İndirmek için tıklayınız. (click here to download.)

Transkript

İndirmek için tıklayınız. (click here to download.)
METEOROLOJİ TOZ TAŞINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALIŞTAYI • 26-28 Kasım 2012
T.C.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü
www.cetatanitim.com
www.ormansu.gov.tr
www.cem.gov.tr
•
www.ogm.gov.tr
•
www.mgm.gov.tr
METEOROLOJİ, TOZ TAŞINIMI,
ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA
MÜCADELE ÇALIŞTAYI
26-28 Kasım 2012
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
Çalıştay Raporu
Meteoroloji, Toz Taşınımı, Çölleşme ve Erozyonla
Mücadele Çalıştayı
(Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Bölümü)
26-28 Kasım 2012 Ankara
Raporu Yayına Hazırlayanlar:
Serdar Yegül, Yasemen Aslı Yılmazgil, Tuğba Çomaklı,
Yunus Barış Odabaşı, Ahmet Güden, Bayram Ali Taş, Leyla Tuğyan ve İnci Topak
1
ÖNSÖZ
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
7-18 Aralık 2009 tarihleri arasında Danimarka’nın Kopenhag kentinde
gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) 15. Taraflar Konferansı (COP 15) esnasında Cumhurbaşkanı
Sayın Abdullah Gül, yaptığı konuşmada, küresel düzeyde ağaçlandırma
çalışmalarının önemini vurgulayarak ağaçlandırma çalışmalarının finansmanını sağlayacak bir fonun kurulmasını önermiştir.
Konferans esnasında, bazı Ortadoğu ülke temsilcileri, Çevre ve Orman
Bakanı Sayın Prof. Dr. Veysel EROĞLU ile irtibat kurarak, meteoroloji,
toz taşınımı, çölleşme ve erozyonla mücadele konularında işbirliği yapma teklifinde bulunmuşlardır. Bahsekonu teklifler Bakan Prof. Dr. Sayın
Veysel Eroğlu tarafından değerlendirilmiş ve anılan konulara ilişkin olarak
üst düzeyde bir toplantı yapılmasının faydalı olacağı mütalaa edilmiştir.
Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin katılımıyla “Çevre ve Meteoroloji Alanlarında İşbirliği” Birinci Bakanlar Toplantısı 28-29 Nisan 2010 tarihinde
Ankara’da gerçekleştirilmiş ve toplantı sonunda Ankara’da Deklarasyonu
yayınlanmıştır.
Birinci Bakanlar Toplantısına katılım sağlayan dört ülkeye ilave olarak
Katar’ın da dahil olduğu İkinci Bakanlar Toplantısı 26-29 Eylül 2010 arasında, bu kez Tahran’da gerçekleştirilmiş ve toplantı sonunda bir eylem
planı imzalanmıştır.
2
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
Söz konusu eylem planı çerçevesinde “Toz ve Kum Fırtınaları Tahmini, Meteorolojik Hizmetler, Erozyon Kontrol Teknikleri ve Ormancılık” konulu bir çalıştay, 22-26 Şubat 2011
tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirilmiş ve Çalıştay’a; Irak, İran, Lübnan, Suriye,
Suudi Arabistan ve Ürdün’den temsilciler katılım sağlamıştır.
Eylem Planı çerçevesinde ikinci çalıştay, “Meteoroloji, Toz Taşınımı, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele” başlığı ile 26-28 Kasım 2012 tarihleri arasında Ankara’da gerçekleştirilmiştir. Çalıştay’ın «ormancılık bölümü”ne 9 ülkeden (Cezayir, Fas, Irak, Kırgızistan, Lübnan,
Mısır, Suudi Arabistan, Tunus ve Yemen) toplam 12 yabancı temsilci katılım sağlamıştır.
Elinizdeki Çalıştay Raporu’nda, adı geçen çalıştayda yapılan konuşma ve sunumların
özetleri ile Çalıştay sonunda kabul edilen bir bildirge bulunmaktadır.
Elinizdeki raporun; tüm ilgililere, özellikle çölleşme ve erozyonla mücadele konularında
çalışacaklara katkılar sağlayacağını dilerim.
Hanifi AVCI
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele
Genel Müdürü
3
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
İçindekiler:
1. Süreç Hakkında Kısa Bilgi Notu............................................................................................ 5
2. Çalıştay Gündemi...................................................................................................................... 6
3. Çalıştay Katılımcı Listesi.......................................................................................................... 8
4. Çalıştay Konuşmaları, Sunumları ve Arazi Gezisi.........................................................15
1. Gün, 26 Kasım 2012, Ankara......................................................................................15
2. Gün, 27 Kasım 2012, Ankara......................................................................................30
3. Gün, 28 Kasım 2012, Konya........................................................................................70
5. Çalışatay’ın Basındaki Yansımaları.....................................................................................72
6. Çalıştay’dan Fotoğraflar........................................................................................................75
7. Çalıştay Bildirgesi.....................................................................................................................78
8. Ekler..............................................................................................................................................82
Kısaltmalar:
Birleşmiş Milletler
: BM - UN
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi
: BMİDÇS - UNFCCC
Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi
: BMÇMS - UNCCD
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü : ÇEM
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü : DSİ
Meteoroloji Genel Müdürlüğü
: MGM
Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı Başkanlığı : TİKA
Hektar: ha.
: UNFCCC COP 15
BMİDÇS 15. Taraflar Konferansı
4
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
1. SÜREÇ HAKKINDA KISA BİLGİ
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) 15.
Taraflar Konferansı’nda (COP 15)
7-18 Aralık
2009, Kopenhag Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah GÜL, UNFCCC, COP 15’te yaptığı konuşmasında, küresel düzeyde ağaçlandırma çalışmalarının önemini vurgulayarak
Danimarka
ağaçlandırma çalışmalarının finansmanını sağlayacak bir fonun kurulmasını önermiştir.
“Çevre ve Meteoroloji Alanında İşbirliği” 1. Bakanlar Toplantısı
28-29 Nisan
2010, Ankara
(Türkiye, İran, Irak, Suriye)
28-29 Nisan 2010 tarihlerinde, Ankara’da yapılan “Çevre ve Meteoroloji Alanında İşbirliği” 1. Bakanlar Toplantısı sonucunda “Ankara Deklarasyonu”
yayınlanmıştır.
“Çevre ve Meteoroloji Alanında İşbirliği” 2. Bakanlar Toplantısı
(Türkiye, İran, Irak, Suriye, Katar)
26-29 Eylül 2010 tarihlerinde, Tahran’da düzenlen “Çevre ve Meteoroloji
Alanında İşbirliği” 2. Bakanlar Toplantısı sonucunda “Eylem Planı” imzalan26-29 Eylül 2010, mıştır. (Eylem Planı Türkçe ve İngilizce dillerinde elinizdeki raporun ekinde yer
Tahran
almaktadır.)
Bu çerçevede, Türkiye olarak Toz ve Kum Fırtınası konusunda bir çalıştay
düzenlenmesi kararı alınmıştır.
3. Bakanlar Toplantısının Suriye’nin ev sahipliğinde yapılması kararı alınmış,
ancak bu toplantı gerçekleştirilememiştir.
“Toz ve Kum Fırtınaları Tahmini, Meteorolojik Hizmetler, Erozyon
Kontrol Teknikleri ve Ormancılık” Eğitimi
22-26 Şubat
2011, İstanbul
26-28 Kasım
2012, Ankara
“Eylem Planı” kapsamında “Toz ve Kum Fırtınaları Tahmini, Meteorolojik
Hizmetler, Erozyon Kontrol Teknikleri ve Ormancılık” isimli eğitim, 2226 Şubat 2011 tarihlerinde İstanbul’da yapılmıştır.
Eğitime; Irak, İran, Lübnan, Suriye, Suudi Arabistan ve Ürdün’den toplam 17
yabancı katılımcının yanı sıra, İspanya’da bulunan Dünya Meteoroloji Teşkilatı Toz ve Kum Fırtınaları Danışma ve Değerlendirme Sistemi-Barselona
Süper Bilgisayar Merkezi, Avrupa Meteorolojik Uydular İşletmesi Teşkilatı,
İspanya Meteoroloji Teşkilatı ve ülkemiz uzmanları katılmıştır.
Meteoroloji, Toz Taşınımı, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Çalıştayı
ÇEM, MGM ve OGM ile birlikte “Meteoroloji, Toz Taşınımı, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Çalıştayı” yapılacaktır. Çalıştaya, Türk Cumhuriyetleri, Afrika
ve Orta Doğu ülkeleri davet edilecektir.
5
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
2 - ÇALIŞTAY GÜNDEMİ
26 Kasım 2012, Pazartesi
1.Gün
Açılış ve ülke sunumu
Konuşmacılar
09:30-10:00
Kayıt
10:00-11:00
Açılış Töreni
11:00-11:15
Ara
11:15-11:30
Türkiye Milli Ağaçlandırma ve Erozyon
Kontrolü Seferberliği Konulu Tanıtım Filmi
11:30-11:45
Kırgızistan Temsilcisinin Sunumu
Baktybek Azatovich
Koichumanov
11:45-12:00
Lübnan Temsilcisinin Sunumu
Garabed Toros Sn.
Haroutunian
12:00-12:15
Suudi Arabistan Temsilcisinin Sunumu
Abdulaziz Abdulrahman
Alhoawaish
12:15 -14:00
Öğle Arası
14:00-14:15
Tunus Temsilcisinin Sunumu
Mohamed Tahrani
14:15-14:30
Yemen Temsilcisinin Sunumu
Mohammed Hamed AlHammadi
14:30-14:45
Mısır Temsilcisinin Sunumu
Elsayed Ali Khalifa
14:45-15:00
Ara
15:00-15:15
Fas Temsilcisinin Sunumu
Hicham El-Belrhiti
15:15-15:30
Cezayir Temsilcisinin Sunumu
Ahmed Adjez
15:30-15:45
Irak Temsilcisinin Sunumu
Menahil Hannouna
15:45-16:00
Ara
16:00-16:20
“Türkiye’de Kurak ve Yarı Kurak Bölgeler ile
Rüzgâr Erozyonuna Maruz Alanların Ekolojik Prof. Dr. h. c. İbrahim ATALAY
Özellikleri” konulu sunum
16:20-16:40
“Türkiye’de Gözlenen ve Öngörülen Kuraklık
ve Çölleşme” konulu sunum
Prof. Dr. Murat TÜRKEŞ
16:40-17:00
“Tarım Alanlarında Erozyonun Önlenmesi,
Çölleşme ile Mücadele Yöntemleri” konulu
sunum
Doç. Dr. Erhan AKÇA
6
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
27 Kasım 2012, Salı
2.Gün Sabah
Erozyon Kontrolü – Mücadele Yöntemleri –
Ormancılık ve Fidan Üretimi
Konuşmacılar
09:30-09:50
“Rüzgâr Erozyonu Önleme Çalışmaları” konulu
sunum
Doç. Dr. Mustafa BAŞARAN
09:50-10:10
“Rüzgâr Erozyonu Arazi Ölçümleri” konulu
sunum
Prof. Dr. Günay ERPUL
10:10-10:25
Ara
10:25-10:45
“Kurak Mıntıkalarda Tohum ve Fidan Üretimi”
konulu sunum
10:45-11:05
“Kurak ve Yarı Kurak Mıntıkalarda Ağaçlandırma
Metodları ve Uygulamaları” konulu sunum
11:05-11:20
Ara
11:20-11:40
11:40-12:00
12:00-14:00
“Tuzlanmış Alanların Geri Kazanımı” konulu
sunum
“Kurak ve Yarı Kurak Alanlarda Mera
Rehabilitasyonu” konulu sunum
Öğle Yemeği
Hazin Cemal GÜLTEKİN
Hamza ERYİĞİT
Dr. Müslüm BEYAZGÜL
Prof. Dr. Binali ÇOMAKLI
2.Gün
Orman Arazi Rehabilitasyonu ve Uygulama Örnekleri
Konuşmacılar
Öğleden Sonra
“Kurak ve Yarı Kurak Bölgelerdeki Bozulmuş Orman
14:00-14:20
İbrahim YÜZER
Arazilerinin Rehabilitasyonu” konulu sunum
“Karapınar Yöresinde Yapılan Erozyon Kontrol Çalışmaları” Yrd. Doç. Dr.
14:20-14:40
konulu sunum
Çetin PALTA
14:40-15:00
Ara
15:20-15:40
“Iğdır İlinde Yapılan Erozyon Kontrol Çalışmaları” konulu
sunum
“Kumul Islah Çalışmaları” konulu sunum
15:40-16:00
Ara
16:00-17:00
Değerlendirme
15:00-15:20
Taner TAZEGÜN
Melahat ŞAHİN
28 Kasım 2012, Çarşamba
Konya Toprak Su ve Çölleşme ile Mücadele Araştırma İstasyonu (Karapınar) ve Altınova Tarım
İşletmesi Müdürlüğü’ne arazi gezisi
7
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
3 - ÇALIŞTAY KATILIMCI LİSTESİ
Yurtiçinden Katılımcı Listesi
No
Adı Soyadı
Unvanı
Birimi
İletişim bilgileri
1
Hanifi AVCI
Genel Müdür
ÇEM
[email protected]
2
Mustafa
KURTULMUŞLU
Genel Müdür
OGM
[email protected]
3
Yılmaz ALTAŞ
Genel Müdür Yrd.
ÇEM
[email protected]
4
İsmail BELEN
Genel Müdür Yrd.
ÇEM
[email protected]
5
M. Mustafa
GÖZÜKARA
Genel Müdür Yrd.
ÇEM
[email protected]
[email protected]
6
İbrahim ÇİFTÇİ
Genel Müdür Yrd.
OGM
[email protected]
7
Recep KAŞAN
Genel Müdür Yrd.
OGM
[email protected]
8
İsmail ÜZMEZ
Genel Müdür Yrd.
OGM
[email protected]
9
Hayrettin Yıldırım
Daire Başkanı
ÇEM
[email protected]
10
Mustafa YURDAER
Daire Başkanı
ÇEM
[email protected]
11
Hüseyin BALTALI
Daire Başkanı
ÇEM
[email protected]
12
Mustafa COŞKUN
Daire Başkanı
ÇEM
[email protected]
13
Behlül ŞENYÜREK
Daire Başkanı
ÇEM
[email protected]
14
Necdet DEMİR
Bakanlık Müşaviri
OSİB
[email protected]
15
Sevilay SUNAMAK
Şube Müdürü
ÇEM
[email protected]
16
Mahmut KILIÇ
Şube Müdürü
ÇEM
[email protected]
17
Arif KARAKAYA
Şube Müdürü
ÇEM
[email protected]
18
Erdoğan ÖZEVREN Şube Müdürü
ÇEM
[email protected]
19
Okan ÇANÇİN
Şube Müdürü
ÇEM
[email protected]
20
Yaşar SÖNMEZ
Şube Müdürü
ÇEM
21
Ali TANIŞ
Şube Müdürü
ÇEM
[email protected]
22
Özlem YAVUZ
Şube Müdürü
ÇEM
[email protected]
23
Mediha
HALİLOĞLU
Şube Müdürü
ÇEM
[email protected]
8
[email protected]
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
24
Salih Serdar
YEGÜL
Şube Müdürü
ÇEM
[email protected]
25
Emine
AYDINOĞLU
Şube Müdürü
ÇEM
[email protected]
26
Hakan KÖRBALTA
Şube Müdürü
ÇEM
[email protected]
27
Yücel FIRAT
Şube Müdürü
ÇEM
[email protected]
28
Bayram HOPUR
Şube Müdürü
ÇEM
[email protected]
29
İsmail ÇAKIROĞLU Şube Müdürü
OGM
ismailesencakı[email protected]
30
Serpil ACARTÜRK
Uzman
ÇEM
[email protected]
31
Emre ÇOMAKLI
Uzman Yardımcısı
ÇEM
[email protected]
32
Fatih GÖRMEZ
Uzman Yardımcısı
ÇEM
[email protected]
33
M.Abdullah
YURTOĞLU
Uzman Yardımcısı
ÇEM
[email protected]
34
Tuğba ÇOMAKLI
Uzman Yardımcısı
ÇEM
[email protected]
35
Yasemen Aslı
KARATAŞ
Uzman Yardımcısı
ÇEM
[email protected]
36
Ramazan Ertuğrul
APAYDIN
Uzman Yardımcısı
ÇEM
[email protected]
37
Nevin FENER
Peyzaj Mimarı
ÇEM
[email protected]
38
İnci TOPAK
Ziraat Mühendisi
ÇEM
[email protected]
39
Leyla TUĞYAN
Orman Mühendisi
ÇEM
[email protected]
40
Korkut ÖZDEMİR
Orman Mühendisi
ÇEM
[email protected]
41
Halil YILDIRIM
Orman Mühendisi
ÇEM
[email protected]
42
Ceren GÜZEL
Orman Mühendisi
ÇEM
[email protected]
43
Ahmet GÜDEN
Orman Mühendisi
ÇEM
[email protected]
44
Durmuş Ali
ÇARKACI
Konya Top. Su ve
Çöl.ile Müc. Arş. İst.
Müdürlüğü - Müdür
Konya
Araş.
İst. Md.
[email protected]
45
Doç. Dr. Alaaddin
YÜKSEL
Müdür
Bingöl
Ün.
Genç
MYO
[email protected]
9
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
Yurtdışından Katılımcı Listesi
No
Ülke
İsim
Kurum
İletişim Bilgileri
+213 21 604 650
[email protected]
17, rue Shakespease El-Mouradia,
Alger ALGERİA
1
CEZAYİR
Ahmed Adjez
Cezayir Ekoloji
Hareketi
2
FAS
Hicham ElBelrhiti
Tarla Bitkileri
ve Veteriner
Enstitüsü
+212 620 128 56
[email protected]
IRAK
Menahil
Hannouna
UNESCO-Irak
Ofisi
+962 777 206 961
[email protected]
Abdoun-behind Syrian Embassy
Amman-Jordan
4
KIRGIZİSTAN
Baktybek
Azatovich
Koichumanov
+996 (312) 54-88-42
Orman
+996 (312) 54-18-17
Ekosistemi
Gelişimi Bölümü [email protected]
Bishkek, Gorkil Str 142
5
LÜBNAN
Garabed
Toros Sn.
Haroutunian
Çevre Bakanlığı
+961 3333 711
[email protected]
Beirut-Lebanon
6
MISIR
Elsayed Ali
Khalifa
Tarım Bakanlığı
+201005120696
[email protected]
Egypt-Cairo-dogy Nadi Elsid Stri
7
SUUDİ
ARABİSTAN
Abdulaziz
Abdulrahman
Alhoawaish
Tarım Bakanlığı
+966-1-4033702
[email protected]
Riyadh King Abdulazız
8
SUUDİ
ARABİSTAN
Salman
Jarallah
Alsuwainea
Tarım Bakanlığı
009665320316
[email protected]
Saudi Arabi.Hail Po.Box 1844
9
SUUDİ
ARABİSTAN
Yosaf Ali AlFallaj
Tarım Bakanlığı
0502995134
RİYADH Ministry of Agriculture
10
SUUDİ
ARABİSTAN
Ahmed
Mohammed
Bamousa
966503618497
Meteoroloji ve
[email protected]
Çevre Başkanlığı
Jeddah-Saudi
3
10
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
11
TUNUS
Mohamed
Tahrani
12
YEMEN
Mohammed
Hamed AlHammadi
+ 21697621840
+216713351666
[email protected] Ministry of RDP-Tunisia plau
Bölgesel
Kalkınma
ve Planlama
Bakanlığı
777712038
Tarım ve Sulama
[email protected]
Bakanlığı
Sanáa
Çalıştay Eğitimci Listesi
Adı Soyadı
Kurumu
e-mail
Telefon
[email protected]
0 533 652 9555
[email protected]
0 555 387 2005
Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim
Bilimleri Enstitüsü Müdürü ve
Buca Eğitim Fakültesi Coğrafya
Öğretim Üyesi
1
Prof. Dr. İbrahim
ATALAY
Dokuz Eylül Üniversitesi Buca
Eğitim Fakültesi Ortaöğretim
Sosyal Alanlar Eğitimi Bölümü
Coğrafya Eğitimi Anabilim Dalı
Uğur Mumcu Cad. 135. Sk. No:5
35150 Buca-İZMİR
2
Prof. Dr. Günay
ERPUL
Ankara Üniversitesi Ziraat
Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki
Besleme ABD
Ankara Üniversitesi Ziraat
Fakültesi 06110 Dışkapı – Ankara
Çanakkale Onsekiz Mart
Üniversitesi Fen Edebiyat
Fakültesi Coğrafya Bölümü
3
Prof. Dr. Murat
TÜRKEŞ
Çanakkale Onsekiz Mart
Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya
Bölümü
Fiziki Coğrafya Anabilim Dalı
Terzioğlu Yerleşkesi
17020 ÇANAKKALE
11
[email protected] 0 542 565 1677
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
4
Erciyes Ün. Seyrani Ziraat
Fakültesi, Toprak Anabilim Dalı,
Doç. Dr. Mustafa Toprak Bilimi ve Bitki Besleme
Bölümü
BAŞARAN
Erciyes Üniversitesi Seyrani
Ziraat Fakültesi Develi-Kayseri
5
Melahat Şahin
Batı Akdeniz Ormancılık
Araştırma Müdürlüğü, Orman
Ekolojisi ve Toprak Bölümü,
Başmühendis
Orman Genel Müdürlüğü, Batı
Akdeniz Ormancılık Araştırma
Enstitüsü Müdürlüğü, Posta
Kutusu: 264, ANTALYA
[email protected]
mustibasaran@hotmail.
com
0 533 634 4652
[email protected]
melahat_sahin@hotmail.
com
0 538 859 5185
[email protected]
0 533 242 2964
[email protected]
0 535 737 1645
[email protected]
0 532 391 5838
Orman ve Su İşleri Bakanlığı,
Bakanlık Müşaviri
6
Taner TAZEGÜN
7
Hamza ERYİĞİT
Orman ve Su İşleri Bakanlığı,
Bakanlık Müşaviri
8
İbrahim Yüzer
OGM - Daire Başkanı
9
Hazin Cemal
GÜLTEKİN
Orman ve Su İşleri Bakanlığı, XIII.
Bölge Müdürlüğü, Iğdır Şube
Müdürlüğü, Iğdır
Kavak ve Hızlı Gelişen Orman
Ağaçları Araştırma Enstitüsü,
Yetiştirme Bölümü Uzmanı,
İzmit-Kocaeli
Kavakçılık Araştırma Enstitüsü,
Ovacık Mah. D 100 Karayolu,
Hasat Sokak No: 3. P.K.: 93, 41001
İzmit/KOCAELİ
12
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
Atatürk Üniversitesi, Ziraat
Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü
10
Pof. Dr. Binali
ÇOMAKLI
Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü,
Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri
Bölümü
[email protected]
0 546 202 3121
[email protected]
0 533 465 4630
[email protected]
0 533 346 9311
[email protected]
0 532 457 2463
25240 Erzurum
Adıyaman Üniversitesi,
Adıyaman Üniversitesi Adıyaman
MYO,
11
Doç. Dr. Erhan
AKÇA
El Sanatları Bölümü
Adıyaman Üniversitesi, Altınşehir
Mh. 3005 Sokak No:13 02040
ADIYAMAN
12
Yrd. Doç. Dr.
Çetin PALTA
Çanakkale Onsekiz Mart
Üniversitesi, Lapseki Meslek
Yüksekokulu, Bitkisel ve
Hayvansal Üretim Programları
Bölümü
Çanakkale Onsekiz Mart
Üniversitesi Lapseki MYO Gazi
Süleyman Paşa M. Üniversite
Caddesi No:1, 17800 Lapseki/
ÇANAKKALE
T.C Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı, TAGEM Bakanlık
Müşaviri
13
Dr. Müslüm
BEYAZGÜL
Tarım Kampüsü İstanbul Yolu
Üzeri, No:38, P.K.51 Yenimahalle
Ankara 06171
13
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
Çalıştay Koordinasyon Birimi
Adı-Soyadı
Görevi
İletişim bilgileri
1
M.Mustafa GÖZÜKARA
Genel Müdür Yardımcısı
[email protected]
[email protected]
2
Hayrettin YILDIRIM
Daire Başkanı
[email protected]
3
Mustafa YURDAER
Daire Başkanı
[email protected]
4
Sevilay SUNAMAK
Şube Müdürü
[email protected]
5
Özlem YAVUZ
Şube Müdürü
[email protected]
6
M. Abdullah
YURTOĞLU
Uzman Yardımcısı
[email protected]
7
Leyla TUĞYAN
Orman Mühendisi
[email protected]
Çalıştay Raportör Birimi
1
Adı-Soyadı
Unvanı
İletişim bilgileri
2
Salih Serdar YEGÜL
Şube Müdürü
(Raportör Gurubu Başkanı)
3
Yasemen Aslı Karataş
Raportör
4
Sibel Nihal Başkalkan Raportör
5
Tuğba Çomaklı
Raportör
6
Bayram Ali Taş
Raportör
[email protected]
7
Ahmet Güden
Raportör (Arazi Gezisi Raporlama)
[email protected]
8
Yunus Barış Odabaşı
Raportör (Fotoğraflar)
[email protected]
[email protected]
[email protected]
[email protected]
[email protected]
14
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
4 - ÇALIŞTAYDA YAPILAN KONUŞMALAR,
SUNUMLAR VE ARAZİ GEZİSİ
26 Kasım 2012, Ankara
Çalıştay Açılış Konuşmaları
Küresel sorunlara küresel çözümler
üretmek zorundayız.
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürü
Sn. Hanifi Avcı:
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürü Sn. Hanifi Avcı, Çalıştay açılış konuşmasına, yirmi ülkeden gelen katılımcıları selamlayarak başlamış, dünyanın %30’unun
çölleşme tehdidi altında olduğunu belirtmiş ve çalıştaya katılan ülkelerin iklim değişikliğinden kaynaklanan kuraklık ve çölleşmeye maruz kalan ülkelerin başında geldiğine
dikkati çekmiştir.
Sn. Avcı konuşmasında devamla, iklim değişikliği ile çölleşmenin olumsuz etkilerinin
günümüzde daha hissedilir hale geldiğine ve bu olumsuzlukların artmasında insan etkisinin büyük olduğuna işaret etmiştir. Geçmişte de dönemsel kuraklıklar olduğundan
bahseden Sn. Avcı, üst üste iki ile dört yıl devam eden kuraklıklara rastlanıldığını, 19731974 yıllarında meydana gelen kuraklığı buna örnek olarak gösterilebileceğini belirterek, bu dönemde çam ağaçlarında bile kurumalar gözlendiğinin altını çizmiştir. Günümüzde bahsekonu dönemsel kuraklıkların daha şiddetli olduğuna, sıcaklık artışlarının
aşırı olduğuna ve ani yağışlar neticesinde ortaya çıkan su baskınları ve sellerin daha sık
gerçekleştiğine vurgu yapmıştır. Son yıllarda küresel afetlerle mücadelede küresel düzeydeki dayanışmanın öneminin
arttığını belirten Sn. Avcı, dünyadaki küresel sorunlara küresel çözümler üretmek zorunda olunduğunu ve aynı sorunları yaşayan ülkelerin ortak çözümler bulması bakımından bu çalıştayın önemli olduğunu ifade etmiştir. Sn. Avcı, Türkiye olarak, dost ve
kardeş ülkelerle her türlü işbirliğine hazır olduğunu belirterek sözlerine son vermiştir.
15
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
İklim değişikliğinin sonucu olarak kuraklığın
sıklık ve şiddeti artmış, toz taşınımı meydana
gelmiş ve toz ve kum fırtınalarında artış
olmuştur.
Meteoroloji Genel Müdürü
Sn. İsmail Güneş:
Meteoroloji Genel Müdürü Sn. İsmail GÜNEŞ, Çalıştay açılış konuşmaları bölümünde,
misafirleri selamladıktan sonra iklim değişikliğinin küresel önemine vurgu yapmış iklim değişikliğinin sonucu olarak kuraklığın sıklık ve şiddetinin arttığını, toz taşınımının
meydana geldiğini, toz ve kum fırtınalarında artış olduğunu belirtmiştir. Günlük yaşamı
da yakından etkileyen bu sürecin, solunum yolu hastalıkları gibi çeşitli sağlık sorunlarına neden olduğunu ve hava, kara ve deniz trafiğini de olumsuz etkilediğini belirten
Sn. Güneş, sürecin ülkemizde en çok Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni etkilendiğini söylemiştir.
Bu sorunun çözümüne yönelik olarak Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün (MGM) oluşturduğu kum ve toz fırtınası tahmin modelleri hakkında bilgiler veren Sn. Güneş, Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün uluslararası ve bölgesel işbirliğine büyük önem verdiğini
belirterek bu kapsamda her yıl bölgesel eğitim merkezlerinde 200’den fazla uzmana
eğitim sağlanmakta olduğunu ve Dünya Meteoroloji Teşkilatı’nın büyük ölçekli uluslararası organizasyonlarına da ev sahipliği yaptığını belirtmiştir. Sunumunun son bölümünde, Çalıştay’a katılan Türk Cumhuriyetleri, Orta Doğu ve Afrika’dan dost ve kardeş
ülkelerin uzmanlarına, emeği geçen herkese ve desteklerini esirgemeyen Sn. Bakanımıza teşekkür eden Sn. Güneş, Çalıştay’da verilecek bilgiler yoluyla kurulacak işbirliğinin
tüm katılımcı ülkelere faydalı olması temennisinde bulunmuştur.
16
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
Bakanlığımız, çölleşme ile mücadele
çerçevesinde, meralarda da çalışmalar
yapmaya başlamıştır.
Orman Genel Müdürü
Sn. Mustafa Kurtulmuşlu:
Orman Genel Müdürü Sn. Mustafa Kurtulmuşlu, dünyanın dört bir yanından gelen ülke
katılımcılarını selamlayarak başladığı konuşmasında; çölleşmenin en önemli nedeni
olarak ormansızlaşmayı gördüklerini ifade etmiş, ülkemizin bu olguyla savaşmakla ilgili
olarak 2008 yılında başlattığı ağaçlandırma seferberliğine dikkat çekmiştir. Sn. Kurtulmuşlu, 2.400.000 ha arazinin ağaçlandırılmasıyla erozyonun ve toz taşınımının önüne
geçilmeye çalışıldığını belirtmiştir. Sn. Kurtulmuşlu, konuşmasının devamında, Bakanlığımızın, çölleşme ile mücadele çerçevesinde, yeni bir talimatı ile meralarda da çalışmalar yapılmaya başlandığını ifade etmiş ve meraları: 1- Verimli meralar, 2- bozuk-rehabilite edilebilir meralar ve 3- mera vasfını tamamen yitirmiş, ormanlaştırılması uygun
alanlar olarak ele aldıklarını söylemiştir. Ormansızlaşmada insan etkisini vurgularken,
gelişen dünyada insanların tek millet haline geldiğini ve yaşanan olumsuz gelişmelerin
tüm insanlığı etkilediğini belirterek sözlerine son vermiştir.
17
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
Bugün yaptığımız çalıştayın başlangıcı,
2009 yılında UNFCCC 15. Taraftar
Konferansında Sn. Cumhurbaşkanımızın
yaptığı konuşmaya dayanmaktadır.
Orman ve Su İşleri Bakanı
Prof. Dr. Sn. Veysel Eroğlu:
Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Sn. Veysel Eroğlu, Çalıştay’ın açılış konuşmasında;
ortak çalışmalara ve bilgi alışverişine her zaman hazır olduklarını ifade ederek, bütün
ülkelere ağaçlandırma, fidan üretimi ve orman yangınlarıyla mücadele konularında yardımlarda bulunduklarını ve eğitim çalışmaları yaptıklarını anlatmıştır.
Cumhurbaşkanı Sn. Abdullah Gül’ün, 2009 yılında, Kopenhag’da düzenlenen Birleşmiş
Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (UNFCCC) 15. Taraflar Toplantısı’nda,
(COP15) fakir ülkelerde ormanların yok olmasının önlenmesi amacıyla zengin ülkeler
tarafından bir fon oluşturulması önerisinde bulunduğunu ve kendisinin de bu öneriyi
Meksika’nın Cancun kentinde gerçekleştirilen diğer bir toplantıda tekrar dile getirdiğini hatırlatan Bakan Prof. Dr. Sn. Eroğlu, bununla birlikte toplantı sonrası öneriye ilişkin
herhangi bir olumlu gelişme olmadığını da ifade etmiştir. Şu anda başlamakta olan çalıştayın, 2009 yılında UNFCCC COP15’de Sn. Cumhurbaşkanımızın yaptığı konuşmaya
dayandığını hatırlatmıştır.
Şu ana kadar, Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü ve Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı
Başkanlığı (TİKA) işbirliği ile Afrika’da bir milyon kişiye su getirildiğini aktaran Bakan Prof.
Dr. Sn. Eroğlu, Türkiye’nin fakir ülkelere geçen yıl itibarıyla 1,5 milyar ABD Doları yardım
yaptığını sözlerine eklemiştir.
Küresel iklim değişikliğinin; kuraklık, açlık, doğal afetler ve sağlık sorunları dahil pek çok
problemi beraberinde getirdiğini hatırlatan Bakan Prof. Dr. Sn. Eroğlu, bu konuda geç
kalınmadan mücadele etmenin ve ülkeler arasındaki işbirliğinin geliştirilmesinin önemini vurgulamıştır.
Bakan Prof. Dr. Sn. Eroğlu konuşmasının devamında, meteorolojik olayların zirai hastalıkları arttırdığını, verimi düşürdüğünü ve bu nedenle toz taşınımı konusunda tedbir almanın önemli olduğunu söylemiştir.
Akdeniz havzası, Ortadoğu, Afrika ve Orta Asya’nın bazı kesimlerinin iklim değişikliğine
en fazla maruz kalan alanlar olduklarını dile getiren Bakan Prof. Dr. Sn. Eroğlu, geliştirilen
toz taşınım modelleriyle yapılan tahminlerin, toz taşınım yollarının belirlenmesi ve gerekli tedbirlerin alınması konusunda son derece önemli olduğunu dile getirmiştir.
Antalya’da kurulan Orman Yangınlarıyla Mücadele Eğitim Merkezi’nin açılışının, 12 Aralık
2012’de Başbakan Sn. Recep Tayyip Erdoğan tarafından gerçekleştirileceğini hatırlatan
18
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
Prof. Dr. Sn. Eroğlu, bu tarihte açılışı yapılacak teErozyonun durdurulmasında;
sislerin toplam maliyetinin ise yaklaşık 16 milyar
ağaçlandırma, mera ıslahı,
lira olduğunu sözlerine eklemiştir.
bozuk ormanların rehabilitasyonu
MGM’de son yıllarda gerçekleştirilen atılımlara
da değinen Sn. Bakan, meteoroloji çalışmaları
ve teraslama çalışmaları çok
konusunda Türkiye’nin önemli bir yere geldiğini,
önemlidir.
kalibrasyon merkezi, bilgi merkezleri, 750.000
adet meteorolojik ölçüm istasyonu, yeni meteorolojik radarlar kurulduğunu kaydetmiştir. Sn. Bakan, DSİ tarafından sediment taşınımını
durdurma çalışmaları gibi pek çok ciddi çalışmanın yapıldığını sözlerine eklemiştir.
Ormansızlaşma ve arazinin çıplak bırakılması sonucu toprağın su ve rüzgar erozyonuna
açık hale geldiğini dile getiren Sn. Bakan, erozyonun durdurulmasında; ağaçlandırma,
mera ıslahı, bozuk ormanların rehabilitasyonu ve teraslama çalışmalarının önemine de
konuşmasında dikkat çekmiştir. Bu kapsamda, 1 Ocak 2008’de Ulusal Ağaçlandırma
Seferberliği’nin başlatıldığını ve bunun devletin politikası olarak belirlendiğini belirten
Sn. Bakan, bahsekonu seferberlik kapsamında, 2012 yılı sonuna kadar 2,3 milyon hektarlık alanda ağaçlandırma yapılmasının hedeflendiğini hatırlatmıştır.
Bu konuda toplumun da harekete geçmesi ile bütün bakanlıklar, kurum ve kuruluşlar ile
sivil toplum kuruluşlarının hedefe kilitlendiğini belirten Sn. Bakan, planlanan hedefleri
her yıl aştıklarını ve sonuç olarak 2,4 milyon ha. alanın ağaçlandırılacağını hatırlatmıştır.
Fidan üretiminin ise geçmiş yıllarda yaklaşık 70 milyon olduğunu aktaran Sn. Bakan,
bunu ileride 700 milyona çıkartmayı hedeflediklerini de belirtmiştir.
Sn. Bakan; açık alanlar, mabetler, okul bahçeleri, mezarlıklar, yol kenarlarının da bu kapsamda ağaçlandırıldığını ifade ederek, sadece ağaçların dikilmesinin yeterli olmadığını,
bunların bakımının ve büyütülmesinin de önemli olduğunu dile getirmiştir. Sn. Bakan,
vatandaşların desteğinin sağlanması için eğitimin şart olduğunu, “Yarın kıyamet kopacağını bilseniz bile, elinizdeki fidanı dikiniz” şeklinde Peygamberimizin bir Hadisi olduğunu
da hatırlatmıştır.
Türkiye Ağaçlandırma Seferberliği kapsamında, 2 milyar fidanın toprakla buluştuğunu
vurgulayan Sn. Bakan, 2013 yılından itibaren yeni bir seferberlik hazırlanacağını, bu kapsamda vatandaşlara gelir getirici, ceviz, badem ve tıbbi aromatik bitkilerin seferberlik
kapsamına alındığını aktarmıştır.
Afyonkarahisar’da, Tıbbi Aromatik Bitkiler Araştırma Merkezi kurduklarını anlatan Sn. Bakan, bu konuda da isteyen ülkelere her türlü katkıyı sağlamaya hazır olduklarını ifade
etmiştir.
Sn. Bakan konuşmasının son bölümünde, kurak bölgelerde, çöl iklimine uygun fidanlar
üretilmesi konusundaki çalışmalara da değinerek, Iğdır’da yaşanan rüzgar erozyonuyla
mücadele kapsamında bölge şartlarına uygun olacağı düşünülen Ebu Cehil isimli çalıların dikildiğini ve çalışmaların olumlu sonuç verdiğini belirterek konuşmasına son vermiştir.
19
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
1. OTURUM
Sunumlar:
Oturum Başkanı: ÇEM Genel Müdürlüğü, Genel Müdür Yardımcısı İsmail Belen
KIRGIZİSTAN
Çevre Koruma ve Ormanlık Devlet Ajansı
Sn. Koichumanov Azatovich Sn. Baktybek
Kırgızistan’da ormancılık konularından
Çevre Koruma ve Ormancılık Devlet Ajansı
sorumludur.
Kırgız Cumhuriyeti Çevre Koruma ve Ormancılık Devlet Ajansı, Orman Ekosistemi Geliştirme Bölümü’nden Sn. Koichumanov Azatovich Baktybek, Kırgızistan hakkında genel
bilgiler, ülkenin sosyo-ekonomik yapısı, doğal kaynak yönetimi ve ormancılık çalışmaları hakkında bilgiler vermiştir.
Kırgızistan’ın dağlık bir ülke olduğunu belirten Sn. Baktybek, ülkenin %90’ından fazlasının 1500 m. ve üzeri yükseklikte olduğunu; yaklaşık dört bin kilometrekarelik alanın
devamlı karla kaplı olduğunu ve ülkenin pek çok göle sahip olduğunu ifade etmiştir.
Kırgızistan’ın sosyo-ekonomik yapısıyla ilgili olarak ise, ülkesinin çok uluslu bir devlet
özelliği taşıdığını belirten Sn. Baktybek, Kırgızistan’da halkın %64,9’unun Kırgızlardan,
geri kalanının ise Rus, Özbek ve diğer milletlerden oluştuğunu; nüfusun %60’ının tarıma dayalı olmasına rağmen yeni neslin kente göç etme eğiliminde olduğunu; okuma
yazma oranının yüksek seviyelerde bulunmasına rağmen nüfusun %43’ünün yoksulluk
sınırı altında yaşadığını belirtmiştir.
20
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
Sn. Baktybek konuşmasının devamında, serbest piyasa ekonomisine geçişle birlikte
ormancılıkta yaşanan gelişmelere değinmiş; ormancılığa ayrılan bütçenin azlığından
ve yasadışı kesimlerin devam etmesinden yakınmıştır. Ancak bu olumsuz gelişmelere
rağmen ormanların sağlık, toprak ve su koruma, iklim değişikliği, rekreasyon gibi fonksiyonlarının öneminin giderek arttığını da vurgulamıştır. Bu nedenle sürdürülebilir orman yönetimini ve etkili bir yönetim sistemi oluşturulmasını hedefleyen bir ormancılık
politikasının geliştirildiğinin altını çizmiştir. Bu yeni ormancılık politikasının; katılımcı
orman yönetimi, devletin ormancılık sektöründeki rolünün tanımlanması, ekonomik
fonksiyonların özel sektöre devredilmesi, orman yönetimi için gerekli bütçenin ayrılması gibi konuları içerdiğini dile getirmiştir. Bu amaca ulaşmak için ise yalnız bakanlık
ve devlet birimlerinin değil, sivil toplum kuruluşlarının ve özel kuruluşların da içinde
bulunduğu geniş bir paydaş grubunun katılımının gerekli olduğunu vurgulamıştır.
Ormancılık konularından Kırgız Cumhuriyeti Çevre Koruma ve Ormancılık Devlet
Ajansı’nın sorumlu olduğunu söyleyen Sn. Baktybek, bu ajansın orman envanteri ve
yönetiminden sorumlu olduğunu, fakat pek çok diğer kurumun da ormancılıkla alakalı
olduğunu ifade etmiştir. Sn. Baktybek, tüm bunlara ek olarak, 2012 yılı tahminlerine
göre, yaklaşık 5,5 milyon nüfusun yaşadığı Kırgızistan’da yaklaşık 200 bin insanın orman
sınırları içerisinde yaşadığını belirtirken, yaklaşık 1 milyon insanın da ormana 5 km mesafede yaşadığını ve tüm bu insanların büyük kısmının orman kaynaklarına ve orman
ürünlerine bağımlı olduğunu dile getirerek konuşmasını bitirmiştir.
2012 yılı tahminlerine göre,
yaklaşık 5,5 milyon nüfusun
yaşadığı Kırgızistan’da
yaklaşık 200 bin insan orman
sınırları içerisinde yaklaşık 1
milyon insan ise rmana 5 km
esafede yaşamaktadır. Tüm
bu insanların büyük kısmı,
orman kaynaklarına ve orman
ürünlerine bağımlıdır.
21
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
LÜBNAN
Çevre Bakanlığı Sn. Garabed Toros Sn. Haroutunian
Lübnan Çevre Bakanlığı’nda ve aynı zamanda Birleşmiş
Milletler Kalkınma Programı’nda Proje Sorumlusu olarak
çalışan Sn. Garabed Toros Haroutunian bir sunum gerçekleştirmiştir. Sözlerine Lübnan’ın genel özelliklerini
ifade ederek başlayan Sn. Haroutunian, ülke nüfusunun
4,3 milyon olduğunu ve ülkenin %73’ünün dağlık arazi
özelliği taşıdığını söylemiştir. Önceleri %75’e varan ormanlık alanın günümüzde %13,3’e kadar düştüğünü;
Akdeniz ülkelerinde ise bu oranın %20’lerde olduğunu
ifade etmiştir. Meşe, çam, ardıç ve sedir türlerinin bulunduğu ormanların; hava kirliliğini azaltma, toprak erozyonunu önleme, biyoçeşitliliği koruma ve odun hammaddesi sağlama gibi pek çok faydaları olduğunu söyleyerek sözlerine devam eden Sn.
Haroutunian, ormanların çok önemli kaynaklar olduğunu; orman yangınları, yasa dışı
kesimler, madenler, şehirleşme, böcek ve hastalıkların ormanları tehdit eden unsurlar
olduğunu söylemiştir. Büyük kısmı dağlık olan ülkede, arazinin çok kıymetli olduğuna
dikkat çeken Sn. Haroutunian, kimi zaman açmacılık faaliyetlerinin de gerçekleştirildiğinden yakınmıştır.
Sn. Haroutunian konuşmasının sonraki bölümünde, daha önce yapılmış ve devam etmekte
olan ağaçlandırma çalışmalarından söz etmiş ve
2001 yılında çalışmaların: 1- Mevcut ormanların
yangın, böcek zararlıları vb. tüm olumsuzluklardan korunması ve 2- Yeni alanlarda ağaçlandırmaların yapılması şeklinde ikiye ayrıldığını
ifade etmiştir. 2009 yılında ise yayınlanan resmi deklarasyonla 2012’den itibaren her yıl iki
milyon fidan dikilmesi hedefinin koyulduğunu
söylemiştir. Çevre Bakanlığı’nın UNDP ile ortaklaşa başlattığı 5 yıllık projeye de değinen
Sn. Haroutunian, paydaşların projenin planlanması, yürütülmesi ve değerlendirilmesinde rol almasının önemli olduğunun atlını çizmiştir.
Lübnan’da, ağaçlandırma
konusundaki en büyük
zorluk; zor topoğrafik şartlar,
uzun kuraklık sezonu, aşırı
otlatma, yüksek maliyetler
ve iklim değişikliğidir.
Yabancı uzmanlar tarafından organize edilen eğitim çalışmalarında, yerel fidanlıklarda
12 uzmanın eğitildiğini ve 2 milyon fidanın uluslararası standartlara uygun olarak üretildiğini belirten Sn. Haroutunian, su kullanımını azaltmayı ve farklı yaşlardaki fidanlarla kıyaslandığında, doğrudan dikimin başarısını arttırmayı amaçlayan yeni tekniklerin
denendiğini ifade etmiştir. Sn. Haroutunian sunumunda, suyun toprakta uzun süre
kalmasını sağlayan preparatları fotoğraflarla yansıda göstererek bu şekilde fidanların
22
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
yaşamasının sağlanmaya çalışıldığını dile
getirmiştir. İtalyan bir firma tarafından
üretilen elle dikim düzeneğini/makinesini
tanıtan Sn. Haroutunian, artık Lübnan’da
bu amacı gerçekleştiren makineleri kendilerinin üretmeye başladıklarını belirtmiştir.
Konteynırlar içerisinde dikim,
12 yerine 8 aylık fidanların
kullanılması, daha küçük
çukurların açılması ve sulama
yapılmaması gibi uygulamaları
dikkate alıyor ve daha ucuz ve
başarılı ağaçlandırma yapmayı
hedefliyoruz.
Ağaçlandırma konusundaki en büyük
zorluklarının zor topoğrafik koşullar, uzun
kuraklık sezonu, otlatma, yüksek maliyetler ve iklim değişikliği olduğunu ifade
etmiştir. Sn. Haroutunian sunumunun son
bölümünde, kendi mevcut uygulamalarından farklı olarak konteynırlar içerisinde dikim,
12 yerine 8 aylık fidanların kullanılması, daha küçük çukurların açılması ve sulama yapılmaması hususlarını göz önüne almaya başladıklarını, Ulusal Ağaçlandırma Planı’nı deneme sonuçlarına bağlı olarak değiştirdiklerini ve daha ucuz ve başarılı ağaçlandırma
yapmayı hedeflediklerini ifade etti.
23
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
SUUDİ ARABİSTAN
Tarım Bakanlığı Sn. Abdulaziz Abdulrahman Alhoawaish
Suudi Arabistan Temsilcisi, Doğal Kaynaklar Yönetimi
Genel Müdürü Abdulaziz Abdulrahman Alhoawaish
Çalıştay’da bir sunum gerçekleştirmiştir.
Sn. Alhoawaish Çalıştay’a katılmaktan duyduğu memnuniyeti belirterek sözlerine başlamıştır. Suudi Arabistan’ın
toplam 2 milyon km² alana sahip olduğunu, 2010 yılı verilerine göre nüfusun 28 milyon olduğunu, yıllık ortalama yağışın 100 mm olduğunu söyleyen Sn. Alhoawaish
dağlık alanlarda 2 milyon ha. orman ve 171 milyon ha.
mera ile meyve ve sebze yetiştirilen tarım arazilerinin
bulunduğunu ifade etmiştir. Çoğu dağ ve vadilerde yetişen 837 cins, 2.243 bitki türü bulunduğunu belirten Sn. Alhoawaish en büyük sorunlarının su kıtlığı ile etkin olmayan su kullanımı olduğunu vurgulamıştır. Sahil bölgeleri dahil ülkenin kumlarla kaplı olması ve çölleşmenin etkisiyle toz, kum fırtınalarının yaşamı
olumsuz etkilediğinin, biyoçeşitliliği azalttığının, hayvancılık başta olmak üzere tarım
arazilerinin olumsuz etkilenmekte olduğunun altını çizmiştir. Sn. Alhoawaish son yıllarda artan toz taşınımı nedeniyle yolların kapandığını, yağmur yağdığında ise haşerelerin ortaya çıktığını belirtmiştir. Bu etkilerin azaltılması için ilgili bakanlıklar ve STK’larla
işbirliği yapılarak, çalışmalar yürütüldüğünü, kalkınma politikaları çerçevesinde projeler hazırladıklarını ve özellikle orman, mera ve büyük kentlerin korunması konularının
üstünde durduklarını ifade etmişlerdir. Kum fırtınaları sırasında kentin korunması için
yapılan çalışmalardan iyi sonuçlar aldıklarını da ifade etmiştir. Hayvancılık çalışmaları
neticesinde hayvan varlığında 4 kat artış sağladıklarını, ancak bunun da yetersiz olduğunu
belirtmiştir. Orman varlığının az olması nedeSahil bölgeleri dâhil
niyle orman yangınlarının da az olduğunu
ülkenin kumlarla kaplı
belirten Sn. Alhoawaish bedevilerin özellikle
olması ve çölleşmenin
kış aylarında yakacak temini amacıyla kesim
yaptıklarını, madencilik faaliyetleriyle arazi
etkisiyle toz, kum fırtınaları
yapısının bozulduğunu veya imar çalışmaları
yaşamı olumsuz etkiliyor,
ile bu hassas toprak yapısı üzerindeki ağaçlabiyoçeşitliliği azaltıyor,
rın yok edildiğini vurgulamıştır. Temsilci; Krallığın, ağaçların kesilmesinin önüne geçmek
hayvancılık başta olmak
için ithalatı desteklediğini belirtmiştir.
üzere tarım arazileri olumsuz
etkileniyor.
Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele
Sözleşmesi’ni imzalayan Suudi Arabistan’da,
24
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
bir kuraklık uyarı merkezinin kurulduğunu ve birçok protokolün imzalandığını ifade etmiştir. Mera ve ormancılık konularında uzman sayılarının yetersiz olduğunu belirten Sn.
Alhoawaish mevcut bitki örtüsünün korunarak ağaçlandırmaların yapılmasının öneminin altını çizmiştir. Ülke temsilcisi konuşmasının sonunda, Türkiye’nin desteğiyle koruma çalışmalarını arttırmak istediklerini ve işbirliği açısından Türkiye deneyimlerinden
yararlanmak isteklerini ifade ederek sunumunu bitirmiştir.
Oturum Başkanı Sn. İsmail Belen’in Oturum Kapanış Konuşması:
Oturum Başkanı Sn. İsmail Belen, katılımcılara sunumlarından dolayı teşekkür ederek, ÇEM ve TİKA’nın Kırgızistan’da yapılması planlanan pek çok çalışmayı desteklediğini, aynı şekilde, Türkiye’de yapılan çalışmalara benzer şekilde, ÇEM’in de desteği ile
Lübnan’ın helikopter ile yaptığı uygulamalara destek verildiğini belirtmiştir.
Türkiye’nin ikili işbirliği yoluyla pek çok çalışma yürüttüğünü dile getiren Sn. Belen,
Çalıştay’a katılan tüm ülkelerin üyesi oldukları Yakın Doğu Ormancılığı Komisyonu
ile SilvaMED’in dönem başkanlığının Türkiye tarafından yürütüldüğünü belirtmiştir.
Bu kapsamda, yapılacak pek çok çalışma olduğunu, tarihte ilk defa Akdeniz Orman
Bakanları’nın bir araya geleceği bir toplantının SivaMED’in organizasyonu ile 21 Mart
2013’te Cezayir’de yapılacağını, 8-19 Nisan 2013 tarihleri arasında ise Birleşmiş Milletler Ormancılık Forumu’nun (UNFF) İstanbul’da düzenleneceğini ve bütün ülkelerin bu
önemli toplantılara katılım ve katkılarını beklediğini ifade etmiştir.
Sn. Belen konuşmasında ayrıca, TİKA ve ÇEM Genel Müdürlüğü ve diğer paydaşlarla birlikte Birleşmiş Milletler için Kurak Alanların Rehabilitasyonu Rehberi’nin hazırlanmakta
olduğunu ifade etmiş ve bu konuda Ocak 2013’te Senegal’de bir çalıştay organize edildiğini belirterek oturumu kapatmıştır.
25
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
2. OTURUM
Oturum Başkanı: UNCCD Türkiye Odak Noktası Erdoğan Özevren
TUNUS
Bölgesel Kalkınma ve Planlama Bakanlığı Sn. Mohamed Tahrani
Tunus Temsilcisi Mohamed Tahrani, “Çölleşme ve Erozyonla Mücadele” konulu bir sunum gerçekleştirmiştir.
Bölgesel Kalkınma ve Planlama Bakanlığı’nda Müdür
Yardımcısı olarak görev yapan Sn. Mohamed Tahrani
çalıştayın birinci gününde, Tunus’un çölleşme ve erozyonla mücadele programları, bozulmadaki geçerli durum, çölleşme ve erozyonla mücadelede geliştirilmiş
kurumlar ve 2012-2016 dönemini kapsayan planlar ile
ilgili bilgiler sunmuştur.
Sn. Tahrani sunumunun başlangıç bölümünde, Tunus’un
toplam alanının 16,4 milyon ha. olduğunu, kullanılan
alanların 11 milyon ha, tarım alanlarının 5,4 milyon ha, orman alanlarının 1,1 milyon
ha, otlak alanların 4,5 milyon ha ve sahra (kullanılmayan) alanlarının ise 5,4 milyon ha
olduğunu belirtmiştir.
Sn. Tahrani devamla, Tunus’un doğal kaynakların yönetimini iyileştirmek için 1990 yılından bu yana birçok strateji planları gerçekleştirdiklerini ve bunların 1990-2000/ 20012011 dönemleri arasında yapılan Toprak ve Su Koruma Stratejisi ve yine aynı dönemleri
kapsayan Orman Geliştirme Stratejisi olduğunu ifade etmiştir.
Toprak ve Su Koruma Stratejisi altında göl inşaatı, nehirlerin iyileştirilmesi, mekanik
teras yapımı, havza ıslahı ve taş bant çalışmaları; Orman Geliştirme Programı altında
ise orman alanlarını genişletmek amacıyla ağaçlandırma, otlak arazilerini iyileştirme,
havza koruma, orman yolları ve yangın koruma malzemeleri, biyoçeşitliliği koruma ve
iyileştirme, sahralarda dolgu yapımı ve korunan alanların oluşturulması çalışmalarının
yapıldığını ifade etmiştir.
Toprak ve su koruma programlarına 661,9 ABD Doları, orman programına 829,3 ABD
Doları ve toplamda 1491,2 ABD Doları yatırım yapıldığını, bu programlara özel sektörün
katkısının toplam miktarının yaklaşık %5’i olduğunu açıklamıştır.
26
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
Gerçekleştirilen programlar sonucunda; 1990 yılında %4,2’lik orman alanında yapılan
iyileştirmelerin 2011 yılında %7’ye ulaştığını, 750 tane göl inşaatı yapıldığını söyleyen
Sn. Tahrani, 1990-2000 yılları arasında 1500 ha.’lık yanan orman alanlarının 2001-2010
yıllarında 400 ha.’a kadar düşürüldüğünü, 17 milli park ve 27 doğal rezerv oluşturulduğunu sözlerine eklemiştir.
Çölleşmeye karşı etkilenen alanların duyarlılık endeksini belirlemek için MEDALUS (Akdeniz Çölleşme ve Arazi Kullanımı) programının kullanıldığını belirten Sn. Mohamed
Tahrani, bu programın çıktıları sonucunda ülke topraklarının %54’ünün çok hassas,
%40’ının hassas ve %6’sının daha az hassas alanlar olarak sınıflandırıldığını ifade etmiştir. Ayrıca Tunus halkının çölleşme ve erozyonla mücadelede artık daha bilinçli olduğunu ve doğal kaynaklarına daha çok önem verdiğini belirtmiştir.
Sn. Mohamed Tahrani sunumuna, “Çölleşme ve Erozyonla Mücadele İçin Geliştirilmiş
Kurum ve Araçlar” başlığı altında, 2000 yılından bu yana çölleşme ile mücadeleye yönelik bir ulusal eylem programı olan “PAN-LCD” programının geliştirildiğini söyleyerek
devam etmiştir. Bu programın, farklı doğal kaynakların koruma yönlerine ve çölleşmeye
karşı mücadeleye daha fazla önem veren bir kırsal kalkınma stratejisine dayandığını ifade eden Sn. Tahrani, sosyo-ekonomik ve çevre sorunlarına dikkat çekmek için hükümet
tarafından uygulandığını vurgulamıştır. Devamla, Programın, Ulusal Eylem Planı ile entegre edildiğini ve 1998-2008 yılları arasını kapsadığını ve ulusal koordinasyon kurumu
oluşturulduğunu ve bu kurumun Tarım ve Çevre Bakanlığı ile çalıştığını söylemiştir.
2011-2020 yıllarını kapsayan bölgesel bir “PAN-LCD” programının çalışmalarına başlanıldığını, bu programla bölgelere ve çölleşmenin çok olduğu alanlara odaklanılacağının altını çizmiştir. LADA sisteminin (kurak topraklar arazi bozulması ve değerlendirme),
FAO tarafından finanse edilen ve proje ölçmek için kullanılan bir araç olduğunu ifade
etti.
Sn. Mohamed Tahrani konuşmasının son bölümünde, 2012-2016 yılları arasında toplam
orman alanlarını 370 bin ha arttırmayı, mera ıslahı ile mera alanlarını 250 bin ha arttırmayı, toprak dolgu çalışmalarıyla 7500 km alan yapmayı, 500 göl yapmayı, havza ıslahı
ile 1 milyon ha alanı iyileştirmeyi planladıklarını ve bu çalışmalar sonrası degradasyon
haritası ile tarım arazisi koruma haritalarını güncelleyeceklerini söyleyerek sunumu
sonlandırmıştır.
27
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
YEMEN
Tarım ve Sulama Bakanlığı Sn. Mohammed H. Al-Hammadi
Yemen Temsilcisi Sn. Mohammed H. Al-Hammadi
Çalıştay’da “Yemen’de Erozyon ve Çölleşme ile Mücadele”
konulu bir sunum gerçekleştirmiştir.
Sn. Mohammed H. Al-Hammadi, Meteoroloji, Toz Taşınımı,
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Çalıştayı’na katılmaktan
duyduğu memnuniyeti belirterek sözlerine başlamıştır.
Konuşmasının başında Yemen hakkında genel bilgiler
veren Al-Hammadi; Yemen’in 4.550.000 km2’lik alanı kapladığını; 22 milyon nüfusu olduğunu ve Umman, Suudi
Arabistan, Kızıldeniz ve Arap Denizi ile çevrelendiğini söylemiştir. Al-Hammadi ayrıca, Kızıldeniz ve Arap Denizi’nde
toplam 15 adet ada bulunduğunu; ılıman iklimin hakim olduğu bölgede yağışın MartNisan ve Eylül-Haziran aylarında iki sezonda düştüğünü ve bunların sonucu olarak tüm
yıl boyunca tarım ürünlerini görebildiklerini sözlerine eklemiştir. Bölgenin batısında, 2000
m.’yi aşan kısımlarda, aylık ortalama sıcaklığın 10-18 0C arasında olduğunu, ortalama yağış
miktarının 400-600 mm. arasında değiştiğini ve çölleşme ile ilgili olarak ise asıl problemin
bu bölgelerdeki düzensiz yağışlardan kaynaklandığını sözlerine eklemiştir. Al-Hammadi
konuşmasının devamında, kuzey bölgelerde su kaynaklı toprak kaymalarının, kıyı kesimlerde ise kum fırtınalarının yaşandığını; dağlık alanlarda yapılan tarım faaliyetlerinin
erozyonu ve toprak kaybını hızlandırdığını söylemiştir. Al-Hammadi, Yemen’de çölleşme
ile mücadele çalışmalarında; orman kanunlarının olmaması, bilinçlendirme çalışmalarının
az olması, çevre lobisinin mevcut olmaması, etkin STK’ların bulunmayışı ve kurumlar arası
koordinasyonun olmaması gibi zorluklarla karşı karşıya olduklarını da ifade etmiştir.
Çölleşme ile etkin mücadele için; fidanlıkların desteklenmesi ve yaygınlaştırılması, bilinçlendirme çalışmalarının arttırılması, ormancılık çalışmaları için ayrılan bütçenin artması
ve uluslararası kuruluşlarla işbirliği yapılması gerektiğini sözlerine ekleyen Al-Hammadi,
ülkesinde erozyon ve çölleşme ile mücadele amaçlı yapılan yeşil kuşak ağaçlandırma
Yemen’de çölleşme ile
çalışmalarını, teraslama çalışmalarını, kumul
erozyonu önleme çalışmalarını ve tarımsal
etkin mücadele için;
amaçlı su depoları çalışmalarını, resimler
fidanlıkların desteklenmesi ve
göstererek anlatmıştır.
yaygınlaştırılması, bilinçlendirme
Mohammed H. Al-Hammadi sunumunun
çalışmalarının arttırılması,
sonunda, başta Türkiye olmak üzere diğer
ormancılık çalışmaları için ayrılan uluslararası kuruluşlarla işbirliği içerisinde
çalışmalar yürütmenin Yemen açısından çok
bütçenin artması ve uluslararası
önemli olduğunu vurgulayarak konuşmasıkuruluşlarla işbirliği yapılması
nı bitirmiştir.
gerekmektedir.
28
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
MISIR
Tarım Bakanlığı Sn. Elsayed Ali Khalifa
Çalıştay’a Mısır Tarım Bakanlığı, Ağaçlandırma ve Çevre
Bölümü Müsteşar Yardımcılığı’ndan Sn. Elsayed Ali Khalifa katılım sağlamıştır. Sn. Ali Khalifa, Çalıştay’da “Mısır’ın
Kanalizasyon Suları ile Sulanan Ağaçlandırmaları: Güncel ve Gelecekteki Durumu” konulu bir sunum gerçekleştirmiştir.
Sn. Ali Khalifa sunumuna ülkemizde olmaktan duyduğu
memnuniyeti dile getirerek başlamıştır. Sn. Ali Khalifa
konuşmasının başlangıç bölümünde, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın Mısır’ın
başkenti Kahire’yi ziyaret ettiğini, bu ziyaret esnasında
bir konuşma yaptığını ve konuşmasında Türkiye-Mısır işbirliğine değindiğini ve Mısır’ın
tarım alanlarının iyileştirilmesi konusunda Türkiye’nin destek vereceğini ifade ettiğini
belirtmiştir.
Toplam ülke alanının 1 milyon km2 olduğunu ve bu alanın sadece % 3,6 sının ekilebilir
alan olduğunu dile getiren Sn. Ali Khalifa, uydudan bakıldığında ülkesinin çoğunun çöl
olarak göründüğünü belirtmiştir. Ülkenin güneyinde Asswan yakınlarındaki Nil boyunca çok ince şeritler halinde tarım yapıldığını ve su olmadan asla tarım yapılamayacağını
söylemiştir. Mısır piramitlerinin etrafının 100 yıl öncesine kadar sulak olduğunu ifade
eden Sn. Ali Khalifa, günümüzde piramitlerin etrafında şehirleşmeden dolayı suyun kalmadığını sözlerine eklemiştir. Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sekretaryası’nın
verilerine göre, son 36 yılda Mısır’ın %9’luk ekilebilir alan kaybettiğini belirten Sn. Ali
Khalifa, Mısır’da çölleşme ile mücadelede karşılaşılan en büyük zorlukların; kurak/çöl
iklimi, su kıtlığı, artan nüfusun gıda güvenliğini sağlamak için sınırlı verimli toprakların
(89 milyon) kötü kullanılması, iklim değişikliğine yüksek duyarlılık, kaynaklarının kötü
yönetimi ve yenilikçi, çevre dostu çözümler olmaması olarak sıralamıştır.
Yapılan kazılarda Mısır’ın büyük bir kısmının orman olduğunu kanıtlayan pekçok bulguya raslandığını belirten Sn. Ali Khalifa, bugünse ülkenin tüm alanının %1’den daha az
kısmının ağaçlarla kaplı olduğunu söylemiştir. Çınar, akasya, ılgın, harnup, dut ve hurmanın yanı sıra çeşitli meyve ağaçları üzerinde denemeler yaptıklarını belirtmiştir.
Sn. Ali Khalifa, Mısır Ulusal Ağaçlandırma Programı’nı 90’lı yılların ortalarında başlattıklarını belirterek, Program’ın kullanılmayan kanalizasyon suyundan yararlanılmasını,
su kaynağı ve besin ihtiyacını karşılamayı, atmosferdeki sera gazı birikimleri için sarf
edilen çabaları desteklemek için “yeşil alan” kurulması gibi konularını içerdiğini ifade
etmiştir. Bu program kapsamında seçilen 4000 ha.’lık pilot alanda Akasya (Acacia ni-
29
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
“Mısır’da çölleşme ile
mücadelede karşılaşılan
en büyük zorluklar: kurak
/ çöl iklimi, su kıtlığı,
toprakların kötü kullanılması,
kaynaklarının kötü yönetimi ve
yenilikçi, çevre dostu çözümler
bulunamıyışıdır.”
lotica ve Akasya saligna), Casuarina (Casuarina equisetifolia), Cupressus (Cupressus sempervirens), Okaliptüs (Eucalyptus
camaldulensis), Afrika Maun (Khaya senegalensis), Neem (Azadirachta indica),
Pinus (Pinus pinea), Kavak (Populus spp.),
Jatropha (Jatropha curcas) ve biyoyakıt
ürün olarak Jojoba (Simmondsia chinensis), Sisal (Agava sisalana) ve süs bitkileri dikildiğini söylemiştir. Yasak olmasına
rağmen endüstriyel atıkların hala Nil nehrine boşaltıldığını, bu durumun sulama
yoluyla tüm tarım ürünlerini etkilediğini
söylemiştir. Avrupa ormancılığındaki lider ülkelerden olan Almanya ile işbirliği içerisinde olduklarını ve Almanya’nın kendilerine proje ve finans konularında destek verdiğini
söylemiştir.
Sn. Ali Khalifa, çok amaçlı ağaçlandırma projelerinin faydalarını sıralayarak; büyüyen
ağaçların kirliliği azalttığını, atmosferden karbondioksit emdiğini, çölleşme ve erozyona karşı koruduğunu, kumulları sabitlediğini ve kıyıları koruduğunu, su kaynaklarının
etkin kullanımını sağladığını, rüzgar ve kumlardan insan yerleşimlerini koruduğunu,
rüzgara karşı komşu tarla ve verimli toprakları koruduğunu ve çölleşmeyle mücadele
yoluyla artan nüfus için gıda güvenliğini sağladığını, ağaç ve ağaç işleme ile ilgili yeni
sanayilerin kurulmasını sağladığını, kurak bölgelerde ormanların cazibesi nedeniyle
yerel halkın yanı sıra turistler için eğlence fırsatları sunduğunu ifade etmiştir. Sn. Ali
Khalifa, sunumunun son bölümünde, ülkesinde bu konularla ilgili olarak yapılan bazı
bilimsel çalışmalardan örnekler vermiştir.
30
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
Türkiye
Dokuz Eylül Üniversitesi Prof. Dr. Sn. İbrahim ATALAY:
Yarıkurak alanlarda en büyük sorunlardan
birisi, tarım arazilerinde aşırı ve bilinçsiz
sulamalarla, alttaki tuzun şiddetli
buharlaşmanın etkisi ile yüzeye çıkıp yüzeyde
birikmesiyle oluşan tuzlulaşmadır.
Çalıştay Eğitici Grubu üyelerinden Prof. Dr. Sn. İbrahim Atalay, “Türkiye’de Kurak ve Yarıkurak Bölgeler ile Rüzgar Erozyonuna Maruz Alanların Ekolojik Özellikleri” konulu bir
sunum yapmıştır.
Prof. Dr. Sn. Atalay, 30 yılı aşkın çalışmanın birikimi olarak “Türkiye’nin Ekolojik Bölgeleri”
isimli kitabı ve haritasını hazırladıklarını ve kitabın 2002 yılında Orman Bakanlığı tarafından bastırıldığını ifade etmiştir.
Prof. Dr. Sn. Atalay, yarı kurak alanların ekolojisini etkileyen faktörleri aşağıdaki şekilde
sıralamıştır: 1- Yarı kurak bölgelerin ana hatları; 2- İklimsel özellikler; 3- Yarı kurak bölgelerin spesifik özellikleri 4- Jeolojik özellikleri; 5- Toprak tipleri; 6- Vejetasyon kompozisyonu.
Ülkemizde Karadeniz bölgesi haricinde ülkenin tamamının yarı kurak olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sn. Atalay, İç Anadolu bölgesinin ise asıl yarı kurak alan olduğunu ifade
etmiştir. Ülkemizde antropojen bozkırlar mevcut olduğunu; bunların Güneydoğu Anadolu bozkır sahaları olduğunu söylemiştir. İç Anadolu bozkırlarında “Maliye Ormanları”
kurulmaya gidildiğini ancak başarılı olunamadığını ifade etmiştir.
Bozkır alanlarda yıllık ortalama yağışın 400 mm’nin altında olduğunu söyleyen Prof. Dr.
Sn. Atalay: “Temmuz ayındaki yağış ve güneşlenme süresi, önemli bir faktördür. Temmuz ayında, vejetasyon döneminde ülkemizde sadece Karadeniz bölgesine yağış düşer” demiştir.
Bağıl nemin evapotranspirasyon için önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sn. Atalay, bağıl nem artıkça buharlaşmanın azaldığını, bağıl nem azaldıkça ise buharlaşmanın arttığını belirterek: “Bağıl nemin Erzurum’da az olması nedeniyle Erzurum’da sarıçam yetişmez. Örneğin Şanlıurfa ve Mersin’de yaz sıcaklıkları aynı olmasına rağmen Şanlıurfa’da
31
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
buharlaşma 2000 mm., Mersin’de ise buharlaşma 600 mm.’dir. Bu nedenle Mersin nemli
iklime sahiptir. Temmuz ayı bulutluluk oranı da önemlidir” demiştir.
“Bozkırlar bizim hayat kaynağımızdır. Bu topraklarda bol miktarda kalsiyum vardır ve bu
topraklarda yetişen bitkiler biriken kireci alırlar. Harran grabeni ağır killi vertisol topraklardır. Volkanik tüf topraklarında sarıçam, gül ve patates iyi ve verimli yetişir. Yarı kurak
alanlarda toprakta kaliş oluşumu görülür. Kalişler aşırı CaCO3 birikmesiyle oluşur” diyen
Prof. Dr. Sn. Atalay, kurakçıl ormanların çalı görünümünde olduğunu; buralarda meşe ve
karaçamlardan başka bireylerin yetişmesinin beklenmemesi gerektiğini vurgulamıştır.
Konuşmasının devamında, kurak alanlarda yüzey ve oyuntu erozyonlarının görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Sn. Atalay, az olan yağışın, yüzeysel akışa geçmeden toprağa
geçmesini sağlamamız gerektiği konusuna vurgu yapmıştır.
Yarı kurak alanlarda en büyük sorunlardan birisinin, tarım arazilerinde aşırı ve bilinçsiz
sulamalarla, alttaki tuzun şiddetli buharlaşmanın etkisi ile yüzeye çıkıp yüzeyde birikmesiyle oluşan tuzlulaşma olduğunu belirten Prof. Dr. Sn. Atalay, kireç birikmesi olan
topraklarda, birikmiş olan kirecin toprağa karışmaması için, derin toprak işlemesinden
kaçınılması gerektiğinin altını çizmiş ve: “Biz bozkır ekosistemini korumuyoruz” demiştir.
Prof. Dr. Sn. Atalay dinleyicilere: “Meralarla ilgili tasnif yaptınız mı?” şeklinde bir soru
yönetmiştir.
400 mm. altında yağış alan kurak ve yarı kurak alanların ormanların kurulması için yeterli olmadığını belirten Prof. Dr. Sn. Atalay, bu alanların hayvancılık için ideal alanlar ve
meralar olduğunu; bu alanlarda rehabilitasyon yapılması lazım geldiğini; rehabilitasyon
yapabilmek için de fazla hayvan yayımını kontrol altına almak gerektiğini belirtmiştir.
Türkiye’de ağaçlandırma faaliyetlerinin yarı kurak alanlarda yapıldığının; antrpojen step
bölgelerinde yapıldığının altını çizen Prof. Dr. Sn. Atalay, ağaç yetişebilmesi için 400
mm’den fazla yağış olması gerektiğini; mesela karaçamın 400 mm. yağışın altında olmadığını; tabii bu işin içinde bir tek yağış değil; bakı, toprak yapısı, yükseklik ve enlem
boylam gibi faktörlerin de etkilerini göz ardı etmemek gerektiğini söyleyerek sözlerine
son vermiştir.
32
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
Türkiye
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Prof. Dr. Sn. Murat TÜRKEŞ:
Türkiye’nin 2/3’ü çölleşmeye müsaittir
ve Türkiye’de çölleşmenin başladığı
görülmektedir. Son yüzyılda hem yüzeyde hem
de atmosferin en alt kısmında sıcaklık artışı
görülmektedir.
Çalıştay Eğitici Grubu üyelerinden Prof. Dr. Sn. Murat Türkeş, “Türkiye’de Gözlenen ve
Öngörülen Kuraklık ve Çölleşme” konulu bir sunum gerçekleştirmiştir.
Prof. Sn. Türkeş; Köppen-Geiger’e göre, iklim sınıflandırılması yapıldığını; Türkiye’nin
C_9 orta enlem ılıman iklim kuşağında olduğunu; yazları kurak, kışları yağışlı geçen bir
konumda olduğunu; Türkiye’de İç Anadolu ve Doğu Anadolu’da karasal iklim görülmekte olduğunu; Akdeniz ikliminin Akdeniz havzasını çevreleyen ülkelerde görüldüğünü;
Akdeniz’de 10 yıllık mevsimsel değişmeler olduğunu ve Akdeniz iklimi, Anadolu, Ortadoğu ve Orta Asya’ya kadar bozkır olarak görüldüğünü söyleyerek konuşmasına başlamıştır.
Akdeniz iklim kuşağının kurak, yarı kurak ve yarı nemli alanlardan oluştuğunu söyleyen
Prof. Sn. Türkeş, kurak ve yarı kurak alanların çölleşmeye müsait alanlar olduğunu ve su
açığı olan ülkelerin temel sorununun çölleşme olduğunu belirtmiştir.
Türkiye’nin kuraklık ve çölleşmeden etkilenebilirliği konusunda ise; aridite, kuraklık ve
çölleşme kavramlarının bilinmesi gerektiğinin ve bu kavramların bilimsel ölçütlerle birbirinden ayrılması gerektiğinin altını çizmiştir.
Prof. Sn. Türkeş, Aridite’nin tanımını: “Yeryüzünün herhangi bir yerinde egemen olan
fiziki coğrafya denetçilerinin ve uzun süreli atmosfer dolaşımı düzeneklerinin oluşturduğu sürekli yağış ve nem açığı koşulları ya da klimatolojik kuraklık” (Türkeş, 2007a,
2007c, 2011, vb.) şeklinde yapmıştır.
Prof. Sn. Türkeş, “kuraklık”ı (drought): “Yeryüzündeki çeşitli sistemlerce kullanılan doğal
su varlığının, belirli bir zaman süresince ve bölgesel ölçekte uzun süreli ortalamanın ya
da normalin altında gerçekleşmesi sonucunda oluşan su açığı” (Türkeş, 2007a, 2011,
vb.) şeklinde tanımlarken, “çölleşme”yi ise: “Ekonomik ve biyolojik olarak üretken bir
arazinin daha az üretken olması sonucunda ortaya çıkan ekolojik bozulma süreci” (Türkeş, 1990) olarak tanımlamıştır.
33
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
Sovyet Rusya’da yapılan bir tanıma göre, “çölleşme; arazinin biyolojik üretkenliğinin
azalması ve üretkenliğini kaybetmesinden oluşur” denildiğini söyleyen Prof. Sn. Türkeş, Türkiye’nin, BM Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi’nde baz aldığı haritaya göre
Türkiye’nin kurak ve yarı kurak alan olarak tanımlandığını söylemiştir.
Türkiye’nin 2/3 ünün çölleşmeye müsait olduğu ve çölleşmenin başladığının görüldüğünü söyleyen Prof. Sn. Türkeş, son yüzyılda hem yüzeyde hem de atmosferin en alt
kısmında sıcaklık artışı görüldüğünü sözlerine eklemiştir.
Daha önce yıllık yağış açığının bulunmadığı yerlerde, yağış artışı oluştuğunu söyleyen
Prof. Sn. Türkeş, yağışlı gün sayısında batıda ve güneyde azalma, depolama da ise artış
olduğunu söylemiştir.
Kısa zamanda, yani birim zamanda birim alana düşen yağmurun katı formda düştüğünü ve bu yağışın oldukça zarar verdiğini belirten Prof. Sn. Türkeş, eğer yıl-ay yağış
dizilerini, aşırı nemliden aşırı kurağa doğru sıralarsak Türkiye’deki yağışın % 80 (tahmin)
normal olduğunu söyleyen Prof. Sn. Türkeş, Akdeniz’de yağışın %60’ının normal olsa da
ileride kurak olacağının beklendiğini söylemiştir.
Ormanlar üzerinde kuraklığın etkilerinin, Konya bozkır ormanlarında, Toros Göknarı’nda
(Abies cilicicia) ve Kastamonu ormanlarında karaçam’da (Pinus nigra) görüldüğünü belirten Prof. Sn. Türkeş, Akdeniz havzasında 2071 yıllarına ait öngörüde ilkbaharda 2-3
°C derecelik, yaz aylarında ise 6-8 °C derecelik artış beklendiğini söyleyerek sunumunu
bitirmiştir.
Türkiye
34
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
Adıyaman Üniversitesi Doç. Dr. Sn. Erhan AKÇA:
Çalıştay Eğitici Grubu üyelerinden Doç. Dr. Sn. Erhan AKÇA,
%40’lık bitki artığını arazide bırakarak verimi
arttırılabiliriz, yağmurlama ve damlama
sulama sistemleriyle %60 tasarruf sağlanırken
öğlen sıcak saatlerde sulama yaparak bu
tasarruf kaybedilebilir.
“Tarım Alanlarında Erozyonun
Önlenmesi, Çölleşeme ile Mücadele Yöntemleri” başlıklı bir sunum yapmıştır.
Tarım alanlarının durumunu anlatan Doç. Sn. AKÇA, dünya tarım alanlarının 1/3’ünün tehlike
altında olduğunu, dünyada her yıl 10 milyon ha. toprağın erozyona kaptırıldığını, her türlü çalışma yapılmasına rağmen mücadele edilemediğini ifade etmiştir. Parçalanma ve taşınmanın
engellenemediğini söyleyen Doç. Sn. AKÇA, hafif bünyeli toprakların daha duyarlı olduğunu;
kilin uçup gittiğinde toprağın verimsizleştiğini; toprak tekstürünün suyun sızma hızını etkilediğini; organik madde miktarının kurak ve yarı kurak alanlarda %2’yi geçmediğini vurgulamıştır.
Toprakta pH ve karbonatların iyi ayarlanmamasının verimi azalttığının ve üretimi düşürdüğünün altını çizen Doç. Sn. AKÇA, dünyada en çok erozyon olan alanların düz tarım arazileri olduğunu ve araziyi açık bırakma ve yeterli tedbirleri almamanın ciddi sorunlar oluşturduğunu
sözlerine eklemiştir.
Arazinin kullanılmaya başlanıldığından itibaren bozulma ve erozyonun başladığını söyleyen
Doç. Sn. AKÇA, arazide yanlış kullanımların devam ettiğini; kısa vadede çok gelir getiren tarım
uygulamalarının maalesef yaygınlaştığını ve tarım alanlarının mümkün olduğunca kapalı tutulması gerektiğini ifade etmiştir.
Ekilebilir alanların %80’inin tarıma uygun olmadığını belirten Doç. Sn. AKÇA, ağaçlandırmadan
ziyade bitkilendirme çalışmalarının daha önem kazandığını; rüzgar perdeleri, drenaj kanalları
ve çitlerin yapılması gerektiğini ve son olarak, örtücü bitkileri azalttığımızı ve hayvan gübresini
az kullandığımızı ifade etmiştir.
%40’lık bitki artığını arazide bırakarak verimin arttırılabildiğini söyleyen Doç. Sn. AKÇA, yağmurlama ve damlama sulama sistemleriyle %60 tasarruf sağlanırken öğlen sıcak saatlerde sulama yaparak bu tasarrufun da kaybedildiğinin altını çizmiştir.
Toprak kalitesiyle verimin arttığının unutulmaması gerektiğini vurgulayan Doç. Sn. AKÇA, yerel
eğitimlerin mutlaka yapılması gerektiğini, kurak ve yarı kurak alanlarda yetişen bitkilere yönlendirilme yapılması gerektiğini vurgulamıştır.
Doç. Sn. AKÇA, havza modelinde çalışılmasının önemini vurgulayarak sunumunu tamamlanmıştır.
35
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
3. OTURUM
27 Kasım 2012
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Sn. Orhan Doğan
FAS
Tarla ve Bitkileri ve veteriner Enstitüsü Doç. Dr. Sn. Hitcam El Belrhiti
Çöllerdeki yer şekillerini oluşturmada en etkili
güç rüzgârlardır. Rüzgâr etkisiyle yüzeyler
aşınıyor, küçük toprak parçaları ve kumlar
sürükleniyor, çeşitli yer şekilleri oluşuyor.
Fas Temsilcisi Doç. Dr. Sn. Hitcam El Belrhiti, sunumunda, Fas’ın Atlantik kıtasında görülen
barkan oluşumu hakkında bilgi vereceğini söyleyerek sözlerine başlamıştır. Çöllerdeki yer
şekillerini oluşturmada en etkili gücün rüzgarlar olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Sn. El Belrhiti, rüzgar etkisiyle yüzeylerin aşındığını, küçük toprak parçaları ve kumların sürüklenerek
çeşitli yer şekillerini oluşturduğunu söylemiştir. Bunların en ilginçlerinden birinin de “kumul”
adı verilen sırtlar olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Sn. El Belrhiti, bu kumulların rüzgarın taşıdığı kumların bir bitki, iri bir kaya parçası ya da yükselti gibi bir engelle karşılaşıp birikmesiyle
oluştuğunu; en sık rastlanan kumulların, biçimlerinin hilali andıran “barkan”lar olduğunu
söylemiştir. Barkanların, rüzgarın hep aynı yönde estiği yerlerde oluştuğunu ve barkanların
yüksekliğinin 30 metreyi bulabileceğini ifade etmiştir. Fas’ın Tayfana şehri yakınlarındaki
plajlarda yapılan çalışmalarda barkan kumullarının oluştuğunu ve 8-12 km genişliğinde, 310
km uzunluğunda olduğunu belirtmiştir.
Barkan kumullarının, büyüklüklerine göre rüzgarın esiş yönüne farklı tepkiler gösterdiğini
ifade eden Doç. Dr. Sn. El Belrhiti, küçük kumulların rüzgara tepkisinin hızlı ve ani olduğunu,
orta ölçekli kumulların rüzgarın yönü değişince daha keskin ve daha yavaş tepki verdiğini,
mega barkanların ise rüzgara tepkisinin çok daha yavaş olduğunu söylemiştir. Barkanların
rüzgara gösterdiği tepkilerin farklı olmasının bir diğer sebebinin ise, çarpışma hızı olduğunu
söyleyen Doç. Dr. Sn. El Belrhiti, küçük barkanın daha hızlı hareket ederek büyük barkana
çarpmasıyla parçalanması ve büyük barkana yapışmasını örnek vermiştir.
Doç. Dr. Sn. El Belrhiti sunumunu, barkanların rüzgar yönüne verdiği tepkinin daha çok yüzey istikrarsızlığı sonucu, parça büyüklüğüyle doğru orantılı olduğunu vurgulayarak sunumunu bitirmiştir.
36
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
CEZAYİR
Cezair Ekoloji Hareketi Sn. Ahmed Adjez
Çölleşmenin sadece doğal ve meteorolojik
etkileri olmayıp, sosyoekonomik etkileri de söz
konusudur.
Cezayir Temsilcisi Uzman Sn. Ahmed Adjez, Çalıştaya katılmaktan ve sunum yapmaktan
duyduğu mutluluğu ifade ederek ve bu organizasyonu gerçekleştiren herkese teşekkür
ederek sunumuna başlamıştır.
Sunumunun başında, çölleşmenin çeşitli yönlerinden bahsedeceğini söyleyen Sn. Adjez, çölleşmenin sadece doğal ve meteorolojik bir süreç olmadığını, sosyo ekonomik bir
etkisinin de olduğunu belirtmiştir.
Sunumunda coğrafi olarak da Cezayir’i tanıtan Sn. Adjez, Cezayir’in 2,3 milyon km² yüz
ölçümüne sahip olduğunu; en büyük Afrika ülkesi olduğunu; Cezayir’in çölleşmeden en
çok etkilenen ülkelerden biri olduğunu söylemiştir.
Cezayir’in ikiye ayrılabileceğini söyleyen Sn. Adjez, Cezayir topraklarının 2/3’ünün sahra
çölünde olduğunu; dolayısıyla Cezayir’in çölleşmeye oldukça maruz bir ülke olduğunu;
geri kalan bölümün ise kuzeyde Akdeniz’e yakın yerler olduğunu belirtmiştir. Cezayir’in
kuzey batı kısmında kurak yarı kurak bir iklim yaşandığını; yağış biçimlerinde azalma
meydana geldiğini söyleyen Sn. Adjez, böylece arazilerin erozyona hassas duruma geldiğini; diğer yandan mera alanlarında aşırı hayvan yayımı nedeniyle tahrip edildiğini
belirtmiştir.
“Ülke topraklarının %4’ünde ülke nüfusunun %80’i yaşamaktadır. Cezayir’in genelinde
çölleşmenin etkisi artmıştır. Çölleşme sosyal açıdan bir takım olumsuzluklar ortaya çıkarmıştır” diyen Sn. Adjez, sosyo ekonomik değişikliğe baktığımız zaman burada bedevilerin yaşadığını, bedevilerin hükümetten herhangi bir destek alamadığını; bedevilerin
çok dağınık ve göçebe hayatı yaşadıkları için hükümetin kalkınma yapmasına engel olduğunun altını çizmiştir.
Geçtiğimiz 30-40 yıl içinde yağışların %30 oranında azaldığını belirterek sözlerini sürdüren Sn. Adjez, bununla birlikte aşırı hava olayları ve küçük bölgesel çölleşmelerin meydana geldiğini sözlerine eklemiştir.
37
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
“Burada çok fazla kum toz fırtınası olmuştur. Bu alanda fazla bir çalışma yoktur fakat
fırtınanın hızı, sıklığı, şiddeti ve yönü ile ilgili çalışmalar vardır” diyen Sn. Adjez, sözlerine
şöyle dem etmiştir: “Burada kum fırtınalarını izlemek çok önemlidir. Kum fırtınaları uydu
yayınlarını engelleyebilmekte olup Avrupa’nın kuzeyine ve Amerika’nın ortasına kadar
gidebilmektedir. Bundan dolayı kum toz fırtınalarının büyüklüğünü görmek lazımdır.”
Çölleşme ile mücadeleden sorumlu kurumun Orman Genel Müdürlüğü olduğunu söyleyen Sn. Adjez, UNCCD’nin odak noktasının yine Orman Genel Müdürlüğü olduğunu; bu kurumun bir başarısının da Yeşil Kuşak Projesi olduğunu, Cezayir Hükümeti’nin
70’lerden bu yana bir kuşak oluşturmayı hedeflediğini; bahsekonu yeşil kuşak’ın kumul
hareketlerine karşı bir bariyer oluşturduğunu ve bu projeye halkın önemli katkılarının
olduğunu sözlerine eklemiştir.
“Biz çölleşen bölgelerde nüfusun belli yerlerde toplanması, bu nüfusun yerleşik hayata
geçirilmesi ve bir kalkınma programı yoluyla bu nüfusun yeşil bir hayat sürdürmeleri
için çaba harcıyoruz” diyen Sn. Adjez, “ayrıca eğitimler, seminerler ve sempozyumlar yapıyoruz. Alfa, çölleşme ile mücadele derneğidir. Bu dernek, Kasım ayında ekilebilecek
bitki örtüsü ile dikilecek ağaç türlerinin belirlenmesi amacıyla bir toplantı yapmıştır. Bu
çabalar yoluyla yeşil ekonomi oluşturulabileceğini düşünüyoruz” diyerek sözlerini tamamlamıştır.
Fas Temsilcisi Doç. Dr. Sn. Hitcam El Belrhiti’nin sorusu: Çöl nüfusu göçebe insanlardan oluşuyor. 10 yıl içinde istikrarlı bir yerleşime tabii tutulması için bir strateji uygulanmıştır. Cezayir’de bununla ilgili bir çalışma var mıdır?
Cezayir Temsilcisi Uzman Sn. Ahmed Adjez’in cevabı: Bedeviler çölün yerli sakinleridir. Diğer yerlerdeki bedevilere hükümetleri tarafından sübvanse yapılmaktadır.
Kuveyt’e gittiğimizde oralarda büyük şehirler kurulduğunu görüyoruz. Eskiden oralar
küçük yerlerdi. Cezayir’de hükümetimiz eğer yardımlarını arttırırsa, bedeviler şehirlere
yerleşebilirler. Bunun için devlet yardımı şarttır.
Fas Temsilcisi Doç. Dr. Sn. Hitcam El Belrhiti’nin sorusu: Yerleşik hayata geçen bedeviler, yeni hayatlarından nasıl etkilendiler? Bununla ilgili bir çalışma yapılmış mıdır?
Cezayir Temsilcisi Uzman Sn. Ahmed Adjez’in cevabı: Buna belki 50 yıl sonra cevap
verebilirim. Bu çalışmaların sonuçlarını ileride göreceğiz.
Soru: Kalkınma projeleri ve katılımcılıktan bahsettiniz. Yerel halkı projeye nasıl dahil
ettiniz?
Cevap: STK’ların bir parçasıyım. Biz hükümetin çalışmalarına katkıda bulunmak, ulusal
eylem planları hazırlamak istiyoruz. Bütün projelerin sosyal boyutunda halkın katılımını
istiyoruz. Oradaki fakir insanlara hükümet çok duyarlı değildir. Halkın katılımını sağlamak, biz STK’lara düşmektedir. Hükümetlerin, ancak STK’ların katılımıyla yol alabileceğine inanıyoruz.
38
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
Türkiye
Erciyes Üniversitesi Doç. Dr. Sn. Mustafa Başaran:
Rüzgar erozyonu; rüzgar gücü ile toprak
taneciklerinin parçalanması, taşınması ve
birikmesi sürecidir.
Çalıştay Eğitici Grubu üyelerinden Doç. Dr. Sn. Mustafa Başaran, “Rüzgar Erozyonu Önleme Çalışmaları” başlıklı bir sunum gerçekleştirmiştir.
Doç. Dr. Sn. Mustafa Başaran sunumunun başında, rüzgar erozyonunun tanımını yapmış ve
rüzgar erozyonunun rüzgar gücü ile toprak taneciklerinin parçalanması, taşınması ve birikmesi
süreci olarak tanımlanabileceğini söylemiştir. Rüzgar erozyonu zararlarının site içi ve site dışı
zararlar olarak ikiye ayrılabileceğini söyleyen Doç. Dr. Sn. Başaran, sözlerine şöyle devam etti:
“Site içi zararlar; rüzgar erozyonu sahası içerisinde toprak kaybına, organik madde ve besin
elementleri kaybına, fiziksel toprak özelliklerinde kötüleşmeye ve ürün kaybına neden olurken,
site dışı zararlar ise; hava kalitesinin bozulmasına, yolların kapanmasına, sulama kanallarının
dolmasına, trafik kazalarına, elektronik aletlere zarar vermeye ve ölümcül sağlık sorunlarına yol
açmaktadır’’.
Vejetasyon kapalılığının, gevşek toprak materyali derinliğinin, toprak nem içeriğinin, mikro
topografyanın, rüzgara maruz kalan alanın genişliğinin ve toprak özelliklerinin rüzgar erozyonuna etki eden başlıca faktörler olduğunu söyleyen Doç. Dr. Sn. Başaran, bu faktörleri dikkate
alarak toprak yüzeyinde pürüzlülük yaratmanın, kesekli toprak yüzeyi oluşturmanın, rüzgar
bariyerleri ile rüzgara açık alanı küçültmenin, yeterli bitkisel kapalılık sağlamanın ve bunu sürdürmenin rüzgar erozyonunu önleme ve kontrol için önemli olduğunu vurguladı. Doç. Dr. Sn.
Başaran, rüzgar erozyonu önleme ve kontrol yöntemlerini şu şekilde sıralamıştır: “Hakim rüzgar
yönüne dik yapılan bir işlem olan acil sürüm; sırtlı toprak hazırlığı, anızlı tarım ya da bitki atıklarının kullanımı; toprakta hem suyun tutulması hem de rüzgarın yüzeyden saptırılmasında etkili
bir yöntem olan yüzeye çiftlik gübresi serilmesi; acil sulama ve toprak yüzeyinde tanecikler
arasında adezyonu güçlendirecek toprak yüzey stabilitazörleri; rüzgar perdeleri ve şerit üzerine
ekimin eş yükselti eğrilerine paralel sürüm ve nöbetleşe ekim ile birlikte yapılması”.
Doç. Dr. Sn. Başaran sunumunun sonunda, potansiyel toprak kayıpları miktarının, Rüzgar Erozyonu Eşitliği (REE), Yenilenmiş Rüzgar Erozyonu Eşitliği (YREE), Rüzgar Erozyonu Tahmin Sistemi
(RETS) ve arazi ölçümleri ile belirlenmesinin önemini vurgulayarak rüzgar erozyonundan etkilenen alanlarda havza yönetim stratejilerinin ve havza esaslı rüzgar erozyonu izleme ve değerlendirme sisteminin geliştirilmesinin gerekliliğini anlatarak sunumunu sonlandırmıştır.
39
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
Türkiye
Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Sn. Güney Erpul:
Rüzgar erozyonu yarı kurak ve kurak
bölgelerde çölleşmenin en önemli
sebeplerinden biridir. Dünya genelinde
rüzgar erozyonundan yaklaşık 500 milyon ha.,
Türkiye’de ise 465.000 ha. etkilenmektedir.
Çalıştay Eğitici Grubu üyelerinden Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sn. Güney Erpul, “Rüzgar Erozyonu Arazi Ölçümleri - Karapınar
Örnek Çalışma Sahası” konulu bir sunum gerçekleştirmiştir.
Rüzgar erozyonunun yarı kurak ve kurak bölgelerde çölleşmenin en önemli sebeplerinden bir tanesi olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Sn. Erpul, dünya genelinde rüzgar erozyonundan yaklaşık olarak 500 milyon ha. alanın, Türkiye’de ise - başta Konya Kapalı Havzası
olmak üzere - 465.000 ha. alanın etkilendiğinin altını çizmiştir. Arazi üzerindeki baskılar
nedeniyle arazinin bozulduğunu belirten Prof. Dr. Günay Erpul, arazi bozulmasının şu
sorunları oluşturduğunu belirtmiştir: “1- Bitki örtüsü yok olur; 2- tozun atmosferik kompozisyonu ve iklim değişir; 3- herbisit taşınımı artar; 4- toprak bünyesi, besin içeriği, vejetasyon büyümesi ve üretimi etkilenir; 5- hayvan ve insan sağlığı etkilenir.” Kaybı halinde yerine konulması çok uzun zaman alan bir kaynak olan araziye dikkat çeken Prof. Dr.
Sn. Erpul, bu amaçlarla bir model geliştirdiklerini; erozyonun büyüklüğü ve etkilediği
alanların doğrudan ölçümler ile belirlenebildiğini, yöneticilerin belirlenmiş göstergeler
üzerinden karar verebileceklerini dile getirmiştir. Prof. Dr. Sn. Erpul konuşmasında devamla, doğrudan, hiçbir enerji kullanımına gereksinim olmadan pasif tuzaklarla rüzgar
erozyonunu ölçen ve kısaltılmış adı “BEST” (Basaran and Erpul Sediment Trap) olan bir
cihaz geliştirdiklerini, bunun yeni bir dizayn olduğunu, <100 µm parçacık etkinliği 0.80,
arazi çalışmalarında etkinliği 0.90, plastik, ucuz ve kurulumu kolay bir tuzak olduğunu ifade etmiştir. Tuzağın çalışma prensibi olarak tuzak içerisinde merkez kaç kuvvetin
etkisiyle rüzgar hızının yaklaşık iki katına ulaştığını vurgulayan Prof. Dr. Sn. Erpul, havadan çok daha yoğun olan toprak taneciklerinin merkez kaç kuvvetin etkisi ile tuzak
toplama kabında biriktiğini ve temiz havanın tuzağı terk ettiğini ifade etmiştir. Konya,
Karapınar’da oluşturdukları deneme alnının yanına iklim verilerini toplamak amacıyla
bir meteoroloji istasyonu kurulduğunu, noktasal ölçümlerle parsel ve bölge düzeyinde
tahminler yapıldığını belirten Prof. Dr. Sn. Erpul, pek çok yöntemin kullanılabileceğini,
40
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
kendilerinin jeoistatistik ve coğrafi bilgi sistemleri yardımıyla bölgesel haritalar oluşturduklarını vurgulamıştır. Çalışmalarına yaptığı katkılarından dolayı Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu’na (TÜBİTAK), Konya Toprak Su ve Çölleşme İle Mücadele
Araştırma Enstitüsü’ne ve bu fırsatı tanıdığı için Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel
Müdürlüğü’ne teşekkür ederek sözlerini tamamlamıştır.
Prof. Dr. Günay Erpul’un sunumunu tamamlaması sonrası “Soru-Cevap” kısmında, Prof.
Dr. Sn. İbrahim Atalay, “Elinizde rakamsal bir sonuç var mıdır?” şeklinde bir soru sormuş,
bu soruya ilişkin olarak Prof. Dr. Günay Erpul’un cevabı: “Tabi ki var. Raporları oluşturduk. Yalnız bir yöntem yoktur. Önemli olan mühendisliği etkin kılmaktır. Karar vericilerin
bunlara dikkat etmesi gerekmektedir” şeklinde bir cevap vermiştir.
41
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
Türkiye
Kavak ve Hızlı Gelişen Orman Ağaçları Araştırma Enstütüsü
Sn. Hazin Cemal Gültekin:
Kurak ve yarı kurak mıntıkalar hassas
ekosistemler olup; ekolojik, teknik, biyolojik,
sosyo-kültürel, ekonomik ve koruma ile
ilgili zorluklar içermektedir. Bu alanlarda
çalışmak yüksek maliyetlidir. Bilgi birikimi,
deneyim ve özenli çalışma gerektirip, fidan
ve tohum üretiminde önceliğin doğal türler
ya da uzun süre denenmiş türlere verilmesi
gerekmektedir.
Çalıştay Eğitici Grubu üyelerinden Sn. Hazin Cemal Gültekin, Çalıştay’ın ikinci gününde “Kurak ve Yarı Kurak Mıntıkalar için Tohum Kaynakları ve Fidan Üretim Teknikleri” konulu bir sunum yapmıştır.
Sn. Gültekin, kurak ve yarı kurak alanlarda çalışırken yörenin doğal ya da denenmiş türlerin fidanlarının üretilmesi; çalışmalarda bu fidanların kullanılması ve üretilen fidanların orijininin önemine vurgu yaparak sunumuna başlamıştır.
Kurak ve yarı kurak alanlarda fidan üretiminin ilk ayağını tohum üretiminin oluşturduğunu; çöl, yarı çöl, kurak ve yarı kurak mıntıka odunsu bitki tohumları yayılışının, neredeyse tamamına yakınının, hayvanlar yoluyla gerçekleştiğini ifade eden Sn. Gültekin,
Kavak ve Söğüt gibi dere bitki örtüsü elemanlarının uzun mesafelere ulaşabilecek şekilde tohumlarını küçültmüş olduklarını; ayrıca zor ekolojik koşullarda tohum üretiminde
sürekliliğin en önemli sorun olduğunu ifade etmiştir.
Sn. Gültekin, tohum üretiminde: 1- İnsan etkenli olarak bazı türlerin sayısının azaldığı ve
bunun yetişme ortamını olumsuz etkilendiğinin; 2- bol tohum yıllarında saklanabilen
tohumların birkaç yılın gereksinmesini sağlayacak şekilde toplanması ve stoklanması
gerektiğinin; 3- meşe gibi tohumu saklanamayan ya da kısa süreli olarak saklanan türlerde ağaçlandırma çalışmalarını bol tohum yılını takip eden yılda yapmanın en iyi yol
olduğunun ve 4- tohum toplama sahalarının uygun yerlerde tespiti ve onlara tohum
verimini artıracak özel silvikültürel uygulamaların yapılmasının özellikle altını çizmiştir.
Tohumların; (kaynağı belli) tohum toplama sahalarından, (seçilmiş) tohum meşçerelerinden, (nitelikli veya test edilmiş) tohum bahçelerinden elde edildiğini söyleyen Sn.
Gültekin, tohumların saklanmasında ise belirli süreler olduğunu; kısa ömürlü tohumlarda (mikrobiotik) saklama sürelerinin bir kaç hafta ile 1-2 yıl arasında değiştiğini; orta
ömürlü tohumlar’da (mesobiotik) 4-5 yıl arasında değiştiğini, uzun ömürlü tohumlar’da
42
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
ise (makrobiotik) 10-20 yıl arasında değiştiğini belirtmiştir. Konuşmasında devamla,
saklama metotlarının; sundurma altında ve ranzalarda ekime kadar saklama, katlama
ortamında ekime kadar saklama, soğuk hava deposunda saklama olarak ifade etmiştir.
Fidan üretiminde hedefin kaliteli ve amaca yönelik üretim olduğunu belirten Sn. Gültekin, kurak alan fidanlıklarındaki handikapları aşağıdaki şekilde sıralamıştır:
• Genelde aynı ekosistem içerisindedir;
•• Buralarda havanın nemi %1’ e kadar düşmektedir;
•• Sıcaklık çoğu kez yüksektir, birçok yerde +45 derecenin üzerine çıkmaktadır;
•• Toprağın pH değeri genelde yüksektir;
•• Suyun kalitesi genelde düşüktür;
•• Toprağın organik madde miktarı düşüktür;
•• Gece gündüz sıcaklık değerleri arasında fark yüksektir.
Fidanlıklarda organik maddenin, sulamanın ve bitki beslenmesinin hayati önem taşıdığını vurgulayan Sn. Gültekin, fidan tiplerini tanımlayarak fidan üretimi hakkında genel
bilgiler vermiştir. Kurak ve yarı kurak alanlara yönelik fidan üretiminde daha çok tüplütorbalı, kaplı ve saksılı fidan üretiminin ön plana çıktığını söyleyen Sn. Gültekin, kurak
ve yarı kurak alanlara yönelik çıplak köklü fidan üretiminde ise (özellikle ibreli türlerde)
başarıyı etkileyen en önemli etkenin gövde kök oranı olduğunun altını çizerek, bu oranın ibreliler için 2,5’in altında, idealde 2 civarında, olması gerektiğini, yapraklı türlerde
ise gövde kök oranından daha çok gelişkin bir kök sistemi ve kök boğazı çapının önemli
olduğunu vurgulamıştır.
Sn. Gültekin, kaplı fidan üretiminde kapların derinliği, kapların üretim yöntemleri, kap
harcı karışımı, fidanlara bakım yöntemleri (gübreleme, sulama, ilaçlama, kök budaması
vb.) ve dikim zamanının ön plana çıktığını söyleyerek kapların kök kıvrılmasına meydan
vermeyecek şekilde tasarlanması gerektiğinin altını çizmiştir.
Tüplü-torbalı fidan üretiminde tüplerin derinliğinin en az 25 cm, mümkünse 30 cm derinlikte kullanılmasının önemine vurgu yapan Sn. Gültekin, ayrıca daha çok ceviz, badem, üvez, meşe gibi kazık kökün kesilmesinden hoşlanmayan türlerde, zorunlu olarak
uygulanan tüpe doğrudan tohum ekimi yöntemi ve tüpe-torbaya şaşırtma yöntemleri
hakkında bilgiler vermiştir.
Sn. Gültekin sunumunun son bölümünde, kurak ve yarı kurak mıntıkaların hassas ekosistemler olduğunu; ekolojik, teknik, biyolojik, sosyo-kültürel ve ekonomik koruma ile
ilgili zorluklar içerdiğini; bu alanlarda çalışmanın yüksek maliyetli olduğunu; bilgi birikimi, deneyim ve özenli çalışma gerektirdiğini, fidan ve tohum üretiminde önceliğin
doğal türler ya da uzun süre denenmiş türlere verilmesi gerektiğini; üretimin sürekliliğinin sağlanması gerektiğini ve bu tür alanlardaki ağaçlandırmalarda öncelikle (özellikle
ibrelilerde) tüplü-torbalı-saksılı ardından kaplı fidanlar tercih edilmesi gerektiğini vurgulayarak konuşmasını bitirmiştir.
43
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
Türkiye
Orman ve Su işleri Bakanılğı Sn. Hamza Eryiğit:
Kurak ve yarı kurak mıntıka ağaçlandırmaları
birçok problemi içeren oldukça karmaşık
bir çalışma alanıdır. Üzerinde büyük bir
dikkat sarf edilmesi gerekmektedir. Normal
ağaçlandırmalardan daha komplike ve güç
olup maliyeti de daha yüksektir.
Çalıştay Eğitici Grubu üyelerinden Bakanlık Müşaviri Sn. Hamza Eryiğit, çalıştayın ikinci
gününde “Kurak ve Yarı Kurak Mıntıkalarda Ağaçlandırma Metotları ve Uygulamaları”
konulu bir sunum gerçekleştirmiştir.
Sn. Eryiğit sunumunun başında, Prof. Dr. Sn. Suat Ürgenç’in kurak ve yarı kurak mıntıka
ağaçlandırmaları için söylediği : “Birçok problemi içeren oldukça karmaşık bir çalışma
alanı olduğunu, üzerinde büyük bir dikkat sarf edilmesini icap ettiren ormancılığın başka bir branşı olmadığını, normal ağaçlandırmalardan daha komplike ve güç olduğunu,
maliyetinin daha yüksek olduğunu ve özellikle toprağın sığ ve fakir olduğu kısımlarda
ekonomik bir çalışma yapılması beklenemeyeceğini söyleyerek sözlerine başlamıştır.
Kurak ve yarı kurak ağaçlandırma uygulamalarının idare tarafından esasları belirlenen
Uygulama Projeleri çerçevesinde yapıldığını ve proje tespit ve önerileri ile aktüel durum
uyumsuz ise proje revize edilerek çalışmalara başlanacağını ifade eden Sn. Eryiğit, yol
şebeke planına ve/veya uygulama projesine göre yapılması planlanan; çalışma alanı
sınırları, ulaşım yolları, yangın emniyet yolları, mevcut yer altındaki iletim hatları, enerji
nakil hatlarının arazide aplikasyonu yapılarak ve işaretlenerek iç taksimat şebekesinin
oluşturulması gerektiğinin önemini vurgulamıştır.
Sn. Eryiğit konuşmasında devamla, toprak işlemenin amaçlarının, yüzeysel akışı azaltarak, suyun toprağa iyi nüfuz etmesini ve bu suretle kurak periyotlar için depolanmasını
sağlamak, fidanların köklerini toprağın derinliklerine kolayca yayarak, ihtiyaçları olan
besin maddeleri ile suyu kolayca almalarını sağlamak, topraktaki geçirgen olmayan
mevcut tabakaların kırılmasını temin etmek, topraktaki mikroorganizma faaliyetlerini
artırarak besin maddelerinin kolay alınabilir hale gelmesini sağlamak, kompaktlaşmayı
gidererek kırıntılı bünye sağlamak, toprak strüktürünü düzeltmek, toprağın gevşetilerek havalanmasını sağlayarak kökler için gerekli gaz mübadelesini sağlamak, kapilariteyi kırarak toprakta evaporasyonu azaltmak olduğunu belirtmiştir.
44
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
Sunumuna, makine ile toprak işleme başlığı altında topografyanın elverişli ve meylin
%40’a kadar olduğu yerlerde uygun makineli toprak işlemesi yapıldığını belirterek devam eden Sn. Eryiğit, makineli toprak işlemesinin iki veya üçlü riperli paletli traktör, ağır
diskaro, mini eksvatör, örümcek eksvatör ve ekskavatörler kullanılarak yapıldığını söylemiştir. Riperle alt toprak işlemenin, toprağın 180–230 HP gücünde paletli traktörün
riperi ile 60–80 cm. derinliğinde tesviye eğrilerine paralel olarak işlenerek yapılması
gerektiğini ve iyi bir sonuç almak için toprağın tavda, riperin uçlarının ve gövdesinin
standarda uygun olması gerektiğini açıklamıştır.
Ağır diskaro ile toprak işlenmesinin, yamaç meyilinin %20’den, yüzeysel taşlılığın
%25’den az olduğu sahalarda toprağın tesviye eğrilerine paralel olarak, tam alanda
disklenerek işlenmesi olduğunu söyleyen Sn. Eryiğit sözlerine şöyle devam etmiştir:
“Mini eksvatörle toprak işlemesi; paletli traktör ile toprak işlemesi yapılamayan ve yamaç meyilinin %40’tan yüksek olduğu sahalarda, 20-50 HP gücünde, 1,20-1,70 m. palet
izine sahip eksvatör ile 90-100 cm. genişliğinde, 45-50 cm. derinliğinde şeritlerde yan
kazı şeklinde alt toprak işlemesi yapılarak, 60-100 cm. derinlikte, 140-150 cm. genişlikte, içeriye doğru % 25-30 eğim olacak şekilde teras formu verilerek yapılmaktadır.
Son olarak ise, örümcek eksvatör ile toprak işlemesi, paletli traktör ile toprak işlemesi
yapılamayan ve yamaç meylinin % 40’tan yüksek olduğu sahalarda, eksvatör ile 70-80
cm. genişliğinde, 45-50 cm. derinliğinde şeritlerde yan kazı şeklinde alt toprak işlemesi
yapılarak, 60-80 cm. derinlikte, 80-100 cm. genişlikte, içeriye doğru %25-30 eğim olacak şekilde, teras formu verilerek yapılmaktadır.” Toprak işlemede kullanılan makineleri
resimler yoluyla gösteren Sn. Eryiğit, toprak işlemenin nasıl yapıldığı hakkında açıklamalarda bulunmuştur.
İş gücü ile toprak hazırlığının genelde eğimi %40’dan fazla olan sahalarda insan gücü
ile teraslar halinde yapıldığını belirten Sn. Eryiğit, kurak ve yarı kurak bölgelerde yüzeysel akışı engelleyerek toprak koruma yanında, suyu tutarak toprağa sızdırmayı ve depo
etmeyi sağlayan “yatay” veya “emici” teraslar tesis edildiğini, ayrıca devamlı ve kesikli
teraslar şeklinde de yapıldığını vurgulamış ve işçi ile yapılan terasların ise çalı takviyeli
teras ve örme çit kazıkların çakılması ile yapılan teraslar olduğunu söylemiştir.
Yarı kurak mıntıka ağaçlandırmalarında tür ve orijin seçiminin önemini vurgulayan Sn.
Eryiğit, yarı kurak mıntıka ağaçlandırmalarının başarılı ve sürdürülebilir olabilmesi için,
tohumun toplandığı kaynak bölgesi ile tohumdan üretilen fidanın dikileceği bölgenin
aynı ekolojik özelliklerde olması, binlerce yıldır yöreye adapte olmuş tür ve orijinlerin
kullanılmasına önem verilmesi, dikilecek türlerin, topraktan suyu fazla absorbe eden ve
transpirasyonla suyu en az ölçüde kaybeden türlerin seçilmesi, dikilecek türlerin derin
kök sistemine sahip olması, sığ köklü, ince, büyük ve geniş yaprak yüzeye sahip olmaması gerektiği açıklamasında bulunmuştur.
45
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
Yarı kurak mıntıka ağaçlandırmaları için, dikileceği yetişme ortamı şartlarına uygun
yerel tür ve orijinlere öncelik verilmesi, yabancı türlerden denenmiş, uyum sağladığı
belirlenmiş olanların kullanılması, dikileceği sahaya uyumlu yetiştirme ortamında yetiştirilmiş, özellikle gövde, kök sak dengesi iyi, uygun kaplı veya tüplü, mikoriza aşılanmış
fidanların dikimine öncelik verilmesi gerektiğini söyleyen Sn. Eryiğit, konuşmasında devamla, fidan dikim sezonunun, vejetasyon döneminin sona erdiği sonbahar aylarında
başlayıp tekrar vejetasyon döneminin başladığı ilkbahar aylarına kadar devam ettiğini,
dikimlerin ise toprak işlemesini takip eden dikim sezonunda, toprak ve havanın yeterli
neme sahip ve toprağın tav halinde, fidanların uyku halinde olduğu dönemde yapılması gerektiğini sözlerine eklemiştir.
Sn. Eryiğit konuşmasında devamla, fidan dikim teknikleri ve aralık mesafeleri başlığı
altında; dikimlerin çukurda kenar dikimi veya adi çukur dikimi yöntemleri ile yapıldığını, yarı kurak yetişme muhitlerindeki ağaçlandırmaların su ihtiyacı, toprakta depo edilen su ile karşılandığını, depo edilen su miktarının toprak türü yanında önemli ölçüde
toprak derinliği, organik madde ve taşlılık oranı ile de ilgili olduğunu, dikilen fidanların
aralık mesafeleri arttıkça köklerinin istifade edeceği depo su miktarının da o ölçüde
fazla olacağını, yetişme ortamından azami faydalanmak için, yetişme ortamının verim
gücünün değerlendirilerek amaca uygun, yeterli sayıda fidan dikilmesi gerektiğini ve
kurak ve yarı kurak alanlarda su azlığı nedeni ile fidan dikimlerinde 5x5, 6x6, 4x5, 6x2
gibi geniş aralık mesafelerinin kullanıldığını açıklamıştır.
Sn. Eryiğit, dikimde dikkat edilmesi gereken hususları ise aşağıdaki şekilde sıralamıştır:
•• Toprağın dikim derinliği olan 30–40 cm’lik kısmının rutubetli yani tavda (tarla kapasitesi) olmasına dikkat edilmelidir;
•• Fidanın fidanlıktan sökülmesi ile sahaya dikilmesi arasında gecen süre ne kadar
kısa olursa, başarı oranı o kadar yüksek olacağından, taze fidan kullanımına dikkat
edilmelidir;
•• Fidanları daha uzun süreli saklamak için, soğuk hava deposu olan yerlerde soğuk
hava deposuna, olmayan yerlerde fidanlar uygun yerlerde ve uygun yöntemle gömüye alınmalıdır;
•• Fidan canlılığını, başarıyı, işçi sağlığını ve verimliliğini olumsuz etkileyecek rüzgarlı,
soğuk ve donlu günlerde dikim yapılmamalıdır;
46
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
•• Kaplı fidanlarda dikimden önce rutubet kaybı olması halinde, fidanlar sulandıktan
sonra dikilmelidir;
•• Yetiştirme ortamı turba olan kaplı fidanlarda rutubet hususunda daha dikkatli davranılmalıdır;
•• Kaplı fidanlar, dikim çukuruna kadar kapları ile taşınmalıdır.
Dikkat edilmesi gereken hususların ardından Sn. Eryiğit, makineli toprak işlemesi yapılmış sahada, fidanın kök boğazı derinliğinde dikilmesi, teraslarda ise toprak işlemesinin
en derin olduğu, yamaç yüzeyinin teras yüzeyini kestiği noktada yapılması gerektiğinin
altını çizmiştir.
Ekim yoluyla ağaçlandırmalarda dikim esas olmakla birlikte; mutlak toprak derinliğinin sığ ve orta, fizyolojik derinliğin yeterli olduğu alanlar ile karstik arazilerde, gerektiğinde ekim yoluyla da ağaçlandırma yapılabileceğini belirten Sn. Eryiğit, konuşmasını
şu şekilde sürdürmüştür: “Bakım konusunda ot alma-çapa işlerinin, dikimi takip eden
vejetasyon dönemi başında başlayarak üç yıl süre ile ilkbahar yağışlarından sonra, ot
tohumları olgunlaşıp dökülmeden, sahanın toprak türü, bakısı, otlatma yoğunluğu,
fidanların yaşı ve sahanın rakımı dikkate alınarak, öncelikli bakım yapılması gereken
yerler tespit edilerek, önceliği olan yerlerden başlanmak suretiyle yapılması gereklidir.”
Sn. Eryiğit, bakım çalışmalarını 1- İşçi ile kültür bakımı, 2- Makineli kültür bakımı ve 3Kültür bakımı olmak üzere üç grup altında yaptıklarını belirterek sunumunu bitirmiştir.
47
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
TÜRKİYE
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bakanlık Müşaviri Dr. Sn. Müslüm Beyazgül:
Tuzluluğa neden olan faktörler: İklim,
ana materyal, topografya ve yanlış tarım
uygulamalarıdır.
Çalıştay Eğitici Grubu üyelerinden Bakanlık Müşaviri Dr. Sn. Müslüm Beyazgül, “Tuzlanmış Alanların Geri Kazanımı” konulu bir sunum gerçekleştirmiştir.
Dr. Sn. Beyazgül sunumuna, çorak toprakların tanımını yaparak başlamıştır. Kültür bitkilerinin yetişmesine mani olacak miktarda çözünebilir tuzların veya sodyumun birikmesine çoraklık; bu topraklara da genel olarak çorak topraklar denildiğini belirten Dr.
Sn. Beyazgül, çorak toprakların özelliklerine göre üç gruba ayrıldığını, bunların 1- Tuzlu
topraklar, 2- Sodyumlu topraklar ve 3- Tuzlu sodyumlu topraklar olduğunu ifade etmiştir. Dr. Sn. Beyazgül konuşmasına devamla, tuzlu toprakların fazla miktarda tuz bulunduran, elektriksel iletkenliği 4dS/m’den büyük olan, değişebilir sodyum yüzdesi düşük
olan topraklar olduğunu, bu toprakların pH’sının 8,5’dan düşük olduğunu ve geçirgenliğinin iyi olduğunu belirtmiştir. Sodyumlu topraklarla ilgili olarak ise tuz kapsamı düşük,
elektriksel iletkenliği 4 dS/m’den büyük, değişebilir sodyum yüzdesi 15’den fazla, pH’ı
8,5’dan büyük, geçirgenliği düşük, geç tava gelen, ıslak iken plastik ve yapışkan yağlı
bir görünüşte olan, kuruyunca bu özelliklerini kaybeden, büyük kesek ve kalın kabuklar
meydana getiren topraklar olduğunu söyleyen Dr. Sn. Beyazgül, tuzlu sodyumlu toprakların özelliklerini anlatırken ise, bitkilerin normal gelişmelerini önleyecek kadar hem
tuz hem de sodyum bulunduran, fazla miktarda eriyebilir tuz içermeleri nedeniyle görünüşleri ve özellikleri tuzlu topraklara benzeyen topraklar olduğunu belirtmiştir.
Sunumunun devamında, çoraklığın küresel boyutundan söz eden Dr. Sn. Beyazgül, her
yıl 1,5 milyon hektar sulanabilir arazinin tuzlanmadan etkilendiğini vurgulayarak tuzlu
ve sodyumlu toprakların dünyada toplam arazi miktarının %10’na eşdeğer alanı kapladığını, kurak ve yarı kurak bölgelerdeki toplam alanın ise %46’sını kapladığını ve bu
iklim bölgelerinde sulanan alanların yaklaşık %50’sinde ise değişik düzeylerde tuzluluk
sorunu yaşandığını ifade etmiş; tuzluluğun bir çevre sorunu olarak kabul edildiğinin
altını çizmiştir.
48
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
Dr. Sn. Beyazgül devamla, tuzluluğa neden olan faktörlerin: 1- İklim, 2- Ana materyal,
3- Topografya ve 4- Yanlış tarım uygulamaları olduğunu belirterek, kurak ve yarı kurak
iklim koşullarının hakim olduğu ülkemiz tarım arazilerinde çoraklık veya tuzlulaşmanın,
sulama ile başladığını ve tarla içi geliştirme hizmetleri (tesviye, drenaj) tamamlanmadan ve çiftçilere sulama teknikleri konusunda yeterli eğitim verilmeden tarım arazilerimizin sulamaya açılmasının, bu ovalarımızdaki tuzlulaşmanın başlıca nedeni olduğunu
söylemiş; örnek olarak ise, Tarsus, Menemen ve Harran ovalarını vermiştir.
Türkiye’de yaklaşık 1.100 000 ha. tuzlu, 390.000 ha. tuzlu-alkali ve 10.000 ha. alkali özellikte olmak üzere, toplam 1.5 milyon ha. çorak arazinin bulunduğunu söyleyen Dr. Sn.
Beyazgül, bu miktarın, toplam arazi miktarının %5,5’ ine, sulanabilir arazi miktarının ise
%17’sine tekabül ettiğini belirterek, Türkiye’de drenaj yetersizliği olan arazi miktarının
ise 2.8 milyon ha. olduğunu sözlerine eklemiştir.
Tuzlu toprakların ve sodyumlu toprakların ıslahı hakkında açıklamalarda bulunan Dr.
Sn. Beyazgül; “Sulamaya açılan alanlarda ıslahtan önce çoraklaşmayı önlemeye yönelik tedbirlerin alınması esastır. Bunun için arazi tesviyesi, drenaj gibi tarla içi geliştirme
hizmetleri sulama yatırımları ile paralel gerçekleştirilmelidir. Aksi takdirde, topraklar
tuzlulaştıktan sonra yapılacak ıslahın yatırım maliyeti oldukça fazla olacaktır. Tuzlu ve
borlu toprakların ıslahında sadece yıkama yapılması yeterli olacaktır. Yıkama yapılacak
arazide mutlaka drenaj sistemi tesis edilmesi gereklidir. Bor yıkanması tuza göre daha
zor olacaktır. Sodyumlu toprakların ıslahında ise kimyasal ıslah maddelerinden biri toprağa uygulanmalı ve daha sonra yıkamanın yapılması gerekmektedir. Sodyumluluğun
giderilmesi oldukça zordur, zaman alıcıdır ve maliyeti yüksektir. Toprak geçirgenliğinin
çok düşük olması ıslah maddelerinin etkinliğini azaltacaktır. Bu yüzden toprak geçirgenliğini artıracak önlemler alınması gereklidir. Kullanılacak ıslah maddesinin cinsi ve
miktarı genellikle toprağın özelliklerine, arzu edilen ıslah hızına ve ekonomik değerlere
göre değişmektedir” dedi.
Dr. Sn. Beyazgül konuşmasının devamında, tuzlu ve sodyumlu toprakların çok çeşitli ve
değişken özelliklere sahip olması nedeniyle bu toprakların ıslahı için gerekli ıslah maddesi miktarı ve cinsi ile yıkama suyu ihtiyacının belirlenmesinde en güvenilir yolun her
problem alanda yapılacak deneme sonuçlarının olduğunu belirtmiştir.
Türkiye’de çorak ıslahı çalışmalarının, sulu tarımla birlikte oluşan sorunların halledilebilmesi, tuzlu ve sodyumlu toprakların ıslahı için ilk adım olarak Tarım Bakanlığı ve DSİ
arasında 1946 yılında yapılan anlaşma çerçevesinde Sulu Ziraat Deneme İstasyonlarının
kurulmasıyla başlamış olduğunu söyleyen Dr. Sn. Beyazgül, ilk sulu ziraat istasyonunun
1947 yılında Tarsus’ta kurulduğunu, ıslah denemelerinin de 1952 yılında başladığını
söylemiştir. Konuşmasına depolanma imkanı olmayan ve çevre kirliliği yaratan gübre
sanayi atıkları, endüstriyel proses suyu çamuru, kükürt fabrikası flotasyon atıkları gibi
endüstriyel atıkların tuzlu sodyumlu ve borlu toprakların ıslahında kullanılma olanaklarının araştırıldığını söyleyerek devam eden Dr. Sn. Beyazgül, araştırma yapılan ovalara
örnek olarak Afyon, Aksaray, Amasya, Antalya, Kayseri Karasaz, Konya ovalarını örnek
49
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
vermiştir. Türkiye’nin değişik bölgelerinde ve ovalarında yürütülen tarla denemeleri uygulama sonuçlarının, “Türkiye Çoraklık Kontrol Rehberi” adı altında yayımlanarak araştırmacıların ve uygulayıcıların hizmetine sunulduğunu belirtmiştir.
Dr. Sn. Beyazgül konuşmasına, Türkiye halofitik bitkileri ekolojisi, halofitlerin kullanım
alanları ve halofit bitkiler hakkında yapılan araştırma ve bulgular konularıyla devam
etmiştir. Halofitler’i toprakta bulunan tuz yoğunluğuna karşı dayanıklı, otsu bitkiler olarak tanımlayan Dr. Sn. Beyazgül, gerek tuzlu ve sodyumlu toprakların tanımlanmasında
gerekse de ıslahında Halofit bitkilerin kullanılmasının önemli olduğunu vurgulamıştır.
Ülkemizde tarımsal gelişim için daha ziyade bir engel olarak görülen bu bitkilerin dış
ülkelerde yiyecek, yakıt, hayvan yemi, zamk, ilaç vb. ürünlerin elde edilmesinde kullanıldığını söyleyen Dr. Sn. Beyazgül: “Halofitler sebze ve meyve olarak Hollanda, Belçika,
ABD, Kolombiya, Fas, Güneydoğu ve Orta Asya’da ekonomik değere sahip yiyecekler
(tuzlu ot, kurşun otu, deniz börülcesi) olarak tüketilmektedir. Tuzlu topraklarda yetişen
otsular, çalılar ve ağaçlar hayvan yemi (Atriplex türleri) olarak değerlendirilmektedir.
Kimya ve ecza sektöründe (Gypsophila oblanceolata, Saponaria halophila) de kullanılmaktadır” dedi.
Halofit bitkileri ve ekolojilerini belirtmek amacıyla Ege ve İç Anadolu Bölgesin’de 19961998 yılları arasında araştırmalar yapıldığını belirten Dr. Sn. Beyazgül, topraklarda fiziksel ve kimyasal analizler yapılarak arazi ıslahı çalışmaları içim önemli olan halofit bitki
örtüsü tuzluluk ilişkilerinin ve genellikle topraklarda sodyum sülfat, kalsiyum sülfat ve
magnezyum sülfat formlarında, sülfat tuzlarının ise klorür tuzlarından daha baskın olduğunun tespit edildiğini ifade etmiştir. Tuzlu toprakların halofitler ve tuza dayanıklı
bitkilerle iyileştirilmesine; Leymus cappadocicus (Yabani çavdar), Agropyron elongatum (Yüksek otlak ayrığı), Puccinella (Çorak otu), Kochia prostrata (Bozkır otu), Atriplex
lentiformis, Halimione verrucifera (Betne), Artemisia santonicum (Pelin otu), Atriplex +
Leymus cappadocicus + Puccinella distans + Halimione verrucifera, Atriplex + Leymus
cappadocicus + Puccinella distans + Artemisia santonicum, Atriplex + Leymus cappadocicus + Agropyron elongatum + Halimione verrucifera, Atriplex + Leymus cappadocicus + Agropyron elongatum + Artemisia santonicum, Camphorosma monspeliaca
(Ezgen), Petrosimonia nigdensis, Kontrol (doğal vegetasyon), Arpa türleri örnek verilmiş ve Harran ovasında yapılan ıslah çalışma alanları fotoğraflar yoluyla katılımcılara
anlatılmıştır.
Dr. Sn. Beyazgül, Ülkemizin de içinde bulunduğu Akdeniz Bölgesi’nin küresel ısınma ve
iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek bölgeler arasında yer alacağına, küresel iklim
değişikliği, kurak ve yarı kurak alanların genişlemesine ek olarak kuraklığın süresinde ve
şiddetindeki artışların, çölleşme süreçlerini, tuzlanma ve erozyonu da tetikleyeceğine,
özellikle su kaynaklarına doğrudan etkisi nedeniyle tarımsal üretimin olumsuz yönde
etkileneceğine değinerek, bu nedenlerle su, toprak ve biyoçeşitlilik gibi doğal kaynaklarımızın korunmasının ve sürdürülebilir kullanımının her zamankinden daha çok önem
kazanmakta olduğunu vurgulayarak sunumunu bitirmiştir.
50
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
4. OTURUM
Oturum Başkanı: ÇEM Genel Müdürlüğü, Genel Müdür Yardımcısı M.Mustafa Gözükara
IRAK
UNESCO Irak Ofisi Uzman Sn. Menahil H. Hannouna
Irak’ta ciddi su kıtlığı yaşanmaktadır ve bunun
en önemli sebebi iklimdir.
UNESCO Irak Bölge Ofisi’nden Uzman Sn. Menahil H. Hannouna konuşmasına, sunumunda öncelikle ülkesinde yapılan UNESCO çalışmalarına ve toz taşınımı konusuna
Irak’ın genel bakışınının neler olduğu bilgilerine yer vereceğini söyleyerek başladı. Sn.
H. Hannouna Irak ülkesinde ciddi su kıtlığının yaşandığını ve bunun en önemli sebebinin iklim olduğunu vurgulayarak, kuru havanın uzun süreler devam ederek sıcaklıkla
buharlaşmanın arttığını, bunun sonucu bitki örtüsünün de olumsuz etkilendiğini belirtti. Irak’ta bulunan nehirlerin ülke halkının temel su kaynağı olduğunu, insanların kanallardan su kullandıklarını fakat bunların sağlıksız kirli sular olduğunu, bu durumun
önüne geçebilmek için STK’ların bazı köylere tankerlerle su dağıtarak acil yardımlarda
bulunduklarını ifade etti.
Sn. Hannouna konuşmasına 2020 yılındaki su rezervlerine bakıldığında azalmalar beklendiğini ve bu durumun tarım alanlarını ve ülke ekonomisini olumsuz etkileyerek,
Irak’ın gıda güvenliğini tehlikeye sokacağını söyeleyerek devam etti. Kirli atıkların, fabrika atıklarının, tarımdaki kirli suların, kanalizasyon sularının ülkede bulunan iki nehire
aktığını ve su kalitesinin bozulduğunu söyledi.
Kırsal kesimde yaşayan halk’ın %43’lük kısmının temiz suyu kullanamadıklarını ve Babil,
Diale ve Selahattin alanlarında kırsal halkın bu sebeple şehirlere göç ettiklerini, Birleşmiş Milletler ve STK’ların destekleriyle göçü azaltmaya çalıştıklarını belirtti.
51
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
Kerkük Bölgesinde kuyu sularının, yer altı sularının kurumakta olduğunu, bu bölgede
sorunlar yaşandığını, bitki örtüsünün azaldığını, çölleşme etkisinin giderek artmakta
olduğunu ifade etti.
Irak’ın güney bölgelerinde askeri haraketlilikten dolayı kumul hareketlerinin artmaya
başladığını, kum fırtınalarının etkili olduğunu, bu sebeple kanalların, yolların, köprülerin, tarım alanlarının olumsuz etkilendiğini ve sulama kanalları ile petrol tesisi, tren
hatlarının kumlarla dolduğunu söyledi.
Sn. Hannouna konuşmasında 2010 yılında yayımlanan “Mavi Barış” adlı kitapta 2009 yılının Irak için kurak yıl olarak belirtildiğini söyledi ve 2005 yılındaki UNESCO raporunda
Irak’ın kuzey kesimlerindeki halkın kıtlıktan dolayı göç ettiklerinin yer aldığını belirtti.
Sn. Hannouna son olarak Irak hükümetinin yapmış olduğu “Irak Su ve Arazi Kaynakları
Strateji Projesi” dahilinde 2 aşamalı bir çalışma yaptıklarını, bu çalışmaların 1. aşamasının gerçekleştirildiğini, 2. aşama olarak su kaynakları entegresi çalışmalarına başladıklarını belirterek yeni şartlara göre ülkenin şekillenmesini sağlamakta olduklarını söyleyerek sunumunu gerçekleştirdi.
52
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
TÜRKİYE
Batı Akdeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğü Sn. Melahat Şahin:
Çölleşme, insanoğlunun en hayati
problemlerinden biridir. Bu problemde,
insanoğlu bazen aktör bazen de kurban
olmaktadır. Çölleşme ile mücadelede devlet,
sivil toplum, özel kuruluşlar ve halkın tam
katılımının sağlanması için önlemler alınmalı ve
topyekün bir mücadele gerçekleştirilmelidir.
Çalıştay Eğitici Grubu üyelerinden Orman Genel Müdürlüğü, Batı Akdeniz Ormancılık
Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü‘nden Başmühendis Sn. Melahat Şahin, “Kumul Islah Çalışmaları” konulu bir sunum gerçekleştirmiştir.
Sn. Şahin, Dünya nüfusunun 1/3’ünün çölleşme tehdidi altında olduğunu; BM kaynaklarına göre, çölleşme ve kuraklığın yerküredeki 4 milyar ha.’dan fazla alanı ve 110 ülkede
yaşayan 1,2 milyar nüfusu doğrudan etkilediğini; dünyamızın geleceği için tüm insanların ortaklaşa mücadele etmesi ve önlem alması gerektiğini ifade ederek konuşmasına başlamıştır. FAO’nun “çölleşme”yi; “Kurak ve Yarı Kurak alanlarda, insan yaşamı ve
biyolojik çeşitliliği tehdit eden insan etkisiyle oluşan kimyasal, fiziksel ve biyolojik arazi
bozulmasını da kapsayan jeolojik, iklimsel, biyolojik faktörlerin bütünü olarak tanımlandığını belirten Şahin, diğer ilgili tanımları da sıralamıştır:
Kumul: Çöllerde veya deniz kıyılarında rüzgarların yığdığı kum tepesi, eksibedir.
Sahil kumulu: Deniz kıyısında genellikle, akarsuların denize döküldüğü alanlarda ince
kumların dalga ve rüzgarın etkisiyle karaya doğru taşınması sonucu oluşan hareketli
kum tepeleridir.
Karasal kumul: Genellikle deniz kıyısından uzak, eski göl ya da akarsu yataklarında oluşan hareketli kum tepeleridir.
Şahin, kumul ıslah tekniklerinde genel prensibin, bitkilendirmeden önce kumul yüzeyinde rüzgar hızının düşürülmesi için mekanik ve biyolojik önlemlerin alınması olduğunu vurgulamıştır: 1- Mekanik; 2- Biyolojik; ve 3- Ağaçlandırma. Şahin aşağıdaki açıklamalarda bulunmuştur:
53
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
Mekanik Önlemler: Ekin ve mısır sapı, saz, kamış, çalı, ağaç dalları, bambu, kil, çakıl
taşları, petrol ürünleri gibi cansız materyallerle kumul yüzeyinin tümüyle ya da bariyerlerle kaplanması; kumul ıslahında mekanik önlemler veya mühendislik önlemleri olarak
tanımlanmaktadır. Tarım alanlarını, lokal yerleşim alanlarını, sulama kanallarını, barajları, karayollarını, maden sahalarını ve doğal kumul vejetasyonunu korumak için bitkilendirme veya ağaçlandırma öncesinde mekanik önlemler alınmalıdır. Yüzey bariyerleri
için yörede yaygın olarak bulunan materyaller kullanılarak alçak çitler veya karelajlar
oluşturulur.
Vejetatif materyal: Ağaç dalları, palmiye yaprakları, bambu, saz vs. Diğer malzemeler:
Kil, çakıl taşları, ıslak toprak, cobblestone, damp soil, yağ varilleri, asfalt emülsiyonları
vs.
Vejetatif materyallerin bir kısmını kumulun içine kürekle kazılan çizgilere yerleştirilmesiyle alçak çitler veya rüzgar kırıcı engeller oluşturulduğunu söyleyen Sn. Şahin, vejetatif materyallerin kumul yüzeyine serpilmesi, malçlama yapılması, kumul yüzeyinin
asfalt emülsiyonları ile kaplanması gerektiğini vurgulamıştır.
Sn. Şahin, yüksek bariyerlerin rüzgarın kum taşıma kapasitesini azalttığını belirterek,
yüksek bariyerlerin kısa sürede kum ile kapatılmadığını, özellikle yarı rüzgar geçiren bariyerlerin çok daha uzun süre kum taşıyan rüzgarların hızını azaltarak kumların rüzgar
yönünde ilerlemesini engellediğini söylemiştir.
Kısa çitler Rüzgarın kum taşıma kapasitesini azaltır. Çok önemli bir yeniliktir çünkü rüzgarın kum taşıma yönünü şaşırtarak hızını kesmektedir. Eğer kumul hareketi çok fazlaysa kısa vejetatif çitlerin ömrü çok kısa olur. Kısa çitler bitkilendirmeden çok kısa süre
önce inşa edilmelidir.
Kil bariyerlerin, kısa rüzgar kırıcı bariyerler sınıfına girmekte olduğunu ifade eden Sn.
Şahin, birçok kumul sahasında bitkilendirmeden önce kil bariyerlerinin yapıldığını; kil
bariyerlerinin en çok tarım arazilerini ve su kanallarını korumakta olduğunu; kil bariyerlerin genellikle rüzgara maruz yamaçların alt kısmında kurulduğunu sözlerine eklemiştir.
Sn. Şahin: “Bitkisel saplarla bariyer inşa etmenin en uygun zamanı sonbahar sonu ile
kış başıdır. Çünkü o dönemde kum nemlidir ve işçi bulmada çok fazla zorluk yaşanmamaktadır. Yazın kurulan bariyerler kum kuru olduğu için çok kısa sürede rüzgar tarafından tahrip edilmektedir. Sonuç olarak, mekanik önlemlerin ömrü yaklaşık 3-5 yıldır.
Kurulduktan sonra devamlılığının sağlanması için bakım ihtiyacı vardır. Kumul ıslahı için
bitkilendirme tek başına yeterli olmamakta, mekanik önlemler alınmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Kumul ıslah çalışmalarının ilk beş yılında mekanik ve biyolojik önlemlerin
kombine edilmesi en uygun yöntem olmaktadır” diye konuşmuştur.
54
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
Sn. Şahin, biyolojik önlemde bitki tür seçimi kriterleri hakkında aşağıdaki ifadeleri kullanmıştır: “Biyolojik ve silvikültürel özellikleri bilinen doğal yerli çalı ve ağaç türleri seçilmelidir. Egzotik türlerden o yöre için adaptasyon denemeleri yapılmış olan çalı ve
ağaç türleri seçilmelidir. Yerli türlerden fidan üretimi kolay tesis edilebilen, böcek ve
hastalıklara dayanıklı, hızlı büyüyen, kuraklığa dayanıklı, su istekleri bilinen ve uygun
orijinler seçilmelidir. Dikim veya ekim sırasında arazi hazırlığı, ne zaman dikileceği, nasıl
dikileceği, hangi aralık mesafe kullanılacağı ve ihtiyaç olan bakım tedbirleri konuları
üzerinde önemle durulmalıdır.”
Türkiye’nin yaklaşık olarak Akdeniz’de 21 611 ha., Karadeniz’de 7 341 ha. olmak üzere
toplam 28 952 ha. kumul alanı bulunduğunu ifade eden Sn. Şahin, kumulların büyük
çoğunluğunun kıyılarda, nehirlerin denize döküldüğü alanlarda ve iç kısımlarda ise eski
göl ve akarsu yataklarında oluştuğunu belirterek Türkiye’de yaklaşık 11.000 ha. kumul
sahasında ıslah çalışmaları gerçekleştirilmiş olduğunu söylemiştir.
Kumul hareketlerinin verimli tarım alanlarında, yerleşim alanlarında, su kaynaklarında
ve karayollarında tahribata neden olarak insan ve biyolojik yaşamı olumsuz yönde etkilemekte olduğunu söyleyen Sn. Şahin, Türkiye’de Terkos tesislerini işleten Fransızların 1885-1887 yılları arası Terkos gölü çevresinde sahil çamı ile yaptıkları küçük ölçüde
ağaçlandırmaların dışında, Orman İdaresi’nin konuyla 1950’den sonra ilgilenmeye başladığını (Atay 1964) ifade etmiştir.
İlk kumul ıslah çalışması 1952-1953 orman teşkilatı tarafından başlatılmıştır. En geniş
kumul ağaçlandırma çalışmaları 1950 ve 1980 yılları arasında yapılmıştır. Türkiye’de sahil kumul ıslah çalışmaları konusunda ilk araştırmalar 1955 yılında Batı Akdeniz ormancılık Araştırma Enstitüsü ve İstanbul Orman Fakültesi tarafından Akdeniz ve Karadeniz
kıyı kumullarının ıslahı için mekanik ve biyolojik önlemleri belirlemek için başlatılmıştır.
Sn. Şahin, Türkiye’de kumul ağaçlandırmalarında kullanılan bazı bitki türlerinin: Pinus
brutia, Qercus coccifera, Eucaliptus camaldulensis, Acacia cyanophyla, Ceratonia ciliqua, Pinus pinaster ve Pinus pinea olduğunu söylemiştir.
Sn. Şahin sunumunu, insanoğlunun çölleşme probleminin kalbinde yer aldığını, bazen
aktör bazen de kurban olduğunu söylemiş, çölleşmeyle mücadelede devlet, sivil toplum, özel kuruluşlar ve halkın tam katılımının sağlanması için önlemler alınması ve topyekün mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayarak sunumunu tamamlamıştır.
55
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
TÜRKİYE
Atatürk Üniversitesi Prof. Dr. Sn. Binali Çomaklı:
Meraların durumu tespit edilmeden ıslah
çalışmalarına başlanması halinde, başarısız
olmak kaçınılmazdır.
Çalıştay Eğitici Grubu üyelerinden, Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Çayır Mera ve Yem Bitkileri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sn. Binali Çomaklı, Kurak ve Yarı Kurak Alanlarda Mera Rehabilitasyonu konulu bir sunum gerçekleştirmiştir.
Prof. Dr. Sn. Çomaklı sözlerine mera alanları konusunda dünya ve Türkiye’nin durumunu
kıyaslayarak başlamıştır. Dünyada toplam kara parçalarının yaklaşık %20’sinin meralarla
kaplı olduğunu, bununla birlikte diğer alanlarda da otlatma yapıldığı düşünüldüğünde toplam alanın %70’e çıktığını belirten Prof. Dr. Sn. Çomaklı, Türkiye’de ise toplam
alanın yaklaşık %25’inin mera alanı olduğunu ifade etmiştir. Mera alanlarının önemli
bir kısmının, Türkiye’de mera alanlarının %70’ten fazlasının, kurak ve yarı kurak iklim
kuşağında toplandığını vurgulayan Prof. Dr. Sn. Çomaklı, bu arazilerde çeşitli nedenlerle
bozulan mera alanlarının rehabilitasyonunun uzun ve zor olduğunu; bu nedenle, kurak
ve yarı kurak alanlarda mera vejetasyonlarının tahrip olmaması konusunda azami özen
gösterilmesi gerektiğini ve bu alanlardaki meraların, yönetim ilkelerine uygun olarak
kullanılmasının altını çizmiştir.
Prof. Dr. Sn. Çomaklı; çayır, mera ve tarla kavramlarını aşağıdaki şekilde tanımlamıştır:
Çayır: Taban suyunun yüksek olduğu düz veya düze yakın topraklarda oluşan sık, uzun
boylu ve biçilmeye uygun bitkilerden oluşan ve genellikle özel mülkiyete konu arazilerdir.
Mera: Genellikle taban suyu derinde, engebeli yerlerde oluşan kısa, seyrek, yatık veya
yarı yatık bitkilerin oluşturduğu, hayvan otlatılarak değerlendirilen alanlar olup mülkiyeti devlete, kullanımı yöre halkına aittir.
Tarla: Düz veya düze yakın (en fazla %15 eğimli) olan yerlerde toprak işlemeli tarım
yapılan ve kültür bitkileri yetiştirilen alanlar olup taban suyu toprak işlemeyi ve bitki
yetiştiriciliğini engellemeyecek derecede derindedir.
56
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
Prof. Dr. Sn. Çomaklı: “1950’li yıllarda 46,5 milyon hektar olan çayır-mera arazisi günümüzde 21.7 milyon ha.’a düştü, vejetasyon olarak yanlış kullanım sonucu yaklaşık %70
zayıfladı” demiş ve şöyle devam etmiştir: “Türkiye meralarının yaklaşık %42’si, ekonomisi hayvancılığa dayalı olan Doğu Anadolu Bölgesinde yer almaktadır. Bölgenin toplam
alanının %61’i çayır ve meralarla kaplıdır.”
Sözlerine çayır, mera arazilerinin tarımsal ve çevre dengesi açısından önemlerini vurgulayarak devam eden Prof. Dr. Sn. Çomaklı, aşağıdaki konuların altını çizmiştir;
1. Ülkemizin toplam alanının %30’a yakını çayır ve meralarla kaplı olup; diğer canlılar
açısından temel faktör olan bitki kaynaklarının önemli bir kısmını barındırmaktadır,
2. Hayvanlar için en ekonomik yem kaynağıdırlar. Nitekim ülkemizde kaliteli kaba
yemlerin %86,2’si çayır ve meralardan sağlanmaktadır. Ayrıca hiçbir masraf yapmadan en ekonomik hayvancılık modeli mera hayvancılığıdır,
3. Erozyonu önlemede çayır ve meralar önemlidir. Nitekim ülkemizde erozyona uğrayan alanların önemli bir kısmını meralar oluşturmaktadır,
4. Barajlar ve göletler gibi tesislerin ömürlerini uzatırlar,
5. Çayır ve meraların %87’si V-VII. Sınıf Arazilerden oluştuğu için, bu alanların değerlendirme olanağı yoktur,
6. Atmosferdeki CO2 miktarını dengeleyerek sera etkisini azaltırlar,
7. Çalılı meralar kırsal kesimde yakacak ihtiyacının bir kısmını karşılarlar,
8. Çayır ve meralar gen merkezi konumundadırlar,
9. Hayvan besleme yönünden ekonomik değerleri vardır,
Prof. Dr. Sn. Çomaklı “çayır ve mera ıslahı”nın tanımını yaparken, “çayır ve mera ıslahı”nın;
aşırı ve erken otlatma, yangın, aşırı soğuk ve kuraklık gibi çeşitli nedenlerle bitki örtüleri, bozulan çayır ve meralarda verim potansiyelini artırmak ve üretilen yemden hayvanların daha iyi faydalanmasını temin ederek daha ekonomik bir hayvansal üretim gerçekleştirmek için yapılan uygulamalar olduğunu ifade etmiştir.
Orman içi ve kenarı meralar hariç meraların ıslahının 4342 Sayılı Mera Kanunu gereği
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın il ve ilçe müdürlükleri tarafından yapıldığını
ifade eden Prof. Dr. Sn. Çomaklı, bu çalışmalar yapılırken önce meranın durumunun, yapılan etüt ve incelemelerle tespit edildiğini, daha sonra da köydeki hayvan varlığı, yem
kaynaklarının durumu araştırılarak projelerin hazırlandığını ifade etmiştir. Bir taraftan
bitki örtüsü iyileştirilmeye çalışılırken diğer taraftan yem bitkileri tarımının teşvik edildiğini, bu anlamda, yem, korunga, fiğ gibi yem bitkileri tohumunun %50’sinin projeden
karşılandığını vurgulamıştır. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Erzincan’da yaptıkları bir çalışmada; üç baklagil ve iki buğdaygil çeşidi kullanarak hazırladıkları karışımı
ekerek gübrelemeyle merada verimi 70 kg’dan 470 kg’ye çıkardıklarını söylemiştir. Me-
57
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
raların durumu tespit edilmeden ıslah çalışmalarına başlanırsa, başarısız olmanın kaçınılmaz olduğunu belirten Prof. Dr. Sn. Çomaklı, ayrıca burada yerel halkın katılımının da
önemli olduğunu belirterek, merada otlatma konularında eğitim çalışmalarının mera
ıslah çalışmalarıyla birlikte yürütülmesi gerektiğinin altını çizmiştir. Prof. Dr. Sn. Çomaklı,
mera ıslahının meraların durumlarına göre nasıl yapıldığını ve mera ıslahı tedbirlerini
aşağıdaki şekilde açıklamıştır:
1. Zamanı, aralığı, kapasitesi, vejetasyon tipine uygun hayvan kullanılarak otlatmanın
kontrol altına alınması,
2. İklim, topografık ve toprak yapısı uygun bir yer seçilerek, tohum yatağı hazırlandıktan sonra, uygun tür seçimi ve karışımların hazırlanmasından sonra uygun ekim
zamanında suni mera tesis edilmesi.
Meraların Durumlarına Göre Mera Islahı:
1. Durumu İyi ve Çok İyi Olan Meralarda: a. Amenajman ilkelerine göre uygun olarak
kullanım ve b. Otlamayı kontrol altına alma ve gübreleme,
2. Durumu Orta ve Orta ile Zayıf Arası Olan Meralarda: a. Otlatmayı kontrol altına
alma, b. Toprak su muhafaza tedbirleri, c. Gübreleme, d. Sulama, e. Yabancı ot mücadelesi, f. Drenaj
3. Durumu Zayıf Olan Meralarda: a. İklim, b. Toprak Yapısı ve c. Topoğrafık Yapı Dikkate
Alınarak Suni Mera Tesisine Gidilmeli.
Uygun otlatma zamanının önemini vurgulayarak mera rehabilitasyonunda erken otlatmanın engellenmesi durumunda Türkiye meralarının sorunlarının büyük bir oranda
çözüleceğini ifade eden Prof. Dr. Sn. Çomaklı, Erzurum için uygun otlatma zamanının 15
Mayıs gibi başladığını ve Doğu Anadolu Bölgesi için meraların 3’e bölünerek 10 gün otlatılıp 20 gün dinlendirilmesi gerektiğini vurgulamış ve suni meraların hemen kolaylıkla
önerilmediğini, tıpkı bir doktorun ameliyatı son çare olarak sunması gibi suni meraların
da son çare olarak önerildiğini belirtmiştir.
Meralarda bitki örtüsünün ıslahı veya meranın köyün hayvan varlığına yetmemesi durumunda verimi artırmak için yapılan gübrelemenin önemini vurgulayan Prof. Dr. Sn.
Çomaklı, bitki kompozisyonunun dikkate alınarak yapılması, baklagil oranı fazla ise azot
azaltılıp fosforlu gübrenin artırılması gerektiğini ve ortalama 10-15 kgN/da azot ve 5-10
kg P2O5’da fosforlu gübre önerildiğini belirtmiştir. Prof. Dr. Sn. Çomaklı devamla, gübreleme ile meralarda; verimin, yemin lezzetinin, hayvansal ürün miktarının arttığını, botanik ve kimyasal kompozisyonda düzelme olduğunu, yeşil yem periyodunun uzadığını
söylemiştir.
Çayır - meralarda zehirli, kokulu, dikenli, lezzetsiz ve tek yıllık bitkiler olan yabancı otların
yayılma nedeni olarak; düzensiz otlatma, otlayan hayvanlarla yabancı ot tohumlarının
yayılması, küçük hayvanlarla yabancı ot tohumlarının yayılması, elverişsiz hava şartları,
sürüp terk etme, yol vs. için çıplaklaştırılan alanların olduğunu vurgulamıştır. Mücadele
yöntemlerini mekanik (biçme, sürme, yakma), biyolojik ve kimyasal olarak belirten Prof.
Dr. Sn. Çomaklı, ilkbahar otlatmasının engellenmesi, aşırı sulamalardan kaçınılması,
58
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
gübreleme ve biçim zamanına dikkat edilmesi ve biçimde geç kalınmaması gerektiğini
ifade etmiştir. Yabancı otların çok yoğun olduğu durumlarda herbisitlerle ilaçlı mücadele yapılabileceğini de belirten Prof. Dr. Sn. Çomaklı, ayrıca çayırlarda farelerin oluşturduğu toprak yığınlarının ilkbaharda dağıtılması gerektiğinin de altını çizmiştir.
Prof. Dr. Sn. Çomaklı sunumunda devamla; çayır, meralarda toprak su muhafaza tedbirleri olarak; yırtma, karıklama, hendekleme, gözleme, su yayma tesisleri, çalı seddeler, taş
toplama ve taş kordonlarını önererek meralarda otlatmayı kolaylaştıran suluk, tuzluk ve
gölgelikler gibi mera yapı ve tesislerinin öneminin altını çizmiş ve özelliklerini aşağıdaki
şekilde sıralamıştır:
“Suluklar; özellikle sığır otlatılan meralarda iki su kaynağı arasında 2-3 km’den daha az
mesafede olması gerekir. Çünkü sığırlar günde en az iki defa su içmeye ihtiyaç duyarlar.
Sığırlar günde ortalama 25-40 lt., koyunlar ise 1-4 lt. suya ihtiyaç duyarlar. Son yıllarda
beton suluklar yerine galvanizli saçtan suluklar imal edilmektedir. Sulukların etrafının
çamur olmaması için tedbirler alınmalı ve fazla suyun tahliyesi yapılmalıdır. Ayrıca sulukların içerisinde yosunlaşmayı önlemek için içerisinde bakır sülfat bulunan ağzı tıkalı
cam şişeler kullanılmalıdır. Suluklar meranın daha az verimli yerlerine kurulmalıdır.
Tuzluklar; ayrıca merada ek yemlikler ile şayet kısır hayvanlar geceleri merada kalıyorsa
saçtan yapılan tuzluklar kullanılmalıdır. Tuzluklarla suluklar arasında en az 500 m. mesafe olmalıdır. Aylık olarak koyun ve keçiler için 100-500 gr., sığırlar için ise 500-3000
gr. tuz ihtiyacı hesaplanır. Yine hayvanların günün sıcak saatlerinde gölgelik bir yerde
dinlenmeleri gerekmektedir.
Gölgelikler; doğal ağaç altları veya suni olarak yapılmaktadır. Ayrıca meralarda özellikle sığırların kaşınma ihtiyacını gidermek için kaşınma kazıkları yapılır. Yine hayvanların
meraya rahat gidip gelmeleri ve ulaşım açısından mera yollarının yapılması gerekmektedir. Özellikle suni meralarda entansif sığırcılık yapılan yerlerde elektrikli çitler kullanılabilmektedir.”
Prof. Dr. Sn. Çomaklı sunumunu, mera ve çayır ıslahına yönelik öneriler sunarak tamamlamıştır.
Prof. Dr. Sn. Çomaklı, meralarda verimi bir kat artıran mera ıslahı ile ilgili aşağıdaki önerilerde bulunmuştur:
1. Meralarda otlatma baskısını azaltmak için özellikle büyük yerleşim merkezlerinin
yakınlarında ahır hayvancılığı teşvik edilmeli ve tarla arazisi içerisinde rotasyon meraları oluşturulmalıdır. Bu durum özellikle kültür ırkı hayvan yetiştiriciliğinde büyük
öneme sahiptir,
2. Meralar üzerindeki otlatma baskısını azaltmak, özellikle erken otlatmayı önlemek
için köylünün yeterli kaba yem stoklarının bulunması gerekmektedir. Bu amaçla da
yem bitkileri üretiminin arttırılması gerekir,
3. Tespit ve tahdit işlemi yapılan köylerde gerekli vejetasyon etütleri yapılarak mera
amenajman ve ıslah haritaları oluşturulmalıdır,
59
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
4. Mera ıslahı ve amenajmanı konusunda bu alanları kullanan köylüyle işbirliği halinde çalışmak ve konunun önemini onlara anlatmak gerekmektedir,
5. Mera ıslahı için gerekli araç ve gereç sağlanmalıdır. Bu konuda Mera Fonu’nda biriken kaynağın zaman kaybetmeden mera ıslahında kullanılması gerekmektedir,
6. Mera ıslahında gübreleme ile olumlu sonuçlar alınmıştır. Vejetasyondaki baklagil
türü bitkilerin oranı dikkate alınarak 5-10 kgN/da azot ve 4-8 kg P205/da’lık fosforlu
gübreleme önerilebilir,
7. Sürülüp terk edilen alanlar başta olmak üzere toprak yapısı ve topografik yapının
uygun olduğu yerlerde bölgeye uygun türlerle karışım halinde suni mera tesisi kurulmalıdır.”
Prof. Dr. Sn. Çomaklı, çayır ıslahı ile ilgili olarak aşağıdaki önerilerde bulunmuştur:
1. Taban Suyu Seviyesi: Çayırlar taban suyu seviyesinin yüksek olduğu alanlardır. Çayırlardaki yüksek taban suyu drenaj kanalları açılarak uzaklaştırılabilir. Drenaj kanallarının derinliği ve kanallar arası mesafe gerekli ön etütler yapılarak belirlenmelidir,
2. Sulama: Bölgemizde yapılan gözlemlerde çayırlarda ilkbaharda toprak nemli olmasına rağmen aşırı sulama yapıldığı; yaz başlarında ise su ihtiyacı olmasına rağmen
yeterli sulamanın yapılamadığı tespit edilmiştir. Aşırı ilkbahar sulamaları, çayır otunun kalitesini bozmaktadır,
3. Gübreleme: Çayırlarda bitki kompozisyonu dikkate alınarak gübreleme yapılmalıdır. Baklagil oranı fazla ise azot azaltılıp fosforlu gübre artırılmalıdır. Ortalama 10-15
kgN/da azot ve 5-10 kg P2O5’da fosforlu gübre önerilmektedir,
4. Yabancı Ot Mücadelesi: Yabancı otların artmaması için çayırlarda ilkbahar otlatması
engellenmeli, aşırı sulamalardan kaçınılmalıdır. Ayrıca uygun gübreleme ve biçim
zamanına dikkat edilmeli ve biçimde geç kalınmamalıdır. Şayet yabancı ot çok yoğun ise yapılacak etüt sonucunda herbisitlerle ilaçlı mücadele yapılabilir. Ayrıca çayırlarda farelerin oluşturduğu toprak yığınları ilkbaharda dağıtılmalıdır,
5. Kurak ve yarı kurak alanlarda meraların uygun kullanımına dikkat çekerek bu alanlardaki su kıtlığı sonucunda bozulan vejetasyonun kendisini onarmasının 60-70 yıl
gibi çok uzun süre gerektirdiğinin uygun tedbirlerle meralarda 1 kat, çayırlarda ise
2-3 kat verimi artırmamın mümkün olduğunun altını çizmiştir.
Prof. Dr. Sn. Çomaklı’nın sunumu sonrası Soru-Cevap kısmı:
Soru: Mera ıslah çalışmalarında hep aynı türler mi ekilmektedir?
Cevap: Doğal vejetasyonda bulunan bazı tohumları öneriyoruz. 1 dekarda 30-40 kg civarında tohum olması bizim için yeterlidir. Bunun sağlanması için de iyi bir mera varlığı
gerekmektedir. O nedenle dışarıdan tohum takviyesi yapılmakta ve şark tipi yonca gibi
uzun ömürlü bitkileri tercih etmekteyiz.
60
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
TÜRKİYE
Orman Genel Müdürlüğü İbrahim Yüzer:
Gerekli tedbirlerin alınması durumunda, kurak
ve yarı kurak bölgelerde başarılı çalışmalar
yapılması mümkündür.
Orman Genel Müdürlüğü’nde Ağaçlandırma Dairesi Başkanı Sn. İbrahim Yüzer, “Kurak
ve Yarı Kurak Bölgelerde Bozulmuş Orman Arazilerinin Rehabilitasyonu” başlıklı bir sunum gerçekleştirmiştir.
Sn. Yüzersunumunda ilk olarak, kuraklık kavramına değinmiş ve ardından ülkemizin sahip olduğu farklı ekosistemler, ülkemiz orman alanı, yağış dağılımı ve ülkemizin kuraklık
durumunu anlatmıştır. “Kurak ve yarı kurak alanlar”ın; su açığına sahip, ekosistemin hassas ve rehabilitasyonun zor olduğu alanlar olduğunun altını çizmiştir. Arazi bozulumunun nedenleri olarak; erozyon, düzensiz ve aşırı otlatma, ormanlardan aşırı faydalanma,
yanlış arazi kullanımı ve yanlış tarım teknikleri ile kırsal fakirlik ve göç hususlarını sıralayan Yüzer, kurak ve yarı kurak alanlarda bu etmenlerin oldukça tahrip edici olduğuna
dikkat çekmiştir. Yine bu alanların sahip olduğu, düşük yağış ve nispi nem, yüksek sıcaklık ve buharlaşma, yetersiz organik madde ve toprak yapısındaki olumsuzluklar gibi
ekolojik kısıtların bu alanlarda yapılan çalışmaları güçleştirdiğini ifade etmiştir.
Kurak ve yarı kurak alanlarda yapılacak çalışmalarda amacın belirlenmesinin çok önemli
olduğunu vurgulayan Yüzer, amaca uygun olarak tür seçimi, karışım oranları, arazi hazırlığı metotları, aralık mesafeleri, bakım çalışmaları ve dikim ekim metotlarının tayin
edildiğini dile getirmiştir. Kurak ve yarı kurak alanlarda gerçekleştirilen; rüzgar perdesi tesisi, kumul tespit ağaçlandırmaları, tuzlu topraklarda yapılan ağaçlandırmalar gibi
bazı özel çalışmaların bulunduğundan söz eden Yüzer, erozyon kontrol ağaçlandırmaları gibi çalışmaların teraslar, çalı takviyeli teraslar, çitler, kuru duvar eşikler vb. temel
fiziksel yapıların gerekliliği üzerinde durmuştur. Konuşmasının devamında, bahsekonu
çalışmalardan örnekleri fotoğraflar yoluyla sunan Yüzer, hangi fiziksel yapıların ne tür
durumlarda kullanıldığına değinmiştir. Teras yapımı konusunda ise ekskavatörün ağaçlandırma çalışmalarında sağladığı başarıyı vurgulayarak, arazi eğiminin yüksek olduğu
yerlerde, ekskavatör ile yapılan terasların işçi ile yapılan teraslardan daha iyi neticeler
61
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
verdiğinin altını çizmiştir. Ayrıca, 2011 yılına kadar 2.474.964 ha. alanda rehabilitasyon
çalışmasının gerçekleştirildiğini ifade eden Yüzer, bu sayının büyüklüğüne dikkatleri
çekmiştir.
Daire Başkanı Sn. Yüzer, sunumunda, rüzgar erozyonu önleme çalışmalarına da değinerek Orta Anadolu ve Doğu Anadolu’da meydana gelen rüzgar erozyonuna karşı alınan
önlemlerden ve kumul tespit çalışmalarından örnekler göstermiştir. Kurak, yarı kurak
alanlarda yapılan çalışmalarda kullanılabilecek türlerin doğal türler ya da uygun egzotik
türlerin çalı formları olduğunu, azot dengesi için baklagil türlerin kullanılabileceğini belirten Yüzer: “Odun ve odun dışı üretimler için bazı özel türler bozulmuş alanların rehabilitasyonunda ve yaban hayatının geliştirilmesi amacıyla kullanılmalı” demiştir. Sn. Yüzer sunumunun son bölümünde, kurak alanların rehabilitasyonunda başarının, uygun
toprak işleme, uygun tür seçimi, uygun kap şeklinin kullanılması, uygun dikim ve ekim
zamanın gözetilmesi ile sağlanabileceğini belirtmiştir. Ayrıca Orta Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu’da kurak ve yarı kurak alanlarda kullanılabilen türler ve bu
yerlerde yapılan çalışmalardan söz eden Yüzer, sunumunu: “Gerekli tedbirlerin alınması
durumunda, kurak ve yarı kurak bölgelerde başarılı çalışmalar yapılması mümkündür”
diyerek bitirmiştir.
62
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
TÜRKİYE
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Sn. Çetin Palta:
Kumullar rüzgâr etkisi ile yerleşim yerlerini de
tehdit etmekte, tarım alanlarını kullanılamaz
hale getirmekte, sağlık sorunları baş
göstermektedir. Bu olumsuzluklar nedeniyle
geçmişte bazı köyler terk edilmiştir.
Çalıştay Eğitici Grubu üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Sn. Çetin Palta, “Rüzgar Erozyonuyla Mücadelede Karapınar Örneği” başlıklı bir sunum gerçekleştirmiştir.
Konya Karapınar’da meydana gelen rüzgar erozyonunun nedenlerinden, aşırı bozulma
nedeniyle meydana gelen kumullardan, bu olumsuzlukları önlemek için alınan tedbirlerden ve devam eden çalışmalardan söz eden Yrd. Doç. Dr. Sn. Palta, rüzgar erozyonunun en çok görüldüğü alanın, ülkenin en kurak yeri olan İç Anadolu’nun güneyindeki
Konya ili olduğunu belirtmiştir.
Karapınar’da ilk çalışmaların 1962 yılında başladığını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Sn. Palta, 16.000 ha. alanın 13.000 hektarında çalışmaların yürütüldüğünü, geri kalanın askeri amaçlı olarak ayrıldığını söylemiştir. Kurak iklim şartlarına sahip olan bu alanın nasıl
tahrip edildiğini ve alanda ortaya çıkan kumulları fotoğraflarla göstermiştir. Yrd. Doç.
Dr. Sn. Palta, alanda yaşayan köylülerin, degrade olmuş alandaki gevenlerin köklerini
sökerek taşıdığını gösteren, 1960’lı yıllarda çekilmiş bir fotoğrafı göstererek, insanların
ne denli bilinçsizce hareket ettiğini ve alandaki tahribatın boyutlarını gözler önüne sermiştir. Yapılan yanlış toprak işlemelerinden de söz eden Yrd. Doç. Dr. Sn. Palta, bu alanın
topraklarının eski zamanlarda bir göl altı tabaka/tortul saha olduğunu ve zaten rüzgar
erozyonuna hassas özellik arz ettiğini, yapılan tüm bu yanlışlar sonucunda da kumulların oluşmaya başladığını ifade etmiştir. Bu kumulların rüzgar etkisi ile yerleşim yerlerini
de tehdit etmeye başladığını, tarım alanlarının kullanılamaz hale geldiğini, sağlık sorunlarının baş gösterdiğini ve hatta bazı köylerin terk edildiğini sözlerine eklemiştir.
Yrd. Doç. Dr. Sn. Palta, daha sonra bu kötü durumun önüne geçmek maksatlı yapılan
çalışmalardan söz ederek ilk etapta alanın tamamen çitle çevrilerek tüm faaliyetlerin
durdurulduğunu, ardından yakın sazlıklardan kesilen kamışların alana taşındığını, örülerek çitler haline getirildiğini ifade etmiştir. Tüm bu çalışmalar sırasında, mühendislerin, yetkililerin ve köylülerin, artık yaşanmaz hale gelmiş bu alanı kurtarmak için büyük
bir gayretle ve zor şartlar altında çalıştığını vurgulamıştır. Öyle ki, kamışlardan örülen
63
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
çitlerin sıcağa ve toza rağmen açılan bir metrelik çukurlar içine aplike edildiğinin altını
çizmiştir. Bu şekilde oluşturulan alanlarda öncelikle kumulların hareketinin durdurulmaya çalışıldığını, alandan toplanan doğal bitki tohumlarıyla kumulların sabitlendiğini,
bir sonraki aşamada ise ağaçlandırmalara başlandığını ifade ederek, uzun çabaların ardından bazı kısımların yeniden tarıma açılmasının başarıldığını belirtmiştir.
1965 yılındaki bitki varlığına bakıldığında alanda 30 tür görülürken çalışmaların ardından tür sayısının 120’ye çıktığını belirten Yrd. Doç. Dr. Sn. Palta, alanda korunmaya alınan ve alınmayan sahalar arasındaki farka işaret eden bir fotoğrafı katılımcılara göstererek bu hassas alanda korumanın önemine işaret etmiştir. Hedeflerinin beş yılda bir
milyon fidan olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Sn. Palta, damlama sulama çalışmalarının
bulunduğunu, gönüllü gençlerle bozkır kampları yaptıklarını, 6500 dekar alanda demonsratif tarım faaliyetlerinin sürdüğünü belirtmiştir.
Yrd. Doç. Dr. Sn. Palta sunumunun sonunda, yapılan çalışmaların olumlu sonuçlarından
memnuniyet duyduklarını ifade ederek, yapılan proje, araştırma ve uygulamalara değinmiş ve gelecekten umutlu olduklarını söyleyerek sunumunu bitirmiştir.
64
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
TÜRKİYE
Orman ve Su İşleri Bakanlığı Sn. Taner Tazegün:
Yapılacak çalışmalarda başarının ilk şartı,
halkın katılımıdır. Yöre halkına ne yapmamız
gerektiği, çalışmanın yöreye sağlayacağı fayda
anlatılmalı ve yöre halkı mutlaka projeye dahil
edilmelidir.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Bakanlık Müşaviri Sn. Taner Tazegün, “Iğdır İlinde Yapılan
Erozyon Kontrol Çalışmaları” konulu sunumu gerçekleştirmiştir.
Sn. Taner Tazegün sunumunun başında, Türkiye’nin yıllık yağış miktarı ortalamasının
yaklaşık 643 mm civarında olduğunu; Iğdır ilinin Türkiye’nin en kurak illerinden biri olduğunu, yıllık yağış miktarının 250 mm civarında olduğunu, aynı zamanda Iğdır ilinin
ülkemizde çölleşmenin en hızlı yaşandığı il olduğunu belirterek sözlerine başlamıştır.
Sn. Tazegün konuşmasında devamla, Iğdır ilimizdeki erozyonun sebeplerini aşağıdaki
şekilde sıralamıştır:
1- Meralarda aşırı ve plansız otlatma
2- Su Erozyonu
3- İnsan kaynaklı yapılan tahripler
4- Rüzgar Erozyonu
Konuşmasında; meralarda erken-geç ve plansız otlatma, mera alanlarında kapasitesinden fazla hayvan otlatılması sonucunda mera tahriplerinin görüldüğünü söyleyen Sn.
Tazegün, Iğdır ilinde özellikle toprak yapısının tuzlu oluşunun yanı sıra ilin dağlık yerlerinde aşırı hayvan otlatılması sonucunda toprak yüzeyindeki bitki örtünün yok edildiğini, şiddetli yağan yağışlar sonucu verimli toprak tabakasının, su ve rüzgar erozyonu ile
derelerden Aras Nehri’ne taşınmakta olduğunu ifade etmiştir.
Sn. Tazegün, Iğdır’da erozyonun ne kadar fazla ve şiddetli olduğunun yağan yağışlardan sonra Aras Nehri’ne bakıldığında görüldüğünü, çünkü verimli topraklarımızın çamur şeklinde suyla taşındığını dile getirmiştir.
Sn. Tazegün konuşmasına şu şekilde devam etmiştir: “Bilindiği gibi İlimiz ormanı olmayan illerden birisi durumundadır. Oysaki yörenin yaşlı insanlarıyla görüşüldüğünde,
özellikle yüksek alanlarda, daha önceden ormanların var olduğu ve bu alanların bilinç-
65
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
sizce tahrip edilerek ormanların yok edildiği, en son olarak da arazi üzerinde kalan gevenleri de yöre insanlarının kışın yakacak ihtiyacını karşılamak amacıyla köküyle birlikte
kesip götürdüğünü öğrenmekteyiz. Çıplak kalan bu sahalar böylece şiddetli erozyona
maruz kalmış, toprak ve su erozyonu ile akıp gitmiştir, halen de gitmektedir.”
Yapılacak çalışmalarda başarının ilk şartının halkın katılımının sağlanması olduğunu belirten Sn. Tazegün, çalışma yaptığımız erozyon kontrol sahaları hangi köy sınırları içinde
ise köy heyeti ve halkına ne yapmamız gerektiğini, çalışmanın köye sağlayacağı faydanın anlatılması ve köy halkının projeye mutlaka ortak edilmesi gerekliliğini dile getirdi.
Sn. Tazegün, Iğdır İl Müdürlüğü tarafından, erozyon kontrolü sahaları içerisinde, aşırı
yağmurlardan sonra dere yataklarından toprağın akıp gitmesini önlemek amacıyla, arazideki taş yapısına göre, dere içlerine taş duvar ya da çuvallı sedde yapıldığını, böylece
toprağın akıp gitmesinin önlendiğini söyledi.
Sn. Tazegün devamla, İl Müdürlüğü tarafından Tuzluca ilçesi, Kamışlı Köyünde 2004 yılında tesisi yapılan erozyon kontrolü sahasında; teras yapımı, kuru duvar eşik yapımı
ve sahanın etrafının dikenli tel örgüye alınması ile sahada görülen şiddetli erozyonun
önlendiğini ifade etmiş; tesisi yapılan sahalar ile tesisi yapılmamış sahalar, yani aşırı
otlatma ve sosyal baskı yoluyla şiddetli erozyonun olduğu sahalar, karşılaştırıldığında
bariz farkın rahatlıkla görüldüğünü dile getirmiştir.
Sn. Tazegün sözlerine şöyle devam etmiştir: “İlimiz de yapılan erozyon kontrol çalışmaları sonucu gözlemlediğimiz önemli hususlardan biri de; işçi gücü ile yapılan teraslamalarda dikilen ya da ekimi yapılan tohumların tutma başarısının düşük olduğudur. Oysa
ekskavatör çalışması yaptığımız yerlerde fidan dikimi ya da tohum ekiminde tutma başarısının daha yüksek olduğu, aynı zamanda fidanların gelişiminin de daha iyi olduğu
görülmüştür. İlimizde yaz kuraklığı sonucu toprak yüzeyi yaklaşık 30-40 cm. kurumaktadır. Bu nedenle erozyon kontrol çalışması yaptığımız alanlara kök gelişimi iyi olan ve
bu kuraklığı atlatan badem tohum ekimi yapılmaktadır. Yaptığımız çalışmalarda, işçi
gücüyle badem tohumu ekimi sonucu bitkinin fazla gelişmediği, bir yılda yaklaşık 2025 cm. büyüme gösterdiği, makina (ekskavatör) gücüyle badem tohumu ekimi yapılan
sahalarda ise, bitkilerin yılda yaklaşık 60-70 cm. büyüme gösterdiği gözlenmiştir.”
Sn. Tazegün, Iğdır ilinde doğal olarak tuzcul toprakları da seven Ilgın, Kuşburnu, Cehri
bitkisi ve kuraklığa dayanıklı türlerin erozyon sahalarında kullanılabileceğini sözlerine
eklemiştir.
Sn. Tazegün, Türkiye’nin en yüksek zirvesi Ağrı Dağı’nın kuzey yamaçlarının il sınırları
içerisinde yer aldığını, buraya düşen yağış miktarının fazla olması nedeniyle doğal bitki
örtüsünün zengin olduğunu belirterek bahsekonu alana 2009-2010 yılları arasında İl
Çevre ve Orman Müdürlüğü tarafından yaklaşık 15 milyon Ardıç, Sedir, Sarıçam ve Karaçam tohumunun serpildiğini dile getirmiş ve “Ağrı Dağının il sınırları içerisinde yer alan
Korhan Yaylası civarında; Huş, Titrek Kavak, Meşe, Dişbudak, Ardıç, Cehri, Taş Elması vb.
gibi türler doğal olarak yetişmektedir” demiştir.
66
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
Ülkemizdeki rüzgar erozyon sahalarından Konya-Karapınar’dan sonra ikinci büyük olanın Iğdır İli Aralık İlçesi’nde yer aldığını; Ağrı Dağı etekleri boyunca uzanan ve yaklaşık
boyutları doğu-batı yönünde 25 km, kuzey-güney yönünde 5.5 km olan sahanın genişliğinin 13 542 ha olduğunu söyleyen Sn. Tazegün, ortalama meyilin %2-3 civarında
olduğunu, rakımın 810-900 m. arasında olduğunu; sahanın etek kısımlarının, çoğunlukla volkan küllerinin oluşturduğu yığınlarla kaplı olduğunu dile getirmiştir. Sözlerine,
rüzgar erozyonunun bu birikintiler üzerinde büyük oranda etkili olduğunu ifade ederek
devam eden Sn. Tazegün, toprakların bünyesi çoğunlukla tınlı-kum olduğunu ve su tutma kapasitesinin çok düşük olduğunu belirtmiş ve bitki gelişimi için toprakta gerekli
optimum bitki besin maddelerinin yok denecek kadar az olduğunu; 13 542 ha. arazinin
%82’sinin mera tahsisli olmasına rağmen, mera özelliği göstermediğinin altını çizmiş ve
bunun nedeninin yörenin iklim yönünden son derece sıcak ve kurak olduğunu ifade
etmiştir. (Yıllık ortalama sıcaklık: 12.9 C, yıllık ortalama yağış 244.2 mm., buharlaşma
1252.9 mm., ve nispi nem %44’dir.)
Sn. Tazegün sözlerine şöyle devam etmiştir: “Sahanın doğal bitki örtüsünde Ephedra
distachya (Ebucehil Çalısı) diye adlandırılan derin köklü, kurağa dayanıklı, çalı formunda bir bitki bulunmaktadır. Ebucehil çalısı tahrip edilmediği takdirde, taç kısmı 3-4 m
genişleyerek toprak yüzeyini örtmekte, rüzgara karşı kum hareketini önlemektedir. Gerek toprak yapısı, gerekse bitki örtüsü bakımından mera özelliği göstermediği halde,
sahanın %82’si mera arazisi olarak kayıtlıdır ve sahada çok yoğun hayvan baskısı olduğundan bu bölgedeki erozyonu önleyen Ebucehil Çalısı tahrip edilmektedir. Rüzgar
Erozyonu Sahası’nda doğal olarak yetişen ve erozyonu önleyen Ebucehil Çalısını aynı
zamanda yöre halkı keserek tandırda ve kışın sobada yakacak olarak kullanmaktadır.
Böylece tahrip edilen sahada erozyon oluşmaktadır.”
Yörede rüzgar erozyonunun yarattığı olumsuz etkilerden de bahseden Sn. Tazegün,
sözlerini şu şekilde sürdürmüştür: “Yörede rüzgarın başlamasıyla birlikte havayı toz
bulutu kaplamakta, insanlar dışarıya çıkamamaktadır. Kum fırtınası nedeniyle sahanın
ortasından geçen Iğdır-Nahçıvan karayolunda trafik aksamaktadır. Rüzgarın taşıdığı kumlar sahanın bitişiğindeki yerleşim yerlerini ve tarım arazilerini tahrip etmektedir. Rüzgar erozyonu sonucu, sahada ve civardaki tarım amaçlı kullanılan DSİ sulama
kanalları, taşınan kumlarla dolarak işlemez hale gelmektedir. Aralık Rüzgar Erozyon
Sahası’nda bugüne kadar Iğdır Valiliği- İl Özel İdaresi ile Çevre ve Orman Müdürlüğü
tarafından çalışmalar yapılmış olup Avrupa Birliği Kaynakları-Bakanlığımızın ve Ülkem
İçin Ormanlar Projesi kapsamında ödenek aktarılmıştır. Sahanın 1300 ha’lık kısmı tel
örgüyle çevrelenmiş olup 530 ha’lık kısmında damlama sulama projesi uygulanmış ve
bu alana toplam 495 bin civarı kuraklığa dayanıklı tür olan Akasya, İğde, Karaağaç, Aylantus, Gladiçya ve Akçaağaç gibi fidanlar dikilmiştir. Rüzgar Erozyonu Sahası’na 2006
yılında kumul hareketini durdurmak için proje kapsamında ilgili kurumlar, sivil toplum
kuruluşları, öğrenciler ve halkın katılımıyla yaklaşık 20 bin adet Akasya, İğde, Aylantus,
Karaağaç ve Gladiçya fidanı dikilmiştir. Sahaya çekilen dikenli tel direklerinin 1-2 yıl içerisinde yarıya kadar kumla kapandığı görülmektedir.”
67
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
Sn. Tazegün sunumunun son bölümünde, Iğdır ilinin Türkiye’de ormanı olmayan bir il
olduğuna değinerek, halkın piknik, mesire ve dinlenme alanı olmadığından, 2005 yılında Iğdır’ın Merkez, Çalpala Köyünde mera vasfındaki 100 ha’lık alanın Çevre ve Orman İl Müdürlüğünce tahsis değişikliği yaptırılarak Orman Genel Müdürlüğü adına Yeşil
Kuşak Ağaçlandırma Projesi kapsamında çalışma yapıldığını; Yeşil Kuşak Ağaçlandırma
Sahası’na 2005 yılı içerisinde yaklaşık olarak 150 bin civarında değişik türlerden (Akasya,
Akçaağaç, Karaağaç, iğde, Badem, Mahlep, Çınar, Aylantus, Dışbudak, Söğüt, Sarıçam,
Karaçam, Sedir vb.) fidan dikildiğini söylemiştir.
1400 m’lik boru hattı kullanılarak motopompla Aras nehrinden bahsekonu sahaya su
çekildiğini dile getiren Sn. Tazegün, sahanın sulanmasında kullanılan boruların ve motopompun alımında İl Özel İdaresi’nin ve Iğdır Sanayi Ticaret Odası’nın önemli katkılarının olduğunu belirtmiştir.
2005 yılında Yeşil Kuşak Ağaçlandırma Sahası’nda ilin kurak olması nedeniyle makine ile
gradoni tipi teraslama yaparak çalışmaya başlandığını ve bu teraslara fidan dikildiğini
belirten Sn. Tazegün, Iğdır Yeşil Kuşak Sahası’nda fidan dikimi yapılıp korumaya alındıktan sonra sahada doğal bitki türlerinin çoğalmaya başladığını; 2005 yılında çalışmaya
başlanılan Iğdır Yeşil Kuşak Ağaçlandırma Sahası’nda bugüne kadar 200 bin civarında
24 türden değişik bitki çeşidinin dikildiğini; sulama yapıldığı için de fidanların tutma
başarısının çok yüksek olduğunu ve bu alanın halkın piknik ve mesire yeri ihtiyacını
karşılamak için kullanıldığını dile getirmiştir.
İldeki erozyon kontrol sahalarında ağırlıklı olarak kuraklığa dayanıklı tür olan akasya
fidanının kullanıldığını ifade eden Sn. Tazegün, Akasyanın çiçeğinin de bal üretimi için
önemli olduğunu; bu sahalarımızın içine ya da yakınlarına yöre arıcılarının arı kovanlarını bırakmak için talepte bulunduklarını söyleyerek konuşmasını tamamlamıştır.
68
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
Çalıştay Kapanış Konuşmaları
Türkiye
ÇEM Genel Müdürü Sn. Hanifi Avcı
“Sorun suysa, çözüm de sudur”
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürü
Sn. Hanifi AVCI, konuşmasına iki gün süresince sunumları dikkatle takip ettikleri için tüm katılımcılara teşekkür
ederek başlamıştır. Bir başka ülkeye gelmenin hiç kolay
olmadığına değinen Sn. Avcı, katılımcıların bilgilerine
bir şeyler ekleyebildiğini umduğunu; eğitimin hayat
boyu sürdüğünü; kişinin ilgisinin olması durumunda,
eğitimin insanoğluna faydalar sağlayacağını söylemiştir.
Çalıştay süresince her ülkenin kendine has sorun ve çözümlerinin olduğunun görüldüğünü belirten Sn. Avcı, bu anlamda tek bir formülün olmadığının, çözümün ancak yetişmiş uzmanlarla bulunabileceğinin altını çizmiştir. Katılımcı ülkeler ile Türkiye’nin ortak
sorununun su kıtlığı olduğunu; sık sık kuraklıkla karşı karşıya kalan bu bölgede su kaynaklarından optimum seviyede yararlanılmanın önemli olduğunu vurgulayan Sn. Avcı:
“Sorun suysa, çözüm de sudur” demiştir. Sn. Avcı, uygun toprak işleme yöntemleri ve
ihtiyaç duyulan suyun bitkiye nasıl verilebileceği gibi konuların üzerinde çalışılması gerektiğinin altını çizerek: “Su toplama yöntemleriyle su, havzada toplanmalıdır. Bu çalışmalar, uzun soluklu, fedakarlık isteyen, maliyetli çalışmalardır. Bunlar sağlanırsa elde
edilmeyecek sonuç yoktur” demiştir. Sorunlara bölgesel, küresel çözümler üretmek için
Akdeniz, Orta Doğu, Asya ve Afrika ülkeleriyle yapılacak çalışmalara da dikkat çeken Sn.
Avcı, bu birlikteliğin, ortak araştırma-geliştirme çalışmaları yoluyla, gelişen diyaloğun
güçlenmesinde önemli olduğunun altını çizmiştir. Bu anlamda daha sık bir araya gelinmesi gerektiğini belirten Sn. Avcı, Çalıştay’ın herkese faydalı olduğunu ümit ettiğini belirterek, tüm katılımcılara iyi yarınlar, iyi yolculuklar dileyerek konuşmasını tamamlamıştır.
Suudi Arabistan
Tarım Bakanlığı Sn. Abdulaziz Abdulrahman Abdulrahman
Suudi Arabistan Temsilcisi Sayın Abdulaziz Abdulrahman Alhoawaish Çalıştayın kapanışında söz alarak Çalıştay’a katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirmiş ve Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü’ne teşekkür etmiştir.
69
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
Mısır
Tarım Bakanlığı Sn. Elsayed Ali Khalifa
Mısır Tarım Bakanlığı, Ağaçlandırma ve Çevre Bölümü Müsteşar Yardımcılığı’ndan
Sn. Elsayed Ali Khalifa Çalıştayın kapanışında söz alarak gösterilen misafirperverlikten
duyduğu memnuniyeti dile getirmiş, ikili işbirliklerine önem verdiklerini, sık sık toplanılmasını ve ormancılık alanında ilişkilerin gelişmesini umut ettiklerini belirterek Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü’ne teşekkür etmiştir.
Çalıştay’ın 3. Günü (28 Kasım 2012) Arazi Gezisi – Konya
Çalıştay’ın üçüncü günü, yabancı katılımcılar Konya Karapınar Araştırma İstasyonu ve
Altınova Tarım İşletmelerini ziyaret ederek rüzgar erozyonu ve toz taşınımı ile ilgili yapılan çalışmaları yerinde görmüşlerdir.
Arazi Gezisi esnasında, Konya Orman Bölge Müdür Yardımcısı Sn. Mustafa KORUCU,
Konya ilinin nüfusu, ekonomik durumu ve tarım ürünleri hakkında kısa bir bilgi vermiştir. Sn. Korucu konuşmasında, Konya kapalı havzasının kapalı bir havza olduğunu,
hava kirliliğinin ciddi boyutlara ulaştığını, ilkbahar ve sonbahar mevsimlerinde aşırı sis
görüldüğünü ifade ederek Konya ilinde hakim rüzgarların yönünün ve toz bulutlarının
yaşamı olumsuz etkilediğinin altını çizmiştir. Konuşmasında devamla, kuvvetli rüzgarların özellikle nadasa bırakılan alanlarda toz bulutu oluşturduğunu, rüzgar erozyonu ile
ilgili çalışmalarda sahipli arazilerin sorun teşkil ettiğini ve Konya Orman Bölge Müdürlüğü olarak çalışmalarının sürdüğünü açıklamıştır.
70
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
Karaman Orman İşletme Müdürü Sn. İsmail ÇELİK ise Ereğli Orman İşletme Şefliği sınırları içinde bulunan yol kenarlarında gerçekleştirilen ağaçlandırma çalışmaları hakkında
bilgi vermiştir. Söz konusu ağaçlandırma çalışmalarının; Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın
iki bağlı kuruluşu Meteoroloji Genel Müdürlüğü ile Orman Genel Müdürlüğü arasında
imzalanan ortak protokol çerçevesinde yürütüldüğünü belirten Sn. Çelik, çalışmalarda
kullanılan ağaç türleri ve dikim aralıkları ile ilgili bilgiler vermiştir. Çölleşme ve Erozyonla
Mücadele Genel Müdürü Sn. Hanifi AVCI, alanın otlatmaya açık ve kapalı olarak iki kısma
ayrıldığını; ilerleyen süreçte meydana gelecek değişikliğin inceleneceğini kaydetmiştir.
Arazi Gezisi esnasında, Konya Toprak Su ve Çölleşme ile Mücadele Araştırma İstasyonu
Müdürlüğü ziyaret edilmiş, Araştırma İstasyon Müdürü Sn. Durmuş Ali ÇARKACI, arazi
yapısını ve kurumu tanıtarak yıllar önce bölgede yaşanan rüzgar erozyonunun çevreye
verdiği zararı dile getirmiştir. Teknik Koordinatör Sn. Feti KİRTİŞ ise İstasyon’un rüzgar
erozyonu ile mücadelede yaptığı çalışmaları anlatmış; ayrıca dikimi yapılan Atriplex
(Dört Kanatlı Tuz Çalısı) bitkisiyle ilgili kısa bir açıklama yapmıştır. Bu bitkinin ekstrem
hava şartlarından etkilenmediğini, yem bitkisi olduğunu ve toprak koruyucu özelliğinin
bulunduğunu belirtmiştir.
Altınova’da yapılan arazi gezisinde ise Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü Altınova İşletme Müdür Yardımcısı Sn. Yakup Seymen, işletme ve işletmede yetiştirilen küçük ve
büyükbaş hayvancılık çalışmaları ve hububat üretimi ile ilgili bilgiler sunmuştur. Rüzgar
erozyonu ve toz taşınımı ile mücadelede 1970’li yıllarda yapılan şerit ağaçlandırmalarının işlevi üzerinde duran Sn. Seymen, şerit ağaçlandırmalarla ilgili kurumun çalışmalarını sürdürdüğünü ifade etmiştir.
Arazi gezisi sonunda yapılan değerlendirmede; kumul hareketi, rüzgar erozyonu ve
erozyonla mücadelede yıllar önce yapılan çalışmaların amacına ulaştığı görülmüş; yapılacak mücadele çalışmalarında ilgili kuruluşlara ve yöre halkına ciddi görevler düştüğü
tespit edilmiş ve söz konusu projelere halkın desteğinin sağlanarak gerekli teşviklerin
sunulmasının önem arz ettiği görülmüştür.
Rüzgar erozyonu ve kumul hareketini önlemede farklı yöntemlerin denenmesi ve değişik bitki türlerinin kullanılmasının başarı açısından gerekli olduğu, yapılan diğer bir
tespittir.
Yabancı katılımcıların dahil olduğu Konya ilinde gerçekleştirilen bir günlük arazi gezisinin, gerek katılımcıların öğrenmeye istekli olmaları ve gerekse arazi gezisinde gösterilen mücadele yöntemlerinin katılımcıların kendi ülkelerinde de uygulayabilecekleri
nitelikte olması bakımından son derece başarılı geçtiği söylenebilir.
71
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
5. BASINDAN YANSIMALAR
72
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
73
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
74
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
6. ÇALIŞTAYADAN FOTOĞRAFLAR
75
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
76
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
77
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
7. ÇALIŞTAY BİLDİRGESİ
METEOROLOJİ, TOZ TAŞINIMI, ÇÖLLEŞME VE EROZYONLA MÜCADELE
ÇALIŞTAYI BİLDİRGESİ
26-28 KASIM 2012, ANKARA / TURKEY
Konunun Geçmişi
1. Türkiye Cumhuriyeti ev sahipliğinde (Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü ve Meteoroloji Genel Müdürlüğü ) düzenlenen
“Meteoroloji, Toz Taşınımı, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele” konulu uluslararası çalıştay 26-28 Kasım 2012 tarihlerinde Ankara ve Konya’da gerçekleştirilecektir.
2. Çalıştaya: Bahreyn, Cezayir, Fas, Filistin, Irak, İran, İspanya, Kırgızistan, Kuveyt, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Lübnan, Mısır, Sudan, Suudi Arabistan, Tacikistan, Tunus,
Türkiye ve Yemen’den toplam 97 katılımcı iştirak etmiştir (Katılımcı listesi ektedir).
3. Ev sahibi ülke adına Türkiye Cumhuriyeti Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel
EROĞLU tarafından açılışı yapılan çalıştayda katılımcı ülke sunumları yapılmış ve
konular detaylı şekilde müzakere edilmiştir. Çalıştayın 3. Gününde arazi incelemesi
yapılmış ve faaliyetler yerinde görülmüştür.
4. Alınan Kararlar
TC Hükümeti Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın çölleşme, kuraklık ve toz taşınımı gibi
önemli problemlerin uluslararası düzeyde tartışılması ve çözüm bulunmasına yönelik
vermiş olduğu katkılar memnuniyetle karşılanmıştır ve aşağıdaki konular üzerinde tüm
katılımcılarla birlikte uzlaşmaya varılmıştır;
a) 29 Nisan 2010 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti, Irak Cumhuriyeti, İran İslam Cumhuriyeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Çevre ve Meteoroloji Alanlarında İşbirliğine Yönelik Ankara Bakanlar Deklarasyonu”1 ve Tahran
Eylem Planı’nın yaygınlaştırarak daha etkin bir şekilde uygulanması,
1 http://cembit.dmi.gov.tr/ankara-bakanlar-deklerasyonu.aspx
78
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
b) 13-18 Haziran 2012 tarihlerinde Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sekretaryası, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı
ile işbirliği halinde düzenlenen “Çölleşme ile Mücadelede Sivil Toplum Örgütlerinin
Rolü” konulu uluslararası çalıştay sonunda kabul edilen “Çölleşme ile Mücadelede Sivil Toplum Örgütlerinin Rolü Ankara Deklarasyonu2”nda belirtilen hususların
bundan sonraki çalışmalarda dikkate alınması,
c) FAO tarafından hazırlanmakta olan ve 8-19 Nisan 2013 tarihlerinde İstanbul’da
düzenlenecek olan Birleşmiş Milletler Ormancılık Forumu Onuncu Oturumunda
sunulması beklenen “Kurak Alanlarda Küresel Değişimlere Dayanıklı Peyzaj Oluşturulması Rehberinin3” bölge ülkelerinin şartlarının dikkate alınarak hazırlanması,
d) Ankara Bakanlar Deklerasyonu ve Tahran Eylem planı kapsamında oluşturulan sanal toz, hava ve iklim tahmin merkezinin bölge ülkeleri tarafından daha etkin ve
verimli kullanılmasının sağlanması (www.wdcc.mgm.gov.tr)
e) Çölleşme, toz taşınımı, erozyon ve bunlara ilişkin meteorolojik olayların birbirleri ile
ilintili olduğu, bundan dolayı bütünleşik bir yaklaşım ortaya koyulması, bu meyanda başta orman, tarım, çevre, turizm, ulaşım ve sağlık sektörünün birlikte çalışması,
f) Ülkelere yönelik ihtiyaç tespit çalışması yapılması ve buna göre ortak projeler üretilmesi,
g) Kuraklık ve çölleşmeden kaynaklanan kum ve toz fırtınalarının canlıların yaşamını
olumsuz etkilediği göz önüne alınarak, bu konuda toplumsal bilincin arttırılması ve
gerekli önlemlerin hükümetler tarafından alınması,
h) Çölleşme/arazi bozulması, kuraklık ve toz taşınımının yerel değil bölgesel bir problem olduğu göz önünde bulundurularak yapılacak çalışmaların bölgesel düzeyde
olması, bu çalışmalar için UNCCD, UNESCO, FAO, WB, IDB, WMO, UNEP, TIKA gibi
kurumların desteğinin alınması,
i)
Çölleşme ve kuraklığın toplumların sosyal yapısı ve ekonomisi üzerine olan etkilerinin belirlenmesi ve bu olumsuz etkilerin azaltılmasına yönelik çözüm yollarının
bulunması,
j)
Konunun önemine binaen bu ve benzeri çalıştayların bundan sonra da devam ettirilmesi ve bir sonraki çalıştayın bölge ülkelerinden herhangi birinde yapılması (Bu
konu katılımcılarla görüşülecektir).
2 http://www.cem.gov.tr/erozyon/Files/declaration.pdf
3 http://www.fao.org/forestry/aridzone/restoration/en/
79
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
WORKSHOP DECLARATION OF METEROLOGY, SAND AND DUST STORM, COMBATING DESERTIFICATION AND EROSION
26-28 NOVEMBER 2012, ANKARA / TURKEY
A. Background of the study
1. An international workshop on “Meteorology, Dust Transport, Combating Desertification and Erosion” is going to be held in Ankara and Konya on 26-28 November
2012 and the workshop is hosted by Republic of Turkey (General Directorate of
Combating Desertification and Erosion, General Directorate of Forestry and General Directorate of Meteorology).
2. Total of 97 participants participated/contributed to the workshop from the countries below/from these countries: Bahrain, Algeria, Morocco, Palestine, Iraq,
Iran, Spain, Kyrgyzstan, Kuwait, the Turkish Republic of Northern Cyprus, Lebanon,
Egypt, Sudan, Saudi Arabia, Tajikistan, Tunisia, Turkey and Yemen (Participant list
attached).
3. On behalf of the host country Minister of Forestry and Water Affairs of Republic
of Turkey, Prof.Dr. Veysel EROĞLU opened the workshop, participants from other
countries gave presentations and issues were discussed exhaustively. An excursion
was held on the third day of the workshop and activities were examined in the
land.
4. Decisions Taken
a) Expanding the implementation of “Ankara Ministerial Declaration between Republic of Turkey, the Republic of Iraq, the Islamic Republic of Iran and the Syrian Arab
Republic for Cooperation in the Fields of Environment and Meteorology “4, signed
in Ankara on 29 April 2010 and Tehran Action Plan, in a more efficient way.
b) In further works to take into account “The Role of Civil Society Organizations in
Combating Desertification, Ankara Declaration” which was accepted after the
international workshop “The Role of Civil Society Organisations in Combating
Desertification”5 between 13-18 June 2012 organized by the Secretariat of the United Nations Convention to Combat Desertification, the Turkish International Co4 http://cembit.dmi.gov.tr/ankara-bakanlar-deklerasyonu.aspx
5 http://www.cem.gov.tr/erozyon/Files/declaration.pdf
80
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
operation and Coordination Agency, the Ministry of Forestry and Water Affairs in
cooperation.
c) Taking into account the conditions of the regional countries while preparing the “
Guideline for Landscape Building Resistant to Global Changes in Arid Zones”6 being prepared by FAO and expected to be presented at Tenth Session of the United
Nations Forum on Forests that will be held in Istanbul on 8-19 April 2013.
d) To ensure a more effective and efficient use of the virtual dust, weather and climate
prediction center which was established under the Ministerial Declaration of Ankara and Tehran Action Plan, by countries in the region. (www.wdcc.mgm.gov.tr​​)
e) Desertification, dust transport, erosion and related meteorological phenomena are
associated with each other, so an integrated approach is needed, in this context,
particularly forestry, agriculture, environment, tourism, transport and the health
sector to work together,
f ) To identify the need for countries and prepare joint projects accordingly,
g) Taking into account that sand and dust storms that are caused by drought and
desertification affects the lives of living beings adversely, the necessary measures
to be taken by governments to increase social awareness on this issue.
h) To be taken into account the fact that desertification / land degradation, drought
and dust transportation is a problem which is regional not local, and regional studies to be conducted at the regional level, and for these studies taking support of
institutions such as UNCCD, UNESCO, FAO, WB, IDB, WMO, UNEP, TIKA.
i)
Identifying the effects of the desertification and drought on the social structure of
communities and their economics and finding solutions to reduce these negative
effects,
j)
Given the importance of the subject to continue this kind of workshops in the future, and organize the next workshop in any of the countries in the region (This
subject will be discussed with the participants)
6 http://www.fao.org/forestry/aridzone/restoration/en/
81
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
8. EKLER
Toz ve Kum Fırtınası Üzerine Özel Vurgulu
Çevre ve Meteoroloji Alanında İşbirliği için
Bölgesel Eylem Planı
İran İslam Cumhuriyeti
Irak Cumhuriyeti
Katar Devleti
Suriye Arap Cumhuriyeti
Türkiye Cumhuriyeti
29 Eylül 2010, Tahran-İran
Madde 1: Giriş
İran İslam Cumhuriyeti, Irak Cumhuriyeti, Suriye Arap Cumhuriyeti ve Türkiye
Cumhuriyeti, Çevre Bakanları ve Çevre Koruma Örgütü Başkanı düzeyinde, dostluk
ilişkileri ile çevre alanındaki bu ilişkilerin genişletilmesi amacıyla, özellikle kendi
sınırlarının ötesini etkileyen genel ve tehlikeli çevre konularındaki çevre sorunlarını
tanımlamak üzere toz ve kum fırtınasına özel ilgi göstererek, karşılıklı saygı, işbirliği ve
etkileşim temelinde 29 Nisan 2010 tarihinde Ankara Deklarasyon’u imzalandı. Bakanlar,
kendi işbirliği taslaklarının başında gelen çevre ile ilgili çabalarının gerçekleştirilmesinde
istekli olduklarını ifade ettiler.
Bakanlar, kendi problemlerinin daha iyi anlaşılması ve tanımlanması için tüm tarafların
arasındaki ilgili tüm konuları kapsayacak şekilde 2 yıllık bir periyotta detaylı bir Bölgesel
Eylem Planı hazırlamak amacıyla “Görev Gücü” kurulmasında uzlaşmaya vardılar.
Bakanlar, insan hayatı, sağlığı ve gelişim süreci üzerindeki ani zorluklardan biri olan
çevre duruşunun küresel durumundaki Toz ve Kum Fırtınası (DSS) ve kuraklığın
yoğunlaşması gibi İklim Değişikliği (CC) ve etkileri hususunda sonuca ulaştılar. Aynı
zamanda Onlar, iklim değişikliğinin bölgemize olan olumsuz etkilerinin ivedilikle ve
özenle tanımlanması hususunda anlaşmaya vardılar.
82
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
Madde 2. İçerik
Kuraklık ve gelişim proseslerinden kaynaklanan DSS, dünyanın büyük bir bölümünü
potansiyel olarak etkileyen ciddi ve uzun dönemli zorluklara sahiptir ve bu alanlardaki
insanların günlük yaşamını baltalamakta ve özellikle Binyıl Kalkınma Hedeflerinin
gerçekleştirilmesini öncellikle tehdit eden yoksulluk ve açlıkla mücadele çabalarını
zayıflatmaktadır.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), başlıca iklim değişkenlerinden
olan atmosferik aerosollerin çok önemli bir bileşeni olarak tozu kabul etmektedir.
Bölgemizdeki ülkeler, toz fırtınasına yüksek derecede maruz kalmakta ve ciddi boyutta
etkilenmektedir.
Birçok gelişen ülkenin tarıma olan büyük ölçülü bağımlılığı, bu ülkeleri kuraklığa karşı
özellikle kırılgan kılmaktadır. Kuraklık hadisesinin sıklığı ile daha büyük ve güçlü olumsuz
etkilenmeler ilkim değişikliğini ağırlaştırmaktadır. Güncel iklim senaryoları, daha büyük
ve güçlü olumsuz etkiler ile birçok kurak, yarı-kurak ve kuru alt-nemli alanlardaki
sürekli kuraklığı işaret ederek dünyadaki kurak bölgelerin daha da kuraklaşacağını
öngörmektedir. Aynı zamanda, gelişen ülkelerin büyük bir bölümü kuraklık yönetim
planının ve mali kaynak eksikliğinden kaynaklanan kuraklıktan etkilenmektedir.
Bu bir tabiat olayıdır ve coğrafi sınırlar ve yer belirleme ile bağlantılı değildir, zaman
harcama ve taraflar arasında etkileşim gerektiren maliyetli çalışma zorluğu ifade
etmektedir.
Sınır bölgesindeki DSS’nin güncel durum değerlendirmesinin açık ve net olarak
belirlenmesinin tam zamanıdır. Yukarıdaki mevzu ve Ankara Deklarasyonu’ndaki çatı
temel alınarak, Bakanlar ilk aşamanın 2 yıl içinde tamamlanmasını uygun bulmuşlardır.
Madde 3. Hedefler
Çevre koşullarının ve standartlarının iyileştirilmesi ve çevresel tehlike risklerinin ilgili
tüm sahalarda işbirliğinin genişletilmesi suretiyle azaltılmasının sağlanması.
Madde 4. Yollar ve İşbirliği araçları
••
••
••
••
Veri, tecrübe ve bilgi alışverişi
Bölgesel DSS izleme ve erken uyarı merkezinin kurulması
Çölleşme politikalarındaki DSS azaltma çabalarının birleştirilmesi
Kapasite geliştirilmesi (Öğretim ve Eğitim)
83
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
Madde 5. İşbirliği için Temel Alanlar
Bu bölgesel eylem planının tam, ivedi ve etkin uygulanması, Ankara Deklarasyonu ile
kurulan Özel Geçici Çalışma Grubunun (ÇG) temel sorumluluğunda olacaktır. Çalışma
Grubunun en önemli çalışması, eğitim kursları ve ülkeler arasındaki ortak projelerin
tamamlanması yoluyla kapasite geliştirilmesini sağlamaktır.
Uygulama periyodu esnasında ve bölge ülkelerinin talepleri üzerinde eğitim kursları
planlanacak ve potansiyel bölge ülkelerince gerçekleştirilecektir. Bakanlar toplantısında
ilerleme raporları değerlendirilecek ve ona göre uygun kararlar alınacaktır.
Uygulama alanları Ankara Deklarasyonu’nda aşağıdaki biçimde yer alacak:
5.1 Çevre:
•• DSS tarafından zorlanan ülke hasar raporu ve etkilenen alanlardaki su kalitesi
(temiz su ve su arıtma olanakları), ekosistemler ve insan geçimleriyle ilgili risk
analizlerinin hazırlanması ve bu etkilerin azaltılmasına yönelik pratik yaklaşımların
araştırılması. Bu işlemlerin zaman çizelgesi daha sonraki müzakerelerle
kararlaştırılacaktır.
••
Su kalitesi koruma planının ulusal bazda ve talep üzerine diğer tarafların
yardımıyla uygulanması
5.2 Hava Kalitesi Yönetimi
•• Hava kalitesi izleme istasyonlarının (kirleticilerin ve aerosollerin fiziksel ve kimyasal
bileşenleri, uzaktan algılama ve yer istasyonları ile izlenmesi ve analizi) mevcut
durumu ile ilgili raporların ve yanı sıra tarafların telekomünikasyon ağlarının durum
tespiti. Taraflara ait hava kalitesi istasyonlarının geliştirilmesi ve genişletilmesi
(Gerekli yapılabilirlik çalışmalarının yönetilmesi ve planlanması).
•• Çevre ve Hava Kalitesi Yönetimi ve Kum ve Toz Fırtınası erken uyarı sistemi için
aşağıdaki bileşenleri içeren Bölgesel bir Merkezin (RCAQM) kurulması.
»» Hava kalitesi izleme ağlarının desteklenmesi ve gelişimi.
»» Ankara Deklarasyonu’na dayanan hava kalitesi parametreleri ile ilgili bir veri
tabanının oluşturulması.
»» Gerekli modelleri ihtiva eden DSS tahminlerinin ve erken uyarı sistemlerinin
geliştirilmesi.
»» Yer istasyonları, uydu bilgileri, model ürünleri ve diğer veri kaynaklarını temel
alan entegre DSS analizi.
84
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
5.3 Meteoroloji
•• Hava ve iklim tahmini (izleme ve erken uyarı) için bölgesel bir merkezin
oluşturulması.
•• Gözlem ve iletişim ağlarının desteklenmesi.
•• Meteorolojik veri ve bilgilere ait bölgesel veri tabanının kurulması.
5.4 Çölleşmeyle Mücadele, Ormancılık, Toprak Islahı ve Toprak Erozyonunun
Kontrolü ve Toz Pus Fırtınası Azatlımı
•• Çölleşmeyle mücadele ve toz fırtınası kontrolü için bölgesel bir merkezin kurulması.
•• Bölgesel strateji, master planı, öncelikli proje ve aktivitelerin hazırlanması.
•• DSS ve toprak erozyonu sıcak noktaların tanımlanması, pilot bölgelerin
önceliklenmesi ve pilot projelerin tasarımı.
•• Ağaçlandırma, bitki yetiştirme, bölge ve toprak ıslahı için işbirliği yapılması ve
orman yangınları ve diğer ilgili aktivitelerle mücadele edilmesi.
•• Eğitim kursları, sempozyum, seminerler ve çalışma turları vb. gibi ilgili kapasite
oluşturma aktivitelerinin tasarımı.
5.5 Eylem Planının Uygulanması
Bu eylem planının uygulanmasını kolaylaştırmak amacıyla aşağıda yer alan madde
taraflarca kabul edilmiştir:
•• Bölgesel strateji ve mastır planlarının hazırlanması, teknik eğitim ve çalıştay
programlarının yapılması, uzman değişimi ve en iyi uygulamalar yöntemleriyle
kapasite geliştirilmesi.
•• Türkiye, İran ve Suriye tarafından önerilen ve Ek-1’de yer alan liste sekreterlik
vasıtasıyla tüm üye devletlerin dikkatine sunulmuştur.
5.6 Bölgesel Çerçeve
Çalışma grubunca tanımlanan bölgesel çerçeve Ek-2’de verilmiştir.
Madde 6. Madde Uluslararası Ortaklık
Bölgesel eylem planının tarafları sorunun küresel boyutu ve ölçeğini dikkate alarak,
UNEP, UNDP, UNCCD; UNFCCC, IPCC; WHO, FAO, IDB, WMO, ADB, GEF, ESCAP, DDC ve
diğer ilgili uluslararası, hükümetler arası ve bölgesel organizasyonlar gibi tüm büyük
uluslararası ve bölgesel çevre kuruluşları ve mekanizmaları ile birlikte işbirliği taahhüt
edilmiş, etkilenmiş ülkelere yardım için çaba ve kaynakları harekete geçirme hususunda
85
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
onlara destek sağlanacaktır. İslam Konferansı Örgütü’nün üyeleri olan taraflar, 9/37-S&T
çözünürlüğünün uygulanması için tüm uygun ölçümlerin yapılması ve OIC ile işbirliği
ve desteğinin sağlanması amacıyla OIC Genel Sekreterine çağrıda bulunulur.
Madde 7. Raporlama
Taraflar, yıllık olarak eylem planının uygulanmasında rapor hazırlanması ve diğer
taraflarca paylaşılması amacıyla bunun sekreteryaya gönderilmesi hususunda
anlaşmaya vardılar.
Madde 8. Koordinasyon
Daimi sekreterya üye devletlerin birisinde oluşturulacaktır. Genel sekreter her dönem
için üye devletlerce seçilecektir. Daimi sekreteryanın oluşumu ve Genel Sekreterin
atanmasına kadar, Bakanlar Toplantısının 2. toplantısına ev sahipliği yapan İran İslam
Cumhuriyeti, Eylem Planının uygulanması için gerekli ve ilgili bağlantıları koordine
edecek ve kolaylaştıracaktır. Bu süreçte, üye devletler genel sekreterlik görevi ve geçici
sekreteryanın yerine oluşacak sekreterya için adaylarını belirleyeceklerdir. Sekreteryanın
ve bölgesel merkezlerin ofis hizmetleri ve diğer ilgili kalemleri içeren işletme giderleri
ev sahibi ülkeler tarafından karşılanacaktır.
Madde 9. Son Hükümler
Mevcut Bölgesel Eylem Planı değerlendirme ve uzatılma ihtimalleriyle beraber 2 (iki)
yıllık bir süreçte geçerli olacaktır.
Bu belge 4 (dört) dilde (Arapça, İngilizce, Farsça ve Türkçe) hazırlanmıştır. Yorumlamada
farklılık olması halinde İngilizce metin esas olacaktır.
Bu bölgesel Eylem Planı, İkinci Çevre Bakanları Konferansı’nda tarafların katılımı ile
imzalanmasının ardından yürürlüğe girecektir.
Madde 10. Bakanların Gelecek Konferansının Tarihi ve Yeri
Suriye Arap Cumhuriyeti Bakanlar Konferansının gelecek toplantısına ev sahipliği
önerisinde bulundu. Üçüncü toplantı tarihi, taraf ülkeler arasındaki müzakerelerden
sonra sekreterya tarafından kararlaştırılacaktır.
İran İslam Cumhuriyeti, Tahran’da 29 Eylül 2010 tarihinde imzalandı.
86
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
EYLEM PLANINDA IMZASI BULUNANLAR
İran İslam Cumhuriyeti
Hükümeti adına
Mr. Mohammad Javad MOHAMMADI ZADEH
Başkan Yardımcısı & Iran Çevre Koruma Teşkilatı Başkanı
Irak Cumhuriyeti
Hükümeti adına
Mrs. Narmin OTHMAN HASSAN
Çevre Bakanı
Suriye Arap Cumhuriyeti
Hükümeti adına
Mrs. Kaukab Al-SABAH DAYAH
Çevre Konularından Sorumlu Devlet Bakanı
Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti adına
Mr. Veysel EROĞLU
Çevre ve Orman Bakanı
Katar Devleti
Hükümeti adına
Abdollah ben Mobarak Ebrahim Abod Almozadi
Çevre Bakanı
87
88
4
3
2
1
Su ve atıksu arıtma tesisi inşaatı, işletmesi ve
yönetiminde uzman değişimi (teknik ziyaret)
(proje, inşaat, işletme, danışmanlık ve ekipman konuları)
Su ve atıksu sektörü çalıştay ve sergisi
Etkili su kalitesi izleme metotları eğitimi
Su kalitesi koruma planları çalıştayı
2010 – 2011
.....
.....
12-16
2011
2011
12-16
Katılımcı
Sayısı
2012
2012
2011
Toz ve Kum Fırtınalarının su kalitesi ve su arıtma tesisleri
ile ekosistem ve etkilenen alanlardaki canlılar üzerindeki
risk değerlendirmesi ve bu etkilerle mücadele için pratik
yaklaşımlar geliştirilmesine dönük ülke raporunun
hazırlanması
Ulusal ölçekte su kalitesi koruma planlarının
hazırlanması (ihtiyaç duyulması halinde diğer tarafların
desteği ile)
Tarih
Faaliyet
No.
A- ÇEVRE
Ek 1. Faaliyet Listesi
..............
..............
5 gün
4-5 gün
Süre
Tüm taraflar
..............
.........
.........
Tüm taraflar
Tüm taraflar
Yer/Ülke
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
89
3
2
1
No
Hava kalitesi gözlem istasyonlarının işletme
ve kalibrasyon eğitimi
Hava kalitesi gözlem ağının geliştirilmesi
için fizibilite çalışması yapılması
Tarafların hava kalitesi gözlem istasyonları
ve telekomünikasyon ağlarının halihazır
durum tespit raporunun hazırlanması
Uygun modeller ile Toz ve Kum Fırtınası
tahminleri ve erken uyarılarının bölgesel
düzeyde yapılması
Bölgesel Çevre ve Hava Kalitesi Yönetimi,
Toz ve Kum Fırtınası Erken Uyarı Merkezi
kurulması ve tüm tarafların işbirliği ile Toz
ve Kum Fırtınası erken uyarı sisteminin
oluşturulması.
Faaliyet
B- HAVA KALİTESİ YÖNETİMİ
2011
2011
2011
2011
Tarih
Katılımcı
Sayısı
6 ay
6 ay
Süre
Tüm taraflar
Tüm taraflar
..........
Yer/Ülke
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
ağının fiziksel
içerecek şekil
90
12-16
Temmuz 2011
Nisan 2011
2 gün
2 gün
2 gün
8
Ocak 2011
Hava Kalitesi Yönetimi konusunda,
Mevzuat/Proje Yönetimi/Kurumsal Kapasite
alanlarında bilgi paylaşımı amaçlı çalışma
ziyaretlerinin gerçekleştirilmesi
4-5 gün
2 gün
2012
Eylemlerin sonuçlarının gelişme ve
değerlendirme raporunun hazırlanması
7
12-16
Kasım 2010
2011-2012
2011
2012
6
Hava kalitesi gözlem ağı çalıştayı
Hava kalitesi gözlem
ve kimyasal analizleri
genişletilmesi
2011
Toz ve Kum Fırtınalarının, ekonomik
ve sosyal etkileri de dahil olmak üzere,
insan sağlığına etki değerlendirmesi
çalışmalarının teşvik edilmesi
5
4
Ulusal ve bölgesel ölçekte Hava Kalitesi
ve Toz ve Kum Fırtınası veri tabanı
oluşturulması
Tüm taraflar
Tüm taraflar
(Üniversiteler ve teknik
kurumlar)
(ihtiyaç halinde, diğer
tarafların ve uluslar arası
kuruluşların işbirliği ile)
Tüm taraflar
Tüm taraflar
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
91
2011
Bölgesel ölçekte hava ve iklim tahminlerinin sağlanması
5
4
Ø Meteorolojik Karakterli Tabii Afetler
Ø Uydu Meteorolojisi ve EUMETSAT Uygulamaları
Ø Radar Meteorolojisi
Uzaktan Algılama Çalıştayı
Ø Yenilenebilir Enerji Kaynakları (Rüzgar Güneş)
Ø Kuraklık ve Çölleşme
Ø İklim Değişikliği
Ø Hava Tahmini, Tabii Afetler ve Erken Uyarı Sistemleri
Ø Atmosferik Toz Taşanımı
Aralık 2010
2011
2011
Bölgesel Hava ve İklim Tahmin Merkezinin kurulması
Bölgesel Meteoroloji Sempozyumu
2011
Meteorolojik istasyon ve meteorolojik veri ve bilgi alışverişi
ile telekomünikasyon ve veri tabanı altyapısının geliştirilmesi
konusunda fizibilite yapılması
2
3
2011
Mevcut meteorolojik istasyon ve meteorolojik veri ve bilgi
alışverişi ile telekomünikasyon ve veri tabanı altyapısı konusunda
ülke raporunun hazırlanması
1
Tarih
Faaliyet
No.
C- METEOROLOJİ
12
Katılımcı
Sayısı
4-5
gün
4-5
gün
Süre
....
......
Yer/Ülke
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
92
Meteorolojik Alet ve Cihazların Kalibrasyonlarının DMİ Kalibrasyon
Laboratuarında Yapılması
Meteorolojik programların gelişiminin değerlendirilmesi
10
(“Hava Tahminleri, Meteorolojik Telekomünikasyon, Modelleme”,
“İklim ve İklim Değişikliği Modelleri”, “Veri İşleme”, “Meteorolojik
Gözlem Sistemleri”, “Afet Risk Yönetimi”, “Aletlerin Kalibrasyonu”,
“Zirai Meteoroloji”, “Hidrometeoroloji”, “Deniz Meteorolojisi”)
9
8
Coğrafi Bilgi Sistemleri uygulamaları ve uydu görüntüleri eğitimi
7
Uzman Değişimi ve Çalışma Ziyaretleri
Meteorolojik Gözlem Sistemleri İşletme ve Kalibrasyon
Eğitimi (Otomatik Gözlem Sistemleri-AWOS, Radar, Uydu,
Telekomünikasyon)
6
16
Nisan 2012
2012
İhtiyaç
halinde
16
Ekim 2011
Sürekli
16
16
12-16
12
Nisan 2011
Aralık 2010
2012
Ekim 2011
4-5
gün
4-5
gün
4-5
gün
DMİ
...........
.......
4-5
gün
4-5
gün
......
2 hafta
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
2011
2011
2011
2011
2011
2011
2011
Mastır Plan Çalışmaları
Mastır Plan Değerlendirme toplantısı
Toprak analiz raporları, çölleşmeye hassas alanlar gibi tüm ilgili konularda
bilgi değişimi
Taraflar arasında bozulmuş alanların rehabilitasyon metotları ve
teknolojileri konusunda bilgi değişimi
Bölgede bulunan çölleşmeye hassas alanlar ile toz ve kum fırtınası kaynak
alanlarının tüm tarafların işbirliği ile belirlenmesi
Diğer taraflar ve uluslar arası kuruluşlarla yakın işbirliği halinde, toprak
islahı ve arazi rehabilitasyonu konusunda, biyolojik yöntem veya bu
yöntemlerin bir kombinasyonu gibi yeni teknolojilerin kullanımını da
kapsayacak şekilde yeni metotların oluşturulması
3
4
5
6
2
1
Bölgesel Strateji Değerlendirme toplantısı
Tarih
2011
Faaliyet
Bölgesel Stratejinin Hazırlanması
No.
8
8
8
8
Katılımcı
Sayısı
93
3 ay
3 ay
3 ay
3 ay
4 gün
6 ay
4 gün
3 ay
Süre
.......
.......
.......
.......
Iran
Tüm
taraflar
Irak
Tüm
taraflar
Yer/Ülke
D- ÇÖLLEŞMEYLE MÜCADELE, ORMANCILIK, TOPRAK ISLAHI VE TOPRAK EROZYONUNUN KONTROLÜ İLE TOZ
VE KUM FIRTINASI
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
94
Rüzgar ve Toprak Erozyonu ile Mücadele Çalışma Ziyareti
Orman Yangınları ile Mücadele Eğitimi
Ağaçlandırma Teknikleri
13
14
10
12
Tohum ve Fidan Yetiştiriciliği Teknikleri Eğitimi
9
Çölleşme ile Mücadele Teknikleri Çalıştayı
2012
Diğer taraflarla işbirliği içinde, yukarıdaki çalışmalar için ölçme ve
değerlendirme raporu hazırlanması
11
2011
Hazırlanan strateji ve mastır plan kapsamında, her ülkede toprak islahı ve
arazi rehabilitasyon çalışmaları pilot uygulamalarının yapılması
8
12
12
12
12
Ekim
2011
Nisan
2012
Eylül
2012
12
Mart
2011
Kasım
2010
2011
Diğer taraflarla işbirliği içinde, bir pilot bölge belirlenerek toprak islahı ve
arazi rehabilitasyon çalışmalarının bir test periyodunda yapılması
7
5 gün
5 gün
5gün
5 gün
5 gün
6 ay
6 ay
Tüm
taraflar
.......
.......
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
95
IQ
QA
SY
TK
IR
IQ
QA
SY
TEMATİK
MERKEZ II
TK
IR
IQ
QA
SY
TEMATİK
MERKEZ III
TK
IR
QA
SY
.....................
...................
IQ
TEMATİK MERKEZ I : Bölgesel Çevre ve Hava Kalitesi Yönetimi, Toz ve Kum Fırtınası Erken Uyarı Merkezi
TEMATİK MERKEZ II : Bölgesel Çölleşme ve Toz Fırtınası Mücadele Merkezi
TEMATİK MERKEZ III : Bölgesel Hava ve İklim Tahmin Merkezi (İzleme ve Erken Uyarı)
IR
TEMATİK
MERKEZ I
Sekreterya
BAKANLAR KONFERANSI
Ek 2 : Toz ve Kum Fırtınası Üzerine Özel Vurgulu
Çevre ve Meteoroloji Alanında İşbirliği için Bölgesel Eylem Planı
TK
IR
IQ
QA
SY
.....................
...................
TK
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
In the Name of God, the Compassionate, the Merciful
Regional Action Plan for
Cooperation in the Area of Environment and Meteorology
with the Special Emphasis on Dust and Sand Storm (DSS)
Islamic Republic of Iran,
Republic of Iraq,
State of Qatar,
Syrian Arab Republic,
Republic of Turkey
29 September 2010, Tehran – Iran
Article 1. Introduction
The Islamic Republic of Iran, Republic of Iraq, Syrian Arab Republic and Republic of
Turkey, at the level of Ministers of Environment and Head of the Environment Protection
Organization, with a view to their friendly relations and the desire to expand these relations in the area of environment, signed the Ankara Declaration on the 29th April 2010
to address their environmental problems in general and hazardous environmental issues affecting beyond their borders in particular, based on mutual respect, cooperation
and interaction, with special attention to dust phenomenon. The Ministers expressed
their readiness to mobilize their efforts to put their environment at the top of the agenda of their cooperation.
To better understand and address their problems, the Ministers agreed to set up a “Task
Force” to prepare a detailed Regional Action Plan for a period of 2 two years to cover all
interested issues among the parties.
The Ministers reached the conclusion that the Climate Change (CC) and its impacts,
such as intensification of drought and Dust and Sand Storm (DSS), on the global situation of environment pose one of the most urgent challenges to the human life, health
and development process. They also agreed that the negative impacts of CC to our
region ought to be addressed immediately and attentively.
96
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
Article 2. Context
DSS caused by drought and development process poses a serious and long-term challenge potentially affecting many parts of the globe and undermines daily life of the
people in those areas and impairs in particular poverty and hunger eradication efforts,
threatening primarily the achievement of the Millennium Development Goals.
The Inter-governmental Panel on Climate Change (IPCC) recognizes dust as a major
component of atmospheric aerosol that is an essential climate variable. Countries of
our region are highly exposed to and severely influenced by dust storm.
The huge dependence of many developing countries on agriculture renders these countries especially vulnerable to the impacts of drought, while they suffer from lack of
drought management plan, sustainable land management and shortage of financial
resources. Significant shortfalls in precipitation, coupled with land degradation natural
artificial desertification processes have led to widespread social and economic impacts
in many countries of the region.
This is a phenomenon not bound to geographical boundaries and addressing it is a
difficult, time consuming and costly task which requires interaction among all parties.
The time is ripe to have a clear and full picture of the issue to assess the current situation of DSS in the broader region. Based on the above and in the framework of the
Ankara Declaration, the Ministers approved this Regional Action Plan to be implemented in 2 two years in the 1st phase:
Article 3. Objectives:
To improve environment conditions and standards and reducing the risk of environmental hazards by expanding cooperation in all interested fields.
Article 4. Ways and means for cooperation:
••
Exchange of data, information, experience and knowledge.
••
Establishment of a Regional DSS monitoring and early warning center.
••
Integration of DSS mitigation efforts into desertification policies.
••
Capacity Building (Education and Training).
97
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
Article 5. Main areas for cooperation:
Full, immediate and effective implementation of this Regional Action Plan will be the
principal undertaking of the Specialized Ad-hoc Working Group (WG), established by
Ankara Declaration. The most important task of the WG would be capacity building
through training courses and implementation of joint projects between countries.
During the implementation period and upon request of regional countries, training courses will be planned and carried out by potential regional countries. A ministerial meeting will consider the progress reports and make appropriate decisions accordingly.
Areas of action would be exactly as stated in the Ankara Declaration as follows:
5.1 Environment:
••
Preparing a country report on damages imposed by DSS and risk assessment on
water quality and water treatment facilities, ecosystems and livelihood of the people in affected areas and exploring practical approaches to mitigate these effects.
Time table of these operations will be decided by through further negotiations.
••
Implementation of water quality protection plans on a national basis and by assistance of other parties upon request.
5.2 Air Quality Management:
••
Preparing report on the current situation of air quality monitoring stations (monitoring and analysis of physical and chemical components of pollutants and aerosol
by remote sensing and ground stations) and also telecommunication networks
of the parties. Promoting and upgrading the air quality stations of the parties
(Conducting required feasibility studies and planning).
••
Establishment of Regional Center for Environment and Air Quality management
and DSS early warning system (RCAQMD) including the following components:
••
Supporting and development air quality monitoring networks.
••
Setting up a database on air quality parameters based on Ankara Declaration
••
Development of DSS forecasts and Early warning systems including required models.
••
Integrated DSS analysis based on ground stations, satellite information, model
products and other data sources
98
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
5.3 Meteorology
••
Establishment of a Regional center for weather forecast and climate prediction
(monitoring and early warning).
••
Supporting and development of observation and communication networks.
••
Setting up a regional database of meteorological data and information.
5.4 Combat Desertification, Forestry, Soil Fixation and Control of Soil Erosion and
Dust Haze Storm Mitigation:
••
Establishment of a Regional center to combat desertification and dust storm control.
••
Preparation of regional strategy, master plan and prioritized projects and activities.
••
Identification of DSS and soil erosion hot points, prioritization of pilot sites and
designation of pilot projects.
••
Cooperation for afforestation, plantation, range and land rehabilitation, combating forest fires and other relevant activities,
••
Designation of relevant capacity building activities such as training courses symposium seminars, study tours etc.
5.5 Implementation of the Action Plan:
To facilitate the implementation of this Action Plan the parties agreed the following:
••
Preparation of regional strategy, master plans, technical activities and capacity building through undertaking technical training and workshop programs based on
their potentials and exchange of experts, experience and best practices. A proposed list of activities has been submitted by Turkey, Iran and Syria as Annex 1 for
consideration of all member states through secretariat.
5.6 Regional Framework
Regional Framework identified by the Working Group is given in Annex2.
Article 6. International Partnership:
Parties of this Action Plan, bearing in mind the global nature and scale of this issue,
commit to cooperate with all major international and regional environmental organizations and mechanisms such as UNEP, UNDP, UNCCD, UNFCCC, IPCC, WHO, FAO, IDB,
WMO, ADB, GEF, ESCAP, DDC and other related international, inter-governmental and
99
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
regional organizations and will encourage them to mobilize their efforts and resources to assist the affected countries based on their mandates. Also as members of the
Organization of Islamic Conference, parties call on the Secretary General of the OIC to
take all appropriate measures for implementation of the resolution 9/37-S&T and commit themselves to provide their support for cooperation with the OIC.
Article 7. Reporting
The parties agreed to provide a report on the implementation of this Action Plan annually and send it to the secretariat for sharing with other parties. The secretariat will
present the progress report to the Conference of Ministers.
Article 8. Coordination
Permanent secretariat will be formed in one of the member states. The Secretary
General will be nominated by member states for each period. Until the formation of the
permanent secretariat and nomination of the Secretary General, the Islamic Republic
of Iran as the host country of the 2nd meeting of the conference of Ministers, will coordinate and facilitate the required and related communications to the implementation
of this Action Plan. During this period, member states will designate their candidates
for the post of secretary general and location of the secretariat to the temporary secretariat. Host countries of the secretariat and also the regional centers should provide
operational costs including office facilities and other related items.
Article 9. Final Provisions
The present Regional Action Plan shall be valid for a period of 2 (two) years with the
possibility of its review and extension.
This document has been prepared in 4 (four) languages (Arabic, English, Persian and
Turkish). In case of difference in interpretation the English text shall prevail.
This Regional Action Plan shall enter into force after being signed by the parties participating in the 2nd Conference of Environment Ministers.
Article 10. Date and Venue of the Next Conference of Ministers
Syrian Arab Republic offered to host the next meeting of the Conference of Ministers.
The date of the 3rd meeting will be set after consultations among member states through the secretariat.
Signed in Tehran, Islamic Republic of Iran on 29 September 2010
100
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
SİGNED BY
İran İslam Cumhuriyeti
Hükümeti adına
Mr. Mohammad Javad MOHAMMADI ZADEH
Başkan Yardımcısı & Iran Çevre Koruma Teşkilatı Başkanı
Irak Cumhuriyeti
Hükümeti adına
Mrs. Narmin OTHMAN HASSAN
Çevre Bakanı
Suriye Arap Cumhuriyeti
Hükümeti adına
Mrs. Kaukab Al-SABAH DAYAH
Çevre Konularından Sorumlu Devlet Bakanı
Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti adına
Mr. Veysel EROĞLU
Çevre ve Orman Bakanı
Katar Devleti
Hükümeti adına
Abdollah ben Mobarak Ebrahim Abod Almozadi
Çevre Bakanı
101
102
4
3
2
1
No.
Activity
2011
2011
2010
–
2011
(projects, construction, operation, consultancy and equipment
issues)
Exchange of experts for the construction, operation and
management of the water and wastewater treatment plant
(technical visit)
Workshop and exhibitions on water and wastewater sector
2012
Training on effective monitoring methods for water quality
.....
.....
12-16
..............
..............
5 days
All parties
..............
.........
.........
All parties
Place/Responsible
Country
2012
4-5 days
Duration
All parties
12-16
Number
of Part.
2011
Date
Workshop on water quality protection plans
Implementation of water quality protection plans on a national
basis (by assistance of other parties upon request)
Preparing a country report on damages imposed by DSS and
risk assessment on water quality and water treatment facilities
ecosystems and livelihood of the people in affected areas and
exploring practical approaches to mitigate these effects
A- ENVIRONMENT
Annex 1. List of the Activities
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
103
4
3
2
1
No.
Setting up a database on air quality and DSS at national
and regional level
Training course for operational calibration of air quality
monitoring stations
Feasibility studies for the upgrade of air quality monitoring
network
Preparing report on the current situation of air quality
monitoring stations and telecommunication networks of
the parties
Producing DSS forecasts and early warnings at the regional
level by operating the appropriate models
Establishment of a Regional Center for Air Quality
Management (RCAQM-DSS) and DSS Early Warning System
with the cooperation of all parties.
Activity
B- AIR QUALITY MANAGEMENT
2011
2011
2011
2011
2011
Date
Number of
Part.
6 months
6 months
Duration
All parties
....
All parties
All parties
..........
Place/Responsible
Country
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
104
Study Visits for information exchange on the field of
legislation/project management/ Institutional Building in
Air Quality Management Area
8
July
2011
April
2011
Jan.
2011
Nov.
2010
2012
20112012
Encourage human-health impact assessment (including
economical and social impacts)due to DSS
Preparing a progress and assessment report of the
outcome of the actions
2011
2012
Workshop for identification of air pollution monitoring
network
7
6
5
Expansion of air quality monitoring network including
physical and chemical analysis and improvement of
telecommunication network
12-16
12-16
2 days
2 days
2 days
2 days
4-5 days
Turkey, Syria, Iraq
and Iran
All parties
(HIA by universities
or technical
organizations)
......
(upon request
assistance with
other parties or
international
organizations)
All parties
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
105
4
3
Ø Renewable Energy Sources (Wind, Sun)
Drought and Desertification
Ø Climate Change
Ø Weather Forecast, Natural Disasters and Early Warning Systems
Ø Atmospheric Dust Transportation
Regional Meteorological Symposium
Providing the Weather/Climate Forecasting/Prediction services at
the regional level
2011
2011
2011
2011
Feasibility studies and preparing development plans for
meteorological stations and data exchange communication
networks, database and meteo information exchange
2
Establishment of a regional center for weather forecasting and
climate prediction
2011
Preparing country survey of the present meteorological stations
and data exchange communication networks, database and meteo
information exchange
1
Date
Activity
No.
C- METEOROLOGY
Number
of Part.
4-5 days
Duration
......
Place/
Responsible
Country
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
106
12
Regular
2012
Evaluation and assessment of the progress of meteorological
programs
10
Apr. 2012
Oct. 2011
Apr. 2011
Dec.
2010
2012
4-5 days
4-5 days
4-5 days
16
16
If it is
required
4-5 days
16
4-5 days
2 weeks
4-5 days
16
12-16
Oct. 2011 12
Dec.
2010
9
(“Weather Forecast”, “Meteorological Telecommunication”,
“Modeling”, “Climate and Climate Change Models”, “Data
Processing”, “Meteorological Observing Systems”, “Disasters
Risk Management”, “Calibration of Instruments”, “Agricultural
Meteorology”, “Hydrometeorology” and “Marine Meteorology”)
Exchange of Experts and Study Visits
Training on GIS applications and satellite images
(AWOS, Radar, Satellite, Telecommunication)
Training on Operation and Calibration fo Automatic
Meteorological Observing Systems
Ø Meteorologically Based Natural Disasters
Ø Satellite Meteorology and EUMETSAT Applications
Ø Radar Meteorology
Calibration of Meteorological Device and Gauges in Calibration
LABs of
8
7
6
5
Workshop on Remote Sensing
TSMS
(Turkish State
Meteorological
Service)
...........
.......
......
....
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
2011
2011
2011
2011
2011
2011
2011
2011
Preparation of Regional Strategy
Evaluation Meeting for Regional Strategy
Master Plan Studies
Evaluation Meeting for Master Plan
Exchange of information on all of the related fields as soil
analysis reports, sensitive desertification lands, etc.
Exchange of information, knowledge on rehabilitation
methods for the degraded lands and technologies among
the parties
Identification of DSS hot point and sensitive land of
desertification in the region with cooperation of all parties
Exploring new methods in sand fixation and land
rehabilitation , including utilization of new technologies
such as biological method or a combination of methods
in close cooperation with other parties and international
organizations
3
4
5
6
2
1
Date
Activity
No.
8
8
8
8
Number of
Part.
107
3 months
3 months
3 months
3 months
4 days
6 months
4 days
3 months
Duration
.......
.......
.......
.......
Iran
Parties
Iraq
Parties
Place/Responsible
Country
D- COMBAT DESERTIFICATION, FORESTRY, SOIL FIXATION AND CONTROL OF SOIL EROSION AND DUST HAZE
STORM MITIGATION
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
12
Sep.
2012
Afforestation Techniques
14
12
Apr.
2012
Training on Combat Forest Fires
13
12
Study Visit for the Combat with Wind and Soil Erosion
12
Oct.
2010
Workshop on Techniques to Combat Desertification
11
12
Training on Seed and Seedling Breeding Techniques
10
Mar.
2011
2012
Preparing evaluation and assessment report for the above
operations in cooperation with other parties
9
12
2011
Implementation of pilot projects on desertification and
sand fixation in each country according to strategy and
master plan
8
Nov.
2010
2011
Designation of pilot zones for sand fixation and land
rehabilitation operation for a test period of operations in
cooperation with other parties
7
108
5 days
5 days
5days
5 days
5 days
6 monts
6 monts
All parties
.......
.......
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
109
IQ
QA
SY
TK
IR
IQ
QA
SY
THEMATIC CENTER II
TK
IR
IQ
QA
SY
THEMATIC CENTER III
TK
IR
IQ
QA
SY
.....................
...................
THEMATIC CENTER I: ENVIRONMENT AND AIR QUALITY MANAGEMENT AND DSS
THEMATIC CENTER II: COMBAT DESERTIFICATION AND DUST STORM CONTROL
THEMATIC CENTER III: WEATHER FORCAST AND CLIMATE PREDICTION (MONITORING AND EARLY WARNING)
IR
THEMATIC CENTER I
SECRETARIAT
CONFERENCE OF THE
MINISTERS
Annex 2 : REGIONAL Framework FOR ENVIRONMENTAL COOPERATION
TK
IR
IQ
QA
SY
.....................
...................
TK
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
Notlar
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
110
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP
Notlar
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
111
METEOROLOJİ, TOZ TASINIMI, ÇÖLLEŞME ve
EROZYONLA MÜCADELE ÇALISTAYI
Notlar
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................
112
METEOROLOJİ TOZ TAŞINIMI, ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA MÜCADELE ÇALIŞTAYI • 26-28 Kasım 2012
T.C.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü
www.cetatanitim.com
www.ormansu.gov.tr
www.cem.gov.tr
•
www.ogm.gov.tr
•
www.mgm.gov.tr
METEOROLOJİ, TOZ TAŞINIMI,
ÇÖLLEŞME ve EROZYONLA
MÜCADELE ÇALIŞTAYI
26-28 Kasım 2012
METEOROLOGY, DUST TRANSPORT, COMBATING
DESERTIFICATION AND EROSION THEMED WORKSHOP

Benzer belgeler