tc d cle ün vers tes tıp fakültes ç hastalıkları anab
Transkript
tc d cle ün vers tes tıp fakültes ç hastalıkları anab
T.C. D CLE ÜN VERS TES TIP FAKÜLTES Ç HASTALIKLARI ANAB L M DALI D ABET K HASTALARDA KARD YOVASKÜLER OTONOM NÖROPAT SIKLI I VE BU DURUMA E L K EDEN PARAMETRELER Dr. L. Seçil DEN Z BALYEN UZMANLIK TEZ TEZ DANI MANI Doç. Dr. Alpaslan TUZCU D YARBAKIR 2009 TE EKKÜR ç hastal klar ihtisas e itimim süresince bana çal ma evki veren ve yeti memde büyük emekleri olan bilgi ve tecrübelerinden faydaland m ve her zaman örnek ald m hocam ç Hastal klar Anabilim Dal Ba kan m z Say n Prof. Dr. Ekrem MÜFTÜO LU na te ekkür eder sayg lar m sunar m. Tezimi olu turmada ve asistanl k e imimde büyük eme i geçen tez dan man m ve de erli hocam Say n Doç. Dr. Alpaslan TUZCU ya te ekkür ederim. Ayr ca ç Hastal klar Ana Bilim Dal ö retim üyelerinden, Prof. Dr. Fikri CANORUÇ, Prof. Dr.Mithat BAHÇEC , Prof. Dr. M. Emin YILMAZ, Prof. Dr.Vedat GÖRAL, Prof. Dr.Orhan AYYILDIZ, Prof. Dr. Halil DE ERTEK N, Doç. Dr. Abdurrahman I IKDO AN, Doç. Dr. Mehmet DURSUN, Doç. Dr. erif YILMAZ, Doç. Dr. Kendal YALÇIN, Doç. Dr. Ali Kemal KAD RO LU, Yard. Doç. Dr. Kadim BAYAN, Yard. Doç. Dr. A. Yekta TÜZÜN, Yard. Doç. Dr. enay ARIKAN, Yard. Doç. Dr. ehmus ÖZMEN, Yard. Doç. Dr. Ramazan DANI , Yard. Doç. Dr. Dede T, Yard. Doç. Dr. Davut AKIN, Yard. Doç. Dr. Abdullah ALTINTA ,Yard.Doç.Dr.Deniz GÖKALP, Yard. Doç. Dr. Timuçin Ç L e en mükemmel e itimi veren de erli hocalar ma te ekkürlerimi sunar m. Rotasyon e itimim s ras nda bilgilerini benden esirgemeyen Kardiyoloji Anabilim Dal , Enfeksiyon Hastal klar ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dal , Gö üs Hastal klar ve Tüberküloz Anabilim Dal ve Biyokimya Anabilim Dal ba kanlar na ve de erli ö retim üyelerine te ekkür ederim. Tezimin yap m a amas nda yard mlar n benden esirgemeyen Nükleer T p uzman TUZCU, Kardiyoloji A.B.D asist. adiye Dr. Rojhat ALTINDA , Biyomedikal de erli çal anlar na ve özellikle testleri uygulamamda bana yard mc olan Ramazan beye ve Endokrin hem irelerine te ekkürlerimi sunar m. Birlikte çal maktan mutluluk duydu um tüm asistan arkada lar ma ve ç Hastal klar Ana Bilim Dal Çal anlar na te ekkür ederim. Desteklerini benden hiçbir zaman esirgemeyen ve her zaman yan mda hissetti im, çok sevdi im aileme te ekkür ederim. Sevgili e im LOKMAN ve k z m MEL SA ZEHRA ya i Ç NDEK LER Te ekkür i çindekiler . Simgeler ve K saltmalar ii . iii ekiller ............... iv Tablolar.. ............. v Özet. ........... Summary v .. x 1. Giri ve Amaç 1 2. Genel Bilgiler 2.1. Diyabet Tan m ve prevalans . . 3 .. 4 . 6 2.2. Diyabet S n flamas 2.3. Diyabetin Klinik Özellikler 9 2.4.Tip 2 Diyabet Komplikasyonlar 12 3.1. Diyabetik Nöropati tan m ve Patogenez 13 3.2. Diyabetik Nöropati S n flamas . ...... 18 3.3. Diyabetik otonom nöropati tan m ve klinik tipleri 19 3.4. Kardiyovasküler otonom nöropati tan m 3.5. Ortotatik Hipotansiyon tan m . 21 ........ 24 3.6. Ortotatik Hipotansiyon tedavisi 25 3.7. Kardoyovasküler otonom reflex testleri 26 3.8. QTc aral ölçümü 3.9. Kalp h z de i kenli i . 34 35 ii 3.10. Kardiyak radyonükleid görüntüleme 38 4. Materyal ve Metod 41 . 5. Bulgular 43 6. Tart ma 51 7. Sonuç ve Öneriler 54 8.Kaynaklar 55 iii KISALTMALAR NHIS: National Health Interview Survey ADA: Amerikan diyabet birli i WHO: Dünya sa l k örgütü IFG: Bozulmu açl k glukozu IDF: Uluslararas Diyabet Federasyonu EASD: Avrupa diyabet çal ma birli i HbA1C: HemoglobinA1c IGT : Bozulmu glukoz tolerans GAD: Glutamik asit dekarboksilaz DKA: Diyabetik ketoasidoza IDDM: nsülin ba ml diabetes mellitus NIDDM: nsüline ba ml olmayan diabetes mellitus AGES: ileri glikolizasyon ürünü TNF : Tümör Nekroz Faktör AN: Otonom nöropati CAD: Koroner arter hastal HRV: Kalp h z de i kenli i BP: Kan bas nc QTc: Düzeltilmi QT oran SD: Standart sapma CV: Varyasyon katsay s LF: Dü ük frekans gücü HF: Yüksek frekans gücü iv SDNN: Standard Deviation Of Normal Cycle Intervals SDANN: Standard Deviation of 5 Minutes Average Normal Cycle Intervals RMSSD: Root Mean Square Successive Differences KON: Kardiyovasküler otonom nöropati NASPE:North American Society of Pacing and Electrophysiology v EK LLER ekil 1 .H PERGL SEM VE YOL AÇTI I BOZUKLUKLAR ekil 2.POL YOL YOLU .. ... 14 .15 vi TABLOLAR Tablo1.Diyabetin tan kriterleri ....... 15 ................................ 17 Tablo 3.Diyabetes Mellitusun Klinik Özellikleri .. 19 Tablo 4.Tip 2 Diyabetin komplikasyonlar .. 22 Tablo2.Diyabetes Mellitusun etyolojik s n fland r lmas Tablo 5. Diyabetik Nöropatinin s n fland r lmas . 29 Tablo 6. Diyabetik Otonom Nöropatinin klinik tipleri 30 Tablo 7. Sa l kl Ki ilerde Kardiovasküler Otonomik fonksiyon testlerinin ya a ba ml alt de er normal limitleri 38 Tablo 8. Otonom Nöropati testleri pozitif grup ile otonom nöropati testleri negatif olan gruplar n otonom nöropati testleri pozitif grup ile otonom nöropati testleri negatif olan gruplar n ya , a rl k,boy, nsülin, C-peptid, HbA1c, Glukoz, SKB, DKB, TG, VLDL, LDL, HDL, R-R, BM ,Hscrpda l mlar 54 Tablo 9. Otonom Nöropati testleri pozitif grup ile otonom nöropati testleri negatif olan grubun kardiyovasküler reflex testlerinin sonuçlar 56 Tablo 10. Diyabetik Nöropati pozitif ve negatif gruplar aras nda diyabet tipi, EKG, LVH, SDHB, Sigara, Miyokard Perfüzyon Sintigrafisi ortamalar n n kar la t r lmas 57 Tablo 11. 24 Saatlik Holter ekg kayd nda kalp h z de i kenli inin parametreleri SDNN, RMSSD, SDANN, LF , HF, LF/HF oran ...... 59 Tablo 12. SDNN, RMSSD, SDANN de erlerinin day, night,delta istatistiksel de erleri . .. 60 vii ÖZET: GR VE AMAÇ: Diyabetik hastalarda otonom nöropatinin varl kötü bir prognostik de er ta maktad r. Bu çal madaki amac m z diyabetik hasta populasyonunda otonom nöropati s kl n saptamak ve otonom nöropati olan olmayan grup aras nda farkl olan parametreleri saptamakt r. GEREÇ VE YÖNTEM: Çal maya be y l ve üzerinde tan alan 85 Diyabet hastas (9 ki i tip 1, 76 ki i tip2) al nd . Diyabet hastalar nda, hastalara kardiyovasküler otonomik nöropati testleri, 24 saatlik Holter-EKG monitorizasyonu, doppler ekokardiyografi, QTc, miyokard perfüzyon sintigrafisi yap ld . Hastalar n, test öncesi HbA1c, insülin , c-peptid, LDL , VLDL, TG, HDL, Hscrp, Glukoz düzeylerine bak ld . Kardiyovasküler otonomik nöropati testleri, Valsave manevras , Derin soluk almaya kalp h z de i kenli i , stirahatta kalp h z de i kenli i, kaydedildi.Bu be testten, Max /min oran testi, Ortostatik cevap hastalara uygulan p ki ve üzerinde testi pozitif olan hastalara diyabetik otonom nöropati testi pozitif grup ve testin hepsi normal veya bir pozitif olan hastalara otonom nöropati testi negatif grup denildi.Olu turulan gruplar aras nda yukar daki parametreler kar la t r ld . BULGULAR: Çal mam za al nan 85 diyabetik vakaya uygulanan kardiyovasküler otonom nöropati testleri sonucuna göre otonom nöropati testi pozitif saptanan ve saptanmayan grup aras nda kardiyovasküler otonomik nöropati testleri, 24 saatlik Holter-EKG monitorizasyonu, doppler ekokardiyografi, QTc, miyokard perfüzyon sintigrafisi yap ld . Testler aras nda istatistiksel olarak anlaml farkl l k izlendi. 47 hastada KON pozitif , 38 hastada negatif tesbit edildi her iki grup aras nda HbA1c, insülin, c-peptid, ldl , vldl, tg, hdl, hscrp, glukoz düzeylerine bak ld , statistiksel olarak anlaml farkl l k izlenmedi. QTc ve Miyokard perfüzyon sintigrafisi sonuçlar na göre her iki grup aras nda farkl l k izlenmedi, SKB de erleri farkl idi. 24 saatlik Holter-EKG monitorizasyonunda her iki grup aras nda SDNN de erinde fark izlendi. RMSSD, SDANN, LF, HF, LF/HF, de erleri farkl de ildi. Diyabet süresi ile test pozitiflik say s aras nda pozitif bir korelasyon vard (r:0,240 p<0,027). Diyabet süresi ile QTc süresi aras nda pozitif bir ili ki izlendi (r:0,306 p<0,004). Test pozitiflik say s ile QTc de eri aras nda ise pozitif bir korelasyon (r:0,248 p<0,02) izlendi. viii SONUÇ : 1- KON 5 y l a k n Diyabetik hastalar n yar s nda fazlas nda gözlenmektedir. 2- Sistolik kan bas nc art KON li hastalarda daha yüksektir, bu durum KON lu hastalarda bildirilen artm mortaliteden sorumlu olabilir. 3- Diyabet süresi uzad kça KON geli me olas l artmaktad r. 4- 24 saatlik holter monitorizasyonlar kalp h z de i kenliklerinin izlenmesinde kullan lan SDNN parametresi KON testleri ile uyum göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Diyabet, Kardiyak Otonom Nöropati ix ABSTRACT INTRODUCTION and AIM: Existence of autonomic neuropathy in diabetic patients is of a bad prognostic value.In this study, our aim is to determine autonomic neuropathy prevalence in diabetic population and establish different parameters between the groups with or without autonomic neuropathy . MATERIALS and METHOD: A total of 85 diabetic patients who had earlier been diagnosed with diabetes for 5 years or more duration ( 9 patients with type I ;76 with type II)were included into the study.On all diabetic patients, cardiovasculer autonomic neuropathy tests ,24 hs Holter- EKG monitorization, Doppler echocardiogrouphy, QTc, miocard perfusion sintigraphy were perfermed.Their pre-test HbA c, Insulin, C peptid, LDL, VLDL, TG, HDL, Hscrp and glucose levels were also measured n addition,cardiovascular autonomic neuropathy tests, valsalve maneuvre, heart rate variability response to single deep breath , heart rate variability at rest, max/min ratio test and orthostatic response were analyzed, and recorded . Patients with two or more positive tests were defined as diabetic autonomic neuropathy test positive group, while those with one positive or all the tests normal were referred to as autonomic neuropathy test negative.The parameters above were compared between these two groups. RESULTS: According to the results of cardiovascular autonomic neuropathy tests performed an 85 diabetic cases included into the study, it was determined that there was a statistically significant difference between the groups in terms of 24 hours holter-EKG monitorization, doppler echocardiography , QTc, miocard perfusion syntigraphy. KON was found to be positive in 47 and negative in 38 patients. Between the groups any significant differrence was not observed for HbA1c, insulin, C peptid, LDL, VLDL, TG, HDL, Hscrp and glucose levels.According do QTc and miyocard perfusion sytigraphy results, no significand difference was noted between both groups ;however systolic blood pressure of patient with CON was significant higler then patient CON. In holter monitorization, SDNN levels of patient with CON were significantly lower than patient x without CON. RMSSD, SDANN, LF, HFLF/HF ratio of two groups were not significantly different. There was a positive correlation among duration of diabetes and number of CON tests positivity ( r:0.240 p<0.027) and QTc duration( r:0,306;p<0,004) respectively There was also positive correlation betwen QTc duration and number of CON test; positivity ( r:0,248, p<0,022). CONCLUSIONS CON is observed in almost more than half of the patients with diabetes of five or more years duration. Systolic blood pressure is higher in patients with CON, which may be responsible for increased mortality reported earlier in patients with CON. As the diabetic duration increases, so does the likelihood of CON to develop. 24 hours Holter - monitorizations correlate well with CON tests, which are SDNN parameters used in tracking heart rate variations. Key Words: Diabetes Mellitus, Cardiovascular autonomic neuropathy xi 1- G R Diyabetes melitus (DM), hiperglisemi ile karakterize, karbonhidrat, protein ve lipid metabolizmalar n n bozuklu u ile seyreden, kronik ve progresif bir hastal kt r. Seyri s ras nda mikrovasküler, makrovasküler ve nöropatik komplikasyonlar geli ebilmektedir. Diyabetes mellitus, tüm dünyada epidemik boyutlarda görülen yayg n bir Halk Sa l problemidir ve insidans giderek artmaktad r. Yaln zca Amerika Birle ik Devletleri'nde (ABD) diyabetik eri kin say s 21 milyon, prediyabetik veya diyabetik eri kin yüzdesi %35 oran ndad r (1). Dünyada diyabetiklerin say s 150 milyondan fazlad r ve Dünya Sa l k Örgütü (WHO) bu rakam n önümüzdeki 20 y l içerisinde iki kat na ula aca n tahmin etmektedir. Diyabet, h zla geli en ateroskleroz ve bir protrombotik durumla ba lant l d r; bunlar da miyokard infarktüsü (MI), inme, periferik arter hastal art r r. ve kalp krizi riskini belirgin olarak Diyabetiklerin %75'i kardiyovasküler hastal klardan ölmektedir ve bilinen bir koroner arter hastal olmayan diyabetik hastalar n prognozu, koroner arter hastal olan diyabetik olmayan ki ilerin prognozuna benzerdir. Amerika'da hastaneye yat r lan hastalar n %43'ü diyabetiktir. Diyabet ayn zamanda, eri kin körlü ü, terminal dönem böbrek hastal ve travmatik olmayan ayak ampütasyonunun ba ta gelen nedenidir. Diyabetik olmak hastan n 15 y l ya lan nca ta yaca kardiyovasküler riski imdiden ta mas anlam na gelmektedir (2). 1980 y l ndan bu yana sabit kalan veya azalan kardiyovasküler hastal k, inme ve kansere ba l ölüm oranlar na k yasla ayn zaman diliminde diyabete ba l ölüm oran %30 artm t r. Aterosklerozun progresyonunu yava latmay , rüptüre e ilimli plaklar stabilize etmeyi ve arteriyel trombozu önlemeyi amaçlayan önlemler, revaskülarizasyon i lemleri ve periferik arter hastal azaltmaktad r. Normal da l m aral kardiyak ölüm, MI, inme, riskini %50-80 oran nda nda olsa bile, hemoglobin A1c ne kadar dü ük olursa, bir kardiyovasküler olay ve kardiyak tüm nedenlere ba l mortalite riski de o denli az olur. Böylesi yararlar na ra men, diyabetik hastalar n yaln zca %7,3'ü hemoglobin A1c, kolesterol ve kan bas nc kontrolüne ili kin ulusal k lavuzlarda belirtilenlere uygun davran r ve her y l on binlerce ki i bu önlemleri uygulayamad klar ndan dolay hayatlar n kaybetmektedir. 1 Bu çal man n amac , Diyabetli hastalarda KON s kl ili kili olup olmad n saptamak ve diyabet süresi ile n de erlendirmek. Ayr ca KON saptanan hastalarda QTc süresinde uzama oluyormu, miyokard perfüzyon sintigrafisinde iskemi saptan p saptanmad n de erlendirmek. KON testlerinden valsalva manevras , e/i oran , max/min oran , ortostatik cevap, istirahat ta ikardisinin s kl n saptamak ve ayn zamanda hastalar n tutulum derecesini saptamak. 24 saat holter monitorizasyonu ile KON testleri aras nda uyum olup olmad n ara t rmak. 2 2- GENEL B LG LER A-TANIM: Diyabet, insülin eksikli i ya da insülin etkisindeki defektler nedeniyle organizman n karbonhidrat, ya ve proteinlerden yeterince yararlanamad bak m gerektiren , kronik bir metabolizma hastal , sürekli t bbi d r. Diabetes mellitus, kad n ve erkeklerdeki en yayg n endokrin bozukluktur. Mutlak insülin eksikli i (tip 1) ya da insülin direncinin a lmas nda yeterli olmayan göreceli bir insülin eksikli i (tip 2) nedeniyle ortaya ç kar. Belirtileri hiperglisemi, di er metabolik düzensizlikler ve uzun dönemde kan damarlar nda, gözlerde, sinirlerde, böbreklerde ve kalpte hasar içermektedir (Tablo 4). Diyabet kardiyak ölüm, ölümcül olmayan MI, kalp yetersizli i ve inmenin ba ta gelen nedenidir; ayr ca ABD'de eri kin körlü ü, terminal dönem böbrek hastal , travmatik olmayan ayak ampütasyonu ve nöropatinin en yayg n nedenidir. B. Prevalans: Amerika'da yakla k 21 milyon ve Dünya genelinde 150 milyon ki i diyabetikdir ve bu rakam n 2025 y l na kadar iki kat na ula aca hesaplanmaktad r. ABD'de 1990'dan 2000'e kadar 10 y ll k bir süre zarf nda diyabet prevalans %4,9'dan %7,3'e, %49 oran nda art göstermi tir. Amerikan Hastal k Kontrol ve Korunma Merkezi (Centers for Disease Control and Prevention) taraf ndan Amerika Birle ik Devletleri'ndeki eri kinlerin %8,6's n n diyabetik oldu u ve önümüzdeki y l içinde 800.000 yeni diyabet olgusuna tan konaca tahmin edilmektedir. Ulusal Sa l k Görü mesi Taramas (NHIS: National Health Interview Survey) verilerine göre, 2000 y l nda ABD'de do an bireylerin ya am boyu diyabet geli me riskinin erkekler için %33, kad nlar için %39 oldu unu tahmin etmektedir; burada ömür beklentisi ve ya am kalitesinde büyük çapl kay plar söz konusudur (3). Di er bir deyi le, ABD'de bugün do an her üç bebekten birinde ya am boyu diyabet geli me riski mevcut olmakla birlikte, daha yüksek riskli bir etnik gruba dahil olarak do arlarsa bu oran artacak ve do an her iki bebekten biri diyabetik olacakt r. Ayr ca, ABD'de 5,5 milyondan fazla diyabet olgusuna hala tan konmam t r; ve asl nda Amerikan popülasyonunun %26's nda (60 ya n üzerindekilerin %44'ü) ya bozulmu (metabolik sendrom) olmas açl k glukozu (prediyabet) ya da insülin direnci diyabet ve kardiyovasküler olay riskini büyük ölçüde art rmaktad r. Ya ça ileri ki iler ve belirli etnik gruplar (Afrikal Amerikal lar, Asyal lar, 3 spanyollar, Amerikan yerlileri, Pasifik Adal lar) diyabet geli imi için daha yüksek risk alt ndad rlar. Bugün Amerikan ergenlerinin %11'i prediyabetiktir ve 18 ya n alt ndaki diyabet tan s konan ki ilerin %10'unda tip 2 diyabet mevcuttur. Yüksek riskli etnik gruplarda, 18 ya n alt nda görülen diyabetin %50'si tip 2 diyabettir. Diyabet prevalans n n giderek art yor olmas , popülasyonun ya lanmas , artan obezite oranlar , fiziksel aktivitenin azalmas , ço unlukla i lenmi sentetik g dalardan olu an karbonhidrat oran yüksek, kalori yo un bir beslenme tarz na ba lanmaktad r. TANI VE SINIFLANDIRMA Diyabet ve glukoz metabolizmas n n di er bozukluklar n n tan ve s n fland r lmas nda son 10 y lda de i iklikler yap lm t r. Önce 1997 y l nda , Amerikan Diyabet Birli i (ADA) yeni tan ve s n flama kriterlerini yay nlam ve hemen ard ndan 1999 da Dünya sa l k örgütü (WHO) bu kriterleri küçük revizyonla kabul etmi tir. Daha sonra 2003 y l nda, bozulmu açl k glukozu (IFG) tan s için ADA taraf ndan küçük bir revizyon yap lm t r. WHO ve Uluslararas Diyabet Federasyonu (IDF) taraf ndan 2006 y l sonlar nda yay nlanan raporda ise 1999 kriterlerinin korunmas benimsenmi tir. Buna kar l k, ADA ve Avrupa diyabet çal ma birli i (EASD) 2007 y l nda yay nlanan son konsensus raporlar nda ise 2003 y l ndaki düzenlemenin de i memesi gerekti ini savunmaktad r. Tablo 1. D iyabet Tan Kriterleri Açl k Plazma 2-saatlik Plazma Herhangi bir Zamanda Ölçülen Glukozu (mg/dL) Glukozu (mg/dL) Plazma Glukozu (mg/dL) < 100 < 140 - 100 - 125/ - - /140 - 199 Kategori Normoglisemi IFG/IGT IPG/IGT Diyabet 126* 200 Diyabet semptomlar yla seyreden > 200* IFG = bozulmu açl k glukozu, IGT = bozulmu glukoz tolerans 4 * Diyabet tan s sonraki bir ba ka günde de do rulanmal d r. Açl k plazma glukozu testi, uygulama kolayl , uygunlu u, hasta taraf ndan kabul edilebilirli i ve daha dü ük maliyeti nedeniyle tercih edilmektedir. Açl k en az sekiz saattir kalori al nmamas olarak tan mlanmaktad r. * Bu test, suda çözünmü 75 g anhidroz glukoz e de erini içeren bir glukoz yüklemesini ve bundan iki saat sonra plazma glukoz ölçümünün yap lmas n gerektirir ** Günün herhangi bir zaman nda, son ö ünü göz önüne almadan Kaynak:(4). C. Diyabetin S n fland r lmas (Tablo 2) 1) Tip 1 Diyabet: Diyabet olgular n n %5-10'unu olu turur. Tip 1 diyabetin büyük ço unlu u, pankreas n insülin üretememesi ve mutlak bir insülin yetersizli ine yol açan pankreas adac klar ndaki beta hücrelerinin hücre arac l otoimmün hasar sonucu olu ur. Aile Öyküsünde diyabet bulunmas tip 2 diyabete göre daha enderdir. kiz çal malar , ba lang çta etkilenmeyen monozigot ikizlerin %30-50 sinde tip l diyabetin sonradan geli ece ini göstermektedir. Genellikle adac k hücrelerine, glutamik asit dekarboksilaz (GAD) ve insüline kar hastal otoantikorlar mevcuttur ve di er otoimmün hastal klar n (Graves , Hashimoto tiroidi, Addison hastal , pernisyöz anemi) riski artmaktad r. Olgular n küçük bir bölümü idiyopatik kökenlidir (otoimmün olmayan). Tip 1 diyabette genellikle semptomlar akut olarak ba lar (poliüri, polidipsi, polifaji, kilo kayb ) ve ço unlu u obez olmayan genç ya taki hastalar , ya la orant l olmayan bir ekilde, etkiler (olgular n %70'i 20 ya nda geli irse de, asl nda herhangi bir ya ta görülebilir). Sa kal m için ömür boyu insülin tedavisi gereklidir. Tip 1 diyabeti olan ki iler, endojen insülinin mutlak eksikli ine ba l olarak, diyabetik ketoasidoza yatk nd rlar (DKA); DKA, hastal klar n n ba lang ç belirtisi olabilir. Bu durumu ifade etmek için insülin ba ml diabetes mellitus (IDDM), tip I diyabet (Romen harflerini kullanarak) ve jüvenil ba lang çt diabetes mellitus terimleri art k kullan lmamaktad r. 2) Tip 2 Diyabet: Diyabet olgular n n %90-95'i tip 2 diyabettir. Tip 2 diyabet, insülin direnciyle ba etmek için pankreas beta hücrelerinin yeterli düzeyde insülin 5 üretememeleriyle birlikte insülin direncinin bile iminden olu ur. Etkilenen bireylerin hemen her zaman, özellikle de anne taraf nda bir aile öyküsü vard r; bu durum büyük olas l kla mitokondrideki PPAR-gama reseptörlerinin kofaktörlerindeki bir bozukluk nedeniyle olu maktad r. Bu genetik yatk nl k, davran sal ve çevresel risk faktörleri, ileri ya , obezite ve sedanter ya am tarz ile birlikte insülin direnci ve diyabetin olu mas ndan sorumludur. E er monozigot ikizlerden birinde tip 2 diyabet geli irse %90'dan fazla olas l kla hastal k ba lang çta etkilenmeyen ikizde de görülecektir. Tablo 2. Diyabetes Mellitusun Etyolojik S n fland r lmas Tip 1 diyabet* mmün-arac l (büyük ço unlukla) diyopatik Tip 2 diyabet* Di er spesifik tipler Beta hücresi fonksiyonu veya insülin i levindeki genetik defektler Ekzokrin pankreas hastal klar (pankreatit, travma/pankreatektomi, neoplazi, kistik fibrozis, hemokromatoz, fibrokalküloz pankreatopati) Endokrinopatiler (akromegali, Cushing sendromu, glukagonom, feokromositoma, hipertroidizm, Somatostatinom, aldesteronom ve di erleri) laç ya da kimyasal maddelere ba l (pentamidin, nikotinik asit, glukokortikoidler, tiroid hormonu, diazoksid, beta adrenerjik agonistler, tiazidler, dilantin, alfa interferon ve di erleri) Enfeksiyonlar (konjenital k zam kç k, sitomegalovirüs, Koksaki B ve di erleri) mmün arac l diyabetin yayg n olmayan türleri (kas lm adam "stiff-man" sendromu, antiinsülin reseptör antikorlar ve di erleri) Kimi zaman diyabet ile ili kili olan di er genetik hastal klar (Down sendromu, Klinifelter Sendromu, Turner sendromu, Wolfram sendromu, Friedreich ataksisi, Huntington koresi, 6 Laurence-Moon-Biedl sendromu, miyotonik distrofi, porfiri, Prader-Willi sendromu ve di erleri) Gestasyonel diabetes mellitus (GDM) * Genellikle mutlak insülin eksikli i ile sonuçlanan beta hücre hasar * Göreceli insülin eksikli i bulunan a rl kl olarak insülin direncinden ve insülin direnci de mevcut olan a rl kl olarak insülin salg bozuklu una kadar çe itlilik görülebilir * Herhangi bir tip diyabeti olan hastalar hastal klar n n belli bir evresinde insülin tedavisine ihtiyaç duyabilirler. nsülin kullan m , ba l ba na hastalar s n fland rmaz. Kaynak: (5) Tip 1 diyabetin aksine, tip 2 diyabet tarihsel olarak birço u obez olan ve pankreas adac klar ndaki beta hücrelerinde otoimmün hasar olmayan 40 ya ve üzeri ki ileri etkiler (ancak art k üç ya ndan küçüklerde bile görülmektedir). Tip 2 diyabetik hastalar n 1/3'den az en sonunda insülin tedavisine ihtiyaç duyacakt r. Bu hastalarda spontan bir DKA epizodunun ender görülmesine ra men, özellikle Afrikal Amerikanlarda ve Latinlerde a r stres ve a r hastal a ba l olarak geli ebilir (Tablo 3). Önemli olan bir konu ise, erken dönem semptomlar n n (yorgunluk, postprandiyal hipoglisemi) önemli ölçüde gözden kaç r lmas ya da önemsenmemesidir; tip 2 diyabete, kardiyovasküler, nörolojik bir komplikasyonun ilk ortaya ç k na kadar (örn. MI, inme, görme kayb , periferik nöropati) y llarca tan konmayabilir. Diyet, egzersiz ve kilo kayb ile insülin direnci iyile tirilebilir ve nadiren kimi obez ki ilerde tip 2 diyabetin tersine çevrildi i gözlenir. Bariatrik cerrahiyi takiben artan GLP-1 üretimi, insülin üreten beta hücrelerinin üremesini stimüle eder ve apopitozu (programlanm hücre ölümü) bask lar; bu da %75'e varan diyabet iyile me oranlar ile sonuçlan r. Bu durumu ifade etmek için "insüline ba ml olmayan diabetes mellitus (NIDDM)" terimi art k kullan lmamaktad r. 3. Gestasyonel Diyabet: Gestasyonel diyabet ilk defa gebelik döneminde tan konan glukoz intolerans olarak tan mlanmaktad r. Tedavide insülin ya da yaln zca diyet düzenlemelerinin 7 kullan lmas na veya durumun gebelik sonras nda devam edip etmedi ine bak lmaks z n bu tan mlama kullan l r. Bu tan mlama, fark edilmemi glukoz intolerans n n gebelikten önce ya da gebelikle e zamanl olarak ba lamas veya tip 1 diyabetin gebelik esnas nda geli me olas l n hariç tutmaz. Amerika'da gebeliklerin %7'sinde gestasyonel diyabet ile komplikasyonu görülür. Bu durum, genellikle yükselmi insan plasental laktojen (HPL) düzeylerinin insülin direncinin artmas na yol açmas yla gebeli in ikinci ya da üçüncü üç ayl k döneminde görülür. Hiperglisemi hafif düzeyde veya asemptomatik olabilir; ancak fetal morbidite ve mortaliteyi önlemek amac yla genellikle insülin tedavisi gereklidir. Tipik olarak, glukoz tolerans do um sonras nda normale döner, ancak bu kad nlar n %35'ine 5 ila 10 y l içerisinde tip 2 diyabet tan s konur. Gebelik suboptimal insülin salg s ile pankreas için bir "stres testi" gibidir ve e er koruyucu önlemler al nmazsa, tip 2 diyabet riskinin hastan n ya am n n ileriki y llar nda yüksek oranlara ula abilece ine dair uyar da bulunur. 4. Diyabetin Di er Tipleri: Bu kategori, beta hücre fonksiyonlar nda veya insülin etkisindeki genetik defektler ve genetik mitokondriyal defektler (maternal kal t mla geçen diabetes mellitus art sa rl k), ekzokrin pankreas hastal klar (örn. hemokromatoz), endokrinopatiler (örn. Cushing sendromu, hipertiroidizm), ilaç/kimyasal maddelerin tetikledi i diyabetleri ve di er durumlar içermektedir (Tablo 2). 5. Glukoz Regülasyonun Di er Bozukluklar : Bozulmu glukoz tolerans (IGT) ve bozulmu açl k glukozu (IFG) diyabetin risk faktörleridir. Sonuç olarak hastalar n %25'inde tip 2 diyabet geli ti inden bu durumlar "prediyabet" olarak da adland r l r. Bozulmu glukoz tolerans (IGT) veya bozulmu açl k glukozu (IFG) olan hastalara terapötik ya am tarz de i iklikleri hakk nda bilgi verilmelidir . Yeni ba layan diyabeti saptamak ve daha yo un bir tedaviye ihtiyaç olup olmad n belirlemek amac yla, y lda bir kez açl k plazma glukozu ölçümünün yap lmas önerilmektedir. Diyet/egzersiz (%58 azalma), rosiglitazon (%60 azalma), metformin (%31 azalma), akarboz (%25 azalma) ve bariatrik cerrahiyi (%70 azalma) de içeren çe itli müdahalelerin prediyabetten diyabete do ru geçi i azaltt gösterilmi tir . 8 Tablo 3. Diyabetes Mellitusun Klinik Özellikleri Tip 1 Diyabet Tip 2 Diyabet Prevalans (ABD) %0,4 %8,6 Primer bozukluk Pankreas adac klar n n hücrelerinin beta Kombine insülin salg defekti otoimmün ile seyreden insülin direncine (yayg n) veya idiyopatik neden olan genetik, çevresel (ender) hasar ; genellikle faktörler: mutlak insülin eksikli i eksikli i göreceli insülin biçiminde Tablo Akut ba lang çl semptomlar Hafif semptomlar, (poliüri, polidipsi, polifaji, kilo edilmeden kayb ), s kl kla akut olarak y llarca hasta, ketoasidoz seyredebilir. fark belirlenmeden sürebilir. Vasküler ile komplikasyon veya nöropati Semptomlar ile seyredebilir. Ba vuru ortaya ç kt ktan k sa bir süre s ras nda > 45 ya (genellikle) sonra tan konur. Ba vuru ki ilerde görülür ve ço u s ras nda < 20 ya (olgular n obezdir. Ketoasidoz nadirdir %70"inde), ço u obez de ildir. ancak iddetli hastal k stres döneminde görülebilir. Tedavi Sa kal m için insülin Kimi olgularda diyet ve gereklidir. Hipoglisemi tip 1 egzersiz yeterlidir ve hastal diyabette daha fazla görülür tersine çevirebilir. Hastalar n ço unlu unda oral ilaç tedavisi gereklidir ve baz lar nda birden fazla ilaç kullan lmas gerekir. Sonuç olarak ço u hastada insülin kullan m 9 gereklidir. Di er ilaç müdahalelerinin tip 2 diyabetin geli imini engellemeye veya geciktirmeye yönelik etki yap p yapamayacaklar n belirlemeyi amaçlayan çal malar devam etmektedir [örn. NAVIGATOR (ARB ve nateglinid), ATC NOW (pioglitazon)]. D. Klinik: Polidipsi ile birlikte seyreden poliüri, en s k görülen tip 1 diyabet tablosudur. tah art na ra men kilo kayb , görmede bulan kl k, sersemlik, güçsüzlük, bulant , s k görülen deri ve mesane enfeksiyonlar ve kad nlarda Kandida vajiniti di er semptomlard r. Tip 1 diyabette, semptomlar genellikle aniden ortaya ç kar ve haftalarca sürer. Ba vuru s ras nda hastalar akut olarak hasta olabilirler. Tip 2 diyabet semptomlar ise aylardan y llara kadar varan uzun bir süreç boyunca yava ça ortaya ç kar ve bu da hastal n gözden kaç r lmas n veya ihmal edilmesini kolayla t r r. Hastalar genellikle diyabet tedavisi ile sa l klar nda önemli bir iyile me olana dek hasta olduklar n fark etmezler. Tip 2 diyabetin erken dönem seyrinde genellikle ilk faz insülin yan t n n kayb nedeniyle reaktif hipoglisemi, postprandiyal hiperglisemi ve geç hipoglisemiye giden hiperinsülinemi görülür. Tip 2 diyabette kronik ve tan konmam hiperglisemi fark edilmeden önce organ dokular nda patolojik de i iklikleri indükleyebilir; ve diyabet tan s kondu u s rada hastalar n %20'sinde mikrovasküler veya nörolojik bir komplikasyon mevcuttur. Kimi zaman vasküler bir komplikasyon (retinopati, nefropati, MI, inme, kalp krizi), periferik nöropati veya e er hastaneye yat r larak tedavi edilmezse sa kal m için tehdit olu turan bir t bbi acil durum (DKA, ketotik olmayan hiperozmolar koma), diyabetin ba lang ç belirtisidir. Stabil KKH veya akut koroner sendromu olan hastalar n yakla k üçte ikisinde tip 2 diyabet veya bozulmu glukoz tolerans vard r (6). lk kez MI geçirdikleri esnada diyabetik olmayan hastalarda, sonraki 5 y lda tip 2 diyabet görülme riski erkekler için 2-3 kat na, kad nlar içinse 3-4 kat na ç kmaktad r (7). E . Diyabet Taramas : Ço u diyabetik asemptomatiktir ve bir yandan hiperglisemiye maruziyet nedeniyle insüline duyarl olmayan dokularda patolojik de i iklikler geli irken, 10 bu hastalara y llarca tan konmayabilir. Tip 2 diyabetin erken tan s ve tedavisi ile mikrovasküler ve makrovasküler komplikasyonlar önlenebilir. Bu nedenle, Amerikan Diyabet Birli i, riski yüksek olan tüm ki ilerin diyabet taramas ndan geçirilmesini önermektedir . F. Tan (Tablo 1). Amerikan Diyabet Birli i diyabet tan s için a a daki kriterlerden en az birinin gerekti ini belirtmektedir (8): Bir seferden fazla olmak üzere plazma glukoz konsantrasyonunun tart mas z bir ekilde yüksek olmas ile birlikte diyabetin klasik semptomlar Açl k plazma glukozunun (FPG) bir seferden fazla yüksek bulunmas Standardize bir oral glukoz tolerans testini takiben plazma glukozunun yüksek bulunmas G. Diyabetin Yönetimi: nsülin direnci ile ba lant l di er düzenlenebilir risk faktörlerini agresif olarak kontrol etmeksizin, a rl kl olarak yükselmi glukoz düzeylerini normale indirmeyi amaçlayan geleneksel tedavi yöntemlerinin tip 2 diyabette kardiyovasküler olaylar azaltmada yetersiz kald kan ta dayal olarak gösterilmi tir. Diyabetin optimum yönetimi, yo un glisemik kontrol, iyile en insülin duyarl l , dislipidemi ve hipertansiyon tedavisi, diyabetle ili kili komplikasyonlar n yönetimi ve hasta e itimini amaçlayan koordine bir ekip yakla m n gerektirir. H. Do al Öykü ve Prognoz: Tip 2 diyabet, pankreas adac klar ndaki beta hücre fonksiyonunun giderek kaybedilmesi ve artan ilaç tedavisi ihtiyac ile sonuçlanan progresif kronik bir bozukluktur. Kontrol edilmemesi durumunda, yükselen HbA1c düzeyleri, mikrovasküler ve makrovasküler komplikasyon riskini art r r. ABD'de do an her üç bireyden birinde ya am boyu diyabet geli me riski vard r ve diyabetin varl uzun dönemli sa kal m ve hayat kalitesini önemli ölçüde dü ürmektedir [40 ya nda diyabet tan s alan bir ki inin uzun dönemli sa kal m ve ya am kalitesi s ras yla yakla k 12,5 ve 20 y l 11 dü mektedir (3)]. Koruyucu stratejiler ile diyabetle ili kili komplikasyonlar n ba lamas ertelenebilir veya ilerlemesi yava lat labilir. Tablo4. Tip 2 Diyabetin Komplikasyonlar Akut Komplikasyonlar Diyabetik ketoasidoz Hiperosmolar koma Hipoglisemi Uzun Dönemli Komplikasyonlar Mikrovasküler Retinopati Nefropati Periferik otonom nöropati Makrovasküler Koroner kalp hastal Serebrovasküler hastal k Periferik arter hastal Di er Enfeksiyon direncinde dü ü (hipoglisemi ile) Deri de i iklikleri Yetersiz yara iyile mesi Kataraktlar Glokom nfertilite 12 Alkolik olmayan steatoz/steatohepatit (insülin direnci komplikasyonlar ) D YABET K NÖROPAT Diyabetik nöropati ; Hastal n seyri s ras nda ortaya ç kan periferik somatik veya otonom sinir liflerinde fokal veya diffüz hasar ile seyreden klinik veya subklinik bir nöropati tablosudur.(9) D YABET K NÖROPAT PATOGENEZ Diyabetik nöropatinin kesin nedeni tam tespit edilemedi i gibi, patogenezinde bir çok mekanizman n rol oynad dü ünülmektedir. Patogenezle ilgili mekanizmalar (10) : VASKÜLER H POTEZLER METABOL K H POTEZLER PROTE N SENTEZI VE AKSONAL TRANSPORT DE MLER MMÜNOLOJ K MEKAN ZMALAR 1. VASKÜLER H POTEZLER lk defa 100 y l kadar önce siniri besleyen damarda geli en ateroskleroz sonras nda nöropati geli tigi öne sürüldü. 1950'li y llarda Fagerberg, sinirleri besleyen küçük damarlar n periyodik asid schiff (+) materyal birikiminden dolay kal nla t n ve elektron mikroskobisinde görülen bazal lamina duplikasyonunun ilk de i imler oldu unu ve daha sonra nöropati geli ti ini ileri sürdü (10,11). Fakat daha sonra yap lan çal malarda bu de i imlerin ya a ve cinse ba l olarak diyabetik olmayan vakalardan al nan biyopsi örneklerinde de tespit edilmesinden dolay bu hipotez güncelli ini kaybetti (10, 11, 12). Periferik sinir iskemisini aç klamak üzere yap lan deneysel bir çal mada, diyabetik nöropatideki patolojik de i ikliklerin, yaralanma sonucu olu an hasarlara benzer oldu u görüldü (13). Bir ba ka çal mada ise, diyabetik vakalar n otopsilerden al nan sural sinir biyopsilerindeki iskemik de i ikliklerin vaskülitte görülen de i ikliklere benzedi i saptand . Bu sinirlerde belirgin lif kayb ve yama eklinde lezyonlar tespit edildi (14). 13 Bugün diyabetik hastalarda endonöral mikrovasküler de i imlerin (bazal membran kal nla mas , reduplikasyon, endotel hücrelerinde i me ve proliferasyon, trombosit agregasyonu sonucu t kanma, multifokal iskemik lezyonlar, t kanm kapiller say s n n artmas ) sinirlerde multifokal iskemiye ve hipoksiye yol açarak sonuçta polinöropatiye neden oldu u dü ünülmektedir (12, 15). Hiperglisemi sonucunda meydana gelen ileri glikolizasyon ürünlerinin (advanced glycosylation end-products, AGEs) mikrovasküler patolojiyi ba latt membran n n dayan kl l ve bunun plazma n bozdu u öne sürülmektedir. 2. METABOL K H POTEZLER Çe itli deneysel ve klinik çal malarda, diyabetik nöropatinin patogenezinde uzun süre devam eden hipergliseminin ana neden oldu una dair deliller tespit edilmi tir. Deneysel çal malarda hiperglisemi sonucunda poliyol-miyoinositol metabolizmas nda ve Na-K ATPaz sisteminde de i iklikler meydana geldi i gösterilmi tir. Nonenzimatik glikolizasyon sonucunda akson çap nda ve transportunda azalma, sinir iletisinde azalma, aksoglial bile ke bozukluklar , mikroanjiyopati, endonöral hipoksi, demyelinizasyon geli ti i tespit edilmi tir. Hiperglisemi sinir dokusuna direkt etki ederek erken metabolik de i ikliklere neden olurken, geç dönemde elektrofizyolojik morfolojik de i ikliklere neden olmaktad r (10, 15). Hiperglisemi NSÜL N-CPEPT D EKS KL Polyol yoluna giri in artmas NO AZALMASI NA-K ATPAZ AKT V TEDE AZLMA OKS TAT F STRESTE ARTI NONENZ MAT K GL KOL ZASYON ARTI I ESANS YEL YA AZALMASI AS T NÖROTROF K FAKTÖRLERDE AZALMA 14 ekil.1: H PERGL SEM VE YOL AÇTI I BOZUKLUKLAR SORB TOL METABOL ZMASI Normal sinir aksonu için tek enerji kayna glikozdur. Sinir hücresine glikozun al nmas s ras nda insüline ihtiyaç duyulmaz. Kan glikoz konsantrasyonu artt nda sinir hücresi içine al nan glikoz miktar da artar. Poliyol yolu enzimi olan aldoz redüktaz ve sorbitol dehidrogenaz hücreye glikozun giri i s ras nda insüline ihtiyaç göstermeyen dokularda bulunur. Her iki poliyol yolu enzimi de substrat ba ml d r. Glikozun sorbitole redüksiyonu ve fruktoza oksidasyonu ba l ca intrasellüler glikoz konsantrasyonuna ba l olarak meydana gelir ( ekil-2). Sorbitol hücre membran ndan diffüze olamad fruktozun yaratt için hücre içinde birikir. Hücre içinde biriken sorbitol ve osmotik etkiden dolay hücre içinde su miktan artar. Sinirlerdeki poliyol yolu aktivitesinin ço u Schwann hücrelerinde olmaktad r. Bu nedenle özellikle Schwann hücrelerinde ödem, ard ndan hücre ölümü ve demyelinizasyon geli ti i dü ünülmektedir (16, 17, 18). Daha sonra yap lan çal malarda sentez edilen a r miktardaki fruktozun endonöral aral a s zarak endonöral ödeme yol açabilece i, akson ile Schwann hücresinin büzü mesine neden olabilece i üzerinde durulmu tur (18). Aldoz redüktaz inhibitörlerinin de diyabetik polinöropatide k smen de olsa faydal olmas bu mekanizman n sorumlu olabilece ini göstermektedir (19,20). 15 Doku defekti Vasküler defekt Oxitatif stress fosfoinositolmetabolizmabozulma Glukoz sorbitol aldozredüktaz NADPH GR GSSG NADP+ GSH Redox potent Fruktoz Sorbitoldehidrogenaz NAD+ NADH Lactat LDH Prüvat Metabolik psödohipoksi ekik:2 poliyol yolu M YO NOS TOL METABOL ZMASINDAKi BOZUKLUKLAR Miyoinositol g dalarla al nan ve barsaktan sodyum ba ml spesifik ta y c lar ile emilen bir hekzostur. Plazma düzeyi 10-50mikromol/kg iken, sinirlerde 1-50 milimol/kg düzeyinde bulunur. Plazma düzeyi böbreklerde oksidasyon yöntemi ile glukuronik aside çevrilmesiyle sabit tutulur. Dokulardaki düzeyi ise, glikoz-6-fosfat arac l ile glikozdan çevrilerek ve barsaktan emilerek sabit tutulmaktad r ( 12, 17, 22,23). Miyoinositol hücre membran na fosfoinositidleri olu turmak üzere reversibl olarak ba lan r. Membran fosfoinositidleri ekstrasellüler ve intraaksonal alan aras nda sekonder haberci olarak rol oynar. Aktive olan fosfoinositid iki hücre içi mediatörü salg lat r. 1) inositol 1,4,5trifosfat; akson içi depo yerlerinden kalsiyum sal n m n sa lar. 2) Diaçilgliserol; pek çok intrasellüler olay düzenleyen protein kinaz C'i aktive eder (10,12,14,17,18). Hiperglisemi durumunda akson içi miyoinositol düzeyi azalmaktad r. Glikoz ve miyoinositol moleküllerinin birbirine benzerli i nedeniyle sodyum ba ml transport s ras nda kompetatif inhibisyon meydana gelir. Hiperglisemide membran fosfoinositidleri azal rken aktif transport için gerekli olan Na-K ATPaz düzeyi de azalmaktad r. (10,12,14,17,24). 16 NONENZ MAT K GL KOL ZASYON Diyabetik vakalarda özellikle insüline ihtiyaç duyulmayan dokularda proteinler nonenzimatik glikolizasyona u rar. Reaksiyon sonucunda Amodori ürünleri meydana gelerek, vasa nervosum ve endonöral matrix etkilenir. Amodori ürünleri erken glikolizasyon ürünleridir ve plazma glikoz düzeyine ba l olarak geri dönü ümlü meydana gelirler. Ancak myelin, elastin, kollajen ve kristallin gibi uzun ömürlü proteinlerin glikolizasyonu geri dönü ümlü de ildir ve bunlar "ileri glikolizasyon ürünleri" olarak isimlendirilirler. Bu ürünlerin birikimi sonucunda makrofajlardan salg lanan tümör nekroz faktör (TNF), interlokin-1 sekresyonu artar. Bu arac lar n etkisi ile damar geçirgenli i artar, damar duvan kal nla r, kan ak m azal r ve sonuçta iskemi meydana gelir ( 12,14,15, 18). Diyabetik hastalarda periferik sinir myelinlerinde ileri glikolizasyon ürünleri tespit edilmi tir. Hiperglisemi özellikle sinirlerdeki tubulinlerin glikolizasyonuna neden olarak aksonal transportu engeller. Ayr ca ileri glikolizasyon ürünlerinin nitrik oksidi absorbe ederek mikrovasküler aktiviteyi bozdu u ve buna ba l olarak sinir-kan ak m n n azald tespit edilmi tir (25). 3. PROTE N SENTEZ VE AKSONAL TRANSPORT BOZUKLUKLARI Nöronun perikaryon bölümünde sentezlenen makromoleküller, enzimler ve nörotransmitterlerin aksona iletilmesine "aksonal transport" denir. Santraldan perifere do ru alan anterograd ak m ile sentezlenen moleküller ta n rken, retrograd ak m ile büyüme faktörleri ta n r. Anterograd aksonal transportun 3 komponenti vard r. H zl anterograd ak m (aFc); daha çok enzim ve glikoproteinlerle ili kili endoplasmik retikulumda meydana gelir. Yava anterograd transport 2 k sma ayr l r. Yava komponent a (SCa); tubulin ve polipeptid nörofilamentlerinin hareketini gösterirken, yava komponent b (SCb); tubulindeki aldoz, asetilkolin transferaz, pürivat kinaz, nöron spesifik enolaz, kreatin fosfokinaz n hareketini göstermektedir (12). 4. iMMÜNOLOJiK MEKAN ZMALAR Diyabetik otonom nöropatili vakalar n yap lan otopsilerinde otonomik ganglionlar n inflamatuar hücrelerle infiltre oldu unun tespit edilmesinden sonra patogenezde immünolojik mekanizmalar n da rol oynayabilece i ileri sürülmü tür (10). Bir çal mada 17 özellikle IDDM hastalar nda aya a kalkmaya yan t olarak olu an katekolamin art n n azald , bunun da sempatik ganglion antikorlar na ba l oldu u gösterilmi tir (26). DiYABET K NÖROPATiNiN SINIFLANDIRILMASI Diyabetik periferik nöropatinin patofizyolojisi ve etyolojisi hakk ndaki bilgiler tam olmad için s n flamada klinik bulgular dikkate al nm t r. Diyabetik nöropati için yap lan bir çok s n flamadan sonra Thomas ve Dyck taraf ndan yap lan ve Tablo-6'da gösterilen s n flama kabul edilmi tir (10). Tablo- 5: Diyabetik nöropatinin s n fland r lmas . A. Simetrik Polinöropatiler Sensoriyal veya sensorimotor polinöropatiler Simetrik proksimal alt ekstremite motor nöropatisi Akut veya subakut distal motor nöropati Otonom nöropati B. Fokal veya multifokal nöropatiler Kraniyal nöropati Gövde ve ekstremite mononöropatisi Asimetrik alt ekstremite motor nöropatisi C. Mixformlar D YABET K OTONOM NÖROPAT Diyabetik hastalarda otonom sinir sistemine ait hasar s k ve yayg n olarak tespit edilmekle beraber, bu hastalarda otonom hasara ba l semptomlar oldukça seyrektir (27). S kl kla rutin incelemede otonom sinir sistemine ili kin testlerin uygulanmas üzerine saptan r (28). 18 Otonom fonksiyon bozuklu unu gösteren çal malarda da farkl sonuçlar elde edilmi tir. Veglio ve arkada lar (29) yapt klar bir çal mada, 221 NIDDM'lu vakan n %66's nda kardiyovasküler otonom nöropati testlerinden en az birisinin bozuk oldu unu göstermi lerdir. Töyry ve arkada lar n n (30) 10 y l yürüttükleri prospektif bir çal mada ise, 133 NIDDM hastas nda parasempatik nöropati s kl %28 iken, sempatik nöropati s kl 5 y l sonunda %8.2 , 10 y l sonunda 5 y l sonunda %5.6, 10 y l sonunda %9 olarak bulunmu tur. TANIMI, R SK FAKTÖRLER VE PROGNOZA ETK S Otonom nöropati diyabetes mellitusun kronik veya subklinik seyreden, genelde belirli testler sonucunda aç a ç kart lan, hipoglisemiye duyars zl k, gastrik bo alman n uzamas , kab zl k, ishal, terleme bozuklu u, mesane atonisi, impotans, a r s z infarktüs ve bozulmu egzersiz tolerans gibi klinik semptomlara yol açan bir komplikasyonudur (31). Otonom nöropati bozuklu unu gösteren çal malarda, otonom nöropati geli iminde tip 2 diyabete e lik eden hipertansiyon, obesite, yüksek dü ük dansiteli lipoprotein kolesterol düzeyi, azalm yüksek dansiteli lipoprotein kolesterolü ba ms z risk faktörleridir. Ya önemli bir risk faktörüdür. DCCT çal mas nda, kardiyovasküler otonom sinir aktivitesi ölçümünde kullan lan derin solunumla R-R de i imi ve Valsalva oran n n, HbA1c ve Cpeptid düzeyleri ile ili ki içinde oldu u saptanm t r (32). Otonom nöropatinin semptomatik hale gelmesi de prognozu belirgin olarak etkilemektedir. Nöropati bulgusu olmayan diyabetiklerde 5 y ll k survi %99 iken, semptomatik olanlarda bu aran %25-40'a kadar azal r (33). Tablo.6: Diyabetik otonom nöropatinin klinik tipleri. KARD YOVASKÜLER S STEM Postural hipotansiyon stirahat ta ikardisi A r s z miyokard infarktüsü 19 Ani ölüm GASTROiNTESTiNAL S STEM Özafagus motor inkoordinasyonu Gastrik disritmi, hipomotilite (gastroparesis diabetikorum ) intestinal motor inkoordinasyon (diabetik diare, spazm) intestinal hipomotilite (konstipasyon) Safra kesesi hipokontraksiyonu (diabetik kolesistopati) Anorektal disfonksiyon (fekal inkontinans) GENiTOÜR NER S STEM Diyabetik sistopati (atonik mesane, miksiyon de i iklikleri) Erkeklerde impotans Ejakülasyon bozukluklan Vajinal lubrikasyonda azalma, disparoni SOLUNUM S STEM Solunum kontrolünde bozukluk Uyku apnesi So uk hava veya metakoline bron iyal yan tta azalma TERMOREGÜLATUAR SiSTEM Sudomotor (azalma, artma veya gustator terleme) Vasomotor (vasokonstriksiyon, vasodilatasyon, nöropatik ödem) PUP LLER Miyozis Dilatasyon de i iklikleri Argyll-Robertson benzeri pupilla NÖROENDOKRiN SiSTEM 20 Azalm pankreatik polipeptid sal nmas Azalm somatostatin sal nmas Azalm motilin ve gastrik inhibitör peptid sal nmas Artm gastrin sal nmas Azalm norepinefrin sal nmas (ortostatik, egzersiz, ve hipoglisemi ile uyanlm ) Azalm paratiroid hormon sekresyonu (hipokalsemi ile uyanlm ) Artm immünreaktif atriyel natriüretik hormon KARD YOVASKÜLER S STEM Kardiyovasküler tutulum, diyabetik otonom nöropatinin (AN) en kapsaml ara t r lan yönüdür. Ta ikardi ve postural hipotansiyon gibi kardiyovasküler AN'nin semptomatik belirtileri nadiren ve ço unlukla diyabetin seyrinde geç dönemde meydana gelmektedir. Di er taraftan, basit noninvaziv kardiyovasküler refleks testlerinin varl , kardiyovasküler otonom yetmezli in kapsaml belgelenmesini sa lam t r ve bu testler diyabette genel otonom fonksiyon aç s ndan standart tan sal yöntem haline gelmi tir (34, 35). Bu testleri kullanan bir çok klinik vaka çal malar ve az say daki popülasyon temelli çal malar, diyabetik AN prevalans , bunun do al öyküsü, prognozu, klinik ve patofizyolojik ili kileri ve di er kronik diyabet komplikasyonlar ile ili kisi konusunda bilgiler sa lam t r (36). Geleneksel kardiyovasküler otonom refleks testlerine ek olarak, otonom fonksiyonu ara t rmak amac yla kalp h z de i kenli inin spektral analizi (HRV) veya 24 saatlik kardiyovasküler otonom ölçütlerin paterninin tespiti gibi di er yöntemler geli tirilmi tir. Belirli derecede karma kl a ve s n rl standardizasyona ra men, bu yakla mlar diyabetik AN patofizyolojik mekanizmalar ve prognoz etkileri konusunda bilgilerimizi art rm t r. Klinik Özellikler 21 90-100 at m/dakika kalp h z , solunuma cevaps zl k, postürde de i iklik veya hafif egzersiz AN'li diyabetik hastalardaki karakteristik bir bulgudur. Tamamen sabit kalp h z ve denervasyon süpersensitivitesi ile birlikte tam kalp denervasyonunun olas meydana geli i, baz yazarlar taraf ndan ileri sürülmü tür (37) ve 24 saatlik EKG izlemi ve farmakolojik çal malar temelinde di erleri taraf ndan tart lm t r (38). stirahat kan bas nc ürünü yüksek iken, istirahat ta ikardisinin sonucu olarak egzersize kar kalp h z kalp h z , kan bas nc (BP) ve kardiyak output yan tlar n n özellikle postural hipotansiyonu olan hastalarda olmak üzere (39), nöropatik hastalarda belirgin ekilde bozuk oldu u bulunmu tur (40,41). skemik kalp hastal bulunmad nda AN'li diyabetik hastalarda radyonüklit ventrikülografide azalm sol ventrikül sistolik fonksiyonu ve anormal sol ventrikül diyastol dolumu gözlenmi tir (42,43). Diyabetik hastalarda gözlenen kontraktil rezervdeki ve gev emedeki (relaksasyon) anormalliklerin kardiyovasküler performans n nöral düzenlemesi ile otonom disfonksiyonun etkile imine ba l olabilece i belirtilmi tir (44). Egzersiz ile daha iyi kan tlanan erken ventrikül disfonksiyonu, diyabetik kardiyomiyopatiyi karakterize etmektedir. AN'nin kardiyomiyopati ile ili kisi ve nöropatiye ba l ventrikül disfonksiyonunun prognostik önemi henüz yeterince tan mlanmam t r (45). Bununla birlikte, otonom fonksiyon durumu bilinmedi i sürece, diyabetik hastalarda sald rgan egzersiz programlar na kar dikkat edilmesi gereklidir. Diyabetik hastalarda a r s z miyokart infarktüsü artm prevalans tan mlanm t r ve otopsi çal malar temelinde miyokarda gelen zarar görmü afferent liflere yorumlanm t r (46,47). Ayr ca, diyabetik popülasyonda (%10-20) sessiz miyokard iskemisinin diyabetik olmayan popülasyondan (%1-4) daha bask n oldu u bildirilmi tir (48,49). Ateroskleroz ve diyabet konusundaki Milan çal mas nda (49), klinik koroner arter hastal bulunmayan 40- 65 ya ndaki tip 2 diyabetli hastalar n 925'inden s ras yla %12'sinde ve %6's nda egzersiz EKG testinde anormallikler ve talyum sintigrafisinde gösterilen perfüzyon defektleri vard Bununla birlikte, diyabette asemptomatik miyokart iskemisinin daha yüksek prevalans na ait kan tlar halen eksiktir (50). Semptomsuz miyokart iskemisi için tan kriterlerinde ve testlerdeki uyumsuzluklar ile koroner arter hastal için invaziv olmayan tan sal testlerin hassasiyeti, özgünlü ü ve prognoz etkileri ile birlikte diyabete ba l faktörlerin etkile imi bu 22 belirsizlikten k smen sorumlu tutulabilir (51). Diyabetteki sessiz miyokart iskemisinin nöropati ile ili kili oldu una inan lmaktad r (52,53). Özellikle, Ambepitia ve arkada lar (54) egzersiz elektrokardiyografisini kullanarak anjina pektorisli diyabetik ve non-diyabetik hastalar çal t ve a r alg s nndaki gecikmenin otonum fonksiyon testlerindeki yetersizli e ba l oldu unu buldu. Bununla birlikte, gittikçe artan miktardaki kan tlar genel popülasyondakinin yan s ra diyabetteki çoklu patojen mekanizmalar n karma k ili kisini, örne in iskemi derecesi ve yay l m n , nosiseptif yollar n tahribi nedeniyle a r e i indeki yerel de i iklikleri ve endorfinlerin artm seviyeleri sonucunda merkezi a r e i indeki de i kenlikleri belirtmektedir. Diyabetteki asemptomatik miyokart iskemisine ait bu varsay lan mekanizmalar n ba l katk s henüz net de ildir (55,56). Larger ve arkada lar (57) taraf ndan yap lan bir çal ma, sintigrafi tekni i ile belirlenen sempatik inervasyondaki yayg n anormallikler ile sessiz miyokart iskemisi aras ndaki ba lant y göstermekle birlikte , bir ba ka çal ma koroner arter hastal bulunan diyabetik hastalarda böyle bir ili ki bulamad (58). Bununla birlikte, yüksek kardiyak olay riski ile birlikte (52,59), nöropati kardiyovasküler risk faktörleri ile birlikte bulundu u zaman asemptomatik miyokart iskemisinin takip edilmesini tavsiye etmektedir. Ayr ca, koroner arter hastal nöropatik diyabetik hastalar nefes darl bulunan , diyaforez, güçsüzlük, bulant veya geçici aritmiler gibi tipik anjina e de erlerini anlamak ve bildirmek üzere e itilmeli, böylece akut miyokart infarktüsü için tedavinin ba lamas konusunda zararl gecikmeleri önlemelidir. Ortostatik Hipotansiyon:Klinik Özellikler Diyabette ortostatik hipotansiyon, sistolik bas nçtaki 30 mmHg'den daha fazla ortostatik dü ü olarak tan mlanm t r. Diyabetik popülasyonda nadiren meydana gelmekte (%3-6) (60,61) ve daha çok refleks kalp h z yan tlar n n zaten bozulmu oldu u AN seyrinde geç dönemde ortaya ç kmaktad r. lginç ekilde, aya a kalkt ktan sonra 20 mmHg veya daha fazla dü ü olarak tan mlanan iki farkl popülasyon temelli çal mada sistolik ortostatik hipotansiyon 70 ya üzeri ya l ki ilerin s ras yla %6.9'unda ve %19'unda bulunuyordu ve tüm sebeplere ba l mortalitenin (ba l risk 1.64) ve vasküler sebeplere ba l ölümün (ba l risk 1.69) ba ms z bir tahmin gereciydi (62,63). 23 Ortostatik hipotansiyonlu diyabetik hastalarda, dü ü 50 mmHg'den fazla olmad kça veya ayakta sistolik BP 70 mmHg'den daha dü ük olmad kça, genellikle ba dönmesi, güçsüzlük ve bilinç kayb gibi semptomlar bulunmamaktad r. Ortostatik hipotansiyon semptomlar geli tirmeden dü ük BP'ye kar belirgin tolerans genel olarak disotonom hastalarda bulunmaktad r ve bu durum normal ki ilerdeki 80 mmHg limitinden daha dü ük olan 60 mmHg dolay ndaki sistolik BP de erlerine kadar otoregülasyonun korunmas anlam nda, serebral kan ak otoregülasyonunun sola do ru kaymas na yorumlanm t r (64). Otoregülasyondaki bu de i iklik, kronik olarak dü ük kan bas nc na kar bir adaptasyon nedeniyle veya sempatik olarak düzenlenen vazokonstrüksiyonun ve sonuçtaki kan ak azalmas n n geri dönü üne yol açan, ço unlukla veya tamamen ekstraserebral damarlar olmak üzere serebral damarlar n sempatik denervasyon etkisine ba l olabilir (64). Ortostatik hipotansiyon her zaman net olmayan sebeplerden dolay kendili inden dalgalanma göstermektedir (65). Bu durum y llarca egzersizle antihipertansifler, diüretikler ve psikoterapotik ajanlar gibi birçok ilaç nedeniyle alevlenebilir, bununla birlikte kardiyak veya renal sebeplere ba l s v tutulmas yla (al konulmas yla) maskelenebilir. Üstelik ortostatik hipotansiyon kan bas nc n n sirkadyen ritminden etkilenebilir ve sabahlar ve postprandiyal (beslenme sonras ) dönemlerde daha ciddi hale gelebilir. Ortostatik hipotansiyon, ultrason teknikleriyle belgelenen azalm mezenter vazokonstrüksiyonun belirtti i gibi, efferent vazomotor sempatik denervasyon sonucunda splaknik vazokonstrüksiyonda bir defekt nedeniyle meydana gelmektedir (66). Bu mekanizman n önemi, temelde splaknik vazokonstrüksiyon üzerinden etki eden octreotide'nin terapötik etkinli i yoluyla do rulanmaktad r (67). Ayakta durmaya kar cevap olarak periferik vazokonstrüksiyonda azalma ve kalp h z ve kardiyak output azalmas minör patogenetik rol oynamaktad r (66). Ortostatik hipotansiyon sendromunun hiperadrenerjik türü, baz hastalarda AN yerine 24 azalm intravasküler hacim ile birlikte aç klanm olmas na ra men ayakta durmaya kar azalm norepinefrin cevab da vurgulanm t r (66). Son olarak, insülinin kardiyovasküler etkileri özel dikkat gösterilmesini hak etmektedir. Sa l kl deneklerde, insülin kan ak üzerine ikili etki olu turmaktad r. Nitrik oksidin serbestle mesi üzerinden düzenlenen vazodilator etki ve dü ük fizyolojik konsantrasyonlarda belirgin olan sempatik sinir sisteminin aktivasyonu üzerinden düzenlenen vazokonstriktif etki (68). Otonom yetmezlik bulunan, ikinci mekanizman n eksik oldu u hastalarda, insülin hipotansif bir etki olu turmaktad r (66). Yak n tarihli bir çal mada, AN'li tip 1 diyabetik hastalar periferik vasküler dirençte yeterli art n e lik etmedi i, plazma hacminde belirgin azalma ile birlikte insüline kar daha dü ük noradrenerjik yan t gösterdi (69). Post-prandiyal hiperinsülinemi olas l kla disotonomik hastalarda kan bas nc n dü üren splanknik vazodilatasyonu sebep olmaktad r, çünkü normal kompenzatuar (telafi edici) sempatik aktivasyon eksiktir. Bu, post prandiyal splanknik vazodilatasyonu ve birçok otonom bozukluktaki hipotansiyonun karakteristi ine katk da bulunabilir (70). Son olarak, ortostatik hipotansiyon semptomlar n n hipoglisemik krizi taklit edebilece i ve bu nedenle s kl kla tan sal ay r m gerekebilece i hat rlanmal d r. ORTOSTAT K H POTANS YON TEDAV S Semptomatik ortostatik hipotansiyon tedavisindeki birinci de erlendirme uzun süre ayakta kalma, sabah erken saatte veya yemeklerden sonra fiziksel egzersiz, s cak ortama uzun süre maruz kalma, uzun süreli s cak banyolar veya du lar, alkol al m ve büyük miktarda karbonhidrattan zengin yemekler gibi semptomlar alevlendirdi i bilinen durumlardan kaç n lmas gerekti idir. Diüretikleri veya nitratlar içeren antihipertansifler gibi vazoaktif ilaçlar veya küçük dozlarda bile olsa trisiklik antidepresanlar gibi psikiyatrik ilaçlar hipotansiyonu alevlendirebilir. Ayakta dururken bacaklar n çaprazlanmas , çömelme, kar n üzerine bask , öne e ilme, aya sandalyeye koyma ve ayakkab ba lar n ba l yormu gibi e ilme gibi günlük ya amda baz pozisyonlar ve fiziksel manevralar yararl d r (71). Bunlar n etkinli i vasküler direnci ve venöz dönü ü art rmalar na ba l d r. Ayakta durma s ras nda 25 bacaklarda kan havuzlanmas n azaltmak için d En etkili yer çekimine kar bas nçl destekler geçmi te kullan lm t r. kullan lan giysiler çok rahats zl k vericidir, elastik çoraplar ise hastalar taraf ndan kabul edilmemekte ve s n rl yarar sa lamaktad r (64). Gece kafay 20 derece yükseltmenin ortostatik hipotansiyonlu ve a r noktürnel poliürili disotonomik hastalarda çok etkili oldu u bildirilmi tir (64), fakat bununla ilgili sonuçlar diyabetik hastalarda belgelenmemi tir. Disotonomik hastalar dü ük sodyumlu diyet kullan rken, disotonomik hastalar idrarla sodyum at l m n azaltamazlar, böylece ortostatik hipotansiyonlar artar (72). Sonuç olarak, e er farmakolojik olmayan önlemler etkisiz kal rsa ilaçlar kullan lmal d r. Fludrokortizon ve midodrin birinci tercih edilecek ilaçlard r; e er bunlar yeterince etkili de ilse , postprandiyal hipotansiyon ya ayan hastalar için oktreotit seçilerek ve zaman zaman belirgin noktürnal poliüri birlikte bulunuyorsa desmopresin verilerek tedavi bireysel olarak düzenlenebilir (64). Kardiyovasküler otonom refleks testleri Son y llarda çabalar kardiyovasküler otonom refleks testlerinin standardize edilmesi yönünde gösterilmi olmas na ra men halen birçok soru yan ts z kalmaktad r. Testlerin seçimi ile ilgili olarak, diyabetik nöropati konusunda San Antonio Konferansmda 5 testlik Ewing bataryas önerilirken (34), daha yak n tarihli bir konsensus konferans yaln zca üç testi öngördü (35). En yayg n kullan lan ve valide edilmi olan testler ve en iyi anla lan fizyolojik temel, derin nefes alma s ras nda kalp h z n n de i ti i ve yatar pozisyondan ayakta durmaya geçildi inde, Valsalva manevras nda ve ayakta durmaya kar BP yan t nda bunun kayboldu u eklindedir (73). Bununla birlikte, bu testler de metodoloji, ölçümler ve tespit için kullan lan ölçütler ile ilgili baz problemler göstermektedir ( 74,75). Derin nefes alma s ras nda kalp h z de i kenli ini (HRV) belirlemek için uygulanan pek çok ölçüt aras nda, vektör analizi ile bilgi i leme tabi tutulan ortalama dola m sonuçlar n n anl k kalp h z na ba l olmayan ve HRV'nin solunuma ba l olmayan kaynaklar na kar dirençlili i bulunan en hassas ölçüt oldu u öngörülmü tür (74). Yatar pozisyondan aya a kalkma testiyle ilgili olarak, bu ölçüt beklenen refleks yan t n 26 do ru ekilde ölçemedi i için, orijinal kesinlik 30: 15 oran kullan lmas için hiçbir gerekçenin varl gösterilmemi tir. Bunun yerine maksimum/minimum 30:15 oran , yani 20-40 at m n en uzun R-R aral olarak tan mland n n 5-25 at m n en k sa R-R aral na bölümü de er kullan lmal d r (74). Bilgisayar yard ml sistemlerin daha fazla geli tirilmesi, testleri gerçekle tirmek ve sonuçlar hesaplamak için daha kolay ve daha standardize i lemleri sa layacakt r. Tablo.7-Sa l kl Ki ilerde Kardiovasküler Otonomik Fonksiyon Testlerinin Ya a Ba ml Alt De er Normal Limitleri (2,3 Percentil). (According to Ziegler et al. 1992c level 2a) 15 20 25 30 35 40 45 ya ya ya ya ya ya ya E/ ORANI 1,22 1,21 1,19 1,17 1,16 1,15 1,14 MAX/M N 1,17 1,15 1,14 1,12 1,11 1,10 1,09 50 55 60 65 ya ya ya 1,13 1,12 1,11 1,10 1,08 1,07 1,07 1,06 ya 27 ORANI (30/15 oran ) VALSAVE 1,23 1,22 1,22 1,21 1,20 1,19 1,19 1,18 1,17 1,17 1,16 ORANI Ya ile ili ki Kardiyovasküler otonom fonksiyon testlerinde bulunan majör problem, ya a ba l normal de erlerin kullan lmas d r. Derin nefes alma ve yatar pozisyondan aya a kalkma testleri sa l kl bireylerde ya a ba ml d r ve diyabetik hastalarda da bir miktar bu özelli i göstermektedir. 65 ya dan büyük hastalarda normal yan tlar anormal olanlardan ay rt etmek zor olabilmesine ra men, Valsalva manevras daha az ya a ba ml d r. Di er taraftan, ayakta durma, izometrik egzersiz, derinin so utulmas ve zihinsel stres gibi akut streslere kar BP yan tlar üzerine ya n etkisi varsa bile s n rl görülmektedir (76). Birçok yazar, Ewing taraf ndan öngörülen ya a ba l olmayan normal de erler kullan ld nda gençlerde yalanc negatif sonuçlar olabildi i ve ya l larda yalanc pozitif sonuçlar bulunabildigi için, test sonuçlar n tan mlamak için ya a ba l normal limitler için duyulan ihtiyac vurgulam t r (61). Bu nedenle, u anda yayg n olarak bulunan ya a ba l referans de erler kullan lmal d r (74, 76,77). Kardiyovasküler Hastal k Provokatif testlere artm sempatik ve dola m cevab ile birlikte parasempatik sinir sistemi üzerinden kalp h z kontrolündeki azalma, esansiyel hipertansiyonda bildirilmi tir. Diyabetik hastalarda hipertansiyon daha yüksek anormal kalp h z prevalans testleriyle birlikteyken (78), s kl kla esansiyel hipertansiyonda gözlenen artm sempatik tonus, hipertansif diyabetik hastalarda korunmam t r. Kalp 28 h z ndaki de i kenlik, bas nç dalgalanmalar n en aza indirerek kontrolde önemli bir rol oynad ve bu etki vagal yollar taraf ndan düzenlendi i için, kardiyak otonom yetmezlik ile hipertansiyon aras ndaki ili ki, kardiyovasküler sistemin otonom kontrolündeki karma k disfonksiyonu ifade edebilir. Koroner Arter Hastal Koroner arter hastal n n (CAD) CAD olmayanlarda %19'a k yasla CAD'li olanlarda %48'lik anormal derin soluma prevalans ile, tip 2 diyabetik hastalarda otonomik fonksiyon testlerini bozdu u gösterildi (79). Bununla birlikte betablokerler, nitratlar, kalsiyum antagonistleri ve dijital ile tedavi testIer s ras nda kesilmedi ve HRV üzerine bu ilaçlar n additif etkisi bu çal mada ekarte edilememektedir. Çe itli ilaçlarla tedavi edilen kardiyovasküler hastal (CAD, konjestif kalp yetmezligi ve hipertansiyon) bulunan ve bulunmayan genç (45 ya ve alt ) ve ya l (>45 ya ) diyabetik ve non diyabetik hastalarda yap lan bir ba ka çal mada, otonom fonksiyon testlerinin tan sal de eri de erlendirildi (79). Genç hastalardaki kardiyovasküler hastal k, HRV'ye dayanan testleri ters yönde etkiledi fakat BP testlerini etkilemedi, oysa ya l deneklerde muhtemelen ya n additif mevcut etkisi nedeniyle herhangi bir alg lanabilen etki olu turmad (80). laçlar Antihipertansif ilaçlar, diüretikler ve antidepresanlar gibi maddeler, kardiyovasküler yan tlar bask layarak veya uyararak otonom fonksiyon testleriyle etkile ebilir. ilaçlar n etkileri ayn s n f içerisinde bile homojen olmayabilir. Genel olarak, betablokerlerin vagal aktiviteyi art rd ve sempatik aktiviteyi azaltt , sempatik- parasempatik dengeyi korudu u görülmektedir. Kalsiyum antagonistleri aras nda diltiazem kardiyak sempatik aktiviteyi azalt rken nifedipin etki etmemektedir. Diazepam gibi benzodiazepinlerin GABA reseptörleriyle etkile en merkezi mekanizma üzerinden vagal tonusta doza ba ml iyile me meydana getirdi i gösterilmi tir 29 Diyabetik hastalarda otonom fonksiyon testleri üzerine bu etkile imlerin etkisi tamamen net de ildir. Baz durumlarda altta yatan kardiyovasküler hastal n al nmakta olan ilaçlar n veya buna göre diyabetik AN'nin anormal kardiyovasküler yan tlardan sorumlu olup olmad n söylemek zor olabilir. Kardiyovasküler hastal k için tedavi alt ndaki birçok ya l diyabetik hastada, diyabetik AN tan s n koymak için standart otonom fonksiyon testleri teorik olarak uygun olmayabilir. Bununla birlikte, bozulmu HRV hem non diyabetik hem de diyabetik populasyonlarda artm mortalite ile ili kili oldu u için ( 66), bu hastalardaki otonomi disfonksiyonu belirlemek için prognoz aç s ndan halen yararl olabilirler. lemin standardizasyonu için öneriler yak n zamanda sa lanm t r (35) ve testten 8-12 saat önce birçok olas birlikte bulunan faktörden, örne in fiziksel egzersizden, stresten, alkolden, hipoglisemiden, besin al nmas ndan, kahveden, sigaradan, metabolik zorlamadan, insulin ve ilaç al nmas ndan uzak durmay içermektedir. obezite Otonom fonksiyon ile obezite aras ndaki ba lant , obez nondiyabetik erkeklerde (81) gözlenen bask lanm sempatik ve parasempatik aktivite temelinde ve belirgin ekilde obez erkek ve kad nlarda bildirilen kardiyak otonom disfonksiyon (82) temelinde hipotez edilmi tir. Bu bulgular, hayvan obezite modellerindeki gözlemlere benzerdi ve otonom disfonksiyonun insan obezitesinde patogenetik rol oynayabilece i hipotezini destekledi i kabul edildi. Baz yazarlar, beyin sap ndaki solunum ve kalp ritmini olu turan kontrol merkezlerinin bozukluklar ile obezite patogenezi aras ndaki bir ili kiyi veya solunum reflekslerinin düzelmesi ve akciger geni lemesindeki sonuçtaki zorluk ile birlikte intratorakal ya birikimleri gibi mekanik faktörlerin etkisini gösteren (45,83), tip 2 diyabette AN ile obezite aras nda bir ili ki bildirdi (83). Di er çal malar vücut kitIe indeksi ile otonom fonksiyon aras nda tip 2 diyabetliler aras nda herhangi bir 30 ili ki bulamad (84,85). Çal ma popülasyonlar ndaki farkl l klar n kardiyovasküler hastal bulunan ya l hastalara s n rl olabilmesi mümkündür. Sonuç olarak, yak n zamandaki bir konsensus konferans n n (35) tan sal amaçlarla standart otonom fonksiyon testIerinden en az 3 'ünün kullan lmas -derin soluma, Valsalva manevras ve ortostatik hipotansiyon- önerileri halen geçerlidir. Günün zaman , metabolik durum, yemekler ile insülin uygulamas aras ndaki zaman mesafesi, kahve ve sigaradan uzak durma, mümkünse etkile en ilaçlar n b rak lmas ve hastan n i birli i gösterilmelidir. aç s ndan i lemin Kardiyovasküler standardize hastal k varl nda edilmesi veya için e er dikkat ilaçlar b rak lam yorsa, sonuçlar n yorumlanmas nda bir miktar dikkat gereklidir. Kardiyovasküler otonom refleks testleri otonom fonksiyonun objektif de erlendirilmesine olanak sa layan, de erli, güvenilir, noninvazif ve kolay uygulanabilir testlerdir. Kardiyovasküller otonom refleks testlerindeki anormallikler otonom sinir sistemindeki hasar yans tmaktad rlar . Kardiyovasküler otonom refleks testleri a a da özetlenmi tir. 1. VALSALVA MANEVRASINA KALP HIZI YANITI Valsalva manevras hastan n glottisi kapal iken ekspiryum s ras nda zorlanmas esnas nda intratorasik bas nç artmakta ve bu art n baroreseptörlerce alg lanmas ndan sonra refleks yan tlarla kan bas nc ani olarak yükselmektedir . ntratorasik bas nç art n n devam etmesi ile venlerin kompresyonuna ba l olarak venöz dönü engellenmekte, sa va sol ventriküI volümü, at m volümü, kardiyak debi, kan bas nc , nab z bas nc azalmaktad r . Kan bas nc n n azalmas ndan sonra refleks olarak 5-7sn içinde ta ikardi geli ir. Ekspiryumun ani olarak sonland r lmas yla intratorasik bas nc n normale dönmesiyle venöz dönü artar. Kan bas nc süratle yükselir, nab z bas nc artar, ard ndan 3-5sn içinde vagal bradikardi geli ir (86). 31 Valsalva manevras nda hem parasempatik etkilenmektedir. Otonom hasar varl hemde sempatik sinir sistemi nda ise manevra s ras nda kan bas nc dü er, manevra bitti inde normale çok yava döner, pik yapmaz. Kalp h z nda ise de i iklik saptanmaz . (86,87) Hasta önce 15 dakika oturur pozisyonda dinlendirilir. Test s ras nda özel olarak haz rlanm monometreye ba lanm a zl ktan 40mmHg'lik bas nçla, 10-15sn süresince zorlu ekspiryum yapt r l r. Manevra s ras nda ve sonras nda elektrokardiyografi (EKG) kayd yap l r. Test bitiminden 15sn sonraki en uzun RR mesafesi , manevra s ras ndaki en k sa RR mesafesine oranlanarak "Valsalva oran " bulunur. Ewing taraf ndan öngörülen ya a ba l olmayan normal de erler kullan ld nda gençlerde yalanc negatif sonuçlar olabildi i ve ya l larda yalanc pozitif sonuçlar bulunabildigi için, test sonuçlar n tan mlamak için ya a ba l normal limitler için duyulan ihtiyac vurgulam t r. Bu nedenle, u anda yayg n olarak bulunan ya a ba l referans de erler kullan lmal d r(Tablo-7) . Proliferatif retinopatisi olanlarda bu test kanama riski nedeniyle yap lmamal d r . 2. DER N NSPRASYONDA KALP HIZI DE M Normal bireylerde inspirasyon esnas nda kalp h z artar, ekspirasyonda azal r. Bu durum kardiyak parasempatik kontrol alt nda olan solunumsal sinüs aritmisi, vurudan vuruya de i iklikler, R-R de i im olarak tan mlan r. Derin inspirasyonda tidal volümün artmas yla akci erler geni ler ve gerilim reseptörleri uyar l r. Ç kan uyar lar afferent sinirlerle beyin sap ndaki nükleus solitorius'a iletilir. Ard ndan parasempatik aktivasyonda azalma ve/veya sempatik tonusta art olur. Uyar lar N. Vagus'un efferent dal ve servikal-torasik sempatik sinirlerle kalbe ula t r larak kalp h z art sa lan r. Otonom nöropatide ise solunum esnas nda kalp h z cevab azal r veya de i iklik olmaz (88) . Hasta oturur pozisyonda iken dakikada alt kez derin inspirasyon ve derin ekspirasyon yapar. nspirasyon süresi takribi 6 sn ekspirasyon süresi 4 sn kadard r.Ekspirasyon s ras ndaki en uzun R-R intervali ile inspirasyon s ras ndaki en 32 k sa R-R intervali birbirine oranlan r ve E/ ORANI bulunur. Bulunan sonuç ya a ba l referans arl na göre de erlendirilir (Tablo-7). 3. AYA A KALKMAYA KALP HIZI YANITI Normalde yatar pozisyondan ani olarak aya a kalkt ktan yakla k 5sn sonra vagal uyar n n azal p, baroreseptör reflekslerin uyar lmas sonucu aktivasyonu artan sempatik sistem etkisiyle kalp h z artar ve bunu takiben rölatif bir bradikardi olu ur. Otonom nöropatili hastalarda ise kalp h z ndaki art ya çok azd r veye hiç olmaz (89). Hasta yatar pozisyonda iken sürekli EKG kayd yap l rr. Hasta yard ms z aya a kalkar. Aya a kalkt ktan sonra hemen süre ba lat l r ve EKG çekimine devam edilir. 20-40.vuru aras nda ölçülen en uzun R-R mesafesi, 15.vurudaki(5-25. vuru) en k sa R-R mesafesine (30/15) oranlan r. Bulunan sonuç ya a ba l referans arl na göre de erlendirilir (Tablo-7). 4. AYA A KALKMAYA KAN BASINCl YANITI Yatar pozisyondan aya a kalkma kan n alt ekstremite ve bat nda göllenmesine neden olur. Sistolik kan bas nc 30sn içinde 10mmHg azal r. Ancak parasempatik ve sempatik refleks mekanizmalar sayesinde ta ikardi, periferik ve splanik vasokonstriksiyonla h zla düzeltilir. Diyabetik otonom nöropatili hastalarda ortostatik hipotansiyon geli ir. Bu konuda sempatik vasokonstriksiyon ve periferik vasküler rezistans n azalmas suçlanmaktad r. Hasta 5 dakika yat r ld ktan sonra yatar pozisyonda ve aya a kalkt ktan sonra kan bas nc ölçülür. Ölçülen sistolik kan bas nçlar n n fark hesaplan p, 10mmHg ve alt ndaki de erler normal olarak de erlendirilir . 33 QT ARALI I ÖLÇÜMÜ Diyabetik AN' de Ventriküler elektrik aktivitesinin süresine kar l k gelen QT aral n n uzamas bildirilmi tir (90,91). Bu EKG anormalli i, sa ve sol sempatik sinir aktivitesi aras ndaki dengesizli in sonucu olarak ve ya am tehdit eden ventrikül aritmilerine yol açabilen elektriksel karars zl n bir göstergesi olarak yorumlanm t r. Uzun QT, diyabetik hastalarda daha kötü survival prognozu ile ili kili olmu tur [92] ve edinsel QT aral ekilde patofizyolojik ve uzamas n n konjenital sendroma benzer prognostik önemi bulunup bulunmad hala tart lmaktad r. Hem diyabetik hem de non diyabetik popülasyonda genetik faktörlerin rolü konusunda artan say da kan tlar bulunmaktad r. Diyabetik ikizlerdeki QTc, non diyabetik ikizlerdekine göre anlaml çevresel faktörlerin rol oynad n ekilde daha uzundur ve genetik ve göstermek üzere aralar nda korelasyon bulunmaktad r (93). Tip 1 diyabetik hastalar n büyük bir rasgele örneklerinde, AN'li olanlar n %31 'inde, AN bulunmayanlar n %24'ünde ve kontrol deneklerinin %8'inde 440 ms'den daha büyük (literatürde genel olarak kullan lan normal üst limit) QTc (düzeltilmi QT oran ) bulunuyordu (94). EURODIAB IDDM çal mas nda, kad n cinsiyeti, diyabetik nefropati, iskemik kalp hastal ve yaln zca erkek deneklerde bulunan AN gibi birçok faktör QT uzamas ile ili kiliydi (95). Sa l kl deneklerde insülinemi ile QT aral aras nda bir ba lant ileri sürülmü tür (96). Fizyolojik hiperinsülinemi, olas l kla insüline ba l hipokalemi ve adrenerjik aktivasyon nedeniyle insülin hassasiyetinden ba ms z ekilde, QTc aral n akut olarak uzatt (97). Akut hiperglisemi (yakla k 15 mmol/l) sa l kl deneklerdeki QTc süresinde ve QT dispersiyonunda bir art meydana getirdi [98]. Böylece, otonom disk fonksiyonu QT aral uzamas yla ili kili tek faktör olmad , genetik faktörlerin, intrensek metabolik de i ikliklerin veya kalp kas hücresinin elektrolit de i ikliklerini de olas l kla ili kili oldu u görülmektedir. Yak n zamandaki bir meta analiz, topyekün 4584 diyabetik hastan n kat ld 17 çal may inceleyerek, diyabetik AN tan s nda QTc'nin rolünü tekrar belirledi. Bu çal ma, 441 +- 8 ms'den daha büyük QTc'nin AN için havuzlanm hassasiyetini ve özgünlü ünü s ras yla %28 ve %86 olarak 34 buldu u, ayr ca bu hassasiyetin erkeklerde kad nlardan daha yüksek oldu unu ve gençlerde ya l hastalardan daha büyük oldu unu tespit etti (99). QTc(sn)=QT(sn)/ RR(sn) KALP HIZI DE KENL HRV analizi kardiyak otonom kontrolünün bir ölçüsü olarak kullan lm t r. R-R aral klar üzerindeki istatistiksel uygulamalar (zaman ölçütü analizi) yoluyla veya bir seri ard k R-R aral klar n n spektral analizi (frekans ölçütü analizi) yoluyla iki temel ekilde gerçekle tirilebilir. Her iki de k sa R-R sekanslar veya 24 saatlik EKG kay tlar üzerinde gerçekle tirilebilir. Zaman Ölçütü Analizi R-R aral klar ndan, pek çok zaman ölçütü göstergeleri elde edilebilir. Verilen bir R-R aral sekans için standart sapma (SD) ve varyasyon katsay s (CV) en kolay olan d r. Bir ba ka yakla m, ard k R - R aral farkl l klar n n sekanslar na dayanmaktad r ve bu farkl l klar n SD ve CV de erlerini ve ayr ca ard k R-R aral farkl l klar n n karelerinin ortalamas n (MSSD) veya ortalama karekökünü (RMSSD) içermektedir. Son iki yöntem, ortalama RR'deki e ilimlere kar duyars zd r. Bilgi i leme tabi tutulmas kolay olmas na ra men, zaman ölçütü göstergelerini anlamlar net de ildir. SD, kalp üzerine hem parasempatik hem de sempatik etkiye ba l olarak, h zl ve yava de i iklikleri içeren genel de i kenli in bir ölçüdür. Ayr ca, R-R aral sekans ne kadar uzun olursa kalp h z n ve de i kenli ini etkileyen faktörler 0 kadar karma k ve çok say dad r. lk olarak Ewing [38] taraf ndan kullan lan RMSSD ve "say m" yöntemleri, vagusa ba ml k sa süreli de i kenli i ölçmesi (kalp h z ndaki h zl de i imler),beta blokaj ndan dolay azalmamas atropin uygulamas n takiben kaybolmas , bir biri ile ve güç; spektrumunun yüksek frekans bile eni ile korele olmas aç s ndan vagus aktivitesi için daha spesifiktir (özgündür). "Say m" yöntemi, ard k R-R aral klar ndaki büyük farkl l klar n (>50 ms veya >%6) say s n ölçmektedir. Sa l kl deneklerde R-R 35 say lar ya a ba ml d r, geceleri artar ve diyabetik AN'li hastalarda veya kalp nakli yap lm hastalarda neredeyse s f rd r (38). Genellikle 24 saatlik EKG kay tlar na uygulanan bu yöntemin kolay, parazitlere nispeten duyars z, tekrarlanabilir ve kardiyak parasempatik fonksiyonun tespiti için standart otonom fonksiyon testlerinden daha duyarl oldu u de erlendirilmektedir (38, 100). Kardiyolojide 24 saatlik EKG kay tlar n n yayg n kullan m , HRV ölçütlerinin toplam 24 saatlik R-R aral sekans na uyguland pek çok çal maya yol açm t r. Bunlar, R-R aral klar n n hem SD de erini ve tüm sebeplere ba l mortalite, ani ölümler ile miyokard enfarktüsünü izleyen aritmik olaylar için prognoz markerleri olacak di er zaman ölçütü göstergelerini göstermi tir [101]. Azalm 24 saatlik HRV, aritmojen etkiyle sonuçlanabilen sempatik aktivite lehinde sempatovagal dengede kayma bulgusu olarak yorumlanm t r. Bozuk otonom fonksiyon testleri bulunanlarda daha belirgin olmak üzere, diyabetik hastalarda R-R aral klar n n SD de eri, ard k R-R aral farklar n n SD de eri veya "say m" yöntemiyle ölçülen 24 saatlik HRV azalmas gözlenmi tir [38]. Bununla birlikte, diyabetik hastalarda 24 saatlik HRV'nin prognostik önemini de erlendirmek için uzunlamas na çal malar eksiktir. Frekans ölçütü Analizi Spektral analizin temel avantaj , yaln zca genel de i kenlik miktar n n de il ayn zamanda frekansa spesifik osilasyonlar belirleme olas l ve kalp üzerine sempatik ve vagal düzenlemelerin de i kenli i üzerine ba l etkisini zaman ölçütü yöntemlerinden daha iyi ay rt edebilmesidir. Kalp h z , BP ve damar hareketi (vazomotion) gibi kardiyovasküler de i kenlerde, ritmik osilasyonlar uzun süreden beri biliniyordu. Solunum ve vazomotor dalgalar n bulundu u farzda, bu de i kenlerin nöral kontrol alt nda oldu u görülmektedir. Sempatik ve vagal ç k larda ritmik de arjlar tespit edilebilmektedir. Bu osilasyonlar n makul periyodikli i ve düzenlili i sinyal sekanslar n spektral analizine olanak vermektedir. Bu yakla m alt nda yatan hipotez, kardiyovasküler ritmik osilasyonlar n kantitatif analizinin farkl zaman yan tlar temelinde sinir kontrol devreleri aras ndaki karma k 36 etkile imin de erlendirilmesine izin vermesidir (vagal sinir için ne kadar h zl ise, sempatik sistem için 0 kadar yava t r.) [102]. Otonom sinir sisteminin ritmik aktivitesi üzerine genel santral mekanizmalar n hakim oldu unu göstermek üzere, kalp h z ve BP'nin spektral analizi yoluyla belirlenen kardiyovasküler de i kenlik ile nörografi yoluyla ölçülen efferent sempatik kas sinir aktivitesi de i kenli i yoluyla belirlenen de i kenlik aras nda kuvvetli ba lant bulunmaktad r (103). R-R de i kenli inin spektral analizi için iki farkl matematiksel teknik kullan labilir, h zl Fourier transformasyonu veya otoregresif model, ikinci teknik u ekilde sentezlenebilir. Analogdan dijitale dönü üm sonras nda devaml EKG izleniminden bir bilgisayar program bireysel R dalgalar n ve kar l k gelen R-R aral klar n anlamaktad r ve bunlar bir takogram içerisine yerle tirmektedir. Daha sonra bilgisayar, bir otoregresif algoritma ile R-R de i kenli inin spektrumunu hesaplayarak, her bir spektrum bile eninin say , frekans ve gücünün (örne in alan) kantitatif tespitini sa lamaktad r (104, 105). Frekanslar s ras yla 0.03 ile 0.15 Hz aras nda (dü ük frekans, LF) ve 0.18 ile 0.40 Hz aras nda (yüksek frekans, HF) merkezlenmi frekanslar bulunan iki temel spektrum bile eni vard r. HF bile eni biçim olarak benzerdir ve solunum sinyali frekansa merkezlenir ve beta-blokerlerin kullan ld sonuçsuz çal malar temelinde sempatik etki dü ünülmü olmas na ra men, genel olarak bir vagal aktivite markeri olarak de erlendirilmektedir. LF bile eninin daha karma k mekanizmalara dayand görülmektedir. Sempatik dürtüyü art ran manevralar veya sempatik hiperaktivite ile birlikte bulunan anormal durumlar, LF bile eninde belirgin ba l art a yol açt [104]. Bunun sempatik tonus ile ili kisi konusunda baz fikir ayr l klar , hem LF hem de HF'nin özellikle yatar pozisyondaki bir denekte atropin uygulamas ndan sonra azald eklindeki gözleme ba l d r. Atropin kalp h z n art r r ve böylece her ikisi de HRV fraksiyonunu meydana getiren genel HRV'yi azaltmakt r. Bu nedenle, LF ile HF aras ndaki ili kiyi (LF/HF oran ) sempatik ve vagal aktivitenin ba ms z göstergeleri olarak ayr ekilde de erlendirmek yerine sempatovagal denge yönünden de erlendirmek daha uygundur(102,104). 37 AN'li diyabetik hastalarda hem LF hem de HF bile enleri azalmaktad r [106]. Ayr ca, standart otonom fonksiyonda net de i iklikler olmadan önce, spektral parametrelerde anormallikler meydana gelebilir (özellikle LF bile eninde) ve bu durum parasempatik tutuluma ek olarak do al AN öyküsünde kardiyak sempatik kontrolün nispeten erken bozulmas n gösterebilir. Ayr ca, BP ve periferik ak sinyallerine ait spektral analizi uygularken tespit edilen LF osilasyonlan, diyabetik hastalardaki damarlara giden sempatik ak bozulmas n belirtmektedir [107]. Böylece kalp h z ve BP'nin nöral kontrolü diyabet seyrinde erken dönemde bozulabilir. HRV'de belirgin azalma gösteren ileri nöropatili hastalarda, vagal yetmezlik bulgusuna kar n, LF osilasyonlar üzerine HF'nin paradoks bask nl gösterilmi tir. Solunum ile sendrom olan bu HF bile eni tabiat aç s ndan olas l kla otonom de ildir, fakat kalp nakillerinde yap lan gözlemlere benzer ekilde, atriyum üzerine etki eden solunuma ba ml mekanik faktörler nedeniyle meydana gelir. Bu durumlarda spektral HRV analizi sempatovagal dengenin güvenilemez bir ölçüsüdür(102). Kardiyak Radyonükleit Görüntüleme: Son 10 y l boyunca, kardiyovasküler otonom nöropatinin (KON) tan sal tespiti kalp h z na ve derin soluk alma, Valsalva manevras veya ortostatik de i iklikler gibi fiziksel manevralara kar kan bas nc yan tlar na dayanm t r. Bununla birlikte, bu testler yaln zca kardiyovasküler otonom regülasyonunun bütünlü ü konusunda dolayl bilgiler sa lamaktad r. Verilen ritimde derin soluk almaya kar de i iklikleri, intratorakal bas nc n art ve azalmas kalp h z ile vücut postüründeki de i ikli in, kalbin parasempatik modülasyonunu temsil etti i kabul edilmi tir. Ortostatik de i ikli e (aktif ayakta durma veya pasif e me) ve izometrik kas kontraksiyonuna (devaml el kavramas ) kar BP yan t n n sempatik kardiyovasküler regülasyonu yans tt dü ünüldü [34]. Sempatik disfonksiyonu tespit eden testlerin parasempatik de i iklikleri yans tanlardan daha az hassas oldu u bildirilmi tir. Bu gözlemler temelinde, ba lang çtaki parasempatik disfonksiyon biçimini izleyen daha ileri sempatik tutulum evreleri ileri sürülmü tür [108]. Bu sekans, nöropatik sürecin 38 sinir uzunlu una ba ml l n n sonucu olarak yorumlanm t r, fakat di er taraftan sempatik disfonksiyonu gösteren testlerin daha dü ük ba l hassasiyetini yans t yor olabilir. Bununla birlikte, fizyolojik olarak San Antonio konferans nda öngörüldü ü gibi [34], kalp h z ndaki veya BP' deki de i iklikler az veya çok her iki sistem aktivitesini yans tabildi i için, bu göstergelerin sempatik veya parasempatik olarak s n flanmas yararl görülmemektedir. Aynca, KON tespitinde devaml el kavrama testinin geçerlili i diyabetik hastalarda sorgulanm t r ve otonom refleks testlerinin daha iyi standardizasyonu için ihtiyaç vurgulanm t r(73). Bu engeller nda, miyokard adrenerjik disfonksiyonunun direkt kantitatif tespitine izin veren radyonüklit görüntüleme teknikleri, son y llarda diyabet ve di er hastal klar bulunan hastalarda kardiyak inervasyonu incelemek amac yla gittikçe artan ekilde kullan lm t r. Ventriküler miyokarddaki primer nöronal yap , sempatik sinir lifleridir. Bunlar temel olarak koroner damarlar izleyerek süperfisiyal (yüzeysel) subepikartda seyreder ve tabandan apekse do ru ilerledikçe miyokard içerisine penetre olur ve pleksus terminalleri yoluyla endokard inerve eder. Bunlar n ilgili nörotransmitterleri norepinefrin ve asetil kolindir [109]. lk çal malar, radyolojik i aretli norepinefrinin enerji gerektiren sodyuma ba ml , dü ük kapasiteli, yüksek afiniteli amin uptake (al m) mekanizmas yoluyla (uptake 1) presinaptik sempatik sinir terminalleri içerisine h zla al nd n gösterdi. Bu süreç norepinefrin ta y c s denilen bir spesifik membran proteini taraf ndan düzenlenmektedir. Sinaptik sinir terminaline ta n nca, norepinefrin aktif, rezerpine duyarl , veziküler monoamin ta y c mekanizma yoluyla depolama vezikülleri içerisinde biriktirilecektir. Karbon-11 ile i aretli norepinefrin analo u olan hidroksiefedrin, pozitron sayan bir izleyicidir ve norepinefrin uptake 1 ve sempatik sinir terminallerinin veziküler depolama mekanizmas için çok az nonspesifik ba lanma gösteren yüksek derecede 39 spesifik bir markerdir [109,110]. Hidroksiefedrin kullanarak pozitron emisyon tomografisi (PET), sempatik sinir uçlar n n miyokardiyal da l m n n yüksek kaliteli görüntülerini üretmektedir ve doku izleyici konsantrasyonunun in vivo miktar tayinine izin vermektedir [110]. 1980 ba lar nda, norepinefrine ve gangliyon bloke edici ilaç olan guanetidine benzer kimyasal yap s ile radyoiyodürlenmi meta iyodo benzil-guanidin (MIBG) geli tirildi. MIBG sempatik sinir uçlar nda uptake ve granüler depolama mekanizmalar için norepinefrin ile rekabet eder, fakat katekol-o-metiltransferaz veya monoamin oksidaz taraf ndan metabolize edilmez. MIBG tekli foton emisyonu bilgisayarl tomografisi (SPECT) kullan larak hem fizyolojik hem patofizyolojik ortamlarda kardiyak sempatik sinir uçlar n çal mak için ba ar yla kullan lm t r, çünkü PET'nin aksine bu yöntem dünya çap nda kullan lmaktad r. SPECT kullan lan MIBG, miyokard dokusundaki sempatik sinir terminallerinin varl n n ve spatial da l m n n iyi kalitedeki görüntülerini üretmektedir ve nöron incinmesinin kalitatif ve yar kantitatif tespitine izin vermektedir. MIBG'nin dezavantaj , enjeksiyondan sonra ilk dakikalar içerisinde dü ük afiniteli, enerjiden ba ms z difüzyon mekanizmas üzerinden nöron harici dokuya nonspesifik uptake olay na u ramas d r. Bu nedenle, intravenöz enjeksiyondan sonraki ilk 15 dakika boyunca yap lan görüntüleme, miyokard dokusunda nöron d MIBG uptakini yans tmaktad r. Enjeksiyondan sonra iki ile dört saat aras nda yap lan geç MIBG görüntülemesi kardiyak sempatik nöronlarda daha güvenilir kararl intravasküler MIBG al m n göstermektedir ve hastal kta kardiyak sempatik sinir terminallerini bütünlü ünü belirlemek için kullan lmal d r. Bu öneri, stellat ganliyonektomi, epikardiyal fenol uygulamas veya 6-hidroksidopamin uygulamas yoluyla kardiyak sempatik sinir hasar n n miyokardiyal MIBG al m nda belirgin azalma meydana getirdi ini gösteren deneysel çal malara dayanmaktad r. Bu çal malardaki sempatik denervasyon biyokimyasal veya elektrofizyolojik teknikler yoluyla gösterildi [111, 112]. 40 MATERYAL VE METOD Bu çal mada, Dicle Üniversitesi T p Fakültesi ç Hastal klar Anabilim Dal Endokrin Klini inde takip edilen 85 Hasta (dokuzu tip1 ve 76 s tip2 diyabet) izleme al nd . Dicle Üniversitesi Kardiyoloji Anabilim Dal ve Diyarbak r Devlet Hastanesi Nükleer T p Bölümünün deste i ile hastalar de erlendirildi. Tüm olgulara testler hakk nda bilgi verildi ve sözlü onaylar al nd . Sözlü izinleri al nan hastalara kardiyovasküler otonomik nöropati testleri, 24 saatlik Holter-EKG monitorizasyonu, doppler ekokardiyografi, QTc, miyokard perfüzyon sintigrafisi yap ld . Hastalar n, test öncesi HbA1c, insülin, cpeptid, ldl, vldl, tg, hdl, hscrp, glukoz de erlerine bak ld . Kardiyovasküler otonomik nöropati testleri sabah saatlerinde uyguland . Testlerin uygulamas nda hastan n o gün sigara kullanm olmamas veya kahve içmemi olmas na dikkat edildi. Kardiyovasküler otonom nöropati testlerinden, valsalva manevras na kalp h z yan t nda Hasta önce 15 dakika otur pozisyonda dinlendirildi. Test s ras nda özel olarak haz rlanm monometriden ba lanm a zl ktan 40 mmhg l k bir bas nçla 15 saniye süreyle zorlu ekspriyum yapt r ld . Test öncesi ve test sonras hastaya ekg kayd yap ld . Valsave manevras ndan 15 saniye sonraki en uzun R-R intervalinin üfleme s ras ndaki en k sa R-R oran hesaplad . Derin soluk almaya kalp h z de i kenli i testinde hastalar monitorize edildikten sonra supin pozisyonda iken 6 kez inspirasyon ve 6 kezde expirasyon yapt r ld . nspirasyon süresi takribi 6 saniye expirasyon 4 saniye kadard . Expirasyon s ras ndaki en uzun R-R intervali ile insprasyon s ras ndaki en k sa R-R intervali birbirine oranland ve E/ oran bulundu. Max /min oran testinde hasta yatar durumda EKG aletine ba land ktan sonra aya a kald r l p, Aya a kalkt ktan sonra 15. vuru civar nda(5-25. vuru) ve 30. vuru (2040.vuru) s ras nda R-R mesafesine bak ld . Bu testte 20-40. vuru aras nda ölçülen en uzun R-R mesafesinin 5-25. vuru s ras ndaki en k sa R-R mesafesine oranland . Ortostatik cevapta hasta yatarken kan bas nc dakikada 2 kez olacak ekilde ölçüldü, 41 daha sonra hasta aya a kald r l r kald r lmaz ölçüldü ve ölçüme 30 saniyede bir kez olacak ekilde 3 dakika süre ile devam edildi. Aya a kalkmaktan önceki son tansiyon arteriyal bas nc n n aya a kalkt ktan sonraki en dü ük tansiyon arter bas nc ndan fark ortostatik cevap olarak al nd . Hastalara yap lan basit uygulanabilir testlerden 2 ve üzerinde testin pozitif olmas kardiyak otonom nöropati olabilece ini dü ündürdü. Ewing taraf ndan öngörülen ya a ba l olmayan normal de erler kullan ld nda gençlerde yalanc negatif sonuçlar olabildi i ve ya l larda yalanc pozitif sonuçlar bulunabildigi için, test sonuçlar n tan mlamak için ya a ba l normal limitIer için duyulan ihtiyac vurgulam t r . Bu nedenle, u anda yayg n olarak bulunan ya a ba l referans de erler kullan lmaktad r. (Tablo-7: Ya a ba ml kardiovasküler otonomik fonksiyon testlerinin en dü ük normal limitleri ). Hastalar m z n test sonucundaki oranlar yeni ya a ba l tabloya göre de erlendirdik. Bütün hastalar n 24 saatlik EKG kay tlar al nd . Elektrolitlerin temas etti i noktalar özenle temizlenerek hastalar günlük aktivitelerini yapmak için motive edildiler. Analiz s ras nda CM-V1, CM-V5, CM-D2 derivasyonlar kullan larak parazitler yar manuel olarak temizlendi, ventriküler ve supraventriküler inceleme yap ld ktan sonra zaman ba ml kalp h z de i kenli i analizi otomatik olarak gerçekle tirildi. Cihaz m zda elde edilen zaman ba ml parametreler unlard . SDNN, SDANN, RMSSD bu dört parametrenin gece gündüz total de erleri al nd . NASPE/ESC önerisi dikkate al narak SDNN için 100 ms, RMSSD için 25 ms, SDANN için 92 ms (113) kesim de erleri olarak kabul edildi. 24 saat holter sonucuyla beraber , QTc de erlerine bak ld . Yine bütün hastalar n doppler ekokardiyografik incelemeleri yap ld . Hastalar n , kilosu boylar n n karesine bölünerek beden kitle indexleri ve e zamanl açl k glukoz ve insülin de erleri çarp l p 405 bölünerek Hastalar n grup oranlar ve insülin direnci hesapland . medyan de erler için independent student-t testi , spearman ve pearson korelasyon testleri istatistiksel test olarak kullan ld . 42 BULGULAR Çal mam za al nan 85 Diyabetik vakaya uygulanan kardiyovasküler reflex testleri sonucundaki de erlere göre otonom nöropati testleri pozitif ve negatif olmak üzere iki grup olu turuldu. Otonom nöropati testleri pozitif olan 47 diyabetik hasta, negatif olan 38 diyabetik hasta tespit edildi.. Otonom nöropati testleri pozitif olan diyabetik grup ile Otonom nöropati testleri negatif olan diyabetik gruplar n ya (y l olarak),a rl k, ,boy, vücut kitle indexi, insülin, cpeptid, HbA1c, glukoz ,SKB, DKB, TG, VLDL, LDL, HDL, RR aral , vücut kitle indexi, HsCRP, QTc, HOMA- R de erlerine bak larak kar la t r ld . Her iki grup aras nda istatistiksel olarak sadece SKB de erinde anlaml farkl l k izlendi. Gruplar aras nda istirahat kalp h z , R-R aral klar , inflamasyon marker olarak de erlendirilen hscrp düzeyleri aras nda istatistiksel farkl l k izlenmedi. Tablo.8: Otonom nöropati testleri pozitif grup ile otonom nöropati testleri negatif olan gruplar n ya , a rl k,boy, insülin, cpeptid, HbA1c, glukoz, SKB, DKB, TG, VLDL, LDL, HDL, RR, BM , HsCRP , QTc , HOMA- Rda l mlar Nöropati pozitif grup Nöropati negatif grup (n=47) (n=38) Ya (y l) 57.21±11.79 52.1±16.60 A.D A rl k(kg) 73.03±21.40 73.73±12.7 A.D Boy(m) 160.30±9.27 162.7±8.51 A.D 9.00±9.91 10.76±12.4 A.D nsülin P de eri ( µÜ/mlt) 43 C-peptid 2.50±1.52 2.00±1.74 A.D HbA C(%) 10.39±2.92 9.70±1.64 A.D Glukoz(mg/dl) 214±133.6 246.18±135.2 A.D SKB(mmHg) 140.83±22.24 127.89±19.59 P<0.006 DKB(mmHg) 75.51±13.09 74.979±.702 A.D TG(mg/dl) 225.22±181.66 234.181±83.34 A.D VLDL(mg/dl) 44.703±5.52 40.703±6.59 A.D LDL(mg/dl) 105.553±4.26 107.344±1.69 A.D HDL(mg/dl) 37.818±.97 40.081±1.23 A.D RR 750,02±101,8 731,9±73,9 A.D BM (kg/m2) 28,6±8,5 28,0±505 A. D HsCRP 0,43±1,47 1,66±5,37 A. D QTc(msn) 407,8±18,7 403,8±18,4 A.D HOMA- R 4,4±5,2 7,7±10,7 A.D SKB=Sistolik kan bas nc DKB=Diastolik kan bas nc HbA1c=Hemoglabina1c A.D=Anlaml de il BM :Vücut kitle indexi HsCRP:Yüksek duyarl c-reaktif protein 44 KARD YOVASKÜLER OTONOM K NÖROPAT TESTLER DE KENL LE KALP HIZI SONUÇLARI Hastalardan 9 ki i tip 1, 76 ki ide tip 2 diyabet idi. Bu hastalara kardiyovasküler reflex testlerinin dörtü uygulanarak diyabetik otonom nöropati düzeyleri tespit edildi. Derin soluk almaya kalp h z yan t test sonuçlar ,otonom nöropatili grupta ortalama 1,10+0,10, otonom nöropati olmayan grupta ortalama 1,26+0,24idi. Her iki grup aras nda istatistiksel olarak anlaml farkl l k izlendi (p<0,01). Valsave manevras na kalp h z yan t test sonucu ,otonom nöropatili grupta ortalama 1,1+0,1 ,otonom nöropati tespit edilmeyen grupta ortalama 1,4+0,3 olarak bulundu. Bu iki grup aras nda istatistiksel olarak anlaml fark tespit edildi (p<0,01). Aya a kalkmaya kalp h z yan t test sonuçlar n n ortalama de eri otonom nöropatili grupta 1,0+0,1, otonom nöropati tespit edilmeyen grupta ortalama 1,2+0,3 izlendi. Her iki grup aras nda anlaml farkl l k izlendi (p<0,01). Ortostatik cevapta hasta yatarken ve ayakta SKB ve DKB tansiyon aleti ile ölçüldü. Yatarken ve ayakta SKB fark 20 mmHg ,DKB fark 10mmHg dan fazla ise test pozitif kabul edildi. Otonom nöropatili grup ile otonom nöropati saptanmayan grup aras nda istatistiksel olarak anlaml farkl l k izlenmedi. Be grup testin görülme s kl aç s ndan istatistiksel olarak de erlendirildi inde E/ oran :%49,4, Valsave oran :%55,3, max/min oran : %36,5, ortastatik grup:%24,7, istirahat ta ikardisi:%2,4 pozitif izlendi. Tablo.9: Her iki grupta kardiyovasküler otonom nöropatili diyabetik hastalarda kardiyovasküler reflex testlerinin sonuçlar Nöropati pozitif Nöropati negatif (n=47) (n=38) P de eri 45 E/i oran 1.10±0.10 1.26±0.24 P<0.01 Valsave oran 1.13±0.15 1.43±0.35 P<0.01 Maximun 1.03±0.13 1.26±0.30 P<0.01 Tysis (mmHg) 143.11±24.47 132.82±22.76 P<0,05 Tydias(mmHg) 78.60±14.6 76.00±13.69 A.D Tasis(mmHg) 144.98±26.41 138.13+27.04 A.D Tadias(mmHg) 79.40±14.26 83.79±12.24 A.D /minimum oran Tasis:Tansiyonayakta sistolik tadias:Tansiyonayakta diastolik tysis:Tansiyon yatarak sistolik tydias:Tansiyon yatarak diastolik A.N:Anlaml de il . Ayr ca nöropati pozitif ve nöropati negatif gruplar aras nda diyabet hastalar n tiplerine, Ekg, LVH, LVDD, SDHB ,Sigara, miyokard perfüzyon sintigrafisi sonuçlar na göre kar la t r ld klar nda istatistiksel farkl l k izlenmedi. Tablo.10: Diyabetik nöropati pozitif ve negatif gruplar aras nda diyabet tipi,EKG, LVH, LVDD, SDHB, Sigara, miyokard perfüzyon sintigrafisi ortamalar n n kar la t r lmas . Nöropati negatif (n=38) Diyabet tip 1 ve tip 6\32 Nöropati pozitif P de eri (n=47) 3\44 A. D 2(n:85) 46 EKG(+/-) (n:84) 4/34 11/35 A. D LVH(+/-) (n:85) 25/13 37/10 A. D LVDD(+/-) (n:85) 12/26 24\23 A. D SDHB(+/-)(n:85) 4/34 11/36 A. D Sigara(+/-)(n:85) 8/30 15/32 A. D 0/34 A. D Miyokard perfüzyon 2/26 sintigrafisi(+/)(n:62) EKG=Eletrokardiyografi LVH=Sol ventrikül hipertrofisi LVDD=Sol ventrikül diastolik disfonksiyon SDHB=Segmental duvar harekat bozuklu u A.D=Anlaml de il 24 saatlik Holter Ekg kayd nda kalp h z de i kenli inin RMSSD, SDANN, LF , HF, LF/HF parametreleri SDNN, oran de erlendirildi. Parasempatik grup göstergesi olan RMSSD kesim de erinde, nöropati pozitif ve negatif gruplar aras nda fark izlenmedi. Bunlardan SDNN nin 50 ms den dü ük olmas a r kalp h z de i kenli i bozuklu u, 50-100ms aras nda olmas orta derecede KHD bozuklu u olarak tan mlanm t r. Yap lan iki grup aras ndaki kar la t rmada SDNN 100ms alt nda ve üzerindeki gruplar aras kar la t r ld nda anlaml farkl l k izlendi. HF(Yüksek frekans) parasempatik tonusu yans t rken, LF(Dü ük frekans) hem sempatik hemde parasempatik sistemden etkilenmektedir. LF\HForan sinüs nodu üzerindeki sempatovagal etkile imin bir göstergesi olarak kullan lmaktad r. Bizim hasta grubunda LF, HF, LF\HF oran nda fark görülmedi. Çal maya al nan 85 hastan n %44,7 sinde diyabetik nöropati testi negatif, %55,3 diyabetik nöropati testi pozitif saptand . Hasta grubunun %18,8 inde dört testte 47 negatifti, %25,9 bir test pozitif, %28,2 iki test pozitif , üç ve üzeri test pozitifli i olan hasta say s %27,1 idi. Tablo.11: 24 saatlik holter ekg kayd nda kalp h z de i kenli inin parametreleri SDNN, SDANN, RMSSD, LF , HF, LF/HF oran de erleri Nöropati pozitif Nöropati negatif (n:48) (n:37) 81,2±29.5 102.6±33.1 p=0,003 64.6±39.2 57.81±33.2 A. D RMSSD(msn) 28.2±15.3 36.4±26.4 A. D LF(msn) 45.2±82.3 66.9±83.3 A. D 34±73.2 69.7±151.7 A. D 3,6±6,5 4,5±8,8 A. D SDNN(msn) P de eri SDANN(msn) HF(msn) LF\HF(msn) 48 A.D:Anlaml de il Ayn zamanda 24 saatlik holter ekgde bak lan SDNN, RMSSD, SDNN, parametrelerinin gündüz, gece, delta de erlerine bak ld . Otonom Nöropati testi pozitif grup ile negatif grup aras nda istatistiksel olarak farkl l k izlenmedi. Tablo.12: SDNN, RMSSD, SDANN de erlerinin gündüz, gece, fark istatistiksel de erleri Nöropati pozitif Nöropati negatif P de eri (n=39) (n=32) SDNNgündüz 76,7+35,1 100,2+77,5 A.D SDNNgece 81,1+37,8 85,1+45,6 A. D SDNNfark 19,0+19,4 32,5+41,8 A. D RMSSDgündüz 37,0+38,0 66,8+105,8 A. D RMSSDgece 42,4+58,3 53,4+59,3 A. D RMSSDfark 16,8+35,05 33,2+53,2 A D. SDANNgündüz 64,2+40,0 57,8+33,2 A. D SDANNgece 55,8+38,7 54,0+39,1 A. D SDANNfark 59,0+36,7 58,9+45,06 A.D A.D:Anlaml de il SDNN: 24 saat boyunca kaydedilen tüm normal R-R aral klar n n standart deviasyonu 49 SDANN: 24 saatlik kay tta her bir be dakikal k parçan n normal R-R aral klar n n aritmetik ortalamas n n standart deviasyonu RMSSD: Ard k farklar n kareleri ortalamas n n karekökü, 24 saatlik kay t boyunca ard k normal R-R aral klar aras ndaki farklar n karelerinin toplam n n aritmetik ortalamas n n karekökü Gece/gündüz fark : Gece ve gündüzün ayr ayr tüm normal R-R aral klar n n ortalamalar aras ndaki fark Diyabet süresi ile test pozitiflik say s aras nda pozitif bir korelasyon vard (r:0,240 p<0,027). Diyabet süresi ile QTc süresi aras nda pozitif bir korelasyon izlendi (r:0,306 p<0,004). Test pozitiflik say s ile QTc de eri aras nda ise pozitif bir korelasyon vard (r:0,248 p<0,02). 50 TARTI MA Kardiyovasküler hastal k diyabetli hastalarda önemli mortalite nedenidir. Diyabetik hastalar diyabetli olmayan gruplarla kar la t r ld nda kardiyovasküler hastal klar 3 kat otonomik daha fazla gözlenir (114). Diyabetik nöropatinin varl kardiyovasküler hastal klardan kaynaklanan mortalite ve bunun d ndaki mortalite ile yak n ili kili oldu u bildirilmektedir (115, 116). Son bir çal mada kardiyovasküler otonomik nöropati (KON) saptanan hastalarda sessiz miyokard iskemisi ve mortalite riskinin artm oldu unu gözlenmi tir (117). Biz bu çal mam zda diyabetik hastalarda kardiyovasküler otonom nöropati testlerini kullanarak diyabetik hastalarda KON s kl n saptamaya çal t k. Diabetes Control and Complication Trial (DCCT) çal mas nda KON s kl %6.2 olarak bulunurken, bir ba ka ara t rmac pankreas transplantasyonu yap lan diyabetik hastalarda bu oran % 90 olarak bulmu tur (118,119). Bir ba ka çal mada ise Ziegler ve arkada lar (120) KON s kl n %34 olarak bulmu tur. Bunun d nda yap lan baz çal malarda Pappachan JM ve arkada lar (121) KON prevalans n %60 Mehta ve arkada lar %57.5 (122) Tentolouris ve arkada lar %62, (123) ve Thi ve arkada lar %67.6 (124) Bizim çal mam zda KON s kl n % 55 olarak saptad k bu de er önceki çal malar ile uyumludur. Biz çal mam za 5 y l ve üzeri diyabetik olan bireyleri ald KON s kl m zdan çal maya al nan hastalar n niteli ine göre de i ebilir. Bu bulgumuzun en çarp c yan 5 y ldan daha fazla süredir diyabetik olan ki ilerin yar s ndan fazlas n n kardiyovasküler mortaliteyi artt rd bilinen KON si olmas d r. Bu bulgu KON testlerinin rutin pratikte diyabet kliniklerinde yap lmas n n gereklili ini ortaya koymaktad r. KON nun varl n n nas l olup ta mortaliteyi art rd tam olarak anla lamam t r. O Brein ve arkada lar hipogliseminin fark na varamaman n veya bozulmu konturregulatuvar mekanizmay suçlarken, di er ara t r c lar KON nun kendisinin veya KON a e lik eden baz risk profilinin mortaliteyi etkileyebilece ini belirtmi lerdir. Bizim çal mam z kesitsel bir çal ma oldu undan KON lu vakalardaki mortalite oran n ara t rmad k ancak KON lu olan ve olmayan gruplar aras nda hangi 51 parametrelerin farkl oldu unu ortaya koyarak bu vakalardaki artm mortalitenin nedenlerini ayd nlatmaya çal t k. KON olan grup ile olmayan grupta ya , BMI, lipid düzeyleri, HbA1c, glikoz, insulin, C-peptit düzeyleri ve diastolik kan bas nc farkl bulunmazken sistolik kan bas nc ve diyabet süresi KON lu hastalarda olmayan hastalara göre anlaml olarak yüksek bulundu. Bu bulgu artm sistolik kan bas nc n n KON a e lik etti ini belkide artm mortalitenin en az ndan bir k sm ndan sorumlu olabilece ini dü ündürmektedir. Diyabet süresi KON geli imi için bir risk faktörü oldu u baz çal malarda gösterilmi tir. Diyabet süresinin 10 y ldan fazla olmas tip 1 ve tip 2 diyabetik hastalarda KON görülme riskini art rd ifade edilmi tir (121,124). Bizim çal mam zda KON saptanan hastalar n büyük bir ço unlu unun diyabet süresi 10 y l n üzerinde idi. Bizim çal mam zda daha önceki çal malarla uygun olarak diyabet süresinin art n n, özellikle 10 y l a k nd r diyabeti olan ki ilerde KON nin s k olarak geli ti inin göstermektedir. Son y llarda ateroskleroz ile inflamasyon aras ndaki ili kinin net olarak ayd nlat lmas , dola mdaki baz inflamatuvar belirteçlerin kardiyovasküler olay geli me riskini belirlemede yol gösterici olarak kullan labilece i dü üncesini do urmu tur. Bu belirteçler aras nda en yo un kan tlar yüksek duyarl kl C-reaktif protein (hsCRP) ile ili kilidir. Bilinen kalp hastal olaylar olmayan ki ilerde kardiyak belirlemede hsCRP nin yeri oldu unu gösteren çok say da veri bulunmaktad r. Bu çal mada KON lu hastalardaki hs-CRP düzeyleri KON lu olmayan diyabetik hastalardan farkl bulunmad bu sonuç KON lu hastalarda hs-CRP düzeylerinin iyi bir gösterge olamayaca n dü ündürmektedir. KON lu hastalarda istirahat EKG sinde iskemi veya geçirilmi miyokart infakt saptanan hastalar n say s KON lu olmayan hastalardan istatistiki olarak farkl de ildi, bunun yan nda miyokart perfüzyon sintigrafisinde hiçbir KON lu hastada iskemi saptanmad . Tüm bu sonuçlar de erlendirildi inde KON lu parametrelerinin KON olmayan gruptan farkl olmad hastalarda arteriosklerozun n göstermektedir. KON lu hastalarda ekokardiyografik incelemede saptanan sol ventrikül hipertrofisinin, 52 segmenter duvar hareket bozuklu unun ve sol ventrikül diastolik disfonksiyonun varl n n görülme s kl KON olmayan gruptan farkl bulunmad . Bu sonuç KON nun ad geçen parametrelere etkile iminin s n rl oldu unu dü ündürmektedir. KON testleri hassas noninvaziv ve kolayca fazla say da diyabetik hastaya uygulanabilecek testlerdir. Bu çal mada KON testlerine göre kardiyovasküler otonom nöropati tan s alan diyabetik hastalar n KON tan s almayan diyabetik hastalardan 24 saatlik holter parametrelerinin farkl olup olmad n ara t rd k. Bu çal mada SDNN d nda hiçbir parametre iki grup aras nda farkl de ildi. Bu bulgu SDNN parametresinin KON lu hastalarda daha hassas bir parametre olabilece ini dü ündürmektedir. Holter parametrelerinin SDNN d nda hiç birinin iki grup aras nda farkl olmas n n nedeni KON u olmayan gruptaki diyabetik hastalar n bir k sm n n holter parametrelerinin bozulmu olmas olabilir. Bundan dolay diyabeti olmayan sa l kl eri kin kontrol grubun verileri ile bu gruplar n holter verilerinin kar la t r lmas daha uygun olabilirdi. Sa l kl eri kin grubunun olmamas bizim çal mam z için bir eksiklik olarak de erlendirilebilir. stirahat ta ikardisi bizim hastalar m zda %2,4 olarak saptand . stirahat ta ikardisi hastalar m zda uygulanan di er testlere göre oldukça az s kl kta saptanm t r. Bu durum yaln zca istirahat ta ikardisinin KON nun tan s nda de erlendirilmesi uygun olmayaca n dü ündürmektedir. Düzeltilmi QT(QTc) süresinin KON lu hastalarda uzad baz çal malarda gösterilmi tir (121). Bizim çal mam zda KON si olan grupla olmayan grup aras nda QTc süreleri istatistiksel olarak birbirinden farkl de ildi, ancak QTc süresi ile KON testlerinin pozitiflik say s aras nda pozitif bir korelasyon bulunmu tur. Buna ek olarak, QTc süresi ile diyabet süresi aras nda pozitif bir korelasyon vard . Tüm bu bulgular QTc süresinin KON ile ili kili oldu unu ortaya koymaktad r. 53 Sonuç olarak ; 1- KON 5 y l a k n diyabetik hastalar n yar s nda fazlas nda gözlenmektedir. 2-Sistolik kan bas nc art KON li hastalarda daha yüksektir, bu durum KON lu hastalarda bildirilen artm mortaliteden sorumlu olabilir. 3- Diyabet süresi uzad kça KON geli me olas l 4- artmaktad r. 24 saatlik holter monitorizasyonlar kalp h z de i kenliklerinin izlenmesinde kullan lan SDNN parametresi KON testleri ile uyum göstermektedir. 54 KAYNAKLAR 1-Diabetes Care 2006;29:1263-1268 2- Lancet 2006;368:29-36 3-JAMA 2003;290:1884-89 4- Amerikan Diyabet Birli i. Diabetes Care 2007;30(suppl 1):S42-S47 5- Diabetes Mellitusun Tan ve S n fland r lmas na li kin Amerikan Diyabet Birli i Uzman Komitesi. Diabetes Care 2007;30(suppl 1):S4-S41 6- Am J Cardiol 2005;96:363-5 7- Diabet Med 2005;22:1334-7 8- Diabetes Care 2006;29 [suppl 1]:S4-S42. 9- Stevens MJ, Feldman EA, Greene AD:Diabetic peripheral neuropathy. In DeFronzo RA. (Ed) Current Management of Diabetes Mellitus. Philadelphia:MosbyYear Book, 1998:160-165 10- Thomas PK, Tomlinson DR: Diabetic and hypoglycemic neuropathy. In Dyck PJ, Thomas PK (Eds) Peripheral Neuropathy Vol.2, 4th ed. Philadelphia:WB Saunders Co., 1993:ch. 64, 1219-1250 11- Kamel N:Diabetik nöropatiler. Türkiye Klinikleri 1987;7:105-112 12- Simmons DA:Pathogenesis of diabetic neuropathy. In Kahn CR, Weir GC. (Eds) Joslin's Diabetes 13th ed. London: Lea & Febiger Co., 1994:ch. 39,665-690 13-. Dyck PJ, Kames JL:The spatial distribution of fiber loss in diabetic polyneuropathy suggests ischemia. Ann Neurol 1986; 19:440-449 55 14-. Johnson PC, Doll SC, Cromey DW: Pathogenesis of diabetic neuropathy. Ann Neurol 1987; 19:450-457 15- Harati Y:Frequently asked question about diabetic peripheral neuropathies. In Dyck PJ. (Ed) Neurologic Clinics Of North America. Peripheral Neuropathy. Vol. 10, Philadelphia:WB Saunders Co., 1992:3,783-807 16-Ward j,Tesfaye S:Pathogenezis of diabetic neuropathy.In Pickup j,Williams G.(Eds)Textbook of diabetesvol.2 ,2th ed.London:Blackwell Sci. Publ.,1997:ch.19,169-182 17-. Clarke MC, Lee DA:Drug therapy: Prevention and treatment of complications of diabetes mellitus. N Eng J Med 1995;332:1210-1217 18. Greene DA, Lattimer 5, Ulbrech JT, Carroll P:Glucose induced alteration in nerve metabolism: Current perspective on the pathogenesis of diabetic neuropathy and future directions for research and therapy. Diabetes Care 1985;8:290-299 19- Tilton RG, Chang K, Nyengaard TR, Van den Anden M, Ido Y:lnhibition of sorbitol dehydrogenesis. Diabetes 1995;44:234-239 20- Christensen JEJ, Vamek J, Gregersen G:The effect of an aldose reductase inhibitor (sorbinil) on diabetic neuropathy and neural function of the retina. Acta Neurol 5cand 1985;71:164-167 21-Feldman EL ,Stevens MJ,Grene DA,pathogenesis of diabetic neuropathy .Clin neurosci 1997;4:365-70 22- Greene DA, Lattimer SA: Sorbitol , phosphoinositides and Na-K ATPase in the pathogenesis of diabetic complications. N Eng J Med 1987;316:599-606 23- Tarsy D, Freemann R:The nervous system and diabetes.ln Kahn CR, Weir GC. (Eds) Joslin's Diabetes. 13th ed. London: Lea & Febiger Co., 1994:ch.43, 794-816 24- Brownlee M, Cerami A, Vlassara H:Advanced glycosylation end products in tissue and the biochemical basis of diabetic complications. N Eng J Med 1988; 318:1315-1321 56 25-. Cameron NE, Cotter MA:The relationship of vascular changes to metabolic factors in diabetes mellitus and their role in the development of peripheral nerve complications. Diab Metab Rev 1994;10:189-224 26- Brown F, Brink M, Freeman R:Antisympathetic nervous system antibodies. Diminished catecolamines with orthostasis. Diabetes 1989;38:938-942 27- Watkins PJ:Diabetic autonomic neuropathy. N Eng J Med 1990;322:1078-1079 28- Ewing DJ,Clarke BF:Diabetik autonomic neuropathy.Present insights and future prospects.Diabetes care 1986;9:648-656 29- Veglio M,Carpano P ,Tonda L,Quadri R,Gianella R, Rosa C:Autonomic neuropathy in noninsulin dependent diabetic patients:Correlation with age,sex,duration and metabolic control of diabetes.Diab&Metab 1990;16:200-206 30- Töyry JP,Niskanen LK, Mantyseari MJ,Lönsimies EA, Uusitupa MIJ:Occurrence,predictors and clinical significance of autonomic neuropathy in NIDDMten years follow up from the diagnosis.Diabetes 1996;45:308-315 31- Schumer M,Burton G,Burton C,Crum D,Pheifer A:Diabetic autonomic neuropathy:Part I Am J Med 1988;85:137-143 32-DCCT Research Group :Factors in the development of diabetic neuropathy:baseline analysis of neuropathy in the feasibility phase of diabetes control and complications trial.Diabetes 1988;37:476-481 33- Defronzo RA:Autonom c neuropathy. n Defronzo RA.(Ed)Current Management of Diabetes mellitus.Philadelphia:Mosby year book,1998:165-176 34-American Diabetes Association and American Academy of neurology.Consensus statement :Report and recommendations of the San Antonio conference on Diabetic Neuropathy.Diabetes Care 1988;11:592-7. 35- Kahn R. Proceedings of a consensus development conference on standardized measures in diabetik neuropathy.Diabetes care 1992;15:1081-103 57 36-Neil HAW.Epidemiology of diabetic autonomic neuropathy. n:Bannister R, Mathias CJ, editors. Autonomic failure .3r edition.Oxford:Oxford Medical Publications ,1992:683-97. 37-BroadstoneVL,RoyT,SelfM,Pfeifer MA.Cardiovascular autonomic dysfunction:diagnosis and prognosis.Diabet med 1991;8:S88-93 38-Ewing DJ. Analysis of heart rate variability and other noninvasive tests with special reference to diabetes mellitus .in :BannisterR,Mathias CJ,editors.Autonomic failure.3rd edition.Oxford:Oxford medical publications,1992:312-33 39- Bottini P,Tantucci Scionti L,Dottorini ML,et al .Cardiovascular response to exercise in diabetic patients : influence of autonomic neuropathyof different severity. Diabetologia1995 ;38 :244-50 40- Kahn JE ,Zola B,Juni JE,Vinik Al.Decreased exercise heart rate and blood pressure response in diabetic subjects with cardiac autonomic neuropathy.Diabetes care 1986;9:389-94 41-Roy TM,Peterson HR,SniderHR,et al.Autonomic influence on cardiovascular performance in diabetic subjects.Am jMed1989;87:382-8 42- Kahn JE,Zola B,Juni JE,Vinik al.Radionuclide assessment of left ventricular diastolic filling in diabetes mellitus with and without cardiac autonomic neuropathy.J Am coll cardiol 1986,7:1303-9 43-Zola B, Khan JK, Juni JE, Vinik Al.Abnormal cardiac function in diabetic patients with autonomic neuropathy in the absence of ischemic heart disease. J Clin endocrinol metab 1986;63:208-14 44- Mustonen j,Uusitupa m,Lansimies E,et al.Autonomic nervous function and its relationship to cardiac performance in middle-aged diabetic patients without clinically evident cardiovascular disease.J intern med 1992,232:65-72. 45- Young LH,Ramahi TM,Mc nulty PH.Heart disease in diabetes mellitus :a clinical and metabolic perspective.Diabetes nutr metab 1994,7:233-49 58 46- Faerman ,Faccio E,Milei ,et al.Autonomic neuropathy and painless myocardial infarction in diabetic patients:histologic evidence of their relationship.Diabetes 1977;12:1147-58 47-Niakan E,Harati Y,Rolak LA,et al.Silent miyocardial infarction and diabetic cardiovascular autonomic neuropathy.Arch intern med 1986;146:2229-30. 48-Nesto RW,Phillips RT,Kett KG,et al.angina and exertional myocardial ischemia in diabetic and nondiabetic patients:assessment by exercise thallium scintigraphy.Ann intern med 1988;108:170-5 49-Milan Study on atherosclerosis and diabetes(M SAD)Group.Prevalence of unrecognized silent myocardial ischemia and its association with atherosclerosis risk factors in non insulin dependent diabetes mellitus.Am j cardial 1997;79:134-9. 50- Chiariello M,Indolfi C,Silent myocardial ischemia in patients with diabetes mellitus .Circulation 1996;93.2089-91. 51- Nesto RW,Screening for asymptomatic coronary artery diease in diabetes .Diabetes care 1999;22:1393-5. 52- Hume L,Oakley GD,Boulton AJM,et al.Asymptomatic myocardial ischemia in diabetes and its relation ship to diabetic neuropathy:an excercise electrocardiography study in middle-aged diabetic men.Diabetes care1986;9:384-8 53- Langer A,Freeman MR,Josse RG,et al.Detection of silent myocardial ischemia in diabetes mellitus.Am j cardiol 1991;67:1073-8 54- Ambepityia Gkopelman PG, ngram D,et al.Exertional myocardial ischemia in diabetes:a guantitative analysis of anginal perceptual threshold and the influence of autonomic function .J am coll cardiol 1990;15:72-7 55- Marchant B,Umachandran V,stevenson R,et al.silent myocardial ischemia :role of subclinical neuropathy in patients with and without diabetes.J am col cardiol 1993 ;22 :1433-7 59 56-Hikita H,Kurita A,Takase B,et al.Usefulness of plasma beta endorphin level ,pain threshold and autonomic function in assessing silent myocardiol ischemia in patients with and without diabetes mellitus .Am j cardiol 1993;72.140-3 57- Langer A,Freeman MN ,JOSSE RG,Armstrong PW.metaiodo of cardiac sympathetic denervation and its relation to autonomic dysfunction and silent myocardial ischemia.j Am coll cardiol 1995;25:610-8 58- Koistinem MJ,Airraksinen KEJ,huikuri HV,et al.No differrence in cardiac innervation of diabetic patients with painful and asymptomatic coronary artery disease .Diabetes care 1996;19.231-5. 59- Weiner DA,Ryan TJ,Parsons,et al.Significance of silent myocardial ischemia during exercise testting in patients with diabetes mellitus:a report from the coronary artery surgery study(CASS)regitry. Am j cardiol 1991;68:729-34 60- Neil HAW,Thompson AV,John S,et al. Diabetic autonomic neuropathy.the prevalence of impaired heart rate variability in a geographically defined population .Diabet Med 1989,6:20-4 61-Stephenson J,Fuller JH.EURODIAB IDDM Complications Study Group.Microvascular and acute complications in IDDM patients..the EURODIAB IDDM comlications study diabetologia 1994,37:278-85. 62- Masaki KH,Schatz Ij,Burchfield CM,et al.Orthostatic hypotension predicts mortality in elderly men .Honolulu heart pro ram .Circulation 1998,98:2295. 63-Luukinen H,Koski K,laippala p,kivela s-l.Prognosis of diastolicand sistolic orthostatic hypotension in older persons .Arch internMed1999;159:273-80 64- Bannister R ,Mathias C. Managemend of postural hypotension .in:Mathies CJ,Bannister R,editors.Autonomic failure.4th edition.Oxford:Oxford Üniversity press,1999;342-56. 65- Sampson MJ,Wilson S,Karagiannis p,et al.Progression of diabetic autonomic neuropathy over a decade in insulin dependent diabetics.qj med1990;75:635-46. 60 66- Watkins PJ,Edmonds ME.Diabetic autonomic failure .n :Mathias CJ,bannisterR,editors.Autonomic failure.4th edition .Oxford :Oxford Üniversity press,1999:378-86. 67-Hoeldtke RD,Davis KM,Joseph J ,et al.Hemodynamic effects of octreotide in patients with autonomic neuropaty.Circulation 1991;84:168-76. 68- Yki-Jarvinen H, Utrianen T. Insulin-induced vasodilatation: physiology or pharmacology? Diabetologia 1998; 41: 369-79. 69- Porcellati F, Fanelli C, Bottini P, et al. Mechanisms of arterial hypotension after therapeutic dose of subcutaneous insulin in diabetic autonomic neuropathy. Diabetes 1993; 42: 1055-64 70- Mathias CJ, Bannister R. Postprandial hypotension in autonomic disorders. In: Mathias CJ, Bannister R, editors. Autonomic failure. 4th edition. Oxford: Oxford University Press, 1999: 283 - 95. 71- Wieling W, van Lieshout JJ, van Leeuwen AM. Physical manoeuvres that reduce postural hypotension in autonomic failure. Clin Auton Res 1993; 3: 57-65 72- Dibona GF,Wilcox CS.The kidney and the sympathetic nervous system.Mathias CJ,Bannister R, editors.Autonomicfailure .4th edition .Oxford. oxford university press.1999:143-50. 73-Ziegler D. Diabetic cardiovascular autonomic neuropathy: prognosis, diagnosis and treatment. Diabetes Metab Rev 1994; 10: 339-82. 74- Ziegler 0, Laux G, Dannehl K, et al. Assessment of cardiovascular autonomic function: age-related normal ranges and reproducibility of spectral analysis, vector analysis, and standard tests of heart rate variation and blood pressure responses. Diabet Med 1992; 9: 166- 75. 75- Lawrence GP, Home PO, Murray A. Repeatability of measurements and sources of variability in tests of cardiovascular autonomic function. Br Heart J 1992; 68: 20511. 61 76- Wieling W, Karemaker JM. Measurement of heart rate and blood pressure to evaluate disturbances in neurocardiovascular control. In: Mathias CJ, Bannister R, editors. Autonomic failure. 4th edition. Oxford: Oxford University Press, 1999: 196210. 77-J Mathias CJ, Bannister R. Investigation of autonomic disorders.ln: Mathias CJ, Bannister R, editors. Autonomic failure. 4th edition. Oxford: Oxford University Press, 1999: 169-95. 78- Ricordi L, Rossi M, Marti G, et al. Hypertension in diabetes: an additional factor determining autonomic neuropathy. Diabetes NutI' Metab 1989; 2: 269-75. 79- Airaksinen KEJ, Koistinen MJ, Ikaheimo MJ, et al. Effect of coronary artery disease on parasympathetic cardiovascular reflexes in NIDDM patients. Diabetes Care 1990; 13: 83-6. 80- Kronert K, Holder K, Kuschmierz G, et al. Influence of cardiovascular diseases upon the results of the cardiovascular reflex tests in diabetic and nondiabetic subjects. Acta Diabetol Lat 1990; 27: 1-0. 81-Peterson HR, Rothschild M, Weinberg CR, et al. Body fat and the activity of the autonomic nervous system. N Engl J Med 1988; 318: 1077-83. 82- Rossi M, Marti G, Ricordi L, et al. Cardiac autonomic dysfunction in obese subjects. C1in Sci 1989; 76: 567 - 72. 83- Straub RH, Thum M, Hollerbach C. et al. Impact of obesity on neuropathic late complications in NIDDM. Diabetes Care 1994; 17: 1290-4. 84- Spallone V, Maiello MR, Cicconetti E, Menzinger G. Autonomic neuropathy and cardiovascular risk factors in insulin-dependent and non insulin-dependent diabetes. Diabetes Res Clin Pract 1997; 34: 169-79. 85- VegIio M, Carpano-Maglioli P, Tonda L, et al. Autonomic neuropathy in noninsulin-dependent diabetic patients: correlation with age, sex, duration and metabolic control of diabetes. Diabete Metab 1990; 16: 200-6. 62 86- Çetiner M,Göldelli Ö,Kulan K,Kumsuo lu B:Valsalve manevras .Türk kard dern ar 1993;21:251-257 87-Othschild AH,Weingberg RC,Halter JB,Forte D,Pheifer MA:Sensitivity of R-R variation and Valsalve ratio assessment of cardiovascular diabetik autonomic neuropathy.Diabetes Care 1987;10:735-741 88-Genovely H, Pfeifer Ma:R-R Variation :the autonomic test of choice in diabetes.Diab Metab Rev 1988;4:255-271 89-Hisfeld J :Testing for Autonomic Neuropathy. Ann Clin Res 1984;16:128-135 90- Kahn JK, Sisson JC, Vinik AI. QT interval prolongation and sudden cardiac death in diabetic autonomic neuropathy. J Clin Endocrinol Metab 1987; 64: 751-4. 91-Bellavere F, Ferri G, Guarini L, et al. Prolonged QT period in diabetic autonomic neuropathy: a possible role in sudden cardiac death? Br Heart J 1988;59:379-83 92- Ewing OJ, Boland 0, Neilson JMM, et al. Autonomic neuropathy, QT interval lengthening, and unexpected deaths in male diabetic patients. Diabetologia 1991; 34: 182- 5. 93- Lo SSS, St. John Sutton M, Leslie RDG. Information on type 1 diabetes mellitus and QT interval from identical twins. Am J Cardiol 1993; 72: 305 - 9. 94- Sivieri R, Veglio M, Chinaglia A, et al. Prevalence of QT prolongation in a type 1 diabetic population and its association with autonomic neuropathy. The Neuropathy Study Group of the Italian Society for the Study of Diabetes. Diabet Med 1993; 10: 920-4. 95-Veglio M, Borra M, Stevens LK, et al. EURODIABlOOM Complications Study Group. The relation betwen QTc interval prolongation and diabetic complications. The EURODIAB lOOM Complications Study Group. Diabetologia 1999; 42: 68- 75. 96- Dekker JM, Feskens EJ, Schouten EG, et al. QT duration is associated with levels of insulin and glucose tolerance. Zutphen Elderly Study. Diabetes 1996; 45: 376-80. 63 97-Gastaldelli A, Emdin M, Conforti F, et al. Insulin prolongs the QTc interval in human Am J Physiol Regul Integre Comp Physiol 2000; 279: R2022-2025. 98-Marfella R, Nappo F, DeAngelis L,etal.The effect of acute hyperglycaemiaonQTduratioin healthy man. Diabetologia 2000; 43: 571-5. 99-Whitsel EA, Boyko EJ, Siscovick OS. Reassessing the role of QTc in the diagnosis of autonomic failure among patients with diabetes. Diabetes Care 2000; 23: 241- 7. 100-Molgoard H,Hermansen K.Evaliotuon of cardiac autonomic neuropahyt by heart rate variability :in Mogensen Ce, Standl E,editors .Research methodologies in human diabetes .Part 1.Berlin :Walter De Gruyter,1995:219-40 101- Van Ravenswaaij-Arts CMA, Kollee LAA, Hopman JCW, et al. Heart rate variability. Ann Intern Med 1993; 118: 436-47. 102-Spallone V, Menzinger G. Diagnosis of cardiovascular autonomic neuropathy in diabetes. Diabetes 1997; 46(Supp\ 2)s67-76 103- Pagani M, Montano N, Porta A, et al. Relationship between spectral components of cardiovascular variabilities and direct measures of muscle sympathetic nerve activity in humans. Circulation 1997: 95: 1441-8. 104- Malliani A, Pagani M, Lombardi F, Cerutti S. Cardiovascular neural regulation explored in the frequency domain. Circulation 1991; 84: 482-92. 105- Bernardi L, Ricordi L, Lazzari P, et al. Impaired circadian modulation of sympatho-vagal activity in diabetes: a possible explanation for altered temporal onset of cardiovascular disease. Circulation 1992; 96: 1443-52 106-Bellavere F, Balzani I, De Masi G, et al. Power spectral analysis of heart-rate variations improves assessment of diabetic cardiac autonomic neuropathy. Diabetes 1992; 41: 633-40. 64 107- Rossi M, Ricordi L, Mevio E, et al. Autonomic nervous system and microcirculation in diabetes. J Auton Nerv Syst 1990; 30: S133-6. 108-Ewing DJ, Martyn CN, Young RJ, Clarke BF. The value of cardiovascular autonomic function tests: 10 years experience in diabetes. Diabetes Care 1985; 8: 491-8. 109- Melon P, Schwaiger M. Imaging of metabolism and autonomic innervation of the heart by positron emission tomography. Eur J Nucl Med 1992: 19: 453-64. 110- Munch G, Nguyen N, Wieland 0, Schwaiger M. Assessment of sympathetic cardiac innervation by scintigraphic techniques. In: van del' Wall EE, et ai, editors. Cardiac positron emission tomography. Dordrecht, Netherlands: Kluwer Academic Publishers, 1995: 183 - 99. 111- Dae MW, Botvinick EH. Imaging of the heart using metaiodobenzylguanidine . .I Thorac Imaging 1990; 5: 31-6. 112- Glowniak JV. Cardiac studies with metaiodobenzylguanidine: a critique of methods and interpretation of results. J Nucl Med1995; 36: 2133-7.113- Task Force of the European Society of Cardiology and the North American Society Of pacing and electrophysiology. Heart rate variability:standards of measurement, physiological interpretation, and clinical use. Eur heart j 1996:354-81. 114 -Goff DC Jr, Gerstein HC, Ginsberg HN, Cushman WC, Margolis KL, Byington RP, Buse JB, Genuth S, Probstfield JL, Simons-Morton DG, ACCORD Study Group: Prevention of cardiovascular disease in persons with type 2 diabetes mellitus: current knowledge and rationale for the Action to Control Cardiovascular Risk in Diabetes (ACCORD) trial. Am J Cardiol 18:4i 20i, 2007115- Vinik AI, Maser RE, Mitchell BD, Freeman R: Diabetic autonomic neuropathy. Diabetes Care 26:1553 15792003 116- Wheeler SG, Ahroni JH, Boyko EJ: Prospective study of autonomic neuropathy as a predictor of mortality in patients with diabetes. Diabetes Res Clin Pract 58:131 138, 2002 65 117- Maser RE, Mitchell BD, Vinik AI, Freeman R: The association between cardiovascular autonomic neuropathy and mortality in individuals with diabetes: a meta-analysis. Diabetes Care 26:1895 1901, 200 118- DCCT Research Group. The effect of intensive diabetes therapy onmeasures of autonomic nervous system function in the Diabetes Control and Complications Trial (DCCT). Diabetologia 1998;41:416-23. 119-Kennedy WR, Navarro X, Sutherland DE. Neuropathy profile of diabetic patients in a pancreas transplantation program. Neurology 1995;45:773-80. 120- Ziegler D, Dannehl K, Mühlen H et al. Prevalence of cardiovascularautonomic dysfunction assessed by spectral analysis, vector analysis,and standard tests of heart rate variation and blood pressure responsesat various stages of diabetic neuropathy. Diabet Med 1992;9:806-14. 121- Pappachan JM, Sebastian J, Bino BC, Jayaprakash K, Vijayakumar K, Sujathan P, Adinegara LA.Cardiac autonomic neuropathy in diabetes mellitus: prevalence, risk factors and utility of corrected QT interval in the ECG for its diagnosis. Postgrad Med J. 2008 Apr;84(990):205-10. 122- Mehta S, Mathur D, Chaturvedi M, et al. Incidence of cardiac autonomic neuropathy and its correlation with retinopathy, micro-albuminuria and glycated haemoglobin in non-insulin dependent diabetes mellitus. J Indian Med Assoc 2002; 100: 141 3. 123- Tentolouris N, Katsilambros N, Papazachos G, et al. Corrected QT interval in relation to the severity of diabetic autonomic neuropathy. Eur J Clin Invest 1997; 27: 1049 54.[ 124- Thi NN, Paries J, Attali JR, et al. High prevalence and severity of cardiac autonomic neuropathy in Vietnamese diabetic patients. Diabet Med 2005; 22: 1072 8 66