2) Organik tarım - Prof. Dr. Sücaattin KIRIMHAN
Transkript
2) Organik tarım - Prof. Dr. Sücaattin KIRIMHAN
ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ VE ÇEVRE Prof.Dr. Sücaattin KIRIMHAN ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ VE ÇEVRE Prof. Dr. Sücaattin KIRIMHAN Eylül 2005 - Ankara 2 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE http://www.kirimhan.com Çevre Yönetimi Dizisi No: 2 ISBN 975-00284-0-6 © 1.Basım, Eylül 2005 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ VE ÇEVRE Prof. Dr. Sücaattin KIRIMHAN © Copyright 2005 Bu kitabın bütün hakları yazarına aittir. Yazarının yazılı izni olmaksızın, kitabın tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltılması ve dağıtımı yapılamaz. Dağıtım: http://www.kirimhan.com Baskı ve Cilt: Turhan Kitabevi Ofset Matbaacılık Tesisleri Tel: 0 312 341 18 13 KÜTÜPHANE BİLGİ KARTI Kırımhan, Sücaattin Organik Tarım Sistemleri ve Çevre 1.Baskı, 350 s, 160 mm x 240 mm Kaynakça var. ISBN 975-00284-0-6 1. Organik Tarım, 2. Sürdürülebilir Tarım, 3. Çevre ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Aramızdan ayrılmış olan tarımın yılmaz ve özverili çiftçilerini, organik tarımın öncülerini, yaşamı boyunca çiftçilikle uğraşan efendibabam (dedem) Hurşit Sağsöz’ü ve onun en yakın destekçisi anneannem Mutahhara Sağsöz’ü rahmetle anıyor, kendilerini çiftçi olarak adlandıran herkese en içten saygılarımı ve başarı dileklerimi sunuyorum. Ürününüz bol, yüzünüz güleç, ömrünüz uzun olsun … 3 4 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Âdem’den bu deme neslim getirdi Bana türlü türlü meyve yetirdi Her gün beni tepesinde götürdü Benim sadık yârim kara topraktır. Karnın yardım kazmayınan belinen Yüzün yırttım tırnağınan elinen Yine beni karşıladı gülünen Benim sadık yârim kara topraktır. İşkence yaptıkça bana gülerdi Bunda yalan yoktur herkes de gördü Bir çekirdek verdim dört bostan verdi Benim sadık yârim kara topraktır. Âşık Veysel ŞATIROĞLU (1894 – 1973) Havaya bakarsam hava alırım Toprağa bakarsam dua alırım Topraktan ayrılsam nerde kalırım Benim sadık yârim kara topraktır. TOPRAK Dileğin var ise yüce Allah'tan Almak için uzak gitme topraktan Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan Benim sadık yârim kara topraktır. Dost dost diye nicesine sarıldım Benim sadık yarım kara topraktır. Beyhude dolandım boşa yoruldum Benim sadık yârim kara topraktır. Hakikat ararsan açık bir nokta Allah kula yakın kul da Allah’a Hak'kın hazinesi gizli toprakta Benim sadık yârim kara topraktır. Nice güzellere bağlandım kaldım Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum Her türlü isteğim topraktan aldım Benim sadık yârim kara topraktır. Bütün kusurlarım toprak gizliyor Merhem çalıp yaralarım tuzluyor Kolun açmış yollarımı gözlüyor Benim sadık yârim kara topraktır. Koyun verdi kuzu verdi süt verdi Yemek verdi ekmek verdi et verdi Kazma ile dövmeyince kıt verdi Benim sadık yârim kara topraktır. Her kim olursa bu sırra mazhar Dünyaya bırakır ölmez bir eser Gün gelir Veysel'i bağrına basar Benim sadık yârim kara topraktır. Prof.Dr.Sücaattin KIRIMHAN Erzurum’da, 10.04.1946 tarihinde doğdu. 1965 yılında Sivas Lisesi Fen Kolu’ndan mezun oldu. Aynı yıl üniversite giriş sınavlarında Erzurum’da, Atatürk Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Toprak İlmi Bölümü’nü Tarım Bakanlığı’ndan burslu olarak kazandı. 1969 yılında ziraat yüksek mühendisi olarak mezun oldu. Aynı bölüme asistan olarak atandı. Toprak ve su koruma alanında 1973 yılında “doktor” unvanını aldı. Doktora sonrası araştırma ve incelemelerde bulunmak üzere 1974 ve 1975 yıllarında ABD’de Oklahoma ve Washington Eyalet Üniversitelerinde görevlendirildi. Bu üniversitelerde “ziyaretçi profesör” olarak görev aldı ve tarımsal uygulamaların çevresel etkileri üzerinde araştırmalar yaptı. ABD dönüşünde, 1976 yılında, Türkiye’de ilkler arasında “Doğanın Korunması ve Çevre Kirliliği” dersini vermeye başladı. 1978 yılında “doçent” unvanını aldı. Aynı yıl, Atatürk Üniversitesi bünyesinde,“Çevre Sorunları Araştırma Merkezi”ni kurdu. Ocak 1983’de Atatürk Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü doçent kadrosuna 6 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE atandı. Bu fakültenin kuruluşunda dekan yardımcısı ve dekan vekili olarak görev yaptı. Atatürk Üniversitesi’nden ayrıldığı Kasım 1985 ayına kadar Çevre Sorunları Araştırma Merkezi Müdürlüğü ve Mühendislik Fakültesi Dekan Vekilliği görevlerini sürdürdü. Kasım 1985-Eylül 1986 arasında Malatya’da İnönü Üniversitesi’nde görev aldı. Bu Üniversitede Çevre Sorunları Araştırma Birimini kurdu. Bir süre Üniversite Genel Sekreterliği görevini yürüttü. Daha sonra Elazığ’da Fırat Üniversitesi’ne nakletti. Bu Üniversite’de Mühendislik Fakültesi bünyesine Çevre Mühendisliği Bölümü’nü kurdu. 1987 yılında “profesör”lüğe yükseltilerek atandı. Ayrıca, Çevre Sorunları Araştırma Merkezi’ni ve Muş Meslek Yüksekokulu’nu kurdu. Rektör yardımcılığı görevinde bulundu. Ekim 1994’de, Denizli’de Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’ne nakletti. Bu fakültede Çevre Mühendisliği Bölümü’nü kurdu. Rektör yardımcılığı görevinde bulundu. 17 Ağustos 2001 tarihinde kendi isteği ile emekli oldu. Prof.Dr. Sücaattin KIRIMHAN’ın akademik çalışmaları; toprak ve su koruma, tarımsal uygulamaların çevresel etkisi, sürdürülebilir tarım sistemleri, toprak erozyonu, su, toprak ve hava kirliliği, katı atık yönetimi, gürültü, yenilenebilir enerji kaynakları, tarım alanlarının amaç dışı kullanımı, çevre yönetimi, çevresel risk yönetimi gibi konuları kapsamaktadır. Belirtilen konularda, 25 yüksek lisans ve iki doktora yöneticiliği yaptı. Çoğu özgün araştırma makalesi olmak üzere yüzün üzerinde makale yayınladı, 12 adet sempozyum düzenledi, yurtiçinde ve yurtdışında çok sayıda bilimsel toplantıya katıldı. Halen Ankara’da, çevreye duyarlı bazı gönüllü kuruşlarla birlikte çalışmalarını sürdürmektedir. Bu gönüllü kuruluşların temsilcisi olarak, çevre ve tarım konularında, TBMM’de komisyon toplantılarına, Çevre ve Orman Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, DPT ve Avrupa Birliği Genel Sekreterliği gibi kuruşların ilgili toplantılarına katılmaktadır. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği’nin Bilim ve Danışma Kurulu üyesi olan Prof.Dr.Sücaattin KIRIMHAN, evli, üç çocuk babası ve iki torun dedesidir. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 7 ÖNSÖZ Bundan tamı tamına 30 yıl önce, ABD’de, Stillwater’da Oklahoma Eyalet Üniversitesi’nde ve Pullman’da Washington Eyalet Üniversitesi’nde doktora sonrası çalışmalar yapmak üzere bulunduğum sürede, yani 1974 ve 1975 yıllarında, her iki eyalette de çok yoğun tarımsal uygulamaları görmüş olmam beni şaşırtmıştı. Toprak aşırı derecede büyük traktörlerin çektiği pulluklarla derinden işlenerek alt üst ediliyor, iri iri kesekler oluşuyor, bu kesekler yine ağır vasıtalarla çekilen disklerle kırılıyor, daha sonra toprak yüzeyi düzeltiliyor, ilaçlanmış tohumlar mibzerlerle ekiliyor, dev sulama pompaları ile sulanıyor, sık sık kimyasal gübreler veriliyor, zararlılara ve hastalıklara karşı yoğun bir şekilde ilaçlanıyor, hasat da benzer büyüklük ve ağırlıktaki dev biçerdöverlerle yapılıyordu. Binlerce dekarlık arazilerde aynı bitki yetiştiriliyor, tarla içine kadar giren büyük tonajlı kamyonlar ürünü depolara taşıyordu. Ürün, depo zararlılarına karşı yeniden ilaçlanıyordu. Düz ve eğimli arazilerde benzer işlemler sürdürülüyordu. Bazı yerlerde toprak organik maddesinin artırılması için hayvan çiftliklerinden aşırı miktarda taze sığır ve domuz gübresi getirilerek araziye yayılıyor veya serpiliyordu. Bazen bu büyük arazilerde ilaçlama uçaklarla yapılıyordu. Bir yandan bu yoğun tarımsal uygulamalar devam ederken, diğer yanda, Üniversitelerin Toprak İlmi, Tarla Bitkileri Yetiştiriciliği, Bitki Koruma ve Ziraat Mühendisliği Bölümlerinde bu tarımsal uygulamaların çevresel etkisi üzerinde araştırmalar yapılıyordu. Oklahoma’da tarım alanları genelde düz araziler olduğu için burada yaygın olan sorunların başında rüzgâr erozyonu geliyordu, Washington’da da su erozyonu çalışmaları ağırlıktaydı. Toprağa bitki besin elementlerinin eksikliğini karşılamak amacıyla uygulanan kimyasal gübrelerin, zararlı ve hastalıklara karşı kullanılan ilaçların uygulandığı ortamların dışına erozyonla taşınmasının olumsuz etkilerini araştırmak üzere çok sayıda araştırma projesi yürütülüyordu. Bunlar ekolojik kaygıdan daha çok ekonomik kaygılardı. Oklahoma Eyalet Üniversitesi’nde toprağa uygulanan kimyasal maddelerin sulama suyunun etkisi ile bitki kök bölgesinin altına yıkanması konusundaki bir araştırmada yer almıştım. Toprağa uygulanan kimyasal gübrelerin büyük bir bölümü 8 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE pulluk katının altına doğru hızla yıkanıyor ve daha sonra bitki kök bölgesinin altına doğru hareket ediyordu. Özellikle nitrat yıkanması çok belirgin olarak izleniyordu. Ayrıca, rüzgâr erozyonu konusunda çalışmalar yapmıştım. Rüzgâr doğrultusunda, uzun ve düz araziler üzerinden taşınan toprak miktarı oldukça fazlaydı. Washington Eyalet Üniversitesi’nde görev aldığım önemli projelerden biri, yoğun tarımsal üretim yapılan eğimli arazilerde, doğal yağışların neden olduğu toprak erozyonunun, arazi üzerindeki deneme parsellerinden alınan verinin kullanılarak taşınan toprak miktarının matematiksel modellerle belirlenmesi idi. “Evrensel Toprak Kayıp Denklemi” olarak bilinen matematiksel modeldeki değişkenlere farklı iklimsel ve toprak koşullarında, farklı uygulamalar için katsayılar belirlenmeye çalışılıyordu. Amaç, kayıp miktarı hesaplamak değil, toprak kaybını en aza indirebilecek önlemleri belirlemekti. Bu çalışmalardan elde edilen sonuçlara göre, arazinin toprak özelliklerine, tarımsal uygulamalara, eğim derecesine ve eğim uzunluğuna bağlı olarak taşınan toprak miktarları gerçekten ürkütücü boyutlardaydı. O yıllarda amaç, birim alandan daha fazla bitkisel ürün elde etmekti. Ürünün gıda maddesi olarak güvenilirliği, biyolojik çeşitlilik üzerindeki olumsuz etkiler, toprak erozyonunu çevresel etkisi, tarımsal kimyasal maddelerin yeraltı suyu veya yüzey suyu kirliliği üzerindeki etkisi yeterice dikkate alınmıyordu. Ancak, Pullman’da, Washington Eyalet Üniversitesi’nde bir çevre akımı kıpırdanması vardı. Bu kıpırdanmalar tarımsal kaynaklı kirleticilerden daha çok yerleşim yeri ve sanayi kaynaklı kirleticiler üzerinde idi. Teksas’da daha çok araziye uygulanan aşırı miktardaki hayvan gübresinin olumsuz çevresel etkisi üzerinde durulmaktaydı. Ekolojik kaygılar 1970’li yılların sonuna doğru artmaya başladı. ABD’de, daha öncelerde de, başta Kaliforniya Eyaleti olmak üzere, bazı eyaletlerde tarımsal kimyasalların yoğun olarak kullanılmasına karşı tepkili gelişmeler olmasına karşın, 1980’li yılların başından itibaren, tarımsal uygulamaların neden olduğu olumsuz çevresel etki çok yoğun olarak dikkatleri çekmeye başladı. Aşırı yoğunluktaki toprak işlemeye bağlı olarak toprak verimliliğinin giderek azalması, tarımsal kimyasal maddelerin neden olduğu çevre kirliliği, tek ürüne dayalı (mono kültür) üretim nedeniyle biyolojik çeşitliliğin azalması, zararlıların ilaçlara karşı direnç göstermesi, yararlı böceklerin giderek kaybolması, besin zinciri içersinde sağlıksız ürünlerin insan sağlığını tehdit etmesi gibi olumsuzluklar, bilim adamlarını, ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 9 araştırmacıları ve yöneticileri bu uygulamaya alternatif olabilecek yeni yöntemlere yönlendirdi. Kendisini tanıma fırsatı bulduğum, Washington Eyalet Üniversitesi’nin öğretim üyelerinden ve ABD Tarım Bakanlığı’nın toprak bilimcilerinden Dr.Robert Papendick bir grup çalışma arkadaşı ile birlikte, 1980 yılında, ABD Tarım Bakanlığı’nın ilk resmi görüşünü “Organik Tarım Raporu ve Öneriler” başlığı altında yayımladı. Dr.Papendick şimdi emekli. Kendisine sağlıklı ve mutluluklarla dolu uzun bir ömür diliyorum. ABD’den döndükten sonra, 1976 yılında Atatürk Üniversitesi’nde Ziraat Fakültesi Toprak İlmi Bölümü öğretim elemanı olarak, ülkemizdeki ilkler arasında, “Doğanın Korunması ve Çevre Kirliliği” konulu bir ders vermeyi teklif ettim. Teklifim Ziraat Fakültesi Fakülte Kurulu’nda kabul edildi. Bu ders Toprak İlmi Bölümü öğrencileri için zorunlu dersler arasındaydı. Daha sonra birkaç bölüm de zorunlu dersler arasına aldı. Diğer bölümler için seçimlik ders oldu. Ancak dersimi o kadar çok öğrenci almak istiyordu ki, büyük dershane bulmakta güçlük çekildiği gibi bazı öğrencilerin zorunlu dersleri ile çakışıyordu. Hem dershane ve hem de çakışma sorununu ortadan kaldırarak daha fazla öğrenciye ulaşabilmek amacıyla, derslerimi haftada üç gün öğle arasında veriyordum. Bu dersimde üzerinde en fazla durduğum konular, “Tarımsal Uygulamalara Bağlı Çevre Sorunları” oluyordu. Doçentlik sınavlarımın deneme dersi aşamasında, 20 Nisan 1978 tarihinde, Adana’da, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin bir dershanesinde, çok sayıda öğretim elemanı ve öğrencinin de dinleyici olarak katıldığı, beş kişilik jüri karşısında sunmuş olduğum dersin konusu da “Tarımsal Uygulamaların Neden Olduğu Çevre Sorunları” olmuştu. Dinleyiciler ve jüri üyeleri bu sunuşumdan memnun kalmıştı. Daha sonra, 1982 yılında, Türkiye Tabiatını Koruma Derneği’nin yayın organı olan “Tabiat ve İnsan” dergisinin 16.cildinin 4.sayısında “Tarımsal Üretimle İlgili Olarak Doğal Kaynakların Kirletilmesi” konulu bir makalem yayınlanmıştı. Bu makalemde, tarımsal uygulamalar kapsamında; hızlandırılmış toprak erozyonu, kimyasal gübreler, organik artıklar, pestisidler ve sulama suyunun çevresel etkileri üzerinde durmuştum. Güney Doğu Anadolu Projesi’nin olası çevresel etkisi benim hep korkulu rüyam olmuştur. Fırat Üniversitesi’nde görevli olduğum dönemde, 10 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE katıldığım koordinasyon toplantılarında hep gündeme getirmişimdir. Özellikle, GAP’ın çevresel boyutunu ortaya koymak amacıyla, 13-15 Ekim 1988 tarihlerinde Elazığ’da benim başkanlığımda düzenlenen “Fırat Havzası 1. Çevre Sempozyumu”nda sorun ayrıntılı olarak değerlendirilmiştir. T.C. Başbakanlık Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı tarafından, 16-18 Ekim 1990 tarihlerinde Şanlıurfa’da düzenlenen “GAP ve Sanayi Sempozyumu”na sunmuş olduğum “GAP Bölgesinde Projenin Uygulanmasını Takiben Meydana Gelebilecek Çevre Sorunları” konulu tebliğimde, diğer olumsuzlukların yanında, yetersiz drenaj koşullarında, tarımsal sulamaya bağlı olarak toprakların tuzlulaşması ve sodyum birikimi, kimyasal gübre kullanımına bağlı olarak yer altı suyunda nitrat kirliliğinin görülebileceği, yüzey akış suları ile akarsulara ve baraj göllerine ulaşabilecek fosfora bağlı olarak ötrifikasyon olayının görülebileceği, tarımsal zararlı mücadelesinde kullanılacak pestisidlerin kullanıldıkları hedeflerin dışındaki canlıları da etkileyebileceği gibi sorunları ilgili ve yetkililerin dikkatlerine sunmuştum. Sorunun çok ciddi olduğunun bilincinde olmam nedeniyle, 1991 yılında, Fırat Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’nde yüksek lisans öğrencilerimden Nilüfer Nacar’a “Güneydoğu Anadolu Projesi ve Çevresel Etki Araştırması” konulu bir tez yaptırmıştım. Türkiye Çevre Vakfı tarafından 9-10 Ekim 1997 tarihlerinde Ankara’da düzenlenen “Türkiye’nin Tarım Politikası ve Çevre” konulu tartışmalı toplantıda “Sürdürülebilir Tarım ve Uygulamaları” konulu bir sunuş yapmış, ABD’nin Kaliforniya Eyaleti’nde uygulanan organik tarım faaliyetlerine iki örnek olarak domates ve pamuk üretimini anlatmıştım. Emekliliğimi takiben Ankara’ya yerleştikten sonra, Türkiye Çevre Vakfı’nın nazik isteği üzerine bazı projelerde danışmanlık görevi üstlenmiştim. Bu projelerden biri de “Avrupa Birliği ve Türk Mevzuatında Organik Tarım ve Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar” idi. Bu proje kapsamında 24 Nisan 2003 tarihinde “Organik Tarım” ve 25 Nisan 2003 tarihinde de “Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar” konusunda iki tartışmalı toplantı düzenlendi. Her iki toplantının başlangıcında birer konuşma yaparak konunun önemini vurgulamaya çalıştım. Yine danışmanlık hizmetimin kapsamında, organik tarım konusunda, Ankara’da, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı yetkilileri ve İzmir’de, Ege Üniversitesi organik tarım grubu ve organik tarım kontrol ve sertifika kuruluşları ile temaslarda bulundum. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 11 Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecindeki en önemli dar boğazlarından birinin tarım sektörü olduğu ilgililer tarafından sürekli vurgulanmaktadır. Bu bağlamda Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından yürütülmekte olan yoğun çalışmalar yanında sivil toplum kuruluşları da uyum sürecini yakından izlemekte ve desteklemektedir. Bu sivil toplum kuruluşlarından biri de İktisadi Kalkınma Vakfı’dır. İKV, “AB Müktesebatının Uygulanışının Türk İş Dünyasına Etkileri Projesi” kapsamında “Tarım ve Balıkçılık Politikası”nı da ele almış ve değerlendirmiştir. Bu konuda 29 Haziran 2004 tarihinde, Ankara’da, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği’nde düzenlenen, benim de Tüketici Hakları Derneği’ni temsilen katıldığım seminerde konu ayrıntılı olarak değerlendirmiştir. Organik tarımın benim ilgimi çeken en önemli özelliği, günümüzde çevre kirliliğine neden olan ve insan sağlığını olumsuz yönde etkileyen suçlulardan biri konumundaki alışılmış tarımsal uygulamaların suçunun azaltılmasına yardımcı olmasıdır. Organik tarım uygulamalarının dünyadaki mevcut durumu dikkate alındığında, günümüzde altı milyarı aşan nüfusun gıda maddesi ve tarıma dayalı gereksinimlerini organik tarımdan sağlaması beklenemez. Günümüzde tarımsal kimyasalların yoğun olarak kullanıldığı tarım sistemini de kabullenmek doğru değildir. Bu nedenle organik tarımla birlikte, kimyasalların kullanılmasında daha seçici olunduğu ve kimyasalların daha az kullanıldığı, toprak verimliliğini esas alan sürdürülebilir tarım uygulamaları kapsamındaki diğer tarımsal sistemleri de dikkate almak gerekmektedir. Günümüzde “iyi tarım uygulamaları” olarak adlandırılan tarımsal sistemlerin çiftçimize, yetiştiricimize ve üreticimize iyi anlatılması gerekmektedir. Organik tarım uygulamalarından elde edilen bitkisel ve hayvansal ürünler tüketicinin tercihi doğrultusunda pazar bulabilmektedir. Bu nedenle organik tarım daha çok sözleşmeli tarımsal uygulama olarak sürdürülebilmektedir. Zamanla tüketici bilincinin gelişmesi ile organik tarımın tarımsal üretim içerisindeki payının artacağı bir gerçektir. Organik tarım emek yoğun bir faaliyet olduğundan geniş bir istihdam olanağı da yaratacaktır. Umarım işsiz veya farklı bir istihdam alanında çalışmakta olan ziraat mühendisleri ve veterinerler için de iyi bir iş olanağı sunacaktır. Genç ve girişimci işgücü için iyi bir ekonomik faaliyet alanı olarak giderek gelişecektir. 12 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Organik tarım uygulamaları çok kesin kuralları olan, kontrollü ve sertifikalı bir tarımsal uygulama olduğundan, kuralların zamanla değişmesi ve yeni kurallar eklenmesi olasıdır. Bu nedenle mevcut yasal düzenlemelerin iyi bilinmesi ve değişikliklerin de yakından izlenmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, organik ürün pazarı daha çok dış ülkelerde ve özellikle Avrupa’da olduğundan, AB tarım politikalarının ve organik tarım mevzuatının yakından izlenmesi gerekmektedir. Bu kitabın amacı, organik tarım uygulamalarını ve çevresel ilişkilerini, ziraat fakültelerinde öğrenimlerini sürdürmekte olan öğrencilere, ziraat mühendislerine, çiftçilere, yetiştirici ve üreticilere, tüketicilere ve yöneticilere tanıtmak ve çalışmalarında yardımcı olmaktır. Kitapta, organik tarım konusunda bilinmesi gerekenlerin sadece bir bölümünü okuyucuya sunabildim. Bu konuda bilinmesi gereken daha çok şey var. Organik tarım faaliyetlerinin sürdürüleceği yerin, iklim, toprak ve çevre koşullarına bağlı olarak, uygulamalar büyük farklılıklar gösterecektir. Bu farklılıkların dikkate alınması ve yerel bilgi ve deneyimlerin paylaşılması gerekmektedir. Kitabın son bölümünü, Türkiye’deki ilgili mevzuata ayırdım Bu mevzuat kapsamında yer alan, kanun, yönetmelik ve tebliğ metinlerini ilgili Resmi Gazete’ den aynen aktardım. Toplu halde olmasının uygulayıcılar açısından yararlı olacağını düşündüm. Bu kitabın yayınlanması ile ülkemizdeki organik tarım hareketine az da olsa katkıda bulunabilirsem, mutlu olacağım. Saygılarımla, 15 Ağustos 2005, Ankara Prof.Dr. Sücaattin KIRIMHAN ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 13 İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ …………………………………………..…..……..……… 7 1. 1.1. 1.2. 1.3. 1.4. 1.5. 1.6. 1.7. GİRİŞ ………………………………………………........… Tarımsal Uygulamalar ve Çevresel Etkisi ………………….. Sürdürülebilir Tarımsal Uygulamalar ……………………… Gıda Güvenliği ……………………………………………… Biyolojik Çeşitlilik …………………………………….…… Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) ……………….. Tarımda Risk Yönetimi ………………………………….….. Tarımdan Beklenenler ……………………………………… 17 17 26 27 28 29 31 32 2. 2.1. 2.1.1. 2.1.2. 2.1.3. ORGANİK TARIM ve İLKELERİ …………...………….. Organik Tarım ………………………………………….…… İlkeler ve Amaç ………………………………………..……. Organik Tarımın Üstünlükleri ……………………….……… Organik Üretim İhtiyacı ……………………………………. 37 37 38 43 46 2.2. 2.2.1. 2.2.2. 2.2.3. Organik Tarımın Tarihçesi ……………………….…………. Organik Tarımın Gelişimi ………………………………….. Dünyada Organik Tarım Uygulamaları ……………………. Uluslararası Kuruluşlar …………………………………...… 50 50 56 63 2.3. 2.3.1. 2.3.2. 2.3.3. 2.3.4. Organik Tarımsal Üretimde Kalite Kontrol Sistemi …….…. Organik Standartlar ………………………………………… Kontrol (Inspection) …………………………………..……. Sertifikasyon (Belgelendirme) …………………………..…. Akreditasyon …………………………………………..…… 65 66 66 67 68 3. 3.1. 3.1.1. 3.1.2. 3.1.3. 3.1.4. 3.1.5. 3.2. TOPRAK KALİTESİ ve VERİMLİLİĞİ ………………. Toprak ve Özellikleri ……………………………………… Oluşumu …………………………………………………… Özellikleri ………………………………………………….. Toprak Kalitesi …………………………………….………. Toprak Organik Maddesi …………………………………. Toprak Verimliliği ………………………………………… Toprak İşleme ……………………………………………… 71 72 72 73 79 79 84 86 14 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 3.3. Toprak Erozyonu …………………………………………….. 3.3.1. Oluşumu ve Etkileri …………………………………………. 3.3.2. Erozyonun Önlenmesi ……………………………………….. 87 87 89 3.4. 3.4.1. 3.4.2. 3.4.3. 3.4.4. 3.4.5. Toprak-Su İlişkileri ………………………………………….. Toprakta Suyunun Önemi …………………………………… Toprakta Su Tutulması ve Çeşitleri ………………………….. Su Temini ve Sulama Suyu Kalitesi …………………………. Sulama Yöntemleri ………………………………………….. Suyun Korunması …………………………………………… 92 94 95 96 98 98 3.5. Toprak Kirliliği …………………………………………...… 3.5.1. Nedenleri ve Etkileri ……………………………………..… 3.5.2. Tuzlu ve Sodyumlu Topraklar …………………………..….. 99 99 101 3.6. Organik Örtü (Malç) ……………………………………..…. 3.6.1. Önemi …………………………………………………...….. 3.6.2. Örtü Çeşitleri ……………………………………………..… 103 104 104 4. 4.1. 4.1.1. 4.1.2. 4.1.3. 4.1.4. BİTKİ BESLEME VE GÜBRELEME ………..…………. Dengeli Bitki Besleme …………………………………..….. Bitki Besin Elementleri …………………………………..… Bitki Sağlığı ……………………………………………..…. Toprak Organik Maddesinin Önemi ………………………. Bitki Besin Maddesi Döngüsü …………………………….. 105 105 106 110 112 114 4.2. Dönüşümlü Bitkisel Üretim (Münavebe) …………………… 115 4.3. 4.3.1. 4.3.2. 4.3.3. 4.3.4. 4.3.5. 4.3.6. Organik Tarımda Gübreler ve Gübreleme …………………… Organik Gübreler ve Besin Değeri ………………………….. Hayvansal Gübreler …………………………………………. Ticari Organik Gübreler …………………………………….. Sıvı Organik Gübreler ………………………………………. Mineral Gübreler ……………………………………………. Mikrobiyolojik Gübreler ……………………………………. 117 117 117 121 123 124 125 4.4. Kompostlama ve Kompost …………………………………… 4.4.1. Kompostlama Teknikleri …………………………………...… 4.4.2. Kompostun Özellikleri ………………………………..…….. 128 130 132 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 15 4.4.3. Kompostun Kullanımı ………………………………………… 134 4.5. Yeşil Gübreler ………………………………………………… 135 5. 5.1. 5.1.1. 5.1.2. 5.1.3. BİTKİ KORUMA …………………………………………... Organik Üretimde Zararlı ve Hastalık Yönetimi ………........... Bitki Sağlığı …………………………………………………… Önleyici Tedbirler ……………………………………………... Bitki Koruma Yöntemleri …………………………………….. 137 137 138 140 141 5.2. 5.2.1. 5.2.2. 5.2.3. Doğal Düşmanlar ……………………………………………… Zararlı ve Hastalıkların Ekolojisi ……………………………… Doğal Düşmanların Çoğaltılması ……………………………... Biyolojik Kontrol ve Koruma ………………………………… 143 144 145 146 5.3. 5.3.1. 5.3.2. 5.3.3. Doğal Pestisidler …………………………………………….. 148 Bitkisel Pestisidler ………………..…………………………. 148 Bitkisel Pestisidlerin Kullanımı ……………………………… 148 Diğer Doğal Pestisidler ……………………………………… 149 5.4. Yabancı Ot Yönetimi …………………………………………. 149 5.4.1. Yabancı Ot Ekolojisi ………………………………………….. 150 5.4.2. Yabancı Ot Denetimi ………………………………………….. 151 6. 6.1. 6.1.1. 6.1.2. HAYVAN YETİŞTİRİCİLİĞİ …………………………….. Hayvan Barındırma …………………………………………… Hayvan Yetiştiriciliğinin Önemi ……………………………… Hayvan İhtiyaçları ……………………………………………. 155 156 156 157 6.2. Hayvan Besleme ……………………………………………… 159 6.2.1. Dengeli Besleme …………………………………………….. 159 6.2.2. Yem Bitkileri ………………………………………………… 159 6.3. Hayvan Sağlığı ……………………………………………….. 160 7. 7.1. 7.2. ORGANİK ÇİFTLİKLERDE İŞLETME EKONOMİSİ .. 165 Organik Tarım İşletmelerin Ekonomik Yönetimi ……………. 166 Organik Tarıma Geçiş ……………………………………….. 168 16 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 8. 8.1. 8.2. 8.2.1. 8.2.2. 8.2.3. TÜRKİYE’DE TARIM …………………………………… 169 Mevcut Durum........................................................................... 170 Türkiye’de Organik Tarım …………………………………… 189 Mevzuat ve Teşkilatlanma …………………………………… 190 Uygulamalar ………………………………………………..... 192 İlgili Kuruluşlar ……………………………………………… 195 9. SONUÇ ve ÖNERİLER …………………………………… 201 10. 10.1. 10.2. 10.3. 10.6. 10.7. 10.8. EKLER ………………………………………………………. Organik Tarım Kanunu ……………………………………….. Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik Bitkisel Üretimle İlişkili Olarak Doğrudan Gelir Desteği Ödemesi Yapılmasına İlişkin Tebliğ ………………………… İyi Tarım Uygulamasına İlişkin Yönetmelik ………………… İyi Tarım Uygulamasına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ………………………………… Toprak Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği ………………………. Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu …………………. Tarım Sigortaları Kanunu ……………………………………... 11. KAYNAKLAR ………………………………………………. 343 10.4. 10.5. 203 204 212 280 292 299 305 322 336 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 17 1. GİRİŞ 1.1. Tarımsal Uygulamalar ve Çevresel Etkisi İnsanlık için tarımsal faaliyetlerin amacı, ihtiyaç duyulan gıda ve ilgili sanayinin ham maddesini sağlamaktır. Çok kesin olmasa da, en az 10.000 yıl önce başlayan tarımsal uygulamalarla insanın gıda maddesi gereksinimleri karşılanmakta, giysi ve barınma için değerli girdiler sağlanmaktadır. Başlangıçtaki tarımsal çabalar oldukça doğal ve ekolojik dengeyi bozmayan uygulamalardır. Toprak aşırı yoğunlukta işlenmemekte, tarımsal kimyasallar kullanılmamakta, toprak varlığı bir canlı varlık olarak korunmakta ve değerlendirilmektedir. 18 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Dünya genelinde nüfusun giderek artması ve insanın daha seçici davranması tarımsal uygulamalara farklı boyutlar getirmiştir. Tarımsal üretim artan nüfusun gıda maddesi ihtiyacını karşılayamaz duruma gelmiştir. Dünya genelindeki tarımsal alanların ülkeler arasındaki farklı dağılışı, toprak verimliliğindeki farklılıklar, farklı iklim özellikleri, doğal afetler, başta sulama suyu olmak üzere tarımsal girdilerin yetersizliği, yeterli ürün alınamayan bölgelerdeki insanların açlık sorunları ile karşı karşıya gelmesine neden olmuştur. Her yıl binlerce insan açlıktan ölmüştür. Yeterli beslenemeyen insanların vücut dirençleri azalmış, salgın hastalıklar daha kolay yayılmış, ulusal ve uluslararası boyutlarda sosyal ve siyasal sorunlar ortaya çıkmıştır. Bu olumsuzlukları yetersiz yağışlar ve kuraklık daha da artırmıştır. Bu istenmeyen durumları önlemek ve yetersiz beslenen insanlara gıda maddesi temin etmek amacıyla yoğun çalışmalar yapılmıştır. Özellikle, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO) gıda maddesi yetersizliği olan az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere gıda yardımı başlatmış, bu ülkelerde tarımsal ürün miktarını artırmak için araştırmalar yaptırmış, araştırma sonuçları zaman geçirilmeksizin uygulamaya aktarılmıştır. Bu uygulamalar sonucunda tarımsal üretimde önemli miktarda artış sağlanmış ve dünyayı tehdit eden açlık sorunu kısmen giderilmiştir. Tarımda “Yeşil Devrim” olarak adlandırılan bu uluslararası çabaların sonucunda varılan noktada, ürün miktarı artışında beklenenler sağlamış olmasına karşın, insanlığın karşısına yeni sorunlar çıkmıştır. Birim alandan alınan ürün miktarını artırmak için aşırı miktarda kullanılan tarımsal kimyasallar su ve toprak kaynaklarının kirlenmesine neden olmuştur. Bitki sağlığını tehdit eden zararlıların ve hastalıkların kontrolünde kullanılan, genel anlamda pestisidlerin büyük bir bölümü uygulanan hedefin dışındaki canlıları da etkilemiş, yağışlar ve sulama suyu ile içmesuyu olarak kullanılmakta olan yüzeysel sulara ve yer altı suyuna bulaşmış, üretilen ürünlerin organik yapısına girmiş, beslenme zinciri ile insan vücuduna ulaşmış ve hatta bazı bölgelerde anne sütüne dahi geçmiştir. Toprakta giderek azalmakta olan, azot, fosfor ve potasyum başta olmak üzere, bitki besin maddelerini toprağa yeniden kazandırmak amacıyla uygulanan kimyasal maddeler toprağın fiziksel özelliklerini olumsuz bir şekilde etkilemiş, topraktan yüzeysel sularla veya derine yıkanan bu besin maddeleri su kaynaklarının kirlenmesine neden olmuştur. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 19 Toprak aşırı derecede sürülerek tahrip edilmiş, organik madde ve benzeri doğal bağlayıcılarla birbirine bağlı toprak parçacıklarının oluşturduğu kümeleşme önlenmiş, tarım toprakları su ve rüzgâr kuvveti ile aşınmış, bulunduğu yerden başka ortamlara taşınarak çevre kirliliğine yol açmıştır. Toprak erozyonu önlenemez bir hal almıştır. Diğer taraftan, daha çok tek bitkiyi esas alan (mono kültür) üretim şekli ile biyolojik çeşitlilik aşırı derecede zorlanmıştır. Tekrar geriye gelmesi mümkün olmayan birçok türün kaybına neden olunmuştur. Bitkisel üretimim yanında hayvansal üretimde de benzer olumsuz etkiler ortaya çıkmıştır. Aşırı miktarda antibiyotik kullanımı, hormonlar, sağlıksız barınaklar ve sağlıksız hayvan gıda maddesi ile beslenme nedeniyle hem hayvan yetiştiriciliği risk altına girmiş ve hem de bu hayvansal gıdalarla beslenen insanlarda sağlık sorunları meydana gelmiştir. Dünya genelinde tarımsal uygulamalar gözden geçirildiğinde, özellikle 2. Dünya Savaşı’nı takiben çok önemli gelişmelerin meydana geldiği görülmektedir. Artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak ve yükselen yaşam standartlarına uyum gösterebilmek amacıyla, devlet politikaları olarak daha çok gıda maddesi ve bitkisel üretim amaçlanmıştır. Bunun için yeni teknolojiler geliştirilmiş, insan işgücünü mekanizasyon paylaşmış ve daha fazla kimyasal madde kullanımı özendirilmiştir. Bu uygulamaların sonucunda; verimli üst toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri bozulmuş, taban suyu kirlenmiş, aile işletmeleri azalmış, kırsal alandan kentlere doğru göç giderek hızlanmış, üretim maliyeti artmış ve kırsal kesimde ekonomik ve sosyal sorunlar büyümüştür. Çevre sorunlarının meydana gelmesinde etkili olan faktör grubunun önemli bir bölümünü tarımsal uygulamalar oluşturmaktadır. Birim alandan daha fazla ürün almak amacıyla toprak kaynaklarının üretim gücünün zorlanması; yoğun toprak işleme, kimyasal gübre kullanımı, organik gübre olarak hayvansal atıkların denetimsiz bir şekilde tarım topraklarına verilmesi, hastalık ve zararlılara karşı ilaç kullanımı, uygun olmayan sulama suyu kullanımı ve bilinçsiz sulama, büyümeyi hızlandırıcı kimyasalların kullanımı gibi uygulamalar, doğal yaşam ortamlarının bozulmasına neden olurken, insan yaşamını tehdit eden bir kısım sorunları da beraberinde getirmektedir. 20 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE “Sürdürülebilir Tarım”; bilinen bu kaynak bozulmasına meydan vermeksizin ve insan sağlığı riski yaratmaksızın, tarımsal faaliyetlerin planlanmasını, uygulanmasını ve denetlenmesini kapsamaktadır. Bugün dünya üzerindeki birçok ülke bunun bilinci ile tarımsal uygulamalarını yönlendirmektedir. Ülkemizde de bu bilince ulaşılmış olmasına rağmen, henüz yeterince uygulamaya geçilmediği görülmektedir. Bu bağlamda, mevcut tarımsal politikalar “Sürdürülebilir Tarım” bilinci ile değerlendirilmeli, alınması gereken önlemler; idari, teknik, yayım ve uygulama aşamalarında yeniden gözden geçirilmelidir. Sürdürülebilir teriminin iyi anlaşılması bu sistem yaklaşımının önemli bir bölümüdür. Sistemin beklentisi, küçük bir tarım işletmesinden yöresel ekosisteme kadar ve hatta küresel boyutta sürdürülebilirlik kavramının bilincini gerektirir. Temelde, insan faaliyetleri ile doğal ekosistemin kesişmesi yerine uyumunu öngörür. Dolayısıyla, çoklu bilim disiplinleri kapsamında, araştırma ve eğitim-öğretim faaliyetleri geliştirilerek, çiftçiden tarım işçisine, teknik elemandan tüketiciye, politikacıdan planlayıcılara kadar bu bilincin yaygınlaştırılması zorunludur. Su kaynakları tarımsal üretim için çok önemlidir. Suyun miktar ve kalite olarak uygun olması ve gelecekteki kullanım için kalitesinin korunması sürdürülebilir tarım uygulamaları bakımından gözden kaçırılmamalıdır. Kurak geçen yıllarda, su kaynaklarının fazlaca zorlanması, yeraltı suyunun gereğinden fazla çekilmesi önemli sorunlar yaratmaktadır. Bu gibi durumlarda, su tasarrufu ilkeleri yanında kuraklığa dayanıklı bitkilerin seçimi üzerinde de durulması gerekir. Yanlış su kullanımı, doğal hidrolojik döngüyü etkilediği gibi toprak kaynaklarının tuzlu ve sodik duruma gelmesine de yol açabilmektedir. Diğer taraftan, yeraltı ve yüzey sularının pestisidler, nitratlar ve ağır metallerle bulaşması önemli sorunlar yaratmaktadır. Bu gibi durumlarda su kaynaklarının kirlenmesine neden olan uygulamaların denetim altına alınması zorunludur. Kirlenmiş bir taban suyunun varlığı toprakların verimsizleşmesine neden olacaktır. Bu durumda toprakta biriken tuzların uygun bir drenaj sistemi ile uzaklaştırılması gerekir. Ancak, drenaj suyunun da gelişi güzel bir şekilde alıcı ortama atılması sorunun büyümesine neden olur. Bu durumlarda en uygun yönetim biçimi, tuza dayanıklı bitkilerin seçimi, daha az suya ihtiyaç duyan bir bitkisel üretim veya tuzun zararlarını azaltacak bir yönetim tekniği uygulanabilir. Uzun vadede bu gibi alanlar doğal koruma alanı olarak da değerlendirilebilir. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 21 Modern tarımsal uygulamalar fazlaca enerji tüketmektedir. Tüketilen enerji içerisinde yenilenmeyen kaynaklardan petrol kullanımının payı oldukça fazladır. Böyle bir uygulamayı sürdürülebilir tarım ilkesi ile bağdaştırmak mümkün değildir. Ancak bu şekildeki uygulamanın birden bire ve tamamen değiştirilmesi de doğru olamaz. Tarımda enerji tüketimimin mümkün olduğu kadar yenilenebilir enerji kaynakları ile zaman içerisine yayılarak değiştirilmesi ve enerji tasarrufu ilkelerine kesinlikle uyulması zorunludur. Birçok tarımsal uygulama hava kalitesini önemli ölçüde etkilemektedir. Tarım toprakları üzerindeki anız yakımı, toprak işleme esnasında atmosfere yayılan toz parçacıkları, püskürtme anında atmosfere saçılan pestisidler, azotlu gübrelerin kullanmasını takiben atmosfere azot oksitlerin yayılımı ve rüzgâr erozyonunu hızlandırıcı uygulamalar hava kalitesi üzerinde olumsuz etkiye sahiptir. Toprak üzerinde bitkisel artıkların bırakılması, uygun toprak işleme tekniklerinin seçilmesi, rüzgâr kırıcı bitkisel engellerin oluşturulması ve azotlu gübrelemede aşırılıktan kaçınılması ile bu olumsuz etkileri belirli ölçüde azaltmak mümkündür. Toprakların oluştukları yerde aşındırılarak, taşınması ve uygun olmayan bir ortamda biriktirilmesi olarak tanımlanan “toprak erozyonu” çok ciddi bir sorun olarak devam etmektedir. Su ve rüzgârın etkisi ile meydana gelen toprak taşınmasının yanında, eğimli arazilerde yanlış toprak işleme sonucu verimli üst toprak sürekli olarak eğim aşağı sürüklenmektedir. Toprak yüzeyinin su ve rüzgârın etkisine karşı korunması, uygun toprak işleme tekniklerinin seçimi, teraslama ve uygun sulama yöntemleri ile toprak kayıplarını en aza indirmek mümkündür. Sınırlı olan tarım toprakları, hızlı nüfus artışı ve sanayileşme süreci içerisinde yerleşim yerleri ve endüstri bölgeleri haline getirilmektedir. Ulaşımın sağlanması amacıyla gün geçtikçe yaygınlaşan ve genişleyen karayolları birinci ve ikinci sınıf tarım arazilerini işgal etmektedir. Bu şekilde tarım arazilerinin kapatılması yanında, yerleşim yeri, sanayi bölgesi ve ulaşım hizmetlerine bağlı olarak çevreye yayılan katı, sıvı ve gaz halindeki atıklar tarım topraklarının verimliliğini de olumsuz yönde etkilemektedir. Sürdürülebilir tarımsal uygulamalarda, bitkisel üretim uygulamaları da oldukça önemlidir. Tarımsal üretimin yapıldığı çevre koşullarına uygun bitki tür ve çeşitlerinin seçimi gerekir. Özellikle zararlılara karşı dirençli olan 22 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE bitkilerin seçimi pestisid kullanımını önemli ölçüde azaltacaktır. Yıllık ekim sisteminde, yabancı ot, hastalık amilleri ve böcekleri azaltacak bitki rotasyonları planlanmalıdır. Ayrıca, toprağın sızdırma ve su tutma kapasitesini geliştirici bitki rotasyonu ile yağışların toprak tarafından daha kolay bir şekilde tutulması sağlanabilmektedir. Hasattan sonra anızın yakılması gibi yanlış bir uygulama ile toprakta organik madde birikimi önlenmekte, toprak mikroorganizmaları yok edilmekte, tarımsal alanların dışında orman ve yerleşim yerleri için yangın riski yaratılmaktadır. Aynı çiftlik üzerinde bitkisel ve hayvansal üretim faaliyetlerinin birlikte sürdürülmesi 1950’li yıllara kadar çok yaygın olmasına rağmen, bu biyolojik ve ekonomik yönden çok yararlı olan uygulama giderek azalmıştır. Ancak, bitkisel ve hayvansal madde üreticileri hala birbirlerine bağımlı durumdadır. Hayvansal üretim uygulamalarında sürdürülebilir tarım ilkesi; çiftlikte yönetim planlaması aşamasından başlayıp, hayvan seçimi, hayvanların beslenmesi, üretimi, hayvan sağlığı, otlatma yönetimi gibi uygulamalarda devam etmektedir. Hayvansal üretim artıklarının en uygun bir şekilde değerlendirilerek giderilmesi, çevresel etkisinin en aza indirilmesi, otlaklarda erken ve aşırı otlatmanın önlenmesi, bilinçsiz ilaç kullanımının denetlenmesi gibi uygulamalar dikkate alınmalıdır. Dünya nüfusunun 2050 yılında 9,4 milyara ulaşacağı dikkate alındığında, bitkisel ve hayvansal gıda üretiminin ne kadar önemli olduğu açık olarak görülmektedir. Bugün hala gıda açığı vardır. Gelişmekte olan ülkelerde, 1961-1994 yılları arasında, gıda üretimi kişi başına % 32 dolayında bir artış göstermiştir. Bu dönemde, dünya nüfusu içerisindeki açlık veya yetersiz beslenme oranı % 35’den % 21’e düşmüştür. Yaklaşık olarak 840 milyon dünyalı hala açlık sorunu ile karşı karşıyadır. 2010 yılında bu sayının 700 milyon dolayında olacağı tahmin edilmektedir. Toplumda, çevre bilincinin giderek gelişmesi, ISO 9000 ve ISO 14000 gibi Uluslararası Standartların dünya kamuoyunda benimsenmiş olması, ülkemizdeki tarımsal uygulamaların gözden geçirilmesini gerektirmektedir. Sürdürülebilir tarım anlayışının etkin bir şekilde başlatılması ve uygulanabilmesi için, idari, teknik, yayım ve uygulama alanında, zaman geçirilmeksizin gerekli planlamaların yapılması, program ve projelerin uygulamaya sokulması zorunludur. Tarım politikalarının belirlenmesinde ve uygulanmasında kilit noktalarda bulunan politikacılar ile devlet adamlarının bu konuda duyarlı hale getirilerek, yeni yasal yönlendirme ve önlemlerin ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 23 geliştirilmesi, yöneticilerin bilgilendirilmesi, araştırma-geliştirme çalışmalarının hızlandırılması, teknik elemanların bu yeni gelişmeler konusunda bilgi ve deneyim kazanmalarının sağlanması, sağlanan bilgi ve deneyimlerin doğrudan doğruya üreticiye aktarılması ve uygulamaların yerinde denetimi esastır. Gerek üretim ve gerekse tüketim aşamalarında çevreye ve insana zarar vermeyecek tarımsal ürünler giderek aranır hale gelmiştir. Eko-Tarım, Ekolojik Tarım veya Organik Tarım olarak da adlandırılan uygulamalarla, tarımsal üretimde kimyasal madde kullanımı en aza indirilmeye çalışılmakta, ayrıca tarımsal uygulamaların çevresel etkisi denetim altına alınmaktadır. Bunun sonucunda da, gıda zinciri ile ağızdan ve giysilerle deri yolu ile vücuda giren zararlı kimyasal maddelerin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkisi giderilmeğe çalışılmaktadır. Bu bağlamda, biri dokuma sanayi ham maddesi olan pamuk ve diğeri de önemli bir gıda maddesi olan domates üretimi esas alınarak, sürdürülebilir tarım anlayışı ile ABD’de Kaliforniya Eyaleti’nde yapılan iki uygulama örnek olarak verilmiştir. Organik Pamuk Üretimi A.B.Devletleri’nde, pamuk üretimi, dünya pamuk üretiminin % 4’ünü oluşturmaktadır. Kaliforniya Eyaleti’ndeki pamuk üretimi de ABD’de üretilen miktarın % 15’i dir. Kaliforniya’da 5 milyon dekar dolayındaki sulanabilir tarım alanında pamuk üretimi yapılmaktadır. Eyalette, pamuk üretimi ile elde edilen yıllık gelir, toplam tarım gelirlerini oluşturan kaynaklar arasında beşinci sırayı almaktadır. Son yıllarda organik tarım uygulamalarının gelişmesi üzerine, organik pamuk üretiminde de benzer gelişmeler gözlenmiştir. Çoğu pamuk üreticisi, arazilerinin bir bölümünü organik pamuk üretimine ayırmıştır. Bu uygulamada, organik pamuk üretimi ile birlikte, daha çok yonca, kuru fasulye, yeşil gübre bitkisi olarak değerlendirilebilen baklagiller gibi bitkilerle nöbetleşe üretim tercih edilmiştir. Toprak hazırlığı işlemleri, normal pamuk üretimindekine benzer şekilde, münavebede yer alan bitkiye veya önceki bitkisel üretime bağlı olarak, ya sonbaharda veya kışın yapılmaktadır. Tohum yatağı hazırlığı, ekim ve diğer tüm işlemler ilkbahar ve yaz aylarında sürdürülmekte, Ekim ve Kasım aylarındaki hasat işlemine kadar devam ettirilmektedir. Organik pamuk tarımı ile birim alandan elde edilen ürün miktarı, normal pamuk 24 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE üretimine oranla daha az olmaktadır. Ancak, satış fiyatının yüksekliği bu açığı kapatmaktadır. Ürün miktarı, arazi ve toprak özelliklerine, iklim şartlarına, zararlılarla mücadeleye, sulama ve üretim işlemlerine bağlı olarak değişmektedir. Pamuk üretiminde, zararlıların tanısı, izlenmesi ve korunması esastır. Geleneksel pamuk üretimindeki zararlı mücadelesinde kullanılan sentetik pestisidlerin kullanılmaması nedeniyle zararlılarla mücadelede üretici zorlanmaktadır. Organik pamuk üretiminde biyolojik kontrol ve doğal pestisidlerin kullanılması giderek yaygınlaşmaktadır. Bu uygulamalarla birlikte, yabancı ot ve böceklerle mücadelede bitki münavebesi, ayıklama ve diğer kültürel işlemler kullanılmaktadır. Organik Pamuk Üretimi’nin yaygınlaştırılması amacıyla, A.B.Devletleri’nde, Kaliforniya Üniversitesi ve Tarım Bakanlığı’nın işbirliği ile yürütülen araştırma çalışmaları sürdürülmektedir. Özellikle, et ve yumurta tavukçuluğunun yaygın olarak yapıldığı yörelerde, her yıl, dönüme 1,5 ton dolayında kompostlaştırılmış tavuk gübresi serpilmekte, buna ek olarak Eylül ve Ekim aylarında olmak üzere, yılda iki kere çinko sülfat uygulanmaktadır. Bunun dışında başka herhangi bir gübreleme yapılmamaktadır. Bu şekildeki üretimle, dekardan 250-300 kg organik pamuk alınabildiği belirtilmektedir. Organik Domates Üretimi Kaliforniya, dünyada domates üretiminin en yaygın olduğu yerlerden biridir. Sacramento Vadisi’nde eyaletteki domates üretiminin üçte biri üretilmektedir. Son yıllarda, Organik Tarım Endüstrisi’nin yaygınlaşması ile domates üretiminde de alışılmış üretim yöntemlerinden uzaklaşılmaya başlanmıştır. Domates yetiştiriciliği yonca, mısır, kavun, şeker pancarı, ayçiçeği gibi bitkilerle nöbetleşe yapılmaktadır. Bu şekildeki üretim pazardan gelen talep üzerine sürdürülmektedir. Organik domates üretimindeki uygulamalarının büyük bir bölümü alışılmış uygulamalara benzemektedir. Toprak işleme sonbaharda başlamaktadır. Toprak iki kere diskle işlenmektedir. Bunu takiben bir veya iki kere pullukla sürülerek tekrar disklenmekte ve düzeltilmektedir. Gübre olarak, hayvan gübresi, kompostlaştırılmış ahır gübresi, jips ve kaya fosfatı kullanılmaktadır. Organik gübre çok iyi bir azot kaynağıdır. Jips uygulaması ile toprağa kalsiyum ve kükürt verilmektedir. Kalsiyum uygulaması ile aynı zamanda topraktaki sodyumun zararlı etkisi azaltılmaktadır. Kaya fosfatı ile ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 25 de yine toprağa fosfor ve kalsiyum verilmektedir. Organik gübrenin kompostlaşma özelliğine bağlı olarak, toprağa potasyum ve ayrıca fosfor ilavesi sağlanmaktadır. Gübre materyalinin toprağa her yıl verilmesi gerekmemektedir. Toprak analizleri sonucunda eksik görüldüğü takdirde benzer uygulamalar yapılmaktadır. Diğer taraftan, bitki münavebesi ve örtü bitkilerinin uygun seçimi ile toprak verimliliği geliştirilmektedir. Domates tohumları doğrudan doğruya tarlaya ekilmektedir. İlk gübrelemede balık tozu kullanılmaktadır. Ekimi takiben üç veya beş hafta sonra elle yabancı ot mücadelesi yapılmaktadır. Doğrudan tohumla ekimle birlikte domates fideleri dikimi ile de benzer işlem sürdürülmektedir. Kullanılan domates tohumları genellikle hibrit çeşitlerdir. Bunlar zararlılara karşı oldukça dirençlidir. Bu şekildeki üretimle, bir dekardan 4-8 ton dolayında organik domates alınabilmektedir. Açıklanan bu araştırma ve uygulamalara benzer şekilde, diğer bitkisel ve hayvansal üretimlerde de sürdürülebilir tarım uygulamaları giderek yaygınlaşmaktadır. Çevre ve insan sağlığının korunması yanında, iç ve dış pazarlarda kalitede rekabetin sürdürülebilmesi için zaman geçirilmeksizin ülkemizde de bu uygulamaların yaygınlaştırılması zorunludur. Tarımsal uygulamalardan kaynaklanan sorunların giderek artması bilim adamlarını, araştırmacıları ve yöneticileri bu konuda düşünmeye ve gerekli önlemleri almaya yönlendirmiştir. Bozulan ekolojik dengenin düzeltilmesi, yeterli ve sağlıklı gıda maddesi temini, toprak verimliliğinin korunarak geliştirilmesi, biyolojik çeşitliliğin korunması gibi nedenlerle, sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda, sürdürülebilir tarım uygulamaları gündeme gelmiştir. Bu bağlamda, daha çok bilinçli tüketicilerin tercihi ile Kuzey Amerika, Avrupa ve Japonya’da giderek artan bir pazarda ve dünya genelinde hızlı bir gelişme gösteren Organik Tarım Uygulamaları dikkati çekmektedir. Dünya genelinde, 100’den fazla ülkeden 700’den fazla üyesi bulunan “Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu, IFOAM” bu konuda yoğun çalışmalar yürütmektedir. Organik tarım, bitkisel ve hayvansal üretimin her aşamasında belirli kuralları olan, kontrolü ve sertifikasyonu gerektiren bir tarımsal uygulama olarak, gıda güvenliğini, toprak verimliliğinin sürekliliğini ve biyolojik çeşitliliğin korunmasını esas almaktadır. Dünya genelinde hızlı bir gelişme içerisinde bulunan organik tarım konusunda ülkemizde de benzer çalışmalar yapılmaktadır. İlk olarak 1994 26 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE yılında çıkarılan bir yönetmeliği takiben, AB Mevzuatı kapsamında gelişmeler sağlanmıştır. Daha sonra, 5262 Sayılı “Organik Tarım Kanunu” 3.12.2004 tarih ve 25659 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış, bu kanunun uygulanması ile ilgili olarak “Organik Tarımın Esasları ve Uygulamasına İlişkin Yönetmelik” 10.06.2005 tarih ve 25841 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Ülkemizde Organik Tarım konusu Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bünyesine oluşturulan bir grup tarafından yönetilmektedir. Organik Tarım’ın ülkemizde başarıya ulaşması, bilinçli tüketicilerin örgütlü çabası ile mümkün olabilecektir. 1.2. Sürdürülebilir Tarımsal Uygulamalar Alışılmış tarımsal uygulamaların neden olduğu çevre kirliliği, toprak bozulması ve toprak verimliliğinin giderek azalması, pestisidlerin üretilen gıda maddeleri içerisinde birikmesi, sağlıksız gıda maddesi üretimi, tarımsal üretimde maliyet artışları, yoğun mekanizasyon nedeniyle daha az insan gücüne ihtiyaç duyulması ve bunun sonucunda kırsal alanlarda giderek artan işsizlik nedeniyle nüfusun kentlere itilmesi gibi birçok neden, mevcut tarımsal uygulamaların gözden geçirilmesini gerektirmiştir. Sürdürülebilir tarımsal uygulamalar bu sorunların giderilmesi veya en azından azaltılması amacıyla gündeme getirilmiştir. Başlangıçta, yoğun toprak işlemenin meydana getirdiği sorunlar dikkati çektiğinden, öncelikle en az toprak işleme veya toprak işlemeksizin tarım esasları üzerine çalışılmıştır. Bu düşüncelerin gelişmesinde yoğun toprak işleme faaliyetlerinde çok fazla enerjinin kullanılması ve bu enerjinin çok büyük bir bölümünün petrole dayalı olması etkili olmuştur. Özellikle 1970’li yıllarda ortaya çıkan petrol krizi başta ABD olmak üzere, birçok petrol veya petrol ürünlerini dış kaynaklardan temin eden, diğer bir ifade ile dışa bağımlı olan ülkelerde, diğer sektörlerde olduğu gibi, tarımda da petrol ürünlerinin tüketiminin olabildiğince azaltılması politikasını gündeme getirmiştir. Bunun sonucu olarak da petrol ürünlerinin tüketiminin azaltılması için değişik önlemler alınmıştır. ABD’de ez az toprak işleme veya toprak işlemeksizin bitkisel ürün üretiminde önemli ölçüde petrol tasarrufu sağlanmıştır. Diğer taraftan, sentetik tarımsal kimyasal maddelerinin kullanımının giderek artması hem üretim maliyetini artırmış ve hem de ekolojik denge üzerinde çok önemli olumsuz etkiler göstermiştir. Bu kimyasalların üretiminden başlamak üzere, taşınması, depolanması ve uygulanması süreçlerinde bulaşmalar sonucu birçok insan zehirlenmiş ve yaşamını ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 27 kaybetmiştir. Pestisidler kullanıldıkları hedeflerin dışında da öldürücü olmuş, birçok zararlı bu kimyasallara karşı dayanıklı duruma gelirken yararlı canlılar yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Toprakta ve bitki dokularında birikerek beslenme zinciri içerisinde insanlara ve diğer canlılara zarar vermiştir. Toprakta biriken kimyasallar yağmur veya sulama suları ile yüzey su kaynaklarına karışmış, yüzeysel tatlı su kaynakları kirlenmiş, toprak derinliklerine doğru hareket ederek yer altı suyuna yıkanmış ve bu su kaynaklarını kirletmiştir. Mineral kimyasal gübrelerin giderek artan dozda uygulanması sonucu toprakların fiziksel ve kimyasal özellikleri bozulmuştur. Bu olumsuzlukların görülmesini takiben, tarımsal uygulamalarda daha az kimyasal madde kullanılması zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Sürdürülebilir tarımsal uygulamaların diğer bir boyutu da kullanılan kimyasalların giderek azaltılması, ekonomik ve ekolojik faydanın artırılması olmuştur. Sonuçta, dünya genelinde sürdürülebilir tarım akımı giderek yaygınlaşmıştır. Bugün tarım sektöründe gündemde olan iyi tarım uygulamaları ve organik tarım uygulamaları bu gelişmelerin ürünüdür. Aslında bu uygulamaların bir bölümü değişik anlayış ve biçimlerde çok eskiden beri kullanılmakta ise de günümüzde kuralları ortaya konulmuş olması ve pazar tercihlerinin bu yönde olması bakımından önem taşımaktadır. 1.3. Gıda Güvenliği Bitkisel ve hayvansal üretimde gıda güvenliği oldukça önemlidir. Yeterli ve sağlıklı gıda maddesi üretimi esastır. Miktar olarak yeterli olmasına karşın yeterince sağlıklı olmayan gıda maddesi güvenilir değildir. İnsan ihtiyaçlarını karşılayabilecek kadar sağlıklı gıda üretilmesi zorunludur. Dengeli ve sağlıklı olarak beslenmek için gıda maddesi çeşitliliği de önemlidir. “Yeşil Devrim” uygulamaları ile dünyanın önünde bulunan en önemli sorunlardan biri olan açlık sorununa çözüm getirilmiş olmasına rağmen sağlıklı ve dengeli beslenme ihtiyacının karşılandığını söylemek mümkün değildir. Bu uygulamalarla bitkisel ürün miktarı artırılmış, ancak ürün kalitesi yeterince dikkate alınmamıştır. Monokültür olarak çok büyük arazilerde yetiştirilen tek düze ürünler başlıca tüketim maddesi olmuştur. Bu nedenle dengeli beslenme gerçekleşememiştir. Ayrıca gıda maddeleri içerisinde biriken kimyasallar insan sağlığını olumsuz yönde etkilemiştir. 28 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Günümüzde toplumun değişik kesimlerinde giderek yaygınlaşan şişmanlık sorununun en önemli nedeni bilinçsiz ve dengesiz beslenmedir. Şişmanlık sorunu beraberinde birçok rahatsızlığı da getirmektedir. Ayrıca insanları ruhsal olarak da etkilemektedir. Bitkisel üretimde, hayvan yetiştiriciliğinde, bitkisel ve hayvansal ürünlerin işlenmesinde kullanılan değişik katkı maddeleri, hormonlar, geliştiriciler, olgunlaştırıcılar, aroma maddeleri, renklendiriciler insan sağlığı üzerinde zararlı etkilere yol açmaktadır. Diğer taraftan bu ürünlerin uygun olmayan sağlıksız ortamlarda işlenmesi, ambalajlanması ve depolanması, uygun olmayan ortamlarda pazarlanması, tüketim ortamlarında bekletilme ve kullanma aşamalarındaki yanlışlıklar gıda güvenliğini riske sokmaktadır. Günümüzde gıda güvenliğinin sağlanması amacıyla uluslararası boyutta anlaşmalar düzenlenmiş, mevzuat geliştirilmiş, yönetmelikler hazırlanmış ve HACCP gibi uluslararası boyutta kontrol sistemleri yürürlüğe konulmuştur. 1.4. Biyolojik Çeşitlilik Biyolojik çeşitlilik, doğal yaşam ortamlarının yani ekosistemlerin çeşitliliği, tür çeşitliliği, gen çeşitliliği ve ekolojik doğal süreçlerin çeşitliliği olarak anlaşılmalıdır. Değişik kirletici kaynaklardan salınan gaz, sıvı ve katı haldeki kirletici maddeler doğal yaşam ortamlarında biyolojik çeşitliliği önemli ölçüde etkilemektedir. Hava, su ve toprak kaynaklarının kirlenmesi sonucu kendilerine bağlı yaşamı sürdürememektedir. Zararlı kimyasal maddeler canlıları doğrudan etkilediği gibi, beslenme zinciri içerisin de etkili olmaktadır. Ekolojik doğal süreçlerin etkilenmesi yaşamı yok etmektedir. Örnek olarak, yüzeysel su ortamında varlıklarını sürdürmekte olan fitoplanktonlar, suyun kirlenmesi ve bulanık bir duruma gelmesini takiben güneş ışınlarından yeterince yararlanamadıkları için fotosentez yapamamakta ve yaşamlarını yitirmektedir. Bunun sonucu olarak zooplankton ve diğer su canlıları da etkilenmektedir. Doğal madde döngüsü de çevre kirliliğinden etkilenmektedir. Örneğin toprak canlılarının varlığını kaybetmesinden sonra biyokütle ayrışması durmakta, doğal yolla mineral bitki besin maddesi üretimi yapılamamaktadır. Yeterli besin maddesi üretilememesi doğal bitkisel ve hayvansal canlıları etkilemektedir. Biyolojik ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 29 çeşitliliğin devamlılığı tüm canlılar için gerekli olduğu kadar insan varlığı için de gereklidir ve olmak zorundadır. Tarımsal uygulamalar kapsamında bitkisel ve hayvansal üretimdeki faaliyetler de biyoçeşitliliği önemli ölçüde etkilemektedir. Öncelikle mono kültür, yani tek bitkili üretim, biyolojik çeşitlilik üzerinde olumsuz etkiye sahiptir. Çok geniş tarımsal araziler üzerinde sürekli olarak bir bitkinin yetiştirilmesi diğer kültüre alınmış veya doğal yabanıl bitkilerin yok olmasına neden olmaktadır. Diğer taraftan, marjinal (yeterli verimlilikte olmayan) tarım alanlarının giderek çoğalması, sulak alanların kurutularak tarıma açılması, ormanlık alanlarda tarım yapılması, mera ve doğal otlakların sürülerek bitkisel üretime tahsis edilmesi biyoçeşitliliği azaltmakta ve hatta yok etmektedir. Kırsal alanda doğal haldeki bir dekarlık arazi parçası içerisinde sayılacak bitki türleri ile bir dekarlık tarım arazisinde sayılacak bitki türleri sayısal olarak karşılaştırıldığında bu farklılık çok açık olarak görülecektir. Diğer taraftan, tarımda kullanılan sentetik pestisidler de biyolojik çeşitlilik için önemli tehdittir. Özellikle, böcek öldürücü (insektisid) zehirlerin kullanıldıkları hedefin dışında da zehirleyici ve öldürücü olması diğer böceklerin de ölümüne neden olmakta ve biyolojik çeşitliliği azaltmaktadır. Tarımsal uygulamaların neden olduğu biyolojik çeşitlilik üzerindeki etkilere ait örnekleri artırmak mümkündür. Tarımsal uygulamalara bağlı olarak biyolojik çeşitliliği olumsuz yönde etkileyen faktörler; kimyasalların kullanımı, su ve rüzgâr erozyonunu, orman, mera ve doğal otlakların tarıma açılması, sulak alanların kurutulması, toprak organik maddesinin azalması, yoğun toprak işleme, mono kültür, anız yakımı, uygun olmayan sulama suyu ve sulama yöntemleri, yetersiz toprak drenajı, genetiği değiştirilmiş organizma tohumu kullanımı ve yetiştiriciliği olarak sıralanabilir. 1.5. Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) Günümüzde, tarım sektöründe, bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak amacıyla biyoteknolojik uygulamalara yer verilmekte, bir kısım doğal ekolojik süreç yapay olarak taklit edilerek veya değiştirilmek suretiyle uygulanmaktadır. Örnek olarak, hayvan gübresinin oksijensiz (havasız) kapalı ortamlarda metan bakterileri tarafından ayrıştırılarak biyogaz elde edilmesi bir doğal sürecin taklit edilmesidir ve biyoteknolojik bir 30 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE uygulamadır. Elde edilen metan gazı uygun bir jeneratörde yakıt olarak kullanılmak suretiyle elektrik enerjisine dönüştürülmektedir. Üretim sürecinde elde edilen diğer ürün (biyogübre) de toprak organik maddesini artırmak ve toprağa bitki besin maddesi sağlamak üzere toprağa verilmektedir. Sonuçları görülmüş olan oldukça yararlı bir uygulamadır. Ancak tarımsal alanlardaki biyoteknolojik uygulamaların bir bölümünde gelecek için taşıdığı oldukça önemli belirsizlik riskleri vardır. Genetiği değiştirilmiş organizmalar da bu riski taşımaktadır. Bu uygulama kapsamında, ekonomik olarak daha fazla ürün almak ve tarımsal girdilerin giderlerini azaltmak amacıyla, uygun bir canlı geni alınarak başka bir canlıya aktarılmaktadır. Modern biyoteknoloji kapsamında gen mühendisliği ilkeleri doğrultusunda sürdürülen bu çalışmalarda bitkiler hastalıklara ve zararlılara karşı dirençli duruma getirilmektedir. Genel olarak, tarımsal alanda genetiği değiştirilmiş organizmalardan beklenen yararlar; bitkilerin ot öldürücülere (herbisid) karşı dayanıklılıklarının artırılması, zararlı böceklere karşı dayanıklı duruma getirilmesi, virüs ve mantar hastalıklarından korunması, meyve ve sebzelerin hasattan sonraki bozulma sürelerinin uzatılması, üstün verimli tohum elde edilmesi, atmosferdeki azot gazının toprağa bitki besin maddesi olarak geçişinin sağlanması, gıda ve lifli ürünlerin işleme teknolojilerine daha uygun duruma getirilmesi, kültür bitkisi türlerinin cüceleştirilerek ürün miktarının artırılması, üretilen biyokütle miktarının artırılarak enerji üretiminde hızlı büyüyen türlerin geliştirilmesi, hayvanlarda büyümenin hızlandırılması olarak sayılabilir. Günümüzde, dünya genelinde GDO kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır. GDO’ların bitkisel üretimde kullanılma oranı gelişmiş ülkelerde % 75 ve gelişmekte olan ülkelerde ise % 25’dir. ABD’de % 68 ve Kanada’da % 7 oranındadır. Ürün bazında, en yüksek oran % 63 ile soyadadır. Soya, herbisidlere karşı dirençli duruma getirilmektedir. İkinci sırada % 19’luk oranla mısır bitkisi, üçüncü sırada % 13’lük payla pamuk bitkisi yer almaktadır. Mısır ve pamuk bitkileri gen aktarımı ile böceklere karşı dayanıklı duruma getirilmektedir. Genetiği değiştirilmiş organizmaların savunulduğu ortamlarda ileri sürülen en önemli iddialar; zehirli kimyasal maddelerin kullanımının azaltıldığı, birim alandan daha fazla ürün elde edildiği, zararlılara karşı daha az ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 31 kimyasal kullanıldığı için üründeki kalıcılıklarının daha az olduğu ve bunun da gıda sağlığı bakımından uygun olduğu, ürün miktarı ve kalitesi bakımında gıda güvenliği kriterlerine uygunluk göstermesi şeklindedir. Genetiği değiştirilmiş organizmaların dünya genelindeki yayılımı hızla devam etmektedir. Çok uluslu büyük şirketler, özellikle tohum satışı bakımından gelişmekte olan ülkeleri önemli pazar olarak görmektedir. Gerek insan sağlığı yönünden ve gerekse biyolojik çeşitlilik üzerinde meydana gelebilecek olumsuz etkileri dikkate alınarak uluslararası düzeyde ve ulusal çalışmalar sürdürülmektedir. Genetiği değiştirilmiş ürünlerin ve tohumlarının pazarlanması ile ilgili bir kısım sınırlandırmalar getirilmektedir. Çok net bir ifade ile olası sağlık ve ekolojik riskleri dikkate alınarak, organik tarım uygulamalarında genetiği değiştirilmiş organizmaların kullanımına izin verilmemektedir. 1.6. Tarımda Risk Yönetimi Diğer ekonomik faaliyetlerle karşılaştırıldığında, tarımsal faaliyetlerin en riskli ekonomik faaliyetler arasında olduğu görülür. Bitkisel ve hayvansal üretimin her aşamasında önemli risklerin varlığı ve risk oluşumunu engellemedeki zorluklar, risk paylaşımındaki sigortacılık uygulamalarını olumsuz yönde etkilemektedir. Tarımsal uygulamalarda, üretimin her aşamasında, tohumdan pazara kadar, çoğu dış çevre koşullarına bağlı, zaman zaman yönetimi mümkün olmayan doğal olaylarla ortaya çıkan riskler vardır. Bunlar; yaygınlaşan zararlılar, salgın hastalıklar, kuraklık, yıldırım düşmesi, doğal yangınlar, aşırı sağanak yağışlar, dolu, sel, siltasyon, deprem, tuzlu su girişimleri, kuvvetli rüzgârlar, hortumlar, toz fırtınaları, olarak sıralanabilir. Bu riskler üretimin yapıldığı coğrafyaya bağlı olarak değişiklik ve çeşitlilik gösterir. Bunlar risk oluşturan doğal olaylardır. Bunların dışında, işletmenin kendi yönetiminden kaynaklanan riskler de vardır. Bunların başında tarım sektöründe çalıştırılan işçilerin yeterli eğitim görmemiş olması önemli bir risk faktörüdür. Tarım işletmelerinin genellikle küçük aile işletmeleri olması, kurumsallaşmaya gidilmemesi, küçük sermayeler, pazarda rekabet koşullarının çok değişken olması, ihraç ürünlerinin pazara daha uygun tüketici tercihleri ile girmesi riskler arasında sayılabilir. Bu risklerin belirlenmesi ve yönetilmesi gerekmektedir. Tarımda risk yönetimi özellikle kalifiye yönetim ve işçilikle ele alınmalı ve mümkün olduğu kadar kurumsallaşmaya gidilmelidir. 32 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Tarımsal üretim biriminin kendi özellikleri dikkate alınarak değişik senaryolara göre risk yönetimi planları yapılmalıdır. Tarımsal sigortacılığın zorlukları dikkate alınarak ülkemizde yasal düzenlemelere gidilmesi oldukça gecikmiştir. Bu konuda ilk yasal düzenleme “Tarım Sigortaları Kanunu” adı altında 5363 sayılı Kanunla gerçekleştirilmiştir. Bu Kanun 21.06.2005 tarihli 25852 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanun metni, Ek 8’de verilmiştir. Kanunun amacı; üreticilerin bu Kanunda belirtilen riskler nedeniyle uğrayacağı zararların tazmin edilmesini temin etmek üzere, tarım sigortaları uygulamasına ilişkin usûl ve esasların belirlenmesidir. Kanun tarımsal sigortalara kaynak oluşturmak üzere bir havuz oluşumunu öngörmektedir. Havuz tarafından teminat altına alınacak tarımsal uygulamalar ve bunlara ait riskler; bitkiler, bitkisel ürünler ve seralar, tarımsal yapılar, tarım alet ve makineleri ile çiftlik hayvanları için kuraklık, dolu, don, sel, taban suyu baskını, fırtına, hortum, deprem, heyelan, yangın, kaza ve zararlılar ile hayvan hastalıklarının neden olacağı zararlar ve/veya tarım sektörü bakımından önemli görülecek diğer risklere ilişkin teminatlar oluşturulan Tarım Sigortaları Havuzu Yönetim Kurulu’nun teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca belirlenecektir. Havuzun gelirleri, a)sigorta şirketlerinin devrettiği primleri, b) devlet tarafından sağlanan prim desteği, c) toplanan kaynakların yatırım gelirleri, d) alınan krediler, e) genel bütçeden alınacak katkılar ve f) diğer gelirler olarak sıralanmaktadır. Tarım Sigortaları Kanunu’nun yürürlüğe girmesini takiben, 01.08.2005 tarih ve 25893 Sayılı Resmi Gazete’de, “Tarım Sigortalılarının Ödemek Zorunda Oldukları Primlerin Hesaplanması, Ödenmesi ve Tahsili Usulleri Hakkında Yönetmelik” yayımlanmıştır. 1.7. Tarımdan Beklenenler Tarımdan beklenenler oldukça çeşitlidir. Bu nedenle konuyu ekolojik, ekonomik ve sosyal boyutları ile değerlendirmek gerekir. Tarım insanoğlunun yerküre üzerinde görülmesinden bu yana gıda maddesi temini amacıyla sürdürülen bir faaliyettir. Yani, tarım, insanlık tarihi kadar eskidir. Başlangıçta sadece gıda maddesi temini amacıyla sürdürülmekte olan ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 33 tarımsal faaliyetler zamanla, giysi ve barınma amacına da yönelmiştir. Modern çağda hemen hemen her türlü tüketim maddesi doğrudan ve dolaylı tarıma dayalı hale gelmiştir. Başlangıcından günümüze kadar tarımsal uygulamaların insan yaşamına katkıları dikkate alındığında, bugün ulaşılan noktada, diğer katkıların yanında tarımın yerinin çok daha büyük olduğu açık olarak görülür. Dünya nüfusunun 6,5 milyarın üzerine çıktığı günümüzde, her bir insanın günlük besin maddesinin tarımdan elde edilmekte olduğu bir gerçektir. Açık olarak ifade etmek gerekirse, var olan ekonomik faaliyetlerin sıralamasında, tarım listenin başında yer almaktadır. Tarım sektörünün dünya veya herhangi bir ülke ekonomisine katkısı değerlendirilirken, sadece ürün ve işgücü olarak değerlendirilmekte, sosyal faydası ihmal edilmektedir. Sanayide, turizmde, ulaştırmada ve benzeri tüm sektörlerde çalışanların insan olduğu ve bunların beslenmek için gıda maddesi tükettikleri, bu gıda maddelerinin tamamının tarımsal faaliyetlerle sağlandığı dikkate alınmalıdır. Beslenmeyen veya yeterli beslenemeyen çalışanların işgücü olarak ne anlamı olabilir? Dolayısıyla, diğer sektörlerin tümü, gıda maddesi üretimi yönünden, yeterli insan gücünün sürekliliği bakımından tarıma dayalıdır. Sonuç olarak, ham madde katkısını dikkate almaksızın tüm ekonomik faaliyetlerin tarımdan doğrudan veya dolaylı destek aldığı bir gerçektir. Sadece bu nedenle, tarımsal faaliyetlerin artırılarak sürdürülmesi zorunluluğu vardır. Çünkü dünya genelinde hem insan nüfusu artmakta ve hem de bireylerin yaşam standardları giderek yükselmektedir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki yanlış ekonomik kalkınma politikaları tarımsal faaliyetlerin giderek alt sıralara itilmesine neden olmaktadır. Ekonominin temel ilkeleri dahi dikkate alınmaksızın, günlük ve yakın gelecekteki arz ve talep dengeleri üzerine ekonomik politikalar oluşturulmaktadır. Orta ve uzun vadeli stratejik planlamalar yapılmadan, yani gelecek yönetilmeden, siyasi çıkarlar esas alınarak yönetim sürdürülmektedir. Bunun sonucu olarak ekolojik değerler kaybedilmekte, doğal yaşam ortamları kirlenmekte, biyolojik çeşitlilik kaybolmakta, insanlar daha sağlıksız ve daha az mutlu ve umutsuz duruma düşmektedir. Tarım stratejik bir planlamayı gerektirir. Dün tarıma ihtiyaç vardı, bugün tarıma ihtiyaç var, yakın, orta ve uzak gelecekte de tarıma ihtiyaç olacaktır. Ne yazıktır ki, çoğu yönetim kademelerinde görev alan yöneticiler hala ekonomik kalkınmayı endüstriyel kalkınma ile eşdeğer tutmaktadır. Tarımı 34 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE ihmal eden bir kalkınma politikası ile endüstriyel kalkınmanın olamayacağını idrak edebilenlerin sayısı giderek azalmaktadır. Buğday olmadan un fabrikalarının, ekmek ve bisküvi fabrikalarının, şeker pancarı olmadan şeker fabrikalarının, üzüm olmadan şarap fabrikalarının, alkol ve bira fabrikalarının, deri olmadan ayakkabı fabrikalarının, yün ve pamuk olmadan dokuma fabrikalarının, hazır giyim fabrikalarının, ayçiçeği, mısır, fındık olmadan yağ fabrikalarının, süt olmadan süt, yağ, peynir fabrikalarının, et olamadan et ürünleri fabrikalarının, benzer ürünlere bağlı olarak gıda sanayinin olmayacağını idrak etmek gerekir. Bunların dışında kalanlar tarım dışı hammadde ve girdileri kullanıyor olsalar bile çalışan insan gücünün gıda maddesi ihtiyacı tarımsal faaliyetlerle sağlanmaktadır. Şurası bir gerçektir ki, insan yaşamında ve modern çağda tarımsal üretim mutlak gereklidir, ancak her şey değildir. Diğer ekonomik faaliyetlerle birlikte olması ve onlarla birlikte gelişmesi gerekir. Önemli olan diğer sektörler arasında tarımın değerinin akıldan uzak tutulmamasıdır. Tarımın ekonomik ve ekolojik olarak kendisinden beklenen yararları sağlayabilmesi için sürdürülebilir tarımsal uygulamalar ve bu uygulamaların içerisinde organik tarım giderek önem kazanmaktadır. Konu ile çok yakından ilgili olması bakımından, bu kitabın yazıldığı günlerdeki önemli bir organik tarım projesinden söz etmekte yarar var. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın “http://www.tarim.gov.tr” web adresli sitesinde yayınlan 08.08.2005 tarihli haberde; İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından hayata geçirilen ve organik ekmek üretimini hedefleyen “Sözleşmeli Organik Tarım Projesi”nin Erzurum’da düzenlenen bir törenle başlatıldığı, Cemal Gürsel Şehir Stadı’nda gerçekleştirilen Organik Tarım Şenliği’ne Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile birlikte çok sayıda çiftçi ve davetlinin katıldığı ifade edilmiştir. Törende bir konuşma yapan Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Sözleşmeli Organik Tarım Projesi’nin büyük önem taşıdığını ifade ederek, Hükümet programında organik tarımın geliştirilmesine önem verildiğini, Türkiye’de şimdiye kadar olmayan Organik Tarım Kanunu’nun geçtiğimiz günlerde çıkarıldığını belirterek, bu projeyle bölgede organik buğday üretecek çiftçilerin pazar sorununun olmayacağını, ürünlerini rahatlıkla pazarlayabileceklerini ifade etmiştir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ise konuşmasında; hedeflerinin doğal ekmek üretimi olduğunu ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 35 belirterek “Doğal ekmek üretimi için, organik buğday ve tahıla ihtiyaç var. Bu nedenle hammadde tedariki garantiye alınmalı. Bunun da sözleşmeli organik tarım projesi ile önemli bir oranda çözüleceğine inanıyoruz. Bu proje ile Halk Ekmek, organik tarıma geçişi destekleyecek ve organik buğday ve çavdar alımını garanti edecek” diye konuştu. Çiftçilerle doğrudan sözleşmeyle ve ürünün çiftçiden İstanbul Halk Ekmek tarafından doğrudan satın alınması ve organik buğdaydan organik ekmek üretilmesine dayanan proje çerçevesinde, çiftçiye doğrudan ve önemli miktarda tarımsal destek de sağlanacağını vurgulayan Topbaş, organik tarıma geçişin bütün başlangıç ve ara aşamalarının masraflarının kendileri tarafından karşılanacağını, gerekli eğitimlerin, kontrol ve sertifikasyon ile toprak ve ürün analiz ücretlerinin, tarım sigorta bedellerinin İstanbul Halk Ekmek tarafından karşılanacağını ifade etti. Proje ilk olarak Erzurum, Muş, Ağrı, Artvin, Erzincan, Ardahan, Bayburt, Bingöl, Sivas, Sakarya, Kocaeli ve Bilecik’te hayata geçirilecek. Belirlenen bu illerde yaklaşık 90 köy proje kapsamına alınacak. 1. Etap çalışmalarında tahminen 6.750 çiftçiye ulaşılabileceği öngörülüyor. 2. ve 3. etap çalışmalarından sonra toplam olarak 210 köye ve 15.750 çiftçiye ulaşılması hedefleniyor. İstanbul Büyükşehir Belediye’si tarafından ele alınan proje ile ilgili diğer bir haber Buğday Dergisi’nin 08.08.2005 tarihli sayısında yer almıştır. Yayınlanan haber şöyledir: “İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin tüm Türkiye'de uygulanacak olan Organik Tarım Projesinin Doğu Anadolu'yu kapsayan ilk etabı Erzurum'da yapılan Organik Tarım Şenliği ile başladı. Şölende konuşan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş, projenin, Anadolu'nun kalkınmasına ivme kazandırılması, İstanbul'a göçün önlenmesi, İstanbul'dan geri dönüşün teşvik edilmesi ve aynı zamanda Anadolu'nun sosyal değişimine katkı sağlanmasını hedeflediğini söyledi. Projenin ilk etabının 11 ili kapsadığını belirten Topbaş, büyük ilgi gören proje kapsamında ilk belirlemelere göre 18 bin ailenin Anadolu'ya geri dönme hazırlığında olduğunu kaydetti. İstanbul Halk Ekmek'in (İHE) ülkenin organik tarıma geçişi sürecinde üretilecek buğday ve çavdarın büyük kısmının alımını garanti ettiğini ifade eden Topbaş, çiftçilere Toprak Mahsulleri Ofisi'nin fiyatlarının üzerinde bir bedel olarak kilogram başına 55 YKR ödeyeceklerini ve böylece ülkedeki tahıl fiyatlarını belirlemede büyük rol oynayacaklarını kaydetti. Çiftçinin organik tarıma geçiş sürecinde teşvik edilmesi için yüzde 15'lik peşin ödeme yaptıklarını kaydeden Topbaş, 3 yılda 22 bin 500, 5 yılda ise 75 bin çiftçiyi organik tarıma yönlendirmeyi amaçladıklarını söyledi. İstanbul için İHE'nin günde 2 milyon ekmek 36 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE ürettiğin hatırlatan Topbaş, kısa bir süre için günde 200 bin adet organik ekmek üretileceğini belirtti. 600 gram olarak üretilecek olan organik ekmeklerin 1,5 YTL'ye satılacağını söyleyen Topbaş, kısa zaman içinde organik ekmeğin ihracatına da başlanacağını kaydetti. Projeye başlanması ile 100 ton buğday alımı yaptıklarını ifade eden Topbaş, 4 bin 500 ton buğdayın daha alımı için belirleme yaptıklarını söyledi. 25 bin ton alım kapasiteleri olduğunu anlatan Topbaş, "Bu projeyle başka bir kapı daha açılacak. İstanbul'da üç ayrı noktada organik tarım ürünlerinin satılacağı marketler oluşturulacak. Kısa zamanda franchising yapabilecek noktaya gelmiş olacağız." dedi. Avrupa Birliği Yerel Kalkınma Fonları'ndan yararlanmak için organik tarımla ilgili olarak 10 milyon euroluk bir proje hazırladıklarını kaydeden Topbaş, projeyle ilgili başvurunun yapıldığını söyledi. Projenin tarım alanları kimyasallardan fazla etkilenmemiş olan Erzurum'dan başlatıldığını belirten Topbaş, "Proje başta Erzurum olmak üzere, Doğu Anadolu'ya verim, İstanbul'a ise sağlık getirecek" dedi. Organik ekmek üretiminde katkı maddesi ve maya kullanılmaması nedeniyle yılda 1 milyar YTL kar edecek olan İHE, organik ekmeği 15 Ağustos'ta satışa sunacak. "İstanbul tüketiyor, Anadolu kalkınıyor" sloganıyla lanse edilen proje hakkında değerlendirmede bulunan Tarım ve Köy İşleri Bakanı Mehdi Eker, "Projenin en etkileyici yanı çiftçinin pazar ve pazarlama derdi olmadan organik tarım yapabilecek olması" dedi. Erzurum'da 338 bin dekar alanda organik tarım yapılacağını belirten Eker, 24 bin ton rekoltenin beklendiğini kaydetti. Çiftçiye 4 milyar 100 milyon YTL'lik destek kullandırıldığını söyleyen Eker, bu rakamın 1 milyarının hayvancılığa ayrıldığını belirtti. Organik tarımı gündemlerine alan ilk hükümetin AKP olduğunu ifade eden Eker, Organik Tarım Projesi kapsamında hayvancılığın da destekleneceğini belirtti. Sadece hammadde üretmekle zengin olunmayacağını söyleyen Eker, "Bu nedenle bu bölgede üretilecek ürünlerin işleneceği tesislerin olması gerekiyor. Erzurum bir ilk olacak. Tarım ve hayvansal ürünlerin üretilmesi için Erzurum'dan başlanacak destek projelerimizi en kısa zamanda hayata geçireceğiz" dedi. Finansmanını İHE'nin üstlendiği organik tarım kursları sertifikalarının çiftçilere dağıtıldığı şölenin ikinci gününde Tarım ve Köy İşleri Bakanı Mehdi Eker ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, çiftçilerle birlikte organik buğday tarlalarını gezdi.” Daha önceleri yurtdışından gelen talepler üzerine yürütülmekte olan organik tarım uygulamalarının, kendi pazarlarımıza yönelik olarak sürdürülmesi memnuniyet vericidir. Yerli tüketicinin giderek bilinçlenmesi nedeniyle iç taleplerin büyüyen bir hızla artacağı tahmin edilmektedir. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 37 2. ORGANİK TARIM VE İLKELERİ 2.1. Organik Tarım “Organik” terimi bitkisel veya hayvansal kökenli canlı varlıklar, ürünler, atık veya artık maddeler için kullanılmaktadır. Örneğin, elma, maydanoz, süt, yumurta organik kökenli ürünler, kurumuş yapraklar, hayvan dışkısı, hayvan kesiminden geri kalan organlar veya dokular organik kökenli artık veya atık maddelerdir. Ancak “organik” sözcüğünü bu anlamda alarak “organik tarım” tanımını yapmak doğru değildir. Böyle olsaydı, her türlü tarımsal uygulama organik tarım ve her çeşit tarımsal ürün de organik ürün olarak adlandırılırdı. Organik tarımın tanımı ile ilgili çok değişik yorumlar ve yanıltıcı ifadeler vardır. Özellikle belirtmek gerekir ki, organik tarım bir tarımsal uygulama sistemidir ve kendisine özgü standardları vardır. Üretimin her aşamasında, yetkilendirilmiş kuruluş ve kişiler tarafından gerekli denetimler yapılmak suretiyle, organik tarım esaslarına ve standardlarına uygun olarak yapılan ve belgelendirilen bir üretim sürecidir. Bir ürünün “organik” olarak 38 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE adlandırılması için bu özel sürecin ürünü olması, sürecin belgelendirilmesi ve ürünün etiketlenmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, organik tarım konusundaki gelişmeleri izleyen zaman aralığında, biyodinamik tarım, ekolojik tarım, organik çiftçilik gibi terimler de organik tarımı adlandırmak için kullanılmışsa da bugün için, mevzuat yönünden en geçerli adlandırma “Organik Tarım” olarak kabul görmektedir. Günümüzde yürürlükte olan mevzuata göre “Organik Tarım Faaliyetleri”; toprak, su, bitki, hayvan ve doğal kaynaklar kullanılarak organik ürün veya girdi üretilmesi ya da yetiştirilmesi, doğal alan ve kaynaklardan ürün toplanması, hasat, kesim, işleme, tasnif, ambalajlama, etiketleme, muhafaza, depolama, taşıma, pazarlama, ithalat, ihracat ile ürün veya girdinin tüketiciye ulaşıncaya kadar olan diğer işlemleri olarak tanımlanmaktadır. Benzer şekilde, “Organik Ürün” de organik tarım faaliyetleri esaslarına uygun olarak üretilmiş ham, yarı mamul veya mamul haldeki sertifikalı ürün olarak ifade edilmektedir. 2.1.1. İlkeler ve Amaç Organik tarımın temel amacı, doğal kaynakları korumak ve insan sağlığı bakımından güvenilir sağlıklı gıda maddesi üretmektir. Bu üretim sisteminin elemanları; toprak, bitki, çiftlik hayvanları, doğal yaşam ortamları, biyolojik madde döngüsü, böcekler ve çiftçiler olarak sıralanabilir. Bu tarımsal üretim sisteminin kesin kuralları ve standartları vardır. Üretimde kullanılacak girdilerde sınırlamalar vardır. Yapay kimyasal pestisidler ve kimyasal gübrelerin çok büyük bir bölümü çevre ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiye neden olduğundan kullanımları sınırlandırılmakta, bir bölümünün de kullanımı yasaklanmaktadır. Doğal ekosistemler organik tarım uygulamaları için model olarak kabul edilebilir. Örnek olarak bir orman ekosistemi incelendiğinde; ormana dışarıdan herhangi bir kimyasal madde girdisinin olmadığı, bitkiler tarafından topraktan bitki besin elementleri ve su, atmosferden oksijen ve karbon dioksit alındığı, solunum ve fotosentezin gerçekleştirildiği, bitki dokularının geliştiği, zamanla yaprakların döküldüğü, dökülen yaprak ve dalların topraktaki canlılar tarafından ayrıştırılarak mineral maddeye dönüştürüldüğü ve bitkiler tarafında tekrar kullanıldığı görülür. Doğal madde döngüsü ve biyolojik çeşitlilik bu şekilde kendi ekosistemi içerisinde ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 39 korunmakta ve sürdürülmektedir. Ormanlar çok zengin bir biyolojik çeşitliliği barındırır. Ormanda barınan hayvanlar biyolojik çeşitliliğin diğer bir bölümüdür. Herhangi bir hayvan veya bitki türünün yok olması diğer bitkisel ve hayvansal canlıların varlığını riske sokar. Ekolojik dengenin oluşmasında orman içerisindeki hava, ışık, su ve besin maddesi oldukça önemlidir. Bitkiler ve hayvanlar için zararlı olan canlılar ve hastalıklar doğal yaşam ortamlarında da mevcuttur. Bu zararlılar oldukça önemli boyutlarda zarar da verebilir. Ancak doğal ortamlardaki ekolojik denge sistemi kapsamında biyolojik çeşitlilikteki zenginlik belirli bir süre sonunda zararlı ve hastalıkların yayılmasını engeller. Zararlıların çoğu diğer böcekler ve kuşlar tarafından azaltılır, zarar gören bitkiler geri gelir. Organik tarım, ilkel tarım anlayışına geri dönüş değildir. Oldukça yeni, bilimsel ve teknik esasları kullanan, doğal yaşam ortamlarının korunmasını ve insan sağlığını esas alan bir uygulamadır. Diğer taraftan, sadece bitkisel üretim için geçerli olmayıp, her türlü hayvansal üretimin yanında doğal toplama ortamlarından elde edilen ürünleri de kapsamaktadır. Organik tarımda bitki besin maddelerinin döngüsü oldukça önemlidir. Bu nedenle bitkisel atıkların kompostlanması ve hayvansal gübrenin kullanımı ayrı bir öneme sahiptir. Her iki atık grubunun kullanımında esas olan organik tarım ürünü olmasıdır. Belirli işlemlere tabi tutularak değerlendirilen bitkisel ve hayvansal atıklar toprağa uygulanmak suretiyle toprağa bitki besin maddesi ve organik madde kazandırmaktadır. Bu uygulamalarla toprak verimliliği korunmakta ve geliştirilmektedir. Toprak verimliliğinin korunması ve bitki besin maddesi sağlanmasının diğer bir yöntemi, belirli bir bitki dönüşümü (rotasyon veya münavebe) içerisinde veya örtü bitkisi olarak baklagil yem bitkilerine yer verilmesidir. Bu bitkiler köklerindeki yumrular içerisinde bulunan bakteriler aracılığı ile atmosferdeki azotu alarak depo etme özelliğine sahiptir. Bu tür bitkiler organik hayvancılık uygulamalarında hayvan yemi olarak kullanılmaktadır. Ayrıca, belirli durumlarda yeşil gübre olarak toprağa da karıştırılabilir. Herhangi bir bitkisel üretimi takiben yapılacak hasattan sonra, toprak yüzeyinin çıplak kalarak su ve rüzgârla aşınmasına veya taşınmasına meydan vermemek için toprak yüzeyi bitki artıklı (malç) bırakılabilir. Bu uygulama 40 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE ile toprak canlıları artar, bitkisel artıkların ayrışması ile toprağa mineral besin maddesi sağlanır, su ve rüzgar erozyonu önlenmiş olur. Toprak gözenekliliği artar, su tutma kapasitesi gelişir ve toprak havası daha kolay yenilenir. Organik tarım uygulamalarında toprak işlemesi de belirli bir öneme sahiptir. Uygun durumlarda toprağın aşırı işlenmesinden kaçınılması gerekir. En az sürüm (minimum sürüm) yöntemleri uygulanmalıdır. Geleneksel tarımsal üretimde birim alandan olabildiğince daha fazla ürün almak esastır. Bunun için toprak aşırı yoğunlukla işlenmekte, her türlü yapay kimyasal pestisid ve kimyasal gübre kullanılmakta, aşırı miktarda sulama suyu tüketilmektedir. Buna karşın organik tarımın amacı, insan sağlığı dikkate alınarak kaliteli ve güvenli gıda maddesi üretiminin yanında toprak verimliliğinin korunması ve geliştirilmesi, doğal yaşam ortamlarının sürekliliğinin korunması, biyolojik çeşitlilik ve zenginliğinin korunmasıdır. Bunun için organik tarım uygulamalarında ekolojik ilkelerin ve süreçlerin en iyi şekilde korunması zorunludur. Organik tarım sistemlerinde, çiftçiler veya yetiştiriciler, zararlıların veya hastalıkların yaygınlaşarak ürün kalitesine ve miktarına zarar vermeyecek şekilde denetimleri için gerekli önlemleri alırlar. İlke olarak zararlılarla ve hastalıklarla mücadele etmek gerekir ve bunun kendine özgü yöntemleri vardır. Bitkisel üretimde sağlıklı ve dayanıklı bitkiler seçilir. Zararlılara karşı mücadelede yararlı olabilecek böceklerin çoğalmaları için uygun barınak ve beslenme ortamları hazırlanır. Zararlıların risk oluşturacak kritik düzeye ulaşması halinde doğal ve kullanımına izin verilen ilaçlar kullanılır. Organik tarımsal sistemler sürdürülebilir tarımsal uygulamalardır. Diğer bir ifade ile insan gereksinimlerinin karşılanmasında tarımsal üretimde kullanılacak kaynakların doğru yönetimi gerekir. Bu nedenle, ekolojik, ekonomik ve sosyal fayda sağlanması beklenir. Bu üç yönlü yararın dengeli bir biçimde sağlanması durumunda sürdürülebilirlik ilkesi yerine getirilmiş olur. Ekolojik Sürdürülebilirlik: 1. Dıştan girdi yerine doğal madde ve besin döngüsü, 2. Toprak ve su kaynaklarının kirlenmemesi için yapay kimyasal maddelerin kullanılmaması, ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 41 3. Biyolojik çeşitliliğin ve zenginliğin korunarak geliştirilmesi, 4. Toprak verimliliğinin korunması, geliştirilmesi, toprak organik maddesinin artırılması, 5. Toprak erozyonunun ve toprak sıkışmasının önlenmesi, 6. Yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarının kullanılması, 7. Hayvan haklarına uygun hayvansal ürün üretimi. Sosyal Sürdürülebilirlik: 1. Yeterli üretim ve sürekli gelir, 2. Sağlıklı beslenme için güvenilir gıda, 3. Kadın ve erkekler için uygun çalışma ortamları, 4. Yerel bilgi ve geleneklerin oluşturulması. Ekonomik Sürdürülebilirlik: 1. Yeterli ve kaliteli ürün, 2. Az giderli dış girdiler ve ekonomik yatırım, 3. Gelir güvenliği ve sürekliliği için ürün çeşitliliği, 4. Kaliteyi geliştirerek değer artışı sağlanması, 5. Rekabeti geliştirici yüksek verimlilik EKOLOJİ ORGANİK TARIM EKONOMİ SOSYAL Çizim 1. Organik tarımın beklenen yararları 42 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Dünya genelindeki organik tarım akımı, uluslararası düzeyde örgütlenmiş durumdadır. Kısaca IFOAM olarak adlandırılan (International Federation of Organic Agriculture Movements) Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu birçok ülkeden üyesi olan ve dünya genelindeki organik tarım uygulamalarını yönlendiren etkili bir kuruluştur. Organik tarımın temel ve çerçeve niteliğindeki ilkeleri ve kuralları bu oluşum tarafından belirlenmiş, dünya genelinde uygulanmakta olan standartlara dönüştürülmüştür. Bu kurallar belirli zaman aralıklarında yeniden gözden geçirilmekte ve yayımlanmaktadır. Organik tarımın ilkelerini aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür: Genel olarak: 1. Doğal ve tarımsal ekosistemlerin korunması ve geliştirilmesi, 2. Doğal kaynakların uygun kullanımı ve çevre kirlenmesinin önlenmesi, 3. Yenilenebilir olmayan tüketim ve enerji kaynaklarının kullanımının en aza indirilmesi, 4. Yeterli miktarda ve yüksek kalitede gıda maddesi üretimi, 5. Güvenli ve sağlıklı ortamlarda çalışma ve gelir sağlama, 6. Tarım kültürünü geliştirme. Uygulama olarak: 1. Toprak verimliliğini korumak ve geliştirmek, 2. Çiftlik içinde besin maddesi döngüsünü sağlamak, 3. Azot tutucu bitkileri üretim döngüsüne sokarak toprağa azot kazandırmak, 4. Zararlılara ve hastalıklara karşı yapay kimyasal ilaçlar kullanmak yerine biyolojik mücadeleye önem vermek, 5. Uygun yerel ortamlarda bitki ve hayvan türlerine çeşitlilik kazandırmak, 6. Hayvan sağlığını ve ihtiyaçlarını hayvan haklarına saygılı olacak şekilde karşılayarak hayvan yetiştiriciliğini sürdürmek, 7. Yapay kimyasal gübre, hormon ve büyümeyi düzenleyici kimyasalların kullanımını önlemek, 8. Genetiği değiştirilmiş organizmaların (GDO) kullanımını ve yaygınlaştırılmasını önlenmek, 9. Gıda işleme süreçlerinde yapay ve zararlı yöntemlerin uygulanmaması. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 2.1.2. 43 Organik Tarımın Üstünlükleri Tarımsal üretimde kullanılan girdilerin ve yöntemlerin çevre üzerindeki aşırı olumsuz baskıları tarımda sürdürülebilirlik ilkesini gündeme getirmiştir. Tarımın sürdürülebilir olması; çevre ile uyumlu, kaynakların korunmasını esas alan, ekonomik olarak uygulanabilen, sosyal faydası olması ve ticari olarak işe yarar olmasıdır. Bu hedefler dikkate alındığında organik tarımın sürdürülebilir bir tarımsal sistem olduğu görülmektedir. Ancak, sürdürülebilirliğin kesin bir sınırı ve standardları olmamasına karşın organik tarımın sınırları ve standardları vardır. Sürdürülebilir tarımsal uygulamalar adı altında, çoğu kez, kimyasal gübre kullanımı, pestisid uygulamaları ve genetiği değiştirilmiş organizmaların kullanımı ve yaygınlaştırılması devam etmektedir. Entegre üretim veya entegre zararlı yönetimi uygulamalarında sadece aşırı derecede zararlı kimyasal maddelerin kullanımından kaçınılmakta veya kullanılan miktarı azaltılmaktadır. Az dış girdili sürdürülebilir tarım veya bazı ekotarım uygulamaları tarımsal kimyasal maddelerin kullanımına sınırlamalar getirmektedir. Konvansiyonel tarımsal uygulamalarda, 1960’lı yıllardan bu yana tarımsal kimyasal maddeler yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Bu nedenle tarımsal üretim alanlarında değişik boyutlu bulaşmalar söz konusudur. Bunun yanında bazı yerlerde kimyasal gübreler, pestisidler ve genetiği değiştirilmiş organizmalar kullanılmamıştır. Bu alanlarda uygulanan tarım sistemi “geleneksel tarım” olarak adlandırılabilir. Bu alanlardan elde edilen ürünler organik ürün kalitesinde olabilir, ancak “organik” olarak adlandırılması belgelendirilmeye bağlıdır. Maalesef dünyanın bazı yörelerinde ve ülkelerinde, geleneksel tarımsal üretim yöntemleri ile artan nüfusun ihtiyacını karşılamak mümkün olamamıştır. İnsan nüfusunun aşırı artışı ile tarım toprakları zorlanmış, nadasa (dinlenmeye) bırakılan tarım arazileri azaltılmış veya arazi her yıl kullanılır duruma gelmiş, aşırı otlatma veya yoğun toprak işleme sonucu tarım alanlarında toprak tahribatı meydana gelmiştir. Çok değişik tarımsal kimyasallar kullanılmış, yüksek verim elde etmek amacıyla biyoteknolojik yöntemlerle yeni bitki çeşitleri geliştirilmiştir. Bazı tarımsal üretim sistemleri şöyle ifade edilebilir: 44 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Geleneksel tarım, tarımsal kimyasalların kullanımından önceki tarım sistemidir. Yüksek verimli çeşitler ve mekanizasyon vardır. Yüksek verimli çeşitler doğal ıslah yöntemleri ve adaptasyon araştırmaları ile elde edilmiştir. Konvansiyonel tarım veya alışılmış tarımsal uygulamalar, günümüzde yaygın olarak uygulanan tarımsal sistemdir. Genetik olarak değiştirilmiş yüksel verimli bitki çeşitlerinin tek ürünlü tarımı, tarımsal kimyasal maddelerin yoğun bir şekilde kullanılması ile sürdürülmektedir. Yoğun toprak işlemesine bağlı toprak tahribatı ve çoğu yerde aşırı ve uygun olmayan yöntemlerle sulama yapılmasına bağlı olarak tuzlulaşma ve sodikleşme (toprakta sodyum birikimi) sorunları vardır. Sürdürülebilir tarım, sürdürülebilir arazi ve toprak kullanımını esas alan, ancak belirli kuralları olmayan tarımsal uygulamadır. Biyodinamik tarım, bir tür organik tarım uygulaması olup ruhsal boyutu vardır. Organik tarım, ekolojik ilkeleri ve standardları olan, sürekli denetim ve belgelendirmeyi gerektiren, toprak verimliliğini ve bitki sağlığını esas alan, tarımsal kimyasalların kullanımına izin vermeyen tarımsal uygulama sistemidir. Bütünleşik tarımsal üretim (Entegre Tarımsal Üretim), sürdürülebilir tarımsal uygulama olarak adlandırılan, daha az tarımsal kimyasal madde kullanımını öneren, ancak kesin kuralları olmayan tarımsal uygulamadır. Geleneksel tarımla organik tarım arasında kısmi bir benzerlik olduğu söylenebilir. Örnek olarak her iki sistemde de yapay kimyasal gübreler, insektisid, fungusid, herbisid, büyümeyi destekleyiciler kullanılmaz, GDO kullanılmaz, yoğun olarak hayvan gübresi kullanılır. Geleneksel tarımda uygulanan organik tarım yöntemleri ise, kapalı besin maddesi döngüsü, dış kaynaklı girdi azlığı, bitki artığı (malç) ve kompost kullanımı ile biyokütle döngüsünün sağlanması, uygun bitki dönüşümü (münavebe), tek türe bağlı olmaktan çok farklı bitkilerin yetiştirilmesi, toprak, su ve enerji kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi, toprak verimliliğinin sürekliliği, toprak erozyonunun önlenmesi, hayvan dostu yetiştiricilik olarak sıralanabilir. Organik tarımda geleneksel tarıma kıyasla en belirgin farklılıklar, zararlı yönetiminde mikrobiyal ilaçların kullanımı, yararlı ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 45 böceklerin kullanımı, hayvan ve bitki hastalıklarına dayanıklı tür ve çeşitlerin kullanımı, yeşil gübre, örtü bitkisi ve azot sağlayan bitkileri dönüşümlü ekimi, gelişmiş ve koruyucu toprak sürümü, çapalama, ekim ve hasat ekipmanı, kompost ve biyogübre kullanımı, denetleme ve belgelendirme olarak verilebilir. Geleneksel Tarım Sürdürülebilir Tarım Biyodinamik Tarım Organik Tarım Konvansiyonel Tarım Entegre Tarımsal Üretim Çizim 2 . Tarımsal uygulama sistemleri Entegre veya bütünleşik tarımsal üretim (IP, Integrated Production) üzerinde, son yıllarda daha fazla durulmaktadır. Özellikle gelişmiş ülkelerde oldukça gündemde olan bir tarımsal üretim sistemidir. Bu üretim sisteminin belirgin kuralları olmamasına karşın üretimde tarımsal kimyasal maddelerin kullanımının azaltılması amaçlanmaktadır. Bitki koruma işlemlerinde, biyolojik kontrol yöntemleri ile birlikte uygun kimyasal pestisid kullanımı birlikte değerlendirilmektedir. Zararlıların veya hastalıkların önemli ekonomik kayıplara neden olacağı riskinin varlığı halinde, kimyasal mücadele yapılmaktadır. Bitki beslemede de kimyasal gübreler kullanılabilmekte, ancak kullanılabilecek en üst dozlar tanımlanmaktadır. IP uygulamalarında benimsenmiş bir standard yoktur. Uygulamalar ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Bazı ülkeler kendilerine göre standartlar ve etiketleme sistemi geliştirmiştir. Bu üretim yöntemi bazı ülkelerde “yeşil üretim” olarak adlandırılmıştır. 46 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Entegre tarımsal üretimle organik tarımı karşılaştırdığımızda Çizelge1’deki durumu görmekteyiz. Çizelge 1. Entegre tarımsal üretim ile organik tarım uygulamalarının karşılaştırılması Kriter IP Organik Tarım Kimyasal Pestisid Kullanılır, bazı sınırlamalar vardır Kullanılmaz Kimyasal Gübre Kullanılır, en yüksek dozlar verilmektedir Kullanılmaz Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) Kullanılır Kullanılmaz Tohumluk İşlem görebilir Kimyasal işlem göremez Hayvan Yetiştiriciliği Bazı sınırlamalar Sıkı önlemler Hayvan Yemi Sınırlama yok Sınırlama var Büyüme ve geliştirme maddeleri Kullanılır Kullanılmaz Hayvan Islahı Yüksek performans, embriyo transferi olabilir Hayvan Sağlığı Kimyasal ilaçların koruma amaçlı kullanımı uygundur Yaşam performansı, embriyo transferi olamaz Uygun değildir 2.1.3. Organik Üretim İhtiyacı Konvansiyonel tarım kuralları belirgin olan bir tarımsal uygulama yöntemi değildir. Burada temel amaç birim alandan veya üretim biriminden daha fazla ürün almaktır. Bu nedenle çok değişik kimyasal yapıda olan ilaçlar ve gübreler girdi olarak kullanılmaktadır. Dünya nüfusunun, özellikle gelişmekte olan fakir ülkelerde, çok hızlı bir şekilde artış göstermesi, artan nüfusun başta gıda maddesi olmak üzere diğer gereksinimlerinin ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 47 karşılanması zorunluluğu bu tarımsal uygulamayı zorunlu hale getirmiştir. Birçok insanın açlık sorunu ile karşı karşıya kaldığı günlerde gıda maddesi üretiminde önemli artışlar sağlanmıştır. Bu çabalar, daha önceki yıllarda başlatılmış olmasına karşın 1960’lı yıllardan bu yana konvansiyonel tarım uygulamaları giderek yaygınlaşmıştır. O tarihlerde “Yeşil Devrim” olarak adlandırılan uygulamalarda, yüksek verimli bitki çeşitleri mono kültür (bir bitkili tarımı) olarak yetiştirilmiş, toprak çok derin ve yoğun olarak işlenmiş, zararlı ve hastalıklarla mücadelede aşırı miktarda pestisid kullanılmış, çoğu kez yoğun sulama suyu uygulamaları ile birlikte bitkiler için daha fazla gerekli olan azot, fosfor ve potasyum (NPK) gibi gübre elementleri yapay kimyasal maddelerle toprağa uygulanmış veya sulama suyuna karıştırılarak verilmiştir. Yeşil Devrim’in gerçekten bir başarıya ulaşmasını takiben, bu tip tarımsal uygulamaların çevresel etkisi dikkatleri çekmeğe başlamıştır. Bu olumsuz yan etkiler hem toprak, su ve hava gibi doğal yaşam ortamlarının kirlenmesine neden olmuş, bunun sonucu olarak biyoçeşitlilik önemli ölçüde etkilenmiş ve insan sağlığı risk altına girmiştir, hem de bu tarımsal uygulamalar içerisinde bulanan çalışanlarda ve ürünleri tüketen insanlarda olumsuz bulgular ortaya çıkmıştır. Bu olumsuzlukların bir bölümü şöyle sıralanabilir: 1. Daha önce verimli olan geniş tarımsal araziler zamanla toprak erozyonu, tuzlanma, sodyum birikimi, toprak sıkışması gibi nedenlerle verimsiz hale gelmiştir, 2. Tarımsal kimyasallarla birlikte yoğun sulamalar, kimyasal maddelerin yüzey sularına taşınmasına ve yer altı suyuna yıkanmasına neden olmuş, bunun sonucunda tatlısu kaynakları kirlenmiştir, 3. Mono kültür uygulamaları sonucunda çoğu yabanıl olmak üzere birçok bitki ve hayvan türü yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmış, bazı türler yok olmuştur, 4. İçecek ve yiyeceklerdeki pestisid kalıntıları insan ve hayvan sağlığını tehdit etmiş, hayvanlarda kullanılan antibiyotikler, genetiği değiştirilmiş organizmalar, BSE hastalığı (deli dana) küresel boyutta tehdit nedeni olmuştur. Bu olumsuzlukların yanında, üretimde dışarıdan girdiler artmış, üretim maliyeti yükselmiş, aşırı mekanizasyon tarımla uğraşan birçok insanın işsiz 48 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE kalmasına yol açmış, yenilenemeyen doğal kaynakların kullanımında artış olmuş, enerji ihtiyacının artışı uygun olmayan kaynakların kullanımını zorlamıştır. Ancak, önemle belirtmek gerekir ki, bu uygulamalar geçmişte kalmamıştır. Halen devam etmektedir. Dünya genelinde bir inceleme yapıldığında bazı ülkelerde bu olumsuz uygulamaların giderek artmakta olduğu görülmektedir. Buna en belirgin örnek olarak genetiği değiştirilmiş tohum kullanımı, genetiği değiştirilmiş ürün yetiştiriciliği ve pazarlaması verilebilir. Açlığa çare olarak başlatılan Yeşil Devrim uygulamaları, özellikle hububat üretiminde önemli başarılı gelişmeler sağlamıştır. Ancak bu başarı Yeşil Devrim uygulamalarını yapıldığı her ülkede veya coğrafi bölgede aynı derecede görülmemiştir. Verimli ovalarda ve sulama yapılan ovalarda, ürün artışı bazında başarılı olmasına karşın, marjinal tarım arazilerinde aynı başarılı sonuç alınamamıştır. Gelişmekte olan ülkelerin birçoğunda verimli tarım arazileri ekonomik yönden daha iyi durumda olan insanların elindedir. Marjinal arazi sahiplerinin gelir düzeyleri daha düşüktür. Sonuçta, Yeşil Devrim uygulamaları bazı ülkelerde gelir dağılımı çarpıklığını da artırmıştır. Diğer taraftan işçiliğin çok ucuz olduğu az gelişmiş ülkelerde, özellikle tarımsal kimyasal madde girdileri çok pahalıya gelmiştir. Bazı yerel dillerde, pestisidler bitki hastalıklarında kullanılan “ilaç” olarak bilinir. Aslında, bu kimyasallar ilaçtan çok zehirdir. Çünkü hedef alınan canlının öldürülmesi için kullanılmaktadır. Ne yazık ki, bilinen bir zararlı canlının öldürülmesi için kullanılan yapay kimyasal maddelerin büyük bir bölümü başka canlılara, yararlı böceklere ve insanlara da zarar vermektedir. Yapay kimyasal pestisidlerin olumsuz etkilerini şöyle sıralayabiliriz: 1. Hedef olmayan, yararlı böcekleri de öldürmektedir, 2. Çoğu pestisidler yararlı toprak canlılarına zarar vermektedir, 3. Pestisidleri uygulamakta olan çiftçiler en fazla zarar görmektedir. Dünya genelinde yapılan değerlendirmelere göre, pestisidlerin etkisi ile her yıl doğrudan veya dolaylı olarak 200.000 insanın yaşamını kaybettiği tahmin edilmektedir, 4. Ürün hasadından veya elde edilişinden sonra üründe kalan pestisidler tüketiciye kadar ulaşmaktadır. Ayrıca, yüzey sularına taşınarak veya yer altı suyuna yıkanarak içme suyuna karışmaktadır, ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 49 5. Bazı pestisid kalıntıları zamanla dokularda birikerek kronik hastalıklara ve kansere neden olmakta, yeni doğanlarda olağan dışı durumlar görülmektedir. Gelişmiş ülkelerin büyük bir bölümünde çevreye ve insan sağlığına zarar veren pestisidlerin büyük bir bölümü yasaklanmış olmasına karşın az gelişmiş ülkelerde halen kullanılmaktadır. Bu açıklamaları takiben, mevcut tarımsal uygulamalara kıyasla organik tarımın yararları aşağıdaki şekilde özetlenebilir: 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. Toprağın korunması ve verimliliğinin devamlılığı, Daha az su kirliliği (yer altı suyu, nehir, göl ve deniz), Yabanıl yaşamın korunması (kuşlar, kurbağalar, böcekler vb), Zengin biyoçeşitlilik, daha çeşitli ve değişken kırsal peyzaj, Çiftlik hayvanlarının daha dostça yetiştirilmesi, Dış girdilerin ve enerjinin daha az kullanımı, Hayvansal ürünlerde hormon veya antibiyotik kalıntısı olmaması, Ürün kalitesinde artış, güvenli gıda maddesi, Emek yoğun faaliyetler nedeniyle kırsal kesimde iş olanağının artması, 10. İnsan sağlığını tehdit eden risklerin azalması. Organik tarımsal üretimin diğer bir boyutu da ekolojik turizmi desteklemesidir. Turizmde önemli bir aşama gösteren ülkemizde, turizmin çeşitlendirilmesinde diğer turizm faaliyetleri ile birlikte ekolojik turizm kapsamında organik ürün üretimi de önemli bir yer almalıdır. Günümüzde, önemli turizm merkezlerinde, büyük otellerin çevresinde ve tatil köylerine organik tarım alanları ayrılmakta, bu alanlar gelen turistlerin ilgisini çekmektedir. Hem sağlıklı gıda açısından ve hem de insanların doğa ile bütünleşmesi yönünden bu alanlar oldukça önemlidir. Zaman içerisinde daha da genişlemesi ve yaygınlaştırılması beklenmektedir. Ekolojik turizme destek verecek organik tarım uygulamalarının, belirli turizm bölgelerinin dışına da çıkarılarak, örneğin Doğu Anadolu Bölgesi ile Doğu Karadeniz Bölgesi arasındaki geçit bölgelerinde, özellikle endemik bitkilerin yoğunluğunun fazla olduğu, mikro klima alanlarında yaygınlaştırılmasında yarar vardır. Daha çok ekonomik nedenlere bağlı olarak, sentetik tarımsal kimyasalların günümüze kadar hiç kullanılmadığı veya çok az miktarda kullanılmakta olduğu Doğu Anadolu Bölgesi’nin büyük bir bölümünde 50 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE organik tarım uygulamalarına kolaylıkla ve hızla geçilme olanağı bulunmaktadır. Özellikle, yüksek düzlüklerde, yaylalarda, bol ve çeşitli otların bulunduğu az eğimli yamaçlarda, organik hayvancılık kolaylıkla yaygınlaştırılabilir. Ülkemizin büyük bir bölümü, halen organik bitkisel üretim, organik hayvancılık, organik arıcılık, organik su ürünleri için çok elverişli alanlara sahiptir. Anadolu endemik bitkiler müzesi halinde, oldukça zengin bir biyolojik çeşitliliğe sahiptir. Alternatif tıpta kullanılan, çoğu doğal olarak yetişen birçok bitkinin anavatanıdır. Bu kaynakların ekolojik değerlerini koruyarak ve geliştirerek kullanmakta ekonomik yararlar olduğu bir gerçektir. Ancak bu konu, yani yabanıl ortamlardan bitki toplanması, çok hassas bir konudur. Toplama işlemlerinin bu konuda eğitilmiş kişilerle ve uzmanların gözetiminde yapılmasında yarar vardır. Aksi halde bu doğal kaynakların kısa sürede elden çıkması kaçınılmazdır. 2.2. Organik Tarımın Tarihçesi 2.2.1. Organik Tarımın Gelişimi Aslında organik tarım yeni bir kavram değildir. Tarımsal kimyasal maddelerin yaygın olarak kullanımından önce dünyanın birçok yerinde, araştırma birimlerinde, hatta doğrudan doğruya çiftçilerin kendileri tarafından geleneksel tarımın geliştirilmesi ile ilgili araştırmalar ve çalışmalar yapılmıştır. Toprak işlemenin azaltılması, yabancı ot mücadelesi, zararlı böcek ve hastalıklarla mücadele, toprak verimliliğinin korunması, bitki besin maddeleri, ekim ve dikim teknikleri, tohumluk gibi konular bu araştırma çalışmalarının konuları arasındadır. Ancak, organik tarım ve organik tarım ürünleri daha çok pazarın talebi ile son yıllarda daha belirgin bir gelişme göstermiştir. Gelişmiş ülkelerdeki bilinçli tüketiciler, kendi ülkelerinde organik tarımın ticari amaçla gelişmesine önemli katkıda bulunmuştur. Organik tarımın emek yoğun bir faaliyet olması ve gelişmiş ülkelerde de işçilik ücretlerinin fazlalığı ticari kuruluşları az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelere yönlendirmiştir. Sonuçta, gelişmiş ülkelerdeki ticari kuruluşlar maliyetlerin düşük olması nedeniyle kendi ülkelerinin dışında sözleşmeli tarımsal üretim yöntemini tercih etmişlerdir. Bu uygulama günümüzde halen geçerli olan bir ticari faaliyettir. Bazı ülkeler kendi iç mevzuatlarını yeniden gözden geçirmiş, organik tarım uygulamalarının ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE kurallarını belirleyen geliştirilmiştir. ve yaygınlaşmasına yardımcı 51 olan mevzuat Sertifikalı organik tarıma geçilmeden önce, organik tarım uygulamalarının dünyanın neresinde ve ne zaman başladığını söylemek mümkün değildir. Bu konuda yapılan araştırmalarda, çok farklı zamanlarda dünyanın farklı yörelerinde, kuralları olmasa da organik tarım benzeri uygulamaları görmekteyiz. Bu konuda çok sayıda öncü olmasına karşın, iki örnek vermek mümkündür. Sir Albert Howard (1873-1947) organik tarım hareketinin kurucusu olarak kabul edilmektedir. 19.yüzyılın başlarında, toprak verimliliği ile bitki sağlığı arasındaki ilişkinin çok önemli olduğunu dikkate alarak, toprak verimliliğinin sürekliliği ile birlikte bitkiler için gerekli ve yeterli besin maddesi sağlanması bakımından “humus” üzerine çalışmalar yapmıştır. Hindistan’da 25 yıl süreyle tarımsal araştırmalar yapmış, kendine özgü kompostlama tekniği geliştirmiştir. 1940 yılında yayımlanan, “Tarımsal Bir Vasiyetname (An Agricultural Testament) adlı yayını ile hatırlanmaktadır. Japonya’da, Güney Japon adalarında 1400 yıldan beri çiftçilikle uğraşan bir aileden gelen, mikrobiyolog ve toprak bilimcisi olarak öğrenim görmüş ve en az toprak işleme yöntemi ile çiftçilik yapan bir araştırmacı olarak tanınan Masanobu Fukuoka (1914 - ), “pulluksuz, gübresiz, çapasız, pestisidsiz” bitkisel üretimi “doğal tarım” olarak tanımlamaktadır. The Nature Way of Farming (Çiftçiliğin Doğal Yolu ) adlı eserinde doğal yolla tarımsal üretim üzerinde durmuştur. Fukuako (Foto 1) kendi çiftliğinde, mevsimlik iki farklı bitki yetiştiriyordu. Bunlar, yazın çeltik, kışın arpa ve çavdardı. Önceki bitkinin saplarını toprakta bırakıyor, beyaz yoncayı örtü bitkisi olarak yetiştiriyor, gübre olarak kümes gübresi serpiyordu. İlginç bir ekim yöntemi ile tohumları çamur yumakları içerisine yerleştiriyor ve toprağın üzerine bırakıyordu. Herhangi bir sürüm de yapmıyordu. Yabancı otların filizlenmesine izin veriyor, bunların asıl bitki tarafından dengeleneceğini düşünüyordu. Böceklerle mücadeleyi diğer böceklere bırakıyordu. Şimdi bir Mahayana Budist’i olarak yaşayan Fukuako, oldukça basit yöntemlerle çiftçilik yapmayı sürdürmektedir. Tarımsal uğraşılarının ruhsal bir boyutunun da olduğuna inanmaktadır. Fukuoka’nı kendi adı ile bilinen, tohum topları (Foto 2) çok ilginç bir uygulamadır. Bununla ilgili bilgi Foto 3’de, fotoğraflı çizelgede gösterilmektedir. 52 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Foto 1. Masanobu Fukuaka doğal tarım yöntemi ile üretim yapmaktadır Foto 2. Masanobu Fukuoka yöntemine göre hazırlanmış tohum topları ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 1.İşlem : Karışım A. Yöreye ait bir kil birikimini kurutarak toz haline getiriniz ve içerisindeki kaba parçacıkları ayıklayınız. Yaklaşık 1,25 litre kadar bir kenara bırakınız. B. Kuru organik komposttan yaklaşık 0,75 litre alınız. C. Kullanmak istediğiniz tohumlar arasından sağlıklı olanları seçiniz ve 0,25 litre kadar ayırınız. 2.İşlem: Tohumlarla kuru kompostu bir leğen içerisinde iyice karıştırınız. 3.İşlem: Bu karışıma kili ekleyerek iyice karıştırınız. Karışımın üzerine yeteri kadar su püskürterek ıslanmasını sağlayınız. 4.İşlem: Bu ıslak karışımdan bir tutam alarak avucunuzun içerisinde bir cam bilye büyüklüğünde yuvarlayınız. 5.İşlem: Oluşan tohum toplarını veya bilyelerini güneşte bir veya iki gün kurumaya bırakınız. 53 54 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 6. İşlem: Tohum toplarını bitkilendirmek istediğiniz toprak yüzeyine saçınız. Islatınız veya yağmuru bekleyiniz. Belirli bir süre içerisinde topların içerisindeki tohumlar çimlenerek dışarı çıkacak ve kökleri ile toprağa tutunacaktır. Foto 3. Tohum toplarının hazırlanışı ve uygulanışı Biyodinamik Tarım Biyodinamik tarım, organik tarım sistemlerinin özel bir şeklidir. Bu uygulamada organik tarım standardlarının tamamı uygulanır, bunlara ek olarak üretimin ruhsal yanını da dikkate alınır. Biyodinamik tarım 1920’li yıllarda, Avusturya asıllı felsefeci ve bilim adamı Dr.Rudolf Steiner (18611925) (Foto 4) tarafından ortaya konulmuştur. Tarımsal üretimde doğal süreçler ve güçler esas alınmaktadır. Düşünür Steiner’e göre, madde ruhsuz, ruh maddesiz olamaz. Biyodinamik tarımın temel ilkelerinden bazıları şöyledir: 1. Evrensel Dizem (Cosmic Rhythms) Güneş, ay, gezegenler, yıldızlar bitki gelişmesi üzerinde etkilidir. Tarımda toprak işleme, ekim, hasat bu sistemin etkisi altındadır. Çiftçiler bu etkiyi dikkate almalıdır. Gerçekte, ay döngüsünün belirli günlerinde ekim yapmanın önemli olduğu vurgulanmaktadır. 2. Canlılık-Yaşama Gücü (Vitality) Madde fiziksel ve kimyasal karakteristikleri yanında organizmaların etkisi altında bir yaşam kalitesine sahiptir. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 55 Foto 4. Biyodinamik tarımın kurucusu Dr.Rudolf Steiner 3. Biyodinamik İlaçlar Bu ilaçlar doğal olarak bitkisel ve hayvansal materyalden sağlanmaktadır. Bazı ilaçlar seyreltilerek bitkisel atıklardan elde edilen komposta karıştırılmak suretiyle toprağa verilmektedir. Örneğin, büyükbaş hayvanların boynuzunda saklanan hayvan dışkısı bu şeklide ilaç olarak kullanılmaktadır. 4. Çiftlik Yönetimi Biyodinamik tarım çiftliğinde, insan, bitki, hayvan arasında dostça bir işbirliği vardır. Hayvanlar çiftlikten elde edilen yemle beslenmektedir. Uygun sayıda hayvan bulundurularak gübresinden yararlanılmaktadır. Bu konuda çalışanların ifade ettikleri en önemli görüş, biyodinamik tarımın ders kitaplarından öğrenilemeyeceği, hissedilmesi ve deneyim kazanmakla mümkün olabileceğidir. Dünya genelindeki biyodinamik çiftlikler, kendilerine özgü, “Demeter” adı verilen bir belgeleme ve etiketleme sistemine sahiptir. Kendine özgü standartları vardır. 56 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Biyodinamik tarım dışında, “doğal tarım” gibi, organik tarım kurallarını benimseyen ve kendilerine özgü farklı kurallara da sahip olan uygulamalar da vardır. Dünyanın bazı yörelerinde, çok yıllık bitkisel üretimde adeta arazi unutulur, herhangi bir kimyasal madde uygulanmadığı gibi, toprağa herhangi bir kaynaktan bitki besin maddesi ilavesi de yapılmaz, sadece hasat dönemlerinde ürün hasadı yapılır. Bu uygulamada üretim giderleri oldukça azdır. Ancak zamanla verim düşer. Bu uygulamalarla elde edilen ürün, gıda güvenliği yönünden organik olarak kabul edilebilir, ancak uygun bir yaklaşım değildir. Ayrıca, ürünün “organik” olarak pazarlanabilmesi için belgelendirilmesi zorunludur. 2.2.2. Dünyada Organik Tarım Uygulamaları Organik tarım uygulamaları bugün 120’den fazla ülkede yapılmaktadır. Yaklaşık olarak 17 milyon hektar tarım arazisinde organik ürün yetiştirilmektedir. Ancak bunun büyük bir bölümü, birkaç çiftçi tarafından yürütülmekte olan organik otlak uygulamasıdır. Organik ürün ticareti de giderek yaygınlaşmaktadır. Uluslararası Ticaret Merkezi (ITC) tarafından açıklanan 2001 yılı verilerine göre, içecek ve gıda maddesi olarak organik pazar 21 milyar dolara ulaşmıştır. Bu miktarın yılda % 5-20 oranında artması beklenmektedir. Son birkaç yılda organik gıda maddesi satışı % 1 düzeyinden % 10’a yükselmiştir. Gelişmiş ülkelerde insan sağlığı ve gıda güvenliği konusunda duyarlı olan bilinçli tüketicilerin talepleri doğrultusunda organik gıda tüketimi miktar olarak artarken çeşitlilik olarak da artış göstermektedir. Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinde organik ürünlere karşı talep artışı üreticilerin ve ilgili ticari kuruluşların dikkatini çekmektedir. Özellikle çok tüketilmekte olan kahve ve çay başta olmak üzere, kakao, baharatlar, meyveler, sebzeler ve ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 57 turunçgiller yeni talepler arasındadır. Dünya genelinde en büyük pazarlar ABD, Avrupa ülkeleri ve Japonya’dadır. Dünya Organik Tarım İstatistikleri (2004) incelendiğinde, organik tarım uygulamalarının aşağı yukarı dünya ülkelerinin tamamına yakın bir bölümünde uygulanmakta olduğu, bu faaliyette bulunan çiftlik, işletme ve insan sayısının ve organik tarıma ayrılan arazinin giderek artmakta olduğu görülmektedir. Dünya genelinde organik tarım kurallarına göre yönetilen arazi miktarı 24 milyon hektara ulaşmıştır. Bunun yanında, yabanıl bitki toplanan 10,7 milyon hektarlık alan da vardır. Organik ürün pazarı giderek büyümektedir. Bu büyüme sadece Avrupa’da ve ABD’de değil, çoğu gelişmiş ve gelişmekte ülkede de pazar büyümesi dikkati çekmektedir. 2002 yılı verilerine göre bu pazar 23 milyar ABD doları düzeyindedir. Dünya genelinde giderek yaygınlaşmakta olan organik tarım uygulamalarında, Avustralya 10 milyon hektar, Arjantin 3 milyon hektar ve İtalya 1,2 milyon hektarlık organik arazi tahsisi ile ön sıralarda yer almaktadır. Avustralya ve Arjantin’deki bu arazinin büyük bir bölümünü otlaklar oluşturmaktadır. Dünyanın en büyük organik tarım işletmesi 994.000 hektarlık alanla Avustralya’da bulunmaktadır. Avustralya/Okyanusya dünya genelindeki organik tarımsal alanın % 42’sine sahiptir. Bunu % 24,2’lik oranla Latin Amerika izlemektedir. Avustralya/Okyanusya’da 10 milyondan fazla organik alanda 2000 organik çiftlik bulunmaktadır. Bunları çoğu organik hayvancılık işletmeleridir. Çoğu Latin Amerika ülkesinin her birinde organik tarım uygulaması yapılan arazi miktarı 100.000 hektarın üzerindedir. Bu bölgede toplam organik tarım arazisi 5,8 milyon hektar ve organik yönetimdeki çiftlik sayısı 150.000 dolayındadır. Avrupa’da 5,5 milyon hektar organik tarım yönetimi altında bulunmaktadır. Bu mevcut tarımsal alanın % 2’si kadardır. Toplam organik çiftlik sayısı 170.000 dolayındadır. Bu gelişmenin en önemli itici gücü organik ürün pazarının giderek artması ve organik tarımı destekleyen politikalardır. 58 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Asya kıtasında, organik tarım yapılmakta olan toplam arazi miktarı 880.000 hektara yakındır. Bu alan, var olan tarımsal alanın % 0,07’sidir. Organik tarım çiftliği sayısı 61.000 dolayındadır. Dünya’nın bu bölgelerinde de organik üretime ve organik ürün tüketimine ilgi giderek artmaktadır. Afrika kıtasında, Mısır ve Güney Afrika’nın dışındaki ülkelerde, kontrollü ve sertifikalı organik üretim yeterince benimsenmemiştir. Organik yönetim altındaki arazi 320.000 hektar olarak, var olan tarım arazisi içerisindeki payı % 0,04 kadardır. Bu alan üzerinde 71.000 çiftlikte organik üretim yapılmaktadır. Organik ürünlerin tüketiminde itici güç bilinçli tüketicinin talebidir. Organik ürünlere talebin en fazla olduğu yerler kentsel yerleşimler ve özellikle büyük kentlerdir. Tüketicinin beklentilerinin başında, ürünün kalitesi, menşei ve üretim yöntemi gelmektedir. Genel olarak organik ürün talebinde bulunan kitle, iyi eğitilmiş, bilinçli ve gelir düzeyi ortanın üzerinde olan tüketicidir. Batı Avrupa ülkeleri, organik gıda ve içecekler için en önemli pazardır. 2002 yılı verilerine göre, organik ürün pazarı 10,5 milyar ABD doları olmuştur. 1990’lı yıllardan günümüze kadar bu pazar giderek büyümüştür. Önümüzdeki yıllarda bu artışın daha fazla olacağı beklenmektedir. Avrupa ülkeleri içerisinde Almanya pazarı daha büyüktür. Bu pazar 2002 yılında 3,06 milyar ABD doları dolayında işlem görmüştür. 2002 yılının Haziran ayının ortasında patlak veren ve Nitrofer Skandalı olarak yayılan olay organik ürün satışına darbe vurmuştur. Yasaklanmış bir pestisid olan Nitrofer’in organik kümes hayvancılığında kullanılması tüketici üzerinde şok etkisi yapmıştır. İngiltere, İtalya ve Fransa da organik gıda ve içecek tüketiminde ön sıralarda yer almaktadır. 2002 yılı verilerine göre bu ülkelerde tüketilen organik ürünün parasal değeri, sırasıyla, 1,5 milyar, 1,3 milyar ve 1,3 milyar ABD dolarıdır. İsviçre pazarı, 2002 yılı verilerine göre, 766 milyon dolarla Avrupa’da beşinci sırada yer almaktadır. Ancak, kişi başına organik ürün tüketimi 105 dolar/yıl’la dünya bireysel organik ürün tüketiminde ilk sıradadır. İkinci sırada, 71 dolar/yıl olarak Danimarka yer almaktadır. Avrupa ortalaması 27,7 dolar/yıl olan bireysel organik ürün tüketimi İspanya’da 7,3 dolar/yıl’a düşmektedir. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 59 Asya kıtasında, organik gıda ve içecekler bakımından en önemli pazar payı Japonya’dadır. 2002 yılında tüketilen organik gıda ve içecekler 350 milyon ABD dolarıdır. Bu pazarın en kısa zamanda 3 milyar dolara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Diğer önemli pazarlar, Çin, Güney Kore, Singapur, Hong Kong ve Tayvan olarak verilmektedir. Latin Amerika’da, özellikle Brezilya ve Arjantin’deki büyük kentler önemli bir tüketim potansiyeline sahiptir. 2002 yılında organik gıda ve içecek satışı 100 milyon ABD doları olmuştur. Avusturya/Okyanusya’da 2002 yılı tüketimi 200 milyon dolardır. Sığır yetiştiriciliği Avustralya’nın en önemli organik tarımsal uygulamasıdır. Dış ülkelere satılan organik gıdaların başında sebze, meyve ve sığır eti gelmektedir. Bu ülkede organik gıda satışı yıllık olarak % 15-20 arasında bir artış göstermektedir. Yeni Zelanda’da üretilen kivi, koyun eti, meyve ve sebzeler kuzey yarım küreye satılmaktadır. Küresel boyutta organik tarımın yaygınlaştığını görmek memnuniyet vericidir. Özellikle, doğal çevresel değerlerin ve toprak verimliliğinin korunmasını ve geliştirilmesini ön planda tutan ve kendi sağlığı için gıda güvenliğine önem veren duyarlı ve bilinçli tüketicilerin artmakta olması, küreselleşen dünya ekonomik düzeninde dengeleyici unsur olması bakımından da önemlidir. Kıtalara göre organik tarım uygulamaları gözden geçirildiğinde, organik tarımın temel ilke ve kurallarına uyumun yanında, uygulamalardaki yerel farklılıklar ve ürün çeşitliliği dikkati çekmektedir. Bu organik tarımın yerel kültürün önemli bir bileşeni haline gelmesi ve biyolojik çeşitliliğin korunması bakımından oldukça önemlidir. Afrika’da organik tarımın yaygınlaştırılmasında sağlıklı gıda üretimi yanında, toprak verimliliğinin korunması ve geliştirilmesi, çölleşmenin 60 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE önlenmesi, ağaç dikimi ve ormanlaştırmanın desteklenmesi, zararlıların etkilerinden korunma, yerel bitki tohumlarının geliştirilmesi ve çoğaltılması, biyolojik çeşitliliğin sürdürülmesi, ev kadınlarının parasal destek sağlanarak ekonomik olarak kendine yeter duruma getirilmesi ve küresel ısınmanın önlenmesi gibi faktörlerin etkili olduğu ve amaçlandığı söylenebilir. Afrika kıtasında, halen, Mısır, Uganda, Tanzanya ve Güney Afrika ülkelerinde organik tarımsal uygulamalar yoğunlaşmıştır. Ancak, Gana, Etopya ve Zambiya’da da gelişmeler devam etmektedir. Bu kıtada üretilen başlıca organik ürünler; taze sebzeler, muz, turunçgiller, üzüm, taze tropik meyveler, kuru meyveler, kahve, çay, kakao, şeker, pamuk, hububat, zeytinyağı, bal, susam, çeşitli baharatlar ve tıbbi bitkiler olarak verilmektedir. Asya kıtasında, toplam olarak 881.511 hektarlık alanda organik tarım yapılmaktadır. Organik çiftlik sayısı 2002 verilerine göre 61.595 ‘dir. Bu çiftliklerin 45.000’i Endonezya’ dadır. Organik tarıma tahsis edilen arazi sıralamasında, Çin 301.295 hektarla ilk sırada gelmektedir. Çin’i, 239.542 hektarla Ukrayna ve 177.700 hektarla Bangladeş izlemektedir. Daha önce de belirtilmiş olduğu gibi, Avustralya/Okyanusya’da toplam 10.050.456 hektarlık alanda 2.190 organik çiftlik bulunmaktadır. Avustralya’nın organik tarıma tahsis ettiği alan var olan tarım arazisinin % 2,2’si, Yeni Zelanda’da da % 0,33’ü dür. Avrupa’da organik tarım uygulamalarının gelişimi daha bilinçlidir. Önemli kilometre taşları olan tarihi bir gelişme göstermiştir. Bu gelişmeler tarih sırasına göre şöyle sıralanmaktadır: 1924- Biyo-Dinamik tarım adı ile Rudolf Steiner tarafından verilen bir dersle organik tarımın başlaması, 1930’lar ve 1940’lı yıllar- İsviçre’de Dr. Hans Mueller’in çalışmaları, ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 61 1946- Lady Eva Balfour tarafından İngiltere’de Toprak Derneği kurulması, 1972- IFOAM’ın kurulması, 1973-İsviçre’de Organik Tarım Araştırma Enstitüsü’nün kurulması, 1975-Almanya’da Ekoloji ve Tarım Vakfı’nın (SOEL) kurulması, 1980’li yıllar- Organik dernek ve kuruluşlarının artışı, 1990- Almanya’da ilk organik ürün fuarının açılışı, 1991-IFOAM’ın AB Bölgesel Grubu’nun oluşumu, 1991-AB 2092/91 organik tarım yönetmeliğinin yayınlanması (1993’de uygulandı), 1992-AB 2078/92 Avrupa Birliği’nde organik tarımın desteklenmesi kararı yayımlandı, 1994 yılında yürürlüğe girdi, 1992-IFOAM akreditasyon programı geliştirdi, 1995-Danimarka’da ilk organik tarım uygulama programı hazırlandı, 1999-Organik tarım için ilk küresel kodeks yayınlandı, 2000-Organik tarımın desteklenmesi için Ajanda 2000 hazırlandı, 2001-Ocak ayında, BSE krizi, organik tarımda önemli gelişmeler, 2001- Mayıs ayında, Kopenhag’da ilk organik tarım eylem planı, 2003- Organik tarım eylem planı için Avrupa değerlendirmesi, 2003-Altıncı çerçeve programı kapsamında ilk organik tarım ilişkili araştırma projelerinin kabul edilmesi. Avrupa Birliği’ne üye olan devletler Ortak Tarım Politikası adı altında bir politika izlemektedir. Organik tarım uygulamalarında da belirli standardları vardır. Amerika Birleşik Devletleri’nde organik tarım benzer gelişme göstermiştir. Yirminci yüzyılda, alışılmış tarımsal üretimde tarımsal kimyasal maddelerin aşırı miktarlarda kullanımı ve bunların yaygın riskleri dikkate alınarak, öncelikle kullanılan kimyasalların (gübreler ve pestisidler) azaltılması amaçlanmıştır. Sürdürülebilir tarım ve organik tarım uygulamaları gündeme gelmiştir. Önceleri 1960’lı yıllarda gündeme gelen bu konu üzerinde 1970’li yıllarda daha fazla durulmaya başlanmıştır. Yapılan araştırma çalışmaları ile başta sentetik insektisidlerin ekolojik etkileri açık olarak biliniyordu. Tarımsal kimyasal gübrelerin ve pestisidlerin su kirliliğine neden olmasının bilinmesi ve 1970’li yıllarda iki kez yaşanan petrol krizi çiftçileri tarımsal kimyasalları kullanmaktan vaz geçirmeye başladı. Bunun yanında pestisidlerin bir kısmının yasaklanması ile ilgili mevzuat uygulamalarda farklılıkların meydana gelmesini sağladı. Daha o günlerde birçok çiftçi organik tarıma yöneldi ve bilinçli tüketiciler organik ürünleri tercih eder 62 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE duruma geldi. 1972 yılında organik tarımda zorunlu olmayan standartlar belirlendi ve sertifika programları geliştirildi. 1970’li yılların sonlarına doğru, bazı eyaletler kendilerine ait organik yönetimle ilgili hukuki düzenlemeler çıkardı. 1970’li yılların başında, Kaliforniya eyaletinde, Sertifikalı Organik Çiftçiler Birliği ve Oregon-Washington Eyaletleri Organik Üreticiler Birliği kuruldu. Özellikle Kaliforniya’da organik üretim ve tüketim giderek arttı. Washington Eyalet Üniversitesi’nde, Pullman’da, ABD Tarım Bakanlığı’na bağlı toprak bilimci Dr.Robert Papendic başkanlığında bir grup araştırmacı, 1980 yılında “Organik Tarım Üzerine Öneriler ve Rapor” u hazırladı, bu rapor ABD Tarım Bakanlığı’nın resmi raporu olarak yayınlandı. Ayrıca Kaliforniya Üniversitesi Sistemi içerisinde, Robert vanden Bosch ve çalışma arkadaşları, kimyasal pestisidlerin kullanımını azaltıcı ekolojik yöntemler önerdiler. 1980’li yıllarda görülen tarımsal kriz, 1930’lu yıllardan beri görülmemişti. İflasın eşiğine gelen büyük tarımsal işletmeler, gelen talepleri karşılamak üzere organik tarım üretimine geçtiler. Böylece kısa ürede krizleri aştılar. Bu işletmelerin organik ürün pazarına girmesi ile üretim daha da yaygınlaştı. Kimyasal kullanmadan yapılan tarımsal üretim sonucu giderler azaldığından ekonomik nedenlerle diğer üreticiler de organik tarımı tercih eder duruma geldi. Ekolojik olduğu kadar, sağlık ve ekonomik faktörler alışılmış tarımsal üretimin yanında organik tarımı alternatif duruma getirdi. 1989’da, toplumun daha da bilinçlenmesi üzerinde programlar geliştirildi. Oluşturulan çalışma komisyonunun yönlendirmesiyle, 1990 yılı Tarım Bütçesi içerisinde Organik Gıda Üretimi Kanunu (The Organic Foods Production Act, OFPA) Kongre’den geçirildi. 1992 yılında, ABD Tarım Bakanlığı (USDA) Ulusal Organik Standartlar Komitesi (National Organic Standards Board, NOSB) oluşturuldu ve Ulusal Organik Program (National Organic Program, NOP) geliştirildi. Daha sonraki beş yılda ABD’de değişik eyaletlerde halk konferansları, tartışmalı toplantılar düzenlendi ve bir seri organik tarım standardı geliştirildi. Daha sonra, 1997 yılında, ABD Tarım Bakanlığı ilk Ulusal Organik Programı teklif etti. Bu konudaki tartışmalar uzun zaman aldı ve ilk düzenleyici kurallar 21.12.2000 tarihinde yayınlanabildi. Buna rağmen kurallar 22 Ekim 2002 tarihinde yürürlüğe girdi. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 63 Son yıllarda, ABD’de Pasifik Kuzeybatı bölgesi olarak adlandırılan ve Washington, Idaho ve Oregon Eyaletlerini kapsayan bölgede organik tarım uygulamaları hızlı bir şekle gelişme göstermiştir. Washington Eyaleti’nde 1993-2002 yılları arasında sertifikalı organik arazisi sekiz kat artmıştır. Henüz sertifikalı 600.000 dekarlık arazi bu üç eyaletteki toplam tarım arazisinin % 1’inden daha azdır. Organik çiftçilere, araştırma, eğitim, hizmet ve ürün geliştirme desteği sağlanmaktadır. Daha önce de belirtildiği gibi, günümüzde Kuzey Amerika’da organik tarıma tahsis edilen arazi miktarı 1,4 milyon hektara ulaşmıştır. 2.2.3. Uluslararası Kuruluşlar Organik tarımla ilgili uygulamalar giderek artarken bu akımın uluslararası boyutta organize edilmesi gereği ortaya çıkmış ve 1972 yılında IFOAM (International Federation of Organic Agriculture Movement) Uluslararası Organik Tarım Hareketleri (akımı) Federasyonu kurulmuştur. Dünya genelinde, organik tarımsal üretimle ilgili olarak kurallar ilk kez 1980 yılında ortaya konulmuş ve yazılı metinler haline getirilmiştir. Organik tarımın temel ilkeleri olarak ortaya konulan kurallar, daha sonra 1998 yılında bu kuruluşun adı altında, IFOAM Temel Standardları olarak geliştirilmiş ve yayımlanmıştır. Bu standardlar 18 dile çevrilmiştir. Günümüzde, IFOAM’ın 108 ülkeden 750 üyesi bulunmaktadır. Federasyonun genel merkezi Almanya’nın Bonn kentindedir. 64 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Bugün dünya genelinde birçok ülke bu standardları esas alarak kendi uygulamalarını yönlendirme gayreti içerisindedir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO, Food and Agriculture Organization) da sürdürülebilir tarım ve gıda güvenliği konularına özel bir önem vermektedir. Verilen bu önem daha da artırılarak, 1999 yılında, FAO kapsamında çoklu bilim disiplinlerinden gelen katılımlarla bir çalışma grubu oluşturulmuştur. FAO ile WHO’nun ortak bir projesi olan Codex Alimentarius komisyonu, 1999 yılından başlayarak çalışmaları arasına organik tarım ürünlerini de almıştır. Bu konuda standardlar geliştirilmiştir. Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO, World Health Organization) özellikle gıda güvenliği yönünden organik tarımı destekleyen uluslararası kuruluşlar arasınadır. Diğer taraftan Dünya Ticaret Örgütü (WTO, World Trade Organization) tarafından da organik ürünlere ayrı bir önem verilmektedir. Avrupa Birliği ülkelerinde organik tarım uygulamaları çok eskiye dayanmakta ise de, AB müktesebatı kapsamında organik tarım yönetmeliklerinin ilki 24 Haziran 1991 tarihinde 2092/91 sayılı yönetmelik olarak çıkarılmıştır. Daha sonra bu yönetmeliğe 14 Ocak 1992 tarihinde 94/92 sayılı ek yapılmıştır. Yönetmelikler zaman içerisinde, günümüze kadar değişikliklere uğramıştır. Şubat 2000’de Avrupa Komisyonu organik ürünlerde kullanılmak üzere bir logo benimsemiştir. Organik ürün logosunun kullanılabilmesi için ürünün en az % 95 oranında organik kurallara uygun olması gerekmektedir. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 65 2.3. Organik Tarımsal Üretimde Kalite Kontrol Sistemi Tüketiciye sunulan, organik bitkisel ve hayvansal ürünlerin güvenilir olmasını sağlamak bakımından bir çeşit kalite kontrol sistemine gereksinim vardır. Bu sistem ISO 9000 veya ISO 14000 sistemlerine benzemekle birlikte, kuralları ve uygulanışı farklıdır. Organik ürünlerde kalite kontrol sisteminde standartlar, kontrol, sertifikasyon (belgelendirme) ve akreditasyon esas alınmaktadır. Gün geçtikçe daha fazla tüketici organik ürünleri tercih eder duruma gelmektedir. Bunun başlıca nedeni insan sağlığına ve çevrenin korunmasına verilen önemdir. Bazı tüketiciler bu iki önemli nedenden dolayı organik ürünlere daha fazla para ödemeye hazırdır. Halen değişik tarımsal üretim yöntemleri ile bitkisel ve hayvansal ürün üretmekte olan çiftçiler ve yetiştiriciler organik ürünlere duyulan ilginin giderek artmakta olduğunu görerek organik tarıma yönelmektedir. Bu yönelmenin diğer nedenleri arasında, organik ürünlerin daha yüksek fiyatta satılabileceği beklentisi ve ürünlerin güvenilir ve sağlıklı olmasıdır. Organik ürün pazarındaki ürünlerin gerçekten organik olup olmaması tüketici ile üretici arasındaki en önemli etkileşimi oluşturmaktadır. Diğer taraftan, organik tarım uygulamalarına göre üretim yapmakta olan çoğu çiftçi ve yetiştirici, bir kısım diğer üreticilerin ürünlerinin organik olmamasına karşın organik olarak pazara sunmalarından şikâyetçi olmaktadır. Bu nedenle, hem tüketicileri ve hem de üreticileri rahatlatmak, gıda güvenliğini sağlamak ve çevre bozulmasını önlemek için organik tarım uygulamalarının her aşamasının denetimli (kontrollü) olması, belirli standartlara uyulması, belgelendirilmesi ve ürünün “organik” olarak etiketlenmesi gerekmektedir. Alış veriş merkezlerine tüketici veya alıcılar için ürünün organik olduğunu gösteren etiket ve sertifika markaları kullanılmaktadır. Belirli bir yetkilendirme sürecini takiben yetkili kuruluşlar bu belge ve etiketleri verebilmektedir. Organik sertifikanın varlığı ürünün organik standardlara uygun olarak üretildiğini göstermektedir. Herhangi bir ürün üzerinde etiket veya sertifika markasının görülmesi o ürünün organik olması bakımından yeterli bulunmaktadır. 66 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 2.3.1. Organik Standardlar Organik tarımsal üretimin çok belirgin ve uyulması zorunlu olan standardları vardır. Bu Standardlara uygun üretim yapılması halinde ürün “organik” olarak etiketlenebilir. Bu standardlar ürünün pazara sunulduğu andaki kalitesi ile ilgili değildir. Yani ambalajlanmış bir ürünü analiz ettirmek suretiyle organik ürün olup olmadığına karar verilemez. Standardlar üretimin her aşamasında uyulması gereken kuralları içermektedir. Örnek olarak, rafta “organik” etiketi taşıyan bir reçel analiz ettirilerek bakiye pestisid olup olmadığı görülebilir. Bakiye pestisid bulunması ürünün “organik” olduğunu göstermez. Önemli olan üretim sürecinde diğer kısıtlamalarla birlikte sentetik kimyasal pestisidlerin de kullanılmamış olmasıdır. Uluslararası düzeyde, en geçerli olan standardlar IFOAM tarafından belirlenen organik tarım standardlarıdır. Bu standardlar zaman içerisinde gözden geçirilerek güncellenmektedir. Bu standardlarda organik tarımın temel ilkeleri ve uyulması gereken kurallar açıklanmaktadır. Bu standardların dışında, uluslararası, ulusal ve özel standardlar da vardır. Ancak, IFOAM’ın standardları çerçeve niteliğindedir. Diğer standardların bunun altında kalması beklenemez, daha ileri düzeyde kalite artırıcı uygulamalar olabilir. 2.3.2. Kontrol (Inspection) Herhangi bir çiftçi veya yetiştirici organik tarıma geçmek istiyorsa, en az bir yıl önce denetime girmesi gerekmektedir. Bu konuda yetkilendirilmiş olan kuruluşa bağlı denetçi tarafından çiftliğin tüm faaliyetleri değerlendirilir, organik tarım uygulamaları ve standardlar hakkında ilgilileri bilgilendirir, çalışmalarının planlanmasında yardımcı olur. Kontrollerde arazi ve toprak varlığı ve özellikleri, tarlalar, bahçeler, ağaçlar, çiftlik binaları ve diğer fiziki kapasite, hayvanlar, hayvan barınakları, otlaklar, havuzlar vb fiziki kapasite gözden geçirilir, gerekli kayıtların doğru ve güvenilir olarak tutulması sağlanır. Var olan organik tarım mevzuatı esaslarının uygulanıp uygulanmadığı belirlenir, yanlış uygulamalar veya eksikliler saptanarak giderilir. Kuşku halinde, denetçi tarafından laboratuar analizleri yaptırılarak denetim raporunda kullanılır. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 2.3.3. 67 Sertifikasyon (Belgelendirme) Sertifika (belge) vermeye yetkili bir kuruluş tarafından hazırlanarak verilen “Organik Tarım” standardlarına uygun olarak faaliyette bulunulduğunu gösteren belgedir. Bu belgenin alınabilmesi için, denetçi tarafından hazırlanan yazılı denetim raporunun belgelendirme kuruluşuna verilmesi gerekir. Kuruluş raporu inceler, belgelendirme komitesi tarafından faaliyetlerin organik tarım standardlarına uygun olup olmadığına karar verilir. Sertifikasyon kuruluşları ulusal ve uluslararası kuruluşlar olabilir. Uluslararası kuruluşlar başka bir ülkedeki şubeleri aracılığı ile bu faaliyetlerini sürdürebilir. Günümüzde, organik tarım ürünlerine talep gelişmiş ülkelerden geldiği için bu ülkelerde sertifikasyon kuruluşları daha önceden oluşturulmuştur. Genel olarak, bu ülkelerdeki ithalatçı firmalar aracılığı ile az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki çiftçilere sözleşmeli organik tarımsal üretim yaptırılmaktadır. Bu ülkelerdeki sertifika kuruluşları da gerekli belgelendirme işlemlerinde görev almaktadır. Özellikle pazarın bulunduğu ülkedeki deneyimli sertifikasyon kuruluşlarının belgelendirme çalışmaları daha fazla tercih edilmektedir. Ancak bu uygulama, yaşam standartlarının farklılığı, ücretler ve diğer giderler dikkate alındığında ithalatçı kuruluşlara pahalıya gelmektedir. Bu giderlerin maliyeti etkilemesi ürünün pazar fiyatını artırmaktadır. Sonuçta serbest rekabet ortamında satış sorunları ile karşılaşılmaktadır. Bu maliyet artışı sorununu ortadan kaldırmak için, yabancı sertifikasyon kuruluşları üretimin yapıldığı ülkede şube açmışlar ve bu şubelerde yerli elemanları istihdam etmişlerdir. Sertifikasyon işlemi merkez büro tarafından yapılmasına karşın, yerel denetçilerin devreye girmesi ile ulaşım giderleri azalmış, denetlenecek çiftliklere daha kolay ulaşılmış, aynı dil konuşulduğu için daha kolay iletişim sağlanabilmiştir. Bunlara karşın, organik tarım faaliyetlerinde bulunulan ülkelerde kendi yerli sertifikasyon kuruluşları da gelişme göstermiştir. Özellikle yerli organik pazarların oluşmasında daha etkili ve yararlı olunmakta, işler daha kolay yürümektedir. Ancak, dış pazara yapılacak ihracatta, pazarın bulunduğu ülkenin sertifikasyon kuruluşları ile işbirliği oluşturulması yararlı görülmektedir. Bazı ülkelerde yerel boyutlarda küçük ölçekli organik çiftçi, üretici ve yetiştiricilerin uluslararası belgelendirme kuruluşları tarafından denetlenmesi 68 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE ve belgelendirilmesi oldukça pahalı bir işlemdir. Bu nedenle, uygun bir model oluşturularak, çiftçi, üretici ve yetiştiricilerin bir şemsiye kuruluş altında birleştirilerek grup belgelendirilmesi yapılması mümkündür. Bu gruplaşma benzer üretim yapan üreticiler için kooperatif veya üretim birlikleri şeklinde olabilir. Grubun kendi arasında, demokratik bir yönetim sistemi içerisinde oluşturulacak iç denetim merkezi tarafından görevlendirilecek iç denetçiler, yılda en az bir kere olmak üzere her bir üretim birimini denetleyerek rapor hazırlar, dış denetleme kuruluşundan gelen dış denetçi, iç denetçilerin raporları ile birlikte kendi denetiminin sonuçlarının birlikte değerlendirerek bir rapor hazırlar ve belgelendirme kuruluşuna verir. Grup içerisinde herhangi bir üretim biriminin uygunsuz faaliyette bulunması grup belgelendirmeyi riske sokar. Bu nedenle grup belgelendirmede her üretim biriminin organik tarım standardlarına ve kurallarına uygun faaliyette bulunması beklenir. Organik tarımsal üretimde ve organik gıda sanayinde zaman zaman istenmeyen olaylar meydana gelmekte, bu olaylar bazen skandal niteliğinde gelişmektedir. Sonuçta, organik ürün tüketicisi tedirgin olduğu için satışlar azalmaktadır. En önemlisi insan sağlığı riske sokulmaktadır. Bu amaçla ürünün güvenilir olduğunun belirlenmesi ve etiketlenmesi esastır. Bu işlemler de yetkilendirilmiş kontrol ve sertifikasyon kuruluşları tarafından yapılmaktadır. 2003 yılı verilerine göre, dünya genelinde 364 organik sertifika hizmeti vermekte olan kuruluş vardır ve sayıları giderek artmaktadır. Bunların 290 adedi AB, ABD, Japonya, Kanada ve Brezilya’da bulunmaktadır. Sadece AB’de 106 adet kontrol ve sertifikasyon kuruluşu hizmet vermektedir. Dünya genelinde 56 kuruluş kendi ülkelerinin dışında da hizmet verirken, 57 ülkede yerli sertifika kuruluşu vardır. Japonya’da 65 ve Asya kıtasının tamamında 83 sertifika kuruluşu bulunmaktadır. 2.3.4. Akreditasyon Sertifikasyon (belgelendirme) programının kapsamında yer alan kontrol ve belgelendirmeyi takiben, üçüncü bir kalite kontrol işlemi de akreditasyondur. Yetkilendirilmiş kuruluşlar, belirli zaman aralıklarında sertifika programlarını yürütmekte olan yetkilendirilmiş kuruluşları denetleyerek belirli esaslara göre kontrol ederler. Sertifika kuruluşu bu esaslara uygun olarak çalışıyorsa akredite edilir. Çalışmalarını sürdürebilir. Aksi halde yetkisi düşer. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Müteşebbis Başvuru Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşu veya Kontrol Kuruluşu Değerlendirme Sözleşme Organik Tarım Uygulamaları Çizim 3 . Organik tarıma başlama 69 70 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Gerekli Görülen Geçiş Süresi Üretimin Sürdürülmesi Organik Bitkisel Üretim Toprak Koruma, Hazırlama ve Gübreleme Ekim ve Dikim İşlemleri Bitki Koruma Sulama Hasat Doğal Ortamlardan Toplama Organik Mantar Üretimi Organik Hayvansal Üretim Yem Temini ve Hayvan Besleme Hayvan Sağlığı ve Veteriner Müdahalesi Yetiştiricilik İlkeleri, Barınaklar ve Bakım Nakliye ve Kesim İşlemleri Atık Yönetimi Hayvan Gübresi Yönetimi Organik Arı Yetiştiriciliği Organik Su Ürünleri Üretimi Organik Ürün Değerlendirme Organik Ürünlerin İşlenmesi ve Ambalajlanması Organik Ürünlerin Etiketlenmesi Organik Ürünlerin Depolanması Organik Ürünlerin Taşınması Organik Ürünlerin Pazarlanması Çizim 4 . Organik tarım uygulamaları ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 71 3. TOPRAK KALİTESİ ve VERİMLİLİĞİ Organik tarım uygulamalarında en önemli doğal kaynaklardan biri topraktır. Bitkisel ve hayvansal üretim için toprak kaynağının çok iyi tanınması, toprak verimliliğinin korunması ve sürdürülmesi esastır. Çizim 5 . Toprağın üç boyutlu kesiti ve görünümü 72 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Çizim 6. Toprak verimliliğinin sürekliliği için topraktan alınan bitki besin maddelerinin toprağa dönmesi gerekir 3.1. Toprak ve Özellikleri 3.1.1. Oluşumu Normal koşullarda toprağın oluşumunu etkileyen temel faktörler; ana materyal (m), iklim (i), canlı organizmalar (o), topoğrafya (t) ve zaman (z) dır. Bu oluşumun matematiksel ifadesi T = f (m, i, o, t, z) olarak yazılabilir. Toprağın oluşumu bu faktörlerin etkisine bağlı olarak oldukça uzun zaman alır.Toprak oluşturan faktörlere bağlı olarak 1 cm kalınlığında bir toprak tabakasının oluşumu, ortalama olarak 100 yıl alabilir. Toprak kendini yenileyebilen bir doğal varlık olmasına karşın, insan ömrü ile karşılaştırıldığında tükenen kaynak olarak değerlendirilmesi daha öne çıkmaktadır. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 3.1.2. 73 Özellikleri Toprak canlı ve yaşayan bir varlıktır. Oldukça karmaşık ve değişken bir sistem, bitkiler, hayvanlar ve mikroorganizmalar için yaşam ortamıdır. Bu kadar özgün bir değerde olmasının en büyük nedeni çok değişik canlılar için gerekli olan özellikleri bir arada bulundurmasıdır. Toprak, bozulmamış yapısı içerisinde, hacimsel olarak incelendiğinde, % 50’sinin gözenek yapısında ve % 50’sinin katı madde olduğu, katı madde kapsamında % 45’inin mineral madde ve % 5’inin de organik maddeden oluştuğu, gözenekli hacmin, değişen oranlarda hava ve su tarafından doldurulduğu görülürü. Bu oranlar çok değişken olabilir. Verimli bir toprakta beklenen değerler, Çizim 7’de gösterilmiştir. Su 25% Hava 25% Mineral Madde 45% Organik Madde 5% Çizim 7. Toprak içeriğinin hacimsel olarak dağılımı Toprak Bünyesi (Tektür): Toprak mineral maddesi, toprak oluşumunda esas olan ana materyalin veya kayanın özelliklerini taşır. Toprak oluşma süreci içerisinde ortaya çıkan mineral tanelerini dört grupta toplanmaktadır. Bunlar, oransal olarak daha iri 74 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE yapıda olan taş ve çakıllar, kum, silt ve kil’dir. Toprak parçacıkları, eşdeğer çapları 2 mm’nin altında olan parçacıklar olarak kabul edilmektedir. Foto 3. Toprak örnekleri 2 mm’lik elekten geçirildikten sonra gerekli laboratuar analizleri yapılır Dolayısıyla toprak parçacıkları , çapı 2 mm-0,05 mm arasında olan kum, çapı 0,002-0,05 mm arasında olan silt ve çapı 0,002 mm’den küçük olan kil ‘dir. Toprağın geri kalan fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri toprağın ihtiva ettiği farklı çaptaki parçacık miktarı ile yakından ilgilidir. Bu parçacıkların değişik oranları toprak bünyesi olarak bilinen bir özellik altında toplanır ve adlandırılır. Kum, silt ve kil miktarlarının birbirinin özelliğini kapatmayacak şekilde olması halinde toprak “tınlı” olarak adlandırılır. Tınlı topraklar verimlilik bakımından diğer sınıflara oranla daha uygundur. Toprak bünyesinin (tektür) içermiş olduğu parçacık miktarına göre sınıflandırılması bir üçgen abak yardımı ile yapılmaktadır. Bu üçgen ve sınıflandırma Çizim 8’de verilmiştir. Mineral toprak parçacıkları ayrışma süreçlerine bağlı olarak toprağa mineral bitki besin maddesi sağlar. Toprak parçacıkları içerisinde bitki kökleri tarafından besin maddesi alınmasında en önemli görev kil parçacıklarındadır. Bitkisel mikroorganizmalar da bu mineral besin maddelerini kullanarak gelişme ve çoğalma özelliklerini sürdürürler. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 75 Çizim 8. Kum, silt ve kil parçacıklarının ağırlıklarına göre yüzde dağılımlarını esas alan toprak bünyesi (tekstür) sınıflandırılması Toprak Yapısı (strüktür): Toprak mineral maddeleri ve organik maddesinin yanında, süngerimsi bir yapıda olan toprakta çok farklı büyüklüklerde gözenekler vardır. Bu gözenekler toprak parçacıklarının bir araya gelerek oluşturduğu toprak 76 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE kümeleri içerisinde bulunur. Parçacıklar veya toprak kümeleri (agregat) arasındaki boşluklarda su veya hava bulunur. Bu boşluklar toprağın su tutması ve havalanması yanında toprak canlılarının barınması için de önemlidir. Çizim 9. Toprak kümeleri ve aralarındaki boşluklar Toprak parçacıklarının bir araya gelerek kümeleşmesinde toprak organik maddesi görev üstlenir. Organik maddenin bağlayıcı ve yapıştırıcı etkisi ile dayanıklı toprak kümeleri oluşur. Toprak parçacıklarının ve toprak kümelerinin toprak içerisindeki diziliş biçimi toprak yapısını ortaya koyar. Dayanıklı toprak kümelerinden oluşan, ekmek ufağı yapısındaki bir görünümünde olan toprak iyi havalanabilen, iyi su tutabilen, yeterli organik maddeye sahip verimli bir topraktır. Sıkışmış topraklarda gözenek hacmi azalacağından toprak verimliliği azalır, ayrıca toprağın fiziksel özellikleri bozulur. Örneğin pulluk tabanının sıkıştırmış olduğu toprak katmanı suyun ve köklerin alt katlara gitmesini engeller. Benzer şekilde, pencere camlarının üst üste bulunması gibi bir yapıda olan topraklarda organik tarım yapılması zordur. Bu toprakların uygun duruma getirilmesi üretim maliyetini önemli ölçüde artıracaktır. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 77 Çizim 10. Toprak yapısına ait bazı örnekler Toprak yapısı içerisinde yer alan gözenekler değişik eşdeğer çaplarda olabilir. Küçük gözenekler büyük gözeneklere oranla daha uygundur. Toprağın su tutma özelliği bu küçük gözeneklerin varlığı ile yakından ilgilidir. İri gözenekler yağmur ve sulama suyunu yeterince tutamazlar, su toprak yüzeyinden girerek alt katlara doğru kolayca hareket eder. Bitki kök bölgesinden geçerek yer altı suyuna veya taban suyuna ulaşır. Su kaybı yanında topraktaki bitki besin maddelerinin de kök bölgesinin altına yıkanmasına neden olur. Yıkanan bitki besin maddeleri yer altı su kaynaklarının kirlenmesine yol açabilir. Toprak yapısının korunması ve geliştirilmesi için toprağa organik madde eklenmesi zorunludur. Ayrıca yanlış toprak işleme yöntemlerinden de kaçınmak gerekir. 78 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Toprak kümeleri Blokvari Levhavi Prizmatik Kolonvari Foto 5. Bazı toprak yapısı (strüktür) çeşitleri ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 3.1.3. 79 Toprak Kalitesi Toprak kalitesini belirleyen faktörler toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerinin bütünüdür. Toprak özelliklerinin arazide, yerinde ve laboratuar ortamında incelenmesi gerekir. Toprak örneklerinin analiz edilmesiyle toprak kalitesi ortaya konulabilir. Alışılmış tarım uygulamalarında olduğu gibi, organik tarım uygulamalarına başlamadan ve uygulamalar devam ederken bu çalışmalar gerekli olabilir. Toprakların fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri organik tarım sistemlerinin yönetiminde oldukça önemlidir. Örneğin, toprak parçacıklarının dağılımı, toprak yapısı, toprak organik maddesinin miktarı, pH, tuzluluk, sodyumluluk, bor, kireç miktarı, NPK gibi temel besin elementlerinin miktarı ve bitkiye elverişliliği, toprak çözeltisindeki anyon ve katyonların cinsi ve miktarı, pestisid kalıntıları, toprakta ağır metal birikimi, toprak mikroorganizmalarının biyolojik aktivitesi bu değişkenler arasında sayılabilir. Sürdürülebilir tarımda, özellikle organik tarım uygulamalarında uygun arazi ve toprak kalitesi çok önemlidir. Arazinin bulunduğu çevrenin diğer özellikleri de dikkate alınmak zorundadır. Organik tarım çiftliğine veya arazisine dışarıdan gelecek etkiler organik ürün kalitesini bozabilir. 3.1.4. Toprak Organik Maddesi Topraklar, mineral parçacıklar yanında az veya çok miktarda organik madde ihtiva eder. Organik madde toprakta oluşan veya toprağa düşen bitkisel ve hayvansal canlılar veya bunların cansız kalıntılarıdır. Bu nedenle toprakta organik madde birikimi genellikle üst katmanlarda olur. Toprak canlıları tarafından sürekli olarak ayrıştırılan cansız organik maddeler mineral besin maddesine dönüştürülür. Organik madde belirli bir ayrışma aşamasından sonra daha kararlı ve kalıcı olan humusa dönüşür. Toprakta oluşan humus, toprağın havalanması, su tutması ve toprak canlıları için daha uygun bir barınak olması bakımından önem taşır. Toprak verimliliğinde organik madde miktarının çok önemli bir yeri olmasına karşın, çoğu toprakta organik madde miktarı % 1’in altındadır. Özellikle organik tarım uygulamalarında bu miktarın artırılması gerekir. 80 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Toprak canlı bir varlıktır. Bu canlılığının nedeni içerisinde barındırdığı çok sayıda ve çok çeşitli canlılardır. Bir santimetreküp veya bir şeker kalıbı büyüklüğündeki toprak incelendiğinde içerisinde milyonlarca mikroskobik canlının olduğu görülür. Bu canlıların bir bölümü hayvansal diğer bir bölümü de bitkisel mikroorganizmalardır. Toprak canlıları büyüklükleri bakımından da önemli farklılıklar gösterir. Örneğin solucanlar, örümcekler, akarlar, termitler çıplak gözle görülebilir. Diğer canlı grubu gözle görülemeyecek kadar küçük olanlardır ve ancak mikroskop altında görülebilen mikroorganizmalardır. Toprak canlılarının büyük bir bölümü toprağın verimliliğinin sürdürülmesinde önemli katkıya sahiptir. Toprakta bulunan canlıların bir bölümü Çizelge 2’de sıralanmış ve Foto 6’da gösterilmiştir. Çizelge 2. Toprak canlıları Büyük Canlılar Solucanlar Örümcekler Sümüklüböcek ve Salyangoz Akarlar Çokayaklılar Mikroorganizmalar Bakteriler Algler Mikro mantarlar Protozoalar Aktinomisetler Toprak canlıları hakkında yeterli bilgiye sahip olunmaması halinde bu canlıların zararlı olduğuna inanılır ve yok edilmeleri için değişik yollar izlenir. Bazı deneyimli çiftçiler ise toprak canlılarının varlığını ve çokluğunu topraklarının verimliliğine bağlar. Gerçek de budur. Yani toprak canlılarının çeşitliliği ve çokluğu toprağın verimliliğine işaret eder. Bu canlıların çok azı zararlıdır. Büyük bir bölümü toprak verimliliğinin korunması ve geliştirilmesinde önemli işler başarır. Örneğin, bu canlılar topraktaki organik artıkları ayrıştırarak humus oluşumunu sağlar, toprak parçacıkları arasına organik maddeyi yerleştirerek dayanıklı toprak kümelerinin oluşmasına yardımcı olur, bazıları toprak içerisinde hareket ederken açtıkları tüneller sayesinde bitki köklerinin daha kolay ilerlemesine katkıda bulunur, bu kanallar nedeniyle toprak havası yenilenir, bitki köklerini destekleyerek hastalık ve zararlılardan korur. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE (a) (c) 81 (b) (d) Foto 6. Toprak canlılarından (a) akarlar, (b) çokayaklılar, (c) solucan ve (d) kırkayak Çoğu toprak canlıları toprak ortamındaki ani değişikliklerden, yüksek sıcaklık, ıslaklık, toprak işleme, pestisid, kimyasal gübreleme gibi uygulamalardan rahatsız olmaktadır. Toprak canlılarının en iyi faaliyet gösterdiği ortam, dengeli ılık toprak sıcaklığı, yeterli besin maddesi, yenilenmiş hava ve yeterli nemdir. 82 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Toprak solucanları toprak verimliliğinin önemli belirtisidir. Uygun toprak koşulları solucanların gelişmesini sağladığı gibi, solucanlar da toprak verimliliğinin sürekliliğinde görev yaparlar. Toprak yüzeyindeki bitki artıklarını uzaklaştırarak organik maddenin ayrışmasını hızlandır, organik maddenin sindirimi esnasında toprak parçacıkları ile organik maddeyi karıştırarak dayanıklı toprak kümelerinin oluşmasını sağlar ve toprak yapısını geliştirir. Toprak solucanlarının dışkısı normal topraktakine oranla, 5 kat fazla azot, 7 kat fazla fosfor, 11 kat fazla potasyum ve 2 kat daha fazla magnezyum ve kalsiyum ihtiva eder. Ayrıca toprak içerisinde ve derinlere doğru açtıkları tüneller, yağmur suyunun toprak yüzeyinden toprak içerisine sızmasını kolaylaştırır, suyun derinlere doğru hareketini artırır. Böylece toprak yüzeyinde su göllenmesi ve yüzey akışa bağlı olarak toprak erozyonu azaltılmış olur. Toprak solucanları varlıklarını ve olumlu etkilerini sürdürebilmeleri için gıda maddesi olarak yeterli biyokütleye, ılık toprak sıcaklığına ve yeterli neme ihtiyaç duyar. Bu istekleri nedeniyle bitki artıklı tarımsal uygulamalar solucan sayısını artırır. Pestisid kullanımı ve toprağın sıklıkla işlenmesi toprak solucanlarının varlığını tehdit eden en olumsuz uygulamalardır. Yararlı toprak canlıları için diğer önemli bir örnek de, bir bitki kök mantarı olan ve bitki kökleri ile ortaklaşa (simbiyotik) yaşam sürdüren mycorrhiza’dır. Bu mantar mineral toprak parçacıklarından çözerek aldığı bitki besin elementlerini bitki köklerine taşır, kendisi de bitkinin ürettiği besini kullanır. Bu mantarlar hemen hemen her tarım toprağında bulunur, fakat her bitki ile ortaklaşa yaşama girmez. Mycorrhiza toprak verimliliği bakımından önemli işlevler görür. Bitkilerin köklenme sürecine yardım eder, köklerin geniş bir alana yayılmasına yardımcı olur, çok küçük toprak gözeneklerine kadar ulaşır, başta fosfor olmak üzere bitki besin elementlerini mineral toprak parçacıklarından çözerek alır ve bitkiye taşır, toprak parçacıklarını birbirine bağlayarak dayanıklı toprak kümeleri oluşturur, toprakta nem tutarak bitkiye su temin eder (Foto 7). ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 83 Foto 7. Bitki kökleri ile ortak yaşam sürdüren kök mantarı mycorrhiza Mycorrhizae’nin topraktaki gelişimi ve sürekliliği toprak özelliklerine, yetiştirilen bitkilere ve toprak yönetimi ile ilgili uygulamalara bağlıdır. Toprakların sürülmesi ve topraktaki biyokütlenin yakılması bu mantar için en zararlı olan uygulamalardır. Başta fosfor olmak üzere, toprağa kimyasal maddelerle verilen fazla miktardaki bitki besin elementleri ortak yaşamı yok eder. Ayni toprakta değişik bitki yetiştirme, bitki münavebesi ve çok yıllık bitkilerin münavebeye alınması mycorrhizae gelişmesini teşvik etmektedir. Diğer taraftan bitki artıklı tarımsal uygulamalar toprak sıcaklığını ve toprak nemini dengeleyerek ani değişiklikleri önlediği için mycorrhizae gelişimi artış göstermektedir. 3.1.5. Toprak Verimliliği 84 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Geleneksel ve alışılmış tarım sistemlerinde önemli olan bitkisel üretim miktarıdır. Toprak verimliliği genellikle sonradan gelir. Hâlbuki organik tarım sistemlerinde esas olan toprak ve onun verimliliğidir. Çiftçi tarafından toprağa daha çok bakım yapılır. Çünkü toprağın bakımı ve beslenmesi yeterli olduğu sürece sağlıklı bitkisel üretim kendiliğinden artar. Bu nedenle öncelikle toprak verimliliğinin korunması ve zamanla geliştirilmesi için yapılması gerekenlerin gözden geçirilmesi zorunludur. Organik tarımla uğraşan çiftçiler, toprağın yeterli verimlilikte olabilmesi için gerekli olan uygulamaları dikkate almak durumundadır. Toprağın bitkiye uygun ve yeterli besin maddesi sağlaması, su temin etmesi ve bitki köklerinin kolayca gelişmesine olanak vermesini gerekir. Yetersiz bitki besin maddesi, yetersiz su, sıkışmış toprak, yüzeyde su birikmesi, toprak asitliliğinin fazlalığı gibi olumsuzluklar bitki gelişmesini azaltacaktır. Sağlıksız gelişen bitki zararlılara ve hastalıklara karşı dayanaksız duruma gelecektir. Toprak verimliliğini etkileyen faktörler dikkate alınarak, verimli bir topraktan beklenen özellikler; bitki köklerinin kolayca gelişmesini sağlayacak yeterli toprak derinliği, bitkinin su ihtiyacını karşılayabilecek yeterli nem, toprak yüzeyinde su birikiminin ve toprak içerisinde aşırı su hareketinin olmaması, toprağın aşırı derecede asit ve alkalin olmaması, pH’sının normale yakın oluşu, toprakta uygun özellikte ve yeterli miktarda bitki besin maddesinin bulunuşu ve sürekliliği, toprak organik maddesinin yeterli olması, toprak içerisinde yaşamını sürdüren toprak canlılarının çeşitliliği ve sürekliliği, toprağın aşırı tuz, pestisid ve ağır metallerle bulaşmamış olması şeklinde sıralanabilir. Bunlar genel özelliklerdir. Bu özelliklerin özel durumlar içim gözden geçirilmesi gerekir. Bitkilerin beklentileri birbirinden farklıdır. Su ve besin maddesi ihtiyaçları, kök şekilleri farklılık gösterebilir. Toprak verimliliğini artırarak daha sağlıklı ve yeterli bitkisel ürün almak mümkündür. Bu amaçla; *Toprak yüzeyi bitki artıkları veya örtü bitkisi ile kaplı tutularak güneşin yakıcı ışınlarından korunabilir. Böylece toprak nemi de korunmuş olur. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 85 Bitki örtüsü ile kaplı durumda olan toprak yüzeyinden aşınma da en aza inmiş olur. * Organik tarımsal uygulamalarda toprak verimliliğini artırmanın en önemli yollarından biri dönüşümlü bitki yetiştiriciliğidir. Her bitkinin topraktan almış olduğu besin maddeleri farklıdır. Dolayısıyla toprakta bulunan bitki besin maddeleri daha uygun şekilde kullanılabilir. Ayrıca münavebeye alınan bazı bitkiler toprakta azot birikmesini sağlar. * Toprağın uygun bir yöntemle sürülmesi toprak yapısını geliştirir, toprağı gevşetir, su ve bitki köklerinin toprak derinliklerine doğru hareketi kolaylaştırılır. Toprak sıkışması önlenir, arazi üzerine su birikmesi olmaz, erozyon azaltılır. * Bitkilerin gerçekten gereksinim duyduğu besin maddeleri ve yeterli su uygun yöntemlerle sağlanmalıdır. Gereksiz cins ve miktarlarda verilen besin elementleri yararlı olmayacağı gibi maliyeti artıracaktır. Su tasarrufu gerek maliyetler ve gerekse emek bakımından önemlidir. Ayrıca gereğinden fazla sulama suyu kullanılması topraktaki bitki besin maddelerinin kök bölgesinin altına yıkanmasına neden olacaktır. *Toprağa hayvan gübresi ve kompost verilerek toprak canlıları için gerekli olan organik madde sağlanır. Topraktaki biyolojik aktivitenin artırılması organik maddenin ayrışmasına ve mineral besin maddelerinin açığa çıkmasına yarayacaktır. Bitki köklerinin şekli ve gelişmesi bitkiden bitkiye göre değişir. Bazı bitkilerin kökleri sığ, bazılarınınki daha derinlere gidebilir. Bu nedenle bitkisel üretimde toprak derinliği önemli bir faktördür. Yeterince derin olan topraklarda kök gelişmesi daha iyidir. Kök gelişmesi sıkışmış toprak tabakaları nedeniyle engellenebilir. Bu durumda derin sürümle sıkışmış toprak katmanı gevşetilebilir. Böylece su ve besin maddeleri daha derinlere ulaşabilir ve kök gelişmesi daha iyi olur. Köklerin derinlere ulaşmasını veya gelişmesini engelleyen diğer olumsuzluklar arasında, alt katmanlardaki toprakların uygun olmayan kimyasal özellikleri, örneğin fazlaca asidik veya bazik olması, tuz birikmesi olabilir. Ayrıca, aşırı ıslaklık veya taban suyu varlığı da kök gelişmesini engeller. Taban suyunun yüksek olduğu yerlerde organik tarım uygulamaları 86 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE yapılacaksa, fazla suyun giderilmesi için drenaj sistemlerinin oluşturulması ve tuz birikiminin önüne geçilmesi zorunludur. 3.2. Toprak İşleme Toprağın ekim ve dikim için hazırlanması, oluşan kaba keseklerin kırılması, toprak yüzeyinin düzeltilmesi, ekim ve dikim, yabancı ot mücadelesi ve kabuk kırma için çapalama, hasat ve anız bozma gibi işlemleri kapsamaktadır. Bu işlemler genelde mekanizasyonu gerektir. Ancak bazı özel durumlarda hayvan veya insan gücünden de yararlanılabilir. Alışılmış tarımsal uygulamalarda çok yoğun ve ağır araçlarla toprak sürümü ve işlemesi yapıldığı için, toprağın fiziksel özellikleri bozulmakta, toprak kümeleri dağılarak toprak parçacıkları tekselleşmekte, toprak yüzeyi sıkışmakta, toprak içinde sıkışmış katmanlar oluşmakta, bu motorlu araçların egzozları toprağı ve ürünü kirletmekte, toprak su ve rüzgârla aşınmaya ve taşınmaya duyarlı hale getirilmektedir. Organik tarımda, toprakların verimliliğinin korunması, erozyonun ve kirlenmenin önlenmesi esas olduğuna göre, bugün alışılmış tarımsal uygulamalarda kullanılmakta olan mekanizasyon konusunda seçici davranılması zorunludur. Yani, toprağa fiziksel, kimyasal veya biyolojik yönden zarar verebilecek mekanizasyondan, sürüm ve işleme yöntemlerinden kaçınmak gerekmektedir. Toprak işlemenin giderek azaltılması ve hatta sürümsüz bitkisel üretim yöntemlerinin geliştirilmiş olmasına karşın bu uygulamalar, iklim, toprak ve bitki özelliklerine göre değişmektedir. Hangi yöntemle sürüm yapılacağının bu faktörler dikkate alınarak seçilmesi gerekmektedir. Toprak işlemenin yararları şöyle özetlenebilir: Toprak gevşetildiği için bitki köklerinin toprak içerisinde gelişmesi ve ilerlemesi kolaylaşır, toprak gözeneklerindeki havanın yenilenmesi sağlanır, böylece daha bol azot ve oksijen sağlanır, toprak mikroorganizmalarının gelişmesi ve çoğalmasına yardımcı olunur, toprak yüzeyinin gevşetilmesi ile yağmur veya sulama suyu toprak yüzeyinden kolaylıkla içeriye nüfuz eder, toprak içerisinde oluşan kılcal gözenek diziliminin neden olduğu borucukların kırılması sonucu topraktan su baharlaşması azalır, topraktaki zararlılar ve yabancı ot azaltılır, bitki artıklarının ve hayvan gübresinin toprağa karışması sağlanır, tohum yatağı hazırlanır, toprak sıkışması önlenir. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 87 Bunun yanında, toprak işlemenin olumsuz etkileri de sayılabilir. Bunlar; toprak işlemesi ile toprak organik maddesinin ayrışma hızı azalır, bir kısım besin maddesi gaz halinde atmosfere karışır, toprak canlılarının bir bölümü zarar görür, toprak yapısı bozulur, toprak yüzeyi su ve rüzgâr kuvveti ile aşındırılmaya ve taşınmaya elverişli duruma gelir. Toprağı en az işleyerek veya işlemeden yapılacak tarımsal uygulamalar her bitki için uygun olmayabilir. Ancak çok yıllık bitkiler için uygun bir yöntem olarak kabul edilir. Organik tarımla uğraşan çiftçiler, toprağın doğal özelliklerini bozmayacak şekilde kendi tercihlerini kullanmalıdır. Yanlış veya uygun olmayan biçimde toprak işlemede karşılaşılan en önemli sorunların başında toprak sıkışması gelmektedir. Toprak sıkışması, kök gelişmesini yavaşlatmakta, toprak yüzeyinde veya alt katmanlarda su birikmesine neden olmakta, toprak havalanmasını azaltmaktadır. Toprak sıkışmasının önüne geçebilmek için, toprağın tavında sürülmesi, ıslak olduğu durumda sürümden kaçınılması, tarım araçlarının ıslak toprak yüzeyinde kullanılmaması, pulluk tabanı sıkıştırmasına karşı zaman zaman daha derin sürüm yapılması gerekmektedir. 3.3. Toprak Erozyonu Toprak erozyonu, toprakların su ve rüzgârın etkisi ile yüzeysel olarak aşındırılması, toprak parçacıklarının taşınması ve bir başka yerde biriktirilmesi olayıdır. 3.3.1. Oluşumu ve Etkileri Toprak erozyonuna neden olan doğal kuvvetler; yağmur, kar erimesi, sel, rüzgâr, heyelan, çığ vb olarak sayılırsa da tarımsal alanlarda en fazla görülenler su ve rüzgârın neden olduğu toprak erozyonudur. Bunun yanında yanlış arazi kullanımı, uygun olmayan toprak işleme ve bilinçsiz sulama ile toprak erozyonu hızlandırılabilir. Su erozyonunda etkili olan faktörler, Evrensel Toprak Kayıp Denklemi dikkate alınarak, yağışların erozyon oluşturan kuvveti (R), toprağın aşınabilirlik katsayısı (K), bitkisel yönetim faktörü (C), arazinin eğim doğrultusundaki uzunluğu (L), eğim derecesi (S), uygulanan toprak ve su 88 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE koruma önlemleri (P) olarak, E = f (R, K, C, L, S, P) matematiksel bir fonksiyonla gösterilmektedir. şeklinde Foto 8. Toprak sürüm ve işleme yöntemleri için bazı örnekler Denklemde verilen katsayılar doğru olarak tahmin edildiğinde değişkenlerin çarpımı ile bir hektar araziden taşınacak toprak miktarı ton/yıl olarak hesaplanabilmektedir. Yani, eşitlik E = R.K.C.L.S.P şeklini almaktadır. Bu denklem erozyonla kaybolan toprak miktarını hesaplamaktan daha çok ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 89 erozyonu azaltmak için alınabilecek önlemlerin değerlendirilmesinde kullanılmaktadır. Benzer şekilde, rüzgâr erozyonu ile taşınan toprak miktarının belirlenmesi ve etkin önlemlerin geliştirilebilmesi amacıyla ortaya konulan matematiksel fonksiyon, E= f (I’, C’, K’, L’, V’) şeklindedir. Burada, E, birim alandan taşınan toprak miktarı; I’, toprağın aşınabilirliği; C’, rüzgâr hızına ve toprak nemine bağlı olarak değişen iklim faktörü; K’, arazinin yüzey pürüzlülüğü; L’, etkili rüzgâr yönünde tarla uzunluğu; V’, bitki örtüsü faktörüdür. Su ve rüzgâr erozyonunun en belirgin etkisi verimli toprakların verimsiz hale gelmesidir. Verimli üst toprağın taşınması ile başta organik madde kaybı meydana gelmektedir. Organik maddenin giderek azalması toprakların verimsizleşmesinin en önemli nedenidir. Su erozyonu ile taşınan toprak parçacıklarının başka ortamlarda çökelmesi sonucunda, sulama suyu kalitesi bozulmakta, baraj göllerinin fiziki kapasitesi azalmakta, sulama kanallarında bakım giderleri artmakta, verimli tarım arazileri üzerinde oluşan siltasyon (silt çökelmesi) sonucu topraklar verimsizleşmekte, toprak parçacıklarına bağlı olarak taşınan tarımsal kimyasal maddeler su kaynaklarının kirlenmesine neden olmaktadır. Rüzgâr erozyonunun şiddetine bağlı olarak ortaya çıkabilecek sorunlar; su kanallarının dolması, yolların kapanması, yerleşim yerlerinde hava kirliliği, görüş uzaklığının azalması, bitki yapraklarındaki gözeneklerin kapanarak bitkinin gaz alış verişinin engellenmesi olarak sıralanabilir. 3.3.2. Erozyonun Önlenmesi Su ve rüzgârın neden olduğu toprak kayıplarını önleyerek tarım toprakların verimliliğini sürdürmek ve toprak erozyonunun olası çevresel etkisini azaltmak amacıyla alınabilecek önlemler her zaman vardır. Su erozyonunun önlenmesi veya en aza indirilebilmesi için temel ilke, yağışı düştüğü yerde denetlemek ve toprağı oluştuğu yerde korumaktır. Bu düşünce doğrultusunda alınabilecek önlemler; toprakların olabildiğince az işlenmesi, toprağın, arazinin eğime dik doğrultuda, eş yükseklik eğrilerine paralel olarak sürülmesi, fazla eğimli arazilerde tarımsal uygulamaların yapılmaması, gerekli görülen yerlerde teraslama yapılması, şerit ekim 90 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE sistemlerinin uygulanması, araziyi etkileyecek yüzey akış suları için çevirme kanalları yapılması, bitki artıklı (malç) uygulamalara ve örtü bitkilerine yer verilmesi, toprağa organik madde ilavesi ile toprağın su tutma kapasitesinin artırılması, aşırı ve erken hayvan otlatılmasından kaçınılması olarak sıralanabilir. Foto 9. Tipik bir su erozyonu görüntüsü Rüzgâr erozyonunu en aza indirmek amacıyla alınacak önlemlerin başında rüzgârın erozyon oluşturan potansiyelinin azaltılması gelir. Bunun için canlı veya cansız rüzgâr kıranlar kullanılabilir. Tarlanın etkili rüzgâr doğrultusundaki çevresi, koruyucu çit bitkileri ile birlikte daha yüksek gövdeli ağaçlarla çevrilebilir. Toprak yüzeyinde sürekli olarak koruyucu bitki örtüsü veya bitki artıkları bulundurulabilir. Rüzgârın etkili olduğu dönemde toprak yüzeyinin olabildiğince kesekli veya pürüzlü bırakılması sağlanabilir. Rüzgâr doğrultusundaki tarla genişliğini azaltmak amacıyla koruyucu bitki şeritleri oluşturulabilir. Aşırı hayvan ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 91 otlatmasının önüne geçilerek toprağın tekselleşmesi ve rüzgârla taşınmaya uygun hale gelmesi önlenebilir. Foto 10. Tipik bir rüzgâr erozyonu görüntüsü (üstte) ve koruyucu ağaç çitler (altta) 92 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Su ve rüzgâr erozyonunun önlenmesine ilişkin bu önlemler genel ifadelerdir. Sorunun yerinde incelenmesi ve uygun koruyucu yöntemlerin geliştirilmesi daha doğru bir yaklaşımdır. 3.4. Toprak-Su İlişkileri Çizim 11. Doğal su döngüsü Yerküre üzerinde suyun dağılışı çok büyük farklılık gösterir. Kimi yerler çok nemli, kimi yerler çok kuraktır. Yıllık olarak normal miktarda yağış alan yerlerde bile mevsimlik değişim önemli farklılıklar gösteriri. Kimi zaman sellere neden olacak şekilde sağanak yağmurlar yağarken, kimi zaman toprak susuzluktan kurur. Çoğu su kaynağı da insanların içmesuyu olarak tüketimine, bitkisel sulamaya veya hayvanların içmesine uygun değildir. Suyun miktarı yanında kalitesi de çok önemlidir. Arzu edilen amaca uygun kalitede olmayan suyun ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 93 değeri yoktur. Bu nedenle suyun miktar olarak yeterli, kalite olarak uygun ve aynı zamanda gerekli olduğu zaman hazır olması beklenir. Çizim 11’de görüldüğü gibi, güneş ışınlarının ısı etkisi ile su serbest su yüzeylerinden, toprak yüzeyinden ve bitki yapraklarından buharlaşarak atmosfere karışır. Buharlaşmanın meydana geldiği su yığınları tatlı veya tuzlu olmasına karşın, buharlaşan su, saf su niteliğindedir, iki hidrojen ve bir oksijen atomundan oluşan H2O’dur. Pratik olarak herhangi bir safsızlık söz konusu değildir. Ancak atmosferde, su buharı olarak, düşey ve yatay doğrultularda hava akımlarının etkisi ile hareket ederken, havanın karışımında bulunan gazlardan etkilenir. Bu doğal bir olaydır. Ancak havanın karışımına, hava kirliliğine neden olan gaz veya parçacıklar varsa su buharı bunlardan da etkilenir. Bu durumda saf su niteliğindeki su buharı yavaş yavaş safsızlığını kaybeder. Atmosferin üst kesimlerine çıkıldıkça hava sıcaklığı doğal olarak azalır. Bunu yanında soğuk hava kitleleri de varsa su buharı ısı kaybederek yoğunlaşmaya başlar ve sonuçta gaz fazdan sıvı faza geçer. Çok soğuk ortamlarda katılaşarak kar veya dolu haline dönüşür. Yerçekimi kuvvetine karşı koyamayacak ağırlığa ulaştığında, yağmur, kar veya dolu olarak düşmeye başlar. Bu durumda da havanın içerisinde bulunan doğal ve kirletici gaz ve parçacıklarla temas eder. Sonunda yağış olarak toprak yüzeyine, bitki yapraklarına, serbest su yüzeylerine ve yerleşim yerlerine düşer. Düşen yağışın su özelliği fiziksel, kimyasal ve biyolojik olarak değerlendirilebilir. Normal olarak havanın içerisinde bulunan 320 ppm (cm3/m3) dolayındaki karbondioksitle kimyasal reaksiyona giren su damlacıklarının en düşük pH değeri 5,6 dolayındadır. Bunun nedeni karbondioksitin çözünürlüğüne bağlı olarak oluşan karbonik asittir (H2CO3). Ancak çoğu kez atmosferde asılı bulunan toz parçacıkları nedeniyle pH bu değerin üzerine çıkar, bazı durumlarda da hava kirliliğine neden olan kükürt oksit ve azot oksit gazlarının havada bulunması sonucu oluşan asitlilik nedeniyle yağışın pH değeri bunun altına düşer. İşte bu haldeki yağışlar, yani pH değeri 5,6’nın altına düşen yağışlar, asit yağış veya asit yağmur olarak adlandırılır. Her iki durumda da suyun bir kısım özellikleri değişikliğe uğrar. Düşen yağmur damlacıklarının kinetik enerjisi oldukça fazladır. Bu enerjinin miktarı (Ek= ½ m.v2) damlalarının çapına ve düşme hızına bağlı olarak değişir. Çıplak toprak üzerine düşen damlacıklar toprak yüzeyini tam anlamıyla bombardımana tutar. Toprak kümecikleri dağılır, toprağın yüzeyinden derinliklere inen kılcal borular tıkanır ve su yüzeyde birikmeye başlar. Eğimli arazilerde bu su kütleleri eğim aşağıya doğru akar. Bunlar 94 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE yüzey akış sularıdır. Akış halindeki su kütlerli hem toprağı aşındırır ve hem de aşağıya doğru taşır. Bu durumda önemli toprak kayıpları meydana gelir, bunun yanında yüzey akış suyunun ulaştığı yüzeysel su kaynakları da kirlenir. Yağmur damlacıkları çıplak toprak yüzeyine değil de bitki dokuları veya yaprakları üzerine veya bitki artıları (malç) üzerine düştüğünde aynı durum görülmez. Bitkinin canlı ve ölü dokuları esnek olduğundan yağmur damlalarının enerjisini kırar, damlalar yavaşça biraraya gelerek küçük su akıntıları halinde bitki üzerinden toprak yüzeyine ve oradan da toprak içerisine sızar. Toprağın ve yağışın özelliklerine bağlı olarak toprak yüzeyinden içeri giren su toprak derinliklerine doğru hareket etmeye başlar. Suyun bir kısmı toprakta, toprak gözenekleri içerisinde tutulur. Fazla su derinlere sızarak yer altı suyuna karışır. Kar yağışları kar birikimlerine yol açar. Kar yığınlarının aniden erimesi de benzer toprak erozyonu olayını meydana getirir. Karın yavaş yavaş eriyerek suyun toprağa sızması toprakta bitkiler için elverişli olan su miktarını artırır. Bu su döngüsü her su yılı içerisinde devam eder gider. Bu doğal bir madde döngüsüdür. Bu döngünün insan faaliyetleri sonucu olumsuz yönde etkilenmesiyle arzu edilmeyen sonuçlar ortaya çıkar. Örneğin asit yağışlar meydana gelir, iklim değişiklikleri nedeniyle yağış rejimi değişir, kuraklık, çölleşme ve ormansızlaşma gibi kaçınılmaz olumsuzluklar görülür. 3.4.1. Toprak Suyunun Önemi Toprakta tutulan su hem toprak canlılarının devamlılığı ve hem de bitkilerin su ihtiyaçlarının karşılanması bakımından önemlidir. Kuru dönemlerde toprak canlılarının faaliyetleri oldukça azalır. Bu durumda organik maddenin ayrışması yavaşlar, bitki besin elementleri yeteri kadar çözünerek toprak çözeltisine karışamadığından bitkiler yeterince beslenemez. Benzer şekilde, mineral toprak parçacıklarına bağlı olan bitki besin elementlerinin serbest hale gelebilmesi için de suya ihtiyaç vardır. Bitkilerin su ihtiyacı bitkinin cinsine, uygulanan tarım tekniğine, toprak özelliklerine ve bitkini gelişme dönemine bağlı olarak değişir. Bitki su ihtiyacını kökleri aracılığı ile toprakta tutulan sudan sağlar. Bu su miktarı yeterli olmadığında bitki gelişmesi yavaşlar ve durur. Bitki kuruma riski ile karşı karşıya kalır. Diğer taraftan toprakta tutulan suyun miktarı kadar kalitesi de bitkiler için çok önemlidir. Örneğin tuzlu su toprağın ozmotik ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 95 basıncını artırarak bitkinin su almasını engeller. Bitki, baskı (stres) altına girer ve ürün miktarı önemli ölçüde azalır. Bu nedenle sulama suyu kalitesi veya toprak çözeltisinin tuz içeriği bitkisel üretimde oldukça önemlidir. 3.4.2. Toprakta Su Tutulması ve Çeşitleri Herhangi bir şekilde toprağın yüzeyinden içerisine doğru sızan su, toprakta toprak gözenekleri içerisinde tutulur. Çok küçük gözeneklerin dizilimi ile oluşan kılcal borular içerisinde yerçekimine karşı koyarak, kılcal cam boru içerisindeki suyun yükselmesine benzer şekilde, toprak yüzeyine doğru hareket edebilir. Daha büyük gözeneklerin dizilimi ile oluşan borucuklardan veya toprak içi çatlaklardan, yerçekimine bağlı olarak aşağıya doğru hareket eder. Toprak parçacıklarının bir araya gelerek oluşturduğu toprak kümeleri veya toprak parçacıkları arasındaki boşluklar (gözenek) toprakta suyun tutulmasında önemlidir. Bu gözenekler ne kadar küçük olursa su tutulması o kadar fazla olur. Ağır bünyeli killi topraklar buna örnek olarak gösterilebilir. Toplam gözenek hacmi fazla, ancak gözeneklerin eşdeğer çapları oldukça küçüktür. İri gözeneli topraklar, genel olarak, hafif bünyeli kumlu topraklardır. Bu topraklarda toplam gözenek hacmi az, aynı zamanda gözenek çapları iridir. Su tutma kapasiteleri diğer topraklara oranla çok azdır. Suyu tutamaz, derine sızdırırlar. Toprakta bulunan su genel olarak, serbest su, tutulan su ve kristal suyu olarak üç grup altında incelenir. Serbest su toprağın yüzeyinden giren, toprak içerisindeki iri gözenek veya çatlaklardan aşağıya doğru hareket eden sudur. Bu su hareketi çoğu kez istenmez. Çünkü su hareketi ile birlikte bitki besin elementlerinin bir bölümü de bitki kök bölgesinden aşağıya yıkanır ve bitkiye yararlı olmaz. Bunun yanında yer altı sularının da kirlenmesine neden olur. Ancak, tuzlu veya sodyumlu toprakların yıkanarak tuzdan veya sodyumdan arındırılmasında veya zorunlu durumlarda kısmen tuzlu sularla sulama durumunda kalındığında, yıkama suyu uygulanması durumunda, suyun toprağın derinliklerine doğru hareket etmesi istenir. Bu sudan bitkiler yararlanamaz. Diğer taraftan toprağın su tutma kapasitesi olarak bilinen küçük gözeneklerin toplam hacmi kadar su toprakta tutulur. Gözeneklerin tamamının su ile dolu olması toprağın su doygunluğu olarak adlandırılır. Bu miktarın üzerinde gelen su yine aşağıya doğru hareket eder. Bu mümkün olmadığında toprak yüzeyinde su göllenmesi görülür. Suyun aşağıya doğru 96 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE hareketini engelleyen en önemli faktör, geçirimsiz veya sıkışmış bir toprak katmanının oluşudur. Su doygunluğunda toprak havalanması durur, toprak canlıları etkinliklerini kaybeder. Gözeneklerin bir kısmı su ile dolu ise bitki bu sudan kolaylıkla yararlanır. Aynı zamanda kısmen de hava ile dolu gözenekler nedeniyle toprak havalanması da sağlanır. Bu durum tarla kapasitesi olarak bilinir. Toprak nemlidir, ancak çamurlaşma oluşturmaz. Bu nemlilik düzeyi aynı zamanda, toprak işlemede toprak tavı olarak da bilinir. Toprak gözeneklerinin çok az kısmı su ile dolu ise bu su miktarı bitkinin ihtiyacını yeterince karşılayamaz. Bitki yavaş yavaş solmaya başlar. Su azaldıkça solma hızı da artar. Öyle bir noktaya gelinir ki, sonradan yeteri kadar su verilse bile bitki doğrulamaz. Toprağın bu anda tutmuş olduğu su miktarı da daimi solma noktası olarak adlandırılır. Toprak suyunun diğer bir çeşidi, toprak parçacıklarının yüzeyinde çok kuvvetli olarak bağlı sudur. Bu su, higroskopik su olarak bilinir ve bitkiler bu sudan yararlanamaz. Çizim 12’de, topraktaki su çeşitleri ve bu su çeşitlere göre değişen, 100 gram kuru toprak esasına göre, topraktaki su miktarının değişimi gösterilmektedir. 3.4.3. Su Temini ve Sulama Suyu Kalitesi Bitkilerin ihtiyacı olan suyu, yeterli miktarda ve bitkinin ihtiyaç duyduğu büyüme döneminde sağlamak gerekir. Bu su kaynağı, yağmur suyu olabilir. Ancak çoğu kez yeterli yağmur suyunu bulmak mümkün değildir. Bu nedenle, bitkinin ihtiyaç duyduğu suyun, sulama suyu olarak, uygun zamanda, uygun miktarda ve uygun kalitede olacak şekilde toprağa uygulanması gerekir. Bu su kaynağı, akarsu, tatlısu gölü, yeraltı suyu veya sulama amaçlı inşa edilen gölet veya baraj suyu olabilir. Su bulunduğu kaynaktan tarla veya bahçeye açık kanallarla veya kapalı borularla taşınabilir. Suyun taşınması esnasında kirlenmemesi, buharlaşma veya sızma yolu ile kayba uğramaması önemlidir. Herhangi bir su kaynağından alınan su sulamada kullanılmadan önce sulama suyu kalitesinin belirlenmesi gerekir. Örnekleme yöntemine uygun olarak ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 97 alınan su örneği, yeterli ve yetkili bir laboratuarda analiz ettirilerek sulamada kullanılıp kullanılamayacağına karar verilir. Çizim 12. Toprakta su tutulma çeşitleri Çoğu su kaynağının suyu, sulama için uygun kalitede olmayabilir. Ancak, yöredeki su kaynaklarının yetersizliği nedeniyle, bu kaynağın kullanılma zorunluluğu varsa, alınması gereken önlemler önceden belirlenmelidir. Sulama suyunun tuz ve suda çözünmüş madde miktarı önemlidir. Aksi halde sulamayı takiben sürekli olarak toprakta tuz ve diğer zararlı maddelerin birikimi sonucu bitki gelişmesi etkilenir. Toplam tuz miktarı yanında, tuzluluğu ortaya koyan sodyum (Na+), kalsiyum (Ca++) ve magnezyum (Mg++) gibi katyonların oransal dağılımı da sulama suyunun kalitesinin belirlenmesinde önemlidir. Özellikle, Ca++ ve Mg++ miktarına oranla Na+ miktarının az olması gerekir. Bunun aksi durumlarda toprakta sürekli olarak 98 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Na+ birikimi ile toprak sodikleşerek verimliliğini kaybedebilir. Diğer taraftan, sulama suyundaki bor (B) miktarı suyun kalitesinin belirlenmesinde önemlidir. Bor bitkilerin gelişmesi için gerekli bir besin maddesi olmasına karşın toprakta birikmesi bitkilere zehir tesiri yapmaktadır. 3.4.4. Sulama Yöntemleri Bitkilerin su ihtiyacını karşılamak amacıyla toprağa su uygulanması, sulama yapılması, farklı yöntemlerle olabilir. Bu yöntemlerin belirlenmesinde bitkinin, toprağın, sulama suyunun özellikleri yanında diğer çevresel ve ekonomik faktörler de önemlidir. Sulama salma sulama, tava sulama, yağmurlama sulama, damla sulama ve alttan sulama şeklinde olabilir. Suyun yetersiz, buharlaşmanın fazla ve toprak tuzlulaşması sorunlarının bulunduğu ortamda en uygun yöntem damla veya damlatmalı sulamadır. Ancak çoğu kez diğer yöntemlere oranla daha pahalıdır. Yerel teknikler ve ekonomik malzeme kullanılarak bu sulama yöntemiyle ekonomik sulama yapmak da mümkündür. 3.4.5. Suyun Korunması Genel bir ilke olarak, toprağın oluştuğu yerde, yağışın düştüğü yerde korunması gerekir. Bu yeterince sağlanamadığı takdirde, toprak erozyonu ve su kaybı meydana gelir. Hem toprak verimliliği giderek azalır ve hem de bitkinin su ihtiyacını karşılamak zorlaşır. Topraktaki suyun etkin bir şekilde korunabilmesi için, yüzeyden buharlaşma kayıpları ile derine sızmayı önlemek gerekir. Toprak yüzeyi, yeşil örtü bitkileri, yeşil gübreleme veya bitki artıklı bırakılarak suyun yüzeyden buharlaşması önemli ölçüde azaltılabilir. Ayrıca, toprak işlemesi ile toprak içerisindeki kılcal yükselmeye neden olan borucukların kırılarak toprak yüzeyine ulaşmasının engellenmesiyle buharlaşma kayıpları azaltılabilir. Derine sızma yolu ile su kaybının önlenmesi ancak toprağın gerektiği kadar sulanması ile mümkün olabilir. Yani, her seferinde, bitkinin ihtiyacını karşılayacak miktardan daha fazla sulama suyu uygulanmamalıdır. Fazla su uygulaması, hem ekonomik olarak ve hem de kök bölgesindeki bitki besin elementlerinin yıkanmasına neden olacağı için hatalıdır. Bunun yanında, toprak kesiti boyunca, alt katlarda geçirimsiz veya daha az geçirimli bir tabakanın olması halinde, sızan su bu tabakanın üzerinde birikecek ve bitki köklerinin su ile doygun ortamda zarar görmesine veya gelişmesinin ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 99 engellenmesine neden olacaktır. Sonuçta, kök çürümesi, yeterince bitki besin maddesi alınamaması, hastalıklara karşı dayanıksızlık nedenleri ile ürün miktarı önemli ölçüde azalacaktır. 3.5. Toprak Kirliliği Toprak kirliliği, toprağın ekolojik özelliklerinin, değişik kaynaklardan salınan kirletici maddelerle olumsuz olarak etkilenmesidir. Organik tarımın temel amaçlarından birisi de toprağın verimliliğinin korunması ve geliştirilmesi olduğundan, toprak kirliliğinin önlenmesi için gerekli önlemlerin alınması zorunludur. Toprak, doğal bir yaşam ortamı olarak belirli fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklere sahiptir. Bu doğal özelliklerinin bir bölümünü kaybeden toprak, bir ahşap fıçının yan tahtalarından birini kaybetmesi halinde içerisindeki suyu kaybedeceği gibi, verimliliğini kaybeder. Örneğin, doğal olarak var olan fiziksel ve kimyasal özelliklerini koruyan, ancak biyolojik özelliklerini kaybetmiş bir toprak artık verimli bir toprak değildir. Canlılığını kaybetmiştir. Ayrıştırıcı toprak canlıları, azot tutan bakteriler ve benzeri canlıların kaybolması ile toprak cansız bir varlık haline dönüşür. 3.5.1. Nedenleri ve Etkileri Toprak kirliliğine neden olan önemli kirletici kaynaklar; tarımsal uygulamalar, yerleşim yeri ve sanayi atıkları, ulaştırma hizmetleridir. Bu kirleticiler, gaz, sıvı veya katı şekilde olabilir. Doğrudan veya dolaylı olarak toprağa ulaşan kirletici maddeler toprağın doğal özelliklerini etkileyerek zarar verir. Tarımsal uygulamaların bir kısmı bilinçli veya bilinçsiz olarak toprağın kirlenmesine neden olmaktadır. Örnek olarak; kimyasal gübreler, sentetik kimyasal pestisidler, kalitesiz sulama suyu, denetimsiz ve bilinçsiz olarak toprağa uygulanan ahır gübresi, tarımsal mekanizasyonda yer alan motorlu taşıtların egzozu bunlar arasında sayılabilir. Yerleşim yeri sıvı, katı ve gaz halindeki atıkları önemli kirleticiler arasındadır. Evsel nitelikli sıvı atıklar (kanalizasyon suyu) herhangi bir arıtıma tabi tutulmaksızın tarımsal sulamada kullanıldığında veya tarım topraklarına verilerek giderilmesi halinde toprak kirlenmesine neden 100 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE olmaktadır. Bu şekildeki toprak kirlenmesi hem kimyasal ve hem de biyolojik olarak önemlidir. Toprağa ulaşan deterjan veya benzeri kimyasal temizlik maddeleri, ağır metaller, insan barsağında yaşayan mikroorganizmalar toprakta birikmekte, hem toprağı kirletmekte ve hem de toprakta yetiştirtmekte olan ürünün kirlenmesine neden olarak gıda güvenliğini riske sokmaktadır. Bu bağlamda, kirlenmiş bitkiler, özellikle taze olarak tüketilen sebzeler insan sağlığını tehdit etmektedir. Evsel ve endüstriyel atıksuların doğrudan doğruya meydana getirdiği toprak kirliliği yanında, bu atıksuların arıtıldığı arıtma tesislerinin çamurları da toprağa verilerek giderildiğinde toprak kirlenmektedir. Diğer taraftan, kaynağı ne olursa olsun, atmosfer havasına karışmış olan kirletici maddeler, özellikle asidik gazlar, toprakların başta kimyasal özellikleri olmak üzere daha sonra fiziksel ve biyolojik özelliklerini de etkileyerek, toprağın doğal yaşam ortamı olma özelliğini kaybettirmektedir. Yol kenarlarında bulunan tarım toprakları, özellikle motorlu kara taşıtlarının egzozlarından önemli ölçüde etkilenir. Egzozla yayılan kurşunlu bileşikler tarım topraklarının üzerine çökelir ve toprakta birikir. Daha sonra bitkiye, bitkiden insanlara ve hayvanlara geçer, kurşun zehirlenmesine neden olur. Yerleşim yeri ve sanayi katı atıkları (çöpler) da gelişi güzel bir şekilde kırsal alanlarda veya yerleşim yerlerine oldukça yakın olan yerlerde toprak kaynakları üzerine yığılmaktadır. Bunlar doğrudan ve sızıntı suları ile toprakları kirletmektedir. Ülkemizde, Anayasamızın 56. maddesi uyarınca çıkarılmış olan 2872 Sayılı Çevre Kanunu ve bu Kanuna bağlı olarak hazırlanmış ve yayımlanmış birçok yönetmelik olmasına karşın hala, su, toprak ve hava kirliliğinin önüne geçilememiştir. Organik tarım uygulamaları bakımından da çok önemli olan, çevre kirliliğinin önlenmesi ve biyoçeşitliliğin korunması, aslında tüm vatandaşlarımızın görevidir. Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanarak yayımlanan, “Toprak Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği” Ek 6’da verilmiştir. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 3.5.2. 101 Tuzlu ve Sodyumlu Topraklar Üzerinde bitkisel üretim yapılan topraklar, kimyasal özellikleri bakımından, normal, tuzlu, sodyumlu (sodik) veya hem tuzlu ve hem de sodyumlu (tuzlu sodik) topraklar olabilir. Bu sınıflamada esas olan kimyasal özellikler, toprakların pH değeri, toplam tuz içerikleri ve toprağın katyon değiştirme kapasitesine oranla sodyum (değişebilir sodyum yüzdesi, DSY) miktarıdır. Su ile doygun haldeki toprak çamurunun suyundaki tuzluluk, elektriksel iletkenlik olarak, 4 mmhos/cm’den fazla olduğunda, bu topraklar tuzlu topraklar sınıfına girmektedir. Bu değerin 0-2 arasında olması halinde, tuzluluk bitki gelişmesi için sınırlayıcı değildir. 2-4 arasında olduğunda tuza duyarlı veya dayanıksız olan bitkiler etkilenmektedir. Toprak tuzluluğu, 4 mmhos/cm’den fazla olduğunda birçok bitki etkilenmekte ve tuzluluğun artışına bağlı olarak verim düşmektedir. Tuz etkisi, öncelikle, toprağın ozmotik basıncının artmasına bağlı olarak bitkinin toprakta var olan sudan yeterince yararlanamaması, diğer taraftan birikerek tuzlanmaya neden olan bazı iyonların zehir etkisidir. Toprak çözeltisinde sodyum iyonunun giderek birikmesi sonucu, toprağın katyon değişim kapasitesinde de (kil mineralleri tarafından tutulan katyonların toplam miktarı) sodyum giderek artmaktadır. Bu oran, yani değişebilir sodyum yüzdesi, % 15’e ulaştığında, topraklar sodik toprak sınıfına girmektedir. Fazla sodyumun en önemli olumsuz etkisi toprağın fiziksel özelliklerini bozulması şeklinde kendini göstermektedir. Özellikle toprağın yüzeysel su geçirgenliği azalmakta ve toprak içi su hareketi durma noktasına gelmektedir. Ayrıca sodyumun zehir etkisi görülmektedir. Eğer topraklar hem tuzlu ve hem de sodik özellikte ise, bu topraklar tuzlu sodik topraklar olarak adlandırılmaktadır. Sodik toprakların pH’sı 8,5’in üzerindedir. Bu nedenle organik tarım uygulamalarında, toprak verimliliği bakımından, toprak analizleri ve çiftçinin kendi gözlemleri oldukça önemlidir. Bu topraklar kimyasal olarak kirlenmiş topraklardır. Aşırı tuz ve sodyumdan arındırılarak bitkisel üretimde değerlendirilebilirler. Burada ifade edilmeye çalışılan, bu gibi topraklar üzerinde organik bitkisel üretim yapmayı 102 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE özendirmek değil, toprakların tuzlulaşmasından ve toprakta sodyum birikimine neden olacak uygulamalardan kaçınmaktır. Meyve ağaçları genel olarak hem tuza ve hem de sodyuma karşı aşırı duyarlıdır. Örnek olarak, portakal, limon, elma, armut, erik, badem, şeftali, kayısı, çilek gibi bitkilerde, toprak tuzluluğu 1,5-3 mmhos/cm olduğu durumlarda bile ürün miktarında azalma görülür. Nar, incir, zeytin ve üzüm tuza orta derecede dayanıklıdır. Bunlar 3-6 mmhos/cm tuzlulukta gelişmelerini sürdürebilmektedir. Tuza en dayanıklı meyve ağacı ise hurma olarak bilinmektedir. Bu bitki toprak tuzluluğunun 8 mmhos/cm olması halinde fazlaca etkilenmemektedir. Tarla bitkilerinden arpa, şeker pancarı, kolza ve pamuk tuza dayanıklı (6-12 mmhos/cm) , buğday, çavdar, yulaf, ayçiçeği, fiğ, çeltik, keten orta derecede dayanıklı (4-8 mmhos/cm) olan bitkilerdir. Sebze bitkileri arasında, karalahana, kuşkonmaz, ıspanak tuza dayanıklı (5-8 mmhos/cm) bitkilerdir. Domates, lahana, karnabahar, marul, patates, biber, havuç, soğan, bezelye ve salatalık orta dayanıklı (3-5 mmhos/cm) bitkilerdir. Tuza duyarlı (2-3 mmhos/cm) olanlar ise, turp, kereviz ve fasulye’dir. Yem bitkileri arasında, tuza en dayanıklı olan arpa’dır. Tuzluluğun 6-12 mmhos/cm olması halinde bile arpa gelişmesini sürdürebilmektedir, tuza oldukça dayanıklıdır. Yonca ve yulaf tuzluluğa orta derecede dayanıklı (3-6 mmhos/cm) olan yem bitkileri arasındadır. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 103 Foto 11. Bir tarlada tuz etkisi görülmektedir Diğer taraftan, yüksek miktardaki sodyuma dayanıklılık da önemlidir. Değişebilir sodyum yüzdesi (DSY) esas alınarak yapılan değerlendirmelere göre, çok duyarlı bitkilerin sınır değeri DSY değeri % 2-10 arasında olmak üzere, meyve ağaçlarının büyük bir bölümü, turunçgiller bu sınıfa girmektedir. Sınır değerler aşıldığında bitkilerde sodyum zehirlenmesi belirtileri görülmektedir. Fasulye duyarlı (% 10-20), üçgül, yulaf ve çeltik orta derecede dayanıklı (% 20-40), buğday, pamuk, yonca, arpa, domates, şeker pancarı dayanıklı (% 40- 60) bitkilerdir. Buna karşın, DSY’nin % 15’in üzerine çıkması halinde bütün bitkilerde belirli bir stres izlenmektedir. 3.6. Organik Örtü (Malç) Organik tarımda, toprağın organik maddesini artırmak, topraktaki suyun buharlaşmasını azaltmak, toprak erozyonunu önlemek, yeni sürgünleri güneşin kavurucu sıcağından korumak gibi nedenlerle, toprak yüzeyini örten yeşil bitkiler veya bitki artıkları başarılı bir şekilde kullanılmaktadır. Foto 12’de, eğimli bir arazide, hem yüzeyakış sularını tutarak toprak suyunu artırmak ve hem de toprak erozyonunu azaltmak amacıyla, eşyükselti eğrilerine paralel olarak işlenen ve yüzeyde bitki artıklarının bırakıldığı bir uygulama görülmektedir. Foto 12. Eş yükseklik eğrilerine paralel ve bitki artıklı üretim 104 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 3.6.1. Önemi Toprak yüzeyinin organik örtü ile kaplanmasının önemi ve yararları; Toprak erozyonunu önlemek, Toprak yüzeyinden suyun buharlaşarak kaybolmasını azaltmak, Buharlaşmayı azaltarak toprak tuzlarının yüzeyde birikimini önlemek, Toprağa organik madde kazandırmak, Toprak canlılarının faaliyetini artırmak, Toprağa bitki besin maddesi katmak, Tohumun çimlenmesini takiben toprak yüzeyine çıkmaya çalışan sürgünleri korumak, Toprak canlılarını korumak, şeklinde sıralanabilir. 3.6.2. Örtü Çeşitleri Yukarıda sayılan yararların yeterince sağlanabilmesi için, malç amacıyla kullanılacak yeşil örtü bitkisinin veya bitki artığının iyi seçilmesi gerekir. Çok kaba ve sert yapılı, toprak canlılarının ayrışmasına aşırı direnç gösteren, toprak işlemesini zorlaştıran uygulamalarda bulunmamak gerekir. Bu amaçla en yaygın olarak kullanılan yeşil gübre bitkileri yanında, hububat bitkilerinin hasadında, toprakta daha fazla sap bırakmak ve bu sapların uygun sürüm dönemimde toprağa yatırılarak karıştırmak olabilir. Bu uygulamalar, organik tarımın yapıldığı yörenin iklim koşullarına, geleneklere ve çiftçilerin deneyimlerine göre farklılık gösterebilir. Hatalarımız saymakla bitmez. Orman altlarını çalı çırpıdan temizleyelim derken milyarlarca karıncayı öldürdük, bu minnacık hayvanların ormanlarımızın koruyucusu olduğunu unuttuk. Oysa karıncalar, çam, meşe, karaçamlara dadanan asalakları yiyorlardı. Tabiat Haklıdır, Maurice Messeque, 1973 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 105 4. BİTKİ BESLEME VE GÜBRELEME 4.1. Dengeli Bitki Besleme Bitkilerin tohum ekiminden veya fidan dikiminden itibaren iyi bir gelişme gösterebilmesi için toprağın uygun olan fiziksel özelliklerinin yanında dengeli beslenme için gerekli olan bitki besin elementlerine, su ve havaya, güneş ışınlarına ihtiyaç vardır. Bunlardan herhangi birinin sınırlayıcı faktör olarak bulunması büyümeyi olumsuz olarak etkiler. Bu nedenle bitki gelişmesi için gerekli olan fiziksel, kimyasal ve biyolojik faktörlerin en uygun durumda olması ile arzu edilen büyüme sağlanabilir. Bitki 106 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE gelişmesinde gerekli olan bu faktörler arasında dengeli beslenme de önemli bir yere sahiptir. 4.1.1. Bitki Besin Elementleri Bitki beslenmesinde ve toprak verimliliğinin sürekliliğinde, bitki besin elementlerine ihtiyaç vardır. Çizelge 3’de verilen on altı besin elementi bitkilerin gelişmesi için esas olan elementlerdir. Bunlardan karbon, hidrojen ve oksijen mineral olmayan esas bitki besin elementleridir. Bitkiler tarafından daha çok karbon dioksit ve su halinde alınmaktadır. Çizelge 3 . Bitki besin elementleri, sembolleri ve alındığı ortamlar Havadan ve sudan alınan besin elementleri Topraktan alınan besin elementleri Element Sembol Element Sembol Element Sembol Karbon Hidrojen Oksijen C H O Azot Fosfor Potasyum Kalsiyum Magnezyum Kükürt N P K Ca Mg S Demir Mangan Çinko Bakır Bor Molibden Klor Fe Mn Zn Cu B Mo Cl Bitkilerin kökleri aracılığı ile topraktan aldıkları 13 mineral besin elementinden N, P, K bitkiler tarafından kullanılan birincil elementleridir. Ca, Mg ve S ise ikincil bitki besin elementleridir. Geri kalan diğer bitki besin elementleri de bitkiler tarafından mutlaka ihtiyaç duyulan, ancak daha az kullanılan elementlerdir. Topraktaki bitki besin elementlerinin genel olarak bulunuş şekilleri iyonlar halindedir. Bazıları NH4+, NO3-, H2PO4-, HPO42-, K+, Ca2+, Mg2+, SO42-, Fe2+, Mn2+, Zn2+, Cu2+, MoO42-, H2BO3-, Cl- şeklindedir. Bu iyonların topraktaki depoları Çizim 13’de gösterilmiştir. Bitki besin elementleri arasında bitkiler tarafından daha fazla tüketilenler, gübre elementleri olarak da adlandırılan, azot, fosfor ve potasyumdur. Bu elementler alışılmış tarımsal uygulamalarda olduğu kadar organik tarımda da ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 107 önemlidir. Bu elementlerin bitki gelişmesindeki önemini, bitkiler tarafından alınış şekillerini ve kaynaklarını ayrı ayrı gözden geçirmekte yarar vardır. Bitki Kökleri Tarafından Alınma Organik Madde Katyon Değişimi TOPRAK ÇÖZELTİSİ Toprak Canlıları Yüzeyde Tutulma Toprak Mineralleri 108 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Çizim 13. Topraktaki bitki besin maddesi depoları Azot: Bitki gelişmesi için mutlak gerekli olan bir elementtir. Yaprağa yeşil rengi veren klorofilin oluşumu başta olmak üzere, bitki dokularının gelişmesinde etkilidir. Bitkisel proteinlerin oluşumunda esas olan amino asitlerin bir bileşenidir. Bitkiler tarafından nitrat (NO3-) ve amonyum (NH4+) formlarında alınırlar. Amonyum pozitif yüke sahip olduğundan toprakta kil minerallerinin negatif yükleri tarafından ve kil tabakaları arasındaki boşluklarda kuvvetle tutunduğundan yıkanmaz. Ancak nitrat negatif yüklü olduğundan topraktan kolaylıkla yıkanarak yüzey su kaynaklarına ve yeraltı suyuna karışabilir. Organik tarımda azotun en önemli kaynağı organik maddedir. Bunun yanında baklagil bitkilerin köklerinde azot tutan bakteriler (rhizobia) tarafından da toprağa azot sağlanır (Foto 13). Bu bitkiler organik bitkisel üretimde olduğu kadar hayvan yemi olarak kullanılmaları nedeniyle organik hayvancılık için de yararlıdır. Baklagiller örtü bitkisi, yeşil gübre bitkisi, çit bitkisi ve ağacı olarak yetiştirilebilir. Baklagillerden yararlanılarak daha iyi azot sağlamak amacıyla bu bitkilerin isteğine uygun toprak hazırlığı, toprak işleme, toprak organik maddesi yönetimi uygulamalarına yer verilmelidir. Fosfor: Fosfor bitkilerde metabolizma faaliyetlerinde gereklidir. Bitkinin döllenme ve üreme organlarının gelişiminde önemli görevler üstlenir. Kök gelişmesi, çiçek oluşumu, meyve ve tohum gelişmesinde rol alır. Hayvanlarda da metabolizmada ve kemik gelişmesinde etkilidir. Çoğu topraklar fosfor bakımından fakirdir. Bitkilerde fosfor eksikliğine bağlı olarak öncelikle daha yaşlı yapraklar koyu yeşil renk alır, daha sonra kırmızımsı renge döner ve yaprak ölümü ile sonuçlanır. Çiçeklenme ve olgunlaşma gecikir. Ayrıca kök gelişmesi yavaşlar. Bitkiler fosforu H2PO4-, HPO42- formlarında alır. Fosforun topraktaki davranışı oldukça karmaşıktır. Topraktaki kil mineralleri arasında sıkı bir şekilde tutulur ve toprak kireci ile reaksiyona girerek bitkiler için elverişsiz duruma gelir. Toprak parçacıkları tarafından sıkı bir şekilde tutulduğu için kolaylıkla yıkanmaz. Ancak eğimli arazilerde yüzey akış suları ile taşınan ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 109 toprak parçacıklarına bağlı olarak su kaynaklarına karışarak ötrifikasyona neden olur. Foto 13. Fasulye bitkisinde Rhizobium kök nodulları Toprak organik maddesinin mikrobiyolojik yolla ayrıştırılması ve mycorrhzia gelişmesi ile toprak fosforu daha elverişli duruma gelir. Fosforun topraktaki çözünürlüğü, toprak pH’sının 6,0-6,5 (hafif asit) arasında olması durumunda daha iyidir. Thiobacillus bakterisi ve elementel kükürt, kaya fosfatı ile birlikte hayvan gübresi veya kompostla karıştırılarak toprağa uygulandığında toprağa bitkiye yarayışlı fosfor sağlanır. Potasyum: Potasyum amino asitlerin sentezinde, fotosentezde kullanılır, meyvede tat, aroma ve koku oluşumunu sağlar, bitkilerin hastalıklara ve depolama koşullarına dayanıklılığını artırır. 110 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Topraktaki potasyumun en önemli kaynağı ana materyali oluşturan mineral maddelerdir. Ancak bunlar bitkiye elverişli formda değildir. Bitkiler potasyumu K+ formunda alırlar. Bu durumdaki potasyum kil minerallerinin negatif yük kaynaklarına bağlı olarak bitkiye yarayışlı durumdadır. Killi ve siltli topraklar potasyum bakımından zengindir. Çoğu zaman yapılan laboratuar analizleri topraktaki potasyum miktarının bitkiler için yeterli olduğunu göstermesine karşın, yapılan arazi çalışmaları bu analiz sonuçlarının yeterince güvenilir olmadığını göstermiştir. Potasyum miktarı yeterli bulunan topraklara potasyum ilavesi ile üretilen sebze ve meyvelerin, diğerlerine oranla hastalık ve zararlılara karşı daha dayanıklı olduğu, tat ve aromalarının geliştiği, nakliye ve depolamaya karşı daha dayanıklı duruma geldiği izlenmiştir. Organik tarım uygulamalarında toprakta bitkiye yarayışlı potasyum miktarını artırmak amacıyla, başta sap ve saman olmak üzere toprak üzerine bırakılan bitki artıkları sürülerek toprağa karıştırılır. Aynı şekilde kompostlaşmış hayvan gübresi toprağa karıştırılarak toprağın potasyum miktarı artırılabilir. 4.1.2. Bitki Sağlığı Alışılmış tarımsal uygulamalarda kimyasal gübrelerin kullanımı ile bitkisel ürünün önemli bir artış göstermiş olması bir gerçektir. Çünkü bu kimyasal maddelerdeki bitki besin elementleri bitkiler tarafından kolaylıkla alınabilecek kimyasal formdadır ve arzu edildiği bollukta verilebilir. Özellikle azotlu gübreler bu özelliği kolaylıkla yansıtır. Ancak, bu kimyasal gübrelerin kullanımının diğer boyutu oldukça ürkütücüdür. Toprağa uygulanan azotlu gübrelerin ancak yarısı yararlı olabilmektedir. Diğer yarısının bir kısmı yüzey akış suları ile toprak yüzeyinden taşınarak yüzeysel su kaynaklarına ulaşmakta, bir kısmı toprak derinliklerine yıkanarak yeraltı suyuna ulaşmakta, bir kısmı da biyolojik yolla gaz haline dönüşerek atmosfer havasına karışmaktadır. Su kaynaklarına karışan azotlu bileşikler bu su ortamlarının kirlenmesine yol açmaktadır. İnsan sağlığı bakımından en önemli olan, içme suyunda fazla miktarda bulunan nitratın neden olduğu “methemoglobinemia” veya blue baby (mavi bebek) olarak bilinen hastalıktır. İçerisinde 100 mg/L ‘den daha fazla nitrat ihtiva eden suların içilmesi ile nitrat sindirim sistemindeki bakteriler tarafından nitrit’e dönüştürülmekte, daha sonra nitrit kanda oksijen taşıyan proteinle ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 111 (oxyhemoglobin) reaksiyona girerek metheglobin oluşturmaktadır. Kanda fazla miktarda metheglobin oluşmasını takiben, dokulara yeteri kadar oksijen gidemediğinden hastalarda morarma görülmektedir. Hastalık daha çok çocuklarda görülmesi nedeniyle mavi çocuk sendromu olarak adlandırılır. Bu nedenle, içme sularında müsaade edilen nitrat miktarının en üst sınırı 45 mg/L veya nitrat azotu olarak 10 mg/L olarak sınırlandırılmıştır. İnsan sağlığı üzerindeki bu olumsuzlukların yanında yüzeysel su kaynaklarına karışan azotlu maddeler, su kaynakları içerisindeki bitkisel canlıların çok hızlı bir biçimde çoğalmasına (ötrifikasyon) neden olur, bu hızlı gelişme sonucunda, bitkisel canlılar suda çözünmüş olan oksijeni çok fazla miktarda tüketmeleri nedeniyle, suda yaşayan hayvansal canlılarının yaşamlarını sürdürmeleri için gereken oksijen tükenir ve sonuçta kitlesel balık ölümleri görülür. Diğer taraftan, uygun olmayan koşullarda toprağa kimyasal gübre verilmesi gübrenin yarayışlılığını etkilemektedir. Örnek olarak, yoğun yağışlara maruz kalma, uzun süren kurak dönemler, erozyon etkisinde kalmış topraklar, organik madde miktarı yeterli olmayan topraklar azotlu gübrenin yarayışlılığını azaltan faktörlerdir. Bu örneklerden açıkça görüleceği gibi, kimyasal gübrelerin kullanımı insan sağlığı ve çevre kirliliği bakımından önemli riskler taşımaktadır. Alışılmış tarımsal uygulamalarda kimyasal gübrelerden beklenen yararlar yanında ortaya çıkan toprak ve bitki sağlığı sorunları şöyle sıralanabilir: Azotlu gübrelerin uygulanmasını takiben fazla miktarda alınan azot, bitki dokularının gevşek yapıda olmasına neden olur, dokulardaki yumuşama hububatta yatmalara yol açar, bitkiler zararlı ve hastalıklara karşı dayanıksız duruma gelir. Kimyasal gübreler yararlı kök mantarlarının (mycorrhiza) bitki kökleri ile ortaklaşa yaşam oluşturmasını engeller. Fazla miktardaki azotlu gübreleme, baklagil bitkilerin köklerinde gelişen ve atmosferik azotu tutarak bitkiye azot sağlayan bakterilerin (rhizobia) gelişmesini geriletir. Gübre elementleri olarak bilinen N, P, K ‘nın fazla miktarda kullanımı sonucunda bitkiler için mutlak gerekli olan, ancak daha az kullanılan mikrobesin elementlerinin alımı yavaşlar. Bunun sonucu olarak bitki 112 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE sağlığı olumsuz yönde etkilenir. Bitkilerdeki mikrobesin maddelerinin azlığı sonucu bu bitkilerle beslenen hayvanlarda bazı elementlerin eksikliğinden kaynaklanan hastalıklar görülür. Gübre elementlerinin fazlaca kullanımı toprak organik maddesinin gereğinden hızlı ve fazlaca ayrışmasına neden olur, bunun sonucunla toprak yapısı bozulur, uygun olmayan toprak yapısındaki gözenek dağılımı da etkilendiğinden toprak su kaybeder ve kurak dönemlerde zarar görür. Toprağa uygulanan kimyasal gübrelerin birçoğu bitki besin elementlerinin kimyasal olarak tuzlarıdır. Bu tuzların toprakta birikmesi sonucunda, tuzlu topraklarda olduğu gibi, toprağın ozmotik basıncı artar ve bitki su almakta güçlük çeker. Bitki sağlığı ile ilgili diğer önemli bir husus, organik tarım uygulamalarında temel besin maddesinin değişik kaynaklı organik madde olması ve bu organik maddenin ayrışması esnasında bitkiler için gerekli olan besin elementlerinin yeterli ve dengeli bir şekilde bitkiye sunulmasıdır. Bu sistemde, herhangi bir besin maddesinin eksikliğinden kaynaklanan sorunlar yok denecek kadar azdır. 4.1.3. Toprak Organik Maddesinin Önemi Alışılmış tarımsal uygulamalardan önemli bir farklılık olarak, organik tarım sistemleri kapsamındaki bitkisel üretimde, bitkilerin ihtiyaç duyduğu mineral besin elementlerinin doğrudan doğruya kimyasal gübrelerle değil, toprak organik maddesinin doğal yolla toprak canlıları tarafından ayrıştırılması ile elverişli duruma gelen mineral besin elementleri ile sağlanmasıdır. Organik tarımda yoğun olarak kullanılan organik gübrelerin yararları şöyle özetlenebilir: Organik gübre ile toprağa daha dengeli bir besin maddesi sağlanır, bu da bitkilerin daha sağlıklı büyümesini kolaylaştırır. Organik gübre kullanımı ile toprağın biyolojik aktivitesi artar, buna bağlı olarak organik maddeden ve topraktaki mineral parçacıklardan ayrılan besin elementleri bitkiye elverişli duruma gelir. Bitki kökleri ile ortaklaşa yaşam içerisinde bulunan mycorrhiza kolonilerinin oluşumu artar, bitkiye daha fazla fosfor temin edilir. Toprağa usulüne uygun olarak hazırlanmış kompost verilmesi ile topraktaki hastalık yapıcı (patojen) faktörler baskı altına alınır. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 113 Organik madde ilavesi toprak yapısını düzelteceğinden kök gelişmesini olumlu olarak etkiler. Organik maddenin ayrışması sonucu giderek biriken humus, topraktaki besin elementlerinin değişim kapasitesini artırır, toprak asitliğini kontrol eder ve sağlıklı bitki gelişmesini artırır. Organik tarımda, bitkilerin gereksinim duyduğu besin maddelerinin cins ve miktar olarak yeterince sağlanabilmesi için toprak organik maddesinin iyi yönetilmesi, bunun yanında, atmosfer azotunu tutan bakterilerin ortak yaşamlarını da gözden uzak tutmamak gerekir. Organik tarımda toprak organik maddesinin yönetiminde üç temel yaklaşım vardır. Bunlar: 1. Organik maddenin miktarı: Toprağa verilecek organik maddenin ihtiyaçları karşılayacak miktarda olması gerekir. Fazlaca verilen organik madde ekonomik olmayacağı gibi bazı çevre sorunlarına da yol açabilir. Toprak ve bitki özelliklerine göre değişiklik göstermesine karşın, bir yılda bir hektarlık arazi için önerilen organik madde miktarı, yağışlı tropik bölgeler için 8,5 ton, az yağışlı bölgelerde 4 ton, yarı kurak bölgelerde 2 ton’dur. 2. Uygun bitki münavebesi: Bitkilerin topraktan aldıkları besin maddelerinin miktarı bitkinin özelliklerine göre değişiklik gösterir. Bu bitkilerin hasat edilmesini takiben topraktan almış oldukları kadar besin maddesi azalmıştır. Bunun yerine konulması toprak verimliliğinin devamlılığı bakımından önem taşır. Bu amaçla uygun bir bitki münavebesi veya karışık bitki yetiştiriciliği ve yeşil gübre uygulaması ile azalan besin maddesi açığı kapatılabilir. Bitki münavebesinde mutlaka baklagillere yer verilmelidir. Özellikle çiftlikte organik hayvancılık faaliyetleri de sürdürülüyorsa, münavebede çok yıllık baklagil yem bitkilerine yer verilmesi çok yararlı sonuçlar doğuracaktır. 3. Bitki besin elementlerinin yarayışlılığı: Toprağa verilen organik maddenin ayrışması sonucu ortaya çıkacak bitki besin maddelerinin bitkilerin alabileceği kimyasal formda olması gerekir. Bunun yeterli ve sürekli olması için toprağın havalandırılarak toprak 114 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE mikroorganizmalarının faaliyetlerinin artırılması yerinde olur. Bu amaçla, toprak ve bitki özelliklerine göre uygun bir derinlikte ve sıklıkta toprak işlenerek havalanması sağlanır. IFOAM tarafından belirlenen organik tarım uygulamaları için temel standardlar gözden geçirildiğinde, bitki besleme ile ilgili olarak şu hususlar görülmektedir: Gübrelemede biyolojik olarak ayrışabilen maddelerin kullanımı esastır. Biyolojik olarak ayrışabilen maddelerin organik tarım çiftliğine girdi olarak girişi sınırlıdır. Akarsu ve yer altı sularının kirlenme riski bulunan alanlarda, hayvan dışkısının neden olacağı çevre kirliliğini önlemek için hayvan hareketleri sınırlıdır. İnsanların tüketimini karşılamak amacıyla sebze yetiştiriciliğinde, önceden sağlıklı duruma getirilmemiş insan dışkısının gübre olarak kullanımı yasaklanmıştır. Azot ihtiva eden kimyasal gübreler, Şili nitratı, üre de dâhil olmak üzere tüm azotlu sentetik gübreler yasaklanmıştır. Kimyasal gübreler sadece organik gübreleri destekleyici olarak kullanılabilir. Kimyasal gübreler doğal içerikleri değiştirilmeksizin kullanılabilir. Kimyasal olarak potasyumlu ve magnezyumlu gübreler, iz elementler, ağır metal bakımından zengin olan dışkı ve gübreler, kaya fosfatı, kanalizasyon arıtma tesisi organik çamuru sadece sınırlı olarak kullanılabilir. 4.1.4. Bitki Besin Maddesi Döngüsü Toprakta bulunan bitki besin maddeleri, toprak ana materyalinin değişik faktörlerin etkisi ile ayrışması sonucu açığa çıkan mineral maddeler olduğu gibi organik maddenin ayrışmasıyla da meydana gelirler. Bu oluşumun devamlılığı topraktaki besin maddelerinin döngüsü ile ilgilidir. Toprak materyalinin ayrışma hızına bağlı kalınarak bitki besin maddesi ihtiyacını karşılamak mümkün değildir. Bu nedenle toprağa kazandırılacak organik madde ile besin maddesi ihtiyacı dengeli bir şekilde karşılanarak bitkisel üretim süreklilik kazanmış olur. Topraktaki bitki besin elementlerinin bir kısmı bitki tarafından kullanılır. Topraktan alınan besin maddeleri bitkilerin ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 115 hasat edilmesini, yani hububatın biçimini, yumru, yaprak veya meyve toplanmasını takiben topraktan uzaklaştırılmış olur. Bir kısım bitki besin maddesi toprağın alt katlarına yıkanabilir. Bir kısım bitki besin maddesi de değişik biyolojik süreçlerle toprak içerisinde gaz formuna dönüşür ve topraktan atmosfere karışır. Bunlar bitki besin elementlerinin topraktan eksilmeleri veya kayıplarıdır. Toprak verimliliğinin sürekliliği için bu azalan bitki besin maddelerinin toprağa verilmesi gerekir. Organik tarımda bu iş toprağa organik madde ilavesiyle sağlanmaktadır. Bu organik maddenin kaynakları da, hayvansal gübre, kompost, bitki artıklı üretim, yeşil gübre ve örtü bitkileridir. Bu yöntemlerden uygun olanları ile toprağa kazandırılmış olan organik madde, toprak canlıları tarafından ayrıştırılarak açığa çıkan mineral besin maddeleri ile azalan mineral maddeler karşılanmış olur. Aynı zamanda toprağın fiziksel ve biyolojik özelliklerini de iyileştirilmiş olması sonucu toprak verimliliği geliştirilir. Çizim 14’de, toprakta bitki besin maddesi dönüşümü gösterilmektedir. Çizim 14. Bitki besin maddesi döngüsü 116 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 4.2. Dönüşümlü Bitkisel Üretim (rotasyon-münavebe) Organik bitkisel üretimde, insan ihtiyaçları yanında hayvanların beslenmesi için gerekli olan yem bitkileri de üretilir. Bu şekilde hem biyolojik çeşitlilik sağlanır ve hem de çiftlikte var olan hayvanların beslenmesi için besin maddesi temin edilir. Bitki münavebesi (rotasyon) tarladaki bitkilerin birbirini takip eden dönemlerde ard arda ve dönüşümlü olarak yetiştirilmesidir. Örnek olarak, dört yıllık bir zaman diliminde, yörenin iklim ve diğer çevre koşullarına adapte olmuş, uyum içerisinde gelişme gösteren bitkiler esas alınarak, topraktaki besin maddelerini kullanmaları veya toprağa besin maddesi sağlamaları, su ihtiyaçları, çiftlik veya işletme için ekonomik değerleri, toprağa organik madde kazandırmaları, zararlı ve hastalıklarla mücadeledeki önemleri dikkate alınarak bir ekim nöbeti hazırlanır. Çiftlik tarlaları bu bitki desenine göre parsellenir, hangi yıl veya hangi dönem hangi bitkinin ekileceğine karar verilir ve bu bitki deseni uygulanır. Bu dönüşümde, tek yıllık baklagiller, çok yıllık baklagil yem bitkileri, örtü bitkileri, hububat, mısır, pamuk, şeker pancarı gibi bitkiler dikkate alınabilir. Bu bitkilerin seçiminde iklim, pazar, çiftliğin ihtiyaçları ve diğer çevre koşulları da dikkate alınmalıdır. Çizim 15 ‘de, ABD’de organik bitkisel üretimde Mısır Kuşağı Modeli olarak adlandırılan, dört veya beş yıl süreli bir münavebe sistemi görülmektedir. Çizim 15 . ABD’de organik bitkisel üretimde uygulanan ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 117 Mısır Kuşağı Modeli 4.3. Organik Tarımda Gübreler ve Gübreleme Toprak verimliliğinin sürekliliği, dengeli besin maddesi sağlanması ve sağlıklı gıda maddesi üretimi için organik tarımda uygun gübrelerin seçimi ve bunların uygun yöntem ve zamanlarda toprağa veya bitki yapraklarına uygulanması gereklidir. 4.3.1. Organik Gübreler ve Besin Değeri Organik gübreler oldukça çeşitlidir. Hayvan barınaklarından elde edilen hayvan dışkısı ve altlık materyalinin karışımından oluşan ahır gübresi, evsel organik artıklar, gıda sanayi artıkları, tarımsal endüstri artık ve atık maddeleri, odun işleme artıkları, bitki atıkları, kompost, yosunlar ve bazı yörelerde özel olarak hazırlanan toprak solucanı kompostu, arıtma tesislerine ait organik çamur, biyogaz üretim tesisi sıvı atığı başlıca organik gübre kaynaklarıdır. Bunun dışında deniz kuşlarının yoğun olarak yaşadığı ortamlarda biriken ve kurumuş kuş gübresi de önemli bir organik gübre kaynağıdır. Bu gübrelerin bitki besin maddesi içeriği oldukça büyük farklılık gösterir. Ancak doğal sindirim atığı olan hayvan dışkıları gübre materyali olarak daha değerlidir. Bunlarda bitkiler tarafından kolaylıkla kullanılabilecek, bir kısmı hazır durumda olan bitki besin elementleri mevcuttur. Makro ve mikro besin elementleri bakımından yeterli ve dengeli durumdadır. Ancak önemli olan, organik gübrelerin her birinin toprak kalitesini artırıcı özellikte olmasıdır. 4.3.2. Hayvansal Gübreler Hayvansal gübreler çok eski zamanlardan beri tarımsal üretimde kullanılmaktadır. Sığır, koyun, keçi, domuz, tavuk gübreleri en fazla kullanılanlar arasındadır. Gelişmekte olan ülkelerin büyük bir bölümünde hayvan gübresi kurutularak yakıt olarak değerlendirilmiştir. Elde edilen ısı enerjisi ile konutlar ısıtılmış, yemek pişirilmiş ve ürün işlenmiştir. Ülkemizde de tezek olarak adlandırılan yakıt elde edilirken, taze sığır gübresi samanla karıştırılarak düz bir zeminde toprak üzerine yayılmakta, üzerinden baskı taşı silindiri geçirilerek sıkıştırılmakta, belirli bir süre bekledikten sonra kalıplar halinde kesilmekte ve bulunduğu yerde kolay havalanabilir şekilde dizilerek açık havada kurutulmaktadır. Kuruma işlemi 118 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE tamamlandıktan sonra, düşük kalori değerindeki bu organik madde paketi yakılmak suretiyle bitki besin maddeleri ve organik madde yok edilmektedir. Bu şekildeki kullanım oranı, tezek yerine daha uygun yakıtların (örneğin linyit gibi) girmesi ile giderek azalmıştır. Ancak bir gerçektir ki, az gelişmiş ülkelerin bir bölümünde, hala değişik kaynaklı hayvan dışkısı kurutularak yakıt olarak kullanılmaktadır. Hayvansal gübrenin bitkisel üretimdeki yeri biliniyor olmasına karşın, yakıt olarak kullanılması enerji ihtiyacının daha ön sırada yer almasından kaynaklanmaktadır. Hayvansal gübrelerin miktarı ve içeriği; hayvanın cinsine, yaşına, yem cinsine ve miktarına, barınma koşullarına, altlık materyaline, sağlıklı olup olmamasına bağlıdır. Hayvansal gübreler, genel olarak, fazla miktarda bitki besin maddesi ihtiva eder, özellikle gübre içerisindeki azotun bir bölümü bitkinin hemen kullanımı için hazır durumdadır, diğer bölümü kolaylıkla ayrışabilen organik maddenin ayrışma süresince dengeli bir şekilde toprak çözeltisine geçebilecek durumdadır. Dışkı ve idrarın karıştırılması ile daha dengeli bir bitki besin maddesi kaynağı sağlanabilmektedir. Fosfor ve potasyum içerikleri uygundur. Tavuk gübresinde daha fazla fosfor vardır. Hayvansal gübrelerle toprağa eklenen organik madde toprağın fiziksel özelliklerini geliştirir. Bu konuda yapılan araştırmalara göre, nem miktarı % 80’in altında olan bir ton katı sığır gübresinde 6,3 kg azot, 1,9 kg fosfor, 6,2 kg potasyum ve 1,4 kg kükürt bulunduğu, aynı şekilde katı tavuk gübresinde de 9,0 kg azot, 13,0 kg fosfor, 8,2 kg potasyum ve 2,9 kg kükürt bulunduğu ortaya konulmuştur. Organik tarım için bu kadar önemli olan hayvansal gübrenin değerini kaybetmemesi için uygun şekilde depolanması zorunludur. Aksi halde hem bitki besin maddesi ve hem de organik madde içeriğini kaybeder. Hayvansal gübrenin kalitesini korumak ve zaman içerisinde gelişimini sağlamak için depolama oldukça önemlidir. En iyi değerlendirme yöntemi dışkı ve altlık materyalinden oluşan hayvansal gübrenin kompostlanmasıdır. Günümüzde birçok yerde uygulandığı gibi, hayvansal gübrenin rasgele depolanması gübre değerini azaltmaktadır. Hayvan dışkısı, sap, saman, ot, yaprak, bitki artıkları gibi barınaklardaki altlık materyali ile karıştırıldığında, gübrenin sıvı kaybetmesi önlendiği gibi idrarla karışması da kolaylaşmaktadır. Böylece, dışkının insanlar tarafından toplanması ve depolanması da kolaylaşmaktadır. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 119 Genel olarak, hayvan dışkısı hemen barınağın yanında açılan bir çukur içerine doldurularak veya duvar dibine yığılarak biriktirilir. Bu rasgele yapılan işlem doğru değildir. Bu uygulama ile hem önemli çevre kirliliği sorunları ortaya çıkabilir ve hem de gübre değerini kaybeder. Rasgele biriktirmeler sonucu yağmur suları ile yıkanan gübre su kaynaklarına karışabilir, çevreye istenmeyen koku yayılabilir, hayvanlardan insanlara veya hayvandan hayvana bulaşan hastalıklar çok kolay olarak yayılabilir. Bu nedenle gübrenin daha uygun tekniklerle yönetilmesi gerekir. Taze gübrenin doğrudan doğruya tarlaya veya bahçeye götürülerek toprağa uygulanması da doğru bir işlem değildir. Gübrenin belirli bir süre ve belirli koşullarda bekletilerek geliştirilmesi gerekir. Aksi halde, içermiş olduğu azotlu bitki besin maddesinin büyük bir bölümü gaz halinde atmosfere karışarak değerini kaybeder. Bunun yanında, dışkıda bulunan zararlı (patojen) mikroorganizmalar çevreye yayılır. Hayvansal gübrenin korunması ve geliştirilmesi için uygulanabilecek en uygun yöntemlerden biri şöyledir: Taşıma kolaylığı bakımından ahıra yakın, varsa işletme binalarının konumu ile etkili rüzgâr doğrultusu dikkate alınarak, kokunun rüzgârla yerleşim yerine taşınmaması için, uygun bir yerde, tabanı hafif eğimli, 90-100 cm derinliğinde çukur açılarak çıkan toprak bir kenara yığılır. Çukur tabanı iyice sıkıştırılarak gübre sıvısının kaybı önlenir. Taban sap ve samanla kaplanır. Gübre çukura boşaltılır ve 30 cm kalınlığı aşmayacak şekilde yayılır. Üzerine toprak serpilerek sıkıştırılır. Katmanlar halinde gübre biriktirme işlemi sürdürülür. Gübre çukuru toprak yüzeyinden 30 cm yükselecek şekilde işlem devam eder. Daha sonra üzerine 10 cm kalınlığında toprak serilir. Gübre yığınındaki nem miktarı zaman zaman kontrol edilmelidir. Çok nemli veya çok kuru olmamalıdır. Toprağın tava gelmesindeki gibi bir nemlilik en uygundur. Eğer gübre yığınının üzerinde beyaz renkli mantarlar oluşuyorsa gübre çok kurudur. Bu durumda yığının su veya hayvan idrarı ile ıslatılması gerekir (Foto 14). Yığının üzeri sarımsı yeşil bir renk almışsa ve istenmeyen koku yayılımı varsa gübre çok nemli durumdadır. Yığının su alması engellenmeli ve havalanması sağlanmalıdır. Eğer yığın kahverengimsi siyah bir renkte ise en uygun durumdadır. Gübre değerini koruyarak depolanmaktadır. 120 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Olgunlaşma süreci tamamlanınca gübre tarlaya veya bahçeye götürülerek toprağa uygulanabilir. Foto 14 . Çitle çevrilerek korunmuş bir gübre çukuru Hayvansal gübrenin değerlendirilmesinde diğer bir yöntem de, biyogaz üretimidir. Gübrenin anaerobik (havasız) ortamda ayrışması ile metan gazı meydana gelir. Bu gaz uygun şekilde toplanarak enerji kaynağı olarak kullanılır. Biyogaz üretecinden çıkan gübre de biyogübre olarak tarla ve bahçe topraklarına uygulanır. Bu yöntem Çin, Hindistan ve Nepal gibi ülkelerde gübrenin yakılarak yok edilmesini önlemek amacıyla çok yoğun olarak kullanılmaktadır. Günümüzde de birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede hayvansal gübrenin yönetiminde oldukça yaygın olarak uygulanmaktadır. Metan gazı enerji kaynağı olarak kullanılırken, üreteçte mineralize olan organik maddeye bağlı bitki besin elementleri bitkiye hemen yarayışlı duruma gelmektedir. Diğer taraftan, dışkı içerisinde bulunan yabancı ot tohumları çimlenme özelliklerini kaybetmekte, patojen mikroorganizmalar önemli ölçüde azalmakta, dışkının toplanarak değerlendirilmesi sonucunda kırsal alanda çevre sağlığı önemli ölçüde sağlanmaktadır. Ayrıca kapalı bir ortamda meydana gelen mineralizasyon nedeniyle azotlu gazların havaya karışması da önlenmektedir. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 121 Biyogaz üretimi belirli bir sabit yatırımı ve işletme giderlerini gerektirdiğinden bazı üreticiler tarafından benimsenmemektedir. Bu tesislerin yaygınlaştırılması büyük yarar sağlayacaktır (Foto 15). Foto 15. Küçük ölçekli bir biyogaz üreteci 4.3.3. Ticari Organik Gübreler Organik tarım sistemi içerisinde ihtiyaç duyulan gübrenin büyük bir bölümü organik atık ve artıkların döngüsü ile sağlanabilir. Ancak, eksiklik hissedildiğinde ticari olarak da temini mümkündür. Unutulmaması gereken en önemli husus, çiftlik veya işletme dışından temin edilecek organik gübre maliyetleri artıracağından sadece var olan organik gübreyi desteklemek amacıyla satın alınmasıdır. Dışarıdan satın alınacak organik maddeler genel olarak gıda ve tarıma dayalı sanayi artık ve atık maddeleri olduğundan, zararlı kimyasal maddeleri içerme riski de vardır. Bu nedenle alınacak organik gübrenin menşeinin ve özelliklerinin bilinmesi gerekir. Uygun olan ticari organik gübreler çiftlik veya işletmenin kendi üretimi olan organik gübre ile karıştırılarak kullanılmalıdır. Bazı ticari organik gübreler; Guano, tırnak ve boynuz unu, yosunlar, petrol kekleri, kıl, yün ve tüy artıkları, tarımsal sanayi atık ve artıkları olabilir (foto 16 ve Foto 17). 122 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Guano, deniz kuşlarının ve diğer kuşların (yarasa, güvercin gibi) yoğun olarak yaşadığı ortamlardan toplanan kurumuş kuş gübresidir. Özellikle fosfor bakımından zengindir. Azot ve fosfor kaynağı olarak kullanılabilir. Foto 16. Deniz kuşlarının yoğun olarak barındıkları kıyılarda biriken gübre ve satışa hazır durumda paketlenmiş hali ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 123 Foto 17. Mağaralardan çıkarılarak pazarlanan yarasa gübresi Tırnak ve boynuz unları, hayvan kesim hanelerinden elde edilen tırnak ve boynuzların öğütülmesi ile elde edilir. Daha çok bitkiye elverişli azot ihtiva eder, azot ve fosfor kaynağı olarak kullanılabilir. Deniz ve tatlısu yosunlarının mineral madde içerikleri oldukça fazladır. Mikrobesin elementleri bakımından da zengin kaynaklardır. Deniz yosunları birincil makro besin elementleri olarak N, P, K, ikincil makro besin elementleri olarak Ca, Mg, S ve mikrobesin elementleri olarak B, Cu, Zn, Fe, Mn ve Mo ihtiva ederler. Petrol kekleri, petrol rafinerilerinden sağlanan organik artıklardır. Azot ve fosfor kaynağı olarak kullanılabilirler. Kıl, yün ve tüy daha çok organik azot ihtiva eder, diğer organik gübrelerle karıştırılarak kullanılabilir. Bira ve alkol fabrikası, dokuma (tekstil), gıda işleme, meyve soyma ve kurutma tesislerinden elde edilecek atık maddeler azot, fosfor ve potasyum kaynağı olarak kullanılabilir. 124 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 4.3.4. Sıvı Organik Gübreler Çoğu bitki, besin elementlerini topraktan aldığına oranla 20 kere daha hızlı bir şekilde yaprakları ile alabilir. Bu nedenle bitki besin elementlerinin sıvı formlarda bitki yapraklarına püskürtülerek verilmesi de bir gübreleme yöntemidir. Organik tarımda sıvı gübreler daha çok büyüme döneminde gelişmeyi veya büyümeyi uyarıcı, teşvik edici olarak kullanılır. Ancak bunlar alışılmış tarımsal üretimde kullanılan kimyasal gübreler değildir. Organik tarımsal uygulamalar için özel olarak hazırlanmaktadır. Organik bitkisel üretimde kullanılacak sıvı gübreler hayvansal gübrelerden veya bitkilerden hazırlanır. Bitki besin elementleri bakımından zengin olan organik madde belirli bir süre suya yatırılır, birkaç gün veya birkaç hafta suda bekletilir. Daha sonra süzülen ve temiz su ile seyreltilen sıvı gübre yapraklara veya toprağa uygulanır. Çok değişik özellik ve içerikteki sıvı organik gübreler piyasada hazır olarak satılmaktadır. Bunların bir bölümü guano, deniz esmer yosunlarından ve balıklardan elde edilmiş karışımlardır. Çok yoğunlaştırılmış olduklarından sulandırılarak kullanılmaları gerekir (Foto 18). Foto 18. Sıvı organik gübreler piyasada değişik ambalajlarda satılmaktadır ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 4.3.5. 125 Mineral Gübreler Organik tarımda kullanılmasına müsaade edilen mineral gübreler doğal kayaların öğütülmesi ile elde edilmektedir. Bu gübreler daha çok organik maddeyi desteklemek amacıyla kullanılır. Mineral gübre içerisinde bulunan bitki besin elementleri çok çabuk olarak çözünerek dengeli bitki besin maddesi alımını olumsuz yönde etkileyebilir. Bu nedenle organik madde ile karıştırılarak ve az miktarda kullanılmalıdır. Mineral gübrelerin elde edilmesi sürecinde, ana materyalin veya kayaların çıkarılması, taşınması, öğütülmesi ve paketlenmesi aşamalarında doğal ekosistem zarar görebilir. Organik tarımın temel amaçlarından biri de doğal ekolojik dengeyi ve varlıkları korumak olduğuna göre bu konuda dikkatli davranılması gerekir. Organik tarımda kullanılabilecek çok değişik mineral gübre kaynakları vardır. Bunlar arasında, bitki külleri, kireç, değişik kaya tozları ve kaya fosfatı sayılabilir. Bitki külleri K ve Ca bakımından zengindir. Kireçtaşının işlenmesi ve öğütülmesi ile elde edilen kireç tozu Ca ve Mg içerir, topraklardaki asitliliği gidermek amacıyla kullanılabilir (Foto 19). 126 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Foto 19. Ticari olarak satışı yapılan tarımsal kullanım amaçlı kireç 4.3.6. Mikrobiyolojik Gübreler Organik tarımda kullanılabilecek en önemli gübreler arasında mikrobiyolojik gübreler gelmektedir. Bu gübreler doğrudan doğruya toprak verimliliğini ve bitki gelişmesi için mutlak gerekli olan mikroorganizmaları ihtiva eder. Aslında bu gübrelerin büyük bir bölümünde bulunan mikroorganizmalar organik madde bakımından yeterli ve iyi yönetilen topraklarda yeterince vardır. Bu nedenle organik maddesi yeterli olmayan topraklara organik madde ile birlikte uygulanması daha iyi sonuç vermektedir. Aksi halde toprakta yeterli beslenme ortamı bulamayan mikroorganizmalar canlılıklarını kaybeder. Diğer taraftan ticari olarak sunulan mikrobiyolojik gübrelerin ambalajları içerisinde belirli bir bekleme süreleri vardır. Bu sürelerin dolması durumunda da canlılıklarını kaybetmektedir. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 127 Bazı mikroorganizmalar toprakta bulunan minerallerin elementel bitki besinleri haline gelmesini sağlar. Bazıları toprak organik maddesini ayrıştırır, bir kısmı da atmosferdeki hava karışımında % 78 oranında bulunan azot gazını bitki besin maddesi olarak toprağa taşır. Bazı mikroorganizmalar bitki kökleri ile ortak yaşama girerek bitkilerin su ve besin maddesi alımını sağlar ve fosfor alımına yardımcı olur. Örnek olarak, Rhizobium ve Azotobacter, azot fiksasyonunda görev alırken, Mycorrhiza kök mantarı olarak bitki kökleri ile ortak yaşam kurarak bitkilere fosfor sağlar, Pseudomonas grubu mikroorganizmalar topraktaki fosfor çözünürlüğünü artırır ve varlıklarını toprakta sürdüren hastalık amillerinin zararlı etkisini azaltır. Organik tarımda kullanılabilen mikrobiyolojik gübrelerde yer alan bazı mikroorganizmaların özellikleri ve fonksiyonları şöyledir: Rhizobium, bakteridir, toprakta, baklagil bitkilerin köklerinde ve kök çevresinde yaşar, köklerle ortak yaşam sürdürür, atmosferdeki azotu fiske ederek toprağa azot sağlar. Azotobacter, bakteridir, toprakta serbest yaşar, azot fiske eder. Azospirillum, bakteridir, toprakta yaşar, yalnız veya köklerle ortaklaşa yaşar, A.brasilense azot fiske eder. Pseudomonass, geniş bir bakteri grubudur, bitki köklerini kullanır, fosforun çözünürlülüğünü artırır. Mycorrhiza, kök mantarıdır, kökle ortak yaşam sürdürür, bütün bitki köklerinde bulunur, köklere girerek yaşar ve kendisini toprağa uzatır, bitkinin su ve besin maddesi almasını sağlar, toprak yapısını geliştirir, bitkiye fosfor sağlar. Bolivya’da Don David isimli bir çiftçi “Bocashi veya Bokashi” adı verilen bir tür kompostlama tekniği kullanarak hazırladığı mikrobiyolojik gübreyi kendi tarlasında ve bahçesinde uygulayarak önemli verim artışı elde etmiştir. David, hayvan yemi olarak kullanılmak üzere ektiği mısır ve yemeklik patateste iki katına yakın artışla ürün hasat etmiştir. Bu mikrobiyolojik gübrenin kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır. “Bocashi veya Bokashi” 128 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Japonca’da fermente edilmiş organik madde anlamına gelmektedir. Günümüzde Japonya’da aynı isim altında Bocashi hazırlanmakta ve kullanılmaktadır. Don David bu uygulamanın yanında, organik tarımda bitki münavebesine de önem vermiştir. Birinci yıl patates, ikinci yıl mısır, daha sonra fasulye gibi sebze bitkileri, çiçek, tavşanları için yonca yetiştirerek dengeli bir sistem oluşturmuştur. Bu döngü, tekrar patates yetiştiriciliği ile devam etmektedir. Bu münavebe ile birlikte kullandığı Bocashi, fermente edilmiş biyogübre, bitki köklerini geliştirmekte, sağlıklı bitkiler hastalık ve zararlılara karşı dayanıklı hale gelmektedir. Kompostlamada olduğu gibi, Bokashi hazırlamada da değişik yöntemler uygulanmaktadır. Don David’in hazırlamış olduğu Bocashi’nin reçetesi şöyledir: 1500 kg Bolivya Bocashi’si için; 400 kg karışık hayvan dışkısı, 400 kg sap, saman, ot, 400 kg taş ve keseklerden temizlenmiş toprak (varsa en uygunu orman toprağı), 120 kg küçük parçalara ayrılmış odun kömürü, 20 kg kepek, 1 kg kireç, maya olarak fermente edilmiş mısır veya daha önce hazırlanmış Bocashi’den bir miktar, 1 litre şeker melası ve 225 litre su’dur. Sap, saman, ot, toprak, hayvan dışkısı, odun kömürü, buğday kepeği, kireç tabakalar halinde serilmekte ve karıştırılmakta, daha sonra melas suda çözülerek katı haldeki karışımın üzerine serpilmekte ve karıştırma işlemi sürdürülmektedir. Bu karışım 50 cm’den daha fazla olmayacak şekilde yığılarak üzeri çuvallarla kapatılmakta ve fermantasyona bırakılmaktadır. Kurudukça daha önce hazırlanan su ile nemlendirilmektedir. İki haftalık fermantasyon süresince yığın günde bir veya iki kere karıştırılmakta ve beklemeye terk edilmektedir. Bütün işlemler tamamlandıktan sonra tarlada veya bahçede kullanılmadan önce bir ay bekletilmektedir (Foto 20). Sonuçta, oldukça uygun bir ortamda mikroorganizma faaliyeti artmakta, cins ve miktar olarak çoğalmaktadır. Bu şekilde hazırlanan Bocashi’nin toprağa uygulanması ile hem çok sayıda ve çeşitli mikroorganizmalar toprağa aşılanmakta ve hem de toprak organik madde ve mineral bitki besin maddeleri bakımından zenginleştirilmektedir. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 129 Foto 20. Bocashi hazırlanışı ve kullanılmaya hazır bir yığın 4.4. Kompostlama ve Kompost Organik bitkisel üretimde, toprağa bitki besin elementleri ve organik madde temin etmenin en ekonomik ve kolay yolu, çiftlik içerisinde oluşan hayvansal ve bitkisel atık ve artık maddelerin kompostlanarak toprağa uygulanmasıdır. Bu uygulama ile toprak verimliliğinin sürekliliği sağlandığı gibi, zararlıların ve hastalık amillerinin büyük bir bölümü de ortadan kaldırılmış olur. Ayrıca, bu artık ve atıkların neden olduğu çevre kirliliği ve kötü koku da an aza indirilir. Bitkisel ve hayvansal organik artık ve atıkların, havalı (oksijenli) ortamda, yığın halinde veya uygun bir çukurda, belirli bir nemlilikte karıştırılarak mikrobiyolojik yola ayrıştırılması işlemi kompostlama, meydana gelen ürün de kompost olarak adlandırılmaktadır. Kompostlama sürecinde üç önemli gelişme döneni vardır. Bunlar organik madde yığınının ısınması, soğuması ve olgunlaşması dönemleridir. Isınma dönemi mikrobiyolojik faaliyetlerin yoğunluğu ile ilgilidir. Ortamda yeteri kadar mikroorganizma, bu mikroorganizmaların ihtiyaç duyduğu organik ve mineral besin maddeleri, uygun oksijen ve nem mevcut olduğundan mikroorganizma faaliyeti giderek artar, organik maddenin ayrışması ile ortama fazla miktarda ısı yayılır, bunun sonucu olarak da organik madde yığını içerisindeki sıcaklık, ilk üç günde 60-70 0C’ye ulaşır. Yığın içi sıcaklığı 2-3 hafta boyunca bu sıcaklıkta kalır. Organik maddenin ayrışmasının büyük bir bölümü bu ısınma döneminde gerçekleşir. Bu yüksek 130 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE sıcaklıkta ve doygun nem ortamında hastalık amilleri, zararlılar ve yabancı otlara ait kök ve tohumlar ölür. Bu dönem devam ederken ortama yeterince oksijen (hava) girmemesi halinde kötü koku oluşmaya başlar. Oksijenli ortamda faaliyet gösteren mikroorganizmaların faaliyetleri azalır. Ayrıca, ortam sıcaklığının fazla olması nedeniyle yığın önemli miktarda nem kaybeder, sürecin devamlılığı için buharlaşma yoluyla kaybolan nemin ıslatılarak karşılanması gerekir. Kompostlama işleminin bu döneminde ortamın asitliliği azalır ve pH yükselir. Soğuma dönemi, organik maddenin büyük bir kısmının azalmasını takiben mikrobiyolojik faaliyetin azalması sonucu meydana gelir. Yığının sıcaklığı 25-45 0C’ye düşer. Ancak ayrışma devam eder. Bu dönemde bakteriler yerine mantarlar faal duruma gelir. Karbon miktarı daha fazla olan sap, saman, lifli ve odunsu maddeler bu dönemde mantarlar tarafından ayrıştırılır. Bu ayrışma dönemi yavaştır. Ortamın sıcaklığı artmaz. Isınma döneminin aksine sıcaklık düşer, asitlik artar, pH azalır. Olgunlaşma dönemi, organik maddenin tamamına yakınının ayrıştığı, mineral bitki besin elementlerinin açığa çıktığı, humik asit ve antibiyotiklerin oluştuğu, kırmızı kompost-toprak solucanlarının ve toprak mikroorganizmalarının yığın içerisinde yoğunlaştığı dönemdir. Bu dönemin sonunda, başlangıçtaki organik madde yığınının hacmi yarı yarıya azalır. Rengi koyulaşır, koyu kahverengi siyahımsı bir renk alır. Oldukça hafiftir. Avuç içine alındığında kendisini oluşturan organik artıklar teşhis edilemez durumdadır. Kompost hazır durumdadır. Bu aşamadan sonra fazlaca bekletilmeden tarlaya veya bahçeye götürülerek toprağa uygulanması gerekir. Bekletilme süresi uzadıkça kompost bitki besin maddesi değerini kaybeder, özellikle azotun büyük bir bölümü gaz halinde azot oksit gazları halinde atmosfer havasına karışır. Özet olarak; kompostlama işleminin başarıya ulaşabilmesi için gerekli olan koşullar; organik madde, organik maddenin C ve N içeriği, oksijen, nem ve sıcaklıktır. Mikroorganizmaların yaşamları için gerekli olan bu koşulların sağlandığı oranda kompost kaliteli olmaktadır. 4.4.1. Kompostlama Teknikleri ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 131 Kompostlamanın temel amacı organik atık ve artıkların bitkiler için yarayışlı hale getirilmesi ve toprak verimliliğinin sağlanmasıdır. Bu amaca uygun olarak hayvansal ve bitkisel atıkların ayrıştırılmasında değişik yöntemler vardır. Kompostlamanın diğer yöntemlerden en önemli farkı sürecin oksijenli (havalı) ortamda olmasıdır. Organik tarımda uygulanabilecek en uygun kompostlama yöntemi, organik artıkların yığınlar halinde parti parti ayrıştırılmasıdır. Bu da iki şekilde olabilmektedir. Birincisi geçirimsiz düz bir zemin üzerinde yığınların ayrıştırılması, ikincisi ise yine geçirimsiz hale getirilmiş çukurlarda ayrıştırma işlemidir. İkinci durumda, yani belirli derinliklerdeki çukurlarda yapılan ayrıştırmada, buharlaşma kayıplarının azlığına bağlı olarak su kullanımı azalmakta ise de, çoğu kez yeterli havalanma sağlanamadı için kompost arzu edilen kaliteye ulaşamamaktadır. Bu nedenle kompostlama işleminin düz zeminler üzerinde sürdürülmesi tercih edilmektedir. Bazı ülkelerde (Hindistan’da Bangalore Yöntemi) kompostlanacak organik artıklar idrar ve sıvı hayvan dışkısı ile karıştırılmakta ve toprak üzerinde 11,5 m yükseklikte yığın oluşturulmaktadır. Daha sonra bu yığının üzerine su geçirmez levha veya plastik örtü geçirilerek, yığın, tamamen toprakla hazırlanan çamurla sıvanmaktadır. Birkaç hafta bekletildikten sonra yığın sökülerek karıştırılmakta ve elde edilen materyal kompost olarak değerlendirilmektedir. Bu yöntemde sürekli karıştırma yapılmadığı için, işçilik az olmasına ve az su kullanılmasına karşın yeterli havalanma sağlanamamakta ve süreç yarı aerobik (kısmen havalı) olarak devam etmektedir. Dolayısıyla ortam sıcaklığı yeterince artmamakta ve ayrışma arzu edilen düzeyde olmamaktadır. Sürekli havalandırmalı yöneteme göre olgunlaşma daha uzun zaman almaktadır. Yığın içi sıcaklığın fazlaca artmaması nedeniyle zararlılar, hastalık amilleri, yabancı ot tohumları canlılıklarını yeterince kaybetmemektedir. En avantajlı yönü, kompostlama esnasında karbon ve azot kaybının en az olmasıdır. Diğer bir yöntemde (Hindistan’da Indore Yöntemi), organik artık ve atıklar C/N oranları dikkate alınarak, karbonca zengin olan sap, saman, ot, odun parçaları altta olmak üzere kat kat bir kubbe şeklinde yığılmakta, kompostlama süresince iki kere alt üst edilerek karıştırılmakta ve gerektiğinde ıslatılmaktadır. Bu yöntemde kompostlama süresi daha kısa, ancak azot ve karbon kaybı daha fazladır. Ayrıca, daha çok işçilik ve fazla su kullanımı gerektirmektedir. 132 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Uygun bir kompostlamada, yığının yüksekliği 1,5 m’den fazla ve hacmi 1 m3’den az olmamalıdır. Yığın çapının 2,5 m dolayında olması tercih edilmelidir. Çünkü daha büyük bir yığının kontrolü ve yönetimi zordur. Kompost kalitesi olumsuz yönde etkilenir. Kompostlamada kullanılacak organik atık ve artıkların C/N oranları büyük farklılık göstermektedir. C/N oranı; 100/1 olanlar fazla , 25/1 olanlar orta ve 7/1 olanlar az karbonlu olarak sınıflandırılmaktadır. Kullanılabilecek organik maddeler, bitkisel artıklar, sığır, koyun, keçi, at, tavuk (fosforca oldukça zengindir) gübresidir (Çizelge 4). Odun külü fazla miktarda K, Na, Ca, Mg ihtiva eder. Bu nedenle kompostlamada kullanılabilir. Kompostlamada kullanılacak organik madde yanında, kompostun bitki besin maddesi içeriğini zenginleştirmek amacıyla odun külü ve öğütülmüş kaya fosfatı ilavesi de yapılmaktadır. Az miktarda killi toprak ilavesi yığının su tutması bakımından önemlidir. Bir çiftlikte, hem organik artıkların giderilmesi ve hem de kompost elde edilmesi için en uygun karışım; 1/3 oranında çalı, çırpı, yaprak, 1/3 oranında sap, saman, ot, 1/3 oranında hayvan gübresi, evsel yemek artıkları ve % 5-10 oranında toprak olarak önerilebilir. Fazla işçilik gerektirmeyen bir kompostlama yöntemi: 1. Kompostlama materyali hazırlığı: Odunsu maddeler küçük parçalara ayrılır, böylece mikroorganizmalarla temas edecek yüzeyleri artırılmış olur, diğer materyal ayrı ayrı gruplar halinde kompostlamanın yapılacağı yere yakın olarak yığılır. 2. Kompost yığını doğrudan doğruya güneş ışığına maruz kalmayacak şekilde gölgede olmalıdır. 3. Kompostlacak materyal iyice ıslatılır. 4. Kompost yığınının oluşturulacağı zemin temizlenir ve düzeltilir, zeminin geçirimsiz olmasına dikkat edilir. 5. Yığının altına kaba maddeler konularak fazla suyun drenajı sağlanır. 6. Bu altlık materyalinin üzerine fazla karbonlu dal, yaprak, sap, saman bir katman halinde serilir, bunun üzerine düşük karbonlu hayvansal ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 7. 8. 9. 10. 133 artıklar, yemek artıkları yerleştirilir ve bu katmanın üzerini örtecek şekilde toprak yayılır. Bu işlem 1,5 m yüksekliğe ulaşılacak şekilde katlar halinde sürdürülür. Yığının üzeri sap ve samanla kaplanır, bunun üzerine de yağmur suyunu önlemek için plastik örtü geçirilir. İşlem kapalı yerde yapılıyorsa buna gerek olmaz. Kurak dönemlerde yığının su kaybetmemesi için yığının tüm dış yüzeyi çamurla sıvanır. Bu hali ile beklemeye bırakılır. Dış ortamın sıcaklığına ve nemliliğine bağlı olarak 2-3 hafta sonunda yığın hacminin yarısını kaybeder. Bu durumda yığının aktarılarak alt üst edilmesi ve havalandırılması gerekir. Aktarma işlemini takiben yığın tekrar beklemeye bırakılır. Gerektiğinde aktarma işlemi tekrarlanabilir. Kompostun olgunlaşmasını takiben işlem tamamlanmıştır ve kompost kullanıma hazırdır (Foto 21). Çizelge 4. Bazı organik atıkların C/N oranları Yüksek Karbonlular Daha Az Karbonlular Organik Madde C:N Organik Madde C:N Mısır Sapı 70:1 Hayvan Cesedi 4:1 Mısır Silajı 38 - 43:1 Mısır Koçanı 60 - 120:1 Kümes Gübresi 6:1 Saman 200 - 500:1 At Gübresi 30:1 Sap 80 - 120:1 Taze Ot 15:1 4.4.2. Sığır, koyun gübresi 15 - 20:1 Kompostun Özellikleri Kompostun özellikleri kompostlamada kullanılan organik maddelerin özellikleri ile yakından ilgilidir. Ancak, genel olarak hayvansal ve bitkisel atık ve artıkların kullanıldığı kompostlamada, kompost, bitkiler için hemen kullanılabilecek bitki besin elementleri ile birlikte toprağın fiziksel özelliklerini iyileştirici organik maddenin ayrışma ürünlerine sahiptir. 134 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Foto 21. Bir çiftlikte kompostlama tesisi Bunun yanında, ayrışmış organik maddeye bağlı durumda olan besin elementleri de toprakta devam edecek ayrışmaya bağlı olarak zamanla toprak çözeltisine geçebilecek durumdadır. Kompostlamanın ısınma döneminde iç sıcaklık 60-70 0C’ye yükseldiği için kompostlama materyali içerisindeki zararlılar, hastalık amilleri, yabancı otlara ait kök ve tohumlar yaşamlarını kaybetmiştir. Ayrıca, mikrobiyolojik faaliyetler sonucu kompost içerisinde oluşan doğal antibiyotikler toprak ve kök sağlığını korumada önemli katkılar sağlayacaktır. İyi durumda olgunlaşmış kompost, hafif, koyu kahverengi - siyahımsı renkte, kompostlaşmada kullanılan organik maddelerin fiziksel görünümünü yansıtmayan ve toprak kokulu yeni bir organik maddedir (Foto 22). 4.4.3. Kompostun Kullanımı Kompost bitkisel üretimde, toprak hazırlığından gelişme döneminin sonuna kadar her aşamada kullanılabilir. Daha önce de belirtildiği gibi, kompost sadece bitki besin maddesi olarak değil aynı zamanda toprak düzeltici olarak da toprağa uygulanmaktadır. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 135 Foto 22. Olgunlaşmış kompost toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerini geliştirir Bu nedenle, özellikle organik artık ve atıklarının yönetiminde, ortamda çok fazla miktarda organik atık varsa kompostlama sürekli olarak yapılarak tarla veya bahçe topraklarına uygulanabilir. Çiçekçilikte kullanılabilir. İşletme için fazla geldiğinde dökme olarak veya paketlenerek satışı yapılabilir. Kompostlamada özel bir uygulama da “Vermi Kompostlaması” olarak bilinen, kırmızı toprak solucanlarının kullanılarak daha çok evsel yemek artıkları ve kuru yaprakların kompostlanmasıdır. Bunun için özel kabinler yapılmakta, toplanan veya bir kompostlamadan elde edilen kırmızı toprak solucanları çok yoğun olarak bu kabinlerde ölü yapraklar üzerine bırakılmakta, solucanların sindirimini takiben bıraktıkları dışkı kompost olarak değerlendirilmektedir. 4.5. Yeşil Gübreler 136 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Yeşil gübreler, örtü bitkileri ve bitki artıkları (malç) birbirleriyle yakından ilgili uygulamalardır. Bitki artıkları ve örtü bitkisi toprağı erozyona ve aşırı güneş ışınlarına karşı korumakta, yeşil gübreler ise kendilerini takiben yetiştirilecek bitkiler için toprağa nem ve bitki besin maddesi sağlamaktadır. Yeşil gübreler yörenin ekolojik koşullarına uygun olarak, herhangi bir bitkiden önce ekilerek yetiştirilen ve erken hasat edilerek toprağa karıştırılan bitkidir. Bunlar genellikle baklagiller arasından seçilir. Bunun nedeni baklagillerin köklerindeki nodullarda (yumrucuklarda) azot depolanmasıdır. Yeşil gübre bitkileri genellikle çiçeklenmeden önce, en fazla su ve biyokütle ihtiva ettiği dönemde toprağa karıştırılmalıdır. Baklagil bitkilerin dönüşümlü ekimindeki (münavebe) durum bu uygulamadan farklıdır. Toprağa karıştırılan taze bitki dokuları toprak içerisinde çok kolay bir şekilde ayrışır ve ihtiva ettikleri bitki besin maddeleri kolaylıkla toprak çözeltisine geçer. Yeşil gübrelemede diğer bir yöntem de, yeşil ve taze bitkilerin başka yerlerden toplanarak bahçe veya tarla toprağına uygulanmasıdır. Bu bitkiler baklagil ağaçlar veya çalılar olabilir. Bunlar genel olarak bahçe veya çiftlik çevresinde yetiştirilen koruyucu çit bitkileridir. Yeşil gübrelemede, gerekli ön hazırlıklar yapıldıktan sonra tarlaya yeşil gübre olarak kullanılacak bitki tohumu ekilir, gerekiyorsa sulama da dâhil olmak üzere bütün bakım işlemleri yapılır, çiçeklenmeden önce biyokütlenin en fazla olduğu dönemde sürülerek toprağa karıştırılır (Foto 23). Yeşil gübrenin toprağa karıştırılmasının üzerinden 2- 3 hafta geçmeden asıl yetiştirilecek olan bitkinin ekimi yapılmamalıdır. Toprağa karıştırılan taze bitkinin ayrışması için belirli bir zamanın geçmesi gereklidir. Bu süre daha fazla tutulursa bu durumda da asıl bitkinin yetişmesi için gerekli zaman kalmayabilir. Uygulamanın yapıldığı yörenin iklim durumuna göre bu sürenin ayarlanması gerekmektedir. Yeşil gübrenin toprağa çok derin olarak karıştırılması doğru değildir. Bu derinlik ağır killi topraklarda 5-15 cm, hafif kumlu topraklarda 10-20 cm arasında olmalıdır. Organik tarım uygulamalarında yeşil gübrelerin önemli bir yeri vardır. Yeşil gübrelemenin yararları şöyle sıralanabilir: ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 137 Asıl bitkinin ekiminden önce, yeşil gübre bitkisinin kökleri toprağa girerek gevşetir, toprağın havalanmasına yardım eder, su tutmasını kolaylaştırır ve bitki besin elementlerinin dengeli dağılımını sağlar, Tarlada bitki hâkimiyeti oluşturarak yabancı otların gelişmesini baskı altında tutar, toprağı erozyondan ve aşırı güneş ışınlarından korur, Yeşil gübre olarak baklagiller kullanıldığında toprakta azot birikimi sağlanır ve asıl bitki için azot depolanır, Toprağa karıştırılan taze bitki ayrışmasını takiben toprağa nem ve hazır bitki besin maddesi sağlar, Toprağa eklenen organik madde toprak mikroorganizmalarının faaliyetini artırarak asıl bitki için canlı bir toprak ortamı hazırlar, Toprak organik maddesinin artışı ile toprak yapısı gelişir ve toprağın su tutma kapasitesi artar. Yeşil gübrelemenin etkisi başlangıçta tam olarak görülmeyebilir. Yeterli etkinin görülebilmesi için uygulamaların devamlılığı gerekir. Foto 23 . Yeşil gübre örtüsünün toprağa karıştırılışı 138 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 5. BİTKİ KORUMA 5.1. Organik Üretimde Zararlı ve Hastalık Yönetimi Organik tarımda bitki koruma yöntemleri oldukça önemlidir. Alışılmış tarımsal uygulamalarda kullanılan tarımsal mücadele ilaçlarından sentetik kimyasalların kullanımı yasaklanmaktadır. Bu nedenle zararlılar ve hastalıklarla mücadelede daha farklı yaklaşımlar gerekmektedir. Son yıllarda IPM (Integrated Pest Management- Entegre Zararlı Yönetimi) uygulamaları sürdürülebilir tarımda önemli bir yer almıştır. Ancak bu uygulamalarda da bazı özel durumlarda pestisidlerin kullanımı görülmektedir. Gıda güvenliği yönünden daha sağlıklı gıda maddesi üretebilmek için organik tarımda bu uygulamalardan kaçınılmaktadır. 5.1.1. Bitki Sağlığı ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 139 Bitki sağlığı ifadesi ile bitki gelişmesinin tüm süreci içerisinde, bitki dokularının tümünün ve bitkisel ürünün sağlıklı olması akla gelmelidir. Bitki sağlığı tohumdan başlayıp meyveye kadar giden bir süreçtir. Bu nedenle sağlıklı bir bitkisel üretimde bitki sağlığı organik tarımın yönetimi ile yakından ilgilidir. Organik tarımda bitki koruma bakımından en önemli kural, sentetik kimyasal mücadele ilaçlarının kullanılmayarak zararlıların ve hastalıkların olumsuz etkisini en aza indirmektir. Bu da uzun bir dönemi kapsamaktadır. Kısa dönem içerisinde zararlıların ve hastalıkların giderilmesi için de organik tarıma özgü uygulamalar vardır. Ancak bu daha risklidir. Bu nedenle en uygun olanı, bitkisel üretim süreci boyunca bitkilerin sağlıklı olarak beslenmesine ve bakımına özen gösterilmesidir. Sağlıklı bitkiler hastalık ve zararlılara karşı daha dayanıklıdır. Bu nedenle daha az zarar görür. Bitkilerin sağlıklı olmasını etkileyen birçok faktör vardır. Bunların bir bölümü bitkinin kendisine ait, çoğu genetiksel olan özelliklerdir. İkinci grup faktörler çevre ait özellikler, üçüncüsü ise bitkisel üretim yönetim faktörleridir. Canlı organizmalarla onların yaşam ortamları arasındaki uygunluk organik tarım için çok önemlidir. Uygun ve sağlıklı gelişme koşullarında bitkiler kendi koruma mekanizmalarını geliştirebilmektedir. Sağlıklı çevre koşullarının başında verimli toprak ortamı gelmektedir. Bitkinin gereksinim duyduğu besin maddelerinin cins ve miktar olarak dengeli bir şekilde sağlanması ile bitki sağlıklı biçimde gelişmekte ve zararlı ve hastalıklara karşı dayanıklı duruma gelmektedir. Verimli toprak koşullarının yanında, yörenin iklim özellikleri, örneğin, yağış miktarı ve şiddeti, yağışların cinsi ve yıl içerisindeki dağılımı, hava sıcaklığı, gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farklılıkları, don, sis, güneşlenme süresi, güneş ışınlarının şiddeti, rüzgârlar, rüzgâr hızları, yönleri, nemli veya kuru hava akımları, kuraklık gibi çevre faktörleri de organik tarım yönetiminde önemli faktörlerdir. Bu faktörlerin çoğu bitkisel üretimi için kritik faktörlerdir. Kritik faktörlerin birinin veya birkaçının olumsuz olarak seyretmesi bitkilerde stres (baskı) etkisi yapar ve üretimi riske sokar. Stres bitkilerin savunma mekanizmasını zayıflatır. Sonuçta, her zaman için hastalık ve zararlıların hedefinde bulunan bitkiler kendilerini koruyamayarak yenik duruma gelir. Özellikle 140 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE vurgulamak gerekir ki, organik tarımda temel ilke, zararlı ve hastalıklara karşı korunmak için bitkinin sağlıklı olmasıdır. Bitkinin kendi doğal özelliğinden kaynaklanan ve çoğu genetiksel olan faktörler bitki sağlığı bakımından önemlidir. Bunların başında gelen bitkilerin kendilerine özgü bağışıklık sistemleridir. Zararlılar ve hastalıklar herhangi bir bitkiye veya bitki grubuna tesadüfen saldırmazlar. Kendilerine besin ve barınak temini için bitkilerden yararlanırken zarar verirler. Bu davranışları onlar için bir yaşam mücadelesidir. O halde onların da tercihleri vardır. Tercih ettikleri bitkiler, bitki dokuları veya tercih zamanlarını kendileri seçerler. İşte tercihlerinin büyük bir bölümü bitkilerin genetik özellikleri ile ilgilidir. Herhangi bir zararlı için bir bitki dokusu çekici geldiği halde başka bir bitkinin dokusu caydırıcı olabilmektedir. Bitkilerin kendi özelliklerinden kaynaklanan ve kendilerine özel olan savunma mekanizmaları vardır. Bunlardan birincisi, bazı zararlı ve hastalık amilleri tarafından tercih edilmemesini sağlayan özelliklerdir. Örnek olarak, bitkinin rengi ve salgıladığı koku cazip gelmeyebilir, yapraklar üzerindeki uzun ve yapışkan madde içeren tüyler zararlıları rahatsız edebilir, yaprağı kaplayan mum dokusu zararlının yaprak özsuyuna ulaşmasına engel oluşturabilir, yaprağın tadı ve besin değeri kendisi için uygun olmayabilir. Bu özellikler bitkileri bir kısım saldırılardan korur. İkincisi, bazı bitkilerin aktif ve etkili savunma sistemlerinin oluşudur. Kendilerine saldıran zararlılara karşı doğrudan doğruya savunma mekanizmalarını kullanarak cevap verirler. Onlara zarar verebilir veya ölümlerine neden olabilirler. Örnek olarak, yapraklarındaki bir kısım madde, zararlıların ve hastalık amillerinin metabolizma işlevlerini zayıflatmakta, onlara zarar vermekte ve yapışkan madde salgılayan tüyler yapışarak hareketsiz hale gelmelerine neden olmaktadır. Bitkilerin savunma mekanizmaları ile ilgili üçüncü durum ise, bitkilerin zararlılara veya hastalıklara karşı toleranslı olmasıdır. Bu gruptaki bitkiler gördükleri zararı kısa sürede telafi ederek, örneğin yeni yapraklar üreterek, yeni dokular oluşturarak, gelişmelerini sürdürebilmektedir. Organik tarım sistemleri kapsamında yapılacak her türlü üretimde çevre koşullarına uyum gösteren dayanıklı tür ve çeşitlerin seçimine özen gösterilmelidir. Üretim amacıyla yeterli miktarla ulaşılabilmesi için, başlangıçla tüketime verilmeden çoğaltılmaları gerekmektedir. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 141 Bitkisel üretimde, hastalık ve zararlılara karşı dayanıklı ve çevre koşullarına uyum sağlamış olan çeşitlerin aşılama yoluyla da çoğaltılması mümkündür. Bu yöntem daha çok, çok yıllık odunsu bitkilerde kullanılmaktadır. Hastalıklara dayanıklı olmayan bir anaç üzerine dayanıklı bitkinin çeliği aşılanarak yapılan bu uygulamadan çok iyi sonuçlar alınmaktadır. 5.1.2. Önleyici Tedbirler Organik tarımsal üretimde, hastalık ve zararlılara karşı koymanın en akılcıl yolu başlangıçta risk faktörlerinin dikkate alınması ve bu faktörlerin yönetilmesidir. Bu bağlamda, bitkilerin ve dolayısıyla bitkisel üretimin zararlı ve hastalıklardan fazlaca etkilenmemesi için uygulanabilecek korucu önlemler şöyle sıralanabilir: 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. 10. Çevre koşullarına uyum gösteren dayanıklı çeşitlerin seçilmesi, Temiz, hastalıksız ve sağlıklı tohum ve bitki materyalinin seçimi, Uygun bitkisel üretim yöntemi seçimi, Dengeli bitki besin maddesi temini ve sürdürülmesi, Yeterli ve uygun organik madde girdisinin sağlanması, Uygun toprak işleme yöntemleri, Bitkiye ve toprak özelliklerine özgü etkili bir su yönetimi, Doğal düşmanlara karşı etkili korunma, Bitkiye uygun bir üretim zamanı ve aralığı seçimi, Çevre koşullarının iyileştirilmesi ve sağlıklı ortam temini. Tohumluk seçimi oldukça önemlidir. Tohumların başka bir işletmeden satın alınması zaman zaman önemli sorunlarla karşılaşılmasına yol açabilir. Bu nedenle tohumların seçimine özenli davranılması gerekir. Tohumların sağlıklı olmasını sağlamak amacıyla sentetik kimyasal maddelerle ilaçlanmasına organik tarım kurallarında yer verilmemektedir. Bu amaçla yapılan uygulamalardan bazıları şöyledir: Tohumlar 50-60 oC’de sıcaksu içerisinde kısa bir süre tutularak fiziksel olarak muamele edilmek suretiyle zararlılardan arındırılmakta, öğütülmüş sarmısak ile muamele edilmekte veya tohumlar zararlılara karşı savunma mekanizması oluşturan yararlı mantarla kaplanmaktadır. 142 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 5.1.3. Bitki Koruma Yöntemleri Uzun dönem esasına göre alınan önlemlere karşın, çevreden gelen veya ilaçlamalara karşı dirençli duruma gelmiş olan zararlıların saldırısına uğramak bazı durumlarda kaçınılmazdır. Bu durumlarda saldırılardan en az hasarla kurtulmanın yollarını aramak gerekmektedir. Bunların başında yapılacak ilk iş erken uyarı önlemlerinin alınmasıdır. Saldırılara karşı olabildiğince erken önlem alınması bitkisel üretime verilen zararı azaltacaktır. Bu amaçla tarla ve bahçe kenarlarına veya içlerine yerleştirilecek böcek kapanları ile gelen böcek cinsi ve yoğunluğu belirlenebilir. Alınacak önlemler de buna göre yönetilebilir. Organik bitkisel üretimde en önemli bitki koruma yöntemleri biyolojik kontrol, doğal pestisidlerin kullanımı ve mekanik kontrol yöntemleridir. Biyolojik kontrolde esas olan, bitkisel üretime zarar vermeyen, ancak zararlı böceklerle beslenen böceklerin ve hastalık amillerine karşı olan mikroorganizmaların çoğaltılmasıdır. Doğal pestisidler daha çok doğal olarak yetişen bir kısım bitkiden hazırlanan karışımlardır. Bunların da bitkisel üretime ve gıda sağlığına olumsuz etkilerinin olmaması gerekir. Mekanik kontrolde esas olan böceklerin veya hastalanmış bitki veya dokularının elle toplanarak zararlarının azaltılmasıdır. Mekanik kontrolde yaygın olarak kullanılmakta olan böcek kapanları, ışıklı kapanlar, böcek, sümüklüböcek ve salyangoz tuzakları, yapışkan tuzaklar, dişi böcekler tarafından yayılan seks hormonları ile oluşturulan kapan veya tuzaklardır. Bu kapan veya tuzakların bir kısmı ticari olarak satılmasına karşın, organik tarım uygulamalarında işgücünü değerlendirmek amacıyla çiftçiler tarafından kolaylıkla yapılabilecek böcek kapanları da vardır. Örneğin ped şişelerin kullanılması ile hazırlanacak kapanlar atıkların değerlendirilmesi bakımından da önemlidir. Bu amaçla bir ped şişe aşağıda görüldüğü gibi içerisine doldurulacak bir sıvı ile böcek kapanı olarak kullanılabilir. Sıvı olarak kapana doldurulacak karışımlar farklıdır. Bunlardan üç örnek verilmektedir: 1. Soyulmuş bir portakal veya hıyar püresi, 100 ml sığır sidiği, 0,5 litre su iyice karıştırılır, bir gece dinlenmeye bırakılır ve 15 litre su ile karıştırılarak şişelere doldurulur. 2. Bir litre su, 125 ml sığır sidiği, 1,5 çay kaşığı vanilya esansı, 100 g şeker, 10 g pireotu karıştırılır ve şişelere dağıtılır. 3. Bir çay kaşığı pire otu, 250 ml bal, 1 çay ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 143 kaşığı vanilya esansı, 250 ml hıyar püresi 10 litre suya karıştırılır ve 250 şer ml olarak şişelere yerleştirilir (Çizim 16, Foto 24 ve Foto 25). Çizim 16. Ped şişelerin kullanılması ile hazırlanabilecek bir kapan örneği Foto 24. Zararlı böcekleri toplamak amacıyla oluşturulan bir şişe kapan 144 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Foto 25. Zeytinlikte zararlı böceklere karşı oluşturulmuş bir kapan 5.2. Doğal Düşmanlar Bitkisel üretimde, üretimin değişik aşamalarında bitkiye zarar vererek üretimi olumsuz yönde etkileyen zararlı ve hastalıklardan korunmanın diğer bir yöntemi doğal düşmanların kullanılmasıdır. Bu uygulama biyolojik mücadele olarak adlandırılmaktadır. Bu uygulamanın temel amacı zararlı ve hastalık etmenlerini tamamen ortadan kaldırmak değil, ekonomik zarar oluşturmayacak şekilde azaltılmasıdır. Unutmamak gerekir ki, bu canlıların tamamen ortadan kaldırılması da ekolojik dengeyi olumsuz yönde etkiler. Dikkati çeken önemli bir konu, zararlıların ve hastalık etkenlerinin her bitkiye zarar vermemesi, belirli bitkiler üzerinde daha etkili olması, bu bitkilerde de üretim süresinin belirli dönemlerinde etkilerini göstermesidir. Bu nedenle, yapılacak biyolojik mücadele uygulamalarında, zararlıların ve hastalık etmenlerinin yaşam süreçlerinin ve bu sürecin çevresel faktörlerle ilişkisinin bilinmesi gerekmektedir. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 145 Organik tarım kurallarına göre bitkisel üretim yapılırken, zararlı ve hastalıklarla mücadelede biyolojik yöntemler yaygın olarak kullanılır. Bu nedenle doğal düşmanlar olarak kullanılabilecek canlıların bilinmesi yararlı olacaktır. Doğal düşmanlar adı altında toplanabilecek canlılar; predatörler (avcı böcekler), hastalık etmenleri ve parazitoidler (parazitler) olarak sıralanabilir. 5.2.1. Zararlı ve Hastalıkların Ekolojisi Ekoloji, canlılar ile canlı çevresi arasındaki ilişkileri değerlendirir. Zararlı ve hastalıkları yeteri kadar tanımadan ve bunların çevre faktörleri ile olan ilişkilerini bilmeden mücadelede başarılı olmak mümkün değildir. Zararlı ve hastalık etmenlerinin olumsuz etkileri çevre faktörleri ile yakından ilgilidir. Her şeyden önce bu canlıların yaşamlarını sürdürmeleri uygun ve yeterli gıda maddesi, uygun barınak ve çevre koşulları ile sınırlıdır. Çevre sıcaklığı, nemlilik, rüzgâr, ışık gibi fiziksel faktörlerle birlikte, doğal düşmanları, aynı gıda maddesini paylaşan rakip canlılar, bu önemli faktörler arasındadır. Tarımsal ekosistemlerde zararlıların ve hastalıkların bireysel olarak bulunmaları bir riskin bulunduğunun işaretidir. Ancak mücadeleyi gerektirmeyebilir. Bu bireyler hızla çoğalarak ekonomik zarar verme aşamasına geldiklerinde mücadelenin yapılması zorunlu hale gelir. Sayılarının az olması yeterli gıda maddesi bulunmayışından, var olan bitkilerin kendileri için cazip olmayışından, çevre koşullarının yaşam döngülerini etkilemiş olmasından kaynaklanabilir. Ya da çok sayıdaki doğal düşmanlarının varlığı çoğalmalarını engelliyor olabilir. Zararlılar yaşam süreçlerinin tüm evrelerinde bitkilere zarar vermezler. Bu nedenle her zararlının yaşam süreçlerinin ve bu süreçte hangi evrelerde zararlı olduklarının bilinmesi gerekir. Zarar verme potansiyelinin en fazla olduğu zamanla bitkilerin gelişme dönemleri, organ ve dokuları, ayrıca zararlının hangi ortamda (toprakta veya toprak dışında) daha fazla zarar vereceği bilinmelidir. Çevre şartları uygun olduğunda zararlılar ve hastalık etmenleri çok hızlı bir şekilde çoğalır. Bu durum doğal düşmanlar, avcı canlılar için oldukça iyi bir gıda maddesi varlığıdır. Rahatlıkla beslenir ve çoğalırlar. Zararlıların azalması sonucunda bitkisel üretimde zarar görülmez. Ancak, doğal düşmanların artması ile zararlılar çok azalacağı için gıda maddesi azalmış 146 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE olur, bunu takiben doğal düşmanların sayısı azalır ve zararlılar çoğalmaya başlar. Bu dönemde bitkisel üretime zarar verebilirler. Bu olay doğal ortamda devam eder gider. Sentetik kimyasal pestisidlerin kullanılması ile zararlılar ve hastalıklar çok kısa sürede kontrol altına alınabilir. Ancak böyle devam etmez. Çünkü kullanılan pestisidler doğal düşmanlar üzerinde de etkilidir. Kısa bir süre ortada görünmeyen zararlılar, belirli bir süre sonra sentetik pestisidlere karşı dayanıklılıkları artmış olarak geri döner. Önceden fazla zarar vermeyen bazı canlılar daha fazla zarar verecek duruma gelir. Bunun nedeni doğal düşmanlarının yok oluşudur. Buna en belirgin örnek olarak kırmızı örümcek akarı gösterilmektedir. Bu zararlının çok sayıda doğal düşmanı olmasına karşın tarlalarda yoğunluk kazanması sentetik pestisid kullanılması ile ilgilidir. Organik tarımda sentetik pestisid kullanımı tamamen yasaklanmıştır, doğal pestisidler de sınırlı olarak kullanılmaktadır. 5.2.2. Doğal Düşmanların Çoğaltılması Bitkisel üretimde, tarlada, bahçede, bağda görülen bütün böcekler zararlı değildir. Aksine bunların önemli bir bölümü bitkisel üretimi destekleyen canlılardır. Bazıları bitkiler üzerinde sadece dolaşır, bazıları bitki üzerinde yaşar ama zarar vermez, bazıları da bitkilere zarar veren canlılarla beslenir. Bunun yanında bitkilerle beslenen, ancak sayıları çok az olduğu için bitkiye zarar vermeyen böcekler de vardır. Doğal düşmanlar çiftçinin yakın dostlarıdır. Çünkü bunlar zararlıları ve hastalık etmenlerinin kontrol altında tutarak çiftçinin işini kolaylaştır, bitkilere zarar vermezler. Doğal düşmanları dört grup altında toplamak mümkündür; 1. Predatörler (avcılar), 2. Parazitoidler (parazitler), 3. Patojenler (hastalık etmenleri) ve 4. Nematodlar’dır. Predatörler (avcı böcekler) Gelin böceği veya uğur böceği gibi, yararlı böcekler, genellikle avlarını larva, ergin veya her iki dönemde de öldürüp yemek suretiyle yararlı olmaktadır. Predatörler, konukçusunu doğrudan doğruya yemek veya hortumunu sokup özsuyunu emmek suretiyle öldürür. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 147 Parazitoidler (parazitler-asalak yaşayanlar) Bu tür canlılar genellikle gözle görülmeyecek kadar küçük olan canlılardır. Bunlar konukçusunun embriyosu içerisinde gelişerek ölümüne yol açarlar. Parazitoid ergin dişiler, yumurtalarını konukçusu olduğu böceğin yumurtası veya larvası içerisine bırakarak kendi neslinin devamına çalışır. Sadece larvaları parazittir. Bazıları konukçusunun içerisinde bazıları dışında yaşar. Parazitler genel olarak konukçularından daha küçüktür. Patajonler (hastalık etmenleri) Bunlar canlıların hastalanmasına ve ölümüne neden olan bakteriler, funguslar (mantarlar) ve virüs gibi mikroorganizmalardır. Patojenin varlığı ve etkisi yüksek nem ve az ışıkla yakından ilgilidir. En yaygın olarak kullanılan böcek patojeni Bacillus thuringiensis (Bt) ve NPV virüsüdür. Nematodlar Bunlar çok küçük ve bir çeşit ince-kılcal solucanlardır. Sadece topraktaki zararlılar üzerinde etkilidir. Doğal düşmanların çeşitliliği ve sayısal olarak yeterlilikleri bitkilerin zararlılara ve hastalıklara karşı korunmasında önemlidir. Bu nedenle organik tarım uygulamalarında bu canlıların varlıklarının sürekliliği ve sayısal olarak yeterlilikleri gerekir. Organik tarımda kullanılmalarına sınırlı olarak izin verilen bir kısım doğal pestisidlerin bu canlılara zarar verebileceğini hatırlamak gerekir. Doğal düşmanların tür ve sayısal olarak artırılması için bunlara gıda maddesi sağlayacak ve barınmalarını kolaylaştıracak olanaklar sunulmalıdır. Çiftlikteki bitki çeşitliliğinin artırılması bu bakımdan oldukça yararlıdır. Bu çeşitlilikte çiçekli bitkilerin bulundurulması doğal düşmanlara cazip gelecektir. Önemli diğer bir konu da, bu canlılara zarar verebilecek bitki yangınlarından kaçınmaktır. 5.2.3. Biyolojik Kontrol ve Koruma Bitkisel üretimde, zararlıların, hastalık etmenlerinin ve yabancı otların kontrolünde ileri sürülen yöntem ve yaklaşımlara oranla biyolojik kontrol veya biyolojik mücadele daha karmaşıktır. Bu uygulamanın esası doğal düşmanların kullanılarak zararlı ve hastalık etmenlerinin ekonomik kayıp vermeyecek şekilde kontrol altına alınmasıdır. Bu yöntemde kullanılanlar canlılar olduğu için, bu canlıların ekolojisi de önem taşımaktadır. Çeşitlilikleri, yaşam döngüleri, gıda maddesi istekleri, sıcaklık, nem, ışık 148 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE gibi fiziksel beklentileri, rakipleri, bunlara zarar verebilecek canlılar ve hastalık etmenleri bilinmesi gereken etkili faktörlerdir. Canlıların gelişimi ve yararları yöreden yöreye, bitkiden bitkiye ve zamana bağlı olarak farklılık gösterir. Biyolojik mücadele yöntemleri, günümüzde IPM (Integrated Pest Management) entegre zararlı yönetimi uygulamalarında yaygın olarak kullanılmaktadır. Büyük ölçüde başarılı olunduğu da bilinmektedir. Bağ, bahçe ve tarlada bulunan doğal düşman grubuna giren canlılar toplanarak uygun ortamlarda çoğaltılabilir. Zararlıların etkili olabileceği durumlarda bitkilere veya bitki aralarına bırakılabilir. Doğal düşmanların çoğaltılarak bitkilere salınmasında iki yaklaşım vardır. Bunlardan birincisi, zararlıları önleyici olarak, her üretim sezonu başında, olası bir zararlı saldırısına karşı, çoğaltılarak salınmalarıdır. Bu salınmalı takiben doğal düşmanlar kendilerine uygun yaşam ortamını bulur ve zararlılarla beslenir. İkinci yaklaşım, doğal düşmanların zararlıların en fazla etkili olduğu zaman salınmasıdır. Bu yaklaşımda daha çok zararlı parazitleri kullanılır. Avcı böceklerin kısa sürede konukçu bularak zararlıları öldürmeleri beklenmemektedir. Zararlıları veya hastalık amillerini öldüren veya yok eden doğal düşmanlar çoğu kez mantarlar ve bakterilerdir. Bunlar genel olarak antagonistik mikroorganizmalar, mikrobiyal insektisid veya biyopestisid olarak da bilinir. Bu mikroorganizmalardan en önemlisi Bacillus thuringiensis (Bt) gibi bakterilerdir. Bt 1960’lı yıllardan bu yana ticari olarak mikrobiyal insektisid olarak pazarlanmaktadır. Farklı tipte ve özelliklerdeki Bt ürünleri, tırtıl, sivrisinek ve karasinek mücadelesinde kullanılmaktadır. Bunun yanında, NPV (nuklearpolihedrosis virüsü) bazı zararlıların tırtılları üzerinde etkilidir. Zararlılarla mücadelede, böcek öldürücü mantarlar da kullanılır. Buna en iyi örnek olarak Beauveria bassiana verilmektedir. Bb 147 mısır bitkisi zararlılarına karşı kullanılmaktadır. Benzer olarak topraktan bulaşan hastalık amilleri için de mantarlar kullanılmaktadır. Örnek olarak; Trichoderma sp. gibi, bitki patojenlerine karşı doğal düşman olarak kullanılmaktadır. Diğer taraftan Steinernema carpocapsea gibi nemetodlar toprak böceklerinin kontrolünde etkilidir. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 149 5.3. Doğal Pestisidler Bitkisel üretimde, sentetik kimyasal pestisidlerin yerine kullanılabilecek çok değişik yöntem ve uygulama vardır. Bunlardan bir bölümü de doğal pestisidlerdir. Bunların çoğu bitkisel kökenlidir. Bitkilerden elde edilir. 5.3.1. Bitkisel Pestisidler Botanik veya bitkisel pestisidler, böceklere zehir etkisi yaptığı bilinen bitkilerden elde edilen etken maddelerle üretilen çözeltilerdir. Bu çözeltiler gerektiği zamanlarda bitkilere uygulanarak zararlı böcek mücadelesi yapılır. Oldukça eski uygulamadır. Ancak, organik tarım uygulamalarının yaygınlaşması ile daha yoğun olarak gündeme gelen bir uygulamadır. Bunlar arasında, rotenon (Derris sp.), nikotin (tütün) ve pyrethrin (Chrysanthemum sp.) küçük ve büyük ölçekli işletmelerde kullanılmaktadır. Bunların çoğu, deri, solunum ve mide yoluyla etkisini göstermektedir. Bu nedenle etkiledikleri böcek çeşitliliği oldukça fazladır. Biyolojik olarak birkaç gün veya hafta içerisinde parçalanabilirler. Yararlı böcekler için de öldürücü olabilirler. Özellikle nikotin hem insanlar ve hem de diğer sıcakkanlı hayvanlara zarar verir. Oldukça tehlikelidir. 5.3.2. Bitkisel Pestisidlerin Kullanımı Bitkisel pestisidlerin yaygın olarak kullanılanlarının bazıları, bilinen adlarına göre, neem, pyrethrum (pireotu) rotenon, quassia (acıağaç), acıbiber, Meksika Marigold (kadife çiçeği), sarmısak, ginger (zencefil) olarak sıralanabilir. Neem (Azadiracta indica) ağacından çıkarılan bitkisel pestisidin etkili maddesi azadiractin’dir. Tırtılları ve çoğu zararlı sinekleri uzaklaştırır ve öldürür. Bu amaçla ağacın tohumları ve yaprakları kullanılır. Tohumu her mevsim bulmak mümkün olmasa da yapraklar hazırdır. Çözelti hazırlandıktan 8 saat sonra etkililiğini kaybeder. Bu nedenle ışığa maruz bırakılmamalı ve mümkün olduğu kadar akşamüzeri kullanılmalıdır. Uygulandığı esnada bitki ve böceklerin ıslak olması arzu edilir. Fazla yoğun kullanıldığında yaprakları yakar. Doğal düşmanlara da zarar verir. Pyrethrum (Pireotu) papatya benzeri Chrysanthemum sp. dir. Böceklerde felç yapar. Düşük dozu öldürücü değildir. Ancak, böcek hareketliliğini 150 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE kaybeder, yığılır kalır. İnsanlarda alerjik etki yapar. Vücutta döküntü, baş ağrısı ve halsizliğe neden olur. Hazırlanan çözelti ışık aldığında kolaylıkla bozulur, kireç veya sabun çözeltisi ile karıştırılmamalıdır. Fazlaca asitli ve bazik ortamlarda etkililiğini kaybeder. Bozulduğunda pyretrin oluşur. Bu sentetik pestisid ham maddesidir. Piyasada “Decis” veya “Ambush” ticari adı ile bulunun insektisidler sentetiktir. Organik tarımda kullanılamaz. Rotenon, insektisid olarak kullanılmaktadır. Ancak son günlerde yapılan araştırmalarda, rotenonun insanlarda Parkinson hastalığına yol açtığı ortaya konulmuş ve kullanımında çok dikkatli davranılması gereği vurgulanmıştır. Chacals Baobab olarak bilinen diğer bir doğal bitkisel insektisid, Adenium obesum (çöl gülü) bitkisinden elde edilmektedir. Daha çok pamuk zararlılarına karşı kullanılmaktadır. Nikotinin zararlılara karşı kullanılması, tütünün ABD’den Avrupa’ya gelmesi ile başlamıştır. Özellikle yaprak bitlerine karşı kullanılmaktadır. Yararlı böceklere de zarar vermektedir, insan sağlığını olumsuz yönde etkiler. 5.3.3. Diğer Doğal Pestisidler Kükürt, mantar hastalıklarına karşı kullanılmaktadır. Kükürt-kireç bulamacı ve kuru kükürt-kireç karışımı insektisid olarak kullanılır. Bakır, mantar hastalıklarına karşı kullanılır, ancak toprakta birikerek toprak canlılarına zarar verebilir. Kül; değişik bitkilerin külleri topraktan bulaşan hastalıkları önlemede kullanılır. Sönmüş kireç, topraktan kaynaklanan hastalıkları önleyicidir. Kil, mantar hastalıklarına karşı iyidir. Kabartma sodası, sodyum bikarbonat, mantar hastalıklarına karşı kullanılır. Yumuşak sabun çözeltisi afitlere ve diğer emici böceklere karşı etkilidir. Hafif mineral yağ, değişik böceklere karşı kullanılır, ancak doğal düşmanlara da zarar verir. Kükürt aynı zamanda örümcek akarlara karşı kullanılmaktadır. Bitki külleri farklı bir uygulama olarak karıncalara ve benzeri böceklere etkilidir. 5.4. Yabacı Ot Yönetimi Alışılmış tarım sistemlerinde, bitkisel üretimde de yabancı ot mücadelesi önemlidir. Ancak herbisid uygulaması ile tarla veya bahçeyi bunlardan kurtarmak mümkündür. Sonuçta bu yabancı otlar yok olur, ancak ot ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 151 öldürücünün etkisi devam eder, asıl üretilen bitkiye de zarar verebilir. Biyolojik çeşitlilik önemli ölçüde azaltılmış olur. Organik tarımda yabancı otlarla mücadelede farklı bir düşünce vardır. Öncelikle organik tarımda yabancı ot, tarlada veya bahçede olması gereken asıl bitkilerin dışında kendiliğinden gelişen, orada ve o zaman aralığında olmaması gereken bitkilerdir. Yani bu bitkiler yine olmalı, yaşamlarını başka yerlerde ve başka zaman diliminde sürdürmelidir. İşte bu düşünceyle, yabancı otlarla zararlı olmaları halinde mücadele etmek gerekmektedir. Bunun dışında böyle bir çabaya gerek yoktur. Yabancı otlar, ekonomik anlamda gelir elde edilmesi bakımından ekilen veya dikilen bitkilere farklı şekillerde zararlı olabilirler. Öncelikle, asıl bitkinin suyuna, besin maddesine ve güneş ışınlarına ortak olurlar. Bu ortaklıkta yabancı ot sıklıkla önde gider. Sonuçta asıl bitki yeterli su, besin maddesi ve güneş ışını bulamadığı için sağlıklı gelişemez, zararlı ve hastalıkların hedefi haline gelir. Diğer taraftan, yabancı otlar hasat dönemimde hasadı engeller, ürün kalitesini bozar, toprağa dökülen tohumları veya toprakta kalan kökleri daha sonraki bitkisel üretim için de zararlı olur. 5.4.1. Yabancı Ot Ekolojisi Bitkisel üretime zarar veren hayvansal canlılarla mücadelede olduğu gibi, yabancı ot mücadelesinde de yabancı otu iyi tanımak gerekir. Yabancı otun yaşam süreci ve çevre ilişkileri bilinmesi gereken hususlardır. Her şeyden önce tarlaya ekilen veya dikilen bitki türü bir tanedir. Ancak o tarlanın çevresinde o dönemde gelişme eğiliminde olan birçok yabancı ot türü vardır. Bunlardan en az birkaçı bu ortamda asıl bitkiden daha iyi gelişme şansına sahiptir. Çünkü bunların çoğu o yöreye en iyi uyum sağlayan bitkilerdir. Bu nedenle tarımsal üretimdeki bitki ile yapılacak yarışı kazanmaları olasıdır. Ekonomik olarak yetiştirilen bitkiye oranla yabancı otlar daha az seçicidir. Bu nedenle herhangi bir tarlada yabancı otun fazla olması o toprakta bazı sorunların olduğuna da işaret eder. Örneğin, toprakta yeterli bitki besin maddesi olamayabilir, aşırı su birikimi olabilir, toprak yapısı bozulmuş, toprak sıkışmış olabilir, toprakta tuz birikmesi meydana gelmiş olabilir. Kültür bitkileri bu olumsuz durumlarda yeterince gelişemezler, bu nedenle bu gibi durumlarda yabancı otlar yarışı kazanır. Ekilen bitki tarla içerisinde azınlıkta kalır, yabancı otlar çok iyi bir şekilde gelişir. Benzer şekilde, 152 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE toprakta yeterince organik madde bulunmaması veya toprak asitliğinin artmış olduğu durumlarda yabancı ot gelişmesi önemli boyutlara ulaşabilir. Sonuçta, tarlada veya bahçede yabancı otların fazlaca görülmesi bazı şeylerin doğru olmadığının en belirgin göstergesidir. Toprağın bazı sorunlarla karşı karşıya olduğunu göstermesi yanında, yabancı otların başka yararları da vardır. Doğrudan ekolojik bir yaklaşımla, yabancı otlar biyolojik çeşitliliğin önemli göstergeleridir, istenmeyen yerlerde olmasa bile birçok yerde olmaları ve yaşamlarını sürdürmeleri gerekir, Yabancı otlar çoğu yararlı canlının doğal barınağıdır. Varlıkları ile zararlılara karşı mücadelede yardımcı olurlar. Bazı yabancı otlar çiftlik hayvanları ve hatta insanlar tarafından yenilebilen besin maddeleridir. Bazıları doğrudan doğruya bitkisel ilaç veya ilaç etkin maddesi üretiminde kullanılır. Bitkisel üretimde yeşil gübre olarak değerlendirildiklerinde toprağa önemli miktarda bitki besin maddesi sağlarlar. Toprak oluşumunu hızlandırırlar. Toprağı koruyarak erozyonu önlerler. Bütün bunlara karşın, diğer olumsun etkilerinin yanında, tarla içerisinde asıl bitkiler arasında gelişen yabancı otlar, bitkiler arasına ışık ve hava akımlarının girmesini engelleyerek loş ve nemli ortamların oluşmasına neden olur, bunun sonucunda da bitki hastalıkları daha kolay yayılır. 5.4.2. Yabancı Ot Denetimi Daha önce de belirtildiği gibi, yabancı ot mücadelesindeki amaç, onları yok etmek değil, bitkisel üretime zarar vermeleri nedeniyle, yer ve zaman bakımından çoğalmalarını denetim altında tutmaktır. Özellikle bitkisel üretimin başlangıç döneminde yabancı ot varlığı çok önemlidir. Bu dönemde genç bitkiler gelişebilmeleri için nem, ışık ve bitki besin maddesine ihtiyaç duyar. Bu isteklerinin yabancı otlar tarafından engellenmesi durumda yeterli büyüme sağlanamaz. İyi gelişemeyen bitkiler zararlı ve hastalıklardan etkilenir. Yabancı otlat hasat döneminde de ürünü etkiler. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 153 Yabancı ot denetiminde yabancı otların çeşitliliği ve miktarı önemlidir. Bitkinin gelişme döneminde ve herhangi bir dönemde bitkiye zarar verecek duruma ulaşmaması gerekir. Yabancı ot denetiminde uygulanabilecek yöntemler, yabancı ot türüne ve miktarına bağlı olarak değişiklik gösterir. Genel olarak bu amaçla yapılabilecekler şöyle sıralanabilir: 1. Toprak yüzeyinin bitki artıkları ile kaplı (malç) bırakılması: Bu durumda yabancı ot tohumları yeterli ışıklanma olmayışı ve malç tabakasını geçme zorluğu nedeniyle yeterince gelişemez. 2. Yeşil örtü bitkisi: Yeşil örtü bitkisi baskısı ile yabancı ot tohumlarının çimlenmesi ve sürgün vermesi önlenir. 3. Bitki münavebesi: Uygun bitki münavebesi ile yabancı ot gelişimi azalır. 4. Ekim zamanı ve tohum yoğunluğu: Yabancı ot tohumlarının çimlenmesinden daha önce ve yeteri miktarda tohum ekimi ile yabancı ot tohumları yeterince çimlenip gelişemez. 5. Dengeli gübreleme: Bu gübrelemeden kasıt, sentetik kimyasal gübrelerin dışında, organik tarım uygulanmalarında kullanılmasına müsaade edilen gübrelerin zamanında ve bitki besin maddeleri bakımından dengeli bir şekilde toprağa uygulanmasıdır. 6. Toprak işleme: Minimum (en az) veya toprak işlemeksizin yapılan bitkisel üretimde yabancı otlar fazlaca gelişir. Bu durumda yabancı ot mücadelesi bakımından toprağın sürülmesi gerekebilir. 7. Tohum ekiminden önce ekilecek bitki tohumları içerisindeki yabancı ot tohumlarının iyice ayıklanması gerekir. 8. Yabancı otlar tohum oluşturmadan ayıklanmalıdır. Aksi halde toprağa karışan tohumlar yeniden çimlenme olanağı bulacaktır. Bu uygulamaların dışında yapılacak diğer bir işlem de mekanik yöntemlerle yabancı otların azaltılmasıdır. Bu iş özel ekipmanla, elle toplama veya çapalama şeklinde olabilir. Son iki uygulama emek yoğun bir çalışma gerektirir. Çapalamada seçilecek aletlerin uygun olmasına dikkat edilmelidir. Çalışanları fazlaca yormayacak ve onlara zarar vermeyecek şekil ve özellikte olmasına özen gösterilmelidir (Foto 26). Organik tarımda uygulanan bir başka yöntem de, yabancı otların 100 oC’ye kadar ısıtılarak veya UV ışınları ile zararsız hale getirilmesidir. Bu da yer yer uygulanabilir. Ancak, özel bir ekipman gerektirdiği ve enerji giderleri 154 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE nedeniyle maliyet yükseltici bir uygulamadır. Aşağıdaki şekilde böyle bir uygulama görülmektedir (Foto 27). Foto 26. Motorlu bahçe çapası Foto 27. Yabancı otların UV ışınları ile zararsız duruma getirilmesi ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 155 “Fransa’nın meyve bahçelerini süsleyen o güzelim şeftali ağaçlarının birinin dibinde bir Latin çiçeği yerleşivermiş. Bahçıvan ne yapmış dersiniz ? Bu yakışıksız otu söküp atmış mı? Hiç değil. Çünkü o yıl şeftali ağacında çiçek biti denen parazit görülmez olmuş. Latin çiçeğinin bittiği yerde çiçek bitleri görülmüyormuş. Bahçıvan da her ağacın dibine bir tutam Latin çiçeği ekmiş.” Latin Çiçeği: Tropoeoleum majus Tabiat Haklıdır, Maurice Messeque, 1973 156 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 6. HAYVAN YETİŞTİRİCİLİĞİ Organik tarım uygulamaları kapsamında organik hayvancılık önemli bir yer tutar. Bitkisel üretimde olduğu gibi, organik hayvancılıkta da temel ilkeler; hayvanları sağlıklı ve mutlu oldukları ortamlarda yetiştirmek, çevre kirliliğine neden olabilecek uygulamalardan kaçınmak ve sağlıklı gıda maddesi üretmektir. Hayvan dışkısının neden olabileceği su, toprak ve hava kirliliği sorunları daha meydana gelmeden önlemek, hayvan otlatmanın neden olabileceği sorunların, özellikle erken ve aşırı otlatmanın neden olduğu toprak erozyonu ve biyolojik çeşitlilik üzerindeki olumsuz etkilerin dikkate alınarak, önlenmesi, hayvandan hayvana, hayvandan insana ve insandan hayvana bulaşan hastalıkların dikkate alınarak hayvanların sürekli sağlıklı tutulmalarını sağlamak, hayvansal ürünlerin sağlıklı ortamlarda bulundurulmasını ve işlenmesini temin etmektir. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 157 6.1. Hayvan Barındırma Organik hayvancılıkla organik bitkisel üretimin, aynı çiftlikte, birlikte yapılmasının önemli yararları vardır. Özellikle toprağa besin maddesi sağlamak ve toprak organik maddesini sürekli olarak desteklemek amacıyla hayvansal üretim önemlidir. Bunun yanında, bitkisel üretimle elde edilen hayvan yemi de hayvanların sağlıklı ve ekonomik olarak beslenmesinde önemli bir faktördür. Ayrıca, çiftlikte var olan insan gücü ve diğer fiziksel olanaklar daha verimli olarak kullanılabilir. Hayvanların seçimi, barındırılması, beslenmesi ve bakımı bilgi ve deneyim gerektiren bir sanat niteliğindedir. Ayrıca, bu hayvanlara karşı duyarlı ve şefkatli olmayı da gerektirir. Bu nedenle, hayvanlara iyi davranılması ve onların ihtiyaçlarının yeterince karşılanması organik tarımın temel gereklerindendir. Çiftlikte hangi hayvan türlerinin veya ırklarının bulundurulacağı ve bunların sayısı hayvanların yönetiminde önemlidir. Öncelikle barınak, yem ve su ihtiyaçları, sağlık sorunlarının giderilmesi, rahat hareket edebilecekleri yeterli arazi gibi faktörlerin dikkate alınması gerekir. Bunların yanında, üretilecek hayvansal ürünün değerlendirilmesi ve pazarlanması da dikkate alınmak zorundadır. 6.1.1. Hayvan Yetiştiriciliğinin Önemi Organik tarım çiftliğinde besin maddesi döngüsü önemlidir. Bitkisel üretimden sağlanan yem bitkileri, sap ve saman gibi yan ürünler, tarlalardan elde edilen diğer biyokütle, mutfak yemek artıkları gibi hayvan beslenmesinde önemli olan girdiler, çiftliklerde ucuz ve yeterli miktarda sağlanabilir. İyi bir şekilde beslenen, uygun koşullarda barındırılan sağlıklı hayvanların gübresi de tarım topraklarında verimliliğin sürekliliği için önemli besin ve organik madde kaynağıdır. Yetiştirilen hayvan türlerine bağlı olarak elde edilen hayvansal ürünler, örneğin, et, süt, yumurta, deri, yün, kıl, tüy hem çiftlik ihtiyaçlarını karşılar ve hem de satılarak gelir elde edilir. Çiftlik hayvanlarının sağladığı yararlar şöyle sıralanabilir: 158 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 1. Toprak verimliliğinin sürekliliği için önemli miktarda organik gübre üretilir, 2. Çiftlik ihtiyaçlarının karşılanması ve satışı için hayvansal ürün üretilir, 3. Bitkisel üretim ve evsel organik artılar hayvan yemi olarak değerlendirilir, 4. Toprak işleme ve taşıma işlerinde kullanılır, 5. Sermaye (mal) ve güvenilir bir yatırım olarak önem taşır, 6. Kıraç alanlarda yabancı otlarla beslenerek bitkisel üretimde yabancı ot mücadelesinde yararlı olur, 7. Zararlı böceklerle beslenerek veya onları ayakları ile bastırarak zararlı böceklerin azalmasında yardımcı olur, 8. Üreyerek çoğalır, çiftliğin gelirleri artar, çiftlik hayvanları gençleşir. Sıralanan bu yararlar çiftliklerin özelliklerine, zamana ve beslenen hayvanların cins ve miktarına bağlı olarak değişir. Bir çiftlikte organik hayvancılığa başlanırken veya var olan bir çiftliği organik tarıma uygun hayvancılık işletmesine dönüştürürken dikkat edilmesi ve araştırılması gereken hususlar vardır. Öncelikle var olan çiftliğin barınak, otlak, yem ve temiz içmesuyu temini, insan gücü potansiyeli, hayvansal ürünlerin depolanması ve işlenmesi sürecindeki gerekliliklere sahip olup olmadığı dikkate alınır. Bunlar yeterli değilse nasıl geliştirilebileceği gözden geçirilir. Hayvan yetiştiriciliği çiftliğe ne sağlayacak, çiftçinin beklentileri nelerdir? Hayvan dışkısı ve diğer hayvansal artık ve atıklar çiftlikte değerlendirilebilecek mi? Hayvancılığın bitkisel üretime, bitkisel üretimin hayvancılığa katkısı nasıl olacaktır? Gerekli girdiler, hayvan satın alma, insan gücü, yem, veteriner hizmetleri sağlanabilecek mi? Et, süt, yumurta gibi hayvansal ürünler yeterince değerlendirilerek satış imkânı olacak mı? Pazar koşulları nasıldır? İşte bu soruların tamamının uygun bir şekle cevaplandırılması gerekir. Bu koşullar sağlanamadığı takdirde organik hayvancılıkta başarılı olunamaz. 6.1.2 Hayvan İhtiyaçları Çiftlik hayvanlarının ihtiyacı; hayvanların tür, cins, cinsiyet ve sayılarına göre değişir. Hayvanların yeterince sağlıklı ve üretken olmaları için; yem yeterli ve kaliteli olmalı, yeterli miktarda temiz ve sağlıklı içmesuyu temin edilmeli, yeterli büyüklükte, doğal olarak aydınlanan ve havalanan ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 159 barınaklar olmalı, hayvanların doğal davranışlarını yerine getirebilmeleri için uygun ve yeterli alan, veterinerlik hizmeti, diğer hayvanlarla yeterli temas, sürü hayvanları için sürü içerisinde uygun yaş ve cinsiyet dağılımı gibi faktörler gözetilmelidir. IFOAM’ın organik hayvancılıkla ilgili temel standardları arasında, organik hayvancılığın sadece organik yemlerle besleme, sentetik yiyeceklerin yasaklanması değil, aynı zamanda çiftlik hayvanlarını yeterince tatmin edecek, ihtiyaçlarının karşılanması olarak ifade edilmektedir. Hayvanların sağlıklı ve mutlu olmaları dikkate alınmaktadır. Arazisiz organik hayvancılık yapılamayacağı belirtilmiştir. Bunun yanında, organik hayvancılıkta, barınma, beslenme, veteriner hizmetleri, yetiştirme, taşıma, satış ve kesim için belirli standardlar getirilmiştir. Hayvanların cins ve sayılarının belirlenmesine karar verilirken, diğer faktörlerle birlikte, kurak dönemlerde hayvanların nasıl besleneceği, çayır ve meraların taşıma kapasitesi, barınakların kapasitesi, tarla ve bahçelerin ihtiyaç duyduğu en fazla gübre miktarı ve hayvancılıkta görev alacak işgücü potansiyeli de dikkate alınmalıdır. Organik hayvancılıkta hayvanların yeterince rahat ve sağlıklı olmaları esas alındığından, hayvan barınaklarından beklenenler şöyledir; Hayvanların yere uzanmaları, ayakta durmaları ve rahatlıkla hareket edebilmeleri için yeterli alan, Yeterli doğal aydınlatma, Aşırı güneş ışığından, yağmurdan, kardan, soğuktan, aşırı sıcaktan korunma, Yeterli havalandırma, temiz ve taze hava temini, Uygun altlık materyali, Gübrenin kolay toplanması için uygun tasarım, sundurmalı gübre çukuru veya yığını, Hayvanların doğal davranışları için uygun tasarımlar (tünek, kum banyosu, folluk, suluk gibi). Ekonomik nedenlerle, yukarıda sıralanan ihtiyaçlar yerel olanaklarla ve malzemeyle sağlanabilir. Hatta aynı koşullar sağlanabiliyorsa, kültürel çeşitlilik bakımdan tercih edilebilir. 160 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Organik hayvancılıkta, hayvanların sağlıklı olması bakımından altlık materyali oldukça önemlidir. Altlık materyali; hayvan barınaklarında, barınak tabanına serilen, tabanın yumuşak, kuru ve temiz olmasını sağlayan, sap, saman, ot veya yapraklardan oluşan materyaldir. Mısır koçanı kılıfları da altlık materyali olarak kullanılabilir. Hayvan dışkısı bu materyal üzerinde birikir, idrar bu materyal tarafından emilir. Altlık her gün değiştirilebileceği gibi, aylarca üst üste yenilenmek suretiyle kullanılabilir. Barınaklardan çıkan altlık materyali ve dışkı karıştırılarak kompostlanır ve hayvansal gübre olarak kullanılır. 6.2. Hayvan Besleme Organik hayvancılıkta kullanılacak yemin organik bitkisel üretimle sağlanması gerekmektedir. Bu nedenle hayvancılık işletmesinde organik yem bitkilerinin de üretilmesi uygundur. Aksi halde dışarıdan yem temini her zaman mümkün olmayacağı gibi ekonomik de olmaz. Hayvanların sağlıklı olması, yemin çeşitliliği, yeterliliği ve kalitesi ile ilgilidir. 6.2.1. Dengeli Besleme Çiftlikte bulunan hayvanlardan et, süt, yumurta üretiliyorsa, hayvanların dengeli ve yeterli beslenmeleri zorunludur, aksi halde üretimde önemli düşüşler görülebilir. Eğer yeterli ve dengeli besleme yapılamıyorsa hayvan sayısı azaltılmalıdır. Örneğin, süt inekleri için sürekli taze ota ve proteinli yemlere ihtiyaç vardır. Dengeli beslenen hayvanlar, sağlıklı ve üretken olur. Uygun beslenen hayvanların canlılığı, gürbüzlüğü, tüy ve derilerinin parlaklığı dikkati çeker. Geviş getiren hayvanların sindirim sistemlerinin özelliği nedeniyle, ot ve yaprakla beslenmeleri önemlidir. Baklagil yem bitkileri yüksek oranda protein ihtiva ettiğinden hayvancılıkta fazlaca yararlanılır. Bunların tarlada üretilmesi ile toprağa önemli miktarda azot sağlanır ve bitki gelişmesi artar. Mineral madde olarak doğal tuzlar verilir. Organik hayvancılıkta sentetik yemler yasaklanmıştır. 6.2.2. Yem Bitkileri Organik hayvancılıkta gerekli olan yemlerin büyük bir bölümü aynı çiftlikte üretilmelidir. Otlaklar ve meralar oluşturulabilir. Hayvanların meralarda otlatılması daha ekonomiktir. İşçilik giderleri azdır. Ancak, meraların da organik tarım esaslarına göre yönetilmesi zorunluluğu vardır. Hayvan ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 161 sayısına bağlı olarak otlaklar veya meralar sınırlı olabilir. Mevsim olarak erken otlatma ve birim mera alanında taşıma kapasitesinin üzerinde hayvan otlatma toprağın fiziksel özellikleri bozar, toprak erozyonu meydana gelir. Aynı şekilde hayvanların erken ve yoğun olarak meralara salınması ile biyolojik çeşitlilik önemli ölçüde etkilenir. Erken bahar döneminde, hayvanların, kökleri ile çıkararak yedikleri bitkiler artık gelişemez, hayvanların ağırlıkları ile toprak sıkışır, yağmur suları torak yüzeyinden içeri giremez, yüzey akışa geçer ve toprak aşınarak taşınır. Bu nedenle, organik tarımda otlak ve mera yönetimi hem hayvancılık bakımından ve hem de ekolojik dengenin korunması bakımından önem taşır. Ekolojik ve ekonomik bakımdan sorunlarla karşılaşılmaması için, ilkbaharın erken döneminde otlatmadan vazgeçilmeli, otların gelişmesi ve köklerinin güçlenmesi, toprağın ıslaklığının azalması beklenmeli, otlak ve meralar çitlerle parsellere ayrılarak dönüşümlü olarak otlatılmalıdır. Her parselde otlatılacak hayvan sayısı ve otlatma süresi meranın özelliklerine göre ayarlanmalıdır. Bu şekilde hayvanların uzun yol kat etmeleri önlenmiş olacağından, et ve süt verimleri de artar. Başıboş, kontrolsüz otlatmada et ve süt veriminin önemli ölçüde azaldığı bilinmektedir. Ayrıca, hayvan dışkısı da belirli alanlarda yoğunlaştığı için mera toprağının gübrelenmesi ile bitkilerde gelişme görülür, toprak organik maddesi artar ve erozyon azalır. Erozyonun azalması ile önemli bir su kirliliği sorunu da ortadan kalkar. Çünkü taşınan toprak parçacıkları ve bu parçacıklara bağlı hayvan dışkısı su kaynaklarının kirlenmesine neden olur. Hayvanların otlak ve meralarda beslenmesi, iklim özelliklerine, bitkisel üretime, arazi varlığına, otlak ve meraların özelliklerine bağlı olarak değişir. 6.3. Hayvan Sağlığı Organik tarımda, hayvanların sağlıklı olması ve sağlıklı ortamlarda organik bitkisel üretim yöntemleri ile üretilmiş yemlerle beslenmeleri esastır. Hayvan sağlığını tehdit eden mikroorganizmalar ve parazitler çoğu yerde vardır. Önemli olan hayvanları sağlıklı tutarak bu zararlılara karşı korumaktır. İnsanlarda olduğu gibi, hayvanların da doğal bağışıklık sistemi vardır. Bu nedenle çoğu mikroorganizmalara karşı dayanıklıdırlar, kolaylıkla hastalanmazlar. Eğer yeterince beslenemezler, doğal davranışları kısıtlanır ve sosyal olarak stres altında kalırlarsa bağışıklık sistemleri zayıflar ve hastalıklara yakalanma riski artar. Hayvanın sağlık durumu, doğal bağışıklık sistemi ile diğer faktörlerin denge halinin bir yansımasıdır. Çiftçiler bu 162 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE dengeyi hayvanın sağlığının iyileşmesi yönünde değiştirebilirler. Bunun için hayvanın mikroplardan ve parazitlerden korunması, beslenme ve barınma koşullarının iyileştirilmesi gerekir. Yeterli çeşitlilikte, yeterli miktarda ve uygun kalitede yem, sağlıklı, temiz ve yeterli içmesuyu, uygun koşulları sağlayan barınaklar, atıkların yönetimi gibi uygulamalar, hayvanların bağışıklık sistemini destekler ve hastalanma riskini azaltır. Bütün bunlara rağmen hayvanlar yine de hastalanabilirler. Bu durumda organik hayvancılık yöntemlerine göre tedavi edilmeleri gerekir. Organik tarım kurallarına göre, organik hayvancılıkta, tedaviden önce koruma gelir. Koruma denildiğinde sadece mikrop ve parazitlerden koruma akla gelmemelidir. Hayvanların kendi aralarındaki kavgaları, üstü açık bulunan bir çukura düşmeleri, barınakta veya dışarıda kendilerinin neden olduğu bir kaza sonucu yaralanmaları da dikkate alınmalıdır. Bütün bu olumsuzluklar dikkate alınarak gerekli riskler yönetilmelidir. Alınan bütün önlemlere karşın, hayvanların hastalanması veya yaralanması durumunda yapılacak tedavide, öncelikle bitkisel ve alternatif tedavi yöntemleri kullanılmalıdır. Ancak bunların yeterli olmaması halinde, sentetik tedavi edici maddeler ve ilaçlar (örneğin antibiyotikler) kullanılabilir. Organik tarımda hayvan sağlığı için izlenecek yol sırasıyla şöyledir: 1. Yerel iklim koşullarına ve var olan yem potansiyeline uyum gösteren yerli ırklar arasından, sağlıklı ve genç hayvanların seçimi, 2. Yeterli ve sağlıklı yemle besleme, temiz ve sağlıklı içmesuyu, uygun barınaklar, yeterli hareketlilik, 3. Alternatif, geleneksel bitkisel tedavi, 4. Bunların yararlı olmaması durumunda sentetik ilaçların sınırlı kullanımı. Organik tarımda veteriner hizmetleri ikinci planda kalmasına karşın önemlidir. Herhangi bir hayvanın hastalanması halinde, hastalığın tanısının konulması, nedenlerinin araştırılması, hayvanın doğal savunma mekanizmasının neden yetersiz kaldığı gibi hususların araştırılması, daha sonraki koruma önlemlerinde veya tedavide etkili olacaktır. Organik hayvancılıkta, IFOAM’ın hasta hayvanların tedavisi ve veteriner hizmetleri için koyduğu kurallar vardır. Bu kurallar, bitkisel üretimdeki kuralların aksine, alternatif tedavi yöntemlerinden iyi sonuç alınamaması ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 163 halinde sentetik iyileştirici maddelerin kullanımına izin vermektedir. Ancak, bu standartlarda, hayvanların sağlıklı kalabilmeleri için beslenme ve barınma koşullarının iyileştirilmesine öncelik verilmektedir. Hasta hayvanların tedavisinde sentetik iyileştiricilerin veya ilaçların kullanılmasının zorunluluğunu durumunda, hayvansal ürünlerin “organik” etiketli olarak pazara sunulması için belirli bir sürenin geçmesi zorunluluğu vardır. Hastalıklar yanında, hayvanların parazitlere karşı korunması da önemlidir. Hayvan barınaklarının yeterince bakımlı olması halinde parazitlerin çoğalması ve hayvan sağlığını tehdit etmesi oldukça uzak bir olasılıktır. Ancak, her şeye rağmen parazitlerle mücadele gerekebilir. Bu durumda da bitkisel ilaçların kullanılması zorunludur. Parazitlere karşı uygulanan bitkisel ilaçlar çok eskiden beri vardır. Birçok ülke, kendi kültürlerinin bir parçası olarak bu ilaçları üretir ve kullanırlar. Örneğin, dilimizde eğir bitkisi olarak bilinen Acorus calamus, sulak alanları seven, akarsu, göl ve bataklık kenarlarında doğal olarak yetişen bir bitkidir. Bunun kılcal kökleri çok uzun zamandan beri değişik insan hastalıklarında da tedavi edici olarak kullanılmıştır ve halen de kullanılmaktadır. Parazitler için kullanılacak kökler iyice kurutularak toz haline getirilmekte, bit, pire ve ev sinekleri ile mücadelede insektisid olarak kullanılmaktadır. Organik hayvancılıkta, hayvanların üremesi sürecinde de genel olarak doğal yollar tercih edilir. Ancak, suni döllenmeye izin verilirken, embriyo nakline, genetik müdahalelere ve hormonsal eşzamanlılığa izin verilmemektedir. Organik tarımsal üretim bir yönetim sistemidir. Bu sistemin başarılı olması ekolojik olduğu kadar ekonomiklik bakımdan da önem taşımaktadır. Bu nedenle organik hayvancılıkta da ekonomiklik önemlidir. Bunun için çiftlikte veya işletmede yetiştirilecek hayvanların türü, cinsi, cinsiyeti ve sayısı yanında, bu hayvanlardan elde edilecek hayvansal ürünün ekonomik değeri de işletmenin sürdürülebilirliği yönünden dikkate alınmalıdır. Örnek olarak, süt sığırcılığında, günde 16 litre süt veren yabancı bir ırka ait hayvanla, günde 8 litre süt veren yerli bir ırka ait hayvanın ekonomik olarak değerlendirilmesi gerekir. Başlangıçta günde 16 litre süt veren hayvan cazip gelebilir, ancak hayvanın üretken olduğu tüm yıllar boyunca verdiği süt miktarı, yem ve barınak tercihleri, hastalıklara karşı dayanıklılığı gibi 164 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE faktörlerin de dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekir. Bu hayvanların satın alınması için yapılacak ödeme, yıllık besleme ve bakım giderleri, veteriner hizmetlerinin maliyeti, üretkenliğinin devam ettiği yıllar boyunca alınacak süt miktarı, günlük ve yıllık süt miktarları, gübre, et ve deri değerleri dikkate alınmalıdır. Organik tarımda, doğal olarak yerel koşullara adapte olmamış veya olması zor olan ırklar yerine, yüksek verimli yerli ırkları seçmek daha doğru bir yaklaşımdır. Foto 28 . Bir merada dönüşümlü olarak ve uygun sayıda hayvan otlatması Çayır ve mera gibi otlaklarda, büyükbaş veya küçükbaş hayvanların otlatılmasında erken ve aşırı otlatmadan kaçınılmalıdır. Otlaklar belirli bir hayvan sayısı ile ve belirli bir zaman aralığında dönüşümlü olarak otlatılmalıdır (Foto 28). Hayvan sayısı ve otlatma süresi; otlağın yem bitkisi yoğunluğuna, mevsime, toprak özelliklerine, arazinin topoğrafik durumuna, hayvanların cinsine göre değişiklik gösterir. Burada amaç tek boyutlu değildir. Hayvanlar yeteri kadar ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 165 beslenecek, otlak taşıma kapasitesinin üzerinde zorlanmayacak, toprak sıkışmasına, biyolojik çeşitliliğin azalmasına neden olunmayacaktır. Foto 29. Organik hayvan yetiştiriciliğinde hayvanların rahatlıkla hareket etmesine uygun ortam hazırlanmalıdır 166 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 7. ORGANİK ÇİFTLİKLERDE İŞLETME EKONOMİSİ Organik çiftlikler veya organik tarımsal işletmeler, diğer alışılmış tarım işletmeleri gibi ekonomik yarar sağlamak zorundadır. Aksi halde çiftçilerin bu tarımsal üretim sistemini seçmeleri mümkün olamaz. Her ne kadar, organik tarımsal üretimin ekonomik yararları yanında ekolojik fayda sağlaması da gerekirse, bu ekolojik yararın parasal olarak değerlendirilmesi çoğu kez ihmal edilir. Hâlbuki kirlenmiş bir su kaynağının yeniden temiz duruma getirilmesi çoğu kez mümkün olmadığı gibi, oldukça büyük harcamalara yol açar. Yok olan bir hayvansal veya bitkisel türün yeniden ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 167 biyolojik çeşitliliğe kazandırılması mümkün olmayabilir. Aşınan, taşınan ve istenmeyen bir ortamda biriken toprak parçacıklarının neden olduğu çevre kirliliği yanında toprakların verimliliğini kaybetmesi de olasıdır. Bunlar para ile ölçüldüğünde üstesinden gelinemeyecek kadar bir maddi yükün altında kalındığı görülür. Bu nedenle, organik tarım uygulamalarının ekonomik, ekolojik ve sosyal faydasının birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Her şeye rağmen, organik tarımsal üretim giderek yaygınlaşmakta, pazarlama sorunu olmamakta, özellikle sözleşmeli olarak yapılan üretimde, çiftçi, gelirinden memnun bir halde işini sürdürmektedir. Zaman içerisinde, tüketicinin giderek bilinçlenmesi ve gıda güvenliğinin daha fazla gündeme gelmesi ile organik tarım çiftlikleri çoğalacaktır. Bu çoğalmanın nedeni, üreticinin yeterince gelir elde etmesi ve organik üretimin felsefi yaklaşımından kaynaklanmaktadır. 7.1. Organik Tarım İşletmesinin Ekonomik Yönetimi Çiftçinin veya işletmenin gelir ve giderleri karşılaştırıldığında, gelirlerinin daha fazla olması beklenir ve bu fazlalığın oranı, işletmenin verimli çalışıp çalışmadığının bir göstergesi olarak değerlendirilir. Belirli bir zaman dilimi içerisinde, toplam gelirin toplam giderden fazla olması işletmenin karlı olduğunu gösterir. Bu zaman dilimi işin veya üretimin durumuna göre değişirse de, genel olarak kabul edilen zaman aralığı bir üretim dönemidir. İşletmenin giderleri, genel olarak sabit giderler ve değişken giderler olmak üzere iki başlık altında değerlendirilir. Sabit giderler, yatırımların yıllara göre değişen paylaşımıdır. Bunlar, bina ve barınak inşası, arazi ve hayvan satın alınması, makine alımları olarak sıralanabilir. Değişken giderler, işin veya üretimin akışına bağlı olarak, ücretler, girdi alımları, kiralama giderleri olabilir. Girdi alımları; tohum, gübre, yem, ilaç gibi üretime katkıda bulunan harcamalardır. Asıl gelir, ürünlerin satışından sağlanan gelirdir. Bu, ürün miktarı ve satış fiyatı ile ilgilidir. Giderler arasında vergiler ve gelirler arasında da bazı ülkelerde olduğu gibi devletin çiftçilere sağladığı, doğrudan gelir destekleri yer alır. Tarımsal üretim, kendi doğasından kaynaklanan, riskli bir ekonomik faaliyettir. Organik tarım ise daha fazla risk taşıyan bir tarımsal sistemdir. Bu nedenle, ekonomik değerlendirmelerde risk faktörlerinin de dikkate 168 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE alınarak, gerekli sigortalama işlemlerine girmek zorunludur. Sigorta ödemeleri ek gider olarak ekonomiyi etkilemekte ise de, herhangi bir olumsuzluk durumunda işletmeyi kurtaracak bir yaklaşımdır. İşletmenin giderlerinin zamanla azaltılması ve gelirlerinin artırılması mümkün olabilir. Başlangıçta satın alınan arazi ve hayvanlar için yapılan ödemeler ve diğer sabit giderler, işletmeye önemli bir yük getirirse de, bu yük zaman içerisinde azalır. Giderleri azaltmanın en önemli yolu, dış alımların olabildiğince azaltılması ve ihtiyaçların işletmenin içinden karşılanmasıdır. Yem ve gübre temini buna örnek olarak verilebilir. Gelirleri artırmak için; üretimin çeşitlendirilmesi, yıl içerisinde pazara hazır durumda üretim yapılması, erkenci çeşitlerle pazara daha erken ve uygun fiyatla girilmesi, rekabet koşullarında kalitenin düşürülmemesi, pazar payının artırılması, zayiatın azaltılması, atıkların değerlendirilmesi olarak sıralanabilir. Ayrıca, sürekli olarak çok sayıda işçi çalıştırmak yerine işin özelliğine göre mevsimlik işçi istihdamı daha uygundur. Ürün Satışlar Fiyat Gelir Diğerleri Fayda/Kâr Yatırımlar Sabit Giderler Gider Girdiler Değişken Giderler Ücretler Çizim 16 . Organik tarım işletmesinde gelir ve giderler ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 169 7.2. Organik Tarıma Geçiş Geleneksel veya alışılmış yöntemlerin uygulandığı, bir tarım işletmesinin veya çiftliğin organik tarım işletmesine dönüştürülmesi, bu konuda yeterli bilgiye sahip olunması ile mümkün olabilir. Bu yeni uygulamanın kendine ait olmazsa olmazlarının ve kesin kurallarının varlığı dikkate alınmalıdır. IFOAM standardlarına göre, işetmenin hem bitkisel ve hem de hayvansal üretim olarak adım adım organik tarıma geçmesi mümkündür. Bir dönüşüm sürecini takiben, yetkili bir kontrol ve sertifikasyon kuruluşu tarafından işletmenin denetlenmesi ve belgelendirilmesi gerekir. Yıllık bitkiler için dönüşüm süreci 12 ay, çok yıllık bitkiler için de 18 ay olarak belirlenmiştir. Bu süre Avrupa Birliği Organik Tarım Mevzuatı’na göre bir yıllık bitkisel üretim için iki yıl ve çok yıllık bitkisel üretim için üç yıl olarak belirlenmiştir. İşletmenin organik tarıma geçme kararından önce kendi durumu çok iyi değerlendirmesi gerekir. Pazar koşullarını dikkate alarak uygulayacağı yöntem ve standardları gözden geçirmelidir. İşletmenin sahip olduğu varlıklar, arazi, hayvan, bina, ekipman değerlendirilmeli, organik tarım için uygunlukları gözden geçirilmeli, mevcut ürünler, üretim miktarı ve pazar koşulları dikkate alınarak organik ürün ve pazar koşulları karşılaştırılmalıdır. 170 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Milli ekonominin temeli ziraattır. Bunun içindir ki, ziraatta kalkınmaya büyük önem vermekteyiz. Köylere kadar yayılacak programlı ve pratik çalışmalar, bu maksada erişmeyi kolaylaştıracaktır. Mustafa Kemal ATATÜRK 1937 8. TÜRKİYE’DE TARIM Türkiye’de, tarımsal uygulamalarla ilgili olarak, 1982 T.C. Anayasası’nda iki temel madde bulunmaktadır. Bunlar; “Madde44. – Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önlemek ve topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır. Kanun, bu amaçla, değişik tarım bölgeleri ve çeşitlerine göre toprağın genişliğini tespit edebilir. Topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçiye toprak sağlanması, üretimin düşürülmesi, ormanların küçülmesi ve diğer toprak ve yeraltı servetlerinin azalması sonucunu doğuramaz. Bu amaçla dağıtılan topraklar bölünemez, miras hükümleri dışında başkalarına devredilemez ve ancak dağıtılan çiftçilerle mirasçıları tarafından işletilebilir. Bu şartların kaybı halinde, dağıtılan toprağın Devletçe geri alınmasına ilişkin esaslar kanunla düzenlenir.” ve ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 171 “Madde 45. – Devlet, tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır. Devlet, bitkisel ve hayvansal ürünlerin değerlendirilmesi ve gerçek değerlerinin üreticinin eline geçmesi için gereken tedbirleri alır.” olarak ifade edilen hükümlerdir. 8.1. Mevcut Durum Türkiye’deki tarımsal uygulamaların ve üretimin mevcut durumunu ortaya koymak amacıyla, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından her beş yıllık dönemleri kapsayan Kalkınma Planları’ndan, 2001-2005 yıllarını içerisine alan 8.Beş Yıllık Kalkınma Planı’nı gözden geçirmek gerekir. Bu plan döneminde tarımsal gelişme için yapılan açıklamalar şöyledir: “Nüfusun dengeli ve yeterli beslenmesini sağlayan, sosyal ve çevresel dengeleri koruyan, gıda güvenliğini ön planda tutan, rekabet gücü yüksek bir tarımsal yapının oluşturulması temel amaçtır. Üretim faktörlerinin daha etkin kullanılmasını sağlayarak ve üstün nitelikli tohumluk kullanımını yaygınlaştırarak verimliliğin artırılmasına, çiftçilerin eğitimine, üretici örgütlerinin güçlendirilmesine, Ar-Ge faaliyetlerine, tarımsal işletmelerin rekabet güçlerinin artırılmasına ve pazarlama ağlarının geliştirilmesine önem verilecektir. Ürün fiyatlarına devlet müdahaleleri yerine üretimin piyasa koşullarında talebe uygun olarak yönlendirilmesi sağlanırken, atıl stokların önlenmesi ve üretici gelir düzeyinin korunması ve istikrarı esas olacaktır. Tarımsal politikaların belirlenmesinde, Dünya Ticaret Örgütü Anlaşması, Avrupa Topluluğu Ortak Tarım Politikası ve diğer uluslararası yükümlülükler dikkate alınacaktır. Hayvansal üretimin geliştirilmesi amacıyla, hayvan ıslahına, hayvan hastalık ve zararlılarıyla mücadeleye, meraların kullanımının düzenlenmesine, yem bitkileri üretiminin artırılmasına ve yayım hizmetlerine ağırlık verilecektir. 172 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Ormanlar, sürdürülebilirlik, biyolojik çeşitlilik ile yaban hayatını koruma ve çok yönlü yararlanma ilkeleri doğrultusunda ekonomik, sosyal, çevresel ve ergonomik kriterler çerçevesinde yönetilecek, işletilecek, korunacak ve geliştirilecektir. Su ürünleri üretiminin sürdürülebilir şekilde geliştirilmesi için, iç sular ve denizlerde kaynaklar etkin şekilde kullanılacak ve yetiştiricilik özendirilecektir. Bu Kalkınma Planı’nın 2005 Yılı Programı’nda tarımla ilgili değerlendirmeler değişik paragraflardan alıntılar yapılarak aşağıda verilmiştir. DPT’nin hazırladığı 2005 Yılı Programı’na göre tarım sektöründeki mevcut durum şöyledir: 2004 yılında tarım sektörünün yüzde 3,1 oranında büyümesi ve tarımsal üretimin GSYİH içindeki payının sabit fiyatlarla yüzde 11,6 düzeyinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Tarımın milli gelir içindeki payı azalırken, nüfusun önemli bir kısmı geçimini tarımdan sağlamaya devam etmektedir. 2004 yılı birinci dönem hane halkı işgücü anketi sonuçlarına göre, tarımsal istihdamın toplam sivil istihdam içindeki payı yaklaşık yüzde 32 seviyesindedir. 2003 yılı OECD verilerine göre, OECD ülkelerinde doğrudan gelir ödemelerinin piyasa fiyat desteği hariç tutularak hesaplanan Üretici Destek Tahmini içindeki payı yüzde 11,1 seviyesindedir. OECD üyesi ülkelerin aksine, ülkemiz için ise aynı oran yüzde 68,8 olarak gerçekleşmiştir. Son yıllarda toplam tarımsal desteklerin GSMH içindeki payı yüzde 1 oranının altında olup, 2004 yılında bu oranın yaklaşık yüzde 0,76 olması beklenmektedir. 2001 Yılı Genel Tarım Sayımı Tarımsal İşletmeler Anketi geçici sonuçlarına göre, tüm köyler ve nüfusu 5.000’den az olan ilçe merkezlerinde yaklaşık 3,1 milyon tarımsal işletme ve 18,4 milyon hektar arazi bulunmaktadır. İşletmelerin sahip oldukları ortalama arazi büyüklüğü 6 hektar olup, işletme başına 16,5 hektar olan Avrupa Birliği ortalamasının altındadır. Toplam tarımsal işletmelerin yüzde 66’sının arazi varlığı ise 5 hektardan küçüktür. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 173 Tarım sektöründe yapısal ve kurumsal sorunlar, tarımsal politikaların etkin olarak yerine getirilmesini engellemektedir. Sektörel yatırımlarda etkinliğin düşük oluşu, sektörler arası ve sektör içi dengenin kurulamaması, sektörde faaliyet gösteren kuruluşlar arasındaki eşgüdüm eksikliği ile personel niteliği ve sayısının yetersiz olması; tarımsal işletmelerin küçük ve çok parçalı oluşu ile rekabet edebilirlik özelliklerinin bulunmaması, pazarlama ağlarının yetersizliği, üretici örgütlenmesinin düşük düzeyde oluşu, tarımsal eğitim, öğretim ve yayım konularında istenen gelişmelerin sağlanamaması, üretim faaliyetlerinin pazar koşullarına uygun olarak gerçekleşmemesine, üretim faktörlerinin etkin kullanılmamasına, sonuç olarak verimliliğin ve üretici gelirlerinin giderek azalmasına neden olmaktadır. Tarım sektörü üretimi içinde yaklaşık yüzde 65’lik paya sahip olan ve büyük ölçüde iklim şartlarına bağlı kalan bitkisel üretim potansiyelinden yeterli düzeyde yararlanılamadığı ve verimin düşük kaldığı görülmektedir. Hayvancılık sektöründe verimlerin düşüklüğü, tarım yapılan alanlarda yem bitkileri üretiminin yetersizliği, su ürünleri konusunda büyük potansiyel bulunmasına karşılık üretimin yetersiz oluşu ve ormancılık sektöründe yıllık ağaçlandırmaların azlığı temel sorunlar olarak mevcudiyetini korumaktadır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’nün verilerine göre, ülkemizde fertlerin ortalama günlük hayvansal protein tüketimi gelişmiş ülkelerin yaklaşık üçte biri düzeyinde iken, fert başına bitkisel protein tüketimi ise gelişmiş ülkelerin yaklaşık iki katı fazladır. Bu durum, genç bir nüfusa sahip olan ülkemizde hayvansal protein tüketiminin artırılması yoluyla daha dengeli beslenme gereğini ortaya koymaktadır. Tarımsal desteklerde fiyat ve girdi desteği yerine doğrudan gelir desteği (DGD) uygulamasına geçişi öngören politika değişikliğinin etkin olarak yürütülebilmesini teminen oluşturulması gereken çiftçi kayıt sistemi ve bununla bağlantılı tapu-kadastro işleri ile arz fazlası olan ürünlerden alternatif ürünlere geçişin sağlanması ve Tarım Satış Kooperatifleri ve Birliklerinin yeniden yapılandırılmasına yönelik olarak Tarım Reformu Uygulama Projesi (TRUP) 2000 yılında uygulamaya konulmuş olup, Dünya Bankasından sağlanan 600 milyon ABD dolarlık kredi ile yürütülmektedir. 174 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 2004 yılında DGD uygulaması çerçevesinde 2003 yılında olduğu gibi, dekar başına ödeme 16 milyon TL ve tarım arazisi üst sınırı 500 dekar olarak belirlenmiştir. 2003 yılında, çiftçi kayıt sistemine dâhil olan yaklaşık 2,76 milyon üretici ve toplam 16,6 milyon hektar arazi için 2,66 katrilyon TL ödeme öngörülmüş olup, ödemelerin 2004 yılı Eylül ayında tamamlanması planlanmaktadır. 2004 yılı ödemelerine yönelik çiftçi kayıt sistemine dâhil üretici sayısının belirlenmesi çalışmaları devam etmektedir. Bütçe imkânlarının kısıtlı olması ve kayıt işlemlerinin zaman alması nedeniyle yılı ödemelerinin büyük bir bölümü bir sonraki yılda tamamlanabilmektedir. TRUP çerçevesinde, 2003 yılında projeye müracaat eden 433 tütün üreticisine, 2.172 dekar alan için toplam 173 bin ABD doları destek ödemesi yapılmıştır. Fındıkta ise 2003 yılında projeye müracaat eden 340 adet üretici 4.129 dekar alanda söküm yapmıştır. Fındığını söken üreticilere dekar başına 65 ABD doları söküm ödemesi olmak üzere toplam 268 bin ABD doları ödenmiştir. TRUP kapsamında 16 Tarım Satış Kooperatifleri ve Birliğinden sekizinin yeniden yapılandırılması sürecinde yeni iş modelini de içeren bir tasarım raporu hazırlanmıştır. Son 3 yıldır fiyat desteği yerine uygulanmakta olan DGD uygulaması halen destekleme bütçesinde en yüksek payı alan araç olarak görünmektedir. DGD uygulamasının sadece gelir istikrarı amaçlı olması nedeniyle, sektörde verimliliğin ve rekabetin gücünün artırılması yönünde 2004 yılı sonuna kadar Tarım Çerçeve Kanunu hazırlanacaktır. Bu kapsamda, DGD uygulamasının hedef odaklı yürütülmesi öngörülürken, tarım ve çevre etkileşimini gözönüne alarak, erozyon ve olumsuz çevresel etkilere maruz tarım alanlarında çevre amaçlı tarım arazilerinin korunması ile piyasa koşullarında tarımsal üretime yönelik destekleme araçlarının uygulamaya sokulması amaçlanmaktadır. Şeker pancarında uygulanan üretim kotası sonrası üreticilerin gelirini artırmak ve alternatif ürünlere yönlendirmek üzere mısır, ayçiçeği, soya fasulyesi ve yem bitkisi yetiştirecek üreticilere dekar başına ödeme yapılmaktadır. 31 Mayıs 2004 tarihi itibarıyla 6.093 üreticiye 4.441 trilyon TL telafi edici ödeme yapılmıştır. Daha önceki yıllarda kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola ve ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 175 zeytinyağı ürünlerine ödenmekte olan destekleme primine 2004 yılında dane mısır da eklenerek devam edilmiştir. Ayrıca önceki yıllardan farklı olarak, dönem öncesinde kararın ilan edilmesi ve ödemelerin takip eden bütçe yılında yapılması yoluyla üreticilerin ve piyasanın kararlarını daha etkin ve zamanında alabilmesi amaçlanmıştır. 2005 yılından itibaren geçerli olmak üzere, yaş çay yaprağı kalitesinin yükseltilmesi amacıyla, 7 yıllık bir süre için çaylıklarda her yıl 1/7 oranında gençleştirme budaması uygulanması ile üreticinin budamadan doğan gelir kaybının telafisine yönelik olarak 2004/7758 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı çıkarılmıştır. 2004/6840 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla 2004 yılında tarım üreticilerine destek amacıyla, T.C. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerince, düşük faizli kredi kullandırılması kararlaştırılmıştır. Bu çerçevede, düşük faizli krediden 500 bin çiftçinin faydalanacağı ve yaklaşık 1,6 katrilyon TL’lik yatırım ve işletme kredisi talebi olacağı tahmin edilmektedir. Toplam kredinin yarısının tedarik amaçlı diğer yarısının ise üretime yönelik yatırım ve işletme kredisi şeklinde kullandırılması öngörülmektedir. Tütün üretiminde sözleşme esası 2002 ürün yılında başlamış, ancak tütünlerin açık artırma yöntemi ile alınıp satılması işlerlik kazanamamıştır. Özelleştirme Yüksek Kurulunca Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.’nin özelleştirme işlemlerinin 2004 yılı sonuna kadar sonuçlandırılması kararlaştırılmış ancak henüz bir ilerleme kaydedilememiştir. Özelleştirme kapsamındaki Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM), 27 Ağustos 2004 tarih ve 2004/69 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı ile özelleştirme kapsamından çıkarılmıştır. 4634 sayılı Şeker Kanunu çerçevesinde, nişasta tabanlı şeker üreten fabrikaların üretim kotası geçen yıl olduğu gibi bu yıl içinde de Bakanlar Kurulu Kararı ile pancar şekerine verilen A kotasının yüzde 15’ine çıkarılmıştır. Son yıllarda, şeker alternatifi olarak gıda sanayinde kullanılan nişasta tabanlı şeker üretiminin kotayı aşması ve kimyasal yöntemlerle üretilen yapay şeker ithalatının artması, şeker satışını olumsuz etkilerken, şeker stoku artışını beraberinde getirmektedir. Böylece, şeker alternatifleri pancar şekeri talebini azaltarak pancar üretimini olumsuz etkilemektedir. 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu 6 Temmuz 2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 176 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Yeni bitki çeşitlerinin korunması konusu hem TRIPS Anlaşmasının hem de Türkiye ile AB arasında Gümrük Birliğinin oluşturulması hakkında Ortaklık Konseyi Kararında yer alan fikri hakların korunmasına ilişkin yükümlülüklerin önemli unsurlarından biridir. Söz konusu alandaki hukuki düzenleme ihtiyacı Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programında da yer almıştır. Bu çerçevede; uluslararası yükümlülüklerimizi yerine getirmek ve bitki çeşitlerinin geliştirilmesini özendirmek, yeni çeşitlerin ve ıslahçıların haklarının korunmasını sağlamak amacıyla 5042 sayılı Yeni Bitki Çeşitlerine Ait Islahçı Haklarının Korunmasına İlişkin Kanun 15 Ocak 2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Söz konusu Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelik çalışmaları devam etmektedir. Ülkemiz tarımsal ürünlerinin uluslararası piyasalarda rekabet gücünün ve ihracat potansiyelinin artırılması amacıyla sağlanmakta olan ihracat iadelerinin ihracatçıların kamu borçlarına mahsup yoluyla verilmesi uygulamasına, bütün ürünlerde geçilmiştir. Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Tarım Anlaşması uyarınca 1999 yılında başlatılan ve 2001 yılında Doha Kalkınma Turunda diğerleri ile birlikte Çok Taraflı Ticaret Müzakerelerine dâhil edilen İleri Tarım Müzakerelerinde ilerleme kaydedilememiştir. Ancak, Doha Kalkınma Turu’nun önündeki engellerin kaldırarak müzakerelere ivme kazandırılmasının dünya siyasi ve ekonomik konjonktüründeki önemi nedeniyle, yürütülmekte olan resmi ve gayrı resmi toplantı sürecinin sonucunda 31 Temmuz 2004 tarihinde DTÖ Genel Konsey’inde Doha Çalışma Programı Genel Konsey Kararı (Müzakere Genel Çerçeve Metni) üzerinde uzlaşı sağlanmıştır. Müzakere Genel Çerçeve Metni temelinde, 2005 yılı sonuna kadar hazırlanacak yeni bir anlaşma çerçevesinde, Tarım Anlaşması’nın pazara giriş, iç destekler alanlarında büyük oranda indirime gidilmesi ve ihracat sübvansiyonunun ise tamamen kaldırılması yoluyla tarım ürünleri ticaretinde daha serbest bir yapıya geçilmesi öngörülmektedir. Yüksek destekleme yapan ve/veya yüksek tarifelerle koruma sağlayan ülkelerin daha fazla indirime gitmesi hedeflenmektedir. Bu program kapsamındaki amaçlar, ilkeler ve politikalar şöyle ifade edilmektedir: Tarım sektöründe temel amaç sektörün, kaynakların etkin kullanımı ilkesi ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 177 çerçevesinde ekonomik, sosyal, çevresel ve uluslararası gelişmeler boyutunu bütün olarak ele alan örgütlü, rekabet gücü yüksek, sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulmasıdır. Nüfusun dengeli ve yeterli beslenmesini sağlamak amacıyla gıda güvencesi ilkesi çerçevesinde üretim artışı ile kentsel/kırsal alanlar arasında tarımsal istihdam dengesinin kurulması temel ilkelerdir. Ürün fiyatlarına devlet müdahaleleri yerine, üretimin piyasa koşullarında talebe uygun olarak yönlendirilmesini sağlayacak politika araçlarının devreye sokulması, üretici gelir düzeyinin yükseltilmesi ve istikrarının sağlanması, üretim maliyetlerini azaltıcı ve teknolojik gelişimi hızlandırıcı tedbirlerin uygulamaya konulması, tarım ve kırsal kalkınmanın bütüncül olarak yürütülmesi ile AB tarım politikası ve destekleme sistemine uyum esas alınacaktır. Tarımsal veri tabanının güçlendirilmesi amacıyla Çiftçi Kayıt Sistemi, TapuKadastro Sistemi, Coğrafi Bilgi Sistemi ve Çiftlik Muhasebe Veri Ağı sisteminin geliştirilmesi sağlanacak, Tarım Bilgi Sistemi ile Entegre İdare ve Kontrol Sisteminin kurulması için gerekli alt yapı oluşturulacaktır. Üreticilerin katılımını ve sorumluluğunu esas alan ve doğrudan üreticilere finansman sağlayan yeni kırsal kalkınma projelerinin oluşturulmasına ve uygulanmasına başlanacaktır. Kırsal alanda, tarım dışı sektörlere destek verilmesi ve tarımdan çekilecek nüfusa yeni istihdam imkânları yaratacak projeler ile yeterli ve dengeli beslenemeyen kesimlerin yeterli gıda temin edebilmelerine yönelik küçük ölçekli tarımsal üretim projeleri geliştirilecektir. Ormancılığı da içerecek şekilde tarım dışı faaliyetler ağırlıklı kırsal kalkınma politikaları uygulamaya konulacaktır. Kırsal kalkınmanın çok boyutlu ve çok sektörlü niteliği nedeniyle, kurumlar arası işbirliğine azami dikkat edilecektir. Tarımsal araştırmalarda üretici ve tarımsal sanayinin taleplerinin dikkate alınması, uygulamaya dönük araştırma projelerinin geliştirilmesi ile iç ve dış pazar hacminin artırılmasına yönelik kalite ve verim artışını temin etmeyi amaçlayan çalışmaların yapılması temel ilkedir. Bu ilke doğrultusunda projeler arasında mükerrerlik olmaması ve ilgili tarafların çalışmalara 178 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE katılım ve katkısının sağlanması esas alınacaktır. Gıda güvenliği, yeni teknolojilerin adaptasyonu, biyoteknoloji, organik tarım ve tohum teknolojileri öncelikli konulardır. Tarım-sanayi entegrasyonunun geliştirilmesi, işleme sanayinin rekabet edebilirliğini artırıcı nitelikte uygun ve kaliteli ham maddenin temin edilmesi, üretici gelirlerinin ve verimin artırılması ile tüketici tercihlerinin karşılanması amacıyla tohumluk ve damızlık sektörünün gelişmesine yönelik gerekli tedbirler alınacaktır. Doğal kaynak kullanımı ve değerlendirilmesinde havza bazında katılımcı proje planlaması ve yönetimi benimsenecektir. Doğal kaynakların sürdürülebilir biçimde kullanılması, biyolojik çeşitlilik, gen kaynaklarının korunması ve saklanması sisteminin kurulması sağlanacaktır. AB tarafından benimsenen çiftlikten sofraya gıda güvenliğinin sağlanması için üreticilerin tarımsal üretim aşamasında ilaç ve gübre kullanımı, hayvan sağlığı ve gıda hijyeni konularında pratik bilgilerle donatılmaları sağlanacaktır. Yapay şeker ithalatının denetim altına alınması, yurtiçi satışında yeni düzenlemelere gidilmesi, şeker üreten işletmelerin kota fazlası üretim yapmamaları için daha sıkı denetlenmesi ve şeker üretim kotalarının ihtiyaca göre belirlenmesi sağlanacaktır. Tarımsal ürünlerin ihracatında sağlanmakta olan ihracat iadesi yardımlarının, DTÖ Ticaret Müzakerelerindeki gelişmeler de dikkate alınarak, katma değeri yüksek, markalı ve nihai tüketiciye yönelik ürünlere yönlendirilecek, mahsup bazlı uygulamalar sürdürülecektir. DTÖ Ticaret Müzakereleri kapsamında ulusal düzeyde müzakereleri yürüten Ulusal Çalışma Grubu, pazara giriş alanında, başta hassas ve özel ürünler olmak üzere ülkemizin ürün ve tarife yapısının analizinin yapılması; iç destekler alanında, geçmiş dönem taahhüt bildirimlerimizin ve halen uygulamaya sokulan yeni politikaların gözden geçirilmesi ve ihracat sübvansiyonlarında fiyat dışı destekleme araçları ile gelişmekte olan ülkelere tanınan ek olanaklardan yararlanmak için gerekli altyapının oluşturulması konularında, müzakere sürecine hazırlıklı olmak için çalışmalara hız verilecektir. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 179 Hukuki ve kurumsal düzenlemelerle ilgili olarak yapılan açıklamalar şöyledir: Tarım politikaları ile politika araçlarının yer alacağı Tarım Çerçeve Kanunu sektörle ilgili konuları bir bütün olarak ele alacak şekilde ve ilgili kuruluşlar tarafından üzerinde uzlaşılan Tarım Strateji Belgesine dayalı olarak, 2004 yılı sonuna kadar hazırlanacaktır. Tarım Çerçeve Kanunu'nun, kamu kurum ve kuruluşlarının mevcut yetkileriyle ve yürürlükteki kanunlarla mükerrerliğe yol açmayacak şekilde düzenlenmesi, buna karşılık tarımsal üretim ve yapılanma konularında öngörülen görev ve yetkilerin eşgüdüm içinde yürütülmesini sağlayacak şekilde çıkartılması yönünde çalışmalar yapılacaktır. Tarımsal Ürün Sigortaları Kanunu ile ilgili çalışmalar tamamlanacak ve buna ilişkin eylem planının oluşturulması sağlanacaktır. Piyasaların daha etkin ve sağlıklı işlemesi için gerekli olan ürün borsalarının altyapısını oluşturan umumi mağazacılığa ilişkin gerekli kanun, tüzük ve yönetmelik taslakları hazırlanacaktır. Bitkisel üretimle ilgili olarak mevcut durum: Tarımsal işletmelerin küçük ve çok parçalı oluşu, çiftçilerin alım gücü ile üretici örgütlenmesinin yetersizliği, eğitim ve yayım eksikliği gibi nedenlerle ülke genelinde buğday ve arpada sertifikalı tohum talebi yetersiz olup, sertifikalı tohum ihtiyacı yıldan yıla dalgalı bir seyir göstermektedir. Hububatta sertifikalı tohum kullanım bilincini geliştirmek için 2004 yılı Haziran ayında TİGEM tarafından Sertifikalı Hububat Tohumluğu Özendirme Kampanyası başlatılmıştır. Bu kapsamda tohumluk dağıtımının zamanında yapılabilmesini sağlamak amacıyla 2004 yılı Eylül ayı itibarıyla ülke genelinde anlaşma yapılan tohumluk dağıtım bayisi sayısı 264’e ulaşmıştır. Hibrit çeşitleri ile sebze tohumluklarında ise, yurt içi üretimin ihtiyacı tam olarak karşılayamaması nedeniyle tohumluk büyük ölçüde ithalat yoluyla karşılanmaktadır. 180 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 1963 yılında yürürlüğe girmiş olan 308 sayılı Tohumlukların Tescil, Kontrol ve Sertifikasyonu Hakkında Kanun AB mevzuatına uyum çerçevesinde uluslararası tohumculuk sistemleri ve gelişen teknolojiler de dikkate alınarak Tohumculuk Kanun Tasarısı olarak yeniden hazırlanmış ve TBMM’ye sevk edilmiştir. Ülkemizde hububat üretim alanlarının yaklaşık yüzde 45’i süne tehdidi altındadır. 2004 yılında toplam 14 milyon dekar alan ve 37 ilde süne ile mücadelenin gerçekleştirilmesi beklenmektedir. Ülke genelinde entegre mücadele programı çerçevesinde; 2004 yılında toplam 28 ürün, 95.430 ağaç ve 20.329 dekar alanda programlanmış mücadele çalışmaları devam etmektedir. Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi kapsamında hazırlanmış olan Kartagena Biyogüvenlik Protokolü, biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımı amacıyla genetiği değiştirilmiş ürünlerin sınıraşan hareketlerinin düzenlenmesi ve bu ürünlerin güvenli kullanımı, işlenmesi ve nakli konularında kurallar ve standartlar getirmektedir. Söz konusu Protokol 4898 sayılı Kanun ile TBMM tarafından onaylanmış ve Ocak 2004 tarihi itibarıyla ülkemizde uygulama süreci başlamıştır. Protokolün etkin uygulanmasını sağlamak üzere hukuki, fiziki ve insan altyapısının geliştirilmesi önem taşımaktadır. Bu çerçevede, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından çalışmalar sürdürülmektedir. İklim özellikleri ve topraklarımızın az kirlenmişliği ülkemizde organik tarımın gelişimini destekleyen faktörlerdir. Üretim yıllar itibarıyla artış göstermekle birlikte organik tarım yapılan arazilerin toplam tarım alanları içindeki payı yüzde 1’in altındadır. Ülkemizde organik tarım üretimi ağırlıklı olarak ihracata yönelik yapılmaktadır. Kuru üzüm, kuru kayısı, kuru incir, fındık ve nohut, organik tarım ihracatımızda ilk sıralarda yer alan ürünlerdir. Organik tarım uygulamalarını disipline etmek ve organik tarım konusunu hukuki dayanağa kavuşturmak üzere Organik Tarım Kanunu Tasarısı hazırlanmış ve TBMM’ye sevk edilmiştir . Toplam hububat üretimi son yıllarda yaklaşık 29 milyon ton civarında gerçekleşmektedir. Bu üretim miktarının yaklaşık yüzde 50’si piyasaya arz ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 181 edilmektedir. Bu çerçevede TMO’nun hububat alımları, piyasaya arz edilen miktarın 2003 yılında yüzde 4’ünü oluşturmuş, 2004 yılında ise yaklaşık yüzde 7’sini oluşturması tahmin edilmektedir. TMO tarafından 2003/2004 yılı hasat döneminde 544 bin ton buğday, 27 bin ton arpa, 4,4 bin ton çavdar, 1,9 bin ton yulaf, 381 bin ton mısır, 130 bin ton çeltik ve 48 bin ton haşhaş olmak üzere toplam 1.137 bin ton alım gerçekleştirilmiştir. 2004 yılında 2.060 bin ton ürün alımı programlanmıştır. Bitkisel üretimle ilgili olarak ifade edilen amaçlar, ilkeler ve politikalar: Bitkisel üretimde verimlilik ve kalitenin sağlanmasına yönelik olarak, üstün vasıflı tohumlukların yaygın biçimde kullanılması temel amaçtır. Sertifikalı tohumluk ile fide ve fidan gibi kaliteli bitki çoğaltım materyalinin üretim ve kullanımının yaygınlaştırılmasına yönelik gerekli çalışmalara devam edilecektir. Gen aktarımlı (transgenik) bitkilerin insan sağlığı ve çevre üzerindeki olumsuz etkilerini engellemek ve ticareti düzenlemek amacıyla AB ile uyumlu gerekli yasal düzenlemelerin yanı sıra, kurumsal yapı ve insan gücü kaynaklarının geliştirilmesine önem ve öncelik verilecektir. AB Mali İşbirliği kapsamından alınacak destek ile organik tarım mevzuatının AB mevzuatı ile uyumlaştırılması, bilgi sistemlerinin kurulması, kontrol ve sertifikasyon sisteminin geliştirilmesi amacıyla bir proje başlatılacaktır. Bitki hastalık ve zararlılarına karşı yapılan mücadele çalışmalarında; uluslararası taahhütlerimiz, çağdaş bitki koruma anlayışı, gıda güvenliği, ekolojik denge ile çevre boyutu dikkate alınarak çevreye zarar vermeyen metotların uygulamaya aktarılması ile zararlıların ekonomik zarar eşiği altında tutulması çalışmalarına devam edilecektir. Borsaların geliştirilmesi ve toptancı hallerinin etkin çalışması sağlanacak, çiftçi/özel kesim silo ve depolama kapasitesinin artırılmasına yönelik girişimler özendirilecektir. 182 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Tarımsal yayım, çiftçi eğitimi ve tarımla ilgili öğretim kurumlarının gelişmelere uygun olarak yeniden düzenlenmesi sağlanacaktır. Mevcut eğitim, yayın ve yayım sistemi yeniden değerlendirilecek, özel yayımcılığa önem verilecektir. Genç çiftçilere sertifikalı eğitim ve yetişkin çiftçiye talebe göre eğitim temel yaklaşım olacaktır. Arz fazlası olan ürünlerde ekim alanları daraltılarak, alternatif ürüne geçiş sağlanacak ve söz konusu alanlarda arz açığı bulunan ürünlerin yetiştirilmesine yönelik projelere hız verilecektir. Ayçiçeği, soya, mısır ve pamuk gibi arz açığı olan ürünlerde ise pazarlama alt yapısının geliştirilmesi ve prim sistemi uygulaması ile üretim artışı sağlanacaktır. Ayrıca, mısır üretim artışını teminen kurutma tesisleri yapımı özendirilecektir. Bitkisel üretim konusunda beklenen hukuki ve kurumsal düzenlemeler: Kartagena Protokolü ve AB düzenlemeleri çerçevesinde, transgenik ürünlerin güvenli biçimde işlenmesi, taşınması ve kullanımına yönelik sistemin oluşturulması amacıyla mevzuat çalışmaları sonuçlandırılacaktır. Yeni Bitki Çeşitlerine Ait Islahçı Haklarının Korunmasına İlişkin Kanunun uygulamasına yönelik Yönetmelik çalışmaları tamamlanacaktır. Hayvancılık faaliyetleri ile ilgili mevcut durum: İşletme başına düşen hayvan sayısı ve birim hayvan başına verimin düşük, yem bitkileri ekim alanlarının yetersiz, çayır ve meraların büyük ölçüde vasıflarını yitirmiş olmaları, hayvan hastalıklarının etkilerini sürdürmesi, üreticilerde teknik bilgi noksanlığı ve üretici örgütlerinin yetersizliği gibi nedenlerle hayvancılık üretimi istenen düzeye çıkarılamamaktadır. 2003 yılı hayvancılık istatistiklerine göre, mevcut sığır varlığının yüzde 36,5’ini, koyun varlığının ise yüzde 97,2’sini düşük verimli yerli ırk hayvanlar oluşturmaktadır. Hayvanların ıslahı maksadıyla suni tohumlama faaliyetine devam edilmektedir. Bu çerçevede, 2003 yılında 1,3 milyon baş sığır bu yöntemle tohumlanmış olup, 2004 yılında bu rakamın 1,5 milyon baş olması beklenmektedir. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 183 Hayvancılığın geliştirilmesi ve diğer ülkelerden gelebilecek hastalıklardan korunabilmesi amacıyla 1996 yılından günümüze kadar damızlık ve kasaplık sığır ithalatı kısıtlı olarak yapılmaktadır. Bu çerçevede, 2002 yılında ithalat yapılmamış, 2003 yılında 2.127 baş damızlık düve ile 1 baş boğa ithalatı yapılmış, 2004 yılı Temmuz ayı sonu itibarıyla ise ithalat yapılmamıştır. Toplam tarımsal desteklemeler içerisinde hayvancılığın payı oldukça düşük düzeydedir. Söz konusu oran, 2001 yılında yüzde 8,1 iken 2003 yılında yüzde 4,7’ye gerilemiştir. 2004 yılında ise bu oranın yüzde 5,5 civarında olması beklenmektedir. Tüketime sunulan et ve işlenmiş süt fiyatları ile yetiştiricilerin eline geçen fiyatlar arasında önemli ölçüde farklılıklar bulunmakta olup, nihai ürün fiyatları yetiştirici gelirlerine yansımamaktadır. Süt/yem fiyatı paritesi son yıllarda 0,9-1,0 aralığına gerilemiştir. Söz konusu parite, ABD ve AB ülkelerinde 2,0 civarında seyretmektedir. 2003 yılında 24 ilin arı yetiştiricileri birliklerinin biraraya gelmesi ile kurulan Arı Yetiştiricileri Merkez Birliğinin yaygınlaştırılması çabaları devam ettirilmektedir. Çeşitli hayvancılık projelerinin yanı sıra, damızlık sığır, süt sığırcılığı, sığır besiciliği, koyunculuk ve arıcılık konularında ortakların mülkiyetinde hayvancılık kooperatif projeleri yürütülmektedir. Bu kapsamda, 2004 yılı içerisinde 38 adet damızlık sığır, 33 adet süt sığırcılığı, 4 adet sığır besiciliği, 16 adet koyunculuk ve 3 adet arıcılık kooperatifi desteklenmiştir. Hayvancılık faaliyetleri ile ilgili amaçlar, ilkeler ve politikalar: Hayvancılıktaki temel amaç, toplumumuzun hayvansal protein bakımından dengeli ve yeterli beslenebilmesi için üretim artışını sağlamaktır. Bu amaçla, 2005 yılında hayvan ıslahı çalışmaları sürdürülecek, kaliteli kesif yem ve yem bitkileri üretimini artırma çalışmalarına devam edilecek, hayvan hastalık ve zararlılarıyla etkili mücadele yapılacak ve yayım hizmetleri geliştirilecektir. 184 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Daha kapsamlı hayvancılık bilgilerini elde edebilmek amacıyla, 1984 yılından beri yapılamayan genel hayvan sayımı çalışmaları 2005 yılında yapılacaktır. Ülkemizde AB ülkelerinin aksine, et ve süt piyasalarının düzenlenmesine yönelik tedbirler bulunmamaktadır. Süt ve et fiyatlarındaki dalgalanmaların üretim ve üretici gelirleri üzerindeki olumsuz etkisini gidermek amacıyla söz konusu fiyatlarda üretici lehine istikrar sağlamaya yönelik tedbirler alınacaktır. 4631 sayılı Hayvan Islahı Kanunu gereğince kurulan Hayvan Islahı Milli Komitesinin çalışmaları yaygınlaştırılacaktır. Hayvancılıkta döl kontrolüne ve suni tohumlamaya önem verilecektir. Bununla beraber, suni tohumlamanın daha geniş bir uygulama alanına ve sayıya kavuşturulması için gerekli çalışmalar yapılacaktır. 2000/467 sayılı Hayvancılığın Desteklenmesi Hakkında Bakanlar Kurulu Kararı kapsamına besiciliğin, ipekböcekçiliğinin, koyun ve keçi yetiştiriciliğinin dâhil edilmesinin yanı sıra AB kriterleri ve çiftlikten sofraya gıda güvenliği ilkesi çerçevesinde sağım ve soğutma tesislerinin modernizasyonu ile çevresel önlemlere yönelik destek sağlanacaktır. Üreticilerin kooperatifleşmeleri, şirketleşmeleri ve üretici birlikleri kurmaları teşvik edilecektir. Bu amaçla kurulan Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği ve Arı Yetiştiricileri Birliklerinin yaygınlaştırılmasının yanı sıra, küçükbaş hayvan yetiştiricileri birliklerinin kurulması sağlanacaktır. Ayrıca, Tarım ve Köyişleri Bakanlığının yürüttüğü bazı faaliyetlerin birliklere devredilmesi konusunda yapılan çalışmalar hızlandırılacaktır. Özel damızlıkçı işletmelerin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması sağlanarak, bu işletmeler tarafından elde edilen hayvanların, yetiştirme, dağıtım ve Yetiştiricilerin damızlık ve kasaplık hayvan ihtiyaçlarının öncelikle yurt içinden karşılanması esas alınacak, zorunlu hallerde ise öncelikle üstün verimli boğa, sperma veya embriyo ithali yoluna gidilecektir. Kırmızı et arz açığının kapatılması ile yapağı, kıl ve deri ihtiyacının giderilmesi amacıyla et-yapağı ve süt koyunculuğu ile sütçü tip keçiciliğin ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 185 geliştirilmesine yönelik çabalar sürdürülecek, Ankara tiftik keçisi ve ipekböceği yetiştiriciliğine önem verilecektir. Bunun yanı sıra, Türkiye koşullarına uyum sağlamış merinos ırkı koyunların yaygınlaştırılması sağlanacaktır. Arıcılığın geliştirilebilmesi maksadıyla Türkiye’nin flora çeşitleri, flora mevsimi ve kapasitesinin haritalandırılması çalışmaları başlatılacaktır. Alternatif hayvancılık türlerine önem verilerek, ülke koşullarına uyum sağlamış hayvan türleri ile kürk hayvancılığı hakkında çalışmalar yapılacaktır. Tarım alanlarının yüzde 7-8’inde yapılan kaliteli kaba yem üretiminin aşamalı olarak artırılması ve çayır-meraların 4342 sayılı Mera Kanunu esaslarına göre düzenlenmesi için gereken çalışmalar hızlandırılacaktır. Ayrıca yem bitkilerinin üretiminin artırılmasına yönelik çalışmalar sürdürülecek, yetiştiricilerin değişik silaj yapım teknikleri konusunda bilgilendirilmesine çalışılacaktır. Hayvan hastalıkları ve zararlılarının olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi yönündeki çalışmalar desteklenecek, bu konuda hayvancılık işletmeleri bazında koruyucu önlemlerin alınmasına önem verilecektir. Bunun yanı sıra aşı, ilaç, serum üretimlerinin miktar ve kalitelerinin iyileştirilmesi ve hayvancılıkla ilgili ithal ürünlerin kontrolü üzerinde önemle durulacaktır. Üreticilere kullandırılacak hayvancılık kredilerinin artırılması ve şartlarının iyileştirilmesi yönünde gerekli çalışmalar yapılacaktır. Hayvancılık faaliyetleri ile ilgili hukuki ve kurumsal düzenlemeler: Suni Tohumlama, Tabii Tohumlama, Ovum ve Embriyo Transferi Faaliyetlerinin Usul ve Esasları Hakkında çıkarılan yönetmelik mevcut ihtiyaçları karşılayacak şekilde yeniden düzenlenecektir. Tarımsal üretimin gelişmekte olan önemli bir dalı su ürünleri üretimidir. Bu konuda programda yer alan paragraflar şöyledir: Mevcut durum: 186 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 2003 yılında, toplam su ürünleri üretiminde 2002 yılına göre yüzde 6,4 oranında bir azalma yaşanmıştır. Bu azalma, denizlerden avcılıkla elde edilen ve toplam üretim içindeki payı yüzde 70’in üzerinde olan balık üretiminin yüzde 15,7 oranında düşmesinden kaynaklanmaktadır. Diğer deniz ürünleri üretimi, 2003 yılında önceki yıla göre yüzde 60 oranında artmış olmakla birlikte toplam üretim içindeki payının düşük olması nedeniyle bu artış sonucu etkilememiştir. Ayrıca, ülkemizde, 2001 ve 2002 yılları itibarıyla girdi fiyatlarındaki artış sonucunda üreticilerin işletmelerini küçültmeleri ve/veya kapatmaları sonucunda düşme eğilimine giren yetiştiricilik üretimi, 2003 yılında bir önceki yıla göre yüzde 30,7 oranında artmıştır. Yetiştiricilik ürünlerinden levrek, çipura ve alabalığın 2003 yılında, 2000/467 sayılı Hayvancılığın Desteklenmesi Hakkında Karar kapsamına dâhil edilerek destekleme ödemesine tabi olması bu artışta etkili olmuştur. Söz konusu kararın uygulanmasına devam edilmektedir. Türkiye’de su ürünleri yetiştiriciliğinde sürdürülebilirliğin sağlanması ve üretimin belirli esas ve usullere uygun yapılması amacıyla Su Ürünleri Yetiştiriciliği Yönetmeliği Haziran 2004 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiştir. Aralık 2003’de, Türkiye Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği sektördeki kooperatifler ve bölgesel birliklerden oluşan üretici örgütlenme yapısına şemsiye bir organizasyon olarak dâhil olmuştur. AB Ortak Balıkçılık Politikasına uyumun sağlanması için gerekli olan yapısal ve yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesi amacıyla AB fonlarından desteklenmek üzere, Balıkçılık Sektörünün Yasal ve İdari Olarak AB Mevzuatına Uyumu Projesi 2004 Yılı Yatırım Programına alınmıştır. Proje ile koruma-kontrol hizmetlerinin etkinleştirilmesi,istatistiklerin güvenilir şekilde toplanması ve teknelerin kayıt sistemlerinin iyileştirilmesi amacıyla bilgi sistemlerinin kurulması ve AB Ortak Balıkçılık Politikasına uyum çerçevesinde gerekli yasal düzenlemelerin hazırlanması hedeflenmektedir. 2004 yılında, proje kapsamında, eş ülke seçilmiş ve AB müktesebatına uyum amacıyla mevzuat çalışmaları yapılmıştır. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 187 Japon Teknik İşbirliği Ajansı (JICA) ile ortak yürütülen ve 1997 yılında başlatılan Karadeniz’de Balık Yetiştiriciliğinin Geliştirilmesi Projesi kapsamında kalkan balıklarının kültür koşullarında elde edilme yöntemleri ve bu balıkların markalanarak denize bırakılmaları konusunda çalışmalar yapılmış ve proje 2004 yılında sonuçlanmıştır. Proje, yetiştiricilikte kalkan balığının alternatif bir tür olarak değerlendirilebilmesine imkân tanımaktadır. Balıkçılığa hizmet vermek üzere bütçeden tahsis edilen ödeneklerle gerçekleştirilmekte olan kıyı yapısı sayısı, 2004 yılında tamamlanacak olan 2 adet balıkçı barınağı ile 250 adede yükselmiştir. Yatırım Programında önemli bir proje stoku yaratan balıkçı barınakları inşaatları bütçeden yeterli ödenek ayrılamaması nedeniyle uzun yıllar sürmektedir. Ayrıca, yer seçimlerinin iyi etüt edilmemiş olması inşaatların uzamasına neden olan diğer bir faktördür. Su ürünleri üretimi ile ilgili amaçlar, ilkeler ve politikalar: Denizlerde ve içsularda, kaynakların sürdürülebilir kullanımı ilkesi çerçevesinde su ürünleri üretiminin artırılması temel amaçtır. Bu amaçla, araştırma hizmetlerine, koruma kontrol hizmetlerinin etkinleştirilmesine ve alternatif türlerin yetiştirilmesine öncelik verilecektir. Ayrıca, iç sularda stok tespit çalışmalarına başlanacaktır. 2005 yılında Türkiye Deniz Avcılığı Sosyo-Ekonomik Araştırması yapılarak, sektörün arz ve talep açısından sorunlarını belirlemeye yönelik bilgilerin elde edilmesi amaçlanmaktadır. Söz konusu çalışma su ürünleri avcıları ile ilgili sosyo-ekonomik veri eksikliğini giderecektir. 2004 Yılı Yatırım Programına dâhil edilen Balıkçılık Sektörünün Yasal ve İdari Olarak AB Mevzuatına Uyumu Projesi kapsamında 2005 yılında 30 limanda kontrol ofisleri kurularak karaya çıkış noktalarında ürünlerle ilgili kontrol hizmetleri gerçekleştirilecek ve istatistiklerin toplanması sağlanacaktır. Bunun yanı sıra, mevzuat çalışmalarına devam edilecek ve kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi amacıyla eğitim hizmetleri sağlanacaktır. Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki su kaynaklarının su ürünlerinin üretimi amacıyla kullanılabilmesini teminen hazırlanan etüt çerçevesinde yeni su ürünleri üretim tesislerinin faaliyete geçmesi, yan sanayinin gelişmesi ile 188 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE yeni istihdam olanaklarının sağlanması ve bölge halkının sosyo-ekonomik refah seviyesinin yükseltilmesi hedeflenmektedir. Sektörde pazar şartlarının gerektirdiği koşulların yerine getirilmesi yönünde yapılan kontrol hizmetlerine devam edilecektir. İhracat artışını sağlamak amacıyla, özellikle su ürünleri üretim alanlarında, işleme tesislerinde ve ihracat aşamasında, Tehlike Analizleri Kritik Kontrol Noktaları (HACCP) sisteminin uygulanmasına devam edilecektir. 2005 yılında 4 adet programlanmaktadır. balıkçı barınağı inşaatının tamamlanması Hukuki ve kurumsal düzenlemeler: Balıkçılık sektörünün AB müktesebatına uyumu amacıyla, 1380 sayılı Su Ürünleri Kanununda değişiklik yapılarak yapısal politikalar, koruma-kontrol hizmetleri, pazarlama, bilgi sistemleri, su ürünleri gıda hijyeni ve yetiştiricilik konularını kapsayan mevzuat çalışmaları yapılacaktır. Ülke ekonomisinde tarımın yerini göstermesi bakımından, 2003 yılı toplam ihracatı 47.253 milyon ABD doları iken tarım, orman ve balıkçılık ürünlerinin ihracattaki yeri 2.549 milyon ABD doları olarak sadece % 5,4’lük bir pay almıştır. 2004 yılı tahminlerine göre de, yıllık toplam ihracat 62 milyar ABD dolarına çıkmış olmasına karşın tarım, orman ve balıkçılık ürünlerinin bu yılda ihracattaki yeri 2.604 milyon ABD doları olarak % 4,2’ye gerilemiştir.” DPT tarafından hazırlanan 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı kapsamında, tarımsal faaliyetlerle ilgili saptamalar ve bu dönemde yapılması beklenenler böyledir. Son yıllarda çiftçilerin yakınmaları ve AB Ortak Tarım Politikalarına uyum dikkate alınarak, değişik kesimlerde yoğun çalışmalar sürdürülmektedir. Bu bağlamda, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı tarafından düzenlenen ve ilgili kamu kuruluşlarının, üniversitelerin, yerel yönetimlerin, özel sektörün ve sivil toplum kuruluşlarının geniş katılımıyla, 29 Kasım - 1 Aralık 2004 tarihleri arasında Ankara’da gerçekleştirilmiş olan, “II. Tarım Şurası” sonunda, kamuoyuna sunulan, Şura Sonuç Bildirgesi’nde yer verilen, önemli ve öncelikli kararlar aşağıda verilmiştir: ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 189 1. Doğal kaynakların envanterinin çıkarılması, 2. Doğal kaynakların erozyon, kirlenme ve yanlış kullanımı önleyici tedbirlerin alınması, 3. Gen kaynakları ve biyolojik çeşitliliğin korunması, 4. Mera ıslah çalışmalarının tamamlanması, 5. “Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu”nun çıkarılması, 6. Arazi kullanım planlarına uygun olarak mutlak tarım arazilerinin korunması, 7. Basınçlı sulamanın yaygınlaştırılması, 8. Toplulaştırma çalışmalarının hızlandırılması, 9. Tarım havzalarının oluşturulması, 10. İşletme ölçeklerinin optimum düzeye getirilmesi, 11. Tarım-sanayi-pazar entegrasyonunun sağlanması, 12. Yüksek kaliteli tohumluk, fide ve fidan ihtiyacının öncelikle yurt içi üretimle karşılanması ve kullanımının teşvik edilmesi, 13. Sözleşmeli üretiminin geliştirilmesi, 14. Sürdürülebilir üretim teknikleri ve biyolojik mücadele yöntemlerinin yaygınlaştırılması, 15. Et, süt ve su ürünlerinin kalite standartlarının belirlenmesi ve bu standartlara uygun üretiminin sağlanması, 16. İhtisas işletmelerinin özendirilmesi, 17. Hayvan sağlığı ve refahı için gerekli mevzuat düzenlemesinin yapılması, gelecek 10 yıl içerisinde hayvan hastalıkları ile ilgili kontrol ve eradikasyon programlarının tamamlanması, 18. Çiftlikten-sofraya gıda zincirinin incelenerek gıda güvenliğini sağlayacak mevzuat düzenlemesi ile uygulama yöntemlerinin belirlenmesi, 19. e-tarım ticaretinin geliştirilmesi, 20. Tarımsal desteklerin, tarımının yapısal problemlerinin çözümüne katkıda bulunacak şekilde düzenlenmesi, 21. Doğrudan gelir desteğinin tarımsal destekler içindeki payının azaltılarak sadece seçilen belli ürünlerde çok amaçlı olarak uygulanması, 22.DTÖ kuralları çerçevesinde prim ödemelerinin maksimum düzeyde uygulanması ve gerektiğinde Fark Ödeme Sistemine dönüştürülmesi, 23. Hayvancılık desteklerinin artırılması ve sürekliliğinin sağlanması, 24. Uzun dönemde, örgütlü, ekonomik büyüklükte ve ileri teknolojiyi kullanan hayvancılık işletmelerinin oluşturulması, 190 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 25. Tarımsal desteklerin GSMH içerisindeki payının iki yıl içerisinde % 2’ye yükseltilmesi ve daha sonra artırılması, 26. Tarım ürünleri sigortalarının ülke genelinde yaygınlaştırılması ve mal sigortalarının yanı sıra can sigortalarının da geliştirilmesi, 27. Kırsal alanda yaşayanların girişimcilik yeteneklerinin artırılması, 28. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının yüklendiği yeni fonksiyonlar göz önüne alınarak yeniden adlandırılması, 29. Bakanlığa bağlı olarak “Kırsal Kalkınma Genel Müdürlüğü”nün kurulması, 30. Ulusal programda öngörüldüğü gibi, Bakanlık tarafından AB ölçütlerini dikkate alarak “Kırsal Kalkınma Stratejisinin” hazırlanması, 31. İlköğretim müfredatına “Tarım” dersinin konulmasının sağlanması, 32. Tarımsal öğretim ve araştırma alanında üniversite – bakanlık özel sektör - sivil toplum örgütleri arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesi, 33. Üretici örgütlenmesinin dağınık yapısının önlenmesi amacı ile kooperatiflerin bir ulusal birlik altında toplanması, 34. AB Ortak Tarım Politikasının gerektirdiği “Ödeme Kurumu” başta olmak üzere gerekli tüm idari yapıların tamamlanması, 35. AB ile müzakere sürecine hazırlık amacı ile Bakanlığın uzman kadrosunun güçlendirilmesi, 36. Dünya Ticaret Örgütü Doha müzakerelerine aktif katılım sağlanması ve hassas ve özel ürünler ile gıda güvenliği açısından önem taşıyan ürünlerimizin etkilenmesi önlenmelidir. 8.2. Türkiye’de Organik Tarım Ülkemizdeki organik tarımla ilgili olarak itici güç Avrupa ülkelerinden gelmiştir. Topraklarımızın büyük bir bölümünün organik tarıma uygun olması, farklı iklimsel özelliklerde kültür bitkisi çeşitliliğinin fazlalığı, çiftçimizin deneyimleri ve başta işçilik olmak üzere tarım girdilerinin Avrupa ülkelerindekine oranla daha düşük olması, dolayısıyla ürün maliyetinin azlığı nedeniyle pazarın daha cazip olacağı gibi nedenlerle, organik tarımsal uygulamalara gelen talep üzerine sözleşmeli olarak başlanmıştır. Bundan önceki tarımsal uygulamalarda, üretimde tarımsal kimyasalların kullanılmamış olması veya topraklarımızın kirlenmemiş ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 191 olması, alınan ürünün organik olması için gerekli ve yeterli şartları sağlamaz. Bu ürünler sadece gıda güvenliği bakımından alışılmış tarımsal uygulamalarla elde edilen ürünlere oranla daha güvenilir olabilirse de, organik değildir. Organik ürünlerin var olan teknik ve hukuki mevzuata uygun ve kontrollü üretilmesi, ürünlerin “organik” olarak belgelendirilmesi zorunludur. Bu konuda yapılan yayınlardan alınan bilgiye göre, ülkemize ilk kez 19841985 yıllarında kuru üzüm ve incir için organik ürün talebi gelmiştir. Bunu takiben, 1990 yılında organik olarak sekiz ürünün üretimi yapılırken, ürün çeşitliliği hızlı bir şekilde artarak 1999 yılında 92 ürüne yükselmiştir. Bunun yanında organik tarıma ayrılan arazilerde ve organik tarımla uğraşan çiftlik veya işletme sayılarında da önemli artışlar olmuştur. Gerek gelen talepler ve gerekse Avrupa Birliği Organik Tarım Mevzuatı’na uyum sağlanması bakımından, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bünyesinde oluşturulan bir çalışma grubu ile birlikte, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının katkıları ile hazırlanan ilk yönetmelik, “Bitkisel ve Hayvansal Ürünlerin Ekolojik Metotlarla Üretilmesine İlişkin Yönetmelik” adı altında, 24.12.1994 tarih ve 22145 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 8.2.1. Mevzuat ve Teşkilatlanma Türkiye’de organik tarım konusundaki ilk hukuki düzenleme Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından hazırlanarak 18.12.1994 tarih ve 22145 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Bitkisel ve Hayvansal Ürünlerin Ekolojik Metotlarla Üretilmesine Dair Yönetmelik” dir. Daha sonra AB mevzuatına uyum sürecinde, bir önceki yönetmelik yürürlükten kaldırılarak, onun yerine 11.07.2002 tarih ve 24812 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan “Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik” çıkarılmıştır. Organik tarımla ilgili olarak uygulamada karşılaşılan sorunlar ve eksiklikler, ayrıca yasal bir zemin oluşturmak amacıyla, 5262 sayılı “Organik Tarım Kanunu” TBMM’de kabul edilmiş ve 03.12.2004 tarih ve 25659 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanun Ek 1’de verilmektedir. Bunu takiben günümüzde yürürlükte olan “Organik Tarımın Esasları ve Uygulamasına İlişkin Yönetmelik” yenilenerek 10.06.2005 tarih ve 25841 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Yönetmelik Ek 2’de verilmektedir. 192 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Organik Tarım Kanunu’nun amacı; tüketiciye güvenilir, kaliteli ürünler sunmak üzere organik ürün ve girdilerin üretiminin geliştirilmesini sağlamak için gerekli tedbirlerin alınmasına ilişkin usul ve esasları belirlemektir. Kanunda, organik tarım faaliyetleri, toprak, su, bitki, hayvan ve doğal kaynaklar kullanılarak organik ürün veya girdi üretilmesi ya da yetiştirilmesi, doğal alan ve kaynaklardan ürün toplanması, hasat, kesim, işleme, tasnif, ambalajlama, etiketleme, muhafaza, depolama, taşıma, pazarlama, ithalat, ihracat ile ürün veya girdinin tüketiciye ulaşıncaya kadar olan diğer işlemlerini, olarak tanımlanmaktadır. Organik Tarım Kanunu’na göre, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bünyesinde, Organik Tarım Komitesi adı altında bir komite oluşturulmuştur. Bunun yanında, Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesi, Yetkilendirilmiş Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşları ve organik tarımla ilgili müteşebbisler vardır. Kanun’da, organik tarımın ticaretini, tanıtımını, araştırmalarını ve diğer organik tarım faaliyet stratejilerini belirlemek ve Bakanlık dışı kurum ve kuruluşlarla koordinasyon ve izleme hizmetlerini yapmak üzere Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesi’nin kurulacağı hükmüne yer verilmiştir. Bu Komite’nin; ilgili kamu kurum ve kuruluşları, meslek kuruluşları, sivil toplum örgütleri, üniversiteler ve özel sektör temsilcilerinden olmak üzere en az on kişiden oluşacağı hükme bağlanmıştır. Bu komitelere bağlı olarak, yeter sayıda alt komite oluşturulabileceği de vurgulanmıştır. Kanun, bu komite ve kuruluşların oluşumunu ve işleyişini yönetmeliğe bırakmıştır. Söz konusu kanun ve yönetmelik ekte olarak verilmiştir. “Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik” incelendiğinde; Organik Tarım Komitesi’nin, Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesi’nin, Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşları’nın oluşturulması, çalışma esasları, yetki ve sorumlulukları ayrıntılı olarak görülebilmektedir. Organik Tarım Komitesi ile ayrıntılı bilgi Yönetmeliğin 45.maddesinde, Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesi ile ilgili ayrıntılı bilgi de 46. maddede yer almaktadır. Yetkilendirilmiş kuruluşlarla ilgili hükümlere 34. maddeden itibaren yer verilmektedir. Organik Tarım Kanunu, organik tarım esaslarına aykırı davrananlar hakkında, 12. maddesinde cezai hükümler getirmektedir. Bunlar genel olarak ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 193 idari para cezalarıdır. Ayrıca yetki ve izin belgelerinin iptali, faaliyettin yasaklanması cezaları da Kanun’da yer almaktadır. 8.2.2. Uygulamalar Türkiye’de organik tarım uygulamaları giderek artmaktadır. Bu üretimin büyük bir bölümü sözleşmeli tarımsal üretim olarak sürdürülmektedir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na ait verilere göre, 2004 yılında organik tarımla uğraşan çiftlik veya işletme sayısı 9.480 dolayındadır. Organik üretim yapılan arazi miktarı 162.193 hektar ve toplam bitkisel üretim 279.663 ton, organik bal üretimi 937 ton, et ve süt sığırcılığı olmak üzere 602 büyükbaş, 10.169 koyun, 8.811 keçi organik üretimdedir. Organik yumurta üretimi de 92.500 adet gerçekleşmiştir. Bal üretimi 159 üretici tarafından 27.839 kovanda yapılmıştır. Bu verilerden görüleceği gibi, ülkemizdeki organik tarım uygulamaları daha çok bitkisel üretimde yoğunlaşmaktadır. İllere göre, organik tarım uygulamaları altında olan arazi miktarı Çizelge 6’da verilmiştir. Bu arazilerden elde edilen bitkisel organik ürünler oldukça çeşitlidir. 2004 yılında ön sıralarda yer alan ürünler; pamuk, buğday, arpa, mısır, nohut, mercimek, kırmızı mercimek, soğan, domates, biber, portakal, mandarin, elma, armut, ayva, kayısı, zeytin, üzüm, incir, vişne, fındık, çilek, erik, çam fıstığı, kekik, defne, adaçayı, mersin ve keçiboynuzu’ dur. Ayrıca, organik kurallara göre bir miktar elma ve enginar fidanı üretilmiştir. Aynı yıl organik tarıma geçiş sürecinde bulunan bitkisel üretimdeki çiftlik veya işletme sayısı 3.492, organik tarım arazisi 47.379 ha ve üretim 99.140ton olarak verilmektedir. Bu durumda 97 bal üreticisi vardır, 10.953 kovanda 250 ton bal üretilmiştir. Özellikle, Iğdır’da organik hayvancılığa karşı bir ilginin olduğu izlenmektedir. Çizelge 5’de, ürün çeşitlerine göre, 1999-2003 yılları arasındaki organik bitkisel üretim miktarı görülmektedir. Bazı yıllardaki aynı ürüne ait verilerdeki dalgalanma, üretimin sözleşmeli olmasından kaynaklanmaktadır. İç tüketimin giderek artması ile bu tablodaki verilerin yıllara göre artış göstereceği beklenmektedir. Sözleşmeli organik üretimde talebin çok büyük bir bölümü Avrupa Birliği ülkelerinden gelmektedir. 194 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Türkiye’de üretilen organik ürünlerin yıllara göre ihracatı Çizelge 7’de verilmiştir. İki tablonun incelenmesi ile görüleceği gibi, ülkemiz organik tarım uygulamaları bakımından çok büyük bir potansiyele sahip olmasına karşın, dünya organik tarım pazarına henüz yeterince girilememiştir. Çizelge 5 . Ürün çeşitlerine göre organik tarımdaki yıllık gelişme Ürün 1999 2000 2001 2002 2003 Domates 7.095 15.532 90.472 82.809 26.493 Elma 24.038 50.136 45.040 69.187 71.928 Pamuk 23.520 23.091 19.511 21.794 34.877 Buğday 15.983 4.551 31.139 19.752 21.379 Mercimek 3.211 7.163 5.862 17.012 11.781 Zeytin 3.310 12.875 7.343 10.744 6.456 Üzüm 7.182 7.582 12.894 10.469 9.505 İncir 7.840 7.635 8.293 9.473 8.113 Fındık 5.411 4.114 6.995 7.667 5.662 Vişne 744 2.143 3.769 6.580 5.994 Kayısı 10.822 40.799 13.634 5.941 13.278 Biber 553 1.592 3.202 3.355 3.909 Kiraz 366 496 1375 1.335 1.830 Bal 1.128 2.582 557 923 1.100 Zeytin Yağı 1.174 1.620 1.602 413 68 703 809 2.680 388 1.022 1 1 1.003 2.329 7.933 12.000 18.795 0 0 0 Soğan Erik Bulgur (Toplam) 168.306 237.210 280.328 310.124 291.876 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 195 Çizelge 6. Türkiye’de 2004 yılı itibariyle, illere göre organik tarım altındaki arazi büyüklüğü İl Antalya Muğla Şanlıurfa İzmir Mersin Aydın Malatya Manisa Konya Gaziantep Tokat Trabzon Organik Tarım Arazisi, hektar 65.744 21.506 15.948 10.108 7.911 7.122 4.289 3.659 2.548 2.426 2.250 1.476 Çizelge 7. Türkiye’de yıllara göre organik ürün ihracatı Yıl Miktar (kg) TUTAR ($) 1998 8.616.687 19.370.599 1999 12.049.949 24.563.892 2000 13.128.934 22.756.297 2001 17.556.280 27.242.407 2002 19.182.859 30.877.140 2003 21.083.351 36.932.995 2004 16.093.189 33.076.319 196 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Ülkemizde, küçük üretici veya çiftçilerin dışında, organik tarım işletmesi sayısı 240 dolayındadır. Ayrıca 80 dolayında organik ürün ihraç eden işletme bulunmaktadır. 8.2.3. İlgili Kuruluşlar Ülkemizde, organik tarımla ilgili olarak; tanıtım, koordinasyon, araştırma ve uygulama, kontrol ve sertifikasyon, ithalat ve ihracat işleri, pazarlama ve satış gibi konularda hizmet yürütmekte olan kamu ve özel kuruluşlar vardır. Ayrıca, sayıları giderek artmakta olan gönüllü kuruluşlar ve organik ürün yetiştiricileri birlikleri de ilgili kuruluşlar arasında yer almaktadır. Çoğu çevreye duyarlı gönüllü kuruluşlar yanında, doğrudan organik tarımla ilgili gönüllü kuruluşlar da vardır. Organik tarım konusundaki araştırmaların büyük bir bölümü, ülke genelinde yayılmış olan devlet üniversitelerimizin ziraat fakültelerinin ilgili bölümleri ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na bağlı araştırma birimlerinde sürdürülmektedir. Yöresel bazda, organik tarım uygulamaları konusunda en doğru ve güncel bilgilere bu kaynaklardan ulaşmak mümkündür. Ülke genelinde hizmet vermekte olan 81 Tarım İl Müdürlüğü, yine bu konuda bilgi alınabilecek birimlerdir. Türkiye’de, 5262 Sayılı Organik Tarım Kanunu’na göre, organik tarım konusunda yetkili olan devlet kuruluşu Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’dır. Bakanlık bu görevini Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü altında sürdürmektedir. Gerekli koordinasyon, Alternatif Tarımsal Üretim Teknikleri Dairesi tarafından sürdürülmektedir. Organik tarımla ilgili Kanun ve Yönetmeliklerde yer alan komitelerin çalışmaları bu daire başkanlığı tarafından koordine edilmektedir. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE E ET TO O 197 - Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği Derneğin http://www.eto.org.tr Internet adresinden alınan bilgiye göre, derneğin kuruluş ve amacı şöyle açıklanmaktadır: “Dünyada başlangıcı çok eski yıllara dayanan ekolojik tarım düşüncesi, zaman içinde uygulanmaya başlamış ve bu süreçte faaliyetleri yönlendirme amacı ile birçok ülkede farklı kuruluşlar oluşmuştur. Türkiye’ de ekolojik tarım ilk defa 1980’li yılların başında ticari anlamda sözleşmeli çiftçilerle yapılmaya başlanmıştır. Ülkemizde ekolojik tarımın belli bir şemsiye organizasyon altında hızlı ve sağlıklı gelişimini sağlamak amacıyla ekolojik tarım felsefesine inanan üretici, tüketici, işleyici, kontrolör, araştırıcı ve teknik elemanların katılımıyla "Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği" (ETO) 1992 yılında İzmir’ de kurulmuştur. Derneğin bu sektörde çalışanlar, araştırıcılar, teknik elemanlar, üreticiler, ihracatçılar, ticaretle uğraşanlar ve tüketiciler gibi farklı kesimlerden oluşan, ülkemizin tüm yörelerinden bir araya gelen 300 den fazla üyesi bulunmaktadır. Derneğin amacı: Ekolojik tarımın tanıtılmasına, yayılmasına, sevdirilmesine ve bu konu ile ilgili bulunan bilimsel araştırmaların yapılmasına çalışmak; Ekolojik tarımın teknik ve ticari alanlarında faaliyetlerde bulunan kişi, kurum ve kuruluşlar arasındaki faaliyetleri düzenlemek, çalışmaları teşvik etmek, mesleki formasyonlarının gelişmesine ve menfaatlerinin korunmasına yardımcı olmak; Üniversiteler, araştırma kurumları ve benzeri müesseselerle gerekli her türlü işbirliğini ve organizasyonu sağlamak; ekolojik ürünler için iç pazar oluşturulmasına çalışmak ve desteklemek; ekolojik ürünler ile ilgili iç ve dış pazarın sağlıklı geliştirilmesine katkıda bulunmak ve denetlemek; Sertifikasyon ve teftiş aşamalarında organizasyon desteğinde bulunmak; dernek logosunun iç ve dış pazarlarda denetimli olarak kullanılabilmesine olanak sağlamak; 198 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Üretim, işletme ve pazarlama aşamalarında ortaya çıkan tüm sorunların çözümünde ilgili yerli ve yabancı, özel ve tüzel, kişi ve kuruluşlar ile ilişkilerde bulunmak, inceleme yapmak, rapor düzenlemek ve kamuoyunu aydınlatmaktır.” ETO, bazı kuruluşların katkılarını da alarak, ilki 21-23 Haziran 1999 (İzmir) ve ikincisi 14-16 Kasım 2001 (Antalya) olmak üzere “Türkiye Ekolojik Tarım Sempozyumu” düzenlemiş, bu sempozyumlarda sunulan bildirileri birer kitap halinde yayınlamıştır. Ayrıca, düzenlemiş olduğu eğitim programları ile de üreticilerin ve teknik elemanların organik tarım konusunda bilgilendirilmesine önemli katkı sağlamıştır. ETO, Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği, İzmir’de, Ege Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bahçe Bitkileri Bölümü’nde faaliyetlerini sürdürmektedir. İletişim bilgisi aşağıda verilmiştir. ETO, Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği Ege Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, B Blok K:3 Bornova 35100 İzmir Tel : 0 232 388 40 00 ‘1396 Faks : 0 232 388 18 64-65 http://www.eto.org.tr e-posta : [email protected] Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşları Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndan yetki alan, organik tarım kontrol ve sertifikasyon kuruluşları aşağıda verilmektedir. Organik (ekolojik, biyolojik, biyodinamik, doğal tarım ürünleri (bitkisel ve hayvansal ürünler, su ürünleri, tohum, gübre, fide, fidan ve tüm diğer girdiler, gıdalar, vitaminler ve diğer tüm katkı maddeleri ile hammaddesi tarım olan tüm sanayi ürünleri) üretecek, işleyecek, pazarlayacak, ithal veya ihraç edecek özel veya tüzel kişilerin faaliyette bulunabilmeleri için bu kontrol ve sertifikasyon kuruluşlarından biri ile sözleşme yapmaları zorunludur. Gerekli görülen sözleşme yapılmadan organik tarım faaliyetinde bulunulamamaktadır. Sözleşmenin yapılmasını takiben bakanlığın ilgili birimine başvuruda bulunulması gerekmektedir. Günümüzde organik tarımla ilgili olarak Alternatif Tarımsal Üretim Teknikleri Dairesi Başkanlığı Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü kapsamında bulunmaktadır. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 199 Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndan yetki alan kontrol ve sertifikasyon kuruluşları şunlardır: IMO 225. Sokak, No:26/2 A Blok, 35040 Bornova-İzmir Tel : 0 232 374 47 05 Faks : 0 232 347 47 80 e-posta : [email protected] IMO, merkezi İsviçre’de bulunan, uluslararası bir kontrol ve sertifikasyon kuruşudur. Uluslararası faaliyetlerde bulunabilecek şekilde EN-45011 standardlarına göre akredite edilmiştir. Ayrıca, Avrupa Birliği (EEC) 2092/91 tüzüğüne uygun olarak Almanya ve İtalya’da da akredite edilmiş bir kontrol ve sertifikasyon kuruluşudur. İsviçre’de de (EEC) 1593/93 tüzüğüne uygun olarak organik sertifika kuruluşu olarak kabul edilmiştir. IMO, Uluslararası Organik Tarım Hareketi Federasyonu, IFOM’ın üyesidir. Türkiye’de de Organik Tarım Komitesi tarafından tescil edilmiştir. IMO, ayrıca, Demeter (Almanya) ve NOP (ABD Ulusal Organik Tarım Programı) standardlarına göre kontroller yapmaya yetkilidir. IMO, organik tarımla birlikte organik ormancılık ve organik tekstil konularında da yetkilendirilmiş uluslararası kontrol ve sertifikasyon kuruluşudur. IMO-Türkiye, ülkemizdeki çalışmalarını IMO-Almanya ile birlikte yapmaktadır. IMO-Türkiye’nin organik tarımla ilgili projelerinin ağırlık noktasını kuru meyveler (sultaniye üzüm, incir, kayısı, fındık, antepfıstığı, badem çamfıstığı vb) toplanan bitkiler, baklagiller, pamuk ve gül oluşturmaktadır. ECOCERT-SA Cumhuriyet Cad. No: 2/3, 35030 Bornova-İzmir Tel : 0 232 343 43 60 Faks : 0 232 343 39 59 e-posta : [email protected] ECOCERT, organik ürünlerin Avrupa Birliği organik tarım yönetmeliği, ulusal ve uluslararası standardlara uygunluğunu doğrulayan bir kontrol ve sertifikasyon kuruluşudur. AB yönetmeliği 2092/91’e göre, kontrol ve sertifikasyon hizmetleri yürütmek üzere, Fransa, Belçika, İtalya, Portekiz ve Almanya’da temsil edilmektedir. Avrupa dışında, ABD için NOP ve Japonya için JAS gibi standardlara uygun kontrol ve sertifikasyon hizmetlerini 70 ülkede gerçekleştirmektedir. ETKO 160. Sokak, No: 13/7 , 35040 Bornova-İzmir 200 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Tel : 0 232 339 76 06 e-posta : [email protected] Faks SKAL Süvari Cad. No:8-1 Bornova-İzmir Tel : 0 232 343 26 51 Faks e-posta : [email protected] : 0 232 339 76 07 : 0 232 339 37 03 BCS Mithatpaşa Cad. No: 234/8, İsmailoğlu İşhanı, Narlıdere-İzmir Tel : 0 232 239 09 07 Faks : 0 232 239 06 08 e-posta : [email protected] EKO-TAR Adnan Menderes Bulvarı, Denis Apt., No: 36/1, 33110 Mersin Tel : 0 324 325 49 64 Faks : 0 324 327 19 44 e-posta : [email protected] Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nın 21.11.2001 tarihli onayı ile (TR-OTK006) kontrol ve sertifikasyon konusunda yetki alarak Mersin’de kurulmuştur. TÜRKAK tarafından EN 45011 standardlarına göre akreditasyon aşamasındadır. Türkiye genelinde, organik bitkisel üretim, hayvansal üretim, su ürünleri, toplanan doğa ürünler ve arıcılı alanlarında kontrol ve sertifikasyon hizmetleri vermektedir. EKOTAR, İtalyan kontrol ve sertifika kuruluşu olan Bioagricert ile işbirliği içerisinde çalışmalarını sürdürmekte olan yerli bir kuruluştur. Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Japonya gibi ülkelere ihraç edilen organik ürünler için Bioagricert sertifikası verilmektedir. Ayrıca, EUROGAP standardlarına göre kontrol ve sertifikasyon hizmetlerini Bioagricert ile birlikte sürdürmektedir. EKOTAR, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından Doğu Anadolu Bölgesi’nde başlatılan ve ülke geneline yayılması planlanan “Organik Ekmek Projesi” ile ilgili organik buğday ve çavdar yetiştiriciliğinde görevlendirilmiş kontrol ve sertifikasyon kuruluşudur. ICEA Mustafa Kemal Cad., Halil Bey Apt., B Blok, No: 166/2 Kat:7 Daire:13 35040 Bornova-İzmir Tel : 0 232 342 60 68 Faks : 0 232 342 84 64 e-posta : [email protected] veya [email protected] ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 201 CERES İnönü Cad., No: 705, Yunus Emre Apt., Kat:1/1 Poligon-İzmir Tel : 0 232 247 20 22 Faks : 0 232 247 70 01 e-posta : [email protected] Kontrol ve sertifikasyon kuruluşlarının hizmetleri, artan bir hızla Anadolu’ya yayılmaktadır. Önemli olması bakımından vurgulanması gereken bir uygulama, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın başlattığı, organik ekmek projesidir. Bu proje ile başta Doğu Anadolu Bölgesi üreticisi olmak üzere, ülke genelindeki tüm buğday üreticilerine organik ürün yetiştirme olanağı tanınmaktadır. Projenin üretici için önemli tarafı, ürününü kolaylıkla pazarlama olanağı bulmasıdır. Bu uygulamaların diğer belediyeler tarafından da desteklenmesi beklenmektedir. Ülkemizde, ekmek, en fazla tüketilen temel gıda maddesidir. Bu nedenle, insan beslenmesi ve sağlığı bakımından ekmeğin güvenilir bir gıda maddesi olması gerekir. Bu projelerle önemli bir gıda maddesi olarak ekmeğin güvenilir ve sağlıklı olması sağlanacaktır. Ekmekle birlikte diğer unlu mamuller için de bu uygulamaların yaygınlaştırılmasında halk sağlığı bakımından büyük önem vardır. 202 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 9. SONUÇ VE ÖNERİLER Organik tarım; bilgi, deneyim ve ekonomik yetersizlikler nedeniyle, tarımsal kimyasallar kullanılmadan yapılan tarımsal uygulama değildir. Kendine özgü ön koşulları, kuralları, kontrol ve sertifikasyonu, ürün etiketlemesi olan, toprak verimliliğini, gıda güvenliğini, biyolojik çeşitliliği ve çevre korumasını esas alan, sürdürülebilir tarımsal uygulama sistemleri bütünüdür. Organik tarım, sadece bitkisel üretimle sınırlı değildir. Her türlü hayvansal üretim ve hayvan yetiştiriciliği ile birlikte, doğal ortamlardan bitki toplama, alternatif tıpta ve ilaç sanayinde kullanılan bitkilerin de üretildiği bir tarımsal uygulamadır. Organik tarım, sadece yurtdışından gelen organik ürün taleplerini karşılamak amacıyla yapılmamaktadır. Tüketicilerin bilinçlenmesi ile orantılı olarak iç piyasalarda da organik ürünlere talep giderek artmaktadır. Gıda güvenliği, sağlıklı beslenme, insan sağlığı ve çevre koruma üzerindeki olumlu katkıları nedeniyle, gerek yurtiçi ve gerekse yurtdışı pazarlarda organik ürünler tercih edilir durumdadır. Organik tarım ürünleri pazarlarının artışına bağlı olarak, çiftçilerimiz giderek organik tarımsal üretime önem vermektedir. Çiftçi gelirinin artması, yaşam standardının yükselmesi, kırsal alanların giderek daha iyi değerlendirmesi sonucu, kırsal alandan kente göçün önlenmesi beklenmektedir. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 203 Ülkemizde organik üretimin geliştirilmesi âmâcıya; Yerel iklim, toprak ve çevre koşulları dikkate alınarak, pazar taleplerine bağlı olarak, potansiyel ve halen var olan organik üreticiler bilgilendirilmeli ve eğitilmelidir. Bu amaçla Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na bağlı Tarım İl Müdürlükleri daha aktif duruma getirilmelidir. Araştırma kuruluşlarından ve ziraat fakültelerinden destek alınmalıdır. Sivil toplum kuruluşları, organik üretimin ve ürünlerin tanıtımı ve yararları konusunda halkın bilgilendirilmesine ağırlık vermeli, AB hibe programlarından yararlanarak tanıtım, bilgilendirme ve üretim projeleri hazırlanmalıdır. Organik üreticilerin bir araya gelerek birlikler kurmaları özendirilmeli, işsiz ziraat mühendislerinin ve veterinerlerin bu birlikler kapsamında görev almaları sağlanmalıdır. Organik üretimde, uluslararası ve ulusal boyutta bilgi ve deneyim paylaşımına özel bir önem verilmeli, dünyanın çeşitli yörelerinde uygulanmakta olan teknik bilgi ve deneyimler ülkemiz üreticilerine aktarılmalıdır. Ülkemizin değişik iklimsel koşullarında, üniversitelerimizin organik üretimle ilgili araştırma projeleri, başta TÜBİTAK olmak üzere diğer ilgili kuruluşlar tarafından desteklenmelidir. Organik üretim yöntemlerinden, organik ürünün güvenilirliğinden ve kalitesinden taviz verilmeyecek şekilde, kontrol ve sertifikasyon hizmetleri denetlenmelidir. Ülkemizin değişik bölgelerinde, akridite olmuş ürün analiz laboratuarları kurulmalıdır. 204 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 10. EKLER EK 1. Organik Tarım Kanunu ………………………………… 204 EK 2. Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik ……………………………………… 212 EK 3. Bitkisel Üretimle İlişkili Olarak Doğrudan Gelir Desteği Ödemesi Yapılmasına İlişkin Tebliğ ………….. 280 EK 4. İyi Tarım Uygulamalarına İlişkin Yönetmelik ………… 292 EK 5. İyi Tarım Uygulamalarına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ……………… 299 EK 6. Toprak Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği …………….. 305 EK 7. Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ………… 322 EK 8. Tarım Sigortaları Kanunu ……………………………….. 336 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 205 EK 1. RESMİ GAZETE Tarih: 03.12.2004, Sayı: 25659 Organik Tarım Kanunu Kanun No: 5262 Kabul Tarihi: 1.12.2004 BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Tanımlar Amaç MADDE 1. — Bu Kanunun amacı; tüketiciye güvenilir, kaliteli ürünler sunmak üzere organik ürün ve girdilerin üretiminin geliştirilmesini sağlamak için gerekli tedbirlerin alınmasına ilişkin usul ve esasları belirlemektir. Kapsam MADDE 2. — Bu Kanun, organik tarım faaliyetlerinin yürütülmesine ilişkin kontrol ve sertifikasyon hizmetlerinin yerine getirilmesi ve Bakanlığın denetim usul ve esasları ile yetki, görev ve sorumluluklara dair hususları kapsar. Tanımlar MADDE 3. — Bu Kanunda geçen; a) Bakanlık: Tarım ve Köyişleri Bakanlığını, b) Organik tarım faaliyetleri: Toprak, su, bitki, hayvan ve doğal kaynaklar kullanılarak organik ürün veya girdi üretilmesi ya da yetiştirilmesi, doğal alan ve kaynaklardan ürün toplanması, hasat, kesim, işleme, tasnif, ambalajlama, etiketleme, muhafaza, depolama, taşıma, pazarlama, ithalat, ihracat ile ürün veya girdinin tüketiciye ulaşıncaya kadar olan diğer işlemlerini, c) Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu: Organik ürünün veya girdinin, üretiminden tüketiciye ulaşıncaya kadar olan tüm aşamalarını kontrol etmek ve sertifikalandırmak üzere Bakanlık tarafından yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişileri, 206 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE d) Kontrol kuruluşu: Organik ürünün veya girdinin, üretiminden tüketiciye ulaşıncaya kadar olan tüm aşamalarını kontrol etmek üzere Bakanlık tarafından yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişileri, e) Sertifikasyon kuruluşu: Tüm kontrolleri tamamlanmış organik ürün veya girdiyi, kontrol kuruluşunun yaptığı kontrol ve bu kontrole ilişkin bilgi ve belgeler ile gerek duyulan hallerde yaptıracağı analizlere dayanarak sertifikalandırmak üzere Bakanlık tarafından yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişileri, f) Yetkilendirilmiş kuruluş: Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu, kontrol kuruluşu veya sertifikasyon kuruluşu olarak Bakanlık tarafından yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişileri, g) Kontrol: Organik tarım faaliyetlerinin bu Kanuna uygun olarak yapılıp yapılmadığının belirlenmesi, düzenli kayıtların tutulması, sonuçların rapor edilmesi, gerek görülmesi halinde ürünün organik niteliğinin laboratuvar analizleri ile test edilmesini, h) Kontrolör: Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu adına veya kontrol kuruluşu adına, organik tarım faaliyetlerinin her aşamasının ilgili mevzuata göre uygulanmasını kontrol etmek üzere Bakanlık tarafından yetki verilmiş gerçek kişiyi, ı) Sertifiker: Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu adına veya sertifikasyon kuruluşu adına, kontrolü tamamlanmış ürünün veya girdinin organik olduğunu onaylamak üzere Bakanlık tarafından yetki verilmiş gerçek kişiyi, j) Denetim: Organik tarım faaliyetlerinin, bu Kanuna uygun olarak yapılıp yapılmadığını tespit etmek amacıyla yetkilendirilmiş kuruluşlar, işletmeler ve müteşebbisler ile kontrolör ve sertifikerlerin, Bakanlık veya Bakanlık tarafından denetim yetkisi verilen kuruluşlarca yapılan her türlü denetimini, k) İşletme: Yetkilendirilmiş kuruluşun kontrolü altında, söz konusu kuruluşlarla sözleşme yapılmak suretiyle organik ürün üretilen, işlenen, depolanan ve pazarlanan yerleri, l) Müteşebbis: Organik tarım faaliyeti yapan gerçek veya tüzel kişiyi, m) Sertifikasyon: Bütün kontrol yöntemlerinin uygulanması sonucu işletmenin, organik ürünün ve girdinin mevzuata uygun olarak belgelendirilmesini, ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 207 n) Sertifika: Bütün kontrol yöntemlerinin uygulanması sonucu işletmenin, organik ürünün ve organik girdinin mevzuata uygun olduğunu gösteren belgeyi, o) Çalışma izni: Bu Kanuna göre çalışacak kontrolör, sertifikerler ile yetkilendirilmiş kuruluşlara Bakanlık tarafından verilen izni, p) Organik ürün: Organik tarım faaliyetleri esaslarına uygun olarak üretilmiş ham, yarı mamul veya mamul haldeki sertifikalı ürünü, r) Organik girdi: Organik tarım faaliyetlerinde kullanılan materyali, s) Organik ürün etiketi: Organik ürün veya ambalajı üzerinde yer alan, ürünü tanıtan veya içindekini belirten herhangi bir kelime, detay, ticarî marka, tescilli marka, paket üzerinde yer alan resim, sembol, doküman, ilân, tabela veya tasma gibi her türlü yazılı ve basılı bilgi ve materyali, t) Organik ürün logosu: Nitelikleri ve kullanımı bu Kanun kapsamında çıkarılacak yönetmelikte tanımlanan basılı işareti, u) Akreditasyon: Yeterliği onaylanmış kurum ve kuruluşlar tarafından; kontrol ve sertifikasyon kuruluşlarının, laboratuvarların ulusal ve uluslararası kabul görmüş teknik kriterlere göre değerlendirilmesini, yeterliğinin onaylanmasını ve düzenli aralıklarla denetlenmesini, v) Organik: Bu Kanunda geçen organik kelimesi ekolojik ve biyolojik kelimeleriyle eşdeğer anlamı, İfade eder. İKİNCİ BÖLÜM Komiteler, Yetkilendirilmiş Kuruluşlar ve Müteşebbis Komitelerin oluşumu, yetki, görev ve sorumlulukları MADDE 4. — Bu Kanunun uygulanmasında; organik tarımın geliştirilmesi yönünde çalışmalar yapmak ve Bakanlık içi koordinasyon ve değerlendirme hizmetleri ile yetkilendirilmiş kuruluşların, işletmelerin, müteşebbislerin, kontrolör ve sertifikerlerin faaliyetlerini izlemek üzere Bakanlık bünyesinde Organik Tarım Komitesi kurulur. Organik tarımın ticaretini, tanıtımını, araştırmalarını ve diğer organik tarım faaliyet stratejilerini belirlemek ve Bakanlık dışı kurum ve kuruluşlarla koordinasyon ve izleme hizmetlerini yapmak üzere Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesi kurulur. Bu Komite; ilgili kamu kurum ve 208 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE kuruluşları, meslek kuruluşları, sivil toplum örgütleri, üniversiteler ve özel sektör temsilcilerinden olmak üzere en az on kişiden oluşur. Bu komitelere bağlı olarak, yeter sayıda alt komite oluşturulabilir. Organik Tarım Komitesi ve Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesinin oluşumu ve çalışma şekli ile ilgili usul ve esaslar Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. Yetkilendirilmiş kuruluşlar Madde 5. — Bu Kanunun uygulanmasında; organik tarım faaliyetlerinin her türlü kontrol ve sertifikalandırma işlemleri, Bakanlıkça veya Bakanlıkça yetkilendirilmiş kuruluşlarca yapılır. Yetkilendirilmiş kuruluşlar, yeterli ve tecrübeli personel ile teknik alt yapıya sahip olmak zorundadır. Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya sertifikasyon kuruluşu tarafından sertifikalandırılmamış ürünler, organik ürün veya organik girdi adı altında satılamaz. Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya sertifikasyon kuruluşu organik olmayan tarımsal ürün ve girdilere, organik ürün veya organik girdi sertifikası veremez. Yetkilendirilmiş kuruluşlar ile kontrolör ve sertifikerler, Bakanlıktan çalışma izni almak zorundadır. Yetkilendirilmiş kuruluşların çalışma izni bittiğinde, Bakanlıktan süre uzatımı almadan tekrar faaliyette bulunamazlar. Bakanlık tarafından verilen çalışma izni devredilemez. Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu, kontrol ve sertifikasyon olmak üzere iki ayrı birimden oluşur. Kontrol biriminde görev yapanlar sertifikasyon biriminde, sertifikasyon biriminde görev yapanlar da kontrol biriminde görev yapamazlar. Yetkilendirilmiş kuruluşlar, bu Kanuna uygun olarak çıkarılacak yönetmelikte belirlenen dönemlerde Bakanlığa rapor vermek, bilgi ve belgelerini Bakanlık yetkililerine göstermek zorundadırlar. Yetkilendirilmiş kuruluşlar ile kontrolör ve sertifikerlerin; çalışma izni, izin süresi, süre uzatımı, izinlerinin iptali, görev ve yetkileri, yetki kullanımı, kontrol ve sertifikasyon sistemi ile kontrolör ve sertifiker çalıştırmaya ilişkin usul ve esaslar, Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle belirlenir. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 209 Müteşebbis MADDE 6. — Müteşebbisler, yetkilendirilmiş kuruluş kontrolünde çalışmak zorunda olup, bu Kanun kapsamında Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelik hükümlerine aykırı faaliyette bulunamazlar. Müteşebbisler, kontrol veya denetim amacı ile Bakanlık yetkilileri ile Bakanlık tarafından yetkilendirilmiş kuruluşların yetkililerine; işletmeye giriş izni vermek ve muhasebe kayıtları ile diğer ilgili dokümanlarını göstermek zorundadırlar. Yetkilendirilmiş kuruluşlar, elde ettikleri bu bilgi ve belgeleri, Bakanlık dışında üçüncü şahıslara veremezler. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Uygulama Esasları Organik tarım faaliyetleri MADDE 7. — Organik tarım faaliyetlerine ilişkin usul ve esaslar Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. Orman sayılan yerlerde ürün toplanması ile ilgili usul ve esaslar, Çevre ve Orman Bakanlığının görüşü alınarak, Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. Hammaddesi tarımsal kaynaklı olan organik ürünlerden elde edilen nihai ürünlerin, imalat veya sanayi ürünü olması halinde, bu nihai ürünlerin üretilmesi ve tüketiciye ulaşıncaya kadar olan aşamalar ile ilgili usul ve esaslar Bakanlığın olumlu görüşü alınarak, ilgili bakanlıkça hazırlanacak yönetmelikle belirlenir. Organik ürünlerin satışı ve pazarlaması, 24.6.1995 tarihli ve 552 sayılı Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tâbi değildir. Organik ürünlerin ve girdilerin reklam ve tanıtımı MADDE 8. — Organik ürün ve girdilerin etiket ve logoları yalnızca organik ürünler ve girdiler için kullanılır. Organik ürünlerin ve girdilerin etiketi ve logosu, reklam ve tanıtımı; sahte, yanıltıcı veya ürünün yapısına, özelliklerine, içeriğine, kalitesine, orijinine ve üretim tekniklerine göre hatalı bir izlenim yaratacak, ürünün sahip olmadığı etki ve özelliklere atıfta bulunacak biçimde olamaz ve tüketiciyi yanıltacak yazı, resim, şekil ve benzerlerini içeremez. 210 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yayın yapan ulusal, bölgesel, yerel radyo ve televizyonların, üretici ve tüketicilerin bilinçlendirilmesi amacıyla organik tarımla ilgili ayda en az otuz dakika eğitici yayın yapmaları konusunda Radyo ve Televizyon Üst Kurulu gerekli tedbirleri alır. Organik ürünlerin ve girdilerin ihracatı MADDE 9. — İhracat sertifikası olmayan organik ürün veya girdiler, organik ürün veya organik girdi adı altında ihraç edilemez. İhraç edilen fakat alıcısı tarafından iade edilen ürün ve girdiler, mahrecine iade olarak kabul edilir. Söz konusu ürünler ve girdiler, ithalatta yapılan kontrol ve belgelerden muaf olup, gümrük idareleri tarafından sadece ayniyat tespiti yapılarak, ilgili mevzuat çerçevesinde yurda girişlerine izin verilir. Organik ürünlerin ve girdilerin ithalatı MADDE 10. — İhracat sertifikası olmayan organik ürün veya girdiler, organik ürün veya organik girdi adı altında ithal edilemez. Gümrükler dâhil yapılan kontrollerde, organik olmadığı tespit edilen ürün ve girdilerin, yurt içine organik ürün veya girdi adı altında sokulması, dağıtılması ve satışının yapılmasına izin verilmez. Bu ürün ve girdiler, sorumlu müteşebbise iade edilir ya da ilgili ulusal mevzuatına uygun olmaları halinde, yurt içinde organik olmayan ürün veya girdi olarak değerlendirilmesine izin verilir. Denetim MADDE 11. — Bu Kanunun uygulanmasında; yetkilendirilmiş kuruluşlar, işletmeler ve müteşebbisler ile kontrolör ve sertifikerlerin her türlü denetimi Bakanlık tarafından yapılır. Bakanlık gerekli gördüğü hallerde denetim yetkisini kısmen veya tamamen, akreditasyonu yapılmış; kamu kurum ve kuruluşlarına, özel sektör tüzel kişilerine ve üniversitelere devredebilir. Denetim hizmetlerinde çalışacak personelin yetki ve sorumlulukları ile hizmet içi eğitimine ilişkin usul ve esaslar, Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Ceza Hükümleri, Cezaların Tahsili ve İtiraz Ceza hükümleri ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 211 MADDE 12. — Bu Kanun hükümlerine uymayanlara uygulanacak cezaî hükümler aşağıda belirtilmiştir: a) 5 inci maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket edenlere, onmilyar lira idarî para cezası verilir. b) 5 inci maddenin üçüncü fıkrasına aykırı hareket ettiği tespit edilenlere, elli milyar lira idarî para cezası verilir. Fiilin tekrarı halinde, yetki ve izin belgeleri iptal edilir. Başka ad ve unvan altında olsa dahi, bu Kanun kapsamında çalışmalarına izin verilmez. c) 5 inci maddenin dördüncü fıkrasına aykırı hareket edenlere, onbeşmilyar lira idarî para cezası verilir. Fiilin tekrarı halinde, idarî para cezası iki katı olarak uygulanır ve kendilerine bir daha çalışma izni verilmez. d) 5 inci maddenin beşinci fıkrasına aykırı hareket edenlere, yirmi milyar lira idarî para cezası verilir. Fiilin tekrarı halinde, çalışma izinleri iptal edilir. e) 5 inci maddenin altıncı fıkrasına aykırı hareket eden kuruluşlara, onbeşmilyar lira idarî para cezası verilir. Fiilin tekrarı halinde, idarî para cezası iki katı olarak uygulanır ve çalışma izinleri iptal edilir. f) 5 inci maddenin yedinci fıkrasına aykırı hareket edenlere, yirmi milyar lira idarî para cezası verilir. g) 6 ncı maddenin birinci fıkrasına aykırı hareket edenlere, on milyar lira idarî para cezası verilir. h) 6 ncı maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket edenlere, yirmi milyar lira idarî para cezası verilir. ı) 8 inci maddeye aykırı hareket edenlere, onbeşmilyar lira idarî para cezası verilir. Aykırılık etiket bilgilerinden kaynaklanıyorsa, etiket bilgileri düzeltilinceye kadar ürüne el konulur ve yukarıdaki para cezası uygulanıp ürün piyasadan toplattırılır. Toplatma masrafları müteşebbisten tahsil edilir. j) 9 uncu maddenin birinci fıkrası ile 10 uncu maddeye aykırı hareket edenlere, otuz milyar lira idarî para cezası verilir. k) Bu Kanuna göre denetimleri engelleyen kişi ve kuruluşlara, on milyar lira idarî para cezası verilir. Cezaların tahsili ve itiraz MADDE 13. — Bu Kanunda yazılı olan idarî para cezaları, Bakanlık veya o yerin en büyük mülkî amiri tarafından verilir. İdarî para cezalarına 212 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE dair kararlar ilgililere 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz üzerine verilen karar kesindir. İtiraz zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. Bu Kanuna göre verilen idarî para cezaları 21.7.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur ve tahsil edilen para cezaları Hazineye gelir kaydedilir. BEŞİNCİ BÖLÜM Geçici ve Son Hükümler GEÇİCİ MADDE 1. — Bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili yönetmelikler, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde Bakanlıkça hazırlanarak yürürlüğe konulur. Bu yönetmelikler yürürlüğe konuluncaya kadar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte yürürlükte bulunan yönetmeliklerin, bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Yürürlük MADDE 14. — Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 15. — Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 213 EK 2. RESMİ GAZETE Tarih: 10.06.2005, Sayı: 25841 Tarım ve Köyişleri Bakanlığından: Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik BİRİNCİ KISIM Genel Hükümler BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç Madde 1 — Bu Yönetmeliğin amacı; ekolojik dengenin korunması, organik tarımsal faaliyetlerin yürütülmesi, organik tarımsal üretimin ve pazarlamanın düzenlenmesi, geliştirilmesi, yaygınlaştırılmasına ilişkin usul ve esasları belirlemektir. Kapsam Madde 2 — Bu Yönetmelik; her türlü bitkisel, hayvansal ve su ürünleri üretimi ile kullanılacak girdilerin organik tarım metoduna uygun olarak üretilmesi veya temini, orman ve doğal alanlardan organik tarım ilkelerine uygun olarak ürün toplanması, bu ürünlerin işlenmesi, ambalajlanması, etiketlenmesi, depolanması, taşınması, pazarlanması, kontrolü, sertifikalandırılması, denetimi ile cezai hükümlere ilişkin teknik ve idari hususları kapsar. Dayanak Madde 3 — Bu Yönetmelik, 1/12/2004 tarihli ve 5262 sayılı Organik Tarım Kanununa dayanılarak hazırlanmıştır. Tanımlar Madde 4 — Bu Yönetmelikte geçen; Bakanlık: Tarım ve Köyişleri Bakanlığını, İl Müdürlüğü: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı İl Müdürlüğünü, Komite: Organik Tarım Komitesini, Kanun: Organik Tarım Kanununu, Organik tarım faaliyetleri: Toprak, su, bitki, hayvan ve doğal kaynaklar kullanılarak organik ürün veya girdi üretilmesi ya da 214 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE yetiştirilmesi, doğal alan ve kaynaklardan ürün toplanması, hasat, kesim, işleme, tasnif, ambalajlama, etiketleme, muhafaza, depolama, taşıma, pazarlama, ithalat, ihracat ile ürün veya girdinin tüketiciye ulaşıncaya kadar olan diğer işlemlerini, Organik tarım metodu: Organik tarımın uygulanması esnasındaki faaliyetlerin tümünü belirten metodu, Konvansiyonel tarım metodu: Organik tarım metodu dışındaki tüm metotları, Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu: Organik ürünün veya girdinin, üretiminden tüketiciye ulaşıncaya kadar olan tüm aşamalarını kontrol etmek ve sertifikalandırmak üzere Bakanlık tarafından yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişileri, Kontrol kuruluşu: Organik ürünün veya girdinin, üretiminden tüketiciye ulaşıncaya kadar olan tüm aşamalarını kontrol etmek üzere, Bakanlık tarafından yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişileri, Sertifikasyon kuruluşu: Tüm kontrolleri tamamlanmış organik ürün veya girdiyi, kontrol kuruluşunun yaptığı kontrol ve bu kontrole ilişkin bilgi ve belgeler ile gerek duyulan hallerde yaptıracağı analizlere dayanarak sertifikalandırmak üzere Bakanlık tarafından yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişileri, Yetkilendirilmiş kuruluş: Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu, kontrol kuruluşu veya sertifikasyon kuruluşu olarak Bakanlık tarafından yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişileri, Kontrol: Organik tarım faaliyetlerinin bu Yönetmeliğe uygun olarak yapılıp yapılmadığının belirlenmesi, düzenli kayıtların tutulması, sonuçların rapor edilmesi, gerek görülmesi halinde ürünün organik niteliğinin laboratuvar analizleri ile test edilmesini, Kontrolör: Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu adına veya kontrol kuruluşu adına, organik tarım faaliyetlerinin her aşamasının ilgili mevzuata göre uygulanmasını kontrol etmek üzere, Bakanlık tarafından yetki verilmiş gerçek kişiyi, Sertifiker: Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya sertifikasyon kuruluşu adına, kontrolü tamamlanmış ürünün veya girdinin organik olduğunu onaylamak üzere, Bakanlık tarafından yetki verilmiş gerçek kişiyi, Denetim: Organik tarım faaliyetlerinin, bu Yönetmeliğe uygun olarak yapılıp yapılmadığını tespit etmek amacıyla, yetkilendirilmiş kuruluşlar, işletmeler ve müteşebbisler ile kontrolör ve sertifikerlerin, Bakanlık veya Bakanlık tarafından denetim yetkisi verilen kuruluşlarca yapılan her türlü denetimini, ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 215 İşletme: Yetkilendirilmiş kuruluşun kontrolü altında, söz konusu kuruluşlarla sözleşme yapılmak suretiyle organik ürün üretilen, işlenen, depolanan ve pazarlanan yerleri, Müteşebbis: Organik tarım faaliyeti yapan gerçek veya tüzel kişiyi, Organik bitkisel üretim: İnsan gıdası, hayvan yemi, bitki besleme, çoğaltım materyali elde edilmesi, hammaddesini tarımdan alan sanayilere organik hammadde temini, tıbbi ve bilimsel amaçlarla her aşaması bu Yönetmeliğe göre üretilen, yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kontrol edilen ve sertifikalandırılan üretim faaliyetini, Organik hayvansal üretim: Damızlık hayvan veya sperma kullanılarak hayvan üretilmesi, hayvansal ürünlerden insan gıdası ile hayvan ve bitki besleme ürünleri üretilmesi, hammaddesini tarımdan alan sanayilere ve bilimsel çalışmalara organik hammadde temini, her aşaması bu Yönetmeliğe göre yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kontrol edilen ve sertifikalandırılan üretim faaliyetini, Organik su ürünleri üretimi: Denizler, iç sular, havuz, ağ kafes, baraj, göl, gölet, dalyan ve çiftliklerde organik tarım metoduyla yetiştirilen balık, su bitkisi, sünger, yumuşakça, kabuklu, memeliler gibi canlılarla bunlardan imal edilen ürünlerden, insan gıdası, stok takviyesi, hammaddesini tarımdan alan sanayilere organik hammadde temini, sportif, tıbbi ve bilimsel amaçlarla, her aşaması bu Yönetmeliğe göre yetkilendirilmiş kuruluşun denetiminde kontrol edilen ve sertifikalandırılan üretim faaliyetlerini, Sertifikasyon: Bütün kontrol yöntemlerinin uygulanması sonucu işletmenin, organik ürünün ve girdinin mevzuata uygun olarak belgelendirilmesini, Sertifika: Bütün kontrol yöntemlerinin uygulanması sonucu işletmenin, organik ürünün ve organik girdinin mevzuata uygun olduğunu gösteren belgeyi, Çalışma izni: Bu Yönetmeliğe göre çalışacak kontrolör, sertifiker ile yetkilendirilmiş kuruluşlara, Bakanlık tarafından verilen izni, Organik ürün: Organik tarım faaliyetleri esaslarına uygun olarak üretilmiş ham, yarı mamul veya mamul haldeki sertifikalı ürünü, Konvansiyonel ürün: Konvansiyonel tarım metotları ile üretilmiş ürünü, Geçiş süreci: Bu Yönetmelik hükümlerine göre faaliyete başlanmasından, ürünün organik olarak sertifikalandırılmasına kadar geçen dönemi, Organik girdi: Organik tarım faaliyetlerinde kullanılan materyali, 216 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Organik ürün etiketi: Organik ürün veya ambalajı üzerinde yer alan, ürünü tanıtan veya içindekini belirten herhangi bir kelime, detay, ticari marka, tescilli marka, paket üzerinde yer alan resim, sembol, doküman, ilan, tabela veya tasma gibi her türlü yazılı ve basılı bilgi ve materyali, Organik ürün logosu: Bu Yönetmeliğin Ek- 3 (C) bölümünde yer alan basılı işaretleri, Biyolojik mücadele: Zararlı, hastalık, yabancı ot ve diğer canlıların kullanılmasıyla, zararlı etmenin ekonomik zarar seviyesinin altında tutulabilmesi için yapılan mücadele stratejisini, Biyoteknik yöntemler: Hedeflenen zararlı türlere karşı, tuzak ve tuzak sistemleri, feromonlar, cezbediciler, uzaklaştırıcılar, beslenmeyi ve yumurtlamayı engelleyiciler kullanılarak yapılan mücadeleyi, Genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar (GDO): Çiftleşme ve/veya doğal melezlemelerle yani türlerin kendi içindeki gen alışverişleriyle meydana gelmeyen, biyoteknolojik yöntemler kullanılarak farklı türlerden ve mikroorganizmalardan alınan genlerle yeni bir genetik materyal kombinasyonu yaratılmış olan herhangi bir canlı organizmayı, GDO ürünleri: GDO içeren, GDO’lardan oluşan veya GDO’lardan elde edilen ürünleri, ifade eder. İKİNCİ KISIM Organik Tarımın Esasları BİRİNCİ BÖLÜM Organik Tarım Faaliyetlerine Göre Genel Üretim Organik tarımın genel kuralları Madde 5 — Organik tarımın genel kuralları aşağıda belirtilmiştir. a) Bu Yönetmelikte belirtilen kurallara uymak kaydıyla tüm ülke sathında organik tarım metodu uygulanabilir. Çevre kirliliğinden şüphe duyulan alanlarda organik tarım yapılıp yapılmayacağına, kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya kontrol kuruluşu tarafından karar verilir. b) Organik tarım, müteşebbis ile yetkilendirilmiş kuruluş arasında imzalanan sözleşme esasına dayanır. Bu sözleşme; tarımsal faaliyetin bu Yönetmelik hükümlerine göre yapılacağını belirleyen yazılı anlaşmayı ifade eder. c) Organik tarım, yetkilendirilmiş kuruluşun kontrolünde yapılır. d) Konvansiyonel üretimde kullanılan binalar, alet ve ekipmanlar, bu Yönetmeliğin Ek-8’inde verilen maddeler ile yıkanıp temizlendikten sonra organik üretimde kullanılır. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 217 Organik tarıma başlama Madde 6 — Organik tarıma başlama kuralları aşağıda belirtilmiştir. a) Organik tarım faaliyetinde bulunmak isteyen müteşebbis, kontrol ve sertifikasyon kuruluşuna veya kontrol kuruluşuna başvurur. Aşağıda yer alan bilgi ve belgelerin tamamlanmasını müteakip sözleşme imzalanır. Bu bilgi ve belgeler; 1) Müteşebbisin adı, adresi, T.C. kimlik numarası ve vergi numarasını içeren kimlik bilgi ve belgeleri, 2) İşletmenin yeri ve konumu, 3)Kadastro çalışması tamamlanmış alanlarda tapu kaydı, tamamlanmamış alanlarda ise araziye ait kroki, 4)Müracaat edilen arazinin veya arazinin kullanım hakkının kendine ait olduğuna dair bilgi ve belgeleri, 5)Gıda işleyen işyeri ise "Çalışma İzni ve Gıda Sicili Belgesi", "Üretim İzin Belgesi". Bu Yönetmeliğin yayımı tarihinden önce sözleşme imzalamış olan müteşebbisler en geç altı ay içerisinde yukarıda belirtilen bilgi ve belgeleri tamamlamak zorundadır. b) Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya kontrol kuruluşu, başvuruda bulunan müteşebbisin organik tarım metoduyla üretime başlayıp başlayamayacağına karar verir. c) Organik tarıma başlaması uygun bulunan müteşebbis, başvurduğu kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya kontrol kuruluşu ile sözleşme yapar. Müteşebbis, organik tarım faaliyetini bireysel olarak yapabildiği gibi, üretici grubu ile de yapabilir. Bu durumda, müteşebbis üretici grubu adına kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya kontrol kuruluşu ile sözleşme yapar. Müteşebbis; aracı tüccar, depolama, işleme ve benzeri fason hizmetleri yaptırdığı gerçek ve tüzel kişi ile de sözleşme yapar. d) Yetkilendirilmiş kuruluş ile sözleşme imzalamış olan, orman ve doğal alanlardan ürün toplayacak müteşebbis, ürün toplamadan önce, bu alanların mülkiyetinin veya kullanma hakkının ait olduğu makamdan yazılı izin alır. Söz konusu alanlardan toplanan ürünler için geçiş süreci, alanın özelliğine göre, yetkilendirilmiş kuruluş tarafından belirlenir. e) Su ürünleri üretimi yapacak müteşebbis, kamuya ait alanda üretim yapacaksa, ilgili kurumdan alınacak yazılı izin ile yetkilendirilmiş kuruluşa başvurarak sözleşme imzalar. Su ürünleri için geçiş sürecini, tür özelliğine göre, yetkilendirilmiş kuruluş belirler. f) Yetkilendirilmiş kuruluş, her bir üretim aşaması için, ayrı ayrı sözleşme yapabileceği gibi, her faaliyeti ayrı ayrı belirtmek kaydıyla tek bir 218 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE sözleşme de yapabilir. Yetkilendirilmiş kuruluş, müteşebbise ister bağımsız, ister üretici grubu dâhilinde olsun, Komitece hazırlanacak ve yetkilendirilmiş kuruluşlara bildirilecek kodlama sistemine göre, bir kod numarası verir. Geçiş süreci ile ilgili işlemler Madde 7 — Yetkilendirilmiş kuruluş sözleşme yaptığı; organik bitkisel, hayvansal ve su ürünleri üretimi yapan, orman ve doğal alanlardan ürün toplayan müteşebbisi geçiş sürecine alır. Bitkisel üretimde organik tarıma başlanmasından oniki ay sonra elde edilen ürünler geçiş süreci ürünü olarak değerlendirilir. Geçiş süreci ürünü, "Organik tarım geçiş süreci ürünüdür" etiketiyle pazarlanır. İKİNCİ BÖLÜM Organik Tarım Metoduyla Bitkisel Üretim Organik bitkisel üretim kuralları Madde 8 — Organik bitkisel üretim kuralları aşağıda belirtilmiştir. a) Organik bitkisel üretim, yetkilendirilmiş kuruluş ile sözleşme yapılarak onun kontrolünde yapılır. b) Organik bitkisel ürün yetiştiriciliği yapacak müteşebbis geçiş sürecine alınır. Geçiş süreci, tek yıllık bitkiler ile mera ve yem bitkilerinde iki yıl, çok yıllık bitkilerde üç yıldır. Tek yıllık bitkiler ekim tarihi, çok yıllık bitkilerde hasat tarihi göz önüne alınır. c) Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya kontrol kuruluşu; arazinin önceki yıllardaki kullanım durumu, yapılan uygulamalar, bölgedeki genel durum ve yetiştirilen ürünler, risk durumları, konu ile ilgili müteşebbis kayıtları ve raporlarının incelenmesi neticesinde geçiş sürecini uzatabilir ya da kısaltabilir. d) Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından, aşağıdaki kriterlere göre daha önceki faaliyetlerin yer aldığı sürenin geçiş döneminin bir parçası olarak kabul edilmesine karar verilir. 1) Ek-1 (A) ve (B) bölümlerinde bulunan girdilerin dışındaki girdilerin geriye dönük olarak en az üç yıl kullanılmadığının belgelenmesi halinde, bu süreç, geçiş sürecinin bir parçası olarak kabul edilir, 2) Üretim parsellerinin zorunlu çevre koruma ve kırsal alanların korunmasına ilişkin alanlar içerisinde yer aldığının resmi bir belge ile belgelendirilmesi neticesinde bu süreç, geçiş sürecinin bir parçası olarak kabul edilir. e) Organik tarıma geçmiş veya geçiş dönemi içerisinde bulunan ve Ek-1 (A) ve (B) bölümlerinde yer almayan girdilerin hastalık veya zararlı ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 219 kontrolünde kullanılmasının devletçe zorunlu kılındığı hallerde yeniden belirlenecek geçiş süreci kontrol ve sertifikasyon veya kontrol kuruluşunun teklifi ile komite tarafından azaltılabilir. f) Bir işletmede, organik tarım metodu ile üretilen ürün ile aynı tür ve çeşitten olan ya da bu ürünlerden kolaylıkla ayırt edilemeyen konvansiyonel ürünler bir arada üretilemez. Ancak, çok yıllık bitkisel ürünlerin üretiminde, 1) Müteşebbisin, işletmenin tamamını en geç beş yıllık plan dâhilinde organik üretime geçireceğini taahhütte bulunması halinde, 2) Her birimden hasat edilen ürünlerin ayrı ayrı yerlerde tutulmasını sağlayacak önlemlerin alınması halinde, 3)Yetkilendirilmiş kuruluşun, ürünlerden her birinin hasadından en az 48 saat önce haberdar edilmesi halinde, 4) Müteşebbisin, hasadın tamamlanmasından hemen sonra, elde edilen ürünlerin kesin miktarı ile ayırt edici özellikleri konusunda yetkilendirilmiş kuruluşu bilgilendirmesi ve bu ürünlerin diğerlerinden ayrı tutulması için gerekli önlemlerin alındığını teyit etmesi halinde, aynı ürünün organik ve konvansiyonel üretiminin aynı işletmede yapılmasına yetkilendirilmiş kuruluş tarafından izin verilir. Tarımsal araştırma yapılması düşünülen alanlar ile tohum, vegetatif üretim materyalleri ve transplantasyon materyallerinin üretileceği durumlarda (f) bendinin (2), (3) ve (4) numaralı alt bentlerinde yer alan şartlar aranır. Toprak koruma, hazırlama ve gübreleme Madde 9 — Organik bitkisel üretimde toprak koruma, hazırlama ve gübreleme kuralları aşağıda belirtilmiştir. a) Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından yapılan kontrollerde arazide toprak koruma tedbirleri alınıp alınmayacağına karar verilir. b) Organik bitkisel üretimde, gereksiz ve toprakta erozyona neden olacak şekilde toprak işleme yapılamaz. c) Toprağın verimliliği ve biyolojik aktivitesi aşağıda belirtilen yöntemlerle sağlanır. 1) Çok yıllık ekim rotasyon programı içerisinde baklagil ve derin köklü bitkilerin yetiştirilmesi veya yeşil gübreleme yapılmalıdır. 2) Tek ürün için, yılda hektar başına 170 kg saf azotu geçmeyecek şekilde organik hayvansal üretimden elde edilen gübre kullanılmalıdır. 3) Bu Yönetmelik hükümlerine göre üretim yapılan arazilerden elde edilen karışık veya karışık olmayan organik materyallerin kullanılması gerekmektedir. 220 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE d) Organik bitkisel üretim yapılacak alanlarda, (c) bendindeki önlemlere rağmen yeterli toprak verimliliği ve biyolojik aktivitenin sağlanamaması halinde, bu Yönetmeliğin Ek-1 (A) bölümünde yer alan gübre ve toprak iyileştiriciler kullanılabilir. e) Kompost aktivitasyonu için, genetiği değiştirilmemiş uygun bitkisel kaynaklı karışım veya mikroorganizma karışımları kullanılabilir. f) Toprak koşulları ile topraktaki veya bitkideki besin maddelerinin yararlılığının artırılması için Ülkemiz tarımsal üretiminde genel olarak kullanımına izin verilmiş olan mikroorganizma preparatları yetkilendirilmiş kuruluşun onayı ile kullanılabilir. g) Bu Yönetmeliğin yayımı tarihinde Ek-1 (A) bölümünde yer almayan gübreleme veya toprak iyileştirme ürünleri; bu Yönetmelikte bahsedilen uygulamalarla karşılanamayan ürünün özel besin ihtiyacı veya özel toprak iyileştirme amaçları için gerekli ve kullanımları çevre üzerinde bulaşma veya kabul edilemez etkiler oluşturmuyorsa veya teşvik etmiyorsa, komitenin onayı ile kullanımına izin verilir. h) Organik gübre ve toprak iyileştiricilerin üretimi, ithalatı ve ihracatı için Bakanlıktan izin alınır. Bu izinlerden sonra, organik tarımda kullanılacak organik gübre ve toprak iyileştiricileri için yetkilendirilmiş kuruluş tarafından uygunluk belgesi veya sertifika verilir. Ekim ve dikim Madde 10 — Organik bitkisel üretim ekim ve dikim kuralları aşağıda belirtilmiştir. a) Organik tarımsal çoğaltım materyallerinin özellikleri aşağıdaki şekilde olmalıdır. 1) Tohum; genetik olarak yapısı değiştirilmemiş, döllenmiş hücre çekirdeği içindeki DNA dizilimine dışarıdan müdahale edilmemiş, sentetik pestisitler, radyasyon veya mikrodalga ile muamele görmemiş biyolojik özellikte ve bu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak üretilmiş olmalıdır. 2) Fide; organik tohum veya ana bitkiden elde edilmiş, bu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak üretimi sırasında sentetik besleme ve büyütme maddeleri ile hormonların kullanılmadığı, toprak ve iklim koşullarına uygun olmalıdır. 3) Fidan ve anaç; organik materyallerden elde edilmiş, bu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak üretilmiş, üretimi sırasında sentetik bitki besleme ve büyütme maddeleri ile hormonlar kullanılmamış, toprak ve iklim koşullarına uygun olmalıdır. b) Kullanılacak tohum, fide, fidan, anaç, misel, çelik, yumru gibi çoğaltım materyali organik tarım metoduyla üretilmiş olmalıdır. Ancak fide ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 221 dışındaki çoğaltım materyallerinin, organik olarak elde edilememesi durumunda konvansiyonel üretimden gelen, Ek-1 (A) ve (B) bölümlerinde yer alan maddelerin dışındaki herhangi bir sentetik kimyasal madde ile muamele görmemiş çoğaltım materyali kullanılabilir. c) Organik tarımda GDO’lu çoğaltım materyalleri kullanılmaz. Bitki koruma Madde 11 — Organik üretimde bitki koruma kuralları aşağıda belirtilmiştir. a) Hastalık, zararlı ve yabancı otların mücadelesinde aşağıdaki hususlar dikkate alınır. 1) Hastalık ve zararlılara dayanıklı tür ve çeşit seçimi yapılmalıdır. 2) Uygun ekim nöbeti hazırlanmalıdır. 3) Uygun toprak işleme yöntemleri uygulanmalıdır. 4) Kültürel, biyolojik ve biyoteknik mücadele metotları uygulanmalıdır. b) Bitki hastalık ve zararlıları ile yabancı otlara karşı yukarıda belirtilen hususların uygulanamaması veya yetersiz kalması halinde bu Yönetmeliğin Ek-1 (B) bölümünde belirtilen girdiler kullanılır. c) Bu Yönetmeliğin yayımı tarihinde Ek-1 (B) bölümünde yer almayan ürünler, zararlı, hastalık ve yabancı ot mücadelesi veya hayvan bina ve barınaklarının temizlenme ve dezenfeksiyonunda kullanılacak ise aşağıdaki koşulları sağlaması halinde komitenin onayı ile Ek-1 (B) bölümüne ilave edilebilir. 1) Zararlı, hastalık ve yabancı otların mücadelesi için gerekli, diğer kültürel, biyolojik mücadele metotları veya yetiştirme alternatifleri mevcut değilse, 2) Bitki koruma ürünleri; tohum, bitki, bitkisel ürün veya hayvan ve hayvansal ürünler ile doğrudan temas etmiyor ve çok yıllık bitkilerde uygulandığı dönem itibarıyla üründe kalıntı bırakmıyorsa, 3) Bu ürünlerin kullanımı çevre üzerinde olumsuz etki yaratmıyorsa, bu bentte yer alan hükümler bu Yönetmeliğin yayımı tarihinden önce ortak kullanımda olan ürünlere uygulanmaz. d) Organik tarımda kullanılmasına izin verilen pestisit ve benzeri maddelerin ruhsatlandırılmasında 15/5/1957 tarihli ve 6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri geçerlidir. e) Organik tarımda hastalık, zararlı ve yabancı ot mücadelesinde kullanılacak girdilerin üretimi ve ithalatı için Bakanlıktan izin alındıktan sonra bu girdilere, yetkilendirilmiş kuruluş tarafından organik tarımda kullanılacağına dair uygunluk belgesi veya sertifika verilir. 222 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Sulama Madde 12 — Organik bitkisel üretim sulama kuralları aşağıda belirtilmiştir. a) Sanayi ve şehir atık suları ile drenaj sisteminden elde edilen drenaj suları organik tarımda kullanılamaz, gerekli hallerde suyun uygunluğuna yetkilendirilmiş kuruluş tarafından yapılacak kontrollerde karar verilir. b) Sulama suyu çevre kirliliğine yol açmamalıdır. c) Sulama, toprak yapısında bozulmaya ve erozyona yol açmamalıdır. Hasat Madde 13 — Organik bitkisel üretim hasat kuralları aşağıda belirtilmiştir. a) Organik ürünlerin hasadında kullanılan teknik araç ve gereçlerin ekolojik tahribat ve kirlilik oluşturmaması gerekir. b) Elle toplama materyalleri ürünün organikliğini bozmayacak yapıda olmalıdır. Toplama materyalleri hijyenik olmalıdır. c) Ormanlar, doğal alanlar ve tarımsal alanlarda doğal olarak yetişen yenilebilir bitki ve kısımlarının toplanmasında aşağıdaki hususlara uyulur. 1) Toplama alanı, toplama işleminin 3 yıl öncesine kadar bu Yönetmeliğin Ek-1’inde yer alan ürünler dışındaki ürünlerle muamele edilmemiş olmalıdır. 2) Toplama alanı son iki yıl içinde yangın geçirmiş olmamalıdır. 3) Toplama alanında anız yakılmamalıdır. 4) Toplama alanındaki doğal yaşam dengesinin ve türlerin korunması sağlanmalıdır. Organik mantar üretimi Madde 14 — Organik mantar üretiminde; bu Yönetmeliğin Ek-1 (A) bölümünün ilk dört satırında yer alan çiftlik gübreleri, organik üretim metoduna göre üretim yapılan arazilerden elde edilen saman benzeri tarımsal kaynaklı ürünler, kimyasal olarak muamele görmemiş torf, kesimden sonra kimyasal muamele görmemiş odun, doğal yapısındaki toprak, sulama suyu özelliğindeki su ve kullanımına izin verilen toprak iyileştiriciler ve mineral gübreler kullanılır. Bu Yönetmeliğin Ek-1 (A) bölümünde ilk dört satırında yer alan çiftlik gübreleri bulunmadığı takdirde % 25 oranında bu kısımdaki ihtiyaçları karşılayan çiftlik gübresi kullanılır. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Organik Tarım Metoduyla Hayvansal Üretim Organik hayvansal üretim kuralları ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 223 Madde 15 — Organik hayvansal üretim kuralları aşağıda belirtilmiştir. a) Organik hayvancılıkta, tür ve ırk seçiminde yerel koşullar göz önüne alınır, hastalığa dayanıklı tür ve ırk seçimine dikkat edilir. Burada açıklanmayan hususlarda; 28/2/2001 tarihli ve 4631 sayılı Hayvan Islahı Kanunu hükümleri uygulanır. b) Organik işletmelerden getirilen ve tamamen organik yemlerle beslenilen, genetik yapısı değiştirilmemiş, çevreye, iklim koşullarına ve hastalıklara dayanıklı hayvanlar damızlık olarak kullanılır. c) Organik hayvan yetiştiriciliğinde tabii tohumlama esastır. Embriyo transferi yapılamaz. Damızlık hayvanlardan tamamen doğal yöntemlerle elde edilen, saklanan ve kullanılan sperma ile suni tohumlama yapılabilir. d) Organik hayvancılık yapacak işletmelerdeki hayvanlar, meralara veya açık hava gezinti alanlarına veya açık alanlara erişebilmeli ve birim alan başına düşen hayvan sayısı, üretim birimindeki bitkisel üretime yeterli hayvan gübresi sağlayabilecek şekilde sınırlı olmalıdır. Organik gübre stoklama kapasitesi ya da yayılan nitrojen miktarı, kullanılan tarımsal alanda tek ürün için 170 Kg/N/Ha/Yıl’ı aşamaz. Bu miktar aşıldığında, müteşebbisin aynı bölgede başka bir alan edinmesi veya yetkilendirilmiş kuruluşun onayı ile komşu işletmelerde bu olanağı sağlaması gereklidir. Yetkilendirilmiş kuruluş çevre koruma maksadıyla stoklama kapasitesini azaltabilir. e) Organik hayvancılıkta aynı üretim biriminde bulunan tüm hayvanlar, bu Yönetmelik hükümlerine göre yetiştirilmelidir. Ancak, bu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak yetiştirilmeyen hayvanlar, yetiştirildikleri binaların ve arazilerin bu Yönetmelik kurallarına uygun olarak yetiştirme yapılan birimlerden açıkça ayrı olması ve ayrı türlerin bulunması şartıyla aynı işletmede bulunabilirler. f) Bu Yönetmelik hükümlerine göre yetiştirilmeyen aynı tür hayvanlar, bu Yönetmelik hükümlerine göre yetiştirilen hayvanlar ile aynı anda merada olmamalıdır. g) Bu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak yetiştirilen hayvanlar aşağıdaki hususların bulunması şartıyla konvansiyonel yetiştirilen hayvanlarla farklı zamanlarda ortak arazilerde otlatılabilirler. 1) Araziler geçiş sürecini tamamlamış olmalıdır. 2) Bu Yönetmelik hükümlerine göre yetiştirilmemiş hayvanlar, ekstansif üretimden gelmiş olmalıdır. 3) Bu Yönetmelik hükümlerine göre yetiştirilen hayvanlardan elde edilen ürünler; ortak arazileri kullanan ve bu Yönetmelik hükümlerine göre 224 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE yetiştirilmeyen hayvanlarla aynı anda otlatılmadıkları, bir kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya kontrol kuruluşunca onaylanmadıkça organik olarak kabul edilemez. h) Organik yem bitkileri üretimi yapılacak arazi, aşağıdaki hükümlere göre geçiş sürecine alınır; 1) Organik hayvan yetiştiriciliği ve hayvansal üretim yapılacak arazi ve otlaklar 2 yıllık geçiş sürecine alınır. 2) Otobur olmayan hayvanlar tarafından kullanılan otlaklar, açık barınaklar ve gezinti alanları için geçiş süresi bir yıla indirilir. Söz konusu araziler bu Yönetmelik ekinde izin verilen ürünlerden başka ürünlerle işlem görmediyse geçiş süresi yetkilendirilmiş kuruluşlarca 6 aya indirilir. ı ) Hayvan ve hayvansal ürünlerin geçiş süreci; 1) Et üretiminde büyükbaş hayvanlarda 12 ay, küçükbaş hayvanlar ve domuzlar için 6 ay olmalıdır. Ancak organik süt sığırcılığı işletmelerinde sürüden et amaçlı ayrılacak hayvanlar için bu süre yaşam süresinin 3/4’ dür. 2) Süt üretimi için yetiştirilen hayvanlar için 6 ay olmalıdır. 3) Et üretimine yönelik kanatlılarda, üç günlük yaştan büyük olmamak kaydıyla 10 hafta, yumurta üretimine yönelik kanatlılarda ise 6 haftadır. j) Damızlık tür veya ırk seçiminde, hayvanların yerel koşullara adaptasyonu, hastalıklara olan dirençleri göz önünde bulundurulmalıdır. Bununla birlikte, yoğun üretimde kullanılan bazı damızlık veya ırklara ilişkin özel hastalık ve sağlık problemleri olmayanlar damızlık olarak kullanılır. Öncelik yerli tür ve ırklara verilir. k) Bir sürü ilk kez tesis edilirken organik olarak yetiştirilmiş hayvanlar yeterli sayıda olmadığında, konvansiyonel yetiştirilmiş hayvanlar aşağıdaki hususlara uyulmak şartıyla organik hayvancılıkta kullanılabilir; 1) Yumurta üretimi için piliçler 18 haftadan büyük olamaz. 2) Etlik piliçler geldikleri çiftlikten ayrıldıklarında üç günlük yaştan büyük olamaz. 3) Buzağılar ve taylar sütten kesilir kesilmez bu Yönetmelik hükümlerine göre yetiştirilmelidir ve her koşulda 6 aylıktan küçük olmalıdır. 4) Kuzular ve oğlaklar sütten kesilir kesilmez bu Yönetmelik hükümlerine göre yetiştirilmelidirler ve 60 günden büyük olmamalıdır. 5) Domuz yavruları sütten kesildikleri andan itibaren bu Yönetmelik hükümlerine göre yetiştirilmiş olmalı ve 35 kg’dan az olmalıdır. 6) Yetkilendirilmiş kuruluşun onayına tabi olarak, hayvansal üretim biriminde varolan bu Yönetmeliğin kuralları ile uyuşmayan hayvanlar organik üretime geçiş yapabilirler. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 225 l) Organik sığır besisi yapılan işletmede yeniden sürü tesis edilirken; öncelikle organik hayvancılık yapılan işletmelerden, bulunamaması halinde bu Yönetmelik hükümlerine uygun şartlardaki besi danaları konvansiyonel hayvancılık yapılan işletmelerden getirilebilir. m) Sürünün büyütülmesi ve/veya sürünün yenilenmesi için organik olarak üretilen hayvanların bulunamaması halinde her yıl yetişkin büyük baş hayvanların maksimum % 10’u, domuz ve küçükbaş hayvanların maksimum % 20’si dişi olarak, yetkilendirilmiş kuruluşun onayı ile organik olmayan üretim yerlerinden getirilebilir. Bu oranlar aşağıdaki durumlarda yetkilendirilmiş kuruluşun onayı ile sürünün % 40’ı oranında artırılabilir; 1) Müteşebbisin yazılı taahhüdü ile sürü büyüklüğünün artırılması garanti edilmesi halinde, 2) Irk değiştirildiğinde, 3) Yeni bir hayvansal üretim geliştirildiğinde, 4) Çiftlikteki hayvan ırkı yok olma tehlikesi altındaysa, n) (m) bendinde belirtilen yüzdeler 10 adetten az büyükbaş hayvan veya 5 adetten az küçükbaş ve domuz bulunan üretim birimlerinde uygulanamaz. Bu birimlerde yukarıda belirtilen yenileme işlemleri yılda azami 1 hayvan ile sınırlıdır. o) Damızlık erkekler, sonradan bu Yönetmelik hükümlerine göre yetiştirilmesi ve beslenmesi şartı ile organik olmayan işletmelerden getirilebilir. p) Hayvanların organik hayvansal üretim yapmayan çiftliklerden sağlanması durumunda hayvan sağlığı kurallarına dikkat edilir. Özel koşullar ve karantina dönemine bağlı olarak kontrol testleri yapılır. r) Organik hayvan yetiştiriciliği ve hayvansal üretim yapan işletmeler, hayvanların giriş ve çıkışı ile tüm tedavi uygulamalarıyla ilgili düzenli kayıtları tutar. Organik hayvansal üretimde yem temini ve hayvan besleme Madde 16 — Organik hayvansal üretimde yem temini ve hayvan besleme kuralları aşağıda belirtilmiştir. a) Kürk hayvanı, pet hayvanı dışında, organik hayvan yetiştiriciliğinde, hayvanlar organik olarak üretilmiş kaba ve kesif yemlerle beslenmelidir. b) Besleme ile hayvanların farklı gelişim evrelerindeki beslenme ihtiyaçları karşılanırken, üretimi yükseltmekten ziyade, kaliteli üretim sağlanmalıdır. Hayvanların zorlama ile beslenmesi yasaktır. 226 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE c) Hayvanlar, öncelikle yetiştirildikleri işletmeden sağlanan organik yemlerle, mümkün olmaması halinde bu Yönetmelik hükümlerine uygun hareket eden diğer işletmelerden sağlanan ve bu Yönetmeliğin Ek-7’sinde verilen yemlerle beslenir. d) Ortalama olarak rasyon formüllerinin kuru maddesinin % 30’una kadarı, geçiş sürecindeki maddeleri içerebilir. Geçiş sürecindeki yem maddeleri hayvanların yetiştirildiği işletmeden temin ediliyorsa bu oran % 60’a kadar çıkarılabilir. e) Yavruların beslenmesi öncelikle ana sütüyle sağlanmalıdır. Mümkün olmaması halinde aynı sürüden elde edilen sütlerle beslenilmelidir. Türlere bağlı olarak yavruların süt ile beslenmeleri gereken asgari süre; büyükbaş hayvanlarda ve taylarda 90 gün, küçükbaş hayvanlarda 60 gün ve domuzlarda 40 gündür. f) Yetiştirme sistemi; yılın değişik dönemlerinde hayvanların otlaklara ulaşabilmelerine mümkün olduğunca olanak sağlamalıdır. Rasyonda; silaj, taze veya kuru ottan oluşan günlük kaba yemin kuru madde içeriği en az % 60 olmalıdır. Bununla birlikte, Yetkilendirilmiş kuruluş, süt üretimine yönelik hayvanlarda laktasyonun başlarında azami 3 aylık bir süre için bu oranın % 50’ ye indirilmesine izin verebilir. g) Çiftçinin yemlerini yalnızca organik üretimden sağlayamaması durumunda, konvansiyonel yem maddelerinin sınırlı oranda kullanılmasına izin verilir. Her yıl için izin verilen konvansiyonel yem maddeleri oranı, geviş getiren hayvanlarda % 10 ve diğerlerinde % 20’dir. Bu oranlar tarımsal kaynaklı yem maddelerinin kuru maddesi üzerinden yıllık olarak hesaplanır. Nakil dönemleri hariç olmak üzere günlük rasyonda izin verilen konvansiyonel yem oranı, kuru madde üzerinden % 25 düzeyindedir. Bu uygulamalar yetkilendirilmiş kuruluşun izniyle yapılır. h) Doğal afetler nedeniyle yem üretiminin azalması halinde, afet bölgesinde kısa bir süre için Komitenin belirleyeceği oranda konvansiyonel yem maddelerinin hayvan beslenmesinde kullanımına izin verilebilir. ı) Domuz ve kanatlı rasyonlarına kaba yem, taze veya kuru ot veya silaj eklenmelidir. j) Yalnızca bu Yönetmeliğin Ek-7’sindeki ürünler, silaj yapımında katkı ve işleme maddesi olarak kullanılabilir. k) Bu Yönetmeliğin Ek-7 (A) bölümünde yer alan tarımsal kaynaklı, kimyasal solvent kullanılmadan üretilmiş ve hazırlanmış konvansiyonel yem maddeleri hayvan beslemede kullanılabilir. l) Hayvansal kaynaklı yem maddeleri, yalnızca bu Yönetmeliğin Ek-7 (B) bölümünde yer alıyorsa kullanılabilir. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 227 m) Bu Yönetmeliğin Ek-7 (C) bölümünde yer alan mineral kaynaklı yem maddeleri ve bu Yönetmeliğin Ek- 7 (D) bölümünde yer alan eser maddeler, vitaminler, provitaminler ve benzer etkisi olan kimyasal açıdan tam tanımlı maddeler yer alıyorsa kullanılır. n) Enzimler, koruyucular, mikroorganizmalar, bağlayıcılar, topaklanma önleyiciler, antioksidanlar, silaj katkı maddeleri, hayvan beslemede kullanılan ürünler ve yem işlemede yardımcı maddeler, bu Yönetmeliğin Ek-7 (D) bölümünde yer alıyorsa kullanılabilir. o) Antibiyotikler, koksidiyostatikler, tıbbi maddeler ile büyümeyi veya üretimi artırıcı diğer maddeler hayvan beslenmesinde kullanılamaz. p) Yem maddeleri, yem katkı maddeleri, yem işlemeye mahsus yardımcı maddeler ve hayvan beslenmesinde kullanılan ürünler; genetiği değiştirilmiş organizmalar veya bunlardan elde edilmiş ürünler kullanılarak üretilmiş olamaz. r) Organik olarak üretilmiş veya işlenmiş yemlerde aranan şartlar: 1) Konvansiyonel yem ile organik yem aynı fabrikada aynı anda işlenemez. 2) Ürünlerin bileşiminde yer alan maddeler ya da bu ürünlerin hazırlanmasında kullanılan başka herhangi bir madde iyonlaştırıcı radyasyon-ışınlama içeren uygulamalardan geçmemiş olmalıdır. 3) Organik yemler mutlaka etiketlenmelidir. Etiket üzerinde; Yemin organik miktarı kuru madde üzerinden belirtilmelidir. Organik üretim metoduyla elde edilen yem materyalinin yüzdesi yazılmalıdır. Geçiş dönemi ürünlerinden elde edilen yem materyallerinin yüzdesi yazılmalıdır. Tarımsal kökenli yem maddelerinin toplam yüzdesi etiket üzerinde belirtilmelidir. Yetkilendirilmiş kuruluşun ismi etiket üzerinde bulunmalıdır. 4) Organik olarak üretilen yemler ile konvansiyonel olarak üretilen yemlerin fiziksel olarak ayrı yerlerde tutulması ve depolanması gerekmektedir. 5) Organik yem hazırlamada kullanılan her türlü donanımın, konvansiyonel yem hazırlamada kullanılan her türlü donanımdan bütünüyle ayrılması gerekmektedir. 6) Konvansiyonel yem hazırlama ünitelerinde aşağıdaki şartlara uymak koşulu ile organik yem hazırlanabilir. Yem hazırlama ünitesinde aynı zamanda hem konvansiyonel hem de organik yem hazırlanamaz. 228 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Yem hazırlamaya başlamadan önce bu Yönetmeliğin Ek-8’inde verilen maddelerle yem hazırlama ünitesinin temizliğinin yapılması gerekmektedir. s) Organik olarak üretilmiş yemler ya da bunlardan elde edilmiş ürünler konvansiyonel üretilmiş yemlerle karışmaya ve bulaşmaya meydan vermeyecek biçimde bir arada nakledilebilir. Yemlerin nakledileceği araçların bu Yönetmeliğin 8 No’lu ekinde verilen maddelerle temizlenir. Nakil esnasındaki ürün miktarı ile teslimattaki ürün miktarının kayıt altına alınması gerekmektedir. t) 29/5/1973 tarihli ve 1734 sayılı Yem Kanunu ve diğer ilgili mevzuata göre, yem fabrikalarında organik olarak üretilecek yemler öncelikle yetkilendirilmiş kuruluşça organik olduğuna dair uygunluk belgesi verildikten sonra rasyon formülleri Bakanlıkça tescil edilir. Ancak bu işlemden sonra yetkilendirilmiş kuruluş kontrolünde yem fabrikalarında organik yem üretimine geçilir. Hayvan sağlığı ve veteriner müdahalesi Madde 17 — Organik hayvan yetiştiriciliğinde hayvan sağlığı ve veteriner hekim müdahalesi kuralları aşağıda belirtilmiştir. a) Organik hayvan yetiştiriciliğinde hastalık önleyici tedbirler; 1) Uygun damızlık ırkların seçilmesi, 2) Hayvanların doğal bağışıklıklarını artırıcı düzenli egzersiz için gezinti alanlarına veya otlaklara ulaşımı ve kaliteli yem kullanımının sağlanması, 3) Aşırı kalabalık nedeni ile hayvanlarda sağlık problemlerini önlemek için uygun yerleşim sıklığı sağlanmasıdır. b) Tüm önleyici tedbirlere rağmen bir hayvanın hastalanması veya yaralanması durumunda, gerekiyorsa uygun bir barınakta izole edilerek, derhal tedavi edilmelidir. c) Organik hayvancılıkta veteriner hekim gözetiminde veteriner tıbbi ilaçlarının kullanım usul ve esasları; 1) Tedaviye alınan hayvan türü üzerinde tedavi edici etkisinin bulunması ve tedavi koşullarına uygun olması kaydıyla kimyasal sentezlenmiş veteriner tıbbi ürünler yerine, bitki alıntıları ve bitki özleri gibi bitkisel ilaçlar, probiyotikler, organik asitler, bitki, hayvan veya mineral kaynaklı maddeler, eser maddeler ve ürünleri ve homeopat tedavi yöntemleri kullanılır. 2) Yukarıda bahsedilen maddelerin kullanımının hastalıkla veya yaralanmayla mücadelede yetersiz kalması durumlarında ve hayvanın acı çekmemesi için tedavi amacı ile kimyasal bileşimli ilaçlar veya ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 229 antibiyotikler yetkilendirilmiş kuruluşun izni ile kontrollü olarak kullanılabilir. 3) Kimyasal olarak sentezlenmiş veteriner tıbbi müstahzarlar veya antibiyotikler, hastalık önleyici uygulamalar için kullanılamaz. d) Organik hayvan yetiştiriciliğinde, hayvanların genetik yapısı değiştirilemez ve genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar organik hayvansal üretimde girdi olarak kullanılamaz. Gen teknolojisi metotları ile hayvan ıslahına izin verilmez. Büyüme veya üretimi artırıcı maddelerin kullanımı ve üremeyi kontrol etmek amacıyla veya diğer amaçlarla hormon ya da benzeri maddelerin kullanımı yasaktır. Ancak hormonlar, tedavi amaçlı veteriner hekim uygulaması olarak hasta hayvana verilebilir. e) Veteriner ilaçlarının kullanılacağı zaman konulan teşhis, müdahale yöntemi, ilacın dozu, tedavi süresi ve ilacın yasal kesilme süresi ile birlikte kullanılan ürün kayıt edilmelidir. f) Bir hayvana normal koşullarda verilen veteriner ilaçlarının son uygulandığı tarih ile bu hayvanlardan organik ürün elde edilme tarihi arasındaki süre, yani ilacın tanımlanmış yasal arınma süresi organik yetiştiricilikte, konvansiyonel yetiştiricilikteki uygulamanın iki katı veya yasal arınma süresi belirtilmemiş hallerde ise 48 saat olmalıdır. g) Aşı uygulamaları, parazit tedavisi veya ülkemizce zorunlu olarak belirlenen hayvan hastalık ve zararlıları ile mücadele programları haricinde, bir hayvanın veya hayvan grubunun bir yıl içerisinde ikiden fazla kimyasal sentezlenmiş veteriner tıbbi müstahzarlar veya antibiyotiklerin uygulanması halinde, söz konusu hayvanlar veya bu hayvanlardan elde edilen ürünler organik ürün olarak satılamaz ve yetkilendirilmiş kuruluşun izni ile yeniden geçiş sürecine alınır. h) Ülkesel zorunlu mücadele programları dışında işletmenin bulunduğu alanda ihbarı mecburi bulaşıcı ve salgın bir hastalığın ortaya çıkması halinde, 8/5/1986 tarihli ve 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine uyulur ve bağışıklık sağlayan veteriner biyolojik maddeleri kullanılabilir. Yetiştiricilik uygulamaları, barınak ve bakım şartları Madde 18 — Organik hayvansal üretimde yetiştiricilik uygulamaları, barınak ve bakım şartları aşağıda belirtilmiştir: a) Koyunlarda kuyruk kesme amacı ile elastik bant takılması, kuyruk kesme, diş kesme, gaga kesme ve boynuz köreltme uygulamaları organik yetiştiricilikte sistematik olarak uygulanamaz. Yolma gibi yöntemler uygulanmaz. Bu uygulamaların bir kısmına genç hayvanlarda boynuz köreltme uygulamasında olduğu gibi güvenlik, hayvan sağlığı, rahatlığı ve 230 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE hijyen için yetkilendirilmiş kuruluş tarafından izin verilebilir. Bu tür uygulamalar ve ürün kalitesini artırmaya yönelik fiziksel kastrasyon uygulamaları, hayvanlar en uygun yaşta iken uzman kişiler tarafından hayvanlara acı çektirmeden yerine getirilmelidir. b) Hayvanların bağlı olarak tutulması yasaktır. Ancak, yetkilendirilmiş kuruluş tarafından hayvanların güvenliği ve refahı için, müteşebbisçe zorunluluğunun ortaya konulması koşulu ile hayvanların sınırlı bir süre için bağlanmasına izin verilebilir. c) 10 baş veya daha az sayıdaki büyükbaş hayvan gruplarında, davranış ihtiyaçlarına uygun olarak grup içerisinde tutmak mümkün değilse, haftada en az iki kez otlatma alanlarına ve açık barınak alanlarına veya egzersiz alanlarına ulaşmalarını sağlamak koşulu ve yetkilendirilmiş kuruluşun onayı ile bağlanabilirler. d) Hayvanların gruplar halinde yetiştirilmeleri durumunda grubun büyüklüğü; hayvan türünün gelişim evrelerine ve davranış biçimlerine bağlı olup, bir uzman görüşü ışığında yetkilendirilmiş kuruluşça belirlenir. Hayvanların, kansızlığı teşvik edecek koşullarda tutulması veya rasyonların kullanılması yasaktır. e) Hayvan barınakları, sıhhi bir yapı malzemesinden inşa edilmeli, barınaklarının koşulları hayvanların biyolojik ve ırk ihtiyaçlarını karşılamalıdır. Hayvanlar yem ve suya kolayca erişebilmelidirler. Binaların yalıtımı, ısınması ve havalandırılması; hava akımını, toz seviyesini, ısıyı, nispi nemi ve gaz konsantrasyonunu hayvanlara zarar vermeyecek sınırlar içerisinde tutacak şekilde olmalıdır. Barınaklar; bol miktarda doğal havalandırma ve ışık girişine izin vermelidir. f) Serbest gezinti alanları, açık hava gezinti alanları veya açık barınak alanları; yerel hava koşullarına ve ilgili türe bağlı olarak yağmura, rüzgâra, güneşe ve aşırı sıcaklığa karşı yeterli korunma sağlamalıdır. g) Barınaklar hayvanlara rahatça ve doğal olarak durabilecekleri, kolayca yatabilecekleri, dönebilecekleri, kendilerini temizleyebilecekleri, tüm doğal pozisyonları alabilecekleri ve gerinme ve kanat çırpma gibi tüm doğal hareketleri yapabilecekleri yeterli büyüklükte yer sağlayacak şekilde olmalıdır. h) Kapalı barınakların ve açık gezinti alanlarının asgari alanları ve farklı hayvan türleri ve kategorileri için diğer barınak özellikleri bu Yönetmeliğin Ek-6’sında belirtilen kriterlere uygun olmalıdır. ı) İklim koşullarının hayvanların açık havada yaşamalarına imkân verdiği bölgelerde hayvan barınaklarının yapılması zorunlu değildir. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 231 j) İşletmede kokuyu azaltmak, böcek ve kemirgenlerle mücadele amacıyla, dışkı, idrar ve dökülmüş veya dağılmış gıdalar ortamdan uzaklaştırılmalıdır. Bütün bu tedbirlere rağmen böceklerin ve diğer kemirgenlerin hayvan barınaklarından ve diğer tesislerden uzaklaştırılamaması durumunda, yalnızca bu Yönetmeliğin Ek-1 (B) bölümünün B.6 kısmında verilen girdiler kullanılır. k) Tüm memeliler, otlak veya açık hava egzersiz alanlarına veya açık bir barınak alanına ulaşabilmelidir ve hayvanların psikolojik koşulları, hava koşulları ve arazinin durumu izin verdiği sürece hayvanlar bu yerleri kullanabilmelidir. Otoburlar, koşullar elverdiği sürece otlaklara ulaşabilmelidir. l) Otobur hayvanların otlama dönemlerinde meralara erişebilmeleri halinde ve kış barınaklarının hayvanlara hareket serbestisi vermesi durumunda, kış aylarında hayvanlara açık gezinti alanları ve açık alanlar sağlanması zorunluluğu kaldırılabilir. Ancak; Bir yıldan yaşlı boğalar, meralara, açık gezinti alanlarına ve açık alanlara erişebilmelidirler. Besinin son döneminde büyükbaşlar, domuzlar ve küçükbaşlar, yaşam sürelerinin 1/5’ini geçmemesi kaydıyla ve her durumda yetkilendirilmiş kuruluşun belirleyeceği süre kadar kapalı alanlarda kalabilirler. m) Hayvan barınaklarının zemini düzgün olmalı fakat kaygan olmamalıdır. Toplam zemin alanının asgari yarısı, sert ve düz olmalıdır. n) Altlık; sap-saman veya diğer uygun doğal maddeden oluşmalıdır. Altlık olarak kullanılan materyal, organik tarımda gübre olarak kullanılmasına izin verilen her türlü mineral madde ile iyileştirilebilir ve güçlendirilebilir. o) Buzağılar 1 haftalık yaştan sonra bireysel bölmelerde tutulmamalıdır. p) Kanatlılar açık yetiştirme koşullarında yetiştirilmelidir ve kafeslerde tutulmamalıdırlar. Su kanatlıları iklim şartlarının elverdiği sürece hayvanın rahatlığı veya hijyen şartları nedeniyle akarsulara, gölet veya göllere erişebilmelidirler. r) Kümeslerde aşağıdaki asgari şartları karşılamalıdır; 1) Zeminin asgari üçte biri, parçalı veya ızgaralı yapıda değil, düz bir yapıda olmalı ve sap-saman, talaş, kum veya kısa çim gibi maddelerle kaplı olmalıdır. 2) Yumurta tavuğu kümeslerinde zeminin yarıdan fazlası dışkı toplanmasına elverişli olmalıdır. 232 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 3) Kanatlı grubunun ve kanatlının büyüklüğü ile orantılı büyüklükte tünek bulunmalıdır. Bu konudaki standartlar bu Yönetmeliğin Ek-6 (B) bölümüne uygun olmalıdır. 4) Kanatlının büyüklüğüne göre giriş/çıkış delikleri olmalı ve bu delikler kanatlı barınağının her 100 m2 si için asgari toplam 4 m uzunlukta olmalıdır. 5) Her kanatlı barınağında aşağıdakilerden fazla hayvan barındırılmamalıdır; 4800 adet etlik piliç, 3000 adet yumurta tavuğu, 5200 adet Afrika tavuğu, 4000 adet dişi muskovi veya pekin ördeği, 3200 adet erkek muskovi veya pekin ördeği veya diğer ördekler, 2500 adet et horozu, kaz veya hindi, 6) Et üretimine yönelik kanatlı barınaklarının her birinin toplam kullanılabilir alanı 1600 m2 yi aşmamalıdır. s) Yumurta tavuklarında doğal ışık ile suni ışıklandırmanın toplamı günde 16 saati geçemez. Suni ışıklandırma olmadan asgari sekiz saat dinlenme süresi uygulanır. t) Kanatlılar iklim koşullarının elverdiği durumlarda açık hava barınaklarına ulaşabilmeli ve mümkün olduğunca bu durum yaşamlarının asgari 1/3’ünde uygulanmalıdır. Bu açık hava barınakları çoğunlukla bitki örtüsü ile kaplanmalı, koruyucu tesisler bulunmalı ve hayvanların yeterli sayıda suluk ve yemliklere erişmelerine imkân vermelidir. u) Sağlık nedenleriyle, iki yetiştirme dönemi arasında kümesler boş bırakılmalı, bu süre içerisinde binalar ve tesisat temizlenmeli ve dezenfekte edilmelidir. Ayrıca, her kanatlı grubunun yetiştirilmesi tamamlandığında gezinti alanları sağlık nedeniyle boş bırakılarak, bitki örtüsünün yeniden gelişmesine imkân verilmelidir. Yetkilendirilmiş kuruluşlar, barınakların boş bırakılması gereken dönemleri belirlerler. Bu gereklilik barınaklarda tutulmayan ve gün boyunca serbestçe gezinen küçük miktarlardaki kanatlılara uygulanmaz. v) Kanatlılarda asgari kesim yaşları aşağıda belirtilmiştir. Tavuklar 81 günlük, Et horozları 150 günlük, Pekin ördeği 49 günlük, Dişi muskovi ördeği 70 günlük, Erkek muskovi ördeği84 günlük, Yaban ördeği 92 günlük, ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 233 Afrika tavuğu 94 günlük, Hindi ve kaz 140 günlük. Nakliye ve kesim Madde 19 — Organik hayvan nakliyesi ve kesim kuralları aşağıda belirtilmiştir. a) Hayvanların nakliyesinde uyulması gereken kurallar; 1) Hayvanların nakilleri stressiz ve kısa zamanda gerçekleştirilecek şekilde yapılır. 2) Yükleme ve boşaltma işlemleri dikkatlice ve hayvanları zorlamak amacıyla herhangi bir alet kullanılmadan gerçekleştirilmelidir. Nakliye öncesi ve esnasında herhangi bir yatıştırıcı ilaç kullanılamaz. 3) Kara taşımacılığında 8 saatte bir yemleme, sulama ve dinlendirme için mola verilir. 4) Yurt içi ve yurt dışı her türlü hayvan nakillerinde 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu ve diğer ilgili mevzuat uygulanır. b) Kasaplık hayvanlara kesim esnasında stres yaratmayacak şekilde davranılır. Mümkün olan durumlarda ayrı mezbaha, kesimhane ve kombinalar kullanılır. Mümkün olmayan durumlarda ise konvansiyonel olarak yetiştirilmiş hayvanların kesiminden sonra, mezbaha, kesimhane ve kombinalar bu Yönetmeliğin Ek-8’inde verilen maddeler ile temizlendikten sonra, organik hayvanların kesimi yapılır. Hayvan gübresi Madde 20 — Organik hayvan gübresi kullanma, bulundurma ve koruma kuralları aşağıda belirtilmiştir. a) Organik bitkisel üretim yapılacak alanlarda, arazi üzerine uygulanacak toplam gübre miktarı, tek ürün için yılda hektar başına 170 kg saf azotu geçemez. Söz konusu miktara göre bu Yönetmeliğin Ek-5’ inde yer alan tabloda maksimum hayvan sayısı belirlenmiştir. b) Organik üretim yapan işletmeler organik üretim fazlası gübrelerini dağıtmak amacıyla bu Yönetmelik hükümlerine göre üretim yapan diğer müteşebbislerle işbirliğine gidebilirler. İşbirliği içerisinde kullanılan tarımsal alanda yılda hektar başına azami 170 kg saf azot miktarının gübreden sağlanan kısmı hesaplanmalıdır. c) Hayvansal gübrelerin depolama yerleri; doğrudan akıntı ile veya sızıntı ile toprak veya suyun kirlenmesini önleyecek özellikte olmalıdır. d) Müteşebbisin, yetkilendirilmiş kuruluş ile yapacağı sözleşmede, hayvan gübresinin depolanması için yapılan tesislerin yeri ve tarifi, hayvan gübresinin yayılmasına ilişkin plan, hayvan gübresinin yayılmasına ilişkin diğer işletmelerle yapılan yazışmalar yer almalıdır. 234 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Organik arı yetiştiriciliği Madde 21 — Organik arı yetiştiriciliği kuralları aşağıda belirtilmiştir. a) Organik arı yetiştiriciliği yapılacak alan, kovanlardan itibaren uçuş yarıçapı 3 km. olmak zorundadır. Bu alanda ve aynı zamanda organik ve konvansiyonel arıcılık birlikte yapılamaz. b) Arıcılık ürünleri, bu Yönetmelik hükümlerinin asgari bir yıl uygulanması kaydıyla organik ürün olarak pazarlanabilir. c) Irk seçiminde, arıların yerel koşullara adapte olabilme kapasitesi, dayanıklıkları ve hastalıklara karşı dirençleri göz önüne alınmalıdır. Apis mellifera türünün ırkları ve yerel ekotipleri tercih edilmelidir. d) Kapasite artırımı, kolonilerin bölünmesi veya organik arıcılık yapan diğer işletmelerden oğul veya kovan alınabilir. e) Yetkilendirilmiş kuruluştan önceden izin alınması kaydıyla, işletmenin sahip olduğu konvansiyonel arı kolonileri, organik arıcılığa geçiş amacı ile kullanılabilir. f) Bu Yönetmelik hükümlerine göre üretim yapmayan arıcılardan sağlanan arı oğulları, bir yıllık geçiş süreci içerisinde kullanılabilir. g) Sağlık veya felaket nedenleriyle yüksek hayvan ölümlerinin olması durumunda ve bu Yönetmelik hükümlerine uygun kovanların mevcut olmaması halinde, geçiş sürecine tabi olmaları kaydıyla, yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kovanların yeniden oluşturulmasına izin verilebilir. h) Kolonilerin yenilenmesi amacıyla, bu Yönetmelik hükümlerine uygun olmayan, yılda % 10 oranında ana arı ve erkek arı, organik üretim yapılan kovanlara yerleştirilmeleri kaydıyla, organik üretim yapılan birimlere alınabilir. Bu durumda geçiş süreci uygulanmaz. ı) Kovanların yerleşimi aşağıdaki hususlara uygun olmalıdır; 1) Arılar için yeterli miktarda doğal nektar, balözü ve polen kaynağı bulunmalı ve suya erişim imkânı olmalıdır. 2) Üretim bölgesinin 3 km yarıçapı içerisinde bulunan nektar ve polen kaynakları, organik olarak üretilen ürünlerden veya doğal bitki örtüsünden oluşmalıdır. j) Üretim sezonu sonunda arıların kışı geçirebilmesi için kovanlarda yeterli miktarda bal ve polen bırakılmalıdır. k) İlkbahar döneminde arı kolonilerinin beslenmesinde organik bal kullanılır. İklim koşullarının balın kristalleşmesini hızlandırdığı durumlarda, beslemede organik metotla üretilen bal yerine organik metodlarla üretilen şeker şurubu veya organik şeker melası kullanılmasına yetkili kuruluş tarafından izin verilebilir. Besleme ile ilgili olarak kayıtlara, ürünün tipi, uygulama tarihi, miktarı ve kullanıldığı kovanlara dair bilgiler yazılır. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 235 Besleme işlemi son bal hasadı ile müteakip nektar veya balözü döneminden önceki 15 gün arasında yapılır. l) Arıcılıkta hastalıkların önlenmesi için; 1) Dayanıklı uygun ırklar seçilmelidir. 2) Ana arıların düzenli olarak yenilenmesi, her hangi bir anomali tespiti için kovanların sistematik olarak kontrolü, kovanlardaki erkek yavru arıların kontrolü, düzenli aralıklarla malzeme ve teçhizatın dezenfekte edilmesi, kirlenmiş maddeler veya kaynaklarının imha edilmesi, balmumunun düzenli olarak yenilenmesi ve kovanlarda yeterli miktarda polen ve bal bırakılması gibi hastalıklara karşı direnç artırıcı ve enfeksiyon önleyici pratiklerin yapılması gerekir. m) Koruyucu önlemlere rağmen, koloniler hastalanır veya zarar görürse, derhal tedaviye alınmalı ve gerekirse koloniler ayrı kovanlarda izole edilmelidir. Bu Yönetmeliğe uygun arıcılıkta kullanılacak veteriner ilaçları aşağıdaki prensiplere uygun olmalıdır; 1) İlaçlar Türk İlaç Kodeksine uygun olmalıdır. 2) Tedavi edici etkilerinin öngörülen tedaviye uygun olması kaydıyla kimyasal bileşimli ilaçlar yerine fitoterapik ve homeopatik tedavi yöntemleri kullanılmalıdır. 3) Yukarıda bahsedilen ürünlerin kullanımı, kolonileri tehdit eden hastalık veya istilacıların yok edilmesinde etkili olmaması durumunda, yetkilendirilmiş kuruluşun sorumluluğunda, kimyasal bileşimli ilaçlar kullanılabilir. Ancak koruyucu amaçlı kimyasal bileşimli ilaçların kullanımı yasaktır. 4) Arı zararlısı Varroa için; formik asit, laktik asit, asetik asit, oksalik asit ve mentol, timol, okaliptol veya kâfur kullanılabilir. n) Tedavi, kimyasal bileşimli ilaçlar ile yapılırsa, bu dönem içerisinde tedavi altındaki koloniler izole edilmiş bir bölgeye alınır, tedavi sonrası kovanlardaki balmumları alınır ve yerine organik balmumu veya boş çerçeve konulur. Bu kolonilere bir yıllık geçiş süreci uygulanır. o) Veteriner ilaçlarının uygulandığı zamanlar; aktif farmakolojik madde de dâhil ürünün tipi, konulan teşhis, dozu, uygulama şekli, tedavi süresi ve ilacın yarılanma süresi açıkça kaydedilmeli ve ürünler organik ürün olarak pazarlanmadan önce yetkilendirilmiş kuruluşa bilgi verilmelidir. p) Organik arıcılıkta bakım, idare pratikleri ve kayıtları aşağıdaki gibidir; 1) Arıcılık ürünlerinin hasat edilmesi esnasında petekler içerisindeki arıların yok edilmesi yasaktır. 236 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 2) Ana arının kanatlarını kesmek gibi işlemler yasaktır. Ana arıların değiştirilmesi esnasında eski ana arının öldürülmesine izin verilir. Yalnızca Varroa bulaşan erkek yavru arıların yok edilmesine izin verilir. 3) Bal hasadında kimyasal sentetik sinek kovucu maddelerin kullanılması yasaktır. 4) Kovanların yerleştirildikleri alanlar kovan bilgileri ile birlikte kaydedilmelidir. Kovanlar bulundukları yerden başka yere yetkilendirilmiş kuruluş bilgisi dâhilinde taşınabilir. 5) Arıcılık ürünlerinin üretimi, hasadı, işlenmesi ve depolanması esnasında kolonilere uygulanan koruyucu önlemler ve tedaviler kayıt edilmelidir. r) Arıcılıkta kullanılacak materyallerin ve kovanların özellikleri; 1) Kovanlar çevreye ve arıcılık ürünlerine risk getirmeyen doğal malzemelerden yapılmalıdır. 2) Kovanlar kimyasal boyalarla boyanamaz. 3) Yeni çerçeve için balmumu organik üretim yapan birimlerden sağlanmalıdır. Arıcılığa yeni başlandığında veya geçiş sürecinde organik olarak üretilen balmumunun pazarda mevcut olmaması durumunda, organik üretim biriminden alınmayan balmumunun kullanılmasına, analizlere dayanarak yetkilendirilmiş kuruluş tarafından izin verilir. 4) Üzerinde yavrulu gözler bulunan çerçevelerden bal sağımı yapılamaz. 5) Çerçeve, kovan, petek gibi malzemeleri zararlılardan korumak amacıyla yalnızca bu Yönetmeliğin Ek-8’indeki ürünlerin kullanılmasına izin verilir. Buhar veya doğrudan alev gibi fiziki uygulamalara da izin verilir. 6) Arıcılıkta kullanılan malzemelerin, binaların, teçhizatın ve kapların veya ürünlerin temizlenmesinde ve taşınmasında yalnızca bu Yönetmeliğin Ek-8’indeki maddeler kullanılabilir. Arıların taşınması sırasında hayvanlara stres yaratmaktan kaçınılır. 7) Karantina tedbirleri uygulanan ve uçakla ilaçlama yapılan alanlarda organik arıcılık yapılamaz. 8) Kovanların taşınması, depolanması, pazarlanmasında ve organik arı ürünlerinin, üretilmesi, işlenmesi, taşınması, ambalajlanması, etiketlenmesi, depolanması ve pazarlanmasında bu Yönetmeliğin İkinci Kısım, Dördüncü Bölüm hükümleri uygulanır. Organik su ürünleri üretiminde genel kurallar Madde 22 — Organik su ürünleri üretiminin genel kuralları aşağıda belirtilmiştir. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 237 a) Yetiştiriciliğin gerçekleştirileceği suyun özellikleri, müteşebbis veya yetkilendirilmiş kuruluş tarafından analiz ettirilerek uygunluğu yetkilendirilmiş kuruluşça onaylanır. Kirlenme varsa, sorun giderilmeden su ürünleri üretimi yapılamaz. b) Yetiştiricilik birimi, önemli bir kirlilik kaynağı olan yerleşim yerinde veya akarsu yatağında olmamalıdır. İşletmede kullanılacak suyun, alındığı kaynağındaki ekolojik denge bozulmamalıdır. Havuz tipi balık çiftliklerinde üretim alanının en az %5’i üzerinde müdahale olmaksızın doğal bitki örtüsünün gelişimine imkân verilir. c) Bakanlıktan aldığı izinle yetkilendirilmiş kuruluş ile sözleşme yapan müteşebbis geçiş sürecine alınır. Su ürünleri üretiminde geçiş süreci organizmanın türüne, dikkate alınan hayat döngüsüne veya üreme süresine, yetiştiricilik tekniği, su özellikleri ve tesisin yapıldığı yerin geçmişte kullanımına göre yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kararlaştırılır. Geçiş süreci konvansiyonel üretimden gelen materyaller için yaşam süresinin en az 2/3’ü kadardır. d) Su ürünleri üretimi, çevre korumaya uygun olmalı, atıklar çevreye zarar vermemeli, biyolojik çeşitlilik teşvik edilmeli, tür ve alt türlerin seçiminde kapasiteler ve yerel koşullara uyum göz önüne alınmalı, su yapısının korunması için bütün tedbirler alınmalıdır. Üretim alanından doğaya kaçışları ve doğadan üretim alanlarına girişleri engelleyici tedbirler alınmalıdır. Üretim alanlarını yırtıcı kuşlar ve diğer hayvan türlerinden korurken yağmacı hayvanlara fiziksel olarak zarar vermeyen tedbirler alınmalıdır. Üretimde kullanılan ekipmanlar, boyalar organik üretim prensiplerine uygun seçilmelidir. Canlıya zarar vermemek koşuluyla markalama yapılabilir. e) Yetiştiricilik tesislerinde, üretim faaliyetlerinin tümü yetkilendirilmiş kuruluşun kontrolünde gerçekleştirilir. f) Su canlıları organik tarım kurallarına uygun olarak üretilmeli, beslemede organik olarak üretilmiş yem ve yem katkı maddeleri kullanılmalıdır. Yemler, gelişimin çeşitli evrelerindeki canlıların beslenme gereksinimlerini karşılarken doğal lezzeti bozmamalıdır. Hayvansal orjinli kan unu, kemik unu gibi sentetik kimyasal muamele görmüş yemler kullanılamaz. Üreticinin yem maddelerinin tamamını organik tarımdan sağlayamaması halinde, konvansiyonel yemin oranı % 20’yi geçmemek üzere ve belirli sürede yetkilendirilmiş kuruluş kontrolünde kullanımına izin verilir. Balıketine renk verici sentetik maddeler ile doğal olmayan yöntemler kullanılamaz. 238 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE g) Su ürünlerinin beslenme gereksinimlerini temin etmek için, bazı besin ilaveleri kullanılması gerektiğinde, vitamin ve mineraller yetkilendirilmiş kuruluşça verilecek izne göre kullanılabilir. Yaş yemlerin kullanılmasına izin verilmez. h) Yem katkı maddeleri bu Yönetmeliğin Ek-7’sinde verilenlerdir. Yem ve diğer besin maddeleri genetik yapısı değiştirilerek elde edilmiş ya da kısmi olarak bunlardan türetilmiş ürünleri, katkıları ve tamamlayıcı maddeleri içeremez. ı) Balık yemlerinin bulunduğu alan organik tarım kurallarına uygun olmalıdır. Siloda muhafaza edilen yemlerde organik olarak üretilmiş, bu Yönetmeliğin Ek-7’sinde belirtilmiş olan koruyucu ve katkılar kullanılabilir. j) Üretimi ve büyümeyi teşvik edici sentetik maddelerin kullanımı yasaktır. Ancak; yetiştiriciliği yapılan aynı canlı türünden alınmak koşuluyla, balık yetiştiriciliğinde hipofiz enjeksiyonu yetkilendirilmiş kuruluşun izni ile yapılabilir. k) Doğal olarak hastalığa dayanıklı tür ve alt türlerin seçimine dikkat edilmelidir. Nesli tehlike altında olan türler tercih edilebilir. l) Stok yoğunluğu yetiştiriciliği yapılacak türlere göre yetkilendirilmiş kuruluşlarca belirlenir. m) Yetiştirme şartları balıkların türler itibariyle doğal davranışlarına imkân vermelidir. Nakliye aşamasında, olumsuz iklim şartlarında ve kuluçkahaneler haricinde sıvı oksijen kullanımı yasaktır. n) Organik su ürünleri yetiştiriciliğinde, hayvanların genetik yapısı değiştirilemez. Genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve bunlardan üretilmiş ürünler girdi olarak kullanılamaz. o) Bazı üretim tiplerinin tabiatında olan hususi müdahaleler dışında uygulanan büyümeyi arttırıcı ve üreme devrelerini değiştiren maddeler kullanılamaz. Ancak, canlının sağlığını, dengesini ve davranışlarını etkilememek koşuluyla fotoperiyot uygulaması ile sıcaklık azaltması veya artırılması şeklindeki uygulamalar yetkilendirilmiş kuruluşun izniyle gerçekleştirilir. Fotoperiyot, türün doğal yaşam sahası için bir yıldaki en uzun doğal gün-ışığı uzunluğundan daha uzun olamaz. p) Organik su ürünleri yetiştiriciliği yapan tüm işletmeler güncel ve muntazam kayıtları tutar. r) Organik olarak üretilen balıkların yakalanması, boylanması ve kesimi esnasında aşırı stres oluşturmayacak yöntemler uygulanır. s) Yetiştiricilik ünitesinde mevcut anaçların en az % 20’ si her yıl yenilenir. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 239 t) Uygun durumlarda polikültür tercih edilecektir. Kültürü yapılan her bir türün doğal ihtiyaçları karşılanır. u) Ürün satımından önceki 3 ay kadar süre içinde ilaç verilmiş ise, her türlü balıketi ve yumurtası ile su canlısı veya bunlardan elde edilen ürünler organik ürün olarak satılamaz. Omurgasız organizmalarda geleneksel ilaçların kullanımına müsaade edilmez. Tedavi edici etkisinin bulunması ve tedavi koşullarına uygun olması kaydıyla kimyasal bileşimli ilaç uygulamaları yerine bitkisel ilaçlar veya homeopat ürünler kullanılabilir. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Organik Ürünlerin İşlenmesi, Ambalajlanması, Etiketlenmesi, Depolanması, Taşınması ve Pazarlanması Organik ürünlerin işlenmesi ve ambalajlanması Madde 23 — Organik ürünlerin işlenmesi ve ambalajlanması kuralları aşağıda belirtilmiştir. a) Organik ürünün işlenmesi esnasında, organik ürünün bu Yönetmeliğe uygun olmayan ürünlerle karışma ya da bulaşmasını önleyecek ve ürünün organik niteliğini koruyacak gerekli tedbirler alınır. b) Organik ürünün işlenmesi esnasında, yalnız bu Yönetmeliğin Ek2’sinde belirtilen gıda bileşenleri kullanılır. c) İyonik radyasyon-ışınlama yöntemi uygulanmaz. d) Organik ürün genetik yapısı değiştirilmiş organizma veya bu organizmalardan elde edilen ürünler kullanılmadan üretilmiş olmalıdır. e) Organik tarım metoduyla üretilen bitkisel, hayvansal ve su ürünleri ile organik ürünler, hammadde, yarı mamul veya mamul madde halinde ambalajlanırken organik ürün niteliği bozulmamalıdır. Organik ve geçiş süreci ürünlerinin etiketlenmesi Madde 24 — Organik ürünlerin etiketlenmesi kuralları aşağıda belirtilmiştir. a) Nihai ürün etiketi üzerinde; 1) Ürünün adı ve sertifika statüsü belirtilmelidir. 2) Ürünün hasat yılı, üretim tarihi, kime ait olduğu ve bu Yönetmeliğe uygun olarak üretilmiş olduğu belirtilmelidir. 3) Yurt içinde pazarlanan organik ürünlerin üzerinde, bu Yönetmeliğin Ek-3’ünde belirtilen şekilde organik ürün logosu kullanılmalıdır. 4) Yetkilendirilmiş kuruluşun adı, kod numarası, sertifika numarası ve logosu bulunmalıdır. 240 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 5) Ürün içindeki maddeler, ağırlıklarının azalış düzenine göre liste halinde sıralanmalıdır. 6) Ürünün menşei belirtilmelidir. 7) Ürünün üretim yeri, üretim ve son kullanma tarihi belirtilmelidir. 8) İthal edilmiş ürünlerde Türkçe etiket bilgileri yer almalıdır. b) Ürün etiketinde organik kelimesinin kullanılması; ekolojik, biyolojik kelimelerinin kullanımıyla eşdeğerdir. c) Bu Yönetmelik hükümlerine göre üretilmeyen ürün etiketinde, bu Yönetmeliğe uygun üretildiği, hazırlandığı, işlendiği, ambalajlandığı, depolandığı ima ve beyan edilemez. Organik olmayan ürünler etiket ve ambalaj dizaynıyla, organik ürün etiket ve ambalaj dizaynını çağrıştıracak nitelikte ve benzerlikte olamaz. Böyle ürünler için organik tarımsal ürün olarak marka, patent ve tescil alınamaz. Organik olmayan ürünler için, tüketicide organik ürün izlenimi oluşturacak, haksız rekabete neden olacak, bio, biyo, eco, eko, org ön ekleri kullanılamaz. d) Bir ürün aşağıda belirtilen şartları taşıması halinde, organik ürün olarak etiketlenir. 1) Ürünün bu yönetmelik hükümlerine uygun olarak üretilmesi veya ithal edilmesi halinde, 2) İşlenmiş ürünlerde; ancak aşağıda belirtilen koşulların sağlanması halinde, Ürün içerisinde bulunan tarımsal orijinli ürün veya türevlerinin minimum % 95’i bu Yönetmelik hükümlerine göre üretilmiş veya ithal edilmiş olmalıdır. Ürün içeriğinde bulunan organik olarak üretilmeyen tarımsal kaynaklı diğer maddeler bu Yönetmeliğin Ek- 2 (C) bölümünde yer almış olmalıdır. Ürün, tarımsal kaynaklı olmayan gıda maddelerini kullanmayı gerektiriyorsa yalnızca bu Yönetmeliğin Ek-2 (A) bölümünde listelenen tarımsal kaynaklı olmayan gıda katkı maddelerini içermelidir. Tarımsal orijinli ürün veya türevlerinin işlem görmesi gerekiyorsa bu Yönetmeliğin Ek-2 (B) bölümünde listelenen ürünlerle işlem görmüş olması gereklidir. e) Bir geçiş ürünü; ancak aşağıda belirtilen şartları taşıması halinde, geçiş dönemi ürünü olarak etiketlenir: 1) Bu Yönetmelik hükümlerine göre geçiş süreci ürünü olmalıdır. 2) Hasattan önce minimum 12 ay geçiş dönemine uyulmuş olmalıdır. 3) Etiket üzerinde ürünün, "organik tarım geçiş süreci ürünüdür." cümlesinde, "organik" ifadesi, "geçiş süreci" ifadesiyle aynı renk, punto ve yazım tarzında olmalıdır. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 241 f) Minimum % 70’i organik ürünlerden oluşan işlenmiş ürün etiketinin aşağıda belirtilen şartları taşıması gereklidir: 1) İçindekiler kısmında organik tarım metoduyla üretildiğinin belirtilebilmesi için içindeki tarımsal orijinli maddelerin veya bunların türevlerinin minimum % 70’i bu Yönetmelik hükümlerine göre üretilmiş veya yönetmeliğe eşdeğer kurallara uygun olarak üretilmiş ithal organik ürün olmalıdır. İçindekiler kısmında organik olanlar bileşimlerinin % X oranlarıyla birlikte "Organik tarım metoduyla üretilmiştir" şeklinde ifade edilmeli ve bu ifade içindekiler kısmında yer alan diğer maddeler ile aynı renk, boyut ve yazı tarzında olmalıdır. 2) İşlenmiş ürün içeriğinde bulunan organik olarak üretilmeyen tarımsal kaynaklı diğer maddeler bu Yönetmeliğin Ek-2 (C) bölümünde yer almış olmalıdır. 3) İşlenmiş ürün, yalnızca bu Yönetmeliğin Ek-2 (A) bölümünde listelenen, tarımsal kaynaklı olmayan gıda katkı maddelerini içermelidir. 4) Tarımsal orijinli ürün veya türevleri bu Yönetmeliğin Ek-2 (B) bölümünde listelenen ürünlerle işlem görmüş olmalıdır. 5) Ürün işleme esnasında iyonik radyasyon kullanılmamalıdır. 6) Ürün, bu yönetmelik hükümlerine göre Bakanlıkça yetkilendirilen kuruluşlar tarafından kontrolü yapılan müteşebbislerce üretilmiş olmalıdır. 7) Ürün genetiği değiştirilmiş organizma ve/veya bu organizmalardan elde edilen ürünler kullanılmadan üretilmiş olmalıdır. 8) Geçiş sürecinde üretilen ürünler bu Yönetmelik hükümlerine göre geçiş süreci ürünü olarak etiketlenir. Organik ürünlerin depolanması Madde 25 — Organik ürünlerin depolanması kuralları aşağıda belirtilmiştir. a) Organik ürünlerin, depolama alanları, ürünlerin tanınmasına imkân verecek ve bu Yönetmelikçe uygun bulunmayan başka ürünlerle, maddelerle karışmaya ya da bulaşmaya meydan vermeyecek biçimde düzenlenmelidir. Organik ürünlerin depolandığı alanlarda kullanılan yalıtım malzemeleri ve soğutma ile ilgili ekipmanlar bu amaç gözetilerek seçilmelidir. b) Ayrı olarak depolamanın mümkün olmadığı durumlarda organik ürünlerle konvansiyonel ürünlerin karışmasını engelleyecek tedbirler alınır ve bu tedbirlerin yeterliliği yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kontrol edilir. c) Basınç, sıcaklık ve yetkilendirilmiş kuruluşça uygun görülen gazlarla kontrol edilebilen koşullarda depolama uygulamaları yapılabilir. d) Organik ürünlerin depolanması sırasında ürünün organik özelliğini kaybettirecek ilaç ve ilaçlama yöntemi kullanılamaz. 242 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE e) Organik ürünlerin depolanmasında sentetik kimyasal maddeler kullanılamaz ve doğal olmayan uygulamalar yapılamaz; tüm bu işlemler yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kontrol edilir. f) Müteşebbis tarafından depolama koşulları ile depolanan organik ürünün giriş ve çıkış miktarları ve tarihine ilişkin kayıtlar düzenli olarak tutulur. Yetkilendirilmiş kuruluşa onaylatılır ve çizelgenin bir nüshası müteşebbis tarafından, diğer nüshası yetkilendirilmiş kuruluş tarafından saklanır. Organik ürünlerin taşınması Madde 26 — Organik ürünlerin taşınması kuralları aşağıda belirtilmiştir. a) Müteşebbis, organik ürünleri toptancı ve perakendeciler de dâhil olmak üzere diğer birimlere taşıma sırasında içeriğinde herhangi bir karışmaya neden olmayacak biçimde uygun paket, konteynır veya kapalı araçlarda, izlenebilirliğini sağlayacak şekilde taşınmasını sağlamakla yükümlüdür. b) Kontrol sistemine dâhil olan iki müteşebbis arasında, kapalı olmayan araç, konteynır ya da paketlerin bir veya birden fazla sayıda nakliye işlemi, ürün hakkında müteşebbisin adı, adresi, ürünün adı, etiket bilgileri, yetkilendirilmiş kuruluşun adı, kod numarası gibi gerekli bilgileri içeren evraklarla birlikte, gönderici ve alıcı tarafların yetkilisi ya da yetkilendirilmiş kuruluşun bilgisi ve onayı ile olmalıdır. Organik ürünlerin pazarlanması Madde 27 — Organik ürünlerin pazarlanması kuralları aşağıda belirtilmiştir. a) Organik hammadde ve/veya organik işlenmiş ürün olduğunu belirten "Ürün Sertifikasına" sahip olan ve bu Yönetmelik hükümlerince üretilmiş ürünler organik ürün olarak pazarlanır. b) Organik ürün ticareti yapan müteşebbis, her bir parti satışını "Ürün Sertifikası" ile belgelendirmek zorundadır. c) Organik ürünler, organik ürün olduğu açıkça belirtilerek satılır. Organik ürünlerin, konvansiyonel ürün ile karışmaması ve organik niteliğinin korunması organik ürün satışı yapan müteşebbisin yükümlülüğündedir. d) İthalatçı ithalat halinde, yetkilendirilmiş kuruluş tarafından istenilen belgeleri eksiksiz olarak bu kuruluşa verir. Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından yeniden sertifikalandırma yapmak amacıyla aşağıda belirtilen bilgi ve belgeler istenir. Bunlar; ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 243 1) İthalatçının ithalat faaliyetleri; ithalatçının adı, adresi, ürünün geldiği ülke, ürünlerin ülkeye giriş noktası ve ithal edilen ürünlerin depolanmasında kullanılacak binaların uygunluğuyla ilgili detaylı açıklama belgeleri, 2) Karşı ülkeden alınan ürünün etiketi ve içeriğine dair bütün bilgilerin aslı veya noter onaylı tercümeleri, 3) İthalat işleminin nasıl gerçekleşeceğini ve ihlal durumunda alınacak ihtiyati tedbirleri içeren belgeler, 4) İthalatçı tarafından kullanılacak herhangi bir deponun diğer ülkede bulunması durumunda, karşı ülkenin yetkilendirilmiş kuruluşu tarafından kontrole açık olacağını belirten belgeler, 5) İlgili partinin miktarı, orijini ve yapısı, kontrol mekanizmasının detayları, üretim, işleme, ambalajlama, depolama, nakliye işlemlerinin detayları, alıcıları, ürün sertifikası, organik tarım müteşebbis sertifikası, ürüne ilişkin yıllık kontrol raporlarıdır. Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından gerek duyulması halinde yukarıdaki bilgi ve belgelere ek olarak bilgi ve belgeler istenebilir. Tüm bilgi ve belgeler, Komite denetimlerinde ibraz edilmek üzere muhafaza edilir. e) İthalat veya ihracat yapmak isteyen müteşebbis, yetkilendirilmiş kuruluştan aldığı Ürün Sertifikası ve ulusal mevzuat hükümleri gereğince tamamlamakla yükümlü olduğu diğer belgelerle birlikte Bakanlığın ilgili birimine başvurur. f) Organik ürünlerin ihracatı, Dış Ticaret Müsteşarlığının "İhracatı Kayda Bağlı Ürünler Listesi"nde yer alan ürünler için yapılan işlemlere tabidir. Bu nedenle; müteşebbisler, ihracat dokümanlarının bir örneğini Ege İhracatçı Birliklerine verir. Ege İhracatçı Birlikleri ihracatçı bildirimleri ve verilen beyanname numaralarını içeren ihracat verilerini her üç ayda bir Komiteye bildirir. ÜÇÜNCÜ KISIM Kontrol ve/veya Sertifikasyon Sisteminin İşleyişi BİRİNCİ BÖLÜM Kontrol Esasları Kontrol sisteminin özellikleri Madde 28 — Organik üretimin özelliği, her aşamasının kontrollü olması ve ürünün sertifikalandırılmasıdır. Bu Yönetmelik hükümlerine göre, ürünün güvence altına alınmasındaki iki temel unsur, kontrol ve 244 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE sertifikasyondur. Kontrol ve sertifikasyon işlemi, aynı kuruluş tarafından yapılabileceği gibi ayrı ayrı kuruluşlar tarafından da yapılabilir. Kontrol yetkisi Madde 29 — Bakanlık müteşebbis kontrolüne ilişkin yetkisini, yetkilendirilmiş kuruluşa devredebilir. Kontrol yetkisi verilen kuruluşlar ve kontrolörler yetkilerini başka bir kurum ve/veya kuruluşa veya kişiye devredemez. İşletme ve müteşebbis kontrolü için gerekli bilgi ve belgeler Madde 30 — İşletme ve müteşebbis kontrolü için gerekli bilgi ve belgeler aşağıda belirtilmiştir. a) Müteşebbisler yaptıkları organik faaliyetler ile ilgili her türlü bilgi ve belgeleri, sözleşmeli olduğu kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya kontrol kuruluşuna vermekle yükümlüdür. Bu bilgi ve belgeler kuruluş tarafından kayıt altına alınır. Bu kayıtlar aşağıdaki bilgi ve belgeleri içerir; 1) İşletmenin adı, adresi, kapasite bilgileri, hukuki durumuna ait bilgi ve belgeler, sözleşme tarihi, imzalanan sözleşme metni, organik tarıma geçişin başladığı tarih, sözleşme tarihine kadar ki arazi geçmişine ait bilgiler, 2) Faaliyet alanı, 3) İşletmede daha önce uygulanan üretim metodu, 4) İşletmenin ve işletme binalarının planları, 5) Arazi parselleri veya alana dair tüm plan ve krokiler, 6) İşletmenin mevcut makine ve ekipman donanımı, 7) İşletmenin konumu, kullanılan depoların tanımı ve amaca uygunluğu, 8) Ürün münavebe planı, 9) Kullanılacak tüm girdilere ait kayıt defterleri, 10) İşletmenin malları, dışarıdan satın alınan malları içeren alım ve satım defterleri, 11) Ürün çıkış planı, ürünün niteliği, stok durumu, miktarı, ambalajlama şekli ve materyali, 12) Orman alanlarından ve doğadan ürün toplanması durumunda, alana ait bütün tanımlamalar, resmi izinler ile alana yapılan tüm teknik müdahaleler, afetler, karantina tedbirleri gibi bilgilerdir. b) Müteşebbis, faaliyet alanı ile ilgili bilgileri kapsayan organik tarıma geçiş ve üretim planları hazırlar. Kontrol işlemi Madde 31 — Kontrol işlemi; yazılı belgeleri, planları, defterleri, raporları, kayıtları, arazi, işletme ve depo gibi kritik nokta kontrollerini ve gözlemleri içermelidir. Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya kontrol ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 245 kuruluşu yılda en az bir defa haberli veya habersiz olarak işletmeyi yerinde kontrol eder. Bu amaçla kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya kontrol kuruluşu bir kontrol planı hazırlar ve hazırlanan bu kontrol planı aşağıdaki bilgileri içerir; 1) Müteşebbisin adı ve adresi, 2) Kontrol tarihi, 3) Kontrolün kapsayacağı konular, 4) Kontrolör adıdır. Müteşebbis tarafından kayıt altına alınan bütün organik tarım faaliyetleri kontrol raporları için temel bilgi niteliğindedir. Kontrol işlemi sırasında kontrolör, bağlı bulunduğu kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya kontrol kuruluşunun organik tarım faaliyetlerini içeren kendi kontrol formlarını doldurur. Kontrolör, yaptığı kontrole dair kontrol sonuçlarını içeren bir belge düzenleyerek müteşebbise verir ve bu belge müteşebbisçe saklanır. Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya kontrol kuruluşu kontrol işlemi sonucunda bir rapor hazırlar. Kontrol raporu, müteşebbisin bu Yönetmelik hükümlerine göre yapılan organik tarım faaliyetlerinin kontrol sonuçlarını içerir. İKİNCİ BÖLÜM Sertifikasyon Esasları Sertifikasyon sisteminin özellikleri Madde 32 — Sertifikasyon; bütün kontrol yöntemlerinin uygulanması sonucu işletmenin, organik ürünün ve girdinin geldiği aşamanın belgelendirilmesidir. Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya sertifikasyon kuruluşunca; organik tarım müteşebbis sertifikası ve ürün sertifikası verilir. Sertifikalar, asgari bu Yönetmeliğin Ek-4’ünde yer alan bilgileri içerecek şekilde düzenlenmelidir. Düzenlenen sertifikaların icmal listeleri Komiteye gönderilir. Sertifikasyon sisteminin özellikleri aşağıda belirtilmiştir; a) Sertifikasyon, Komiteden bu yetkiyi almış gerçek veya tüzel kuruluşlarca yapılır. Sertifikasyon işlemi, kontrolü yapan kuruluşça da yapılabilir, ancak bu işlem için de Komiteden izin ve yetki almak zorundadır. Sertifika yetkisi verilen kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya sertifikasyon kuruluşu yetkisini başka bir kurum veya kuruluşa devredemez. b) Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya sertifikasyon kuruluşu bir sertifikasyon sistemi oluşturur ve Komiteye sunar. Bu sistemi kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya sertifikasyon kuruluşunun uyguladığı fiyat listesi, sertifika belgesi örneği, sertifika çeşitleri, test etme ve sorgulama 246 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE metodu, analiz yöntemi ve kullandığı tüm teknikler ve dokümantasyon sistemi ile ilgili bilgileri kapsar. c) Sertifikasyon kuruluşu sertifika düzenleyeceği işletmelere ait tüm kontrol bilgilerini ve raporları kontrolü yapan kuruluştan devralır. Kontrol kuruluşu bu bilgileri sertifikasyon kuruluşuna vermek zorundadır. Sertifikasyonun esasları Madde 33 — Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya sertifikasyon kuruluşu, bu Yönetmelikte bahsedilen kriterleri ve sertifikasyon esaslarının uygunluğunu EN 45011 veya ISO 65’e göre sağlamak zorundadır. Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya sertifikasyon kuruluşu yapılan işin niteliğine göre kalite sistemini açıklayan bir kalite el kitabı hazırlar. DÖRDÜNCÜ KISIM Yetkilendirilmiş Kuruluşlar BİRİNCİ BÖLÜM Yetkilendirilmiş Kuruluşların Çalışma Esasları, Çalışma İzni ve Yaptırımlar Yetkilendirilmiş kuruluşların çalışma esasları Madde 34 — Yetkilendirilmiş kuruluşların çalışma esasları şunlardır: a) Yetkilendirilmiş kuruluşlar; Komiteden çalışma yetkisi almak, çalışma yetki süreleri dolmadan en az bir ay önce çalışma yetki sürelerinin uzatılması için başvuru yapmak ve çalışma izinlerinin uzatıldığını belgelemek zorundadırlar. Yukarıdaki hususlara dikkat etmeyen kuruluşların çalışma izinleri Komite tarafından yeni izin belgelerini alıncaya kadar durdurulur. b) Yetkilendirilmiş kuruluşlar yurt içinde her türlü organik ürün ambalajında ulusal organik tarım logosunu kullandırmak zorundadırlar. c) Yetkilendirilmiş kuruluş, bu Yönetmelik hükümlerine göre kontrol sürecini işletmeden ürün veya girdi sertifikalandırması yapamaz. d) Yetkilendirilmiş kuruluşlar bu Yönetmelik hükümlerine uymayan üretim teknikleri ve girdilerin kullanıldığından şüphe duyduğu durumlarda analiz amaçlı ürün örnekleri alabilir. e) Tespit ettikleri her türlü aykırılıklar ile uygun gördükleri yaptırım işlemlerini de içeren karar yazısını, müteşebbisin itirazı var ise yirmi gün içerisinde, itiraz yok ise yıllık raporlarında Komiteye bildirirler. Ayrıca, yetkilendirilmiş kuruluş tarafından sistemden çıkarılan müteşebbisler diğer yetkilendirilmiş kuruluşlara bildirilir. Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından uygun görülen yaptırımlara itiraz ve şikâyet halinde Komite konu ile ilgili ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 247 inceleme ve yeni belgeler isteme yetkisine sahiptir. Komite itiraz ve şikâyet ile ilgili bilgi ve belgeleri inceler, nihai kararı verir ve sonucu taraflara iletir. f) Yetkilendirilmiş kuruluş, bitkisel ve hayvansal ürünler ile su ürünleri üretimi yapan, orman alanlarından ve doğadan ürün toplayan, ürün işleyen, ambalajlayan, depolayan, nakleden, pazarlayan, sözleşme yaptığı geçiş sürecindeki veya bu süreci tamamlamış bütün müteşebbisleri ve müteşebbislere ait her türlü bilgi ve belgeyi kontrol eder ve kayıt altına alır. Ayrıntılı rapor hazırlar. Raporlar, faaliyet alanı ile ilgili olarak aşağıdaki bilgileri içerir. 1) Bu Yönetmeliğin 6’ ncı maddesinin (a) bendinin (1) numaralı alt bendinde yer alan bilgiler, 2) Üretime dair bütün bilgiler, 3) İşletmeye dair bütün bilgiler, 4) Kontrollere dair bütün bilgiler, 5) Sertifikasyona dair bütün bilgiler, 6) İhlal ve ihtilaflara dair bütün bilgiler, 7) Gıda siciline dair bütün bilgilerdir. Yetkilendirilmiş kuruluşlarda aranan şartlar Madde 35 — Yetkilendirilmiş kuruluşlarda aranan şartlar şunlardır: a) Yetkilendirilmiş kuruluşlar teknik ve idari bakımından görevini yerine getirebilecek imkânlara sahip olmalıdır. Komite, bu konuda gerekli incelemelerde bulunmak, tavsiye ve direktif verme yetkisine sahiptir. Bakanlık tarafından izin verilecek yerli veya yabancı yetkilendirilmiş kuruluşun Türkiye irtibat bürosu temsilcisinin ve yardımcısının T.C. vatandaşı olması zorunlu olup, çalışan T.C. vatandaşı personel sayısı, toplam kontrolör ve diğer personel sayısının 2/3' ünden az olamaz. b) Yetkilendirilmiş kuruluşlar EN 45011 veya ISO 65 veya standartlara göre akredite edilmiş olmalıdır. c) Yetkilendirilmiş kuruluşlar, sürekli irtibat sağlanabilecek her türlü alt yapıyı oluşturur. d) Yetkilendirilmiş kuruluşlar, danışmanlık hizmeti veremez. e) Yetkilendirilmiş kuruluşlar, yöneticilerinin, ortaklarının, kontrolörlerinin ve çalışanları ile bunların birinci derece yakınlarının organik tarım faaliyetlerini kontrol edemez ve sertifikalandıramaz. f) Yetkilendirilmiş kuruluşun yöneticileri, ortakları, kontrolörleri ve çalışanları, aynı anda başka bir yetkilendirilmiş kuruluşta görev alamazlar. Ancak, serbest kontrolörler aynı anda farklı yetkilendirilmiş kuruluş adına kontrol yapabilirler. 248 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE g) Yetkilendirilmiş kuruluşların kontrolörlerinin sayısı, kuruluşun proje sayısı ve kontrol edilecek alan için yeterli olmalıdır. Bir yıl içersinde kontrolör için maksimum çalışma süresi 90 kontrol günüdür. h) Bakanlık tarafından yetkilendirilmiş kuruluşlardan, yürürlükteki organik tarım mevzuatlarına uygun faaliyette bulunacaklarına dair noter onaylı bir taahhütname alınır. ı) Yetkilendirilmiş kuruluşlar gerekli gördükleri durumlarda en az bir kontrolör bulundurmak ve komiteden izin almak kaydıyla şubeler açabilir. Yetkilendirilmiş kuruluşlar açtığı şubelerince yürütülen tüm faaliyetlerden sorumludurlar. Şubelerin kapatılması durumunda komite bilgilendirilir. Yetkilendirilmiş kuruluşun çalışma izni için başvuru şekli Madde 36 — Gerçek veya tüzel kişiler; kontrol veya sertifikasyon veya kontrol ve sertifikasyon faaliyetlerinde bulunmak için Bakanlığa resmi olarak müracaat eder. Komite tarafından gerekli incelemeler yapılır ve müracaat tarihinden itibaren en geç 3 ay içinde ilgiliye gerekli iznin verilip verilmeyeceğine dair bilgi verilir. Bakanlıkça izin verilen yetkilendirilmiş kuruluş bu Yönetmelik çerçevesinde çalışmalarını sürdürür. Yetkilendirilmiş kuruluş çalışma izni için aranan şartlar ve istenilen belgeler Madde 37 — Çalışma izni için istenilen belgeler ve aranan şartlar aşağıda belirtilmiştir: a) Yetkilendirilmiş kuruluşların hukuki yapısını belirtir belgeler; 1) Yetkilendirilmiş kuruluş tüzel kişilik ise en az Limited Şirket olmalıdır. 2)Yetkilendirilmiş kuruluş, yabancı bir kuruluşun Türkiye’deki şirketi veya irtibat bürosu ise; tüm yasal izin prosedürlerini tamamlamış olmalıdır. 3) Gerçek kişi ise iş yeri açma belgesi almalıdır. b) Yetkilendirilmiş kuruluş yabancı bir kuruluşun Türkiye’deki irtibat bürosu veya şirketi ise, akreditasyon belgesini müracaatta ibraz eder. Yeni kurulan şirket ise akreditasyon belgesini en geç iki yıl içinde Bakanlığa göndermelidir. Belirtilen sürede akreditasyon belgesi ibraz edilmez ise Bakanlık yetkilendirilmiş kuruluşun çalışma iznini, belge Bakanlığa ibraz edilinceye kadar askıya alır. c) Yetkilendirilmiş kuruluşların yer ve organizasyon tanımlamalarına dair belgeler; 1) Adı, yeri, tüm iletişim bilgileri ve var ise logosuna ait belgeler, 2) Kuruluş sahibi, ortakları, çalışanları, kontrolörlerine ait kimlik belgeleri, ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 249 3) Kuruluş sahibi, ortakları, çalışanları, kontrolörlerine ait eğitim belgeleri, 4) Çalışanların görev tanımları ve sigorta belgeleri, 5) Yetki sahibi kişilere ait imza sirküleri, 6) Yetkilendirilmiş kuruluşun organizasyon şemasıdır. d) Kuruluşun mali yapısına dair belgeler; 1) Sermaye yapısını gösteren belgeler, 2) Vergi türü ve vergi numaralarını da içeren belgelerdir. e) Kuruluşun çalışma alanı ve çalışma sistemine dair bu Yönetmelikte belirtilen tüm belgelerdir. f) Kontrol ve sertifikasyon yöntemlerini içeren belgeler ve Türkçe kalite el kitabıdır. Müteşebbisin sorumlulukları ve uygulanacak yaptırımlar Madde 38 — Müteşebbis; sözleşme yaptığı yetkilendirilmiş kuruluşa organik üretimle ilgili istediği tüm bilgi ve belgeleri vermek, üretimin her aşamasında gerekli kontrolün yapılabilmesi için işletmenin organik üretimle ilgili her birimini yetkilendirilmiş kuruluşa açmak zorundadır. Yetkilendirilmiş kuruluş organik tarım faaliyetinin her aşamasını istediği anda kontrol eder. Müteşebbis faaliyet alanını tam olarak tanımlamalı ve aldığı önlemleri yetkilendirilmiş kuruluşa bildirmelidir. Müteşebbis, bu Yönetmelik hükümlerine uyacağına ve her türlü kontrole izin vereceğine dair bir taahhütnameyi yetkilendirilmiş kuruluşa vermek zorundadır. Müteşebbis, ürettiği, işlediği, ithal ettiği ya da başka bir müteşebbisten satın aldığı ürünün bu Yönetmelik hükümlerine uygun olmadığından kuşkulanıyorsa bu durumu yetkilendirilmiş kuruluşa bildirir. Durum netlik kazanıncaya kadar söz konusu ürünün organik ürün olduğuna dair atıfta bulunacak organik ürün etiket ve logosunu kullanamaz. Müteşebbis söz konusu ürünü tereddütler ortadan kalktıktan sonra yetkilendirilmiş kuruluşun bilgisi dâhilinde bu Yönetmelik hükümlerine uygun işlemlere tabi tutabilir ve pazarlayabilir. Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından müteşebbise uygulanacak yaptırımlar, aşağıdaki maddelere göre uygulanır. a) Müteşebbis, faaliyetleriyle ilgili yetkilendirilmiş kuruluş tarafından istenilen kayıtları düzenli olarak tutmak zorundadır. Belgelerin düzensiz veya yanlış tutulması durumunda, yetkilendirilmiş kuruluşlar eksiklik ve aksaklıkları müteşebbislere ayrıntılı ve yazılı olarak bildirir. Yetkilendirilmiş kuruluş eksiklik ve aksaklıkların düzeltilmesi için müteşebbise bir ay süre tanır. Bu süre sonunda tekrar kontrol eder. Eksiklik giderilmiş ise sözleşme 250 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE aynen devam eder. Aksi halde kalite el kitabında belirtilen yaptırımlar uygulanır. İtiraz halinde konu ile ilgili bilgi ve belgeler en geç yirmi gün içinde Komiteye iletilir. Komite gerekli incelemeleri yaptıktan sonra nihai kararını verir ve sonucu taraflara bildirir. b) Üretim aşamasında bu Yönetmelik hükümlerine aykırı uygulamaların saptanması halinde; müteşebbis organik üretime geçiş sürecinde ise, süre yetkilendirilmiş kuruluş tarafından uzatılır, bu süreyi tamamlamışsa tekrar geçiş sürecine geçirilir ve müteşebbise yazılı olarak bildirilir. Uzatılan geçiş süresi sonunda bu Yönetmelik hükümlerine aykırı uygulamaları tekrarladığı tespit edilen üretici müteşebbislerin sözleşmesi feshedilerek Komiteye bildirilir. İtiraz veya şikâyet halinde Komite konu ile ilgili bilgi ve belgeleri ister ve inceleme başlatır. İnceleme neticesinde, müteşebbisin bu Yönetmelik hükümlerine aykırı uygulamaların kasıtlı olarak devam ettiği tespit edilmesi durumunda; Komite müteşebbisi organik üretim yapma faaliyetinden beş yıl süre ile men eder ve tüm yetkilendirilmiş kuruluşlara bildirir. Men kararı yalnızca Komite tarafından verilir. c) İşleme, ambalajlama, etiketleme, depolama, taşıma, pazarlama faaliyetlerinde bu Yönetmelik hükümlerini ihlal eden müteşebbisin ihlale kasıtlı olarak devam ettiği tespit edildiğinde, Komite müteşebbisi organik tarım faaliyetinden beş yıl süre ile men eder ve bu kararını tüm yetkilendirilmiş kuruluşlara bildirir. Yetkilendirilmiş kuruluşların göndermekle yükümlü oldukları bilgi ve belgeler Madde 39 — Komite, yetkilendirilmiş kuruluşlardan; müteşebbise, ürüne, üretime, kontrol işlemine, kuruluşun kendisine, çalışanına ve menşeine dair her türlü bilgi ve belgeleri istediği zaman ve biçimde talep edebilir. Ayrıca yetkilendirilmiş kuruluşlar, yapısıyla ilgili yapılan her türlü değişikliği en geç bir ay içerisinde Komiteye bildirmek zorundadır. Bu Yönetmeliğin 6 ncı maddesinin (f) bendinde verilen kod numarasını, sözleşme yaptığı müteşebbislerin onaylı listesi, arazi yeri, büyüklüğü, ürünün adı, miktarı işletmenin adı ve organik faaliyet bilgilerini içeren listeyi Yetkilendirilmiş kuruluş Komiteye ve organik tarımın yapılacağı il tarım müdürlüğüne en geç bir ay içinde bildirmek zorundadır. Komite ve il tarım müdürlüğü, kendisine bildirilen müteşebbisi "organik tarım metodu uygulayan müteşebbis" olarak kayıt altına alır. Geçiş sürecindeki kısaltmanın süresi ve gerekçesi ya da müteşebbisin yeniden geçiş sürecine alınması durumları yetkilendirilmiş kuruluş tarafından, bir ay içerisinde üretim yapılan ilin il müdürlüğüne, yıllık raporlarda ise Komiteye bildirilir. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 251 Yetkilendirilmiş kuruluşlar, geçen takvim yılında yapmış oldukları bir yıllık faaliyetleriyle ilgili; ürün, müteşebbis, sertifika icmalleri, kontrol, üretim, ihracat, ithalat, çalışan personel durumu ile ilgili bilgileri müteakip yılın en geç 31 Mart tarihine kadar Komiteye bildirir. Ayrıca yeni sözleşme yapılan müteşebbisleri sözleşme tarihinden itibaren en geç bir ay içinde Komiteye bildirmek zorundadırlar. Denetim, yetki ve sorumluluklar ile denetim elemanlarının hizmet içi eğitimleri Madde 40 — Yetkilendirilmiş kuruluş, müteşebbis ve işletme denetimleri; Organik Tarım Komitesi Üyeleri ve il müdürlükleri bünyesinde organik tarım konusunda eğitim almış teknik elemanlardan oluşan Organik Tarım Birimi tarafından yapılır. Bu denetimler gerek görülmesi halinde Bakanlık tarafından Teftiş Kurulu Başkanlığına da yaptırılabilir. İl müdürlüklerinde denetimde görev alacak denetim elemanı; İl müdürlüğü tarafından önerilen, Bakanlık tarafından eğitilerek kimlik verilen kişilerden oluşur. Denetimler; yetkilendirilmiş kuruluş büro denetimi, müteşebbis, işletme denetimleri olup, yetkilendirilmiş kuruluşların büro denetimi komite tarafından, diğer denetimler ise İl müdürlüklerince yapılır. Denetimler denetim yetkisine sahip en az iki elaman tarafından gerçekleştirilir. İl müdürlüğü elemanlarınca yapılacak denetimler sırasında Bakanlık tarafından hazırlanmış olan denetim formları kullanılır. Yıl sonunda yapılan denetimlere ilişkin değerlendirme icmali istatistiki bilgi mahiyetinde Bakanlığa en geç müteakip yılın 31 Ocak tarihine kadar gönderilir. Bakanlık merkez teşkilatınca gerek görülmesi halinde taşra teşkilatı denetim elemanlarına yönelik eğitimler yaptırılır. Çiftçi eğitimleri taşra teşkilatındaki denetim elemanları tarafından yapılır. Ceza uygulamaları Madde 41 — Kanuna aykırı hareket eden müteşebbislere ve yetkilendirilmiş kuruluşlara verilecek idari para cezaları aşağıdaki şekilde uygulanır. a) Suçun tespit edildiği mahallin il müdürlüğünün teklifi veya Komiteye yapılan şikâyete bağlı olarak veya Komitenin doğrudan tespiti halinde Kanunun 12 nci maddesinin birinci fıkrasının (b), (c), (d), (e) bentlerindeki yaptırımlar Bakanlık tarafından uygulanır. Bu yaptırımlar Komitenin ön incelemesini müteakip gerek duyulduğu durumda Bakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından yapılacak inceleme sonucuna göre yerine getirilir. Bu inceleme süresince yetkilendirilmiş kuruluş müteşebbislerle yeni sözleşme yapamaz. Ancak daha önceden sözleşme 252 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE yapılmış müteşebbislerle ilgili kontrol, sertifikasyon ya da kontrol ve sertifikasyon işlemlerine Komitenin alacağı karar doğrultusunda devam edilebilir. b) Kanunun 12 nci maddesinin birinci fıkrasının (f) ve (k) bendlerine aykırı hareket edenlere Bakanlıkça veya mahallin en büyük mülki amiri tarafından idari para cezası verilir. c) Kanunun 12 nci maddesinde yer alan diğer cezalar ise suçun tespit edildiği mahallin en büyük mülki amiri tarafından verilir. d) Suça ilişkin cezanın kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde suçun tekrarlanması halinde Kanunda öngörülen tekerrür hükümleri uygulanır. Bakanlık veya mahallin en büyük mülki amiri tarafından verilen idari para cezalarına karşı, kararın ilgilisine tebliğ tarihinden itibaren (7) gün içerisinde yetkili idari mahkemelere itiraz edilebilir. Kontrolörlük kursu, kontrolörlük başvurularında aranılacak şartlar ile yetki, çalışma şekil ve esasları Madde 42 — Bakanlıkça gerekli görülmesi halinde, ziraat mühendisi, veteriner hekim, su ürünleri mühendisi ve gıda mühendislerine yönelik, yılda bir defa kontrolör kursu açılır veya açtırılır. Kurs masraflarını karşılamak üzere, kursa katılacaklardan alınacak önceden Kurumca belirlenmiş olan ücret, ilgili döner sermaye hesabına yatırılır. Kontrolörlük başvurularında aranılacak şartlar, kontrolörün, yetki, çalışma şekil ve esasları şunlardır: a) Başvuruda aranılacak şartlar; 1) Ziraat, veteriner, su ürünleri ve gıda mühendisliği fakültelerinin birinden mezun olmak, 2) Organik tarım konusunda bir yıllık bilgi ve deneyim sahibi olduğunu gösterir resmi belgeye veya konu ile ilgili yüksek lisans diplomasına veya konu ile ilgili doktora diplomasına veya Bakanlıkça açılacak veya açtırılacak kurslardan kontrolörlük eğitimi aldığına dair resmi bir belgeye sahip olmak veya organik tarım komitesinde bir yıl süre ile çalışmış olmak veya lisans eğitimleri uygun organik tarımda görev yapmış Bakanlık müfettişi olmaktır. b) Yetki; 1) İstenilen bilgi ve belgeleri Komiteye sunan kişilere, Komite tarafından kontrolörlük yetkisi verilir ve yetkilendirilen kontrolörler kimliklendirilerek kayıt altına alınır. 2) Lisans aldıkları meslek odasına üye olmak koşuluyla kontrol hizmeti verebilirler. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 253 3) Kontrolörler aynı anda yalnız bir yetkilendirilmiş kuruluş adına çalışır, ancak serbest kontrolörler aynı anda farklı yetkilendirilmiş kuruluş adına kontrol yapabilirler. c) Çalışma şekil ve esasları; 1) Komiteden alınacak yetki belgesiyle çalışırlar. 2) Yaptıkları kontrolle ilgili rapor tutmak, bu raporları imzalamak ve yetkilendirilmiş kuruluşa teslim etmek zorundadırlar. 3) Komite, kontrolörün bu Yönetmelik hükümlerine aykırı davranmasını tespit etmesi halinde kontrolör belgesini geçici veya süresiz olarak iptal edebilir. Sertifiker başvurularında aranılacak şartlar ile yetki, çalışma şekil ve esasları Madde 43 — Sertifikerlik başvurularında aranılacak şartlar ile yetki, çalışma şekil ve esasları şunlardır: a) Başvuruda aranılacak şartlar; 1) En az 4 yıllık yükseköğrenim mezunu olmak, 2) Organik tarım konusunda bir yıllık bilgi ve deneyim sahibi olduğunu gösterir resmi belgeye veya konu ile ilgili yüksek lisans diplomasına veya konu ile ilgili doktora diplomasına veya Bakanlıkça açılacak veya açtırılacak kurslardan kontrolörlük eğitimi aldığına dair resmi bir belgeye sahip olmak veya organik tarım komitesinde bir yıl süre ile çalışmış olmak veya lisans eğitimleri uygun organik tarımda görev yapmış Bakanlık müfettişi olmaktır. b) Yetki; 1) İstenilen bilgi ve belgeleri Komiteye sunan kişilere, Komite tarafından sertifikerlik yetkisi verilir ve yetkilendirilen sertifikerler kimliklendirilerek kayıt altına alınır. 2) Sertifikerler yalnız bir yetkilendirilmiş kuruluş adına çalışabilir. c) Çalışma şekil ve esasları; 1) Sertifikerler, Komiteden alınacak yetki belgesiyle çalışırlar. 2) Komite, sertifikerin bu Yönetmelik hükümlerine aykırı davranmasını tespit etmesi halinde sertifiker belgesini geçici veya süresiz olarak iptal edebilir. Kontrol ve sertifikasyon ücreti Madde 44 — Kontrol ve sertifikasyon ücretinin esasları aşağıda belirtilmiştir. Kontrol ve sertifikasyon ücreti; yetkilendirilmiş kuruluş ile müteşebbis arasında yapılan sözleşme ile belirlenir. Yetkilendirilmiş kuruluş kontrollerinde komite üyesinin de kontrolde bulunmasını gerekli görürse, 254 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Komiteye yazılı olarak başvurur ve oluşacak harcırahı kendi kontrolüne uyguladığı esaslara göre karşılar. BEŞİNCİ KISIM Komiteler BİRİNCİ BÖLÜM Organik Tarım Komitesi Organik Tarım Komitesinin oluşumu, görevleri, çalışma şekil ve esasları Madde 45 — Organik Tarım Komitesinin oluşumu, görevleri, çalışma şekil ve esasları aşağıda belirtilmiştir. a) Komitenin oluşumu; Bakanlık, Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü, Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü, Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı ile Dış İlişkiler ve Avrupa Topluluğu Koordinasyon Dairesi Başkanlığı tarafından görevlendirilecek temsilcilerinden, Bakan veya yetkilendireceği müsteşar veya müsteşar yardımcısının onayı ile kurulur. Yukarıda adı belirtilen kuruluşlardan en az bir üye olmak üzere komiteye alınacak üye sayısını Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü belirler. İhtiyaç duyulması halinde Teftiş Kurulu Başkanlığı ve Hukuk Müşavirliği’nden Komiteye birer üye alınabilir. Komite başkanlığı ve sekreteryası Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü Alternatif Tarımsal Üretim Teknikleri Daire Başkanlığınca yürütülür. b) Komitenin görevleri; 1) Yetkilendirilmiş kuruluş başvurularını değerlendirerek çalışma izni vermek, izin sürelerini uzatmak, izinlerini iptal etmek, 2) Yetkilendirilmiş kuruluşları kodlamak, kontrolörleri, sertifikerleri kodlamak ve kimliklendirmek, 3) Kontrolör ve sertifiker yetkisi vermek, yetkilerini iptal etmek, 4) Yetkilendirilmiş kuruluşların büro denetimini yapmak, 5) Yetkilendirilmiş kuruluşlara, kontrolörlere ve müteşebbislere organik tarım mevzuatlarına aykırı hareket etmeleri halinde gerekli idari para cezalarının uygulanmasını Bakanlık Makamına teklif etmek, 6) Türkiye’de organik tarımın yaygınlaştırılması, geliştirilmesi, tanıtılması konularında çalışmalar yapmak, Organik tarım konusunda eğitim, seminer, sempozyum, toplantı, kongre ve fuarların düzenlenmesini teşvik etmek, bahse konu etkinliklere katılmak ve katkı sağlamak, ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 255 7) Uluslararası Organik Tarım mevzuatlarını izleyerek bu konudaki uyumun sağlanması için değişiklik çalışmaları yapmaktır. c) Komite, sekreterya tarafından toplantıya çağrılır. Komite üye tam sayısının en az salt çoğunluğuyla toplanır. Kararlar üye tam sayısının salt çoğunluğu ile alınır. d) Raportörlük, Komitece Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü temsilcileri arasından seçilen sekreter üye tarafından yürütülür. e) Kararlar, toplantı tarihinden itibaren en geç bir ay içinde toplantıya katılan tüm üyeler tarafından imzalanır. Bakan veya Bakan’ın yetki verdiği Makamın Onayına sunulur ve Makam Onayı tarihinden itibaren yürürlüğe girer. İKİNCİ BÖLÜM Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesi Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesinin oluşumu, görevleri, çalışma şekil ve esasları Madde 46 — Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesinin oluşumu, görevleri çalışma şekil ve esasları aşağıda belirtilmiştir; a) Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesi; Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdür’ün başkanlığında TÜGEM temsilcileri, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Gümrük Müsteşarlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı, İhracatı Geliştirme Etüt Merkezi, Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü temsilcileri, TÜBİTAK, meslek kuruluşları, sivil toplum örgütleri, yetkilendirilmiş kuruluşların temsilcisi, üniversiteler ve özel sektör temsilcileri ile Komitenin toplantı gündemiyle ilgili görüşlerinin alınmasında yarar gördüğü kurum ve kuruluşların temsilcilerinden olmak üzere en az on kişiden oluşur. b) Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesi; organik tarımın uygulanması ve geliştirilmesi, desteklemeler ve teşvikler, tüketicinin bilinçlendirilmesi, organik ürünlerin yurt içi ve yurt dışında pazarlanması, uygulamalardaki aksaklıkların tespit edilmesi ve bu konudaki stratejilerin belirlenmesi, organik tarım konusunda proje önerilerinin belirlenmesi ve araştırma önceliklerinin tespit edilmesi hususunda çalışmaları yürütür. c) Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesi tarafından gerek görülmesi halinde çalışma grupları oluşturulur. d) Olağan olarak yılda en az bir kez toplanır. Olağanüstü durumlarda sekreterya tarafından toplantıya çağrılır. 256 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE e) Kararlar, toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile alınır ve Komite’ye tavsiye niteliğindedir. f) Raportörlük ve sekreterya Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü tarafından yürütülür. g) Kararlar, toplantı tarihinden itibaren yirmi gün içinde tüm üyeler tarafından imzalanır. Kararlar imzalandıktan sonra otuz gün içerisinde Komiteye iletilir. Komite, müteakip ilk toplantısında kararlarla ilgili değerlendirmeyi yapar. ALTINCI KISIM Çeşitli ve Son Hükümler Uyuşmazlık halinde başvurulacak yer Madde 47 — Her yetkilendirilmiş kuruluş tarafından, gerekli hallerde başvurulması maksadıyla bir mahkeme yerinin belirlenmesi zorunludur. Bu mahal, müteşebbis ile yetkilendirilmiş kuruluş arasında yapılan sözleşmede belirtilmelidir. Dış ticaret düzenlemeleri Madde 48 — Organik ürünlerin ithalat ve ihracatına ilişkin gerekli düzenlemeler, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından yapılır. Hüküm bulunmayan haller Madde 49 — Organik tarım faaliyetlerinde bu Yönetmelikte hüküm bulunmayan hallerde; 27/5/2004 tarihli ve 5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun, 22/3/1971 tarihli ve 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu, 29/5/1973 tarihli ve 1734 sayılı Yem Kanunu, 15/5/1957 tarihli ve 6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu ve 29/6/2001 tarihli ve 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun, 8/5/1986 tarihli ve 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu ve bu Kanunlara dayalı olarak çıkartılan ilgili mevzuat hükümleri ile 25/4/2002 tarihli ve 24736 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kimyevi Gübre Denetim Yönetmeliği, 18/3/2004 tarihli ve 25406 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Tarımda Kullanılan Kimyevi Gübrelere Dair Yönetmelik, 4/5/2004 tarihli ve 25452 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Tarımda Kullanılan Organik, Organomineral, Özel, Mikrobiyal ve Enzim İçerikli Organik Gübreler ile Toprak Düzenleyicilerin Üretimi, İthalatı, İhracatı, Piyasaya Arzı ve Denetimine Dair Yönetmelik hükümlerine uyulur. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 257 Yürürlükten kaldırılan mevzuat Madde 50 — 11/7/2002 tarihli ve 24812 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır. Yürürlük Madde 51 — Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme Madde 52 — Bu Yönetmelik hükümlerini Tarım ve Köyişleri Bakanı yürütür. Ek–1 Gübre ve Toprak İyileştiriciler ile Bitki Koruma Materyalleri A. Gübreler ve toprak iyileştiriciler Organik bitkisel ürün yetiştiriciliğinde kullanımına izin verilen, gübre ve toprak iyileştiriciler aşağıda verilmiştir. Gübre ve toprak iyileştiriciler, bu Yönetmelik hükümleri doğrultusunda kullanılmalıdır. İsim Çiftlik gübresi Tanımı, İçeriği ve Kullanım Koşulları -Hayvan dışkıları ve hayvan yatağı bitki materyallerinden oluşan gübredir. -Ekstansif hayvancılıktan gelen gübreler kullanılır. -Çiftlik gübresinin elde edildiği hayvan türleri belirtilmelidir. -Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına onay verilmelidir. Kurutulmuş çiftlik ve suyu -Ekstansif yetiştiricilik yapılan üretim alınmış kanatlı hayvan gübresi birimlerinden elde edilen gübrelerdir. -Gübrenin elde edildiği hayvan türleri belirtilmelidir. -Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına onay verilmelidir. Kanatlı ve çiftlik gübresi -Gübrenin elde edildiği hayvan türleri içeren kompostlaştırılmış belirtilmelidir. hayvan gübresi -Entansif hayvancılıktan gelen gübrelerin kullanımı yasaktır. -Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına 258 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Hayvanların sıvı dışkıları (taze gübre sızıntısı, idrar ve benzeri) onay verilmelidir. -Kontrollü fermantasyon ve/veya seyreltmeden sonra kullanılmalıdır. -Gübrenin elde edildiği hayvan türleri belirtilmelidir. -Entansif hayvancılıktan gelen gübrelerin kullanımı yasaktır. -Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına onay verilmelidir. Solucan (vermicompost) ve böceklerin kompostu Guano -Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına onay verilmelidir. Hayvansal kaynaklı ürünler ve -Kuru maddede maksimum krom (VI) yan ürünler ; konsantrasyonu: 0 mg/kg olmalıdır. -Kan unu -Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına -Tırnak unu onay verilmelidir. -Boynuz unu -Kemik unu veya jelatinsiz kemik unu -Balık unu -Et unu -Tüy, saç ve chiquette(öğütülmüş deri ya da kürk) unu -Yün -Kürk -Saç -Sütçülük ürünleri Bitkisel kaynaklı ürünler ve yan ürünler ; (örneğin: yağlı tohum küspesi, kakao kabukları, ıskarta malt ve benzeri) elde edilen gübreler. Kompostlaştırılmış veya -Kompost veya biogaz için anaerobik fermente edilmiş ev atıkları fermantasyona bırakılarak ayrıştırılmış evsel atıklardır. -Yalnızca bitkisel ve hayvansal ev atıklarıdır. -Yalnızca kapalı ve denetlenen toplama sisteminde üretilmelidir. -Kuru maddede en fazla konsantrasyonları; ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 259 kadmiyum: 0,7, bakır:70, nikel:25, kurşun:45, çinko:200, civa:0,4, krom(toplam):70 ve krom (VI): 0 mg/kg olmalı. -Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına onay verilmelidir. -31 Mart 2006 tarihine kadar geçerlidir. Kompostlaştırılmış veya -Kompost veya biogaz için anaerobik fermente edilmiş sebze fermentasyona bırakılarak bitkisel karışımlardan materyalleri karışımı elde edilen materyallerdir. -Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına onay verilmelidir. Kültür mantarı üretim artıkları -Substratın başlangıç kompozisyonu bu Yönetmeliğin mantar üretimi için ileri sürülen şartlarını karşılamalıdır. Deniz yosunu ve deniz 1-Kurutma, dondurma ve öğütmeyi içeren yosunu materyalleri fiziksel işlemler, 2-Su veya sulu asit ve/veya sulu alkali çözelti ile ekstraksiyon, 3-Fermantasyon, Yöntemleri ile elde edilmelidir. -Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına onay verilmelidir. Talaş ve tahta parçaları -Kimyasal işlem görmemiş olmalıdır. Kompostlaştırılmış ağaç -Kimyasal işlem görmemiş olmalıdır. kabuğu Ağaç külü -Kimyasal işlem görmemiş olmalıdır. Peat -Bahçe bitkilerinde (küçük ölçekli üretim birimi, çiçek, çalı ve fidan üretimi) sınırlı kullanılmalıdır. Kil’ler (örneğin: perlit, vermikülit ve benzeri) Yumuşak kaya fosfatı -18/3/2004 tarihli ve 25406 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Tarımda Kullanılan Kimyevi Gübrelere Dair Yönetmelik”in Ek1’inde belirtilen gübredir. -Kadmiyum içeriği 90 mg/kg P2O5 ’e eşit veya az olmalıdır. Alüminyum kalsiyum fosfat -18/3/2004 tarihli ve 25406 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Tarımda Kullanılan Kimyevi Gübrelere Dair Yönetmelik”in Ek1’inde belirtilen gübredir. -Kadmiyum içeriği 90 mg/kg P2O5 ’e eşit veya 260 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Bazik curuf Ham potasyum tuzları (örneğin: kainit, silvinit ve benzeri) Magnezyum tuzu içerebilen Potasyum sülfat, Stillage ve stillage ekstratı Doğal kaynaklı kalsiyum karbonat (örneğin: tebeşir, marn, öğütülmüş kireçtaşı, breton toprağı (alg kireci), fosfat tebeşiri ) Doğal kaynaklı magnezyum ve kalsiyum karbonat (örneğin: magnezyum tebeşiri, öğütülmüş magnezyum kireçtaşı vb.) Magnezyum sülfat (örneğin: kieserite) Kalsiyum klorür çözeltisi az olmalıdır. -Bazik topraklarda sınırlı kullanılmalıdır. (pH>7,5) -Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına onay verilmelidir. -Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına onay verilmelidir. -Ham potasyum tuzlarından fiziksel ekstraksiyon işlemi ile elde edilen ve ayrıca magnezyum tuzları da içerebilen gübrelerdir. -Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına onay verilmelidir. -Amonyum; stillage olarak kabul edilmemektedir. -Sadece doğal kaynaklı olanlar kullanılır. -Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına onay verilmelidir. -Kalsiyum eksikliği belirlendiğinde elma ağaçlarının yapraklarına uygulanır. -Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına onay verilmelidir. Kalsiyum sülfat(Jips = alçı -Sadece doğal kaynaklı olanlar kullanılır. taşı) -18/3/2004 tarihli ve 25406 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Tarımda Kullanılan Kimyevi Gübrelere Dair Yönetmelik”in Ek1’inde belirtilen gübredir.. Şeker üretiminden elde edilen -Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına endüstriyel kireç onay verilmelidir. Elementel kükürt -18/3/2004 tarihli ve 25406 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Tarımda Kullanılan Kimyevi Gübrelere Dair Yönetmelik”in Ek1’inde belirtilen gübredir. -Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 261 onay verilmelidir. -Sadece ham Sodyum klorür tuzudur. -Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına onay verilmelidir. Sodyum klorür Öğütülmüş kayaç İz elementler Mikrobiyal gübreler -18/3/2004 tarihli ve 25406 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Tarımda Kullanılan Kimyevi Gübrelere Dair Yönetmelik”in Ek1’inde belirtilen gübrelerdir. -Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına onay verilmelidir. -Genetiği değiştirilmemiş olmalıdır. -Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına onay verilmelidir. B. Bitki koruma maddeleri B.1. Bitki ve hayvansal orijinli maddeler İsim Azadirachta indica A. Juss (Neem ağacı) dan elde edilmiş azadirachtin Hidrolize proteinler Tanımlama, bileşime ait ve kullanım koşullan -Insektisit. -Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına onay verilmelidir. Lesitin -Çekici -Sadece bu ekte yer alan diğer uygun ürünlerle birlikte kullanımına izin verilir. -Fungisit Balmumu Jelatin -Budama ve aşı yaralarında kullanılır. -Insektisit Nane yağı, çam yağı ve kimyon yağı gibi bitkisel yağlar Chrysanthemum cinerariaefolium dan elde edilmiş piretrinler -Insektisit, akarisit, fungisit ve çimlenme önleyici. -Insektisit, -Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına onay verilmelidir. 262 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Quassia amara’dan elde edilmiş Quassia Derris spp, Lonchocarpus spp. ve Terphrosia spp. dan elde edilmiş rotenone -Insektisit, uzaklaştırıcı -Insektisit -Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına onay verilmelidir. B.2. Zararlılara karşı biyolojik mücadelede kullanılacak mikroorganizmalar İsim Bakteri, virüs ve fungus gibi mikroorganizmalar (örneğin; Bacillus thuringiensis, Granül oluşturan virüs ve benzeri) Tanımlama, bileşime ait ve kullanım koşulları -Sadece genetik olarak modifîye edilmemiş ürünleri kapsar. B.3. Sadece tuzak, yayıcı ve cezbedicilerde kullanılan maddeler Tuzaklar ve yayıcıların içerdikleri maddelerin çevreye bulaşması ve ekimi yapılmış ürünlerle teması önlenmeli, kullanıldıktan sonra toplanmalı ve kullanım süresi dolanlar güvenli şekilde yok edilmelidir. İsim Diamonyum fosfat ve benzeri amonyum tuzları Metaldehit Feromon Tanımlama, bileşime ait ve kullanım koşulları -Cezbedici. Sadece tuzaklarda kullanılır. -Mollussisit. -İçerisinde çiftlik hayvanları ve yaban hayvanlarını uzaklaştırıcıda bulunan tuzaklarda kullanılabilir. 31 Mart 2006 tarihine kadar geçerlidir. -Eşeysel davranış bozucu. -Sadece tuzak ve yayıcılarda kullanılabilir. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Pyrethroidler (sadece deltamethrin veya lambdacyhalothrin) 263 -İnsektisit. -Sadece türe özgü cezbedici tuzaklarda kullanılır. -Sadece Bactrocera oleae (Gmel.} ve Ceratitis capıtata Wied’e karşı kullanılır. -Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına onay verilmelidir. B.4.Organik tarımda geleneksel olarak kullanılan maddeler İsim Tanım, içerik ve kullanım koşulları Bakır hidroksit, Bakır oksiklorür, (tribazik) bakır sülfat ve bakıroksit -Fungisit. -Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına onay verilmelidir. -31 Aralık 2005 tarihine kadar, maksimum 8 kg saf bakır/ha/yıl, 1 Ocak 2006 tarihinden itibaren maksimum 6 kg saf bakır/ha/yıl kullanılır. -Ülkede bitki koruma ürünleri ile ilgili yasal mevzuatta bakır kullanımına ilişkin sınırlamalar mevcut ise izin verilen limitler dahilinde kullanılır. -Yukarıda belirtilen miktarlardan farklı olarak, çok yıllık bitkiler için kullanılabilecek en fazla bakır miktarı aşağıdaki gibidir: -31 Aralık 2006 tarihinden itibaren 4 yıl geriye gidildiğinde kullanılacak toplam bakır miktarı 38 kg. saf bakır /ha’ı aşamaz. -1 Ocak 2007 tarihinden geçerli olmak üzere her yıl için önceki dört yıl dikkate alınarak kullanılacak toplam maksimum saf bakır miktarı 2007 yılı dâhil 36 kg/ha, 2008 yılı dâhil 34 kg/ha, 2009 yılı dâhil 32 kg/ha, 2010 yılı ve takip eden yıllarda 30 kg/ha miktarını aşamaz. -1 Ocak 2007 tarihinden itibaren dört yıl geriye gidildiğinde kullanılacak toplam maksimum bakır miktarı, 36 kg /ha, 2008 de 34 Kg Bakır/ha/yıl, 2009 da 32 Kg Bakır/ha/yıl, 2010 da 30 Kg Bakır/ha/yıl ve takip eden yıllarda her yıl 2 Kg Bakır/ha/yıl azaltılarak hesaplanacaktır. 264 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Etilen -Muzların sarartılmasında kullanılabilir. Potasyum -İnsektisit sabunu (yumuşak sabun) Potasyum alum -Muzların olgunlaşmasının geciktirilmesinde kullanılır. (kalinite) Kireç- kükürt -Fungisit, insektisit, akarisit (kalsiyum -Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına onay polisülfit) verilmelidir. Parafın yağları -İnsektisit, akarisit. Mineral yağlar Potasyum permanganat Kuartz kumu Kükürt -Insektisit, akarisit, fungisit. -Sadece meyve ağaçları, asmalar, zeytin ağaçları ve muz gibi tropik ürünlerde kullanılır. -Yetkilendirilmiş kuruluş tarafından kullanımına onay verilmelidir. -Fungisit, bakterisit. -Sadece meyve ağaçları, zeytin ağaçları ve asmalarda kullanılabilir. -Uzaklaştırıcı -Fungisit, akarisit, uzaklaştırıcı B.5. Organik tarımda ekili bitkiler arasında yüzeye yayılan preparatlar İsim Tanım, içerik ve kullanım koşulları Demir (III) ortofosfat Mollussisit B.6. İşletmedeki Hayvan Barınak ve Binalarında Zararlı ve Hastalık Kontrolü İçin Kullanılabilecek Girdiler -Ek-1 (B) bölümünde B.1, B.2, B.3, B.4, B.5 teki girdiler ve -Rodentisitler (kemirgenler için) ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 265 C. Diğer girdiler -Organik ürünlerde kullanılmasına müsaade edilen ve genelgelerde yeralan özel girdileri kapsar. Ek–2 A. Tarımsal Kaynaklı Olmayan Bileşenler A.1 Taşıyıcılar Dâhil Gıda Katkıları İsim Kalsiyum Karbonat Laktik Asit Karbondioksit Malik Asit Askorbik Asit Tokoferolce Zengin Ekstrakt Lesitin Sitrik Asit Kalsiyum Sitrat Tartarik Asit [L (+), (-)] Sodyum Tartarat Potasyum Tartarat MonokalsiyumFosfat Alginic Asit Sodyum Alginat Potasyum Alginat Agar Karragenan Keçiboynuzu zamkı Guar Zamkı Tragakant Zamkı Arap Zamkı Ksantan Zamkı Karaga Zamkı EC Kodu E170 E322 E330 E333 E334 Özel koşullar Renklendirme dışında kullanımına izin verilir. Katı ve sıvı yağlarda antioksidant - E335 E336 E341(i) E400 E401 E402 E406 E407 E410 E412 E413 E414 E415 E416 Unlarda kabartıcı olarak - E270 E290 E296 E300 E306 266 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Gliserol Pektin Sodyum Karbonatları Potasyum Karbonatları Amonyum Karbonatları Magnezyum Karbonatları Kalsiyum Sülfat Sodyum Hidroksit Silikon Dioksit Argon Azot Oksijen E422 E440(i) E500 E501 Bitki ekstraktları - E503 - E504 - E516 E524 E551 Taşıyıcı Yüzey düzeltme amacı ile Baharat ve otlar için topaklaşma önleyici - E938 E941 E948 A.2 Lezzetlendirici Maddeler (Doğal çeşni verici maddeler ve karışımları) A.3 Su ve Tuz [İçilebilir su, Tuz (Sodyum klorür ve potasyum klorür)] A.4 Mikroorganizma Preparatları (Gıda işlemede kullanılan ve genetik olarak değiştirilmemiş her türlü mikroorganizmalar) A.5 Mineraller (iz elementler dâhil), vitaminler, aminoasitler ve diğer azotlu bileşikler (Gıdalarda yasal olarak kullanımına izin verildiği sürece kullanılabilir.) B. Organik Üretimde Tarımsal Orijinli Bileşenlerin İşlenmesinde Kullanılabilen İşlem Yardımcıları ve Diğer Maddeler İsim Özel koşullar Su Kalsiyum klorid Koagülasyon ajanıdır. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Kalsiyum karbonat Kalsiyum hidroksit Kalsiyum sülfat Magnezyum klorid (veya Nigari) Koagülasyon ajanıdır. Koagülasyon ajanıdır. Potasyum karbonat Üzümlerin kurutulmasında kullanılabilir: Şeker üretiminde kullanılabilir. Sodyum karbonat Sitrik asit Sodyum hidroksit Sülfürik asit İsopropanol (propan-2-ol) Yağ üretimi ve nişastanın hidroilizinde kullanılabilir Şeker Üretimi, kolza tohumundan (Brassica spp) yağ üretiminde kullanılabilir Şeker üretiminde kullanılabilir Karbondioksit Azot Şeker işlemede kristalizasyon için kullanılır - Etanol Çözücüdür. Tannik asit Filtrasyon ajanı Yumurta beyazı albümini Kazein Jelatin Isinglass Bitkisel yağlar Silikon dioksit jeli veya kolloidal çözelti Aktif karbon Talk Bentonit Kaolin Diatorna toprağı Perlit Yağlayıcı, serbestleştirici ve köpük kırıcı - 267 268 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Fındık kabuğu Pirinç unu Balmumu Karnuba mumu Serbestleştirici Serbestleştirici Enzim ve mikroorganizma preperatları: Gıda işlemede işlem yardımcısı olarak kullanılan, genetik olarak modîfiye edilmemiş her türlü enzim ve mikroorganizma preparatları, C. Organik Olarak Üretilmeyen Tarımsal Kaynaklı Bileşenler C.1 İşlenmemiş, sadece yıkama, temizleme, nem içeriğini azaltmak için fiziksel, mekanik ya da ısıl işlem görmüş ürünler: C.1.1 Yenilebilir meyveler, kabuklu yemişler ve tohumlar İsim Meşe palamutu (Quercus spp.) Kola cevizi (Cola acuminate) Bektaşi üzümü (Ribes uva- crispa) Marakuyas (Passıflora edulis) Ahududu (Rubus idaeus) Kırmızı Frenk üzümü (kuru) (Ribes rubrum) Özel koşullar - C.1.2 Yenilebilir Otlar ve Baharatlar İsim Yalancı Kara Biber (peruvian) (Schinus molle L.) Karaturp (Armorica rusticana) Lesser galanga (Alpina officanarum) Yalancı safran çiçeği (Carthamus tinctorius) veya aspir Suteresi (Nasturtium officinale) Özel koşullar - ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 269 C.1.3 Diğer Konvansiyonel gıda hazırlığında izin verilen deniz yosunları dâhil tüm yosun türleri. C.2 Gıda katkıları ve aroma maddeleri hariç, yıkama, temizleme, nem içeriğini azaltmak için fiziksel, mekanik ya da ısıl işlem dışında işlemeye tabi tutulmuş bitkisel ürünleri. C.2.1 Rafine edilmiş veya edilmemiş fakat kimyasal olarak işlem görmemiş aşağıdakiler dışındaki bitkilerden elde edilen katı ve sıvı yağlar İsim Kakao (Theobroma cacao) Hindistan cevizi (Cocos nucifera) Zeytin (Olea europaea) Ayçiçeği (Helîantus annuus) Palm ( Elaeis guineensis) Kolza (Brassica napus,rapa) Safran Çiçeği (Carthamus tinctorius) Susam (Sesamum indicum) Soya (Glycine max) Özel koşullar - C.2.2 Tahıllar ve yumru köklerden elde edilen Şeker, nişasta ve diğer ürünler Fruktoz Pirinç kâğıdı Pirinç ve mısır mumundan nişasta (Kimyasal modifiye edilmemiş) Mayalanmamış ekmek kâğıdı C.2.3 Diğer Bezelye proteini Rom (Şeker kamışı suyundan elde edilmiş) Meyve preparatları 270 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Ek- 3 Türk Organik mallarında kullanılacak Logo örnekleri. A. Kullanım esasları; Bu Yönetmeliğe göre organik tarımsal ürün veya organik tarımsal madde üreten ve satanlar; ambalajlarında aşağıdaki logo örneklerini kullanmak zorundadırlar. Bu logoları üzerinde bulundurmayan ürünler organik olarak iç pazara sunulamaz, reklam ve tanıtım yapılamaz veya kısaltmalarıyla patent için başvuramazlar. Etiketi kullandırma yetkisi, Bakanlık yetkili organı Komiteye aittir. Bu logo, bu Yönetmelik hükümlerine göre üretimi yapılmış ham madde, yarı mamül veya mamül tarımsal organik üretim maddelerine, yetkilendirilmiş kuruluşça kullandırılır. Üretimin niteliği, ebadı ve ambalajın türüne göre aşağıda verilen logo örneklerinden biri kullanılır. Logoların çapı, 200 mm den küçük 40 mm den büyük olamaz. Verilen renkler dışındaki renkler ve tonlar kullanılamaz. Logolar aşağıda belirtilen tonlarda olmalıdır. B. Logolarda kullanılacak renkler; yeşil , mavi, siyah ve beyazdır. C. Logo örnekleri Çerçeveli renkli logo Siyah-beyaz logo Çerçevesiz renkli logo ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Fonlu renkli logo Siyah-beyaz logo 271 Fonlu siyah beyaz logo Ek- 4. Organik ürün sertifika örnekleri A. ORGANİK TARIM MÜTEŞEBBİS SERTİFİKASI Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşunun Adı: Kod numarası : Adresi : Sertifika No’su : Müteşebbisin Adı Adresi : Ürünün Adı ve Özelliği (1) : Sertifikalanma Statüsü : Sözleşme No’su : Faaliyet Şekli : Sertifikanın Sona eriş Tarihi : Sertifika Onay Tarihi ve Yeri : Bu belgeyle; yukarıda belirtilen ürünlerin, 5262 sayılı Organik Tarım Kanunu ve................Yönetmelik" kapsamında üretildiği onaylanmaktadır. 1- Ürünün Adı ve Özelliği: Ürün veya ürün grupları yazılır. 272 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE B.ÜRÜN SERTİFİKASI Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşunun Adı: Kod numarası : Adresi : Sertifika No’su (1) : Ürünün Adı ve Özelliği : Sertifikalanma Statüsü : Ürün Miktarı : Hasat Yılı (2) : Üretim Yılı (3) : Ürünün Kaynağı (4) : Sözleşme No’su : Fatura No’su ve Tarihi : Sevk İrsaliye No’su ve Tarihi (5) : Ambalaj Tipi ve Adedi : Parti No’su ve Kalibresi : G.T.İ.P : Alıcı Ülke : Alıcı Müteşebbis Adı ve Adresi : Gönderen Ülke : Gönderen Müteşebbis Adı ve Adresi: Sertifika Onay Tarihi: Bu belgeyle; yukarıda belirtilen ürün, 5262 sayılı Organik Tarım Kanunu ve ....................... Yönetmelik" kapsamında üretildiği ………………… Kuruluşunca kontrol edilerek sertifikalandırılmıştır. 1-Sertifika No’su: OTK’ce verilen Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşu kodu ile başlamak zorundadır. 2-Hasat yılı: Bitkisel üretim için yazılacak. 3-Üretim Yılı: Hayvansal üretimde yazılacak 4-Ürünün kaynağı: Üretici kod numaraları veya bir önceki sertifika numaraları 5-Fatura yok ise yazılmak zorundadır. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Ek- 5. İşletmede stoklanabilecek gübre miktarına eşdeğer hayvan sayısı Hayvan Türleri Altı aydan büyük atlar Besiye alınmış danalar Bir yaşından küçük diğer sığırlar Bir yaşından büyük, iki yaşından küçük erkek sığırlar Bir yaşından büyük, iki yaşından küçük dişi sığırlar Bir yaş ve üstü erkek sığırlar Damızlık düveler Besiye alınmış düveler Süt sığırları Gebe süt sığırları Diğer sığırlar Dişi damızlık tavşanlar Dişi koyunlar Keçiler Domuz yavruları Damızlık dişi domuzlar Besiye alınmış domuzlar Diğer domuzlar Etlik piliçler Yumurta tavukları 170 kg N/Ha/Yıl/baş’a eşdeğer maksimum hayvan sayısı 2 5 5 3,3 3,3 2 2,5 2,5 2 2 2,5 100 13,3 13,3 74 6,5 14 14 580 230 273 274 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Ek-6. Hayvancılıkta en az kullanım alanları ve barınak özellikleri A. Büyük ve küçükbaş hayvanlar Tür ve Çeşit Hayvanlara Ayrılan Net Alan (İç alan) En az canlı ağırlık Damızlık ve besiye alınmış sığır ve tek tırnaklılar 100 kg’a kadar 200 kg’a kadar 350 kg’a kadar 350 kg’a kadar En az 0,75 m²/100 kg Mera Dışındaki Serbest Dolaşım Alanı m²/baş 1,5 2,5 4,0 5,0 En az 1m²/100kg m²/baş 1,1 1,9 3,0 3,7 En az 0,75 m² /100kg 4,5 30,0 2,5 2,5 kuzu/oğlak başına 0,5 Süt sığırları Damızlık boğalar 6,0 10,0 Koyun ve keçiler 1,5 koyun/keçi 0,35 kuzu/oğlak Gebe domuzlar ve 40 günlüğe kadar domuz yavruları 7,5 2,5 0,8 1,1 1,3 0,6 0,8 1,0 0,6 0,4 2,5 dişi 6,0 erkek 1,9 8,0 Besiye alınmış domuzlar Domuz yavruları Damızlık domuzlar 50 kg’a kadar 85 kg’a kadar 110 kg’a kadar 40 günlükten büyük ve 30 Kg’a kadar ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 275 B. Kümes Hayvanları Hayvanlara Ayrılan Net Alan (İç Alan) Tür Yumurta tavuğu Hayvan/Alan (Adet/m2) 6,0 Besiye alınmış kümes hayvanları (Sabit Barınaklarda) 10,0 En fazla 21 kg canlı ağırlık/ m2 Besiye alınmış kümes hayvanları (Taşınabilir barınaklarda) 16,0 En fazla 30 kg canlı ağırlık/m2 Tünek genişliği (tünek/hayvan) 13,0 20,0 yalnızca Hint tavuğu için Folluk 8 tavuk için 1 folluk tavuk başına 20 cm folluk alanı Serbest Dolaşım Alanı 4,0 170 kg N / ha / yıl 4,0 Et ve Hint tavuğu 4,5 Ördek 10,0 Hindi 15,0 Kaz tüm çeşitler için 170 kg N / ha / yıl 2,5 170kgN/ha/yıl Ek-7 Organik Hayvancılıkta Kullanılacak Yem ve Yem Maddeleri A.Bitki Kaynaklı Yem Maddeleri A.1 Tahıl, hububat, bunların ürünleri ve yan ürünleri Dane,kırıntı,vasat ürün,kabuk ve kepek olarak yulaf, Dane, protein ve vasat ürün olarak arpa, Dane,kırık, kepek, kepek ve embiryo olarak pirinç, Dane darı, Dane, vasat ürün, yem ve kepek olarak çavdar, Tane sorgum, Dane, kepek, glüten yem, glüten ve tohum embiryosu olarak buğday, 276 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Dane olarak ‘triticale’ Tane, kepek, vasat ürün, embiryo ve glüten olarak mısır, Malt sapları, Malt çimleri, Bira posası, A.2 Yağlı tohumlar, yağlı meyveler, bunların ürünleri ve yan ürünleri Kolza tohumu, ekspeller kolza küspesi ve kolza kabukları, Ayçiçeği tohumu ve ekspeller ayçiçeği tohumu küspesi, Tohum ve tohum embiryosu olarak keten tohumu, Tohum ve tohum embiryosu olarak susam, Tohum embiryosu olarak palmiye çekirdeği, Tohum embiryosu olarak kabak çekirdeği, Zeytin posası (Purina), Ekspeller pamuk tohumu küspesi, Ekspeller soya küspesi, A.3 Baklagil tohumlar, bunların ürünleri ve yan ürünleri Nohut kepeği ve kabukları, Burçak, Uygun ısıda işlem görmüş fiğ, Tohum, vasat ürün ve kepek olarak bezelye, Tohum, vasat ürün ve kepek olarak bakla, Tohum olarak fiğ ve tohum olarak acı bakla, A.4 Kök ve yumru yemler, bunların ürünleri ve yan ürünleri Şeker pancarı posası, Patates, Tatlı patates, Kök manyok, Patates posası (patates nişastası elde edilirken ortaya çıkan yan ürün), Patates nişastası, Patates proteini ve tapyoka, A.5 Diğer tohumlar ve meyveler bunların ürünleri ve yan ürünleri Keçiboynuzu, kabak, turunçgiller, elma, armut, şeftali, incir, üzüm ve bunların posaları, kestane, ceviz, fındık küspeleri, kakao kabukları ve meşe palamutu kalıntıları. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 277 A.6 Yeşil ve kuru kaba yem bitkileri Yonca, Yonca unu, Üçgül, Üçgül unu, Yeşil yemler, Çayır otu, çayır kuru otu, Silaj, Tahıl samanları, Yemlik kök bitkiler, A.7 Diğer bitkiler bunların ürünleri ve yan ürünleri Melaslar, deniz yosunu unu, Bitki tozları ve bitki kalıntıları, Bitki protein kalıntıları (Yalnızca yavru hayvanlara verilir.) Baharat ve otlar, B.Hayvan Kaynaklı Yem Maddeleri B.1 Süt ve süt ürünleri Çiğ süt, Süt tozu, Yağsız süt, Ayran, Ayran Tozu, Peynir altı suyu, Peynir altı suyu tozu, Peynir altı proteini, Kazein tozu ve Laktoz tozu, Kesilmiş ve ekşimiş süt, B.2 Balık diğer deniz hayvanları, bunların ürünleri ve yan ürünleri Balık, balık yağı ve rafine edilmemiş balık yağı, Enzim yoluyla elde edilen yumuşakça, Kabuklu Autolysate, Hydrolysate, Proteolysate, Balık unu, 278 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE B.3 Kümes hayvanı yemi olarak, tercihan aynı hayvan gurubundan yumurta ve yumurta ürünleri C.Mineral Kaynaklı Yem maddeleri C.1 Sodyum Rafine edilmemiş deniz tuzu, Kaba kaya tuzu, Sodyum sülfat, Sodyum karbonat, Sodyum bikarbonat, Sodyum klorit, C.2 Kalsiyum Lithotamnion ve maerl, Su hayvanlarının kabukları (Mürekkep balığı kemikleri dâhil), Kalsiyum karbonat, Kalsiyum Laktat, Kalsiyum glükonat, C.3 Fosfor Kemik dikalsiyum fosfat çöküntüsü, Deflüor dikalsiyum fosfat, Deflüor monokalsiyum fosfat, Calcium, magnesyum phosphate, Calcium sodyum phosphate, C.4 Magnezyum Susuz Magnezyum oksit, Magnezyum sülfat, Magnezyum klorit, Magnezyum karbonat, Magnezyum fosfat C.5 Kükürt Sodyum sülfat ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 279 D.Yem Katkı Maddeleri D.1 İz elementler Demir (Demir karbonat, demir sülfat, monohidrat demir oksit), İyot (Kalsiyum iyodat, susuz kalsiyum iyodat, hekzahidrat, sodyum iyodür), Kobalt (Kobalt Sülfat monohidrat ve/veya heptahidrat, baz kobalt karbonat, monohidrat), Bakır (Bakır oksit, baz bakır karbonat monohidratbakır sülfat, pentahidrat), Mangan (Mangan Karbonat, mangan oksit ve manganik oksit, mangan sülfat, mono ve/veya tetrahidrat), Çinko (Çinko karbonat, çinko oksit, çinko sülfat, mono ve/veya heptahidrat), Mobilden (Amonyum mobildat, natrium mobildat), Selenyum (Sodyum selenat,sodyum selenit) D.2 Vitaminler, provitaminler ve kimyasal açıdan tam tanımlanmış benzer etkisi bulunan maddeler 70/524/EEC Nolu Talimatla uygun görülen vitaminler, Yem maddelerinde doğal olarak ortaya çıkan ham maddelerden elde edilenler, Tek Mideli hayvanlar için doğal vitaminlere eşdeğer sentetik vitaminler, Uygun koşullar karşılandığı takdirde, A, D ve E cinsi sentetik vitaminleri kullanmaya izin verebilir. D.3 Enzimler 70/524/EEC nolu talimata uygun görülen enzimler D.4 Mikroorganizmalar 70/524/EEC nolu talimata uygun görülen mikroorganizmalar D.5 Koruyucular E 200 sorbik asid, E 236 silaj için formik asit, E260 silaj için asetik asit, E270 silaj için laktik asit, E280 silaj için propiyonik asit, 280 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE D.6 Birleştiriciler,katılaşmayı önleyici müstahzarlar ve katılaştırıcılar E551b Koloidal silis, E551c Kieselgur, E562 Sepiolit, E558 Bentonit, E560 Sterit ve kloritlerin doğal karışımı, E559 Saf kil, E470 Doğal kaynaklı kalsium sterat, E561 Vermikulit, E599 Perlit Antioksidan maddeler E360 doğal kaynaklı tokoferol açısından zengin ekstreler Hayvan beslemede kullanılan belli ürünler Bira mayası E. İşleme Yardımcı Ürünler Yem işlemeye mahsus yardımcı elementler Silaj için işlemeye mahsus yardımcı elementler (Deniz tuzu, kaba kaya tuzu, peynir altı suyu, şeker, şeker pancarı posası, tahıl unu, melas) Ek-8 Hayvan barınakları, alet ve ekipmanları ile işletmelerin temizlenmesi ve dezenfekte edilmesi amacıyla kullanımına izin verilen temizlik maddeleri ve dezenfektanlar Potasyum ve sodyum sabunu, Su ve buhar, Kireç kaymağı, Kireç, Sönmemiş kireç, Sodyum hipoklorit (çamaşır suyu), Kostik soda, Kostik potas, Doğal bitki özleri, Sitrik, parasatik asit, formik, laktik, oksalik ve asetik asit, Alkol, Nitrik asit (süt ürünleri üretim ekipmanları için), Fosforik asit (süt ürünleri üretim ekipmanları için), Formaldehit Süt sağım ekipmanları ve meme başı temizlik ve dezenfeksiyonunda kullanılan ürünler Sodyum karbonat ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 281 EK 3. RESMİ GAZETE Tarih: 30.04.2005, Sayı: 25801 Tebliğ Tarım ve Köyişleri Bakanlığından: Bitkisel Üretimle İlişkili Olarak, Doğrudan Gelir Desteği Ödemesi Yapılmasına İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2005/21) BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç Madde 1 — Bu Tebliğ, tarım sektörünün ve kırsal alanın, kalkınma hedef ve stratejileri doğrultusunda geliştirilmesi ve desteklenmesi için bitkisel üretimle iştigal eden çiftçilere doğrudan gelir desteği (DGD) ödemesi yapılması amacıyla hazırlanmıştır. Kapsam Madde 2 — Bu Tebliğ, DGD uygulamalarında görev alacak kurum ve kuruluşların belirlenmesini, bitkisel üretimle iştigal eden çiftçilere temel DGD ve tavsiye edilen üretim tekniklerini kullanan çiftçilere ilave DGD ödenmesini ve ödemeye ilişkin usul ve esasları kapsamaktadır. Dayanak Madde 3 — Bu Tebliğ, 02/04/2005 tarihli ve 25774 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 2005/8629 Sayılı Ulusal Tarım Stratejisi Doğrultusunda Tarımsal Destek Ödemelerine ve Sürdürülebilir Çiftçi Kayıt Sisteminin Geliştirilmesine İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı eki Kararın 8 inci maddesine istinaden 2005 yılı DGD uygulamalarına esas olmak üzere hazırlanmıştır. Tanımlar Madde 4 — Bu Tebliğde geçen; Bakanlık: Tarım ve Köyişleri Bakanlığını, TÜGEM: Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğünü, Banka: T.C. Ziraat Bankası A.Ş.’yi, Teftiş Kurulu Başkanlığı: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığını, 282 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Bilgi işlem merkezi: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı (APK) Bilgi ve İşlem Daire Başkanlığını, İl/ilçe müdürlüğü: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı İl/İlçe Müdürlüğünü, Yönetmelik: 16/04/2005 tarihli ve 25788 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çiftçi Kayıt Sistemi Yönetmeliğini, Tarım arazisi: Tarımsal üretim kaynakları kullanılarak üzerinde tarımsal faaliyet yürütülen, ÇKS’de kayıtlı olan taşınmazı (Kadastro geçmiş birimlerde tapu kayıtlarında, kadastro geçmemiş birimlerde ise tespit komisyonu keşif raporlarında tarım arazisi vasfı bulunan taşınmazı), Tarımsal faaliyet: Tarım arazisi üzerinde fiilen tarımsal üretim kaynaklarını kullanarak yapılan bitkisel üretimi, Çiftçi: ÇKS’de kayıtlı olan ve tarımsal desteklemelerden yararlanılması amacıyla belirlenen usul ve esasları yerine getiren tüzel kişiler ile başvuru tarihi itibarıyla 18 yaşını doldurmuş ve/veya reşit gerçek kişileri, İl/ilçe tahkim komisyonu: Yönetmeliğin 4 üncü maddesine istinaden oluşturulan il/ilçe tahkim komisyonunu, İl/ilçe tespit komisyonu: Yönetmeliğin 4 üncü maddesine istinaden oluşturulan il/ilçe tespit komisyonunu, Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS): Yönetmelikle oluşturulan ve çiftçilerin kimlik, arazi ve ürün bilgileri ile tarımsal desteklemelere ilişkin bilgilerin de kayıt altına alındığı veri tabanını, Organik tarım bilgi sistemi: Organik tarım yapan çiftçi/işletme, arazi, ürün, sertifika ve kontrol bilgilerinin bulunduğu Bakanlıkça oluşturulan veri tabanını, DGD icmal-1: İlçe müdürlüğü tarafından ÇKS’ye aktarılan bilgilere göre her köy/mahalle için çiftçi detayında DGD hakedişlerini gösteren ve bir örneği EK 4’de yer alan belgeyi, DGD icmal-2: İlçe müdürlüğü tarafından İcmal 1’deki bilgilere göre her ilçe için köy/mahalle detayında DGD hakedişlerini gösteren ve bir örneği EK 5’de yer alan belgeyi, DGD icmal-3: İl müdürlüğü tarafından İcmal 2’deki bilgilere göre her il için ilçe detayında DGD hakedişlerini gösteren ve bir örneği EK 6’da yer alan belgeyi, ifade eder. İKİNCİ BÖLÜM Ödeme Esasları DGD ödemesi yapılacak çiftçiler ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 283 Madde 5 — Ödemeler, ÇKS’ye kayıtlı olan ve bu Tebliğde DGD uygulamaları ile ilgili belirtilen usul ve esaslara göre tarımsal üretimle iştigal eden çiftçilere yapılır. DGD ödeme miktarı ve ödemeye esas arazi büyüklüğü Madde 6 — Çiftçilere, yılı içerisinde işledikleri ÇKS’de kayıtlı tarım arazisi büyüklüğü dikkate alınarak, en fazla 500 dekara kadar (500 dahil) DGD ödemesi yapılır. Müracaat ettikleri toplam arazi miktarı 1 dekarın altında olan çiftçilere DGD ödemesi yapılmaz. Bu Tebliğin 5 inci maddesinde belirtilen çiftçilere dekar başına temel DGD ödemesi, bununla birlikte tavsiye edilen üretim tekniklerini kullandıkları arazileri dikkate alınarak ilave DGD ödemesi de yapılır. Dekar başına yapılacak temel ve ilave DGD miktarları Bakanlık tarafından açıklanır. Ödemeler için gerekli finansman ve ödeme planı Madde 7 — DGD ödemeleri için gerekli finansman bütçenin muhtelif tarımsal destekleme hizmetleri kalemine tahsis edilen ödeneklerden karşılanır. Ödemeler, Bakanlık tarafından Bankaya kaynak aktarılmasını müteakip, il/ilçe müdürlüklerince ÇKS’deki kayıtlara göre oluşturulan onaylı DGD İcmal 1’lerine göre, Banka aracılığıyla, ilgili şubelerde daha önce çiftçiler adına açılan veya açılacak olan hesaplara yapılır. Çiftçilere yapılan toplam ödeme tutarının % 0,5’i bütçenin ilgili kaleminden Bankaya hizmet komisyonu olarak ödenir. Ödemelere ilişkin usul ve esaslar, Bakanlık ile Banka arasında yapılacak protokolle belirlenir. 2005 yılı DGD ödeme planı, DGD başvurusu yapan çiftçilere ait bilgilerin, ÇKS’ye girişinin il ve ilçelerde tamamlanmasını ve ön denetiminin bitirilmesini müteakiben Bakanlık tarafından belirlenir. Ödemelere, kontrollerin tamamlanması ve Bakanlık tarafından DGD ödemeleri ile ilgili talimatların Bankaya gönderilmesinden sonra başlanır. DGD almaya hak kazanan çiftçiler, 100 dekar ve üzerinde tarımsal faaliyette bulundukları arazilerde ürettikleri 2005 yılı ürünlerinden satılanlara ait müstahsil makbuzu veya satış faturalarını DGD ödemeleri sırasında ilgili banka şubelerine ibraz etmek ve bu belgeleri saklamak zorundadırlar. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Uygulama Uygulamada görevli kurum ve kuruluşlar Madde 8 — DGD uygulaması, TÜGEM, tahkim komisyonları, tespit komisyonları ve il/ilçe müdürlükleri tarafından yürütülür. Başvurularının kabulü 284 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Madde 9 — DGD ödemesi yapılacak çiftçilerin belirlenebilmesi için, bu ödemeden faydalanmak isteyen çiftçilerin, 23/05/2005 tarihinden itibaren 16/09/2005 günü mesai saati bitimine kadar, ilçe (merkez ilçede ise il) müdürlüklerine başvuru yapmaları gerekmektedir. Kadastro görmemiş köylere ilişkin tahkim komisyonlarınca yapılan çalışma planına göre her köy için son müracaat tarihi (16/09/2005 tarihinden önce olmak kaydıyla) belirlenir ve bu tarih 7201 sayılı Tebligat Kanununa göre ilgili muhtara tebliğ edilir. İl müdürlükleri merkez ilçelerde, ilçe müdürlüklerinin yapmakla yükümlü oldukları görevleri yapar. İlçe müdürlükleri, köy/mahalle seviyesinde belli bir sıraya göre başvuruları değerlendirir. Çiftçiler, ÇKS’de kayıtlı oldukları il/ilçe merkezlerine başvurur ve teslim ettikleri belgelerdeki bilgilerin doğruluğundan sorumludurlar. Başvuru yapan çiftçilerin bilgilerinde değişiklik olması halinde 16/09/2005 tarihine kadar ÇKS’deki bilgilerini güncellemesi gereklidir. Temel DGD başvuruları Madde 10 — Çiftçiler sadece temel DGD ödemesinden yararlanmak istiyorlarsa EK-1’deki başvuru dilekçesi ile başvuruda bulunacaklardır. Temel DGD ödemesi, ÇKS’de kayıtlı olan çiftçilerin tarımsal faaliyette bulunduğu arazileri üzerinden dekar başına yapılacaktır. Organik tarım ve toprak analizine ilişkin ilave DGD başvuruları Madde 11 — Çiftçiler, temel DGD yanında ilave DGD’den de yararlanmak istiyorlarsa; ayrıca tavsiye edilen üretim teknikleri ile ilgili başvuru dilekçesi ve/veya talep formu ile ilave DGD için il/ilçe müdürlüklerine başvuruda bulunacaklardır. a) Organik tarım yapan ve ilave DGD almak isteyen çiftçiler EK2’de bulunan dilekçe ile başvuruda bulunacaklardır. Çiftçinin müracaat bilgileri organik tarım bilgi sistemindeki bilgilerle karşılaştırılacak ve ÇKS’deki DGD’ye esas toplam alanları geçmemek kaydıyla ilave DGD ödemesi yapılacaktır. b) Toprak analizi yaptıran ve ilave DGD almak isteyen çiftçiler EK3’de bulunan talep formunu dolduracaklardır. Bu form vasıtasıyla çiftçiler tarımsal faaliyette bulundukları arazilerinden hangi parsellerde ve ne kadar alanı kapsayacak şekilde toprak analizi yaptırdıklarını beyan edeceklerdir. Çiftçiler tarafından doldurulacak olan bu form, daha sonra toprak analizini yapan yetkili laboratuvar veya kurum tarafından tasdik edilecektir. Çiftçiler tasdik edilen formlarla birlikte il/ilçe müdürlüklerine son müracaat tarihinden önce başvuruda bulunacaklardır. Her toprak analizi için en fazla 60 dekara (60 dekar dâhil) kadar ödeme yapılır. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 285 Çiftçiler, talep formu ve/veya dilekçesini il/ilçe müdürlüklerine teslim ettikten sonra, bu form ve/veya dilekçedeki bilgiler temel ve ilave DGD ödemelerinin hesaplanabilmesi için, ÇKS’ye girilecektir. İstenecek bilgi ve belgeler Madde 12 — DGD ödemesinden faydalanmak isteyen çiftçilerin aşağıda belirtilen belgeleri, başvuru sırasında il/ilçe müdürlüklerine vermeleri gerekmektedir. a) Başvuru dilekçesi (EK-1). b) Güncelleştirilmiş çiftçi kayıt formu c) Faydalanmak istediği ilave DGD ödemesi ile ilgili talep formu ve/veya dilekçeleri (Form ve dilekçeler tavsiye edilen üretim tekniklerini kullanan çiftçiler tarafından her bir üretim tekniği için ayrı ayrı verilecektir). d) Çiftçi belgesinin örneği, (Maliye Bakanlığının 2/12/2000 tarihli ve 24248 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 237 Seri Numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği uyarınca, Ziraat Odası bulunan yerlerde bu odalar tarafından verilen, Ziraat Odası bulunmayan yerlerde ise il/ilçe müdürlükleri tarafından düzenlenen belge. Çiftçi belgesinin örneği üzerine "aslına uygundur" ibaresi yazılarak alınır. Asıl nüsha, üzerine görünür şekilde "2005 yılı doğrudan gelir desteği ödemesinde esas alınmıştır" ibaresi konularak çiftçiye iade edilir. Yürütülen diğer uygulamalarda kullanılmak üzere 2005 yılında alınan çiftçi belgeleri, 2005 yılı DGD uygulaması için de geçerlidir. Çiftçi belgesinin aslının çiftçi tarafından 5 yıl süreyle saklanması zorunludur. Çiftçi belgesindeki tarım arazisi bilgileri ile çiftçinin ibraz etmiş olduğu tarımsal arazi bilgilerinin birbirleriyle uyumlu olması gerekmektedir. 6964 sayılı Ziraat Odaları ve Ziraat Odaları Birliği Kanununun 19 uncu maddesine göre ziraat odaları çiftçilere verecekleri çiftçi belgelerinden ücret almayacaklardır), e) Tohumluk, gübre, ilaç girdilerinden en az birine ait fatura örneği (Faturaların aslı görüldükten sonra, fotokopisi il/ilçe müdürlüğünce onaylanarak alınacaktır. Tarımsal faaliyette bulunduğu arazi büyüklüğü 100 dekar ve üzerinde olan çiftçilerden toplamı en az 200 YTL olan girdi faturası DGD başvuruları sırasında istenecektir. Organik tarım bilgi sisteminde kayıtlı olan araziler için bu belgeler istenmeyecektir). DGD ile ilgili askı işlemleri Madde 13 — İl/ilçe müdürlükleri tarafından ÇKS’ye girilen bilgilere göre DGD ödeme icmalleri ÇKS vasıtasıyla oluşturulur. İlçe müdürlüklerince her ilçe merkezinin DGD İcmal 1’i (EK-4) ilçe merkezinde ve köyün/mahallenin DGD icmal 1’i kendi köyünde/mahallesinde 10 gün 286 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE süreyle askıya çıkarılır. Askıya çıkma tarihi ve saati ile askıdan indirme tarihi ve saati tutanağa bağlanır. Tutanağın muhtar ve/veya aza tarafından güncel tarihle imzalanması sağlanır. Askı süresince herhangi bir itiraz olmaz ise icmallerdeki bilgiler doğru kabul edilir. Daha sonra yapılacak itirazlar değerlendirmeye alınmaz ve herhangi bir hak doğurmaz. DGD icmal 1’lerinin askıda kalma süresi zarfında maddi hatalara ilişkin olarak yapılan yazılı itirazlar, askı süresi ve bu sürenin bitiminden itibaren 10 gün içerisinde değerlendirilir. İncelenen çiftçi dosyalarında gerçeğe aykırılığın bulunmaması ve askı süresince itiraz edilmemesi ya da itirazların değerlendirilerek sonuçlandırılması hâlinde, ilçe müdürlüklerince ÇKS’den alınan DGD İcmal 2’leri (EK-5) düzenlenip, onaylanır ve il müdürlüğüne gönderilir. İlçe müdürlüklerinden alınan DGD İcmal 2’ler ve il müdürlüğünün onayladığı merkez ilçe DGD icmal 2’si ile ÇKS’den alınan DGD İcmal 3’nün (EK-6) uyumu kontrol edilir. DGD İcmal 1, 2 ve 3’leri arasında bir uyumsuzluk olmaması halinde icmaller ön denetimin yapılması için TÜGEM’e gönderilir. Bu Tebliğde belirtilen 10 günlük itiraz değerlendirme süresinden sonra DGD ödemelerine esas verilerin düzeltilmesi amacıyla sisteme giriş yapılması ile ilgili talep, yazılı olarak TÜGEM’e bildirilir. Bu Tebliğdeki başvuru bitiş tarihinden sonra askı süresi içinde verilen itiraz dilekçelerinde talep edilen değişiklikler dışında çiftçinin beyanı ile ÇKS’de yapılacak güncellemeler DGD ödemesine esas olmaz. Değerlendirme sonucunda İcmal 1’ler düzeltilemez ya da bilgi ve belgelerle ilgili aykırılık, şikâyet ve/veya ihbar bulunması nedeniyle İcmal 1’ler oluşturulamaz ise, durum ilçe tahkim komisyonuna intikal ettirilir. İlçe tahkim komisyonunca çözümlenemeyen konular il tahkim komisyonuna gönderilir. İlçe müdürlüklerinden alınan İcmal 2’lerde gerçeğe aykırılık olması ya da il müdürlüklerine intikal eden şikâyet ve/veya ihbar olması durumunda, il müdürlüklerince bu sorunlar çözülmeye çalışılır. Çözüme kavuşturulamayan konular, il tahkim komisyonuna bildirilir. İl tahkim komisyonunda çözümlenemeyen konular ise TÜGEM’e gönderilir. Sorunların bir üst komisyon veya merci de çözümlenmesi esas olup, çözümlenemeyen, çiftçi bazında somut problemler ve ilgili personele yönelik cezaî sorumluluk gerektiren bir husus tespit edildiğinde Teftiş Kurulu Başkanlığına intikal ettirilir. İcmal 2’lerde gerçeğe aykırılığın bulunmaması ya da il müdürlüklerine intikal eden şikâyet ve/veya ihbarların, il müdürlüklerince ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 287 çözümlenmesi hâlinde, İcmal 2 ve 3’ler ön denetim yapılması için TÜGEM’e gönderilir. Tahkim komisyonlarının görevleri Madde 14 — Tahkim komisyonları, Yönetmelikte belirtilmiş olan görevlerine ilave olarak aşağıdaki görevleri yapar. Bu Tebliğ hükümlerinin uygulanması sırasında ortaya çıkabilecek ihtilaflı konuları çözmeye ve karar almaya yetkilidir. İl tahkim komisyonu; merkez ilçede, ilçe tahkim komisyonunun görevlerini de yapar. Komisyonlar; a) Gerçeğe aykırı beyanda bulunanlar hakkında gerekli hukuki işlemlerin yapılması için karar alır ve ilgili mercilerce uygulanması yönünde girişimde bulunur. Gerçeğe aykırı beyanda bulunanların 5 yıl süreyle DGD ödemelerinden faydalandırılmamasını değerlendirir ve karara bağlar. b) Sahtecilik ve/veya kamu kurumunu dolandırmak gibi bir kastı olmaksızın, fazla DGD ödemesinden yararlanan çiftçilerin, kendi rızaları ile fazla aldıkları miktarları iade etmeleri halinde, DGD ödemelerinden faydalanmalarına devam etmeleri ve haklarında cezai işlem yapılmamasına ilişkin karar verir. c) DGD ödemesinden faydalanmak üzere başvuruda bulunan çiftçilere ilişkin bilgilerin zamanında ÇKS’ye girilmesini sağlamak üzere her türlü tedbiri alır. d) Kadastro görmeyen köyler için son müracaat tarihini ve tespit komisyonlarının çalışma takvimini belirler. e) Tespit komisyonları çalışmalarına yardım edilmediği, çalışmaların engellendiği tespit komisyonu tutanağı ile belirlenen köylerin DGD kapsamından çıkarılmasına karar alabilir. f) Yapılan arazi tespitlerinin sağlıklı olmasını teminen kadastro programına alınan yerlerde, kadastro çalışmalarından da faydalanılması için gerekli tedbirleri alır. g) Kadastro programına alındığı halde; kadastro çalışmalarına yardım edilmediği, çalışmaların engellendiği Kadastro Müdürlüğünce bildirilen köylerin DGD kapsamından çıkarılmasına karar alabilir. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Uygulamanın Denetimi Uygulamalarının denetimine ilişkin görev ve yetkiler Madde 15 — DGD uygulamasının denetimini sağlayacak tedbirleri almaya Bakanlık yetkilidir. DGD uygulamasına ilişkin yapılacak ön denetim ve denetimler Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından yapılır. Ayrıca, Teftiş 288 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Kurulu Başkanlığı ilgili personele yönelik herhangi bir cezaî sorumluluk gerektiren hususları inceler ve soruşturur. DGD İcmal 2 ve 3’lerin tamamlanmasını müteakip, TÜGEM tarafından, Teftiş Kurulu Başkanlığına yapılacak bildirimden sonra ön denetim başlar. Ön denetimin başlamasından sonra 45 gün içerisinde, Teftiş Kurulu Başkanlığınca görevlendirilecek Müfettişler tarafından, örnekleme yöntemiyle, ön denetim yapılır. Ön denetimler sonrasında, denetimler sırasında gerçeğe aykırı beyan tespit edilip edilmediği, edilmiş ise kimlere ilişkin olduğu, bir yazı ile il/ilçe müdürlüklerine bildirilir. İl/ilçe müdürlükleri kendilerine bildirilen ön denetim başlama tarihini takip eden 45 gün sonraya rastlayan güne kadar, ön denetim yapan Müfettişlerce kendilerine aksine bir bildirim yapılmaması hâlinde, DGD ödemesine engel bir durumun olmadığı anlaşılır. Ön denetim yapılan veya yapılmayan illerde/ilçelerde daha sonra tespit edilecek usulsüz işlemlere ilişkin sorumluluklar ortadan kalkmaz. Uygulamalar, ön denetimin yanı sıra mevzuatın öngördüğü her türlü denetime de tâbidir. Ön denetim, örnekleme yöntemiyle belirlenecek il, ilçe, köy veya mahallelerde, çiftçilerin yapmış oldukları başvurular üzerinden yapılır. Bu denetimler sırasında, çiftçilerin ÇKS’deki kayıt ettirdikleri bilgilerde gerçeğe aykırı beyan veya verdikleri belgelerde sahte evrak tespit edilmesi hâlinde, haklarında ilgili Cumhuriyet Başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunulur. Ayrıca, ilgili memurlar hakkında da gerekli yasal işlemler yürütülür. Müfettişler, gelen münferit şikâyet ve ihbarları ayrıca değerlendirir. BEŞİNCİ BÖLÜM Uygulamadan Yararlanamayacaklar DGD ödemesinden faydalanamayacak çiftçiler ve desteklemeye tabi olmayacak araziler Madde 16 — 2005 yılında; a) ÇKS’de kayıtlı olmayan veya süresi içinde kayıtlı bilgilerini güncellemeyen, b) Bu Tebliğin 12 inci maddesinde istenen belgelerle birlikte süresi içinde başvuru yapmayan, c) Askı listelerinde isminin bulunmaması durumunda, askı süresi sonuna kadar hatalı kayıtların düzeltilmesi için yazılı başvuru yapmayan, d) DGD ödemesinden faydalanmak üzere başvuru yapan çiftçilerden gerçeğe aykırı beyanda bulunan ve belge ibraz eden, (Bu çiftçiler ile sahip olduğu tarım arazileri tahkim komisyonu karar tarihinden itibaren 5 yıl ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 289 süreyle DGD ödemelerinden faydalandırılmaz. Eğer, DGD ödemesi yapılmış ise yapılan ödemenin tamamı geri alınır. Ayrıca, gerçeğe aykırı beyanda bulunulduğunu tespit eden merci tarafından ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulur.) e) Kamu tüzel kişileri, çiftçiler ile f) Üretim yılı içerisinde herhangi bir üretim ya da üretim gayesiyle toprak işlemesi yapılmamış olan (boş alan), g) Kadastro geçmemiş birimlerde, tapu sicil müdürlüklerinden onaylı tapu zabıt kaydına sahip olmayan çayır vasıflı, (Diğer çayırlarda tarımsal faaliyette bulunma şartı aranır.) h) Askı listelerinde toplam arazi miktarının hatalı olması durumunda, askı süresi sonuna kadar hatalı kayıtların düzeltilmesi için yazılı başvurusu yapılmayan, (ÇKS’ye arazi miktarının eksik girilmesi durumunda, askı süresinde hatanın düzeltilmesi için başvurusu yapılmayan arazinin eksik kısmı DGD ödemesine esas alınmaz.) ı) ÇKS’ye kaydı yapılmayan araziler, DGD kapsamında değildir. ALTINCI BÖLÜM Çeşitli ve Son Hükümler Cezai sorumluluklar Madde 17 — Bu Tebliğde belirtilen ilgili merciler, kendilerine ibraz edilen ödemelere esas teşkil eden belgelerin kontrolünden ve kendi hazırladıkları belgelerden sorumludurlar. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyerek haksız yere DGD ödenmesine neden olanlar ile haksız yere DGD ödemesinden yararlanmak üzere sahte veya içeriği itibariyle gerçek dışı belge düzenleyen ve kullananlar hakkında gerekli cezaî ve diğer kanunî işlemler yapılır. Haksız yere DGD ödemesinden yararlanıldığının tespit edilmesi hâlinde, haksız yere yapılan ödemeler, ödeme yapılan çiftçilerden 6183 sayılı "Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun" hükümleri çerçevesinde geri alınır. Haksız yere yapıldığı anlaşılan DGD ödemesinin geri alınmasında, gecikme zammının hesaplanmasında esas alınacak tarih, çiftçiye DGD ödemesinin yapıldığı tarihtir. Haksız yere yapılan ödemelerin geri alınamaması hâlinde, bu ödemelerde kusuru bulunan kamu görevlileri hakkında Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır. Haksız ödemenin yapılmasında ödemeyi sağlayan belge veya belgeleri düzenleyen gerçek 290 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE veya tüzel kişiler de geri alınacak tutarların ödenmesinde müteselsilen sorumlu tutulurlar. DGD’nin üretimle ilişkilendirilmesi açısından, Gelir Vergisi Kanunu’nun 4369 sayılı Kanunla değiştirilen 53 üncü maddesinin son fıkrasında yer alan "Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belge alma, verme, saklama ve ibraz yükümlülüklerine uymayan ve ziraat odasından, bulunmayan yerlerde tarım il veya ilçe müdürlüklerinden çiftçi belgesini almayan çiftçiler çeşitli kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen avans, kredi, sübvansiyon, prim gibi ayni ve nakdi destek unsurlarından yararlanamazlar." hükmünün göz önünde tutulması, özellikle satışların müstahsil makbuzu ve fatura ile belgelendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Yürürlük Madde 18 — Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme Madde 19 — Bu Tebliğ hükümlerini Tarım ve Köyişleri Bakanı yürütür. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 291 EK-1 DOĞRUDAN GELİR DESTEĞİ BAŞVURU DİLEKÇESİ …………....................... Tarım İl/İlçe Müdürlüğüne 2005/8629 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Karar ve Bitkisel Üretimle İlişkili Olarak Doğrudan Gelir Desteği Ödemesi Yapılmasına İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2005/…) gereğince Çiftçi Kayıt Sisteminde kayıtlı olan ve söz konusu Tebliğ hükümlerine uyacak şekilde tarımsal üretimde bulunduğum tarım arazisi için sabit doğrudan gelir desteği ödemelerinden yararlandırılmam ve bu ödemelerin T.C. Ziraat Bankasında açılan/açılacak hesabıma aktarılması için gereğini arz ederim. Ödemeye ilişkin düzenlenen ve askıya çıkarılan icmallere, askı süresi içerisinde itiraz etmediğim takdirde kesinleşmiş icmal bilgilerinin doğruluğunu kabul etmiş sayılacağıma, ayrıca söz konusu ödemeyi Karar ve Tebliğ esaslarına aykırı olarak haksız yere aldığımın tespit edilmesi hâlinde, aldığım ödemeyi, ödeme tarihinden itibaren işleyecek gecikme zammı ile birlikte, gayrikabil-i rücu hiçbir itiraz beyan etmeden, ilk talepte 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde geri vermeyi kabul ve taahhüt ederim. ... /…... / 2005 Adı ve Soyadı: TC Kimlik No: Telefon: Adresi: İmza: 292 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE EK-2 İLAVE DOĞRUDAN GELİR DESTEĞİ BAŞVURU DİLEKÇESİ (ORGANİK TARIM) 2005/8629 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Karar ve Bitkisel Üretimle İlişkili Olarak Doğrudan Gelir Desteği Ödemesi Yapılmasına İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2005/…) gereğince Çiftçi Kayıt Sisteminde kayıtlı ve söz konusu Tebliğ hükümlerine uyacak şekilde organik tarım üretiminde bulunduğum ve Organik Tarım Bilgi Sisteminde kayıtlı olan tarım arazisi için ilave doğrudan gelir desteği ödemesinden yararlandırılmam ve bu ödemelerin T.C. Ziraat Bankasında açılan/açılacak hesabıma aktarılması için gereğini arz ederim. Ödemeye ilişkin düzenlenen ve askıya çıkarılan icmallere, askı süresi içerisinde itiraz etmediğim takdirde kesinleşmiş icmal bilgilerinin doğruluğunu kabul etmiş sayılacağıma, ayrıca söz konusu ödemeyi Karar ve Tebliğ esaslarına aykırı olarak haksız yere aldığımın tespit edilmesi hâlinde, aldığım ödemeyi, ödeme tarihinden itibaren işleyecek gecikme zammı ile birlikte, gayrikabil-i rücu hiçbir itiraz beyan etmeden, ilk talepte 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde geri vermeyi kabul ve taahhüt ederim. ... /…... / 2005 Adı ve Soyadı: TC Kimlik No: Telefon: Adresi: İmza: NOT: Bu tebliğle ilgili diğer ekler Resmi Gazete’de mevcuttur. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 293 EK 4. RESMİ GAZETE Tarih: 08.09.2004, Sayı: 25577 Tarım ve Köyişleri Bakanlığından: İyi Tarım Uygulamalarına İlişkin Yönetmelik BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Hukuki Dayanak ve Tanımlar Amaç Madde 1 — Bu Yönetmelik; çevre, insan ve hayvan sağlığına zarar vermeyen bir tarımsal üretimin yapılması, doğal kaynakların korunması, tarımda izlenebilirlik ve sürdürülebilirlik ile gıda güvenliğinin sağlanması amacıyla hazırlanmıştır. Kapsam Madde 2 — Bu Yönetmelik, iyi tarım uygulamalarına uyulması için İl Müdürlüklerinin, üreticilerin, üretici birliklerinin, müteşebbisler ile yetkilendirilmiş kuruluşların görev ve sorumlulukları ile denetim esaslarını kapsar. Hukuki Dayanak Madde 3 — Bu Yönetmelik, 441 sayılı Tarım ve Köyişleri Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinin (f) ve (h) bentlerine, 6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanununun 22 ve 24 üncü maddelerine, 5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 16 ve 24 üncü maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır. Tanımlar Madde 4 — Bu Yönetmelikte geçen; a) Bakanlık: Tarım ve Köyişleri Bakanlığını, b) Bakan: Tarım ve Köyişleri Bakanını, c) İyi Tarım Uygulamaları Komitesi (İTUK): Bakan Olur’u ile kurulan ve Bakan adına bu Yönetmeliğin uygulanmasını takip ve temin eden, bu Yönetmeliğin 9 uncu maddesinde yer alan Komiteyi, d) İyi Tarım Uygulamaları (İTU): Tarımsal üretim sisteminin sosyal açıdan yaşanabilir, ekonomik açıdan karlı ve verimli, insan sağlığını 294 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE koruyan, hayvan sağlık ve refahı ile çevreye önem veren bir hale getirmek için uygulanması gereken işlemleri, e) İl Müdürlüğü: Tarım İl Müdürlüğünü, f) Kontrol Kuruluşu: İyi tarım uygulamaları kriterlerine uygun üretilen ürünün, üretiminden son tüketiciye ulaşıncaya kadar olan tüm aşamalarını kontrol etmek üzere Bakanlık tarafından yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişileri, g) Sertifikasyon Kuruluşu: Tüm kontrolleri tamamlanmış iyi tarım uygulamaları kriterlerine uygun üretilen ürünü, kontrol kuruluşunun yaptığı kontrol ve bu kontrole ilişkin bilgi ve belgeler ile gerek duyulan hallerde yaptırılacak analizlere dayanarak sertifikalandırmak üzere Bakanlık tarafından yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişileri, h) Yetkilendirilmiş Kuruluş: Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu, kontrol kuruluşu veya sertifikasyon kuruluşu olarak Bakanlık tarafından yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişileri, ı) Kontrol: İyi tarım uygulamaları faaliyetlerinin bu Yönetmeliğe uygun olarak yapılıp yapılmadığının belirlenmesi, düzenli kayıtların kurulması, sonuçların rapor edilmesi, gerek görülmesi halinde ürünün niteliğinin laboratuvar analizleri ile test edilmesini, j) Kontrolör: Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya kontrol kuruluşu adına iyi tarım uygulamaları faaliyetlerinin her aşamasının ilgili mevzuata göre uygulanmasını kontrol etmek üzere Bakanlık tarafından yetki verilmiş gerçek kişiyi, k) Sertifiker: Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu veya sertifikasyon kuruluşu adına, kontrolü tamamlanmış ürünün iyi tarım uygulamaları kriterlerine uygun olduğunu onaylamak üzere Bakanlık tarafından yetki verilmiş gerçek kişiyi, l) Denetim: İyi tarım uygulamaları faaliyetlerinin bu Yönetmeliğe uygun olarak yapılıp yapılmadığını tespit etmek amacıyla, yetkilendirilmiş kuruluşlar, işletmeler ve müteşebbisler ile kontrolör ve sertifikerlerin Bakanlık veya Bakanlık tarafından denetim yetkisi verilen kuruluşlarca yapılan her türlü denetimini, m) Sertifikasyon: Bütün kontrol yöntemlerinin uygulanması sonucu işletmenin ve iyi tarım uygulamaları kriterlerine uygun üretilen ürünün mevzuata uygun olarak belgelendirilmesini, n) Sertifika: Bütün kontrol yöntemlerinin uygulanması sonucu işletmenin ve iyi tarım uygulamaları kriterlerine uygun üretilen ürünün mevzuata uygun olduğunu gösteren belgeyi, ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 295 o) Üretim Alanı: İyi tarım uygulamaları çerçevesinde üretimin yapıldığı alanı, p) Satış Ünitesi: Tarımsal ürünün üreticiden alınıp tüketiciye ulaştırılarak satışını yapan birimi (manav, market, pazar, v.b.), r) Entegre Ürün Yönetimi (EÜY): Uzun dönemde sürdürülebilirlik şartlarını kapsayan, yerel toprak, iklim ve ekonomik koşullar gibi çevresel şartlarla uyumlu ürün karlılığını içeren tam bir tarım stratejileri sistemini, s) Entegre Mücadele (EM): Tarımsal ürünlerde zararlı türlerin popülasyonunu ve çevre ile ilişkilerini dikkate alarak, uygun olan mücadele metotlarını ve tekniklerini kullanarak, ekonomik zarar seviyesini en aza indiren mücadele sistemini, t) Üretici: Tarımsal ürünlerin her aşamadaki üretimini İTU kriterlerine göre yapan gerçek ve tüzel kişileri, u) Üretici Birlikleri: 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanununa göre tarım üreticilerinin, ürün veya ürün grubu bazında ve gönüllülük esasına dayalı olarak kurdukları, tüzel kişiliği haiz tarımsal üretici birliklerini, v) Müteşebbis: İyi tarım uygulamaları kriterlerine göre; üretim yapan ve/veya ürünü işleyen, ambalajlayan, etiketleyen, taşıyan ve pazara hazır hale getiren iç ve/veya dış pazarda pazarlayan, pazarlamada aracılık eden gerçek veya tüzel kişileri, İfade eder. İKİNCİ BÖLÜM Görev ve Sorumluluklar İl Müdürlüklerinin Görev ve Sorumlulukları Madde 5 — İl müdürlüklerinin görev ve sorumlulukları aşağıda belirtilmiştir. a) Üretici ve üretici birliklerine İTU konusunda eğitim ve yayım hizmeti vermek, b) Yetkilendirilmiş kuruluşlar ile kontrolörler ve sertifikerlere İTU esaslarında aykırı hareket etmeleri durumlarında müdahale etmek, gerekli uyarıları yapmak, c) Üreticilerin EM ve EÜY tekniklerini kullanarak üretim yapmasını sağlamak için ürün bazında hazırlanan teknik talimatlar hakkında üreticileri, üretici birliklerini ve müteşebbisleri bilgilendirmek, d) Üreticiler ve üretim ile ilgili, yetkilendirilmiş kuruluşlardan alacakları bilgileri kayıt altına almaktır. 296 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE İTU Kriterlerine Göre Üretim Yapan Üreticilerin ve Üretici Birliklerinin Görev ve Sorumlulukları Madde 6 — İTU kriterlerine göre üretim yapan üreticilerin ve üretici birliklerinin görev ve sorumlulukları aşağıda belirtilmiştir. a) Üretim alanlarında yaptıkları gübre, bitki koruma uygulamalarını ve gerekli olan diğer zorunlu uygulamaları kayıt altına almak, b) Bitki koruma ve hayvan sağlığı ürünlerini tavsiyesine uygun olarak kullanmak, c) Üretimde hastalıklar, zararlılar ve yabancı otlar ile mücadele yapmak, d) Toprak, su, çevre ve insan sağlığını koruyucu tedbirler almak, e) Toprak ve yaprak analizlerini yapmak/yaptırmak, gübrelemeyi analiz sonuçlarına göre uygulamak ve analiz sonuçlarını kayıt altında tutmak, f) Sulama suyunu analiz ettirmek, önerilen miktar ve metotlarda uygulamak ve kayıt altına almaktır. İTU Kriterlerine Göre Üretim Yapan Üretici ve Üretici Birliklerinin Ürününü Satın Alan Müteşebbislerin Görev ve Sorumlulukları Madde 7 — İTU kriterlerine göre üretim yapan üretici ve üretici birliklerinin ürününü satın alan müteşebbislerin görev ve sorumlulukları aşağıda belirtilmiştir. a) Üretici, üretici birlikleri ile bunların ürününü satın alan müteşebbisler İTU kriterlerine karşılıklı uyulacağına dair yazılı bir sözleşme yaparlar, b) Üretime girdi (tohum, fide, fidan, anaçlık, soğan, yumru, rizom, bitki koruma ürünü, gübre, hayvan sağlığı ürünleri vb.) temin eden özel ve tüzel kişiler kayıt tutarlar, c) Ürünü satın alan müteşebbisler, üreticiden ürüne ait kayıtlarının bulunması şartını ararlar, d) Ürünü satın alan müteşebbisler, ürünlerle ilgili kayıtların ve uygulanan işlemlerin yer aldığı bir kayıt sistemi oluştururlar, e) Gıda güvenliğinden üretici, üretici birlikleri ve bunların ürününü satın alan müteşebbisler sorumludur. Yetkilendirilmiş Kuruluşlarının Görev ve Sorumlulukları Madde 8 — Yetkilendirilmiş kuruluşların görev ve sorumlulukları aşağıda belirtilmiştir. a) Yetkilendirilmiş kuruluşlar her türlü üreticiye, üretici birliklerine, müteşebbise, ürüne, üretime, kontrol işlemine, sertifikasyon işlemine, kuruluşun kendisine, çalışanına ve menşeine dair her türlü bilgi ve belgeleri düzenlemekle yükümlüdür. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 297 b) Yetkilendirilmiş kuruluşlar İTU kriterlerine göre üretim yapan üreticilere, üretici birliklerine, müteşebbise ait her türlü bilgiyi kontrol ederek kayıt altına alır. 3’er aylık raporlar hazırlayarak bilgi için Tarım İl Müdürlüğü’ne verir. Tarım İl Müdürlüğü bu raporların özetinden oluşan bir raporu 6 aylık dönemler halinde gereği için İTUK’a bildirir. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM İyi Tarım Uygulamaları Komitesi ve Yetkilendirilmiş Kuruluşlar İyi Tarım Uygulamaları Komitesinin Oluşumu, Görevleri, Çalışma Şekil ve Esasları Madde 9 — İyi tarım uygulamaları komitesinin oluşumu, görevleri, çalışma şekil ve esasları aşağıda belirtilmiştir. a) Komitenin oluşumu; Bakanlık Müsteşar veya Müsteşar Yardımcısı Başkanlığında; Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğünden 3 kişi, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğünden 2 kişi, Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğünden 1 kişi, Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğünden 1 kişi, Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığından 1 kişi ve Dış İlişkiler ve Avrupa Topluluğu Koordinasyon Dairesi Başkanlığından 1 kişi ile konunun uzmanı teknik görevliler veya kuruluşları tarafından görevlendirilecek elemanlardan oluşur. İTUK sekreteryası, Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü tarafından yürütülür. b) Komitenin görevleri; 1) Bu Yönetmelik hükümlerini uygulamak ve uygulanması için gerektiğinde Tarım İl Müdürlüklerini yetkilendirmek, 2) Yetkilendirilmiş kuruluşlara çalışma izni vermek, kurallara uyulmadığı tespit edildiğinde izni iptal etmek veya geçici süreyle durdurmak, 3) Yetkilendirilmiş kuruluşları, kontrolörleri, sertifikerleri, üretici, üretici birlikleri ve müteşebbisleri kodlamak ve denetlemek, 4) Yetkilendirilmiş kuruluşları, kontrolörleri ve sertifikerleri, bu Yönetmelik hükümlerine uyulmadığı durumlarda uyarmak ve gerektiği durumlarda yaptırım uygulamak, 5) İTU kriterlerinin belirlenmesi, yaygınlaştırılması, geliştirilmesi, tanıtılması konularında çalışmalar yapmak, İTU’da haksız rekabetin takipçisi olmak, bu Yönetmeliğe aykırı olan ve ülkenin menfaatlerinin zedelendiği her konuda yasal işlemler için başvurular yapmak, 6) Sivil toplum örgütleri ile mesleki ilişkiler kurmak ve gereken durumlarda işbirliği yapmak, ülkenin İTU’nun yaygınlaştırılması, geliştirilmesi, tanıtılması konularında, üniversite, enstitü, araştırma, basın 298 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE kuruluşları ve ilgili diğer resmi veya özel kuruluşlarla işbirliği yaparak; araştırma, proje ve eğitim yapmak, yaptırmak, 7) Diğer ülkelerdeki, özellikle AB Ülkelerindeki İTU değişikliklerini izleyerek ülke mevzuatında gerekli değişikleri yapmak, 8) Uluslararası İTU kuruluşlarıyla işbirliğine gitmek, İTU konusundaki ulusal ve uluslararası seminer, sempozyum, toplantı, kongre ve fuarlara katılım sağlamak, c) Komite, olağan olarak her ayın ilk haftası toplanır. Olağanüstü durumlarda sekreterya tarafından toplantıya çağrılır. d) Komite kararlarını oy çokluğuyla alır. Kararlar bağlayıcıdır. e) Raportörlük, Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü temsilcilerinden seçilen sekreter üye tarafından yürütülür. f) Kararlar, toplantı tarihinden itibaren on gün içinde tüm üyeler tarafından imzalanarak Müsteşarlık onayına sunulur ve onay tarihinden itibaren yürürlüğe girer. Yetkilendirilmiş Kuruluşların Oluşumu, Çalışma Şekli ve Esasları Madde 10 — Yetkilendirilmiş kuruluşların oluşumu, çalışma şekli ve esasları aşağıda belirtilmiştir. a) Bu Yönetmeliğin uygulanmasında; İTU faaliyetlerinin her türlü kontrol ve sertifikalandırma işlemleri Bakanlıkça veya Bakanlıkça yetkilendirilmiş kuruluşlarca yapılır. Yetkilendirilmiş kuruluşlar yeterli ve tecrübeli personel ile teknik alt yapıya sahip olmak zorundadır. b) Yetkilendirilmiş kuruluşlar, kontrol ve sertifika konularında çalışma izni almak için Bakanlığa başvuruda bulunur. Bakanlıkça gerekli incelemeler yapılır ve dilekçenin veriliş tarihinden itibaren 45 gün içinde sonuçlandırılır. Yetkilendirilmiş kuruluşlar çalışma yetki süreleri dolmadan her yıl en az 1 ay önce çalışma yetki sürelerini uzatmak zorundadırlar. Çalışma izinleri hiç bir şekilde devredilemez. c) Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu; kontrol ve sertifikasyon olmak üzere iki ayrı birimden oluşur. Kontrol biriminde görev yapanlar sertifikasyon biriminde, sertifikasyon biriminde görev yapanlar kontrol biriminde görev yapamazlar. d) Yetkilendirilmiş kuruluşlar ile kontrolör ve sertifikerlerin; çalışma izni, izin süresi, süre uzatımı, izinlerinin iptali, görev ve yetkileri, yetki kullanımı, kontrol ve sertifikasyon sistemi ile kontrolör ve sertifiker çalıştırmaya ilişkin usul ve esaslar İTUK tarafından belirlenir. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Çeşitli ve Son Hükümler ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 299 Denetim Madde 11 — Bu Yönetmeliğin uygulanmasında; yetkilendirilmiş kuruluşlar, kontrolör, sertifiker ve müteşebbislerin her türlü denetimi Bakanlık tarafından yapılır. Denetim hizmetlerinde çalışacak personelin yetki ve sorumlulukları ile hizmet içi eğitimine ilişkin usul ve esaslar İTUK tarafından belirlenir. Bakanlık gerekli gördüğü hallerde denetim yetkisini kısmen veya tamamen akredite edilmiş; kamu kurum ve kuruluşlarına, özel sektör tüzel kişilerine ve üniversitelere devredebilir. Genel Hükümler Madde 12 — İyi tarım uygulamalarını uygulayan üreticiler ve üretici birlikleri tarımsal desteklemelerden öncelikli olarak faydalandırılırlar. Yürürlük Madde 13 — Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme Madde 14 — Bu Yönetmelik hükümlerini Tarım ve Köyişleri Bakanı yürütür. 300 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE EK 5. RESMİ GAZETE Tarih: 05.05.2005, Sayı: 25806 Tarım ve Köyişleri Bakanlığından: İyi Tarım Uygulamalarına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik MADDE 1 — 8/9/2004 tarihli ve 25577 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İyi Tarım Uygulamalarına İlişkin Yönetmeliğin 4 üncü maddesine aşağıdaki tanım eklenmiştir. "y) Kontrol günü: Kontrolör tarafından arazide ve/veya işletmede bir gün içinde yapılan kontrolü," MADDE 2 — Aynı Yönetmeliğin 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (d) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "a) Komite, Bakanlık Müsteşar veya Müsteşar Yardımcısı ya da yetki vereceği kişi Başkanlığında; Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğünden 6 kişi, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğünden 4 kişi, Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğünden 1 kişi, Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğünden 1 kişi, Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığından 1 kişi ve Dış İlişkiler ve Avrupa Topluluğu Koordinasyon Dairesi Başkanlığından 1 kişi olmak üzere toplam 15 kişiden oluşur. Ayrıca, ihtiyaç duyulması halinde konunun uzmanı teknik görevliler veya kuruluşları tarafından görevlendirilecek personelin görüşlerinden yararlanılabilir. İTUK sekreteryası, Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü tarafından yürütülür." "d) Komite, üye tam sayısının en az yarıdan bir fazlası ile toplanır. Kararlar toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile alınır." MADDE 3 — Aynı Yönetmeliğin 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı maddeye aşağıdaki (e), (f), (g) ve (h) bentleri eklenmiştir. "d) İTU kriterlerine göre üretim faaliyeti için uygulanan her türlü kontrol ve sertifikalandırma işlemleri Bakanlıkça yetkilendirilmiş kuruluşlarca yapılır. İTUK, yetkilendirilmiş kuruluşlardan; her türlü üreticiye, üretici birliğine, müteşebbise, kooperatife ya da tüzel kişilere, ürüne, üretime, kontrol işlemine, sertifikasyon işlemine, kuruluşun kendisine, çalışanına ve menşeine dair her türlü bilgi ve belgeleri istediği zaman talep edebilir." ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 301 "e) Kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşları, kontrol ve sertifikasyon kriterlerini, izlenebilirlik ve yaptırımlara ait bilgileri de içeren bir kalite el kitabı hazırlayarak Bakanlığa bildirir. Bu kitapçık Bakanlık tarafından incelenir ve uygun olmayan kısımlar düzelttirilir. f) Kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşu, İTU’a ilişkin kontrol kriterlerini yerine getirebilmek için; 1) Kontrol planını hazırlar ve her kontrol döneminde en az bir defa kontrol yapar. 2) Üretim alanını yerinde kontrol eder. 3) Kontrol raporunu hazırlar ve rapor tarihinden itibaren en geç 1 ay içerisinde bilgi için faaliyet gösterdikleri ildeki Tarım İl Müdürlüğüne verir. Tarım İl Müdürlükleri kontrol raporlarının özetini Bakanlığa bildirir. g) Yetkilendirilmiş kuruluşlar, yapmış oldukları yıllık faaliyetleriyle ilgili; üretici, üretici birliği, müteşebbis, kooperatifler ya da benzer tüzel kişilere ait ürün, sertifika, kontrol, üretim, ihracat, çalışan personelin durumu, cezai işlemler gibi tüm bilgileri, takip eden yılın en geç 31 Ocak tarihine kadar Bakanlığa bildirir. h) Yetkilendirilmiş kuruluşlar, tespit ettikleri her türlü aykırılıklar ile ilgili bilgi ve belgeleri, uygun gördükleri yaptırım işlemini de içeren bir raporu en geç 20 gün içinde Bakanlığa bildirirler. Yaptırımlarla ilgili itirazlar Bakanlığa yapılır." MADDE 4 — Aynı Yönetmeliğin Üçüncü Bölümüne 10 uncu maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki 11, 12, 13, 14, 15 ve 16 ncı maddeler eklenmiş ve diğer maddeler buna göre teselsül ettirilmiştir. "Yetkilendirilmiş Kuruluşlarda Aranan Şartlar, Çalışma İzni ve İstenen Belgeler Madde 11 — Yetkilendirilmiş kuruluşlarda aranan şartlar, çalışma izni ve istenen belgeler aşağıda belirtilmiştir. a) Yetkilendirilmiş kuruluşlarda aranan şartlar; 1) Bakanlık tarafından izin verilecek yerli veya yabancı yetkilendirilmiş kuruluşun Türkiye bürosu temsilcisinin veya yardımcısının T.C. vatandaşı olması zorunludur. Yerli ve yabancı kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşlarının Türkiye bürosunda veya şubelerinde çalışan T.C. vatandaşı kontrolör ve diğer personel sayısı toplam personelin 2/3’ünden az olamaz. 2) Yetkilendirilmiş yerli veya yabancı kuruluşların temsilcisi tercihen, üretim dalı ile ilgili olarak Ziraat Mühendisi, Gıda Mühendisi, Su Ürünleri Mühendisi veya Veteriner Hekim olur. 302 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 3) Kontrol ve sertifikasyon işlemleri aynı kuruluş tarafından yapılabilir, fakat ayrı ayrı izin verilir. 4) Yetkilendirilmiş kuruluş yöneticileri, ortakları, kontrolörleri ve çalışanları, o kuruluş adına kodlandığından, başka bir yetkilendirilmiş kuruluşta herhangi bir görev alamazlar. 5) Kontrol ve/veya sertifikasyon kuruluşlarındaki kontrolörlerin sayısı, kuruluşun proje sayısı, kontrol edilecek işletme, üretim alanları ve benzeri için yeterli olmalıdır. Bir yıl içerisinde her bir kontrolör maksimum 90 kontrol günü çalışır. Yetkilendirilmiş kuruluş her 90 kontrol günü için bir kontrolör çalıştırmak zorundadır. Yetkilendirilmiş kuruluşlarda çalışan kontrolörlerin yeterlilik sayısı Sosyal Sigorta Kurumu Aylık Pirim Hizmet Belgesiyle Bakanlığa ispat edilir ve Bakanlıktan onay alınır. 6) Yetkilendirilmiş kuruluşların yöneticileri, ortakları, kontrolörleri ve çalışanları ticari olarak İTU faaliyetinde bulunmaları durumunda kontrol ve/veya sertifikasyon işlemleri kendi kuruluşları tarafından yapılamaz. b) Yetkilendirilmiş kuruluşların çalışma izni ve istenen belgeler; 1) Yetkilendirilmiş kuruluş tüzel kişilik ise en az Limited Şirket olur ve yabancı bir kuruluşun Türkiye temsilciliği veya irtibat bürosu ise tüm yasal izin işlemlerini tamamlar. 2) Yetkilendirilmiş kuruluşun İTU konusundaki tecrübe ve yeterliğini gösteren Türk veya yabancı akreditasyon kurumlarından alınan belgeler, 3) Yetkilendirilmiş kuruluşun yer ve organizasyon tanımlamalarına dair belgeler; Adı, yeri, adresi ve var ise logosuna ait belgeler, Kuruluş sahibi, ortakları, temsilcileri ve kontrolörlerine ait kimlik belgelerinin onaylı sureti, Kuruluş sahibi, ortakları, temsilcileri ve kontrolörlerine ait eğitim belgelerinin noter onaylı sureti, Ticaret Sicil Gazetesi, Çalışanların görev tanımları ve sigorta belgeleridir. 4) Kuruluşun çalışma alanı ve çalışma sistemine dair bu Yönetmelikte belirtilen tüm belgeler, 5) Uygulayacağı kontrol ve/veya sertifikasyon yöntemlerini içeren belgelerdir. Yetkilendirilmiş Kuruluşun Şube Açması Madde 12 — Yetkilendirilmiş Kuruluşun şube açma şartları aşağıda belirtilmiştir. a) Yetkilendirilmiş kuruluşlar gerekli gördükleri durumlarda şubeler açabilir ve bunlar vasıtasıyla da faaliyet gösterebilirler. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 303 b) Yetkilendirilmiş kuruluşların açacakları şube sayısında sınırlama yoktur. c) Her şube için 11 inci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendi hükümleri uygulanır. d) Her şubede en az bir kontrolör bulundurulur. Kontrolör sayısı şubenin iş hacmine göre, 11 inci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin (5) numaralı alt bendine göre düzenlenir. e) Yetkilendirilmiş kuruluşlar şubenin yaptığı tüm işlemlerden sorumludur. Yetkilendirilmiş Kuruluşun Çalışma İzninin Askıya Alınması veya İptali Madde 13 — Yetkilendirilmiş kuruluşun çalışma izninin askıya alınması ve iptalini gerektiren durumlar aşağıda belirtilmiştir. a) Yönetmeliğin yetkilendirilmiş kuruluşlarla ilgili maddelerine uyulmaması durumlarında, Bakanlık tarafından yapılacak inceleme sonucunda uyarı cezası verilir. Gerekli durumlarda Bakanlık yerinde kontroller yapar ve belgeleri inceler. Bu inceleme esnasında kuruluşun kontrol ve/veya sertifikasyon iznini askıya alabilir. İki kez uyarı cezası alması halinde yetkilendirilmiş kuruluşun çalışma izni Bakanlık tarafından iptal edilir. b) Sözleşme yaptığı müteşebbislere karşı sözleşmede belirtilen ve yürürlükteki İTU ile ilgili mevzuatlara aykırı uygulamalar yapması durumunda, gerekli inceleme yapıldıktan sonra bu maddenin (a) bendindeki yaptırımlar uygulanır. Üreticilerin, Üretici Birliklerinin, Müteşebbislerin, Kooperatiflerin ya da Benzer Tüzel Kişilerin Uygulamaları Madde 14 — Üreticilerin, üretici birliklerinin, müteşebbislerin, kooperatiflerin ya da benzer tüzel kişilerin uygulamaları aşağıda belirtilmiştir. a) Yetkilendirilmiş kuruluş ile üreticiler, üretici birlikleri, müteşebbisler, kooperatifler ya da benzer tüzel kişiler arasında bir sözleşme yapılır. b) Üreticiler, üretici birlikleri, müteşebbislere, kooperatiflere ya da benzer tüzel kişilere yaptırımlar, yetkilendirilmiş kuruluşlar tarafından uygulanır. c) Yetkilendirilmiş kuruluşlar ile sözleşme yaptığı üretici, üretici birlikleri, müteşebbis, kooperatifler ya da benzer tüzel kişiler arasında gerekli hallerde başvurulması maksadıyla bir mahkeme yerinin belirlenmesi 304 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE zorunludur. Bu yer üretim bölgesi içerisinde olmalı ve sözleşmede belirtilmelidir. Kontrolörlerde Aranacak Şartlar, Görev, Yetki, Çalışma Usul ve Esasları Madde 15 — Kontrolörlerde aranacak şartlar, görev, yetki, çalışma usul ve esasları aşağıda belirtilmiştir. a) İTU konusunda bilgi ve deneyim sahibi olduğunu gösterir resmi belgeye veya konu ile ilgili yüksek lisans diplomasına veya konu ile ilgili doktora diplomasına veya bakanlıkça açılacak veya açtırılacak kontrolörlük eğitimi aldığına dair resmi bir belgeye sahip olmak, b) Kuruluşun faaliyet alanı ile ilgili olarak Ziraat Mühendisi, Gıda Mühendisi, Su Ürünleri Mühendisi veya Veteriner Hekim olmak. Kontrolörler lisans eğitimi aldıkları konu dışında kontrol hizmeti veremezler. c) Aynı yıl içerisinde yalnız bir yetkilendirilmiş kuruluş adına çalışabilir ve aynı kuruluşun farklı şubelerinde görev alamazlar. d) Kontrolörlerin çalışma yetkisi, Bakanlık tarafından kişiye verilir. e) Bakanlıktan alınacak yetki belgesiyle çalışırlar. Kontrolöre, Bakanlıkça verilecek yetki resmi yazı ile bildirilir. f) Yaptıkları kontrolle ilgili rapor tutmak, bu raporları imzalamak ve kontrol veya kontrol ve sertifikasyon kuruluşuna kontrolü takip eden on gün içinde teslim etmek zorundadır. g) Bakanlık, kontrolörün İTU kriterlerini uygulamadığını ve yetersizliğini tespit ettiğinde kontrolör belgesini geçici veya süresiz olarak iptal edebilir. h) Kontrolör olarak çalışanlar sertifiker biriminde çalışamazlar. Sertifikerlerde Aranacak Şartlar, Görev, Yetki, Çalışma Usul ve Esasları Madde 16 — Sertifikerlerde aranacak şartlar, görev, yetki, çalışma usul ve esasları aşağıda belirtilmiştir. a) Kuruluşun faaliyet alanı ile ilgili olarak 4 yıllık yükseköğrenim mezunu olmak. b) İTU konusunda bir yıllık bilgi ve deneyim sahibi olmak. c) Sertifikerler yalnız bir yetkilendirilmiş kuruluş adına çalışabilir. d) Sertifiker olarak çalışanlar kontrol biriminde çalışamazlar. e) Bakanlık tarafından verilen yetki belgesiyle çalışırlar. Sertifikerlere, Bakanlıkça verilecek yetki resmi yazı ile bildirilir. f) Bakanlık, sertifikerlerin İTU kriterlerini uygulamadığını ve yetersizliğini tespit ettiğinde sertifiker belgesini geçici veya süresiz olarak iptal edebilir." ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 305 Yürürlük MADDE 5 — Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 6 — Bu Yönetmelik hükümlerini Tarım ve Köyişleri Bakanı yürütür. 306 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE EK 6. RESMİ GAZETE Tarih: 31.05.2005,Sayı : 25831 Çevre ve Orman Bakanlığından: Toprak Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç Madde 1 — Bu Yönetmeliğin amacı; alıcı ortam olarak toprak kirlenmesinin önlenmesi, kirliliğin giderilmesi, arıtma çamurlarının ve kompostun toprakta kullanımında gerekli tedbirlerin alınması esaslarını sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle uyumlu bir şekilde ortaya koymaktır. Kapsam Madde 2 — Bu Yönetmelik, toprak kirliliğine neden olan faaliyetler ile tehlikeli maddeler ve atıkların toprağa deşarjına, atılmasına, sızmasına ve evsel ve kentsel atıksuların arıtılması sonucu ortaya çıkan arıtma çamurlarının ve kompostun; toprağa, bitkiye, hayvana ve insana zarar vermeyecek şekilde, toprakta kontrollü kullanımına ilişkin teknik, idari esasları ve cezai yaptırımları kapsar. Dayanak Madde 3 — Bu Yönetmelik 9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanununun 8 inci maddesi ve 1/5/2003 tarihli ve 4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 2 nci ve 9 uncu maddesi gereğince hazırlanmıştır. Tanımlar Madde 4 — Bu Yönetmelikte geçen; Bakanlık: Çevre ve Orman Bakanlığını, Kanun: 9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanununu, Atık: 2872 sayılı Çevre Kanununa dayanılarak hazırlanan yönetmeliklerle belirlenen; a) 31/12/2004 tarihli ve 25687 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 3 üncü maddesinde yer alan, Atık, Atıksu, Endüstriyel Atıksu, Evsel Atıksu, Fekal Atıklar, Organik Atık tanımına giren tüm maddeleri, ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 307 b) 14/3/1991 tarihli ve 20814 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliğinin 3 üncü maddesinde yer alan, Katı Atık, İri Katı Atık, Evsel Katı Atık (Çöp), Zararlı ve Tehlikeli Atık tanımına giren tüm maddeleri, c) 20/5/1993 tarihli ve 21586 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliğinin 4 üncü maddesinde yer alan, Tıbbi Atık, Evsel Nitelikli Atıklar, Enfekte Atık, Patojen Atık ve Patolojik Atık tanımına giren tüm maddeleri, d) 14/3/2005 tarihli ve 25755 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliğinin 4 üncü maddesinde yer alan Tehlikeli Atık tanımına giren tüm maddeleri, Ham Çamur: a) Evsel ya da kentsel atıksuları işleyen arıtma tesislerinden ve evsel ve kentsel atıksulara benzeyen bileşimdeki atık suları arıtan diğer arıtma tesislerinden gelen arıtma çamurlarını, b) Fosseptik tanklarından ve evsel ya da kentsel atıksuları arıtmak için kullanılan diğer tesislerden gelen arıtma çamurlarını, c) (a) ve (b)’de atıfta bulunulanlar dışındaki diğer arıtma tesislerinden gelen arıtma çamurlarını, Stabilize Arıtma Çamuru: Fermente edilebilirliğini ve kullanımından kaynaklanan sağlık tehlikelerini önemli ölçüde azaltılmak üzere, biyolojik, kimyasal ya da ısıl işlemden, uzun süreli depolama ya da diğer uygun işlemlerden geçirilmiş arıtma çamurlarını, Fırın Kuru Toprak: 105 °C fırında kurutularak sabit ağırlığa gelmiş toprak kütlesini, Gübre: Toprakların verimini yükseltmek, toprak yapısını düzeltmek, ürünün nitelik ve niceliğini artırmak amacıyla toprağa verilen mineral ve organik bitki besinlerini, Kentsel Atıksu: Evsel atıksu ya da evsel atıksuyun endüstriyel atıksu ve/veya yağmur suyu ile karışımı, Kompost: Organik esaslı katı atıkların oksijenli veya oksijensiz ortamda ayrıştırılması suretiyle üretilen toprak iyileştirici maddeyi, Kullanım: Stabil arıtma çamurunun ve kompostun, toprağın üzerine serilmesi veya toprağın üstüne ve içine herhangi bir biçimde uygulanmasını, Kuru Madde: Arıtma çamuru veya kompostun kurutma fırınında 103 °C’de yaklaşık 24 saat süre ile sabit ağırlığa gelinceye kadar kurutulması sonucunda geride kalan katı madde miktarını, 308 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Mikrobiyal Gübre: Bitki için gerekli olan bitki besin elementlerinin topraktan alınmasında rol oynayan canlı mikroorganizmaların tarımsal üretimde kullanılmak üzere hazırlanan ticari ürünleri, Tarım: Hayvancılık dâhil, bütün ticari gıda ürünlerinin yetiştirilmesini, Taşkın Alanları: Normal zamanlarda su altında bulunmayan, akarsu yatağı dışında bulunan, yağıştan meydana gelen aşırı akış neticesinde taşkınlara maruz kalmış ve tekrar maruz kalması muhtemel olan alanları, Tehlikeli Madde: 2872 sayılı Çevre Kanununa dayanılarak hazırlanan 11/7/1993 tarih ve 21634 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tehlikeli Kimyasallar Yönetmeliğinin 4 üncü maddesinde yer alan Zararlı Madde ve 31/12/2004 tarihli ve 25687 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 3 üncü maddesinde yer alan Tehlikeli ve Zararlı Maddeler tanımına giren tüm maddeleri, Toprak: Minerallerin ve organik artıkların parçalanarak ayrışması sonucu oluşan, yeryüzünü ince bir tabaka halinde kaplayan, canlı doğal bir kaynağı, Toprak Kirliliği: Toprağın, insan etkinlikleri sonucu oluşan çeşitli bileşikler tarafından bulaştırılmasını takiben, toprakta yaşayan canlılar ile yetişen ve yetiştirilen bitkilere veya bu bitkilerle beslenen canlılara toksik etkide bulunacak ve zarar verecek düzeyde anormal fonksiyonda bulunmasını, toprağa eklenen kimyasal materyalin toprağın özümleme kapasitesinin üzerine çıkması, toprağın verim kapasitesinin düşmesini, Yanma Kaybı: Arıtma çamuru veya kompostun kurutulduktan sonra kül fırınında 775 °C’de üç saat süre ile yakılması sonucu yanan veya kaybolan madde miktarını, ifade eder. İKİNCİ BÖLÜM Toprak Kirliliğinin Önlenmesine İlişkin Yükümlülükler Genel Yükümlülükler Madde 5 — Toprak kirliliğinin önlenmesi açısından bu Yönetmelikle belirlenen sınır değerlere ve getirilen yükümlülüklere uyulması zorunludur. Bakanlık, kirlenme riski olan alanları saptar alınacak tedbirleri belirler ve uygulatır. Valilikler; kirlenmiş alanları saptar, alınacak tedbirleri belirler/belirletir ve uygulatır. Kirlenme riskinin bulunduğu alanlarda kirletenler kirlenmeyi önlemekle, kirlenmiş alanlarda kirleten kirlenmeyi durdurmak, kirlenme ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 309 boyutunu tespit etmek, kirlenmenin etkilerini gidermek için gerekli çalışmaları yapmak ve tedbirleri almakla yükümlüdür. Tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan toprak kirliliğinin önlenmesi ve giderilmesi konularında Çevre ve Orman Bakanlığı ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı birlikte çalışır. Belirlenen tedbirler valilikler tarafından uygulanır. Toprak Kirlilik Parametrelerinin Sınır Değerleri Madde 6 — Toprak kirlilik parametrelerinin sınır değerleri EK I-A da verilmiştir. Toprak Kirliliğinin Önlenmesi ve Giderilmesine İlişkin Yükümlülükler Madde 7 — Toprak kirliliğinin önlenmesine ilişkin yükümlülükler aşağıda belirtilmiştir; a) Her türlü atık ve artığın, toprağa zarar verecek şekilde, Çevre Kanunu ve Yönetmeliklerinde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama vermek, depolamak ve benzeri faaliyetlerde bulunmak yasaktır. b) Her türlü faaliyet veya kaza sonucu kirletilmiş toprakları, bu kirliliğe neden olan faaliyet sahipleri temizlemekle yükümlüdür. Toprağın temizlenmesini müteakip, EK I-A da verilen parametrelerden Bakanlıkça talep edilenlerin analizleri yapılarak, toprağın bu Yönetmelikteki sınır değerleri sağladığını raporla belgelenir. c) Kirlenmiş toprakların tespiti ve temizlenmesine ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenir. d) Bu Yönetmelikte geçen toprak, stabilize arıtma çamuru ve kompostun EK I-A (b), EK II-A, EK II-B de verilen parametrelerin örnekleme ve analizlerinin akredite olmuş laboratuvarlarda, EK-IV de belirtilen esaslar çerçevesinde yapılması zorunludur. e) Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nca ruhsatlandırılmamış gübre ve ruhsatlandırılmış gübre üretiminin bant çıkışı her parti için ayrı ayrı uygun analiz raporu alınmamış olanların, tarım ilaçları ve kanserojen maddelerin toprağa verilmesi ve kullanılması yasaktır. f) Tarımsal girdileri üreten, ithal eden, pazarlayan ve hammadde olarak toprakları kullananlar toprak kirliliğine sebep olmayacak teknoloji ve prosesleri seçmekle yükümlüdür. g) Askeri tesisler için toprak kullanımına ilişkin esaslar ve yasaklar ile bunların denetimi, Genelkurmay Başkanlığı ile koordine edilerek Bakanlık ve Milli Savunma Bakanlığınca ayrıca belirlenir. Toprak Kirliliğinin Mevcut Durumunun İzlenmesi 310 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Madde 8 — Valilikler her türlü faaliyet veya kaza sonucu kirlenmiş ve kirlenme riski altında olan topraklarda durum tespiti, analizlerin yapılması/yaptırılması, kirlenmenin izlenmesi ve raporlanmasıyla yükümlüdür. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Ham Çamur, Stabilize Arıtma Çamuru ve Kompostun Toprakta Kullanılması ile İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu Stabilize Arıtma Çamurunda Bulunan Ağır Metallerin Sınır Değerleri Madde 9 — Stabilize arıtma çamurunda ağır metallerin izin verilen maksimum miktarları EK I-B de verilmiştir. Stabilize Arıtma Çamurunun Toprakta Kullanılması ile İnceleme ve Değerlendirme Komisyonunun Oluşumu Madde 10 — Evsel ve kentsel atık suların arıtılması sonucu elde edilen ve EK I-B de verilen sınır değerleri aşmayan stabilize arıtma çamurunun toprakta kullanılabilmesi için; a) Arıtma tesisini işleten özel ve resmi kuruluşların, toprakta kullanılacak stabilize arıtma çamurunun EK II-B de yer alan stabilize arıtma çamuru analiz belgesi formunda verilen parametrelerin analizlerini günlük kuru çamur miktarı elli (50) tona kadar olanlar altı ayda bir, elli (50) tonun üzerinde olanlar üç ayda bir analiz sonuçlarını belgelendirmesi zorunludur. Ancak, arıtma kapasitesi günlük beşbin (5000) kişi ya da üçyüz (300) kg biyolojik oksijen ihtiyacı (BOI5) altında olan ve temelde evsel atık suların arıtıldığı arıtma tesisi işletmecileri, EK II-B de yer alan stabilize arıtma çamuru analiz belgesi formunda verilen parametrelerin analizlerini oniki ayda bir yaptırmakla yükümlüdür. b) Stabilize arıtma çamurlarının toprakta kullanılması izne tabidir. Stabilize arıtma çamuru üreticileri kullanıma sunacakları stabilize arıtma çamuru için Stabilize Arıtma Çamuru Kullanım İzin Belgesi talebiyle aşağıda belirtilen bilgi ve belgelerle birlikte valiliğe başvuruda bulunurlar. 1) Stabilize arıtma çamurunun kullanılacağı bölgenin il, ilçe ve köy olarak yeri, parsel numarası ve kaç dekar olduğu, 2) Bu topraklarda yetiştirilecek ürünün cinsi, 3) Yıllık üretilen arıtma çamuru miktarı ve kuru madde yüzdesi, 4) Kullanılacak stabilize arıtma çamurunun analiz belgesi (EK II-B), 5) Uygulanacak toprağın analiz belgesi (EK II-A). ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 311 Stabilize arıtma çamurunun toprakta kullanımına yönelik yapılan başvurularda müracaat dosyası İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu tarafından incelenir. İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu; İl Çevre ve Orman Müdürlüğünün başkanlığında İl Tarım ve Köyişleri Müdürlüğü, İl Sağlık Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü taşra teşkilatı ve gerekli görülürse Valilikçe stabilize arıtma çamurunun kullanım alanına göre başka kurumlardan dâhil edilecek üyelerden oluşur. İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu, stabilize arıtma çamurunun toprağın fiziksel özelliklerinin düzenlenmesine etkisi ile toprağa getireceği ağır metal yük miktarı, toprağın ve yer üstü/yer altı sularının kalitesini bozucu etkisini dikkate alarak incelemeyi yapar. Bu doğrultuda hazırlanan Stabilize Arıtma Çamuru Kullanım İzin Belgesi (EK-III) Mahalli Çevre Kurulu’nun alacağı karar doğrultusunda mahallin en büyük mülki amiri tarafından üç yıllığına verilir. Stabilize Arıtma Çamuru Üreticilerinin Yükümlülükleri Madde 11 — Arıtma tesisini işleten özel ve resmi kuruluş işletmecileri, stabilize arıtma çamurlarıyla ilgili analizleri yapmak ve kayıtları tutmakla yükümlüdür. a) Tutulacak kayıtlarda aşağıdaki bilgiler bulunacaktır. 1) Arıtma çamurunun stabilize hale getirilmesi için uygulanan yöntem, 2) Stabilize arıtma çamurunun EK II-B de belirtilen parametre değerleri, 3) Üretilen stabilize arıtma çamuru miktarı ve toprakta kullanılmak üzere sağlanan miktar kullanım miktarları, 4) Stabilize arıtma çamuru alıcılarının adları ve adresleri ile çamurun kullanılacağı yer, 5) Stabilize arıtma çamurunun kullanılacağı alanda yetiştirilecek ürün çeşidi. Bu kayıtlar yetkililere açık olacak ve bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren her üç yılda bir toprakta stabil arıtma çamurunun kullanımına ilişkin olarak; yukarıda (a) bendindeki tüm bilgileri ve uygulamada karşılaşılan güçlükleri belirten raporu arıtma çamuru üreticileri hazırlayarak valiliğe sunarlar. Arıtma tesisini işleten özel ve resmi kuruluş işletmecileri arıtma çamurunun arıtma metodları ve analiz sonuçları hakkındaki bilgileri talepleri halinde yetkililere vermekle yükümlüdür.. b) Arıtma tesisini işleten özel ve resmi kuruluşların, stabilize arıtma çamuru kullanılan toprağın EK II-A daki Toprak Analiz Belgesi’nde yer alan parametrelerin analizlerini oniki ayda bir valiliğe belgelendirmesi 312 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE zorunludur. Eğer stabilize arıtma çamurunun birinci kullanım öncesinde, topraktaki tüm ağır metallerin konsantrasyonu bu Yönetmeliğin EK I-A (a) da belirtilen sınır değerlerin % 50 sinden daha az ise stabilize arıtma çamurunun toprakta kullanımında topraktaki ağır metal analizlerinin izin verilen süre içerisinde ikinci ve üçüncü yıl tespiti yapılmayabilir. c) Stabilize arıtma çamuru üreticileri, stabilize arıtma çamurunun kullanıma sunulmasından önce kullanıcılara aşağıdaki belgelerin bir örneğini vermekle yükümlüdür. Gerektiğinde kullanıcılar denetimler esnasında yetkililere belirtilen belgeleri ibraz etmekle yükümlüdürler. 1) Stabilize Arıtma Çamuru Kullanım İzin Belgesi (EK-III), 2) Stabilize Arıtma Çamuru Analiz Belgesi (EK II-B), d) Ancak arıtma kapasitesi günlük beşbin (5000) kişi ya da üçyüz (300) kg biyolojik oksijen ihtiyacı (BOI5) altında olan ve temelde evsel atık suların arıtılması için tasarımlanmış arıtma tesisleri işletmecileri bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin (3) numaralı alt bendi ve (c) bendinin (1) numaralı alt bendi hariç olmak üzere (a), (b), (c) bentlerinden valiliğin izniyle muaf tutulabilir. e) Stabilize arıtma çamuru üreticileri tuttukları kayıt ve belgeleri en az 10 yıl saklamakla yükümlüdürler. Ham Çamurun Kullanma Yasakları Madde 12 — Ham çamurun toprakta kullanılması yasaktır. Stabilize Arıtma Çamurunun Kullanma Sınırlamaları ve Yasakları Madde 13 — Stabilize arıtma çamurunun kullanılmasında aşağıda belirtilen sınırlama ve yasaklara uyulması zorunludur. a) Stabilize arıtma çamurunun toprakta kullanılabilmesi için EK I-B de verilen değerleri aşmaması zorunludur. b) Stabilize arıtma çamurunun uygulanacağı toprakta ağır metal içeriğinin EK I-A(a) da verilen değerleri aşmaması zorunludur. Topraktaki ağır metal konsantrasyonlarından birinin dahi EK I-A(a) da verilen sınır değerleri aşması durumunda, stabilize arıtma çamurunun toprakta kullanılması yasaktır. Atıksu arıtma tesislerinden çıkan evsel ve kentsel arıtma çamurları toprakta kullanılmayacaksa, 14/3/1991 tarihli ve 20814 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği hükümleri doğrultusunda katı atık depolama sahalarında bertaraf edilmesi gerekmektedir. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 313 Tehlikeli atık sınıfına giren arıtma çamurları ise 14/3/2005 tarihli ve 25755 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği hükümleri kapsamında bertaraf edilmesi gerekmektedir. c) Stabilize arıtma çamuru meyve ağaçları hariç olmak üzere toprağa temas eden ve çiğ olarak yenilen meyve ve sebze ürünlerinin yetiştirilmesi amacıyla kullanılan topraklarda kullanılması yasaktır. d) Stabilize arıtma çamuru, bitkilerin besin gereksinimleri ve yer üstü, yer altı sularının kalitesinin bozulmaması dikkate alınacak şekilde, su kaynaklarının korunmasıyla ilgili yasalarla düzenlenmiş hükümlere uygun kullanılmalıdır. e) Toprağın pH değeri 5 ten küçükse stabilize arıtma çamuru toprağa uygulanamaz. pH değeri 5-6 arasında olan topraklarda stabilize arıtma çamurunun kullanılması halinde, artan taşınabilirlik dikkate alınarak gerekli görülürse EK I-A(a) ya göre belirlenmiş sınır değerler Bakanlık tarafından düşürülebilir. f) Stabilize arıtma çamurunun uygulanmasından belli bir süre geçmeden otlatma yapılması ya da hayvan yemlerinin hasadının yapılması söz konusu ise otlak ya da hayvan yemi ürünlerinde özellikle coğrafi ve iklim durumları dikkate alınarak belirlenecek olan süre, hiçbir durumda üç haftadan az olmayacaktır. g) Stabilize arıtma çamurlarının, içme suyu havzalarının mutlak koruma alanlarında ve diğer yüzey sularına 50 metreden yakın olan alanlara uygulanması yasaktır. h) Stabilize arıtma çamurlarının, taşkın alanlarında ve taşkın tehlikesi olan alanlarda, don ve karla kaplı alanlarda toprağa uygulanması yasaktır. ı) Yüzey akış tehlikesi olan alanlarda toprak muhafaza tedbirleri alınmadan stabilize arıtma çamurunun uygulanması yasaktır. i) Stabil arıtma çamurunun toprakta on yıllık ortalama esas alınarak her yıl uygulanması halinde toprağa verilebilecek maksimum ağır metal miktarları EK I-C de verilen değerleri aşmaması zorunludur. k) Eşdeğer nüfus kapasitesi bir milyon kişinin üzerinde olan tesislerde oluşan arıtma çamurlarının en az % 90 kuru madde değerine kadar kurutulması zorunludur. Kompostun Toprakta Kullanılması Madde 14 — Kompostun toprakta kullanılabilmesi için; a) C/N oranının 35 den daha büyük olması halinde kompost reaksiyonunun optimum şartlarda cereyan edebilmesi için reaktörde komposta azot beslemesinin yapılması, 314 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE b) Kompostun, organik madde muhtevasının kuru maddenin en az % 35 i oranında olması, c) Piyasaya sürülen kompostun su muhteva oranının % 50 yi geçmemesi, d) Piyasaya sürülen kompost içinde, cam, cüruf, metal, plastik, lastik, deri gibi seçilebilir maddelerin toplam ağırlığın % 2 sini geçmemesi, e) Üretilen kompostun ağır metal muhtevaları, en az altı aylık aralarla, ihtiva ettikleri kurşun, kadmiyum, krom, bakır, nikel, civa ve çinko yönünden analizlerinin yapılması, f) Kompostun kullanılacağı toprağın, EK II-A daki Toprak Analiz Belgesi’nde yer alan parametre analizlerinin oniki ayda bir belgelendirilmesi, g) Toprak ve kompost numunelerinin usulüne ve tekniğine uygun olarak alınması ve tüm kütleyi temsil edici olması, h) Toprak analizleri sonucu, topraktaki ağır metal içeriklerinin EK IA(a) da yer alan değerleri aşması halinde söz konusu toprakta kompostun kullanılmaması, ı) Kompostun toprakta 10 yıllık ortalama esas alınarak her yıl uygulanması halinde, ağır metaller itibari ile toprağa verilen yükün EK I-C de verilen değerleri aşmaması, gerekir. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Özendirme, Eğitim, Denetime İlişkin Esaslar ve Yaptırımlar Özendirme ve Eğitime İlişkin Esaslar Madde 15 — Bakanlığın koordinasyonunda, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, mahallin en büyük mülki idare amirliği ve belediyeler; a) Tarımsal zararlılarla entegre mücadele ilkeleri çerçevesinde kimyasal mücadeleye alternatif mücadele metodlarından biyolojik mücadele, genetik mücadele, biyoteknolojik mücadele, kültürel tedbirler, dayanıklı çeşitler, fiziksel ve mekanik mücadelelerden birinin başlatılmasına, b) Stabilize edilmiş hayvan gübrelerinin gübreleme amacıyla kullanılmasına, c) Toprak analizine dayalı olarak söz konusu toprak için en uygun gübre ile hastalık ve zararlılara göre en uygun tarım ilacının kullanılmasına, d) Kimyasal mücadelenin kaçınılmaz olduğu durumlarda, toprağın yapısı, etken ilacın formülasyonu ve benzeri özellikler dikkate alınarak en uygun ilaçlama aletinin kullanılmasına, e) İnsan ve çevre sağlığına uygun mikrobiyal gübre kullanımına, ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 315 f) Arıtma tesisini işleten özel ve resmi kuruluşlar stabilize arıtma çamurunun toprakta kullanılmasına ilişkin kullanım talimatı hazırlayarak kullanıcıya vermekle, g) Toprak kirliliğinin önlenmesi ve toprağın kullanımı ile ilgili çiftçiler ve faaliyet sahiplerinin eğitimine, ilişkin özendirici faaliyetlerde bulunmakla, yükümlüdür. Denetim Madde 16 — Bu Yönetmelik uyarınca stabilize arıtma çamurunun ve kompostun toprak ortamındaki her türlü kullanımı ve toprak kirliliği denetiminde Kanun uyarınca Bakanlık yetkilidir. Ancak mahallin en büyük mülki amirliği mevzuatlarında belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde denetim yaparlar. Kurum, kuruluş, işletme ve toprak sahipleri ile işletmeciler denetimle yetkili kişilere; a) Taşınmaza veya tesislere girmesi için izin vermekle, b) Numune alınmasına ve yerinde ölçümler yapılmasına izin vermekle, c) Yetkili kişilerin istedikleri kayıt ve bilgileri sağlamakla, yükümlüdürler. Denetleme işlemleri ile ilgili olarak yapılan analiz ve ölçümlerin masrafları denetlenen kurum, kuruluş ve işletme, toprak sahibi ile işletenler tarafından karşılanır. Valilikçe denetimler sırasında kurum, kuruluş ve işletmelerden elde edilen ticari sır mahiyetindeki bilgi ve belgeler başka amaçlar için kullanılamaz. Yaptırımlar Madde 17 — Bu Yönetmelikte yer alan yasaklara uymayan ve yükümlülükleri yerine getirmeyenler hakkında Kanunun 20, 21, 23 ve 26 ncı maddesi uygulanır. Raporlama Madde 18 — Valilik aşağıda belirtilen belgelere ait bilgileri hazırlayarak Bakanlığa raporlamakla yükümlüdür. a) Stabilize arıtma çamurlarının toprakta kullanımıyla ilgili verilen kullanım izin belgesinin bir nüshasını, b) Stabilize arıtma çamuru üreticilerinin 11 inci madde (a) bendindeki tüm bilgileri ve uygulamada karşılaşılan güçlükleri belirten rapor, 316 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE c) 8 inci maddede belirtilen kirlenmiş alanlarda kirlenmenin etkilerinin giderilmesi için yapılan çalışmalar, alınan önlemler ve kirliliğin izlenmesi ile ilgili hazırlanacak rapor. BEŞİNCİ BÖLÜM Çeşitli ve Son Hükümler Yürürlükten Kaldırılan Yönetmelik Madde 19 — 10/12/2001 tarihli ve 24609 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Toprak Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği yürürlükten kaldırılmıştır. Geçici Madde 1 — 10/12/2001 tarihli ve 24609 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Toprak Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği 9 uncu maddesi gereğince verilen "Arıtma Çamuru Kullanımı İzin Belgesi" izin süresi bitimine kadar geçerli olup, tekrar Stabilize Arıtma Çamuru Kullanımı İzin Belgesi almak isteyen özel ve resmi kuruluşlar bu Yönetmeliğe göre başvuruda bulunmak zorundadırlar. Geçici Madde 2 — Bu Yönetmeliğin 7 nci maddesi birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen parametrelerin örnekleme ve analizlerinin akredite olmuş laboratuvarlarda yapılması zorunluluğu, Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl sonra geçerlidir. Geçici Madde 3 — Bu Yönetmeliğin 13 üncü maddesi birinci fıkrasının (k) bendinde belirtilen eşdeğer nüfusu bir milyon kişinin üzerinde kapasiteye sahip tesisler Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört yıl içerisinde arıtma çamurlarında en az % 90 kuru madde değerini sağlamakla yükümlüdür. Yürürlük Madde 20 — Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme Madde 21 — Bu Yönetmelik hükümlerini Çevre ve Orman Bakanı yürütür. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 317 EK I-A TOPRAK KİRLİLİK PARAMETRELERİ SINIR DEĞERLERİ a)Topraktaki Ağır Metal Sınır Değerleri pH 5- 6 pH6 Ağır Metal mg/kg mg/kg (Toplam) Fırın Kuru Fırın Kuru Toprak Toprak Kurşun 50 300 Kadmiyum 1 3 Krom 100 100 Bakır* 50 140 Nikel* 30 75 Çinko * 150 300 Civa 1 1,5 pH değeri 7’den büyük ise çevre ve insan sağlığına özellikle yer altı suyuna zararlı olmadığı durumlarda Bakanlık sınır değerleri %50’ye kadar artırabilir. Yem bitkileri yetiştirilen alanlarda çevre ve insan sağlığına zararlı olmadığı bilimsel çalışmalarla kanıtlandığı durumlarda, bu sınır değerlerin aşılmasına izin verilebilir. b)Kirlenmiş Toprakta Arıtma Sonucu Uyulması Gereken Sınır Değerler Kirlilik Parametreleri Klorür İyonu (mg Cl - /L) Sodyum (mg Na/L) Kobalt (mg/kg Fırın Kuru Toprak) Arsenik Molibden Kalay Baryum Florür Serbest siyanid Kompleks siyanid Sülfür Brom Benzen Sınır Değerler (Toplam) 25 125 20 20 10 20 200 200 1 5 2 20 0,05 318 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Bütil benzen Toliol Xylol Fenol Selenyum Talyum Uranyum Polisiklik aromatik hidrokarbon bileşikleri Organo klorlu bileşikler Tarımsal Mücadele İlaçları –Bireysel Tarımsal Mücadele İlaçları –Toplam PCB Poliklorlandırılmış bifeniller Hexaklor benzol Pentaklor benzol - HCH (lindan) 0,05 0,05 0,05 0,05 5 1 5 5 0,5 0,5 2 0,5 0,1 0,1 0,1 EK I-B TOPRAKTA KULLANILABİLECEK STABİLİZE ARITMA ÇAMURUNDA MÜSAADE EDİLECEK MAKSİMUM AĞIR METAL MUHTEVALARI Ağır Metal (Toplam) Sınır Değerler (mg/kg fırın kuru materyal) Kurşun Kadmiyum Krom Bakır Nikel Çinko Civa 1200 40 1200 1750 400 4000 25 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 319 EK I-C TOPRAKTA ON YILLIK ORTALAMA ESAS ALINARAK BİR YILDA VERİLMESİNE MÜSAADE EDİLECEK AĞIR METAL YÜKÜ SINIR DEĞERLERİ Ağır Metal (Toplam) Sınır Yük Değeri (g/da/yıl, kuru maddede) Kurşun 1500 Kadmiyum 15 Krom 1500 Bakır 1200 Nikel 300 Çinko 3000 Civa 10 Yem bitkileri yetiştirilen alanlarda çevre ve insan sağlığına zararlı olmadığı bilimsel çalışmalarla kanıtlandığı durumlarda, bu sınır değerlerin aşılmasına izin verilebilir. EK II-A TOPRAK ANALİZ BELGESİ Toprak Örneğinin Alındığı Faaliyet Sahibi (Adı Soyadı) Faaliyet Türü Toprak Örneğinin Alındığı Derinlik Numunenin Alındığı Tarih Numune Alan Kişinin Adı Yetiştirilecek ürün çeşidi Parsel No Numune Alınan Alanın Büyüklüğü (Dekar) İl İlçe Köy Toprak Analizleri Kurşun (mg/kg Fırın Kuru Toprak) Kadmiyum Krom Bakır Sonuçlar Analiz Metodu 320 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Nikel Civa Çinko Azot Fosfor pH Organik Madde Numune Analiz Tarihi: …/…/…. Açıklama: Analizi Yapan ........................ ........................ Onaylayan ..................... ..................... Analizi Yapan ........................ ........................ Kontrol Eden ....................... ....................... EK II-B STABİLİZE ARITMA ÇAMURU ANALİZ BELGESİ Ağır Metaller Arıtma Çamuru Analizi Kurşun(mg/kg Fırın Kuru Toprak) Kadmiyum Krom Bakır Nikel Civa Çinko Azot Fosfor pH C/N Kuru Madde Yanma Kaybı Organik Madde Analiz Metotları ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Arıtma çamurunun stabilizasyonu için uygulanan arıtma yöntemi Numune Analiz Tarihi: …/…/…. Açıklama: Analizi Yapan ........................ ........................ Analizi Yapan ........................ ........................ Kontrol Eden ....................... ....................... Onaylayan ...................... ...................... EK-III STABİLİZE ARITMA ÇAMURU KULLANIM İZİN BELGESİ İzin Belgesinin Arıtma Çamuru Üreticisinin Adı Soyadı Ticari Ûnvanı Adresi Adı Arıtma Tesisinin Adresi Adresi Parsel No Alanı (da) Kullanılacak Arazinin Yetiştirilecek ürün çeşidi Tarihi:.../.../..... Sayısı:........... 321 322 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Kullanılmasına İzin Verilen Maksimum Stabilize Arıtma Çamurunun Kuru Madde Miktarı (ton/da/yıl) İzin Verilen Alanda Stabilize Arıtma Çamuru Kullanımının Tekrarlanma Süresi (yıl) Açıklama: Bu izin belgesi yukarıda adı ve soyadı/ûnvanı yazılı müracaat sahibine .../.../......tarih ve ............. Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Toprak Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği’nin 10 uncu maddesine istinaden 3 (üç) yıllığına verilmiştir. Yetkili Amir İmza-Mühür-Tarih EK-IV ÖRNEK ALMA VE ANALİZ METODLARI Toprak Örneği Alma: Analiz için alınan temsili toprak örnekleri normalde, aynı amaçla tarım yapılan 50 dekarı aşmayan bir arazi üzerinden alınan 25 örneğin karıştırılmasıyla meydana getirilecektir. Ancak büyük ölçekli aynı amaçla tarım yapılan alanlardan Valiliğin onayı ile 200 dekarı aşmayan bir arazi üzerinden 25 örneğin karıştırılmasıyla temsili toprak örneği alınabilir. Örneklerin toprak derinliği 25 cm’nin altında olması hali hariç, 25 cm derinlikten alınması gereklidir. Toprak derinliğinin bu değerin altında olması halinde örneğin alındığı derinlik 10 cm’nin altına düşmemelidir. Stabilize Arıtma Çamuru Örneği Alma: Stabilize arıtma çamuru örneği stabilizasyon işleminden sonra, kullanıcıya gönderilmesinden önce ve çamur üretimini temsil edecek şekilde en az 25 farklı numunenin karıştırılmasıyla oluşturulur. Analiz Metodları: Ağır metal analizi kuvvetli asit parçalanmasını takiben gerçekleştirilmelidir. Referans analiz metodu asgari atomik absorpsiyon spektrometri olmalı ve her bir metal için tespit sınırı uygun sınır değerin % 10’undan yüksek olmamalıdır. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 323 EK 7. RESMİ GAZETE Tarih: 19.07.2005, Sayı: 25880 Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu Kanun No. 5403 Kabul Tarihi : 3.7.2005 BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Tanımlar Amaç MADDE 1. — Bu Kanunun amacı; toprağın doğal veya yapay yollarla kaybını ve niteliklerini yitirmesini engelleyerek korunmasını, geliştirilmesini ve çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak, plânlı arazi kullanımını sağlayacak usûl ve esasları belirlemektir. Kapsam MADDE 2. — Bu Kanun; arazi ve toprak kaynaklarının bilimsel esaslara uygun olarak belirlenmesi, sınıflandırılması, arazi kullanım plânlarının hazırlanması, koruma ve geliştirme sürecinde toplumsal, ekonomik ve çevresel boyutlarının katılımcı yöntemlerle değerlendirilmesi, amaç dışı ve yanlış kullanımların önlenmesi, korumayı sağlayacak yöntemlerin oluşturulmasına ilişkin sorumluluk, görev ve yetkilerin tanımlanması ile ilgili usûl ve esasları kapsar. Tanımlar MADDE 3. — Bu Kanunda geçen; a) Bakanlık: Tarım ve Köyişleri Bakanlığını, b) Kurul: Toprak Koruma Kurulunu, c) Toprak: Mineral ve organik maddelerin parçalanarak ayrışması sonucu oluşan, yeryüzünü ince bir tabaka halinde kaplayan, canlı ve doğal kaynağı, ç) Arazi: Toprak, iklim, topografya, ana materyal, hidroloji ve canlıların değişik oranda etkisi altında bulunan yeryüzü parçasını, d) Tarım arazisi: Toprak, topografya ve iklimsel özellikleri tarımsal üretim için uygun olup, hâlihazırda tarımsal üretim yapılan veya yapılmaya uygun olan veya imar, ihya, ıslah edilerek tarımsal üretim yapılmaya uygun hale dönüştürülebilen arazileri, e) Mutlak tarım arazisi: Bitkisel üretimde; toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerinin kombinasyonu yöre ortalamasında ürün alınabilmesi için sınırlayıcı olmayan, topografik sınırlamaları yok veya çok 324 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE az olan; ülkesel, bölgesel veya yerel önemi bulunan, hâlihazır tarımsal üretimde kullanılan veya bu amaçla kullanıma elverişli olan arazileri, f) Özel ürün arazisi: Mutlak tarım arazileri dışında kalan, toprak ve topografik sınırlamaları nedeniyle yöreye adapte olmuş bitki türlerinin tamamının tarımının yapılamadığı ancak özel bitkisel ürünlerin yetiştiriciliği ile su ürünleri yetiştiriciliğinin ve avcılığının yapılabildiği, ülkesel, bölgesel veya yerel önemi bulunan arazileri, g) Dikili tarım arazisi: Mutlak ve özel ürün arazileri dışında kalan ve üzerinde yöre ekolojisine uygun çok yıllık ağaç, ağaççık ve çalı formundaki bitkilerin tarımı yapılan, ülkesel, bölgesel veya yerel önemi bulunan arazileri, ğ) Marjinal tarım arazisi: Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri ve dikili tarım arazileri dışında kalan, toprak ve topografik sınırlamalar nedeniyle üzerinde sadece geleneksel toprak işlemeli tarımın yapıldığı arazileri, h) Yeter büyüklükte tarımsal arazi parseli: Makineli tarımda toplam işlem zamanları ve alan kayıplarını optimum yapabilen, arazi nitelikleri, ürün deseni ve potansiyeline göre Bakanlık tarafından belirlenen ve daha fazla küçültülemeyecek en küçük parsel büyüklüğünü, ı) Yeter gelirli tarımsal işletme: Bir tarım işletmesinde üretim faktörlerinin rasyonel kullanımına olanak vererek işletmenin gelişmesini temin eden, ailenin ekonomik ve sosyal gelişimini temin edecek gelir ile tarımsal yapının muhafazası ve tarımın sürekliliğini sağlayan en küçük işletme büyüklüğünü, i) Tarım dışı alanlar: Üzerinde toprak bulunmayan çıplak kayaları, daimi karla kaplı alanları, ırmak yataklarını, sahil kumullarını, sazlık ve bataklıkları, askeri alanları, endüstriyel, turizm, rekreasyon, iskân, altyapı ve benzeri amaçlarla plânlanmış arazileri, j) Sulu tarım arazisi: Tarımı yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı arazileri, k) Tarımsal amaçlı yapılar: Toprak koruma ve sulamaya yönelik altyapı tesisleri, entegre nitelikte olmayan hayvancılık ve su ürünleri üretim ve muhafaza tesisleri ile zorunlu olarak tesis edilmesi gerekli olan müştemilatı, mandıra, üreticinin bitkisel üretime bağlı olarak elde ettiği ürünü için ihtiyaç duyacağı yeterli boyut ve hacimde depolar, un değirmeni, tarım alet ve makinelerinin muhafazasında kullanılan sundurma ve çiftlik atölyeleri, seralar, tarımsal işletmede üretilen ürünün özelliği itibarıyla hasattan sonra iki saat içinde işlenmediği takdirde ürünün kalite ve besin ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 325 değeri kaybolması söz konusu ise bu ürünlerin işlenmesi için kurulan tesisler ile Bakanlık tarafından tarımsal amaçlı olduğu kabul edilen entegre nitelikte olmayan diğer tesisleri, l) Arazi yetenek sınıflaması: Toprak bozulmasına neden olmayacak şekilde arazinin en uygun kullanım şeklini belirlemek için kullanım ve koruma verilerini bir araya getirerek temel toprak etütlerine ve iklim koşullarına dayalı yapılan plânlamalara yönelik arazi sınıflamasını, m) Arazi kullanım plânlaması: Her ölçekte plânlamaya temel oluşturmak üzere, toprağın ve diğer çevresel kaynakların bozulmasını önlemek için ekolojik, toplumsal ve ekonomik şartlar gözetilerek sürdürülebilirlik ilkesine uygun, farklı arazi kullanım şekillerini oluşturmaya yönelik toprak ve su potansiyelinin belirlenip, sistematik olarak değerlendirilmesini ve birbirleri ile olan ilişkilerini ortaya koyan rasyonel arazi kullanım plânlarını, n) Tarımsal amaçlı arazi kullanım plân ve projeleri: Tarım alanlarında yörenin ekolojik, ekonomik ve toplumsal özellikleri dikkate alınarak toprakların sürekli üretkenliğini sağlayacak tarım tekniklerini, toprak, su, bitki ve insan ilişkileri ile toprak korumaya yönelik diğer fiziksel, kimyasal, kültürel ve bitkisel düzenlemeleri kapsayan rasyonel tarımsal arazi kullanım plân ve projelerini, o) Toprak koruma projeleri: Toprağın doğal veya insan faaliyetleri sonucu yok olmasını, bozulmasını veya zarar görmesini önlemek ve sürekli üretken kalmasını sağlamak için yapılan fiziksel, kültürel ve bitkisel tedbirleri kapsayan projeleri, ö) Arazi toplulaştırması: Arazilerin doğal ve yapay etkilerle bozulmasını ve parçalanmasını önlemek, parçalanmış arazilerde ise doğal özellikleri, kullanım bütünlüğü ve mülkiyet hakları gözetilerek birden fazla arazi parçasının birleştirilip ekonomik, ekolojik ve toplumsal yönden daha işlevsel yeni parsellerin oluşturulmasını ve bu parsellerin arazi özellikleri ve alanı değerlendirilerek kullanım şekillerinin belirlenmesini, köy ve arazi gelişim hizmetlerinin sağlanmasını, p) Toplulaştırma proje sahası: Toplulaştırma projesinin uygulanacağı sınırlar içinde kalan alanı, r) Arazi bozulması: Arazinin doğal veya yapay etkiler sonucu özelliklerinin değişikliğe uğraması ile ekonomik ve ekolojik işlevlerinin azalması veya yok olmasını, s) Toprak veri tabanı: Arazi ve toprak kaynaklarının nitelikleri ile birlikte belirlenerek kayıt altına alındığı veri tabanını, 326 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE ş) Tahsis: Bu Kanun kapsamında değerlendirilmek üzere, Hazinenin özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazlardan, vasfı ve hâlihazır kullanım şekline bakılmaksızın toplulaştırma kapsamında değerlendirilebilecek yerlerin, Maliye Bakanlığı tarafından Bakanlığa tahsis edilmesini, İfade eder. İKİNCİ BÖLÜM Arazi Mülkiyet Hakkının Kullanımı ve Toprak Koruma Kurulu Arazi mülkiyet hakkının kullanım esası MADDE 4. — Devletin hüküm ve tasarrufu altında ve Hazinenin özel mülkiyetinde olan araziler ile kamu kurumlarına, gerçek ve tüzel kişilere ait olan arazilerin mülkiyet hakkı kullanılırken toprağın; bitkisel üretim fonksiyonu, endüstriyel, sosyo-ekonomik ve ekolojik işlevlerinin tamamen, kısmen veya geçici olarak engellenmemesi amacıyla araziyi kullananlar, bu Kanunun öngördüğü tedbirleri almakla yükümlüdür. Toprak Koruma Kurulu MADDE 5. — Her ilde, valinin başkanlığında, ildeki tarımdan sorumlu birim amiri tarafından başkan yardımcılığı ve sekretarya hizmetleri görevi yürütülmek üzere, ilde plân yapma yetkisine sahip kamu kurum ve kuruluşları ile üniversitelerden, üç birimin ve Maliye Bakanlığının ildeki üst düzey temsilcisi ile plânlama ve/veya toprak koruma konularında ulusal ölçekte faaliyette bulunan kamu kurumu niteliğini haiz meslek kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarının yerel temsilcilerinden üç kişi olmak üzere Kurul oluşturulur. Kurulun gündeminde bulunan araziler özel kanunlarla koruma altına alınmış alanlar, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün proje alanı veya 22.11.1984 tarihli ve 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanununa göre uygulama alanı ilân edilen yerlerden ise bu alanlarda uygulama yapan birimin yetkili temsilcisi de Kurula dâhil edilir. Kurulun kuruluşu, çalışma usûl ve esasları Bakanlık tarafından hazırlanacak yönetmelikle belirlenir. Kurulun görevleri MADDE 6. — Kurulun görevleri aşağıda belirtilmiştir: a) Arazi kullanılan tüm faaliyetlerde, arazinin korunması, geliştirilmesi ve verimli kullanılmasına yönelik inceleme, değerlendirme ve izleme yapmak, ortaya çıkan olumsuzlukları belirlemek, toprak korumayı ve bununla ilgili sorunları giderici önlemleri almak, geliştirmek, uygulanmasını sağlamak için görüş oluşturmak. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 327 b) Arazi kullanımını gerektiren tüm girişimleri yönlendirmek üzere, yerel plân veya projelerin uygulanması amacıyla takibini yapmak. c) Toprak koruma önlemlerinin yerine getirilmesi sürecini yerel ölçekte izlemek, değerlendirmek ve çözümleyici öneriler geliştirmek, hazırlanacak toprak koruma ve arazi kullanım plânları doğrultusunda, yerel ölçekli yıllık iş programları için görüş oluşturmak ve uygulamaya konulmasının takibini yapmak. ç) Ülkesel, bölgesel veya yerel ölçekli yapılan plânlar arasındaki uyumu denetlemek. d) Kanunda yer alan konularla ilgili başvuruları almak ve ilgililere aktarmak. e) Kanunla verilen diğer görevleri yapmak. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Toprak ve Arazi Varlığının Belirlenmesi Toprak ve arazi varlığının belirlenmesine ilişkin esaslar MADDE 7. — Bakanlık, toprak koruma ve kullanmaya yönelik farklı sistemler kullanarak arazi ve toprakla ilgili sınıflamaları ve haritaları yapar veya yaptırır. Toprak ve arazi varlığının belirlenmesi, sınıflandırılması, etüt, analiz ve sınıflama ile ilgili standart oluşturulması, harita ve veri tabanının hazırlanması ve kullanıcıların hizmetine sunulmasına ilişkin usûl ve esaslar, Bakanlıkça hazırlanacak yönetmelikle belirlenir. Tarım arazilerinin sınıflandırılması ve arazi parsel büyüklüklerinin belirlenmesi MADDE 8. — Tarım arazileri; doğal özellikleri ve ülke tarımındaki önemine göre, nitelikleri Bakanlık tarafından belirlenen mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ve marjinal tarım arazileri olarak sınıflandırılır. Ayrıca Bakanlık tarım arazilerinin korunması, geliştirilmesi ve kullanımı ile ilgili farklı sınıflandırmalar yapabilir. Tarımsal faaliyetin ekonomik olarak yapılabildiği en küçük alana sahip ve daha fazla küçülmemesi gereken yeter büyüklükteki tarımsal arazi parsel büyüklüğü, bölge ve yörelerin toplumsal, ekonomik, ekolojik ve teknik özellikleri gözetilerek, Bakanlık tarafından belirlenir. Kamu yatırımları için ihtiyaç duyulan yerler hariç olmak üzere tarım arazileri, belirlenen yeter büyüklükteki tarımsal arazi parsellerinden daha küçük parçalara bölünemez. Miras yolu ile intikallerde yeter büyüklükteki parseller oluşturulamıyorsa ifraz yapılmaz; ortak kullanım, kiralama veya satış yoluna gidilir. 328 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Toprakların Korunması ve Arazi Kullanımı Toprakların korunması MADDE 9. — Arazi kullanımını gerektiren her türlü girişim ve yatırım sürecinde toprakların korunması, doğal ve yapay olaylar sonucu meydana gelen toprak kayıplarının önlenmesi; arazi kullanım plânları, tarımsal amaçlı arazi kullanım plân ve projeleri ile toprak koruma projelerinin uygulamaya konulması ile sağlanır. Arazi kullanım plânlarının yapılması MADDE 10. — Arazi kullanım plânları ile ülkesel ve bölgesel plânlamalara temel oluşturan ve diğer fizikî plânlamalara veri teşkil eden; su potansiyeli, toprak veri tabanı ve haritaları esas alınarak çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda toprağın niteliği, arazinin yeteneği ve diğer arazi özellikleri gözetilerek uygun arazi kullanım şekilleri belirlenir. Bakanlık tarafından hazırlanan veya hazırlattırılan arazi kullanım plânlarında; yerel, bölgesel ve ülkesel ölçekte tarım arazileri, mera arazileri, orman arazileri, özel kanunlarla belirlenen alanlar, yerleşim alanları, sosyal ve ekonomik amaçlı altyapı tesisleri ile diğer arazi kullanım şekillerine yer verilir. Bakanlık, arazi kullanım plânlarının hazırlanmasını ihtiyaca göre valiliklere devredebilir. Özel kanunlarla belirlenen veya belirlenecek alanlarda, ilgili kanun hükümleri saklı kalmak kaydı ile arazi kullanım plânlarında yer verilen kullanım şekilleri, ilgili kanunlar kapsamında sorumlu bakanlık veya kuruluşlar tarafından değerlendirilir. Tarım arazileri, bu Kanunda belirtilen istisnalar hariç olmak üzere, arazi kullanım plânlarında belirtilen amaçları dışında kullanılamaz. Arazi kullanım plânının hazırlanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Bakanlık tarafından hazırlanacak yönetmelikle belirlenir. Tarımsal amaçlı arazi kullanım plân ve projelerinin hazırlanması MADDE 11. — Tarım arazilerinde toprağın kimyasal, fiziksel ve biyolojik özelliklerinin sürekli üretim sağlayacak şekilde korunarak kullanımı için, en az bir ziraat mühendisi sorumluluğunda tarımsal amaçlı arazi kullanım plân veya projeleri, valilikler tarafından hazırlanır veya hazırlattırılır. Tarımsal amaçlı arazi kullanım plân veya projelerinin hazırlanmasında, çiftçilerin ve arazi sahiplerinin görüşleri alınır. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 329 Arazi sahipleri ve araziyi kullananlar, hazırlanan plân ve projelere uymakla yükümlüdür. Tarımsal amaçlı arazi kullanım plân veya projelerinin uygulanacağı arazinin sınırları, büyüklüğü ve uygulama ile ilgili diğer usûl ve esaslar, Bakanlık tarafından hazırlanacak yönetmelikle belirlenir. Toprak koruma projelerinin hazırlanması MADDE 12. — Toprağın bulunduğu yerde, doğal fonksiyonlarını sürdürebilmesinin sağlanması amacıyla korunması esastır. Kentsel yerleşim amaçlı imar plânı bulunan yerler dışında, zorunlu olarak kazı veya dolgu gerektiren herhangi bir arazi kullanım faaliyeti sonucu toprak kayıpları ve arazi bozulmaları söz konusu ise araziyi kullananlar tarafından toprak koruma projeleri hazırlanır veya hazırlattırılır. Toprak koruma projeleri arazi bozulmalarını ve toprak kayıplarını önlemek için gerekli olan sekileme, çevirme, koruma duvarı, bitkilendirme, arıtma, drenaj gibi imalat, inşaat ve kültürel tedbirleri içerir, en az bir ziraat mühendisi sorumluluğunda hazırlanır ve valilik tarafından onaylanır. Heyelan, sel ve rüzgâr gibi doğal olaylar sonucu meydana gelen toprak kayıplarını önlemek için valilikler, toprak koruma projelerini hazırlatarak uygulamasını yapar veya yaptırır. Toprak koruma projelerinin gerekliliği, hazırlanması, uygulanması, yetki ve sorumlulukların belirlenmesi ile ilgili usûl ve esaslar, Bakanlıkça hazırlanacak yönetmelikle belirlenir. Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı MADDE 13. — Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazileri tarımsal üretim amacı dışında kullanılamaz. Ancak, alternatif alan bulunmaması ve Kurulun uygun görmesi şartıyla; a) Savunmaya yönelik stratejik ihtiyaçlar, b) Doğal afet sonrası ortaya çıkan geçici yerleşim yeri ihtiyacı, c) Petrol ve doğal gaz arama ve işletme faaliyetleri, ç) İlgili bakanlık tarafından kamu yararı kararı alınmış madencilik faaliyetleri, d) Bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış plân ve yatırımlar, İçin bu arazilerin amaç dışı kullanım taleplerine, toprak koruma projelerine uyulması kaydı ile Bakanlık tarafından izin verilebilir. Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazileri dışında kalan tarım arazileri; toprak koruma projelerine 330 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE uyulması kaydı ile valilikler tarafından tarım dışı kullanımlara tahsis edilebilir. Tarımsal amaçlı yapılar için, projesine uyulması şartıyla ihtiyaç duyulan miktarda her sınıf ve özellikteki tarım arazisi valilik izni ile kullanılır. Birinci fıkranın (c) ve (ç) bentleri kapsamında izin alan işletmeciler, faaliyetlerini çevre ve tarım arazilerine zarar vermeyecek şekilde yürütmekle ve kendilerine tahsis edilen yerleri tahsis süresi bitiminde eski vasfına getirmekle yükümlüdürler. Bu madde kapsamında valiliklerce verilen kararlara yapılan itirazlar, Bakanlık tarafından değerlendirilerek karara bağlanır. Tarım arazilerinin korunması ve amaç dışı kullanımına dair uygulamaların usûl ve esasları tüzükle düzenlenir. Tarımsal potansiyeli yüksek büyük ovaların belirlenmesi ve korunması MADDE 14. — Tarımsal üretim potansiyeli yüksek, erozyon, kirlenme, amaç dışı veya yanlış kullanımlar gibi çeşitli nedenlerle toprak kaybı ve arazi bozulmalarının hızlı geliştiği ovalar; kurul veya kurulların görüşü alınarak, Bakanlığın teklifi ve Bakanlar Kurulu kararı ile büyük ova koruma alanı olarak belirlenir. Büyük ovalardaki koruma ve geliştirme amaçlı tarımsal altyapı projeleri ve arazi kullanım plânları, kurul veya kurulların görüşleri dikkate alınarak, Bakanlık ve valilikler tarafından öncelikle hazırlanır veya hazırlattırılır. Büyük ovalarda bulunan tarım arazileri hiçbir surette amacı dışında kullanılamaz. Ancak alternatif alan bulunmaması, kurul veya kurullarca uygun görüş bildirilmesi şartıyla; a) Tarımsal amaçlı yapılar, b) Bakanlık ve talebin ilgili olduğu Bakanlıkça ortaklaşa kamu yararı kararı alınmış faaliyetler, İçin tarım dışı kullanımlara Bakanlıkça izin verilebilir. Büyük ova koruma alanlarının belirlenmesi ve korunmasına ilişkin usûl ve esaslar tüzükle düzenlenir. Erozyona duyarlı alanların belirlenmesi ve korunması MADDE 15. — Doğal ve yapay olaylar sonucu toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri bozulmuş veya bozulma ihtimali olan araziler ile millenmeden önemli derecede etkilenen baraj, gölet ve benzeri rezervuar havzalarında toprak kayıplarını ve millenmeyi önlemek, koruma, geliştirme ve kullanmayı esas alan teknikleri yerleştirmek amacıyla, ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 331 kurulların görüşü alınarak, Bakanlığın teklifi ve Bakanlar Kurulu kararı ile erozyona duyarlı alanlar belirlenir. Erozyona duyarlı arazilerin belirlenmesi ve korunması amacıyla bu arazilerin kullanım plânları ve altyapı projeleri; kurulların görüşleri dikkate alınarak, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının hizmet alanları ile sınırlı olmak kaydıyla, kamu kuruluşlarının birbirlerine bağlı hizmetlerini aksatmayacak şekilde bir uyum ve zaman plânlaması içerisinde, havza bazında ilgili kamu kuruluşları tarafından yapılır veya yaptırılır. Bu amaçla yapılan veya yaptırılan rüzgâr perdeleri, sekiler, sel oyuntusu önleme yapıları gibi fizikî yapıların korunması, arazi sahiplerine aittir. Bakanlık; kurak, yarı kurak ve az yağışlı yerlerde iklim değişiklikleri ve insan faaliyetleri de dâhil olmak üzere, çeşitli nedenlerle toprak bozulması görülen çölleşmeye maruz alanlarda ilgili kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri ile işbirliği yaparak gerekli önlemleri alır veya aldırır. Erozyona duyarlı alanların belirlenmesi ve korunmasına ilişkin usûl ve esaslar, Bakanlık tarafından hazırlanacak yönetmelikle belirlenir. Toprak kirliliğinin izlenmesi ve önlenmesi MADDE 16. — Valilikler, tarımsal veya tarım dışı faaliyetlerden kaynaklanan toprağı kirletici ve bozucu olumsuzlukların izlenmesi ve giderilmesi için gerekli önlemleri alır ve aldırır. Toprağı kirletenlere 9.8.1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanununun ilgili hükümleri uygulanır. Arazi toplulaştırması ve dağıtımı MADDE 17. — Arazinin rasyonel kullanımını sağlamak amacıyla parsel büyüklüklerinin optimum ölçülerde oluşması için, arazinin yarısından çoğuna malik bulunan ve sayıca maliklerin yarısından fazlasını oluşturanların muvafakati üzerine isteğe bağlı, Bakanlığın veya kurulların talebi üzerine kamu yararı gözetilerek isteğe bağlı olmaksızın, Bakanlar Kurulu kararı ile arazi toplulaştırma proje sahası belirlenir ve uygulanır. Bakanlar Kurulunun bu kararı toplulaştırma ve diğer işlemler yönünden kamu yararı kararı sayılır. Bu karar sonucu isteğe bağlı olarak veya maliklerin muvafakati aranmaksızın proje bazında arazi toplulaştırması, köy gelişim ve tarla içi geliştirme hizmetleri ile kırsal alan düzenlemesi Bakanlık tarafından yapılır veya yaptırılır. Uygulamada isteğe bağlı toplulaştırmalara öncelik tanınır. Toplulaştırma sahası olarak tespit edilen yerlerde bulunan Hazinenin özel mülkiyetinde ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve toplulaştırma amaçlarına uygun olarak değerlendirilmesi mümkün olan tarım 332 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE arazileri, Bakanlığın talebine istinaden vasfına ve mevcut kullanım şekline bakılmaksızın Maliye Bakanlığınca Bakanlığa tahsis edilir. Ekonomik ölçekte, yaşayabilir ve gelişebilir tarım işletmeleri oluşturmak için tarım arazisi bulunmayan veya yetersiz olan çiftçilere, tarımsal işletme kurabilmeleri veya mevcut olanı geliştirmeleri amacıyla, toplulaştırma kapsamında tahsis edilen yerler Bakanlıkça bedeli mukabilinde dağıtılabilir. Bakanlık, yeter büyüklükte olmayan tarımsal arazi parsellerini gerektiğinde toplulaştırma ve bu Kanun kapsamında değerlendirmek üzere kamulaştırabilir. Toplulaştırma uygulamalarında, tahsisli araziler ile birlikte bu araziler kullanılarak yeter büyüklükte yeni parseller oluşturulur ve bu parseller; arazisi kamulaştırılan veya yeter büyüklükte tarım arazisi olmayan yöre çiftçilerine öncelikli olmak üzere rayiç bedeli üzerinden ve Bakanlıkça belirlenecek usûl ve esaslara göre Maliye Bakanlığı tarafından doğrudan satılır. Bu amaçla yapılan kamulaştırma ve satımlara konu olan işlemler ve düzenlenen kâğıtlar Katma Değer Vergisi hariç her türlü vergi, resim, harç ve katkı payından müstesnadır. Toplulaştırma sonucu oluşturulan parsellerin alanı ve arazi özellikleri birlikte değerlendirilir ve gerçek kişilere, kamu ve özel hukuk tüzel kişilere ait toplulaştırmaya konu arazilerden yol, kanal, tahliye kanalı gibi kamunun ortak kullanacağı yerler için en fazla yüzde onu kadar ortak tesislere katılım payı düşülür. Katılım payı için bedel ödenmez. Katılım payı dışında kesilen arazi öncelikle varsa eş değer tahsisli arazilerden karşılanır, yoksa kamulaştırılır. Toplulaştırma sahası ilân edilen yerlerle ilgili Bakanlar Kurulu kararı Resmî Gazete’de yayımlandıktan sonra toplulaştırma işlemleri sonuçlanıncaya kadar bu alanlarda toplulaştırmaya konu arazilerin mülkiyet ve zilyetliğinin devir, temlik, ipotek ve satış vaadi işlemleri projeyi uygulayan birimin iznine bağlıdır. Toplulaştırma çalışmaları ile ilgili usûl ve esaslar tüzükle düzenlenir. BEŞİNCİ BÖLÜM Özendirme, Denetim, Yaptırımlar, Gelir ve Giderler Özendirme MADDE 18. — Toprağın korunması, üretim gücünün geliştirilerek sürdürülmesi, arazinin iyileştirilmesine yönelik toprak ıslahı ve tarla içi geliştirme etkinlikleri, yeteneğe uygun arazi kullanımı konularında projeye dayalı yatırım yapan, toprak işleme, sulama ve yetiştirme tekniklerini ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 333 uygulayan üreticilere, tarımsal desteklemelerde öncelik verilir, yatırımları Bakanlık imkânlarıyla desteklenir. Denetim MADDE 19. — Bu Kanunun uygulamasında denetim görevini Bakanlık, valilikler veya kurullar yapar ya da yaptırır. Bu Kanunda yer alan projelerle ilgili denetim örnekleme yöntemiyle yapılır ve sonucundan Bakanlık ve kurullara bilgi verilir. Uygulamada etüt, sınıflama, analiz gibi toprak ve arazi ile ilgili teknik konularda denetim görevini Bakanlık yapar veya yaptırır. Kurul üyesi kurum veya kuruluşlar ile sivil toplum kuruluşları tespit ettikleri arazi bozulmaları ve toprak kayıpları ile ilgili faaliyetler hakkında valiliklere ihbarda bulunabilir. Valilikler konuyu inceleyerek, sonucu en geç üç ay içerisinde, ihbarı yapana bildirmek zorundadır. Tarım arazilerinin yanlış kullanımlarında uygulanacak cezalar MADDE 20. — Tarımsal amaçlı arazi kullanımlarında, tarımsal amaçlı arazi kullanım plân ve projelerine uyulması zorunludur. Bu plân veya projelere aykırı hareket edilerek arazi tahrip edilmiş veya diğer koruma ve üretim yapılarına zarar verilmiş ise valilikçe tespit yaptırılarak sorumlular bir kez uyarılır ve projeye uygunluk sağlanması için azami üç ay süre verilir. Bu sürenin sonunda aykırı kullanımların devam etmesi durumunda faaliyet durdurulur. Valilikçe arazinin eski haline dönüştürülmesi için yapılan tüm masraflar sorumlulardan tahsil edilir. Ayrıca, araziye zarar verenlere, tahrip edilen mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri ve dikili tarım arazilerinin her metre karesi için bir Yeni Türk Lirası, marjinal tarım arazilerinin her metre karesi için elli Yeni Kuruş idarî para cezası verilir. Valiliğin yaptıracağı tespitlerle plân veya projelere uyulduğu ve arazi tahribatının durduğu belirlenirse sınırlama ve hak mahrumiyetleri ortadan kalkar. Tarım dışı amaçlı arazi kullanımlarına ilişkin cezalar ve yükümlülükler MADDE 21. — Tarım dışı arazi kullanımlarında toprak koruma projelerine uyulması zorunludur. Tarım dışı arazi kullanımına izinsiz başlanılması veya hazırlanan toprak koruma projelerine uyulmaması halinde, aşağıdaki işlemler gerçekleştirilir ve yaptırımlar uygulanır: a) Arazi kullanımı için izinsiz işe başlanılmış ve çalışmalar devam ediyorsa; valilik işi tamamen durdurur, yapılan iş tamamlanmış ise kullanımına izin verilmez. Kullanılan arazi tarım dışı amaçlı kullanıma uygun yerlerden ise kullanılan alanın her metre karesi için bir Yeni Türk 334 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Lirası idarî para cezası verilir ve bu Kanunda öngörülen tedbirlerle birlikte gerekli izinlerin alınması şartıyla işin tamamlanmasına veya iş bitmiş ise kullanımına izin verilir. Arazi kullanım plânlarında, tarımsal amaçlı kullanım için ayrılmış arazilerde, izinsiz yapılan bütün yapılar yıkılır ve temizlenir. Arazinin yeniden eski haline gelmesi için yapılan masraflar sorumlulardan tahsil edilir. Ayrıca, zarar verilen tarım arazilerinin, her metre karesi için iki Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir. b) Toprak koruma projelerine aykırı hareket ederek arazinin tahribine ve/veya diğer koruma ve üretim yapılarına zarar verilirse valilik tarafından sorumlular bir kez uyarılır ve projeye uygunluk sağlanması için azami üç ay süre verilir. Bu sürenin sonunda aykırı kullanımların devam etmesi durumunda yapılan işler valilikçe tamamen durdurulur, verilen kullanım izni iptal edilir ve zarar verilen mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri ve dikili tarım arazilerinin her metre karesi için iki Yeni Türk Lirası, marjinal tarım arazilerinin her metre karesi için bir Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir. Arazinin temizlenmesi ve eski haline dönüştürülmesi için yapılacak masraflar ve verilen bu cezalar sorumlulardan tahsil edilir. Toprak koruma projelerinin bulunmaması, yetersizliği veya zamanında gerekli tadilatların yapılmaması sonucu arazi tahribi veya toprak kayıpları söz konusu olursa meydana gelecek zararlardan; proje hazırlanmasına gerek olmadığına karar verenler, proje hazırlanmış ise projeyi hazırlayan ve onaylayanlar sorumludur. Sorumlular, kusurlu bulunan fiillerinin niteliğine göre 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun kamu görevlilerine ait hükümleri uyarınca cezalandırılırlar. İdarî cezalara itiraz ve para cezalarının tahsili MADDE 22. — Bu Kanunda yazılı olan idarî cezalar o yerin en büyük mülki amiri tarafından verilir. Verilen idarî cezalara dair kararlar ilgililere 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz üzerine verilen karar kesindir. İtiraz, zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. Bu Kanuna göre verilen idarî para cezaları 21.7.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre Maliye Bakanlığınca tahsil olunur. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 335 Gelir ve giderler MADDE 23. — Bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilen her türlü gelir ve cezalar, genel bütçeye gelir kaydedilir. Kanunun uygulanmasına ilişkin gerekli ödenek Bakanlık bütçesinde öngörülür. ALTINCI BÖLÜM Tüzük ve Yönetmelikler, Değiştirilen, Geçici ve Son Hükümler Tüzük ve yönetmelikler MADDE 24. — Bu Kanunun uygulanmasına dair tüzükler Bakanlar Kurulu tarafından, yönetmelikler ise ilgili kurum ve kuruluşların görüşü alınarak Bakanlık tarafından; Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde yürürlüğe konulur. MADDE 25. — 3.5.1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun 8 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki (c) bendi eklenmiştir. c) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz. MADDE 26. — 21.6.1987 tarihli ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 üncü maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Sulu veya kuru arazi ayrımı, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu hükümlerine göre yapılır. 4342 sayılı Mera Kanununun 7 nci maddesinin üçüncü fıkrası gereği 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılacak işlemlerde Kadastro Komisyonlarına konu uzmanı Ziraat Mühendisi dâhil edilir. MADDE 27. — 25.2.1998 tarihli ve 4342 sayılı Mera Kanununun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi ile dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir. d) Köy yerleşim yeri ile uygulama imar plânı veya uygulama plânlarına ilave imar plânlarının hazırlanması, toprak muhafazası, gen kaynaklarının korunması, millî park ve muhafaza ormanı kurulması, doğal, tarihî ve kültürel varlıkların korunması, sel kontrolü, akarsular ve kaynakların düzenlenmesi, bu kaynaklarda yapılması gereken su ürünleri üretimi ve termale dayalı tarımsal üretim faaliyetleri için ihtiyaç duyulan, Durum ve sınıfı çok iyi veya iyi olan mera, yaylak ve kışlaklarda birinci fıkranın (a), (f) ve (g) bentleri hariç, tahsis amacı değişikliği yapılamaz. 336 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Bakanlık tarafından uygulanacak mera veya arazi toplulaştırma projeleri kapsamında; arazinin niteliği ve kullanım bütünlüğü dikkate alınarak işlenen tarım arazilerinden mera kullanımına mera olarak kullanılan alanlardan arazi plânlaması yapılabilir. Tarımsal kullanım veya mera bütünlüğü sağlamak için, nitelikleri itibarıyla değişim yapılacak arazi bulunamaması durumunda bu fıkra hükümlerine göre değerlendirmek, değiştirmek veya satın almak sureti ile kamulaştırma yapılabilir. Kamulaştırılan bu araziler değişim veya doğrudan satış ile değerlendirilir. Yapılan kamulaştırma ve değişim ile ilgili işlemler ve düzenlenen kâğıtlar Katma Değer Vergisi hariç her türlü vergi, resim, harç ve katkı payından müstesnadır. GEÇİCİ MADDE 1. – 11.10.2004 tarihinden önce tarım arazileri; gerekli izinler alınmadan tarım dışı amaçlı kullanıma açılmış ve tarımsal bütünlüğü bozmuyor ise söz konusu arazinin istenilen amaçla kullanımı için, altı ay içerisinde Bakanlığa müracaat edilmesi, hazırlanacak toprak koruma projesine uyulması ve tarım dışı kullanılan tarım arazilerinin her metre karesi için beş Yeni Türk Lirası ödenmesi şartıyla izin verilir. GEÇİCİ MADDE 2. – Çiftçi kayıt sistemi oluşturulması amacıyla, ilgililerin isteği üzerine tarım arazilerinin veraset intikal ve cins tashihi işlemleri için; Veraset İntikal Vergisi, tapu harcı, döner sermaye ücreti ve her türlü vergi ve kesintiler bu Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren iki yıllık süre içinde alınmaz. Yürürlük MADDE 28. — Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 29. — Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 337 EK 8. RESMİ GAZETE Tarih: 21.06.2005, Sayı:25852 Kanun Tarım Sigortaları Kanunu Kanun No. 5363 Kabul Tarihi : 14.6.2005 BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam ve Tanımlar Amaç MADDE 1. — Bu Kanunun amacı; üreticilerin bu Kanunda belirtilen riskler nedeniyle uğrayacağı zararların tazmin edilmesini temin etmek üzere, tarım sigortaları uygulamasına ilişkin usûl ve esasların belirlenmesidir. Kapsam MADDE 2. — Bu Kanun; Havuzun kuruluşu, Havuz tarafından teminat altına alınacak riskler, Havuzun gelir ve giderleri, prim ve hasar fazlası desteği, sigorta sözleşmeleri, reasürans sağlanması ve sigorta şirketlerinin görev, yetki ve sorumlulukları ile katkı ve katılımlarının esas ve usûllerini kapsar. Tanımlar MADDE 3. — Bu Kanunda geçen; a) Bakanlık: Tarım ve Köyişleri Bakanlığını, b) Müsteşarlık: Hazine Müsteşarlığını, c) Sigorta şirketleri: 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu çerçevesinde kurulmuş olan ve tarım sigortaları alanında ruhsatı bulunan sigorta şirketlerini, d) Üretici: Bitkisel ve hayvansal üretim ile uğraşan gerçek ve tüzel kişileri, e) Tarım sigortaları: 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1316 ilâ 1319 uncu maddelerinde belirtilen sigortalar ile bu Kanun kapsamına alınan sigortaları, f) Havuz: Tarım Sigortaları Havuzunu, g) Şirket: Havuzun işletilmesini üstlenen şirketi, h) Kurul: Tarım Sigortaları Havuzu Yönetim Kurulunu, ı) Çiftlik hayvanları: Büyükbaş hayvanlar, küçükbaş hayvanlar, kümes 338 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE hayvanları ve kültür balıkçılığı ürünlerini, İfade eder. İKİNCİ BÖLÜM Kuruluş, Görev, Yetki ve Sorumluluklar Havuz MADDE 4. — Bu Kanun kapsamındaki risklerin teminat altına alınması, standart sigorta poliçelerinin belirlenmesi, hasar organizasyonları, aktüerya çalışmaları, tazminat ödemelerinin yapılması, reasürans teminatının sağlanması, tarım sigortalarının geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve izlenmesi ile diğer teknik hizmetlerin yürütülmesi amacıyla Havuz kurulmuştur. Havuz; kapsama alınan riskler için sigorta, reasürans ve retrosesyon yapmaya yetkilidir. Sigorta şirketleri, bu Kanun kapsamında tarım sigortaları alanında elde ettikleri primin tamamını Havuza devretmekle yükümlüdür. Sigorta şirketlerine Havuza devrettikleri primler için Havuz tarafından tahsil edilen kısmı üzerinden komisyon ödenir. Sigorta şirketleri tarafından Havuza zamanında devredilmeyen primler 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilir. Havuz, Bakanlık ve Müsteşarlıkça müştereken çıkarılacak yönetmelikle belirlenecek esaslar çerçevesinde 9 uncu maddede belirtilen Şirket tarafından yönetilir. Havuzun merkezi İstanbul'dur. Havuz, bu Kanun kapsamındaki faaliyetleri bakımından 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa tâbi değildir. Kurul MADDE 5. — Kurul; Bakanlık ve Müsteşarlıktan ikişer, Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği, Türkiye Ziraat Odaları Birliği ve Şirketten birer üye olmak üzere toplam yedi üyeden oluşur. Kurul üyeliğine Bakanlık ve Müsteşarlıkça kamu görevlileri arasından seçilecek kişilerin en az on yıl kamu hizmetinde bulunmuş olmaları, Bakanlık temsilcisinin tarım alanında, Müsteşarlık temsilcisinin sigortacılık alanında bilgi ve deneyime sahip olması gerekir. Diğer üyelerin ise ilgili bulundukları alanda en az on yıllık mesleki deneyime sahip olmaları ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin (A) bendinin (1), (4), (5), (6) ve (7) numaralı alt bentlerinde belirtilen şartları taşımaları ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 339 zorunludur. Bakanlık temsilcilerinden biri Kurulun tabii başkanıdır. Kurul en az beş üyenin katılımı ile toplanır, kararlarını çoğunlukla alır. Oylamalarda eşitlik halinde, Başkanın oyu iki oy sayılır. Kurul üyeleri, üç yıl süre ile görev yapar. Görev süresi sona erenler yeniden göreve atanabilir. Kurula atanan üyeler temsil ettikleri kurumlardan ayrıldıkları veya kurumlarınca geri çekildikleri takdirde üyelikleri sona erer. Bu üyelerin yerine seçilen yeni üyeler kalan süreyi tamamlar. Kurul üyelerinden, uhdesinde kamu görevi bulunanlara bir ay içerisinde dörtten fazla olmamak üzere her toplantı günü için (2000), uhdesinde kamu görevi bulunmayanlar için ise (3000) gösterge rakamının Devlet memurlarına uygulanan aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarda toplantı ücreti ödenir. Kurulca alınan kararların uygulaması ve Kurula ilişkin sekretarya hizmetleri, Şirket tarafından yürütülür. Kurulun görev ve sorumlulukları MADDE 6. — Kurulun görevleri şunlardır: a) Havuzun işleyişine ilişkin uygulama esaslarını belirlemek. b) Bu Kanun kapsamında tarım sigortaları için verilecek, Devlet prim desteği toplam tutarını aşmamak kaydıyla ürün, risk ve bölge bazında prim desteği oranını belirlemek üzere çalışmalar yapmak ve Bakanlığa sunmak. c) Uygulamada karşılaşılan sorunları tespit etmek, bunların çözümüne yönelik çalışmalar yapmak, yaptırmak. d) Hizmet alınmasına karar vermek. e) Hasar tespit işlemlerine ilişkin esas ve usûlleri belirlemek. f) Bu Kanun kapsamında tarım sigortaları alanında faaliyet göstermek isteyen sigorta şirketleri ile sözleşme yapmak. g) Havuz işleticisi şirketle çalışma usûl ve esaslarını belirleyen sözleşme yapmak. Havuzun kaynakları MADDE 7. — Havuzun gelirleri şunlardır: a) Sigorta şirketlerinin devrettiği primler. b) Devlet tarafından sağlanan prim desteği. c) Toplanan kaynakların yatırım gelirleri. d) Alınan krediler. e) Genel bütçeden alınacak katkılar. 340 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE f) Diğer gelirler. Havuzun gelirleri her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır. Havuzun kaynaklarının kullanım yerleri MADDE 8. — Havuzun giderleri şunlardır: a) Tarım sigortalarına ilişkin tazminat ödemeleri. b) Havuzun yönetimi ve işleyişi için gerekli olan masraflar. c) Reasürans, sermaye ve benzeri piyasalardan sağlanacak korumaya ilişkin ödemeler. d) Sigorta şirketlerine ödenecek komisyonlar. e) Bilgilendirme ve tanıtım kampanyalarına ilişkin ödemeler. f) Hasar tespit işlemlerine ilişkin ödemeler. g) Alınan kredilerin anapara ve faiz geri ödemeleri. h) Bu Kanunun amacı doğrultusunda yapılacak diğer ödemeler. ı) Havuz işleticisi şirkete ödenecek işletme bedeli. Şirket MADDE 9. — Havuzun işletilmesine ilişkin iş ve işlemler, Havuza katılan sigorta şirketlerinin eşit oranda pay sahibi olacağı anonim şirket statüsünde kurulacak Şirket tarafından yürütülür. Şirketin, Kurulun belirleyeceği usûl ve esaslar çerçevesinde görevleri şunlardır: a) Tazminat ödemelerine esas teşkil edecek hasar tespit işlemlerine ilişkin her türlü çalışma ve organizasyonları yapmak suretiyle, tazminat ödemelerinin en kısa sürede yapılmasını sağlamak. Bitkisel ürün sigortalarının hasar tespitleri ziraat mühendisi, ziraat teknikeri ve ziraat teknisyenleri; çiftlik hayvanları sigortalarının risk inceleme işlemleri veteriner hekimler ve zooteknist ziraat mühendisleri, hasar tespitleri ise veteriner hekimler tarafından yapılır. Hasar tespit işlemlerinde öncelikle ziraat mühendisleri ve veteriner hekimlerden yararlanılır. b) Risk paylaşımı ve transferi ile reasürans plânının uygulanmasına ilişkin işleri yürütmek, risk paylaşımı ve reasürans programını Kurulun onayına sunmak. c) Kurulca alınan kararların uygulanması ve Kurulun görevlerine ilişkin sekretarya hizmetlerini yürütmek. d) Primlerin tahsili, tazminat ödemelerinin yapılması ve benzeri işleri ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 341 yürütmek. e) Üreticileri tarım sigortaları hakkında bilgilendirmek, halkla ilişkiler ve tanıtım kampanyalarını yürütmek. f) Genel hükümler çerçevesinde tarım sigortalarına ilişkin istatistik üretmek, bu konuda Kurula rapor hazırlamak. g) Havuz kaynaklarını, belirlenen ilke ve kurallar çerçevesinde yatırıma yönlendirmek. h) Havuz işlerinin sağlıklı yürütülmesi bakımından, gerekli gördüğü hususlarda Havuz Yönetim Kuruluna öneride bulunmak. ı) Havuzun işletilmesiyle ilgili diğer her türlü iş ve işlemleri yapmak. Şirket, Havuz kaynakları ile kendi ihtiyacı dışında gayrimenkul alamaz; kaynaklarını öncelikle Hazine bonosu ve kamuya ait borçlanma senetleri yoluyla yatırımlarda kullanır. Şirket, Havuz işlerinin Havuz yararına ve en iyi şekilde yürütülmesinden Bakanlık, Müsteşarlık ve Kurula karşı sorumludur. Şirket, Havuza ait gelir ve giderler ile tüm hesap ve işlemleri özel ve ayrı kayıtlarda takip eder. Şirket, bu Kanun kapsamındaki görevleri gereği edindiği bilgileri herhangi bir gerekçeyle üçüncü şahıslara açıklayamaz. Havuza ait yazışma ve belgelerin uygun bir şekilde muhafaza edilmesi zorunludur. Şirket; faaliyetine son verilmesi, tasfiye edilmesi veya iflas etmesi gibi hallerde, Kurul tarafından yeni bir şirketle sözleşme yapılıncaya kadar görevlerini yerine getirmeye devam eder. Bu durumda bu Kanun kapsamındaki bütün bilgi ve belgelerin Kurula iade edilmesi zorunludur. Şirket, bu Kanunda belirtilen görevler dışında başka bir işle uğraşamaz. Bakanlığın görev ve yetkileri MADDE 10. — Bakanlığın bu Kanun kapsamında görev ve yetkileri şunlardır: a) Tarım sigortalarının geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için gerekli tedbirleri almak. b) Ürünler, riskler ve bölgeler itibariyle sağlanacak prim desteğine ilişkin teklifleri Bakanlar Kurulunun onayına sunmak. c) Tazminat ödemelerinin doğru ve düzenli bir şekilde yapılmasını izlemek. 342 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE d) Bu Kanunla verilen diğer görevleri yürütmek. Denetim MADDE 11. — Havuzun ve Şirketin sigortacılık uygulamaları yönüyle denetimi Müsteşarlık, diğer tüm işlemlerinin denetimi Bakanlık tarafından yapılır. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Riskler, Sigorta Sözleşmeleri, Havuza Katılım, Reasürans, Yardım ve Destekler Havuz tarafından teminat altına alınacak riskler MADDE 12. — Kapsama alınacak bitkiler, bitkisel ürünler ve seralar, tarımsal yapılar, tarım alet ve makineleri ile çiftlik hayvanları için kuraklık, dolu, don, sel, taban suyu baskını, fırtına, hortum, deprem, heyelan, yangın, kaza ve zararlılar ile hayvan hastalıklarının neden olacağı zararlar ve/veya tarım sektörü bakımından önemli görülecek diğer risklere ilişkin teminatlar Kurulun teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca belirlenir. Prim desteği MADDE 13. — Ürünler, riskler, bölgeler ve işletme ölçekleri itibariyle Devlet tarafından sağlanacak prim desteği miktarları, her yıl Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir. Prim desteğine ilişkin ödenek, her yıl bütçe kanunu ile Bakanlık bütçesinde yer alır. Bakanlık, sigorta şirketleri tarafından Havuza aktarılacak prim miktarlarını çiftçi kayıtları ile karşılaştırarak prim desteğini hesaplar ve gecikmeksizin Havuza aktarır. Sigorta sözleşmeleri ve Havuza katılım MADDE 14. — Sigorta şirketleri, tarım üreticileri ile tarım sigortaları sözleşmelerini kendi adlarına akdeder, prim ile riskin tamamını Havuza devrederler. Sigorta sözleşmeleri, Havuz tarafından belirlenen standart poliçeler üzerinden yapılır. Havuz, devraldığı riskleri retrosesyon yapmaya yetkilidir. Sigorta şirketleri bir sonraki yıla ilişkin retrosesyon taleplerini içinde bulunulan yılın en geç 1 Kasım tarihine kadar Şirkete bildirir. Havuz tarafından hesaplanacak tahmini hasar durumuna göre yeterli retrosesyon teminatı sağlanamadığı takdirde, kalan kısma Devlet tarafından iştirak edilir. Sigorta şirketlerinin payları toplamının yüzde yüzün üzerinde gerçekleşmesi halinde, her bir sigorta şirketinin payı, toplam oran yüzde yüze inene kadar ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 343 garameten azaltılır. Reasürans MADDE 15. — Şirket, Havuz tarafından üstlenmiş olunan risklerin transferi amacıyla ulusal ve uluslararası sigorta, reasürans, sermaye ve benzeri piyasalardan sigortacılık tekniğinin gerektirdiği şekilde ve yeterli düzeyde koruma temin etmek amacıyla yerli ve yabancı şirket veya kuruluşlarla Havuz adına reasürans anlaşmaları yapabilir. Hasar fazlası desteği MADDE 16. — Havuz tarafından üstlenilen risklerin transferi amacıyla ulusal ve uluslararası piyasadan sağlanan korumanın yeterli bulunmaması halinde Bakanlar Kurulunca belirlenecek kısım Devlet tarafından taahhüt edilir. Yardım ve borç ertelemesi MADDE 17. — Bu Kanun kapsamında, uygulama yılında yer alan riskler için tarım sigortası yaptırmayan üreticiler, 20.6.1977 tarihli ve 2090 sayılı Kanundan yararlanamaz. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Geçici ve Son Hükümler Yönetmelik MADDE 18. — Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki ay içinde; Havuzun çalışma usûl ve esasları Müsteşarlığın görüşü alınarak Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle, sigorta sözleşmelerinin tabi olacağı esaslar ise Müsteşarlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. GEÇİCİ MADDE 1. — Kurulda görev alacak üyeler, ilgili kurumlar tarafından Bakanlığa bildirilir ve Bakanlıkça Kurul üyelerinin görevlendirilmesi bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç üç ay içinde yapılır. Bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren en geç üç ay içinde Şirket kurulur. Yürürlük MADDE 19. — Bu Kanunun 4 üncü maddesi yayımı tarihinden üç ay sonra, diğer maddeleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 20. — Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. 344 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE http://www.fao.org http://www.ifoam.org http://www.who.int http://www.fibl.org 11. KAYNAKLAR Baker, B. ,”Organic Farming Compliance Handbook: A Resource Guide for Western Region Agricultural Professionals”, http://www.sarep.ucdayis.edu/organic/complianceguide Bengtsson, J., Ahnström, J. & Weibull, A-C. 2005. The effects of organic agriculture on biodiversity and abundance: a meta-analysis. Journal of applied ecology, 42, 261-269. Boguzas V., Marcinkeviciene A., Kairyte A. (2004) Quantitative and qualitative evaluation of weed seed bank in organic farming. Agronomy Research, 2(1), 13-22. Bourn, D. & J. Prescott (2002). A comparison of the nutritional value, sensory qualities, and food safety of organically and conventionally produced foods. Critical Reviews in Food Science and Nutrition, 42, 1-34. Brady, N.C. and R.R. Weil. 2004. Elements of the Nature and Properties of Soils 2nd Edition. Prentice Hall, Upper Saddle River, NJ. Brady, N.C. and R.R. Weil. 2002. The Nature and Properties of Soils 13th Ed. Prentice Hall, Upper Saddle River, NJ. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 345 Carpenter, S., Caraco, N., Correll, D., Howarth, R., Sharpley, A. and Smith, V. (1998). Nonpoint pollution of surface waters with phosphorus and nitrogen. Ecology Applied 8, 559-568. Cederberg, C (1998). Life cycle assessment of milk production - a comparison of conventional and organic farming. SIK Rapport. Swedish Food Institute (SIK), Goteborg, Sweden 643: 86. Christensen, S, Rasmussen, K, Melander, B & Rasmussen, G (1999). Weed management in organic crop rotations. Djf Rapport, Markbrug. Danmarks JordbrugsForskning, Tjele, Denmark 10: 41-53. Conacher, J, Conacher, A (1998). Organic farming and the environment, with particular reference to Australia: A review. Biological Agriculture and Horticulture 16(2): 145-171. Condron, LM, Cameron, KC, Di, HJ, Clough, TJ, Forbes, EA, McLlaren, RG, Silva, RG (2000). Soil quality under organic and conventional farming. New Zealand Journal of Agricultural Research 43:443-466. De Neve, S., Dieltjens, I., Moreels, E. and Hofman, G. (2003). Measured and simulated nitrate leaching on an organic and a conventional mixed farm. Biological Agriculture and Horticulture 21, 217-229. Dong,Y., A.L. Iniguez, B.M. Ahmer and E.W. Triplett (2003). Kinetics and strain specificity of rhizosphere and endophytic colonization by enteric bacteria on seedlings of Medicago sativa and Medicago truncatula. Applied and Environmental Microbiology, 69, 1783-1790. Droogers, P, Bouma, J (1996). Biodynamic vs. conventional farming effects on soil structure expressed by simulated potential productivity. Soil Science Society of America, Journal, 1996, 60(5): 1552 – 1558. Elsen, T van. (2000). Species diversity as a task for organic agriculture in Europe. Agriculture, Ecosystems and Environment 77(1): 101-109. Eriksen, J, Askegaard, M, Kristensen, K (1999). Nitrate leaching in an organic dairy/crop rotation as affected by organic manure type, livestock density and crop. Soil Use & Management 15(3): 176-182. 346 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE ETO, “Türkiye 1. Ekolojik Tarım Sempozyumu, 21-23 Haziran 1999 İzmir” Bildirler Kitabı, Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Bornova Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü, İzmir, 2001, 415 sa. ETO, “Türkiye 2. Ekolojik Tarım Sempozyumu, 14-16 Kasım 2001 Antalya”, Bildiriler Kitabı, Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği, İzmir, 443 sa. Eyhom, F., M.Heeb and G.Weidmann, “IFOAM Training Manual for Organic Agriculture in the Tropics”, Theory, Transparencies, Didactic Approach, IFOAM, Complied by FiBL, October 2002. FAO, “World Agriculture: Towards 2015/2030” An FAO Perspective, 2003. FAO, Organic Agriculture, Environment and Food Security, (Edited by) Nadia El-Hage Scialabba and Caroline Hatam, Environment and Natural Resources Service Sustainable Development Department , 2002. Fließbach, A, Mäder, P (2000). Microbial biomass and size-density fractions differ between soils of organic and conventional agricultural systems. Soil Biology and Biochemistry 32: 757-768. Finckh, MR, Mundt, CC, Wolfe, MS (2000). Opportunities for managing plant diseases in organic farming through functional diversity. Proceedings 13th International IFOAM Scientific Conference, Basel, Switzerland, 28 to 31 August 2000. Foster,C.O., The Organic Gardener (1972), Alfred A. Knopf,Inc.USD, New York, 234 pp. Goh KM, Bruce, GE, Daly, MJ, Frampton, CMA (1999). Sensitive indicators of soil organic matter sustainability in orchard floors of organic, conventional and integrated apple orchards in New Zealand. Biological Agriculture and Horticulture 17(3):197-205. Guthman, J (2000). Raising Organic: An Agro-Ecological Assessment of Grower Practices in California. Agricultural and Human Values 17: 257266. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 347 Henning, H-J (1998). Systems theory as a scientific approach towards organic farming. Biological Agriculture and Horticulture 16: 37-52. Hovi, M, Roderick, S (2000). Mastitis and mastitis control strategies in organic milk. Cattle Practice 8(3): 259-264. IFOAM, “Organic Agriculture for Biodiversity”, IFOAM, “Ecology and Farming”, 2003. IFOAM, “Organic Agriculture and Biodiversity”, 2002. İKV, “Avrupa Birliği’nin Ortak Tarım Politikası ve Türkiye’nin Durumu”, İktisadi Kalınma Vakfı, İstanbul, 2001, 216 sa. Jensen, E. S. and Hauggard-Nielsen, H. (2003). How can increased use of biological N2 fixation in agriculture benefit the environment? Plant and Soil 252, 177-186. Kerr, A, Marshall, C (1997). Planting by the Moon. Harvests 50(3). Kırımhan,S. (1980), Türkiye İçin Aylık Rüzgar Erozyonu İklim Faktörleri, Atatürk Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Yayın No: 168, 33 sa. Kırımhan, S. (1981), Hayvansal Artıklar: Hayvan Barınaklarında Koku Oluşumu, Etkileri ve Giderme Yolları, Tabiat ve İnsan Derisi, Yıl:15, Sayı 5, Sa:28-37. Kırımhan, S. (1981), Organik Artıklardan Biyogaz Üretimi, Atatürk Üniversitesi, Çevre Sorunları Araştırma Enstitüsü, 81 sa. Kırımhan, S., M.T.Sağlam ve S.Karakaplan, “Erzurum’da Kentsel Atık Sular İle Sulanan Tarım Topraklarında Kimyasal Kirlenme: I. Azot, Fosfor ve Potasyum Durumu”, Atatürk Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Ziraat Dergisi, Cilt 13, Sayı: 3-4, 1982. Kırımhan, S., M.T.Sağlam ve S.Karakaplan, “Erzurum’da Kentsel Atık Sular İle Sulanan Tarım Topraklarında Kimyasal Kirlenme: II. Toprakta ve 348 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Bitkide Ağır Metal Birikimi”, Atatürk Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Ziraat Dergisi, Cilt 14, Sayı: 3-4, Sa: 13-22, 1983. Kırımhan, S. “Sürdürülebilir Tarım ve Uygulamaları”, Türkiye’nin Tarım Politikası ve Çevre, Türkiye Çevre Vakfı, 9-10 Ekim 1997, Ankara, sa:3343. Kırımhan, S. “Tarımsal Üretimle İlgili Olarak Doğal Kaynakların Kirletilmesi”, Tabiat ve İnsan Dergisi, Yıl: 16, Sayı: 4,1982, sa:23-32. Kırımhan, S. “Türkiye’de GAP’ın Çevre Yönü İle İlgili Çalışmalara Bir Bakış”, Türkiye Çevre Vakfı, “GAP ve Çevre” Toplantısı Bildirileri, Ankara, 1993, sa:29-44. Kırımhan, S. “Çevre Yönetimi: Nüfus, Kaynak ve Çevre İlişkileri”, http://www.kirimhan.com, Ankara, 2005, 352 sa. Kotschi, H., W. Bayer, T.Becker, and B. Schrimpt (Eds.), “Alter Organic: Agendas for Organic Agriculture in Rural Development”, Proceedings of an International Workshop at Bonn-Königwinter, Germany, October 21-24, 2002. Leake, AR (2000). Weed control in organic farming systems. Farm Management 10(8): 499-508. Liebig, MA, Doran, JW (1999). Impact of organic production practices on soil quality indicators. Journal of Environmental Quality 28: 1601-1609. Mader, P., A. Fliesbach, D. Dubois, L. Gunst, U. Fried & U. Niggli (2002). Soil fertility and biodiversity in organic farming. Science 296, 1694 – 1697. Mäder, P, Pfiffner, L, Fleißbach, A, von, Lűtzow, M, Munch, JC (1996). Soil Ecology – the impact of organic and conventional agriculture on soil biota and its significance for soil fertility. In: Østergaard, TV (ed). Fundamentals of Organic Agriculture. Conference Proceedings of the 11th IFOAM Scientific Conference, Copenhagen. 1: 24-46. Mansvelt, JD van, Stobbelaar, DJ, Hendriks, K (1998). Comparison of landscape features in organic and conventional farming systems. Landscape and Urban Planning 41: 209-227. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 349 Magdoff, F., and R.R. Weil, (eds.). 2004. Soil Organic Matter in Sustainable Agriculture. CRC Press, Upper Saddle River, NJ. Messeque, M. (1973) Tabiat Haklıdır, e yaınları, İstanbul, 339 sa. Messeque, M. (1973) İnsanlar ve Bitkiler, e yaınları, İstanbul, 490 sa. Møller, H., Sommer, S., Ahring, B. (2004). Methane productivity of manure, straw and solid fractions of manure. Biomass & Bioenergy 26, 485-495. Moritsuka, N, Yanai, J, Kosaki, T (2001). Effect of application of inorganic and organic fertilizers on the dynamics of soil nutrients in the rhizosphere. Soil Science and Plant Nutrition 47(1): 139-148. Mueller, T. and Thorup-Kristensen, K. (2001). N-fixation of selected green manure plants in an organic crop rotation. Biological Agriculture and Horticulture 18, 345-363. Murata, T, Goh, KM (1997). Effects of cropping systems on soil organic matter in a pair of conventional and biodynamic mixed cropping farms in Canterbury, New Zealand. Biology and Fertility of Soils 25: 372-381. Nicholas, P.K., S. Padel, S.P. Cuttle, S.M. Fowler, M. Hovi, N.H. Lampkin and R.F. Weller (2004). Organic dairy production: a review. Biological Agriculture and Horticulture, 22, 217-249. NJF, (2005) “Organic Farming for a new Millenium: Status and Future Challenges”, Nordic Association of Agricultural Scientists, NJF Report No:1/1, Alnarp, Sweden, 284 p. Oberson, A, Besson, J-M, Maire, N, Sticher, H (1996). Microbiological processes in soil organic phosphorus transformations in conventional and biological cropping systems. Biology and Fertility of Soils 21: 138-148. Olesen J.E., Rasmussen I. A., Askegaard M. and Kristensen K. (2002) Whole-rotation dry matter and nitrogen grain yields from the first course of an organic farming crop rotation experiment. Journal of Agricultural Science 139, 361-370 350 ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE Reksen, O, Tverdal, A, Ropstad, E (1999). A comparative study of reproductive performance in organic and conventional dairy husbandry. Journal of Dairy Science 82 12: 2605-2610. Rutkovienė, V., D. Baltramaitytė & J. Pekarskas (2003). Influence of organic farming on NPK balance. Vagos, No. 59 (12), 81 – 86 p. Steinshamn, H., E. Thuen, M.A. Bleken, U.T. Brenøe, G. Ekerholt and C. Yri (2004)Utilization of nitrogen (N) and phosphorus (P) in an organic dairy farming system in Norway. Agriculture, Ecosystems and Environment, 104, 509-522. Sundrum, A, (2000). Organic Livestock Farming: A Critical Review. Livestock Production Science 67: 207-215. Swezey, SL, Werner, MR, Buchanan, M, Allison, J (1998). Comparison of conventional and organic apple production systems during three years of conversion to organic management in coastal California. American Journal of Alternative Agriculture 13(4): 162-180. Sylvander, B. and N.H. Kristensen (eds.) (2004). Organic marketing initiatives in Europe. Organic Marketing Initiatives and Rural Development, Vol. 2, University of Wales Aberystwyth (School of Management and Business), 140 pp. T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı (2004), “Organik Tarım”, Çiftçi Eğitim Serisi Yayınları No:2004/1 TÇV, “Avrupa Birliği ve Türk Mevzuatında Organik Tarım ve Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar”, Türkiye Çevre Vakfı, Ankara, 2003, 264 sa. The Research and Development Group of the Bio Dynamic Farming and Gardening Association in New Zealand, “A Review of New Zealand and International Organic Land Management Research”, 2002, 197 pp. Tjärnemo, H. and L. Ekelund (2004). Consumers Choice of Organic versus Conventional Fruit and Vegetables – The Role of the Grocery Store. Acta Horticulturae, 655, 115-120. ORGANİK TARIM SİSTEMLERİ ve ÇEVRE 351 Waldon, H, Gliessman, S & Buchanan, M (1998). Agro ecosystems responses to organic and conventional management practices. Agricultural systems 57: 65-75. Wander, MM, Traina, SJ (1996). Organic matter fractions from organically and conventionally managed soils. Part 1: Carbon and Nitrogen distribution. Soil Science Society of America Journal 60: 1081-1087. Weil, Ray. 2001. Soil management for sustainable intensification: some guidelines. p. 145-154. In Keeney, D Sustainability of Agricultural Systems in Transition. Agronomy Society of America Special Publication 64, ASA, Madison, WI. Weil, R.R., and R.E. Gilker. 2003. Management intensive grazing: Environmental impacts and economic benefits. Fact Sheet. University of Maryland, College Park, MD. Willer H and Yussefi M. (2005). The world of Organic Agriculture. Statistics and Emerging Trends 2005. International Federation of Organic Agriculture movements (IFOAM), Bonn, Germany, 189 pp. Williams, P.R.D. & J.K. Hammitt (2001). Perceived risks of conventional and organic produce: pesticides, pathogens, and natural toxins. Risk Analysis, 21, 319-330.