Avrupa Birliği Organik Tarım Mevzuatı’na
uyum sağlanması bakımından, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bünyesinde
oluşturulan bir çalışma grubu ile birlikte, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının
katkıları ile hazırlanan ilk yönetmelik, “Bitkisel ve Hayvansal Ürünlerin
Ekolojik Metotlarla Üretilmesine İlişkin Yönetmelik” adı altında,
24.12.1994 tarih ve 22145 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe
girmiştir.
8.2.1. Mevzuat ve Teşkilatlanma
Türkiye’de organik tarım konusundaki ilk hukuki düzenleme Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı tarafından hazırlanarak 18.12.1994 tarih ve 22145 Sayılı
Resmi Gazete’de yayımlanan “Bitkisel ve Hayvansal Ürünlerin Ekolojik
Metotlarla Üretilmesine Dair Yönetmelik” dir. Daha sonra AB mevzuatına
uyum sürecinde, bir önceki yönetmelik yürürlükten kaldırılarak, onun yerine
11.07.2002 tarih ve 24812 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe
girmiş olan “Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin
Yönetmelik” çıkarılmıştır. Organik tarımla ilgili olarak uygulamada
karşılaşılan sorunlar ve eksiklikler, ayrıca yasal bir zemin oluşturmak
amacıyla, 5262 sayılı “Organik Tarım Kanunu” TBMM’de kabul edilmiş
ve 03.12.2004 tarih ve 25659 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe girmiştir. Kanun Ek 1’de verilmektedir. Bunu takiben günümüzde
yürürlükte olan “Organik Tarımın Esasları ve Uygulamasına İlişkin
Yönetmelik” yenilenerek 10.06.2005 tarih ve 25841 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanmıştır. Yönetmelik Ek 2’de verilmektedir.
192
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Organik Tarım Kanunu’nun amacı; tüketiciye güvenilir, kaliteli ürünler
sunmak üzere organik ürün ve girdilerin üretiminin geliştirilmesini sağlamak
için gerekli tedbirlerin alınmasına ilişkin usul ve esasları belirlemektir.
Kanunda, organik tarım faaliyetleri, toprak, su, bitki, hayvan ve doğal
kaynaklar kullanılarak organik ürün veya girdi üretilmesi ya da
yetiştirilmesi, doğal alan ve kaynaklardan ürün toplanması, hasat, kesim,
işleme, tasnif, ambalajlama, etiketleme, muhafaza, depolama, taşıma,
pazarlama, ithalat, ihracat ile ürün veya girdinin tüketiciye ulaşıncaya kadar
olan diğer işlemlerini, olarak tanımlanmaktadır.
Organik Tarım Kanunu’na göre, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bünyesinde,
Organik Tarım Komitesi adı altında bir komite oluşturulmuştur. Bunun
yanında, Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesi, Yetkilendirilmiş
Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşları ve organik tarımla ilgili müteşebbisler
vardır. Kanun’da, organik tarımın ticaretini, tanıtımını, araştırmalarını ve
diğer organik tarım faaliyet stratejilerini belirlemek ve Bakanlık dışı kurum
ve kuruluşlarla koordinasyon ve izleme hizmetlerini yapmak üzere Organik
Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesi’nin kurulacağı hükmüne yer
verilmiştir. Bu Komite’nin; ilgili kamu kurum ve kuruluşları, meslek
kuruluşları, sivil toplum örgütleri, üniversiteler ve özel sektör
temsilcilerinden olmak üzere en az on kişiden oluşacağı hükme bağlanmıştır.
Bu komitelere bağlı olarak, yeter sayıda alt komite oluşturulabileceği de
vurgulanmıştır.
Kanun, bu komite ve kuruluşların oluşumunu ve işleyişini yönetmeliğe
bırakmıştır. Söz konusu kanun ve yönetmelik ekte olarak verilmiştir.
“Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik”
incelendiğinde; Organik Tarım Komitesi’nin, Organik Tarım Ulusal
Yönlendirme Komitesi’nin, Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşları’nın
oluşturulması, çalışma esasları, yetki ve sorumlulukları ayrıntılı olarak
görülebilmektedir. Organik Tarım Komitesi ile ayrıntılı bilgi Yönetmeliğin
45.maddesinde, Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesi ile ilgili
ayrıntılı bilgi de 46. maddede yer almaktadır. Yetkilendirilmiş kuruluşlarla
ilgili hükümlere 34. maddeden itibaren yer verilmektedir.
Organik Tarım Kanunu, organik tarım esaslarına aykırı davrananlar
hakkında, 12. maddesinde cezai hükümler getirmektedir. Bunlar genel olarak
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
193
idari para cezalarıdır. Ayrıca yetki ve izin belgelerinin iptali, faaliyettin
yasaklanması cezaları da Kanun’da yer almaktadır.
8.2.2.
Uygulamalar
Türkiye’de organik tarım uygulamaları giderek artmaktadır. Bu üretimin
büyük bir bölümü sözleşmeli tarımsal üretim olarak sürdürülmektedir. Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı’na ait verilere göre, 2004 yılında organik tarımla
uğraşan çiftlik veya işletme sayısı 9.480 dolayındadır. Organik üretim
yapılan arazi miktarı 162.193 hektar ve toplam bitkisel üretim 279.663 ton,
organik bal üretimi 937 ton, et ve süt sığırcılığı olmak üzere 602 büyükbaş,
10.169 koyun, 8.811 keçi organik üretimdedir. Organik yumurta üretimi de
92.500 adet gerçekleşmiştir. Bal üretimi 159 üretici tarafından 27.839
kovanda yapılmıştır.
Bu verilerden görüleceği gibi, ülkemizdeki organik tarım uygulamaları daha
çok bitkisel üretimde yoğunlaşmaktadır. İllere göre, organik tarım
uygulamaları altında olan arazi miktarı Çizelge 6’da verilmiştir. Bu
arazilerden elde edilen bitkisel organik ürünler oldukça çeşitlidir. 2004
yılında ön sıralarda yer alan ürünler; pamuk, buğday, arpa, mısır, nohut,
mercimek, kırmızı mercimek, soğan, domates, biber, portakal, mandarin,
elma, armut, ayva, kayısı, zeytin, üzüm, incir, vişne, fındık, çilek, erik, çam
fıstığı, kekik, defne, adaçayı, mersin ve keçiboynuzu’ dur.
Ayrıca, organik kurallara göre bir miktar elma ve enginar fidanı üretilmiştir.
Aynı yıl organik tarıma geçiş sürecinde bulunan bitkisel üretimdeki çiftlik
veya işletme sayısı 3.492, organik tarım arazisi 47.379 ha ve üretim
99.140ton olarak verilmektedir. Bu durumda 97 bal üreticisi vardır, 10.953
kovanda 250 ton bal üretilmiştir. Özellikle, Iğdır’da organik hayvancılığa
karşı bir ilginin olduğu izlenmektedir.
Çizelge 5’de, ürün çeşitlerine göre, 1999-2003 yılları arasındaki organik
bitkisel üretim miktarı görülmektedir. Bazı yıllardaki aynı ürüne ait
verilerdeki dalgalanma, üretimin sözleşmeli olmasından kaynaklanmaktadır.
İç tüketimin giderek artması ile bu tablodaki verilerin yıllara göre artış
göstereceği beklenmektedir. Sözleşmeli organik üretimde talebin çok büyük
bir bölümü Avrupa Birliği ülkelerinden gelmektedir.
194
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Türkiye’de üretilen organik ürünlerin yıllara göre ihracatı Çizelge 7’de
verilmiştir. İki tablonun incelenmesi ile görüleceği gibi, ülkemiz organik
tarım uygulamaları bakımından çok büyük bir potansiyele sahip olmasına
karşın, dünya organik tarım pazarına henüz yeterince girilememiştir.
Çizelge 5 . Ürün çeşitlerine göre organik tarımdaki yıllık gelişme
Ürün
1999
2000
2001
2002
2003
Domates
7.095
15.532
90.472
82.809
26.493
Elma
24.038
50.136
45.040
69.187
71.928
Pamuk
23.520
23.091
19.511
21.794
34.877
Buğday
15.983
4.551
31.139
19.752
21.379
Mercimek
3.211
7.163
5.862
17.012
11.781
Zeytin
3.310
12.875
7.343
10.744
6.456
Üzüm
7.182
7.582
12.894
10.469
9.505
İncir
7.840
7.635
8.293
9.473
8.113
Fındık
5.411
4.114
6.995
7.667
5.662
Vişne
744
2.143
3.769
6.580
5.994
Kayısı
10.822
40.799
13.634
5.941
13.278
Biber
553
1.592
3.202
3.355
3.909
Kiraz
366
496
1375
1.335
1.830
Bal
1.128
2.582
557
923
1.100
Zeytin Yağı
1.174
1.620
1.602
413
68
703
809
2.680
388
1.022
1
1
1.003
2.329
7.933
12.000
18.795
0
0
0
Soğan
Erik
Bulgur
(Toplam)
168.306
237.210 280.328 310.124 291.876
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
195
Çizelge 6. Türkiye’de 2004 yılı itibariyle, illere göre organik tarım altındaki
arazi büyüklüğü
İl
Antalya
Muğla
Şanlıurfa
İzmir
Mersin
Aydın
Malatya
Manisa
Konya
Gaziantep
Tokat
Trabzon
Organik Tarım
Arazisi, hektar
65.744
21.506
15.948
10.108
7.911
7.122
4.289
3.659
2.548
2.426
2.250
1.476
Çizelge 7. Türkiye’de yıllara göre organik ürün ihracatı
Yıl
Miktar (kg)
TUTAR ($)
1998
8.616.687
19.370.599
1999
12.049.949
24.563.892
2000
13.128.934
22.756.297
2001
17.556.280
27.242.407
2002
19.182.859
30.877.140
2003
21.083.351
36.932.995
2004
16.093.189
33.076.319
196
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Ülkemizde, küçük üretici veya çiftçilerin dışında, organik tarım işletmesi
sayısı 240 dolayındadır. Ayrıca 80 dolayında organik ürün ihraç eden işletme
bulunmaktadır.
8.2.3.
İlgili Kuruluşlar
Ülkemizde, organik tarımla ilgili olarak; tanıtım, koordinasyon, araştırma ve
uygulama, kontrol ve sertifikasyon, ithalat ve ihracat işleri, pazarlama ve
satış gibi konularda hizmet yürütmekte olan kamu ve özel kuruluşlar vardır.
Ayrıca, sayıları giderek artmakta olan gönüllü kuruluşlar ve organik ürün
yetiştiricileri birlikleri de ilgili kuruluşlar arasında yer almaktadır. Çoğu
çevreye duyarlı gönüllü kuruluşlar yanında, doğrudan organik tarımla ilgili
gönüllü kuruluşlar da vardır.
Organik tarım konusundaki araştırmaların büyük bir bölümü, ülke genelinde
yayılmış olan devlet üniversitelerimizin ziraat fakültelerinin ilgili bölümleri
ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na bağlı araştırma birimlerinde
sürdürülmektedir. Yöresel bazda, organik tarım uygulamaları konusunda en
doğru ve güncel bilgilere bu kaynaklardan ulaşmak mümkündür. Ülke
genelinde hizmet vermekte olan 81 Tarım İl Müdürlüğü, yine bu konuda
bilgi alınabilecek birimlerdir.
Türkiye’de, 5262 Sayılı Organik Tarım Kanunu’na göre, organik tarım
konusunda yetkili olan devlet kuruluşu Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’dır.
Bakanlık bu görevini Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü
altında sürdürmektedir. Gerekli koordinasyon, Alternatif Tarımsal Üretim
Teknikleri Dairesi tarafından sürdürülmektedir. Organik tarımla ilgili
Kanun ve Yönetmeliklerde yer alan komitelerin çalışmaları bu daire
başkanlığı tarafından koordine edilmektedir.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
E
ET
TO
O
197
- Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği
Derneğin http://www.eto.org.tr Internet adresinden alınan bilgiye göre,
derneğin kuruluş ve amacı şöyle açıklanmaktadır:
“Dünyada başlangıcı çok eski yıllara dayanan ekolojik tarım düşüncesi,
zaman içinde uygulanmaya başlamış ve bu süreçte faaliyetleri yönlendirme
amacı ile birçok ülkede farklı kuruluşlar oluşmuştur. Türkiye’ de ekolojik
tarım ilk defa 1980’li yılların başında ticari anlamda sözleşmeli çiftçilerle
yapılmaya başlanmıştır. Ülkemizde ekolojik tarımın belli bir şemsiye
organizasyon altında hızlı ve sağlıklı gelişimini sağlamak amacıyla ekolojik
tarım felsefesine inanan üretici, tüketici, işleyici, kontrolör, araştırıcı ve
teknik elemanların katılımıyla "Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği"
(ETO) 1992 yılında İzmir’ de kurulmuştur. Derneğin bu sektörde çalışanlar,
araştırıcılar, teknik elemanlar, üreticiler, ihracatçılar, ticaretle uğraşanlar ve
tüketiciler gibi farklı kesimlerden oluşan, ülkemizin tüm yörelerinden bir
araya gelen 300 den fazla üyesi bulunmaktadır.
Derneğin amacı:

Ekolojik tarımın tanıtılmasına, yayılmasına, sevdirilmesine ve bu
konu ile ilgili bulunan bilimsel araştırmaların yapılmasına çalışmak;

Ekolojik tarımın teknik ve ticari alanlarında faaliyetlerde bulunan
kişi, kurum ve kuruluşlar arasındaki faaliyetleri düzenlemek,
çalışmaları teşvik etmek, mesleki formasyonlarının gelişmesine ve
menfaatlerinin korunmasına yardımcı olmak;

Üniversiteler, araştırma kurumları ve benzeri müesseselerle gerekli
her türlü işbirliğini ve organizasyonu sağlamak; ekolojik ürünler için
iç pazar oluşturulmasına çalışmak ve desteklemek; ekolojik ürünler
ile ilgili iç ve dış pazarın sağlıklı geliştirilmesine katkıda bulunmak
ve denetlemek;

Sertifikasyon ve teftiş aşamalarında organizasyon desteğinde
bulunmak; dernek logosunun iç ve dış pazarlarda denetimli olarak
kullanılabilmesine olanak sağlamak;
198
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE

Üretim, işletme ve pazarlama aşamalarında ortaya çıkan tüm
sorunların çözümünde ilgili yerli ve yabancı, özel ve tüzel, kişi ve
kuruluşlar ile ilişkilerde bulunmak, inceleme yapmak, rapor
düzenlemek ve kamuoyunu aydınlatmaktır.”
ETO, bazı kuruluşların katkılarını da alarak, ilki 21-23 Haziran 1999 (İzmir)
ve ikincisi 14-16 Kasım 2001 (Antalya) olmak üzere “Türkiye Ekolojik
Tarım Sempozyumu” düzenlemiş, bu sempozyumlarda sunulan bildirileri
birer kitap halinde yayınlamıştır. Ayrıca, düzenlemiş olduğu eğitim
programları ile de üreticilerin ve teknik elemanların organik tarım
konusunda bilgilendirilmesine önemli katkı sağlamıştır.
ETO, Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği, İzmir’de, Ege Üniversitesi,
Ziraat Fakültesi, Bahçe Bitkileri Bölümü’nde faaliyetlerini sürdürmektedir.
İletişim bilgisi aşağıda verilmiştir.
ETO, Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği
Ege Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, B Blok K:3
Bornova 35100 İzmir
Tel
: 0 232 388 40 00 ‘1396
Faks : 0 232 388 18 64-65
http://www.eto.org.tr
e-posta : [email protected]
Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşları
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndan yetki alan, organik tarım kontrol ve
sertifikasyon kuruluşları aşağıda verilmektedir. Organik (ekolojik, biyolojik,
biyodinamik, doğal tarım ürünleri (bitkisel ve hayvansal ürünler, su ürünleri,
tohum, gübre, fide, fidan ve tüm diğer girdiler, gıdalar, vitaminler ve diğer
tüm katkı maddeleri ile hammaddesi tarım olan tüm sanayi ürünleri)
üretecek, işleyecek, pazarlayacak, ithal veya ihraç edecek özel veya tüzel
kişilerin faaliyette bulunabilmeleri için bu kontrol ve sertifikasyon
kuruluşlarından biri ile sözleşme yapmaları zorunludur. Gerekli görülen
sözleşme yapılmadan organik tarım faaliyetinde bulunulamamaktadır.
Sözleşmenin yapılmasını takiben bakanlığın ilgili birimine başvuruda
bulunulması gerekmektedir. Günümüzde organik tarımla ilgili olarak
Alternatif Tarımsal Üretim Teknikleri Dairesi Başkanlığı Tarımsal Üretim
ve Geliştirme Genel Müdürlüğü kapsamında bulunmaktadır.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
199
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndan yetki alan kontrol ve sertifikasyon
kuruluşları şunlardır:
IMO
225. Sokak, No:26/2 A Blok, 35040 Bornova-İzmir
Tel
: 0 232 374 47 05
Faks : 0 232 347 47 80
e-posta : [email protected]
IMO, merkezi İsviçre’de bulunan, uluslararası bir kontrol ve sertifikasyon
kuruşudur. Uluslararası faaliyetlerde bulunabilecek şekilde EN-45011
standardlarına göre akredite edilmiştir. Ayrıca, Avrupa Birliği (EEC)
2092/91 tüzüğüne uygun olarak Almanya ve İtalya’da da akredite edilmiş bir
kontrol ve sertifikasyon kuruluşudur. İsviçre’de de (EEC) 1593/93 tüzüğüne
uygun olarak organik sertifika kuruluşu olarak kabul edilmiştir. IMO,
Uluslararası Organik Tarım Hareketi Federasyonu, IFOM’ın üyesidir.
Türkiye’de de Organik Tarım Komitesi tarafından tescil edilmiştir. IMO,
ayrıca, Demeter (Almanya) ve NOP (ABD Ulusal Organik Tarım Programı)
standardlarına göre kontroller yapmaya yetkilidir. IMO, organik tarımla
birlikte organik ormancılık ve organik tekstil konularında da yetkilendirilmiş
uluslararası kontrol ve sertifikasyon kuruluşudur. IMO-Türkiye, ülkemizdeki
çalışmalarını IMO-Almanya ile birlikte yapmaktadır. IMO-Türkiye’nin
organik tarımla ilgili projelerinin ağırlık noktasını kuru meyveler (sultaniye
üzüm, incir, kayısı, fındık, antepfıstığı, badem çamfıstığı vb) toplanan
bitkiler, baklagiller, pamuk ve gül oluşturmaktadır.
ECOCERT-SA
Cumhuriyet Cad. No: 2/3, 35030 Bornova-İzmir
Tel
: 0 232 343 43 60
Faks : 0 232 343 39 59
e-posta : [email protected]
ECOCERT, organik ürünlerin Avrupa Birliği organik tarım yönetmeliği,
ulusal ve uluslararası standardlara uygunluğunu doğrulayan bir kontrol ve
sertifikasyon kuruluşudur. AB yönetmeliği 2092/91’e göre, kontrol ve
sertifikasyon hizmetleri yürütmek üzere, Fransa, Belçika, İtalya, Portekiz ve
Almanya’da temsil edilmektedir. Avrupa dışında, ABD için NOP ve Japonya
için JAS gibi standardlara uygun kontrol ve sertifikasyon hizmetlerini 70
ülkede gerçekleştirmektedir.
ETKO
160. Sokak, No: 13/7 , 35040 Bornova-İzmir
200
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Tel
: 0 232 339 76 06
e-posta : [email protected]
Faks
SKAL
Süvari Cad. No:8-1 Bornova-İzmir
Tel
: 0 232 343 26 51
Faks
e-posta : [email protected]
: 0 232 339 76 07
: 0 232 339 37 03
BCS
Mithatpaşa Cad. No: 234/8, İsmailoğlu İşhanı, Narlıdere-İzmir
Tel
: 0 232 239 09 07
Faks : 0 232 239 06 08
e-posta : [email protected]
EKO-TAR
Adnan Menderes Bulvarı, Denis Apt., No: 36/1, 33110 Mersin
Tel
: 0 324 325 49 64
Faks : 0 324 327 19 44
e-posta : [email protected]
Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nın 21.11.2001 tarihli onayı ile (TR-OTK006)
kontrol ve sertifikasyon konusunda yetki alarak Mersin’de
kurulmuştur. TÜRKAK tarafından EN 45011 standardlarına göre
akreditasyon aşamasındadır. Türkiye genelinde, organik bitkisel üretim,
hayvansal üretim, su ürünleri, toplanan doğa ürünler ve arıcılı alanlarında
kontrol ve sertifikasyon hizmetleri vermektedir. EKOTAR, İtalyan kontrol
ve sertifika kuruluşu olan Bioagricert ile işbirliği içerisinde çalışmalarını
sürdürmekte olan yerli bir kuruluştur. Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri,
Kanada, Japonya gibi ülkelere ihraç edilen organik ürünler için Bioagricert
sertifikası verilmektedir. Ayrıca, EUROGAP standardlarına göre kontrol ve
sertifikasyon hizmetlerini Bioagricert ile birlikte sürdürmektedir. EKOTAR,
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından Doğu Anadolu Bölgesi’nde
başlatılan ve ülke geneline yayılması planlanan “Organik Ekmek Projesi”
ile ilgili organik buğday ve çavdar yetiştiriciliğinde görevlendirilmiş kontrol
ve sertifikasyon kuruluşudur.
ICEA
Mustafa Kemal Cad., Halil Bey Apt., B Blok, No: 166/2 Kat:7 Daire:13
35040 Bornova-İzmir
Tel
: 0 232 342 60 68
Faks : 0 232 342 84 64
e-posta : [email protected] veya [email protected]
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
201
CERES
İnönü Cad., No: 705, Yunus Emre Apt., Kat:1/1 Poligon-İzmir
Tel
: 0 232 247 20 22
Faks : 0 232 247 70 01
e-posta : [email protected]
Kontrol ve sertifikasyon kuruluşlarının hizmetleri, artan bir hızla Anadolu’ya
yayılmaktadır.
Önemli olması bakımından vurgulanması gereken bir uygulama, İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın başlattığı, organik ekmek projesidir. Bu
proje ile başta Doğu Anadolu Bölgesi üreticisi olmak üzere, ülke genelindeki
tüm buğday üreticilerine organik ürün yetiştirme olanağı tanınmaktadır.
Projenin üretici için önemli tarafı, ürününü kolaylıkla pazarlama olanağı
bulmasıdır. Bu uygulamaların diğer belediyeler tarafından da desteklenmesi
beklenmektedir. Ülkemizde, ekmek, en fazla tüketilen temel gıda
maddesidir. Bu nedenle, insan beslenmesi ve sağlığı bakımından ekmeğin
güvenilir bir gıda maddesi olması gerekir. Bu projelerle önemli bir gıda
maddesi olarak ekmeğin güvenilir ve sağlıklı olması sağlanacaktır. Ekmekle
birlikte diğer unlu mamuller için de bu uygulamaların yaygınlaştırılmasında
halk sağlığı bakımından büyük önem vardır.
202
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
9. SONUÇ VE ÖNERİLER
Organik tarım; bilgi, deneyim ve ekonomik yetersizlikler nedeniyle, tarımsal
kimyasallar kullanılmadan yapılan tarımsal uygulama değildir. Kendine
özgü ön koşulları, kuralları, kontrol ve sertifikasyonu, ürün etiketlemesi
olan, toprak verimliliğini, gıda güvenliğini, biyolojik çeşitliliği ve çevre
korumasını esas alan, sürdürülebilir tarımsal uygulama sistemleri bütünüdür.
Organik tarım, sadece bitkisel üretimle sınırlı değildir. Her türlü hayvansal
üretim ve hayvan yetiştiriciliği ile birlikte, doğal ortamlardan bitki toplama,
alternatif tıpta ve ilaç sanayinde kullanılan bitkilerin de üretildiği bir
tarımsal uygulamadır.
Organik tarım, sadece yurtdışından gelen organik ürün taleplerini karşılamak
amacıyla yapılmamaktadır. Tüketicilerin bilinçlenmesi ile orantılı olarak iç
piyasalarda da organik ürünlere talep giderek artmaktadır.
Gıda güvenliği, sağlıklı beslenme, insan sağlığı ve çevre koruma üzerindeki
olumlu katkıları nedeniyle, gerek yurtiçi ve gerekse yurtdışı pazarlarda
organik ürünler tercih edilir durumdadır.
Organik tarım ürünleri pazarlarının artışına bağlı olarak, çiftçilerimiz giderek
organik tarımsal üretime önem vermektedir. Çiftçi gelirinin artması, yaşam
standardının yükselmesi, kırsal alanların giderek daha iyi değerlendirmesi
sonucu, kırsal alandan kente göçün önlenmesi beklenmektedir.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
203
Ülkemizde organik üretimin geliştirilmesi âmâcıya;

Yerel iklim, toprak ve çevre koşulları dikkate alınarak, pazar
taleplerine bağlı olarak, potansiyel ve halen var olan organik
üreticiler bilgilendirilmeli ve eğitilmelidir. Bu amaçla Tarım ve
Köyişleri Bakanlığı’na bağlı Tarım İl Müdürlükleri daha aktif
duruma getirilmelidir. Araştırma kuruluşlarından ve ziraat
fakültelerinden destek alınmalıdır.

Sivil toplum kuruluşları, organik üretimin ve ürünlerin tanıtımı ve
yararları konusunda halkın bilgilendirilmesine ağırlık vermeli, AB
hibe programlarından yararlanarak tanıtım, bilgilendirme ve üretim
projeleri hazırlanmalıdır.

Organik üreticilerin bir araya gelerek birlikler kurmaları
özendirilmeli, işsiz ziraat mühendislerinin ve veterinerlerin bu
birlikler kapsamında görev almaları sağlanmalıdır.

Organik üretimde, uluslararası ve ulusal boyutta bilgi ve deneyim
paylaşımına özel bir önem verilmeli, dünyanın çeşitli yörelerinde
uygulanmakta olan teknik bilgi ve deneyimler ülkemiz üreticilerine
aktarılmalıdır.

Ülkemizin değişik iklimsel koşullarında, üniversitelerimizin organik
üretimle ilgili araştırma projeleri, başta TÜBİTAK olmak üzere
diğer ilgili kuruluşlar tarafından desteklenmelidir.

Organik üretim yöntemlerinden, organik ürünün güvenilirliğinden ve
kalitesinden taviz verilmeyecek şekilde, kontrol ve sertifikasyon
hizmetleri denetlenmelidir. Ülkemizin değişik bölgelerinde, akridite
olmuş ürün analiz laboratuarları kurulmalıdır.
204
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
10. EKLER
EK 1. Organik Tarım Kanunu ………………………………… 204
EK 2. Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına
İlişkin Yönetmelik ……………………………………… 212
EK 3. Bitkisel Üretimle İlişkili Olarak Doğrudan Gelir
Desteği Ödemesi Yapılmasına İlişkin Tebliğ …………..
280
EK 4. İyi Tarım Uygulamalarına İlişkin Yönetmelik …………
292
EK 5. İyi Tarım Uygulamalarına İlişkin Yönetmelikte
Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ………………
299
EK 6. Toprak Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği ……………..
305
EK 7. Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu …………
322
EK 8. Tarım Sigortaları Kanunu ………………………………..
336
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
205
EK 1.
RESMİ GAZETE
Tarih: 03.12.2004, Sayı: 25659
Organik Tarım Kanunu
Kanun No: 5262
Kabul Tarihi: 1.12.2004
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam ve Tanımlar
Amaç
MADDE 1. — Bu Kanunun amacı; tüketiciye güvenilir, kaliteli ürünler
sunmak üzere organik ürün ve girdilerin üretiminin geliştirilmesini sağlamak
için gerekli tedbirlerin alınmasına ilişkin usul ve esasları belirlemektir.
Kapsam
MADDE 2. — Bu Kanun, organik tarım faaliyetlerinin yürütülmesine
ilişkin kontrol ve sertifikasyon hizmetlerinin yerine getirilmesi ve
Bakanlığın denetim usul ve esasları ile yetki, görev ve sorumluluklara dair
hususları kapsar.
Tanımlar
MADDE 3. — Bu Kanunda geçen;
a) Bakanlık: Tarım ve Köyişleri Bakanlığını,
b) Organik tarım faaliyetleri: Toprak, su, bitki, hayvan ve doğal
kaynaklar kullanılarak organik ürün veya girdi üretilmesi ya da
yetiştirilmesi, doğal alan ve kaynaklardan ürün toplanması, hasat, kesim,
işleme, tasnif, ambalajlama, etiketleme, muhafaza, depolama, taşıma,
pazarlama, ithalat, ihracat ile ürün veya girdinin tüketiciye ulaşıncaya kadar
olan diğer işlemlerini,
c) Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu: Organik ürünün veya girdinin,
üretiminden tüketiciye ulaşıncaya kadar olan tüm aşamalarını kontrol etmek
ve sertifikalandırmak üzere Bakanlık tarafından yetki verilmiş gerçek veya
tüzel kişileri,
206
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
d) Kontrol kuruluşu: Organik ürünün veya girdinin, üretiminden
tüketiciye ulaşıncaya kadar olan tüm aşamalarını kontrol etmek üzere
Bakanlık tarafından yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişileri,
e) Sertifikasyon kuruluşu: Tüm kontrolleri tamamlanmış organik ürün
veya girdiyi, kontrol kuruluşunun yaptığı kontrol ve bu kontrole ilişkin bilgi
ve belgeler ile gerek duyulan hallerde yaptıracağı analizlere dayanarak
sertifikalandırmak üzere Bakanlık tarafından yetki verilmiş gerçek veya
tüzel kişileri,
f) Yetkilendirilmiş kuruluş: Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu, kontrol
kuruluşu veya sertifikasyon kuruluşu olarak Bakanlık tarafından yetki
verilmiş gerçek veya tüzel kişileri,
g) Kontrol: Organik tarım faaliyetlerinin bu Kanuna uygun olarak
yapılıp yapılmadığının belirlenmesi, düzenli kayıtların tutulması, sonuçların
rapor edilmesi, gerek görülmesi halinde ürünün organik niteliğinin
laboratuvar analizleri ile test edilmesini,
h) Kontrolör: Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu adına veya kontrol
kuruluşu adına, organik tarım faaliyetlerinin her aşamasının ilgili mevzuata
göre uygulanmasını kontrol etmek üzere Bakanlık tarafından yetki verilmiş
gerçek kişiyi,
ı) Sertifiker: Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu adına veya sertifikasyon
kuruluşu adına, kontrolü tamamlanmış ürünün veya girdinin organik
olduğunu onaylamak üzere Bakanlık tarafından yetki verilmiş gerçek kişiyi,
j) Denetim: Organik tarım faaliyetlerinin, bu Kanuna uygun olarak
yapılıp yapılmadığını tespit etmek amacıyla yetkilendirilmiş kuruluşlar,
işletmeler ve müteşebbisler ile kontrolör ve sertifikerlerin, Bakanlık veya
Bakanlık tarafından denetim yetkisi verilen kuruluşlarca yapılan her türlü
denetimini,
k) İşletme: Yetkilendirilmiş kuruluşun kontrolü altında, söz konusu
kuruluşlarla sözleşme yapılmak suretiyle organik ürün üretilen, işlenen,
depolanan ve pazarlanan yerleri,
l) Müteşebbis: Organik tarım faaliyeti yapan gerçek veya tüzel kişiyi,
m) Sertifikasyon: Bütün kontrol yöntemlerinin uygulanması sonucu
işletmenin, organik ürünün ve girdinin mevzuata uygun olarak
belgelendirilmesini,
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
207
n) Sertifika: Bütün kontrol yöntemlerinin uygulanması sonucu
işletmenin, organik ürünün ve organik girdinin mevzuata uygun olduğunu
gösteren belgeyi,
o) Çalışma izni: Bu Kanuna göre çalışacak kontrolör, sertifikerler ile
yetkilendirilmiş kuruluşlara Bakanlık tarafından verilen izni,
p) Organik ürün: Organik tarım faaliyetleri esaslarına uygun olarak
üretilmiş ham, yarı mamul veya mamul haldeki sertifikalı ürünü,
r) Organik girdi: Organik tarım faaliyetlerinde kullanılan materyali,
s) Organik ürün etiketi: Organik ürün veya ambalajı üzerinde yer alan,
ürünü tanıtan veya içindekini belirten herhangi bir kelime, detay, ticarî
marka, tescilli marka, paket üzerinde yer alan resim, sembol, doküman, ilân,
tabela veya tasma gibi her türlü yazılı ve basılı bilgi ve materyali,
t) Organik ürün logosu: Nitelikleri ve kullanımı bu Kanun kapsamında
çıkarılacak yönetmelikte tanımlanan basılı işareti,
u) Akreditasyon: Yeterliği onaylanmış kurum ve kuruluşlar tarafından;
kontrol ve sertifikasyon kuruluşlarının, laboratuvarların ulusal ve
uluslararası kabul görmüş teknik kriterlere göre değerlendirilmesini,
yeterliğinin onaylanmasını ve düzenli aralıklarla denetlenmesini,
v) Organik: Bu Kanunda geçen organik kelimesi ekolojik ve biyolojik
kelimeleriyle eşdeğer anlamı,
İfade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Komiteler, Yetkilendirilmiş Kuruluşlar ve Müteşebbis
Komitelerin oluşumu, yetki, görev ve sorumlulukları
MADDE 4. — Bu Kanunun uygulanmasında; organik tarımın
geliştirilmesi yönünde çalışmalar yapmak ve Bakanlık içi koordinasyon ve
değerlendirme hizmetleri ile yetkilendirilmiş kuruluşların, işletmelerin,
müteşebbislerin, kontrolör ve sertifikerlerin faaliyetlerini izlemek üzere
Bakanlık bünyesinde Organik Tarım Komitesi kurulur.
Organik tarımın ticaretini, tanıtımını, araştırmalarını ve diğer organik
tarım faaliyet stratejilerini belirlemek ve Bakanlık dışı kurum ve kuruluşlarla
koordinasyon ve izleme hizmetlerini yapmak üzere Organik Tarım Ulusal
Yönlendirme Komitesi kurulur. Bu Komite; ilgili kamu kurum ve
208
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
kuruluşları, meslek kuruluşları, sivil toplum örgütleri, üniversiteler ve özel
sektör temsilcilerinden olmak üzere en az on kişiden oluşur.
Bu komitelere bağlı olarak, yeter sayıda alt komite oluşturulabilir.
Organik Tarım Komitesi ve Organik Tarım Ulusal Yönlendirme
Komitesinin oluşumu ve çalışma şekli ile ilgili usul ve esaslar Bakanlık
tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
Yetkilendirilmiş kuruluşlar
Madde 5. — Bu Kanunun uygulanmasında; organik tarım
faaliyetlerinin her türlü kontrol ve sertifikalandırma işlemleri, Bakanlıkça
veya Bakanlıkça yetkilendirilmiş kuruluşlarca yapılır. Yetkilendirilmiş
kuruluşlar, yeterli ve tecrübeli personel ile teknik alt yapıya sahip olmak
zorundadır.
Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya sertifikasyon kuruluşu
tarafından sertifikalandırılmamış ürünler, organik ürün veya organik girdi
adı altında satılamaz.
Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya sertifikasyon kuruluşu organik
olmayan tarımsal ürün ve girdilere, organik ürün veya organik girdi
sertifikası veremez.
Yetkilendirilmiş kuruluşlar ile kontrolör ve sertifikerler, Bakanlıktan
çalışma izni almak zorundadır. Yetkilendirilmiş kuruluşların çalışma izni
bittiğinde, Bakanlıktan süre uzatımı almadan tekrar faaliyette bulunamazlar.
Bakanlık tarafından verilen çalışma izni devredilemez.
Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu, kontrol ve sertifikasyon olmak üzere
iki ayrı birimden oluşur. Kontrol biriminde görev yapanlar sertifikasyon
biriminde, sertifikasyon biriminde görev yapanlar da kontrol biriminde görev
yapamazlar.
Yetkilendirilmiş kuruluşlar, bu Kanuna uygun olarak çıkarılacak
yönetmelikte belirlenen dönemlerde Bakanlığa rapor vermek, bilgi ve
belgelerini Bakanlık yetkililerine göstermek zorundadırlar.
Yetkilendirilmiş kuruluşlar ile kontrolör ve sertifikerlerin; çalışma izni,
izin süresi, süre uzatımı, izinlerinin iptali, görev ve yetkileri, yetki kullanımı,
kontrol ve sertifikasyon sistemi ile kontrolör ve sertifiker çalıştırmaya ilişkin
usul ve esaslar, Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle belirlenir.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
209
Müteşebbis
MADDE 6. — Müteşebbisler, yetkilendirilmiş kuruluş kontrolünde
çalışmak zorunda olup, bu Kanun kapsamında Bakanlık tarafından
çıkarılacak yönetmelik hükümlerine aykırı faaliyette bulunamazlar.
Müteşebbisler, kontrol veya denetim amacı ile Bakanlık yetkilileri ile
Bakanlık tarafından yetkilendirilmiş kuruluşların yetkililerine; işletmeye
giriş izni vermek ve muhasebe kayıtları ile diğer ilgili dokümanlarını
göstermek zorundadırlar. Yetkilendirilmiş kuruluşlar, elde ettikleri bu bilgi
ve belgeleri, Bakanlık dışında üçüncü şahıslara veremezler.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Uygulama Esasları
Organik tarım faaliyetleri
MADDE 7. — Organik tarım faaliyetlerine ilişkin usul ve esaslar
Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
Orman sayılan yerlerde ürün toplanması ile ilgili usul ve esaslar, Çevre
ve Orman Bakanlığının görüşü alınarak, Bakanlık tarafından çıkarılacak
yönetmelikle belirlenir.
Hammaddesi tarımsal kaynaklı olan organik ürünlerden elde edilen
nihai ürünlerin, imalat veya sanayi ürünü olması halinde, bu nihai ürünlerin
üretilmesi ve tüketiciye ulaşıncaya kadar olan aşamalar ile ilgili usul ve
esaslar Bakanlığın olumlu görüşü alınarak, ilgili bakanlıkça hazırlanacak
yönetmelikle belirlenir.
Organik ürünlerin satışı ve pazarlaması, 24.6.1995 tarihli ve 552 sayılı
Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tâbi değildir.
Organik ürünlerin ve girdilerin reklam ve tanıtımı
MADDE 8. — Organik ürün ve girdilerin etiket ve logoları yalnızca
organik ürünler ve girdiler için kullanılır. Organik ürünlerin ve girdilerin
etiketi ve logosu, reklam ve tanıtımı; sahte, yanıltıcı veya ürünün yapısına,
özelliklerine, içeriğine, kalitesine, orijinine ve üretim tekniklerine göre hatalı
bir izlenim yaratacak, ürünün sahip olmadığı etki ve özelliklere atıfta
bulunacak biçimde olamaz ve tüketiciyi yanıltacak yazı, resim, şekil ve
benzerlerini içeremez.
210
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yayın yapan ulusal, bölgesel, yerel
radyo ve televizyonların, üretici ve tüketicilerin bilinçlendirilmesi amacıyla
organik tarımla ilgili ayda en az otuz dakika eğitici yayın yapmaları
konusunda Radyo ve Televizyon Üst Kurulu gerekli tedbirleri alır.
Organik ürünlerin ve girdilerin ihracatı
MADDE 9. — İhracat sertifikası olmayan organik ürün veya girdiler,
organik ürün veya organik girdi adı altında ihraç edilemez.
İhraç edilen fakat alıcısı tarafından iade edilen ürün ve girdiler,
mahrecine iade olarak kabul edilir. Söz konusu ürünler ve girdiler, ithalatta
yapılan kontrol ve belgelerden muaf olup, gümrük idareleri tarafından
sadece ayniyat tespiti yapılarak, ilgili mevzuat çerçevesinde yurda girişlerine
izin verilir.
Organik ürünlerin ve girdilerin ithalatı
MADDE 10. — İhracat sertifikası olmayan organik ürün veya girdiler,
organik ürün veya organik girdi adı altında ithal edilemez. Gümrükler dâhil
yapılan kontrollerde, organik olmadığı tespit edilen ürün ve girdilerin, yurt
içine organik ürün veya girdi adı altında sokulması, dağıtılması ve satışının
yapılmasına izin verilmez. Bu ürün ve girdiler, sorumlu müteşebbise iade
edilir ya da ilgili ulusal mevzuatına uygun olmaları halinde, yurt içinde
organik olmayan ürün veya girdi olarak değerlendirilmesine izin verilir.
Denetim
MADDE 11. — Bu Kanunun uygulanmasında; yetkilendirilmiş
kuruluşlar, işletmeler ve müteşebbisler ile kontrolör ve sertifikerlerin her
türlü denetimi Bakanlık tarafından yapılır.
Bakanlık gerekli gördüğü hallerde denetim yetkisini kısmen veya
tamamen, akreditasyonu yapılmış; kamu kurum ve kuruluşlarına, özel sektör
tüzel kişilerine ve üniversitelere devredebilir.
Denetim hizmetlerinde çalışacak personelin yetki ve sorumlulukları ile
hizmet içi eğitimine ilişkin usul ve esaslar, Bakanlık tarafından çıkarılacak
yönetmelikle belirlenir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Ceza Hükümleri, Cezaların Tahsili ve İtiraz
Ceza hükümleri
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
211
MADDE 12. — Bu Kanun hükümlerine uymayanlara uygulanacak
cezaî hükümler aşağıda belirtilmiştir:
a) 5 inci maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket edenlere, onmilyar lira
idarî para cezası verilir.
b) 5 inci maddenin üçüncü fıkrasına aykırı hareket ettiği tespit
edilenlere, elli milyar lira idarî para cezası verilir. Fiilin tekrarı halinde, yetki
ve izin belgeleri iptal edilir. Başka ad ve unvan altında olsa dahi, bu Kanun
kapsamında çalışmalarına izin verilmez.
c) 5 inci maddenin dördüncü fıkrasına aykırı hareket edenlere,
onbeşmilyar lira idarî para cezası verilir. Fiilin tekrarı halinde, idarî para
cezası iki katı olarak uygulanır ve kendilerine bir daha çalışma izni verilmez.
d) 5 inci maddenin beşinci fıkrasına aykırı hareket edenlere, yirmi
milyar lira idarî para cezası verilir. Fiilin tekrarı halinde, çalışma izinleri
iptal edilir.
e) 5 inci maddenin altıncı fıkrasına aykırı hareket eden kuruluşlara,
onbeşmilyar lira idarî para cezası verilir. Fiilin tekrarı halinde, idarî para
cezası iki katı olarak uygulanır ve çalışma izinleri iptal edilir.
f) 5 inci maddenin yedinci fıkrasına aykırı hareket edenlere, yirmi
milyar lira idarî para cezası verilir.
g) 6 ncı maddenin birinci fıkrasına aykırı hareket edenlere, on milyar
lira idarî para cezası verilir.
h) 6 ncı maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket edenlere, yirmi milyar
lira idarî para cezası verilir.
ı) 8 inci maddeye aykırı hareket edenlere, onbeşmilyar lira idarî para
cezası verilir. Aykırılık etiket bilgilerinden kaynaklanıyorsa, etiket bilgileri
düzeltilinceye kadar ürüne el konulur ve yukarıdaki para cezası uygulanıp
ürün piyasadan toplattırılır. Toplatma masrafları müteşebbisten tahsil edilir.
j) 9 uncu maddenin birinci fıkrası ile 10 uncu maddeye aykırı hareket
edenlere, otuz milyar lira idarî para cezası verilir.
k) Bu Kanuna göre denetimleri engelleyen kişi ve kuruluşlara, on
milyar lira idarî para cezası verilir.
Cezaların tahsili ve itiraz
MADDE 13. — Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları, Bakanlık
veya o yerin en büyük mülkî amiri tarafından verilir. İdarî para cezalarına
212
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
dair kararlar ilgililere 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu
hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en
geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, idarece
verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz üzerine verilen karar
kesindir. İtiraz zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme
yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. Bu Kanuna göre verilen idarî para
cezaları 21.7.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur ve tahsil edilen para
cezaları Hazineye gelir kaydedilir.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Geçici ve Son Hükümler
GEÇİCİ MADDE 1. — Bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili
yönetmelikler, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde
Bakanlıkça hazırlanarak yürürlüğe konulur. Bu yönetmelikler yürürlüğe
konuluncaya kadar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte yürürlükte bulunan
yönetmeliklerin, bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına
devam olunur.
Yürürlük
MADDE 14. — Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 15. — Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
213
EK 2.
RESMİ GAZETE
Tarih: 10.06.2005, Sayı: 25841
Tarım ve Köyişleri Bakanlığından:
Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına
İlişkin Yönetmelik
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar
Amaç
Madde 1 — Bu Yönetmeliğin amacı; ekolojik dengenin korunması,
organik tarımsal faaliyetlerin yürütülmesi, organik tarımsal üretimin ve
pazarlamanın düzenlenmesi, geliştirilmesi, yaygınlaştırılmasına ilişkin usul
ve esasları belirlemektir.
Kapsam
Madde 2 — Bu Yönetmelik; her türlü bitkisel, hayvansal ve su
ürünleri üretimi ile kullanılacak girdilerin organik tarım metoduna uygun
olarak üretilmesi veya temini, orman ve doğal alanlardan organik tarım
ilkelerine uygun olarak ürün toplanması, bu ürünlerin işlenmesi,
ambalajlanması, etiketlenmesi, depolanması, taşınması, pazarlanması,
kontrolü, sertifikalandırılması, denetimi ile cezai hükümlere ilişkin teknik ve
idari hususları kapsar.
Dayanak
Madde 3 — Bu Yönetmelik, 1/12/2004 tarihli ve 5262 sayılı Organik
Tarım Kanununa dayanılarak hazırlanmıştır.
Tanımlar
Madde 4 — Bu Yönetmelikte geçen;
Bakanlık: Tarım ve Köyişleri Bakanlığını,
İl Müdürlüğü: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı İl Müdürlüğünü,
Komite: Organik Tarım Komitesini,
Kanun: Organik Tarım Kanununu,
Organik tarım faaliyetleri: Toprak, su, bitki, hayvan ve doğal
kaynaklar kullanılarak organik ürün veya girdi üretilmesi ya da
214
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
yetiştirilmesi, doğal alan ve kaynaklardan ürün toplanması, hasat, kesim,
işleme, tasnif, ambalajlama, etiketleme, muhafaza, depolama, taşıma,
pazarlama, ithalat, ihracat ile ürün veya girdinin tüketiciye ulaşıncaya kadar
olan diğer işlemlerini,
Organik tarım metodu: Organik tarımın uygulanması esnasındaki
faaliyetlerin tümünü belirten metodu,
Konvansiyonel tarım metodu: Organik tarım metodu dışındaki tüm
metotları,
Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu: Organik ürünün veya girdinin,
üretiminden tüketiciye ulaşıncaya kadar olan tüm aşamalarını kontrol etmek
ve sertifikalandırmak üzere Bakanlık tarafından yetki verilmiş gerçek veya
tüzel kişileri,
Kontrol kuruluşu: Organik ürünün veya girdinin, üretiminden
tüketiciye ulaşıncaya kadar olan tüm aşamalarını kontrol etmek üzere,
Bakanlık tarafından yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişileri,
Sertifikasyon kuruluşu: Tüm kontrolleri tamamlanmış organik ürün
veya girdiyi, kontrol kuruluşunun yaptığı kontrol ve bu kontrole ilişkin bilgi
ve belgeler ile gerek duyulan hallerde yaptıracağı analizlere dayanarak
sertifikalandırmak üzere Bakanlık tarafından yetki verilmiş gerçek veya
tüzel kişileri,
Yetkilendirilmiş kuruluş: Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu, kontrol
kuruluşu veya sertifikasyon kuruluşu olarak Bakanlık tarafından yetki
verilmiş gerçek veya tüzel kişileri,
Kontrol: Organik tarım faaliyetlerinin bu Yönetmeliğe uygun olarak
yapılıp yapılmadığının belirlenmesi, düzenli kayıtların tutulması, sonuçların
rapor edilmesi, gerek görülmesi halinde ürünün organik niteliğinin
laboratuvar analizleri ile test edilmesini,
Kontrolör: Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu adına veya kontrol
kuruluşu adına, organik tarım faaliyetlerinin her aşamasının ilgili mevzuata
göre uygulanmasını kontrol etmek üzere, Bakanlık tarafından yetki verilmiş
gerçek kişiyi,
Sertifiker: Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya sertifikasyon
kuruluşu adına, kontrolü tamamlanmış ürünün veya girdinin organik
olduğunu onaylamak üzere, Bakanlık tarafından yetki verilmiş gerçek kişiyi,
Denetim: Organik tarım faaliyetlerinin, bu Yönetmeliğe uygun olarak
yapılıp yapılmadığını tespit etmek amacıyla, yetkilendirilmiş kuruluşlar,
işletmeler ve müteşebbisler ile kontrolör ve sertifikerlerin, Bakanlık veya
Bakanlık tarafından denetim yetkisi verilen kuruluşlarca yapılan her türlü
denetimini,
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
215
İşletme: Yetkilendirilmiş kuruluşun kontrolü altında, söz konusu
kuruluşlarla sözleşme yapılmak suretiyle organik ürün üretilen, işlenen,
depolanan ve pazarlanan yerleri,
Müteşebbis: Organik tarım faaliyeti yapan gerçek veya tüzel kişiyi,
Organik bitkisel üretim: İnsan gıdası, hayvan yemi, bitki besleme,
çoğaltım materyali elde edilmesi, hammaddesini tarımdan alan sanayilere
organik hammadde temini, tıbbi ve bilimsel amaçlarla her aşaması bu
Yönetmeliğe göre üretilen, yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kontrol edilen
ve sertifikalandırılan üretim faaliyetini,
Organik hayvansal üretim: Damızlık hayvan veya sperma kullanılarak
hayvan üretilmesi, hayvansal ürünlerden insan gıdası ile hayvan ve bitki
besleme ürünleri üretilmesi, hammaddesini tarımdan alan sanayilere ve
bilimsel çalışmalara organik hammadde temini, her aşaması bu Yönetmeliğe
göre yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kontrol edilen ve sertifikalandırılan
üretim faaliyetini,
Organik su ürünleri üretimi: Denizler, iç sular, havuz, ağ kafes, baraj,
göl, gölet, dalyan ve çiftliklerde organik tarım metoduyla yetiştirilen balık,
su bitkisi, sünger, yumuşakça, kabuklu, memeliler gibi canlılarla bunlardan
imal edilen ürünlerden, insan gıdası, stok takviyesi, hammaddesini tarımdan
alan sanayilere organik hammadde temini, sportif, tıbbi ve bilimsel
amaçlarla, her aşaması bu Yönetmeliğe göre yetkilendirilmiş kuruluşun
denetiminde kontrol edilen ve sertifikalandırılan üretim faaliyetlerini,
Sertifikasyon: Bütün kontrol yöntemlerinin uygulanması sonucu
işletmenin, organik ürünün ve girdinin mevzuata uygun olarak
belgelendirilmesini,
Sertifika: Bütün kontrol yöntemlerinin uygulanması sonucu
işletmenin, organik ürünün ve organik girdinin mevzuata uygun olduğunu
gösteren belgeyi,
Çalışma izni: Bu Yönetmeliğe göre çalışacak kontrolör, sertifiker ile
yetkilendirilmiş kuruluşlara, Bakanlık tarafından verilen izni,
Organik ürün: Organik tarım faaliyetleri esaslarına uygun olarak
üretilmiş ham, yarı mamul veya mamul haldeki sertifikalı ürünü,
Konvansiyonel ürün: Konvansiyonel tarım metotları ile üretilmiş
ürünü,
Geçiş süreci: Bu Yönetmelik hükümlerine göre faaliyete
başlanmasından, ürünün organik olarak sertifikalandırılmasına kadar geçen
dönemi,
Organik girdi: Organik tarım faaliyetlerinde kullanılan materyali,
216
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Organik ürün etiketi: Organik ürün veya ambalajı üzerinde yer alan,
ürünü tanıtan veya içindekini belirten herhangi bir kelime, detay, ticari
marka, tescilli marka, paket üzerinde yer alan resim, sembol, doküman, ilan,
tabela veya tasma gibi her türlü yazılı ve basılı bilgi ve materyali,
Organik ürün logosu: Bu Yönetmeliğin Ek- 3 (C) bölümünde yer alan
basılı işaretleri,
Biyolojik mücadele: Zararlı, hastalık, yabancı ot ve diğer canlıların
kullanılmasıyla, zararlı etmenin ekonomik zarar seviyesinin altında
tutulabilmesi için yapılan mücadele stratejisini,
Biyoteknik yöntemler: Hedeflenen zararlı türlere karşı, tuzak ve tuzak
sistemleri, feromonlar, cezbediciler, uzaklaştırıcılar, beslenmeyi ve
yumurtlamayı engelleyiciler kullanılarak yapılan mücadeleyi,
Genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar (GDO): Çiftleşme ve/veya
doğal melezlemelerle yani türlerin kendi içindeki gen alışverişleriyle
meydana gelmeyen, biyoteknolojik yöntemler kullanılarak farklı türlerden ve
mikroorganizmalardan alınan genlerle yeni bir genetik materyal
kombinasyonu yaratılmış olan herhangi bir canlı organizmayı,
GDO ürünleri: GDO içeren, GDO’lardan oluşan veya GDO’lardan elde
edilen ürünleri,
ifade eder.
İKİNCİ KISIM
Organik Tarımın Esasları
BİRİNCİ BÖLÜM
Organik Tarım Faaliyetlerine Göre Genel Üretim
Organik tarımın genel kuralları
Madde 5 — Organik tarımın genel kuralları aşağıda belirtilmiştir.
a) Bu Yönetmelikte belirtilen kurallara uymak kaydıyla tüm ülke
sathında organik tarım metodu uygulanabilir. Çevre kirliliğinden şüphe
duyulan alanlarda organik tarım yapılıp yapılmayacağına, kontrol ve
sertifikasyon kuruluşu veya kontrol kuruluşu tarafından karar verilir.
b) Organik tarım, müteşebbis ile yetkilendirilmiş kuruluş arasında
imzalanan sözleşme esasına dayanır. Bu sözleşme; tarımsal faaliyetin bu
Yönetmelik hükümlerine göre yapılacağını belirleyen yazılı anlaşmayı ifade
eder.
c) Organik tarım, yetkilendirilmiş kuruluşun kontrolünde yapılır.
d) Konvansiyonel üretimde kullanılan binalar, alet ve ekipmanlar, bu
Yönetmeliğin Ek-8’inde verilen maddeler ile yıkanıp temizlendikten sonra
organik üretimde kullanılır.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
217
Organik tarıma başlama
Madde 6 — Organik tarıma başlama kuralları aşağıda belirtilmiştir.
a) Organik tarım faaliyetinde bulunmak isteyen müteşebbis, kontrol ve
sertifikasyon kuruluşuna veya kontrol kuruluşuna başvurur. Aşağıda yer alan
bilgi ve belgelerin tamamlanmasını müteakip sözleşme imzalanır. Bu bilgi
ve belgeler;
1) Müteşebbisin adı, adresi, T.C. kimlik numarası ve vergi numarasını
içeren kimlik bilgi ve belgeleri,
2) İşletmenin yeri ve konumu,
3)Kadastro çalışması tamamlanmış alanlarda tapu kaydı,
tamamlanmamış alanlarda ise araziye ait kroki,
4)Müracaat edilen arazinin veya arazinin kullanım hakkının
kendine ait olduğuna dair bilgi ve belgeleri,
5)Gıda işleyen işyeri ise "Çalışma İzni ve Gıda Sicili Belgesi",
"Üretim İzin Belgesi".
Bu Yönetmeliğin yayımı tarihinden önce sözleşme imzalamış olan
müteşebbisler en geç altı ay içerisinde yukarıda belirtilen bilgi ve belgeleri
tamamlamak zorundadır.
b) Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya kontrol kuruluşu, başvuruda
bulunan müteşebbisin organik tarım metoduyla üretime başlayıp
başlayamayacağına karar verir.
c) Organik tarıma başlaması uygun bulunan müteşebbis, başvurduğu
kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya kontrol kuruluşu ile sözleşme yapar.
Müteşebbis, organik tarım faaliyetini bireysel olarak yapabildiği gibi, üretici
grubu ile de yapabilir. Bu durumda, müteşebbis üretici grubu adına kontrol
ve sertifikasyon kuruluşu veya kontrol kuruluşu ile sözleşme yapar.
Müteşebbis; aracı tüccar, depolama, işleme ve benzeri fason hizmetleri
yaptırdığı gerçek ve tüzel kişi ile de sözleşme yapar.
d) Yetkilendirilmiş kuruluş ile sözleşme imzalamış olan, orman ve
doğal alanlardan ürün toplayacak müteşebbis, ürün toplamadan önce, bu
alanların mülkiyetinin veya kullanma hakkının ait olduğu makamdan yazılı
izin alır. Söz konusu alanlardan toplanan ürünler için geçiş süreci, alanın
özelliğine göre, yetkilendirilmiş kuruluş tarafından belirlenir.
e) Su ürünleri üretimi yapacak müteşebbis, kamuya ait alanda üretim
yapacaksa, ilgili kurumdan alınacak yazılı izin ile yetkilendirilmiş kuruluşa
başvurarak sözleşme imzalar. Su ürünleri için geçiş sürecini, tür özelliğine
göre, yetkilendirilmiş kuruluş belirler.
f) Yetkilendirilmiş kuruluş, her bir üretim aşaması için, ayrı ayrı
sözleşme yapabileceği gibi, her faaliyeti ayrı ayrı belirtmek kaydıyla tek bir
218
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
sözleşme de yapabilir. Yetkilendirilmiş kuruluş, müteşebbise ister bağımsız,
ister üretici grubu dâhilinde olsun, Komitece hazırlanacak ve
yetkilendirilmiş kuruluşlara bildirilecek kodlama sistemine göre, bir kod
numarası verir.
Geçiş süreci ile ilgili işlemler
Madde 7 — Yetkilendirilmiş kuruluş sözleşme yaptığı; organik
bitkisel, hayvansal ve su ürünleri üretimi yapan, orman ve doğal alanlardan
ürün toplayan müteşebbisi geçiş sürecine alır. Bitkisel üretimde organik
tarıma başlanmasından oniki ay sonra elde edilen ürünler geçiş süreci ürünü
olarak değerlendirilir. Geçiş süreci ürünü, "Organik tarım geçiş süreci
ürünüdür" etiketiyle pazarlanır.
İKİNCİ BÖLÜM
Organik Tarım Metoduyla Bitkisel Üretim
Organik bitkisel üretim kuralları
Madde 8 — Organik bitkisel üretim kuralları aşağıda belirtilmiştir.
a) Organik bitkisel üretim, yetkilendirilmiş kuruluş ile sözleşme
yapılarak onun kontrolünde yapılır.
b) Organik bitkisel ürün yetiştiriciliği yapacak müteşebbis geçiş
sürecine alınır. Geçiş süreci, tek yıllık bitkiler ile mera ve yem bitkilerinde
iki yıl, çok yıllık bitkilerde üç yıldır. Tek yıllık bitkiler ekim tarihi, çok yıllık
bitkilerde hasat tarihi göz önüne alınır.
c) Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya kontrol kuruluşu; arazinin
önceki yıllardaki kullanım durumu, yapılan uygulamalar, bölgedeki genel
durum ve yetiştirilen ürünler, risk durumları, konu ile ilgili müteşebbis
kayıtları ve raporlarının incelenmesi neticesinde geçiş sürecini uzatabilir ya
da kısaltabilir.
d) Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından, aşağıdaki kriterlere göre daha
önceki faaliyetlerin yer aldığı sürenin geçiş döneminin bir parçası olarak
kabul edilmesine karar verilir.
1) Ek-1 (A) ve (B) bölümlerinde bulunan girdilerin dışındaki
girdilerin geriye dönük olarak en az üç yıl kullanılmadığının belgelenmesi
halinde, bu süreç, geçiş sürecinin bir parçası olarak kabul edilir,
2) Üretim parsellerinin zorunlu çevre koruma ve kırsal alanların
korunmasına ilişkin alanlar içerisinde yer aldığının resmi bir belge ile
belgelendirilmesi neticesinde bu süreç, geçiş sürecinin bir parçası olarak
kabul edilir.
e) Organik tarıma geçmiş veya geçiş dönemi içerisinde bulunan ve
Ek-1 (A) ve (B) bölümlerinde yer almayan girdilerin hastalık veya zararlı
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
219
kontrolünde kullanılmasının devletçe zorunlu kılındığı hallerde yeniden
belirlenecek geçiş süreci kontrol ve sertifikasyon veya kontrol kuruluşunun
teklifi ile komite tarafından azaltılabilir.
f) Bir işletmede, organik tarım metodu ile üretilen ürün ile aynı tür ve
çeşitten olan ya da bu ürünlerden kolaylıkla ayırt edilemeyen konvansiyonel
ürünler bir arada üretilemez. Ancak, çok yıllık bitkisel ürünlerin üretiminde,
1) Müteşebbisin, işletmenin tamamını en geç beş yıllık plan dâhilinde
organik üretime geçireceğini taahhütte bulunması halinde,
2) Her birimden hasat edilen ürünlerin ayrı ayrı yerlerde tutulmasını
sağlayacak önlemlerin alınması halinde,
3)Yetkilendirilmiş kuruluşun, ürünlerden her birinin hasadından en az
48 saat önce haberdar edilmesi halinde,
4) Müteşebbisin, hasadın tamamlanmasından hemen sonra, elde edilen
ürünlerin kesin miktarı ile ayırt edici özellikleri konusunda yetkilendirilmiş
kuruluşu bilgilendirmesi ve bu ürünlerin diğerlerinden ayrı tutulması için
gerekli önlemlerin alındığını teyit etmesi halinde,
aynı ürünün organik ve konvansiyonel üretiminin aynı işletmede
yapılmasına yetkilendirilmiş kuruluş tarafından izin verilir.
Tarımsal araştırma yapılması düşünülen alanlar ile tohum, vegetatif
üretim materyalleri ve transplantasyon materyallerinin üretileceği
durumlarda (f) bendinin (2), (3) ve (4) numaralı alt bentlerinde yer alan
şartlar aranır.
Toprak koruma, hazırlama ve gübreleme
Madde 9 — Organik bitkisel üretimde toprak koruma, hazırlama ve
gübreleme kuralları aşağıda belirtilmiştir.
a) Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından yapılan kontrollerde arazide
toprak koruma tedbirleri alınıp alınmayacağına karar verilir.
b) Organik bitkisel üretimde, gereksiz ve toprakta erozyona neden
olacak şekilde toprak işleme yapılamaz.
c) Toprağın verimliliği ve biyolojik aktivitesi aşağıda belirtilen
yöntemlerle sağlanır.
1) Çok yıllık ekim rotasyon programı içerisinde baklagil ve derin
köklü bitkilerin yetiştirilmesi veya yeşil gübreleme yapılmalıdır.
2) Tek ürün için, yılda hektar başına 170 kg saf azotu geçmeyecek
şekilde organik hayvansal üretimden elde edilen gübre kullanılmalıdır.
3) Bu Yönetmelik hükümlerine göre üretim yapılan arazilerden
elde edilen karışık veya karışık olmayan organik materyallerin kullanılması
gerekmektedir.
220
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
d) Organik bitkisel üretim yapılacak alanlarda, (c) bendindeki
önlemlere rağmen yeterli toprak verimliliği ve biyolojik aktivitenin
sağlanamaması halinde, bu Yönetmeliğin Ek-1 (A) bölümünde yer alan
gübre ve toprak iyileştiriciler kullanılabilir.
e) Kompost aktivitasyonu için, genetiği değiştirilmemiş uygun bitkisel
kaynaklı karışım veya mikroorganizma karışımları kullanılabilir.
f) Toprak koşulları ile topraktaki veya bitkideki besin maddelerinin
yararlılığının artırılması için Ülkemiz tarımsal üretiminde genel olarak
kullanımına izin verilmiş olan mikroorganizma preparatları yetkilendirilmiş
kuruluşun onayı ile kullanılabilir.
g) Bu Yönetmeliğin yayımı tarihinde Ek-1 (A) bölümünde yer
almayan gübreleme veya toprak iyileştirme ürünleri; bu Yönetmelikte
bahsedilen uygulamalarla karşılanamayan ürünün özel besin ihtiyacı veya
özel toprak iyileştirme amaçları için gerekli ve kullanımları çevre üzerinde
bulaşma veya kabul edilemez etkiler oluşturmuyorsa veya teşvik etmiyorsa,
komitenin onayı ile kullanımına izin verilir.
h) Organik gübre ve toprak iyileştiricilerin üretimi, ithalatı ve ihracatı
için Bakanlıktan izin alınır. Bu izinlerden sonra, organik tarımda
kullanılacak organik gübre ve toprak iyileştiricileri için yetkilendirilmiş
kuruluş tarafından uygunluk belgesi veya sertifika verilir.
Ekim ve dikim
Madde 10 — Organik bitkisel üretim ekim ve dikim kuralları aşağıda
belirtilmiştir.
a) Organik tarımsal çoğaltım materyallerinin özellikleri aşağıdaki
şekilde olmalıdır.
1) Tohum; genetik olarak yapısı değiştirilmemiş, döllenmiş hücre
çekirdeği içindeki DNA dizilimine dışarıdan müdahale edilmemiş, sentetik
pestisitler, radyasyon veya mikrodalga ile muamele görmemiş biyolojik
özellikte ve bu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak üretilmiş olmalıdır.
2) Fide; organik tohum veya ana bitkiden elde edilmiş, bu Yönetmelik
hükümlerine uygun olarak üretimi sırasında sentetik besleme ve büyütme
maddeleri ile hormonların kullanılmadığı, toprak ve iklim koşullarına uygun
olmalıdır.
3) Fidan ve anaç; organik materyallerden elde edilmiş, bu Yönetmelik
hükümlerine uygun olarak üretilmiş, üretimi sırasında sentetik bitki besleme
ve büyütme maddeleri ile hormonlar kullanılmamış, toprak ve iklim
koşullarına uygun olmalıdır.
b) Kullanılacak tohum, fide, fidan, anaç, misel, çelik, yumru gibi
çoğaltım materyali organik tarım metoduyla üretilmiş olmalıdır. Ancak fide
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
221
dışındaki çoğaltım materyallerinin, organik olarak elde edilememesi
durumunda konvansiyonel üretimden gelen, Ek-1 (A) ve (B) bölümlerinde
yer alan maddelerin dışındaki herhangi bir sentetik kimyasal madde ile
muamele görmemiş çoğaltım materyali kullanılabilir.
c) Organik tarımda GDO’lu çoğaltım materyalleri kullanılmaz.
Bitki koruma
Madde 11 — Organik üretimde bitki koruma kuralları aşağıda
belirtilmiştir.
a) Hastalık, zararlı ve yabancı otların mücadelesinde aşağıdaki
hususlar dikkate alınır.
1) Hastalık ve zararlılara dayanıklı tür ve çeşit seçimi yapılmalıdır.
2) Uygun ekim nöbeti hazırlanmalıdır.
3) Uygun toprak işleme yöntemleri uygulanmalıdır.
4) Kültürel, biyolojik ve biyoteknik mücadele metotları
uygulanmalıdır.
b) Bitki hastalık ve zararlıları ile yabancı otlara karşı yukarıda
belirtilen hususların uygulanamaması veya yetersiz kalması halinde bu
Yönetmeliğin Ek-1 (B) bölümünde belirtilen girdiler kullanılır.
c) Bu Yönetmeliğin yayımı tarihinde Ek-1 (B) bölümünde yer
almayan ürünler, zararlı, hastalık ve yabancı ot mücadelesi veya hayvan bina
ve barınaklarının temizlenme ve dezenfeksiyonunda kullanılacak ise
aşağıdaki koşulları sağlaması halinde komitenin onayı ile Ek-1 (B)
bölümüne ilave edilebilir.
1) Zararlı, hastalık ve yabancı otların mücadelesi için gerekli, diğer
kültürel, biyolojik mücadele metotları veya yetiştirme alternatifleri mevcut
değilse,
2) Bitki koruma ürünleri; tohum, bitki, bitkisel ürün veya hayvan ve
hayvansal ürünler ile doğrudan temas etmiyor ve çok yıllık bitkilerde
uygulandığı dönem itibarıyla üründe kalıntı bırakmıyorsa,
3) Bu ürünlerin kullanımı çevre üzerinde olumsuz etki yaratmıyorsa,
bu bentte yer alan hükümler bu Yönetmeliğin yayımı tarihinden önce
ortak kullanımda olan ürünlere uygulanmaz.
d) Organik tarımda kullanılmasına izin verilen pestisit ve benzeri
maddelerin ruhsatlandırılmasında 15/5/1957 tarihli ve 6968 sayılı Zirai
Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri geçerlidir.
e) Organik tarımda hastalık, zararlı ve yabancı ot mücadelesinde
kullanılacak girdilerin üretimi ve ithalatı için Bakanlıktan izin alındıktan
sonra bu girdilere, yetkilendirilmiş kuruluş tarafından organik tarımda
kullanılacağına dair uygunluk belgesi veya sertifika verilir.
222
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Sulama
Madde 12 — Organik bitkisel üretim sulama kuralları aşağıda
belirtilmiştir.
a) Sanayi ve şehir atık suları ile drenaj sisteminden elde edilen drenaj
suları organik tarımda kullanılamaz, gerekli hallerde suyun uygunluğuna
yetkilendirilmiş kuruluş tarafından yapılacak kontrollerde karar verilir.
b) Sulama suyu çevre kirliliğine yol açmamalıdır.
c) Sulama, toprak yapısında bozulmaya ve erozyona yol açmamalıdır.
Hasat
Madde 13 — Organik bitkisel üretim hasat kuralları aşağıda
belirtilmiştir.
a) Organik ürünlerin hasadında kullanılan teknik araç ve gereçlerin
ekolojik tahribat ve kirlilik oluşturmaması gerekir.
b) Elle toplama materyalleri ürünün organikliğini bozmayacak yapıda
olmalıdır. Toplama materyalleri hijyenik olmalıdır.
c) Ormanlar, doğal alanlar ve tarımsal alanlarda doğal olarak yetişen
yenilebilir bitki ve kısımlarının toplanmasında aşağıdaki hususlara uyulur.
1) Toplama alanı, toplama işleminin 3 yıl öncesine kadar bu
Yönetmeliğin Ek-1’inde yer alan ürünler dışındaki ürünlerle muamele
edilmemiş olmalıdır.
2) Toplama alanı son iki yıl içinde yangın geçirmiş olmamalıdır.
3) Toplama alanında anız yakılmamalıdır.
4) Toplama alanındaki doğal yaşam dengesinin ve türlerin korunması
sağlanmalıdır.
Organik mantar üretimi
Madde 14 — Organik mantar üretiminde; bu Yönetmeliğin Ek-1 (A)
bölümünün ilk dört satırında yer alan çiftlik gübreleri, organik üretim
metoduna göre üretim yapılan arazilerden elde edilen saman benzeri tarımsal
kaynaklı ürünler, kimyasal olarak muamele görmemiş torf, kesimden sonra
kimyasal muamele görmemiş odun, doğal yapısındaki toprak, sulama suyu
özelliğindeki su ve kullanımına izin verilen toprak iyileştiriciler ve mineral
gübreler kullanılır. Bu Yönetmeliğin Ek-1 (A) bölümünde ilk dört satırında
yer alan çiftlik gübreleri bulunmadığı takdirde % 25 oranında bu kısımdaki
ihtiyaçları karşılayan çiftlik gübresi kullanılır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Organik Tarım Metoduyla Hayvansal Üretim
Organik hayvansal üretim kuralları
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
223
Madde 15 — Organik hayvansal üretim kuralları aşağıda
belirtilmiştir.
a) Organik hayvancılıkta, tür ve ırk seçiminde yerel koşullar göz
önüne alınır, hastalığa dayanıklı tür ve ırk seçimine dikkat edilir. Burada
açıklanmayan hususlarda; 28/2/2001 tarihli ve 4631 sayılı Hayvan Islahı
Kanunu hükümleri uygulanır.
b) Organik işletmelerden getirilen ve tamamen organik yemlerle
beslenilen, genetik yapısı değiştirilmemiş, çevreye, iklim koşullarına ve
hastalıklara dayanıklı hayvanlar damızlık olarak kullanılır.
c) Organik hayvan yetiştiriciliğinde tabii tohumlama esastır. Embriyo
transferi yapılamaz. Damızlık hayvanlardan tamamen doğal yöntemlerle elde
edilen, saklanan ve kullanılan sperma ile suni tohumlama yapılabilir.
d) Organik hayvancılık yapacak işletmelerdeki hayvanlar, meralara
veya açık hava gezinti alanlarına veya açık alanlara erişebilmeli ve birim
alan başına düşen hayvan sayısı, üretim birimindeki bitkisel üretime yeterli
hayvan gübresi sağlayabilecek şekilde sınırlı olmalıdır. Organik gübre
stoklama kapasitesi ya da yayılan nitrojen miktarı, kullanılan tarımsal alanda
tek ürün için 170 Kg/N/Ha/Yıl’ı aşamaz. Bu miktar aşıldığında,
müteşebbisin aynı bölgede başka bir alan edinmesi veya yetkilendirilmiş
kuruluşun onayı ile komşu işletmelerde bu olanağı sağlaması gereklidir.
Yetkilendirilmiş kuruluş çevre koruma maksadıyla stoklama kapasitesini
azaltabilir.
e) Organik hayvancılıkta aynı üretim biriminde bulunan tüm
hayvanlar, bu Yönetmelik hükümlerine göre yetiştirilmelidir. Ancak, bu
Yönetmelik hükümlerine uygun olarak yetiştirilmeyen hayvanlar,
yetiştirildikleri binaların ve arazilerin bu Yönetmelik kurallarına uygun
olarak yetiştirme yapılan birimlerden açıkça ayrı olması ve ayrı türlerin
bulunması şartıyla aynı işletmede bulunabilirler.
f) Bu Yönetmelik hükümlerine göre yetiştirilmeyen aynı tür
hayvanlar, bu Yönetmelik hükümlerine göre yetiştirilen hayvanlar ile aynı
anda merada olmamalıdır.
g) Bu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak yetiştirilen hayvanlar
aşağıdaki hususların bulunması şartıyla konvansiyonel yetiştirilen
hayvanlarla farklı zamanlarda ortak arazilerde otlatılabilirler.
1) Araziler geçiş sürecini tamamlamış olmalıdır.
2) Bu Yönetmelik hükümlerine göre yetiştirilmemiş hayvanlar,
ekstansif üretimden gelmiş olmalıdır.
3) Bu Yönetmelik hükümlerine göre yetiştirilen hayvanlardan elde
edilen ürünler; ortak arazileri kullanan ve bu Yönetmelik hükümlerine göre
224
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
yetiştirilmeyen hayvanlarla aynı anda otlatılmadıkları, bir kontrol ve
sertifikasyon kuruluşu veya kontrol kuruluşunca onaylanmadıkça organik
olarak kabul edilemez.
h) Organik yem bitkileri üretimi yapılacak arazi, aşağıdaki hükümlere
göre geçiş sürecine alınır;
1) Organik hayvan yetiştiriciliği ve hayvansal üretim yapılacak arazi
ve otlaklar 2 yıllık geçiş sürecine alınır.
2) Otobur olmayan hayvanlar tarafından kullanılan otlaklar, açık
barınaklar ve gezinti alanları için geçiş süresi bir yıla indirilir. Söz konusu
araziler bu Yönetmelik ekinde izin verilen ürünlerden başka ürünlerle işlem
görmediyse geçiş süresi yetkilendirilmiş kuruluşlarca 6 aya indirilir.
ı ) Hayvan ve hayvansal ürünlerin geçiş süreci;
1) Et üretiminde büyükbaş hayvanlarda 12 ay, küçükbaş hayvanlar ve
domuzlar için 6 ay olmalıdır. Ancak organik süt sığırcılığı işletmelerinde
sürüden et amaçlı ayrılacak hayvanlar için bu süre yaşam süresinin 3/4’ dür.
2) Süt üretimi için yetiştirilen hayvanlar için 6 ay olmalıdır.
3) Et üretimine yönelik kanatlılarda, üç günlük yaştan büyük olmamak
kaydıyla 10 hafta, yumurta üretimine yönelik kanatlılarda ise 6 haftadır.
j) Damızlık tür veya ırk seçiminde, hayvanların yerel koşullara
adaptasyonu, hastalıklara olan dirençleri göz önünde bulundurulmalıdır.
Bununla birlikte, yoğun üretimde kullanılan bazı damızlık veya ırklara
ilişkin özel hastalık ve sağlık problemleri olmayanlar damızlık olarak
kullanılır. Öncelik yerli tür ve ırklara verilir.
k) Bir sürü ilk kez tesis edilirken organik olarak yetiştirilmiş
hayvanlar yeterli sayıda olmadığında, konvansiyonel yetiştirilmiş hayvanlar
aşağıdaki hususlara uyulmak şartıyla organik hayvancılıkta kullanılabilir;
1) Yumurta üretimi için piliçler 18 haftadan büyük olamaz.
2) Etlik piliçler geldikleri çiftlikten ayrıldıklarında üç günlük yaştan
büyük olamaz.
3) Buzağılar ve taylar sütten kesilir kesilmez bu Yönetmelik
hükümlerine göre yetiştirilmelidir ve her koşulda 6 aylıktan küçük olmalıdır.
4) Kuzular ve oğlaklar sütten kesilir kesilmez bu Yönetmelik
hükümlerine göre yetiştirilmelidirler ve 60 günden büyük olmamalıdır.
5) Domuz yavruları sütten kesildikleri andan itibaren bu Yönetmelik
hükümlerine göre yetiştirilmiş olmalı ve 35 kg’dan az olmalıdır.
6) Yetkilendirilmiş kuruluşun onayına tabi olarak, hayvansal üretim
biriminde varolan bu Yönetmeliğin kuralları ile uyuşmayan hayvanlar
organik üretime geçiş yapabilirler.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
225
l) Organik sığır besisi yapılan işletmede yeniden sürü tesis edilirken;
öncelikle organik hayvancılık yapılan işletmelerden, bulunamaması halinde
bu Yönetmelik hükümlerine uygun şartlardaki besi danaları konvansiyonel
hayvancılık yapılan işletmelerden getirilebilir.
m) Sürünün büyütülmesi ve/veya sürünün yenilenmesi için organik
olarak üretilen hayvanların bulunamaması halinde her yıl yetişkin büyük baş
hayvanların maksimum % 10’u, domuz ve küçükbaş hayvanların maksimum
% 20’si dişi olarak, yetkilendirilmiş kuruluşun onayı ile organik olmayan
üretim yerlerinden getirilebilir.
Bu oranlar aşağıdaki durumlarda yetkilendirilmiş kuruluşun onayı ile
sürünün % 40’ı oranında artırılabilir;
1) Müteşebbisin yazılı taahhüdü ile sürü büyüklüğünün artırılması
garanti edilmesi halinde,
2) Irk değiştirildiğinde,
3) Yeni bir hayvansal üretim geliştirildiğinde,
4) Çiftlikteki hayvan ırkı yok olma tehlikesi altındaysa,
n) (m) bendinde belirtilen yüzdeler 10 adetten az büyükbaş hayvan
veya 5 adetten az küçükbaş ve domuz bulunan üretim birimlerinde
uygulanamaz. Bu birimlerde yukarıda belirtilen yenileme işlemleri yılda
azami 1 hayvan ile sınırlıdır.
o) Damızlık erkekler, sonradan bu Yönetmelik hükümlerine göre
yetiştirilmesi ve beslenmesi şartı ile organik olmayan işletmelerden
getirilebilir.
p) Hayvanların organik hayvansal üretim yapmayan çiftliklerden
sağlanması durumunda hayvan sağlığı kurallarına dikkat edilir. Özel koşullar
ve karantina dönemine bağlı olarak kontrol testleri yapılır.
r) Organik hayvan yetiştiriciliği ve hayvansal üretim yapan işletmeler,
hayvanların giriş ve çıkışı ile tüm tedavi uygulamalarıyla ilgili düzenli
kayıtları tutar.
Organik hayvansal üretimde yem temini ve hayvan besleme
Madde 16 — Organik hayvansal üretimde yem temini ve hayvan
besleme kuralları aşağıda belirtilmiştir.
a) Kürk hayvanı, pet hayvanı dışında, organik hayvan
yetiştiriciliğinde, hayvanlar organik olarak üretilmiş kaba ve kesif yemlerle
beslenmelidir.
b) Besleme ile hayvanların farklı gelişim evrelerindeki beslenme
ihtiyaçları karşılanırken, üretimi yükseltmekten ziyade, kaliteli üretim
sağlanmalıdır. Hayvanların zorlama ile beslenmesi yasaktır.
226
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
c) Hayvanlar, öncelikle yetiştirildikleri işletmeden sağlanan organik
yemlerle, mümkün olmaması halinde bu Yönetmelik hükümlerine uygun
hareket eden diğer işletmelerden sağlanan ve bu Yönetmeliğin Ek-7’sinde
verilen yemlerle beslenir.
d) Ortalama olarak rasyon formüllerinin kuru maddesinin % 30’una
kadarı, geçiş sürecindeki maddeleri içerebilir. Geçiş sürecindeki yem
maddeleri hayvanların yetiştirildiği işletmeden temin ediliyorsa bu oran %
60’a kadar çıkarılabilir.
e) Yavruların beslenmesi öncelikle ana sütüyle sağlanmalıdır.
Mümkün olmaması halinde aynı sürüden elde edilen sütlerle beslenilmelidir.
Türlere bağlı olarak yavruların süt ile beslenmeleri gereken asgari süre;
büyükbaş hayvanlarda ve taylarda 90 gün, küçükbaş hayvanlarda 60 gün ve
domuzlarda 40 gündür.
f) Yetiştirme sistemi; yılın değişik dönemlerinde hayvanların otlaklara
ulaşabilmelerine mümkün olduğunca olanak sağlamalıdır. Rasyonda; silaj,
taze veya kuru ottan oluşan günlük kaba yemin kuru madde içeriği en az %
60 olmalıdır. Bununla birlikte, Yetkilendirilmiş kuruluş, süt üretimine
yönelik hayvanlarda laktasyonun başlarında azami 3 aylık bir süre için bu
oranın % 50’ ye indirilmesine izin verebilir.
g) Çiftçinin yemlerini yalnızca organik üretimden sağlayamaması
durumunda, konvansiyonel yem maddelerinin sınırlı oranda kullanılmasına
izin verilir. Her yıl için izin verilen konvansiyonel yem maddeleri oranı,
geviş getiren hayvanlarda % 10 ve diğerlerinde % 20’dir. Bu oranlar
tarımsal kaynaklı yem maddelerinin kuru maddesi üzerinden yıllık olarak
hesaplanır. Nakil dönemleri hariç olmak üzere günlük rasyonda izin verilen
konvansiyonel yem oranı, kuru madde üzerinden % 25 düzeyindedir. Bu
uygulamalar yetkilendirilmiş kuruluşun izniyle yapılır.
h) Doğal afetler nedeniyle yem üretiminin azalması halinde, afet
bölgesinde kısa bir süre için Komitenin belirleyeceği oranda konvansiyonel
yem maddelerinin hayvan beslenmesinde kullanımına izin verilebilir.
ı) Domuz ve kanatlı rasyonlarına kaba yem, taze veya kuru ot veya
silaj eklenmelidir.
j) Yalnızca bu Yönetmeliğin Ek-7’sindeki ürünler, silaj yapımında
katkı ve işleme maddesi olarak kullanılabilir.
k) Bu Yönetmeliğin Ek-7 (A) bölümünde yer alan tarımsal kaynaklı,
kimyasal solvent kullanılmadan üretilmiş ve hazırlanmış konvansiyonel yem
maddeleri hayvan beslemede kullanılabilir.
l) Hayvansal kaynaklı yem maddeleri, yalnızca bu Yönetmeliğin Ek-7
(B) bölümünde yer alıyorsa kullanılabilir.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
227
m) Bu Yönetmeliğin Ek-7 (C) bölümünde yer alan mineral kaynaklı
yem maddeleri ve bu Yönetmeliğin Ek- 7 (D) bölümünde yer alan eser
maddeler, vitaminler, provitaminler ve benzer etkisi olan kimyasal açıdan
tam tanımlı maddeler yer alıyorsa kullanılır.
n) Enzimler, koruyucular, mikroorganizmalar, bağlayıcılar,
topaklanma önleyiciler, antioksidanlar, silaj katkı maddeleri, hayvan
beslemede kullanılan ürünler ve yem işlemede yardımcı maddeler, bu
Yönetmeliğin Ek-7 (D) bölümünde yer alıyorsa kullanılabilir.
o) Antibiyotikler, koksidiyostatikler, tıbbi maddeler ile büyümeyi
veya üretimi artırıcı diğer maddeler hayvan beslenmesinde kullanılamaz.
p) Yem maddeleri, yem katkı maddeleri, yem işlemeye mahsus
yardımcı maddeler ve hayvan beslenmesinde kullanılan ürünler; genetiği
değiştirilmiş organizmalar veya bunlardan elde edilmiş ürünler kullanılarak
üretilmiş olamaz.
r) Organik olarak üretilmiş veya işlenmiş yemlerde aranan şartlar:
1) Konvansiyonel yem ile organik yem aynı fabrikada aynı anda
işlenemez.
2) Ürünlerin bileşiminde yer alan maddeler ya da bu ürünlerin
hazırlanmasında kullanılan başka herhangi bir madde iyonlaştırıcı
radyasyon-ışınlama içeren uygulamalardan geçmemiş olmalıdır.
3) Organik yemler mutlaka etiketlenmelidir. Etiket üzerinde;
Yemin organik miktarı kuru madde üzerinden belirtilmelidir.
Organik üretim metoduyla elde edilen yem materyalinin yüzdesi
yazılmalıdır.
Geçiş dönemi ürünlerinden elde edilen yem materyallerinin yüzdesi
yazılmalıdır.
Tarımsal kökenli yem maddelerinin toplam yüzdesi etiket üzerinde
belirtilmelidir.
Yetkilendirilmiş kuruluşun ismi etiket üzerinde bulunmalıdır.
4) Organik olarak üretilen yemler ile konvansiyonel olarak üretilen
yemlerin fiziksel olarak ayrı yerlerde tutulması ve depolanması
gerekmektedir.
5) Organik yem hazırlamada kullanılan her türlü donanımın,
konvansiyonel yem hazırlamada kullanılan her türlü donanımdan bütünüyle
ayrılması gerekmektedir.
6) Konvansiyonel yem hazırlama ünitelerinde aşağıdaki şartlara
uymak koşulu ile organik yem hazırlanabilir.
Yem hazırlama ünitesinde aynı zamanda hem konvansiyonel hem de
organik yem hazırlanamaz.
228
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Yem hazırlamaya başlamadan önce bu Yönetmeliğin Ek-8’inde
verilen maddelerle yem hazırlama ünitesinin temizliğinin yapılması
gerekmektedir.
s) Organik olarak üretilmiş yemler ya da bunlardan elde edilmiş
ürünler konvansiyonel üretilmiş yemlerle karışmaya ve bulaşmaya meydan
vermeyecek biçimde bir arada nakledilebilir. Yemlerin nakledileceği
araçların bu Yönetmeliğin 8 No’lu ekinde verilen maddelerle temizlenir.
Nakil esnasındaki ürün miktarı ile teslimattaki ürün miktarının kayıt altına
alınması gerekmektedir.
t) 29/5/1973 tarihli ve 1734 sayılı Yem Kanunu ve diğer ilgili
mevzuata göre, yem fabrikalarında organik olarak üretilecek yemler
öncelikle yetkilendirilmiş kuruluşça organik olduğuna dair uygunluk belgesi
verildikten sonra rasyon formülleri Bakanlıkça tescil edilir. Ancak bu
işlemden sonra yetkilendirilmiş kuruluş kontrolünde yem fabrikalarında
organik yem üretimine geçilir.
Hayvan sağlığı ve veteriner müdahalesi
Madde 17 — Organik hayvan yetiştiriciliğinde hayvan sağlığı ve
veteriner hekim müdahalesi kuralları aşağıda belirtilmiştir.
a) Organik hayvan yetiştiriciliğinde hastalık önleyici tedbirler;
1) Uygun damızlık ırkların seçilmesi,
2) Hayvanların doğal bağışıklıklarını artırıcı düzenli egzersiz için
gezinti alanlarına veya otlaklara ulaşımı ve kaliteli yem kullanımının
sağlanması,
3) Aşırı kalabalık nedeni ile hayvanlarda sağlık problemlerini önlemek
için uygun yerleşim sıklığı sağlanmasıdır.
b) Tüm önleyici tedbirlere rağmen bir hayvanın hastalanması veya
yaralanması durumunda, gerekiyorsa uygun bir barınakta izole edilerek,
derhal tedavi edilmelidir.
c) Organik hayvancılıkta veteriner hekim gözetiminde veteriner tıbbi
ilaçlarının kullanım usul ve esasları;
1) Tedaviye alınan hayvan türü üzerinde tedavi edici etkisinin
bulunması ve tedavi koşullarına uygun olması kaydıyla kimyasal
sentezlenmiş veteriner tıbbi ürünler yerine, bitki alıntıları ve bitki özleri gibi
bitkisel ilaçlar, probiyotikler, organik asitler, bitki, hayvan veya mineral
kaynaklı maddeler, eser maddeler ve ürünleri ve homeopat tedavi yöntemleri
kullanılır.
2) Yukarıda bahsedilen maddelerin kullanımının hastalıkla veya
yaralanmayla mücadelede yetersiz kalması durumlarında ve hayvanın acı
çekmemesi için tedavi amacı ile kimyasal bileşimli ilaçlar veya
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
229
antibiyotikler yetkilendirilmiş kuruluşun izni ile kontrollü olarak
kullanılabilir.
3) Kimyasal olarak sentezlenmiş veteriner tıbbi müstahzarlar veya
antibiyotikler, hastalık önleyici uygulamalar için kullanılamaz.
d) Organik hayvan yetiştiriciliğinde, hayvanların genetik yapısı
değiştirilemez ve genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar organik
hayvansal üretimde girdi olarak kullanılamaz. Gen teknolojisi metotları ile
hayvan ıslahına izin verilmez. Büyüme veya üretimi artırıcı maddelerin
kullanımı ve üremeyi kontrol etmek amacıyla veya diğer amaçlarla hormon
ya da benzeri maddelerin kullanımı yasaktır. Ancak hormonlar, tedavi
amaçlı veteriner hekim uygulaması olarak hasta hayvana verilebilir.
e) Veteriner ilaçlarının kullanılacağı zaman konulan teşhis, müdahale
yöntemi, ilacın dozu, tedavi süresi ve ilacın yasal kesilme süresi ile birlikte
kullanılan ürün kayıt edilmelidir.
f) Bir hayvana normal koşullarda verilen veteriner ilaçlarının son
uygulandığı tarih ile bu hayvanlardan organik ürün elde edilme tarihi
arasındaki süre, yani ilacın tanımlanmış yasal arınma süresi organik
yetiştiricilikte, konvansiyonel yetiştiricilikteki uygulamanın iki katı veya
yasal arınma süresi belirtilmemiş hallerde ise 48 saat olmalıdır.
g) Aşı uygulamaları, parazit tedavisi veya ülkemizce zorunlu olarak
belirlenen hayvan hastalık ve zararlıları ile mücadele programları haricinde,
bir hayvanın veya hayvan grubunun bir yıl içerisinde ikiden fazla kimyasal
sentezlenmiş veteriner tıbbi müstahzarlar veya antibiyotiklerin uygulanması
halinde, söz konusu hayvanlar veya bu hayvanlardan elde edilen ürünler
organik ürün olarak satılamaz ve yetkilendirilmiş kuruluşun izni ile yeniden
geçiş sürecine alınır.
h) Ülkesel zorunlu mücadele programları dışında işletmenin
bulunduğu alanda ihbarı mecburi bulaşıcı ve salgın bir hastalığın ortaya
çıkması halinde, 8/5/1986 tarihli ve 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası
Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine uyulur ve bağışıklık sağlayan
veteriner biyolojik maddeleri kullanılabilir.
Yetiştiricilik uygulamaları, barınak ve bakım şartları
Madde 18 — Organik hayvansal üretimde yetiştiricilik uygulamaları,
barınak ve bakım şartları aşağıda belirtilmiştir:
a) Koyunlarda kuyruk kesme amacı ile elastik bant takılması, kuyruk
kesme, diş kesme, gaga kesme ve boynuz köreltme uygulamaları organik
yetiştiricilikte sistematik olarak uygulanamaz. Yolma gibi yöntemler
uygulanmaz. Bu uygulamaların bir kısmına genç hayvanlarda boynuz
köreltme uygulamasında olduğu gibi güvenlik, hayvan sağlığı, rahatlığı ve
230
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
hijyen için yetkilendirilmiş kuruluş tarafından izin verilebilir. Bu tür
uygulamalar ve ürün kalitesini artırmaya yönelik fiziksel kastrasyon
uygulamaları, hayvanlar en uygun yaşta iken uzman kişiler tarafından
hayvanlara acı çektirmeden yerine getirilmelidir.
b) Hayvanların bağlı olarak tutulması yasaktır. Ancak,
yetkilendirilmiş kuruluş tarafından hayvanların güvenliği ve refahı için,
müteşebbisçe zorunluluğunun ortaya konulması koşulu ile hayvanların sınırlı
bir süre için bağlanmasına izin verilebilir.
c) 10 baş veya daha az sayıdaki büyükbaş hayvan gruplarında,
davranış ihtiyaçlarına uygun olarak grup içerisinde tutmak mümkün değilse,
haftada en az iki kez otlatma alanlarına ve açık barınak alanlarına veya
egzersiz alanlarına ulaşmalarını sağlamak koşulu ve yetkilendirilmiş
kuruluşun onayı ile bağlanabilirler.
d) Hayvanların gruplar halinde yetiştirilmeleri durumunda grubun
büyüklüğü; hayvan türünün gelişim evrelerine ve davranış biçimlerine bağlı
olup, bir uzman görüşü ışığında yetkilendirilmiş kuruluşça belirlenir.
Hayvanların, kansızlığı teşvik edecek koşullarda tutulması veya rasyonların
kullanılması yasaktır.
e) Hayvan barınakları, sıhhi bir yapı malzemesinden inşa edilmeli,
barınaklarının koşulları hayvanların biyolojik ve ırk ihtiyaçlarını
karşılamalıdır. Hayvanlar yem ve suya kolayca erişebilmelidirler. Binaların
yalıtımı, ısınması ve havalandırılması; hava akımını, toz seviyesini, ısıyı,
nispi nemi ve gaz konsantrasyonunu hayvanlara zarar vermeyecek sınırlar
içerisinde tutacak şekilde olmalıdır. Barınaklar; bol miktarda doğal
havalandırma ve ışık girişine izin vermelidir.
f) Serbest gezinti alanları, açık hava gezinti alanları veya açık barınak
alanları; yerel hava koşullarına ve ilgili türe bağlı olarak yağmura, rüzgâra,
güneşe ve aşırı sıcaklığa karşı yeterli korunma sağlamalıdır.
g) Barınaklar hayvanlara rahatça ve doğal olarak durabilecekleri,
kolayca yatabilecekleri, dönebilecekleri, kendilerini temizleyebilecekleri,
tüm doğal pozisyonları alabilecekleri ve gerinme ve kanat çırpma gibi tüm
doğal hareketleri yapabilecekleri yeterli büyüklükte yer sağlayacak şekilde
olmalıdır.
h) Kapalı barınakların ve açık gezinti alanlarının asgari alanları ve
farklı hayvan türleri ve kategorileri için diğer barınak özellikleri bu
Yönetmeliğin Ek-6’sında belirtilen kriterlere uygun olmalıdır.
ı) İklim koşullarının hayvanların açık havada yaşamalarına imkân
verdiği bölgelerde hayvan barınaklarının yapılması zorunlu değildir.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
231
j) İşletmede kokuyu azaltmak, böcek ve kemirgenlerle mücadele
amacıyla, dışkı, idrar ve dökülmüş veya dağılmış gıdalar ortamdan
uzaklaştırılmalıdır. Bütün bu tedbirlere rağmen böceklerin ve diğer
kemirgenlerin
hayvan
barınaklarından
ve
diğer
tesislerden
uzaklaştırılamaması durumunda, yalnızca bu Yönetmeliğin Ek-1 (B)
bölümünün B.6 kısmında verilen girdiler kullanılır.
k) Tüm memeliler, otlak veya açık hava egzersiz alanlarına veya açık
bir barınak alanına ulaşabilmelidir ve hayvanların psikolojik koşulları, hava
koşulları ve arazinin durumu izin verdiği sürece hayvanlar bu yerleri
kullanabilmelidir. Otoburlar, koşullar elverdiği sürece otlaklara
ulaşabilmelidir.
l) Otobur hayvanların otlama dönemlerinde meralara erişebilmeleri
halinde ve kış barınaklarının hayvanlara hareket serbestisi vermesi
durumunda, kış aylarında hayvanlara açık gezinti alanları ve açık alanlar
sağlanması zorunluluğu kaldırılabilir. Ancak; Bir yıldan yaşlı boğalar,
meralara, açık gezinti alanlarına ve açık alanlara erişebilmelidirler. Besinin
son döneminde büyükbaşlar, domuzlar ve küçükbaşlar, yaşam sürelerinin
1/5’ini geçmemesi kaydıyla ve her durumda yetkilendirilmiş kuruluşun
belirleyeceği süre kadar kapalı alanlarda kalabilirler.
m) Hayvan barınaklarının zemini düzgün olmalı fakat kaygan
olmamalıdır. Toplam zemin alanının asgari yarısı, sert ve düz olmalıdır.
n) Altlık; sap-saman veya diğer uygun doğal maddeden oluşmalıdır.
Altlık olarak kullanılan materyal, organik tarımda gübre olarak
kullanılmasına izin verilen her türlü mineral madde ile iyileştirilebilir ve
güçlendirilebilir.
o) Buzağılar 1 haftalık yaştan sonra bireysel bölmelerde
tutulmamalıdır.
p) Kanatlılar açık yetiştirme koşullarında yetiştirilmelidir ve
kafeslerde tutulmamalıdırlar. Su kanatlıları iklim şartlarının elverdiği sürece
hayvanın rahatlığı veya hijyen şartları nedeniyle akarsulara, gölet veya
göllere erişebilmelidirler.
r) Kümeslerde aşağıdaki asgari şartları karşılamalıdır;
1) Zeminin asgari üçte biri, parçalı veya ızgaralı yapıda değil, düz bir
yapıda olmalı ve sap-saman, talaş, kum veya kısa çim gibi maddelerle kaplı
olmalıdır.
2) Yumurta tavuğu kümeslerinde zeminin yarıdan fazlası dışkı
toplanmasına elverişli olmalıdır.
232
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
3) Kanatlı grubunun ve kanatlının büyüklüğü ile orantılı büyüklükte
tünek bulunmalıdır. Bu konudaki standartlar bu Yönetmeliğin Ek-6 (B)
bölümüne uygun olmalıdır.
4) Kanatlının büyüklüğüne göre giriş/çıkış delikleri olmalı ve bu
delikler kanatlı barınağının her 100 m2 si için asgari toplam 4 m uzunlukta
olmalıdır.
5) Her kanatlı barınağında aşağıdakilerden fazla hayvan
barındırılmamalıdır;
4800 adet etlik piliç,
3000 adet yumurta tavuğu,
5200 adet Afrika tavuğu,
4000 adet dişi muskovi veya pekin ördeği,
3200 adet erkek muskovi veya pekin ördeği veya diğer ördekler,
2500 adet et horozu, kaz veya hindi,
6) Et üretimine yönelik kanatlı barınaklarının her birinin toplam
kullanılabilir alanı 1600 m2 yi aşmamalıdır.
s) Yumurta tavuklarında doğal ışık ile suni ışıklandırmanın toplamı
günde 16 saati geçemez. Suni ışıklandırma olmadan asgari sekiz saat
dinlenme süresi uygulanır.
t) Kanatlılar iklim koşullarının elverdiği durumlarda açık hava
barınaklarına ulaşabilmeli ve mümkün olduğunca bu durum yaşamlarının
asgari 1/3’ünde uygulanmalıdır. Bu açık hava barınakları çoğunlukla bitki
örtüsü ile kaplanmalı, koruyucu tesisler bulunmalı ve hayvanların yeterli
sayıda suluk ve yemliklere erişmelerine imkân vermelidir.
u) Sağlık nedenleriyle, iki yetiştirme dönemi arasında kümesler boş
bırakılmalı, bu süre içerisinde binalar ve tesisat temizlenmeli ve dezenfekte
edilmelidir. Ayrıca, her kanatlı grubunun yetiştirilmesi tamamlandığında
gezinti alanları sağlık nedeniyle boş bırakılarak, bitki örtüsünün yeniden
gelişmesine imkân verilmelidir. Yetkilendirilmiş kuruluşlar, barınakların boş
bırakılması gereken dönemleri belirlerler. Bu gereklilik barınaklarda
tutulmayan ve gün boyunca serbestçe gezinen küçük miktarlardaki
kanatlılara uygulanmaz.
v) Kanatlılarda asgari kesim yaşları aşağıda belirtilmiştir.
Tavuklar
81 günlük,
Et horozları
150 günlük,
Pekin ördeği
49 günlük,
Dişi muskovi ördeği 70 günlük,
Erkek muskovi ördeği84 günlük,
Yaban ördeği
92 günlük,
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
233
Afrika tavuğu
94 günlük,
Hindi ve kaz
140 günlük.
Nakliye ve kesim
Madde 19 — Organik hayvan nakliyesi ve kesim kuralları aşağıda
belirtilmiştir.
a) Hayvanların nakliyesinde uyulması gereken kurallar;
1) Hayvanların nakilleri stressiz ve kısa zamanda gerçekleştirilecek
şekilde yapılır.
2) Yükleme ve boşaltma işlemleri dikkatlice ve hayvanları zorlamak
amacıyla herhangi bir alet kullanılmadan gerçekleştirilmelidir. Nakliye
öncesi ve esnasında herhangi bir yatıştırıcı ilaç kullanılamaz.
3) Kara taşımacılığında 8 saatte bir yemleme, sulama ve dinlendirme
için mola verilir.
4) Yurt içi ve yurt dışı her türlü hayvan nakillerinde 3285 sayılı
Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu ve diğer ilgili mevzuat uygulanır.
b) Kasaplık hayvanlara kesim esnasında stres yaratmayacak şekilde
davranılır. Mümkün olan durumlarda ayrı mezbaha, kesimhane ve
kombinalar kullanılır. Mümkün olmayan durumlarda ise konvansiyonel
olarak yetiştirilmiş hayvanların kesiminden sonra, mezbaha, kesimhane ve
kombinalar bu Yönetmeliğin Ek-8’inde verilen maddeler ile temizlendikten
sonra, organik hayvanların kesimi yapılır.
Hayvan gübresi
Madde 20 — Organik hayvan gübresi kullanma, bulundurma ve
koruma kuralları aşağıda belirtilmiştir.
a) Organik bitkisel üretim yapılacak alanlarda, arazi üzerine
uygulanacak toplam gübre miktarı, tek ürün için yılda hektar başına 170 kg
saf azotu geçemez. Söz konusu miktara göre bu Yönetmeliğin Ek-5’ inde yer
alan tabloda maksimum hayvan sayısı belirlenmiştir.
b) Organik üretim yapan işletmeler organik üretim fazlası gübrelerini
dağıtmak amacıyla bu Yönetmelik hükümlerine göre üretim yapan diğer
müteşebbislerle işbirliğine gidebilirler. İşbirliği içerisinde kullanılan tarımsal
alanda yılda hektar başına azami 170 kg saf azot miktarının gübreden
sağlanan kısmı hesaplanmalıdır.
c) Hayvansal gübrelerin depolama yerleri; doğrudan akıntı ile veya
sızıntı ile toprak veya suyun kirlenmesini önleyecek özellikte olmalıdır.
d) Müteşebbisin, yetkilendirilmiş kuruluş ile yapacağı sözleşmede,
hayvan gübresinin depolanması için yapılan tesislerin yeri ve tarifi, hayvan
gübresinin yayılmasına ilişkin plan, hayvan gübresinin yayılmasına ilişkin
diğer işletmelerle yapılan yazışmalar yer almalıdır.
234
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Organik arı yetiştiriciliği
Madde 21 — Organik arı yetiştiriciliği kuralları aşağıda belirtilmiştir.
a) Organik arı yetiştiriciliği yapılacak alan, kovanlardan itibaren uçuş
yarıçapı 3 km. olmak zorundadır. Bu alanda ve aynı zamanda organik ve
konvansiyonel arıcılık birlikte yapılamaz.
b) Arıcılık ürünleri, bu Yönetmelik hükümlerinin asgari bir yıl
uygulanması kaydıyla organik ürün olarak pazarlanabilir.
c) Irk seçiminde, arıların yerel koşullara adapte olabilme kapasitesi,
dayanıklıkları ve hastalıklara karşı dirençleri göz önüne alınmalıdır. Apis
mellifera türünün ırkları ve yerel ekotipleri tercih edilmelidir.
d) Kapasite artırımı, kolonilerin bölünmesi veya organik arıcılık yapan
diğer işletmelerden oğul veya kovan alınabilir.
e) Yetkilendirilmiş kuruluştan önceden izin alınması kaydıyla,
işletmenin sahip olduğu konvansiyonel arı kolonileri, organik arıcılığa geçiş
amacı ile kullanılabilir.
f) Bu Yönetmelik hükümlerine göre üretim yapmayan arıcılardan
sağlanan arı oğulları, bir yıllık geçiş süreci içerisinde kullanılabilir.
g) Sağlık veya felaket nedenleriyle yüksek hayvan ölümlerinin olması
durumunda ve bu Yönetmelik hükümlerine uygun kovanların mevcut
olmaması halinde, geçiş sürecine tabi olmaları kaydıyla, yetkilendirilmiş
kuruluş tarafından kovanların yeniden oluşturulmasına izin verilebilir.
h) Kolonilerin yenilenmesi amacıyla, bu Yönetmelik hükümlerine
uygun olmayan, yılda % 10 oranında ana arı ve erkek arı, organik üretim
yapılan kovanlara yerleştirilmeleri kaydıyla, organik üretim yapılan
birimlere alınabilir. Bu durumda geçiş süreci uygulanmaz.
ı) Kovanların yerleşimi aşağıdaki hususlara uygun olmalıdır;
1) Arılar için yeterli miktarda doğal nektar, balözü ve polen kaynağı
bulunmalı ve suya erişim imkânı olmalıdır.
2) Üretim bölgesinin 3 km yarıçapı içerisinde bulunan nektar ve polen
kaynakları, organik olarak üretilen ürünlerden veya doğal bitki örtüsünden
oluşmalıdır.
j) Üretim sezonu sonunda arıların kışı geçirebilmesi için kovanlarda
yeterli miktarda bal ve polen bırakılmalıdır.
k) İlkbahar döneminde arı kolonilerinin beslenmesinde organik bal
kullanılır. İklim koşullarının balın kristalleşmesini hızlandırdığı durumlarda,
beslemede organik metotla üretilen bal yerine organik metodlarla üretilen
şeker şurubu veya organik şeker melası kullanılmasına yetkili kuruluş
tarafından izin verilebilir. Besleme ile ilgili olarak kayıtlara, ürünün tipi,
uygulama tarihi, miktarı ve kullanıldığı kovanlara dair bilgiler yazılır.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
235
Besleme işlemi son bal hasadı ile müteakip nektar veya balözü döneminden
önceki 15 gün arasında yapılır.
l) Arıcılıkta hastalıkların önlenmesi için;
1) Dayanıklı uygun ırklar seçilmelidir.
2) Ana arıların düzenli olarak yenilenmesi, her hangi bir anomali
tespiti için kovanların sistematik olarak kontrolü, kovanlardaki erkek yavru
arıların kontrolü, düzenli aralıklarla malzeme ve teçhizatın dezenfekte
edilmesi, kirlenmiş maddeler veya kaynaklarının imha edilmesi,
balmumunun düzenli olarak yenilenmesi ve kovanlarda yeterli miktarda
polen ve bal bırakılması gibi hastalıklara karşı direnç artırıcı ve enfeksiyon
önleyici pratiklerin yapılması gerekir.
m) Koruyucu önlemlere rağmen, koloniler hastalanır veya zarar
görürse, derhal tedaviye alınmalı ve gerekirse koloniler ayrı kovanlarda izole
edilmelidir. Bu Yönetmeliğe uygun arıcılıkta kullanılacak veteriner ilaçları
aşağıdaki prensiplere uygun olmalıdır;
1) İlaçlar Türk İlaç Kodeksine uygun olmalıdır.
2) Tedavi edici etkilerinin öngörülen tedaviye uygun olması kaydıyla
kimyasal bileşimli ilaçlar yerine fitoterapik ve homeopatik tedavi yöntemleri
kullanılmalıdır.
3) Yukarıda bahsedilen ürünlerin kullanımı, kolonileri tehdit eden
hastalık veya istilacıların yok edilmesinde etkili olmaması durumunda,
yetkilendirilmiş kuruluşun sorumluluğunda, kimyasal bileşimli ilaçlar
kullanılabilir. Ancak koruyucu amaçlı kimyasal bileşimli ilaçların kullanımı
yasaktır.
4) Arı zararlısı Varroa için; formik asit, laktik asit, asetik asit, oksalik
asit ve mentol, timol, okaliptol veya kâfur kullanılabilir.
n) Tedavi, kimyasal bileşimli ilaçlar ile yapılırsa, bu dönem içerisinde
tedavi altındaki koloniler izole edilmiş bir bölgeye alınır, tedavi sonrası
kovanlardaki balmumları alınır ve yerine organik balmumu veya boş çerçeve
konulur. Bu kolonilere bir yıllık geçiş süreci uygulanır.
o) Veteriner ilaçlarının uygulandığı zamanlar; aktif farmakolojik
madde de dâhil ürünün tipi, konulan teşhis, dozu, uygulama şekli, tedavi
süresi ve ilacın yarılanma süresi açıkça kaydedilmeli ve ürünler organik ürün
olarak pazarlanmadan önce yetkilendirilmiş kuruluşa bilgi verilmelidir.
p) Organik arıcılıkta bakım, idare pratikleri ve kayıtları aşağıdaki
gibidir;
1) Arıcılık ürünlerinin hasat edilmesi esnasında petekler içerisindeki
arıların yok edilmesi yasaktır.
236
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
2) Ana arının kanatlarını kesmek gibi işlemler yasaktır. Ana arıların
değiştirilmesi esnasında eski ana arının öldürülmesine izin verilir. Yalnızca
Varroa bulaşan erkek yavru arıların yok edilmesine izin verilir.
3) Bal hasadında kimyasal sentetik sinek kovucu maddelerin
kullanılması yasaktır.
4) Kovanların yerleştirildikleri alanlar kovan bilgileri ile birlikte
kaydedilmelidir. Kovanlar bulundukları yerden başka yere yetkilendirilmiş
kuruluş bilgisi dâhilinde taşınabilir.
5) Arıcılık ürünlerinin üretimi, hasadı, işlenmesi ve depolanması
esnasında kolonilere uygulanan koruyucu önlemler ve tedaviler kayıt
edilmelidir.
r) Arıcılıkta kullanılacak materyallerin ve kovanların özellikleri;
1) Kovanlar çevreye ve arıcılık ürünlerine risk getirmeyen doğal
malzemelerden yapılmalıdır.
2) Kovanlar kimyasal boyalarla boyanamaz.
3) Yeni çerçeve için balmumu organik üretim yapan birimlerden
sağlanmalıdır. Arıcılığa yeni başlandığında veya geçiş sürecinde organik
olarak üretilen balmumunun pazarda mevcut olmaması durumunda, organik
üretim biriminden alınmayan balmumunun kullanılmasına, analizlere
dayanarak yetkilendirilmiş kuruluş tarafından izin verilir.
4) Üzerinde yavrulu gözler bulunan çerçevelerden bal sağımı
yapılamaz.
5) Çerçeve, kovan, petek gibi malzemeleri zararlılardan korumak
amacıyla yalnızca bu Yönetmeliğin Ek-8’indeki ürünlerin kullanılmasına
izin verilir. Buhar veya doğrudan alev gibi fiziki uygulamalara da izin
verilir.
6) Arıcılıkta kullanılan malzemelerin, binaların, teçhizatın ve kapların
veya ürünlerin temizlenmesinde ve taşınmasında yalnızca bu Yönetmeliğin
Ek-8’indeki maddeler kullanılabilir. Arıların taşınması sırasında hayvanlara
stres yaratmaktan kaçınılır.
7) Karantina tedbirleri uygulanan ve uçakla ilaçlama yapılan alanlarda
organik arıcılık yapılamaz.
8) Kovanların taşınması, depolanması, pazarlanmasında ve organik arı
ürünlerinin, üretilmesi, işlenmesi, taşınması, ambalajlanması, etiketlenmesi,
depolanması ve pazarlanmasında bu Yönetmeliğin İkinci Kısım, Dördüncü
Bölüm hükümleri uygulanır.
Organik su ürünleri üretiminde genel kurallar
Madde 22 — Organik su ürünleri üretiminin genel kuralları aşağıda
belirtilmiştir.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
237
a) Yetiştiriciliğin gerçekleştirileceği suyun özellikleri, müteşebbis
veya yetkilendirilmiş kuruluş tarafından analiz ettirilerek uygunluğu
yetkilendirilmiş kuruluşça onaylanır. Kirlenme varsa, sorun giderilmeden su
ürünleri üretimi yapılamaz.
b) Yetiştiricilik birimi, önemli bir kirlilik kaynağı olan yerleşim
yerinde veya akarsu yatağında olmamalıdır. İşletmede kullanılacak suyun,
alındığı kaynağındaki ekolojik denge bozulmamalıdır. Havuz tipi balık
çiftliklerinde üretim alanının en az %5’i üzerinde müdahale olmaksızın
doğal bitki örtüsünün gelişimine imkân verilir.
c) Bakanlıktan aldığı izinle yetkilendirilmiş kuruluş ile sözleşme
yapan müteşebbis geçiş sürecine alınır. Su ürünleri üretiminde geçiş süreci
organizmanın türüne, dikkate alınan hayat döngüsüne veya üreme süresine,
yetiştiricilik tekniği, su özellikleri ve tesisin yapıldığı yerin geçmişte
kullanımına göre yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kararlaştırılır. Geçiş
süreci konvansiyonel üretimden gelen materyaller için yaşam süresinin en az
2/3’ü kadardır.
d) Su ürünleri üretimi, çevre korumaya uygun olmalı, atıklar çevreye
zarar vermemeli, biyolojik çeşitlilik teşvik edilmeli, tür ve alt türlerin
seçiminde kapasiteler ve yerel koşullara uyum göz önüne alınmalı, su
yapısının korunması için bütün tedbirler alınmalıdır. Üretim alanından
doğaya kaçışları ve doğadan üretim alanlarına girişleri engelleyici tedbirler
alınmalıdır. Üretim alanlarını yırtıcı kuşlar ve diğer hayvan türlerinden
korurken yağmacı hayvanlara fiziksel olarak zarar vermeyen tedbirler
alınmalıdır. Üretimde kullanılan ekipmanlar, boyalar organik üretim
prensiplerine uygun seçilmelidir. Canlıya zarar vermemek koşuluyla
markalama yapılabilir.
e) Yetiştiricilik tesislerinde, üretim faaliyetlerinin tümü
yetkilendirilmiş kuruluşun kontrolünde gerçekleştirilir.
f) Su canlıları organik tarım kurallarına uygun olarak üretilmeli,
beslemede organik olarak üretilmiş yem ve yem katkı maddeleri
kullanılmalıdır. Yemler, gelişimin çeşitli evrelerindeki canlıların beslenme
gereksinimlerini karşılarken doğal lezzeti bozmamalıdır. Hayvansal orjinli
kan unu, kemik unu gibi sentetik kimyasal muamele görmüş yemler
kullanılamaz. Üreticinin yem maddelerinin tamamını organik tarımdan
sağlayamaması halinde, konvansiyonel yemin oranı % 20’yi geçmemek
üzere ve belirli sürede yetkilendirilmiş kuruluş kontrolünde kullanımına izin
verilir. Balıketine renk verici sentetik maddeler ile doğal olmayan yöntemler
kullanılamaz.
238
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
g) Su ürünlerinin beslenme gereksinimlerini temin etmek için, bazı
besin ilaveleri kullanılması gerektiğinde, vitamin ve mineraller
yetkilendirilmiş kuruluşça verilecek izne göre kullanılabilir. Yaş yemlerin
kullanılmasına izin verilmez.
h) Yem katkı maddeleri bu Yönetmeliğin Ek-7’sinde verilenlerdir.
Yem ve diğer besin maddeleri genetik yapısı değiştirilerek elde edilmiş ya da
kısmi olarak bunlardan türetilmiş ürünleri, katkıları ve tamamlayıcı
maddeleri içeremez.
ı) Balık yemlerinin bulunduğu alan organik tarım kurallarına uygun
olmalıdır. Siloda muhafaza edilen yemlerde organik olarak üretilmiş, bu
Yönetmeliğin Ek-7’sinde belirtilmiş olan koruyucu ve katkılar kullanılabilir.
j) Üretimi ve büyümeyi teşvik edici sentetik maddelerin kullanımı
yasaktır. Ancak; yetiştiriciliği yapılan aynı canlı türünden alınmak
koşuluyla, balık yetiştiriciliğinde hipofiz enjeksiyonu yetkilendirilmiş
kuruluşun izni ile yapılabilir.
k) Doğal olarak hastalığa dayanıklı tür ve alt türlerin seçimine dikkat
edilmelidir. Nesli tehlike altında olan türler tercih edilebilir.
l) Stok yoğunluğu yetiştiriciliği yapılacak türlere göre yetkilendirilmiş
kuruluşlarca belirlenir.
m) Yetiştirme şartları balıkların türler itibariyle doğal davranışlarına
imkân vermelidir. Nakliye aşamasında, olumsuz iklim şartlarında ve
kuluçkahaneler haricinde sıvı oksijen kullanımı yasaktır.
n) Organik su ürünleri yetiştiriciliğinde, hayvanların genetik yapısı
değiştirilemez. Genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve bunlardan
üretilmiş ürünler girdi olarak kullanılamaz.
o) Bazı üretim tiplerinin tabiatında olan hususi müdahaleler dışında
uygulanan büyümeyi arttırıcı ve üreme devrelerini değiştiren maddeler
kullanılamaz. Ancak, canlının sağlığını, dengesini ve davranışlarını
etkilememek koşuluyla fotoperiyot uygulaması ile sıcaklık azaltması veya
artırılması şeklindeki uygulamalar yetkilendirilmiş kuruluşun izniyle
gerçekleştirilir. Fotoperiyot, türün doğal yaşam sahası için bir yıldaki en
uzun doğal gün-ışığı uzunluğundan daha uzun olamaz.
p) Organik su ürünleri yetiştiriciliği yapan tüm işletmeler güncel ve
muntazam kayıtları tutar.
r) Organik olarak üretilen balıkların yakalanması, boylanması ve
kesimi esnasında aşırı stres oluşturmayacak yöntemler uygulanır.
s) Yetiştiricilik ünitesinde mevcut anaçların en az % 20’ si her yıl
yenilenir.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
239
t) Uygun durumlarda polikültür tercih edilecektir. Kültürü yapılan her
bir türün doğal ihtiyaçları karşılanır.
u) Ürün satımından önceki 3 ay kadar süre içinde ilaç verilmiş ise, her
türlü balıketi ve yumurtası ile su canlısı veya bunlardan elde edilen ürünler
organik ürün olarak satılamaz. Omurgasız organizmalarda geleneksel
ilaçların kullanımına müsaade edilmez. Tedavi edici etkisinin bulunması ve
tedavi koşullarına uygun olması kaydıyla kimyasal bileşimli ilaç
uygulamaları yerine bitkisel ilaçlar veya homeopat ürünler kullanılabilir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Organik Ürünlerin İşlenmesi, Ambalajlanması,
Etiketlenmesi, Depolanması, Taşınması ve Pazarlanması
Organik ürünlerin işlenmesi ve ambalajlanması
Madde 23 — Organik ürünlerin işlenmesi ve ambalajlanması kuralları
aşağıda belirtilmiştir.
a) Organik ürünün işlenmesi esnasında, organik ürünün bu
Yönetmeliğe uygun olmayan ürünlerle karışma ya da bulaşmasını önleyecek
ve ürünün organik niteliğini koruyacak gerekli tedbirler alınır.
b) Organik ürünün işlenmesi esnasında, yalnız bu Yönetmeliğin Ek2’sinde belirtilen gıda bileşenleri kullanılır.
c) İyonik radyasyon-ışınlama yöntemi uygulanmaz.
d) Organik ürün genetik yapısı değiştirilmiş organizma veya bu
organizmalardan elde edilen ürünler kullanılmadan üretilmiş olmalıdır.
e) Organik tarım metoduyla üretilen bitkisel, hayvansal ve su ürünleri
ile organik ürünler, hammadde, yarı mamul veya mamul madde halinde
ambalajlanırken organik ürün niteliği bozulmamalıdır.
Organik ve geçiş süreci ürünlerinin etiketlenmesi
Madde 24 — Organik ürünlerin etiketlenmesi kuralları aşağıda
belirtilmiştir.
a) Nihai ürün etiketi üzerinde;
1) Ürünün adı ve sertifika statüsü belirtilmelidir.
2) Ürünün hasat yılı, üretim tarihi, kime ait olduğu ve bu Yönetmeliğe
uygun olarak üretilmiş olduğu belirtilmelidir.
3) Yurt içinde pazarlanan organik ürünlerin üzerinde, bu
Yönetmeliğin Ek-3’ünde belirtilen şekilde organik ürün logosu
kullanılmalıdır.
4) Yetkilendirilmiş kuruluşun adı, kod numarası, sertifika numarası ve
logosu bulunmalıdır.
240
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
5) Ürün içindeki maddeler, ağırlıklarının azalış düzenine göre liste
halinde sıralanmalıdır.
6) Ürünün menşei belirtilmelidir.
7) Ürünün üretim yeri, üretim ve son kullanma tarihi belirtilmelidir.
8) İthal edilmiş ürünlerde Türkçe etiket bilgileri yer almalıdır.
b) Ürün etiketinde organik kelimesinin kullanılması; ekolojik,
biyolojik kelimelerinin kullanımıyla eşdeğerdir.
c) Bu Yönetmelik hükümlerine göre üretilmeyen ürün etiketinde, bu
Yönetmeliğe uygun üretildiği, hazırlandığı, işlendiği, ambalajlandığı,
depolandığı ima ve beyan edilemez. Organik olmayan ürünler etiket ve
ambalaj dizaynıyla, organik ürün etiket ve ambalaj dizaynını çağrıştıracak
nitelikte ve benzerlikte olamaz. Böyle ürünler için organik tarımsal ürün
olarak marka, patent ve tescil alınamaz. Organik olmayan ürünler için,
tüketicide organik ürün izlenimi oluşturacak, haksız rekabete neden olacak,
bio, biyo, eco, eko, org ön ekleri kullanılamaz.
d) Bir ürün aşağıda belirtilen şartları taşıması halinde, organik ürün
olarak etiketlenir.
1) Ürünün bu yönetmelik hükümlerine uygun olarak üretilmesi veya
ithal edilmesi halinde,
2) İşlenmiş ürünlerde; ancak aşağıda belirtilen koşulların sağlanması
halinde,
Ürün içerisinde bulunan tarımsal orijinli ürün veya türevlerinin
minimum % 95’i bu Yönetmelik hükümlerine göre üretilmiş veya ithal
edilmiş olmalıdır.
Ürün içeriğinde bulunan organik olarak üretilmeyen tarımsal kaynaklı
diğer maddeler bu Yönetmeliğin Ek- 2 (C) bölümünde yer almış olmalıdır.
Ürün, tarımsal kaynaklı olmayan gıda maddelerini kullanmayı
gerektiriyorsa yalnızca bu Yönetmeliğin Ek-2 (A) bölümünde listelenen
tarımsal kaynaklı olmayan gıda katkı maddelerini içermelidir.
Tarımsal orijinli ürün veya türevlerinin işlem görmesi gerekiyorsa bu
Yönetmeliğin Ek-2 (B) bölümünde listelenen ürünlerle işlem görmüş olması
gereklidir.
e) Bir geçiş ürünü; ancak aşağıda belirtilen şartları taşıması halinde,
geçiş dönemi ürünü olarak etiketlenir:
1) Bu Yönetmelik hükümlerine göre geçiş süreci ürünü olmalıdır.
2) Hasattan önce minimum 12 ay geçiş dönemine uyulmuş olmalıdır.
3) Etiket üzerinde ürünün, "organik tarım geçiş süreci ürünüdür."
cümlesinde, "organik" ifadesi, "geçiş süreci" ifadesiyle aynı renk, punto ve
yazım tarzında olmalıdır.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
241
f) Minimum % 70’i organik ürünlerden oluşan işlenmiş ürün etiketinin
aşağıda belirtilen şartları taşıması gereklidir:
1) İçindekiler kısmında organik tarım metoduyla üretildiğinin
belirtilebilmesi için içindeki tarımsal orijinli maddelerin veya bunların
türevlerinin minimum % 70’i bu Yönetmelik hükümlerine göre üretilmiş
veya yönetmeliğe eşdeğer kurallara uygun olarak üretilmiş ithal organik ürün
olmalıdır. İçindekiler kısmında organik olanlar bileşimlerinin % X
oranlarıyla birlikte "Organik tarım metoduyla üretilmiştir" şeklinde ifade
edilmeli ve bu ifade içindekiler kısmında yer alan diğer maddeler ile aynı
renk, boyut ve yazı tarzında olmalıdır.
2) İşlenmiş ürün içeriğinde bulunan organik olarak üretilmeyen
tarımsal kaynaklı diğer maddeler bu Yönetmeliğin Ek-2 (C) bölümünde yer
almış olmalıdır.
3) İşlenmiş ürün, yalnızca bu Yönetmeliğin Ek-2 (A) bölümünde
listelenen, tarımsal kaynaklı olmayan gıda katkı maddelerini içermelidir.
4) Tarımsal orijinli ürün veya türevleri bu Yönetmeliğin Ek-2 (B)
bölümünde listelenen ürünlerle işlem görmüş olmalıdır.
5) Ürün işleme esnasında iyonik radyasyon kullanılmamalıdır.
6) Ürün, bu yönetmelik hükümlerine göre Bakanlıkça yetkilendirilen
kuruluşlar tarafından kontrolü yapılan müteşebbislerce üretilmiş olmalıdır.
7) Ürün genetiği değiştirilmiş organizma ve/veya bu organizmalardan
elde edilen ürünler kullanılmadan üretilmiş olmalıdır.
8) Geçiş sürecinde üretilen ürünler bu Yönetmelik hükümlerine göre
geçiş süreci ürünü olarak etiketlenir.
Organik ürünlerin depolanması
Madde 25 — Organik ürünlerin depolanması kuralları aşağıda
belirtilmiştir.
a) Organik ürünlerin, depolama alanları, ürünlerin tanınmasına imkân
verecek ve bu Yönetmelikçe uygun bulunmayan başka ürünlerle, maddelerle
karışmaya ya da bulaşmaya meydan vermeyecek biçimde düzenlenmelidir.
Organik ürünlerin depolandığı alanlarda kullanılan yalıtım malzemeleri ve
soğutma ile ilgili ekipmanlar bu amaç gözetilerek seçilmelidir.
b) Ayrı olarak depolamanın mümkün olmadığı durumlarda organik
ürünlerle konvansiyonel ürünlerin karışmasını engelleyecek tedbirler alınır
ve bu tedbirlerin yeterliliği yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kontrol edilir.
c) Basınç, sıcaklık ve yetkilendirilmiş kuruluşça uygun görülen
gazlarla kontrol edilebilen koşullarda depolama uygulamaları yapılabilir.
d) Organik ürünlerin depolanması sırasında ürünün organik özelliğini
kaybettirecek ilaç ve ilaçlama yöntemi kullanılamaz.
242
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
e) Organik ürünlerin depolanmasında sentetik kimyasal maddeler
kullanılamaz ve doğal olmayan uygulamalar yapılamaz; tüm bu işlemler
yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kontrol edilir.
f) Müteşebbis tarafından depolama koşulları ile depolanan organik
ürünün giriş ve çıkış miktarları ve tarihine ilişkin kayıtlar düzenli olarak
tutulur. Yetkilendirilmiş kuruluşa onaylatılır ve çizelgenin bir nüshası
müteşebbis tarafından, diğer nüshası yetkilendirilmiş kuruluş tarafından
saklanır.
Organik ürünlerin taşınması
Madde 26 — Organik ürünlerin taşınması kuralları aşağıda
belirtilmiştir.
a) Müteşebbis, organik ürünleri toptancı ve perakendeciler de dâhil
olmak üzere diğer birimlere taşıma sırasında içeriğinde herhangi bir
karışmaya neden olmayacak biçimde uygun paket, konteynır veya kapalı
araçlarda, izlenebilirliğini sağlayacak şekilde taşınmasını sağlamakla
yükümlüdür.
b) Kontrol sistemine dâhil olan iki müteşebbis arasında, kapalı
olmayan araç, konteynır ya da paketlerin bir veya birden fazla sayıda nakliye
işlemi, ürün hakkında müteşebbisin adı, adresi, ürünün adı, etiket bilgileri,
yetkilendirilmiş kuruluşun adı, kod numarası gibi gerekli bilgileri içeren
evraklarla birlikte, gönderici ve alıcı tarafların yetkilisi ya da
yetkilendirilmiş kuruluşun bilgisi ve onayı ile olmalıdır.
Organik ürünlerin pazarlanması
Madde 27 — Organik ürünlerin pazarlanması kuralları aşağıda
belirtilmiştir.
a) Organik hammadde ve/veya organik işlenmiş ürün olduğunu
belirten "Ürün Sertifikasına" sahip olan ve bu Yönetmelik hükümlerince
üretilmiş ürünler organik ürün olarak pazarlanır.
b) Organik ürün ticareti yapan müteşebbis, her bir parti satışını "Ürün
Sertifikası" ile belgelendirmek zorundadır.
c) Organik ürünler, organik ürün olduğu açıkça belirtilerek satılır.
Organik ürünlerin, konvansiyonel ürün ile karışmaması ve organik
niteliğinin korunması organik ürün satışı yapan müteşebbisin
yükümlülüğündedir.
d) İthalatçı ithalat halinde, yetkilendirilmiş kuruluş tarafından
istenilen belgeleri eksiksiz olarak bu kuruluşa verir. Yetkilendirilmiş
kuruluş tarafından yeniden sertifikalandırma yapmak amacıyla aşağıda
belirtilen bilgi ve belgeler istenir. Bunlar;
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
243
1) İthalatçının ithalat faaliyetleri; ithalatçının adı, adresi, ürünün
geldiği ülke, ürünlerin ülkeye giriş noktası ve ithal edilen ürünlerin
depolanmasında kullanılacak binaların uygunluğuyla ilgili detaylı açıklama
belgeleri,
2) Karşı ülkeden alınan ürünün etiketi ve içeriğine dair bütün
bilgilerin aslı veya noter onaylı tercümeleri,
3) İthalat işleminin nasıl gerçekleşeceğini ve ihlal durumunda alınacak
ihtiyati tedbirleri içeren belgeler,
4) İthalatçı tarafından kullanılacak herhangi bir deponun diğer ülkede
bulunması durumunda, karşı ülkenin yetkilendirilmiş kuruluşu tarafından
kontrole açık olacağını belirten belgeler,
5) İlgili partinin miktarı, orijini ve yapısı, kontrol mekanizmasının
detayları, üretim, işleme, ambalajlama, depolama, nakliye işlemlerinin
detayları, alıcıları, ürün sertifikası, organik tarım müteşebbis sertifikası,
ürüne ilişkin yıllık kontrol raporlarıdır.
Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından gerek duyulması halinde
yukarıdaki bilgi ve belgelere ek olarak bilgi ve belgeler istenebilir. Tüm bilgi
ve belgeler, Komite denetimlerinde ibraz edilmek üzere muhafaza edilir.
e) İthalat veya ihracat yapmak isteyen müteşebbis, yetkilendirilmiş
kuruluştan aldığı Ürün Sertifikası ve ulusal mevzuat hükümleri gereğince
tamamlamakla yükümlü olduğu diğer belgelerle birlikte Bakanlığın ilgili
birimine başvurur.
f) Organik ürünlerin ihracatı, Dış Ticaret Müsteşarlığının "İhracatı
Kayda Bağlı Ürünler Listesi"nde yer alan ürünler için yapılan işlemlere
tabidir. Bu nedenle; müteşebbisler, ihracat dokümanlarının bir örneğini Ege
İhracatçı Birliklerine verir. Ege İhracatçı Birlikleri ihracatçı bildirimleri ve
verilen beyanname numaralarını içeren ihracat verilerini her üç ayda bir
Komiteye bildirir.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Kontrol ve/veya Sertifikasyon Sisteminin İşleyişi
BİRİNCİ BÖLÜM
Kontrol Esasları
Kontrol sisteminin özellikleri
Madde 28 — Organik üretimin özelliği, her aşamasının kontrollü
olması ve ürünün sertifikalandırılmasıdır. Bu Yönetmelik hükümlerine göre,
ürünün güvence altına alınmasındaki iki temel unsur, kontrol ve
244
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
sertifikasyondur. Kontrol ve sertifikasyon işlemi, aynı kuruluş tarafından
yapılabileceği gibi ayrı ayrı kuruluşlar tarafından da yapılabilir.
Kontrol yetkisi
Madde 29 — Bakanlık müteşebbis kontrolüne ilişkin yetkisini,
yetkilendirilmiş kuruluşa devredebilir. Kontrol yetkisi verilen kuruluşlar ve
kontrolörler yetkilerini başka bir kurum ve/veya kuruluşa veya kişiye
devredemez.
İşletme ve müteşebbis kontrolü için gerekli bilgi ve belgeler
Madde 30 — İşletme ve müteşebbis kontrolü için gerekli bilgi ve
belgeler aşağıda belirtilmiştir.
a) Müteşebbisler yaptıkları organik faaliyetler ile ilgili her türlü bilgi
ve belgeleri, sözleşmeli olduğu kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya
kontrol kuruluşuna vermekle yükümlüdür. Bu bilgi ve belgeler kuruluş
tarafından kayıt altına alınır. Bu kayıtlar aşağıdaki bilgi ve belgeleri içerir;
1) İşletmenin adı, adresi, kapasite bilgileri, hukuki durumuna ait bilgi
ve belgeler, sözleşme tarihi, imzalanan sözleşme metni, organik tarıma
geçişin başladığı tarih, sözleşme tarihine kadar ki arazi geçmişine ait bilgiler,
2) Faaliyet alanı,
3) İşletmede daha önce uygulanan üretim metodu,
4) İşletmenin ve işletme binalarının planları,
5) Arazi parselleri veya alana dair tüm plan ve krokiler,
6) İşletmenin mevcut makine ve ekipman donanımı,
7) İşletmenin konumu, kullanılan depoların tanımı ve amaca
uygunluğu,
8) Ürün münavebe planı,
9) Kullanılacak tüm girdilere ait kayıt defterleri,
10) İşletmenin malları, dışarıdan satın alınan malları içeren alım ve
satım defterleri,
11) Ürün çıkış planı, ürünün niteliği, stok durumu, miktarı,
ambalajlama şekli ve materyali,
12) Orman alanlarından ve doğadan ürün toplanması durumunda,
alana ait bütün tanımlamalar, resmi izinler ile alana yapılan tüm teknik
müdahaleler, afetler, karantina tedbirleri gibi bilgilerdir.
b) Müteşebbis, faaliyet alanı ile ilgili bilgileri kapsayan organik tarıma
geçiş ve üretim planları hazırlar.
Kontrol işlemi
Madde 31 — Kontrol işlemi; yazılı belgeleri, planları, defterleri,
raporları, kayıtları, arazi, işletme ve depo gibi kritik nokta kontrollerini ve
gözlemleri içermelidir. Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya kontrol
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
245
kuruluşu yılda en az bir defa haberli veya habersiz olarak işletmeyi yerinde
kontrol eder. Bu amaçla kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya kontrol
kuruluşu bir kontrol planı hazırlar ve hazırlanan bu kontrol planı aşağıdaki
bilgileri içerir;
1) Müteşebbisin adı ve adresi,
2) Kontrol tarihi,
3) Kontrolün kapsayacağı konular,
4) Kontrolör adıdır.
Müteşebbis tarafından kayıt altına alınan bütün organik tarım
faaliyetleri kontrol raporları için temel bilgi niteliğindedir.
Kontrol işlemi sırasında kontrolör, bağlı bulunduğu kontrol ve
sertifikasyon kuruluşu veya kontrol kuruluşunun organik tarım faaliyetlerini
içeren kendi kontrol formlarını doldurur. Kontrolör, yaptığı kontrole dair
kontrol sonuçlarını içeren bir belge düzenleyerek müteşebbise verir ve bu
belge müteşebbisçe saklanır. Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya kontrol
kuruluşu kontrol işlemi sonucunda bir rapor hazırlar. Kontrol raporu,
müteşebbisin bu Yönetmelik hükümlerine göre yapılan organik tarım
faaliyetlerinin kontrol sonuçlarını içerir.
İKİNCİ BÖLÜM
Sertifikasyon Esasları
Sertifikasyon sisteminin özellikleri
Madde 32 — Sertifikasyon; bütün kontrol yöntemlerinin uygulanması
sonucu işletmenin, organik ürünün ve girdinin geldiği aşamanın
belgelendirilmesidir. Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya sertifikasyon
kuruluşunca; organik tarım müteşebbis sertifikası ve ürün sertifikası verilir.
Sertifikalar, asgari bu Yönetmeliğin Ek-4’ünde yer alan bilgileri içerecek
şekilde düzenlenmelidir. Düzenlenen sertifikaların icmal listeleri Komiteye
gönderilir.
Sertifikasyon sisteminin özellikleri aşağıda belirtilmiştir;
a) Sertifikasyon, Komiteden bu yetkiyi almış gerçek veya tüzel
kuruluşlarca yapılır. Sertifikasyon işlemi, kontrolü yapan kuruluşça da
yapılabilir, ancak bu işlem için de Komiteden izin ve yetki almak
zorundadır. Sertifika yetkisi verilen kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya
sertifikasyon kuruluşu yetkisini başka bir kurum veya kuruluşa devredemez.
b) Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya sertifikasyon kuruluşu bir
sertifikasyon sistemi oluşturur ve Komiteye sunar. Bu sistemi kontrol ve
sertifikasyon kuruluşu veya sertifikasyon kuruluşunun uyguladığı fiyat
listesi, sertifika belgesi örneği, sertifika çeşitleri, test etme ve sorgulama
246
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
metodu, analiz yöntemi ve kullandığı tüm teknikler ve dokümantasyon
sistemi ile ilgili bilgileri kapsar.
c) Sertifikasyon kuruluşu sertifika düzenleyeceği işletmelere ait tüm
kontrol bilgilerini ve raporları kontrolü yapan kuruluştan devralır. Kontrol
kuruluşu bu bilgileri sertifikasyon kuruluşuna vermek zorundadır.
Sertifikasyonun esasları
Madde 33 — Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya sertifikasyon
kuruluşu, bu Yönetmelikte bahsedilen kriterleri ve sertifikasyon esaslarının
uygunluğunu EN 45011 veya ISO 65’e göre sağlamak zorundadır. Kontrol
ve sertifikasyon kuruluşu veya sertifikasyon kuruluşu yapılan işin niteliğine
göre kalite sistemini açıklayan bir kalite el kitabı hazırlar.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Yetkilendirilmiş Kuruluşlar
BİRİNCİ BÖLÜM
Yetkilendirilmiş Kuruluşların Çalışma Esasları, Çalışma İzni ve Yaptırımlar
Yetkilendirilmiş kuruluşların çalışma esasları
Madde 34 — Yetkilendirilmiş kuruluşların çalışma esasları şunlardır:
a) Yetkilendirilmiş kuruluşlar; Komiteden çalışma yetkisi almak,
çalışma yetki süreleri dolmadan en az bir ay önce çalışma yetki sürelerinin
uzatılması için başvuru yapmak ve çalışma izinlerinin uzatıldığını
belgelemek zorundadırlar. Yukarıdaki hususlara dikkat etmeyen kuruluşların
çalışma izinleri Komite tarafından yeni izin belgelerini alıncaya kadar
durdurulur.
b) Yetkilendirilmiş kuruluşlar yurt içinde her türlü organik ürün
ambalajında ulusal organik tarım logosunu kullandırmak zorundadırlar.
c) Yetkilendirilmiş kuruluş, bu Yönetmelik hükümlerine göre kontrol
sürecini işletmeden ürün veya girdi sertifikalandırması yapamaz.
d) Yetkilendirilmiş kuruluşlar bu Yönetmelik hükümlerine uymayan
üretim teknikleri ve girdilerin kullanıldığından şüphe duyduğu durumlarda
analiz amaçlı ürün örnekleri alabilir.
e) Tespit ettikleri her türlü aykırılıklar ile uygun gördükleri yaptırım
işlemlerini de içeren karar yazısını, müteşebbisin itirazı var ise yirmi gün
içerisinde, itiraz yok ise yıllık raporlarında Komiteye bildirirler. Ayrıca,
yetkilendirilmiş kuruluş tarafından sistemden çıkarılan müteşebbisler diğer
yetkilendirilmiş kuruluşlara bildirilir. Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından
uygun görülen yaptırımlara itiraz ve şikâyet halinde Komite konu ile ilgili
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
247
inceleme ve yeni belgeler isteme yetkisine sahiptir. Komite itiraz ve şikâyet
ile ilgili bilgi ve belgeleri inceler, nihai kararı verir ve sonucu taraflara iletir.
f) Yetkilendirilmiş kuruluş, bitkisel ve hayvansal ürünler ile su
ürünleri üretimi yapan, orman alanlarından ve doğadan ürün toplayan, ürün
işleyen, ambalajlayan, depolayan, nakleden, pazarlayan, sözleşme yaptığı
geçiş sürecindeki veya bu süreci tamamlamış bütün müteşebbisleri ve
müteşebbislere ait her türlü bilgi ve belgeyi kontrol eder ve kayıt altına alır.
Ayrıntılı rapor hazırlar. Raporlar, faaliyet alanı ile ilgili olarak aşağıdaki
bilgileri içerir.
1) Bu Yönetmeliğin 6’ ncı maddesinin (a) bendinin (1) numaralı alt
bendinde yer alan bilgiler,
2) Üretime dair bütün bilgiler,
3) İşletmeye dair bütün bilgiler,
4) Kontrollere dair bütün bilgiler,
5) Sertifikasyona dair bütün bilgiler,
6) İhlal ve ihtilaflara dair bütün bilgiler,
7) Gıda siciline dair bütün bilgilerdir.
Yetkilendirilmiş kuruluşlarda aranan şartlar
Madde 35 — Yetkilendirilmiş kuruluşlarda aranan şartlar şunlardır:
a) Yetkilendirilmiş kuruluşlar teknik ve idari bakımından görevini
yerine getirebilecek imkânlara sahip olmalıdır. Komite, bu konuda gerekli
incelemelerde bulunmak, tavsiye ve direktif verme yetkisine sahiptir.
Bakanlık tarafından izin verilecek yerli veya yabancı yetkilendirilmiş
kuruluşun Türkiye irtibat bürosu temsilcisinin ve yardımcısının T.C.
vatandaşı olması zorunlu olup, çalışan T.C. vatandaşı personel sayısı, toplam
kontrolör ve diğer personel sayısının 2/3' ünden az olamaz.
b) Yetkilendirilmiş kuruluşlar EN 45011 veya ISO 65 veya
standartlara göre akredite edilmiş olmalıdır.
c) Yetkilendirilmiş kuruluşlar, sürekli irtibat sağlanabilecek her türlü alt
yapıyı oluşturur.
d) Yetkilendirilmiş kuruluşlar, danışmanlık hizmeti veremez.
e) Yetkilendirilmiş kuruluşlar, yöneticilerinin, ortaklarının,
kontrolörlerinin ve çalışanları ile bunların birinci derece yakınlarının organik
tarım faaliyetlerini kontrol edemez ve sertifikalandıramaz.
f) Yetkilendirilmiş kuruluşun yöneticileri, ortakları, kontrolörleri ve
çalışanları, aynı anda başka bir yetkilendirilmiş kuruluşta görev alamazlar.
Ancak, serbest kontrolörler aynı anda farklı yetkilendirilmiş kuruluş adına
kontrol yapabilirler.
248
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
g) Yetkilendirilmiş kuruluşların kontrolörlerinin sayısı, kuruluşun
proje sayısı ve kontrol edilecek alan için yeterli olmalıdır. Bir yıl içersinde
kontrolör için maksimum çalışma süresi 90 kontrol günüdür.
h) Bakanlık tarafından yetkilendirilmiş kuruluşlardan, yürürlükteki
organik tarım mevzuatlarına uygun faaliyette bulunacaklarına dair noter
onaylı bir taahhütname alınır.
ı) Yetkilendirilmiş kuruluşlar gerekli gördükleri durumlarda en az bir
kontrolör bulundurmak ve komiteden izin almak kaydıyla şubeler açabilir.
Yetkilendirilmiş kuruluşlar açtığı şubelerince yürütülen tüm faaliyetlerden
sorumludurlar. Şubelerin kapatılması durumunda komite bilgilendirilir.
Yetkilendirilmiş kuruluşun çalışma izni için başvuru şekli
Madde 36 — Gerçek veya tüzel kişiler; kontrol veya sertifikasyon
veya kontrol ve sertifikasyon faaliyetlerinde bulunmak için Bakanlığa resmi
olarak müracaat eder. Komite tarafından gerekli incelemeler yapılır ve
müracaat tarihinden itibaren en geç 3 ay içinde ilgiliye gerekli iznin verilip
verilmeyeceğine dair bilgi verilir. Bakanlıkça izin verilen yetkilendirilmiş
kuruluş bu Yönetmelik çerçevesinde çalışmalarını sürdürür.
Yetkilendirilmiş kuruluş çalışma izni için aranan şartlar ve
istenilen belgeler
Madde 37 — Çalışma izni için istenilen belgeler ve aranan şartlar aşağıda
belirtilmiştir:
a) Yetkilendirilmiş kuruluşların hukuki yapısını belirtir belgeler;
1) Yetkilendirilmiş kuruluş tüzel kişilik ise en az Limited Şirket
olmalıdır.
2)Yetkilendirilmiş kuruluş, yabancı bir kuruluşun Türkiye’deki şirketi
veya irtibat bürosu ise; tüm yasal izin prosedürlerini tamamlamış olmalıdır.
3) Gerçek kişi ise iş yeri açma belgesi almalıdır.
b) Yetkilendirilmiş kuruluş yabancı bir kuruluşun Türkiye’deki irtibat
bürosu veya şirketi ise, akreditasyon belgesini müracaatta ibraz eder. Yeni
kurulan şirket ise akreditasyon belgesini en geç iki yıl içinde Bakanlığa
göndermelidir. Belirtilen sürede akreditasyon belgesi ibraz edilmez ise
Bakanlık yetkilendirilmiş kuruluşun çalışma iznini, belge Bakanlığa ibraz
edilinceye kadar askıya alır.
c) Yetkilendirilmiş kuruluşların yer ve organizasyon tanımlamalarına
dair belgeler;
1) Adı, yeri, tüm iletişim bilgileri ve var ise logosuna ait belgeler,
2) Kuruluş sahibi, ortakları, çalışanları, kontrolörlerine ait kimlik
belgeleri,
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
249
3) Kuruluş sahibi, ortakları, çalışanları, kontrolörlerine ait eğitim
belgeleri,
4) Çalışanların görev tanımları ve sigorta belgeleri,
5) Yetki sahibi kişilere ait imza sirküleri,
6) Yetkilendirilmiş kuruluşun organizasyon şemasıdır.
d) Kuruluşun mali yapısına dair belgeler;
1) Sermaye yapısını gösteren belgeler,
2) Vergi türü ve vergi numaralarını da içeren belgelerdir.
e) Kuruluşun çalışma alanı ve çalışma sistemine dair bu Yönetmelikte
belirtilen tüm belgelerdir.
f) Kontrol ve sertifikasyon yöntemlerini içeren belgeler ve Türkçe
kalite el kitabıdır.
Müteşebbisin sorumlulukları ve uygulanacak yaptırımlar
Madde 38 — Müteşebbis; sözleşme yaptığı yetkilendirilmiş kuruluşa
organik üretimle ilgili istediği tüm bilgi ve belgeleri vermek, üretimin her
aşamasında gerekli kontrolün yapılabilmesi için işletmenin organik üretimle
ilgili her birimini yetkilendirilmiş kuruluşa açmak zorundadır.
Yetkilendirilmiş kuruluş organik tarım faaliyetinin her aşamasını istediği
anda kontrol eder.
Müteşebbis faaliyet alanını tam olarak tanımlamalı ve aldığı
önlemleri yetkilendirilmiş kuruluşa bildirmelidir. Müteşebbis, bu
Yönetmelik hükümlerine uyacağına ve her türlü kontrole izin vereceğine dair
bir taahhütnameyi yetkilendirilmiş kuruluşa vermek zorundadır.
Müteşebbis, ürettiği, işlediği, ithal ettiği ya da başka bir müteşebbisten
satın aldığı ürünün bu Yönetmelik hükümlerine uygun olmadığından
kuşkulanıyorsa bu durumu yetkilendirilmiş kuruluşa bildirir. Durum netlik
kazanıncaya kadar söz konusu ürünün organik ürün olduğuna dair atıfta
bulunacak organik ürün etiket ve logosunu kullanamaz. Müteşebbis söz
konusu ürünü tereddütler ortadan kalktıktan sonra yetkilendirilmiş kuruluşun
bilgisi dâhilinde bu Yönetmelik hükümlerine uygun işlemlere tabi tutabilir
ve pazarlayabilir.
Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından müteşebbise uygulanacak
yaptırımlar, aşağıdaki maddelere göre uygulanır.
a) Müteşebbis, faaliyetleriyle ilgili yetkilendirilmiş kuruluş tarafından
istenilen kayıtları düzenli olarak tutmak zorundadır. Belgelerin düzensiz
veya yanlış tutulması durumunda, yetkilendirilmiş kuruluşlar eksiklik ve
aksaklıkları müteşebbislere ayrıntılı ve yazılı olarak bildirir. Yetkilendirilmiş
kuruluş eksiklik ve aksaklıkların düzeltilmesi için müteşebbise bir ay süre
tanır. Bu süre sonunda tekrar kontrol eder. Eksiklik giderilmiş ise sözleşme
250
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
aynen devam eder. Aksi halde kalite el kitabında belirtilen yaptırımlar
uygulanır. İtiraz halinde konu ile ilgili bilgi ve belgeler en geç yirmi gün
içinde Komiteye iletilir. Komite gerekli incelemeleri yaptıktan sonra nihai
kararını verir ve sonucu taraflara bildirir.
b) Üretim aşamasında bu Yönetmelik hükümlerine aykırı
uygulamaların saptanması halinde; müteşebbis organik üretime geçiş
sürecinde ise, süre yetkilendirilmiş kuruluş tarafından uzatılır, bu süreyi
tamamlamışsa tekrar geçiş sürecine geçirilir ve müteşebbise yazılı olarak
bildirilir. Uzatılan geçiş süresi sonunda bu Yönetmelik hükümlerine aykırı
uygulamaları tekrarladığı tespit edilen üretici müteşebbislerin sözleşmesi
feshedilerek Komiteye bildirilir. İtiraz veya şikâyet halinde Komite konu ile
ilgili bilgi ve belgeleri ister ve inceleme başlatır. İnceleme neticesinde,
müteşebbisin bu Yönetmelik hükümlerine aykırı uygulamaların kasıtlı olarak
devam ettiği tespit edilmesi durumunda; Komite müteşebbisi organik üretim
yapma faaliyetinden beş yıl süre ile men eder ve tüm yetkilendirilmiş
kuruluşlara bildirir. Men kararı yalnızca Komite tarafından verilir.
c) İşleme, ambalajlama, etiketleme, depolama, taşıma, pazarlama
faaliyetlerinde bu Yönetmelik hükümlerini ihlal eden müteşebbisin ihlale
kasıtlı olarak devam ettiği tespit edildiğinde, Komite müteşebbisi organik
tarım faaliyetinden beş yıl süre ile men eder ve bu kararını tüm
yetkilendirilmiş kuruluşlara bildirir.
Yetkilendirilmiş kuruluşların göndermekle yükümlü oldukları
bilgi ve belgeler
Madde 39 — Komite, yetkilendirilmiş kuruluşlardan; müteşebbise,
ürüne, üretime, kontrol işlemine, kuruluşun kendisine, çalışanına ve
menşeine dair her türlü bilgi ve belgeleri istediği zaman ve biçimde talep
edebilir. Ayrıca yetkilendirilmiş kuruluşlar, yapısıyla ilgili yapılan her türlü
değişikliği en geç bir ay içerisinde Komiteye bildirmek zorundadır.
Bu Yönetmeliğin 6 ncı maddesinin (f) bendinde verilen kod
numarasını, sözleşme yaptığı müteşebbislerin onaylı listesi, arazi yeri,
büyüklüğü, ürünün adı, miktarı işletmenin adı ve organik faaliyet bilgilerini
içeren listeyi Yetkilendirilmiş kuruluş Komiteye ve organik tarımın
yapılacağı il tarım müdürlüğüne en geç bir ay içinde bildirmek zorundadır.
Komite ve il tarım müdürlüğü, kendisine bildirilen müteşebbisi "organik
tarım metodu uygulayan müteşebbis" olarak kayıt altına alır.
Geçiş sürecindeki kısaltmanın süresi ve gerekçesi ya da müteşebbisin
yeniden geçiş sürecine alınması durumları yetkilendirilmiş kuruluş
tarafından, bir ay içerisinde üretim yapılan ilin il müdürlüğüne, yıllık
raporlarda ise Komiteye bildirilir.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
251
Yetkilendirilmiş kuruluşlar, geçen takvim yılında yapmış oldukları bir
yıllık faaliyetleriyle ilgili; ürün, müteşebbis, sertifika icmalleri, kontrol,
üretim, ihracat, ithalat, çalışan personel durumu ile ilgili bilgileri müteakip
yılın en geç 31 Mart tarihine kadar Komiteye bildirir. Ayrıca yeni sözleşme
yapılan müteşebbisleri sözleşme tarihinden itibaren en geç bir ay içinde
Komiteye bildirmek zorundadırlar.
Denetim, yetki ve sorumluluklar ile denetim elemanlarının hizmet
içi eğitimleri
Madde 40 — Yetkilendirilmiş kuruluş, müteşebbis ve işletme
denetimleri; Organik Tarım Komitesi Üyeleri ve il müdürlükleri bünyesinde
organik tarım konusunda eğitim almış teknik elemanlardan oluşan Organik
Tarım Birimi tarafından yapılır. Bu denetimler gerek görülmesi halinde
Bakanlık tarafından Teftiş Kurulu Başkanlığına da yaptırılabilir.
İl müdürlüklerinde denetimde görev alacak denetim elemanı; İl
müdürlüğü tarafından önerilen, Bakanlık tarafından eğitilerek kimlik verilen
kişilerden oluşur.
Denetimler; yetkilendirilmiş kuruluş büro denetimi, müteşebbis,
işletme denetimleri olup, yetkilendirilmiş kuruluşların büro denetimi komite
tarafından, diğer denetimler ise İl müdürlüklerince yapılır. Denetimler
denetim yetkisine sahip en az iki elaman tarafından gerçekleştirilir. İl
müdürlüğü elemanlarınca yapılacak denetimler sırasında Bakanlık tarafından
hazırlanmış olan denetim formları kullanılır. Yıl sonunda yapılan
denetimlere ilişkin değerlendirme icmali istatistiki bilgi mahiyetinde
Bakanlığa en geç müteakip yılın 31 Ocak tarihine kadar gönderilir.
Bakanlık merkez teşkilatınca gerek görülmesi halinde taşra teşkilatı
denetim elemanlarına yönelik eğitimler yaptırılır. Çiftçi eğitimleri taşra
teşkilatındaki denetim elemanları tarafından yapılır.
Ceza uygulamaları
Madde 41 — Kanuna aykırı hareket eden müteşebbislere ve
yetkilendirilmiş kuruluşlara verilecek idari para cezaları aşağıdaki şekilde
uygulanır.
a) Suçun tespit edildiği mahallin il müdürlüğünün teklifi veya
Komiteye yapılan şikâyete bağlı olarak veya Komitenin doğrudan tespiti
halinde Kanunun 12 nci maddesinin birinci fıkrasının (b), (c), (d), (e)
bentlerindeki yaptırımlar Bakanlık tarafından uygulanır. Bu yaptırımlar
Komitenin ön incelemesini müteakip gerek duyulduğu durumda Bakanlık
Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından yapılacak inceleme sonucuna göre
yerine getirilir. Bu inceleme süresince yetkilendirilmiş kuruluş
müteşebbislerle yeni sözleşme yapamaz. Ancak daha önceden sözleşme
252
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
yapılmış müteşebbislerle ilgili kontrol, sertifikasyon ya da kontrol ve
sertifikasyon işlemlerine Komitenin alacağı karar doğrultusunda devam
edilebilir.
b) Kanunun 12 nci maddesinin birinci fıkrasının (f) ve (k) bendlerine
aykırı hareket edenlere Bakanlıkça veya mahallin en büyük mülki amiri
tarafından idari para cezası verilir.
c) Kanunun 12 nci maddesinde yer alan diğer cezalar ise suçun tespit
edildiği mahallin en büyük mülki amiri tarafından verilir.
d) Suça ilişkin cezanın kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde
suçun tekrarlanması halinde Kanunda öngörülen tekerrür hükümleri
uygulanır.
Bakanlık veya mahallin en büyük mülki amiri tarafından verilen idari
para cezalarına karşı, kararın ilgilisine tebliğ tarihinden itibaren (7) gün
içerisinde yetkili idari mahkemelere itiraz edilebilir.
Kontrolörlük kursu, kontrolörlük başvurularında aranılacak
şartlar ile yetki, çalışma şekil ve esasları
Madde 42 — Bakanlıkça gerekli görülmesi halinde, ziraat mühendisi,
veteriner hekim, su ürünleri mühendisi ve gıda mühendislerine yönelik, yılda
bir defa kontrolör kursu açılır veya açtırılır. Kurs masraflarını karşılamak
üzere, kursa katılacaklardan alınacak önceden Kurumca belirlenmiş olan
ücret, ilgili döner sermaye hesabına yatırılır.
Kontrolörlük başvurularında aranılacak şartlar, kontrolörün, yetki,
çalışma şekil ve esasları şunlardır:
a) Başvuruda aranılacak şartlar;
1) Ziraat, veteriner, su ürünleri ve gıda mühendisliği fakültelerinin
birinden mezun olmak,
2) Organik tarım konusunda bir yıllık bilgi ve deneyim sahibi
olduğunu gösterir resmi belgeye veya konu ile ilgili yüksek lisans
diplomasına veya konu ile ilgili doktora diplomasına veya Bakanlıkça
açılacak veya açtırılacak kurslardan kontrolörlük eğitimi aldığına dair resmi
bir belgeye sahip olmak veya organik tarım komitesinde bir yıl süre ile
çalışmış olmak veya lisans eğitimleri uygun organik tarımda görev yapmış
Bakanlık müfettişi olmaktır.
b) Yetki;
1) İstenilen bilgi ve belgeleri Komiteye sunan kişilere, Komite
tarafından kontrolörlük yetkisi verilir ve yetkilendirilen kontrolörler
kimliklendirilerek kayıt altına alınır.
2) Lisans aldıkları meslek odasına üye olmak koşuluyla kontrol
hizmeti verebilirler.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
253
3) Kontrolörler aynı anda yalnız bir yetkilendirilmiş kuruluş adına
çalışır, ancak serbest kontrolörler aynı anda farklı yetkilendirilmiş kuruluş
adına kontrol yapabilirler.
c) Çalışma şekil ve esasları;
1) Komiteden alınacak yetki belgesiyle çalışırlar.
2) Yaptıkları kontrolle ilgili rapor tutmak, bu raporları imzalamak ve
yetkilendirilmiş kuruluşa teslim etmek zorundadırlar.
3) Komite, kontrolörün bu Yönetmelik hükümlerine aykırı
davranmasını tespit etmesi halinde kontrolör belgesini geçici veya süresiz
olarak iptal edebilir.
Sertifiker başvurularında aranılacak şartlar ile yetki, çalışma
şekil ve esasları
Madde 43 — Sertifikerlik başvurularında aranılacak şartlar ile yetki,
çalışma şekil ve esasları şunlardır:
a) Başvuruda aranılacak şartlar;
1) En az 4 yıllık yükseköğrenim mezunu olmak,
2) Organik tarım konusunda bir yıllık bilgi ve deneyim sahibi
olduğunu gösterir resmi belgeye veya konu ile ilgili yüksek lisans
diplomasına veya konu ile ilgili doktora diplomasına veya Bakanlıkça
açılacak veya açtırılacak kurslardan kontrolörlük eğitimi aldığına dair resmi
bir belgeye sahip olmak veya organik tarım komitesinde bir yıl süre ile
çalışmış olmak veya lisans eğitimleri uygun organik tarımda görev yapmış
Bakanlık müfettişi olmaktır.
b) Yetki;
1) İstenilen bilgi ve belgeleri Komiteye sunan kişilere, Komite
tarafından sertifikerlik yetkisi verilir ve yetkilendirilen sertifikerler
kimliklendirilerek kayıt altına alınır.
2) Sertifikerler yalnız bir yetkilendirilmiş kuruluş adına çalışabilir.
c) Çalışma şekil ve esasları;
1) Sertifikerler, Komiteden alınacak yetki belgesiyle çalışırlar.
2) Komite, sertifikerin bu Yönetmelik hükümlerine aykırı
davranmasını tespit etmesi halinde sertifiker belgesini geçici veya süresiz
olarak iptal edebilir.
Kontrol ve sertifikasyon ücreti
Madde 44 — Kontrol ve sertifikasyon ücretinin esasları aşağıda
belirtilmiştir.
Kontrol ve sertifikasyon ücreti; yetkilendirilmiş kuruluş ile
müteşebbis arasında yapılan sözleşme ile belirlenir. Yetkilendirilmiş kuruluş
kontrollerinde komite üyesinin de kontrolde bulunmasını gerekli görürse,
254
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Komiteye yazılı olarak başvurur ve oluşacak harcırahı kendi kontrolüne
uyguladığı esaslara göre karşılar.
BEŞİNCİ KISIM
Komiteler
BİRİNCİ BÖLÜM
Organik Tarım Komitesi
Organik Tarım Komitesinin oluşumu, görevleri, çalışma şekil ve
esasları
Madde 45 — Organik Tarım Komitesinin oluşumu, görevleri, çalışma
şekil ve esasları aşağıda belirtilmiştir.
a) Komitenin oluşumu; Bakanlık, Tarımsal Üretim ve Geliştirme
Genel Müdürlüğü, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü, Tarımsal
Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Teşkilatlanma ve Destekleme Genel
Müdürlüğü, Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı ile Dış
İlişkiler ve Avrupa Topluluğu Koordinasyon Dairesi Başkanlığı tarafından
görevlendirilecek temsilcilerinden, Bakan veya yetkilendireceği müsteşar
veya müsteşar yardımcısının onayı ile kurulur. Yukarıda adı belirtilen
kuruluşlardan en az bir üye olmak üzere komiteye alınacak üye sayısını
Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü belirler. İhtiyaç duyulması
halinde Teftiş Kurulu Başkanlığı ve Hukuk Müşavirliği’nden Komiteye birer
üye alınabilir. Komite başkanlığı ve sekreteryası Tarımsal Üretim ve
Geliştirme Genel Müdürlüğü Alternatif Tarımsal Üretim Teknikleri Daire
Başkanlığınca yürütülür.
b) Komitenin görevleri;
1) Yetkilendirilmiş kuruluş başvurularını değerlendirerek çalışma izni
vermek, izin sürelerini uzatmak, izinlerini iptal etmek,
2) Yetkilendirilmiş kuruluşları kodlamak, kontrolörleri, sertifikerleri
kodlamak ve kimliklendirmek,
3) Kontrolör ve sertifiker yetkisi vermek, yetkilerini iptal etmek,
4) Yetkilendirilmiş kuruluşların büro denetimini yapmak,
5) Yetkilendirilmiş kuruluşlara, kontrolörlere ve müteşebbislere
organik tarım mevzuatlarına aykırı hareket etmeleri halinde gerekli idari para
cezalarının uygulanmasını Bakanlık Makamına teklif etmek,
6) Türkiye’de organik tarımın yaygınlaştırılması, geliştirilmesi,
tanıtılması konularında çalışmalar yapmak, Organik tarım konusunda eğitim,
seminer, sempozyum, toplantı, kongre ve fuarların düzenlenmesini teşvik
etmek, bahse konu etkinliklere katılmak ve katkı sağlamak,
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
255
7) Uluslararası Organik Tarım mevzuatlarını izleyerek bu konudaki
uyumun sağlanması için değişiklik çalışmaları yapmaktır.
c) Komite, sekreterya tarafından toplantıya çağrılır. Komite üye tam
sayısının en az salt çoğunluğuyla toplanır. Kararlar üye tam sayısının salt
çoğunluğu ile alınır.
d) Raportörlük, Komitece Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel
Müdürlüğü temsilcileri arasından seçilen sekreter üye tarafından yürütülür.
e) Kararlar, toplantı tarihinden itibaren en geç bir ay içinde toplantıya
katılan tüm üyeler tarafından imzalanır. Bakan veya Bakan’ın yetki verdiği
Makamın Onayına sunulur ve Makam Onayı tarihinden itibaren yürürlüğe
girer.
İKİNCİ BÖLÜM
Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesi
Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesinin oluşumu,
görevleri, çalışma şekil ve esasları
Madde 46 — Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesinin
oluşumu, görevleri çalışma şekil ve esasları aşağıda belirtilmiştir;
a) Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesi; Tarımsal Üretim ve
Geliştirme Genel Müdür’ün başkanlığında TÜGEM temsilcileri, Devlet
Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Gümrük
Müsteşarlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Çevre ve
Orman Bakanlığı, İhracatı Geliştirme Etüt Merkezi, Tarımsal Araştırmalar
Genel Müdürlüğü temsilcileri, TÜBİTAK, meslek kuruluşları, sivil toplum
örgütleri, yetkilendirilmiş kuruluşların temsilcisi, üniversiteler ve özel sektör
temsilcileri ile Komitenin toplantı gündemiyle ilgili görüşlerinin alınmasında
yarar gördüğü kurum ve kuruluşların temsilcilerinden olmak üzere en az on
kişiden oluşur.
b) Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesi; organik tarımın
uygulanması ve geliştirilmesi, desteklemeler ve teşvikler, tüketicinin
bilinçlendirilmesi, organik ürünlerin yurt içi ve yurt dışında pazarlanması,
uygulamalardaki aksaklıkların tespit edilmesi ve bu konudaki stratejilerin
belirlenmesi, organik tarım konusunda proje önerilerinin belirlenmesi ve
araştırma önceliklerinin tespit edilmesi hususunda çalışmaları yürütür.
c) Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesi tarafından gerek
görülmesi halinde çalışma grupları oluşturulur.
d) Olağan olarak yılda en az bir kez toplanır. Olağanüstü durumlarda
sekreterya tarafından toplantıya çağrılır.
256
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
e) Kararlar, toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile alınır ve
Komite’ye tavsiye niteliğindedir.
f) Raportörlük ve sekreterya Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel
Müdürlüğü tarafından yürütülür.
g) Kararlar, toplantı tarihinden itibaren yirmi gün içinde tüm üyeler
tarafından imzalanır. Kararlar imzalandıktan sonra otuz gün içerisinde
Komiteye iletilir. Komite, müteakip ilk toplantısında kararlarla ilgili
değerlendirmeyi yapar.
ALTINCI KISIM
Çeşitli ve Son Hükümler
Uyuşmazlık halinde başvurulacak yer
Madde 47 — Her yetkilendirilmiş kuruluş tarafından, gerekli hallerde
başvurulması maksadıyla bir mahkeme yerinin belirlenmesi zorunludur. Bu
mahal, müteşebbis ile yetkilendirilmiş kuruluş arasında yapılan sözleşmede
belirtilmelidir.
Dış ticaret düzenlemeleri
Madde 48 — Organik ürünlerin ithalat ve ihracatına ilişkin gerekli
düzenlemeler, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Dış Ticaret Müsteşarlığı
tarafından yapılır.
Hüküm bulunmayan haller
Madde 49 — Organik tarım faaliyetlerinde bu Yönetmelikte hüküm
bulunmayan hallerde; 27/5/2004 tarihli ve 5179 sayılı Gıdaların Üretimi,
Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun, 22/3/1971 tarihli ve 1380 sayılı Su
Ürünleri Kanunu, 29/5/1973 tarihli ve 1734 sayılı Yem Kanunu, 15/5/1957
tarihli ve 6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu ve
29/6/2001 tarihli ve 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın
Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun, 8/5/1986 tarihli ve 3285 sayılı
Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu ve bu Kanunlara dayalı olarak çıkartılan
ilgili mevzuat hükümleri ile 25/4/2002 tarihli ve 24736 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanan Kimyevi Gübre Denetim Yönetmeliği, 18/3/2004
tarihli ve 25406 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Tarımda Kullanılan
Kimyevi Gübrelere Dair Yönetmelik, 4/5/2004 tarihli ve 25452 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanan Tarımda Kullanılan Organik, Organomineral, Özel,
Mikrobiyal ve Enzim İçerikli Organik Gübreler ile Toprak Düzenleyicilerin
Üretimi, İthalatı, İhracatı, Piyasaya Arzı ve Denetimine Dair Yönetmelik
hükümlerine uyulur.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
257
Yürürlükten kaldırılan mevzuat
Madde 50 — 11/7/2002 tarihli ve 24812 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanan Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik
yürürlükten kaldırılmıştır.
Yürürlük
Madde 51 — Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
Madde 52 — Bu Yönetmelik hükümlerini Tarım ve Köyişleri Bakanı
yürütür.
Ek–1 Gübre ve Toprak İyileştiriciler ile Bitki Koruma Materyalleri
A. Gübreler ve toprak iyileştiriciler
Organik bitkisel ürün yetiştiriciliğinde kullanımına izin verilen, gübre ve
toprak iyileştiriciler aşağıda verilmiştir. Gübre ve toprak iyileştiriciler, bu
Yönetmelik hükümleri doğrultusunda kullanılmalıdır.
İsim
Çiftlik gübresi
Tanımı, İçeriği ve Kullanım Koşulları
-Hayvan dışkıları ve hayvan yatağı bitki
materyallerinden oluşan gübredir.
-Ekstansif hayvancılıktan gelen gübreler
kullanılır.
-Çiftlik gübresinin elde edildiği hayvan türleri
belirtilmelidir.
-Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına
onay verilmelidir.
Kurutulmuş çiftlik ve suyu
-Ekstansif yetiştiricilik yapılan üretim
alınmış kanatlı hayvan gübresi birimlerinden elde edilen gübrelerdir.
-Gübrenin elde edildiği hayvan türleri
belirtilmelidir.
-Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına
onay verilmelidir.
Kanatlı ve çiftlik gübresi
-Gübrenin elde edildiği hayvan türleri
içeren kompostlaştırılmış
belirtilmelidir.
hayvan gübresi
-Entansif hayvancılıktan gelen gübrelerin
kullanımı yasaktır.
-Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına
258
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Hayvanların sıvı dışkıları
(taze gübre sızıntısı, idrar ve
benzeri)
onay verilmelidir.
-Kontrollü fermantasyon ve/veya seyreltmeden
sonra kullanılmalıdır.
-Gübrenin elde edildiği hayvan türleri
belirtilmelidir.
-Entansif hayvancılıktan gelen gübrelerin
kullanımı yasaktır.
-Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına
onay verilmelidir.
Solucan (vermicompost) ve
böceklerin kompostu
Guano
-Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına
onay verilmelidir.
Hayvansal kaynaklı ürünler ve -Kuru maddede maksimum krom (VI)
yan ürünler ;
konsantrasyonu: 0 mg/kg olmalıdır.
-Kan unu
-Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına
-Tırnak unu
onay verilmelidir.
-Boynuz unu
-Kemik unu veya jelatinsiz
kemik unu
-Balık unu
-Et unu
-Tüy, saç ve
chiquette(öğütülmüş deri ya
da kürk) unu
-Yün
-Kürk
-Saç
-Sütçülük ürünleri
Bitkisel kaynaklı ürünler ve
yan ürünler ;
(örneğin: yağlı tohum
küspesi, kakao kabukları,
ıskarta malt ve benzeri) elde
edilen gübreler.
Kompostlaştırılmış veya
-Kompost veya biogaz için anaerobik
fermente edilmiş ev atıkları
fermantasyona bırakılarak ayrıştırılmış evsel
atıklardır.
-Yalnızca bitkisel ve hayvansal ev atıklarıdır.
-Yalnızca kapalı ve denetlenen toplama
sisteminde üretilmelidir.
-Kuru maddede en fazla konsantrasyonları;
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
259
kadmiyum: 0,7, bakır:70, nikel:25, kurşun:45,
çinko:200, civa:0,4, krom(toplam):70 ve krom
(VI): 0 mg/kg olmalı.
-Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına
onay verilmelidir.
-31 Mart 2006 tarihine kadar geçerlidir.
Kompostlaştırılmış veya
-Kompost veya biogaz için anaerobik
fermente edilmiş sebze
fermentasyona bırakılarak bitkisel karışımlardan
materyalleri karışımı
elde edilen materyallerdir.
-Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına
onay verilmelidir.
Kültür mantarı üretim artıkları -Substratın başlangıç kompozisyonu bu
Yönetmeliğin mantar üretimi için ileri sürülen
şartlarını karşılamalıdır.
Deniz yosunu ve deniz
1-Kurutma, dondurma ve öğütmeyi içeren
yosunu materyalleri
fiziksel işlemler,
2-Su veya sulu asit ve/veya sulu alkali çözelti ile
ekstraksiyon,
3-Fermantasyon,
Yöntemleri ile elde edilmelidir.
-Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına
onay verilmelidir.
Talaş ve tahta parçaları
-Kimyasal işlem görmemiş olmalıdır.
Kompostlaştırılmış ağaç
-Kimyasal işlem görmemiş olmalıdır.
kabuğu
Ağaç külü
-Kimyasal işlem görmemiş olmalıdır.
Peat
-Bahçe bitkilerinde (küçük ölçekli üretim birimi,
çiçek, çalı ve fidan üretimi) sınırlı
kullanılmalıdır.
Kil’ler
(örneğin: perlit, vermikülit ve
benzeri)
Yumuşak kaya fosfatı
-18/3/2004 tarihli ve 25406 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanan “Tarımda Kullanılan
Kimyevi Gübrelere Dair Yönetmelik”in Ek1’inde belirtilen gübredir.
-Kadmiyum içeriği 90 mg/kg P2O5 ’e eşit veya
az olmalıdır.
Alüminyum kalsiyum fosfat
-18/3/2004 tarihli ve 25406 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanan “Tarımda Kullanılan
Kimyevi Gübrelere Dair Yönetmelik”in Ek1’inde belirtilen gübredir.
-Kadmiyum içeriği 90 mg/kg P2O5 ’e eşit veya
260
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Bazik curuf
Ham potasyum tuzları
(örneğin: kainit, silvinit ve
benzeri)
Magnezyum tuzu içerebilen
Potasyum sülfat,
Stillage ve stillage ekstratı
Doğal kaynaklı kalsiyum
karbonat (örneğin: tebeşir,
marn, öğütülmüş kireçtaşı,
breton toprağı (alg kireci),
fosfat tebeşiri )
Doğal kaynaklı magnezyum
ve kalsiyum karbonat
(örneğin: magnezyum tebeşiri,
öğütülmüş magnezyum
kireçtaşı vb.)
Magnezyum sülfat (örneğin:
kieserite)
Kalsiyum klorür çözeltisi
az olmalıdır.
-Bazik topraklarda sınırlı kullanılmalıdır.
(pH>7,5)
-Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına
onay verilmelidir.
-Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına
onay verilmelidir.
-Ham potasyum tuzlarından fiziksel ekstraksiyon
işlemi ile elde edilen ve ayrıca magnezyum
tuzları da içerebilen gübrelerdir.
-Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına
onay verilmelidir.
-Amonyum; stillage olarak kabul
edilmemektedir.
-Sadece doğal kaynaklı olanlar kullanılır.
-Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına
onay verilmelidir.
-Kalsiyum eksikliği belirlendiğinde elma
ağaçlarının yapraklarına uygulanır.
-Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına
onay verilmelidir.
Kalsiyum sülfat(Jips = alçı
-Sadece doğal kaynaklı olanlar kullanılır.
taşı)
-18/3/2004 tarihli ve 25406 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanan “Tarımda Kullanılan
Kimyevi Gübrelere Dair Yönetmelik”in Ek1’inde belirtilen gübredir..
Şeker üretiminden elde edilen -Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına
endüstriyel kireç
onay verilmelidir.
Elementel kükürt
-18/3/2004 tarihli ve 25406 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanan “Tarımda Kullanılan
Kimyevi Gübrelere Dair Yönetmelik”in Ek1’inde belirtilen gübredir.
-Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
261
onay verilmelidir.
-Sadece ham Sodyum klorür tuzudur.
-Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına
onay verilmelidir.
Sodyum klorür
Öğütülmüş kayaç
İz elementler
Mikrobiyal gübreler
-18/3/2004 tarihli ve 25406 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanan “Tarımda Kullanılan
Kimyevi Gübrelere Dair Yönetmelik”in Ek1’inde belirtilen gübrelerdir.
-Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına
onay verilmelidir.
-Genetiği değiştirilmemiş olmalıdır.
-Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına
onay verilmelidir.
B. Bitki koruma maddeleri
B.1. Bitki ve hayvansal orijinli maddeler
İsim
Azadirachta indica A. Juss
(Neem ağacı) dan elde
edilmiş azadirachtin
Hidrolize proteinler
Tanımlama, bileşime ait ve kullanım
koşullan
-Insektisit.
-Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından
kullanımına onay verilmelidir.
Lesitin
-Çekici
-Sadece bu ekte yer alan diğer uygun ürünlerle
birlikte kullanımına izin verilir.
-Fungisit
Balmumu
Jelatin
-Budama ve aşı yaralarında kullanılır.
-Insektisit
Nane yağı, çam yağı ve kimyon
yağı gibi bitkisel yağlar
Chrysanthemum
cinerariaefolium dan elde
edilmiş piretrinler
-Insektisit, akarisit, fungisit ve çimlenme
önleyici.
-Insektisit,
-Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından
kullanımına onay verilmelidir.
262
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Quassia amara’dan elde
edilmiş Quassia
Derris spp, Lonchocarpus
spp. ve Terphrosia spp. dan
elde edilmiş rotenone
-Insektisit, uzaklaştırıcı
-Insektisit
-Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından
kullanımına onay verilmelidir.
B.2. Zararlılara karşı biyolojik mücadelede kullanılacak
mikroorganizmalar
İsim
Bakteri, virüs ve fungus gibi
mikroorganizmalar (örneğin;
Bacillus thuringiensis, Granül
oluşturan virüs ve benzeri)
Tanımlama, bileşime ait ve kullanım
koşulları
-Sadece genetik olarak modifîye edilmemiş
ürünleri kapsar.
B.3. Sadece tuzak, yayıcı ve cezbedicilerde kullanılan maddeler
Tuzaklar ve yayıcıların içerdikleri maddelerin çevreye bulaşması ve ekimi
yapılmış ürünlerle teması önlenmeli, kullanıldıktan sonra toplanmalı ve
kullanım süresi dolanlar güvenli şekilde yok edilmelidir.
İsim
Diamonyum fosfat ve
benzeri amonyum
tuzları
Metaldehit
Feromon
Tanımlama, bileşime ait ve kullanım koşulları
-Cezbedici. Sadece tuzaklarda kullanılır.
-Mollussisit.
-İçerisinde çiftlik hayvanları ve yaban hayvanlarını
uzaklaştırıcıda bulunan tuzaklarda kullanılabilir. 31
Mart 2006 tarihine kadar geçerlidir.
-Eşeysel davranış bozucu.
-Sadece tuzak ve yayıcılarda kullanılabilir.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Pyrethroidler
(sadece
deltamethrin
veya lambdacyhalothrin)
263
-İnsektisit.
-Sadece türe özgü cezbedici tuzaklarda kullanılır.
-Sadece Bactrocera oleae (Gmel.} ve Ceratitis
capıtata Wied’e karşı kullanılır.
-Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına
onay verilmelidir.
B.4.Organik tarımda geleneksel olarak kullanılan maddeler
İsim
Tanım, içerik ve kullanım koşulları
Bakır
hidroksit,
Bakır
oksiklorür,
(tribazik) bakır
sülfat ve
bakıroksit
-Fungisit.
-Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına onay
verilmelidir.
-31 Aralık 2005 tarihine kadar, maksimum 8 kg saf
bakır/ha/yıl, 1 Ocak 2006 tarihinden itibaren maksimum 6
kg saf bakır/ha/yıl kullanılır.
-Ülkede bitki koruma ürünleri ile ilgili yasal mevzuatta bakır
kullanımına ilişkin sınırlamalar mevcut ise izin verilen
limitler dahilinde kullanılır.
-Yukarıda belirtilen miktarlardan farklı olarak, çok yıllık
bitkiler için kullanılabilecek en fazla bakır miktarı aşağıdaki
gibidir:
-31 Aralık 2006 tarihinden itibaren 4 yıl geriye gidildiğinde
kullanılacak toplam bakır miktarı 38 kg. saf bakır /ha’ı
aşamaz.
-1 Ocak 2007 tarihinden geçerli olmak üzere her yıl için
önceki dört yıl dikkate alınarak kullanılacak toplam
maksimum saf bakır miktarı 2007 yılı dâhil 36 kg/ha, 2008
yılı dâhil 34 kg/ha, 2009 yılı dâhil 32 kg/ha, 2010 yılı ve
takip eden yıllarda 30 kg/ha miktarını aşamaz.
-1 Ocak 2007 tarihinden itibaren dört yıl geriye gidildiğinde
kullanılacak toplam maksimum bakır miktarı, 36 kg /ha,
2008 de 34 Kg Bakır/ha/yıl, 2009 da 32 Kg Bakır/ha/yıl,
2010 da 30 Kg Bakır/ha/yıl ve takip eden yıllarda her yıl 2
Kg Bakır/ha/yıl azaltılarak hesaplanacaktır.
264
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Etilen
-Muzların sarartılmasında kullanılabilir.
Potasyum
-İnsektisit
sabunu
(yumuşak
sabun)
Potasyum alum -Muzların olgunlaşmasının geciktirilmesinde kullanılır.
(kalinite)
Kireç- kükürt
-Fungisit, insektisit, akarisit
(kalsiyum
-Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına onay
polisülfit)
verilmelidir.
Parafın yağları -İnsektisit, akarisit.
Mineral yağlar
Potasyum
permanganat
Kuartz kumu
Kükürt
-Insektisit, akarisit, fungisit.
-Sadece meyve ağaçları, asmalar, zeytin ağaçları ve muz gibi
tropik ürünlerde kullanılır.
-Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına onay
verilmelidir.
-Fungisit, bakterisit.
-Sadece meyve ağaçları, zeytin ağaçları ve asmalarda
kullanılabilir.
-Uzaklaştırıcı
-Fungisit, akarisit, uzaklaştırıcı
B.5. Organik tarımda ekili bitkiler arasında yüzeye yayılan preparatlar
İsim
Tanım, içerik ve kullanım koşulları
Demir (III) ortofosfat Mollussisit
B.6. İşletmedeki Hayvan Barınak ve Binalarında Zararlı ve Hastalık
Kontrolü İçin Kullanılabilecek Girdiler
-Ek-1 (B) bölümünde B.1, B.2, B.3, B.4, B.5 teki girdiler ve
-Rodentisitler (kemirgenler için)
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
265
C. Diğer girdiler
-Organik ürünlerde kullanılmasına müsaade edilen ve genelgelerde
yeralan özel girdileri kapsar.
Ek–2
A. Tarımsal Kaynaklı Olmayan Bileşenler
A.1 Taşıyıcılar Dâhil Gıda Katkıları
İsim
Kalsiyum Karbonat
Laktik Asit
Karbondioksit
Malik Asit
Askorbik Asit
Tokoferolce Zengin
Ekstrakt
Lesitin
Sitrik Asit
Kalsiyum Sitrat
Tartarik Asit [L (+),
(-)]
Sodyum Tartarat
Potasyum Tartarat
MonokalsiyumFosfat
Alginic Asit
Sodyum Alginat
Potasyum Alginat
Agar
Karragenan
Keçiboynuzu zamkı
Guar Zamkı
Tragakant Zamkı
Arap Zamkı
Ksantan Zamkı
Karaga Zamkı
EC Kodu
E170
E322
E330
E333
E334
Özel koşullar
Renklendirme dışında
kullanımına izin verilir.
Katı ve sıvı yağlarda
antioksidant
-
E335
E336
E341(i)
E400
E401
E402
E406
E407
E410
E412
E413
E414
E415
E416
Unlarda kabartıcı olarak
-
E270
E290
E296
E300
E306
266
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Gliserol
Pektin
Sodyum Karbonatları
Potasyum
Karbonatları
Amonyum
Karbonatları
Magnezyum
Karbonatları
Kalsiyum Sülfat
Sodyum Hidroksit
Silikon Dioksit
Argon
Azot
Oksijen
E422
E440(i)
E500
E501
Bitki ekstraktları
-
E503
-
E504
-
E516
E524
E551
Taşıyıcı
Yüzey düzeltme amacı ile
Baharat ve otlar için
topaklaşma önleyici
-
E938
E941
E948
A.2 Lezzetlendirici Maddeler (Doğal çeşni verici maddeler ve
karışımları)
A.3 Su ve Tuz [İçilebilir su, Tuz (Sodyum klorür ve potasyum
klorür)]
A.4 Mikroorganizma Preparatları (Gıda işlemede kullanılan ve
genetik olarak değiştirilmemiş her türlü mikroorganizmalar)
A.5 Mineraller (iz elementler dâhil), vitaminler, aminoasitler ve
diğer azotlu bileşikler (Gıdalarda yasal olarak kullanımına izin verildiği
sürece kullanılabilir.)
B. Organik Üretimde Tarımsal Orijinli Bileşenlerin İşlenmesinde
Kullanılabilen İşlem Yardımcıları ve Diğer Maddeler
İsim
Özel koşullar
Su
Kalsiyum klorid
Koagülasyon ajanıdır.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Kalsiyum karbonat
Kalsiyum hidroksit
Kalsiyum sülfat
Magnezyum klorid (veya Nigari)
Koagülasyon ajanıdır.
Koagülasyon ajanıdır.
Potasyum karbonat
Üzümlerin kurutulmasında
kullanılabilir:
Şeker üretiminde kullanılabilir.
Sodyum karbonat
Sitrik asit
Sodyum hidroksit
Sülfürik asit
İsopropanol (propan-2-ol)
Yağ üretimi ve nişastanın
hidroilizinde kullanılabilir
Şeker Üretimi, kolza tohumundan
(Brassica spp) yağ üretiminde
kullanılabilir
Şeker üretiminde kullanılabilir
Karbondioksit
Azot
Şeker işlemede kristalizasyon için
kullanılır
-
Etanol
Çözücüdür.
Tannik asit
Filtrasyon ajanı
Yumurta beyazı albümini
Kazein
Jelatin
Isinglass
Bitkisel yağlar
Silikon dioksit jeli veya kolloidal
çözelti
Aktif karbon
Talk
Bentonit
Kaolin
Diatorna toprağı
Perlit
Yağlayıcı, serbestleştirici ve köpük
kırıcı
-
267
268
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Fındık kabuğu
Pirinç unu
Balmumu
Karnuba mumu
Serbestleştirici
Serbestleştirici
Enzim ve mikroorganizma preperatları:
Gıda işlemede işlem yardımcısı olarak kullanılan, genetik olarak
modîfiye edilmemiş her türlü enzim ve mikroorganizma preparatları,
C. Organik Olarak Üretilmeyen Tarımsal Kaynaklı Bileşenler
C.1 İşlenmemiş, sadece yıkama, temizleme, nem içeriğini azaltmak için
fiziksel, mekanik ya da ısıl işlem görmüş ürünler:
C.1.1 Yenilebilir meyveler, kabuklu yemişler ve tohumlar
İsim
Meşe palamutu (Quercus spp.)
Kola cevizi (Cola acuminate)
Bektaşi üzümü (Ribes uva- crispa)
Marakuyas (Passıflora edulis)
Ahududu (Rubus idaeus)
Kırmızı Frenk üzümü (kuru) (Ribes rubrum)
Özel koşullar
-
C.1.2 Yenilebilir Otlar ve Baharatlar
İsim
Yalancı Kara Biber (peruvian) (Schinus molle L.)
Karaturp (Armorica rusticana)
Lesser galanga (Alpina officanarum)
Yalancı safran çiçeği (Carthamus tinctorius) veya
aspir
Suteresi (Nasturtium officinale)
Özel koşullar
-
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
269
C.1.3 Diğer
Konvansiyonel gıda hazırlığında izin verilen deniz yosunları dâhil tüm
yosun türleri.
C.2 Gıda katkıları ve aroma maddeleri hariç, yıkama, temizleme,
nem içeriğini azaltmak için fiziksel, mekanik ya da ısıl işlem dışında
işlemeye tabi tutulmuş bitkisel ürünleri.
C.2.1 Rafine edilmiş veya edilmemiş fakat kimyasal olarak işlem
görmemiş aşağıdakiler dışındaki bitkilerden elde edilen katı ve sıvı yağlar
İsim
Kakao (Theobroma cacao)
Hindistan cevizi (Cocos nucifera)
Zeytin (Olea europaea)
Ayçiçeği (Helîantus annuus)
Palm ( Elaeis guineensis)
Kolza (Brassica napus,rapa)
Safran Çiçeği (Carthamus tinctorius)
Susam (Sesamum indicum)
Soya (Glycine max)
Özel koşullar
-
C.2.2 Tahıllar ve yumru köklerden elde edilen Şeker, nişasta ve diğer ürünler
Fruktoz
Pirinç kâğıdı
Pirinç ve mısır mumundan nişasta (Kimyasal modifiye
edilmemiş)
Mayalanmamış ekmek kâğıdı
C.2.3 Diğer
Bezelye proteini
Rom (Şeker kamışı suyundan elde edilmiş)
Meyve preparatları
270
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Ek- 3 Türk Organik mallarında kullanılacak Logo örnekleri.
A. Kullanım esasları;
Bu Yönetmeliğe göre organik tarımsal ürün veya organik tarımsal
madde üreten ve satanlar; ambalajlarında aşağıdaki logo örneklerini
kullanmak zorundadırlar. Bu logoları üzerinde bulundurmayan ürünler
organik olarak iç pazara sunulamaz, reklam ve tanıtım yapılamaz veya
kısaltmalarıyla patent için başvuramazlar.
Etiketi kullandırma yetkisi, Bakanlık yetkili organı Komiteye aittir.
Bu logo, bu Yönetmelik hükümlerine göre üretimi yapılmış ham madde, yarı
mamül veya mamül tarımsal organik üretim maddelerine, yetkilendirilmiş
kuruluşça kullandırılır.
Üretimin niteliği, ebadı ve ambalajın türüne göre aşağıda verilen logo
örneklerinden biri kullanılır. Logoların çapı, 200 mm den küçük 40 mm den
büyük olamaz. Verilen renkler dışındaki renkler ve tonlar kullanılamaz.
Logolar aşağıda belirtilen tonlarda olmalıdır.
B. Logolarda kullanılacak renkler; yeşil , mavi, siyah ve beyazdır.
C. Logo örnekleri
Çerçeveli renkli logo
Siyah-beyaz logo
Çerçevesiz renkli logo
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Fonlu renkli logo
Siyah-beyaz logo
271
Fonlu siyah beyaz logo
Ek- 4. Organik ürün sertifika örnekleri
A. ORGANİK TARIM MÜTEŞEBBİS SERTİFİKASI
Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşunun Adı:
Kod numarası
:
Adresi
:
Sertifika No’su
:
Müteşebbisin Adı Adresi
:
Ürünün Adı ve Özelliği (1)
:
Sertifikalanma Statüsü
:
Sözleşme No’su
:
Faaliyet Şekli
:
Sertifikanın Sona eriş Tarihi
:
Sertifika Onay Tarihi ve Yeri
:
Bu belgeyle; yukarıda belirtilen ürünlerin, 5262 sayılı Organik Tarım
Kanunu ve................Yönetmelik" kapsamında üretildiği onaylanmaktadır.
1- Ürünün Adı ve Özelliği: Ürün veya ürün grupları yazılır.
272
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
B.ÜRÜN SERTİFİKASI
Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşunun Adı:
Kod numarası
:
Adresi
:
Sertifika No’su (1)
:
Ürünün Adı ve Özelliği
:
Sertifikalanma Statüsü
:
Ürün Miktarı
:
Hasat Yılı (2)
:
Üretim Yılı (3)
:
Ürünün Kaynağı (4)
:
Sözleşme No’su
:
Fatura No’su ve Tarihi
:
Sevk İrsaliye No’su ve Tarihi (5) :
Ambalaj Tipi ve Adedi
:
Parti No’su ve Kalibresi
:
G.T.İ.P
:
Alıcı Ülke
:
Alıcı Müteşebbis Adı ve Adresi :
Gönderen Ülke
:
Gönderen Müteşebbis Adı ve Adresi:
Sertifika Onay Tarihi:
Bu belgeyle; yukarıda belirtilen ürün, 5262 sayılı Organik Tarım Kanunu ve
....................... Yönetmelik" kapsamında üretildiği …………………
Kuruluşunca kontrol edilerek sertifikalandırılmıştır.
1-Sertifika No’su: OTK’ce verilen Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşu kodu ile
başlamak zorundadır.
2-Hasat yılı: Bitkisel üretim için yazılacak.
3-Üretim Yılı: Hayvansal üretimde yazılacak
4-Ürünün kaynağı: Üretici kod numaraları veya bir önceki sertifika numaraları
5-Fatura yok ise yazılmak zorundadır.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Ek- 5. İşletmede stoklanabilecek gübre miktarına eşdeğer hayvan sayısı
Hayvan Türleri
Altı aydan büyük atlar
Besiye alınmış danalar
Bir yaşından küçük diğer
sığırlar
Bir yaşından büyük, iki
yaşından küçük erkek
sığırlar
Bir yaşından büyük, iki
yaşından küçük dişi
sığırlar
Bir yaş ve üstü erkek
sığırlar
Damızlık düveler
Besiye alınmış düveler
Süt sığırları
Gebe süt sığırları
Diğer sığırlar
Dişi damızlık tavşanlar
Dişi koyunlar
Keçiler
Domuz yavruları
Damızlık dişi domuzlar
Besiye alınmış domuzlar
Diğer domuzlar
Etlik piliçler
Yumurta tavukları
170 kg N/Ha/Yıl/baş’a
eşdeğer maksimum
hayvan sayısı
2
5
5
3,3
3,3
2
2,5
2,5
2
2
2,5
100
13,3
13,3
74
6,5
14
14
580
230
273
274
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Ek-6. Hayvancılıkta en az kullanım alanları ve barınak özellikleri
A. Büyük ve küçükbaş hayvanlar
Tür ve Çeşit
Hayvanlara Ayrılan Net Alan (İç
alan)
En az canlı ağırlık
Damızlık ve
besiye alınmış
sığır ve tek
tırnaklılar
100 kg’a kadar
200 kg’a kadar
350 kg’a kadar
350 kg’a kadar
En az 0,75 m²/100
kg
Mera Dışındaki
Serbest Dolaşım
Alanı
m²/baş
1,5
2,5
4,0
5,0
En az
1m²/100kg
m²/baş
1,1
1,9
3,0
3,7
En az
0,75 m²
/100kg
4,5
30,0
2,5
2,5
kuzu/oğlak
başına 0,5
Süt sığırları
Damızlık boğalar
6,0
10,0
Koyun ve keçiler
1,5 koyun/keçi
0,35 kuzu/oğlak
Gebe domuzlar ve
40 günlüğe kadar
domuz yavruları
7,5
2,5
0,8
1,1
1,3
0,6
0,8
1,0
0,6
0,4
2,5 dişi
6,0 erkek
1,9
8,0
Besiye alınmış
domuzlar
Domuz yavruları
Damızlık domuzlar
50 kg’a kadar
85 kg’a kadar
110 kg’a kadar
40 günlükten büyük
ve 30 Kg’a kadar
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
275
B. Kümes Hayvanları
Hayvanlara Ayrılan Net Alan (İç Alan)
Tür
Yumurta tavuğu
Hayvan/Alan
(Adet/m2)
6,0
Besiye alınmış
kümes
hayvanları
(Sabit
Barınaklarda)
10,0
En fazla 21 kg
canlı ağırlık/
m2
Besiye alınmış
kümes
hayvanları
(Taşınabilir
barınaklarda)
16,0
En fazla 30 kg
canlı ağırlık/m2
Tünek genişliği
(tünek/hayvan)
13,0
20,0
yalnızca Hint
tavuğu için
Folluk
8 tavuk
için
1 folluk
tavuk
başına 20
cm folluk
alanı
Serbest Dolaşım
Alanı
4,0
170 kg N / ha / yıl
4,0 Et ve
Hint tavuğu
4,5 Ördek
10,0 Hindi
15,0 Kaz
tüm çeşitler
için
170 kg N / ha / yıl
2,5
170kgN/ha/yıl
Ek-7 Organik Hayvancılıkta Kullanılacak Yem ve Yem Maddeleri
A.Bitki Kaynaklı Yem Maddeleri
A.1 Tahıl, hububat, bunların ürünleri ve yan ürünleri
Dane,kırıntı,vasat ürün,kabuk ve kepek olarak yulaf,
Dane, protein ve vasat ürün olarak arpa,
Dane,kırık, kepek, kepek ve embiryo olarak pirinç,
Dane darı,
Dane, vasat ürün, yem ve kepek olarak çavdar,
Tane sorgum,
Dane, kepek, glüten yem, glüten ve tohum embiryosu olarak buğday,
276
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Dane olarak ‘triticale’ Tane, kepek, vasat ürün, embiryo ve glüten
olarak mısır,
Malt sapları,
Malt çimleri,
Bira posası,
A.2 Yağlı tohumlar, yağlı meyveler, bunların ürünleri ve yan
ürünleri
Kolza tohumu, ekspeller kolza küspesi ve kolza kabukları,
Ayçiçeği tohumu ve ekspeller ayçiçeği tohumu küspesi,
Tohum ve tohum embiryosu olarak keten tohumu,
Tohum ve tohum embiryosu olarak susam,
Tohum embiryosu olarak palmiye çekirdeği,
Tohum embiryosu olarak kabak çekirdeği,
Zeytin posası (Purina),
Ekspeller pamuk tohumu küspesi,
Ekspeller soya küspesi,
A.3 Baklagil tohumlar, bunların ürünleri ve yan ürünleri
Nohut kepeği ve kabukları,
Burçak,
Uygun ısıda işlem görmüş fiğ,
Tohum, vasat ürün ve kepek olarak bezelye,
Tohum, vasat ürün ve kepek olarak bakla,
Tohum olarak fiğ ve tohum olarak acı bakla,
A.4 Kök ve yumru yemler, bunların ürünleri ve yan ürünleri
Şeker pancarı posası,
Patates,
Tatlı patates,
Kök manyok,
Patates posası (patates nişastası elde edilirken ortaya çıkan yan ürün),
Patates nişastası,
Patates proteini ve tapyoka,
A.5 Diğer tohumlar ve meyveler bunların ürünleri ve yan ürünleri
Keçiboynuzu, kabak, turunçgiller, elma, armut, şeftali, incir, üzüm ve
bunların posaları, kestane, ceviz, fındık küspeleri, kakao kabukları ve meşe
palamutu kalıntıları.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
277
A.6 Yeşil ve kuru kaba yem bitkileri
Yonca,
Yonca unu,
Üçgül,
Üçgül unu,
Yeşil yemler,
Çayır otu, çayır kuru otu,
Silaj,
Tahıl samanları,
Yemlik kök bitkiler,
A.7 Diğer bitkiler bunların ürünleri ve yan ürünleri
Melaslar, deniz yosunu unu,
Bitki tozları ve bitki kalıntıları,
Bitki protein kalıntıları (Yalnızca yavru hayvanlara verilir.)
Baharat ve otlar,
B.Hayvan Kaynaklı Yem Maddeleri
B.1 Süt ve süt ürünleri
Çiğ süt,
Süt tozu,
Yağsız süt,
Ayran,
Ayran Tozu,
Peynir altı suyu,
Peynir altı suyu tozu,
Peynir altı proteini,
Kazein tozu ve Laktoz tozu,
Kesilmiş ve ekşimiş süt,
B.2 Balık diğer deniz hayvanları, bunların ürünleri ve yan ürünleri
Balık, balık yağı ve rafine edilmemiş balık yağı,
Enzim yoluyla elde edilen yumuşakça,
Kabuklu Autolysate, Hydrolysate, Proteolysate,
Balık unu,
278
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
B.3 Kümes hayvanı yemi olarak, tercihan aynı hayvan gurubundan
yumurta ve yumurta ürünleri
C.Mineral Kaynaklı Yem maddeleri
C.1 Sodyum
Rafine edilmemiş deniz tuzu,
Kaba kaya tuzu,
Sodyum sülfat,
Sodyum karbonat,
Sodyum bikarbonat,
Sodyum klorit,
C.2 Kalsiyum
Lithotamnion ve maerl,
Su hayvanlarının kabukları (Mürekkep balığı kemikleri dâhil),
Kalsiyum karbonat,
Kalsiyum Laktat,
Kalsiyum glükonat,
C.3 Fosfor
Kemik dikalsiyum fosfat çöküntüsü,
Deflüor dikalsiyum fosfat,
Deflüor monokalsiyum fosfat,
Calcium, magnesyum phosphate,
Calcium sodyum phosphate,
C.4 Magnezyum
Susuz Magnezyum oksit,
Magnezyum sülfat,
Magnezyum klorit,
Magnezyum karbonat,
Magnezyum fosfat
C.5 Kükürt
Sodyum sülfat
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
279
D.Yem Katkı Maddeleri
D.1 İz elementler
Demir (Demir karbonat, demir sülfat, monohidrat demir oksit),
İyot (Kalsiyum iyodat, susuz kalsiyum iyodat, hekzahidrat, sodyum
iyodür),
Kobalt (Kobalt Sülfat monohidrat ve/veya heptahidrat, baz kobalt
karbonat, monohidrat),
Bakır (Bakır oksit, baz bakır karbonat monohidratbakır sülfat,
pentahidrat),
Mangan (Mangan Karbonat, mangan oksit ve manganik oksit, mangan
sülfat, mono ve/veya tetrahidrat),
Çinko (Çinko karbonat, çinko oksit, çinko sülfat, mono ve/veya
heptahidrat),
Mobilden (Amonyum mobildat, natrium mobildat),
Selenyum (Sodyum selenat,sodyum selenit)
D.2 Vitaminler, provitaminler ve kimyasal açıdan tam tanımlanmış
benzer etkisi bulunan maddeler
70/524/EEC Nolu Talimatla uygun görülen vitaminler,
Yem maddelerinde doğal olarak ortaya çıkan ham maddelerden elde
edilenler,
Tek Mideli hayvanlar için doğal vitaminlere eşdeğer sentetik vitaminler,
Uygun koşullar karşılandığı takdirde, A, D ve E cinsi sentetik
vitaminleri kullanmaya izin verebilir.
D.3 Enzimler
70/524/EEC nolu talimata uygun görülen enzimler
D.4 Mikroorganizmalar
70/524/EEC nolu talimata uygun görülen mikroorganizmalar
D.5 Koruyucular
E 200 sorbik asid,
E 236 silaj için formik asit,
E260 silaj için asetik asit,
E270 silaj için laktik asit,
E280 silaj için propiyonik asit,
280
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
D.6 Birleştiriciler,katılaşmayı önleyici müstahzarlar ve
katılaştırıcılar
E551b Koloidal silis,
E551c Kieselgur,
E562 Sepiolit,
E558 Bentonit,
E560 Sterit ve kloritlerin doğal karışımı,
E559 Saf kil,
E470 Doğal kaynaklı kalsium sterat,
E561 Vermikulit,
E599 Perlit
Antioksidan maddeler
E360 doğal kaynaklı tokoferol açısından zengin ekstreler
Hayvan beslemede kullanılan belli ürünler
Bira mayası
E. İşleme Yardımcı Ürünler
Yem işlemeye mahsus yardımcı elementler
Silaj için işlemeye mahsus yardımcı elementler (Deniz tuzu, kaba
kaya tuzu, peynir altı suyu, şeker, şeker pancarı posası, tahıl unu, melas)
Ek-8 Hayvan barınakları, alet ve ekipmanları ile işletmelerin
temizlenmesi ve dezenfekte edilmesi amacıyla kullanımına izin verilen
temizlik maddeleri ve dezenfektanlar
Potasyum ve sodyum sabunu,
Su ve buhar,
Kireç kaymağı,
Kireç,
Sönmemiş kireç,
Sodyum hipoklorit (çamaşır suyu),
Kostik soda,
Kostik potas,
Doğal bitki özleri,
Sitrik, parasatik asit, formik, laktik, oksalik ve asetik asit,
Alkol,
Nitrik asit (süt ürünleri üretim ekipmanları için),
Fosforik asit (süt ürünleri üretim ekipmanları için),
Formaldehit
Süt sağım ekipmanları ve meme başı temizlik ve dezenfeksiyonunda
kullanılan ürünler
Sodyum karbonat
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
281
EK 3.
RESMİ GAZETE
Tarih: 30.04.2005, Sayı: 25801
Tebliğ
Tarım ve Köyişleri Bakanlığından:
Bitkisel Üretimle İlişkili Olarak, Doğrudan Gelir
Desteği Ödemesi Yapılmasına İlişkin Tebliğ
(Tebliğ No: 2005/21)
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar
Amaç
Madde 1 — Bu Tebliğ, tarım sektörünün ve kırsal alanın, kalkınma
hedef ve stratejileri doğrultusunda geliştirilmesi ve desteklenmesi için
bitkisel üretimle iştigal eden çiftçilere doğrudan gelir desteği (DGD)
ödemesi yapılması amacıyla hazırlanmıştır.
Kapsam
Madde 2 — Bu Tebliğ, DGD uygulamalarında görev alacak kurum
ve kuruluşların belirlenmesini, bitkisel üretimle iştigal eden çiftçilere temel
DGD ve tavsiye edilen üretim tekniklerini kullanan çiftçilere ilave DGD
ödenmesini ve ödemeye ilişkin usul ve esasları kapsamaktadır.
Dayanak
Madde 3 — Bu Tebliğ, 02/04/2005 tarihli ve 25774 sayılı Resmî
Gazete’de yayımlanan 2005/8629 Sayılı Ulusal Tarım Stratejisi
Doğrultusunda Tarımsal Destek Ödemelerine ve Sürdürülebilir Çiftçi Kayıt
Sisteminin Geliştirilmesine İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı eki Kararın 8 inci
maddesine istinaden 2005 yılı DGD uygulamalarına esas olmak üzere
hazırlanmıştır.
Tanımlar
Madde 4 — Bu Tebliğde geçen;
Bakanlık: Tarım ve Köyişleri Bakanlığını,
TÜGEM: Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğünü,
Banka: T.C. Ziraat Bankası A.Ş.’yi,
Teftiş Kurulu Başkanlığı: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Teftiş
Kurulu Başkanlığını,
282
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Bilgi işlem merkezi: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Araştırma
Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı (APK) Bilgi ve İşlem Daire
Başkanlığını,
İl/ilçe müdürlüğü: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı İl/İlçe
Müdürlüğünü,
Yönetmelik: 16/04/2005 tarihli ve 25788 sayılı Resmî Gazete’de
yayımlanan Çiftçi Kayıt Sistemi Yönetmeliğini,
Tarım arazisi: Tarımsal üretim kaynakları kullanılarak üzerinde
tarımsal faaliyet yürütülen, ÇKS’de kayıtlı olan taşınmazı (Kadastro geçmiş
birimlerde tapu kayıtlarında, kadastro geçmemiş birimlerde ise tespit
komisyonu keşif raporlarında tarım arazisi vasfı bulunan taşınmazı),
Tarımsal faaliyet: Tarım arazisi üzerinde fiilen tarımsal üretim
kaynaklarını kullanarak yapılan bitkisel üretimi,
Çiftçi: ÇKS’de kayıtlı olan ve tarımsal desteklemelerden
yararlanılması amacıyla belirlenen usul ve esasları yerine getiren tüzel kişiler
ile başvuru tarihi itibarıyla 18 yaşını doldurmuş ve/veya reşit gerçek kişileri,
İl/ilçe tahkim komisyonu: Yönetmeliğin 4 üncü maddesine istinaden
oluşturulan il/ilçe tahkim komisyonunu,
İl/ilçe tespit komisyonu: Yönetmeliğin 4 üncü maddesine istinaden
oluşturulan il/ilçe tespit komisyonunu,
Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS): Yönetmelikle oluşturulan ve çiftçilerin
kimlik, arazi ve ürün bilgileri ile tarımsal desteklemelere ilişkin bilgilerin de
kayıt altına alındığı veri tabanını,
Organik tarım bilgi sistemi: Organik tarım yapan çiftçi/işletme,
arazi, ürün, sertifika ve kontrol bilgilerinin bulunduğu Bakanlıkça
oluşturulan veri tabanını,
DGD icmal-1: İlçe müdürlüğü tarafından ÇKS’ye aktarılan bilgilere
göre her köy/mahalle için çiftçi detayında DGD hakedişlerini gösteren ve bir
örneği EK 4’de yer alan belgeyi,
DGD icmal-2: İlçe müdürlüğü tarafından İcmal 1’deki bilgilere göre
her ilçe için köy/mahalle detayında DGD hakedişlerini gösteren ve bir örneği
EK 5’de yer alan belgeyi,
DGD icmal-3: İl müdürlüğü tarafından İcmal 2’deki bilgilere göre
her il için ilçe detayında DGD hakedişlerini gösteren ve bir örneği EK 6’da
yer alan belgeyi,
ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Ödeme Esasları
DGD ödemesi yapılacak çiftçiler
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
283
Madde 5 — Ödemeler, ÇKS’ye kayıtlı olan ve bu Tebliğde DGD
uygulamaları ile ilgili belirtilen usul ve esaslara göre tarımsal üretimle iştigal
eden çiftçilere yapılır.
DGD ödeme miktarı ve ödemeye esas arazi büyüklüğü
Madde 6 — Çiftçilere, yılı içerisinde işledikleri ÇKS’de kayıtlı
tarım arazisi büyüklüğü dikkate alınarak, en fazla 500 dekara kadar (500
dahil) DGD ödemesi yapılır. Müracaat ettikleri toplam arazi miktarı 1
dekarın altında olan çiftçilere DGD ödemesi yapılmaz.
Bu Tebliğin 5 inci maddesinde belirtilen çiftçilere dekar başına
temel DGD ödemesi, bununla birlikte tavsiye edilen üretim tekniklerini
kullandıkları arazileri dikkate alınarak ilave DGD ödemesi de yapılır. Dekar
başına yapılacak temel ve ilave DGD miktarları Bakanlık tarafından
açıklanır.
Ödemeler için gerekli finansman ve ödeme planı
Madde 7 — DGD ödemeleri için gerekli finansman bütçenin
muhtelif tarımsal destekleme hizmetleri kalemine tahsis edilen ödeneklerden
karşılanır. Ödemeler, Bakanlık tarafından Bankaya kaynak aktarılmasını
müteakip, il/ilçe müdürlüklerince ÇKS’deki kayıtlara göre oluşturulan onaylı
DGD İcmal 1’lerine göre, Banka aracılığıyla, ilgili şubelerde daha önce
çiftçiler adına açılan veya açılacak olan hesaplara yapılır. Çiftçilere yapılan
toplam ödeme tutarının % 0,5’i bütçenin ilgili kaleminden Bankaya hizmet
komisyonu olarak ödenir. Ödemelere ilişkin usul ve esaslar, Bakanlık ile
Banka arasında yapılacak protokolle belirlenir.
2005 yılı DGD ödeme planı, DGD başvurusu yapan çiftçilere ait
bilgilerin, ÇKS’ye girişinin il ve ilçelerde tamamlanmasını ve ön
denetiminin bitirilmesini müteakiben Bakanlık tarafından belirlenir.
Ödemelere, kontrollerin tamamlanması ve Bakanlık tarafından DGD
ödemeleri ile ilgili talimatların Bankaya gönderilmesinden sonra başlanır.
DGD almaya hak kazanan çiftçiler, 100 dekar ve üzerinde tarımsal
faaliyette bulundukları arazilerde ürettikleri 2005 yılı ürünlerinden
satılanlara ait müstahsil makbuzu veya satış faturalarını DGD ödemeleri
sırasında ilgili banka şubelerine ibraz etmek ve bu belgeleri saklamak
zorundadırlar.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Uygulama
Uygulamada görevli kurum ve kuruluşlar
Madde 8 — DGD uygulaması, TÜGEM, tahkim komisyonları,
tespit komisyonları ve il/ilçe müdürlükleri tarafından yürütülür.
Başvurularının kabulü
284
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Madde 9 — DGD ödemesi yapılacak çiftçilerin belirlenebilmesi
için, bu ödemeden faydalanmak isteyen çiftçilerin, 23/05/2005 tarihinden
itibaren 16/09/2005 günü mesai saati bitimine kadar, ilçe (merkez ilçede ise
il) müdürlüklerine başvuru yapmaları gerekmektedir. Kadastro görmemiş
köylere ilişkin tahkim komisyonlarınca yapılan çalışma planına göre her köy
için son müracaat tarihi (16/09/2005 tarihinden önce olmak kaydıyla)
belirlenir ve bu tarih 7201 sayılı Tebligat Kanununa göre ilgili muhtara
tebliğ edilir.
İl müdürlükleri merkez ilçelerde, ilçe müdürlüklerinin yapmakla
yükümlü oldukları görevleri yapar. İlçe müdürlükleri, köy/mahalle
seviyesinde belli bir sıraya göre başvuruları değerlendirir. Çiftçiler, ÇKS’de
kayıtlı oldukları il/ilçe merkezlerine başvurur ve teslim ettikleri belgelerdeki
bilgilerin doğruluğundan sorumludurlar. Başvuru yapan çiftçilerin
bilgilerinde değişiklik olması halinde 16/09/2005 tarihine kadar ÇKS’deki
bilgilerini güncellemesi gereklidir.
Temel DGD başvuruları
Madde 10 — Çiftçiler sadece temel DGD ödemesinden yararlanmak
istiyorlarsa EK-1’deki başvuru dilekçesi ile başvuruda bulunacaklardır.
Temel DGD ödemesi, ÇKS’de kayıtlı olan çiftçilerin tarımsal faaliyette
bulunduğu arazileri üzerinden dekar başına yapılacaktır.
Organik tarım ve toprak analizine ilişkin ilave DGD başvuruları
Madde 11 — Çiftçiler, temel DGD yanında ilave DGD’den de
yararlanmak istiyorlarsa; ayrıca tavsiye edilen üretim teknikleri ile ilgili
başvuru dilekçesi ve/veya talep formu ile ilave DGD için il/ilçe
müdürlüklerine başvuruda bulunacaklardır.
a) Organik tarım yapan ve ilave DGD almak isteyen çiftçiler EK2’de bulunan dilekçe ile başvuruda bulunacaklardır. Çiftçinin müracaat
bilgileri organik tarım bilgi sistemindeki bilgilerle karşılaştırılacak ve
ÇKS’deki DGD’ye esas toplam alanları geçmemek kaydıyla ilave DGD
ödemesi yapılacaktır.
b) Toprak analizi yaptıran ve ilave DGD almak isteyen çiftçiler EK3’de bulunan talep formunu dolduracaklardır. Bu form vasıtasıyla çiftçiler
tarımsal faaliyette bulundukları arazilerinden hangi parsellerde ve ne kadar
alanı kapsayacak şekilde toprak analizi yaptırdıklarını beyan edeceklerdir.
Çiftçiler tarafından doldurulacak olan bu form, daha sonra toprak analizini
yapan yetkili laboratuvar veya kurum tarafından tasdik edilecektir. Çiftçiler
tasdik edilen formlarla birlikte il/ilçe müdürlüklerine son müracaat
tarihinden önce başvuruda bulunacaklardır. Her toprak analizi için en fazla
60 dekara (60 dekar dâhil) kadar ödeme yapılır.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
285
Çiftçiler, talep formu ve/veya dilekçesini il/ilçe müdürlüklerine
teslim ettikten sonra, bu form ve/veya dilekçedeki bilgiler temel ve ilave
DGD ödemelerinin hesaplanabilmesi için, ÇKS’ye girilecektir.
İstenecek bilgi ve belgeler
Madde 12 — DGD ödemesinden faydalanmak isteyen çiftçilerin
aşağıda belirtilen belgeleri, başvuru sırasında il/ilçe müdürlüklerine
vermeleri gerekmektedir.
a) Başvuru dilekçesi (EK-1).
b) Güncelleştirilmiş çiftçi kayıt formu
c) Faydalanmak istediği ilave DGD ödemesi ile ilgili talep formu
ve/veya dilekçeleri (Form ve dilekçeler tavsiye edilen üretim tekniklerini
kullanan çiftçiler tarafından her bir üretim tekniği için ayrı ayrı verilecektir).
d) Çiftçi belgesinin örneği,
(Maliye Bakanlığının 2/12/2000 tarihli ve 24248 sayılı Resmî
Gazete’de yayımlanan 237 Seri Numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği
uyarınca, Ziraat Odası bulunan yerlerde bu odalar tarafından verilen, Ziraat
Odası bulunmayan yerlerde ise il/ilçe müdürlükleri tarafından düzenlenen
belge.
Çiftçi belgesinin örneği üzerine "aslına uygundur" ibaresi yazılarak
alınır. Asıl nüsha, üzerine görünür şekilde "2005 yılı doğrudan gelir desteği
ödemesinde esas alınmıştır" ibaresi konularak çiftçiye iade edilir. Yürütülen
diğer uygulamalarda kullanılmak üzere 2005 yılında alınan çiftçi belgeleri,
2005 yılı DGD uygulaması için de geçerlidir. Çiftçi belgesinin aslının çiftçi
tarafından 5 yıl süreyle saklanması zorunludur. Çiftçi belgesindeki tarım
arazisi bilgileri ile çiftçinin ibraz etmiş olduğu tarımsal arazi bilgilerinin
birbirleriyle uyumlu olması gerekmektedir. 6964 sayılı Ziraat Odaları ve
Ziraat Odaları Birliği Kanununun 19 uncu maddesine göre ziraat odaları
çiftçilere verecekleri çiftçi belgelerinden ücret almayacaklardır),
e) Tohumluk, gübre, ilaç girdilerinden en az birine ait fatura örneği
(Faturaların aslı görüldükten sonra, fotokopisi il/ilçe müdürlüğünce
onaylanarak alınacaktır. Tarımsal faaliyette bulunduğu arazi büyüklüğü 100
dekar ve üzerinde olan çiftçilerden toplamı en az 200 YTL olan girdi faturası
DGD başvuruları sırasında istenecektir. Organik tarım bilgi sisteminde
kayıtlı olan araziler için bu belgeler istenmeyecektir).
DGD ile ilgili askı işlemleri
Madde 13 — İl/ilçe müdürlükleri tarafından ÇKS’ye girilen
bilgilere göre DGD ödeme icmalleri ÇKS vasıtasıyla oluşturulur. İlçe
müdürlüklerince her ilçe merkezinin DGD İcmal 1’i (EK-4) ilçe merkezinde
ve köyün/mahallenin DGD icmal 1’i kendi köyünde/mahallesinde 10 gün
286
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
süreyle askıya çıkarılır. Askıya çıkma tarihi ve saati ile askıdan indirme
tarihi ve saati tutanağa bağlanır. Tutanağın muhtar ve/veya aza tarafından
güncel tarihle imzalanması sağlanır. Askı süresince herhangi bir itiraz olmaz
ise icmallerdeki bilgiler doğru kabul edilir. Daha sonra yapılacak itirazlar
değerlendirmeye alınmaz ve herhangi bir hak doğurmaz.
DGD icmal 1’lerinin askıda kalma süresi zarfında maddi hatalara
ilişkin olarak yapılan yazılı itirazlar, askı süresi ve bu sürenin bitiminden
itibaren 10 gün içerisinde değerlendirilir. İncelenen çiftçi dosyalarında
gerçeğe aykırılığın bulunmaması ve askı süresince itiraz edilmemesi ya da
itirazların değerlendirilerek sonuçlandırılması hâlinde, ilçe müdürlüklerince
ÇKS’den alınan DGD İcmal 2’leri (EK-5) düzenlenip, onaylanır ve il
müdürlüğüne gönderilir. İlçe müdürlüklerinden alınan DGD İcmal 2’ler ve il
müdürlüğünün onayladığı merkez ilçe DGD icmal 2’si ile ÇKS’den alınan
DGD İcmal 3’nün (EK-6) uyumu kontrol edilir. DGD İcmal 1, 2 ve 3’leri
arasında bir uyumsuzluk olmaması halinde icmaller ön denetimin yapılması
için TÜGEM’e gönderilir.
Bu Tebliğde belirtilen 10 günlük itiraz değerlendirme süresinden
sonra DGD ödemelerine esas verilerin düzeltilmesi amacıyla sisteme giriş
yapılması ile ilgili talep, yazılı olarak TÜGEM’e bildirilir.
Bu Tebliğdeki başvuru bitiş tarihinden sonra askı süresi içinde
verilen itiraz dilekçelerinde talep edilen değişiklikler dışında çiftçinin beyanı
ile ÇKS’de yapılacak güncellemeler DGD ödemesine esas olmaz.
Değerlendirme sonucunda İcmal 1’ler düzeltilemez ya da bilgi ve
belgelerle ilgili aykırılık, şikâyet ve/veya ihbar bulunması nedeniyle İcmal
1’ler oluşturulamaz ise, durum ilçe tahkim komisyonuna intikal ettirilir. İlçe
tahkim komisyonunca çözümlenemeyen konular il tahkim komisyonuna
gönderilir.
İlçe müdürlüklerinden alınan İcmal 2’lerde gerçeğe aykırılık olması
ya da il müdürlüklerine intikal eden şikâyet ve/veya ihbar olması
durumunda, il müdürlüklerince bu sorunlar çözülmeye çalışılır. Çözüme
kavuşturulamayan konular, il tahkim komisyonuna bildirilir. İl tahkim
komisyonunda çözümlenemeyen konular ise TÜGEM’e gönderilir.
Sorunların bir üst komisyon veya merci de çözümlenmesi esas olup,
çözümlenemeyen, çiftçi bazında somut problemler ve ilgili personele yönelik
cezaî sorumluluk gerektiren bir husus tespit edildiğinde Teftiş Kurulu
Başkanlığına intikal ettirilir.
İcmal 2’lerde gerçeğe aykırılığın bulunmaması ya da il
müdürlüklerine intikal eden şikâyet ve/veya ihbarların, il müdürlüklerince
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
287
çözümlenmesi hâlinde, İcmal 2 ve 3’ler ön denetim yapılması için
TÜGEM’e gönderilir.
Tahkim komisyonlarının görevleri
Madde 14 — Tahkim komisyonları, Yönetmelikte belirtilmiş olan
görevlerine ilave olarak aşağıdaki görevleri yapar. Bu Tebliğ hükümlerinin
uygulanması sırasında ortaya çıkabilecek ihtilaflı konuları çözmeye ve karar
almaya yetkilidir. İl tahkim komisyonu; merkez ilçede, ilçe tahkim
komisyonunun görevlerini de yapar.
Komisyonlar;
a) Gerçeğe aykırı beyanda bulunanlar hakkında gerekli hukuki
işlemlerin yapılması için karar alır ve ilgili mercilerce uygulanması yönünde
girişimde bulunur. Gerçeğe aykırı beyanda bulunanların 5 yıl süreyle DGD
ödemelerinden faydalandırılmamasını değerlendirir ve karara bağlar.
b) Sahtecilik ve/veya kamu kurumunu dolandırmak gibi bir kastı
olmaksızın, fazla DGD ödemesinden yararlanan çiftçilerin, kendi rızaları ile
fazla aldıkları miktarları iade etmeleri halinde, DGD ödemelerinden
faydalanmalarına devam etmeleri ve haklarında cezai işlem yapılmamasına
ilişkin karar verir.
c) DGD ödemesinden faydalanmak üzere başvuruda bulunan
çiftçilere ilişkin bilgilerin zamanında ÇKS’ye girilmesini sağlamak üzere her
türlü tedbiri alır.
d) Kadastro görmeyen köyler için son müracaat tarihini ve tespit
komisyonlarının çalışma takvimini belirler.
e) Tespit komisyonları çalışmalarına yardım edilmediği, çalışmaların
engellendiği tespit komisyonu tutanağı ile belirlenen köylerin DGD
kapsamından çıkarılmasına karar alabilir.
f) Yapılan arazi tespitlerinin sağlıklı olmasını teminen kadastro
programına alınan yerlerde, kadastro çalışmalarından da faydalanılması için
gerekli tedbirleri alır.
g) Kadastro programına alındığı halde; kadastro çalışmalarına
yardım edilmediği, çalışmaların engellendiği Kadastro Müdürlüğünce
bildirilen köylerin DGD kapsamından çıkarılmasına karar alabilir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Uygulamanın Denetimi
Uygulamalarının denetimine ilişkin görev ve yetkiler
Madde 15 — DGD uygulamasının denetimini sağlayacak tedbirleri
almaya Bakanlık yetkilidir. DGD uygulamasına ilişkin yapılacak ön denetim
ve denetimler Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından yapılır. Ayrıca, Teftiş
288
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Kurulu Başkanlığı ilgili personele yönelik herhangi bir cezaî sorumluluk
gerektiren hususları inceler ve soruşturur.
DGD İcmal 2 ve 3’lerin tamamlanmasını müteakip, TÜGEM
tarafından, Teftiş Kurulu Başkanlığına yapılacak bildirimden sonra ön
denetim başlar.
Ön denetimin başlamasından sonra 45 gün içerisinde, Teftiş Kurulu
Başkanlığınca görevlendirilecek Müfettişler tarafından, örnekleme
yöntemiyle, ön denetim yapılır. Ön denetimler sonrasında, denetimler
sırasında gerçeğe aykırı beyan tespit edilip edilmediği, edilmiş ise kimlere
ilişkin olduğu, bir yazı ile il/ilçe müdürlüklerine bildirilir. İl/ilçe
müdürlükleri kendilerine bildirilen ön denetim başlama tarihini takip eden 45
gün sonraya rastlayan güne kadar, ön denetim yapan Müfettişlerce
kendilerine aksine bir bildirim yapılmaması hâlinde, DGD ödemesine engel
bir durumun olmadığı anlaşılır. Ön denetim yapılan veya yapılmayan
illerde/ilçelerde daha sonra tespit edilecek usulsüz işlemlere ilişkin
sorumluluklar ortadan kalkmaz. Uygulamalar, ön denetimin yanı sıra
mevzuatın öngördüğü her türlü denetime de tâbidir.
Ön denetim, örnekleme yöntemiyle belirlenecek il, ilçe, köy veya
mahallelerde, çiftçilerin yapmış oldukları başvurular üzerinden yapılır. Bu
denetimler sırasında, çiftçilerin ÇKS’deki kayıt ettirdikleri bilgilerde gerçeğe
aykırı beyan veya verdikleri belgelerde sahte evrak tespit edilmesi hâlinde,
haklarında ilgili Cumhuriyet Başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunulur.
Ayrıca, ilgili memurlar hakkında da gerekli yasal işlemler yürütülür.
Müfettişler, gelen münferit şikâyet ve ihbarları ayrıca değerlendirir.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Uygulamadan Yararlanamayacaklar
DGD ödemesinden faydalanamayacak çiftçiler ve desteklemeye
tabi olmayacak araziler
Madde 16 — 2005 yılında;
a) ÇKS’de kayıtlı olmayan veya süresi içinde kayıtlı bilgilerini
güncellemeyen,
b) Bu Tebliğin 12 inci maddesinde istenen belgelerle birlikte süresi
içinde başvuru yapmayan,
c) Askı listelerinde isminin bulunmaması durumunda, askı süresi
sonuna kadar hatalı kayıtların düzeltilmesi için yazılı başvuru yapmayan,
d) DGD ödemesinden faydalanmak üzere başvuru yapan çiftçilerden
gerçeğe aykırı beyanda bulunan ve belge ibraz eden, (Bu çiftçiler ile sahip
olduğu tarım arazileri tahkim komisyonu karar tarihinden itibaren 5 yıl
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
289
süreyle DGD ödemelerinden faydalandırılmaz. Eğer, DGD ödemesi yapılmış
ise yapılan ödemenin tamamı geri alınır. Ayrıca, gerçeğe aykırı beyanda
bulunulduğunu tespit eden merci tarafından ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına
suç duyurusunda bulunulur.)
e) Kamu tüzel kişileri,
çiftçiler ile
f) Üretim yılı içerisinde herhangi bir üretim ya da üretim gayesiyle
toprak işlemesi yapılmamış olan (boş alan),
g) Kadastro geçmemiş birimlerde, tapu sicil müdürlüklerinden
onaylı tapu zabıt kaydına sahip olmayan çayır vasıflı, (Diğer çayırlarda
tarımsal faaliyette bulunma şartı aranır.)
h) Askı listelerinde toplam arazi miktarının hatalı olması
durumunda, askı süresi sonuna kadar hatalı kayıtların düzeltilmesi için yazılı
başvurusu yapılmayan, (ÇKS’ye arazi miktarının eksik girilmesi durumunda,
askı süresinde hatanın düzeltilmesi için başvurusu yapılmayan arazinin eksik
kısmı DGD ödemesine esas alınmaz.)
ı) ÇKS’ye kaydı yapılmayan
araziler,
DGD kapsamında değildir.
ALTINCI BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
Cezai sorumluluklar
Madde 17 — Bu Tebliğde belirtilen ilgili merciler, kendilerine ibraz
edilen ödemelere esas teşkil eden belgelerin kontrolünden ve kendi
hazırladıkları belgelerden sorumludurlar. Bu yükümlülüğü yerine
getirmeyerek haksız yere DGD ödenmesine neden olanlar ile haksız yere
DGD ödemesinden yararlanmak üzere sahte veya içeriği itibariyle gerçek
dışı belge düzenleyen ve kullananlar hakkında gerekli cezaî ve diğer kanunî
işlemler yapılır.
Haksız yere DGD ödemesinden yararlanıldığının tespit edilmesi
hâlinde, haksız yere yapılan ödemeler, ödeme yapılan çiftçilerden 6183
sayılı "Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun" hükümleri
çerçevesinde geri alınır. Haksız yere yapıldığı anlaşılan DGD ödemesinin
geri alınmasında, gecikme zammının hesaplanmasında esas alınacak tarih,
çiftçiye DGD ödemesinin yapıldığı tarihtir. Haksız yere yapılan ödemelerin
geri alınamaması hâlinde, bu ödemelerde kusuru bulunan kamu görevlileri
hakkında Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır. Haksız ödemenin
yapılmasında ödemeyi sağlayan belge veya belgeleri düzenleyen gerçek
290
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
veya tüzel kişiler de geri alınacak tutarların ödenmesinde müteselsilen
sorumlu tutulurlar.
DGD’nin üretimle ilişkilendirilmesi açısından, Gelir Vergisi
Kanunu’nun 4369 sayılı Kanunla değiştirilen 53 üncü maddesinin son
fıkrasında yer alan "Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belge alma,
verme, saklama ve ibraz yükümlülüklerine uymayan ve ziraat odasından,
bulunmayan yerlerde tarım il veya ilçe müdürlüklerinden çiftçi belgesini
almayan çiftçiler çeşitli kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen avans,
kredi, sübvansiyon, prim gibi ayni ve nakdi destek unsurlarından
yararlanamazlar." hükmünün göz önünde tutulması, özellikle satışların
müstahsil makbuzu ve fatura ile belgelendirilmesinde zorunluluk
bulunmaktadır.
Yürürlük
Madde 18 — Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
Madde 19 — Bu Tebliğ hükümlerini Tarım ve Köyişleri Bakanı
yürütür.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
291
EK-1
DOĞRUDAN GELİR DESTEĞİ
BAŞVURU DİLEKÇESİ
…………....................... Tarım İl/İlçe Müdürlüğüne
2005/8629 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Karar ve Bitkisel
Üretimle İlişkili Olarak Doğrudan Gelir Desteği Ödemesi Yapılmasına
İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2005/…) gereğince Çiftçi Kayıt Sisteminde kayıtlı
olan ve söz konusu Tebliğ hükümlerine uyacak şekilde tarımsal üretimde
bulunduğum tarım arazisi için sabit doğrudan gelir desteği ödemelerinden
yararlandırılmam ve bu ödemelerin T.C. Ziraat Bankasında açılan/açılacak
hesabıma aktarılması için gereğini arz ederim.
Ödemeye ilişkin düzenlenen ve askıya çıkarılan icmallere, askı
süresi içerisinde itiraz etmediğim takdirde kesinleşmiş icmal bilgilerinin
doğruluğunu kabul etmiş sayılacağıma, ayrıca söz konusu ödemeyi Karar ve
Tebliğ esaslarına aykırı olarak haksız yere aldığımın tespit edilmesi hâlinde,
aldığım ödemeyi, ödeme tarihinden itibaren işleyecek gecikme zammı ile
birlikte, gayrikabil-i rücu hiçbir itiraz beyan etmeden, ilk talepte 6183 sayılı
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde
geri vermeyi kabul ve taahhüt ederim. ... /…... / 2005
Adı ve Soyadı:
TC Kimlik No:
Telefon:
Adresi:
İmza:
292
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
EK-2
İLAVE DOĞRUDAN GELİR DESTEĞİ
BAŞVURU DİLEKÇESİ
(ORGANİK TARIM)
2005/8629 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Karar ve Bitkisel Üretimle
İlişkili Olarak Doğrudan Gelir Desteği Ödemesi Yapılmasına İlişkin Tebliğ
(Tebliğ No: 2005/…) gereğince Çiftçi Kayıt Sisteminde kayıtlı ve söz
konusu Tebliğ hükümlerine uyacak şekilde organik tarım üretiminde
bulunduğum ve Organik Tarım Bilgi Sisteminde kayıtlı olan tarım arazisi
için ilave doğrudan gelir desteği ödemesinden yararlandırılmam ve bu
ödemelerin T.C. Ziraat Bankasında açılan/açılacak hesabıma aktarılması
için gereğini arz ederim.
Ödemeye ilişkin düzenlenen ve askıya çıkarılan icmallere, askı süresi
içerisinde itiraz etmediğim takdirde kesinleşmiş icmal bilgilerinin
doğruluğunu kabul etmiş sayılacağıma, ayrıca söz konusu ödemeyi Karar ve
Tebliğ esaslarına aykırı olarak haksız yere aldığımın tespit edilmesi hâlinde,
aldığım ödemeyi, ödeme tarihinden itibaren işleyecek gecikme zammı ile
birlikte, gayrikabil-i rücu hiçbir itiraz beyan etmeden, ilk talepte 6183 sayılı
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde
geri vermeyi kabul ve taahhüt ederim. ... /…... / 2005
Adı ve Soyadı:
TC Kimlik No:
Telefon:
Adresi:
İmza:
NOT: Bu tebliğle ilgili diğer ekler Resmi Gazete’de mevcuttur.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
293
EK 4.
RESMİ GAZETE
Tarih: 08.09.2004, Sayı: 25577
Tarım ve Köyişleri Bakanlığından:
İyi Tarım Uygulamalarına İlişkin Yönetmelik
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Hukuki Dayanak ve Tanımlar
Amaç
Madde 1 — Bu Yönetmelik; çevre, insan ve hayvan sağlığına zarar
vermeyen bir tarımsal üretimin yapılması, doğal kaynakların korunması,
tarımda izlenebilirlik ve sürdürülebilirlik ile gıda güvenliğinin sağlanması
amacıyla hazırlanmıştır.
Kapsam
Madde 2 — Bu Yönetmelik, iyi tarım uygulamalarına uyulması için İl
Müdürlüklerinin, üreticilerin, üretici birliklerinin, müteşebbisler ile
yetkilendirilmiş kuruluşların görev ve sorumlulukları ile denetim esaslarını
kapsar.
Hukuki Dayanak
Madde 3 — Bu Yönetmelik, 441 sayılı Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin 2 nci maddesinin (f) ve (h) bentlerine, 6968 sayılı Zirai
Mücadele ve Zirai Karantina Kanununun 22 ve 24 üncü maddelerine, 5179
sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 16 ve
24 üncü maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır.
Tanımlar
Madde 4 — Bu Yönetmelikte geçen;
a) Bakanlık: Tarım ve Köyişleri Bakanlığını,
b) Bakan: Tarım ve Köyişleri Bakanını,
c) İyi Tarım Uygulamaları Komitesi (İTUK): Bakan Olur’u ile kurulan
ve Bakan adına bu Yönetmeliğin uygulanmasını takip ve temin eden, bu
Yönetmeliğin 9 uncu maddesinde yer alan Komiteyi,
d) İyi Tarım Uygulamaları (İTU): Tarımsal üretim sisteminin sosyal
açıdan yaşanabilir, ekonomik açıdan karlı ve verimli, insan sağlığını
294
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
koruyan, hayvan sağlık ve refahı ile çevreye önem veren bir hale getirmek
için uygulanması gereken işlemleri,
e) İl Müdürlüğü: Tarım İl Müdürlüğünü,
f) Kontrol Kuruluşu: İyi tarım uygulamaları kriterlerine uygun üretilen
ürünün, üretiminden son tüketiciye ulaşıncaya kadar olan tüm aşamalarını
kontrol etmek üzere Bakanlık tarafından yetki verilmiş gerçek veya tüzel
kişileri,
g) Sertifikasyon Kuruluşu: Tüm kontrolleri tamamlanmış iyi tarım
uygulamaları kriterlerine uygun üretilen ürünü, kontrol kuruluşunun yaptığı
kontrol ve bu kontrole ilişkin bilgi ve belgeler ile gerek duyulan hallerde
yaptırılacak analizlere dayanarak sertifikalandırmak üzere Bakanlık
tarafından yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişileri,
h) Yetkilendirilmiş Kuruluş: Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu, kontrol
kuruluşu veya sertifikasyon kuruluşu olarak Bakanlık tarafından yetki
verilmiş gerçek veya tüzel kişileri,
ı) Kontrol: İyi tarım uygulamaları faaliyetlerinin bu Yönetmeliğe uygun
olarak yapılıp yapılmadığının belirlenmesi, düzenli kayıtların kurulması,
sonuçların rapor edilmesi, gerek görülmesi halinde ürünün niteliğinin
laboratuvar analizleri ile test edilmesini,
j) Kontrolör: Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya kontrol kuruluşu
adına iyi tarım uygulamaları faaliyetlerinin her aşamasının ilgili mevzuata
göre uygulanmasını kontrol etmek üzere Bakanlık tarafından yetki verilmiş
gerçek kişiyi,
k) Sertifiker: Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya sertifikasyon
kuruluşu adına, kontrolü tamamlanmış ürünün iyi tarım uygulamaları
kriterlerine uygun olduğunu onaylamak üzere Bakanlık tarafından yetki
verilmiş gerçek kişiyi,
l) Denetim: İyi tarım uygulamaları faaliyetlerinin bu Yönetmeliğe
uygun olarak yapılıp yapılmadığını tespit etmek amacıyla, yetkilendirilmiş
kuruluşlar, işletmeler ve müteşebbisler ile kontrolör ve sertifikerlerin
Bakanlık veya Bakanlık tarafından denetim yetkisi verilen kuruluşlarca
yapılan her türlü denetimini,
m) Sertifikasyon: Bütün kontrol yöntemlerinin uygulanması sonucu
işletmenin ve iyi tarım uygulamaları kriterlerine uygun üretilen ürünün
mevzuata uygun olarak belgelendirilmesini,
n) Sertifika: Bütün kontrol yöntemlerinin uygulanması sonucu
işletmenin ve iyi tarım uygulamaları kriterlerine uygun üretilen ürünün
mevzuata uygun olduğunu gösteren belgeyi,
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
295
o) Üretim Alanı: İyi tarım uygulamaları çerçevesinde üretimin yapıldığı
alanı,
p) Satış Ünitesi: Tarımsal ürünün üreticiden alınıp tüketiciye
ulaştırılarak satışını yapan birimi (manav, market, pazar, v.b.),
r) Entegre Ürün Yönetimi (EÜY): Uzun dönemde sürdürülebilirlik
şartlarını kapsayan, yerel toprak, iklim ve ekonomik koşullar gibi çevresel
şartlarla uyumlu ürün karlılığını içeren tam bir tarım stratejileri sistemini,
s) Entegre Mücadele (EM): Tarımsal ürünlerde zararlı türlerin
popülasyonunu ve çevre ile ilişkilerini dikkate alarak, uygun olan mücadele
metotlarını ve tekniklerini kullanarak, ekonomik zarar seviyesini en aza
indiren mücadele sistemini,
t) Üretici: Tarımsal ürünlerin her aşamadaki üretimini İTU kriterlerine
göre yapan gerçek ve tüzel kişileri,
u) Üretici Birlikleri: 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanununa
göre tarım üreticilerinin, ürün veya ürün grubu bazında ve gönüllülük
esasına dayalı olarak kurdukları, tüzel kişiliği haiz tarımsal üretici
birliklerini,
v) Müteşebbis: İyi tarım uygulamaları kriterlerine göre; üretim yapan
ve/veya ürünü işleyen, ambalajlayan, etiketleyen, taşıyan ve pazara hazır
hale getiren iç ve/veya dış pazarda pazarlayan, pazarlamada aracılık eden
gerçek veya tüzel kişileri,
İfade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Görev ve Sorumluluklar
İl Müdürlüklerinin Görev ve Sorumlulukları
Madde 5 — İl müdürlüklerinin görev ve sorumlulukları aşağıda
belirtilmiştir.
a) Üretici ve üretici birliklerine İTU konusunda eğitim ve yayım hizmeti
vermek,
b) Yetkilendirilmiş kuruluşlar ile kontrolörler ve sertifikerlere İTU
esaslarında aykırı hareket etmeleri durumlarında müdahale etmek, gerekli
uyarıları yapmak,
c) Üreticilerin EM ve EÜY tekniklerini kullanarak üretim yapmasını
sağlamak için ürün bazında hazırlanan teknik talimatlar hakkında üreticileri,
üretici birliklerini ve müteşebbisleri bilgilendirmek,
d) Üreticiler ve üretim ile ilgili, yetkilendirilmiş kuruluşlardan
alacakları bilgileri kayıt altına almaktır.
296
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
İTU Kriterlerine Göre Üretim Yapan Üreticilerin ve Üretici
Birliklerinin Görev ve Sorumlulukları
Madde 6 — İTU kriterlerine göre üretim yapan üreticilerin ve üretici
birliklerinin görev ve sorumlulukları aşağıda belirtilmiştir.
a) Üretim alanlarında yaptıkları gübre, bitki koruma uygulamalarını ve
gerekli olan diğer zorunlu uygulamaları kayıt altına almak,
b) Bitki koruma ve hayvan sağlığı ürünlerini tavsiyesine uygun olarak
kullanmak,
c) Üretimde hastalıklar, zararlılar ve yabancı otlar ile mücadele yapmak,
d) Toprak, su, çevre ve insan sağlığını koruyucu tedbirler almak,
e) Toprak ve yaprak analizlerini yapmak/yaptırmak, gübrelemeyi analiz
sonuçlarına göre uygulamak ve analiz sonuçlarını kayıt altında tutmak,
f) Sulama suyunu analiz ettirmek, önerilen miktar ve metotlarda
uygulamak ve kayıt altına almaktır.
İTU Kriterlerine Göre Üretim Yapan Üretici ve Üretici
Birliklerinin Ürününü Satın Alan Müteşebbislerin Görev ve
Sorumlulukları
Madde 7 — İTU kriterlerine göre üretim yapan üretici ve üretici
birliklerinin ürününü satın alan müteşebbislerin görev ve sorumlulukları
aşağıda belirtilmiştir.
a) Üretici, üretici birlikleri ile bunların ürününü satın alan müteşebbisler
İTU kriterlerine karşılıklı uyulacağına dair yazılı bir sözleşme yaparlar,
b) Üretime girdi (tohum, fide, fidan, anaçlık, soğan, yumru, rizom, bitki
koruma ürünü, gübre, hayvan sağlığı ürünleri vb.) temin eden özel ve tüzel
kişiler kayıt tutarlar,
c) Ürünü satın alan müteşebbisler, üreticiden ürüne ait kayıtlarının
bulunması şartını ararlar,
d) Ürünü satın alan müteşebbisler, ürünlerle ilgili kayıtların ve
uygulanan işlemlerin yer aldığı bir kayıt sistemi oluştururlar,
e) Gıda güvenliğinden üretici, üretici birlikleri ve bunların ürününü
satın alan müteşebbisler sorumludur.
Yetkilendirilmiş Kuruluşlarının Görev ve Sorumlulukları
Madde 8 — Yetkilendirilmiş kuruluşların görev ve sorumlulukları
aşağıda belirtilmiştir.
a) Yetkilendirilmiş kuruluşlar her türlü üreticiye, üretici birliklerine,
müteşebbise, ürüne, üretime, kontrol işlemine, sertifikasyon işlemine,
kuruluşun kendisine, çalışanına ve menşeine dair her türlü bilgi ve belgeleri
düzenlemekle yükümlüdür.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
297
b) Yetkilendirilmiş kuruluşlar İTU kriterlerine göre üretim yapan
üreticilere, üretici birliklerine, müteşebbise ait her türlü bilgiyi kontrol
ederek kayıt altına alır. 3’er aylık raporlar hazırlayarak bilgi için Tarım İl
Müdürlüğü’ne verir. Tarım İl Müdürlüğü bu raporların özetinden oluşan bir
raporu 6 aylık dönemler halinde gereği için İTUK’a bildirir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
İyi Tarım Uygulamaları Komitesi ve Yetkilendirilmiş Kuruluşlar
İyi Tarım Uygulamaları Komitesinin Oluşumu, Görevleri, Çalışma
Şekil ve Esasları
Madde 9 — İyi tarım uygulamaları komitesinin oluşumu, görevleri,
çalışma şekil ve esasları aşağıda belirtilmiştir.
a) Komitenin oluşumu; Bakanlık Müsteşar veya Müsteşar Yardımcısı
Başkanlığında; Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğünden 3 kişi,
Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğünden 2 kişi, Tarımsal Araştırmalar
Genel Müdürlüğünden 1 kişi, Teşkilatlanma ve Destekleme Genel
Müdürlüğünden 1 kişi, Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu
Başkanlığından 1 kişi ve Dış İlişkiler ve Avrupa Topluluğu Koordinasyon
Dairesi Başkanlığından 1 kişi ile konunun uzmanı teknik görevliler veya
kuruluşları tarafından görevlendirilecek elemanlardan oluşur. İTUK
sekreteryası, Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü tarafından
yürütülür.
b) Komitenin görevleri;
1) Bu Yönetmelik hükümlerini uygulamak ve uygulanması için
gerektiğinde Tarım İl Müdürlüklerini yetkilendirmek,
2) Yetkilendirilmiş kuruluşlara çalışma izni vermek, kurallara
uyulmadığı tespit edildiğinde izni iptal etmek veya geçici süreyle
durdurmak,
3) Yetkilendirilmiş kuruluşları, kontrolörleri, sertifikerleri, üretici,
üretici birlikleri ve müteşebbisleri kodlamak ve denetlemek,
4) Yetkilendirilmiş kuruluşları, kontrolörleri ve sertifikerleri, bu
Yönetmelik hükümlerine uyulmadığı durumlarda uyarmak ve gerektiği
durumlarda yaptırım uygulamak,
5) İTU kriterlerinin belirlenmesi, yaygınlaştırılması, geliştirilmesi,
tanıtılması konularında çalışmalar yapmak, İTU’da haksız rekabetin takipçisi
olmak, bu Yönetmeliğe aykırı olan ve ülkenin menfaatlerinin zedelendiği her
konuda yasal işlemler için başvurular yapmak,
6) Sivil toplum örgütleri ile mesleki ilişkiler kurmak ve gereken
durumlarda işbirliği yapmak, ülkenin İTU’nun yaygınlaştırılması,
geliştirilmesi, tanıtılması konularında, üniversite, enstitü, araştırma, basın
298
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
kuruluşları ve ilgili diğer resmi veya özel kuruluşlarla işbirliği yaparak;
araştırma, proje ve eğitim yapmak, yaptırmak,
7) Diğer ülkelerdeki, özellikle AB Ülkelerindeki İTU değişikliklerini
izleyerek ülke mevzuatında gerekli değişikleri yapmak,
8) Uluslararası İTU kuruluşlarıyla işbirliğine gitmek, İTU konusundaki
ulusal ve uluslararası seminer, sempozyum, toplantı, kongre ve fuarlara
katılım sağlamak,
c) Komite, olağan olarak her ayın ilk haftası toplanır. Olağanüstü
durumlarda sekreterya tarafından toplantıya çağrılır.
d) Komite kararlarını oy çokluğuyla alır. Kararlar bağlayıcıdır.
e) Raportörlük, Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü
temsilcilerinden seçilen sekreter üye tarafından yürütülür.
f) Kararlar, toplantı tarihinden itibaren on gün içinde tüm üyeler
tarafından imzalanarak Müsteşarlık onayına sunulur ve onay tarihinden
itibaren yürürlüğe girer.
Yetkilendirilmiş Kuruluşların Oluşumu, Çalışma Şekli ve Esasları
Madde 10 — Yetkilendirilmiş kuruluşların oluşumu, çalışma şekli ve
esasları aşağıda belirtilmiştir.
a) Bu Yönetmeliğin uygulanmasında; İTU faaliyetlerinin her türlü
kontrol ve sertifikalandırma işlemleri Bakanlıkça veya Bakanlıkça
yetkilendirilmiş kuruluşlarca yapılır. Yetkilendirilmiş kuruluşlar yeterli ve
tecrübeli personel ile teknik alt yapıya sahip olmak zorundadır.
b) Yetkilendirilmiş kuruluşlar, kontrol ve sertifika konularında çalışma
izni almak için Bakanlığa başvuruda bulunur. Bakanlıkça gerekli incelemeler
yapılır ve dilekçenin veriliş tarihinden itibaren 45 gün içinde sonuçlandırılır.
Yetkilendirilmiş kuruluşlar çalışma yetki süreleri dolmadan her yıl en az 1
ay önce çalışma yetki sürelerini uzatmak zorundadırlar. Çalışma izinleri hiç
bir şekilde devredilemez.
c) Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu; kontrol ve sertifikasyon olmak
üzere iki ayrı birimden oluşur. Kontrol biriminde görev yapanlar
sertifikasyon biriminde, sertifikasyon biriminde görev yapanlar kontrol
biriminde görev yapamazlar.
d) Yetkilendirilmiş kuruluşlar ile kontrolör ve sertifikerlerin; çalışma
izni, izin süresi, süre uzatımı, izinlerinin iptali, görev ve yetkileri, yetki
kullanımı, kontrol ve sertifikasyon sistemi ile kontrolör ve sertifiker
çalıştırmaya ilişkin usul ve esaslar İTUK tarafından belirlenir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
299
Denetim
Madde 11 — Bu Yönetmeliğin uygulanmasında; yetkilendirilmiş
kuruluşlar, kontrolör, sertifiker ve müteşebbislerin her türlü denetimi
Bakanlık tarafından yapılır.
Denetim hizmetlerinde çalışacak personelin yetki ve sorumlulukları ile
hizmet içi eğitimine ilişkin usul ve esaslar İTUK tarafından belirlenir.
Bakanlık gerekli gördüğü hallerde denetim yetkisini kısmen veya
tamamen akredite edilmiş; kamu kurum ve kuruluşlarına, özel sektör tüzel
kişilerine ve üniversitelere devredebilir.
Genel Hükümler
Madde 12 — İyi tarım uygulamalarını uygulayan üreticiler ve üretici
birlikleri tarımsal desteklemelerden öncelikli olarak faydalandırılırlar.
Yürürlük
Madde 13 — Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
Madde 14 — Bu Yönetmelik hükümlerini Tarım ve Köyişleri Bakanı
yürütür.
300
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
EK 5.
RESMİ GAZETE
Tarih: 05.05.2005, Sayı: 25806
Tarım ve Köyişleri Bakanlığından:
İyi Tarım Uygulamalarına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik
Yapılmasına Dair Yönetmelik
MADDE 1 — 8/9/2004 tarihli ve 25577 sayılı Resmî Gazete’de
yayımlanan İyi Tarım Uygulamalarına İlişkin Yönetmeliğin 4 üncü
maddesine aşağıdaki tanım eklenmiştir.
"y) Kontrol günü: Kontrolör tarafından arazide ve/veya işletmede bir
gün içinde yapılan kontrolü,"
MADDE 2 — Aynı Yönetmeliğin 9 uncu maddesinin birinci
fıkrasının (a) ve (d) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"a) Komite, Bakanlık Müsteşar veya Müsteşar Yardımcısı ya da yetki
vereceği kişi Başkanlığında; Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel
Müdürlüğünden 6 kişi, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğünden 4 kişi,
Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğünden 1 kişi, Teşkilatlanma ve
Destekleme Genel Müdürlüğünden 1 kişi, Araştırma Planlama ve
Koordinasyon Kurulu Başkanlığından 1 kişi ve Dış İlişkiler ve Avrupa
Topluluğu Koordinasyon Dairesi Başkanlığından 1 kişi olmak üzere toplam
15 kişiden oluşur. Ayrıca, ihtiyaç duyulması halinde konunun uzmanı teknik
görevliler veya kuruluşları tarafından görevlendirilecek personelin
görüşlerinden yararlanılabilir. İTUK sekreteryası, Tarımsal Üretim ve
Geliştirme Genel Müdürlüğü tarafından yürütülür."
"d) Komite, üye tam sayısının en az yarıdan bir fazlası ile toplanır.
Kararlar toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile alınır."
MADDE 3 — Aynı Yönetmeliğin 10 uncu maddesinin birinci
fıkrasının (d) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı maddeye
aşağıdaki (e), (f), (g) ve (h) bentleri eklenmiştir.
"d) İTU kriterlerine göre üretim faaliyeti için uygulanan her türlü
kontrol ve sertifikalandırma işlemleri Bakanlıkça yetkilendirilmiş
kuruluşlarca yapılır. İTUK, yetkilendirilmiş kuruluşlardan; her türlü
üreticiye, üretici birliğine, müteşebbise, kooperatife ya da tüzel kişilere,
ürüne, üretime, kontrol işlemine, sertifikasyon işlemine, kuruluşun
kendisine, çalışanına ve menşeine dair her türlü bilgi ve belgeleri istediği
zaman talep edebilir."
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
301
"e) Kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşları, kontrol ve sertifikasyon
kriterlerini, izlenebilirlik ve yaptırımlara ait bilgileri de içeren bir kalite el
kitabı hazırlayarak Bakanlığa bildirir. Bu kitapçık Bakanlık tarafından
incelenir ve uygun olmayan kısımlar düzelttirilir.
f) Kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşu, İTU’a ilişkin kontrol
kriterlerini yerine getirebilmek için;
1) Kontrol planını hazırlar ve her kontrol döneminde en az bir defa
kontrol yapar.
2) Üretim alanını yerinde kontrol eder.
3) Kontrol raporunu hazırlar ve rapor tarihinden itibaren en geç 1 ay
içerisinde bilgi için faaliyet gösterdikleri ildeki Tarım İl Müdürlüğüne verir.
Tarım İl Müdürlükleri kontrol raporlarının özetini Bakanlığa bildirir.
g) Yetkilendirilmiş kuruluşlar, yapmış oldukları yıllık faaliyetleriyle
ilgili; üretici, üretici birliği, müteşebbis, kooperatifler ya da benzer tüzel
kişilere ait ürün, sertifika, kontrol, üretim, ihracat, çalışan personelin
durumu, cezai işlemler gibi tüm bilgileri, takip eden yılın en geç 31 Ocak
tarihine kadar Bakanlığa bildirir.
h) Yetkilendirilmiş kuruluşlar, tespit ettikleri her türlü aykırılıklar ile
ilgili bilgi ve belgeleri, uygun gördükleri yaptırım işlemini de içeren bir
raporu en geç 20 gün içinde Bakanlığa bildirirler. Yaptırımlarla ilgili itirazlar
Bakanlığa yapılır."
MADDE 4 — Aynı Yönetmeliğin Üçüncü Bölümüne 10 uncu
maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki 11, 12, 13, 14, 15 ve 16 ncı
maddeler eklenmiş ve diğer maddeler buna göre teselsül ettirilmiştir.
"Yetkilendirilmiş Kuruluşlarda Aranan Şartlar, Çalışma İzni ve
İstenen Belgeler
Madde 11 — Yetkilendirilmiş kuruluşlarda aranan şartlar, çalışma
izni ve istenen belgeler aşağıda belirtilmiştir.
a) Yetkilendirilmiş kuruluşlarda aranan şartlar;
1) Bakanlık tarafından izin verilecek yerli veya yabancı
yetkilendirilmiş kuruluşun Türkiye bürosu temsilcisinin veya yardımcısının
T.C. vatandaşı olması zorunludur. Yerli ve yabancı kontrol ve/veya
sertifikasyon kuruluşlarının Türkiye bürosunda veya şubelerinde çalışan T.C.
vatandaşı kontrolör ve diğer personel sayısı toplam personelin 2/3’ünden az
olamaz.
2) Yetkilendirilmiş yerli veya yabancı kuruluşların temsilcisi tercihen,
üretim dalı ile ilgili olarak Ziraat Mühendisi, Gıda Mühendisi, Su Ürünleri
Mühendisi veya Veteriner Hekim olur.
302
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
3) Kontrol ve sertifikasyon işlemleri aynı kuruluş tarafından
yapılabilir, fakat ayrı ayrı izin verilir.
4) Yetkilendirilmiş kuruluş yöneticileri, ortakları, kontrolörleri ve
çalışanları, o kuruluş adına kodlandığından, başka bir yetkilendirilmiş
kuruluşta herhangi bir görev alamazlar.
5) Kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşlarındaki kontrolörlerin
sayısı, kuruluşun proje sayısı, kontrol edilecek işletme, üretim alanları ve
benzeri için yeterli olmalıdır. Bir yıl içerisinde her bir kontrolör maksimum
90 kontrol günü çalışır. Yetkilendirilmiş kuruluş her 90 kontrol günü için bir
kontrolör çalıştırmak zorundadır. Yetkilendirilmiş kuruluşlarda çalışan
kontrolörlerin yeterlilik sayısı Sosyal Sigorta Kurumu Aylık Pirim Hizmet
Belgesiyle Bakanlığa ispat edilir ve Bakanlıktan onay alınır.
6) Yetkilendirilmiş kuruluşların yöneticileri, ortakları, kontrolörleri ve
çalışanları ticari olarak İTU faaliyetinde bulunmaları durumunda kontrol
ve/veya sertifikasyon işlemleri kendi kuruluşları tarafından yapılamaz.
b) Yetkilendirilmiş kuruluşların çalışma izni ve istenen belgeler;
1) Yetkilendirilmiş kuruluş tüzel kişilik ise en az Limited Şirket olur
ve yabancı bir kuruluşun Türkiye temsilciliği veya irtibat bürosu ise tüm
yasal izin işlemlerini tamamlar.
2) Yetkilendirilmiş kuruluşun İTU konusundaki tecrübe ve yeterliğini
gösteren Türk veya yabancı akreditasyon kurumlarından alınan belgeler,
3) Yetkilendirilmiş kuruluşun yer ve organizasyon tanımlamalarına
dair belgeler;
Adı, yeri, adresi ve var ise logosuna ait belgeler,
Kuruluş sahibi, ortakları, temsilcileri ve kontrolörlerine ait kimlik
belgelerinin onaylı sureti,
Kuruluş sahibi, ortakları, temsilcileri ve kontrolörlerine ait eğitim
belgelerinin noter onaylı sureti,
Ticaret Sicil Gazetesi,
Çalışanların görev tanımları ve sigorta belgeleridir.
4) Kuruluşun çalışma alanı ve çalışma sistemine dair bu Yönetmelikte
belirtilen tüm belgeler,
5) Uygulayacağı kontrol ve/veya sertifikasyon yöntemlerini içeren
belgelerdir.
Yetkilendirilmiş Kuruluşun Şube Açması
Madde 12 — Yetkilendirilmiş Kuruluşun şube açma şartları aşağıda
belirtilmiştir.
a) Yetkilendirilmiş kuruluşlar gerekli gördükleri durumlarda şubeler
açabilir ve bunlar vasıtasıyla da faaliyet gösterebilirler.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
303
b) Yetkilendirilmiş kuruluşların açacakları şube sayısında sınırlama
yoktur.
c) Her şube için 11 inci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin (1)
numaralı alt bendi hükümleri uygulanır.
d) Her şubede en az bir kontrolör bulundurulur. Kontrolör sayısı
şubenin iş hacmine göre, 11 inci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin (5)
numaralı alt bendine göre düzenlenir.
e) Yetkilendirilmiş kuruluşlar şubenin yaptığı tüm işlemlerden
sorumludur.
Yetkilendirilmiş Kuruluşun Çalışma İzninin Askıya Alınması veya
İptali
Madde 13 — Yetkilendirilmiş kuruluşun çalışma izninin askıya
alınması ve iptalini gerektiren durumlar aşağıda belirtilmiştir.
a) Yönetmeliğin yetkilendirilmiş kuruluşlarla ilgili maddelerine
uyulmaması durumlarında, Bakanlık tarafından yapılacak inceleme
sonucunda uyarı cezası verilir. Gerekli durumlarda Bakanlık yerinde
kontroller yapar ve belgeleri inceler. Bu inceleme esnasında kuruluşun
kontrol ve/veya sertifikasyon iznini askıya alabilir. İki kez uyarı cezası
alması halinde yetkilendirilmiş kuruluşun çalışma izni Bakanlık tarafından
iptal edilir.
b) Sözleşme yaptığı müteşebbislere karşı sözleşmede belirtilen ve
yürürlükteki İTU ile ilgili mevzuatlara aykırı uygulamalar yapması
durumunda, gerekli inceleme yapıldıktan sonra bu maddenin (a) bendindeki
yaptırımlar uygulanır.
Üreticilerin, Üretici Birliklerinin, Müteşebbislerin, Kooperatiflerin ya
da Benzer Tüzel Kişilerin Uygulamaları
Madde 14 — Üreticilerin, üretici birliklerinin, müteşebbislerin,
kooperatiflerin ya da benzer tüzel kişilerin uygulamaları aşağıda
belirtilmiştir.
a) Yetkilendirilmiş kuruluş ile üreticiler, üretici birlikleri,
müteşebbisler, kooperatifler ya da benzer tüzel kişiler arasında bir sözleşme
yapılır.
b) Üreticiler, üretici birlikleri, müteşebbislere, kooperatiflere ya da
benzer tüzel kişilere yaptırımlar, yetkilendirilmiş kuruluşlar tarafından
uygulanır.
c) Yetkilendirilmiş kuruluşlar ile sözleşme yaptığı üretici, üretici
birlikleri, müteşebbis, kooperatifler ya da benzer tüzel kişiler arasında
gerekli hallerde başvurulması maksadıyla bir mahkeme yerinin belirlenmesi
304
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
zorunludur. Bu yer üretim bölgesi içerisinde olmalı ve sözleşmede
belirtilmelidir.
Kontrolörlerde Aranacak Şartlar, Görev, Yetki, Çalışma Usul ve
Esasları
Madde 15 — Kontrolörlerde aranacak şartlar, görev, yetki, çalışma
usul ve esasları aşağıda belirtilmiştir.
a) İTU konusunda bilgi ve deneyim sahibi olduğunu gösterir resmi
belgeye veya konu ile ilgili yüksek lisans diplomasına veya konu ile ilgili
doktora diplomasına veya bakanlıkça açılacak veya açtırılacak kontrolörlük
eğitimi aldığına dair resmi bir belgeye sahip olmak,
b) Kuruluşun faaliyet alanı ile ilgili olarak Ziraat Mühendisi, Gıda
Mühendisi, Su Ürünleri Mühendisi veya Veteriner Hekim olmak.
Kontrolörler lisans eğitimi aldıkları konu dışında kontrol hizmeti veremezler.
c) Aynı yıl içerisinde yalnız bir yetkilendirilmiş kuruluş adına
çalışabilir ve aynı kuruluşun farklı şubelerinde görev alamazlar.
d) Kontrolörlerin çalışma yetkisi, Bakanlık tarafından kişiye verilir.
e) Bakanlıktan alınacak yetki belgesiyle çalışırlar. Kontrolöre,
Bakanlıkça verilecek yetki resmi yazı ile bildirilir.
f) Yaptıkları kontrolle ilgili rapor tutmak, bu raporları imzalamak ve
kontrol veya kontrol ve sertifikasyon kuruluşuna kontrolü takip eden on gün
içinde teslim etmek zorundadır.
g) Bakanlık, kontrolörün İTU kriterlerini uygulamadığını ve
yetersizliğini tespit ettiğinde kontrolör belgesini geçici veya süresiz olarak
iptal edebilir.
h) Kontrolör olarak çalışanlar sertifiker biriminde çalışamazlar.
Sertifikerlerde Aranacak Şartlar, Görev, Yetki, Çalışma Usul ve
Esasları
Madde 16 — Sertifikerlerde aranacak şartlar, görev, yetki, çalışma
usul ve esasları aşağıda belirtilmiştir.
a) Kuruluşun faaliyet alanı ile ilgili olarak 4 yıllık yükseköğrenim
mezunu olmak.
b) İTU konusunda bir yıllık bilgi ve deneyim sahibi olmak.
c) Sertifikerler yalnız bir yetkilendirilmiş kuruluş adına çalışabilir.
d) Sertifiker olarak çalışanlar kontrol biriminde çalışamazlar.
e) Bakanlık tarafından verilen yetki belgesiyle çalışırlar. Sertifikerlere,
Bakanlıkça verilecek yetki resmi yazı ile bildirilir.
f) Bakanlık, sertifikerlerin İTU kriterlerini uygulamadığını ve
yetersizliğini tespit ettiğinde sertifiker belgesini geçici veya süresiz olarak
iptal edebilir."
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
305
Yürürlük
MADDE 5 — Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 6 — Bu Yönetmelik hükümlerini Tarım ve Köyişleri Bakanı
yürütür.
306
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
EK 6.
RESMİ GAZETE
Tarih: 31.05.2005,Sayı : 25831
Çevre ve Orman Bakanlığından:
Toprak Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar
Amaç
Madde 1 — Bu Yönetmeliğin amacı; alıcı ortam olarak toprak
kirlenmesinin önlenmesi, kirliliğin giderilmesi, arıtma çamurlarının ve
kompostun toprakta kullanımında gerekli tedbirlerin alınması esaslarını
sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle uyumlu bir şekilde ortaya koymaktır.
Kapsam
Madde 2 — Bu Yönetmelik, toprak kirliliğine neden olan faaliyetler
ile tehlikeli maddeler ve atıkların toprağa deşarjına, atılmasına, sızmasına ve
evsel ve kentsel atıksuların arıtılması sonucu ortaya çıkan arıtma
çamurlarının ve kompostun; toprağa, bitkiye, hayvana ve insana zarar
vermeyecek şekilde, toprakta kontrollü kullanımına ilişkin teknik, idari
esasları ve cezai yaptırımları kapsar.
Dayanak
Madde 3 — Bu Yönetmelik 9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre
Kanununun 8 inci maddesi ve 1/5/2003 tarihli ve 4856 sayılı Çevre ve
Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 2 nci ve 9 uncu
maddesi gereğince hazırlanmıştır.
Tanımlar
Madde 4 — Bu Yönetmelikte geçen;
Bakanlık: Çevre ve Orman Bakanlığını,
Kanun: 9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanununu,
Atık: 2872 sayılı Çevre Kanununa dayanılarak hazırlanan
yönetmeliklerle belirlenen;
a) 31/12/2004 tarihli ve 25687 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan
Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 3 üncü maddesinde yer alan, Atık,
Atıksu, Endüstriyel Atıksu, Evsel Atıksu, Fekal Atıklar, Organik Atık
tanımına giren tüm maddeleri,
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
307
b) 14/3/1991 tarihli ve 20814 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan
Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliğinin 3 üncü maddesinde yer alan, Katı
Atık, İri Katı Atık, Evsel Katı Atık (Çöp), Zararlı ve Tehlikeli Atık tanımına
giren tüm maddeleri,
c) 20/5/1993 tarihli ve 21586 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan
Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliğinin 4 üncü maddesinde yer alan, Tıbbi
Atık, Evsel Nitelikli Atıklar, Enfekte Atık, Patojen Atık ve Patolojik Atık
tanımına giren tüm maddeleri,
d) 14/3/2005 tarihli ve 25755 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan
Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliğinin 4 üncü maddesinde yer alan
Tehlikeli Atık tanımına giren tüm maddeleri,
Ham Çamur:
a) Evsel ya da kentsel atıksuları işleyen arıtma tesislerinden ve evsel
ve kentsel atıksulara benzeyen bileşimdeki atık suları arıtan diğer arıtma
tesislerinden gelen arıtma çamurlarını,
b) Fosseptik tanklarından ve evsel ya da kentsel atıksuları arıtmak
için kullanılan diğer tesislerden gelen arıtma çamurlarını,
c) (a) ve (b)’de atıfta bulunulanlar dışındaki diğer arıtma
tesislerinden gelen arıtma çamurlarını,
Stabilize Arıtma Çamuru: Fermente edilebilirliğini ve kullanımından
kaynaklanan sağlık tehlikelerini önemli ölçüde azaltılmak üzere, biyolojik,
kimyasal ya da ısıl işlemden, uzun süreli depolama ya da diğer uygun
işlemlerden geçirilmiş arıtma çamurlarını,
Fırın Kuru Toprak: 105 °C fırında kurutularak sabit ağırlığa gelmiş
toprak kütlesini,
Gübre: Toprakların verimini yükseltmek, toprak yapısını düzeltmek,
ürünün nitelik ve niceliğini artırmak amacıyla toprağa verilen mineral ve
organik bitki besinlerini,
Kentsel Atıksu: Evsel atıksu ya da evsel atıksuyun endüstriyel atıksu
ve/veya yağmur suyu ile karışımı,
Kompost: Organik esaslı katı atıkların oksijenli veya oksijensiz
ortamda ayrıştırılması suretiyle üretilen toprak iyileştirici maddeyi,
Kullanım: Stabil arıtma çamurunun ve kompostun, toprağın üzerine
serilmesi veya toprağın üstüne ve içine herhangi bir biçimde uygulanmasını,
Kuru Madde: Arıtma çamuru veya kompostun kurutma fırınında 103
°C’de yaklaşık 24 saat süre ile sabit ağırlığa gelinceye kadar kurutulması
sonucunda geride kalan katı madde miktarını,
308
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Mikrobiyal Gübre: Bitki için gerekli olan bitki besin elementlerinin
topraktan alınmasında rol oynayan canlı mikroorganizmaların tarımsal
üretimde kullanılmak üzere hazırlanan ticari ürünleri,
Tarım: Hayvancılık dâhil, bütün ticari gıda ürünlerinin
yetiştirilmesini,
Taşkın Alanları: Normal zamanlarda su altında bulunmayan, akarsu
yatağı dışında bulunan, yağıştan meydana gelen aşırı akış neticesinde
taşkınlara maruz kalmış ve tekrar maruz kalması muhtemel olan alanları,
Tehlikeli Madde: 2872 sayılı Çevre Kanununa dayanılarak
hazırlanan 11/7/1993 tarih ve 21634 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan
Tehlikeli Kimyasallar Yönetmeliğinin 4 üncü maddesinde yer alan Zararlı
Madde ve 31/12/2004 tarihli ve 25687 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan
Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 3 üncü maddesinde yer alan Tehlikeli
ve Zararlı Maddeler tanımına giren tüm maddeleri,
Toprak: Minerallerin ve organik artıkların parçalanarak ayrışması
sonucu oluşan, yeryüzünü ince bir tabaka halinde kaplayan, canlı doğal bir
kaynağı,
Toprak Kirliliği: Toprağın, insan etkinlikleri sonucu oluşan çeşitli
bileşikler tarafından bulaştırılmasını takiben, toprakta yaşayan canlılar ile
yetişen ve yetiştirilen bitkilere veya bu bitkilerle beslenen canlılara toksik
etkide bulunacak ve zarar verecek düzeyde anormal fonksiyonda
bulunmasını, toprağa eklenen kimyasal materyalin toprağın özümleme
kapasitesinin üzerine çıkması, toprağın verim kapasitesinin düşmesini,
Yanma Kaybı: Arıtma çamuru veya kompostun kurutulduktan sonra
kül fırınında 775 °C’de üç saat süre ile yakılması sonucu yanan veya
kaybolan madde miktarını,
ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Toprak Kirliliğinin Önlenmesine İlişkin Yükümlülükler
Genel Yükümlülükler
Madde 5 — Toprak kirliliğinin önlenmesi açısından bu
Yönetmelikle belirlenen sınır değerlere ve getirilen yükümlülüklere
uyulması zorunludur.
Bakanlık, kirlenme riski olan alanları saptar alınacak tedbirleri
belirler ve uygulatır.
Valilikler; kirlenmiş alanları saptar, alınacak tedbirleri
belirler/belirletir ve uygulatır.
Kirlenme riskinin bulunduğu alanlarda kirletenler kirlenmeyi
önlemekle, kirlenmiş alanlarda kirleten kirlenmeyi durdurmak, kirlenme
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
309
boyutunu tespit etmek, kirlenmenin etkilerini gidermek için gerekli
çalışmaları yapmak ve tedbirleri almakla yükümlüdür.
Tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan toprak kirliliğinin önlenmesi ve
giderilmesi konularında Çevre ve Orman Bakanlığı ile Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı birlikte çalışır. Belirlenen tedbirler valilikler tarafından uygulanır.
Toprak Kirlilik Parametrelerinin Sınır Değerleri
Madde 6 — Toprak kirlilik parametrelerinin sınır değerleri EK I-A
da verilmiştir.
Toprak Kirliliğinin Önlenmesi ve Giderilmesine İlişkin
Yükümlülükler
Madde 7 — Toprak kirliliğinin önlenmesine ilişkin yükümlülükler
aşağıda belirtilmiştir;
a) Her türlü atık ve artığın, toprağa zarar verecek şekilde, Çevre
Kanunu ve Yönetmeliklerinde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı
olarak doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama vermek, depolamak ve
benzeri faaliyetlerde bulunmak yasaktır.
b) Her türlü faaliyet veya kaza sonucu kirletilmiş toprakları, bu
kirliliğe neden olan faaliyet sahipleri temizlemekle yükümlüdür. Toprağın
temizlenmesini müteakip, EK I-A da verilen parametrelerden Bakanlıkça
talep edilenlerin analizleri yapılarak, toprağın bu Yönetmelikteki sınır
değerleri sağladığını raporla belgelenir.
c) Kirlenmiş toprakların tespiti ve temizlenmesine ilişkin usul ve
esaslar Bakanlıkça belirlenir.
d) Bu Yönetmelikte geçen toprak, stabilize arıtma çamuru ve
kompostun EK I-A (b), EK II-A, EK II-B de verilen parametrelerin
örnekleme ve analizlerinin akredite olmuş laboratuvarlarda, EK-IV de
belirtilen esaslar çerçevesinde yapılması zorunludur.
e) Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nca ruhsatlandırılmamış gübre ve
ruhsatlandırılmış gübre üretiminin bant çıkışı her parti için ayrı ayrı uygun
analiz raporu alınmamış olanların, tarım ilaçları ve kanserojen maddelerin
toprağa verilmesi ve kullanılması yasaktır.
f) Tarımsal girdileri üreten, ithal eden, pazarlayan ve hammadde
olarak toprakları kullananlar toprak kirliliğine sebep olmayacak teknoloji ve
prosesleri seçmekle yükümlüdür.
g) Askeri tesisler için toprak kullanımına ilişkin esaslar ve yasaklar
ile bunların denetimi, Genelkurmay Başkanlığı ile koordine edilerek
Bakanlık ve Milli Savunma Bakanlığınca ayrıca belirlenir.
Toprak Kirliliğinin Mevcut Durumunun İzlenmesi
310
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Madde 8 — Valilikler her türlü faaliyet veya kaza sonucu kirlenmiş
ve kirlenme riski altında olan topraklarda durum tespiti, analizlerin
yapılması/yaptırılması, kirlenmenin izlenmesi ve raporlanmasıyla
yükümlüdür.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Ham Çamur, Stabilize Arıtma Çamuru ve Kompostun Toprakta
Kullanılması ile
İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu
Stabilize Arıtma Çamurunda Bulunan Ağır Metallerin Sınır
Değerleri
Madde 9 — Stabilize arıtma çamurunda ağır metallerin izin verilen
maksimum miktarları EK I-B de verilmiştir.
Stabilize Arıtma Çamurunun Toprakta Kullanılması ile
İnceleme ve Değerlendirme Komisyonunun Oluşumu
Madde 10 — Evsel ve kentsel atık suların arıtılması sonucu elde
edilen ve EK I-B de verilen sınır değerleri aşmayan stabilize arıtma
çamurunun toprakta kullanılabilmesi için;
a) Arıtma tesisini işleten özel ve resmi kuruluşların, toprakta
kullanılacak stabilize arıtma çamurunun EK II-B de yer alan stabilize arıtma
çamuru analiz belgesi formunda verilen parametrelerin analizlerini günlük
kuru çamur miktarı elli (50) tona kadar olanlar altı ayda bir, elli (50) tonun
üzerinde olanlar üç ayda bir analiz sonuçlarını belgelendirmesi zorunludur.
Ancak, arıtma kapasitesi günlük beşbin (5000) kişi ya da üçyüz (300) kg
biyolojik oksijen ihtiyacı (BOI5) altında olan ve temelde evsel atık suların
arıtıldığı arıtma tesisi işletmecileri, EK II-B de yer alan stabilize arıtma
çamuru analiz belgesi formunda verilen parametrelerin analizlerini oniki
ayda bir yaptırmakla yükümlüdür.
b) Stabilize arıtma çamurlarının toprakta kullanılması izne tabidir.
Stabilize arıtma çamuru üreticileri kullanıma sunacakları stabilize arıtma
çamuru için Stabilize Arıtma Çamuru Kullanım İzin Belgesi talebiyle
aşağıda belirtilen bilgi ve belgelerle birlikte valiliğe başvuruda bulunurlar.
1) Stabilize arıtma çamurunun kullanılacağı bölgenin il, ilçe ve köy
olarak yeri, parsel numarası ve kaç dekar olduğu,
2) Bu topraklarda yetiştirilecek ürünün cinsi,
3) Yıllık üretilen arıtma çamuru miktarı ve kuru madde yüzdesi,
4) Kullanılacak stabilize arıtma çamurunun analiz belgesi (EK II-B),
5) Uygulanacak toprağın analiz belgesi (EK II-A).
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
311
Stabilize arıtma çamurunun toprakta kullanımına yönelik yapılan
başvurularda müracaat dosyası İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu
tarafından incelenir. İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu; İl Çevre ve
Orman Müdürlüğünün başkanlığında İl Tarım ve Köyişleri Müdürlüğü, İl
Sağlık Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü taşra teşkilatı ve
gerekli görülürse Valilikçe stabilize arıtma çamurunun kullanım alanına göre
başka kurumlardan dâhil edilecek üyelerden oluşur.
İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu, stabilize arıtma çamurunun
toprağın fiziksel özelliklerinin düzenlenmesine etkisi ile toprağa getireceği
ağır metal yük miktarı, toprağın ve yer üstü/yer altı sularının kalitesini
bozucu etkisini dikkate alarak incelemeyi yapar.
Bu doğrultuda hazırlanan Stabilize Arıtma Çamuru Kullanım İzin
Belgesi (EK-III) Mahalli Çevre Kurulu’nun alacağı karar doğrultusunda
mahallin en büyük mülki amiri tarafından üç yıllığına verilir.
Stabilize Arıtma Çamuru Üreticilerinin Yükümlülükleri
Madde 11 — Arıtma tesisini işleten özel ve resmi kuruluş
işletmecileri, stabilize arıtma çamurlarıyla ilgili analizleri yapmak ve
kayıtları tutmakla yükümlüdür.
a) Tutulacak kayıtlarda aşağıdaki bilgiler bulunacaktır.
1) Arıtma çamurunun stabilize hale getirilmesi için uygulanan
yöntem,
2) Stabilize arıtma çamurunun EK II-B de belirtilen parametre
değerleri,
3) Üretilen stabilize arıtma çamuru miktarı ve toprakta kullanılmak
üzere sağlanan miktar kullanım miktarları,
4) Stabilize arıtma çamuru alıcılarının adları ve adresleri ile çamurun
kullanılacağı yer,
5) Stabilize arıtma çamurunun kullanılacağı alanda yetiştirilecek
ürün çeşidi.
Bu kayıtlar yetkililere açık olacak ve bu Yönetmeliğin yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren her üç yılda bir toprakta stabil arıtma çamurunun
kullanımına ilişkin olarak; yukarıda (a) bendindeki tüm bilgileri ve
uygulamada karşılaşılan güçlükleri belirten raporu arıtma çamuru üreticileri
hazırlayarak valiliğe sunarlar. Arıtma tesisini işleten özel ve resmi kuruluş
işletmecileri arıtma çamurunun arıtma metodları ve analiz sonuçları
hakkındaki bilgileri talepleri halinde yetkililere vermekle yükümlüdür..
b) Arıtma tesisini işleten özel ve resmi kuruluşların, stabilize arıtma
çamuru kullanılan toprağın EK II-A daki Toprak Analiz Belgesi’nde yer alan
parametrelerin analizlerini oniki ayda bir valiliğe belgelendirmesi
312
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
zorunludur. Eğer stabilize arıtma çamurunun birinci kullanım öncesinde,
topraktaki tüm ağır metallerin konsantrasyonu bu Yönetmeliğin EK I-A (a)
da belirtilen sınır değerlerin % 50 sinden daha az ise stabilize arıtma
çamurunun toprakta kullanımında topraktaki ağır metal analizlerinin izin
verilen süre içerisinde ikinci ve üçüncü yıl tespiti yapılmayabilir.
c) Stabilize arıtma çamuru üreticileri, stabilize arıtma çamurunun
kullanıma sunulmasından önce kullanıcılara aşağıdaki belgelerin bir örneğini
vermekle yükümlüdür. Gerektiğinde kullanıcılar denetimler esnasında
yetkililere belirtilen belgeleri ibraz etmekle yükümlüdürler.
1) Stabilize Arıtma Çamuru Kullanım İzin Belgesi (EK-III),
2) Stabilize Arıtma Çamuru Analiz Belgesi (EK II-B),
d) Ancak arıtma kapasitesi günlük beşbin (5000) kişi ya da üçyüz
(300) kg biyolojik oksijen ihtiyacı (BOI5) altında olan ve temelde evsel atık
suların arıtılması için tasarımlanmış arıtma tesisleri işletmecileri bu
maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin (3) numaralı alt bendi ve (c)
bendinin (1) numaralı alt bendi hariç olmak üzere (a), (b), (c) bentlerinden
valiliğin izniyle muaf tutulabilir.
e) Stabilize arıtma çamuru üreticileri tuttukları kayıt ve belgeleri en
az 10 yıl saklamakla yükümlüdürler.
Ham Çamurun Kullanma Yasakları
Madde 12 — Ham çamurun toprakta kullanılması yasaktır.
Stabilize Arıtma Çamurunun Kullanma Sınırlamaları ve
Yasakları
Madde 13 — Stabilize arıtma çamurunun kullanılmasında aşağıda
belirtilen sınırlama ve yasaklara uyulması zorunludur.
a) Stabilize arıtma çamurunun toprakta kullanılabilmesi için EK I-B
de verilen değerleri aşmaması zorunludur.
b) Stabilize arıtma çamurunun uygulanacağı toprakta ağır metal
içeriğinin EK I-A(a) da verilen değerleri aşmaması zorunludur. Topraktaki
ağır metal konsantrasyonlarından birinin dahi EK I-A(a) da verilen sınır
değerleri aşması durumunda, stabilize arıtma çamurunun toprakta
kullanılması yasaktır.
Atıksu arıtma tesislerinden çıkan evsel ve kentsel arıtma çamurları
toprakta kullanılmayacaksa, 14/3/1991 tarihli ve 20814 sayılı Resmî
Gazete’de yayımlanan Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği hükümleri
doğrultusunda katı atık depolama sahalarında bertaraf edilmesi
gerekmektedir.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
313
Tehlikeli atık sınıfına giren arıtma çamurları ise 14/3/2005 tarihli ve
25755 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tehlikeli Atıkların Kontrolü
Yönetmeliği hükümleri kapsamında bertaraf edilmesi gerekmektedir.
c) Stabilize arıtma çamuru meyve ağaçları hariç olmak üzere toprağa
temas eden ve çiğ olarak yenilen meyve ve sebze ürünlerinin yetiştirilmesi
amacıyla kullanılan topraklarda kullanılması yasaktır.
d) Stabilize arıtma çamuru, bitkilerin besin gereksinimleri ve yer
üstü, yer altı sularının kalitesinin bozulmaması dikkate alınacak şekilde, su
kaynaklarının korunmasıyla ilgili yasalarla düzenlenmiş hükümlere uygun
kullanılmalıdır.
e) Toprağın pH değeri 5 ten küçükse stabilize arıtma çamuru toprağa
uygulanamaz. pH değeri 5-6 arasında olan topraklarda stabilize arıtma
çamurunun kullanılması halinde, artan taşınabilirlik dikkate alınarak gerekli
görülürse EK I-A(a) ya göre belirlenmiş sınır değerler Bakanlık tarafından
düşürülebilir.
f) Stabilize arıtma çamurunun uygulanmasından belli bir süre
geçmeden otlatma yapılması ya da hayvan yemlerinin hasadının yapılması
söz konusu ise otlak ya da hayvan yemi ürünlerinde özellikle coğrafi ve
iklim durumları dikkate alınarak belirlenecek olan süre, hiçbir durumda üç
haftadan az olmayacaktır.
g) Stabilize arıtma çamurlarının, içme suyu havzalarının mutlak
koruma alanlarında ve diğer yüzey sularına 50 metreden yakın olan alanlara
uygulanması yasaktır.
h) Stabilize arıtma çamurlarının, taşkın alanlarında ve taşkın
tehlikesi olan alanlarda, don ve karla kaplı alanlarda toprağa uygulanması
yasaktır.
ı) Yüzey akış tehlikesi olan alanlarda toprak muhafaza tedbirleri
alınmadan stabilize arıtma çamurunun uygulanması yasaktır.
i) Stabil arıtma çamurunun toprakta on yıllık ortalama esas alınarak
her yıl uygulanması halinde toprağa verilebilecek maksimum ağır metal
miktarları EK I-C de verilen değerleri aşmaması zorunludur.
k) Eşdeğer nüfus kapasitesi bir milyon kişinin üzerinde olan
tesislerde oluşan arıtma çamurlarının en az % 90 kuru madde değerine kadar
kurutulması zorunludur.
Kompostun Toprakta Kullanılması
Madde 14 — Kompostun toprakta kullanılabilmesi için;
a) C/N oranının 35 den daha büyük olması halinde kompost
reaksiyonunun optimum şartlarda cereyan edebilmesi için reaktörde
komposta azot beslemesinin yapılması,
314
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
b) Kompostun, organik madde muhtevasının kuru maddenin en az %
35 i oranında olması,
c) Piyasaya sürülen kompostun su muhteva oranının % 50 yi
geçmemesi,
d) Piyasaya sürülen kompost içinde, cam, cüruf, metal, plastik,
lastik, deri gibi seçilebilir maddelerin toplam ağırlığın % 2 sini geçmemesi,
e) Üretilen kompostun ağır metal muhtevaları, en az altı aylık
aralarla, ihtiva ettikleri kurşun, kadmiyum, krom, bakır, nikel, civa ve çinko
yönünden analizlerinin yapılması,
f) Kompostun kullanılacağı toprağın, EK II-A daki Toprak Analiz
Belgesi’nde yer alan parametre analizlerinin oniki ayda bir
belgelendirilmesi,
g) Toprak ve kompost numunelerinin usulüne ve tekniğine uygun
olarak alınması ve tüm kütleyi temsil edici olması,
h) Toprak analizleri sonucu, topraktaki ağır metal içeriklerinin EK IA(a) da yer alan değerleri aşması halinde söz konusu toprakta kompostun
kullanılmaması,
ı) Kompostun toprakta 10 yıllık ortalama esas alınarak her yıl
uygulanması halinde, ağır metaller itibari ile toprağa verilen yükün EK I-C
de verilen değerleri aşmaması,
gerekir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Özendirme, Eğitim, Denetime İlişkin Esaslar ve Yaptırımlar
Özendirme ve Eğitime İlişkin Esaslar
Madde 15 — Bakanlığın koordinasyonunda, Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı, mahallin en büyük mülki idare amirliği ve belediyeler;
a) Tarımsal zararlılarla entegre mücadele ilkeleri çerçevesinde
kimyasal mücadeleye alternatif mücadele metodlarından biyolojik mücadele,
genetik mücadele, biyoteknolojik mücadele, kültürel tedbirler, dayanıklı
çeşitler, fiziksel ve mekanik mücadelelerden birinin başlatılmasına,
b) Stabilize edilmiş hayvan gübrelerinin gübreleme amacıyla
kullanılmasına,
c) Toprak analizine dayalı olarak söz konusu toprak için en uygun
gübre ile hastalık ve zararlılara göre en uygun tarım ilacının kullanılmasına,
d) Kimyasal mücadelenin kaçınılmaz olduğu durumlarda, toprağın
yapısı, etken ilacın formülasyonu ve benzeri özellikler dikkate alınarak en
uygun ilaçlama aletinin kullanılmasına,
e) İnsan ve çevre sağlığına uygun mikrobiyal gübre kullanımına,
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
315
f) Arıtma tesisini işleten özel ve resmi kuruluşlar stabilize arıtma
çamurunun toprakta kullanılmasına ilişkin kullanım talimatı hazırlayarak
kullanıcıya vermekle,
g) Toprak kirliliğinin önlenmesi ve toprağın kullanımı ile ilgili
çiftçiler ve faaliyet sahiplerinin eğitimine,
ilişkin özendirici faaliyetlerde bulunmakla,
yükümlüdür.
Denetim
Madde 16 — Bu Yönetmelik uyarınca stabilize arıtma çamurunun
ve kompostun toprak ortamındaki her türlü kullanımı ve toprak kirliliği
denetiminde Kanun uyarınca Bakanlık yetkilidir. Ancak mahallin en büyük
mülki amirliği mevzuatlarında belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde
denetim yaparlar.
Kurum, kuruluş, işletme ve toprak sahipleri ile işletmeciler
denetimle yetkili kişilere;
a) Taşınmaza veya tesislere girmesi için izin vermekle,
b) Numune alınmasına ve yerinde ölçümler yapılmasına izin
vermekle,
c) Yetkili kişilerin istedikleri kayıt ve bilgileri sağlamakla,
yükümlüdürler.
Denetleme işlemleri ile ilgili olarak yapılan analiz ve ölçümlerin
masrafları denetlenen kurum, kuruluş ve işletme, toprak sahibi ile işletenler
tarafından karşılanır. Valilikçe denetimler sırasında kurum, kuruluş ve
işletmelerden elde edilen ticari sır mahiyetindeki bilgi ve belgeler başka
amaçlar için kullanılamaz.
Yaptırımlar
Madde 17 — Bu Yönetmelikte yer alan yasaklara uymayan ve
yükümlülükleri yerine getirmeyenler hakkında Kanunun 20, 21, 23 ve 26 ncı
maddesi uygulanır.
Raporlama
Madde 18 — Valilik aşağıda belirtilen belgelere ait bilgileri
hazırlayarak Bakanlığa raporlamakla yükümlüdür.
a) Stabilize arıtma çamurlarının toprakta kullanımıyla ilgili verilen
kullanım izin belgesinin bir nüshasını,
b) Stabilize arıtma çamuru üreticilerinin 11 inci madde (a)
bendindeki tüm bilgileri ve uygulamada karşılaşılan güçlükleri belirten
rapor,
316
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
c) 8 inci maddede belirtilen kirlenmiş alanlarda kirlenmenin
etkilerinin giderilmesi için yapılan çalışmalar, alınan önlemler ve kirliliğin
izlenmesi ile ilgili hazırlanacak rapor.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
Yürürlükten Kaldırılan Yönetmelik
Madde 19 — 10/12/2001 tarihli ve 24609 sayılı Resmî Gazete’de
yayımlanan Toprak Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği yürürlükten
kaldırılmıştır.
Geçici Madde 1 — 10/12/2001 tarihli ve 24609 sayılı Resmî
Gazete’de yayımlanan Toprak Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği 9 uncu
maddesi gereğince verilen "Arıtma Çamuru Kullanımı İzin Belgesi" izin
süresi bitimine kadar geçerli olup, tekrar Stabilize Arıtma Çamuru Kullanımı
İzin Belgesi almak isteyen özel ve resmi kuruluşlar bu Yönetmeliğe göre
başvuruda bulunmak zorundadırlar.
Geçici Madde 2 — Bu Yönetmeliğin 7 nci maddesi birinci
fıkrasının (c) bendinde belirtilen parametrelerin örnekleme ve analizlerinin
akredite olmuş laboratuvarlarda yapılması zorunluluğu, Yönetmeliğin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl sonra geçerlidir.
Geçici Madde 3 — Bu Yönetmeliğin 13 üncü maddesi birinci
fıkrasının (k) bendinde belirtilen eşdeğer nüfusu bir milyon kişinin üzerinde
kapasiteye sahip tesisler Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
dört yıl içerisinde arıtma çamurlarında en az % 90 kuru madde değerini
sağlamakla yükümlüdür.
Yürürlük
Madde 20 — Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
Madde 21 — Bu Yönetmelik hükümlerini Çevre ve Orman Bakanı
yürütür.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
317
EK I-A
TOPRAK KİRLİLİK PARAMETRELERİ SINIR DEĞERLERİ
a)Topraktaki Ağır Metal Sınır Değerleri
pH 5- 6
pH6
Ağır Metal
mg/kg
mg/kg
(Toplam)
Fırın Kuru
Fırın Kuru
Toprak
Toprak
Kurşun
50 
300 
Kadmiyum
1 
3 
Krom
100 
100 
Bakır*
50 
140 
Nikel*
30 
75 
Çinko *
150 
300 
Civa
1 
1,5 
pH değeri 7’den büyük ise çevre ve insan sağlığına özellikle yer altı suyuna
zararlı olmadığı durumlarda Bakanlık sınır değerleri %50’ye kadar artırabilir.
 Yem bitkileri yetiştirilen alanlarda çevre ve insan sağlığına zararlı
olmadığı bilimsel çalışmalarla kanıtlandığı durumlarda, bu sınır değerlerin
aşılmasına izin verilebilir.
b)Kirlenmiş Toprakta Arıtma Sonucu Uyulması Gereken Sınır
Değerler
Kirlilik Parametreleri
Klorür İyonu (mg Cl - /L)
Sodyum (mg Na/L)
Kobalt (mg/kg Fırın Kuru Toprak)
Arsenik
Molibden
Kalay
Baryum
Florür
Serbest siyanid
Kompleks siyanid
Sülfür
Brom
Benzen
Sınır Değerler
(Toplam)











25
125
20
20
10
20
200
200
1
5
2
20
0,05
318
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Bütil benzen
Toliol
Xylol
Fenol
Selenyum
Talyum
Uranyum
Polisiklik aromatik hidrokarbon bileşikleri
Organo klorlu bileşikler
Tarımsal Mücadele İlaçları –Bireysel
Tarımsal Mücadele İlaçları –Toplam
PCB Poliklorlandırılmış bifeniller
Hexaklor benzol
Pentaklor benzol
- HCH (lindan)















0,05
0,05
0,05
0,05
5
1
5
5
0,5
0,5
2
0,5
0,1
0,1
0,1
EK I-B
TOPRAKTA
KULLANILABİLECEK
STABİLİZE
ARITMA
ÇAMURUNDA MÜSAADE EDİLECEK MAKSİMUM AĞIR METAL
MUHTEVALARI
Ağır Metal (Toplam)
Sınır Değerler
(mg/kg fırın kuru materyal)
Kurşun
Kadmiyum
Krom
Bakır
Nikel
Çinko
Civa
1200
40
1200
1750
400
4000
25
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
319
EK I-C
TOPRAKTA ON YILLIK ORTALAMA ESAS ALINARAK BİR
YILDA VERİLMESİNE MÜSAADE EDİLECEK AĞIR METAL
YÜKÜ SINIR DEĞERLERİ
Ağır Metal (Toplam)
Sınır Yük Değeri
(g/da/yıl, kuru maddede) 
Kurşun
1500
Kadmiyum
15
Krom
1500
Bakır
1200
Nikel
300
Çinko
3000
Civa
10
 Yem bitkileri yetiştirilen alanlarda çevre ve insan sağlığına zararlı olmadığı
bilimsel çalışmalarla kanıtlandığı durumlarda, bu sınır değerlerin aşılmasına izin
verilebilir.
EK II-A
TOPRAK ANALİZ BELGESİ
Toprak Örneğinin
Alındığı
Faaliyet Sahibi (Adı Soyadı)
Faaliyet Türü
Toprak Örneğinin Alındığı
Derinlik
Numunenin Alındığı Tarih
Numune Alan Kişinin Adı
Yetiştirilecek ürün çeşidi
Parsel No
Numune Alınan Alanın
Büyüklüğü (Dekar)
İl
İlçe
Köy
Toprak Analizleri
Kurşun (mg/kg Fırın Kuru Toprak)
Kadmiyum

Krom

Bakır

Sonuçlar
Analiz Metodu
320
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Nikel 
Civa

Çinko

Azot

Fosfor

pH
Organik Madde
Numune Analiz Tarihi: …/…/….
Açıklama:
Analizi Yapan
........................
........................
Onaylayan
.....................
.....................
Analizi Yapan
........................
........................
Kontrol Eden
.......................
.......................
EK II-B
STABİLİZE ARITMA ÇAMURU ANALİZ BELGESİ
Ağır Metaller
Arıtma
Çamuru Analizi
Kurşun(mg/kg Fırın Kuru Toprak)
Kadmiyum

Krom

Bakır

Nikel

Civa

Çinko

Azot

Fosfor

pH
C/N
Kuru Madde
Yanma Kaybı
Organik Madde
Analiz
Metotları
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Arıtma çamurunun
stabilizasyonu için uygulanan
arıtma yöntemi
Numune Analiz Tarihi: …/…/….
Açıklama:
Analizi Yapan
........................
........................
Analizi Yapan
........................
........................
Kontrol Eden
.......................
.......................
Onaylayan
......................
......................
EK-III
STABİLİZE ARITMA ÇAMURU KULLANIM İZİN BELGESİ
İzin Belgesinin
Arıtma
Çamuru
Üreticisinin
Adı Soyadı
Ticari Ûnvanı
Adresi
Adı
Arıtma
Tesisinin
Adresi
Adresi
Parsel No
Alanı (da)
Kullanılacak
Arazinin
Yetiştirilecek ürün çeşidi
Tarihi:.../.../.....
Sayısı:...........
321
322
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Kullanılmasına İzin Verilen
Maksimum Stabilize Arıtma
Çamurunun Kuru Madde Miktarı
(ton/da/yıl)
İzin Verilen Alanda Stabilize
Arıtma Çamuru Kullanımının
Tekrarlanma Süresi (yıl)
Açıklama:
Bu izin belgesi yukarıda adı ve soyadı/ûnvanı yazılı müracaat
sahibine .../.../......tarih ve ............. Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
Toprak Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği’nin 10 uncu maddesine
istinaden 3 (üç) yıllığına verilmiştir.
Yetkili Amir
İmza-Mühür-Tarih
EK-IV
ÖRNEK ALMA VE ANALİZ METODLARI
Toprak Örneği Alma: Analiz için alınan temsili toprak örnekleri
normalde, aynı amaçla tarım yapılan 50 dekarı aşmayan bir arazi üzerinden
alınan 25 örneğin karıştırılmasıyla meydana getirilecektir. Ancak büyük
ölçekli aynı amaçla tarım yapılan alanlardan Valiliğin onayı ile 200 dekarı
aşmayan bir arazi üzerinden 25 örneğin karıştırılmasıyla temsili toprak
örneği alınabilir.
Örneklerin toprak derinliği 25 cm’nin altında olması hali hariç, 25 cm
derinlikten alınması gereklidir. Toprak derinliğinin bu değerin altında olması
halinde örneğin alındığı derinlik 10 cm’nin altına düşmemelidir.
Stabilize Arıtma Çamuru Örneği Alma: Stabilize arıtma çamuru
örneği stabilizasyon işleminden sonra, kullanıcıya gönderilmesinden önce ve
çamur üretimini temsil edecek şekilde en az 25 farklı numunenin
karıştırılmasıyla oluşturulur.
Analiz Metodları: Ağır metal analizi kuvvetli asit parçalanmasını
takiben gerçekleştirilmelidir. Referans analiz metodu asgari atomik
absorpsiyon spektrometri olmalı ve her bir metal için tespit sınırı uygun sınır
değerin % 10’undan yüksek olmamalıdır.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
323
EK 7.
RESMİ GAZETE
Tarih: 19.07.2005, Sayı: 25880
Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu
Kanun No. 5403
Kabul Tarihi : 3.7.2005
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam ve Tanımlar
Amaç
MADDE 1. — Bu Kanunun amacı; toprağın doğal veya yapay
yollarla kaybını ve niteliklerini yitirmesini engelleyerek korunmasını,
geliştirilmesini ve çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun
olarak, plânlı arazi kullanımını sağlayacak usûl ve esasları belirlemektir.
Kapsam
MADDE 2. — Bu Kanun; arazi ve toprak kaynaklarının bilimsel
esaslara uygun olarak belirlenmesi, sınıflandırılması, arazi kullanım
plânlarının hazırlanması, koruma ve geliştirme sürecinde toplumsal,
ekonomik ve çevresel boyutlarının katılımcı yöntemlerle değerlendirilmesi,
amaç dışı ve yanlış kullanımların önlenmesi, korumayı sağlayacak
yöntemlerin oluşturulmasına ilişkin sorumluluk, görev ve yetkilerin
tanımlanması ile ilgili usûl ve esasları kapsar.
Tanımlar
MADDE 3. — Bu Kanunda geçen;
a) Bakanlık: Tarım ve Köyişleri Bakanlığını,
b) Kurul: Toprak Koruma Kurulunu,
c) Toprak: Mineral ve organik maddelerin parçalanarak ayrışması
sonucu oluşan, yeryüzünü ince bir tabaka halinde kaplayan, canlı ve doğal
kaynağı,
ç) Arazi: Toprak, iklim, topografya, ana materyal, hidroloji ve
canlıların değişik oranda etkisi altında bulunan yeryüzü parçasını,
d) Tarım arazisi: Toprak, topografya ve iklimsel özellikleri tarımsal
üretim için uygun olup, hâlihazırda tarımsal üretim yapılan veya yapılmaya
uygun olan veya imar, ihya, ıslah edilerek tarımsal üretim yapılmaya uygun
hale dönüştürülebilen arazileri,
e) Mutlak tarım arazisi: Bitkisel üretimde; toprağın fiziksel,
kimyasal ve biyolojik özelliklerinin kombinasyonu yöre ortalamasında ürün
alınabilmesi için sınırlayıcı olmayan, topografik sınırlamaları yok veya çok
324
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
az olan; ülkesel, bölgesel veya yerel önemi bulunan, hâlihazır tarımsal
üretimde kullanılan veya bu amaçla kullanıma elverişli olan arazileri,
f) Özel ürün arazisi: Mutlak tarım arazileri dışında kalan, toprak ve
topografik sınırlamaları nedeniyle yöreye adapte olmuş bitki türlerinin
tamamının tarımının yapılamadığı ancak özel bitkisel ürünlerin yetiştiriciliği
ile su ürünleri yetiştiriciliğinin ve avcılığının yapılabildiği, ülkesel, bölgesel
veya yerel önemi bulunan arazileri,
g) Dikili tarım arazisi: Mutlak ve özel ürün arazileri dışında kalan ve
üzerinde yöre ekolojisine uygun çok yıllık ağaç, ağaççık ve çalı formundaki
bitkilerin tarımı yapılan, ülkesel, bölgesel veya yerel önemi bulunan
arazileri,
ğ) Marjinal tarım arazisi: Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri
ve dikili tarım arazileri dışında kalan, toprak ve topografik sınırlamalar
nedeniyle üzerinde sadece geleneksel toprak işlemeli tarımın yapıldığı
arazileri,
h) Yeter büyüklükte tarımsal arazi parseli: Makineli tarımda toplam
işlem zamanları ve alan kayıplarını optimum yapabilen, arazi nitelikleri,
ürün deseni ve potansiyeline göre Bakanlık tarafından belirlenen ve daha
fazla küçültülemeyecek en küçük parsel büyüklüğünü,
ı) Yeter gelirli tarımsal işletme: Bir tarım işletmesinde üretim
faktörlerinin rasyonel kullanımına olanak vererek işletmenin gelişmesini
temin eden, ailenin ekonomik ve sosyal gelişimini temin edecek gelir ile
tarımsal yapının muhafazası ve tarımın sürekliliğini sağlayan en küçük
işletme büyüklüğünü,
i) Tarım dışı alanlar: Üzerinde toprak bulunmayan çıplak kayaları,
daimi karla kaplı alanları, ırmak yataklarını, sahil kumullarını, sazlık ve
bataklıkları, askeri alanları, endüstriyel, turizm, rekreasyon, iskân, altyapı ve
benzeri amaçlarla plânlanmış arazileri,
j) Sulu tarım arazisi: Tarımı yapılan bitkilerin büyüme devresinde
ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve
kontrollü bir şekilde karşılandığı arazileri,
k) Tarımsal amaçlı yapılar: Toprak koruma ve sulamaya yönelik
altyapı tesisleri, entegre nitelikte olmayan hayvancılık ve su ürünleri üretim
ve muhafaza tesisleri ile zorunlu olarak tesis edilmesi gerekli olan
müştemilatı, mandıra, üreticinin bitkisel üretime bağlı olarak elde ettiği
ürünü için ihtiyaç duyacağı yeterli boyut ve hacimde depolar, un değirmeni,
tarım alet ve makinelerinin muhafazasında kullanılan sundurma ve çiftlik
atölyeleri, seralar, tarımsal işletmede üretilen ürünün özelliği itibarıyla
hasattan sonra iki saat içinde işlenmediği takdirde ürünün kalite ve besin
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
325
değeri kaybolması söz konusu ise bu ürünlerin işlenmesi için kurulan tesisler
ile Bakanlık tarafından tarımsal amaçlı olduğu kabul edilen entegre nitelikte
olmayan diğer tesisleri,
l) Arazi yetenek sınıflaması: Toprak bozulmasına neden olmayacak
şekilde arazinin en uygun kullanım şeklini belirlemek için kullanım ve
koruma verilerini bir araya getirerek temel toprak etütlerine ve iklim
koşullarına dayalı yapılan plânlamalara yönelik arazi sınıflamasını,
m) Arazi kullanım plânlaması: Her ölçekte plânlamaya temel
oluşturmak üzere, toprağın ve diğer çevresel kaynakların bozulmasını
önlemek için ekolojik, toplumsal ve ekonomik şartlar gözetilerek
sürdürülebilirlik ilkesine uygun, farklı arazi kullanım şekillerini oluşturmaya
yönelik toprak ve su potansiyelinin belirlenip, sistematik olarak
değerlendirilmesini ve birbirleri ile olan ilişkilerini ortaya koyan rasyonel
arazi kullanım plânlarını,
n) Tarımsal amaçlı arazi kullanım plân ve projeleri: Tarım
alanlarında yörenin ekolojik, ekonomik ve toplumsal özellikleri dikkate
alınarak toprakların sürekli üretkenliğini sağlayacak tarım tekniklerini,
toprak, su, bitki ve insan ilişkileri ile toprak korumaya yönelik diğer fiziksel,
kimyasal, kültürel ve bitkisel düzenlemeleri kapsayan rasyonel tarımsal arazi
kullanım plân ve projelerini,
o) Toprak koruma projeleri: Toprağın doğal veya insan faaliyetleri
sonucu yok olmasını, bozulmasını veya zarar görmesini önlemek ve sürekli
üretken kalmasını sağlamak için yapılan fiziksel, kültürel ve bitkisel
tedbirleri kapsayan projeleri,
ö) Arazi toplulaştırması: Arazilerin doğal ve yapay etkilerle
bozulmasını ve parçalanmasını önlemek, parçalanmış arazilerde ise doğal
özellikleri, kullanım bütünlüğü ve mülkiyet hakları gözetilerek birden fazla
arazi parçasının birleştirilip ekonomik, ekolojik ve toplumsal yönden daha
işlevsel yeni parsellerin oluşturulmasını ve bu parsellerin arazi özellikleri ve
alanı değerlendirilerek kullanım şekillerinin belirlenmesini, köy ve arazi
gelişim hizmetlerinin sağlanmasını,
p) Toplulaştırma proje sahası: Toplulaştırma projesinin uygulanacağı
sınırlar içinde kalan alanı,
r) Arazi bozulması: Arazinin doğal veya yapay etkiler sonucu
özelliklerinin değişikliğe uğraması ile ekonomik ve ekolojik işlevlerinin
azalması veya yok olmasını,
s) Toprak veri tabanı: Arazi ve toprak kaynaklarının nitelikleri ile
birlikte belirlenerek kayıt altına alındığı veri tabanını,
326
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
ş) Tahsis: Bu Kanun kapsamında değerlendirilmek üzere, Hazinenin
özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan
taşınmazlardan, vasfı ve hâlihazır kullanım şekline bakılmaksızın
toplulaştırma kapsamında değerlendirilebilecek yerlerin, Maliye Bakanlığı
tarafından Bakanlığa tahsis edilmesini,
İfade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Arazi Mülkiyet Hakkının Kullanımı ve
Toprak Koruma Kurulu
Arazi mülkiyet hakkının kullanım esası
MADDE 4. — Devletin hüküm ve tasarrufu altında ve Hazinenin
özel mülkiyetinde olan araziler ile kamu kurumlarına, gerçek ve tüzel
kişilere ait olan arazilerin mülkiyet hakkı kullanılırken toprağın; bitkisel
üretim fonksiyonu, endüstriyel, sosyo-ekonomik ve ekolojik işlevlerinin
tamamen, kısmen veya geçici olarak engellenmemesi amacıyla araziyi
kullananlar, bu Kanunun öngördüğü tedbirleri almakla yükümlüdür.
Toprak Koruma Kurulu
MADDE 5. — Her ilde, valinin başkanlığında, ildeki tarımdan
sorumlu birim amiri tarafından başkan yardımcılığı ve sekretarya hizmetleri
görevi yürütülmek üzere, ilde plân yapma yetkisine sahip kamu kurum ve
kuruluşları ile üniversitelerden, üç birimin ve Maliye Bakanlığının ildeki üst
düzey temsilcisi ile plânlama ve/veya toprak koruma konularında ulusal
ölçekte faaliyette bulunan kamu kurumu niteliğini haiz meslek kuruluşları ile
sivil toplum kuruluşlarının yerel temsilcilerinden üç kişi olmak üzere Kurul
oluşturulur. Kurulun gündeminde bulunan araziler özel kanunlarla koruma
altına alınmış alanlar, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün proje alanı veya
22.11.1984 tarihli ve 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine
Dair Tarım Reformu Kanununa göre uygulama alanı ilân edilen yerlerden ise
bu alanlarda uygulama yapan birimin yetkili temsilcisi de Kurula dâhil edilir.
Kurulun kuruluşu, çalışma usûl ve esasları Bakanlık tarafından
hazırlanacak yönetmelikle belirlenir.
Kurulun görevleri
MADDE 6. — Kurulun görevleri aşağıda belirtilmiştir:
a) Arazi kullanılan tüm faaliyetlerde, arazinin korunması,
geliştirilmesi ve verimli kullanılmasına yönelik inceleme, değerlendirme ve
izleme yapmak, ortaya çıkan olumsuzlukları belirlemek, toprak korumayı ve
bununla ilgili sorunları giderici önlemleri almak, geliştirmek, uygulanmasını
sağlamak için görüş oluşturmak.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
327
b) Arazi kullanımını gerektiren tüm girişimleri yönlendirmek üzere,
yerel plân veya projelerin uygulanması amacıyla takibini yapmak.
c) Toprak koruma önlemlerinin yerine getirilmesi sürecini yerel
ölçekte izlemek, değerlendirmek ve çözümleyici öneriler geliştirmek,
hazırlanacak toprak koruma ve arazi kullanım plânları doğrultusunda, yerel
ölçekli yıllık iş programları için görüş oluşturmak ve uygulamaya
konulmasının takibini yapmak.
ç) Ülkesel, bölgesel veya yerel ölçekli yapılan plânlar arasındaki
uyumu denetlemek.
d) Kanunda yer alan konularla ilgili başvuruları almak ve ilgililere
aktarmak.
e) Kanunla verilen diğer görevleri yapmak.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Toprak ve Arazi Varlığının Belirlenmesi
Toprak ve arazi varlığının belirlenmesine ilişkin esaslar
MADDE 7. — Bakanlık, toprak koruma ve kullanmaya yönelik
farklı sistemler kullanarak arazi ve toprakla ilgili sınıflamaları ve haritaları
yapar veya yaptırır.
Toprak ve arazi varlığının belirlenmesi, sınıflandırılması, etüt, analiz
ve sınıflama ile ilgili standart oluşturulması, harita ve veri tabanının
hazırlanması ve kullanıcıların hizmetine sunulmasına ilişkin usûl ve esaslar,
Bakanlıkça hazırlanacak yönetmelikle belirlenir.
Tarım arazilerinin sınıflandırılması ve arazi parsel
büyüklüklerinin belirlenmesi
MADDE 8. — Tarım arazileri; doğal özellikleri ve ülke tarımındaki
önemine göre, nitelikleri Bakanlık tarafından belirlenen mutlak tarım
arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ve marjinal tarım arazileri
olarak sınıflandırılır. Ayrıca Bakanlık tarım arazilerinin korunması,
geliştirilmesi ve kullanımı ile ilgili farklı sınıflandırmalar yapabilir.
Tarımsal faaliyetin ekonomik olarak yapılabildiği en küçük alana
sahip ve daha fazla küçülmemesi gereken yeter büyüklükteki tarımsal arazi
parsel büyüklüğü, bölge ve yörelerin toplumsal, ekonomik, ekolojik ve
teknik özellikleri gözetilerek, Bakanlık tarafından belirlenir.
Kamu yatırımları için ihtiyaç duyulan yerler hariç olmak üzere tarım
arazileri, belirlenen yeter büyüklükteki tarımsal arazi parsellerinden daha
küçük parçalara bölünemez. Miras yolu ile intikallerde yeter büyüklükteki
parseller oluşturulamıyorsa ifraz yapılmaz; ortak kullanım, kiralama veya
satış yoluna gidilir.
328
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Toprakların Korunması ve Arazi Kullanımı
Toprakların korunması
MADDE 9. — Arazi kullanımını gerektiren her türlü girişim ve
yatırım sürecinde toprakların korunması, doğal ve yapay olaylar sonucu
meydana gelen toprak kayıplarının önlenmesi; arazi kullanım plânları,
tarımsal amaçlı arazi kullanım plân ve projeleri ile toprak koruma
projelerinin uygulamaya konulması ile sağlanır.
Arazi kullanım plânlarının yapılması
MADDE 10. — Arazi kullanım plânları ile ülkesel ve bölgesel
plânlamalara temel oluşturan ve diğer fizikî plânlamalara veri teşkil eden; su
potansiyeli, toprak veri tabanı ve haritaları esas alınarak çevre öncelikli
sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda toprağın niteliği, arazinin
yeteneği ve diğer arazi özellikleri gözetilerek uygun arazi kullanım şekilleri
belirlenir.
Bakanlık tarafından hazırlanan veya hazırlattırılan arazi kullanım
plânlarında; yerel, bölgesel ve ülkesel ölçekte tarım arazileri, mera arazileri,
orman arazileri, özel kanunlarla belirlenen alanlar, yerleşim alanları, sosyal
ve ekonomik amaçlı altyapı tesisleri ile diğer arazi kullanım şekillerine yer
verilir. Bakanlık, arazi kullanım plânlarının hazırlanmasını ihtiyaca göre
valiliklere devredebilir.
Özel kanunlarla belirlenen veya belirlenecek alanlarda, ilgili kanun
hükümleri saklı kalmak kaydı ile arazi kullanım plânlarında yer verilen
kullanım şekilleri, ilgili kanunlar kapsamında sorumlu bakanlık veya
kuruluşlar tarafından değerlendirilir.
Tarım arazileri, bu Kanunda belirtilen istisnalar hariç olmak üzere,
arazi kullanım plânlarında belirtilen amaçları dışında kullanılamaz.
Arazi kullanım plânının hazırlanmasına ilişkin usûl ve esaslar,
Bakanlık tarafından hazırlanacak yönetmelikle belirlenir.
Tarımsal amaçlı arazi kullanım plân ve projelerinin
hazırlanması
MADDE 11. — Tarım arazilerinde toprağın kimyasal, fiziksel ve
biyolojik özelliklerinin sürekli üretim sağlayacak şekilde korunarak
kullanımı için, en az bir ziraat mühendisi sorumluluğunda tarımsal amaçlı
arazi kullanım plân veya projeleri, valilikler tarafından hazırlanır veya
hazırlattırılır.
Tarımsal amaçlı arazi kullanım plân veya projelerinin
hazırlanmasında, çiftçilerin ve arazi sahiplerinin görüşleri alınır.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
329
Arazi sahipleri ve araziyi kullananlar, hazırlanan plân ve projelere
uymakla yükümlüdür.
Tarımsal amaçlı arazi kullanım plân veya projelerinin uygulanacağı
arazinin sınırları, büyüklüğü ve uygulama ile ilgili diğer usûl ve esaslar,
Bakanlık tarafından hazırlanacak yönetmelikle belirlenir.
Toprak koruma projelerinin hazırlanması
MADDE 12. — Toprağın bulunduğu yerde, doğal fonksiyonlarını
sürdürebilmesinin sağlanması amacıyla korunması esastır.
Kentsel yerleşim amaçlı imar plânı bulunan yerler dışında, zorunlu
olarak kazı veya dolgu gerektiren herhangi bir arazi kullanım faaliyeti
sonucu toprak kayıpları ve arazi bozulmaları söz konusu ise araziyi
kullananlar tarafından toprak koruma projeleri hazırlanır veya hazırlattırılır.
Toprak koruma projeleri arazi bozulmalarını ve toprak kayıplarını
önlemek
için gerekli
olan sekileme,
çevirme, koruma duvarı,
bitkilendirme, arıtma, drenaj gibi imalat, inşaat ve kültürel tedbirleri içerir,
en az bir ziraat mühendisi sorumluluğunda hazırlanır ve valilik tarafından
onaylanır.
Heyelan, sel ve rüzgâr gibi doğal olaylar sonucu meydana gelen
toprak kayıplarını önlemek için valilikler, toprak koruma projelerini
hazırlatarak uygulamasını yapar veya yaptırır.
Toprak koruma projelerinin gerekliliği, hazırlanması, uygulanması,
yetki ve sorumlulukların belirlenmesi ile ilgili usûl ve esaslar, Bakanlıkça
hazırlanacak yönetmelikle belirlenir.
Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı
MADDE 13. — Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili
tarım arazileri ile sulu tarım arazileri tarımsal üretim amacı dışında
kullanılamaz. Ancak, alternatif alan bulunmaması ve Kurulun uygun
görmesi şartıyla;
a) Savunmaya yönelik stratejik ihtiyaçlar,
b) Doğal afet sonrası ortaya çıkan geçici yerleşim yeri ihtiyacı,
c) Petrol ve doğal gaz arama ve işletme faaliyetleri,
ç) İlgili bakanlık tarafından kamu yararı kararı alınmış madencilik
faaliyetleri,
d) Bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış plân ve yatırımlar,
İçin bu arazilerin amaç dışı kullanım taleplerine, toprak koruma
projelerine uyulması kaydı ile Bakanlık tarafından izin verilebilir.
Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile
sulu tarım arazileri dışında kalan tarım arazileri; toprak koruma projelerine
330
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
uyulması kaydı ile valilikler tarafından tarım dışı kullanımlara tahsis
edilebilir.
Tarımsal amaçlı yapılar için, projesine uyulması şartıyla ihtiyaç
duyulan miktarda her sınıf ve özellikteki tarım arazisi valilik izni ile
kullanılır.
Birinci fıkranın (c) ve (ç) bentleri kapsamında izin alan işletmeciler,
faaliyetlerini çevre ve tarım arazilerine zarar vermeyecek şekilde yürütmekle
ve kendilerine tahsis edilen yerleri tahsis süresi bitiminde eski vasfına
getirmekle yükümlüdürler.
Bu madde kapsamında valiliklerce verilen kararlara yapılan itirazlar,
Bakanlık tarafından değerlendirilerek karara bağlanır.
Tarım arazilerinin korunması ve amaç dışı kullanımına dair
uygulamaların usûl ve esasları tüzükle düzenlenir.
Tarımsal potansiyeli yüksek büyük ovaların belirlenmesi ve
korunması
MADDE 14. — Tarımsal üretim potansiyeli yüksek, erozyon,
kirlenme, amaç dışı veya yanlış kullanımlar gibi çeşitli nedenlerle toprak
kaybı ve arazi bozulmalarının hızlı geliştiği ovalar; kurul veya kurulların
görüşü alınarak, Bakanlığın teklifi ve Bakanlar Kurulu kararı ile büyük ova
koruma alanı olarak belirlenir.
Büyük ovalardaki koruma ve geliştirme amaçlı tarımsal altyapı
projeleri ve arazi kullanım plânları, kurul veya kurulların görüşleri dikkate
alınarak, Bakanlık ve valilikler tarafından öncelikle hazırlanır veya
hazırlattırılır.
Büyük ovalarda bulunan tarım arazileri hiçbir surette amacı dışında
kullanılamaz. Ancak alternatif alan bulunmaması, kurul veya kurullarca
uygun görüş bildirilmesi şartıyla;
a) Tarımsal amaçlı yapılar,
b) Bakanlık ve talebin ilgili olduğu Bakanlıkça ortaklaşa kamu yararı
kararı alınmış faaliyetler,
İçin tarım dışı kullanımlara Bakanlıkça izin verilebilir.
Büyük ova koruma alanlarının belirlenmesi ve korunmasına ilişkin
usûl ve esaslar tüzükle düzenlenir.
Erozyona duyarlı alanların belirlenmesi ve korunması
MADDE 15. — Doğal ve yapay olaylar sonucu toprağın fiziksel,
kimyasal ve biyolojik özellikleri bozulmuş veya bozulma ihtimali olan
araziler ile millenmeden önemli derecede etkilenen baraj, gölet ve benzeri
rezervuar havzalarında toprak kayıplarını ve millenmeyi önlemek, koruma,
geliştirme ve kullanmayı esas alan teknikleri yerleştirmek amacıyla,
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
331
kurulların görüşü alınarak, Bakanlığın teklifi ve Bakanlar Kurulu kararı ile
erozyona duyarlı alanlar belirlenir.
Erozyona duyarlı arazilerin belirlenmesi ve korunması amacıyla bu
arazilerin kullanım plânları ve altyapı projeleri; kurulların görüşleri dikkate
alınarak, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının hizmet alanları ile sınırlı olmak
kaydıyla, kamu kuruluşlarının birbirlerine bağlı hizmetlerini aksatmayacak
şekilde bir uyum ve zaman plânlaması içerisinde, havza bazında ilgili kamu
kuruluşları tarafından yapılır veya yaptırılır. Bu amaçla yapılan veya
yaptırılan rüzgâr perdeleri, sekiler, sel oyuntusu önleme yapıları gibi fizikî
yapıların korunması, arazi sahiplerine aittir.
Bakanlık; kurak, yarı kurak ve az yağışlı yerlerde iklim değişiklikleri
ve insan faaliyetleri de dâhil olmak üzere, çeşitli nedenlerle toprak
bozulması görülen çölleşmeye maruz alanlarda ilgili kamu kurum ve
kuruluşları, sivil toplum örgütleri ile işbirliği yaparak gerekli önlemleri alır
veya aldırır.
Erozyona duyarlı alanların belirlenmesi ve korunmasına ilişkin usûl
ve esaslar, Bakanlık tarafından hazırlanacak yönetmelikle belirlenir.
Toprak kirliliğinin izlenmesi ve önlenmesi
MADDE 16. — Valilikler, tarımsal veya tarım dışı faaliyetlerden
kaynaklanan toprağı kirletici ve bozucu olumsuzlukların izlenmesi ve
giderilmesi için gerekli önlemleri alır ve aldırır.
Toprağı kirletenlere 9.8.1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre
Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.
Arazi toplulaştırması ve dağıtımı
MADDE 17. — Arazinin rasyonel kullanımını sağlamak amacıyla
parsel büyüklüklerinin optimum ölçülerde oluşması için, arazinin yarısından
çoğuna malik bulunan ve sayıca maliklerin yarısından fazlasını
oluşturanların muvafakati üzerine isteğe bağlı, Bakanlığın veya kurulların
talebi üzerine kamu yararı gözetilerek isteğe bağlı olmaksızın, Bakanlar
Kurulu kararı ile arazi toplulaştırma proje sahası belirlenir ve uygulanır.
Bakanlar Kurulunun bu kararı toplulaştırma ve diğer işlemler
yönünden kamu yararı kararı sayılır. Bu karar sonucu isteğe bağlı olarak
veya maliklerin muvafakati aranmaksızın proje bazında arazi toplulaştırması,
köy gelişim ve tarla içi geliştirme hizmetleri ile kırsal alan düzenlemesi
Bakanlık tarafından yapılır veya yaptırılır. Uygulamada isteğe bağlı
toplulaştırmalara öncelik tanınır.
Toplulaştırma sahası olarak tespit edilen yerlerde bulunan Hazinenin
özel mülkiyetinde ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve
toplulaştırma amaçlarına uygun olarak değerlendirilmesi mümkün olan tarım
332
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
arazileri, Bakanlığın talebine istinaden vasfına ve mevcut kullanım şekline
bakılmaksızın Maliye Bakanlığınca Bakanlığa tahsis edilir.
Ekonomik ölçekte, yaşayabilir ve gelişebilir tarım işletmeleri
oluşturmak için tarım arazisi bulunmayan veya yetersiz olan çiftçilere,
tarımsal işletme kurabilmeleri veya mevcut olanı geliştirmeleri amacıyla,
toplulaştırma kapsamında tahsis edilen yerler Bakanlıkça bedeli mukabilinde
dağıtılabilir.
Bakanlık, yeter büyüklükte olmayan tarımsal arazi parsellerini
gerektiğinde toplulaştırma ve bu Kanun kapsamında değerlendirmek üzere
kamulaştırabilir. Toplulaştırma uygulamalarında, tahsisli araziler ile birlikte
bu araziler kullanılarak yeter büyüklükte yeni parseller oluşturulur ve bu
parseller; arazisi kamulaştırılan veya yeter büyüklükte tarım arazisi olmayan
yöre çiftçilerine öncelikli olmak üzere rayiç bedeli üzerinden ve Bakanlıkça
belirlenecek usûl ve esaslara göre Maliye Bakanlığı tarafından doğrudan
satılır. Bu amaçla yapılan kamulaştırma ve satımlara konu olan işlemler ve
düzenlenen kâğıtlar Katma Değer Vergisi hariç her türlü vergi, resim, harç
ve katkı payından müstesnadır.
Toplulaştırma sonucu oluşturulan parsellerin alanı ve arazi
özellikleri birlikte değerlendirilir ve gerçek kişilere, kamu ve özel hukuk
tüzel kişilere ait toplulaştırmaya konu arazilerden yol, kanal, tahliye kanalı
gibi kamunun ortak kullanacağı yerler için en fazla yüzde onu kadar ortak
tesislere katılım payı düşülür. Katılım payı için bedel ödenmez. Katılım payı
dışında kesilen arazi öncelikle varsa eş değer tahsisli arazilerden karşılanır,
yoksa kamulaştırılır.
Toplulaştırma sahası ilân edilen yerlerle ilgili Bakanlar Kurulu
kararı Resmî Gazete’de yayımlandıktan sonra toplulaştırma işlemleri
sonuçlanıncaya kadar bu alanlarda toplulaştırmaya konu arazilerin mülkiyet
ve zilyetliğinin devir, temlik, ipotek ve satış vaadi işlemleri projeyi
uygulayan birimin iznine bağlıdır.
Toplulaştırma çalışmaları ile ilgili usûl ve esaslar tüzükle düzenlenir.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Özendirme, Denetim, Yaptırımlar, Gelir ve Giderler
Özendirme
MADDE 18. — Toprağın korunması, üretim gücünün geliştirilerek
sürdürülmesi, arazinin iyileştirilmesine yönelik toprak ıslahı ve tarla içi
geliştirme etkinlikleri, yeteneğe uygun arazi kullanımı konularında projeye
dayalı yatırım yapan, toprak işleme, sulama ve yetiştirme tekniklerini
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
333
uygulayan üreticilere, tarımsal desteklemelerde öncelik verilir, yatırımları
Bakanlık imkânlarıyla desteklenir.
Denetim
MADDE 19. — Bu Kanunun uygulamasında denetim görevini
Bakanlık, valilikler veya kurullar yapar ya da yaptırır. Bu Kanunda yer alan
projelerle ilgili denetim örnekleme yöntemiyle yapılır ve sonucundan
Bakanlık ve kurullara bilgi verilir. Uygulamada etüt, sınıflama, analiz gibi
toprak ve arazi ile ilgili teknik konularda denetim görevini Bakanlık yapar
veya yaptırır. Kurul üyesi kurum veya kuruluşlar ile sivil toplum kuruluşları
tespit ettikleri arazi bozulmaları ve toprak kayıpları ile ilgili faaliyetler
hakkında valiliklere ihbarda bulunabilir. Valilikler konuyu inceleyerek,
sonucu en geç üç ay içerisinde, ihbarı yapana bildirmek zorundadır.
Tarım arazilerinin yanlış kullanımlarında uygulanacak cezalar
MADDE 20. — Tarımsal amaçlı arazi kullanımlarında, tarımsal
amaçlı arazi kullanım plân ve projelerine uyulması zorunludur.
Bu plân veya projelere aykırı hareket edilerek arazi tahrip edilmiş
veya diğer koruma ve üretim yapılarına zarar verilmiş ise valilikçe tespit
yaptırılarak sorumlular bir kez uyarılır ve projeye uygunluk sağlanması için
azami üç ay süre verilir. Bu sürenin sonunda aykırı kullanımların devam
etmesi durumunda faaliyet durdurulur. Valilikçe arazinin eski haline
dönüştürülmesi için yapılan tüm masraflar sorumlulardan tahsil edilir.
Ayrıca, araziye zarar verenlere, tahrip edilen mutlak tarım arazileri, özel
ürün arazileri ve dikili tarım arazilerinin her metre karesi için bir Yeni Türk
Lirası, marjinal tarım arazilerinin her metre karesi için elli Yeni Kuruş idarî
para cezası verilir.
Valiliğin yaptıracağı tespitlerle plân veya projelere uyulduğu ve
arazi tahribatının durduğu belirlenirse sınırlama ve hak mahrumiyetleri
ortadan kalkar.
Tarım dışı amaçlı arazi kullanımlarına ilişkin cezalar ve
yükümlülükler
MADDE 21. — Tarım dışı arazi kullanımlarında toprak koruma
projelerine uyulması zorunludur.
Tarım dışı arazi kullanımına izinsiz başlanılması veya hazırlanan
toprak koruma projelerine uyulmaması halinde, aşağıdaki işlemler
gerçekleştirilir ve yaptırımlar uygulanır:
a) Arazi kullanımı için izinsiz işe başlanılmış ve çalışmalar devam
ediyorsa; valilik işi tamamen durdurur, yapılan iş tamamlanmış ise
kullanımına izin verilmez. Kullanılan arazi tarım dışı amaçlı kullanıma
uygun yerlerden ise kullanılan alanın her metre karesi için bir Yeni Türk
334
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Lirası idarî para cezası verilir ve bu Kanunda öngörülen tedbirlerle birlikte
gerekli izinlerin alınması şartıyla işin tamamlanmasına veya iş bitmiş ise
kullanımına izin verilir.
Arazi kullanım plânlarında, tarımsal amaçlı kullanım için ayrılmış
arazilerde, izinsiz yapılan bütün yapılar yıkılır ve temizlenir. Arazinin
yeniden eski haline gelmesi için yapılan masraflar sorumlulardan tahsil
edilir. Ayrıca, zarar verilen tarım arazilerinin, her metre karesi için iki Yeni
Türk Lirası idarî para cezası verilir.
b) Toprak koruma projelerine aykırı hareket ederek arazinin
tahribine ve/veya diğer koruma ve üretim yapılarına zarar verilirse valilik
tarafından sorumlular bir kez uyarılır ve projeye uygunluk sağlanması için
azami üç ay süre verilir. Bu sürenin sonunda aykırı kullanımların devam
etmesi durumunda yapılan işler valilikçe tamamen durdurulur, verilen
kullanım izni iptal edilir ve zarar verilen mutlak tarım arazileri, özel ürün
arazileri ve dikili tarım arazilerinin her metre karesi için iki Yeni Türk
Lirası, marjinal tarım arazilerinin her metre karesi için bir Yeni Türk Lirası
idarî para cezası verilir. Arazinin temizlenmesi ve eski haline
dönüştürülmesi için yapılacak masraflar ve verilen bu cezalar sorumlulardan
tahsil edilir.
Toprak koruma projelerinin bulunmaması, yetersizliği veya
zamanında gerekli tadilatların yapılmaması sonucu arazi tahribi veya toprak
kayıpları söz konusu olursa meydana gelecek zararlardan; proje
hazırlanmasına gerek olmadığına karar verenler, proje hazırlanmış ise
projeyi hazırlayan ve onaylayanlar sorumludur. Sorumlular, kusurlu bulunan
fiillerinin niteliğine göre 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza
Kanununun kamu görevlilerine ait hükümleri uyarınca cezalandırılırlar.
İdarî cezalara itiraz ve para cezalarının tahsili
MADDE 22. — Bu Kanunda yazılı olan idarî cezalar o yerin en
büyük mülki amiri tarafından verilir. Verilen idarî cezalara dair kararlar
ilgililere 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre
tebliğ edilir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün
içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, idarece verilen
cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz üzerine verilen karar kesindir.
İtiraz, zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en
kısa sürede sonuçlandırılır. Bu Kanuna göre verilen idarî para cezaları
21.7.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanun hükümlerine göre Maliye Bakanlığınca tahsil olunur.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
335
Gelir ve giderler
MADDE 23. — Bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilen her türlü
gelir ve cezalar, genel bütçeye gelir kaydedilir. Kanunun uygulanmasına
ilişkin gerekli ödenek Bakanlık bütçesinde öngörülür.
ALTINCI BÖLÜM
Tüzük ve Yönetmelikler, Değiştirilen,
Geçici ve Son Hükümler
Tüzük ve yönetmelikler
MADDE 24. — Bu Kanunun uygulanmasına dair tüzükler Bakanlar
Kurulu tarafından, yönetmelikler ise ilgili kurum ve kuruluşların görüşü
alınarak Bakanlık tarafından; Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir
yıl içerisinde yürürlüğe konulur.
MADDE 25. — 3.5.1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun 8
inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki (c) bendi eklenmiştir.
c) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda
belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere
plânlanamaz.
MADDE 26. — 21.6.1987 tarihli ve 3402 sayılı Kadastro
Kanununun 14 üncü maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı
Kanunu hükümlerine göre yapılır.
4342 sayılı Mera Kanununun 7 nci maddesinin üçüncü fıkrası gereği
3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılacak işlemlerde Kadastro
Komisyonlarına konu uzmanı Ziraat Mühendisi dâhil edilir.
MADDE 27. — 25.2.1998 tarihli ve 4342 sayılı Mera Kanununun
14 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi ile dördüncü fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
d) Köy yerleşim yeri ile uygulama imar plânı veya uygulama
plânlarına ilave imar plânlarının hazırlanması, toprak muhafazası, gen
kaynaklarının korunması, millî park ve muhafaza ormanı kurulması, doğal,
tarihî ve kültürel varlıkların korunması, sel kontrolü, akarsular ve
kaynakların düzenlenmesi, bu kaynaklarda yapılması gereken su ürünleri
üretimi ve termale dayalı tarımsal üretim faaliyetleri için ihtiyaç duyulan,
Durum ve sınıfı çok iyi veya iyi olan mera, yaylak ve kışlaklarda
birinci fıkranın (a), (f) ve (g) bentleri hariç, tahsis amacı değişikliği
yapılamaz.
336
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Bakanlık tarafından uygulanacak mera veya arazi toplulaştırma
projeleri kapsamında; arazinin niteliği ve kullanım bütünlüğü dikkate
alınarak işlenen tarım arazilerinden mera kullanımına mera olarak kullanılan
alanlardan arazi plânlaması yapılabilir. Tarımsal kullanım veya mera
bütünlüğü sağlamak için, nitelikleri itibarıyla değişim yapılacak arazi
bulunamaması durumunda bu fıkra hükümlerine göre değerlendirmek,
değiştirmek veya satın almak sureti ile kamulaştırma yapılabilir.
Kamulaştırılan bu araziler değişim veya doğrudan satış ile değerlendirilir.
Yapılan kamulaştırma ve değişim ile ilgili işlemler ve düzenlenen kâğıtlar
Katma Değer Vergisi hariç her türlü vergi, resim, harç ve katkı payından
müstesnadır.
GEÇİCİ MADDE 1. – 11.10.2004 tarihinden önce tarım arazileri;
gerekli izinler alınmadan tarım dışı amaçlı kullanıma açılmış ve tarımsal
bütünlüğü bozmuyor ise söz konusu arazinin istenilen amaçla kullanımı için,
altı ay içerisinde Bakanlığa müracaat edilmesi, hazırlanacak toprak koruma
projesine uyulması ve tarım dışı kullanılan tarım arazilerinin her metre
karesi için beş Yeni Türk Lirası ödenmesi şartıyla izin verilir.
GEÇİCİ MADDE 2. – Çiftçi kayıt sistemi oluşturulması amacıyla,
ilgililerin isteği üzerine tarım arazilerinin veraset intikal ve cins tashihi
işlemleri için; Veraset İntikal Vergisi, tapu harcı, döner sermaye ücreti ve
her türlü vergi ve kesintiler bu Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren iki
yıllık süre içinde alınmaz.
Yürürlük
MADDE 28. — Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 29. — Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
337
EK 8.
RESMİ GAZETE
Tarih: 21.06.2005, Sayı:25852
Kanun
Tarım Sigortaları Kanunu
Kanun No. 5363
Kabul Tarihi : 14.6.2005
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam ve Tanımlar
Amaç
MADDE 1. — Bu Kanunun amacı; üreticilerin bu Kanunda belirtilen
riskler nedeniyle uğrayacağı zararların tazmin edilmesini temin etmek üzere,
tarım sigortaları uygulamasına ilişkin usûl ve esasların belirlenmesidir.
Kapsam
MADDE 2. — Bu Kanun; Havuzun kuruluşu, Havuz tarafından
teminat altına alınacak riskler, Havuzun gelir ve giderleri, prim ve hasar
fazlası desteği, sigorta sözleşmeleri, reasürans sağlanması ve sigorta
şirketlerinin görev, yetki ve sorumlulukları ile katkı ve katılımlarının esas
ve usûllerini kapsar.
Tanımlar
MADDE 3. — Bu Kanunda geçen;
a) Bakanlık: Tarım ve Köyişleri Bakanlığını,
b) Müsteşarlık: Hazine Müsteşarlığını,
c) Sigorta şirketleri: 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu
çerçevesinde kurulmuş olan ve tarım sigortaları alanında ruhsatı bulunan
sigorta şirketlerini,
d) Üretici: Bitkisel ve hayvansal üretim ile uğraşan gerçek ve tüzel
kişileri,
e) Tarım sigortaları: 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1316 ilâ
1319 uncu maddelerinde belirtilen sigortalar ile bu Kanun kapsamına alınan
sigortaları,
f) Havuz: Tarım Sigortaları Havuzunu,
g) Şirket: Havuzun işletilmesini üstlenen şirketi,
h) Kurul: Tarım Sigortaları Havuzu Yönetim Kurulunu,
ı) Çiftlik hayvanları: Büyükbaş hayvanlar, küçükbaş hayvanlar, kümes
338
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
hayvanları ve kültür balıkçılığı ürünlerini,
İfade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Kuruluş, Görev, Yetki ve Sorumluluklar
Havuz
MADDE 4. — Bu Kanun kapsamındaki risklerin teminat altına
alınması, standart sigorta poliçelerinin belirlenmesi, hasar organizasyonları,
aktüerya çalışmaları, tazminat ödemelerinin yapılması, reasürans teminatının
sağlanması, tarım sigortalarının geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve
izlenmesi ile diğer teknik hizmetlerin yürütülmesi amacıyla Havuz
kurulmuştur.
Havuz; kapsama alınan riskler için sigorta, reasürans ve retrosesyon
yapmaya yetkilidir. Sigorta şirketleri, bu Kanun kapsamında tarım sigortaları
alanında elde ettikleri primin tamamını Havuza devretmekle yükümlüdür.
Sigorta şirketlerine Havuza devrettikleri primler için Havuz tarafından tahsil
edilen kısmı üzerinden komisyon ödenir. Sigorta şirketleri tarafından Havuza
zamanında devredilmeyen primler 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.
Havuz, Bakanlık ve Müsteşarlıkça müştereken çıkarılacak
yönetmelikle belirlenecek esaslar çerçevesinde 9 uncu maddede belirtilen
Şirket tarafından yönetilir.
Havuzun merkezi İstanbul'dur. Havuz, bu Kanun kapsamındaki
faaliyetleri bakımından 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa tâbi değildir.
Kurul
MADDE 5. — Kurul; Bakanlık ve Müsteşarlıktan ikişer, Türkiye
Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği, Türkiye Ziraat Odaları Birliği ve
Şirketten birer üye olmak üzere toplam yedi üyeden oluşur.
Kurul üyeliğine Bakanlık ve Müsteşarlıkça kamu görevlileri arasından
seçilecek kişilerin en az on yıl kamu hizmetinde bulunmuş olmaları,
Bakanlık temsilcisinin tarım alanında, Müsteşarlık temsilcisinin sigortacılık
alanında bilgi ve deneyime sahip olması gerekir. Diğer üyelerin ise ilgili
bulundukları alanda en az on yıllık mesleki deneyime sahip olmaları ve 657
sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin (A) bendinin (1),
(4), (5), (6) ve (7) numaralı alt bentlerinde belirtilen şartları taşımaları
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
339
zorunludur. Bakanlık temsilcilerinden biri Kurulun tabii başkanıdır.
Kurul en az beş üyenin katılımı ile toplanır, kararlarını çoğunlukla
alır. Oylamalarda eşitlik halinde, Başkanın oyu iki oy sayılır.
Kurul üyeleri, üç yıl süre ile görev yapar. Görev süresi sona erenler
yeniden göreve atanabilir. Kurula atanan üyeler temsil ettikleri kurumlardan
ayrıldıkları veya kurumlarınca geri çekildikleri takdirde üyelikleri sona erer.
Bu üyelerin yerine seçilen yeni üyeler kalan süreyi tamamlar.
Kurul üyelerinden, uhdesinde kamu görevi bulunanlara bir ay
içerisinde dörtten fazla olmamak üzere her toplantı günü için (2000),
uhdesinde kamu görevi bulunmayanlar için ise (3000) gösterge rakamının
Devlet memurlarına uygulanan aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak
miktarda toplantı ücreti ödenir.
Kurulca alınan kararların uygulaması ve Kurula ilişkin sekretarya
hizmetleri, Şirket tarafından yürütülür.
Kurulun görev ve sorumlulukları
MADDE 6. — Kurulun görevleri şunlardır:
a) Havuzun işleyişine ilişkin uygulama esaslarını belirlemek.
b) Bu Kanun kapsamında tarım sigortaları için verilecek, Devlet prim
desteği toplam tutarını aşmamak kaydıyla ürün, risk ve bölge bazında prim
desteği oranını belirlemek üzere çalışmalar yapmak ve Bakanlığa sunmak.
c) Uygulamada karşılaşılan sorunları tespit etmek, bunların çözümüne
yönelik çalışmalar yapmak, yaptırmak.
d) Hizmet alınmasına karar vermek.
e) Hasar tespit işlemlerine ilişkin esas ve usûlleri belirlemek.
f) Bu Kanun kapsamında tarım sigortaları alanında faaliyet göstermek
isteyen sigorta şirketleri ile sözleşme yapmak.
g) Havuz işleticisi şirketle çalışma usûl ve esaslarını belirleyen
sözleşme yapmak.
Havuzun kaynakları
MADDE 7. — Havuzun gelirleri şunlardır:
a) Sigorta şirketlerinin devrettiği primler.
b) Devlet tarafından sağlanan prim desteği.
c) Toplanan kaynakların yatırım gelirleri.
d) Alınan krediler.
e) Genel bütçeden alınacak katkılar.
340
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
f) Diğer gelirler.
Havuzun gelirleri her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.
Havuzun kaynaklarının kullanım yerleri
MADDE 8. — Havuzun giderleri şunlardır:
a) Tarım sigortalarına ilişkin tazminat ödemeleri.
b) Havuzun yönetimi ve işleyişi için gerekli olan masraflar.
c) Reasürans, sermaye ve benzeri piyasalardan sağlanacak korumaya
ilişkin ödemeler.
d) Sigorta şirketlerine ödenecek komisyonlar.
e) Bilgilendirme ve tanıtım kampanyalarına ilişkin ödemeler.
f) Hasar tespit işlemlerine ilişkin ödemeler.
g) Alınan kredilerin anapara ve faiz geri ödemeleri.
h) Bu Kanunun amacı doğrultusunda yapılacak diğer ödemeler.
ı) Havuz işleticisi şirkete ödenecek işletme bedeli.
Şirket
MADDE 9. — Havuzun işletilmesine ilişkin iş ve işlemler, Havuza
katılan sigorta şirketlerinin eşit oranda pay sahibi olacağı anonim şirket
statüsünde kurulacak Şirket tarafından yürütülür.
Şirketin, Kurulun belirleyeceği usûl ve esaslar çerçevesinde görevleri
şunlardır:
a) Tazminat ödemelerine esas teşkil edecek hasar tespit işlemlerine
ilişkin her türlü çalışma ve organizasyonları yapmak suretiyle, tazminat
ödemelerinin en kısa sürede yapılmasını sağlamak.
Bitkisel ürün sigortalarının hasar tespitleri ziraat mühendisi, ziraat
teknikeri ve ziraat teknisyenleri; çiftlik hayvanları sigortalarının risk
inceleme işlemleri veteriner hekimler ve zooteknist ziraat mühendisleri,
hasar tespitleri ise veteriner hekimler tarafından yapılır.
Hasar tespit işlemlerinde öncelikle ziraat mühendisleri ve veteriner
hekimlerden yararlanılır.
b) Risk paylaşımı ve transferi ile reasürans plânının uygulanmasına
ilişkin işleri yürütmek, risk paylaşımı ve reasürans programını Kurulun
onayına sunmak.
c) Kurulca alınan kararların uygulanması ve Kurulun görevlerine
ilişkin sekretarya hizmetlerini yürütmek.
d) Primlerin tahsili, tazminat ödemelerinin yapılması ve benzeri işleri
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
341
yürütmek.
e) Üreticileri tarım sigortaları hakkında bilgilendirmek, halkla ilişkiler
ve tanıtım kampanyalarını yürütmek.
f) Genel hükümler çerçevesinde tarım sigortalarına ilişkin istatistik
üretmek, bu konuda Kurula rapor hazırlamak.
g) Havuz kaynaklarını, belirlenen ilke ve kurallar çerçevesinde
yatırıma yönlendirmek.
h) Havuz işlerinin sağlıklı yürütülmesi bakımından, gerekli
gördüğü hususlarda Havuz Yönetim Kuruluna öneride bulunmak.
ı) Havuzun işletilmesiyle ilgili diğer her türlü iş ve işlemleri yapmak.
Şirket, Havuz kaynakları ile kendi ihtiyacı dışında gayrimenkul
alamaz; kaynaklarını öncelikle Hazine bonosu ve kamuya ait borçlanma
senetleri yoluyla yatırımlarda kullanır.
Şirket, Havuz işlerinin Havuz yararına ve en iyi şekilde
yürütülmesinden Bakanlık, Müsteşarlık ve Kurula karşı sorumludur. Şirket,
Havuza ait gelir ve giderler ile tüm hesap ve işlemleri özel ve ayrı kayıtlarda
takip eder.
Şirket, bu Kanun kapsamındaki görevleri gereği edindiği bilgileri
herhangi bir gerekçeyle üçüncü şahıslara açıklayamaz. Havuza ait yazışma
ve belgelerin uygun bir şekilde muhafaza edilmesi zorunludur. Şirket;
faaliyetine son verilmesi, tasfiye edilmesi veya iflas etmesi gibi hallerde,
Kurul tarafından yeni bir şirketle sözleşme yapılıncaya kadar görevlerini
yerine getirmeye devam eder. Bu durumda bu Kanun kapsamındaki bütün
bilgi ve belgelerin Kurula iade edilmesi zorunludur.
Şirket, bu Kanunda belirtilen görevler dışında başka bir işle
uğraşamaz.
Bakanlığın görev ve yetkileri
MADDE 10. — Bakanlığın bu Kanun kapsamında görev ve yetkileri
şunlardır:
a) Tarım sigortalarının geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için gerekli
tedbirleri almak.
b) Ürünler, riskler ve bölgeler itibariyle sağlanacak prim desteğine
ilişkin teklifleri Bakanlar Kurulunun onayına sunmak.
c) Tazminat ödemelerinin doğru ve düzenli bir şekilde yapılmasını
izlemek.
342
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
d) Bu Kanunla verilen diğer görevleri yürütmek.
Denetim
MADDE 11. — Havuzun ve Şirketin sigortacılık uygulamaları
yönüyle denetimi Müsteşarlık, diğer tüm işlemlerinin denetimi Bakanlık
tarafından yapılır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Riskler, Sigorta Sözleşmeleri, Havuza Katılım, Reasürans, Yardım ve
Destekler
Havuz tarafından teminat altına alınacak riskler
MADDE 12. — Kapsama alınacak bitkiler, bitkisel ürünler ve seralar,
tarımsal yapılar, tarım alet ve makineleri ile çiftlik hayvanları için kuraklık,
dolu, don, sel, taban suyu baskını, fırtına, hortum, deprem, heyelan, yangın,
kaza ve zararlılar ile hayvan hastalıklarının neden olacağı zararlar ve/veya
tarım sektörü bakımından önemli görülecek diğer risklere ilişkin teminatlar
Kurulun teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca belirlenir.
Prim desteği
MADDE 13. — Ürünler, riskler, bölgeler ve işletme ölçekleri
itibariyle Devlet tarafından sağlanacak prim desteği miktarları, her yıl
Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir.
Prim desteğine ilişkin ödenek, her yıl bütçe kanunu ile Bakanlık
bütçesinde yer alır. Bakanlık, sigorta şirketleri tarafından Havuza aktarılacak
prim miktarlarını çiftçi kayıtları ile karşılaştırarak prim desteğini hesaplar ve
gecikmeksizin Havuza aktarır.
Sigorta sözleşmeleri ve Havuza katılım
MADDE 14. — Sigorta şirketleri, tarım üreticileri ile tarım sigortaları
sözleşmelerini kendi adlarına akdeder, prim ile riskin tamamını Havuza
devrederler. Sigorta sözleşmeleri, Havuz tarafından belirlenen standart
poliçeler üzerinden yapılır.
Havuz, devraldığı riskleri retrosesyon yapmaya yetkilidir. Sigorta
şirketleri bir sonraki yıla ilişkin retrosesyon taleplerini içinde bulunulan yılın
en geç 1 Kasım tarihine kadar Şirkete bildirir. Havuz tarafından
hesaplanacak tahmini hasar durumuna göre yeterli retrosesyon teminatı
sağlanamadığı takdirde, kalan kısma Devlet tarafından iştirak edilir. Sigorta
şirketlerinin payları toplamının yüzde yüzün üzerinde gerçekleşmesi halinde,
her bir sigorta şirketinin payı, toplam oran yüzde yüze inene kadar
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
343
garameten azaltılır.
Reasürans
MADDE 15. — Şirket, Havuz tarafından üstlenmiş olunan risklerin
transferi amacıyla ulusal ve uluslararası sigorta, reasürans, sermaye ve
benzeri piyasalardan sigortacılık tekniğinin gerektirdiği şekilde ve yeterli
düzeyde koruma temin etmek amacıyla yerli ve yabancı şirket veya
kuruluşlarla Havuz adına reasürans anlaşmaları yapabilir.
Hasar fazlası desteği
MADDE 16. — Havuz tarafından üstlenilen risklerin transferi
amacıyla ulusal ve uluslararası piyasadan sağlanan korumanın yeterli
bulunmaması halinde Bakanlar Kurulunca belirlenecek kısım Devlet
tarafından taahhüt edilir.
Yardım ve borç ertelemesi
MADDE 17. — Bu Kanun kapsamında, uygulama yılında yer alan
riskler için tarım sigortası yaptırmayan üreticiler, 20.6.1977 tarihli ve 2090
sayılı Kanundan yararlanamaz.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Geçici ve Son Hükümler
Yönetmelik
MADDE 18. — Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki ay
içinde; Havuzun çalışma usûl ve esasları Müsteşarlığın görüşü alınarak
Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle, sigorta sözleşmelerinin tabi
olacağı esaslar ise Müsteşarlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle
düzenlenir.
GEÇİCİ MADDE 1. — Kurulda görev alacak üyeler, ilgili kurumlar
tarafından Bakanlığa bildirilir ve Bakanlıkça Kurul üyelerinin
görevlendirilmesi bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç üç
ay içinde yapılır.
Bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren en geç üç ay içinde Şirket
kurulur.
Yürürlük
MADDE 19. — Bu Kanunun 4 üncü maddesi yayımı tarihinden üç ay
sonra, diğer maddeleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 20. — Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
344
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
http://www.fao.org
http://www.ifoam.org
http://www.who.int
http://www.fibl.org
11. KAYNAKLAR
Baker, B. ,”Organic Farming Compliance Handbook: A Resource Guide for
Western Region Agricultural Professionals”,
http://www.sarep.ucdayis.edu/organic/complianceguide
Bengtsson, J., Ahnström, J. & Weibull, A-C. 2005. The effects of organic
agriculture on biodiversity and abundance: a meta-analysis. Journal of
applied ecology, 42, 261-269.
Boguzas V., Marcinkeviciene A., Kairyte A. (2004) Quantitative and
qualitative evaluation of weed seed bank in organic farming. Agronomy
Research, 2(1), 13-22.
Bourn, D. & J. Prescott (2002). A comparison of the nutritional value,
sensory qualities, and food safety of organically and conventionally
produced foods. Critical Reviews in Food Science and Nutrition, 42, 1-34.
Brady, N.C. and R.R. Weil. 2004. Elements of the Nature and Properties of
Soils 2nd Edition. Prentice Hall, Upper Saddle River, NJ.
Brady, N.C. and R.R. Weil. 2002. The Nature and Properties of Soils 13th
Ed. Prentice Hall, Upper Saddle River, NJ.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
345
Carpenter, S., Caraco, N., Correll, D., Howarth, R., Sharpley, A. and Smith,
V. (1998). Nonpoint pollution of surface waters with phosphorus and
nitrogen. Ecology Applied 8, 559-568.
Cederberg, C (1998). Life cycle assessment of milk production - a
comparison of conventional and organic farming. SIK Rapport. Swedish
Food Institute (SIK), Goteborg, Sweden 643: 86.
Christensen, S, Rasmussen, K, Melander, B & Rasmussen, G (1999). Weed
management in organic crop rotations. Djf Rapport, Markbrug. Danmarks
JordbrugsForskning, Tjele, Denmark 10: 41-53.
Conacher, J, Conacher, A (1998). Organic farming and the environment,
with particular reference to Australia: A review. Biological Agriculture and
Horticulture 16(2): 145-171.
Condron, LM, Cameron, KC, Di, HJ, Clough, TJ, Forbes, EA, McLlaren,
RG, Silva, RG (2000). Soil quality under organic and conventional farming.
New Zealand Journal of Agricultural Research 43:443-466.
De Neve, S., Dieltjens, I., Moreels, E. and Hofman, G. (2003). Measured and
simulated nitrate leaching on an organic and a conventional mixed farm.
Biological Agriculture and Horticulture 21, 217-229.
Dong,Y., A.L. Iniguez, B.M. Ahmer and E.W. Triplett (2003). Kinetics and
strain specificity of rhizosphere and endophytic colonization by enteric
bacteria on seedlings of Medicago sativa and Medicago truncatula. Applied
and Environmental Microbiology, 69, 1783-1790.
Droogers, P, Bouma, J (1996). Biodynamic vs. conventional farming effects
on soil structure expressed by simulated potential productivity. Soil Science
Society of America, Journal, 1996, 60(5): 1552 – 1558.
Elsen, T van. (2000). Species diversity as a task for organic agriculture in
Europe. Agriculture, Ecosystems and Environment 77(1): 101-109.
Eriksen, J, Askegaard, M, Kristensen, K (1999). Nitrate leaching in an
organic dairy/crop rotation as affected by organic manure type, livestock
density and crop. Soil Use & Management 15(3): 176-182.
346
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
ETO, “Türkiye 1. Ekolojik Tarım Sempozyumu, 21-23 Haziran 1999 İzmir”
Bildirler Kitabı, Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği, Ege Üniversitesi
Ziraat Fakültesi, Bornova Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü, İzmir, 2001,
415 sa.
ETO, “Türkiye 2. Ekolojik Tarım Sempozyumu, 14-16 Kasım 2001
Antalya”, Bildiriler Kitabı, Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği, İzmir,
443 sa.
Eyhom, F., M.Heeb and G.Weidmann, “IFOAM Training Manual for
Organic Agriculture in the Tropics”, Theory, Transparencies, Didactic
Approach, IFOAM, Complied by FiBL, October 2002.
FAO, “World Agriculture: Towards 2015/2030” An FAO Perspective, 2003.
FAO, Organic Agriculture, Environment and Food Security, (Edited by)
Nadia El-Hage Scialabba and Caroline Hatam, Environment and Natural
Resources Service Sustainable Development Department , 2002.
Fließbach, A, Mäder, P (2000). Microbial biomass and size-density fractions
differ between soils of organic and conventional agricultural systems. Soil
Biology and Biochemistry 32: 757-768.
Finckh, MR, Mundt, CC, Wolfe, MS (2000). Opportunities for managing
plant diseases in organic farming through functional diversity. Proceedings
13th International IFOAM Scientific Conference, Basel, Switzerland, 28 to
31 August 2000.
Foster,C.O., The Organic Gardener (1972), Alfred A. Knopf,Inc.USD, New
York, 234 pp.
Goh KM, Bruce, GE, Daly, MJ, Frampton, CMA (1999). Sensitive
indicators of soil organic matter sustainability in orchard floors of organic,
conventional and integrated apple orchards in New Zealand. Biological
Agriculture and Horticulture 17(3):197-205.
Guthman, J (2000). Raising Organic: An Agro-Ecological Assessment of
Grower Practices in California. Agricultural and Human Values 17: 257266.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
347
Henning, H-J (1998). Systems theory as a scientific approach towards
organic farming. Biological Agriculture and Horticulture 16: 37-52.
Hovi, M, Roderick, S (2000). Mastitis and mastitis control strategies in
organic milk. Cattle Practice 8(3): 259-264.
IFOAM, “Organic Agriculture for Biodiversity”, IFOAM, “Ecology and
Farming”, 2003.
IFOAM, “Organic Agriculture and Biodiversity”, 2002.
İKV, “Avrupa Birliği’nin Ortak Tarım Politikası ve Türkiye’nin Durumu”,
İktisadi Kalınma Vakfı, İstanbul, 2001, 216 sa.
Jensen, E. S. and Hauggard-Nielsen, H. (2003). How can increased use of
biological N2 fixation in agriculture benefit the environment? Plant and Soil
252, 177-186.
Kerr, A, Marshall, C (1997). Planting by the Moon. Harvests 50(3).
Kırımhan,S. (1980), Türkiye İçin Aylık Rüzgar Erozyonu İklim Faktörleri,
Atatürk Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Yayın No: 168, 33 sa.
Kırımhan, S. (1981), Hayvansal Artıklar: Hayvan Barınaklarında Koku
Oluşumu, Etkileri ve Giderme Yolları, Tabiat ve İnsan Derisi, Yıl:15, Sayı 5,
Sa:28-37.
Kırımhan, S. (1981), Organik Artıklardan Biyogaz Üretimi, Atatürk
Üniversitesi, Çevre Sorunları Araştırma Enstitüsü, 81 sa.
Kırımhan, S., M.T.Sağlam ve S.Karakaplan, “Erzurum’da Kentsel Atık Sular
İle Sulanan Tarım Topraklarında Kimyasal Kirlenme: I. Azot, Fosfor ve
Potasyum Durumu”, Atatürk Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Ziraat Dergisi,
Cilt 13, Sayı: 3-4, 1982.
Kırımhan, S., M.T.Sağlam ve S.Karakaplan, “Erzurum’da Kentsel Atık Sular
İle Sulanan Tarım Topraklarında Kimyasal Kirlenme: II. Toprakta ve
348
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Bitkide Ağır Metal Birikimi”, Atatürk Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Ziraat
Dergisi, Cilt 14, Sayı: 3-4, Sa: 13-22, 1983.
Kırımhan, S. “Sürdürülebilir Tarım ve Uygulamaları”, Türkiye’nin Tarım
Politikası ve Çevre, Türkiye Çevre Vakfı, 9-10 Ekim 1997, Ankara, sa:3343.
Kırımhan, S. “Tarımsal Üretimle İlgili Olarak Doğal Kaynakların
Kirletilmesi”, Tabiat ve İnsan Dergisi, Yıl: 16, Sayı: 4,1982, sa:23-32.
Kırımhan, S. “Türkiye’de GAP’ın Çevre Yönü İle İlgili Çalışmalara Bir
Bakış”, Türkiye Çevre Vakfı, “GAP ve Çevre” Toplantısı Bildirileri,
Ankara, 1993, sa:29-44.
Kırımhan, S. “Çevre Yönetimi: Nüfus, Kaynak ve Çevre İlişkileri”,
http://www.kirimhan.com, Ankara, 2005, 352 sa.
Kotschi, H., W. Bayer, T.Becker, and B. Schrimpt (Eds.), “Alter Organic:
Agendas for Organic Agriculture in Rural Development”, Proceedings of an
International Workshop at Bonn-Königwinter, Germany, October 21-24,
2002.
Leake, AR (2000). Weed control in organic farming systems. Farm
Management 10(8): 499-508.
Liebig, MA, Doran, JW (1999). Impact of organic production practices on
soil quality indicators. Journal of Environmental Quality 28: 1601-1609.
Mader, P., A. Fliesbach, D. Dubois, L. Gunst, U. Fried & U. Niggli (2002).
Soil fertility and biodiversity in organic farming. Science 296, 1694 – 1697.
Mäder, P, Pfiffner, L, Fleißbach, A, von, Lűtzow, M, Munch, JC (1996). Soil
Ecology – the impact of organic and conventional agriculture on soil biota
and its significance for soil fertility. In: Østergaard, TV (ed). Fundamentals
of Organic Agriculture. Conference Proceedings of the 11th IFOAM
Scientific Conference, Copenhagen. 1: 24-46.
Mansvelt, JD van, Stobbelaar, DJ, Hendriks, K (1998). Comparison of
landscape features in organic and conventional farming systems. Landscape
and Urban Planning 41: 209-227.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
349
Magdoff, F., and R.R. Weil, (eds.). 2004. Soil Organic Matter in Sustainable
Agriculture. CRC Press, Upper Saddle River, NJ.
Messeque, M. (1973) Tabiat Haklıdır, e yaınları, İstanbul, 339 sa.
Messeque, M. (1973) İnsanlar ve Bitkiler, e yaınları, İstanbul, 490 sa.
Møller, H., Sommer, S., Ahring, B. (2004). Methane productivity of manure,
straw and solid fractions of manure. Biomass & Bioenergy 26, 485-495.
Moritsuka, N, Yanai, J, Kosaki, T (2001). Effect of application of inorganic
and organic fertilizers on the dynamics of soil nutrients in the rhizosphere.
Soil Science and Plant Nutrition 47(1): 139-148.
Mueller, T. and Thorup-Kristensen, K. (2001). N-fixation of selected green
manure plants in an organic crop rotation. Biological Agriculture and
Horticulture 18, 345-363.
Murata, T, Goh, KM (1997). Effects of cropping systems on soil organic
matter in a pair of conventional and biodynamic mixed cropping farms in
Canterbury, New Zealand. Biology and Fertility of Soils 25: 372-381.
Nicholas, P.K., S. Padel, S.P. Cuttle, S.M. Fowler, M. Hovi, N.H. Lampkin
and R.F. Weller (2004). Organic dairy production: a review. Biological
Agriculture and Horticulture, 22, 217-249.
NJF, (2005) “Organic Farming for a new Millenium: Status and Future
Challenges”, Nordic Association of Agricultural Scientists, NJF Report
No:1/1, Alnarp, Sweden, 284 p.
Oberson, A, Besson, J-M, Maire, N, Sticher, H (1996). Microbiological
processes in soil organic phosphorus transformations in conventional and
biological cropping systems. Biology and Fertility of Soils 21: 138-148.
Olesen J.E., Rasmussen I. A., Askegaard M. and Kristensen K. (2002)
Whole-rotation dry matter and nitrogen grain yields from the first course of
an organic farming crop rotation experiment. Journal of Agricultural Science
139, 361-370
350
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
Reksen, O, Tverdal, A, Ropstad, E (1999). A comparative study of
reproductive performance in organic and conventional dairy husbandry.
Journal of Dairy Science 82 12: 2605-2610.
Rutkovienė, V., D. Baltramaitytė & J. Pekarskas (2003). Influence of
organic farming on NPK balance. Vagos, No. 59 (12), 81 – 86 p.
Steinshamn, H., E. Thuen, M.A. Bleken, U.T. Brenøe, G. Ekerholt and C.
Yri (2004)Utilization of nitrogen (N) and phosphorus (P) in an organic dairy
farming system in Norway. Agriculture, Ecosystems and Environment, 104,
509-522.
Sundrum, A, (2000). Organic Livestock Farming: A Critical Review.
Livestock Production Science 67: 207-215.
Swezey, SL, Werner, MR, Buchanan, M, Allison, J (1998). Comparison of
conventional and organic apple production systems during three years of
conversion to organic management in coastal California. American Journal
of Alternative Agriculture 13(4): 162-180.
Sylvander, B. and N.H. Kristensen (eds.) (2004). Organic marketing
initiatives in Europe. Organic Marketing Initiatives and Rural Development,
Vol. 2, University of Wales Aberystwyth (School of Management and
Business), 140 pp.
T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı (2004), “Organik Tarım”, Çiftçi Eğitim
Serisi Yayınları No:2004/1
TÇV, “Avrupa Birliği ve Türk Mevzuatında Organik Tarım ve Genetiği
Değiştirilmiş Organizmalar”, Türkiye Çevre Vakfı, Ankara, 2003, 264 sa.
The Research and Development Group of the Bio Dynamic Farming and
Gardening Association in New Zealand, “A Review of New Zealand and
International Organic Land Management Research”, 2002, 197 pp.
Tjärnemo, H. and L. Ekelund (2004). Consumers Choice of Organic versus
Conventional Fruit and Vegetables – The Role of the Grocery Store. Acta
Horticulturae, 655, 115-120.
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE
351
Waldon, H, Gliessman, S & Buchanan, M (1998). Agro ecosystems
responses to organic and conventional management practices. Agricultural
systems 57: 65-75.
Wander, MM, Traina, SJ (1996). Organic matter fractions from organically
and conventionally managed soils. Part 1: Carbon and Nitrogen distribution.
Soil Science Society of America Journal 60: 1081-1087.
Weil, Ray. 2001. Soil management for sustainable intensification: some
guidelines. p. 145-154. In Keeney, D Sustainability of Agricultural Systems
in Transition. Agronomy Society of America Special Publication 64, ASA,
Madison, WI.
Weil, R.R., and R.E. Gilker. 2003. Management intensive grazing:
Environmental impacts and economic benefits. Fact Sheet. University of
Maryland, College Park, MD.
Willer H and Yussefi M. (2005). The world of Organic Agriculture.
Statistics and Emerging Trends 2005. International Federation of Organic
Agriculture movements (IFOAM), Bonn, Germany, 189 pp.
Williams, P.R.D. & J.K. Hammitt (2001). Perceived risks of conventional
and organic produce: pesticides, pathogens, and natural toxins. Risk
Analysis, 21, 319-330.

Benzer belgeler