Ders 23 Akaid Fıkhı Ekber - Fıkıh Peygamber Efendimizin Hanımları

Transkript

Ders 23 Akaid Fıkhı Ekber - Fıkıh Peygamber Efendimizin Hanımları
Ders 23 Akaid Fıkhı Ekber - Fıkıh Peygamber Efendimizin
Hanımları Eşleri ve Çocukları
00:01 Arapça dua
01:08 Çok kıymetli ve muhterem efendiler Kuran-ı Kerim mushaflarda yazılı olan Allah
kelamıdır. İmam-ı Azamın Fıkhı Ekber’inden sizlere keşif notları vermeye devam ediyoruz.
Şanlı Kuran azimuşan olan Allah’ın kitabı Kuran-ı Kerim Hz. Muhammede aleyhisselatü
vesselama indirilen, Mushaflarda yazılı olan Allah Kelamıdır. Bütün dünya Müslümanları
Kuran-ı Kerim hakkındada tam bir doğru bilgiye, doğru bir inanca sahip olmaları gereklidir.
Şimdi İmam-ı Azamın şöyle dediğini rivayet etmişlerdir: ’’Kendi yaratılışını göklerin ve
yerin yaratılışını gören ve düşünebilen hiç bir akıl sahibi kişi için Allah’ı bilmeme
konusunda özür yoktur.’’ Yani herkes aklı varsa, kainatıda görüyorsa artık Allah-ı bilmeme
konusunda özür yoktur diyor İmam-ı Azam. Maturidide bu yolu takip etmiştir. Akılları ile
tanımaları farzdır. Kimi? Allah Teala’yı celle celaluhuhu akıllarıyla tanımaları farz olur
diyor. Eğer Allah Teala Peygamber göndermeseydi insanların yine Allah’ı celle celaluhu
akıllarıyla tanımaları farz olurdu. Peygamberler geldi, kitaplar indi, ilim irfan ortaya
kondu. Artık Allah’ı tanımamak ebediyyül ebed bedbahtlık, nasipsizliktir. Akıl bir alettir.
Allah Teala akla o hükmü tanıtır. Yüce Allah celle celaluhu içte bulunan güzellik ve çirkinliği
aklı göstermesi sebebiyle akla o hükmü tanıtır. Eşariler Peygamber gönderilmedikçe akıl
yoluyla efendim Allah’u Teala’yı insanlar tanıyamazlar demişlerdir. Akıl Allah Teala’nın
hükümlerinden bir hükmü bilemez demişler. Biz diyoruz akıl Allah’ın hükümlerinden bir
kısmını Peygamber gönderilmeksizinde bilebilir. Bir kısmını buda Peygamberin
Peygamberliğini tasdik etmenin gerekliliği. Zararlı olan yalanın haram oluşu gibi düşünme ve
araştırmaya ihtiyaç olmaksızın olur yahut kainata bakıp düşünmek suretiyle olur.
5:06 Kıymetliler dünyada bütün milletlerde yalancılık bak onların Allah inancı olmayan
milletlerde bile yalancılık onlarda biliyorsunuz yasaktır. Onlardada dürüst olmak isteniyor.
Ama ne yazıkki Allah’ı tanımadan yapılan bütün işler mezar ve mahşerde
geçersizdir. Şimdi şöyle bir bakalım emir ve yasak olmadan işlere taat ve masiyet adını
vermekse istikbale göre bir şeye ad vermek kabilinden efendim mecazdır denmiştir. Cenab-ı
Hak okuduğum ayeti kerimede 2Bakara/152
‘’Beni anınki sizi bende sizi anayım. Beni zikredin bende sizi anayım diyor Cenab-ı Hak.
17Isra/15
‘’Biz Peygamber göndermedikçe azap edici olmadık.’’ diyor, bu ayeti kerimede İsra Suresi
15’nci ayeti kerime. Şimdi bunlar birer birer gerçek ve doğru olanlardır. Fakat akıl yoluyla
insanlar Rabbisini bilmelidirler. Fakat Peygamberler gelmiş geçen zaman diriminde Adem
aleyhselamla bu iş başlamış ta bugüne kadar Ademle Hz. Muhammed arasında nice
Peygamberler gelmiş ve kitaplar inmiş. İnsanlara gerçekler söylenmiş, insanlık uyarılmıştır.
Artık insanoğlu kendi bilir. Şafii mezhebinde tercih edilen görüşe göre ‘’Çocukların
imanında olduğu gibi kendisine bir Peygamberin daveti ulaşmayan kişinin imanı sahih
değildir.’’ diğer üç İmam’a göre bu durum böyle değildir. Çocukların durumu diğer
müctehidlere göre böyle değildir. Ama Şafiiler böyle demişler. Fakat tabi bu müctehidlerin
anladıkları ve dayandıkları deliller çok mükemmeldir. Her birisi bir gerçeğe doğru işaret
etmişlerdir. İnsanlar onu zahirde anlayamasalarda onlar kökte mükemmel birliği
korumuşlardır. Dallarda ise zenginlik ortaya çıkmıştır. Hanefilere göre şöyle bir bakalım yine
musibetler karşısındaki vadi icabı bir ihsanı ilahi olarak böyle bir teklif caiz değildir. Mesela
Allah Tealanın kula bir dağı yüklenmesini teklif etmesi ve bu işi yapmadığı takdirde
azap etmesi caiz değildir. Çünkü yüce Allah kuluna gücünün yetmediğini teklif etmez.
2Bakara/286
Hanefiler bu gerçeklere dayanarak böyle demişler. Eşariler ise yine bu ayete dayanarak bakın
caiz görmüşlerdir. Bak anlamadan anlamaya ne kadar fark var. Önceden bir işin neticesini
bilmenin mükellefin kudretinin yok olmasında bir tesiri yoktur. Yani burada bir zorlama
yoktur. Bilmek ayrı şey zorlama ayrı şey. Cenab-ı Hak hiçbir kulunu şu kötülüğü yap şu
iyiliği yap diye zorlamamıştır. Ama ezelden kimin ne yapacağını hep ilmiyle kuşatmış
her şeyi bilmektedir. İşte insanoğlu buralarıda iyi anlarsa çok iyi olur. Allah’u Teala
hakkında zulüm düşünmek muhaldir. Allahu Teala zulümden münezzehtir. Allah zulüm
etmez. Adaletini uygular o da herkesin suçuna göredir.
10:52 Yine yüce Allah celle celaluhu bir şey yapmak için Allah’ı kimse mecbur tutamaz.
Allah’a şu işi yapmak sana vaciptir denmez. Efendim onun işleri ya adaleti yahut fazlı
veyahut ihsanın gereğidir. İşte İslam’ın amentüsünü dünya Müslümanları iyi bilmelidir.
Bizim bu konuda Fıkhı Ekberin keşif notları konusunda iyice anlaşılsın diye bakın itina
göstermeye çalışıyoruz. Yüce Rabbimizin lütfüyle. Hatta bazende bunları tekrar ediyoruzki
hiç unutulması caiz olmayan dersler bunlar.
11:45 Kıymetli efendiler iman işi olduğu için bunlar imanın ilmi bunlar herkesin kalbinde,
ruhunda nakşedilmesi, çok iyi bilinmesi gereken dersler. Hz. Peygamber salluallahu ve
aleyhivessellem iman üzere ölmüştür. Peygamberlerin imanları garantili olduğu gibi, Hz.
Muhammedde iman üzere ölmüştür. Çünkü Peygamberler masumdur. En büyük Peygamberde
Hz. Muhammed’dir. Öbür Peygamberler birer zaman dilimi için. Geçici bir zaman için
görevli idiler. Hz. Muhammed son Peygamber bütün çağların ebedi Peygamberidir.
Bütün milletlerin Peygamberidir. Onun için Peygamberlerin iman üzerinde öldüğü kesindir.
Hz. Muhammed’de iman üzere ölmüştür, aleyhisselatü vesselam ve aleyhümüsselam. Bütün
Peygamberlerede selam olsun. Bazı harikalar ve olgun hallerde güzel ibadetler zuhur etsede
Hz. Peygamberin dışında kalan Allah’ın velileri saf kullarının iman üzerinde öldüklerine
kesinlikle hükmedemeyiz. Yani Peygamberlerden başka kimseye iman üzere öldü deme
kesinliği yoktur. Biz Müslüman biliriz, Mümin biliriz ama iman üzere ölüp ölmediğini
Allah bilir(Alimler, Evliyalar...). Peygamberlere göre değil onlar garantili iman üzere
ölmüşlerdir, bu kesindir onlar masumdur.
13:55 Evet kıymetliler bakın onun için evliyaların, alimlerin herkesten daha çok
korktuklarına, Allah korkusuyla titrediklerine baktığımız zaman ne kadar haklılar.
Peygamberler imanları garantili olduğu halde onlar herkesten Allah’ı daha çok
seviyorlar ve daha çok korkuyorlar. Ve bütün dünyanın her türlü tehlikesine karşı göğüs
geriyorlar ve gerdiler. Allah korkusundan başka korku tanımadılar. Alim ve evliyalarda Allah
korkusundan Allah sevgisinden ve ona ümitleri tam olarak, tamda korkarak onlar titreyerek
Allah’ın huzurunda el pençe durmak için ellerinden geleni yapmaya çalıştılar alimler ve
evliyalar. Öyleyken onların imanı bile garantili kesin onlarda iman üzere öldü deme şansı yok.
Biz onları çok değerli şahsiyetler biliriz ama iman üzere ölüp ölmediklerini Allah biliyor
sadece. Peygamberlerinki garantili ama işte bütün Müslümanlar ve Müminler Allah’tan çok
korkmalı ve ondan hiçmi hiç ümit kesmemeli bütün varlığınla Allah’ı sevmeli. Ona iyi teslim
olmalı. Gece gündüz onun huzurunda olmalı, kalbini Allah’a süslemeli. Evini ocağını şu bir
falan gelecek filan gelecek diye süslüyorsun. Allah sürekli kalbine bakıyor. Kalbini hazırla
Allah Teala’ya. Kalbin kalbi selim olsun. Bunun için çırpın. Birinci görevin İslam’ın
amentüsünü iyi bilmen gerekiyor. İmanla ilgili ilimleri iyi bilmen gerekiyor. İşte İmam-ı
Azam Fıkhı Ekberini bunun için dünya’ya ne yapmış? İlmi bir aydınlatma olarak İlmi imanın
İslam’daki delilleriyle beraber İslam’ın amentüsüyle ilgili ilmini ortaya koymuştur.
16:42 Onun için Cennetle müjdelenen on Sahabi ve benzeri Sahabeler sonunda hallerinin
değişmesinden ve kötüye varmasından korkarlardı. Bakın evliyaların hiç biri Sahabi
derecesine ulaşamazlar. Sahabilerin derecesi daha üstündür pek üstündür. Onlar dahi bakın
nasıl korkuyorlar. Bunlar Cennetle müjdelenmişler olanlar dahi, belki bir hata ederizde
imanımız tehlikeye girer diye bakın hallerinin değişmesinden ve kötüye varmasından pek çok
korkarlardı. Sahabilerin durumu böyle olunca alim ve diğer evliyaların durumunuda bir kıyas
etmek lazım. Peygamberlerden sonra Sahabiler dünyanın en derecesi yüksek insanlardır.
Ve Cennetle müjdelenmiş insanlar bunlar. Öyle iken korkuyorlar hiç ümit kesmiyorlar ama
pek çok korkuyorlar. Bunlarıda ümit ve korku arasında Müminin bulunması için bu dersleri
hiç kaçırmamalı.
18:25 Peygamberlerden başka hiç kimse için Cennetlik denilemez. Bu görüş Muhammed
bin Hanefiye ile Evzaide nakledilmiştir. Tabi bunlar büyük yüksek alimler. Muhammed bin
Hanefiyede Evzaide yüksek şahsiyetlerdir. Allah hepsine çok çok rahmet eylesin. Yine her
Mümin için Cennetle şahadet edilir. Bakın bunun hakkındada nas vardır. İlim
adamlarının çoğunluğu bu görüştedir. Ancak bu zanni bir hüküm ifade eder. Yine Buhari ve
Müslimde geçtiği üzere, Müminlerin şahit olduğu kişiler içinde Cennetlik denilebilinir. Hz.
Peygamber salluallahu ve aleyhi vessellem: ’’Bir Cenazeye rastladıki onu hayırla andılar ve
bu Cenaze için vacip oldu buyurdu. Başka bir Cenazeye uğradığında onuda kötülükle andılar
bu Cenaze yine içinde vacib oldu buyurdu. Bunun üzerine Hz. Ömer radiallahu anhu ve
erdahim ecmain. Ya Rasulullah vacip olan nedir? Diye bir soru sordu. Peygamberimiz
aleyhiselatü veselam cihan Peygamberi buyurduki: ’’Şu Cenaze dedi bu hayırla andığınız
Cenazeye Cennet vacip olmuştur. Şu kötülükle andığınız Cenazeyede Cehennem vacip
olmuştur. Sizler Allah’ın yeryüzündeki şahitlerisiniz.’’ Buyurdu. İşte kıymetliler tabi
Peygamberimizin keşfi başkalarına tabiki benzemez. O keşfi onun en önde gelen mükemmel
keşfi ve mucizesi vardır. Onun içinde eğer Müslümanlar, iyi Müslümanlar, bir kişi
hakkında iyi diyorlarsa bu konuda müjdeli haberler var. Eğer Müslümanlar bir insanın
kötü olduğunu çoğunluk söylüyorsa ellerindede belge varsa orada tehlike vardır.Yalnız
neticeyi yine kesinkes Allah bilir.
21:38 Şimdi Ebu Talip(Peygamber Efendimizin (asm) amcası ve Hazreti Ali'nin babası)
hakkındada zahiri belgeler var birde gizli rivayetlere dayanan durumlar bulunmaktadır.
Mesela: 28Kasa/56
Şüphesiz sen istediğini doğru yola sevk edemesin. Lakin Allah dilediğini doğru yola iletir.
Efendim el Kasas Sureyi celileyi ayet 56’da. Peygamberimiz Ebu Talibin Müslüman olmasını
çok istemişti. Ne yazıkki hidayet Allah’tan olduğu için Cenab-ı Hakk bu ayeti gönderiyor.
Diyor:’’Şüphesiz sen istediğini doğru yola sevk edemesin. Lakin Allah dilediğini doğru yola
iletir, hidayet eder.’’ Allah’ın hidayet etmediğine Peygamberlerde hidayet edemiyorlar. Ebu
Talibin zahiri durumu çok tehlikelidir ama öbür yönünü biz Rabbimize havale ediyoruz.
Müşriklerin Cehennemlik oldukları belli olduktan sonra, Müşrikler akrabada olsalar ne
Peygambere, nede Müminlere onlar için istiğfar etmek yoktur. Bakın Müşriklere dua etmek
yok. Cenazelerini kılmakta yok. Peygamberde onlara dua edemez. Müminlerde onlara dua
edip cenazelerini kılamaz. Ruhlarına bir Fatiha dahi okuyamaz. Yani Mümin Müslüman
bilmediğin kişilerin ruhlarına rahmet okunmaz. Kişinin La ilahe illallah dediğini veya camiye
gidip geldiğinin bir alameti. Müslüman olup olmadığına dair bir alamet gerekir. Yoksa inkarı
açıkta, İslam’ın hükümlerini açıkça inkar eden, küfrü, şirki, nifakı belli olan insanlara rahmet
okunmaz, cenazeleri kılınmaz. Ruhlarına bir Fatiha bile okunmaz. Baban olsun isterse.
İbrahim aleyhisselam babası için çok uğraştı, yüce Allah onu uyardı: ’’Senin baban Müşriktir
dedi. ’’ O da bir daha babasını hatırlamak istemedi. Çünkü Cenab-ı Hakk uyardı. Nuh
aleyhisselam oğlu için uyarıldı. Buradada Hz. Muhammed alehisselatü vesselam amcası Ebu
Talip için onun şahsında bütün insanlık alemine ders veriliyor. İnsanlık uyarılıyor. Yüce
Allah’a gece gündüz dua et ama şirkten, küfürden, nifaktan, şikakten, kötü ahlaktan
sana sığınırım diye gece gündüz Allah’a dua et. ’’Allahümme atini imanen Saliha ve
yakinen leyse badehu küfr.’’ Ne diyor burada Peygamberimizden haber: ’’Bana sadık
dosdoğru bir iman nasip et senden onu istiyorum. Ve hiç ebedi küfrü bulunmayan
inkar, şirk, nifak bulunmayan bir iman, dosdoğru bir iman istiyorum. Gerçek iman hak
iman. “Ve yakinen leyse badehu küfr” Yakinki tam gerçek iman, kesin iman. ‘’ve rahmetten
enalü bihaşafe rahmetike fiddünya vel ahira.’’ Bunlar ve bunların emsali nice dualar var.
İstiğazeler var. Gece gündüz gerçek ilim, iman, ameli salihle Allah’a yalvar. Ve bu duaları
Samimi olarak, kulluk görevini yaparak dua et. Yatarak, isyan ederek, itaatları terk ederek
yapılan duaların alt yapısi yoktur. Ameli Salih olmadan yüce kelimler olmadan
hiçbir dua Allah’a yükselmez. Aklını başını al istisnalarda kaideyi bozmaz.
27:00 Hz. Muhammedin çocuklarınıda İmam-ı Azam saymıştır. Tahir, Kasım ve
İbrahim Hz. Peygamberin Muhammed’din salluallahi ve aleyhi vessellem efendimizin
oğulları idi. Tahir, Kasım ve İbrahim, Fatma tuzehra, Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüme’de
kızları idiler. Allah hepsinden razı olsun radiallahuanhüm ve radialluanhüme. Zubeyir bin
Bekkarın naklettiğine göre Hz. Peygamberin aleyhisselatu vesselam Kasım ve İbrahimden
başka Abdullah isimli diye bir oğlu daha vardıki Mekkede bulunduğu sırada küçükken
vefat etmiştir. Bu oğlu Tayyip, Tahir adınıda taşımaktaydı. Efendim bunlarla birlikte üç ismi
vardı. Mezhep alimlerinin çoğunun görüşüde budur. Ebu Amirde bu görüştedir. Daral kutni en
doğrusuda budur. Abdullah’a Tayyip ve Tahirde denilmekteydi diyor. Peygamberliğinden
sonra doğduğu için ona Tayyip ve Tahir’de denilmektedir. Evet kıymetliler Tayyip ve
Mutayyip isimli iki oğlu yine bir batında dünya’ya gelmiş Tahir ve Mutahhir ismi başka çift
oğulları daha vardı. Nitekim Saffe adlı kitaptada bu şekilde yazılmıştır. Evet kıymetliler kalp
mahzun olur, göz yaşarır. ‘’Allah’ın gücüne gidecek söz söylemeyiz. Ey İbrahim şüphesiz biz
senden ayrıldığımıza üzgünüz.’’ Peygamberimizin aleyhisselatü vesselam İbrahim isimli
çocuğu ölünce efendimizin böyle buyurduğu rivayet olunur. Bu Hz. Peygamberin bu oğlu
İbrahim 70 günlük yahut daha çok günlük vefat etmiştir diye haberler vardır ve baki
mezarlığında defnedilmiştir.
30:00 Hz. Peygamber aleyhisselatü vesselam ‘’önceden gönderdiğimiz kardeşimizin yanına
defnedelim.’’ Buyurmuş ve süt kardeşi Osman bin Mahsunun yanında defnetmiştir. Zeynep
Hz. Peygamberin kızlarının en büyüğü idi, çoğunun görüşü budur. Bazılarına görede
Rukiye kızların en büyügü idi. Efendim Zeynep kocası ve teyzeoğlu Ebulas Lakitin yanında
hicretin 8’nci senesinde vefat etmiştir. Ali isimli bir çocuğu gelmiş fakat bu çocuk küçükken
vefat etmiştir. İlim sahibi bir hanımdı. Mekke fethedildiği zaman Hz.Peygamberin bindiği
devenin arkasındaydı. Bir çocuğuda Ümame isimli kızı idi. Hz. Fatma’nın vefatından sonra
Hz. Ali’nin onunla evlendiği rivayeti vardır. Yani Ümame isimli kızıyla, yani baldızının
kızıyla. Betül adıyla anılan Fatma tu Zehra radiallahuanha ve anhümme Hz. Peygamber kırk
bir yaşındayken dünyaya gelmiştir. Yukarıdaki metinde Zeynep’ten önce zikredilmesinin
sebebi rütbe bakımından daha üstün olmasına binaendir. Fatmaya bu adın verilmesinin
sebebi kıyamete kadar Allah Teala onun zürriyetini Cehennem ateşinden koruduğu için. Hafiz
Meşki bu hadisi tahriç etmiştir. Böyle rivayet vardır. Yine İmam-i Nesainin merfu olarak
rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber aleyhisselatü vesselam Fatma tu Zehra’ya radiallahu
anha’ya bu adın verilmesi hususunda şöyle buyuruyor: ’’ Fatma’ya Fatma adının verilmesi
sebebi Allah Teala celle celaluhu onu ve sevenlerini Cehennem ateşinden kestiği ve koruduğu
içindir. Betül adı verilmesinin sebebi ise dindarlık. Fazilet, şeref ve nesep bakımından diğer
kadınlardan ayrıldığı ve farklı bulunduğu içindir diye rivayetler vardır. Dünyadan alakasını
kestiği için bu adı almıştır diyede rivayetler vardır. Hz. Fatma hicretin üçüncü senesi Hz.
Ali’yle evlenmiştir. Hz. Fatma’nın evlenmesi Allah’ın emri ve vahiyle olmuştur. Hz.
Fatma Hz. Peygamberin çocukları içinde en çok sevdiği idi. Bir sefere gitmek istediği zaman
en son dakikalarında onunla vaktini geçirirdi. Yine bir seferden döndüğü zaman ilk onunla
meşgul olurdu. ‘’Fatma benden bir parçadır diyor sevgili Peygamberimiz. Kim onu sevmezse
benide sevmez.’’ Bu hadis Buhari şerifte rivayet edilmiştir. Müslimin rivayetinde ise Hz.
Peygamber salluallahu Teala ve aleyhi vessellem Hz. Fatma’ya radiallahu anhaya ne diyor:
’’Ela terdine en tekuni seyide ten nisail müminin.’’ Müminlerin hanımlarının en büyüğü
olmaya razı olmazmısın?’’ Buyurdu bunu da İbn Mace rivayet etmiştir. ‘’Fatma tu efdalu
nisai ehli cenneti. Fatma tu Zehra annemiz radiallahuanha cennet kadınların en
faziletlisidir.’’ Bunuda Ahmet bin Hanbel müsnetinde rivayet etmiştir. Evet kıymetliler
Fatma annemiz Hz. Peygamber salluallahu aleyhi vessellemin vefatından 6 ay sonra 29
yaşında en genç bir çağındayken vefat etmiştir. Hz. Ali’den cennet ehlinin gençlerinin
efendisi olan Hasan ile Hüseyini dünya’ya getirmiştir. Bir de Muhsin isimli çocuğu
olmuşturki bu çocuğu Hz. Ali’den olup küçükken vefat etmiştir. Ümmü, Gülsüm ve Zeynep
isimli ikide kız çocuğu olmuştu. Hz. Peygamberin soyu yalnız Hz. Fatma tu Zehra
neslinden devam etmiş ve yayılmıştır. Yani Hz. Hasan ve Hüseyin neslinden devam
etmiştir Peygamberimizin soyu. Bunlara seyitler şerifler denmektir.
37:00 Peygamber efendimizin hanımları annelerimiz. Tüm Müminlerin anneleri olan
Hz. Peygamberin hanımları şunlardır. Hz. Hatice, Hz. Şevde, Hz. Âişe, Hz. Hafsa, Hz.
Ümm-i Seleme. Hz. Ümm-i Habibe, Hz. Zeyneb bint-i Cahş, Hz. Zeyneb bint-i Hazîme,
Hz. Meymûne, Hz. Cüveyriye, Hz. Safiyye. Allah Teala hepsinden razı olsun radiallahu
anhüme. Bu sayınlanlar Hz. Peygamberin gerdeğe girdiği 11 hanımıdır. Siyer alimleri ile
diğer alimler arasında bunlarda ihtilaf yoktur. İmam-ı Azam el Vasiye adlı kitabında şöyle
diyor rahmetullahi aleyh ve aleyhim ecmain. Hz. Hatice’den sonra gelmiş geçmiş
kadınların en faziletlisi ilim itibariyle de Hz. Aişe validemizdir. O Müminlerin annesidir.
Zinadan ve Rafızilerın isnat ettikleri iftiradan beridir. Hz. Aişe hakkında nur süresi özel
olarak gelmiştir Kuran-ı Kerimde. Rafiziler Hz. Aişe hakkında dine imana sığmayan
vicdansız alçakça iftiraları vardır. Dolayısıyla Allah’a iftiradır, Kuran-ı Kerime iftiradır, Hz.
Muhammed’e iftiradır. Çünkü Nur Süresi Hz. Ayşe annemiz hakkında onun nur gibi
tertemiz kadın olduğunu Allah’u Teala ortaya koymuştur. Kuran-ı Kerim şahittir. Hz.
Ayşe’nin Ayşe’ye zina iftirasında bulunan kendisi veledi zinadır. Peygamberin hanımlarına
dil uzatanların kendisi Orospu çocuğudur onlar zina uşaklarıdır onlar. Ve dünyanın en alçak
şahsiyetleridir. Peygamber hanımları hiçbir Peygamberin hanımında geçmiştede, gelecektede
Hz. Muhammed’den önce hiçbir Peygamberin hanımındada bu sıfat zikredilmemiştir. Hepsi
namusludur. İffetlidir. Ayşe annemiz hakkında ise Kuran-ı Kerim nur suresi Allah kendi
şahittir. Dünya’da Peygamber’e onun hanımlarına dil uzatan dünyanın, ukbanın en
alçaklarıdırlar. Hz. Ayşe’ye bu o nur kadına, annemize iftira atan kişinin Kuran-ı Kerim
ayetlerini inkar eden bir kafir olduğu apaçıktır. Ayşe annemize kim dil uzatıyorsa o kızıl
kafirdir. Niye? Kuran-ı Kerim onun Nur Süresi onun hakkında geldi. Kuran şahit onun
tertemiz olduğuna. Alçak herifler, namussuz herifler, Peygamber’e ve Müminlerin annesine
Allah’a, Kuran-a iftira edecek kadar alçak herifler. Onun için İmam-ı Azam bu konuya işaret
ederek bakın ne dediler: ’’Hz. Hatice’den sonra gelmiş geçmiş diyor bakın dikkat edin gelmiş
geçmiş kadınların en faziletlisi Hz. Ayşe validemizdir diyor. Varmı bir diyeceğin? İmam-ı
Azam ehli beyti seven ve canını o yolda veren ulu bir şahsiyet. İmamların en büyüklerinden.
Hz. Ali’yi sevdiğini söyleyen, Peygamberi sevdiğini söyleyen Peygamberin hanımına iftira
edermi? Kızıl kafir bunlar, birde ben şuyum veya buyum diyor. Sen nesin sen bir kızıl
kafirsin. Ayşe annemize iftira eden Kuran-ı Kerimi inkar eden kafirdir. Biz Fatma
annemizede, Hasan, Hüseyin’e, ehli beytede, Hatice annemize ve diğer annelerimize toz
kondurmayız. Aklını başına al ey kafirin ağzına tükürdüğü herif. İslam düşmanı senin ağzına
tükürmüş bir zehirli iftira dolu sakız vermiş ağzına. Sen o kafir sakızı çiğniyorsun haberin
olsun. Müminlerin annesinin hakkında o dillerin çürüsün. O iftira eden dillerin. Kahrolasın,
alçak herifler.
43:38 Kıymetliler birde İmam-ı Azam imandaki şüpheleri gidermek için bakın ne diyor:
’’İman şüpheyi kabul etmez. İmanda herhangi bir konuda inanılması gereken bir
konuda şüphen varsa o şüpheyi derhal gidermen gerekiyor. Bakın ne diyor o büyük İmam
allameyi cihan olan, ilmiyle aydınlatan o İmam rahmetullahi aleyh ne diyor: ’’ Bir kimse
tevhit ilminin ince noktalarında bir şüphe içine girerse soracağı bir alim buluncaya kadar o
durumda Allah katında en doğrusu hangisi ise ona inanıyorum demesi
gerekir.’’ Bu şarttır, şarttır, şarttır. Hemen böyle diyecek. Gerçek bir alim arayacak. Onu
sormak için, buluncaya kadarda Allah katında en doğrusu hangisiyse ona inanıyorum diyerek
alim arayacak. Neme lazım değil, kulak şapıdarak gidersen o iman mahvolur gider.
Kendisinden bilgi öğreneceği ilim adamını aramak işini tehir etmek caiz değildir. Derhal
harekete geç, alime sormak için. Hakiki alime rastgele ona, buna soru sorulmaz. İlmi olana
soracaksın. Gerçek alime. Adam yanı başında ebcedi hevvazı bilmeyene tutuyor fetva
soruyor. O da cahil adam aklına ne gelirse onu konuşuyor ondan sonra fetva aldım diye
gidiyor. Bunlar zır cehalettir. Bunlardanda uzak kalınması gerekir. Böyle bir kişi bakın sorup
araştırmadan beklediğinden ötürü mazur kabul edilemez. Eğer alim aramıyorsa, o haldede
ölürse kafir gider. Mazur da kabul edilmez niye aramadın, niye sormadın? Allah’ın
sıfatlarından herhangi biri hakkında bilgi sahibi olmadığı halde bir ilim adamını
araştırmayıp beklerse, bir şüphe manasına geleceği için böyle bir kimse kafir olur.’’
demiştir. Gördünmü Allah’ın sıfatlarını bilmeden Allah’ı tanıyamasınki. Allah’ın
sıfatlarını bileceksin, doğru bileceksin.Gerçek alimden öğreneceksin. Bugünkü dünyada
Müslümanların bu konuda ne kadar gevşediğini görmekteyiz. İstisnalar hariç. İmana aykırı
düşen ve imanı sarsan şüpheler ve inkar durumlarıdırki, bunlar bir defa kesin kes doğru
bilgiyle tasdik edilmeli doğru bilgiye ulaşılmalıdır. Gerçek alime derhal sorulmalıdır. Ahirette
iman etmek ilgili hususlardır.
47:45 Yine İmam-ı Azam şeriata ait bazı hükümlerde duraklamış bir şey söylememiştir.
Çünkü bunlar İslam şeriatı dahilinde olan hükümlerdi. Ahkama(Hükümler. Kanunlar. Nizamlar)
dair meselelerde duraklamak ve ihtilafa düşmek rahmettir. Tevhit ve İslam inancına ait
meselelerde ihtilafa düşmek ise sapıklıktır. Buralarıda vatandaş ömründe hiç duymamış,
bilmiyor, duymakta istemiyor. İşte Müslümanlar ne hale geldiler, dili tevhit okuyor fakat içini
dolduramıyor. İçi boş. İçinde hak ilim olacak Allah’ı, Allah’ın kitabı, sıfatlarıyla, esmasıyla
tanıyacaksın. Hak ilimle. İnanılması lazım gelen hiçbir hükmü inkar etmeyeceksin. İnanılması
lazım gelen nelerdir. İşte İmam-ı Azam Kuran-ı Kerimi, İslam-ı özetliyor bu eserinde bizde
onun keşif notlarını veriyoruz. Ahkama dahil meselelerde duraklamak ve ihtilafa düşmek
rahmettir. Tevhit ve İslam inancına ait meselelerde düşmek ise ihtilafa düşmek ise sapıklıktır,
bidattır. İctihadi(Bilimsel görüş) konular müctehidin sahasındadır. Oradaki ihtilaflar
rahmettir. Ama itikadi, tevhit ve İslam inancına ait meselelerde ihtilafa düşmek
sapıklıktır, bidattır diyor. Şeriata ait hüküm ihtiva eden meselelerdeki hatalar affedilir.
Belki bu hükmü çıkaran sevapta alır. Bunlar ictihadi konular yine. Fakat usulu şeriat değil
bunlar fuhuru şeriat hakkında. Dikkat et buraya usulu şeriat inkar edilirse mahvoldun
gittin, ama furuhu şeriat, ictihada dayalı olan zamanın değişmesiyle efendim yeni
hükümlerin gelmesi. Yeni ictihatlar oluşması İmam-ı Azam bunu kastetti dikkat et bunlara
da. Tevhit inancına ait meselelerde ki hükümlerde hataya düşmek küfürdür ve günahtır. Bu
hataya düşenlerde mecbur değil menzurdur yani günahkardır. Tevhit inancına ait
meselelerdeki hükümlerde hataya düşmek küfürdür. Buda doğruyu araştırırken ve
gerçeklerle hareket ederken beşer(insan) iktizası(Gerekli olma) olarak böyle bir duruma
düşenlerden bahsedilmektedir.
51:35 Miraç’a inanmakta haktır. Hz. Peygamber salluallahu ve aleyhi vesellemin Miraç
haberi haktır. Miraç’ı inkar eden bidatcı ve sapıktır. Cesediyle birlikte göğe yüksek
makamlara kadar çıkması gerçektir. İşte bu konudada ayetin hükmü kesindir. Hadisin
rivayeti(bir haber veya sözü nakletme) ve dirayeti(Zekâ) ise zannidir. Miraç birkaç defa vuku
bulmuştur. Cennete kadar bir rivayete göre arşa kadar. Bir rivayete göre arşın üstüne
kadar gitmiştir. Arşın üstü “Denâ Fetedellâ, fekâne kâbe kavseyni ev edna.”
Makamıdır. Onun için kıymetliler miraçta haktır ve onu inkar eden bidatçıdır, sapıktır. İmam-ı
Azam bu konudada böyle buyurmuştur.
53:05 Şimdi sizlere Deccal, Yecüç Meçücün çıkması ve İsa aleyhisselamın inmesi
hakkındada İmam-ı Azam bakın delillere dayanarak bakın ne diyor: ’’Deccalın çıkması,
Yecüc ve Mecücün cıkması, Güneşin batından doğması, İsa aleyhisselamın gökten
inmesi sağlam haberlerle geldiği üzere diğer kıyamet alametlerinin çıkması haktır,
olacaktır. Allah dileyeni doğru yola sevk eder. ’’ İşte İmam-ı Azamın şimdi bunların
dayandığı delillerde bir bir gelecektir. Cenab-ı Hakk imanı kamil ve daim olan bütün amelleri
ihlaslı Salih olan kullarından eylesin.
Ders 23 bitti
Allah tealayı akılla tanımak farzdır 2:30
Allah'i tanımadan yapılan isler degersizdir 5:30
Allah kimseye tasıyamayacagı yükü yüklemez ve ondan azab etmez 8:30
Allah ezelden her seyi bilir, zulüm etmez, adaletini uygular 10:00
Peygamberler iman üzere ölmüstür 11:30
Peygamberlerden baska hic kimseye iman üzere ölmüs (cennetlik 18:30) diyemeyiz, onlarin imanı
garantilidir 13:00
imanla ilgili ilmi iyi bilmek gerekiyor 16:00
sahabeler korkuyla ümit arasindadır 17:30
cenaze hayirla/kötülükle anıldıgı zaman cennet cehennem müminlerin sahitligiyle vacib olur 19:00
Allah istedigini hidayete erdirir 23:00
Allah'im sirkten küfürden nifaktan siraktan kötü ahlaktan sana sıgınırım, bana dosdogru iman nasib
et 25:00
Tahir Kasim Ibrahim (70 günlük vefat), Fatma-Zehra (rütbe bakimindan üstün Hz. Ali'yle evli), Zeynep
(en büyük kizi - cocuklari Ali ve Ümame), Ümmü-Gülsüm, Rukiye Peygamber efendimizin cocuklari
(Tayyip-Tahir-Abdullah kücükken vefat etmis) 27:00
Tahir Kasim Ibrahim (70 günlük vefat), Fatma-Zehra (rütbe bakimindan üstün Hz. Ali'yle evli, 29
yasinda vefat - Hasan Hüseyin Muhsin (kücükken vefat) Hz. Peygamberin soyu sadece buradan
devam etmistir - serifler seyitler denir bunlara ), Zeynep (en büyük kizi - cocuklari Ali ve Ümame),
Ümmü-Gülsüm, Rukiye Peygamber efendimizin cocuklari (Tayyip-Tahir-Abdullah kücükken vefat
etmis) 27:00
Peygamber efendimizin hanimlari 11 tane ('Annelerimiz') - Hz. Haticetül Zehra, Haticetül Kübra, Aişe
binti Ebi Bekr, Hafsa binti Ömer, Ümmü Habibe binti Ebî Süfyan, Sevde binti Zem'a, Ümmü Seleme
binti Ebi Ümeyye, Safiyye binti Huyeyyi'l-Hayberiye, Meymune binti'l-Harisi'l-Lilâliye, Zeyneb binti
Cahşi'l-Esediye, Zeynep binti Hazime Cüveyriye binti'l-Hârisi'l-Mustalikıyyedir. 37:00
Hz. Haticeden sonra kadinlarin en faziletlisi Hz. Aisedir (Rafiziler alcakca zina iftirasi etmislerdir Hz.
Ayse Annemize (onun temizligi Kuran'da (Nur suresi) sabittir ) 38:00
iman süpheyi kabul etmez, onu gidermenin yolu bir Alim buluncaya kadar Allah katinda en dogrusu
hangisi ise ona inaniyorum demek ve mutlaka Alimi aramak 43:45
Ahkama ait meselelerde duraklamak ve ihtilafa düsmek rahmettir, Tevhid ve islam inancina ait
meselelerde ihtilafa düsmek sapikliktir47:00
itikadi, tevhid ve islam konularinda ihtilafa düsmek sapikliktir küfürdür 49:00
usulü seriat inkar edilemez, furugu seriat yeni hükümler caizdir 50:00
Miraca inanmak haktir, inkar eden sapiktir 51:30
Arsin üstü makami 52:00

Benzer belgeler