Ölçüm Dünyasının Öncü İsmi Tektronix, Türkiye`de Netes`ten Sorulur!

Transkript

Ölçüm Dünyasının Öncü İsmi Tektronix, Türkiye`de Netes`ten Sorulur!
editör
Geçen ay, bizim için özel olan bir etkinliğin bir kez daha
gerçeklemesi mutluluğunu yaşadık. İTÜ Kontrol ve Otomasyon
Kulübü (OTOKON) tarafından bu yıl 9.’su organize edilen İTÜ
Robot Olimpiyatları (İTÜRO), 9-10-11 Nisan 2015 tarihlerinde
gerçekleştirildi. Endüstri&Otomasyon Dergisi olarak Medya
Sponsorluğu’nu yaptığımız ve her yıl sayısı gittikçe artan yerli,
yabancı konuşmacı, katılımcı, yarışmacı sayısıyla İTÜRO,
uluslararası olma yolunda büyük adımlar atmaya devam ediyor.
Biz, İTÜRO’yu çok önemsiyoruz. Çünkü İTÜRO, Türkiye’mizin
geleceğe açılan en önemli pencerelerinden biri bizce. Şöyle
ki, ister beğenelim ister beğenmeyelim, üretimden tüketime,
ekonomiden siyasete, iş hayatından ev hayatına, dünyadaki her
oluşumun temelinde teknoloji var artık. Teknolojinin en belirgin
göstergelerinden bazıları gündelik hayattaki akıllı telefonlar, akıllı
evler veya kendi kendine park edebilen otomobiller ise, üretim
sürecindeki en dikkate değer örneklerinden biri de, fabrika
otomasyonundaki endüstriyel robotlardır bize göre. Üstelik bu
endüstriyel robotlar, akıllı teknolojiye sahipler. Öte yandan robotlar
artık sadece üretim aracı olarak da görülmüyorlar. İTÜRO’nun
kapanış konuşmasından aktaralım: Japonya başbakanı Shinzo Abe,
Tokyo 2020 Yaz Olimpiyatları’nın yanında, bir de robot olimpiyatları
yapmayı istediklerini açıklamış. Yani, Yaz Olimpiyatları’nda ne
varsa, insanlar hangi spor dallarında yarışacaklarsa, Robot
Olimpiyatları’nda da aynı dallar bulunacak! Başbakan Shinzo
Abe bu etkinliği, Japonya’nın robot teknolojilerinde geldiği yeri
göstermek ve hâlâ bu alanda dünya lideri olduklarını ispat
etmek için yapmak istediklerini belirtmiş. Ayrıca, Brezilya’da
düzenlenen RoboCup 2014 dünya şampiyonasında 45 ülkeden
4000 mühendis ve bilim insanı, 2050 hedeflerini hayata geçirmek
üzere buluşmuş. İşte İTÜRO, dünyadaki bu gelişmeleri daha
yakından izleyebileceğimiz -hatta izlememiz gerektiğine işaret
eden- bir etkinlik.
Hatırlatalım: Aralık 2014’te Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri
Derneği –ENOSAD’ın düzenlediği Uluslararası İleri Endüstriyel
Otomasyon Kongre ve Sergisi’nin açılışında, ENOSAD Başkanı
Sayın Sedat Sami Ömeroğlu şöyle demişti. “Robotların insan
beyninden gelen radyo dalgalarıyla komut alacakları günlere
doğru giden bir teknolojik gelişmenin arifesindeyiz.” Öyleyse,
İTÜRO gibi geleceğin pencerelerine daha çok bakalım. Geleceği
görmeyenler, geleceği düşünmeyenler gelecekte nasıl var olabilir
dersiniz?!..
Turan Türkmen
EK­SEN
Ya­y›n­c›­l›k Fu­ar­c›­l›k Ta­n›­t›m Hiz. Ltd. fiti.
Ad›­na im­ti­yaz sa­hi­bi ve So­rum­lu Ya­z› ‹fl­le­ri Mü­dü­rü
Tu­ran Türk­men tu­ran@ek­senltd.com
Ge­nel Ya­yın Yö­net­me­ni: Prof. Dr. Ya€­mur De­niz­han de­niz­han@bo­un.edu.tr
Rek­lam ve Halk­la İlişki­ler Md.: Bir­sen Sal­man bir­sen@ek­senltd.com
Ya­yın Ku­ru­lu:
Prof. Dr. Ab­dül­ka­dir Er­den / At›­l›m Üni­ver­si­te­si Mekatronik Müh.Böl.Bşk.
Prof. Dr. Me­tin Gö­ka­flan / ‹TÜ. Kon­trol Müh. Böl. Bflk.
Prof. Dr. Ga­lip Can­se­ver / Y.T.Ü. Elek­trik Elek­tro­nik Müh. Fak. Dek.
Kurumsal İletişim Uzmanı: Giray Karanlık giray@ek­sen­med­yag­rup.com
Ya­yın Da­nış­man­la­rı:
Prof. Dr. Ali­nur Bü­yü­kak­soy / Geb­ze ‹le­ri Tek. Ens. Rek.
Prof. Dr. Ayşegül Akdoğan Eker / YTÜ Makina Müh. Bölüm Başkanı
Prof. Dr. Bülent Eker / Namık Kemal Üniversitesi Biyosistem Müh. Böl.
Prof. Dr. Er­sin Tu­lu­nay / OD­TÜ
Prof. Dr. Gök­sel De­mi­rer / OD­TÜ Çev­re Mü­hen­dis­li­€i
Prof. Dr. Gü­ven Ön­bil­gin / 19 Ma­y›s Üni­ver­si­te­si
Prof. Dr. Mü­bec­cel De­mi­rek­ler / OD­TÜ Elk. Elek­tro­nik Müh. Böl.
Prof. Dr. Mu­am­mer Er­mifl / OD­TÜ Elk. Elek­tro­nik Müh. Böl.
Prof. Dr. Muhsin Kılıç / Uludağ Üni­ver­si­te­si
Prof. Dr. Murat Uzam / Melikşah Ü. Müh. Mim. Fak. Elk. Elek­tro­nik Müh. Böl.
Prof. Dr. Sa­vafl Ay­berk / Ko­cae­li Ü. Çev­re Müh. Böl. Bflk.
Prof. Dr. Tun­cel Öz­den / TÜ­B‹­TAK Enst. Ana­liz Lab. Böl. Bflk.
Prof. Dr. U€ur Çel­tek­li­gil / Sa­kar­ya Üni­ver­si­te­si
Prof. Dr. Se­ta Bo­gos­yan / ‹TÜ. Kon­trol Müh. Böl.
Prof. Dr. Yu­suf Tan / Bo­€a­zi­çi Ü. Me­di­cal En­gi­nee­ring
Prof. Dr. Ke­mal Leb­le­bi­ci­o€­lu / OD­TÜ Elk. Elek­tro­nik Müh. Böl.
Doç. Dr. ‹. Hak­k› Çav­dar / Ka­ra­de­niz Tek­nik Ü.
Doç. Dr. Yu­suf A. Us­ka­ner / Öz­çe­lik A.fi.
Prof. Dr. Hakan Yavuz / Ç.Ü. Müh. Mim. Fak. Mak. Müh. Böl.
Yrd. Doç. Dr. Si­bel Ulu­da€ De­mi­rer / Çan­ka­ya Ü. End. Müh. Böl.
Dr. Meh­met Çe­vik / Dal En­gi­nee­ring
Dr. Müh. Ah­met Din­çer / Bosch Rex­roth A.fi.
Sevtap İnan / Sie­mens
M. Halil Başaran / Rock­well Oto­mas­yon
Levent Fadıloğlu / Schnei­der
Cen­giz Me­riç / Hi­pafl
Emin Ol­cay / Ak­bil A.fi.
Çağrı Hekimoğlu / Esit
Gök­tu€ Gür / Schnei­der
H. Cen­giz Ce­lep / En­tek Otomasyon
Ha­san Bas­ri Ka­ya­k›­ran / Emf Motor
‹b­ra­him Er­kan Ye­nel / Norm Ener­ji
‹s­ma­il Obut / Hid­ro­ser
Mahmut Bertan / We­id­mül­ler
Ni­ya­zi Sa­r›­ma­den / Me­del
Oral Av­c› / Pio­mak
Öz­kal Gü­ner / Schnei­der Elec­tric
Se­dat Sa­mi Öme­ro€­lu / E3Tam
Gökhan Yücel / Phoe­nix Con­tact
fiah­nur Aga­ik / GSD
Osman Kutan / ABB
Ta­lat Av­c› / P›­nar Müh.
T. Ha­kan Özer / ‹SOD Yön. Krl. Bflk.
Tun­cay Soy­dafl / Fes­to
Ya­vuz Ço­pur / Pilz
Sırrı Kardeş / Kardeş Elektrik
Tolga Bizel / Mitsubishi Electric
Hakan Aydın / Mitsubishi Electric
Dr. Hüseyin Halıcı / Halıcı Elektronik
Tunç Atıl / HKTM
Tek­nik Edi­tör:
Edi­tör:
Gra­fik Ta­sa­rım:
Emeç Erçelik editor@ek­sen­med­yag­rup.com
Alper Öz editor@ek­sen­med­yag­rup.com
Taluy Denizhan info@ek­sen­med­yag­rup.com
Şükran Pala sukran@ek­sen­med­yag­rup.com
Ülgen Güneş ulgen@ek­sen­med­yag­rup.com
Artun Armutcu artun@ek­sen­med­yag­rup.com
Esra Satır esra@ek­sen­med­yag­rup.com
Reklam Koordinatörü:Ca­hi­de Av­flar De­mir
ca­hi­de.av­sar@ek­sen­med­yag­rup.com
Halkla İlişkiler
ve Tanıtım:
Onur Narinoğlu onur@ek­sen­med­yag­rup.com
Abo­ne ve Ma­li İşler: Şerife Yılmaz finans@ek­sen­ltd.com
Uluslararası İlişkiler: Hazal Yalçın info@ek­sen­med­yag­rup.com
Tem­sil­ci­lik­le­ri­miz:
Ne­jat Cofl­kun Tel: 00.44.171.377 00 76 ‹N­G‹L­TE­RE in­fo@ne­jat­de­sign.co.uk
Me­tin Ya­vuz Tel: 00.49.221.297 22 70 Köln - AL­MAN­YA me­tin.ya­[email protected]
‹z­mir Tem­sil­ci­li­€i: Fatma Boyraz Tel: 0555 575 66 30
Mer­kez: EK­SEN Ya­y›n­c›­l›k Fu­ar­c›­l›k Ta­n›­t›m Hiz. Ltd. fiti.
Mefl­ru­ti­yet Cad. Kıblelizade Sk. Tepe Han No: 1 Kat: 2 D: 7 34440
Be­yo€­lu-‹s­tan­bul / TÜRKİYE
Tel : +90.212.292 01 89 Faks : +90.212.293 32 24
E-ma­il: in­fo@ek­sen­med­yag­rup.com www.ek­sen­med­yag­rup.com
Bas­kı: Doğa Basım
Yıl­lık abo­ne­lik: 100.- TL.
Yıl­lık yurt­dışı abo­ne­lik: 100 Eu­ro
En­düs­tri ve Oto­mas­yon Yay­g›n sü­re­li bir ya­y›n­d›r, Ay­da bir ya­y›n­la­n›r
Der­gi­miz­de yer alan ilan­la­r›n so­rum­lu­lu­€u ilan ve­ren­le­re, ma­ka­le­ler­de­ki
fi­kir­ler ve yo­rum­lar ya­zar­la­r›­na ait­tir.
Tüm hak­la­r› Ek­sen Ya­y›n­c›­l›k’a ait olup, izin­siz kul­la­n›­la­maz ve ya­y›n­la­na­maz.
Ek­sen Ya­y›n­c›­l›k; ba­s›n ve ya­y›n­c›­l›k il­ke­le­ri­ne uy­ma­y› ta­ah­hüt eder.
ENDÜSTRİ OTOMASYON DERGİSİ
ENDÜSTRİYEL OTOMASYON
SANAYİCİLERİ DERNEĞİ
ÜYESİDİR.
TEKNOLOJİDE YENİLİK
■ Pompalı
12
Hidrolik Enerji Depolamanın
Yeniden Doğuşu
16
ABB
■ ABB’nin
SÖYLEŞİ
Yüksek Performanslı Sürdürülebilir Motor
Gücü, Şişecam’ın Enerjisini Zirveye Taşıyacak!
Netes
■ Ölçüm
Dünyasının Öncü İsmi Tektronix,
Türkiye’de Netes’ten Sorulur!
Pilz
■ “Her
Makine Çalıştırıldığında, İhmal Edilebilir
Seviyelerde Dahi Olsa Risk Taşımaktadır.”
30
ÜRÜN ve UYGULAMALAR
Azteklerin Gümüşü Festo Otomasyon
Teknolojisiyle Flotasyon Hücrelerinde
Arızalara Son
Festo
■
Sağlam RFID Çözümü
Turck
■
66
Neden Güvenlik Rölesi Kullanmalıyız?
ABB
■
Konfigüre edilebilir PSR-Trisafe Modülü
Esnek, Kullanımı Kolay Emniyet Çözümü
Phoenix Contact
■
Dosya ve Makale
■ Madencilik
Sektörünün Sorunları Var!
■ Madencilik Sektörü İnişte!
■ Bakanlığa Göre Madencilik Sektörü!
■ Türkiye’de
■ Asansör
Madencilik ve Metalürji
Kontrollerinde İş Güvenliği
86
■ Mitsubishi
ÜRÜNLER
Electric
Mitsubishi Electric’in Yeni
Denetim Konsepti, MELSEC iQ-R
■ Beckhoff
■ Pilz
Genişletilmiş Master İşlevselliği
Ile CX8000 Gömülü PC Serisi
Canopen ve Profibus İçin Yeni
Master Arabirimleri
Emniyet Kapısı İzleme
Daha Esnek Hale Geliyor
■ B&R
IO-Link 1.1 ile Industry 4.0’ın
Kapsanması B&R Dijital
Haberleşmede Kullanılacak
Yeni Master Modüllerini
Tanıtıyor
107
112
Kuruluş ve Etkinlikler
■
İTÜRO 2015 Yine Dopdoluydu!
HABERLER
■ KROHNE
Academy seminerlerine
büyük ilgi devam ediyor…
■ SMS-TORK
■ ENOSAD,
Yeni Ofisinde, Yeni Hedefleriyle,
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Yardımcısı
Prof. Dr. Davut Kavranoğlu’nu Ağırladı!
olarak, 16-18 Nisan 2015
tarihleri arasında düzenlenen IFAT Eurasia
Çevre Teknolojileri Fuarına katıldı
■ Comer
■ Endüstri
tarihi dönüm noktası
Schunk, MM İnovasyon Ödülü’ne
layık görüldü
Industries ve Bonfiglioli Riduttori:
Rakip Piyasa Liderleri Arasında Tarihi
Sözleşme
Türkç
ek
t
s
e
e yazılım, Türk
d
e
çe doküman, Türkç
Referans
G/Ç Sayısı
TM221C16T
TM221C16R
TM221M16R
TM221M16T
TM221CE16R
TM221CE16T
TM221ME16R
TM221ME16T
TM221M32TK
TM221C24T
TM221C24R
TM221ME32TK
TM221CE24R
TM221CE24T
TM221C40R
TM221C40T
TM221CE40R
TM221CE40T
Kampanyaya Katılan Yetkili Bayilerimiz
Anel Elektroteknik San. Tic. Ltd. Şti.
Arda Mak. Elek. Tic. ve San. Ltd. Şti.
Atak Elektrik Mühendislik Otomasyon San. Tic. Ltd. Şti.
Botek Elektrik Elektronik Otomasyon San. Tic. Ltd. Şti.
16
16
16
16
16
16
16
16
32
24
24
32
24
24
40
40
40
40
Haberleşme
Modbus / USB
Modbus / USB
Modbus / USB
Modbus / USB
Modbus / USB/Ethernet
Modbus / USB/Ethernet
Modbus / USB/Ethernet
Modbus / USB/Ethernet
Modbus / USB
Modbus / USB
Modbus / USB
Modbus / USB/Ethernet
Modbus / USB/Ethernet
Modbus / USB/Ethernet
Modbus / USB
Modbus / USB
Modbus / USB/Ethernet
Modbus / USB/Ethernet
Röle /Transistor
199
249
249
249
299
299
299
299
379
299
359
429
399
399
449
449
499
499
Transistor
Röle
Röle
Transistor
Röle
Transistor
Röle
Transistor
Transistor
Transistor
Röle
Transistor
Röle
Transistor
Röle
Transistor
Röle
Transistor
Botem Bobinaj Elektrik Malz. Tic. ve Paz. Ltd. Şti.
Elpim Mak. İnş. Elek. Malz. Paz. ve Tic. San. A.Ş.
Galip Müh. Elek. San. Tic. Ltd. Şti.
Konya Enerji Ltd. Şti.
Oluşum Grup Elek. Müh. İnş. Taah. San. Tic. Ltd. Şti.
Net Fiyat
Tem Teknik Malz. San. Tic. A.Ş.
Üç-El Elektrik Ltd. Şti.
Vega Elektrik Otomasyon Sis. A.Ş.
Vekmar Elek. Sist. Yat. ve Tic. A.Ş.
* Kampanya 1 Mayıs - 31 Temmuz 2015 tarihleri arasında belirtilen yetkili bayilerden alımlarda geçerlidir.
Fiyatlarımız 30 gün ödeme koşullarında geçerlidir. Schneider Electric fiyat ve kampanya koşullarını değiştirme hakkını saklı tutar.
Türkçe yazılım, eğitim videolarına ve yetkili bayilerimizin iletişim bilgilerine 444 30 30’ü arayarak veya forumtr.schneider-electric.com
adresinden ulaşabilirsiniz.
Teknolojide Yenilikler
Pompal› Hidrolik Enerji
Depolaman›n
Yeniden Do€uflu
Bu yaz›, IEEE Spectrum dergisinin 1.8 Mart. 2015 tarihli say›s›ndan al›nm›flt›r.
Çeviri: Ya€mur Denizhan
Peter Fairley
Enerji ve Çevre Muhabiri
Çevre Muhabirleri Derne€i Baflkan›
Paris - FRANSA ve
‹ngiliz Kolumbiyas› - KANADA
Yenilenebilir enerji,
‹sviçre ve baz› baflka
ülkelerde pompal›
hidrolik depolama
tesislerinin yap›m›na
önayak oluyor.
Foto: AXPO Services
E
Nükleer enerji
için kurulan
depolama tesisleri,
rüzgâr ve günefl
enerjisine uyacak
flekilde de€ifltiriliyor.
nerji flebekesi standartlar›
aç›s›ndan, hidrolik enerji
rezervuarlar›nda enerji depolamak için suyu yukar› pompalama fikri, bu “pompal› depolama” tesislerinin üzerine
kuruldu€u tepeler kadar eski.
Ama uzmanlar›n belirtti€ine
göre, süreklilik arzetmeyen günefl ve rüzgâr enerjisinin yükselifliyle birlikte bu teknoloji pek
yak›nda yeniden canlanabilir.
Bu yeniden do€uflun bafl›n› çekecek flekilde konumlanan Japonya, 26 GigaWatt güç depola-
Endüstri otomasyon / 38
12
ENDÜSTRİ OTOMASYON
y›p boflaltma kapasitesi ile dünyan›n en fazla say›da pompal›
depolama tesisine sahip. Ayn›
zamanda teknoloji önderi konumundaki bu tesislerde bulunan 1990’larda gelifltirilmifl de€iflken-h›zl› pompalar, de€iflken enerji ak›fl›na ayak uydurmak için biçilmifl kaftan.
Ama Japonya bu iflte yaln›z de€il. Çin de pompal› depolama
kapasitesini 2008’den beri iki
kattan fazla artt›rd›. A.B.D. ve
Avrupa gibi olgun piyasalarda
da, yeni nesil süreksiz enerji
Teknolojide Yenilikler
kaynaklar›na geçifl sayesinde,
onlarca y›ld›r ilk defa pompal›
depolama tesisi yap›m›nda h›z
art›fl› yaflan›yor.
Gariptir ki, bafllang›çta pompal› depolama tesislerinin yap›m›na yol açan fley, nükleer enerjinin esneklikten yoksun olmas›yd›. Nükleer tesislerin dev
buhar türbinleri, tam güçte en
iyi rand›man veriyor. Pompal›
depolama, geceleyin (tüketimin
düflük oldu€u zaman diliminde) üretilen fazla enerjiyi geciktirerek ertesi günün talep
zirvesinin karfl›lanmas›na yard›mc› oluyor.
Japonya’daki elektrik idareleri,
tesislerin flebeke stabilizasyonuna destek olabilmesi için de€iflken-h›zl› pompalar kullanmay› tercih etmiflti. fiebekeyle
efl-zamanl› olarak sabit bir h›zla
dönen tek-h›zl› pompalar›n aksine, de€iflken-h›zl› pompalardaki asenkron motor-jeneratörler, tesisin yüklenme ve boflalma durumuna göre kendini
ayarlayarak güç arz› ve talebini
an›nda dengeleyebiliyor, böylece flebekenin AC frekans›n›
regüle ediyor.
De€iflken-h›zl› cihazlar›n ebad›
da, fiyat› da daha yüksek. Ama
gene de de€iflken-h›zl› cihazlar,
Japonya’da akaryak›tla çal›flan
jeneratörlerin h›zlan›p yavafllama ihtiyac›n› düflürdü€ü için,
yüksek fiyatla ithal edilen petrolün israf›na yol açan bu süreçten tasarruf sa€lad›.
Fukushima sonras› Japonya’s›nda bu marifetli depolama
tesislerine yeniden parlak bir
rol alma f›rsat› do€du. Bu tesisler, Mart 2011’deki nükleer erime ve ard›ndan ülkenin nükleer reaktörlerinin devre d›fl› kalmas›ndan beri kurulan 10 GigaWatt’› aflk›n günefl enerjisi ve
di€er yenilenebilir enerji kapasitesini çekip çevirebilir.
Kesintili enerji üretimindeki art›fl›n yaratt›€› kayg›lar, Ocak
ay›nda Japon hükümetini yenilenebilir enerji tesisleri için daha s›k› kurallar önermeye sevketti. Fakat yenilenebilir enerjilerin entegrasyonu konusunun
uluslar aras› uzmanlar›, Japon
enerji iflletmelerinin yenilenebilir güç üretiminde yaflanan arz
veya talep s›çramalar›n› so€urmak üzere pompal› hidrolik tesisleri tekrar devreye sokarak
yeni flebeke problemleriyle bafl
edebilece€ini söylüyor. Merkezi
Norveç’te bulunan bir risk yönetimi ve belgelendirme devi
“Pompal› depolama
Japonya’n›n yenilenebilir
enerjisindeki geçici
durumlar›n önemli
bir k›sm›n›n üstesinden
gelebilir. ”
Per Christer Lund,
Singapur Temiz Teknoloji Merkezi
olan DNV GL’nin iflletti€i Singapur Temiz Teknoloji Merkezi’nin bafl dan›flman› Per Christer Lund, “Pompal› depolama
Japonya’n›n yenilenebilir enerjisindeki geçici durumlar›n
önemli bir k›sm›n›n üstesinden
gelebilir,” diyor.
Lund, Japonya’n›n dikey entegre olmufl enerji iflletmelerinin
nükleer santralleri bu y›l yeniden devreye sokmay› ümid etti€ini ve görünüfle göre pompal›
hidrolik tesisleri de bu nükleer
santralleri desteklemek gibi ge-
leneksel ve k›s›tl› bir role uygun gördü€ünü belirtiyor. Ama
Lund’un tahminine göre, Japonya 2020 itibariyle rekabetçi
enerji piyasalar›na kayd›€›nda
(ve dolay›s›yla üretim ile iletim-da€›t›m konular›n› ay›rmak
durumunda kald›€›nda), pompal› depolama tesislerini daha
esnek bir flekilde kullanmaya
yönelecek.
Ancak
Çin,
Avrupa
ve
A.B.D.’deki rekabetçi piyasalardan edinilen tecrübe, bunlar›n
pompal› hidrolik depolaman›n
yayg›n kullan›m› konusunda
yeni zorluklar da yaratabilece€ini gösteriyor. Yeni tesisler bataryalardan çok daha ucuz olabilir (Citibank’›n Ocak 2015’teki
raporuna göre kiloWatt-saat bafl›na %95 daha ucuz). Ama rekabetçi piyasalar›n ço€u, geliflmifl pompal› depolama tesislerinin sa€lad›€› frekans regülasyonu gibi flebeke hizmetlerine
flimdilik ücret ödemiyor. Pekin’deki Tsinghua Üniversitesi’nde enerji sistemleri uzman›
olan Ning Zhang’›n belirtti€ine
göre, piyasan›n flebeke hizmetleri için ödeme yapm›yor olmas›, Çin’in pompal› depolamada
de€iflken-h›zl› donan›mdan bugüne kadar neden kaç›nd›€›n›
aç›kl›yor.
Rekabetçi piyasalar tats›z sürprizler de yaratabilir. Avrupa’da beklenen kârda oluflabilecek bir sapma, ‹sviçre’de yap›lmakta olan türden büyük ve
yeni pompal› depolama tesisleri için tehtid oluflturuyor. Bunlar›n destekçileri, tesisleri enerji fiyatlar› düflükken doldurup
piyasa fiyatlar› t›rmand›€›nda
satmay› planl›yorlar. Fakat günefl enerjisine dayal› üretimdeki art›fl, talep zirvelerini düzleyip toptan enerji fiyatlar›ndaki
39 / Endüstri otomasyon
ENDÜSTRİ OTOMASYON
13
Teknolojide Yenilikler
günlük dalgalanmalar› azalt›yor.
SMUD’un (Sacramento Municipal Utility District Sacramento (Kaliforniya) Belediye ‹flletmesi Bölgesi) enerji üretimi müdürü Scott Flake’in aç›klad›€›na göre, sera gaz› yönetmelikleri eninde sonunda depolamay› zorunlu k›lacak. SMUD’un
planlad›€› 700 milyon US $’l›k pompal› depolama
tesisi, federal hükümetin düzenleyicilerinin 20
y›ll›k aradan sonra ilk defa geçen sene onaylad›€›
iki tesisten biri.
Flake; SMUD’un de€iflken-h›zl› 400 MW’l›k tesisinin flu anda do€al gazla çal›flan santrallerin yerine
getirmekte oldu€u flebeke regülasyonu görevini
üstlenerek, iflletmenin Kaliforniya’n›n Karbon Sal›n›m› Üst S›n›r› ve Ticareti Program› kapsam›ndaki
sera gaz› k›s›tlamalar›na uymas›na yard›mc› olaca€›n› belirterek flöyle diyor: “Pompal› hidrolik depolamay›, karbonsuz bir ortamda flebeke yönetim
hizmetleri sa€laman›n bir yolu olarak görüyoruz.”
Bu arada, merkezi Paris’te bulunan donan›m tedarikçisi Alstom Power Systems, pompal› depolaman›n yeniden do€uflu için düflük riskli bir seçe-
nek haz›rlamakta: Sabit h›zla çal›flan depolama
tesislerini uyarl›yor. Bu, daha büyük ve daha a€›r
olan de€iflken-h›zl› cihazlar› mevcut yeralt› mahzenlerine s›€d›rman›n bir yolunu bulmak anlam›na geliyor. 2012’de Avrupa Komisyonu, Alstom’ün bafl›n› çekti€i bir konsorsiyumun böylesi
bir uygulaman›n Fransa’daki 36 y›ll›k bir tesiste
mümkün oldu€unu kan›tlamas› için 13 milyon
€’luk (15 milyon $) ödül koydu. Projenin 2017 sonuna yetiflmesi gerekiyor. &
EO
Söyleşi / Recep Akalın - ABB / Bülent Eren - Şişecam
ABB’nin Yüksek Performanslı Sürdürülebilir Motor Gücü,
Şişecam’ın Enerjisini Zirveye Taşıyacak!
ABB Türkiye Motor ve Generator Bölge Satış Müdürü
Recep Akalın
Şişecam Enerji Verimlilik Müdürü
Bülent Eren
Bu sayımızda, Güç ve Otomasyon teknolojileri alanında dünyaca tanınan
ABB’nin 2020 yılında kendi sektöründe dünyanın ilk üçü içinde yer almayı
hedefleyen Şişecam Topluluğu ile yaptığı proje ortaklığı dolayısıyla,
ABB Türkiye Motor ve Generator Bölge Satış Müdürü Sayın Recep Akalın
ve Şişecam Enerji Verimlilik Müdürü Sayın Bülent Eren’in
değerlendirmelerini aldık.
E&O: Sayın Recep Akalın, hemen soralım: ABB için
“sürdürülebilirlik” nedir, neden önemlidir?
Recep Akalın: Sürdürebilirlik ifadesi ABB’nin kabul ettiği anlamıyla; ekonomik başarı, çevre duyarlılığı ve sosyal gelişim konuları arasında sağlıklı bir denge kurabilmek ve bu dengenin tüm paydaşların yararına olmasını
sağlamaktır. Ürünleri nasıl tasarladığımız ve ürettiğimiz,
müşterilere neler sunduğumuz, tedarikçilerle ilişkilerimiz, riskleri ve fırsatları değerlendirme yaklaşımımız,
yaşadığımız ve çalıştığımız toplumlarla ve ABB içinde
birbirimizle ilişki kurma şekillerimiz ve tüm bunları yaparken çalışanların, yüklenicilerin ve işimizden etkilenen diğer herkesin sağlık, güvelik ve emniyetini sağlıyor
olmak, sürdürebilirlik anlayışımızı yansıtmaktadır.
16
“Müşterilerimize her
zaman en yeniyi ve
teknolojik olarak en
iyisini sağlamak isteriz.
Bunu yaparken çevreye
de faydalı olacak olan
projeler içerisinde
olmak ABB’nin birinci
önceliklerindendir.”
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Söyleşi / Recep Akalın - ABB / Bülent Eren - Şişecam
Müşterilerimize her zaman en yeniyi ve teknolojik
olarak en iyisini sağlamak isteriz. Bunu yaparken çevreye de faydalı olacak olan projeler içerisinde olmak
ABB’nin birinci önceliklerindendir. “Bilindiği üzere
üretim yapan işletmelerin ve fabrikaların tüm girdileri
arasında en yüksek maliyetlisi ve kontrol edilemeyeni
enerjidir. Şişecam da Türkiye’ de bu duyarlılığa sahip
en büyük işletmelerden biri olarak hem enerji maliyetlerini azaltmak hem de sahip olduğu çevre bilinci
ile tüm fabrikalarında çalışmakta olan eski ve verimliliği düşük elektrik motorlarını yeni ve yüksek verimli
olanlar ile değiştirme kararı aldığında ABB olarak biz
de bu projenin bir parçası olabileceğimizi düşündük.
Projenin çıkış noktası olarak IE3 verimlilik sınıfında
motorlar düşünülmesine rağmen, ABB’nin tüm rakiplerinden önce çok daha fazlasını sunuyor olması ve
Şişecam’ın da konuya olan hassasiyeti sebebi ile IE4
verimlilik sınıfı motorların kullanılmasına karar verilmiş ve çalışmalar bu şekilde yapılmıştır. Bunun ile
beraber Şişecam hem enerji maliyelerinde hatırı sayılır bir azalma sağlayacak hem de kullanılacak enerjinin yüksek verimli olması sebebi ile karbondioksit
salınımını azaltmak ile çevreye de ciddi bir yatırım
yapmış olacak.
E&O: Şişecam projesinin sipariş öncesini, proje
detaylarını ve ABB’nin bu projeye neler kattığından
bahsedebilir misiniz?
Recep Akalın: ABB olarak projenin başlaması ile tüm
Şişecam fabrikaları teknik ekibimiz tarafından gezilerek gereken analizler ve kontroller yapılmış ve sonrasında raporlama ve tekliflendirme aşamasına geçilmiştir. Yapılan raporlamada söz konusu Şişecam
fabrikalarında bulunan ve çalışmakta olan elektrik motorlarının ABB IE4 motorlar ile değiştirilmesi sonucu
sağlanacak faydalar ile geridönüş süreleri Şişecam’ın
Sürdürülebilir Enerji Birimi yöneticilerine, sonrasında
Şişecam üst yönetimine sunulmuştur. Tüm bu çalışmalar sırasında, tespit edilen geridönüş süreleri ile
projenin ABB ile gerçekleştirilmesi Şişecam tarafından uygun bulunmuştur ve belirlenen fabrikalar için
karar verilmiş olan motorlar, ABB IE4 motorlar olarak
sipariş edilmiştir. Bu aşama sonunda İsveç ve Finlandiya fabrikalarımızda üretilen ve Şişecam tarafından
seçişmiş olan belirli güçlerdeki motorlara, Finlandiya
fabrikamızda Şişecam heyeti ile beraber testler uygulanmıştır. Fabrika testleri sonunda motorlar istenen
ve belirlenen kriterleri sağladığından onaylanmış ve
sevkiyatlara başlanmıştır. Bunun yanında, eşzamanlı olarak
ENDÜSTRİ OTOMASYON
17
Söyleşi / Recep Akalın - ABB / Bülent Eren - Şişecam
“Bu proje de diğer tüm
projelerde olduğu gibi ABB’nin
güçlü rakipleri vardı. Ancak
ABB olarak tüm fabrikaları etkin
bir şekilde dolaşarak, saha da
mevcut motorları inceleyerek
ve Şişecam’ a istediği ve
beklediği şekilde raporları ile
sunarak rakiplerimizden bir
adım öne geçtik. Bu yaparken
de hızlı aksiyonlar almamız ve
her türlü sorularında yanlarında
olduğumuzu görmeleri
Şişecam’ın ABB seçiminde
önemli bir etken oldu.”
Şişecam fabrikalarındaki mühendis ve yönetici kadrolarına elektrik motorları hakkında seminerler verilmiştir.
Bu proje de diğer tüm projelerde olduğu gibi ABB’nin
güçlü rakipleri vardı. Ancak ABB olarak tüm fabrikaları etkin bir şekilde dolaşarak, saha da mevcut motorları inceleyerek ve Şişecam’ a istediği ve beklediği
şekilde raporları ile sunarak rakiplerimizden bir adım
18
öne geçtik. Bu yaparken de hızlı aksiyonlar almamız ve
her türlü sorularında yanlarında olduğumuzu görmeleri Şişecam ın ABB seçiminde önemli bir etken oldu.
Şişecam’ın bu proje ile sadece IE4 motor değil, bununla beraber ABB Türkiye’nin 63 kişilik Motor ve Jeneratörler Satış ve Servis Ekibi’nin sürekli destek ve
hizmetini yanlarına aldıklarını hissettirdik. Bunun yanında, ABB’nin yenilikçi ve enerji verimliliğini ön plana
çıkaran “synRM” gibi yüksek performanslı ürünleri de
bu projenin geleceği açısından oldukça önem taşımaktadır.
E&O: Sayın Bülent Eren, Şişecam’ın enerji alanında
karşı karşıya olduğu rekabet koşullarını öğrenebilir
miyiz?
Bülent Eren: Ana iş kolu enerji yoğun sektör olan Şişecam Topluluğu giderlerinin önemli bir bölümünü
enerji giderleri oluşturmaktadır. Dünya cam üreticilerinin enerji kaynağı satın alma maliyetlerine bakıldığında, coğrafi konumu nedeni ile Türkiye Şişecam
Fabrikalarının enerji birim fiyatının dezavantaj yarattığı
görülmektedir. Dünya cam üreticileri arasında 3. olma
yolunda kendisine hedef koyan şişecam, bu dezavantajı enerji tasarrufu yaparak ve cam işleme bilgisini
geliştirerek dengelemeye çalışmaktadır.
Şişecam topluluğunda, enerjinin gittikçe artan direk
ve endirekt (çevre, karbon emisyonlar vb.) maliyetleri,
büyüyen ve uluslararası büyüklüğe ulaşan topluluğun
enerji tedarik güvenliği, enerji yönetiminin kurumsal
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Söyleşi / Recep Akalın - ABB / Bülent Eren - Şişecam
“Şişecam Topluluğu bünyesinde, enerjinin çeşitli ve alternatif kaynaklardan temini, etkin
kullanılması, israfının önlenmesi, enerjinin ürün maliyetleri üzerindeki yükünün hafifletilmesi
ve bunun çevreyi koruyarak gerçekleştirilmesi amacıyla, enerji verimliliği stratejileri,
planları ve programlarını hazırlamak, bunların etkinliğini değerlendirmek, gerektiğinde
revize edilmelerini, yeni önlemlerin alınmasını, uygulanmasını, etkin olarak yürütülmesini ve
sonuçlarının izlenmesini sağlamak, Enerji Verimlilik Müdürlüğü sorumluluklarındandır.”
(corporate) seviyede yeni bir yapılanma içinde ele
alınması ihtiyacını doğurmaktadır. Bu çerçevede 2012
yılında “Sürdürülebilir Enerji Yönetimi Projesi” ile
başlatılan çalışmalar, 2013 yılı içinde Sürdürülebilirlik
Koordinatörlüğü bünyesinde oluşturulan Enerji Verimlilik Müdürlüğü kurulması ile devam etmiştir. Şişecam
Topluluğu bünyesinde, enerjinin çeşitli ve alternatif
kaynaklardan temini, etkin kullanılması, israfının önlenmesi, enerjinin ürün maliyetleri üzerindeki yükünün
hafifletilmesi ve bunun çevreyi koruyarak gerçekleştirilmesi amacıyla, enerji verimliliği stratejileri, planları ve programlarını hazırlamak, bunların etkinliğini
değerlendirmek, gerektiğinde revize edilmelerini, yeni
önlemlerin alınmasını, uygulanmasını, etkin olarak
yürütülmesini ve sonuçlarının izlenmesini sağlamak,
Enerji Verimlilik Müdürlüğü sorumluluklarındandır.
Topluluğumuz yurtiçinde 22, yurtdışında yine 22 fabrika ve tesisten oluşmakta olup 2013 yılında cam ve
kimyasal üretimi için kullanılan enerji yaklaşık 2 milyon TEP olarak gerçekleşmiştir. Bu tüketimin %93’
ünün doğal gaz, %7’sinin ise elektrikten oluştuğu görülmektedir. 2014 yılında yurtiçi elektrik tüketiminin
1,063.3 GWh olarak gerçekleşmesi beklenmektedir.
E&O: Şişecam, ABB ürünlerini kullanmaya nasıl
karar verdi?
Bülent Eren: Dünya cam üreticileri arasında zirveyi hedefleyen ve bu konuda ciddi bir rekabet içerisinde olan
Şişecam Topluluğu, enerji ve çevre konularındaki sorumluluğunun da farkındadır. Bu sorumluluğun gereği
olarak, giderek azalmakta olan doğal enerji kaynakları,
emisyon azaltımı konusundaki yasal mevzuatlar ve yakın bir gelecekte devreye girmesi beklenen “Kyoto Kriterleri” göz önüne alındığında, Şişecam Topluluğu’nun
enerji tüketimlerini kontrol altına alma ve tasarruf etme
zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Şirketimiz bu kapsam-
da, mevcut enerji potansiyelinin belirlenebilmesi için
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan hizmet lisansı
almış bağımsız bir denetçi firmaya, halen yurt içi ve
yurtdışı tüm tesislerimizi içerecek şekilde, enerji verimliliği potansiyelini belirlemeye dönük detaylı enerji
etütleri yaptırmaktadır.
Şişecam Topluluğu genelinde gerçekleştirilen enerji etütleri esnasında tespit edilen en önemli tasarruf
potansiyeli, yüksek konu elektrik motorları ile ilgilidir. İşletmelerin elektrik tüketimlerinin çok önemli bir
kısmını oluşturan elektrik motorları ile ilgili yapılacak
tasarrufların, işletme elektrik tüketimlerine direk etki
edeceği açıktır. Konunun büyük boyutlu olması ve
tüm fabrikalarımızı kapsaması nedeniyle, uygulamanın
içerisinde olan tesislerimizi çok iyi bilen mühendislerimizden bir komisyon oluşturulmuş, bağımsız etüt
şirketi tarafından belirlenen motor listesi tüm fabrikalarımız için revize edilmiştir. Uygun motor seçimi için teknik kriterlerin belirtildiği teknik şartname oluşturulmuş
ve bundan sonra Topluluğumuzda kullanılacak elektrik
motorları standart hale getirilmeye çalışılmıştır.
ABB firmasının bu projede tercih edilmesinin başlıca
sebebi, yüksek verimlilik sınıfındaki elektrik motor üretimi konusunda lider pozisyonda olması, rakip firmalara
göre daha verimli elektrik motoru teklif etmesidir. “
Projemizin yürütülmesi esnasında, ABB firmasının sahada tespitleri, öncesi ve sonrasında her türlü desteği
sağlaması, son kullanıcıya kadar teslimat sağlaması,
ürün değişikliklerine ve opsiyonlara esnek olması firma seçimimizde diğer önemli etkendir. Ayrıca yüksek
verimli motor temin sözleşmemizin uzun süreli aynı
koşullarda sağlanması da göz önünde tutulmuştur.
E&O: ABB ürünleri, Şişecam için diğer motor tedarikçisi şirketlerininkinden daha mı verimli? Neden?
ENDÜSTRİ OTOMASYON
19
Söyleşi / Recep Akalın - ABB / Bülent Eren - Şişecam
E&O: Sizce ABB’nin rakiplerine göre teknolojik üstünlükleri nelerdir?
Bülent Eren: Şişecam olarak bu projenin hayata geçirilmesi ile Türkiye coğrafyasında, toplam 20 MW
güçte IE4 motor kullanmaya başlayan nadir kurumlardan biri olmayı hedeflediğimizi belirtmek isteriz.
Bu kapsamda IE4 verimlilik sınıfında bir ürünü geliştirip piyasaya sürmeniz, bizim gibi yoğun enerji
kullanımı olan bir sektör için fark yaratmaktadır.
Bir önceki maddede belirttiğimiz üzere teklif edilen
yüksek verimli motor verim tabloları incelendiğinde, firmanın rakiplerine göre teknolojik üstünlüğünü
ortaya koymaktadır. ABB firmasının Türkiye ve dünya genelinde servis ağı olması, farklı coğrafyalarda
toplam 44 işletmesi bulunan Şişecam içinde önemli
bir güven kaynağıdır.
Ürünlerin avantajları ile birlikte, ABB elektrik motor ekibinin proje başlangıcından son noktasına
kadar her türlü desteği sağlaması ve projenin üst
verimli elektrik motorlarıyla sürdürülebilirliği bizim
için önem taşımaktadır. Enerji verimlilik müdürlüğü olarak bu büyüklükteki bir organizasyonda, işin
sıfır hatayla tamamlanabilmesi en temel koşulumuzdur. ABB firmasının sorunlara çözüm odaklı
yaklaşması her zaman önem verdiğimiz konulardan
biri olmuştur.
“ABB firmasının bu projede
tercih edilmesinin başlıca
sebebi, yüksek verimlilik
sınıfındaki elektrik motor
üretimi konusunda lider
pozisyonda olması, rakip
firmalara göre daha verimli
elektrik motoru teklif
etmesidir.”
Bülent Eren: Komisyomuzca yapılan karşılaştırma tablolarında, özellikle 110 kW altı güçte motorlarda IE3,
110 kW üstü motorlarda ise IE4 verimlilik sınıfı ABB
ürünlerinin rakip firma ürünlerine göre (tavan-taban %
verimlilik değerleri) avantaj sağladığı görülmüştür.
Verimlilikten kaynaklanan bu farka karşılık gelen ilk
yatırım maliyetinin mühendislik ekonomisi analizinde
Şirketimiz kabul edilebilir finansal verileriyle çalışılmıştır. İşletmelerimizdeki motorların çalışma saatleri,
yüklenme durumları, ömrü, vb. kriterler seçimimizin
ana parametrelerini oluşturmaktadır.
20
E&O: Şişecam, ABB’nin hangi ürünlerini seçti?
Bunların işlevleri nedir?
Bülent Eren: Proje, öncelikle 11 fabrikamızı kapsayan, 20.6 MW üzerinde kurulu güce sahip 236 adet
alçak gerilim tahrik motorunun tedarikiyle başlamıştır. Değiştirilmesi planlanan bu motorların mevcut
ortalama verimleri 0.90 civarlarında ve hatta daha
da altındadır.
Enerji etütlerimiz yurtiçi ve yurtdışı fabrikalarımızda
devam etmektedir ve Şişecam Topluluğu bünyesinde, enerji verimlilik yatırımları göz önünde bulundurularak, tasarruf potansiyeli yüksek olan elektrik
motor değişimleri, sözleşme koşulları içerisinde
kademeli olarak hayata geçirilmeye devam edilecektir. ABB ile yapılan sözleşmemiz gereği, gerek yeni
belirlenecek motorlar ve gerekse de işletmelerimizin ihtiyaç duyacağı her türlü motor bu kapsamda
değerlendirilecektir.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
E&O: Şişecam, ürünlerin öncelikle ne sağlamasını
beklemektedir? Teknoloji mi, çevresellik mi?
Bülent Eren: Seçim kriterimiz öncelikle teknolojik
üstünlüğe sahip ürünler olmuştur. Bu kapsamda beklediğimiz sadece elektrik enerjisinden tasarruf etmek
değildir. Bu motorların değişimi ile birlikte, yaşanan
imalat randıman kayıplarının, yedek malzeme maliyetlerinin ve işçilik giderlerinin de minimuma indirilmesi beklenmektedir. Enerji tasarrufu olarak düşünüldüğünde ise sadece beklenen maliyet indirimi
veya kar artışı olmayıp birim ürün için harcadığımız
karbon ayak izinin de azaltılması hedeflenmektedir.
Sadece değiştirilmesini planladığımız motorlarla yıllık 4.7 GWh enerji tasarrufu olacağı düşünüldüğünde,
bunun çevresel ve ülke kaynaklarının etkin kullanımına da fayda sağlayacağı görülmektedir.
E&O: ABB çözümleri ve ürünleri, problemi çözmede
nasıl yardımcı olmuştur?
Bülent Eren: Öncelikle, ABB firması ile birlikte yapılan saha ziyaretleri çok faydalı olmuştur. Öte yandan, geliştirdiğimiz diğer enerji verimliliği arttırıcı
projelerde de, örneğin pompa sistemlerinde elektrik
motorunun tedarik edilip, pompa şirketine verilmesi
ve benzeri uygulamalar ile, hem maliyet avantajı ve
hem de piyasa koşullarının üstünde verimli ürün sağlanmıştır. Bu projede de ABB’nin desteği ile karşılıklı
fayda maksimize edilmiştir.
E&O: ABB çözümlerinin Şişecam için ne ifade ettiğini lütfen tanımlayabilir misiniz?
Bülent Eren: ABB çözümleri olarak elektrik motorlarının toplu alımı ile sadece bir başlangıç yapılmıştır.
Bu sürecin yeni elektrik motorlarına ilaveten sürücü,
endüstriyel ekipman, fabrika otomasyon sistemleri,
eğitimler, vb. uygulamaların genişletilmesi ve devam
ettirilmesi karşılıklı faydayı maksimize edecektir.
Ancak sürdürülebilirlik konusunda önemli adımlar
atan ve bu konuda enerji verimlilik bölümünü oluşturan Şişecam Topluluğu için, ABB firmasının da aynı
sürdürülebilir hizmet politikasını benimsemesi çok
önemlidir. Yüksek verimli elektrik motorları alımı ile
birlikte çalışmaya başlayan dünya devi iki kurumun
bu ilişkilerini devam ettirebilmeleri, ABB firmasının
tüm ilgili bölümlerinin de aynı istek ve teknolojik ilerlemeyi sağlaması ile mümkün olacaktır.
E&O: Zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz…
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Söyleşi / Dave Mehta - Tektronix
Ölçüm Dünyasının Öncü İsmi Tektronix,
Türkiye’de Netes’ten Sorulur!
Ölçüm alanında sektörde en güvenilir firmalardan olan Tektronix, yine
iddialı bir ürün serisi olan DPO70000SX ile müşterilerinin karşısında.
Biz de, Tektronix’in Türkiye’deki distribütörü ve bu alanda önemli
markaların temsilciğini yapan Netes’in ofisinde, Tektronix Teknik
Pazarlama Müdürü Sayın Dave Mehta ile DPO70000SX ve Tektronix
üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.
E&O: Sizi tanıyabilir miyiz?
Dave Mehta: Adım Dave Mehta. Şu anda İngiltere
Tektronix’de Teknik Pazarlama Müdürü olarak görev
yapmaktayım. North East London University’de Telekomünikasyon alanında eğitim aldıktan sonra, 17 yıl
telekomünikasyon sektöründe çalıştım. Bu zaman dilimi içerisinde, Ortadoğu ve Afrika’yı kapsayan bölgede, özellikle network alanında, uzak ağ görüntüleme
projelerinde görev aldım. 2003 yılında test cihazları ve
görüntüleme sistemleri üzerine çalışmaya başladıktan
sonra 2012 yılında teknik pazarlama müdürlüğü görevine başladım. Halen, Tektronix’teki bu görevime devam
etmekteyim.
24
E&O: Sayın Mehta, okurlarımıza Tektronix ve
Keithley’den bahsedebilir misiniz?
Dave Mehta: 1946 yılında kurulan ve merkezi Oregon’da
olan Tektronix, Amerikan kökenli Danaher Şirketler
Grubu’nun çatısı altında, üretim testleri ve ölçüm düzenekleri alanında çalışan bir firmadır. Bu kapsamda osiloskop, lojik analizörler, görüntü ve mobil test cihazları
üretmektedir. Şirketin kurucuları, aynı zamanda aynı yıl
yani 1946’da icat edilen, dünyanın ilk tetiklemeli osiloskopunun da sahipleri. 1947 yılında 12 çalışana sahip
olan firma, 2007 yılında Danaher bünyesine katıldıktan
sonra 2011 yılında dünya çapında 16000 iş ortaklı hale
gelmiş ve 16 milyar dolar hâsılat elde etmiştir.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Söyleşi / Dave Mehta - Tektronix
Keithley ise, yine bir ölçüm cihazları firması. Merkezi
Ohio’da olan firma, 2010 yılında Danaher bünyesine
katılıp bir Tektronix firması haline gelmiştir. Veri yakalama ürünlerinin geliştirilmesi, üretimi ve satışı ile
birlikte yüksek hacimlerde üretim ve kurulum testleri
konusunda çözümler sunan bir firmadır. En önemli
ürün grupları olarak elektrometreler, voltmetreler
ve piko düzeyinde de ölçüm yapabilen multimetreler
gösterilebilir.
E&O: Tektronix, Türkiye’de nasıl yer almaktadır?
Dave Mehta: Danaher, Fortune 100 içerisinde yer
alan Amerikan menşeli bir şirketler grubu olup, Endüstriyel, Test ve Ölçü Aleti, Sağlık, Dental, Çevre vb.
konularda faaliyet gösteren önemli bir finans kuruluşudur. Danaher çatısı altında 40`ın üzerinde firma
bulunmakta ve bu firmaların 5 tanesi test ve ölçüm
alanında çalışmaktadır. Test ve Ölçü Aleti grubundan
elde edilen hâsılatın büyük bir bölümünü Tektronix,
Keithley, Fluke ve Fluke Networks sağlamaktadır.
Tektronix olarak ürünlerin piyasaya sunumlarını distribütör firmalar aracılığı ile gerçekleştirmekteyiz. İstisna olarak bazı petrol ve kimya firmaları doğrudan
kendileri bu yapıda yer almaktadır.
E&O: Yeni geliştirdiğiniz DPO70000SX 70GHz ATI
Performans Osiloskopu’ndan bahsedebilir misiniz?
Dave Mehta: Tektronix’in yeni serisi DPO70000SX,
70 GHz analog bant genişliğine kadar ultra yüksek
bant genişliğinde gerçek zamanlı sinyal toplama ve
analiz etme imkânı sağlar. Patentli Asynchronous
Time Interleaving (ATI) altyapısı, en düşük gürültü
seviyesinde en yüksek verimlilikte gerçek zamanlı
sinyal toplamanıza imkân sunar. Ultra yüksek bant
genişliği ve ATI altyapısı gibi, cihazla birlikte gelen
bir yeni özelliği deacquisition-to-acquisition jitter değerini <500fs olarak sağlarken çok üniteli sistemde
hassas veri zamanlama garanti eder. Hızlı analizler
elde etmek için gereken hızlı dalga formu transferinde, her bir ünitenin işlemcisini gücünü birleştirerek
kullanabilme imkânı verir (UltraSync altyapısı).
Cihazın önemli performans özelliklerinden bahsedecek olursak; 70 GHz analog bantgenişliği, <6 ps
yükselme zamanı, düşük gürültülü ATI alt yapısı, sektörün örnekleme hızı ve zaman çözünürlüğü konularında pazarın lideri konumunda.
Ayrıca serinin iki farklı modeli bulunuyor. Analog
bant genişliği 33 GHz olan DPO73304SX ve bant genişliği 70 GHz olan DPO77002SX modeli yeni serinin
yeni ürünleri.
Serinin üstün özellikleri; üstün sinyal doğruluk değeri
ve mükemmelle yakın sinyal-gürültü oranı, en doğru
analizler için stabil ve hassas çok kanallı zamanlama,
gelecekte genişlemeye müsait, basit şekilde yeniden tanımlanabilir kompakt cihaz paketi olarak sunulmuştur.
“Danaher, Fortune 100
içerisinde yer alan Amerikan
menşeli bir şirketler grubu
olup, Endüstriyel, Test ve Ölçü
Aleti, Sağlık, Dental, Çevre
vb. konularda faaliyet gösteren
önemli bir finans kuruluşudur.
Danaher çatısı altında 40`ın
üzerinde firma bulunmakta ve
bu firmaların 5 tanesi test ve
ölçüm alanında çalışmaktadır.
Test ve Ölçü Aleti grubundan
elde edilen hasılatın büyük bir
bölümünü Tektronix, Keithley,
Fluke ve Fluke Networks
sağlamaktadır.”
İşte DP07000SX’in üstün özellikleri:
70 GHz gerçek zamanlı bant genişliğinde, Tektronix’
patentli Asynchronous Time Interleaving (ATI) teknolojisinin kullanımı sayesinde sinyal-gürültü oranını, yüksek seviyede doğruluk değeri elde ederken
koruyabilme. Günümüzde kullanılan herhangi bir osiloskop ile yapılması mümkün olan ölçüm değerinden
ve yakalayabileceğiniz yüksek seviye sinyal hızından
daha da üstün doğruluğa erişebilirlik.
E&O: Ürününüzle ilgili pazar eğilimleri hangi yönde?
Dave Mehta: Pazar eğilimlerini iki bölümde açıklayabiliriz. İlk olarak yüksek hızlı haberleşmeler, ikinci
ENDÜSTRİ OTOMASYON
25
Söyleşi / Dave Mehta - Tektronix
olarak da genişband RF teknolojileri.
“Smart Lab’ın öncelikle
sunduğu en önemli
çözüm, teknik okulların
elektrik mühendislikleri
laboratuvarlarına fayda
sağlaması. WiFi yoluyla
bütün cihazların birbiriyle
iletişimini gerçekleştiren
Smart Lab; öğretimde,
öğrenmede, idarede ve
paylaşımda görülmemiş
deneyimler sunuyor.”
26
Yüksek hızda beklentiler, cihazın en düşük ses seviyesindeki gürültülere bile tolerans tanıması, küçük
zaman aralıklarıyla analiz yapılması sonucu sinyallerdeki parazitler elimine edilebilir olması, tasarım aşamasında optik modülasyon analizi.
Genişband RF teknolojilerdeki beklentiler ise, daha
fazla bilgiyi karşılayabilme imkânı, gelişmiş radar çalışmalarında kullanıma imkân tanıması, küçük zaman
aralıklarıyla analiz yapılması sonucu sinyallerdeki parazitler elemine edilebilme olanağı.
E&O: Bir diğer ürününüz, eğitim kurumlarına yönelik hazırladığınız SMART LAB. Bildiğimiz kadarıyla
ilk olarak Çin’de bir okulda uygulamaya başladınız.
Bu yeni ürününüzden bahsedebilir misiniz?
Dave Mehta: Smart Lab’ın öncelikle sunduğu en
önemli çözüm, teknik okulların elektrik mühendislikleri laboratuvarlarına fayda sağlaması. WiFi yoluyla
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Söyleşi / Dave Mehta - Tektronix
bütün cihazların birbiriyle iletişimini gerçekleştiren
Smart Lab; öğretimde, öğrenmede, idarede ve paylaşımda görülmemiş deneyimler sunuyor.
Smart Lab, 180 cihaza kadar, öğrencilerin kullandıkları aletlerin ölçümlerini ve testlerinin kontrollerini
anlık olarak sağlıyor.
Smart Lab, donanım ve yazılım olarak iki bölümde sunuluyor. TBX3000A donanımsal cihaz ve TSL3000B
yazılımı. TBX3000A, osiloskoplara uyumlu bir platform. Cihazın 6 tane USB çıkışı bulunurken, standart
LAN donanımının yanında WiFi ile de ürüne erişim
imkânı var. Smart Lab’ın kullanışlı bir arayüzü bulunmakta. Eğitmen, AutoSet ayarını kapatarak cihazların
elle kontrol edilmesini ve öğrencilerin bu konuda cihaz
ayarı yapmalarına olanak sağlıyor. Ayrıca tüm cihazları
tek bir monitörden gözlemleyip, hangisinin açık-kapalı-arızalı olduğunu görebiliyor. Öğrenciler ise, yine tek
bir ekrandan TBX3000A’ya takılı olan bütün cihazların
değerlerini görebiliyor ve kontrol edebiliyor. Cihaz osiloskoplar dışında, fonksiyon jeneratörü, multimetre ve
güç kaynağı gibi ürünlerle de entegre olabiliyor.
E&O: Zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz…
DANAHER ve NETES’E DAHA YAKIN BAKIŞ
Danaher, Fortune 100 içerisinde yer alan Amerikan menşeli bir şirketler grubu olup,
Endüstriyel, Test ve Ölçü Aleti, Sağlık, Dental, Çevre vb. konularda faaliyet gösteren
önemli bir finans kuruluşudur. Danaher çatısı altında 40`ın üzerinde firma bulunmakta ve bu firmaların 5 tanesi test ve ölçüm alanında çalışmaktadır. Test ve Ölçü
Aleti grubundan elde edilen hasılatın büyük bir bölümünü Tektronix, Keithley, Fluke
ve Fluke Networks sağlamaktadır.
Netes, Türkiye’de bu dört firma ürünlerini de en iyi ve en geniş yelpazede sunabilen
tek distribütör firmadır.
Temel olarak ürünler, kullanıcıdan alınan geri bildirimler sayesinde tasarlanıp geliştiriliyor. Bu nedenle üreticiler, aslında aynı sorunlara çözüm ürütmeye çalışıyorlar.
Bu alanda Netes distribütör olarak, hem kullanıcıların cihaz seçimlerinde hem de
sorunlara ürettikleri çözüm konusunda fark yaratmaktadır.
Netes, bünyesinde 70 kişinin üzerinde bir ekiple çalışmaktadır. İstanbul ve
Ankara’da bulunan Netes ofisleri, savunma sanayi, AR-GE ve üretim sanayisine
yönelik çalışan firmalar ile sürekli işbirliği içerisindedir. Netes’in projeleri genelde
uzun soluklu olup, satış sonrasında da Netes kalibrasyon laboratuarlarında destek
vermektedir. Netes, tüm Test ve Ölçü Aleti distribütörlüklerinde tam yetkili teknik
servis hizmeti de sağlamaktadır. Gerektiğinde İstanbul ve yurt dışından gelen uzman ekipler eşliğinde cihaz kullanımlarına dair eğitimler de verilmektedir.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
27
Ürün ve Uygulamalar
Azteklerin Gümüşü
Festo Otomasyon Teknolojisiyle
Flotasyon Hücrelerinde Arızalara Son
Festo
www.festo.com.tr
Fresnillo gümüş madeni 2012 yılında çıkardığı 41 milyon ons gümüş ile dünya çapında tek başına en çok gümüş
üreten gümüş madeni oldu.
■ Meksika’da yer alan Fresnillo gümüş madeni 2012
yılında çıkardığı 41 milyon ons gümüş ile dünya
çapında tek başına en çok gümüş üreten gümüş
madeni oldu. Bu kadar büyük bir miktar söz konusu
olduğunda tabii ki cevherin işlenmesinde uygulanan proseslerin güvenilirliği büyük önem arzediyor.
Festo, maden ocaklarında olağan sayılacak çetin ortam
koşullarına dayanıklı olduğu kadar yüksek işletme
güvenliği de sunan DFPI serisi tahrik sistemleri ile
flotasyon hücreleri proseslerinde gerek işlem yalınlığı
gerekse verimlilik konusunda ideal bir çalışma ortağı
olarak müşterisinin karşısına çıkıyor.
Neredeyse 500 yıl önce Hernán Cortez’in liderliğinde
“Altınların Ülkesi El Dorado“yu keşfe çıkan İspanyol
istilacıları bu arayışlarında altın değil bol miktarda
gümüş bulacaklardı. Günümüzde Meksika, Peru’dan
30
sonra, dünyanın en önemli gümüş üreticisi. Örneğin
Zacatecas eyaletindeki Fresnillo gümüş madeninden
neredeyse 500 yıldır gümüş çıkarılıyor. Fresnillo’da
her gün 8200 ton gümüş cevheri çıkarılmaktadır;
Aztekler’in “Tanrıların Beyaz Dışkısı“ diye adlandırdığı
gümüşü çıplak gözle bile fark etmek mümkün.
Flotasyon prosesi
Gümüş cevheri çıkarmak bir şey... içindeki gümüşü
çıkarmak ayrı bir şey: Çevher büyük değirmenlerde
toz haline getirildikten sonra su ve çeşitli kimyasallarla çamur kıvamına getirilir. Akabinde bu çamur
flotasyon hücrelerinde mekanik-kimyasal bir ayrıştırma
işlemine tabi tutularak bileşenlerine ayırılır. Bu işlemde
gaz kabarcıklarının hidrofobik (su tutmayan) yüzeylerde kolayca birikmesi özelliğinden yararlanılır; bu
kabarcıklar gümüş partiküllerini yüzey kenarına iter.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Ürün ve Uygulamalar
ifade etmek gerekirse: “Festo proje mühendisleri lineer
Festo proje mühendisleri lineer tahriklerin tekrar tekrar
kalibre edilmesini gereksiz kılan bir otomasyon çözümü
DFPI serisinin avantajları apaçık ortada: Lineer tah- geliştirdiler. Bu nedenle artık dış ortam etkisine dayanarik sistemi + konum kontrolü + konum ölçme sistemi mayan harici sensörlerden kaynaklanabilecek herhangi
fonksiyonları tek ünitede bir arada.
bir arıza da söz konusu değil.
Hava, yüksek devirli miksaj komponentleriyle atomize edilerek havuza aktarılır. Flotasyon havuzunda mevcut yüzey
aktif maddeler (deterjan) ve köpük stabilizatörleri oluşan
hava kabarcıklarını stabilize eder. Hidrofob partiküller hava
kabarcıklarına yapışır ve bunlarla birlikte yüzeye yükseldikten sonra yüzeyde toplanan köpüğe haspolurlar. Ayrı
bir düzenekle yüzeyden çekilen köpük gümüş partiküllerini
ihtiva eder. Havuzdaki çamur katmanında kalan diğer partiküller pompalarla kademe kademe çekilir.
Köpük seviyesinin ayarlanması
Her flotasyon hücresinde çıkış valfleri, ya da başka bir
tabirle Dart valfleri, yer almaktadır. Bunlarla köpüğün üst
katmanının seviyesi regüle edilerek cevherin metal konsantrasyonu kontrol edilir. Dart valflerinin açılıp kapatılması
konvansiyonel uygulamalarda harici konum ölçme sensörleri ve konum kontrol üniteleriyle donatılmış lineer
tahrik sistemleri tarafından gerçekleştirilir. Bunun çok açık
bir dezavantajı beraberinde getirir: Tozlu, çamurlu ortam
harici sensörlerin sık sık arızalanmasına davetiye çıkarır ve
sık sık ayar bozukluğuna yol açar, yani sensörleri düzenli
aralıklarla kalibre etmek gerekir.
Fresnillo gümüş madeninin tesis kontrol şefi Juan Rucobo
(sağda): “Madencilikte yıllardır proses aksamalarına,
zaman zaman tesisi durdurma zorunluluğuna alışmıştık.
Başka bir şey bilmiyorduk ki.“ Diğer iki Festo Meksika
çalışanı: Juan Carlos Celaya (solda) ve Marcelo
Almendarez (ortada).
tahriklerin tekrar tekrar kalibre edilmesini gereksiz kılan
bir otomasyon çözümü geliştirdiler. Bu nedenle artık dış
ortam etkisine dayanamayan harici sensörlerden kaynaklanabilecek herhangi bir arıza da söz konusu değil.“
Bu da zamana ve dolayısıyla paraya mal olur, çünkü
bu tür bakım veya kalibrasyon işlemlerinde tesisin
çalışmasını durdurmak gerekir. Fresnillo gümüş madeninde tesis kontrol şefi olan Müh. Juan Rucobo konuyu
şöyle açıklıyor: “Eskiden servis çalışmalarında tesisi durdurmak zorundaydık. Hatta madencilikte herkes bu duruma
alışmıştı, çünkü farklı, daha iyi bir yöntem bilinmiyordu.”
Fresnillo, konvansiyonel lineer tahrik sistemleri yerine
Dart valfleri üzerinde Festo’nun yeni DFPI serisi lineer
tahriklerinden yararlanan ilk maden ocakları arasında yer
alıyor. DFPI tahrik sistemi Dart valflerini ve dolayısıyla
yukarıda bahsi geçen köpüğün seviyesini kontrol etmektedir.
Tesisi durdurmak tarihe karıştı
Güvenilir, kompakt tahrik sistemi
Fresnillo madeninde servis bakım çalışmaları esnasında
tesisi durdurmak tarihe karıştı... Festo Meksika’da proses
otomasyonu dept. şefi Juan Carlos Celaya’nın sözleriyle
DFPI tahrik sisteminin sunduğu avantajlar çok açık:
Bu üründe lineer tahrik, konum kontrol ve konum
ölçme sistemi olmak üzere üç sistem bir araya geliyor.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
31
Ürün ve Uygulamalar
Hepsi bir arada: Mekanik komponenetler, servo motorlar, kontrolörler, basınçlı havanın hazırlanması ve valf adaları, Festo'dan.
Tüm komponentler kompakt, korunmuş bir şekilde tek
silindir boru içinde yer alıyor. Modüler yapılı sistemlerle karşılandığında bu tahrik sistemi özellikle açık
hava uygulamalarına dayanıklılığı ile 2. bölge uygunluğu
onaylanmış patlamaya karşı koruma özelliğiyle dikkat
çekiyor.
Festo, mühendislik çalışmalarından tedarik ve teslim
adımlarına, kurulum ve ilk işletmeyi takiben işletme
aşamasına kadar yüksek nitelikli hizmetler sunarak
tesisi oluşturan katma değer zincirinin her halkasının
üretkenliğini, verimliliğini artırıyor. Tesis hızla konfigüre
edilip işletmeye alınabiliyor. Meksika’da Festo bölgesel
dağıtımda görevli mühendisler aracılığıyla hizmet ve
yedek parça alanında teknik destek veriyor.
Flotasyon hücrelerinin her biri DFPI tahriklerini
kontrol eden CPX/MPA valf adalarını içeren kontrol
kabinleriyle donatıldı; bu kabinler aynı zamanda
Festo’nun programlanabilir kontrol ünitesi CPXFEC ile Dart valflerinin açıklık derecesini gösteren
FED serisi operatör panellerini de koruyor.
32
Ancak bu projede sadece Dart valflerinin kontrol
ve tahriğiyle yetinseydik otomasyon çözümü yarım
kalacaktı... Flotasyon hücrelerinin her biri DFPI tahriklerini kontrol eden CPX/MPA valf adalarını içeren
kontrol kabinleriyle donatıldı; bu kabinler aynı zamanda Festo’nun programlanabilir kontrol ünitesi CPXFEC ile Dart valflerinin açıklık derecesini gösteren
FED serisi operatör panelini de koruyor. Fresnillo
tesisinde herkesin içi rahat; saydığımız donanım
sayesinde Aztekler’in gümüşü bir 500 yıl daha güvenle
çıkarılabilecek. Amerika kıtasının en eski gümüş madeni hala ölçülemeyecek kadar büyük miktarda gümüş
barındırıyor.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Ürün ve Uygulamalar
Sağlam RFID Çözümü
Turck
www.turck.com.tr
■ Turck’un RFID sistemi BL-ident, Çinli bir demir&çelik
Enerji tasarruflu CDQ
hat imalatçısının kok kurutma prosesinde, kok kepçelerinin güvenli pozisyonlanmasını sağlamaktadır.
Modern, teknik olarak daha sofistike, enerji tasarrufu
sağlayan ve dolayısıyla daha çevreci bir çözüm kuru kok
söndürmedir. Bir CDQ tesisinin soğutma odasında 1.000
derece civarındaki koku soğutmak için genelde nitrojen
kullanılır. Kokun sıcaklığı 200 derecenin altına düşerken
Nitrojen 850 ila 900 dereceye kadar ısınır. Isınan nitrojen
bir eşanjör vasıtasıyla buhar oluşturur, bu bir jeneratöre
aktarılır ve bir gaz türbini vasıtasıyla elektrik üretir.
Çinli bir demir&çelik kok tesisinde Turck’un BL-ident
yüksek frekans RFID sistemi, CDQ ünitesindeki kok
kepçe asansörünün pozisyonlarını denetlemektedir. Son
derece zorlu ortam şartlarına rağmen sistem %100 güvenilirlikle uzun yıllardır çalışmaktadır.
Çin’de çevre ve ekonomi bakanlık yetkilileri son yıllarda
önemli bir enerji tasarrufu teknolojisi olarak bir kok
söndürme prosedürü belirlediler ve bu prosesi önemli
bir çevre koruma önlem olarak kullanıma sundular.
Prosedürün ismi kuru kok söndürmedir (CDQ – coke dry
quenching). Kok üretiminde kok kömürü genelde vakum
altında 1.000 .. 1.400 derece sıcaklıklara kadar ısıtılır ve
ardından 17 .. 25 saat kadar fırınlanır. Kok özellikle çelik
üretiminde yakıt olarak kullanılmaktadır.
Bu prosesin sonlarına doğru kok hala 1.000 derece
sıcaklıklar seviyesindedir. Oksijen ile herhangi bir temas
anında bir patlama ile sonuçlanacaktır. Bu yüzden
kokun, tamamen alev li yanmasının önüne geçmek için
soğutulmalı veya söndürülmelidir. Geleneksel ve daha
az komplike bir yöntem, kokun su ile soğutulduğu ıslak
söndürmeydi. Koktaki ısı formundaki enerji basitçe
depolanamadan uzaklaştırılmaktaydı.
Söndürme sonrası soğutulmuş kok bir konveyör vasıtası
ile kok deposuna ve ayrıştırma bölümüne taşınır. Bir CDQ
tesisi, bir motor, kepçe, asansör, kok besleme ünitesi,
CDQ soğutma sistemi, kok depolama ünitesi, ısı eşanjörü
ve nitrojen dolaşım sistemöinden oluşur.
Bir asansör kok kepçesini CDQ soğutma sistemini
beslemek için indirip kaldırmaktadır. Bu asansör kok
düşmesine karşı uygun bir şekilde hızlanma ve yavaşlama
ivmelerine sahip olmalıdır. Sistemin dinamik bir kontrolünün yapılabilmesi için kepçenin pozisyonunun hassas bir şekilde denetlenmesi gerekir.
Hatasız sensör bilgisi
Uygulama kok kepçesinin dikey pozisyonunu görmek
için uzun süredir bir kanala monte endüktif sensörleri
kullanmaktaydı. Ancak bu sensörler genelde zorlu şartlar
dolayısıyla kanaldan düşmekteydi. Tesis bir açık tesis
olduğu için yoğun kış ve yağmur şartları, ayrıca manyetik
alan girişimleri proses hatalarına sebep oluyordu. Tüm
bu problemler BL-ident HF RFID sisteminin sensörlerin
yerini alan bir çözüm olarak sunulması ile çözüldü. Kok
kepçesinin üst askısına bir veri etiketi monte edildi.
Okuma/yazma kafaları ise asansörün çelik gövdesine
yerleştirildi. Bu çözüm sadece kablolama probleminin
çözmekle kalmadı, ayrıca montajı da basitleştirdi.
Sekiz okuma/yazma kafası hareket halindeki veri etiketini
takip etmektedir, dört tanesi alt istasyonda, dört tanesi
ise üst istasyonda yer almaktadır. İlk okuma/yazma
kafası hızı 20’den 10 m/dak’ya düşürür. İkincisi ise frenlemeyi 10’dan 4 m/dak’ya gerçekleştirir. Üçüncüsü operatöre kok kepçesini CDQ ünitesindeki raylı kok söndürme
arabasına bırakmayı bilgi verir. Dördüncüsü ise kok kepçesinin açılarak sıcak kokun CDQ ünitesine bırakılmasını
tetikler. Kok kepçesi sonra tekrar doldurulabilir. Tüm
proses boyunca kok kepçesinin pozisyonu tam olarak
bilinmektedir. RFID teknolojisi kok kepçesinin pozisyon
tespitini güvenli bir şekilde sağlarken demir&çelik üreticisi de düşen kok kepçesi / kok kazalarını önlemektedir.
34
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Ürün ve Uygulamalar
Sağlam RFID çözümü
Tesis bir açık hava tesisi olduğu için uygulama Turck’un
IP67 I/O sistemi BL67’ye entegre edilmiş IP67 okuma/
yazma kafalarına sahiptir. Tüm tanımlama çözümü,
veriyolu da dahil olamk üzere -25 ila +70 derece saha
şartlarında kullanılabilmektedir. Sistem toz ve suya
tamamen dayanımlıdır, hatta kısa süre için su altında
dahi çalışabilmektedir. IP68 koruma sınıfındaki veri
etiketi, kok tesislerindeki çok zorlu ortam koşulları
dolayısıyla epoksi reçineden yapılmıştır. Çizikler veya
kir birikmesi fonksiyonu ve okuma prosesini hiç bir
şekilde etkilememektedir. Fazlasıyla sağlam olan bu
veri etiketi kapalı çevrim uygulamalar için idealdir. Bu
uygulamada sekiz byte veri transferi tamamen yeterli
olmuştur.
BL67 istasyonları da çok esnektir: RFID modülleri 2 adet
okuma/yazma kafalarından gelen sinyalleri toplayarak
istenen veriyoluna uygun I/O istasyonunda toplayabilir.
Burada toplam sekiz kafa için aynı I/O istasyonu üzerinde dört adet modüler RFID modülü kullanılmaktadır.
Yani uygulamaya bir kaç okuma/yazma kafası daha
gerektiğinde bu sadece aynı istasyona bir kaç modül
daha eklemek anlamına gelmektedir. Bu ek kablolama
ve haberleşme modüllerinden tasarruf etmek demektir.
BL-ident’in seçimindeki bir başka önemli karar kriteri
de onun muhteşem okuma hızlarıdır. Turck siste-
mi asansörün hızının düşürülmesine gerek olmadan
hareket halinde dinamik bir şekilde verileri okuyabilmektedir. I/O istasyonu üzerindeki LED göstergeler okuma
işlemi hakkında kesin bir bilgi sağlar. Dolayısıyla çok
daha yükseklerde monte edilmiş olan okuma/yazma
kafaları izlenmek zorunda değildir. Kalıpla dökülmüş
hazır RFID kabloları hem kurulumu kolaylaştırmakta,
hem de bu zorlu şartlar altında güvenli veri transferini
sağlamaktadır.
Sonuç
Bu demir&çelik işletmesi hassas pozisyon tespiti için
Turck RFID sistemini 2011 yılında devreye aldı. O
günden beri sistem çok zorlu çalışma koşullarına
direnç göstermektedir. Kullanıcı aynı zamanda sistemin güvenilirliğine ve hassasiyetine de memnuniyetle
bakmaktadır. BL-ident ayrıca I/O istasyonu üzerindeki
giriş çıkışlar ve dağıtılmış kontrol sistemi ile, ana
kontrol sistemine müdehale etmeden / ihtiyaç duymadan kontrol fonksiyonlarını da sağlayarak prosesi
son derece basitleştirmiştir.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
35
Ürün ve Uygulamalar
Osiloskop Tetikleme Çeşitleri
Netes
www.netes.com.tr
■ Osiloskopun tetikleme fonksiyonu özelliği, net bir sinyal karakterizasyonu için çok önemlidir, tetikleme sinyalin doğru noktasında yatay kaymayı senkronize eder. Tetikleme, tekrarlanan dalga şekillerini stabilize eder ve dalga şekillerinin
tek görüntü çekimini yakalar.
Slew Rate Triggering - Dalga
Şekli Değişim Hızı Tetiklemesi
Serial Pattern Triggering.
- Seri Pattern Tetiklemesi
Öngörülenden veya gerekenden
daha yüksek değişim gösteren yüksek frekanslı sinyaller sorun yaratıcı
enerji yayabilirler. Yeni bir zaman
elementi ilavesi ile değişim hızı
tetiklemesi konvansiyonel kenar
tetiklemesini geride bırakarak, tetiklemeyi hızlı veya yavaş kenarlarda
yapmanıza olanak sağlar.
Seri pattern tetiklemesinde, belirli bir kanalda yakalanan 1’ler
ve 0’lar serileri, kullanıcı tarifli pattern ile karşılaştırılır (32
bits’e kadar), eşleşme olduğu
an, veri akışı edinimi durur, ve
kullanıcı tarifli pattern etrafındaki veriler görüntülenir
Time-out Triggering.Zaman Aşımı Tetiklemesi
Logic Triggering.Lojik Tetikleme
Lojik tetikleme ile mevcut giriş kanallarının her hangi birl lojik kombinasyonunda tetikleme yapılır- özellik ile sayısal lojik uygulamasının
doğrulanmasında.
Glitch Triggering- Ani Değişiklik
Tetiklemesi
Sayısal darbelerin kullanıcı tarifli
zaman limitlerinden uzun veya kısa
olması halinde tetikleme gerçekleşir. Bu tetikleme kontrolu ile ender
görülen ani değişikliklerin diğer sinyaller üzerindeki etkileri incelenir.
Setup-and-Hold Triggering.
Kurma-Durdurma Tetiklemesi
-
Bu tetikleme modu ile belirli bir
sinyalin kalitesi yakalanır, senkron
veri kurma ve tutma sürelerinde
gerçekleşmediği durumda tetikleme gerçekleşir.
Pulse Width Triggering.Darbe Genişliği Tetiklemesi.
Darbe genliği tetiklemesi kullanarak
sürekli olarak sinyali izleyip, süresi
müssade edilen limitlerin dışında
darbe oluşması halinde tetikleme
oluşur.
36
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Zaman aşımı tetiklemesi ile tetikleme darbesi sonlanmadan,
tetiklemenin belirli bir zaman
sonunda gerçekleşmesi sağlanır.
Communication Triggering.
- Haberleşme Tetiklemesi
Haberleşme tetiklemesi ile,
Değişimİşaret
Inversiyonu -Alternate-Mark Inversion
(AMI), Kod –İşaret Inversiyonu
-Code-Mark Inversion (CMI), Sıfıra Geri Dönmeyen -Non-Return
to Zero (NRZ)- çok çesitlilikteki
haberleşme sinyallerinin edinimi
sağlanır.
Runt Pulse Triggering.Kısa Darbe Tetiklemesi
Kısa Darbe tetiklemesi ile sadece bir lojik eşik değerini geçen,
fakat her ikisini de geçemeyen
darbe incelenir.
Video Triggering. Video Tetiklemesi
NTSC, PAL,SECAM, analog HDTV
ve diğerleri gibi çeşitli video formatlarında belirlenen satır veya
alan ile tetikleme yapılır.
Ürün ve Uygulamalar
Neden Güvenlik Rölesi Kullanmalıyız?
ABB
www.abb.com.tr
Güvenlik
fotoseli
Güvenlik
ışık perdesi
Pozisyon
kontrolü
Güvenlik
kilidi
■ Varolan güvenlik standartlarına uymak için kullanmalıyız. Standartlar gereği makinelerin insanlara zarar vermesi önlenmelidir. Bu önlemleri de güvenlik cihazları ile
alabiliriz. ‘’ Lojik kontrol devresinde oluşan bir hata veya
devreye verilen hasar tehlikeli durumlara sebep olmamalıdır’’ Bu madde Avrupa standartları makine direktifinde
yer alıyor (98/37/EC-1.2.7, kontrol devre hatası). Bu direktife göre hiç bir insan hayatı kontak yapışması veya
kısa devre sebebiyle risk altına girmemelidir.
Bu gereklilikleri güvenlik rölesi ve ürünleriyle yerine getirebiliriz. Peki güvenlik rölesinin normal bir röleden farkı
nedir? Güvenlik rölesinde kısa devre kontrolü yapan inputlar ve her operasyonu kontrol eden fazladan devreler
mevcuttur. Bu özellik arabaların çift devreli fren sistemine benzetilebilir. Eğer devrelerin bir tanesinde hata varsa, ikincisi arabayı frenler. Güvenlik rölelerinde ise ek bir
fonksiyon mevcuttur. Bu fonksiyon yalnızca iki devrede
de hata yoksa makinenin çalışmasına izin verir. Böylece
hata durumunda kaza riskini önlemiş oluruz.
Standartlara göre bu güvenli kontrol sistemlerinin uygulama ve risk seviyesine göre çeşitli güvenlik kategorileri
(performans seviyesi) bulunuyor. Belirlenen bu güvenlik
seviyesini koruyabilmek içinde kullanılan güvenlik elemanlarıyla beraber güvenlik rölesi kullanmamız gerekiyor.
Güvenlik ürünleri; Tek ışınlı güvenlik fotoselleri, ışık perdeleri, güvenlik şalterleri, acil stoplar, çift el butonu, emniyet şeritleri, emniyet paspası gibi ürünlerdir.
Güvenlik rölesi fonksiyonları;
Kapı açıldığında çift durdurma (dual stop) sinyali
gönderir;
Çift el
butonu
Güvenlik
şeridi
Güvenlik
paspası
kazalar makinenin tamamen durduğu düşünülen ancak sadece duraklatıldığı için oluşan kazalardır. Güvenlik rölesiyle,
kilitli kapı şalterleri ve kablolar sürekli kontrol edilir ve çift
durdurma sinyali gönderilir.
Riskli alanda bir insan olduğunda resetlemeyi denetler (supervised reset);
Sistemi resetlerken riskli
alanda kimsenin bulunmadığından emin olmak gerekir.
Reset butonu aktif olması
için önce Supervised reset
butonuna basılmalı ve serbest bırakılmalıdır. Çoğu ciddi kaza dikkatsiz ve denetlenmeyen resetlemelerden meydana çıkmaktadır.
Bütün riskli alanı göremediğimizde zaman ayarlı
resetleme yapar;
Bazen bütün riskli alanı göremediğimizde içeride kimse
kalmadığından emin olmak
için çift reset fonksiyonu
kullanmak gerekir. İlk olarak
riskli alan içindeki pre reset
butonu içeride kimse olmadığından emin olduktan sonra
aktif edilmelidir, akabinde riskli alan dışında bulunan reset
butonuna yaklaşık 10 sn içerisinde basılmalıdır. Böylece
içeriyi göremeyen bir operatör kontrolsüz bir şekilde resetleme yapamamış olacak. Güvenli zamanlayıcı ve güvenlik
rölesiyle bu fonksiyon sağlanabilir.
Tehlikeli alana el, kol veya
insan girmesi durumunda insan hayatını tehlikeye atacak
veya yaralanmalara sebep
olabilecek çalışan makinenin
güvenli bir şekilde durdurulması gerekir. Bütün ciddi
38
Acil stop
butonu
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Küçük kapılar ve pencelereler için otomatik reset
İnsan geçemeyecek kadar
küçük bir kapının güvenlik
sisteminde otomatik resetleme yapılabilir. Penceredeki kapı svici kontakları kapandığında güvenlik rölesi
anında resetlenir.
Pazardaki en esnek güvenlik rölesi RT7 !
ABB Jokab Safety olarak pazardaki en esnek güvenlik rölesine sahibiz. İlk evrensel rölemiz 1988 yılında geliştirildi. Günümüzde de esnekliği arttırılmış ve boyutlar %85
oranında azaltılmıştır.
Evrensel rölenin farklı güvenlik ürünleri ve performans
seviyeleri için çeşitli input opsiyonları bulunur. Güven-
Çeşitli güvenlik ürünleri için inputlar
Program durdu, kapı
açıldı veya kapandı, ve
resetlendi gibi bilgiler
için normal çıkışlar
lik rölesi en yüksek güvenlik seviyesine sahiptir. (PL e
accord. To EN ISO 13849-1) Bir makine imalatçısı tek
bir güvenlik rölesiyle, müşterisinin güvenlik şartlarına
uygun input konfigürasyonunu seçerek çözüm sunabilir.
Ek olarak ayrılabilen konektör bloklarıyla yenileme ve test
yapılabilir. Evrensel güvenlik rölemiz önceki seri rölelerle
ve ayrıca farklı üreticilerin güvenlik ürünleriyle de uyum
sağlar.
Manual veya otomatikj resetleme için inputlar
Güvenli çıkışlar
Ayrılabilen konektör blokları
Ürün ve Uygulamalar
Dahili Güç IC’leri Minimum Alanda Maksimum Entegrasyon
Rutronik
www.rutronik.com
■ Infineon’ un yeni TLE986x/7x ürün serisi, geniş yelpazede –tamamı tek panelden- fonksiyon seçenekleri
sunan çip üzerinden sistem (SoC) çözümlerinin bir üçüncü jenerasyon öncüsüdür. Bu Infenion’ u güçlü bir mikro
kontrol, flaş bellek, MOFSET geçit sürücüsü ve piyasadaki analog ve karışık sinyal aksesuarlarının inanılmaz
çeşitliliğini yüksek oranda entegre edilmiş bir biçimde
sunan ilk yarı iletken imalatçısı konuma getirmektedir.
TLE987x ‘ in İsteğe bağlı LIN alıcı ve vericisi grubu LIN
standart 2.2 sistemiyle uyumludur ve IBEE Zwickau ve C&S
Grubu tarafından onay başarılı ortalama yöntemini kullanarak ve yakalama/karşılaştırma ünitesiyle senkronize olarak
(CAPCOM6) PWM için (atım genişliği modülasyon kontrolü)
ve 16 bit zamanlayıcı ile senkronizedir. Bu özellikle zaman sekronizasyonlu sinyal üretimi için önemlidir, örneğin PWM ya da
senkronize analog sinyal işleyicisi ADC de yer alır
Çeşitli sürümlerle, dahili RAM ve flaş belleğin boyutuna göre,
CPU saati hızları ve iletişim ara yüzleri arasında her bir uygulama açısından ideal modülü seçimi özgürce yapılır.
Her bir modülün çevresel dizisi bir mevcut sensör ve
10-bit ADC (analog –dijital dönüştürücü)
Entegre iki fazlı geçit sürücüsü ya da üç fazlı geçit sürücüsü
ile iki temel tipte dahili IC’ lerin çekirdek yapısı meydana gelir.
Her ikisi de tekli çip teknolojisine dayanmaktadır ve 24 Mhz ya
da 40 Mhz hızında ARM® Cortex™ M3 işlemci içerirler. The
Cortex™ M3 Core motor kontrol algoritmaları alanında yeni
fırsatlara açıktır. 32-bit µC aralığındaki adres, 16 bit kontrolcünün geçmişte otomotiv sektöründe hizmet verdiği BDLC
segmentindedir.
Infineon ayrıca yuva – alan tasarrufu gömme seçenekleri
açısından “VQFN48 paketi” isimli yeni standartlara sahiptir, bu
son yıllarda sadece otomotiv sektörüne hizmet vermektedir.
Otomobil sistemi imalatçılarının daha fazla kopmak ve verimli
sistemleri geliştirmeler ve alan yaratmaları için gereklidir. Buna
göre 150 farklı bileşen modern devrelerde kullanılır ve yeni
TLE986x/7x dahili güç aralığı bunun 30 dan daha aşağıya
çekmektedir.
Bugün, araçların ev sahipliği yaptığı pek çok akıllı ve yüksek
kompleks motorları araçların kullanım sistemlerinde, sistem
maliyetleri yönetilirken, enerji verimliliğini arttırıcı ve gelişimde
uygun zamanlı olarak çalışır. Infineon’ un yeni üçüncü nesil
ürün yelpazesi üniteleri bunların tamamına sahiptir.
TLE986x dizileri dört n-kanallı FET’s ile H-köprüsü topolojisi bir
güç aşaması olarak spesifik açıdan iki fazlı DC motor sistemlerini kullanacak şekilde tasarlanmıştır.
Otomatik araç tepe pencereleri ya da kontrol kapısı pencerelerinde kullanılmak üzere tasarlanabilir. Tabi ki, TLE986x dizisinin
modülleri ayrıca H-köprü tabanlı araç sürücü sistemlerinin
tamamı için kullanılabilir.
TLE987x ürün grubu altı kanallı FET sürücülerinin üç fazlı
(BLDC) motor uygulamaları için uygundur ve yakıt pompaları,
motor fanları, hava üfleyen klima sistemleri, su pompası ve bir
dizi diğer pompa ve fan sensörsüz ya da sensör tabanlı PWM
motor kontrol uygulamalarını içermektedir.
40
Bileşenlerle iletişime geçmek için, bir entegre LIN Alıcı-vericisi,
UART’ ler, SPI’ lar ve bir dizi genel amaçlı I/O’lar (GPIO’ lar)
mevcuttur. Her bir ürün ailesinin bir doğrusal gerilim kontrolcüsü çipe takılı olarak mevcuttur ve dahili modülleri besler
ve bir harici yük kontrolcüsü (örn. sensörler) bunun yanında
36 kb ve 128 kB ölçeklenebilir olarak bağdaştırılmaktadır.
Entegre şarj pompası MODFET köprüsünün düşük gerilimli kullanımına en az 5.4 V’de en az harici entegrasyon
ile devredeli iki kapasitörle imkan vermektedir. Bu özellik BoM (malzeme şartnamesi) maliyetlerini belirgin olarak
keserken sık kullanılan öz yükleme yönteminde düşük gerilimli kullanım için karşılaştırılabilir. Köprü sürücüleri ayrıca
şarj ve deşarj akımları için programlamada kullanılabilir. Güç
profili için patentli yanma kontrolüyle kombine, bu özellik
EMC davranışının sistem düzeyinde MOSFET’ leri geniş bir
aralığı için optimize edilmesine imkan verir. Her bir dizi 40
V’ a kadar destek verebilir ve bu şekilde tipik “yük boşaltma”
senaryolarının uyumlaştırılması sağlanır. Aynı zamanda, 3V’a
kadar genişletilmiş kullanım aralığı mikro kontrolcü yoluyla
ve flaş belleğin tam fonksiyonlu olarak tutulmasına izin verir.
Bu nedenle, Infineon TLE986x ve TLE987x dahili enerji IC
dizileri için bir test edilmiş ve hatasız sistem sunmaktadır.
TLE986X EVALB_JLINK ya da TLE987X EVALB_JLINK
değerlendirme paneli tüm fonksiyonlar için tam bir test
ara yüzü, aksesuarları ve TLE986x/7x ürün ailesi modülünün özelliklerini ortaya koyar ve bir motorun doğrudan
MOFSET’ in kurulu olması sebebiyle başlatılır. Değerlendirme
panolarının tasarımı 30 A’ lik maksimum güç tüketimi yüklerin kaldırılmasına izin verir. Modele bağlı olarak, MOSFET’
in değerlendirme panosu üzerinde hem H köprüsünde
ayarlanması bir DC motoru ya da bir B6 pili içerisinde BLDC
motorları için ayarlanır. UART ve LIN iletişimi, doğrudan tüm
I/O pimlerine erişir ve bir J-link hata gidericisi ayrıca mevcuttur.
Bir yaygın araç seti, bir editörden yayılarak bir kod konfigüratörüne derlenir ve hata ayıklama ile TLE986x/7x modül
ailesiyle uygulama gelişimi eğrisinde öğrenme imkanı bulur.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Ürün ve Uygulamalar
Konfigüre edilebilir PSR-Trisafe Modülü
Esnek, Kullanımı Kolay Emniyet Çözümü
Phoenix Contact
www.phoenixcontact.de/trisafe
PSR-Trisafe – Basit, Esnek ve Güvenli
Konfigüre edilebilir Phoenix Contact PSR-Trisafe emniyet modülüyle yeni emniyet şartnameleri makine ve
sistem imalatına ekonomik şekilde uygulanabilir. Lojik, programlama bilgisi olmadan PC’de bir tuşla üretilir.
Emniyet fonksiyonlarının “sanal” kablolaması yüksek esneklik sunmaktadır: Uygulamalar kolayca değiştirilebilir ve yeni koruma cihazları istenilen zamanda kolayca entegre edilebilir. Otomatik lojik kontrolü ve entegre
simülasyon modu kullanıcıya lojiği üretirken zaten yüksek güvenlik seviyesi sağlar.
PSR-Trisafe montaj maliyetlerini düşürür, hata kaynaklarını azaltır ve dolayısıyla emniyet fonksiyonlarının
kolayca uygulanmasını sağlar.
■ ISO 13849-1 önceki DIN EN 954-1 emniyet standardının yerini aldı ve zorunlu oldu. Bu standart bir emniyet
fonksiyonunun gerçekleştirmesi gereken bazı şartları
vurgulamakta ve uygulama için konfigüre edilebilir emniyet modüllerini önermektedir. Uygun emniyet konseptlerinin tasarımı kullanıcıya bazı önemli rekabet avantajları
sunar, dolayısıyla makine veya sistemin verimliliği artar.
DIN EN 954-1 geçmişte makine ve sistem imalat sektöründeki temel emniyet standardıydı. 1996’da tanıtılan
standart elektromekanik ve pnömatik komponentlerin
44
Şekil 1 - Yeni ISO 13849-1 emniyet standardına göre bir emniyet
devresi örneği.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Ürün ve Uygulamalar
Şekil 3 - Phoenix Contact ürün gamı basit acil açma röleleri ve esnek emniyet modüllerini içerir.
kullanımını kapsamaktadır. Ancak yazılımla esnek şekilde konfigüre edilen cihazlar dikkate alınmaz. Uygulamada buna benzer cihazlar kullanılıyorsa ek standartlar
uygulanır. Bu prosedür klasik emniyet röleleri kullanan
küçük ve orta ölçekli firmaları demotive etmekeydi. DIN
EN 954-1’in yerini ISO 13849-1 aldığında bu sadece emniyet fonksiyonlarını zorlaştırmakla kalmayıp makine ve
sistem imalatı sektörlerine yeni fırsatlar açtı. (Şek. 1).
ISO 13849-1 konfigüre edilebilir emniyet modüllerinin
kullanımını basitleştirmektedir, klasik emniyet komponentlerinin yanında esnek, yazılım bazlı emniyet sistemlerinin gereksinimlerini de belirlemektedir. Yeni standart
aynı cihazda birçok fonksiyonu birleştiren akıllı emniyet
anahtarlama cihazlarının artan gereksinimlerini dikkate
almaktadır.
Şekil 2 - Konfigüre edilebilir sistemlerle ilgili ISO 13849-1 gereksinimleri PSR-Trisafe kullanarak hızlı ve ekonomik şekilde gerçekleştirilir.
Birçok Emniyet Fonksiyonu Mümkündür
Tüm Emniyet Uygulamaları için Anahtarlama Cihazı
Bugün sensörleri emniyetle ilgili yöntemle değerlendirmede farklı emniyet anahtarlama cihazları kullanılır; bunlar üç grupta toplanır: Basit acil açma röleleri, konfigüre
edilebilir emniyet modülleri ve emniyetle ilgili kontroller.
Elektromekanik emniyet röleleri, makine veya sisteme
az sayıda emniyet fonksiyonu uygulanacaksa her zaman
doğru çözümdür. Ancak üretici bu anahtarlama cihazlarının işlevini belirler ve bu sonradan değiştirilemez.
Emniyet fonksiyonlarıyla konfigüre edilebilir emniyet modülleri basit ve esnek şekilde izlenebilir. Phoenix Contact
PSR-Trisafe modülleri, acil duruştan emniyet kapısına
tüm emniyet devresinin izlenmesine imkan tanır. Yalnız
67.5 mm genişlikle bu cihaz 20 emniyet giriş sinyalini
değerlendirmek için kullanılabilir. Ayrıca dört emniyetle
ilgili çıkış, döngüsel ve sinyal çıkışları ve toprağa göre
açıp kapayanlar emniyet anahtarlama cihazına entegre
edilir. Cihaz fonksiyonu üç adımda belirlenir:
Safety PLC performans skalasının en üstünde yer alır,
çok sayıda giriş, çıkış ve programlanabilir lojik sayesinde kullanıcıya büyük esneklik sağlar. Ancak bugüne kadar emniyet röleleri kullanan makine ve sistem firmaları
programlama zorluğu ve sistemin boyutlandırılmasındaki
süre ve maliyetler nedeniyle bu emniyet kontrolüne karşı
çıkmaktadır.
• Emniyet fonksiyonlarının seçimi ve konfigürasyonu
• Modül giriş/çıkışlarının emniyet fonksiyonlarına bağlantısı
• Emniyet fonksiyonlarınını kontrolü ve kaydedilmesi
Test edilmiş emniyet lojiği USB kablosuyla emniyet modülüne kolayca yüklenebilir.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
45
Ürün ve Uygulamalar
Şekil 5 - ISO 13849-1’e göre gerekli Performans Seviyesi risk
grafiklerini kullanarak belirlenebilir.
bağlantılarını ve sinyal kablolarının mevcut olduğunu
kontrol eder.
3. Değişiklik ve Know-How Koruması
Şekil 4 - Safeconf konfigürasyon yazılımı emniyet lojiğinin kolayca
üretilmesi ve test edilmesini sağlar.
PSR-Trisafe ile basit emniyet rölesi kullanıcıları kendi
klasik mühendislik prosedürlerini koruyabilir – gerekli
emniyet fonksiyonlarının tanımlanmasından donanım
kablolamasına kadar. Artık emniyet lojiği kullanıcı dostu
şekilde PC’de Safeconf yazılımıyla üretilir, böylece önceden test edilebilir (Şek. 4).
Standarlarda Belirtilen Gereksinimlerin Etkin Şekilde Uygulanması
Projenin başında üretilmesi gereken Emniyet Planı emniyet fonksiyonunun yaşam döngüsü içindeki tüm aktivitelerini temsil etmektedir. Emniyet lojiğinin spesifik
davranışını belirleyen şartname, Performans Seviyelerini
de (PL) içeren emniyet fonksiyonlarını, makine veya sistemin arıza tepkilerini ve işletim modlarının fonksiyonlarını kapsar. Standarda uygun emniyet fonksiyonlarını
uygulamak için ISO 13849-1 aşağıdaki temel adımları
sıralar (Şek. 5):
1. Emniyetle İlgili Parametreler
Yeni emniyet standardına göre tasarım mühendisleri
bazı emniyet parametrelerini belirlemelidir. Tehlikeli bir
hata oluşana kadar geçen ortalama süreyi de (MTTFd)
içeren istatistiksel değerler kullanılan tüm komponentler
için mevcut olmalıdır. Sertfikalı bir emniyet anahtarlama
cihazı kullanıldığında mühendislik basitleşir ve aynı zamanda uygulamanın kalite ve güvenilirliği artar.
2. Cihazın Parametrelendirilmesi, Konfigürasyonu
ve Doğruluğunun Kontrolü
Konfigürasyon hataları yazılımdaki doğrulanmış fonksiyon bloklarını kullanarak minimize edilir. Phoenix
Contact Safeconf konfigürasyon yazılımı bu amaçla
kapsamlı bir fonksiyon bloğu kütüphanesi (TÜV onaylı) sunmaktadır. Parametreler bir tuşla set edilir. Gerektiğinde kullanımı kolay online yardım mevcuttur.
Otomatik doğruluk kontrolünde Safeconf tüm blokların
46
Konfigüre edilmiş emniyet lojiği ve set parametreleri
yetkisiz veya istenmeyen değişikliklere karşı korunmalıdır. Donanım ve yazılım için şifre korumasına ek olarak Trisafe komponentlerindeki Onayla tuşu operatör
ve makine için ek emniyet sağlar. Yetkisiz erişime karşı
korunan emniyet lojiği üreticinin know-how korumasını
sağlar. Böylece rakiplerin makine veya sistemi kopyalaması çok zorlaşır.
4. Onay ve Dokümantasyon
Emniyet lojiğinin spesifik davranışı ve performansı tanımlanmış hata simülasyonlu test programını kullanarak kontrol edilmelidir. Simülasyon modundaki Safeconf yazılımıyla olası tüm makine hataları, lojik üretilip
ilgili düzeltmeler yapılırken simüle ve test edilebilir.
Ayrıca kuvvet fonksiyonlarını kullanarak, herbir makine
parçası online modda selektif olarak seçilebilir ve devreye alınabilir.
Emniyet lojiğini içeren tüm aktiviteler ve değişiklikler
makine veya sistemin tüm işletme ömrü boyunca dokümante edilmelidir. Ayrıca parametre setleriyle ilgili
veriler sorumlu tasarım mühendisine sağlanmalıdır.
Safeconf ile kullanıcılar bir tuşa basarak kapsamlı bir
rapor alabilir. Bu rapor istenen proje bilgilerini, lojik diyagramı ve revizyon durumunu da içerir.
Özet
Emniyet sistemlerinde anahtarlama elemanları kolayca
kullanılabilmeli, güvenilir şekilde işletilebilmelidir. Phoenix Contact PSR-Trisafe ile emniyet rölesi kullanıcıları
artık kolayca, kapsamlı eğitim programlarından geçmeden esnek emniyet çözümlerine geçiş yapabilir. Bu
konfigüre edilebilir emniyet modülü yüksek güvenliğe
sahiptir, kontrol panosunda az yer kaplar ve kapsamlı
diyagnostik seçeneklerine sahiptir (ek sinyal çıkışları ve
diyagnostik LED’ler) ve Profibus ağlarına hızlı şekilde
bağlanabilir. Dolayısıyla DIN EN 954-1’den ISO 138491’e geçiş yalnız hızlı ve esnek proje mühendisliğini değil
aynı zamanda üretimde daha yüksek süreklilik ve verimliliği de desteklemektedir.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Ürün ve Uygulamalar
Yeni Seri Psencode Slim,
İnce Tasarım Kodlu Emniyet Şalterleri
Pilz
www.pilz.com/tr
■ PSEN code, EN 60947-5-3 uyarınca korumaların pozisyonunu izlemek ve ayrıca, genel amaçlı pozisyon izleme
için kullanılır. Entegre edilebilen genişlemesi ve standart
arabirimleri sayesinde, PSENcode diğer üreticilerin ürünlerine açıktır. Kodlanmış emniyet şalteri, ortamınıza kusursuz bir biçimde uyum sağlar ve işletmenizin ekipman
düzeyini yükseltmek için de kullanılabilir.
Üretim sahalarında RFID kodlu emniyet anahtarı donanımlarının kullanılması, manipülasyonları önleyen ve maksimum emniyet sağlayan verimlilik sağlamaktadır.
Pilz portföyünde bulunan PSENcode ile, makine tasarımcıları ve imalatçıları artık kapak, kapı ve diğer korumaları
için en iyi ve güvenilir seçimi yapacaklardır.
PSEN cs5.11 M12/8/ PSEN cs5.11 M12 kodlu ve PSEN
cs6.11 M12/8/ PSEN cs6.11 M12 eşsiz tam kodlu modellerinde bulunan 30N tutma kuvvetiyle makine gövdelerinde ve hatlarında bulunan kapıların ve kapakların
dengesiz karşılama, gevşek ve açık kalmasını önlemeye
yardımcı olur.
Kodlu emniyet şalteri PSENcode şimdi de ince tasarımıyla
küçük alanlarda maksimum manipülasyon koruması sunar
ve kapıları, flapları ve kapakları korumak için kullanılabilir.
PSENcode’un ince tasarımı ile diğer manyetik emniyet
anahtarlarına göre daha küçük bir gövde içerisinde en
fazla alan verimliliği sağlar. Ayrıca farklı yönlerde kodlu
çalışma özellikleri ile kullanımı daha esnektir.
Bir bakışta avantajlarınız;
Bu emniyet sensörleri, diğer PSENcode sensörleri ile seri
bağlantı için uygundur. Maksimum 32 sensöre kadar,
PSENcs 5.x ve 6.x tipi PSEN sensörleri ile seri bağlantısı
SIL CL 3/ Kat.4 /PL e ’ye kadar onaylanmıştır.
PSENcode kodlu emniyet sensörleri, Pilz emniyet değerlendirme cihazlarıyla en emniyetli ve konforlu şekilde
bağlanabilir.
Örneğin, Emniyet kapısı izlemesi için;
PNOZelog, PNOZpower, PNOZsigma, PNOZ X emniyet
röleleri, PNOZ multi programlanabilir emniyet röleleri ve
PSS 4000 emniyet PLC’leri ile.
48
• RFID transponder teknolojisi sayesinde en üst seviye
manipülasyon koruması sağlar.
• Bir emniyet anahtarıyla PL e kadar en üst seviye emniyet
• Basitleştirilmiş tasarım
- Bir takım içinde montaj boyutları, delik mesafesi, modüler derinlik ve genişliği ayarı, manyetik ve RFID emniyet
anahtarları için.
• Esnek montaj kolaylığı sayesinde, montaj yerinden tasarruf sağlar.
- 13 mm (M8 tipi) ve 19 mm Alt modüler derinlik (M12
tipi)
- Daha hızlı tepki süreleri
- 4 farklı çalışma ve yaklaşım yönleri ile 2 farklı işletim
mesafesi
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Ürün ve Uygulamalar
Kodlanmış, tam kodlanmış, benzersiz (Eşsiz) olarak tam
kodlanmış
• Bağlantı:
M8, 8-pin
M12, 8-pin
M12, 5-pin
• Tipik çalışma uzaklığı:
PSEN cs5/PSEN cs6: 11 mm, 5 mm, 10 mm (M8 bağlantı)
veya 7 mm (M12 bağlantı)
• Gövde şekli:
PSEN cs5p/PSEN cs6p: 98 x 26 x 13 mm
PSEN cs5n/PSEN cs6n: 98 x 26 x 13 mm
• Montaj deliği mesafesi:
PSEN cs5/PSEN cs6: 22 mm
Uygulamalar;
Emniyet kapısı izleme için PSENcode, en küçük alanda
bile manipülasyona karşı en yüksek koruma seviyesini
sağlar.
Emniyet kapısı izleme için, PSENcode; hem kompakt, hem
geniş tasarımlı; RFID teknolojisi ile en üst düzey erişim
koruması sağlar: Eşsiz, tam kodlanmış versiyonunda,
sensörün kabul ettiği tek bir aktüatör (tuş kilidi ilkesi) barındırır. PSENcode, PSENini, PSENslock, PSENsgate gibi
ek sensörlerle seri bağlanması sayesinde, EN/ISO 138491 PL e’ye kadar son derece ekonomik ve aynı zamanda
zamandan tasarruf sağlayan bir çözüme sahip olursunuz.
• Sensörlerin ve aktüatörlerin tüm aktüasyon ve yaklaşma
yönlerini desteklemesi sayesinde
esnek montaj
• Kontaksız eylem ilkesi sayesinde uzun servis ömrü
• Darbe ve titreşime duyarsız: Ağır kirlenme ve katı hijyen
düzenlemelerine (PDP67) uygun olarak kullanılabilir
Kodlanmış emniyet şalteri, versiyonuna bağlı olarak klasik
makine ile çalışma ekipmanları imalatından, robot uygulamalarına kadar çeşitli uygulamalar için kullanılabilir. PSENcode emniyet kapısı izleme fonksiyonu veya en fazla üç pozisyonun emniyetinin izlenmesini sağlayabilmektedir.
Uygulama örneği, emniyet kapısı izleme için PSENcode:
En dar alanda, en üst düzey manipülasyon koruması için ideal:
Emniyet korumaları izleme
Emniyet kapıları izleme.
Emniyetli ve eksiksiz çözüm;
PSENcode kodlanmış emniyet şalterlerinin genel ürün
özellikleri
• İşletim modu: RFID uydu alıcı-verici teknolojisi (manyetik olmayan eylem ilkesi)
• Teşhis arayüzü: 3 LED’li (etkin aktüatör, besleme gerilimi/hata)
• Tasarım: İnce gövde
• Çıkışlar: 2 emniyet çıkışı
• Girişler: 2 emniyet girişi
• Koruma türü: IP 67/IP 69K
PSENcode ince tasarım emniyet kapısı izleme teknik
özellikleri:
• Kodlama tipi:
Pilz değerlendirme cihazlarıyla birlikte, PSENcode emniyet
şalterleri; EN ISO 13849-1 uyarınca PL e’ye kadar olan uygulamalar için emniyetli ve eksiksiz bir çözüm sunar.
Örneğin, PNOZsigma dağıtılmış modül PDP ile birleştirildiğinde; güvenli emniyet kapısı izleme için emniyetli ve
eksiksiz bir çözüm sunar.
PNOZmulti/PNOZmulti mini emniyet röleleri veya PSS
programlanabilir kontrol sistemleri gibi kontrol sistemleri,
emniyetli ve eksiksiz bir çözüm ile en fazla üç pozisyonun
emniyet izlemesi için uygundur.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
49
Ürün ve Uygulamalar
Aydınlatma Devrelerinde Kontaktör Kullanımı
ABB
www.abb.com.tr
■ Kontaktör seçimi
IEC60947-4-1 standardına göre aydınlatma devreleri
için kontaktör seçerken AC5-a ve AC5-b kullanım
kategorisine göre seçim yapılmalıdır.AC5-a kullanım
kategorisinde yük olarak civa buharlı lambalar, AC5-b de
ise akkor flamanlı lambalar kullanılmaktadır.
Aydınlatma devrelerinde kontaktör kullanımında göz
önünde bulundurulması gereken parametreler şunlardır:
• Aydınlatmanın tipi, kullanılan aydınlatma elemanı
sayısı ve güç değeri
• Bağlantı şekli
• Kapama ve tutma akım değerleri
• Güç faktörü
• Kapasitörlerin devredeki varlığı.
Aydınlatma devreleri
Belli bir devrede, lambaların sayısı ve güç değeri bellidir
ve genellikle normal çalışmada aşırı yük oluşturmazlar.
Sadece kısa devre koruma sağlanmalıdır. gG sigortalar
veya modüler devre kesiciler bu amaçla kullanılır.
Lambaların dış yapısına göre çok spesifik teknik
değerleri vardır.
– Akkor flamanlı lambalar başlangıç sırasında nominal
akımın 15 katından fazla aşırı akımlar çekebilir. Akım
ve gerilim arasında fazla bir faz kayması oluşturmazlar.
– Floresan lambalar balastlarla donatılmıştır. Balastlar
ateşleme işlemini yapar ve sabit duruma ulaşıldığında
akımı nominal değerde sınırlar. Balast bir reaktördür ve
güç faktörünü düşürür.
Paralel
kompanzasyon
Seri
kompanzasyon
dual montajda
Tek faz (faz + nötr) veya üç faz (3 faz + nötr) dağıtımda,
lambalar yıldız olarak bağlanır. 230 V faz-faz nötrsüz üç
faz besleme durumunda verilen tablolardaki müsaade
edilen lamba sayısı 0,58 ile çarpılmalıdır.
Örnek:
Elimizde 120 adet 100 W, 230V akkor flamanlı lamba
olsun (400 V üç faz şebeke nötr topraklı)
Faz başına lamba kullanımını hesaplarsak: 120 : 3 =
40. Akkor flamanlı lambalar tablosunda 100W satırında
AF09 için faz başına kullanılabilecek lamba sayısı 38’dir.
Bu durumda 43 adet kullanılabilecek AF12 kontaktör
seçilmelidir.
Kontaktörlerin seçimi
Aşağıda verilen tablolarda her kontaktör tipi için faz
başına müsaade edilen lamba bağlantı sayısı yer
almaktadır. Kontaktörün etrafındaki hava sıcaklığı 60 °C
olarak düşünülmüştür ve faz-nötr arası gerilim 230 V
olarak değerlendirilmiştir:
50
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Güvenliği seçin, şansa bırakmayın:
Endress+Hauser’den Proses Güvenliği
Kimya, petrokimya ve petrol endüstrilerinde, proses güvenliği risk yönetiminin temelini oluşturur.
Endress+Hauser, proses otomasyonu konusundaki 60 yıllık deneyimi ve bütün güvenlik gereksinimlerini
karşılayan sertifikalı 250 ürün grubu ile risklerinizi en aza indirir. Arayın ve uzmanlığımız ile size nasıl destek
olabileceğimizi keşfedin. www.endress.com/proses-guvenligi
Endress Hauser A.Ş.
Büyükdere Cad. No:103
Şarlı İş Merkezi 8. Kat
Mecidiyeköy - İSTANBUL
Tel: 0212 275 1355
Faks: 0212 266 2775
[email protected]
www.tr.endress.com
Ürün ve Uygulamalar
Proses Güvenliği, Kanıt Testi ve Yedekli Kullanım
Endress+Hauser
www.tr.endress.com
■ Proses güvenliği, yürürlüğe giren yönetmelikler ve
yasalar ile birlikte herkesin gündeminde önemli bir yer
tutmaktadır. Proses güvenliği denince akla ilk adım olarak risk değerlendirmesi gelmelidir. Risk değerlendirmesi
tasarlama aşamasında bir uygulama için ya da hali hazırda
kurulu bir tesis için yapılabilir. Risk değerlendirmesinde
en önemli etken mümkün olduğunca doğru bir değerlendirme yapılmasıdır. Değerlendirme sonucunda ortaya
mevcut risk seviyeleri çıkacaktır. Bu sonuçlar doğrultusunda da riskin azaltılması için gerekli Güvenlik Bütünlük
Seviyeleri (Safety Integrity Level, SIL) belirlenebilir ve uygulama için en uygun cihazlar seçilebilir.
testleri, ortalama hata ihtimalinin daha uzun süre istenilen değerin altında kalmasını sağlar. Böylelikle ıslak test
aralıklarının uzaması sağlanacağı için, harcanacak olan
zaman ve paradan tasarruf sağlamaktadır.
Islak kanıt testi yapmanın mümkün olmadığı ya da hiç
tercih edilmediği durumlar da olabilir. Örneğin; basınçlı olmayan bir tankta cihazın sökülüp bir kova su ile test
edilmesi mümkün olabilir iken, basınçlı bir kap söz konusu
olduğunda, cihazı sökmek, tankı boşaltmak ve hatta temizlemek anlamına gelebileceği için kısmı kanıt testi çok önemli bir avantaj sağlar. Doğru cihaz seçimi ile kanıt testi aralıkları, tank bakımı aralıklarına göre ayarlanabilir (Şekil 1-C).
Doğru cihaz seçimi vazgeçilmez bir unsur olmakla birlikte
proses güvenliği yalnızca doğru cihaz seçimi ile sınırlı kalmamaktadır. Güvenli bir uygulama için, seçilen cihazların
düzgün montajı, bakımı, testleri ve ilgili personelin konu
hakkında alacağı eğitim de önem taşımaktadır. Karşılaşılan en önemli yanlış anlamalardan biri, cihazların bakım
gereksinimi ile kanıt testi gereksiniminin karıştırılmasıdır.
Cihaz tasarımı gereği bakım gerektirmeyen bir özellikte
olsa dahi, cihaz için belirtilen SIL seviyesi, SIL sertifikasında belirtilmiş olması gereken kanıt testi aralıklarına
(Test Interval, Ti) uyulduğu takdirde geçerlidir. Cihaz için
belirtilen SIL değeri, aslında belirtilen test aralıklarında
cihazın sahip olacağı ortalama bir değer olup (PFDort),
belirtilen aralıklar ile kanıt testi yapılmadığı takdirde geçerliliğini yitirir. Bunun sebebi, SIL değeri belirlenmesinde
kullanılan ortalama hata ihtimalinin (PFD) zaman ile doğru
orantılı olarak artan matematiksel bir fonksiyon olmasıdır. Bu nedenle kullanılan cihazın istenilen SIL değerini
koruyabilmesi için düzenli aralıklarla kanıt testi yapılması
gerekmektedir.
Kanıt testi, cihazın fonksiyonlarını yerine getirebildiğinin
bir kanıtı niteliğindedir. Eski mekanik cihazlar ile cihazın
fiziksel olarak test edilmesi gerekmekte idi. Başka bir değişle, cihazdan alarm alacak koşulların oluşturulması gerekmekte idi. Islak test olarak adlandırılan bu test yöntemi
%100 kanıt testi olarak halen geçerliliğini korumaktadır
(Şekil 1-A). Gelişen yeni cihazlar ile uzaktan kısmi kanıt
testi seçeneği de günümüzde mümkündür. Bir cihazın
uzaktan kanıt testine izin verebilmesi, yazılım ve donanım
olarak cihaz fonksiyonlarını test edebilme özelliğine sahip
olmasına bağlıdır ve kısmı kanıt testi kapsamı cihazdan
cihaza değişiklik gösterir ve kısmı kanıt testinin ortalama
hata ihtimalini ne oranda azaltacağını belirler. (Şekil 1-B)
Kısmi kanıt testleri ıslak test gereksinimini tamamen ortadan kaldırmaz. Düzenli aralıklar ile planlanan kısmi kanıt
52
Şekil 1: A) Kanıt testi yapılmadığı durumda artan PFD ve Ti zaman
aralıkları ile yapılan %100 kanıt testi sonucunda PFDort. B) Kısmi
kanıt testleri ile azalan fakat artan bir eğri çizen PFD. C) Kısmi kanıt
testleri ve %100 kanıt testi birlikte kullanıldığında artan Ti test aralığı ve korunan PFDort.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
SIL seviyelerinin sağlanmasında önemli bir diğer
mevzu ise yedekli kullanımdır. Tek başına bir SIL seviyesi sağlayabilen bir cihaz, yedekli kullanıldığında
daha yüksek bir SIL seviyesi sağlayabilir. Tabi ki bu
her cihaz için geçerli olmayabilir. Yedekli kullanımda
sağlanan SIL seviyesi de SIL sertifikasında belirtilmeli ya da gerekli hesaplamalar ile ispatlanabilir
olmalıdır. Yedekli kullanım aynı zamanda gereksiz
alarm alma ihtimalini azaltmak için de uygulanabilir.
Bu sayede gereksiz duruşların önüne geçilerek tesis
kullanılabilirliği arttırılabilir.
Yedekli kullanım için MooN şeklinde bir ifade kullanılmaktadır. Bu ifade şeklinde N kullanılan toplam cihaz sayısını ifade ederken, M ise alarm alınabilmesi
için alarm konumuna geçmesi gereken cihaz sayısını
ifade etmektedir. Örnek üzerinden incelemek istersek; 1oo2, sistemde toplanda iki cihaz kullanıldığını ve iki cihazdan biri alarm konumuna geçtiğinde
alarm alınacağını ifade eder. 2oo2 ise, yine toplamda
iki cihaz kullanıldığını gösterir iken, alarm alınabilmesi için her iki cihazın da alarm konumuna geçmesi gerektiğini ifade eder. Birinci durumda güvenlik
seviyesinde bir artış sağlanırken, ikinci durumda ise
güvenlik seviyesi tek cihaz kullanılan duruma denk
kalmakta fakat hatalı alarm alma ihtimali azaltılmakta ve tesis kullanılabilirliği artmaktadır. Farklı SIL
seviyeleri elde etmek ve kullanılabilirliği arttırmak
için gereksinimlere göre farklı şekillerde çok kanallı
yedekli sistem tasarımları yapılabilir. (Şekil 2)
Şekil 2: Çok kanallı, yedekli sistem yapısı.
Unutulmaması gereken en önemli konu, bir kazanın
önlenmesi için önlem almak, kazanın bedelini ödemekten her zaman daha masrafsız olacaktır.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Ürün ve Uygulamalar
Rockwell Automation İmalatçılara Sınıfının En İyisi
Performansı Sağlamalarında Yardımcı Olmak Üzere Safety
MaturIty Index (Güvenlik Indeksi) Aracını Tanıtıyor
Rockwell
www.rockwellautomation.com
■ Safety Maturity Index aracı imalâtçılara tesis performansını nerede ve nasıl en uygun hale getirecek şekilde
geliştireceklerini kavramalarında yardımcı oluyor
Rockwell Automation, imalâtçılara güvenlik programlarının verimliliğini görebilmeleri ve tesis performansını
en iyi hale getirebilmeleri için kendine kılavuzluk eden
bir değerlendirme sağlayan Safety Maturity Index (SMI)
aracını duyurmuş bulunuyor. Herhangi bir endüstriye,
herhangi bir tesis boyutuna ve dünyadaki herhangi
bir yerleşime uygulanabilir olan SMI aracı imalâtçılara
güvenlik kültürünün, uygunluğun ve kapitalinin neresinde olduklarını ölçmelerinde yardımcı oluyor. Hepsinden
önemlisi, sınıfının-en-iyisi performansı elde etmelerini
sağlıyor.
Başarılı bir iş yerinin üç temel bileşeni – kültür (davranışsal), uyumluluk (süreç ile ilgili) ve kapital (teknik)
– güçlü ve sürdürülebilir bir güvenlik programı geliştirmek için eşit derecede önemli ve birbirine bağımlıdır.
Örneğin, sağlam bir güvenlik kültürü yaratmak ve bunu
sürdürmek fakat güvenlik teknolojilerine ve/veya uyum
sağlamaya yatırım yapmamak bir firmanın işyerinde
54
güvenliği sağlama kabiliyetini düşürmektedir. Benzer
şekilde risk olasılığı, imalâtçılar güvenlik teknolojilerine
yatırım yapıp güvenlik kültürünün önemini tüm kuruluşa yayamadıklarında da devam etmektedir.
Her bir güvenlik sorunu, SMI aracını kullanarak dört
kategoride ölçülebilir – SMI 1: yatırımı en aza indirmek,
SMI 2: uyumluluğu sağlamak, SMI 3: maliyetten kaçınmak ve SMI 4: operasyonel mükemmellik. İmalâtçılar,
bir dizi soruyu cevaplayarak, SMI değerlendirmelerini
tamamlayabilir ve bu dört kategoride nasıl ölçüm yapabileceklerini belirleyebilirler. Bu rapor aynı zamanda ve
eğer gerekiyorsa, gelişim için tavsiyeler de sağlar.
Rockwell Automation ’un güvenlik pazarı müdürü Mark
Eitzman şöyle diyor: “SMI değerlendirmeleri üzerinden
güvenliği en uygun hale getirmenin yararları, gelişmiş
tesis üretkenliği, daha fazla verimlilik ve çalışanların
sağlam morallerinin yanı sıra, daha az yaralanmalar
ve cezalar olarak sonuçlar verebilir. Sınıfının-en-iyisi
güvenlik performansını sağlamak, firmanın tümünde var
olan uygulamaları değerlendirmek ile başlar ve bugün
müşteriler bunu kendileri yapabilmektedirler.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Ürün ve Uygulamalar
Rockwell Otomasyon Gold Fields Altın Maden Alanlarında
Plantpax’li Son Teknoloji Madencilik Çözümüyle Kontrol
Sistemi Riskini Azaltmaktadır
Rockwell
www.rockwellautomation.com
kabaca 2.1 Milyon ons altın muadili üretim yapmaktadır.
Altın Sahaları hem Johannesburg Borsasında (JSE) hem de
New York Borsasında (NYSE) işlem görmektedir ve şirket
küresel olarak yaklaşık 50 000 kişiyi istihdam etmektedir.
■ Saha cihazları, kontrol, görüntüleme, raporlama ve performans izlemesinin kesintisiz entegrasyonu South Deep
Altın Madeni’nin daha da etkin bir şekilde çalışmasını
sağlamaktadır.
Talep
Var olan bütün saha sistemlerinin yeni cevher işleme
sistemiyle entegre edilerek hızın arttırılması, daha fazla
data sahibi olarak doğru kararlar verilmesi, uzun dönemli sürdürülebilirlik amaçlarının karşılanması için madene
destek olunması ve plansız duruş sürelerinin azaltılması.
Çözümler
Aşağıdaki ürünleri içeren bir Rockwell Otomasyon
çözümü kuruldu:
PlantPAx ile madencilik çözümü
• Logix Kontrolörler
• Operatör İş İstasyonu (OWS)
• Mühendislik İş İstasyonu EWS
• Microsoft SQL Sunucu
• I/O olarak veri tabanı (SQX)
Sonuçlar
• Önceden tanımlanmış KPI’lara göre kapsamlı tesis
görüntüleme ve raporlama
• Merkezi süreç kontrolü
• Daha fazla bilgi sahibi olunarak doğru iş kararları alınması
• Gelişmiş kabiliyet
• Geriye doğru minimum uyumsuzluk riski
• Kontrol sisteminin hızlı teslim edilmesi
Arka Plan
Gold Fields Limited Güney Afrika, Gana, Peru ve
Avustralya’da 12 altın madeni işletmektedir ve aylık olarak
56
Gold Fields’in Güney Afrika’daki tek çalışan madeni olan
South Deep Altın Madeni, Johannesburg’un 45 kilometre
güney batısında bulunur ve iki şaft sistemi ve bir merkezi
metalürjik tesisten oluşur.
Rockwell Otomasyonu içeren bu proje Gold Fields’in
uzun dönemli bir vizyonunu yansıtmaktadır. Bu vizyon
‘Sürdürülebilir altın madenciliğinde global lider olmak ve
Güney Afrika’da önemli bir büyüme projesi yaratmak olarak
özetlenebilir.’
Talep
South Deep Madeni’ndeki metalürjik tesis 2011/2012
yıllarında güncellenerek kapasitesi arttırıldı.
Reaktif, enerji ve su kullanımını tesiste daha iyi yönetmek
ve maden atıklarının kalitesini geliştirmek için var olan
bütün saha sistemlerini yeni cevher işleme sistemleriyle
entegre etmek üzere South Deep Madeni tam bir kontrol
ve raporlama sistemi yükseltmesine ihtiyaç duyuyordu. Bu
yönetim seviyesinde daha fazla bilgi sahibi olunarak daha
hızlı ve daha doğru iş kararları alınmasına ve madenin uzun
süreli sürdürülebilirlik amaçlarının karşılanmasına yardımcı
olacaktı.
Gold Fields ayrıca bütün saha cihazlarını, tesis kontrolünü,
görüntülemeyi, raporlama ve genel performans takibini
ileride genişletilebilecek tek ve basit bir sisteme kesintisiz
olarak entegre edebilecek bir kontrol sistemiyle plansız
duruş sürelerinin azaltılmasını istiyordu.
Metalürji tesisi orijinal olarak süreç izleme ve kontrolü için
Rockwell Otomasyon RSView®32 HMI ve L62 kontrolörler
kullanıyordu. Bu daha fazla optimizasyon gerektirdi: bütün
I/O, interloklar, sıralı çalışmalar ve diğer süreç rutinlerinin
yeni kontrol sisteminde yeniden değerlendirilerek gereksiz
karmaşıklıkların ortadan kaldırılması gerekti.
Çözüm
2001’den beri Rockwell Otomasyon teknolojisi kullanan
metalürjik tesisle Gold Fields kontrol sistem yükseltmelerini
gerçekleştirmek için direk olarak Rockwell Otomasyon’la
iletişime geçti. Rockwell Otomasyon South Deep Altın
Madeni’nde bir EPCM yüklenici üzerinden yeni proses
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Ürün ve Uygulamalar
sistemine katıldı. Bu iki projenin tek bir, tamamen entegre
kontrol, izleme ve raporlama sistemi oluşturması gerekiyordu.
lama sürecinde yalnızca minimum, maksimum ve ortalama
değerleri rapor eder. Bu saha cihazından gelen her sinyali
kaydeden sistemlere göre veri tabanına girilen veri miktarını
en aza indirir.
PlantPAx kullanan madencilik çözümü
PlantPAx™ kullanan madencilik çözümü son derece standardize, ömür döngüsü yönetimli ve kolay hizmete alınan
bir çözüm yaratan yılların madencilik uzmanlığını baz
almaktadır. Bu çözüm kontrol sistem risklerini azaltmakta,
tanı ve raporlamayı geliştirmekte ve sistem genelindeki
karmaşıklıkları azaltmaktadır.
Geleneksel DCS (dağıtılmış kontrol sistemleri) çözüme göre
daha uygun maliyetli ve terzi usulü bir çözüm olan PlantPAx
ilave esneklik, yönetilen madenciliğe özel standartlar ve
daha kısa devreye alma süresi ve maliyeti sağlamaktadır. Bu
kontrol sistemi ayrıca standardizasyon ve tek veri tabanları
anlamında DCS-bazlı bir sistemle aynı yüksek fonksiyonel
standartlarının sağlanmasına yardımcı olmaktadır.
Sistem genelinde uygulama
Çözüm bir ağ arızası durumunda kesintisiz veri kaydı
sağlamak için 1.000 zaman damgalı veri girişine kadar
(tesis geçmişi, olay ve alarmlar) arabelleğe almak üzere
konfigüre edilmiştir.
Tesis süreçlerinin kapsamlı bir şekilde görüntülenmesi
için PlantPAx görüntüleme yazılımı, Server/Client mimarisi
bazında, sisteme bütünleşik hale getirilmiştir..
Bütün tesis geçmiş, olay ve alarmlarını kaydetmek üzere
bütünleşik raporlama hizmetleri bulunan Microsoft SQL
kurulmuş ve konfigüre edilmiştir. Madencilik çözümünün
lisanslı yazılımı olan SQX de kurularak SQL’nin direk olarak
kontrolörler tarafından kullanılmasına izin verilmiştir.
Rockwell Otomasyon mühendisleri ayrıca sürücü ve araçlar
gibi üçüncü parti saha cihazlarını desteklemek için özgün
arayüzler oluşturmuştur.
Sonuçlar
Gold Fields PlantPAx kullanan madencilik çözümüyle
tesis kontrolü, görüntüleme ve raporlama imkânlarını
geliştirmiştir. Standardizasyon ve kapsamlı yönetilen veri
kaydı madencilik çözümünün kullanıcılarına tek, son derece
doğru bir gerçek zamanlı tesis bilgisi sağlamaktadır.
Geçmiş, olay ve alarmları kaydetmek üzere konfigüre
edilen SQL ile kullanıcılar trendleri takip edebilir, özel son
kullanıcılara bireysel girişleri izleyebilir ve akış oranları,
sıcaklıklar ve çeşitli diğer girişler gibi tesisteki analog ve
dijital girişleri takip edebilir. Bütün veri PlantPAx kontrolörler tarafından zamansal olarak damgalanır ve veri bütünlüğü
sağlanırken diğer taraftan girişlerin bir ağ arızası düzeltildikten sonra SQL’ye doğru bir şekilde girilmesi sağlanır.
Ayrıca SQX yazılımı eklenerek, SQL veri tabanı I/O olarak
kontrolörlere eklenebilir.
PlantPAx yazılımı cihazlardan gelen sinyalleri işler ve rapor-
Zaman damgalı ve kaydedilmiş alarmların kullanıcı
tarafından görülmesi operatörlerin önemli uyarıları gözden kaçırma riskini ortadan kaldırırken diğer taraftan
izlenebilirliği geliştirmektedir. Bu genel tesis güvenliğini,
özellikle siyenit alarmlarının ve diğer güvenlik uyarılarının
kritik göstergeler olduğu South Deep Altın Madenindeki
genel tesis güvenliğini geliştirmektedir.
İleri Düzey Raporlama
SQL’de performans göstergelerinin (KPI) izlenmesi için
yönetime kapsamlı operasyon ve üretim raporları oluşturan
bir dizi raporlama hizmeti bulunmaktadır.
Raporlar her 12 saatlik vardiya sırasında işlenen cevher
miktarı hakkında bilgi vermektedir. Diğer şekiller saatlik akım oranlarını toplayan bir akımölçer tarafından
oluşturulan bir su tüketim raporu ve kullanılan MW/saat
üzerine bilgi sağlayan MV şalt panosunu içermektedir.
KPI’lar ayrıca tesis durumunu renkler halinde gösteren web
tabanlı bir sayfadan da izlenebilir.
Karmaşıklık seviyesindeki azalma Gold Fields’in daha az
beceriye sahip operatörlere ihtiyaç duymasını sağlayarak
sektördeki beceri eksikliği problemiyle başa çıkmasını
sağlamaktadır.
“Bilginin merkezileştirilmesi, raporlama fonksiyonunun
ve yönetimin bütün madende geliştirilmesi bu projenin
arkasındaki ana itici güçlerdir. Bu seviyedeki tesis kontrolü
reaktif tüketimlerimizi ve enerji, su ve beceri dahil kaynak
yönetimimizi geliştirmemize ve sürdürülebilir madencilikte bir lider olmamıza yardımcı olacaktır. Gold Fields’in
ana amaçlarından birisi sürdürülebilirliği geliştirmek için
teknoloji ve yeniliği kullanmaktır.”
Gelecek
Rockwell Otomasyon şu anda madencilik çözümünün
entegrasyonu için South Deep Altın Madeni için bir yeraltı
cevher yönetim sistemi tasarlamaktadır.
Operatörden teknisyene ve yönetim seviyelerine raporlamayı
daha da geliştirmek için, Gold Fields kalan saha cihazları
serisini madencilik çözümüyle değiştirmeyi planlamaktadır.
Merkezi kontrol ve görselleştirme sistemine dahil edilecek
sistemler çeşitli diğer işleme sistemleriyle birlikte şaft konveyörleri, bir soğutucu tesisi, büyük hava soğutucularıdır.
Listen. Think. Solve., Allen-Bradley, CompactLogix, MCS,
PanelView, PowerFlex ve RSView Rockwell Automation,
Inc.’in ticari markalarıdır. Rockwell Otomasyona ait olmayan ticari markalar ilgili şirketlerin malıdır.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
57
Söyleşi / Halil Başaran - Pilz
“Her Makine Çalıştırıldığında,
İhmal Edilebilir Seviyelerde Dahi Olsa
Risk Taşımaktadır.”
Bu sayımızda makina
emniyeti konusunda bir
dünya devi olan Pilz’in
Türkiye MühendislikDanışmanlık Hizmetler
Sorumlusu Sn. Halil
Başaran ile bir söyleşi
gerçekleştirdik. Makina
emniyeti, işçi güvenliği,
yasal ve pratik uygulamalar
üzerine tecrübelerini aktaran
Sn. Başaran’ın değindiği
noktaların oldukça faydalı
noktalar olduğu kanısındayız.
E&O: Öncelikle kendinizden ve Pilz’deki konumunuzdan bahsedebilir misiniz?
Halil Başaran: 2010 senesinden bu yana endüstriyel otomasyon alanında hizmet veren firmalar için
mühendislik alanında kıymetli görevler aldım. Uludağ Üniversitesi Elektronik Mühendisliği bölümü
mezunuyum ve aynı zamanda C sınıfı İş Güvenliği
Uzmanı’yım. Pilz’deki ikinci senem ve MühendislikDanışmanlık Hizmetler Sorumlusu olarak görevimi
icra etmekteyim. Görevimin kapsamını; İnsan, Makine
ve Proses Emniyeti Sağlama ve Geliştirme çalışmaları
kapsamında Mühendislik projeleri (Risk Değerlendirmesi, Emniyet Tasarımları, Sistem Entegrasyonu ve
Emniyet Doğrulaması) üretmek, uygulamak ve raporlamak şeklinde özetleyebileceğimi düşünüyorum
E&O: Pilz’i okuyucularımıza kısaca anlatabilir
misiniz?
Halil Başaran: Pilz 1948 yılında Stuttgart’ta kurulan, emniyetli otomasyon ürünleri üreten, 65 yıla
60
uzanan geçmişiyle aile şirketi geleneklerine sahip
Alman menşei bir firmadır. Dünya üzerinde 5 kıtada
31 ülkede hizmet vermekte olan Pilz, 1800 üzerinde çalışanı olan ve bunlardan 300’ü aşkınını (%20)
Ar-Ge departmanında görevlendiren bir Teknoloji
Üreticisi’dir. Türkiye’deki faaliyetlerine 1997 yılında
temsilcilik ile başlayanPilz, 2002 yılında Bursa’da
ve 2005 yılında İstanbul’da açmış olduğu ofisleriyle Türk sanayiine hizmet vermektedir. Pilz Türkiye
olarak sorumluluk sahamız tüm Türkiye ve Ortadoğu
olarak belirlenmiştir. Türkiye’de hizmetine başladığı
günden bu yana kendisini ve kadrosunu sürekli genişleten Pilz Türkiye, müşterilerinin makine emniyeti
alanında tüm ihtiyaçlarına çözüm üreten bir firmadır.
Danışmanlık ve Mühendislik departmanlarımızla Risk
Değerlendirmesi, Emniyet Konsepti, Emniyet Tasarımı, Sistem Entegrasyonu, Emniyet Doğrulaması, CE
onayı, Tesis Değerlendirmesi ve Kilitleme Etiketleme
Sistem Tasarımı konularında müşterilerimize hizmet
vermekteyiz. Aynı zamanda Eğitim departmanıyla da
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Söyleşi / Halil Başaran - Pilz
Makine Emniyet Seminerleri, Ürün Kursları ve CMSE
(CertifiedMachinerySafetyExpert) Sertifikalı Makine
Emniyet Uzmanı Eğitimleri düzenlenmektedir.
E&O: Pilz Türkiye’de ne şekilde yer almakta? Uluslararası ölçekte düşünüldüğünde Türkiye pazarı
üzerine neler söyleyebilirsiniz?
Halil Başaran : Türkiye’de sanayiye yapılan yatırımlar her geçen gün artmaktadır. Bu artışta devlet
desteklerinin ve ülkemize yatırım yapan yabancı iştirakçilerin katkısı azımsanır değildir. Pilz, büyüyen
ve sürekli gelişen bu pazarda emniyetli üretime olan
bakış açısından ödün vermeden, üzerine aldığı “Emniyet Elçisi” sorumluluğunu gururla taşımaya devam
etmektedir.
2012 yılında yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve
Güvenliği yasası ile yalnızca üretimin değil, üretimin
emniyet ile birlikte ele alınmasının gerekliliği ortaya
konulmuştur. Mevcut yasanın günümüz dünya koşullarına daha uygun, kantitatif çalışmaları destekleyen
ve reaktif değil proaktif çözümlerin daha akılcı olduğunu savunan bir çalışma olduğunu kabul ediyoruz.
En basit örnek olarak, ilgili yasa ile 2014 itibariyle
fabrikalar bünyelerinde bulunan tüm makinelere Risk
Değerlendirmesi yapmak / yaptırmak zorunluluğu
getirilmiştir. Bunun anlamı şudur; çalışanlarımızın,
mühendislerimizin, sorumlu yöneticilerimizin, kısacası fabrika bünyesindeki tüm personelin üretimde
kullandığı makineler gözden geçirilmiş ve iş sağlığı
güvenliği açısından yapılması gerekenler ortaya konmuş olacaktır. Bu sayede emekçiye verilen değerin
hakettiği mertebelere ulaşmasının sağlanacağı kanaatindeyiz.
E&O: Hangi sektörlerle çalışmaktasınız?
Halil Başaran : Pilz Türkiye olarak geniş bir müşteri
portföyüne sahip olduğumuzu söyleyebilirim. Çalışma ortaklarımızı makine imalatçıları ve son kullanıcılar olarak sınıflandırabiliriz. Makine imalatçılarımız
pres makineleri (mekanik, hidrolik, abkant), ısıl işlem
fırınları, paketleme makineleri, vs. gibi daha birçok
farklı alanda üretim yapmaktadırlar. Son kullanıcımız
sektörel olarak otomotiv ve yedek parça, çelik ve alüminyum, ambalajlı tüketici ürünleri, yiyecek ve içecek, kauçuk (otomobil lastiği, hortum), eczacılık, kağıt ve mendil, yapı ürünleri, nakliye ve lojistik, enerji,
mobilya gibi alanlarda hizmet vermektedirler.
E&O: İşçi ve iş güvenliği açısından sadece çalışan
tarafında değil makina tarafında da önlem alınmalı. Makina emniyeti deyince okuyucularımız neyi
anlamalı?
Halil Başaran : Genel Müdürümüz Sn. Yavuz Çopur’un
bu konuda esprili bir açıklaması var; “En emniyetli
makine, çalışmayandır.” şeklinde ki, hakikaten bu
doğrudur. Her makine çalıştırıldığında, ihmal edilebilir seviyelerde dahi olsa risk taşımaktadır. Bu risklerin ortaya çıkmaması için çalışanlarınıza en uygun
kişisel koruyucu donanımları sağlasanız, en doğru
eğitimleri verseniz, fabrikanızın her yerinde uyarı mesajlarıyla mevcut riskleriniz hakkında farkındalık yaratmaya çalışsanız dahi, maalesef o yaşanma ihtimali
düşük olan riskiniz bir gün vuku bulacaktır. Çünkü
bahsettiğimiz çözümler aslında makinenizde gerekli
Pilz’in Makine Emniyeti adına global anlamda geliştirdiği ve “5 Adımda Emniyet” olarak
etiketlendirdiği hizmeti bulunmaktadır.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
61
Söyleşi / Halil Başaran - Pilz
Üretim kaygısının insanla kıyaslanmayacağı ve her yere yapıştırdığımız
“Önce İş Güvenliği” pankartlarının
gerçekten önceliğin İş Güvenliği olması hasebiyle oralara konulacağına
inanıyorum, ümit ediyorum.
tüm önlemleri aldıktan sonra çalışanlarınıza vermeniz
gereken bilgiler, paylaşmanız gereken tecrübelerdir.
Bizlerin yapması gereken ilk şey, makinelerin sahip
olduğu mevcut riskleri tespit edip; bu risklerden çalışanlarımızı kitlesel olarak nasıl uzak kalmasını sağlayabiliriz, bunun hesabını yapmaktır. 6331 sayılı İş
Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 5. maddesinin ‘c’ bendinde bu durumu “Toplu korunma tedbirlerine, kişisel
korunma tedbirlerine göre öncelik vermek” şeklinde
açıklamaktadır.
2006/42/AT Makine Emniyeti Yönetmeliği’nin 1.1.2.a
maddesinde makinenin yalnızca üretimde kullanılmadığına dikkat çekilerek; “Makinalar işlevlerine uygun
olacak şekilde ve sadece öngörülen şartlar altında
değil, makul bir şekilde öngörülebilir yanlış kullanımları da dikkate alınarak, işletmeye alındıklarında
kişileri riske atmadan çalıştırılabilecek, ayarlanabilecek ve bakımı yapılabilecek şekilde tasarımlanmalı ve
imal edilmelidir.” şeklindeki maddesi de makinenin
aslında birçok çalışma tipi gözetilerek incelenmesi
gerektiğini anlatmaktadır. Pilz Türkiye olarak bizler,
çalışmalarımızı ilgili yönetmelik ve standartlar ışığında yürüttüğümüz için müşterilerimiz tarafından takdir
görüyor ve destekleniyoruz.
E&O: Pilz olarak, makina emniyetine dair ne gibi
hizmetler sunmaktasınız? Süreç nasıl işlemektedir?
Halil Başaran: Pilz’in Makine Emniyeti adına global
anlamda geliştirdiği ve “5 Adımda Emniyet” olarak
etiketlendirdiği hizmeti bulunmaktadır. Bunların ilki
62
ve en önemlisi Risk Değerlendirmesi’dir. Risk Değerlendirmesi uzmanlık gerektiren ve kapsamı geniş bir
çalışmadır. Makinenin çalışma, bakım, temizlik, vs.
gibi birçok haliyle risk teşkil edebilecek noktaları yapılan saha çalışmasıyla tespit edilir ve makine teknik
çizimleri (yerleşim planı, elektrik-pnömatik-hidrolik
çizimler) incelenip, ölçüm sonuçları (aydınlatma, gürültü, topraklama, vs.) kontrol edilir ve gerekli hesaplamalar yapılarak raporlama yapılır. Rapor sonucuna
göre Emniyet Konsepti olarak isimlendirilen ve içinde incelenen makineye standartlar ışığında üretilmiş
emniyet çözümlerini barındıran rapor oluşturulur.
Geliştirilen konsept raporu üzerine Emniyet Tasarım
ve Saha Entegrasyonu gerçekleştirilir. Yapılan tüm bu
çalışmaların ardından Emniyet Doğrulaması yapılarak
eksik herhangi bir nokta kalmadığı ortaya konulur.
Bunlara ek olarak LOTO (LockoutTagout), CE Sertifikasyon ve Tesis Değerlendirmesi alanlarında da hizmet vermekteyiz.
LOTO ile fabrika bünyesindeki tüm makineler bakım
ve temizlik sırasında emniyetli bir şekilde nasıl durdurulması ve kilitlenmesi gerektiği açıklanır. Çalışma
sonunda müşterimizin ilgili tüm personeline verilen
eğitimlerle LOTO’nun daha iyi anlaşılması ve uygulanması sağlanır. Tesis Değerlendirmesi ise fabrika
bünyesindeki tüm makine ve hatların incelenmesiyle
başlayan, sonucu itibariyle de hangi makine için daha
hızlı çözümler üretilmesinin kararını vermekte yardımcı olan hizmetimizdir. Düşünelim ki; farklı lokasyonlarda bulunan yüzlerce makineniz bulunmakta ve
siz fabrikanızı emniyetli hale getirmeyi planlıyorsunuz. Böyle bir durumda sunulması gerekli en mantıklı
çözüm önerisi Tesis Değerlendirmesi olmalıdır. Aksi
halde sizler rastgele seçtiğiniz bir hat üzerinde çalışırken, geride bıraktığınız makineler çevresine riskler
saçarak üretimine devam edeceklerdir.
E&O: Çalışanların güvenliğinin büyük riskler taşıdığı sektörlerden maden ve metalürji sektörlerine
yönelik de çözümleriniz mevcut mu?
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Söyleşi / Halil Başaran - Pilz
Halil Başaran: Pilz dünya çapında makine emniyeti konusunda pek çok farklı sektörde çalışmalarını
sürdürmektedir. 2006/42/AT Makine Direktifi kapsamında değerlendirilebilecek tüm makineler Pilz’in
çalışma alanı içerisindedir. Ancak maden ve metalürji
alanında bu sektöre özel herhangi bir çalışmamız bulunmamaktadır. Makine ve işçinin olduğu her alanda Pilz’in emniyet çözümlerinin uygulanması elbette
mümkündür.
E&O: Müşterilerinize paket ürünler mi sunmaktasınız? Sahayı analiz ettikten sonra özel çözümler
sunabilme imkânına sahip misiniz?
Halil Başaran: Önemli olan ve de ilk yapılması gereken çalışma, ziyaret edilen sahanın ihtiyaçlarının
belirlenmesidir. Bunun standartlar ve yönetmelikler
eşliğinde doğru bir şekilde yapılması büyük önem
teşkil etmektedir. Pilz olarak bizler, ziyaretlerimizde
hem saha keşif çalışmalarımızı tamamlar, hem de
müşterilerimizin taleplerini alırız. Belirlenen koşullara en uygun emniyet çözümleri, Türkiye’deki yönetmeliklere ve uluslararası standartlarla aynı eksende
olmalıdır ki; vadettiğimiz de tam olarak budur. “5
Adımda Emniyet” olarak adlandırdığımız hizmetler
zinciri tamamlandığında üzerinde çalışılan makine,
uluslararası platforma sunulabilir hale gelmiş ve makine emniyeti konusunda tasarlanan ciddi yeniliklerle
risklerin büyük bir kısmı ihmal edilebilir seviyelere
indirgenmiş olacaktır.
E&O: Endüstri 4.0 sürecinde üretim tesislerinde
daha çeşitli ve daha çok sayıda makine görmeye
başlayacağız. Bu durum makina emniyetine dair
yeni ihtiyaçlar ortaya çıkaracaktır, Ar-Ge yatırımlarını değerlendirebilir misiniz?
Halil Başaran: Pilz, sektörde öncü teknoloji üreten
bir firma olarak kendisini konumlandırdığı için (az
önce bahsettiğim gibi, Ar-Ge departmanına yapılan
yatırımlardan bunu anlayabiliriz) Endüstri 4.0 teknolojisinde de üretmeye başladığı çözümlerle aktif
rol almaktadır. Endüstri4.0 ile insanlar, bilişim sistemleri, otomasyon bileşenleri ve makineler yüksek
teknoloji ağ yapıları içinde bulunmaktadır.
IT sistemleri, otomasyon komponentleri ve makineler bu birleşme ile esnek ve hızlı değişen gereksinimlerine uyacak şekilde adapte edilebileceklerdir.
Pilz merkez binasındaki Stuttgart yapılanmasına ek-
lenen SmartFactory KL araştırma binası ile Endüstri
4.0 teknolojisine en uygun ürünler gerçekçi bir yaklaşımla test edilmektedir. Bu kapsamda, otomasyon
sistemlerinin emniyet ve standart fonksiyonlarının
tek bir yapı üzerinden PSS4000 ve gerçek zamanlı
Ethernet SafetyNET p için geliştirdiğimiz çalışmalar
titizlikle devam etmektedir. Aynı zamanda, Nisan
ayında düzenlenen Hannover Messe 2015 fuarında
Pilz, Endüstri 4.0 alanındaki yeniliklerinden bahsetmiş ve müşterilerinden tam not almıştır.
E&O: Okuyucularımıza işçi ve iş güvenliğine dair
önermek istedikleriniz var mı?
Halil Başaran: Türkiye’de bu konuda her ne kadar
gecikmiş olunsa da ciddi bir algı oluşmaya başlamıştır. Gerek çıkartılan veya güncellenen yasalar,
gerekse yaşanılan büyük/küçük iş kazalarının ardından toplumsal olarak verdiğimiz tepkiler bu algının
olgunlaşmasına katkı sağlamıştır. Yaptığım fabrika ziyaretlerinde müşterilerimize verdiğim ve bana
göre en kıymetli tavsiye, makinelerinin risklerini
en kısa sürede tespit etmeleri ya da ettirmeleridir.
Nitekim, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa’sı
madde 4.c’de İşveren ile Çalışanların Görev, Yetki ve
Yükümlülükler başlığı altında “Risk değerlendirmesi
yapar veya yaptırır.” ibaresi bulunmaktadır.
Risklerin tespiti farkındalığı arttırdığından, mevcut durum bilinmekte ve risklerin seviyesine göre
en ciddi riskin bir an önce bertaraf edilemez ise iş
kazası meydana getirebileceği öngörülebilmektedir.
Böyle bir farkındalık ile erişilen kazanım bana göre
paha biçilemezdir.
E&O: Eklemek istedikleriniz var mı?
Halil Başaran: Gayet keyifli bir sohbetti, teşekkür
ederim. Mutlu ve huzurlu bir yaşam için, hayatını
bizler gibi endüstriyel ortamlarda kazanan herkesin,
çevresinde bulunan makinelere karşı daha dikkatli
olmasını diliyorum. Türkiye artık daha duyarlı ve
daha bilinçli. Bu konuda ben Türk insanına güveniyorum. Üretim kaygısının insanla kıyaslanmayacağı
ve her yere yapıştırdığımız “Önce İş Güvenliği” pankartlarının gerçekten önceliğin İş Güvenliği olması
hasebiyle oralara konulacağına inanıyorum, ümit
ediyorum.
E&O: Zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz…
ENDÜSTRİ OTOMASYON
63
64
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOSYA / Madencilik
MADENCİLİK SEKTÖRÜNÜN SORUNLARI VAR!
Madencilik Sektörü ile ilgili en sıcak
haberlerden biri, Nisan 2015 tarihli. Maden Mühendisleri Odası’nın
sitesinde yer alan “Türkiye 24.
Uluslararası Madencilik Kongresi
Sona Erdi” başlıklı habere göre,
TMMOB Maden Mühendisleri Odası
tarafından Antalya`da düzenlenen ve
14 Nisan 2015 tarihinde başlayan
Türkiye 24. Uluslararası Madencilik
Kongresi 17 Nisan 2015 tarihinde
sona ermiş.
43 ülkeden 1000`i aşkın yerli ve
yabancı delegenin katıldığı kongrede toplam 328 bildiri sunulmuş.
Ayrıca kongre süresince 69 firmanın
katıldığı ve sektörde yaşanan teknolojik gelişmelerin yer aldığı sergi de
düzenlenmiş.
Haberde TMMOB Maden Mühendisleri
Odası Başkanı Ayhan Yüksel’in açılış
konuşmasına da yer verilmiş. Şöyle
diyor Ayhan Yüksel:
66
“Yüzlerce ve binlerce km. uzaklıktan
gelerek bizlere destek veren, yaptıkları
bilimsel çalışmalar ile dünya ve ülkemiz madenciliğine ışık tutacak olan
saygıdeğer Konuklar, değerli bilim
insanları,
sevgili meslektaşlarım
ve basınımızın güzide temsilcileri; Uzak Asya’dan gelip Akdeniz`e
doğru bir kısrak başı gibi uzanan,
Mezopotamya!dan Trakya`ya kültürlerin ve uygarlıkların beşiği ülkemize, buram buram tarih kokan her
santimetre karesinde doğal güzellikleri barındıran turizmin başkenti
Antalya`ya hoş geldiniz…
Özal ile başlayan neo liberal politikaların
sorunları Derviş uygulamaları ile
çözülmüş ve AKP uygulamaları ile de
tamamlanmıştır. Uygulanan neo liberal politikalar sonucu özelleştirmeler
tamamlanmış, taşeronlaşma ile emek
‘mesleğimiz de dâhil olmak üzere’
değersizleştirilmiş,
esnekleşme
ENDÜSTRİ OTOMASYON
ve kuralsızlaşma düzenlemeleri ile
devam eden süreç denetimsizleştirme
ile zirveye ulaşmıştır.
Bu uygulamalardan toplumun tüm
katmanları ve sektörleri ile birlikte
madencilik sektörü de etkilenmiş
daralmaya ve durgunlaşmaya başlayan
sektörümüz 2012 Haziran Genelgesi
ile adeta gerileme dönemine girmiştir.
Büyümenin yüzde 3’lerin altına indiği
2014 yılı sektörümüz açısından
küçülme ile sonuçlanmakla kalmamış
olup mesleğimiz, meslektaşlarımız ve
birlikte ürettiğimiz maden emekçileri
için acılarla dolu bir yıl olmuştur.
• 13 Mayıs 2014 tarihinde Soma`da
ruhsatı kamuya ait olan ve taşeron
aracılığı ile işletilen bir yer altı kömür
ocağında oluşan yangın sonucu meydana gelen faciada 5’i maden mühendisi meslektaşımız olmak üzere
toplam 301 maden emekçisi,
DOSYA / Madencilik
• 28 Ekim 2014 tarihinde Ermenek’te
özel sektör tarafından rödövans
marifetiyle işletilen bir kömür
ocağında su baskını şeklinde meydana gelen facia sonucu 18 maden
emekçisi yaşamını kaybetmiştir.
Her iki faciada da TMMOB Maden
Mühendisleri Odası olarak olaya
müdahil olunmuş demokratik mesleki
bir kitle örgütü olmanın vermiş olduğu
sorumluluk ile gerçeklerin üzerinin
örtülmesi engellenmiş ve örgütümüz tarafından yapılan çalışmalar,
hazırlanan raporlar ile kamuoyu
aydınlatılmıştır. Ancak bu çalışmaların
ön rapor aşamasından çıkarılarak
tamamlanması için başta savcılık
olmak üzere yetkili ve sorumlu kurum
ve kuruluşlardan istenen gerekli izinler ile 26 başlık altında toplanmış olan
bilgi ve belge Odamıza verilmeyerek
çalışmalarımızın geliştirilmesi adeta
engellenmiştir.
TMMOB Maden Mühendisleri Odası
tarafından hazırlanan raporda da
belirtildiği ve toplumun tüm kesimlerinden de kabul gördüğü üzere
kazanın asli ve sistemsel nedenleri neo liberal politikaların sonucu olan taşeronlaştırma, üretim
zorlaması, mevzuattan kaynaklanan esnekleşme ve kuralsızlaşma ile
denetimsizleştirmedir.
Yani o ocaklara taşeronu, rödevansçıyı
sokanlardır. Yani mevzuat ile esnek ve
kuralsız çalışma ilişkilerini düzenleyen
mevzuatı yaparak üretim zorlamasını
sağlayanlardır. Maden mühendisliği
bilim ve tekniğini hiçe sayarak ülkemizde 18. yüzyıl madenciliğinin
yapılmasına izin verenlerdir.
Ancak kazadan sonra da ilgili savcı
tarafından yapılan açıklamadan
da hatırlanacağı üzere olayın
sorumluluğu öncelikli olarak faciada
yaşamını kaybeden meslektaşlarımıza
yüklenmek istenmiş olup toplumda
oluşan infial sonrasında da sorumluluk ölen yerine ölemeyen maden
mühendislerine yüklenmek istenmektedir.
Kazanın
hemen
akabinde
21-23 Mayıs 2014 tarihlerinde Zonguldak`ta düzenlenen
Uluslararası Kömür Kongresi’nde
de belirttiğimiz üzere ölen ya da
ölemeyen maden mühendislerinin
haklarını korumak onlara sahip
çıkmak namus borcumuzdur, vefa
borcumuzdur dedik ve söz verdik.
Saygıdeğer konuklar;
Dün 13 Nisan 2014 Soma Davasının
ilk günüydü ve TMMOB Maden
Mühendisleri Odası Genel Merkezi
ve Şubeleri ile birlikte sözümüzü
tutmak üzere Akhisar Adliyesi’nde
idik. Üst Birliğimizle birlikte gerçek sorumluların açığa çıkarılması
için elimizden geleni yapacağımızı,
ölen ve arkadaşlarını öldürmekle
suçlanan üyelerimizin haklarını
koruyacağımızı, davanın takipçisi
olacağımızı kamuoyu ile bir kez
daha paylaştık.
Bu davanın sonu nereye varırsa
varsın, TMMOB Maden Mühendisleri
olarak
gereğini
yapmaktan
çekinmeyeceğiz. Odamızın geçmişi
sözümüzün teminatıdır.
Ülkemiz madenciliğinin mühendislik bilim ve tekniğinin ışığında
gelişmesi için ‘Soma Milad’ olmalı
diyerek ve bunun içinde ayrıntıları
Odamızın
ürettiği
raporlarda
belirtildiği üzere ‘üniversiteler, sendikalar, meslek odaları, sektör
temsilcileri ve ilgili bakanlıklar bir
araya gelerek başta kurumsal alt
yapı sorunlarından başlayarak gerekli çalışmalar yapılmalı ve tüm
tarafların eşit temsil edildiği Ulusal
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kurumu
kurulmalıdır’ önerisinde bulunduk.
Odamızın bu önerisine karşın ne
yapıldı?
TBMM`de ve Başbakanlık`ta iki adet
Araştırma Komisyonu kuruldu. TBMM
Komisyonu raporunu tamamladı ve
kamuoyu ile paylaştı. Başbakanlık
komisyonu ise çalışmalarına hala
devam etmektedir. Odamız her iki
komisyona da gerekli bilgilendirmelerde bulunmuştur. Ancak Maden
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Kanunu ve İş Güvenliği Yasası
değişiklikleri yapıldığı sırada ne
odamızın nede TBMM ve Başbakanlık
komisyonlarının çalışmalarına kulak
verilmemiştir.
6331 sayılı kanununda yapılması gerekli değişiklikler bir torbanın içerisine atıldı ve sadece 8 adet madde
de değişiklik yapıldı. Ancak sonuç
koca bir hiç. Buna karşın Maden
İşletmelerinde İş Sağlığı ve Güvenliği
Yönetmeliğinde yapılan değişiklikler
incelendiğinde ise karşımıza devletin bir itirafı çıktı. Soma bilirkişi
heyeti tarafından hazırlanan raporda
belirtildiği üzere maden mühendisliği
biliminin gerektirdiği fakat mevzuatta
olmayan hükümler yapılan değişikler
ile yürürlüğe girdi. Bu düzenlemeler
devletin adeta bir itirafıdır.
Soma faciası üzerine gelen Maden
Kanunu değişikliğinde de iş güvenliği
mevzuatından farklı bir husus bulunmamakta olup aynı mantıkla bilirkişi
raporlarındaki kusurları adeta kabullenircesine MİGEM`in iş güvenliği
alanındaki sorumluluğu ve denetimi
kaldırılmıştır.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı;
Maden Kanunu ile getirilen yenilikler içinde Teknik Nezaretçiliğin
kaldırılarak her maden işletmesine
en az bir Daimi Nezaretçi atanacağını
kamuoyu ile paylaşmıştır. Bununla
birlikte TBMM Enerji, Sanayi, Ticaret,
Bilim ve Teknoloji Komisyon Başkanı
ise maden mühendislerine adeta
müjde verircesine “her işletmeye
daimi bir maden mühendisi atanacak
umarım maden mühendisi ithal etmek
zorunda kalmayız” açıklamasında
bulunmuştur. Maden Mühendisleri
Odası olarak Sayın Bakanı ve
Komisyon Başkanımızı sözlerinin
arkasında durmaya davet ediyoruz. Umarız verilen sözler 3 dönem
uygulamasına kurban gitmez.
Başbakanlık Genelgesi ile adeta gerileme devrine giren sektörün talepleri
üzerine genelgenin kaldırılabileceği
umuduyla yapılan değişiklikler de
genelgenin kalkmasını sağlayamamış
67
DOSYA / Madencilik
selten bilim kurulu üyelerimize,
bildiri ve sunum hazırlayan bilim
insanlarına, yönetimleriyle katkı
koyan oturum başkanlarımıza,
Kongremize desteklerini esirgemeyen tüm kurum ve kuruluşları ile
değerli yöneticilerine teşekkür eder
saygılar sunarız.”
olup sektörün bu anlamda ödemeyi
kabul ettiği bedeller amiyane tabiriyle yanına kar kalmıştır. Ancak
getirilen bu yeni yaptırımlar büyük
ölçekli firmalar tarafından kabul
edilebilir nitelikte olsa da küçük ve
orta ölçekli firmaların sorunlarının
artmasına ve sektörde tıkanmalara
neden olacaktır.
Saygıdeğer Konuklar,
Katılımcılar;
Değerli
Madenler, milyonlarca yılda oluşan
ve tüketildiğinde yenilemeyen
kaynaklar olup oluşumunda hiçbir
kişinin ya da sınıfın emeği yoktur. Bu nedenle çok iyi planlanarak bir gramının dahi kaybedilmeden insanlığın ortak değerleri,
toplumun refahı ve yaşam kalitesinin yükseltilmesi amaçları
doğrultusunda üretilmelidir.
Madencilikte en önemli politikamız,
ülkemizi hammadde üretip satan
bir ülke olmaktan çıkarıp, katma
değeri yüksek nihai ürünlerde
söz sahibi bir ülke konumuna
getirmek olmalıdır. Ancak bu
durumda istihdam artırılıp katma
değer yaratılabilir. Bu hedefe
ulaşmanın yolu, ulusal bir madencilik politikasının oluşturulması,
bu doğrultuda bir mevzuat
hazırlanması ve uygulanmasından
geçmektedir. Bugün yürürlükte
olan Maden Kanunu ve yönetmelikleri bu amaca uygun olacak
şekilde düzenlenmelidir.
Özellikle; madenlerimizin hammadde olarak ihracatına olanak
sağlaması ve madenlerin aranması,
68
bulunması, görünür rezerv haline
getirilmesi aşamasında maden mühendislerinin yok sayılması başta
olmak üzere kamu yararı içermeyen
maddelerin kabul edilmesi mümkün
değildir. Geçmişte yapılmış olan bu
yanlışlığın düzeltilmesi ve madenlerimizin bilim ve tekniğin ışığında
üretilmesi, her türlü talana karşı
korunması hepimiz için öncelikle bir
yurtseverlik görevidir.
Saygıdeğer
Delegeler;
Konuklar,
Değerli
Odamız tarafından 1969 yılından
itibaren her iki yılda bir düzenli
olarak yapılmakta olan kongremizi
24 kez yapmanın gururunu ve onurunu yaşamaktayız. 24. Kongremize
42 ülkeden olmak üzere binin üzerinde bilim insanı, bürokrat, sektör
temsilcisi ve maden mühendisi
katılmaktadır.
Kongremiz kapsamında 59 oturumda 328 adet bildiri sunulacaktır.
Kongremiz kapsamında sunularak
tartışmaya açılacak olan bildirilerin dünya ve ülkemiz madenciliği
ile insanlığa fayda sağlaması dileklerimi sunar; TMMOB Maden
Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu
olarak başta 1954 yılından itibaren
Odamızı ve 1969 yılından itibaren
Kongremizi bu günlere taşıyarak
bizlere bu onuru ve gururu yaşatan
yönetim kurulu üyelerimiz, denetleme kurulu üyelerimiz, onur
kurulu üyelerimiz ve birlik yöneticilerimiz olmak üzere Kongremizin
düzenlenmesinde emeği geçen
yürütme
kurulu
üyelerimize,
etkinliğin bilimsel niteliğini yük-
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Buraya bir not eklemekte fayda
var: “İşte Kobi” sitesinde yer
alan, Dünya Gazetesi kaynaklı
“Madencilik Sektörüne Bakış” verilerinde “Haziran, 2012’ye kadar
maden ocağı ruhsatları Enerji ve
Tabi Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı
Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nden
(MİGEM) alınıyordu. Ancak 16
Haziran
2012’de
yayımlanan
Başbakanlık
Genelgesi
ile
madencilikte yeni ocak izinleri
Başbakanlık’ın iznine bağlandı.
Bu değişiklik nedeniyle madenciler hem yeni ruhsat almada, hem
de süresi dolan ruhsatlara ilişkin
süre uzatımlarında sorun yaşadı.
Sektörün önde gelen isimlerinin
verdikleri bilgilere göre; son iki
yılda Başbakanlık’ta izin bekleyen
maden ruhsatı sayısı 12 bine ulaştı.
Yeni ruhsat başvurularına ilişkin
Başbakanlık’ta yapılan incelemelerin çok uzun süre alması, sektörde
tıkanmaya yol açtı. Önceki yıllarda
10 bin dolayında seyreden yıllık
ruhsat sayısı 201 yılında bin 407’ye
indi, 2013’te ise sadece 84 ruhsat
düzenlendi.
2014 yılına girildiğinde ise maden
yatırımcılarını sevindiren haber
geldi. Maden ve mermer ocaklarının
orman izinlerinin alınamaması
nedeniyle sıkıntı yaşayan madencilik sektöründe ruhsat krizi çözüldü. Sektör, Başbakanlık’ın 2014 yılı
Şubat ayında 51 bin dosyayı ilgili
bakanlıklara göndermesiyle rahat bir
nefes aldı.” deniliyor.
Evet, İşte Kobi’nin özellikle son
paragrafı ile TMMOB Maden
Mühendisleri Odası Başkanı Ayhan
Yüksel’in değerlendirmesi çelişiyor
tabii ki. Karar sizin!
DOSYA / Madencilik
MADENCİLİK SEKTÖRÜ İNİŞTE!
Bu başlığı atmamızın nedeni, İstanbul
Maden İhracatçıları Birliği’nin sitesinde
yer alan “Maden Sektör Görünümü”
raporunun ilk cümlesi. Rapor, şöyle
başlıyor:
“2014 yılında 157,6 milyar USD
olarak gerçekleşen ülkemiz toplam
ihracatından %2,9 pay alan madencilik
sektörü ihracatı, bir önceki yıla göre
%7,7 azalışla 4,6 milyar USD olarak
gerçekleşmiştir.”
Raporun devamına bakalım:
“2014 yılında en fazla ihraç edilen
maden ürün grupları arasında Doğal
Taşlar 7,3 milyon ton ve 2,12 milyar
dolarla ilk sırada yer alırken, bu ürün
grubunu, 4,5 milyon ton ve 1,39 milyar
dolar ile Metalik Cevherler, 9 milyon
ton ve 850 milyon dolarla Endüstriyel
Mineraller, 143 bin ton ve 264 milyon
dolarla Ferro Alyajlar ile diğer ürünlerin ihracatı takip etmektedir.
Bu dönemde, ham, kabaca yontulmuş
veya blok mermer-traverten 4,92
milyon ton ve 977,8 milyon dolarla
2014 yılında toplam maden ihracatımız
içinde en fazla ihraç edilen ürün
olurken, işlenmiş mermer 1,54 milyon
ton ve 799,3 milyon dolarla ikinci, Bakır
Cevherleri 342,3 bin ton ve 370 milyon
dolarla üçüncü, Krom Cevherleri 1,41
70
milyon ton ve 342,2 milyon dolarla
dördüncü, İşlenmiş Traverten 522 bin
ton ve 273,9 milyon dolarla beşinci
ve Tabi Boratlar ve Konsantreleri 841
bin ton ve 266,4 milyon dolarla altıncı
sırada yer almıştır.
ÇHC’yi sırasıyla, 428 milyon dolarla ABD (%10,9 artış), 142 milyon
dolarla Belçika (%14,06 artış) , 133
milyon dolarla İtalya (%9,08 artış)
ve 130 milyon dolarla Irak (%4,44
azalış) takip etmiştir.
Çin Halk Cumhuriyeti, Hindistan,
Tayvan, Güney Kore gibi ülkelerin
yer aldığı Diğer Asya ülkeleri 2,17
milyar dolarla 2014 yılında maden
ihracatımızın en fazla yapıldığı
ülke grupları arasında ilk sırada
yer alırken, bu ülkelere yönelik
ihracatımızda 2013 yılının eş dönemine göre değerde %20,81 oranında
bir azalış kaydedilmiştir.
Avrupa Birliği ülkeleri 985 milyon
dolarla ikinci (%10,64 artış), Kuzey
Amerika ülkeleri 485 milyon dolarla
üçüncü (%9,9 artış), Yakın Orta Doğu
Asya 458 milyon dolarla (%7,3 artış)
dördüncü, Diğer Avrupa ülkeleri 268
milyon dolarla (%2,7 azalış) beşinci
sırada yer almışlardır.
2014 yılında sektör ihracatının
gerçekleştirildiği önemli ülkeler
arasında, Çin Halk Cumhuriyeti
(ÇHC) 1,81 milyar dolarla ilk
sırada yer alırken, bu ülkeye olan
ihracatımızda bir önceki yılın aynı
dönemine oranla %26,53 oranında
azalış kaydedilmiştir.
ÜRÜN BAZINDA İNCELEME
ENDÜSTRİ OTOMASYON
DOĞAL TAŞ: Sektör ihracatı
içerisinde 2014 yılında %45,9 ile en
büyük payı alan Mermer-traverten
ham, kabaca yontulmuş veya blok
ihracatı, bir önceki yılın aynı dönemine göre miktarda %13,48, değerde
de %12,9 oranında azalış göstererek, 4,9 milyon ton karşılığı 977,8
milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.
Mermer-traverten ham, kabaca
yontulmuş veya blok ihracatının en
fazla yapıldığı ülkeler arasında ÇHC
826 milyon dolarla (%15,58 azalış)
ilk sırada yer almış, bu ülkeyi 51
milyon dolarla Hindistan (%20,8
artış) ve 19,6 milyon dolarla Tayvan
(%1,96 azalış ) takip etmiştir.
Söz konusu dönemde, %37,5’lik payı
ile sektör ihracatı içerisinde ikinci
büyük grubu ile İşlenmiş Mermer
ihracatı ise miktarda %2,28 azalış ve
değerde %5,03 artış göstererek 1,53
milyon ton karşılığı 799,2 milyon
dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu ürün
grubunda ihracat sıralamasında ABD
DOSYA / Madencilik
birinci (196 milyon dolar, %16,58
artış), Suudi Arabistan ikinci (101
milyon dolar, %13,54 artış) ve Irak
üçüncü (93 milyon dolar, %12,06
azalış) olarak yer almaktadır.
İşlenmiş Traverten ihracatımız 2014
yılında, 522 bin ton karşılığı 273 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Söz
konusu ürün ihracatında bir önceki
yıl aynı dönemine göre, miktarda
%5,69 ve değerde %4,88 oranında
artış kaydedilmiştir. 117,3 milyon
dolarla bu ürün grubunun en önemli
pazarı durumundaki Amerika Birleşik
Devletleri’nin ithalatı, miktarda %0,54
artarken değerde %2,97 oranında
azalmıştır. Söz konusu ülkeyi 31,6
milyon dolarla Fransa ve 17,4 milyon
dolarla Avustralya takip etmektedir.
2014 yılında ihracatı yapılan diğer
önemli doğal taş ürün grupları “Tabi
Taşlardan Karo, Ranül, Parça ve
Tozları, İnşaata Elverişli Diğer İşlenmiş
Taşlar ile Ham Kabaca Yontulmuş
veya Blok Granit” olmuştur.
BAKIR CEVHERİ: Bakır Cevheri
ihracatımız, 2014 yılında bin önceki
yıla oranla miktarda %20,19 değerde
ise %27,24 oranında azalarak , 342 bin
ton karşılığı 370 milyon dolar olarak
gerçekleşmiştir.
Bakır Cevheri ihracatımızda ÇHC 219
milyon dolarla (%45,2 azalış) ilk sırada
yer alırken, bu ülkenin ardından 64,8
milyon dolarla Bulgaristan (%21,17
azalış) ve 22,4 milyon dolarla Filipinler
gelmektedir.
KROM CEVHERİ: 2014 yılında Krom
Cevheri ihracatımız bir önceki yılın
aynı dönemine göre miktarda %30,28,
değerde ise %24,01 oranında düşüş
ile 1,4 milyon ton karşılığı, 342 milyon
dolar olarak gerçekleşmiştir.
Krom Cevheri ihracatımızda en
büyük paya sahip olan Çin Halk
Cumhuriyeti’ne yapılan ihracatımız
miktarda %41,6 değerde de %35,32
oranında azalarak 1.09 milyon ton
karşılığı 271,2 milyon dolar olarak
gerçekleşmiştir.
Krom
cevheri
ihracatımızda diğer önemli ülkeler
sırasıyla İsveç, Belçika ve Umman’dır.
ÇİNKO CEVHERİ: 2014 yılında Çinko
Cevheri ihracatımız, bir önceki yılın
aynı dönemine göre miktarda %7,76
ve değerde %16,90 oranında artışla,
420 bin ton karşılığı 236,4 milyon
dolar olarak gerçekleşmiştir.
Çinko Cevheri ihracatımızda Belçika
104 milyon dolarla (%15,34 artış) ilk
sırada yer alırken, bu ülkenin ardından
30,6 milyon dolarla (%34,4 azalış)
ÇHC ve 23,8 milyon dolarla (%126,5
artış) İspanya gelmektedir.
TABİİ
BORATLAR
ve
KONSANTRELERİ: Tabii Boratlar ve
Konsantreleri ihracatımız, 2014 yılında
bir önceki yıla oranla miktarda %14,58
değerde de %14,79 oranında artarak
841 bin ton karşılığı 266,5 milyon
dolar olarak gerçekleşmiştir.
ihracatı yapılmıştır.
FERROKROM: Ferrokrom ihracatımız
2014 yılında, bir önceki yıla göre miktarda %1,9 oranında azalış ve değerde
%12,08 oranında artışla 102 bin ton
karşılığı 151,6 milyon dolar olarak
gerçekleşmiştir.
Hollanda 49,4 milyon dolar (%41
artış), A.B.D. 35,4 milyon dolar (%8,9
artış), İtalya 13,4 milyon dolar (%40
artış) ile ferrokrom ihracatımızın
yapıldığı önde gelen ülkeler olurken
Belçika, İsveç ve Japonya diğer önemli
pazarlarımız olmuştur.
MANYEZİT: Manyezit ihracatımız,
Çin Halk Cumhuriyeti, 118 milyon dolarla (%8,48 artış) ilk sırada, Amerika
Birleşik Devletleri 41 milyon dolarla
ikinci (%32,3 artış), Tayvan 18,7 milyon dolarla (%3,38 artış) üçüncü sırada
yer almışlardır.
2014 yılında miktarda %1,01 artış
değerde ise %2,32 oranında azalış
kaydederek, 303 bin ton karşılığı 101
milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.
Sektörün en önemli pazarı durumundaki Avusturya’ya 44,5 milyon dolar
(%16,2 azalış), Almanya’ya 11,5 milyon dolar (%9,6 artış) ve İrlanda’ya
7,5 milyon dolar (%22,4 artış) ihracat
gerçekleşmiştir.
KURŞUN CEVHERLERİ: Kurşun
Cevheri ihracatımız, 2014 yılında bir
önceki yıla göre miktarda %18,85
değerde ise %28,45 oranında azalış
kaydederek, 103 bin ton karşılığı 142,9
milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.
Sektörün en önemli pazarı durumundaki ÇHC’ye 97 milyon dolar
(%35,34 azalış),Hindistan’a 20 milyon dolar (%189 artış) ve Almanya’ya
12 milyon dolar (%51 artış) ihracat
gerçekleşmiştir.
ALÇI TAŞI, ALÇILAR: 2014 yılında
Alçı Taşı ihracatımız, bir önceki yıla
göre miktarda %7,23, değerde ise
%11,90 oranında azalışla, 847 bin
ton karşılığı 71,2 milyon dolar olarak
gerçekleşmiştir.
Rusya Federasyonu 20,5 milyon dolar
(%20,72 azalış), Nijerya 9 milyon dolar
(%24 artış), Mersin Serbest Bölge 8,5
milyon dolar (%21,5 azalış) alçı taşı
ihracatımızın yapıldığı önde gelen ülke
ve bölgeler olmuştur.
FELDSPAT: Feldspat ihracatımız,
KUVARS, KUVARZİT: 2014 yılında
2014 yılında 4,6 milyon ton karşılığı
156,7 milyon dolar seviyesinde
gerçekleşerek, bir önceki yıla göre
miktarda %12,69 değerde de %9,47
oranında artış göstermiştir.
İtalya, değerde %0,26 artış ve
57,9 milyon dolar ile 2014 yılında
Feldspat ihracatı gerçekleştirdiğimiz
en önemli ülke olurken, İspanya’ya
26,9 milyon dolar (%15,3 artış),
Rusya Federasyonu’na 14,7 milyon
dolar (%4,45 artış) değerinde feldspat
kuvars kuvarzit ihracatımız, bir önceki
yıla göre miktarda %18,06 değerde
de %20,24 oranında artışla, 465 bin
ton karşılığı 62,5 milyon dolar olarak
gerçekleşmiştir.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
İsrail 21,2 milyon dolar (%25,9
artış), İspanya 9,7 milyon dolar
(%0,7 azalış), Vietnam. 6,7 milyon
dolar (%173 artış) ile kuvars kuvarzit
ihracatımızın yapıldığı önde gelen
ülkeler olmuştur.
71
DOSYA / Madencilik
BAKANLIĞA GÖRE MADENCİLİK SEKTÖRÜ!
Anlaşılan o ki, Ekonomi Bakanlığı,
Madencilik Sektörü’nün yukarıdaki
verileriyle pek ilgilenmiyor! Çünkü
Ekonomi Bakanlığı’nın 2014 tarihli
“Madencilik Sektörü” raporu bilgileri
şöyle:
“Türkiye madencilik sektörü, 2002
ve 2008 yılları arasında 4 milyar
TL’den 15,1 milyar TL’ye yükselen
cirosu, 1.388 adetten 2.422 adede
yükselen girişim sayısı, 2010 yılı
itibarı ile 114.000 bin kişilik istihdam
kapasitesi ve toplam 30.795 adet
ruhsat ile ülkemizin sanayi üretiminde
önemli sektörlerinden biri konumuna
gelmiştir. Madencilik sektörü gayri
safi yurt içi hasıla miktarı 2000 yılında
1,6 milyar TL iken bu rakam 2010
yılında 15,7 milyar TL’ye ulaşmış,
sektörün aynı dönemdeki toplam
gayri safi yurt içi hasıla içindeki payı
ise %1’den %1,4’e çıkmıştır.
72
Dünyada 132 ülke arasında toplam
maden üretim değeri itibarıyla
28‘inci sırada yer alan ülkemiz,
maden çeşitliliği açısından ise
10‘uncu sırada bulunmaktadır.
Başta endüstriyel ham maddeler
olmak üzere, bazı metalik madenler,
linyit ve jeotermal kaynaklar gibi
enerji ham maddeleri açısından
ülkemiz zengindir. Ancak birkaç
maden dışında dünya ölçeğindeki
rezervlerimiz kısıtlıdır. Dünyada
üretimi ve ticareti yapılan 90 çeşit
maden ve mineralden sadece
13‘ünün ekonomik ölçekteki varlığı
henüz saptanamamıştır. Ülkemiz
50 çeşit madende kısmen yeterli
kaynaklara sahipken, 27 maden
ve mineralin günümüzde bilinen
rezervleri ve kaliteleri ekonomik
madencilik
için
yetersizdir.
Ülkemizin, maden kaynakları ve
çeşitliliği bakımından kendi kendine
ENDÜSTRİ OTOMASYON
kısmen yeterli olan ülkeler arasında
yer aldığı söylenebilir. Dünya
endüstriyel ham madde rezervlerinin
%2,5’i; kömür rezervlerinin %1’i;
jeotermal potansiyelinin % 0,8’i,
mermer rezervlerinin %33’ü ve
metalik maden rezervlerinin % 0,4’ü
ülkemizde bulunmaktadır. Ülkemizin
zengin olduğu madenler arasında ilk
sırayı dünya rezervlerinin % 72‘sini
oluşturan bor mineralleri almaktadır.
Maden rezervlerinde önemli payları
olduğu gibi dünya maden üretiminde
de rol oynayan ülkelerin başında
ABD, Çin, Güney Afrika, Kanada,
Avustralya ve Rusya gelmektedir.
Dünya madencilik sektöründe yer
alan ilk 40 şirket toplam gelirlerinin
bir önceki yıla göre %34 artarak
2010 yılında 435 milyar ABD
dolarına
ulaşması,
yaşanan
ekonomik durgunluğa rağmen
DOSYA / Madencilik
küresel anlamda sektörde yaşanan
gelişmenin anlaşılmasında önemli bir
göstergedir.
Mermer ve doğal taş, Türkiye toplam
madencilik ihracatının yaklaşık %
50’sini oluşturarak en büyük paya
sahip olmaktadır. 2010 yılında
Türkiye’nin madencilik sektör ihracatı
mermer ve doğaltaş hariç olmak üzere,
2,008 milyar ABD dolarına ulaşmıştır.
2011 yılında ise bu rakam, küresel
ekonomik kriz ve imalat sanayisindeki
yavaşlamadan dolayı ancak 2,095
milyar ABD dolarına ulaşabilmiştir.
Bakır ve krom ihracatının önemli bir
kısmını oluşturmakta, bu madenleri
feldspat ve bor izlemektedir. Çin,
Türkiye madencilik ürünlerinin en
önemli ithalatçısıdır: 2011 yılında
madencilik sektörü toplam ihracatının
%40’ı Çin’e yapılmıştır. Çin’i, %4,6 ile
İtalya ve %4,5 ile Belçika izlemektedir.
Sektörün toplam ihracatımızdaki
oranı 2010 da %1,76 iken 2011 de bu
oran %1,55 olarak gerçekleşmiştir.
Sektörün ihracat rakamları toplam
ihracat içersinde görece düşük bir
orana sahip olsa da ülke içersinde
yarattığı yoğun istihdam ve diğer
sektörler ile yakın üretim ilişkisi
nedeni ile madencilik sektörü
ülkemizin önemli sektörlerinden biri
olma özelliğini korumaktadır.
TÜRKİYE MADENCİLİK SEKTÖRÜ
Ülkemizin karmaşık jeolojik ve
tektonik yapısı çok çeşitli maden
yataklarının bulunmasına olanak
sağlamıştır. Günümüzde dünyada
yaklaşık 90 çeşit madenin üretimi
yapılmaktayken ülkemizde 60
civarında maden türünde üretim
yapılmaktadır.
Başta endüstriyel ham maddeler
olmak üzere, bazı metalik madenler,
linyit ve jeotermal kaynaklar gibi
enerji ham maddeleri açısından
ülkemiz zengindir. Ancak birkaç
maden dışında dünya ölçeğindeki
rezervlerimiz kısıtlıdır. Dünyada
üretimi ve ticareti yapılan 90 çeşit
maden ve mineralden sadece
13‘ünün ekonomik ölçekteki varlığı
henüz saptanamamıştır. Ülkemiz
50 çeşit madende kısmen yeterli
kaynaklara sahipken, 27 maden
ve mineralin günümüzde bilinen
rezervleri ve kaliteleri ekonomik
madencilik
için
yetersizdir.
Ülkemizin, maden kaynakları ve
çeşitliliği bakımından kendi kendine
kısmen yeterli olan ülkeler arasında
yer aldığı söylenebilir.
Ülkemizin
zengin
olduğu
madenler arasında ilk sırayı dünya
rezervlerinin % 72‘sini oluşturan
bor mineralleri almaktadır. Bor
dışında trona (doğal soda), kaya
tuzu, sodyum sülfat, perlit, ponza,
feldspat, bentonit, barit, manyezit,
alçı taşı, stronsiyum tuzları, zeolit,
sepiyolit, mermer ve doğal taşlar,
kuvars, kuvarsit, zımpara taşı gibi
endüstriyel hammaddeler ile boksit
ve krom gibi metalik madenler ve
linyit gibi enerji ham maddeleri
ülkemizin zengin kaynaklara sahip
olduğu başlıca madenlerdir.
Sektöre ilişkin düzenlenen yatırım
teşvik belgelerinin yıllar itibarı ile
dağılımına baktığımızda 2010 yılında
gerek adet gerek ise sabit yatırım
olarak önemli bir artışın yaşandığı
ancak bu artışın 2011 yılında
devam etmediği görülmektedir.
Yatırım teşvik belgeleri ile sağlanan
istihdam açısından da madencilik
sektörü diğer sektörlerin gerisinde
yer almıştır.
Madencilik Sektörü İhracat ve
İthalatı: 2011 yılı rakamları ile
ülkemizde üretilip ihraç edilen
madencilik ürünlerine ikili GTİP
bazında baktığımızda toplam
ihracatın
%59,9’nın
metal
cevherleri, cüruf ve kül, %33,4’nün
tuz, kükürt, toprak ve taşlar, alçılar
ve çimento, demir cevheri, %6,3’nin
demir ve çelik geri kalan %0,4’nin
ise mineral yakıtlar, mineral yağlar
ve müstahsalları, mumlar ile çeşitli
eşyadan oluştuğu görülmektedir.
Mermer
ve
doğaltaş
hariç
madencilik sektör ihracatına konu
ENDÜSTRİ OTOMASYON
başlıca ürünler ise krom, bakır, bor,
çinko, feldspat, manyezit, kurşun
ve demir cevheri olup, sektör
ihracatının toplam ihracatımız
içindeki oranı 2010 yılında %1,76
iken 2011 yılında bu oran %1,56
olarak gerçekleşmiştir.
2011 yılı rakamları ile ülkemize
ithal edilen madencilik ürünlerine
ikili GTİP bazında baktığımızda
ise toplam ithalatın %63,3’nin
mineral yakıtlar, mineral yağlar ve
müstahsalları, mumlar, %19,5’nin
metal cevherleri, cüruf ve kül,
%10,6’nin demir ve çelik, %6,3’nin
tuz, kükürt, toprak ve taşlar, alçılar
ve çimento geri kalan %0,1’inin
ise çeşitli eşyadan oluştuğu
görülmektedir.
Madencilik sektör ithalatına konu
başlıca ürünler taşkömürü, demir
cevheri, ferro alyajlar, alüminyum,
kil ve manyezit olup, sektör
ithalatının toplam ithalatımız
içindeki oranı 2010 yılında %2,81
iken 2011 yılında bu oran %2,69
olarak gerçekleşmiştir.
2007 yılında sektörel bazda ihracatın
ithalatı karşılama oranı %34 olarak
gerçekleşmiş, 2009 yılında küresel
pazarların tamamında yaşanan
durgunluğa
paralel
ihracatta
yaşanan düşüş sonrası bu oranın
%25’e kadar gerilediği ancak yıllar
itibarı ile genelde %30’un üzerinde
gerçekleştiği görülmektedir.
Ülkemiz madencilik sektöründe
başlıca ihracata konu ilk on beş
ürün, sektörün genel toplamı
içerisinde %94 gibi yüksek bir
orana sahiptir.
Sektör tarafından gerçekleştirilen
ihracatın ülkelere göre dağılımı
incelendiğinde, en fazla ihracat
yapılan ilk on ülkenin toplam
ihracatın
yaklaşık
%70’ni
oluşturduğu
görülmektedir.
Bununla beraber, Çin’e yapılan
ihracat toplam ihracatın %40’nı
oluştururken ikinci sırada yer
73
DOSYA / Madencilik
alan İtalya’nın toplam ihracat
içersindeki payı ise sadece %4,5
civarında kalmaktadır. Bu rakamlar
madencilik sektöründe, Çin’in
pazar olarak etkin durumunu açıkça
ortaya koymaktadır.
Çin’e ihracatın %45’ni Krom,
%23’nü Bakır, %11’ni Tabii Boratlar,
%9’nu Kurşun, %5’ni Çinko,%3’nü
Her Nevi Kükürt, %2’ni Demir,
%1’ni Manganez ve %1’ni diğerleri
oluşturmaktadır.
Tuz, Kükürt, Toprak ve Taşlar,
Alçılar ve Çimento İhracatı:
İlgili GTİP altında 2011 yılında
gerçekleştirilen toplam ihracat,
bir önceki yıla oran ile %19’luk
artış ile 700.254.905 ABD doları
olarak gerçekleşmiştir. İhracat
miktarı en fazla olan ilk beş ürünün
ihracat miktarı, bu GTİP altında
gerçekleştirilen toplam ihracatın
%77’ni oluşturmaktadır.
İlgili GTİP altında 2011 yılında
gerçekleştirilen ihracatın ülkelere
göre dağılımında ilk on ülke
ihracat miktarı, toplam ihracatın
%60’nı
oluşturmaktadır.
Bu
ülkelere gerçekleştirilen ihracat
miktarında bir önceki yıla oranla
%21 artış gerçekleşmiştir. Bu
GTİP altında yer alan ürünlerin
ihraç edildiği başlıca ülkeler Çin,
İtalya, Avusturya, İspanya, Rusya
Federasyonu, ABD, Almanya,
Ukrayna, Hollanda ve Tayvan olarak
sıralanmaktadır. 2011 yılı içersinde
Serbest Bölgelere yapılan ihracat
miktarı ise bu GTİP altında yapılan
toplam ihracatın %3 civarında
gerçekleşmiştir.
2010 rakamları ile bu GTİP
altındaki ürünlerin Dünya ticareti
incelendiğinde, en büyük ilk üç
ihracatçı ülkenin Çin, ABD ve
Almanya olduğu, ilk on ihracatçı
ülkenin Dünya ihracatının yaklaşık
%48’ni gerçekleştirdiği, Türkiye’nin
ise bu sıralamada 13 üncü sırada
yer aldığı görülmektedir.
Metal Cevherleri, Cüruf ve Kül
74
İhracatı: İlgili GTİP altında 2011
yılında gerçekleştirilen toplam
ihracat, bir önceki yıla oran ile
%3,2’lik bir düşüş ile 1.254.731.137
ABD doları olarak gerçekleşmiştir.
İhracat miktarı en fazla olan ilk beş
ürünün ihracat miktarı, bu GTİP
altında gerçekleştirilen toplam
ihracatın %92’ni oluşturmaktadır.
İlgili GTİP altında 2011 yılında
gerçekleştirilen ihracatın ülkelere
göre dağılımında ilk on ülke
ihracat miktarı, toplam ihracatın
%93’nü
oluşturmaktadır.
Bu
ülkelere gerçekleştirilen ihracat
miktarında bir önceki yıla oranla
%5,7 düşüş yaşanmıştır. Toplam
ihracatın yaklaşık %59’u Çin’e
gerçekleştirilirken ikinci sıradaki
Belçika ise toplam ihracatın ancak
%5’ni oluşturmaktadır.
ihracatçı ülkenin Avustralya,
Endonezya ve ABD olduğu, ilk on
ihracatçı ülkenin Dünya ihracatının
yaklaşık %85’ni gerçekleştirdiği
görülmektedir.
Demir ve Çelik İhracatı: İlgili GTİP
altında 2011 yılında gerçekleştirilen
toplam ihracat, bir önceki yıla oran
ile %13’lük bir artış ile 131.409.943
ABD doları olarak gerçekleşmiştir.
İlgili GTİP altında 2011 yılında
gerçekleştirilen ihracatın ülkelere
göre dağılımında ilk on ülke ihracat
miktarı, toplam ihracatın %74’nü
oluşturmaktadır. Bu GTİP altında
yer alan ürünlerin ihraç edildiği
başlıca ülkeler ABD, Hollanda,
Belçika, İtalya, Tayland, Slovenya,
Japonya, Kanada, Tayvan ve
İspanya olarak sıralanmaktadır.
2010 rakamları ile bu GTİP
altındaki ürünlerin Dünya ticareti
incelendiğinde, en büyük ilk üç
ihracatçı ülkenin Avustralya,
Brezilya ve Şili olduğu, ilk on
ihracatçı ülkenin Dünya ihracatının
yaklaşık %78’ni gerçekleştirdiği
görülmektedir.
2010 rakamları ile bu GTİP
altındaki ürünlerin Dünya ticareti
incelendiğinde, en büyük ilk üç
ihracatçı ülkenin G. Afrika,
Çin ve Hindistan olduğu, ilk on
ihracatçı ülkenin Dünya ihracatının
yaklaşık %68’ni gerçekleştirdiği
görülmektedir.
Mineral Yakıtlar, Mineral Yağlar
ve Müstahsalları, Mumlar İhracatı:
İlgili GTİP altında 2011 yılında
gerçekleştirilen toplam ihracat, bir
önceki yıla oran ile %8’lik bir düşüş
ile 6.420.511 ABD doları olarak
gerçekleşmiştir.
Çeşitli Eşya İhracatı: İlgili GTİP
altında 2011 yılında gerçekleştirilen
toplam ihracat, bir önceki yıla oran
ile %5’lik bir düşüş ile 2.840.484
ABD doları olarak gerçekleşmiştir.
İlgili GTİP altında 2011 yılında
gerçekleştirilen ihracatın ülkelere
göre dağılımında ilk on ülke ihracat
miktarı, toplam ihracatın %90’nı
oluşturmaktadır. Bu GTİP altında
yer alan ürünlerin ihraç edildiği
başlıca ülkeler Yunanistan, Fas,
Irak, K.K.T.C, Suriye, Gürcistan,
Türkmenistan,
Azerbaycan,
Bulgaristan ve Almanya olarak
sıralanmaktadır.
2010 rakamları ile bu GTİP
altındaki ürünlerin Dünya ticareti
incelendiğinde, en büyük ilk üç
ENDÜSTRİ OTOMASYON
İlgili GTİP altında 2011 yılında
gerçekleştirilen ihracatın ülkelere
göre dağılımında ilk on ülke ihracat
miktarı, toplam ihracatın %76’sını
oluşturmaktadır. Bu GTİP altında
yer alan ürünlerin ihraç edildiği
başlıca ülkeler İsveç, Türkmenistan
ve Irak olarak sıralanmaktadır.
2010 rakamları ile bu GTİP
altındaki ürünlerin Dünya ticareti
incelendiğinde, en büyük ilk üç
ihracatçı ülkenin Çin, Belçika ve
Almanya olduğu, ilk on ihracatçı
ülkenin
Dünya
ihracatının
yaklaşık %65’ni gerçekleştirdiği
görülmektedir.
DOSYA / Metalürji
TÜRKİYE’DE MADENCİLİK VE METALÜRJİ
Metalürji Sektörü ile ilgili çarpıcı değerlendirmeler içeren ve Meteoroloji Yüksek Mühendisi Murat Sezer tarafından yazılan bu yazı,
TMMOB Metalürji Mühendisleri Odası’nın yayını olan “Metalürji” dergisinde yayınlanmıştır.
Metalürji, metal madenlerinin
bir dizi kimyasal ve fiziksel
süreçlerden geçirilerek içerdikleri
metallerin kullanıma / ekonomiye
kazandırılması sanatıdır. Bu nedenle Madencilik ve Metalürji birbirini
tamamlayan iki kavramdır. İmalat
sanayii ise, metalürji (metaller) ve
kimya sanayii ürünleri (kimyasallar, plastikler) ile varlığını sürdüren
nihai sektördür. Madencilik faaliyetlerinin ekonomik boyutu, yalnızca
üretilen cevherin miktarı ve birim
fiyatı ile ele alındığında yanıltıcı
sonuçlara varılır.
Şöyle bir örnek bu noktanın daha
iyi açıklanmasına yarayacaktır.
Ülkemizde otomotiv ve beyaz eşya
sektörünün, kurulu üretim kapasitesini tam kullandığı varsayımına
göre yıllık çelik saç ve demir döküm
ihtiyacı 1.000.000 ton düzeyindedir ve bu tür ürüne dönüştürülmüş
çeliğin ekonomideki değeri 10-12
milyar USD mertebesindedir, oysa
aynı miktardaki demir- çeliğin met-
76
alürji tesislerinden çıkış bedeli 0,5
milyar USD civarındadır. Bir milyon
ton çeliğin üretimi için gerekli olan
yaklaşık iki milyon ton demir cevherinin toplam bedeli ise sadece
60-70 milyon USD’dır. Görülüyor
ki demir cevherinin değeri metalürji ile 7-8 katına, otomobil,
beyaz eşya gibi uç-ürünler ile de
İSO- 200 katına çıkartabilmektedir.
Alüminyum cevheri BAUXIT ‘in
maden piyasasında rayiç fiyatı
kaliteye bağlı olarak 40-50 USD/t
‘dur. Bir ton metal alüminyumun
üretimi için gerekli olan 4,5 - 5 ton
Bauxit’in madencilik değeri 200-250
USD, metalin satış fiyatı ise 15002000 USD/t’dur… Metal alüminyumun Titanyum, Magnezyum gibi
elementlerle
alaşımlandırılıp
örneğin uçak gövdesi gibi ürünlere
dönüştürülmesi halinde 300-500
kat değerlendiği görülmektedir.
Madencilik faaliyetlerinde istihdam yaratıcı olumlu özelliğin
karşısında ürünlerin rölatif düşük
ENDÜSTRİ OTOMASYON
birim fiyatı durmaktadır. Gelişmiş
sanayi ülkeleri, ABD dışında,
genelde hammadde kaynakları
bakımından zengin değildir. Başta
Japonya olmak üzere Almanya,
İngiltere, Fransa (Bauxit var),
İtalya tipik örneklerdir. Gelişmiş
ülkelerdeki liderler (Devlet ve özel
sektör yöneticileri) kendi yüksek
finans kaynaklarından da güç alarak
uyguladıkları akılcı politikalar sayesinde hammadde kaynakları ile uzun
vadeli güvenceli ilişkiler içindedir. Demir cevherlerinde Brezilya,
Hindistan, Orta Afrika ülkeleri,
Afganistan; Bauxit’de Gine (Dünya
rezervlerinin 2/3’ü!), Avustralya,
Jamaika; bakır cevherlerinde Şili,
ABD, Kanada, Zaire, Kazakistan,
Afganistan; manyezit’te Çin, Kuzey
Kore, BDT; kurşun cevherlerinde Avustralya-Okyanusya, ABD,
Kanada, Kazakistan; nikel cevherlerinde Küba, Rusya, Kanada, Yeni
Kaledonya, Endonezya, Avustralya
gibi ülkeler zenginlikleri ile dikkat
çekmektedirler.
DOSYA / Metalürji
Öte yandan Londra Metal Borsası
(LME) başta olmak üzere metal
borsaları büyük fınans kaynaklarınca
kontrol ve manipüle edilmektedir.
Metal madenlerinin rezerv ve tenörleri, üretim yöntemleri, optimal
üretim ölçekleri, tedrici tüketim
artışları v.b. tüm veriler bilinirken
ve fiziki olarak kararlı bir konum arz
ederken borsalara tabi metallerin
fiyatları çok sık değişebilmektedir.
Örneğin bakır fiyatları son 10 yıllık
dönem içinde 1400 ila 3200 USD/t,
nikel fiyatları 5000 ila 9000 USD/t,
alüminyum fiyatları 1300 ila 2000
USD/t arasında değişkenlikler
göstermiştir. Düşük fiyat dönemlerinde ilgili bazı maden ve metalürji faaliyetlerinin durduğu, fiziki
arz yetersizliği ile fiyatların, tesisler tekrar devreye girinceye kadar
fırladığı izlenmiştir. Oysa metal
kullanıcıları da sanayici olarak uzun
dönemli istikrar arayışı içindedirler,
ve fakat borsa darbecileri böyle bir
istikrara izin vermemektedir.
2) Ülkemizin bilinen maden
rezervleri
Türkiye maden rezervleri hakkında
güncel bilgiler aşağıda özetlenmiştir:
2.1) Metal Madenleri
Rezervler kaynaklara göre bazı
farklılıklar göstermektedir, görünür,
muhtemel,
ekonomik
rezerv
sınıflandırmasına göre de değişik
sayısal değerlere rastlanmaktadır.
Bununla birlikte verilen değerlerden
hangi madenlerde zengin olduğumuz
konusunda bir kuşkuya yer yoktur. Hammadde olarak cevherleri
mevcut olmasına rağmen element
bazında altın, civa, mangan, magnezyum, molibden, nikel, stronsiyum,
titanyum, toryum, \volfram, uranyum üretilmemektedir. Metal krom
üretimi yoktur, ancak ferrokrom
üretimi basarı ile sürdürülmektedir.
2.2.) Metal dışı cevherler
Maden rezervi aşırı büyük ya da
küçük değilse, yani ülke ihtiyacı
ve pazarlama olanaklarına uygun
ENDÜSTRİ OTOMASYON
büyüklükte ise genel yaklaşım,
ilgili rezervin 20 ila 60 yıllık bir
süre içerisinde tamamen tüketilmesi
hedefini esas alır. Optimal ölçek
ve teknolojiyi de göz önünde tutan
fizibilite çalışması sonucu yatırım
kararı verilir. Buna göre örneğin
metal alüminyumda güncel üretimin ülke ihtiyacının cüzi bir kısmını
karşıladığı, buna mukabil hammadde rezervlerinin büyüklüğü
gözönüne alınırsa metal üretim
kapasitesinin hızla arttırılması
gerektiği ortaya çıkar. Bakırda ise
ülke tüketimi ile mütenasip gözükmeyen bilinen kesin rezervler,
küresel boyutta optimal ölçek olan
80-100 bin t/y ham bakır üretimini
hedefleyen izabe kapasitesi ile 20-25
yıllık bir faaliyete izin verecektir,
tabii ki bu faaliyet sırasında sürekli
yeni maden yatakları aranmalıdır.
Özellikle Büyük Atatürk’ün kurduğu
77
DOSYA / Metalürji
KiT’lerden M.T.A. Enstitüsü’nün son
dönemlerde öncelikle araştırdığı
endüstriyel minerallerde önemli
seviyelerde ekonomik potansiyele
sahip olduğumuz ortaya çıkmıştır.
Demir-Çelik sektörü, koklaşabilir
taşkömürü ihtiyacının yarısını
ithal kömür ile karşılarken mevcut rezervler dikkate alındığında
üretimin katlanması ve ithalatın
durdurulması mümkün gözükmektedir, önemli istihdam yaratabilecek
bu stratejik kararın alınmaması ilgili
Kuruluş’daki işçilik verimsizliği ile
izah edilemez, zira bu bağımsız,
ayrı bir sorundur. Bu çizelgelerden
de görüldüğü gibi Türkiye maden
çeşitliliği bakımından zengindir.
Yeraltı zenginlik kaynaklarımızın
araştırılması, gelişmiş ülkelerle
kıyaslandığında çok yetersiz sayılır,
buna rağmen bilinenler bazında bile
bazı cevherlerde rezerv bakımından
Dünya çapında ilk sıralarda yer
aldığımız örnekler vardır.
Bugün için varlığı tespit edilen
ülke madenlerinin toplam değeri,
uzmanlar tarafından 2 trilyon USD
78
trilyon USD’lık kısmı ABD’nin payı,
Japonya’nın 5,5 Almanya’nın 4,5 trilyon USD’lık payları ile bu en zengin
üç Ülke’nin 230 ülke GSMH toplamı
içindeki payı % 55 civarında, bunlara Avrupa’nın zengin ülkeleri ile
Uzak Doğu’nun yeni yıldızlan ve
Çin’in 1,0 trilyon USD, Türkiye’nin
0,15 trilyon USD ile aralarında yer
aldığı 10 adet kalkınmakta olan ülke
de katılırsa 30 kadar ülkeden oluşan
bir grubun Dünya brüt hasılasının %
85’lerini kapsadığı görülür.)
olarak hesaplanmış olup Dünya
toplamındaki payının da % 0,5’ler
mertebesinde olduğu beyan edilmektedir. Ülkemiz nüfusunun Dünya
nüfusuna oranı olan % l değerine göre
bu payın büyük olmadığı aşikârdır,
ancak Dünya rezerv sıralamasında
önde olduğumuz konularda üretimi orta ve uzun vadeli milli politikalara göre düzenlemek, üretim
yapılamayan konularda da faaliyete
geçmek sorumluluğumuz vardır.
(Dünya maden rezervleri toplam
değeri 400 trilyon USD! Dünya’nın
toplam yıllık hasılası/değer üretimi
ise 35 trilyon USD/y! Bunun 9,5
ENDÜSTRİ OTOMASYON
1) Mineral Hammaddelerde
Dünya Üretimi ve Enerji
Hammaddeleri
Dünya, her yıl 32-33 milyar ton
hammadde istihraç etmektedir,
19 milyar tonluk kısmı oluşturan
Kum- Çakıl-Doğal Taş grubunun
dışında burada öncelikle enerji
hammaddelerinin özel bir yeri ve
önemi vardır, (takriben toplam
10 milyar t/y: 3,6 milyar t/y hampetrol, 3,7 milyar t/y sert linyit,
taşkömürü ve diğer kömürler,
0,85 milyar t/y yumuşak linyit ve
takriben 1,7 milyar t/y doğal gaz!)
DOSYA / Metalürji
Enerji
hammaddeleri,
günümüzde uluslararası politikaları
şekillendiren, hatta savaşlara neden
olan özel bir öneme sahiptir. Elektrik
ya da yakıt olarak enerji, tüm üretim faaliyetlerinin zorunlu girdisidir. Ulusların gelişmişlik seviyesi
yalnızca kişi başına üretilen/tüketilen
elektrik enerjisi ile ölçüldüğünde,
kişi başına düşen GSMH ile uyum
içinde doğru sonuçlar vermektedir.
Ülkemiz 1999 yılında 116 milyar
kWh’lık elektrik enerjisi üretirken
(bunun % 20’si iletim hatlarında
kaybolduğu için özgül tüketim
yaklaşık 1500 kWh/Kişi.Yıl) takriben
7 milyar m3 doğal gaz (DG) kullanarak elektriğin % 31’ini ithal DG
ile sağlamıştır. Yaklaşık 28 milyon
t/y’lık ham petrol tüketimimiz % 85
oranında ithal ile karşılanmaktadır.
1965 ila 2000 yılı arasındaki 35
yıllık dönemde Dünya petrol tüketimi 1,5 milyar t/y’dan 3,6 milyar
t/y’a yükselmiştir. Kömür, Doğal
Gaz, Odun, Tezek v.b. yakıtların
yanmasından Dünya atmosferine,
her yıl 35 milyar ton mertebesinde CO /CO2 gazlarının kirletici olarak girdiği hesaplanabilir.
Dünya insanlarının tükettikleri
toplam tahmini 2 milyar t/y gıdanın
yanmasından ilave olarak 5 milyar
t/y gaz ile birlikte atmosferimizin
yıllık kirlilik yükü 40 milyar t/y
mertebesindedir. Dünya’nın yeşil
örtüsü bu miktarları artık kompanse
edemediğinden olmalı ki atmosferdeki yükselen CO2 içeriğine bağlı
sera etkisinden ötürü insanlık,
günümüzde küresel ısınma tehlikesi
ile karşı karşıya kalmıştır.
Nükleer
atıkların
yönetimine
çağımızın bilim-teknoloji dünyası
güvenilir bir çözüm bulamadığına
göre fosil yakıtların kullanımından
zamanla vazgeçip temiz enerji
kaynaklarına yönelmek (örneğin
güneş enerjisi, termal enerji gibi)
tek çıkar yol olarak görünmektedir. Bu konuda yoğun araştırmageliştirme çalışmaları ile Türkiye’miz
niçin öncelikle atak yapmasın?
Büyük Atatürk’ün mirası “akılcılık
ve bilimin ışığında gelişim”
yaklaşımı , böyle bir amacı örneğin
Cumhuriyet’in 100’üncü yılına kadar
gerçekleştiremez mi?...
Ülkemiz nüfusunun dünya nüfusuna oranı takriben % l olduğuna
göre çelik, demir-çelik döküm
ve antimuan üretiminde dünya
ortalamasını yakalamış hatta üzerine
çıkmış olduğumuz görülmektedir.
Alüminyum, Bakır, Çinko, Kurşun ve
Gümüş (fi i l i üretim 80 t/y mertebesinde) üretimi konusunda ise gerilerde kaldığımız net bir şekilde bellidir. Nitekim sanayileşen Türkiye,
iç tüketimi karşılamak için bu metalleri önemli miktarlarda ithal etmek
zorunda kalmaktadır.
Çinko üretimi ÇİNKUR’un içine
düştüğü kriz nedeniyle durmuştur.
Çinkur, yan ürün olarak ayrıca yılda
30 ton kadar “Kadmiyum” üretmek-
ENDÜSTRİ OTOMASYON
teydi. Rezervler bulunmuş olmasına
rağmen altın üretimi yoktur denebilir. (Maden papazlarının yönettiği
şehirlerden biri olan Salzburg
(Avusturya kentinde 1463 yılında
1200 kg altın üretilmiş olduğunu
tarihi kayıtlardan öğreniyoruz!) Nikel
ve molibden’de de durum aynıdır,
henüz metal üretimi başlamamıştır.
Altmışlı yıllarda Irak ve Japonya’da
cıva zehirlenmesine bağlı ölümlerin
ve sakat doğumların teşhisinden
sonra zirai ilaçlarda civanın yerine ikame edebilecek kimyasallar
geliştirilmiş, altın üretiminde amalgamasyon yöntemi tamamen terk
edilmiş ve yok edilemediği için
doğada kalıcı etkisi tahribata yol
açan cıvanın yerine kolay parçalanabilen siyanür yöntemi uygulamada yaygınlaşmaya başlamıştır.
Böylelikle cıva madenleri bakımından
zengin olan Türkiye, İspanya ve
İtalya bu ekonomik faaliyetten mahrum kalmıştır…”
79
DOSYA / İş Güvenliği
ASANSÖR KONTROLLERİNDE İŞ GÜVENLİĞİ
M. Berkay Eriş1, A. Halim Akışın1, S. Zafer Güneş1
1 TMMOB Makina Mühendisleri Odası Asansör Kontrol Merkezi [email protected], [email protected], [email protected]
Bu makale daha önce Mühendis ve Makina dergisi 655. sayıda yayınlanmıştır.
Her geçen gün binaların dikeyleşmesi ve beraberinde yapı yüksekliklerinin artması, kaldırma ve iletim makinalarına olan ihtiyacı tetiklemektedir. Sürekli çalışır durumda olduğu ve ömürlerinin etkin devamlılığı için bu
makinaların bakım ve kontrolleri gerçekleştirilmelidir. Bu kapsamda, asansörler için Asansör Bakım ve İşletme
Yönetmeliği [1] ve iş ekipmanları için İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği
[2] yayımlanmıştır. Yönetmeliklerde, asansörlerin yılda en az 1 defa kontrollerinin yapılması gerektiği belirtilmektedir. Yine yönetmeliklerde, kontroller sırasında ortaya çıkabilecek (ön görülen) tehlikeler ve alınması
gereken önlemler açıklanmıştır. Bu metinde, öngörülen tehlikeler ve alınan önlemlerin dışında başka tehlikelerin olduğu ve başka tedbirlerin de alınabileceği üzerinde durulmuştur.
■ Asansör periyodik kontrolleri
ilgili ürün standartlarına göre
gerçekleştirilmektedir. Asansörlerin
mevcut durumlarının fonksiyon
yeterliliği ile birlikte, aşınan ve hasar
gören parçaların tespit edilmesi ile
ürün güvenliğinin tasarım şartlarında
devamlılığı kontrol edilmektedir.
2. TEHLİKELERİN TANIMLANMASI
Kullanım yoğunluğunun artması
kontrollerin önemini her geçen gün
arttırmaktadır.
1. Mekanik Tehlikeler
Bu kontroller sırasında yaşanacak
iş kazalarının önlenmesi amacıyla,
bir takım risk değerlendirmeleri
yapılmakta ve yaşanan tecrübeler ile
ilgili ürün standartları iyileştirmeye
tabi tutulmaktadır. Periyodik kontroller
sırasında asansörlere ait bulguların
tespit edilmesinden sonra asansörler
hakkında genel bir değerlendirme yapmak mümkündür. Bu değerlendirmeler,
yalnızca asansörlerin bakım ve arıza faaliyetleri için değil, aynı zamanda bunları
gerçekleştiren mühendisleri de içine
alır. Başka bir ifadeyle değerlendirme;
çubuğun bir ucunda asansörün, diğer
ucunda ise mühendisin bulunduğu, iki
yönlü, karşılıklı bir ilişkidir. Böylesi bir
ilişkide mühendislerin sahada edindiği
ve geliştirdiği deneyimin kontrol
sırasında ortaya çıkabilecek tehlikelere
karşı alınacak önlemlerde merkezi bir
konumda olduğu söylenebilir.
Asansör periyodik kontrolü yapan
mühendislerin sahada deneyimledikleri, öngördükleri tehlikeler,
aşağıda listelenmiştir.
Öngörülen tehlikelerin dışında da
tehlikelerin olduğu unutulmamalıdır.
• Hızlanma ve yavaşlama
• Açılı parçalar
• Hareketli bir elemanın sabit bir
elemana yaklaşması,
• Düşen nesneler
• Kesici parçalar
• Yerden yükseklik
• Yüksek basınç
• Makinanın hareketliliği
• Kaygan yüzey
• Hareketli elemanlar
• Dönen aksamlar
• Keskin kenarlar
2. Elektriksel Tehlikeler
•
•
•
•
Elektromanyetik olay
Elektrostatik olay
Elektrik yüklü parçalar
Kısa devre
3. Termal Tehlikeler
• Düşük veya yüksek sıcaklığa sahip
nesneler veya malzemeler
4. Gürültünün Sebep Olduğu Tehlikeler
ENDÜSTRİ OTOMASYON
5. Titreşimin Sebep Olduğu
Tehlikeler
6. Malzeme/Madde Tehlikeleri
• Yanıcı
• Akıcı
• Duman
• Toz
7. Ergonomik Tehlikeler
• Erişim
• Çaba
• Titrek ışık, parlak ışık, gölge, stroboskopik (ışığın hareketi ve hızından
kaynaklı) etki
• Yerel aydınlatma
• Zihinsel aşırı yükleme
• Tekrarlamalı etkinlik
• Duruş
• Görünürlük
8. Çevre ile ilgili Tehlikeler
• Duman, sis
• Şimşek
• Rutubet
• Kirlilik
• Kar
• Sıcaklık
• Su
• Rüzgâr
• Oksijen yetersizliği
3. TEHLİKELERİN MUHTEMEL
SONUÇLARI
Asansör periyodik kontrolleri sırasında
öngörülen tehlikeler ve bu tehlikelere
bağlı muhtemel sonuçlar aşağıda
81
DOSYA / İş Güvenliği
listelenmiştir. Tehlikelerin
sonuçları şiddet ve sıklık
ayrıca değerlendirilmelidir.
değerlendirme sonucunda
birler alınabilir.
muhtemel
açısından
Yapılacak
ilave ted-
8. Çevre ile ilgili Tehlikeler
1. Mekanik Tehlikeler
• Ezilme
• Kesme veya parçalama
• Kapma veya yakalama
• Takılma
• Sürtme veya aşınma
• Darbe
• Kayma, sendeleme ve düşme
2. Elektriksel Tehlikeler
• Yanma
• Elektrik akımı ile temas
• Şok
3. Termal Tehlikeler
• Yanma
• Rahatsızlık
• Soğuk ısırması
4. Gürültünün
Tehlikeler
Sebep
Olduğu
Sebep
Olduğu
• Rahatsızlık
• Dikkat kaybı
• Geçici işitme kaybı
• Stres
• Yorgunluk
• Kulak çınlaması
5. Titreşimin
Tehlikeler
• Rahatsızlık
• Bel ağrısı
• Nörolojik rahatsızlık
• Eklem rahatsızlıkları
• Omurga Travması
• Damar rahatsızlığı
6. Malzeme/Madde Tehlikeleri
• Soluk alma zorlukları, boğulma
• Ateş
• Enfeksiyon
• Zehirlenme
• Hassasiyet
7. Ergonomik Tehlikeler
• Rahatsızlık
• Yorgunluk
• Muskuloskeletal (kas-iskelet)
rahatsızlıklar
82
• Stres
• Diğer sonuçlar (insan hatası sonucu
oluşan tehlikeler)
• Yanma
• Kayma, düşme
• Boğulma
• Makinaların tehlike arz eden
parçalarından kaynaklı tehlikeler
4. KONTROL ÖNCESİNDE İŞ
GÜVENLİĞİ
Saha uygulamalarında ve işveren tesislerinde bir işin yürütülmesi sırasında
fiziksel, kimyasal, biyolojik, ergonomik,
psikolojik etkenlerden kaynaklanan
ve çalışanların iş kazalarına, meslek
hastalıklarına; tesislerde, tesisat ve
ekipman hasarına yol açabilecek,
hatalı davranış biçimlerini, emniyetsiz koşulları belirlemek ve bunlara
karşı önlemler geliştirmek için yapılan
sistemli ve bilimsel çalışmaların
tümü teknik emniyet ve iş güvenliği
kurallarını sağlamalıdır. Bu bağlamda
çalışanlar, işyerine ne alkollü içki ve
uyuşturucu madde getirmeli ne bu
maddelerin tesiri altında gelmeli ne
de işyerlerinde bunları kullanmalıdır.
Ayrıca, aşağıda listelenen genel güvenlik kurallarına uyulması, çalışanların
sağlığı ve güveliği açısından oldukça
önemlidir.
1. Her çalışan, işletme talimatlarının
yanı sıra, teknik emniyet kurallarına da
uymak zorundadır.
2. Sigara içilebilir bölgeler haricinde
çalışanların sigara içmeleri kesinlikle
yasaktır.
3.Çalışanlar, sahada çalışma izni
almadan iş yapamaz.
4. Tesis içerisinde araç kuIlanan
her çalışan ve misafir, o tesis için
belirlenmiş trafik kurallarına uymak
mecburiyetindedir.
5. Çalışanlar, işyerinde cep telefonu
kullanma yasağına uymalıdır.
6. Kesici veya sivri uçlu eşyalar cepte
taşınmamalıdır.
7. Muayene personeli, yalnızca kendilerinden değil, aynı zamanda birlikte
çalıştıkları kişilerin de emniyetinden
sorumludur.
8. Çalışılan sahalar düzenli, temiz ve iş
ENDÜSTRİ OTOMASYON
kazalarına neden olabilecek emniyetsiz
koşullardan arındırılmış olmalıdır.
9. Sahalarda bulunan ikaz ve uyarı
levhalarındaki yönlendirmelere her
çalışan uymalıdır.
10. Sahada çalışan tüm personel, kendilerine verilen koruyucu donanımları
kullanmak zorundadır.
11. Yakıt ve madeni yağ bulaşmış iş
elbiseleri derhal değiştirilmelidir.
12. İş yeri zemininin kaygan
olmamasına dikkat edilmeli, yakıt ve
madeni yağ döküntüleri derhal temizlenmelidir.
13. Emniyetsiz koşullar ve uygulamalar mutlaka sorumlulara bidirilmelidir.
14. Çalışanlar, iş arkadaşlarına kaba
şakalar yapmamalıdır. Çünkü en küçük
dikkatsizlik veya ihmal büyük kazalara,
yangınlara vb. neden olabilir.
Sahada çalışanların kullandıkları
Kişisel Koruyucu Ekipmanların,
kazaların oluşumunu önlemeye yönelik olmadığını; fakat kaza sonucunda oluşacak yaralanma ve ölümleri
en aza indirebileceğini çalışanlar
unutmamalıdır. Başka bir söyleyişle
çalışanlar, tehlikenin ne zaman ve
nereden geleceğinin belli olmadığını
akıllarından çıkarmadan kendilerine
verilen Kişisel Koruyucu Ekipmanları
belirtilen
yerlerde
kesinlikle
kullanmalıdırlar. Öyleyse her çalışan,
muayeneden önce test ekipmanları ile
birlikte, muayene personeline tutanak
karşılığında teslim edilen aşağıdaki
koruyucu malzemeleri kullanmalıdır:
• İş Elbisesi
• Baret-koruyucu şapka
• Emniyet kemeri
• Kulaklık
• Toz maskesi
• Eldiven
• Koruyucu gözlük
• Çelik burunlu ayakkabı
Çalışanların kullandıkları bu Kişisel
Koruyucu Ekipmanların aşağıda
belirtilen özelliklerde olması oldukça
önemlidir.
1. Kişisel koruyucu ekipmanlar işe
uygun olarak seçilmiş olmalıdır.
2. Hasarlı ekipmanlar kesinlikle
kullanılmamalıdır.
3. Ekipmanlar, personele zimmetli
DOSYA / İş Güvenliği
olarak verilmeli ve liste tutulmalıdır.
4. Hasarlı olan ekipman teslim edildikten sonra yenisiyle değiştirilmelidir.
5. Kullanılmış ve çıplak bedene temas
eden iş ekipmanları dezenfekte edilmeden başka bir çalışana verilmemelidir.
6. Ekipmanlar bedene uygun ölçüde
alınmalı veya ayarlanmalıdır.
Bu
özellikleri
barındırmayan
ekipmanların çalışanlara verilmesinin
önüne geçilmeli ya da verildiyse eğer
çalışanların kullanmaları önlenmelidir.
Çünkü bu ekipmanlar, insan vücudunun belli yerlerini koruyan, dolayısıyla
çalışanın yaralanmasının, hatta ölmesinin önüne geçen niteliklere sahiptir.
Şimdi, Kişisel Koruyucu Ekipmanların
vücudun hangi bölgelerini koruduğu,
hangi durumlarda ve nasıl kullanıldığı
sorusunu cevaplandırabiliriz.
Başın Korunması
Başa bir cismin düşmesi, çarpması
veya vurması tehlikesine karşı baret
kullanılmalıdır.
1. Maske kullanmak zorunda olan
kaynakçılar dışında, sahada çalışan
muayene personeli baret giymek
zorundadır.
2. Baret, içindeki ayar kayışı ile başa
iyice oturtulmuş olmalıdır.
3. Yüksekte ve rüzğarlı havalarda
çalışan personel, baretin çenelik
bandını takmalıdır.
Gözlerin ve Yüzlerin Korunması
İşletme sahası içerisinde ve işin
özelliğine uygun tipte gözlük
kullanılmalıdır. Kullanılmayan yüz
siperleri ve koruyucu gözlükler kendi
ambalajlarında saklanmalıdır. Gözlük
ve yüz koruyucuları, aşağıda belirtilen
çalışmalar sırasında oluşabilecek
çapaktan
veya
kimyasalların
sıçramasından çalışanı koruyacaktır.
1. Yakıt/madeni yağ/tehlikeli sıvı
sıçraması muhtemel işler
2. Çekiçle yapılan, metalin metale
çarpmasını gerektiren işler
3. Toz, kum veya buna benzer maddelerin savrulduğu yerlerde çalışırken
Ayakların Korunması
Vücudun korunması gereken yerlerden
biri de ayaklardır. Ayakların
korunmasında aşağıda belirtilen özelliklere sahip ayakkabılar ve çoraplar
kullanılmalıdır.
1. Sahada bulunan herkes istisnasız
çelik burunlu, antistatik iş ayakkabısı
kullanmalıdırlar.
2. Elektrikçiler çalışmalarında yalıtkan
ayakkabı veya çizme kullanmalıdırlar.
3. Ayak sağlığı için yaz aylarında
hergün pamuklu çorap giyilmelidir.
4. Çalışma sırasında kullanılacak
ayakkabıların bağcıkları kısa olmalı
veya her zaman ayakkabı kenarına
sokulmalıdır.
Asansörlerin periyodik kontrollerinde çalışanların muayene öncesinde yapmaları gerekenler aşağıda
belirtilmiştir.
Görev nedeni ile fabrika ve iş yerlerine
ulaşmak için şirket aracı veya kişisel
araç kullanımlarında, teknik emniyet
ve trafik kurallarına uyularak hareket
edilir.
Test ekipmanlarının güvenli kullanımı
için kullanma talimatlarına riayet edilmelidir.
Kesinlikle arızalı cihaz
kullanılmamalıdır.
Muayene başlamadan önce ürünün/
ekipmanın eksikliklerinin olup olmadığı
kontrol edilmelidir. Eğer ekipmanlarda
eksiklikler varsa, firma/ekipman
sahibine bildirilmeli ve bu eksikliklerin giderilmeden, gerekli güvenlik önlemleri alınmadan muayeneye
başlanamayacağı belirtilmelidir.
Firma/bina tarafından alınması gereken ilave güvenlik önlemleri var ise
bu konuda muayenede görev alacak
muayene personelinin firma/bina
sorumlusu tarafından bilgilendirilmeli
ve firmaya/ binaya ait iş güvenliği
kurallarına uyulmalıdır.
Muayene sırasında iş elbisesi, baret ve
çelik burunlu ayakkabı sürekli
kullanılmalıdır.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Muayene sırasında gerektiğinde eldiven, maske, kulaklık, emniyet kemeri
ve gözlük takılmalıdır. İş güvenliğinin
yeterli olmadığına dair bir düşüncenin
oluşması durumunda, firma/bina yetkilisi ikaz edilmeli ve güvenlik önlemlerinin alınması sağlanmalıdır. Kontrol
ekipleri arasındaki mesafelerin uzak
olması durumunda (birbirlerini görememe veya duyamama halinde) kendi
aralarında haberleşmeyi sağlamak
amacıyla telsiz, cep telefonu veya
walkie-talkie kullanılmalıdır.
Muayene
faaliyetleri
sırasında
muayene kuruluşunun prosedür ve
talimatlarına harfiyen riayet edilmeli
ve ilgili ürün standartlarında belirtilen
tüm güvenlik kurallarına uyulmalıdır.
Asansör kontrollerinde aşağıdaki
kurallara uyulmalıdır:
• Asansör test ve muayenelerine
başlamadan önce, “Güvenliğiniz İçin
Asansör Test Edilmektedir. Lütfen,
Asansörü Kullanmayınız!” levhalarını
asansörün özellikle giriş kat ve en çok
kullanılan durak kapılarına asılmalıdır.
• Aşağıda belirtilen durumlarda asansör
muayeneleri ve testler yapılmamalıdır:
• Asansör çalışması için gerekli enerjinin olmaması
• Arızalı ve/veya eksik ölçüm cihazların
olması
• Muayene personeline ait koruyucu
ekipmanların bulunmaması
• Asansörün elektrik tesisatında
can güvenliğini tehdit eden elektrik
kaçaklarının olması,
• Aşağıda belirtilen özel durumlarda
muayene ve testleri kısmi olarak
gerçekleştirilir ve gerçekleştirilemeyen
muayene ve testler raporda belirtilir.
• Muayene alanlarına erişimin
bulunmaması
• Muayene alanlarında yeterli
aydınlatmanın sağlanamaması
• Kuyu içi muayene ve testleri sırasında
asansörün revizyon hızına geçmemesi
(V ≤ 0,63 m/s)
• Güvenlik parçalarının (Fren bloğu,
boru kırılma valfi, hız regülatörü)
bulunmaması
• Kuyu aydınlatmasının bulunmadığı
durumlarda kuyu ve kabin üstü kontrollerinde can güvenliği açısından
83
risk oluşmaması için, kat kapısı açık,
kat kapı kilitleri/fiş prizi çalışır olmalı
ve kontroller el feneri yardımıyla
yapılmalıdır.
• Asansör muayenesi sırasında kuyu
dibi acil ikaz düğmesi (stop butonu)
test edilmeden kuyu dibine inilmemelidir.
Kuyu dibine inmeden önce, aydınlatma
kontrol edilmeli ve acil stop butonuna
basılmalıdır. Kuyu dibinde güvenlik
boşluğu kontrol edildikten sonra diğer
kontrollere geçilmelidir.
• Kullanıcı güvenliği sağlanmadan kontrole başlanmamalıdır.
• Kabinin hareketli parçalarından uzak
durulmalıdır.
• Elektrik çarpılmalarına karşı yalıtımlı
eldiven kullanılmalıdır.
• Kabin üstü duvar mesafesi 30 cm
den fazla ve korkuluk yok ise emniyet
kemeri takılmalıdır.
• Hareketli parçaların arasına el, kol
veya vücudun herhangi bir uzvu kesinlikle sokulmamalıdır.
• Kuyuya inişlerde kuyu içi merdiven
var ise sağlamlığı kontrol edilmelidir.
• Asansör muayenesi sırasında kabin
üstü güvenlik boşluğu kontrol edildikten sonra test ve muayene işlemlerine
geçilmelidir. Kabin üstü acil stop
butonu test edilmeden kabin üstünde
seyir edilmemelidir.
• Asansör muayenesinde, tahrik yeteneği ve fren bloğu deneyleri
sırasında gerekli güvenlik önlemleri
yeniden gözden geçirildikten sonra
kabin içinde birilerinin bulunmamasına
dikkat edilmelidir.
Muayene ekibi, muayene sonrasında
gerekli
güvenlik
önlemlerinin
alındığından emin olduktan sonra saha
kontrolünü bitirmelidir.
Muayene alanına ilişkin risk
değerlendirmesi, asansör montajı
öncesinde monte eden tarafından ön
görülmelidir.
Montaja ilişkin öngörülen riskler ilgili
asansör montaj standartlarında,
bakıma ilişkin riskler ise bakım
standardında
değerlendirilmiştir.
Asansörün
işletmeye
alınması
sonrasında oluşacak riskler, tasarım
aşamasında monte eden tarafından
giderilmelidir. Asansörün işletilmesi
sırasında sonradan oluşan riskler
ise bakımcı firma tarafından dikkate
alınarak risk değerlendirmesi yapılmalı
ve tedbirler alınarak görülen riskler
ortadan kaldırılmalıdır.
5. SONUÇ
Bu metinde amaç, muayene sırasında
karşılaşılabilecek risklerin öngörülmesine, bunlara yönelik alınması gereken
tedbirlerin açıklanmasına ve kazaların
önlenmesine katkı sağlamaktır.
Yalnızca asansör muayene ekibi için
değil, aynı zamanda montaj ve bakım
personeli için de bu değerlendirmeler
dikkate alınmalıdır. Yapılan tüm
bu çalışmalar, ürün güvenliğinin
sağlanmasını amaçlayan asansör periyodik kontrollerinin güvenli bir şekilde
gerçekleştirilmesinisağlamaktır.
KAYNAKLAR
1. Asansör Bakım ve İşletme
Yönetmeliği, 18.11.2008 tarihli, 27058
sayılı Resmi Gazete.
2. Asansör Bakım ve İşletme
Yönetmeliği, 05.11.2011 tarihli, 28106
sayılı Resmi Gazete.
3. İş Ekipmanlarının Kullanımında
Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği,
25.04.2013 tarihli, 28628 sayılı Resmi
Gazete.
4. TS EN ISO 12100, Makinalarda
Güvenlik
• Tasarım İçin Genel Prensipler
• Risk Değerlendirilmesi ve Risk
Azaltılması, Nisan 2011.
5. TS EN 81-1 + A3, Asansörler - Yapım
ve Montaj İçin Güvenlik Kuralları Bölüm 1: Elektrikli Asansörler, Mart
2011.
6. TS EN 81-2 + A3, Asansörler - Yapım
ve Montaj İçin Güvenlik Kuralları Bölüm
2: Hidrolik Asansörler, Mart 2011.
7. TS EN 13015 + A1, Asansör Ve
Yürüyen Merdivenlerin Bakımı – Bakım
Talimatları İçin Kurallar, Haziran 2009.
8. AKM-t12, İş Güvenliği Talimatı, Rev.
05, 21.06.2014.
9. UYD-t42, Asansör Periyodik (Yıllık)
Kontrol Talimatı, Rev. 05, 21.06.2014.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Ürünler
Sek­tör­den Ürün­ler say­fa­la­r› En­düs­tri&Oto­mas­yon der­gi­si­nin üc­ret­siz ürün/hiz­met ta­n›­t›m say­fa­la­r›
olup, en­düs­tri­de kul­la­n›­lan ürün­le­rin ta­n›­t›­m› ama­c›y­la ya­y›n­lan­mak­ta­d›r. ‹l­gi­ni­zi çe­ken ürün ve/
ve­ya hiz­met­ler hak­k›n­da bil­gi al­mak için il­gi­li fir­ma­n›n in­ter­net si­te­si­ni in­ce­le­ye­bi­lir ve­ya fir­ma ile
ba€­lan­t›­ya ge­çe­bi­lir­si­niz.
Web Server Multiprotocol I/O Modüller
■ Turck ,FEN20 modülleriyle operasyon elemanlarına
ve transduserlere Ethernet yeteneği kazandırıyor.
Turck un yeni Ethernet tabanlı multiprotocol I/O modülleri standart anahtarlama sinyallerine hızlı ve etkili
bir şekilde bus özelliği kazandırıyor. Multiprotokol ve
tak- çalıştır fonksiyonları sayesinde FEN20 modüllerinde dijital giriş-çıkış sinyalleri PROFINET ,Modbus
TCP yada Ethernet/IP sistemlerde doğrudan kullanılabilir hale geliyor. Startup Fazında cihaz bağlı olduğu
sistemdeki bus trafiğini dinliyor ve belirlediği protokolü herhangibir ayar gerektirmeden otomatik olarak
kendi seçiyor.
FEN20 modülleri iki tip ayrı IO dizaynına sahiptir. Kü-
çük 4DIP-4DXP modelleri kontrol kutuları, paneller yada
başka tip kutularda kullanılabilirler ve bu modüllere bağlanan push butonları ,LED indikatörleri vs. çabucak ve
etkili bir şekilde bus özellikli hale getirirler. Daha geniş
olan 16DXP modelinde aynı özellikler genişletilerek 16
I/O destekler hale getirilmiştir. DXP değişeniyle 16 terminal giriş yada çıkış olarak ayarlanabilir. Başka bir enteresan detay da I/O sinyallerinin üç grup halinde birbirinden
tamamiyle izoleli şekilde oluşturulabilmesidir. Bu bize
emniyetli uygulamalar yapabilme imkanı verir.
Tüm modelerde entegre bir webserver bulunmaktadır.
Böylelikle diognastik verileri explorer ekranında metin
olarak görebiliriz. Bu web sayfasından akıllı telefonlarla dahi temel diognastik veriler takip edilebilir.
FEN20 modüller transduserlara ve aktuatörlere hızlı ve basitçe Ethernet özelliği kazandırır
www.turck.com.tr
86
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Turck
Ürünler
IO-Link 1.1 ile Industry 4.0’In Kapsanması
B&R Dijital Haberleşmede Kullanılacak Yeni Master Modüllerini Tanıtıyor
■ B&R, 4 adet akıllı saha ekipmanı ile dijital olarak
haberleşebilen ve her biri IO-Link 1.1’i kullanan iki
yeni master modülünün tanıtımını gerçekleştiriyor:
IP20 korumalı X20DS438A modülü ve kontrol kabini dışındaki çalışma ortamları için IP67 korumalı
X67DS438A modülü.
“Industry 4.0” tarafından geliştirilen vizyona “parçalar üretim prosesinde bağımsız olarak hareket eder
ve kendi üretimini kontrol eder” daha anlamlı veriler
elde edilmesi amacıyla sensör teknololijisini genişleterek ulaşılabilir. Dijital parametre kümeleri ayarlanabilir potansiyometrelerin yerini almaya devam
ederken, görece basit sensörler bile daha akıllı hale
gelmektedir.
Akıllı bağlantılar
B&R uzun süredir, I/O modülü ile sensörler ve aktüatör arasındaki iletişimin kurulmasında IO-Link haberleşme standardına güveniyor. Bu iki yönlü dijital
haberleşme arayüzü, parametre verilerinin değiştirilmesi ve diagnostik bilgisi alanlarında kullanılmaktadır. Böylelikle, sensörleri ve anahtarlama ekipmanlarını kontrol katmanına akıllı olarak entegre etmek
mümkün hale gelir. Parametrelerin merkezi olarak
yönetilmesi ile birlikte son ürünlerin entegrasyonu
da, kullanılan haberleşme teknolojisi standardize edilerek büyük oranda basitleştirilir ve ayarlanması çok
daha kolay bir hale gelir. Örneğin, IO-Link endüstriyel
gerçek zamanlı Ethernet POWERLINK teknolojisi için
mükemmel bir tamamlayıcıdır.
B&R X20 sistemine IO-Link 1.1 entegrasyonu, veri tutarlılığını ekipman seviyesine çıkartırken sensörleri bağlamayı çok daha kolay bir
hale gelir.
www.br-automation.com
ENDÜSTRİ OTOMASYON
B&R
87
Ürünler
Mitsubishi Electric’in Yeni Denetim Konsepti, MELSEC iQ-R
■ MELSEC sisteminin başarılı Q serisine ait yeni, modüler ve yüksek performanslı denetçi, kendinden önceki
serilere kıyasla geliştirme maliyetleri ile bakım ve işletim giderlerini büyük ölçüde düşürecektir. Öte yandan
oldukça geliştirilmiş performans ve kapsamlı işlevsellik
özellikleri, artan emniyet, güvenilir üretim süreçleri ve
düşük arıza sürelerini güvence altına alacaktır.
MELSEC iQ-R denetim konsepti sayesinde fikri mülkiyetlerin ek bir güvenlik donanımı, IP tabanlı bir erişim
filtresi ve kullanıcı doğrulama seçeneklerini içeren geniş
yelpazedeki güvenlik fonksiyonları tarafından tamamen
koruma alınacağı garanti edilmektedir. Gelişmiş hata
saptama ve hata giderme fonksiyonları, devreye alma ve
bakım masrafları ile söz konusu faaliyetler ile bağlantılı
giderlerin azalmasını sağlayacaktır. Hizmetinize sunulan fonksiyonlar arasında işletim geçmişinin oluşturulması, hata ve vaka kaydı, basit tanılama işlemleri, analog verilerin yüksek hızda kaydedilmesi ve formüllerin
güvenli bir biçimde depolanmasına yönelik entegre bir
veri tabanı temin edilmesi bulunmaktadır. MELSEC iQ-R
serisi, mühendislik çevresi ile entegre edilmiş iQ Works
uygulamasının bir parçası olacak yepyeni GX Works3
isimli programlama yazılımı ile programlanabilmektedir. GX Works3 yazılımında dinamik etiketler, programlama yerine parametrelendirme ve donanım fonksiyonu
öbekleri ile HMI taslakları da dahil olmak üzere görsel
88
fonksiyon öbeklerinin otomatik olarak oluşturulması
gibi çok sayıda seçenek bulunmaktadır. Söz konusu
özellikler, geliştirme maliyetlerinin ve olası arıza kaynaklarının azalmasına yardımcı olacaktır.
Mitsubishi Electric tarafından geliştirilen yeni ve modüler bir akıllı ortak platform olan MELSEC iQ-R, tesis
verimliliğini arttırırken aynı zamanda toplam işletim maliyetini de düşürecektir. Öte yandan modüler çoklu-işlemci sistemi, kendinden önceki serilerden daha hızlı ve
daha verimli olup, senkronize edilmiş çıkış modüllerinden, senkronize edilmiş PLC biriminden ve ağ bağlantısı
taramalarından faydalanmaktadır. Optimize edilmiş sistem tasarımı, standart kontrol sistemleri ve güvenliğe
yönelik kontrol sistemlerinin tek bir mikroişlemci şasisi
üzerinde entegre edilmesine olanak tanımakta ve aynı
zamanda CC-Link, CC-Link IE Field, Profibus, Profinet
ve çok sayıda üçüncü şahıs ağ bağlantıları gibi açık ağlara bağlanılmasını sağlamaktadır. Ayrıca, kullanıcılar,
bağlantı prosedürünün en kolay hale getirilebilmesi için
aralarından tercih yapacakları çeşitli entegre iletişim
protokollerine sahip olacaklardır.
PLC birimi, üretim verilerinin hızlı ve kolay bir biçimde
işlenip kaydedilmesine ve SD kartı üzerinde CC-LinkIE
Field aracılığıyla bağlantısı yapılan akıllı modül ve cihazlar da dahil olmak üzere tüm sistem parametrelerinin
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Ürünler
depolanmasına olanak tanıyan bir SD kart girişi ile donatılmıştır. Yeni geliştirilen bu akıllı platform, aynı zamanda dijital güvenlik Girişi/Çıkışi modüllerine de sahiptir.
MELSEC iQ-R, diğer Mitsubishi Electric otomasyon bileşenleri ile entegrasyona olanak tanıyan üstün bağlanabilirliğin yanı sıra geçmişle bağdaşır bir yapıya sahiptir; MELSEC Q serisine ait programların sürekli olarak
kullanılmasını ve sorunsuz bir şekilde geçiş yapılmasını
sağlar. Tüm bunlara ek olarak bağlantı ucu uygunluğu,
kablo tesisatı maliyetlerini büyük ölçüde düşürecektir. Adaptör kutuları, aygıt yazılımı güncellemeleri yeni
işlemcilerin daima en son gelişmeler doğrultusunda
güncelleneceğini güvence altına alırken Q Sistemine ait
modüllerin yeniden kullanılmasına izin vermektedir.
mıtsubıshı
www.mitsubishielectric.com.tr
Güneş Enerjili İkaz Lambası İL-X…..GNS serisi ø 100
■ Ürün montajı ile ilgili aparatlar çok
önemlidir.Çünkü lambanın yanı sıra
solar panelde olacaktır (Opsiyonel).
Uygulamaya özel ilave olarak ayrıca
bu ürünler ile beraber küçük bir pano
ile akü ve gerekli kart bulunmaktadır.
Özellikle Elektrik bağlantısının yapılmasının güç olduğu alanlarda veya
imkansız olduğu durumlarda tercih
edilir.Gün ışında enerji depolayıp aküsünü doldurur, hava kararınca fotosel
sayesinde devreye girer ve ikaz etmeye başlar.Kullanım alanları:Yüksek
bina
kule
ve
tesislerde,hava
alanları,enerji nakil hatları(yüksek
gerilim)direkleri,limanlar ve deniz üstünde kurulmuş olan her türlü tesis
veya platformda kullanılmak üzere
tüm ikaz edilmesi gerekli durumlarda
kullanılabilir.
Genel Özellikler:
• Lens:PC
• 2 yıl Garantili
• NEMA 4X Standartları
• Koruma Sınıfı:IP65/66
www.oshmuhendislik.com.tr
ENDÜSTRİ OTOMASYON
• Çalışma Voltajı:12…80VDC
• Çalışma Sıcaklığı: -25…+75°C
• Gövde ABS (opsiyonel döküm)
• Kırmızı,Mavi,Sarı ve Beyaz renk seçenekleri
• Yüksel LED Teknolojisi ile 100.000
saat ömür
• Yanar Söner veya Sürekli yanar model seçeneği
• Özel dizaynı ve LED Teknolojisi ile
360° görünülürlük
• Isınmaya,buzlanmaya ve tutuşmaya
dirençli polikarbon kapak
• Mikro işlemci ve fotosel sensör sayesinde gece ve gündüz algılaması
• 20 Watt enerji üreten paneli üretilen
enerjiyi uzun süre saklayabilme
• Kolay ve verimli montaj opsiyonel
olarak sabitleme ve montaj aparatları
• 4 sıra 160 Adet utra parlak yüksek
aydınlatma gücüne sahip Led kullanılmıştır.
• 2 adet 12V 7,2 Ah kuru tip aküsü
sayesinde 4 gün boyunca güneşli
görmese bile sistem çalışmaya devam eder.
OSH MÜHENDİSLİK
89
Ürünler
AMD Gömülü R-Serisi APU’ları Samsung’un
Dijital Sinyal Sistemlerine Güç Veriyor
■ AMD Gömülü APU’ları, Samsung
Electronics’in ultra kompakt setback-box dijital medya oynatıcılarına muhteşem grafik özellikleri ve
mükemmel güç tüketimi sağlıyor
AMD ‘Bald Eagle’ kod adlı AMD Gömülü R-Serisi hızlandırılmış işlem
ünitelerinin (APU) Samsung Electronics tarafından pazara sunulan
en güncel SBB dijital medya oyna-
tıcılarına güç sağlayacağını duyurdu. Sunduğu yüksek performans,
düşük güç tüketimi ve geniş bağlanırlık özellikleri ile yeni Samsung
SBB-B64DV4, yüksek güç gerektiren sinyal sistemleri için ideal bir
çözüm olarak dikkat çekiyor. Uygulamalar çeşitli iş kollarında, Samsung SMART Sinyal Görüntülerini
kapsamlı dijital araçlara dönüştürmek için kullanılıyor.
www.amd.com
AMD
Emniyet Kapısı İzleme Daha Esnek Hale Geliyor
■ Emniyet kapısı sistemi PSENsgate: daha iyi esneklik
için seçilebilir kontrol elemanlarına sahip yeni sistem
tipleri.
Emniyet kapısı sistemi PSENsgate, emniyetli kilit kontrol birimi ile güvenli emniyet kapısı izlemesi için kullanılabilir. Bunun bir sonucu olarak kişisel koruma ve
işletme koruması için en yüksek kategoride PL e standardına ulaşılması mümkündür. Yüksek esneklikten
elde edilen faydalar: Acil duruş veya kaçma anında kilit
açma gibi fonksiyonlara ya da tuşlar, anahtar şalterleri,
ışıklı tuşlar ve bölge durdurma gibi aksamlarla entegre
olabilen isteğe bağlı kontrol elemanları sayesinde çok
geniş bir sistem tipi aralığı.
Kullanıma sistemlerle maliyetleri azaltın
Kullanıma hazır sistemler sayesinde tüm emniyet fonksiyonları ve kontrol elemanları halihazırda entegre
edilmiş durumdadır. Bu, projenin konfigüre edilmesi,
tasarlanması ve monte edilmesi esnasında zamandan
ve paradan tasarruf etmenizi sağlayacaktır. Sağlam
tasarımı ve mekanik yük kapasitesi sayesinde emniyet
kapısı sistemi PSENsgate, uzun bir servis ömrünü garanti etmektedir.
Bir bakışta avantajlarınız:
• Entegre kontrol elemanları ve isteğe bağlı acil duruş
fonksiyonlarını içeren eksiksiz sistem sayesinde montaj
ve kablolama işlemleri için daha az efor sarf edersiniz
• Emniyet kapısı başına sadece bir anahtarla maksimum güvenlik: kişisel korunma ve işletmenin korunması için PL e’ye kadar
• Anahtar şalterleri, kısım durdurma ve acil durdurma
gibi seçilebilir kontrol elemanları ve anahtarları aktif
hale getiren bağlantı seçenekleri sayesinde daha iyi
esneklik
www.pilz.com/tr
90
ENDÜSTRİ OTOMASYON
PILZ
Ürünler
B&R Servo Sürücüleri Pozisyon Gecikme Hatalarını
Otomatik Olarak Algılar ve Düzeltir
■ B&R kendi ACOPOS servo sürücülerinin işlevselliğini geliştirmeye devam ediyor. Tekrarlanan kontrol
(Repetitive Control) sayesinde sabit bozuculu üretim
proseslerinin doğruluğunu öngörücü pozisyon gecikme hatası giderme yöntemini kullarak önemli ölçüde
arttırır. Önemli bir ek çaba sarfetmeden makine veya
tesisin performansı önemli bir oranda arttırılır. Tekrarlanan kontrol (Repetitive Control) yöntemi sadece bir
donanım yazılım güncellemesi ile tüm ACOPOS modelleri için kullanılabilir hale gelir.
Mekanik koşullar, Pozisyon kontrollü sürücüleri sabit
hızda kullanırken, genellikle belirli bir alanda lokalize
olan ve pozisyon gecikme hatası ile sonuçlanan, sabit
bozuculu tork dalgalanmalarına neden olabilir. Kontrolör konfigürasyonunun optimize edilmesi, bu tarz
pozisyon gecikme hatalarını minimize edebilir ancak
bozucuyu tamamen önlemek mümkün olmayacaktır.
Akıllı algoritma
ACOPOS sürücü ailesi için standart hız kontrol çevriminde gömülü olan tekrarlanan kontrol yöntemi, hız ve gecikme hatalarındaki periyodik bölümleri önemli bir oranda
azaltarak sürücünün tork referansını ayarlar. Algoritma
sürekli bir öğrenme süreci geçirir böylece yük profilindeki
değişikliklerin (örneğin aşınma nedeniyle oluşan) kullanılan öngörülü kontrol yöntemi sayesinde sürücü üzerinde
bir etkisi olmaz. Standart kontrol prosedürüne bir eklenti
olarak da eklenebilen ve son derece adaptif yapısı nedeniyle matematiksel modele bile ihtiyaç duymayan aktif
bozucu bastırmanın yapılandırılması kolay ve sezgiseldir.
Tekrarlanan kontrol (Repetitive Control) sayesinde
B&R’nin ACOPOS servo sürücülerinin pozisyon gecikme
hatalarının kontrol edilmesini ve sabit bozuculu üretim
proseslerin doğruluğunun önemli oranda arttırılmasını
sağlar.
www.br-automation.com
ENDÜSTRİ OTOMASYON
B&R
91
Ürünler
PCIM: Rutronik güvenilir “Bağla ve Unut!” ve RECOM’ dan gelen
DIN-Ray Gücü Tedariklerini Sunar
■ Ispringen (Almanya), 29 Nisan 2015 – PCIM ‘da
(19-21 Mayıs 2015 Nuernberg’de) Rutronik distribütörü 7. Salonda 226. Stantta iki yeni DIN-Ray güç
kaynağı ailesini ortak sergici RECOM ile sırasıyla
45W ve 60W REDIN45 ve REDIN60 için sunacaktır.
“Bağla ve Unut!” PSU’ lar yüksek bir güvenilirlik ve
uzun, arızasız bir kullanım ömrünü beraberinde getirmektedir.
RECOM’ dan PSU’ lar 12VDC ve 24VDC standart çıkış
gerilimleri ile mevcuttur ve ön kapak potansiyometresi tarafından ayarlanabilir. REDIN’ in inanılmaz çizgisi
ve yük düzenlemesi sabit kalıcı ve “DC-OK” ön panel
lambası üzerinden sinyal veren bir voltaj çıkışı sağlar.
Modüller ayrıca voltajsız “DC-OK” temaslarıyla donatılır ve hem doğrudan kontrol ile bir uzaktan gösterge lambası hem de merkezi görüntüleme noktasına
sinyal göndererek çalışır. Çoklu modüllerin temasları
genel bir “Sistem Güç Ok” sinyali üretmek üzere halka zincir yapısında olabilir.
RECOM’ un DIN-Ray enerji kaynağı aileleri REDIN45
ve REDIN60 -20°C ile +70°C arasında çalışma sıcaklıklarına sahiptir. Yüksek verim %87’ yi geçmektedir
ve düşük bekleme kayıpları (<0,5 W) enerji tüketimini
düşürür ve en az ısı üretimi ile sonuçlanır. Pek çok
güç kaynağı giriş voltaj dalgalanmaları ve geçici değişiklikleri nedeniyle ortaya çıkamazken şimdi güçlü
bir giriş filtresi bu durumu engellemektedir. Güç kaynaklarının pek çok sayıda güvenli koyucu önlem ile
standart olarak donatılmış olması: kısa devre ve aşırı
ısınma ve aşırı yüklemeden bir mandal fonksiyonu
ile koruma sağlar. Tüm REDIN güç kaynakları 7/24
devamlı çalışma için tasarlanır. UL, IEC/EN/UL60950,
CE ve UL508 tarafından tam olarak onaylıdır. Bir çok
amaçlı 85VAC ile 264VAC giriş voltajı aralığı ve 500m
yüksekliğe kadar dünya genelinde endüstriyel kontrol
altında, bina otomasyonunda ve Akıllı Ev Projelerinde
kullanımına imkan tanır.
88.6x41.1x101.4mm ölçüleriyle DIN-Ray güç kaynakları çok küçüktürler; daha fazla alan tasarrufu
sağlarlar, bunun nedeni modüllerin bir sonrakinin
yanına herhangi bir aralık koymaya gerek kalmaksızın kurulabilmesidir. Son montaja alternatif olarak,
güç kaynakları ayrıca alçaktaki dolaplarda kullanım
için kenara monte edilebilir. Tasarım ömrü 87,000
saatten daha fazladır. RECOM REDIN serilerine tam
olarak yedi yıl garanti verir.
www.rutronik.com
92
ENDÜSTRİ OTOMASYON
RutronIk
Ürünler
Havacılıkla İlgili ve Askeri Uygulamalar İçin Ayrı Özel Tasarımlı
Sıvı Soğutmalı Isı Eşanjör Tertibatı
■ Birden fazla askerî spesifikasyonla uyumlu, aşırı koşullar için
tasarlanmış hafif AMETEK Rotron
ünitesi
A. Ayrı uygulamaların termal ve çevresel gereksinimleri için özelleştirilmiş Az
Yer Kaplayan Sıvı Soğutmalı Isı Eşanjör
Tertibatı.
AMETEK Rotron tarafından, havacılıkla ilgili ve askerî uygulamaların aşırı koşullarında çalışabilen sıvı soğutmalı hafif bir ısı eşanjör tertibatının
tanıtımı yapılmıştır. Isı eşanjörü, her
bir uygulamanın termal, paketleme ve
çalışma ortamı gereksinimlerini karşılamak üzere Rotron tarafından özel
olarak tasarlanmış bir alt tertibatın
parçasıdır.
Uygulamalar:
B. Özel tertibat bileşenleri şunları
içerebilir:
1) Isı Eşanjörü;
2) Biriktirici;
3) Güç Filtresi;
4) Pompa
• Uçak-uzay
• Askerî ve Ticari Havacılık
• Elektronik devre soğutması
• Savunma/Askerî
• Tasarım Mühendisliği
• Ekipman Kasası Soğutması
• Telsiz, radar
Bu ünite, aralarında patlamaya karşı
direnç ve katı MIL-704 enerji kaliwww.rotron.com
te gereksinimlerinin de bulunduğu
birçok askerî sınıf testten geçmiştir.
Ayrıca, 7985 metre / 26200 ft kadar
irtifa ve -57°C ila 74°C sıcaklık aralığındaki kabin depolama koşulları için
uygundur.
Özelleştirme Seçenekleri
Farklı giriş voltajları, ısı transferi hızları, montaj ve paketleme seçeneklerinin yanı sıra askerî sınıf çevre gereksinimleri için uygun özel tertibatlar
mevcuttur. Arıza sinyallerini görüntüleyebilen veya üretebilen analog veya
dijital kumandalı modeller, ünitelerin
manüel olarak veya yazılım kanalıyla
çalıştırılmasına olanak sağlar.
Isı eşanjörü, glikol ve su karışımları
veya dielektrik PAO [poli alfa olefin]
sıvı kullanan sıvı soğutmalı döngü
içeren herhangi bir tesisatı destekler.
Yüksek verimlilikli plaka-kanatçıklı ısı
eşanjör göbeği, elektronik devrelerden kaynaklanın ısıyı dağıtmak üzere
Rotron fanları ve manyetik tahrikli
pompaları ile eşleştirilebilir.
Rotron
Akıllı Telefonlara Yeni Şarj Çözümü: Minicharge 2000 Powerbank
■ Tunçmatik, çantanızda ve cebinizde rahatlıkla taşıyabileceğiniz yepyeni minicharge 2000 powerbank ile
priz arama derdinize çözüm sunuyor.
Türkiye’nin 46 yıllık enerji çözümleri
markası olan Tunçmatik, Minicharge
2000 model ürünüyle neredeyse her
gün yaşadığınız şarj sorununu ortadan kaldırmayı hedefliyor. Tunçmatik
Minicharge 2000, depolanmış enerjiyi
kullanarak mobil cihazlarınızı dilediğiniz zaman, dilediğiniz yerde şarj edebilmenin rahatlığını sunuyor.
Tunçmatik Minicharge 2000, sahip olduğu güvenilir ve dayanıklı
www.tuncmatik.com
94
ENDÜSTRİ OTOMASYON
2000mAh’lık Li-ion bataryası ile 1-2
saat arasında şarj edebiliyor. Siyah,
beyaz, turuncu, kırmızı, mavi ve yeşil olmak üzere 6 farklı renk seçeneği bulunan kompakt tasarımlı ürün,
pil şarj durumunu gösteren 4 adet
mavi LED’e sahip. Ürün ayrıca, sahip
olduğu aşırı akım, aşırı voltaj, düşük
voltaj, aşırı sıcaklık ve kısa devre koruma özellikleri ile hem kendisini hem
de değerli mobil cihazlarınızı koruma
altına alıyor.
Minicharge
2000
Powerbank,
Türkiye’nin önde gelen; bilişim dağıtıcıları, teknoloji mağazaları ve yapı
marketlerinde bulunuyor.
Tunçmatik
Teori ve Uygulamalar
Ürünler
Genişletilmiş Master İşlevselliği Ile CX8000 Gömülü PC Serisi
Canopen ve Profibus İçin Yeni Master Arabirimleri
■ CX8030 ve CX8050 Gömülü PC’lerle Beckhoff, CX8000
serisi ultra kompakt PC tabanlı kontrolörlerini PROFIBUS ve
CANopen master’larla genişletiyor. Bu esnek cihazlar, fieldbus master işlevselliğine gereksinim duyan kontrol uygulamalarında evrensel kullanım için uygun fiyatlı ve daha küçük
boyutlu çözümler sunuyor.
Ek bir EtherCAT master terminaliyle tümleşik dahili fieldbus
slave’e sahip bir CX8000 serisi Gömülü PC fieldbus master
olarak kullanmak önceden de mümkündü. Şimdi CX8030
ve CX8050 ile bu işlevsellik, zaten kompakt Gömülü PC’lere
doğrudan dahil edilmiş olan PROFIBUS veya CANopen için
de kullanılabilir duruma geldi.
CX8030 ve CX8050 Gömülü PC’ler, küçükten orta büyüklüğe kadar makine uygulamalarında valf terminallerinden
sürücülere herhangi bir fieldbus slave bağlantısı yapmak
için idealdir. EtherCAT slave cihazlar arasında ve PROFIBUS veya CAN gibi geleneksel slave arabirimlerde ağ geçidi
olarak kullanılmakla kalmayıp makine kontrolörlerinin daha
üst düzey bir Ethernet alt yapısına dahil edilmesi için de
kullanılabilir.
CX8030: Normal veri alışverişine ek olarak, PROFIBUS
master aynı zamanda DPV1 haberleşmesini de destekler.
Bundan daha da üstün bir özelliği ise master arabirimin gerektiği zaman slave arabirim olarak da yapılandırılabilmesidir.
TwinCAT Sistem Yöneticisinde hata arama amacıyla, CX8030
için basit bir PROFIBUS gözleme arayüzü mevcuttur.
CX8050: CX8050, bir CANopen master olmasının yanı sıra
bir “basit” CAN master olarak da çalışabilir. Bu durumda
CAN 2.0A ve CAN 2.0B desteklenir ki 11 bit ve 29 bit tanımlayıcılar üzerinden konfigrasyon gerçeklenebilir. Bu, yaygın
olarak kullanılan tüm CAN uygulamalarının ve CAN cihazlarının CX8050 ile adreslenebileceği ve ağa bağlanabileceği
anlamına gelir. Hata arama amaçlı basit bir CAN gözleme
arayüzü mevcuttur.
Teknik özellikler
Yalnızca 65 x 100 x 80 mm boyutlarında, Windows CE 6.0
işletim sistemi, 400 MHz ARM9 işlemci, 64 MB RAM bellek ve 4 GB’a genişletilen 256 MB MicroSD hafızakartı ile
sunulan Gömülü PC’lerde aynı zamanda bir 10/100 Mbit/s
Ethernet arabirimin yanısıra ön kapağın iç kısmında bir USB
portu da mevcuttur. CX8030’daki PROFIBUS arabirim, bir
9 pinli ekranlamalı D-Sub fiş ile sisteme dahil edilirken iken
CX8050’daki CANopen veriyolu arabirimi ise galvanik dekuplajlı, CANopen gerekliliklerine uygun 9 pinli bir D-sub fiş
bu görevi üstlenmektedir.
Yeni CX8030 ve CX8050 Gömülü PC’ler, CX8000 serisi küçük kontrolörlere fieldbus master işlevselliği getiriyor.
www.beckhoff.com.tr
ENDÜSTRİ OTOMASYON
beckhoff
95
Ürünler
Philips Master LEDtube ile Doğru Işık
■ Aydınlatma ihtiyacı nasıl olursa olsun,
yenilenen Philips MASTER LEDtube portföyünde mutlaka ideal bir çözüm var.
Aydınlatmada dünya lideri Philips, MASTER LEDtube portföyünü kullanıcı ihtiyaçlarına göre yeniledi. Üç yeni ışık kategorisine göre geliştirilen lambalarla artık
otopark, süpermarket, fabrika, depo,
okul ve ofis aydınlatması gibi pek çok
uygulama alanı için en verimli ve doğru
lambayı seçmek çok daha kolay…
Yenilenen seride MASTER LEDtube
ürünleri, standart, yüksek ve ultra ışık
çıkışlarına sahip. Böylelikle kullanılan
alanın tam ihtiyacına göre doğru aydınlatma tercih edilebiliyor. Özellikle ultra
çıkışlı LEDtube, 3700’e kadar çıkabilen
lümen seviyesiyle aydınlatma kalitesini
geliştiriyor.
Floresan uygulamalarında en çok karşılaşılan durum lamba duylarının armatür
içerisinde dönmesidir. Yenilenen seride
MASTER LEDtube’lerin döner başlıkları
ise ürünü 90 dereceye kadar döndürewww.philips.com
bilmenize olanak tanıyor. Böylelikle ışık
kaybı engelleniyor. Dönebilen başlıklarının yanı sıra, farklı uzunluk ve renk
sıcaklık seçenekleri bir arada sunuluyor.
Philips LEDtube montaj esnasında bir
ucu armatüre takılıyken bile diğer uca
akım iletmiyor ve bu nedenle yüksek güvenlik sağlıyor.
Philips MASTER LEDtube lambanın
özellikleri
• Ultra ışık çıkışlı lambaların lumen değeri: 2500- 3700 lm
• Artan enerji verimliliği: 105 – 148 lm/W
• 90 derece döner başlık ile ışık kaybı
engelleme
• KEMA sertifikası ile yüksek güvenlik
• Geniş renk sıcaklık aralığı (CCT) (3000, 4000, 6500 K – Sarı, sıcak beyaz
ve beyaz renk opsiyonu ),
• 40.000 saat kullanım ömrü
58W floresan’a eş değer Philips LEDtube sadece 25W enerji tüketiyor. Böylelikle %40 ile %65 arasında enerji tasarrufu sağlanabiliyor.
PhIlIps
Yeni Voltaj Seçenekleriyle Emniyet Röleleri
■ Phoenix Contact PSR-ESAM 4 emniyet rölesi her
uygulamada kullanılabilir ve şimdi birçok besleme geriliminde temin edilebilmektedir. 24 V AC/DC modele ek
olarak şimdi 48 V AC/DC, 60 V AC/DC, 110 V AC/DC, ve
230 V AC/DC tipleri de mevcuttur.
Üç anahtarlama kanalı ve bir sinyal çıkışına sahip röle
makine ve sistemlerde acil duruş kontrol cihazları veya
emniyet kapısı anahtarlarının iki kanallı izlemesinde kullanılır. EN ISO 13849-1’e göre PL e ve EN 62061 ve IEC
61508’e göre SIL 3 gibi en yüksek emniyet standartlarını
karşılarlar. Cihaz hem otomatik hem manuel izlemeli başlangıca göre konfigüre edilebilir.
www.phoenixcontact.com
96
ENDÜSTRİ OTOMASYON
PhoenIx Contact
Ürünler
Yeni Fluke 1000FLT Floresan Işık Test Cihazı
■ Deneyin ve floresan ışık testinden hata payını
çıkarın.
nik mi yoksa manyetik mi olduğunu tespit eder – enerji
tüketen balastları tanımlar
Eksiksiz lamba test cihazı zamandan tasarruf etmenize
ve maliyetleri azaltmanıza yardımcı olur
Fluke 1000FLT, 1 kompak aletle 5 test gerçekleştirmenize olanak sağlar. İşiniz çok sayıda floresan ışığın
yanık kalmasını gerektiriyorsa, yeni Fluke 1000FLT
vazgeçilmez bir alettir. Bu test cihazı gerçek zamanlıdır ve para tasarrufu sağlar.
• Lamba testi: Ampulü tesisatı sökmeden test eder
• Balast testi: Balastın çalışıp çalışmadığını kolaylıkla
tespit eder
• Temassız gerilim: Gerilimi hızlı bir şekilde kontrol
eder
• Pim devamlılık testi: Filamanlarda devamlılık olup olmadığını test eder
• Balast tipi testi: Tesisatı sökmeden balastın elektro-
Fluke 1000FLT Floresan Işık Test Cihazının Temel
Avantajları
• Zaman tasarrufu sağlar ve maliyetleri azaltır: Sorunları hızlı bir şekilde belirlemeniz ve tamamlandığında
işlemi doğrulamanız için 30 saniyenin altında 5 temel
ışık testi gerçekleştirir
• Sahada kullanıma uygundur: İki metrelik bir merdivenden düşürülerek test edilmiştir
• Kullanımı kolay: Parlak gösterge ışığı ve sesli uyarı
özelliği vardır
• Dayanıklı ve bakımı kolay: Fluke 1000FLT’nin uzatılabilir test çubuğu tamamen metal ve oldukça dayanıklıdır. Ancak gerekli olduğunda, test çubuğu kolaylıkla
değiştirilebilir
• Uzun ömürlü: Üç yıl garantilidir.
www.netes.com.tr
ENDÜSTRİ OTOMASYON
netes MÜHENDİSLİK
97
Ürünler
Yeni Philips Hue Go ile Işık Her An Yanınızda
■ Philips Hue Go ile istenilen ışık, istenilen zaman,
istenilen yerde…
Aydınlatmada dünya lideri Philips bir ortamı iyileştirmek, ruh halinizi değiştirmek ya da genel anlamda günlük hayatı kolaylaştırmak için ev içerisinde ve evin farklı
yerlerinde ışığın kullanımının sınırlarını bir kez daha
zorluyor. Tüm akıllı bağlantı özelliklerine sahip, tamamen taşınabilir, kablosuz ve iF Tasarım ödüllü Philips
Hue Go ile istenilen ışığı, evde ya da bahçede istenilen
yere götürmek mümkün*...
Dünyanın ilk birleşik ev aydınlatma sistemi Philips
Hue’ya getirilen yeni eklemeler sayesinde, 200’ün üzerinde uygulama ve özel anları zenginleştirmek için kullanılan beş yeni patentli dinamik ışık etkisiyle Philips Hue
Go ışık kavramını tamamen özgürleştiriyor.
Işığınızı taşıyın
Philips Hue Go, evde ışık kullanım şeklini tamamen
değiştiren çok yönlü bir lamba... Kaynağından çıkarıldığında taşınabilir bir parça haline geliyor. Pil modunda
üç saate kadar çalışabilen Philips Hue Go, kablo derdi
olmadan bahçeden salona, oturma odasından yemek
odasına farklı alanlara taşınabilmesi sayesinde her yerde yeni bir ambiyans yaratıyor. Ayrıca ihtiyaçlara farklı
yollarla da cevap verebilecek şekilde konumlandırılabiliyor. Örneğin duvara karşı pozisyonlandırarak, duvarın
tamamen ışık alması sağlanabiliyor veya bir sanat eserinin üzerine yansıtılabiliyor. Ya da samimi bir akşam
yemeği için masanın ortasına koyulabiliyor ve yeni bir
ambiyans oluşturulabiliyor. Philips Hue Go’nun kalın
duvarlı yuvarlak yapısı, sağlamlık ve zenginlik hissi verirken, buzlu tasarımı kesintisiz saf ışık izlenimi veriyor.
İstediğiniz gibi kontrol edin
Philips Hue Ürün Pazarlama Direktörü Leonardo Avezzano konuyla ilgili şunları söyledi: “Aydınlatmanın dijitalleştirilmesi bize yepyeni bir fırsatlar dünyasının
kapısını açtı; bu sayede evlerimizde, tek bir parmak
hareketiyle ışığı anında açabilir ve kontrol edebilir hale
geldik. Philips Hue Go, bunu bir sonraki aşamaya taşıyarak, aydınlatma konusunda bize tam özgürlük sağlıyor. Böylece istediğimiz her an ışık yakabilecek, oturma
odasından bahçeye her yerde, her türlü ortamı anında
aydınlatabileceğiz.”
98
Ürünün üzerindeki kontrol butonu sayesinde, akıllı cihazınız elinizde değilken ışığı değiştirmek çok kolay.
Fonksiyonel sıcak beyaz ışık ve enerji veren soğuk gün
ışığına kadar yedi farklı ışık efekti ya da Cozy Candle
(Samimi Mum Işığı), Sunday Coffee (Pazar Kahvesi),
Meditation (Meditasyon), Enchanted Forest (Büyülü Orman) ve Night Adventure (Gece Macerası) olarak tanımlanan beş farklı doğal dinamik efektten biri seçilebiliyor.
Her dinamik efektin kendine özel bir yanma stili ve renkleri bulunuyor. Böylece romantik bir yemeği, rahatlatıcı
bir banyoyu ya da bir Zen anını zenginleştirecek ‘canlı’
bir ışık elde edilebiliyor. Philips Hue uygulaması kullanılarak günlük işler için fonksiyonel beyaz ışığı seçmek
ya da gevşemek, okumak, konsantre olmak ve enerji
toplamak için uygun ayarlar yapmak mümkün. Her türlü
ortam, ruh hali ve an için ışık kişiselleştirilebiliyor ve
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Ürünler
16 milyondan fazla renk arasından seçim yapılabiliyor.
Her zaman bağlı kalın
Philips Hue gibi Philips Hue Go da yeni bir e-postayı ya
da hava durumundaki bir değişikliği, sade bir ‘ışık bildirimi’ ile haber verebiliyor. Ayrıca televizyonun görüntüsünü tüm odaya yayabilecek ya da farklı uygulamalarla
entegrasyon sayesinde oyun deneyimini bir üst seviyeye taşıyabilecek üç boyutlu anlar yaratıyor. Philips Hue
Go, mevcut ağa kolayca entegre olarak tüm Philips Hue
ve Friends of Hue ürünleri ile tam uyum içerisinde çalışıyor. Ağ yoksa, yeni bir ağ kurmak da çok kolay. Tek
yapılması gereken Philips Hue köprüsünü kablosuz ağa
bağlamak ve Philips Hue uygulamasını akıllı cihaza indirerek Philips Hue Go’yu prize takmak.
Philips Hue Go 1 Ekim 2015 tarihi itibariyle 299 TL raf
fiyatından Türkiye’de satışa sunulacaktır.
www.philips.com
PhIlIps
Yaşam Alanlarına Doğal Mermer Efekti, Viko Artline’dan Novella Corian Serisi
■ Günümüzde dekorasyona renk ve yaratıcılık katan
malzemelerin başında corian geliyor. Uzun ömürlü,
hijyenik, dayanıklı ve zarif yapısıyla her ortama kişilik
katan corian malzemesi, elektrik anahtarı ve priz sektörünün lider ismi VİKO’da şimdi mükemmelliğe ilham
veriyor. Kullanıldığı mekanların dekorasyonunu mermer
efekti ile tamamlayan VİKO Artline’ın Novella Corian Serisi, farklı seçeneklerle zevklere de özgürlük getiriyor.
Novella Corian Serisi ile gerçek mermer efektini yaşam alanlarına taşıyan VİKO, evlerinde şıklık ve modernlik arayanlara yepyeni bir seri sunuyor. Kalite ve
tasarımı bir arada sunarak yaşam alanlarını ayrıcalıklı
yerlere dönüştüren VİKO, Novella Corian Serisi ile ev
dekorasyonunda klasik bir şıklık arayanların tercihi olu-
yor. Aydınlık, ferah, ışıltılı bir atmosfer yaratmak, modern ambiyanslar oluşturmak ya da yaşam alanlarına
hareketlilik katmak isteyenler için doğadan ilham alan
VİKO Artline’ın Novella Corian Serisi, elektrik anahtarı
ve prizlerde doğal bir görünüm yaratarak mermer etkisini dekorasyona yansıtıyor. Yaşam alanınızın genel
konseptine uygun olarak seçebileceğiniz dusk, aurora,
sand stone ve black quartz renklerindeki mermer deseni alternatifleri, zevkinizi hayatınıza taşımanıza yardımcı
oluyor.
Novella Corian Serisi, zarif tasarımı ile doğal taşların sıcaklığını gözler önüne sererken, ince ve keskin hatlarıyla
da duvarlara şıklık katıyor. Mermerin hayata sıcaklık katan
doğal etkisi, Novella Corian Serisi’nde hayat buluyor.
www.viko.com.tr
ENDÜSTRİ OTOMASYON
VİKO
99
Ürünler
Servis Robotları
Modüler Bileşenlerden Oluşan Bir Centilmen
Servis Robotu Teknolojisi Üzerine SCHUNK Uzman Günleri Dünya Prömiyeri
■ Arkadaş canlısı ve sempatik. İhtiyaç duyulmadığında görünmez. Her za-man hazır. Geleceğin hizmetkârı
“Care-O-bot® 4”. Stuttgart’da yer alan Fraunhofer IPA
tarafından geliştirilen robot, dünya prömiyerini, SCHUNK
Servis Robotikleri Uzman Günleri’nde kutluyor. Care-Obot® 4’ün modüler dizaynı, değişik yapılandırmalara ve
uygulamalara imkan tanıyor.
SCHUNK GmbH & CO. KG yönetici ortağı Henrik
A.Schunk; yüksek derece standardizasyonun, mobil servis robotları alanında Care-O-bot® 4’ü dönüm noktası
haline getirdiğini vurguladı. Care-O-bot® 4’ün hem kol
eklemleri hem de 1-parmak eli SCHUNK’un mobil tutucu sistemleri için standartlaştırılmış modüllerinden
alındı. Bay Schunk, servis robot çözümleri genellikle
mobil aplikasyonlarda kullanıldığı için, bileşenlerin hafif ve enerji tasarruflu olmak zorunda olduğunu belirtti.
“SCHUNK’un mobil tutucu sistemleri tam da bu senaryolar için tasarlandı. Bileşenler, ölçme ve test uygu-lamaları gibi endüstriyel uygulamalarda kullanılmasının yanında, insanları günlük hayatta destekleyebilecek yardımcı
sistemler olarak da kullanılabilir.”
Atik ve Modüler
Care-O-bot® 4’ten önceki nesiller, nesne algılama veya
güvenli dolaşıma odaklanırken, şimdi ticarileşme yönün-
100
de de önemli bir adım atıldı. Fraunhofer IPA takım lideri
ve proje müdürü Ulrich Reiser, dördüncü Care-O-bot®
jenerasyonunun sadece daha atik, daha esnek ve daha
cezbedici olmadığını aynı zamanda daha uygun fiyatlı
bileşenleri barındırdığını vurguladı ve iç bileşenlerin, küçük parçalarda dahi daha uygun fiyatla üretilebilen metal
saç yapılardan oluştuğunu belirtti.
Maliyet Odaklı Modüler Çözümler
Robottaki modüler konsept farklı yapılandırmalara izin
veriyor. Örneğin, bir ya da iki kolu deaktive etmek mümkün. Kompakt küresel formu ile SCHUNK Powerball
ERB modülü, kol eklemlerinde kusursuz entegrasyon
sağlıyor. Kol bileşenlerinin tüm elektronik kontrolleri ve
regülasyon devreleri ERB modülü içerisinde çözümleniyor. Modül içerisinde pozisyon, hız ve dönme momenti
kolaylıkla ayarlanabiliyor. Tutucu ve araçlar için besleme hatları tamamen kolların içinde konumlandırıldığından, diğer aygıtlar üzerinde engelleyici kablolar bulunmuyor. Entegre zeka, evrensel iletişim arayüzleri, data
transferi ve güç desteği için kullanılan kablo teknolojisi;
Powerball’un tekil modüllerde kullanılmasının yanında
hafif kollarının kullanıldığı Care-O-bot® 4 benzeri komplike ürünlere de kolay entegrasyonu sağlıyor. Taşınabilir
kullanım ve mobilite için, modüller 24 V DC güç kaynağı
veya şarj edilebilir bataryalar ile çalıştırılabiliyor. Hafif
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Ürünler
konstrüksiyon ve tork motorları, düşük enerji tüketimine
olanak sağlıyor. Bu özellik, bir yandan enerji maliyetlerini
düşürüyorken, diğer yandan şarj edilebilir batarya kullanımında da daha uzun çalışma periyodlarına imkan sağlıyor ve küçük formatlı bataryaların kullanımını mümkün
kılıyor.
Farklı versiyonlar uygulanabilir
Care-O-bot® 4’ün boyun ve kalçadaki yuvarlak eklemleri,
birçok sensörde olduğu gibi opsiyonel. Uygulama sadece içecek servisi gerektiriyorsa, bir el yerine tepsi kullanmak ya da mobil bazlı servis veya taşıma aracı olarak
kullanmak mümkün. Bu şekilde bağımsız spesifik görevler için adaptasyonlar ve ekonomik çözümler yaratılıyor.
Geliştirme mühendislerinin en önemli önceliklerinden
biri kullanıcı dostu kullanım. Çünkü robotların kullanımı ve programlamalarındaki zorluk, çoğu insanın gözünü korkutmakta. Örneğin Care-O-bot® 4’ün sezgisel
çalışmasına olanak sağlayan etkileşim bölgesi kafasının
üzerinde olduğundan hem ayakta, hem de otururken erişilebilir bir yükseklikte. Tabi ki robot ile etkileşim, aynı
zamanda kameralar ve mikrofonlar aracılığı ile de müm-
kün. Bu şekilde insanlar konuşmalarından ve hareketlerinden algılanabiliyor ve kelimelerle ya da hareketlerle
robota direktifler verebiliyor. Robot, insanlardan gelen
bu kelimeleri ve hareketleri anlayıp anlamadığını çeşitli
kafa hareketleriyle belirtebiliyor. Care-O-bot® 4’ün ellerindeki lazer işaretleyici ve çeşitli ışık efektleri de robot
ile etkileşim sağlanmasında rol alıyor.
Tasarım ve Mühendisliğin Başarılı Ortaklığı
Gelişim sürecinde görev alan Stuttgart merkezli tasarım
stüdyosu Phoenix Tasarım’ın genel müdürü Andreas
Haug; Care-O-bot® 4’ün tasarım ve mühendislik sentezinin yanında işlevselliğinin insani duygularla birleşiminden kaynaklı bir kullanıcı etkileşimi sağladığını belirtti.
Robot; modern dizaynı, iki kolu ve kafası ile insan yapısını andırıyor. Fakat robotta tamamen insan görüntüsü
amaçlanmadı. Çünkü Ulrich Reiser’e göre, bu kullanıcılarda ‘yanlış beklentiler’ yaratacaktı. Robotta sadece ‘iç
değerler’ insani: her za-man sağduyulu bir mesafe bırakıyor, ne anlaşıldığı ve ne yapılacağı belirleniyor, basit
hareketler için yetki sahibi ve hatta duyguları bile gösterebiliyor.
www.tr.schunk.com
ENDÜSTRİ OTOMASYON
SCHUNK
101
Ürünler
Kompakt Çoklu Dokunmatik IP 65 Panel PC’ler
Gelişmiş Çok-Çekirdekli Atom™ Işlemcilerle Sunuluyor
■ CP37xx montaj kollu Panel PC çoklu dokunmatik
panel portföyünü daha da genişletiyor
Beckhoff, kompakt kasada yüksek PC tabanlı performans sunan, gelişmiş Intel® AtomTM işlemcili ve çoklu dokunmatik işlevli yeni CP37xx serisi Panel PC’lerini
tanıttı. Montaj kollu kurulum için tasarlanan bu cihazlar
tam IP 65 koruma sağlıyor. Çeşitli ekran boyutları ve
işlemci seçenekleriyle, CP37xx serisi farklı otomasyon
zorluklarını aşmak için yüksek ölçeklenebilirlik sunuyor.
Bu Panel PC’ler, sağlam alüminyum kasalarında yüksek
bilgi işlem gücü ve mükemmel tümleşik grafik özelliğinin yanı sıra, mükemmel termodinamiği ile bilinen Intel® Atom™ işlemcileri barındırıyor. Bu işlemciler, son
derece kompakt cihaz tasarımına imkân tanıyor ve tek,
çift veya dört çekirdekli olarak bulunabiliyor; böylece
çok geniş bir uygulama gereksinimi yelpazesine, mümkün olan en iyi uyumu sağlıyor. Boyutları 12 inç ile 24
inç arasında değişen ekran seçenekleri, 4:3, 5:4 ya da
19:9 (geniş ekran) formatlarında yedi çoklu dokunmatik TFT ekranı kapsıyor. CP37xx, 45 °C’ye kadar ortam
sıcaklıklarında kullanılabiliyor. Isı, kasa içinde düzgün
bir sıcaklık dağılımı sağlayan fanlarla desteklenen dış
soğutucu kanatçıklarla uzaklaştırılıyor.
Panel PC, esnek bir şekilde genişletilebiliyor; örneğin,
PCI modüller ve/veya üçüncü Ethernet bağlantı noktası
gibi. Aynı zamanda, 48 mm çapındaki montaj kolu borusuna bağlı entegre döndürülebilir ve eğilebilir montaj
kolu adaptörünü de barındırıyor. Bağlantı kabloları, üste
veya alta monte edilebilen montaj kolunun içinden geçiyor. Dört adede kadar IP 65 konnektörlü IPC bağlantı
noktası kablo hacmine kolay erişim imkânı sağlanıyor.
CP37xx Panel PC’ler bir veya iki CFast kartına sahipler ve tümleşik RAID kontrolörü sayesinde, iki eşdeğer
CFast kartı birbirine yansıtılabiliyor (mirroring).
Yüksek derecede ölçeklenebilir çoklu dokunmatik
panel grubu
Beckhoff yüksek derecede ölçeklenebilen çoklu dokunmatik cihazlar yelpazesini CP37xx serisi ile uygulama
gereksinimlerine en iyi uyumu sağlayacak şekilde tamamlıyor. Ürün gamı şu anda, pasif CP29xx ve CP39xx
Kontrol Paneli serisini, giriş seviyesi performansı sunan CP26xx, orta düzeyde bilgi işlem gücü sağlayan
CP27xx ve CP37xx Panel PC’lerden, üst düzey CP22xx
ve CP32xx’e kadar cihazları kapsıyor.
CP37xx Panel PC serisi, çoklu dokunmatik işlevselliğiyle, yüksek performanslı, düşük kayıplı, çok çekirdekli Intel® Atom™
işlemcileri, entegre montaj kolu adaptörlü kompakt bir IP 65 ünitede bir araya getiriyor
www.beckhoff.com.tr
102
ENDÜSTRİ OTOMASYON
beckhoff
Ürünler
PC Tabanlı Kontrol Sayesinde Büyük Veri’yle Akıllı Ölçüm Bağlantısı
■ Güç tüketiminde dahili veri toplama verimli enerji
yönetimi için ideal zemini oluşturuyor
Bina ve tesis işletiminde daha verimli enerji yönetimi
için su, elektrik ve ısı tüketimlerini, mümkün olan en
kısa aralıklarla sistem kaydetmek (loglamak) gerekiyor.
Beckhoff’un PC tabanlı kontrolü, güvenli haberleşme ve
Bulut bağlantılı veritabanı sistemleri de dahil olmak üzere, bu tüketim verilerini toplamak ve işlemek için ideal
zemini sunuyor.
Ağa bağlı binalarda, kentlerde veya tesislerde elektrik,
su, ısı veya gaz kullanımıyla ilgili tüketim verileri Bulut
üzerinden kullanıma açılabiliyor. Genellikle “Büyük Veri”
olarak adlandırılan bu büyük miktardaki bilgi, enerji kullanımının optimizasyonu için bina sakinleri, bina işletmecileri ve belediyeler tarafından kullanılabiliyor. Arızalar ve
aşırı tüketimi kolayca tespit edilebiliyor. Arızaların tespit
edilmesinin yanı sıra ayrıntılı, son derece hassas tüketim
istatistiklerinin genellikle uzaktan toplanması, bu süreçle
kolaylaşıyor.
Beckhoff, PC tabanlı kontrolde Akıllı Ölçüm için ideal bir
platform sunuyor. Tüketim verileri, Beckhoff I/O termi-
nalleri yoluyla uygun maliyetle toplanabiliyor. Bu esnek
cihazlar, bir doğrudan sensör bağlantısıyla, fieldbus
üzerindeki dağıtık I/O’larla (örneğin, EtherCAT, PROFINET veya BACnet/IP) ya da M-Bus gibi daha alt seviyeli veri yolları üzerinden çok farklı sinyal tiplerinde veri
toplamak için ideal. Kontrol, ayarlama ve veri ön işleme,
farklı performans sınıflarına göre kolayca ölçeklenebilen bir Gömülü PC tarafından gerçekleştiriliyor. PLC
fonksiyonlarının programlanması, program kodlarının
gerektiği şekilde (örneğin C++ ) yazılması ve I/O noktalarının, veritabanı arabirimlerinin ve OPC UA (Unified
Architecture - birleştirilmiş mimari) iletişim protokolünün yapılandırması gibi tüm görevler evrensel TwinCAT
mühendislik ortamında yer alıyor. Modern, Bulut bağlantılı sistem arabirimi TwinCAT veritabanı sunucusu
yoluyla gerçekleştirilebiliyor. İsteğe bağlı olarak, veri
ayrıca bir Gömülü PC’de yerel olarak tutulabiliyor ve
analiz edilebiliyor.
OPC UA ile, Gömülü PC, client ve OPC UA sunucusu
fonksiyonuyla yüksek seviye enerji yönetim yazılımı olarak görev yapıyor. OPC UA, IEC 62541 standardına göre
güvenli veri iletişimi seçeneği sunuyor.
PC tabanlı kontrol,
Bulut sistemleriyle
güvenli ve standartlara
dayalı haberleşme de
dahil, enerji tüketimi
verilerinin ve ölçüm
değerlerinin toplanması
için modüler ve hassas
şekilde ölçeklenebilir
bir altyapı sağlıyor.
www.beckhoff.com.tr
104
ENDÜSTRİ OTOMASYON
beckhoff
Ürünler
Tektronix RSA306
■ RSA306 sahada, fabrikada ve
akademik alanda kullanıma uygun
olarak tasarlanmıştır, oldukça kolay taşınabilir ve tüm bu özelliklere
düşük maliyetle sahip olabilirsiniz. RSA306 PC’nizi ve Tektronix
SignalVu-PCTM RF Sinyal Analiz
Yazılımını kullanarak, 9 kHz - 6.2
GHz arasındaki sinyallerin derin
sinyal analiz kapasitelerini, dalga
yakalama ve gerçek zamanlı spectrum analiz özelliklerini sağlar.
Önemli Performans Özellikleri
• 9 kHz - 6.2 GHz frekans kademesi
analizlerde gereksinim duyacağınız
geniş aralığı kapsar
• +20 dBm to -160 dBm ölçümleme
kademesi
• Problemleri ilk seferinde ve her zaman kaçırmadan yakalamanızı garanti eder
• Zor koşullarda kullanım için Mil-Std
28800 Class 2 çevre koşulları, şok ve
titreşim özellikler
www.netes.com.tr
Önemli Özelikleri
• Dahili Tektronix SignalVu-PCTM
yazılım ile tam donanımlı spektrum
analiz kapasitesi
• Standart olarak 27 spektrum ve
sinyal analiz ölçümlemeleri
• Frekans ayarlama, puls ölçümleme, standart destek, modülasyon
analizi ve haritalandırma opsiyonları
• Gerçek zamanlı Spektrum/Spektrogram ekran, geçici durumları ve
parazitleri yakalamak için harcanan
süreyi azaltır
• Cihaz Kontrol Takımı ile birlikte kullanım için MATLAB cihaz sürücüsü
• Dalga yakalama özelliği ile uzun
süreli olayları kayıt edebilme
Uygulamalar
• Akademik/eğitim
• Bakım, kurulum, fabrikada veya sahada onarım
• Yüksek değer nitelikli tasarım ve
üretim
• Parazit yakalama
netes MÜHENDİSLİK
Uçak İkaz Lambası İL-X….UK serisi ø100
■ Ürün 360 dereceden fark edilebilir bir tasarıma sahiptir.Uzun vadede ürünün bakıma servise ihtiyacı
gerekmektedir.
Ürünün çalışma biçimi ayarlayabilmek mümkün sabit, flaşör, çakar.
Ürün hiçbir şekilde su, nem, toz
geçirmeyen koruma sınıfına sahiptir. Işık gücünün en az 7,5 deniz
mili yada 10 km uzaklıktan fark edilebilir. Ürün ile ilgili montaj ayağı
montaj aparatı iyi seçilmeli ürün bu
montaj aparatlarına sağlam şekilde
sabitlenebilmelidir.
rarınca fotosel yardımı ile devreye
girer ancak ana kartta arıza olma
durumunda görev yapacak görev
yapacak diğer bir yedek kart vardır.
Genel Özellikler:
Kullanım alanları: Hava alanları,
4 katı geçen tüm bina, kule, iş merkezi vs yüksek yerlerin tamamında
kullanılmaktadır. Akşam hava ka-
• 2 yıl garanti
• Ürün Lensi PC
• Koruma Sınıfı:IP65/66
• Çalışma Voltajı:12…80VDC
• Çalışma Sıcaklığı -25…+75°C
• Gövde ABS (opsiyonel döküm gövde)
• Ultra parlak 160 adet Led Kullanılmıştır
• 4 sıra yüksek aydınlatma gücüne
sahip Led kullanılmıştır.
• ICAO ANNEX14 belgesine sahiptir. (Uluslar arası sivil havacılık örgütüne uyumlu olabilmesi için bu
belge gereklidir.)
www.oshmuhendislik.com.tr
OSH MÜHENDİSLİK
ENDÜSTRİ OTOMASYON
105
Kuruluş ve Etkinlikler
İTÜRO 2015 Yine Dopdoluydu!
■ İstanbul Teknik Üniversitesi Robot Olimpiyatları
(İTÜRO) her yıl olduğu gibi bu yıl da birbirinden iddialı yarışma kategorileri, ilgi çekici seminer, panel
ve atölye çalışmaları ile robotik meraklılarını ağırladı.
İTÜ Kontrol ve Otomasyon Kulübü(OTOKON) tarafından
düzenlenen öğrenci temelli organizasyonun bu yıl dokuzuncusu gerçekleştirildi. Organizasyona katılan yerli, yabancı
konuşmacı ve yarışmacı sayısı gittikçe artan İTÜRO her yıl
uluslararası olma yolunda büyük adımlar atmaya devam
ediyor.
müzün en popüler konularından biri olan ve gelecekte de
hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmesi öngörülen Internet of Things(Nesnelerin İnterneti) konusu ele
alındı. İTÜ Bilişim Enstitüsü Bilgisayar Bilimleri Öğretim
Üyesi Dr. Serkan Türkeli’nin moderatörlüğünü yaptığı
panel, Microsoft’tan Mustafa Kasap, Intel’den Cem Vedat
Işık, Mitsubishi Electric’den Tolga Bizel ve İTÜ Elektronik
Mühendisliği Yüksek Lisans Öğrencisi Güray Yıldırım’ın
katılımıyla gerçekleştirildi.
İTÜRO 2015 açılış töreni İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet
Karaca’nın konuşması ile başladı. Konuşması sırasında
organizasyonu düzenleyen öğrenci kulübü olan OTOKON’a
teşekkürlerini ve tebriklerini ileten Karaca’nın konuşmasının
ardından tören İTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi Dekanı Prof.
Dr. Serhat Şeker ve İTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi Kontrol ve Otomasyon Mühendisliği Bölüm Başkanı ve OTOKON
Akademik Danışmanı Prof Dr. İbrahim Eksin’in açılış konuşmaları ile devam etti. Konuşmalarında İTÜRO’nun uluslarası olma yolunda olduğunu ayrıca hem üretmek hem de
kendini ifade etmek anlamında önemli bir platform olduğu
belirten İTÜ’nin değerli akademisyenlerini, İTÜRO 2015’in
altın sponsorlarından Gilbo’nun Kurucusu ve Genel Müdürü
Mehmet Halit Calayır ve yine İTÜRO 2015 altın sponsorlarından Autodesk Akdeniz Ülkeleri Eğitim Koordinatörü Evren Arın’ın konuşmaları izledi. Sponsorların konuşmalarının
ardından Kontrol ve Otomasyon Kulübü Başkanı Muratcan
Uztemur’un konuşması ile açılış töreni sona erdi.
Panel, Seminer ve Atölye Çalışmaları
İTÜRO 2015’in ilk gününde düzenlenen panelde günü-
ENDÜSTRİ OTOMASYON
107
Kuruluş ve Etkinlikler
Organizasyonun ikinci gününde ise Yapay Zeka ve
Stratejili Oyunlar konulu semineri ile Karadeniz Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden
Prof. Dr. Vasif Vagifoğlu Nabiyev katılımcılar ile birlikteydi. Aynı gün İTÜRO 2015’in altın sponsorlarından
Gilbo tarafaından gerçekleştirilen Akıllı Servo Motor
108
ve İTÜ Kontrol ve Otomasyon Mühendisliği Yüksek
Lisans Öğrencisi Mertcan Cibooğlu tarafından düzenlenen CATIA Programı Üzerinde Tasarımdan Gerçeğe
Kendini Dengeleyen Robot atölye çalışmları ziyaretçilerin büyük oranda ilgisini çekti ve yüksek katılımla
sonuçlandı.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Kuruluş ve Etkinlikler
3. İstanbul Gelişim Üniversitesi 16
Cihan Dalgıç
Yangın Söndüren
İTÜRO 2015’in son gününde ise
The iCub Project: An Open Platform
for Research in Artificial Cognitive
Systems konulu semineri ile Italian Institute of Technology’de iCub
Facility’nin başındaki isim olan
Prof. Dr. Giorgio Metta katılımcılar
ile buluştu. Sunumunda RobotCub
projesi altında gerçekleştirilen, görme ve işitme duyuları yanında hareket algısı da bulunan insansı çocuk
robot olan iCub hakkında bilgi veren
Metta’ya yoğun ilgi gösterildi.
Kapanış töreninde İTÜRO Ekibi’nden
yıllardır desteğini eksik etmeyen
Endüstri Otomasyon Dergisi Sahibi
ve ENOSAD Yönetim Kurulu Üyesi
Turan Türkmen ve Alfanorm Mim.
Müh. Ltd. Şti. sahibi Ateş Öztan’ın
konuşmalarının ardından ödül törenine geçildi. Düzenlenen yarışmalarda dereceye giren yarışmacılara
ödülleri takdim edildikten sonra
İTÜRO 2015 Genel Koordinatörü
Celaleddin Hidayetoğlu’nun konuşması ile tören sona erdi.
1. storm
Eray Aktokluk
Engin Aktokluk
2. fast fast
Eray Aktokluk
Engin Aktokluk
3. Yananı Görür Allah
Ali Rıza Doğan
Ahmet Can Ekinci
Duran Ekinci
Merdiven Çıkan
1. ROBOZELA
Ali Rıza Doğan
Ahmet Can Ekinci
Duran Ekinci
2. Melike
Çağlar Karahan
Ali Fetvacı
Elif Gençer
Cengiz Kurtoğlu
3. ROBOTEAMZİLE
Ali Rıza Doğan
Ahmet Can Ekinci
Duran Ekinci
Mikro Sumo
1. biçer
Gürol İlhan
2. tekin05
Gürol İlhan
3. bilimsanat
İzmit Bilim ve Sanat Merkezi
İTÜRO 2015 kapsamında
düzenlenen yarışmalarda
dereceye giren yarışmacılar:
Basketbol
1. ALMIŞ60 Ali Rıza Doğan
Ahmet Can Ekinci
Duran Ekinci
2. Tam isapet
Eray Aktokluk
Engin Aktokluk
3. ŞAHİ
Mustafa Erdoğan
Ömer Özbekler
Çizgi İzleyen
Labirent
1. İstanbul Gelişim Üniversitesi 12
Cihan Dalgıç
2. İstanbul Gelişim Üniversitesi 9
Cihan Dalgıç
1. spirit
Eray Aktokluk
Engin Aktokluk
2. turbo
Eray Aktokluk
Engin Aktokluk
3. algoritma
Eray Aktokluk
Engin Aktokluk
Renk Seçen
1. Aloha
Farid Yagubbayli
Şeymanur Özalış
Şebnem Karakılıç
Sibel Daşçı
Faruk Cankaya
2. RENK60
Ali Rıza Doğan
Ahmet Can Ekinci
Duran Ekinci
Kendini Dengeleyen
1. avatar
Mustafa Taşçı
2. MafBot
Mertcan Cibooğlu
Ahmet Sakallı
Ferit Hacıoğlu
3. Baykuş
Ahmet Kemal Çalışkan
Senaryo
1. Mimar Sinan Coşkun Odabaş
Serbest
1. Virtual Checkers
Burak Kılıç
Emre Alkan
Caner Topluoğlu
Sami Engin Yiğiter
Selman Öztürk
2. ATLAS
Muhammed Kocabaş
Emre İnanıcı
Ömer Yeşilyurt
3. Tiercoid
Mert Canat
Bedirhan Çaldır
Zafer Çavdar
Celalettin Yurdakul
Autodesk Dijital Tasarım
ENDÜSTRİ OTOMASYON
1. Melike
Cengiz Kurtoğlu
2. Aloha
Caner Topluoğlu
109
Kuruluş ve Etkinlikler
110
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Haberler
BİRİNCİ AVRUPA OLİMPİYAT OYUNLARI’NDA ANEL İMZASI
■ Uluslararası standartlarda mega projelere imza
atan Anel Grup, yaklaşık bin çalışan ile Bakü
Olimpiyat Stadyumu Projesi’nin sistem testlerini
Şubat 2015 sonunda tamamlayarak projeyi teslim
etti. Elektromekanik ve zayıf akım sistemlerinin tek
bir otomasyon sistemine entegrasyonu ile kontrol
edilebilme ozelligine sahip olan bu projedeki elektrik
ve mekanik işleri, Anel Grup’un yüksek mühendislik
gücü ve kalitesi ile, 18 ay gibi kısa bir sürede kusursuz şekilde tamamlandı.
Tekfen İnşaat tarafından inşa edilen Bakü Olimpiyat
Stadyumu, 68.000 seyici kapasiteli. Birinci Avrupa
Olimpiyat Oyunları’na, Azerbaycan Milli Takımı’nın
karşılaşmalarına ve konserlere ev sahipliği yapacak
olan Bakü Olimpiyat Stadyumu, FIFA ve UEFA’nın en
yüksek teknik standartlarını karşılayan özellikleriyle,
Avrupa Futbol Şampiyonası turnuvaları ve olimpiyat
oyunları düzenlemek için yeterli nitelikleri barındırıyor.
Projenin, Birinci Avrupa Olimpiyatları’nın 12 – 28
Haziran 2015 tarihlerinde ilk kez Bakü’de gerçekleştirilmesi nedeniyle Azerbaycan için çok önemli olduğunu da belirten Batukan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu büyüklükte prestijli bir stadyum projesinin bundan sonraki iş geliştirme faaliyetlerimizde önemli
bir referans olacağını ve kazanılan tecrübelerin takip
eden projelerde faydalı olacağını düşünmekteyiz.
Bu önemli projede gösterdiğimiz başarı, Katar’daki
projeler için önemli bir referans niteliği taşıyor.
Katar’da inşaatı planlanan ve 2022 Dünya Kupası
Müsabakaları’nın düzenleneceği stadyumlar, Bakü’de
tamamladığımız UEFA FIFA IAAF ve IOC standartlarında olan stadyum ile aynı seviyede olacak. 2018
yılına kadar Rusya’daki Dünya Kupası için yapılacak
stadyumlarda başarımızı devam ettirerek yeni projeler almayı hedefliyoruz.”
Anel Elektrik Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Batukan,
28 yıldır, uluslararası havalimanlarından, teknoloji
merkezlerine, raylı sistemlerden, hastanelere kadar
her biri ayrı mühendislik yetkinliği gerektiren birçok
projeye imza attıklarını belirterek “Dünya standartlarında servis kalitesi taahhüdü ile başlanan Bakü
Olimpiyat Stadyumu projesini de yine Anel Grup’a
yakışır şekilde tamamladık. Türk mühendisliğini dünyaya ihraç etmekten ülkemiz adına gurur duyuyoruz.”
ifadesini kullandı.
112
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Haberler
İNOVASYON DÜNYASININ OSCAR’LARI
MITSUBISHI ELECTRIC’E VERİLDİ!
■ Alanında Dünya Lideri Mitsubishi Electric
Corporation’un benzersiz fabrika otomasyon teknolojileri MELFA-3D Vision ve Sensor-less Servo, R&D
Magazine tarafından verilen R&D 100 Ödülleri’ne
layık görüldü. “İnovasyon Oscar’ları” olarak bilinen
ödüller, Mitsubishi Electric’in endüstriyel inovasyonda küresel lider pozisyonunu bir kez daha göstermiş
oldu.
kaplıyor. Vizyon sensörleri kullanılan çeşitli robotik
sistemler geliştirilmiş olmakla birlikte, bu sistemler
genellikle yalnızca konvansiyonel sistemlerde basit
şekilli parçalar için kullanılabiliyor. Bu teknik sınırlamalara yanıt olarak Mitsubishi Electric’in geliştirdiği
MELFA-3D Vision teknolojisi, üretim hatlarında genel
parçaların otomatik kaldırılması için son derece
gelişmiş özellikler içeriyor.
MELFA-3D Vision:
KALDIRMAYI OTOMATİKLEŞTİREN TEKNOLOJİ
Sensor-less Servo:
YÜKSEK DAYANIM VE ETKİN PERFORMANS
Las Vegas, Nevada’da yapılan törenle ödül alan
Mitsubishi MELFA-3D Vision, kompleks şekilli parçalardan oluşan geniş bir sınıf için kaldırma (binpicking) çözümleri sunuyor. İleri vizyon çözümü
kullanılan MELFA-F serisi robotik sistem, kaldırmayı
tamamen otomatikleştirmek için geliştirilmiş olmasından dolayı türünün ilk örneği niteliğinde.
Geleneksel fabrikaların çoğunda, çeşitli parçalar
otomatik montaj sistemlerine manuel olarak gönderiliyor. Bu gibi tekrar gerektiren görevler, işçiler
için ağır iş yükü ve stres kaynağına dönüşebiliyor.
Bu nedenle parça besleme hatları, kutu kaldırma
görevlerini otomatikleştirmeye uygun hale getiriliyor.
Ancak besleme hatlarının her bir parça için özel tasarımlı olması gerekiyor ve bunlar genellikle geniş yer
Ödül alan bir diğer ürün Sensor-less Servo sistemi
ise herhangi bir kodlayıcıya encoder’a gerek kalmadan hız ve pozisyonun kesin olarak kontrol edilmesi
için özelleştirilmiş bir servo sürücü ünitesinden ve
motordan oluşuyor. Sensor-less Servo sistemi daha
küçük motor, daha yüksek dayanım ve daha yüksek
etkinlik dahil olmak üzere konvansiyonel modellere kıyasla bir çok avantaj sağlıyor. Konvansiyonel
servo drive (tahrik) ürünleri, örneğin genel amaçlı
invertörler ve servo sürücüler, üretim makinelerinde
performans ve etkinliğin arttırılmasına katkıda bulunuyor. Ancak bu üretim makinelerinin çeşitliliğinin
ve gereksinimlerinin arttığı günümüzde, Sensor-less
Servo teknolojisinin daha kapsamlı bir sürüş ürünleri
serisinde kullanılabilmesi bekleniyor.
MELFA-3D Vision
Sensor-less Servo
ENDÜSTRİ OTOMASYON
113
Haberler
TİSK’TEN SOSYAL SORUMLULUK ÖDÜLLERİ
ŞİRKETLERİN SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ YARIŞACAK
■ Özel sektörün devlerinden KOBİ’lere kadar
pek çok şirket, sosyal sorumluluk projeleriyle 5
kategoride yarışacak.
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun
(TİSK) “TİSK 2015 Kurumsal Sosyal Sorumluluk
Ödülleri” için başvurular başladı. Türk özel sektörünün büyük ölçekli devlerinden KOBİ’lere kadar
pek çok şirket, kurumsal sosyal sorumluluk (KSS)
projeleriyle geçen yıl olduğu gibi bu yıl da heyecanlı
bir yarışmaya katılacaklar. Yarışma için son başvuru
tarihi 2 Ekim 2015 olurken, ödüller Aralık ayında
TİSK tarafından düzenlenecek törenle sahiplerini
bulacak. 5 kategorinin her birinde bir büyük ölçekli
ve bir KOBİ olmak üzere 2 proje, toplamda da 10
proje ödül almaya hak kazanacak. Ayrıca belirtilen 5
kategori üzerinden en yüksek puanı alan bir büyük
ölçekli ve bir KOBİ olmak üzere 2 proje de Büyük
Ödül için yarışacak.
İşçi, işveren, hükümet, medya, üniversite ve sivil
toplum kuruluşu (STK) temsilcilerinden oluşacak
Seçici Kurul, finalist projeleri 5 temel kategoride (Etkililik, Sürdürülebilirlilik, Kapsayıcılık, İyi
Uygulama, Yenilikçilik) değerlendirecek. Her konuda
bir büyük ölçekli ve bir KOBİ olmak üzere 2’şer proje;
toplamda 10 proje belirtilen kategorilerde ödül alırken, tüm kategorilerden en yüksek puanı alan iki ayrı
projeye de yine farklı ölçeklerde olmak üzere Büyük
Ödül takdim edilerek toplamda 12 proje ödül almaya
hak kazanacak. Ayrıca işbaşında eğitim alanındaki
projeler için GAN TÜRKİYE Özel Ödülü de verilecek.
“Gan Türkiye” Özel Ödülü
Geçtiğimiz Şubat ayında Antalya’da 21 özel sektör
şirket CEO’larının prensiplerine imza attığı Küresel
İşbaşında Eğitim Ağı (GAN) Türkiye’nin Özel Ödülü de
bu yıl bir projeye verilecek. GAN TÜRKİYE faaliyetleri
kapsamında, “işbaşında eğitim (çıraklık, beceri eğitimi, stajyerlik ve hizmet-içi eğitim)” imkânı sunulması, kaliteli işbaşında eğitim fırsatlarının ve bu konuda
bilgi ve bilinç düzeyinin artırılması amacıyla şirketler
tarafından yürütülen projeler, “GAN TÜRKİYE Özel
Ödülü” kapsamında değerlendirilecek.
Başvuru Kriterleri Ve Süreci
Türkiye’de ticaret siciline kayıtlı tüm şirketler,
Türkiye’de uygulanan KSS projeleri ile ödüle baş-
114
vurabilecekler. Başvuru için TİSK üyesi olma şartı
aranmayacak. Şirketler, ayrı ayrı başvuru yapmak
koşuluyla birden fazla proje ile yarışmaya katılabilecekler. Projelerin halen uygulanmakta olması ya da 1
Ocak 2011 tarihi ve sonrasında tamamlanmış olması
şartı aranacak. TİSK 2014 KSS’de ödül almaya hak
kazanan projeler için tekrar başvuru yapılamayacak.
Geçen yıl başvuru yapan ancak ödül kazanamayan
projeler için başvuru yapılabilecek.
Aday şirketler projelerini, www.tisk.org.tr internet
adresinden ulaşabilecekleri TİSK KSS Ödül Başvuru
Formu’nu, doldurarak, 2 Ekim 2015 Cuma saat
17.00’ye kadar [email protected] e-posta adresine
PDF dosyası olarak gönderecekler. İsteyen şirketler, başvuru formuna ek olarak, projenin tanıtımına
yönelik olarak hazırlanan görsel, basılı materyal,
film vb. gibi ilave materyalleri de başvuru dosyalarına ekleyebilecek. (Söz konusu materyallerin, isteğe
bağlı olarak elektronik ortamda ya da CD ile kapalı
zarf içinde 2 Ekim 2015 Cuma tarihinde saat 17.00’ye
kadar TİSK Genel Merkezi’ne ulaştırılması gerekiyor.)
Kapalı zarfın teslim edileceği adres ise şöyle: TİSK,
Herkes İçin KSS Proje Ofisi, Hoşdere Caddesi, Reşat
Nuri Sokak No: 108 06540 Çankaya - ANKARA.
AB Destekli, IOE Ortaklı Proje
İlki 2014 yılında verilen “TİSK 2015 Kurumsal Sosyal
Sorumluluk Ödülleri”, KSS alanında farkındalığı artırarak, şirketleri teşvik etmeyi amaçlayan uluslararası
“Herkes için Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi”
kapsamında veriliyor. TİSK’in liderliğinde ve AB’nin
finansman desteğiyle yürütülen proje, Uluslararası
İşverenler Örgütü’nün (IOE) yanı sıra Güney Doğu
Avrupa Ülkelerinin ulusal işveren örgütlerinin ortaklığında 2012 yılından beri sürdürülüyor.
4 yıllık Proje’nin ikinci 2 yıllık dönemi de başladı. İlk dönemde Türkiye, Romanya, Hırvatistan,
Makedonya, Karadağ’ın ulusal işveren örgütlerinin
yer aldığı projeye, 2015-2016 yıllarını kapsayan 2.
Dönemde Sırbistan, Bulgaristan ve Azerbaycan’ın
İşveren Teşkilatları’nın da dâhil olmasıyla işbirliği
yapan kuruluş sayısı dokuza çıktı. İkinci dönemde, işveren kesiminin Sürdürülebilirlik Raporlaması
hakkında bilgilendirilmesine, uygulama kapasitesinin geliştirilmesine ve eğitmenlerin yetiştirilmesine
odaklanılacak.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Haberler
Otomotiv Sektöründe Üç Boyutlu Teknolojilerle
Dönüşüm Bursa’da Konuşuldu
büyük ve önemli yazılım şirketlerinden biri olduğunu söyledi. Süsoy, makine sektöründen tekstile, enerjiden savunmaya ve otomotive kadar 13 ayrı sektöre yönelik çözümler
sunduklarını ifade ederken, sözlerini şöyle sürdürdü:
Burak Süsoy
■ Dassault Systèmes’in otomotiv sektörüne sunduğu
üç boyutlu çözümler sayesinde endüstrideki oyuncular
iş süreçlerini en baştan tanımlayıp simüle edebilirken, süreci sürekli takip ederek yönetebiliyor, sıfır
hataya ulaşabiliyor. Bu dünyadaki son gelişmeler
Bursa’da düzenlenen çok özel bir etkinlikte konuşuldu.
Dünyanın en büyük yazılım şirketlerinden biri olan
3DEXPERIENCE şirketi Dassault Systèmes, otomotiv ve
ulaştırma sektörlerine yönelik sunduğu üç boyutlu teknolojileri Bursa’da düzenlediği “Transportation&Mobility
Solution Experience Forum” adlı çok özel bir etkinlikle
tanıttı. Dassault Systèmes Türkiye Genel Müdürü Burak
Süsoy’un hazır bulunduğu etkinlik 15 Nisan’da Hilton
Bursa Convention Center’da düzenlendi.
Foruma, Dassault Systemes’in üst düzey yöneticilerinin
yanı sıra iş ortakları, müşteriler, otomotiv ve ulaştırma
sektöründen yöneticiler ve uzmanlar katıldı. Tırsan ve
Autoliv gibi başarılı uygulamaların da paylaşıldığı organizasyona Dassault Systemes’in iş ortakları Cadem,
Infotron, A-Z Tech, Dijitalis, Arge, Grup ve Mobit de
destek verdi.
“Müşterilerimize eşşiz deneyimler oluşturmalarında
yardımcı oluyoruz”
Forumun açılış konuşmasını yapan Dassault Systèmes
Türkiye Genel Müdürü Burak Süsoy, Dassault Systèmes’in
140 ülkedeki 190 bin farklı müşterisiyle dünyanın en
116
“Amansız bir rekabetin yaşandığı otomotiv pazarında
tasarımdan üretime ve satışa kadar her süreçte teknolojideki son gelişmeleri son derece etkin şekilde kullanılması
gerekiyor. Dassault Systèmes’in pazar lideri çözümleri
otomotiv endüstrisinde otomobillerin tasarımından üretimine ve pazara sunulmasına kadar tüm süreçlerde uzun
yıllardır başarıyla kullanılıyor. Günümüzde ise bu çözümler, araçlarda mobiliteyle birlikte yeni sosyal deneyimler
yaratmak için üç boyutlu evrenler oluşturuyor. Şirket
olarak kendimizi bir ’üç boyutlu deneyimler şirketi olarak
konumluyoruz. Müşterilerimize eşsiz deneyimler oluşturmalarında yardımcı olacak çözüm ve araçları geliştiriyor,
onların tasarım ve üretim döngülerini en aza indirgiyoruz. Örneğin My Car Experience çözümümüzle üretici
firmalar tüm süreçlere son kullanıcıyı da dahil edebiliyor.
Üretici; son kullanıcı, bayiler ve müşteri gruplarından
ürünün gelişme aşamasında, ürün tasarımı yapılırken ve
üretilmeden geri bildirim alabiliyor. Bu esasında Ar-Ge’yi
sokaktaki insana kadar taşıyan bir süreçtir. Türkiye’de en
fazla Ar-Ge yatırımın yapıldığı sektörlerden birisi otomotiv. Bunu üç boyutlu deneyimleme ile birleştirmek önemli
bir katma değer yaratacaktır”
Süsoy’dan sonra söz alan Prof. Dr. Ercan Tezer de
“Gelecekte Otomotiv Endüstrisine Bakış” başlıklı konuşmasında sektörün gelecekteki yol haritasıyla ilgili öngörülerini paylaştı.
Bid to Win deneyimi ve DELMIA çözümü hakkında demoların da gerçekleştiği etkinlikte, Tırsan ve Autoliv gibi
başarılı uygulamalar da katılımcılara detaylı bir şekilde
anlatıldı.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Haberler
KROHNE Academy seminerlerine
büyük ilgi devam ediyor…
■ Endüstride proses ve otomasyon son kullanıcılarının, uygulama mühendis ve teknik personelinin,
akademisyenlerin sabırsızlıkla beklediği “KROHNE
Academy Proses ve Otomasyon Kontrol Etkinlikleri”
seminerlerinin ilk ayağı 28 ve 30 Nisan tarihlerinde
İstanbul ve Çorlu’da gerçekleştirildi.
Alanında uzman KROHNE, PILZ, SAMSON ve WAGO firmalarının ortaklaşa düzenledikleri etkinliklerde proses ve
otomasyon sektöründe son gelişmeler, ürün ve sistemler,
yeni standart ve uygulama çözümleri, seminerler süresince tüm katılımcılarla paylaşıldı. Dünyada çeşitli ülkelerde
düzenli gerçekleştirilen KROHNE Academy seminerleri, bu
sene ülkemizde dördüncü kez organize edildi.
Etkinlikler çerçevesinde, endüstri uzmanları, son kullanıcılar, uygulama mühendis ve teknisyenleri, akademisyenler bir araya geldi. Dört ayrı salonda paralel olarak
gerçekleştirilen ve bir günde 20 ayrı seminerin verildiği
etkinliklerde, ürünlerin çalışma prensip ve teknolojileri,
proses ve otomasyon uygulamaları, ulusal ve uluslararası standart ve prosedürlerinin anlatıldığı konular
katılımcılarla paylaşıldı.
Seminerlerin ilk ayağını oluşturan iki seminere yaklaşık
500 kişinin üzerinde bir katılım gerçekleştirildi. Tüm gün
süren seminerlere ilgi çok büyüktü. Katılımcılar, seminer
aralarında çay ve kahvelerini içerken organizatör firmaların sergi alanındaki ürün ve uygulamalarını görme ve işin
uzmanları ile konuşma fırsatı da yakaladılar. Bu sayede
karşılıklı bilgi ve tecrübe paylaşımının da yaratılmasına
olanak sağlandı.
Değişik endüstrilerden gelen ziyaretçilerini ağırlamaktan büyük mutluluk duyan KROHNE, özellikle ürün ve
çözüm önerilerine yoğun ilgi gösteren tüm Proses
Otomasyon sektör paydaşlarına teşekkür ederken,
26 ve 28 Mayıs tarihlerinde Ankara ve Adana’da gerçekleşecek seminerlerin ikinci bölümüne tüm sektör
temsilcilerini bekliyor.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
117
Haberler
ABB Güneş Enerjisi çözümlerini
Solarex fuarında ziyaretçilerle paylaştı
Yeni Nesil Solar Evirici PRO33
Market lideri TRIO serisi dizi inverterlerin yanında
ABB’nin yeni nesil üç fazlı PRO-33 dizi inverter sunumu
fuarda gerçekleşti. 33000 W AC güç sağlayan bu yeni
nesil dizi inverter büyük ölçekli endüstriyel çatılar veya
açık arazi büyük ölçekli santral uygulamaları için tasarlandı.
■ İstanbul, 20.04.2015 - Güç ve otomasyon teknolojilerinde dünya lideri olan ABB, yenilenebilir enerjilerdeki
deneyimini, teknoloji liderliğini ve uygulama konusundaki bilgi birikimini 9-11 Nisan arası gerçekleştirilen
SOLAREX fuarında ziyaretçilere sundu.
ABB, şebeke bağlantılı ve mikro şebeke uygulamaları
için; güneş enerjisi üretimini, iletimini ve dağıtımını
yapan solar fotovoltaik değer zinciri içerisinde en kapsamlı ürün, sistem, çözüm ve hizmetleri sunmaktadır.
Portföyümüzde inverterler, alçak gerilim ürünleri, izleme ve kontrol sistemleri, şebeke bağlantıları, ürünlerin
kararlı hale getirilmesi ve entegrasyonu gibi işlevlerin
yanı sıra tesislere elektrik altyapı donanımı kurmak gibi
hizmetler de bulunmaktadır. ABB ayrıca, uzaktan işletim
ve tanılama, güneş enerjisi toplama tesislerinde performans optimizasyonu gibi destek ve bakım hizmetleri
dâhil, geniş bir yelpazeye yayılmış hizmetler sunmaktadır.
Fotovoltaik güneş enerjisi santral projelerinde, inverter
başta olmak üzere, DC ve AC şalt ekipmanları, uzakta
izleme ve SCADA sistemleri, trafo ve orta gerilim paket
çözümleri tek bir tedarikçiden ABB mühendisliği ve
güvencesi ile sektöre sunuluyor.
118
Paket çözümlerde tek bir tedarikçiden optimum çözüm
Merkezi inverter uygulamalarında sahada kullanılan DC
bağlantı kutusu, merkezi inverter köşkü ve trafo köşkünden orta gerilim çıkışa kadar ki tüm elektrik ekipmanlarının optimum paket çözümünü sektötre ABB mühendisliği
ve güvencesi ile sunuluyor.
ABB Türkiye Güneş enerji Çözümleri Bölüm Yöneticisi
Haluk Özgün görüşlerini şöyle dile getirdi: “Uluslararası
Enerji Ajansı’na göre 2020 yılında 403 GW’a ulaşması
beklenen güneş fotovoltaik sistemleri dünyada yeni bir
evreye girmiş bulunuyor. Teknolojik gelişmeler maliyetleri düşürürken, konutlardan büyük ölçekli santrallara
kadar ve hatta en ücra konumlarda dahi güneş enerjisinden yararlanmak mümkün.”
ABB (www.abb.com) Grubu yaklaşık 100 ülkede, 140.000
çalışanıyla faaliyet göstermektedir. Bu büyük grubun bir
parçası olarak ABB Türkiye 1.700 çalışanı ve fabrikaları
ile Türkiye’nin güç ve otomasyon sektörüne hizmet vermektedir. Türkiye’de hızla gelişmekte olan güneş enerjisi
sektörünün ihtiyaçlarına doğru mühendislik çözümleri,
optimize edilmiş paket sistemler ve güvenilir servis ağı
ile destek sunar.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Haberler
Avrasya çevre teknolojileri için yeni bir buluşma noktası
ANKARA’DA IFAT EURASIA’DAN ETKİLEYİCİ BAŞLANGIÇ
■ 75 ülkeden yaklaşık 11.000 ziyaretçi
• Uluslararası ziyaretçilerin ve katılımcıların yoğun ilgisi
Türkiye’nin bir köprü vazifesi gördüğünü doğruladı
• 19 ülkeden 400 şirketi temsil eden 243 katılımcı
• Etkinlik programlarına büyük talep
Su ve Orman Bakanı Gratiela Leocadia Gavrilesco oldu.
O da fuardan çok memnun kalanlar arasındaydı: “IFAT
Avrasya çevre teknolojileri konusunda Romanya ve Türkiye
arasında önemli bir köprü vazifesi görüyor. Böyle bir etkinliğin eksikliği hissediliyordu.”
IFAT Eurasia Çevre Teknolojileri Fuarı 16.-18. Nisan tarihleri
arasında Ankara Congresium Kongre merkezinde gerçekleşen prömiyerinde 11.000 ziyaretçi ile olağanüstü bir kapanış yaptı. Avrasya pazarının yeni çevre teknolojileri fuarında
19 ülkeden 243 katılımcı yer aldı. Sektörden gelen olumlu
tepkiler ve tebrikler organizatörlerin beklentilerini doğrular
nitelikte: IFAT Eurasia çevre teknolojilerinin bu büyüyen
pazarının yeni önder iş platformu.
Türkiye Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu
daha açılış konuşmasında fuara olan yüksek uluslararası
ilgiyi işaret etti: “Ankara’daki IFAT Eurasia fuarı uluslararası yatırımcıların Türkiye’ye gösterdiği büyük ilgiyi ortaya
koyuyor. Türkiye’deki çevre sektörünün önemini etkileyici
bir biçimde vurguluyor. IFAT Eurasia’nın Türkiye’de yapılmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.”
Messe München Genel Müdürü Stefan Rummel: “Geçtiğimiz
üç gün içinde aldığımız bu son derece memnun edici
sonuçlardan mutluluk duyuyoruz. IFAT Eurasia Messe
München’in Türkiye’de organize ettiği ikinci etkinlik ve
prömiyere olan ilgi bu pazara adım atmanın doğru bir karar
olduğunu gösterdi. Çevre teknolojileri sektörü için yepyeni
bir merkezin kurulduğunu memnuniyetle söyleyebilirim .”
MMI Eurasia Genel Müdürü Osman Bayazit Genç:
“Katılımcılarımız ve partnerlerimiz son derece mutlu: IFAT
Eurasia şimdiden uluslararası bir marka oldu. Özellikle
Avrasya bölgesinden gelen çok sayıda ziyaretçi olmasından
mutluluk duyduk.”
NETZSCH Pumpen & Systeme GmbH Uluslararası Bölge
Satış Müdürü Michael Zabelt ve Pazarlama Sorumlusu
Heidi Dorner de bunu doğruluyor: “IFAT Eurasia prömiyeri
bizim için çok başarılı geçti. Başlangıçta Ankara’da olmasından dolayı şüphelerimiz vardı ama doğru yer olduğunu
gördük. Şu ana kadar IFAT Eurasia şirketimiz için kesin bir
başarı oldu. Türkiye’deki diğer etkinliklerle kıyaslandığında
fuarın çok üst düzey olduğunu kesinlikle söyleyebiliriz.
2017’de tekrar katılmak için sabırsızlanıyoruz.”
Profesyonel ziyaretçiler
Türkiye’nin yönetim merkezi Ankara ile fuar alanı tercihinin
ne kadar doğru olduğu da bu ilk fuarda belli oldu. Çeşitli
milli ve uluslar arası delegasyonlar IFAT Eurasia’ya katılarak
bu etkinliğin Türkiye ve Avrasya bölgesi için ne kadar önemli olduğunu kanıtladı. Yunanistan, İran, İsrail, Kazakistan,
Kırgızistan, Litvanya, Romanya, Rusya Federasyonu ve
Tunus delegasyonları katılımcılar arasındaydı ve bazılarına
doğrudan Bakanlar, Belediye Başkanları veya Büyükşehir
Belediye Başkanları gibi önemli makamlardaki kişiler katılım
gösterdi.
Bunlardan birisi bir heyete başkanlık eden Romanya Çevre,
120
Birçok katılımcı ziyaretçilerin somut taleplerinin ve uluslararasılığının altını çizdi. IFAT Eurasia yeni iş sözleşmeleri,
satış pazarlıkları ve satışlar için bir forum görevi gördü.
Wilo (Türkiye) Uluslararası Pazarlama Koordinatörü Melis
Öner de bunun altını çizdi: “IFAT Eurasia Avrasya pazarının
buluşma noktası oldu. Fuara sektörümüz ile ilgili profesyoneller katıldı. IFAT Eurasia’nın önümüzdeki yıllarda öneminin daha da artacağından şüphemiz yok ve 2017’de tekrar
katılmak için sabırsızlanıyoruz.”
Çeşitli konferanslar, konuşmalar ve tartışma panelleri içeren
IFAT Eurasia etkinlik programı da büyük ilgi gördü. Alman
Su Ortaklığı da (GWP), IFAT Eurasia çerçevesinde sürdürülebilir atık su yönetimi alanında olağanüstü çözümler
üreten su sektöründeki genç Türk mühendislerine ilk kez
bir ödül verdi.
Sektörün Ankara’da uluslararası toplantısı
Katılımcılar açısından da sektör Ankara’da toplanmıştı. 19
ülkeden toplam 243 katılımcı tarafından temsil edilen 400
firma, 12.000 metrekare kapalı 3.500 metre kare açık,
toplam 15.500 metrekarelik sergi alanında çevre teknolojilerindeki en son çözüm ve ürünleri tanıttı. Katılımcıların
yüzde 62’si sırasıyla Almanya, Avusturya, Çek Cumhuriyeti,
Fransa, İsviçre, İtalya, Çin, Yunanistan, Hollanda ve İspanya
başta olmak üzere Türkiye dışındaki ülkelerdendi.
Avusturya, Çin, Çek Cumhuriyeti, Fransa, Almanya ve
İsviçre’ye ait toplam altı milli pavyon bulunması da fuarın
uluslararası niteliğini öne çıkardı.
Katılımcıların araç ve makinelerini uygulama yöntemleri ile birlikte sergiledikleri açık alanda başarı ile görevini yerine getirdi.
EFE Endüstri ve Ticaret A.Ş. Satış Müdürü Erkan Yeğencik de
buna tanık olanlar arasında: “Teşekkürler IFAT Eurasia 2015.
Pek çok yeni müşteriye ulaşarak hedefimize tamamen eriştik.
IFAT Eurasia 2017’de tekrar buluşacağız.”
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Haberler
ENOSAD, YENİ OFİSİNDE, YENİ HEDEFLERİYLE,
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI YARDIMCISI
PROF. DR. DAVUT KAVRANOĞLU’NU AĞIRLADI!
ENOSAD, Anadolu Yakası-Kadıköy’deki ofisine, 21
Nisan Salı günü saat: 16.00 düzenlenen ve yaklaşık 4 saat süren açılış kokteyli ile resmen taşındı.
Açılışa, ENOSAD üyesi firmaların katılımı yoğundu.
ENOSAD adına Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Sedat
Ömeroğlu’nun yaptığı teşekkür konuşması ile başlayan
kokteylde, bu yeni ofiste yapılacak eğitim çalışmaları
ve etkinliklerden söz edildi. ENOSAD’ın Aralık 2014’te
düzenlediği Uluslarası İleri Endüstriyel Otomasyon
Kongre ve Sergisi, kokteylin önemli konularından
biri oldu ve yeni dönemde daha geniş ve katılımlı bir
kongre organize edilmesi için ENOSAD yönetimine tüm
katılımcı üyeler tarafından tam destek verildi.
Bu açılış kokteylinden bir hafta sonra da ENOSAD,
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Bakan Yardımcısı
Sayın Prof. Dr. Davut KAVRANOĞLU’nu yeni ofisinde
ağırladı.
■ Endüstri Otomasyon ve Sanayicileri DerneğiENOSAD, Kadıköy’deki yeni ofisine taşındı ve
sıcağı sıcağına T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı, Bakan Yardımcısı Sayın Prof. Dr. Davut
KAVRANOĞLU’ nu konuk etti.
122
ENOSAD Yönetim Kurulunun süregelen girişimleri
sonucunda, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı adına
Bakan Yardımcısı Sayın Prof. Dr. Davut KAVRANOĞLU,
29 Nisan 2015 tarihinde Bakan Danışmanı Sayın Mesut
UĞUR ile birlikte ENOSAD dernek merkezini ziyaret
Haberler
etti. Üç saati aşan bu ziyarette, endüstriyel otomasyon
sektörüyle ilgili sorunlar, zamanın elverdiği ölçüde,
detaylı olarak konuşuldu.
Toplantıda Sayın KAVRANOĞLU, Endüstriyel
Otomasyon Sektörü’nün önemli ve lokomotif bir sektör
olduğunu vurguladı ve ENOSAD Yönetim Kurulu’ndan
sektördeki sorunların ve çözüm önerilerinin yazılı
olarak tarafına bildirilmesini önemle belirtti. Bakanlık
olarak bu sektörü önemsediklerini, ENOSAD’ın önerilerine açık olduklarını ve sorunları çözmek için çaba
harcayacaklarını ifade etti.
Toplantıda, özet olarak;
• Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile birlikte yeni
bir “Endüstri 4.0 Çalıştayı” düzenlenmesi,
• Gümrüklerle ilgili sorunların (ÖTV) çözümü,
• Otomasyonun sektör olarak tanınması,
• Bakanlığın destek mekanizmalarının gözden geçirilmesi,
• Şirket birleşmelerinin “Etkin” olarak desteklenmesi,
• Şirketler arası nitelikli eleman transferine yönelik
çözümler,
• ENOSAD’ın TÜBİTAK’ ta proje değerlendirmelerinde
temsilci bazında yer alması,
• Bilirkişilik – Yeminli Teknik Müşavirlik (Meslek
edindirme standardı – Mesleki Teknik Eğitim-, Piyasa
Denetim-Gözetimde yetkinlik),
• Sanayi – Üniversite işbirliği
• Verimlilik
konuları başlıklar halinde ele alındı.
Toplantıya, ENOSAD Yönetim Kurulu Üyeleri’nden
Sedat Sami ÖMEROĞLU (Başkan), Hasan TERZİOĞLU
(Bşk. Yrd.), Talat AVCI (Bşk. Yrd.), Dr. Hüseyin
HALICI (Genel Sekreter), Hasan Basri KAYAKIRAN
(Üye) ve Turan TÜRKMEN (Üye) katıldı.
Karşılıklı fikir alışverişinde bulunulan toplantıda ayrıca, yakın dönemde yapılacak olan milletvekili seçimlerinden çıkacak sonuca bağlı olarak çözüm önerileri
ve karşılıklı istekler konusu doğrultusunda yeniden bir
araya gelme kararı alındı.
Bu konuda yeni yönetimin yapacağı çalışmalar ve takdirler çerçevesinde yakın gelecekteki olası toplantıya
hazırlık olarak bir çalışma grubu oluşturulması ön
görüldü.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
123
Haberler
Kaspersky Lab ve EY Hazırlıklı Olunması Gereken Siber
Tehditler Hakkında Şirketleri Uyardı
■ Portekiz’de 26-29 Nisan’da düzenlenen Kaspersky
Lab Cyber Security Weekend etkinliği, şirketin Küresel
Araştırma ve Analiz Ekibi (GReAT) ve Küresel Ürün
ve Teknoloji Pazarlama Departmanı uzmanlarını bir
araya getiriyor. Ortadoğu, Afrika ve Türkiye bölgesi
için düzenlenen konferansa EY uzmanları da davetliydi.
Konferans dahilinde katılımcılar küresel ve bölgesel
siber tehditleri ve güvenlik trendlerini, kurumsal BT
sorunlarını ve ihtiyaç duyulan güvenlik önlemlerini
tartışıyor.
Kaspersky Lab, GReAT Direktör Yardımcısı Sergey
Novikov şunları söyledi: “Kaspersky Lab’ta Internet ve
yeni teknolojilerin getirdiği risk faktörlerinin ortadan
kaldırılması gerektiğine inanıyoruz: Kritik alt yapılar
ve yüksek risk teşkil eden kapsamlı teknolojiler; genel
kamu ya da şirketlerin eğitimi ve yasa uygulama ve
uluslararası işbirliği. Siber güvenliği ihmal etmek yalnızca para, veri ve itibarın risk altına girmesine değil,
ayrıca siber tehditlerin yayılmasına da yol açar”.
Kaspersky Lab’ın 2015’in ilk çeyreğinde yaptığı BT
tehditleri analizine göre Orta Doğu, Türkiye ve Afrika
(META) bölgesinde kullanıcıların ortalama %41’i yerel
ağlar ve çıkarılabilir ortamla ilgili güvenlik olayları ve
kullanıcıların %21’i web ile ilgili tehditlerle karşılaşıyor.
Kaspersky Security Network bulut hizmeti Ocak-Mart
2015 istatistikleri, yerel tehditlerden en çok etkilenen
kullanıcı sayısının hala Mısır’da (%50,5) olduğunu,
bunun Katar (%46), Suudi Arabistan (%45,8) ve
Türkiye’nin (%44,6) takip ettiğini gösteriyor.
Web tehdidi olaylarına ilişkin en yüksek sayı Katar (bu
tehditlerle karşılaşan KSN kullanıcılarının %31’i), BAE
(%29), Türkiye (%25) ve Suudi Arabistan’da (%24)
bulunuyor. Kenya, Güney Afrika, Bahreyn ve Lübnan
bir dereceye kadar daha az tehdit seviyelerine sahip:
Kullanıcıların %14-18’i çevrimiçi tehditlerden ve %3337’si yerel tehditlerden etkileniyor.
124
B2B International ve Kaspersky Lab tarafından gerçekleştirilen 2014 Küresel Kurumsal BT Güvenliği
Riskleri araştırması’na göre; bölgedeki şirketlerin
çeyreği ile yarısından fazlası geçen yıl virüslerle ve
diğer kötü amaçlı yazılımlarla, istenmeye posta, kimlik
avı ve yazılım açıklarıyla karşılaştığını söyledi. Bu tehditlerin arasında şirketler ayrıca ağ ihlalleri ve hedefli
saldırılarla, DDoS, mobil aygıtlarda veri kaybı, dosya
paylaşımı ve veri sızıntıları ile uğraşıyor.
EY firmasının EMEIA Danışma Kurulu Ortağı Raddad
Ayoub, EY’nin şirket uzmanlığını, bölgedeki kurumsal
siber güvenliğin gerçeklikleri ve trendleri hakkındaki
bilgileri bir sunumda paylaştı. Sunumda güvenlik
stratejisine ilişkin ele alınması gereken karmaşık yaklaşımın ihtiyaçlarını belirtti.
Organizasyonların karşılaştığı tehditler devam ediyor,
Kaspersky Lab GReAT Kıdemli Güvenlik Araştırmacısı
Sergey Lozhkin, hedeflenen saldırılar ve siber casusluk kampanyaları hakkında bir sunum yaptı. Şirket
tedarik zincirleri saldırıya uğrarken, siber paralı askerler bir “meta” haline geliyor ve daha fazla APT (gelişmiş kalıcı tehdit) grubu ortaya çıkıyor, organizasyonların veri koruması, iş sürekliliği ve itibar korumasını
özellikle ele alması gerekiyor. Gelişmiş tehditleri
azaltma stratejilerinin güvenlik ilkelerini ve eğitimini,
ağ güvenliğini, kapsamlı sistem yönetimini ve yazılım
yama özellikleri, uygulama kontrolü, beyaz liste ve
varsayılan ret modunu içeren Kaspersky Endpoint
Security for Business gibi özelleştirilmiş güvenlik
çözümlerini kapsaması gerekiyor.
APT de bölgede kendini gösteriyor
Kaspersky Lab GReAT Kıdemli Güvenlik Araştırmacısı
Ghareeb Saad ise şunları belirtti:
“Ayrıca küresel olarak gördüğümüz APT trendleri gibi
trendler de bölgede kendini gösteriyor. Desert Falcons
siber casusluk grubu, Kaspersky Lab uzmanları tarafından, geniş çaplı siber casusluk operasyonları geliştiren ve gerçekleştiren bilinen ve kanıtlanmış ilk
paralı siber Arap grubu olarak değerlendirilmektedir.
Gördüğümüz bir başka şey de siber suçluların, kullanıcıların dikkatini çekmek ve bir Truva atı yükleyerek
kimlik bilgilerine ve diğer şeylere erişmek için politik
gerginlikleri, büyük olayları ve şiddetli haberleri kullandıklarıdır. Güvende kalmak için güvenlik önlemleri
alınması ve kapsamlı bir güvenlik çözümü kullanılması
öneriliyor”.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Haberler
DÜNYA’DA İLK DEFA DÜZENLENEN ENERJİ ZİRVESİ TÜRKİYE’DE
■ Dünya’da ilk defa Enerji Hammaddeleri ve Enerji
konusunda Türkiye’de başlatılacak Uluslararası
Enerji Hammaddeleri ve Enerji Zirve & Sergisi
(INERMA) 1-3 Ekim 2015’te İstanbul Hilton
Bosphorus Convention Center’da gerçekleşecek.
Akademi ve iş dünyasını aynı çatı altında toplayan
INERMA Enerji Bakanlığı himayesinde düzenlenecek. Zirvede uzmanlar tarafından 10 adet çağrılı ve
çok sayıda bilimsel bildiri sunulacak.
Konusunda Dünya’da ilk defa düzenlenecek olan enerji
zirvesi INERMA 1-3 Ekim tarihleri arasında Türkiye’de
gerçekleşecek. Akademisyenleri ve iş dünyasının önemli isimlerini bir araya getirecek olan platform Enerji
Bakanlığı himayesinde Türkiye’nin en önemli kamu
kuruluşlarının katılımı ile gerçekleşecek.
Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu(TKİ), Türkiye
Taş Kömürü Kurumu (TTK), Maden Tetkik ve Arama
(MTA), Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü (BOREN),
Türkiye Elektrik Üretim A.Ş. (TEİAŞ.), Enerji Piyasası
Düzenleme Kurumu (EPDK), Devlet Su İşleri (DSİ),
Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ), Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığı (TPAO), Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş.
(BOTAŞ) , Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş. (TÜPRAŞ)’nin
katılımı ile gerçekleşecek zirvede önemli enerji sorunlarına değinilecek.
Enerji konusunun akademik dünya tarafından da ele
alınması adına İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ile
yapılan işbirliği çerçevesinde, akademik kurul oluşturularak üniversiteler, kamu kurumları ve özel sektörden seçici kurul tarafından belirlenen bildiriler zirve
süresince tüm katılımcılara sunulacak. İş dünyasıyla
akademik çevreleri bir araya getirmesi anlamında büyük
önem taşıyan INERMA, Yurt Madenciliğini Geliştirme
Vakfı (YMGV) ve Clarion Events Türkiye ortaklığında
düzenlenecek.
3 gün sürecek zirvenin yanı sıra eş zamanlı endüstriden firmaların katılımlarıyla sergi de düzenlenecek.
Ayrıca, bakanlık uzmanları ile yerli ve yabancı otoritelerin katılacağı açık oturumlar da organize edilecek.
Petrol fiyatlarındaki düşüşün enerji stratejilerini nasıl
etkileyeceği ve devamlılığı konusu uzmanlar tarafından tartışılacak. Gerek Yurt Madenciliğini Geliştirme
Vakfı’nın bugüne kadar kamu ile gerçekleştirdiği etkinlikler, gerek İstanbul Teknik Üniversitesi’nin Dünya’da
ve Türkiye’deki önemli bilimsel çalışmaları, gerekse
Clarion Events’in dünya çapında enerji zirvelerine yaptığı ev sahipliği; dünyada ilk defa yapılacak olan bu
etkinliğin başarısını arttıracak.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
125
Endüstri tarihi dönüm noktası
Schunk, MM İnovasyon Ödülü’ne layık görüldü
■ Ticaret dergisi MM MaschinenMarkt, endüstri tarihi
dönüm noktası olarak iş bağlama teknolojisi ve tutucu
sistemleri yetkin lideri Schunk’a MM İnovasyon Ödülü’nü
sundu. MM MaschinenMarkt 120.yıldönümü vesilesiyle
makine mühendisliği alanında oniki seçkin sanayi işletmesine verilen ödül, endüstride öncü gelişmelere fırsat sunmakta. Etkinlik, Federal Ekonomi Bakanı Sigmar Gabriel ev
sahipliğinde gerçekleşti.
SCHUNK’un yanısıra; Trumpf, DMG Mori Seiki ve ABB
gibi güçlü endüstri devleri, Kuka ve Faro gibi dinamik
yenilikçiler ve Hannover Messe gibi seçkin kurumlar
ödül aldı. SMM Schweizer MaschinenMarkt dergisi baş
muhabiri Matthias Böhm, konuşmasında SCHUNK’un iş
bağlama teknolojisi ve tutucu sistemlerindeki yenilikçi
ruhundan bahsetti. Ayrıca, 1945 yılında şirketin dünya
çapındaki başarısının temellerini atan ve aile şirketinin
yenilikçi kurucusu Friedrich Schunk’tan alıntı yaparak,
“Sadece yenilikler bir firmanın ilerlemesini sürdürebilmesini sağlar” şeklinde konuşmasını sürdürdü. Böhm
sözlerine, bugün SCHUNK’un iş bağlama teknolojisi ve
tutucu sistemlerinde uluslararası bir teknoloji alanı olduğunu ve destek robotlarındaki öncülüğünü ekledi. Böhm
şirketin hızlı büyümesine rağmen, SCHUNK’un herzaman
aile şirketi olarak kaldığını vurguladı. SCHUNK’tan önemli
kilometre taşları; SCHUNK TENDO standart hidrolik takım
tutucuyu, mikro işlemede kullanılan SCHUNK TRIBOS
poligonal iş bağlama teknolojisini, SCHUNK PPG’yi, dünyanın ilk endüstriyel eli ve çok çene rehberliği ile SCHUNK
PGN-plus çok amaçlı tutucuyu kapsıyor. Sayısız yenilik,
seneler geçtikçe ekleniyor.
MM MaschinenMarkt’den MM Yenilik Ödül’ü, makina
mühendisliğinin yurtdışı ve yurtiçinde küresel ekonomide
itici güç olmasına destek veren büyük ve küçük firmaları ayırt ediyor. MM editörlerine gore, “Ödül, 120 yıldır
endüstriyel tarihi şekillendiren teknolojideki yenilikler,
süreçler, lojistik ve pazarlama için verilmekte.”
SMS-TORKolarak, 16- 18 Nisan 2015 tarihleri arasında
düzenlenen IFAT Eurasia Çevre Teknolojileri Fuarına katıldı
■ Ankara Congresium Kongre Merkezi’nde gerçekleşen
fuar 11.000 ziyaretçi ile olağanüstü bir kapanış gerçekleştirdi. Avrasya pazarının yeni çevre teknolojileri fuarında
19 ülkeden 243 katılımcı tarafından temsil edilen 400
firma yer aldı. Sektörden olumlu tepkiler ve tebrikler aldı.
12.000 metrekare kapalı, 3.500 metrekare açık, toplam
15.5900 metrekare serge alanında çevre teknolojilerindeki
en son çözüm ve ürünleri tanıttı. Katılımcıların yüzde 62’si
126
sırasıyla Almanya, Avusturya, ÇekCumhuriyeti, Fransa,
İsviçre, İtalya, Çin, Yunanistan, Hollanda ve İspanya başta
olmak üzere Türkiye dışındaki ülkelerdendi.
Standımıza ilgi oldukça yoğundu. TORK markasına duyulan güven bizi oldukça onurlandırdı.Müşterilerimizle
buluştuk. Ayrıca, ihracat yaptığımız birçok ülkeden de
potansiyel müşterilerimiz ile görüşme imkanı bulduk.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Haberler
WILO YEPYENİ HİZMETLERİ İLE POMPA SİSTEMLERİ SEKTÖRÜNDE
YİNE İLKLERE İMZA ATIYOR
Ercüment Yalçın ile Wilo Türkiye Altyapı Uygulamaları ve
Endüstri Satış Müdürü Ercan Tortumlu’nun ev sahipliğinde
düzenlendi.
■ Wilo’dan müşterilerine yeni finansman sistemi ve
ürünleri 6 aya kadar ücretsiz deneme imkânı
Pompa sistemleri sektörünün lider şirketi Wilo, müşterilerine sunduğu hizmetlere yenilerini eklemeye devam ediyor.
IFAT Eurasia 2015, Çevre Teknolojileri İhtisas Fuarı’na katılarak bir basın toplantısı düzenleyen Wilo yeni finansman
sistemini ve müşterilerin ihtiyacı olan ürünü önce denemesi
ardından da memnun kaldığı takdirde satın alması esasına
dayanan “Önce Dene Sonra Al” adlı yeni hizmetini tanıttı.
Toplantıda bir konuşma yapan Wilo Türkiye Genel Müdürü
Ercüment Yalçın “Pompa sistemi sektöründe ezberleri
bozacak olan yeni finansman sistemimizle ve ‘Önce Dene
Sonra Al’ hizmetimiz ile yeni bir dönem başlatıyoruz.
Türkiye’de bir ilk olan bu hizmetlerimizle müşteri memnuniyetini en üst seviyeye çıkarmayı, müşterilerle olan güven
bağımızı daha da güçlendirmeyi hedefliyoruz” dedi.
Pompa sistemleri sektörünün öncü şirketi Wilo, yepyeni
hizmetlerle müşterilerinin karşısına çıkıyor. Wilo, pompa
sistemleri sektöründe yeni bir dönem başlatarak müşterileri
için tamamlayıcı finansal servisler geliştirdi. Bu yeni finansman sistemi ile müşterilere finansal olarak büyük kolaylık
sağlanacak. Wilo’nun müşterilerine sunduğu “Önce Dene
Sonra Al” adlı yeni hizmet sayesinde de müşterilerin ihtiyaç
duydukları ürünleri öncelikle deneme imkânı sunulacak.
Müşteriler 6 aya kadar varabilen deneme süresi sonunda
memnun kaldığı takdirde ürünü satın alabilecek. Pompa
sistemleri sektöründe yeni bir dönem başlatan yeni hizmetler, Ankara’da IFAT Eurasia 2015 Çevre Teknolojileri İhtisas
Fuarı’nda düzenlenen bir basın toplantısıyla tanıtıldı.
16 Nisan 2015 Perşembe günü fuar alanındaki Patara
Salonu’nda yapılan toplantı, Wilo SE Kıdemli Başkan
Yardımcısı ve EMEA Bölge Müdürü Thomas Kubbe, Wilo
Türkiye Genel Müdürü ve Wilo SE Yakındoğu Bölge Müdürü
128
Toplantıda konuşan Wilo Türkiye Genel Müdürü Ercüment
Yalçın, çevre teknolojileri sektörünün nabzını tutan Çevre
Teknolojileri İhtisas Fuarı’na katılmaktan dolayı mutlu
olduklarını belirtti. Wilo’nun kuruluşundan bu yana enerji
verimliliği sağlayan çevre dostu ürünler geliştirdiğini vurgulayan Yalçın, sözlerine şöyle devam etti: “Wilo olarak öncü
kimliğimizle sektörümüze pek çok ilki yaşattık. Şimdi yeni
finansman sistemimizle müşterilerimize alternatif finansman imkanı sunacağız. Diğer yeni hizmetimiz ‘Önce Dene
Sonra Al’ ile de yine ilklere imza atıyoruz. Müşteri memnuniyeti için sadece en iyi ürünü geliştirmek yetmiyor. Aynı
zamanda müşterilere en iyi şekilde hizmet sunmak gerekiyor. Wilo olarak Türkiye geneline yayılan servislerimizle,
müşteri memnuniyeti odaklı bir strateji ile hizmet veriyoruz.
Devreye aldığımız hem yeni finansman sistemimiz hem
de ‘Önce Dene Sonra Al’ hizmetimiz ile pompa sistemleri
sektöründe ezberleri bozacak yeni bir dönem başlatıyoruz.
Bu hizmetlerimizle müşteri memnuniyetini en üst seviyeye
çıkarmayı, müşterilerle olan güven bağımızı daha da güçlendirmeyi hedefliyoruz.”
“Önce Dene Sonra Al” sistemi nasıl işleyecek?
Wilo Türkiye Altyapı Uygulamaları ve Endüstri Satış Müdürü
Ercan Tortumlu ise “Önce Dene Sonra Al” sisteminin işleyişi ile ilgili bilgiler verdi. Hizmetin tüm altyapı pompaları ve
mikserlerde uygulanacağını belirten Ercan Tortumlu sözlerine şöyle devam etti: “Müşterilerimiz ürünlerimizi, 3 aydan
6 aya kadar herhangi bir ücret ödemeden kullanabilecek.
Deneme süresi bittikten sonra memnun kaldığı takdirde
satın alma işlemlerini gerçekleştirecek. Deneme süresi
sonunda ürünü iade etme seçeneği de sunuyoruz.”
Basın toplantısında Wilo SE Kıdemli Başkan Yardımcısı ve
EMEA Bölge Müdürü Thomas Kubbe de bir konuşma yaparak şunları söyledi: “140 yılı aşkın tecrübesiyle Wilo tüm
dünyada pompa sektörünün nabzını tutuyor. Enerji tasarruflu ürünleriyle sektörde ilklere imza atıyor. Türkiye’de lider
konumda olan Wilo yeni finansman sistemi ve “Önce Dene
Sonra Al” hizmetiyle yine fark yaratacak”
Congresium Ankara’da 16 – 18 Nisan tarihlerinde düzenlenecek IFAT Eurasia 2015 Çevre Teknolojileri İhtisas
Fuarı’nda, çevre teknolojileri sektörü bir araya geliyor. Wilo
üstün özelliklere sahip ürünleri ile fuar alanındaki yerini aldı.
Wilo standını ziyaret eden sektör temsilcileri fuar boyunca
hem Wilo ürünleri hem de “Önce Dene Sonra Al” hizmeti
hakkında bilgi alabilecekler.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Haberler
ALMAN HAZET, BS TOOL TRADE ile TÜRKİYE’DE…
■ Alman el aleti sektör lideri Hazet, BS Tool Trade ile
Türkiye pazarına iddialı giriyor. El aleti sektöründe dünya
markalarının Türkiye temsilciliğini yapan BS Tool Trade,
Hazet ürünlerini Türkiye’ye getiriyor.
Alman el aleti sektörünün en güçlü ve kaliteli markası olarak kabul edilen Hazet, Almanya’nın dört ayrı bölgesinde
bulunan, dört farklı fabrikasıyla Avrupa’nın en gelişmiş el
aleti üretimini gerçekleştiren firma konumunda bulunuyor.
Hazet, otomotiv sektörü başta olmak üzere tüm sanayi
kollarında kullanılan en son teknoloji ile ürettiği el aletlerini
tüm dünya pazarlarına sunuyor.
BS Tool Trade, yüksek kalite, doğru ve sorunsuz hizmet
anlayışıyla Hazet’i Türkiye el aleti pazarındaki kullanıcılara
ulaştırıyor. El aleti sektöründe otuz beş yıllık deneyim sahibi
olan BS Tool Trade Kurucusu Bülent Savaş konuyla ilgili
şunları söyledi: “Hazet, Alman el aleti sektörünün şüphesiz lider markasıdır. Biz de BS Tool Trade olarak kalite ve
hizmet odaklı çalışan bir firma olduğumuz için Türkiye’deki
kullanıcılarımıza en iyisini ulaştırma gayreti içerisindeyiz. Özellikle Almanya’yı içeren global pazarlardaki engin
deneyimimizden faydalanarak Hazet ile iş birliği içerisinde
olmak istedik. Türkiye’deki bayilerle yurt dışındaki üretici
firmalar arasında koordinasyon görevi yaparak işlemlerin
hızlı, düzenli ve sorunsuz yürütülmesini sağlamak öncelikli
hedefimizdir.”
BS Tool Trade, el aleti sektöründe temsilciliğini yaptığı seçkin
Alman markalarını Türkiye’deki kullanıcılara ulaştırıyor.
KROHNE- IFAT Eurasia 2015 fuarındaydı
dan biri olan KROHNE firması da katıldı. Özellikle su ve
atık su uygulamalarına yönelik ürün ve çözümlerin müşterilerle buluşturulduğu KROHNE standında, sektördeki
son teknolojik gelişmeler tüm ziyaretçilerle paylaşıldı.
Türkiye’nin değişik bölgelerinden gelen tüm ziyaretçilerini ağırlamaktan büyük mutluluk duyan KROHNE, özellikle
ürün ve çözüm önerilerine yoğun ilgi gösteren tüm sektör paydaşlarına teşekkür eder.
■ 16-18 Nisan 2015 tarihlerinde Congresium Ankara’da
düzenlenen Avrasya’nın lider Çevre Teknolojileri fuarına,
yenilikçi ve güvenilir proses ölçüm teknolojilerinin geliştirilmesi ve üretiminde dünyanın önde gelen firmaların-
Kalitenin ve güvenin çok önemli bir unsur olduğu
endüstriyel proses otomasyon sektöründe, bu tip organizasyonlar, KROHNE gibi üretici firmaların, ürün ve
uygulama çözümlerini gösterebilme ve sergileyebilme
adına büyük bir fırsat yaratmaktadır.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
129
Haberler
Asansördeki Back-Up Sistemi Hayat Kurtarıyor
■ Mitsubishi Electric’in yedek kontrol yazılımı ile kat arasında kalma riski tarih oluyor. Elektrik kesintisi, deprem
gibi durumlarda Back-Up Sistemi’nin devreye girmesi ile
asansörler en yakın katta duruyor ve yolcuların asansörden
tahliyesi sağlanıyor.
Üst düzeyde güvenlik donanımı ve yazılımının yanı sıra
yedek kontrol yazılımıyla da sektörde fark yaratan Mitsubishi
Electric, “seyahat konforu, kalite, sessizlik” konularında da
asansör sektörüne öncülük ediyor.
Yapay Zeka Teknolojisi
Japonya’nın en büyük asansör üreticisi olan Mitsubishi
Electric’in asansör üretiminde uyguladığı Back-Up
Sistemi’yle, ciddi ölçüde can kayıplarına yol açan asansör
kazalarının büyük oranda önüne geçiliyor.
VVVF Invertör Kontrol Teknolojisi’ni gerçekleştiren ilk
marka olan Mitsubishi Electric, en düşükten en yüksek
hızlara invertör uygulayan bu sistemle, voltaj ve frekans
değişimiyle hız kontrolünü ayarlayarak, daha yumuşak
bir seyir sağlıyor. Mitsubishi Electric asansörlerinin sahip
olduğu yedek kontrol yazılımı ile asansörün kat arasında
kalmasının önüne geçilirken, kontrol panelinde arıza olması
durumunda ikinci bir Back-Up Sistemi ile yolcuların asansörden tahliyesi sağlanıyor.
Mitsubishi Electric Türkiye yetkilileri, dünyada olduğu
gibi Türkiye’de de büyük ilgiyle karşılanan asansörlerinde Back-Up Sistemi’nin standart bir özellik olduğunu
belirterek şu açıklamada bulundular: “Asansörlerimiz,
sektöründe en problemsiz ve arıza oranı en düşük asansörler arasında gösteriliyor. Mitsubishi Electric kullandığı
ileri teknoloji, kaliteli üretim stoğu, montaj aşamasındaki
yeterliliği ve satış sonrası hizmetleri sayesinde asansörlerde arıza oranlarını en az seviyeye indirdi. Asansörlerimiz
20-25 sene boyunca modernizasyon çalışmasına ihtiyaç
duymaması nedeniyle de önemli bir maliyet avantajına
sahip.”
130
Mitsubishi Electric, operasyonda verimlilik sağlayan ve
kullanıcı memnuniyetini arttıran Supervisory System’i geliştirerek asansörlerinde özel tasarlanmış Al Supervisory
System’i kullanıyor. Bu sistemde mevcut trafik akışı sistem
bilgisayarında hafızaya alınıp bekleme süreleri minimuma
indirilerek servis hizmeti sorunsuz ve minimum enerji sarfiyatı ile gerçekleşiyor.
Sabit manyetik alanlı dişlisiz motorlara sahip olan Mitsubishi
Electric asansörleri, bu teknoloji sayesinde daha küçük ve
daha az enerji harcayan, yüksek enerji tasarruflu dişlisiz
tahrik mekanizmaları geliştiriyor. Bu enerji tasarruflu mekanizma aynı zamanda ultra hızlarda dahi gürültü ve titreşimi
ortadan kaldırarak güvenli ve sarsıntısız seyir konforu sağlıyor. Mitsubishi Electric asansörleri, 50 desibel altındaki
sessizliği ve yağlamaya ihtiyaç duymamasıyla da çevreye
son derece duyarlı olmasıyla biliniyor.
Yüzde 35’E Varan Enerji Tasarrufu
Mitsubishi Electric’in Regenerative Kontrol Paneli olan
asansörlerinde motor, dolu kabin aşağıya inerken veya
boş kabin yukarıya çıkarken güç üretici olarak çalışıyor. Bu
asansörlerde açığa çıkan ısı enerjisi, elektrik enerjisi olarak
bina elektrik sistemine geri veriliyor. Bu sistem sayesinde,
sistemin kullanılmadığı asansörlerle kıyaslandığında yüzde
35’e varan enerji tasarrufu sağlanırken ayrıca harmonik
akımlar ve CO2 azaltılıyor.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Haberler
Bulut Üzerinde Akademi
■ Üniversiteler artık, Dassault Systèmes’in ürün tasarımı, dijital üretim, gerçekçi simülasyon ve ortak çalışmaya dayalı yenilikçilik uygulamalarına; bulut üzerinden kolay ve güvenli bir şekilde erişim sağlayabilecek.
Dünyanın en büyük yazılım şirketlerinden biri
olan
3DEXPERIENCE Şirketi Dassault Systèmes,
3DEXPERIENCE Platform for Academia’nın artık bulutta
da kullanılabilir olduğunu duyurdu. Üniversiteler artık,
dünyanın her yerinde endüstriyel süreçleri dönüşüme
uğratan Dassault Systèmes’in ürün tasarımı, dijital üretim,
gerçekçi simülasyon ve ortak çalışmaya dayalı yenilikçilik
uygulamalarına bulut üzerinden kolay ve güvenli bir şekilde erişim sağlayabilecek.
Bulut üzerinde 3DEXPERIENCE Platform for Academia;
öğretmenler ve öğrencilerin yenilikçi eğitim ve öğrenim
uygulamaları aracılığıyla zaman kazanmalarına ve iş yükleri ve projelerini kolaylaştırmalarına yardımcı oluyor.
Bulutun, kolay uygulama, bakım ve güvenli verilere her
zaman, her yerden, öğrencinin veya kurumun cihazlarından erişim olanağı gibi teknik faydalarını sağlayarak
karmaşık BT altyapısı ihtiyacını ortadan kaldırıyor.
Yeni platformun disiplinlere erişimi, tasarım ve mühendislik, sistem mühendisliği, üretim ve artık mimari ve inşaat mühendisliğinde eğitim, araştırma ve organizasyonel
süreçleri destekleyecek şekilde büyük ölçüde artırıldı.
3DEXPERIENCE Platform for Academia’nın sezgisel web
tabanlı kullanıcı arayüzüyle öğretmenler uzaktan eğitim,
büyük açık çevrimiçi kurslar (MOOC) veya teknolojik araçlarla zenginleştirilmiş sınıf programlarını yerel veya uluslararası birlikte çalışma ortamlarında kolaylıkla uygulayabiliyor. Öğrenciler projelerine kampüste başlayabiliyor,
evlerinde devam edebiliyor ve konularını çevrimiçi topluluklar veya ekran paylaşımlı oturumlarda tartışabiliyor.
Bulut üzerindeki platform, öğrencilerin her zaman ödevlerinin en yeni versiyonuna erişim sağlamasına olanak
tanıyor. Öğretmenler ne zaman isterlerse projeleri uzaktan
izleyebilir, fikrin olgunlaşma sürecini yönetebilir ve ödevler tamamlandığında not verebiliyor. Buna ek olarak farklı
türlerde öğrenim malzemeleri ve sektöre özel uygulama
çalışmalarından faydalanılabiliyor. Yeni sertifika programı
öğrencilere, istihdam edilebilirliklerini artırmaları için
yeterlilik belgeleri sağlayacak.
Dassault Systèmes Global İlişkiler ve Topluluklar Başkan
Yardımcısı Philippe Forestier şunları söyledi: “En gelişmiş
ürün ve pedagojik inovasyon çözümleri artık, yeni global
ekonomide daha fazla istihdam fırsatı için endüstri liderlerinin mühendislik uygulamalarını tecrübe etmek isteyen
eğitimciler ve öğrenciler için sadece birkaç tıklatmayla
kullanılabilir hale getirilmiştir.”
Akademi için 3DEXPERIENCE platformunun bulut teklifi
orta öğrenim, meslek okulları ve yüksek öğrenimden farklı
kurumların ihtiyaçları gözetilerek özelleştirilebilen özel bir
altyapıyı temel almakta.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
131
Haberler
VİKO, DÜNYANIN GELECEĞİ İÇİN
“YEŞİL OFİS” UYGULAMASINA GEÇTİ
■ Doğal kaynaklarımız hızla tükeniyor, insanlığın doğa
üzerindeki baskısı artarken, iklim değişikliği her geçen
gün daha da ciddi bir tehdit haline geliyor. Doğal kaynakların bilinçli kullanımı ve enerji verimliliği ise sürdürülebilir kalkınmanın öncelikleri arasında yer alıyor.
Tüm bu alanlarda, sürdürülebilir ve aydınlık bir gelecek
için sorumluluk alma bilinciyle hareket eden VİKO,
Türkiye’nin Yeşil Ofis kriterlerini taşıyan sayılı kuruluşları arasındaki yerini aldı.
Sektörünün ilk “Yeşil Ofis” diploması VİKO’nun…
Enerji verimliliği ve çevre duyarlılığı konusunda fark
yaratan uygulamalara sahip bulunan VİKO, WWFTürkiye tarafından verilen Yeşil Ofis diplomasını almaya
hak kazanarak sektöründe yine bir ilki gerçekleştirdi.
VİKO, bu program kapsamında sağladığı elektrik ve su
tasarrufu, atık yönetimi ve çalışma ofislerinde hayata
geçirdiği kaynakların etkin kullanımına yönelik diğer
iyileştirme uygulamaları ile çevre dostu kuruluşlar arasında olduğunu bir kez daha kanıtladı.
“Hem gelecek kuşaklara hem de doğaya karşı
sorumluyuz…”
WWF-Türkiye tarafından Yeşil Ofis kriterlerine uygun
bulunan VİKO, diplomasını WWF-Türkiye Genel Müdürü
Tolga Baştak ile VİKO CEO’su Nusret Kayhan Apaydın’ın
ve çalışanların katılımıyla gerçekleştirilen törende aldı.
Törende konuşan WWF Türkiye Genel Müdürü Tolga
Baştak “WWF-Türkiye’nin Yeşil Ofis Programı, şirket
çalışanlarının katkısıyla ofisteki mevcut kaynak kullanımını tespit ederek, ofisler için uygulanabilir kaynak
yönetimi oluşturmayı ve bu çerçevede çevreye verdikleri
zararı azaltmayı hedefliyor. Programa katılan şirketler,
bir taraftan doğal kaynaklar üzerinde yarattıkları baskıyı
azaltırken diğer taraftan ofis giderlerinde oluşan azalma
sebebi ile tasarruf yapmış oluyor. VİKO’yu da Yeşil Ofis
132
Programı’mızın bir parçası olduğu için kutluyoruz ve
çabaları için kendilerine teşekkür ediyoruz.” dedi.
VİKO CEO’su Nusret Kayhan Apaydın, dünyanın en
önemli doğa kuruluşlarından biri tarafından bu anlamlı
diplomaya layık görülmenin verdiği mutluluğa değindiği konuşmasında, ayrıca şunları söyledi; “VİKO’da
sürdürülebilirliği kurumsal bir değer olarak tanımladığımız için üründe, üretimde, tesis yönetiminde ve
sosyal sorumluluk projelerinde doğal kaynaklarımızın
korunmasını ve enerji verimliliğini ana kriter olarak
ele alıp faaliyetlerimizi bu doğrultuda gerçekleştiriyoruz. Geldiğimiz noktada insanlığın doğa üzerindeki
baskısı artarken, küresel iklim değişikliği ve doğal
kaynaklarımızın giderek azalması, hepimizin bu alanlarda sorumluluk almasını gerektiriyor. Biz de VİKO
olarak, gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya
bırakmak için gerçekleştirdiğimiz projeler ile yaşama
değer katmaya gayret gösteriyoruz. Günlük yaşamımızın büyük bir çoğunluğunu iş ortamlarında geçirdiğimiz düşünüldüğünde, ofislerimizdeki faaliyetlerimizin
tanımlanmış tasarruf kriterleri ile gerçekleşmesi ve
ekolojik ayak izini azaltma girişimleri çok daha önem
kazanıyor. Bu noktadan hareketle, geçtiğimiz yıl WWFTürkiye iş birliğinde uygulamaya başladığımız Yeşil
Ofis Programı kapsamında, elektrik ve su tüketiminin azaltılmasından kağıt ve kartuş tasarrufuna kadar
birçok alanda, ofislerimizde ölçülebilir iyileştirmeler
gerçekleştirdik. Çalışanlarımızın bu programı gönülden
bir sorumluluk duygusu ile sahiplenmeleri bizleri ayrıca
mutlu etti, onlara teşekkürlerimizi sunuyorum. Bundan
sonraki hedefimiz, çalışanlarımızın kazanmış olduğu
bu alışkanlıkları sürdürülebilir kılmak suretiyle, bir
yaşam biçimi olarak içselleştirmelerini sağlamak olacak. Unutmamalıyız ki hem gelecek kuşaklara hem de
doğaya karşı hepimiz sorumluyuz.” dedi.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Haberler
ANEL GRUP, ÇALIŞANLARINA MALTEPE ÜNİVERSİTESİ İŞBİRLİĞİ İLE
‘ETİK VE ETİK DEĞERLER’ SEMİNERLERİ DÜZENLEDİ
■ Eylemlerimizin, ilişkilerimizin ardında hep değerler var.
Sahip olduğumuz ve davranışlarımızla dünyaya yansıttığımız
değerler, karar alırken bizler için pusula görevi görüyor.
İşte tam da bu nedenlerden dolayı değerlerle sıkı bir ilişki
içinde olan etik, birey, kişi ve yurttaş olarak yaşamımızı
yönlendirmesi beklenen bir bilgi dalı. Eylemlerimizi özenli bir
biçimde gerçekleştir(e)mediğimizde, ilişkilerimizi yine özenli
bir biçimde yaşama geçir(e)mediğimizde, ne denli sıkıntılı
durumlara düştüğümüzü bizzat yaşayarak, deneyimleyerek
görüyoruz, biliyoruz.
Elektromekanik taahhüt sektöründe geniş bir ekip ile yurtiçinde ve yurtdışında hizmet sunan Anel Grup, bu gerçekten yola
çıkarak, çalışanları için Mart ayı boyunca Maltepe Üniversitesi
işbirliği ile ‘Etik ve Etik Değerler’ seminerleri düzenledi.
Çağımızın en önemli felsefecilerinden olan, insan felsefesi,
etik ve insan hakları konularında Maltepe Üniversitesi’nde
çalışmalar yürüten Prof. Dr. Ioanna Kuçuradi ve 1998 yılından beri insan haklarının felsefi temelleri konusunda geniş
kapsamlı çalışmalara imza atan, Maltepe Üniversitesi Rektör
Yardımcısı ve Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Betül
Çotuksöken tarafından verilen ‘Etik ve Etik Değerler’ seminerlerinde, etik kavramının önemi ve yaşamımıza kattığı değer
üzerinde paylaşımlar yapıldı.
Mart ayı boyunca Anel İş Merkezi’nde düzenlenen seminerlerde Anel Grup çalışanları, ‘Etik Nedir?’, ‘Değerlendirme ve
Tarzları, Normlar ve İnsan Hakları Normları’, ‘Değer, Değerler
ve Etik Değerler, Özgürlük’, ‘Sevgi, Saygı ve Güven’, ‘Adalet
ve Sosyal Adalet, Dürüstlük, Ödev ve Sorumluluk’ ve ‘Meslek
Etikleri’ başlıkları altında eğitimler aldılar.
2. Proses Güvenliği Semineri Gerçekleştirildi
■ 2015 senesinin ilk otel semineri olan Proses Güvenliği
Semineri, 02-03 Nisan 2015 tarihlerinde The Green Park
Pendik Hotel’de gerçekleştirildi. İlki 2014 yılında yapılan
Proses Güvenliği Semineri yine Türkiye’nin farklı birçok
bölgesinden yoğun ilgi gördü. 42 firmadan 70 kişinin
katılımı ile gerçekleştirilen seminer, sorular ve paylaşımlar eşliğinde başarıyla gerçekleştirildi.
Seminerden notlar…
Rockwell ve Metso firmalarının da konuk konuşmacı
olarak katıldığı seminerimizde, “Proses Güvenliği” ve
“Patlama Koruması” ana başlıklarının altında Seveso
II Yönetmeliği, risk analizi, bu analiz sonucu çıkan
SIL seviyelerine nasıl erişileceği, karşılaşılabilecek hata
türleri ve bunların yedekleme ve kanıt testi gibi uygulamalarla nasıl minimuma indirilebileceği hakkında detaylı
bilgiler paylaşılmıştır.
Endress+Hauser ailesi olarak katılımcılarımızın seminere
göstermiş oldukları ilgi için teşekkür ediyor, yıl içerisinde
düzenlenecek diğer endüstri seminerlerimizde de birlikte
olmayı diliyoruz…
ENDÜSTRİ OTOMASYON
133
Haberler
2015 yılında Sertifikalı Makine Emniyeti Uzmanı Olun!
■ Makine emniyeti alanında kendi işyerinizin yetkili
uzmanı olun. 2015’te düzenlenecek CMSE® eğitimlerinin tarihlerini inceleyin.
CMSE® Sertifikalı Makine Emniyeti Uzmanı makine emniyeti konusunda en yaygın uluslararası kabul görmüş yetkinliktir. CMSE®; çalışma alanı, kanuni düzenleme, standartlar
ve koruma tekniklerinden fonksiyonel emniyet alanlarının
ayrıntılı incelemesine kadar, makine güvenliği alanında karmaşık teknik konular olup makine yaşam döngüsü hakkında
anlayış kazandırır. Bu ileri makine emniyeti yetkinliği TÜV
NORD onaylıdır. Ayrıntılı eğitim programı ve CMSE® kurs
yerleri hakkında daha ayrıntılı bilgi için, lütfen www.cmse.
com adresini ziyaret edin.
CMSE®’nin Eşsiz Faydaları
CMSE® kıdemli eğitmenlerin makine emniyeti alanındaki
kapsamlı deneyimlerini arttırır. Eğitmenler katılımcılara
teorik ve pratik bir anlayış kazandırmak amacıyla projelerde
çalışılmış örneklerden yararlanır.
CMSE® başlıca, makine üreticileri, tasarım mühendisleri,
otomasyon teknolojisi alanındaki proje ve emniyet mühendisleri, endüstriyel güvenlik alanının uzmanlarının yanı sıra,
bakım mühendisleri ve endüstri mühendislerini amaçlar.
CMSE® sertifikasına sahip olmak size:
• İlgili düzenlemeler ve standartların gereksinimleri konusunda daha kapsamlı bir anlayış geliştirme,
• Bu anlayışların makinenin tasarım, imalat, bakım ve işletimine nasıl uygulanabileceğini keşfetme,
• Risk değerlendirmesi, emniyeti geliştirme ve gerçekleştirme projelerini yönetme,
• EN ISO 13849-1’e uygun olarak fonksiyonel emniyet sistemleri tasarlama,
• Makine emniyeti alanında kendi işyerinizin yetkili uzmanı
olma ve
• TUV NORD (70’den fazla ülkede faaliyet gösteren bir
uluslararası sertifikalandırma kuruluşu) onaylı uluslararası
geçerliliğe bulunan bir sertifikaya sahip olma ayrıcalıklarını
sunar..
COMER INDUSTRIES VE BONFIGLIOLI RIDUTTORI:
RAKİP PİYASA LİDERLERİ ARASINDA TARİHİ SÖZLEŞME
ürün serisinin devredilmesi Comer Industries firmasının
işgücünü etkilemeyecek, çünkü sözleşmede kaynakların
devredilmesi yer almıyor.
Bonfiglioli açısından bu alım kendi planet palet ve teker
motorları gamını genişletmek, piyasada mesafe katetmek
ve özellikle malzeme elleçleme sektöründe sunduğu elektromobilite çözümlerini genişletmek için olağanüstü bir
fırsat niteliği taşıyor. Comer Industries endüstriyel (inşaat,
ormancılık, enerji ve sabit tesislere yönelik makineler) ve
tarım sektörü uygulamalarına yönelik temel ürün serilerine
odaklanarak kaynaklarını bu yönde optimize edebilecek.
■ 1 Ocak 2015’ten itibaren Bonfiglioli Riduttori, elektrikli
teker motoru ve planet palet ve teker motoru ürün serilerini
Comer Industries firmasından alacak. Bonfiglioli Riduttori
ve Comer Industries güç aktarım sistemi tasarım ve üretimi sektörünün liderleri olarak her iki firmanın da uzun
vadeli stratejik hedeflerine ulaşmasına olanak sağlayacak
tarihi bir anlaşmanın duyurusunu yaptı.1 Ocak 2015 tarihinden başlayarak Comer Industries elektrikli teker motoru
(elektrikli palet ve teker) ve planet palet ve teker motoru
ürün serilerini Bonfiglioli Riduttori’ye devredecek. Bu iki
134
İşletmelerin faaliyette bulunduğu ve giderek daha uç noktalarda rekabetle karşı karşıya olan yapısal koşullarda yapılan
önemli değişikliklerin ön plana çıktığı küresel bir durumda
sürekli büyüme için stratejik vizyon ve sinerji oluşturabilme
kilit öneme sahip oluyor. Tarihsel olarak rekabet eden iki
firma arasındaki bu işbirliği, uzun vadeli vizyonu olan üstün
işletmelerin ilgili referans piyasalarında kendi rekabet güçlerini geliştiren ortaklıklar yoluyla tüm kaynaklarını sistematik olarak kullanabileceğini ortaya koyuyor.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Haberler
İMMİB 2014 İHRACATININ YILDIZLARINI ÖDÜLLENDİRDİ
İhracatın şampiyonları Vestel, Arçelik ve Habaş oldu
■ Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 30’unu gerçekleştiren altı birliği bünyesinde barındıran ve
2014 yılında 43,6 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri
“İMMİB” bu başarıya imza atan yıldız şirketlerini
ödüllendirdi. İMMİB’in geleneksel hale getirdiği ve bu
yıl sekizincisi düzenlenen ödül gecesinde; Türkiye’nin
2014 yılında gerçekleştirdiği ihracatta en büyük paya
sahip olan şirketlere toplam 195 ödül verildi. İMMİB
2014 Türkiye geneli ihracat liderleri Vestel, Arçelik ve
Habaş oldu.
İMMİB 2014 İhracatın Yıldızları Ödül Töreni 10 Nisan
2015 Cuma akşamı Hyatt Regency İstanbul Ataköy
Otel’de düzenlendi. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin
ekonomideki güncel gelişmelere dair değerlendirmelerde
bulunduğu törende, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi ve
İMMİB bünyesindeki Türkiye’nin ihracat lideri 6 ihracatçı
Birliğinin Başkanları da hazır bulundu.
Türkiye çapında Genel Sekreterlikler bazında 43,6
milyar dolarlık ihracatla en yüksek ihracatı gerçekleştiren İMMİB, 2014 yılının ihracat yıldızlarını 65 farklı
kategoride toplam 195 ödül ile onurlandırdı. Kimya,
elektrik-elektronik, çelik, maden, mücevher, demir ve
demir dışı metaller gibi Türkiye’nin en ihracatçı sektörlerinde faaliyet gösteren 25 bini aşkın ihracatçıyı
temsil eden İMMİB, “İhracatın Yıldızları” ödülleri ile
hem firmaların bu başarısını ödüllendirmek hem de
ihracatlarını artırmaları için teşvik etmeyi hedefliyor.
136
İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri “İMMİB”
çatısı altında; Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları
Birliği, Çelik İhracatçıları Birliği, İstanbul Kimyevi
Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, İstanbul Demir
ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği, İstanbul Maden
İhracatçıları Birliği ve Mücevher İhracatçıları Birliği yer
alıyor. Bu altı birliğin alt sektörlerinde faaliyet gösteren ve
en yüksek ihracatı yapan ilk üç şirket ise ihracatın yıldızı
olarak ödül almaya hak kazandı.
İMMİB Koordinatör Başkanı Ali Kahyaoğlu törenin açılışında yaptığı konuşmada ödül alan firmaları kutlayarak
şunları söyledi: “İMMİB Türkiye ihracatının yüzde 30’unu
karşılıyor. 2014 yılında 6 birliğimiz 43,6 milyar dolarlık ihracata imza attı. Katma değeri yüksek ihracat için
gece gündüz demeden çalıştık. Bu emeklerin karşılığını
almak için bu akşam buradayız. İMMİB, şimdiye kadar
ihracatın gelişimine katkı sağlayan bir merkez olarak
çalıştı. Türkiye’nin 2023 yılında 500 milyar dolarlık ihracat
hedefine 200 milyar dolar ihracatla katkıda bulunmak
üzere İMMİB olarak çalışmaya ve ihracatçılarımıza destek
olmaya devam edeceğiz. ”
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi ise dış kaynaklı gelişmelerin ihracatımızı etkilediği zor bir dönemden geçildiğini belirterek, “Özellikle Euro/Dolar paritesindeki düşüş
ihracatımızı negatif yönde etkiliyor. Örneğin sadece Mart
ayında paritedeki yüzde 21,5 düşüş ihracatımızı 1,3 milyar
dolar negatif etkiledi. Buna rağmen ihracatta kilogram
bazında yüzde 4,4 artış yakaladık. Dünya ticareti daralırken
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Haberler
ile devasa bir dış ticaret hacmi ile karşı karşıyayız. Son
12 yılda ortalama yüzde 14 ihracat artışı ile ekonomimiz
bugünlere geldi. Türkiye’nin cari açık, dış ticaret açığı,
bütçe açığı problemi kalmamıştır, yoktur. Türkiye’nin
sadece inovasyon ve Ar-Ge problemi vardır. Bunun çözümü ise ileri teknoloji ve bilgi planı ile mümkün. Yüksek
teknoloji ürünlerinin ihracatındaki payı yüzde 4 seviyesinde olan bir Türkiye 2023 hedeflerine ulaşmakta zorlanır”
diye konuştu.
biz pazar payı kazanıyoruz. Bunun sürekliliğini sağlamak
en büyük temennimiz. Biz de zorluklardan güç alarak
‘ihracatın usta kaptanlığı’ konusunda hızla ilerliyoruz.
Geleceğe umutla bakıyoruz. Bu yılın 3. Çeyreği itibariyle de
ihracatımızın yeniden artış trendine girmesini bekliyoruz.
Bu anlamda hep vurguladığımız gibi tüm sektörlerimizin
inovasyon, Ar-Ge, tasarım ve markalaşmaya daha fazla
odaklanması önem taşıyor” dedi.
Türkiye’nin ihracatta önemli mesafeler elde ettiğini dile
getiren Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “Türkiye’nin dış
ticaret hacmi 80’li yıllarda 5 milyar dolar bile değilken,
2014 yılında 171 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi. 241
milyar dolar ithalat, 50 milyar dolara yakın hizmet geliri
Bakan Zeybekci, yeni açıklanan ekonomi paketini de
değerlendirerek, KKDF’nin hammadde ve ara malı ithalatında sıfırlanmasının güzel bir gelişme olduğunu belirtti.
Nihat Zeybekçi, bu sözleri ile salondaki ihracatçı firmalardan büyük bir alkış aldı.
Sanayicilerin yatırım indirim sürelerinin çok uzun olduğuna dair şikayetlerinin de göz önüne alınarak bir takım
değişikliklere gidildiğini ifade eden Zeybekci, 1. Bölgede
yatırım döneminde sıfır olan indirim tutarının yüzde 50’ye,
2. Bölgede yüzde 55’e, 3. Bölgede yüzde 60’a çıktığını söyledi. Bunun yeni bir sermaye birikimi ve yeni bir yatırım
anlamına geldiğini vurguladı.
İMMİB 2014 İhracatın Yıldızları ödülleri Ekonomi Bakanı
Nihat Zeybekci, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi ve ilgili Birlik
Başkanları tarafından dağıtılarak sahiplerini buldu.
Tetra Pak İzmir Fabrikası, İleri Seviye Özel Ödülü’nü aldı!
(WCM) programını yürürlüğe koyduğu 1999’dan bu yana
Japon Fabrika Bakım Enstitüsü’nden (JIPM) aldığı ödüllere
bir yenisini ekledi. Fabrika, yeni aldığı İleri Seviye Özel
Ödülü ile sistemdeki en üst nokta olan ‘Dünya Klasmanı
Mükemmellik’ seviyesi öncesindeki son dönemeci başarıyla
geçmiş oldu.
■ Tetra Pak Izmir fabrikası, 1999 yılından bu yana
sürdürdüğü Dünya Standartlarında Üretim Sistemi’yle
(WCM), sistem uygulamalarını değerlendirmede dünyanın
en saygın kurumları arasında yer alan Japon Fabrika Bakım
Enstitüsü’nce (JIPM) verilen İleri Seviye Özel Ödülü’nün
sahibi oldu.
Tetra Pak Izmir fabrikası, Dünya Standartlarında İmalat
Bu önemli ödül öncesinde Tetra Pak’ın İzmir’deki fabrikası
daha önce de JIPM Mükemmellik Ödülü (2003), Süreklilik
Ödülü (2007) ve Özel Ödül’ünü (2011) almaya hak kazanmıştı.
JIPM ödüllerinin alanının en iyi uygulamalarını hayata geçiren ve dünya standartlarında bir imalatçı kimliğiyle, kalite,
çevresel etki, üretim maliyetlerini denetleme ve iyileştirme
konusunda sürekli gelişmeyi ilke edinen tesislere verildiğini hatırlatan Tetra Pak İzmir Fabrika Direktörü Selami
Ulusoy, “Bu başarımızda katkısı olan bütün arkadaşlarımı
kutluyorum. ‘Dünya Klasmanı Mükemmellik’ seviyesine
yine bu başarılı ekiple birlikte, en kısa sürede ulaşmayı
hedefliyoruz” dedi.
Tetra Pak’ın JIPM programına katıldığı 1999 yılından bu
yana küresel düzeyde aldığı toplam ödül sayısı ise son
ödülle birlikte 58’e ulaşmış oldu.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
137
Haberler
ELDER AR-GE ÇALIŞTAYINA YOĞUN KATILIM
■ Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (ELDER)
tarafından ilki düzenlenen ELDER Ar-GE Çalıştayı’na
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, EPDK
Başkanı Mustafa Yılmaz, ELDER Yönetim Kurulu
Başkanı Nihat Özdemir katıldı.
ELDER AR-GE Çalıştayı açılışında konuşan Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, 2015
yılının 4 bin megavatlık yeni bir tesisle bitirileceğini belirterek, bir yıl içerisinde yaklaşık
15 ülkenin kurulu gücü kadar yeni kurulu güç
ekleneceğini söyledi.
Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (ELDER) tarafından elektrik dağıtım sektöründe işbirliklerini geliştirmek amacıyla Ankara Bilkent Otel’de Ar-Ge çalıştayı düzenlendi. ELDER Ar-Ge Çalıştayı’na Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Enerji Piyasası
Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz
başta olmak üzere kamu, özel sektör ve üniversitelerden 500’ün üzerinde katılım sağlandı.
ELDER Ar-Ge Çalıştayı açılışında konuşan Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, büyüyen ve
gelişen Türkiye için araştırma ve geliştirme çalışmalarının önemine dikkati çekti.
Bu çalışmalara en çok ihtiyaç hissedilen sektörlerden
birisinin de enerji olduğunu söyleyen Bakan Yıldız,
önceki yıl 7 bin, geçen yıl da 5 bin megavat yeni üretim tesisi kurulduğunu sözlerine ekleyerek, “İçinde
bulunduğumuz yılın ilk 4 ayında bin megavatı geçmiş, kurulu gücüyle beraber. Özellikle yüzde 95’i yerli
kaynaklarıyla beraber olan bir ülkeden bahsediyoruz”
diye konuştu. Yıldız, şöyle devam etti:
“2015 yılını inşallah 4 bin megavatlık yeni bir tesisle, yeni bir kurulu güçle bitirmiş olacağız. Bir yıl
içerisinde yaklaşık 15 ülkenin kurulu gücü kadar,
Türkiye’ye yeni kurulu güç ekliyorsunuz. Yönetilmesi
gereken bu değişim. Gerek TEİAŞ, gerekse ELDER ve
EPDK, her yönüyle bu değişimin önemli bir parçası
olacağız.
138
Akıllı şebekeler, abone bilgi yönetim sistemleri,
coğrafi bilgi yönetim sistemleri, her birinin özellikle bu dağıtım yatırımlarında mutlaka yerini alması
gerekiyor. 100 liralık bir yatırım yapıyorsunuz, hem
büyümeye karşılık gelen bir yatırım olması lazım hem
nüfus artışına hem de eski tesislerin yenilenmesine
dönük bir yatırım olması lazım.
Özellikle tesisler yenilenirken en modern yapıyı
kurgulamamız gerekiyor. Nükleer güç santralleriyle
alakalı yapılan yatırım hedefleri, en son iki tane
büyük santral hedefimiz var. Bu son derece büyük bir
atılım noktasıdır. Niçin? Sanayinin ve üniversitenin
yeni malzemeler, yeni ürünler üretebileceği bir pazar
haline gelmiştir. Yaklaşık 515 bin adetlik bir parçadan bahsediyoruz. İşte üniversite, sanayi ve özel
sektör işbirliğine en fazla katkı koyacak yapılardan
bir tanesidir.”
EPDK Başkanı Yılmaz: “Ar-Ge Konusunda Özel
Sektöre Desteğe Hazırız”
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı
Mustafa Yılmaz ise Ar-Ge projelerinin, yeni bir ürün,
sistem veya tasarım geliştirme odaklı olabileceği gibi
dağıtım şebekesine yönelik en iyi uygulama örnekleri
araştırılarak gerçekleştirilmesini sağlamak amaçlı da
olabileceğini ifade etti.
Ar-Ge faaliyetinde kullanılmak üzere tarife hesaplamalarında dikkate alınan bütçelere dikkati çeken
Yılmaz, şunları kaydetti:
“Ar-Ge bütçelerinin, ülkemiz elektrik ve doğalgaz
dağıtım sistemi altyapısının uluslararası kalite standartları düzeyine ulaştırılması, sistemin işletimine yönelik teknoloji geliştirilmesi, bilgi üretilmesi,
yenilik yapılması, yerlilik oranının, verimliliğin ve
hizmet kalitesinin artırılması, kayıpların ve maliyetlerin düşürülmesi amacıyla kullanılması esastır. Bu
bizim kurum olarak Ar-Ge konusuna bakışımızı da
özetlemektedir. Bir kez daha altını çizmek istiyorum,
biz EPDK olarak Ar-Ge konusunda özel sektöre de
desteğe hazırız. “
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Haberler
ELDER Yönetim Kurulu Başkanı Özdemir:
“Önümüzdeki 5 Yıl Büyük Değişimlere
Hazırlıklı Olmalıyız”
Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (ELDER) Yönetim
Kurulu Başkanı Nihat Özdemir de elektriğin yokluğuna
tahammül edilemeyen bir ürün ve hizmet olduğunu
belirttiği konuşmasında, dünyada olduğu gibi Türkiye’de
de elektrik sektöründe yapısal değişiklikler yapıldığını
ifade etti. Özdemir, şöyle konuştu:
“Bizim sermayemiz bilgi ve insandır. Ar-GE projeleri her
ikisini de besler ve güçlendirir. Üretim ve tedarikte rekabetçi serbest bir piyasa oluşmaktadır. Dağıtım, verimlilik
ve müşteri odaklı olarak düzenleniyor. Dağıtım şebekesinin teknik altyapısı değişiyor. Tüketicinin rolü değişiyor.
Daha güçlü ve etkin bir müşteri profili, önümüzdeki
dönemde piyasanın en önemli paydaşı olacaktır.
Önümüzdeki 5 yıl içinde hepimiz daha büyük değişimlere hazırlıklı olmalıyız. İçinde bulunduğumuz 5 yılda
bir önceki döneme göre yatırım bütçeleri 3 kat artmıştır. 2016’dan itibaren başlayacak yeni 5 yıllık dönem
için de bugüne göre 3 veya 4 misli bir artışın yaşanacağını düşünmekteyiz. Bu yatırımların önemli bir
bölümü akıllı şebeke yatırımları ya da bilinen şebeke
unsurlarının bilişim ve iletişim teknolojileriyle donatılmış hali olacaktır. Elektrik piyasasının bu dönüşümü
içerisinde dağıtım şirketlerinin payı sadece bu teknolojileri kullanmakla sınırlı kalamaz. Dağıtım şirketleri
olarak teknoloji geliştirme süreçlerine de etkin katılım
sağlamalı ve ihtiyaçlarımız doğrultusunda da bunları
yönlendirmeliyiz. Bu da ortak Ar-Ge projeleriyle mümkün olabilecektir.”
Tam 10 bin kişiye eğitim veren
Danfoss Türkiye seminerleri devam ediyor!
■ Termostatik Radyatör Vanası ve ısıtma - soğutma alanında birçok ürünün mucidi olan Danfoss,
Türkiye’deki yapılanması Danfoss Türkiye ile verdiği eğitimlerle sektörü geliştirmeye devam ediyor.
Isıtma – soğutma ve sürücüler sektörünün önde
gelen şirketlerinin yöneticileri ile sektör profesyonelleri ve mühendislik öğrencilerinden bugüne kadar
10 bin kişiye eğitim veren Danfoss Türkiye, Mayıs
ve Haziran aylarında da Makine Mühendisleri Odası
(MMO) ile işbirliği çerçevesinde çeşitli illerde eğitimlerini sürdürecek. Bolu, Sakarya, Kocaeli ve Düzce
illerinde MMO işbirliği ile ‘Döşemeden Isıtma’ ve
‘Mekanik Tesisatlarda Balanslama’ konulu eğitimler
verecek.
Tecrübelerini sektöre aktarıyor
İstanbul ve İzmir’de özellikle soğutma alanına yönelik seminerlerini sürdüren Danfoss Türkiye, spesifik
ürünler ve teknoloji konularında eğitimler verirken,
enerjinin yoğun tüketildiği iş kollarına özel programlar da düzenliyor. Danfoss Akademi ile de Marmara
Bölgesi’ndeki bayilerine ürün ve sistem çözümleri
hakkında eğitim veren Danfoss Türkiye, geçtiğimiz
günlerde Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası’nda düzenlenen “Isıtma Sistemlerinde Yeni Teknoloji ve Çözümler”
konulu seminerde, Danfoss Termostatik Radyatör
Vanası ve Oda Termostatı hakkında katılımcıları bilgilendirmişti. Danfoss Türkiye son olarak yeni ürünü
NOVOCON hakkında HVAC sektör profesyonellerine
yönelik de bir seminer gerçekleştirdi.
Mühendislik konusundaki köklü tecrübelerinin yanı sıra
yeni geliştirdiği teknolojileriyle dünya çapında saygın ve
güvenilir bir kuruluş olan Danfoss, Türkiye’de faaliyete
başladığı 2013 yılından bu yana sürdürdüğü eğitimlere
önümüzdeki dönemlerde de devam edecek.
ENDÜSTRİ OTOMASYON
139
Yayın Dünyası
Güç Elektroniği
Çeviriciler, Uygulamalar ve
Tasarım
Ya­za­rların›n Ad›: Ned Mohan, Tore M.Undeland,
William P. Robbins
Türkiye’de güç elektroniği sanayii hızlı bir ilerleme göstermiş; kesintisiz güç kaynağı, motor kontrolu,
endüksiyonla ısıtma, elektrikli ev aletleri, otomotiv ve tekstil gibi geniş bir alanda tasarım ve üretim yapan
firmalar ortaya çıkmıştır. Bunun yanında yurtdışından gelen sistemlerin çoğunda güç elektroniği teknolojisi
kullanılmaktadır. Elektrik-Elektronik Mühendisliği mezunlarının belirli bir kısmı bu sektörlerde istihdam edilmektedir.
Güç elektroniği konusu, başta İ.T.Ü. olmak üzere Türkiye’deki birçok üniversitede çeşitli isimdeki derslerle
öğretilmektedir. Bu derslerin bir kısmı Türkçe olarak verilmektedir. Hangi dilde verilirse verilsin bir Türkçe
kitabın gerek eğitim öğretimde gerekse uygulamalı mühendislikte çok önemli olduğu yadsınamaz bir gerçektir.
ISBN: 978-975-8431-99-1
B. Y›­l›: 2003
Say­fa Sa­y›­s›: 896
Fi­ya­t›: 45,00 TL
140
ENDÜSTRİ OTOMASYON
Yayın Dünyası
Otomatik Kontrol Sistemleri
Ya­za­rların›n Ad›: Benjamin Kuo
Genç mühendislerin elinden düşmeyen bu kitabın temel özelliği, geleneksel konuları basit bir dille
ele alması, anlatımını uygulamaya yönelik örneklerle desteklemesi ve her baskıda yeni konuları
bünyesine alarak sürekli güncel kalabilmesidir.
Yaklaşık 50 yıldır kendisini otomatik kontrol sistemlerinin uygulamalarına adamış, tecrübeli bir araştırmacı
ve mühendis Benjamin C. Kuo tarafından kaleme alınmıştır. Yazarın en önemli özelliği bilimsel çalışmaları
yanında, yıllardır sürdürdüğü eğitim hizmetinde otomatik kontrole çok sayıda kitap kazandırmış olmasıdır.
İlk baskısı 1962’de yapılmış olan bu kitap, 60’lı yıllarda mühendislik eğitimine başlayan ve bugüne kadar
aynı yolu izleyen pek çok öğrenciye otomatik kontrolü sevdirmiş, öğretmiş ve çalışma alanı olarak geniş bir
öğrenci kitlesinin otomasyona yönelmesine neden olmuştur.
ISBN: 9789757860945
B. Y›­l›: 2013
Say­fa Sa­y›­s›: 944
Fi­ya­t›: 50,00 TL
ENDÜSTRİ OTOMASYON
141
reklam indeks
i
Firma Adı
No
Firma Adı
No
■ ABB
1-22-93-121
■ JUMO
ARKA İÇ KAPAK
■ ABB
ÖN İÇ KAPAK
■ KUKA
59
■ LÖSEV
10
■ AKBİL
119
■ BETA
4-111
■ MITSUBISHI ELECTRIC TURKEY 29-55
■ B&R ENDÜSTRİYEL OTOMASYON
5
■ MEDEL
■ CPLA TURKEY
3
■ NEUGART
39
■ NETES
75
■ PILZ
47
■ PHOENIX CONTACT
43
■ DİYAFON
■ EKSEN AJANS
■ ENOSAD
135
28-69
8
115
■ ENDRESS+HAUSER
51
■ ROBOSAN
42
■ ENTEK
33
■ RUTRONIK
53
■ EMİKON ELEKTRONİK
106
■ SMS-TORK
85
■ EMİKON OTOMASYON
103-106
■ SCHNEIDER
11
■ EMKO
65
■ SIEMENS
■ ELİMKO
58
■ SCHUNK
■ ESİT
9
■ GMT
23-80
■ HES KABLO
37
■ TÜRKMEN ASANSÖR
■ WORLDCHEM
15-41
ARKA KAPAK
64
127

Benzer belgeler