Devamını görmek için tıklayın.

Transkript

Devamını görmek için tıklayın.
Dr. med. Mehmet Çelikel
OKUL ÖNCESİ GELİŞİMİN, OKULA BAŞLAMADA VE
OKUL/ÖĞRENİM YAŞAMINDAKİ ÖNEMİ*
ÖĞRENMEK YANİ BİRŞEYİ KAVRAMAK VE HAFIZADA TUTMAK İÇİN ÖNCE
ONU ALGILAMAK GEREKİR!!!
Öğrenme ve Gelişim bozukluluğunun ana nedeni, Algılamak bir başka deyişle İdrak etmek
için gerekli olan Duyu Organlarındaki işlevsel bozukluklardır. Yani dışarıdan alınan uyarılar
algılanamıyor, ya da algılanan şeyler işlenip doğru tepkiler sağlanamıyorsa gelişim, öğrenme
ve duygu (emotion) bozuklukları kaçınılmazdır.
Batı ülkelerinde yapılan araştırmalar her %10-20 çocukta gelişim ya da öğrenme bozukluğu
olduğunu göstermiştir.
Kaba ve ince Motor gelişimi, Konuşma, kendi vücudunu algılama, vücudun ve ortamın
oryantasyonu, yapılan uğraşıda süreklilik, Konsantrasyon yeteneği, okuma, yazma ve
matematiksel beceriler sıkı sıkıya algılama yeteneğiyle bağıntılıdır. Beynin duyu organları
tarafından alınan bilgileri ayrıştırması, hafızaya kaydetmesi, tanıması, yorumlaması,
ayrıştırılıp yerleştirmesi, gereksizlerin engellenmesi ve uygun bir reaksiyonla cevaplaması
için Duyu organlarının uyumu gerekir.
Çocukta Algılama Sisteminin gelişimi:
Algılama sistemimiz yedi duyu organından oluşur. Bu Duyu organları vasıtasıyla vücudumuz
ve çevremizden aldığımız uyarıları alır ve işleriz. Bunları:
A: Yakını Algılayan Duyu Organları (uyarıları vücut kontağıyla algılama)
B. Uzağı Algılayan Duyu Organları (Vücuda temas etmeden algılanan uyarılar)
A-Vücut temasıyla yakını algılayan Duyu Organları:
1- Tast ederek ya da dokunarak algılama (Taktil Duyu Organı)
2- Konum ve hareketle algılama (Kinestetik/hareket Duyu Organı)
3- Dengede durabilme (Vestibuler Duyu Organı)
4- Tad, lezzet algılaması (Gustatorik Duyu Organı)
Vücudun direkt teması olmadan uzaktan algılayan Duyu Organları
1- Görerek algılama (Optik/Visual Duyu Organı)
2- İşiterek algılama (Auditif Duyu Organı)
3- Koklayarak algılama (Olfaktorik Duyu Organı)
Bu Duyu Organlarının bozulması ya da engellenmesi sonucu; konuşma (dil gelişimi) ve ifade
etme yeteneği, çocuğun bulunduğu ortamı ya da konumunu algılayabilmesi, Konsantre
olabilmesi, hafıza, motor fonksiyonları, okuma yazma, matematiksel düşüncesi ya bozulur ya
da engellenir. Bu sensöriyel uyum bozuklukları ayrıca, çocuğun Kişilik gelişiminin yanında
Duygulanım ve özgüven bozukluğuna da neden olur.
Duyu Organlarının Görevleri ve İşlevsel Bozuklukları
A; 1- Tast ederek ya da dokunarak algılama Duyusu (Taktil Duyu Organı/Dokunma
Duyusu): Derimiz en büyük sensöriyel organdır. Basınç, Dokunma, çekme, titreşim, ısı
vb. durumları algılar. Duyu reseptörleri derimizin üstünde farklı yerlerde farklı sıklıkta
bulunurlar. En sık parmak uçları ve dudaklarımızda bulunurken en az reseptör üst kol, üst
bacak ve sırtımızda bulunur. Bu nedenle Dudaklar ve parmak uçları dokunarak hissetmede
çok hassastır. Taktil Duyu Organı en erken olgunlaşan bir Duyu Organıdır. Hamileliğin 8.
Haftasında başlar ve Bebekliğin 2;5 yaşında tam gelişir. Süt bebeğinin vücut kontağından
hoşlanabilmesi için taktil duyu organının sağlıklı olması gerekir. Taktil Duyusu gelişmiş
bebek kendini huzurlu, emniyette ve mutlu hisseder. Cisimlerin yüzeylerini ve sınırlarını ayırt
eder ve şekillerin özellikleriyle farklılıklarını algılamayı öğrenir. Vücudumuzu ve onu uyaran
dürtülerin yerlerini belirleyebilir ki, böylece vücudumuz hakkında bilgi sahibi oluruz. Taktil
Duyu ile a- Vücudumuzun şekli ve Motorik planlamadaki zorluklar; b- Hiperaktflik ve c- ses
ya da kokulara aşırı reaksiyon, ilintilidir.
Taktil Duyu Fonksiyon Bozuklukları: Genellikle derilerine dokunulan yeri örneğin ellerinin
dış kısmına, belirlemekte zorlanırlar. Vücut algılamaları bozuktur. Vücutlarına dokunan
uyarıyı hoş olmayan, ağrı verici kötü olarak algılarlar. Bu nedenle:
- Çocuk yükseğe kaldırılmayı, kendine sarılınmasını istemez.
- Çocuk kendine dokunulmasını ya da okşanmayı sevmez.
- Diğer çocuklarla vücut kontağı gerektiren oyunları sevmez, yalnız oyunları
tercih eder.
- Başka çocuklara sürtünmemek için sırada en sonuncu olmayı tercih eder.
- Kollarına, bacaklarına ve yüzlerine dokunulunca kızgınlıkla tepki verirler.
- Yanına başkası yaklaşınca strese girerler
- Tutkal, Kil, Kum parmak boyası gibi materyallere dokunmayı sevmezler
- Tırmalayıcı, batıcı kazak gibi giysileri sevmezler yumuşak, serin pürtüksüz
giysileri tercih ederler
- Yıkanmayı, tırnak ya da saç kestirmeyi sevmezler. Yüz yıkama alışkanlıkları
yoktur.
- Ağrı hisleri ya çok aşırı yada azdır. Yani ağrıları ya abartırlar ya da
dayanıklıdırlar.
A-2 Konum ve hareketle algılama (Kinestetik Duyu Organı): Uzuvlarımızın birbirleriyle
uyumunu, Hareketlerimizin hızını ve yönünü, kuvvetimizin dozunu Kinestetik Duyu ile
algılarız. Kinestetik Duyu Taktil ve Vastibular duyusuyla beraber gelişir ve vücut şeklimizi
yönlendirir. Vücudumuzun yapısını, sınırlarını, konumunu ve Organlarımız arasındaki
ilişkileri ve organlarımızın hareketini Kinestetik Duyu ile organize eder. Kinestetik Duyu ile:
- Uyumlu, hızlı hareket etmeyi
- Daha önce yapılan hareketlerin hafızada tutulmasını ve otomatik hareket
etmeyi
- Hareketlerimizi planlamayı
- Sesleri çıkarmayı ve sesler arasındaki farkı
- Uygulayacağımız gücün dozunu
- Vücut Şemamızın gelişimini
- Formları algılama yeteneğimizi
- Konumumuzun oryantasyonunu
- Salgılarımızın özellikle salyamızın kontrolünü
- İnce motor gelişimimizi yani Garafmotor dediğimiz yazı yazma yeteneğimizi
Kinestetik Duyu ile geliştiririz.
Kinestetik Duyunun yetersizliği veya bozukluğunda: Vücudumuzu algılamamız ya da his
etmemiz, hareket yeteneğimiz ve organlarımızın uyumu bozulur. Böylece çocuk:
- hareketlerin hafızaya kaydı ve planlayarak hareket etme yeteneği bozulur
-
Resim boyarken taşırılır, yazarken harflerin büyüklüğünü orantılamakta ya da
bir çizginin üzerinde yazmakta zorlanırlar
Kalem ya da fırçayı tutarken parmakları çok sıkar ve çabuk yorulurlar
İnce Motor sorunlar sürekli görülür
Komplike hareketleri öğrenmek zorlaşır. Merdiven çıkmak, Bisiklet sürmek ya
da ayakkabının iplerini bağlamakta zorlanırlar
Boyarken, yazarken veya bir şeyi keserken çalışma tempoları yavaştır
İçinde bulundukları konumlarını algılama bozulmuştur
Konumlarını algılamakta zorlanırlar. Saklambaç gibi oyunlarda başarısızdırlar
Görmeden (Ör. Bir bezin altında) eşyaları test etmeleri ve şekillerine göre
tasnif etmeleri zorlaşmıştır.
Mimikleri yok denecek kadar azalmış, ağız hareket yeteneği ve istenilen sesleri
çıkartabilmeleri zorlaşmıştır.
Tunuslarını ayarlayamazlar ya Hypo ya da Hipertonusları vardır
Vücut şekillerini düzgün tutamazlar
A-3 Dengede durabilme (Vastibuler Duyu Organı): Denge Organı iç Kulaktadır. Görevi
vücudun konumu, pozisyonu yönü ve hareketliliği hakkında beyne bilgi vermektir.
Vücudun dengede kalmasını, konumunun bulunan ortama oryantasyonunu, ve yürürken,
koşarken, sıçrarken düşmeden dengede kalmayı sağlar.
- Normal hareket için çok önemlidir
- Beyne vücudun şekli, konumu ve her türlü hareketini bilgilendirmek
- Hareket esnasında düşmemeyi sağlamak
- Kafanın konumunu vücuda uygun şekilde tutabilmek
- Bulunan bölgeyi algılayabilmek
Vastibüler sistem; Göz –Ense kaslarıyla, visual ve auditif Sistemle ve Limbik sistemle
ilintilidir.
Vestibular Duyunun yetersiz yada bozukluğunda: Diğer gelişim organları da olumsuz
etkilenir, örneğin Vücudun koordinasyonu ve genellikle göz kaslarının kontrolü, auditif
algılama, visual algılama ve el-göz koordinasyonları gibi.
Bu çocuklar:
- Vücutlarını dengede tutmakta (tek ayak üstü durma, seksek yapma, hoplama
gibi) zorlanırlar.
- Hantal – beceriksiz olup, tökezler ya da sık sık düşerler
- Karın üstü yatıp kol kafa ve bacaklarını kaldırmakta zorlanırlar
- Gözler kapalı işaret parmaklarını birbirine değdirmekte zorlanırlar. El göz
koordinasyonları bozulmuştur
- Bulundukları yeri algılanmakta zorlanırlar
- Göz kaslarını kontrol etmekte, hareket halindeki (kafayı çevirmeden) cisimleri
gözleriyle takip etmekte zorlanırlar
- Dil gelişimleri genellikle yavaştır, kelime hazineleri zayıftır.
- Akustik dikkatleri yetersiz olup unutkandırlar
Vestibular Sistem yetersizliklerinde çocuk denge duyusunu sitimule edebilmek için sürekli
hareket eder, yerinde duramaz sallanır, kısaca hiperaktifdir. Bu çocuklar tehlikeyi fark
etmekte zorlandıkları gibi gözünü budaktan esirgemezler. Eğer Vestibular sistem aşırı duyarlı
ise; bu çocuklar da yerlerinden pek hareket etmek istemezler, sürekli düşme korkuları vardır,
kendilerini emniyette hissetmek için annelerinin ya da eğiticilerinin yanından ayrılmak
istemezler. Salıncak gibi hareketli oyunları sevmezler. Tırmanamazlar yükseklik korkuları
vardır. Çok hareketli oyun oynayan çocukların arasına katılmaktan kaçınırlar. Yüksekten
atlamaktan korkarlar. Merdiven çıkarken korkuluğa tutunurlar. Bu çocukların sürekli düşme
korkuları vardır (Hipoaktif çocuklar).
Ayres’e göre Taktil- Kinestetik ve Vestibular Duyu bozuklukları:
a- Vücut şeklimizin ya da vücut oryantasyonunun bozulması
- Adam çizme testi yaşına uygun değildir (bkz. Adam Çizme Testi
http://www.defnehastanesi.com/
- Vücudumuzun bölgelerini, organların adlarını göstermek ya da adlandırmakta
zorlanırlar.
- Boyarken ya da yazarken orta yeri aşamazlar
b- Planlı hareket edememe (Dispraxi): Planlayarak belirlenen hedefe gidebilmek. Bu
yeteneği gelişmemiş çocuklar:
- Genellikle aynı oyuncakla aynı şekilde oynamayı tercih ederler
- Çatal-Bıçak, makas ve çekiç gibi aletleri kullanmakta zorlanırlar
- Tek başlarına giyinmekte ve ayakkabılarını bağlamakta zorlanırlar
Dispraxili çocukların hareket hafızaları olgunlaşmamıştır. Otomatik ya da spontane
yapılan hareketlerde zorlanırlar. Bir hareketi birçok kez tekrar etmeleri gerekir ki, onu
öğrenebilsinler. Matematik işlemleri kavrayamazlar.
c- Bulunduğu yeri ya da konumunu algılama bozukluğu:
- Sık sık eşyalara, köşelere çarparlar
- Bir şeyin uzaklığını tahmin edemezler
- Bazı çocuklar ters okurlar Örneğin: Can yerine Nac okurlar
- Pazıl (Yap – Boz) oyununu yapamazlar
- Tanıdık bölgelerde de oryante olmakta zorlanırlar.
- Bir yerden başka bir yere gitmekte şaşırırlar.
- Oryante olamadıklarını bildiklerinden yabancı yerde kalmaktan korkarlar.
- Bulundukları ortamı, odalarındaki mobilyaları,yada eski evlerini değiştirmek
istemezler
- Eşyalarını düzenli tutmakta ya da tekrar bulmakta zorlanırlar.
- Gözleri kapalı bir hedefi tutmakta zorlanırlar. Körebe oyununu sevmezler
- Labirent oyununda zorlanırlar.
B; 1- Görerek algılama (Optik/Visual Duyu) Organı ve Fonksiyonu: Görsel uyarıları
algılamak, ne olduğunu ayırt etmek, tasnif edip yorumlamak ve daha önce gördükleriyle
ilişkilendirip reaksiyon vermektir. Visual duyu bozukluğu genellikle diğer gelişim ve uyum
bozukluklarla beraber görülür. Bu bozukluk bazı organsal bozukluk sonucu da olabilir bu
nedenle çocuğu bir de Göz ve Çocuk Doktorlarına kontrol ettirtmek gerekir. Frostig Visual
algılamayı 5 bölümde inceler (Bkz. Frostig Testi http://www.defnehastanesi.com/
a- El – Göz (Göz-Motor) Koordinasyonu: Göz-El koordinasyonu gördüklerimize göre
vücudun entegrasyonunu sağlar. Yazı yazmak, resim yapmak, topu hedefine atmak ya da
yakalamak, el işleri gibi aktiviteleri hatasız yapabilmek için Göz-El koordinasyonunun
sorunsuz olması gerekir. Göz-El koordinasyonunun yetersizlik yada bozulmasında:
-Çocuklar boyarken, makasla keserken veya yazarken çizgiyi ya da sınırı aşarlar
-İki üç metre uzaktan atılan topu yakalamakta zorlanırlar
-İpe boncuk dizmekte zorlanırlar
-Bardağa su doldururken genellikle suyu bardağın dışına akıtırlar
-Bir şeyi hedefe atmakta (örneğin kauçuk topu çöp sepetine atmakta) zorlanırlar
-Çizginin üzerinde kalacak şekilde yazamazlar
Göz-El koordinasyonu genellikle göz kaslarına hakimiyet edememe ile yakından ilintilidir. Bu
çocuklar gözlerini hareket eden bir cisme odaklayıp onu uzun süre sadece gözleriyle takip
edemezler.
b- Şekil-Zemin, Zemin içinde Şekil algılayabilme becerisi: Önemli bir görsel uyarı da,
o şeklin belirli bir formuna konsantre olmamızı sağlar. Zemin içinde şekil algılayabilme
yeteneğindeki yetersizlik ya da bozuklukta:
-Çocuk okurken aynı satırda kalmakta zorlanır. Birden bir alt ya da bir üst satırı okumaya
başlar
-Tahtada yazılanları deftere geçirirken hatalar yapar
-Farklı şekilleri tiplerine göre kutulara tasnif etmekte zorlanırlar
-Birbirine geçmiş 2-3 resmi ayrı ayrı renklerle çizmesi istendiğinde karıştırırlar
-Dikkat ve konsantrasyon bozukluğu gösterirler
c- Şekilleri farklı açılardan algılayabilme (şekil değişmezliği): Büyüklük ve yerleri
farklı olan geometrik şekilleri tanımamızı sağlar. Şekil değişmezliğinin bozulması
durumunda:
-Aynı geometrik şeklin boyutunu ya da yerini değiştirdiğimizde çocuk bunu fark etmekte
zorlanır.
-İkinci satırda yazılı aynı kelimeyi tanımakta zorlanır.
d- Şekilleri farklı konumlarda (uzaydaki pozisyonunu) algılayabilme becerisi:
Eşyanın bulunduğu ortamla ilişkisini, konumunu algılamamızı sağlar. Bu matematiği ve
sayıları kavramamız için çok önemli bir algılama durumudur. Bu algılama durumunun
eksiklik ya da yetersizliğinde:
-Bir örnek ya da şekildeki benzerlikleri, farkı veya detayı tanımakta zorlanırlar
-benzer harfleri karıştırırlar Ör: b-d, p-q, n-u, m-w gibi
-Sayılar bazen ters yazılır Ör 86 yerine 68 gibi
-Bu çocuklar sayı içindeki bir rakamın değerini kavramakta zorlanırlar
-Birinci sınıfın sonunda dahi rakam ya da harfleri aynada yansıması gibi ters yazarlar
-Pazıl yani yap boz oyununu sevmezler
-Resimli hikayeleri tersten okurlar. Aynı şekilde kelimeleri de Ör: nar yerine ran bul
yerine lub gibi
-Matematik işlemlerinde çarpma ve toplamada hata yapmazken bölme, çıkartma
işlemlerinde hata yaparlar.
e- Şekli oluşturan öğeleri (uzay ilişkileri) analiz edebilme becerisi:İki ya da daha fazla
eşyanın kendisiyle ilgili konumunu algılamakta yani o objenin nerede durduğu, hangi
mesafede durduğu, hangi yönde olduğunu algılamamızı sağlar. Bu yeteneğin eksikliği ya da
yetersizliğinde:
-Mesafe yani uzaklığı tahmininde şaşırırlar. Ya çarpar ya da çarpılırlar
-Bir şeyi yerine yerleştirmekte zorlanırlar
-Bir ya da daha fazla eşyanın büyüklüğünü tahmin edemezler
-“Ön-arka-üst-alt-arsında gibi pozisyon ve yer bildiren kelimeleri kavramakta zorlanırlar.
Topu masanın altına koy gibi emirleri kavramakta ve uygulamakta zorlanırlar.
-Bir yerden başka bir yere gidecek yolu bulmakta zorlanırlar
-En basit geometrik şekli kafadan tahayyül edemez.
A-2-İşiterek algılama (Auditif Duyu Organı): Dışarıdan gelen hava dalgaları, kulak zarı,
kulak kemikçikleri vasıtasıyla iç kulaktaki Corti hücrelerine ulaşırlar. 20 ile 20000 Hertz
arasında bir frekans gösteren bu dalgalar İşitme Duyusunu oluştururlar. Eğer bu hava
dalgaları basit periyodik şekilde ise bir SES, diğer durumlarda ise GÜRÜLTÜ duyulur. Ses
ya da gürültü olarak duyulan bu dalgalar işitme merkezlerinde alınır, işlenir, hafızaya
kaydedilir, ayrıştırılıp analiz edilir, daha önce hafızaya kaydedilenlerle karşılaştırılır, sentez
edilir ve tamamlanarak yorumlanır. Auditif-Duyu Organının görev ve Fonksiyonu:
-Gelen dalganın yerini ve neyden kaynaklandığını tanımak
-Sesin yoğunluğunu ve tizliğini
-Sesin zaman ayarını
-konuşmanın yapımı ve organizasyonunu
-Makam, Ritim ve gürültü gibi müzik yapımı
Daha önce bahsedilen duyu organlarındaki gibi Auditif- Duyu Organının da bir çok alt
fonksiyonları vardır. Çoğu zamanlar bu fonksiyonların sadece bir kısmı yetersiz yada bozuk
olabilir.
a-Lokalizasyon: İşitsel uyaranın uzaklığını, hangi yönden geldiğini algılayabilme
yeteneğidir. Bu yeteneğin yetersizliğinde: Çocuk bir odanın içindeki sesin nereden geldiğini
bulmakta ya da hareket halindeki bir ses kaynağını takip etmekte zorlanır. Örn. Sınıfta
saklanan bir saatin yerini bulmakta zorlanırlar. Bu nedenle gurup sohbetlerıne pek katılmak
istemezler, çoğu kez hangi konuşana ya da yöne döneceklerini şaşırırlar..
b-Diskriminasyon: Benzer ya da farklı akustik uyaranları tanıma özellikle ..... Akustik
uyaranların süresi (kısa- uzun süreli), sesli ya da sessiz olduğu, baz ya da tiz olduğu, hangi
aksanla konuşulduğu, sesli ya da sessiz harflerden mi oluştuğu, fonetik özellikleri tanıma
yeteneğidir. Bu yeteneği gelişmemiş olmasında ya da bozukluğunda: Konuşmayı ve
vurgulamayı anlamakta zorlanırlar. Okuma yazmada, konuşmaların ya da bir tekstin içeriğini
anlamakta problemleri vardır. Aynı ton ve vurgudaki kelimeleri (örneğin “kaz” ile “caz”,
kalem” “selam” vb.) fark edemezler. Konuşmaları alkol içmiş gibi ağızda gevelenir. Ses
üretimi ağız motor hareketinin kinestetik algılanmasıyla kendi sesini kontrolle oluşur.
c-Hafızaya kaydetme. Duyulan ses ya da gürültüyü ezberleyip hatırlayabilme yeteneği.
Hafızaya kaydetme yeteneği olan çocuklar bir bir arkasına gelen kelime ya da rakamları,
hafızada tutmakta zorlanırlar (kısa süreli hafıza yetersizliği). Bu çocukların okulda ciddi
öğrenme problemleri vardır. Bu çocukların özellikleri:
-şarkı sözleri, çarpım tablosu vs ezberlemekte zorlanırlar
-6-7 kelimelik cümleyi tekrar edemezler
-Sayarken sırayı şaşırırlar
-Genellikle zihinden hesap yapmaları yazılı hesap yapmalarından kötüdür.
-Bu çocuklara yazı dikte ettirilirse ya sık sık sorarlar ya da kelime atlarlar.
-Okunan bir yazı ya da hikayeyi dinlediklerinde, ilgilerini yitirirler
-Birbiriyle ilişkili problem veya görevi yapamazlar.
Genellikle ders ödevlerini unuturlar
-Valiz hazırlama oyununda başarısızdırlar.
d-Sequenz: Duyulanları örneğin bir sayı dizisini, duyduğu sıraya göre tekrar edebilme
yeteneği.
e-Seleksi yon: Öz ile detayı ayırt edebilme. Algılanan sesin arkasındaki gürültüyü ayırt
edebilme. Gereksiz ses ya da gürültüleri eleyebilme yani kendini esas sese odaklayabilme.
Özellikle gürültülü ortamlarda kendine anlatılanları anlayamazlar. Genellikle yüksek sesli
konuşan bu çocuklara bire bir konu anlatıldığında öğrenmekte sorun yaşamazlar.
f-Analiz etme: Belirgin akustik bir elementi karmaşık akustik seslerden ayırt edebilme,
Örneğin bir kelime içinde hangi sesli harfin olduğunu fark edebilme. Kelimeyi hecelerine
ayırtabilme gibi.
h-Sentez Etme: Bir elementten daha karmaşık akustik şeyleri bir araya getirebilme
i-Tamamlama: Eksik yada tam duyulamayan bir sesi anlamlı bir şekilde tamamlama
becerisi.
j-Visual ve auditif algılamadaki uyumun bozukluğu: Bu çocuklar görerek algıladıkları
şeylerin akustik uyarılarını yada tersi algılamakta zorlanırlar. Bu nedenle bu çocuklar
Anaokulunda, öğrendikleri bir rengi çabuk unuturlar. Yaşıtlarından daha geç renkleri öğrenir
ve sınıflandırırlar. İlkokulda sesli harflerin uyumunu geç öğrenirler. Bu çocuklar doğru okuma
ve yazmada zorlanırlar
k- Ritme uyamama: Bir şarkıda ritme uygun olarak hareket yapamazlar (Dans ya da el
çırpma gibi). Makama uygun okumak, vurgulamak zorlaşmıştır.
l- Konuştuklarıyla duyguları uyumsuzdur. Esprili şeyleri çok ciddi şeymiş gibi tonda
anlatmak. Şarkıya uygun duygu gösteremezler.
m-Farklı tonda söylenen kelimeleri tanıyamama. Çocuğa bir kelime söylenir (ör. “kedi”)
bu kelimeyi duyunca el çırpması istenirse ve ”kedi” sözcüğünü farklı tonda okunursa, çocuk
bazen el çırpmayabilir.
n-Auditif Dikkat eksikliği: Ders dinlemede istikrarsızdırlar. Derse katılımları azdır. En
ufak bir gürültüde dikkatleri dağılır. Derste çabuk yorulurlar ve huzursuzluk sergilerler.
Auditif Algılama bozukluğu: Ya
a-Tek başına
b-Ya da diğer bozukluklarla beraber Örneğin
- Dikkat eksikliği Konsantrasyon bozukluğu, çabuk dikkati dağılan
-Hiperaktif bozukluk
-Fonolojik Bilincin (Sesbilim) bozukluğu
-Okuma yazma bozukluğu
-Aritmetik bozukluk
-Dil öğrenme ve konuşma bozukluğu
-hafıza bozukluğu
-Dengede durma ve hareket bozukluğu
-Diğer algılama bozuklukları
-Zeka yetersizliği
-Davranış bozukluğu
görünür.
Okula başlayan çocuktan okuma, yazma, hesap edebilme yeterliliğini göstermesi beklenir.
Beklenen bu öğrenme becerisi okul öncesi algılama yeteneğinin gelişimiyle doğru orantılıdır.
İyi bir Okuma-Yazma yeteneği için Okul öncesi, yukarıda anlatılan Auditif gelişimi
tamamlamış olması gerekir. **
İyi bir Matematik için; Taktil, Kinestetik, Vestibular, visuel ve Auditif algı sisteminin
gelişmiş olması gerekir. Bu algı sistemleriyle aynı zamanda çocuğun kognitif gelişimi, strateji
geliştirebilmesi, kısaca matematik öncesi (rakamlarla olmayan) yeteneği gelişir. Matematik
yeteneği eksikliğini gösteren çocuklar kendilerini okul öncesi oyunlarla belli ederler. Örneğin
çocuk eşyaları büyükten küçüğe göre ya da tam tersi sıralayamıyorsa ya da hangisi daha çok
bilemiyorsa ilerideki okul hayatında matematiği anlamakta zorlanacaktır. Eğer masayı dizen
çocuk arkadaşlarının sayısı kadar tabak konulacağını bilemiyorsa eşitlik kavramını da
anlamakta zorlanacaktır. Benzerlerinden farklı olanı ayırt edemiyorsa, hangi parçanın nereye
uygun olacağını bulamıyorsa, üst-alt,ön-arka gibi yer belirten sıfatları anlayamıyorsa bu
çocukların ileride matematiği anlamaları zorlaşacaktır.***
Bu nedenle Okul Öncesi çocuğun algılaması ve gelişimi sadece OKS ya da ÖSS başarılarını
değil aynı zamanda kişilik yapılarını yani karakterlerini, emisyonlarını da belirler. Kısaca okul
öncesi gelişim başta okul yılları olmak üzere tüm yaşamlarını belirler. Okul öncesi ve ilkokul
1-2 sınıf eğiticileri çocuğun algılama sistemini gözlemlemek ve onu geliştirmekle sorumlu
oldukları kanısındayım.
ANAOKULLARINDA GELİŞİMİN GÖZLEMLENMESİ:
. Taktil, Kinestetik, Vestibular, Visual, ve Auditif gibi algı prosedürlerinin beyinde
işlenmesi.
. Kaba Motor gelişimi, Vücut Koordinasyonu, Hareket yeteneği, İnce Motor gelişimi,
Göz-El-Koordinasyonu, Vücut Şeması ve Planlayarak Hareket yapma, Kas Tonusu,
. Dil (Konuşma) Gelişimi, Sözcük Dağarcığı, Gramere uygun Konuşabilme
. Okuma-Yazma ve Matematik için gerekli olan bilişsel Strateji geliştirme yeteneği.
. Auditif ve Visuel hafıza
. Sosyal gelişim, Kontak kurabilme, Kooperasyon, Kendini kontrol edebilme,
Anlaşmazlıklara karşı tutumu
. Emesyonal gelişimi, başaramama durumundaki davranışları, angsiete
. Çalışma-oyun davranışı, istikrar edebilme, konsantrasyon yeteneği, merak yeteneği,
verilen ödeve kendini odaklayabilmesi ve bağımsız iş/uğraşı/oyun yapabilme
*12 Nisan 2008 de Sarıyer Anaokulu Öğretmenlerine, Acarlar Doğa Kolejinde verilen
Konferansın ana metni
**İyi bir okuma yazma yeteneği için Okulöncesi çocuğun eğitimi ayrıca (oyunlar
bazında) hazırlanmkatadır. Bkz. http://www.defnehastanesi.com/
***Okulöncesi matematiksel kavramları ve yeteneğini geliştirici oyunlar ileride ayrı
bir yazıda ele alınacaktır. Bkz. http://www.defnehastanesi.com/

Benzer belgeler