Kutadgu Bilig`deki Edimsöz Edimleri

Transkript

Kutadgu Bilig`deki Edimsöz Edimleri
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:443-472
KUTADGU BİLİG’DEKİ EDİMSÖZ EDİMLERİ
Özen YAYLAGÜL*
ILLOCUTIONARY ACTS IN QUTADGU BİLİG
Öz
Bu çalışmada, İslâmî Türk edebiyatının ilk hacimli metni olan Kutadgu
Bilig’deki edimsöz edimleri ele alınmıştır. Edimsöz edimleri, söz edimlerinin bir
grubunu teşkil eder. Söz söyleme yoluyla gerçekleştirilen eylemler olan söz
edimleri, tarihî pragmatiğin önemli inceleme konularından biridir. Tarihî
pragmatik, içinde bulunulan zaman diliminden önceki, genellikle uzak bir
geçmiş zamanda üretilen metinlerdeki dil biçimleri ve özelliklerini inceler;
geçmiş bağlamdaki dil kullanımı ve anlamın nasıl oluşturulduğunu araştırmaya
odaklanır. Tarihî pragmatik, son yıllarda, tarihî dilbilim çalışmaları alanında
gelişme gösteren bir alt alan olmuş; çeşitli dillerle ilgili artzamanlı söz edimi
çalışmalarının sayısı gittikçe artmıştır. Buna rağmen Türk dili alanında bu tür
çalışmalar yok denecek kadar azdır. Söz edimleri kültüre ve zamana özeldir.
Edimsel fiillerin özel bir anlamsal ve pragmatik alanı vardır. Her toplum kendi
özel söz edimlerini ve edimsel fiillerini yaratır. Söz edimi çalışmaları bir
topluluğun normları ve değerleri konusunda bize ışık tutabilir. Kutadgu Bilig
kurmaca bir metindir. Bununla birlikte kurgu, gerçek yaşamı taklit eder. Fakat
gerçek yaşam, kısaltılarak, genişletilerek, seçkiler yapılarak yansıtılır. Bu
çalışmada, Kutadgu Bilig’deki edimsöz edimleri tespit edilerek sınıflandırılmaya
ve edimsöz edimleri arasındaki ilişkiler ve işlevler belirlenmeye çalışılmış; bu
yolla dönemin Türk dünyasının normları ve değerlerini ortaya koymak
amaçlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: tarihî pragmatik, Kutadgu Bilig, söz edimleri, edimsöz
edimleri, edimseller
Abstract
In this paper, it has been analysed illocutionary acts in Qutadgu Bilig that is a
first voluminous text of Islamic Turk litereture. Illocutionary acts are one group
of speech acts. Speech acts are actualized by speaking, and they are one of
important isues of historical pragmatics. Historical pragmatics analyses linguistic
forms and particulars in texts that they have been writen far long ago, and is
focused to study use of language and that how is mean established in past
context. Historical pragmatics is a issue of recent date that has been developed in
area of historical linguistics, and have been increased count of diachronic speech
Doç. Dr. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı
Bölümü, [email protected]
*
443
AIBU Journal of Social Sciences, Semih Tezcan Festschrift, Vol:13, Year:13, 13:443-472
act studies that are about differant languages. However in Turkish language area
this kind studies are inconsiderable. Speech acts are cultural and temporal items.
Performative verbs have a special semantic and pragmatic area. Each people
establishe own special speech acts and performative verbs. Studies of speech acts
illuminate us about norms and values of a special communite. Qutadgu Bilig is a
fictional text. However fictions echo real world. But in a fictional text, real world
is reflected as diminished, enlarged and excerpted. In this paper, it had been
attempted determining, classifying illocutionary acts and relations between them,
functions of illocutionary acts of Qutadgu Bilig. Thus it had been aimed to reveal
norms and values of Turkish world of Qarakhanid period.
Keywords: historical pragmatics, Qutadgu Bilig, speech acts, illocutionary acts,
performatives
Biz konuşurken aynı zamanda eylemde de bulunmuş oluruz. Eylemler, iş,
hareket ve oluşu anlatırlar. Söz edimleri söz konusu olduğunda eylemin
gerçekleşmesi için söz söylemek dışında herhangi bir hareket yapmak
gerekmez. Başka bir deyişle, söz edimleri, yalnızca bir sözün
söylenmesiyle gerçekleştirilen eylemlerdir.
Söz edimleri, eşzamanlı ve artzamanlı çeşitlilik gösteren bulanık
kavramlardır. Austin (1962) söz edimlerini üç ayrı grupta toplar: Düzsöz
edimi (Locutionary act), Edimsöz edimi (Illocutionary act), Etkisöz edimi
(Perlocutionary act). Düzsöz edimleri bir iletinin aktarımıyla, fikirleri
oluşturma işlemiyle ilgilidir. Edimsöz edimi söylemin aktarılmasıyla,
kişilerarası iletişimle ilgilidir. Düzsöz edimleriyle bizler fonetik bir
eylemi; yani sesleri eklemleyerek bir söz edimini gerçekleştirmiş oluruz.
Edimsöz edimleriyle başkalarına bir şeyler söyleyerek dünyada bir takım
değişiklikler gerçekleştiririz. Etkisöz edimiyle ise, başkalarına bir şeyler
söyleyerek onlarda bir durum değişikliği yaratırız. Bir konuşmacı
eşzamanlı olarak bu üç edimi de gerçekleştirebilir.
Edimsöz edimi, etkisöz edimi ve diğer söz edimi fiilleri arasındaki
farklılıklar bir takım fiiller ve fiil benzeri ifadelerin sınıflandırılmasıyla
gösterilebilir: 1) Edimsöz edimleri: bildirmek, duyurmak, öngörmek, izin
vermek, açıklamak, sormak, istemek, teklif etmek, emretmek, önermek,
ifade etmek, tebrik etmek, teşvik etmek, teşekkür etmek, öğüt vermek,
azarlamak vb.; 2) Etkisöz edimleri: dinleyicinin öğrenmesini sağlamak,
ikna etmek, razı etmek, aldatmak, cesaretlendirmek, rahatsız etmek,
korkutmak, oyalamak, eğlendirmek, dinleyicinin bir şey yapmasını
sağlamak, etkilemek, baskılamak, dinleyicinin bir şeyi düşünmesini
sağlamak, gerilimi hafifletmek, meşgul etmek, sıkmak, dikkat çekmek,
şaşırtmak, sıkıntı vermek vb. ile ilgilidir. Bununla birlikte bu fiillerden
444
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:443-472
bazılarının bütünüyle söz edimi fiili olduğu söylenemez. Söz edimi
fiilleriyle diğer fiiller zaman zaman örtüşebilir.
Söz edimleri analitik olarak da sınıflandırılabilir. Söz edimi fiillerinin iki
farklı kullanımı vardır: [Bağlı bir cümle parçası+söz veriyorum vb. bir
fiil] yapısındaki cümlelerde konuşmacı niyetlerine odaklanan
edimsellerin kullanımı ve tanımlayıcı kullanım. Bir söz edimi fiili, başka
bir durumda bir söz edimiyle ilgili konuşmak için kullanılabilir.
Austin’e göre, edimseller söylemde örtük veya belirtik olarak yer alabilir.
Söz gelişi, Yarın geleceğim cümlesinde söz ver-; Kapıyı kapat!
cümlesinde emret- edimseli örtük olarak yer alır. Cümle söylenirken
yerine getirilen edimin hangisi olduğunu gösteren dilsel ögenin yer
almadığı cümleler ilkel/örtük, Emrediyorum kapıyı kapat! veya Kapıyı
kapatmanı emrediyorum! gibi cümle söylenirken yerine getirilen edimin
hangisi (yukarıdaki örnekte emret-) olduğunu gösteren dilsel ögenin
bulunduğu cümleler belirtiktir. Örtük edimseller, dolaylı söz edimleri
olarak da adlandırılır. Yapı ve işlev arasında doğrudan bir ilişkinin
olduğu her yerde bir belirtik/doğrudan söz ediminden; yapı ve işlev
arasında dolaylı bir ilişkinin olduğu her yerde ise, örtük/dolaylı bir söz
ediminden söz edilebilir. Söz gelişi, bildirgeler, bir durumu ortaya
koyduklarında doğrudan bir söz edimi yapısına sahipken, bir isteği ortaya
koyduklarında dolaylı bir söz edimi yapısına sahip olur.
Traugott (1991), söz edimi fiillerinin etimolojik kökenlerinin dört anlam
alanından birinde yer aldığını belirtir. Bu alanlar: 1) Söyleme fiilleri
(bağırmak, çağırmak gibi); 2) Mental ve psikolojik durumlar (bilmek,
istemek, övmek gibi); 3) Görmeyle ilgili fiiller (parlamak, seyretmek
gibi); 4) Uzamsal ifadeler (üstünü örtmek gibi). Mental ve metaforik
fiiller konuyla ilgili önemli ipuçları verir.
J.R. Searle (1979), edimsöz edimlerini sınıflandırırken beş farklı grup
teklif etmiştir: bildirgeler (declarations), kesinleyiciler (representatives),
dışavurucular (expressives), yönelticiler (directives) ve yükleyiciler
(commissives).
1) Bildirgeler (Declarations): Bir bildirge kullanımında konuşmacı
sözcükler yoluyla dünyayı değiştirir. Söz gelişi, bir hakemin Çık
dışarı, bir nikâh memurunun Sizleri karı koca ilan ediyorum
cümleleri bu gruba girer. Bir bildirge kullanımında, konuşmacı
dünyayı sözcükler yoluyla değiştirir. Başka bir deyişle, konuşan
kişinin sözleri sonunda dış dünyada bir değişiklik gerçekleşir.
Bildirgeler, bir ritüelde oynadıkları rollere göre güç kazanırlar.
Gerekli şartlar sağlanmadığında geçerlilikleri söz konusu
445
AIBU Journal of Social Sciences, Semih Tezcan Festschrift, Vol:13, Year:13, 13:443-472
değildir. Söz gelişi, bir hâkimin Sana idam cezası veriyorum
sözlerinin söz edimi gücüne sahip olması için, bu sözlerin
mahkeme salonunda, duruşma anında, davacı, davalı, avukat vb.
katılımcılar huzurunda söylenmesi gerekir. Bir hâkim, bu şartlar
sağlanmadan bu sözleri ettiğinde, söz gelişi evinde kızmış olduğu
karısına bu sözleri sarf ettiğinde hiçbir yaptırım gücü taşımaz. Bu
gruba giren edimsel fiiller; ad ver-, ceza ver-, veto et-, vaftiz et-,
takdis et-, ertele-, vazgeç-, ata-, işten çıkar-, ilan et- gibi
fiillerdir.
2) Kesinleyiciler (Representatives): Bir kesinleyici kullanımında,
konuşan kişi söylediklerini inanç dünyasına uygun hale getirir.
Dolayısıyla konuşan kişi, bir önermenin doğruluğunu veya
yanlışlığını savunur. Dünya düzdür; Sıcak, güneşli bir gün gibi
cümleler bu gruba girer. Bu gruba giren edimsel fiiller; beyan et-,
ileri sür-, iddia et-, duyur-, bildir-, öngör-, ısrar et-, tespit et-,
haber ver-, açıkla-, kestir-, onayla- gibi fiillerdir. Bu gruba cevap
ver- veya yanıtla- gibi bir edimselle belirtik olarak veya bu
edimseller olmadan yanıtlamanın gerçekleştirildiği ifadeleri de
eklemek gerekir.
3) Dışavurucular (expressives): Üzgünüm, Tebrikler, Teşekkürler,
Pardon, Bamyadan nefret ediyorum gibi ifadeler bu gruba girer.
Bu tür ifadeleri kullanarak konuşan kişi söylediklerini duygu
dünyasına uygunlaştırır. Dolayısıyla konuşan kişi hislerini ya da
duygusal tepkilerini ortaya koyar. Bu edimsöz edimlerinin
konuşmacının içinde bulunduğu ruhsal durumu ifade etmek
yanında toplumsal samimiyet kurallarına veya ilişki işlevine
hizmet etme görevi vardır. Bu gruba giren edimsel fiiller; özür
dile-, kutla-, üzüntülerini bildir-, taziyede bulun-, teşekkür et-,
selâm ver-, tebrik et-, şikâyet et- gibi fiillerdir.
4) Yönelticiler (directives): Dokunma, Kapıyı kapa veya Kapıyı
kapatabilir misin? gibi ifadeler bu guruba girer. Yöneltici
ifadelerin kullanımında konuşan kişi, dinleyen kişi yoluyla
dünyayı söylediklerine uygunlaştırmaya çalışır. Dolayısıyla
konuşan kişi, dinleyenden bir şey yapmasını ister. Bu gruba giren
edimsel fiiller; emret-, buyur-, dile-, iste-, talep et-, rica et-,
tavsiye et-, arz et-, men et- gibi fiillerdir. Bu amaçla başka
fiillerin de emir kipiyle kullanılmaları söz konusudur. Leech
(1983)’ün, J.R. Searle’ün (1979)’da bahsettiği 5 söz edimi grubu
dışında yer verdiği rogative ‘talep edici, sorgulayıcı’ fiillere de
bu grupta yer verilebilir. Dolayısıyla bu çalışmada; sor-,
446
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:443-472
soruştur-, talep et- gibi edimsellerle belirtik olarak veya bu
edimseller olmadan da sorma ediminin gerçekleştirildiği bir
edimsöz edimi grubu olan rogative ‘talep edici, sorgulayıcı,’ söz
edimlerine yönelticiler arasında yer verilmiştir.
5) Yükleyiciler (commissives): Konuşan kişinin yükümlük altına
girdiği Geri döneceğim; Namusum ve şerefim üzerine ant içerim
gibi ifadeler bu gruba girer. Bir yükleyici kullanımında, konuşan
kişi, kendisi yoluyla dünyayı söylediklerine uygunlaştırmaya
çalışır. Bu edimsöz edimini gerçekleştiren kişi, kendisinin
gelecekte bir şey yapacağını belirtir. Bu gruba giren edimsel
fiiller; söz ver-, vaat et-, karar ver-, tehdit et-, gönüllü ol-, yemin
et-, ant iç- gibi fiillerdir.
Konuşurken bu edimsöz edimlerinden en az birini kullanırız. Bu
çalışmada, Kutadgu Bilig (KB) metnindeki edimsöz edimlerinin
dilbilimsel ve sosyokültürel bağlamlarında incelenmesi amaçlanmıştır.
Bununla birlikte edimsöz edimlerinin sınıflandırılması konusunda bazı
sorunlar olduğu söylenebilir. Bu sorunlardan biri çokanlamlılık
sorunudur. Türk dilindeki fiillerin çoğu birden fazla anlama sahiptir ve
fiil bir anlamıyla bir sınıfta, diğer anlamıyla diğer sınıfta yer alabilir. Söz
gelişi, teklif et- fiili hem bir yöneltici hem de bir yükleyici olabilir. Bir
diğer sorun aktarılan söylemlerle ilgilidir. Aktarılan söylemler, birden
fazla edimsöz edimi taşıyabilir. Bunların derin yapılarındaki önermelerin
belirlenmesi ve buna göre bir sınıflandırma yapılması gerekebilir. Bütün
bunlar göz önünde bulundurularak KB’deki edimsöz edimleri şöyle
sınıflandırılabilir:
1) Bildirgeler
KB’deki bildirgeler genellikle örtük olarak yer almış olmakla birlikte
birkaç yerde belirtik bildirgeye de yer verilmiştir. Belirtik bildirgelerde
kullanılan edimsellerden biri at ur- ‘ad vermek’tir: kitāb atı urdum
kutadġu bilig/kutadsu okıġlıka tutsu elig (350) ‘Kitabın adını Kutadgu
Bilig koydum; okuyana kutlu olsun ve ona yol göstersin.’ Ad verme
eyleminde söz söyleme dışında herhangi bir fiziksel eylem söz konusu
değildir. Dolayısıyla, konuşmacı (Yusuf Has Hacib), yalnızca kitāb atı
urdum kutadġu bilig ‘kitaba Kutadgu Bilig adını verdim’ diyerek bir
eylem gerçekleştirmiş ve sadece bu sözü söylemekle dünyada bir
değişiklik gerçekleştirmiştir. Bundan sonra kitabın adı Kutadgu Bilig
olarak anılacaktır. Ad vermek edimseli doğrudan bir söylem içinde yer
alabileceği gibi bazı örneklerde at atan-, aslı atan-, X adını ataġıl gibi
447
AIBU Journal of Social Sciences, Semih Tezcan Festschrift, Vol:13, Year:13, 13:443-472
sözlerle dolaylı olarak, bir yöneltici içinde, kimi zaman şartlı yan
cümlelerde varsayımsal olarak da yer alabilmiştir: anasında tuġsa atansa
atı/musāfir bolup mindi üdlek atı (1388) ‘Anasından doğup ad verilince
misafir olup zaman atına bindi.’ Bir kişinin doğumuyla ona herhangi biri
tarafından bir ad verilir. Bu at atan- ‘ad verilmek’ eylemi yalnız söz
söyleyerek; yani ‘Sana X adını veriyorum’ denmek suretiyle
gerçekleştirilir. 1388. beyitteki bu söz edimi dolaylı bir aktarımla ve
varsayımsal olarak verilmiştir. ürüŋ kuş kutı teg bu erdem kutı/yorı kuş
ataġıl sen erdem atı (3011) ‘Bu erdem talihi beyaz kuş talihi gibi(dir). Git
sen erdem adını kuş diye adlandır’; ukuş birle aslı atanur kişi (303)
‘İnsan akılla esas adını alır.’ Kişiye at atan- veya aslı atan- eylemlerinin
belirttiği şekilde başkaları tarafından ad verilebileceği gibi kişi kendisi de
at urun- ‘ad almak’ veya at kötür- ‘adını yükseltmek’ metaforik
eylemlerini gerçekleştirebilir: kişilik üçün at urundı kişi/kişilik bile at
kötürdi kişi (1600) ‘İnsana insanlığından dolayı bu ad verilmiştir; insan
insanlık ile adını yükseltir.’ Burada at urun- ve at kötür- edimsellerinin
kesinleyici bir söz edimi içinde yer aldığı görülür.
Söyleme edimselleri de bildirgeler arasında yer alır. İnsan sürekli bir
şeyler söyleyerek dış dünyada bir değişiklik yapmaya çalışır. ay-, ayu
bėr- ‘söz söyleme’ edimselleri genellikle örtük olarak yer almakla
birlikte, belirtik örnekleri de vardır: ayu bėrdim emdi eşitti özüŋ/munı
uktuŋ erse kesildi sözüg (4566). ‘Şimdi söyleyiverdim, sen işittin; bunu
anladıysan sözümü bitiriyorum.’ Buradaki ayu bėr- ‘söyleme
edimseli’nin gerçekleştirilmesi dinleyicide bir durum değişikliği yaratma
amacını taşımaktadır.
Genellikle kesinleyici edimsöz edimleri içinde kullanılan ve sosyal
hiyerarşiyi yansıtan ötün- ‘arzetmek’ edimselinin bildirgeler içinde
kullanıldığı örnekler de görülür: takı ma negü söz yorımış alın/kadaşım
eşitti ötüŋey tilin (3810) ‘Daha da ne söz, çare konuşulmuşsa, kardeşim
duydu, (size) diliyle arzedecektir.’ Burada gerçekleştirilecek olan tilin
ötün- ‘dille arz etmek’ edimseli üst sosyal tabakadan kişilere, burada
hükümdara yönelik olarak, söz söylenerek gerçekleştirilir. Ötün- ‘arz
etmek’ eylemi mektup kanalıyla; yani yazıyla da gerçekleştirilebilir.
‘Bildirmek’ anlamında taŋuk tut- edimseli kullanılır: kapuġdakı er at
kiçig ya uluġ/taŋuk tuttı barça kılıp cān yuluġ (1768) ‘Kapıda hizmet
eden büyük küçük herkes, ona candan fedaya hazır olduklarını
bildirdiler.’
448
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:443-472
2) Dışavurucular
Dışavurucular, psikolojik davranışlarla ilgilidir. Konuşan kişi hislerini ya
da duygusal tepkilerini örtük veya belirtik olarak ortaya koyabilir.
KB’deki dışavurucuları olumlu nezaket ve olumsuz nezaket bağlamında
ele almak ve sınıflandırmak uygun olur:
A) Olumlu nezaketle ilgili edimsöz edimleri: Karşıdaki kişiye yönelik
olumlu duyguların dışavurulması bu kişi/kişilerle ilişki kurmak veya
sürdürmek isteğinden kaynaklanır. Bu gruptaki edimsöz edimleri, olumlu
nezaket ve olumlu yüz göstergesidir. Olumlu duygular bir olay veya
duruma yönelik olabileceği gibi kişi/kişilere yönelik de olabilir.
Konuşmacı ve dinleyici arasındaki yakınlığı vurgulayan olumlu nezaket
biçimlerini kullanma eğilimi, bir dayanışma stratejisi olarak görülebilir.
Bununla birlikte olumlu nezakette karşıdakini yükümlülük altına
sokmaktan kaçınılır. Bu, grup içinde benimsenen ilkelere uygun hareket
taktiği olabileceği gibi, özel bir durumda ferdî bir konuşmacı tarafından
kullanılan bir seçim de olabilir. KB’de karşılaşmalarda, ayrılmalarda iyi
duyguların ifade edildiği edimsöz edimleri yanında Yaratıcıya yönelik
teşekkür bildiren edimsöz edimleri de sıklıkla kullanılır.
- Birinci kişiden ikinci kişiye yönelik olumlu duyguların dışavurulması
için ögdini tilinde yorıt-, ögdi kıl-, edgü kol-, küler yüz tut-, alkış bėr- gibi
edimseller kullanılır. Bu tür övgü sözleriyle bir yandan karşıdakinin
değeri yüceltilip saygınlığı arttırılmaya çalışılırken diğer yandan övülen
kişilerle ilişkilerin korunması, sürdürülmesi amaçlanır. Bu nedenle övgü
sözleri olumlu nezaket unsurlarıdır: körüp sewdi hācib bu ay
toldını/tilinde yorıttı kamuġ ögdini (530) ‘Hâcib bu Ay Toldı’yı gördü ve
sevdi; ona her tür övgüde bulundu’. Buradaki dışavurucu edimsöz edimi
dolaylı bir söz aktarımı içinde verilmiştir. Geçmişte gerçekleştirilen
dışavurucu edimsöz edimleri konuşmacı tarafından belirli geçmiş zaman
çekimiyle aktarılabilir: saŋa edgü koldum bilir bir idim (3501) ‘Sana
iyilik diledim; bir olan Tanrım bilir’; saŋa tügmedim men bu kaşım
közüm/küler yüz tutar-men sewinçlig özüm (6232) ‘Ben sana bu kaşımı
gözümü çatmadım; sevinçli özüm, güler yüz gösteririm’; tilin bėrdi alkış
kör ögdülmişe/ayur ay bügü beg uzun kėç yaşa (6410) ‘Bak Ögdülmiş
diliyle alkış verdi (hükümdarı övdü): “Ey hakim bey, sen çok yaşa” dedi.’
Burada dolaylı aktarım söz konusu olduğu için ‘övmek’ anlamındaki
alkış bėr- edimseli belirtik olarak yer alabilmiştir. Genellikle konuşan
kişi, muhatabına doğrudan ‘seni övüyorum’ demez; övgüler dolaylı
olarak, çoğu kez anlatıcı veya 3. kişi kanalıyla aktarılır veya 1. kişi
tarafından geleceğe yönelik olarak yükleyici bir söz edimi içinde yer alır:
sewigli sewinçin anı ögdiler (450) ‘Sevenler sevinçle (onu) övdüler’; tüzü
449
AIBU Journal of Social Sciences, Semih Tezcan Festschrift, Vol:13, Year:13, 13:443-472
yalŋuk oġlı sewer edgüni/bu edgü kayu ol ögeyin anı (3270) ‘Bütün
insanoğulları iyiyi sever; bu iyi nerede, onu öveyim.’
İyi dileklerde bulunma edimi bazı kalıplaşmış sözlerle gerçekleştirilir.
Uzun ve sağlıklı yaşama temennisi üküş yıl yaşa, kėç yaşaŋ, uzun kėç
yaşa, uzun kėç yaşaġıl, esen inç tirilgil edimsöz edimleriyle dile getirilir:
esenin tirilgil üküş yıl yaşa/sewinçin awınçın üküş ėl aşa (1480) ‘Ömrünü
sıhhatle geçir, çok seneler yaşa; saltanatın sevinç ve huzur içinde geçsin’;
ay bügü beg uzun kėç yaşa (6410) ‘Ey hakim hükümdar, ömrün uzun
olsun’; esen inç tirilgil ay kılkı silig ( 2528) ‘Ey yumuşak huylu
(hükümdar), huzur içinde uzun seneler yaşa’; ilig kėç yaşaŋ (2302) ‘Ey
hükümdar! Çok yaşayın.’ Uzun yaşam dileği yanında Tanrıdan sevap ve
iyilik için yardım da dilenebilir: yakınlık ulamış üçün bir bayat/muyan
bėrsü miŋ miŋ tümen edgü at (3319) ‘Gösterdiğin bu yakınlığın Tanrı
sevabını versin, yüz binlerce iyi ada kavuş.’
Bir başka kalıp söz olan nelük emgediŋ ‘Niye zahmet ettin? Böyle bir
sıkıntıya katlanmana gerek yoktu. Benim için bunu yapman gerekmezdi’
anlamlarına gelen bir edimsöz edimi olup dinleyicinin konuşmacı
yararına girmiş olduğu yükümlülüğün gereksizliğini ortaya koyan bir söz
edimidir. Karşıdakini yükümlülükten kurtarmaya çalıştığı için olumlu
nezaket göstergesi olarak kabul edilebilir: ayur ay kadaşım nelük emgediŋ
(3960) ‘(Odgurmış, kendini ziyarete gelen Ögdülmiş’i karşılarken) “Ey
kardeşim, niye zahmet ettin” der.
Karşılaşmalarda selām kıl- ‘selâm vermek’, selāmlaş- ‘selâmlaşmak’,
esenleş- ‘karşılıklı olarak iyi dileklerde bulunmak’ edimsöz edimleri
sıklıkla kullanılır: kapuġ açtı terkin ol utru çıkıp/selām kıldı tuttı kör elgin
alıp (3958) ‘Kapıyı çabucak açtı, o karşısına çıkıp selâm verdi, elini alıp
tuttu’; kopa keldi terkin aŋar kıldı yol/bu er kirdi ötrü selām kıldı ol
(5960) ‘Koşarak çabucak geldi, ona yol verdi, bu adam girdi, sonra o
selâm verdi’; selāmlaştı kapuġ açtı çıktı kadaşın körüp/kuçuştı esenleşti
yüz köz öpüp (3292) ‘Kapıyı açıp çıktı, kardeşini görüp selâmlaştı,
kucaklaştı, yüz göz öpüp esenleşti.’
Dışavurucular, Roman Jakobson tarafından ileri sürülen iletişimin altı
işlevinden biri olan vericiye yönelik duygusal veya anlatımsal işlevle
ilgilidir. Selâm vermek, selâmlaşmak gibi edimler ise, iletişimin temel
ögelerinden biri olan kanala yönelik ilişki işlevini gerçekleştiren işlevsel
dil birimleridir; herhangi bir bilgi taşımazlar, bir duyguyu açığa
vurmaktan çok ilişki kurma ve sürdürme işlevine sahiptirler. Bununla
birlikte ilişki kurma ve sürdürme isteği olumlu yüz ve olumlu nezaketle
ilgili olduğundan selâm vermekle ilgili edimsöz edimlerine de bu grupta
450
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:443-472
yer verilmiştir. Selâm, işlevsel bir sözcük olsa da kişilerarası ilişkide çok
önemli anlamlar yüklenir. KB’nin bilge tipi Odgurmış, selâmın anlamını
hükümdara şöyle açıklar: yanut bėrdi odġurmış aydı selām/bilip kılmadım
men eŋ aşnu ulam/selām ol kişike selāmet yolı/selām kıldı erse uruldı
ulı/selām ol kişike imînlik emān/selām kılsa ötrü imîn boldı cān (50545056) ‘Odgurmış (hükümdara) yanıt verdi: “Ben bilerek bunu yaptım ve
önceden selâm vermedim” dedi. Selâm insana selâmet yoludur; kim
selâm verirse, karşısındakine güvence vermiş olur. Selâm, insan için
emniyet ve selâmettir; selâm veren kimse karşısındakinin hayatını
emniyet altına almış olur.’
Ayrılırken ‘hoşça kal’ anlamında esen edgü kal, esen kal selāmet söz
öbeklerinin kullanımı yanında, karşılaşmalarda kullanılan esenleşedimselinin ayrılırken de kullanıldığı görülür: sözin kesti koptı adakın
örü/esenleşti atlandı keldi berü (5822) ‘Sözünü kesti, ayağa kalktı, veda
etti, atına bindi ve beri geldi’; ıdışlıġ suwuġ içtim emdi tükel/tükettim
tiriglik esen edgü kal (6060) ‘Kaptaki suyun tamamını içtim ve hayatımı
tamamladım, sen sağ ve hoşça kal’; sen erdiŋ maŋa köz yarukı
tükel/barır-men seniŋdin esen edgü kal (1162) ‘Sen benim gözümün nuru
idin; şimdi senden ayrılıyorum, sen sağ ve esen kal’; kimiŋ kırkta keçse
tiriglik yılı/esenleşti erke yėgitlik tili (364) ‘Kimin yaşı kırkı geçerse,
gençlik insana: -Allaha ısmarladık, der’; baġırsaklık erdi meniŋ bu
sözüm/esen kal selāmet ay körklüg yüzüm (1481) ‘Benim bu sözüm
şefkattendi. Ey güzel yüzlüm, sen sağ ve esen kal.’ Bu son örnekte Türk
dili kökenli sözcüklerle kurulan esen edgü kal söz öbeği yerine, Arapça
kökenli selāmet sözcüğünün eklenmesiyle kurulan esen kal selāmet söz
öbeğinin kullanılması İslamî kültüre geçişin göstergesidir.
Hal hatır sormak da olumlu nezaketle ilgili bir edimsöz edimidir. Bu
amaçla KB’de ‘Nasılsın?’ anlamında köŋlüŋ neteg, ne boldı özüŋ benzeri
sözler kullanılır: ilig su’āli ay toldıka/ayıttı ilig emdi köŋlüŋ neteg (1069)
‘Hükümdarın Ay Toldı’ya sorusu: Hükümdar Ay Toldı’ya “Şimdi
nasılsın?” diye sordu’; ilig aydı ay toldı sözle sözüg/nelük şük turur sen
ne boldı özüŋ (957) ‘Hükümdar sordu: “Ay Toldı, konuş; niye sessiz
duruyorsun; sana ne oldu, nasılsın?”
Bir diğer kalıplaşmış söz, köz yaruk bol- ‘göz aydın olmak’ olup
muhataba yönelik olumlu duyguları dışavurucu, sosyal ilişkileri
düzenleyici bir edimsöz edimini oluşturur: cevāb kıldı ögdülmiş aydı bu
söz/sėni kördi erse yaruk boldı köz (3321) ‘Ögdülmiş cevap verdi, bu
sözü söyledi: “Seni görünce gözüm aydın oldu.”
451
AIBU Journal of Social Sciences, Semih Tezcan Festschrift, Vol:13, Year:13, 13:443-472
İyi dileklerde bulunmak için kutadsu ‘kutlu olsun; saadet ve şans getirsin’
edimsözü kullanılır: kutadsu okıġlıka tutsu elig (350) ‘(Kitabın adını
Kutadgu Bilig koydum); okuyana kutlu olsun ve ona yol göstersin.’
Taziyede bulunmak da bir olumlu nezaket göstergesidir. Taziyede
bulunma edimsöz edimi ta‘ziyet kıl- edimseliyle dolaylı aktarım
içerisinde belirtik hale getirilmiştir: eşitti ilig keldi ewdin turup/aŋar
ta‘ziyet kıldı köŋlin urup (6304) ‘Hükümdar (bunu) işitti, saraydan kalkıp
(Ögdülmiş’in yanına) geldi; ona gönülden başsağlığı diledi.’ Başsağlığı
dilekleri dolaylı olarak teselli sözleri ve öğütlerle de ifade edilebilir:
kadaşı mürîdi kumaru çıkıp/selām kıldı ötrü közi yaş saçıp/yorıp keldi
utru ayur ay kadaş/muyan bėrsü teŋri köŋül kılma fāş (6286-6287)
‘Kardeşinin müridi Kumaru çıkıp, onu gözyaşları ile karşıladı. Ona
yaklaşarak:- Ey kardeş, gönlün yaralanmasın, sabırlı ol; Allah sana ecrini
ihsan etsin, dedi’, kumaru tegip tıdtı aydı serin/bayat hükmi tapla köŋül
ög tilin (6293) ‘Kumaru onun feryatlarını engellemeye çalıştı: “Sabırlı ol,
Tanrının hükmüne gönlünle, aklınla ve dilinle rıza göster” dedi’, negü tėr
eşitgil ay kılkı tüzün/bu beytig okıġıl awınġıl özün (2306) ‘Davranışı
düzgün (insan) ne der dinle, bu beyti oku, kendini avut.’ Teselli etmek,
dolaylı olarak yer alan bir edimsöz edimidir: bayat edgü kılġay bu söz
sözleme/tügün urma otun meniŋ köŋlüme (1084) ‘Bu sözü söyleme, Tanrı
(seni) iyi edecek, (böyle sözlerle) benim gönlümü dağlama.’
Tebrik etme edimsöz edimi de dolaylı olarak yer alır: kamuġ işçi barça
köründi kelip/tapuġ tozġu birle neŋ artut kılıp (1769) ‘Hizmetinde
bulunanların hepsi gelip tebrik ettiler; hediye olarak yiyecek ve giyecek
birçok şey takdim ettiler.’
1. kişiden ikinci kişiye yönelik iyi dilekler mektuplar kanalıyla da
iletilebilir. Mektup kanalıyla gerçekleştirilen edimsöz edimleri, yüzyüze
konuşmadakine benzer. KB’de ölüm döşeğindeki Ay Toldı, yazdığı
mektup kanalıyla hükümdar Kün Togdı’ya iyi dileklerini iletir: uzun kėç
yaşaġıl ay ėlig kutı/üküş ėl aşaġıl bu beglik atı (1350) ‘Ey devletli
hükümdar, çok uzun yaşa; bu saltanat ile çok illere hükmet.’
Mektupların temel işlevi uzamsal olarak birbirinden farklı konumlanmış
katılımcılar arasındaki iletişimi sağlamaktır. Mektuplarda birkaç farklı
iletişim aşaması belirlenebilir. Söz gelişi, mektubun giriş kısmında hitap
eden hitap edileni selâmlar, iyilik ve sağlık dilekleri iletilir. Bu kısım,
toplumun sosyal hiyerarşisi ve nezaket kodlarıyla belirlenir. Böylece bu
ilk aşamada konuşmacı temsilî bir söz edimi gerçekleştirir. KB’de
mektuplar hiyerarşik olarak en yukarıda olduğuna inanılan Tanrının adını
anmak ve onu övmekle başlar: bayat atı birle sözüg başladı/törütgen
452
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:443-472
igidgen keçürgen tėdi/ayur-men bitidim bayatım atı/bu at ol kamuġ törlüg
igke otı/üküş ögdi artuk telim miŋ senā/kılur-men bayatka aŋar yok
fenā/tiledi törütti kamuġ teprerig/tirilgü bėrür yėm tutar ol tirig… (31883192) ‘Tanrı adı ile başladı: “Yaratan, besleyen ve göçüren odur” dedi.
Sonra devam etti: “Tanrının adını yazdım, bu ad her türlü derde devadır.
Tanrıya pek çok hamd ve binlerce sena ederim. Onun için ölüm yoktur.
Bütün hareket edenleri o diledi ve yarattı; onlara rızık ve hayat veren
odur. Kadirdir, adildir, hak kanunları koyan odur; yarattığı bütün
mahluklara gücü yeter…” Hükümdar, daha sonra Odgurmış’ın halini
hatrını sorar ve ona övgüler dizer: iligdin selām köŋül aytu bitig/bitidim
esenlik öze ay tetig/esen barmu erki et öz inçlikin/negü teg yüder erki
üdlek yükin/eşittim seniŋ edgü kılkıŋ yaŋıŋ/bu üdte yok ol tėp saŋa tuş
teŋiŋ/bayat kılmış emdi saŋa edgülük/bilig bėrmiş erdem ukuş ög ülüg/bu
yaŋlıġ kılınçıŋ eşitti özüm/sini ārzūladı ay körklüg yüzüm (3197-3201)
“Ey zeki insan! Bu hükümdardan selâm ve hatır sorma mektubudur; bunu
sana sağlık dileğiyle yazdım. Vücudun sağ ve sıhhatte midir; devran
yükünü acaba nasıl yükleniyor? Senin iyi tavır ve hareketini duydum; bu
devirde sana denk ve eş bulunmadığını işittim. Tanrı sana şimdi lutfetmiş,
bilgi vermiş; fazilet, akıl ve anlayış nasip etmiştir. Senin böyle olduğunu
işittim, ey güzel yüzlüm, gönlüm seni arzuladı.”
- Üçüncü kişiden ikinci kişiye yönelik olumlu duyguların dışa vurulduğu
edimsöz edimleri: Konuşmacının 3. kişinin iyi duygularını 2. kişiye
aktardığı durumlar da sıktır. A ve B kişisi konuşurken A konuşmacısı
dinleyici durumundaki B’den ortamda bulunmayan C kişisine iyi
dileklerini iletmesini isteyebilir ve bu istek başka bir zaman diliminde B
kişisi tarafından C kişisine A’dan üküş ögdi aytıġ selām/ıdur-men saŋa
benzeri sözlerin söylenmesiyle gerçekleştirilebilir: iligdin üküş ögdi aytıġ
selām/ıdur-men saŋa ay ukuşı temām (3907) ‘Ey anlayışı tam!
Hükümdardan çok övgülü sözler, selâm iletiyorum sana.’ Burada selām
ıd- ‘selâm göndermek’ edimseli konuşma zamanında 1. tekil kişi
çekimiyle yer almıştır, 1. kişi; yani konuşmacı (B kişisi) selâmı gönderen
değil, taşıyan ve C kişisine aktaran konumundadır. Bu nedenle selām ıdedimselini ‘selâm iletmek’ şeklinde anlamlandırmak uygun olur.
- Üçüncü kişilere yönelik olumlu duyguların dışa vurulduğu edimsöz
edimleri: Konuşmacının, dinleyici kanalıyla ortamda bulunmayan 3.
kişilere yönelik olumlu nezaket sergilediği edimsöz edimleri de vardır.
Bunlar için genellikle selām tegür- ‘selâm söylemek’ edimselinin
kullanımı yanında uzun ömür, sağlık ve esenlik dileklerinin aktarımının
yapıldığı da görülür. selām tegür- edimseli sıklıkla yöneltici bir edimsöz
edimi içine yerleştirilerek aktarılır: sewüg sawçıka miŋ meniŋdin
453
AIBU Journal of Social Sciences, Semih Tezcan Festschrift, Vol:13, Year:13, 13:443-472
selām/tegürsün bayatım kesüksüz ulam (1348) ‘Tanrım sevgili
peygambere benden durmadan çok çok selâm söylesin’; tüzü ėşleriŋe
yėme ök adın/tegürsün selāmım idim kesmedin (1349) ‘Diğer bütün
ashabına da Rabbim sonsuz selâmlarımı ulaştırsın’; tüzü tört ėşiŋe
meniŋdin selām/tegür ay bayatım tutaşı ulam (6520) ‘Onun dört
arkadaşına benden durmadan ve devamlı binlerce selâm ulaştır.’
Herhangi bir edimsel olmadan dolaylı olarak da 3. kişiye yönelik olumlu
duygular ikinci kişilere açıklanabilir: kamuġ edgülükte takı artukı/bu
ögdülmiş ol emdi köŋlüm tokı (3057) ‘Bütün bu iyilikler arasında en iyisi,
şimdi ruhumu doyuran bu Ögdülmiş’tir.’ Takdir etmek edimseli
genellikle örtük olarak yer alır: yėme yakşı aymış bügü bilgi yarp (3393)
‘Parlak bilgili hakim yine çok güzel söylemiş’; idi yakşı aymış bu beyt
ayġuçı (4286) ‘Bu beyti söyleyen çok güzel söylemiş’; kalı sewmeyin kör
bu edgü kişig/kalı ögmeyin men bu edgü işig (933) ‘Bu iyi kişiyi nasıl
sevmeyeyim. Ben bu iyi işi nasıl övmeyeyim.’
- Tanrıya yönelik teşekkürler ve övgüler: Tanrıya yönelik teşekkür ve
övgü için şükr kıl-, senā kıl- gibi özel sözcükler yanında insanlara yönelik
olarak da kullanılan ög- fiili kullanılır: munı bėrdiŋ emdi maŋa sen
‘atā/kılur-men munıŋ şükri yüz miŋ kata (3058) ‘Bunu şimdi sen bana
ihsan ettin; bunun için (sana) yüz bin kez şükrediyorum’; üdi emdi ermiş
munukı özüm/saŋa tuştı şükrin kılur til sözüm (3310) ‘Zamanı şimdiymiş,
işte ben sana kavuştum, dil (ve) sözüm buna şükreder.’ Şükürler
genellikle 3. kişi aktarımlı olarak verilir; şükür kıl- edimseli yanında senā
kıl-, ög- edimselleri de kullanılarak olumlu duyguların dışa vurumu
pekiştirilebilir. Bu teşekkür sözleri, doğrudan Tanrıyı muhatap alarak
söylenebileceği gibi, bir başka muhataba hitap ederken 3. kişi
konumundaki Tanrıya yönelik de söylenebilir: bilig inçke tegdi yarudı
küni/bayatka şükür kıldı ögdi anı (1782) ‘Bilgi huzura kavuştu, günü
aydınlandı; Tanrıya şükretti, onu övdü’; bayatka şükür kıldı ögdi üküş
(1030) ‘Tanrıya şükretti, çok övdü’; şükür kıldı artuk sewindi ilig/senā
kıldı rabka kötürdi elig (3116) ‘Hükümdar şükretti ve çok sevindi; elini
kaldırdı ve Tanrıya sena etti’; bu ay toldı elgin kötürdi yana/bayatıġ üküş
ögdi kıldı senā (1256) ‘Bu Aytoldı, yine elini kaldırdı, Tanrıyı çok övdü,
sena etti.’
Tanrıya yönelik övgü ve teşekkürler yanında bir başkası için de dua
edilebilir ve bu kişi övülebilir: sözin kesti ögdülmiş öpti yėrig/ėligke du‘ā
kıldı ögdi birig (3050) ‘Ögdülmiş sözünü bitirdi, yeri öptü; hükümdara
dua etti, Tanrıyı övdü.’ ajun bodnı tındı awınçın kutun/iligke du‘ā kıldı
bodnı bütün (1886) ‘Dünya halkı huzur ve saadet içinde rahata kavuştu;
bütün halk hükümdara dua etti.’ Burada bütün halkın hükümdara dua
454
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:443-472
etmesi, onun iyi yönetimine yönelik bir teşekkür mahiyetindedir. Aynı
zamanda hükümdara yönelik bir takdir de söz konusudur. dua kıl- edimini
gerçekleştiren kişiler bu eylemi Tanrıya yönelik gerçekleştirmekte,
eylemden muhatap durumundaki hükümdarın yarar sağlaması
beklenmektedir. ‘Dua etmek’ bir memnuniyet göstergesidir ve dolaylı
aktarımlar içinde belirtik hale gelebilir: . köŋüldin bėrü kıldı edgü du‘ā
(1265) ‘Gönülden iyi dualar etti’; bu sözler eşitti sewindi ėlig/du‘ā
kıldı rabka kötürdi elig (3051) ‘Hükümdar bu sözleri işitti ve sevindi;
elini kaldırdı ve Rab’a dua etti.’ Burada dua kıl- edimseli aktaran söylem
içinde yerini bulmuştur. Bu belirtik bir edimsel olmakla birlikte dolaylı
bir aktarım içinde yer almıştır. Doğrudan aktarımlarda dua kıl- edimseli
örtük olarak yer alır; dua eden kişi ‘Tanrım sana dua ediyorum’ şeklinde
değil, karşıdakine Tanrı’nın gerçekleştirmesine yönelik iyi dileklerde
bulunarak bu edimsöz edimini gerçekleştirir: ajun kalmasunı seniŋsiz
kuruġ/bayat kesmesüni seniŋdin uruġ/negü erse ārzū tilekiŋ kamuġ/aça
bėrsü teŋri saŋa ol kapuġ/negü erse ārzū tilekiŋ takı/tükel bėrsü teŋri
saŋa ay akı/sewinçin awınçın tirilgil uzun/erejlengil ança ay kılkı tüzün
(6411-6414) ‘Dünya sensiz kuru kalmasın; Tanrı senin neslini kesmesin.
Ne gibi arzu ve dileğin varsa, Tanrı sana bunların kapılarını daima açık
tutsun. Daha ne gibi arzu ve dileğin olursa, ey cömert, Tanrı sana bunları
da ihsan etsin. Sevinerek, avunarak, uzun ömür sür ve huzur içinde yaşa,
ey halim, selim insan.’
- Konuşmacının kendine yönelik hediyeyi kabulü sırasında söylediği; ilig
sundı aldı tayak elgiŋe/ayur bu kumaru kutadsu maŋa (6325) ‘Hükümdar
uzanıp değneği eline aldı; “Bu yadigâr bana uğurlu olsun”, dedi’ benzeri
sözler de kişinin kendine yönelik iyi temennilerini göstermesi açısından
ilgi çekicidir. 6325. beyitte konuşmacı kutadsu maŋa ‘bana uğurlu olsun’
sözleriyle kendisi için iyi dileklerde bulunmuştur.
B) Olumsuz nezaketle ilgili edimsöz edimleri: Olumsuz nezaket, bir
kişinin olumsuz yüzüyle ilgilidir. Olumsuz yüz; bağımsız olmayı,
eylemlerinde özgür davranmayı, diğerlerinin zorla kabullerinden uzak
olmayı gerektirir. Olumsuz sözcüğü burada kötü anlamda değil,
olumlunun karşı kutbu olarak düşünülmelidir. Birinin olumlu yüzü kabul
edilme, bir grubun üyesi olmaya çalışma, isteklerini diğerleriyle
paylaşmayı bilmeyi gerektirir. Olumlu yüz bağımlı olmayı, olumsuz yüz
ise, bağımsız olmayı gerektirir. Bir kişinin olumlu yüzünü koruma eylemi
dayanışma gösterme eğiliminde olacaktır. Olumlu yüz, konuşmacıların
aynı şeyleri istediği ve onların ortak bir hedefleri olduğunu vurgular.
Olumsuz yüzde ise, tam tersi bir durum söz konusudur. Konuşmacıların
istekleri farklıdır ve bağımsız olmak tercih edilir. KB’de olumsuz
455
AIBU Journal of Social Sciences, Semih Tezcan Festschrift, Vol:13, Year:13, 13:443-472
eylemlerin hoşgörülmesi, silinmesi, perdelenmesini amaçlayan edimsöz
edimleri de oldukça çoktur:
-‘üdri kol- ‘özür dilemek’ edimseli olumsuz nezaketle ilgili bir edimsöz
edimi oluşturabilir: özüm ‘udri koldum men emdi saŋa/kodu bėr mėni sen
sarılma maŋa (3809) ‘Ben şimdi senden özür diliyorum; sen bana sarılma
beni rahat bırak.’ Burada konuşmacı Odgurmış, muhatabı Ögdülmiş’in
kendine yönelik bir isteğini (saraya davetini) geri çevirir ve olumsuz bir
yüz sergilerken, bu olumsuz tutumunu perdelemek için ‘üdri kol- ‘özür
dilemek’ edimsel fiilini kullanıp, reddi yumuşatmaya çalışır. ‘Daveti
reddetmek’ olumsuz yüz ve olumsuz nezaketle ilgilidir: kodu bėr ay ilig
mėni sen maŋa/du‘āçı bolayın bu yėrde saŋa (3791) ‘Ey hükümdar! Sen
beni bana bırak; burada sana duacı olayım.’ Burada Odgurmış,
hükümdarın saraya davetini reddederek bir yükümlülükten kaçınırken
kendini bir başka yükümlülük altına sokuyor; hükümdar için dua etmeyi
vaat ediyor. Bu vaat, reddi yumuşatma amacı taşır.
‘üdri kol- ‘özür dilemek’ edimselini kişi, yüzünün zedelenmesini ve
saygınlığını kaybetmeyi engellemek için de kullanabilir. Kitap sahibi
(Yusuf Has Hacip), kitabın başında bilgili insandan söyleyebileceği
yanlış sözlerden ötürü (daha böyle sözler söylemeden) özür diler: sözüm
sözlemişke saŋa eymenü/özüm ‘üdri koldı saŋa uş munu (204) ‘Sözümü
sana söylemiş olduğum için çekinerek işte böyle senden özür diledim.’
Olumsuz bir tepkiyle karşılaşmayı, bağlı bulunulan topluluktan
dışlanmayı ve bu gruptaki insanlarla bağların kopmasını engellemeyi
amaçlayan konuşmacı, af dileyebilir. Bu amaçla keçür- ‘affetmek’ fiili de
emir kipiyle çekimlenerek kullanılabilir: eşitsü ayayın özüm bilmişin/ilig
me keçürsün hatā bolmışın (1920) ‘Ben kendi bildiğimi söyleyeyim;
hükümdar dinlesin ve hatalarımı affetsin.’ Özür ve af dilekleri, keçür‘affetmek’ edimselinin belirli geçmiş zaman 1. kişi çekimiyle
karşılandığında gruba bağlılık korunur. Bu türden edimseller genellikle
bildirgeler içinde kullanılır ve saygınlığın yeniden kazanılmasını
beraberinde getirir: keçürdüm men anda seniŋ ‘üdrüŋi/aġırladım ötrü ol
erdem teŋi (798) ‘O zaman ben senin kusurunu affettim ve sana
meziyetin oranında saygı gösterdim.’ Özür ve af dileme edimsöz
edimleri, saygınlık kaybını en aza indirme; saygınlığa zarar veren bir
durumu giderme amacı taşır.
- Olumsuz nezaket yaratan edimsöz edimlerinden biri olan ‘zorlamak’
küçe- edimseliyle belirtik hale getirilir: kese sözledim söz eşittiŋ anı/nelük
emgetür sen küçeyü mėni (3961) ‘Sana kesin sözümü söyledim; neden
beni ısrarla bu işe zorluyorsun (=Beni zorlama, beni zorlayarak bana
sıkıntı verme.)’ Karşıdakini yapmak istemediği bir şeyi yapması
456
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:443-472
konusunda zorlamak, ısrarcı olmak da olumlu yüzü zedeleyen olumsuz
bir nezaket göstergesidir.
- Bir kişinin olumlu yüzünü zedeleyen durumlardan biri de bu kişiye
yönelik yergilerdir. KB’de yer- ‘yermek’ edimseli olumsuz nezaket
unsuru olarak hoş görülmeyen durum ve kişilere yönelik olarak kullanılır:
neteg yirmegü bu ukuşsuz işig (1776) ‘Bu akılsız işi nasıl yermeli?’
- İletişim kurulan kişinin hatalarını düzeltmeye çalışma veya görüşlerine
katılmama olumlu yüzü zedeler. Bu nedenle şikâyet etmek, itiraz etmek,
reddetmek, geri çevirmek edimsöz edimleri de olumsuz nezaket
unsurlarıdır. KB’de ‘reddetmek, geri çevirmek’ anlamlarında ewre süredimsel fiili kullanılır. Başarısızlık dolaylı olarak itiraf edilir: mėni ewre
sürdi sözüm tutmadı/sözin kadra kördüm küçüm yetmedi (6244) ‘Beni
geri çevirdi, sözümü tutmadı; sözüne karşı koymayı denedim; fakat
gücüm yetmedi’; negü kıldım erki elig men saŋa/nelük türdüŋ emdi bu öç
kek maŋa (369) ‘Hükümdar ben sana ne yaptım ki, bana nasıl bu kini
bağladın?’
- KB’de konuşmacının muhataba yönelik olumsuz duygularını dışavuran
edimsöz edimlerinden biri de esirkep açı- olup ‘esef ederek kızmak’
anlamındadır: esirkep açır-men saŋa ay yėgitlik/ kamuġ körkümi sen
yırattıŋ yırattım (6528) ‘Ey gençlik esef ederek sana kızıyorum; bütün
güzelliğimi sen uzaklaştırdın, ben uzaklaştım.’ Teessüf etmek, dolaylı bir
söz edimi olarak da yer alabilir: şekerde süçigrek söz ıdtım saŋa/aġuda
açıġ keldi yaŋı maŋa (3913) ‘Sana şekerden daha tatlı söz gönderdim;
dönüp bana zehirden daha acı geldi.’
- KB’de kişinin kendi olumsuz yüzünden dolayı şikâyet ettiği, pişmanlık
dile getiren edimsöz edimleri pek çoktur. Bu amaçla ‘pişman olmak’
anlamındaki ökün- fiili sıklıkla kullanılır: tilin sözlemese söz asġı
telim/ökündürdi sözlep mėni bu tilim (3879) ‘Sözü söylememenin faydası
çoktur; bu dilim beni söylemekle pişman etti’; oġulsuz ölürde ökündi tilin
(3373) ‘Çocuksuz ölürken pişmanlığını ikrar etti.’ İnsan pişmanlık içinde
bulunabilir ve feryat edebilir: ulıyu barır-men ökünçün muŋun (1075)
‘(Hükümdarın ölüm döşeğindeki Ay Toldı’nın durumunu sorması üzerine
Ay Toldı şöyle der): İşte bugün senden ayrılıyorum; pişmanlıkla, sıkıntı
içinde feryat ederek gidiyorum’; ulır-men ökünüp asıġ yok ökünç (1364)
‘Pişman olup feryat ediyorum, pişmanlığa fayda yok’; ökündi ayur ay
tiriglik isiz (1116) ‘Pişman oldu, söyler: Ey hayat yazık!’; sözin kesti
oġlın kuçup yıġladı/olındı yana ol ökünçler yėdi (1510) ‘Sustu, oğlunu
kucaklayıp ağladı, tekrar ah vah etti ve pişmanlıklar getirdi’; bu yaŋlıġ
ökündi üküş yıġladı (1121) ‘Böylece çok nedamet getirdi ve çok ağladı’;
457
AIBU Journal of Social Sciences, Semih Tezcan Festschrift, Vol:13, Year:13, 13:443-472
isizim yėgitlik tiriglik isiz/ökünçün sıġıt birle gūrke kirür (1516) ‘Bana
yazık oldu, gençliğime ve hayatıma yazık oldu; pişmanlıkla ve ağlayarak
mezara giriyorum.’
Hayıflanmak edimsöz edimi; isiz, isizim ‘yazık’ ünleminin yer aldığı bazı
söz öbekleri vasıtasıyla ortaya konur: isizim yėgitlik isizim yėgitlik/tuta
bilmedim men sėni terk kaçıttım (6522) ‘Yazık gençliğime, gençliğime
yazık; ben seni tutmasını bilmedim, çok çabuk elden kaçırdım’; yawalıkta
keçti tiriglik isiz/süre ıdtım üd kün bu beglik isiz (1156) ‘Hayatım yazık ki
boş yere geçti; vaktimi ve beylik zamanımı yazık ki boşuna harcadım.’
Günahı itiraf etmek de ayur-men sözünden sonra günahın itiraf
edilmesiyle veya dolaylı söz edimleriyle gerçekleştirilir: ökündi bu ay
toldı tındı uluġ/ayur-men yitürdüm könilik yoluġ (1128) ‘Bu Aytoldı
pişman oldu; itiraf ediyorum, ben doğruluk yolunu yitirdim, dedi’;
törüttüŋ mėni sen kötürdüŋ kutun/yazukluġ kuluŋ men tapuġsuz otun
(1258) ‘Sen beni yarattın, saadet içinde yükselttin, ben senin kusurlu,
günahkâr ve asi kulunum’; içip yatmış er teg udıp odlu keldim/özüm
yolda azmış bayatka uyadtım (6540) ‘İçip yatmış adam gibi uyuyup
uyanınca, yoldan çıkmış olduğumun farkına vardım, Tanrıdan utandım.’
Uyad- ‘utanmak’ da kişinin olumlu yüzünün zedelenmesinin
göstergesidir.
‘İtiraf etmek’ bir pişmanlığı dile getirdiğinde dışavurucu olmakla birlikte
kişinin kendisiyle ilgili bir durumu kesinlik içinde ortaya koyduğu için
kesinleyici olarak da kullanılabilir: bayat tapġı kaldı kişi tapġı
kıldım/ajun tegre yügrü özümni kürettim (6541) ‘İnsanlar hizmet ettim,
Tanrı ibadeti kaldı; dünya işleri peşinde koşarak yolumu şaşırdım’; tilek
ārzū birle yügürdüm nėçe men/kuturmış böri teg ajunnı ulıttım (6542)
‘Uzun zaman gönlüme göre hareket ettim; kudurmuş kurt gibi dünyayı
inlettim.’
3. Kesinleyiciler
KB’de kesinleyiciler önemli bir yer tutar. Kesinleyiciler, psikolojik
olarak konuşmacının güven alanıyla ilgilidir. KB’de kesinleyiciler
genellikle örtük olarak yer alır. Konuşmacı, bu dünyadaki tecrübeye
dayalı bazı bilgileri bildirmek, iddia etmek, ileri sürmek vb. eylemleri
yanında inanç dünyasıyla ilgili bildirimlerde de bulunabilir: neteg kim
tiledi me boldı kamuġ/kimi kim tilese kılur ol uluġ (6) ‘Nasıl ki diledi ve
her şey olduysa kimi dilerse o yücelir.’ Kesinleyiciler, daha çok geniş
zaman kipiyle ortaya konur: bilig birle yalŋuk bedüp çawlanur (2451)
458
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:443-472
‘İnsan bilgiyle büyüyüp üne kavuşur.’ Fakat konuşmacının şahit olduğu
durumlarla ilgili bildirimlerde bulunduğu durumlarda belirli geçmiş
zaman çekimi tercih edilir: kayu sü bolur bolsa başsız tuşaŋ/uş ol sü
buzuldı (2302) ‘Hangi ordu başsız kaldıysa, o ordu bozuldu.’
Delil gösterme, genellikle dolaylı olarak yapılır: ayur ay oġul kördüŋ
emdi mėni/ne hālin barır-men unıtma munı (1501) ‘Söyler: “Ey oğul!
Beni görüyorsun, ben ne halde gidiyorum.” KB’nin birçok yerinde başka
insanların deneyimleri aktarılarak söylenenlere inanılması için delil
gösterilir. Böylece iddiaların desteklenmesi yoluna gidilir ve dinleyicide
bir durum değişikliği yaratılmaya çalışılır. Söz gelişi, Ögdülmiş,
hükümdara kalabalık ordu yerine seçkin az sayıda askerin daha üstün bir
güç oluşturacağını söyledikten sonra kendini destekleyecek, bu konuda
tecrübeli ve güven verecek bir harp adamının sözlerini aktarma yoluna
gider: sınamış yaġıçı kişi teŋlemiş/on iki miŋ er sü üküş sü timiş/çerig
sançmış alp er tutuzmış ayu/maŋa tört miŋ er sü tükel sü tėyü (23342335) “Tecrübeli harp adamı kıyas etmiş, on iki binlik ordunun büyük bir
kuvvet olduğunu söylemiştir. Emretmiş, ordular mağlup etmiş olan
kahraman adam: Benim için dört bin asker tam bir ordudur, demiştir.’
- Hükümdara yönelik bildirimler için ‘arz etmek, sunmak’ anlamlarında
ötün- edimseli kullanılır: bu erdi ay ilig meniŋ bilmişim/munukı ötündüm
saŋa ukmışım (2174) ‘Ey hükümdar, benim bildiğim bunlardır; aklımın
erdiklerini işte sana arz ettim’; bu erdi ay ilig özüm bilmişi/munukı
ötündüm ayıtmış tuşı (2525) ‘Ey hükümdar, benim bildiklerim bunlardır;
işte sorulduğu için arz ettim’; bu erdi ay ėlig meniŋ bilmişim/ötündüm
ėligke tükendi işim (2739) ‘Ey hükümdar, benim bildiğim bu kadardır;
işte hükümdara arz ettim’; ötündi iligke eşitmiş sözin (3849) ‘Hükümdara
işittiği sözleri arz etti.’
- ‘Şüphesiz’ anlamındaki sėziksiz sözcüğü+geniş zaman çekimli bir fiille
kullanılarak da bir kesinleyici edimsöz edimi gerçekleştirilir: sėziksiz
ölüm bir kün āhır kelir/tirilmiş bu cānlıġ cānın alġalır (1472) ‘Şüphesiz
ölüm bir gün sonunda gelir; dirilmiş bu canlı canını alır’; uluġsıġ bedük
tutsa begler köŋül/sėziksiz uçuzluk körür ay oġul (2118) ‘Beyler
büyüklük taslar ve kibirli olurlarsa, ey oğul, onlar şüphesiz itibar
görmezler.’ Kesinleyicilerde siziksiz ‘hiç şüphesiz’ gibi sözlerin
kullanılması konuşmacının bildirimin doğruluğuna tam inancını gösterir.
Konuşmacı söylediklerini bizzat deneyimlemiş de olabilir. KB’de telim
körmişim ‘çok görmüşümdür’ biçiminde kişinin kendi deneyimini ortaya
koyduğu söz edimleri de vardır: telim körmişim bar tegimsiz kişi/turup
ilke yazdı kesildi başı (2516) ‘Çok görmüşümdür, liyakatsiz kimseler
günün birinde memlekete karşı suç işlemişler ve başları kesilmiştir.’
459
AIBU Journal of Social Sciences, Semih Tezcan Festschrift, Vol:13, Year:13, 13:443-472
- Tahmin ve öngörüleri ortaya koymak için [F-gelecek zaman kipi ol]
veya [F-gelecek zaman kipi ok] yapısı kullanılır: yana yandru terkin mėni
ıdġa ol/eger barmasa sen köŋül kodġa ol (3825) ‘Çok geçmez, o beni
buraya gönderecektir; sen ona gitmedikçe, o ısrar etmekte devam
edecektir’; ilig aydı emdi maŋa çāre yok/munı edlese-men kişi bolġu ok
(1633) ‘Hükümdar devam etti: “Şimdi benim için başka çare yok; onu
yetiştirirsem, o muhakkak adam olur.’
- ‘Müjdelemek’ de geleceğe dönük bir iddiada bulunmak anlamına
geldiğinden kesinleyiciler içinde sıralanabilir. KB’de ‘müjdelemek’
edimsöz edimi kutuŋ kur badı, küne tuġdı sözleriyle gerçekleştirilir: hācib
çıktı aydı ay ay toldı tur/tapuġka körüngil kutuŋ badı kur (580) ‘Hâcib
çıktı ve “Ey Ay toldı, buyur hükümdarın huzuruna gir; artık talihin yaver
oldu”, dedi’; küsemiş turup çıktı andın yana/kelip aydı ay toldı tuġdı küne
(511) ‘Küsemiş kalkıp çıktı, ona doğru gelip: “Ey Ay Toldı, sana gün
doğdu” dedi.’
- ‘Emin olmak’ edimsöz edimi için [bu ol bu… belgülüg] yapısı
kullanılır: ay ilig bu ol bu kutuŋ belgülüg (5586) ‘Ey hükümdar! Budur
talihin bu, belli.’
- ‘İzah etmek’ edimsöz edimi yora bėr-, yor- fiiliyle belirtik hale getirilir:
negü kılmışıŋnı sen adra seçe/yora bėrdiŋ uktum kamuġnı aça (797)
‘Niçin yaptığını sen birer birer izah ettin, ben de her şeyini açıkça
anladım’; ötüg bėrdi ögdülmiş aydı ay beg/yorayın bu sözni köŋülteki teg
(2673) ‘Ögdülmiş şunları arz etti: “Ey bey, bu sözü anladığım kadarıyla
izah edeyim”, dedi.’
- KB’de sık sık ay-, ayıt- ‘sormak’ yöneltici edimsellerine karşılık cevāb
kıl- veya yanut bėr- kesinleyici edimsellerinin kullanıldığı görülür: ayur
söz yorıdı neçe törlügün/ol aydı men aydım ukuşun ögün (2269)
‘Ögdülmiş cevap verdi ve: “Ey hükümdar, aramızda kaç türlü söz geçti;
onun akıl ve idrak dairesinde söylediği sözlere ben de öylece cevap
verdim”, dedi.’
4. Yönelticiler
Yönelticiler arasında direktifler önemli bir yer tutar. Direktifler dört
sınıfta toplanabilir: edimseller, zorunluluk bildiren ifadeler, modal
ifadeler, dolaylı görünümler. Modal ifadeler; zorlama, izin, olasılık ifade
eden fiillerle kurulur. Bu çerçevede ek-fiiller veya deyimlerin kullanımı
önemlidir. Dolaylı direktifler temelde iki grupta toplanabilir: Dinleyici
temelli soru cümleleri ve konuşmacı temelli bildirimler. Dinleyici temelli
460
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:443-472
soru cümleleri, dinleyicinin gelecekte bir eylemi gerçekleştirmek için
yeterlilik veya gönüllülüğünü sorgulayan cümlelerdir. Konuşmacı temelli
bildirimler; 1. tekil kişi zamiri veya 1. tekil kişi eki + konuşmacı tutumu
veya istemini ifade eden bir fiille oluşturulmuş ifadelerdir. 3. kişili
yapılar ise, belli bir kişiye yönelik değildir. Ahlakî zorlamalar taşıyan
ifadelerde daha sık rastlanır.
Yöneltici edimseller olarak KB’de buyur- ‘buyurmak’, tutuz- ‘buyurmak,
emanet etmek’, yarlıka- ‘buyurmak’, kol- ‘istemek’, öt saw bėr- ‘öğüt
vermek’, ārzūla- ‘arzulamak’, tile- ‘dilemek’, yalwar- ‘yalvarmak’, okı‘davet etmek’ edimsellerinin kullanıldığını görürüz. Yaratıcıya yönelik
isteklerde du‘ā kıl- ‘dua etmek, niyaz etmek’ edimseli kullanılır. Bunun
dışında hācetim bu ‘ihtiyacım bu’ (1484), tilekim bu ol ( 3019, 3023)
‘dileğim budur’ şeklinde de istekte bulunulabilir; muhatapta bir durum
değişikliği yaratılmaya çalışılır.
‘Buyurmak, emretmek’ edimsöz edimi buyur- edimseliyle gerçekleştirilir:
yana berk bu mülkni tutuġlı kişi/yaraġlıġ erenke buyurdı işi (40) ‘Yine bu
mülkü sağlam tutan kişi işi (bu iş için) uygun adama buyurdu.’ Burada
buyur- edimseli dolaylı bir söz aktarımı içinde yer almıştır. ‘Buyurmak’
edimsöz edimi genellikle [F-emir kipi (-gıl)] yapısıyla belirtik hale
getirilir: törü tüz yorıtġıl bodunka köni (1374) ‘Halka kanunu doğru
dürüst uygula.’
yarlıka-, hiyerarşik olarak daha üsttekinden daha alttakine yönelik bir
edimsel olup ‘buyurmak, emretmek’ temel anlamı yanında ‘konuşmak
için izin vermek’ anlamı da vardır. Hükümdarın, Ay Toldı’ya sorusunu
(ilig aydı ay toldı sözle sözüg/nelük şük turur sen ne boldı özüŋ
(957) “Hükümdar dedi: -Ay toldı, konuş; niçin susuyorsun, sana ne
oldu?”) Ay Toldı şöyle yanıtlar: ilig yarlıkamaz negü sözleyin/ayıtmazda
aşnu negü ötneyin (959) “Hükümdar ne söyleyeceğimi henüz buyurmadı;
sormadan neyi arzedeyim.”
‘Buyurmak, emretmek’ anlamlarındaki bir diğer fiil tutuz-tır: çerig
sançmış alp er tutuzmış ayu (2335) ‘Emretmiş, ordular mağlup etmiş olan
kahraman adam söyler…’
‘Öğüt vermek’ edimsöz edimi öt saw bėr-, pend bėr-, ötle- edimselleriyle
gerçekleşebileceği gibi dolaylı olarak gerçekleştiği örnekler çok daha
fazladır: bu ay toldı yasın keçürdi ilig/okıp oġlıŋa bėrdi öt saw erig
(1548) ‘Hükümdar bu Aytoldı’nın yasını atlattı; oğlunu çağırıp öğüt
verdi’; ay toldı oġlı ögdülmişke ötlemişin ayur/köŋül til köni tut bayatka
tapın/usanma yarınlık işiŋni itin (1278) ‘Ay Toldı, oğlu Ögdülmiş’e öğüt
verir: “Gönlünü, dilini doğru tut, Tanrıya tapın; gafil olma, yarının işini
461
AIBU Journal of Social Sciences, Semih Tezcan Festschrift, Vol:13, Year:13, 13:443-472
düzenle.’ Öğütlerde de [Fiil-emir kipi (genellikle F-ø, F-gıl şeklinde 2.
tekil kişi çekimli)] yapı kullanılır: mėni kör meniŋdin kötür öt erig (1466)
‘Beni gör ve benden öğüt ve nasihat al.’ Vezir Ay Toldı, hükümdara hitap
ederken bu yapıyı kullanır; öğüdün reddini engellemek için bağlılığını
bildirmenin yanında hükümdara övgü dolu hitaplarla seslenir: ay ilig
munu men baġırsak saŋa/sözüm işke tutġıl ay ersig toŋa (1360) ‘Ey
hükümdar, işte ben sana sadakatle bağlı insanım; sözümü hesaba kat ey
merd insan’; kalınka katılsa sen bekle sözüg/kişiler ewinde küdezgil közüŋ
(1324) ‘Toplantılara katılırsan dikkatli konuş; başkalarının evinde gözüne
dikkat et.’ Ferdiyetçi bir toplumda diğerlerine fikir verme, konuşmacının
daha iyi biliyormuş gibi üstünlük kurmaya çalışması olarak algılanabilir.
Toplumcu bir toplulukta ise, bu bir normdur. Öğüt verme, sosyal
uzaklığın söz konusu olduğu yeni kurulan bir ilişkide tehdit olarak
algılanır. Buna karşın yakınlık ve toplumsal bağların güçlü olduğu
durumlarda, bir kişinin başkalarının sorununu çözmeye yardım etmesi,
başkalarının kötü duruma düşmesini engellemeye çalışması bir
dayanışma uygulamasıdır.
‘Öğüt vermek’, ‘uyarmak’, ‘emretmek’ veya ‘buyurmak’ edimsöz
edimlerinin örtük olarak yer alması durumunda bu edimsöz edimlerini
birbirinden ayırmak zordur. Emir ve öğüdü birbirinden ayırmanın en
kolay yolu eylemin gerçekleşmesi sonunda kimin yarar sağlayacağıdır.
Yöneltici edimsöz edimi, konuşmacı yararına bir eylemin
gerçekleştirilmesi isteğini ortaya koyuyorsa bu bir emir, dinleyici
yararına bir eylemin gerçekleşmesi isteğini ortaya koyuyorsa bu bir öğüt
veya uyarıdır. KB’de emirden çok öğütten söz edilebilir. Söz gelişi;
odunġıl ay kökçin ölümke anun/bu keçmiş künüŋke sıġıt kıl ünün (376)
‘Ey kır saçlı uyan, ölüme hazırlan; geçmiş günlerin için ağla ve sızla’; ilig
aydı ay toldı ukġıl bu söz (938) ‘Hükümdar, “Ay Toldı bu sözü anla”
dedi’ derken konuşmacı kendi yararına bir eylemin gerçekleştirilmesini
istemez. Konuşmacının kendi yararına bir eylemin gerçekleştirilmesini
istediği durumlarda, eylemden muhatabın da yarar sağlayacağı
vurgulanarak emrin öğüt gibi algılanması sağlanmaya ve reddedilmesi
engellenmeye çalışılır. Söz gelişi, Hükümdar, Odgurmış’ı saray görevi
için davet ederken böyle bir strateji izler: ay odġırmış emdi okır-men
sėni/öz asġı tiler tėp sakınma mėni (3258) ‘Ey Odgurmış! Şimdi seni
çağırıyorum; kendi yararını istiyor diye düşünme beni.’ Hükümdar bu
isteğin yalnız kendi yararına değil, herkesin yararına olduğunu özellikle
vurgular: kalı kelse asġı tususı saŋa/yėme kelmese sen yası yok
maŋa/okır-men sėni halkka edgü üçün/bu edgü bodun asġı buzma
küçün/baka kör-men aymış bu sözler tapa/çın erse berü kelgil andın
kopa/mėni birle turġıl maŋa kıl basut/çıġayıġ yülegil neŋin edgü
462
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:443-472
tut/özüŋke muyan ol maŋa edgü at (3258-3262) ‘Eğer gelirsen, senin için
faydalı olur; gelmezsen de bana bir zarar gelmez. Seni halkın iyiliği için
davet ediyorum; bu iyilik halkın yararınadır; buna karşı gelme. Benim bu
söylediklerime dikkat et; doğru ise, oradan kalk, buraya gel. Benimle
beraber ol, bana yardım et; fakirleri destekle, onların vaziyetini
düzeltmeye çalış. Bu senin için sevaplı bir iş, benim için ise, iyi bir addır;
buna karşılık kadir Tanrı sana her iki dünyayı nasip eder.’ Bir emrin
reddedilme ihtimali daha fazladır. Herkesin yararına olacak bir davranışın
yapılması isteği ise, emirden çıkıp öğüde doğru giden kazan-kazan
temelli bir istektir, reddedilme ihtimali daha azdır. Hükümdar,
Odgurmış’ın reddetmesini engellemek için öncesinde hazırlayıcı bazı
sözler de sarf eder: kişi iki törlüg kişi atanur/biri ögretigli biri ögrenür/
ikide naru barça yılkı sanı/tilese munı tut tilese anı (3217-3218) ‘İki türlü
insana insan derler: Biri öğreten biri öğrenen. Bu ikisinden başkasını hep
hayvan olarak kabul et, hangisini istersen onu seç.’ Yalnız yaşayan insan
ne öğreten ne de öğrenen olabilir. Dolayısıyla hayvan sayılır. Aslında
oldukça sert, hatta hakaret sayılabilecek bu ifadeler dolaylı anlatım
yoluyla yumuşatılmıştır. Dolaylı anlatım nezaket için kullanılan önemli
bir araçtır. Hükümdar, Odgurmış’ı yalnız yaşam tercihinden vazgeçirmek
ve saray görevine gelmesini sağlamak için sözlerini: sen emdi kayu sen
maŋa ay aça/ikide biri bol üçünçte kaça (3219) “Şimdi sen hangisisin,
bana açıkça söyle; ikisinden biri ol, üçüncüsünden kaçın’ şeklinde bir
öğütle sürdürür. Buradaki gerçek bir soru değil, retorik bir sorudur ve
Odgurmış’ı ikna etmek, onun bu konuda düşünmesini sağlamak için
söylenmiştir.
KB’de ‘uyarmak’ edimsöz edimi dolaylı olarak yer almıştır: başıŋnı tilese
tiliŋni küdez/tiliŋ tegme künde başıŋnı yanur (967) ‘Başını (kurtarmak)
istiyorsan, dilini gözet; dilin her gün başını tehdit eder.’ Bu söz edimi
‘tehdit etmek’ anlamı da taşıyor olabilirdi. Fakat burada hükümdarın Ay
Toldı’ya “Niçin susuyorsun?” Sorusu üzerine Ay Toldı’nın yanıtı
içerisinde böyle bir söz söylendiğinden tehdit etmek değil, uyarmak, öğüt
vermek anlamı daha uygundur.
Tile- ‘dilemek’ edimseli örtük olarak verilebileceği gibi belirtik olarak da
yer alabilir: seniŋdin tiler-men aça bir kapuġ (6349) ‘Senden bir kapıyı
açmanı dilerim’, ol erdem üçün men tiler-men erin (3163) ‘Sen onun her
tür erdemini övdün; bu erdemlerinden dolayı ben onu istiyorum.’ Tile‘dilemek’ edimseli izin istemek veya bir isteğin reddi ve reddin mazur
görülmesi isteğiyle de kullanılabilir. Odgurmış, hükümdarın saraya
davetini reddederken şu sözleri söyler: men emdi bu kalmış tiriglik
ıdıp/bayatım sewinçin tiler-men tapıp (3794) ‘Ben şimdi bu kalan
463
AIBU Journal of Social Sciences, Semih Tezcan Festschrift, Vol:13, Year:13, 13:443-472
günlerimi ibadetle ve Tanrımın rızasını taleple geçirmek istiyorum.’
tilekim bu erdi umınçım bu ok/okıġlı maŋa bir du‘ā ıdġa uk (6504)
‘Dileğim buydu; okuyanın bana bir dua göndereceğini ümit ettim.’
Burada dilek ortaya konmadan önce tilekim bu erdi umınçım bu ok
biçiminde belirtik hale getirilmiştir.
KB’deki yönelticilerden biri de kol- ‘dilemek’ olup metnin birçok yerinde
açıkça yer alır. Kol- , muhataba yönelik bir eylemin gerçekleştirilmesi
veya bir nesnenin elde edilmesi için (töşek koldı 3838, 6212 ‘Döşek
istedi’, devāt koldı kāġıd bitidi bitig 3187 gibi) dillendirilebileceği gibi
şifa kol- şeklinde bir başkası için Tanrıya yönelik bir dilekte
bulunulacağında da kullanılır. Hasta yatağındaki veziri Ay Toldı’yı
ziyaret eden hükümdar Kün Togdı, vezirini teselli ettikten ve ona ümit
verdikten sonra Tanrıya onun iyileşmesi için dua eder: bayat edgü kılġay
bu igdin sėni/köŋülüŋ çökürme sen inç yat köni/du‘ā kıldı ilig kör açtı
tilig/şifā koldı rabdın kötürdi elig (1109-1110) ‘Tanrı bu hastalıktan seni
kurtaracaktır; gönlünü çökertme, müsterih ol. Hükümdar dua etti; elini
kaldırarak Tanrıdan şifa diledi.’ Burada Tanrıya doğru bir yöneltici
edimsel olarak sınıflandırılan şifa kol- ‘şifa dilemek’ edimseli duadan
yarar sağlayacak dinleyiciye (burada Ay Toldı) yönelik olumlu bir
nezaket ortaya koyduğu için aynı zamanda dışavurucu bir edimsöz
edimidir. Kol- edimseli Tanrıya yönelik olduğunda ‘niyaz etmek’ anlamı
daha uygundur: seniŋdin kolur-men basut küç bile/köni yol öze tut mėni
sen yöle (3056) ‘(Tanrım!) Senden beni doğru yolda tutmanı niyaz
ederim.’
Öteki dünya inancı nedeniyle başkalarından helallik istendiğinde ise,
bahîl kol- edimsöz edimi kullanılır: bahîl koldı barça kadaşlarka ol/tiler
boldı cānı yaşıl kökke yol (1518) ‘Bütün akrabalarından helallik istedi;
canı mavi göğe doğru yol almak istedi.’ bahîl kol- edimsöz edimi,
yöneltici söz edimi olmakla birlikte karşıdakine herhangi bir yükümlülük
getirmez. Konuşmacı bu isteğin yerine getirilmesiyle huzur bulacak ve
bir yarar sağlayacaktır; fakat muhatabın herhangi bir zararı söz konusu
olmayacaktır.
Tanrıya yönelik istekler kol- dışında yalwar-, dua kıl- gibi edimsellerle de
ortaya konur: saŋa yazdı sėndin küredi özüm/bu kün sıġnu keldim saŋa
yalwara (6639) ‘Bugün sana yalvararak, sığınarak geldim’; bayatka
tutuzdum munı yalwara/tilese küdezgey küyer ot ara (1483) ‘Onu
yalvararak Tanrıya emanet ettim; o isterse, yanar ateş içinde de olsa, onu
korur.’ Bu son örnekteki tutuz- ‘emanet etmek, emretmek’ eylemi de
yalnız söz söyleyerek gerçekleştirildiği için bir yöneltici edimsel olarak
464
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:443-472
görülebilir. Burada da öğüt edimsöz edimi gibi konuşmacıya yönelik bir
yarar söz konusu değildir.
‘Dua etmek’ edimseli genellikle örtük olarak yer alır: baġışlasu teŋri anıŋ
cānını/koratmasu andın eti kanını (6239) Tanrı onun canını bağışlasın;
onun etini ve kanını zarara uğratmasın.’ Dualar kişinin kendi yararına
olabileceği gibi başkası için de dua edilebilir. Birisi için dua etmek aynı
zamanda o kişi için iyi dileklerin dışavurulması olduğundan Tanrıya
yönelik bu yöneltici edimselin, dua edilen kişiye yönelik bir dışavurucu
edimsel olduğu söylenebilir. Tanrıya yönelik edimseller genellikle örtük
olmakla birlikte belirtik durumlar da vardır. Belirtik edimseller 3. kişi
aracılığıyla aktarılır: du‘ā kıldı ilig (110) ‘Hükümdar dua etti.’ Ay Toldı
oğluna şöyle der: ayur oġluma boldı köŋlüm bütün/bayat fazlı birle
tirilgil kutun (1251) “Ey oğlum, şimdi içim rahat etti; Tanrı’nın fazlı ve
keremiyle saadet içinde yaşa.’ Burada Ay Toldı, oğluna hitap ederek ve
onun yararına olarak Tanrıya yönelik bir edimsöz ediminde bulunuyor.
Bu edimsöz edimi doğrudan Tanrı muhatap alınarak da
gerçekleştirilebilir: ata erdim emdi ölür bu ata/idim sen tirig sen
aŋar bir kut a/erejke yakın tut yırak tut belā/ikigün ajunda munı
sen yul a/isizdin küdezgil ula edgüke/muŋadturmaġıl sen yėgü
kedgüke ‘Baba idim, şimdi bu baba ölüyor; ey Rabbim, sen dirisin, ona
saadet ver. Onu refaha yakın ve beladan uzak tut; her iki dünyada onun
yardımcısı ol. Kötülükten koru, iyiliğe ulaştır; onu yiyecek ve giyeceğe
muhtaç etme’ (1262-1264).
Duada da belli bir hiyerarşi söz konusudur. Ögdülmiş, hükümdara dua
eder, hemen ardından hükümdar da Tanrıya dua eder: sözin kesti
ögdülmiş öpti yėrig/ėligke du‘ā kıldı ögdi birig (3050) ‘Ögdülmiş sözünü
bitirdi, yer öptü; hükümdara dua etti ve Tanrıyı övdü’, bu sözler eşitti
sewindi ėlig/du‘ā kıldı rabka kötürdi elig (3051) ‘Hükümdar bu sözleri
işitti ve sevindi; ellerini kaldırarak Tanrıya dua etti.’
Konuşmacı, muhatabından kendisi için dua da isteyebilir. Bu durumda
muhatap konuşmacı yararına 3. kişi konumundaki Tanrıya yönelik bir
edimde bulunacaktır. Hükümdar, Ögdülmiş’e: özüm köçse barsa kalır bu
bodun/du‘ā birle tapsa maŋa ol üdün (3024) ‘Ben göçüp giderim, bu halk
kalır; o zaman beni dua ile anmalarını isterim.’
Tanrıdan günahların affı istenebileceği gibi bir konuda yardım da
istenebilir: ilig aydı tevfîk kolur-men turup/bayattın bu işke köŋül tüz
urup (5934) ‘Hükümdar: “Ben gönlümü Tanrıya yönelterek ondan bu iş
için yardım dilerim” dedi.’
465
AIBU Journal of Social Sciences, Semih Tezcan Festschrift, Vol:13, Year:13, 13:443-472
baġışla-, yarlıka- ‘bağışlamak’ veya keçür- ‘affetmek’, suyurka‘affetmek, bağışlamak’ fiilleri 1. kişi çekimli kullanılırsa bir bildirge; 2.
kişi emir kipinde çekimlenirse, bir yöneltici elde edilir. Dileğin
yöneltildiği bu 2. kişi hiyerarşik olarak daha üstün bir varlık, genellikle
de Tanrı’dır: ayā meŋü muŋsuz idim sen uluġ/sen ök yarlıkaġıl bu muŋluġ
kuluġ (6508) ‘Ey ebedî ve hiçbir şeye muhtaç olmayan Tanrım, sen
büyüksün, bu muhtaç kulunun günahlarını sen bağışla’. Kişi kendi için af
dileyebileceği gibi başkaları için de af dileyebilir: kuluŋ men idim sen
maŋa ay ġafūr/mėni yarlıkaġıl yazukum keçür/yėme yarlıkaġıl kamuġ
mü’minıġ/toġardın batarka tegi ay arıġ (6511) ‘Ben kulunum, sen benim
Rabbimsin; ey gafur, beni affet, günahlarımı bağışla. Bir de doğudan
batıya kadar bütün müminlerin günahlarını bağışla’; üzü yarlıkaġıl kamuġ
mü’minıġ/yazukum olarka baġışla arıġ (6518) ‘Bütün müminleri affet;
onların hürmetine bütün günahlarımı bağışla’; otunluk bile kıldım isiz
üküş/tüzünlük bile sen keçür ay küsüş (1155) ‘Küstahlıkla birçok
kötülükler yaptım. Beni rahmet ve şefkatinle af ve mağfiret et’; sen ök
sen yazuk yarlıkaġlı idim bir/suyurka mėni sen yazukum unıttım (6564)
‘Hiç şüphesiz günahları affeden Tanrım sensin; sen beni affet, günahımı
unuttum’
Kişi kendini veya bir parçasını muhatap alarak bir yöneltici de
kullanabilir. Bu durumda emret- veya buyur- gibi edimsel fiiller yerine
emir 2. tekil kişi çekimli bir fiil kullanılır: kişi körki söz ol bu söz ök
telim/yorı edgü sözlüg kişig ög tilim (272) ‘Kişi güzelliği sözdür, bu söz
de şüphesiz çok; (ey) dilim, git iyi sözlü kişiyi öv.’
İstekler konuşmacıdan muhataba yönelik olabileceği gibi konuşmacıdan
muhatap kanalıyla 3. kişiye yönelik de olabilir: tilin me ötüŋil eşitsün
ilig/kodu bėrsü mėndin kötürsü elig (3813) ‘Dille de arzet, hükümdar
işitsin, bırakıversin, benden el çeksin.’ Burada hükümdara yönelik bir
istek Fiil+3. tekil kişi emir kipi (kodu bėrsü) yapısıyla ortaya konmuştur.
ārzūla- ‘arzu etmek’ edimseli de 3. kişi aktarımlı olarak yer alır: katıġ
ārzūladı sėni körgüke (3456) ‘Seni görmeyi çok arzu etti; seni çağırıp
götürmek için davetçi olarak beni yolladı’; takı ārzūladı komıdı köŋül
(3854) ‘Onu tekrar görmek istedi.’ Arzu ve dileklerin bildirilmesi de bir
tür dolaylı emir sayılır. Bunlar konuşmacı temelli de verilebilir: yana aydı
ay toldı uktum bu söz/takı bir tilekimni aytur bu öz (860) ‘Bana doğruluğu
anlat, hangi şey doğrudur; insan onunla gününü nasıl aydınlatır.’
Dinleyici temelli soru cümleleri ve konuşmacı temelli bildirimler de
yöneltici ifadeler olarak KB’de yerini almıştır: nelük sözlemez sen aġın
teg bolup/mėni munda yalŋuz bu yaŋlıġ bulup (775) ‘(Hükümdar,
veziri Ay Toldı’yı huzura çağırır; onun konuşmaması üzerine) Sen beni
466
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:443-472
burada böyle yalnız bulup dilsiz gibi durup niye konuşmuyorsun?’
diyerek onu konuşmaya yöneltmek ister. Gerekliliklerin ortaya konması
da dinleyicide bir durum değişikliği yaratma amacı taşır. Gereklilik için –
gu kerek, kerek ol gibi yapılar kullanılır: işiŋ edgü bolsa negü kolsa kol/iş
edgü kerek ol özüŋ bulsa yol (936) ‘İşin iyi ise ne istersen iste; kendin yol
bulsan işin iyi olmalıdır.’
Rogative ‘bilgi talep edici’ fiiller de yönelticilerin bir alt grubunu
oluşturur. KB’de sık sık ay-, ayıt- fiilleri ‘sormak’ anlamıyla
kullanılmıştır. Bu sorular cevāb kıl- veya yanut bėr- ‘yanıt vermek’
kesinleyici edimsellerle karşılanır: (Ögdülmiş) ayur ay atam bir sözüm
bar saŋa/anı aytayın men ayu bėr maŋa (1185) ‘“Ey baba, sana bir
sualim var; onu sorayım, sen cevabını bana ver” dedi’, yana aydı
odġurmış ayġıl maŋa/kalı keldiŋ emdi ne boldı saŋa (3303) ‘Odgurmış
tekrar sordu: “Bana söyle, şimdi buraya ne maksatla geldin, sana ne oldu
böyle.”’
Sorular sözüm bar anı ay söz öbeğiyle de ortaya konabilir: ėlig aydı
uktum munı ma ögün takı bir sözüm bar anı ay bu kün (2740)
‘Hükümdar: “Bunu da iyice anladım” dedi. “Bir sözüm daha var; bugün
ona da cevap ver”; ayıttı ilig tegme törlüg bilig/yanut bėrdi ay toldı açtı
tilig (623) ‘Hükümdar birçok şey hakkında onun fikrini sordu; Ay Toldı
onlara cevap verdi ve bildiklerini söyledi.”
Hükümdara yönelik izin istekleri konuşmacı temellidir: ėlig tıŋlar erse
anı sözleyin/yok erse bu sözni özüm kizleyin (2947) ‘Hükümdar dinlerse,
ona söyleyeyim; yoksa bu sözü kendime saklayayım.’ Burada konuşmak
için izin isteği tıŋlar erse yapısıyla ortaya konmuştur. İzin istekleri de
genellikle örtük edimsellerle gerçekleştirilir: adın ma sözüm bar bu sözde
basa/anı ma ayayın özüŋ tıŋlasa (3317) ‘Bundan başka bir sözüm daha
var; dinlersen, onu da söyleyeyim.’
‘Davet etmek’ anlamında okı- ve ünde- edimselleri kullanılır: okıdı kör ay
toldıka kıldı yol (766) ‘(Hükümdar) Ay Toldı’yı huzuruna çağırttı.’
Davetler konuşmacı yararına da olabilir, dinleyici yararına da, bu nedenle
yansız edimsöz edimleridir denebilir: turup bardı ilig taparu yorıp/okıdı
ilig bu köründi kirip (6278) ‘Kalkıp saraya gitti, hükümdarın daveti
üzerine huzura çıktı.’ Davetler dolaylı yapılabileceği gibi doğrudan da
yapılabilir: ay odġırmış emdi okır-men sėni (3257) ‘Ey Odgurmış, şimdi
seni davet ediyorum’; ilig bir kün ay toldını ündedi/orun bėrdi oldur tėyü
imledi (955) ‘Hükümdar bir gün Ay Toldı’yı çağırdı; yer verdi, otur diye
işaret etti.’ Örtük bir metaforik davet de söz konusu olabilir: yana kelgil
emdi yėgitlik maŋa sen (6523) ‘(Ey) gençlik şimdi sen bana yine gel.’
467
AIBU Journal of Social Sciences, Semih Tezcan Festschrift, Vol:13, Year:13, 13:443-472
Bazı yöneltici ifadelerde hem konuşmacı hem de ikinci kişi, muhatap
veya ortamda yer almayan üçüncü kişi/kişilerin karşılıklı yararı gözetilir.
Bir dışavurucuyla iç içe geçmiş olarak bir yöneltici de kullanılabilir:
iligke tusulsun bu erdemlerim/açınsun meniŋ kitsü emgeklerim (468)
“Hükümdara bu faziletlerimin yararı dokunsun; o bana ihsanda bulunsun,
benim de üzüntülerim sona ersin”; küdezsü idim tutsu köŋlüm tüze/ne
kılkım kılınçım könilik öze/du‘ā birle yarı basut kıl maŋa/unıtma mėni sen
tutuzdum saŋa (5820-5821) ‘Rabbim beni korusun, gönlümü temiz tutsun
ve hareketlerimde beni doğru yoldan ayırmasın; Sen de dua ederek
muvaffak olmam için bana yardımda bulun, beni unutma, kendimi sana
teslim ettim.’
5. Yükleyiciler
Gönüllülük temelinde gerçekleşen edimsöz edimleridir; konuşmacı, bir
şey yapma konusunda kendini yükümlülük altına sokar. [… F-ayın]
yapısı yükleyici edimsöz edimlerinde en sık kullanılan yapıdır.
ilel ‘başüstüne’: Hiyerarşik olarak üst katmandan bir konuşmacının alta
doğru bir yöneltici edimsöz edimine karşılık olarak daha alt katmandan
bir kişinin yükümlülüğü üstlendiğini bildiren ilel sözü KB’de birkaç
yerde geçer. Hükümdar’ın: yorı bar meniŋdin yėme ök ayıt/negü ol igin
kör me köŋlin awıt/ilel tėp turup çıktı andın yana ewiŋe kelip tüşti aldı
tına (6282) ‘Git, benim tarafımdan da hatırını sor; hastalığına bak,
kendini teselli et’ sözleri üzerine; ilel tėp turup çıktı ögdülmişe (3283)
‘Ögdülmiş “baş üstüne” diyerek oradan kalkıp çıktı’, ilel tėp turup çıktı
ögdülmişe (3946) ‘Ögdülmiş “Baş üstüne” diyerek kalkıp çıktı.’
kur ba- ‘söz vermek’: Dolaylı anlatımda aktarılan söylem içinde örtük
olarak verilen söz vermek edimsöz edimi, aktaran söylemin bir parçası
olarak belirtik hale getirilir: üküş edgü sözler tilin sözledi/işiŋ itge-men
tėp katıġ kur badı (542) ‘Dille çok güzel sözler söyledi; işini yapacağım,
diye kesin söz verdi.’
yuluġ bolayın, yuluġ bolsu cānım ‘feda olayım, canım feda olsun’
sözlerini söyleyerek de kişi kendini yükümlülük altına sokar: ilig inç
esenin tirilsün uzun/saŋa men bolayın yuluġ bu özün (3876) ‘(Ögdülmiş,
Hükümdara) Hükümdar sağlık ve sıhhat içinde çok yaşasın, ben senin
uğruna feda olayım.’ Özün yulug bol- ‘özle feda olmak’ yanında sık sık
can yulug bol- ‘can feda etmek’ biçiminde bir yükümlülük üstlenilir: men
igdiş kuluŋ men tapuġçı seniŋ/yuluġ bolsu cānım iligke meniŋ (1554)
‘Ben senin himaye ettiğin bir kulunum. Hükümdar için canım feda
468
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:443-472
olsun’; atam cānı boldı iligke yuluġ/yuluġ kılsu teŋri saŋa bu kuluġ
(1555) ‘Babamın canı hükümdar hizmetinde feda oldu; Tanrı sana bu
kulu da feda etsin’. Can ber- ‘can vermek’ fiili de emir-istek 1. tekil şahıs
çekimli olarak (cān bėreyi) bu anlamda kullanılabilir: idim muŋka tegdim
vefāsızka tuştum/vefālıġ kim erki sewüg cān bėreyi (6574) ‘Ey Rabbim,
sıkıntı içindeyim, vefasızlara rastladım; vefalı acaba kimdir, ona sevgili
canımı feda edeyim.’
Teşekkürü üstlenmek için; tegürdüŋ maŋa sen kamuġ edgülük/munıŋ
şükri boynum öze boldı yük (3118) ‘Sen bana her türlü iyilikleri ihsan
ettin; şükretmek boynumun borcudur’ şeklindeki bir söylemde de şükri
boynum öze sözleriyle konuşmacının kendini bir yükümlülük altına
soktuğu görülür.
Söz vermek edimsöz edimi, [.. F-gelecek zaman kipi+1. tekil kişi eki]
yapısıyla ortaya konur: saŋa men kerekiŋ baka turġa-men/kamuġ işleriŋni
sewe kılġa-men (541) ‘Hacip, Ay Toldı’ya: “Senin için gerekli şeyleri ben
takip edeceğim ve bütün işlerini severek yapacağım” der. Gönüllü oledimseli genellikle dolaylıdır. Hacip, Ay Toldı’ya şöyle der: saŋa men
kerekiŋ baka turġa-men/kamuġ işleriŋni sewe kılġa-men (541) ‘Senin için
gerekli olan şeyleri ben takip edeceğim ve bütün işlerini severek
yapacağım.’ Hükümdar, Odgurmış’ı saraya davet ederken ona bazı
vaatlerde de bulunur: saŋa men bėreyin törü küç bile/bu yėrde tirilgil
sewinçin küle (3207) ‘Ben kudretimle senin hakkını koruyayım; neşe ve
sevinç içinde burada yaşa.’ Burada yükleyici edimsöz edimi […F-eyin]
yapısıyla belirtik hale getirilmiştir. Örtük olduğu için üstlen-, vaat et- söz
edimlerini birbirinden ayırmak zordur; hiyerarşik konum belirleyici
olabilir: yana barġu erse barayın özüm/negü ayġu erse ayayın sözüm
(3886) ‘(Ögdülmiş, hükümdara şöyle der): Tekrar gitmem icap ederse,
ben giderim; ne söylemek lazımsa, ona söylerim.’ Özel bir edimsel fiil ve
onun betimlediği edimsöz edimi arasındaki ilişkiye dair bir problemden
söz edilebilir. Çoğu edimsöz edimi, açık bir edimsel fiille gerçekleşmez;
taahhüt et-, vaat et-, üstlen-, teklif et- edimsöz edimleri genellikle örtük
olarak yer alır: seniŋdin ötelsün maŋa söz takı/meniŋdin ötelsün saŋa söz
hakı (2670) ‘Sen bana fikrini söyle, ben de sana sözünün hakkını
ödeyeyim.’; ataŋ öldi erse ata men saŋa/atalık kılayın oġul bol maŋa
(1552) ‘Baban öldü ise, ben de sana bir babayım, ben sana babalık
edeyim’; meniŋdin kerek emdi edgü yanut/saŋa hak öteyin tiriglik anut
(3065) ‘Benden şimdi iyi bir kaşılık görmelisin; sana hakkını ödeyeyim,
sen hayatını ona göre düzenle.’ Yardım vaat et- edimseli de [.. yarı basut
kerek bolsa … F-ayın] yapısıyla ortaya konur: meniŋdin kerek bolsa yarı
469
AIBU Journal of Social Sciences, Semih Tezcan Festschrift, Vol:13, Year:13, 13:443-472
basut/maŋa ay kılayın ol işke men ot (5850) ‘Sana herhangi bir işte benim
de yardımım icap ederse, bana söyle, ben o işe bir çare bulayım.’
[F-gu kerek men] yapısı da yükleyici edimsöz edimleri için kullanılır:
ötegü kerek men bu haklar saŋa/kişiler tili bolmasa bėr maŋa (1593)
‘Töhmet altında kalmamak için bu borcu şimdi sana ödemem gerekir.’
Emanet yüd- ‘emanet yüklenmek’ de yöneltici edimsöz edimleri içinde
yer alır ve emanet yüklenmek olumlu bir eylem olarak gösterilir: emanet
yüdürdi boyunka uluġ/emanet yüder erke cānım yuluġ (1720) ‘Boynuna
büyük bir emanet yüklendi; emanet yüklenen insana canım feda olsun.’
Birinin bir yükümlülük altına girmesi demek o kişinin bir fedakârlık
yapması demektir. Fedakâr insanlar toplumda sevilen insanlardır.
Anlatıcı, yükümlülük altına giren bu kişiye karşı takdir duygularını
kendini ona karşı bir yükümlülük altına sokarak, cānım yuluġ ‘canım feda
olsun’ diyerek dışavurmuş oluyor; dolayısıyla burada birden fazla
edimsöz ediminin olduğunu söyleyebiliriz. tutuz- fiili de ‘emanet etmek’
anlamında kullanılır: kadaşı uzattı kör ögdülmişig/tutuzdı takı söz ömiş
bilmişig (3834) ‘Kardeşi Ögdülmiş’i uğurladı ve söz, düşünce ve
bildiklerini emanet etti.’ KB’de başkasına yük yüklemek hoş görülmeyen;
başkasının yükünü yüklenmek ise, öğütlenen bir davranıştır: özüŋ asġı
kolma bodun asġı kol/yüdürme yük ilke özüŋ yükçi bol (6098) ‘Kendi
çıkarını düşünme, halkın çıkarını düşün; halka yük yükleme, yükü kendin
taşı’; kalı teŋrilik iş tutunsa özüŋ/yükin yüd açıġ kılma tügme
yüzüŋ/munıŋ asġı munda tileme serin/bu asġıŋ bayat birge anda yarın
(4204) ‘Eğer sen menfaatsiz ve ilâhî bir sevgi ile arkadaş edinmek
istersen, onun yükünü yüklen, hiçbir vakit yüzünü ekşitme ve kaşlarını
çatma’; bular yük kötürmez bularnıŋ yüki/saŋa yüdgü tegse munıŋ emgeki
(5558) ‘Hizmetleri oranında bunların yükünü sen kendin yüklenmelisin.’
(Odgurmış, Ögdülmiş’e): nelük keldiŋ erki olarnı kodup/bodun yüklerin
sen boyunka yüdüp (3305) ‘Onların (halkın) yükünü boynuna yüklenip
onları bırakıp nasıl geldin?’ der.
Sonuç
KB’de edimsöz edimleri genellikle dolaylı olarak gerçekleşmiştir.
Belirtik edimsöz edimleri için edimseller, modal fiiller, zorunluluk
ifadeleri kullanılmıştır. Bildirgeler için; at ur-, at atan-, at urun-, ay-, aslı
atan-, ayu bėr-, ötün-, taŋuk tut- edimselleri kullanılır. Dışavurucular,
olumlu ve olumsuz nezaketle ilgili dışavurucular olarak gruplandırılabilir.
Olumlu nezaketle ilgili dışavurucular; ögdini tilinde yorıt- ‘övmek’, ögdi
kıl- ‘övmek’, küler yüz tut- ‘güler yüz göstermek’, edgü kol- ‘iylik
470
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Semih TEZCAN’a Armağan, Cilt:13, Yıl:13, 13:443-472
dilemek’, alkış bėr- ‘methetmek’, üküş yıl yaşa ‘çok yıl yaşa’, kėç yaşaŋ,
uzun kėç yaşa, uzun kėç yaşaġıl ‘uzun yaşa’, esen inç tirilgil ‘sağlıklı
yaşa’, selām kıl- ‘selâm vermek’, selāmlaş- ‘selâmlaşmak’, selām ıd‘selâm yollamak’, esen edgü kal ‘sağ salim kal’, esen kal selāmet ‘sağ
salim kal’, esenleş- ‘karşılıklı iyi dileklerde bulunmak’, köŋlüŋ neteg
‘nasılsın? (hal hatır sormak)’, köz yaruk bol- ‘gözü aydın olmak’, ta‘ziyet
kıl- ‘başsağlığı dilemek’, şükr kıl- ‘şükretmek’, senā kıl- ‘hamdetmek’,
dua kıl- ‘dua etmek’, kutadsu ‘kutlu olsun’dur. Olumsuz nezaketle ilgili
dışavurucular ise; üdri kol- ‘özür dilemek’, keçür- ‘affetmek’, yer‘yermek’, ewre sür- ‘reddetmek, geri çevirmek’, esirkep açı- ‘esef ederek
kızmak’, ökün- ‘pişman olmak’, isiz, isizim ‘yazık’, uyad- ‘utanmak’
yapılarıyla gerçeklenmiştir. Kesinleyicilerden hiyerarşik olarak üste
yönelik ötün- ‘arz etmek, sunmak’ edimseli sıklıkla kullanılır. Bunlar
dışında; taŋuk tut- ‘delil göstermek’, sėziksiz ‘şüphesiz’ sözcüğü+geniş
zaman çekimli bir fiil, [F-gelecek zaman kipi ol], [F-gelecek zaman kipi
ok] veya [F-gelecek zaman kipi ol], kutuŋ kur badı ‘şansın açıldı, talihin
döndü (müjde)’, küne tuġdı ‘sana gün doğdu (müjde)’, [bu ol bu…
belgülüg] ‘budur bu … belli’, yora bėr-, yor- ‘izah etmek’, cevāb kıl‘cevap vermek’ veya yanut bėr- ‘yanıt vermek’ kesinleyici edimsöz
edimlerinden söz edilebilir. Yöneltici edimseller olarak KB’de buyur‘buyurmak’, yarlıka- ‘buyurmak’, tutuz- ‘buyurmak, emanet etmek’, kol‘istemek’, öt saw bėr- ‘öğüt vermek’, ārzūla- ‘arzulamak’, tile‘dilemek’, yalwar- ‘yalvarmak’, dua kıl- ‘dua etmek’, okı- ‘çağırmak,
davet etmek’, ünde- ‘davet etmek’ edimsellerinin kullanıldığını görürüz.
Yaratıcıya yönelik isteklerde du‘ā kıl- ‘dua etmek, niyaz etmek’ edimseli
kullanılır. Bunun dışında hācetim bu ‘ihtiyacım bu’, tilekim bu ol
‘dileğim budur’, tutuz- ‘emanet etmek’ şeklinde de istekte bulunulabilir;
muhatapta bir durum değişikliği yaratılmaya çalışılır. Ay-, ayıt- ‘sormak’
edimseli, hem bir bildirge hem de karşıdakinden bir yanıt beklediği için
bir yöneltici olur. Yükleyici edimsöz edimleri olarak; ilel ‘başüstüne’, kur
ba- ‘söz vermek’, yuluġ bol- ‘feda olmak’, emanet yüd- ‘emanet
yüklenmek’ sayılabilir. Çokanlamlılık edimsellerin sınıflandırılmasını
zorlaştırmış; bir edimsel birden fazla edimsöz edimi grubunda yer
alabilmiştir.
Kaynaklar
AUSTİN (1962) How to Do Things with Words, Cambridge Mass, USA:
Harvard U.P.
FİTZMAURİCE, Susan M. (2007) “Text types and the methodology of
diachronic speech act analysis”, Topics in English Linguistics:
471
AIBU Journal of Social Sciences, Semih Tezcan Festschrift, Vol:13, Year:13, 13:443-472
Methods in Historical Pragmatics (eds: Fitzmaurice, Susan M.
Taavitsainen, Irma), Walter de Gruyter, 139-166.
ARAT, Reşid Rahmeti (1979), Yusuf Has Hacib: Kutadgu Bilig IIIİndeks¸ (Yayıma Hazırlayanlar: K.Eraslan, O.F. Sertkaya,
N.Yüce), Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları,
İstanbul.
ARAT, Reşid Rahmeti (1991), Yusuf Has Hacib: Kutadgu Bilig I-Metin, 2.
baskı, TDK Yayınları, Ankara.
ARAT, Reşid Rahmeti (1988), Yusuf Has Hacib: Kutadgu Bilig - Çeviri,
3. baskı, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara.
ARAT, Reşid Rahmeti (2006), Yusuf Has Hacib: Kutadgu Bilig, Kabalcı
Yayınevi, İstanbul.
HAS HACİP, Yusuf, Kutadgu Bilig, Tıpkıbasım III. Mısır Nüshası, İstanbul
1943.
HAS HACİP, Yusuf, Kutadgu Biliğ, Tıpkıbasım I. Viyana Nüshası, Türk
Dil Kurumu, İstanbul, 1942.
HAS HACİP, Yusuf, Kutadgu Bilig, Tıpkıbasım II. Fergana Nushası,
İstanbul 1943.
HAS HACİP, Yûsuf; Kutadğu Bilig (Metin), (Haz. Mustafa S Kaçalin),
Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları.
JUCKER, Andreas H. Taavitsainen, Irma (2008) Speech Acts in the
History of English, Amsterdam: John Benjamins Publishing
Company.
KECKES, Istvan and Mey Jacob (2008) Intention, Common Ground and
the Egocentric Speaker-Hearer, Berlin: Mouton de Gruyter.
SEARLE, John R. (1979) Expression and Meaning: Studies in the Theory
of Speech Acts, Cambridge: Cambridge University Pres.
TRAUGOTT, Elizabeth Closs (1991) “English speech act verbs: A
historical perspective”, New Vistas in Grammar: Invarianve and
Variation, Linda R. Waugh and Stephen Rudy (eds.), 387-406.
Amsterdam: Benjamins.
TEZCAN, Semih (1981), “Kutadgu Bilig Dizini Üzerine”, TDAY Belleten,
C. XVL/2, Nisan 1981, Sayı: 178, Ankara, ss.23-78.
YAYLAGÜl, Özen (2009) “Kutadgu Bilig’deki Odgurmış-Ögdülmiş
Söylemlerinin Pragmatik Gücü”, Doğumunun 990. Yılında Yusuf
Has Hacib ve Eseri Kutadgu Bilig Sempozyumu, 26-27 Ekim
2009, İstanbul Üniversitesi.
472

Benzer belgeler