Mert DİKMEN

Transkript

Mert DİKMEN
2014 Temmuz - Sayı 6
Çocuk ve Drama
Güneşlenirken Dikkan
Röportaj
Mert DİKMEN
Tatilinizi Planlarken
Unutmamanız Gerekenler
Etkinlik
Takvimi s6
Temmuz ayı boyunca takip edebileceğiniz güzel
etkinlikleri etkinlik sayfamızda bulabilirsiniz.
22
s
FOTOĞRAF
Fotoğrafçılara
Ahiret Soruları
-3s11
Güneşten Korunmanız İçin
Bilmeniz Gerekenler
Mert DİKMEN
Oha Lan Çok Akıllıyım
!
s15
Çocuk ve
Drama
s34
Teknoloji
s32
Grafik Tasarım
Ajans CBC Grafik [email protected]
İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
Can BEKCAN [email protected]
Editör
Esin ŞENTUNA [email protected]
Reklam ve Pazarlama
Cüneyt BEKCAN [email protected]
Rezervasyon : 0538 276 0003
Adres : Şehreküstü Mh. Cemal Nadir Cd. No:34/206
Osmangazi / Bursa
Telefon : 0224 525 0570
Yazarlar
Bilge BÜLBÜL [email protected]
Onur KORKMAZ [email protected]
Mehmet ULUCAKLI [email protected]
Dilek ERDEM [email protected]
Ajans CBC Medya Hizmetleri [email protected]
2
s26
BUNLAR NEDİR?
Dergi içerisinde yer alan simgeler ne işe yarıyor?
Özellikle yazılarımızın bazılarında göreceğiniz simgeler sizinle paylaşmak istediğimiz bağlantılara
hızlıca ulaşabilmeniz için hazırlanmıştır. Simgelere tıkladığınızda konuyla ilgili sitelere, yazılara ve
profillere ulaşacaksınız.
YouTube
İzlemeniz için önerdiğimiz
YouTube videolara
bu simgeye tıklayarak
erişebilirsiniz.
@
@
Yazarlarımızın ve
Destekçilerimizin profillerine
ulaşabilmeniz için
hazırlanmış linklerdir.
Artı
Konular içerisindeki bilgilere
ulaşabileceğiniz linklere bu
simgeyle ulaşabilirsiniz.
#
#
Hastag etiketimiz.
Destekçilerimizi her yeni
sayıda verdiğimiz yeni
HasTag’larla takip ediyoruz.
3
Sevgili Modern Genç Okuyucuları,
Hepinize kucak dolusu selamlar  Uzun
bekleyişin ardından özlenen yaz geldi; hem de
ramazanın bereketiyle… Tam bir çifte mutluluk
yaşıyoruz. Böylelikle tatil planlarınıza, ramazan
eğlencelerini de dahil edebilirsiniz. Bizler de size
ekip arkadaşlarımızla, bu süreci birlikte yaşamayı
teklif ediyoruz. Eğer teklifimizi kabul ediyorsan
hemen sayfaları çevirmeye başla ve yolculuğumuz
başlasın…
İyi tatiller ve keyifli okumalar dilerim 
Esin ŞENTUNA
4
MGDergi’ye
çalışmalarınızı
gönderin dergide
yayınlayalım.
Ayrıntılı bilgi için sitemizi ziyaret edin.
Çektiğiniz fotoğrafları, yaptığınız resimleri, hazırladığınız grafikleri, karikatürleri, videoları
MGDergi’ye göndererek yayınlanmasını sağlayabilirsiniz. Yapmanız gerekenleri internet
sitemizde bulabilirsiniz.
Etkinlik Takvimi
4 Tem
22:00
7 Tem
22:30
Konser
Konser
Levent Yüksel
Vera
Jolly Joker İstanbul
Beyoğlu Hayal Kahvesi
8 Tem
21:30
9 Tem
21:30
Konser
Tiyatro
Chick Corea - Stanley Clarke Duet
Aşk Kokusu
Haliç Kongre Merkezi İstanbul
Bornova Açıkhava Tiyatrosu
7
Etkinlik Takvimi
9 Tem
22:00
10 Tem
21:15
Konser
Konser
Nev Konseri
Fazıl Say Konseri
Jolly Joker İstanbul
ENKA Eşref Denizhan Açık Hava Tiyatrosu
11 Tem
22:00
11 Tem
23:59
Konser
Konser
Yeni Türkü Konseri
Koray Candemir Konseri
Jolly Joker İstanbul
Beyoğlu Hayal Kahvesi
8
Etkinlik Takvimi
12 Tem
21:30
17 Tem
21:00
Gösteri
Konser
Yunus Günce Kafamda Böcekler Var 3D
Cem Adrian Konseri
Bo Sahne İstanbul
Karşıyaka Açıkhava Tiyatrosu
19 Tem
21:30
20 Tem
21:30
Konser
Konser
Nilüfer Konseri
Teoman Konseri
Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi
Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi
9
Etkinlik Takvimi
21 Tem
21:15
29 Tem
21:00
Konser
Konser
Sezen Aksu Konseri
Duman Konseri
Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi
Çeşme Açıkhava Tiyatrosu
2 Ağu
21:00
3 Ağu
21:00
Konser
Konser
Sıla Konseri
Sertab Erener Konseri
Antalya Konyaaltı Açıkhava Tiyatrosu
Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi
10
Fotoğrafçılara Ahiret Soruları
-4Bu ay serinin sonuna geliyoruz ve final yapıyoruz. Tabi ki sonuç kısmına geldiğimizde dijital fotoğraftaki en
önemli noktalardan biri, görüntü işleme programları oluyor.
Eğer dijital fotoğraf ile uğraşıyor ancak fotoğraflarınızı doğru şekilde işlemiyorsanız; fotoğraflarınızdaki bir
kısmı atlıyorsunuz demektir. Fotoğraf düzenlemenin ne kadar olması gerektiği tartışma konusu olmaya
devam etse bile, her geçen gün daha fazla kullanıcı fotoğraflarını düzenleme işine giriyor ve kendisini
geliştiriyor.
Bu konuda ise uzman olan programlar mevcut olmakla birlikte; bunların en gelişmişleri, kullanım ara yüzleri
en derli toplu olanları ve tabi ki ücrete tabi olan programlar. Şimdi gelin bu programlara bir göz gezdirelim.
Adobe Photoshop CS
Photoshop, tüm dünyada olduğu gibi bizde de en popüler fotoğraf işleme
programlarındandır. Hatta artık ‘Photoshop Programları nelerdir?’ gibi sorular
duyuyoruz, yani marka teknolojiye ismini vermiş durumda. Bu durum Adobe firması
için büyük bir başarı. Photoshop dünya çapında, ileri fotoğraf ile uğraşan herkesin
elinin altında bulunan ve bulunması gereken bir program. Bazı temel eğitimler
sonucu internetten öğrenilebilecek eğitim videoları ya da fotoğraf dergileri, fotoğraf
eğitim kitaplarının içinde bulanacak bilgiler Adobe Photoshop’a başlamak için temel oluşturabilir. Ancak bu
programlarda uzmanlaşmak, ileri seviyelere gelmek zaman ve çaba isteyen bir kariyer tercihidir.
Fakat bu söylediğim yeni başlayanları korkutmasın; Photoshop’ta herkes için bir şeyler var. Fotoğraflarınıza
derinlik ve güzellik katmak istiyorsanız, zaten bu yola baş koymanız gerekecek. Elements ve Lightroom gibi
farklı segmenterlerine ise değineceğiz.
Adobe Lightroom
Lightroom, özellikle profesyonel yayımcılar arasındaki en popüler fotoğraf işleme
programıdır. Hemen hemen sadece bu iş için özelleştirilmiş olduğundan ve fotoğraf
görüntüleme işlemleri daha rahat ve kolay olduğundan çok fazla tercih ediliyor.
Türkiye’de yaygın kullanımı olmasa da gün geçtikçe yerini sağlamlaştıran programlardan
birisi. Photoshop’a göre daha basitleştirilmiş bir ara yüze sahip, ama işlevsel olarak ona
uzak olmayan bir program. Asıl farkı ise medya yönetiminde yanıtlıyor diye biliriz; yani
toplu olarak fotoğrafları yönetmek ve kategorileştirmek. Bu konuda gerçekten Lightroom’un üzerine program
yok.
11
Fotoğrafçılara Ahiret Soruları
-4Adobe Photoshop Elements
Elements’i, Adobe’un fotoğraf işlemeye yeni başlayanlara yönelik ürettiği,
basitleştirilmiş ve sosyal yönleri arttırılmış bir yazılım olarak görebiliriz. Ayrıca
fiyat olarak da Photoshop CS ve benzeri programlardan daha uygun olduğunu
da söylemek gerek.
Kısaca bahsetmek gerekirse;
• Tamamen yenilenmiş, kullanıcı dostu arabirimler, dijital görüntülemede
sektör standardı olan Adobe Photoshop ile aynı motora sahip. Kolayca
gezinilebilen Hızlı, Kılavuzlu ve Uzman düzenleme modları, tek tıklatma
seçenekleri, kullanışlı bir işlem çubuğu ve kullanıcılara çekimlerini en iyi şekilde
düzenlemelerinde yardımcı olan büyük koyu renkli simgeler içeriyor.
• Fotoğrafları insanlar, mekanlar (Google haritalarda coğrafi etiketleme ile) veya olaylara göre sezgisel olarak
kolayca organize edebiliyorsunuz.
• ‘Yeni Kılavuzlu Düzenleme’ özelliğiyle; perspektif düzeltme, süslemeler, gösterişli ve sade efektler gibi
profesyonel düzeydeki efektleri kolayca oluşturabiliyorsunuz.
• Karikatür, çizgi roman, kalem ve mürekkep gibi yeni filtreler, fotoğrafları çarpıcı resimlere dönüştürerek
yaratıcılığı teşvik ediyor.
• Akıllı Photoshop teknolojisi, farklı fotoğraflardaki nesneleri çıkarmayı kolaylaştırıyor.
• Fotoğrafları e-posta, Facebook, YouTube™, Vimeo® ve daha fazlası üzerinden kolaylıkla paylaşabiliyorsunuz.
Aperture
Aperture, Apple kullanıcılarının ve Youtube’da gördüğünüz birçok fotoğrafçının kullandığı
fotoğraf düzenleme programıdır. Adobe Photoshop’a göre daha yavaş olan program,
stabil çalışmasıyla göz dolduruyor. Apple’ın kendisine özel kısayolları ve çalışma mantığıyla
kullanımı devam eden program, çok popüler değil. Yapılan araştırmalarda Adobe
Photoshop’un halen Aperture’dan daha fazla kullanıldığı görülüyor. Şahsen kendi Mac’im
de bulunsa da pek tercih etmediğim bir program.
Ücretsiz programlar;
GİMP
Bu kısımda çok program olsa da dişe dokunur ne kadar program var; orası tartışılır.
GIMP, ücretsiz olarak dağıtılan programların bence en iyisi. Adobe Photoshop
benzeri katman kullanımları ve blending mode’lara sahip. Ücretsiz olarak çok iyi bir
alternatif olan GIMP’i gerçekten tavsiye ediyorum.
12
Müzik
Listemiz
Disappointed
Dengi Dengine
Oğuzhan Uğur ft. Ege Çubukçu
Chlöe Howl
Wide Awake
Gitti Gitti
Josh Record
My Friend Has a Swimming Pool
Mausi
Kaçak
Pills N Potions
Alt Dudak
Nicki Minaj
Somebody To You
The Vamps ft. Demi Lovato
Benden Sorulur
Liberate
İlahi Adalet
Problem
Eric Prydz
Çak Bir Selam
Ariana Grande ft. Iggy Azalea
Best Friend
Bo ft. Melis Kar
Melis Kar
Hande Yener
Gökhan Özen
Demet Akalın
Ayse Hatun Onal
Kalbimin Tek Sahibine
Foster The People
La La La (Brazil 2014)
Shakira ft. Carlinhos Brown
Yabanci
We Are One (Ole Ola)
Yağmur Tanesi
The Official 2014 FIFA World Cup Song
14
İrem Derici
Sila
Anıl Acar
Röportaj
Mert
DİKMEN
Siz, Biz, İkimiz…!
Çok garip! Hakikaten çok garip..!
-siniz…
Kadın değil misiniz, hepiniz…
İlginçsiniz…
Terk ettiniz, gittiniz eyvallah da;
Neden bu kadar değiştiniz?
Ben! Sizin eskiniz;
Eski sevgiliniz…
Eski her şeyiniz,
Eski canınız; şimdiyse… Yabancınız…
Kime bu karizmanız?
Her halinizi biliyorum sizin ben…
En güçsüz anınızı, savunmasız…
En stresli gözyaşlarınızı…
En şirin gülüşünüzü, çocuk
oluşunuzu…
Kızgın bakışlarınızı; mutlu
kahkahalarınızı…
Ve hatta, en seksi çığlıklarınızı!
Neden bu haliniz? Biz; sizle…
Birdik…
Tamam bittiniz, gittiniz;
İyi halt ettiniz!
Yeter artık;
Özlettiniz..!
Oha lan çok
akıllıyım!
15
Tam da tahmin ettiğiniz gibi okumuş olduğunuz dizeler bana değil Mert Dikmen’e ait. Bir kadın bir
erkeği insanlığın her haline sokabilir ya da aynı şeyi bir erkek de yapabilir diyen Mert Dikmen, senarist
ve yönetmenliğinin yanı sıra hobi olarak müzikle de oldukça haşır neşir. Acının insanları her zaman
daha fazla etkilediğini belirten Dikmen’in filmlerinde dram ağır basarken, film konusu olarak kadın
erkek ilişkilerini aktardı izleyicilere. Röportajı okuyup bitirdiğinizde neredeyse her cevapta gülücüklerin
olduğunu fark edeceksiniz. Ben yazarken ve okurken çok keyif aldım. Aynı keyifte buluşmaya var
mısınız? E, hadi öyleyse. Mert Dikmen sizler için Modern Genç Dergi’de…
Mert Dikmen’i Modern Genç Dergi
okuyucularımız için kısaca tanıtır mısınız?
Tabi. Kendisi ben oluyorum. Marmara Güzel
Sanatlar Sinema-Tv Bölümü’nden 2007’de mezun
oldum. Vay be, tam 7 sene olmuş; hala genç
yetenek diye iltifat ettiğiniz için teşekkür ediyorum
öncelikle 30 yaşındayım. Üniversite bittiğinden
beri gerek kısa filmler olsun gerek piyasada olsun
çeşitli işler yaparak yaşayıp gidiyorum… Kısaca
böyle…
söyleyerek harçlık çıkarıyordum. Hatta okul sonrası
işsiz kaldığım bir dönemde de bu yeteneğim çok
işime yaradı. Ama daha sonra iş hayatına, yani asıl
mesleğime geçiş yapınca haliyle yoğunlaşmam
gereken öncelerim de değişmiş oldu.
‘Aşk Ruleti’, ‘Sadece Aşk’, ‘Zamansız’ gibi kısa
filmleri izleyicilerle buluşturdunuz. Türkiye’de
kısa filmlere yeterince ilgi gösterildiğini
düşünüyor musunuz?
Evet. Kısa filmlere yeterince ilgi gösterildiğini
düşünüyorum aslında. Biraz iyimser bir cevap
bu tabi, her zaman daha iyisi olabilir. Örneğin;
kısa filmlere yeterince yatırım yapılmıyor, yapım
aşamasında çok fazla destek olunmuyor, ama en
azından bir sürü festival ve hatırı sayılır miktarda
da bir kısa film izleyici kitlesi var ülkemizde.
İyi yapılmış bir kısa film, mutlaka ilgi görüyor
bir şekilde. Ancak bu konuda bir derdim var
benim. Maalesef ülkemizde kısa film, ya da
düzelteyim festivallerde ödüllere ve gösterimlere
layık görülen kısa filmler, hep aynı tip aynı
tarzda filmler. Yani, yanlış bir şey de söylemek
istemiyorum ama ben izleyip de ne anlattığını bile
anlamadığım, saçma sapan bulduğum filmlerin
ödülleri toplayışını izledikçe sinirleniyorum. Bana
göre uzun ya da kısa fark etmez; bir film ödül
Söz ve müzik yazarlığından senaryo ve
yönetmenliğe kadar birçok alanla ilgilisiniz. Bu
süreçten okuyucularımıza biraz bahseder misiniz?
Bahsedeyim… Söz ve müzik yazarlığı aslında
diğerleri gibi değil. Daha çok bir hobi. Küçük
yaşta aileme zorla aldırttığım bir gitarla başladı
müzik macerası. Kendi kendime çalıp uğraşırken,
bir de söylemeyi deneyeyim diyerek, sesimin
de şarkı söylemeye yeterli olduğunu fark
ettim. Eee yazmayı da seviyorum. ‘Neden şarkı
yapmayayım?’ dedim ve sonra da yaptım.
Çevremdekiler tarafından da beğenildi ve
üniversite yıllarının sonuna kadar müzik,
hayatımda oldukça önemli bir yer kapladı. Okul
yıllarında hafta sonları barlarda gitar çalıp şarkı
16
Ne yalan söyleyeyim kimseden bir yorum gelmedi
o sahneyle ilgili, siz ilksiniz, ben de burada
teşekkür edeyim.
almak, ilgi görmek için illa çok büyük bir sosyal
mesaj, siyasi gönderme falan yapmak zorunda
olmamalı. İzleyen insanı sıkmadan sonuna kadar
tutuyorsa o film güzeldir. Maalesef ülkemizde
özellikle kısa film sektöründe bu algı oturmuş
değil… Olumlu bir cevap veriyormuş gibi başladım
ama işi yine dert yanmaya bağladık…
Zamansız kısa filminizi ‘Bir yeni yıl’ adlı
yazınızdan esinlenerek mi yazıp yönettiniz?
Evet, esinlenmek de değil, direk o yazıyı aldım
senaryolaştırıp filme çevirdim. Daha yazarken
güzel film olur diye düşünmüştüm, zamanı gelince
de yaptım, güzel oldu…
Zamansız adlı kısa filminizle, kurgu
konusunda harikalar yarattığınız ancak filmin
seslendirilmesiyle filmi basitleştirdiğinize dair
yorumlar söz konusu. İzleyicilerin bu yorumu
hakkında neler düşünüyorsunuz?
O bahsettiğiniz yorumu kim yapmış kendisiyle
görüşmek isterim. Şaka bir yana, herkesin fikrine
tabi ki saygı duyuyorum. Ben basitleştirdiğini
düşünsem, zaten baştan öyle yapmazdım, demek
ki katılmıyorum bu eleştiriye haliyle… Neyse ki
kurguyu beğenmişler de oradan kurtarmışız…
Hayatta olacaklarla ilgili döngü başladığında
onu durdurmak için yapılacak hiçbir şey yok
mu gerçekten? Yoksa bu söz senaryoyu yazan
senarist Mert Dikmen’e mi ait sadece? Yani
gerçek düşünceniz de bu yönde mi yoksa senaryo
gereği mi yazdınız?
Bu uzun cümle aslında kısaca ‘kadercilik’ demek.
Gerçek düşüncem bu yönde değil açıkçası, insanın
kendi kaderini belirlediğine inanıyorum. Ama bir
yandan da, belki de o yazılmış olan asıl kaderimiz,
bizim o kendimiz belirlediğimiz kaderdir? Yani
kendimiz belirlediğimizi zannederken, aslında
kendimizi kandırıyor da olabiliriz değil mi? Of
çok derin bu konu, ‘Zamansız 2’ diye bir film mi
yapsam?
Zamansız filminizde de dediğiniz gibi ‘hayatın
yıllar sonra alması gereken şeklin hazırlanmaya
başlaması için ufak bir kıvılcım yeterli’ mi?
Evet aslında. Başımıza gelen her olay, hayatımızın
geri kalanını şekillendiriyor bence. Bu laf da bunu
anlatıyor. Sliding Doors diye bir film vardır. Orada
bunu çok güzel anlatmışlardı tavsiye ederim
herkese. Sonra da benim Zamansız işte…
Filmlerinizin konusunu nelerden esinlenerek
belirliyorsunuz?
Gözlemlerimden tabi ki. Yani bence her şey bir
filme konu olabilir. Evinde tek başına öylece
oturan bir adamdan bile bir film çıkarabilirsiniz.
Tabi çok sıkıcı olur o ayrı. Şaka bir yana, bu
konuda ben çoğunluktan farklı düşünüyorum.
Yine aynı kısa filminizde evsiz bir adam
ayakkabılara bakarak kişilerin karakterlerine
dair yorumlarda bulunuyor. Filmi izleyince o
sahne beni çok etkiledi. Yakalamış olduğunuz
ince nüansa dair aldığınız yorumlar nasıl oldu?
17
Bir filmin illa ki insanın gerçekte yaşayamayacağı,
hayal gücünün sınırlarını zorlayan böyle çok
acayip bir konusu olması gerekmiyor. Ufacık bir
olaydan, birinin anlattığı bir şeyden, bir gazete
haberinden ya da zorlayarak uydurulmuş bir
fikrin geliştirilmesinden başlayarak, aşama aşama
ilerleyerek bir film hikayesi oluşturabilirsiniz. Ben
de genelde böyle yapıyorum.
bambaşka bir Mert Dikmen de görecek miyiz?
Bambaşka bir ben göreceksiniz artık! Hatta
görmeye başlayacaksınız son Melek filmimle
birlikte. Öyle bir dönem hep kadın erkek ilişkileri
oldu, ileride de olmaya devam edebilir tabi ama
öyle bir takıntım yok, hatta özellikle o kalıptan
kurtulmak için bambaşka tarzda filmler çekmek
istiyorum.
Kısa filmlerinizi çekip seyirci koltuğuna oturup
filmi izledikten sonra keşke dediğiniz veya
özeleştiri yaptığınız oluyor mu? Cevabınız evetse,
neler için keşke dediniz?
Tabi ki oluyor, çok fazla hem de. Dışarıdan gelen
eleştirileri çok zor kaldırırım. Hemen sinirlenirim
olumsuz bir şey duyunca, böyle de kötü bir huyum
var mesela. Ama kendi kendimi çok eleştirerek
kapatıyorum bu açığımı. Bu keşkeler de genellikle
şu sahneyi böyle de çekseydim, burada şu açıyı
kullansaydım, şu lafı başka türlü yazsaydım
tarzı şeyler oluyor. Mesela en son, henüz
paylaşmadığım ama bitirdiğim, Melek diye bir kısa
filmim var. Onunla ilgili çok keşkem oldu. Yine de
film güzel
Peki, son çektiğiniz ve ‘Melek’ ismini taşıyan
filminizden biraz bahseder misiniz?
Tabi ki, bu filmde hiç kadın yok mesela.
Depresyonda olan, mutsuz bir adam var.
Birden evinin salonunda oturan bir yabancıyla
karşılaşıyor. Adam melek olduğunu ve ona
yardımcı olacağını söylüyor ve olaylar gelişiyor…
Salih Bademci ve Murat Yatman’ın çok güzel
oyunculuklarıyla birlikte, güzel bir film olduğunu
düşünüyorum. Gerçi siyasi derin bir mesajı yok
ama neyse…
Çekmiş olduğunuz filmlerde dram daha ağır
basıyor. Bunun nedeni nedir? Acıların daha ağır
bastığı ilişkiler mi yaşanıyor?
Yoo, sadece acılardan daha güzel film oluyor
bence, daha çok etkiliyor insanları.
Oyunculardan Salih Bademci’nin birçok kısa
filminizde yer alması tesadüf mü?
Hayır, tabi ki değil. Salih zaten benim yakın
arkadaşım. Hem de çok iyi bir oyuncu. Üniversite
zamanında, o konservatuar okurken tanışmıştık.
Benim bir kısa filmimde ilk kez oyunculuk yaptı
hatta. O günden beri de kanımız ısındı, çok
uyuştuk, ne zaman bir film çeksem, ilk onu ararım,
o da mutlaka koşarak gelir sağ olsun.
Konu olarak kadın-erkek ilişkisini ön plana
çıkarıyorsunuz. Bundan sonraki proje konularınız
yine kadın-erkek ilişkisi üzerine mi olacak yoksa
Kısa filmlerinizle tanınmanızın yanı sıra sözmüzik yazarlığınız da var. İlerleyen zamanlarda
sizi hangi çizgide göreceğiz?
18
lan çok akıllıyım’ diyor musunuz?
Hayır, maalesef demiyorum. Hatta keşke biraz
daha akıllı davransam diyorum ama işte olmuyor.
İdealistlik mi desem, bilemiyorum. Ben kendim
izlemeyi sevdiğim tarzda işler yapmak istiyorum
her zaman. Ama maalesef benim sevdiğim tarzda
şeyleri seven insanların da sayısı az. Haliyle de bu
durum yüzünden yapımcılarla aramıza bir duvar
örülüyor. Çünkü Türkiye’de bence çok kötü filmler,
izleyici rekorları kırabiliyor. Bu çok acı ama gerçek.
Hem izlenip, hem kaliteli olan işler de var elbet
ama bu çok zor bir çizgi. Benim hedefim de bunu
başarabilmek. Bunu başarabilirsem, o zaman çok
akıllıyım derim işte.
Dediğim gibi müzik şu anda ikinci planda. Daha
çok bir hobi ve stres atma yöntemi olmaya başladı
benim için. Çünkü film yapmak ve bu meslekte
ilerlemek daha önemliydi. İnandığım bir laf vardır;
“Her şeyde en iyi olmaya çalışırsan, hiçbirini
başaramazsın.” Ya da öyle bir laf işte anlaşılmıştır
herhalde anlamı. Sonuç olarak ben de sinemayı
seçtim. Ama belli olmaz, gelecekte bir gün,
mesleğimde istediğim yerlere geldikten sonra bir
de albüm falan yaparım belki kim bilir?
‘Bilemem ki’ parçanız diğer müzik parçalarınıza
göre biraz daha hareketli ve neşeli. Ancak genele
bakıldığında melankoli tarafı ağır basan bir Mert
Dikmen var okuyucularımızın karşısında. Acıyı
sevmek olur mu?
Film konusunda verdiğim cevap burada da geçerli.
Acı insanları her zaman daha çok etkilemiştir,
kim ne derse desin. Acıdan malzeme çıkarmak
daha kolay ne yapayım? Hatta sanatçı acılarından
beslenir diye iyice abartabilirim olayı
‘Bir kadın bir erkeği insanlığın her haline
sokabilir’ diyorsunuz bir yazınızda. Bu sadece
yazınızda mı mümkün, yoksa gerçekte de öyle
mi?
Doğru bence, ama tam tersi de mümkün. Yani bir
ilişki sırasında, iki taraf da birbirini sevdiğine göre,
birbirlerini üzerler, ağlatırlar, güldürürler, özlerler,
özletirler. Yani insanlığın her haline sokarlar.
Gerizekalı, ‘Oha lan çok akıllıyım’ dediğiniz
‘Kendini şekillendirme sanatı’ gibi birbirinden
güzel yazılarınız da var. Bunların devamı gelecek
mi?
Şu sıralar yazma dürtümü tamamen senaryoya
odaklamış durumdayım. O tarz düz yazılar yerine,
film hikayeleri, senaryoları yazmaya çalışıyorum.
Ama yazmayı çok seviyorum, düz yazı olsun,
senaryo olsun, şarkı sözü olsun, bir şekilde her
zaman bir şeyler yazacağım inşallah.
‘Aşk Ruleti’nde kadın kazanıyor, ‘Sadece aşk’ta
kadın çekip gidiyor, ‘Zamansızda kadın terk
ediyor’ hep kadınlarla uğraşıyor gibisiniz. Ne
istiyorsunuz biz kadınlardan?
Aynı soruyu şöyle de sorabilirsiniz: “Aşk Ruleti’nde
adam kaybediyor, Sadece Aşk’ta adam terk
ediliyor, Zamansız’da adam hem terk ediliyor hem
ölüyor. Ne istiyorsunuz bu erkeklerden?” Demek
ki aslında kadınlardan bir şey istemiyormuşum
gördünüz mü?
Gerçekleştirdiğiniz projelere baktığınızda ‘oha
19
Modern Genç Dergi aracılığıyla okuyucularımıza
neler söylemek istersiniz?
Bütün filmlerimi izlesinler beni takip etsinler. Şaka
bir yana, herkese tek bir tavsiyem var. Hayatta en
çok istedikleri şeyin ne olduğuna karar versinler
ve şu andan itibaren sadece bunu başarmak için
çalışıp çabalasınlar. Büyük hedefleri olmayan
insanın, yaşamak için bir amacı yoktur bana göre.
Budur yani!
Eskilerde kalmış, geçmişinden kopamamış,
genelde terk edilmiş bir adam var yazılarınızda.
Mert Dikmen gerçek hayatta da böyle biri mi?
Bir dönem öyleymiş, artık değil. Zaten yazılarımda
da, işlerimde de bu olgunluğu, değişimi
görebilirsiniz.
Peki, şu an ne yapıyorsunuz? Nelerle
uğraşıyorsunuz?
Şu anda TRT Çocuk kanalı için Çınar diye bir dizi
çekiyorum. Tamamen greenbox tekniğiyle çekilen
farklı bir iş. Günümüzden bir anda Osmanlı
dönemine giden bir çocuğun, geçmişten bugüne
tüm padişahları tanıması, yaptıklarını görmesi ve
bu sırada yaşadığı birçok macerayı anlatıyor. 39.
bölüme geldik bu işte. Onun dışında, sinema filmi
yapmak için çabalıyoruz tabi ki. Ve bir yandan da
yeni yeni kısa filmler…
20
GÜNEŞ YANIKLARI
Yaz mevsiminde dikkat edilmesi gerekenlerin başında, güneşten korunma yolları gelmektedir. Güneş
yanıklarının cilt üzerindeki etkileri yüzünden birçok insan sıkıntı yaşamaktadır. Hatta bu yanıklar, ileriki
yıllara etki edip cilt kanserine bile yol açmaktadır.
Yaz boyunca güneşten korunmak için gereken basit uygulamaları yaptığınız sürece, güneş yanığından dolayı
başınıza gelebilecek rahatsızlıklardan kurtulabilirsiniz.
Güneşin ışınları, yaz aylarında cildimize az miktarda temas ettiğinde D vitamininin sentezini sağlar. Yalnız
unutulmaması gereken; her şeyin fazlası zarardır.
Genellikle Türkiye’nin
kuzey bölgelerinde
yaşayan ve tatil amaçlı
olarak güney bölgelerine
gidenleri ciddi sorunlar
beklemektedir. Yaşadıkları
bölgedeki güneş ışınlarına
vücutları alışmadan
güneye tatil için gitmiş
olanlar yoğun UV’ye
maruz kalacaklarından;
derilerinde melanomla,
foto yaşlanmayla ve
bağışıklık sisteminin
baskılanmasıyla
karşılaşırlar. Bu durumu
en aza indirmek için
güneş ışınlarının çok
yoğun olduğu zamanlarda korunmaya dikkat etmelilerdir.
Yazın sahilde bronzlaşmak için güneşin altına yatılmaması
önemlidir. Aksi halde cilt üzerinde lekeler artacak,
kanser riski yükselecek ve DNA üzerinde kalıcı hasara yol
açabilecektir. UV ışınlarını gözle görmek imkansız olduğu
için, bu tarz bir rahatsızlığın başınıza gelmeyeceğini
düşünmemeniz gerekmektedir. İnsan vücudu UV
ışınlarına karşı gelebilecek şekilde evrimleşmemiştir.
23
Derinizde oluşan
birçok leke
güneş ışığından
kaynaklanmaktadır.
Bu yüzden güneş
ışığına direkt olarak
maruz kalmamaya
çalışın.
Yapmamanız Gerekenler
Yapmanız Gerekenler
- Bronzlaşmak için direkt olarak güneş altına
yatmayınız. Gölgede de bronzlaşabileceğinizi
unutmayın.
- Sabah 10.00 ile 15.00 arasında dışarıya çıkmayın
veya korunaklı alanlarda dinlenin. Bu size sabah
kaybettiğiniz enerjiyi kazandıracak ve D vitaminin
vücuttaki kullanımı için zaman kazandıracaktır.
- Uzun saatler dışarıda kalınmamalı. Bu, UV
ışınlarına gereğinden fazla maruz kalmanıza sebep
olur.
- Yanmak için güneş yağı kullanmayın. Bu yağlar
mercek işlemi görerek cildinizin hızlı bir şekilde
yanmasına neden olur. Bu da melanom riskini
arttırır.
- Güneş yanıklarına diş macunu, yoğurt gibi
alakasız şeyler sürmeyin. Böyle durumlarda en
yakın sağlık ocağına veya hekiminize başvurun.
- Çocukları D vitamini almaları için direkt olarak
güneşin altında bırakmayın. Aksi halde ileriki
yaşlarda gelişim sorunları ve melanom gibi
rahatsızlıklar baş gösterebilir.
- Açık renk giysiler ve şapka giyin. İnce, bol ve
açık renk giysiler hem vücudunuzu sıcağa karşı
korur hem de UV ışınlarına direkt olarak maruz
kalmanızı engeller.
- Dışarı çıkmadan önce cilde uygun koruyucu
kremler sürülmelidir. Bu cildinizin üzerindeki yağ
tabakasını arttıracak ve ışınların direkt olarak
cildinize gelmesini biraz da olsa engelleyecektir. Bu
tarz ürünleri alırken hekiminizden bilgi alın.
- Vücudunuzdaki lekeleri yıl boyu takip edin. Artış
gösterdiğinde hekiminize başvurun. Kanser riski
olabilir.
24
YAZIN YAPILABILECEK SPORLAR
Yazın sıcağından kurtulabilmek ve vücudunuzu aktif tutabilmek için yapabileceğiniz sporları sizin
için listeledik.
Dalış
Kano
Rafting
En serin yaz sporu. Aslında
devam ettikçe sadece
yaz yapılmadığını fark
ediyorsunuz ama en çok
yazın rağbet olduğu için bu
sporu yapabilirsiniz.
Dalış okullarına veya otellerin
dalış eğitimlerine katılarak,
Denizde veya nehirde
yapabileceğiniz bu spor,
hem sakinlik arayanlar hem
de heyecan arayanlar için
biçilmiş kaftan. Sakin sularda
kol kaslarınızı kullanarak
huzurlu bir yolculuk yapabilir,
dalgalı denizde veya hızlı
akan bir nehirde heyecanlı
zamanlar geçirebilirsiniz.
Takım halinde yapılan bir
spordur. Arkadaş grubunuzla
veya yapacağınız yerde
tanışacağınız kişilerle
rahatlıkla yapabilirsiniz.
Koordinasyona dayalı olan bu
spor hem heyecanı yüksek
hem de çok eğlencelidir.
kısa bir eğitimden sonra yaz
için yapabileceğiniz bu güzel
spor için hazırsınız demektir.
Bilinenin aksine, dalış yapmak
için yüzme bilmenize de
gerek yoktur.
Yüzme
Delta Kanat
Rüzgar Sörfü veya Uçurtma
Sörfü
(Windsurfing / Kitesurfing)
Rüzgarlı sularda
kol kaslarınızı
güçlendirebileceğiniz güzel
bir spor. Öncelikle eğitimini
almanız gerekmektedir.
Su üzerinde rüzgarın
etkisiyle hızlıca hareket
ederek eğlenceli zaman
geçirebilirsiniz.
Gökyüzünde süzülmenin
başka bir yolu da yelken
kanattır. Sıkı bir eğitim
aldıktan sonra yapılabilen
bu sporu, motorlu araçlarla
eğitmen eşliğinde de
yapabilirsiniz.
Yazın serinlemenin en kolay
yolu olan yüzmeyi, kol ve
omuz kaslarınız için de
yapmanız faydalı olacaktır.
Paraşüt
Gökyüzünden veya bir yamaçtan yapacağınız
atlayışlarla hem manzaranın tadını çıkartabilir
hem de eğlenebilirsiniz. Genellikle sıkı bir
eğitim almanız veya eğitmen desteğiyle
atlayışlarınızı yapmanız gerekmektedir.
25
TATİLDE TEKNOLOJİ
Uçak veya otobüs biletlerimiz tamam. Bavulumuzu topladık. Gerekli kontrollerimizi yaptık.
Tatile çıkmak için hazırız. Peki, gerçekten hazır mıyız? Her an yanımızda olan, elimizden
neredeyse hiç bırakmadığımız akıllı cihazlarımız da tatil için hazır mı?
mesajlaşma ve internet kullanımınıza
devam edebilirsiniz. Ayrıca mevcut internet
paketiniz yoksa GSM operatörlerinin veya
internet sağlayıcıların yaz için sundukları
uygun paketler bulunuyor. Bu sayede sosyal
platformlardaki paylaşımlarınıza hız kesmeden
devam edebilirsiniz.
Eğer tatil için yurtdışı bir seyahat
planlıyorsanız, işiniz biraz daha zor. Sadece
kullanacağınız cihazları değil; kullanacağınız
internet ve konuşma paketlerini de yurtdışı
tatiliniz için düzenlemeniz gerekecektir.
Konuşma, mesajlaşma ve internet için yüksek
ücretler ödemek istemiyorsanız, bulunduğunuz
yerde mevcutsa wifi internet ağınızı
kullanmaya çalışın. Böylece internet üzerinden
kullanacağınız konuşma ve mesajlaşma
servisleri için ekstra ücret ödemek zorunda
kalmayacaksınız.
Önceden tek derdimizin biz evde yokken
çiçeklerin kuruyup kurumayacağı olduğu tatiller,
artık çok geride kaldı. Günümüzde akıllı cihaz
kullanıcılarının 3G veya wifi bağlantısından
vazgeçemedikleri bir gerçek.
Eğer rakamlarla anlatmak gerekirse Türkiye’
de yaklaşık 50 milyon 3G abonesi bulunmakta
ve bu rakam Güney Kore’nin toplam nüfusu
kadar. İş bu haldeyken sadece bavula
koyulacak şortları, mayoları ve güneş kremini
değil, teknolojik olarak da tatile hazır olup
olmadığınızı gözden geçirmeniz gerekiyor.
Günlük hayatımızı verimli ve eğlenceli
hale getiren dizüstü bilgisayarlarımız, akıllı
telefonlarımız ve tabletlerimiz tatilde de en çok
kullanacağımız cihazlar olacaktır.
Eğer yurtiçi bir tatil planınız varsa, işiniz biraz
daha kolay. Kullandığınız tarifeyi değiştirmenize
gerek kalmadan mevcut paketiniz ile konuşma,
Eğer çok fazla mesajlaşıyorsanız; Whatsapp©, Line©
veya TicToc© gibi ücretsiz
mesajlaşma hizmeti sunan
uygulamaları telefonunuza
yükleyebilirsiniz. Ayrıca
telefonunuzdan yapacağınız
görüşmeler için birçok mobil
kullanıcının tercih ettiği
Tango© veya Viber© gibi
programları kullanmanızda
fayda var.
27
Hem kişisel bilgisayarınızda hem de mobil cihazlarınızda kullanabileceğiniz
Microsoft Skype © ve Google Hangouts© yazılımları ile görüşme ve mesajlaşma
gibi hizmetleri aynı anda alabilirsiniz.
Bunun dışında çok sık kullanılan sosyal ağlardan biri olan Facebook©,
sunduğu Messenger isimli yazılımla mesajlaşma hizmetinin yanında, size sesli
ve görüntülü çağrı hizmetleri de sunmaktadır. Ancak bu hizmetler daha test
aşamasında olduğu için bazen çok iyi performans alınamamaktadır.
Yanınıza alacağınız cihazların yolculuk boyunca herhangi bir zarar görmemesi için gerekli
koruyucuları edinmenizde fayda var. Özellikle yol boyunca bavulunuzda kalacak olan cihazlarınızı,
dikkatlice ve zarar görmeyecek şekilde koruyucularıyla bavulunuza koymanız oluşabilecek
sıkıntıların önüne geçecektir.
Yanınıza aldığınız cihazlar eğer dâhili şarj ünitelerine sahipse gerekli adaptörleri unutmamanızı,
eğer pil ile çalışıyorsa AAA sınıfı uzun ömürlü pilleri kullanmanızı tavsiye ederiz. Birden çok cihazı
şarj edebilecek grup adaptörler işinizi daha da kolaylaştıracaktır. Birçok elektronik mağazasından
veya internet sitelerinden bu tip çoklu adaptörlere ulaşabilirsiniz. Böylece aynı anda birbirinden
farklı girişlere sahip olan cihazlarınızı şarj edebilirisiniz.
Ayrıca sürekli kullandığınız ve açık kalması gereken cihazlarınız
için üzerinde yüksek miktarda güç barındırabilen taşınabilir
güç bankalarından edinmeniz, yarı yolda kalmanızın önüne
geçecektir. Birçok farklı markanın ürettiği farklı şekillerdeki
güç bankalarından, en kolay taşıyabileceğinizi seçmenizde
fayda var.Alternatif olarak insan gücüyle çevrilerek güç
üreten el dinamolarını da tercih edebilirsiniz. Böylece en
zor zamanlarınızda kendi gücünüzü üreterek kullandığınız
cihazlarınızı şarj edebilirsiniz.
Yapmanız gereken
hazırlıklar bununla
da bitmiyor. Seyahat
edeceğiniz ülkenin
kullandığı elektrik voltajı
ve frekansı veya priz
standartları yanınızda
bulunan cihazlarınızın
adaptörlerine uyumlu
olmayabilir. Ülkemizde
3 farlı priz standardı
kullanılmaktadır.
Bunlar Tip C, Tip E ve
Tip F’dir. Avrupa’nın
birçok ülkesinde bu
standartlara uygun priz
bulunabilmektedir.
Ancak Avrupa’da olsa bile, farklı tipte priz standardı kullanan ülkeler bulunmaktadır. İtalya’da Tip
L, İngiltere’de Tip G ve İsviçre’de Tip J priz standartları kullanılmaktadır. Eğer tatilinizi bu ülkelerde
geçirecekseniz, öncelikle bu standartlara uygun adaptörler veya elinizde bulunan adaptörleri
kullanmanızı sağlayacak dönüştürücüler almanız gerekmektedir.
28
Yanınıza alacağınız bir evrensel
adaptör ile priz farklılıklarının
kullanımınızı etkilemesini
engelleyebilirsiniz. Farklı boyut
ve şekillerde bulunabilen
adaptörlerden yolculuğunuzda
en rahat taşıyabilecek olanını
seçmenizi öneririz.
Ayrıca kullanılan elektrik voltajı ve frekansı da farklılık
gösterebilmektedir. Ülkemizde kullanılan 220 Volt 50 Hertz
standardı dünyanın 3/2’si için geçerlidir. Fakat yurtdışı tatilinizde
sorun yaşamamak için yola çıkmadan önce gideceğiniz ülke ile
ilgili elektrik şebekesi bilgilerini incelemenizde fayda var.
29
Volt nedir? : Volt, elektrikte kullanılan potansiyel farkı (gerilim) birimidir. Elektromotor kuvvet birimi
de volttur. Bir ohm’luk bir direnç üzerinden, bir amperlik elektrik akımı geçmesi halinde direncin iki
ucu arasındaki gerilim bir volttur.
Hertz nedir? : Hertz (sembol Hz), frekans (sıklık) birimidir. İsmini Alman fizikçi Heinrich Rudolf
Hertz’den alır. Saniye başına düşen devir sayısını ifade eder. 1 Hertz saniyede bir devir veya 1
MHz saniye başına bir milyon (1.000.000/s) devir şeklinde tanımlanır.
Amerika kıtasının büyük kısmında ve Arabistan’ da 110 Volt 60 Hertz elektrik kullanılmaktadır.
Güney Amerika’ da ise bazı ülkelerde 220 Volt 50Hertz kullanılırken, bazı ülkelerde ise 220 Volt 60
Hertz kullanılmaktadır. Ayrıca birkaç ülkede ise yine kıtanın çoğunluğunda kullanılan 110 Volt 60
Hertz kullanılmaktadır. Gerekli kontrolleri seyahatinizden önce yaparsanız, tatilinizde bu tip değişik
kullanımlar canınızı sıkmayacaktır.
Kullandığınız bazı cihazların uluslararası garanti belgeleri bulunabilir. Bunları da yanınızda
bulundurmanız, cihazınızın başına gelebilecek bir sorunu yurtdışında da çözmenize yarayabilir.
Uluslararası garanti belgesiyle, cihazınız için yurtdışında da servis hizmeti alabilirsiniz.
Artık teknolojik olarak da tatile hazırsınız. Kullandığınız hiçbir elektronik cihazın yokluğunu
hissetmeden, havuz başında veya sahil kenarında fotoğraflarınızı paylaşabileceğiniz eğlenceli bir
tatil sizi bekliyor...
30
Merak ettiğiniz şeyler dahil her türlü önemli bilgi ve bilgilendirmeyi bu sayfalarda bulabilirsiniz.
Medya Mı?
Medyanın Medya Üzerindeki Etkisi
“Büyük balık küçük balığı yer”
Medya, genellikle masum rolü
yaparak birçok kişinin gözünde
iyi izlenim bırakır. Kendisine
karşı olacak her türlü olayda
aklanmayı başarır, daha
doğrusu temiz çocuk izlenimini
korur. Bundaki en büyük etken,
medyanın kendisidir.
Bu durumu şu şekilde
ifade etmek daha anlaşılır
olacaktır. Sabahları yayınlanan
programlara baktığınız zaman,
bir kaos ortamını görürsünüz.
Herkes bir şeyler söyler,
birbirinin üzerine gider, küçük
görür, olaylar çıkar, kimse
kimseyi dinlemez ve kendi
söylediğinin dinlenmesini ister.
Bu kaos ortamında sunucular,
katılımcılar ve izleyiciler ön
yargılarını ortaya koyar ve
aslında olmayan bir şeyi varmış
gibi söyleyip kişileri yaftalarlar.
Böylelikle kaos ortamı
sürdürülmüş olur.
Örneğin; bir programdaki
sunucu kaosu yönetmekle
yükümlüdür ve kaosun azaldığı
durumlarda katılımcıları
hareketlendirmek için sorular
sorar, ithamda bulunur ve
dalga geçer. Bu durumda
karşı taraf sinirlenir ve cevap
vermeye başlar. Bu şekilde
kaos ortamı sürdürülür.
Tabi bunların hepsi kamera
önünde görünen kısımlardır.
Asıl olay kamera arkasındaki
diyaloglarda geçer. O
diyalogların çoğunluğu da
normal ve dostane gerçekleşir.
Çünkü kameralar yoktur ve
izleyici için kaos ortamını
yaratmaya da gerek yoktur,
çünkü izleyici yoktur.
Bu durum medyalar arasında
da bu şekilde işler. Birbirinden
farklı düşüncelere sahip iki
farklı gazeteyi aldığınızda
gazetenin sahibi veya ortağı
aynıdır. Fakat okuyucu bu
durumdan çok, yazılarla
ve kaos ortamıyla ilgilenir.
32
İzleyiciyi veya okuyucuyu ne
kadar çok bu kaos içerisinde
tutarlarsa o kadar kazançlı
olurlar ve rakiplerini alt
etmeleri kolaylaşır.
Medyalar Arası Rakip
Nasıl Olur?
Rekabet, özellikle rakip
firmaların medya organları
arasındaysa çok sert geçer.
Tabi izleyiciler bunu fark
etmekte güçlük çeker veya
hiç fark edemez. Bu rekabet
nerede geçiyor, diye merak
ediyorsanız; izlediğiniz
reklamlara bakın. Ünlü bir
markanın reklamı, kaosun
en çok olduğu medyada
yayınlanır. Reklamlar
hazırlanmadan önce büyük
toplantılar hızlı bir şekilde
yapılır. Hızlıdır çünkü reklamı
verecek olan firma rakip
firmalara karşı üstün olmak
ister. Reklamı yayınlayacak
olan medya organı da kendi
yeterlilikleri olan medya; sunucu misali, diğer
medyanın sesini kesecektir. Bu durum nasıl
gerçekleşiyor diye düşündüğünüzde, en iyi
örneğin kendiniz olduğunu göreceksiniz.
Aklınıza gelecek ilk 5 medya organı içerisinde
genellikle tanınmış markalar olacaktır.
Tanınmış markanın vermiş olduğu diğer
avantaj da kitlelerin size daha çok itibar
etmesidir. Söyleyecekleriniz yalan veya yanlış
olsa bile.
Tanınmış kanallarda izlediğiniz programların
çoğunun az tanınmış kanallardan çıktığını
biliyor muydunuz?
Kaos ortamını iyi yöneten medya organı,
reklam almada da bir o kadar başarılıdır.
Rakiplerini, kendi yarattıkları kaosun içerisine
çekmeye çalışırlar ve çektikleri anda artık
reklam piyasası da ellerine geçmiş olur.
Türkiye’deki büyük medya kurumlarına
baktığınız zaman yan branşlarında reklam
şirketlerinin, yayınevlerinin, kitapçıların
vs. olduğunu da görürsünüz. Bu tamamen
kaosu iyi yönetme ve medya organlarını,
rakiplerine karşı üstün duruma getirmek için
yapılmış hamlelerdir. Türkiye’deki yasalarda
medya patronu, bir medyanın sadece %24’üne
sahip olabilmektedir. Yalnız bu engelmiş gibi
görünse de vakıfların, aile bireylerinin veya
şirketlerin medya organlarına ortak olmasını
engelleyen bir durum söz konusu değildir. Medya
kurumlarını incelediğiniz zaman, bu durumun
yaygın olduğunu göreceksiniz. Böylelikle
birbirinden farklı düşünceleri belirten ve
rakipmiş gibi görünen medya organları, aslında
tek bir grup tarafından kaos ortamı yaratmak
için oluşturulmuştur. Bu durum izleyicileri /
okuyucuları yönetmekte kullanılır ve sizi markaya
bağımlı kılar. Farkında olmadan aynı firmanın
veya grubun medya organlarını takip eden farklı
düşüncelerde birçok kişi vardır.
Medyalar arası rekabeti anlayabilmek için
öncelikle medya organlarının kimlere ait
olduğunu öğrenmeniz gerekmektedir. Bu şekilde
rekabet ortamını rahatlıkla görebilirsiniz.
rakiplerini saf dışı etmeye bakar. Serbest piyasa
gibi görünse de içten içe hileler de olmuyor
denemez.
Farklı kanallarda yayınlanan reklamlara
baktığınızda; herkesin bildiği ürünler dışında
farklı ürünlerin de reklamını yapan kanallar
vardır. Bunun nedeni reklam fiyatlarıdır. Kaos
ortamı işte bu yüzden, medya organları için
önemlidir. Ne kadar kaos; o kadar izleyici /
okuyucu demektir.
Medyanın medyaya rakip olmasını şu şekilde
ifade edebiliriz: Bir program düşünün.
Programda bir sunucu bir de konuşmacı olsun.
Sunucu ve konuşmacı hararetli bir tartışma
içerisine girsin. Konuşmacının üstün olabileceği
durumda sunucu, konuşmacının mikrofonunun
kapatılmasını istesin ve sunucu konuşmaya
devam etsin. İşte bu noktada konuşmacı haklı
da olsa sesi duyulamayacağı için sunucu haklı
duruma geçecektir. Medyalar arası rekabet de bu
şekilde işler. Maddi bakımdan güçlü olan medya,
maddi bakımdan güçsüz olan medyaya karşı
her zaman haklı durumuna geçebilmektedir.
Maddi yetersizlikleri olan medyalar ne kadar
güzel programlar da yapsa da, maddi bakımdan
---------------------------------------------------------------Yaftalamak: Etiketlemek, duyurmak, ilan etmek
İtham: Suçlama
33
Çocuk ve Drama
Drama; öncelikle okul öncesi eğitim olmak
üzere, eğitimin her kademesinde eğitici ve
öğretici amaçlar için kullanılmaktadır. Drama
tam kelime anlamıyla, bir sözcüğü, bir kavramı,
bir davranışı, bir tümceyi, bir fikri ya da yaşantıyı
veya bir olayı, tiyatro tekniklerinden yararlanarak
oyun ya da oyunlar geliştirerek öyküleştirmektir.
Şu bir gerçek ki eğitimde dramanın amacı;
hem öğrencinin yaratıcılığını hayata geçirmek
hem kendini tanımasına hem de yaşamı çok
yönlü algılamasına olanak sağlamaktır. Çocuklar
drama yaparken seslerden ve bedeninden
yararlanır. Yaratıcı drama etkinlikleri, çocuğun
bilişsel becerilerinin gelişimini doğrudan
desteklemektedir. Drama etkinlikleri
sırasında çocuklar düşündüklerini yaşantıya
dönüştürmektedir. Hatta çocuklar drama
etkinlikleri sırasında, kendilerine sunulan günlük
yaşamları ile ilgili problemleri farklı şekillerde
yeniden yaşarlar. Böylece problem çözme
becerileri desteklendiği gibi, olaylara farklı bakış
açıları geliştirmeleri sağlanmaktadır.
Drama diğer insanlarla iletişim kurma konusunda
yardımcı olur. Drama sayesinde birey, çevresinde
olup bitenleri anlar ve günlük yaşamdaki olayları
anlamlandırır. Anlam kazanan bir sosyal çevre,
kaygıyı azaltır.
İletişim içindeyken çocukların fikirleri ve
davranışları değişebilir ve şekillenebilir. Aynı
zamanda bazı değişik olaylar karşısında farklı
dil becerilerini kullanırken, dilin kültürel yapısı
da gelişip zenginleşir. Böylece çocuk kendini,
başkalarını ve kendi kültürünü tanımaya başlar.
Eğitimde dramanın çocuklar için birçok artısı
vardır. Bunlar; zihinsel gelişim, sosyal gelişim
ve fiziksel gelişim olarak kategorize edilebilir.
Drama, bir grup çalışması olması nedeniyle
bulunduğu ortama göre duyarlı olmayı,
birbirlerini kabul etmeyi, paylaşmayı öğretir.
Böylece bireyin hem kendine hem de başkalarına
güven duygusu gelişir. Drama sayesinde çocuklar
farklı gruptan farklı kültürler ile bir araya gelerek
takım çalışmasında yer almayı öğrenir.
34
DESTEKÇİLERİMİZ
@Batuhan2811
@tuanatugba
@ttfenomen
@ibalcim
@tarkan_cinar
@sevgikultay
@IbalcimIbrahim
@blblbilge
@korkmazonur
@GkzMerve
@UmarsizArsiz
@betul_kurucu
@Fashiondiaries3
@evrimsirin
@dilekrdem
@burakdipli
@cuneytBekcan
@cansuyilmaz13
@aniluyg
@AjansCBC
@canbekcan
@sergullozk
@siderasenov
@Aktif52
@meryemerata
@Exusher
@mavigrupfethiye
@denizerdinc1905
@Ulucakli
@salih_kuscuoglu
@kendirli_merve
@Kralsisman
@tolgaalan6
@akuygurr
@haticelivaoglu
35

Benzer belgeler