2009 Yılı - 3. Sayı - Temmuz - Ağustos - Eylül

Transkript

2009 Yılı - 3. Sayı - Temmuz - Ağustos - Eylül
başyazı
Trafikte yayalar ve
Ankara’da bariyerler...
Prof. Dr. Süleyman PAMPAL
Genel Yayın Yönetmeni
Türkiye’de özellikle kent içi yollarda, cadde ve sokaklarda, araç önce-
line dönüştürülmesinin bir sonucu olarak yaya ölümlerinde yüzde 250
likli bir trafik düzeninin varlığını sanırım hepimiz her gün gözlemleriz.
artış meydana gelmektedir. Bunun nedeni bellidir; yayalar hak ve so-
Yaya geçitlerinde, hatta ışıklı geçitlerde bile yayalar kendilerine ait
rumluluklarını bilmemekte ya da kullanmamakta, araçlar ise hızlarını
olan geçiş hakkını kullanmakta çekingen davranmaktadır. Araçların
otoyolda oldukları zannıyla ha babam arttırmaktadır. Sonuç; utanç ve-
her halükarda önceliği olduğunu baştan kabul edip ona göre davra-
rici boyutlarda yaya ölümleri, asfaltta üzeri gazete ile örtülmüş ceset
nır, onların geçişini bekler. Nasıl ki kadınlarımızın önemli bir kesimi,
sayısında meydana gelen anormal artışlar…
haklarının farkında değildir, erkeğin şiddet kullanmasını bile boynunu
büküp kabul eder; “Kocam değil mi, hem sever hem döver.” yaklaşı-
Belediye, yayaların yaya geçitleri dışından geçmesini önlemek için bazı
mıyla kaderine razı bir davranış sergilerse, yayalarımız da kendilerini
tedbirler alıyor Ankara’da. Bunların en yaygını da demir parmaklıklar-
daha güçlü olduğunu düşündükleri araçlara yol vermek zorunda kabul
dan oluşan bir bariyerle caddeleri boydan boya kapatmak. Bir başka
etmektedir. Halbuki ışıklı geçitlerde kendilerine ayrılıp işaretlenmiş
uygulama ise bazı yerlerde geçit vermeyecek şekilde çalı türü bitkiler
alanda, yayalara yeşil yandığı zaman onlar geçecek, araçlar bekleye-
hatta sık ağaçlarla kaplayıp, kapatmak. Demir parmaklıklara dönecek
cektir. Ayrıca ışıklı olmayan ama yatay ve düşey işaretlerle yaya ge-
olursak; tam bir komedi; daha doğrusu gülünür mü, ağlanır mı türün-
çidi olarak işaretlenmiş yerlerde kendileri geçene kadar araçlar bek-
den trajikomik bir durum. Parmaklıklar, Osmanlı motifleri benzeri
lemek, yayalara ilk geçiş hakkını vermek zorundadır. Gerçi yayaların
ucu sivriltilmiş, oldukça kalın ve çoğu çok kaba ve en önemli özelliği
yaya geçitlerini kullanmak gibi bir alışkanlıkları da yoktur ya… Kızılay
farelerin bile geçmesine izin vermeyecek kadar sık olması. “Kelebek
civarında yaya hareketlerini gözlemleyecek olursanız karşınıza çıkan
konmuş” argo deyimine taş çıkartacak kadar estetikten uzak ve ama-
tablo şudur; yapılan çoğu hilkat garibesi üst geçitler asla kullanılma-
ca uygun olmayan bu bariyerler yayaların azmini asla kıramıyor; on-
makta, nadiren geçen “saf yayalar” dışında kuşlar tarafından kullanıl-
lar bir şekilde bunları aşıyor ama bu durumun birilerinin işine yarıyor
maktadır. Yaya geçitleri de oldukça tenhadır. Zaten yaya geçitlerinin
olması gerek. Bu kadar yaygın yapıldığına göre. Düşündüm taşındım
çizgileri silinmiş ya da araçlar tarafından işgal edilmiş durumdadır.
Sinyalize kavşaklarda bile araçların arasında köşe kapmaca oynayan
yayaları görebilirsiniz. Kızılay-Kolej arasındaki yol kesiminin hemen
her yerinde yayaların karşıdan karşıya sürüler halinde geçtiğine tanık
olursunuz. Bu yayalar, 65 km hızla giden bir aracın çarptığı yayaların
yüzde 85’inin öldüğünden, geriye kalan yüzde 15’inin de ağır yaralandığından yani çok yüksek risk altında olduğundan habersiz bir şekilde
geçiş yapmaya devam etmektedir.
bulamadım. Olsa olsa bu bariyerleri yapan firmalar üç beş kuruş fazla
kazanır diye düşündüm. O kadar ama yapılan bu uygulama insan onuruna yakışmıyor. Nasıl ki fareler burunlarının girdiği yere girip çıkabiliyorsa bizim yayalar da geçer diye düşünüp burunları bile sığmayacak
sıklıkta parmaklıklar yapalım geçemesinler diye düşündüler sanırım
ama faydasız. Çünkü yayalarımız evelallah bu bariyerleri aslanlar gibi
aşıyor! Bari masraf yapmayın. Demirciler nasılsa ekmek parasını bir
şekilde kazanır. Kent caddelerini, sokaklarını çirkinleştirmeyin. Otu-
Bu durumun bir sonucu olarak ülkemizde ve özellikle Ankara’da trafik
rup yayaları eğitin, onlar da insan gibi kendilerine yakışacak şekilde
kazalarında yaya ölümleri kabul edilebilir sınırların çok üzerindedir.
yaya geçitlerini kullansınlar. Bu çağda bu uygulama, hem de başken-
Son yıllarda tüm kavşakların alt-üst geçişler şeklinde katlı kavşak ha-
te… Ankara’ya hiç yakışmıyor doğrusu. İlgililerin bilgisine sunulur…
Temmuz - Ağustos - Eylül 2009 | Ankara Trafik Vakfı
SAYI 34 / YIL 7
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2009
Yönetim Yeri ATESTAŞ
Ankara Trafik Eğitim ve Sağlık Hizmetleri A.Ş.
8. Cadde 86. Sokak No:2/1 Öveçler - ANKARA
Tel: 0312 472 37 37 - 473 04 23
Faks: 0312 473 04 28
www.ankaratrafikvakfi.org
Ankara Trafik Vakfı Dergisi
Yayın No: 3304
Yayın Türü
Yerel Süreli Yayın
ATESTAŞ adına
İmtiyaz Sahibi
Mümtaz Fahri AYKIRI
Genel Yayın Yönetmeni
Süleyman PAMPAL
Genel Koordinatör
Hüseyin KILAVUZ
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Hüseyin BEKTAŞ
Yayın Kurulu
Ahmet ÇİÇEK
Ahmet KUŞGÖZ
Timuçin ONURSAN
Zeki AYDIN
Yapım/Organizasyon
CAST GRAPHIC
Tokdemir Ajans Prodüksiyon - Organizasyon Yayıncılık Ltd. Şti.
Turan Güneş Bulvarı 4. Cad. 90. Sok. 1/3
Yıldız - Çankaya/ANKARA
Tel: 0312 440 87 07(Pbx)
Faks: 0312 440 12 92
www.tokdemirajans.com
Baskı
Evren Yayıncılık ve Basım San. Tic. A.Ş.
www.uneryayincilik.com
Ankara Trafik Dergisi, ATESTAŞ adına Cast@Graphic Ajans
tarafından yayınlanmaktadır.
YÖNETİM YERİ (ATESTAŞ) ÜCRETSİZ
YAYIN ORGANIDIR.
Reklamların sorumluluğu reklam veren
firmaya ait olup, Cast@Graphic Ajans
hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Dergide yayınlanan yazılar
yazarların düşüncelerini kapsamaktadır.
ISSN 1304-4842
Trafik medeniyet göstergesidir
Celal Uzunkaya
Emniyet Genel Müdür Yardımcısı ve
Trafik Hizmetleri Başkanı
Trafik kazaları ortopedik yaklaşım
Prof. Dr. A. Mehmet Demirtaş
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilimdalı
> > içindekiler
Sumela (Meryemana)
Manastırı
Çocuk trafik eğitim parkları
Araş. Gör. Ayşegül ERCAN
Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü
Trafik Planlama ve Uygulaması ABD
Karayolu güvenliği
ve trafik polisi
Dr. Reha Erhan
Polis Akademisi Başkanlığı
Trafik Araştırma Merkezi Müdürü
kurum
Celal Uzunkaya
Emniyet Genel Müdür Yardımcısı
ve Trafik Hizmetleri Başkanı
4
Trafik medeniyet
göstergesidir
Emniyet Genel Müdür Yardımcısı ve Trafik Hizmetleri Başkanı Celal Uzunkaya
ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızda trafik kazalarının nedenlerini, sonuçlarını ve
yaptırımları konuştuk. Uzunkaya, istatistiklerden yola çıkarak verdiği bilgilerin
yanı sıra gerçekleştirdikleri projelere de değindi. Toplumsal farkındalık yaratmaya
yönelik olarak yediden yetmişe kadar herkese ulaşmayı amaçladıklarını ifade eden
Uzunkaya, kurumlar arasında işbirliği sağlamak gerektiğinin altını çizdi.
Yurdun pek çok ilinde görev aldınız ve bugün Emniyet Genel
Müdür Yardımcılığı ve Trafik Hizmetleri Başkanlığı görevini ifa
ediyorsunuz. Genel bir değerlendirme ile başlarsak; Türkiye’de
trafikle ilgili acil çözüm bekleyen konular nelerdir? Trafik Hizmetleri Başkanlığı’nın yürüttüğü projelerden bahsedebilir misiniz?
2007 yılının Aralık ayında Balıkesir Emniyet Müdürlüğü’nden Emni-
trafik kazaları sonucu tam olarak 4228 insan hayatını kaybetti ve biz
bir o kadara yakın kişinin de trafik kazaları sonrası tedavi sürecinde
hayatını kaybettiği yönünde değerlendirme yapıyoruz. 184 bin insan
yaralandı ve sakat kaldı. Trafik kazalarının 2008 yılı itibariyle ülkemize
reel maliyetinin 13 ila 15 milyar TL civarında olduğu değerlendiriliyor. İnsan kaybı, üretim kaybı, diğer pek çok kayıplarla birlikte böyle
büyük bir tablo ortaya çıkıyor. Biz bunu şöyle tanımlıyoruz; her yıl ülkemiz, bir ilçe merkez nüfusu kadar insanı trafik kazalarında kaybe-
yet Genel Müdürü Yardımcılığı’na atandım. O tarihten itibaren Trafik
diyor. Her yıl bir il merkez nüfusu kadar insanı da trafik kazalarında
Hizmetleri Başkanlığı’nı da ifa ediyorum. Trafik; ülkemizin, dünyanın
yaralı veya sakat olarak topluma iade ediyor. Oysa ülkemizde yüzde
temel sorunlarından birisi. Trafik kazalarıyla ülkemizde de dünyada da
12’nin üzerinde bedensel engelli insanımız zaten var. Biz buna her yıl
her yıl binlerce, on binlerce insan hayatını kaybediyor ve milyonlarca
on binlerce yeni trafik engellilerini de dahil ediyoruz. Dünyada her yıl
insan da yaralanıyor veya sakat kalıyor. 2008 yılı itibariyle ülkemizde
1 milyon 250 binin üzerinde insan trafik kazalarında ölmektedir. Yine
her yıl 50 milyon civarında insan
yaralanmakta ve sakat kalmaktadır. Bu da tabii Dünya Sağlık
Örgütü’nün dünya ölçekli olarak
trafikle ilgili verdiği raporlardan
ortaya çıkıyor. 15-19 yaş grubu
ölümlerde dünyada trafik kazası
sonucu ölümler 1. sırada; 10-14
ve 20-24 yaş grubu ölümlerde de
2. sırada yer alıyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre ülkemizde bilinen tüm ölüm nedenleri arasında, trafik kazası sonucu ölümler
üçüncü sırada yer alıyor. Bununla
ilgili ülkemizde durum nedir, ne
yapılıyor, ne yapılması gerekir
diye
baktığımızda;
ülkemizde
Mayıs sonu itibariyle 14 milyon
kayıtlı aracın, 20 milyon civarında da sürücünün bulunduğunu
biliyoruz. 2007-2008 yılları rakamlarıyla ülkemizde her yıl ortalama 800 bin ila 1 milyon 200 bin
arasında yeni sürücünün ve yeni
aracın trafiğe çıktığı bir tablo var
önümüzde. Bu tabloya göre gün
ortalaması 2500 civarında. Biz
diyoruz ki bu 2500 aracın hepsini
otomobil varsaysak; bu otomobiller trafikte hiç yürütülmeden,
sadece park edilecekleri alanlara
duyulan ihtiyaç miktarı nedir?
Hesapladığımızda en az 3-3,5 m
genişliğinde 12,5 km’lik günlük
alan ihtiyacı olduğu görülüyor.
Oysa günümüzde bırakın her gün
bunların park alanı için 12,5 km
alan kazandırmayı, özellikle büyük
kentlerde her geçen gün daha da
daralan hareket alanlarıyla, trafik
alanlarıyla karşı karşıya bulunuyoruz. Ne yazık ki ülkemizde ulaşım en çok karayolu üzerinden
yapılıyor. Ülkemizde karayolu
taşımasının diğer tüm taşımalarla
birlikte payına baktığımızda; yüzde 92 oranında yük taşımasının
ve yüzde 95 oranında da yolcu
taşımasının karayolu üzerinden
yapılmakta olduğunu görüyoruz.
Oysa Avrupa ülkelerinde -özellikle Avrupa Birliği ortalamalarına
göz attığımızda- yük taşımasının yüzde 45’i karayolu üzerinden, yolcu taşımasının da yüzde
79-82’si karayolu üzerinden yapılıyor. Diğer taşıma sistemleri;
demiryolu, denizyolu ve
havayolu taşımaları
toplam taşıma
içerisinde
yüzde
50
civarında bir paya sahip Avrupa
ülkelerinde ama bizde bunların
toplam payı yüzde 10’un altında.
Bundan şuraya gelmek lazım; ülkemizde ulaşımın hemen hemen
tamamının karayolu üzerinden
yapılması, karayolu taşımasını
ve karayolu trafiğini son derece
önemli kılmaktadır. Son yıllarda
özellikle karayollarımızda bölünmüş yol olarak tanımlanan -duble yol diye de ifade edilen- yol
ağlarıyla ilgili yoğun yatırımlar ve
çalışmalar sonucu bugün otoyollarla birlikte toplam 14 bin 500
km civarında bölünmüş yolumuz
bulunuyor. Devlet karayolları ve
il yolları uzunluğu ile birlikte tümünün 64 bin km olduğunu, köy
yollarını da kattığımızda 350 bin
kilometreye yakın bir yol ağına
sahip olduğumuzu görüyoruz.
Oysa bu kadar karayolu ağırlıklı
bir taşımanın olduğu coğrafyada
yol ağımızın -özellikle bölünmüş
yol, oto yol ağımızın- pek çok
alternatif zenginlikleriyle
Her yıl ülkemiz, bi
ilçe merkez nüfusur
kadar insanı
trafik kazalarında
kaybediyor. Her
yıl bir il merkez
nüfusu kadar
insanı da trafik
kazalarında yaralı
veya sakat olarak
topluma iade
ediyor.
5
kurum
6
Aslolan insanların i,
kusur işlememeler
trafik kazasına
sebebiyet
vermemeleri,
e
insanların ölümün
a
ın
ar
al
yaralanm
.
yol açmamalarıdır
ak
ac
ay
ğl
Bunu sa
temel çizgi de
toplumun trafik
bilincinin, trafik
kültürünün, trafik
yaklaşımlarının,
algılamasının
yükseltilmesi,
duyarlılığının
arttırılmasıdır.
birlikte daha yaygın olması ve
ve il yolunda ve tüm şehirlerimi-
polisi” projesi. Ülkemizde bugün
hizmete sunulması gerekmekte-
zin, ilçelerimizin merkezlerinde
2010 km otoyolumuz var; yılsonu
dir. Üç tarafı denizle çevrili olan
trafik görevlilerimiz görev yap-
itibariyle yapımı devam edenlerle
bir ülkede denizyolu taşımasının
maktadır. Bunların da bugünkü
birlikte otoyol uzunluğumuzun
yük ve yolcu taşımadaki payının
sayısı 22.500’dür ve bu hizmetleri
2336 km olması hedefleniyor.
süratle arttırılması gerekmek-
ifa eden 4200 civarında motorize
Bu 2010 km’lik 18 ilin sınırlarıyla
tedir. Bugün denizyolu taşıma
ekip faaliyet yürütmektedir. Son
bağlantılı olan otoyollar üzerinde;
payının yüzde 1’ler civarında ol-
dönemde birtakım beldelerin ilçe
günün 24 saati görev yapacak,
duğu bir ülkeyiz. Keza havayolu
olması, yeni yerleşim yerlerinin,
tam donanımlı, teknolojinin en
taşımasının son yıllardaki büyük
ilçe merkezlerinin Jandarma’dan
üst düzeyde kullanıldığı; kamera
açılımlara, yatırımlara rağmen
Polis’e devredilmesi, yeni emni-
radar ve benzeri gereçlerin, tab-
hala yüzde 2’ler-3’ler civarında
yet birimleri kurulması ve bura-
let bilgisayarların, kaza inceleme
olması, bu alanda da daha çok
larda da emniyet ile ilgili trafik
bilirkişi kitlerinin setlerinin de
mesafe almamız gerektiğini orta-
yapılanmalarının getirilmesi ne-
bulundurulduğu motorize ekiple-
ya koyuyor. Yine yapımı, konforu
deniyle trafik personeliyle alakalı
ri ve bunların özel beceri isteyen
ve güvenliği itibariyle karayoluna
artan ihtiyaçlar da göz önünde
kullanımlarında görevlendirilecek
göre çok daha ucuz, çok daha gü-
bulundurulduğunda
anda
personelin istihdam edileceği bir
venli olan demiryolu taşımasının
7000 civarında trafik polisi ihti-
denetim alanı oluşturacağız. Çün-
toplam taşıma payı içerisindeki
yacımızın olduğunu görüyoruz.
kü son yıllarda otoyollarımızdaki
oranının arttırılması gerekiyor.
Bu hizmetler ifa edilirken 4000’in
kazalarda belli bir artış trendi ol-
üzerinde trafik personelinin trafik
duğunu görüyoruz. Özellikle araç-
tescil ve denetleme gibi idari kı-
ların hızlarına bağlı kaza artışları
var; bunun daha düzenli, kesintisiz bir denetimle kontrol altına
alınmasını hedefliyoruz. Bunlarla
ilgili araçların alımı, dizaynı ve
teknoloji donanımları şu anda
yapılma aşamasında. Ayrıca bir
taraftan da görevlendirilecek personelin özel eğitimlerini yapıyoruz
ve 2009 yılının ikinci yarısında bu
otoyol trafik polisi alanını kontrol
altına alacak çalışmayı başlatmış
olacağız.
Gerçi son yıllarda özellikle büyük
kentlerimiz arasında -İstanbulİzmir, İstanbul-Ankara-Eskişehir
bağlantılı, Bursa bağlantılı gibidemiryolu taşımasında, hızlı tren
taşımacılığında oldukça mesafeler katedildi. Büyük kentlerde
raylı sistemli taşımalar, kent içi
trafiğinin rahatlatılması, toplu
taşımın güçlendirilmesi, iyileştirilmesi anlamında ilgi alanı haline
geldi ama bugün hala demiryolu
taşıma payının da son derece düşük olduğu bir ülkeyiz. Neticede
demiryolu, denizyolu ve havayolu
paylarının arttırılacağı, karayolu
payının da yüzde 90’lardan yüzde
80’lere-70’lere-60’lara
indirile-
ceği bir süreç, ülkemizin orta ve
özellikle de uzun vadede ulaşım
ağıyla ilgili önemli hedefi durumundadır ve çalışmalar da bu
yönde geliştirilmektedir. Bizler
karayolu trafiğini, şehirlerarası
yolları, il yollarını ve tüm kentlerimizin, ilçelerimizin merkez tra-
şu
sımlarda çalıştığını biliyoruz. Bu
idari kısımlarda büro hizmetlerinde çalıştırılan personelin de en
kısa zamanda trafiğin denetlenmesi için sokağa, trafik alanına
çıkarılması gerektiğini düşünerek
Bakanlık olarak geçtiğimiz yıl
Maliye Bakanlığı, Devlet Personel Başkanlığı ve DPT ile gerekli
yazışmalar yapılmak suretiyle
2500 civarında sivil personel,
sözleşmeli personel alımıyla ilgili bir talepte bulunduk. Henüz
o süreci tamamlayamadık. Eğer
2500 civarında sivil, sözleşmeli,
yetişmiş, uzman bilgisayar ve
benzeri kullanım yeteneği yüksek
personel alırsak bugün 4000’in
üzerinde trafik polisi ile ifa edilen
büro hizmetlerini bu personele ifa
ettirmek suretiyle, o hizmetlerdeki personelimizi trafiğin denetimi
için dışarıya çıkaracağız. Böyle
bir projemiz ve hedefimiz var.
2009 ve takip eden yıllar için
düşündüğümüz “Trafik Çocuk
Kulüpleri” projemiz var. Bu proje esasında toplumun trafiğe
hazırlanmasında, trafik kültürüne, trafik yaklaşımlarına, trafik
bilincine ulaştırılmasında uzun
vadede son derece yararlı olacağını düşündüğümüz önemli bir
proje. 4-14 yaş grubu çocuklarımızı hedef alan, ilk etapta da 15
milyon civarındaki gencimizin bu
fiğini trafik hizmetleri anlamında
Bir diğer projemiz Sayın Bakanı-
eğitim alanı içerisine çekilmesi
denetliyoruz, tanzim ediyoruz. 32
mızın 2009’un başlarında kamu-
planlanan bir proje. Milli Eğitim
bin km civarında devlet karayolu
oyuyla da paylaştığı “otoyol trafik
Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığımız
ve diğer bakanlıkların da işbirli-
plaka tanıma, okuma sistemle-
de trafik hizmetlerinde kullanıl-
öncelikli basamak. Onun dışında;
ğiyle 81 ilimizde valiliklerimizde
riyle çalınan, aranan araçların bu
mak üzere 1100 adet yeni araç
altyapı ile ilgili destek faaliyetleri,
ve ilçelerimizde belli bir nüfus
denetim sistemleriyle tespit edi-
alıyoruz. Bunun 1025’i otomobil,
iyileştirilme, çevre faktörlerinin
payı konularak, her yaş grubu-
lip yakalanmasını sağlamayı arzu
20’si panelvan araç ve bu araçlar
iyileştirilmesi, iletişim ve motivas-
na uygun etkinliklerle standart
ediyoruz. Bu donanım için proje
bilirkişi aracı olacak. Dolayısıy-
yon faaliyetleri yani kamuoyunun
eğitim, bilinçlendirme etkinlikle-
çalışmaları yapıyoruz.
la hizmette oldukça etkili olan
bilgilendirilmesi, uyarılması, trafik
araç ve gerecin, teknolojinin ve
denetleyicilerinin motivasyonu,
günün ihtiyaçlarına uygun olarak
teşvik edici birtakım unsurların
kullanımı sağlanacak. Daha pek
devreye sokulması, denetim faali-
çok ayrıntılı projelerimiz var; bir
yetlerini ihtiva ediyor. Mevzuat ve
trafik okulu açmayı düşünüyoruz.
yasal düzenlemeler olmak üzere
Ulaştırma Bakanlığımızla ve Kara
de 6 temel ayağı var bu projenin.
Ulaştırma Genel Müdürlüğü ile
Eğitim faaliyetleri kapsamında
riyle eğitim programlarıyla trafik
bilinci vermeye çalışacağız. Bu
çocuklarımızın özel kimlik kartları
ve kimlik kartlarının üzerinde de
üye kayıt numaraları olacak; yılın
belli süreli toplantılarına, çalışmalarına, etkinliklerine katılmaları sağlanacak. İllerde trafikle ilgili
başta üye olan bu çocuklarımız
olmak üzere tüm çocukları da
çekecek, cezbedecek birtakım
etkinliklerle faaliyetlerimizi tüm
Tüm ekiplerimizin tablet bilgisayarlarla donatılması ile trafikle
ilgili her türlü denetimin, kontrolün, sürücü-araç sorgulamasının,
ceza puanı sorgulamasının, fotoğraf çekme ve kameraya alma
dahil olmak üzere aynı cihazlar
üzerinde yapılabileceği bir sistemi oluşturma çalışmamız var.
Önümüzdeki süreçte yeni Karayolları Trafik Kanunu çalışmasına
Türkiye’ye yayacağız. Ödüllü ya-
paralel olarak sürücü belgelerinin
rışmalar düzenleyerek iller arası,
de birtakım güvenlik donanım-
bölgeler arası ve ulusal çapta bu
larıyla yenilenmesi, barkodlu ve
yarışmaları televizyonlarda yayın-
çipli sürücü belgeleri getirilmesi
latmak suretiyle trafik konusunu
çalışmamız gündemde. Söz ko-
başta genç dimağlara ve onların
nusu pda’lar -pda, tablet bilgisa-
ailelerine, akranlarına ve sonra
yarın küçük boyutlu olanı; büyük
da topluma dalga dalga yayma-
ekranlı cep telefonlarının biraz
yı hedefliyoruz. Trafik Çocuk
daha büyüğü ama çok fonksiyon-
Kulüpleri’ne üye olan çocukları-
lu- hem sürücü belgesinin barko-
mızı bu kartları taşıma şartıyla
dunu okuyacak, barkot okuyucu
birtakım hizmetlerden ücretsiz
olacak hem çiple bilgi taramasını
ve indirimli yararlandırmayı he-
yapacak hem sürücü belgesini ve
defliyoruz. Giyim, sinema, tiyatro,
araç plakasını sorgulayacak hem
ulaşım gibi ihtiyaç alanlarıyla ilgili
de araçla ilgili herhangi bir işlem
diğerlerine göre avantaj sağlaya-
yapıldığında onun yazılımını blue-
cak birtakım cazibeler oluştura-
toothla yanındaki yazıcıdan alabi-
cağız ve neticede her çocuğun
lecek. Bugün ileri teknoloji olarak
o yaş gruplarından geçeceği bir
yeni yeni kullanılan bu teknolojiyi
süreçte geleceğe hazırlanma-
biz trafik hizmetlerinde de 2010
sı anlamında, trafik kültürünün
yılı ve takip eden yıllarda hayata
daha tutarlı, daha derli toplu bir
geçirmeyi hedefliyoruz.
bununla ilgili müşterek çalışmalarımız devam ediyor. Bu Trafik
Okulu’nda öncelikle trafik personelinin eğitilmesi amacıyla -uluslararası standartları olan Avrupa
ülkelerindeki teknolojilerin de en
üst düzeyde kullanıldığı- trafik
denetleyicilerinin çok daha yetenekli, birikimli, bilgili, donanımlı
olmalarını sağlayacak eğitimler
verilecek. Tabii bu proje hemen
bugün ya da bu yıl olabilecek bir
proje değil; birkaç yıllık süreç içerisinde hayata geçirmeyi düşündüğümüz bir proje.
2008 yılı başında uygulamaya
konulan “Trafik Güvenliğinde
Yeni Açılımlar Hedefler ve Çözüm Projeleri’nin olumlu sonuçları alınmaya başlandı mı?
Evet 2008 1 Ocak’ta “Trafik
Güvenliğinde Yeni Açılımlar, Hedefler ve Çözüm Projeleri” adı
altında bir projeyi ülke genelinde
faaliyete geçirdik. 2007 Aralık
sadece bizim Bakanlığımızın değil, başta Milli Eğitim Bakanlığı
olmak üzere üniversitelerin, sivil
toplum kuruluşlarının ve toplumun tüm kesimlerinin kesintisiz
yaygın bir eğitimi hedefleniyor.
Ancak onunla ilgili daha çok yol
alınması gerektiğini biliyoruz.
Biz geçtiğimiz yıl Emniyet Genel
Müdürlüğü ve Jandarma Genel
Komutanlığı’nın trafik birimleri
olarak 2 milyona yakın yol kullanıcısına birebir eğitim verdik. Bu
rakamın son derece yetersiz olduğunu düşünüyoruz. 70 milyon
nüfusu, 20 milyon sürücüsü olan
bir ülkede bunun 10 milyonlarla
ifade edilen bir rakama çıkarılması lazım. Denetimle ilgili bizim en
çok geçen yıl ağırlık verdiğimiz
belli kriterleri de baz alarak geliştirdiğimiz denetim faaliyetleri,
yaygın bir şekilde daha çok belirli trafik kural ihlallerine yönelik
olarak geliştirildi ve her il için ayrı
ayında Sayın İçişleri Bakanımızın
ayrı hedefler konuldu. Bunları
da
kamuoyuna duyurduğu bir proje-
yaparken de illerde önceki yıllar-
gayretleriyle Sayın Genel Mü-
dir bu ve yıl içerisinde bu projenin
da hangi trafik kural ihlallerinin
Bir diğer projemiz… Otoyollarımız
dürümüzün, Sayın İçişleri Ba-
tüm illerimizde yaygın, etkin ve
daha çok işlendiği ve kaza ne-
üzerinde sabit radarlar koymak
kanımızın, Maliye Bakanımızın,
sürekli bir şekilde uygulamasını
deni olduğu baz alınarak bu de-
suretiyle sadece motorize araç-
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin
takip ettik. Valiliklerimiz, Emni-
netimler yapıldı ve denetimlerle
larla yapılacak denetimlerle yetin-
ve Devlet Planlama Teşkilatı’nın
yet Müdürlüklerimiz, diğer ilgili
ilgili toplamda yüzde 50 civarında
meyip, belli aralıklarla sabit radar
destekleriyle trafik hizmetlerinde
kurum ve kuruluşlarla işbirliği
artış sağlandı. 64-65 milyon ayrı
ekipleri koymak suretiyle hem
kullanılan hizmet araçlarının ye-
içerisinde bunu yürüttük. Bu pro-
konuda denetim yapıldı ülke ge-
araçların belli hız sınırı üzerinde
nilenmesi konusunda acil ihtiyaç
jenin temel altı ayağı var. Eğitim
nelinde ve buna bağlı olarak da
gitmelerini engellemek hem de
talebinde bulunduk. Bu çerçeve-
her şeyde olduğu gibi trafikte de
sonuçları itibariyle cezalarda bir
yaklaşım içerisinde benimsetilmesini sağlayacağız.
Bu
sene
Bakanlığımızın
Temmuz - Ağustos - Eylül 2009 | Ankara Trafik Vakfı
7
kurum
8
önceki yıla göre yüzde 24-25
da oldukça mesafeler katedildi. 1
karışan taraflarca tutanakları-
toplama vurduğunuzda da belki
oranında artış oldu. Geçtiğimiz
Nisan 2008 tarihinde geçen sene
nın tanzim edildiğini ve 13 ayda
milyarlarca saat gereksiz bekle-
sene Türkiye genelinde toplam
maddi hasarlı trafik kazalarıyla
tutanak tanzim edilen maddi
meleri önlendi. Milyonlarca insa-
trafik cezası olarak 1 milyar 16
ilgili bir projeyi -Bakanlığın idari
hasarlı kaza sayısının 710 bin ci-
nımızın işgücü ve zaman kaybı
milyon Türk Lirası ceza uygulan-
tasarrufu olarak- Türkiye gene-
varında olduğunu gördük. Bu da
asgariye indirildi. Ruh ve beden
dı; 9 milyon civarında araca bu
linde uygulamaya koymuştuk.
trafik ekiplerinin ve personelinin
cezalar yazıldı ve neticede ileti-
Bu çerçevede 1 Nisan 2008’den
trafiğin denetlenmesine daha
şimle ilgili yazılı, görsel ve işitsel
1 Mayıs 2009’a kadar geçen 13
fazla zaman ayırmasına imkan
medyadan olabildiğince trafik
aylık sürede maddi hasarlı trafik
sağladı. Kaza tutanaklarının ta-
konusunda yararlanmayı da ön-
kazalarında, kaza tutanaklarının
raflarca imzalanmasının pek çok
celeyen pek çok yaklaşımlar dev-
taraflarınca düzenlenmesi oranı
yararı oldu tabii. Bu araçlara bağlı
reye sokularak 2008’de iletişim
Türkiye genelinde yüzde 75 oldu.
olarak bir yıl içerisinde belki 10
alanında da motivasyon alanında
Her dört kazanın üçünün kazaya
milyonlarca aracın saatlerce ve
sağlıklarını bozan bir uygulamaydı ve ülke ekonomisine, üretimine kayıp oluşturuyordu. Bunlar
önlendi, çevre kirliliği önlendi.
Akaryakıt tüketimi sağlandı, ülke
ekonomisine katkısı ve daha sayılabilecek pek çok yararı oldu bu
uygulamanın. Neticede daha anlatılabilecek pek çok faaliyetlerle
birlikte 2008 sonunda bir önceki
yıla göre ölümlü kazalarda ve ölü
sayısında yüzde 15,5, yaralamalı kazalarda yüzde 1,9 ve yaralı
sayısında da yüzde 2,4 oranında
azalma sağlandı. 2008 yılında
2007 yılına oranla bu olumlu
gelişmeler yaşandı. Bu rakamlar
ülke genelindeki kesin rakamları
ifade ediyor. Biz aynı olumlu sürecin 2009 ve takip eden yıllarda
da devam ettirilmesi için kesintisiz olarak bu projeyi ilave iyileştirmelerle birlikte sürdüreceğiz çünkü bu projenin bir önemli özelliği
de modüler oluşuydu. O modüler
yapısına uygun bir şekilde uygulamaya devam ediyoruz. Projenin
yıllık ve dönemsel hedefleri var
ve biz 2008’de bazı hedeflerimizi
tutturduğumuzu gördük. Bazı hedeflerin gerisinde kaldık, bazı hedefleri de aştık. 2009’da bunlarla
ilgili birtakım revize çalışmaları
yapıldı. Mesela denetimler arttırılmak suretiyle emniyet kemeri
kullanımının oranlarını biz 2008
sonu itibariyle şehiriçinde yüzde
33’e, şehirlerarası yollarda yüzde 70’e çıkarabildik. Oysa 2007
yılında bu rakamlar çok düşüktü
ancak mevcut halinin de yeterli
olmadığını biliyoruz. Bizim yüzde
40 şehiriçi, yüzde 75 şehirlerarası hedefimiz vardı. 2009-2010
ve nihayetinde 2011’de yüzde 70
şehiriçi, yüzde 90 şehirlerarası
yollarda emniyet kemeri kullanım
oranını yakalama hedefimiz var.
Diğer hususlarda da son derece
bilimsel metotları, sayımları ve
tespitleri de kullanarak bu hedefleri tutturma, yakalama noktasında çalışmalarımızı devam
ettiriyoruz.
Trafik kazaları hem manevi
hem maddi yıkımları beraberinde getiriyor. Verilen cezaların caydırıcılığı ise her zaman
tartışma konusu. Yasama,
yargı ve yürütme erkleri
arasında bu kazaları önlemek
adına nasıl bir koordinasyon
sağlanıyor? Bu konuda yeni
yasal düzenlemeler söz konusu olacak mı?
Şimdi tabii trafik kazalarından
kaynaklanan can, mal kaybının
yanı sıra zaman ve yatırım kayıpları da yaşıyoruz. 4500 civarında
ölü, 184 bin yaralının bulunduğu
bir tabloda her yıl on milyonlarca
insanın buna bağlı olarak hareketi, zaman kaybı, işgücü kaybı
olması durumunda- 4 yıllık hapis cezasının son derece yetersiz olduğu söylenebilirken karşı
taraf için çok ağır olduğu söylenebiliyor. Bunun dışında birden
fazla ölümlü kazaya tam kusurlu
olarak sebebiyet veren bir sürücüye 10 yıl ve üzeri hapis cezası
veriliyor. Ancak bakıyorsunuz 10
kişinin, 15 kişinin ölümüne sebebiyet vermiş, tam kusurlu olan bir
sürücüye 10 yıl ve üzeri bir hapis
verilmesi, hayatını kaybeden insanların yakınları ve toplum tarafından çok düşük algılanabiliyor.
olarak yansıyor. Bir de aileler
Diğer taraftan bu cezaya çarptı-
üzerinde bunların oluşturduğu
rılan kişi cezayı, cinayet işlenmiş
elbette pek çok tahribatlar ve
gibi çok yüksek bir ceza olarak
yıkımlar var. Genç insanlarımızın,
da algılayabiliyor. Burada alınan
genç beyinlerin, ülkeye hizmet
bütün kriterlerde de ülke ger-
verebilecek insanlarımızın bir hiç
çekleri, uluslararası uygulamalar,
uğruna trafik kazalarında hayatla-
Avrupa ülkeleri uygulamaları gibi
rını kaybetmesi, geride bırakılan
birtakım temel yaklaşımlar da
yetimlerin, dulların dramının da
göz önünde bulundurulmaktadır.
ayrı bir kayıp olarak değerlendi-
Aslolan insanların kusur işleme-
rilmesi lazım. Trafikle ilgili elbette
meleri, trafik kazasına sebebiyet
başta da ifade ettiğim gibi bütün
vermemeleri, insanların ölümüne
kurumların işbirliği ve aynı hassa-
yaralanmalarına yol açmamaları-
siyeti taşıyan duyarlılığı gereki-
dır. Bunu sağlayacak temel çizgi
yor. Bu konuda, ölüm ve yaralan-
de toplumun trafik bilincinin, tra-
malardaki kusurlar oranında ceza
fik kültürünün, trafik yaklaşımla-
kanunlarında tanımlanan, hapis
rının, algılamasının yükseltilmesi,
cezaları ve diğer maddi-manevi
duyarlılığının arttırılmasıdır. Tra-
tazminat cezaları ve yaptırım uy-
fiğin bir kültür, bir yaşam biçimi,
gulamaları mevcut. Yeterli olup
bir medeniyet göstergesi olarak
olmadığı konusunda bir şey den-
insanların ciğerlerine kadar sin-
mesi çok sağlıklı değil çünkü bu
dirilmiş olması gerekir. Eğer bu
değerlendirmeler kişiye göre de
sağlanabilir ise zaten pek çok
değişebiliyor. Örneğin bir trafik
sorun kendiliğinden halledilmiş
kural ihlalinde yazılan 300-500
olacaktır.
Trafiğin bir kültür,
bir yaşam biçimi,
bir medeniyet
göstergesi
olarak insanların
ciğerlerine kadar
sindirilmiş olması
gerekir. Eğer bu
sağlanabilir ise
zaten pek çok
sorun kendiliğind
en
halledilmiş
olacaktır.
9
TL ceza, birileri için çok büyük bir
Karayolları Trafik Kanunu’nda
değişiklik yapılması çalışmagünlük harçlık ölçüsünde önemları hangi aşamadadır?
rakam ifade ederken birileri için
siz sayılabiliyor. Trafik kazasında
hayatını kaybeden bir babanın
Bizim Karayolları Trafik Kanu-
eşi tarafından veya bir çocuğun
nu’muz, 2918 sayılı Kanun, 1983
ailesi tarafından onun ölümüne
tarihinde çıkmıştır yani 26 yıl
sebebiyet veren kişiye kanunda
önce. Bu süre içerisinde talep
düzenlenen -tamamen kusurlu
ve ihtiyaçlar çerçevesinde onlar-
Temmuz - Ağustos - Eylül 2009 | Ankara Trafik Vakfı
kurum
10
Bugün -100’ün
üzerinde devlet ,
ve özel üniversite
vakıf üniversitesi olmasına rağmen n
iki elin parmağında
daha az
le
üniversitede trafik
r,
ilgili bölümle
programlar
var. Oysa her
üniversitede
birer tane trafik
mühendisliği veya
trafikle ilgili lisans
bölümleri, hiç
olmazsa 2 yıllık
trafik programları ci
olabilse trafik bilinkili
yaratmada çok et
olur.
ca kez değişikliğe uğradı; geçici
Bunlar; toplumsal bilinçlenme,
ve gelişmesi için çaba gösteriyo-
maddeleri, ek maddeleri ile fark-
eğitim, çevre, altyapı ve araç
ruz. Daha önce de ifade ettiğim
lılaştırıldı ama gelinen noktada
teknolojilerinin
iyileştirilmesi,
gibi; Emniyet Genel Müdürlüğü ve
gerek ülke gerçekleri gerek tra-
denetim ve ceza uygulamalarıdır.
Jandarma Genel Komutanlığı’nın
fikle ilgili taleplerin ve sorunların
Şimdi bu dört temel çizgi içerisin-
trafik birimlerince Türkiye gene-
çözümü ile ilgili karşılanabilirliği
de toplumsal bilinçlenmenin payı
linde yılda 1 milyonun üzerinde
gerekse AB kriterleri, normları ve
yüzde 30’un üzerindedir, keza
yol kullanıcısına eğitim veriliyor.
taahhütlerimiz çerçevesinde bir-
eğitimin de yüzde otuza yakın
Bunun yanında Milli Eğitim Ba-
takım değişikliğe ihtiyaç duyduğu
etken olduğunu görüyoruz. Top-
kanlığı çocuklarımıza 4. ve 5. sı-
bir vakıa. Bu çerçevede Sayın Ba-
lumsal bilinçlenme ve eğitimin,
nıflarda trafik eğitimi veriyor. Bu
kanımızın talimatıyla bir çalışma
sorunun çözümünün üçte ikilik
eğitimlerin de -bizim verdiğimiz
başlatıldı. İlgili tüm bakanlıkların,
merkezini oluşturduğu biliniyor.
eğitimlerin olmadığı gibi- yeterli
pek çok müsteşarlıkların, sivil
Geri kalan yüzde yirmiye yakın bir
olmadığını görüyoruz. Çünkü bu
toplum kuruluşlarının bilgilerini,
oranın trafiğin hareket alanı olan
dersleri veren öğretmenlerin, ho-
önerilerini, görüşlerini almak,
altyapı, yollar, çevre, yatay ve
caların bu işin uzmanı olmadıkla-
paylaşmak ve değerlendirmek
dikey işaretlemeler, trafik düzen-
rını biliyoruz. Beden öğretmenle-
suretiyle uzun süreli bir çalış-
lemeleri, ışıklandırmalar, çevre
ri, müzik öğretmenleri ya da sınıf
ma yapıldı. Günün ihtiyaçlarına
düzenlemeleri, trafikte kullanılan
öğretmenleri veriyor bu dersleri.
cevap verecek, sorunları büyük
araçların teknolojilerinin güvenlik
Onun ötesinde maalesef bugün
ölçüde karşılayıp kontrol altına
donanımlarının iyileştirilmesi ve
-100’ün üzerinde devlet ve özel
alacak, eğitimi önceleyen, önem-
benzeri faktörlerle sağlanabildiği-
üniversite, vakıf üniversitesi ol-
seyen bir yaklaşımı ortaya koya-
ni de görüyoruz. Son yüzde yir-
masına rağmen- iki elin parmağın-
cak, ceza düzenlemelerini realize
milik dilimin de trafiğin denetimi
dan daha az üniversitede trafikle
edecek ve pek çok hususu ihtiva
ve ceza uygulamalarıyla kontrol
ilgili bölümler, programlar var.
eden bir kanun tasarısı çalışması
altına alınabileceği bir tablo var.
Oysa her üniversitede birer tane
belli bir noktaya kadar getirildi.
Siz eğer bu dört temel ayağı
trafik mühendisliği veya trafikle
Ümit ediyoruz ki yakın tarihlerde
dört dörtlük olarak uygulamaya
ilgili lisans bölümleri, hiç olmazsa
Türkiye Büyük Millet Meclisi gün-
koyar, sıfır toleransla uygular ve
2 yıllık trafik programları olabilse
demine taşınarak yüce Meclis’in
yine kesintisiz olarak toplumun
trafik bilinci yaratmada çok etkili
kontrolünde ve olurlarıyla uygula-
tüm kesimlerine yaygın bir an-
olur. Bunun gerçekleşmesini arzu
maya konulur.
layış olarak benimsetirseniz bu
ediyoruz ve bekliyoruz. Bunun
durumda trafik ile ilgili olumlu yol
yanı sıra eğitim konusunda özel-
alma süreciniz hızlanır. Bizim de
likle çocukların değişmez önce-
temel amacımız bu. Biz trafikte
likli hedef kitle olduğunu hep ifa-
asli görevi, denetim olan bir ku-
de ediyoruz. Çocuklarımızın trafik
rumuz. Trafikte akan taşıt trafi-
konusunda sadece anlatımla te-
ğini tanzim etmek, düzenlemek,
orik olarak bilgilendirmeyle değil,
trafik akışkanlığını sağlamak,
pratik olarak hayata tanıştırılması
Trafik konusunda bilinçlendirmeye yönelik eğitimler
ilköğretim ile başlıyor ancak
buna rağmen Türkiye henüz
hedeflenen noktaya ulaşabilmiş değil; bu durumu neye
bağlıyorsunuz?
denetlemek hem araçların hem
sürecinde temel trafik alanlarını
Trafikte temel çözüm alanının
yol kullanıcılarının trafik kuralları-
minyatür de olsa görebilecekleri
toplumsal bilinçlenme ve eğitim-
na uyup uymadığını ve yasalarda
uygulama alanlarında pratik eği-
den geçtiğini her fırsatta söylü-
belirlenen şartları taşıyıp taşıma-
timlere tabi tutulması gerektiğine
yoruz. Gerek ülkemizde gerek
dıklarını denetlemek ve uyulma-
inanıyoruz. Yasada mevcut Tra-
uluslararası yapılan çalışmalarda
ması, ihlal edilmesi durumunda
fik Kanunumuzda çocuk trafik
ortaya konulan bir reel tablo var.
da yasada tanımlanan cezaları
eğitim parklarının olması hüküm
Trafik sorununu yüzde yüzlük
uygulamak bizim temel görevi-
altına alınmıştır. İllerde MEB’in bi-
bir pasta olarak alırsanız bunun
miz. Ancak biz bunları yaparken
rimleri, Milli Eğitim Müdürlükleri,
iyileştirilmesiyle ilgili dört temel
trafikle ilgili diğer üç ayağın da
belediyeler, İl Özel İdareleri ço-
nokta, ana başlık görüyoruz.
aktif olması, daha güçlü olması
cuk trafik eğitim parklarının ku-
rulmasında görevli ve yetkili kılın-
lümün çekimi için yine TRT Genel
mışlardır ancak bugün bakıyoruz
Müdürlüğü ile bir projemiz var;
ki 81 ilimizde toplam çocuk trafik
senaryoları hazırlandı, çekimle
eğitim parklarının sayısı onlarla
ilgili süreç devam ediyor. Yılsonu
ifade edilecek kadar minimal
itibariyle bu filmlerin de tüm te-
düzeyde. Oysa yüzlerce çocuk
levizyonlarda yayınlanmasını arzu
trafik eğitim parkları olsa, bura-
ediyoruz.
da trafiğin temel unsurları, temel
argümanları pratik olarak çocuklarımıza gösterilse, araçların kullanımında ışıklı cihazlarla kavşak
geçişlerinde, yaya geçişlerinde,
alt-üst geçitlerde, hemzemin geçitlerde çocuk parkları alanları
ile ilgili uyarılarda trafiğin temel
uyarılarının, temel işaretlerinin ve
düzenlemelerinin bulunduğu bu
çocuk trafik eğitim parklarında
verilecek eğitimlerle çocuklarımızın geleceğe daha çok hazırlanabileceğini düşünüyoruz ve bunu
Bir diğer projemiz Türkiye’de şehirlerarası otobüslerle yolculuk
yapan yolculara yönelik eğitim
filmleri hazırlayarak, sekizer-onar
dakikalık kısa filmlerle vatandaşlarımıza ulaşmak. Son derece
önemli bir hedef kitle. Biz bu yolcularımıza da trafik konusunda
uyarıcı, eğitici ve akılda kalacak
birtakım öğretici unsurları taşıyan
filmlerle hitap etmeyi düşünüyoruz. Ayrıca 1,5-2 dakikalık spot
filmler hazırladık. Sayın Meclis
Başkanımızın, Sayın Bakanları-
da teşvik ediyoruz. Her il her yıl
mızın kısa filmlerde rol alacakları;
birer tane çocuk trafik eğitim
ayrıca siyaset, sanat ve iş dünya-
parkı yapsa birkaç yıl içerisinde
sından toplumun model kişi ola-
Türkiye’nin her tarafı papatya gibi
rak benimseyip saydığı kişilere
bu parklarla donatılır ve milyon-
rol vermek suretiyle bu filmlerle
larca çocuğumuz buralarda trafik
yol kullanıcılarına ulaşmak isti-
eğitimine, trafik bilgisine yaşa-
yoruz.
yarak sahip olur. Onun ötesinde
düz şartlarında kullandırılarak
sürede yeni sürücü belgesi alan
verilmesi ve o eğitimler tamam-
insanlarımızın, 2 yıldan sonraki
landıktan sonra sürücü belgesi
tecrübeli sürücülerden daha fark-
alınması gerektiğine inanıyoruz.
lı birtakım kıstaslarla denetim al-
Pek çok Avrupa ülkesindeki uy-
tına alındığı bir düzenlemeyi arzu
gulama bu ve doğrusu da bu.
ediyoruz. Örneğin normalde bir
sürücü bir yılda 100 ceza puanını
doldurur ise 2 ay süreyle sürücü
belgesi geri alınıyorken, yeni sü-
Cumhurbaşkanımız ve Başbaka-
rücülerde 2 yıl içerisinde yüz ceza
nımız da dahil olmak üzere pek
puanını doldurursa yine iki ay
çok bakanımızın ve pek çok say-
2008 yılında ülkemizde meydana
süreyle sürücü belgesi alınacak.
gın insanımızın yer alacakları bu
gelen kazaların yüzde 89’unun
Yani daha tecrübeli sürücüye 1
spot filmlerin devamını getirmeyi
maddi hasarlı kazalar, yüzde
yıl için getirilen düzenleme yeni
düşünüyoruz. Gördüğünüz gibi
11’inin de ölümlü ve yaralamalı
sürücüler için 2 yıllık zamana ya-
eğitim alanında hem uygulan-
kazalar olduğunu görüyoruz. Bu
bölümlük “Kırmızı Işık” isimli bir
yılacak ve onları daha kontrollü,
makta olan hem de uygulanacak
yüzde 11’lik ölümlü ve yarala-
trafik dizisi hazırladık. Bunu TRT
kurallara daha çok uymaya sevk
pek çok projemiz var.
malı kazaların yüzde 8,5’ini ya-
eden bir düzenleme getirilecek.
ralamalı kazalar, yüzde 2,5’ini ise
Başka birtakım iyileştirmeleri
ölümlü kazalar oluşturmakta. Bu
de bunun içerisinde öngörüyo-
kazaların oluş nedenlerine baktı-
ruz. Sürücü kurslarının müfredat
ğımızda 4, hatta 5 temel ihlalin
programlarının iyileştirilmesi ge-
kazaların yüzde 80’ine yakınının
rektiğini düşünüyoruz; ders saat-
sebebi olduğu karşımıza çıkı-
leriyle ilgili birtakım iyileştirmeler
yor. Bu ihlaller; 1- Aracın hızının
yol, çevre ve iklim şartlarına
uydurulmamış olması; bunun
kazaya sebebiyet verme oranı
yüzde 35 civarında. 2- Kavşak-
de iletişim araçlarını kullanarak
toplumun bilgilendirilmesini sağlamak. Bilindiği gibi geçtiğimiz
sene TRT Genel Müdürlüğü ile
Emniyet Genel Müdürlüğümüz bir
proje uygulamaya koydu ve 13
günlerde
Kaza nedenlerine bakıldığında,
en çok hangi kural ihlalleri
sonucu kazalar meydana gelmektedir?
Sayın
eğitimde bir önemli düşüncemiz
Önümüzdeki
11
sürücülük olmasa da 2 yıllık bir
televizyonlarında haftalık olarak
yayınlattık. Daha sonra bu dizilerin CD’lerini tüm valiliklerimize, İl
Emniyet Müdürlüklerimize, Milli
Eğitim Müdürlüklerine gönderdik.
Oralardaki eğitim çalışmalarında
ve ayrıca bölgesel yerel yayın yapan televizyonlarda kablolu uydu
Mevcut istatistiklere göre
kazalarda gençlerin liste başında
oldukları görülüyor. Bu noktada
stajyer sürücülük bir çözüm
olabilir mi? Konuya ilişkin olarak
gelinen son nokta hakkında bilgi
verebilir misiniz?
yapılmasını planlıyoruz. Pratik
eğitimlerin daha gerçekçi olarak
gibi yayınlarda göstermelerini is-
Evet şu andaki kanun tasarısı
değişik trafik ortamlarında, kent
tedik. Ayrıca bu yıl da yeni 13 bö-
ile ilgili çalışmamızda adı stajyer
içinde, kent dışında gece ve gün-
Temmuz - Ağustos - Eylül 2009 | Ankara Trafik Vakfı
kurum
12
larla ilgili geçiş önceliklerine ve
kavşak ışıklarına riayet etmeme.
3- Doğrultu değiştirme, manevra
düzenlemeleriyle ilgili kurallara riayet etmeme; bizde hatalı sollama
diye tanımlanan türden ihlaller.
4- Yakın takip; takip mesafesini
korumayıp, çok yakın seyreden
araçların arkadan çarpma suretiyle meydana getirdiği kazalar.
5- En büyük ihlal alkollü araç
kullanımı. Bunların toplamının
her 100 ölümlü, yaralamalı kazanın 78’ine sebep olduğunu
görüyoruz. Buradan şu çıkıyor;
sürücülerimiz bu beş temel ihlal
konusunda olabildiğince duyarlı,
dikkatli, tedbirli olurlarsa 100 kazanın 78’ini önlemiş oluruz veya
ne kadar uyarsak bunu o kadar
aşağıya çekmiş oluruz.
Bir diğer önemli konu… Ülkemizde geçtiğimiz yıl kent merkez-
zım. Birden bire yola çıkmak, yaya
büyük artışlar oluyor. Sürücüle-
Ben böyle bir fırsat verdiğiniz için
geçitlerini kullanmamak, ışıksız
rin, yayaların ve yolcuların daha
sizlere çok teşekkür ediyorum.
olan yerlerde tehlike oluşturacak
çok trafik kurallarına uymalarını
şekilde karşıdan karşıya geçmek,
istiyoruz. Trafiğin medeniyet gös-
alt ve üst geçitleri kullanmamak
tergesi olduğunu söyledik.
gibi ihlaller maalesef yayaların
ölümünü arttırıyor. Bunu da bu
vesile ile ifade etmek ve yayalarımızı uyarmak istiyorum.
Yaz mevsiminin başlamasıyla
birlikte turizm ve tarımsal faaliyetler artmaktadır. Buna paralel
olarak trafikte de yoğunluk yaşanacaktır. Bu konuda sürücülere
Tüm vatandaşlarımıza başta yol
kullanıcıları olmak üzere trafik
kurallarına uymalarını, öncelikle
Ülkemiz her yıl 20 milyonun üzerinde turiste ev sahipliği yapıyor.
Bu turistler ülkemize geldiklerin-
yakın çevrelerine örnek olmalarını, trafikte önce kendilerinin
de özellikle turizm bölgelerinde
uygulayıcısı olacakları bir tabloda
trafikle ilgili yol kullanıcılarının
etrafındakilerin de kendilerine
yaklaşımlarına bakarak ülkemi-
bakarak değişeceğini bilmelerini
ze not veriyorlar. Havaalanından
istiyoruz. “Trafikte önce siz ör-
giriş yapan bir turist, yolcunun
araca binişinden, yayanın yoldaki
nek olun, diğerlerinin değiştiğini
hareketinden, sürücünün duyar-
göreceksiniz” diyoruz. Bir diğer
sızlığından daha ilk 5 dakikada
sloganımız da “Trafikte kurallara
Yaptığımız uyarılar yılın 12 ayı
ülke puanını vermeye başlıyor ve
uyalım, uymayanları uyaralım”.
için geçerli ama elbette yaz döne-
maalesef bu puanlarımız da çok
iyi değil. Çünkü çok iyi bir yol kul-
Buna toplum olarak inanırsak,
minde araçlarımızın trafikte daha
yoğun olmasından ve kan dolaşı-
lanıcısı değiliz. Önceliğimiz insan
mındaki artıştan dolayı acelecilik
hayatı ve bunun yanında ülkemi-
daha fazla yaşanıyor.
zin milli menfaatleri, kaynakları
bir projesi olarak görürsek, bu
ne gibi uyarılar yapılabilir?
yediden yetmişe trafiği ülkemizin, geleceğimizin çok önemli
ve tanıtımı da çok önemli. İyi bir
sürece destek verip elimizi taşın
lerinde meydana gelen ölümlü
O yönüyle yaz aylarında maalesef
yol kullanıcısı olursak esasında
kazalarda ölenlerin yüzde 47’sini
trafik kazaları ve bunların sonucu
altına koyarsak inanıyoruz ki ba-
ülkemizin tanıtımında da birer
yayalar oluşturuyor. Burada ku-
ölüm ve yaralanmalar her yıl çok
tanıtım elçisi, tanıtım gönüllüsü
suru sadece çarpan sürücülerde
daha fazla oluyor. Turizm mevsi-
gibi rolümüz ve yararımız olur.
değil, trafik kurallarına riayet et-
minde turizm bölgelerimizdeki
Bunu da lütfen yol kullanıcıları
Tüm okuyuculara kazasız, sağlıklı
meyen yayalarda da aramak la-
hareketliliğe bağlı kazalarda da
unutmasınlar.
günler diliyoruz.
şarırız. Bundan hepimiz kazançlı
çıkarız. Bunu temenni ediyoruz.
Seyir halinde
cep telefonu kullanmak
ölümcül sonuçlar doğurabilir
Araç kullanırkan cep telefonuyla arama yapmak, çalan telefona cevap vermek, numara
çevirmek gibi davranışlar sürücünün dikkatinin dağılmasına, konsantrasyonunun
bozulmasına neden olarak kazaya yol açabilir. Aracın güvenli bir biçimde yol alması her
şeyden önce sürücünün sorumluluğu altındadır. Bu nedenle bütün sürücüler aracı kontrol
etmesini güçleştiren bu durumları öğrenerek kaza riskini azaltmaya yönelik önlemler
alabilirler. Araç içinde cep telefonunu kapalı tutmak bu açıdan en etkili yöntemdir.
güncel
A
Z
KA
kader değil;
14
trafik
maddeleri arasında
em
nd
gü
i
ak
nd
şı
ybetmekte ve
ülkelerinin liste ba
n insan hayatını ka
kı
Bugün tüm dünya
aş
u
on
ily
m
r
bi
mek zorunda
kazalarda her yıl
ak hayatını sürdür
ar
kazaları vardır; bu
ol
lli
ge
en
e
is
şi
ya
fazla sayıdaki ki
e bakıldığında orta
er
ril
ve
ki
da
ın
bundan çok daha
as
ar
ülkeler
iklerine
miş ve az gelişmiş
e ve altyapı eksikl
m
iti
eğ
en
kalmaktadır. Geliş
ril
ve
a
sanlar
miş ülkelerdeki in
çıkan fark, az geliş
bağlanmaktadır.
Gelişmekte olan ülkelerde yayalar, motorlu olmayan taşıtları (bisiklet,
üç tekerlekli araçlar, hayvanların sürüldüğü arabalar) kullananlar
trafik kazalarından en çok etkilenen grup olarak tanımlanmışlardır.
Bununla beraber engelliler ve çocukların yanı sıra yaşlılar da kazalarda
etkilenen öncelikli gruplardır.
Her yıl sayısı daha da artan trafik kazalarına yönelik olarak çok
sayıda çalışma gerçekleştirilmiştir. Ancak ne ulusal ne de uluslararası
platformda gerçekleştirilen çalışmalar trafik kazaları sonucunda
ortaya çıkan tablonun ağırlaşmasını önleyebilmiştir. Bunun başlıca
nedeni olarak bilinç eksikliği gösterilmektedir. Bu bilinç eksikliği ile
meydana gelen kazaların sosyal alanlara ve ekonomiye getirdiği yük
tam olarak bilinmemekte dolayısıyla önlemler yetersiz kalmaktadır.
Trafik, doğası gereği karmaşık bir sistemdir (araçlar, yollar, altyapı
unsurları gibi nedenlerle) ve tam da bu nedenle insan için hayati
riskler taşımaktadır. Sorunun özünde karayolu ulaşım sisteminin daha
güvenli bir yapıya ulaştırılamaması yatmaktadır. Karayolu ulaşımı pek
çok etkenin bir arada bulunduğu ve etkileşim içinde olduğu bir yapıdır.
Bu nedenle öncelikle bu yapıda yapılacak düzenlemelerin başlangıç
noktasının iyi tayin edilmesi ve diğer unsurlarla birleştirilerek sonuca
gidilmesi gerekir. Her koşulda ana madde insan olmalıdır çünkü sürücü
de yaya da altyapıyı düzenleyenler de yasa koyucular da insandır.
Trafik kazaları ve trafik eğitimi üzerinde profesyonel yaklaşımlar
sergileyen ve sonuç odaklı çalışmalar ortaya koyan ülkelerin arasında
yer almamıza rağmen, trafik kazalarında verdiğimiz kayıplar çok
yüksek. Bugün Türkiye’de neredeyse her ailede kazaya kurban
verilen ya da kaza nedeni ile engellerle yaşamak zorunda kalan bir
fert bulunmakta. Bunun manevi yıkımının tamiri zaten mümkün değil.
Ancak bu manevi yıkımın yanı sıra trafik kazasının getirdiği maddi
yıkımlar da var; maddi hasarlar, zaman kaybından kaynaklanan
maddi zararlar, kazaların ülke ekonomisine maliyeti, kazalarda hasar
gören ortak kullanım alanları (caddeler, geçitler gibi)… Bu noktadan
hareketle yapılan araştırmalar göstermektedir ki meydana gelen bu
kazaların çoğu insan kaynaklı. Trafik kazaları, nedenleri ve yaptırımlar
üzerine bugüne kadar pek çok çalışma yapıldı ancak buna rağmen
hala kaza oranlarında kayda değer bir düşüş yaşanmadı. Kaza
oranlarının bu kadar yüksek olmasında kuşkusuz ülkemizde yaygın
olarak karayolu ulaşımının tercih edilmesinin etkisi de var ancak insan
kaynaklı kazalara baktığımızda;
• Işık ihlali,
• Hatalı sollama,
• Aşırı hız yapmak,
• Acemilik,
• Uzun süreli uykusuzluk,
• Dikkatsizlik,
• Alkollü araç kullanmak,
• Trafik kurallarını önemsememek,
• Fazla yük taşımak,
• Araç bakımını yaptırmamış olmak,
• Dikkat veya uyku bozukluğu yapan ilaçları kullanmak kaza
nedenleri arasında yer alıyor.
Son yıllarda özellikle aşırı hızdan kaynaklanan kazalarda artış görülüyor;
bunun kontrol altına alınması için denetimlerin sıklaştırılması,
bu kazaların oranlarında düşüşler getirebilir tabii ancak kontrol
noktalarındaki denetimden daha önemli olan, bireysel yaklaşımlardır.
Araç sürücülerinin bireysel kontrol mekanizması geliştirmeleri ve
kazaya neden olacak ihlalleri ortadan kaldırmaları gerekir. Yıllardır
bunu sağlamak için tanıtım çalışmaları, trafik eğitimleri ve uyarılar
kullanılır fakat tüm bu çalışmaların araç sürücüleri üzerinde istenen
etkiyi yaptığını söylemek oldukça güçtür.
Diğer taraftan tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de trafikle ilgili
dağınık bir kurumsal yapılanma vardır. Farklı kurumlar sorunun
parçaları ile ilgilenir ve çözüm geliştirmeyi hedefler. Dolayısıyla bu
parçalı yapının yönetimi de güçleşmektedir. Bu nedenle tüm birimler
tek bir ana merkeze bağlı olarak çalışmalı (eğitim, sağlık, ekonomi,
rehabilitasyon çalışmaları) ve bu birimler arasında sürekli koordinasyon
sağlanmalıdır. Trafik kazalarında istenen düşüşü yakalamak için tüm
Temmuz - Ağustos - Eylül 2009 | Ankara Trafik Vakfı
15
güncel
16
kurum ve kuruluşların işbirliğine ve kamuoyunda hassasiyete ihtiyaç
vardır. Yasal prosedürlere ilişkin düzenlemeler zaten yapılmakta;
eksik olan araç sürücülerinde trafik algısının yükseltilmesidir. Bu
nasıl mümkün olabilir? Ortak görüş trafik psikolojisi alanında daha
çok çalışma yapılması ve alınan sonuçlarla yola çıkılmasıdır. Her
şeyden önce araç sürücülerinin fiziksel ve psikolojik yapılarının
araç kullanmaya ve trafiğe çıkmaya uygun olup olmadığına karar
verilmesi gerekir. Bu konuda psikoteknik değerlendirme merkezleri
hizmet vermektedir ancak henüz ülke genelinde yaygın bir uygulama
başladığını söylemek yanlış olur. Bununla beraber küçük yaşlardan
itibaren sistemli olarak hem sürücü hem yaya olmak üzerine eğitimler
verilerek çocuklar geleceğe hazırlanmalıdır. Meydana gelen trafik
kazalarında çocuk ölümleri azımsanamayacak boyuttadır. Ancak
burada sadece eğitim tek başına istenen sonuca götürmeyebilir;
çocuklar hem yaya olarak hem de bisiklet gibi araçları kullanırken
bir yetişkin kadar dikkatli olmakta zorlanabilirler. Bu nedenle altyapı
çalışmaları da trafik sorunu ve çocuk alanları göz önüne alınarak
yapılmalıdır. Ara sokaklarda hatta yollarda bisiklet kullanan çocukları
hepimiz görüyoruz. Bu konuda çocuk trafik eğitim parkları üzerine
projeler geliştirilmiş ve uygulamaya konulmuştur fakat yurt genelinde
bu parkların daha da yaygınlaştırılması ve etkin olarak faaliyet
göstermesi gerekmektedir. Eğitim müfredatına eklenecek derslerle,
çocuk trafik eğitim parklarıyla koordineli olarak trafik bilinci oluşturmak
için gerekli şartlar sağlanabilir. Bu projeler için oldukça başarılı
altyapı çalışmaları yapılmıştır ancak bunların uygulamaya konulması
konusunda aşılması gereken sorunlar olduğu görülmektedir. Tüm bu
sorunlar kamu kurum ve kuruluşları, okullar, sivil toplum örgütleri ve
özel girişimlerin ortak adımları ile aşılabilir.
Yol güvenliğine ilişkin bir diğer madde de varolan soruna dair tüm
şartların değerlendirilmesi ve bu sorunları gidermek için gereken
kapasitenin ortaya konmasıdır. Kazalara yönelik detaylı istatistikler
hazırlanmalı, kaza nedenleri, bölgesel ve coğrafi etkiler göz önüne
alınmalı, kazalardan etkilenen gruplar belirlenmelidir. Bu süreçlere
toplumun katılımı sağlanmalı, beklentiler, sunulan hizmetler, çoklu
sonuç değerlendirmeleri ortaya konmalıdır.
Bunların yanı sıra;
• Uygulamaya konulan politikaların Hükümet politikası olarak
benimsenmesi, özellikle trafikle ilgili kamu kurum ve kuruluşları tek
merkezde toplanması,
• Kazalar öngörülebilir olduğu için tüm risklerin minimuma
indirilmesi,
• İnsan kaynaklı kazaların önüne geçilmesi için verilecek eğitimlerin
finansal ve insan kaynağının sağlanması,
• Karayolu güvenliği için altyapı (otoyol, tünel vb.) eksikliklerinin
giderilmesi,
• Kaza sonrası yapılacak müdahalelere ilişkin topluma bilgilendirme
yapılması,
• Sorunun aşılmasına yönelik olarak uluslararası işbirlikleri
kurulması gerekmektedir.
Trafik geniş bir çalışma alanını gerektiren kapsamlı bir konudur ve söz
konusu insan hayatı olduğu için yanlış bir uygulamanın telafisi mümkün
olmayabilir. Bu nedenle sorunun çözümüne herkes ortak olmalı
ve bu bilinçle bir an önce harekete geçilmelidir. Milli irade yalnızca
siyasetin değil, tüm toplumsal sorunların anahtarıdır dolayısıyla trafik
kazalarının önlenmesinde de milli irade ortaya konulmalıdır.
yol öyküleri
Hayatın
ağır yükü
Selahattin EKREMOĞLU
Ankara E. Vali Yardımcısı
17
- Ah!.... dedi yaşlı adam. Belediye otobüsündeki koltuğa oturup, sırtını
seven, sayan bir hanımım, üç tane de çocuğumla gül gibi yaşıyorduk.
arkalığa dayadı ve derin bir soluk aldı. Kendisine merakla baktığımı
Çocuklar büyüdü evlendirdik, yuva sahibi yaptık. Emekliliğimi istedim,
görüp gülümsedi.
az da olsa maaşa bağlandım. Dükkanı oğlanlardan birisine devrettim.
- Yaşlılık, gözlerim de iyi görmüyor. Bu da bana sıkıntı veriyor; çok
zaman evden dışarı çıkmaya korkuyorum, dedi.
Otobüsün kapısından içeri ürkek adımlarla girmiş, yanımdaki boş koltuğa oturmak için sırtını dönmüştü. Birden koltuğu ıskaladığını, yere
doğru çömelmekte olduğunu gördüm. Otobüs gitmeye devam ettiği
için, dengesini kaybedip yuvarlanabilirdi. Kolunun birinden sıkıca kavradım. Birden kendisini geriye alarak koltuğa oturmayı başardı.
- Her yere gitmek istiyorum ama gözlerimdeki hasar tedavi edilemiyor. Hanımı da kaybettikten sonra adeta eve hapsettim kendimi. Dünyam karardı, dedi.
Artık, hanımla baş başa rahat günler görürüz, torunlarımızı severiz,
başka başka yerleri görmeye gezmelere gideriz diye kurduğumuz hayaller bir bir yok oldu.
Önce gözlerimden rahatsızlandım, tedaviye başladılar ancak gecikmiş
bir müdahale olduğu için normal görme imkanına kavuşamadım. O
ara hanım rahatsızlandı; onun derdine düştük. Ömrü kısaymış tez kaybettik. Onun üzüntüsü beni iyice perişan etti, dedi.
Hanımının hangi rahatsızlıktan vefat ettiğini sormama fırsat kalmadan
ineceği durağa gelmiştik. İyi günler dileyerek ayrıldık. Arkasından izledim; hayatın ağır yükü altında, biraz bükülmüş beli ve hafif çıkmış
kamburuyla ama yine de diri bir yürüyüşle karşı dükkana doğru iler-
- Çocuk yok mu? diye sordum.
liyordu.
Yüzüne hafif bir gülümseme yayıldı.
Otobüs hareket etti. Camdan dışarıya bakarken iki yavrusuyla gezinen
- Allah razı olsun onlardan… Bir kızım iki oğlum var. Evlendirdim onları.
Her birinden ikişer torunum var. Bağ-Kur emeklisiyim; kirada oturuyorum ama onu da çocuklarım karşılıyor. Hayat devam ediyor, dedi.
Sonra derin bir of çekti…
- Ne oldu, niye efkarlandın? diye sordum.
- Nasıl efkarlanmayayım beyim. İyi çalışan bir bakkal dükkanım, beni
bir anne köpek gözüme ilişti. Caddede akan trafiği kollayarak yavrularını yolun karşısına dikkatle geçirmeye çalışıyordu. Annelerimizin ve
eşlerimizin, bizler için ne denli önemli olduğunu düşündüm.
Yaşadığımız topraklara ANA-DOLU dememiz boşuna değildi herhalde.
Adını öğrenmeye fırsat bulamadığım, kısa yolculuk arkadaşım herhalde gözlerinden ziyade kendisinden önce kaybettiği hayat arkadaşı için
üzülüyordu.
Temmuz - Ağustos - Eylül 2009 | Ankara Trafik Vakfı
görüş
Karayolu güvenliği
ve trafik polisi
Teknik açıdan
rı
yetersiz karayolla
ağı ile yüksek
ı
hızın karşılaşmas
ik
ağır ve travmat
sonuçların
doğmasına neden
olmaktadır.
18
Dr. Reha Erhan
Polis Akademisi Başkanlığı
Trafik Araştırma Merkezi Müdürü
Dünyada, özellikle endüstrileşmeye devam etmekte olan ülkeler ve Türkiye’de, kırsal
alanlardan gelen göç ile şehirlerdeki araç sayısının hızlı artışı ve bu hıza yetişemeyen
sosyal durum- altyapı, ekonomik yetersizliklere bağlı bilimsel çalışma koşullarının oluşturulamaması, mevcut kaynakların rasyonel değerlendirilememesi, trafikle ilgili birbirinden bağımsız değişik bakanlıkların ve değişik kuruluşların olması, kuruluşlar arası
koordinasyon eksikliği, sıklıkla değişen trafik görevlilerinin konumları “Karayolu Trafik
Güvenliği”nin olumsuz yönde etkilenmesine neden olmaktadır.
Mağduriyete en
açık yol kullanıcısı
olan yayaların
güvenliğini
sağlamak genel
anlamda trafik
güvenliği sorununu
çözmek için bir
zorunluluktur.
Türkiye’de yıllık bazda trafik kazalarında yaklaşık 5000 kişi yaşamını kaybetmektedir. Trafikle
ilgili olumsuz etkenleri en aza
indirmek teknoloji ve etkin denetimle mümkündür. Otomobil
üreticileri AR-GE çalışmalarına
büyük kaynaklar ayırmakta ve bu
alanda güvenli, konforlu ve hızlı
araç kavramına uygun olarak saatte 250-300 km ve üzeri hız yapabilen araçlar üretmektedirler.
Ancak, mevcut altyapı sistemi bu
yüksek hızı (120 km ve üstü) kaldıracak düzeyde değildir. Teknik
açıdan yetersiz karayolları ağı ile
yüksek hızın karşılaşması ağır ve
travmatik sonuçların doğmasına
neden olmaktadır. Günümüzde
trafik kazalarının azaltılabilmesi
ve karayolu trafik güvenliğinin
sağlanabilmesi için ciddi maddi
kaynaklara ihtiyaç vardır. Örneğin; Avrupa Topluluğu, Birlik içerisindeki ulaştırma sektörüne yatırım ve harcamalar için 1 trilyon
eurodan fazla harcama yapmaktadır. Bu rakam, AB Gayrisafi Milli
Hasıla’sının yüzde 10’una karşılık
gelmektedir. Türkiye de benzer
çalışmalar için kaynaklar ayırmakta fakat maliyetin büyüklüğü
işleri zorlaştırmaktadır. Bütün bu
yatırımlar ve bağlı düşünceler
trafiğin ve trafik güvenliğinin ne
derecede önemli olduğunun göstergesidir.
Trafik ve ulaştırmada ana eleman
insandır. Ne kadar iyi araçlara,
yol ve trafik sistemine sahip olunursa olunsun yolu kullananlar
iyi eğitilmemişlerse istenilen seviyede bir taşıma hizmetinin ve
trafik güvenliğinin sağlanması
mümkün olmayacaktır. Özellikle
yaya ölümlerinin ana sebebinin
ekseninde insan faktörü yatmaktadır. Mağduriyete en açık yol
kullanıcısı olan yayaların güvenliğini sağlamak genel anlamda
trafik güvenliği sorununu çözmek
için bir zorunluluktur. Trafik soru-
nunu çözmenin ana kaynağında
eğitim yatmaktadır. Eğitime mutlaka önem verilmelidir. Bilinçli,
nitelikli ve sorumluluk duygusu
gelişmiş sürücüler yetiştirilmelidir. Kişisel hayatın saygınlığı,
kişisel hayata verilen önem, trafikte nezaket, trafik psikolojisi ve
trafikte sorumluluk gibi değerler
sürücülere öğretilmelidir. Özellikle sürücü eğitimi alan kişilerin
müfredat programlarının içeriği
yeniden düzenlenmelidir. Direksiyon eğitimi süresinin artırılması
ve derslerin önem derecesine
göre yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Motor ve araç tekniği bilgisi dersinin vazgeçilmez
konuları tespit edilerek bu ders
5-6 saatte kısmen trafik ve çevre
bilgisi dersinde, kısmen de direksiyon eğitiminde özet olarak verilebilir. Sürücü dersinde herhangi
bir kimse motor eğitimi almış
olsa bile başına gelen bir arıza
durumunda aracı tamir edebile-
cek bir yetenek kazanamamaktadır. Nitekim araç firmaları sigorta
hizmetlerinde arıza veya kaza
durumunda araç donanımlarına
herhangi bir şekilde müdahalede
bulunulmamasını zorunlu kılmaktadır. Ayrıca birçok alanda olduğu gibi trafik kazalarına ilk müdahale edenler, acil tıbbi yardıma
ihtiyacı olan kişi veya yerlere ilk
ulaşanlar “Polis Memurları”dır.
Yaşamı tehdit eden manzaralarla
ilk karşılaşan onlardır. Eğer doğru
zamanda hayati tehlike arz eden
durumlara doğru ekipman ve
doğru tekniklerle doğru müdahale edilirse birçok hayat kurtulacak, birçok kişi sakat kalmaktan
korunacaktır. Bu yüzden polis ve
sağlık kurumları arasındaki işbirliğinin arttırılması, karşılıklı eğitim
verilmesi yönünde çaba sarfedilmesi gerekmektedir. Acil durum
araç sürücüleri eğitimi için polis
merkezlerinde kurslar verilmesi
de her zaman mümkündür.
Temmuz - Ağustos - Eylül 2009 | Ankara Trafik Vakfı
19
güncel
20
Kask motosikletin
emniyet kemeridir
Motosiklet kullanımı son yıllarda dünyada olduğu gibi ülkemizde de artış göstermiştir. Bu durumun başlıca nedenleri arasında motosikletin
daha ekonomik olması ve kullanım kolaylığı ile büyük kentlerde trafik sıkışıklığı, otopark sorunu gibi konularda avantaj sağlaması sayılabilir.
Artan motosiklet kullanımına paralel olarak yaşanan kazaların sayısında da artış görülmektedir. Doğası nedeni ile düşük korumalı olan bu
araçlar kullanıcıları için hayati riskleri de beraberinde taşırlar.
Motosiklet sürücüleri her kilometrede diğer araç kullanıcılarına göre 20 kat daha fazla riskle
karşı karşıyadırlar. Motosikletin
sürücülere sağladığı avantajlar
arasında dar alanda hareket
kolaylığı, trafikte geçen süreyi
azaltma sayılsa da çoğu zaman
bu avantajlara güvenerek yapılan
kural ihlalleri ciddi yaralanmalara
ve ölümle sonuçlanan kazalara
neden olmaktadır.
Motosiklet kullanımının yaygın
olduğu ülkelerde motosiklet kazalarının sayısını azaltmak için
kazaların oluş şekli, nedeni, sürücülerin sosyo-kültürel özellikleri
göz önüne alınarak çalışmalar
yapılmaktadır. Ortaya çıkan sonuçlara göre sürücülerin kask
kullanmamaları kazalar sonucunda meydana gelen ölüm ve yaralanmaların nedenlerinin başında
gelmekte. Türkiye’de henüz bu
konuda kapsamlı bir çalışma
yapılmamış olsa da motosiklet
kazalarındaki ölüm oranlarının bu
denli yüksek olmasında kask kullanımına dikkat edilmemesi başı
çekiyor. Trafik kazalarının önüne
geçmek için yürütülen çalışmalar
henüz istenilen sonucu vermemişken motosiklet kullanıcıları
arasında da bilinçli bir yaklaşım
olmadığı görülüyor.
Her ne kadar motosiklet kullanımı yaygınlaştıkça bu alanda
verilen eğitim sayısı artsa da bu
durumun sonuca çok fazla etkisi
olmuyor. Diğer araç sürücüleri
emniyet kemeri kullandıklarında
sürüş esnasında konforlu hissetmediklerini ifade ediyorlar. Aynı
durum motosiklet kullanıcıları
için de geçerli oluyor ve sürücüler kask kullanmamalarına neden
olarak rahat hissetmemelerini
gösteriyorlar. Bu bilinçsiz yaklaşım hayati riskleri de beraberinde
getiriyor. Çarpışma ya da düşme
esnasında kaskı bulunmayan sürücülerin kafa bölgesine almış oldukları darbeler ağır yaralanmalara ve hatta ölüme neden oluyor.
Kask kullanımı ise bu kazalarda
ölüm oranlarını % 50 oranında
azaltıyor. Ancak buna rağmen
kask kullanımında hedeflenen
noktaya gelinemiyor.
Motosiklet sürücülerinin kask
kullanmalarına yönelik yapılan
yasal düzenlemeler de istenilen
sonucu getirmiyor. Çünkü kullanıcılar sadece ceza almamak için
kask kullanıyorlar ve kontrol noktalarını geçtiklerinde yine kasklarını çıkarıyorlar. Yasal düzenlemelerin en belirgin sonucu kask
satışlarında ortaya çıkan artış
oluyor fakat bu artış kask kullanım oranlarına yansımıyor, yani
kask satış oranlarıyla kullanım
oranları örtüşmüyor. Motosiklet
kullanıcıları araçlarında kask bulunduruyorlar ancak kullanmıyorlar; sadece kontrol noktalarına
yaklaştıklarında ve trafik polisi
gördüklerinde kullanıyorlar. Bu
nedenle şayet istenen motosiklet
kullanıcılarını kask kullanımına
teşvik etmek ve bu konuda bilinçlendirmekse yasal düzenlemelerin ötesinde çalışmalar yapılması
gerekmektedir.
Kask kullanımını sadece yasal bir
yaptırım olarak görmek yerine,
motosiklet sürüşünde en temel
donanım olarak düşünmek eğitimle kazandırılabilecek bir yaklaşımdır. Unutmamak gerekir ki
motosiklet kullanıcıları için en
hayati koruma donanımı kasktır.
Sürüş güvenliğini sağlamak ancak kask kullanımı ile mümkündür.
Ne yazık ki kask kullanımının
önemi çoğunlukla bir kaza atlatıldıktan sonra –çok geç olmadıysa- anlaşılmaktadır. Diğer
araçlarda güvenliği sağlayan pek
çok unsur vardır; kapı barları,
emniyet kemeri, hava yastığı vb.
Motosikletlerde ise güvenlik deri
ceket, eldiven gibi tamamlayıcı
unsurlarla sağlanır ancak bu liste
de başı çeken yine kasktır.
Tüm bunların yanı sıra kask sadece sürüş güvenliği için değil,
sürüş konforu ve keyfi için de
önemlidir. Bu noktada kask kul-
lanımının sağladığı yararlar şu
şekilde sıralanabilir;
• Kazalarda ve düşmelerde kafatasını, yüzü ve çeneyi korur,
• Trafikten kaynaklanan yoğun
gürültüyü ve sesi azaltır,
• Rüzgar, böcek gibi rahatsız edici ve sürüş güvenliğini riske eden
faktörleri engeller,
• Dış etkenlerden sürücüyü koruyarak, sürücüye konfor ve güvenli sürüş sağlar.
• Sürüş sırasında karşılaşılan
hava akımlarının sürücüyü etkilememesini sağlar,
• Değişen hava şartlarından (soğuk, yağmur, güneş) korur,
• Sürüş sırasında sürücüye belirli
bir görüş alanı sağlayarak dikkatin dağılmasının önüne geçer.
Koruma başlıklarının maksimum düzeyde etkili olması için
belirli standartlara sahip olması
gerekir. Darbeyi yeterli şekilde
kesebilecek kadar sert olması
ve görüş alanını kısıtlamayacak
şekilde tasarlanması önemlidir.
İlk motosiklet kaskı 1953 yılında Prof. Lombard tarafından
geliştirilmiş ve patent alınmıştır.
Bu kask günümüzde kullanılan
kaskların gelişim sürecinin başlangıç noktası olmuştur ve hem
kullanıcı talepleri hem de gelişen
teknoloji doğrultusunda kasklar
maksimum güvenlik sağlayacak
şekilde tasarlanmıştır. Ayrıca sürüş keyfi de göz önüne alınarak
motosiklet kullanıcıların rahatlığı
gözetilmiştir.
Motosiklet çoğu zaman ayrı bir
kültür olarak tanımlanır ve sürücüler için vazgeçilmezdir. Ancak
sürüş keyfinden vazgeçmeden
can güvenliğini dikkate almak
elzemdir. Bu nedenle kask kullanımına daha fazla önem verilmesi ve kullanıcılara kask kullanma
alışkanlığının kazandırılması gerekir. Unutmamak gerekir ki kask
motosikletin emniyet kemeridir.
Temmuz - Ağustos - Eylül 2009 | Ankara Trafik Vakfı
21
dosya
22
Çocuk trafik
eğitim parkları
Araş. Gör. Ayşegül ERCAN
Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü
Trafik Planlama ve Uygulaması ABD
Trafik kazaları, Türkiye genelinde
her yıl birçok kişinin ölümüne,
yaralanmasına ve sakat kalmasına neden olan en önemli
toplumsal sorunlardan biridir.
Emniyet Genel Müdürlüğü genel
kaza istatistiklerine göre 2008
yılında Emniyet Genel Müdürlüğü
ve Jandarma Genel Komutanlığı
sorumluluk bölgesinde meydana
gelen 929.304 trafik kazasında
4228 kişi ölmüş, 183.841 kişi de
yaralanmıştır (Bu rakamlara yolda veya hastanede ölenler dahil
edilmemiştir.) [1]. Trafik kazaları-
nın ve kazalardaki kayıpların en
aza indirilmesi için altyapı çalışmaları ve denetim faaliyetlerinin
yanı sıra eğitimin, özellikle trafik
eğitiminin de önemi büyüktür.
Sürücü eğitimleri, ehliyet alımı
sırasında sürücü kursları aracılığı
ile belirli bir standarda getirilmiş
olsa da çocukların da trafik güvenliği ile ilgili bilgilenmeye ve
bilinçlenmeye ihtiyacı vardır. Bu
konuda yapılan çalışmalar artırılmalı ve desteklenmelidir. Çocukluk çağında verilen eğitim daha
kalıcı ve algılanabilir olduğundan,
okul öncesi çocuklara ve ilköğretim öğrencilerine trafik eğitimi
verilmeli ve kurallara uyma alışkanlığı kazandırılmalıdır. İşte bu
yaklaşımla, Milli Eğitim Bakanlığı
tarafından 24.10.1998 tarih ve
23503 Sayılı Resmi Gazete’de,
anaokulu, ilk ve ortaöğretim öğrencilerine, derslerde öğrendikleri trafik bilgilerini uygulama fırsatı
vermek, okul dışında sürekli karşı karşıya kalınan trafik ortamını
trafik parklarında gerçekleştirmek ve trafik kültürünün oluşmasına katkıda bulunmak amacıyla
Çocuk Trafik Eğitim Parkları Yönetmeliği yayımlanmıştır.
Çocuk Trafik Eğitim Parkları’nın
amacı; okul öncesi çocuklar ile
ilk ve ortaöğretim öğrencilerine
derslerde öğrendikleri teorik bilgilerini uygulama fırsatı vermek,
okul dışında her an karşı karşıya
kalınan trafik ortamını parklarda
gerçekleştirerek trafik kurallarına uygun davranış kazandırılmasına, böylece trafik kültürünün
oluşmasına ve trafik kazalarının
en aza indirilmesine yardımcı olmaktır [2].
Çocuk Trafik Eğitim Parkları; Sabit Çocuk Trafik Eğitim Parkları ve Seyyar Çocuk Trafik Eğitim Parkları olmak üzere iki çeşittir:
Sabit Çocuk Trafik Eğitim Parkları; Okul öncesi ile ilk ve ortaöğretim çocuklarının trafik kurallarını öğrenmeleri ve alışkanlık kazanmalarını
sağlamak amacı ile yaptırılan Çocuk Trafik Eğitim Parkları’dır [2].
Seyyar Çocuk Trafik Eğitim Parkları; Okul öncesi ve okul çağı çocuklarının trafik kurallarını öğrenmek amacıyla, sabit tesislerin yanı sıra
ihtiyaç duyulan, okul ve diğer yerlerde öğrencilerin istifadelerine sunulmak üzere, muhtelif eğitim araç ve gereçleri ile donatılmış seyyar araç
ile okul bahçesi, spor salonu, fuar, sergi ve panayır gibi açık ve kapalı alanlara her zaman kurulabilecek eğitim parklarıdır [2].
Çocuk Trafik Eğitim Parklarının Özellikleri
Çocuk trafik eğitim parklarının kurulacağı yerin seçimi ve arsa özellikleri çok önemlidir. Seçilecek olan çocuk trafik eğitim parkı arsası, mümkün olduğu kadar fazla sayıda okul tarafından kullanılmaya uygun uzaklıkta olmalıdır. Ulaşıma elverişli, çocukların gidiş ve gelişlerinde kamu
taşıtlarından her zaman yararlanabilecekleri bölgelerde yer almalıdır. Su, elektrik, kanalizasyon gibi hizmetlerin getirilebileceği durumda olup,
en az 4000 m alana inşa edilmelidir. Çocuk trafik eğitim parklarında projeye uygun şekilde trafik işaret levhalarının, ışıklı cihazların, yol çizgileri
ve benzeri tesislerin bulundurulması zorunludur.
Parktaki teorik ve pratik trafik eğitiminin amaca uygun bir şekilde yapılmasını temin için parklarda bulundurulması ve kullanılması gereken
eğitim araç ve gereçleri şunlardır:
a) Minyatür Eğitim Otosu: Dört tekerlekli, pedalla hareket edebilen, fren tertibatı bulunan, direksiyonla idare edilen, oturma yeri ayarlı olan,
özel imal edilmiş bir araçtır.
b) Bisiklet: 14 yaşına kadar olan çocukların kullanabileceği, oturma yeri ayarlı iki ve üç tekerlekli bisiklettir.
c) Eğitici Levha ve Tablolar: Göze hitap eden, özel olarak yaptırılmış trafikle ilgili gereçlerdir.
23
d) Bez Numaralar: Trafik eğitim personelinin öğrencileri tanıması ve ayırt edebilmesi amacıyla, siyah rakamlar bulunan, sırt ve göğse takılacak
şekilde yapılmış numaralardır. Bezler üzerindeki numaralar rakamla 1 den 40’a kadar olacak ve her parkta çift seri bez numara bulundurulacaktır.
e) Megafon: Trafik eğitim personelinin öğrencileri yönlendirmesi amacı ile bulundurulacak ve kullanılacaktır.
f) İlk Yardım Malzemesi: Gereken hallerde kullanılmak üzere her parkta bir ecza dolabı ile bunun içinde acil yardımda kullanılacak nitelik ve
miktarda sağlık gereci bulundurulması zorunludur.
Temmuz - Ağustos - Eylül 2009 | Ankara Trafik Vakfı
dosya
Çocuk Trafik Eğitim Parkları Konusunda Kurum ve Kuruluşların Görevleri
Çocuk Trafik Eğitim Parkları’nın yaptırılması, hizmete açılması ve eğitim yönünden işletilmesine ilişkin görevler Milli Eğitim Bakanlığı ve işbirliği
içinde olduğu İçişleri Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Belediyeler ve İl Özel İdareleri tarafından yürütülmektedir [2]. Tüm bu kurum ve
kuruluşların görevleri 24.10.1998 tarih ve 23503 sayılı Çocuk Trafik Eğitim Parkları Yönetmeliği’ne göre şu şekilde belirlenmiştir [2]:
Milli Eğitim Bakanlığı’nın Görevleri
Milli Eğitim Bakanlığı merkez, il ve ilçe kuruluşlarının çocuk trafik eğitim parkları ile ilgili görevleri şunlardır:
a) Eğitim parklarında uygulanacak trafik eğitimi programının eğitim-öğretim yılı içinde okul öncesi çocukları ile ilk ve ortaöğretim öğrencilerinin
yararlanacağı şekilde planlamasını yapmak ve aksatılmadan uygulanmasını sağlamak için her türlü önlemi almak ve aldırtmak,
b) Okul idarelerinin bu programlara uymasını ve öğrencilerin parka getirilme ve götürülme hizmetlerinin en sağlıklı şekilde yapılmasını sağlamak,
c) Öğretmenlerin ve öğrencilerin park kurallarına uymalarını sağlamak.
İçişleri Bakanlığı’nın Görevleri
İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü merkez, il, bölge ve ilçe trafik kuruluşlarının çocuk trafik eğitim parkları ile ilgili görevleri şunlardır:
a) Parktaki uygulama için yeterli sayıda üniformalı personel görevlendirmek,
b) Parklarda görevlendirilecek trafik zabıtası personelinin eğitimini yaptırmak.
24
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın Görevleri
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğü merkez ve taşra teşkilatının çocuk trafik eğitim parkları ile ilgili görevleri şunlardır:
a) İl özel idareleri ile belediyelerin yapmakta olduğu veya gerçek ve tüzel kişilere yapma izni verdiği parkların asfaltlama, işaretleme gibi ihtiyaçlarını, çalışma programı aksatılmadığı sürece ve bedeli mukabilinde protokol yapılmak suretiyle karşılamak ve imkanları dahilinde destek
olmak,
b) Parklarla ilgili teknolojik gelişmeleri izleyerek tespit etmek ve bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği içerisinde çalışmalar yapmak,
c) Seyyar trafik çocuk eğitim parklarında bulunması gerekli araç, gereç, işaret ve çizgi standartlarını tespit etmek.
Belediyelerin Görev ve Yetkileri
Belediyelerin parklarla ilgili görevleri şunlardır:
a) Okul öncesi ve okul çağı çocukların sayısı göz önüne alınmak suretiyle mahalli ihtiyaçlara göre çocuk trafik eğitim parklarını bu Yönetmelik
hükümlerine uygun olarak yapmak, ücretsiz olarak kullanıma sunulmak üzere gerçek ve tüzel kişiler tarafından yaptırılmasına izin vermek,
b) İzin verdiği gerçek ve tüzel kişilere; arsa temini, park inşası ve diğer çalışmalarında yardımcı olmak, parkın Yönetmelik hükümlerine uygun
olarak yaptırılmasını ve korunmasını sağlamak,
Gerek belediyelerce gerekse izin vermiş olduğu gerçek ve tüzel kişilerce yaptırılan parkların, her zaman trafik eğitimi yaptırılabilecek şekilde,
yolları, işaretleri ile diğer ek tesislerinin bakım ve onarımlarını gözden geçirerek hizmete hazır halde bulundurmak.
İl Özel İdarelerinin Görevleri
İl özel idarelerinin parklarla ilgili görevleri şunlardır:
a) Bu Yönetmelik hükümlerine göre çocuk trafik eğitim parkı yapmak, donatmak, işletmek, korumak ve eksikliklerini tamamlamak,
b) Bizzat yaptırılacak ya da belediyelere ve belediyelerin park yapmalarına izin verdiği gerçek ve tüzel kişilere arsa temin etmek veya temininde
yardımcı olmak,
c) Parklarda kullanılacak olan trafik araç ve gereçlerinin temin edilmesini sağlamak.
25
SONUÇ
Türkiye’de Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya, Adana, Tokat, Elazığ, Kilis, Manisa, Afyon, Mersin,
Bolu, Kırşehir, Malatya, Amasya,
Sakarya, Adıyaman, Konya olmak
üzere 18 ilde çocuk trafik eğitim
parkı bulunmaktadır. Bu parklar
tüm il ve ilçelere yapılmalıdır.
Bunun için de başta belediyeler
olmak üzere gerekli kurum ve ku-
ruluşlar bu konuya gereken özeni
ve hassasiyeti göstermelidirler.
Bu sayede okul öncesi ve ilköğretim dönemindeki çocuklarda erken yaşlarda trafik kültürü oluşmuş olur. Böylece bu çocuklar,
ileriki yaşlarda sürücü veya yaya
olarak trafikte daha bilinçli, eğitimli ve trafik kurallarına uymanın
gerekliliğini bilen bireyler olarak
yer alırlar. 0-6 yaş grubu çocukların algılama, anlama, öğrenme
istekleri yüksek olduğundan, bu
yaşlarda öğrenilen bilgiler hafızalarına yerleşerek gelecekteki
davranışlarına zemin hazırlamaktadır. Bu ayrıntı da dikkate alınarak çocukların, gelecekte trafik
konusunda bilinçli, kültürlü, bilgili
ve trafik kurallarına uyma alış-
kanlığı kazanmış bireyler olmaları
için erken yaşta trafik konusunda
eğitilmeleri için gerekenler yapılmalıdır. Bu konuda başta aileler,
sonra okullar, Milli Eğitim Bakanlığı, belediyeler, ilgili kurum ve
kuruluşlar üzerlerine düşeni fazlasıyla yapmalı ve azami önem
gösterilerek çalışmalara ivedilik
kazandırılmalıdır.
Kaynak
[1] www.trafik.gov.tr, Emniyet Genel Müdürlüğü Genel Kaza İstatistikleri
[2] www.meb.gov.tr, Milli Eğitim Bakanlığı Çocuk Trafik Parkları Yönetmeliği
Temmuz - Ağustos - Eylül 2009 | Ankara Trafik Vakfı
kent gezgini
26
Ankara’da bir kent
gezgini (Flâneur) olma
şansı var mıdır?
Yasemin İlkay
ODTÜ Kentsel Politika ve Yerel Yönetimler
Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi
Belki yirmi dakika belki yarım saat bekleyip de bindiğim Ümitköy –
kaynadığı organik pazar yerlerini, Rönesans’ın görkemli plazalarını
Kızılay otobüsündeyim. En ücra köşeye oturdum; kimseyle çene ça-
düşlüyorum. İnsanların sadece gelip geç(e)medikleri, keyifle yaşa-
lacak halim yok. Çantam dizlerimde, son birkaç gündür okuduğum
dıkları, özenle tasarlanmış yaya bölgelerini, kent meydanlarını düşü-
kitabı okumayı canım çekmiyor bu sefer. Boş boş otursam içim rahat
nüyorum. Tokyo, Paris, Viyana gibi dünyanın kalabalık denebilecek
etmeyecek. Ne yapsam? Saate bakıyorum. Epey geç olmuş. Ne za-
kentlerinde taşıt trafiğinin en yoğun aktığı caddelerde bile yayalara
man geçti bunca zaman. Yetişebilecek miyim acaba? Hayatım hep
çok yönlü geçiş hakkı tanıyan çapraz hemzemin geçitleri... Meydanı
iki yetişebilmenin arasına gerili bir çizgi gibi. Dışarı bakıyorum. Sisli
olmayan bir kentte, bir kavşak noktasına bakarak bekleyeceğim ar-
ve ıslak havanın içinde kaybolmuş bina siluetleri geçiyor gözlerimin
kadaşımı; belki GİMA’nın belki YKM’nin önünde... Hızla geçip gitmeye
önünden. Yoksa otobüs mü hızlı gidiyor da ben dış dünyayı bir bu-
çalışan ama yine de tüm önlemlere karşın (!) trafik sıkışıklığı içinde
lanıklık içinde görüyorum? Tekrar önüme bakıyorum. Bu hız başımı
bunu pek de başaramayan arabaları ve ürkek güvercinler gibi telaşla
döndürüp, midemi bulandıracak yoksa. Kırk-kırkbeş dakikalık bir
yeşil ışığı kaçırmamak için karşıdan karşıya geçmeye çalışan kentlileri
küçük seyahatin ardından, kentli olmanın omuzlarımdaki ağırlığıyla
Meşrutiyet Caddesi’nde iniyorum otobüsten. Yetişebilecek miyim
verdiğim randevuya diye defalarca saate bakmışım. Yorgunum. İnadına çıkmıyorum üst geçide, yoldan geçeceğim işte. Sözde yayala-
seyredeceğim. Buna da şükür diyeceğim, ne de olsa bu kent en simgesel meydanlarından birinde kentlileri yeraltından geçmeye zorlayan
zincirleri ve cam bariyerleri gördü. Buna da şükür... mü gerçekten?
ra ayrılmış Konur Sokak’tan, bir–iki arabadan sıyrılarak ilerliyorum.
1988 yılında Avrupa Parlementosu tarafından kabul edilen Yaya Hak-
Sokrates’in öğrencileriyle altında yürüyerek felsefi sohbetler yaptığı
ları Bildirgesi’ne bakıldığında, yayaların rahatça hareket edebilecekle-
Antik Yunan stoalarından çıkılan Agora’yı, ortaçağın ticari hayatının
ri bir yaya kaldırım ağı, yaya hakkı olarak tanımlanmaktadır. Bundan
beş sene kadar önce Ümitköy –
insanlar... Peki, hız bu kadar kut-
da. Kendimizi taşıt trafiğinden
Çayyolu – Beytepe yol ayrımı ya-
sanırken, neden yayaların keyifle
korurken, onlardan bağımsız ol-
kınlarında bir yaya kaldırımı bile
kent gezintileri yapmaları, kenti,
duğumuz güvenli yaya bölgelerini
bulunmuyordu. Geniş taşıt yolları
kentliyi keşfetmeleri ve bağım-
ve yollarını bulmayı umamıyoruz.
ve her an nereden geleceği bel-
sızca birbiriyle temas etmele-
Kentler, motorlu taşıtların ve
li olmayan hızlı araçlar, en can
ri engellenmektedir? sonrasında toplu taşım araçla-
alıcı yol ayrımı ve kavşaklarda
yayaların korkulu rüyasıydı. Bazı
Gündelik hayatlarımız içinde ha-
düzenlemeler yapılsa bile, yayaya
reket edip durduğumuz, kentli
neredeyse ‘Evinden çıkma; çıkar-
ve yaya olarak devindiğimiz,
san da özel aracına bin!’ mesajı
deneyimlediğimiz,
veren geniş yollar ve kontrolsüz
mekanlarla, her gün yeniden ve
kavşaklar hala kentin pek çok
yeniden üretilmekte. Hepimiz bir
bölgesinde mevcuttur. Nerede
mekansal sosyal matris içinde
kaldı yaya yolu sistemleri? Bir
yaşıyoruz. Gündelik hayatlarımı-
diğer hak, araçların yaya yolları-
zın ve onu örgütleyen, şekillen-
na park etmemesi olarak tanım-
diren mekanların, o mekanlar
lanmış; yaya yollarının tanımı
içindeki hareketin ve durmaların
itibariyle yayalara ait olması ve
iktidar ilişkilerine konu olmama-
motorlu taşıtlardan arındırılması
beklenmişti. Bu da, kent merkezinde, yayalaştırılmış bölgelerde
bile, aksini sık sık gördüğümüz
ve ihlal edilmekte olan bir haktır. Aynı bildirgede hemzemin
geçitlerin oluşturulması ve yeşil
ışık sürelerinin yayaların geçişine
göre ayarlanması tavsiye edilir.
Oysa bizim Ankara kent merkezinde yaya olarak yaşadığımız
tuhaf bir maratondur; neredeyse
yüz yirmi saniyeye otuz saniye...
algıladığımız
sı zaten düşünülemez. Mekanda
kritik kalabalıklar da örgütlenip
hareket edebilir ya da durabilir,
bir kentli tek başına da gezinebilir ya da bir gün bir belediye
başkanının yaya trafiği engelleniyor diye muhalif hareketlerin
gösteri yapmasına izin vermediği
bir meydanda, yüzlerce kentliyi
toplayıp top dağıttığı, konserler
verdirdiği, ülkenin başbakanı ile
gövde gösterisi yaptığı gözlene-
Taşıtlar Ankara Kent merkezinde
bilir. Ya da bir meydan, belki bir
1-0 öndeler... Ayrıca ana taşıt
bulvar araç trafiğine sendikal bir
arterlerinde inşa edilen sevim-
gösteri nedeniyle kapandığı için
siz olmanın ötesinde işlevsel de
toplu taşım araçlarının güzergahı
olmayan üst geçitlerle, taşıtlar
değişir; kentli eziyet çeker, söyle-
yine hızla akmaya; yaşlı, çocuk,
nir. Oysa her gün çektiği kentsel
engelli kentliler ise evlerinde
ızdırabın ya farkında değildir ya da
oturmaya özendirilmekte sanki.
bunu kanıksamıştır. Bu mekanla-
Oysa kent nedir? Farklı sınıf ve
grupların bir araya gelip, örgütlenebileceği bir yoğunluğu ve
potansiyeli içinde taşıyan; çeliş-
rı kim nasıl kurgulamakta, kim
nasıl algılamakta ve yaşamaktadır? Kurgulayanlarla yaşayanlar
arasında bir uçurum mu vardır?
rının gelişmesiyle saçaklanmış,
genişlemiş; kent içi ulaşım ve
yaşam ritmi hızlanmıştır. Kentte
bir Flâneur gibi gezinme hakkımızı kaybetmiş durumdayız. Oysa
kaygısızca yapılan gezintiler ne
rahatlatıcı ve ne kadar da yaratıcıdır. Bu kadar stresle ve hızla
dolu kent yaşamları sürerken,
durma ve hareket etme diyalektiği içinde yaratıcı etkinliklere
ve kamusal temaslara izin verecek açık kamusal mekanlardan
ve güvenli yaya bölgelerinden
yoksunuz. Bir kent gezgini olan
Flâneur kenti anlamak, duyumsamak ve kente katılmak için
vardır, Fransız şair ve flâneur
Baudelaire’e göre. Oysa ben kendimi araçlardan koruma içgüdüsü
ve gün geçtikçe artan trafiğin de
etkisiyle hep bir yerlerden bir yerlere yetişme kaygısı ile kent içinde devinmekteyim. Durduğum
zamanlarda genelde ya zorlanan
yayaları izleyip geç kalan bir arkadaşımı ya da geç kalacağım
korkusuyla ve öfkesiyle ne zaman hangi sıklıkta geleceği belli
olmayan bir toplu taşım aracını
bekliyorum. Çukurlarla, deforme
olmuş yer döşemeleriyle her an
bana bir tuzak hazırlamışçasına
pusuda bekleyen, bir genişleyip
Yorgunum. İnadın
çıkmıyorum üst a
geçide, yoldan
geçeceğim işte.
Sözde yayalara
ayrılmış Konur
Sokak’tan, bir–iki
arabadan sıyrılara
k
ilerliyorum.
Sokrates’in
öğrencileriyle
altında yürüyerek
felsefi sohbetler
yaptığı Antik Yuna
stoalarından çıkılan
Agora’yı, ortaçağı n
ticari hayatının n
kaynadığı organik
pazar yerlerini,
Rönesans’ın
görkemli plazalar
ını
düşlüyorum.
bir daralan, yer yer kaybolan
kaldırımlardan geçiyorum. Tüm
bunlar bir yandan benim ortak
kilerin görünür ve üretici olduğu
Yaya olmak, kent ölçeğinde ya-
yaya mekanlarına ulaşmamı en-
bir sosyal mekansal ölçek değil
pılan bir yolculuk; kent mekanı
gellerken; bir yandan da bir yaya
midir? Kentli kimdir? Kentin ka-
ve zamanı içindeki bir hareket...
olarak motivasyonumu düşürüp,
musal yaya mekanlarında bilinçli
Oysa bizim Ankara’da kentli ola-
o mekanlara ulaşma isteğimi ve
ya da bilinçsizce birbirini gören,
rak yaptığımız hareket hep bir
onlara dair ulaşılabilirlik algımı da
birbiriyle temas eden ve bilgiyi
yerlere yetişmek, bir yerlerden
zedeliyor. Ankara’da bir Flâneur
mekanda devinerek paylaşan
geçmek şeklinde olmak zorun-
olmaya ne kadar yakınım acaba?
Temmuz - Ağustos - Eylül 2009 | Ankara Trafik Vakfı
27
röportaj
Sokak Röportajları
Yayaların güvenliği için yapılan üst-alt yaya geçitleri
hakkında görüşünüz nedir?
28
Şu an yaya geçitleri ve alt geçitler boşuna yapılıyor. Çünkü kullanan vatandaş yok. Daha seri, daha çabuk
olduğu için araçların arasından geçiş yapmayı tercih ediyorlar. Bence geçitlerin yapılmasının da bir anlamı
yok şu durumda. Öncelikle eğitim verilmesi gerekiyor bu konuda.
Her sürücü belli bir eğitim sonunda o ehliyeti alabiliyor; peki yayaların eğitimi nasıl olmalı sizce?
Bu da herhalde kendi içimizdeki karşılıklı saygı ve sevgi ile mümkün olabilecek bir şey olsa gerek. Yayaların
trafik güvenliği için dikkat etmesi gerekli.
Genelde sürücüler yayalardan yayalar da sürücülerden yakınırlar. Sizce bunun sebebi nedir?
İbrahim Özkan ATASOY
Herkes birbirinden şikayetçi ama kimse tam olarak istediklerini dile getiremiyor. Nasıl söyleyeyim hep bir
şikayet durumu söz konusu ancak kimse kendinde bir değişiklik yapmıyor. Herkes her şeyi kendisine hak
görüyor.
Trafikteki öncelikli sorun nedir sizce?
Tabii ki trafik kazaları. Bu kazaların sayısının her gün arttığını görüyoruz ve sorumlu olan taraf ceza almadan
sıyrılabiliyor.
Peki kazaların önlenmesi nasıl mümkün size göre?
Birey olarak herkesin bu konuda daha bilinçli davranması gerekir, eğitimler verilebilir, daha caydırıcı
cezalar uygulanabilir. Tabii bunlar zorlama olur ama yine de belki sonuç getirebilir.
Siz yaya olarak nelere dikkat edersiniz? Yaya geçitlerini kullanır mısınız?
Her zaman kullandığımı söylemem yanlış olur; gün içinde acelem varsa geçitleri kullanmıyorum. Yanlış
tabii ama alışkanlığa dönüşmüş ama yine de kurallara mümkün olduğu kadar uymaya çalışıyorum.
Gülçin ERSOY
Size göre sürücülerin yaptığı en yaygın kural ihlali nedir?
Aklıma ilk gelen kırmızı ışık ihlali ama hızlı araç kullanmaları da sayılabilir. Özellikle trafiğin açık olduğu
zamanlarda çok dikkatsizce ve hızlı araba kullananlar var.
Sizce en yaygın trafik kuralı ihlali nedir?
Kırmızı ışıkta geçmek. Bu hem sürücülerin hem de yayaların en çok yaptıkları hata. Trafikte ışıkta
durduğumda son anda geçmeye çalışanların hızla yanımdan geçtiklerini görüyorum ya da önümden koşa
koşa karşıya geçmeye çalışan insanları.
Yayaların trafikteki davranışlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu konuda bilinçli olmadıklarını düşünüyorum. Trafikte zaten geçiş süremiz kısıtlı onda da yola atlayan ve
aheste aheste yürüyen yayalar yüzünden geçiş hakkımızı kullanamıyoruz. Hem zaman kaybı hem de Allah
korusun birine çarpmaktan korkuyorum.
Sizce trafikle ilgili olarak neye öncelik verilmeli?
Zafer KESKİN
Araba kullansın kullanmasın herkesin trafik eğitimi alması gerekiyor bence. Hatta ilk yardım eğitimi
de verilmeli. Önce kazaların olmaması için ne yapılabileceğine bakılmalı yine de kazalar oluyorsa nasıl
davranmak gerektiğini bilmek lazım.
Toplu taşım araçlarını kullanmak konusundaki fikriniz nedir?
Toplu taşım kullanım oranları çok düşük ülkemizde…
Toplu taşım araçlarındaki şartlar iyileştirilsin kullanalım. Ben de arabamı kullanmak zorunda olmasam
hem daha az stresli olurum hem tasarruf ederim ama toplu taşım araçları bu durumdayken kullanmayı
düşünmüyorum.
29
Sizce trafikteki öncelikli sorun nedir?
Trafikte öncelik insan hayatında olduğu için insan hayatını tehlikeye atan her yanlış önceliklidir. Bu kırmızı
ışık da geçmek de olabilir çok hızlı araba kullanmak da olabilir.
Yaya olarak en sık karşılaştığınız sorun nedir?
Bu konuda şikayet edebileceğim çok şey var ama aklıma ilk gelen arabaların kaldırımlara park etmesi. Yaya
olarak benim kullanabileceğim bir alan kalmıyor, ondan sonra ben de yoldan yürümek zorunda kalıyorum.
Bu yüzden çıkan çok tartışmaya da şahit oluyorum yayalar ve sürücüler arasında.
Trafik konusunda verilen eğitimleri yeterli buluyor musunuz?
Özay MERAL
Ehliyet kurslarında verilenleri mi?
Genel olarak okullarda, kurslarda verilen eğitimleri?
Ehliyet kurslarında öğretilen bence sadece araba kullanmak hatta bazıları sadece ehliyet alabilmek için
gidiyor bu kurslara. Bunun dışında benim denk geldiğim bir eğitim olmadı. Sadece trafik kuralları anlatıldı
okullarda bize; şimdi de farklı olduğunu düşünmüyorum.
Araç kullanırken nelere dikkat edersiniz?
Mümkün olduğu kadar trafik kurallarına uymaya çalışırım. Ankara’da trafiğe çıkan araç sayısı çok arttığı
için artık daha dikkatli olmak gerekiyor çünkü tecrübesiz bir sürücünün hatasını siz ödeyebiliyorsunuz.
Sürücülere verilen eğitimi yeterli buluyor musunuz?
Araba kullanmayı kurslarda öğrenebiliyorsunuz ama sadece arabayı nasıl hareket ettireceğinizi, yokuşta
ne yapmanız gerektiğini ve böyle şeyleri öğreniyorsunuz. Ancak trafik çok farklı. O yüzden uzun bir eğitim
bu, kurslarda verilenle yetinemezsiniz.
Yayaların trafik alışkanlıklarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ayhan ÖRNEK
Bu konuda bir genelleme yapamıyorum. Bazen bir anda önüme atlayan bir yayayla da karşılaşabiliyorum
bazen de çok bilinçli bir yayaya denk gelebiliyorum.
Temmuz - Ağustos - Eylül 2009 | Ankara Trafik Vakfı
röportaj
Yaya olarak en sık karşılaştığınız sorun nedir?
Aslında ben hem araba kullanıyorum hem de yayayım. O yüzden iki tarafın sıkıntılarını da biliyorum. Bence
yayaların en sık karşılaştıkları sorun kaldırımlara park eden arabalar yüzünden yoldan yürümek zorunda
kalmak. Bir de ara sokaklarda bile çok hızlı araç kullanan sürücüler var. Bunlar özellikle sokak aralarında
oynayan çocuklar için çok tehlikeli.
Peki sürücü olarak yaşadığınız temel sorun nedir?
Pek çok şey var ama son zamanlarda özellikle otopark sorunu yaşıyorum. Şehir artık bu kadar çok aracı
kaldırmıyor, altyapısı ve düzenlemesi bu kadar çok aracı kaldırmaya uygun değil. Gün içinde o kadar çok
vaktimi park yeri aramaya harcıyorum ki sırf bu yüzden bazen arabamı almıyorum.
Trafik kazalarına neden olan kural ihlallerinin başında hangisi geliyor sizce?
Hande ÖZKILINÇ
Bence en önemli ve hayati ihlal kırmızı ışık ihlali çünkü hem yayalar hem sürücüler en çok bu ihlali yapıyor.
Sürüşüne güvenen sürücüler kontrolü kendilerinde zannedip kırmızı ışıkta geçiyorlar bu da ciddi kazalarla
sonuçlanabiliyor.
Trafik kurallarına uyum konusunda neler yapılabilir?
Bunun sonradan kazandırılabileceğine inanmıyorum. Küçük yaşta hem ailelerin hem de eğitimcilerin
çocuklara bu konuda hassasiyet kazandırması gerekli. Alışkanlıları kırmak çok zordur, çocuk neye alışırsa
hayatının devamında da bunu sürdürür.
Sizce trafikte yaşanan sorunlarda yayalar mı sürücüler mi daha dikkatsiz davranıyor?
Her iki taraf da yanlışlar yapıyor. Mesela sürücüler yayaların geçmelerine fırsat tanımıyor ama yayalar da
arabalar geçerken önlerine çıkıyorlar. Kimse kendi hayatının kıymetini bilmiyor.
30
Trafikte alınması gereken en önemli tedbir nedir sizce?
Kontroller daha sık yapılabilir. Çok rastlıyorum artık herkes nerede kontrol yapıldığını biliyor bu yüzden de
yol değiştiriyorlar. Bir de ceza kesiliyor ama zaten kurallara uymayanlar bunu bilerek göze alıyorlar. Yeterli
değil galiba.
Siz yaya geçitlerini kullanıyor musunuz?
Evet kullanıyorum. Mümkün olduğu kadar dikkat etmeye de çalışıyorum ama üst geçitleri kullanırken
tedirgin oluyorum; merdivenler aşınmış, yürümekte zorlandığım zamanlar oluyor kışın.
Nazlı BURKAN
Çocuk trafik eğitim parkları hakkında bilginiz var mı?
Bu konuyu duymuştum; küçük trafik alanları yapılıp çocuklar eğitilecekti, trafik kuralları anlatılacaktı ama
yapıldı mı bilmiyorum.
Sizce trafikte yayaların rolü nedir?
Trafikte yayalar kurallara uymuyorlar. Geçiş yerlerinden geçmiyorlar, süratli gelen arabaların kaza
yapmalarına sebebiyet verebiliyorlar. Yani eğitimin en baştan yapılmasıyla düzelebilecek kurallardan birisi
bu.
Işıklı geçişlerde geçiş süresi yayalar için sizce yeterli mi?
Yeterli değil, neden yeterli değil? Gençler için normal, ama yaşlıları düşünerek biraz daha uzun tutabilirler.
Örneğin Kızılaydaki yaya geçidimiz gibi.
Türkiye’de yayaların karşılaştıkları sorunlar nelerdir?
Hakan ÖKSÜZ
Yayaların karşılaştığı sorunlar herhalde yaya geçitlerinin düzensiz yapılması, üst geçitlerin rahat olmayışı,
alt geçitlerin geç saatlerde güvenli olmaması gibi sorunlar aklıma ilk gelenler... Ayrıca yayaların da trafik
kurallarına tam uymadıklarını düşünüyorum. Yayalar genellikle işlerinin acele oluşunu bahane ediyorlar
veya genelde tembellikten, en kısacası eğitimsizlikten.
Her sürücü belli bir eğitim sonunda o ehliyeti alabiliyor, peki yayaların eğitimi nasıl olmalı?
Bence yayaların eğitimi çocukluktan başlayıp temel eğitimden geçmeli ya da aileler üstüne düşenlerin tam
gereğini yapmalı. Yani eğitim eğitim eğitim...
bu yolda
canını
hayatın değerlidir
feda etme
kurum
32
İnsanın ana “TEMA”sı
doğadır
Kısaltılmış adıyla TEMA olarak bilinen Vakfımız,
Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal
Varlıkları Koruma Vakfı olarak Hayrettin KARACA, Nihat
GÖKYİĞİT ve bir grup işadamı tarafından 1992 yılında
kurulmuştur.
Mukadder EKREMOĞLU
TEMA Yönetim Kurulu Üyesi
Ankara Temsilcisi
TEMA Vakfı’nın amaçları şunlardır;
1-) Ülkemizde ve dünyada doğal varlıkların ve sağlığın korunması, erozyonla mücadele, toprak-su düzeninin sürekliliğine ve ekolojik dengeye
müdahalelerin önlenmesi, tarım arazilerinin korunması, mera ıslahı, toprak örtüsü ve toprağın korunması ve ağaçlandırmanın önemi konusunda kamuoyunun eğitimi ve bilgilendirilmesi, kırsal kalkınmaya öncülük edilip yardımcı olunması, bu alanda milli politikaların oluşturulmasına
yardımcı olmak ve bu esaslardan ödün verilmemesi için gerektiğinde hukuksal alanda da mücadele etmek,
2-) Ağaç ve orman sevgisini topluma maletmek,
3-) Doğal varlıkların, insan sağlığının, yeşil alanların, toprak ve toprak örtüsünün, tarım alanlarının, meraların, suların, ormanların korunması,
geliştirilmesi, mümkün olanların yenilerinin tesis edilmesini sağlamak için faaliyetlerde bulunmak.
Bu amaçları gerçekleştirebilmek için TEMA, özel ve resmi kurumlarla, üniversitelerle, enstitü, dernek ve vakıflarla işbirliği de yaparak her türlü
bilimsel ve teknik çalışmaları yürütür. Sadece ulusal değil, uluslararası kurum ve kuruluşlarla da işbirliği yapmaktadır.
33
TEMA Vakfı’nın Vizyonu; sürdürülebilir yaşam ilkesiyle ülkenin ve
dünyanın geleceğinde söz sahibi olan, topraktan gelen toplumsal barışı sağlayan, bilinçli, halkla bütünleşen, öncü bir sivil toplum kuruluşu
olmaktır.
TEMA Vakfı’nın Misyonu; kaybolan geleceği kurtarmak, açlık ve
yoksulluğu gidererek topraktan gelen toplumsal barışı sağlamak için
erozyon, çoraklaşma, çölleşme, kirlilik, hatalı tarım teknikleri ve amaç
dışı arazi kullanımını önlemek,
Doğal varlıkların tahribine yönelik, ulusal ve uluslararası her türlü idari, siyasi ve ekonomik baskılara karşı mücadele etmek ve sorunlara
çözüm üretmek,
Biyolojik çeşitlilik, toprak, su ve diğer doğal kaynakların korunması,
verimli kılınması ve sürdürülebilir yönetimini gerçekleştirmek; doğal
varlıkların korunmasına yönelik politikaların hükümetlerce üretilmesini, gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını, uygulanmasını ve uluslararası anlaşmalara uyulmasını sağlayacak, bilinçli ve etkin kamuoyu
oluşturmaktır.
TEMA Vakfı Genel Müdürlüğü İstanbul’da olup, merkez çalışanlarının
dışında tamamen gönüllülük esası ve büyük özveri ile illerde temsilciler, ilçe ve beldelerde gönüllü sorumlular, ilköğretim okullarında Yavru
TEMA, lise ve üniversitelerde Genç TEMA, üniversite sonrası kurumlarda Mezun TEMA teşkilatlanmaları ve 360 bini aşkın gönüllüsü, Vakfın vizyonu ve misyonu doğrultusunda faaliyetlerini sürdürmektedir.
TEMA Vakfı başta eğitim olmak üzere, kırsal kalkınma projeleri, ağaçlandırma ve bitkilendirme, uluslararası ilişkiler, yasa çalışmaları, TEMA
yayınları, TEMA ürünleri ve gönüllüleri ile halka ulaşmakta, bilinçlendirme çalışmalarını tarafsız bir şekilde gelecek adına yapmaktadır.
TEMA PROJELERİNDEN ÖRNEKLER
• 10 Milyar meşe projesi
• Erozyona karşı “El Koyun” projesi
• Kırsal kalkınma projeleri
• Ağaçlandırma ve bitkilendirme projeleri
• Geleceğimiz Erimesin (TEMA-TURMEPA)
Temmuz - Ağustos - Eylül 2009 | Ankara Trafik Vakfı
kurum
ÜLKEM İÇİN, DÜNYA İÇİN NE YAPABİLİRİM?
TEMA HAREKETİNE NASIL DESTEK OLABİLİRİM DİYORSANIZ;
• TEMA gönüllüsü olabilir, çevrenizdekileri gönüllü yapabilirsiniz,
• Erozyon ve çölleşme tehlikesine karşı toplumsal bilinci geliştirmeye yönelik faaliyet ve etkinliklere destek verebilir,
katılım sağlayabilirsiniz,
• Tanık olduğunuz erozyon, ormansızlaşma, yanlış tarımsal uygulamalar gibi sorunları takip ederek gerekli müdahalenin yapılmasını
sağlayabilirsiniz,
• TEMA gönüllü eğitmeni olabilir, çevrenizdeki kurum ve kuruluşlarda, erozyon sorununu ve TEMA Vakfı çalışmalarını anlatabilirsiniz,
• TEMA Vakfı yayınlarını izleyerek ve okuyarak bilgi sahibi olabilirsiniz,
• Vakıf merkezi veya temsilciliklerimizde büro içi çalışmalarına yardımcı olabilirsiniz,
• Geliri TEMA Vakfı projelerinde kullanılan TEMA ürünlerini kullanabilir, kullanılmasını tavsiye edebilirsiniz,
• TEMA Vakfı çalışmalarına kaynak yaratmak üzere çevrenizde bulunan kişi ya da kurumları, sponsorluk konusunda teşvik edebilirsiniz.
Toplumsal barışın topraktan geleceğine inanan, “toprağına sahip çıkmayı” isteyen, verimli toprakları erozyona veremem diyen toprak-yaprak
dostlarını Tema Vakfı’na bekliyoruz.
Ayrıca bu vesile ile Ankara Trafik Vakfı’na, daha önceki 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda, Vakfımız töreninde yer alan
öğrencilerimizin kıyafet, çanta ve ulaşım ihtiyaçlarını karşıladıkları ve bu destekle yanımızda oldukları için bir kez daha teşekkür ediyoruz.
34
Nisan - Mayıs - Haziran 2009 | Ankara Trafik Vakfı
mizah
Uyanıklı¤ın
böylesi
Adam trafikte “alçaktan uçarak” giderken polise yakalanır… Kenara çeker, arabadan iner;
- Buyrun Memur Bey…
- Aşırı hız yaptığınız için sizi durdurdum. Ehliyetiniz lütfen.
- Ehliyetim yok, son yaptığım kazada ehliyetime el koydular Memur Bey.
- Peki… Aracınızın ruhsatını görebilir miyim?
- Araba benim değil Memur Bey. Çaldım ben bu arabayı.
- Anlamadım nasıl yani, siz bu arabayı çaldınız öyle mi?
- Evet Memur Bey, aa durun bir dakika torpido gözünde ruhsat olacaktı, silahımı oraya koyarken ruhsat gibi bir şey gördüm
galiba…
Polis iyice şaşırır;
- Torpido gözünde silah mı var?
- Evet Memur Bey, bu arabanın sahibi kadını vurduktan sonra, cesedi bagaja koydum, silahı da torpido gözüne koydum…
- BİR DE BAGAJDA CESET Mİ VAR!
- Evet Memur Bey…
Trafik polisi bunu duyar duymaz amirini arar, arabanın etrafı bir anda polislerle dolar ve adamı sorguya alırlar. Ekipler amiri adamın
ehliyetini ister, adam ehliyetini çıkarır ki ehliyet geçerli, temiz, hiçbir anormallik yok… Bunun üzerine adamın ruhsatını ister, adam
çıkartır ruhsatı da verir, ekipler amiri yine bakar ki araba adama ait… Derken adamdan torpido gözünü açmasını ister, adam açınca
ortaya çıkar ki orada da silah falan yok… Ekipler amiri bir de bagaja bakmak ister, adam bagajı açar orada da ne ceset ne bir şey
yok… Bunun üzerine ekipler amiri;
- “Çok garip” der. “Sizi durduran memurun anlattığına göre bu arabanın bir kadına ait
olduğunu söylemişsiniz, kadını öldürüp cesedi bagaja, silahı da torpido gözüne koymuşsunuz…”
Adam güler;
- İnanamıyorum… O şimdi benim için “aşırı hızlı gidiyordu” da demiştir.
(Şükrü KIZILOT,
Askerliğini Yapmayan Kadın, Sf. 162)
Temmuz - Ağustos - Eylül 2009 | Ankara Trafik Vakfı
35
kurum
Karayolu trafik haftası
etkinliklerine geniş katılım
sağlandı
Trafik güvenliğinin sağlanabilmesi ve devam ettirilebilmesi
amacıyla, ülkemizde her yıl Mayıs ayının ilk Cumartesi günü
“Karayolu Trafik Güvenliği Günü”, bugünü takip eden hafta ise
“Karayolu Trafik Haftası” olarak değerlendirilmektedir. 2009
Karayolu Trafik Haftası etkinlikleri de 2–10 Mayıs tarihleri
arasında gerçekleştirilmiştir.
36
Etkinlikler çerçevesinde kamu ve özel sektör kurum ve
kuruluşlarına ait araçlarla kortejler düzenlenmiş, yayaların da
katılımıyla trafik yürüyüşleri düzenlenmiştir.
Bunun yanı sıra il ve ilçe protokolü makam ve hizmet araçları
dahil olmak üzere tüm resmi ve taksi, dolmuş, servis aracı,
otobüs gibi ticari araçlar ile gönüllü vatandaşlara ait diğer
araçların dış ayna veya anten uçlarında kırmızı renkli küçük
kurdele ve trafik güvenliği ile ilgili uyarıcı yazı ve afişlerin
taşınması sağlanmış, bu kapsamda bölgesel ve yerel bazdaki
yazılı basın ve televizyon ekranlarında çalışmalara yer
verilmiştir.
Etkinliklerin gerçekleştirilmesi için İçişleri Bakanlığı genelgesi
ile “İl-İlçe Karayolu Trafik Güvenliği Haftası Tertip Komiteleri”
oluşturulmuş ve bu komitelere kamu kurumları, yerel
yönetimler, üniversiteler ve sivil toplum örgütleri ile yük ve
yolcu taşımacılığı yapan kuruluşların temsilcileri üye olarak
alınmıştır. Komiteler, çalışma grupları oluşturarak Karayolu İçişleri Bakanlığı Genelgesi’nde ayrıca trafik kazalarının
azaltılmasında etkin olan faktörler; bilimsel kriterlere uygun
Trafik Haftası etkinliklerine karar vermişlerdir.
ulaşım sistemi ve imar planları, eğitim, altyapı, yasal mevzuat
ve denetim, ilk ve acil yardım, kurtarma unsurları, yayalar ve
sürücülerin kurallara uyma alışkanlığı şeklinde sıralanmış ve
bu faktörlerin hayata geçirilmesi için il ve ilçe yönetimlerine
çağrıda bulunulmuştur. Bu konuda yazılı ve görsel basın
aracılığı ile iletişimin etkinleştirilmesi öngörülmüştür.
Hem Karayolu Trafik Haftası boyunca hem de devamında
karşıdan karşıya geçiş kuralları, okul servis araçlarına ait
kurallar, özellikle bilinmesi gereken trafik işaretleri, emniyet
kemeri ve yaya geçitleri ile alt-üst geçitleri kullanma, kaldırımsız
yollarda gece ve gündüz yürüme, bisiklete binme gibi kurallar
ağırlıklı olmak üzere, ilköğretim ve liselerde eğitim çalışmaları
düzenlenmesine karar verilmiştir. Eğitimlerin uygulama ağırlıklı
olması ve başarılı olanlara sertifika verilmesi planlanmaktadır.
Hafta boyunca okullardaki trafik eğitimlerine ağırlık verilmiş
trafik üzerine münazaralar düzenlenmiş ve stantlar açılarak
trafik güvenliğine vurgu yapılmıştır. Ancak Karayolu Trafik
haftasının ardından bu çalışmalara devam edilmesi kararı
alınmış özellikle çocuk trafik eğitim parklarına dikkat çekilerek
bu parkların yurt genelinde yaygınlaştırılması gerektiği
belirtilmiştir.
ekranlarında, kurumların telefon santralleri açılış mesajlarında,
sinemalarda gösterilen film başlangıç veya aralarında, alışveriş
merkezlerinin barkovizyon ekranlarında trafik güvenliği konulu
spot ve kısa metrajlı filmlerin gösterilmesi sağlanmıştır. Bu
spot ve kısa filmlerde TBMM Başkanı Köksal Toptan, Ulaştırma
Bakanı Binali Yıldırım, Oktay Kaynarca, Metin Akpınar, Cem
Yılmaz gibi isimler mesajları ile yer almışlardır.
Hafta boyunca, trafiğin ana unsurunu oluşturan sürücü,
yaya, denetleme görevlisi gibi gruplar arasında çeşitli spor
müsabakaları düzenlenmesi, trafik hatıra ormanı oluşturulması
veya trafik müzeleri kurulması gibi etkinlikler düzenlenmesi
hedeflenmiştir.
Bu sene gerçekleştirilen etkinliklerin kapsamı daha geniş
tutularak konulan hedeflerin tüm yıla yayılması planlanmıştır.
Bu bağlamda kazalardan korunma yöntemleri ve karayolunun
bakım ve onarımından sorumlu kuruluşlar ile trafik birimlerinin
halktan beklentilerini konu alan programlar hazırlanması ve
bu beklentilerin kitle iletişim araçları ile halka ulaştırılması
amaçlanmıştır. Ayrıca, ses sistemi bulunan metro, tramvay
gibi ulaşım araçlarında ve belediye hoparlörlerinde trafik
güvenliğine yönelik mesajların verilmesi yönünde çalışmalar
yapılmıştır.
Çocuk trafik eğitim parklarının yaygınlaştırılması ve etkin
şekilde kullanılması için gayret gösterilecek, trafik eğitim
parkları için imkan olmayan yerlerde belediyeler, il özel Hafta boyunca daha önce trafik kazasına karışmış veya
idareleri ve özel sektör kuruluşlarının katkıları ile gezici trafik yakınlarını kaybetmiş vatandaşlar ziyaret edilerek onların da
eğitim araçları dizayn ettirilerek, hafta ile sınırlı kalmaksızın, bu etkinliklerde yer almaları sağlanmıştır.
eğitimlerin okullara gidilmek suretiyle verilmesi sağlanacaktır.
Düzenlenen seminer ve konferanslarla, kurumlar ve halk
Trafik bilinci yaratmak için yerel yönetimler şiir, resim, arasında daha etkin bir iletişim sağlanmış ve konu geniş bir
öykü ve slogan yarışmaları düzenleyerek tiyatro oyunları bakış açısı ile ele alınmıştır. Anketler ve yapılan mülakatlar
sahnelenmesine olanak tanımışlardır.
yoluyla halkın beklenti ve önerileri alınmıştır; bu anketlerden
elde edilen sonuçlar değerlendirilecek ve uygulanabilir olanlar
Kamu ve özel sektör kuruluşlarının işbirliği ile aşırı hız, alkollü
hayata geçirilecektir.
olarak araç kullanma, hatalı sollama, emniyet kemeri, kask ve
diğer koruma tertibatlarının kullanılması, geçiş kuralları, çevre Resmi rakamlara göre 2008 yılında bir önceki yıla göre ölümlü
ve gürültü kirliliği, trafik kazalarının psikolojik etkileri ve yayaların kazalarda ve ölü sayısında % 16, yaralanmalı kazalarda % 2
uyması gerekli kurallar başta olmak üzere trafik olgusu ile ilgili ve yaralı sayısında ise % 2,5 oranında azalma yaşanmış ve
afiş, broşür ve bez pankartlar gibi materyaller hazırlatılarak
önümüzdeki yıllar için ümit verici bir tablo ortaya çıkmıştır.
geniş alanlarda sergilenmiştir. Bu çalışmaların devamında
2009 yılı Karayolu Trafik Haftası kapsamında gerçekleştirilen
halka açık alanlarda, elektrik, doğalgaz ve su faturalarında,
etkinliklerle amaçlanan, yakalanan bu iyileşme eğiliminin
trafik güvenliği ile ilgili kurumların web sayfalarında, spor
sürdürülmesi ve kazaların minimuma indirilmesidir. Bu nedenle
müsabakaları ve diğer etkinliklere ait biletlerin üzerinde trafik
hafta boyunca gerçekleştirilen etkinlikler tüm yıla yayılmış ve
güvenliğini sağlamaya yönelik uyarıcı ve bilgilendirici söz, yazı
ve sloganların yer alması öngörülmüştür. Ayrıca trafiğin yoğun bu konudaki çalışmalara halkın etkin katılımının sağlanması
olduğu yerlerde, trafik stantları kurulması ve trafik güvenliği ile yönünde adımlar atılmıştır.
ilgili mesajların yer aldığı promosyon ürünlerinin bu stantlarda Kamu kurum ve kuruluşları, özel sektör işletmeleri ve sivil
dağıtılması kararlaştırılmıştır.
toplum örgütlerinin koordinasyonu ile toplumda trafik bilinci
Trafik güvenliğinin sağlanmasında yasal mevzuatın yetki ve ve kültürü yaygınlaştırılacaktır ancak bireylerin de bu konuda
görev verdiği kurum ve kuruluşların halkın hizmetine açık gereken hassasiyeti göstermesi çözüme daha çabuk ulaşılması
olan alanlarında bilgilendirme panoları kurulmuş ve televizyon için önem arz etmektedir.
Temmuz - Ağustos - Eylül 2009 | Ankara Trafik Vakfı
37
sağlık
Trafik kazaları
ortopedik yaklaşım
Prof. Dr. A. Mehmet Demirtaş
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilimdalı
38
Bütün dünyada trafik kazaları, yaralanmaya neden olan kazalar arasında birinci sırada yer almaktadır (1,2). Son yıllarda gelişmiş ülkelerde harcanan çabaların sonucunda trafik kazalarının sayısı azalmışsa da gelişmekte olan ülkelerde hala en önemli halk sağlığı sorunları arasında yer
almaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde trafik kaza sayısı ve trafik kazalarından olan yaralanma ve ölümler her geçen gün artmaktadır (1-3).
Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) tanımlamasına göre; trafik kaza yaralanması, “kara yolunda seyreden bir aracın çarpması ile oluşan her türlü
yaralanma” şeklinde tanımlanmaktadır (1). Trafik kaza yaralanmaları, 2002 yılında bütün dünyada görülen ölüm nedenleri arasında 11. sıradadır; trafik kazaları en fazla adolesan ve genç erişkinlerin yaralanmasına ya da ölmesine neden olmaktadır. Trafik kazalarına bağlı ölümler,
2002 yılında bütün ölüm nedenleri içinde 5-29 yaş grubunda ikinci, 30-44 yaş grubunda ise üçüncü sırada yer almaktadır (2). Trafik kazaları,
gelişmekte olan diğer ülkeler gibi Türkiye için de önemli bir halk sağlığı sorunudur ve her yıl kazalara bağlı binlerce insan yaralanmakta ya da
ölmektedir. Ülkemiz için kaza sayısı ve kazalarda oluşan ölüm ve yaralanma hızlarının çok yüksek olması, dikkati çekmektedir (4).
Tablo 1. Polis ve Jandarma kayıtlarına geçen kazaların, yaralanmaların ve ölümlerin sayısı
Kayıtlara geçen:*
1970**
1990**
1999***
2000
2004***
2005***
Kazalar
19.207
115.295
465.915
500.653
494.851
570.419
Yaralanmalar
16.838
87.693
125.586
134.618
109.681
123.985
Ölümler
3.978
6.286
6.130
5.566
3.082
3.215
Yaralanmalı kazalar
------
50.681
67.732
71.771
61.268
69.768
Ölümlü Kazalar
5.090
4.537
4.210
2.363
2.541
Yaralanmalı kaza başına yaralanma
1.73
1.85
1.88
1.79
1.77
Ölümlü kaza başına ölüm
1.35
1.35
1.32
1.30
1.26
* Sürücülerin kazadan hemen sonra olay yerini terkettiği olgular dahil edilmemiştir.
** Yalnızca Emniyet Genel Müdürlüğü.
*** Emniyet Genel Müdürlüğü + Jandarma.
Türkiye’de trafik kazaları ve bunların sonucunda ortaya çıkan yaralanmaların sayısı her geçen gün artmaktadır. 1999 yılında kayıtlara
geçen trafik kaza sayısı 466.000 iken 2000 yılında bu sayı 501.000’e
yükselmiştir.
Üçüncül Korunma:
Üçüncül korunma kaza sonrasında yapılacakları ve yaralanmaların etkilerini azaltmaya yönelik önlemleri içermektedir. Kazanın erken tespiti, kaza sonrası araçtan çıkarma, yangını önleme, ilk yardım hizmetleri,
Karayolları Genel Müdürlüğü verilerine göre; 2001 yılında oluşan kaza-
acil yardım hizmetlerinde öğrencilerin, öğretmenlerin, sürücülerin ve
larda (409.407 kaza) 2954 kişi ölmüş ve 94.497 kişi yaralanmıştır (6).
halkın ilk yardım konusundaki bilgilerinin artırılması, sağlık kurumuna
2005 yılında kayıtlara geçen kaza sayısı ise 570.419’dur (7,8). Yine
hızla ulaştırılma, hastane acil merkezlerindeki tedavi hizmetlerinin iyi-
1999 yılında 126.000 olan yaralanma sayısı, 2000 yılında 135.000’e
leştirilmesi gibi uygulamalar yaralanma sonucu oluşabilecek etkileri
çıkmış ve 2005 yılında 123.985 olmuştur (5,7,8). Aynı yıllarda trafik
ve ölümleri azaltmaktadır (18,19).
kazalarında ölen kişi sayısı sırasıyla 6100’den 5600’e ve 3215’e düşmüştür (Tablo 1) (5,7,8). Türkiye’de Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM)
kayıtlarına göre; 1970 yılında 19.207 kazada 16.838 yaralanma ve
Yaralının
Ortopedik
Açıdan
Değerlendirilmesi,
İlkyardım ve Transportu
3978 ölüm olmuşken, 2000 yılında EGM ve Jandarma kayıtlarına göre
Bütün yaralanmaların acil tedavisinde temel prensipler; hava yolunu
500.653 kazada 134.618 yaralanma ve 5566 ölüm olmuştur. Kaza,
açmak ve yeterli solunumu sağlamak, lokal bası yapan pansumanlar
yaralanma ve ölüm sayısı bu yıllar arasında artmakla birlikte, kaza ba-
ile kanamayı kontrol etmek, hastanın hareketsiz şekilde bir merkeze
şına olan ölüm oranlarında büyük bir değişiklik yoktur. 2005 yılında
naklini sağlamaktır.
ise kaza sayısı artmış, yaralanma ve ölüm sayıları düşmüştür (7,8).
Kaza istatistikleri dahil olmak üzere bütün ulusal istatistikler Devlet
İstatistik Enstitüsü (DİE) tarafından hazırlanmakta ve yıllık Türkiye İstatistikleri Kitabı’nda sunulmaktadır.
Tanımlar ve Muayene
Kırık: Kemik bütünlüğünün bozulmasıdır. Kırıklı bölge dış ortam ile
temasta ise kırık, açık kırık olarak isimlendirilir. Kırıklı bölgenin üzerindeki ciltte sıyrık bile olsa kırık açık kabul edilir. Kırık uçları birbi-
Birçok ülkede kaza sonucunu izleyen 30 gün içinde ölümler kaza ile
rinden uzak ise deplase kırık, kırık anatomik bütünlüğü bozmuyor ise
ilgili kabul edilip, kazalarda meydana gelen ölüm oranlarının yüzde 15
yer değiştirmemiş kırıktır. Yeşil ağaç kırığı ise çocuklarda görülebilen,
kadar arttığı bilinmektedir. Kazalarda meydana gelen yaralanmaların
kırığın konkav tarafındaki kemik zarının (periostun) sağlam olduğu kı-
bir kısmı bir süre sonra ölümle sonuçlanmakta, bu durum kaza ile ilgili
rık şeklidir.
kayıtlarda düzeltilmediğinden istatistiklerde yer alan ölüm sayısı gerçek değerin altında gösterilmektedir (4).
Trafik Kazalarından Korunma
Gelişmiş ülkelerde yapılan araştırmalar, trafik kazalarının önlenebilir
Çıkık: Eklem bütünlüğünün bozulmasıdır. Eklemi oluşturan kemikler
karşılıklı değildir. Bazen travma sonrası eklemi yerinde tutan bağlar
ve eklem kapsülünde yaralanma olur fakat eklem çıkık değildir. Çıkıklı
hastada elastiki fiksasyon bulgusu vardır.
olduğunu ve geliştirilecek girişimlerle yüz binlerce kişinin yaşamının
Kırıkların genel olarak bulguları şunlardır; deformasyon ve hassasiyet
kurtarılabileceğini göstermektedir. Yol güvenliğinin üç temel bileşeni
gözlenir, hasta ekstremitesini kullanamaz, şişme ve morluk (ekimoz)
olan sürücü, araç ve çevrenin birlikte değerlendirilmesi ve buna göre
oluşur, kırık bölgesinde patolojik hareket, kırık uçlarında kıtırtı sesi
bir yaklaşım geliştirilmesi gerekmektedir (18).
(krepitasyon) alınır.
Birincil Korunma:
Eklemlerin yaralanmalarında ise saptanan bulgular şunlardır; eklem
Kaza oluşumunun önlenmesi birinci amaç olmalıdır. Kazaya neden
bölgesinde deformite, şişme, ağrı, hareket kaybı ve hassasiyet.
olan mekanizmaların tanımlanması ve buna yönelik düzenlemelerin
Ezilme (Crush Yaralanması): Yıkıntı altında kalan kişilerin kol ve ba-
yapılması birincil korunmanın temelini oluşturmaktadır. Bölünmüş yol
caklarında kırık veya yara oluşturmamış yumuşak doku ezilmeleri sık-
ve hız tümsekleri, yol çevresinde görüşü artıracak düzenlemeler, yol
lıkla görülür. Uzun süre göçük altında baskının devam ettiği crush ya-
ışıklandırılması, trafik işaretleri gibi yol güvenliğini artıracak uygula-
ralanmalarının tedavileri güçtür ve uzun sürer. Bu hastaların dikkatle
malar, alkollü araç kullanımına ve yol güvenliğine yönelik (hız sınırları,
izlenmesi gereklidir. Tedavi için ortopedi-travmatoloji kliniklerine gön-
cezalar)…
derilmelidir. Muayene; klasik olarak klinik muayene öykü ile başlar.
İkincil Korunma:
Kaza oluştuğunda yapılması gerekenleri ve kazanın şiddetini azaltmaya yönelik düzenlemeleri içermektedir. Emniyet kemeri, çocuk
kemerleri ve koltukları, hava yastıkları, baş destekleri gibi araç donanımlarının kullanılması, motosiklet ve bisiklet sürücülerinde kask
kullanımının yaygınlaştırılması bunlardan birkaçıdır (3,18,19).
Eğer hastanın şuuru kapalı veya koopere olunamıyor ise yakınındaki
bir kişiden bilgi alınmaya çalışılır. Hastanın ne tip bir travmaya maruz
kaldığı göçük altında ne kadar süre kaldığı, (trafik kazası ise araç içi
veya araç dışı olduğu, emniyet kemerinin takılı olup olmadığı, aracın
hastanın üzerinden geçip geçmediği) travmanın meydana geldiği alt
ekstremitenin darbe anında üzerine basılıp basılmadığı, eğer hasta
yüksekten düşmüş ise düştüğü zemin, yükseklik vs. çok kısa süre
Temmuz - Ağustos - Eylül 2009 | Ankara Trafik Vakfı
39
sağlık
içerisinde öğrenilmelidir. Bunlar ve hasta kimlik bilgileri mutlaka bir
yerde kaydedilmelidir. Bütün bu bilgiler değerlendirilirken aynı anda
inspeksiyon da yapılmalıdır. Bu sırada hasta mutlaka soyulmalıdır.
Bunun için acil şartlarda hastanın elbiseleri kesilerek çıkarılmalıdır.
Bu sırada hastanın duruş postürü, deformite, şişlik, ekimoz, fonksiyon
kaybı, renk değişikliği gözlenmelidir. Eğer deformite şeklinde duran
ekstremite var ise öncelikle ekstremitenin dolaşımı ve nörolojik değerlendirilmesi yapılmalı; sonra ekstremite iki elle tutularak traksiyon
ile deformite düzeltilmelidir. Daha sonra sağlam olduğunu düşündüğümüz ekstremite ve eklemlerden başlayarak eğer hasta ile koopere
olunabiliyor ise aktif hareket yapması istenerek hızlı bir gözlem ya-
40
meli ve hasta acilen hastaneye sevk edilmelidir.
Atelleme: Eğer hastanın hayatı tehlikede değil ise hasta taşınmadan
önce yaralı ekstremite mutlaka atellenmelidir. Atelleme ağrıyı azaltır,
hastanın transportunu kolaylaştırır. Atelleme ile;
1. Kemik uçlarının kas, omurilik (medulla spinalis) ve damarlara zarar
vermesi engellenir.
2. Kapalı kırığın açık kırık haline gelmesi önlenir.
3. Kemik uçlarının damarlara baskı yaparak ekstremitenin dolaşımı-
pılır.
nın bozulması engellenir.
Gözlem sonrası ekstremite ve eklemlerin nazikçe palpasyonu yapılarak hassasiyet olan bölgeler saptanır. Servikal ve torakolomber
bölge vertebraları, klavikular bölge, torakal bölge ve pelvis mutlaka
palpe edilmelidir. Genellikle birden fazla hassasiyet noktası vardır. Bu
muayene sırasında ekstremitelerin nabız, kapiller dolaşım, his motor
fonksiyonları mutlaka değerlendirilmelidir.
4. Hastanın ağrısı azalır.
Omurga Kırıkları: Medulla spinalisi koruyan vertebraların kırıklarında
kalıcı felçler meydana gelebilir. Olası bir vertebra yaralanmasından
şüphelenmek hastayı değerlendiren kişinin sorumluluğundadır. Otomobil ve motosiklet kazaları, yüksekten düşmeler, su sporlarından
dalma kazalarında vertebra kırıkları daha sık görülür. Vertebra kırıklarında kırık vertebra bölgesinde ağrı ve proces spinosuslara bastırmak
ile hassasiyet vardır. Ekstremitelerde uyuşukluk, karıncalanma veya
tam nörolojik kayıp olabilir veya olmayabilir. İstemli olarak parmakları
veya kol, bacak oynatması kontrol edilir. Sırt ve boyun ağrısı olan hiç
kimse harekete zorlanmamalıdır. Eğer hastanın şuuru kapalı ise vertebra kırığı oluşturabilecek travma geçirmiş kişiler de aksi kanıtlanıncaya kadar vertebra kırığı varmış gibi kabul edilmelidir.
sinde iken ekstremitenin ödemi veya kanaması artmaya devam eder
Açık Kırıklar: Ekstremitede yumuşak doku yaralanması, cilt bütünlüğünün bozulup bozulmadığı mutlaka gözlenmelidir. Kırık dış yüzey ile
ilişkili ise açık olarak tanımlanır. Açık kırığın temel acil prensipleri yara
debridmanı ve kırığın bol fizyolojik serumla (% 0.9 NaCl) irrigasyonu,
kırığın tespiti, antibiyotik ve tetanos korumasıdır. Açık kırıkların tedavileri mümkün olduğu kadar erken yapılmalı, enfeksiyon gelişmesi
önlenmelidir. Açık kırıklar ortopedi ve travmatolojide yaygın olarak
Gustilo’ya(büyüklüklerine eşlik eden damar sinir yumuşak doku kaybına) göre değerlendirilir.
Kanamalar: Kanamalar genellikle vücudun pıhtılaşma mekanizmaları
sayesinde 6-10 dakika içerisinde durur. Ciddi damar yaralanmaları
olan hastalarda bazen pıhtılaşma mekanizması kanamayı durduramaz
ve mutlaka müdahale gerekir.
Kanama kontrolü basittir; ana arter üzerine direkt lokal bası uygulayarak sağlanabilir. Baskı lokal kan akımını durdurur ve pıhtılaşmanın
oluşumunu sağlar. Yaranın yakınındaki artere baskı yapmak için kanamanın vücuda yakın kısmına turnike uygulanabilir veya pnömatik
(havalı) basınçlı aletler kullanılabilir. Turnike alt ekstremitede uyluğa,
üst ekstremitede ise kola (en fazla 2 saat) uygulanmalıdır. Daha uzun
sürelerde dolaşım bozukluğuna yol açabilir. Turnike zamanı kayıt edil-
5. Hastanın nakli kolaylaşır.
Eğer ekstremitede kırık mevcut ise atelleme işlemi mutlaka hafif bir
traksiyon ile yapılmalıdır. Kırık kemiklerde dizilim sağlanmalıdır. Atelleme sonrası ekstremitenin çok iyi takip edilmesi gerekir. Atel içeriise atel bir süre sonra sıkmaya başlar ve dolaşım sorunu yaratır, bu
durum iyatrojenik kangren oluşturabilir. Atelleme için hazır ateller,
alçı ateller veya çevremizde bulabileceğimiz tahta, plastik vb. maddeler kullanılabilir. Üst ekstremitelerin eşarp tespiti çoğu kez yeterlidir.
Taşınma-Transport: Atellenmiş hastanın transportu kesin bir plan gerektirir. Hasta sedyeye veya sedye görevi görecek bir kapı, büyük bir
tahta parçasına vb. bir blok halinde alınmalıdır. Omurga kırığı şüphesi
olan hasta battaniye benzeri içinde torbalanarak asla taşınmamalıdır.
Eğer servikal vertebra yaralanması şüphesi var ise mutlaka boyun yakalığı (servikal kollar) takılmalı, eğer yok ise mutlaka bir kişi sadece
başı tutmalıdır. Servikal vertebra kırıklarında kırık fragmanlarının bazen 1-2 mm hareketi bile medulla spinalisi yaralayabilir. Sedye üzerinde boynun iki tarafına boyun hareketini önlemek için kumaş kum
torbası, taş vb. konulmalı ve hastanın başı kemer veya uzun bir bez
ile tespit edilerek taşınma sırasındaki hareketle yaralanma hatta ölüm
önlenmelidir. Stabil durumlarda ise hasta sedyeye alınırken taşıyan
kişiler hastanın bir tarafında olmalı ve koordineli bir şekilde taşıma
işlemi yapılmalıdır.
Taşınması gerekli pediatrik hastalar değişik boydadırlar. Çoğu taşıma
malzemesi erişkinler için yapılmıştır ve büyüktür. Bu yüzden çocuklar
sedyeye tespit edilmelidir. Taşıma sırasında eğer mümkün ise anne
veya babasının çocuğun yanında eşlik etmesi önemlidir. Çocukların
vücut yüzeyi göreceli olarak daha fazladır ve bu yüzden çok çabuk ısı
kaybederler. Isı kaybını önlemek için soğuk havalarda üzerleri daha
özenle kapatılmalıdır. Yaşlı hastaların görme ve işitme duyguları, hareketleri yavaşlamıştır. Bu nedenle bu hastaların ikincil yaralanma riski
çok artmıştır. Özellikle yaşlı kadın hastalarda osteoporoz mevcuttur
ve kemikleri daha kolayca, minimal bir travma ile kırılabilir. Hastanın
ambulansa transferi ve hastaneye nakli, hasta emniyetli bir şekilde
hastaneye ulaşmadan tamamlanmış sayılmaz. (20).
41
Kaynaklar
1. WHO Injury Chart Book 2002. Department of Injuries and Violence Prevention
Noncommunicable Diseases and Mental Health Cluster, World Health Organization, Geneva, 2002.
2. The World Report on Traffic Injury Prevention 2004. The Fundementals, Chapter One, Geneva,2004.
3. Bertan M., Çakır B. Halk Sağlığı Yönünden Kazalar, (Bertan M., Güler Ç., Halk Sağlığı Temel Bilgiler, Ankara, 1997).
4. ‘Trafik Güvenliği Çalışma Grubu Raporu, 9. Ulaştırma Şurası’ Erişim Tarihi:
www.ubak.gov.tr/tr/sura/ kara/RAP2.doc, Erişim Adresi: 24.03.2004.
5. T.C. Karayolu İyileştirmesi ve Trafik Güvenliği, Trafik Güvenliği Projesi Sweroad, Ana Rapor,Aralık 2001.
6. T.C. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü, Bakım Dairesi Başkanlığı, Trafik Şubesi Genel Müdürlüğü, Trafik Kazaları Özeti 2003.
7. T.C. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü, Trafik Hizmetleri Başkanlığı, Trafik Eğitim ve Araştırma Dairesi Başkanlığı, Trafik İstatistik Bülteni, Şubat, 2006.
8. T.C. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü, Trafik Hizmetleri Başkanlığı, Trafik Eğitim ve Araştırma Dairesi Başkanlığı, Trafik İstatistik Bülteni, Aralık, 2005.
9. T.C. Başbakanlık Devlet İstatistik Enstitüsü, Karayolu Trafik Kaza İstatistikleri 2001, Ankara, Şubat 2003.
10. T.C. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü, Trafik Hizmetleri Başkanlığı, Trafik Eğitim ve Araştırma Dairesi Başkanlığı, Trafik İstatistik Yıllığı 2002.
11. ‘Trafik İstatistik Bülteni, Aralık 2003’
12. Coşkun, M., Ocaklı, H., Saz, G. Z., Demir İ., Türkiye’de Trafik Eğitimi ve Jandarmanın Durumu, 1. Trafik ve Yol Güvenliği Kongresi, 2002.
13. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu,
14. ‘Türkiye’de Karayolu Trafik Kazaları İstatistik Analizi’ Erişim Adresi:
http://idari.cu.edu.tr/sempozyum/ bil56. htm, Erişim Tarihi: 02.03.2004.
15. Karacasu M., Bilgiç Ş. Türkiye’de Trafik Kazalarının Meydana Geliş Sebeplerinin Genel Değerlendirilmesi, Uygulamaya Yönelik Sorunlar ve Çözüm Önerileri. Trafik 2000
Sempozyumu,Samsun.
16. ‘Alkolün Etkileri’ Trafik Eğitim Araştırma Dairesi Başkanlığı, Erişim Adresi: www.egm.gov.tr/teadb/ modulanasayfa.htm, Erişim Tarihi: 24.03.2004.
17. ‘Neden Emniyet Kemeri?’ Trafik Eğitim Araştırma Dairesi Başkanlığı, Erişim Adresi:www.egm.gov.tr/teadb/modulanasayfa.htm,
18. WHO World Report 2003, Chapter Six, Neglected Global Epidemics: Three Growing Threats, 2003.
19. Kraus, J., Peek-Asa, C., Vimalachandra D., Injury Control: The Public Health Approach, Maxcy-Rosenau-Last, Public Health&Preventive Medicine, Wallace Robert B., MD, Msc.,
USA,1998, Syf: 1209-1210.
20. Dr. Ünal Kuzgun:Yaralının Ortopedik Açıdan Değerlendirilmesi, İlkyardım ve Transportu www.İstanbultabib.org
Temmuz - Ağustos - Eylül 2009 | Ankara Trafik Vakfı
gezi
Fotoğraflar: Mehmet Hamurkaroğlu
42
Sumela (Meryemana)
Manastırı
Trabzon’un Maçka İlçesi’nin Altındere Köyü sınırları içinde Altındere Vadisi’ne hakim Karadağ’ın eteklerinde sarp bir kayalık üzerinde kurulmuş
olan Sumela Manastırı, halk tarafından “Meryemana Manastırı” olarak anılır. Vadiden yaklaşık olarak 300 metre yükseklikte bulunan yapı,
manastırların şehir dışında, ormanlarda ve mağaralarda kurulması geleneğini bozmamıştır.
Meryem Ana adına kurulan manastırın “Sumela” adını siyah anlamına gelen “melas” sözcüğünden aldığı rivayet edilmektedir. Ancak iki görüş
ortaya atılmaktadır; ilk görüşe göre bu isim Manastır’ın kurulduğu koyu renkli Karadağlardan, diğer görüşe göre ise Manastır’daki Meryem
tasvirinin siyah renginden gelmektedir.
Sumela Manastırı’nın kuruluşuna dair de çeşitli rivayetler vardır ve bunlar arasında en yaygın
olanına göre; Bizans İmparatoru
I. Theodosius zamanında (375395) Atina’dan gelen Barnabas
ve Sophronios isimli iki rahip
Manastır’ı kurmuşlardır. Barbabas ile Sophronios rüyalarında
Hz. Meryem’i görmüşler ve rüyalarında Meryem onlara bir
manastır yaptırmalarını söylemiş
daha sonra da yerini tarif etmiştir. Bu rüyadan sonra rahipler deniz yoluyla Trabzon’a gelmişler ve
gördükleri rüyaları birbirlerine an-
latmışlardır. Rüyalarında gördükleri yeri arayan rahipler, Maçka
Altındere Vadi’sindeki Karadağ’ın
300 m yüksekliğinde buldukları
mağarada Manastır yapmaya
karar vermişlerdir. Mela Dağı’nın
sarp kayalığında bu mağaranın
yüzyıllar boyunca oyularak büyütülmesi sonucunda Manastır bugünkü kartal yuvası görüntüsünü
almıştır. Manastır’ın yapımına ne
zaman başlandığı kesin olarak
bilinmemekle beraber M.S. 375395 yılları arasında Kapadokya
stili inşa edildiği yönünde bir görüş hakimdir. Ancak Manastır’ın
kuruluşundan sonraki 1000
yıllık tarihi hala tam olarak bilinmemektedir. Ancak 6. yüzyılda
İmparator Justinianus’un isteği
üzerine Manastır’ın Belisarios tarafından onarılarak genişletildiğine dair kaynaklar mevcuttur.
Manastır 13. yüzyıldan bugüne kadar aynı şekilde varlığını
sürdürmüştür. 1204 yılında
kurulan Trabzon Komnenosları Prensliği’nden III. Alexios
zamanında Manastır’ın önemi
artmış ve çıkarılan fermanlarla
Manastır’dan gelir sağlanmıştır.
III. Alexios’un oğlu III. Manuel ve
sonraki prensler döneminde de
Sumela zenginleştirilmiştir.
Osmanlı zamanında ise Doğu
Karadeniz kıyılarının Türk egemenliğine girmesi ile Sumela
Manastırı’nın hakları korunmuş
ve imtiyazlar verilmiştir. 18. yüzyılda birçok bölümü yenilenen
Manastır fresklerle süslenmiştir
ve 19. yüzyılda büyük binaların
dahil edilmesiyle olağanüstü bir
görünüm kazanmıştır. Manastıra
Yavuz I. Selim (1512-1520) iki
şamdan armağan etmiştir. Ayrıca
Temmuz - Ağustos - Eylül 2009 | Ankara Trafik Vakfı
43
gezi
44
Trabzon fatihi II. Mehmed’in de
manastırın haklarını tanıdığını bildiren bir fermanı muhafaza edilmiştir. Ayrıca Sultan I. Beyazıt, I.
Selim, II. Selim, III. Murat, İbrahim, IV. Mehmet, II. Süleyman,
Mustafa ve III. Ahmet tarafından
verilmiş fermanların varlığı da
bilinmektedir. 19. yüzyılda son
şeklini alan Manastır, gezginlere
ilham vermiş ve pek çok yazıya
konu edilmiştir.
Rusların 1916-1918 yılları arasında Trabzon’u işgal etmeleriyle
Manastır’a el konulmuş, 1923’ten
sonra ise Manastır tamamen boşaltılmıştır. 1910 yıllarında 100’e
yakın keşişi barındıran Manastırdaki bazı kıymetli eşyalar değişen
politik şartlar nedeniyle 1922 yılında Manastır’a 400 metre uzaklıktaki Agia Barbara Kilisesi’ne
saklanmıştır ve 1923’te de mübadele ile Yunanistan’a gitmişlerdir.
Sumela Manastırı’nın ana bölümleri şu şekildedir; Ana Kaya Kilisesi, birkaç şapel, mutfak, öğrenci
odaları, misafirhane, kütüphane
ve kutsal ayazma. Manastır’ın
girişinde su getirdiği anlaşılan
ve yamaca yaslanmış olan büyük bir su kemeri mevcuttur
ancak çok gözlü olan bu kemerin büyük bir bölümü yıkılmıştır.
Manastır’ın ana bölümlerinden
olan Kaya Kilisesi’nin ve ona bitişik olan şapelin iç ve dış duvarları
fresklerle süslenmiştir. Sumela
Manastırı’nda yer yer sökülerek
alınmış olan ve oldukça harap bir
görünüm taşıyan fresklerde işlenen başlıca konular İncil’den alınmış sahneler, Hz. İsa ve Meryem
Ana hayatıyla ilgili tasvirlerdir.
Dar ve uzun bir merdiven Manastır’ın ana girişine ulaşmayı
sağlamaktadır ve giriş kapısının
yanında muhafızlar tarafından
kullanılan odalar bulunmaktadır.
Yine bir merdivenle buradan iç
avluya inilmektedir. Sol tarafta
ise Manastır’ın temel yapısını teşkil eden ve kilise haline dönüştürülen mağaranın ön kısmında
manastır binaları bulunmaktadır.
Ayazma (agiasma) da girişin sol
tarafında olup kutsal kabul edilmektedir ve 100 metre yükseklikteki kayalıktan damlayan su
içilebilir özelliklere sahiptir.
Seksen sekiz basamaklı bir
merdivenden geçerek ulaşılan
Manastır’ın girişinde sağ tarafta
ise “Sumela Kitaplığı” yazılı bir
kütüphane bulunmaktadır. Daha
önce çatısının ahşap olduğu sanılan bina binlerce kitabı muhafaza
etmekteydi. Burada ceylan derisi
üzerine yazılmış çok değerli İncil
ile yine ceylan derisi üzerine yazılmış 17 kitap; İstanbul’un fethine
kadar Bizans İmparatorluğu’nun
ve Pontos İmparatoru David ile
Osmanlı Padişahı’nın yazdıkları
fermanlar ve beratlar mevcut-
tu. Ancak 18. yüzyılda çıkan bir
yangın sonucu kitapların çoğu ve
değerli vesikalar yanmış, kurtarılan kitapların ise bir kısmı kaybolmuştur.
Yüzyıllardır ayakta duran yapı zamana karşı fire verse de hala tüm
ihtişamı ile ziyaretçilerini büyülüyor. 1962 yılında merdivenleri
ve kapısı tamir ettirilerek turistlerin ziyaretleri için daha elverişli
şartlara kavuşturulan Manastır
hayranlık uyandırmaktadır.1972
yılında ise örenyeri olarak ziyarete açılan yapıya orman içerisin-
den bir patika yolla ulaşılabilmesi
sağlanmıştır.
Deniz turizmine alternatif olan
Sumela Manastırı’nın bulunduğu
alan Orman Bakanlığı’nca Milli
Parklar statüsüne alınmıştır ve
Kültür Bakanlığı’nca yürütülen
projelerle zaman zaman onarım
çalışmaları yapılmaktadır.
şında yer alan Sumela Manastırı,
kültür ve tarih turizminin liste baziyaretçileri için eşsiz bir deneyim sunarken Trabzon turizmine
de katkı sağlayarak yöre halkına
destek olmaktadır.
45
NASIL GİDİLİR?
Maçka’ya 17 km. uzaklıktaki Sümela Manastırı’na Trabzon Meydanı’ndan ya da Maçka’dan kalkan dolmuşlarla ulaşmak mümkündür. Özel
aracınızla Manastır’ın 200 metre yakınındaki Hagia Barbara Şapeli’ne kadar gidebilirsiniz. Dolmuşlar ise yolcularını Altındere Milli Park
Tesisleri’nde bırakır. Buradan ormanın içindeki patikadan veya araç yolundan yürüyerek yaklaşık yarım saat sonra Manastır’a ulaşabilirsiniz.
Ayrıca Maçka’da ve Milli Park Tesisleri’nin içinde konaklama olanağı da vardır.
TRABZON YEMEKLERİ
Türk yemeklerinin eşsiz örneklerinin başında Trabzon’un kendine özgü ve lezzetli yemekleri gelir. Yörenin en önemli tarım ürünü karalahanadan
onlarca farklı yemek yapılır. Zira hamsi de artık Trabzon’la özdeşleşmiştir ve hamsi ile yapılan yemekler başka hiçbir coğrafyada aynı lezzette
değildir. Bu yemeklerden bazılarını sıralayacak olursak; hamsi pilavı, hamsi tava, hamsi kuşu, hamsi kaygana, hamsi ekmeği, karalahana çorbası, karalahana sarması, lahana mancısı, lahana gülyası, lahana kavurması, mısır lapası, mısır ekmeği, kuru ve taze fasulye tavası, pırasa çorbası, patlıcan kızartması, sütlü kabak, sac yufkası, hamsi salatası, hamsi haşlaması, hamsi salamurası, hamsi güveci, hamsi oturtması, hamsi
kiremidi, hamsi pilaki, hamsi böreği, beyaz lahana salatası, laz böreği, Hamsiköy sütlacı, hoşmak, merucan tavası, ısırgan yemeği, sarımsaklı
fasulye, pazı mıhlaması, ısırgan püresi, borani, kabaklı pide, mısır dolması, fasulye böreği, pazı burması, lamesli pide, zumur, kaz kaldıran,
tomara kayganası ve hoşmeri Trabzon mutfağının vazgeçilmez yemekleridir.
Temmuz - Ağustos - Eylül 2009 | Ankara Trafik Vakfı
TEHLİKE UYARI İŞARETLERİ
%1
0
0
%1
SAĞA TEHLİKELİ VİRAJ
SOLA TEHLİKELİ VİRAJ
SAĞA TEHLİKELİ
DEVAMLI VİRAJLAR
SOLA TEHLİKELİ
DEVAMLI VİRAJLAR
TEHLİKELİ EĞİM (İNİŞ)
TEHLİKELİ EĞİM (ÇIKIŞ)
HER İKİ TARAFTAN
DARALAN KAPLAMA
EHLİ HAYVANLAR
GEÇEBİLİR
VAHŞİ HAYVANLAR
GEÇEBİLİR
YOLDA ÇALIŞMA
IŞIKLI İŞARET CİHAZI
HAVAALANI - HAVALİMANI
(ALÇAK UÇUŞ)
YANDAN RÜZGAR
İKİ YÖNLÜ TRAFİK
SAĞDAN DARALAN
KAPLAMA
SOLDAN DARALAN
KAPLAMA
AÇILAN KÖPRÜ
DENİZ VEYA NEHİR
KIYISINDA BİTEN YOL
KASİSLİ YOL
KAYGAN YOL
GEVŞEK MALZEMELİ
ZEMİN
DİKKAT
ANA YOL-TALİ YOL
KAVŞAĞI
ANA YOL-TALİ YOL
KAVŞAĞI
ANA YOL-TALİ YOL
KAVŞAĞI
ANA YOL-TALİ YOL
KAVŞAĞI
GEVŞEK ŞEV
YAYA GEÇİDİ
OKUL GEÇİDİ
BİSİKLET GEÇEBİLİR
GİZLİ BUZLANMA
KONTROLLÜ
DEMİRYOLU GEÇİDİ
KONTROLSÜZ
DEMİRYOLU GEÇİDİ
DÖNEL KAVŞAK
DÜŞÜK BANKET
SAĞDAN ANA YOLA
GİRİŞ
SOLDAN ANA YOLA
GİRİŞ
KONTROLSÜZ
DEMİRYOLU GEÇİDİ
(TEK HAT)
KONTROLSÜZ
DEMİRYOLU GEÇİDİ
(EN AZ İKİ HAT)
KONTROLSÜZ KAVŞAK
DEMİRYOLU GEÇİDİ
DEMİRYOLU GEÇİDİ
KÖPRÜ BAŞI
TEHLİKELİ VİRAJ YÖN ONARIM YAKLAŞIM
DEMİRYOLU GEÇİDİ
LEVHALARI
LEVHALARI
YAKLAŞIM LEVHALARI YAKLAŞIM LEVHALARI YAKLAŞIM LEVHALARI LEVHALARI (SOL-SAĞ)
(SOL-SAĞ)
(SOL-SAĞ)
(SOL-SAĞ)
ANA YOL-TALİ YOL
KAVŞAĞI
ENGEL İŞARETİ
REFÜJ BAŞI EK LEVHASI
DÖNÜŞ ADASI
EK LEVHASI
TRAFİK TANZİM İŞARETLERİ
KARŞIDAN
GELENE YOL VER
YOL VER
DUR
BİSİKLET GİREMEZ
MOPET GİREMEZ
EL ARABASI
GİREMEZ
TRAKTÖR
GİREMEZ
GENİŞLİĞİ .....
METREDEN FAZLA
OLAN TAŞIT
GİREMEZ
YÜKSEKLİĞİ
..... METREDEN
FAZLA OLAN
TAŞIT GİREMEZ
UZUNLUĞU
..... METREDEN
FAZLA OLAN
TAŞIT GİREMEZ
SOLA DÖNÜLMEZ
U DÖNÜŞÜ
YAPILMAZ
ÖNCEKİ TAŞITI
GEÇMEK YASAKTIR
KAMYON GİREMEZ
MOTOSİKLET HARİÇ
MOTORLU TAŞIT
TRAFİĞİNE KAPALI YOL
MOTOSİKLET
GİREMEZ
TREYLER GİREMEZ
YAYA GİREMEZ
AT ARABASI
GİREMEZ
BELİRLİ MİKTARLARDAN
FAZLA SU KİRLETİCİ MADDE
TAŞIYAN TAŞIT GİREMEZ
MOTORLU
TAŞIT GİREMEZ
TAŞIT GİREMEZ
YÜKLÜ AĞIRLIĞI
..... TONDAN FAZLA
YÜK DÜŞEN TAŞIT
GİREMEZ
ÖNCEKİ TAŞIT
..... METREDEN
DAHA YAKIN
TAKİP EDİLEMEZ
SAĞA DÖNÜLMEZ
TAŞIT TRAFİĞİNE
KAPALI YOL
GİRİŞİ
OLMAYAN YOL
OTOBÜS GİREMEZ
BELİRLİ MİKTARLARDAN FAZLA
TEHLİKELİ
PATLAYICI VE PARLAYICI MADDE MADDE TAŞIYAN
TAŞIYAN TAŞIT GİREMEZ
TAŞIT GİREMEZ
DİNGİL BAŞINA .....
TONDAN FAZLA
YÜK DÜŞEN TAŞIT
GİREMEZ
KAMYONLAR ÖNDEKİ
TAŞITI GEÇMEK
YASAKTIR
AZAMİ HIZ
SINIRLAMASI
GÜMRÜK
SESLİ İKAZ
CİHAZLARININ
(DURMADAN GEÇMEK
KULLANIMI YASAKTIR
YASAKTIR)
HIZ SINIRLAMASI
SONU
GEÇME YASAĞI
SONU
KAMYONLAR İÇİN
GEÇME YASAĞI SONU
SAĞA MECBURİ
YÖN
SOLA MECBURİ
YÖN
İLERİ VE SAĞA
MECBURİ YÖN
İLERİ VE SOLA
MECBURİ YÖN
SAĞA VE SOLA
MECBURİ YÖN
İLERİDEN SAĞA
MECBURİ YÖN
İLERİDEN SOLA
MECBURİ YÖN
SAĞDAN GİDİNİZ
HER İKİ YANDAN
GİDİNİZ
ADA ETRAFINDA
DÖNÜNÜZ
MECBURİ
BİSİKLET YOLU
MECBURİ BİSİKLET
YOLU SONU
MECBURİ YAYA
YOLU
MECBURİ YAYA
YOLU SONU
MECBURİ ATLI
YOLU SONU
MECBURİ
ASGARİ HIZ
MECBURİ ASGARİ
HIZ SONU
ZİNCİR TAKMAK
MECBURİDİR
ZİNCİR TAKMA
MECBURİYETİ
SONU
BÜTÜN YASAKLAMA VE
KISITLAMALARIN SONU
TEHLİKELİ
MADDE
TAŞIYAN
TAŞITLARIN
İZLEYECEKLERİ
MECBURİ YÖN
İLERİ MECBURİ
YÖN
SOLDAN GİDİNİZ
MECBURİ ATLI
YOLU
TEHLİKELİ
TEHLİKELİ
MADDE
MADDE
TAŞIYAN
TAŞIYAN
TAŞITLARIN
TAŞITLARIN
İZLEYECEKLERİ İZLEYECEKLERİ
MECBURİ YÖN MECBURİ YÖN
Temmuz - Ağustos - Eylül 2009 | Ankara Trafik Vakfı
TEHLİKE BİLGİ İŞARETLERİ
D.260
0.21
E.90
0.21
D.260
KAVŞAK ÖNCESİ
YÖN LEVHASI
400 m
TÜRKİYE HIZ
SINIRLARI LEVHASI
TÜRKİYE DEVLET
SINIRI LEVHASI
İL SINIRI LEVHASI
MESKUN
MAHAL SONU
LEVHASI (KÖYBELDE-BUCAK
MERKEZİ)
COĞRAFİ BİLGİ LEVHASI
(DAĞ GEÇİDİ)
KAVŞAK İÇİ YÖN LEVHASI
(TURİSTİK MAHAL)
KAVŞAK İÇİ YÖN
LEVHASI
MESKUN MAHAL
LEVHASI (İLÇE
MERKEZİ)
MESKUN MAHAL
LEVHASI (İL MERKEZİ)
COĞRAFİ
BİLGİ LEVHASI
(KÖPRÜ-NEHİR)
MESAFE LEVHASI
GİRİŞİ
OLMAYAN
YOL
KAVŞAĞI
REFÜJ ORTASI
YÖN LEVHASI
KAPLAMA ÜSTÜ YÖN LEVHASI
KAVŞAK ÖNCESİ
İLERİKİ KAVŞAKTA
ŞERİT SEÇİM
SOLA DÖNÜŞ YASAĞINI
LEVHASI
GÖSTEREN İŞARET LEVHASI
TEK YÖNLÜ YOL
E.90
COĞRAFİ
BİLGİ LEVHASI
(DAĞ)
KAVŞAK İÇİ YÖN LEVHASI
(HAVAALANI)
MESKUN MAHAL
LEVHASI (KÖYBELDE-BUCAK
MERKEZİ)
OTOYOL
SONU
MOTORLU
TAŞIT YOLU
BAŞLANGICI
İLERİ
ÇIKMAZ
YOL
KAVŞAK İÇİ YÖN
LEVHASI
(KAMP YERİ)
MESKUN MAHAL
SONU LEVHASI (İL
MERKEZİ)
KARAYOLLARI
TEŞKİLATINA AİT
BİLGİ LEVHASI
(BÖLGE MERKEZİ)
COĞRAFİ BİLGİ
LEVHASI (GÖL)
OTOYOL BAŞLANGICI
GİRİŞİ
GİRİŞİ
OLMAYAN OLMAYAN
YOL
YOL
KAVŞAĞI KAVŞAĞI
MESKUN MAHAL
SONU LEVHASI (İLÇE
MERKEZİ)
MESKUN MAHAL ve KAVŞAK
ÇIKIŞI MESAFE LEVHASI
MOTORLU
TAŞIT YOLU
SONU
İLKYARDIM
Radyo
TRT
FM
88.8
JANDARMA
POLİS
YANGIN
TEHLİKESİ
RADYO
BÖLÜNMÜŞ ÇADIRLI ve
YOL ÖNCESİ KARAVANLI
YÖN LEVHASI KAMP YERİ
TÜNEL
OTEL veya
MOTEL
LOKANTA
ÇAYHANE
veya
KAFETERYA
ÇEŞME
PİKNİK YERİ
YÜRÜYÜŞ KAMP YERİ
BAŞLANGICI
YÜZME
YERİ
YÜZÜLMEZ
ÖNCELİĞİ
OLAN YÖN
İKİ YÖNLÜ
YOL
ŞERİT
DÜZENLEME
LEVHALARI
ŞERİT
DÜZENLEME
LEVHALARI
HASTANE
KARAVANLI
KAMP YERİ
DURAK
TAMİRHANE
TELEFON
AKARYAKIT
İSTASYONU
GENÇLİK
KAMPI
TURİZM
DANIŞMA
ALT GEÇİT
ÜST GEÇİT
ŞERİT
DÜZENLEME
LEVHALARI
ANA YOL
ŞERİT
ŞERİT
ŞERİT
ŞERİT
DÜZENLEME DÜZENLEME DÜZENLEME DÜZENLEME
LEVHALARI LEVHALARI LEVHALARI LEVHALARI

Benzer belgeler

APPSA Eğitim Hedefleri ve Müfredat İçeriği

APPSA Eğitim Hedefleri ve Müfredat İçeriği lar bir şekilde bunları aşıyor ama bu durumun birilerinin işine yarıyor

Detaylı