Sorun Polemik No

Transkript

Sorun Polemik No
SORUN
Polemik
MARKS‹ST
‹NCELEME
ARAfiTIRMA
ELEfiT‹R‹
DERG‹S‹
44
OCAK 2011
www.sorunpolemik.com e.posta: [email protected]
Süresi: fiimdilik ‹ki Ayda Bir Yay›mlan›r
Say›: 44 (2011)
Fiyat›: 4 TL (KDV Dâhil)
Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: S›rr› Öztürk
Yönetim Yeri ve ‹letiflim:
Akb›y›k De¤irmeni Sokak, No: 33/B 34122
Sultanahmet-Eminönü/‹stanbul
Telefon: (0212) 638 81 82 Fax: (0212) 638 81 72
Posta Çeki No: 98213
Banka Hesap No: ‹fl Bankas› Ca¤alo¤lu fiubesi (1095) 325 835
IBAN: TR 46 000 64 000 00 110 950 325 835
Abonelik Yurtiçi y›ll›k 6 say› - 30 TL. Yurtd›fl› dört kat›
Yay›n ilkelerimizle ba¤daflmayan ilanlar kabul edilmez.
Gönderilen yaz›lar›n befl dergi sayfas›n› geçmemesi (CD ve e-posta),
Word program›nda zenginlefltirilmifl metin biçiminde
kaydedilerek gönderilmesi gerekir.
Yaz›l› metinler kaynak gösterilerek kullan›labilir.
Teknik Haz›rl›k: Sorun Teknik Büro
Bask›: Mutlu Bas›m
Davutpafla Cad. Güven San. Sit. C Blok No: 264 Topkap› / ‹stanbul
Tel: (0212) 577 72 08
Yay›n Türü: Yerel Süreli
ISSN 1303-2402
S.P. F/1
1
‹Ç‹NDEK‹LER
• S›rr› Öztürk
S›n›f Mücadelesi Ve 2011 Y›l›n›n Sorumluluklar›…
3
POL‹T‹KA CEPHES‹
• Turgay Ulu
Hukuk mu Dediniz?
6
• SORUN Polemik
En Hayatî Sorun Komünistlerin Birli¤i
10
• ‹smail Arguvanl›
“Seçim”, “Anayasa” Ya Sonra?
34
• Babür P›nar
Burjuva Düzen Bekçisi AKP “Yola Devam” Ediyor Hâlâ
43
• Ali Özdo¤u
Komünist Geçinen fioven, Sosyalfloven,
Nasyonalist Komünistlerin Kap›flmas›
61
• Orhan ‹yiler
Bay Baflbakan’a - Bay Adalet Bakan›’na Aç›k Mektup
“Halk›m›za Sizin ‹çin Suç Duyurusunda Bulunuyorum”
68
• K›v›lc›m Viyale
Oportünizm Yarg›lan›yor
74
• SORUN Polemik
1991 Zonguldak Büyük ‹flçi Yürüyüflü’nün 20. Y›l›nda
Oportünizm Cephesinde De¤iflen Bir fiey Yok
85
• Kadir Tuncer
1991 Zonguldak Madenci Eyleminden
Tarihsel Bir Hat›rlatma
86
• Ahmet Çakmak Deliorman
Burjuva Düzen ve Yans›malar› - 1 • Bizden Haberler
2
94
114
S›n›f Mücadelesi Ve
2011 Y›l›n›n Sorumluluklar›…
‹lerici insanl›k ailesi her yeni y›la girerken “‹yilik, sa¤l›k, bar›fl,
eflitlik, özgürlük ve mutluluk” türünden özlemlerini dile getirmekten
geri durmaz.
Hegemonlar›n kuflatmas› alt›ndaki insan›n ve insanl›¤›n ekonomik, sosyal, s›n›fsal, siyasal, kültürel vb. aç›lardan binbir sorunu
ile özlemleri aras›nda pek çok çeliflki ve çat›flk›lar vard›r.
An›lan sorunlar›n sorumlusu eflitsiz, özgürlüksüz, adaletsiz,
haks›z, hukuksuz, ahlaks›z ve sömürücü-sömürgeci emperyalistkapitalist sistemidir.
Emperyalist-kapitalist sistem gezegenimizdeki tüm sorunlar›n
bafl sorumlusudur.
‹nsanlar do¤aya, topluma ve kendisine yabanc›laflt›r›lm›flt›r.
Do¤a, yeralt› ve yerüstü zenginlikleriyle tahrip edilmifltir.
Bilim+politika+sanat+estetik+etik bütünselli¤inin âdeta ›rz›na
geçilmifltir. Sömüren-Sömürülen, Ezen-Ezilen ya da ProletaryaBurjuvazi temel çeliflkisi yerine bilim ve ak›l d›fl› tezler temellendirilmektedir.
Hâkim gerici s›n›flar, art›-de¤er sömürüsünü gizlemeye çal›flmaktad›r. Politika sosyal s›n›f ve sosyolojik emekçi halklar gerçekli¤i temelinde yap›l›r. Hâkim gerici s›n›flar ise, bunun yerine, karagerici, idealist-metafizik görüfllerle ›rkç›, laik (!), floven anlay›fllar›
geçirmifltir.
Haks›z ve kirli savafllar yüzünden emekçi halklar birbirine karfl› düflman k›l›nm›flt›r.
Kapitalist üretim iliflkileri üretici güçlerin geliflimini tahrip etmifltir.
Gelecek kayg›s› tüm insanlar› derinden düflündürmekte; bireycilik, benmerkezcilik, bilinemezcilik, inançs›zl›k, umutsuzluk ve
ufuksuzluk ile ahlakî çöküntüler had safhaya ulaflm›flt›r.
3
‹flsizlik, pahal›l›k cehennemindeki insanlar›m›z yoksullu¤a,
yoksunlu¤a sürüklenmifl, h›rs›zl›¤a, kumara, fuhufla, uyuflturucu
tuzaklar›na çekilmifltir. ‹nsanlar›m›z›n ilgisi, kapitalizmin ustaca sömürüp kulland›¤› moda, spor, müzik, pornografi ve e¤lence gibi
alanlara yo¤unlaflt›r›lm›flt›r.
Kapitalizmin yoz ve kozmopolit “kültür” politikalar›yla düflünmeyen, sorgulamayan, isyan etmeyen, hak aramayan, direnmeyen, ayaklanmayan, araflt›rmayan duyars›z insan k›l›kl› robotlar
yetifltirilmifltir.
Uluslarötesi tekelci sermaye güçleri, Sosyalist Sistem’in geçici bir süre için de olsa çözülmesi sayesinde, s›n›f kinleriyle hakl›
talepleriyle öne ç›kan iflçi s›n›f›na, emekçi halklara sald›rmaktad›r.
Hegemonlar kendi tutarl› tarih ve s›n›f bilinçleriyle insan›n ve
insanl›¤›n yeniden aya¤› kalkaca¤›n›n bilincindedir.
Onlar bu bilinç ve kararl›l›kla gerici tahkimatlar›n› yapmaktad›rlar.
Kitleler politikleflmekte ve soka¤› denemekte; Ulusal ve uluslararas› ölçekte yeni Ekimlerin gerçekleflebilece¤inin iflaretleri
al›nmaktad›r.
ABD, AB ve Japon emperyalizmine endekslenen eski sosyalist ülkelerin proletaryas›n›n yöneliflleri de insan›n ve insanl›¤›n
sosyal / enternasyonal kurtuluflunun iflaretlerini ba¤r›nda tafl›maktad›r.
Emperyalist-kapitalizme karfl› baflta iflçi s›n›f› olmak üzere,
emekçiler, ö¤renciler, iflsizler, emekliler, topraks›zlar, yoksul köylülük ve genifl halk tabakalar› aya¤a kalkmaktad›r.
Kapitalizm yap›sal krizini aflam›yor. Aflamayacak. Do¤rudan
bir Üçüncü Dünya Savafl›n› ç›kar›p ekonomisini düzeltme cihetine
de giremiyor. “Düflük yo¤unluklu savafl” doktrin ve stratejileriyle
harp sanayini ayakta tutmay› baflar›yor.
Tarihsel ömrünü doldurmufl ve art›k duvara dayanm›fl olan bu
köhnemifl emperyalist-kapitalist sistem mutlaka y›k›l›p afl›lacakt›r.
Devrimci yol ve yöntemlerle afl›lacak olan bu sistem maalesef hâlâ ayakta ve iktidardad›r.
Kapitalizmi hakl› gerekçeleriyle tarih ve insanl›k önünde aflmaya aday güçlerin, bu gerçekli¤i bilincinde tartarak hareket etmesi ve kendi donan›m›n› gözden geçirmesi gerekiyor.
4
Bugün gezegenimizdeki kimi komünist ve iflçi partileri, sosyal
meflruiyetleriyle devrimci yasall›klar›n› büyük ölçekte kaybetmifltir.
Oysa “Marksizmin yorumu ve pratikte yeniden üretimi” gündemdeki yerini korumaktad›r.
Yaflad›¤›m›z co¤rafyadaki sosyal muhalefet dinamiklerini örgütleyip uyumland›racak ve de tutarl› bir iktidar perspektifiyle seferber edebilecek PART‹ henüz üretilememifl ve iflbafl› yapamam›flt›r.
Komünistlerin Birli¤i gerçeklefltirilememifltir. Devrimci ve
Marksist Kadrolar›n yaflad›¤› “Öndersizlik Krizi” henüz afl›lamam›flt›r. Dolay›s›yla yerel, ulusal, sosyal, s›n›fsal ve evrensel diyalektik bütünlü¤ünü gözeten tezlerimizle tahlillerimiz de henüz senteze kavuflamam›flt›r. Dünyada da, bölgemizde de, memleketimizde de s›n›f mücadelesi geliflip güçlenmektedir.
Hegemonlar haks›z ve kirli savafllar›n› emekçi halklar›m›za
dayatmaktad›r. Emperyalist-kapitalizme karfl› kolektif akl›, kolektif
bilinci ve kolektif eylemi henüz örgütleyememifl durumda iken, al›fl›lagelmifl biçimlerle, bu yeni y›lda da; hiçbir inand›r›c› karfl›l›¤› bulunmayan “‹yilik, sa¤l›k, bar›fl, eflitlik, özgürlük ve mutluluk” mesajlar›n› veremiyoruz.
Hegemonlar baflta iflçi s›n›f›n›, emekçi halklar›m›z›, tüm dürüst
ve namuslu insanlar›m›z› savafla ça¤›r›yor. Önümüzde çetin s›n›f
mücadelesi günleri var.
“Demokratik Cumhuriyet” ve “‹leri Demokrasi” ninnileriyle
uyutulmaya çal›fl›lan iflçi ve emekçileri uyarmak amac›yla; 2011
yeni y›l mesaj›m›zda bu düflüncelerin bir kez daha bilince ç›kar›lmas›n› uygun buluyoruz.
Her fleye ra¤men en baflta içerideki ve d›flar›daki hapishanelerdeki dost, arkadafl ve yoldafllar›m›z›n olmak üzere, yönü proletaryaya dönük tüm kadrolar›n ve okurlar›m›z›n yeni y›l›n› kutluyor,
Devrimci ve Yoldaflça Selamlar›m›z› iletiyoruz.
SORUN Polemik Dergisi
Çal›flanlar› Ad›na
S›rr› Öztürk
5
POL‹T‹KA CEPHES‹
Turgay Ulu
-De¤erlendirme-
Hukuk mu Dediniz?
31-12-2010 tarihinden itibaren yürürlü¤e giren CMK 102/2 maddesi dolay›s›yla kamuoyunda bir uzun tutukluluk tart›flmas› gündeme geldi. Yasan›n yürürlü¤e girmesine bir gün kala gündeme gelen bu tart›flma k›sa sürede yine gündemden düflecek. Bu toplumun bellekleri iyice
zay›flat›ld›. Kimse 15 y›llara varan tutukluluk süresince bizlerin nas›l yarg›land›¤›, hukuk sisteminin nas›l iflletildi¤ini sormad›.
Mevcut hukuk sisteminin kimlerin ç›kar›na göre düzenlenmifl oldu¤undan ba¤›ms›z olarak düflünecek olursak, mevcut haliyle k⤛tta yaz›l› olan hukuk kurallar›n›n bile mahkemeler taraf›ndan uygulanmad›¤›n›,
mahkemelerin tamam›yla s›n›fsal ve siyasal durufla göre politik kararlar
verdi¤ini rahatl›kla söyleyebiliriz.
Daha önce iki kez ertelenen, uzun tutuklulu¤un s›n›rlanmas›yla ilgili maddenin yorumlanmas› konjonktüre göre veya mahkemeden mahkemeye göre de¤ifliklik arz ediyordu. Yasan›n yürürlü¤e girme ihtimali varken baz› mahkemeler on y›ld›r tutuklu olanlar› tahliye etti. Baz› mahkemeler ise bunun tersi bir tutum izleyerek bizleri tahliye etmediler. Yasan›n yürürlü¤ünün ertelenmesinden dolay›, baz› mahkemelerce tahliye
edilenlerle ayn› statüde olan tutuklular flu anda hükümlü durumdalar ve
art›k onlar için bu yasan›n yürürlü¤e girmesi herhangi bir fley ifade etmiyor. Bu durumun eflitlik ilkesiyle ba¤daflt›¤›n› kim iddia edebilir? Benzer
bir durum ölüm oruçlar›n›n yafland›¤› dönemde de oldu. Devlet, ölüm
oruçlar›n›n etkisini zay›flat›p bitirmek için bir çok tutukluyu 399. maddeden tahliye etti. Say› azald›ktan sonra, daha önce tahliye edilenlerle ayn› durumda olan ve kendisine bakamayacak derecede sakat kalanlar
6
tahliye edilmediler. Üstelik daha önce tahliye edilmifl olanlar da tutukland›lar. Bu uygulamalar›n hukuka uygun oldu¤unu kim söyleyebilir?
Bir de duruflma aflamalar›na göz atal›m. Bakal›m buralarda hukuk
nas›l iflliyor? Ben, vesikal›k bir foto¤raftan, g›yab›mda yap›lan (yapt›r›lan
desek daha do¤ru olur) teflhis dolay›s›yla tutuklanm›fl›m. Yarg›land›¤›m
eylemle ilgili mahkemede ifade veren ve benimle yüzlefltirilen tüm tan›klar ve tüm san›klar “bu de¤il” demifltir. Bunun üzerine, daha ilk mütalaada savc› Mete Göktürk, benim tahliye ve beraat›m› istemifltir. Fakat heyet bunu dikkate almayarak benim tutuklu¤umun devam› yönünde karar
vermifltir. Duruflmalar boyunca, aleyhimde hiçbir geliflme olmam›flken
savc›n›n de¤iflmesi dolay›s›yla gelen baflka bir savc› benim müebbetten
cezaland›r›lmam yönünde mütalaay› de¤ifltirmifltir.
T‹KB örgütünün genel sekreteri oldu¤u iddias›yla tutuklu bulunan
Kenan Güngör’ü, bir hastane sevki s›ras›nda kaç›rma giriflimi eyleminde
yer ald›¤›m iddia ediliyordu. Fakat bu eylemden dolay› yarg›lanan di¤er
san›klar, sorguda verdikleri ifadelerde benim bu eylemde yer ald›¤›ma
dair bir beyanda bulunmuyorlar. Beni tan›mad›klar› için söylememifl olabilecekleri de iddia edilemez. Çünkü san›klardan biri beni daha öncesinden Ümraniye hapishanesinden tan›maktad›r. Bu eylemi kimlerle birlikte
yapt›¤›n› itiraf eden itirafç› san›k da benim bu eylemde yer ald›¤›ma dair
bir beyanda bulunmuyor. Mahkeme heyeti, ayn› duruflma salonunda bulunan itirafç› san›kla beni yüzlefltirmiyor. Benim bu eylemde yer al›p almad›¤›m› itirafç› san›¤a sormuyor. Yarg›tay baflsavc›s› da bu yüzlefltirme
yap›lmadan, eksik soruflturma sonucu hüküm kuruldu¤unu ilamda belirtti¤i halde heyet yüzlefltirme yapmayarak delil karartma yöntemini aç›k bir
flekilde uyguluyor. Vesikal›k foto¤raftan beni g›yab›mda teflhis etti¤i söylenen tan›k, duruflmalara getirilmiyor ve benimle yüzlefltirilmiyor. Silahlar
ve di¤er araçlarda benim parmak izimin oldu¤una dair, talep etmemize
ra¤men, herhangi bir rapor getirilmiyor. Dinlenen tan›klar›n ve san›klar›n
hiçbirisi benim bu eylemde yer ald›¤›m› söylemiyor. Vesikal›k bir foto¤raftan, g›yab›mda yap›lan teflhisin de, tan›k duruflmaya yüzlefltirilmek üzere getirilmedi¤i için düflmesi gerekir. Mevcut hukuka göre; delillendirilemeyen ve flüpheye dayanan iddia san›¤›n lehine ifller.
Görüldü¤ü üzere, benim 15 y›ld›r tutuklu bulundurulmam›n hiçbir
hukuki gerekçesi bulunmuyor. Peki, hapsedilmemdeki gerçek neden
nedir? Hiçbir delil olmad›¤› halde ve benim bu eylemde yer almad›¤›m
7
kesin olmas›na ra¤men hapsedilmemin tek nedeni; iflkenceli sorguda
direnmifl olmam ve ifadeden imtina etmifl olmamd›r. ‹flkenceli sorguda
direnmifl olmam “örgüt tavr›” olarak de¤erlendirilmifl ve intikam al›nmak
için baflkas›n›n yerine hapiste yat›r›lmaktay›m.
Tüm duruflmalarda ve savunmalar›mda da belirtti¤im gibi, T‹KB
üyesi olsayd›m ve böyle bir eylemi gerçeklefltirmifl olsayd›m, üstlenir,
eylemin sorumlulu¤unu al›rd›m ve baflkas›n›n haks›z yere ceza almas›na göz yummazd›m. Devrimcilerin tarihsel pratikleri bu yönde olmufltur.
Evet, ben Marksist’im. Dünya görüflümü gizlemiyorum. ‹flkenceli sorguda direnmifl olmam›n da nedeni budur. Hallac-› Mansur, fieyh Bedreddin ve ya ‹brahim Kaypakkaya niçin direndiyse ben de onun için direndim. Benim bu davadaki eylemim iflkencede direnmektir. Eylemimin arkas›nday›m. ‹flkencede direnmenin cezas› neyse çekerim.
Kendimi bir ma¤dur olarak görmüyorum. Hiçbir zaman “niye bana
iflkence yapt›lar” diye düflünmedim. ‹flkence yapmak egemen s›n›f için
ola¤an ifllerden biriydi. Dolay›s›yla benim iflkencede direnmem de flafl›rt›c› olmamal›d›r. Direnmek de ola¤and›r. S›n›fsal bir tav›rd›r. Direnmek
bir örgüt tavr› olabilir. Ancak her direnen bu örgütün üyesi olacak diye
bir kural yoktur. Benimki s›n›fsal bir tav›rd›r. Henüz içinde yer alabilece¤im türden bir proletarya partisi yoktur. Olsayd› bunu savunurdum.
Kapitalist sisteme karfl› muhalif olan bir aileden geldi¤im ve Marksist dünya görüflünü savundu¤um için benim böyle bir eylemde yer alabilece¤im yönünde kanaat yürütülmüfltür. ‹ddiayla ilgili herhangi bir somut delil gösterme ihtiyac› duyulmam›flt›r. Önce ortada bir fail yokken bu
eylem benim üzerime y›k›lmak istenmifltir. Önce bir fail ilan edilmifl,
ad›ndan delil bulunmaya çal›fl›lm›flt›r. Fakat tüm u¤rafllara ra¤men ortaya herhangi bir delil ç›kmam›flt›r. Sonradan tutuklanan ve bu eylemle ilgili ifade veren san›klar›n beyanlar›ndan, benim bu eylemde yer almad›¤›m yüzde yüz olarak kan›tland›¤› halde tahliye edilmedim. Onlar için
benim bu eylemde yer almam›fl olmam hapiste yatmama engel de¤ildir.
Marksist dünya görüflünü savunuyor oluflum ve iflkencede direnmifl olmam, ömür boyu hapiste tutulmam için yeterlidir.
Adil yarg›lama ilkesine uyulmad›¤› A‹HM’nin devleti mahkûm etmesiyle sabitlenmifltir. Ayr›ca Uluslararas› Af Örgütü benim yarg›lanma sürecimi; adil yarg›lama ilkesine uyulmamas›na Türkiye’den örnek dosya
olarak seçmifl ve bir kampanya gerçeklefltirmifltir.
8
Kapitalist rejimin neresine dokunsan cerahat f›flk›r›yor. Egemen s›n›f›n klikleri birbirilerinin kirli çamafl›rlar›n› ortal›¤a saç›yorlar. Bu kirlenmifllik atmosferinde temiz kalan ve utan›l›r fleylerle suçlanamayacak
olanlar biz Marksistleriz. Her türlü kirli yöntemi kullanan ve hileden, yalandan çekinmeyen bir sistemin temsilcilerinin hakk›m›zda adil yarg›lama yapmas› ve hukuk normlar›na uymas› beklenemez. Gerçek adalet
ancak hakikat mücadelesi yürütenler taraf›ndan uygulanacakt›r. O zaman suçlunun kim oldu¤u ortaya ç›kacakt›r.
Not: Turgay Ulu Arkadafl›m›z bu yaz›s›n› henüz tahliye olmadan önce yazm›flt›r. Sistemin-düzenin “hukuk” anlay›fl›n› en çarp›c› biçimde
yans›tan bu yaz› siyasî tutsaklar›n nas›l yarg›land›¤›n› aç›kça ortaya koymaktad›r. “Kamuoyu”, bu yaz› sayesinde Marksist bir siyasî tutsa¤›n gözünden mevcut “hukuk” hazretlerinin nas›l iflletildi¤ini (Kolektifimize de
s›kça sorulan bu türden sorular›n cevab›n›) sorumlu ve ilk a¤›zdan ö¤renmifl olacakt›r. (S. P.)
9
En Hayatî Sorun
-Mektup-
Komünistlerin Birli¤i*
Afla¤›daki yaz› bir mektup üslubu ile kaleme al›nm›flt›r. Mektup çeflitli zamanlarda Kolektifimiz ile iletiflim arayan ve diyaloga girenlerin s›kça tekrarlayarak bilince ç›kar›lmas›n› uygun buldu¤umuz “Komünistlerin Birli¤i” sorunsal› hakk›ndaki öneri, elefltirileri ile tez ve tahlillerimizi
tart›flmaya de¤er bulan kiflilerin bu konudaki sözlü-yaz›l› görüfllerini yans›tt›¤› için afla¤›daki yaz›n›n taraf›m›zdan mektup fleklinde derlenerek
sunulmas›n› ve Kolektifimiz’in özet cevab›yla birlikte yay›mlanmas›n› uygun bulduk.(S. P.)
“‘Komünistlerin Birli¤i’ konusunu ya da sorunsal›n› sürekli gündemde tutuyorsunuz. Sorun Yay›nlar› Kolektifi’nin üretti¤i SORUN Polemik Dergisi oluflturuldu¤u günden bu yana sayfalar›n› sanki bu konu
üzerine odaklam›fl durumda. Telif kitaplar›n›zda da inatç› ve ›srarl› bir biçimde ‘Komünistlerin Birli¤i’ konusunu sürekli iflliyorsunuz. Kolektifiniz’in oluflturuldu¤u 7 Kas›m 1975 tarihinden bu yana Parti ve Partileflme Sorunu’nu gündeme getiriyorsunuz ve yaz›lar›n›zda iflliyorsunuz.
Bu “Ana Fikri” besleyen ve “Yard›mc› Fikir” anlam›na gelen konulara
a¤›rl›k veriyorsunuz. “Dar grup kültüne” ve kendili¤inden örgüt kurup
parti ça¤r›fl›m› yapanlara fliddetle karfl› ç›k›yorsunuz. Ba¤›ms›z s›n›f tavr›n›z› koruyorsunuz. Mevcut grup, çevre ve örgüt yap›lar›n›n d›fl›nda durmay› ye¤liyor ve bu amaçla an›lan-an›lmayan ifller yap›yorsunuz. Elbette bu türden konular› gündeminde s›cak tutan ve kendi meflreplerince
“Komünistlerin Birli¤i” diye söze bafllayan baflka yay›n organlar› da vard›r. Aralar›ndaki iletiflim ve koordinasyon eksikli¤ine ra¤men onlar da bu
konu hakk›ndaki görüfl ve önerilerini s›cak tutmaya çal›flmaktad›r.
100 y›ll›k s›n›f mücadelesi tarihi ve devrimci geleneklerimiz aç›s›ndan bak›ld›¤›nda bu olgu ve ‘Komünistlerin Birli¤i’ sorunsal›n›n çeflitli
yay›n organlar›nda gündeme tafl›n›p tart›fl›lmas› son derece sevindiricidir. Önemli bir geliflmedir. Ayn› zamanda ba¤r›nda tafl›d›¤› çeliflkiler ve
soruna çözüm yöntemi üretilemeyifli yüzünden de son derece kayg› vericidir.
10
Kolektifiniz’in konumu ile bu konuyu iflleyen di¤er yay›n kolektiflerinin konuya bak›fl ve yönelifllerini yak›ndan izlemekteyiz. ‘Komünistlerin Birli¤i’ni telaffuz edenler aras›ndaki ilkesel temel ayr›l›k ve yak›nl›klar›n neler oldu¤unu ve bu yolda neler yap›ld›¤›n› ö¤renmek istiyoruz.
Yeni bir sosyalist kültür, yeni bir devrimci siyasî terbiye, yeni ve anlaml› bir ileri ad›m at›lmas›n›n gere¤ini dile getiriyorsunuz. Devrimci,
Sosyalist ve Marksist geçinen gruplar d›fl›nda yaln›zca Kolektifiniz Çal›flanlar› “Marksizmin yorumu ve pratikte yeniden üretimi” diye söze
bafllamaktad›r. Bu yöntemle Marksizm ad›na yap›lan çok yönlü sapk›n
ak›mlara, dogmalara karfl› ç›k›yorsunuz.
Devrimci Hareketimizin kadrolar›n›n -herkesin- eski elbiselerinden
ar›n›p yeni bir kal›ba dökülmesini ve yeni bir halita oluflturmas›n›n önemini vurguluyorsunuz.
Kolektifiniz’in kulland›¤› literatürle ifade edeceksek; “Sol Cenah”›m›z bu yolda ne “Somut durumun somut tahlilini” yapabilmifl, ne iktidar projesi haz›rlayabilmifl, ne hesaplaflabilmifl, ne ayr›flabilmifl, ne de
buluflup bütünleflebilmifltir. Devrimci ve Marksist Sol Kadrolar hâlâ “Öndersizlik Krizi” yaflamaktad›r. Sosyal muhalefet dinamiklerini uyumland›r›p seferber edebilecek bir kurmayl›¤a da sahip de¤iliz.
‹flçi s›n›f› hareketi, sosyalist hareket, emekçi kad›n hareketi, ilericidevrimci gençlik hareketi, K›z›lbafl-Alevi hareketi, Kürt Ulusal Özgürlük
Hareketi, yoksul köylülük ve fukara Müslüman cenah›n talep ve ihtiyaçlar›n› harmanlayarak öne ç›karacak tutarl› bir kurmayl›ktan da yoksunuz.
Her sosyal muhalefet dinami¤i “kendi göbe¤ini kesmeye” çal›flmaktad›r.
“Sosyalizm ve Devrim” aflk›na(!) “herkesin kendine Müslüman oldu¤u”
ve “herkesin kendi amentüsünü okudu¤u” bir süreci yafl›yor ve bu durumdan büyük kayg›lar duyuyoruz.
“Sol Cenah›m›z” politikas›zd›r. Politika sahnesindeki eksiklik; birleflik, güçlü, güvenilir ve donan›ml› bir Komünist Partisi’nin hayattaki yerini bir türlü alamay›fl›d›r.
‹flçi s›n›f›n› politika d›fl›nda tutan burjuva savunucu politikalar hâkimiyetini korumaktad›r. ‹flçi s›n›f›n› politikas›zlaflt›ran sa¤l› “sol”lu burjuva
partilerinin yan› s›ra ilerici, demokrat, devrimci, sosyalist, Marksist geçinen küçükburjuva “sol” örgütler de mevcut konumlar›yla sistemin mant›¤›na uygun hareket etmektedir.
Komünist hatta Bolflevik isim ve s›fatlar›n› büyük bir “özgürlük” içinde kullanan / kullanabilen örgütler kendili¤inden kurduklar› örgütlerini
11
parti yerine koymakta / koyabilmektedir. Böyleleri özel yaflam›, ifli ve
üretimi ile bu iddialar›n› kan›tlayamamaktad›r. Bu durumdan böyleleri
de¤il bu alan› onlara terk eden Hakikî Komünistler yani hepimiz sorumlu ve hatta suçluyuz. Çünkü devrimci iradi müdahalelerle çeflitli ve çok
yönlü inisiyatifleri kullanamam›fl›z. ‹deolojik, teorik ve politik yöneliflleriyle bu yolda çeflitli haz›rl›k çal›flmalar› yapan Devrimci ve Komünist Kadrolar› program+kadro+taktik+strateji vb. ilkesel temel konularda kongre
yöntemiyle biraraya getirememifliz.
Devrimci politikalar aç›s›ndan da âdeta “Köpeksiz Köy” durumundaki bu memlekette ‘Komünistlerin Birli¤i’ diye söze bafllayan ve sosyal
pratikte önemli ifller yapmaya yönelen Hakikî Komünist Kadrolar› da hep
yaln›z b›rakm›fl›z. Komünistlere karfl› burjuvazinin sistemli bask› ve terörü yetmiyormufl gibi “Sol Parselasyon” iflinde “usta” olan burjuva ve küçükburjuva “sol” e¤ilimlerin binbir kuflatmas›n› da bir türlü k›ramam›fl›z.
Devrimciler ve Komünistler aç›s›ndan son derece kayg› verici olan
bu durumun afl›lmas›n›n gerekti¤ine inan›yoruz. Teslim olmasak da “Nesnel Gerçeklik”i do¤ru tahlil ve tasvir etmek durumunday›z. Konuya s›n›f
mücadelesi perspektifi aç›s›ndan bakt›¤›m›zda tablo son derece ürkütücüdür. Bu ürkütücü siyasî tabloyu net biçimde resmetmekten asla korkmuyoruz. Korkmamal›y›z. Korku baflka devrimci kayg› daha baflkad›r.
Kolektifiniz Çal›flanlar›’n›n sürekli ve sistemli biçimde gündemde s›cak tutmaya çal›flt›¤› ve özetlemeye çal›flt›¤›m›z bu türden konu bafll›klar›n›n her biri ayr›nt›l› irdelenmeye ve tart›fl›lmaya aç›k sorunlar›m›zd›r.
Çeflitli saptamalarla yap›lmaya çal›fl›lan tahliller do¤rudur. Fakat çözüm
yöntemleri üretimindeki “Devrimci ve Komünist Cüretimiz” eksik ve zaafl›d›r.
Kolektifiniz’in yakalam›fl oldu¤u ve bilince tafl›d›¤› ‘Komünistlerin
Birli¤i’ söylemi; Devrimci Hareket’imizde özlemi duyulan, en hayatî ve
en belirgin çok önemli bir sorunumuzdur.
Kolektifiniz’in de s›kça vurgulad›¤› gibi; “ ‘Komünistlerin Birli¤i’ bizatihi Komünistlerin Komünist olmas› demektir.” Özetle sundu¤unuz ideolojik-teorik tahlillerinizdeki genel do¤rulara de¤er veriyor ve bu
türden de¤erlendirmelerinize eksikli de olsa kat›l›yoruz. Konuyu ayr›nt›l›
iflleyen polemik türü yaz›lar›n›z› da özenle okuyoruz. Bu konular üzerinde Kolektifiniz’in bafl›n› çekti¤i çeflitli “‹stiflari Toplant›”, iliflki ve diyaloglar› da yak›ndan izliyoruz. Bu yolda att›¤›n›z özenli / dengeli ad›mlar›n›z›
12
ve bu hayatî konuyu çeflitli panel-söylefli etkinlerinizde de gündemde s›cak tuttu¤unuzun da fark›nday›z.
Nihai amac› s›n›fs›z, sömürüsüz, s›n›rs›z, eflitlikçi, özgürlükçü bir
dünyay› infla etmek olan tüm kadrolar› sahiplenifliniz, Kitap+Dergi+Gazete vb. araçlar›n›zda bu kadrolar›n yaz›lar›na da bilinçli olarak ve ayr›m
gözetmeden yer verifliniz, çeflitli panel-söylefli etkinliklerinde onlara en
az›ndan “Yol Arkadafl›”, “Mücadele Arkadafl›” ya da “Yoldafl” muamelesi yapman›z› son derece do¤ru, ö¤retici ve örnek devrimci bir davran›fl
olarak de¤erlendiriyoruz.
Henüz “Dar grup kültü” ya da “Tap›n›m›” diye adland›rd›¤›n›z kesimlere fliddetle karfl› ç›k›yor ve “Devrimci Harekette kolektif olan her fley bize yabanc› de¤ildir.” diyorsunuz. Kolektifiniz’den baflka hiçbir grup, çevre ve örgüt bu gerçekli¤i samimiyetle ifade etmemekte ve âdeta grupçu
konumunu savunmaktad›r.
fiu aflamada farkl› örgütsel formasyonlarda durmay› tercih eden ya
da ba¤›ms›z durmaya özen gösteren komünistlerin özgünlük ve özgürlüklerini korumas›na büyük de¤erler veriyorsunuz. Bu tavr›n›zla; “Tart›flmadan kaçan yok. Gelin birlikte yürüyelim. Deneyim aktar›m›nda bulunal›m. Birbirimizden ö¤renelim. Sorunlar›m›z› olmas› gereken yerde tart›flal›m. Hayat ve mücadelenin ö¤retti¤i ve de eksikli¤i hissedilen örgütsel güvencemizi birlikte üretelim. fieytan›n baca¤›n› birlikte k›ral›m. Devrimci Hareketimizin ihtiyaç duydu¤u Kurum ve Araç’lar›m›z› birlikte infla edelim. Burjuvazinin iflini kolaylaflt›ran teori pratikler yerine iflçi s›n›f›
ve emekçi halklar›m›z›n taleplerini öne ç›karan projeler üretelim. Burjuvaziyi hem geri ad›m atmaya zorlayal›m hem de gerici sistemini devrimci yol ve yöntemlerle aflmak için kolektif ad›mlar atal›m. Devrimci tarih
ve geleneklerimizi sahiplenelim. Sa¤ ve “sol” teslimiyetçi oportünizmi
birlikte a盤a vural›m. ‹çimizdeki bilcümle tasfiyeci, merkezci “Elo¤ullar›n›” ay›klayal›m. Bilimsel Sosyalizm-Komünizm temelinde burjuva ideolojisi ve revizyonizmin sald›r›lar›n› birlikte gö¤üsleyip aflal›m. Kendi yerli
sentezimizi üreterek Dünya Devrimci Prati¤ine yaflad›¤›m›z co¤rafyadan anlaml› ve ileri bir halkay› da bizler ekleyelim.” diyorsunuz.
Yaln›zca bu türden de¤erlendirmelerle yetinmiyor ve s›n›rl› güç ve
cüretinizle sosyal pratikte bunu yans›tmaya da çal›fl›yorsunuz. Temel ilke ve amaçlar›n›z, ‘Komünistlerin Birli¤i’ yolundaki yöneliflleriniz -yetmez ama- V. ‹. Lenin’in ö¤rettikleridir. Ne hazin yaflad›¤›m›z topraklarda
Lenin’in yöntemlerini kavrayan ve daha da gelifltirmeye çal›flan kadrolar
13
giderek azal›yor. Burjuvazi elindeki araçlarla kazanaca¤›m›z insanlar›m›z› Devrimci Hareketten kopar›p kendi cenah›na çekiyor. Bir yandan
sistemin açt›¤› kanallarda boy gösteren liberal “sol”, özgürlükçü “sol”,
“yeni-sol”, postmodern “sol”, di¤er yandan ulusalc› “sol” ak›mlar burjuvazi ile birlikte ‘Komünistlerin Birli¤i’ sorunsal›n›n önünü kesmek için can
siperane dövüflüyor! Bu süreçlerde Devrimcilerin, Komünistlerin cüreti /
cüretlerimiz sorgulan›yor. Emperyalist-kapitalizmin insanlar›m›z› kuflatma ve yabanc›laflt›rma yöntemleri giderek amac›na ulafl›yor.
Dünya genelinde de, yaflad›¤›m›z co¤rafyada da, Bölgede de
önemli kütlesel ç›k›fllar ve aray›fllar habire gelifliyor.
Kolektifiniz Çal›flanlar› bu sürecin fark›nda olarak önemli katk›lara
damgas›n› vurmaya yelteniyor. An›lan-an›lmayan etkinliklerinizin d›fl›nda
“10 Eylül 1920 TKP ve Günümüz Komünist Hareketinin Hayatî Sorunlar› Forum”unu da yak›ndan izledik. Konuyu aç›k faaliyet alanlar›nda hem
ilgililerle hem de konuyu izlemek durumunda olan kadrolarla aç›kça tart›flmaktan da geri durmuyorsunuz. Bu türden yöneliflinizle de kendinize
ve tezlerinize güven duydu¤unuzun hem mesaj›n› veriyor hem de bu olgunun alt›n› kal›n çizgilerinizle iflaretliyorsunuz. Kitlelerle kolay iletiflim
kuruyor, yöneltilen sorulara aç›k ve net cevaplar veriyorsunuz. An›lan bu
etkinli¤inizi ayr›ca kitaplaflt›rm›fl bulunuyorsunuz. Forum ve benzeri iletiflim aray›fl ve yönelifllerinizle nereye varm›fl oldu¤unuzu hem merak
ediyoruz hem de “bu amaçla daha neleri yapabiliriz?” sorunsal›n› Kolektifiniz Çal›flanlar›yla tart›flmak istiyoruz.
Baz› yaz›lar›n›zda “Henüz d›fl›m›zdaki Devrimci ve Marksist Kadrolar üzerinde ‘Komünistlerin Birli¤i’ konusunda anlaml› bir bas›nç uygulayamad›k.” diyerek bir “özelefltiri” ya da bir durum saptamas›nda da bulunuyorsunuz. Devrimci geleneklerinize uygun biçimlerde sorgulama ve
direnme kültürünün geliflmesine çal›fl›yorsunuz. “Nesnel durumun saptanmas›nda” asla ikircimli olmad›¤›n›z›; “Nesnel duruma” asla biat etmedi¤inizi de yak›ndan biliyor, görüyor ve izliyoruz.
Hakikatin görülmesi ve teslim edilmesi elbette kolay de¤ildir. Köklü
çözüm yöntemleri üretilerek bu meselemizin nihai hedefine kavuflturulmas› ifli de asla kolay olmayacakt›r. Uzun erimli, soluklu, dengeli ve çetin bir maratona haz›r olmal›y›z. Böylesine anlaml› kendi iç ve örgütsel
donan›mlar›n› gerçeklefltiremeyenlerin karfl›s›ndaki güçlerin dengesini
bozmas› ve sa¤l› “sol”lu burjuva politikalar› aras›na kama sokmas› da
düflünülemez.
14
Ulusal ve uluslararas› ölçekte burjuva diktatörlü¤ünün tiksindirici
bask› ve terörü alt›nda yafl›yoruz. ‹nsan›n ve insanl›¤›n sosyal / evrensel
kurtuluflu için aya¤a kalkmas› yerine insan›n ve insanl›¤›n bu düzeyde
diz çöküp düflürülüflünü çok büyük kayg›larla izliyoruz. “‹nsanl›k yeniden nas›l aya¤a kalkacakt›r?” sorusuna cevap aramayan, emperyalist-kapitalizmi sorgulamayan ve aflmaya çal›flmayan bir “sol” nas›l bir
Sol’dur? Hayat ve mücadele hepimize ‘Komünistlerin Birli¤i’ d›fl›nda
ne ö¤retmifltir?
“Örgütler Anarflisi” hastal›¤›m›z›n tedavisini bizler de burada ve bu
türden yönelifllerde görüyoruz. Devrimci Hareket’imizde art›k ‘Komünistlerin Birli¤i’ davas› d›fl›nda tutulacak örgütsel bir halka kalmam›flt›r.
Yoktur.
Çok büyük bedeller ödenmifl, çeflitli k›r›m ve k›y›mlardan geçirilmifl
bir co¤rafyan›n kadrolar›y›z. Zaman ve kadro israf›na ra¤men bu konuyu b›k›p usanmadan gündemde s›cak tutmal›y›z.
“Devrimciler, Komünistler, Yoldafllar!” diye bafllayan bir ça¤r› ile bir
bafllang›ç yapamaz m›y›z? Bu ça¤r›da, sosyalizm ad›na yap›lan binbir
saçmal›klar› s›ralayamaz m›y›z? Politik a盤a vurma görevimizi yerine
getirmek, sosyalizm ve devrim ad›na yap›lan ihanetleri s›ralamak, konuya duyarl› insanlar›m›z› düflündürmeye zorlamak o kadar zor mudur?
‘Komünistlerin Birli¤i’ sorunsal›n› büyük bedeller ödeyerek yay›n
araçlar›m›zda dillendirmekle yetinmemeliyiz. Yaflad›¤›m›z topraklarda
Sosyalizm ve Devrim u¤runa büyük bedeller ödenmifltir, hâlâ da ödenmektedir. Teslim olmayan, teslim al›namayan devrimci direngenlikler,
hak arama eylemleri, kütlesel ç›k›fllar ve bütün bunlar kolektif inisiyatiflerin gecikmeden birlikte hareket edilmesi gerekti¤inin flart oldu¤unu ö¤retiyor.
“Benim partim, benim sendikam, benim kitle, gençlik, kad›n örgütüm, benim radyom, benim gazetem-dergim, benim televizyonum, benim iflçi-gençlik-kad›n kurultay›m…” diyenleri hakl› olarak ve mizahla kar›fl›k söylemlerle düflündürücü biçimde a盤a vurmaya çal›fl›yorsunuz.
Böylelikle kolektifli¤in önemini birilerine ö¤retmeye çal›fl›yorsunuz. Elbette bununla da yetinmiyorsunuz. Yaparak göstermenin yolunu da deniyorsunuz. Yapt›¤›n›z polemiklerle epeyce de “düflman” kazan›yorsunuz!.. Burjuva ve küçükburjuva “sol” e¤ilimlerin düflmanl›klar›ndan korkmamak durumunday›z.
15
Mücadelenin ateflinden gelen kadrolar›n devrimci inisiyatiflerini kullanarak kolektif, anlaml› ve ileri bir ad›m atmas› o kadar zor mudur?
‹deolojik, politik ve örgütsel mücadelemizin en anlaml› halkas› ‘Komünistlerin Birli¤i’ meselesinde dü¤ümlenmifltir. Zincirin tek tek halkalar›n› de¤il tümünü kavramak durumunday›z. Her birimin burjuvazi ile
tek tek dövüflmeye kalkmas› Devrimci Hareketimize çok büyük zararlar
vermifltir. Günümüzde art›k pratik örgütçü devrimci inisiyatiflere fliddetle ihtiyaç duyulmaktad›r. Komünistler e¤er komünist iseler devrimci iradelerini her koflulda ve her fleye ra¤men ortaya koymak durumundad›r.
‘Komünistlerin Birli¤i’nin gerçekleflmesi konusunda birey, grup, çevre
ve örgüt yap›lar›n›n program ve proje dayatma ve bunlarla bu hayatî meseleyi savuflturma haklar› yoktur. Olamaz. Olmamal›d›r.
Kolektifiniz’in yaz›l› metinlerinde “Birleflik, güçlü, güvenilir ve donan›ml› bir SINIF PART‹S‹” olarak ifade etti¤inizi de yakinen biliyoruz.
Kadrolara program dayatm›yorsunuz. Parti ve Partileflme Sorunlar›n›
tart›fl›rken tarihselden güncele, güncelden tarihsele göndermelerde bulunarak temel ilkeleri, amaçlar› ve devrimci ütopyalar›n›z› dile getiriyorsunuz. Afl›r› teorisizme ve entelektüalizme kaymadan, pratik örgütçü çabalar› öne ç›kararak, k›sa tutulmufl bir programla ve yönü proletaryaya
dönük tüm komünistleri toplant›ya ça¤›rman›z› öneriyoruz.
‘Komünistlerin Birli¤i’ni telaffuz edip de kural ve ön flart koflmayan tek birim Kolektifiniz’dir. Kolektifiniz Çal›flanlar› bu konuda ve bize
göre daha “avantajl›” bir konumdad›r. S›n›f mücadelesinde hak edilmifl
bu türden konumlar› harekete geçirmek durumunday›z. Kendili¤inden
örgüt kurup parti ça¤r›fl›m› yapanlardan da de¤ilsiniz. Burjuva ve küçükburjuva “sol” sapk›nl›klar karfl›s›nda s›n›fsal tevazular›m›z›n gösterilmeyece¤i tarihsel anlar da vard›r. Bayraklar› kar›flt›rmayal›m ama birlikte
dövüflmenin pratikleri yasak savar biçimlerde örgüt, çevre, dergi adlar›n› an›p bildiri yay›nlamaya ve pankart gösterilerine indirgenmifltir. “Bayraklar› kar›flt›rmayal›m!” demiyorsunuz. Bayraklar›m›z›n kar›flt›r›lmayaca¤› veya birlefltirilece¤i anlar› “masa bafl› diyaloglar” de¤il, hayat ve mücadele belirler.
Birleflik, güçlü ve donan›ml› “TEK PART‹, TEK SEND‹KA, TEK
GENÇL‹K ÖRGÜTÜ” slogan›n›zla iktidara gelmenin yolunun nas›l döflenece¤ini de gösteriyorsunuz. ‹flçi s›n›f›n›n siyasal ve sendikal birli¤i sorunsal›n› da yaln›zca Kolektifiniz’in yay›mlad›¤› kitap, dergi ve gazetelerde görüyoruz.
16
S›n›fsal tevazuunuzu gözeterek mevcutlar gibi bir iflleyifle sahip olmad›¤›n›z› sürekli izaha kalk›fl›yorsunuz; “Benzerleri gibi örgüt / parti de¤iliz; ama flekilsiz de de¤iliz.” diyorsunuz. PART‹’mizi ar›yoruz” diyorsunuz. Hepimiz de ar›yoruz. Bu konudaki tutarl›-somut-amaçl›-dengeli ilkesel tavr›n›zla, elefltiri ve önerilerinizle samimiyetiniz sosyal pratikte test
edilmifl ve çeflitli vesilelerle s›nan›p denenmifltir. Mevcut “sol” tabloya ve
de iflleyifle sahip “Devrimci Hizay› bozan” bir örgüt de kurmad›n›z. “Komünist Manifesto’nun ‘Parti varken parti kurulmaz!’ ilkeselli¤ine -Komünist Disiplinine- uydunuz.” Lenin’in Parti infla etme -oluflturma- yöntemlerine harfiyen uydunuz. Devrimci tarih ve geleneklerimize ba¤l› ve sayg›l› oldu¤unuzu her vesileyle gösterdiniz. Ba¤›ms›z s›n›f tavr›n›z› korudunuz. RSD‹P ile Tarihî TKP’nin SINIF PART‹S‹ infla -oluflturma- Leninist
yöntemlerini sürekli gözettiniz ve bunun ajitasyonunu ve propagandas›n› yapt›n›z. Bu türden Leninist ilke ve yöntemleri (aç›k faaliyet alanlar›nda tam olmasa da) sürekli bilince tafl›maya çal›flt›n›z.
“Yerel, ulusal, sosyal, s›n›fsal ve evrensel diyalektik birli¤i”nin uzant›s›nda kendi yerli sentezimizin oluflturulmas› bahsinde de (araflt›rma-inceleme eksikliklerine ra¤men) önemli saptamalarda bulundunuz. Yaflad›¤›m›z co¤rafyadaki emekçi halk hareketlerini, isyanlar›, ayaklanmalar›, baflkald›r›lar›, iflçi s›n›f› hareketlerini, çeflitli hak arama, grev, direnifl,
iflyeri iflgali, miting ve yürüyüflleri araflt›r›p incelemeden siyasal-sosyal
devrimlere uzanamayaca¤›m›z› sürekli dillendirdiniz. 1970 - 15/16 Haziran Direnifli ruhuyla Devrimci Hareketimizin yeni nitelikler kazanmas›
mücadelesine katk› getirdiniz.
En yal›n haliyle “S›n›fs›z parti, s›n›fs›z sendika, s›n›fs›z sanat-edebiyat-estetik” diyenleri fliddetle karfl›ya ald›n›z. Bilim+Politika+Sanat+Estetik+Etik birlik ve bütünselli¤i kavgas›nda Sanat Cephesi Sosyalist
Gerçekçi Sanat Dergisi pek çok eksi¤ine ra¤men ifllevsel olma yolundad›r. Bu alanda da önemli bir halkay› yakalam›fl bulunuyorsunuz. Sanat
Cephesi burjuvazinin yoz ve kozmopolit “kültür” anlay›fl›na karfl› bir
“Karfl› Kültür” hareketidir. Sanat Cephesi Hareketi ayn› zamanda arkas›
doldurulmas› flart olan devrimci bir inisiyatiftir.
Tutarl› ‹flçi-Kitle çal›flmalar›nda, ajitasyon+propaganda+örgütlenmede ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi de bu yolda mütevazi birer katk› niteli¤indeki önemli araçlard›r.
KIRMANC‹YA BELEKÊ Dergisi de benzeri organlar›n d›fl›nda bilimsel yöntemle K›z›lbafl-Alevi meselesiyle Dersim halk›n›n ilerici kültür
S.P. F/2
17
ve geleneklerini, inanç sistemlerini, dilini, tarihini, co¤rafyas›n› gündeme
tafl›maya çal›flan önemli bir organd›r.
Tüm bu araçlar Devrimci Hareketimizin ihtiyaç duydu¤u organlard›r. Ajitasyon-Propaganda-Örgütlenme aç›s›ndan gerekli olan bu türden
organlar›n›zla da yetinemezsiniz. fiimdi s›ra kitlelerin sosyalizme ilgi duyan iflçi ve emekçilerin ifl ve üretim içinde örgütlü e¤itimine gelmifltir.
‘Komünistlerin Birli¤i’ sorunsal›n› gündemde tutan di¤er kardefl
yay›n organlar› gibi, elinizdeki / elimizdeki araçlar da eksiklidir. Yönü
proletaryaya dönük tüm kadrolar›n binbir emek ve özverilerle üretti¤i bu
organlar flu aflamada “Cürümü Kadar” bir yeri ancak yakmaktad›r. An›lan bu organlar› ne idealize ne de dramatize ederiz. Tabloyu do¤ru tasvir etmeli ve do¤ru okumal›y›z. Devrimci her yay›n organ›nda bizim insanlar›m›z›n teri ve kan› vard›r. Bu türden yay›n organlar› aras›nda da ise
olmas› gereken iletiflim-birlik-dayan›flma ve koordinasyon yoktur. Birbirlerini sevmeyen, hatta rakip ve düflman gören, yan yana gelmeyen, deneyim aktar›m›nda bulunmayan, kolektif çabalar› küçümseyen, “hüsnüne afl›k”, yapana ve üretene sayg›s› olmayan, protokol dâhi göndermeyen dergi çevreleriyle nas›l ve nereye kadar ilerleyece¤iz!?..
Öncelikle s›ralamaya çal›flt›¤›m›z bu türden konu ve sorunlar›n üstesinden gelecek ve de kapsaml› bir projeyi gerçeklefltirecek SINIF
PART‹S‹’ne sahip olmal›y›z. Bu türden bir SINIF PART‹’miz de yoksa istedi¤imiz kadar ‘Komünistlerin Birli¤i’ söylemini birbirimize tekrar edip
dural›m bu çabalar›m›zdan hiçbir olumlu sonuç al›namayacakt›r. Sosyalizm ve Devrim aflk›na(!) pek çok saçmal›klar bundan sonra da rahatl›kla sergilenebilecektir.
Devrimci Hareketimiz hâkim gerici s›n›flar›n elinde bulunan kurum
ve araçlara henüz sahip de¤ildir. Bu türden kurum ve araçlara sahip olmayan bir Sol’un da ne bütünlüklü bir “iktidar projesi” ne de bu projeye
ba¤l› ve uyumlu “demokrasi mücadelesi” ciddiye al›n›r.
‘Komünistlerin Birli¤i’ sorunsal›n›n örgütsel güvencesine kavuflturulamad›¤› bir toplumda sosyalizm ve devrim ad›na(!) daha pek çok saçmal›klar sergilenir. Daha çok k›r›m ve k›y›mlar yaflan›r.
Mevcut “sol” e¤ilimler aras›nda son derece yayg›n ve tehlikeli düflünce-davran›fl çizgileri kemikleflerek Devrimci Hareketimize “içerden”
çok büyük zararlar vermektedir. Proletarya Devrimi ve Sosyalizm-Komünizm ile asla iliflkilendirilemeyecek olan bilim ve ak›ld›fl› zararl› e¤ilimlerle mücadele flartt›r.
18
Devrimci diplomasi, devrimci ahlak ve devrimci siyasî terbiye ile
hiçbir ilgisi olmayan bireyci, benmerkezci, fanatik, sekter, ukala, lumpen
e¤ilimler h›zla ço¤almaktad›r. “Dar grup kültü” ya da “Tap›n›m›” bir türlü
y›k›lamam›fl daha da yayg›nlaflt›r›lm›flt›r.
Din, tarikat, cemaat iliflkilerine tafl ç›kartacak ölçülerde ba¤naz ve
dogmatik e¤ilimler kimi örgütlerde kol gezmektedir. Afl›nm›fl ve de afl›lm›fl teori pratiklerde ›srarl› olan kimi fleflerle kimi devrimci-sosyalist-komünist geçinen “ayd›n” taslaklar› burnundan k›l ald›rmayan, geçimsiz,
huysuz davran›fllar›yla siyasî birlik meselesine darbe vurmakta ve dolay›s›yla sisteme “kalp ilac›” olmaktad›r.
Mücadelenin ateflinden gelen, lekesiz kimlik ve kiflilikleriyle öne ç›kan, tart›flmaya de¤er tez ve tahlilleriyle ‘Komünistlerin Birli¤i’ için dövüflen de¤erlerimize inceltilmifl burjuva ve küçükburjuva yöntemlerle
sald›r›lmakta, “sinsi kuflatma”, yok sayma, sansür gibi yöntemlerle bu
türden çabalar›n önü kesilmek istenmektedir. Hakikatin yolunda yapana, üretene, kavgas›nda dik ve onurlu duran kadrolara sayg›s› olmayan
bir “sol”un gelece¤i de asla yoktur.
Devrimci Hareketimizde kimi örgütsel roller ve sorumluluklar alan
kadrolar içerideki ve d›flar›daki hapishanelerde deneyimlerden geçmekte / geçirilmektedir. Toplumca bu deneyimlerden gelece¤i kazanmak
için yararland›¤›m›z› da söyleyemiyoruz.
15 - 20 y›l›n› içeride b›rakan devrimci kadrolar d›flar›ya ç›kt›klar›nda
iddialar›n›n arkas›nda duramayan, çözülen, ifllevsizleflen, teori prati¤ini
sorgulayamayan, hayat ve mücadelenin do¤rulamad›¤› projelerini elefltirip aflamayan, yeniden üretemeyen örgütlerinin d›fl›nda durmay› tercih
etmektedir. Hayat› ve mücadeleyi kucaklayamayan, her toplumsal altüst
oluflda sosyal prati¤i ile sürekli a盤a vurulan örgütlerin teori prati¤ini
sorgulayan ve afl›lmas› için çözüm yöntemi üretmeye aday kadrolar örgütleri taraf›ndan anlafl›lmay›p d›flland›¤›nda s›n›fl› toplumun cenderelerinde kaybolup gitmektedir. Say›lar› o kadar fazla ki örneklemeye gerek
dahi duymuyoruz.
Sosyalizmin 150 y›ll›k tarihini, 100 y›ll›k s›n›f mücadelesi tarihimizi,
devrimci geleneklerimizi, Tarihî TKP’mizden bafllayarak bütün örgütsel
deneyimlerimizi hem sahiplenmeliyiz hem de sorgulamal›y›z. Ayn› zamanda bu süreçten çok yönlü sonuçlarla dersler ç›karmal›y›z. Bu deneyimlerden birer kopufl anlam›na gelen THKO, THKP-C, TKP-ML vbg.
örgütlerin, örgütsel aray›fllar›n› da sorgulamal›y›z. Günümüzde hâlâ sü19
ren kopufl deneyimlerini, örgütsel aray›fl ve yönelifllerini de Marksist
Elefltiri süzgecinden geçirmeliyiz. Co¤rafyam›zdaki bütün devrimci ve
Marksist-Leninist birikimi Leninist yöntemle süreklilik içerisinde kopufl
diyalekti¤ini iflleterek sentezleyip, Hareketi merkezilefltirerek / birlefltirerek, S›n›f mücadelesinin bütün biçimlerini yürütebilecek birleflik-güçlüdonan›ml› B‹R SINIF PART‹S‹ oluflturmal›y›z. Sorgulama bahsinde Kolektifiniz’in üretti¤i telif çal›flmalardan 15/16 Haziran ve üç ciltlik 12 Mart
1971’den Portreler türünden çal›flmalara daha fazla ihtiyaç vard›r diye
düflünüyoruz.
Tarihî TKP gelene¤imiz içinden ve d›fl›ndan yap›lan binbir kuflatmalarla süreklili¤ini günümüze kadar tafl›y›p koruyamad›¤› için an›lan örgütsel aray›fllar -kopufl deneyimleri- ortaya ç›km›flt›r.
Burjuva resmî tarih anlay›fl› ile burjuva resmî ideolojilerinin fikirsel
batakl›¤›ndan ç›kamayan ve de sosyalist-komünist geçinenler TKP ad›na(!) yap›lan sömürülerden de henüz kurtulamad›¤›m›z ortada. “1973
At›l›m›” ile Harici Büro’nun kendini “TKP” olarak ilan etmesinin 10 Eylül
1920 tarihinde I. Tüm Türkiye Komünistleri Kongresi (I. T. T. K. K.)
yöntemiyle infla edilen -oluflturulan- PART‹’nin ne Leninist yöntemle
oluflturulmas›yla ne program›yla ne parti ve partileflme sorunu anlay›fl›yla ne de ideolojik, politik ve örgütsel olarak hiçbir aidiyeti bulunmad›¤› k›sa bir sürede ortaya ç›km›flt›r. Günümüzde Kolektifiniz d›fl›nda hiçbir siyasî kadro bu süreci a盤a vuran ve kökten dönüflümlerle afl›lmas›n›
amaçlayan bir çal›flma yapmad›.
Harici Büro kadrolar›n›n “TKP” ad›na giriflti¤i idealizasyon ve mistifikasyonlar›n yaflad›¤›m›z topraklardaki s›n›f mücadelesiyle, emekçi
halklar›n mücadelesiyle hiçbir ilgisinin olmad›¤› büyük ac› ve kay›plarla
yafland› / görüldü. Pek çok genç insan›n ideolojik, politik kimyas› bozuldu. Devrimci Hareketimizin birlik-dayan›flma davas›na, ortak ifl yapma
kültürünün gelifltirilmesine büyük zararlar verdi.
Bu süreçten ders ç›karal›m derken flimdi de sip partisi kendili¤inden
te-ka-pe-ci-lik oynamaya bafllad›!? Günümüzde sipliler ayaklar›n›n tozuyla, küçükburjuva entrikac›l›klar› ve “alan kapatma” yöntemleriyle, kemalizmle oynafl›p kaynaflarak Tarihî TKP’mizin 90. y›ldönümü kutlamalar› yapabilmektedir!?
Komünist veya ‹flçi S›n›f› Partilerinin sosyal meflruiyetleri ile devrimci yasall›klar›n›n tart›flma konusu yap›lmamas› için en baflta iflçi s›n›f› hareketi ile sosyalist hareketin buluflup bütünlefltirilmesi gerekir ve aran›r.
20
Bu memlekette ise bu türden ne bir ölçüt ne de iflleyifl söz konusudur.
Bir türlü de olmam›flt›r. Kendili¤inden, “Dar grup tap›n›m›” ya da “vahiy
gelene¤i” ile kurulan örgütlere Kolektifiniz d›fl›nda her “sol” siyasî e¤ilim
ne hazin TKP ad›n› ba¤›fllayarak parti muamelesi yapmaktad›r!? “Sol
Cenahta” örgüt ile parti ayr›m› dahi yap›lamamaktad›r.
Kolektifinizin çabalar›n› bir yandan burjuvazi di¤er yandan kendili¤inden kurulan sosyalist-komünist-Bolflevik iddial› -rozetli- örgütlerin bilinçle ve can havli ile kuflatmaya çal›flmalar› son derece do¤ald›r. J. Stalin’in “Yoldafl biz düflman› içimizde arar›z...” özdeyiflini sizler de yaz›lar›n›zda s›kça kullan›yorsunuz. Evet, çeflitli niyetlerle Devrimci Hareket
içinde mütalaa edilen “Elo¤ullar›” iflbafl›ndayken bizim hiç düflmana ihtiyac›m›z yoktur. Kalmam›flt›r. Bu konuyu da sürekli biçimde gündemde
tutuyorsunuz. S›n›f mücadelesinin keskinleflti¤i flartlarda Komünist Kadrolarla ellerinizdeki araçlar› -mevzileri- nas›l koruyacaks›n›z?
10 Eylül 1920 tarihinde I. T. T. K. K. yöntemiyle oluflturulan TKP’mizin günümüzde II. T. T. K. K. yöntemiyle politikaya ad›m atmas› öneriniz
de arkas› doldurulmaya ve tart›fl›lmaya aday devrimci bir projedir. Devrimci Hareketimizin yeniden derlenip toparlanmas›n›, örgütsel güvencesine kavuflmas›n› bizler de bu yöntemde görüyor ve destekliyoruz.
‹llegalite, legalite fetiflizmine düflmeden, aç›k faaliyet alanlar›ndaki
çal›flmalarla gizlilik ve yeralt› çal›flmalar›n› koordineli götürecek ve Devrimci Hareketimizi ayr›flt›r›p ar›nd›racak çabalara ihtiyaç duyuldu¤unun
da bilincindeyiz. Aç›k faaliyet alanlar›n›n Komünistlerce kullan›labilmesinin biricik güvencesi gizlilik ve yeralt› çal›flmalar›nda ustalaflm›fl donan›ml› bir SINIF PART‹S‹’nin örgütsel varl›¤› ve bu iki alan›n koordineli
götürülmesidir.
“Siyasî Birlik” sorunsal› salt söylemde kalmamal›d›r. “‹yi niyetlerle”
yap›lan ve yaln›zca söylemde ve e¤itim çal›flmalar›yla s›n›rl› kalan devrimci iddialar sonuçta nihai amac›na tafl›namay›nca “siyasî flarlatanl›k”
olarak suçlanma tehlikesiyle de karfl› karfl›ya kalabilir.
Devrimci Hareketimiz “Siyasî Birlik” sorunsal›n›n sa¤lam bir örgütsel güvenceye kavuflturulmas›yla sigortalanm›fl olacakt›r. S›kça tekrarlad›¤›n›z “‹flçi S›n›f›n›n Siyasal Ve Sendikal Birli¤i” sorunsal›n›n sa¤lanmas› da bu soruna çözüm yöntemi üretilmesine ba¤l›d›r.
“Siyasî Birlik” sorunsal›n› gündeminin bafl›na almayan bir Sol örgütlülük asla düflünülemez. Mevcut “sol” iddial› örgütler “do¤rusal büyüme”
21
yöntemiyle d›fl›ndaki örgütler üzerinde bir bas›nç uygulayamam›flt›r. Bu
gidiflle, bu kafayla, bu yöntemlerle ve bundan böyle de uygulayamayacakt›r.
Özetle ifade edeceksek: Hayat ve mücadele böylelerinin iddialar›n›
do¤rulamam›fl ve reddetmifltir. ‹ddialar› sosyal pratikte reddedilen örgütlerin kendili¤inden özelefltiri yaparak kendilerini yenilemeye yöneldi¤i
tarihimizde hiç yaz›l› de¤ildir. Ancak politik a盤a vurma yöntemlerimizi
gelifltirip güçlü k›larak, ak›l-mant›k ve bilimd›fl› kurulan ifllevsiz örgütlerle hesaplaflabiliriz.
“Sol Cenahta” gerekli hesaplaflma ve ayr›flma yaflanmad›¤›ndan
devrimci, demokrat, liberal, ulusalc› ve komünist özneler yer yer ve hâlâ bir aradad›r. Bir yandan sa¤l› “sol”lu burjuva partilerinin sosyal s›n›f ve
sosyolojik emekçi halklar gerçekli¤i d›fl›ndaki politikalar›na; di¤er yandan henüz ayr›flamam›fl ve ‘Komünistlerin Birli¤i’ davas›na çözüm
yöntemi üretememifl olan “Sol Cenah›n” politikalar›na neflter vurup aralar›na kama sokacak bir PART‹’miz olmad›¤› için son derece kayg› verici bir süreç yaflanmaktad›r.
Kolektifiniz “politik a盤a vurma” görevini salt polemiklere indirgeyemez. Daha kapsaml› ve çok yönlü örgütsel çal›flmalara ihtiyaç duyulmaktad›r. Politik a盤a vurma, ancak ideolojik-teorik-politik-örgütsel çabalarla yerli yerine oturtulabilir. Kolektifiniz’in ve “Sol Cenah›n” -hepimizin- tutarl› ‹flçi-Kitle, Köylü-Kitle ve Gençlik-Kitle çal›flmalar›ndaki konumunu ve eksikli¤ini / eksikli¤imizi biliyoruz. Bu konular›n izinde fakat
uza¤›nda de¤ilsiniz. Komünistlerin kendi d›fllar›ndaki devrimci kurulufllar› ikna edecek düzeyde kurumsal merkezi bir disiplin içinde olmad›¤›n›
da biliyoruz. Henüz buluflup bütünleflememesine ra¤men Devrimci ve
Komünist öznelerin baz› siyasî yap›lardaki varl›klar›ndan da haberliyiz.
Bu durumu organlar›nda dürüst ve ilkeli biçimde yaln›zca Kolektifiniz
Çal›flanlar› dile getirmekte ve meflrebince tasvirine çal›flmaktad›r.
“Siyasî Birlik” sorunsal›n› kimler gündemine alm›flt›r? Kimler bu konuda özel yaflam›, ifli ve üretimi ile tutarl› bir yerdedir? Kimler bu konuda ilkeli, dürüst ve samimidir? sorusunu somuta indirgeyecek olursak
bu konuda da “parlak” bir tablonun henüz oluflmam›fl oldu¤unu söyleyebiliriz.
‹deolojik-politik aç›dan yetkinleflememifl, s›n›fsal tercihlerini do¤ru
yapamam›fl, bireysel özgürlü¤ünü kazanamam›fl kimi kadrolar sistemin
22
kendilerine sunmufl oldu¤u gerici “özel yaflam” cenderesinde kaybolup
gitmektedir.
‘Komünistlerin Birli¤i’ sorunsal›n› çeflitli niyet ve amaçlarla ifade
edenlerden bir bölümü Komünist Enternasyonal belgelerine baflvurmaktad›r. I. Enternasyonal d›fl›nda bu konudaki en ileri ad›m kuflkusuz
Komünist Enternasyonal, yani 3. Enternasyonal deneyimidir. 2. Enternasyonal’in dünya çap›ndaki sermaye ile uzlaflma deneyimlerine en anlaml› cevap SSCB’nin oluflmas›yla bafllayan süreçteki 3. Enternasyonal
deneyimidir.
Günümüzde kendi göreneklerini “devrimci gelenek” yerine ikame
eden örgütlerin gerek taban›nda gerekse d›fl›nda kalmay› uygun gören
kadrolar ‘Komünistlerin Birli¤i’ sorunsal›na nas›l bakmaktad›r?
Baz› gözlem ve deneyimlerimizle konuyu tart›flmal›y›z. Bu cenahta
da konuya duyarl› büyük bir potansiyel oldu¤unun baz› iflaretleri al›nmaktad›r. THKO, THKP-C, TKP-ML vbg. örgütler ve bu örgütlerden ayr›flan onlarca birey, çevre, grup ve örgütsel yap›larda da art›k söze “dedi ki” diye bafllayan söylemlerin yerini farkl› söylemlere b›rakt›¤› gözlenmektedir. Ciddî teorik çal›flmalara yönelen kadrolar vard›r. Kimi örgütler
art›k “K›rlardan flehirlere!” ya da “Öncü parti, önder parti, kitlesini arayan
parti” diye söze bafllamamaktad›r. Böylelerinin tutarl› ‹flçi-Kitle çal›flmalar›na yöneldikleri anlafl›lmaktad›r. “Mao, Stalin, Troçki, Enver Hoca,
Che Guevera dedi ki” diye bafllayan ve noktay› koyarak tart›flmay› bitiren söylemler yerini can al›c› sorunlara ve çözüm yöntemleri üretme ifline yöneltmifltir.
Evet yer yer “K›v›lc›ml›, Deniz, Mahir, Kaypakkaya dedi ki…” diyerek söze bafllayan ve noktay› koyarak tart›flmay› bitiren örgüt / partiler
vard›r ve onlar da ancak varl›klar›n› korumaya çal›flmaktad›r. Fakat ifllerinin çok zor oldu¤unu, varl›klar›n› ebediyen devam ettiremeyeceklerini
de bizzat kendileri ifade etmekten kaç›nmamaktad›rlar.
Kapitalist Bat› devletlerinin “hay›rl›” eliyle büyütüp besledi¤i MarxEngels-Lenin sürecine düflman burjuva savunucu ak›mlar›n, özellikle de
Frankfurt Okulu temsilcilerinin her birinin bu memlekette birer bafl temsilcisi türetilmifltir. Sovyetler Birli¤i ve Stalin düflmanl›¤›na endeksli sosyalist-komünist geçinen ak›mlar›n tamam› nehrin karfl› yakas›na düflmüfltür. Zira anti Stalincilik ad› alt›nda, bir bütün olarak komünizme kara çalma iflini kapitalist-emperyalist cenah teorisyenlerinden daha “iyi”
23
yapmaktad›rlar. Sosyal pratikten kopmufl, afl›r› teorisizim ile entelektüalizmin virüsleri hücrelerimizi tahrip etmektedir.
Burjuvaziye karfl› dövüflen her birimi sahiplenmek, k›r›lan, k›y›lan
kadrolara sayg›l› olmak görevlerimizi yerine getirirken hayat ve mücadelenin asla do¤rulamad›¤› örgütlerimizi ve onlar›n teori pratiklerini de
elefltirmek / aflmak durumunday›z.
Komünist geçinen baz› örgütlerin fanatik ve sekter taraftarlar›n›n
“Ne birli¤i, biz bu birli¤i …. örgütünü kurarak zaten sa¤lad›k?!...” diyerek Kolektifiniz’in de gündeme getirdi¤i ‘Komünistlerin Birli¤i’ sorunsal›n› suland›rmak istedi¤ini biliyoruz. “Örgütsel rekabet” temelindeki bu
türden sataflma ve sald›r›larla daha s›k karfl›laflacaks›n›z. Böylelerinin
tarz-› siyasetine asla k›zmamal›y›z. Aksine sevinmeliyiz. Çünkü böyleleri hiçbir aç›dan hakl› ve do¤ru bir zeminde de¤ildir. Bunlar yeniden bir
do¤umun sanc›lar›d›r. Kolektif çabalar›m›zla da afl›lacakt›r.
Özetlemeye çal›flt›¤›m›z sorunlar yaln›zca bu co¤rafyadaki kadrolar› ilgilendiren sorunlar de¤ildir, uluslararas› ölçekte de “birlik” aray›fl ve
yöneliflleri yap›lmaktad›r.
‘Komünistlerin Birli¤i’ sorunsal›n› dillendiren gazete çevrelerinden KÖZ, Komünist (3.) Enternasyonal’e üye olman›n 21 ilkesini ve ilk
dört kongrenin kararlar›n›n kabulü flart›n› ileri sürerek bu konuyu gündemine tafl›maktad›r. An›lan bu 21 ilkeyi (Salt Troçki bu kongrelere kat›ld›¤›ndan) Troçkistler de lafzen dilendirmektedir. Mesele bu sorunsal› salt
dillendirmek ve bu yolda flart dayatmak de¤ildir.
Örneklersek; Troçkistler ulusal ve de uluslararas› ölçekte iktidara
yürüyen ne bir parti ve ne de enternasyonal birlik oluflturabilmifllerdir.
Onlar Sovyet ve Stalin düflmanl›¤›na endeksli tutumlar›yla zaten nehrin
öteki yakas›na düflmüfltür. Troçkistlerin ‘Komünistlerin Birli¤i’ sorunsal› ile bir dertleri yoktur. Olmam›flt›r. Kolektifiniz’in de s›kça vurgulad›¤›
gibi: “Ulusal ve uluslararas› ölçekte enternasyonalist komünist bir hareketi örgütleyebilmek için öncelikle iflçi s›n›f› hareketiyle sosyalist hareketi buluflturup bütünlefltirme becerisini hayata geçirmek zorunluluktur.
Komünist isim ve s›fatlar bu sayede kazan›l›r. Bu görevini yerine getirmeyen birey, grup, çevre ve örgütlerin Komünist isim ve s›fatlar›n› kullanmaya haklar›n›n olmamas› gerekir.” Ama ne hazin böylelerinin “rahatl›kla” s›rf Marksist klasikleri okumufl olmalar›ndan ötürü kendilerini “komünist” görmeyi ye¤ledikleri görülmektedir. Marksist-Leninist klasikleri
24
yaln›zca okumak (haf›zlamak) baflka, hazmetmek-sindirmek, somut durumun somut tahlili yöntemiyle yeniden üretmek ve bunu sosyal pratikte kan›tlamak daha baflkad›r. Marksizmi ö¤renerek, ideolojik-teorik
yetkinli¤in iflçi s›n›f›n›n en ileri ve militan unsurlar›na tafl›nmas›yla
kadrolar›n komünist olup olmad›¤› anlafl›l›r ancak. Ulusal ölçekte bu
görevini yerine getiremeyenlerin uluslararas› düzlemde enternasyonalden dem vurmas› komik bir yaklafl›md›r.
Baz› gruplar›n dillendirdikleri ve kendilerince “hakl›” gerekçeleriyle
troçkist hareketten kopup ayr›flan KÖZ gazetesini hâlâ “troçkist” olarak
yaftalay›p d›fllamaktan yana olduklar› görülmektedir. Oysa KÖZ tümüyle troçkist gelenekten ayr›flmasa da troçkist de¤ildir, yer yer troçkizmi de
elefltirerek ayr›flm›fl bir e¤ilimi temsil etmektedir. Bilindi¤i gibi troçkizmden ayr›flan her hizip daima yeni bir sekt oluflturmay› denemifltir. KÖZ
ise bunlardan biri de¤ildir. KÖZ gazetesi daha sonraki süreçlerde görüfllerini “sistematize” etmeye çal›flm›fl ve kendisini “platform” olarak nitelemeye bafllam›flt›r. An›lan bu platformun ‘Komünistlerin Birli¤i’ davas›ndan uzaklaflarak ve pratik örgütçü çabalar›n d›fl›nda durarak (anlafl›l›r olmakla beraber), anlaml› bir kütlesi bulunan Kürt Ulusal Özgürlük
Hareketine ilkesiz tutunarak gidece¤i bir yol da yoktur. Kalmam›flt›r. Bu
platformun slogan›; “Bütün Ülkelerin Komünistleri Birleflin!...” fleklini alm›flt›r.
Burada bir parantez açarak flunlar› eklemek istiyoruz: Sorun Yay›nlar› Kolektifi’nin ise elindeki kitap, dergi, gazete ve benzeri araçlar›n her
birinin kolektif çabalarla üretimini planlad›¤›n› ve bu araçlar›n ayr› ayr› birer Yay›n Kurulu disipliniyle hareket etti¤ini öne ç›kararak “Komünistlerin Birli¤i” nihai amac›na yürümek istedi¤ini görüyoruz. Do¤rusunu söylemek gerekirse; “Kolektif” sözcü¤ünü günümüzde kullananlara öncülük
etti¤inizi de belirtmeden geçemiyoruz.
Kolektifiniz yaln›zca KÖZ gazetesini de¤il, ‘Komünistlerin Birli¤i’
sorunsal›n› flu ya da bu düzeyde dillendiren her birimi do¤ru de¤erlendirmekte ve birbirinden ay›rmamakta ve tezlerini tart›flmaya de¤er bulmaktad›r.
Bu birimlerin ‘Komünistlerin Birli¤i’ sorunsal› için ileri sürdükleri
tezlerini, genel tutum ve tavr›n›, baflta özel yaflam›, ifli, üretimi ve sosyal
prati¤i ile s›f›r› tüketmifl “ayd›n”larla yap›lan ifllevsiz “tart›flmalar›n›” onaylamad›¤›n›z›, bu sürecin d›fl›nda durdu¤unuzu, fakat di¤er Devrimci,
Sosyalist ve Marksist iddial› gruplar gibi “tart›flmaya de¤er” buldu¤unu25
zu biliyoruz (Yaln›zca KÖZ’ün de¤il KSD’nin ve bu soruna duyarl› öteki
devrimci gruplar›n tezlerinin de “tart›flmaya de¤er” oldu¤unu / buldu¤unuzu biliyoruz.).
KÖZ gazetesinin ideolojik ve politik tez ve tahlillerinin afl›r› teorisizme ve entelektüalizme kayd›¤›n›, ayn› meflrepten “ayd›n”larla diyalogu
tercih etti¤ini, bu türden iliflkilerle yetinip “tatmin” oldu¤unu, devrimci
oturum disiplinlerinden uzak durdu¤unu ve sonuçlar›na katlanmaktan
çekindi¤ini âdeta “gel bana biat et” dedi¤ini ve pratik örgütçü çabalara
daha yatk›n devrimci ve komünist gruplarla aras›n› açt›¤›n›, komünistlerin kendi kozalar›n› örmek için çal›flacaklar› yerde bu görevinden uzaklafl›p, örne¤in Kürt Ulusal Özgürlük Hareketini desteklemeyi -ya da ona
eklemlenmeyi- öne ç›kar›fl›n› bizler de fliddetle elefltirmekteyiz.
Komünistler yaln›zca ulusal hareketlere burjuvazi taraf›ndan uygulanan bask› ve terörüne karfl› de¤il, iflçi s›n›f› hareketi, sosyalist hareket,
emekçi kad›n hareketi, gençlik ve ayd›n hareketi, K›z›lbafl-Alevi hareketi, yoksul köylülük, fukara Müslüman vbg. tüm sosyal muhalefet dinamiklerinin karfl›laflt›¤› bask› ve teröre karfl› onlara yard›mc› olur. Kurmayl›k görevini yerine getirir. Yol gösterir. Fakat ortada bu türden bir görevi
yerine getirecek SINIF PART‹S‹ yoktur. SINIF PART‹S‹’nin yoklu¤unda ve henüz oluflturulamad›¤› süreçlerde kendi gruplar›n› devrimci strateji ve taktik uygulamada “özgür” gören anlay›fllar›n ‘Komünistlerin Birli¤i’ söylemlerinin tutarl›l›¤› da do¤all›kla tart›flma konusu yap›lacakt›r.
Eksikli ve zaafl› da olsa zaten baz› devrimci gruplar Kürt Ulusal Özgürlük Hareketine asla flafl› bakmamaktad›r. Komünistler, ulusal hareketlerin milliyetçi bir çizgiye kaymamas›na çal›fl›r. fioven ve sosyalfloven
ak›mlar burjuva resmî tarih anlay›fl› ve resmî ideolojisi ile buluflup bütünleflirken Komünistler ulusall›k-s›n›fsall›k dinami¤inin birlikte hareketini
savunur; ayr›ca ulusal hareketteki politikas›zl›¤›n giderilmesine, sa¤l›
“sol”lu burjuva partileri, din, tarikat ve cemaatlerle diyaloga girmesine
karfl› ç›kar; Kürt burjuvazisi ile kaynaflma çizgisini elefltirir, tutulacak ana
halkay› yani s›n›fsal-sosyal kurtulufl mücadelesini iflaretler, ittifak politikas› oluflturmaya ve güçlerince de onlara katk› sunmaya çal›fl›r.
Kendili¤inden kurulan kimi “sol” örgütler, Kürt Ulusal Özgürlük Hareketine ilkesiz-pragmatik yöntemlerle yaklaflmakta ve âdeta onlara eklemlenerek hem kendilerine hem de bu hareketin yeni nitelikler kazanmas›na zarar vermektedir. Kürt Ulusal Özgürlük Hareketine angaje olmak, devrimci, sosyalist, komünist, Bolflevik iddialar›ndan uzaklaflmak,
26
ulusal hareketin kütlesinde gizlenip saklanmak, böylelikle erimek ve
kaybolmak anlam›na gelmektedir.
Ulusall›k-S›n›fsall›k dinamiklerinin aras›ndaki makas bir yandan sistemin inkâr-imha-asimilasyon (günümüzde kabul etme, rehabilitasyon,
entegrasyon) politikalar›, di¤er yandan kimi “sol” gruplar›n bilerek-bilmeyerek (fark etmiyor) faydac› yaklafl›mlar› yüzünden giderek aç›lmaktad›r.
Sistemli ve sürekli do¤ru politikalar üretmeye aday SINIF PART‹S‹’nin
yoklu¤u bu meselede de eksikli¤ini hissettirmektedir.
Burada ayr›nt›s›na ve örneklenmesine girmedi¤imiz di¤er bir konu;
“Sol Cenah›m›z”›n uluslarötesi tekelci sermayenin gündemini kavrama
ve buna göre davranma konusundaki eksikli¤i sorunu da ayr› bir tart›flman›n konusudur.
‘Komünistlerin Birli¤i’ sorunsal› üniversite okumufl yar›m-ayd›nlar›n “gel tart›flal›m” ya da “gel bana biat et” e¤lenceli¤ine indirgenecek bir
mesele de¤il, kapsaml› ve çok ciddî bir meseledir. Bu konuyu kimi bas›n-yay›n ve internet sitelerindeki “Dipsiz kuyu bofl ambar” tart›flmalar›na indirgeyen sanal ortam anlay›fllar›na da terk edemeyiz. ‘Komünistlerin Birli¤i’ sorunsal› acil ve hayatidir. Konuyu ve sorunlar›m›z› yaln›zca lafza (afl›r› teorisizme ve entelektüalizme) indirgeyenlerle bu konuda
yürünecek yol kalmam›flt›r.
Yönünü ABD ve AB’ye döndürüp “demokrasi” diye emperyalizmin
düdü¤ünü çalarak ayd›n geçinenler, bu memleketin tarihinde hiç olmad›¤› kadar emperyalist-kapitalizmin aptallaflt›rd›¤› “ayd›nlaflmac›” kimlikleriyle iflçi s›n›f› ve emekçilerin davas›na ihanette bir sak›nca görmemektedir.
Baflta sa¤l› “sol”lu burjuva partilerinin olmak üzere Bilimsel Sosyalizm-Komünizm davas›na ihanet eden, V. ‹. Lenin’in özellikle de önemini koruyan Emperyalizm tezlerini çarp›t›p suland›ran burjuva ve küçükburjuva “sol” ak›mlara tarihsel ve s›n›fsal bir ders vermek üzere günümüzde art›k s›ra temel ilke ve amaçlarda anlaflm›fl, mücadelenin ateflinden gelen, s›nan›p denenmifl, dürüst, ilkeli, samimi ve militan kadrolar›n
atacaklar› devrimci ad›mlara gelmifltir.
‘Marksizmin yorumu ve pratikte yeniden üretimi? konusunda
netleflmifl, ideolojik-politik-örgütsel konularla nihai amaç ve ilkelerde anlaflm›fl, sosyal pratikte Kadro olmay› hak etmifl tüm Komünistlerle II.
Tüm Türkiye Komünistleri Kongresi yöntemi ile partileflmenin do¤ru
27
olaca¤›na inan›yoruz. Çeflitli haz›rl›k çal›flmalar›n› tamamlam›fl Kadrolar›n uygun bir ça¤r› metniyle “Geçici Komite” oluflturup Kadrolarla iliflkiye girmesi gerekir. II. T. T. K. K. yöntemini tart›flmaya aday bir öneri ve
gerçeklefltirilmeye de¤er devrimci bir proje olarak ele almal›y›z.
“Sol Cenah” örgütlerinin “12 Eylül 2010 Referandum” deneyimlerini ve bu süreçten ç›kar›lan ders ve sonuçlar› sorgulamadan “2011 Milletvekili Seçimleri” ile “Anayasa tart›flmas›” bahsini gündeme getirmesini do¤ru bulmuyoruz. Ayr›ca bu konuyu yeterince denenip s›nam›fl ve de
a盤a vurulmufl olan çeflitli ve göstermelik “ittifak”, “cephe”, “platform”
deneyimlerine indirgemelerini “Komünistlerin Birli¤i” sorunsal›n› henüz kavrayamad›klar›n›n bir göstergesi olarak de¤erlendirmeliyiz. Bu
türden “önerilerin” ileri sürülmesi, SINIF PART‹S‹’ meselesinin ve konunun “sumen alt› edilmesi” anlam›na gelmektedir.
‘Komünistlerin Birli¤i” sorunsal›n› sadece lafza, “ultra enternasyonalizme”, “ultra ayaklanma” ve “iç savafl” sonucu süreçlerine indirgeyen anlay›fllarla aram›z› açmak zorunday›z. Yeterince s›nan›p denenmifl, a盤a düflmüfl, afl›nm›fl ve afl›lm›fl, mevcut ve de kendili¤inden kurulmufl “Sol Cenah” örgütlerinin (sosyalizm ad›na(!?) sosyal pratikte s›f›r› tükettikten sonra) günümüzdeki “ittifak”, “cephe”, “platform” ve benzeri oyalay›c› tuzaklar›na de¤il, Komünistlerin kurumsal merkezi disiplinli bir örgütlenmeye ihtiyac› vard›r. S›n›f mücadelesine önderlik edecek,
devrimci strateji ve taktikleri gelifltirecek birleflik, güçlü, güvenilir ve mücadelenin tüm biçimlerine aday donan›ml› bir SINIF PART‹S‹’ne ihtiyaç
duyulmaktad›r. S›n›f-Komünist-Politika sahnesindeki eksiklik, Proleter
Devrimci hareketin kurmay›n›n üretilmesiyle giderilir ancak...”
28
Sorun Yay›nlar› Kolektifi’mizin Cevab›:
Kolektifimiz’in oluflturuldu¤u 7 Kas›m 1975 tarihinden bu yana devrimci s›n›f mücadelesi tarih ve geleneklerimizden gelen kadrolar olarak
hayat ve mücadelenin bizlere ö¤retti¤ini sand›¤›m›z görüfllerimizi yans›t›yoruz. Sistematize etmeye çal›flt›¤›m›z bu görüfllerimizi telif incelemearaflt›rma eserlerimizde ve gazete, dergi, broflür vb. araçlar›m›zla da
yans›t›yoruz. S›n›f mücadelesi tarihimizden ö¤rendiklerimizi Devrimci ve
Marksist Sol Kadrolara aktar›p paylaflman›n do¤ru bir yöntem oldu¤unu
düflünüyoruz. Yaln›zca düflünmüyor an›lan ve an›lmayan etkinliklerimizle sosyal pratikte gösteriflsiz, s›radan, basit ve sade temrinler de yap›yoruz.
S›n›f mücadelesi tarihimizde, özellikle de 1970 - 15/16 Haziran Direnifli sürecinde daha da somutlaflan “Devrimci Durum”larda burjuvazi
ile her alanda boy ölçüflebilecek donan›ml› bir SINIF PART‹S‹’ne sahip
olamay›fl›m›z yüzünden sürekli yenildik. Devrimci Hareketimiz tüm altüst
olufllarda a¤›r yenilgiler ve darbeler ald›. Devrimci Gençlik temeline dayal› örgütler yerine ba¤›ms›z s›n›f tavr› gözeten Proleter Devrimci bir örgütü bir türlü iflbafl› yapt›ramad›k. Yeri bir daha doldurulamayacak olan
kadrolar›m›z› çeflitli k›r›m ve k›y›mlardan kurtar›p Proleter Devrimci bir
PART‹’nin koruyuculu¤una -disiplinine- bir türlü getiremedik. Yine donan›ml› bir SINIF PART‹S‹’ne sahip olamay›fl›m›z yüzünden “geri çekilme”
(ricat) taktiklerimizi de yeterince gerçeklefltiremedik. Birileri mevcut “sol”
tandansl› örgüt anlay›fllar›yla siyasal-sosyal devrimin lokomotifi olan SINIF PART‹S‹’ni daima birbirine kar›flt›rd›. Kolektifimiz Çal›flanlar› ise asla bu ilkesel temel kavray›fllar› birbirine kar›flt›rmad›. Oluflturulmas› gerekeni bilince tafl›d›. Bugünlere geldik, hâlâ SINIF PART‹S‹ diye söze
bafllamay› uygun buluyoruz.
‘Komünistlerin Birli¤i’nden dem vurup sonradan “c›zd›m oynamiram” diyenlerle Kolektifimiz’e onulmaz “hat›ralar” b›rakanlar›n ihanetlerini de asla unutmuyoruz. Böylesine kapsaml› bir davay› içinden ve d›fl›ndan çelmeleyenlerle yürünecek bir yol yoktur. Teori pratikleriyle kendi29
lerini a盤a vuran tüm “elo¤ullar›” ile bu amaçla yap›lacak hiçbir iliflkimiz
yoktur. Olmam›flt›r. Olamaz.
Yöneltmifl oldu¤unuz elefltiri, öneri ve uyar›lar›n›zda baz› paylafl›lacak hakl› görüfllerin yan› s›ra Kolektifimiz Çal›flanlar›’n›n asla hak etmedi¤i ve reddetti¤imiz genellemeler ve yarg›lar da bulunmaktad›r.
Kolektifimiz Çal›flanlar›, bilinçli bir tercihle ve elimizdeki araçlarla,
her koflulda süreklili¤ini koruyarak, inat ve ›srarla savunup öne ç›kard›¤› ‘Komünistlerin Birli¤i’ meselesini daima gündemin bafl›na alm›flt›r.
Bu konuya iliflkin tez ve tahlillerimizin d›fl›m›zdaki kadrolarca önemli ve
tart›flmaya de¤er oldu¤unu gördükçe seviniyor ve gelece¤i kazanma aflk›yla umutlan›yoruz.
Devrimci ve Marksist Sol Kadrolar›n yaflad›¤› “Öndersizlik Krizi”nin
afl›labilmesi yolunda pek çok de¤erli insan›m›z›n kafa yordu¤unu yak›ndan biliyoruz. Konu yaln›zca “kafa yorma” eylemiyle s›n›rl› kalmamal›d›r.
Bu konuda yap›lmaya çal›fl›lan baz› saptamalar “Yar›m-Do¤ru”lard›r. Yar›m-Do¤rular›n Tam’a erifltirilmesi gerekir. Bunun için de teori pratikte
baz› ad›mlar›n at›lmas›na ihtiyaç vard›r. Bu görevin yerine getirilmesi
Devrimci ve Marksist Sol Kadrolar›n gündemindedir.
Devrimci ve Marksist yönelimli tüm çabalarda oldu¤u gibi Kolektifimiz’in de aflmas› gereken önemli sorunlar› vard›r. Sorunsuz hiçbir kurumlaflma söz konusu de¤ildir. Her birimin yaflad›¤› sorunlar tekil ve
özel sorunlar de¤ildir. Hepimizin genel sorunlar›d›r. Sorunlar›m›za ifl ve
üretim içinde kolektif çabalar›m›zla çözüm yöntemi üretilecektir.
Hayat ve mücadele özetlenen tez ve tahlillerimizi do¤rulad›kça
Devrimci Hareketimizi bir basamak daha ileri s›çratman›n hem sanc›s›n›
hem de sevincini yafl›yoruz.
Kolektifimiz Çal›flanlar›’n›n sürekli gelifltirerek kulland›¤› dil, terim,
kavram ve literatürümüzün bu türden mesaj ve mektuplar› iletenlerce de
art›k kullan›lmaya bafllanmas›n› do¤al karfl›l›yoruz.
Komünistlerin Birli¤i konusunda yöneltilen uyar›, elefltiri ve önerilerin büyük bir bölümünü gerçeklefltirdi¤imizi, bu do¤rultuda bir çal›flma içinde oldu¤umuzu rahatl›kla söyleyebiliriz.
Neleri yapmaya çal›flt›k?
Ulusal ve uluslararas› ölçekte istiflari toplant› yapma, devrimci oturum düzenleme ve sonuçlar›na katlanma, çeflitli ortak platformlara kat›lma, aç›k ve kapal› alan çal›flmalar›ndan panel, söylefli, forum, konfe30
rans, kurultay türünden etkinlikler düzenleme, çeflitli sözlü / yaz›l› ça¤r›larda bulunma, Devrimci ve Marksist birey, grup, çevre ve örgütleri ziyaret etme, onlar›n sorunlar›yla ilgilenme, birlik ve dayan›flma içinde olma, çeflitli amaçl› kitap vb. fuarlara kat›lma, ortak stand düzenleme, kolektif kitap, gazete, dergi vb. araçlar› üretme, da¤›t›m›nda rol ve sorumluluk üstlenme, kolektif çabalarla tutarl›-amaçl›-somut kitle çal›flmalar›
yapma, evrensel ölçekte Bilimsel Sosyalizm-Komünizm davas›na katk›
getirmeye aday kurum ve kurulufllarla tan›flma, bilgi al›fl veriflinde bulunma, birleflik, güçlü, güvenilir ve donan›ml› bir SINIF PART‹S‹’nin
oluflturulmas›na iliflkin kadrolar aras› birlik ve dayan›flmay› güçlendirme,
kadrolar aras› yarat›c› diyalog ve iliflkilerin iklim ve altyap›s›n› oluflturma
gibi görevlerimizi yerine getirmenin ne demek oldu¤unu somutta göstermeye çal›flt›k. Devrimci olan hiçbir birime asla zarar vermedik. Sa¤ ve
“sol” teslimiyetçi oportünizmi anlad›¤› dilde a盤a vurma çabas›nda olduk. Politik a盤a vurma görevimizi yerine getirirken; teflhis, mümkünse
tedavi, de¤ilse teflhir ve tecrit yöntemlerini kullanmaktan geri durmad›k.
Yaparak ö¤retmeyi, ö¤retmeye çal›fl›rken de ö¤renmeyi ye¤ledik.
Bu türden çal›flmalar dost-düflman herkesin gözünün önünde yap›lmaktad›r. E¤er ille de bir “Ad” aran›yorsa; bu türden çal›flmalar› yapman›n ad› neyse Kolektifimiz Çal›flanlar›’n›n ad› da odur.
Bu amaçla neleri, niçin yapmaya çal›flt›¤›m›z› ve yine neleri, niçin
yapamad›¤›m›z› sorumlulukla, aç›k yüreklilikle tart›flabiliriz.
Sözün özü; Kolektifimiz’e yöneltilen uyar›, öneri ve elefltirilerin büyük bir bölümünü ciddiye ald›k ve bu yolda elimizde olan› de¤il gerekeni yapman›n çabas› içinde olduk.
Kolektifimiz Çal›flanlar›; tüm süreçlerde ve ilkin tafl›n alt›na kendi elimizi koyarak varolduk. Bu yoldaki etkinliklerimiz hâlâ bir biçimde devam
etmektedir.
‘Komünistlerin Birli¤i’ sorunsal›n› yaln›zca dillendirenler ve bu konuyu “rozet” misali tafl›yanlar var. Böylelerinden de¤iliz. Meselenin özü
de bu de¤ildir. Bu “yöntem” ucuz ve yasak savar bir yöntemdir. Bu türden yönelifller önünde sonunda afl›r› teorisizme ve entelektüalizme kayar. Kaym›flt›r. Bu yöntemle ifli idare edenler daha sonra tarihte kalm›fl,
afl›nm›fl ve afl›lm›fl baz› deneyimlerle konular›n tart›fl›lmas›n› gündeme
getirirler. Yap›lmakta olan “Dipsiz kuyu bofl ambar” tart›flmalar›ndan da
hiçbir sonuç al›namaz. Bu türden “ayd›n” tart›flmas›na da girmeyiz.
31
“Marksizmin yorumu ve pratikte yeniden üretimi? konusunda ciddî
ve tutarl› olmak zorunday›z.
Oysa “Günümüz baflka bir gündür. Günümüzün çok yönlü ve karmafl›k sorunlar›na çözüm yöntemi üretilmesi gündeme gelmifltir. Sosyalizmin 150 y›ll›k tarihinden, 100 y›ll›k s›n›f mücadelesi tarihimizden neleri ö¤rendi¤imizi somutta göstermek durumunday›z. Yaflanm›fl tarihimizden çok yönlü ders ve sonuçlar ç›kar›p yeni bir üretimi gerçeklefltirmek
gündemdedir.” Bunu dile getirenlerin ayr›ca “somut durumun somut tahlilini” gündeme getirenlerin tezleri tart›flmaya de¤erdir.
An›lan bu türden “ayd›n” tart›flmalardan da hiçbir ilerletici sonuç ve
ders ç›kar›lamaz. Özel yaflam›, ifli ve üretimiyle bu iddias›n› sosyal pratikte kan›tlayanlar›n çabalar›na önem verilmelidir. Kadro olmay› baflarm›fl, bunu sosyal pratikte kan›tlam›fl olanlar›n tezlerini özenle incelemek
durumunday›z.
Ayr›ca tarihsel deneyimlerle de sabittir ki; en büyük birlik düflmanlar›n›n, ‘Komünistlerin Birli¤i’ diye söze bafllay›p arkas›n› getiremeyenlerden ç›kt›¤›n› da unutmayal›m. “Vahiy” gelenekleriyle bu cenahtakiler söze “birlik” diye bafllar, “k›rm›z› çizgilerini” s›ralar, daha sonra “Dar
grup kültü” ya da “Tap›n›m›” kulvar›na girip ahkâm keserler. En sonunda kimileri gibi birer sekt’e evriliverirler.
‘Komünistlerin Birli¤i’ diye söze bafllay›p sosyal pratikte arkas›n›
dolduramayanlar da hemencecik örgüt kurup parti ça¤r›fl›m›nda bulunurlar. Megalomaniye girip ruh, beden ve ideolojik sa¤l›klar›n› bozarlar…
Komünistlerin Birli¤i konusunda iddiam›z›n arkas›nda nas›l durdu¤umuz teori ve prati¤imizle de bellidir. Bilinmektedir. Ayr›ca belgelidir.
Dileyen ayr›nt›l› inceleyebilir. Elefltirel katk›ya aç›k ve muhtaç olan tez ve
tahlillerimizi sorgular ve Marksist Elefltiri hakk›n› kullan›r.
Komünistlerin Birli¤i konusunun ete kemi¤e bürünebilmesi tek
bafl›na Kolektifimiz’in yapaca¤› “ça¤r›” yöntemine ba¤l› de¤ildir. Olmamal›d›r. Kolektifimiz Çal›flanlar› halk deyimiyle söylenecekse; “Köyün
Delisi” de¤ildir. Ancak, Devrimci Hareketimizin yeni nitelikler kazanabilmesi için bir “Köyün Delisi”ne ihtiyaç duyuluyorsa (geçmiflte yapt›¤›m›z
gibi) bunu yapmaktan da geri durmaz / durmayacakt›r.
Kolektifimiz Çal›flanlar›; “Deniz seviyesi bas›nc›nda suyun yüz derecede kaynad›¤›” kanunundan haberlidir.
32
“Siyasî Birlik”den neyi anlad›¤›m›z› b›k›p usanmadan, bilinçli tekrarlar›m›zla gündemde s›cak tutuyoruz. Bu amaçla hareket ederken çok
yönlü ve kolektif çabalar› öne ç›karmal›y›z.
Komünistlerin Birli¤i’nin telaffuz edilerek gündemde s›cak tutulmas›nda ve arkas›n›n doldurulmas› iflinde Kolektifimiz yaln›z de¤ildir.
Mesele bu sorunu yaln›zca telaffuz etmek de de¤ildir. Kolektif yönelimli pratik örgütçü çabalara ihtiyaç duyulmaktad›r.
Çok büyük k›r›m ve kay›plardan geçen Devrimci Hareketimiz günümüzde bu süreçlerden çok yönlü derslerle sonuçlar ç›karm›flt›r. Komünistlerin Birli¤i sorunsal›m›z s›n›f mücadelesinden ç›kar›lan bu derslerin uzant›s›nda yeniden denenip s›nanmaktad›r / s›nanacakt›r.
Kolektifimiz’e bu türden sözlü ve yaz›l› mesajlar ileten; nihai amac›
bir olan dost, arkadafl ve yoldafllar›m›z› sosyal pratikte emek güçlerini
buluflturup bütünlefltirmek umuduyla ifl ve üretim faaliyetinde de görmeliyiz. Zira “Her k›rm›z› flal›n devrimin bayra¤› olmad›¤›n›” çok büyük bedeller ödeyerek ö¤rendik…
SORUN Polemik
S.P. F/3
33
‹smail Arguvanl›
-Polemik-
“Seçim”, “Anayasa” Ya Sonra?
Kolektifimiz’in üretti¤i telif çal›flmalar›m›zda ve tüm yay›n organlar›m›zda konuyu b›k›p usanmadan iflliyoruz. T.C. devleti yeni bir “seçim”
hesaplaflmas›na giriyor. Sisteme astar› yüzünden pahal›ya mal olan ve
art›k c›lk› ç›km›fl mevcut “anayasa” ise “seçim” sonras› iktidara gelen siyasî partinin yani asl›nda devlet tekelci kapitalizminin “yüksek” ç›karlar›na göre yenilenecek!..
“Seçim”, “Anayasa” Ya Sonra? bafll›kl› yaz›m›zla “Komünistlerin
Birli¤i” sorunsal›na çözüm yöntemi üretilemedi¤i bir süreçte, kimi sol
ak›mlar›n iflçi s›n›f› ve emekçi halklar›m›z›n talep ve ihtiyaçlar›n› görece
ya da biçimsel dahi olsa asla teminat alt›na alamayaca¤› konusunu bilince ç›karmay› amaçl›yoruz.
Politikan›n gündemini uluslararas› tekelci sermaye güçleriyle ekonomik, sosyal, kültürel, askerî aç›lardan organik iliflkili hâkim gerici s›n›flar belirliyor. Hâkim gerici s›n›flar›n ideolojik-politik-örgütsel konumlar›
ise iflçi ve emekçi halk düflman› tercihleriyle bilinmektedir.
S›n›f mücadelesi ekseninde oluflmas› gereken hakikî gündem, burjuva politikalar›yla “ustaca” din, tarikat, cemaat, laiklik(!), ›rk, milliyet vb.
alanlara kayd›r›lan gündemlerle özünden sapt›r›l›yor. Burjuva politikac›lar› ile kalemini tekelci sermayenin diktatörlü¤üne kiralam›fl “ayd›n” tak›m› da kendilerine sunulmufl bas›n yay›n organlar›nda “vatan, millet, terör, bölücü” edebiyat›yla çal›nan gündemin daha da sapt›r›lmas›na yard›mc› oluyor. Gerici AKP iktidar› “Tek vatan, tek millet, tek bayrak, tek
dil…” tekerlemeleriyle ne denli “muhafazakâr-liberal-demokrat” bir parti
oldu¤unu göstermifltir. AKP koalisyonu hakikî s›n›fsal rakibi SINIF PART‹S‹’nin yoklu¤unda, bir yan›yla arabesk, di¤er yan›yla ifl bitirici yöntemleriyle iktidar›n› nereye kadar tafl›yacakt›r?
Bu gidiflle; sa¤l› “sol”lu burjuva partileri ile boy ölçüflmeye aday donan›ml› bir SINIF PART‹S‹’nin oluflturulup iflbafl› yapaca¤› an’a kadar
burjuva partilerinin iktidarda olaca¤› anlafl›lmaktad›r.
Elbette ideolojik ve s›n›fsal özünden çarp›t›l›p sapt›r›lan / gizlenen
bu gündeme “sahte” desek de hâkim gerici s›n›flar›n ç›karlar›n› koruyup
kollamay› amaçlayan bir gündemdir.
34
Kapitalist üretim, mülkiyet, paylafl›m iliflkilerine asla dokunmadan
“Toplumun demokratikleflece¤ini” hayal eden ve de sosyalist-komünist
geçinen ikinci cumhuriyetçi, sivil toplumcu, AB’ci, liberal “sol” ak›mlar›n,
gerici AKP’nin hakikî yüzünü ve niyetini gördükçe “yetmez ama evet…”
tavr›ndan uzaklaflma numaralar›yla oportünist “yeni” bir kulvara evirildi¤ini görmekteyiz!.. An›lan “sol” ak›mlar›n AKP’ye “tariz oku” atmas› karfl›s›nda “bilge halk›m›z›n” flu de¤erli özdeyiflini her iki cenaha da arma¤an ediyoruz: “Tezekten terazinin boktan olur dirhemi!..”
Burjuvazinin gündemi ile “seçim” ve “anayasa” tart›flmalar›n› hangi
sosyal güçler a盤a vurup hesaplaflacak, as›l ve kendi gündemlerini nas›l, hangi Kurum ve Araç’lar› harekete geçirip dayatacakt›r? ‹flçi ve
emekçi halklar›m›z›n bilimsel bilgi ile tan›fl›p bilinçlenmesi, örgütlenerek
aya¤a kalkmas› nas›l sa¤lanacakt›r? Devrimci Hareketimiz bilimselli¤i
tart›fl›lmayan, s›nan›p denenmifl, do¤rulu¤u tüm süreçlerde test edilmifl
olan Marksizm-Leninizm’in bilimsel yöntem silah›n› nas›l kuflanacakt›r?
Yaflad›¤›m›z topraklarda yeralt› cevherleri misali ifllenmeye de¤er çok
anlaml› ve önemli sosyal muhalefet dinamikleri bulunmaktad›r. Bu sosyal
muhalefet dinamiklerinin bir kez daha tekrar edilerek s›ralanmas›nda ve
hat›rlat›larak bilince ç›kar›lmas›nda yarar vard›r diye düflünüyoruz:
‹flçi S›n›f› Hareketi, Sosyalist Hareket, Emekçi Kad›n Hareketi, ‹lerici-Devrimci Gençlik Hareketi, K›z›lbafl-Alevi Hareketi, Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi, Yoksul Köylülük ve kara gerici, ›rkç›, milliyetçi güçlerin sömürüsüne asla b›rak›lmamas› gereken Fukara Müslümanlar›n Hareketi…
An›lan bu sosyal muhalefet dinamiklerinin her biri Marksist bak›fl
aç›s›yla ayr›nt›l› araflt›r›l›p incelenmeye muhtaçt›r.
‹tiraf etmeliyiz; Devrimci ve Marksist Kadrolar henüz bu yolda tart›flmaya ve sahiplenilmeye de¤er ideolojik-teorik bir çal›flmay› gerçeklefltirememifltir.
Ayn› zamanda tutarl›-amaçl›-somut bir demokrasi mücadelesi ile tutarl›-amaçl›-somut bir iktidar mücadelesini koordineli götürecek senteze
kavuflmufl proje ve programlardan da yoksun bulunuyoruz.
Kolektifimiz Çal›flanlar› ise flu aflamada, hayat ve mücadelenin ö¤retip öne ç›kard›¤›, ayr›ca gündemde tutmaya amaçlad›¤›m›z ve senteze kavuflturulmaya aday tez ve tahlillerimizle bu acil konuya özetle de olsa s›kça de¤inmifltir. Kolektif çabalar›m›zla bu konuyu bilince ç›kar›p arkas›n›
doldurmak üzere d›fl›m›zdaki emperyalist-kapitalizme karfl› mücadele
eden insanlar›m›z› düflündürmeyi, birlikte yürümeyi de amaçlam›flt›r.
35
Günümüz flartlar›nda flu fliar›m›z› yükseltmenin tam da zaman›d›r
diye düflünüyoruz: “Kolektif akl›, kolektif bilinci ve kolektif eylemi örgütlemeliyiz!..”
Sosyal muhalefet dinamiklerimiz kendi ihtiyaç, anlay›fl ve talepleri
do¤rultusunda örgütlü, canl› ve hareketlidir. Bu türden bir örgütlülük hâkim gerici s›n›flar› geri ad›m atmaya zorlayamamakta ve taleplerinin kabulüne yetmemektedir.
Kütlesel ç›k›fllar›yla sistemi zorlayan, taleplerini dile getiren sosyal
muhalefet dinamiklerinin taban›ndaki s›n›fsal konum ve bileflimler Komünistler aç›s›ndan çok önemlidir. Tez ve tahlillerimizi bu s›n›fsal temele oturtmal›y›z. Gerici, tepkici ve tutucu kütlesel ç›k›fllarda bile burjuva
partilerinin etkisinde kalm›fl iflçi ve emekçilerin s›n›fsal-sosyal konumlar›n› dikkate almal›y›z. Devrimci Hareketimize kazan›lacak unsurlar da
bu s›n›fsal ünitelerdir.
S›ralad›¤›m›z bu engin sosyal muhalefet dinamikleri bir yandan hâkim gerici s›n›flar›n, di¤er yandan sa¤ ve “sol” teslimiyetçi oportünist
ak›mlar›n kuflatmas›nda ifllevsiz bir konuma evrilmifllerdir.
Politika sahnesinde sosyal muhalefet dinamiklerinin en ileri unsurlar›n› uyumland›r›p politika üretecek, devrimci taktik ve stratejileri gelifltirecek, kitleleri sevk ve idare etmeye aday B‹R SINIF PART‹S‹ ise yoktur. Örgütler vard›r. S›n›f mücadelesi tarihimiz herkese / hepimize örgüt
ile SINIF PART‹S‹’nin hangi manaya geldi¤ini büyük ac› ve kay›plarla
ö¤retmifltir.
“Evet ö¤retmifltir” diyoruz, ama politika sahnesinde “Örgütler Anarflisi” hastal›¤›m›z›n hâlâ tedavi edilmedi¤ini de görüyoruz.
‘Komünistlerin Birli¤i” sorunsal›n› bilinçle gündeme tafl›yan, bu
amaçla uzun erimli, soluklu, dengeli (an›lan ve an›lmayan) çal›flmalar
yapan ve de SINIF PART‹S‹’nin özlemini ve eksikli¤ini hisseden Komünistler de henüz tutarl› politikalar üretememifltir. “Komünistlerin Birli¤i”
sorunsal›na çözüm yöntemi üretilemedi¤inden, s›kça tekrarlanmas›n›
uygun buldu¤umuz; “‹flçi S›n›f›n›n Siyasal Ve Sendikal Birli¤i” davas›na
da çözüm yöntemi üretilememifltir.
Siyasal, sendikal, dernek, oda, vb. kitle alanlar›ndaki mevcut örgütlülü¤ü de ayr›nt›l› araflt›r›p incelemek durumunday›z. Mevcut “sol” örgütler en anlaml›s› ve yak›n bir örne¤ini hat›rlatacaksak; KESK Ola¤anüstü
Genel Kurulu’nda görüldü¤ü üzere, “Dar grup kültü ve tap›n›m›” anlay›fllar›yla kitle örgütlerinde particilik, örgütlerinde ise dernekçilik yapmakta36
d›rlar!? KESK’e ve benzeri di¤er örgütlerin kongrelerine hâkim olan anlay›fllar ve yönetimler burjuva ve küçükburjuva “sol” ak›mlar›n ifl bitirici
masa bafl› pazarl›klar› ve uzlaflmalar›yla kotar›lmaktad›r.
Sosyalizme ilgi duyan ilkeli, samimi ve dürüst insanlar›m›z soruyor:
- “ ‘Sol Cenah›m›z’ neden tutarl› bir politika üretememektedir?”
- “ Temel ilke ve amaçlar do¤rultusunda ‘Siyasî Birlik’ neden sa¤lanam›yor?”
- “Burjuva ideolojisi ve revizyonizm sermaye savunucusu görüflleriyle iflçi s›n›f› ile emekçi halklar›m›z neden politika d›fl›nda tutulmak istenmektedir?”
- “Burjuva resmî tarih anlay›fl› ile resmî ideolojisinin inkâr-imha-asimilasyon politikalar› nas›l geriletilip afl›lacakt›r?”
Bu türden sorular yaln›zca siyasal-sosyal-evrensel kurtuluflumuzun
ütopyas›n› kuran kadrolar› ilgilendirmiyor; bu yak›c› sorunlar›m›z tüm ilkeli ve namuslu insanlar›m›z› da yak›ndan ilgilendiriyor.
“Somut durumun somut tahlili” yöntemiyle söylenecekse: “Sol Cenah›m›z” hayat› ve mücadeleyi kucaklamaya aday birleflik, güçlü, güvenilir ve donan›ml› B‹R SINIF PART‹S‹’nin oluflturulmas› mücadelesinde
ne hesaplafl›p ayr›flabiliyor ne buluflup bütünleflebiliyor!
Bilinçli olarak yarat›lan bu durum s›n›f mücadelesi aç›s›ndan son
derece tehlikelidir.
En baflta sistemin ve onun koruyuculu¤undaki burjuva ve küçükburjuva “sol” ak›mlar›n önderli¤e soyunup kitleleri yan›ltmaya yönelifline
asla seyirci kal›namaz.
Bir yandan hâkim gerici s›n›flar›n, di¤er yandan sa¤ ve “sol” teslimiyetçi oportünist ak›mlar›n binbir kuflatmas›n› k›r›p aflmas› gereken Devrimci ve Marksist Sol Kadrolar da politika üretemiyor.
Bu da son derece kayg› verici bir durumdur.
Kolektifimizin gündemde s›cak tuttu¤u; Devrimci ve Marksist Sol
Kadrolar›n yaflad›¤› ve henüz aflamad›¤› “Öndersizlik Krizi” geçici bir durumdur. Devrimci inisiyatif ve iradi müdahalelerle mutlaka afl›lacakt›r.
Afl›lmas› gerekiyor.
Kürt Ulusal Özgürlük Hareketinin “Geçici ateflkes…” “Bar›fl” ve “Demokratik Cumhuriyet” ça¤r›lar›na ra¤men 35 y›ll›k “‹ç Savafl”›n kesin hesaplaflmayla henüz sonuçlanmad›¤›, s›n›fsal billurlaflman›n tekelci diktatörlük taraf›ndan önlenmek istendi¤i, s›n›f mücadelesinin giderek boyut37
land›¤›, iflçi s›n›f› ve emekçi halklar›m›z›n taleplerinin dillendirildi¤i, iflçikitle, köylü-kitle, gençlik-kitle çal›flmalar›n›n yaratt›¤› çeliflki ve çat›flk›lar›n artt›¤› bir süreçten geçiliyor.
Dünyan›n her yerinde oldu¤u gibi ülkemizde de burjuvazi emekçilere yeni koflullar dayatmakta, krizin faturas›n› çal›flanlara kesmek istemektedir. Buna karfl› özellikle kapitalist AB ülkelerinde yo¤un kütlesel
eylemler yap›lmakta iken ülkemizde ancak bas›n aç›klamalar› ile durumun geçifltirilmesi ibret verici bir durumdur!.. Sadece “torba yasa” ile yap›lan düzenlemeler dahi yeni bir boyunduruktur.
Bu yaflanan sürece karfl›n, kimi sol, sosyalist, devrimci, komünist
iddial› örgütlerin hâkim gerici s›n›flar›n belirleyip dayatt›¤› “seçim” ve
“anayasa” tart›flmalar› gündemine bafltankara girdi¤i görülmektedir.
Bu kesimlerin iddialar› bir süre önce gerçeklefltirilen “12 Eylül 2010
Referandum”unda da denenip s›nanm›flt›r. “Sol Cenah›m›z” Evet, Hay›r
ve Boykot tercihleriyle bir saflaflma yaflam›flt›r. Fakat bilimsel anlam›yla
henüz ayr›flamam›flt›r.
Sosyal s›n›f temelindeki net ayr›flmalar›n gerçekleflebilmesi için bir
yandan sa¤l› “sol”lu burjuva partilerinin, di¤er yandan sa¤ ve “sol” teslimiyetçi oportünist ak›mlar›n yaratt›¤› ortama ve bunlar›n aralar›na “Kama Sokacak” bir manivelay› üretmek gerekecektir.
“Referandum” oylamas› bir yan›yla “milletvekili seçimi” havas›na ve
AKP hükümetine karfl› tav›r almaya dönüfltürülmüfltür. Böyle de¤erlendirilmifl olsa da “Sol Cenah›m›z”›n ideolojik-politik-örgütsel konumu ve
ifllevsizli¤i sorunu hem tart›flmaya getirilmifltir hem de sol, sosyalist,
devrimci, komünist iddialar› bir kere daha s›nan›p denenmifltir.
‹flçi s›n›f› hareketiyle sosyalist hareketi buluflturup bütünlefltiremeyen; bu flarta ba¤l› olarak komünist isim ve s›fatlar› ancak kullanabilme
hakk›n› elde eden bir SINIF PART‹S‹’ni oluflturamayan; s›n›f mücadelesinde politika üretemeyen; hâkim gerici s›n›flarla her alanda boy ölçüflemeyen örgütlerin sosyal pratikteki bozgunlar› yeterince a盤a vurulmufltur. Bu bozgunlardan sol cenah›m›z bir bütün olarak nasibini almaktad›r.
Genel kitle gözünde bozgun “solun bozgunu” olarak görülmektedir. Sadece mevcut burjuva ve küçükburjuva “sol” örgütlerin bozgunlar›na, açmazlar›na vurgu yaparak sorunlar›m›za çözüm yöntemleri üretemeyece¤imizin fark›nday›z. Devrimciler, Komünistler aç›s›ndan gerçeklefltirilen
politik a盤a vurma iflin bir yan›. “Komünistlerin Politik Birli¤i” sa¤lanana
kadar, ana sorunumuz çözülene kadar, SINIF PART‹M‹Z olufluncaya
38
kadar bu politik a盤a vurma iflini lay›k›yla ve de s›k s›k yapma durumunda kalaca¤›z ki süreci h›zland›rabilelim.
Hayat ve mücadelede reddedilen program ve örgütlerin yeniden s›nan›p denenmesi ne bilimsel yöntemle, ne ak›lla, ne mant›kla izah edilebilir.
Ad›na, tarihine lay›k ve donan›ml› bir SINIF PART‹S‹’nin oluflturulmas›yla ancak üstlenebilinecek s›n›fsal rolleri ile sorumlulu¤un yeterince s›nan›p denenmifl, a盤a vurulmufl “sol” örgütlere ve onlar›n “platform”, “cephe”, “ittifak” anlay›fllar›na b›rak›lmas› en hafif deyimiyle aymazl›k olarak adland›r›lacakt›r.
Bu türden anlay›fllarla hâkim gerici s›n›flar›n karfl›s›na ç›kanlar›n iflçi s›n›f› ve emekçi halklar›m›za verdi¤i zararlar›, tarihsel dram ve trajedilerini burada s›ralamaya niyetli de¤iliz. Yaln›zca de¤inerek geçiyoruz.
An›lan “sol” örgütler SINIF PART‹S‹’nin henüz politika sahnesindeki
yerini almad›¤› flartlarda, burjuvazinin açt›¤› kanallara girilmifltir. Oysa Devrimciler, Komünistler kendi kanallar›n› kendi güçleriyle açar. Açmal›d›r.
Bu görevini yerine getiremeyenlerin “Ben partiyim, biat edin!..” zortlamalar›ndan sonra can havliyle ve de sosyal prati¤in reddetti¤i örgütsel
konumlar›n› bir süreli¤ine de olsa vitrinde tutma içgüdüleriyle “platform”,
“cephe”, “ittifak” anlay›fllar›na sar›lmas› onlar aç›s›ndan do¤ald›r. Anlafl›lan bir fleydir.
ABD ve AB ülkelerindeki gibi “Küçük Amerika”da da burjuvazinin ç›karlar›na hizmet edecek partilerin parlamentoya gönderilmesi için (henüz tüm biçimleriyle oturtulamasa da) AKP-CHP eksenli bir tahterevalli
oyunu piyasaya sürülmüfltür. Parlamenter oyunlar› bozacak, iflçi s›n›f›
ve emekçi halklar›n iktidar perspektifli amaç ve taleplerini seferber edebilecek, bu yolda strateji ve taktikleri belirleyecek SINIF PART‹S‹’nin
yoklu¤unda bu “platform”, “cephe”, “ittifak” anlay›fllar› ileri sürülmüfltür.
Bu günden görüldü¤ü kadar›yla: Gerici AKP iktidar›na karfl› “Referandum”da al›nan sonuçlar›n ayn›s› “seçim” ve “anayasa” tart›flmalar›yla sonuçlar›nda da al›nacakt›r. An›lan aray›fllar, de¤indi¤imiz SINIF PART‹S‹’nin kurmayl›¤›n›n eksikli¤inde ve nihai olarak gerici (nasyonal “solcu”)
CHP ile “ehven-i fler” uzlaflmalar›yla sonuçlanacakt›r.
“Sol Cenah›m›z” ayr›fl›p bütünleflerek anlaml› ve ileri bir ad›m atamam›flt›r.
Devrimci ve Marksist özneler liberal, özgürlükçü, sivil toplumcu,
AB’ci, postmodern, ulusalc›, popülist ve yeni “sol” ak›mlarla hâlâ bir biçimde iç içedir.
39
Sosyal pratikte parti olduklar› kan›tlanmay›p programlar› reddedilen
kimi “sol” örgütler BDP’nin kütlesel taban›na tutunup eklemlenerek sa¤
ve “sol” teslimiyetçi oportünist çizgilerini gizlemeye çal›flmaktad›r.
Arkas›nda bir SINIF PART‹S‹’nin çerçevesi birlikte belirlenmifl ittifak, dostluk ve dayan›flmas›ndan yoksun olan burjuva demokrat BDP de
politikas›zl›¤›n girdab›nda son derece tutars›z ve kayg› verici pragmatik
bir siyaset izlemektedir. Bu flartlarda ve durumda BDP de Devrimci ve
Marksist Sol Kadrolarla çeflitli ittifak, ifl ve güç birli¤i gibi aray›fllara yönelememektedir.
Devrimci ve Marksist Sol Kadrolar önce kendi acil ve hayatî sorunlar›n› çözmelidirler. Kendi sorunlar›n› çözmeden sosyal muhalefet dinamikleriyle yapmaya çal›flt›klar› güç birli¤i, eylem birli¤i, cephe birli¤i, iflbirli¤i, ittifak birli¤i, taktik birli¤i gibi giriflimler hüsranla sonuçlan›r. Devrimci ve Marksist Sol Kadrolar›n gerçekten birlik diye bir dertleri varsa
önce “Komünistlerin Politik Birli¤i”ni sa¤lamalar› beklenir. “Komünistlerin Politik Birli¤i” sa¤lanmadan at›lacak her türden ad›m, Anadolu köylerinde, k›y› dibi sohbetlerinde tembel ve geveze karakterler için söylenen
“Haline de bakm›yor Hasan Da¤›’na oduna gidiyor” atasözünü s›k s›k
hat›rlamam›za neden olacakt›r. Oysa emekçi halk›m›z bile niyet ve petka sa¤laml›¤› olmadan, ka¤n› olmadan, öküz olmadan, balta-baltac› olmadan, urgan olmadan, az›k olmadan, yem olmadan, saman olmadan
“Hasan Da¤›’na oduna gidilemeyece¤inin” bilincindedir. Devrimci ve
Marksist Sol Kadrolar bunun bilincine ne zaman varacaklar?! Oduna gitme laf›n› her y›l tekrarlay›p da bin bir türlü bahaneler s›ralayarak, oduna
gidemeyenler için “osuruklu g.te arpa ekme¤i bahane” atasözünü deneyimlerinden üreten emekçi halk›m›z bunun bilincine varm›flt›r. Emekçi
halklar›m›z› kurtaraca¤›n› iddia edenler, önce emekçi halklar›m›z›n deneyimlerinden ö¤rensinler. Üzerinde yaflad›¤›m›z co¤rafyada yüzy›llardan
beri “Salavat kuvvatla olur, kuvvat halkla olur” gerçe¤i bilinmektedir. Tarihsel sosyolojik emekçi halklar gerçekli¤ini günümüz s›n›flar gerekli¤ine
ba¤layacak o kadar birikim var ki bu birikim yeni Ekimleri yaratacak ve
aflacak bir hazineye sahiptir. Yeni Ekimler gibi iddialar› olanlar bu birikime gözlerini kapayamazlar!
BDP ile siyasî ittifak arayan devrimci, sosyalist ve komünist iddial›
örgütlerin ideolojik-politik-örgütsel güçsüzlü¤ü ve politikadaki ifllevsizli¤i
yüzünden BDP’nin sa¤l› “sol”lu burjuva partileriyle gerici ittifaklara girmesi ya da burjuvazinin ç›karlar›na ters düflmeyen bir kulvara evrilme
ihtimali daha kuvvetlidir.
40
SINIF PART‹S‹’nin tüm kurum ve araçlar›yla politika sahnesindeki
yerini almas›yla, iktidar perspektifli mücadelesinde; geçici, flarta ba¤l› ittifak ve güç birliklerini deneyip gerçeklefltirece¤i, devrimci esneklik gözeterek taktiksel zenginliklerini sosyal pratikte yans›taca¤› ve böylelikle
tarihsel müttefiklerine umut ve güven verece¤i aç›kt›r.
“‹ttifak”, “cephe”, “platform” gibi söylemlerin ard›nda yatan, kendili¤inden örgüt kurup parti ça¤r›fl›m›nda bulunan, sosyal pratikte bozgunlardan bozguna u¤rayanlar›n çabas›; SINIF PART‹S‹’nin oluflturulmas›
mücadelesini bir süre daha gizlemeyi, ötelemeyi, belirsizlefltirmeyi
amaçlayan oportünist bir yönelifltir.
AKP-CHP d›fl›nda mevcut “sol”un arad›¤› “ittifak”, “cephe”, “platform”
ve benzeri aray›fllarla ne mevcut seçim kanunu ne siyasi partiler kanunu
delinip afl›labilinir, ne de milletvekili genel seçimleri sonucunda muhtemelen AKP’nin iktidara gelmesiyle mevcut anayasa de¤ifltirilebilinir.
Burjuva anayasalar›nda baz› gedikler açabilmek için de, iflçi ve
emekçi halklar›n görece de olsa haklar›n› “teminata” ba¤layabilmek için
de politikada anlaml› bir güç olmak gerekiyor.
AKP; ulusal ve uluslarötesi tekelci sermayenin deste¤iyle kendi
anayasas›n› meclislerden geçirme çabas›ndad›r. ‹flçi s›n›f› ve emekçi
halklar›m›z›n talepleri hâkim gerici s›n›flar›n ç›karlar›n› korumakla görevli partilerce anayasalarda ve yasalardaki yerini bir türlü al›p güvenceye
ba¤layamaz. Burjuva anayasal düzenlemelerinde ve mevcut “sol” örgütlerin mücadelesiyle, iflçi s›n›f› ve emekçi halklar›m›z›n haklar› nas›l teminat alt›na al›nabilir?
Olmayan burjuva demokrasilerinde tekelci sermayenin diktatörlü¤ünü anlad›¤› dilde karfl›ya al›p tarihsel ve sosyal hakl›l›¤›yla aflmaya
aday birleflik, güçlü, güvenilir ve donan›ml› B‹R SINIF PART‹S‹’nin oluflturulmas› mücadelesinin önüne tüm siyasî altüst olufllarda afl›nm›fl ve
de afl›lm›fl olan “ittifak”, “cephe”, “platform” türünden kuyruklu y›ld›z vari
öneriler sunulup konulamaz.
Konulursa ne olur? Ne olacak “seçim” ve “anayasa” tart›flmalar›ndan sonra birileri de kalk›p bunun hesab›n›, bu kez, kimsenin alt›ndan
kalkamayaca¤› biçimlerde sormaya bafllar!..
Burada bir hat›rlatma yapmak ihtiyac›n› duyuyoruz:
“‹ttifak”, “cephe”, “platform” türünden söylemleriyle magazinleflen
ve sansasyon yöntemlerinden medet uman “sol” örgütlerin “Gelece¤i
Birlikte Kural›m” diye öne f›rlad›klar›n›, 30. 07. 1989 tarihinde “Kuruçefl41
me Toplant›lar›” ad›yla “Sosyalist Sol’un Birli¤i” sorunsal›n› nas›l sömürüp kuruttuklar›n› asla unutmad›k. “Sosyalist Sol’un Birli¤i” diye öne ç›kanlar›n / ç›kar›lanlar›n reformist revizyonist konumu ve tasfiyecili¤ini
neden hat›rlam›yoruz? Kuruçeflme Toplant›lar›n› 26 birey (siz örgüt olarak okuyun) düzenledi. Buradan da flimdiki ifllevsiz legal “sol” örgütler
türedi. Kuruçeflme Toplant›lar›na ça¤r›lmayan di¤er örgütler de daha
sonra legal “sol” örgüt kurup kervana kat›ld›!...Bu türden örgütlerin en
“irisi” ödp oldu. Bu örgütten de tam 22 adet örgüt do¤du!.. Kuruçeflme
tasfiyecileri demek ki, bu gidiflle 4 örgüt daha kuracakt›r! “Ayd›n” ve
“sosyalist” geçinen bu türden solcular›n her biri flimdi murad›na ermifllerin rehavetiyle ya bir örgütün flefidir, ya da bir “sol” ak›m›n (mihrak›n ya
da yuvar›n) lideri olmay› becermifltir! Günümüzde hiçbir özelefltiri dahi
yapmadan “ittifak”, “cephe”, “platform” e¤lenceli¤inin bafl›n› çekenler de
böyleleridir.
100 y›ll›k s›n›flar mücadelesi tarihimizde, özellikle de Tarihî TKP’mizin oluflturuldu¤u 10 Eylül 1920 tarihinden günümüze kadar geçen zaman içinde, ne zaman “Birlik” telaffuz edilerek yola ç›k›lsa, sa¤ ve “sol”
teslimiyetçi oportünist ak›mlar›n iflbafl› yapt›¤›n› görüyoruz. Oluflturulan
örgütlerimizde, ne yaz›k, ne yaman ve ne hazin bir “sosyal kaderdir” ki,
daima sa¤ teslimiyetçi oportünizmin Devrimci ve Marksist Sol Kadrolar
üzerinde hâkimiyet kazand›¤›n› görüyoruz!?.. Lenin’in tan›m›yla ve mealen ifade edeceksek: “Devrimci örgütlerdeki sa¤ teslimiyetçi oportünist kanad›n devrimci kanat üzerindeki hâkimiyeti son derece tehlikeli ve vahim bir durumdur. Tersi ise son derece sevindiricidir…”
Günümüz flartlar›nda iflletile gelen bu “sosyal kaderi” y›kmak gündemdedir.
Komünistler afl›n›p afl›lan› y›kmakla görevlidir. Y›kaca¤›z ve hayat›
yeniden üretecek olan› yeniden infla edece¤iz!..
Kolektif çabalar›m›zla Devrimci Hareketimizin yeni nitelikler kazanmas›na çal›flaca¤›z.
Yüzde yüz ba¤›ms›z ve yüzde yüz iflçi s›n›f› ve emekçilerin soysalevrensel kurtuluflunu gerçeklefltirecek olan örgütsel güvencelerimizi
oluflturaca¤›z.
Bu kez tarihsel-s›n›fsal deneylerimizin uzant›s›nda ifli s›k› tutaca¤›z
ve elimizdeki araçlar›m›zla mevzilerimizi hem burjuvaziye hem de “içimizdeki” elo¤ullar›n›n “hay›rl› ellerine” asla terk etmeyece¤iz!..
42
Babür P›nar
Burjuva Düzen Bekçisi AKP
“Yola Devam” Ediyor Hâlâ
-Polemik-
AKP hükümetinin yarg› ile didiflmesi, T.C. ordusu ile dalaflmas›,
AKP’nin de¤irmenine su tafl›yan bir olgu olarak, toplumsal gerçe¤in as›l
yüzünün örtülmesini sa¤lad›. AKP’nin, burjuva cumhuriyet ile çat›flan
bir parti görüntüsü vermesi, halk›n aldanmas›nda önemli rol oynad›. Bu
aldan›fl, AKP hükümetine deste¤in toplumsal psikolojik zeminini oluflturdu. Bu nedenle AKP’nin bafl› Erdo¤an, zaman zaman suni çat›flmay›
harlamak için yo¤un bir biçimde nefes tüketiyor. 2011 Milletvekili seçimleri yaklaflt›kça Erdo¤an’›n salvolar›n›n dozu daha da artt›. AKP’nin burjuva düzen partisi olarak görev yapmak istencine ve zorunlulu¤una karfl›n; dinci bir parti olarak T.C.’nin yap›sal ve geleneksel varl›¤›na karfl›tl›k program›yla siyasas›n› oluflturmufl olmas› çat›flman›n nedenidir. Kuflkusuz, burjuva düzen partisi oldu¤unu gösterme istencine ra¤men; geleneksel ve asal burjuva devlet kurumlar›na, kendini “devlet partisi” olarak kabul ettirememenin yaratt›¤› agresif tav›r, çat›flmay› besliyor.
AKP’nin, hükümet olma süreci, as›l olarak, bu partinin devletin asli
kurumu olma do¤rultusunda, burjuva sistemine eklenme sürecidir. AKP
ile devlet kurumlar› aras›ndaki çeliflki ve çat›flma s›n›fsal bir vas›f tafl›mad›¤› anlamda “gerçek”, “uzlaflmaz” bir çat›flma de¤ildir. Bu çat›flma; bir
kurumun iki farkl› bürosu aras›nda gerçekleflen ve kurumun bekas› için
“ben daha iyi görev yapar›m” rekabetinin pratik ifadesidir. Dolay›s›yla bu
tür çat›flma sürecinde, görüntünün tam tersi bir durum olarak; örtünün
saklad›¤› siyasan›n gerçekleflmesi kaç›n›lmazd›r. Var›lan noktada, çat›flma görüntüsüne karfl›n, AKP hükümeti, burjuva düzenin yükümlü k›ld›¤›
görevleri yerine getirirken, devlete hizmet eden tüm kurumlarla kol kola
yürüyor. Kapitalist üretim iliflkilerin sürdürülmesi ve burjuva düzenin korunmas› amac›; kurumsal ve bireysel varl›¤›, egemen s›n›f düzeninin yap›sal varl›¤›na kökten ba¤l› olan birey ve kurumlar›n ortak paydas›d›r.
Dolay›s›yla s›n›fsal olarak bu ortak paydaya sahip olmak, bu ilkeyle hareket eden, s›n›flar›, kurum ve bireyleri son tahlilde ayn› cephe içerisinde yan yana getirir. Bu ana ilke, burjuva kurum ve bireyler aras›ndaki iflleyifle iliflkin tüm biçimsel çeliflkileri törpüleyici ve bask›n unsur olarak,
burjuva ideolojisine ve siyasetine yön verir.
43
Millîyetçi Hareket Partisinin önderleri, burjuva sol partilerin kurmaylar›, generaller, yarg› kurumlar›, bürokratlar ve hatta (hükümet ve di¤er
devlet kurumlar›yla uzlaflmaz çat›flma içerisinde olduklar› görüntüsü veriyor olsa da) Kürt Ulusal Hareketinin “demokratik” kurumlar›; burjuva
düzenin kutsal ç›karlar›n›n savunucusu olan devletin varl›¤›na karfl› devrimci bir “itiraz›” gerçeklefltirmedikleri ölçüde, AKP hükümetiyle birlikte
ayn› yürüyüfl kolu içerisinde yer ald›lar. Her burjuva parti ve kurumun,
kendi bireysel ve grupsal ç›karlar› do¤rultusunda bu yürüyüfl kolu içerisinde olmas› ve bu nedenle ortaya ç›kan tüm uzlafl›r çeliflki ve çat›flma;
bu genel yürüyüfle engel bir unsur olmad›. Olmas› da mümkün de¤ildir.
Bu noktaya var›fl, AKP’nin, hükümet olduktan sonra “devletin koruyucusu” parti oldu¤unu gösterme yolunda att›¤› ad›mlarla bafllad›. Milletvekili seçimlerinden (Kas›m 2002) sonra devletin k›rm›z› çizgilerle belirtilen
ç›karlar›n›n savunucusu olmak için AKP’nin bafllatt›¤› yürüyüfle destek
verece¤inin iflaretini MHP, ön koflulsuz deste¤iyle gösterdi. Ordu ile hükümet aras›nda yarat›lan suni çat›flma durumu da; A. Gül’ün Cumhurbaflkan› seçilmesi ile bafllayan süreç içerisinde sona erdi. Devletin ortak
ç›karlar› için savaflmak ve Türkiye cumhuriyetinin bekas›n›n bekçili¤ini
üstlenmek konusunda mutabakata var›lmas›, yak›nlaflmay› ete kemi¤e
büründürdü. Seçim öncesi siyasî gölette yarat›lan f›rt›na dindi. Sular duruldu. Bu durum birçok siyasî için flafl›rt›c› olsa da; asl›nda normal olan
gerçekleflti. Seçimler öncesi; ›rkç› parti MHP’nin; AKP’ye karfl›, CHP ile
ittifak yapabilece¤ini sanan akl›-evvel “sol” görünümlü, ›rkç›, cuntac› köfle bafl› yazarlar›n›; daha meclis aç›lmadan, parlamentonun çal›flmas›na
iliflkin aç›klamalar›yla MHP hüsrana u¤ratt›. MHP, Cumhurbaflkanl›¤› seçiminde, AKP’nin önündeki engelleri kald›rarak onu rahatlatt›. (Bu tavr›n›n temelinde; AKP’yi DTP’ye muhtaç etmeyerek, güncel siyasan›n flekillendirilmesi sürecinde, DTP’nin, rol çalmas›na izin vermeme düflüncesi ve kendisinin de en az AKP kadar “muhafazakâr” oldu¤unu gösterme
ihtiyac› oldu¤u aç›kt›.) MHP’ye umut ba¤layan, “sol” görünümlü yol arkadafllar›, anti demokratik politikalar›n uygulamas›nda AKP ile MHP’yi kolkola gördükçe daha flafl›rd›lar. Ama bu baylar, ordunun AKP ile siyasî
iktidar›n selameti için uzlaflmas› esnas›nda gerçek floku yaflad›lar. Olabilirlik katsay›s› fazla olan olgular gerçekleflti. Ordunun, AKP hükümetine karfl› bir “darbe” gerçeklefltirece¤ine kesin gözle bakanlar, gerçekleflen durum karfl›s›nda, derin hüsran denizinde bo¤uldular.
Din ve millîyetçili¤i içsellefltirmifl bir burjuva devlet yap›s› ile ilintili
olarak; din referansl› ve millîyetçi partilerin siyasal duruflunu ve eylemi44
ni somut olarak kavrayan bir insan için, bu uzlaflma durumunu önceden
tahmin etmek ola¤and›r. Somut siyasî durumun analizi ötesinde; gerçekli¤in kendi fikirlerini izlemesini isteyenlerin, bu istemlerinin gerçekleflmesi mümkün de¤ildir. Toplumsal hayat›n, kendi istemleri d›fl›nda bir
yol izlemesinin mümkün olamayaca¤›na iman eden siyasîlerin, gerçekleflen toplumsal durum ve somut siyasa karfl›s›nda flafl›rmalar› da kaç›n›lmazd›r.
AKP Nas›l “De¤iflti”
Öncelikle belirlenmesi gereken durum fludur; Türkiye Cumhuriyeti
devleti egemen üretim tarz›yla do¤rudan ilintili olarak, bir burjuva devlettir. T.C. devletinin tüm eylemleri burjuvazinin genel ç›karlar›n› korumak,
kollamak üzerine flekillendi. Türkiye’de hiçbir dönemde, “din ile devletin
birbirinden özerk oldu¤u” bir iliflki biçimi gerçekleflmedi. Din; T.C. devletinin tarihsel, geleneksel biçimlenifline uygun konumlanarak, toplumsal iliflkilerin iflleyiflinde, ideolojik bir güç olarak etkin rol ald›. Kuflkusuz
bu durum, ayn› zamanda, ‹slâm dininin Türk burjuvazisinin var olma eylemiyle kaynaflmas›n›n ifadesidir. Türk burjuvazisinin kendi pazar›n›n
efendisi olma amac›n›n din ile desteklenmesi istenci “yeni” bir ideolojinin” benimsemesini gerekli k›ld›. Denilebilir ki, bu “yeni” ideoloji, dinin
ulusal nitelikte yeniden biçimlendirilmesi ile oluflturuldu. Bu “uzlaflma,
kaynaflma” süreci; siyasî ve ideolojik anlamda “Türk ‹slâm sentezcili¤inin” zemini oldu. Türk ‹slâm sentezini aç›k bir dille ifade eden ve eylem
program›n›n düsturu yapan parti MHP’dir. MHP’nin, millîyetçi ve dinci
program›, AKP ile ittifak›n›n temel gerekçesini oluflturdu. Kuflkusuz
AKP “düzen d›fl›” görüntüsünü terk ederek, devlet yanl›s› kimli¤ini ayan
ettikçe, MHP ile ittifak› daha da belirgin ve s›k› gerçekleflti.
Devlet organlar› içerisinde var olan ve siyasî ve kurumsal iliflkileri
“yeniden” organize etmek do¤rultusunda burjuva rejimin selameti için
örgütlenen sözde “gayri-resmî çetenin” (Ergenekon) aya¤›na çelme tak›lmas›, MHP ve AKP aras›ndaki ittifak› bozmad›. Devlet içi çetelerin temizlenmesinin ve dolay›s›yla “kutsal devlet” fliar›n›n afl›nd›r›lmas›n›n, bu
ittifak› bozaca¤›na iliflkin beklentiler ham hayal olarak kald›. Burjuva solcu partilerin, Ergenekon operasyonu nedeniyle, devleti kutsal addeden
MHP ile devleti “kutsal saymayan” AKP aras›ndaki “ittifak›n” bozulaca¤›na iliflkin beklentileri bofla ç›kt›. “Tek önderlik” ve “tek parti” istencine ve
nedeni ne olursa olsun bu ilkesel / yap›sal istenci bozacak unsurlar›n te45
mizlenmesini gerekli görme istemine denk düflmesi nedeniyle MHP,
“kendi önderli¤in d›fl›nda organize olan” devlet içi yap›lara karfl› gerçeklefltirilen inzibati operasyondan rahats›z olmad›.
Gelinen noktada AKP; toplumun ço¤unlu¤u nezdinde, devletin bekas› için çal›flan bir parti imaj›na sahiptir. Siyasî gerçeklik, bu imaj›n “alt›n›n bofl olmad›¤›n›” da göstermektedir. Bu nedenle MHP, dindar ve
devletçi AKP’in toplum nezdinde sa¤lad›¤› itibar›n bask›s› alt›nda davranmak ve ittifak›n sürdürülmesi konusunda azami özeni göstermek zorundad›r. Beklenenin aksine, din referansl› programa sahip bir parti olmas›n›n yan›nda, burjuva devletçi silah›n› da kuflanarak AKP; burjuva
sol partilerin, “düzen d›fl› parti” iddias› ekseninde yürüttü¤ü politikalar›n›
da bertaraf eder konuma geldi.
AKP kuruldu¤undan beri, devlet karfl›t› olmayan, burjuva rejim içi
bir partidir. AKP’nin düzen d›fl› görüntüsü; burjuva devletin, küçük ve orta sermayeyi kaderiyle bafl bafla b›rakacak ölçüde, tekelci kapitalist sistemin hizmetinde olmas›na karfl›t olarak biçimlendi. AKP’nin devlet karfl›t› söylemi; Burjuva devletin, tekelci sermayenin iktidar›n› frenleyecek
flekilde, yeniden biçimlenmesi iste¤ini dile getiren bir politika üzerine
oturdu (Bu söylem AKP’nin orta burjuvazinin siyasî temsilcisi olarak flekillenmesine ba¤l›d›r). Ancak gelinen noktada görülmesi gereken;
AKP’nin emperyalist ve tekelci sermaye karfl›t› söyleminden vazgeçti¤idir. AKP’nin hükümet oldu¤u dönemde; toplumsal dayana¤› olan orta
burjuvazi, palazlanarak tekelci kapitalist konuma ulaflt›. Tekelcileflen bu
sermaye grubu; emperyalist tekellerin emrine girdi ve bu süreç içerisinde iktisadî, siyasî iliflkinin do¤al sonucu olarak; “emperyalist sermaye
karfl›t›” tavr›n› terk etti. Bu duruma paralel bir yürüyüfl içerisinde AKP’de
söylemde savundu¤u emperyalist sermaye karfl›t›, ulusal sermaye çizgisi (millî görüfl) yerine; “devletin iç düflmana” yönelen milliyetçi çizgisini ikame etti. AKP flimdi, “millî görüflü” sab›k ilan ederek, “ça¤a uygun
dönüfltü¤ünü” söylerken, as›l söylemek istedi¤i budur. Yoksa AKP, anti-kapitalist düzenci bir tavra sahip parti olmaktan, kapitalist düzenci parti olmaya dönüflmedi. AKP, zaten burjuva rejim yanl›s› bir parti olarak
kuruldu. Kapitalist rejimi korumak ve kollamakla yükümlü burjuva devletin kurumu olmaya haz›r, dolay›s›yla bu do¤rultuda, burjuva devletin tüm
kurumlar›yla uzlaflmaya aç›k bir parti oldu¤unu hükümet oldu¤u dönemde kan›tlad›. AKP’nin burjuva düzen yanl›s› kimli¤ini sergilerken izledi¤i
yol ve siyasî çizgi, burjuva milliyetçilerle ve orduyla birlikte yürüme ge46
rekçesini oluflturdu. Çünkü gerek burjuva faflist partilerin ve gerekse militarizmin temel fliar›, emperyalist sermayeye karfl› olmamakt›r (“Ulusalc›” geçinen T.C. generallerinin, OYAKBANK’› emperyalist sermayeye
devri, ve burjuva sa¤ ve “sol” partilerin bu devir ifllemine itiraz etmemesi, emperyalist sermayeye iliflkin tavr›n somut örne¤idir).
Resmî Milliyetçilik Ne Anlama Geliyor
Türkiye cumhuriyeti devletinin temel, yap›sal ideolojik siyasî argümanlar›ndan biri de milliyetçiliktir. Ancak, burjuva devletin amentüsü
olan milliyetçilik; emperyalizme karfl› ulusal pazar›n (burjuva ulusal ba¤›ms›zl›¤›n) korunmas›n› ifade etmiyor. Resmî milliyetçilik; emperyalizmin bölme, parçalama eylemlerine “alet” edildi¤i iddias›yla “iç düflman”
ilan edilen; Kürtlere, Ermenilere, az›nl›klara ve sosyalistlere karfl› duruflun pratik / teorik ifadesi oldu. Türkiye’de her dönemde milliyetçilik okunun ucu; “iç düflman” ilan edilen unsurlara ve tarihsel bir hesaplaflma
paranoyas›n›n hedefi olarak komflu ülkelere yöneldi. AKP, din referans›na, bu resmî milliyetçili¤i de katt›. Bu cephede bafl aktör oldu¤unu ispatlamak için, tüm gücüyle “iç düflman” ilan edilen unsurlara karfl› yürütülen operasyona k›l›n› k›p›rdatmadan kat›ld›.
Kürt ulusalc› hareketi bast›rmak amac›yla, ABD’den izin al›narak
düzenlenen Kürdistan’› iflgal operasyonlar›, yine ABD’nin emri ile sona
erince; iflgal operasyonlar› esnas›nda yeri gö¤ü inleten sa¤ ve sol milliyetçilerin, hevesleri hep kursaklar›nda kald›. S›n›rlar› belirlenmifl operasyonlar›; T.C. devletinin, ABD’den ba¤›ms›z davran›labilece¤ine iliflkin örnek sayan “ulusalc›l›¤›n” büyük yan›lsamas›; her operasyonun ABD’nin
direktifi do¤rultusunda sona erdirilmesi ile a盤a ç›kt›. Resmî milliyetçili¤in, emperyalist devletlere karfl› bir durufl olmad›¤› bir kez daha belgelendi. A盤a ç›kan bu siyasî gerçe¤in ve operasyonlar›n fiyasko ile sonuçlanmas›n›n üzerini örtmek için, her defas›nda, burjuva kurumlar kendi aralar›nda sözde bir dalaflma içerisine girdiler. Burjuva partiler en milliyetçi benim naralar› atarak zevahiri kurtarma pefline düfltüler.
Teorik ve pratik anlamda ulusal ba¤›ms›zl›k; s›n›rlar› belirlenmifl iktisadî pazar›n koruyucusu “devletin” siyasî egemenli¤i kendi elinde tutan yap› olmas›yla eflde¤er de¤ildir. Ulusal ba¤›ms›zl›k, as›l olarak emperyalist sermayeden ba¤›ms›z bir ulusal iktisadî yap›ya sahip olmay›
gerektirir. ‹ktisadi olarak ulusal ba¤›ms›zl›¤a sahip olmayan ülkenin siyasî ba¤›ms›zl›¤› da, görecelidir. Yani devletin ulusal oluflu, yaln›zca
47
flekli anlamda vard›r; ancak gerçek anlamda kapitalist rejimin özerk olmay›fl›na ba¤l› olarak devlet de ba¤›ml›d›r. Bu gerçeklikten hareketle denilebilir ki; Türkiye’de bütün burjuva partileri sözde “ba¤›ms›zl›kç›” ve
sözde milliyetçidir. Bu partiler söylevlerinde emperyalist devletlere karfl›d›rlar. Ancak emperyalist sermayenin ülke içinde var olmas›n› ça¤dafl
kapitalizmin gere¤i sayarlar. Burjuva sol partiler de ayn› davran›fl› sergiler. Burjuva sol partiler, sözde emperyalist devletlere karfl›d›rlar; ancak
emperyalist sermayenin, Türkiye ekonomisinin düzenleyicisi olarak,
mali piyasalara ve sanayiye egemen oluflu karfl›s›nda etkili ve d›fllay›c›
devrimci eylemi hiçbir dönemde gerçeklefltirmeye muktedir olamad›lar,
gerçeklefltirmeyi de siyasî programlar›na yazmad›lar.
As›l olarak, Türkiye cumhuriyetinin kuruluflundan itibaren, emperyalist sermayenin ülke ekonomisinde etkin rol oynamas›na karfl›, burjuva devrimci, ulusalc› tav›r gelifltirilmedi. Hatta devletin kurucu önderleri
ve kadrolar›, emperyalist sermayenin ülkeye gelmesinden memnuniyet
duyulaca¤›n› aç›kça beyan ettiler. Emperyalist sermayenin, uzun bir süre bu ça¤r›lara ilgisiz kalmas›; Dünya ölçe¤inde emperyalistler aras› çeliflkiler / dengeler durumuna ve Türkiye’nin sermaye ihrac› için uygun
koflullara sahip olmamas›na ba¤l›d›r. Emperyalist sermaye uzunca bir
dönem, Türkiye’yi, mal ihraç etti¤i pazar olarak elinin alt›nda tuttu. ‹kinci Emperyalist Paylafl›m Savafl› sonras›; emperyalist sermayenin dünya
ölçe¤inde geri kapitalist ülkelere (Sömürge ve yar› sömürge ülkelere)
sermaye ihraç etmeye öncelik vermesi ile birlikte; emperyalist sermaye,
Türkiye’nin sanayi ve mali piyasalar›na aktif olarak girdi. Emperyalist
sermayenin yo¤un ihrac›n›n gerçekleflti¤i 1950 y›l› sonras›nda; Türkiye
burjuvazisi, emperyalist burjuvaziyle iç içe serpilerek büyüdü / tekelleflti. Türkiye burjuvazisinin tekelcili¤i do¤rudan emperyalist mali ve sanayi tekellerine ba¤land›.
Tekelci burjuvazinin sahibi oldu¤u devletin milliyetçili¤i ve devletin
milliyetçili¤ini eylem program› yapan siyasî partilerin milliyetçili¤inin; bizzat tekelci kapitalizmin geliflmesini sa¤layan emperyalist sermayenin
varl›¤›na karfl›t olmas› düflünülemezdi. Öyle de oldu. Bugün tüm burjuva partiler ve elbette ki, Türkiye devletinin oluflumunun omurgas› olan
ve “koruyucu, kollay›c›” eylemi ile cumhuriyet tarihinde önemli rol oynayan ordu, emperyalist sermayenin varl›¤›ndan rahats›z olmay› b›rak›n,
emperyalist sermaye olmadan bir iktisadî hayat› düflünemez durumdad›r. Bu nedenle de Türkiye’de burjuva partilerin ve ordunun milliyetçili¤i
48
koftur. (Siyasî, militarist varl›¤›n›, emperyalist düzenin koruyucu gücü
olan NATO‘nun varl›¤›na ba¤layan T.C.’nin ulusalc› samimiyetinden söz
etmek abestir.) Ça¤›m›zda emperyalist devletler; Dünya’y› tek pazara
dönüfltürerek sömürücü egemenli¤ini kuran mali sermayenin bekas›n›n
ve sözde “ba¤›ms›z” ülke s›n›rlar› içerisindeki varl›¤›n› rahatça sürdürmesi önündeki siyasal, toplumsal engelleri kald›ran ve bu do¤rultuda sömürge devletlerin yeniden flekillendirilmesinde etkin olan ayg›tlard›r.
Emperyalist devletin bir baflka ülkeyi iflgali; petrol, silah tekellerinin ve
finans sermayenin ç›karlar›na do¤rudan ba¤l›d›r. Dolay›s›yla emperyalist
sermayeye karfl› radikal tav›r gelifltirmeyen bir siyasan›n, emperyalist
sermayenin hizmetinde olan siyasî rejime, sözde karfl› durmas›n›n “burjuva ulusalc›l›kla” uzaktan yak›ndan iliflkisi yoktur. Emperyalist sermayenin; banka, borsa ve sanayinin % 50’sine sahip olmas›ndan ve bu yap›sal konumuna dayanarak, Türkiye ekonomisinin, iflbirlikçi tekelci sermayenin elinde bulunan di¤er % 50’lik k›sm›n› da kontrol alt›nda tutmas›ndan hoflnutluk duyan ve bu iliflkiyi muas›r medeniyetler seviyesine ulaflman›n göstergesi sayan ya da bu durumdan rahats›zl›¤›n› sözde beyan
etse de, gerçekleflen iktisadî, toplumsal yap›ya karfl› kararl› ve radikal
durufl gösteremeyen partilerin milliyetçili¤i kof bir söylem olarak kalmaya mahkumdur. Özellikle burjuva ve küçükburjuva “sol” partiler, emperyalist devletlere karfl› bir durufl göstermeyi milliyetçili¤in (ulusalc›l›¤›n)
ve devletçili¤in gerekçesi say›yor olsalar da, bu söylem; gerçeklefltirmeye muktedir olmad›klar› anlamda bir demagoji argüman› olarak kald›.
AKP hükümeti gelinen noktada devletin resmî milliyetçilik söylemini benimseyerek; hükümet olmadan önce sahiplendi¤i, pratik karfl›l›¤› olmayan, sözde emperyalizm karfl›tl›¤› “millî görüfl” söylemini bir yana b›rakt› ve T.C. hükümeti olman›n dayan›lmaz a¤›rl›¤›yla emperyalist devletlerin küresel politikalar›n›n emireri oldu. Bugün, göstermelik de olsa;
AKP’nin emperyalist devletlere karfl› bir politik söylemi benimsemesi
olanaks›zd›r.
Burjuva Sol Partilerin Elefltirisi Niçin AKP’yi Güçlendiriyor
AKP hükümetinin, en az di¤er burjuva partileri kadar devletçi ve
milliyetçi oluflu; burjuva sol partileri hüsrana u¤ratt›. Bu durumda burjuva sol partilerin elinde, koz olarak; AKP’nin din referansl› bir parti olmas› kald›. Burjuva sol partiler, siyasî arenada taktiklerini, AKP’nin dinsel
sembolleri kullanmas›n› elefltirmek üzerine oturttular. Ancak burjuva sol
S.P. F/4
49
partiler, AKP’nin, dini sembolleri siyasî sembol haline getirme eylemini
elefltirerek, onu alt etmeyi beceremediler. Çünkü burjuva sol partiler,
dinsel gericilik karfl›s›nda radikal bir durufl gösterme gücüne ve ilkelerine sahip de¤iller. Daha önemlisi; burjuva sol partilerin programlar›nda,
dinci siyasay› besleyen; geleneksel kal›nt›lar› temizleme hedefi de yok.
Burjuva sol partiler, dinci gericili¤in boyatmas›nda önemli rol oynayan
12 Eylül 1980 askeri diktatörlük rejimi ile de hesaplaflmad›. Hata, burjuva sol partiler, 12 Eylül askeri dikta anayasas›n› dayanak yaparak,
AKP’yle hesaplaflma gafletine düfltüler ki; bu politik tav›r, AKP’nin yürüyüflünü güçlendirici bir tutum oldu. Trajikomik olanda; burjuva sol partilerin; AKP’ye; ‹slâm dininin kural ve disiplinlerine ayk›r› bir “yeni” yorumla karfl› ç›k›yor olmalar›d›r (Örne¤in, dinlerin olmazsa olmaz ilkesi olan
örtünmeyi; ‹slâm dininin önermedi¤ine iliflkin yorum. Tarihin hiçbir döneminde demokrasi iddias› olmayan ve teokratik siyasal düzeni toplumlar
için zorunlu ve mutlak sayan ‹slâm dininin; dayatmac› de¤il, toplumsal
koflullar›n de¤iflimine ba¤l› olarak ileri yönde aç›l›mlara, elefltiriye aç›k /
reformcu oldu¤u yorumu. Dinin toplumsal düzenlenifle iliflkin kurallar›n›n
demokratik oldu¤u ve dinin demokrasiyi savundu¤u ve gericili¤in ‹slâm
dinine atfedildi¤i iddias›. Tarihsel olgular› görmezden gelerek, ‹slâm dininin bar›flç› oldu¤una iliflkin yorumlar. vb. Örnekler ço¤alt›labilir.). Burjuva sol partileri, ideologlar›, yazar-çizer tak›m›; ‹slâm dinî siyasas›n›n,
tarikatlar›n “fleyh” olarak ilan etti¤i ve ad›na türbeler infla ettirdi¤i adamlar›n konumunu ve tarikatlar›n kurumlaflmas›n› sa¤layan ritüelleri sorgulamay› ak›llar›ndan geçirmediler ve yüzy›llard›r emekçi halk›n uyutulmas›nda rol oynayan bu zatlar›n fleyhliklerini kabul ettiler. Ama ne gariptir
ki, bugün efendilerinin açt›¤› yolda yürüyen zamane “tarikat fleyhlerini”,
sahtekâr olarak ilan ettiler. fieyhlik kurumunu ve tarikat ritüellerini reddetmemek ama, zamane fleyhlerini sahtekâr saymak tavr›; ideolojik tutars›zl›¤›n diz boyu oluflunun örne¤idir. Burjuva sol siyasan›n trajedisi
budur. Burjuva sol partiler, ‹slâm’›n tüm ritüellerini, mezhep de¤erlerini,
tarikatlar›, fleyhlik kurumlar›n› meflru sayarak benimseyip, içsellefltirerek; dinci parti ve zamane tarikatlarla, ça¤dafll›k ve bilimsellik ad›na savafl›m sürdürme yolunda bofla kürek sallaman›n önünü açt›lar. CHP, kurulufl ilkelerinden birisi olan “burjuva devrimcilik” ilkesine ihanet ederek,
“irtica” ile pratik anlamda uzlaflma yolunu benimsedi. CHP’nin bu politikas›, kuruluflundan bugüne, T.C. devletinin, dinci gericili¤i denetim alt›nda tutarak biçimlendirme politikas›na do¤rudan ba¤l›d›r. Türkiye’de bur50
juva sol; ‹slâm dinine has olmayan vas›flar› ‹slâm dinine yak›flt›rarak, ‹slâm dininin ritüellerine sahip ç›kt› ve gerçek anlamda ‹slâm dininin önerdi¤i toplumsal yaflam tarz›n› dillendiren tarikatlar› ve siyasî partileri, ‹slâm d›fl› tutum içerisine girmekle suçlad›. Ancak her dönemde bu silah
kaç›n›lmaz olarak geri tepti ve bu politika; din referansl› partilerin elini
güçlendirdi.
Türkiye’de Devlet Dini ‹deolojik Güç Olarak Kulland›
T.C. devleti, tarihinin hiçbir döneminde, do¤rudan “din” karfl›t› bir
eylemlilik içerisinde olmad›. Burjuva devlet, kapitalist sistemin bekas›
için dini ideolojik bir argüman olarak kullan›rken; ‹slâm dinine ait temel
kurallar›, “toplumsal olaylar›” alg›lama yöntemini ve toplumu “terbiye” etme disiplinlerini içsellefltirdi. ‹slâm dininin toplum taraf›ndan içsellefltirilmifl konumunu reddetmedi; aksine bu durumu kutsad›. Dinin Türklefltirilmesi ise; Türk burjuvazisinin pazar egemenli¤i için bir gereklilikti ve
burjuva devlet bu zorunluluk nedeniyle “‹slâm dininin”, Arap milliyetçili¤ini yücelten niteli¤inden ar›nd›rma ifline giriflti. Bu, ‹slâm dininin, “Türkçe” yorumunun yap›lmas› demekti. T.C. dönemi; ‹slâm dininin “Türklefltirilmesi”; toplumunun geleneksel, ulusal ve dönemsel davran›fl formuyla, dini kural ve kurumlar›n uzlaflmas› sürecidir. Toplum, “milliyetçilik sosuyla” tatland›r›lm›fl ‹slâm dininin tüm emir ve kurallar›n› yaflam›n›n oda¤›na koyma konusunda olabildi¤ince özgür b›rak›ld›. Devlet “yeni” burjuva elit taraf›ndan yönetildi. Geleneksel yöneticiler ise, din eksenli örgütler (tarikatlar) vas›tas›yla otoritelerini sürdürdüler. Bu yöneticiler aras›nda ad› konulmam›fl bir konsensüs olufltu. Resmî kurumlar “yeni burjuva”
kadrolara; toplumun “sivil” kurumlar› da, “din” önderlerine (tarikat fleyhlerine) kald›. Devletin resmî kurumu olan Diyanet iflleri dairesinin görevi
ise, bu iki güç aras›nda ideolojik al›flveriflin gerçekleflmesini sa¤lamak
oldu. Bu olgu, devlet ile tarikatlar aras›ndaki ad› konulmam›fl uzlaflman›n “resmiyet” kazanma biçimidir. Erkler aras›ndaki güçler dengesi, toplumsal iliflkinin biçimini belirledi. Herhangi bir camiye “devlet taraf›ndan”
atanan imam›n, o bölgedeki cemaat önderinden de onay almas› zorunluluktu. Çünkü, bu uzlaflma olmad›¤› taktirde, imam›n o bölgede görev
yapmas› zordu. Durum flöyle aç›klanabilir; cami bir devlet kurumu, imam
da devlet memuru idi, ama ayn› zamanda cami dinin evi, imamda dinin
ideologuydu. Camiye giden cemaat resmen devlete, ama ruhen dine ve
ço¤unlukla o bölgedeki tarikata ba¤l› kald›.
51
Türkiye Cumhuriyeti kuruldu kurulal› devletle din aras›nda kurulan
temel iliflki biçimi de¤iflmedi. Din, devlet eliyle yayg›nlaflt›r›lan ve devletin ideolojik dayana¤› olan bir kurum oldu. T.C. devleti ile din aras›ndaki iliflki laik bir nitelik kazanamad›. Dolay›s›yla; Türkiye’de, devletçi, milliyetçi, militarizm yanl›s›, elitçi, burjuva sol parti yandafllar›n›n “laiklik savunucusu olduklar›” sav› üzerine düflen kuflkuyu yok etmeleri mümkün
olmad›. Ki burjuva sol partilerin, hükümet olduklar› dönemde, o çok sözü edilen “gericili¤e karfl›, ça¤dafl uygarl›k seviyesine” varma, demokrasiye ulaflma yolunda at›l›mlar› gerçeklefltirememeleri de (Ki bunu gerçeklefltirmeleri olanaks›zd›r.) bu kuflkuyu daha da art›rd›. Burjuva cumhuriyetinin “gerici, feodal unsurlarla, tarikat fleyhleriyle uzlaflmac› yap›lanmas› ve bu iliflki biçimini kurumsallaflt›rm›fl olmas›; AKP’nin, muhalefet iken kulland›¤› “düzen d›fl› olma” söylemini, hükümet olduktan sonra
terk ederek, devletçi vasf›n› güçlendirip içsellefltirmesini kolaylaflt›rd›.
Türkiye’de; dinin devlet eliyle yayg›nlaflt›r›lmas› do¤rultusunda tüm
hükümetler görev ald›lar. Bu gerçeklik nedeniyle; ‹slâm referansl› burjuva partiler, muhalefet iken “düzen de¤ifltirme istencine sahip parti” görüntüsü verseler de; hükümet olduktan sonra, devletle din aras›ndaki
iliflki nedeniyle s›k› “devletçi” oldular. Dün MC hükümetleri ne kadar devletçi ise, bugün dönemsel ve zahiri farkl›l›klar gösterse de AKP hükümeti de ayn› oranda devletçidir. CHP’nin, siyasî propaganda malzemesi
yapmak için AKP’yi “düzen d›fl›” parti olarak göstermesi abestir.
AKP’nin “hükümet “ olarak yapt›klar›n›n, burjuva sol ve sa¤ partilerinin
yapt›klar›ndan pek fark› yoktur. AKP, hükümet olduktan sonra, kitleleri
kazanmak için kulland›¤› “din” eksenli söylemi, gereksinimi kalmad›¤› ölçüde terk etti. Türban sorununun ›s›t›larak gündeme getirilmesi “fleriatç›” destekçilerin a¤z›na sürülen bir kafl›k bald›r. AKP bunu yapmak zorundad›r. Çünkü “Düzen içi parti” olma durumu; az da olsa, fleriatç› grup
ve örgütlerin öfkesini üzerine çekti. AKP önderleri, düzen içi konumlar›n› güçlendirirken; ‹slâm cephesinin, çocukluk hastal›¤›na tutulmufl “Müslüman kardefllerini” de avutmay›, di¤er bir ifadeyle, “kufllar› ürkütmemeyi” siyasal ç›karlar›na uygun gördüler. AKP’nin hükümet olduktan sonra,
muhalefet iken iliflki kurdu¤u ‹slâm fleriatç›s› gruplarla (Ki bu gruplar
gerçek anlamda ‹slâm dininin yükledi¤i ideolojik ve siyasî yükümlükleri
üstlenen düzen d›fl› partilerdir.) aras›na mesafe koydu¤u aç›kt›r. Kaba
bir benzetme yapacak olursak, denilebilir ki; CHP ile Komünist Partiler
aras›ndaki iliflki ve yak›nl›k ne kadarsa; AKP ile ‹slâmc› fleriat örgütleri
aras›ndaki iliflki ve yak›nl›k da ayn›d›r.
52
Di¤er yan›yla belirtmek gerekirse; ‹slâm dinini yorumlama noktas›nda; AKP, ‹slâmî fleriat örgütlerinden daha çok, burjuva devletçi, millîyetçi partilere yak›n durmaktad›r.
Din Referansl› Parti Cumhuriyetin Asli Unsurudur
AKP hükümetini “düzen d›fl›”, “devlet d›fl›” olarak görmek yan›lg›s›n›n; emekçilerin hatta “sosyalist sol” partilerin, kitle örgütlerinin, “devletçi” özlerinin depreflmesini sa¤lad›¤› ve burjuva sol politikalar›n pefline tak›lmas›na yol açt›¤›; daha aç›k biçimde “devletçili¤i” savunma noktas›na varmalar›na vesile oldu¤u do¤rudur. Bu toplumsal gruplar; T.C.
devletinin, demokratik kurum ve uygulama tarz›n› içsellefltirmifl oldu¤u
varsay›m›ndan hareketle; AKP hükümetinin “bu demokratik cumhuriyeti ortadan kald›rma eylemine kalk›fl›yor” türü bir yan›lsamal› yaklafl›m
içerisindedirler. Oysa T.C. devleti, tarihinin hiçbir döneminde, gerçek
anlamda, burjuva demokratik bir devlet olmad›. T.C. devleti; iflçi s›n›f›n›n ve emekçilerin “ilerici” gücüyle ve mücadelesi ile “demokrasi yolunda” k›s›tl› “ilerleme” sa¤lamas›na karfl›n, bu ilerleme anti-demokratik burjuva devletçi kurumlar›n “direnifli ve sald›r›s›” ile geriletildi¤i oranda k›s›tl› bir “demokrasi” oldu. Bu k›s›tl›, biçimsel “demokrasi” de, dönem dönem
askeri darbelerle rafa kald›r›ld›. Halk›n iradesi ile kurulmayan ve yönetilmeyen cumhuriyet; halka ra¤men, devletin militarist ayg›t› taraf›ndan korundu ve kolland›. Türklük ve cumhuriyet de¤erlerinin, sald›r›ya aç›k ve
korunmaya muhtaç oldu¤u kanaati kurulufl ideolojisinin eksenine oturdu. Halk›n “cumhuriyet de¤erlerini” benimsemesinden duyulan kuflku ve
korku üzerine oturan ideolojik söylem burjuva devletin hukuk kurumlar›n›n ruhunu biçimlendirdi. Devletin kurucu ve kollay›c› mührünü elinde tutan zevata devredilmek kayd› ve flart›yla egemenlik k⤛t üstünde milletin say›ld›. Halk›n, cumhuriyet de¤erlerini terk edece¤ine ve hatta cumhuriyete ihanet edece¤ine iliflkin derin kayg›lar; egemenli¤in halk ad›na
“devlet ayg›tlar›” taraf›ndan kullan›lmas›na gerekçe say›ld›. “Halk, burjuva düzen karfl›t› ak›mlar›n etkisine girecek kadar zay›f ve basiretsizdi” ve
dolay›s›yla halk›, ideolojik / siyasî iç ve d›fl tehlikeden korumak için, devlete mutlak itâat, toplumu bir arada tutman›n temel arac› oldu ve bu nedenle düflünce, ifade ve örgütlenme özgürlü¤ü gibi “tehlikeli” kavramlar
yasakland›. Burjuva devlet, daha kuruluflundan itibaren, muhtemel düflmanlara ve iç hainlere karfl› her an tetikte ve eli sopal› biçimlendirildi.
Böylesi bir devlet yap›s›, “normal” dönemlerde din ve faflizm referansl›
53
partilerin içerisinde yer ald›¤› hükümetlerin ve “düzenin krizi” halinde ise
“askeri cuntalar›n” kurulmas›na uygun zemin sa¤lad›.
Türkiye’de, cumhuriyet tarihi boyunca legal zeminde yer alan, din
referansl› partiler de, burjuva sol, liberal ve faflist partiler kadar burjuva
düzen partileri olarak yap›land›lar ve tüm burjuva partiler, kapitalist rejimin unsurlar› olarak, üzerlerine düflen yükümlükleri gerçeklefltirmek için
gere¤ini yapt›lar. Türkiye cumhuriyeti yap›sal olarak; ça¤dafl “toplum
örgütlenmesine” karfl› direnç gösteren kurumlar› ve ideolojik disiplinleri
içerisinde bar›nd›ran; daha do¤rusu, ça¤dafl burjuva düzen dinamiklerini içsellefltirememifl bir burjuva devlettir. Dolay›s›yla toplumun bugün
“karanl›k içerisinde” oluflu yeni bir olgu de¤ildir. “Burjuva ayd›nlanma
hareketinin” önüne barikat kurulmas›; yaln›zca, AKP hükümetine mal
edilemez. Türkiye’de gerici siyasan›n geliflmesinde; T.C. devletinin otoriter biçimleniflinin, demokrasi karfl›t› güçlere sa¤lad›¤› olanaklar›n rolünü ve bu cumhuriyetin “kurucusu, kollay›c›s›, koruyucusu” olan ordunun
gerçeklefltirdi¤i darbelerin rolünü unutmak, ölümcül hatad›r. Karanl›¤a
karfl› olmak; karanl›¤›n gerçek nedenlerini bilmek ve o nedenleri bertaraf etmek için mücadele etmek demektir. AKP hükümetine karfl›t olmak
ad›na, onun ortaya ç›k›fl›n›n temel nedeni olan burjuva devlete s›rt›n›
yaslamak yaklafl›m›; k›rk kat›r yerine k›rk sat›ra raz› olmakt›r. AKP’nin
düzen d›fl› bir parti oldu¤u iddias›; T.C. devletinin dini içsellefltirmesinin
ve benimsemesinin, AKP türü partilerin var olma zemini oldu¤u gerçe¤inin üzerinden atlamakt›r.
‹slâm dininin, burjuva cumhuriyetle çat›flmamas›n›n ilk nedeni; devletin, dinin toplumsal etkisini kabul etmesi, dinin siyasal rolünü inkâr etmemesi; toplumsal gücüne ve devlet erkine ba¤l› olarak ideolojik alana
iliflkin iktidar›n› onaylamas›d›r. Bu temel nedeni besleyen unsurlar ise;
‹slâm dininin mülkiyetin elde edilifl biçimini sorgulamamas›, üretim araçlar›n›n özel mülkiyet elinde toplanmas› durumuna karfl› ç›kmamas› ve
hatta üretim araçlar›n›n kapitalist tarzda mülkiyet edinmenin tanr› taraf›ndan verilmifl bir hak oldu¤unu kabul etmesidir. ‹slâm fleriat› her dönemde, o döneme damgas›n› vuran mülkiyet iliflkilerinin kabulü üzerinden, bu iliflkilerin düzenlenifline iliflkin kurallar koyar. Bu durumla ba¤lant›l› olarak ‹slâm dini, devlet otoritesinin gereklili¤ini kabul eder. ‹slâm
dininin devlet ve otorite karfl›tl›¤›; devlet düzenine sahip olmad›¤› “ilk dönemine” ait bir yaklafl›md›r ve ‹slâm, devleti araç olarak kullanmaya dayal› örgütlenme dönemine geçtikten sonra, devlet ve iktidar karfl›tl›¤›
54
tavr›n› terk etmifltir. Bugün de ‹slâm fleriatç›l›¤›, devlete de¤il; kendi varl›¤›n›n hizmetinde olmayan devlete karfl›d›r. ‹slâm dini; devletin, toplum
düzeni için olmazsa olmaz gereklilik oldu¤unu savunur. “Devletin” olmad›¤› toplumda anarfli olaca¤›n› vaaz eder ve ‹slâm dini aç›s›ndan en büyük düflman toplumsal anarflidir. ‹slâm dini için anarfli din karfl›tl›¤›d›r.
Bu yaklafl›m, dinin, egemen s›n›f›n devletiyle uzlaflmas›n›n siyasî zeminini oluflturur. Ancak din ideolojidir ve her ideoloji, toplumsal yaflam içerisinde pratik ifadesini bulmak için, toplumun örgütlenme biçimine müdahil olur. Bu nedenle din kurumlar› ve önderleri, devletin dini kurallara
göre biçimlendirilmesini ister. “Devlet dinin dünyevi egemenli¤ine tabii
olarak biçimlendirilmelidir.” istemi bir ideal olarak her zaman ifade edilir.
Kuflkusuz devlet olma istemi, toplumdaki güçler dengesine ba¤l› olarak
de¤iflebilmektedir. Bu güçler dengesinin baflrol oyuncular› ise s›n›flard›r.
S›n›flar çat›flmas›n›n o anki denge durumuna ba¤l› olarak; din de toplumsal siyasan›n belirlenmesinde “gücü oran›nda” rol kapar. Gücü, idealinin gerçekleflmesini sa¤layacak ölçüde büyük olmad›¤› yerde, var
olan devleti kutsar ve emrine girer. Din önderleri olanla yetinir, gücü ölçüsünde egemenlik alan›na sahip olur. Di¤er yandan, dinin, köleci toplumda farkl›, feodal toplumda farkl› ve burjuva toplumda farkl› rol almas› ve konumlanma biçiminin farkl›laflmas› da, do¤rudan, topluma egemen olan o anki üretim tarz›na ba¤l›d›r.
Burjuva devletin siyasan›n belirlenmesinde; millî argümanlar›n ön
planda rol almas› kaç›n›lmazd›r. Burjuvazi için bu hayatî bir tercihtir.
Devletin as›l rengini de bu millî unsurlar›n vermesi zorunluluktur. Kuflkusuz din kurumlar›, bu duruma uygun olarak erk paylafl›m sofras›nda yerlerini al›rlar. Burjuva devletin kurulma ve sürdürülme sürecinin ‹slâm dinini etkilememesi düflünülemez. Bugün ‹slâm fleriat› ile yönetilen ülkelerin, yönetim biçimlerinin de birbirinden farkl› özellikler göstermesi,
do¤rudan o ülkede burjuva millî unsurlarla dinin kaynaflma derecesine,
uzlaflma zorunlulu¤u seviyesine ba¤l›d›r. Do¤al olarak, do¤rudan din
devleti olmayan ülkelerde, dinin millî renklere bürünmesi daha olanakl›d›r. Millî renklere bürünmesi ayn› zamanda dinin, burjuva devletin ideolojik unsuru olmas›n› ifade eder.
Bugün, toplum siyasas›n› ‹slâm fleriat› ile biçimlendiren ülkelerde;
‹slâm dinine “özgün” bir üretim tarz›n›n oldu¤undan söz edilemez. Bu ülkeler de genel olarak kapitalist üretim tarz› vard›r ve egemendir. Bu üretim tarz›na ba¤l› olarak var olan s›n›flar, do¤rudan bu üretim tarz›n›n
55
kendilerine sa¤lad›¤› konumlan›flla siyasay› etkilemektedirler. fieriatç›
bir ülkedeki siyasal farkl›laflma da son tahlilde bu s›n›fsal farkl›laflman›n
ürünüdür. Siyaset son tahlilde mülkiyet iliflkilerinin ifadesidir. Din devleti; patronu iflçi, iflçiyi patron yapmaz. Din otoritesi, s›n›flar›n var olma olanaklar›na ve biçimine müdahale etmez, Din s›n›flar› birbirine eflitlemez;
kapitalist ve feodal s›n›f›n, iflçileri ve köylüleri sömürüsünü engellemez.
Yapabilece¤inin en iyisini yapar; namaz s›ras›nda ayn› safta yer alan
az›nl›k beylerin, ço¤unluk köleleri sömürdü¤ü ve ezdi¤i gerçe¤inin üzerini kutsal örtüyle kapat›r. ‹deolojik bir araç olan din; do¤rudan üretim
iliflkilerine ba¤l› s›n›flar aras› çat›flmay› yok edemez. As›l olarak da toplumsal siyasan›n gerçek rengini bu çat›flma verir. Din ideolojik bir güç
olarak, gerçekleflen rengin tonunu belirler.
Kapitalist bir toplumda, din ile devlet aras›nda gerçek bir çat›flma
varm›fl görüntüsünü yaratan; bir toplumsal grubun, siyasî iktidar olma
yolunda yürürken dini kurum ve argümanlar›, s›rt›n› yaslayaca¤› bir “silah” olarak kullanma halidir. Kuflkusuz bu toplumsal grubun var oluflu,
do¤rudan ve esas olarak, o toplumdaki iktisadî farkl›laflmaya tekabül
eder. ‹ktisadî ç›karlara dayanan bu ayr›flma siyasî alana da yans›r. As›l
olarak, ‹ktisadî durumun yaratt›¤› farkl›l›ktan yaflamsal güç alan bir siyasal grup, toplumsal erk sahibi olmaya aday duruma geldi¤inde, kamusal
alanda kendisine yer ister. Dolay›s›yla di¤er toplumsal gruplarla “yer
edinme” savafl›na tutuflur. Siyasî farkl›laflma ve çat›flman›n as›l nedeni
iktisadî ve dolay›s›yla s›n›fsal farkl›laflmad›r. Çat›flan gruplar›n toplumu
etkilemek amac›yla kulland›klar› ideolojik araç ve kurumlar, baz› dönemlerde çat›flman›n s›n›fsal yan›n› gölgeleyecek kadar önemli hale gelebilir. Bu noktada toplumsal grubun siyasas› farkl› bir renk örtünür. Bu aldat›c› görüntü, toplumsal yan›lg›lara neden olur.
Sosyalistlerin Dinci Hareket Karfl›s›ndaki Tavr›
Ça¤dafll›¤›n, ayd›nlanman›n, demokrasinin savunucusu olmay›;
devletin olagelen durumunu savunmak oldu¤u noktas›na indirgeyerek,
gelenekselleflmifl “tahsilli burjuva tavr›” gösteren bireylerin yazg›s›; burjuva gericili¤inin bugünkü bir biçimi olan “dinci gericili¤e karfl›” olmak
ad›na; devletçi, milliyetçi gericili¤inin saf›na düflmeyi içerir. PKK’yi ABD
emperyalizminin “Büyük Ortado¤u Projesinde” rol alan aktör olarak ilan
eden ve bu iddias›na dayanarak; emperyalizme karfl› mücadeleyi, ulusalc› Kürt hareketinin yok edilmesi noktas›na indirgeyen küçükburjuva
solcular›n›n, milliyetçi gericilikle ayn› safta yürümesi kaç›n›lmazd›r.
56
Di¤er yandan, burjuva devlet kurumlar› aras›ndaki çeliflki ve çat›flmadan, burjuva devletin demokratiklefltirilmesi do¤rultusunda yararlanma istenci; eme¤in kurtuluflu sorununu, burjuva devletin demokratikleflmesi u¤runa feda edilmesi prati¤ini de yan›nda getirir. Bu gerçekleflti.
Reformcu sosyalist partiler ve Kürt ulusal hareketi içerisinde yer alan
“demokratik” partiler, Emekçilerin kurtuluflu sorununu unutturacak ölçüde; burjuva devletin demokratikleflmesi sorununu ön plana ç›kard›lar.
Bu tav›r; söz konusu partilerin, AKP hükümetinin demokrasi maval›na
inanmas›n› kolaylaflt›rd›.
Devrimci durufl; do¤ru politikalarla süreci yönetebilmektir. Burjuva
düzene eklenme ve bu do¤rultuda, burjuva devletin yeniden biçimlenmesi sürecinde yer alma amac›; bu amaç do¤rultusunda gerçeklefltirilen
eylemin devrimci sosyalist nitelikte olma durumunu yads›r. Burjuva devletin demokratikleflmesi amac›yla gerçeklefltirilen her eylem demokratik
nitelik tafl›r. Kuflkusuz demokrasi mücadelesi önemlidir. Ancak demokrasi mücadelesi s›n›rlar› içerisinde kalacak “kalk›flman›n” niteli¤inin de
burjuva demokratik olaca¤› aç›kt›r. Burjuva demokratik bir eylemi, devrimci sosyalist eylem olarak nitelemek abesle ifltigaldir. Demokrasi mücadelesini güçlü k›lmak için do¤ru politika üretmenin önemli aya¤›ndan
biri de, demokrasi mücadelesini “kutsal” ilan etmek tavr›ndan uzak durarak, ideolojik ve politik alanda; düzen d›fl› devrimci sosyalist güçlerle
(Kürt, Türk ayr›m› yapmadan) iliflkileri gerçeklefltirmektir. Ancak bugün,
Kürt demokratlar›n›n, demokrasi mücadelesinde; Devrimci sosyalistlerden, Marksistlerden özel biçimde uzak durduklar› görülmektedir. Düne
kadar Kürt hareketinin önüne barikat kuran küçük burjuvalar›n, dinci politikac›lar›n, Demokratik Toplum Kongresine davet edilmesine karfl›n; en
zor dönemde Kürt ulusal kurtulufl hareketine destek veren devrimci sosyalistlerin; Marksistlerin davet edilmemesi dikkate de¤erdir. Bu politik
tav›r; BDP önderlerinin, devlete ve özel olarak da AKP hükümetinin “demokratik aç›l›m›na” samimiyetle bel ba¤lad›klar›n› kan›tlar. Hükümetin
“demokratik aç›l›m›na” ba¤lanan umut nedeniyle, Hükümeti ve devleti
“k›zd›rmamak” ya da “ürkütmemek” için; BDP kurmaylar›n›n, devrimci
sosyalistlerden uzak durmaya özen gösterdikleri aç›kt›r. BDP önderlerinin, AKP hükümetine karfl› “esip, gürlemesi” bu politik tutumun üzerini
örtemedi. Bu politika, mücadelenin, burjuva güçlerin s›n›rlar›n› çizdi¤i bir
“demokrasi ile sonuçlanmas›na katk›d›r. Kürt ulusal hareketinin prati¤i;
politik hedefini, burjuva devletin “demokratikleflmesi” ile s›n›rlad›¤›n›n
kan›t›d›r. Kuflkusuz bu da bir politik tercihtir. Kürt ulusalc›lar›, bu tercihi
57
yapt›klar› için “suçlu” ilan etmek do¤ru de¤ildir. Do¤ru olmayan, bu durum aç›kça ortada iken, hâlâ demokrat Kürt hareketinin, sosyalist nitelik
tafl›d›¤› kan›s› tafl›yarak; hareketi bu pencereden de¤erlendirmek ve
Kürt ulusalc› partilerden devrimci sosyalist bir tav›r beklemektir.
BDP burjuva demokrat bir partidir ve bu partinin kadrolar› da genellikle küçükburjuva demokrat vas›fl› kimli¤e sahip kiflilerdir. Kürt ulusal
hareketinin bu kadrolar›n›n, k.burjuva ve burjuva vas›flar› “fevri ç›k›fllara”
yak›n durmalar›n›n zeminini oluflturuyor. Küçükburjuva demokrat politikac›lar›n, fevri hareketlerle siyaset sahnesinde “bireysel rol almalar›” k›sa vade içinde halk taraf›ndan coflkuyla karfl›lanabilir; ancak fevri ç›k›fllar “devrimcilik” de¤ildir. Fevrilik ço¤u zaman teslimiyetin d›fla vurum halidir. BDP milletvekillerinin att›klar› her ad›mda kendi s›n›fsal vas›flar› etkin rol oynuyor. Kürt milletvekillerinin büyük ço¤unlu¤u ve ço¤unlu¤un
damgas›n› vurdu¤u siyasî eylem çizgisi sosyalist de¤il. Bu nedenle siyasî sorumluklar›n›n gerektirdi¤i gibi davranmalar› konusunda zorland›klar› aç›kt›r. Uzun vadede meclis içi ve meclis d›fl› k›flk›rtmalarla karfl› karfl›ya kald›klar›nda kolayl›kla yarat›lmak istenilen politikalar›n ard›ndan
sürüklenmektedirler. S›n›fsal yap›lar› ve politik öngörüleri; sürece önderlik etme ve toplumsal eylemlili¤i çekip çevirme noktas›nda önemli bir
handikap olarak belirleyici rol oynad›.
BDP’li belediye baflkanlar›n›n ve milletvekillerinin, Kürt emekçilerinin kurtuluflu do¤rultusunda davran›fl göstermeleri beklenmemelidir.
Kürt kentlerinde, Kürt emekçileri lehinde, Kürt emekçilerinin kurtuluflu
yolunu açan; kentsel, toplumsal, siyasî dönüflüm politikalar›n›n pratik
karfl›l›¤›n›n görülmemesinin nedeni, Kürt ulusalc› unsurlar›n burjuva demokrat kimli¤e sahip olufllar›d›r. Yerel yönetimlerdeki, emekçilerin kurtuluflu öngörüsünü destekleyen eylemlilikten uzak durufl, parlamentoda
da sürdürülmektedir. Bu anlamda baflar›s›zl›k; Kürt halk›n›n “sorgusuz”
deste¤inin kaybedilmesi gerçe¤i ile karfl› karfl›ya kalman›n yolunu açacakt›r. Bu durumda emekçilerin deste¤ini yitiren BDP’nin burjuva demokrat vasf› daha da a盤a ç›kacakt›r. Devrimci sosyalist bir eylem
program›na sahip olmamalar›; burjuva demokrat kimli¤e sahip olmalar›n›n yaratt›¤› bask›, bu unsurlar›n, devletin gündeminden kopuflu gerçeklefltirememelerinin nedenidir. Kuflkusuz bu tavr›n arka plan›nda,
PKK’nin art›k söylem olarak da; sosyalizm yolundan vazgeçerek, “demokratik cumhuriyet” program›n›, Kürt halk›n›n kurtuluflu için, olmazsa
olmaz reçete olarak kabul etmesinin oldu¤u, görülmelidir.
58
Kuflkusuz bu durumu aç›klamak; demokrasi mücadelesi içerisinde,
Kürt ulusalc› unsurlarla ayn› cephede yer alma gerekirlili¤ini yads›maz.
Sosyalist olmak; ezilen ve sömürülen halklar›n özgürlü¤ünün kazan›lmas›ndan yana tav›r almaya do¤rudan ba¤l›d›r. Y›llard›r, devletin bekas› u¤runa iflçilerin emekçilerin ve ezilen uluslar›n en temel ve insanca
yaflama haklar›n›n feda edildi¤i, gasp edildi¤i bir ülkede, bu temel sorunu, toplumsal prati¤in eksenine koymadan gerçeklefltirilecek eylem ve
yaklafl›mlar›n devrimci sosyalist say›lamayaca¤› bir gerçektir.
Demokrasi güçlerinin; emekten yana, insanca yaflam eksenli bir
durufl göstermeleri gerekliliktir. Emekçiler; vekaletlerini Türk ve Kürt
burjuva aktörlere vermekten vazgeçerek kendi s›n›fsal kimlikleriyle oyun
alan›na indi¤inde; oyun sahicilik kazanacakt›r. Burjuva iktidar›na karfl›
savafl›n seyri, iflçilerin emekçilerin kendi kaderlerini kendilerinin belirleme gücüne ulaflmas›na do¤rudan ba¤l›d›r.
Burjuva düzenin has bekçisi olan AKP, iktidar yürüyüflünün tüm faturas›n› emekçilere yükledi ve yine yükleyecek. ‹flçiler emekçiler, kendi
sorunlar›n› ancak “kendisi için s›n›f konumuna” gelerek çözmeyi gerçeklefltirebilirler. Yoksa burjuva partilerin sermaye iktidar›n› daha güçlendirme ve sürdürme eylemlerinin tüm yükünü, halk›n tafl›mas› ve “ac› faturay›” ödemesi kaç›n›lmaz olarak gerçekleflecektir
Sosyalistler “halk›n kurtar›c›s›” misyonu yüklenerek de¤il; emekçi s›n›f›n devrimci üyesi olarak; s›n›fsal kurtulufl mücadelesi içerisinde yer almay› baflarmal›d›r. Bu tav›r; devrimci sosyalistlerin, tüm burjuva ve küçükburjuva demokrat partilerden, sözde de¤il, pratik olarak da ayr› duruflunun göstergesi olacakt›r. Bireysel iktidar ve statü istemlerini, iflçi s›n›f›n›n kurtuluflun önüne koyarak hareket etmek; devrimci sosyalizm çizgisinden uzaklaflmak ve burjuva sol siyasas›na bulaflarak iflçilerin kurtulufluna ihanet etmenin kap›s›n› açmakt›r.
Bugün, devrimin ve sosyalizmin savunulmas›n›n temel göstergesi,
devletin, daha yo¤unlaflt›rarak sürdürdü¤ü savafla ve iflçilerin, emekçilerin ekonomik demokratik, siyasî haklar›n›n gasp edilmesine karfl› güçlü sesle aya¤a kalkmakt›r.
Türkiye’de emekçilerin iflçilerin haklar›n›n gasp edildi¤i ve hatta
sendikalar›n, kitle örgütlerinin yönetici (Demokrat ve sendikal sosyalist!)
kadrolar›n›n dahi bu gaspa ortak oldu¤u, ilan edilmeyen bir savafl halinin on y›llard›r sürdürüldü¤ü ve bu savafl›n siyasî ve iktisadî faturas›n›n
59
halklara yüklendi¤i ve bugün de AKP hükümetinin bu genel siyaseti sürdürdü¤ü ve sözde “farkl›” görüntü sergileseler de, bu do¤rultuda AKP
hükümetinin “cuntac›larla”, milliyetçilerle ve burjuva cumhuriyetçi
“sol”cularla ayn› kulvarda yürüdü¤ü gerçe¤inden söz edilmeden, bugünkü siyasal sorunlar›n ad› konulamaz. Bugün “tehlikeli” görülen dinci partiler kadar sivil faflist örgütlerin de, Dünya’da ve üzerinde yaflad›¤›m›z
co¤rafyada güç kazand›¤› ve milliyetçili¤in, emekçilerin “kendisi için s›n›f bilincini” körelten bulafl›c› bir hastal›k oldu¤u aç›kt›r. Dinsel ve millî
de¤erler, devletin ve siyasî kurumlar›n ideolojik payandas›d›r ve T.C.
devletinin kuruluflundan beri, dini kurumlar›n etkinli¤i her alanda devlet
eliyle sürdürülmektedir. Devletin iki farkl› ideolojik gücü olan cami ile
okulun birlikte görev yapt›¤›n› ve camiden kovulan lanetli köle s›n›f›n
devrimci ideolojisinin, siyasetinin, okulun kap›s›ndan da içeri sokulmad›¤› gerçe¤inin üzerinden atlayarak; devletle din aras›ndaki iliflkiyi, gerçek
durumuyla kavramak olanaks›zd›r.
Din ile burjuva cumhuriyet de¤erleri aras›ndaki sanal didiflme, iflçi
s›n›f›n›n devrimci bilinç edinmesinin önünü t›kamaktad›r. Ezilen ve sömürülen emekçilerin kurtuluflunun gerçekleflebilir oldu¤u ve ezilenlerin
özgürlü¤ünü kendi savafl›mlar›yla kazanaca¤› fikrinin üzerini örten ve
karartan bu tali çeliflkidir.
Karanl›¤›n gerçek nedenlerini bilmeyenler ya da bilinmesini istemeyenler; her dönemde, ›fl›k araçlar›ndan yoksunlu¤u karanl›¤›n gerekçesi
olarak ilan ettiler. Oysa ›fl›k vericiler, karanl›¤a karfl› geçici, lokal çözüm
araçlar›d›r ve yan›lt›c›d›rlar. Burjuva “ayd›nlanma” politikalar›n›n, genel
toplumsal yan›lsaman›n üzerini örtmesi kaç›n›lmazd›r. Bir avize ne kadar
yo¤un ›fl›k saçarsa saçs›n Günefl ›fl›¤›n›n yerini tutamaz. Günefl hem
gerçek anlamda ayd›nlat›r ve hem de hayat› yeniler. Gerçek anlamda
karanl›ktan kurtulmak ve yeni bir yaflama ulaflmak isteyenlerin Günefl’e
ç›kmas› zorunluluktur.
Kapitalizmin karanl›¤›ndan ayd›nl›¤a ç›kman›n ad› sosyalizmdir.
60
Ali Özdo¤u
Komünist Geçinen fioven,
Sosyalfloven, Nasyonalist
Komünistlerin Kap›flmas›
-Polemik-
“Harici Büro” te-ka-pe’si ile sip partisi te-ka-pe’sinin genç kadrolar›
birbirlerine karfl› olmayan militan gardlar›n› ald›!
Bu iki siyasî ak›m kendili¤inden kurduklar› örgütlerini hiç utan›p s›k›lmadan TKP olarak ilan etmekte bir sak›nca görmedi!
Asl›nda utan›p s›k›lacak bir durum yoktur ortada. Niçin utans›nlar
ki? Bu memlekette öteden beri sahte komünist örgüt kurup parti ça¤r›fl›m› yapmak serbesttir (Bu gelenek resmî komünist parti kurduran Kemalist rejim ve avenelerinden flimdiki sahte te-ka-pe’cilere miras kalm›fl
olsa gerek).
Di¤er yan›yla bu türden bir “serbestli¤in” suçu bizim ve hepimizindir. Çünkü bu alan›n sömürülmesini Devrimciler, Komünistler böylelerine terk etmifl ve politika üretememifllerdir…
Tarihî TKP sömürüsünden göz gözü görmüyor. Komünistlik ad›na
yalanc› pehlivan peflrevlerinden geçilmiyor. Kariyerizm hastal›¤› bilimsel
ve tarihsel do¤rular›n, gerçeklerin üstünü örtüyor. ‹flçi S›n›f› ve Emekçi
Halklar›m›z›n sosyal-evrensel kurtulufl mücadelesine ihanetler giderek
art›yor. Kimin sahte, kimin komünist geçinen, kimin resmî, kimin Hakikî
Komünist Kadro oldu¤unu ayr›flt›racak bilimsel ölçütlerimiz elbette vard›r. Fakat hem yaflad›¤›m›z co¤rafyada hem de enternasyonal ölçekte
bunu sorgulay›p do¤rulayacak ve de yarg›layacak bir eksi¤imiz var. O
da bir Komünist Enternasyonal‘imizin bulunmay›fl›d›r.
S›n›f mücadelesi tarihimiz ve devrimci geleneklerimizin organik
uzant›s›nda ve yaflad›¤›m›z co¤rafyada 10 Eylül 1920’de oluflturulan Tarihî TKP d›fl›nda bir SINIF PART‹’miz yoktur. Olmam›flt›r.
Tarihî TKP, gerek oluflturulurken gözetti¤i Komünist Enternasyonal’e - Leninist ilke, kural ve yöntemlere s›k› ba¤l›l›¤›, gerek LEN‹N‹ST
PART‹ normlar›n› her süreçte iflletmifl oluflu, gerekse Parti ve Partileflme Sorunu üzerinde gözetti¤i devrimci incelik, devrimci ahlak, devrim61
ci siyasî terbiye, devrimci diplomasi1 ile devrimci esneklik sosyal mücadele tarihimizde bir ilktir.
Sosyal mücadeleler tarihimizde Tarihî TKP deneyimi d›fl›nda “Komünistlerin Birli¤i”ni gözeten baflka bir örnek yoktur. Olmam›flt›r.
Her siyasî sol e¤ilim devrimci gelene¤imizin organik uzant›s›nda
de¤il, kendi görene¤ini “Dar grup kültü” ile hareket ederek kendili¤inden
örgüt kurmufl / kurabilmifl ve parti ça¤r›fl›m›nda bulunmufl / bulunabilmifltir!
Tarihî TKP oluflturulurken tek bir komünisti ve kadroyu d›flar›da b›rakmam›flt›r. Kadro olmay› hak eden tüm Devrimci ve Marksist Kadrolar› Kongre yöntemiyle partilefltiren ve henüz afl›lamayan biricik deneyim
de Tarihî TKP deneyimidir.
Tarihî TKP’nin Program›, Tüzü¤ü baflta Komünist Enternasyonal’in
ve Marksizm-Leninizm’in temel ilkeleriyle asla çeliflmemektedir.2 Tutarl›-amaçl›-somut bir iktidar projesine sahiptir. Gizlilik ve yeralt› faaliyetinin
güvencesinde aç›k faaliyet alanlar›n›n nas›l kullan›lmas› gerekti¤ine iliflkin Bolflevik öngörülere ve niteliklere sahiptir.
Komünist ve ‹flçi Partilerinin oluflturulmas›nda gözetilen “K›z›l Ordusu ile birlikte iflbafl› yapmas›” ilkeselli¤inin gözetilmifl olmas› bu memlekette yaln›zca Tarihî TKP’nin oluflturulmas› sürecinde yaflanm›fl bir olgudur.
Tarihî TKP’nin kurucular›n›n ve yönetim kadrosunun Kemalist rejim
taraf›ndan katlediliflinden sonra tasfiye edilen ve örgütsel süreklili¤i sa¤lanamayan bu proleter devrimci gelene¤imiz burjuva ve küçükburjuva
“sol” siyasî ak›mlar taraf›ndan kabaca sömürülmek istenmifltir. Dr. fiefik
Hüsnü ve onun uzant›s›ndaki e¤ilimler sosyalizmi kemalizm ile kaynaflt›r›p suland›rmaya yeltenmifl ve sosyalflovenizme dönüfltürmüfltür. Bu
melezlefltirme girifliminin yaratt›¤› çok yönlü tahribatlar nedeniyle burjuva resmî tarih anlay›fl› ile resmî ideolojinin egemenli¤i bir türlü saflar›m›zdan sökülüp at›lamam›flt›r. Tarihî TKP’nin süreklilik içinde kopufl süreci günümüze tafl›namad›¤› için co¤rafyam›zda Marksizm-Leninizm’in
temsiliyet bofllu¤u do¤mufltur. Temsiliyet bofllu¤unu doldurmaya kalk›flan gruplar, kendi örgütsel durufllar›na meflru dayanaklar bulabilmek
için Tarihi TKP gelene¤ine pragmatist-sembolist ve “nostaljik” yöntemle
yaklaflm›fllar, aradaki bofllu¤u kendi grupsal ç›karlar› ile doldurmaya kalk›flm›fllard›r. Bunun en tipik örneklerinden olan SSCB’ye s›¤›nm›fl “Hari62
ci Büro”daki ‹smail Bilen (Laz ‹smail), Zeki Baflt›mar (Yakup Demir) gibi
siyasî mülteci tak›m› da “1973 At›l›m›” diye “TKP” ad›n› kullanmaya yeltenmifltir!?..
Bilindi¤i üzere Kolektifimiz Çal›flanlar› d›fl›nda bu türden Leninist
yöntem d›fl› partileflme anlay›fllar›na sistematik biçimde ve fliddetle karfl› koyan, politik a盤a vurma yöntemiyle insanlar›m›z›n bilimsel bilgi edinerek bilinçlenmesine çal›flanlar da olmam›flt›r.
Günümüzde ise sip partisinin de “alan kapatma” yar›fl›na heveslendi¤i ve “TKP” ad›n› kullanmaya bafllad›¤› görülmüfltür!?..
Tarihî TKP Marksist-Leninist ilkeselli¤i, sosyal meflruiyeti ve devrimci yasall›¤› asla tart›fl›lmayan bir kurumlaflmad›r.
10 Eylül 1920 tarihi bu co¤rafyadaki ilerici, devrimci, sosyalist ve
Marksist Kadrolar›n en ileri unsurlar›n›n (Sosyalist hareketin en ileri unsurlar› Komünistlerin Birli¤i), iflçi s›n›f› hareketinin en ileri unsurlar›yla
(iflçi s›n›f› hareketindeki en ileri s›n›f bilinçli ‹flçilerin Birli¤i) Leninist yöntemle birleflip, bütünleflti¤i-pratikleflti¤i an’d›r.
TKP ad›n› vekaletsiz ve vahiy gelene¤i ile kullanmaya yeltenenlerin
tamam› ise s›n›f partisi de¤il, grup partisidir. Buna yeltenenlerin tamam›
kendili¤inden örgüt kurup parti ça¤r›fl›m› yaparak komünist geçinenlerdir.
TKP ad›n› burjuvazinin AB zorlamas› ile tan›d›¤› yasall›k sayesinde
alan ve kullanan sip partisi te-ka-pe’si ile “Harici Büro”dan Laz ‹smail’in
ölümünden sonra kurulan “TBKP”nin nevhuzur Genel Sekreteri olan
Nabi Ya¤c› (Haydar Kutlu)’n›n gerici burjuva bas›n›nda iyice suland›r›lan
“sahte parti” dalaflmalar›n› a盤a vurmak için bu özetin yap›lmas›n› uygun bulduk. Konuyu ayr›nt›l› irdelemek isteyenler Kitap+Dergi+Gazete+Broflür vb. organlar›m›z› özgürce araflt›r›p inceleyebilirler. Çünkü belgelidir.3
* * *
Bir panelde bay Nabi Ya¤c›’ya sipliler tuvalet ka¤›d› atarak sataflm›fl! Nabi Ya¤c›’ya karfl› bir gösteri düzenlemifller, Nabi Ya¤c› taraftarlar› da “Tarihî TKP” ad›n› kullanarak siplilere veryans›n etmifller!..
Hayat ve mücadele bu türden, kendili¤inden örgüt kurup “TKP”
ça¤r›fl›m›nda bulananlar›n tamam›n› a盤a vurmufltur. ‹ddialar›n› ve giriflimlerini reddetmifltir.
S›n›f mücadelesi ile devrimci tarih ve geleneklerimizle ideolojik-teorik-politik-örgütsel hiçbir ba¤›-ba¤lant›s› bulunmayan küçükburjuva sos63
yalizminin grup partilerinin birbiriyle kap›flmas›, bir yandan SINIF PART‹S‹ gibi son derece ciddî ve hayatî bir konunun burjuva bas›n›nda suland›r›lm›fl biçimlerde sunulmas›n› tahrik etmifl, di¤er taraftan “Komünistlerin Birli¤i” için dövüflen Devrimci ve Marksist Kadrolar›n ataca¤›
anlaml› ve ileri bir ad›m›n önünü kesmeyi denemek istemifltir!.. Bofl bir
çaba.
Devrimci ve Marksist Kadrolar›n yaflad›¤› “Öndersizlik Krizi” geçici
bir durumdur. Çok yönlü devrimci ve iradi müdahalelerle mutlaka afl›lacakt›r!..
Sansasyon ve magazinleflme yöntemleriyle hâkim gerici s›n›flarla
cilveleflen sahte komünistler devletten önce “Komünistlerin Birli¤i”
için dövüflen Devrimci ve Marksist Kadrolar›n en büyük ayak ba¤›d›r.
‹flçi s›n›f›ndan oksijen almayan, burjuva yasall›¤›na tap›nm›fl tüm
resmî komünist parti giriflimlerinin sonu hüsrand›r.
Devrimci ve Marksist Kadrolar da “Politik A盤a Vurma” görevlerini
bir türlü yerine getirememifl, Kolektifimiz’in ›srar ve inatla, sürekli biçimde gündemde tuttu¤u bu yoldaki mücadelesini de yaln›z b›rakm›fllard›r.
Nabi Ya¤c›4; di¤er Bilimsel Sosyalizm-Komünizm düflmanlar› gibi
neo-liberalizmin yandafllar›ndand›r. ‹flçi s›n›f› ve emekçi halklar›m›za
karfl› olan gerici AKP iktidar› ile ona destek olan tekelci sermaye lobilerine, patronlara, finans oligarflisine kan vermifl, emperyalizmin hegemonyas›na güç vermifl kiflilerdendir.
Nabi Ya¤c›lar, biçimsel ve sembolik olarak iliflki kurduklar› Tarihî
TKP’mizin Devrimci ve Marksist-Leninist ilke ve amaçlar›n› kabaca çarp›tm›fl ve satm›fl, emperyalist-kapitalizmin açt›¤› kanallarda iflçi s›n›f› ve
emekçi halklar›m›z›n sosyal / evrensel kurtulufl umudunu sömürmüfl, kurutmufl ve i¤difl etmifl kimselerdir. Baflta D‹SK olmak üzere “Veba mikrobu” gibi girdikleri her yeri kurutmufllard›r.
Burjuva icazetiyle TKP ad›na sahne alanlar; yapt›klar› binbir idealizasyon ve mistifikasyonlarla örgütleyebildi¤i ilerici gençli¤in, iflçilerin,
sosyalist ayd›nlar›n ruh ve beden sa¤l›¤›n›, ideolojik kimyas›n› bozmufltur. Yaflamas› gereken Devrimci ve Komünist Kadrolar›n katline sebep
olmufltur.5
12 Eylül 1980 askeri faflist darbesine karfl› mücadele edecek kadrolar›n kolektif direnifllerini k›rm›fl, devrimci potansiyelin harcanmas›na
çal›flm›flt›r. Bilim ve ak›ld›fl› yöntemleriyle sekter, fanatik ve ba¤nazl›kla64
r›yla günümüzdeki devrimci hizay› bozan “Örgütler Anarflisi” hastal›¤›m›z›n daha da kronikleflmesini sa¤lam›flt›r.
Komünist geçinenler iflçi s›n›f› hareketi ile sosyalist hareketin buluflup bütünleflmemesine, hayat› ve mücadeleyi kucaklamaya aday birleflik, güçlü, güvenilir ve donan›ml› bir SINIF PART‹’mizin oluflturulmamas›na çabalayan burjuvazinin yandafl› ve dostudurlar.
Tarihî TKP’mizin geleneklerini suland›rmaya giriflen bilcümle komünist geçinen liberal burjuva sosyalistleri gibi Nabi Ya¤c›’lardan da hesap
sorulacak ve burjuva maskeleri indirilecektir. Sip partisinin devrimci tarih ve geleneklerimizi sömürmesi “Harici Büro” grubunun “vukuat›” yüzünden gerçekleflebilmifl ve onlar da böylece burjuvazinin icazetinde
sahne alm›flt›r!.. Onlar›n sonu da öncekilerinden daha kötü olacakt›r.
Dünya genelinde oldu¤u gibi yaflad›¤›m›z co¤rafyada da s›n›f mücadelesi geliflip güçleniyor. Bu mücadelede burjuva resmî tarih anlay›fl›
ile burjuva resmî ideolojisi kemalizme kur yapan resmî sosyalfloven
kimlikli sip partisinin de maskesi düflürülecektir. fiimdilik politik a盤a
vurma yoluyla da olsa düflürülmektedir.
Tarihî TKP’mizin ad›n›, devrimci tarihini ve geleneklerini destursuz
kullanmak suçtur.6
En büyük suçlardan biri de parti baflkan› s›fat› ile televizyona zuhur
edip “Tüm komünist geleneklere sahip ç›k›yoruz.” diyerek bafllay›p “Ancak bugün 1920’lerin kazan›mlar› kaybedilmektedir.” laf›n› söyleyebilmektir. Bu suçun sahibine “Efendi anlat bakal›m 1920’lerde ne kazanm›flt›n da bugün kaybediyorsun?”, “1920’lerde sahiplendi¤ini söyledi¤in
gelene¤in önderlerini katleden rejim kime ne kazand›rm›flt›r?” sorular›
sorulacakt›r.
Sosyal pratikte eksikli¤i hissedilen Marksist-Leninist SINIF PART‹S‹’nin henüz iflbafl› yapamad›¤› günümüz flartlar›nda, popülaritesi giderek artan komünist geçinenlerin f›rsatç› giriflimleri ve birbirleriyle dalaflmalar› ola¤an bir geliflmedir. ‹stedikleri kadar medyatik rollere soyunadursunlar “Marksizmin yorumu ve pratikte yeniden üretimi” sorunsal›ndan haberli donan›ml› kadrolar Tarihî TKP’mizin bu düzeyde sömürülmesinin önünü kesecek güçtedir.
Resmî sosyalfloven politika sahnesinde ahkam kesilmesinin suçu
“Öndersizlik Krizi” yaflayan Devrimci ve Marksist Kadrolar›n üzerindedir.
Komünist Kadrolar›n devrimci inisiyatif kullanamay›fl›, çok yönlü iradi bir
S.P. F/5
65
müdahale ile floven ve sosyalfloven nasyonalist komünistleri nihai olarak politik a盤a vuracak anlaml› ve ileri bir ad›m atamay›fl› tüm SINIF
PART‹S‹ düflmanlar›n›n iflbafl› yapmas›n› kolaylaflt›rm›flt›r.
Kolektifimiz Çal›flanlar› d›fl›nda herkes, burjuva ve küçükburjuva
“sol” ak›mlar›n tamam›, TKP ad›n› vekaletsiz kullanan, parti ça¤r›fl›m›
yapan, kendili¤inden kurulmufl örgütleri “Tarihî TKP” olarak de¤erlendirmekte, Hakikî Komünist Kadrolarla floven ve sosyalfloven nasyonalist
komünistleri birbirinden ay›rmamaktad›r!?..
Bu memlekette “At izi ile it izi” o kertede birbirine kar›flt›r›lm›flt›r ki;
Nabi Ya¤c›’ya tuvalet ka¤›d› atarak protesto eden siplilere karfl› bildiri
yaz›p, imzas›n› açan, gazete ilan› verenler de kendilerini “Tarihî TKP”
olarak tan›mlamaktad›r!?..
Bu imzalar aras›nda ideolojik, teorik, politik, örgütsel ve etik aç›lardan “K›rk çarflambadan atlam›fl” az›l› Marksizm-Leninizm düflmanlar›n›n
yan› s›ra, iflçi s›n›f›na, emekçi halklar›m›za, devrimci de¤erlerimize, devrimci aile kolektiflerine ihanet etmifl, Devrimci Hareketimizi ve Komünist
Kadrolar› arkadan hançerleme gibi u¤ursuz rollere soyunmufl, kimlik ve
kiflili¤i çok tart›flmal›, bir zamanlar komünist geçinen burjuva liberaller,
sol-sosyalist liberaller de bulunmaktad›r. Bir k›sm›n›n ise sadece sa¤
teslimiyetçi oportünist “gönül ba¤›” ile davrand›¤›n› biliyoruz. Böylelerinin
ne hikmetse hâlâ kendilerini komünist olarak nitelemeye yeltendiklerini
de görüyoruz?!..
S›n›f ve tarih bilinçli iflçi s›n›f› bir gün mutlaka TKP ad›na yap›lan tüm
maskaral›klar›n hesab›n› soracak, devrimci tarihiyle ba¤ kurup SINIF
PART‹S‹’ni oluflturacak, iktidara gelecek, hem kendisini kurtaracak hem
de komünistçilik oynayanlar› bu “s›k›nt›lar›ndan” kurtaracakt›r.
Kolektifimiz Çal›flanlar› da bu eylemli çabalar›n içinde olacakt›r!..
Dipnot Aç›klamalar›:
1
Ayr›nt›l› bilgi için bak›n›z: “Devrimci Diplomasi” bahsinde Kolektif çabalarla
haz›rlanan ve k›sa ad›; S›rr› Öztürk’ün K›sa Biyografisi isimli çal›flmada Harici Büro “TKP”sinin henüz TBKP olmad›¤› bir dönemdeki entrikac› diplomasisinin hiçbir yerde yay›mlanmam›fl bir belgesini inceleyebilirsiniz. Sorun
Yay›nlar›, Ekim 2010.
2
Ayr›nt›l› bilgi için bak›n›z:
1. Kitap: Cevdet Alsan, Leninist Parti Ö¤retisi, Sorun Yay›nlar›, Kas›m 1979.
2. Kitap: Cevdet Alsan, Lenin Ve Komünist Enternasyonal, Sorun Yay›nla-
66
r›, Kas›m 1977. (Bu iki kitab›m›z da 12 Eylül 1980 faflist rejimi taraf›ndan
toplat›ld›, yazar› ile Kolektifimiz Yönetmeni S. Ö. sorgulan›p yarg›land› ve
an›lan kitaplar›m›z Selimiye K›fllas›nda yak›ld›.)
3
10 Eylül 1920 TKP - Günümüzde Komünist Hareket’in Hayatî Sorunlar› Forumu, Sorun Yay›nlar›, May›s 2007.
4
Nabi Ya¤c› tipolojisini tüm yönleriyle a盤a vuran daha ayr›nt›l› bilgi için bak›n›z: SORUN Polemik Dergisi, Say›: 43, s. 109-118 “Delikli Tafl Yerde Durmaz - Zaman’a Ve Mekân’a S›¤d›r›lamayan Sahte Bilgelik!...”
5
Ayr›nt›l› bilgi için bak›n›z: S›rr› Öztürk, Oportünizm Yarg›lan›yor, Sorun Yay›nlar›, fiubat 1980.
6
Ama ne yaz›k bu s›n›fsal suçu iflleyenler büyük bir “özgürlük” içinde hareket
edebilmektedirler. Örnekleyecek olursak: Komünistli¤ini Laz ‹smailgillerden
alan, devrimci s›n›f mücadelesi tarih ve geleneklerimizle uzak yak›n ba¤›ba¤lant›s› olmayan, yurt d›fl›nda siyasî mülteci olarak yaflamay› tercih eden,
bilim+politika+sanat+estetik+etik bütünselli¤i ile hiçbir ilgisi bulunmayan,
okumayan, yazmayan, düflünmeyen, tart›flmayan, zeka ve beyin özürlü pek
çok “elo¤lu” Almanya’da her çarflamba günü belli meyhanelerde bir araya
gelerek toplanmakta ve nostaljik an›lar›yla komünistçilik oynamaktad›r!? Bu
türden iliflkilerini yüceltmekte, Laz ‹smail’in parti mührü süleyman›n› kendilerine teslim etti¤ini söylemekte, “TKP Genel Sekreteri….” olarak kartvizitlerine isimlerini yazabilmekte ve iflin garibi “Komünistlerin Birli¤i” mücadelesinde öne ç›kan Hakikî Komünistlere görüflme(!) talebinde bulunmak
cüretini gösterebilmektedir!?..
Kimileri de ‘Komünistlerin Birli¤i” bahsinde konuyu suland›rmak için birbirinden farkl› program ve projeleri olan Mustafa Suphi, Dr. fiefik Hüsnü, Reflat Fuat Baraner, ‹smail Bilen’lerin süreçlerini bir potada harmanlayarak
TKP’yi yeniden kurma(!) projeleriyle Kolektifimiz’in kap›s›n› çalmaktad›r!?..
Bir baflkalar› ise yine ayn› niyet ve amaçlarla “Komünistlerin Birli¤i” lafz›n› tekrarlayarak “Mustafa Suphi Ruhu” ad›yla bir grup kurup TKP’yi devrimci tarih ve geleneklerinden ar›nd›r›p yeni bir kal›ba dökmenin rüyas›n› kurgulamaktad›r!? Böylelerinin dillendirdi¤i “Mustafa Suphi Ruhu” önerisini bir
yoldafl›m›z; “Lokman Ruhu mu dediniz?” diyerek ciddiye dahi almam›flt›r…
Bu ba¤lamdaki politik a盤a vurma tav›r ve yaz›lar›m›zdan ötürü internetin
sanal âleminde ahkâm kesen pek çok “meçhul adam”›n çirkin sataflmalar›na da maruz kal›yoruz. Tarihî TKP’nin Devrimci Gelene¤inin ve 15/16 Haziran Direnifli’nin Kadrolar›ndan; denenip s›nanm›fl kimli¤i ve kiflili¤i ile S›n›f
Mücadelesinden gelen Emektar Arkadafl›m›z S›rr› Öztürk’ü “goflist” ve
“anarflist” olarak yaftalamaya yeltendiklerini de görüyoruz!?..
“Tarihî TKP” diye söze bafllayanlar›n Kolektifimiz Çal›flanlar›na bu türden
sataflmalara cüret edifli bir yan›yla kendilerini gündemde tutmay› amaçlamakta, di¤er yan›yla “i¤difl keyfi” numaralar›yla ne denli komünist olduklar›n› kan›tlama giriflimidir.
67
Orhan ‹yiler
-Aç›k MektupBay Baflbakan’a
Bay Adalet Bakan›’na Aç›k Mektup
“Halk›m›za Sizin ‹çin Suç
Duyurusunda Bulunuyorum”*
Size al›fl›lagelen “Say›n” sözcü¤ü ile seslenemeyiflimin nedeni, bu
sözcü¤ün içeri¤i ile kendim ve sizin aran›zda hiçbir ba¤lant› görmeyiflimden kaynaklan›yor. “Bay” sözcü¤ünün donuklu¤u ve uzakl›¤› içinde
kalmay› ye¤liyorum. Halk›m›z›n da art›k size “say›n” demekten çok uza¤a düfltü¤ünü bilmenizi istiyorum.
Bay Baflbakan, Bay Adalet Bakan›:
Politik tutuklular› “hücrelerde” tecrit etmenizin nedenini çeflitli demeçlerinizde halklar›m›za flöyle aç›kl›yorsunuz afla¤› yukar›: “Siyasî tutuklular›n ko¤ufl biçiminde bir arada yaflamalar› cezaevlerini birer anarfli yuvas›na dönüfltürmüfltür. Cezaevlerinde siyasî tutuklular ideolojik,
örgütsel, e¤itim çal›flmalar›n› yapmaktad›rlar. Örgütsel disiplinin kat› uygulamalar› içinde tutukevlerine yeni gelenleri tam bir cendere içine alarak onlar› bir militan gibi yetifltirmekte, bir süre sonra cezalar›n› tamamlayarak d›flar› ç›kanlar örgütün buyru¤u do¤rultusunda terör ve anarfli
eylemlerini sürdürmektedirler.” Adalet Bakan›n›n bir televizyon kanal›nda aynen söyledi¤i gibi “Hücre tipi uygulamaya geçildi¤inde kesinlikle
e¤itim çal›flmalar› önlenecektir. Örgüt disiplini ortadan kald›r›lacakt›r.”
Bay Baflbakan siz de daha önce yapt›¤›n›z aç›klamada “F Tipi hücre uygulamas›yla anarfli ve terörün büyük ölçüde ortadan kalkaca¤›n›” söylemifltiniz.
Bay Baflbakan, Bay Adalet Bakan›:
Politik tutuklular›n “E⁄‹T‹M ÇALIfiMALARI ONLARIN EN DO⁄AL
HAKKIDIR.” ‹deolojik çal›flma gerçeklefltirmeleri politik tutuklu olmalar›n›n do¤al bir sonucudur. Bunu kald›rmaya hukuk aç›s›ndan hiçbir hakk›n›z olmad›¤›n›, az sonra ‹ngiltere’den, baflka ülkelerden de verece¤im
örneklerle kan›tlayaca¤›m size. Ça¤ d›fl› bir mant›¤›n içinde kendinizi tutsak ediflinizin hepimize çok pahal›ya patlayacak sonuçlar›ndan yaln›zca
siz ve hükümetiniz sorumlu olacakt›r.
68
‹flte size politik tutuklularla ilgili s›ca¤› s›ca¤›na bir örnek: Kuzey ‹rlanda iç savafl›n›n ünlü hapishanesi Maze’in ad›n› duymufl olmal›s›n›z.
Belfast’ta sekiz blok olarak 1971’de yap›m› tamamlanm›fl olan Maze cezaevi (‹ngilizce’de labirent anlam›na geliyor) Avrupa’n›n en ünlü “terörist
bar›nd›ran cezaevi” idi. Labirent do¤rudan do¤ruya çeflitli bombal› eylemlerle birçok sivilin ölmesine neden olmufl her iki kamp›n yani protestan ile katoliklerin paramiliter, en azg›n militanlar›n› bar›nd›r›yordu. Londra’n›n t›pk› flimdi sizin uygulamaya koymaya yöneldi¤iniz gibi, cezaevindeki politik tutuklular›n yaflam koflullar›n› son derece a¤›rlaflt›racak
bir yasa tasar›s›n› gündeme getirmesiyle birlikte Labirent’in politik tutuklular› tüm Avrupa’y› sarsan ünlü açl›k grevlerini bafllam›fllard›. ‹çlerinden
10’u bu açl›k grevlerinde yaflamlar›n› yitirdiler. Hâlâ bir efsane olan
Bobby Sands da yaflam›n› yitirenler aras›ndayd›. Zaman›n baflbakan›
Demir Lady Margaret Thatcher sonunda, ama bu 10 kifli yaflam›n› yitirdikten sonra politik tutuklular›n istemlerini, yani “politik tutuklu statüsü”nü kabul etmek zorunda kald›. O zamandan bu yana bay Ecevit, bay
Türk Labirent tam bir “autogéré” statüsüne kavufltu bugüne de¤in. Ve
tüm Avrupa’da politik tutuklular için uygulanan do¤al bir hukuksal statü
konumuna geldi. fiimdi Fransa’da ayr›l›kç› Korsika militanlar› için de bu
do¤al hukuksal statü uygulan›yor. Dahas›, Jospen’in Korsika’ya bütünüyle kendi kendini yönetme plan›n›n uygulanmas› için Korsikal› militanlar öncelikle “politik tutuklular›n” konumunu, yani özgürlüklerine kavuflturulmalar›n›n ön flart›n› ileri sürüyorlar (Le Monde, 6-7 A¤ustos). Bu
“autogéré” statüsü, yani politik tutuklular›n cezaevi yönetiminden ba¤›ms›z olarak kendi kendilerini yönetme statüsü “politik tutuklu statüsünün”
do¤al bir sonucu olarak tüm Avrupa cezaevlerinde uygulanmaktad›r art›k bay Ecevit, bay Türk. Labirent’teki hücrelerin kap›lar› sonuna dek
aç›ld›. Toplu bir yaflam bafllat›ld›. Tüm hücre kap›lar›nda sloganlar, cezaevi duvarlar›nda mücadelenin simgesi freskler, bayraklar dalgalan›yordu. Ba¤›ms›z bir Cumhuriyet gibiydiler. Le Monde’un 28 Temmuz
2000 tarihli say›s›nda bu ünlü “terörist bar›nd›ran” cezaevi hakk›nda sizi
çok ama çok flafl›rtacak belirlemeler var. Bence asl›nda siz tüm bu gerçekleri biliyorsunuz ama halklar›m›za gerçe¤i söylemekten sizi al›koyan
birçok gerçek var. Labirent’in politik tutuklular› ‹rlanda mücadelesinde
politik düzeyde önemli roller oynamay› sürdürdüler. 1998’in Ocak ay›nda Kuzey ‹rlanda’dan sorumlu bakan Mo Mowlam, Maze (Labirent) cezaevine gelerek loyalistlerle (paramiliter protestanlarla) küçük politik formasyonlar›n bar›fl sürecine kat›lmalar› konusunda kendilerini ikna etme69
leri yönünde politik liderleri ile görüflme gerçeklefltirdi (Le Monde, 28
Temmuz 2000). fiimdi Labirent’ten politik tutuklular bir bir sal›veriliyor.
Sal›verilmeye bafllananlar aras›nda kimler yok ki... Örne¤in 24 Temmuz’da alt› katolik sivilin öldürülmesinden sorumlu protestan Michael
Ston. Öte yandan Londra’da Doclands patlamas›nda iki sivilin ölümünden sorumlu Cumhuriyetçi lider özgürlüklerine döndüler.
Bay Baflbakan, bay Türk, kuflkusuz size çok afl›r›, gerçekçi gelmeyen bu örnekleri flunun için veriyorum: Politik tutuklular yar›n›n özgürlü¤üdür. Bunu anlaman›z için, zaman›n›z olur mu bilmem ama, Tolstoy’un
D‹R‹L‹fi roman›n› okuman›z› ne kadar isterdim. Çarl›k döneminde politik
tutuklulara yap›lan iflkence ve bask›n›n nas›l as›l devlet terörizmini oluflturdu¤unu D‹R‹L‹fi’in insan boyutlar›n›n o derin kavray›fl›nda bulup ç›karman›z olanakl›d›r. Karar›n›z›, politik tutuklular› hücrelerde tecrit etmenin ne denli anlams›z oldu¤unu kavraman›za yard›mc› olur. D‹R‹L‹fi’te
terörizmin tohumlar›n›n nas›l devlet bürokrasisinin en üst organlar›nda,
örne¤i Adalet, ‹çiflleri bakanl›klar›n›n görkemli salonlar›nda haz›rland›¤›n› 1899’da, yani 101 y›l önce anlatm›flt› ölümsüz Tolstoy. Bay Ecevit,
bay Türk 100 y›l gerideki uygulamalarla neyi elde edebilece¤inizi san›yorsunuz? Bu uygulamalar Çarl›k despotizminin y›k›l›p gitmesini önleyemedi...
Bay Baflbakan, Bay Türk:
H‹Ç KUfiKUSUZ size ‹ngiliz Bakan Mo Mowlam gibi politik tutuklularla görüflmenizin yararl› olaca¤›n› önermiyorum. Asl›nda böyle bir fley yapabilseniz çok fley de¤iflirdi. Ama yere gö¤e s›¤mayan devletlu gururunuzdan buna olanak bulabilece¤inizi sanm›yorum. As›l dikkat çekmek istedi¤im flu: 1980 Generaller darbesinden sonra tüm iflkenceler, bask›lar
politik tutuklular›n cezaevlerine odaklanm›flt›r. Cezaevlerinde iflkence, dayak, intihar, bask› tam bir sistemati¤e kavuflturulmufltur. 12 Eylül darbesinin bafl generali: “hapishanelerde besleyece¤ime asar›m daha iyi” diyordu. Hapishanelerde politik tutuklular›n yar›-aç, yar›-tok yaflamalar›na bile
tahammül edemeyen bu mant›k Administration’un (devlet ayg›t›n›n) ruhuna sindirilmifltir. Kadrolar ona göre e¤itilmifltir. Politik tutuklu, cezaevi infaz görevlisinin gözünde “tehlikeli bir düflmand›r”. O dönemden bafllayan
flimdi sizinle daha da incelmifl ve ac›mas›z konuma getirilmeye çal›fl›lan akl›mda kalan› ile- flu uygulamalar› bir an›msay›n›z.
- O dönemde Diyarbak›r cezaevinde 33 kifli iflkencelere dayanamayarak kendilerini cay›r cay›r yakm›fllard›. Bunu ilk önce yabanc› bas›ndan
70
ö¤rendim. Daha sonra yap›lan aç›klamada kendilerini yakanlar›n say›s›n›n 8-10 oldu¤u gibi bir bilgi verilmiflti. Sanki rakam›n düflük oluflu uygulamay› getiren korkunç sonucun a¤›r suçlulu¤unu hafifletirmiflçesine.
- O dönemde tek tip giysiye karfl› bafllat›lan direnifl açl›k grevlerine
dönüflmüfltü. Darbeci bafl general “Ö¤rendi¤imize göre, diyordu... açl›k
falan çektikleri yok. Yiyip içiyorlar. Anarflinin cezaevlerinde yuvalanmas›na izin vermeyece¤iz...” O dehflet verici açl›k grevinde 10 politik tutuklu yaflamlar›n› yitirdiler ölümlerini generalin yüzüne çarparcas›na...
- Cezaevlerinde “ideolojik çal›flmalar› önlemek için” yap›lan nakillerde onlarca politik tutuklu can verdi. Eskiflehir cezaevinden naklin dehflet verici görüntüsü ve öyküleri belleklerden silinip gitmedi daha.
- Daha dün denecek kadar k›sa bir zamanda “cezaevlerinde anarflinin önlenmesi” için haz›rlanan yeni Cezaevi yasas›na karfl› politik kimliklerini korumak isteyen politik tutuklular›n onlarcas› gözlerimizin önünde mumlar gibi eriye eriye söndürdüler o güzelim gençlik yaflamlar›n›...
- Ya sizin döneminizde olan ULUCANLAR KATL‹AMI’na ne demeli? Politik tutuklular›m›z›n iflkence gördükten sonra yak›n mesafeden
atefl edilerek öldürüldüklerine dair Meclis Araflt›rma Komisyonu’nun,
Meclis ‹nsan Haklar› Komisyonu’nun raporlar›na flöyle bir göz atmaktan
neden kaç›nd›¤›n›z› sorabilir miyim? Bay Ecevit, bay Türk sizi bu cinayeti iflleyen Jandarma güçlerinin komutan› ve seçkin elemanlar› hakk›nda hiçbir ifllem yapmamakla dünya ve halk›m›z nezdinde suç duyurusunda bulunuyorum.
- Burdur cezaevinden nakillerde dövülen, sakatlanan, vücutlar› kan
içindeki politik tutuklulara yap›lan sald›r›lar› gerçeklefltirenler hakk›nda
da hiç bir ifllem yapmamakla sizin için halk›m ve dünya kamuoyu nezdinde suç duyurusunda bulunuyorum.
Bay Ecevit, Bay Türk:
Politik tutuklular›n hücrelere konulmalar›na direnifllerinde, cezaevi
infaz görevlilerinin ve cezaevi sisteminin felsefesindeki, kendilerine
“tehlikeli düflman” gözüyle bak›fl›n sald›r›lar› karfl›s›nda topluca kendilerini savunma içgüdüsü yatmaktad›r. Meclis ‹nsan Haklar› Komisyonu
Baflkan› bayan Piflkinsüt bile “F Tipi hücre uygulamas› bu infaz kadrosu
ile gerçeklefltirilmemelidir” diyordu. Topluca kendilerini savunurken onlarca ölü veren politik tutuklular tek tek hücrelerde bafllar›na ne gelece¤ini elbette bilemezler. Tek kiflilik hücreleri televizyon ekranlar›nda gösterdi¤iniz gibi ne denli süsleyip püsleseniz de hücrenin hemen d›fl›nda
71
coplar›yla, tüfekleriyle, topuklar› demir çak›l› botlar›yla gezinen, “besleyece¤ine asmay› ye¤leyen” bir kadronun varl›¤› tek hücresindeki politik
tutuklunun yürek çarp›nt›lar›n›, derin tedirginli¤ini, o korkunç yaln›zl›¤›n›
bast›ramaz. Bu tutuklu hele bir PKK militan› ise... 12 Eylül Generaller
darbesinden sonra autonome konuma getirilmifl bir Administration (devlet ayg›t›) karfl›s›nda politik tutuklular›n ayr› ayr› hücrelere kapat›lmalar›
sözcü¤ün tam anlam›yla dehflet vericidir. Bu Administration gerisinde
Ulucanlar katliamlar›n›, iflkenceleri s›rt›nda tafl›ya tafl›ya flimdi hücrelerindeki yaln›zl›¤›na terk edilmifl tutuklulara yöneliyor. Bu gerçekten yola
ç›kan Tabipler Birli¤i Odas›’n›n aç›klamas›n› özenle okumak gerekir. Sizi politik tutuklular›m›z›n ruh sa¤l›klar›n› bozma, ruh sayr›s› konumuna
getirme olas›l›¤› karfl›s›nda hiçbir önlem almamakla suç duyurusunda
bulunuyorum. Bunun ne denli ciddî bir sorun oldu¤unu kavraman›z için
darbeci generalin flu eflsiz aç›klamas›n› an›msamal›s›n›z. General flöyle
diyordu son derece önemli bir gerçe¤in alt›n› çizerek: “Biz 27 May›s darbesinden de, 12 Mart Muht›ras›’ndan da önemli sonuçlar ç›kard›k: Biz de
nas›l olsa bir gün gidece¤iz. Ama öyle bir devlet ayg›t› (Administration)
b›rakal›m ki gidiflimiz hissedilmesin.” Bay Baflbakan, bay Türk sizi 12
Eylül generallerinin sivil uygulay›c›lar› olarak tarihe geçme olas›l›¤›n›z
karfl›s›nda uyarmak istiyorum.
Bay Baflbakan, Bay Adalet Bakan›:
Politik tutuklular en son çözümde, asl›na bakarsan›z düflünce suçlusudurlar. Egemen düzenin felsefesine karfl› düflünce üreten, savafl›m
veren insanlard›r onlar.. Düflüncelerini sak›ncal› buldu¤unuz, yöntemlerini terör yaratt›¤› gerekçesiyle tutuklay›p cezaevlerine koydu¤unuz onlar. Ama iflte her fley orada biter. Onlar›n “e¤itim yapmalar›na”, “onlar›n
düzeni tutukevlerinde elefltiren düflünce üretmelerine” kesinlikle kar›flmaya hakk›n›z yoktur. Cezaevlerindeki tüm kar›fl›kl›k, onca öldürme, açl›k grevlerinde onca politik tutuklunun can›n› yitirmesi, kendilerini yakma
ve cezaevi disiplini ad› alt›nda onca iflkencenin yarat›c›s›, dinami¤i sizin
bu ters, ayk›r› bak›fl aç›n›zdan kaynaklan›yor. T›pk› Tolstoy’un 100 y›l önce as›l terörizmin bakanl›klar›n görkemli salonlar›nda haz›rland›¤›n› söyleyifli, o eflsiz gerçekli¤i gibi...
Bay Baflbakan, Bay Bakan:
E¤er bu ülkede insanlar›n büyük bir bölümü günlük 4 dolar gelirli
yoksulluk s›n›r›n›n alt›nda yafl›yorsa, bir az›nl›k 5 bin dolara bile ald›rm›yor, bir ülkede en yoksul kesimle en zengin % 20’lik kesim aras›ndaki
uçurum % 118 kat artm›flsa, IMF’nin raflitik reçeteleri ile halk›m›z daha
72
az yer, daha da az içer ve daha çok çal›fl›r duruma getirilmiflse ve art›k
yat›r›mdan çok borsa oyunlar› ve spekülatif kazançlarla bir ülke ulusal
gelirinin pay›n› büyütme yolunu seçmiflse, iç borç, d›fl borç ödemek için
70 y›ll›k halk›n kamu kurumlar› özellefltirme ad› alt›nda sat›fla ç›kar›lm›flsa, e¤itime bütçenin en düflük pay› ayr›lm›flsa;
Bay Baflbakan, Bay Adalet Bakan›:
Dünyam›zda 1 milyar insan açl›k s›n›r›n›n alt›nda yafl›yor, her y›l 60
milyon insan yiyecek bulamad›¤› için ölüyor, her gün dünya çocuklar›n›n
3 bini yaln›zca içecek su bulamad›klar› için o güzelim yaflamlar›n› yitiriyorsa ve de en Kalk›nm›fllar’da, dünyan›n 7 Efendisi’nde kifli bafl›na düflen ortalama gelir 17 bin dolarken, 3 milyar insan yaln›zca günde 2 dolarla geçinmek zorunda b›rak›lm›fllarsa...
Bay Baflbakan, Bay Türk:
Siz istedi¤iniz kadar insanlar› ideolojik çal›flma yapmamalar› için
hücrelere t›k›n; istedi¤iniz kadar öldürmelere seyirci kal›n; insano¤lu düflüncesini, bu haks›z dünyay› de¤ifltirme yöntemini hücrede tek bafl›na
kalsa bile bulup ç›karacakt›r.
O’nun insano¤lunun soylu direniflini yans›tan onurlu direnifli, tüm
öldürmelere, tüm Ölüm Karavanlar›’na ra¤men general Augusto PINOCHET’lerin, 1 milyona yak›n Endonezyal› komünisti katleden general SUHARTO’lar›n yakas›na yap›flmay› gerçeklefltirmeye bafllam›flt›r.
Tek bir insan›n hücresinde büyüttü¤ü düflünce, umut, sevgi nereden nas›l bir yol bulup da kitlelere ulaflt›¤› hiçbir zaman kestirilemeyecek bir fay
hatt› gibi bir gün patlayarak tepesindeki tüm hiyerarflik bask›n›n kurumlar›n› yerle bir eder. Geriye tarihin fosilleri içindeki Engizisyon uygulay›c›s› Antonio Ghislieri’leri, Mussolini, Franko, Hitler’ler, darbeci generaller ile onlarla iflbirli¤i içindeki sivil yöneticilerin ibret verici görüntüleri kal›r. Yaln›zca o kal›r ve insano¤lu hücrelerde büyüttü¤ü ideolojik yetkinli¤i, sevgisi, umudu, haks›zl›¤a direnifli ile p›r›l p›r›l ayd›nl›klarda yürüyüflüne devam eder, gerisindeki karanl›k insanlar› kendi karanl›klar›na terk
ederek...
* 122 kiflinin ölümüne neden olacak “Hayata Dönüfl” operasyonu bafllamadan önce F Tipi cezaevlerine karfl› 2000 y›l›nda gerçeklefltirilen genifl
kat›l›ml› toplant›lardan birine Orhan ‹yiler taraf›ndan sunulan bildiri. Zaman›n
Baflbakan› Bülent Ecevit, Adalet Bakan› Hikmet Sami Türk’tü.
73
K›v›lc›m Viyale
Oportünizm Yarg›lan›yor*
- Polemik-
Bilimsel sosyalizm / komünizm’in 150 y›l› aflk›n tarihi, bize hem
oportünizmin teorik dayanaklar› ve biçimsel/pratik d›flavurumu hakk›nda
yeterli veriler sunmakta, hem de devrimci durufl ve mücadelenin yol ve
yöntemleri hakk›nda gerekli bir perspektif sunmaktad›r. Devrimci mücadele (komünizm) tarihi bize, bu mücadele direncinin k›r›lmas› için burjuva düflünü taraf›ndan cenah›m›za s›zd›r›lm›fl küçükburjuva f›rsatç›l›¤› anlay›fl› olan içimizdeki çürük yumurtalar›n gerçek yüzünü gösterme olana¤› sa¤lam›flt›r. (Burada yumurta özellikle kullan›lm›fl bir “argüman”d›r, zira yaz›n›n ilerleyen evrelerinde de aktarmaya çal›flaca¤›m›z gibi, yumurta, an itibariyle oportünist üniversite gençli¤i için temel bir politik araç
haline gelmifl ve sembolizasyonu itibariyle bu çevreler taraf›ndan âdeta
“k›z›l bayrak” muamelesine tabi tutulmufltur.) Ayn› zamanda ad› geçen
bu kesimin, nas›l yeri geldi¤inde “flartlar›n olgunlaflmas›n›”(!) beklediklerini, nas›l afl›r› determinizme ve ekonomizme kayd›klar›n›, nas›l iyi günde meydanlara akt›klar›n›, dar günde ortadan kaybolduklar›n›, nas›l halk
dalkavuklu¤u (popülizm) yaparak kitleleri etkilemeye çal›flt›klar›n›, flartlar k›z›flt›¤›nda ise nas›l ortadan kaybolduklar›n› ve de reformizme sar›ld›klar›n› ve devrimci bir durufl sergilemektense f›rsat kollamay› (oportünizm) ye¤lediklerini yeterli örnekleriyle s›nam›fl bulunuyoruz.
Bu durumun enternasyonal ölçekteki örneklerinin çeflitli tezahürleri, çeflitli zamanlarda bu memleketteki mücadele süreçlerinde de görülmüfltür. Burjuva zihniyeti, daha bu topraklara bilimsel komünizm tohumu düfler düflmez iflbafl› yapm›fl ve her türden küçükburjuva anlay›fl›n›,
devrimci mücadelenin seyrini meylettirmek için envai çeflit yolla devrimci mücadele içerisine s›zd›rmaya çal›flm›flt›r.
*
*
*
Bu polemik yaz›s›, kendini oportünizmin günümüz ö¤renci gençli¤i
üzerindeki etkisini a盤a vurmak üzerine ve cenah›m›z›n parçal›l›k durumunun gençlik hareketini güvence alt›na alamay›fl›n›n nedenleri üzerine
örgüledi¤inden, bu yaz›da oportünizmin, gerek evrensel ölçekteki tarihi
74
örneklerinden, gerekse yerel ölçekteki tarihi örneklerinden hareketle bir
tart›flma yürütülmeyece¤i gibi, olgunun kavramsal var oluflundan da
bahsedilmeyecektir. Bu yaz›n›n omurgas›n› oluflturan; bu topraklarda
günümüz ö¤renci hareketlerinin yap› tafl›n› oluflturdu¤u olay, olgu, veri
ve süreçlerden yararlanarak bir analiz yapmaya çal›flmak ve bu alana
sirayet etmifl olan oportünizmi yarg›lamakt›r.
Ö¤renci gençlik içerisindeki devrimci dinamikler, devrimci hareketin
ülke genelindeki ibresi afla¤› do¤ru yönelmifl olan gidiflat›yla do¤ru
orant›l› bir biçimde h›zla irtifa kaybetmektedir. Bunun sorumlulu¤u elbette ki ö¤renci gençli¤in c›l›z omuzlar›na yüklenemez. Bu olgu, temelinde
ülkemiz komünistlerinin bir türlü KOMÜN‹STLER‹N B‹RL‹⁄‹N‹ gerçeklefltirememifl olmalar›ndan, sabahtan erken kalkan›n kendisine “komünist parti” kurmas›na, tekelci militarist polis devletinin ve bir bütün olarak
kapitalizmin kendisini çok yönlü gelifltirmifl olmas›ndan tutun da, kimi
ideolojik / teorik sorunlara kadar, birbiriyle iliflkili komplike bir durumun
ürünüdür.
Genellikle gerici AKP iktidar›n›n uygulad›¤› politikalara karfl› çeflitli
ve çok yönlü bir sosyal muhalefetin giderek yayg›nlaflt›¤›n› görüyoruz.
Devrimciler, Komünistler; ‹flçi-Kitle, Gençlik-Kitle ve Köylü-Kitle çal›flmas› yapan örgüt ve gruplar›n çabalar›na büyük önem vermektedir. Kütlesel ç›k›fllar öne sürdükleri hakl› talepleriyle giderek yayg›nlaflmaktad›r.
Kütlesel ç›k›fllar›n taban›ndaki s›n›fsal aidiyetlerle taleplerin önemli oluflu kadar, bu türden ç›k›fllar› tutarl›-somut-amaçl› örgütsel güvencelerle
sevk ve idare edilmesi de çok önemlidir.
Devrimci Hareketimizin tarihinde de görüldü¤ü gibi; Sosyal s›n›f ve
sosyolojik emekçi halk gerçekli¤i eksenindeki örgütsel güvencelerimizin
konumu çok tart›flmal› ve zay›ft›r. S›n›fsal-örgütsel güvenceler yerine ö¤renci gençlik temeline dayal› örgütlerin “Araban›n önüne koflulmas›n›”
uygun gören geçmiflteki siyasî anlay›fllar›n›n s›n›f mücadelesinin üstünü
örterek Devrimci Hareketi nereye tafl›d›¤›n› gördük ve unutmad›k.
Ö¤renci gençlik hareketi günümüzde de hakl› talepleriyle ayaktad›r.
Fakat ö¤renci gençlik hareketini yönetip yönlendirecek, hedefine tafl›y›p
kurmayl›k görevini yerine getirecek bir örgütlenmeden yoksunuz. Bu örgütlenmeden murad›m›z aç›k ve nettir. Siyaset sahnesinde sosyal muhalefet dinamiklerine kurmayl›k görevini yerine getirecek birleflik, güçlü,
güvenilir ve donan›ml› bir SINIF PART‹S‹ güvencemiz henüz sosyal
75
pratikteki yerini alamam›flt›r. “Sol Cenah” örgüt / partilerinin bin parçal›
ve ideolojik, politik ve örgütsel tutars›zl›¤›-ifllevsizli¤i yüzünden ö¤renci
gençli¤imizin aya¤a kalkma hamleleri de günü birlik saman alevi misali
uçup gitmeye adayd›r. Ve ba¤r›nda tafl›d›¤› devrimci dinamiklerini h›zla
kaybetmektedir.
Bu durumu; muhalif ö¤renci gençlik içerisindeki devrimci dinamiklerin giderek eridi¤i gerçe¤ini, geçti¤imiz ay içerisinde üniversitelerde
“ö¤renci kalk›flmas›” diye adland›r›lan olaylarda görme, alg›lama ve inceleme olana¤› yakalad›k. Burjuva medyada da magazinlefltirilerek,
sansasyonla sunulup bolca ifllenen olaylarda en öne ç›ka(r›la)n kuflkusuz ki yumurtal› protesto eylemiydi. Bu süreçte yaflananlar›, olaylar›, verileri ve olgusallaflan yönünü ve ideolojik olarak neye tekabül etti¤ini, s›ras›yla ele alarak de¤erlendirmeye çal›flal›m.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinin düzenlemifl oldu¤u
‘Anayasa ve Hukuk’ konulu konferansa burjuva parti temsilcilerinden iki
isim de kat›lm›flt›. Yaklafl›k doksan y›ll›k tekelci militarist polis devletinin
tüm ideolojik ve pratik külliyat›n› omuzlar›nda tafl›yan ve onun sözcülü¤ünü ve bayraktarl›¤›n› yapan, komünist düflman› burjuva partisi CHP
temsilcisi ve günümüz küresel kapitalizminin yerli iflbirlikçisi, liberal, muhafazakâr, gerici ve komünist düflman› “nitelikleriyle” boy gösteren bir
di¤er burjuva partisi AKP temsilcisi.
Bu iki burjuva partisi temsilcisinin kat›laca¤› etkinli¤e, kimi “solcu”
ö¤renciler kendi ideolojik, s›n›fsal ve örgütsel konumlan›fllar›na uygun
olan bir haz›rl›k yaparak, etkinli¤i protesto etmeyi planlam›fllard›r. Bu
u¤urda yap›lan ise ceplerine sokuflturduklar› ikifler yumurtay› sahneye
f›rlatmak olmufltur. Bu eyleme iliflkin sorulmas› gereken bir soru vard›r.
Bu soruyu önce soral›m, sonrada bu sorudan hareketle, bu eylemin ve
bunu gerçeklefltiren politik öznelerin ideolojik olarak neye tekabül etti¤ini analize kalk›flal›m.
Bu eylemde, konferansa kat›lan ve komünist düflmanl›klar› tescillenmifl iki burjuva partisi temsilcisinden biri, hangi gerekçelerle hedef
al›nmam›fl ve kay›r›lm›flt›r?
Genel anlam›yla Sol içerisindeki Bat› Avrupa menfleli reformist
ak›mlar›n en büyük teorik ç›kmazlar›ndan biri, s›n›fl› toplumun temel çeliflkilerini bilimsel bir zeminde inceleyememifl olmas› ya da bilinçli olarak
bunu gözard› etmesidir. Bu ak›mlar, devletin egemen s›n›flar›n iktisadî
76
ve her türden sömürüye dayal› iktidarlar›n›n devaml›l›¤›n› sa¤lamaya ve
bu iktidar›n fliddetini ve sömürü düzeyini perçinlemek için oluflturulmufl
bir bask› mekanizmas› oldu¤unu göremezler ya da görmek istemezler.
Bu durumdan kaynakl› olsa gerek, mevcut sömürü düzeni içerisindeki
insan›n siyasal, sosyal, kültürel, sanatsal, ekonomik ve her türden var
olufluna ters çeliflki ve antagonizmay› devletin s›n›fsal karakterinden ve
var olufl gerekçesinden ba¤›ms›z de¤erlendirerek, mevcut sorunlar› bir
hükümet sorunu olarak alg›lamaktad›rlar.
Herhangi bir politik öznenin mevcut sömürü düzeninin bu en temel
niteli¤ini göremeyifli, mevcut sorunlar› devlet, s›n›f ve emek ile sermaye
aras›ndaki uzlafl›ms›zl›k gerçe¤inden ba¤›ms›z analiz etmesi, o politik
öznenin bilimsel (diyalektik ve tarihsel materyalist) tespitten uzak oldu¤una iflaret eder. Örneklendirmeye çal›flt›¤›m›z bahsi geçen “sollar›n”
genelde ülke, özelde ise gençlik ve ö¤renci sorunlar›na iliflkin analizlerinin ve dolay›s›yla çözüm önerilerinin temelden çürük olmas›n›n nedeni, olay, olgu, veri, süreç ve sorunlara yaklafl›rken, yukar›da bahsetti¤imiz bu temel gerçeklik perspektifinden yoksun olmalar› ve sorunlar› sadece hükümetlerden kaynakl› sorunlar olarak alg›l›yor olmalar›d›r.
Yumurta eyleminde a盤a ç›kan bir gerçek de, bu eylemi gerçeklefltirenlerin nesnel bir de¤erlendirmeden uzak olduklar›d›r. Bu çevrelerin
genel özelli¤i, politikalar›n›n eksenine hükümet karfl›tl›¤›n› yerlefltirmifl
olmalar›d›r. Bunun bir yans›mas›n› “yumurta flenli¤i” diye adland›rd›klar›
eylemde görme olana¤›n› bir kez daha yakalam›fl bulunuyoruz. Bu protestoda, eylemin amac›n›n sadece hükümet temsilcisine yönelik oldu¤u,
haz›rlan›fl›, prati¤e geçirilifli ve sonuçlar›ndan anlafl›lmaktad›r. Bu eylemin örgütleniflinde hiçbir flekilde Marksist bir de¤erlendirme yap›lmad›¤› görüldü¤ü gibi; biçimi, yolu-yöntemi, hedef ve amaçlar› da buna uygun de¤ildir. Faflist niteliklere sahip bir burjuva partisi, faflist niteliklere
sahip baflka bir burjuva partisine tercih edilmifltir; zira eylem sadece
bunlardan birine yönelik yap›lm›flt›r. Bu gibi bir tavr›n sergileniflinin ideolojik temellerinin, devleti ve s›n›flar sömürüsü gerçe¤ini do¤ru analiz
edememekten kaynakl› oldu¤u ve devlete hiç dokunmadan, devletten
ba¤›ms›z bir mekanizmaym›fl gibi sadece hükümet karfl›tl›¤› yaparak
devletin ve kapitalizmin gerçek yüzünün gizlenmesi anlam› tafl›d›¤› bilinmelidir.
Bahsi geçen “sollar” taraf›ndan, cenah›m›za yönelik her türden bask›, fliddet ve katliam giriflimlerini sergileyen sistem temsilcilerine karfl›
77
kendi örgütsel formasyonlar›n›n tarihinde sergilenmifl bu en “devrimci ve
ileri eylemin” sadece yumurta atmak gibi çocuklar›n ve liberal demokrasilerin gelene¤ine uygun olan bir yöntem olmas›, bu eylemi gereklefltirenlerin kendi ideolojik konumlan›fllar›n› sorgulamalar› için yeterli bir gerekçe sunmamakta m›d›r?
Yine ayn› süreçte bu “sollar” Ankara’da bir üniversite kampusunda
polisle karfl› karfl›ya gelmifl ve bir süre polislerle kartopu oynad›ktan
sonra bunun yeterli olmad›¤›n› düflünerek polislerle uzuneflek oynamaya bafllam›fllard›r. Ne yaz›k ki tekelci militarist polis devletinin iflkencecili¤iyle tescilli kolluk kuvvetlerine yönelik bu “flirin” tav›rlar›, onlar› polis
daya¤›ndan kurtaramam›flt›r. Polis kendi nesnel varl›¤›n›n niteliklerine
uygun davranarak “solcu” ö¤rencilere yönelik fliddet uygulamaktan geri
durmam›flt›r.
Polislere s›rt›n› yaslayarak uzuneflek oynaman›n ideolojideki karfl›l›¤› nedir? sorusunun cevab›n› flimdilik okuyucuya b›rakarak, polisin s›n›fl› toplum içerisindeki rolü ve ülkemiz komünistlerine yönelik uygulamalar›na de¤inelim. Polis s›n›fl› toplumda, egemen s›n›flar›n kendi erklerinin devaml›l›¤›n› sa¤lamak ve sömürü düzenlerini daha iyi organize etmek için oluflturulmufl olan sömürü ayg›t› devletin; emekçiler, sömürülenler ve ezilenler üzerindeki bask›s›n› sa¤lamak ve emek sömürüsü
üzerinden elde ettikleri / ya¤malad›klar› mallar›n›n korunmas› ad›na
oluflturulmufl kolluk kuvvetleridir. Polis egemen s›n›flar›n ç›karlar›n› korumak ad›na oluflturulmufl devletin en az›l› ve silahl› koruyucusudur. Bu
u¤urda polise, devletin, yani sömürü düzeninin devaml›l›¤›n› sa¤lamas›
için, yasal olarak silah kullanma ve insan öldürme yetkisi tan›nm›flt›r. Bu
yetkiyi devletin kolluk güçleri var oluflundan günümüze dünyan›n her yerinde emekçi halklara karfl› ve özellikle bilimsel komünizmin pratikte var
olufluyla birlikte de komünistlere karfl› amans›zca kullanm›flt›r. Polis;
mevcut düzenin kendisine tan›d›¤› biçimsel hukuk çerçevesini dahi keyfî-fiilî yöntemlerle tüm süreçlerde aflmaktad›r.
Onlarca kamera önünde polisle uzuneflek oynamak, polisi ve yöntemlerini meflrulaflt›rma çabas›ndan baflka bir fley de¤ildir. Sanki bu ülke komünistlerine, devrimcilerine y›llarca iflkence eden, devrimcileri katleden, ö¤rencilere kurflun s›kan, karakollarda, iflkencehanelerde, karanl›k mahzenlerde, cezaevlerinde, ›ss›z da¤ köylerinde ilerici ve devrimci
dostu halk›m›za, devrimci kadrolar›n kendilerine bask› uygulayan, elek78
trik veren, gencecik insanlara tecavüz eden, s›r vermektense ser vermeyi seve seve tercih eden yi¤it komünistleri lime lime ederek katledenler bu polisler ve onlar›n temsil etti¤i üniformalar› de¤ilmifl gibi, s›rt›n› polise dayayarak uzuneflek oynamak, ideolojik ve etik çürümüfllü¤ün bir
göstergesidir. Politik bir özne, kendisine komünist diyen bir özne, yoldafl›n›n katiline s›rt›n› day›yorsa, ortada büyük bir handikap var demektir.
Polisin bu ülke komünistlerine yapt›klar›n›n hesab› henüz sorulamam›flt›r. Bunun nedeni ise kendili¤inden örgüt kurup parti ça¤r›fl›m› yapan
örgütlerin kepenklerini indirecek birleflik, güçlü, güvenilir, donan›ml› ve
d›fl›nda tek bir komünist bile b›rakmam›fl olarak oluflturulacak olan bir
Komünist Partimizin eksikli¤idir.
Ad› geçen “sol”lar bu süreçte, meseleyi (nesnel gerçeklikleriyle
analiz edemedikleri, tekelci militarist polis devletinin varl›k nedenini ve
ona içkin nitelikleri kavrayamad›klar› için) hükümetten kaynaklanan bir
sorun olarak de¤erlendirmifl olacaklar ki, yaflananlar› flikâyet etmek için
T. C. devleti parlamentosunda ulusalc›, faflist ve tarihi, komünistlerle
mücadele ile geçmifl bir baflka burjuva partisi olan CHP’nin kap›lar›n›
çalm›fllar, meclis koridorlar›nda bu niteliklere sahip bir partinin temsilcileriyle kol kola görüntülenerek cellad›na âfl›k tav›rlar›yla dünyay› alg›lama biçimlerindeki çarp›kl›¤› ele vermifllerdir.
Komünistlerin görevi hiçbir koflul alt›nda, burjuvaziye eklemlenmek
olamaz. Burjuvazinin gündemine tak›lan sol, onun kendi içindeki uzlafl›r
çelifliklerinden herhangi birine meyletme istidad› gösterir. Ülkemizde de
bu çarp›k politik tarafgirlik seline kap›lm›fl kimi “sollar” bulunmaktad›r.
Burjuvazinin kendilerine sundu¤u seçeneklerin cazibesiyle ya liberal /
gülenci / gerici / faflist cenah›n kuca¤›na oturmaktad›rlar, ya da ulusalc›
/ kemalist / faflist cenah›nkine. Oysa komünist bir politikan›n temel referanslar›, burjuvazinin uzlafl›r çeliflkili herhangi bir kli¤ine daha yak›n durmaya de¤il, politik belirlenimlerinin zeminine emek sermaye aras›ndaki
çeliflkilerin sosyal-siyasal yaflamdaki tezahürlerini koymas›na dayanmal›d›r. Bir politik özneyi komünist yapacak en temel unsur da budur.
Komünistler iki ucu pislikli sopan›n herhangi bir ucunu tutmak zorunda
de¤ildirler.
Ayn› süreçte, tekelci militarist polis devletinin en tepesindeki kifli s›fat›yla boy gösteren cumhurbaflkan› ile görüflmek konusunda can atan
bu “sollar”, cumhurbaflkan›n›n, tamam› üniversite yönetimlerinin, polisin
79
ve bir bütün olarak devletin hegemonyas›ndaki ö¤renci temsilcileriyle
görüflmesini - ki bu durum tamamen kendi do¤as›na uygundur zira sistem, kendi varl›¤›n› korumak ve emekçi halklar üzerindeki bask› ve sömürü düzenini devam ettirmek ad›na, kendisine muhalif oldu¤unu iddia
edenlerle ve emekçi halk y›¤›nlar›yla oturup sosyal, siyasal, e¤itimsel ya
da devletin bekas›na iliflkin kararlar almaz. Ne MGK’ya, ne YÖK toplant›lar›na, ne Bakanlar Kurulu’na, ne Patronlar Kulübü’ne, ne Askeri fiuraya, ne ‹ktisat Kurultaylar›na ne de devletin toplumsal biçimlenimi tasar›mlamak için organize etti¤i herhangi bir toplant›ya “devrimciler” davet
edilir- içlerine sindirememifl olacaklar ki, cumhurbaflkan›yla görüflmek
için yollara düflmüfller ve Çankaya kap›s›na geldiklerinde polis engeliyle karfl›laflm›fllad›r. Bu süreçte kendine “solcu” diyen gençlerin polisle
yapm›fl olduklar› tart›flma özünde ad› geçen bu gençlerin devleti, onun
ideolojik ayg›tlar›n› ve polisi hiçbir flekilde tahlil edemediklerini bir kez
daha göstermifltir. Devrimci ve örgütçü bir tav›r sergileyerek hedef ve
amaçlar›n› kitlelere duyurmaya çabalamak yerine, polis flefleriyle, bir
gün önceki “ö¤renci olaylar›na”(!) iliflkin, “önce siz sald›rd›n›z”, “yok biz
de¤il önce siz sald›rd›n›z” gibi son derece yersiz, polisle diyalog aray›fl›
içinde olan, seviyesiz ve uzlaflmac› bir tart›flmaya girmifllerdir. Y›llard›r
bu ülke devrimcilerinin kan›n› ak›tm›fl olan ve hâlâ ak›tan polis, ö¤rencilerle karfl› karfl›ya gelinmifl bir eylemde önce sald›rsa ne olur, sonra sald›rsa ne olur(!)? böylesi bir sorunun cevab› verilmelidir. Kald› ki polisle
girilmifl böyle bir tart›flman›n alt metnini iyi okumak gerekir. Söz konusu
at›flman›n böylesine bir iskelet üzerine kurulu olmas›, tart›flmay› yürüten
“solcu” gencin ve temsil etti¤i cenah›n; “bizim polisle bir sorunumuz yok,
ama önce siz sald›rd›n›z biz de mecbur kald›k, siz sald›rmasayd›n›z biz
sizinle gayet iyi geçinecektik” mentalitesine sahip oldu¤una iflaret eder.
Bu durumda, politik bir özne olarak polisle girilmifl böylesine bir tart›flman›n ideolojik savrulman›n hangi noktas›nda oldu¤unun okuyucu taraf›ndan düflünülmesini istemek zorunda kalaca¤›z. Böyle bir tart›flma, tart›flmay› yürüten politik öznenin temsil etti¤i ideolojik formasyonun ba¤r›nda ne türden bir oportünizm, reformizm ve revizyonizm tafl›d›¤›n› göstermesi aç›s›ndan da iyi bir örnektir.
Örneklendirmeye devam edecek olursak, bu süreçte suland›r›larak
ve olay›n özüne ve ö¤rencilerin taleplerine de¤il de, magazinsel boyutu
öne ç›kar›larak “yumurta flenli¤ine” çevrilen hakl› talepler, burjuva med80
yada haftalarca tart›flma konusu edilmifltir. Bahsi geçen “sollar”dan temsilcilerin ça¤r›l› oldu¤u ve televizyon kanallar›n›n envai çeflit tart›flma
programlar›nda sergilenen tav›r, bu yaz›n›n, analiz etmeye çal›flt›¤› -ayn› zamanda politik a盤a vurmay› amaçlad›¤›- bu sürece iliflkin perspektifinin, ne kadar hakl› bir zemin üzerinde oldu¤unu bir kez daha kan›tlamaktad›r.
Televizyon programlar›nda günlerce arz-› endam eden burjuva ve
küçükburjuva “solcu” gençler, ideolojik, politik, örgütsel kimlik ve kifliliklerine uygun bir mesaj vermifllerdir. Bu eylem; kurumsal merkezi disiplinli Devrimci ve Marksist bir örgütsel güvencenin organik uzant›s›nda
gerçeklefltirilmifl olsayd› onlara; “burjuva medyadan milyonlarca insana
seslenme olana¤›n› istismar edememifl, kötü bir s›nav vermifllerdir.” derdik. Dolay›s›yla Marksizm ad›na, s›n›f gerçekli¤i ad›na, emekçi kökenli
ö¤renci gençlik ad›na nesnel zemine dayal› difle kemi¤e de¤er bir fley
ifade edememifllerdir. Bu tarz televizyon programlar›nda faflist e¤ilimli
burjuva ideologlar›n›n yumurta atma gibi pasifist bir eylemi bile fliddet
içerikli oldu¤u gerekçesiyle elefltirmeleri ve hatta bunu faflizan bir uygulama olarak de¤erlendirerek komünistleri faflist olmakla itham etme cüretini göstermelerine ve kendilerini köfleye s›k›flt›rmaya çal›flmalar›na bile karfl›l›k verememifl; ö¤rencilere gazla, copla, kalkanla, silahla sald›ran
sistemin uygulamalar›n›n ve bunu gördükleri halde tek kelime kelam etmeyen sözde ayd›nlar›n bu zihniyetinin faflizm olarak adland›r›lmas› gerekti¤ini bile telaffuz edememifllerdir. Kendilerine konuflma f›rsat› sunulmufl televizyonlarda, yumurta atman›n de¤il, üniversiteden görüflleri nedeniyle at›lm›fl yüzlerce ö¤rencinin varl›¤›n›n faflizm oldu¤unu, polis, sivil faflist ve üniversite yönetimlerinin ortak pusular›yla sald›r›ya u¤rayan
ve sat›r, b›çak ve ateflli silahlarla, bir k›sm› a¤›r yaralanan üniversite ö¤rencilerine yönelik vuku bulan bu durumun faflizm oldu¤unu, her demokratik etkinli¤e polisin sald›rarak kilolarca gaz bombas› atmas›n›n, ele
geçirdikleri ö¤rencileri bay›lt›ncaya kadar dövmesinin ve k›z ö¤rencilerin
çocuk düflürmelerine neden olacak kadar fliddet uygulamas›n›n faflizm
oldu¤u, sadece doksanlar›n sonu ve iki binli y›llarda meydana gelen; ya
direkt polis kurflunu taraf›ndan ya da polislerin yatakl›k etti¤i pusularda
katledilmifl Ümit Cihan TARHO’lar, Kenan MAK’lar, Önder BABAT’lar,
fierzan KURT’lar gibi ö¤rencilerin varl›¤›n›n faflizm oldu¤u teflhir edilememifltir. Ö¤renciye silahla, gazla, copla, okuldan atmayla, bask›yla,
tehditle ve her türden sindirme yöntemiyle yönelinmesinin karfl›l›¤› olaS.P. F/6
81
rak yumurta atman›n meflru ve hatta çok pasif bir eylem oldu¤u kitlelere aktar›lamam›flt›r. Bu türden bir nesnel durumda fliddet kullan›m›n›n,
kullanan›n resmî olup olmad›¤›na göre de¤il, meflru olup olmad›¤›na göre de¤erlendirilmesi gerekti¤i anlat›lamam›flt›r.
Bu örnek bize bir kez daha göstermifltir ki, her s›n›f ayg›t› kendi s›n›f ç›karlar›na göre hareket eder. Burjuva medya da kime mikrofon uzataca¤›n› bilmektedir. Toplumsal olay ve olgular› bilimsel (diyalektik ve tarihsel materyalizm) gerçekli¤i temelinde ele alacak, mevcut düzenin s›n›flar sömürüsü üzerine kurgulu oldu¤unu aç›klayacak, üniversitelerin
mevcut halleriyle bu s›n›flar sömürüsü gerçe¤ini kitlelerden saklamak
ad›na, bilimi yani gerçek bilgiyi de¤il de, resmî “bilgiyi” pompalad›¤›n›
anlatacak, emekçi halk çocuklar›n›n mevcut düzen içerisinde bu resmî
“bilgi” ile donat›lm›fl üniversitelerde bile, insani yaflam koflullar›yla okuma olanaklar›ndan yoksun oldu¤unu belirtecek, devletin ve polisin, üniversite ö¤rencileri üzerindeki bask› uygulamalar›ndan hareketle, devletin tüm topluma yönelik alg›s›n› afifle ederek, burjuva medyada eline
geçmifl böylesine bir f›rsat› de¤erlendirecek kadrolara elbette ki burjuva
medya mikrofon uzatmaz.
Bu süreçte televizyon kanallar›ndan birine ç›km›fl, bahsi geçen “sollar”dan birinin temsilcisi, konuflmalar›yla mevcut durum de¤erlendirmesini sadece hükümet politikalar›n›n yanl›fll›¤› üzerine oturtmufltur. Kendisine sorulan “eylemlerinizden ne zaman vazgeçersiniz?” sorusuna ise,
“üniversitelerde ö¤renci harçlar› kald›r›l›r ve Tayyip Erdo¤an bizden özür
dilerse eylemlerimize son veririz” biçiminde ucuz bir cevap vermifltir.
Politik bir özneyi, politik k›lan fley, onun ideolojisi do¤rultusunda politik
faaliyetlerde bulunmas›d›r. Bir politik faaliyet, teorik düzlemde belirlenmifl ve benimsenmifl olan perspektif do¤rultusunda eylemlilikler yapma
halidir. Son tahlilde eylem, politik bir faaliyettir ve politik bir öznenin varl›k nedenidir. Bir politik özne için “eylemlerimizi sonland›raca¤›z” demek,
politika yapmaya son verece¤iz anlam›n› tafl›r. fiu durumda, tekelci militarist polis devletinin baflbakan›, ö¤renci harçlar›n› kald›r›r ve ad› geçen
arkadafllardan özür dilerse, politik hayatlar›na son verecek olan bir ö¤renci grubunun, “solcu” ö¤rencileri televizyon ekranlar›nda temsil etmesi durumuyla karfl› karfl›yay›z.
Politik özne, kendi politik amaçlar›na ulaflt›¤›nda ancak politik eylemlerine son verir. Amaçlar›na ulaflmadan politik faaliyetlerine son verenlere ise cenah›m›zda “dönek” denir. Komünistler, komünist bir dünya
82
yarat›lana kadar politik faaliyetlerine devam ederler, zira politik hedefleri budur. fiu halde, dönek pozisyonuna düflmeden, politik faaliyetlere
son vermek demek, bahsi geçen öznenin komünist olmad›¤›na iflaret
eder. Kimileri komünist bir dünya için mücadele eder, kimileri de sistemden talep ederek elde edilmifl / edilecek birkaç “reform” için. Bu durumu
ifade edecek en iyi tespit de bu olsa gerek. Kald› ki, sistem gerici reform
dahi yapamamaktad›r.
*
*
*
“Örgütler anarflisi” diye adland›rd›¤›m›z, “sol cenah›m›z›n” haddinden fazla bölünmüfl ve parçalanm›fl oluflu elbette ki ö¤renci gençli¤in
örgütleniflini ve güçlü bir mücadele a¤› yaratmas›n› engellemektedir.
‹lerici-devrimci gençli¤imiz sistemin ve sa¤l› “sollu” burjuva partilerinin “rahatl›kla” uygulaya geldi¤i bask› ve terörünü kendi meflreplerince
protesto etmektedir. Ancak mevcut durumun detayl› bir analizi bu protestolar›n sonuç al›c› olmad›¤›n› kan›tlamaktad›r. “Sol cenah›m›z” ö¤renci gençli¤in çok yönlü sorunlar›n› derli toplu ve “gençlik ve gelecek” türünden konu bafll›klar›yla ne do¤ru dürüst incelemifl, ne de gençli¤i iflçi
s›n›f›n›n ideolojik-politik-örgütsel güvencesine çekebilmifltir.
Ayr›flm›fl, hesaplaflamam›fl ve de bütünleflememifl bir sol bu meseleye kapsaml› bir çözüm yöntemi de üretememifltir. Bu haliyle de üretemeyecektir. ‹lerici-devrimci gençli¤imizin hakl› protesto eylemleri, “Komünistlerin Birli¤i” sorunsal›n›n henüz gerçekleflemedi¤i bir süreçte,
çeflitli çevrelerce farkl› alanlara çekilmeye adayd›r. Bu düflüncelerin ›fl›¤›nda baflta gençlik olmak üzere “sol cenah›m›z›” bir durum de¤erlendirmesi yapmaya ça¤›rmak gerekiyor. “Gençli¤in yolu iflçi s›n›f›n›n yoludur!” fliar›m›z›, daha da yükseltip bilince ç›karma zaman›n›n gelip de geçiyor oldu¤u anlafl›lmal›d›r.
ABD ve AB emperyalizmine kölece ba¤l› devlet tekelci kapitalizminin, militarist polis devletinin çok yönlü çabalarla a盤a vurulmas›, geriletilmesi ve de hakl› gerekçelerimizle afl›lmas› mücadelesi ciddî bir konudur. Sürecin do¤ru tahlil edilmesi ve gerçeklefltirilen protestolar›m›z›n
kütlesellefltirilip örgütsel güvenceye al›nmas›, ancak ve ancak Komünistlerin Birli¤i ile gerçekleflebilecektir.
Görüldü¤ü gibi ö¤renci gençli¤e iliflkin sorun sadece ideolojik sapmayla s›n›rl› de¤il, bu ideolojik sapmayla da diyalektik bir iliflki içinde
83
olan birleflik, güçlü, güvenilir ve donan›ml› bir KOMUNÜN‹ST PART‹’nin
yoklu¤undan kaynakl›; ö¤renci gençli¤i, iflçi s›n›f›n›n güvencesine ve koruyuculu¤u alt›na çekebilecek bir mekanizmadan yoksunlu¤uyla da iliflkilidir. ‹flçi s›n›f›n›n ideolojik kurmayl›¤› alt›na al›nmam›fl bir ö¤renci hareketi, üniversite kampuslar›nda polise yem edilmifl durumdad›r. ‹flçi s›n›f›n›n ideolojik kurmayl›¤› ise ancak donan›ml› ve güçlü bir SINIF PART‹S‹’nin varl›¤›yla mümkün olur. ‹flçi s›n›f› hareketiyle bütünleflmifl bir ö¤renci hareketi ancak sorunlar› do¤ru teflhis ve tedavi etme gücüne sahip olabilir. Bu yüzden diyoruz ki; “Gençli¤in yolu iflçi s›n›f›n›n yoludur!” ve bu yüzden hayk›r›yoruz ki; TEK PART‹, TEK SEND‹KA, TEK
GENÇL‹K ÖRGÜTÜ!
28 Ocak 2011
* “Oportünizm Yarg›lan›yor” yaz› bafll›¤› Sorun Yay›nlar› Kolektifi Yay›n
Kurulu Üyesi iflçi yoldafl›m›z Orhan Kaplan’›n 18 Temmuz 1979 tarihinde faflist kurflunlarla katledilmesini konu alan ve S›rr› Öztürk’ün kaleme ald›¤› kitab›n ad›d›r. Orhan Kaplan da “Gençli¤in yolu iflçi s›n›f›n›n yoludur” fliar›n›
yükselten, bu yolda mücadele eden bir Proleter Devrimciydi. Bir yandan sistem, di¤er yandan “örgütlü oportünizm” onu bir “canl› hedef” haline getirdi
ve O’nu koruyamad›k. Bu kavga kitab›n›n ad›n› bu yaz›ya bafll›k yaparak günümüzde de “rahatl›kla” iflbafl› yapan / yapt›r›lan sa¤ ve “sol” teslimiyetçi
oportünizmi politik a盤a vurma görevimizin önemini bir kez daha hat›rlatmay› uygun bulduk. K. V.
84
1991 Zonguldak
Büyük ‹flçi Yürüyüflü’nün 20. Y›l›nda
Oportünizm Cephesinde De¤iflen Bir fiey Yok
Tarihî TEKEL Direnifli sürecinde sip-te-ka-pe, emep, ödp, halkevleri vb. türünden örgütlerin “‹flçi S›n›f›n›n Siyasal Ve Sendikal Birli¤i”
davas› hakk›ndaki tutumlar› yeterince s›nan›p denendi.
Tarihî TEKEL Direnifli sürecinde hayat ve mücadele sa¤ ve “sol”
teslimiyetçi oportünist ak›mlar› bir kez daha a盤a ç›kard›.
‹flçi S›n›f› kendisi için s›n›f olma mücadelesinde oldu¤u gibi TEKEL
Direnifli eylemiyle de: Sosyalizm ve Devrim için yola ç›kt›¤›n› zannedenlere tutulacak Ana Halka’y› gösterdi.
Kolektifimiz’in elinde bulunan Kitap, Dergi, Gazete, Broflür vb. araçlar›m›zla bir yandan “Komünistlerin Birli¤i” sorunsal›n›n ete kemi¤e
bürünmesinin kavgas›n› veriyoruz, di¤er yandan “Dar grup kültü” ve “Tap›n›m›” yöntemiyle kendili¤inden kurulan örgütlerin parti ça¤r›fl›m› yapmalar›n› a盤a vuruyoruz.
‹natl›, ›srarl› bir yöneliflle sürekli biçimde hayat› ve mücadeleyi kucaklamaya aday B‹R SINIF PART‹S‹’ne olan acil ihtiyac›m›z› gündemde s›cak tutuyoruz.
Yönü proletaryaya dönük tüm birimleri kolektif akl›, kolektif bilinci ve
kolektif eylemi örgütlemeye ça¤›r›yoruz. Bu amaçla sosyal pratikte an›lan-an›lmayan basit, s›radan, gösteriflsiz temrinler yap›yoruz.
Devrimci ve Marksist güçler olarak an›lan bu oportünizmin rolü hakk›nda yeterli uyan›kl›¤› göstererek böylelerinin oyunlar›n› bofla ç›karacak
donan›ma sahip olmad›¤›m›z da görülmektedir.
Henüz afl›lamayan, en yak›n ve en anlaml› kütlesel ç›k›fl deneyimlerimizden olan 1970 - 15/16 Haziran Direnifli’nin de gösterdi¤i / ö¤retti¤i gibi sa¤ ve “sol” teslimiyetçi oportünizm iflçi s›n›f›n›n siyasal ve sendikal birli¤inin gerçekleflmesinin en büyük engellerindendir. Burjuvaziye
“kalp ilac›” olan bu türden ak›mlar›n Devrimci Hareketimize verdi¤i zararlar› izole edip aflmak gündeme gelmifltir.
‹flçi s›n›f›n›n yetifltirdi¤i yazarlar›m›zdan Kadir Tuncer’in kaleme ald›¤› Tarihten Günümüze Zonguldak’ta ‹flçi S›n›f›n›n Durumu isimli kitab›ndan bir bölümün oportünizmin tarihsel kökenlerini yans›tt›¤› için
“1991 Zonguldak Madenci Eyleminden Tarihsel Bir Hat›rlatma” bafll›¤›yla yay›mlanmas›n› uygun buluyoruz.
SORUN Polemik
85
Kadir Tuncer
-Belge1991 Zonguldak Madenci Eyleminden
Tarihsel Bir Hat›rlatma*
‹flçi Kurultay›’na Dar Gelen Kaset
Aylardan fiubat’t›. D›flar›da hava so¤uktu. Ama GM‹S Genel Merkezinin salonunda k›sa bir süre, d›flar›daki so¤u¤u aratan, buz gibi bir
hava esti.
Kalabal›k, kürsüden edilen “Oturun yerinize lan. Anas›n› s.kliklerim.” sözlerini duymufl, ama flaflk›nl›k, alg›lamay› bir an için durdurmufltu. Salona egemen olan sessizlik, bafllad›¤› gibi birden sona erdi. K›yamet kopuyordu. Toplant› bir rezalete dönüflerek ve rezalete karfl› tutum
alamayanlar› da içererek salondan, binan›n katlar›na; oradan Zonguldak’a ve ‹stanbul’a, Ankara’ya do¤ru geniflledi, geniflledi. Y›llardan
1994’tü. fiubat’›n 6’s›.. Madencinin Büyük Grev ve Yürüyüflü’nün üzerinden 3 y›l; Kozlu’da 1992 y›l› 3 Mart’›, saat 20.03’te 263 iflçiyi kavuran,
bo¤an, topra¤a gömen Grizu’nun üzerinden 11 ay geçmiflti.
Kim kime, neden küfrediyordu? Bu sorular›n cevab›n› biraz gerilere
giderek vermeye çal›flal›m.
Eski Bafla Yeni fiapka
“Büyük Madenci Grevi ve Ankara Yürüyüflü”, sonuçlar› ne olursa olsun fiemsi Denizer’e müthifl bir tan›nm›fll›k sa¤lad›. Türk-‹fl Genel Baflkanl›¤›’na Teksif Sendikas› Genel Baflkanl›¤›ndan gelen fievket Y›lmaz
ise iyice y›pranm›flt›. Faaliyetine yeniden bafllayan ve malvarl›¤›n› büyük
ölçüde geri alan D‹SK karfl›s›nda, fievket Y›lmaz’›n temsil etti¤i Türk‹fl’in rekabet flans› zay›fl›yordu. Türk-‹fl’in 1992’deki Genel Kurulu’nda
eski yönetimin karfl›s›na Bayram Meral’li, fiemsi Denizer’li, Enver
Toço¤lu’lu “de¤iflim grubu” ç›kt›. Genel Kurul’a davet edilen dönemin
Baflbakan› Süleyman Demirel, yapt›¤› konuflmayla; güya “parlamenter
demokrasiden” söz ediyordu ama genel kurulun sonucunu bafltan ilan
etti: “Aslolan baflt›r. fiapka eskiyince de¤ifltirirsiniz; bafl eskirse ne yapacaks›n›z?..”
Türk-‹fl’in kuruluflundan sonra Türkiye’nin yaflad›¤›, üç askeri darbede, bir baflbakan ve iki bakan as›lm›fl, bir Cumhurbaflkan› (Celal Bayar) ve Genel Kurmay Baflkan› (Rüfltü Erdelhun) idamla yarg›lanm›fl, bir
86
baflka Baflbakan (S. Demirel) iki defa flapkas›n› al›p gitmiflti. Ama fievket Y›lmaz k›rk y›l› aflan bu çalkant›l› tarihi, hep sendika yöneticisi olarak
yaflam›flt›. Türk-‹fl’in flapkas› olarak “eskidi¤i” ve art›k Türk-‹fl’i de eskitmekte oldu¤u yüzüne karfl› söylendi ve delegeler de bu “karar›” onaylad›lar. Genel Kurul’u nemli gözlerle terketti. Hâlâ fl›k durdu¤unu düflündü¤ü Teksif Sendikas›’n›n bafl›nda kalmay› denedi. Ama ilk Teksif Genel Kurulu’nda, art›k Teksif için de y›pranm›fl bir flapka oldu¤u karara
ba¤land›. Emekli oldu.
Bayram Meral’li fiemsi Denizer’li ekip Türk-‹fl yönetiminde bir de¤iflimi temsil ediyorlard›. Daha Genel Kurul’da de¤iflimin s›n›rlar› belli oldu. Enver Toço¤lu’nun yolsuzluk belgeleri, dönemin SHP’li Çal›flma Bakan› taraf›ndan genel kurula sunuldu. fiemsi Denizer ise GM‹S Genel
Kurul’unda “Sar›yer Villalar›”, “Sendikan›n oteli”, “sendikan›n matbaas›”,
“dayan›flma paralar›” gibi konularda a¤›r elefltirilerle karfl›laflm›flt›. Büyük
Grev ve yürüyüflle Türkiye’nin en tan›nm›fl sendikac›s› olmasa; bu tür
elefltiriler GM‹S Genel Kurulu’nun ve Zonguldak yerel bas›n›n›n ilgi alan›ndan taflmayabilirdi. Ama olanlar olmufltu. Ne yapsa, elini hangi ifle
soksa, ülke bas›n›n›n ilgisi üzerinden eksik olmuyordu.
Tekelci bas›n›n geleneksel ifllerinden birisi sendika önderlerinin
dosyalar›n› tutmakt›r. Ne zaman iflçilerin hak talepleri sermayeyi rahats›z etse; ne zaman genifl kat›l›ml› bir grev gündeme gelse; ne zaman iflçi s›n›f›n› düflük zamlara, özellefltirmeye, tafleronlaflt›rmaya ikna etmek
için bir kampanya bafllat›lsa; de¤iflmez malzeme, kimi sendikac›lar›n
lüks düflkünlü¤ü, mal varl›¤› ve yolsuz iflleri olur. Yolsuzluk dosyalar›n›n
bir di¤er takipçisi ise hükümetlerdir. Dosyalar sumen alt›nda bekletilir ve
gerekti¤i anda yürürlü¤e konur. Böylece hem ilgili sendikac›lar hizaya
getirilir ve hem de iflçinin sendikas›na en fazla ihtiyaç duydu¤u dönemlerde, örgütüne ve yöneticilerine güveni y›prat›l›r.
Bas›n›n Enver Toço¤lu kampanyas› yapmas› hiç gerekmedi. Çiller
Toço¤lu’nun dosyalar›n› de¤erlendirdi ve onu “Truva at›” yapt›. “De¤iflimciler” Toço¤lu’nu d›fllamay› denediler ama baflaramad›lar. Çiller daha sonralar›, 1996’da DYF-‹fl’in sözleflmelerini kopararak Türk-‹fl’i bölecek; Türk-‹fl’in Refahyol karfl›t› cephede yer almas›na, Toço¤lu ve Sa¤l›k-‹fl Baflkan› Mustafa Baflo¤lu üzerinden cevap verecektir.
Bas›n kampanyalar› ise esas itibariyle Bayram Meral’in oldu¤u söylenen evler, daireler, yazl›klar ile makam odas›n›n yeniden kaç milyara
döflendi¤i, yeni mercedesinin fiyat› gibi konularla; fiemsi Denizer üzerinde yo¤unlafl›yordu. Bayram Meral’li kampanyalar, kamuda çal›flan 700
87
bine yak›n iflçinin, kademe kademe greve ç›kt›klar› sözleflme döneminde yap›ld›. Ama fiemsi Denizer için bir ihtiyaç an› beklenmiyor; sürekli
gündemde tutuluyordu. Baz› gazetelerde “Jaguar fiemsi”, “Sülük” gibi
bafll›klar hiç eksik olmuyordu. Sermaye bas›n› sendikalara, iflçi s›n›f›n›n
eylemine düflmanl›¤›n›; sendikac›lar›n verdi¤i; bazen de yalanlardan oluflan malzemenin arkas›na sakl›yor; kendisine iflçi dostu görüntüsü vermeye çal›fl›yordu.
fiemsi Denizer kamuoyunda ve GM‹S iflçileri aras›nda etkili olan
y›pratma kampanyalar›na Zonguldak’tan bir cevap vermek istedi. Etkili
bir gövde gösterisiyle, Türk-‹fl içindeki konumunu da güçlendirecekti.
Türk-‹fl’in 1993’te bafllatt›¤›, “‹flçi Kurultay›” toplant›lar›ndan birini Zonguldak’a kayd›rd›. 6 fiubat 1994 günü, ‹flçi Kurultay’› GM‹S salonunda
700 kiflilik bir kat›l›mla topland›.
Kurultay’dan Festivale
Köylere haber sal›nm›flt›: “Muhakkak toplant›ya gelin; yoksa ocaklar› kapatacaklar!..” Ço¤unlu¤u köylerde oturan yeralt› iflçisinin pek az›
bu ça¤r›ya uydu. SBP ‹l Yönetim Kurulu, Kamu Çal›flanlar› Sendikalar›
Platformu davete icabet etmeyenlerden baz›lar›yd›. Belediye iflçileri toplant›ya ilgi gösterdiler. Ama onlar›n derdi de Bayram Meral ve fiemsi Denizer’in flahs›nda Türk-‹fl’i protesto etmekti. Türk-‹fl, Baflkanlar Kurulu
baflta olmak üzere, bütün yöneticileriyle, tak›m halinde salondayd›. 700
kat›l›mc›n›n 300’den fazlas› iflçi olmayan davetliydi.
Toplant›, önceden belirlenmifl gündemiyle bafllad›.
Haftal›k GERÇEK Dergisi, Türk-‹fl’in kurultaylar›na çok önem vermekteydi. Bir kamerayla, toplant›y› bafl›ndan sonuna kaydediyordu.
Gündem gere¤ince söz fiemsi Denizer’e geldi. Konuflmas›n›n sonuna do¤ru, Kozlu grizu facias›nda hayat›n› kaybeden, baz›lar›n›n cesedi hâlâ yeralt›ndan ç›kar›lmam›fl 263 madencinin analar›, eflleri ve aileleri ad›na Divan’a bir önerge verildi. Böyle bir giriflimin olaca¤› salondakiler taraf›ndan da bekleniyor ve ailelerin talepleri destek görüyordu.
Önergede flunlar söyleniyordu:
“‹flçi Kurultay› Divan Baflkanl›¤›na,
Kozlu grizu katliam› üzerinden iki y›la yak›n bir zaman geçti. Bu zaman süresince tamamen bir kenara itildik. Sorunlar›m›zla kimse ilgilenmiyor. Olay›n oldu¤u günlerde, Cumhurbaflkan› Süleyman Demirel ve 1.
DYP/SHP Hükümetinin bakanlar› Zonguldak’a gelerek bizlere ‘Ac›lar›n›z› paylafl›yoruz. Merak etmeyin, bütün yaralar›n›z› saraca¤›z. Devlet si88
zin yan›n›zdad›r.’ demifllerdi. Hepsi lafta kald›.
Bizler grizu katliam›nda ölen maden iflçilerinin aileleri olarak Kurultay’a afla¤›daki taleplerimizi sunuyoruz.
Taleplerimiz:
1- Devletin en üst düzeydeki yetkilileri bize ‘Ölen maden iflçilerinin
yerine yak›nlar›n› ifle alaca¤›z’ sözünü verdiler. Bu söze ra¤men hâlâ
büyük ço¤unlu¤umuzun yak›nlar› ifle al›nmad›. ‹fle al›nmayan, madencilerin çocuklar›n›n veya efllerinin ifle al›nmalar›n› talep ediyoruz.
2- Durumumuz giderek kötüye gitmektedir. Toplam 260 kad›n dul
ve 950 çocu¤umuz yetim kald›. Aç›lan ceza ve ifl davas› 16 ayd›r devam
ediyor. Olayda iflverenin ihmal ve kusuru aç›k olarak ortada iken, grizu
davas› ‘kaç›n›lmazl›k’ olarak bitirilmek isteniyor. Kaç›n›lmazl›k karar›n›
toplum vicdan› kabul etmeyecektir. Çocuklar›m›z›n ve bizlerin gelece¤i
için hakk›m›z olan tazminatlar›n tam olarak bir an önce verilmesini talep
ediyoruz.
3- 1. DYP/SHP Hükümetinin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan› Ersin Faralyal› bir emir ile TTK eski Genel Müdürü Özer Ölçer ve o zamanki yönetim kurulunu, grizu olay›nda kusurlar› yok diyerek yarg›lanmalar›na izin vermemifltir. Bu tutumu k›n›yoruz. Bu görevlilerin haklar›nda ceza davalar› aç›lm›fl iken bu flekilde hareket etmeyi tarafl› buluyoruz. Bu
görevlilerin suçlu ya da suçsuz oldu¤una mahkemeler karar verecektir.
Bu nedenle TTK eski Genel Müdürü ve yönetim kurulu hakk›ndaki yarg›lanamaz emrinin kald›r›larak yarg›lanmalar›na karar verilmesini talep
ediyoruz.
4- Grizu olay›ndan sonra Milli E¤itim Bakanl›¤› orta dereceli okullarda okuyan çocuklar›m›z›n bütün masraflar› devlet taraf›ndan karfl›lanmak üzere okutulaca¤›n› bildirdi. Çocuklar›m›z› Zonguldak’tan çok uzak
merkezlerdeki yat›l› okullara yerlefltirdi. Babalar›n› kaybeden çocuklar›n
psikolojik bir bunal›mda iken bizlerden uzak yerlerde okumalar› mümkün
de¤ildi. Ayr›ca masraflar›n› da biz karfl›lamak zorunda kald›k. Çocuklar›m›z›n ›srarl› istekleri üzerine tekrar yanlar›m›za ald›k.
Çocuklar›m›z› okutabilmemiz için devletin düzenli olarak her ay günün flartlar›na uygun bir ö¤renim yard›m›n› ödemesini talep ediyoruz.
3 Mart 1994 Günü Meydanlara Ç›kal›m!
Bu taleplerimizin yerine getirilmesi için uzun soluklu bir mücadelenin gerekti¤inin bilincindeyiz. Biz flimdiye kadar Türk-‹fl’in kay›ts›z kalma
89
tutumunu terk etmesini ve bu sorunumuza sahip ç›kmas›n› istiyoruz.
Haklar›m›z› kazanmam›z ancak iflçilerin emekçilerin bizlere omuz vermeleri ile mümkün olacakt›r.
3 Mart 1994 günü Kozlu Grizu katliam›n›n ikinci y›ldönümüdür. Bu
y›ldönümünde alanlara ç›kmaya kararl›y›z.
Bu temelde bu kurultay›n 3 Mart 1994 günü için bir miting karar›n›
kabul etmesini istiyoruz. Buradan mutlaka bu yönde bir karar ç›kmal›d›r.
Hepinize sevgi ve sayg›lar›m›z› sunuyoruz.”
Önerge sahipleri, önergeyi Kurultay’a sunmak için söz hakk› da talep etmekteydiler.
fiemsi Denizer konuflmas›n› bitirdi ve önerge sahiplerinin, söz hakk› talebini reddetti. Kad›nlar bu tutuma tepki gösterdiler. Ba¤r›flmaya
bafllad›lar. fiemsi Denizer, konuflmas› bittikten sonra mikrofonun kapand›¤›n› sanarak,
“Oturun yerinize lan..”dedi, “Anas›n› s..tiklerim..” Salondaki ses düzeni bu sözleri ayn› anda salonun d›fl›na da tafl›d›. Denizer, “a¤z›ndan
ç›k›p kula¤›na gelenin”, ses düzenini dolaflt›¤›n› anlad› ve mikrofonun
önünden çekildi.
Bayram Meral y›llar›n tecrübesiyle yaklaflan f›rt›nay› hissetti. Hemen kürsüye gelerek “Tabii ki “ dedi, “Ba¤›r›p ça¤›rmak sizin hakk›n›zd›r.” Ama hava yumuflamad›.
GERÇEK kameras› çekmeye devam ediyordu.
fiemsi Denizer gündemin devam›ndan vazgeçti. “Toplant›m›z sona
ermifltir” aç›klamas› yapt› ve Türk-‹fl yönetimini beklemeden kürsüden
ayr›larak salonun ç›k›fl kap›s›na yöneldi. Kad›nlar önünü kestiler: “Kocalar›m›z›n katili hesap ver!...”
Denizer’in cevab› az önceki makamdand›: “...m›na kodu¤umun
orospular›!..” Ve kad›nlar sald›rd›lar, Denizer’e vurmaya bafllad›lar. Korumalar da kad›nlara tekme/tokat giriflti. Bu esnada emekli maden iflçisi Kadir Tuncer, Denizer’e üç metre mesafeden foto¤raf çekmekteydi.
Madenci efllerine sald›ranlara, foto¤raf makinas›n› da kullanarak cevap
verdi. Sonradan yönetimden ayr›l›nca fiemsi Denizer’e karfl› “sol muhalefet” yürütmeye niyetlenecek olan E¤itim Sekreteri Sabri Cebecik ve
Kozlu fiube yöneticilerinden Fikret Tunç, baflkanlar›n›n bu zor an›n›n foto¤raflanmas›n› engellemek için Kadir Tuncer’e do¤ru hamle etmifllerdi.
Onun da kavgaya kar›flt›¤› esnada sald›r›p, foto¤raf makinas›n› parçalamaya çal›flt›lar. Ve makinadaki de¤il ama, salondaki film tamamen kop90
tu. Art›k maden iflçileriyle sendikac›lar kavga ediyordu.
Güvenlik güçleri Türk-‹fl yöneticilerini çembere alarak salondan ç›kard›. Aileler ve iflçiler salondan ç›k›p afla¤›ya, soka¤a indiler.
GERÇEK kameras› çekmeye devam ediyordu.
‹flçi Partisi üyeleri, bafllar›nda ‹l Baflkanlar› Niyazi Ifl›k oldu¤u halde,
ailelerin yan›nda yürüyor ve kendilerine “sonuna kadar sahip ç›kacaklar›n›”, derhal düzenledikleri bas›n toplant›s›nda aç›kl›yorlard›.
Ayn› gün, aileler ad›na Gülsüm Kaplangil imzas›yla yap›lan aç›klamada flunlar söyleniyordu.
“Bozguncu Ve Sald›rgan Denizer’dir!
Bizler Kozlu grizu facias›nda efllerini, o¤ullar›n› kaybeden insanlar›z. ‹ki y›ld›r, gerek katliam›n hesab›n› sormak, gerekse haklar›m›z› almak için mücadele ediyoruz.
Bu mücadelemizde bizlere sahip ç›kmalar› için defalarca GM‹S Genel Merkezine gittik, bizleri her defas›nda terslediler, sorunlar›m›zla ilgilenmediler.
Biz bu süreç içinde köy köy dolaflarak ölen madenci ailelerinin birli¤ini sa¤lad›k. Kendi gücümüze güvendik.
‹flçi Partisi bu çal›flmam›zda bizimle omuz omuza birlikte oldu. Çal›flmalar›m›za destek verdi. Bizim ald›¤›m›z kararlar do¤rultusunda hareket etti.
‹flçi Kurultay›yla ilgili olarak, komisyonumuz toplanarak bir karar ald›. Sorunlar›m›z ve taleplerimizle ilgili bir tebli¤ haz›rlayarak kurultaya
sunmaya karar verdik. Tebli¤imizde flimdiye kadar Türk-‹fl’in sergiledi¤i
duyars›z tutumu terk ederek sorunlar›m›zla ilgilenmesini, mücadelemizde bizimle birlikte olmas›n› istedik.
Kurultayda söz hakk› iste¤imiz reddedildi. Bizzat GM‹S Genel Baflkan› ve Türk-‹fl Genel Sekreteri fiemsi Denizer bizlere küfür ve hakaretlerde bulundu.
Kurultay› bitirdiklerinde bizlere söz hakk› verilmemesini protesto ettik. Baflta GM‹S yöneticileri olmak üzere görevliler bizlere sald›rd›. Sald›rd›ktan sonra bizleri emniyet güçleriyle karfl› karfl›ya b›rakt›lar.
Baflta ‹flçi Partisi ‹l Baflkan› Niyazi Ifl›k olmak üzere ‹flçi Partililer ve
maden iflçileri bizlere sahip ç›karak hiçbir zarar görmeden güvenlik içinde salondan ayr›lmam›z› sa¤lad›lar.
91
Denizer sald›r›dan sonra bir bas›n toplant›s› düzenleyerek: “Bir avuç
bozguncuyu bozguna u¤ratarak gerekli dersi verdik” dedi. Bize kurultayda analar›m›z, bac›lar›m›z diyordu. Konuflmak istedi¤imiz için hem bize
sald›rd›lar, hem de bozguncu ilan ettiler. Gerçek bozguncu kendileridir.
Denizer kendi iflçisinin içine giremedi¤i gibi bundan sonra art›k bizim
köylerimize de giremez. E¤er bir parça yüre¤i varsa, bizimle TV’de tart›fls›n. Buyursun onu buradan davet ediyoruz.
Biz haklar›m›z için mücadeleye devam edece¤iz. Önümüze bir mücadele program› koyduk. Bu program›m›z› Zonguldak emekçilerine sunuyoruz.
1- 23 fiubat’ta bütün gücümüzle duruflmaya kat›laca¤›z. Sendikalar›, kitle örgütlerini tek tek dolafl›p duruflmaya davet edece¤iz.
2- 3 Mart 1994, grizu facias›n›n ikinci y›ldönümü. Bu y›ldönümünde
alanlarday›z. Madencinin can›n› sudan ucuz görenlere gerekli cevab›
verece¤iz.
3- 13 Mart’ta bir toplant› düzenleyece¤iz. Bu toplant›ya bütün milletvekillerini, sendikac›lar›, siyasî partileri davet edece¤iz.
Gülsüm Kaplangil”
Kaset Peflinde
Kurultay’›n resmi gündemi d›fl›nda geliflen olaylar, bir anda Zonguldak’›n her yan›nda duyuldu. Baz› iflçiler, GERÇEK temsilcisinden, Kurultay›n video kayd›n› istediler. “Biz Zonguldak için 25 adet istiyoruz.”
Bir hafta/on gün sonra kasetler geldi. Ama tuhaf bir durum vard›.
Kay›t, fiemsi Denizer’in konuflmas›n›n sonunda bitiyordu. Küfür, kavga,
gürültü... hiçbir fley yoktu. Kasetlerle birlikte ‹stanbul’a gelindi. GERÇEK’e gidildi. GERÇEK’in yöneticilerinden, daha sonra EVRENSEL ve
EMEK gazetelerinde de yöneticilik yapan ve bugün EMEK Partisi Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyeli¤i görevinde bulunan ‹hsan Çaralan’›n maden iflçilerine aç›klamas› flöyleydi. “Olay›n tamam› çekildi ama,
kaset küçük gelince son k›s›m kasete s›¤mad›.”
GM‹S yönetimine hofl görünmek için yap›lan bu sansürün, GERÇEK’i Zonguldak’ta çok zor durumda b›rakaca¤›, ikna edici flekilde anlat›ld›ktan sonrad›r ki, kasetlerin sonunda oldukça uzun bir bofllu¤un oldu¤u “fark edildi” ve madenciler Zonguldak’a görüntülerin tamam›n› içeren kasetlerle döndüler.
‹flçi s›n›f› ile sendikac›lar›n karfl› karfl›ya kald›¤› anlarda tercihini “k›sa vadeli iyi iliflkiler ad›na” sendikac›lardan yana kullanan GERÇEK/EMEP gelene¤i, kötü yakalanm›flt›.
92
“Sendikac›larla günlük ç›kar iliflkileri”, Kurultay günü madenci ailelerine “sonuna kadar yan›n›zday›z” diyen ‹flçi Partili s›n›f hainlerinin de
muzdarip oldu¤u bir hastal›kt›r. O günü, bir istisna sayd›lar ve yeniden
fiemsi Denizer’in yan›nda yerlerini ald›lar. 1989 ve 1992 delege seçimlerinde oldu¤u gibi, flimdilerde de Denizer’in en sad›k destekçili¤ini yap›yorlar.
Bu bölüme, Büyük grevin heyecan›yla “Kitlesel bir iflçi partisi kurulsun, fiemsi Denizer bu partinin baflkan› olsun” diyen troçkist e¤ilimli
(Sungur Savran’›n yönetimindeki) “Sosyalizm” gazetesini de hat›rlatarak
son verelim. Solun gazeteleri, dergileri, teorik yay›n organlar›, sözcüleri
bir fleyler söyler. Sonra ya yay›n kapan›r; ya çevreler da¤›l›r/birleflir; ya
da insanlar unutur. Bilerek, isteyerek hainlik yapanlar d›fl›nda kimsenin
iflçi s›n›f›na dostlu¤undan, iyi niyetinden flüphe etmeye hakk›m›z yok.
Ama yanl›fllar›n da, do¤rular›n da bir bedeli olmas› gerekir. En a¤›r bedellerden biri ise, iflçi s›n›f›n›n bir haf›za yaratmas› ve herkesi yapt›¤›yla,
söyledi¤iyle hat›rlamas›d›r. Böyle bir haf›za “muhalefette baflka, iktidarda baflka konuflan; konufltu¤uyla yapt›¤› birbirini tutmayan” düzen partilerinin iflini bitirecek; bir k›s›m sosyalistlere de, uzun vadeli bak›fl; iflçi
s›n›f›na sadakatle ba¤l› olmak gibi olumlu vas›flar kazand›racakt›r. Sosyalist geçinenleri de yine bu haf›za, ait olduklar› yere, düzen partilerinin
aras›na gönderecektir. ‹nsanlara oldu¤u gibi, iflçi s›n›f›na da, sadece
“dostlar›” ihanet edebilir. Sermaye düflmand›r; bofl bulunur, zay›f davran›rsak vurur. Bu onun s›n›f tabiat›; bizim hatam›zd›r. Ama ihanet, dostlu¤una inan›p, arkam›z› döndüklerimizden gelir. Yüzlerine “iflçi s›n›f› dostu” maskesini, tekrar tekrar takabilen hainlerin cesareti, iflçi s›n›f›n›n haf›za zay›fl›¤›ndand›r.
‹flçi Kurultay’›ndaki tutumlar› fiemsi Denizer’in nas›l bir sendikac› oldu¤u hakk›nda bir fikir verir. Ama bu olaydaki tutumlar›na bakt›¤›m›z zaman, ad› geçen solcular›n hakk›nda da bir fikrimiz olmal›d›r. En önemlisi bu sosyalistlerin de, flimdi belki unutmay› tercih ettikleri tutumlar›na
bakarak, kendi haklar›nda bir fikre varmas›d›r.
* 1991 Zonguldak Madenci Eylemi’nin 20. y›l›nda oportünizmin ihaneti
konusunda bir hat›rlama (20 y›lda oportünizm cephesinde hiçbir fleyin de¤iflmedi¤ini göstermesi bak›m›ndan...)
Kaynak: Kadir Tuncer, Tarihten Günümüze Zonguldak’ta ‹flçi S›n›f›n›n
Durumu, Göçebe Yay›nlar›, s. 158-168.
93
Ahmet Çakmak Deliorman
- PolemikBurjuva Düzen ve Yans›malar› - 1 -
Üzerine, tonlarca a¤›rl›kta, say›s› belirsiz kitap yaz›lan bir düzeni k›saca ifade etmek belki de o yazarlara, en çok da bu iflin uzman› olan
Marx’a haks›zl›k olacakt›r; ancak özürle ve g›yab›nda aff›na, aflar›na s›¤›narak, meflrebimce burjuva düzene dair k›sa bir özet yapmay› uygun
buldum. Tarih sahnesine ç›kt›¤›ndan itibaren burjuva düzen, üretim
araçlar›ndan kopararak mülksüzlefltirip proleterlefltirdi¤i genifl kitleleri,
sistem-düzen içi hale getirmek, sistemden-düzenden kopmas›n›, sistemin-düzenin d›fl›na ç›kmas›n›, as›l olarak da sistemi-düzeni y›kmas›n›
önlemek için türlü yöntemler gelifltirdi. Bu, çok türlü yöntemler siyasal,
sosyal konjonktüre, iflçi s›n›f› mücadelesinin s›n›rlar›na, daha do¤rusu s›n›f savafl›m›n›n durumuna göre çeflitlilik arz etti.
Bu çeflitlilik, s›n›f mücadelesinin yükseldi¤i dönemlerde, sistemi
zorlamaya bafllad›¤› anlarda aç›k faflizm ile s›n›flar savafl›m›n›n karfl› taraf›n›n örgütlülü¤ünü yok etmeyi, olmazsa azaltmay›, saf d›fl› b›rakmay›,
ertelemeyi tercih ederken; s›n›flar savafl›m›n›n yolunu sapt›racak, yönünü de¤ifltirecek, sistemle ba¤daflt›racak sistem içi seçenek, kurtulufl için
sosyal demokrasiyi sundu. Ya¤lad›, cilalad›, parlatt›; sahnenin önüne figüranlar yerlefltirip oyununu sahneledi, sahnelettirdi.
S›n›flar savafl›m›n›n düflük oldu¤u, düflük yo¤unlukta seyretti¤i;
ama yükselme potansiyelinin görüldü¤ü durumlarda gizli ya da örtük;
ama her zaman sistemli bir faflizmi uygulamaktan kaç›nmazken yine
sosyal demokrasi baflroldeydi. Sistemin-düzenin ola¤an seyretti¤i, sosyal muhalefetin olmad›¤› ya da az oldu¤u, etkisiz oldu¤u durumlarda da
dengeleyici unsur yine sosyal demokrasi idi. Kapitalist sistemde-düzende sömürmenin, yani burjuvazinin proletaryay› sömürmesinin yard›mc›
unsuru hep sosyal demokrasi oldu! Sosyal demokrasi, burjuvazinin s›n›fsal ç›karlar›n› temel alan burjuva-sol bir ak›m olarak, pantolonu de¤ifltirmek yerine yamamay› sal›k verdi ve bunu benimseterek s›n›flar savafl›m›n› nihai amac›na ulaflmamas› için baltalad›! Ancak bu pantolonun
art›k yamanacak yan› kalmad›¤› gibi, dar gelmeye de bafllad›.
94
Söylem olarak bak›l›rsa burjuvazi ve ideologlar›, sosyal demokrasinin yan›nda liberal “sol”, kapitalist olmayan yol, üçüncü yol, son dönemde moda olan liberal sosyalist ya da modan›n trendlerini zorlayan ve asli unsurunu kimi eski solcular›n, döneklerin, sol etiketlilerin vs. çekti¤i liberal Marksist?! görüflleri de kafa bulan›kl›¤›, ideolojik sapt›rma, siyasal
manipülasyon yaratma ad›na yeni yeni kulvarlarda onursuzlu¤un sol
soslulu¤unu sergileyen burjuva uflakl›¤›na soyunmufl sahte sol gerçek
soytar›lar› piyasaya sürmekte gecikmedi.
Son dönemde yeni söylemlerden biri de “Devrimci Marksistlerin görevi liberalizmi aflmakt›r.” fleklindedir. Bundan devrimler döneminin kapand›¤›n›, demokratik yollardan sosyalizme geçmemiz gerekti¤ini mi ç›karal›m? Burjuvaziden iktidar› k›z›l güllerle bize b›rakmas›n› m› isteyelim? Chavez modeli k›z›l gömlek giymifl burjuvalar m› olal›m? Bunu nas›l okuyal›m, nas›l anlayal›m, nas›l hayat›n gerçekleriyle ters olan bir fleyi uygulamaya çal›flal›m? Bu aflman›n ne oldu¤unu aç›klasalar da ö¤rensek de huzura kavuflup Devrimci Marksist? olsak.
Kapitalizmin tarihsel seyri içerisinde bak›ld›¤›nda bu tür hamleler
çoktur ve s›n›fsal ç›karlar› gere¤i de olmak zorundad›r ki bu düzen, sömüren-sömürülen iliflkisi sürsün, sömürülenler sömürülmeye, sömürenler de sömürmeye devam etsin ve sömüren-sömürülen, ezen-ezilen
(asl›nda Türkçe en aç›k ifadesi baflka da, düflünen anlar) iliflkisini ortadan kald›rmaya yeltenmesin, bu durumu ola¤an, normal karfl›las›n. Onlara de¤iflmezli¤i empoze edemiyorsan düzen içi de¤iflimi göster, kayma¤›n bir k›sm›n› difllerinin aras›nda arta kalan, a¤z›ndan süzülen art›klar› zorunda kald›¤›nda paylaflmaya haz›r oldu¤unu göstermekten çekinme. ‹flte, kapitalist sosyal devlet, kapitalist refah devleti, kapitalist Keynes’çi devlet denen olgu tam da bundan ibarettir. Burjuva flöleninden
toplad›¤› k›r›nt›lar ele, avuca gelmeye bafllar.
Bu anlamda sosyal demokrasi, Sosyalizmi engellemeye dönük burjuvazinin üretti¤i en büyük bulufltur! Din ile halklar›n beynini kemirip yok
ederek insanl›k d›fl›l›¤a iterken, ›rkç›l›k ve milliyetçilik ile insanl›¤›ndan ç›kar›rken, her ikisini birden ve bireyselli¤i kullanarak hayvanlaflt›r›p köpeklefltirirken; egemen burjuva resmî ideolojiler, yalan burjuva resmî tarihler yarat›p beyinleri dumura u¤rat›rken siyasal yönden de kafa bulan›kl›¤› yaratmay› ihmal etmemektedir. Hayat bir bütündür ve hayat›n her
alan›na yans›r insan›n beynindekiler, imgeler, düfller, fikirler ve pratikler.
95
Marx’›n deyimiyle “insan s›n›fsal ideolojisini gitti¤i her yere tafl›yan siyasal bir hayvand›r.” Burjuvazinin as›l baflar›s› ideolojisini tafl›may› çok iyi
flekilde yapabilmesi ve insanl›¤› hayvandan daha afla¤› bir konuma itmesi, bunu ola¤an olarak gösterebilmesi ve insanl›¤›n düfllerini bile çalabilmesindedir! Çalmas›ndan öte insan› kendi kendisini satan bir mal
haline dönüfltürebilmesi ve mal› en iyi satmak için en iyi olma rekabetinde ve reklam›nda insan› insan olmaktan ç›kar›p, âdeta fahiflelefltiren bir
konumu kabullenmesini sa¤lamas›ndad›r! Kapitalistler üretim araçlar›
üzerindeki özel mülkiyeti eline geçirip toplumu proleterlefltirmeden ücretli kölelik sistemini kuramaz. Özgür iradeleri d›fl›nda mülksüzlefltirilip proleterlefltirilen unsurlar, emek-güçlerini kapitalist pazarda ücret karfl›l›¤›nda satmak d›fl›nda bir seçenekleri olmad›klar› bir konuma getirilirler. Kapitalistler emek-gücünü belirli bir ücret karfl›l›¤›nda kapitalist pazarda sat›n alarak, emek gücünün kullanma hakk›n› ellerine geçirirler. Kapitalistler, emek-gücünü kullanma hakk›n› ne kadar ucuza sat›n al›rlarsa, o kadar sömürü oran›n› yükseltirler. Kapitalistler emek-gücünü pazarda al›n›p
sat›lan bir metaya dönüfltürmeden, emek-gücünün metaya katt›¤› kullan›m de¤erini, de¤iflim de¤erini eline geçirmeden, emek-gücünün üretti¤i
art›-de¤ere (sömürüye) el koyamaz. Kapitalist, ücretli kölelik sistemini
kurarken, yapt›klar›n› bir lütuf, bir iyilik olarak topluma sunar. ‹nsanlara ifl
veren, ekmek veren bir hay›rsever oldu¤unu topluma sürekli propaganda ederek, art›-de¤er sömürüsünü sürekli gizlemeye çal›fl›r. Kapitalist
devlet, ücretlilik sistemini kapitalistler lehine düzenlemekte, kurumsallaflt›rmakta, süreklili¤ini sa¤lamaktad›r. Kapitalist devletin sürekli propaganda edilen “devlet babal›¤›” kapitalistlere babal›¤›d›r. ‹flçi ve emekçi kitlelere “devlet baba” üvey babal›k görevini bile yerine getirmemektedir. Getirebilir mi? Devletin s›n›f karakteri de¤iflmeden getiremez. Ücretli kölelik
sistemi de¤iflmeden devletin kapitalist s›n›f niteli¤i de¤iflmez. ‹flçi s›n›f› ve
genifl emekçi kitleler için ücretli kölelik sistemi ve koruyucusu / kollay›c›s› kapitalist devlet afl›lmad›¤› sürece rahat yüzü yoktur.
“Özgür iflçi, kendi emek-gücünü satar; ama parça parça satar. Yaflam›n›n 8, 10, 12, 15 saatini günbegün aç›k artt›rmayla, en çok artt›ranlara, hammaddelerin, ifl aletlerinin ve geçim araçlar›n›n sahiplerine, yani kapitalistlere satar. ‹flçi ne bir köle sahibine, ne de topra¤a aittir ama
gündelik yaflam›n›n 8, 10, 12, 15 saati, bu saati sat›n alanlara aittir…”1
Bunun d›fl›nda kalan saatlerde de tüketim sektörü burjuvazisini zengin
etmekle meflguldür iflçi; asl›nda tam bir, burjuvaziye her yönüyle ait olu96
nan ve onun zevkleri için yaflanan, ona adanan bir hayat! Bu düzende
romantiklerin belirtti¤i gibi ya da aileyi kutsayanlar›n ifade ettikleri gibi,
ne sevgiliye, ne efle, ne çocuklara bir hayat adanabilir; adanan iflçi hayatlar› burjuvaziyedir! Bunun ad›n› da çok dolaflt›rmadan söylemek gerekirse ne oldu¤u gayet aç›kt›r, e¤er düzgün okunursa içeri¤i, anlam›,
Türkçesi çok nettir! Elbette ki, bu olgu, flu an için daha belirgindir.
Tarihsel determinist bak›fl aç›s›yla, kapitalizmin yaflanmas› gerekir
ve kaç›n›lmazd›r, üretim iliflkileri-üretici güçler formülasyonu ba¤lam›nda
bir tarihsel zorunluluktur. Pozitivist Marksizm’in tuza¤›na düflmeden günümüz konjonktüründe kapitalizmin geldi¤i emperyalist aflamada bu olgu, her ülke için geçerlili¤ini yitirmifltir. Bununla birlikte, günümüzde kapitalizm, burjuva düzeni art›k ilerici, devrimci, gelifltirici niteli¤inden çoktan s›yr›lm›fl, gerici bir hal alm›fl ve bu halinin s›n›rlar›n› zorlamay› b›rakal›m, tüketmekten de öteye geçip yok olmas›n›n s›n›rlar›n› aflm›flt›r. Bu
olgusal realite ortadayken, günde 2 saatlik çal›flma ile tüm insanl›¤›n hayat› sömürüsüz, savafls›z, çat›flmas›z sürebilecekken, elbette ki art›-de¤er sömürüsünü canl› emek üzerinden sa¤layan burjuva düzeni bu çal›flma saatlerini hayata geçirecek robotlar› kullan›ma sokmayaca¤›, bunu yapacak olan›n sosyalizm oldu¤u da aflikar iken bu düzende ›srar niye, cellad›na afl›k olup, kraldan çok kralc› olmak niye? Asl›nda bunun
cevab› da aç›k, görebilene ve görmek isteyene…
Dolay›s›yla bu bilimsel gerçekler ortadayken ve biliniyorken, bu düzene sunulan en ufak bir fley, bilerek ya da bilmeyerek yap›lan her hizmet kendini ve kendi gelece¤ini satmay› sürdürmekle eflde¤er anlamdad›r ve bunun da gerçekte ne oldu¤u son derece aç›kt›r. Bilerek yapman›n affedilir bir taraf› yoktur; ancak bildi¤i halde bunu yayg›nlaflt›rmayan›n da suçu ondan hafif de¤ildir. Zira, susmak, paylaflmakt›r; ortak olmakt›r, bu düzene hizmet etmektir, yani kendini ve tüm insanl›¤›n kendisini her fleyiyle pazarlamas›n› ve köpekleflmenin tarihini yaz›p uygulamas›n› meflrulaflt›rmakt›r! Dün için kabullenilebilinir görünen fleyler, bugün tam tersi bir hal alm›flt›r ve bunlarla savaflmak en onurlu görevlerimizden biridir, bunu yads›mak, hafife almak ya da ötelemek, burjuvazinin hizmetkârlar›n›n saf›na düflmek, onlarla ayn› konumda olmak demektir! Di¤er taraftan bilmeyerek de olsa revizyonizme, oportünizme kayanlar ve dolayl› da olsa burjuvaziye hizmet edenler de direkt hizmet
edenlerden daha masum de¤ildirler. Çünkü, nesnel gerçeklik Marksist
yöntemle analiz edildi¤inde ve de¤erlendirildi¤inde hakikate, gerçe¤e,
S.P. F/7
97
do¤rulara ulaflmak o kadar da zor de¤ildir; hatta yanl›fl› sürdürmekten
çok daha kolayd›r, yeter ki istensin ve arkas›nda bireysel ve grupsal
menfaat gözetilmesin; iflçi s›n›f›n›n ve emekçi kitlelerin genel s›n›f ç›kar›
temel al›ns›n. Geçmiflte, reformist, revizyonist, oportünist olup bunda ›srar edenlerin eksik bilme, az ö¤renme, ö¤rendi¤i-bildi¤iyle yetinme ve
bunun üzerinden ahkâm kesme gibi bir dizi bilim d›fl› yanl›fl› yapm›fllarsa, ki yapt›lar, bunlar›n da asla affedilir bir taraf› yoktur! Hakikate, nesnel gerçekli¤e, do¤rulara kula¤›n›, gözünü kapatmakla, yanl›fl yapmak
aras›nda bir fark yoktur ve bunda ›srar etmek konformizme, kariyerizme
girer ve bu da sisteme hizmet etmekle eflde¤erdir. K›s›tl› bilgilerle, k›s›tl› imkanlarla, özveriyle, s›n›ftan yana çal›flan ve bu u¤urda hayat›n› bile
feda edenlere söyleyecek bir söz yok; ancak bu konumda olanlar›n say›s›n›n da az oldu¤u bir gerçek.
Gericilefltikçe sald›rganlaflan enternasyonal kapitalizm, gerçekleri
örtmenin, gizlemenin araçlar›n› da yaratmakta gecikmemektedir. Uluslararas› yard›m kurulufllar› da ayn› amaca hizmet ederken, bugün dünya çap›nda tüm devlet modelleri “yönetiflim” kavram› ve uygulamalar› ile
yeniden yap›land›r›lmaktad›r. Parlamento, devlet gibi dolayl› araçlarla
sistemini sürdüren burjuvazi, art›k direkt yönetmenin araçlar›n› yaratmakta ve bunu her zamanki gibi yald›zl› laflarla ve cilal› sözlerle ve devflirmeler yoluyla yapmaktad›r.
Ne yaz›k ki baz› Marksistler de bu zokay› halk›n yönetime kat›l›m›
olarak iyimserlikle karfl›lay›p yutmakta, burjuvazinin oltas›na yem olmaktad›r. Burjuvazi, üretken s›n›f sermayedir fliar›n› yasalaflt›rarak ve ticaret
hakk›n› kutsayarak, ticaret hakk›n›n çal›flma hakk›ndan, sermaye yat›r›m
hakk›n›n bireysel mülkiyetten daha önemli, üstün, kutsal oldu¤unu kanunlaflt›rarak uyguluyor, iflten at›lan iflçilerin davas›nda sermayeyi hakl›
ç›kar›yor, en verimli tar›m arazilerini (Efem Çukuru gibi) madencili¤e aç›yor, HES’leri do¤aya tercih ediyor, kültürel-tarihi miraslar› sular alt›nda
b›rak›yor ve buna karfl› ç›kanlar› da suçlu ilan ediyor. Kalk›nma Üst
Kurullar›, Bölgesel Kalk›nma Ajanslar›, Yat›r›m Dan›flma Ajans›, Ekonomik Sosyal Konsey, Kent Konseyleri, Özel ‹stihdam Bürolar›, Bölgesel
Asgari Ücret, Düzenleyici Etki Analizi vs.2 gibi uygulamalarla bir nevi,
zaten ihtiyaç duymad›¤› kapitalist sosyal devletin yerine yönetiflim bafll›¤› alt›ndaki bu parçalanm›fl yap›lar› koymaktad›r burjuvazi. Sessiz ve
derinden yürütülen bu operasyon, iflçi s›n›f›n›n çan›na ot t›karken, tüm
yaflam alanlar›n› da sermayenin talan›na açarak, canl› cans›z her fleyi
sermayenin sömürüsüne sunmaktad›r.
98
Tüm insani de¤erler tüketilirken, ekolojik denge de yok olmaktad›r.
Kyotocular, insan severler, ekolojistler, iyiler ise ortada yoktur. Bertolt
Brecht’in dedi¤i gibi, “anlad›k iyisin, ama neye yar›yor iyili¤in, seni kimse sat›n alamaz, ama eve düflen y›ld›r›m da sat›n al›nmaz… düflman›m›zs›n sen bizim, dikece¤iz seni bir duvar›n dibine, ama madem bir sürü iyi yönün var, dikece¤iz seni iyi bir duvar›n dibine, iyi tüfeklerden ç›kan iyi kurflunlarla vuraca¤›z seni, sonra da gömece¤iz iyi bir kürekle iyi
bir topra¤a.” ‹yi olmak, insanlar için üzülmek; ama de¤ifltirmek için bir
fley yapmamak çözüm olsayd›, burjuvan›n iyi e¤itimli köpe¤inden ne fark› kal›rd› insan›n? O da iyi, sen de, fark›n nerede? Burjuvakrosi, sermayekrosi, parakrosi diyece¤i yerde demokrasi derken kapitalistler sen
nerdesin? Ne yap›yorsun bunca sömürü, iflgal, açl›k, yoksulluk, yoksunluk, iflkence, sürgün, yang›n, yalan, talan, zulüm, ölüm varken? Niye sesin ç›km›yor? Anlad›k iyisin de insanl›¤a bir faydan yoksa o iyili¤in anlam› ne, vicdan›n› rahatlatmak d›fl›nda? ‹nsanl›k için bir faydan yoksa niye
yafl›yorsun ki, at kendini özgür, demokratik ve az dalgal› iyi denizlere.
Din ve bunun getirdi¤i evrime, devrime olan inançs›zl›k, daha do¤rusu de¤iflebilirli¤e olan inançs›zl›k ve de¤iflemezlik anlay›fl› ile bunu siyasal alana yans›tan tüm di¤er burjuva fraksiyonlar› iflçi s›n›f›n› her yerden, her yönden, hatta 4 de¤il 8 yerden kuflatmaktad›r ve bu kuflatmay› yarmak, yenmek, y›kmak ve yenisini anlat›p, benimsetmek o kadar da
kolay de¤ildir. Elbette ki burjuva sistemin yaratt›¤› nesnel koflullar buna
imkan verir, öznel koflullar› ile de bunu dengelemek ad›na her fleyi yapar. ‹nsanlar› alkolizmi, uyuflturucuyu, koklay›c› ba¤›ml›l›k yapan-yapmayan her türlü keyif yap›c› madde kullan›m›n›, beyin uyuflturucuyu, sistemle u¤raflmas›n› engelleyecek her fleyi pohpohlar. Önünü açar, nerde
muhalefet potansiyeli varsa bizzat kendi eliyle ve koruyucusu ve gelifltiricisi ayg›t eliyle bunu çekinmeden ve büyük bir keyifle yapar, yapt›r›r.
Kürt ve Alevi vatandafllar›n yaflad›¤› bölgelerde yapt›klar› buna bugün de örnek teflkil etmektedir. S›n›fsal konuma göre pratikler farkl› örnekler oluflturmaktad›r. Burjuva düzen öyle bir fleydir ki, kendi yaratt›¤›
olumsuzluktan bile para kazanmay›, onu ranta dönüfltürmeyi bilmektedir. Zaten gölgesini satamad›¤› a¤ac› kesen zihniyetten de farkl› davranmas› beklenemez do¤rusu. Örne¤in bizzat bu sistem yüzünden ve/veya
bu sistemin dolayl› etkilerinden dolay› (ço¤unluk olumsuz olmakla birlikte, çok para da insan› bozuyor, ne oldum delisi de çok bu sistemde) psikolojisi bozulan bir kifli, tedavi için psikolog, psikiyatr, sinir doktoru vs.
99
ile bir güzel paras›n›, var›n› yo¤unu al›yor. Rehabilitasyon merkezleri, alkolle, uyuflturucuyla, hatta sigarayla mücadele merkezleri yoluyla kendi
yaratt›¤› pisliklerin geri dönüflümünden bile rant elde edebiliyor. Halk›n
nabz›n› tutmak için halka inmeden asansör olarak anket flirketlerine paralar kazand›r›l›p nab›z ölçülüyor. Do¤ay› katledip Kyoto Sözleflmesini,
silahlanmay› artt›r›p silahlar›n s›n›rland›r›lmas›n› sahneliyor. ‹laç tekelleri
dünya ticaretinde silah ve oyuncak sektörüyle yar›fl›yor. Silah satman›n
en güzel yönteminin, kar›fl›kl›klar ç›karmak oldu¤u herkesçe aflikar; ancak oyuncak sektörü, çocuklar›n beynini ele geçirmede, savafllar› ve
sistemi meflrulaflt›rmada silahtan çok daha etkili bir silah olarak kullan›l›yor ve böylece insanl›¤›n gelece¤i çal›n›yor burjuva düzende!
Di¤er taraftan kendi h›rs›zl›¤›na k›l›f olarak koca mahkemeleri, kendisinden çald›¤›n›, hakk› olan› ald›¤› için ve buna bir dur demek isteyeceklerin önünü kesmek için adalet diye bir fley uydurup koca koca mahkeme salonlar›, cezaevleri infla ediyor! Halk yönetiyor (halktan kas›t burjuvaysa söze ne hacet!) yalan›n› göstermemek için meclis kuruyor, partiler oluflturuyor. Sonra mahkemelere “adalet mülkün temelidir” tabelas›
asarak asl›nda mülkü olana adalet oldu¤unu; meclise de “hakimiyet kay›ts›z flarts›z milletindir” yazarak millet tan›mlar›n›n burjuva oldu¤u için
asl›nda gayet aç›k belirtmektedirler. Kendileri inanm›yor zaten buna
ama inanmas› gerekenleri inand›rmay› beceriyorlar. Bunu da en çok sat›l›k kalemflorlar› ve halkç›, s›n›fç› gözüken uflaklar› sayesinde yap›yorlar. Birkaç burjuvan›n çana¤›n›n art›¤›n› yalamak için s›rada bekleyen,
kendisini, fikrini satan ideolojik ve siyasal fahifleler (düzen kurban› olmayan, as›l) yetifltirip besliyorlar. Besleyip, besletip, büyütüp halkç›, sosyalist, iflçi s›n›f› ayd›n› diye palazlay›p önümüze sürüyorlar. Paras›zken
devrimci, paray› bulunca burjuva kesiliveriyorlar. Seç, be¤en al, hepsi
senin, nas›lsa düzene dokunmuyor hiçbiri, ha fleriatç›, ha sosyal demokrat, ha faflist ha liberal solcu ne fark eder? Hepsi sistemin devam› için
savaflan gladyatörler de¤il mi? Lejyonerlik ifllememifl mi her yanlar›na?
Ne kadar da rahatlar insanlar›n gözlerinin içine bak›p burjuva dalkavuklu¤u yaparken, iflte insan onurunun ayaklar alt›na al›nd›¤› ve ilerici insanl›¤›n öldü¤ü en büyük an bu and›r! Ama onlar›n utanmas› olmaz; olsa olsa sad›kt›rlar, daha çok kemik atana kuyruk sallayana dek, çok sad›kt›rlar! Dünün solcular› bugünün liberalleri, kendilerince demokratlar›
ya da demokrasi havarileri, hatta dinci, faflist (özellikle vurgulamakta
fayda var Kemalist) olabiliyorlarsa onlara en güzel cevab› zaman› geldi100
¤inde iflçi s›n›f› tükürüklerini bofla harcamayarak verecektir! Fazla söze
hacet yok asl›nda bugün akademinin tepelerini iflgal eden zat-› muhteremler, iktidar nas›l flekillenirse bukalemun usulüne uygun hareket ediyorlar. Bir öngörü ve iddia, çok da büyük bir iddia de¤il asl›nda bir olgusal gerçek: bugün devrim olsa, sosyalizm kurulmaya bafllansa, ilk yine
ayn› bu zat-› muhteremler en Marksist kesilirler ki, Marksist geçinenleri
var›n siz düflünün, benim akl›m, akl›m›n s›n›rlar› o kadar›n› kesmiyor! Dünün darbe flakflakç›lar›n›n bugünün burjuva demokratlar› ve demokrasi
savunucular› kesilmeleri, yumurta atan ö¤rencileri fliddetten uzak demokratik tepki göstermeye davet etmeleri ironiyi aflan trajikomik bir durumdur; elbette ki bu burjuva demokratlar›m›z, günü geldi¤inde yumurta ile de¤il hak ettikleri ile ödüllendirileceklerdir! T›pk›, polis sald›r›s›n›
kutsayan, ö¤rencilerin sald›rd›¤›n› söyleyen burjuva pafla babalar› gibi;
do¤mam›fl bebe¤in katili olanlar› savunan kad›n, insan, insanl›k düflman› evrimini tamamlayamam›fl mahluklar gibi, canl›-cans›z her fleyin katili kapitalizmi kutsayan herkes gibi!.. Emperyalizmi dün “demir perde”
dedikleri sosyalist yönelimli ülkelere karfl› özgürlük savaflç›s›, bugün de
demokratiklefltirmeci (Kosova, Bosna, Afganistan, Irak’taki demokratiklefltirme hareketi gibi!) olarak sunan sermayenin uflaklar›, burjuva düzenin hizmetkârlar› gibi!
Burjuva düzende, s›n›fsal sald›r›, emperyalist sald›r› sadece ekonomik ve siyasî olarak de¤ildir, onunla birlikte ve en çok da, kültürel-sanatsal-ideolojik sald›r› olarak görülmektedir. Böylesi hem kolay, hem ucuz,
hem pratik, hem de çok daha kal›c›d›r. Kal›c› izli davran›fllar gelifltirmek
olarak tarif edilen e¤itimle en güzel flekilde a¤aç daha yafl iken sistemin
istedi¤i tüm davran›fllar ve insan profilleri gelifltirilir. Bunda özellikle kültür ve sanatla birlikte ideoloji özel olarak seçilmifl alanlar olarak ifllev
görmekte, gerçekleri çarp›tmakta, sömürü düzenini meflrulaflt›rmakta,
burjuva düzenin en iyi, en son ve kaç›n›lmaz, de¤ifltirilmez oldu¤u empoze edilmekte, adeta beyinlere fl›r›nga edilmektedir. Bu konuda da aktörlerin önemli bir bilefleninin kimi eski solcular ve troçkistler olmas› çok
büyük bir tesadüftür?!3
Marx da, tüm Marksistler de yan›l›yor, tesadüfe belirleyicilik vasf›
yüklememekle, oysa troçkizm tüm kal›plar› y›kan ve aflan bir sistem nas›lsa?! Hollywood’da Rocky filmlerinin (dün Sovyetler’e, Do¤u Avrupa’ya, bugün Afganistan, Irak’a; dün sosyalizme, bugün fundamentalizme karfl› savafl!) ve ülkemizde de Battal Gazi tarz› filmlerin yan› s›ra, ifl101
çici, emekçici filmlerin ve yerli erotik filmlerin piyasaya sürülüfl tarihleri
incelendi¤inde çok anlaml› fleyler ortaya ç›kacakt›r. Dün oldu¤u gibi bugün de, özgürlefltiriciler, demokratiklefltiriciler, ilerlemeciler görevlerini
eksiksiz yerine getirmektedirler! Yaras›n, iyi görevler demek isterdim;
ama sizlere ancak iflçi kan› yarar, çünkü siz kan emici yarasalar olan
burjuvaziye hizmet eden simsarlar› bile utand›racak!, dansözleri k›skand›racak kadar k›vraks›n›z, burjuva son model araçlara iç çektirecek derecede manevra kabiliyetine sahipsiniz. Efendileriniz hizmetinizin karfl›l›¤›n› fazlas›yla veriyor zaten, ayr›ca bizim gibi “ayak tak›m›”n›n takdirine
de ihtiyac›n›z yok, bafl tak›m›n›n takdiri yeterli, ne de olsa ayaklar›n bafl
oldu¤u yerde k›yamet kopar. Sosyal demokrat “ortak”lar›n›zla ve kendiniz gibi olan burjuva fraksiyonlar›yla birlikte tüketin büyük pastan›n ayr›cal›kl› art›klar›n›!
Kapitalizmin tarihsel sürecinde sosyal demokrasinin burjuva resmî
ideolojisi ile birlikte birincil ve temel ifllevi, iflçi s›n›f› mücadelesini baltalamak, yolunu sap›tmak, sapt›rmak, yönünü de¤ifltirmek, saf d›fl› etmek,
en nihayetinde s›n›f örgütlülü¤ünü yok etmektir. Asl›nda ilk hedefi yok
etmektir; ama yapamad›¤› zaman seçti¤i yöntem budur. Aç›k faflizm uygulamas› bunun en aç›k, en yal›n, en sade halidir. Gizli faflizm ise genelde sindirme, b›kt›rma, y›ld›rma, önderleri yok ederek moral bozuklu¤u, motivasyon eksikli¤i yaratma fleklinde tezahür etmekte ve her an,
her yerde, her alanda kullan›labilir ölçülerde karfl›m›za ç›kabilir. Faflizmin s›n›rlar› yoktur, ideolojisinin de prati¤inin de s›n›rlar› yoktur! Bugün
sevecen, yar›n top, tüfek, tankla; bugün yumuflak, yar›n en sert haliyle;
dün darbeyle, “Hayata Dönüfl Operasyonu” ile, katliam vs. ile, bugün
postmodern darbe, e-muht›ra ile, demokratikleflme ad› alt›nda kontrgerillay› yeniden yap›land›rma, devleti kendine göre yeniden dizayn etme
vb. fleklinde. Ülkeden ülkeye de¤iflmekle birlikte, her ülkede özgül koflullar›n› muhafaza etmekle birlikte kapitalizmin eflitsiz geliflim yasas›n›n
kurallar› burada da, faflizmin prati¤inde de ifllemektedir. Örne¤in T.C. ye
benzer geç tekelci kapitalist ülkelerde faflizm, içselleflmifl, kurumsallaflm›fl bir olgudur.
Kapitalizmin erken geliflmifl oldu¤u merkez emperyalist ülkelerde
ise, s›n›f mücadelesinin konumuna göre flekillenmektedir. Bat› burjuvazisi, iflçi s›n›f›na, kapitalizmi az geliflmifl ülkelerden elde edilen art›-de¤erden (emperyalist sömürüden) sus pay› vererek bir nevi sömürüyü
meflrulaflt›rmakta ve kendi ç›karlar›n› rahatl›kla sürdürmektedir. Tekelci
102
Kapitalizmi geç geliflmifl ülkelerde de devrim tehlikesine karfl› darbeler
tezgahlamakta, kendi beslemelerini bafla geçirmektedir. Latin Amerika
ve Türkiye bunun en güzel örne¤idir. Türkiye 12’li darbelerle ehlilefltirilip sistemin iflleyifli de kapitalist-emperyalist düzenin çark›na iyice uyumlu hale getirilip düzene eklenerek, eklemlenerek bu çarka zincirlerle
ba¤lan›rken birilerinin ABD’nin çocu¤u olmas›, hükümet olmadan
ABD’ye icazete gidilmesi tesadüf de¤il, bu bir ön çal›flmalar›n ürünüdür.
Asl›nda kim bafla geçirilecekse, perde arkas›ndaki as›l aktör, sahneye
ve kameralara ›s›t›lmas› için ön çal›flmalar bafllat›l›r. Hem piyonlar sahnenin önüne sürülüp gelecek için piflirilirken, halka da göz aflinal›¤› sa¤lanmaktad›r. Finans oligarflisi ve ç›karlar› uyumlu kapitalist enternasyonal her koldan bu oyunun sahnelenmesi için çal›flmaktad›r. Burjuva bas›n, yay›n, da¤›t›m tüm araçlar ve ideologlar›n›n bir anda projeksiyonu
oraya çevrilir ve uzun erimli bir oyun perdelenmeye ve sahnelenmeye
bafllan›r. Reklam›ndan tan›t›m›na pohpohlanmas›na, fliflirilmesine, yeni,
farkl›, bu defa farkl›, kurtar›c› olarak sunulmas›nda burjuvazinin sad›k
uflaklar› görevlerini ustaca icra etmektedirler. Sahte yüzleriyle aynaya
nas›l bakmay› baflarabildikleri onlar›n sorunudur, onlar› teflhir ve tasfiye
etme ifli de bizim sorunumuz! Bu sorundan bir an olsun feragat etme
lüksümüz ise asla ve asla yoktur!
Burjuva bas›n›n devflirip köfleler bahfletti¤i kendince tan›nm›fl, burjuvazice sak›ncas›zl›¤› ve sistemcili¤i onaylanm›fl zat-› flahanelerinin sol
ad›na söz söyleme hakk›n› da kendinde görenlere programlar›nda boy
gösterme flerefine nail etmektedirler. Onlar da ilgilerine mazhar olman›n
karfl›l›¤›n› vermekte gecikmiyorlar, söylemleri uysallafl›yor, kitleleri gaza
getirdikleri söylemleri bile unutup, kim sisteme nereden yarar sa¤l›yorsa oradan dem vurarak, sistem karfl›tlar›na sald›rmay› ihmal de etmiyor.
Toplamda verilen mesaj da belli asl›nda: soldan bir cac›k olmaz! Eee,
yo¤urt ekflimiflse, salatalar da pörsümüflse, bu kadar çok kalitesiz malzeme bir arada olursa olmaz! Verilmek istenen as›l mesaj ise, seçenek
bu, bizden ne fark› var? Evet, do¤ru, asl›nda fark› yok, figüranlar›n temelde birbirinden hiçbir fark› yok. O fark› ancak ve ancak iflçi s›n›f› ve
onun örgütlü siyasî önderli¤i yaratabilir! Burjuvazinin yaratt›klar›, beslemeleri ancak kendilerine çal›fl›r, farkl› olmas› da beklenemez; ama ilginç
olan gönüllü beslemeli¤i, köleli¤i, onursuzlu¤u seçiflteki rahatl›k ve piflkinliktir. fiu bir gerçektir: yoksullar faydac›d›r, dolay›s›yla yoksul olan iflçi s›n›f› da faydac›d›r (yoksulun faydac›l›¤› görece zorunluluktur; ama kü103
çükburjuvan›n, döne¤in, dönmenin, devflirmenin faydac›l›¤› alenen ve
ço¤u zaman, devrimci örgütlenmenin durumuna göre de¤iflmekle birlikte, özünde, temelinde bir tercihtir!), bilinci olmad›¤› müddetçe günlük ç›karlar› için gelece¤ini karartabilir, yok da edebilir belki; ama bu düzenin
s›n›fsal niteli¤ini bilen, tan›yan, anlayan, çözen kiflilerin bu gönüllü kabullenifli asla kabullenilemez ve affedilemez. ‹flçi s›n›f›n›n en büyük düflmanlar›, hatta burjuvaziden bile çok bunlard›r! Görünen, bilinen düflmandan de¤il; bilinmeyen, görülmeyen düflmandan korkulur ve mücadele ikisine birden verilir; biri asli biri tali de¤ildir, ikisi de ayn› fleye hizmet etti¤inden; ama biri görece gizil, gizemli oldu¤undan onu her f›rsatta a盤a vurmak, teflhir, tedavi, olmazsa tasfiye etmek, etkisini yok etmek gerekir. Doymak bilmeyen ifltah›n› bu yoldan karfl›layanlar›n tedavisi zor ama iyimserli¤imizi yitirmeyelim, ne de olsa umudumuz ekme¤imiz, onu da yitirirsek yaflamam›z›n anlam› kalmaz, fakirlik iflte han›m›m,
beyim; siz nerden bileceksiniz? Çeken bilir! Para paray›, fakir de sümü¤ünü çeker bu düzende, uzad›kça da fukara sümü¤ü diye dalga geçerler sonra…
Burjuva düzeni, her yandan emekçilerin boynunda ilme¤i her an s›kabilecek flekilde haz›rlam›flt›r, dü¤ümler at›lm›fl, sehpa kurulmufltur. Sadece son hamle beklenmektedir ve bu hamlenin bir tekme ile sonlanmas›yla her gün o ilme¤i boynunda hissetmek aras›ndaki fark›n anlams›zl›¤›yla sürmektedir. Ya uysal bir iflçi olup burjuvaziyi zengin etmek ve hayat›n› bir flekilde sürdürmek ve bu cendereye s›k›fl›p kalmak ya da gelecek için ayaklan›p bu düzeni sonland›rmak gibi ikili bir seçenek ile karfl›
karfl›ya kalmakta, genelde kolay görünen ama asl›nda zor olan› seçerek
düzenin devam›n› sa¤lamay› tercih etmektedir, en az›ndan flimdilik…
Burjuvazi cendereyi, öyle bir sarmaktad›r, s›k›flt›rmaktad›r ki okyanus ortas›ndaki adac›k konumuna itilmek an meselesidir. Çünkü direnen, karfl› ç›kan herkesi topluma, do¤aya kendisine yabanc›laflt›r›r, düflmanlaflt›r›r, d›fllar, marjinal göstererek toplum d›fl›, insanl›k d›fl› ilan eder.
Asl›nda kendi sistemi ve bunu benimseyen iflçi s›n›f›n›n ta kendisidir
marjinal olan! Kendi s›n›f ç›karlar›n›n fark›nda olmay›p, olmayacak burjuva düflleri görenler, asla gerçekleflmeyecek bir hayalin peflinde koflanlar, halk deyimiyle “olmayacak duaya amin diyen”lerdir as›l marjinaller;
çünkü ne bilimle ne de mant›kla bir alakalar› vard›r. Kendi yaratt›klar›
dünyada, pembe tablolar çizerek polyannac›l›k oynamaktad›rlar. S›n›f
atlama hayalleriyle yan›p tutuflup onu göremeden hayata veda etmek104
tedirler. Bunun en güzel örne¤i, flans oyunlar›d›r; art›k çal›flarak zengin
olunamayaca¤›n› anlayan burjuva düflçü umudunu buna ba¤lam›flt›r.
Daha cesaretli olanlar, çek-senet, kaçakç›l›k, profesyonel h›rs›zl›k
(bu da bir sektördür), kalpazanl›k, tetikçilik, mafyac›l›k yapmaya itilmektedir. Cenderenin di¤er bir yönü keyif verici madde ba¤›ml›¤› ile bunun
e¤lence sektörüyle birlefltirilmesidir. Alkolizm, sola da sirayet eden bir
olgudur. Türkü barlarla piyasalaflt›r›lan halk türküleri, arabesk hayat›n
yeniden üretimine yönlendirilmektedir. Kendilerince devrimcili¤i su götürmeyen, orada do¤makla devrimci olundu¤unu sanan Dersimliler’in
de bunda pay› oldu¤unu özellikle vurgulamak ve bunu unutmamak gerekir.
Bir zamanlar, paras› bitti¤inde evdeki eflyas›n› rehineciye veren ve
bir süre sonra her fleyini kapt›ran iflçi s›n›f›, bugün rehineci ile karfl›laflm›yor; çünkü düzen ona koca bankalar›n sonsuz kredileri ile kredi kartlar›n› sunuyor. Günümüzde, faktöring firmalar› ile çek h›rs›zl›¤›n› yasallaflt›r›p, belli bir miktar›n alt›ndaki çek h›rs›zl›klar›na devlet, âdeta yasal
olarak da davetiye ç›kar›p bunu bir meslek, sektör haline getirirken, buna müdahale etmeyerek her alanda büyük sermayenin koruyucusu ve
gelifltiricisi oldu¤unu ispatlamakta bir çekince görmüyor.
Di¤er taraftan paran yoksa da harca, al-ver ekonomiye can ver teraneleriyle piyasan›n canlanaca¤›n› savlayan burjuva ak›ll›lar›, iflsiz insan›n kredi kart› ile ne kadar ve nereye kadar alaca¤›n› düflünmeleri yersiz, insanlar›n gelece¤ini ipotek alt›na almalar› da önemsizdir. Onlar›
kendisi için çal›flan köleler haline getirmeleri as›l önemli olan ve borçlar›n› ödeyemeyip bunal›ma giren, intihar eden kifliler de onlar›n sorunu
de¤ildir. Zira kutsal piyasa için ne gerekiyorsa o yap›lmal›d›r. Yüzy›llarca tanr›lara kurban sunuldu, flimdi piyasa için sunulsa ne olur?
Atamas› yap›lmad›¤› için intihar eden ya da baflka ifllerde, inflaatta
çal›fl›rken ölen e¤itim emekçileri de bu düzeni ilgilendirmez. Kendilerini
gelifltirselerdi can›m, her fleyi devletten beklemek olur mu hiç? Açl›ktan,
so¤uktan, fliddetten insanlar sokaklarda ölmüfl ne olur? Leflleri yeter ki
burjuva malikanelerini kokutmas›n, gazetelerin orta sayfalar›nda yer al›p
vicdanl› burjuvalar›m›z “ay yaz›k, yard›m edelim” desin? Sonra iflçinin
al›n terinden, kan›ndan, can›ndan, gelece¤inden, çocuklar›n›n her fleyinden çald›klar›n› bahfledermifl gibi, lütuf gibi sunarak yard›mseverliklerini
kan›tlas›nlar. Dini yard›m kurulufllar›, insanlar farkl›, yanl›fl yollara sap105
mas›nlar diye (özne olup s›n›f savafl›c›s› olup sistem d›fl› bir yola sapmas›n diye, maazallah Komünist olurlar, cehennemde yanarlar) ve burjuvalar›m›z›n ne kadar dindar, yard›msever, insanc›l olduklar›n› göstersinler. Demokrasi diye yutturulan seçimler öncesinde halk› sat›n alabilsinler! Halksavar olduklar›n› gizlemek için Halk›n gözünde Halksever konuma yükselsinler!..
Burjuva düzeninde ezberlettirilen bir fley de oku ve iyi meslek sahibi ol; sen mast›rlar, doktoralar yap; ama patronun ilkokul mezunu da olsa o daha iyi bilir, üniversite bitirse de bir anlam ifade etmez, sonuçta
biri efendi, biri köle, en nihayetinde efendinin borusu öter. Patron her
zaman hakl›d›r! Evde babana, büyüklerine, okulda ö¤retmenine, üniversitede hiçbir fleye, askerde komutan›na, ifl yerinde üstlerine, hayat›n her
alan›nda devlete ve tanr›ya karfl› gelme, köle ol, sus, sineye çek, haks›zl›¤a boyun e¤, sana yap›lmad›kça hele hiç etliye sütlüye kar›flma,
dünyay› sen mi kurtaracaks›n sanki, böyle gelmifl böyle gider, koca
adamlar çözemiyor sen mi çözeceksin?, yukar›dakiler nas›l çalarsa biz
öyle oynar›z, yeter ki bafl›m›z belâya girmesin söylemleriyle bu mant›¤›
empoze edip beyinlere yerlefltirirler. Peki burjuva düzende e¤itim ne ifle
yar›yor?
Sistemi üretmek ve yeniden üretmek d›fl›nda burjuva düzende e¤itim neye hizmet ediyor? Hiçbir fleye, koca bir hiç! ‹deolojik, siyasal, kültürel, üretimsel tüm araçlar›n burjuva düzen için yeniden üretilmesi d›fl›nda bir anlam ifade etmiyor e¤itim. ‹yi bir meslek sahibi olup, düzenle
de derdin olmazsa idare edersin, geçinir gidersin, daha ne isteyeceksin
ki bu hayatta? Evin, araban olsun, tatile git, bir de yazl›k ald›n m› ohhh
de¤me keyfine. Burjuvazi al›p bafl›n› gitmifl iflçi s›n›f› açl›ktan geberiyormufl sana ne? Sen ekme¤ine bak, çocuklar›n da senin gibi iyi e¤itim
görsün, onlar da kurtulsun, yoksa biliyorsun bafl›na gelecekleri. Çocuklar›na da iyi sahip ol, yanl›fll›kla sola falan bulaflmas›nlar, daha do¤madan tembihlemeye baflla emi…
Bir zamanlar beyaz yakal› olmak idare etmeye yetiyordu; ama art›k
yetmiyor. Gençlik, ö¤retmen, sa¤l›kç›, mühendis olarak bak›lmaks›z›n
güvencesiz çal›flt›r›l›yor ve bu sanki devlet ve sermaye politikas› de¤ilmifl gibi bafltaki hükümete yükleniliyor; sanki sosyal demokrat k›l›kl›lar
bafla geçse farkl› olacak, uluslararas› burjuvazi ile ç›karlar› bir olan yerli burjuvazinin (ne demekse yerli, sermayenin dini, ›rk›, pembesi, yeflili,
106
k›z›l› olmaz hepsi sömürücü kemirgen asalakt›r) s›n›fsal ç›kar› ve projesi
de¤ilmifl gibi yutturulmaya çal›fl›lmaktad›r. Yutanlara iyi uykular, yutmayanlarla kavgaya devam!
Millî E¤itim Bakanl›¤› 2010 - 2014 Stratejik Planlama Raporu4 ve 15 Kas›m 2010 tarihleri aras›nda M.E.B.’n›n düzenledi¤i 18. E¤itim fiuras›’ndan ç›kan kararlar incelendi¤inde5 e¤itimin, kime, neye hizmet etti¤i
daha iyi anlafl›lacakt›r! Tart›flmal› olmakla birlikte 5 Ekim Dünya Ö¤retmenler Günü’nde (anneler, babalar, vs. günler gibi bu günler, öz anlam›
d›fl›nda günümüzde ve bu düzende, kapitalistleri zengin etmek d›fl›nda
ne ifle yar›yorsa?, bu da güzel bir tüketime yönlendirme, rant, sektör etkinli¤i de¤il mi?) ortal›kta gözükmeyen ö¤retmenlerimiz, faflist darbecilerin kendilerine uygun gördükleri 24 Kas›m’› Ö¤retmenler Günü olarak
kutlamaktan hoflnutsuzluk bile duymamakta; e¤itim emekçisi, devlet
memuru, burjuva orta¤› olduklar›n› bir nevi iffla etmektedirler. Ne diyelim
bu kadar dürüstlü¤e de hasret kald›k, buna da flükür! Ama unutulmas›n
ki, egemen burjuva resmî ideolojisinin biçti¤i elbise, proletaryaya dar
gelir! Yüce kapitalist ‘laik, sosyal, hukuk devletimiz’, sa¤l›k alan›nda da
dünyada t›kanm›fl, bitmifl, iflas etmifl; eski Do¤u Blok’u ülkelerinde, sosyalizm denemelerinin y›k›l›fl›ndan sonraki süreçte büyük ölümlere neden
olan aile hekimli¤i sistemini6 getirerek de s›n›fsal olarak kime hizmet etti¤ini her alanda oldu¤u gibi bu alanda da göstermekte; fakat bunu güzel ve faydal› sunabilmekteki baflar›s›n› da sergilemekten geri durmamaktad›r. Elbette ki, böyle yapmak zorunda, evet, bunlar yanl›fl; ama s›n›fsal ç›kar›m›z için bunu iyi sunmak ve topluma mal etmek zorunday›z
demez, diyemez, dese burjuva olmaz!
Sermaye düzeni, sömürü ve yalan üzerine kurulmufltur. Bunu kapatmak için yapt›klar› her türlü y›kama-ya¤lama, pasta-cila ifllemleri, flatafatl› gösteriler, ileride, sosyalist nesillerin baflka yeriyle gülece¤i bir komedi sahnesinden öteye gidemeyecektir; ama flimdilik sahne sizin sahneleyin oyununuzu, hesap günü yak›nd›r demekten baflka pek bir fley
diyemiyorum flahsen. Bugünkü tumturakl› laflar, gösteriflli, heybetli törenler bir yandan gülmek, bir yandan da o günlere bir daha dönmemenin en büyük görev oldu¤u, Komünizmin do¤all›¤›n›, gerçekli¤ini, insanlara ve insanl›¤a yak›flan en mükemmel sistem oldu¤unu bilerek hareket ederken, tarihin sonu da kutlanmaya bafllanacakt›r. Bizim de bunda
bir tu¤lam›z, arkadan gelenlere b›rakaca¤›m›z bir k›z›l çiçe¤imizin bulunmas› en büyük erdem ve mutluluk kayna¤›m›z olacakt›r. Lakin, burjuva107
ziye ve onun her türden fraksiyonlar›na, uflaklar›na flairin söyleyecekleri var: “su de¤il içtikleri, el de¤il s›kt›klar›, ekmek de¤il yedikleri, onlar için
her fley bitti; analar› yok onlar›n, aflklar›, özlemleri, bekledikleri yoktur;
kime diyecekler güzelim diye, kime diyecekler gözümün nuru, kime diyecekler bir tanem diye, kime diyecekler ömrümün var›; bitti bitti art›k,
her fley bitti, onlar için her fley bitti. Bu törenler, bu cay›rt›, bu alt›nlar, bu
yald›z, bu koflum saltanat› yalan; yalan yalan hepsi yalan, korkudur bayraklar› korku. Ne yaslanacak duvar, ne tutunacak bir dal var, de¤il mi ki
k›rd›lar bu fidanlar›, de¤il mi ki a¤latt›lar bu analar›, bitti bitti art›k her fley
bitti, onlar için art›k her fley bitti!” Bu bitifl ve finali somutta da gerçeklefltirmek için yap›lacak belli…
Burjuva düzeni, kad›n eme¤ini çifte sömürmek gibi bir özelli¤e de
sahiptir. Asl›nda üçlü bir sömürü de denilebilir. Zira, erkek de kad›n da
yeniden üretim sürecinde, iflgücünün karfl›l›¤›nda kendisine ödenen rakamla yeniden üretim sürecini tamamlamak zorundad›r ki, bu da proleteri köleden güvencesizlik ba¤lam›nda ay›rt eden bir olgudur! Bu ba¤lamda burjuva düzende kad›n, sömürüyü en a¤›r flekilde yaflar. Kad›n›
hem art›-de¤er üreten bir meta haline getirip, hem evde, yar›n ifle dönmek için gerekli fizyolojik ve psikolojik ihtiyaçlar›n karfl›lanmas› ile birlikte çocuk bak›m›n› da kad›na yükleyerek, kendi sorumlulu¤undan kurtulmakta; yeniden üretim sürecini de bedavaya getirmektedir.
Sosyal demokrasi kad›nlar›n partilerinde gözükmesiyle ve bafl›
aç›klar›n say›s›n›n artmas›yla sorunun çözülece¤ini, türban›n kad›n›n
ikinci s›n›fl›¤›n›, ezilmiflli¤ini örtmesinin bu kalk›nca düzelece¤ine inanan, türban› oluflturan olgular silsilesini göz ard› ederek yasaklayarak
çözüm bekleyip bunu ülke meselesi haline getiren sosyal demokratlar›m›z laikli¤i de Galata’da mini etek giyip rak› içmekle çözüyorlar; öyle ya
onlar›n ülkenin geri kalan›yla ilgilenmelerine ne gerek var? Sorunlar›n
temeline inip temelden çözme gibi bir dertleri nas›lsa yok! Kad›n›n görünmeyen eme¤i, burjuva düzeninde, düzeni ayakta tutan önemli etkenlerden biridir.
T.C. ye benzer geç tekelci kapitalist ülkelerde ise bu daha da katmerli bir hal almaktad›r. Asgari ücret alan bir iflçinin ev han›m› olan efli
ve çocuklar› ile kirada yaflam sürmesinin baflka türlü mucizevi bir izah›
yoktur. Kad›n›n ev ekonomisine katk›s› olmasa dahi üretime kat›lacak
olan kifliye yapt›klar›, efl yard›m›, sigorta primi vs. den çok daha büyük
108
olacakt›r; gerçi bugün burjuvazi o yükten de kurtulmak istiyor, do¤al s›n›fsal ç›karlar› gere¤i. Elbette ki metalaflt›rma süreci bununla da kalm›yor, ataerkil toplumun ihtiyaçlar›n› gidermek, eve kapat›lan namuslular›n
namusunu temizlemek için kad›nlar› ticari mal olarak kullanmaktan da
geri kalm›yor, bunu uluslararas› bir sektör haline getiriyor. Dünün sosyalist günümüzün “demokratiklefltirilen” kapitalist ülkelerinin diflileri (çocuk
yaflta olduklar›ndan bu tabiri kullanmak zorunda kal›yorum, gerçi üzmezgiller için fark etmiyor!) dünyan›n her taraf›nda sat›l›yor. O ülkelere
ve baflka yerlere seks turlar› düzenlenip seks turizmi her yerde burjuva
pazar›n önemli sektörü flekline bürünüyor. ‹nanç turizmi var da bu niye
olmas›n de¤il mi? Nas›l olsa hepsi insan› kölelefltirmiyor mu? Zincirlerle
ba¤lamay›p beyinlere pranga vurarak köleli¤i gizlice yaparak beyinleri
de kalpleri de esir alm›yor mu? Art›k Halk söylemiyle, “Allah›n suyu”nu
da piyasaya açm›yor mu? Do¤ay› katlederken bunu geliflme olarak sunmuyor mu? Tüm canl› cans›z do¤ay›, gezegenleri dahi kendi amaçlar›
için törpüleyip yok olmaya sürüklemiyor mu? Çok enerji harcaman›n geliflmifllik ile eflde¤er oldu¤unu söyleyip tasarruflu lamba ve düdüklü tencere da¤›tarak muazzam bir enerji tasarrufu sa¤layan Küba ile dalga
geçerken; böyle bir durumda da¤›t›m iflini bile kotaramayaca¤›n›, yandafllar›n›n yararlanaca¤› bir proje olaca¤›n› bilmiyor mu? T›pk› Filistin’e
yard›m ad› alt›nda toplanan paralar›n dinci partiye aktar›ld›¤›, gurbetçilerden toplanan yard›mlar›n da dinci kurum ve kiflilerin banka hesaplar›na
geçmesinde oldu¤u gibi! Filistin’de çarp›fl›p can verenler Devrimciler oldu¤u halde, dini sömürü sayesinde her fleyin perdelenmesinde ve burjuva ç›karlar›na dönüfltürülmesinde oldu¤u gibi! Tarihin istedikleri gibi
yaz›l›p, ihtiyaca cevap verecek flekilde yeniden düzenlenmesi gibi! Burjuva resmî tarih ve burjuva resmî ideolojisinin her yerde ezberletilmesi
gibi! Egemen s›n›f kimse tarihi de o s›n›f yazar ve kendi resmî tarihini
oluflturur. Resmî tarihin olmayaca¤› tek sosyo-ekonomik-kültürel formasyon ise Komünizmden baflkas› de¤ildir! S›rf bunun için bile bu burjuva düzenini y›kmak gerekir! Sebepler çok, anlatmakla bitmez de; ama
bitirecek olanlar var ve bitirecekler, bitirece¤iz!
Burjuva düzeninin bir di¤er argüman›, kendi koruyucusunu meflrulaflt›rmas›, kutsamas›d›r. Devlet ve militarizmi kutsayarak, elefltirilmez,
sorgulanmaz, gereklili¤i flüphe götürmez, yoklu¤u yok olma olarak sunmas›d›r. Bunun için militarizmi tepeden afla¤›ya her alanda uygular. Asker dili, her yere, her alana, herkese yay›l›r; askerlik en kutsal fley, gö109
rev olarak sunulur; karfl› gelenler, vicdani retçiler de hain olarak görülür
ve kimsenin hakk›nda sesini ç›karmayacaklara haddini bildirir, ünlüleri
de demokratikli¤ini göstermek için hofl görür!; ama bu ünlüyü de di¤erleri ilgilendirmez nedense? Ama askerli¤i elefltirenlerin bile askerli¤i kutsamas› gibi bir derin iz de b›rakabilir. T.C.’nin kurulufl ve sonraki, özellikle faflizmle bütünleflti¤i dönemlerde Beden E¤itimi derslerinde askerlik e¤itimi verilmesi, günümüzde de yine Beden E¤itimi derslerinde yanafl›k düzen, yürüyüfl vs. gibi fleylerin ilk ders olmas›, burjuva resmî ideolojinin bayram olarak bahfletti¤i günlerde ö¤rencilerin asker k›yafeti ve
silahla kutlama yapmas›, tören yürüyüflünde çocuklar›n yürütülüp asker
gibi ayakta dikilmesi gibi uygulamalar hep bu anlay›fl›n tezahürüdür. Bu
anlay›fl günlük yaflamdan günlük dile kadar her alana yay›lm›flt›r. Örne¤in Veremle Savafl Dispanserleri, Kanserle Savafl Dernekleri hep militarizm mant›¤›n›n izdüflümleridir. ‹çeri¤inin do¤rulu¤u bir yana Bar›fl ‹çin
Savaflaca¤›z sol slogan› da asl›nda militarizm anlay›fl›n›n bir yans›mas›d›r; ancak savaflmadan da bar›fl›n gelmeyece¤ini herkes bilir, hümanist
burjuva ve hem öyleci hem böyleci küçük-burjuvalar d›fl›nda. Küçük-burjuvan›n esprisi de buradad›r zaten. Kendince ne öyledir, ne böyle; ama
hem öyledir, hem böyle. “Küçükburjuva, bir yandan ve öbür yandan
meydana gelir. Ekonomik ç›karlar› ve bundan ötürü de politikas›, bilim,
din ve sanat görüflleri hep böyledir. Ahlak› da böyledir, her fleyi böyledir. O, yaflayan bir çeliflkidir. Buna ek olarak bir de yetenekli bir kimseyse, çok geçmeden kendi çeliflkilerini kullanmay› ö¤renecek ve içinde bulunulan koflullara göre bunlar› göze çarp›c›, gösteriflli, bazen rezilâne ve
bazen de parlak paradokslar biçiminde gelifltirecektir. Bilimde flarlatanl›k ve politikada uzlaflmac›l›k böyle bir bak›fl aç›s›ndan ayr› düflünülemez. Geriye bir tek egemen dürtü kal›yor, iflin cakas› ve bütün gösteriflçi insanlarda oldu¤u gibi onun için de önemli olan tek fley, o an›n baflar›s›d›r, günlük baflar›d›r.”7
Küçükburjuva, kifliselden toplumsala her fleyini piyasaya sat›fla
sunmaya haz›rd›r. Aflk›n› da, arkadafl›n› da, fikirlerini de, ideolojisini de,
örgütünü de satma potansiyeline sahiptir! Liberal Marksistlerin (liberal
ile Marksist, nasyonal ile sosyalist; kelime itibariyle bile yan yana gelmeyecek fleylerdir, acaba biz de mi burjuvazinin tuza¤›na düflüyoruz?) yaratmaya çal›flt›klar›, hem deniz olsun hem dalga olmas›n; hem denize girelim hem de ›slanmayal›m türlü mant›¤›na benzeflimle denize girip ›slanmamay› istemek gibidir küçükburjuvan›n zihniyeti, anlay›fl›. Düzeni
110
çözmüfl, biraz onuru olan küçükburjuvadan beklentimiz kendi ç›karlar›n›
do¤rulama, do¤rultma, k›l›f uydurma, teori gelifltirme yalanlar›ndan, çabalar›ndan vazgeçerek “paray› buldum, de¤ifltim, beni ilgilendirmez” demesi; fakat bu da, beyhude bir beklenti; küçükburjuvan›n özüne ters bir
beklenti olsa gerek? “‹lerlemifl bir toplumda küçükburjuvazi, kendi durumu gere¤i, bir yandan bir sosyalist, öte yandan ise bir iktisatç›d›r; yani
büyük burjuvazinin görkemi karfl›s›nda gözleri kamafl›rken, halk›n çektiklerine karfl› da sempati besler. Ayn› anda hem burjuva ve hem de halk
adam›d›r. Tarafs›z kalm›fl olmaktan ve baya¤›l›ktan baflka bir fley oldu¤unu öne süren do¤ru dengeyi bulmufl olmaktan ötürü, yüre¤inin derinliklerinde, kendi kendisiyle övünmektedir. Bu türden bir küçükburjuva,
çeliflkiyi yüceltir, çünkü kendi varl›¤›n›n temeli çeliflkidir. Bizzat kendisi,
eylem içindeki toplumsal çeliflkiden baflka bir fley de¤ildir zaten. Pratikte içinde bulundu¤u durumu, teorik olarak da savunmal› ve hakl› ç›karmal›d›r.?8 Küçükburjuvan›n özellikleri9 saymakla bitmez; burjuva fraksiyonlar›n›n özellikleri ile paralellikler gösterir. Marx’›n Proudhon’a verdi¤i
cevap tüm burjuva fraksiyonlar›n› ba¤layan ve kesen, yollar›n›n kesiflti¤i, ortak küme oluflturduklar› alan› niteler: “‹nsanlar taraf›ndan flimdiye
dek edinilmifl üretici güçler ile bunlar›n bu üretici güçlere art›k tekabül etmeyen toplumsal iliflkileri aras›ndaki çeliflkiden do¤an büyük tarihsel hareketin yerine; her ulusun de¤iflik s›n›flar› aras›nda haz›rlanmakta olan
korkunç savafllar›n yerine; bu çeliflkileri çözebilecek biricik fley olan kitlelerin pratik ve zorlu eylemi yerine (bu engin, uzun ve karmafl›k hareket yerine), Mösyö Proudhon, kendi kafas›n›n içindeki saçma devinmeyi koyuyor.”10
Tam da bu noktada f›kra bab›nda bir anekdot aktarmak yerinde olacakt›r kan›mca; uzun y›llar sonra iki eski arkadafl karfl›laflm›fllar ve sohbet etmeye bafllam›fllar, “aile nas›l” falan derken biri, “k›z›n okuyor mu,
çal›fl›yor mu” diye sorunca öteki bafllam›fl anlatmaya: “k›z›m (dileyen o¤lum olarak de¤ifltirebilir; ancak ikisi birden daha gerçekçidir) üniversiteyi bitirdi, çal›flmaya bafllad›, çok da iyi bir patronu var, sabah ifle o götürüyor, akflam eve o b›rak›yor, bazen haber veriyor hiç gelmiyor, ifl seyahatlerinde onu da götürüyor, yedikleri içtikleri ayr› gitmiyor vs.” diyor. Di¤eri de, “ya benim k›z›m da kötü yola düfltü ama senin kadar güzel anlatam›yorum” diyor. fiimdi bunu kimi eski solcular›m›za uyarlayal›m. Biri, “ben flu gazetede köfle yazar›y›m, flu kanalda program yap›yorum, 3
dairem, 2 villam, 1 yazl›¤›m, ailede de herkesin arabas› var” dese öteki,
111
“ben de x üniversitesinde ders veriyorum, y dergisinin editörüyüm, 4
dairem, 3 villam, 2 yazl›¤›m, ailede herkesin arabas›, bir de cipimiz var”
dese; di¤eri herhalde ona ulaflmak için daha çok çal›fl›r! Allah artt›rs›n,
gözünüz doysun diyenler de olur; ama birileri de ç›kar ikiniz de döneksiniz, dönekli¤in teorisi olmaz prati¤i olur bofluna u¤raflmay›n, kötü yola düflmüflsünüz hâlâ sidik yar›fl›ndas›n›z dese ne derler acaba? Küçükburjuva sosyal demokratlar›n Almanya’da faflizmi, Nazileri iktidara tafl›rken; Do¤u Blok’u ülkelerinde ise çözülmenin aktif, de¤ilse karfl› ç›kmayan pasif özneleri olmalar› tam da bu nedenle hiç flafl›rt›c› de¤ildir! “Sosyalist burjuvalar, modern toplumsal yaflam koflullar›n› istiyorlar ama buradan zorunlu olarak ç›kan savafl›mlar ve tehlikeler olmaks›z›n. Bunlar
mevcut toplumu istiyorlar, yeter ki devrimci çözücü ögeleri ç›kart›lm›fl olsun. Proletaryas› olmayan bir burjuvazi istiyorlar. Burjuvazi do¤al olarak, kendi egemen oldu¤u dünyan›n, dünyalar›n en iyisi oldu¤unu düflünüyor. Burjuva sosyalizmi, bu avutucu düflünceyi yar› ya da tam bir sistem haline getiriyor”11 Düzen içinde kalarak maddî yönden iyilefltirmelerle sistemin kötülüklerini iyilefltirebilece¤ini, azaltabilece¤ini, siyasal
devrime gerek olmad›¤›n› söyler durur; iktisatç›lar, iyilikseverler, hay›r
kurumcular›, iflçilerin-emekçilerin durumunu iyilefltiriciler, ›l›ml›l›k ba¤nazlar›, hayvan koruyucular›, çevreciler, do¤a afl›klar›, k›sacas› sistemle
uyumlu tüm reformistler burjuvaziye hizmet etmektedirler!
(Devam› 45.say›m›zda.)
112
Dipnot Aç›klamalar›:
1
Karl Marx, Ücretli Emek Ve Sermaye, Çeviren: Sevim Belli, Sol Yay›nlar›, Ankara, 1975, s.33
2
Sonay Bayramo¤lu, Yönetiflim Zihniyeti, Türkiye’de Üst Kurullar ve Siyasal ‹ktidar›n Dönüflümü, ‹letiflim Yay›nlar›.
3
Kemal Kök, Paray› Verdi Düdü¤ü Çald› Sanat Ve Edebiyat Dünyas›nda
CIA Parma¤› Sanat Cephesi, Say›:5, s. 96-105.
3
Joti Brar, George Orwell Anti-komünist Propagandac› Troçkizm fiampiyonu Muhbir, Sanat Cephesi, Say›:5, s. 107-119..
4
‹lhan Yi¤it, “E¤itimde Stratejik Plan›n Gösterdi¤i: Art›k Kral Ç›plak”,
http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=33803http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=33114
5
‹lhan Yi¤it, MEB fiuras›ndan Ç›kan Siparifl Kararlar: Özellefltirme, Gericilik, Güvencesizlik”, http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=33803
6
Tufan Sertlek, “Art›k Aile Hekimimiz Var!”, http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=33798
7
Karl Marx, Felsefenin Sefaleti, Çeviren: Ahmet Kardam, Sol Yay›nlar›,
Ankara, 1999, s. 199-200
8
A.g.e., s. 190
9
Maksim Gorki, Küçük-burjuva ‹deolojisinin Elefltirisi, Çeviren: fierif Hulusi, Gerçek Sanat Yay›nlar›
10 Karl Marx, a.g.e., s. 188
11 K. Marx-F. Engels, Komünist Manifesto, Çeviren: ‹smail Yark›n, ‹nter
Yay›nlar›, ‹stanbul, 1998, s. 71
S.P. F/8
113
Bizden Haberler
• Cezaevlerindeki Keyfî Uygulamalar Sürüyor
F Tipi Cezaevlerindeki insanlar›m›z›n kültürel ihtiyaçlar›na yap›lan
bask› ve keyfî uygulamalara bir örnek de Kand›ra-Kocaeli 2 Nolu F Tipi
Cezaevinin yeni müdürü taraf›ndan uygulanmaya konuldu. Baz› kitaplar›m›zla gazetelerimiz 15 y›ld›r tutuklu bulunan yazar›m›z Turgay Ulu’ya
verilmedi.
Cezaevi Müdürlü¤ü ile Adalet Bakanl›¤›na baflvurdu¤umuz dilekçelerin örne¤i afla¤›dad›r:
Dilekçe Örne¤i 1:
2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapal› Ceza ‹nfaz Kurumu
Müdürlü¤ü’ne Kand›ra-Kocaeli
Sahipli¤ini ve Yönetmenli¤ini yapt›¤›m Sorun Yay›nlar›’n›n Ekim
2010 tarihinde yay›mlam›fl oldu¤u; ‹fiÇ‹ SINIFININ SEND‹KAL VE S‹YASAL B‹RL‹⁄‹ DAVASINA ADANMIfi PROLETER DEVR‹MC‹ B‹R
YAfiAM -S›rr› Öztürk’ün K›sa Biyografisi- isimli kitab›m›z ile ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetemiz’in Kas›m 2010 tarihli ve 7. Say›s›n›n kurumunuz C-12102 No da tutuklu bulunan yazar›m›z Turgay Ulu’ya verilmedi¤ini ö¤renmifl bulunuyoruz.
Hakk›nda hiçbir cezai ve hukuki ifllem yap›lmayan, piyasada serbestçe da¤›t›l›p sat›lan ve de tüm cezaevlerine rahatl›kla girmifl bulunan
bu kitab›m›zla gazetemizin yazar›m›za verilmeyiflini yaln›zca keyfî bir tasarruf olarak de¤erlendirmekteyiz.
Kurumunuzun bu keyfî tasarrufunu düzelterek an›lan kitab›m›zla
gazetemizin Turgay Ulu’ya verilmesini talep ediyoruz.
Bu talebimizin kurumunuzca yerine getirilmedi¤i takdirde gerek
Adalet Bakanl›¤›’na gerekse AH‹M’e baflvurarak suç duyurusunda bulunaca¤›m›z›, ayr›ca konuyu bas›na duyuraca¤›m›z› bilgilerinize sunar›z.
22 Aral›k 2010.
Sorun Yay›nlar› Sahibi ve Yönetmeni
S›rr› Öztürk
114
Dilekçe Örne¤i 2:
Adalet Bakanl›¤›na
Bakanl›klar - Ankara
Ekli dilekçemizde ayr›nt›l› belirtildi¤i üzere; Kand›ra-Kocaeli - 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapal› Ceza ‹nfaz Kurumu Müdürlü¤ü mevcut hukuk anlay›fl›n› keyfî bir uygulamayla hakk›nda hiçbir cezai ve hukuki sak›nca bulunmayan kitap ve gazetelerimizi 2 Nolu F Tipi Cezaevinde C-12-102 tutuklu bulunan yazar›m›z Turgay Ulu’ya vermedi¤ini
ö¤renmifl bulunuyoruz.
An›lan ceza infaz kurumuna yapt›¤›m›z müracaat›m›zda dile getirdi¤imiz gibi; bu türden keyfî bir uygulamadan ötürü tüm kanuni haklar›m›z› kullanarak suç duyurusunda bulunaca¤›m›z›, konuyu bas›na ve kamuoyuna duyuraca¤›m›z› gerekirse AH‹M’e baflvuraca¤›m›z› iletmifl bulunuyoruz.
Bakanl›¤›n›za ba¤l› ceza Kand›ra - Kocaeli 2 Nolu Yüksek Güvenlikli infaz kurumunun bu keyfî tasarrufunu düzelterek an›lan kitap ve gazetelerimizin yazar›m›z Turgay Ulu’ya verilmesini talep ediyoruz.
22 Aral›k 2010.
Sorun Yay›nlar› Sahibi ve Yönetmeni
S›rr› Öztürk
115
• Yürüyüfl Dergisi’ne Yap›lan Bask›
Karfl›s›ndaki Mesaj›m›z
MERHABA,
2011 YILINA G‹RERKEN, TAR‹HSEL ‹Y‹MSERL‹⁄‹M‹Z‹ KORUYORUZ.
S‹STEM‹N DEVR‹MC‹LERE VE KOMÜN‹STLERE UYGUN GÖRDÜ⁄Ü ‹ÇER‹DEK‹
VE DIfiARIDAK‹ HAP‹SHANELER‹NDE YAfiIYORUZ.
DEVR‹MC‹ HAREKET‹M‹Z‹ B‹R BASAMAK DAHA ‹LER‹ SIÇRATMANIN HEM HEYECANINI DUYUYOR HEM DE SORUNLARIMIZI AfiMANIN SANCISINI ÇEK‹YORUZ.
DEVR‹MC‹ VE MARKS‹ST YAYIN KURUMLARININ S‹STEM TARAFINDAN KUfiATILMASI VE ‹fiLEVS‹Z B‹R KONUMA ‹T‹LMES‹ DEVLET TEKELC‹ KAP‹TAL‹ZM‹N‹N M‹L‹TAR‹ST POL‹S DEVLET‹N‹N- GÖREV‹D‹R.
‹LER‹C‹-DEVR‹MC‹-DEMOKRAT-SOSYAL‹ST VE MARKS‹ST CENAHIMIZA YAPILAN BASKILARIN, UYGULADIKLARI TERÖRÜN GER‹LET‹L‹P AfiILAB‹LMES‹ “SOL
CENAHIMIZIN” AYRIfiIP BÜTÜNLEfiMES‹NE VE YEN‹ N‹TEL‹KLER KAZANMASINA
BA⁄LIDIR.
HAYATI VE MÜCADELEY‹ YEN‹DEN KUCAKLAYARAK ÜRETEMEYEN B‹R SOL,
KOMÜN‹STLER‹N B‹RL‹⁄‹ SORUNSALINA KATKI GET‹RMEYEN B‹R SOL DÜfiÜNEM‹YORUZ.
BA⁄RINDA DEVR‹MC‹ NÜVELER TAfiIYAN, BEDEL ÖDEYEN, YEN‹LMEYEN,
D‹RENEN, AYA⁄A KALKAN, SORGULAYAN, S‹YASAL B‹RL‹K ‹Ç‹N DÖVÜfiEN B‹R
SOL MÜCADELEYLE MUTLAKA ÖRGÜTSEL GÜVENCES‹NE DE KAVUfiACAKTIR.
KAP‹TAL‹ST ANARfi‹YE KARfiI KOLEKT‹F ÇABALARIMIZLA SA⁄LI “SOL”LU BURJUVA POL‹T‹KALARINA KARfiI ALTERNAT‹F POL‹T‹KALAR ÜRETECEKT‹R.
KURUMSAL MERKEZ‹ - ÖRGÜTSEL GÜVENCES‹NE VE D‹S‹PL‹N‹NE KAVUfiTURULMUfi B‹R SOL HÂK‹M GER‹C‹ SINIFLARIN ÇOK YÖNLÜ BASKISINI, KEND‹ HUKUKUNU DA “H‹N‹ HACETTE” Ç‹⁄NEM‹fi OLUfiUNU SORGULAYACAK VE TEKELC‹
SERMAYEN‹N BU KÖHNEM‹fi D‹KTATÖRLÜK ANLAYIfiI MUTLAKA YIKILARAK AfiILACAKTIR.
TEKELC‹ D‹KTATÖRLÜK ASLA B‹R “SOSYAL KADER” DE⁄‹LD‹R.
DEVR‹MC‹ HAREKET‹M‹Z‹N KOLEKT‹F GÜCÜYLE, SÜRECE DEVR‹MC‹ VE ‹RAD‹ MÜDAHALES‹YLE DE AfiILACAKTIR.
S‹STEM‹N YÜRÜYÜfi DERG‹S‹ ÇALIfiANLARINA YAPTI⁄I BASKI VE TERÖR
TÜM DEVR‹MC‹ VE MARKS‹ST BASIN-YAYIN ORGANLARINA KARfiI YAPILMIfiTIR.
BU DÜfiÜNCELER‹N UZANTISINDA S‹STEM‹N KEND‹ HUKUKUNU DAH‹ Ç‹⁄NEYEREK YÜRÜYÜfi DERG‹S‹ ÇALIfiANLARINA UYGULADI⁄I KEYFÎ-F‹‹LÎ BASKIYI
fi‹DDETLE PROTESTO ED‹YORUZ. YÜRÜYÜfi DERG‹S‹’NE YAPILANLARI KEND‹M‹ZE YAPILMIfi OLARAK DE⁄ERLEND‹R‹YORUZ.
DEVR‹MC‹ SELAMLARIMIZLA...
SORUN Polemik Dergisi Çal›flanlar›
116
• KCK Davas›na Destek Mesaj›
MERHABA,
S‹STEM MEVCUT HUKUK ANLAYIfiINI DAH‹ Ç‹⁄NEY‹P ZORLAYARAK HAKLI
TALEPLER‹YLE ÖNE ÇIKAN TÜM ‹NSANLARIMIZA SALDIRMAKTADIR. KEYFÎ HUKUK ANLAYIfiLARININ GER‹LET‹L‹P AfiILMASI MÜCADELES‹NDE ‹LER‹C‹-DEMOKRAT-DEVR‹MC‹-SOSYAL‹ST-MARKS‹ST VE YURTSEVER TÜM ‹NSANLARIMIZIN KOLEKT‹F, ANLAMLI VE ‹LER‹ B‹R ADIM ATMASIYLA SA⁄LI “SOL”LU BURJUVA PART‹LER‹ MUTLAKA GER‹ B‹R ADIM ATACAKTIR.
“SOL CENAHIMIZIN” AYRIfiIP BÜTÜNLEfiEMED‹⁄‹ fiARTLARDA ÖNEML‹ B‹R
SOSYAL MUHALEFET D‹NAM‹⁄‹ OLAN KÜRT ULUSAL HAREKET‹ DE YALNIZ KALMAYACAK, ER-GEÇ TAR‹HSEL MÜTTEF‹KLER‹YLE BULUfiACAKTIR.
GER‹C‹ S‹STEMLER‹N AfiILMASI BU fiARTA BA⁄LI OLARAK ANCAK GERÇEKLEfiEB‹LECEKT‹R. BDP ‹LE KCK fiAHSINDA KÜRT HALKINA KARfiI YAPILAN ‹NKAR‹MHA-AS‹M‹LASYON POL‹T‹KALARINI fi‹DDETLE PROTESTO ED‹YOR, S‹STEM‹
SORGULAYAN TÜM SOSYAL MÜCADELE D‹NAM‹KLER‹N‹ SAH‹PLEN‹YOR VE HUKUK YOLUYLA YAPILAN MÜCADELELER‹N‹ DESTEKL‹YORUZ.
DEVR‹MC‹ SELAMLARIMIZLA.
SORUN Polemik Dergisi Çal›flanlar›
• 4. Çukurova Kitap Fuar›
Bu y›l 11-16 Ocak 2011 tarihlerinde düzenlenen 4. Çukurova Kitap
Fuar›’na Kolektifimiz de kat›ld›. Bu fuarda panel-söylefli etkinli¤i düzenlemedik. Kitap, Dergi, Gazete, Broflür ve telif ürünlerimizin da¤›t›m ve
tan›t›m›na önem verdik. SORUN Polemik Dergimiz, ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetemiz, Sanat Cephesi Dergimiz, KIRMANC‹YA BELEKÊ Dergimiz,
branda afifllerimizin yan› s›ra Yay›n Katalogu ve broflürlerimiz kitlesel
olarak da¤›t›ld›. Yarat›c› diyaloglar›m›z gerçeklefltirildi. Okurlar›m›za arma¤an kitap ve dergi verildi.
117
• Yazar Arkadafl›m›z Turgay Ulu Tahliye Edildi
57 bin adli ve siyasî tutuklu, mevcut sistemin “hukuk” anlay›fl›n›n
keyfî-fiilî yorumlar› yüzünden cezaevlerinde bulunmaktad›r. Siyasî tutuklular›n 10 y›l süreyle cezaevlerinde rehin tutulmas› TCK’n›n 102.
Maddesindeki hükümlerin 31 Aral›k 2010 tarihinde sona ermesi üzerine,
Yarg›tay 9. Dairesi bu süre zarf›nda tutuklu bulunanlar›n tahliyesine karar verdi. Çeflitli kitap ve dergilerimizde imzas›yla tan›nan Arkadafl›m›z
Turgay Ulu da, bu karar gere¤ince 1 Ocak 2011 tarihinde tahliye edildi.
Tam 15 y›l›n› içerideki hapishanede “rehin” olarak b›rakan Turgay Ulu ve
di¤er siyasî tutuklular›n bu yöntemle sal›verilmelerine bir türlü sevinemedik. Çünkü üzerlerindeki “Demokles’in K›l›c›” misali tehdit oluflturan
“hukuk” hazretlerinin yap›lacak ilk duruflmalar›nda siyasi tutuklular›, yeniden derdest edip ömür boyu cezaevlerine koymas› gündemdedir.
Bu kez d›flar›daki hapishaneye gelmifl olan tüm siyasî tutsaklara
sistemin “hukuk” anlay›fllar›na karfl› “teyakkuz” halinde olmalar›n› ve ideolojik, politik ve örgütsel tercihlerini do¤ru yapmalar›n› diliyor ve merhaba diyoruz.
118
• Kolektifimize Destursuz Sataflan Bir Elo¤luna Cevap
Bay Ali K›nal›,
Kolektifimize göndermifl oldu¤unuz 29. 12. 2010 tarihli yaz›n›z› ayn› zamanda [email protected]; [email protected]; [email protected]; [email protected] sitelerine de gönderdi¤iniz anlafl›lm›flt›r.
SORUN Polemik Dergi’mizin 43. Say›s›, sayfa: 109-118’de Nabi
Ya¤c› için kaleme al›nan: “Delikli Tafl Yerde Durmaz, Zaman’a Ve Mekan’a S›¤d›r›lamayan Sahte Bilgelik!..” bafll›kl› ve SORUN Polemik
imzal› yaz›m›z hakk›nda size flunlar› hat›rlatmak isteriz:
Yaz›m›z›n muhatab› Nabi Ya¤c›’d›r. Ali K›nal› de¤ildir.
Amac›m›z; Marksizm-Leninizm d›fl› burjuva liberal “sol” ak›mlar›n
tecrit ve teflhiridir. Politik a盤a vurmad›r.
An›lan yaz›m›z› Kolektifimiz Çal›flanlar› ad›na emektar arkadafl›m›z
S›rr› Öztürk imzalam›fl, nihai amac› bir ve ayn› olan dost, arkadafl ve yoldafl bildi¤imiz kimselerin e-posta adreslerine de iletilmifltir.
Yine an›lan yaz›m›z onlarca Devrimci ve Marksist internet sitesinde
yay›mlanmaya de¤er bulunmufltur. Yaflad›¤›m›z topraklarda s›n›f mücadelesinde rol ve sorumluluk alan Devrimci ve Marksist Kadrolar›n Nabi
Ya¤c› hakk›nda oluflmufl kolektif görüfllerimiz paylafl›lm›flt›r.
S›rr› Öztürk arkadafl›m›z›n ideolojik, politik ve örgütsel konumu hiçbir özel ve öznel yoruma meydan b›rakmayacak kadar bilinmektedir.
Ayr›ca belgelidir.
S›rr› Öztürk hakk›nda ancak Devrimci ve Marksist Kadrolar Marksist Elefltiri hakk›n› kullanabilirler. Kadrolar›n yapt›¤› Marksist Elefltiri’leri Kolektifimiz katk› olarak de¤erlendirir ve ciddiye al›r.
Kolektifimiz Çal›flanlar›; Marksizm-Leninizm’in ilke ve amaçlar›n›,
Tarihî TKP’mizin devrimci tarih ve geleneklerimizi, hayat ve mücadelenin asla do¤rulamad›¤›, öznel ve grupsal niyetlerle suland›r›p çarp›tan
ve de komünist geçinen “elo¤ullar›na” da anlad›¤› dilde cevab›n› verir.
Vermektedir.
Kolektifimiz Çal›flanlar›; yaflad›¤›m›z topraklarda “Komünistlerin
Birli¤i” için mücadele eden birimlerden biridir. Kolektifimiz elindeki bas›n-yay›n araçlar›; Kitap, Dergi, Gazete, Broflür vb. ile “‹flçi S›n›f›n›n Siyasal ve Sendikal Birli¤i”ni gerçeklefltirmek için mücadele etmektedir.
119
Proleter Devrimci S›rr› Öztürk arkadafl›m›za “goflist”, “anarflist” s›fatlar›n›n yak›flt›r›lmas› ifline düflmanlar›m›z dahi cüret edememiflken birilerinin (her kim iseler) bu ifle destursuz soyunmas›, anlafl›l›r olmakla
birlikte, bu destursuz cüreti “Kullan›lm›fl kirli bir eldiven gibi” Bay Ali K›nal›’n›n yüzüne f›rlat›yoruz.
Devrimci Hareketimizde yeterince denenip s›nanm›fl, özel yaflam›,
ifli ve üretimiyle bilinen, Devrimci ve Marksist Kadrolarca sevilip sayg› gören, mücadelenin ateflinden gelen, lekesiz kimlik ve kiflilikleriyle an›lan
tarihsel insanlar›m›za bu türden sataflmalar›n nedeni bilinmektedir.
S›n›f mücadelesinin giderek keskinleflti¤i, Parti ve Partileflme Sorunlar›n›n gündemden düflmedi¤i, Burjuvazi ile boy ölçüflecek, tekelci
sermayenin diktatörlü¤ünü devrimci yol ve yöntemlerle aflmaya aday;
Birleflik, Güçlü, Güvenilir ve Donan›ml› bir SINIF PART‹S‹’nin eksikli¤inin hissedildi¤i bir süreçte sosyalizm ve devrim aflk›na(!) yap›lan saçmal›klar›n nereye kadar vard›r›lmak istendi¤ini a盤a vurmak için bu sat›rlar› kaleme al›nmas›n› uygun bulduk.
09. 01. 2011
Sorun Yay›nlar› Kolektifi
SORUN Polemik Dergisi
Çal›flanlar› Ad›na
Ali Özdo¤u
120
121
122
123
124
SORUN YAYINLARI KOLEKT‹F‹ YAYIN L‹STES‹
Bilimsel ‹nceleme-Araflt›rma Dizisi (Tercüme):
TL
1. KARL MARX - B‹YOGRAF‹ 2. Bask› Bilimler Akademisi
608 s. B. Boy - Kufle Resimli - Bez Ciltli (fiömizli)
40
2. FR‹EDR‹CH ENGELS - B‹YOGRAF‹ Bilimler Akademisi
472 s. B. Boy - Kufle - Renkli Resimli - Bez Ciltli (fiömizli)
30
3. V. ‹. LEN‹N - B‹YOGRAF‹ Bilimler Akademisi
532 s. B. Boy+48 s. - Kufle S/B - renkli resimli- Bez Ciltli (fiömizli)
40
4. MARKS‹ST - LEN‹N‹ST PART‹N‹N TEMEL E⁄‹T‹M DERSLER‹
F. Engels Enstitüsü B. Boy - Renkli Grafik - Resimli 488 s. 2. Bask›
28
5. SEND‹KALAR ÜZER‹NE V. ‹. Lenin 512 s.
22
7. MARX’IN SOSYOLOJ‹S‹ Henri Lefebvre 176 s. 3. Bask›
9
8. KADIN VE MARKS‹ZM K. Marx - F. Engeis - V. ‹. Lenin 224 s. 8. Bask›
12
9. MARKS‹ZM VE PS‹KOANAL‹Z V. ‹. Dobrenkov 160 s. 4. Bask›
10
10. Ailede ve Okulda ÇOCUK E⁄‹T‹M‹ Anton S. Makarenko 128 s. 5. Bask›
7
11. ANA - BABALARIN K‹TABI Anton S. Makarenko 320 s. 4. Bask›
15
12. MAKARENKO - E¤itbilimsel Görüflleri - Yaflam Öyküsü - An› ve Notlar›
160 s. 2. Bask›
9
13. E⁄‹T‹M ÜZER‹NE V. Suhomlinski 208 s. 3. Bask›
10
14. LEN‹N VE E⁄‹T‹M Fyodor Korolyov 408 s. (Beraat Etti.)
20
15. DEVR‹MC‹ E⁄‹T‹M DEVR‹MC‹ AHLAK M. ‹. Kalinin 232 s. 6. Bask›
11
17. EMPERYAL‹ZM‹N FELSEFES‹ PRAGMAT‹ZM Harry K. Wells 256 s. 2. Bask›
13
18. ‹fiOKULU - E⁄‹T‹M SORUNLARININ ÇÖZÜM YÖNET‹M‹ OLARAK MARKS‹ZM
P. P. Bolonski 128 s. 2. Bask›
7
19. SOSYAL‹ZM VE HÜMAN‹ZM S. ‹. Popov 208 s. 2. Bask›
10
20. LAT‹N AMER‹KALI MARKS‹ST Jose Carlos Mariategui 216 s.
10
21. GÜN DO⁄UMUNU GÖRMEK I. DO⁄U HALKLARI KURULTAYI, B. Boy, 304 s.
16
22. LAT‹N AMER‹KADA NELER OLUYOR-VENEZUELLA KOMÜN‹ST PART‹S‹ 224 s. 11
23. LEN‹N’‹N BÜTÜN DÜNYA KADINLARINA VAS‹YETLER‹ Clara Zetkin 96 s. 4. Bask› 7
24. SEND‹KALAR VE SOSYAL‹ZM-SEND‹KALAR VE SINIF MÜCADELES‹
11
Henri Krasucki 176 s. 3. Bask›
*Banka Hesap No: T. ‹fl Bankas› ‹stanbul - Ca¤alo¤lu fiubesi 325835
*Posta Çeki Hesap No: 098213
*Büro’dan Parakende sat›fl %25 indirimli
*Da¤›t›ma %40 indirimli, 3 ay vadeli, Kargo, posta giderleri eklenerek gönderilir.
Cezaevlerine %50 özel indirim uygulan›r.
*Kitaplar›m›z: ‹nternet’te:
www.kitapyurdu.com • www.ideefixe.com adresinden sat›n al›nabilir.
Fiyatlara KDV Dahildir
B‹L‹MSEL B‹LG‹ VE B‹L‹NÇLENME SÜREC‹NDE SUYU KAYNA⁄INDAN ‹Ç‹N!...
125
Bilimsel ‹nceleme-Araflt›rma Dizisi (Telif):
TL
1. ‹fiÇ‹LER ‹Ç‹N TEMEL HUKUK B‹LG‹LER‹ Av. Zeki Öçal 264 s.
2. ‹fiYER‹ SEND‹KA TEMS‹LC‹L‹⁄‹ ATANMASI-GÖREVLER‹-GÜVENCES‹
Av. Zeki Öçal 104 s.
3. ‹fiÇ‹ SINIFI-SEND‹KALAR VE 15-16 HAZ‹RAN
Olaylar - Nedenleri - Davalar - Belgeler - An›lar - Yorumlar
S›rr› Öztürk B. Boy 568 s. 2. Bask›
4. “KOMÜNSÜZ KOMÜNARLARA” HAYAT B‹LG‹S‹ Tolga Ersoy 112 s.
5. LOZAN - B‹R ANT‹EMPERYAL‹ZM MASALI NASIL YAZILDI?
Tolga Ersoy 224 s. 2. Bask›
6. SAVAfiIN fiA‹R‹N K‹ML‹⁄‹N SORGULANIfiI (Kolektif) 112 s.
11. HEK‹MLER‹N SINIFSAL KÖKEN‹ Ata Soyer 152 s. 2. Bask›
12. TAB‹P ODALARI BEYAZ EYLEMLER Ata Soyer 432 s.
13. OSMANLIDAN GÜNÜMÜZE ORDUNUN EVR‹M‹ Osman Tiftikçi 248 s.
14. TIBB‹YE-î fiAHANE’DE 20 YIL Tolga Ersoy 288 s.
15. RESMî TAR‹H POLEM‹KLER‹ Tolga Ersoy 208 s.
16. MARKS‹ZM TARTIfiMALARINA MARKS‹ST BAKIfi (Kolektif) 160.s
17. KAP‹TAL‹ZM‹N DÜ⁄ÜMLER‹ Coflkun Adal› 144 s.
18. EMPERYAL‹ZM‹N ORTADO⁄UYA MÜDEHALES‹ Coflkun Adal› 192 s.
19. S‹NOP’UN HANI “S‹NOP HAP‹SHANES‹N‹N TAR‹H‹ VE
EDEB‹YATTAK‹ YER‹” Tolga Ersoy 112 s.
20. ‹ATOKRAS‹ - TIP VE KÜLTÜR Tolga Ersoy 96 s.
21. SINIF SA⁄LIK Efi‹TS‹ZL‹K ‹lker Belek 176 s.
22. SINIFSIZ TOPLUM YOLUNDA TÜRK‹YE ‹Ç‹N SA⁄LIK TEZ‹
Dr. ‹. Belek - Dr. E. Nalçac› - Dr. H. Onuro¤ular› - Dr. F. Ard›ç 144 s. 2. Bask› 8
23. TÜRK‹YE TIP TAR‹H‹ ‹Ç‹N MATERYAL‹ST NOTLAR
Tolga Ersoy 128 s. (Beraat Etti)
12
5
30
6
12
6
8
20
12
12
10
10
7
10
6
4
9
7
Reprodüksiyonlar - Posterler:
–
–
–
–
Karl Marx-Friedrich Engels-V. ‹ Lenin S/B (25x35cm) (Beheri)
Avni Memedo¤lu Da¤dakiler S/B (25x35cm)
Avni Memedo¤lu (18x25 cm) 8 adet renkli (zarfl›)
Avni Memedo¤lu (18x25 cm) 1 adet renkli (zarfl›)
–
–
–
SORUN Birlikte Sosyalist Dergi Ciltleri I-II-III (Her Cildi)
SORUN Polemik Marksist ‹nceleme - Araflt›rma - Elefltiri Dergisi (Her Say›s›)
KIRMANC‹YA BELEKÊ Kültür-Tarih-HalkbilimBilimsel ‹nceleme-Araflt›rma-Elefltiri Dergisi (Her Say›s›)
SANAT CEPHES‹-SOSYAL‹ST GERÇEKÇ‹ SANAT DERG‹S‹
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ - ‹fiÇ‹ - K‹TLE GAZETES‹
70 KR
70 KR
6 TL
70 KR
Dergi ve Ciltleri:
–
–
126
25
4
5
7
1
Halklar›n Tarih-Kültür Dizisi:
1. GÜRCÜSTAN TAR‹H‹ N. Berdzeniflvili-fi. Canaflia 308 s. 2. Bask›
2. TRABZON’DAN ABHAZYA’YA DO⁄U KARADEN‹Z
HALKLARININ TAR‹H VE KÜLTÜRLER‹ (Kolektif) 176 s. 2. Bask›
3. Bilim Tarih ve Metodoloji -KÜRT TAR‹H YAZIMI-Medeni Ayhan 192 s. 2. Bask›
4. HALKLARIN MELODRAMI - ÜÇ KADIN B‹R DEN‹Z Tolga Ersoy 96 s.
6. ÇEÇEN - ‹NGUfiYA HALKIYLA RUSYA ARASINDAK‹ ‹L‹fiK‹LER
Yavus Ahmadov 152 s.
7. B‹RL‹KTE OLDU⁄UMUZ HALKLAR KELDAN‹-ASSUR‹-SÜRYAN‹-ERMEN‹
‹rfan Ifl›k (Wêlate Torî) 120 s. 3. Bask›
8. ÜNLÜ KÜRT B‹LG‹N VE B‹R‹NC‹ KUfiAK AYDINLAR
Mehmet Kemal Ifl›k (Torî) 192 s. (Beraat Etti)
9. TAR‹HSELDEN GÜNCELE KÜRT GERÇE⁄‹ Mehmet Kemal Ifl›k (Torî) 192 s.
10. KUZEY KAFKASYA M‹TOLOJ‹S‹-NARTLARDAN BER‹
Nuray Gök Aksamaz 208 s.
11. ANADOLU’YA A⁄LIYORDU N‹OBE - TÜM YÖNLER‹YLE RUM TEHC‹R‹
VE TEHC‹R‹N TAR‹HSEL KAYNAKLARI Pervin Erbil 208 s.
12. EK‹M‹N YET‹fiT‹RD‹KLER‹ ÇEÇEN EDEB‹YATI Moxhmat Sulayev 112 s.
14. ‹SLÂM VE MODERN‹ZM Muhammed R›za fialguni 144 s.
15. ANA D‹LDE E⁄‹T‹M VE AZINLIK HAKLARI (Kolektif) 144 s.
17. DIM‹L‹ DERS‹M ÖYKÜLER‹ Turabi Salt›k 128 s.
18. DERS‹M...DERS‹M... GEZ‹ NOTLARI-DERS‹M’‹N NABZI S›rr› Öztürk 200 s.
19. PROTO DERS‹M KÜLTÜRÜ ÜZER‹NE TEZLER Turabi Salt›k 208 s.
20. P‹R SULTAN ABDAL ESNAF-SANATKÃRIN FÜTUVVA HIRKASI
Suha Bulut 160 s.
21. ÇERKES K‹ML‹⁄‹-TÜRK‹YE’N‹N SORUNLARI 2.Bask› Yalç›n Karadafl 256 s.
22. 100 AYKIRI SORUDA TÜRK‹YE’Y‹ ANLAMAK Yalç›n Karadafl 112 s.
23. RESMÎL‹K, DERS‹ML‹L‹K ALEV‹L‹K VE SOLCULUK
Ahmet Çakmak Deliorman 112 s.
TL
15
9
10
5
8
7
10
10
10
10
6
8
8
7
10
10
9
16
7
7
Emperyalizmin Gizli Örgütleri Dizisi:
1. GLADIO: NATO’NUN G‹ZL‹ TERÖR ÖRGÜTÜ
Jens Mecklenburg 152 s. 5. Bask›
2. MEHMET EYMÜR Z‹VERBEY’DEN SUSURLUK’A B‹R M‹T’Ç‹N‹N PORTRES‹
Talat Turhan-Orhan Gökdemir 312 s. 9. Bask›
3. ÇARMIHTAK‹ ÜLKÜCÜ - TANIK VE BELGELER‹YLE
A⁄CA ‹PEKÇ‹’Y‹ NEDEN ÖLDÜRDÜ? Tamafla F. Dural 240 s. 5. Bask›
7. YARGILAYANLARI YARGILIYORUM! BOMBA DAVASI -SAVUNMA -1Talat Turhan 264 s. 3. Bask›
8. DEVR‹MC‹ B‹R KURMAY SUBAYIN ETK‹NL‹KLER‹ 2. K‹TAP
Talat Turhan 320 s.
9. G‹ZL‹ ORDULAR - RT - CFR - BG - TC Halid Özkul, 384 s.
8
15
11
11
14
17
127
Edebiyat - Sanat - Estetik Dizisi:
1. POL‹T‹KA-SANAT-ESTET‹K YOLUNDA ‘EME⁄‹N RESSAMI’ Avni Memedo¤lu
Haz›rlayan: S›rr› Öztürk 352 s. 1. Hamur - B. Boy - Kufle Resimli
4. KURfiUNA D‹Z‹LENLERDEN MEKTUPLAR J. Duclos Önsöz 112 s. 2. Bask›
5. 12 MART 1971’DEN PORTRELER C. I S›rr› Öztürk 416 s. 6. Bask›
6. 12 MART 1971’DEN PORTRELER C. II S›rr› Öztürk 288 s. 4. Bask›
7. 12 MART 1971’DEN PORTRELER C. III S›rr› Öztürk 432 s. 2. Bask›
8. “TERÖR‹ST”‹N GÜNLÜ⁄Ü S›rr› Öztürk 208 s.
13. GERÇE⁄‹N SEVDA TUTANA⁄I 1. Hmr. Kemal Kök 96 s. fiiir
15. CUMARTES‹ ARANIfiLARI 1. Hmr. ‹smail Hardal 96 s. fiiir
17. EYLÜLNAME Kemal Urgenç B. Boy 80 s. Karikatür Albümü
18. PAN‹K ATAK Canol Kocagöz B.Boy 80 s. Karikatür Albümü
19. ‹ÇER‹DEK‹ DIfiARIDAK‹ HAP‹SHANEDEN B‹Z‹M fi‹‹R ANTOLOJ‹S‹
‹smail Hardal - Kemâl Kök B.Boy 384 s.
20. SU DAMLASINA SI⁄DIRILAN YAfiAM 1.Hmr. S. Oral Uyan 80 s. fiiir
21. KUYTUDA VE KÖZ 1.Hmr. S. Ali Tay›r 80 s. fiiir
22. BARIfi VE BAfiAK 1.Hmr. Kemâl Kök 80 s. fiiir
23. EYLÜL FIRTINASI 1.Hmr. Ertan Tafldelen 80 s. fiiir
24. B‹TMED‹ Kemal Urgenç B. Boy 4 renkli 80 s. Kufle, Karikatür Albümü
25. KUfi DA⁄I 1. Hmr. Hüseyin Gül 2. Bask› 80 s. fiiir
26. ATALARIMIZ NE DEM‹fi Hüseyin Gül 80 s. fiiir-Mizah
27. ÜTÜLÜ PAÇA Hüseyin Gül 112 s. Öykü
28. GÜL VE DÜfiÜN Hüseyin Gül 80 s. Karikatür Albümü-Renkli
29. VAROfiLARIN ULAfiLARI Sabahattin Ali Tay›r 112 s. Öykü
30. GÜNEfi‹N SOFRASINDA Bülent Gezgin 96 s. fiiir
31. SANAT ESTET‹K POL‹T‹KA
Sanat-Kültür Konferans› Tebli¤leri (Kolektif) 272 s.
32. TOPLU OYUNLAR - I Hasan Öztürk 160 s. Tiyatro
33. TOPLU OYUNLAR - II Hasan Öztürk 160 s. Tiyatro
TL
25
5
19
13
19
10
4
4
8
8
20
5
5
5
5
20
5
5
6
8
6
6
16
10
10
Sorun Broflür Dizisi:
8. “‹LER‹C‹-GER‹C‹” KAVGASINDA HANG‹ “RESTORASYON”?
HANG‹ “KOMÜN‹ST PART‹”? S›rr› Öztürk 80 s.
9. HANG‹ “B‹RL‹K”? PART‹LEfiME MÜCADELES‹N‹N
NERES‹NDEY‹Z? KOMÜN‹STLER‹N B‹RL‹⁄‹ S›rr› Öztürk 96 s.
12. DEVR‹MC‹ S‹YASÎ TERB‹YE-D‹PLOMAS‹-AHLÂK S›rr› Öztürk 192 s.
13. MARKS‹ST SOL YI⁄INA⁄I NEREYE YAPMALI? S›rr› Öztürk 128 s.
14. ‹fiÇ‹ - K‹TLE GAZETES‹ ‹Ç‹N SINIF B‹L‹NÇL‹ ‹fiÇ‹LERE ÇA⁄RI
S›rr› Öztürk 32 s.
15. SANAT CEPHES‹ ÇA⁄RISI (Kolektif ) 40 s.
16. 10 EYLÜL 1920 TKP ve GÜNÜMÜZ KOMÜN‹ST HAREKET‹N‹N
HAYATÎ SORUNLARI FORUM’U Belgeler 268 s.
17. ANADOLU ALEV‹ KÜLTÜ ve SOL’UN “POL‹T‹KASI” (Kolektif) 112 s.
18. fi‹MD‹ SÖZ YAPANLARDA!..
GELENEKTEN GELECE⁄E 15/16 HAZ‹RAN VE GÜNÜMÜZ S›rr› Öztürk 64 s.
19. ‹fiÇ‹ SINIFININ S‹YASAL VE SEND‹KAL B‹RL‹⁄‹ DAVASINA ADANMIfi
PROLETER DEVR‹MC‹ B‹R YAfiAM (Kolektif) 160 s. - Kufle-Resimli -
128
Akb›y›k De¤irmeni Sk. No:33/B 34122 Sultanahmet-Eminönü-‹stanbul
Telefon: (0212) 638 81 82 Fax: (0212) 638 81 72
e posta: [email protected]
www.sorunyayinlari.net
Fiyatlar: Mart 2010
4
4
9
6
1
1
11
7
3
11

Benzer belgeler