Kamuoyu Bilgilendirme Açıklaması

Transkript

Kamuoyu Bilgilendirme Açıklaması
Şubat 2014
Değerli Doğa Dostları,
Basında yer alan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından İztuzu Plajı’nın imara açıldığı ve bu plaja Deniz
Kaplumbağaları Araştırma, Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi (DEKAMER) tarafından bir rehabilitasyon
merkezi kurulacağı yönündeki haberler ilgili departmanımız tarafından incelenmiş ve değerlendirilmiştir.
Öncelikle bilmenizi isteriz ki, kamuoyunu yanlış bilgilendiren ve yönlendiren bu haberler, DEKAMER
gönüllüleri olarak bizleri derinden üzmüştür. Bu nedenle söz konusu haberlerin bizim görüşümüzce
spekülatif olduğunu sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Haberlerde yazılanların aksine, DEKAMER Gelişim Planı çerçevesinde yeni merkezin İztuzu Plajı’nda
kurulması, İztuzu Kumsalı'nın imara açılması anlamına gelmemektedir. Merkez, taslak hali web
sitemizde 2009 yılı raporunda verildiği şekilde, kumsal alanının oldukça gerisinde, kıyı kenar çizgisi sınırlarını
ihlal etmeyecek şekilde ve herhangi bir ağacın bulunmadığı bölgeye, çelik konstrüksiyon üzerine
kaplumbağa kabuğu yerleştirilmiş bir çatı olacak şekilde planlandı.
Merkezin alanı, yıllar önce yapılan otel çalışması sırasında etkilenen alan içerisinde, doğal yaşamın
etkilenmeyeceği yaklaşık 780 m2’lik bir yeri kapsıyor. Mevcut kullanılan alanlarımızın büyük bölümünü de bu
prefabrik binaya taşıyacağız. Kaplumbağa görünümündeki bu prefabrik yapının en yüksek noktası yerden 7
metre yüksekliğinde planlandı. Bu kapalı alan içerisinde, sadece bakım havuzları, ameliyathane, laboratuvar
ve ofis gibi bölümler bulunacak ve yerleştirilmesi esnasında kesinlikle ağaç kesilmeyecek. Bu bilgilerin
tamamı 2013-Ekim ayında gerçekleştirilen geniş katılımlı bir toplantıda platform üyeleri ve yerel halk ile
paylaşıldı. Projenin detaylı tanıtımını yapan bir sunum ise Türkçe ve İngilizce olarak web sitemizde yer
alıyor.
Daha önce açıkladığımız gibi bu proje ile İztuzu Platformu üyelerinin önemli bir kısmı, Dalyan Belediyesi ve
yerel halk tarafından bugüne kadar destek gören Merkez, uluslararası standartlarda tedavi ve araştırma
merkezi statüsü kazanma adına büyük bir adım atmış olacak. Sağlıklı deniz ekosistemi için büyük görevleri
olan deniz kaplumbağalarına ait bugün Akdeniz’de 2000 adet yuvalayan Caretta caretta (İribaş deniz
kaplumbağası) ve yaklaşık 500 adet Chelonia mydas (Yeşil deniz kaplumbağası) dişisinin kaldığı tahmin
ediliyor. Bu anlamda şimdiye kadar DEKAMER’e ulaştırılan 100 yaralı kaplumbağadan yaklaşık 60’ının
sağlığına kavuşturularak doğal ortamına gönderilmiş olmasının önemi daha da fazla ortaya çıkıyor. Merkezin
tanınırlığının artması ile her yıl merkeze ulaşan kaplumbağa sayısında da artış görülüyor.
Bu tarz bir merkezin kurulmasında seçilen yer için tesisin etkinliği, amaca hizmet etmesi ve sürdürülebilirlik
gibi kavramlar ön plana çıkıyor. Muğla ili gerek yuvalayan kaplumbağa sayısı, gerekse turizm merkezlerine
yakınlığı nedeniyle önemli bir noktada bulunuyor. Ayrıca yuvalamanın olmadığı ancak deniz
kaplumbağalarının görüldüğü Ege sahillerine de yakın. Bu anlamda yaralanmaların yüksek olmasının
beklendiği alanlara lojistik olarak yakındır. Ağır yaralı bir canlının en kısa sürede tedavi görebileceği bir
merkeze yetiştirilmesinin gerekliliği düşünüldüğünde, Muğla oldukça uygun bir noktaydı. Geçtiğimiz yıllar
sonunda merkeze ulaşan yaralı oranlarına bakıldığında bu konuda ne kadar büyük bir isabet sağlandığını
göreceksiniz. Yaralanma vakalarının %67’si Muğla sınırlarında gerçekleşti. Muğla’nın kuzeyinden gelen
%6’lık dilim de eklendiğinde %73 gibi önemli bir oranın Muğla ili ve kuzeyinden geldiğini görmekteyiz. Bu
değerlendirmeyi yaparken Muğla bölgesinde merkezin tanınırlığının yüksek olması faktörünü görmezden
gelemeyiz ancak toplam yaralıların %40’lık bölümünün Dalyan’dan gelmesi seçimin ve yapılan ön
çalışmaların isabetli olduğunu göreceksiniz (Şekil 2). Muğla’da böyle bir merkez niçin Dalyan’da kuruldu
sorusunun ise iki cevabı bulunmaktadır. Herkesin desteklediği ve dünyaya örnek olan koruma çalışmaları
nedeniyle geceleri sahile insan girişi yasaktır ancak deniz kaplumbağaları için Dalyan’a gelen insanlar hiçbir
şey göremeden geri dönmekteydi. Kumsalda yuva koruma çalışmasını yürüten gönüllüler kumsalda çadır
ortamında kalmakta ve ilkel şartlarda yaşamlarını sürdürmek zorundaydı. Ayrıca böylesine önemli bir
bölgede doğru bilgiye ulaşılabilecek bir yer bulunmuyordu. Bu ihtiyaç, aynı zamanda bir merkezin
sürdürülebilir kılınması için gerekli talebi de beraberinde getiriyordu. Yıllık işletme masrafları oldukça yüksek
olan Merkezin, sosyal güvencesi olmayan kaplumbağalara hizmet verebilmesi için bu faktörler de
değerlendirmeye alınmıştı.
Nitekim uzun süren bir değerlendirme sürecinin ardından alınan kararla kurulan Merkezin lokasyon olarak
ne kadar doğru bir yerde kurulduğu, eldeki veriler ışığında ortadadır. Bunun yanı sıra Dalyan, deniz
kaplumbağası popülasyonlarının en uzun süreli izlendiği ve her yıl düzenli çalışmaların yürütüldüğü,
dünyanın gözünün önünde olan bir alandır. Burada yürütülen araştırmalar sürekli sahilde olmayı gerektiren
ve ağır şartlarda gerçekleşen çalışmaları içeriyor. Merkez, lojistik anlamda sağlıklı koruma çalışmalarının
yapılmasına ve şartların iyileştirilmesine katkı sağlayan, alanda araştırma yapacak tüm bilim insanları için
destek sağlayacak bir istasyon konumunda bulunuyor.
Bu projenin gerekliliği konusunda aslında şimdiye kadar oldukça fazla bilgi verildi. Ancak ekleme yapmamız
gereken birkaç husus daha var. Bunların başında merkezin tam teşekküllü hizmet verebilmesi için steril ve
kapalı ortamlara olan ihtiyaç geliyor. Mevcut şartlarda bu ortamı sağlamamız ne yazık ki yeterli seviyede
değildir. Ameliyatların gerçekleştirilebilmesi için gereken steril ortamın belli standartları bulunmaktadır.
Ayrıca ağır yaralı hayvanların insanlardan izole şekilde yoğun bakımda tutulacağı bir ortamı mevcut
şartlarda sağlayamıyoruz. Açık ve geniş alanda yer alan havuzların yoğun ziyaretçi ortamında ziyarete kapalı
bir alan sağlamakta sıkıntılar yaşıyoruz. Bu nedenle de kapalı ve düzenli bir alana ihtiyaç duyuyoruz.
Kapalı alan ihtiyacının en önemli nedenlerinin başında ise kış döneminde düşen hava ve su sıcaklıklarıdır.
Kasım’dan Nisan’a kadar süren yaklaşık 6 aylık süreçte ise tüm çabalarımıza rağmen kaplumbağaların
ihtiyacı olan su sıcaklıklarına ulaşmakta sıkıntı çekiyoruz. Tonlarca suyun bulunduğu havuzlarda bulunan
kaplumbağaların bulunduğu ortamın 15°C’nin altına düşmemesi gerekiyor ancak o kadar büyük bir su
kütlesini kış döneminde belli sıcaklıkta tutmak çeşitli yöntemlerin denenmesine rağmen (alanın brandayla
kapatılması, klima ve soba kullanımı, su içi elektrikli ısıtıcılar) mümkün olmuyor ve tedavi süreçleri olumsuz
etkileniyor. 15°C’nin altındaki sıcaklıklarda kaplumbağaların beslenmekten vazgeçtikleri ve soğukkanlı
hayvanlar olması nedeniyle antibiyotiklerin de etkisini göstermediği de bilimsel bir gerçektir. Bu nedenle kış
döneminde bakım altında kalan kaplumbağaların tedavilerinin sağlıklı bir şekilde devam ettirilebilmesi için
kapalı ve havuzdaki suyun dış ortam soğukluğundan fazla etkilenmediği kapalı bir alana ihtiyaç vardır. Son
olarak, Merkezde yürütülen diğer bilimsel aktiviteler için iyi koşullarda laboratuvarların bulunması üretilen
bilimsel verinin kalitesini arttıracaktır. Bu kalite artışı sadece kaplumbağaların daha iyi korunması ve
tedavileri için planlandı.
Proje Niçin Belirtilen Alanda Planlandı?
Bunun çok basit bir cevabı aslında; temiz deniz suyu! Sağlıklı tedavi ve rehabilitasyon süreçlerinin
sağlanabilmesi için temiz ve sürekli deniz suyunun bulunması en önemli şartlardan birisidir. Yeterli miktarda
deniz suyunun herhangi bir vasıta ile taşınması, değişen suyun ise uzaklaştırılması ve bunun gün içerisinde
sürekli olarak sağlanması lojistik ve ekonomik sebeplerden dolayı mümkün değil. Su kalitesini değiştirmeden
temiz su sağlamak ve değiştirilen tuzlu suyun uzaklaştırılması süreçleri oldukça masraflıdır. Sürekli devirdaim sağlanan akvaryum tarzı tesisler olsa da yapılmasının ve işletilmesinin maliyeti ise çok yüksektir. Bu
açıdan bakıldığında projenin Dalyan’da veya denizden uzak herhangi bir yerde yapılmasının birçok faktör
(deniz suyunun gerek borularla ve gerekse araçla sürekli olarak taşınması ve kullanılan suyun deşarjı gibi)
nedeniyle uygulanabilir olmadığı görülebilir. Son olarak tuzlu suyun iletileceği sistemlerin kurulması veya
tuzlu suyun denizden uzak bir noktada deşarj edilmesi çok daha büyük çevresel etkilere neden olacaktır.
Merkezin akademik personeli uzun yıllardan bu yana bilimsel çalışmaların içerisinde olmuş, ulusal ve
uluslararası camiada yaptıkları çalışmalarla tanınan kişilerden oluşmaktadır. Yukarıda bahsedilen projeler
kapsamında diğer merkezlerin ziyaret edilmesinin yanında, yurtdışından bilim insanları ve STK yetkilileri de
defalarca merkezimizi ziyaret etti. Merkezin gelişimi ve ihtiyaçları konusunda da bilgi alışverişinde
bulunuldu. Böyle bir merkezin sağlıklı çalışabilmesi için mevcut tecrübeler göstermektedir ki sürekli ve akar
deniz suyunun bulunması en önemli gereksinimdir. Bu nedenle tüm dünyadaki benzer merkezler denize
yakın noktada kurulmuştur.
DEKAMER sadece yerel değil uluslararası alanda da tanınmaktadır. Dünyadan birçok bilim insanı ile diyalog
içerisinde bulunularak çalışmalarımızı ve planlarımızı yürütüyoruz. DEKAMER’in yaptığı çalışmalar tüm
dünyada kabul görürken, 2015 yılında düzenlenecek 35’nci Uluslararası Deniz Kaplumbağalarının Biyolojisi
ve Korunması Sempozyumu’nun Türkiye’de düzenlenmesi sağlanmış ve organizasyonu Merkez Müdürü Prof.
Dr. Yakup Kaska’ya verilmiştir. Bu sempozyumu da Bakanlıklarımız, Muğla Valiliğimiz bölge
Kaymakamlıklarımız, Bilim İnsanları ve Sivil Toplum Kuruluşlarının katılımıyla Nisan 2015 döneminde
organize edilmesi planlanmaktadır. Bu konuda da Ocak 2014’de bir ön toplantı Muğla Valiliği’nde yapılmış
olup Mayıs 2014’de daha geniş katılımlı bir toplantı planlanmaktadır.
Merkez, 780 m2’lik bir prefabrik yapıdan oluşacak
2013 yılında, yaklaşık 22.000 m2‘lik alanın Merkez için tahsisine yönelik Orman Genel Müdürlüğü’nden ön
izin alınmıştır. Projelerimizin 2 yıllık süre içerisinde tamamlanması planlanmaktadır. Merkezin resmi olarak
tahsis edilmiş bir alanda gelişmesi büyük önem taşımaktadır. Yapılan düzenleme, alanın imara açılması
anlamını taşımamakla beraber, mevcut yerleşim yerimizin hemen yan tarafındaki iki ağaç arasındaki boş
alana sığacak şekilde 780 m2’lik prefabrik yapının yapılabilmesi için izin süreci başlatılmıştır. Yasalar,
korunan alanlarda tahsisli alanın ancak %5’inde böyle bir yapının olabilmesine izin vermektedir. Mevcut
yapılarımızdan bir kısmı ve yeni binamızın tamamının yasal olarak bulunabilmesi için 22.000 m2‘lik alanın
tahsisi istenmiştir (Şekil 4, Şekil 5).
DEKAMER Ekibi de diğer doğa ve çevre gönülleri gibi Ġztuzu Plajı’nın korunmasından
sorumludur
Basından üzülerek takip ettiğimiz haberler, projenin kumsalın üzerinde yapılacağı izlenimi veren bir
yaklaşımla sunuluyor. Tüm dünyanın örnek gösterdiği koruma önlemlerinin bulunduğu İztuzu kumsalındaki
düzenlemelerin takibinden sorumlu ve bu düzenlemelerin oluşmasında büyük çaba harcamış, verilen onca
emek sonrasında bu düzenlemelerin takibinde DEKAMER ekibine güvenen bilim insanlarına ve STK’lara
yapılan bir haksızlık olarak gördüğümüz bu iddialar da ne yazık ki doğru değil. Sosyal medya ortamında ve
çeşitli haberlerde İztuzu kumsalına otel, kongre merkezi, bar, restoran yapılacağı veya yapılmasına vesile
olunacağı gibi söylentiler ortaya atılmaktadır. Bu iddialara maruz kalmış olmak, hiçbir çıkar peşinde olmadan
çalışmalarını sürdürmeye çalışan DEKAMER ekibinin bilim üretme ve koruma çalışmaları üzerindeki azmini
etkilemeyecektir.
Projede konaklama donatıları yer almayacak
Alanda daha sonra sosyal tesis, kamu kuruluşu dinlenme ve tatil tesislerinin yapılabileceği iddialarını ise ne
yazık ki niyet okumaktan başka şekilde yorumlayamamaktayız. Böyle bir şey söz konusu olduğunda sivil
toplum ile birlikte aynı hisler içerisinde hareket edeceğimiz de ortadadır. Tahsis için imzalanan protokolde
de zaten Merkezin amacı dışında kullanılması ve projelerde konaklama içermemesi belirtilmektedir. Merkezin
amacı dışında kullanılması veya konaklama tesisi vb bir konuma getirilmesi durumunda izinlerin feshi
taahhüt edilmiştir.
Proje alanında hiçbir ağaç kesilmeyecek
Proje kapsamında defalarca ağaçların kesileceği yönünde haber yapıldı. Ekim ayında yaptığımız toplantıda
ve daha sonraki açıklamalarımızda belirttiğimiz gibi prefabrik yapının kurulacağı alanda ağaç
bulunmamaktadır. Proje alanında hiçbir ağaç kesilmeyecektir. Tüm iyi niyetli açıklamalarımıza rağmen
ısrarla ağaç kesileceği vurgusu yapılmaktadır. Tahsis alanındaki ağaçların numaralandırılması bu iddiaya
kaynak olarak gösterilmektedir. Amenajman çalışması kapsamında, o ağaçları güvence altına alan bir
çalışma yine projemiz aleyhine kullanılmaktadır (Şekil 7).
Proje, kıyı kenar çizgisi dışında kalıyor
Proje alanı, son haberlerde belirtilen deniz kaplumbağalarının yaşam alanlarıyla, kumsalla kesinlikle alakası
bulunmayan bir alanda. Proje alanı, kıyı kenar çizgisi dışında yer alıyor. Kaplumbağa koruma çalışmalarına
yıllarını vermiş insanların yuvalama bandında ve kıyı kenar çizgisi içerisinde yer alabilecek ve kumsala zarar
verecek bir yerde proje gerçekleştirecek olmasının iddia edilmesini de anlayamıyoruz.
Proje alanında antik dönem kalıntıları yer almıyor
Proje, iddia edildiğinin aksine antik dönemden kalma buluntularla ilişkisi bulunmayan bir bölgede. Bahsi
geçen buluntular, İztuzu gölünün diğer ucunda yer almaktadır. Projenin hiçbir şekilde bahsi geçen
buluntulara zarar verme şansı bulunmuyor. İztuzu gölü ve deniz zaten kış döneminde bağlanarak su girişçıkışı olmaktadır. Zaten son haberlerde bu söylemden vazgeçildiğini görüyoruz.
Proje, önemli türlerin yaşamını etkilemeyecek
Proje alanında önemli bazı türlerin yaşadığı ve bunlara zarar verileceği söyleniyor. Dalyan ve çevresinde bu
türlerin yaşadığı doğrudur. Bununla birlikte canlıların yaşam alanları ve etkilenme zonları ile proje alanının
bir alakası bulunmamaktadır.
Merkezin kurulma gerekçeleri ve planlanan projenin kapsamı hakkında bilgileri sizlere birinci ağızdan
aktarmayı amaçladık. Bunun yanında proje hakkındaki iddiaları da yanıtlamaya çalıştık. Yerelde kurulan
platform, ilk günden bu yana değişen argümanlar ile projeye karşı söylemleri kamuoyuyla paylaşıyor. Son
yapılan açıklamalarda görüldüğü üzere çeşitli canlı türleri de itiraza konu edilmeye çalışılmış, hatta
elektronik imza kampanyasının yer aldığı adresteki açıklama bilgileri ve görsellerde değişmiştir. İztuzu
Platformu birçok farklı STK tarafından oluşturulmuş bir yapı. Bu nedenle yapılan açıklamalar, açıklamayı
yapan kişi ve kurumlara göre değişiklik gösteriyor. Bir kısım açıklamaların ne yazık ki projemizi ve DEKAMER
ekibini hedef aldığını görürken bazı diğer endişeleri ise anlayışla karşılıyoruz. Öncelikli amacımız, anlayışla
karşıladığımız bu endişeleri giderebilmektir. Tüm bu yaşanan süreç içerisinde diyalog kurma çabalarımız,
böylesine farklı organizasyonlardan oluşan bir platform içerisinde henüz cevap bulamamıştır ancak bu
endişelerin giderilip karşılıklı anlayış içerisinde çözüme kavuşulacağı konusundaki inancımızı sürdürmekteyiz.
Burada yapılan uygulamaların takipçisi olacak ve alanı sahiplenecek olan kesim yine İztuzu Platformunu
oluşturan sivil toplum kuruluşlarıdır. Sivil toplum kuruluşlarının otokontrol ve denetleme mekanizmalarındaki
yerini çok değerli ve olmazsa olmaz olarak görmekteyiz. Bundan sonra gerçekleştireceğimiz
çalışmalarımızda da yine yerel STK’lar ile işbirliği içerisinde olma hevesimizi korumaktayız. Ancak sivil
toplumun gücünün ve kamuoyu duyarlılığının bu şekilde kullanılmasının ise ülkemizin ihtiyacı olan güçlü sivil
toplum bilincinin gelişmesinde çok olumsuz bir rol oynayacağını söylemek yanlış olmayacaktır.
Bizleri şaşırtan ve üzen sürecin sonunda, kırgınlık ile yürüttüğümüz çalışmaları bırakmak niyetinde elbette
değiliz. Aksine bu sürecin kendimizi daha iyi ifade etmek konusunda eksikliklerimizi ortaya çıkardığını ve
ders almamız gereken noktaların üzerine gitmemiz gerektiğini açık yüreklilikle ifade etmeliyiz. Bilim toplumu
olabilmek ve doğanın parçası olabilmeyi öğrenmek için bilim insanları, sivil toplum ve devlet kurumlarının bir
arada çalışması için bu dersleri çıkarmak hepimiz için bir yükümlülük olmalıdır.
DEKAMER olarak, tarafımıza doğan cevap hakkı nedeniyle sizleri en doğru şekilde bilgilendirmeyi arzu ettik.
Kamuoyunun bilgisine sunulur.
Saygılarımızla,
DEKAMER
EKLER
1. IKUP ĠDDĠALARINA YÖNELĠK DĠĞER AÇIKLAMALARIMIZ
IKUP söylemleri
DEKAMER açıklaması
DEKAMER ve çalışmaları IKUP’un da açıklamalarında belirtildiği gibi çalışmalarımız gerek resmi
takdir edilmektedir
kurumlar, gerekse Sivil Toplum Kuruluşları tarafından 2008’den beri
izlenmekte ve takdir edilmektedir. Bu bizim çalışmalarımız için en büyük
gücü oluşturmaktadır
Rehabilitasyon
Merkezine Ulusal Deniz Kaplumbağaları Bilim Komisyonu toplantıları ve Deniz
olan İhtiyacın Belirlenmesi
Kaplumbağaları Ulusal Tür Eylem Planlarında böyle bir Merkezin gerekliliği
vurgulanmıştır. Bu ihtiyaca yönelik olarak, Rehabilitasyon Merkezi amacına
yönelik yukarıda bahsedilen protokoldeki kurumlar ile birlikte Merkez
kurulmuştur.
Proje için yerel yönetim, DEKAMER için yer seçimi 2007 yılında yaklaşık 200 kişinin katılımı sonucunda
yörede yaşayan insanlar ve belirlenmiş ve kaplumbağa görünümlü projemiz 2009 yılı raporunda
STK görüşü alınmadığı
paylaşılmıştır. 2009 yılında yayınladığımız raporda ve yer seçimi
toplantısında, bugün İztuzu Platformunu oluşturan bazı STK kurucu ve
temsilcilerinin de isimleri proje gönüllü ekibinde yer almaktadır.
Kumsalın
üzerine
bina DEKAMER yerleşimi kumsalda değil, orman alanı önündeki açık alandır.
yapılacağı
Kampanyaya imza atanların büyük çoğunluğu (DEKAMER gönüllüleri de dâhil
olmak üzere), yapılan açıklamalar doğrultusunda kumsalın üzerine yapılaşma
planlanmakta düşüncesiyle hareket etmişlerdir.
Bölge imara açılacaktır
Kumsaldaki büfe ve tuvaletlerin yapılması ya da DEKAMER için planlanan
yapı, kanunlar çerçevesinde yapılabilecek yapılardandır. Bunlar için alınması
gereken izinler, imar izni değildir.
Bölgenin imara açılacağı gerçeği yansıtmamaktadır. Bununla birlikte bölgenin
imara açılarak bölgede yapılaşmanın önünün açılmasına yol açabilecek tüm
düzenlemelerden uzak durmaktayız. Bu konuda IKUP’la aynı çizide
olduğumuzu bildirmek isteriz.
Kıyı kanununa aykırıdır
Kıyı Kanunu 6. Madde’nin b) bendinde belirtilen su ürünlerini üretim ve
yetiştirme tesisleri gibi özelliği olan yapı ve tesisler yapılabilmektedir. Deniz
Kaplumbağaları Rehabilitasyon Merkezi (DEKAMER) de bu çerçevede kabul
gören bir yapı olarak değerlendirilmiştir.
İztuzu Betonlaşmasın
İztuzu’nun betonlaşması konusunda da IKUP’la hemfikir olduğumuzu ifade
etmek isteriz. Prefabrik yapımızda bu nedenle beton veya temel
kullanılmayacaktır.
Proje için 22 dönümlük Kesinlikle tek bir ağaç bile kesilmeyecek şekilde, planlarda görülen 2 ağacın
alanda ağaçlar işaretlenmiş önündeki uygun alana göre projelendirme yapılmıştır. Numaralandırma,
ve kesilecektir
mevcut durumun ortaya konması ve ağaçlara zarar vermemek için
amenajman planı gereği kayıt altına alınmıştır.
Otel, kongre merkezi, kafe, Planlanan merkez; laboratuvar, ameliyathane, yoğun bakım birimi ve ilgili
restoran vb gibi yapıların üniteleri barındıran çelik iskeletli, prefabrik ve sembolik olarak kaplumbağa
yapılacağı iddiaları
kabuğuna benzer bir çatıdan ibaret yapıdır. Bu aslında mevcut bazı
birimlerimizin standartlara uygun ve daha düzgün bir alana taşınmasından
ibarettir. Bunun dışında herhangi bir yapılaşma veya basına yansıyan otel,
kongre merkezi vb yapının yapılmasına olanak yoktur.
Diğer bazı türlerin yaşam Dalyan ve çevresinde bu türlerin yaşadığı doğrudur. Bununla birlikte
alanına zarar verileceği
canlıların yaşam alanları ve etkilenme zonları ile proje alanının bir alakası
bulunmamaktadır.
Proje arkeolojik eserlere Söz konusu arkeolojik buluntuların merkezin konumuyla ilişkisi
zarar verecektir
bulunmamaktadır.
Projenin
güzel
olduğu DEKAMER 2009 yılında kurulmuştur. Neticede şu an bulunan merkezde
ancak
başka
yerde laboratuvar ve bazı imkânlarımız var ama ameliyathane, yoğun bakım ünitesi
yapılması önerilmektedir.
ve kışın havuz suyu sıcaklıklarının düşmesini önleyecek bir kapalı alana da
ihtiyaç var. Bu çalışmaları yaparken günde 100-120 m3 deniz suyu sirküle
ediliyor. Bu su denizden sabit borularla uzağa taşınamaz, tanker vb ile
taşınsa bile kullanılan tuzlu suyun denizden uzak bir noktada deşarjı
ekosisteme daha çok zarar verir. Bu nedenle önemli olan suyun denizden
alınması ve denize yakın bir noktadan yer altına deşarjı yapılması
gerekmektedir.
Tuzlu su taşınabilir veya Tuzlu suyun taşınması veya deşarjı ile bekletilmesi durumlarında
akvaryum gibi bir düzen sterilizasyon için kurulması gereken su arıtma sistemi dikkate alındığı için 10
kurulabilir.
yıllık bir arayışın ardından bu merkez birçok kesimin desteğiyle 5 yıl önce
İztuzu kumsalında kuruldu. Kumsaldan uzak bir yerde tuzlu su bırakılırsa
çevreye vereceği zarar da çok büyük olacaktır. Günlük 120 m3 suyu hem
temiz olarak taşımak ve denizden uzak bir bölgede deşarj etmek çevre
açısından büyük olumsuzluklar oluşturacağı gibi, ekonomik olarak
uygulanabilir de değildir. Bunu dışında tuzlu suyun borularla taşınması için
gerekecek inşaat alanı ve yol göz önüne alındığında yine çevreye vereceği
olası tehditler de ortadadır. Merkez olarak büyük ihtiyacımız olmasına
rağmen kullanma suyumuzu bu gerekçelerle 4 km ilerideki Gökbel köyünden
araçla taşımaktayız.
2. PROJE ALANI ĠLE ĠLGĠLĠ GÖRSELLER
Şekil 1. DEKAMER’e ulaşan yıllık yaralı kaplumbağa verileri
Şekil 2. Bölgeler göre merkeze ulaşan yaralı kaplumbağa yüzdeleri
Şekil 3. Yaralı Sebepleri
Şekil 4. DEKAMER mevcut yapılar ve konum
Şekil 5. DEKAMER mevcut yapılar ve yeni projenin yeri
Şekil 6. Tuzla kalıntıları, göl-deniz bağlantısı ve merkezin konumu
Şekil 7. Planlanan projenin ağaçlar arasındaki boşluğa yerleştirilmiş planı

Benzer belgeler