16-ilmi-dinler evanjelistler

Transkript

16-ilmi-dinler evanjelistler
Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ
Tel.: (0.212) 249 40 53 – 293 81 77
245 12 93 – 245 12 94
Fax: (0.212) 244 54 52
İstanbul
7.7.2005
Gümüşsuyu Caddesi Hacı İzzetpaşa Sokak No. 36/12
Kabataş - İSTANBUL
TÜM SEMAVİ DİNLERDE OLDUĞU GİBİ KUR-AN’ı
KERİM’in de TÜRKÇE YAZILIP OKUNMASI VEYA EN
AZINDAN, ATATÜRK CUMHURİYET DEVRESİNDE
OLDUĞU GİBİ HEM ARAPÇA, HEM DE TÜRKÇE
YAZILIP OKUNMASI, KUR-AN’ı KERİM’in de EMRİ
GEREĞİDİR.
AYRICA DİNLER ARASI YAPAY ÇATIŞMA SEBEPLERİNİN
ANLAŞILIP ENGELLENMESİ VE
KUR-AN’ı
KERİM’in ÇOK ÇEŞİTLİ AYETLERİNDE KORUNAN
KADININ DA, ERKEKLERİN ESİRİ VE SEKS ARACI
OLMAKTAN KURTARILMASI İÇİN DE DİN
KİTAPLARININ HER MİLLETİN ANLAYACAĞI DİLDE
YAZILIP OKUNMASI ZORUNLUDUR. BU GÖRÜŞÜ
DOĞRULAYAN BASINDAN ÖZETLER AŞAĞIDADIR:
1)
KADINLARA HAKSIZLIKLAR:
“ Dünyada Kadınlar Günü” ile ilgili olarak 9 Mart
2004 tarihli Hürriyet Gazetesinde köşe yazarı Bekir
COŞKUN, adını vermediği bir tarikatın rehber kitabına
göre:
“Cennette bir adam 4000 bakire,8000 dul, 200
huri ile evlendirilebilir...”
Abartılı bir örnek olmakla beraber, kadını ilk mülk sayan
tarihle örtüştüğü de görülür.
Neyse ki, sanal medeni batıda denge sağlanmaktadır.
2)
HATALI EVANJELİST İDDİALARI:
22 Ocak 2005 tarihli Star Gazetesinde EVANJELİST
BUSH başlığı altında özetlendiğine göre:
“ BUSH ‘Yıldızların ötesinden kendisine mesaj
geldiğini’ söyleyen ilk başkan oldu. Hakkındaki
‘tarikat üyesi’ iddiaları yeniden gündeme geldi.
-2-
Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ
Tel.: (0.212) 249 40 53 – 293 81 77
245 12 93 – 245 12 94
Fax: (0.212) 244 54 52
İstanbul
7.7.2005
Gümüşsuyu Caddesi Hacı İzzetpaşa Sokak No. 36/12
Kabataş - İSTANBUL
11 Eylül olaylarından sonra ‘Hayatımı Tanrı’ya
verdim; o da benim Başkan olmamı istedi’
ifadesiyle de ortalığı karıştıran Bush’ta, Matrix
gibi filmlerinde çokca işlenen ‘SEÇİLMİŞ
KİŞİ’ (THE ONE) obsesyonu yemin töreninde
yine su yüzüne çıktı.
1980’lerde alkol alışkanlığından kurtulmasına
yardımcı olan din adamı ve Evanjelizmin
önderlerinden BİLL GRAHAM’la tanıştıktan
sonra kendini dine verdiği bilinen Bush’un, bu
son seçimi de Evanjelistler’in oylarıyla aldığı
anketlerle belgelenmişti.
Evanjelistler, Yahudilerle birlikte Tanrı
tarafından yeryüzünü yönetmeleri için
kendilerini seçilmiş olarak görüyor. Deccal
(MÜSLÜMANLAR) ile YAHUDİLERİN
yapacağı Armageddon savaşında sadece
kendilerinin savaştan etkilenmeyeceklerine,
Savaş sonrasında da İsa’nın gökyüzünden
kendilerini de alarak ineceğine,
Ve adaletin hakim olacağı Tanrı’nın Krallığı’nı
kuracağına inanıyor.”
3)
YÜCE TANRININ EMRİ KUR-AN’ın İNİŞİ:
Evanjelistlerle Yahudi Birliğinin bu inancına karşı biz
Müslümanların KADİR gecesinde hasıl olmaya başlayan
ve 23 yılda tamamlanan son mukaddes kitap
KUR’ANIMIZ var.
Üstat Güngör URAS 1.12.2002 tarihli Milliyet
gazetesinde KADİR Gecesini ve Kur’anı Kerimin
indirilmesini ayrıntılı olarak yazmıştır. İnceleme kolaylığı
nedenile numaralarla ayırdığımız yazı aynen şöyledir:
-3-
Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ
İstanbul
Tel.: (0.212) 249 40 53 – 293 81 77
245 12 93 – 245 12 94
Fax: (0.212) 244 54 52
7.7.2005
Gümüşsuyu Caddesi Hacı İzzetpaşa Sokak No. 36/12
Kabataş - İSTANBUL
1) “Kadir Gecesi Kur’anın indirildiği gecedir.
2) Kadir Gecesi’nin Ramazan’ın 27’nci gecesi olduğu
Hazreti Muhammed’den kaynaklanan hadislere
dayanılarak belirtilir.
3) Kur’anı Kerim, Hazreti Muhammed’e Cebrail
adlı melek aracılığıyla indirilmiştir.
4) Bu indirme bir kerede topla olarak değil, Hazreti
Muhammed’in yirmi üç yıllık peygamberlik
hayatı boyunca çeşitli problemleri çözmek ve
çıkan güçlüklere cevap vermek üzere peyderpey
olmuştur.
5) Kuran Peygamberimize vahiy yoluyla inmiştir.
Vahiy, ‘başkalarına gizli kalacak şekilde
peygamberlere bildirilen ilahi söz ve haber’
demektir.
6) Hazreti Muhammed’e gelen ilk vahiy, kendisine
peygamberlik görevinin verildiği 610 yılının
Ramazan ayında gerçekleşmiştir. Kuran’da şöyle
buyurulmaktadır: ‘Ramazan ayı ki, yol gösterici,
hidayeti, doğruyu ve yanlışı birbirinden ayırt edip
açıklayıcı olarak Kuran, o ayda indirilmiştir.
(Bakara Suresi 185)
7) Duhan Suresinin 3’üncü ayetinde; ‘Biz onu
mübarek bir gecede indirdik.’
8) Kadir Suresinde ise; ‘Biz Kuran’ı Kadir Gecesi
indirdik’ buyurulur.
9) Vahiy, Peygamberimize değişik şekillerde
gelmiştir.
10) Olduğu gibi çıkan doğru rüyalar halinde. Bu
rüyalar, sabah aydınlığı gibi apaçık olurdu.
-4-
Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ
İstanbul
Tel.: (0.212) 249 40 53 – 293 81 77
245 12 93 – 245 12 94
Fax: (0.212) 244 54 52
7.7.2005
Gümüşsuyu Caddesi Hacı İzzetpaşa Sokak No. 36/12
Kabataş - İSTANBUL
11) Cebrail Aleyhisselam görünmediği halde, sesinin
duyulduğu vahiy şekli.
12) Bazen Cebrail Aleyhisselam insan kılığına girerek
vahiy getirirdi. Böyle durumda, melek, daha çok,
DİHYE adındaki sahabenin kılığına girerdi. Bu
haldeyken diğer sahabeler onu görmüşlerdir.
13) Vahiy, bazen çan sesine benzer bir sesle gelirdi.
Cebrail, çan sesine benzeyen ve ürperti veren sesle
Peygamber Efendimize hitap ederdi.
14) Vahiy bittikten sonra, Allah tarafından gelen
vahiyler açık ve net olarak Peygamberimizin
zihnine yerleşirdi.
15) Cebrail Aleyhisselam, bazen de doğrudan doğruya
görünerek vahiy getirirdi. Bu durumda Hazreti
Muhammed, Cebrail’i açık bir şekilde görürdü.
16) Peygamber, Miraç Gecesinde, aracı olmadan
Allahü Teala’dan doğrudan vahiy almıştır.
Gelen vahiyler, Peygamber Efendimiz ve
arkadaşları tarafından hemen ezberleniyor ve
vahiy katipleri tarafından yazılıyordu.
Peygamberimizin hayatı boyunca her Ramazan
ayında o zamana kadar gelmiş olan vahiyleri
Cebrail Aleyhisselam’la karşılıklı okuduğu rivayet
edilmiştir.
17) İnmiş bütün Kuran ayetleri Peygamberimiz
tarafından Cebraile okunuyor, sonra da Cebrail
tarafından Peygamberimize okunuyordu. Buna
karşılık okumak ve dinlemek anlamına gelen
‘Mukabele’ adı verilir.
-5-
Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ
İstanbul
Tel.: (0.212) 249 40 53 – 293 81 77
245 12 93 – 245 12 94
Fax: (0.212) 244 54 52
7.7.2005
Gümüşsuyu Caddesi Hacı İzzetpaşa Sokak No. 36/12
Kabataş - İSTANBUL
18) Bugün de camilerimizde ve evlerimizde okunan
‘Mukabeleler’, işte Peygamberimizin Cebraille
karşılıklı Kuran okuyuşlarının birer hatırlanışıdır.
19) Hazreti Muhammed’in vefatından hemen sonra
ortaya çıkan yalancı peygamber Museylemetül
Kezzab taraftarları ile gerçekleşen çatışmalarda
vahiy yoluyla inen Kur’anı Kerim ayetlerini
ezberleyip hıfzeden hafızların bir kısmının şehit
olması, Kur-anı Kerim ayetlerini toplayarak kitap
haline getirme arayışını gündeme getirmiştir.
20) Hazreti Muhammed’in vefatından on beş yıl sonra
Hazreti Ebu Bekir tarafından toplanarak kitap
haline getirilen Kuran-ı Kerim’in asıl metni
Hazreti Osman Tarafından beş nüsha olarak
yazdırılıp dağıtılmıştır.
21) Müslümanların benimsediği bu nüshalar önce el
yazısı ile, matbaa icat olduktan sonra da matbaa
ile çoğaltılarak yayılmıştır.”
KUR-ANI KERİM birçok ayetinde, insanları düşünmeye,
doğruyu bulmaya, yanılgıları önlemeye davet ediyor ve
“ Siz hiç tefekkür etmez misiniz?” diyor.
Yaklaşık 6,5 milyar kişilik Dünya nüfusunun Japonya, Kore,
Çin ve Hindistan gibi memleketlerde yaşayan ve Hinduzm, ,
Cintuizm, Buda gibi çok farklı dinlere tapan 3,5 milyar kişi
dışında kalan yaklaşık üç milyarının peygamberleri AYNI
SOYDAN ve MÜŞTEREKTİR.
SEMAVİ DİNLER diye anılan Zebur, Tevrat, Hıristiyan ve
Müslümanlıkta ilk insan Hz. ADEM’den itibaren tüm
peygamberlerin aynı soydan olduğu TÜRKİYE DİYANET
VAKFI ANSİKLOPEDİSİ’nin 2000 tarihli nüshasında
belirtilmiştir ve bu konudaki ayetlere dayalı bilgiler şöyledir:
-6-
Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ
Tel.: (0.212) 249 40 53 – 293 81 77
245 12 93 – 245 12 94
Fax: (0.212) 244 54 52
İstanbul
7.7.2005
Gümüşsuyu Caddesi Hacı İzzetpaşa Sokak No. 36/12
Kabataş - İSTANBUL
“ - Kur’an-ı Kerim’de, Al-i İmran suresinin 33 ve 34.
ayetlerinde de peygamberlerin birbirinin
zürriyetinden olduğu beyan edilir.
- Şüphesiz Allah, Adem’i, Nuh’u, Al-i İbrahim ve
Al-i İmranı (İbrahim ve İmran soylarını) alemler
üzerine seçkin kıldı.
- Onlar birbirinin zürriyetindendir. Allah her
şeyi hakkıyla işiten, her şeyi kemaliyle bilen
(el-A’lim)dir.
- ‘Andolsun ki Biz Nuh’u ve İbrahim’i (Peygamber
olarak) gönderdik. Peygamberlik (risalet,
nübüvvet) ve kitabı bu ikisinin hürriyetlerine
verdik. Öyleyken on( insan)lardan ancak bazıları
hidayete erdi; çokları fasık olarak kaldı’ buyurulur.
Gerçekten Hz. İbrahim soyundan bir çoklarına hikmet
başka bir deyişle nübüvvet ve Kitap verilmiş ve bu
Peygamberlerden kimileri mülk ve saltanata mazhar
kılınmışlardır.
Hz. İbrahim soyundan gelen peygamberler arasında
özellikle;
İsmail, İshak, Yusuf, İdris, Eyyüp, Musa ve Harun,
İlyas, Elyesa el-En’aam, Davud ve Süleyman,
Zekeriya, Yahya ve İsa ile Peygamberlerin sonuncusu
Hz. Muhammed sayılabilir.
El-En’am suresinin 74. ayetine göre Hz. İbrahim’in
babasının adı Azer’dir. Fakat İslami kaynaklarda
Azer’den başka Terah ismi de kullanılmaktadır. Onun
Allah(ın dostu olduğu Kur’an-ı Kerim tarafından da
teyid edilir. Gerçekten e’n-Nisa suresinin 125.
ayetinde:
‘ Allah İbralim’i dost (halil) edinmiştir’ denir.
-7-
Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ
İstanbul
Tel.: (0.212) 249 40 53 – 293 81 77
245 12 93 – 245 12 94
Fax: (0.212) 244 54 52
7.7.2005
Gümüşsuyu Caddesi Hacı İzzetpaşa Sokak No. 36/12
Kabataş - İSTANBUL
Bu sebepledir ki Hz. İbrahim’den Allah’ın dostu
anlamına ‘HALİLULLAH’ olarak bahsedilir.
Hz. İbrahim’in nerede ve ne zaman doğduğu
tartışmalıdır. Tevrata göre ( Tekvin, 11/28,31; 15/7;
Nehemya 9/7) Hz. İbrahim Keldanilerin Ur-Kasdim
şehrinde dünyaya gelmiştir. Ur-Kasdim’in Aşağı
Babilonya’da Fırat’ın batı yakasında, bu günkü
Bağdat’ın 300 km. güneydoğusunda bulunan ‘Tel
el-Mukayyer( olduğu ifade edilmektedir.
Bir başka görüşe göre Hz. İbrahim, Kuzey Suriye’de
Harran’a çok yakın olan Ura’da doğmuştur. Tevrat’ın
Tekvin Kitabının II. Babının 27. ayetine göre Hz. İbrahim
erginlik yaşına ulaştığında babası Terah, eşi Sare, ölen
kardeşi Haran’ın oğlu Lut ile beraber Kenan diyarına
gitmek üzere doğduğu şehirden ayrılarak Harran’a göçer
ve bir süre orada oturur. Böylece Kitab-ı Mukaddes
geleneği Hz. İbrahim’in memleketi olarak Kuzey
Mezopotamya’yı, yani Güneydoğu Anadolu bölgesini
işaret eder. Bugün artık Hz. İbrahim ve ailesinin
anayurdunun, içinde Harran’ın da bulunduğu bu bölge
olduğu kabul edilmektedir.
Bir başka görüşe göre Hz. İbrahim, Babil veya verimli
Mezopotamya ovasının en eski şehirlerinden biri olan
Harran’a sonradan gitmemiş, fakat orada doğmuştur.
Babil sanıldığı gibi münhasıran bir şehir adı değildir.
Çoğu kez Babil veya Babilonya (Babylon) adı belli bir
bölgeyi belirtmek için kullanılır. Bu bölge merkezi Babil
şehri olmak üzere Dicle ve Fırat nehirleri arasındaki
geniş ve mümbit topraklardır. Kültür ve medeniyet beşiği
kabul edilen bu topraklar üzerinde M.Ö. II. Binyılda
kurulan yeni devletin adı da Babil’dir.
Yukarıda söylediğimiz gibi Hz. İbrahim’in yaşadığı
dönem kesin olarak belirlenebilmiş değildir. Fakat
bazıları onun Babilonya kralı Amrafel ile çağdaş
-8-
Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ
İstanbul
Tel.: (0.212) 249 40 53 – 293 81 77
245 12 93 – 245 12 94
Fax: (0.212) 244 54 52
7.7.2005
Gümüşsuyu Caddesi Hacı İzzetpaşa Sokak No. 36/12
Kabataş - İSTANBUL
olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu görüşü benimseyenlere
göre bu büyük Peygamber M.Ö. XXII-XX. Yüzyıllar
arasında yaşamıştır. Amrafel yine iddia edildiğine göre
Babil kralı Hammurabi’den başkası değildir. Bu görüş
bize göre isabetli değildir. Çünkü I. Babil devletinin
M.Ö. 1800 yıllarında kurulduğu tarihi bir vakıadır.
Hammurabi I. Babil devletinin kurucusu Sami
hanedanının altıncı kralıdır ve onun saltanat dönemi de
M.Ö. 1728 – 1686 olarak tarihlendirilmektedir.
Prof. Dr. Maurice Bucaille de Hz. İbrahim’in,
Hz. İsa’dan yaklaşık on sekiz yüzyıl önce I. Babil
hanedanı zamanında bu ülkede yaşadığını ve tevhid
mücadelesine ilk burada başladığını ileri sürmektedir.
O halde Hz. İbrahim’in yaklaşık olarak Hz. İsa’dan
on sekiz yüzyıl önce yaşadığını kabul etmek gerçeklere
daha uygundur.
Babilonya o zamanlar tek tanrı inancından uzak
putperest bir ülkedir. Hz. İbrahim’in babası da
putlara tapmaktadır. O, aile efradının ve sosyal
çevrenin içine düştüğü sapıklığı yakından müşahade
eder. Düşünmeye, kainatı, tabiatı, yeri, göğü, güneşi,
ayı, yıldızları dikkatle incelemeye başlar. Bu şaşmayan
düzenin sahibini arar. Birbiri peşinden doğan ve ışıltı
ile parlayan gök cisimlerine yönelir fakat bütün
bunların bir süre sonra batıp yok olduklarını görür.
Ufül edenleri veya kaybolup gidenleri sevmez.
Yaradılmışlardan hiç birinin tapılmaya layık
olmadığını idrak ve neye inandığını ikrar eder.
‘ Şüphesiz ben yüzümü bir hanif olarak gökleri ve
yeri yoktan yaratan Allah’a döndürdüm. Ve ben
müşriklerden değilim.’ “
Kur’an-ı Kerimin Türkçe okutulması da bilerek ZULUM
kanunları yapmayı engelleyecektir.
-9Nasıl ki kanunları insanların anlaması ve doğru yorumlamayıp
iyi uygulaması için Türkçe yapıyorsak iki dünyada da
Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ
İstanbul
Tel.: (0.212) 249 40 53 – 293 81 77
245 12 93 – 245 12 94
Fax: (0.212) 244 54 52
7.7.2005
Gümüşsuyu Caddesi Hacı İzzetpaşa Sokak No. 36/12
Kabataş - İSTANBUL
uygulanacak temel kanunlar niteliğindeki Kur’an-ı Kerimin
çeşitli ayetleri de KUR’AN’ın her milletin kendi dilinde
olmasını emretmektedir. Aşağıda tam metni yazılı ayetlerin
tümünde KUR’AN-ı KERİM’in halk tarafından anlaşılması
gerektiği ve bu nedenle de her halkın dilinde olması zarureti
açıklanmıştır.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi İslam Hukuku Anabilim
Dalı Başkanı Prof. Dr. Servet ARMAĞAN ile Hayri
DOMANİÇ’in Devlet organlarına hitabeden ve Kur’anı
Kerim’in hem Arapça hem de Türkçe okutulması gereğini
duyuran müşterek dilekçede belirtildiği gibi KUR’AN-I
KERİM’in çeşitli ayetlerinde de Kurán’ın halk dilinde yazılması
ve okutulmasının gerektiği açıklanmıştır. Kur’an-ı Kerim’in her
milletin kendi dilinde okutulması gereğini belirten başlıca
ayetleri şöyledir:
1) ŞÛRA SURESİNİN 7. ayetine göre:
“ İşte böylece sana ARAPÇA BİR KUR’AN indiriyoruz
ki, ANA-ŞEHİR HALKINI VE ÇEVRESİNİ
UYARASIN ve meydana geleceğine şüphe olmayan o
toplantı günüyle onları korkutasın; O gün, bir kısmı
cennetlik, bir kısmı da cehennemlik olacaktır
insanların.”
2) İBRAHİM SURESİNİN 4. ayetine göre:
“ Biz, her peygamberi ancak KAVMİNİN DİLİYLE
konuşarak gönderdik, iyice açıklasın diye onlara ilahi
gerçeği neticede Allah, dilediğini sapıklık içinde bırakır,
dilediğini de doğru yola eriştirir; O güçlüdür, herşeyi
bir hikmete dayanarak yapandır.”
- 10 3) SECDE-FUSSİLET SURESİNİN 3. ayetine göre:
Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ
İstanbul
Tel.: (0.212) 249 40 53 – 293 81 77
245 12 93 – 245 12 94
Fax: (0.212) 244 54 52
7.7.2005
Gümüşsuyu Caddesi Hacı İzzetpaşa Sokak No. 36/12
Kabataş - İSTANBUL
“ Ayetleri, ARAPÇA BİR KUR’AN OLARAK BİLEN bir
topluluk için açıklanmış Kitab”
4) YUSUF SURESİNİN 2. ayetine göre:
“ Biz, ARAPÇA BİR KUR’AN OLARAK
İNDİRİYORUZ ONU, ANLAYASINIZ diye.”
Cumhuriyet tarihinin en büyük tarihçisi muhterem üstad CEMAL
KUTAY da birçok eserinde Kur’anın Türkçe okunması gerektiğini,
bu prensibin ayetlerle emredildiğini ve büyük ATATÜRK’ün de
TÜRKÇE KUR’AN-I çok arzuladığını, bu amaçla Kur’anı Kerimin
birçok Türkçe’sinin yayınlandığını ısrarla belirtmiştir.
Hıristiyanlıkla diğer dinlerde de dini kurallar her milletin
anlayacağı kendi diline çevrilmiştir.
Din eğitiminde maksat, ayet metinlerinin insanlara anlatılması ve
öğretilmesi olduğundan, öğrencilerin okudukları ayetleri
anlayabilmeleri ve gereğini yapabilmeleri için ders konusu ayetlerin
hem Arapça’sı, hem Türkçe’si ders kitaplarında yer almalıdır. Bu
prensip, bir bölümü yukarıda zikredilen Kur’anı Kerimin çeşitli
ayetlerinde de emredilmiştir.
KUR’ANI KERİM’in hem Arapça, hem Türkçeleri Diyanet İşleri
Başkanlığı ile Elmalılı Hamdi YAZIR, Hasan Basri ÇAĞATAY,
Süleyman ATEŞ gibi din adamlarının eserlerinde de ayrı ayrı
belirtilmiştir.
KUR’ANI KERİM’i anlayarak Türkçe okuyalım ki emirlerine
uymak mümkün olsun.
- 11 Tam metni verilen çeşitli ayetlere göre, her milletin dilinde okunması
emredilen KUR’ANI KERİM’in Türkçe yazılması, inkılapları 70 yıldan
Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ
İstanbul
Tel.: (0.212) 249 40 53 – 293 81 77
245 12 93 – 245 12 94
Fax: (0.212) 244 54 52
7.7.2005
Gümüşsuyu Caddesi Hacı İzzetpaşa Sokak No. 36/12
Kabataş - İSTANBUL
beri ÇİN’de dahi okutulan büyük ATATÜRK ve arkadaşlarının da
“Halkı aydınlatma” amaçları arasındadır. İkiyüzden fazla telif eseri
bulunan en büyük tarihçilerimizden sayın CEMAL KUTAY’ın “Atatürk
Bugün Olsaydı” adlı 1996 yayımı eserin 286 – 305. sayfalarında
ATA’nın bu çalışmaları ayrıntılı olarak açıklanmış ve Türkçe ayetlerden
örnekler verilmiştir.
Üstat Cemal KUTAY’ın bu konudaki açıklamaları ve Türkçe KUR’AN
ayetlerinden örnekler şöyledir.
“ Atatürk’ten konu üzerinde kalan miras neydi?
Hutbe-Kamet-Ezan’ın TÜRKÇE okunmasıyla zaten, din
vecibelerinin tümüyle anadille yerine getirilmesi üzerinde
aydın mümin kafalar, ümitli bir çalışmanın içindeydiler.
İbadet/iman üzerinde Tanrı buyrukları nesir/şiir halinde
Türkçe metinlerle yayınlamaya başladı. Bu gelişme, öteki
temel himmetlerde olduğu gibi Mustafa Kemal’den kalan
mirastı.
Şimdi sizlere bu mirasdan örnekler vermeye çalışacağım;
Metne tam sadık kalınarak nesir (düzyazı) ile değil, namız
olarak Türkçe Kur’an surelerinden Behçet Kemal Çağlar’dan
örnekler vereceğim.
Ve, Kur’an-ı Kerim’den esas metinlere mutlak sadakatle
yapılmış çevirilerin karşılaştırılmasını isteyeceğim.
Ve de, metni anlamadan, sadece tecvid ve makam etkisi altında
hissedilen duygu ile, tanrısal seslenişin erişilmez yapısına
ulaşmanın kıyaslamasını yapınız...
O kadarla da değil; Bindörtyüz yıldır mahrum bırakıldığınız,
havadan, sudan, ekmekten aziz hakkımıza sahip çıkmanız
yolundaki cesur emeği ile Mustafa Kemal’i bir daha
hatırlayınız...
- 12 FATİHA SURESİ
Hamd, evrenler sahibi yüce ALLAH içindir;
ALLAH ki acıyandır, koruyandır, sevendir;
Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ
Tel.: (0.212) 249 40 53 – 293 81 77
245 12 93 – 245 12 94
Fax: (0.212) 244 54 52
İstanbul
7.7.2005
Gümüşsuyu Caddesi Hacı İzzetpaşa Sokak No. 36/12
Kabataş - İSTANBUL
Günü gelince: ancak
O’dur hesap soracak...
Tek Sana tapar, senden meded umanlarız biz;
Sapıtmışlar yoluna düşmekten koru bizi,
Doğru yoldan ayırma bizi, aman RAB’bimiz!
BİLAD SURESİ
Şehir kuran, keyfeden insanı biz yarattık;
‘Çile çeksin de ersin’ diye dünyaya attık,
Ama insan ne dünü, ne yarını anıyor,
Hiçbir güç kendisini altetmez sanıyor,
Hergün böbürlenmeler, boşa laflar içindedir,
Malca da bedence de israflar içindedir,
Ona biz iki yolu birden göstermedik mi,
Aramaya, görmeye bir çift göz vermedik mi?
Her türlü güzel fırsat eli altında hazır,
Oysa yokuştan yılıp, inişten kaymaktadır.
Yokuş yol, iyilik yolu, merhamet, şefkat yolu;
Uzanacak el bekler; yetim var, yoksul dolu;
Varsa böylelerini muhtaç kardeş sayanlar,
Bunlardan TANRI’sına inananlar, uyanlar;
İHLAS SURESİ
Söyle ki gündüz-gece
TANRI tek, TANRI yüce;
O doğmaz ve doğurmaz
Kimse ona denk olamaz! “
Emekli Diyanet İşleri Başkanlarından sayın Zekariya BEYAZ da
9.8.2005 tarihli TAKVİM Gazetesinde, KUR’ANIN her milletin kendi
dilinde olmamasının ve Arapların Arapça Kur’anda ısrar etmesinin hatalı
olduğunu ve “İslamın bütün Dünyaya yayılmasını engellediğini”
yazmıştır.
Prof. Dr. HAYRİ DOMANİÇ
Tel.: (0.212) 249 40 53 – 293 81 77
245 12 93 – 245 12 94
Fax: (0.212) 244 54 52
İstanbul
7.7.2005
Gümüşsuyu Caddesi Hacı İzzetpaşa Sokak No. 36/12
Kabataş - İSTANBUL