7 Kasim 2003 - KAHVE MOLASI

Transkript

7 Kasim 2003 - KAHVE MOLASI
Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 382
7 Kasým 2003 - Fincanýn Ýçindekiler
■
■
ISSN: 1303-8923
Arkadaþlarýnýza önermek
ister misiniz?
KISAYOLLAR
■
■
■
■
■
SON BASKI
kahvemolasi.com
Arþivimiz
Yazarlarýmýz
Manilerimiz
Forum Alaný
Ýletiþim Platformu
Sohbet Odasý
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
Kütüphane
Kahverengi Sayfalar
Medya
Ýletiþim
Reklam
Gizlilik Ýlkeleri
Kim Bu Editor?
KAPI KOMÞULARIMIZ
Ýlk travma ... Yanký Yazgan
Baskýn Oran Ne demiþ? ... Cumhur Aydýn
Almes Usulü Veda -2- ... Betül Ayhan
Boxing Helena ... Ahmet Altan
Telli Telli ... Ahmet Þeþen
Milenyumun Mandalý...Sait Haþmetoðlu
Dost Meclisi, Tadýmlýk Þiirler, Biraz Gülümseyin,
Ýþe Yarar Kýsayollar, Damak Tadýnýza Uygun Kahveler
Editör'den : Deðiþik bir konu!...
Merhabalar,
Bugün biraz farklý bir konuda dertleþeceðiz. Benden duymaya alýþýk olmadýðýnýz birkaç laf
edersem hazýrlýklý olun lütfen. Ýþin gerçeði lafa nereden gireceðimi de bilemedim bir türlü.
Yanlýþ anlaþýlmaktan korkarým. Sizden ricam, aþaðýdaki laflarý önyargýsýz okumanýz. Geçen
sürede birbirimize bukadar olsun güven verebildiðimize inanýyorum. Söyleyeceklerim aslýnda
bir yazýlý düþünme egzersizi olacak. Bugüne deðin birkaç dostumla paylaþtýðým düþüncelerimi
sizlerle de üleþmek, üleþtikçe güzelleþmek istiyorum ne yalan söyliyeyim. Uzatmayalým,
girelim lafa ucundan...
1,5 yýlý aþkýn süredir sizlere günün belli bir bölümünü hoþça geçirmenizi saðlayacak bir ortam
yaratmaya çalýþýyorum. Ortaya çýkan iþten ziyadesiyle gurur duyuyorum. Sizlerin takdiri,
yüreklendirici mesajlarý ile güç topluyor ertesi gün gene ayný çoþku ile yeni sayýyý hazýrlamaya
baþlýyorum. Nitelikten ödün vermemek adýna olabildiðince saf kalmaya gayret ediyorum.
Gelinen noktanýn da zirveye yakýn olduðunu hissediyorum. O yüzdendir ki birtakým endiþeleri
de birlikte yaþýyorum. Böylesi bir yayýn sürecinin zirveye varmasý ile düþüþe geçebileceði
endiþesi bu. Bugüne kadar karþýlýksýz olarak gönülden harcadýðým çabalarýn gün gelecek
yetersiz kalabileceðinden endiþe duyuyorum. Býrakýn birgün yayýnlanmamayý, birkaç saat
gecikme olduðunda bile sizlerden gelen mesajlar beni sonsuz mutlu ettiði kadar korkutuyorda.
Yüklendiðim sorumluluðu birgün yerine getirememe durumunda kaldýðýmda çok mutsuz
olacaðýmýn farkýndayým. Baþýndan sonuna kadar tek kiþi ile götürülemeyecek boyutlara
ulaþtýðýmýzý hissediyorsunuz sanýyorum. 'Yayýn Kurulu'na teþekkür eden mesajlar aldýðýmda
gülümsüyorum ve gururlanýyorum. Bu kadar çaba ile yapýlanlarý bile takdir ettiðinize göre,
demekki gerçekten bir yayýn ekibi olarak çalýþsak neler yapabileceðimizi hayal ediyorum
sürekli. Ancak nihayetinde bende sizlerden biriyim. Benimde hayata dair yükümlülüklerim
çuvalla sorunum var. Sizleri Kahve Molasýndan yoksun býrakmamak için göðüs germeye
çalýþtýðým pekçok engel var yaþadýðým. Beni aþtýðýna inandýðým KM'yi kendi sorunlarýmdan
soyutlama gereði ile karþý karþýyayým. Bunun da yolunun kendi ayaklarý üzerinde duran bir
yapýya kavuþmuþ 'Kahve Molasý'ndan geçtiðini düþünüyorum.
KM nasýl kendi ayaklarý üzerinde durabilir? Ýþte asýl mesele bu. Bu konuda birkaç dostumla
paylaþtýðým hayallerim, projelerim var kuþkusuz. Hatta birkaç adým atýlmýþý da var. Hayallerin
hepsinin ortak paydasý KM ailesini birarada tutmak, çoðaltmak ve herþeyden önemlisi daha
fazla memnun etmek. Her denklemde olduðu gibi bu hayal denkleminin de birkaç bilinmeyeni
var. En önemlisi de tahmin edebileceðiniz gibi para. Bugüne kadar birkaç lira için ortalýðý
kirletmemek adýna reklam bile almayan ben hayallerim için taviz vermeye hazýr hale geldim.
KM'yi paralý yapmak gibi komik bir düþüncem asla yok, olamaz da. Ancak bize yakýþýr
sponsor yada sponsorlarýn olabileceðini düþünüyorum. Hatta bazý hayata geçmeye hazýr
projelerde ortaklýk, imece usulü yardýmlaþma bile düþünülebilir diyorum. Þu ana kadar
söylediklerimin ýþýðýnda sizlerden fikir cimnastiði yapmanýzý, olanaklar dahilinde yakýn
çevrenizde sondaj çalýþmalarýna aðýrlýk vermenizi rica ediyorum. Olgunlaþmýþ projelerimi
dileyenlerle paylaþmaya hazýrým. Bu konuda yapacaðýnýz irili ufaklý her türlü katkýnýn size yol,
su, elektrik olarak geri döneceðini bizzat taahhüt ediyorum. Amacým köþe dönmek deðil,
baþladýðým iþi geliþtirerek uzun yýllar sürdürmek. Önünde sonunda, öyle yada böyle bu
hayallerin bir kýsmýný da olsa gerçekleþtireceðim. Ama ayný ailenin fertleri olarak zevk
aldýðýmýz bir iþte birlikte adým atmayý isteyebilecek kahveci dostlarýmý yok sayamazdým. O
nedenle kafamdakileri yazýlý olarak seslendirmeyi yeðledim. Bu konudaki görüþlerinizi benimle
paylaþmanýzdan sonsuz mutluluk duyacaðým. Önümüzdeki hafta sonunu bu konuyu da
düþünerek deðerlendirmenizi rica ediyorum. Her ne kadar sürç-ü lisan ettimse affola. Mutlu ve
umutlu haftasonlarý hepimize. Hoþçakalýn.
Bir sonraki sayýda buluþuncaya kadar bulunduðunuz yerden bir adým öne çýkýn. Sevgiyle...
Cem Özbatur
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Ýnsan'ca : Yanký Yazgan
Ýlk travma
Kafesteki yavru sýçanlardan birisi, annesi ona yüz
vermedikçe gidip gidip sürtünmeyi epey bir sürdürdü.
Her yaklaþýþýnda gördüðü bu yabancý muamelesine
akýl erdiremez bir tavýr takýnýyor, usanmaksýzýn
annesinin çevresinde dolanýyordu. Birkaç saatin
sonunda, kenara çekilip, önüne konan tabldot
yemeklere bile yüz vermemeye baþladýðýnda,
"anneden kötü muamele görmüþ yavru" için bir hayvan
modeli olmuþtu bile... Beyin dokusundan ve beyinomurilik sývýsýndan alýnan örneklerde anneden ilgi
bekleyip de alamadýðý saatlerin biyolojik yapý
üzerindeki etkilerini araþtýranlar, kortikotropin salgýlatýcý
faktörün (CRF) neredeyse iþ yapmaz durumda
olduðunu gördüler.
Annenin "kötü muamelesi" baþlamadan önceki düzeyinin çok altýna düþen CRF'nin ana görevi
stres dönemlerinde strese iliþkin bedensel düzenlemeleri yapan hormon ve peptidlerin (örn.
Kortizol) uygun salgýlanmasýn saðlamak... Oysa, kötü muamele gören yavrunun devamlý stres
hâli, vücutta strese iliþkin ne kadar hormon ve peptid varsa, hepsini kana salýverdirdiðinde,
telefonlarýn kilitlenmesine benzer bir þekilde, CRFyi köstekliyordu.
Yavru sýçanýn yemeden içmeden kesilmesine, köþedeki alkol biberonunda kendini teskin
etmesine ya da bir kenarda kös kös oturmasýna sebep olan durumun bir tür depresyon
olabilecðini düþünebilirsiniz. Peki, bir antidepresan kullanmak bu süreci tersine döndürebilir
mi? Sýçana 3 hafta süre ile paroksetin (bir tür antidepresif ilaç) verdiðinizde, iki þey oluyor:
CRF salgýlanýmý normale dönüyor. Sýçan hareketlenip kafesteki sosyal hayata, yiyip içmeye
geri dönüyor.
Geçmiþin yaralarý sarýlmýþ sayýlýr mý? Çocukluðunda ihmal edilmiþ, kötü muamele görmüþ
kiþiler depresyona girdiklerinde benzer bedensel deðiþiklikler oluyor mu? Amerikan Psikiyatri
Birliði'nin bu yýl San Fransisko'daki toplantýsýnda konuþmacýlardan Charles Nemeroff
insanlardaki CRF ve kortizol deðiþikliklerinin benzer olduðunu belirtti. Depresyonu etkileyecek
tedavilerin bu biyolojik deðiþiklikleri de düzeltmesi beklenebilir, eðer travma, hormonal
deðiþiklikler ve depresyon arasýnda bir iliþki var ise....
Ýlaç firmalarýnýn etkinliðinin fazlasýyla hissedildiði bir kongrede, CRF ve kortizolün etkilerinin
geri döndürülmesi için sadece antidepresanlardan söz edildiðini düþünürseniz, yanýlýrsýnýz.
Nemeroff ve arkadaþlarý çalýþmalarýnda, depresyon tanýsý konmuþ kiþileri çocukken "kötü
muamele" görmüþ olanlar ("kötü muamele gördüðünü, ihmal edildiðini düþünenler" belki daha
doðru bir terim olabilir) ile olmayanlar þeklinde iki kümeye ayýrýyorlar. Uygulanan tedavi ise üç
çeþit: yalnýzca kognitif-davranýþçý psikoterapi, yalnýzca antidepresan, hem antidepresan hem
psikoterapi. New England Journal of Medicine'de 2000 yýlýnda yayýmlanan çalýþmada,
psikoterapi olmadan uygulanacak ilaç tedavisinin daha ziyade "çocukluðunda kötü muamele
görmemiþlerde" (travmatize olmamýþlarda) iþe yaradýðý gösterilmiþ. Çocukluk travmasý olan
depresif kiþilerde ise, psikoterapi olmaksýzýn ilaçlarýn etkisi çok zayýf kalmakta...
Çocuðunu ihmal ettiðini, onunla yeterince ilgilenmediðini düþünen anne-babalar: Bu
eksiðinizin ne ölçüde kötü muamele ya da travma olabileceðini, çocuðunuza nasýl zararý
dokunacaðýný soruyor, suçluluk duygusu içinde kývranýyor olabilirsiniz. Ama, hiç yoktan, bir de
çocuðu depresif mi yaptýk diye dertlenmenize yol açmak istemem... Çocuðunuzu travmatize
etmeniz, onun biyolojik yapýsýný bozacaðýnýzý "garantilemez" (böyle niyeti olanlar varsa!). Zira,
ihmal edilmeye gelmeyenler, kolayca travmatize olanlar, stresin bedensel etkilerini kontrol
eden biyolojik dengelerin dýþ etkilere fazlasýyla açýklýðýný kontrol eden genlerden yana pek
þanslý deðiller... Dýþ etkiler, küçük yaþlardaki travmatik olaylar, "ihmal ve kötü muamele"
sayýlabilecek her þey dengelerini altüst etmeye yeterli oluyor. Çocuklarýn davranýþlarýndaki
bozulmalar bu altüst oluþun ilk iþareti... Kim kolayca travmatize olabilir, bunun nesnel
belirlemesini yapabilecek biyolojik testler henüz yok, ama dikkat daðýnýklýðý ya da hiperaktivite
diye bilinen durumdaki çocuklarýn en kolay incinenlerden olduðu biliniyor. Yaþananlarýn
travmatik olarak algýlanmasýný kolaylaþtýran bir biyolojik sisteme sahip olan bu çocuklara
"muamele"miz, gerekli gereksiz kortizol salýnýmýný, kortizolü gördü mü kana daha fazla
karýþan deðiþik sitokinleri ve CRFnin giderek etkisizleþmesini getiriyor. Beynimizin dýþ
dünyayla iliþkisini düzenleyen bölgelerinin iþlevlerini bozan bu karmaþýk görünen denge
deðiþikliðinin Türkçesi þu: Anne-babadan ihtiyaç duyulaný alamama, hayatýn tadýný daha
baþlangýçtan kaçýrabiliyor. Hayatýn tadýný almak için son fýrsat bu deðil bereket versin...
Yanký Yazgan
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Ankara'dan : Cumhur Aydýn
Baskýn Oran Ne demiþ?
31 Ekim-01 Kasým 2003 tarihlerinde Ankara Devlet Konuk Evi'nde Türkiye Barolar Birliði
tarafýndan "Sekseninci Yýlýnda Türkiye Cumhuriyeti" sempozyumu düzenlenmiþti. Cumhuriyet,
Siyaset ve Uluslararasý Ýliþkiler, Ekonomi, Sanat, Avrupa Birliðine Uyum Sürecinde Türk
Hukuku, Bilim ve Eðitim , Dünden Yarýna Üniversiteler baþlýklý oturumlarda birbirinden seçkin
konuþmacýlar bildiriler sundular.. Hýzlý ancak dikkatli bir bilanço çýkarma gayretiydi ortaya
konan.
Bense bugün sizlerle bu sempozyumda Baskýn Oran Hoca'nýn "Küreselleþme ve Baðýmsýzlýk
Ýkilemi" baþlýklý ilginç sunuþunu paylaþmak istiyorum.
Prof. Oran, kýsa bir bildiri özetini de dinleyicilere önceden ileterek yaptýðý konuþmasýnýn
giriþinde bazý tanýmlarý yerli yerine koymamýz gereðinden hareket etti. Küreselleþmeyi, onun
alt yapýsýný 'Uluslararasý Kapitalizm' olarak isimlendiren Baskýn Oran dünya tarihindeki
emperyal saldýrýlarý (aþamalarý olarak ta okunabilir.), akýlda kalacak tarihlere baðlýyarak üç
evreye yerleþtirdi. Daha büyük pazarlar elde etme amacýyla aþýlan kýrýlma noktasý tarihleri;
1490'lar ki, Batý Yayýlmacýlýðýnýn ve sömürgeleþtirmenin ortaya çýkmasý, 1890'lardan
baþlayarak sanayileþme ve tekelci kapitalizmin olgunlaþmasý ve nihayet 1990'lardan itibaren
devlet destekli kapitalizmin ve kontroldýþý sermaye hareketlerinin ulusal sýnýrlarý silikleþtirmesi.
Ancak Baskýn Hoca her tarihin simgesel kullanýldýðýný, örneðin 1970'lerde çokuluslu þirketlerin
ortaya çýkýþýný, 1980'lerde Ýletiþim Devrim'inin hýzlanmasýný ve 1990'nýn baþýnda Sovyetler
Birliði'nin çökmesinin son evreyi daha iyi tanýmlayacak satýr baþlarý olduðunu da anýmsattý.
A.Ü. Siyasal Fakültesi Öðretim Üyesi Dr. Baskýn Oran her evrenin uygarlýða çeliþkili etkilerini;
sömürme ve geliþme, geliþmeyi aktarma gibi baþlýklarla kýsaca düþündürttükten sonra
bireylerin ve halklarýn özgürlüðünden buna karþýlýk devletlerin baðýmsýzlýðýndan söz
edilebileceðini belirtti. Ona göre her iki kavramda da temel özellik "sýnýrlýlýk"tý. Bireylerin
özgürlüðü bir baþka bireyin özgürlüðünü tehdit ettiðinde sona eriyordu ayný þekilde devletlerin
baðýmsýzlýðýnýn da ülkelerin iç yapýsýndan ve dýþ güçlerin getirdiði sýnýrlamalardan etkilenen,
yeniden þekillenen bir baðýmsýzlýk sýnýrýna sahip olacaðý açýktý.
Baskýn Oran daha sonra Türkiye örneðinde baðýmsýzlýðýn iç ve dýþ dinamiklerden nasýl
etkilendiðinin izahýna koyuldu. Oran'a göre, halkýn etki yapabileceði, yöneticilerin daha iyiye
ya da daha kötüye götürebileceði, iç dinamiðimizin baðýmsýzlýðýmýzý sýnýrlayan, dýþ
politikamýzý etkileyen unsurlarýný üç baþlýkta toplamak olasýydý. Bunlardan birincisi, "askeri"
olandý ve yýllardýr Silahlý Kuvvetlerin ülkedeki rolü'nün ve Türkiye'nin emperyal devletlerce bir
"ileri karakol" olarak görülüp deðerlendirilmesi'nin sancýlarýný çekmekteydik. Diðer yandan da,
"Güvenlik Devleti-Hukuk Devleti" sarkacýnda sallanýyorduk. Ýkinci 'baðýmsýzlýðý sýnýrlayan iç
dinamik-arka plan' "ekonomik"ti. Dýþ Borç/Gayri Safi Milli Hasýla (GSMH)oraný 1981, 1991,
2001 yýllarý için sýrasýyla 0.23, 0.33 ve 0.57 olarak gerçekleþmiþti. 'Dýþ Ticaret /GSMH oraný'
ise yine ayný yýllar için 0.19, 0.22 ve 0.41 olarak izlenmekte idi. Diðer yandan 'Borç Faizleri
/Vergi Gelirleri oraný 0.06, 0.31 ve 1.03 ' þeklinde ortaya çýkýyordu. Bu oranlardaki artýþlar,
baðýmsýzlýktaki azalýþlar olarak okunabilirdi. Nihayet bizim icadýmýz 'banka
hortumlama/GSMH' oraný ise içler acýsýydý. Ýçleri boþaltýlan bankalar milli hasýlanýn üçte birini
kemirmiþlerdi. Ýç dinamik-baðýmsýzlýk iliþkisinde sorgulanan üçüncü baþlýk ise "siyasaltoplumsal" konularla baðlantýlý olandý. Oran'a göre iki taraftan çekilen Ýslamcýlýk ve askeri
baþarýlardan sonra gelen Tatilya'ya çocuklarýn götürülmesi ve Vanspor'a yardýmla sýnýrlý kalan
sivil adýmlar Kürt Sorununu 2000'li yýllarla taþýmýþtý. Bu kadar iç kamburu olan bir ülkenin
baðýmsýzlýðýndan söz etmek neredeyse olanaksýzdý.
Dýþ Dinamikler ve baðýmsýzlýk baþlýðýnda ise, Prof. Baskýn Oran yine üç temel unsurdan söz
etti. Ne ki bunlara yerel güçlerin etki yapmasý son derece zordu. 'Uluslararasý sistem' ki birinci
alt baþlýktý, son yüz yýlda gevþek iki kutuplu sistem, egemensiz sistem, katý iki kutuplu sistem
gibi durumlarý geçtikten sonra bugün dengesiz sistem, hegoman devlet durumunu
yaþamaktaydý. Ýki kutuplu sistemde ya da egemenlerin birbirini yediði, kontrol ettiði
dönemlerde küçük milletlerden onlarýn milliyetçiliklerinden söz etmek olasýydý ancak hegoman
devlet karþýsýnda ulusal devletçiklerden söz etmek abesle iþtigaldi. Ýkinci alt baþlýkta
küreselleþmenin altyapýsý konuþulmalýydý ve Oran'a gore Çok Uluslu Þirketler (ÇUÞ) ve
dahasý spekülatif sermaye, hegoman devletin bile kontrol edemediði bir yeni oluþumu ortaya
çýkarmaktaydý. 60 000 ÇUÞ, yarým milyonu aþan þubeleriyle dünya ticaretinin %70'ni
yönlendiriyordu. Nihayet dýþ dinamikler ana þemsiyesinde üçüncü alt baþlýk küreselleþmenin
üstyapýsýyla ilgili olandý ve pankartlardan, markalara süzülüþü anlatmaktaydý.
Gelelim Baskýn Oran'ýn konuþmasýnýn sonuç bölümüne. Oran'a göre küreselleþme'nin
altyapýsý olan uluslararasý kapitalizme direnmek olasý deðil. Hatta tartýþýlmamalý bile.
Küreselleþmenin üst yapýsý kültürü ise bir yandan kapitalizmin yarattýðý ortak yaþama biçimi
olarak algýlamak olasý. Ancak Baskýn Oran bu çerçevede emperyal devletlerin; farklý
kültürlerin, azýnlýklarýn uyum içinde, sorunsuz yaþamalarýný da gözettiðini, asýl bu konuda
sorun çýkarmamanýn her þeyden daha önemli olduðunu vurguladý.
Prof. Oran'ýn açýklamalarý ýþýðýnda ne ulusal devletler kalmýþtý, ne de onlarýn baðýmsýzlýklarý..
Göreli özerkliði elde tutmanýn biricik unsuru (kuþkusuz ekonomi ve siyasayý da olumlu
göstergelerle çalýþtýrarak) tüm azýnlýklarýn haklarýnýn korunmasý ve geliþtirilmesidir. Hoca'ya
göre aslýnda bu bir insan uygarlýðý derdidir, azýnlýklarýn kollanmasý kuþkusuz ülke insanýnýn da
kollanmasý, uygarlýk düzeyinin yükselmesi anlamý taþýmaktadýr.
Belki Hoca bu sözcükleri kullanarak vurgulamamýþtý ama yinelemek gerekirse, büyük
canavarlarý kýzdýracak ulusal söylemlerden, bu söylemlerin kontrol dýþýna taþýyabileceði
azýnlýklar ihlallerinden mutlaka kaçýnýlmalýydý. Belki bu þekilde, büyükler bizlerin yaþamda
kalmasýna izin verebilirlerdi.
Kabul etmek gerekir ki Oran'ýn açýklamalarý ülkede ve dünyada geçmiþ ile bugün
yaþananlarýnýn nedenlerini, durumu açýklama da son derece anlaþýlýr tanýmlar ve baðlantýlar
ortaya koyuyordu. Konuþmasý bittiðinde, Baskýn Oran'a yöneltilen bir dizi soru arasýnda iki
tanesi de bana aitti ve þöyleydi:
" Türkiye'nin baðýmsýzlýðýný neredeyse ortadan kaldýrdýðýný savladýðýnýz iç dinamiklerdeki
olaðanüstü olumsuz durumun ortaya çýkmasýnda altmýþ yýllýk yönetimlerin payý ile emperyal
devletlerin müdahalelerini (payýný) nasýl yorumlamak gerekir?" Oran Hoca bu sorunun yanýtýný
dýþ siyaset'le ilgili kendi kitabýný incelersem açýklamalarý bulabileceðim þeklinde yanýtladý.
Hoca'ya ikinci sorum ise þöyleydi: " Emperyal güçlere ve küreselleþmeye direnmenin
olanaksýz ve hatta mantýksýz olduðunu savlýyorsunuz. Böyle bir düþünce biçimi, ruh hali
1920'ler Anadolu'suna hakim olsaydý, Türkiye Cumhuriyeti ortaya çýkar mýydý?"
Bu ikinci sorumun yanýtý, biraz da panel sonrasý ilave açýklamalarla netleþti. Sayýn Baskýn
Oran'ýn bazý açýklamalarýnýn "kayýt dýþý" olmadýðýný ve bendenizin de doðru anladýðýný
varsayarak yanýtý þöyle paylaþmak olasý: Bugün kendisi tarafýndan tek nefes alma yönü
olarak gösterilen 'azýnlýklara' insanca yaþama olanaðýnýn yaratýlmasý ve sürdürülmesi,
1920'lerin Anadolu'suna da dayatýlmýþtý ve Cumhuriyetle gerçekleþtirilen deðiþimler aslýnda
Osmanlý'da birkaç yüzyýldýr yabancý ülkelerin isteði ve desteði ile olgunlaþan daha 'batýca'
yaþamanýn uzantýlarýydý. Mustafa Kemal'in tarihteki özgün rolü ise, egemen devletler birbirine
düþmüþken ortamý iyi deðerlendirip, tarihin ancak o diliminde mümkün olabilen bir karþý çýkýþ
ile yeni ülke sýnýrlarýný ortaya koyabilmesiydi. Bunun için halký örgütlemesiydi.
Geldik azcýk uzayan bizim yazýmýzýn da sonuna.. Prof. Baskýn Oran'ýn onca geliþmeyi
açýklamadaki konuþma tutarlýðýný ve nesnelliðini teslim etsekte; özellikle sonuç yorumlarýnýn,
diðer bazý gruplarýn yaný sýra, en kibar deyimle 'büyük bir güvenilmezlik sorunu yaþayan'
medyamýzýn birçok malum üyesince dile getirilenlerle, önerilenlerle ne kadar da büyük bir
benzeþme içinde olduðunu gözden kaçýrmak neredeyse olanaksýz..
Bu benzerlik açýkçasý benim aklýmý çok karýþtýrdý! Yoksa medyada kirlenme filan yok (onu biz
uyduruyoruz), insanlar yalnýzca görüþlerini mi beyan ediyorlar? Ya da bu beyanlarda
bulunanlarla, güvenirliliðinin, kirliliðin bir ilgisi mi yok?
Hocamýz konuþmasýndaki bunca geniþ açýklamalarý bizim nasýl uysal uysal oturmamýz,
yalnýzca onlarýn dediklerini yerine getirmemiz gerekliliðini anýmsatmak ve baþta azýnlýklar
olmak üzere insan haklarýna da özen gösterirsek paçayý kurtaracaðýmýza bizleri inandýrmak
için mi etti?
Sonradan çok düþündüm. Prof. Baskýn Oran konuþmasýnda bunca kelamý niye etti?
Peki, ben bunca kelamý buraya niye taþýdým?
Sahi niye taþýdým?
Cumhur
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Kaþif Kahveci : Betül Ayhan
Almes Usulü Veda -2Yüzümü yýkamak için çýktýðýmda yolum refakatçi odasýna düþüyor. Refakatçi odalarýnda kapý
her açýldýðýnda korkuyla o yana döner insanlar. Kötü haber vermemenin sevinciyle "sigaram
bitmiþ" deyip cebimdeki paketi çýkarýyor ve bir sigara yakýyorum, kimse üzerinde durmuyor.
Sevgilisi gelmiþ. Almes bak kim gelmiþ. Nasýl tanýþtýracaðým diye boþ yere stres yapmýþsýn
onca zaman.
- Ya ben babama nasýl takdim edeceðim onu.
- Pek muhterem babacýðým, damadýnýz Murat Bey teþrif ettiler dersin.
- Dalga geçme be deli, senide görücez.
- Ne görücen kýzým ben kaçacam bilmiyor musun. Hem masrafsýz, hem pratik.
- Yazýyorum bak bunlarý.
- Ýstediðin yere yaz, iþime gelmezse çamur yaparým. Ne uðraþýyorsun yahu onlar kendileri
tanýþýrlar.
- Aþkým ben gelmesem, sen gidip babamla tanýþsan olmaz mý?
- Aþkým saçmalamaz mýsýn lütfen!! Ne diyeceðim ben babana? "Merhaba efendim ben
kýzýnýzý almaya gelmiþtim de" O da hemen paket yapar dimi.
- Ya abi üzmeyin kendinizi bu kadar, sen Kemal Amca'yý bu kýzdan kurtarýyorsun ya, paketle
birlikte plaket bile verir sana.
- Þiþko kapasana sen çeneni.
- Ýþinize gelmedi dimi Almes hanfendi. Ayrýca sensin þiþko.
Yine Almes'li sinemaskop anýlar… Almes bak ben sana söylemiþtim boþa sýkma canýný diye.
Ýþte tanýþmýþlar bile. Murat Nermin Teyze'nin elini tutmuþ, Nermin Teyze yine aðlýyor. Ben
içeri girince Murat kalkýp yanýma geliyor, sarýlýyoruz. Daha önce hiç bu kadar sýký sarýlmýþ
mýydýk? Hatýrlamýyorum. Ne kadar öyle kaldýk? Saçlarým ýslanmýþ. Neden ýslandý saçlarým?
- Ýyi misin?
- Ýyiyim.
- Hadi sen kayýnçonla yukarý çýk
Murat kafasýný sallýyor sadece. Almes'in abisine bakýyorum, gözlerini 'tamam' anlamýnda
kýrpýp kalkýyor yerinden. Murat kaðýt havlu rulosundan yýrtýlýp mendil olarak görevlendirilmiþ
bir parçayla gözyaþlarýný siliyor. Diðer gözünden akanlarý ellerimle silip "þþþþ" diyorum
sadece, yine kafasýný sallýyor. Ne demek bu 'þþþþ'? Aðlama anlamýnda bir emir kipi mi yoksa
anne ve babasýnýn yanýnda daha güçlü görünmemiz gerektiðini anlatan bir hatýrlatma mý?
Anlamý her ne ise Murat anlýyor ve kafasýný sallýyor. Murat'ýn yerine ben oturup Nermin
Teyze'nin elini tutuyorum.
- Kutay
- Efendim.
- Isýtýcýya su koymuþtum, kahve yaparsýn dimi Murat'a.
Kutay baþýyla onaylayýp "Sen de bir þeyler ye" diyor. Bu kez ben onaylýyorum baþýmla.
Nermin Teyze aðlýyor… Kim bilir Almes'li hangi anýlarý hatýrlýyor þimdi.
- Aðlama Nermin Teyze, çok dua ettik, iyileþecek.
- Ýnþallah yavrum, inþallah.
Nermin Teyze niye aðlamasýn? Keþke ben de aðlayabilsem… Býrakýn aðlasýn Nermin Teyze,
içindeki zehir dökülür belki biraz.
- Efe nerde Kemal Amca
- Eve gönderdik.
- Ýyi yapmýþsýnýz mahvoldu çocuk.
- Duþ alýp geri gelirim dedi ama annesi söz verdirdi, uyuyup sabah gelecek.
- Bu gün geldi dimi o da?
- Hýý, býrakmamýþ hocasý önce, son maça da çýkacaksýn demiþ.
- La havle yaaa.
- Yok, çýkmamýþ zaten maça, bu gün konuþtuk hocasýyla, mahsus býrakmamýþ, biraz kendine
gelsin diye.
- Hadi ya, bende sinirlenmiþtim ne biçim adam diye.
Sessizlik… Yine sessizlik. Bozmalý bu karabasan sessizliði.
- Yemek yediniz mi siz?
- Yedik. Senin sandviçin de dolapta, hiç olmazsa atýþtýr biraz kýzým.
- Yok Kemal Amca yaa, caným bir þey istemiyor.
Baþýmý Nermin Teyze'nin göðsüne yaslayýp farkettirmemeye çalýþarak aðlýyorum. Nerdeyse
içimden aðlýyorum gibi bir þey. Nermin Teyze Almes'in saçlarýný okþar gibi okþuyor saçlarýmý,
Almes'in saçlarýna da deðen elleriyle. Nermin Teyze'nin kalbi, göðüs kafesinden kaçmaya
çalýþýr gibi atýyor. Yine ýslanýyor saçlarým. Geldiðimden beri aðlýyor Nermin Teyze. Bir insanda
bu kadar gözyaþý birikebilir mi? Gözyaþý da amipler gibi bölünerek mi çoðalýyor, ondan mý
bitmiyorlar hiç?
- Ben yukarý çýkayým da Kutay gelip uyusun biraz.
- Kýzým sende uyu biraz, çok yoruldun. Bir anlamý yok orada beklemenizin.
- Yok Kemal Amca ben yolda uyudum zaten. Hem Murat'ý da yalnýz býrakmayalým.
- Arkadaþlarýnýz gitti mi?
- Bilmiyorum ki teyzecim, belki kafeteryadadýrlar.
- Hepiniz saðolun kýzým, yalnýz býrakmadýnýz bizi.
Söyleyecek bir þey bulamýyorum. Islak yanaklarýna minik bir öpücük býrakýp kalkýyorum
yanýndan. Kendimi odalardan birine kapatýp sabaha kadar aðlamak istiyorum. Ama hangi
odaya? Benim hissettiðim tek odada Almes öyle tepkisiz yatýyor. Orada aðlarsam
uyandýðýnda kýzar bana.
Yukarý çýktýðýmda Kutay'ý kapýnýn yanýna oturmuþ sigara içerken buluyorum.
- Yasak deðil mi burada sigara içmek?
- Baþlatma þimdi yasaðýndan.
- Gel þurada çamaþýr odasý var, ben orada içiyorum.
Ýkimiz de yere oturup birer sigara daha yakýyoruz.
- Þebo
- Hý?
- Almes ölmeyecek dimi?
- Ölmeyecek.
Kelime olarak bile yakýþtýramýyorum Almes'e ölümü. Sesimin titrediðini ben bile fark ediyorum,
tüm heceler boðazýmda düðüm olup, ses tellerimi yýrtarak çýkýyor dudaklarýmdan.
- Sende inanmýyorsun.
- Allah'tan ümit kesilmez.
Çocuklar gibi hýçkýrýklarla aðlamaya baþlýyor Kutay. Ne yapacaðým ben þimdi? Ne olur
aðlama. Ben de aðlamaya baþlarsam bir daha ikimizi de kimse susturamaz. Sigarasýný
marleylerin üzerinde söndürüp hýçkýrýklarýný omzuma gömüyor. Ben baþýmý arkaya yaslayýp
bir sigara daha yakýyorum. Gözlerimi her kapadýðýmda Almes'in muzurluk yapan küçük
çocuklar gibi haylaz gülümsemesi beliriyor gözlerimin önünde, Kutay'ýn saçlarý da ýslanýyor bu
sefer.
Devam edecek…
BeT
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Marangoz, Bahçývan ve de Kahveci : Ahmet Altan
Boxing Helena
Ben film seyretmeyi bilmezdim eskiden. Ekranda ne görürsem ona bakar, alegorik
yaklaþýmlardan habersiz, öylece, yüzeydeki hikayeye takýlýr, salatalýk gibi girdiðim sinemadan,
hýyar gibi çýkardým.. Anlamazdým bir þey.. Hem anlamaz hem de konuþurdum, bayýr aþaðý
yuvarlanan boþ gaz tenekeleri gibi..
Sonra sonra, insanýn kuyruðu çýkar gibi bir akýl, bir derinlik oluþtu bende, ve baþka hikayelerin
de anlatýldýðýný anladým yüzeyde görünen hikayenin altýnda.
Boxing Helena, Helena'yý Hapsetmek.. olarak çevirirsek yanlýþ olmaz sanýrým. Bu filme takýlýp
kaldý aklým bir süredir. Olaðanüstü güzel, sosyal ve popüler bir kadýn, ve tesadüfen
karþýlaþtýðý bu kadýna aþýk olup büyük acýlar çeken, iletiþim sorunlarý içinde kývranan zengin,
asosyal bir cerrah. Bu ikilinin deli ötesi hikayesi etrafýnda geliþiyor olaylar.
Ýzlememiþ olanlar için kýsaca hatýrlatalým. Çevresinden kimsenin haberi yokken, bir sebeple
kadýn cerrahýn evine gidiyor, adamý ziyarete, adam evde biraz aþýrýya kaçýyor, kadýn evden
kaçmak, oradan uzaklaþmak istiyor, ve acele ve biraz da korkuyla geri geri kaçarcasýna
çýkarken evden, aniden gelen bir kamyon çarpýyor kadýna, ve kaçýyor araç.. Doktor bunu
fýrsat bilerek kadýný içeri taþýyýp evinde ameliyat ediyor. Daha sonra da tesadüfen þahit olduðu
birkaç telefon etme, ya da kaçma giriþiminden rahatsýz olup, her kaçma denemesinde uyku
ilacý enjekte edip, evdeki ameliyatlarý sürdürüyor, taa ki kadýn iki kol ve iki bacaktan yoksun,
bir torso olarak kalana kadar.
Çýlgýn doktor, hergün sabah iþe giderken kadýnýn aðzýna besliyor kahvaltýsýný. Ve akþam
geldiðinde önce banyoya götürüp yýkýyor kadýný, en güzel giysilerini giydirip, kendi elleriyle
makyaj yapýp, saçlarýný tarýyor Helena'nýn. Böylece, çeþitli olaylarla sürüyor film..
Biz toplum olarak konulara siyah ve beyaz olarak yaklaþmayý seviyoruz. Ara renkler yok
bizde. Ben de ilk izlediðimde adamý anlayamamýþtým. Nasýl olur da böyle bir þeyi yapabilir bir
insan diye. Sonra sonra, bunun bir ara renk sorunu olduðunu düþündüm, ikili iliþkileri
sorguladým.. Ve dehþetle gördüm ki, benim kurguladýðým bir sürü iliþki de dahil olmak üzere,
pek çok iliþki aslýnda Helenayý hapsetmek üzerine kurulu yazýk ki.
Özgürlükten dem vurur, övgüler düzeriz özgürlüðe. Yalandýr bu, belki kendi adýmýza
özgürlüðü özlüyor, istiyoruzdur, ama karþýmýzdakine asla uygun görmez, bahþetmeyiz bunu.
Güvensizliðin dalgalarý sürekli çarpar kýyýlarýmýzda.. gece gündüz, durmaksýzýn. Bu dalganýn
sesi hiç kesilmediðinden olsa gerek, rahatsýzlýðýmýz bitmez ve özgürlüksüz iliþkilere yöneliriz.
Nasýl olur da bir insan bir insaný hapsedebilir?
Hiç kafese yeni girmiþ kaplan gördünüz mü? Vahþi hayvan sürekli gidip gelir kafesin içinde.
Ters giden birþeyler olduðunun-taa derinlerinde-farkýndadýr. Adýný koyamaz belki.. Ama ha
bire, durmaksýzýn, ara vermeksizin, yemek yiyip su içmeksizin gider gelir kafeste.. Gece
gündüz.. Çok hazin bir manzaradýr bu... Bilinçsiz bir bilinç vardýr, çünkü özgürlük doðasýnda,
damarlarýnda, hücrelerinde olan bir hayvandýr söz ettiðimiz. Ýþte bu doðasý nedeniyledir ki, ha
bire gidip gelir kafeste, neyi neden yaptýðýný bilmeksizin.. Bitap düþene kadar sürer gider bu
umutsuz yürüyüþ... Ve bir gün bakarsýnýz ki, bir köþeye umarsýzca kývrýlmýþ, patilerini yalýyor.
Sanki yýllardýr orada, o kafesin içindeydi, ve asla hiçbir zaman özgür olmamýþtý.. Ani ve keskin
bir kabul ediþtir bu. Ve bundan sonra, belki de özgürlüðünü verseniz de artýk alacak gönlü,
özlemi kalmamýþtýr, kim bilebilir? Herþeye karþý kayýtsýz, ilgisiz bir yaþantýyý, alýþkanlýklar ve
tekdüzeliðin tembel sükuneti içinde sürdürüp gider artýk.
Ýþte kurup geliþtirdiðimiz iliþkiler de genellikle bu biçimde yazýk ki. Sonunda kendimizi de
karþýmýzdakini de özgürlükten uzak, kayýtsýz ve umutsuz hale getirmeyi nasýl da beceririz.
Nasýl da beceririz hayatý monoton bir film haline dönüþtürmeyi.
Amaç bu deðildir þüphesiz, ama sonuç genelde bu olur. Zorunlulukla yapýlmýþ seçimler
deðersizdirler. Sürekli göz hapsinde ve denetimde tuttuðumuz eþimizin sadakati için, sadakat
diyebilir miyiz? Peki eðer özgür olsaydý, yine ve hala onun seçimi olacaðýmýzý düþünebiliyor
muyuz? Özgür olsaydý eðer, istediðini yapabilseydi, bize karþý duygu ve davranýþlarý deðiþir
miydi? Bu tehlikeden kaçýnma güdüsüdür insan iliþkilerini tahakküm altýnda tutan. Özgür olup
doðal seçim olduðunu bilmek (ya da denemek) yerine, hapis olup birliktelikleri riske
atmamak..
Özgür iliþkiler kurup geliþtirebilmesi için insanýn, öncelikle özgüveninin saðlam olmasý gerekir.
Birey olmayý baþarmýþ olmalýdýr insan. Baþkasýna baðýmlý olmaksýzýn ayakta durmayý
becerebilecek, entelektüel açýdan ve hatta ekonomik açýdan baðýmsýz bireyler olmalý ki, en
azýndan özgür bir iliþkiden sözedebilelim. Bu yapýda iki insan, eðer iliþkileri bir de sevgi temeli
üzerinde kurulmuþsa, bence pek korkmamalýlar diðerini kaybetmekten. Böyle bir tehlikenin
kapýlarýný çalma olasýlýðý az gibi görünüyor. Son zamanlarda sýkça aþktan söz ediyoruz.. ama
iþin bu taraflarýný da düþünmek zorundayýz.
Aþkla sevdiðimiz birisini hapsetmeden, özgür býrakarak sevebilmenin yollarýný aramak bulmak
zorundayýz.. Bu çabaya deðer, çünkü aþkla sevdiðimizi kaybetmememizin yolu buradan
geçiyor..
'Sevgili Ziya Akça Kayar ve Sevgili Leyla Ayyýldýz'a katkýlarýndan dolayý teþekkürlerimle'
Ahmet Altan
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Eniþte'den Eriþte'ler : Ahmet Þeþen
Telli Telli
Sýcak Yunan ezgisine M.Mungan'ýn güzel sözlerinin katýlýmýyla oluþan ve bir zamanlar
beðeniyle dinlediðimiz; "Telli telli telli..." diye baþlayan þarkýsý geliverdi aklýma Yeni
Türkü'nün. Bulmacada; "Bir saz veya baðlama çeþidi" sorusuna Ýkitelli cevabýný yazarken
mýrýldanmaya baþladým ve sonra bunu "Bir kýsým medyanýn Babýali'yi terkedip toplandýklarý
yeni Ýstanbul semti" diye de sorabileceklerini düþündüm ayný cevap için. Bir yandan
bulmacaya devam ederken bir yandan da kaseti dinlemeye baþladým ve ayný þarkýnýn; "Yenik
düþüyor her þey zamana, biz büyüdük ve kirlendi dünya" sözleriyle irkildim. Telli telli..
Kirlenen dünya baþta Ýkitelli.. Sözüm ona bir takým kelli felli ( aslý kerliferli imiþ ) adamlar,
bundan kelli medya bizden sorulur diye giriþtikleri iþin bir garip çiftetelli olduðunun ne kadar
farkýndalar acaba ? Ýlk zaman 2 telli kemanla çalýndýðýndan bu ismi alan çiftetelli, kýzlarýn
grup halinde oynadýðý bir Orta Anadolu oyunu. Kemalpaþa Çiftetellisi diye Ege yöresine has
bir çeþidi daha var ki; aþk ve yaþama sevinci üzerine biraz hüzün katýlmýþ gibi. Týpký, Yunan
kültürünün Hasapikos, Zeybekikos ile beraber 3 temel oyun havasýndan biri olan çiftetelli
gibi. Kültürlerin içiçe girdiði gördüðünüz üzere besbelli.. Zamanla geliþen teknoloji, tel sayýsýný
da arttýrýp üçtelli saz ile oynatmýþ bizleri.. Daha sonra 4 telli, 6 telli ve 12 telli versiyonlarý da
çýkýnca araya biraz klarnet, biraz kanun biraz da bas gitar ile ne harikalar yaratýrým diyen Laço
Tayfa çýkývermiþ günümüzde ve olmuþ sana nefis bir çiftetelli..
Graham Bell'i telefonlarýn aslý da ikitelli, full-duplex veya half-duplex data hatlarý sarmýþ her
bir yanýmýzý, biraz çengelli olsa da internet hýzýmýzý belirleyen iþte bu data hattý, yani bir çift
tel sonuçta. Hesap meydanda, Ali'nin sýrt numarasý 49 ise Veli'nin deðil mi elli ? Sayýlar iþin
içine girince bir ezgi daha takýlýverdi dilime : "Kaptan bu bizim yaðýmýz deðil mi ?" diye
baþlayan senfoni "Shell Rotella yirmi elli.. hey !" diye bitiyordu hey gidi günler hey ..! "Vay
canýna sayýn seyirciler bu gol kaçar mý ?" diye heyecanýný bizlerle paylaþan deðil miydi Spiker
Güneþ Tecelli ? Show TV'nin bir yarýþmasý var idi; "Hop Terelelli Tek Soruda 250". Trajedi ve
Komedi klasiði ise 80'li yýllarda olmuþtur sanýrým. "Benim adým Þaþmaz Bekir, beþer þaþar
þaþmaz Beþir, kafamý kullanýp kendime güvenli bir yol seçtim, Banker Kastellii.." þarkýlý
reklamlarýna kanan binlerce insanýn ( babam dahil ) yediði vurgun unutulur mu ? Madem
teknolojik sazlar da geliþmiþti, elektro telli sazlar eþliðinde saðolsun Orhan Baba bize vermiþti
bir teselli.. Bu ilk hortumlama davasýný bir teselli ile atlattýðýmýzý sananlar yanýlýyor..! Bir
rivayete göre ayný Banker Kastelli, güfteci Þemsi Belli'nin; "Bir yangýnýn külünü yeniden
yakýp geçtin" güftesine nazire yaparcasýna ille de bu adama para kaptýracaðým diyenleri bir
kez daha yangýndan geçirmiþ. Konu ile bilgimiz sadece Ýkiçeþmelik semtinin mahallesi olan ve
halk dilinde Kestelli diye adlandýrýlan semtte oturmadýðý ve batan bankalarýn mütevelli
heyetinde hiç mi hiç bulunmadýðýdýr. Tipinin de mafya filmlerindeki þiþko ve purolu adam olan
Joe Viterelli ile hiç bir benzerliði yoktur. Soyadý uygun olsa da Ýtalya'ya yerleþmemiþtir
Anadolu Ajans muhabiri Þenhan Bolelli gibi.
Yýllardýr Ýtalya'da Ýnter Milan kulübünün sponsoru olan Pirelli, lastikteki ünüyle bir zamanlar
bir model çýkarmýþtý Çinturato diye. Belki de bu Çinturato Pirelli, bir zamanlar Fiat'ýn eski
sahibi olan Giovanni Agnelli'nin Murat 124'lerine takýlmýþtýr ne dersiniz ? Ýtalya'ya girince;
alýmlý cazibeli anlamýna gelen gelgelli sözcüðünden yola çýkarak, hem 70'lerin sexy
oyuncularýndan Laura Antonelli, hem Baba filminde Apollonia adlý Yunanlý kýzý oynayan
Simonetta Stefanelli ve hem de Bernardo Bertolucci ve Tinto Brass'ýn popo deyince ille de
kadroya kattýðý Stefanie Sandrelli söz etmeden geçilecek isimler deðil dedim kafiyeli
tellerimiz açýsýndan. Bir de Tarkan'ýn ikizi denen Peter Facinelli varmýþ. Ýtalya'ya girince
çýkýlmaz oluyor iþin içinden, ....elli'den kurtulmak ne mümkün. Soluksuz devam ediyorum sizin
için seçtiklerimle. 6 dilde þarký söyleyen cazcý Anna Maria Castelli, gitarist-vokalist blues
söyleyen Rita Chiarelli, müzisyen Gino Vanelli, ünlü caz gitaristi John Paul Pizzarelli ve caz
kemancýsý Stephane Grapelli müzik dünyasýndan. Yazar Giorgio Manganelli, Margherita
Manzelli ve özellikle çiçek resimleriyle ünlü Maria Grazia Luffarelli ressamlar, kukla sanatçýsý
Maria Signorelli, Yoldaþlar filminin yönetmeni Mario Monicelli, "Who is the boss ?" dizisinin
baþ karakter oyuncusu Tony Micelli, Tex-Zagor-Mister No gibi çizgi romanlarýn sahibi ve çizer
Sergio Bonelli yanýsýra pipo konusunda Savinelli, gömlekte Ravelli, çanta-cüzdan-ajanda
üreticisi Nazareno Gabrielli, silah markasý Benelli, hele hele Pavarotti'nin veliahtý kabul
edilen kör tenor Andrea Bocelli ve ünlü "dance of the hours" eserinin sahibi Amilcare
Ponchielli söz edilmeden geçilemez. Adam olacak çocuk nasýl ..okundan olursa belli 10
yaþýnda senfoni bestelemiþ iþte bu Ponchielli. 12 yaþýnda baþýna çarpan top nedeniyle kör
olan tenor ise, yýlmayýp bir de avukat olmuþ üstelik. Bizim avukat olarak bildiðimiz ise sadece
Petrocelli. Bir zamanlarýn TV dizisinde rol alan sevimli Antonio ( sonradan Tony adýný alýp
ABD vatandaþý olmuþ ). Veliaht tenorun kafasýna topu atan elbette ne 1982 Dünya Kupasý
finalinde golü atan Tardelli olmuþtur, ne saðbek Moreno Torricelli, ne Allessandro Altobelli,
ne degaj yapýp topu saha dýþýna atan 143 kez milli olma rekorlu Ýsveç'li kaleci Thomas
Ravelli, ne de formasýný kafaya geçirip tribünlere ilk kez koþan beyaz saçlý dede futbolcu
Fabrizio Ravanelli.. Bir ilginç rekor da Minelli elbette. New York NY ve Cabaret filmlerinin
Liza'sý, artist anne Judy Garland ve yönetmen baba Vincente ile birlikte Oscar kazanan tek
ailedir herhalde. Ne Machiavelli ve ne de küçük fýçý anlamýna gelse de içi dolu turþucuk olan
büyük rönesans ressamý Allessandro Di Mariano Filipepi Botticelli için Kahve Molasý'nda yer
darlýðý çekeriz sanýrým. Benzer þekilde Evangelisto Torricelli. Açýk hava basýncý üzerine
deneyleriyle bilinen bu Ýtalya'nýn, bu güzel ve açýk havada aklýmý baþýmdan almasý hususunu
ben de anlamýþ deðilim.
"Ýtalya'nýn Kardeþleri" anlamýna gelen milli marþlarýnýn Brothers karþýlýðý Fratelli kelimesinin
yanýna "Lord of the Rings" gibi "il signore degli Anelli" kelimesindeki yüzük sözcüðünü de
ekleyelim. Unutulmamasý gereken bir de Carlo Coterelli var, hani adýný sular seller gibi
ezberlediðimiz bir zamanlar IMF Türkiye Masasý Þefi. Biliyoruz ki; askerlik zaten 8.5 milyon
IMF bedelli ( italyancada "casius belli" savaþ sebebi anlamýnda imiþ veya ayný anlamda daha
güzeli casus belli ), düðüne fratelli olarak kimin katýldýðý da belli, hele þu Gancelli ( Kýbrýs'ta
demir bahçe kapýsý anlamý varmýþ ) konusunu arabýn çiftetellisi yalelli gibi uzatmanýn ne
manasý var, ver ve de kurtul diyen ikitelli medyasýnýn da desteðiyle, siz de giriverin
kapýsýndan fratelli, olsun AB karamelli, yoksa kapanacak kapýlar temelli...
Üzerime çökünce Torricelli, baþlamýþ olsam bile telli telli, geleceðim yer terelelli...
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Milenyumun Mandalý : Sait Haþmetoðlu
Editör'den Önemli Not:Sevgili Sait Haþmetoðlu'nun e-romaný görsel öðelerle
süslendiðinden, aþaðýdaki adresten tek týklamayla zevkle okuyabilirsiniz. Üþenmeyin...
Týklayýn... Ayrýca bugünden itibaren duygu ve görüþlerinizi yorum olarak yazabilirsiniz.
http://www.kahvemolasi.com/xfiles/mandal_1.asp
Devamý yok. BÝTTÝ
[email protected]
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Dost Meclisi
Fotoðraf: Þeref Bilgi
<#><#><#><#><#><#><#>
Kahve Molasý'nýn sürekli ve sabit(!?) bir yazar kadrosu yoktur. Gazetemiz, siz sevgili kahvecilerden gelen
yazýlarla hayat bulmaktadýr.
Her kahveci ayný zamanda bir yazar adayýdýr. Bu bölüm sizlerden gelecek minik denemelere ayrýlmýþtýr.
Yolladýðýnýz her özgün yazý deðerlendirilecektir. Siz sevgili kahvecilere önemle duyurulur.
Kahve Molasý bugün 3.702 kahveciye doðru yola çýkmýþtýr.
Yukarý
Tadýmlýk Þiirler
AKDENÝZ YARAÞIYOR SANA
Akdeniz yaraþýyor sana
Yýldýzlar terler ya sen de terliyorsun
Ayný ýslak pýrýltý burun kanatlarýnda
Hiç dinmiyor motorlarýn gürültüsü
Köpekler havlýyor uzaktan
Demin bir çocuk aðladý
Fatmaným cumbadan çarþaf silkiyor yine
Ali Dumdum anasýna sövüyor saatlerdir
Denizi tokmaklýyor balýkçýlar
Bu sesler iþte sessizliðini büyüten toprak
O senin sardunyalar gibi konuþkan sessizliðini
Hayatta yattýk dün gece
Üstümüzde meltem
Kekik kokuyor ellerim hâlâ
Senle yatmadým sanki
Daðlarý dolaþtým
Ben senden öðrendim deniz yazmayý
Elimden düþmüyor mavi kalem
Bir tirandil çýkar gibi sefere
Okula gidiyor öðretmenim
Ben de ardýndan açýlýyorum
Bir poyraz çizip deftere
Bir de var sýrf ebabil
Dönüyor dönüyor baþýmda
Senle yaþadýðým günler
Gümüþ bir çevre oldu ömrüm
Deðince güneþine
Neden sonra buldum o kaçakçý maðrasýný
Gözlerim kamaþýnca senden
Ölüm belki sularýndan kaçýrdýðým
O loþ suda yýkanmaktýr
Durdukça yosundan yeþil
Kulaç attýkça mavi
Ben düzde sanýrdým yýkýntým
Örenim alkolik âsarým
Mut'un doruðundaymýþým meðer
Senle çýkýnca anladým
Eski yunan atlarý var hani
Yeleleri büklümlü
Gün inerken de öyle
Aðaçtan izdüþümleriyle
Yürüyor Balan Tepeleri
Yürüyor bölük bölük can
Toplu bir güzelliðe doðru
Kadýným
Yaraþýyorsun sen Akdeniz'e
Can Yücel
Yukarý
Biraz Gülümseyin
Emekli Casus!...
Yukarý
Ýþe Yarar Kýsayollar - Þef garson: Akýn Ceylan
http://www.denizfeneri.org/
...Her þey 1998 yýlýnda bir çatý altýnda yardýma muhtaç insanlara biraz olsun destek olabilme
umuduyla baþladý. Deniz Feneri Yardýmlaþma ve Dayanýþma Derneði her geçen gün büyüdü,
daha geniþ kitlelere ulaþmaya baþladý. Ýnsanlarýmýzýn gözünde öyle bir güven oluþturdukki,
baðýþçýlarýmýz akýllarýnda hiç bir soru iþareti kalmadan, gönül huzuruyla yaptýlar yardýmlarýný...
http://www.tcyov.org
TÜRKÝYE ÇOCUKLARA YENÝDEN ÖZGÜRLÜK VAKFI - Yasalarla ihtilafa düþen gençlerin
kendine yeterli, donanýmlý, sosyal yaþama olumlu þekilde katýlmalarý için çalýþmalar yapan
Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfý (TÇYÖV) sanatla rehabilitasyon çalýþmalarýný
aralýksýz sürdürmektedir.
http://www.beyoglubeyoglu.com/
Beyoðlu ve çevresinde eðlence, dinlence ve genel amaçlý ulaþabileceðiniz bir çok adres için
baþvurabileceðiniz hoþ bir kaynak. Beyoðluna gitmeden önce bu sayfalarý incelerseniz,
aradýðýnýz türde yerleri bulmanýzý kolaylaþtýracak yönde hoþ tavsiyeler bulabilirsiniz.
http://www.inferno.ie/Cowmov.html
Ýneklerin niye bacaklarý var? Hiç merak ettiniz mi. Ben merak ettim ve kýsa bir araþtýrma
yaptým. Gördüklerim karþýsýnda ne kadar þaþýrdýðýmý anlatmama gerek yok sanýrým. En iyisi
ekteki kýsayolu týklayýn ve eðer ineklerin bacaklarý olmasaydý neler olabileceðini sizler de
görün.
[email protected]
Yukarý
Damak tadýnýza uygun kahveler
Windows Startup Inspector v1.0 [736KB] W98/2k/XP FREE
http://www.mywebattack.com/gnomeapp.php?id=107300
Farkýnda olmadan Windows'un açýlýþýna pekçok programýn gelip oturduðuna ve her açýlýþta
kullanmadýðýmýz pekçok programýn yüklenerek belleði iþgal ettiðine þahit oluruz. Ýþte bu
program baþlangýç programlarýný görüp elemenizi, istemediklerinizi otomatik açýlýþtan
kurtarmanýzý saðlýyor. Bana kalýrsa tüm Windows kullanýcýlarýnýn yanýbaþýnda olmasý gereken
bir program.
Yukarý
http://kahvemolasi.com/sayilar/20031107.asp
ISSN: 1303-8923
7 Kasým 2003 - ©2002/03-kahvemolasi.com
istanbullife.com
Kahve Molasý MS Internet Explorer 4.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiþtir.
Uygulama : Cem Özbatur - Her hakký saklýdýr. Yayýn Ýlkeleri

Benzer belgeler