PDF Versiyonu - Kahve Molası

Transkript

PDF Versiyonu - Kahve Molası
Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 3 Sayý: 486
19 Nisan 2004 - Fincanýn Ýçindekiler
■
■
■
ISSN: 1303-8923
Arkadaþlarýnýza önermek ister
misiniz?
KISAYOLLAR
■
■
■
■
■
SON BASKI
kahvemolasi.com
Arþivimiz
Yazarlarýmýz
Manilerimiz
Forum Alaný
Ýletiþim Platformu
Sohbet Odasý
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
Kütüphane
Kahverengi Sayfalar
FÝNCAN/SÝPARÝÞ
Medya
Ýletiþim
Reklam
Gizlilik Ýlkeleri
Kim Bu Editor?
KAPI KOMÞULARIMIZ
BÝLÝM ve BÝLÝMSEL YÖNTEM ... Zeki Yýldýrým
-giden aþklara- ... Zeycan Irmak
ELBETTE ... Ayþe Nur Doksat
Yüz Bin Kiþilik Beþik.. ... Oktan Erdikmen
14 Yýl Baþkasýydým ... Gülcan Talay
YILDIZINIZ KIPIR KIPIR, YA SÝZ? ... Nurettin Özdemir
Milenyumun Mandalý...Sait Haþmetoðlu
Dost Meclisi, Tadýmlýk Þiirler, Biraz Gülümseyin, Ýþe Yarar
Kýsayollar, Damak Tadýnýza Uygun Kahveler
Editör'den : Ne Güzel Bir Geceydi!..
Ýyi haftalar,
Cumartesi gecesinin devamý mýdýr yoksa biri nazar mý etti bilemiyorum ama esneye
esneye bir hal oldum. Rahmetli anneannem olaydý hemen karþýsýna koyardý beni
baþlardý okumaya. Okumasýný severdim ama sonunda ki o tükürük faslýna gýcýk
olurdum her seferinde. Ancak onu nasýl bir ilahi güç olarak görüyorsam, put kesilir
öylece dururdum. Dua bittikten sonra baþlardý silinme ve arýnma faslý. Hey gidi günler
heyy!.. Evet o günler için ''hey gidi günler heyy'' ama bu sözün Cumartesi gecesi
uyarlamasý ''Hey Yavrum Heyy!..''
Ýlk defa bir rekora imza attýk. 40'ý bulduk 2 yaþgünümüzü kutladýðýmýz yemekte. Birbirini ilk defa gören
insanlar çoðunlukta olmasýna raðmen sanki 40 yýldýr tanýþýrmýþ gibi sýcacýk 40 kahveci biraradaydýk. Sürekli
gülen, býcýr býcýr konuþan, çaydanlýk týkýrtýsýyla popstar orkestrasýný bir tutup hiç oturmamacasýna dans edip
kahkahalar atan 40 tane güzel insan yanyanaydýk. Aslýnda daha önce yaptýðýmýz yemekli toplantýlarýmýzdan
farklý deðildi. Yani kahveciler her daim oynamaya, gülmeye ve konuþmaya hazýr. Gelemeyenler epeyce þey
kaçýrdý söyliyeyim. Bu sefer bir deðiþiklik yapýp birkaç resmi sizlerle paylaþacaðým. Bugün deðil elbet. Ama
fotoðraflar elime geçer geçmez. Herkes mutluydu ama aralarýnda biri vardý ki, ayaklarý bir karýþ havada
dolaþtý durdu. O kim miydi? Bendim tabi. Çok mutlu oldum çok. Hepinize çok teþekkürler. O gece çokça
tekrarladým ama gene söyliyeceðim. Aldýðým gaz bana 6 ay yeter de artar. Þu göz kapaklarýmý da idare
edecek bir mekanizma buldum mu bu iþ tamam demektir. Þimdilik hoþçakalýn, benim gidip gözkapaklarýma
masaj yapmam gerekiyor. Yarýna birþeyciklerim kalmaz. Ayaklarým yere deðer, biz de gündemi ucundan
bucaðýndan yakalarýz Allah'ýn izniyle!..
Bir sonraki sayýda buluþuncaya kadar bulunduðunuz yerden bir adým öne çýkýn. Sevgiyle...
Cem Özbatur
Yukarý
PASTORAL EFEMER : Zeki Yýldýrým
BÝLÝM ve BÝLÝMSEL YÖNTEM
"Uzun yaþamýmda öðrendiðim bir þey var: gerçeklikle ölçüþtürüldüðünde tüm bilimimiz ilkel ve
çocukça kalmaktadýr - ama gene de sahip olduðumuz en deðerli þeydir, bilim!"
Albert Einstein.
Ülkemizde, zaman zaman çeþitli platformlarda bilim, bilimadamlarý ve aydýnlar üzerine hiçte hoþ olmayan,
suçlayýcý, aþaðýlayýcý konuþmalar yapýlmakta, yazýlar çýkmaktadýr. Neredeyse bilim adamlarý, aydýn insanlar
hortumcularla, köþe dönücülerle, magazin dünyasýný ucuz kahramanlarýyla yan yana getirilir oldu. Gerçi bu
konuda kolayca malzeme olarak kullanýlan insanlar çýkmadý deðil. Bu kurguyu gerçekleþtirenlerin öne
çýkardýklarý ise, o kiþilerin bireysel özellikleri ve tutarsýzlýklarýndan öte, bilimsel kimlikleri ve konumlarý oldu.
Bilim de, bilim adamý da ve aydýnlarda her aðýzda kolayca çiðnenebilecek ucuz sakýzlara dönüþtü. Böylece,
bu konuda fazlaca bilgisi ve düþüncesi olmayanlarda da bilime ve bilim adamlarýna duyulan sempati ve güven
azaldý. Son yýllarda sadece bir dönem bilim ve bilim adamlarýna pozitif ilgi oluþtu. O da maalesef ki çok elim
bir olaydan sonra, büyük can ve mal kaybýna yol açan depremlerden sonra oluþtu. Bu süre boyunca bilim ve
bilim adamlarýnýn seslerini cýlýzda olsa duyabildik.
Ne yazýk ki hala çaðdaþlýk yolunda ilerleyen ülkemizde iþlek karayollarý boyunca "Bel fýtýðý çekilir, üfürülür,
tükürülür" yazýlarýna rastlanýlmaktadýr. Ýnsanlarýn önemli bir bölümü hala falcýlardan, büyücülerden, çoban
doktorlardan (!), kýrýk-çýkýkçýlardan medet ummaktadýrlar. Bu ülkenin bilim adamlarý da, tabipler odasý da,
eczacýlar odasý da olanlarý kabullenmiþçesine sessiz kalmaktadýrlar. Büyücüler, cinciler, falcýlar, astrologlar,
bilimsel onurlarýný üç kuruþa deðiþen, bilimsel hüviyetlerinden baþka bir þey veremeyen bu bilim dýþý kiþiler,
film adamlarý ortalarda cirit atmaktadýrlar ve medyada yükselen deðerler olarak pýrýl pýrýl parlatýlmaktadýrlar.
Bütün bu olup bitenlerin aslýnda bilimle, bilim adamlarýyla hiçbir ilgisi yoktur. Bir düþünsek bu ülkenin
kurucusu büyük insan Atatürk "Ben miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuþ ve kalýplaþmýþ kural
býrakmýyorum. Benim manevi mirasým ilim ve akýldýr... Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel
eksen üzerinde akýlý ve ilmin (bilimin) rehberliðini kabul ederlerse, manevi mirasçýlarým olurlar." Diyerek
bilimin nesnel gerçekçiliði ve önemini iþaret etmiþtir. Hem de bundan onlarca yýl önce. Yani 1930 lu yýllarda
ve dünyada bilim ve bilimsel düþüncenin sadece belirli bir ülke ve azýnlýðýn tekelinde olduðu bir dönemde. YIL
2004, evet 2004 yýlýnda yaþýyoruz. Yaþananlarýn nedenlerini sýralamak, çözümlemek zor deðil elbet. Yazýmýn
amacý kýsacada olsa bilimi anlatabilmek ya da ne olmadýðýný ortaya koyabilmek.
Bilim nedir sorusuyla devam edelim. Bu konuda yazýlarý ile bilimin aydýnlýk yolunu bizlere gösteren ve
sevdiren yetkin yazarlarýmýzýn görüþlerini bir araya getirelim. Bilim üzerine farklý disiplinlerde, farklý formal
tanýmlamalar yapýlmaktadýr. Bununla birlikte ortak ve genelleyici bir tanýmlamaya varýlabilir. En basit bir
tanýmla bilimin ne olup ne olmadýðýný ortaya koymaya çalýþalým. Bilim kolayca açýklanmaya elveren tekdüze
bir etkinlik deðildir; olgu-kuram baðlamýnda çok yönlü, karmaþýk bir olaydýr. Bilimin, ussal ve nesnel boyutlarý
yanýnda, deðer yargýsý, yaratýcý imgelem, hatta düpedüz duygusallýk içeren boyutlan da vardýr. çoðu kez bilim
bir bilgi birikimi ya da düzenli güvenilir bilgi olarak tanýmlanýr. Bu yüzeysel bir anlayýþtýr. Bilime bir yanýyla
düzenli, güvenilir bilgi olarak bakýlabilir, kuþkusuz. Ama, "bilim" dediðimiz etkinliðin asýl özelliðini ürettiði
bilgiden çok bilgi üretme yönteminde aramalýyýz. Bilim özünde bir "arayýþtýr; gerçeði bulmaya, olgusal dünyayý
açýklamaya yönelik biliþsel bir arayýþtýr" genellemesi en çok kabul gören ortak görüþtür. En yalýn bir þekilde
tanýmlandýðý üzere bilim teoloji ya da herhangi bir ideoloji türünden "yanýlmaz" lýðý içeren bir öðreti deðildir;
tutarlýlýk ölçütüne baðlý bir sýnama-yanýlma, yanýlgýyý ayýklama sürecidir. Olgusal yoklanmaya, ussal eleþtiriye
kapalý hiçbir ilke ya da varsayýma bilimde yer yoktur. Bilim bir inanç dizgesi olmadýðý gibi, sanat gibi spontane
bir yaratýcýlýk da deðildir. Geliþmesi bir yanýyla geliþmeci atýlýma, kavramsal açýlýma dayanan bilim
birikimseldir; özellikle güvenilir gözlem ve deney sonuçlan belli dönem ya da yaklaþým biçimlerine göreceli
deðildir.
Bilimin yenilenmeye açýk dinamik yapýsý en önemli özelliðidir. Ancak belirli bir ölçüde de tutucu olduðu
söylenebilir. Pek çoðumuz için alýþýk olduðumuz bir inançtan, koþullandýðýmýz bir ideolojiden kopmamýz ne
denli zorsa, bilimde de yerleþik bir varsayým ya da kuramý deðiþtirmek o denli güçtür. Güçtür, ama, bilim
tarihinde örnekleri az olan bir olay da deðildir. Bilim bir yanýyla normlara baðlý kurumsal bir etkinliktir,
kuþkusuz; bilim adamlarý çoðunluk çalýþmalarýný bu normlar çerçevesinde sürdürürler. Hemen ekleyelim:
teknoloji, bilimin pratik uygulamasý olmakla birlikte, bilim deðildir. Ayný þekilde, tüm soyut kavramsal yapýsýna,
günlük yaþam pratiðinden uzak tutumuna karþýn bilime temelde saðduyunun daha düzenli ve tutarlý bir
uzantýsý diye bakýlabilir. Ne olaðanüstü yetenekli küçük bir kesime özgü, ne de ortalama kavrayýþ gücümüzü
aþan gizemli bir etkinliktir. Bilimi ayrýca astroloji, parapsikoloji, frenoloji türünden uðraþlarla da karýþtýrmamak
gerekir. Bu tür uðraþlar ne amaçlan ne de yöntemleri açýsýndan bilim sayýlabilir. Amaçlarý gerçeði tanýmak,
güvenilir bilgi üretmek deðil, insanlarý birtakým "uydurma" açýklamalarla oyalamak, aldatmaktýr. "Sahte bilim"
denen bu uðraþýlarýn olgusal yoklanmaya elveren, ussal eleþtiriye açýk hiçbir sonucu gösterilemez. Bilime,
"doðayý, özellikle doðaya iliþkin kuram ya da beklentilerimizi, sürekli sorgulama etkinliði" diyebiliriz. Bilgi
arayýþý ise, günlük sorunlarýn dürtüsünden çok, kimi bireylerin olup bitenleri salt öðrenme, anlama ve
açýklama merakýndan kaynaklanan bir arayýþtýr.
Genel hatlarý ile kavramsal olarak açýklamaya çalýþtýðýmýz bilimin ve bilimsel düþüncenin yaþama
uyarlanmasý nasýl olmalýdýr, bilimsel tavýr ve bilimsel yöntem nedir ? Yine bilim adamlarýnýn araþtýrmalarda
kullandýðý temel bilimsel yöntemi yaþamýmýza uyarlayabilirmiyizin cevabý "kolayca evet"dir. Bunu basit bir
örnekle açýklayalým: Her ay düzenli olarak sabunlar satýn almaktayýz. Sabunlarý satýn alýrken dikkat ettiðimiz
öncelikler nelerdir bir düþünelim. Reklamlar, indirimli fiyatlar, görünümleri, ambalajlarý, kokusu, kimlerin
kullandýðý. Ayrýca bütün bunlar bizi ne kadar etkilemektedir ? Çok büyük oranda dediðinizi duyar gibiyim, ki
bende bir tüketici olarak büyük oranda bu özellikler dahilinde alýþ veriþ yapmaktayým. Bir okuyucum "ben
öncelikle kalitesine bakarým" demiþ olsun (örneðin dostumuz Beyhan). Hemen bizde "kalitesini nasýl
anladýðýný, bunun için gözlerinde ya da ellerinde çeþitli analiz cihazlarý taþýyýp taþýmadýðýný" sormalýyýz.
Sevgili Beyhan ne cevap verir bilmiyoruz ama biz onu, yapmýyor kabul ederek bu tür bir niteliði anlamanýn
hiçte zor olmadýðýný (þayet yapmýyorsa) söyleyip, kanýtlayabiliriz. Örneðin Beyhan, ona kýsaca Bn.B. diyelim,
aylýk olarak asgari 4 kalýp banyo sabunu, 10 tanede el ve günlük kullaným sabunu satýn almaktadýr. Bn. B.
artýk evi için en uygun sabunun ne olduðunu bulmak istemektedir. Bunun için evindeki ansiklopedilerden veya
internet ya da kütüphanelerden sabun ile ilgili sayfalar dolusu bilgiler bulup, bunlarla donanabilir. Daha sonra
markete gidip, ihtiyacý olan sabunlarý satýn alýr. Eve geldiðinde, satýn aldýðý sabunlar ile ilgili olarak
mutfaðýndaki gözlem ve inceleme listesine kayýtlar düþmektedir. Bu inceleme ve gözlemler günlük kullanýmlar
süresince de sürdürülmektedir. Neler incelenmektedir: sabunlarýn köpürme düzeyi, temizleme gücü, erime
düzeyi, cilde etkisi, fiyatý, kokusu vb. Sonuçlar oluþturulan listeye kolayca iþlenip kayýt altýna alýnabilir.
Sabunlarý yarý yarýya iki farklý, yada tümünü farklý alarak birçok markayý kolayca test edebilmektedir. Çok
deðil iki -üç ay içerisinde Bn. Beyhan kendisi ve ailesi için en ideal (fiyat, kalite, kullaným) sabunu bulabilir. Bu
tür bir gözlem için artý masraf olarak sadece bir adet A4 kaðýt ve kurþun kalem olabilir. Ayný testi þampuan,
parfüm vb. bir çok madde için yapabilir. Ýþte bilimsel düþüncenin yaþama uyarlanmasý.
Bu tür bir çalýþmayý öðrencilerime bizzat uygulatarak, bilimsel düþünme yollarýnýn geliþtirilmesi ve bilimsel
yöntemin yaþama uyarlanmasýnda kullanmaktayým. Bu tür bir inceleme ve testi yapan öðrenciler çalýþmayý
hep büyük bir keyifle sürdürmekteler, hem de uzun süreçte kazançlý çýkmaktadýrlar. Ayrýca bu yöntemi
yaþamlarýnýn bir çok aþamasýnda kullanmaya baþlayacaklarýnýn ilk ýþýltýlarýný sergilemektedirler. Bir düþünün
satýn aldýðý tüm tüketim ürünlerine yaklaþan insanlarýn çoðalmasý, bu tür bir yöntemi yaþamýn bir çok alanýnda
kullanmaya baþlamalarý yaþamýmýzý ne kadar olumlu yönde geliþtirirdi.
Evet Einstein'in dediði gibi "… sahip olduðumuz en deðerli þeydir, bilim!" tabi ki onu daha iyi anlayýp
yaþamýmýza uyarlayabildikçe…
Zeki Yýldýrým
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Kahvecigillerden : Zeycan Irmak
-giden aþklaraHer giden bende bir çizik býraktý. Duvara atýlan bir çentik gibi. Bazen yer yer kýrmýzýya çaldý çizikler, geçmiþi
düþünüp anýmsadýðýmda. Bazen soldu renkleri, karýþtý duvarýn çatlaklarý arasýna. Ama mutlak bir iz... surata
atýlan faça, elde kalan sigara yanýðý, ciðerime çöken aðýlý acý...
Her gidene ben, kendimden bir parça verdim. Verdiðim her parçada biraz eksildim. Yarýmlandým,
çeyreklendim, küçüldüm kendime, yeri geldi hiç kalmadým. Her giden benden bir þeyler götürdü cüzdanýnýn
bozuk para gözünde. Onlara göre o kadardý ya da belki tam tersi. Haber aldým kimilerinden, arkadaþ oldum
kimileriyle. Dertlerini dinledim yeri geldi, gözünün yaþýný sildim. Ben onlardan koptuðumda ve onlar beni alýp
alýp götürdüklerinde yanlarýnda; cüzdanlarýnda sakladýklarý o küçük objeye takýldý hep gözleri. Anýmsadýlar.
Gülümsediler, öfkelendiler, hüzünlendiler, anýlara dalýp gittiler. Ve aradýlar beni her yeni gelende. Saçlarýmý
aradý kimi, kimi gözlerimi, kimi bakýþlarýmý, kimi yaz kýþ üþüyen ellerimi aradý. Bana benzetmek istediler
benden sonra hayatlarýna giren insaný; "saçýný þöyle yapsan, mavi sana çok yakýþýyor, mavi giysen, ellerin
üþümez mi hiç senin" dediler. Bilemedi yanýnda duran insan.
Hele bir tanesi belki de hayatýmýn teki ve aslýnda benden en büyük paydayý alýp götüren, beni bana býrakmak
istemeyen, habis sanrýlarla kývranýp duran, bana kalan yaþamýmda varlýðýný idame ettirmeye çalýþan, kara
çamur yaðmurlar gibi üzerime yaðmaktan kendini esirgemeyen; eþyamý, rengimi, kokumu, emeðimi, canýmýn
yongasýný, ona kalan yarým hayatýmý paylaþtý yeni gelenle. Bana deðil, ona yapýlmazdý bu. Haksýzlýktý bu.
Yazýktý bu...
Aradýklarýnýn bende olduðunu bile göre býraktýlar beni yolun orta yerinde. Gücenmedim. Kin gütmedim.
Yoksunmadým. Aradýklarýný bulamadýklarýnda çýldýrdý kimi, kimi kabuðuna çekildi... halbuki bilemediler ki
bende olan somut deðil, soyut, salt sevgiydi...
Her giden peþinden sürükledi beni de. Sevgimi sunmaktan, kapýlarýmý sonuna kadar açmaktan gocunmadým.
Öyle çok verdim ki kendimden, ne olduðumun hesabýný yapmadým. Ne var ki almaya gelince nankördür
insanoðlu, alýþkanlýklarýný deðiþtirmekte zorlanýr. Verdikçe daha fazlasýný istedi, daha çok verdim bende. O
nereye gitse, gölge gibi peþinden seyirdim. Git dedi gittim, gel dedi geldim, sev demesine vakit tanýmadým,
sevmesine fýrsat vermedim. Sonunda ben bana bakakaldým. Dýmdýzlak. Çýrýlçýplak yüreðimle.
Þehrin en kalabalýk caddesinde, bir kýþ ikindisi, güneþ ýsýtmasa da göstermiþ hafiften yüzünü, annemle
yürüyoruz. Koluna girmiþim. Tutunmuþum bir nebze, koluna sýðýnmýþ, asýlý kalmýþým annemin. Ýçimdeki tüm
deðerler yýkýlmýþ o gün. Kum saatim tersine akmaya baþlamýþ. "Anne..." diyorum, sol elimi göðsümün üzerine
koyup, bakýyor yanýmda "Anne, tam þuramda gedik açýldý bu gün. Ýçimden hava geçiyor. Biri pompalý tüfekle
ateþ etti bana, görüyor musun, ayný Terminatördeki gibi, kocaman delikten arka tarafý görebilirsin dikkatlice
baksan. Týpký þehrin, yýkýk dökük kalýntý surlarý gibi, devrilmiþ kalmýþ sol yanýmda ne varsa. Leþle beslenen
mahlukat üþüþmüþ baþýma." Aðlamýyorum ilk defa. Gözleri dolu dolu annemin. Yutkunuyor. Aðlamayý
unutuyorum uzun zaman.
Ýçimdeki o koca delik kapanmak bilmiyor. O günden sonra üçüncü kýþý yaþýyorum ben. Ýlk gidenin ardýndan
yaþananlar kalan ömrümün her safhasýna çise çise daðýlýyor. Yemeðe konan bir çimdik tuz gibi, yaram ne
vakit kanamaya soyunsa tuz deðiyor, kavruluyor.
Her giden, gittiðine bin piþman dönüyor. Ve ben bin beter üþüyorum, onlarý gururlarýndan arýnmýþ ezik büzük
gördüðümde. Ýnsan onurunu baþkasýnýn ayaðýna sermemeli. Ýnsanlýðýndan olur. Bense gidemiyorum.
Dönemiyorum. Ardýma bakamýyorum. Susuyorum ve yürüyorum hep. Baþým önde.
Her giden bende derin izler býrakýyor. Ýçimdeki delikten rüzgârlar geçiyor, uðulduyor. Kortej halinde
yalnýzlýklar, buhranlar, uykusuzluklar resmi geçidine tanýklýk etmek zorunda kalýyorum.
Gidenlerin ardýndan yas tutup aðlayamýyorum...
Zeycan Irmak
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Þifacý Kahveci : Ayþe Nur Doksat
ELBETTE
Elbette.
Kavuþacaðýz bir gün.
Elbette.
Bunca yaþýmýza biriktirdiklerimiz soylu bir teslimiyeti doðuracak bizde.
Elbette.
Ben sana sen bana en nadide demetleri sunacaðýz.
Elbette.
Aþýk olacaðýz bir gün birbirimizin akýþýna.
Elbette.
Uçurumlarýn en kenarýnda dolaþacaðýz.
Elbette.
Birbirimize en ýslak öpücükleri sunacaðýz.
Elbette.
Seviþirken dolanacak bacaklarýmýz birbirine.
Elbette.
En el deðmemiþ yanlarýmýza sözlerimizi bulaþtýracaðýz.
Elbette.
Sabah olacak bir gün.
Elbette.
Akþamýna uyanacaðýz.
Elbette.
Ýkiz doðuracak bir ana.
Elbette.
Biz bunu tekiz sanacaðýz.
Elbette.
Bir gün.
Bir sabaha uyanýp...
Neye uyandýðýmýza þaþacaðýz.
Ýþte o günün sabahýnda...
Sen bana ben sana susup susup susayacaðýz.
Geçmiþ ola.
Elbette.
ANur
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Kahvecigillerden : Oktan Erdikmen
Yüz Bin Kiþilik Beþik..
Kitlelerin afyonu, kapitalizmin pazarý, eðlenceli bir oyun ya da toplumsal muhalefet aracý.. Kim ne derse desin,
insanlarý bir araya getirmek için en etkili yol, futbol..
MÖ. 2697’de Huang Ti Dönemi’nde Çin askerleri savaþa hazýrlýk amacýyla Tsu Chu adýnda bir oyun oynayýp
futbolun temellerini atarken; 8.Yüzyýlda Anglosaksonlar zaferlerini kutlamak için Viking Þefi’nin kafasýný
tekmeleyerek sokaklarda dolaþýrken ya da 1879’da transfer bedeli olarak daha iyi bir iþ alan Ýskoçlar
Glasgow’dan Darwen’e gelirken; futbolun bir gün, milyarlarca dolarýn döndüðü bir siyasi mücadele aracý
olarak milyarlarca insaný peþinden sürükleyebileceðini düþünmüþler midir bilinmez, ama bilinen bir þey, bu
oyunun dünyayla birlikte deðiþip, yaðmurlu havalarda mumla sývanan hayvan derileri içindeki bez parçalarýnýn
yerini apayrý bir sanayi dalýnýn ürünlerine, rüzgardan etkilenmeyen toplara býrakýrken, insanlar üzerindeki
etkisinde en küçük bir deðiþme olmamasýdýr.
Ýspanya diktatörü Franco, ‘Yüz bin kiþilik bir uyku tulumu yapýn’ dediðinde Real Madrid için Barnebeau Stadý
inþa edilirken; Arjantin’de Videla ve Portekiz’de Salazar da ayný taktiði uyguluyordu: 3 F: Futbol, fiesta ve
fado..
Franco ülkesini on yýllarca futbolla yönettiðini söylerken, muhalifleri tahliyeden hemen sonra Bilbao maçlarýna
koþuyordu. Her grup belki de güçlünün her zaman kazanamadýðý tek yer olan statlarda kendini ispatlamaya
çalýþýyordu. Almanya’da Pauli; Ýspanya’da Ossasuna, Bilbao; Britanya’da Manchester, Celtic; Ýtalya’da
Fiorentina, Atlanta ve aristokrasinin Lazio’suna karþý halkýn Roma’sý.. Zengin fakir rekabetini statlara taþýyan
bu oyun öyle bir hal alýyordu ki hem iktidarýn baský aracý hem de ezilenlerin isyan simgesi olma misyonunu,
ayný anda taþýyabiliyordu..
11 kulüp yöneticisi, modern futbolun beþiði Ýngiltere’de, 1863 yýlýnda, Londra Queen Caddesi’ndeki Free
Maso’nun meyhanesinde bir araya gelerek Ýngiltere Futbol Federasyonu’nu kurdular. Türkiye’ye 19.Yüzyýlýn
ikinci yarýsýnda tütün ve pamuk ticaretiyle uðraþan ve belli baþlý liman kentlerine yerleþen Ýngilizlerin getirdiði
futbol, kýsa sürede saray tarafýndan sakýncalý görülecek ve ‘müslimlere’ yasaklanacaktý. Öte yandan Kurtuluþ
Savaþý yýllarýnda Fenerbahçe’nin azýnlýk ve iþgal takýmlarýný birer birer yenmesi ülkede kýsa süreli bir bayram
havasý estirirken, Ýsmet Paþa Lozan Antlaþmasý’ný imzalamak için çýkmadan Fenerbahçe’nin Ýstanbul’dan
göndereceði galibiyet haberini bekleyecek ve aldýktan sonra gidecekti.
Küresel dünyada ezilenlerin en önemli silahý olan futbol, Türkiye'de, içinde bulunduðumuz karamsar tabloda
biraz olsun sevinmek için de kullanýlýyor. Nihat’ýn Ýspanya’da, Emre’nin Ýtalya’da kazandýðý baþarýlarý tüm
Türkiye göðsünü gere gere izlerken, milli takýmýn ve Galatasaray’ýn son zamanlardaki baþarýlarýnýn
yurtdýþýnda daha coþkulu olmak üzere abartýlý bir sevinçle kutlanýlmasý, bir an için de olsa ‘galip’ kimliðinin
takýlmasý deðil de nedir? Romalýlar Lazio’nun, Madridliler Barcelona’nýn maðlubiyetlerini sokaklarda kutlarken
bizde böyle bir þeye kalkýþanlarýn en baþýndan vatan haini ilan edilmesinin nedeni ne olabilir? Türk insaný
ülkesinde ve dünyada siyasi ve ekonomik yarýþa giremediði hatta bundan umutlu bile olamadýðý için futbolu
çok önemsiyor. Çünkü ‘taraftarlýk’, saf tutma, bir þeye körü körüne inanma, sosyal yapýmýza çok uygun,
çabasýz elde edilen, bedava bir kimlik..
Sorunlarýndan kurtulup doyasýya sevinmek için takýmýnýn galibiyetini bekleyen insanlar, en yakýn
arkadaþlarýný maç çýkýþý karþý tarafta gördüklerinde bir an için can düþmaný olabiliyorlar. Öte yandan, önemli
zamlar da Fenerbahçe - Galatasaray maçlarý sýrasýnda yapýlýyor. Siyasi baþarýsýzlýklarýn üstü futbolla
örtülüyor. Ancak bu yalnýzca Türkiye’ye özgü bir durum deðil. Çünkü futbolun uyuþturucu etkisi yapýsýndan
deðil, kullanýldýðý ortamdan kaynaklanýyor. Zira, olayýn biraz dýþýnda kalan ABD’de ayný görev basketbol ve
beysbol arasýnda paylaþtýrýlýyor.. Futbolun üzerindeki siyasi baský da cabasý. Mesut Yýlmaz’ýn, Mehmet
Aðar’ýn devreye girerek Galatasaray maçlarýnýn hakemlerini deðiþtirmesi; Fenerbahçelilerin Panathinaikos
maçýnda açtýðý ‘1453’ten Beri Ýstanbul’ pankartý; yine uluslararasý maçlarda açýlan KKTC bayraklarý ve bitmek
bilmeyen þike iddialarý..
Bugün, futbolun yalnýzca bir afyon olmaktan çok daha öte anlamlar taþýdýðý anlaþýlmýþ durumda. Yaygýnlýðý
þüphe götürmeyen, entelektüel kesimin de ilgi duyduðu bu sporun gücünün fanatizmden kurtarýlmasý,
böylelikle oyunun güzelleþtirilmesi gerekir. Her türlü çirkinliðine ve bütün bunlarý herkesin bilmesine karþýn
futbol, gelecekte de yaþamýmýzý þekillendirmeye devam edecek gibi görünüyor. Çünkü gariban insana güçlü
bir takýmla bütünleþme ve baþarýsýný paylaþma imkaný veriyor. Ancak özellikle Türkiye, ayný baþarýlarý diðer
alanlarda da yakalamaya çalýþmak istemezse; insanlar bu rüyadan çok çabuk uyanabilir. Çünkü futbol
sorunlarý erteleyebilse de, unutturamaz..
Oktan Erdikmen
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Kahvecigillerden : Gülcan Talay
14 Yýl Baþkasýydým...
1. Bölüm
Elena 1969 yýlýnýn Eylül ayýnda dünyaya gelmiþti. Öyle güzel mavi gözleri vardý ki, onun gözlerine bakan, bir
kumsalda oturmuþ uçsuz bucaksýz bir denize bakýyor gibi hissediyordu kendini... Ve o altýn sarýsý saçlarý.
- Hadi Elena, okula geç kalacaksýn...kalk artýk.
- Tamam...kalkýyorum anne. Günaydýn!
Annesinin ýsrarýyla kalktý yataðýndan, yanaðýna bir öpücük kondururken. Annesi Rosa çok güzel bir kadýndý.
Ne var ki, yýllarýn kendisine tattýrdýðý acýlar yüzüne yansýmýþtý. Çok zayýf ve solgun yüzü, nasýrlaþmýþ elleri
hayatýn ona verdiði kötü hediyelerdi. Babasý Fredik inþaat iþçisiydi. Oda annesi gibi çileli bir yaþam sürmüþtü.
Henüz 40 yaþýnda olmasýna raðmen, saçýndaki siyahlar zorlukla seçilebiliyordu. Her gün erkenden iþe
gidebilmek için evden çýkýyor, geç saatlerde dönebiliyordu... Evine birkaç kuruþ fazla para getirebilmek için.
Zengin deðillerdi, ama onlarýn birbirlerine olan sevgileri tüm zenginliklere bedeldi kendilerince. Elena' nýn bir
de abisi vardý. Jack uzun boylu, yakýþýklý bir gençti. Siyah saçlarýný babasýndan, ela gözlerini annesinden
almýþtý. Mahallenin genç kýzlarý o evden çýkar çýkmaz camlara üþüþürdü, o ise kimselere yüz vermezdi.
Oturduklarý ev Zürih kentinin küçük kasabalarýndan Tübingen' deydi. Abisi Jack kasabadaki tek devlet okulu
olan Zurüczu Den Sternen' de lise 2.sýnýf öðrencisiydi. Elena ise, kentin en ünlü okulu olan College Saint
Michel' de okuyordu. Bildiði kadarýyla bu okulda okumak için çok para ödemek gerekiyordu. Babasý kendisine
zengin bir adamýn burs verdiðini söylemiþti, orada nasýl okuyabildiðini açýklamak için.
Kitaplarýný aceleyle çantasýna doldurdu. Okul servisi kornasýný çalmaya baþlamýþtý... Koþarak çýktý evden.
Henüz orta öðretimin son sýnýfýnda okuyordu. Derslerinde çok baþarýlýydý. Yarý dönem bitmemesine raðmen,
okulu birinci olarak bitireceði þimdiden kesindi. Zil çaldýðýnda içeri gelen Fen öðretmeni Bay Steven idi.
- Günaydýn...çocuklar, bugün sözlü var! Hazýr mýsýnýz bakalým?
Sýrayla sorular sormaya baþladý. Sýnýftaki öðrenciler sorularýn kimini biliyor, kimini bilemiyorlardý. Elena' nýn
her soruda eli havaya kalktýðý halde, henüz soru sormamýþtý. Çünkü bildiðinden emindi. Sonunda üç seferde
de yanlýþ cevap veren öðrencileri, tek ayak üstünde ayaða dizmiþti öðretmen. Oturan sadece Elana kaldý.
- Bir soru daha soracaðým. Bilenler yerine oturabilir.
Hiç kimse yanýtý bilemedi. Bu kez Elena' da parmak kaldýrmadý. Sorunun cevabýný oda bilmiyordu. Parmak
kaldýrmadýðýný gören arkadaþlarý söylenmeye baþladý; " Bay Steven, Elena' ya da sorun, ona ayrýcalýk
yapýyorsunuz." dediler hep bir aðýzdan.
- O biliyor, sormayacaðým çocuklar.
Jimmy öne atýldý, savaþ kazanmýþ bir cengaver edasýyla. Sürekli Elana ile yarýþmaktaydý... Ve ilk defa öne
geçtiðini düþündü.
- Ama öðretmenim, ona hiç soru sormadýnýz...Neden?
Bay Steven öðrencilerin ýsrarlarý üzerine Elana' ya döndü. Ne yapacaðýný bilmiyordu Elena. "Rezil olacaðým."
diye düþündü. Maratonun sonuna kadar gelmiþ ve finiþe geldiði anda ayaðý burkulan bir yarýþçý gibi hissetti
kendini.
- Evet, Elana...soruyu yanýtlayabilecek misin? Yeniden sormamý ister misin?
Elena ayaða kalktý... Suskundu... Kalbi yerinden fýrlayacak gibiydi ve dizleri artýk vücudunu taþýyamýyordu.
Birden kendine geldi, aðzýndan birkaç kelime döküldü istemi dýþýnda.
- Gördünüz mü çocuklar? Ben size bildiðini söylemiþtim.
Evet soruyu doðru bilmiþti. Yerine otururken hala çok þaþkýndý. Yarýþýn bitimine az kala burkulan ayaðýný þifalý
bir el iyileþtirivermiþti. Arkadaþlarýnýn yüzüne baktý... Hepsi, özellikle Jimmy çok utanmýþtý. Oysa hepsi Elena'
yý severdi. Lakin baþarýsýný kýskanmýyor deðillerdi. Ceza olarak ders bitimine kadar ayakta kaldýlar.
Teneffüs olduðunda peþinden hýzlý hýzlý gelen Philip idi. Philip okulun en yakýþýklý öðrencisiydi...Bütün kýzlar
hayran bakýþlarýný ondan kaçýramýyordu. O ise Elena' yý seviyordu. Elena henüz onun duygularýna karþýlýk
vermemiþti. Elena kadar güzel mavi gözleri vardý. Gözlerinde bazen bir okyanus, bazen bulutsuz bir gökyüzü
vardý, uçsuz bucaksýz. Bütün kýzlar Elena' ya " Kýzým sen deli misin? Philip beni sevecek, ben hayýr
diyeceðim. Delisin sen." diyorlardý. Bir süre sohbet ettikten sonra sýnýfýna doðru yürüdü. Meraklý bakýþlarla
Elena' ya doðru gelen Sara idi. Philip' in en büyük hayraný... Elana' yý çok sevmesine raðmen onu bazen
kýskanýyordu ve bunun için kendisine çok kýzýyordu. Sara; kýzýl kývýrcýk saçlý, çilli, ela gözlü bir kýzdý. Bir
baþkasýný çirkin bir surata dönüþtüren o çiller, Sera' nýn yüzünde sanat þaheseri bir eserin tualine yayýlmýþ
renkler kadar güzel duruyordu.
Okul bittiðinde arkadaþlarý ile oyalanmadan eve gitti. Annesi ile pazara gidecekti ve geç kalmak istemiyordu.
Zaten kendileri için sürekli didinmesine üzülüyordu. Kapýyý açarken, içerden çalan telefonun sesini duydu ve
çantasýný bir köþeye fýrlatýp, telefona uzandý.
- Merhaba Elena...Nasýlsýn?
Telefondaki sesi tanýmaya çalýþtý, ama bir türlü hatýrlayamadý. Ýçinde tuhaf bir his belirdi. Tanýmadýðý bu ses,
içinde garip bir heyecan ve sýcaklýk uyandýrmýþtý. Çok tatlý, sýcak bir sesi vardý telefondaki bayanýn.
- Ben annenin eski bir arkadaþýyým...adým Selma. Yakýnda ziyaretinize geleceðimi Bildirmek için aramýþtým.
"Peki annem gelince kendisine bildiririm. Ýyi günler" derken telefondaki sese, hala elleri titriyordu. Neden bu
kadar heyecanlandýðýný sorsa da kendine, bunun yanýtýný bulamadý. Kapý açýldýðýnda içeri giren annesiydi.
Elinde pazardan aldýðý sebze ve meyve poþetleri ile içeri girerken bitkin bir hali vardý. Yardým etmek için
annesinin yanýna koþtu;
- Anneciðim...yine benim dönüþümü beklemeden gitmiþsin. Çok yoruyorsun kendini.
- Yok kýzým yorulmadým. Hem sende bütün gün okulda kafa yoruyorsun. Bir iki poþet iþte.
- Biraz önce Selma diye bir bayan aradý. Eski bir arkadaþýn olduðunu söyledi. Hiç bahsettiðini duymamýþtým
daha önce. Yakýnda ziyaretimize gelecekmiþ.
Rosa hanýmýn elindeki poþetler yere düþerken, bitkin yüzü birden bembeyaz oldu. Ayakta durmakta zorlandý.
Elana " Anneee! Neyin var otur þöyle." diye haykýrýrken sadece tansiyonu düþtüðünü bahane etti. Nedense
Elena buna inanmadý. Annensinin gözleri Selma der demez yerinden fýrlayacak gibi olmuþtu. Þimdi meraký
daha da artmýþtý... Lakin annesinin bitkin haline baktýkça kim olduðu konusunda daha fazla ýsrar edemedi.
2. Bölüm
Kapý çaldýðýnda Jack kapýya koþtu... Gelen postacýydý. Elindeki telgraf yazýsýný uzattý " Ýyi günler...Þurayý
imzalayýn lütfen" derken.
- Telgraf gelmiþ... Selma Öztürk diye birinden.
Annesi ileri atýldý ve hemen elinden aldý. Benzi yine kül gibi olmuþtu. Telgrafý tuttuðu eli titriyordu. Göz ucuyla
hýzlý bir þekilde okudu.
- Ne yazmýþ hayatým. Umarým kötü bir þey yoktur.
- Selma yarýn bize geliyormuþ Fredik Onu bildirmek için yazmýþ.
Rosa hanýmýn gözleri dolmuþtu. Dokunsalar aðlayacak gibiydi. Elana önce çok sevindiði için böyle olduðunu
düþündü. Sonra babasýnýn yüzünde de annesindeki gibi tedirgin bir ifade görünce þaþýrdý. Anne ve babasýný
bu kadar tedirgin eden bu kiþi kimdi? Kimdi bu kadýn?
Rosa odasýna gittiðinde Fredik henüz uyumamýþtý.
- Ne yapacaðýz. Gelmeden söylesek mi Fredik?
- Hayýr...bence her þeyi anlatmayý ona býrakmalýyýz. Ters bir etki yapmayalým. Üzülme Lütfen. Bugünün
geleceðini biliyorduk hayatým ve geldi iþte. Elden ne gelir ki?
Þefkatle eþine sarýldý...Alnýndan öptü. Fredik uykuya daldýðýnda Rosa hala düþünceliydi. Ýçinden " Ben ne
yapacaðým þimdi? Bu duruma basýl katlanacaðým? Tanrým bana yardým et!" diye yakarmaya baþladý. Sabah
olduðunda hala bir damla uyku girmemiþti gözüne. Erkenden kalktý. Fredik te uyanmýþtý. Eþinden iþe
gitmeyip, kendisine destek olmasý için yanýnda kalmasýný rica etti. Tüm dualarýna raðmen, kaderle yüzleþme
vakti gelmiþti sonunda.
Selma saat dört buçukta geldi... Elinde hediye paketleri ile. Elana' ya bakarken gözleri doldu. "Týpký babasýna
benziyor" diye geçirdi içinden. Bir süre hep birlikte sohbet ettikten sonra, Rosa haným baþ baþa konuþmak
için mutfaða götürdü Selma'yý. Bir fincan çay uzattýktan sonra, bir sigara yakýp yanýna oturdu.
- Onu götürmeye mi geldin Selma?
- Hayýr... Henüz deðil. Aniden söyleyerek onun tüm hayatýný deðiþtiremem. Yakýnda bir otele yerleþtim bir
süre için. Bu dönemde sýk sýk gelir onu görürüm. Bana alýþtýðýnda, uygun bir fýrsatta söyleyeceðim...Þimdi
deðil. Seni üzdüðümün farkýndayým. Ama bir gün onu alacaðýmý sende biliyordun. Her þey için, bana
yardýmlarýn için sana çok borçluyum Rosa.
- Onu çok seviyorum...Buna nasýl dayanýrým bilemiyorum. Bu kadar zor olabileceðini düþünmemiþtim o
zamanlar...
Ýki kadýn karþýlýklý bir süre sessizce aðlaþtýlar. Rosa haným kýzýndan ayrýlacaðý için, Selma ise Elena' ya
kavuþtuðu halde hem mutluluktan, hemde Rosa adýna üzüldüðü için aðlýyordu.
Dostluklarý genç kýzlýk dönemlerinde karþýlýklý evlerde otururken baþlamýþtý. Selma Ýþviçre'ye iþçi gelmiþ bir
Türk ailesinin kýzýydý. David ile tanýþmalarý bu dönemlere rastlýyordu. David onu ilk gördüðünde berrak
gülüþüne, saflýðýna karþý koyamamýþ, delice aþýk olmuþtu. Uzun süre çabaladýktan sonra Selma' yý kendisine
aþýk etmeyi baþarmýþtý. Yalnýz ailelerinin tepkisinden çekindiklerinden bu aþklarýný saklamýþlardý. Rosa ise bu
gizli aþkýn tek tanýðý, Selma' nýn tek dostu, sýrdaþýydý. Kýsa bir süre sonra Rosa evlenip, baþka bir þehre
taþýndýðýnda dostluklarý mektuplarla devam etti.
David ile buluþmak için önceden sözleþtikleri bir gün, ailesine bir kýz arkadaþýna gittiðini söyleyerek çýkmýþtý
evden. Dýþarýda gezerken bir tanýdýk görür korkusu ile, bu kez David' in evinde buluþmaya karar verdiler.
Ailesi þehir dýþýndaki ebeveynlerini ziyarete gitmiþti.
- Hoþ geldin aþkým.
- Merhaba caným... Çok tedirginim ben. Burada buluþmamýz doðru mu? Birisi gelirse ne açýklama yaparýz...
Ben çok korkuyorum.
- Yok kimse gelmez, korkma. Çekinecek bir þey yok. Sen þöyle otur, ben içecek bir þeyler getireyim bize.
David iki kola ile mutfaktan döndü, kanepede oturan sevgilisinin yanýna oturdu. Bir süre sohbet ettiler. David
elindeki boþ bardaðý sehpaya koyarken, gözlerini Selma' nin gözlerine kilitledi. Omuzlarýndan tutup kendisine
doðru çekti ve dudaklarýndan öptü. Selma " Lütfen, yapmayalým" derken o "þiþþttt" diyerek dudaklarýný
dudaklarýyla kapadý. Bluzunu omuzlarýndan sýyýrýp, kanepeye yatýrdý. Oracýkta birbirlerinin oldular. Selma
doðrulduðunda gözü aðlamaklýydý.
- Þimdi ne yapacaðýz David?.. Bunu yapmamalýydýk.
- Ne olacakmýþ...evleneceðiz. Hem böylelikle ailelerimizde karþý çýkmaz, bizi evlendirmek zorunda kalýrlar.
Elbette düþündükleri gibi kolay olmayacaktý bu iþ. Selma' nýn babasý durumu öðrendiðinde çýlgýna döndü.
Kýzýný çok seviyordu ve konduramýyordu ona. Nasýl böyle bir þey yapardý? Nasýl?
- Öldürürüm seni de, o gavura vermem. Bunu nasýl yaparsýn? Fahiþeler gibi oðlanlarla mý yatýyorsun artýk?
Gözüm seni görmesin, yoksa elimden bir kaza çýkacak... Defooooll!
Babasý hýrsýndan masaya yumruðunu indirirken, Selma hýçkýrýklarla odasýna kaçtý, üzerine kapýyý kilitledi.
Kemal bey kýzýný bu güne kadar tüm kötülüklerden sakýnarak büyütmüþtü. Ona bir kez olsun tokat atmamýþtý.
Þimdi ne yapacaktý. Elin gavuruna mý verecekti biricik kýzýný?
"Olmaz, kýzým böyle bir hata yapmýþ olamaz." diye isyan etti.
Arkasý Yarýn
Gülcan Talay
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
YILDIZINIZ KIPIR KIPIR, YA SÝZ?
Ailenizin Yýldýz Falcýsý : Nurettin Özdemir
KOÇ (21 Mart-20 Nisan)
Ortamlar karýþýk mý karýþýk sevgili koçlarým. Özellikle para ile ilgili konularda pek rahat
sayýlmazsýnýz. Aslýnda bu daha çok sizlerin pimpirikliðinizden kaynaklanýyor desem yalan
olmaz inanýn.. Rahat olun biraz, ateþe körükle gitmenin alemi yok .. Salý günü imzaya
açýk anlaþmalar ve her türlü müzakere olasýlýklarý için en ideal gün.. Hastalýk
derecesinde titizliklerden bir kere de vazgeçseniz n'olur.. Perþembe gününü sinirlere
hakim olma günü ilan edin.. Beklenmedik hoþluklara hazýrsanýz o halde bugün sýký
durun..
BOÐA (21 Nisan-20 Mayýs)
Evet sevgili boðalar, güzel þeylere sahip olma duygularýný bu hafta doya doya
hissedecek ve yaþayacaksýnýz. Çok þanslý bir hafta da bulunmanýz da çabasý. Aklýnýzýn
estiði yerlere kadar gidin, lüks dolu hayallere dalýn ama bir tavsiye ekstra harcamalara
dikkat edin.. Geçen yazdan kalma projeleriniz varsa onlara yaþam kazandýrmanýn tam
sýrasý. Eski kavramlarýn yenilenmeleri söz konusu olabilecekler. Ruh ve madde
dünyalarýnýzda önlenemeyen büyük deðiþimlere hazýr olun. Güneþ yeniden doðmakta bu
pazartesinden itibaren..
ÝKÝZLER (21 Mayýs-21 Haziran)
Aþk bu hafta burcunuzda altýn harfler ile yazýlacak sevgili ikizler.. Siz de aþýk oldunuz mu
çekilmezsiniz doðrusu ya !! Çekirge gibi sýçramaktan illallah dedirtirsiniz sevenlerinize..
Enerjileriniz doruklar da olsa da siz yine aþýrýlara kaçmayýn.. Yaþama sevinci ve
hevesinizin beraberinde gereksiz sabýrsýzlýklarý da getireceðini unutmadan.. Haftanýz
kutlu olsun !!..
YENGEÇ (22 Haziran-22 Temmuz)
Þans rüzgarlarý sizleri de etkilemekte bu hafta sevgili yengeçler.
Gelecek günlerde projeler hayli önem kazanabilir. Karþýlaþacaðýnýz
insanlar sayesinde bazý emellerinize kavuþabileceksiniz. Alternatifler
arasýnda seçim zorluklarý yaþayabilirsiniz. Ne olursa olsun, þimdiye
kadar ancak hayal dünyalarýnýz da yeþeren arzu ve hýrslarýnýza hýz
kazandýrabileceðiniz güzel günlerdesiniz.. 20 nisan da bunun
farkýna varacaksýnýz..
ASLAN (23 Temmuz-22 Aðustos)
Ebedi hayatýn simgesi olan nilüfer çiçeklerine sevgiler damlacýklar halinde konmaktalar
bu hafta burcunuzda sevgili aslanlarým.. Nilüfer çiçeði mi olmak istersiniz yoksa sevgi
damlacýklarý mý ?.. Siz seçin dostlarým.Her halükarda bu hafta zodyaðýn kral ve kraliçeleri
sizlersiniz aslanlar.. Dostluklar, hayattan zevk alma duygularý ve içlerinizden gelecek
fýsýltýlarýn büyüsü derken çektiðiniz çileleri arkanýzda býraktýðýnýzýn bir anda farkýna
varacaksýnýz. Hafta sonunda bir iki kýskanç yolunuza çýkacak olsa bile ne yazar !.. Yani..
BAÞAK (23 Aðustos-22 Eylül)
Bazý engellere raðmen bu haftanýz güzel mi güzel sevgili baþaklar.
Vallahi yýldýzlarýn bu aralar saçtýklarý pozitif enerjilerden sizlere de
bol bol düþmekteler.. Yolculuklarýnýz özel veya mesleki de olsalar
sakýn ertelemeyin bu hafta. Ýtina ile hazýrlanýn çünkü gelecek günler
de tüm þanslar sizlerden yana olacaklar.. Çarþamba ve perþembe
günleri fýkýr fýkýr ederken siz yine de unutmayýn tedbirli olmayý. Hani
fazla otoriter görünüm içinde olursanýz bu bazý iliþkileri zedeleyebilir
demek istiyorum.. Unutmayýn..
TERAZÝ (23 Eylül-22 Ekim)
Hýzlý ilerlemelere hazýrlýklý olmalýsýnýz sevgili teraziler. Bir olay öylesine yaklaþmakta ki,
artýk bu bir haber mi desem yoksa verdiðiniz uðraþýlar sonucu oluþan güzel bir netice mi..
Bilmeniz gereken tek þey hareketli, aktif bir döneme girmektesiniz.. Hatta bunun sonucun
da deniz aþýrý yolculuklara bile çýkabileceksiniz.. Umutlarýn yeþerdiði bu dönemlerde
normal karþýlanabilecek ruhi çalkantýlara yine de fazla kaptýrmayýn kendinizi..
AKREP (23 Ekim-22 Kasým)
Gayet uzun ve bir o kadar da zahmetli yolculuktan sonra nihayet
limana yaklaþan gemiler vardýr ya, o gemilerin kaptanlarý ve
mürettebatlarýnýn halet-i ruhiyelerini bilirsiniz, en azýndan
duymuþsunuzdur.. Ýþte sizlerde sevgili akrepler öylesine bir duygu
okyanusunda yüzeceksiniz bu haftanýz da.. Gözlerinizi kapatýp
dinlenmek isteyeceksiniz hüþu ile.. Kendinizden gurur duyarak,
baþarýlarýnýzý doyasýya yaþarcasýna.. Yeni hedeflere, baþarýlý
ortaklýklara, güçlü insanlara ve desteklerine kendinizi kilitlemeden
önce. Gerçekçi kalarak her yeni atýlýmda.
YAY (23 Kasým-20 Aralýk)
Yepyeni atýlýmlarýn sizleri kamçýlayacaklarý bir döneme giriyorsunuz sevgili yaylar.. Ama
ayný zaman da kýrkýnlýklar, yanlýþ anlaþýlmalar da doðabilirler bunu gözden kaçýrmayýn.
Bu da demek oluyor ki sinirlerinize hakim olun. Dimya'ta pirince giderken evdeki
bulgurdan olmayýn bir de.. Özellikle 23 nisan'da.. Zorluklardan yýlmayan ve mücadeleci
karakterlerinize güvenerek ortamlarý kýzýþtýrmayýn sakýn.. 21 nisan günü ne kadar
sevildiðinizi anlayacaksýnýz. Haftayý bu güzelim duygularla dolu dolu geçirin sevgili
yaylar. Sinirlenmeden ..
OÐLAK (21 Aralýk-19 Ocak)
Kýsmetler geliyorlar ama ne geliþ !.. Geçmiþten kalma, gereksiz ve menfi etkiler altýnda
ezilerek yaþadýðýnýz hatta kabullendiðiniz bazý küskünlüklerin son bulacaðý haftalara
girmektesiniz sevgili oðlaklar.. En sonun da dostunuzun düþmanýnýzýn nereler de
olduðunu anlayacak olgunluða eriþmektesiniz.. Yeni bir iþ teklifi veya projesi ortaya
çýkabilir bu hafta. Böylesine güzel haber ve davetler gururlarýnýzý okþayacaklar elbette..
Ýçinizden gelen sesleri dinleyin ve korkulara geçit vermeyin artýk. Yaþamlarýnýzýn gerçek
patronlarý olun. Þimdiden..
KOVA (20 Ocak-18 Þubat)
Haftanýz muazzam hareketli geçecek sevgili kovalar. Baþka diyarlara göçler bahis
konusu olabilirler o halde kendinizi göstermenin tam zamaný diyebilirim..Eðer aceleci
davranmaz, çalýþmaktan ve çaba göstermekten vazgeçmezseniz baþarýlarýn kaçýnýlmaz
olacaklarýný göreceksiniz.. Bazý gecikmeler de olsa artýk bir kavþakta bulunduðunuz
malum, deðiþim hakkýnda derin düþüncelerde olacaksýnýz.. Yönlerinizi þaþýrmak lüksüne
sahip olmadýðýnýzý kabul etmeseniz bile en azýndan ruhunuz bunu sizlere söylüyor.
Dinleyin onu..
BALIK (19 Þubat-20 Mart)
Ailevi ortamlar da zeminler kaygan olsalar bile bu haftanýz gayet güzel olacak sevgili
balýklarým. Ticari atýlýmlarýnýz da, kýsa veya uzun yolculuklarýnýz da kýsmetler sizleri
beklemekteler.. Akýl, uyanýklýlýk, özgürlük, yaratýcý güç ve çabuk kavrama kabiliyetleriniz
sayesinde çözüm bekleyen bir sorununuz da kýlýç ile keser gibi davranýp istediðiniz
sonuçlara ulaþacaksýnýz.. Zihnen ve bedenen çevikliðiniz eski günlerinizi aratmýyacaklar.
Sizlere tek tavsiyem, aþýrý sert, acýmasýz ve tahakkümcü kiþiliklere bürünmeyin balýklar..
Ýhtiyacýnýz yok buna..
Nurettin Özdemir
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Milenyumun Mandalý : Sait Haþmetoðlu
Editör'den Önemli Not:Sevgili Sait Haþmetoðlu'nun e-romaný görsel öðelerle süslendiðinden, aþaðýdaki
adresten tek týklamayla zevkle okuyabilirsiniz. Üþenmeyin... Týklayýn... Ayrýca bugünden itibaren duygu ve
görüþlerinizi yorum olarak yazabilirsiniz.
http://www.kahvemolasi.com/xfiles/mandal_1.asp
Devamý yok. BÝTTÝ
[email protected]
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Dost Meclisi
Fotoðraf: Süha Derbent (www.suhaderbent.com)
<#><#><#><#><#><#><#>
Kahve Molasý, siz sevgili kahvecilerden gelen yazýlarla hayat bulmaktadýr.
Her kahveci ayný zamanda bir yazar adayýdýr. Yolladýðýnýz her özgün yazý deðerlendirilecektir.
Kahve Molasý bugün 4.335 kahveciye doðru yola çýkmýþtýr.
Yukarý
Tadýmlýk Þiirler
DUR!GUN
Bünyesel acýlarý hazinkeþ bir anýmsamayla
yaþama telaþý içindeki suçluluk...
töhmetine yüzsüz aþk sahneleri var
gece gibi karanlýk yorgun cümlelerde
VURgun...
iþte ilk anýmsadýðým
ben YOKsun...
yoksun diye her defasýnda her gece
yýrtýp atmak yitik bir telaþý
içsel kederlere küs
ve
hiçsiz bir beraberlik için illa da yalan.
Yine HER!...
doyumsuz iklimli coðrafi konumum
koþar adým yürürcesine acýlara
TUTKUn!...
imli bir gece yarýsý
üzerine mehtap sinmiþ bulutun içimdeyken
içimden yalýn halli ürpertiler geçer
SUSkun!...
denizlerim çaðlayan akþam edalarýný pinekler
yalnýzlýðým kendini senin yerine yanýma sererken
DUR!gun...
iþte ilk an gibi karþýmda
duvarlarým suspus olmuþ konuþmalarýný dinlerken
ÖLgün!...
iliþkilere arka çýkmak için insanlarla arkadaþlýk
sevinç içinde hasret ve hayretle
KORKun!...
bilmek isteyipte bilemediðin en bilir kiþi zaman
ardýndan yitik bir neþriyat býrakan
adý alnýndan kendinden renginden soluk
ve
hüzünkeþ bir manaya çalan
kýsýk bir sedaya mahkum çýðlýklar
ýslak bir çöl geçiyor aklýmdan
kendime uzak hüznüm
beni BÝL!...
mastar ekleriyle hayat yaþanmýyor bu akþam
hep bu sebebe vurgunum ve onun için
HEP!...
duyamayacaðýn yerlerin iç yüzündeyim
yüzsüzce ve de...
Mert Günerler
Yukarý
Biraz Gülümseyin
Eþek hoþaftan anlamayabilir ama dostluktan anladýðý kesin!...
Yukarý
Ýþe Yarar Kýsayollar - Þef garson: Akýn Ceylan
http://www.istfest.org/film
http://www.istfest.org/film/cizelge/
10-25 Nisan tarihleri arasýnda 23. Uluslararasý Ýstanbul Film Festivali var.
Bu konuda geniþ bilgiye ulaþabileceðiniz adresler. Hepinize iyi seyirler.
http://www.turkudostlari.net
...Selam yaz dostlara mektup dolusu, Sað olsun, var olsun Türk'ün ulusu,
Tükenir mi bu dünyanýn delisi, Kimi lehte söyler kimi aleyhte, Ýnce fikirlerim, keskin sözlerim, Sizler gibi ben
de sizi özlerim, Adýmlarým doðru, belli izlerim, Fikrim nazarlarda, düþüncem bende, Gelip dünyaya kim kalmýþ
nerde, Gelenler gidiyor, kalmak yok burda, Dostunan aradan kalkýnca perde, Veysel der, hedefim doðru bir
nokta. Aþýk Veysel Þatýroðlu...
http://www.egos.com.tr/swf/oyun.swf
Egos tarafýndan hazýrlanmýþ olan web sitesi. Bu sitenin en eðlenceli sayfasý ise oyun sayfasý. Elinizde bir
kavanoz jöle bozuk saçlýlarýn peþinde dolaþýyorsunuz. Yakaladýðýnýzý týklýyorsunuz.
http://www.ada.net.tr/cocuk/elisi/elet_7.html
Siz hiçsüngerden kedi yaptýnýz mý? Ben ilkokulda yapmýþtým :)) ...Dikdörtgen sünger baþ ve gövde ayrýlacak
þekilde iple baðlanýr.Kedinin kulak ve ayaklarýna gelecek koþeler de baðlanýr. Gözlerine boncuklar dikilir.
Aðýz, burun ve býyýklarý gazlý kalemle çizilir. Boynuna kurdele baðlanýr...
[email protected]
Yukarý
Damak tadýnýza uygun kahveler
Image Analyzer v1.20.2 [1.9MB] W9x/2k/XP FREE
http://meesoft.com/Analyzer/ImageAnalyzer.exe
Minik ama oldukça yetenekli bir resim editör programý. Hemen her çeþit resim dosyasýný açýp edit
edebiliyorsunuz. Birbiri arasýnda deðiþim yapabiliyor, birçok efekt uygulayabiliyorsunuz. Herkes için bir
kenarda bulunmasý gereken yararlý bir program. Hala bir resim editörünüz yoksa mutlaka deneyin.
Yukarý
http://kahvemolasi.com/sayilar/20040419.asp
ISSN: 1303-8923
19 Nisan 2004 - ©2002/04-kahvemolasi.com
istanbullife.com
Kahve Molasý MS Internet Explorer 4.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiþtir.
Uygulama : Cem Özbatur - Her hakký saklýdýr. Yayýn Ýlkeleri

Benzer belgeler