kosova`da osmanlı idaresi - Uluslararası Kalkınma ve İşbirliği Derneği
Transkript
kosova`da osmanlı idaresi - Uluslararası Kalkınma ve İşbirliği Derneği
1851-1912 ARASI OSMANLI ARÞÝV BELGELERÝNE GÖRE KOSOVA'DA OSMANLI ÝDARESÝ Uluslararasý Kalkýnma ve Ýþbirliði Derneði (UKÝD) Kültür Yayýnlarý / 2 www.ukid.org.tr 1851-1912 Arasý Osmanlý Arþiv Belgelerine Göre Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Dr. Ebubekir Sofuoðlu Yapým: Tasarým&Uygulama: Fatih Selçuk Baský: Bilge Matbaacýlýk, Davutpaþa / Ýstanbul ÝÇÝNDEKÝLER TAKDÝM,4 ÖNSÖZ, 5 GÝRÝÞ, 8 a. Bölgeler Arasý Ayrým Politikalarý, 13 b. Kullanýlan Kaynaklar, 18 A. SOSYAL HÝZMETLER, 19 a. Zirâ-i Hizmetler, 19 b. Saðlýk Hizmetleri, 29 c. Mâli Hizmetler, 34 d. Eðitim Hizmetleri, 41 e. Adlî Hizmetler, 59 f. Bürokratik Hizmetler, 77 g. Gayri Müslimlere ait Ýbadet Yerleri Ýçin Yapýlan Hizmetler, 102 B. BAYINDIRLIK HÝZMETLERÝ, 133 a. Ýmar ve Ýskân Faaliyetleri, 134 b. Ulaþtýrma Hizmetleri, 152 C. GÜVENLÝK HÝZMETLERÝ, 164 a. Dýþ Güvenlik-Sýnýr Hizmetleri, 166 b. Ýç Güvenlik Hizmetleri, 196 c. Ýstihbarat Hizmetleri, 235 SONUÇ, 264 DÝPNOTLAR, 273 KAYNAKÇA, 279 4 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi TAKDÝM Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Anneme ve babama... 5 6 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi ÖNSÖZ Kosova'ya, Pristine Üniversitesi'nde çalýþmak amacýyla geldiðimde, yeni bir ülkeye gelmiþ olmaktan dolayý doðal olarak birçok yeni þeylerle karþýlaþtým. Eski Osmanlý coðrafyasýnda olmanýn da verdiði özlemle, bu yeni þeylerin çoðu bana çok güzel ve tanýdýk geldi. Kendimi ülkemde, Türkiye'de gibi hissettim genellikle. Ancak bu güzel þeylerin yanýnda tanýk olduðum bazý þeyler beni, kendimi ülkemde hissettiðim þu güzel ülkede gerçekten üzmüþtü. Burada, bazý insanlar, Osmanlý'nýn buralarý zorla müslümanlaþtýrdýðýný, geri býraktýðýný iddia ediyordu. Biz bunlarýn doðru olmadýðýný biliyorduk, ancak bu doðru olmayan iddialarda bulunanlarýn yaptýðý gibi biz, bunlar doðru deðildir deyip geçemedik ve geçemeyiz. Aslýnda bir iddiada bulunanlar, o iddialarý ispatlamakla yükümlüdürler, yani biz aksini ispat etmek durumunda deðiliz ancak, bir þey söylerken, sadece söyleyip geçmek lüksüne sahip deðildik, söylediklerimizi belgelerle destekleyerek ortaya koymak mecburiyetinde idik. Çünkü genel olarak bu iddialarda bulunanlar, Osmanlý aleyhindeki isnatlarýný ispat etme gibi bir sorumluluk taþýmýyorlardý ve insanlar, Kosova'da bu iddialarla muhataptý. Bu niyetlerle, Osmanlý'nýn buralarý geri býrakmadýðýný, zorla müslümanlaþtýrma yapmadýðýný ortaya koymak için, belgelerle ortaya koyma sorumluluðu içinde, Osmanlý Arþiv belgelerini ele alma sorumluluðunu omuzlarýmýzda hissettik Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Bunun için Osmanlý Arþiv belgelerinden Osmanlý'nýn buralarý geri býrakmadýðý, zorla müslümanlaþtýrma yapmadýðý konularýyla ilgili, karþýmýza çýkan 3.000 civarýnda dosya içinden 240 dosya altýnda 1073 evraða ulaþýlmýþtýr. Bu 240 belge, Osmanlýnýn bölgeye yardýmlarý ve bu yardýmlarýn, sadece Kosova'ya has olmayýp Osmanlýnýn diðer bölgelerine de ayný yardýmlarýn yapýldýðý, yani sadece bu bölgeye göz boyamak amacýyla yapýlmýþ yardýmlar olmadýðýný ortaya koyan kilise, ziraat, ticaret, güvenlik gibi yardýmlarý içermekteydi. Bu amaçlarla Ýstanbuldaki Osmanlý Devlet arþivlerinden yoðun bir süreçle, Osmanlý'nýn yatýrýmlarýný içeren 240 dosya içerisinde 1073 belge Kosovaya getirilmiþtir. Bu þekilde ele geçirilen bu belgeler okunmuþ ve bir kitap haline getirilmiþtir. Bu kitapta, Osmanlý'nýn kosovaya yapmýþ olduðu eðitim, saðlýk, iç ve dýþ güvenlik, kilise hizmetleri, bayýndýrlýk, ulaþtýrma, maliye, iskân türü hizmetleri madde madde, tarih ve yer verilerek ortaya konulmuþtur. Bu belgelerin ele geçirildikten sonra, kitap haline getiriliþine kadar birçok kiþinin emeði geçmiþtir. vardýr. Öncelikli olarak bu belgelerin Kosova'ya kadar elime ulaþmasýný saðlayan ve bu konuda gerçekten büyük zahmetlere katlanan, Sakarya Üniversitesi Ýktisadi ve idari ilimler fakültesi Öðretim Üyesi Sayýn Prof. Dr. Salih Þimþek'e ve Sakarya Üniversitesi Genel Sekreteri Sayýn Dr.Zafer Demir'e, ayrýca Baþbakanlýk Osmanlý Arþivleri Daire Baþkaný Sayýn Önder Bayýr'a ve Araþtýrma Hizmetleri Þube müdürü Sayýn Ýlhan Ovalýoðlu beyefendiye ve bu konuda yardýmlarý geçmiþ diðer arþiv görevlilerine, bu belgeleri Kosova'ya kadar yanýma getiren ve önemli miktarýný transkribe ederek bana büyük yardýmda bulunan eþim Asiye Sofuoðlu'na çok teþekkür ediyorum. Öte yandan daha yayýnlanmadan, böyle bir kitabýn tanýtýmýný yürekten ve büyük bir özveriyle yaparak çevrelerinin dikkatlerini çeken Anadolu Ajansý Kosova temsilcisi sayýn Ýbrahim Aslan'a, Ýhlas Haber Ajansý Kosova temsil- 7 8 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi cisi sayýn Ercan Kasap'a, bu belgelerin Türkçeye çevrilmeleri sýrasýnda desteklerini her zaman yanýmda gördüðüm ve kendisi Osmanlýca bilmediði halde, bir an önce böyle bir kitabýn ortaya çýkmasý için ve þahsýma yardýmcý olabilmek amacýyla bu belgelerin yarýya yakýnýný alýp Türkiye'ye götürerek kapý kapý transkribe edecek kiþi arayan Kosova Türk polis kontenjan komutanlarý Emniyet müdürlerinden sayýn Hamza Altýntaþ ve Sayýn Yüksel Çelik beyefendilere, bu çalýþmanýn kýymetini takdir edip basýlmasýnda büyük yardýmý olan sayýn TÝKA Baþkan danýþmaný sayýn Ali Çankaya'ya ve bu çalýþmanýn basýlabilmesi için gerekli desteðin saðlanmasýnda þahsýmýn önünü açan Kýzýlay Balkanlar koordinatörü sayýn Abdullah Tatlýcý'ya, teþekkürü bir borç biliyorum. Bana bu yardýmlar yapýlmasaydý herhalde bu çalýþmalar olmazdý. Bu, ülke sevdalýsý insanlarýn hepsine minnettarým. Bu kitabýn yayýnýnda emekleri geçen Funda Haným’a ve Fatih Yýlmaz Ezicioðlu’na; böyle bir çalýþmaya Balkanlarda ne denli ihtiyaç olduðunu çok iyi bilen ve bu amaçla, basýlmasý için aylarca destek aradýðým bir zamanda bu çalýþmanýn kýymetini takdir ederek bir kültür hizmeti olarak yayýnlanmasýnda çok büyük payý olan UKÝD-Uluslar arasý Kalkýnma ve Ýþbirliði Derneðine ve baþkaný Sayýn Av. Zeki ÇALIÞKAN beyefendiye yürekten teþekkür ediyorum. Dr. Ebubekir Sofuoðlu Kosova'da Osmanlý Ýdaresi GÝRÝÞ 1299 Yýlýnda Söðüt- Domaniç yöresi yaylalarýnda kurulan Osmanlý Devleti 1923 yýlýnda sona ermekle 624 yýl hüküm sürmüþtü. Osmanoðullarý Beyliði þeklinde kurulan Osmanlý Devleti, diðer Anadolu Beylikleri arasýnda beyliklerin en küçüklerindendi. Büyük Selçuklu devletinden sonra Anadolu Selçuklu Devlet'i de büyük baþarýlara imza atmýþ, Anadolu'nun önemli bir kýsmýný topraklarýna katmýþtý. Ancak Moðollarla 1243 yýlýnda yapmýþ olduðu ve kaybettiði Kösedað savaþý, Anadolu Selçuklu Devleti'nin sonunun baþlangýcý olmuþtu. Kösedað savaþý sonucunda aldýðý maðlubiyetle Anadolu Selçuklu Devletinin gerileme iþaretlerini daha önceden gösteren ihtiþamlý günleri, yerini daðýlma sürecine býrakmýþtý. Anadolu Selçuklularý bu maðlubiyetle bir yandan Moðol egemenliðine girmiþ, bir yandan da topraklarýnda büyüklüküçüklü beylikler kurulmaya baþlamýþtý. Büyüklü-küçüklü beyliklerin amacý ayný Anadolu Selçuklu döneminin güçlü zamanlarýnda olduðu gibi Anadolu'da, egemenliði tek elde toplamaktý. Aralarýnda Karamanoðullarý gibi, o dönemde artýk yýkýlmaya yüz tutmuþ Anadolu Selçuklularý kadar geniþ topraðý olup, güçlenmeye çalýþan büyük beylikler olduðu gibi, Osmanoðullarý ve onun gibi bu büyük beyliklere göre daha güçsüz, daha zayýf olanlarý sýralanacak þekilde, Anadolu'daki beylikler tablosu bir yelpazeyi akla getiriyordu. Bu yelpaze içinde, Anadolu'daki egemenliði tek elde toplamak, bunlarýn 9 10 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi arasýnda en küçüklerinden olan Osmanoðullarý Beyliðine nasip olmuþtu. Anadolu'nun bugün bile en küçük vilayetlerinden olan Bilecik'in tamamýnda da olmayacak þekilde, Söðüt-Domaniç civarlarýný yurtluk olarak belirleyen 400 çadýrlýk aþiretten, Anadolu'yu tek elinde toplayan bir güç olmaktan baþka, 624 yýl sürecek bir cihan imparatorluðu doðmuþtu. Osmanoðullarý, Oðuzlarýn Kayý Boyu'nun, Karakeçili aþiretinden geliyorlardý ve birçok beylik arasýndan sýyrýlýp Anadolu'yu tek elde toplamayý baþarmýþlardý. Bu baþarýlarý daha sonra, Anadolu ile sýnýrlý kalmamýþ Asya, Afrika, Avrupa'da toplam 24 milyon km² topraða hükmedecek boyutlara ulaþmýþtý. Burasý dikkat çekilmesi gereken önemli bir noktaydý. Dikkat çekilmesi gereken bir diðer nokta ise, bu kadar geniþ coðrafya'da kurmuþ olduklarý devletin 624 yýl sürmüþ olmasýydý. Dünya, Osmanlýlara kadar birçok hükümdarlar, birçok kumandanlar, birçok devletler görmüþ, ancak bunlar bir Romalýlar bir Osmanlýlar gibi olmamýþlardý. Neredeyse Dünyayý ezip geçen Cengiz Han gelmiþ geçmiþ, ama onun devleti, baþarýsý gibi uzun sürmemiþ daðýlmýþtý. Avrupa'dan bir Büyük Ýskender çýkmýþ, Afrika'nýn önemli coðrafyalarýný ele geçirdikten sonra Asya seferine çýkmýþ, Asyayý da dize getirerek ülkesine geri dönmüþ, ancak ölümüyle onun da devleti uzun yaþamamýþ daðýlma sürecine girmiþti. Ancak Osmanlý Devleti, ayný Roma gibi Dünyanýn görmüþ olduðu birçok devletin aksine uzun yaþayabilmiþti. Bu uzun ömrünü, Balkanlar, Doðu Avrupa, Kuzey Afrika, Orta Doðu, Anadolu, Kafkaslar gibi Dünyanýn en önemli coðrafyalarýnda sürdürmüþ olmasý dikkat edilmesi gereken ayrý bir konuydu. Yani bu coðrafyalar kimsenin itibar etmediði, önemsiz, stratejik önemi olmayan, ticari deðer taþýmayan, topraklar deðil, tam tersine neredeyse bütün dünyanýn gözlerinin üzerinde olduðu önemli merkezlerdi. Bu kadar sýcak, bu kadar cazip bölgeleri 624 yýl bir arada tutabilmek, baþarýnýn bir baþka iþaretiydi. Yani, Cengiz Han Kosova'da Osmanlý Ýdaresi gibi, Büyük Ýskender gibi dünyanýn kudretli hükümdarlarý, ordularý ile topraklar fethetmiþler, birçok hükümdarlarý dize getirmiþler, ancak ordularý kadar güçlü ve istikrarlý yönetimler tesis edemedikleri için, kendilerinden sonra ülkelerinin daðýlmasýný önleyecek tedbirler alamamýþlardý. Buna karþýlýk Osmanlýlar, savaþ alanlarýnda gösterdikleri bu baþarýlarýna paralel olarak, güçlü, istikrarlý, baþarýlý yönetimler tesis etmiþler, ülkelerinin kýsa sürede daðýlýp gitmelerini engellemiþlerdi. Bu þeklide istikrarlý yönetim tesis etmekle, baþarýlarýnýn tesadüfî sayýlabilecek baþarýlar olmadýðýný veya sadece ordularýnýn kuvvetliliðine dayalý bir baþarý olmadýðýný da böylece ortaya koymuþ oluyorlardý. Ülkelerin fethinden sonra, saðlam, istikrarlý bir yönetim tesis etmek, tek baþýna güçlü bir orduyla yapýlabilecek bir þey deðildi. Bunun için zengin bir birikime, güçlü bir medeniyete ihtiyaç vardý. Osmanlýlar ise sistemli iþleyen bir devlet kurma konusunda gerekli olan medeniyet birikimini tarihinden, kültüründen, coðrafyasýndan alýyordu. Orta Asya'dan geliþtirmiþ olduðu Türk kültürünü, Müslüman olduktan sonra zenginleþtirmiþ olan Osmanlý, bulunmuþ olduðu coðrafyalardan da çok þeyler kazanmýþtý. Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu miraslarýný taþýyan Osmanlýlar, yaþadýðý coðrafyalarla da iliþkilere girmiþlerdi. Dünyanýn en eski medeniyet merkezleri arasýnda sayýlan, Anadolu, Mezopotamya, Mýsýr kültürleri ile Roma- Bizans kültürü Osmanlýlarýn tanýk olduklarý kültürlerdi. Bu kültürler, Osmanlýlarýn ele geçirmiþ olduklarý topraklarda yaþamýþlar, buralarý ele geçiren Osmanlýlar da bunlarla etkileþim içerisine girmiþlerdi. Ýslamiyeti kabul eden Türkler, islamiyete aykýrý olmayan her türlü prensibe açýk olduklarý için Osmanlýlar da, kendi kültürlerine aykýrý olmayan yönetim örneklerini görerek, yaþayarak öðrenmiþler, medeniyetlerini ticarette, sanatta, yönetimde, mimaride, askeriyede ve daha birçok alanda zenginleþtirmiþlerdi. Bu þekilde iyi iþleyen bir devlet mekanizmasý ortaya çýkarmýþlar ve geniþ topraklarý 11 12 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi uzun yýllar yönetmeyi baþarabilmiþlerdi. Yani bu kadar geniþ coðrafyayý 624 sene yönetebilmek sadece ordularýnýn güçlü olmasýna dayanmýyor, ordularýn güçlü olmasý tek baþýna adaletin tesis edileceði anlamýna gelmiyordu. Kaldý ki Osmanlý ordusu son zamanlarýnda eski gücünü de kaybetmeye baþlamýþtý. Sanayisi güçlenen ve buna paralel olarak ordularý da güçlenen Avrupa devletleri ordularý karþýsýnda, Osmanlý ordusu gün geçtikçe geriliyordu. Fakat askeri üstünlüðünü kaybetmeye baþlamýþ olduðu son 200 yýlda bile, son 50 yýlý hariç topraklarýndan kayda deðer bir kayýp olmaksýzýn Avrupa'nýn büyük devletleri arasýndaki yerini kaybetmemiþti. Ordusunun güç kaybetmesine raðmen yine de çok fazla bir þey kaybetmeden ayakta ve prestijini de çok fazla yitirmeden yaþayabilmesi, iyi iþleyen bir yönetim tesis etmesiyle açýklanabilirdi. Osmanlý, sisteminin devamý için iyi iþleyen bir yönetim sistemini önemli görüyor ve bu nedenle de sahip olduðu her coðrafyada kusursuz iþleyen bir yönetim anlayýþý tesis etmeye çalýþýyordu. Yönettiði Ortadoðu, Kuzey Afrika, Anadolu, Kafkaslarda da bu felsefe ile hareket eden Osmanlý, Doðu Avrupa' da, Balkanlarda bu çerçevede Balkanlarýn ve Doðu Avrupa'nýn önemli bölgelerinden biri olan Kosova'da da saðlam bir yönetim tesis etmeye çalýþýyordu. Balkanlarý eline geçirmeye baþladýðý ortaçaðlardan baþlayarak kurmaya çalýþtýðý bu sistemini, yýkýldýðý zamanlara kadar da hatasýz bir þekilde devam ettirmeye çalýþmýþtý. Yönetim felsefesinin temeline toleransý koyan, deðiþik kültürlerde ve dinlerde insanlarýn ve milletlerin, kültürlerini ve dinlerini huzur içinde yaþamalarýný saðlayan Osmanlý, eðitim, saðlýk, ulaþtýrma, güvenlik, tarým gibi gerekli diðer alanlarda da sistem oturtmaya çalýþýyordu. Maddi manevi ihtiyaçlarý giderilemeyen insan ve toplumlarýn huzur içinde olamayacaklarý düþüncesiyle, öncelikli olarak bu ihtiyaçlarýn temini Osmanlýlar için önemliydi. Yönetimini, yörenin ihtiyaçlarýna göre belirleyen Osmanlý, Kosova'da Osmanlý Ýdaresi bölgesine göre nüfusu Müslüman olan bölgelere Müslüman yöneticiler, valiler, nüfusu Hýristiyan olan bölgelere Hýristiyan ve kendilerinden yöneticiler, valiler, prensler atayarak bölgenin kültürünü ve yaþayýþýný, insanlarýn manevi yönünü de bu þekilde hesaba katýyor, ancak iþlerinin bölge halkýnýn durumuna göre yönetici tayin etmekle bitmeyeceðini biliyordu. Bölge halkýnýn kabul edeceði, benimseyeceði, bölge halkýyla ayný kültüre sahip bir yönetici tayinine dikkat etmenin yaný sýra, bölgelerin hayat þartlarýný belirleyen fiziki konular da Osmanlýlar için çok önemliydi. Osmanlýlar, yönetmiþ olduklarý coðrafyalarda sistemlerini bu ayaklar üzerine oturtmaya çalýþýyorlardý. Yönetim anlayýþýný bu þekilde sistematize eden Osmanlý, bunu böyle inandýðý için yapýyordu. Yani bazý çevrelerce de ifade edildiði gibi bölge halkýnýn gözünü boyamak için yapýlmýþ politikalar deðildi. Ayrýca genel olarak ifade edilecek olursa devletler, inanmadýklarý yönetim uygulamalarýný yapmazlar. Eðer þartlarýn mecburiyeti sonucu uygulasalar bile bir süre sonra bu uygulamadan vazgeçerler. Yani hiçbir devlet aslýnda karþý olduðu, fakat sadece halkýnýn gözünü boyamak için kendini yapmak zorunda hissettiði politikayý 600 sene sürdüremez. Buna ne devletin ne de onu yönetenlerin sabrý yeter. Osmanlý da yönetim sistemini belirlerken, sistemini bölgeye, bölgenin insanlarýnýn dini farklýlýklarýna, kültürel farklýlýklarýna, bölgenin ihtiyaçlarýna göre belirliyordu. Osmanlý, bölge insanlarýnýn yaþantýlarýna göre belirlediði bu esnek yönetim anlayýþýný Ýslam dininden alýyordu. Eðer Osmanlý bu esnek yönetim anlayýþýný inancýndan deðil de, göz boyama gibi geçici çözümler içeren, faydasýz felsefi temelden almýþ olsaydý, bunu 600 sene sürdürmesi çok mantýklý görünmeyecekti. Buna hem kendi sabrý yetmeyecek, hem de bölge insanýný inandýramayacaktý. Ayrýca 600 senenin büyük kýsmýný süper güç olarak geçiren Osmanlý'yý buna zorlayacak güç de yoktu. Ancak Osmanlý, mensup olduðu Ýslam dininin ona ilhamýyla 13 14 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi insanlarýn manevi yaþantýsýný göz önünde tutuyor. fiziki ihtiyaçlarýn tedarikinde de "iaþe" prensibini dikkate alýyordu. Yönetmiþ olduklarý diðer coðrafyalarda yapmaya çalýþtýklarý gibi, çok önem verdiði Kosova bölgesinde de diðer bölgelerde olduðu gibi maddi ve manevi ihtiyaçlarý birlikte düþünüp sistemini o þekilde tesis etmeye çalýþýyordu. Diðer bölgelerinde olduðu gibi, Osmanlý'nýn Kosova'da yapmýþ olduðu hizmetler de kendi resmi arþiv kayýtlarýna da tek tek geçiriliyordu. Devlet merkezinin, vilayetlerle ve bu çerçevede Kosova vilayeti ile yapmýþ olduðu karþýlýklý yazýþmalarla bölgeye yapýlacak olan yatýrýmýn, þekli, niteliði, vakti ve varsa önceliði belirleniyordu. Kosova'dan merkeze yazýlan ve þekil nitelik gibi açýlar düþünülerek de belirlenen ihtiyaçlar, devlet merkezinde görüþülüyor, bu yazýþmalarla da bir süreç baþlýyordu. Vilayetten gelen bu taleplerle devlet merkezi, yapacaðý yatýrýmlar konusunda yönlendirilmiþ oluyordu. a) Bölgeler Arasý Ayrým Politikasý Osmanlý'nýn, vilayetlerinde gelen taleplerle gündemine aldýðý ve uygulamaya koyduðu hizmetleri ele almadan önce, zaman zaman tartýþma konusu haline getirilen Osmanlý'nýn bölgeler arasý deðiþik politikalar uyguladýðý tezini ele almakta yarar vardýr. Bu mantýða göre, Osmanlý'nýn bölgeler arasý deðiþik yönetim örnekleri olup olmadýðýný ele almak, devlet sistemini ona göre incelemek daha mantýklý olacaktýr. Osmanlý Devleti hakkýnda zaman zaman kendi bölgeleri arasýnda deðiþik yönetim örnekleri sergilediði suçlamalarý gerçekten düþündürücüdür. Yani Osmanlýlar, yapýlan eleþtirilere göre bazý bölgelere daha fazla hizmet götürürken, bazý bölgeleri ihmal etmiþ, geri býrakmýþtýr þeklinde kanaatler ortaya atýlmaktadýr. Öncelikli olarak herhangi bir önyargýdan uzak bir þekilde bu konuya eðilinilerek, þu sorulara cevap aranmasý ve böylelikle aþaðýdaki mukayeselerin yapýlmasý gerekmektedir. Herhangi bir etki altýnda kalmadan, yapýlacak Kosova'da Osmanlý Ýdaresi somut mukayeseler doðru cevabý kendiliðinden ortaya çýkaracaktýr. Eðer bu varsayýmla hareket edilecek olursa, Osmanlý þu an kendi anavataný olan Anadolu'ya bütün yatýrýmlarý ve hizmetleri götürmüþ, diðer topraklarý ise bu hizmetler ve yatýrýmlardan mahrum býraktýðý akla gelebilir ve zaten de en fazla bu þekilde davrandýðý doðrultusunda eleþtiriler yapýlmaktadýr. Doðal olarak Osmanlý bir bölgeyi kayýracaksa, bu bölge, Türk unsurlarýn yaþadýðý yerler dururken, ne Kuzey Afrika, ne Ortadoðu, ne Kafkaslar ve ne de Doðu Avrupa olacaktýr. Bu çerçevede, varsayýma göre Osmanlýnýn bölgeler arasý hizmet ayrýmý yaparken, bugün Türklerin Anavataný olan Anadolu'yu tercih etmeleri beklenmelidir. O halde eðer Türklerin Anadolu'yu kayýrýp baþka bölgeleri ihmal ettiði doðru kabul edilirse, bunun doðruluðunun test edilmesi hiç de zor deðildir. Bu konunun doðruluðunun test edilmesi için devletin yapmýþ olduðu yatýrým istatistiklerine bakmak yeterli olacaktýr. Çünkü orada hangi bölgelere ne kadar ve ne zamanlarda yatýrým yapýldýðýnýn somut olarak rakamlarý ile karþýlaþýlabilecekdir. Eðer devletin vermiþ olduðu yatýrým istatistiklerinden þüphe edilirse, bu konunun doðruluðunun testinin bugün bile yapýlmasý mümkündür. Bu konuda þüphesi olan ve eski Osmanlý coðrafyasýnda veya baþka coðrafyada yaþamýþ herhangi bir kiþi, bunu yapabilir. Önce, geri býrakýldýðý düþünülen eski Osmanlý coðrafyasý gezilip, daha sonra yatýrýmlarýn ve hizmetlerin yoðun olarak yapýldýðý söylenilen Anadolu gezilerek bir kanaat elde edilmeye çalýþýlabilir. Bu þekilde yapýlacak kontrol her türlü etkiden uzak bir kontrol olacaktýr. Çünkü Osmanlý'nýn bölgeler arasý farklý uygulamalar yaptýðýna inanan kiþinin bizzat kendisi tarafýndan ve kendi gözleriye yapýlacak bir gözlemleme olacaktýr. Böylesi bir kontrolle þunlara rastlanýlacaðýna inanýlmaktadýr. Osmanlý'nýn diðer coðrafyalarýndan daha çok Anadolu'ya hizmet ettiði görüþü bir yana, tam tersine 15 16 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Anadolu'nun bile diðer coðrafyalarla ayný olduðu hatta yer yer ihmal edildiði kanaati görülecektir. Osmanlý zamanlarý bir yana bugünkü çaðdaþ Türkiye dönemine kadar bile 1980'lere kadar, köylerinin çoðunda elektrik, su, telefon þebekelerinin olmadýðý, karayollarýnýn yeterli olmadýðý görülebilecektir. Eðer Osmanlý döneminde zannedildiði gibi yatýrýmlar Anadolu'ya kaydýrýlmýþ olsaydý, bugünkü Anadolu köyleri elektrik, su, telefon hizmetlerine yine Osmanlý döneminde olmasa bile 1980'lerden çok önce ulaþacaktý. Elektrik, su, telefon, kanalizasyon hizmetlerinin 1980'ler gibi yakýn zamanlarda tamamlanabilmelerinin yaný sýra, yine azýmsanamayacak miktarda köylerin hala ilkel denilebilecek þartlarda hayat sürmekte olduklarý bugün bile görülebilir. Bir zamanlarýn süper gücü Osmanlý'nýn zannedildiði gibi hizmet ve yatýrým götürdüðü köyler bu durumda olmamalý, en azýndan telefon olmasa bile elektrik, su, yol gibi hizmetleri, 1980'ler yerine 1900'lerin baþýnda almýþ olmalarý, bu problemleri daha o zamanlar çözmüþ olmalarý gerekiyordu. Fakat maalesef, bugün problemlerini çözmüþ gözüken Anadolu köyleri; bu hizmetleri, aðýrlýklý olarak 1980 sonrasý yapýlmýþ atýlýmlara borçludur. Bu çerçevede 1980 öncesi, kullandýðý araçlarý, altyapý hizmetleri, þehircilik anlayýþýyla birer kasabayý, köyü andýran Anadolu þehirleri bugünkü modern görünümünü yine 1980 sonrasý elde edilen büyüme rakamlarýna ve atýlýmlarýna borçludur. 1980 sonrasý yapýlan atýlýmlar ve hizmetler, zannedildiði gibi, üstelik baþka coðrafyalardan alýnýp Anadolu'ya yatýrým þeklinde Osmanlý dönemlerinde yapýlmýþ olsaydý, o zamanlarýn en azýndan Avrupa devletleri kadar veya onlardan daha fazla güçlü olan Osmanlý Anadolu köyleri, bugünkü Avrupa köyleri ve þehirleri gibi neredeyse mükemmel bir hale gelirlerdi. Hatta, zannedildiði gibi baþka bölgelerden aktarýlan yatýrýmlar Anadolu'yu, bu imkânlarla Avrupa köyleri ve þehirlerinin üstüne çýkarabilirdi Bu þekilde Osmanlý, eðer diðer bölgelerden topladýklarýný Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Anadolu'ya yatýrmýþ olsaydý, bugünkü Anadolu köy ve þehirleri birer Avrupa köyü ve þehri seviyesine gelebilirlerdi. Osmanlý'nýn böyle yapýp yapmadýðýna bu bölgelere yapýlan seyahatlerle tanýk olmak mümkündür. Kamu binalarýnda taþ'ý kullanan Osmanlý'nýn Han, Hamam, Aþevi, Köprü, Kervansaray, okul vs gibi; bugüne kadar gelmiþ, yýkýlmamýþ binalarýna Anadolu'da da, Anadolu dýþýndaki coðrafyalarda da ayný miktarda olacak þekilde rastlanýldýðý görülecektir. Bunun için hiçbir etki altýnda kalýnmadan Anadolu ve Anadolu dýþý eski Osmanlý coðrafyalarýný gezip görmek yetebilecektir. Bu inceleme amaçlý gezi yapýlýrken, Osmanlý'nýn çekildiði bölgelerdeki Osmanlý eserlerinin bazen, Osmanlý izlerini silmek amacýyla yapýlmýþ olan yýkýmlara raðmen, eðer böyle bir ihmalde bulunmuþsa, Osmanlý'nýn nerelere yatýrým yapýp nereleri ihmal ettiði bugün bile görülebilecektir. Hâlbuki Osmanlý'nýn yönettiði coðrafyalarda, arþiv belgelerinde de rastlanýldýðý gibi bir ayrýma gittiði gözükmemektedir. Bu bazen sadece bir vilayette yapýlacak hizmeti gösteren bir belgede ortaya çýktýðý gibi, bazen birkaç vilayeti ilgilendiren hizmeti gösteren belgelerde de ortaya çýkmaktadýr. Yani bazen sadece Kosova vilayeti için veya sadece Bursa vilayeti için yapýlmasý istenen ve kabul edilen hizmette bir ayrýcalýk gözükmediði gibi, bazen de Bursa, Adana, Trabzon gibi Anadolu vilayetleriyle birlikte Selanik, Yanya, Kosova, Ýþkodra, gibi balkan vilayetlerinin hizmetlerinin birlikte bahsedildiði ortak taleplerden de anlaþýlmaktaydý. Bu deðiþik bölgelerden gelen ve içiþleri bakanlýðýnca ortak bir belge olarak baþbakanlýða sunulan hizmet taleplerinde Baþbakanlýk herhangi bir ayrýma gitmeden, belgede ismi geçen bütün vilayetlere ayný cevabý vermekteydi. Bu ayrýmý yapýp yapmadýðý, yerli-yabancý herkesin araþtýrmasýna açýk olan Osmanlý Arþivi Belgelerinde rahatlýkla görülebilecektir. Fakat bu arada Osmanlý Arþivindeki Belgelerin doðruluðundan veya düzmece hazýrlanmýþ bir belge olduðundan þüphe 17 18 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi edilecekse, akla þu konu getirilmelidir. Her devlet gibi, Osmanlýlar da kendi arþivinde kayýtlý olan milyonlarca belgenin hangisini düzmece olarak hazýrlayabilecektir. Buna hangi bürokratýn kuvveti ve zamaný yetebilecektir. Yani bir belgenin hem doðru olanýný, hem de düzmece olanýný hangi bürokrat hazýrlayacaktýr. Ayrýca Vilayetlerinde Müslim, gayri Müslim ayrýmý yapmadan her çeþit dinden ve ýrktan memur çalýþtýran Osmanlý'nýn, ayný þekilde devlet merkezinde çalýþtýrmýþ olduklarý gayri Müslim ve Türk olmayan bu memurlarý, bunlara rahatlýkla þahit olabilecekler ve kendileri aleyhine yapýlan bu ayrýmý kamuoyuna duyuracaklardýr. Böyle düzmece belge hazýrlanan devletin ciddiyetinden söz edilemeyeceði gibi ve bu düzmece belgelerin gayri Müslim olan ve Türk olmayan memurlarý tarafýndan kendi ýrkýndan ve dininden insanlara duyurulacaðý ihtimali hiç de azýmsanacak bir ihtimal deðildir. Çünkü eðer varsa, bu yanlýþ belgelerle onlarýn haklarý ihmal edilmektedir. Ayrýca böyle kendi belgelerini tahrif eden gayri ciddi bir devletin, 600 sene ayakta durabilecek saðlam bir devlet yarpýsý kurmalarý beklenemezdi. Hiçbir devletin yapmayacaðý gibi Osmanlý Devleti de böyle küçük adi oyunlara, belge tahrifi gibi hiç hoþ olmayan yöntemlere baþvurmamýþtýr. Devlet yönetiminde ciddiyeti tasdik edildiði ve belgelerine güvenildiði için birçok Osmanlý belgeleri, devletin yýkýldýðýndan bu yana geçen 100 seneye yaklaþýk bir dönemde bile uluslararasý mahkemelerde delil olarak kullanýlabilecek güveni kazanmýþtýr. Yine, eðer belge tahrif edilecek olsaydý, 100 sene veya 200 sene veya daha fazla sene sonrayý düþünüp belge nasýl yazýlacaktý. Yani 100'lerce sene sonrasý nasýl tahmin edilip belge ona göre yazýlacaktý. Veya tahrif edilen belge düzenlenip, tahrif edildiði gibi çýkmazsa o halde nasýl davranýlacaktý. Yani 100'lerce sene sonrasý hatasýz bir þekilde tahmin edilip, belge'nin 100'lerce sene sonrasý kullanýlacak derecede isabetli hazýrlanma ihtimali ne derece kuvvetliydi. Bu durumda, yani belgelerin hazýr- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi lanýrken 100'lerce sene veya daha fazla sene sonra nasýl aleyhimize kullanýlmaz diye bütün memurlarýn adeta bütün iþlerini bir kenara býrakýp bir kehanetle belgeleri yazmalarý gerekmekteydi ki bu hangi aklý baþýnda birine mantýklý gelebilirdi. Ayrýca her þey bir yana hangi onurlu, egemen bir devlet, hem de kendi belgesini tahrif edecek bir yola baþvurabilirdi. Bunu hiçbir devlet yapmayacaðý gibi Osmanlý da yapmamýþtýr. Bu, onun hem onuruna, hem egemenlik anlayýþýna, hem de tarihine aykýrý basit bir durumdur. Uygar, medeni milletler böyle metotlarla kendilerini ifade etmeye baþvurmazlar. b) Kullanýlan Kaynaklar Bu çalýþma yapýlýrken dikkat çekilmesi gereken bir diðer nokta da, çalýþmaya kaynak olan belgelerin miktarý ve niteliðidir. Kosova ile ilgili yapýlmaya baþlayan bu çalýþma için belge araþtýrmasý yapýldýðýnda ilk olarak özetleri ve belge numaralarý internet ortamýna aktarýlmýþ Kosova'yla ilgili, muhtelif konularý içeren üçbine yakýn belgeye rastlanýlmýþtýr. Bunu dýþýnda, internet ortamýna özeti ve numarasý aktarýlmamýþ onbinlerce belgeyi Baþbakanlýk Osmanlý Arþivlerinin Ýstanbul Sultan Ahmet semtindeki merkezindeki kataloglarýnda görmek mümkündür. Ancak bir kitap boyutunda yapýlacak bir çalýþma için Ýstanbul Sultan Ahmet semtinde bulunan onbinlerce belge özetleri bir yana, internet ortamýnda karþýlaþýlan üçbine yakýn belge bile fazlaydý. Balkanlarda 500 yýldan fazla bulunmuþ bir devletin, onbinlerce belgesi doðal olarak her türlü konularý içermekteydi. Hem Baþbakanlýk Osmanlý Arþivlerindeki belge özetleri, hem de internet ortamýndaki belge özetleri bir kitap çalýþmasý için oldukça fazla hacimli olacaðý, bir kitap boyutunu geçebileceði düþüncesiyle yine Kosova'yla ilgili deðiþik konularda 240' den fazla belge yetinilmek zorunda kalýnmýþtýr. Yani burada bahsedilen konularla ilgili 100'lerce hatta binlerce örnek sunmak mümkündür. Ancak bu, bu kitapdaki fiziki þartlar yet- 19 20 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi mediði için þimdilik yapýlamamýþtýr. Bu kitap bu konuda Kosova ile ilgili çalýþmalara bir örnek olursa, araþtýrmaya açýk diðer belgeler de yeni yeni çalýþmalarla incelenecek, bu þekilde tarihte kalmýþ, birçok konu gün yüzüne çýkma fýrsatý bulabilecektir. Böylece de belki de tartýþma konusu olan birçok mesele de çözülme þansýna kavuþabilecektir. Yukarýda belirtildiði gibi bir kitap boyutunu aþabileceði için fiziki imkansýzlýk nedeniyle 240'dan fazla, deðiþik konularda ele alýnmýþ 1000'e yakýn Osmanlý Arþivi resmi belgesi burada iþlenebilmiþtir. Bu hacim, Osmanlý Arþivindeki bütün Kosova ile ilgili belgeler düþünüldüðünde oldukça küçük olsa da, ancak 240'a yakýn deðiþik konuyu içeren, 1000 civarýnda sayfa belge ele alýnmýþ olmakla azýmsanmayacak miktarda bir kütle olarak deðerlendirilebilir. Bu çerçevede bu çalýþmada kullanýlan ve deðiþik konularý içeren 240 kadar belge, 1849-1923 tarihleri arasýndaki periyotta iþlem görmüþ olaylarý ele almaktadýr. Yani bu çalýþma, Osmanlý Devleti'nin Kosova'da son 74 yýlýna ait yönetim sistemini ortaya koymaya çalýþacaktýr. Daha sonralarý, bu þekilde yapýlacak çalýþmalarla hem bu periyotla ilgili diðer belgelerin ele alýnmasý, hem de bundan önceki periyotlardaki belgelerin ortaya konulmasý saðlanacak ve Osmanlý'yý methetmek veya karalamak gibi önyargýlardan uzak bir þekilde tarihe ýþýk tutmaya çalýþýlacaktýr. A. SOSYAL HÝZMETLER a. Zirai Hizmetler Vilayetten devlet merkezine ihtiyaç duyulan her alanda talepler yazýlýyor, bu yazýlan hususlarda gereðinin yapýlmasý merkezden isteniyordu. Devlet merkezine yazýlan ihtiyaçlar arasýnda, o sýrada bölge insanýnýn neredeyse temel ihtiyaç kaynaðý olan tarýmsal ihtiyaçlar da önemli bir yer tutuyordu. Kosova tarýmýyla ilgili, vilayet ve merkez arasýndaki iliþkiler, tarým politikalarýnýn aþaðýdaki gibi þekillenmesini saðlýyordu. Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Ziraat ve tarým politikalarý sadece Osmanlý için deðil, tarýma dayalý üretimi hayatýnda yoðunlukla yer alan her ülke için önemliydi. Tarým, Sanayi devriminin sonuçlarýnýn tarýmsal üretime bugünkü kadar yansýmadýðý ve sanayileþmemiþ toplumlarda ise hâlâ hayvan ve insan gücüyle tarýmýn gerçekleþtirilmeðe çalýþtýðý toplumlarda göz ardý edilmeyecek bir konuydu. Çünkü makineleþmenin geliþmediði ve insan ve hayvan gücünün yoðun olarak kullanýldýðý o günlerde, üretim neredeyse ihtiyacý karþýlayacak boyutlarda gerçekleþiyordu. Üretimde azalmalar, çok ciddi sorunlara yol açabilirdi. Hatta üretimde beklenilenden çok fazla azalmalar, kýtlýklara bile yol açabilirdi. Bu nedenle Osmanlý yöneticileri tarýmýn öneminin farkýndaydýlar. Bu çerçevede, Kosova'ya yönelik Osmanlý'nýn tarým uygulamalarýný ortaya çýkaracak olan belgelerden biri 1860 yýlýna ait zirai ödemelerle ilgili bir belgeydi. Üsküp valisine yazýlan bir belgede, Üsküp valisinden çiftçilere daha önce vermiþ olduklarý ürünlerinin karþýlýðýnýn verilmesi isteniyordu. Ürünlerini daha önce teslim eden çiftçiler, paralarýnýn bir kýsmýný almýþlar, ancak bir kýsmýný alamamýþlardý. Üsküp valisine gönderilen bir yazýyla, çiftçilerin ürün bedelleri olarak alamadýklarý kalan kýsým olan 51 bin kuruþun ödenmesi talimatý veriliyordu.1 Bu belgeden de anlaþýlacaðý üzere çiftçiler, ürettikleri mahsulün, ihtiyaçlarý dýþýnda kalan kýsmýný devlete satabiliyorlar, ücretlerini de tamamý peþin olacak þekilde deðil de, taksitli olacak þekilde alabiliyorlardý. Çiftçilerin ürün bedellerinin ödenmesi gereði, Üsküp valisine bu konuda yazýlan talimatla bildiriliyordu. Çiftçilerin ürün bedellerinin ödenmesi emri, Üsküp valisine kim tarafýndan verildiði belgede açýk deðilse de bu emrin Nâfia nezaretince verilmiþ olmasý gerekiyordu. 1877 yýlýnda bu kez Kosova valiliðine yazýlan bir talimatta tarým ürünlerine yönelik ihraç yasaðýnýn kaldýrýldýðý haberi veriliyordu.2 Bu serbesiyet, önemli bir konuydu. Çünkü 21 22 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi yukarýda da deðinildiði gibi tarým ürünleri insan ve hayvan gücüne dayalý olarak yapýldýðý için çok fazla oluþmuyor, ancak toplumun iaþesine yetecek kadar miktarda üretilebiliyordu. Bu nedenle iaþe prensibini benimseyen Osmanlý, ihtiyaç miktarýndan az ürünlerin ortaya çýktýðý durumlarda, kýtlýk vs. gibi olumsuzluklarla karþýlaþmamak için tarým ürünü ihracýný belli þartlara baðlýyordu. Bir bölgede üretilen bir ürünün ihtiyaç fazlasýnýn, öncelikli olarak o bölgede satýlmasýný ve böylece önce o bölge insanýna ulaþtýrýlmasýný, artan miktarýn ancak satýlabileceði iznini veriyordu. Bu þekilde iç piyasaya sürülmeden direkt dýþ piyasaya sürülen tarým ürünleri, bu ürünlerin iç piyasada bulunmamalarýna, hatta insanlarýn bu ürünleri satýn alamamalarýna yol açabilir, bu da cüzi veya büyük miktarda bu ürünlerden mahrumiyete veya kýtlýklara yol açabilirdi. Bu yüzden kendi vatandaþýný ön plana alan Osmanlý, üretilen ürünün önce iç piyasaya sunulmasý þartýný koyuyor, ancak iç piyasanýn ihtiyacýndan fazla ürünün ihraç edilebileceðini bildiriyordu. Ancak bu belgelerden de anlaþýldýðýna göre, tarým ürünleri iç piyasanýn da ihtiyacýndan fazla gerçekleþmiþ olmalý ki devlet yetkilileri, oluþan ürün üzerindeki ihraç yasaðýnýn kaldýrdýðýný bildiriyordu. Buradan bir de ürünün ihraç edilebilme izni aldýðýna ve bu nedenle fazla çýktýðý düþünüldüðüne göre, o dönemdeki tarým teknolojisinin daha önceki yýllara göre geliþmiþ olduðu düþünülebilir. Nispeten geliþmiþ bir tarýmla bu þekilde ihtiyaçtan fazla ürün alýndýðý akla getirilebilir. Bulgaristan'ýn Kapýkethüdâlýðý tarafýndan merkeze gönderilen bir talep, problemin çözülmesi amacýyla Kosova vilayetine havale ediliyordu. 1887 yýlýna ait belgede Bulgaristan Kapýkethüdâlýðý, Kosova vilayetine baðlý bir bölgede halkýn bir problemini iletip çözüm istiyordu. Problem olan yerin ismi belli olmayan fakat Kosova vilayeti sýnýrlarý dâhilinde olduðu anlaþýlan belgeye göre sýnýr köylerinde yaþayan halk gümrük vergisi ödemeden, üretim yapacak Kosova'da Osmanlý Ýdaresi olduðu bölgeye geçemiyor hatta pasaport gösteremediði sürece de hayvanlarýnýn sýnýrdan geçiþine izin verilmiyordu. Ayrýca sýnýr bölgesindeki tarafsýz araziyi kullanan çiftçilerden de vergi alýnmasýna kalkýþýldýðý ifade ediliyordu. Bunlar ilave edildikten sonra bu durum bu þekilde devam ettiði takdirde, sýnýr köylerindeki çiftçilerin serbest bir þekilde zirai faaliyette bulunamayacaðý haberi veriliyordu. Nâfia nezaretine yapýldýðý düþünülen bu þikâyet üzerine nezaret, bu konudaki problemi çözerek, halký rahatlatacak adýmlarýn atmasý gereðiyle, bu meseleyi Kosova vilayetine havale ediyor ve gereðinin yapýlmasýný istiyordu.3 Osmanlý, bu þekilde kendisine gelen þikâyeti ihmal etmeden, Kosova vilayetine havale ederek çözülmesine nezaret ediyordu. Ýçiþleri Bakanlýðýna Kosova vilayetinden gönderilen bir baþka de belge yine tarýmla ilgiliydi. 1909 yýlýnda gönderilen bu belge, kapsamlý bir talepler zincirinden oluþuyordu. Tarýmýn ýslahý için toplanmýþ olan vilayet Genel Meclisi yapýacak olan ihtiyaçlarý liste halinde tespit etmiþ ve bu þekilde içiþleri bakanlýðýna göndermiþti. Vilayet Genel meclisi komisyonunda, tarýmýn ýslahý için belirlenen konular madde madde sýralanmýþtý.4 1. Yarýcý, orakçý, harmancý ve amele vs. ile arazi sahibi arasýnda, her iki tarafýn hukukunu ve vazifelerini gösteren açýk bir mukavele tespit edilmeli ve mahkemelerde sadece bu mukaveleye göre muhakeme edilmelidir. 2. Geçerli bir sebep olmadan, mukavele kýsmen veya tamamen hükümsüz kalmadýkça veya fesh olmadýkça araziyi iþlemeyen, tazminat ödemeye mecbur kalmalýdýr. 3. Araziyi iþlemek üzere üslenen fakat daha sonra araziyi iþlemekten vazgeçen, buna karþýlýk olarak arazinin iþlenemeyip boþ kalmasýndan dolayý oluþan zararý tazmin etmelidir. Bu þekilde arazinin iþlenemeyip boþ býrakýlmasý uygulamalarýn önüne kesin olarak geçebilmek için gerekli kanuni tedbirler alýnmalýdýr. 4. Arazi sahibi, yarýcý, çiftçi arasýndaki problemli konularý 23 24 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi her iki tarafýn menfaatine çözecek gerekli kanuni düzenlemeler yapýlmalýdýr. 5. Arazi sahipleri ile yarýcý, amele vs. gibi sözleþmede imzasý bulunan her iki taraftan tasdik ücreti olarak 5 kuruþ alýnmalýdýr. 6. Vaktiyle ayrý ayrý nizamnamelerle oluþturulmuþ olsa da, Nafia nezareti emri üzerine birleþtirilen ziraat ve ticaret odalarýnýn genel kurulunun, genelde ticaret erbabýndan seçilmesi ve ziraat erbabýnýn iþleri layýkýyla yürümediði için ziraat ve ticaret odalarý birbirinden ayrýlmalý, ziraat odalarýnýn iþlerini yürütmek üzere ziraat erbabýndan bir heyet teþkil edilmelidir. 7. Zirai aletler, vergiden muaf olmalýdýr. Çünkü zirai aletlerden yüksek vergi alýnarak bu aletlerin fiyatlarý yükseliyor ve buna karþýlýk Avrupalý devletlerle imzalanan kapitülasyonlar gereði, Avrupa mamulü zirai aletlerden alýnan düþük gümrük vergisi nedeniyle, Avrupa mamulü zirai mallarýnýn fiyatlarý düþük kalýyor ve Avrupa mallarý ile rekabet edemeyecek duruma düþen yerli zirai aletler pazar kaybediyordu. Bu nedenle yerli zirai aletlerin yabancý zirai aletlerle rekabet edebilmesi için yerli zirai aletlerden vergi alýnmamalýdýr. 8. Sanayi yerine daha çok alkol tüketiminde kullanýlan ispirto ithali, bahçeciliðe de zarar verdiðinden ve bundan dolayý buna gümrük koyulamayacaðý ve bahçeciliðin de korunmasý gereðiyle, bunun þehir ve kasabalara giriþini zorlayacak belediyelerce özel vergiler konulmaýlýdýr. Alkol tüketiminde kullanýlmamasý için bunlarýn satýþý özel eczacý reçetelerine baðlý hale getirilmelidir. 9. Çiftçi, ziraat bankasýnca desteklenmeli ve bu desteðe ziraat odalarýnca nezaret edilmelidir. Bu destek çerçevesinde çiftçiye damýzlýk ikiþer boða verilmelidir. 10. Ahalinin önemli geçim kaynaklarýndan olan Neftiye, 1 kuruþtan 4 kuruþa çýkarýlmýþtý. Bu zam hem ziraatçýya hem de ihracatçýya zarar vermektedir. Bu nedenle Neftiye yeniden 1 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi kuruþa indirilerek, bu tenzilatla hem ziraatçý hem de oluþacak canlýlýkta hazine kazançlý çýkacak hale getirilmelidir. 11. Köy bekçiliði hususu günün þartlarýna göre yeniden gözden geçirilmelidir. 12. Dört seneden beri bir faydasý görülmeyen ziraat memurluðu laðv edilmelidir. 13. 104,647 kuruþ sermaye ile Üsküp Orhaniye kazasýnda çiftçiye desteði daha canlý hale getirmek amacýyla ziraat bankasý þubesi açýlmalýdýr. Banka müdürü tarafýndan her ne kadar, bu sermaye yeterli bulunmasa da, halkýn açýlmasýný istediði banka þubelerinin bir memur ve bir tahsildarla da olsa açýlmasý saðlanmalýdýr. Çünkü bu bankalarýn tesisindeki asýl amaç, ziraatý teþvik olduðuna göre sermaye azlýðý yerine ziraatýn teþvikinden elde edilecek faydalara bakýlarak hareket edilmelidir. 14. Sermayeleri hazýr olduðu bildirilen Yenipazar, Mitroviça, Taþlýca, Yenice gibi yerlere birer banka þubesi açýlmalýdýr. 15. Teminat gösterilmesi þartýyla ziraat bankasýndan arazi sahiplerine kredi temin edilmelidir. 16. Ziraat bankasýndan borç almýþ olup, doðal afetler nedeniyle borcunu ödeyemeyen çiftçilerin durumu gözetilmelidir. 17. Kredi belirlenirken, banka eksperlerinin belirlediði ve çok düþük olan rehin fiyatlarý yerine, vergi kayýtlarýndaki rehin fiyatlarý geçerli olmalýdýr. 18. Borç ödeme vadelerinin 10 seneden 15 seneye çýkarýlmasý saðlanmalýdýr. 19. Kredi talepleri sýrasýnda düþük kýymetli araziler, yüksek fiyatlýymýþ gibi gösterilip ona göre yüksek miktarda krediler alýnmakta ve bu þekilde ileride bankayý zarara sokacak iliþkilere girilmektedir. Bankaya zarara sokacak bu gibi iliþkilerin önüne geçilmelidir. 20. Ziraat hizmetini terk edecek olanlar, bu niyetlerini 25 26 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi daha önceden ziraat odalarýna dilekçe ile bildirmelidir. 21. Ziraat odalarý üyeleri haftada bir kere toplanmalýdýr. Her toplantý için üyelere kazalarda birer mecidiye, köylerde ise birer buçuk mecidiye ödenmelidir. 22. Ziraat odalarý, bütün çalýþmalarýný ziraatýn geliþmesi için planlar. Ziraatýn geliþmesi için ziraat odalarý, sergiler tertip eder, kazalarda zirai aletler depolarý tesis eder, damýzlýk hayvan temin eder, arazi sahibi ile çiftçi arasýndaki mukavele tesisine nezaret eder, bunlarýn aralarýndaki problemleri çözmeye çalýþýr. 23. Ziraat odasý, ziraat bankasý þubesi ve sandýk meclislerinde de görev alýrlar. 24. Her kazada bir ziraat fen memuru bulundurulmalýdýr. 25. Çiftçilerin Eðitimi için her kazaya eðitici bir ziraat öðretmeni tayin edilmelidir. Bu sözleþmenin sonuna ilave ettiði dipnotla, Kosova vilayet genel meclisi reisi adýna Kosova vali vekili, ziraat iþlerinde olmak üzere mecbur tutturulan zorla çalýþtýrma iþlemine karþý olduðunu belirterek bunun bundan sonra yapýlmamasýný ilan eder. Çünkü bu þekildeki çalýþtýrmayý bir nevi esarete benzeten Kosova vali vekili, bu usule karþý çýkar. Arazi sahibi eðer gündelik ücrette anlaþtýðý takdirde o insanlarý çalýþtýrabilir. Arazi sahibinin emri altýnda gündelikle çalýþacak insanlara, bir de tavsiyede bulunan Kosova vali vekili, onlara arazi sahipleri ile yapacaklarý iþin hemen baþýnda mukavele yapmalarýný önerir.5 Bu þekilde Kosova vilayet genel meclisince hazýrlanmýþ olan bu rapor gerçekten çok kapsamlý düþünülmüþ ve hazýrlanmýþ bir rapordur. Krediden, arazi iþçiliðine, damýzlýk hayvancýlýðý, zirai tarýma ve ticari tarýma kadar her türlü detay ele alýnarak merkeze bildirilmiþtir. Yine yukarýda yazýlan maddelerden de anlaþýldýðý üzere, 1909 yýlýnda yazýlan bu belgeye göre o dönemde tarýmda zirai aletler kullanýlmaktadýr. Ve yine belgeye göre eðer gümrük vergisi düþüklüðü nedeniyle Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Avrupa mallarýnýn fiyatlarýnýn ucuz olmamasý durumunda, Türk zirai aletlerinin onlarla rekabet edebilecek durumda olduðu kanaatini akla getirmektedir. Çünkü vilayet genel meclisi, bu konuda tek problem gibi görülen noktanýn, vergilerin yüksek olmalarý nedeniyle Türk zirai aletlerinin pahalý olabileceði kaygýsýyla ucuz Avrupa zirai aletleri karþýsýnda tercih edilemeyebileceðini belirtmekteydi. Yine belgeden, ziraat bankasý vasýtasýyla gerekli þartlarý yerine getiren çiftçilerin kredi ile desteklendiði görülmekte, kredi alan çiftçilerin doðal afetlerle karþýlaþtýðý durumlarda da gözetildiði anlaþýlmaktaydý. Kredi desteði dýþýnda hayvancýlýðýn geliþtirilmesi için çiftçilere damýzlýk hayvan teþviði de verilmekte ve bu þekilde hayvancýlýk geliþtirilmeye çalýþýlmaktaydý. Ziraatýn geliþtirilmesi amacýyla gerekli sermayeyi tam olarak tamamlamasa da, o miktara yaklaþan kaza ve sancaklara ziraat bankasý þubesi açýlmasýyla çiftçinin imkânlarý geliþtirilmeye çalýþýlmaktaydý. Bunun yaný sýra, ziraat bankalarýnýn tesis edilmesiyle birlikte, tarýmý teþvik amacýyla ziraat odalarý, ticaret odalarýndan ayrýlarak daha etkin çalýþmasý ve böylece de çiftçinin problemleriyle daha bilinçli bir þekilde ilgilenmesi saðlanmaktaydý. Yine bu amaçla birlikte olduðu ticaret odalarýndan ayrýlmakla kalmayýp, yönetimine ziraat uzmaný kiþilerin getirilmesiyle, çiftçinin problemleri daha profesyonel ellere teslim edilmekteydi. Bu çerçevede profesyonelleþtirilen ziraat odalarý yönetimiyle birlikte, yeni ziraat odalarý, aletli tarýma geçiþi saðlamaya yönelik çalýþmalara hýz vermekte, âletli tarýmý geliþtirmek amacýyla sergiler, kredi kolaylýðý gibi teþviklerle aletli tarýma geçiþi hýzlandýrmaya çalýþmaktaydý. Topraðýn boþ býrakýlmamasýna dikkat edilmekte, bu konuda daha önce topraðý iþlemeðe söz verdiði halde iþlemekten vazgeçenlere ve bunu bir dilekçe ile bildirmeyenlere cezai müeyyide getirilmekteydi. Topraðýn iþlenmesi olayý çok önemliydi. Çünkü ürün planlarý bir doðal afet ve problem olmadýðý sürece, topraðý iþlemeyi taahhüt 27 28 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi edenlerin bu taahhütlerine göre yapýlmaktaydý. Bu taahhütlerde meydana gelecek boþluk doðal olarak beklenilen ürün miktarýnda boþluklara yol açacaktý. Bu da olaðanüstü durumlarda ürün darlýðý, kýtlýk gibi sonuçlarla neticelenebilecekti. Bu nedenle cezai müeyyidelerle topraðý iþlemeyi taahhüt edip daha sonra vazgeçmenin önüne geçilmeye çalýþýlmýþtý. Topraðý iþlemekten vazgeçtiðini vaktinde bildiren çiftçiye herhangi bir cezai müeyyide uygulanmamaktaydý. Yukarýdaki belgeden de anlaþýlacaðý üzere Osmanlý Devleti, kendisine sunulmuþ bu kapsamlý raporu kabul etmiþ ve ilgili makamlara gereðinin yapýlmasý talimatýný vermiþti. 1909 yýlýnda verilen rapor, bölgede kendisine yapýlan isyanlara, Avrupa devletlerinin kendisini zayýflatýcý müdahalelerine aldýrýþ etmeden, buradan üç yýl sonra çekilecek Osmanlý tarafýndan uygulamaya konuluyordu. Üstelik bu rapor ziraat bankasýnýn da devreye sokulmasýyla, kredi daðýtýlmasý gibi mükellefiyetleri de kapsýyordu. O sýrada hem askeri, hem de mali açýdan zor durumda olan Osmanlý bütün bunlarý göze alarak, kredi imkânlarýyla, zirai aletler teþvikiyle, hayvancýlýðý canlandýrmaya yönelik teþvikleriyle, ziraat odalarýnýn yeniden tesis edilerek ekip destekleriyle profeyonelleþtirilmeye çalýþýlmasýyla, geçim kaynaklarý aðýrlýklý olarak tarýma dayalý olan Kosova'da kapsamlý bir tarým reformunun talimatýný veriyordu. 1909 yýllarýnda isyanlar, iç kargaþalar, dýþ müdahaleler, iþgallerle buralardaki egemenliðinin zayýfladýðýný anlayan devletin bu türlü taahhütlere girmesi, o devletin vatandaþlarýný düþündüðünü açýlayan örneklerdi. Çünkü bu reformun yapýldýðý sýralarda Avusturya- Macaristan imparatorluðu Bosna- Hersek'i iþgal etmiþ, Yeni Pazar'ýn dört sýnýrýna askerlerini yerleþtirmiþ, Bulgaristan baðýmsýzlýðýný ilan etmiþ ve Doðu Rumeli'yi ilhak etmiþ, Girit adasý halký ise Yunanistan'a baðlandýðýný ilan etmiþti ve Bulgaristan, Sýrbistan, Karadað ve Yunanistan aralarýnda Makedonya'yý paylaþma amaçlý ittifak görüþmelerine hazýrlanýyorlardý. Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Bu raporun sunulmasýndan bir yýl sonra Kosova valisi 1910 yýlýnda eðitim ve ziraat konularýnda olmak üzere, hükümete kapsamlý bir rapor sunmuþtu ve bu raporda tespit edilen konulara da deðinen vali, raporunda Kosova çiftçisinin karþýlaþmýþ olduðu sýkýntýlarý ele alýyordu. Buna göre, ziraatýn modernize edilip geliþtirilmesi ile ilgili bir yýl önce 1909'da sunulan rapor, problemleri doðru teþhis eden bir rapordu. Çünkü bir yýl sonra valinin hükümete ilettiði ve Kosovalý çiftçinin karþýlaþtýðý problemlerin çoðu, ayný problemlerdi. Ýlk olarak vali tarafýndan dikkat çekilen nokta, üç seneden beri devam eden kuraklýk idi. Üç senedir devam eden kuraklýk, borçlarýný alacaðý ürün ile ödemeyi planlayan çiftçiyi zor durumda býrakmýþ, bankaya olan kredi borcunu ödeyemez haline getirmiþti. Bunun dýþýnda, köylerin büyük kýsmýnýn ve çiftçilerin ekecek tohumlarý olmadýðý, ciddi bir tohumluk ihtiyacý içinde olduklarý belirtiliyordu. Bunlarýn yanýnda, son bir ayda ortaya çýkan yangýnlar ise zaten az olarak aldýðý ürünün bu þekilde yanarak elden çýkmasýyla, çiftçiyi iyice zora sokuyordu. Bu þekilde zor durumda olan çiftçinin bir de hayvanlarýnýn ve ziraat araçlarýnýn çalýnmasý, çalanlarýn da bulunamamasý çiftçinin elini kolunu baðlýyordu. Bunlarla birlikte zaman zaman derelerin taþmasý da ürünlerin zarar görmesine yol açýyordu. Bu þekilde bir çok sýkýntý içinde yoðrulan çiftçiler için Kosova valisi, acilen tedbirler alýnmasýný istiyordu. Eðer tedbir alýnmazsa ziraatýn zor duruma düþeceðini hatýrlatarak öncelikle 39 köyün gelecek yýl fakirlik, sefâlet içine düþebileceðini ve hatta açlýk bile çekebileceðini haber veriyordu. Alýnacak tedbirlerin de ne olacaðýný iyi bilen vali bu tedbirleri de hükümete iletiyordu. Öncelikle taþan Hunin deresinin ýslah edilip taþmasýnýn önüne geçilmesini, çiftçiyi, mallarý çalýnmakla canýndan bezdiren hýrsýzlýk olaylarýnýn önünün alýnmasýný ve faillerinin yakalanmasýný ifade eden vali, ihtiyaç içindeki köylüye tohumluk daðýtýlmasýný da önemli buluyordu. Bu arada tohumluk daðýtýlýrken ziraat 29 30 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi bankasýna borçlu olanlarýn ayrý tutulabileceði haberleri üzerine, bunun yapýlmamasýný, eðer bankaya borçlu olanlara tohumluk daðýtýlmazsa, çiftçilerin bankaya borçlarýný ödeyemeyeceklerini, bunlara tohumluk daðýtýlarak hem topraðý iþlemelerinin hem de alacaklarý ürünle bankaya borçlarýný ödeyebilme imkânlarýnýn bunlara saðlanmasýný istiyordu. Vali, tohumluk daðýtýlýrken bankaya borçlu olanlarýn ayrý tutulmamalarýna dikkat çekerken, onlarýn borçlarýný ödeyemez duruma düþmekle aslýnda suçlu olmadýklarýný söylüyordu. Kuraklýk, derelerin taþmasý sonucu seller, hýrsýzlýk, kasýtlý ürün yangýnlarý gibi çiftçinin kendisinin elinde olmayan nedenlerle, beklediði ürünü alamadýðýný hatýrlatan vali, bu kaçýnýlmaz nedenlerle de çiftçinin bankaya borcunu ödeyemediðini belirtiyor, ve bu durumdaki çifçiye de tohumluk daðýtýlarak ayný zamanda borcunu ödeme fýrsatýnýn çiftçiye saðlanmasýnýn gerekliliðine dikkat çekiyordu.6 Kosova valisi bu þekilde hazýrlamýþ olduðu kapsamlý raporla hükümetin, Kosova çiftçisinin maðduriyetine dikkatini çekmeye çalýþýyordu. Bu þekilde çiftçinin bir yýl önce Kosova vilayet meclisi tarafýndan sunulmuþ olan rapor çerçevesinde tarýmýn modernize edilip, çiftçinin üretime katýlmasýný, onun sanatýný icra edemez halden, daha verimli bir üretim yapar hale gelmesini saðlamaya gayret ediyordu. Hükümete bildirdiði bu problemler çözüldüðü takdirde valiye göre çiftçi, topraðýndan yeniden verimli ürünler alabilecekti.7 b . Saðlýk Hizmetleri Osmanlý Arþivlerinden alýnan belgeler arasýnda saðlýk konusunda yapýlmýþ olan bazý çalýþmalara rastlanýlmaktaydý. Bu çalýþmalardan, Osmanlý topraklarýnýn dört bir yanýnda sürdürülmeye çalýþýlan saðlýk hizmetlerinin, buralarda da yürütülmeye çalýþýldýðý anlaþýlýyordu. Saðlýk hizmetleri, Osmanlý yönetiminin yürütmeye çalýþtýðý en önemli hizmet alanlarý arasýndaydý. Ýncelenilen dönem arasýnda ele geçirilen Kosova'da Osmanlý Ýdaresi belgelere göre, dikkatleri ilk çeken önemli saðlýk problemleri olarak, salgýn hastalýklar göze çarpmaktaydý. Bu çerçevede, 1886 yýlýnda ele alýnmýþ iki belgeden anlaþýldýðýna göre salgýn hastalýklarla mücadele edilmeye çalýþýlýyordu. Bu iki belgeden anlaþýldýðýna göre ortaya çýkan salgýn hastalýk tehlikesi kolera için ilk olarak, karantina tedbirleri alýndýðý görülmekteydi. Kolera'nýn, Bulgaristan ve Romanya8 taraflarýndan gelme tehlikesi ve yayýlma korkusu ile sýnýrda karantina uygulamasýna giriþilmiþ, Bulgaristan yolcularý, devebaðýrtan kapýsýnda karantina kapsamýnda koruma altýna alýnmýþtý. Bu çerçevede saðlýk personeli devebaðýrtan kapýsýndaki hanlardan birini hastaneye çevirmiþ, pasaporthane de karantinayý yürütecek doktorlar için ofis olarak hazýrlanmýþtý. Karantina hizmeti verecek yapýlar, yolcular ve yanlarýndaki hayvanlar için son derece dikkatli olarak hazýrlanmýþ, hijyen þartlarýna özen gösterilmiþ, muhafaza odalarý ve barakalar þeklinde inþa edilmesine giriþilmiþti. Karantina hizmetinin bu þekilde kusursuz yürütülmesi ve baþarýyla tamamlanabilmesi için 40 kadar askerin görev alacaðý ve yolcularýn karantina servisi hizmetleri için de askeri tabiplerin görevlendirileceði talimatý verilmiþti. Karantina hizmeti kapsamýnda 55 yolcu koruma altýna alýnmýþ ve bu karantina hizmeti için çok dikkat edilmesi emredilmiþti.9 Çünkü eðer bu karantina kaygýsý, gerçekten hastalýðýn varlýðý ile neticelenir ve hastalýk bu sýnýr kapýsýnda önlenemezse, daha yaygýn bir hal alýp vahim sonuçlara yol açabilirdi. Bu karantina hizmetinin yaný sýra, dikkat çeken diðer belge, bir yandan yetkilileri rahatlatýrken, öte yandan bu yöndeki kaygýlarý daha da arttýrmaktaydý. Karantina ile ilgili diðer belgeye göre, Romanya tarafýndan gelme kaygýsý ile tedbir alýnan kolera hastalýðý tehlikesi, daha sonra alýnan bilgi ile ortadan kalkmýþtý. Romanya'daki kolera hastalýðý tehlikesi üzerine Edirne, Selanik ve Kosova vilayetlerinin tamamýný içine alan bir tedbirin içine giriþilmiþti. Bu üç vilayette kapsamlý bir þekilde tedbirler alýnmaya çalýþýldýðý sýrada, bu 31 32 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi hastalýðýn Bükreþ'te alýnan tedbirler sonucu azaldýðý haberi alýnýnca, üç vilayeti kapsayan geniþ kapsamlý karantina tedbirinden vazgeçilmiþti. Fakta yine ayný belgede bu kez, Bulgaristan'dan kaynaklanan hastalýðýn, Bulgaristan makamlarýnýn tedbirsizlikleri nedeniyle tehlikeli olabileceði korkusuyla, buradan gelecek hastalýk için karantina tedbirlerinin alýnmasýna karar verilmiþti. Bu tür konularda yerinde ve vaktinde kararlar çok önemliydi. Vaktinde alýnmasý gereken tedbirler eðer alýnmazsa, hastalýðýn daha büyük boyutlara ulaþmasýnýn önüne geçilmesi gittikçe daha da güçleþecekti. Bu nedenle Osmanlý yetkilileri Bulgaristan yolcularý ve hayvanlarý için uygulamaya koyduklarý karantina uygulamasýný titizlikle uygulamaktaydý. Saðlýk yetkilileri dikkatli olmalarý hususunda uyarýlmýþlardý. Bu çerçevede Romanya ve Bulgaristan'dan gelecek bulaþýcý hastalýklarýn tespiti ve yayýlmasýný önleyebilmek için alýnan tedbirlere ilaveten bu defa da Sýrbistan' dan da karantinayý gerektirecek bir haber alýnmýþtý. Alýnan bu haber üzerine saðlýk birimleri uyarýlmýþ, bu konuda gerekli tedbirlerin Sýrbistan'dan gelmesi konusunda kaygýlanýlan salgýn için de geniþletilerek alýnmasý talimatý verilmiþti.10 Bu amaçla Bulgaristan sýnýrýnda yapýlan hizmetlere benzer hizmetler ve karantina için saðlýk tesisleri kurulmasý þeklindeki tedbirlerin alýnmasýna, Sýrbistan sýnýrýnda da baþlanmýþtý. Burada da yolcularýn halk ile karýþmasýný önlemek amacýyla, onlarýn muhafaza edilecekleri odalar kurulmuþtu. Buna ilaveten karantina hizmetine uymayacak veya buralarda tesis edilen odalarda beklemeyi reddedip, halk arasýna karýþacak ve bu þekilde belki de hastalýðýn yayýlmasýna yol açacak veya buna benzer olumsuzluklara karþý karantina hizmetlerinin güvenli yürümesi için ayrýca güvenlik görevlileri bölgeye gönderilmiþti. Bu þekilde alýnan tedbirlerle hastalýk teþhis edilip hastalar izole edilerek tedavileri için saðlýk görevlileri ve karantinanýn güvenli yürütülmesi amacýyla da güvenlik görevlileriyle birlikte kapsamlý bir çalýþmayla bu hastalýðýn zararlarý ortadan Kosova'da Osmanlý Ýdaresi kaldýrýlmaya çalýþýlmýþtý. Bu amaçlarla 200 den fazla yolcunun izole edilebileceði odalar ve karantinayý güvenli bir þekilde yürütecek 60 asker ve birkaç subay ve süvari ve karantina saðlýk ekibi için gerekli tesisler kurulmuþtu. Ayný yýl Bulgaristan, Romanya, Sýrbistan taraflarýndan alýnan kolera istihbaratlarý ve sýnýrlarda bu endiþeyle yolcularýn karantina hizmetine alýnmalarý vakalarý, 1886 yýlýnda koleranýn yaygýn bir tehlike olduðunu ortaya koymaktaydý. Osmanlý saðlýk yetkilileri bu yaygýn tehlikeye vaktinde müdahale ederek hastalýðýn yayýlmasýný, yaygýn hal alarak birçok vatandaþýnýn canýna mâl olmasýný önleyip ortadan kaldýrmaya çalýþmakta, gerekli tedbirleri de vakit gaçirmeden almaktaydý. Yine ayný yýl yani 1886 yýlýna ait bir belge'den saðlýk hizmetleri konusunda bir þikâyet dile getirilmekteydi.11 Bazý yaralanma ve cinayet olaylarý sýrasýnda belediye doktoru Andon Efendinin ihmâlinden þikâyet olunmaktaydý. Doktor diplomasý olan Andon Efendi'nin diplomasý olmasýna karþýlýk, kendisinin yetersiz olduðu ifade edildikten sonra, bir günde iki üç köyde vuku bulan cinayet ve yaralama vakalarýna gitmesi gerekirken yalnýz bir vakaya gittiði suçlamasý yapýlmaktaydý. Belgede, Andon efendi vakalara tembelliðinden mi imkânsýzlýðýndan mý gidemediði kýsmý çok açýk deðildi. Bir günde yalnýz bir vakaya gidip diðer vakalara gitmediði haberi verildikten sonra merkeze baðlý 4 kazada da doktorlar olmasý gerekirken buralardaki doktorlarýn da olmamasý nedeniyle, vakalara gidilemediði problemi de ilâve ediliyordu. Saðlýk bakanlýðýna yazýlan bu dilekçe üzerine, bakanlýk derhal soruþturma baþlatarak olay hakkýnda tahkikata baþlayarak yapýlacaklarý uygulamaya koyuyordu. Bu þekilde haber alýnan problemin giderilmesi, halkýn saðlýðý açýsýndan çok önemliydi ve bu durumun hassasiyetine binaen gerekli çalýþmalara baþlanmýþtý. Kosova valiliði tarafýndan içiþleri bakanlýðýna gönderilen saðlýkla ilgili bir belgede bir hastalýk vakasýnýn tedavisi ile 33 34 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi ilgiliydi. Üsküp'e baðlý Gurban köyü ihtiyar heyeti, annesi ve babasý olmadýðý için þuur kaybý olan 14 yaþýndaki bir çocuðu, önce köydeki manastýrda muhafaza altýna alýp bir süre burada bakýmýný devam ettirirmiþti. Fakat bir süre devam eden bakýmý burada olumlu sonuç vermeyince, ihtiyar heyeti çocuðu doktora tedavi ettirip, doktorunda tavsiyesi üzerine çocuðun hastahaneye gönderilmesine karar verilmiþ, fakat bu gibi hastalara bakacak bir hastahane olmadýðý için çocuðun Ýstanbul'daki hastahaneye gönderilmesi gündeme gelmiþti. Bu þekilde akýl ve sinir hastalýklarý için hastahanenin olmamasý ve en uygun hastahanenin Ýstanbul'da olmasý, bu saðlýk vakasý üzerine baþka bir konuyu gündeme getirmiþti. Bu çocuðun rahatsýzlýðý ile de daha fazla öne çýkmýþ olan akýl ve sinir hastalarýna hizmet verecek bir hastanenin inþasý ihtiyacý kendini daha fazla hissettirmiþ ve bunun üzerine içiþleri bakanlýðýna bu konudaki talep iletilmesine karar verilmiþti. Buna göre Kosova valisinin ve vilayet meclisi üyelerinin de imzalarý ile içiþleri bakanlýðýna gönderilen dilekçe ile akýl ve sinir hastalýklarýnýn tedavisi için bir hastane inþasý talebi resmen iletilerek, bu þekilde bir hastahanenin yapýlmasý için gerekli paranýn acilen gönderilmesi isteniyordu. Böyle bir hastahane yapýlmasýný zorlayan bir baþka neden de, Ýstanbul'daki hastahanenin kapasitesinin az olmasý nedeniyle hasta kabul edememesiydi. 300 erkek ve 250 kadýn hasta kapasiteli hastahane, bundan fazla hasta kabul edemiyordu. Ayrýca Ýstanbul'daki hastahanenin kapasitesinin düþüklüðü Ýstanbul'dan vilayetlere yazýlýyor, hastahane olan yerlerdeki hastalarýn kendi hastahanelerinde tedavilerinin yapýlmasý gereði bildiliriliyordu.12 Çünkü hastahanenin kapasitesi, sayýsýndan fazla hasta kabulüne imkân tanýmýyordu. Buradan Ýstanbul'daki akýl ve sinir hastahanesinin dýþýnda bazý vilayetlerde de bu þekilde hastahaneler olduðu anlaþýlmakla birlikte, hastahanelerin hangi vilayetlerde olduðuna dair bilgi belge de yoktu. Fakat Kosova'da böyle bir hastahane olmadýðý orta- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi daydý ve Kosova valisi ve vilayet meclisi üyelerinin ortak imzalarýnýn olduðu bir dilekçeyle, Kosova'da böyle bir hastahanenin kurulmasý için acilen ödenek gönderilmesi isteniyordu. Kosova valiliði ve meclisi, bu þekilde ön ayak olarak bu problemleri çözmeye çalýþýyordu. Bu gibi hizmetlerin sürdürülmeye çalýþýlýrken öte yandan, Ýçiþleri bakanlýðýndan Kosova valiliðine yazýlan bir belgeden boþ olan belediye tabipliði makamýna bir doktor tayini yapýldýðý haber verilmekteydi. Yenipazar kazasýndan, Kosova valiliðine, oradan da içiþleri bakanlýðýna yazýlan bir dilekçe ile Yenipazar'da boþ bulunan belediye tabipliðine bir doktor tayini isteniyordu. Talebi deðerlendiren içiþleri bakanlýðý, Kosova valiliðine gönderdiði bir yazý ile Ortaköy kazasý doktoru Avram efendinin Yenipazar belediye tabipliðine tayin edildiðini bildiriyordu. Halkýn saðlýk hizmetlerinden mahrum kalmamasý için, istenilen doktor tayini talebini yerine getiren içiþleri bakanlýðý, gönderilen Doktor Avram efendinin harcýrah, maaþ, emekli kesintisi gibi özlük haklarýný da saklý tutarak doktorun da maðdur edilmemesine dikkat ediyordu.13 Bu þekilde Osmanlý, saðlýk personeli temini, yeni akýl ve sinir hastahanesi tesisi, karantina hizmetleri, ilçelerin ve köylerin doktorlarýnýn daha verimli çalýþmalarýnýn saðlanmasý, boþ olan doktorluklara yeni doktorlar tayini yapýlarak saðlýk hizmetlerinin aksatýlmamaya çalýþýlmasý gibi çabalarla saðlýk hizmetlerinin problemsiz bir þekilde yürütülmesine gayret ediyordu. Ayrýca, belgelerden anlaþýldýðýna göre Kosova vilayetinin çevresi sayýlabilecek Romanya, Sýrbistan ve Bulgaristan'da kolera salgýný görülmekle birlikte, bu vakanýn Kosova'da en azýndan o dönemlerde görülmemesi, Kosova'nýn saðlýk hizmetlerinin, bölgesine göre verimli ve daha nitelikli olduðunu akla getirmekteydi. Bu arada yine belgelerden anlaþýldýðýna göre o dönem belediyelerinin bünyelerinde doktor bulundurarak, diðer hizmetlerinin yanýnda, saðlýk hizmetleri verdikleri de görülmekteydi. 35 36 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi c. Mâli Hizmetler Kosova'daki Osmanlý yönetimi ile ilgili yapýlan incelemelerde ele geçirilen belgelerde, Osmanlý'nýn mali konulardaki bazý uygulamalarýna da rastlanmaktaydý. Bu çerçevede 1880 yýlýna ait bir belgeden Kosova mali yönetimine ait bir görev deðiþiminden söz edilmekteydi. Bu belgeye göre Kosova vilayeti Aþar ve Aðnam Nazýrý Naim efendinin, Kosova vilayeti defterdarlýðýna tayin edildiðini bildiriyordu. Aþar ve Aðnam Nazýrlýðý görevine ise daha önce bazý memuriyetlerde görev yapmýþ olan Yusuf Ýzzeddin Efendi tayin ediliyordu.14 1887 yýlýnda baþbakanlýða yazýlmýþ bir belge ise aslýnda mali karakterli olmasýna karþýlýk, siyasi yönü aðýr basacak bir konuyu gündeme getiriyordu. Belgenin siyasi yönü, Osmanlý-Sýrbistan arasýnda yapýlan sýnýr düzenlemeleri sonucu ortaya çýkan ilginç geliþmeydi. Belgede, Sýrbistan-Osmanlý sýnýr tayini yapýldýktan sonra, sýnýrýn Sýrbistan tarafýnda kalan bazý yerleþim yerlerindeki bir kýsým halk ile sýnýr tayini yapýldýktan sonra Osmanlý tarafýnda kalýp sýnýrýn Sýrbistan tarafýna kaçan bir kýsým Hýristiyan halkýn, Osmanlý tarafýna geçmek istediðinden bahsediliyordu. Sýrbistan tarafýnda kalan ve Osmanlý tarafýndan Sýrbistan tarafýna geçen bazý bölge Hýristiyanlarý bu kez, Osmanlý tarafýna geçmek istiyorlar, fakat hayvan, eþya v.s. gibi gümrük vergisinden muaf tutulmak istiyorlardý. Kosova vilayeti hudutlarýnda gerçekleþen bu olay hakkýnda, Kosova valiliði sýnýrýn Osmanlý tarafýna geçmiþ Hýristiyan halkýn talepleri doðrultusunda, olumlu kanaat belirtip, bu Hýristiyan halkýn talepleri doðrultusunda Osmanlý tarafýna geçmelerini saðlarken, kendilerinden hayvan, eþya v.s. gibi gümrük vergisi alýnmayacaðýný iletiyor, bu konuda gerekli iznin alýnabilmesi için bu konudaki talebini baþbakanlýðýn onayýna sunuyordu. Bu konuda hazýrladýðý bir evrakla Kosova vilayeti, konuyu baþbakanlýða resmen bildirerek baþbakanlýðýn iznini beklediðini iletiyordu.15 Gümrük muafiyeti talebi ile alâklý görülen bu olay, siyasi Kosova'da Osmanlý Ýdaresi sonuçlarýyla aslýnda çok önemli bir vakadýr. Bu durumda dikkat çekilmesi gereken birkaç nokta vardýr. Ýlk olarak öteden beri zaman zaman iddia edildiði ve bunlar bahane edilerek devletin içiþlerine karýþma niyetine dayalý olarak Avrupalý devletlerinin öne sürdükleri gibi Osmanlý'nýn Hýristiyan halkýna eziyet ettiði þeklindeki suçlamalarýn doðruluðunun deðerlendirilmesi gerekmektedir. Osmanlý'nýn Hýristiyan halkýna böyle bir baskýda bulunmadýklarý, tarihindeki birçok örnekte görülebileceði gibi bu belgede de görebilmek mümkündür. Eðer gerçekten iddia edildiði gibi Osmanlý, Hýristiyan halkýna eziyet edip onlarý zorla Müslümanlaþtýrmaya çalýþmýþ olsaydý, bahis konusu olan halkýn, Hýristiyan yönetimi sýnýrlarý içinde iken daha sonra Osmanlý topraklarýna geri dönmeye çalýþmamalarý gerekiyordu. Üstelik Osmanlý'nýn onlarý, zorla Müslümanlaþtýran devlet olduðu düþünülürse, Hýristiyan bir devletin sýnýrlarý içine girmiþ olan ve dinini yaþama þansý bulan Hýristiyan halkýn, iddia edildiði gibi kendisinin zorla Müslümanlaþtýrýlacaðý Osmanlý topraklarýna yeniden dönmemesi gerekiyordu. Bu yeniden Osmanlý topraklarýna dönmek isteyen halkýn, Osmanlý'nýn onlara nasýl davranacaðýnýn belli olmadýðý deðerlendirmesi burada düþünülmemelidir, çünkü bu tarihten 10 sene öncesine kadar Sýrbistan zaten Osmanlý topraðýydý ve ayrýca Osmanlý tarafýna geçen Hýristiyan halkýn bir kýsmý, kýsa bir süre önce Osmanlý tarafýndan kaçýp Sýrbistan tarafýna geçen Hýristiyanlardan oluþuyordu. Yani hepsi Osmanlý'nýn nasýl bir yönetim uyguladýðýndan haberdardý. Ve geriye dönmekle de bu Hýristiyan halk, nasýl bir yönetime talip olduklarýný çok iyi biliyorlardý. Osmanlý tarihinden birçok örneklerden ve bu çalýþmada ileriki bölümlerde ele alýnacak baþka belgelerden ve ayrýca þu an ele alýnan belgelerden de anlaþýlacaðý gibi Osmanlý, Hýristiyan halký rahatsýz edecek bir yönetim uygulamasýnda bulunmuyordu. Eðer böyle olsaydý yani Osmanlý, Hýristiyan halký huzursuz edici bir þekilde yönetmiþ olsaydý, artýk Hýristiyan bir devlet 37 38 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi tarafýnda bulunan ve iddia edildiði gibi bu baskýlardan kurtulmuþ olan halkýn tekrar kendilerine baský uygulayabilecek bir devlet tarafýna geçmesi beklenmeyecek bir davranýþtý. Öte yandan böyle Hýristiyan bir halkýn, Hýristiyan bir yönetim tarafýnda yaþarken sonradan Müslüman Osmanlý topraklarýna geçmek istediði bu olay üzerine, Osmanlý'nýn Hýristiyanlara baský uyguladýðý iddialarýnýn ne derece tutarlý iddialar olduðu tekrar gözden geçirilmelidir. Yukarýda da belirtildiði gibi tarihte birçok benzer örneklerine ve bu çalýþmanýn ileriki bölümlerinde sunulacak dini yaþantý toleransý örneklerine ve bu belgenin bahsettiði olaya raðmen Osmanlý'nýn Hýristiyanlara baský yapmýþ olduðu iddialarýnýn, mutlaka somut bilimsel belgelere dayanmasý gerekmektedir. Baþbakanlýða yazýlmýþ bir belge de bu kez vergi toplanmasý ve kullanýlmasý ile ilgili idi. Baþbakanlýða hitaben yazýlan taleple, belediyeler tarafýndan toplanan bazý vergilerin, bölgede kullanýlmasý isteniyordu. Normal uygulamaya göre vergiler belediye tarafýndan toplandýktan sonra, hazineye devrediliyordu. Kosova vilayetinden gelen taleple belediye tarafýndan toplanan bazý vergilerin hazineye devredilmesi yerine belediye ihtiyaçlarý için deðerlendirilmesi isteniyordu.16 Bu belge de çok önemli bir uygulama örneði idi. Bir bölgeyi ele geçiren egemen bir gücün, o bölge hakkýnda belki birçok hakkýndan vazgeçebileceði, ancak vergi toplamak ve toplanan vergiyi kendi hazinesine devretmek tercihinden vazgeçebileceði, çok fazla ihtimal dahilinde deðildi. Vergi toplamak, bir bölgeyi ele geçirdikten sonra, o bölgeden elde edilecek imkânlarýn en baþýnda gelmekteydi. Veya baþka bir ifadeyle bazý fetihler, stratejik önem düþünülerek yapýlýyorsa da, belki bir bu kadar önemli olarak fetihler diðer yandan, fethedilecek bölgenin ekonomik getirisi düþünülerek yapýlmaktaydý. Yani bölgeler, bir anlamda ekonomik avantajlarý nedenleriyle fethedilmek istenmekteydi. Bu açýdan bakýldýðýnda, Osmanlý'larýn uygulama geçmeye hazýrlandýklarý bazý Kosova'da Osmanlý Ýdaresi vergileri merkeze devretmek yerine, bölgeye sarf etmek sistemi, sömürgeci, bölgeyi geri býrakan devlet mantýðý içerisinde pek mantýklý görünmemekteydi. Çünkü devlet kendi isteðiyle, bu belgeye göre en azýndan kazançlarýnýn bir kýsmýndan vazgeçme sürecini baþlatmýþtý. Zaman zaman sömürgeci, bölgeyi geri býrakan devlet diye tanýmlanan bir yönetimin, baþka birçok þeyden vazgeçse bile, vergiden vazgeçmemesi gerekiyordu. Hâlbuki burada toplanan bazý vergilerin merkeze gönderilmeyip, Kosova'da sarf edilmesi iþlemini baþlatmasý bir yana, daha önceki tarým'la ilgili bölümde de ele alýndýðý gibi, merkeze gönderilen vergilerin, tarým destek kredileri, hayvancýlýk kredileri, zirai alet destek kredileri gibi uygulamalarla, daha önce daðýtýlan kredilerin büyük kýsmý geri ödenmediði halde ziraat bankasý vasýtasýyla yeni krediler daðýtýlmasý ve bunlarýn geri ödemelerinin 10 yýldan 15 yýla yayýlmasý uygulamalarý, Osmanlý'nýn gerçek niyetini ortaya koyuyordu. Üstelik daha önceki kredilerin büyük kýsmý ödenmediði halde, yeni kredilerin geri ödemesini 15 sene taksitle daðýtma sistemini buralardan 3 yýl sonra çekileceði tarih olan 1909'da uygulamaya koymasý Osmanlý'nýn kendi menfaatlerinden daha çok bölgenin kalkýnmasýný düþündüðünün iþaretleriydi. Burada belki þu iddia edilebilir: Osmanlý, 1909'da 15 yýllýk ödeme planlý yeni kredi sistemi baþlatmýþtý, ancak 1912' de buradan çekileceðini kendisi de beklemiyordu. Bu kanaatin tam tersine devlet adamlarý buralarda 3 sene olmasa bile daha fazla kalamayacaklarýný kendileri de öngörüyorlardý. Çünkü yukarýda da deðinildiði gibi bölgenin etrafýndaki topraklar Bosna-Hersek, Bulgaristan, Doðu Rumeli ayný anda 1908 yýlýnda gitmiþ, bir anlamda sýra artýk Kosova gibi balkanlarda elde kalan diðer bölgelere gelmiþti. Bunu tahmin etmek öyle çok zor bir çýkarým deðildi. Çünkü Bosna-Hersek, Bulgaristan, Doðu Rumeli, Girit elden çýkarken ayný yýl Osmanlý, o topraklarýn elden çýkmasýnýn üzerinden bir yýl bile geçmeden ve bu toprak kayýplarýnýn üzüntüsü unutulmadan, 39 40 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi ziraatla uðraþan Kosova halkýnýn, ziraat odasý ile yapmýþ olduðu yeni kredi sistemini içeren tekliflerini de kabul ediyordu.Bu uygulamalar, Osmanlý'nýn buralarý sömürmek niyetinde mi yoksa problemlerini çözmek niyetinde mi olduðunun iþaretleriydi. Dýþiþleri bakanlýðýna Osmanlý devletinin Londra büyükelçiliðinden gelen bir haber, Osmanlý'nýn balkanlarda takip etmiþ olduðu önceliklerin belirlenmesi açýsýndan oldukça ilginç bir haberdi. Çünkü bu habere göre Selanik, Kosova ve Manastýr vilayetleri bütçelerine ait rakamlarýn, Ýngiliz parlamentosu Avam kamarasýnda gündeme getirildiði bildiriliyordu. Times gazetesinin Fransýzca verdiði habere dayanýlarak ele alýnan bir evrakta Osmanlý Devleti'nin Elviye-i Selâse (Kosova, Selânik ve Manastýr Vilayetleri için, üç vilayet anlamýnda bu tâbir kullanýlýyordu) diye tanýmlanan Kosova, Manastýr ve Selanik vilayetlerinin muhtemelen 1905 yýlýna ait bütçe rakamlarý ifade ediliyordu. Bu haber, Times tarafýndan 1906 yýlýnda yapýldýðýna ve Osmanlý Devleti'nin Londra Büyükelçiliði tarafýndan 23 Mart 1906'da Dýþiþleri bakanlýðýna bildirildiðine göre bu belgenin belirttiði bütçe rakamlarýnýn 1905 yýlýna veya daha önceki herhangi bir yýla ait olmasý gerekiyordu. Zira evrakta bütçe rakamlarýnýn hangi yýla ait olduðu belirtilmiyordu. Avam kamarasýnda gündeme gelen bu evrak beyaný aslýnda, Avam kamarasýndan bir milletvekilinin verdiði soru üzerine ortaya çýkmýþtý. Bu habere göre Osmanlýya baðlý bu üç vilayete ait toplam 768,697 bin lira olarak sunulan para için, evrakta üç ayrý masraf kalemi gösteriliyordu. Toplam 768,697 bin lira'nýn 26,803 lira Askeriye, 76,691 lira adliye, 77,851 lira Nafia bakanlýklarýna ayrýlmýþ olacak þekilde üç'e ayrýldýðý bildiriliyordu.17 Times gazetesinin haberi ve Ýngiliz Avam kamarasýnda ele alýnan bu belge doðru ise bu konuda þu iki noktaya dikkat çekilmesi gerekmektedir. Ýlk olarak baðýmsýz bir devlet olan Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Osmanlý'nýn belki de gizli bilgileri nasýl oluyor da Ýngiliz Avam kamarasýnda sergilenebiliyor, oralara nasýl ulaþtýrýlýyordu. Bu, belkide Osmanlý memurlarý vasýtasýyla gizli bir þekilde Ýngiliz parlamenterlere ulaþtýrýlmýþ oluyor veya herhangi deðiþik metotlarla parlamenterin eline geçiyordu. Sonuç olarak Osmanlý maliyesine ait bütçe rakamlarý nasýl oluyor da Ýngiliz Avam kamarasýnda sergilenebiliyordu. Ayrýca Kosova, Selanik ve Manastýr vilayetlerine ait bütçe rakamlarýnýn Ýngiliz Avam kamarasýnda sergilenmesi, Ýngiltere'nin buraya olan ilgisini göstermesi açýsýndan önemliydi. Öte yandan yine yukarýda belirtildiði gibi bu belge ve belirtilen rakamlar doðru ise Osmanlý'nýn Balkanlarda hangi amaçlara yönelik siyaset uyguladýðýný göstermesi açýsýndan ilginçti. Üç ayrý harcama kalemi þeklinde verilen evrakta, paranýn Askeriye, Adliye ve Ýhtiyaç bakanlýklarýna ayrýlmýþ rakamlarý sergileniyordu. Balkanlarda halkýna baskýcý bir yönetim uyguladýðý þeklinde Avrupalý devletlerce eleþtirilen Osmanlý Devleti'nin bu belgeye göre 26,691 lira en küçük harcamayý askeri masraflara yaptýðý belirtiliyordu. Yine bu belgeye göre Osmanlýnýn, askeri harcamalarýn üç katý rakam olarak 76,691 lirayý Adliye hizmetlerine ve yine askeri harcamalarýn üç katý 77,851 lirayý halkýn yiyecek türü ihtiyaçlarýnýn temini ile ilgilenen Nafia hizmetlerine sarf ettiði görülüyordu. Sonuç olarak bu belge doðru ise Osmanlý, bu harcamalar arasýnda en çok kaynaðý nafia hizmetlerine yatýrmýþ olmakla aslýnda neye önem verdiðini bir anlamda ortaya koymuþ oluyordu. Bu belgeye ilaveten, Ýçiþleri bakanlýðýndan Kosova valiliðine yazýlmýþ olan 1910 tarihli bir belge de piyasada un fiyatlarý ile ilgili bir dalgalanmayla ilgiliydi. Belgeye göre Kosova vilayeti Ýþtip kazasý Bregaliçe nehri etrafýnda deðirmen bentlerinin mahalli yetkililerce yýkýldýðý þeklinde þikâyet içiþleri bakanlýðýna ulaþýnca, bakanlýk mahalli yetkililerin dikkatleri çekilmek üzere konuyu gereði yapýlmasý talimatýyla Kosova vilayetine hâvâle diyordu. Deðirmen bentleri yýkýlýnca, bu kez 41 42 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi piyasadaki un fiyatlarý gereðinden fazla artýyor, iâþe prensibini kendisi için çok önemli bir prensip kabul eden Osmanlý bu konuda da gereðinin yapýlmasý üzerine Kosova vilayetinin dikkatini çekiyordu.18 Bu belgede Ýþtip'teki Bregaliçe nehri üzerindeki deðirmen bentlerinin resmi görevlilerce yýkýldýðý belirtilmesine raðmen Osmanlý, gereðinin yapýlmasý üzerine bu konuyu örtbas etmiyor, sorunun çözülmesi için gerekli talimatý Kosova valiliðine iletiyordu. d. Eðitim Hizmetleri Eðitim, bir devletin kendisinin devamýný saðlayabilmesi için ayakta tutmasý gereken en önemli kurumlarýndan biridir. Devlet, yarýn kendisini güvenli bir þekilde ellerine teslim edeceði kadrosunu eðitim teþkilatý vasýtasýyla yetiþtirir, eðitir, istediði seviyeye getirir. Devlet, kadrolarýný teslim edeceði vatandaþýný daha küçük yaþlarda alýr, gerekli her türlü bilgiyi ona kazandýrýr ve onu devleti yönetmekle ilgili görevi almaya hazýr hale getirir. Ve bu þekilde yarýnýný da garanti altýna almaya çalýþýr. Yani, yarýn þu an devleti yürüten kadrolarýn, görevlerini býrakma, ayrýlma veya yaþlýlýk, emeklilik ve daha baþka nedenlerle devleti yönetemez duruma geldiklerinde devlet sýkýntý çekmez. Çünkü eðitim sürecinden geçirilmiþ, devlet görevlerini almaya hazýr yetiþmiþ elemaný vardýr artýk. Devlet hizmetleri görevlerinde bir aksama olmayacaktýr. Herhangi bir þekilde boþalan devlet görevlerinin yerine yenileri hazýrdýr. Yalnýz burada dikkat çekilmesi gereken bir durum vardýr. Devletin, yarýnýn görevlilerini yetiþtirme kaygýsý, genellikle ulus devletlerin kendini, kendi ýrkýndan olan insanlarla devam ettirme kaygýsý içerisinde deðerlendirilmemelidir. Yani büyük güçler egemen olduklarý topraklarda eðitim teþkilatýný problemsiz bir þekilde tesis edip yürütmeli, egemen olduklarý topraklarda, kendi ýrkýndan veya kendi dininden olmayan insanlarý, daha kolay yönetebilmek adýna eðitimden mahrum edip cahil býrakmamalýdýrlar. Veya daha deðiþik bir ifadeyle Kosova'da Osmanlý Ýdaresi kendi dininden veya ýrkýndan olmayan insanlarý eðitip, nitelikli hâle getirip onlarýn gözlerini açýp kendine problem çýkaracak hâle getirmemek gibi niyetlerle onlarý eðitimden mahrum býrakmamalýdýr. Bu arada halkýna eðitim imkaný saðlarken onlarý asimile etmeyi de düþünmemelidir. Öte yandan, devletler asimile politikasý uyguladýklarý takdirde, asimile edilmeye çalýþýlan uluslarýn bu asimilasyon politikasýný kabul edecekleri de beklenmemelidir. Bu noktalar eðitimde, ihmal edilmemesi gereken çok önemli konulardýr. Dünya tarihinde bu gibi konular azýmsanmayacak miktarlarda mevcuttur. Yani egemen milletlerin, yönettiði milletleri asimilasyon, eðitimden mahrum etme gibi politikalarla sindirmeðe çalýþtýðý ve fakat bu politikalarýnýn baþarýlý olmadýðý ve günün birinde bu politikalarýn kendi aleyhine döndüðünü gördüðü birçok örnekler vardýr. Egemenliði altýndaki milletlere ahlâki olmayan bir yolla, yani eðitimi sindirme amacý olarak kullanma amaçlý politikalarla yaklaþan egemen milletler, kýsa vadede baþarýlý olmuþlarsa da uzun vadede baþarýlý olmamýþlardýr. Bu noktada eðitimi sindirme aracý olarak kullanmak bir yana her devletin, diðer hizmetlerde olduðu gibi eðitimi de her türlü politik amaçlardan uzak sadece vatandaþýný aydýnlatma, onu yetiþtirme gibi hedeflerle sunma zorunluluðu vardýr. Bu çerçevede Osmanlýlar acaba vatandaþlarýna eðitim imkaný sunup sunmadýklarý, onlarý cahil býrakmaya çalýþýp çalýþmadýklarý veya eðitimi politik amaçlarýna alet edip etmedikleri gibi sorularýn cevaplarý, Osmanlýlarýn yapmýþ olduklarý hizmetlerde gizlidir. Osmanlýlarýn yapmýþ olduklarý eðitim hizmetlerinin görülmesi de bu konudaki cevaplarý netleþtirmiþ olacaktýr. Eðitimle ilgili atýlan adýmlar çerçevesinde ortaya çýkan bir müfettiþ raporu bu konuda yapýlmasý istenen bir projeyi göstermekteydi. 1879 tarihli bu belgeye göre Baðdat, Suriye ve Kosova vilayetlerine rapor hazýrlamak üzere görevlendirildiði anlaþýlan müfettiþ, bu vilayetlerle ilgili hazýrladýðý 43 44 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi raporunu Bakanlar Kuruluna sunuyordu. Bu rapor, bahsedilen vilayetlerde birer hukuk Fakültesi açýlmasý ile ilgili bir rapordu ve müfettiþ bu vilayetlere birer hukuk fakültesi açýlmasýnýn gereðine iþaret etmekteydi.19 Baðdat, Kosova, Suriye vilâyetlerinde birer Hukuk Fakültesi açýlmasý kararý verilen müfettiþ raporu da gereði yapýlmak üzere Bakanlar Kurulunun gündemine alýnmýþtý. Müfettiþin Bakanlar Kuruluna raporu sunduðu bu tarih çok önemliydi. Çünkü Müfettiþin raporu sunmuþ olduðu tarih, II.Abdülhamit dönemine denk gelmekteydi ve bu dönem belki de 600 yýllýk Osmanlý Tarihinin en büyük eðitim reformunun yapýldýðý dönemdi. Eðitime büyük önem veren II. Abdülhamit imparatorluðun ihtiyaç duyduðu her branþta ve gelecekte ihtiyaç duyulacak her alanda olmak üzere büyük bir eðitim reformu baþlatmýþtý. Bu süreçte her branþta geniþ bir okullaþma faaliyeti görülmekteydi. Bu okullaþma sürecinde de Baðdat, Suriye ve Kosova vilayetleri içinde birer hukuk fakültesi düþünülmekteydi. Bu vilayetlerle ilgili kapsamlý bir rapor hazýrlayan müfettiþin kanaatleri de bu vilayetlerde birer Hukuk Fakültesi açýlmasý yönündedi. Bu belge Osmanlý'nýn eðitime nasýl yaklaþtýðý konusunda önemli iþaretler taþýmaktaydý. Dikkat edilirse hukuk fakültesi açýlmasý düþünülen vilayetlerin hiçbiri devlet yatýrýmlarýnýn her alanda büyük oranda kendisine yönetildiði iddia edilen Anadolu vilayetleri deðildi. Ve Osmanlý Anadolu vilayeti veya baþka bir vilayet ayrýmý yapmaksýzýn Suriye, Baðdat ve Kosova vilayetlerinde hukuk fakültesi açmayý Bakanlar Kuruluna sevk etmiþti. 2006 yýlýnda olunan þu günlerde sadece 1 üniversitesi olan Kosova'da 127 yýl önce bir hukuk fakültesi açýlmasýnýn Bakanlar Kurulunun gündemine alýnmasý, Osmanlýlarýn Suriye, Baðdat'la birlikte Kosova'ya verdiði önemi daha net ortaya çýkarmaktaydý. Veya baþka bir ifadeyle en azýndan bu belge, ortaya koyduðu bilgiye göre, Kosova'nýn eðitim açýsýndan hangi dönemde geri býrakýlýp býrakýlmadýðýnýn iþaretlerini taþýyordu. Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Milli Eðitim Bakanlýðýnda görüþülen bir baþka belge de ilköðretimle ilgili bir geliþmeyi haber vermekteydi. 1880 yýlýnda yani Osmanlý devletinin en kapsamlý eðitim reformunun yapýldýðý II.Abdülhamit döneminde Suriye vilayetinde Hama, Sivas-Gürün ve Üsküdar'da ortaöðretim okullarý ile Priþtine'de açýlan ilköðretim okulu ile Gilan nahiyesi Ortaokullarý öðretmenlerinin maaþlarýnýn yükseltilerek iyileþtirilmesi, karara baðlanýyordu. Ve bu zamlarla ilgili ödemenin ayrýlýp ayrýlmadýðýnýn, kontrolünün de yapýlmasý talimatý veriliyordu.Yine ayný belgeye göre Sakýz adasýndaki Müslüman okuluna Rumca, Hýristiyan okuluna ise Türkçe öðretmeni tayin ediliyordu. Bundan baþka vilayet kararnamesi 237. maddesinin hükmüne göre Küçük çocuk okullarý ve Ortaokullarýn idarelerinin, baðlý olduðu cemaatlerin idarelerine býrakýldýðý belirtiliyordu. Ayrýca bu tür okullara ait gelir getiren bütün mallar da yine bu cemaatlerin idaresine býrakýlýyordu20. Hama, Gürün, Üsküdar, Sakýz bölgelerindeki okullarla birlikte, Priþtine' deki okullarýn da ayný belgede kaydedilmesi, Priþtine'deki okullarýn Anadoludaki, Ortadoðudaki ve Ege adasý olan Sakýz adasýndaki okullardan ayrý tutulmadýðýný gösteriyordu. Yine bu belgede belirtildiðine göre, zama zaman, "kendi dininden olmayan uluslara baský yaptý" suçlamasý yapýlan Osmanlý'nýn, cemaat okullarýnýn yönetimini, bu okullara ait gelir getiren mallarla birlikte, cemaatlere býrakmakla eðitime nasýl baktýðý daha iyi anlaþýlabiliyor ve ayrýca, cemaat okullarýnýn eðitim faaliyetlerini yine o cemaatlere býrakmakla, onlarý eðitimlerinde nasýl serbest býrakmýþ olduðunu göstermiþ oluyordu. Milli Eðitim Bakanlýðýnda görüþülen bu belgenin bir diðer kýsmýnda da baþka bir konu ele alýnýyordu. Bu belgeye göre, II.Abdülhamit dönemi eðitim reformu çerçevesinde, Kosova'da eðitim, yeniden ele alýnýyordu. Bu amaçla Kosova'daki öðretmenleri yeni eðitim metodlarý konusunda bir eðitime tabii tutmak ve öðretmen yetiþtirmek üzere açýlan 45 46 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi okulu faaliyete geçirmek için bir idareci öðretmen ve bu öðretmene bir yardýmcý atanýyordu.21 Bu durumda bu belgeye göre, Kosova'ya öðretmen yetiþtirme amacýyla bir Eðitim Fakültesi açýlmýþ, pilot bölge olarak Priþtine seçilmiþ ve bu fakültenin hem öðretmen ve hem de idareci sýfatýyla bir öðretmen ve bu öðretmene bir yardýmcý personel atamalarý da yapýlýyordu. Öðretmen yetiþtirecek bu Eðitim Fakültesinin temeli de Hukuk Fakültesi örneðinde olduðu gibi yine II.Abdülhamit döneminde yani bugünkü tarihten 126 yýl önce atýlmýþ oluyordu. Üstelik bu adým bugünkü modern usullerle atýlýyordu. Yani okulun eðitim sürecinin izlenmesi için pilot bölge uygulamasý da yapýlarak eðitim-öðretim baþlatýlýyordu. Bu okul, hem öðretmen yetiþtirecek, hem de varolan öðretmenleri yeni eðitim metotlarýna göre eðitim sürecinden geçirerek, modern usullere alýþtýracak, daha sonra bu pilot uygulama gerektiðinde diðer bölgelere de geniþletilebilecekti. Hem var olan öðretmenleri modern usullere göre eðitimden geçirmek, hem de Kosova'nýn ihtiyaç duyduðu öðretmenlerini artýk Kosova'da yetiþtirmek, Kosova ve Kosovalýlar için büyük bir açýlým idi. Bu Eðitim fakültesi ve yukarýda bahsi geçip açýlmasý Bakanlar Kurulunun gündemine alýnan hukuk fakültesi bir üniversitenin çekirdeði anlamýna geliyordu ve bundan 126 yýl önce uygulamaya koyulmuþtu. Hukuk fakültesini, müfettiþin raporu doðrultusunda Bakanlar Kurulunun gündemine alan, eðitim fakültesini ise pilot uygulamayla baþlatýp bu þekilde bir üniversitenin temellerini bundan 126 yýl önce hazýrlayan Osmanlý, Kosova eðitimine nasýl baktýðýný, bu hareketleriyle ortaya koymuþ oluyordu. Hukuk Fakültesi kurulmasýnýn Bakanlar Kurulunun gündemine alýnmasý ve bu þekilde, fakültenin açýlmasý teþebbüsü ve Eðitim Fakültesinin açýlmasýyla aslýnda, ileride bir üniversitenin adýmlarý da daha o yýllarda atýlmýþ oluyordu. Bu adýmlarýn üniversiteyle sonuçlandýrýlmamasýnýn sorumluluðu, bu bölgelerde artýk son dönemine girmiþ Osmanlý'da deðil, Kosova'da Osmanlý Ýdaresi bundan 126 yýl sonra 2006 da bile ancak bir üniversite kurabilen ve böylece yavaþ yürüyen mekanizmalarda ve bu süre içinde buralarý yöneten idarelerde aranmasý gerekmektedir. Milli Eðitim Bakanlýðýndan bildirilen 1889 tarihli bir belge, baþka bir konuya dikkat çekiyordu. Bu belgede bahsedildiðine göre Sýrbistan'ýn baþkonsolosunun, Üsküp'te Sýrp çocuklarý için bir okul açma giriþiminde olduðu hatýrlatýlarak, böyle bir okulun açýlmasýna izin verilmeyeceði bildiriliyordu. Kosova valiliðinin bu konudaki bilgilerini de dikkate alan Mili Eðitim Bakanlýðý, Kosova Valiliðinin görüþünü aldýktan sonra bu okulun açýlmayacaðýna dair kararýný veriyordu. Çünkü bu belgede belirtildiðine göre bölgede açýlacak okul, Hýristiyan halk arasýnda, Kosova vilayetin Sýrbistan'a baðlanmasý amaçlarýna hizmet edecek politika üreteceði niyetiyle, okulun açýlmasýnýn mahzurlu olacaðýndan bahsediliyordu.22 Bu tür kararlarý vermeden önce merkez, burada da olduðu gibi ilgili vilayetin görüþünü alýp ona göre kararýný belirliyordu. Burada da yani Üsküp'te bir Sýrp okulu açma izni talebi konusunda da Kosova vilayetinin kararý sorulmuþ, Sýrbistan'la komþu olup Sýrbistan da ki hareketliliði ve Sýrbistan'ýn Kosova vilayetindeki faaliyetlerini yakýndan gören Kosova valiliði de bu okullarýn açýlmamasý yönünde bir kanaat belirtmiþti. Bir okulun açýlmasýnýn yasaklanýp, Sýrp vatandaþlarýnýn Osmanlý idaresince eðitimden mahrum býrakýlmasý anlamýna gelebilecek bu yasak, Osmanlý'nýn cemaat okullarýnýn idaresinin cemaatlere býrakan anlayýþla çeliþiyor gibi görünse de burada farklý bir durum vardý. 1878 yýlýnda Rusya ve Avrupa devletlerinin desteðiyle Osmanlý'dan baðýmsýzlýðýný kazanan Sýrbistan'ýn en büyük ideali, Büyük Sýrbistaný kurmaktý ve bu amaç doðrultusunda Kosova vilayeti topraklarýyla yakýndan ilgileniyordu. Bu nedenle toprak bütünlüðünü korumak isteyen Osmanlý, toprak bütünlüðüne kasteden bu niyet karþýsýnda tedbirini almak zorundaydý ve bu çerçevede bu kararý ver- 47 48 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi mekle aslýnda mecburi bir nefsi müdafaa yapmýþ oluyordu. Çünkü hem Sýrbistan'ýn niyetlerini hem de bu topraklardaki faaliyetlerini yakýndan biliyordu. Kendi varlýðýný korumak için bazen bu tür okullarýn açýlmasýný yasaklayan Osmanlý, Eðitim-Öðretim faaliyetleri çerçevesinde, bu kez bazý okullarda deðiþiklik yapýlmasýný istiyordu. Bazý okullarda deðiþiklik yapýlmasý istenen belgede, bu deðiþikliklerin nasýl olmasý gerektiði de belirtiliyordu. Yine Kosova'yý Anadoludaki bir vilayeti gibi gören ve bunu ayný belgede Anadoludaki okul için ne istiyorsa, aynýsýný Kosova için isteyen Osmanlý, Anadolu ve Kosova arasýnda bir ayrým gözetmediðini bu þekilde de ortaya koymuþ oluyordu. Buna göre 1894 yýlýnda, Kosova, Elazýð ve Baðdat vilayet merkezlerindeki gündüzlü okullarýn yatýlýya çevrilmesi gündeme alýnýyor ve buna ait prosedürün de nasýl uygulanacaðý belirtiliyordu. Buna göre vilayet merkezlerindeki gündüzlü Liseler yatýlý ve gündüz eðitim yapacak þekilde düzenlenecekti ve Osmanlý'nýn bütün okullarýnda uyguladýðý sistem gereði yatýlý öðrencilerin yarýsý ücretli olacak, diðer yarýsý da ücretsiz olacaktý. Toplam 50'þer kiþi olacak olan okullarda, yatýlý ve ücretli olan öðrencilerden, yýllýk 12 Osmanlý altýný ücret alýnacaktý. Henüz okul kurulmayan yerlerden olan Van, Musul vilayetleri, Karahisar-ý sahip ve Kayseri, Yozgat, Akka, Nablus sancaklarý merkezlerinde yeniden 8 gündüzlü Lise ile Selanik'te Göklü ve Aydýn'a baðlý Salihli kasabalarýnda toplam 20 Ortaokul ve Suriye de Maan sancaðýnda 4 ve Debre sancaðýnda birer olmak üzere 5 ilköðretim okullarý açýlýyordu. Ýçiþleri Bakanlýðýndan yazýlan bu belgede de belirtildiði gibi, yine 1895 yýlý II.Abdulhami dönemi eðitim reformu çerçevesinde, 1879 civarlarýnda baþlayan okullaþma faaliyetleri, Osmanlý topraklarýnýn hiçbiryerinde bölge ayýrýmý yapýlmaksýzýn devam ediyordu. Kosova, Elazýð ve Baðdat vilayetlerindeki gündüzlü okullarýný, yatýlý-gündüzlüye çevirmek üzere Ýçiþleri Bakanlýðýnýn hazýrladýðý bu belgede, birer Anadolu Kosova'da Osmanlý Ýdaresi þehirleri olan Van, Karahisar, Kayseri, Yozgat, Aydýn-Salihli gibi yerlerde okullar, daha yeni yeni açýlýyordu. Yani Kosova, Elazýð ve Baðdat 'da okullar varken yukarýda sayýlan Anadolu vilayetlerindeki okullar henüz açýlmýþtý. Bu da, Osmanlý'nýn herhangi bir topraðýný, baþka bir topraðýna tercih etmediðini, bu çerçevede Anadolu'ya öncelik vermediðini gösteren iþaretlerden biriydi. Ve yine bölge ayrýmý yapýlmaksýzýn her sancak merkezinde birer Lise olmasý þartý, Osmanlý'nýn "bazý bölgelerin geliþmini saðlarken baþka bölgelerin geri kalmasýna göz yumuyordu" kanaatinin, doðru bir kanaat olmadýðýný gösteriyordu.23 Sýrp baþkonsolosunun 1889 tarihinde Üsküp'te bir Sýrp okulu açýlmasý talebini, güvenlik gerekçesiyle reddeden Osmanlý bundan 7 yýl sonra bu kez kendi yaptýðý araþtýrma sonucu verdiði kararla Sýrp okulu açýlmasýna izin vereceðini ilân ediyordu. Halkýnýn eðitim fýrsatlarýndan yararlanmasýna sýcak bakan Osmanlý'nýn, 7 sene önce güvenlik kaygýsýyla izin vermemesiden, Sýrp okulunun açýlmasýna hiçbir zaman izin verilmeyecekmiþ anlamý çýkmýyordu. Çünkü Sýrp okulunun o zaman açýlmasýna izin vermeyen Osmanlý topraklarýnda, Bulgarlarýn 602 adet okulu vardý ve bu okullarda 32000 Bulgar vatandaþý eðitim görüyordu. Yani Osmanlý zamana ve bölgeye göre güvenlik amaçlý kararlar alabiliyor ama bu, onun vatandaþlarýnýn eðitim haklarýný ilelebet kýstýðý veya kýsacaðý anlamýna gelmiyordu. Ve ayrýca bunu Anayasasýna bile koymuþtu. Osmanlý eðitim kanununun 129'ncu maddesi gayri müslimlere eðitim hakkýný tanýyan bir maddeydi. Ýþte bu amaçla kanuna da uygun olarak Osmanlý 7 sene önce izin vermediði okullarýn açýlmasýna bu kez, izin verdiðini ilan ediyordu. Bu karar deðiþikliklerinde, güvenlik kaygýsýnýn giderilmesi düþünülmekle birlikte, Sýrp okullarýnýn azlýðý da etkili olmuþtu. Bulgar cemaatinin okullarýnýn sayýlarý 602 iken Sýrplarýn okullarýnýn az olmasý Osmanlý'nýn eþitlik ilkelerine aykýrýydý. Sýrplar için okullar açmalarýna izin verilmesinin bir 49 50 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi gerekçesi de dillerini unutmamalarý kaygýsý idi. Zaman zaman, "Osmanlý, kendi dilini balkanlarda zorla öðretti" þeklinde yapýlan eleþtirilerin bu belge üzerine yeniden gözden geçirilmesi gerekiyordu. Halbuki, Bir yandan bu eleþtiriler yapýlýrken, öte yandan Osmanlý, Sýrplarýn dillerini unutmamalarý için kendi okullarýný açmalarýna izin veriyordu. Çünkü Osmanlý, bu okullarý ne amaçlarla açtýðýný bilmiyor deðildi ve bu amaçlar kendi resmi belgesinde de belirtiliyordu. Çünkü, Milli Eðitim Bakanlýðý bu okullarý açma gerekçelerinden birini, "Sýrplarýn dillerini unutmamalarý" þeklinde açýkça yazýyordu. Öte yandan bu okullarýn açýlmasý için Osmanlý Eðitim Bakanlýk yetkililerinin belirtmiþ olduðu bir diðer gerekçe de Sýrplarýn giderek Bulgarlaþma eðiliminde olmalarý idi. Yani Osmanlý Eðitim Bakanlýðý yetkilileri Sýrplarýn, Bulgarlar tarafýndan asimile olup Bulgarlaþmamalarý için, onlara okullarýný açmalarý iznini, bir de bu gerekçeyle veriyordu. Yine baþka bir nokta 7 sene önce Sýrp Baþkonsolosunun okul açma talebini reddeden Osmanlý, Sýrplara okul açma izni veriyor fakat, bu süreçte de Sýrp resmi görevlileri tarafýndan gelen talepleri reddediyordu. Yani Osmanlý, gayri Müslim de olsa kendi vatandaþý için bir adým atacaksa bunu vatandaþý istediði için yapýyor, bu konudaki Sýrbistan'ýn büyükelçi ve konsoloslarýnýn resmi ve gayri resmi her türlü yollardan gönderilen taleplerini geri çeviriyor, fakat, vatandaþlarý için yapýlacak bir hizmeti ihmal etmeden yerine de getiriyordu.24 Halbuki, kendi vatandaþý için bu adýmý atmamýþ olsaydý, Osmanlý'nýn bu konudaki Sýrp resmi görevlilerinin taleplerini, geri çevirmemesi gerekiyordu. Çünkü Osmanlý o sýralarda Avrupalý devletler tarafýndan zaman zaman, "gayri Müslimlerin eðitim haklarýný kýsýtlýyor" þeklinde suçlamalarla da karþýlaþýyordu. Bu suçlamalarla karþýlaþmamak için Osmanlý, Sýrp taleplerini kabul edip, Avrupalý devletleri de ikna edebilirdi. Bunun için ek bir þey yapmasýna gerek de yoktu. Yapacaðý tek þey Sýrp halký için açmayý, kendisinin zaten Kosova'da Osmanlý Ýdaresi kabul ettiði okullarý, onlar istediði için açýyormuþ gibi göstermesi yetecekti. Bu kadar kolay görünen durum Osmanlý'nýn egemenlik anlayýþýyla, baðdaþmadýðý için Osmanlý, bu þekilde davranmaya yanaþmamýþtý. Her ne kadar ayný dinden olmasa da yedi sene önce güvenlik gerekçesiyle açmayý uygun görmediði okullarý, yaptýðý araþtýrma sonucu ve baþka gerekçelerle fakat yine kendi baðýmsýz kararlarýyla açýyordu. Bunu istemeseydi eðer, bu okullarýn açýlýþýna yedi yýl önce karþý çýlan Osmanlý, yedi sene sonra da karþý çýkabilirdi. Ýçiþleri Bakanlýðý'nca 1909 yýlýnda yazýlan bir belge ise, Türkçe eðitimi ile ilgiliydi. Her egemen devlet, egemen olduðu topraklarda kendi dilini öðretmeye özen gösterir. Bunun için okullar açar, halka yönelik kurslar düzenler. Yani kýsacasý kendi dilini öðretmek için yapýlacak hiçbir masraftan kaçýnmaz. Ancak Osmanlý bir ölçüde, bunun tam tersi bir uygulama örneði sergilemekteydi. Kosova Valiliðinden gelen, Kosova'da Türkçe hazýrlýk sýnýflarý açýlmasý talebiyle ilgili yazýya Ýçiþleri Bakanlýðý, mali desteðin olmamasý nedeniyle olumsuz cevap veriyordu. Ýçiþleri Bakanlýðý, Kosova valiliðine bu konuda yazdýðý cevabi yazýsýnda, Türkçe sýnýf açma talebine karþýlýk Türkçe'nin Liseye giriþ sürecinde çözülebileceði, hatta bölge halkýnýn çoðunun Türkçe'ye zaten vakýf olduðu, Türkçe eðitimi için gerekli paranýn da olmadýðý þeklinde gerekçeleri de söyleyerek Türkçe sýnýf açýlmasýna yardýmcý olmuyordu. Osmanlý'nýn, para olmadýðý gerekçesiyle kendi dilinin daha iyi öðretilmesi amacýyla yapýlacak bir teþebbüse destek olmamasý alýþýlmýþ bir uygulama deðildi. Üstelik bu Osmanlý, egemen olduðu topraklarda kendi dilini insanlara zorla öðretmekle itham edilen bir devletti ayný zamanda. Bu noktada, Osmanlý'nýn taþýmýþ olduðu tolerans anlayýþý tekrar göz önüne gelmekteydi. Bu nokta bir yana, para olmadýðý gerekçesiyle Türkçe sýnýf açmayan Osmanlý, ayný yýl kosova vilayet meclisinin talebiyle hazýrlamýþ olduðu tarýmda reform sayýlabilecek raporu da onaylýyordu. Bu onay sadece kabul 51 52 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi anlamýna gelen bir onay deðildi. Bu onay, para bulamadýðý için kendi dilinin daha iyi öðretilmesi teþebbüsüne girmeyen devletin, ziraat bölümünde de belirtildiði gibi sermayesi bile yeterli olmayan kazalara ziraat bankasý þubesi açmasý, tarýmýn zirai aletlerle yapýlan modern bir tarým haline gelebilmesi için, çiftçiye kredi desteði saðlamasý anlamýna geliyordu. Üstelik, kendilerine tarým kredileri saðlanan bu çiftçilerin bazýlarýnýn önceki borçlarýný ödeyemediði bir durumda bile çifçilere bu kredileri açýyor, bunun yanýnda da hayvancýlýðý geliþtirmek için hayvancýlýk destek kredisi saðlýyordu. Bu durumda, yatýrým için bu kadar kredi saðlayacak parayý bulan devletin, kendi dili türkçenin daha iyi öðretilmesi bulmamasý, onun, kendi dilinin öðretilmesinden çok çifçisinin durumunu düzeltmeye çalýþmasý ile açýklanabilirdi. Kendi dilini "zorla öðretti" diye suçlanan devlet, kendi dilinin öðretilmesi yerine çifçisinin durumunun düzeltilmesine öncelik veriyordu ki bu Dünya tarihinin alýþýldýk uygulamalarýndan deðildi. Dilini zorla öðretmek bir yana, her normal devlet hiç para bulamasa bile, yukarýdaki kredilerden birini kýsar, kendi dilinin eðitimine aktarýr, kendi dilinin daha iyi öðretilmesi için o parayý bu þekilde de olsa yine bulurdu. Fakat Osmanlý öyle yapmýyor, kendi dilinin eðitimi ikinci planda kalacak olsa bile, halkýn ihtiyaçlarýný düþünerek tamamýný olmasa bile bir kýsmýný kendi dilinin eðitimi için kullanabileceði parayý da tarýmýn desteklenmesi amacýyla kredi yoluyla halkýna yönlendiriyordu. Bunu yaparken de türkçenin eðitimi için de halkýn Türkçe bilgisinin yeterli olduðuna güveniyordu.25 Ýçiþleri bakanlýðýna kadar ulaþmýþ bir talebin deðerlendirildiði bir belge de Kosova vilayetine baðlý Ýpekli Naciye hatunun çocuklarý ile ilgiliydi. On ve Oniki yaþlarýndaki çocuklarýný okutmak isteyen Naciye hatun, Kosova Valiliðinden yardým istiyordu. Çocuklarýnýn geçimini, kendi temin etmek zorunda kalan Naciye hatun onlarý okutmak istiyor, fakat oldukça fakir olmasý nedeniyle buna gücü yetmiyordu. Çocuk- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi larýnýn geçimini çamaþýr yýkayarak saðlayan Naciye hatun, onlarýn eðitimine yetecek parayý tedarik edemiyordu. Bu yüzden Kosova valiliðine çocuklarýnýn okutulmasý konusunda yardým talebiyle baþvurmuþtu. Kosova valiliði de gerekli makamlarla yazýþmayý tamamlamýþ, Naciye hatunun çocuklarýnýn eðitimlerini devam ettirebilmeleri için bir çözüme ulaþmýþtý. Ancak bu çözüm Naciye hatunun tam olarak beklediði çözüm deðildi. Naciye hatun, çocuklarýný askeri okullara kayýt ettirmek istiyordu. Fakat askeri okullara ancak asker aileleri ve yaþlarý 16'dan küçük olmayanlarýn kayýtlarý yapýlabiliyordu ve bu çocuklarýn yaþlarý 16'dan küçük olduðu için kayýtlarý askeri okullara yapýlamamýþtý.26 Ancak askeri okullara kayýtlarý yapýlamayan bu çocuklarý devlet ortada býrakmýyor, bunlarýn eðitimlerini üsleniyor ve üstelik Ýstanbul'da onlar için uygun bir yer bulunup kaydedilmelerini saðlamak üzere çocuklarýn eðitimsiz kalmalarýnýn önüne geçiyordu. Kosova Valiliðinden içiþleri bakanlýðýna çekilen bir telgraf ise Üsküp' de düzenlenecek bir miting hakkýnda idi. 1910 yýlýnda Ýçiþleri Bakanlýðýna çekilen telgrafta Üsküp'de bir miting düzenlendiði ve belgenin belirttiðine göre halkýn çoðunluðunun katýldýðý büyük bir miting olduðu ve bu mitingde Latin harflerinin kullanýlmasýnýn reddedildiði belirtiliyordu. Priþtine mebusu Hasan Bey'in, özellikle kullanýlmasýný istediði Latin harflerinin mekteplerde kullanýlmaya baþlanmasý, zamanla bu Latin harflerinin kullanýmýna halk tarafýndan büyük bir tepkinin oluþmasýna neden olmuþtu. Hatta bu tepkiye bir örnek olarak, Gilan kazasýndaki köylülerin yaptýklarý anlatýlýyordu. Gilan kazasýndan köylüler ellerine geçirmiþ olduklarý Latin harfli dil gramer kitaplarýný silahlarýyla yaylým ateþine tutmuþlar ve kitaplarý imha etmiþlerdi. Bu þekilde halk, Latin alfabesiyle eðitime geçilmesinden sonra bir türlü sakinleþmemiþti ve heyecan ve galeyaný devam etmekteydi. Bu çerçevede Lâtin harflerinin kaldýrýlmasý için Üsküp'de büyük bir miting tertip edilmiþ ve bu miting telgraflarla her 53 54 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi tarafa duyurulmuþtu. Mitinge katýlýmýn büyük miktarda olmasý halktaki heyecaný da artýrmýþ, asayiþin bozulmasý tehlikesi ortaya çýkmýþtý. Asayiþin bozulmasý tehlikesi üzerine Latin harfleriyle eðitime baþlanan Liselerde, bu harflerle yapýlan eðitim iptal edilmek zorunda kalýnmýþtý. Latin harfleriyle yapýlan eðitimin iptal edilmesiyle halk sakinleþmiþ, ancak Latin harfleriyle eðitim yapýlmasý taraftarlarýnýn bu kez harekete geçmek üzere olduklarý haber alýnmýþtý. Bu hususta Priþtine milletvekili Hasan Beyîn Latin harfleriyle eðitimin yapýlmasý hususunda yayýnlarýný yeniden baþlatacaðý haberleri alýnýyor, bu yayýnlarýn baþlamasý üzerine yeniden düzene giren asayiþin tekrar bozulacaðý hususunda yetkililerin dikkatleri çekiliyordu.27 Kosova valiliðinden baþbakanlýða yapýlmýþ olan müracaat yine bir eðitim yardýmý talebi ile ilgili idi. 1910 yýlýnda, Kosova vilayetine yapýlmýþ olan müracaat üzerine Kosova Valiliði 8 Bulgar çocuðunun eðitimlerinin ücretsiz yaptýrýlmasýný istiyordu. Üsküplü Gorgi tarafýndan yapýlan bu taleple, çocuklarýn eðitimi, komþu devletler tarafýndan eðitim yardýmý yapýlmak suretiyle devam ettiriliyordu. Fakat Osmanlý Devlet'nin meþrutiyeti ilan etmesinden sonra bu 8 gayri Müslim çocuk, Osmanlý okullarýnda okumayý olaðan üstü bir þekilde talep etmeye baþlamýþlardý. Eðer bu çocuklar Osmanlý Devlet okullarýnda okumaya baþlarsa, komþu devletlerce kendilerine yapýlan, eðitim yardýmýnýn devam ettirilmesi gerekiyordu. Fakat bu çocuklar Osmanlý okullarýna kayýt yaptýrýrlarsa, komþu devletlerce onlara yapýlan eðitim yardýmý kesilecekti. Bu aþamada, ekonomik imkanlarý olmayan bu çocuklarýn bu yardým kesilmesi sonucu ortada kalmamalarý, kendilerine yardým yapýlmasý gerekiyordu. Bunun üzerine çocuklarýn Osmanlý Liselerine veya mektebi sultani diye bilinen kalitesi yüksek okullara veya bu çerçevede Üsküp Lisesinin yatýlý kýsmýna kayýtlarýnýn yapýlabileceði, Üsküplü Gorgi'ye belirtiliyordu. Eðer bu çocuklar, Osmanlý Devlet okullarýný istemeyip Sýrp Kosova'da Osmanlý Ýdaresi veya Bulgar okullarýna devam etmiþ olsalardý, Sýrp veya Bulgar devletlerince kendilerine yapýlmýþ olan eðitim yardýmý devam edecekti. Ancak Üsküplü Gorgi hem gayri Müslim olmasý, hem de çocuklarýn okul masraflarýnýn Bulgar devletince karþýlanmasýna raðmen çocuklarýn kaliteli eðitim almalarý niyetiyle, Osmanlý Devlet okullarýna kayýtlarýnýn yapýlmasýný talep ediyordu .28 Bu durum, belgede de belirtildiði gibi, hem Osmanlý eðitim kurumlarýnýn Sýrp ve Bulgar eðitim kurumlarýndan daha kaliteli eðitim verdiði, hem de velisi olduðu çocuklarýn, gayri Müslim okullarýnda okurken oradan alýnýp, Osmanlý eðitim kurumlarýna verilmekle, onlarýn Osmanlý makamlarýnca eðitim yoluyla da olsa, asimile edilmeyeceklerine olan güven anlaþýlýyordu. Çünkü çocuklar Hýristiyan okullarýndan alýnýp Müslüman okullarýna veriliyordu. Ayrýca Osmanlý devlet okullarýnda bu çocuklarýn ücretsiz okutulabilmeleri için, baþbakana kadar yazý yazýlýp izin istenecek derecede Osmanlý'nýn mali gücünün sýnýrlý olmasýna karþýlýk, öte yandan Bulgar ve Sýrp okullarýna giden çocuklara Bulgar ve Sýrp hükümetlerince eðitim masraflarýnýn karþýlanmasý, Bulgar ve Sýrp hükümetlerinin mali gücünün ne derece rahat olduðunu gösteriyordu. Aslýnda bu durum, 1878 de kurulan Sýrbistan ve 1908'de kurulan Bulgaristan ekonomilerinin zenginliðinden daha fazla, Avrupalý devletlerin onlara ekonomik açýlardan da desteklediðinin bir göstergesi olarak deðerlendirilebilirdi. Bir de Sýrp ve Bulgar okullarýna kayýt yaptýran çocuklarýn eðitim masraflarýnýn karþýlanmasý, onlarýn ekonomik durumlarýnýn iyi olup olmamasýndan çok, Osmanlý vatandaþý bu çocuklarý eðitim yoluyla kendi tarafýna çekmek niyetiyle yapýlmýþ politik bir adým olabileceði deðerlendirilmesinin de yapýlmasý gerekiyordu. Öte yandan, Milli Eðitim Bakanlýðýnca Kosova, Selanik ve Manastýr valiliklerine gönderilen talimatta gayri Müslim okullarýnda takip edilecek bazý noktalara dikkat çekiyordu. 1910 yýlýnda gönderilen yazýyla valiliklerden, Eðitim kânu- 55 56 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi nuna uygun olmayacak davranýþtan kaçýnmalarý, bu kanuna uymalarý isteniyordu. Bir þikayet üzerine, bu üç Valiliðe yazýlmýþ olan bu talimata göre gayri Müslim okullarýnda yabancý öðretmenlerin görevlendirilmelerine engel olunduðu haberi alýndýðý ilave edilerek, aslýnda Osmanlý'da yabancý öðretmen görevlendirilmesi yasak olduðu halde yeni eðitim kanunu hazýrlanana kadar, yabancý olmaktan baþka herhangi bir problemi olmayan yabancý öðretmenlerin görevlendirilmelerine izin verilmesi isteniyordu. Yine bu talimatta, mahalli özelliklere dikkat edilerek eðitim politikasý belirlenmesi gereðine dikkat çekiliyor, bunun da daha faydalý olacaðý yönünde tavsiyede bulunuluyordu. Gerekli kanuni sorumlulularý yerine getiren yabancý öðretmenlerin görevlendirilmeleri tavsiyesinde bulunulan talimatta, her sancaða müfettiþ gönderileceði, kanuna aykýrý hiçbir davranýþa müsaade edilmeyeceði de ayrýca hatýrlatýlýyordu.29 Bu þekilde Osmanlý, gayri Müslim cemaatlerin istedikleri yabancý öðretmenleri getirtip çalýþtýrabilecekleri rahatlýðýný onlara saðlarken, sancaklara müfettiþ tayini yaparak, hem Osmanlý yetkililerinin hem de bu tür öðretmenlerin hareketlerinin kanun içerisinde kalmasý hatýrlatmasýnda bulunuyordu. Böylece Osmanlý, aslýnda yürürlükteki kanununa aykýrý olduðu halde sadece gayri müslim vatandaþlarýnýn ihtiyaçlarýnýn karþýlanmasý için, onlarýn istemiþ olduklarý yabancý öðretmenlerin tayin edilmesine izin veriyordu. Gayri müslim vatandaþlarý hakkýnda haksýzlýk yaptýðý þeklinde suçlamalara muhatap olan Osmanlý, kanununa aykýrý olduðu halde Gayri müslim vatandaþlarýnýn istediði yabancý öðretmenlerin tayinine izin vererek, böylelikle Gayri müslim vatandaþlarý için, kendi eðitim kanununu bile esnetebileceðini göstermiþ oluyordu. Ayrýca bu belgeden, gayri Müslimlerin, istediklerinde yabancý öðretmen çalýþtýrabilecekleri ve Osmanlý makamlarýnca da buna izin verildiði anlaþýlýyordu. Gayri müslim vatandaþlarýn eðitimiyle ilgili bu gibi teþeb- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi büslerde bulunulurken, Kosova Valisinin merkeze, 1910 yýlýnda göndermiþ olduðu kapsamlý bir eðitim raporu, aslýnda ciddi bir boþluðu haber veriyordu. Vali, kosova genelinde yapmýþ olduðu kapsamlý bir araþtýrmayý, rapor halinde merkeze gönderiyordu. Bu rapor sadece eðitim alaný deðil, geçimini tarýmdan saðlayan Kosova için çok önemli olan tarýmla da ilgili idi. Aðýrlýklý kýsmý eðitimle ilgili olan raporda, öncelikli olarak müslümanlarýn eðitim seviyelerinin düþüklüðünden þikayet ediliyordu. Kosova Valisi, Hristiyan halka göre Müslüman halkýn oldukça cahil kaldýðýný ifade ettikten sonra, 10 hanelik Hristiyan köylerinde mükemmel bir þekilde yapýlmýþ kýz ve erkek okullarý varken, 80-100 hanelik müslümen köylerinde ise okul bir yana, bir caminin bile olmadýðýný belirtiyordu. Bu durum, birbirinden ayrý olan Hristiyan ve Müslüman köyleri için geçerli idi. Birbirinden ayrý olmayan Hristiyan ve Müslüman halkýn yaþadýðý köylerde ise Hristiyanlara ait okullar varken, yine müslümanlara ait okul yoktu. Bunlarýn ilave ettikten sonra Vali, bilinenin aksine çok ilginç bir noktaya dikkat çekiyordu. Zaman zaman gündeme getirilen, zorla müslümanlaþtýrma iddialarýna karþýlýk, bunun tam tersine Kosova Valisi bizzat kendi Vilayetinde Hýristiyan-laþtýrma probagandalarýna dikkat çekiyordu. Bu durumda aslýnda, Kosova halkýný Hristiyanlaþtýrmaya çalýþan çevreler, belki de bu teþebbüslerinin açýða çýkmamasý niyetleriyle, karþý probagandaya geçerek Osmanlý'nýn halký zorla müslümanlaþtýrdýðý iddialarýný yayýyor ve bu þekilde ortaya çýkarmýþ olduðu bu iddilardan dolayý oluþan karýþýk ortamý fýrsat bilerek, kendilerine halký Hristiyanlaþtýrmaya müsait bir ortam hazýrlamýþ oluyorlardý. Osmanlý'ya yapýlan bu yoðun probaganda bir yandan devam ederken, öte yandan Katolikler ve diðer mezhebe ait misyonerler bu ortamdan yararlanýp misyonerlik çalýþmalarý proðramlarýna hýzla devam ediyorlardý. Kosova Valisi ise bu çalýþmalarý yerinde tespit etmiþ ve bu konuya dikkat çekmeye çalýþýyordu. Bu çerçevede Vali, Gilan ve 57 58 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Prizren kazalarýnýn müslüman adetlerini devam ettiren köy halklarýnýn, Hristiyanlaþma tehlikesi aþamasýnda olduðunu örnek olarak sunuyordu. Hatta Vali bu durumu hükümete bildirdiðini ve hükümetin bu duruma çözüm olmasý için halký dini konularda aydýnlatmak üzere hocalar gönderdiðini ilave ediyor, fakat bu hocalarýn valinin kendi ifadesiyle "tembel tembel durarak uyumaktan baþka birþey" yapmakdýlarýný ve bunlara ödenen paraya bile yazýk olduðunu ifade ederek kaygýlarýný dile getiriyordu. Vali devamla, eðer buralarda tedbir alýnmazsa, yakýn zamanda halkýn, kilise ile iþbirliðine girebileceðini belirtiyordu. Eðer tedbir alýnmazsa halkýn Hristiyanlarca asimile edileceði tehlikesine dikkat çeken Vali, Katoliklerin halký Hristiyanlaþtýrma faaliyetlerinde Arnavut Katolikleri kullandýklarýný söyleyerek bu görüþünü temellendirmeye çalýþýyordu. Arnavutlarýn milliyetçi duygularýnýn kuvvetli olduðunu da ilave eden Vali, Katolik Arnavutlarca yapýlan misyonerlik probagandasýnýn baþarýlý olacaðýný hatta bunun iþaretlerinin bile alýnmaya baþlandýðýný söylüyordu. Hristiyanlaþtýrma probagandalarýný, Viyana ve Roma katolik kiliselerinin desteklediðini belirten Vali, bu probagandalardan, okul ve camilerden mahrum olmalarý nedeniyle de müslüman halkýn etkilenme sürecinin hýzlanacaðýný belirtiyordu. Bu tehlikenin önlenebilmesi için Kosova Valisi, gelecek yýl ikiþer yüz talebeli, kýz ve erkekler için öðretmen yetiþtiren okullar açýlmasýný ve en az üç bin talebenin eðitim göreceði beþyüz müslüman köyünde kýz ve erkek ilköðretim okullarý açýlmasýnýn aciliyetini dikkat çekiyor, bu çerçevede Kosova'daki Liselerden ücret alýnmamasýný ve yatýlý okul ücretlerinin 15 liraya indirilmesini istiyordu .30 Bu belgeden de anlaþýlacaðý üzere, Osmanlý'yý yýllarca "halkýný zorla müslümanlaþtýrdý" þeklinde suçlayan devletlerin, kendileri aslýnda Hristiyanlaþtýrma probagandalarý yapýyordu. Osmanlý ise, bu Hristiyanlaþtýrma politikalarýna karþýn askeri veya baskýcý metodlar kullanmak veya onlarý sýnýr dýþý etmek gibi yollara Kosova'da Osmanlý Ýdaresi baþvurmuyor, Valinin de talebi doðrultusunda bu politikalara eðitimle karþýlýk veriyordu. Aslýnda, buradan bile, Osmanlý'nýn zorla müslümanlaþtýrma yapýp yapmadýðý rahatlýkla anlaþýlabilirdi. Rahatlýkla atabileceði bu Hristiyanlýk probagandacýsý Avusturya ve Roma kilisleri mensuplarý için böyle bir adýmý atmýyordu. Ayrýca öte yandan, Kosova Valisinin uyarýsý üzerine, Hristiyanlaþma telikesiyle karþý karþýya kalan halkýn bu sürecini önlemek için, devletin buralara Ýslâmý anlatacak din adamý göndermesi Hristiyanlýk probagandasýnýn boyutunu göstermesi açýsýndan önemli bir örnekti. Kosova Valisinin bizzat yerinde gözlemleme yaparak, kaleme aldýðý ve merkeze gönderdiði rapor, merkez tarafýndan gündeme alýnýp iþleme konuluyor, Ýçiþleri bakanlýðýnca yapýlabilecek imkanlar çerçevesinde harekete geçiliyordu. Kosova valiliðinin bu talebini gündemine alan Ýçiþleri Bakanlýðý, yazdýðý bir yazýyla istenilen bu okullarýn açýlabilmesi için yapýlmasý gereken iþleri Kosova Valiliðine bildiriyordu. Öncelikli olarak Kosova valiliðinden, yapýlacak 500 ilköðretim okulu için ne kadar para gerektiðinin bildirilmesi isteniyor ve geçen yýl ne kadar okul açýldýðý da vilayete soruluyordu. Bu konuda Milli Eðitim Bakanlýðý ve Maliye bakanlýðý ile görüþüldüðü de Kosova Valiliðine bildiriliyor ve mülkiye müfettiþi Haydar Bey'in olumlu raporuyla, ilgili bakanlýklarýn dikkatleri çekiliyordu.31 Hükümetçe görevlendirilen mülkiye müfettiþi Haydar Bey, Kosova valisinin 1910 yýlýnda 500 ilköðretim okulu, eðer buna devletin ekonomik gücü yetmeyecekse, hiç olmasa 150 ilköðretim okulu açýlmasý talebini yerinde bulan raporunu Ýçiþleri Bakanlýðýnýn dikkatini sunuyordu. Kosova valisinin talebi üzerine bir yýl içerisinde Ýpek, Priþtine, Prizren sancaklarýnda olmak üzere 500 ilköðretim okulu, eðer ekonomik imkanlar yetmeyecekse, 150 ilköðretim okulu açýlmasý teþebbüslerine baþlanýyordu ki 150 ilköðretim okulunun bir yýlda açýlmasýna teþebbüs edilmesi bugün bile reform derecesinde büyük bir adýmdý. 59 60 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi e. Adlî Hizmetler Tarihçi Mustafa Naima Efendi "Dinsiz bir devlet ayakta durabilir ama zalim devlet ayakta duramaz" der. Halkýný adaletle yönetmeyen devletler Naima Efendi'nin de dediði gibi uzun süren hayat süremezler. Tarih de bunun örnekleriyle doludur. Osmanlý Devletinin kurucusu Osman Bey'in babasý Ertuðrul Gazi oðluna "insaný yaþat ki devletin yaþasýn" tavsiyesinde bulunmuþtu. Ýnsanlarýn huzuru, devletin hayatýyla doðru orantýlýydý. Huzur içinde yaþayan insanlar doðal olarak ailesine, çevresine, devletine problem çýkarmazlar. Bu çerçevede huzuru temin eden devlet, ayný zamanda kendi ömrünü de uzatmýþ olur. Bunlarý derken Devletin uzun yaþayabilmesi için tek baþýna huzur yeterlidir denilmemektedir. Sadece huzurun ve emniyetin temin edilmiþ olmasý yeterli deðildir. Huzur ve emniyetle birlikte, hayat standartlarýnýn da olmasý gereken seviyede tesis edilebilmesi gerekmektedir. Ýnsanlarýn refah seviyelerinin de hayat standartlarýnýn üstünde bir seviyede yakalanýp, en azýndan o seviyelerde devam ettirilmesi huzurun temini kadar önemlidir. Refah seviyesinin hayat standartlarýnýn üstünde yakalanmaya çalýþýlmasý, adil bir gelir daðýlýmýnýn gerçekleþtirilmesini saðlayacak olan Adil devletin görevleri arasýndadýr. Kendisi refah ve bolluk içinde hayat sürerken, halký, ekonomik sýkýntýlarla boðuþan bir devlet, huzur ve barýþý temin edemeyen devletler gibi âdil deðildir ve o devletinde uzun yaþama þansý çok zayýftýr. Bu çerçevede devletlerin ömürleri huzur ve barýþý ve âdil gelir daðýlýmýný saðlayýp, refah seviyesini ve hayat standartlarýný yüksek tuttuðu oranda uzayabilir. Yani devletlerin uzun ömürleri, ordularýnýn güçlülüðü ile deðil halkýna yaþatmýþ olduðu refah ile doðru orantýlýdýr. Bunu, temin etmiþ olup olmadýðý tartýþmalarý bir yana Osmanlý devletinin en büyük hedeflerinden biri de, âdaleti tesis etmekti. Halkýn hayat standartlarýnýn yüksek tutulmasý amacýyla iâþe prensibini kendisine hedef kabul eden Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Osmanlý, âdaletin tesis edilmiþ olduðu bir sosyal hayatý da kendi vazgeçilmezleri arasýna yerleþtirmiþti. Bu arada, adaleti problemsiz bir þeklide tesis etmeyi hedefleri arasýna koyan bir devlette suçun ve suç olaylarýnýn da olmamasý mümkün de deðildi. Bunun için de ceza hukuku vardý zaten. Burada önemli olan, suç karþýsýnda devletin eþit muamele yapmasýydý. Adil bir devletin önüne geçemeyeceði suçlar mutlaka olabilecektir. Ýþte bu noktada devlet iþlenen suçlara karþý, kendi yakýnlarýna farklý, kendisinden olmayan insanlara farklý muamelelerde bulunmak gibi herkes için eþit bir adâlet anlayýþý tesis etmemesi kendisinin eleþtirilmesine engel olamayacaktýr. Bu eleþtirilerin artmasýyla da devlet, kendi sonunu yaklaþtýrmýþ olacaktýr. Yani kýsaca devlet adâleti, refâhý, insanlarýn dini inançlarýný ve adet ve geleneklerini problemsiz bir þekilde yaþayacak ortamý temin ettiði ölçüde uzun yaþar. Eðer bunlarý saðlayamazsa ordusu ne kadar güçlü olursa olsun Tarihçi Naima efendinin de belirtmiþ olduðu gibi yýkýlmaktan kurtulamaz. Yukarýda da belirtildiði gibi bu hedefleri tutturmada baþarý olmuþtur veya olmamýþtýr tartýþmasý bir yana Osmanlý'nýn da idealleri arasýnda bu standartlarý yakalamak vardý. Bu standartlardan biri olan hukuk sisteminin, doðru iþletilmesi, Osmanlý'nýn dikkat ettiði noktalardan biriydi. Hukuk sisteminin doðru iþletilmesi için özen gösteren Osmanlý, aksayan noktalarý takip ediyor, bu çerçevede þikâyet durumunda da þikâyete konu olan olaylarýn üzerine gitmeyi de ihmal etmiyordu. Hukukta aksayan noktalara bir de bu þekilde, gelen þikâyetlerin üzerine gitmekle ulaþýlabileceðine inanýyordu. Bu þikâyetlerden biri olarak, 1851 yýlýna ait bir þikâyet dilekçesi kilise ve manastýr yöneticilerinin bir uygulamasý ile ilgili idi. Anadolu'da Diyarbakýr, Van, Edirne, Harput gibi eyalet ve kazâlarda isimleri bir þikâyet evrakýyla devlete bildirilmiþ kilise ve manastýr yöneticileri ve cemaat görevlilerince, halka zorla boþ kâðýda imza attýrýldýðý bildiriliyordu. 61 62 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Daha sonra imza attýrýlan boþ kâðýtlarýn üzeri istenildiði gibi dolduruluyor ve ona göre de uygulamaya koyuluyordu. Bu þekilde yapýlanlar merkeze bir þikâyetle bildirilince, devlet bu olaylarýn üzerine gidilmesi ve suçlularýn cezalandýrýlmasý için gereðinin yapýlmasý talimatýný ilgili vilayetlere gönderiyordu.32 Þikâyete konu olan bir baþka olay bu kez Canik sancaðýndan geliyordu. Canik sancaðý Ezine kazasýnda geçtiði belirtilen vak'a, Yorgi adlý bir vatandaþa yapýldýðý iddia edilen haksýzlýkla ilgili idi. Ortaklarý Yorgi'yi kendi deðerlendirmeleri sonucu ortaklýktan çýkarýyorlardý. Bunun üzerine Yorgi de, bu þekilde hesaplamanýn yanlýþ olduðu düþüncesiyle bunu þikâyet ediyordu. Bu þikâyet üzerine yapýlan tahkikat neticesi Yorgi'nin haksýz bir þekilde küçük bir miktarla ortaklýktan çýkarýlmýþ olduðu anlaþýlýyor ve zararýnýn giderilmesine karar veriliyordu.33 Týrhala sancaðýna gereði yapýlmak üzere gönderilen talimat yine, yapýlan bir haksýzlýkla ilgiliydi. Týrhala sancaðýna baðlý Kuþova köyü halkýný zorla çalýþtýran Baþova adlý bir kiþi þikâyet konusuydu. 1859 yýlýnda vuku bulan bu þikâyete göre Baþova, geniþ arazilerinde köylüyü zorla çalýþtýrýyor ve yýllýk oluþan üründen de haksýz bir þekilde 440 kuruþ alýyordu. Yapýlan bu þikâyetin üzerine giden yetkililer, bu olaya son vermek üzere Týrhala valisine emirname gönderiyordu.34 Yukarýda bahsi geçen ve þikâyete konu olan üç vak'a, maðdurlarý ve sanýklarý gayrimüslim kiþilerce vuku bulan olaylarla ilgiliydi. Maðdurlar, bu olaylarýn vuku bulmasý üzerine haklarýný aramak için devlete baþvurmaktaydýlar. Haklarýnýn aranmasý amacýyla kendisine baþvurulan makam, Müslüman bir devletti. Osmanlý vatandaþlarý olan bu gayrimüslim vatandaþlar doðal olarak Osmanlý makamlarýna baþvuracaklardýr ve bu gayet normal bir müracaattýr. Gayri müslimlerin, haklarýnýn aranmasý gayesiyle tâbi olduklarý Müslüman olan bir devlete müracaatlarý doðal kabul edilmekle birlikte, burada ihmal edilmemesi gereken bir nokta gözlerden kaçma- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi malýdýr. Gayri müslimlerin devlete müracaatlarýnýn yaný sýra, gayri müslimlerin kendi aralarýndaki problemlerini kendi hukuk anlayýþlarýyla çözme gibi bir çözüm alternatifleri vardýr. Yani isterlerse Osmanlý makamlarýna baþvurmadan, bu konularý kendi aralarýnda çözebilirler. Ýç hukuk sistemi buna müsait yapýdadýr. Kendilerine bu þekilde kendi hukuklarýný iþletme gibi bir tercih hakký Osmanlý makamlarýnca tanýnmýþ durumdadýr. Buna raðmen gayri müslim vatandaþlar, bu gibi vak'alarda görüldüðü gibi, kendi iç hukuk yollarýný kullanmak yerine, gayri müslimlere adaletsiz muamele ile suçlanan Müslüman devlet Osmanlý adaletini tercih etmekte, kendi davalarýný Müslüman Osmanlý idaresi ve hukukuna emanet edebilmektedirler. Bu noktadan sonra gayri müslimlere eziyet ediyor þeklinde Osmanlý idaresine yapýlan suçlamalarýn tekrar deðerlendirilmesi daha doðru olacaktýr. Üsküp valiliðine hakkýnda tahkikat yapýlmak üzere gönderilen evrak, maðdurlarý ve sanýklarý yine gayri müslim olan bir adli vaka ile ilgiliydi. Belgede, 1859 yýlýnda Üsküp valiliðine yazýlan talimatla Vulçýtrýn'da bir kilise muhafýzýnýn öldürülmesi vak'asýnýn tahkikâtý istenmekteydi. Belgeye göre Vulçýtrýn'da bir kilise muhafýzýný öldüren ve tahkikat sonucu Ýpek kazasýndan olduðu anlaþýlan Rako ve arkadaþlarý bu olaydan sonra kaçmýþtý. Fakat güvenlik güçlerinin takibatlarý ve aramalarý sonucu kendilerine ulaþýlmýþ, ancak zanlýlar güvenlik güçlerine teslim olmayýp karþýlýk verince, yapýlan çatýþma sonucu Rako ölü, diðer arkadaþlarý yaralý olarak ele geçirilmiþti. Kilise muhafýzýný öldürdükten sonra 3 yýl firari olan ve bu süre içinde hýrsýzlýk vs. gibi suçlarla halka eziyet eden bu çete'nin bu fiilleri, yakalandýktan sonra sorgulamalarý sýrasýnda kendi itiraflarý sonucu öðrenilmiþti. Üsküp valiliði, göndermiþ olduðu talimatla, bu elemanlarýn tekrar sorgulanmalarý ve daha baþka suçlarýnýn olup olmadýðý ve gerçek sabýkalarýnýn ortaya çýkarýlmasý gibi titizlikle, öldürülen kiþinin kilise muhafýzý ve gayri müslim olmasý nedeniyle, olayý örtbas etmeyip bir devlet sorumluluðu içinde, üzerine 63 64 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi gidilmesi emrini veriyordu.35 Kosova valiliðine yazýlan bir talep bu kez her iki tarafý Müslüman olan bir adli vak'aydý. Maðduru ve sanýðý Müslüman olan bu adli vaka için 1885 yýlýnda Kosova vilayetine yazýlan taleple, valilikten yardým isteniyordu. Bu belge, Kosovalý Tüccarlardan Mahmut Efendi ile Priþtineli Molla Ömer arasýndaki bir alacak verecek davasýyla ilgiliydi. Tüccar Mahmut Efendinin, Priþtine'de oturup aslen Yakovalý olan Molla Ömer'den alacaðý vardý ve bu alacaðý da, mahkeme kararýyla da belirlenmiþ durumdaydý. Fakat Mahmut Efendi, Molla Ömer'den bu alacaðýný mahkeme kararýna raðmen bir türlü tahsil edememiþti. Bunun üzerine Mahmut Efendi, alacaðýnýn tahsili için Kosova valiliðine baþvurarak kendisine yardým yapýlmasýný istiyordu.36 Adalet bakanlýðýna gönderilen bir baþka belge de sanýk ve maðdurlarý gayri müslim olan bir baþka adli vak'aydý. 1886 yýlýnda yazýlmýþ olan belgeye göre iki Bulgar kýzýnýn nikâhý olayýndan dolayý papaz kiliseden atýlmaya çalýþýlmýþtý. Ýki Bulgar kýzýnýn nikâhýný kýydýðý için Radoviþte Bulgarlarýnca papazýn kiliseden atýlmaya çalýþýldýðý tespit edilince güvenlik kuvvetleri harekete geçerek zanlýlarý yakalamýþtý. Papazý kiliseden atmaya çalýþan Radoviþte Bulgarlarýndan onbirini tutuklayan güvenlik kuvvetleri, sorgulamak üzere onlarý adliyeye sevk etmiþ, durumu da Kosova valiliðine bildirmiþti. Böylece Osmanlý güvenlik kuvvetleri, papaza yapýlan kötü muameleye seyirci kalmamýþ, onlarýn kendi aralarýndaki problem gözüyle olaya bakmamýþ ve sorumlularýn üzerine gitmiþti.37 Osmanlý Devletinin papazýn kiliseden atýlmasý ile ilgili olaylara karýþmýþ Radoviþte Bulgarlarýndan onbir kiþinin sorgulanmasý olayý, öte yandan, neredeyse uluslar arasý bir problem halini almýþtý. Papazý kiliseden atmak ve asayiþi ihlal etmek nedenleriyle sorgulanan bu onbir kiþi için Standart gazetesi, bunlarýn mahkeme edilmeden hapsedildiðini yazýyordu. Papazýn maðdur olduðu bu olaya, bu maðduriyet üzerine giren Osmanlý güvenlik güçleri standart gazetesi nezdinde Kosova'da Osmanlý Ýdaresi suçlu duruma düþürülüyordu. Eðer Osmanlý güvenlik güçleri papazýn maðduriyetine aldýrýþ etmeden, bu olaya müdahil olmasaydý, belki de suçlanamayacaktý. Papazý müdafaa için gayret eden güvenlik güçleri suçlu durumuna düþürülmüþ oluyordu. Bu durum da aslýnda trajikomik bir vak'aydý.38 Osmanlý güvenlik kuvvetlerinin müdahil olduðu bir baþka olay ise, oldukça kapsamlý bir adli vak'aydý. Bu vak'adan bahseden belge, aralarýnda kan davasý olduðu anlaþýlan kabilelerin aralarýnda ateþkes temin edildiðine dair bir belgeydi. 1886 tarihli bu belgeye göre daha önce aralarýnda orman problemi olduðu için birbirleriyle problemli olan iki kabilenin, güvenlik güçlerinin gayretleriyle ateþkesleri saðlanmýþ, birbirlerine karþý bir daha suikastlarda bulunmayacaklarýna dair kendilerinden sözler alýnmýþtý ancak, bu problemin devam etmemesi için bu olaya kesin bir son verilmesi gerekiyordu. Her iki kabilenin kesin bir þekilde barýþmalarý için aralarýndaki orman probleminin çözülmesi, aralarýnda yeni problemlerin doðmasýnýn bir þekilde önüne geçilmesi, güvenlik güçlerinden isteniyordu.39 1887 yýlýnda Baþbakanlýða Kosova valiliðinden yazýlan belge, bu kez bir kamu görevlisi ile ilgiliydi. Belgede, Kosova valiliðine baðlý Üsküp mutasarrýfý Necip Paþa'nýn bu görevi devam ettiremeyeceði kanaatiyle, onun görevden alýnmasý istenmekteydi. Göndermiþ olduðu bir yazýda, vilayete karþý hakaret içeren ifadeler kullanan Üsküp mutasarrýfýnýn bu hareketi sonucu, Valilik harekete geçerek, Necip Paþa'nýn görevden alýnmasýný istiyordu. Tavýr ve hareketleri o görevi yürütmeye layýk olmayan Üsküp mutasarrýfý Necip Paþa'nýn bu nedenle görevden el çektirilmesi gereðine dikkat çekilmekteydi. Osmanlý idaresi bu þekilde, resmi görevli olsun veya resmi görevli olmasýn, normal vatandaþ olsun, yasalarýn dýþýna kim çýkarsa çýksýn, gerekli yasal süreci, herkes için baþlatýyordu. Bu resmi görevli, bir sancak mutasarrýfý bile olsa Osmanlý, yasal süreci bu þekilde onun için de iþletmekten vazgeçmiyordu.40 65 66 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Kosova vilayetine baðlý Vulçýtrýn kazasýndan Hasan Bin Seydi'nin eþkýyalýk suçundan dolayý tutuklandýðýný belirten 1887 tarihli belge de, onun halka eziyet ettiði birçok olaydan dolayý zanlý olduðundan bahsediyordu. Hasan Bin Seydi, Ýpek'te halka karþý iþlemiþ olduðu suçlarý, tutuklandýktan sonra itiraf etmiþ ve bunun üzerine mahkemeye sevk edilmiþti. Yapýlan muhakemeden dolayý önce sekiz seneye mahkûm edilen Hasan Bin Seydi'nin cezasý daha sonra beþ seneye indirilmiþti. Bundan baþka yine bir takým suçlardan dolayý aranan, bu kez Priþtine kazasýnýn Masatarva köyü göçmenlerinden Bahtiyar Bin Sadýk da güvenlik görevlilerince tutuklanmýþtý. Bahtiyar Bin Sadýk, hýrsýzlýk ve gasp suçlarýndan dolayý tâkibât altýndaydý. Tutuklanýp mahkemeye sevk edilmiþ, ama yargýlanmasý da problemli olmuþtu. Yargýlanmasý sýrasýnda evini soymaya çalýþtýðý Priþtineli Ahmet çavuþ ve kendisinden zorla para almaya çalýþtýðý Priþtineli Ali mahkemede, zanlý Bahtiyar Bin Sadýk 'dan davacý olmadýklarýný ifade etmiþlerdi. Bunun üzerine Priþtineli Ahmet çavuþ ve Priþtineli Ali'nin gerek Bahtiyardan ve gerek kaçak olan kardeþinden korktuklarý için davadan vazgeçmeleri üzerine, bu kez suçun iþlendiði iki köyün ihtiyar heyeti davaya müdahil olmuþlardý. Ýki köyün ihtiyar heyeti, Ahmet Çavuþ ve Ali davalarýndan vazgeçse bile, Bahtiyarýn iþlediði suçlar hakkýnda þahit olduklarýný belirtmiþler ve Bahtiyarýn 5 yýl mahkûmiyet cezasý almalarýný saðlamýþlardý.41 Suçun iþlendiði köy ihtiyar heyetlerinin davaya müdahil olup, mahkeme sürecine katýlmalarý, onlarýn bir nevi bugünkü mahkemelerde görülen jüri fonksiyonunu icra ettiklerini akla getirmektedir. Maðdurlar zanlýdan korkup konuþmaktan veya davadan vazgeçse bile, zanlýlarýn rahatlýkla bu suçlardan sýyrýlmalarý adaletin ortaya çýkmasýný engellemekteydi. Bu gibi suçlar ayný zamanda genel halký ilgilendirdiði için köy ihtiyar heyetleri, bir nevi kamu davasýna dönüþen bu davaya müdahil olup, jüri fonksiyonunu icra ederek adalete yardýmcý Kosova'da Osmanlý Ýdaresi olmuþlar, suçun cezasýz kalmasýný önlemiþlerdi. Bu tür çözümler, zanlýlarca maðdurlarýn korkutularak, zanlýlarýn daha serbest bir þekilde dolaþmalarýna, belki de yeni suçlar iþlemesine engel olacak olan modern çözümlerdi. Ve bundan 117 yýl önce baþarýlý bir þekilde uygulanmýþlardý. Osmanlý hukuk sistemi o dönemlerde bu þekilde modern uygulamalar sergilemekle birlikte, yapýlan her þikâyet istihbaratý en ince þekilde takip ediyor, kendisine gelen her türlü bilgiyi deðerlendiriyor hareketlerini de ona göre belirliyordu. Bu çerçevede bir Sýrp yüzbaþýnýn ilticasý ile ilgili olayda da temkinli davranýyordu. Belgeye göre, Sýrp yüzbaþýsý olan Nikola Fiþail, Osmanlýya iltica ederek ayný rütbeyle Osmanlý ordusunda görev almak istiyordu. Buna karþýlýk Osmanlý devletine iltica ederek Osmanlý ordusunda görev almak isteyen yüzbaþý hakkýnda Selanik-Kosova genel komutanlýðý bir rapor göndererek, yüzbaþýnýn daha önce yapmýþ olduðu iþlerden dolayý kendisine güvenilemeyeceðini merkeze bildirmiþti. Bunun üzerine gönderilen bir yazýyla bu þekilde daha önce suçlar iþlemiþ birinin, yine olumsuz iþlere katýlmasý ihtimali ve Kosova'da bulunmasýnýn mahzurlu olacaðý nedeniyle güvenlik eþliðinde Kosova'dan jandarma komutanlýðýna getirilmesi isteniyordu. Osmanlý istihbarat birimleri bu þekilde, Osmanlýya iltica etmiþ bir subayýn, Sýrp ordusundayken bile takibini yapabilecekleri ve hakkýnda bilgi toplayabileceklerini göstermiþ oluyordu ki bu o dönemde Osmanlý'nýn istihbarat gücünü ortaya koyan bir örnekdi.42 Öte yandan Osmanlý hükümeti, hakkýnda yapmýþ olduðu iþlerden kuþkulanýp Kosova'dan merkeze gönderilmesini istediði Nikola Fiþail hakkýnda haklý çýkmýþtý. Nikola Fiþail'in iltica talebini kabul etmeyerek, Kosova'da kalmasýný da mahzurlu bularak onu merkeze getirten Osmanlý, onun hakkýndaki tahkikatý derinleþtirerek bazý önemli sonuçlara ulaþmýþtý. Osmanlý'ya iltica etmiþ Nikola Fiþail'in ayný rütbeyle Osmanlý ordusunda çalýþma talebi, onun ajan olabileceði endiþesiyle, 67 68 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi kabul edilmemiþti. Sonuçta ulaþýlan bilgiler de bu endiþeleri haklý çýkarýyordu. Sýrp ordusunda yüzbaþý olan Nikola Fiþail aslen Karadaðlý idi ve Sýrplarýn yapmýþ olduðu bütün savaþlara katýlmýþtý. Rusya, Avusturya, Karadað, Sýrbistan'dan olmak üzere toplam 12 madalyayla ödüllendirilmiþ biriydi. Bir ara Ýstanbul'a gelmiþ olan Nikola Fiþail, Selanik, Ýþkodra taraflarýnda da dolaþmýþ, oldukça hareketli ve soru iþaretleri ile dolu geçmiþe sahipti. Son olarak pasaportundaki bilgiye göre Sýrbistan'a gitmesi gerekirken Osmanlý ordusuna katýlmak üzere Kosova'ya gelmiþti. Genelde kritik osmanlý bölgelerini dolaþtýðý görülen Nikola Fiþail'in, Kosova'ya gelmiþ, Kosova'yý seçmiþ olmasý, düþünülmesi gereken bir baþka noktaydý. Nikola Fiþail hakkýnda, Sýrbistan'daki Osmanlý Büyükelçiliðinin kanaati de olumsuz idi. Büyükelçilik, merkeze, bu gibi þahýslara güvenilmemesi cevabýný iletiyordu.43 Bu gibi istihbâri konular içeren bu olaylardan sonra, 1887 yýlýna ait bir belge de bir prosedürün belirlenmesi ile ilgiliydi. Belgeye göre, kilise ve manastýra ait olan arazilerin durumunun belirlenmesi isteniyordu. Kilise ve manastýr malý olan araziler için tapu senetleri, rahip ve keþiþler adýna düzenleniyordu. Ancak bu rahip ve keþiþlerin ölmeleri durumunda adlarýna geçirilmiþ olan bu arazilerin ne olacaðýnýn tespiti ve bu konuda bir kuralýn belirlenmesi gerekiyordu. Rahip ve keþiþlerden sonra üzerlerinde olan bu kilise ve manastýr arazileri hakkýnda yapýlacak muamelelerin belirlenmesi aslýnda Yanya valiliðinden soruluyordu. Yanya valiliði, merkezden bu konuda bir kural belirlenip, kendisine bildirilmesini isteyerek, aslýnda bundan sonra uyacaðý yasal muameleyi soruyordu.44 Osmanlý devleti bu davranýþýyla da hukuk içinde kalarak, Müslim olsun gayri müslim olsun vatandaþlarýný düþündüðünün bir baþka örneðini sergilemiþ oluyordu. Kilise ve manastýr mallarýnýn ne olacaðýný bir kayýt altýna almakla, kilise ve Kosova'da Osmanlý Ýdaresi manastýra devam eden vatandaþlarýnýn dini meseleleriyle de ilgilendiðini gösteriyordu. Yapýlan iddialara göre, gayri müslim halkýna ikinci sýnýf muamele yapmakla suçlanan Osmanlý devletinin bu þekilde bir davranýþta bulunmamasý gerekiyordu. Kilise ve manastýra ait arazilerin kimin eline geçeceði, kimler tarafýndan kullanýlacaðý veya belki de usulsüzlük yapýlarak kimlerin zimmetine geçirileceði Osmanlý'yý ilgilendirmemesi gerekiyordu. Çünkü Osmanlý gayrimüslim vatandaþlarýna ve onlarýn dinlerine ikinci sýnýf muamele yapmakla eleþtiriliyor, kilise ve manastýra ait arazilerin kayýt altýna alýnmasý benzeri, bu dine ait müesseseleri koruyucu muameleler kendisinden beklenmiyordu. Ýþte durum bunun tersiydi. Osmanlý, vatandaþlarý arasýnda ayrým yapmýyor, onlarý da, dini inançlarýný da, dini müesseselerini de yukarýdaki olaylara benzer daha birçok olaylarla, korumasý altýnda tutmaya devam ediyordu. Ayrýca bu muameleyi sadece Selanik'te, Girit'te, Ýþkodra'da veya Kosova'da deðil bütün topraklarýnda sergilemiþ oluyordu. Çünkü bir devletin, bir bölgeye farklý, baþka bölgeye farklý muamele yapmamasý gerekiyordu. Altý yüz sene yaþamýþ ve devlet deneyimine yeteri derecede sahip Osmanlý bu prensibi yakýndan biliyordu. Kosova valiliðine gönderilmiþ bir yazý Sýrbistan'a göç eden aileler hakkýnda idi. 1888 yýlýnda Kosova valiliðine yazýlan yazýda, Kosova-Preþove nahiyesine baðlý Ýstavaþ köyünden 50 kadar kiþinin Sýrbistan'a göç etmelerinin nedeni soruluyordu. Hükümet, Sýrbistan'a, Hýristiyanlardan 50 kadarýnýn göç etmesinden rahatsýz olmuþ, bunun sebebinin araþtýrýlýp tekrar hükümete bildirilmesi talimatýný vermiþti. Sýrbistan'a göç edenlerin Hýristiyan olmasýndan dolayý, bu olayý nasýl olsa Hýristiyan halkýn nüfusunun eksilmesi þeklinde deðerlendirmeyerek, Hýristiyan vatandaþlarýnýn göç etmelerine sebep olan nedenlerin incelenmesini ve bu þekilde bu göç edenlerin kendi istekleriyle mi yoksa herhangi bir baský sonucu mu Sýrbistan'a geçtiklerinin ortaya çýkmasýný istiyordu.45 69 70 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 1888 tarihli baþka bir belge de asýlsýz bir þikâyetin tahkiki ile ilgiliydi. Stefan Slavsof adlý bir þahsýn mallarýnýn gasp edildiðiyle ilgili þikâyete göre, Kosova valiliði'nin bu þahsýn mallarýný haczettiði iddia ediliyordu. Bu olayýn tahkik edilip öðrenilmesi üzerine bu olay hakkýnda hükümete bu olayýn ne olduðunu soran Bulgar makamlarýna bilgi veriliyordu. Yapýlan tahkikata göre Koçanalý Stefan Slavsof'un, mallarý ve eþyalarý iddia edildiði gibi haczedilmemiþ, bu þahsýn þüpheli hareketleri üzerine, bu mal ve eþyalara tedbir konularak gözlem altýna alýnmýþtý. Herkesin hür olduðu ve güvenliklerinin temini sorumluluðunun Osmanlý'ya ait olduðunun ifadesi ile Osmanlý devletinin böyle gayri hukuki muamele yapmayacaðý, ancak þüphe üzerine tahkikat sonuçlanýncaya kadar her türlü tedbirin alýnacaðý, Bulgaristan makamlarýna iletiliyordu.46 1888 yýlýnda ise Genelkurmaya gönderilen yazý, birbirine baðlý iki konuyla ilgili haberler veriyordu. Kosova valiliði bahse konu olan ilgili hususlarý araþtýrýp genelkurmaya bilgi veriyordu. Bu iki olaydan biri, Kolaþin Hýristiyanlarýnýn Karadað'a göç etmelerinin nedenlerinin araþtýrýlmasý ile ilgili idi. Kolaþin Hýristiyanlarýndan iki aile Karadað'a göç etmiþ, Karadað hükümeti de bu göç olayýný doðrulamýþ ve bu göçün nedenini Kosova'daki vergilerin aðýr olduðu þeklinde açýklamýþtý. Öte yandan bu iki ailenin göç etmeleri için Karadað kumandaný Lazar tarafýndan teþvik edildiði de iddia edilmiþti. Bu hususlarda yapýlan tahkikat neticesinde, ilk olarak, bu iki ailenin Karadað tarafýndan teþvik edilmediði, Karadað hükümetince ifade ediliyordu. Bu konuda Dýþiþleri bakanlýðýnýn Karadað hükümetine bu konuyu sormasý üzerine Karadað hükümeti, Osmanlý'nýn Çetine büyükelçiliðine verdiði cevapta, bu aileleri göç etmeðe teþvikle suçlanan kumandan Lazar'ýn böyle bir teþvikten haberi olmadýðý açýklamasýný yazýyordu. Öte yandan Kolaþin Hýristiyanlarýnýn Kosova'daki vergilerin aðýrlýðýndan þikâyet ettiklerini ilaveten bildiriyordu.47 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Dýþiþleri bakanlýðýnýn sorularýna Karadað hükümeti, göç eden aileleri teþvik etmiþ ve teþvik etmemiþ olsun, yaklaþýk olarak yine benzer cevaplarý vermesi beklenirdi. Gerçekten teþvik etmiþ olsalardý, bunu doðrulayýp böyle bir teþviki yapmýþ olduklarýný ifade etmeleri beklenemezdi. Haberleri olmadýðý þeklinde bu cevap oldukça yuvarlak ve diplomatik dilde teþvik yapýldýðýný iþaret eder bir cevap niteliði taþýyordu. Öte yandan göç edenlerden haberi olmayan Karadað hükümetinin, Kosova'daki vergilerin aðýr olduðu þeklindeki rivayetten nasýl haberi olduðu açýklanmasý gereken bir durumdu. Kosova'daki vergilerin aðýr olduðu þeklindeki bilgiyi Kolaþin Hýristiyanlarýnýn beyanlarýndan öðrendiðini söyleyen Karadað hükümeti, bu cevapla aslýnda, bir açýdan da Kolaþin Hýristiyanlarýyla irtibatta olduðunu itiraf etmiþ oluyordu. Kosova'daki vergilerin aðýr olduðu þeklindeki Kolaþin Hýristiyanlarýnýn kanaatlerini bilecek kadar, Kolaþin'lilerle irtibatlý olan Karadað hükümetinin, Karadað'a göç eden iki aileden haberi olmadýðýný ifade etmesi pek mantýklý bir zemine oturmuyordu. Öte yandan Karadað'ýn Kosova'daki vergilerin aðýr olduðu þeklinde ifadeleri üzerine, Priþtine'de tutuklu iki kiþinin peþini takip etmesi bunlarý sormasý da ilginçti. Çünkü bu iki kiþi Karadað kumandaný Lazar'la irtibatlarý tespit edildiði için tutuklanan militanlardý. Karadað inkâr ediyor ama kendi soru ve beyanlarýyla Kosova'nýn iþlerine karýþmýþ olduðunu ortaya koymuþ oluyordu. Ayrýca aðýr olduðu ifade edilen Kosova'da vergiler konusunda da Kosova valiliði, yaptýðý açýklamayla bunun doðru olmadýðý söylüyordu. Kosova Valiliði, Kosova'daki vergilerin diðer bazý bölgelerle mukayese edildiðinde, Kosova vergilerinin aðýr olmadýðýný görülebileceðini bildiriyordu.48 Karadað hükümeti bu þekilde Kosova'daki vergilerin aðýr olduðu ve insanlarýn bundan þikâyet ettiði ve bunlardan iki kiþinin Priþtine'de mahkûm olduðunu ileri sürmekle, Kosova'yla ne derece ilgilendiðini bir bakýma ortaya koymuþ oluy- 71 72 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi or, öte yandan bu göçlerden haberi olmadýðý þeklinde yuvarlak cevapla konuyu geçiþtiren bir tavýr içinde olduðu izlenimini veriyordu. Kosova valiliðinin diðer bölgelere göre makul olduðunu belirtmesine raðmen, Kosova vergilerinin aðýrlýðý iddiasý, Karadað'ýn tutarlýlýðý þüphe uyandýran bu cevaplarýndan, sonra dikkatleri baþka yöne çevirme çabasý olarak algýlanýyordu. Kosova'dan gelen bir baþka belge yine bir usul tayini hakkýnda açýklama beklenen bir soru evrakýydý. 1902 yýlýnda Rumeli müfettiþi Hüseyin Hilmi Paþa, merkeze çektiði telgrafla, Kosova vilayeti merkez mal sandýðýnýn iþleyiþinin nasýl olacaðýnýn belirlenmesini istiyordu. Bundan baþka Hüseyin Hilmi Paþa, Rumeli vilayetindeki ormanlar ve meralara iliþkin davalarýn nasýl görüleceði hakkýnda merkezden açýklama bekliyordu.49 Bu belgede belirtilenler bu kadardý ve daha geniþ açýklama yoktu. Yani mal sandýðýnýn iþleyiþiyle ilgili daha net, açýk sorular ve Rumeli'deki ormanlar ve meralarla ilgili davalarýn ne gibi durumlarla karþýlaþtýðý, davalarda herhangi bir týkanma olup olmadýðý veya nerelerde týkanma olduðu þeklinde net ifadeler yoktu. Bu durumda bahsedilen konularla ilgili soru ve açýklamalar daha önce sorulmuþ veya bu konu baþka þekillerde ulaþtýrýlmýþ, yazýlmýþ olabilir. Ancak ne olduðuna iliþkin kesin bir þey söylemek mümkün deðildir. 1909 yýlýnda Üsküp'ten merkeze çekildiði tahmin edilen telgrafta Tüccar Neþo Miladin, tapulu hazinesine jandarma tarafýndan yapýlan müdahaleden þikâyet etmekteydi. Neþo, sahip olduðu evinin Padiþah imzasýyla kendisine ait olduðu halde, evine jandarma kuvvetlerince yapýlan müdahaleleri haksýz bularak bunu þikâyet ediyor ve bu durumun giderilip problemin çözülmesi için, bir müfettiþ tayin edilmesini istiyordu. Bu þikâyet üzerine, Kosova valiliðine gönderilen talimatla, Tüccarýn þikâyetiyle ilgilenilmesi istenmiþ, Tüccar Neþo'ya, iddialarý var ise, ona bu konuda mahkeme açmasý tavsiyesinde bulunulmasý Kosova vilayetine bildirilmiþti. Bu þek- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi ilde Osmanlý yönetimi, eðer varsa, suçu iþleyen kendi jandarma kuvvetleri bile ise bunun peþine düþülmesini tavsiye ediyor, eðer þikâyet edenlerin bu þekilde iddialarý varsa bu iddialarla kendi resmi kurumlarý bile olsa mahkemeye baþvurulmasý yolunun kullanýlmasýný tavsiye ediyordu. Bu tavsiyeyle kalmayýp valiliði de bu þekilde, yani mahkeme sürecini iþletilecek þekilde uyarýyor, ortaya çýkacak suçlunun kendi resmi kurumu olsa bile mahkeme yoluyla cezalandýrýlmasýnýn önünün açýlmasýný saðlýyor, kendi jandarma teþkilatý bile olsa, hiçbir kurumun suç iþleme ayrýcalýðý olmadýðýný ortaya koyuyordu. Eðer bu, mahkemeyle de sabit olursa, cezasýný almalýydý. Bu niyetlerle Kosova valiliði'ne gönderilen talimatta tüccar Neþo'nun mahkeme sürecinin baþlatýlmasý isteniyordu.50 1909 yýlýna ait belge ise bir öldürme olayý ve bu olayla ilgili mahkemeler ile alakalýydý. Kalkandelenli koyun tüccarlarýndan olan Yunus ve Abdurrahman aðalarýn yollarýný keserek, paralarýný ve eþyalarýný alýp onlarý öldüren Bilal, Üsküplü Mustafa, Priþtineli Abdurrahman ve Üsküplü Þemo'nun idamlarýna, Yakovalý Salih'in onbeþ sene hapsine ve Çernobor köyünden Sadýk'ýn da beraatýna karar verilmiþti. Kalkandelenli koyun tüccarlarý Yunus ve Abdurrahman Aðalarýn mal ve paralarýný gasp edip, onlarý öldürenlere verilen bu cezalar daha sonra padiþaha sunulmuþtu. Bu þekilde tüccarlarý öldürenler yakalanmýþ ve mahkeme sonucu olarak çeþitli cezalara çarptýrýlarak bu olayýn faili meçhul kalmasý önlenmiþti.51 Ýçiþleri bakanlýðýndan Kosova valiliðine gönderilen bir diðer belgede de papaz Milan'ýn talebi ele alýnýyordu. 1910 yýlýnda Osmanlý parlamentosuna bir yazý yazan Milan, Hýristiyanlarýn üzerine yapýlan saldýrýlarýn engellenmesini istiyordu. Hýristiyan ahaliye o sýralarda yapýlmýþ olan saldýrýlarýn önlenmesini, onlarýn can ve mallarýnýn korunmasýný isteyen papaz Milan, yetkililerin bu konuda dikkatini çekiyordu. Osmanlý 73 74 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi parlamentosuna yapýlmýþ bu talep, içiþleri bakanlýðýna, bakanlýk da papaz Milan'nýn bu iddialarýný içeren talebini Kosova valiliðine iletiyordu. Ýçiþleri bakanlýðý, Hýristiyanlara yapýldýðý iddia edilen saldýrýlarýn incelenmesi, araþtýrýlmasý amacýyla konuyu Kosova valiliðine havale ederek, papaz Milan'ýn talebini uygulamaya koymakla olayýn ortaya çýkarýlmasýna çalýþýyordu.52 Bu þekilde Osmanlý hem þikâyetlerle ilgileniyor hem de böyle bir iddianýn doðruluðu ve yanlýþlýðýnýn açýða çýkmasýný saðlýyordu. 1910 tarihli bir baþka belge bir kamu görevlisi hakkýndaki þikâyetle ilgiliydi. Ýçiþleri bakanlýðýna kadar ulaþmýþ olan þikâyete konu olan olay, içiþleri bakanlýðýndan gönderilen talimatla Kosova vilayetine havale ediliyordu. Kosova valiliðine baðlý Kumanova nahiyesi müdürü hakkýnda, halka zulüm ettiði þeklinde þikâyetler vardý ve bu þikâyetler hakkýnda da içiþleri bakanlýðýnýn da dikkati çekiliyordu. Ýçiþleri bakanlýðý da 1910 yýlýnda Kosova valiliðine, Kumanova nahiyesi müdürü hakkýndaki þikâyetlerin araþtýrýlmasý amacýyla bir soruþturma baþlatýlmasý talimatýný veriyordu. Bu þekilde nahiye müdürü þikâyette de belirtildiði gibi, zulmetmiþse de, bunun tahkik edilip gereðinin yapýlmasýný istiyordu. Böylece varsa, zulmü yapanýn kendi kamu görevlisi bile olsa ortaya çýkarýlmasýný, suç iþleyenin kayýrýlmamasýný, gerektiðinde de cezalandýrýlmasýný, bizzat içiþleri bakanlýðýnýn kendisi istiyordu. Bu konuda gönderdiði talimatla da soruþturmayý örtbas etmeyip resmen baþlatmýþ oluyordu.53 Ýçiþleri bakanlýðýndan Kosova valiliðine yazýlan, bir vatandaþýn maðduriyetinin giderilmesi ile ilgili bir baþka belge, bir vatandaþýn görmüþ olduðu zararýn giderilmesi ile ilgili bir olaydan bahsediyordu. Güvenlik görevlilerinin eþkýya takibi sýrasýnda, evi ve eþyasý yanan Yeniköy Mahallesi ahalisinden Pana Ýlo, bu zararýnýn giderilmesi için Osmanlý parlamentosuna bu talebini iletiyordu. Parlamento'ya iletilen bu talep, içiþleri bakanlýðý ve oradan da Kosova valiliðine gönderilmek Kosova'da Osmanlý Ýdaresi suretiyle gündeme alýnýyordu. Ýçiþleri bakanlýðý, Yeniköy Mahallesinde oturan Pana Ýlo'nun bu þikâyetini Kosova valiliðine göndererek hakkýnda yapýlmasý gereken muamelelerin baþlatýlmasý talimatýný veriyordu. Eþkýya takibi sýrasýnda evi ve eþyasýnýn yandýðý ve zarar gördüðü nedeniyle, bir anlamda aradaki bütün makamlarý aþarak, parlamentoya bu þikayetini ileten Pano Ýlo amacýna ulaþmýþ oluyordu.54 Devlet Pana Ýlo'ya Kosova valiliðine müracaat etmesi gibi bir prosedürü hatýrlatmýyor, parlamentoya müracaatýný kabul ederek içiþleri bakanlýðý ve Kosova valiliðini harekete geçirerek gerekenlerin yapýlmasý talimatýný veriyordu. Ýçiþleri bakanlýðýna bu kez Kosova valiliðinden gönderilen bir yazýda eski bir borcun tahsili isteniyordu. Kosova valiliði 1910 yýlýnda içiþleri bakanlýðýna gönderdiði yazýda 1906 yýlýnda Taþlýca sancaðý mutasarrýfý olan Süleyman Paþa'nýn vilayet gazetesine olan abonelik borcunun tahsil edilip gönderilmesini istiyordu. 1906'da Taþlýca mutasarrýflýðý yapan ve belgenin yazýlýp borcun tahsil edilmesinin istendiði tarihte Meclis-i Ayan üyesi olan Süleyman Paþa'nýn, vilayet gazetesi aboneliðinin bir yýllýk ücreti olan 57 kuruþun ödenmesi gereði, içiþleri bakanlýðýna yazýlýyordu. Kosova valiliði, aradan dört yýl geçmesine raðmen bu borcun ödenmemiþ olarak kalmasýna izin vermeyip, bu kadar vakit geçmiþ olsa bile bu alacaðýn tahsilini saðlamaya çalýþýyordu. Ödenmemiþ olan rakam 57 kuruþ olmakla aslýnda küçük bir rakamdý veya bu borç o zamanlar Taþlýca kaymakamý olan Süleyman Paþa tarafýndan herhangi bir kasýt olmaksýzýn, unutulmak suretiyle ödenmemiþ de olabilirdi. Ancak her ne þekilde ve her ne miktarda olursa olsun, ödenmemiþ olan paranýn takip edilmesi aslýnda hiçbir borcun ödenmemiþ kalmayacaðý geleneði baþlatabilme ihtimali açýsýndan da önemliydi. Kosova valisinin 57 kuruþ için baþlatmýþ olduðu bu süreç aslýnda, bundan sonraki borç Tâkibâtý içinde örnek olabilecek durumdaydý. Rakamýn küçüklüðüne ve büyüklüðüne bakýlmaksýzýn, kamunun im- 75 76 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi kânlarý tahsil edilmemiþ kalmamalý ve yine kamunun kasasýna girmeliydi. Ýhmal edilmiþ olan herhangi bir borç tahsilâtý, bir baþkasý için örnek teþkil edebileceði ihtimali nedeniyle, tahsil edilmemiþ daha büyük borçlarýnda, ihmal edilmesi geleneðine yol açabilirdi. Kosova valisi bu teþebbüsle, kamuya ait menfaatlerin ihmal edilmeden takip edilmesi örneðini sergileyerek, böyle bir muhtemel olumsuzluða en azýndan örnek olmamýþ oluyordu.55 Devletin her kuruþu kutsaldýr mantýðý içerisinde halka ait olan para az da olsa devletin kasasýna girmiþ oluyordu. Burada miktardan çok kamuya ait paranýn takip edilip tahsil edilmeye çalýþýlmasý geleneðinin oluþturulmasý son derece önemliydi. Ýçiþleri bakanlýðýndan bu kez Selanik valiliðine gönderilen belge, Yeniköy Mahallesi Pana Ýlo'nun maðduriyetine benzer bir maðduriyetin giderilmesi ile ilgiliydi. Selânik vilayeti baðlý Dramanýn Dolak köyünde oturan Kinogoþe Stefan, eþkýya takibi nedeniyle evinin ve eþyasýnýn yandýðý þikâyetiyle týpký Pana Ýlo'nun yaptýðý gibi Osmanlý parlamentosuna baþvurup zararýnýn tazmin edilmesini istiyordu. Stefan dilekçesinde, evinin, eþyasýnýn yanmasýyla oluþan zararýnýn 180 lira olduðunu belirtiyordu. Zararýnýn tazmini amacýyla Osmanlý parlamentosuna baþvuran Kinogoþe Stefan'ýn bu talebi, içiþleri bakanlýðýna havale ediliyor, oradan da bu talep Selanik valiliðine iletiliyordu. Týpký Pana Ýlo'nun maðduriyetinde olduðu gibi devlet, Kinogoþe Stefan'ýn talebini alarak, eþkýya takibi sýrasýnda zararýn tazmini hususunda kendisinin muhatap kýlýnmasýný kabul etmiþ oluyordu. Ayrýca bu konudaki dilekçeleri, zararýn iþlendiði bölge valiliklerine göndermekle gereðinin yapýlmasý talimatýný veriyor ve bu zararlarýn tazmin edilmesi sürecini de baþlatmýþ oluyordu. Yine bu belgelerden de anlaþýlacaðý üzere Pana Ýlo ve Kinogoþe Stefan örneklerinde olduðu gibi Osmanlý parlamentosu, halkýn þikâyetlerini iletebileceði bir makam görevi de yaptýðý görülüyordu.56 Ayný belge, eski Ýpek polis komiseri Tevfik Efendi'nin kalan Kosova'da Osmanlý Ýdaresi maaþlarýndan da bahsediyordu. Son dönemlerinde Osmanlý'ya yapýlan uluslar arasý baskýlardan biri de balkanlarda kendisine ait olan topraklardaki güvenlik güçlerinin sayýsýnýn azaltýlmasý yönündeki baskýydý. Aslýnda Balkanlarda etkinlik peþinde olan Büyük Devletler, aðýrlýklý olarak Hýristiyanlarýn haklarý bahanesiyle ve Balkanlar halkýna eziyet ettiði iddiasýyla Osmanlý güvenlik güçlerinin azaltýlmasý, azaltýlan kuvvetler yerine Büyük Devletlerden güvenlik kuvvetlerinin yerleþtirilmesini saðlýyorlardý. Ýsyan, ayaklanma gibi görünüþte de olsa halkýn huzursuzluðunu gösteren bir hareket olmadýðý halde, Bosna - Hersek'i iþgal etmekle Avusturya- Macaristan imparatorluðunun bu hareketi, Büyük Devletlerin niyetlerinin ne olduðu hakkýnda bir ipucu veren örneklerden sadece biriydi. Böylece Osmanlý güvenlik güçlerini azaltýlarak, Osmanlý'nýn bölgedeki egemenliði, sadece þekli hale getiriliyor, daha sonra böyle bir yerin iþgali artýk daha da kolaylaþtýrýlmýþ hale getiriliyordu. Ýþte bu amaçlarla uluslar arasý baský nedeniyle güvenlik kuvvetlerinin azaltýlmasý çerçevesinde, görevine son verilen Ýpek polis komiseri Tevfik Efendi, kendisine henüz ödenmemiþ olan, kalan maaþlarýný alabilmek için, hükümete müracaat ediyordu. Bunun üzerine içiþleri bakanlýðýnca Kosova valiliðine gönderilen yazýyla eski Ýpek polis komiseri Tevfik Efendi'nin müracaatýyla, ilgili müracaatýn gereðinin yapýlmasý isteniyordu.57 Ayný belgede bildirilen baþka bir haber, Hacý Faik Efendi'nin göreviyle ilgiliydi. Vodine kazasý tapu memurluðunda çalýþan ve orada kalmak isteyen Hacý Faik Efendi, eðer bu talebi kabul edilmeyecekse baþka bir liva memurluðuna tayininin yapýlmasýný istiyordu.58 Bu þekilde ele alýnan belgeler, Osmanlý devletinin yönetim örneklerini yine kendi resmi belgelerine dayanarak görebilmek açýsýndan önemliydi. 77 78 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi f. Bürokratik Hizmetler Devlet sistemi, yasalar üzerine tesis edilir, yasalara göre iþleyiþi belirlenir. Aksayan yönler yine yasalar aracýlýðýyla giderilmeye çalýþýlýr. Yasalarýn öngördüðü þekilde iþletmeye çalýþýlan, yasalarýn uygulanmasýndan taviz verilmeden iþletilen sistem, devlet mekanizmasýný çalýþtýrdýðý gibi vatandaþýna da hizmet etmiþ olur. Bir devletin yasalarýnýn ihlal edilmesi, ona bir savaþ kaybettirmiþ kadar veya daha aðýr bir zararla sonuçlanabilir. Bir yasanýn ihlal edilmesi aslýnda tek baþýna çok büyük bir problem oluþturmaz, ancak bu ihlâl bir baþka ihlâle örnek olursa iþte bu noktada problemler baþlar. Bu þekilde bir yasanýn ihlâli diðer yasalarýn ihlâllerine yol açarsa, devletin kendisini uymakla sorumlu hissettiði Anayasa, kâðýt üzerinde kalmaktan öteye gidemez. Anayasanýn uygulama alanýný kaybetmesi ise devletin düzenini bozar, artýk her alanda her konuda bir ihlâl baþlar. Durulacak noktanýn tespiti ise güçtür. Aslýnda durulacak nokta, kanunun izin verdiði noktadýr. Kanunun izin vermediði çizgilerin dýþýna taþýlmaz. Fakat, rüþvet, adam kayýrma gibi birçok nedenlerle yasalarýn ihlâli, bu çizgileri anlamsýz hale getirir. Artýk bu çizgiler, bunlarý aþabilecek güçte ve imkânda olanlar için çok fazla bir þey ifade etmezler. Bu çizgiler artýk sadece bunlarý aþamayacak zayýflar önünde kalýrlar. Onlarýn önünde bir duvara dönüþürler. Bu þekilde zayýflara uygulanýp, güçlülere uygulanamayan yasalar ise toplumda, güçlüye, devlete yakýn olanlara, devleti yönetenlere karþý bir soðuma, hatta devlet ve vatandaþ arasýnda oluþan mesafe nedeniyle kýzgýnlýklar, düþmanlýklar baþlar. Bu gerginlikler bir noktada miting, protesto hatta isyan gibi olaylarla patlak verirler. Dolayýsýyla toplumun bir kesiminin diðer kesimiyle gerginlik içinde yaþamamasý, her iki kesimin kendilerine Anayasa tarafýndan belirlenmiþ sýnýrlar içinde kalmalarýyla yakýndan alakalýdýr. Uzun bir devlet geleneðine sahip olan Osmanlý, yasa ihlalinin ne demek olduðunu çok yakýndan bilmekte ve son dönemlerinde buna Kosova'da Osmanlý Ýdaresi gittikçe daha fazla tanýk olmaktadýr. Bütün tarihçilerin Osmanlý hakkýndaki ortak kanaatlerinden biri de, Osmanlý'nýn son dönemlerinde tanýk olunan yasa ihlâlleriydi. Ve bu yasa ihlallerinin devlete çok fazla boyutlarda verdiði zararlarla ilgili idi. Osmanlý'ya zarar veren bu yasa ihlâlleri, doðal olarak genellikle devleti çalýþtýranlarca iþleniyordu. Yani devlet memurunun ihlâli olmazsa kolay kolay yasa ihlâlinden söz edilemezdi. Herhangi bir vatandaþ, memurun dikkatinden kaçýrdýðý bir noktada yasayý çiðnemiþ olabilir ancak memurun, fark ettiði ihlale tepkisiz kalmasý veya bazen olduðu gibi yasa ihlâline katýlmasý, kabul edilebilir bir durum deðildi. Devletin son dönemlerinde, büyük küçük memurlarýnýn ihlalleriyle karþýlaþan Osmanlý, bazý teorisyen devlet adamlarý ve aydýnlarýnýn da uyarmalarý ile bunlarýn üzerine gitmekten, sistemini bu ihlalleri önleyecek þekilde deðiþtirmeye yönelik adýmlar atmaktan da geri durmuyordu. Devleti bu ihlallerden kurtaracak adýmlar, yenileþme hareketleri çerçevesinde atýlýyor, devlet kendisini modernize ediyordu. Devlet, her yeni probleme, onun tekrar doðmasýna yol açmayacak adýmlar atýyor, programýný ona göre ayarlýyordu. Devleti yeniden düzenleme, yenileme çabalarý Osmanlý tarihinde ýslahat hareketleri olarak adlandýrýlmýþtý. Islahat hareketleri insaný, yani vatandaþýna hizmeti merkezine alarak formüle ediliyor, bu þekilde de " insaný yaþat ki devlet yaþasýn" formülüyle devletin ömrünün de uzayacaðýna inanýlýyor, adýmlar buna göre atýlýyordu. Devlete sistemli bir yeni düzen kazandýracak, vatandaþýnýn problemlerini ortadan kaldýrmaya yönelik bu þekilde adýmlar atýlýyor, ancak zaman zaman memur ihlalleri de olmuyor deðildi. Her devletin zayýf, güçlü her döneminde karþýlaþýlma ihtimalleri olan memur ihlallerinin kendisinden çok, devletin bu ihlale vermiþ olduðu karþýlýk önemliydi. Bir memurun ihlali olur ve ona devlet göz yumarsa yukarda da deðinildiði gibi iþte o noktada problem baþlar. Bu kritik noktanýn farkýnda olan Osmanlý, memurlarý hakkýndaki 79 80 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi þikâyetlerle yakýndan ilgileniyordu. Sistemini de þikâyetlerin örtbas edilemeyeceði þeklinde dizayn etmiþti. Memur ihlalleriyle yakýndan ilgilenen devlet, böyle ihlallerin vatandaþa deðil, aslýnda devlete daha çok zarar vereceðini biliyordu. Bu nedenle memur ihlalleri karþýsýnda oluþan þikâyetlere toleranslý deðildi. Herhangi bir memur ihlaline karþý toleranslý olmadýðý, en azýndan örnek olarak, Kosova valiliðine yazýlan bir talimatta da görülebiliyordu. 1877 yýlýnda Kosova valiliðine yazýlan bir belge, oldukça açýk bir þekilde ifade edilmiþti. Belgede görevini kötüye kullanan memurun, büyük küçük hangi sýnýftan olursa olsun görevden alýnacaðý bildiriliyordu. Görevini kötüye kullanan memurun makamýna, büyüklüðüne küçüklüðüne bakýlmaksýzýn görevinden alýnacaðýnýn valiliðe bildirilmesi, görevini kötüye kullanan memurlara nasýl muamele yapýlacaðýnýn ifade edilmesinin yaný sýra, bu talimat ayný zamanda bu gibi görevin kötüye kullanýlmasý olaylarýna karþý dikkatli olunmasý yönünde bir uyarýydý.59 Bu gibi olaylara manastýr valiliðinden hükümete yazýlmýþ olan bir belge de açýk bir örnekti. Manastýr valisi, 1886 yýlýnda yazmýþ olduðu bir kararla Prizren sancaðý mutasarrýfý Recep Paþa'nýn görevden alýnmasýný istiyordu. Manastýr valisi, Prizren'e teftiþ amacýyla yaptýðý gezide, Prizren mutasarrýfý Recep Paþa'dan rahatsýz olduðunu, yerinde yapmýþ olduðu teftiþle, bizzat kendisi tespit etmiþti. Bunun üzerine halkýn mutasarrýftan memnun olmadýðýna da dikkat çekerek Recep Paþa'nýn Prizren mutasarrýflýðýndan alýnmasý gerektiðini hükümete bildiriyordu. Bu örnekte de olduðu gibi görevini gerektiði gibi yapamayan veya kötüye kullanan memurlar hakkýnda büyük olsun küçük olsun tolerans gösterilmediði görülüyordu.60 1886 yýlýna ait, görevini kötüye kullanan memurlarýn hangi makamda olurlarsa olsunlar görevini kötüye kullanan veya görevini ihlal eden memurun görevden alýnacaðýna iliþkin genelgede belirtildiði üzere Recep Paþa'nýn ayný yýl Prizren mutasarrýflýðýndan alýnmasý, Osmanlý'nýn bu Kosova'da Osmanlý Ýdaresi konuda ne kadar kararlý olduðunu gösteriyordu. Yine bu çerçevede ayný yýl kaleme alýnan bir baþka belge de bu konuyla ilgiliydi. 1886 yýlýnda yazýlmýþ olan bu belge hem Kosova valisine hem de Üsküp mutasarrýfýna hitaben yazýlýyordu. Birbirlerinin aleyhte davranýþlarda bulunduklarýndan dolayý, hükümet her ikisinin de dikkatini çekiyordu. Yaptýklarý hareketlerin onlara yakýþmadýðý hatýrlatýlmasý yapýlarak, aralarýndaki problemi makul bir þekilde ve devlet adamýna yakýþýr bir þekilde çözmeleri kendilerine bildiriliyordu. Devlet, valisini ve mutasarrýfýný yasal sýnýrlar dýþýna çýkmamýþ olsalar bile, kendilerine yakýþmayacak davranýþ sergilemeleri hallerinde, onlarý uyarmaktan geri durmuyor, onlardan halka örnek olacak seviyede kalmalarýný istiyordu.61 Kosova valiliðine yazýlan bir belge ise memurun görevi kötüye kullanmasý dahil, verilen hizmetin aksamasýnýn önüne geçilmesi ile ilgili idi. Bir görevin memur tarafýndan kötüye kullanýlmasý ayný zamanda kasýt içerdiðinden kötü bir davranýþ olmakla birlikte, görevin aksatýlmasý ise o kadar olmasa da yine makul bir davranýþ deðildi. Hizmetlerin aksamasý görevin kötüye kullanýlmasý gibi açýk bir adaletsizlik deðildi ancak, halkýn hizmetlerinin aksamasý açýsýndan hizmetin aksatýldýðý ölçüde bir bakýma halka yapýlan eziyet anlamýný taþýyordu. Beklediði hizmeti alamayan vatandaþýn iþi aksayacak ve vatandaþ doðal olarak bir ölçüde de olsa maðdur olacaktý. Bunun için görevin kötüye kullanýlmamasýna dikkat ettiði kadar Osmanlý'nýn, hizmetin aksamamasýna da dikkat ettiði gözlemlenmekteydi. Kosova valiliði tercümanlýðýna tayin olduðu halde görevine baþlamayan tercüman Kostaki Efendi olayýnda yapýlan iþ bunu göstermekteydi. Tercüman Kostaki Efendi görevine baþlamayýnca yerine, ona vekâlet eden Hayri Efendinin tayin edilmesine karar veriliyor ve ayrýca slav dilinde yazýþma ve haberleþmenin yoðunluðu nedeniyle bir tercümana daha ihtiyaç duyulduðu da ilave ediliyordu. Bunun için de Zorunlu Ýhtiyaç iþleri bakanlýðý eski 81 82 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi sekreteri Salih Efendi, tercüman olarak tayin ediliyordu. Bu þekilde tayinlerle, hizmet verme makamlarý boþ tutulmayarak hizmetin devamý saðlanacak þekilde çalýþtýrýlýyor ve makamlar hizmeti aksatmayacak þekilde iþletiliyordu.62 Vulçýtrýn kaymakamlýðýndan Kosova valiliðine yazýlan bürokratik hizmetlerle ilgili bir baþka belge de bir tahsilât olayýyla ilgili idi. Vulçýtrýn kaymakamlýðýndan Kosova valiliði alaybeyliðine bir ara telgraf çekilmiþ ve bu telgrafa da cevap yazýlmýþ ve bu telgraflar için ise telgraf idaresine herhangi bir ücret ödenmemiþti. Bu telgraflara ücret ödenmediði Telgraf ve Posta bakanlýðýnca anlaþýlmasý üzerine bu telgrafýn resmi olmadýðý gerekçesiyle, telgraf ücretinin ödenmesi telgraf ve posta idaresinden bildirilmiþti. Daha önceki bildirimde de belirtildiði gibi, 1906 yýlýnda Taþlýca sancaðý mutasarrýfý iken ödenmemiþ olduðu anlaþýlan Vilayet gazetesi abonelik ücreti olan 57 kuruþun, dört yýl sonra 1910 yýlýnda tahsili için harekete geçen Osmanlý yönetim anlayýþý, bu kez çekilmiþ ve ödenmemiþ bir telgraf ücretinin, usule uygun olmadýðý gerekçesiyle, burada da ortaya çýkýyordu.63 Bu örneklerde dikkat çekilmesi istenen nokta, rakamlarýn küçüklüðüne raðmen, sistemin hatayý görmezlikten gelmediði, aradan zaman geçmiþ olsa, bunu yapanlar hangi makamlarda olsalar bile alacaðýn tahsil edilmesi suretiyle sistemin doðru iþletilmesine devamdaki ýsrardý. Bu iki örnekle Osmanlý'da hiç yolsuzluk olmuyor, olsa da bunun üzerine bu þekilde gidiliyor þeklinde bir imaya çalýþýlmamaktadýr. Her devlette yolsuzluk olabileceði gibi Osmanlýda da yolsuzluk olabilir. Ancak, bu örnekler Osmanlý sisteminin bunu fark ettiðinde sorun olan rakama ve bunun failinin makamýna bakmaksýzýn, sonucu ne olursa olsun problemi, yasal sýnýrlar içine çekmeðe çalýþtýðýný göstermektedir. Çünkü 1906'da Taþlýca sancaðý mutasarrýfý iken ödemediði 57 kuruþun dört yýl sonra kendisinden tahsil edilmeðe çalýþýldýðý sýrada Süleyman Paþa o zaman, senato üyesi diye tanýmlanabilecek Ayan Meclisi üyeliði makamýnda Kosova'da Osmanlý Ýdaresi olmakla, seçkin bir üst düzey bürokrattý. Osmanlý yönetim anlayýþý, bu seçkin bürokratýn bu görevine ve rakamýn 57 kuruþ olmasýna raðmen, kamu alacaðýný tahsil edecek derecede titizliðine baðlý kalýyordu. Üstelik bu tahsilât iþlemi gizli olarak da yapýlmayarak, içiþleri bakanlýðýna resmi yazý yazýlmak suretiyle gerçekleþiyor, sistem, kamu alacaðýný tahsil anlayýþýndan taviz vermiyordu. Burada da problem konusu olan olayýn ödenmemiþ basit bir telgraf olduðuna ve telgrafý çeken taraflardan biri kaymakam, diðeri ise alaybeyi olmasýna bakýlmaksýzýn, telgraf ücretlerinin ödenmediði daha sonra da anlaþýlmýþ bile olsa tahsilât yapýlýyordu. Ödenmemiþ olan rakamlarýn küçüklükleri, taraf olanlarýn makamlarýnýn yüksekliði, geleneksel titizliðin uygulanmasýný engellerse, bu kez bu gibi ihlallerin önünü almak güçleþecektir. Bu nedenle Osmanlý, tespitini yapabildiði bu þekildeki küçük önemsiz gibi görülen olaylara, olanca titizlikle yaklaþmayý, bu konuda tavizsiz davranmayý, yeni ihlallerin, yeni problemlerin doðuþuna gösterilmiþ bir gözdaðý olarak deðerlendiriyor, müsamaha göstermiyor, gazete abone ücreti olan 57 kuruþ veya miktarý küçük telgraf ücreti bile olsa takibini yapýyordu. Devletin üst düzey yazýþmalarýnda görülen bir baþka belge de memurun yeterliliði ile ilgili idi. Baþbakana kadar ulaþmýþ olan baþbakanýn da padiþaha sunduðu belgede, Kosova vilayeti jandarma komutanýnýn açýða alýnmasýný isteniyordu. 1886 yýlýnda gündeme gelen bu talebe göre, Kosova vilayeti jandarma Alay komutanýnýn, bölgeye uyum saðlayamamasý nedeniyle bu görevden alýnmasý ve Kosova jandarma alay komutanlýðý görevine de Yanya vilayeti Alay komutanýnýn tayini isteniyordu. Padiþaha sunduðu talebinde, Kosova vilayetinin önemine deðindikten sonra Baþbakan, Yanya vilayetinin de bir o kadar önemli olduðunu belirttikten sonra buraya da ehliyetli yetenekli bir kumandan tayinini istiyordu. Baþbakana gönderilen evrakta tayin edilecek jandarma Alay komutanlarýnda, tayin edilecek bölgeye uyum saðlayabilecek 83 84 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi bir yapýda olmasý ve yörenin konuþulan diline vakýf olmasý gibi özelliklere sahip olunmasý gereðine dikkat çekiliyordu. Baþbakan da jandarma Alay komutanlarýnda olmasý istenen özelliklerin gerekliliðini takdir ediyor, padiþaha sunmuþ olduðu Kosova ve Yanya jandarma Alay komutanlýklarýyla ilgili tayin belgesinde buna da deðiniyordu. Bu þekilde Osmanlý, memuriyetini yürütemeyen, aksatan, ihlal eden, çalýþtýðý bölgeye uyum saðlayamayan memurun yerini deðiþtiriyor, onun hizmetin aksamasý, görev ihlali gibi olumsuzluklara neden olmamasýna özen gösteriyordu. Her ne þekilde olursa olsun baþarýlý olmayan memurda ýsrar etmiyor, vakit geçirmeden onu baþarýlý olacak olanla deðiþtiriyordu. Osmanlý'nýn bu titizliði ayný zamanda diðer memurlarýna bir mesaj niteliði de taþýyordu.64 Kosova valiliðine 1887 yýlýnda hükümetten yazýlan cevabi yazý, bu kez, görevinde usulsüzlük hatta yolsuzluk yapan memurlar hakkýndaki muamele ile ilgili idi. Selanik, Kosova ve civarý genel komutaný Recep Paþa Priþtine'de meydana gelen karýþýklýðýn giderildiðini, asayiþin temin edildiðini bildirdikten sonra, memurlar hakkýnda gerçekleþtirmek istediði bir talepte bulunuyordu. Buna göre Recep Paþa yolsuzlukta bulunan memurlarýn azledilmeleri hususunda kendisine izin verilmesini istiyordu. Devlet memurlarýnýn görevlerini kötüye kullanmalarýna tolerans göstermeyen Osmanlý, burada bir usul hatasý olduðu nedeniyle Recep Paþa'ya istediði bu izni vermiyordu. Memurlarýn yolsuzluklarýný asla hoþ görmeyen Osmanlý, onlarýn mahkeme edilmeden sadece bir komutanýn kararýyla görevden alýnmalarýný da hukuka aykýrý buluyor, bu talebe izin vermiyordu. Bir memurun görevden alýnmasýnýn ancak mahkeme kararýyla olabileceðinin altýný çizen Osmanlý, bir kiþinin kararýyla görevden alma eyleminin hukuka aykýrý bir durum olacaðýna, böyle bir durumun da bir hukuk devletine yakýþan bir davranýþ olmayacaðýna, bu nedenle, mahkeme edilmeden hiçbir memurun görevinden alýnamay- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi acaðýna, bunu talep eden Recep Paþa'ya gönderdiði cevabi yazýsýnda dikkat çekiyordu. Bir memurun yapmýþ olduðu yolsuzluk, hukuka aykýrý bir durum olmakla birlikte, o memuru mahkeme etmeden görevden almak da hukuka aykýrý olan bir baþka durumdur. Hukukunu bu hususlara dikkat ederek tesis eden Osmanlý, Selanik, Kosova ve civarý genel komutaný Recep Paþa'ya gönderdiði yazýda yolsuzluk yapmýþ olan memurlarýn da yargýlanmadan azledilemeyeceðini bildirerek bu konuya yeniden dikkat çekmiþ oluyordu.65 Kosova ve manastýr valiliklerine 1888 yýlýnda yazýlan bir belge, yine bürokratik hizmetler çerçevesinde bir idari yapýlanma ile ilgili idi. O zamana kadar merkezi Priþtine olarak kullanýldýðý anlaþýlan Kosova valilik merkezi, Priþtine'den Üsküp'e nakloluyordu. Buna karþýlýk vilayet merkezi seviyesine yükseltilmiþ olan Üsküp mutasarrýflýðý da Priþtine'ye nakloluyordu. Yani vilayet olan Priþtine mutasarrýflýða, mutasarrýflýk olan Üsküp ise vilayete dönüþtürülmüþ oluyordu. Priþtine olan vilayet merkezi bundan böyle Üsküp oluyordu.66 Bu deðiþiklik üzerine vilayet meclisi üyelerinde de deðiþime gidilmesi mecburiyeti ortaya konmuþ oluyordu. Bunun üzerine Osmanlý vilayet kanunnamesi uyarýnca seçim yapýlýyor ve vilayet meclisi üyelerinin belirlenmesine çalýþýlýyordu. Yapýlan seçimler sonucunda çoðunluk oylarýný alan ikisi Müslüman ve ikisi gayrimüslim dört kiþi vilayet meclisi üyeliklerine seçilmiþ oluyorlardý.67 Osmanlý'nýn bu þekilde gayrimüslimlerden vatandaþlarýnýn, vilayet meclisi üyeliði sýfatýyla yönetime kendi dininden olmayanlarý da katmasý bir ilk deðildi. Daha kuruluþ yýllarý olan ortaçaðdan beri, bunu uyguluyordu. Hatta takip ettiði bu uygulama, herhangi bir vilayet meclisi üyeliði tayin etmek þeklinde sýnýrlý yetkili uygulamalar deðildi. Osmanlý elindeki topraklara görevli tayini yaparken, bölgenin insanlarýnýn hangi dinden olduðuna bakýyor ve ona göre görevli tayini yapýyordu. Gayrimüslimlerin çoðunlukta olduðu bölgelere, yine gayrimüslimlerden tayinler yapmaya 85 86 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi dikkat ediyordu. Buna hiç mecbur olmadýðý ve bunu yapmaya onu zorlayacak seviyede bir güç olmadýðý halde Sýrbistan, Karadað, Orta Macaristan, Romanya, Erdel gibi ve daha birçok yörelere, gayrimüslimlerden Bey veya Prens tayin ediyordu. Gayrimüslim bölgelerine, yine gayrimüslimlerden prens tayinini, derebeylik sisteminin, feodalitenin hüküm sürdüðü ortaçaðýn baskýcý yönetim anlayýþýnýn hâkim olduðu dönemlerinde yapmýþ olmakla, aslýnda o çaðlarda bile örneðine pek raslanamayan demokratik bir açýlým sergilemiþ oluyordu. Dönemin en güçlü devleti olduðu, kendisini bu þekilde bir uygulamaya zorlayacak bir kuvvet olmadýðý halde, sadece kendi yönetim anlayýþý uyarýnca bu þekilde uygulamalar yapan Osmanlý, bu þekilde dönemin çaðdaþ yönetim örneklerini sergilemiþ oluyordu. Ayrýca sadece bölgelere Bey, Prens türünden görevli tayin etmekle kalmýyor, kendi bünyesine de gayrimüslimleri üst düzey yönetici olarak da dahil ediyordu. Onlarý, bakanlar kurulunda bile görevlendirerek, baþta dýþiþleri bakanlýðý, maliye bakanlýðý gibi önemli bakanlýklar olmak üzere her türlü bakanlýða tayin ediyordu. Öte yandan bu tayinleri yaparken, Osmanlý'nýn yapmýþ olduðu tanýmlama, Türk, Arnavut, Boþnak, Arap vs. þeklinde ýrka dayalý bir tanýmlama deðil Ýslam ahali ve gayrimüslim ahali þeklinde bir tanýmlama idi. Ýslam veya gayrimüslim ahali diye tanýmlama yapmakla, Türk bile olsa herhangi bir ýrka, diðerine üstünlük saðlayacak ayrýcalýklar saðlamadýðýný göstermiþ oluyordu. Gayrimüslimlere Beylik, Prenslik, bakanlýk gibi görevler veren Osmanlý, Ýslam ahali diye tanýmladýðý ahaliyi, Türk veya baþka hangi milletten olursa olsun herhangi bir ayrýcalýk veya herhangi bir sýnýrlama getirmeksizin ordu komutanlýðý, donanmalar komutanlýðý, Baþbakanlýk dâhil bütün görevlere tayin ediyordu. Bu çerçevede ýrkýna bakýlmaksýzýn orantýsal olarak, Türklerden daha çok baþka milletlerden Baþbakan tayini yapmasý buna bir örnekti. Bu tayinlerde Türkleri öne çýkarmadýðý gibi Araplar, Arnavutlar, Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Boþnaklar, Çerkezler gibi baþka milletten insanlarý da öne çýkarmýyordu. Bu gibi baþbakan tayinlerinde Ýslam ahali olmaktan baþka yetenek ve beceriye bakýyor ona göre tayin yapýyordu. Baþbakanlýk, ordu komutanlýðý gibi görevlerin dýþýndaki tayinlerde Müslüman olma þartýný bile aramýyor, tayin edilecek kiþinin yetenekli, becerikli ve devlete ihanet etmeyecek yapýya sahip olmasýný yeterli görüyordu. Yönetimini bu þekilde belirleyen Osmanlýnýn tarihi, bu gibi yapýlmýþ binlerce tayin örnekleriyle doluydu. Üstelik bu tayinler, sembolik, tayin yapýlan milletin gözünü boyayýcý tayinler deðildi. Çünkü memuriyetinden memnun olduðu bürokratý Osmanlý, görevden ölene kadar almýyor, ölümünden sonra ise çalýþmasý verimli olacaðý düþüncesi ile oðlunu veya onun ailesinden birini ayný memuriyete getiriyor böylece önemli memuriyetler, Türk olmayan hatta bazen Müslüman bile olmayan birilerin senelerce ellerinde kalýyordu. Osmanlý bu þekilde asýl niyetinin gayrimüslimlerin veya Türk olmayan milletlerin, onlardan bir memur tayin etmekle gözlerini boyamak deðil, memurun yetenekliliði çerçevesinde hizmetin yürümesi olduðunu ortaya koymuþ oluyordu. Sadece göz boyamak için gayrimüslimlerden veya baþka milletlerden 600 sene sürmüþ bir devletin tayin yaptýðýný iddia etmek, ciddi bir iddia olacaktý. Yine bürokratik hizmetler çerçevesinde, Baþbakanlýktan yazýlmýþ bir belge devlet bürokrasisi içinde yapýlmýþ olan bir uygulamadan bahsediyordu. 1905 tarihli belge, bürokratik iþlemler sýrasýnda halkýn iþlerini kolaylaþtýrma amacý taþýyan bir adýmdan bahsediyordu. Elviye-i Selase (üç vilayet) olarak tanýmlanan Kosova, Selanik ve Manastýr vilayetlerinden sadece Selanik'te olan tapu müdürlükleri sayýlarýnýn artýrýlmasý kararý veriliyordu. Kosova ve Manastýr'da tapu müdürlüðü yoktu, bu müdürlüðün daha küçük bir organizasyonu vardý. Fakat zamanla iþlerin artmasý, iþlerin ona göre çoðalmasý nedeniyle Kosova ve Manastýr Defter-i Hakani memurluklarýnýn da tapu 87 88 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi müdürlüðüne çevrilmesiyle, tapu müdürlüðü sayýsý üçe çýkarýlýyordu. Halkýn iþlerinin daha kolay yürümesi, onlarýn gerektiðinde, Selanik'e gitmek zorunda kalmamalarý, arazi tartýþmalarýna büyümeden ve vaktinde, doðru ve yerinde müdahale edilebilmesi gibi amaçlar taþýyan tapu müdürlükleri sayýlarýnýn artýrýlmasý, halkýn uymak zorunda olduklarý bürokratik süreci azaltan bir hizmeti de saðlamýþ oluyordu. Buna göre çözülemeyen arazi tartýþmalarý için tek tapu müdürlüðü olan Selanik'e gidilmek zorunda kalýnmayacak, problemler ve vatandaþýn bitirmek durumunda olduðu tapuyla alakalý resmi süreç, daha kolay tamamlanabilecekti. Kosova ve Manastýr'da da tapu müdürlüðü tesisi ile sancak memurluklarýnýn ilgili iþleri buralara baðlanýyor ve böylece gerektiðinde Selanik'e gitmek durumunda kalan sancaklardaki vatandaþýn iþleri de yerinden çözülebilecek hale getiliyordu. Vatandaþa hizmeti, daha yakýn hale getirmek için atýlmýþ bu adým, merkezlerin bu konulardaki yetkilerinin taþra ile paylaþýldýðý örneklerinden biri idi.68 Kosova valiliðine teblið edilen bir belge de bir mahkeme sonucu idi. 1909 yýlýnda Kosova valiliðine yapýlan tebliðata göre, Kosova polis komiserlerinden Ahmet'in suçsuz olduðu mahkeme kararýyla belirlenmiþ oluyordu. Memurlarýnýn görevi kötüye kullanma türü davranýþlarý konusunda son derece dikkatli olan Osmanlý, görevini kötüye kullanmýþ memuru hakkýnda, toleranslý davranmýyordu. Bu tür memurlara toleranslý davranmayan Osmanlý, bunun tepitinin mahkeme kararýyla olmasýna dikkat ediyordu. Yani, yolsuzlukla suçlanan bir memurun, yargýlanmadan, yolsuzluk yapmýþ gibi deðerlendirilmesine karþý çýkýyordu. Hatta 1888 yýlýnda Selanik ve Kosova civarý genel kumandaný Recep Paþa'nýn yolsuzluða bulaþmýþ memurlarý, azletme yetkisini istemesini kabul etmemiþ, memurlarýn azledilmelerinin ancak mahkeme edilmesi sonucu olabileceðine dikkat çekmiþti. Osmanlý'nýn þart koþtuðu mahkeme süreci olmadýðý takdirde, memurla þahsi Kosova'da Osmanlý Ýdaresi problemleri olan bazý üst düzey bürokratlar da altlarýndaki memurlarý görevden alma gibi haksýz uygulamalara baþvurabilirlerdi. Bunu mahkeme sürecine baðlamak, oluþacak haksýzlýðýn önüne geçecekti. Memurlarýn hukuka uygun olmayan görevi kötüye kullanmalarýna tolerans göstermeyen Osmanlý, görevden alýnma iznini amirine vermekle aslýnda, bu kez kendisi hukuku çiðnemiþ olacakdý. Herhangi bir mahkeme süreci olmaksýzýn, amirinin kararýyla yapýlan görevden alýnma iþleminde þahsi kýrgýnlýklar, kiþisel menfaatler gibi adil olmayan etkenler etkili olabilirdi. Mahkeme sürecinin iþletilmediði bu gibi durumlarda, bu gibi hukuksuzluklar olmasý, ihtimal dâhilindeydi ve böyle mahkemeden arýndýrýlmýþ iþlemler, amirlerin memurlarýna baský kurmalarýna izin veren bir süreci de baþlatmýþ olacak, belki de birçok haksýzlýklarýn önü açýlabilecekti. Recep Paþa'nýn bu talebini kabul etmeyen Osmanlý'nýn bu hareketinin haklýlýðý, Kosova valiliðine teblið edilen bu mahkeme kararýnda da ortaya çýkýyordu. 1909'da bildirilen mahkeme kararýna göre Kosova polis komiserlerinden Ahmet, memuriyetten azledilerek mahkemeye sevk ediliyordu. Fakat Kosova-Kalkandelen polis komiseri Priþtine'li Ahmetin yapýlan yargýlama sonucu, suçsuz olduðu ortaya çýkýyordu. Suçsuzluðu mahkeme kararýyla da tespit edilmiþ olan Kalkandelen polis komiseri Ahmet, bu çerçevede görevine de iade ediliyordu.69 Eðer Recep Paþa'nýn istemiþ olduðu yolsuzluða bulaþmýþ memuru görevden alma yetkisi, verilmiþ olsaydý, bu gibi olaylara sýkça rastlanabilecek, suç iþleyen memuru cezalandýrma adýna baþka bir haksýzlýk yapýlabilecekti. Böylece polis komiseri Ahmet olayýnda olduðu gibi böyle görevden alýnanlar görevlerine yeniden iade edilemeyeceklerinden baþka, halkýn gözünde yolsuzluk yapmýþ memur damgasý yiyerek, mahkemece belirlenmemiþ bu suçu ölene kadar taþýmak zorunda kalacaktý. Memurun yolsuzluða bulaþmasýna tolerans göstermeyen Osmanlý, bunun tespitinin de hukuk içinde kalmasýný saðlayarak, bu þekilde 89 90 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi iþlenecek insan haklarý ihlallerinin önüne geçmiþ oluyordu. Kosova valiliðine gönderilen 1909 tarihli belge de memurlarýn terfi durumlarý ile ilgili idi. Buna göre, Kosova valiliðine gönderilen talimatla, Kosova vilayeti polis memurlarýndan Abdullah Þevki Efendi'nin derecesinin yükseltilmesi iþleminin yapýlmasý, bunun da hizmet yýlý göz önüne alýnarak deðerlendirilmesi gerektiði bildiriliyordu.70 Yine ayný yýl ele alýnan bir baþka belge bu kez bir tayin istemi ile ilgili idi. Ýstanbul'da boþ olan merkez memurluðu için, Hanto efendinin tayini düþünülmekteydi. Kosova sorgu mahkemesi üyelerinden Hanto Efendi, yetenekli ve becerikli bir memur olarak dikkat çektiðinden dolayý, boþalan Ýstanbul merkez memurluðu için onun adý geçmekteydi. Çalýþkan, yetenekli ve liyakatliliði takdir edilen Hanto efendinin bu amaçla, Ýstanbul polis müdürü, baþkent sorgu savcýsý ve emniyet genel müdürünün ortak imzasýyla Kosova'dan Ýstanbul'a tayini yapýlmýþ oluyordu.71 Bu þekilde tayini yapýlan Hanto Efendi ise, tayinin yapýldýðý Ýstanbul'a gidemeyeceði, kendisine teklif edilen Ýstanbul polis merkezi memurluðu görevini kabul edemeyeceðini bildiriyordu. Ekonomik þartlarýn zorluðu nedeniyle kendisi için belirlenmiþ olan maaþla görevi kabul edemeyeceðini belirten Kosova istinaf mahkemesi üyesi Hanto Efendi, yine bu kararýndan dolayý özrünün kabul edilmesini belirterek görevden affedilmesini istiyordu.72 Memurlarýn derece yükseltme iþlemlerinin, hizmet yýlý dikkate alýnarak yapýldýðý yukarýdaki belgeden anlaþýlýyordu. Baþka bir belge ise memurlarýn derecelerinin yükseltilmesi iþlemiyle ilgili baþka bir prosedürü göstermiþ oluyordu. Yine ayný yýl, yani 1909'yýlýnda yazýlan belgeye göre Kosova merkez memuru Mehmet Hilmi Efendi, derecesinin yükseltilmesini istiyordu. Yazýlan cevabi yazýda, memurun derecesinin mahalli idare komisyonunca belirleneceði ifade edilmesiyle, memurlarýn derecelerinin yükseltilmesi sürecine yerel idare Kosova'da Osmanlý Ýdaresi komisyonlarýnýn da dâhil edilebildikleri de anlaþýlmýþ oluyordu.73 Kosova valisi tarafýndan Emniyet Genel Müdürlüðüne yazýlmýþ bir tayin talebi yazýsý oldukça dikkat çekiciydi. 1909 yýlýnda gündeme konulmuþ bu talebe göre Kosova'ya baðlý Çaroh nahiyesi polis memurlarýndan Mustafa Efendi, Ýstanbula'a tayinini istiyordu. Bu talebi, Emniyet Genel Müdürlüðüne ulaþmýþ olan Mustafa Efendi hakkýnda bilgi almak üzere, konu Kosova valiliðine yazýlýyor, Kosova valiliði de Emniyet Genel Müdürlüðünün bu yazýsýna karþýlýk incelemesini yapýp, cevabýný bildiriyordu. Bu yazýda Kosova valisi, Mustafa Efendinin ahlâki yönü hakkýnda yeterli bilgi sahibi olmadýðýný belirtiyor ve tayinin ona göre belirlenmesine dikkat çekiyordu. Buradan da tayin için gerekli olan þartlardan birinin tayin isteyen memurun iyi ahlâklý olmasý olduðu anlaþýlýyordu.74 Vatandaþýna hizmet vermek amacýyla görevlendirilen memurlarýn ahlâki seviyelerinin dikkate alýnmasý önemli bir noktadýr. Ahlâki seviyesi düþük memurlarýn, yolsuzluk, halkýn iþlerini gereði gibi takip etmeme hatta bu gibi kiþilerin polis memuru olmasý nedeniyle halka eziyet etme gibi gayri meþru fiillere bulaþmasý mümkündür. Ýdarenin bu nedenlerle memurlarýn ahlâki seviyelerini de öðrenerek ona göre davranmalarý, bu gibi gayri meþru fiillerin önlenmesi anlamýnda tedbir olarak da deðerlendirilebilir. Ýçiþleri bakanlýðýna gönderilen bir yazýdan da memurlara ödemenin nasýl yapýldýðý anlaþýlmaktaydý. Kosova valiliði emrine tayin edilen memur Markoviç Nikola'nýn maaþý, aylýk 500 kuruþ olarak tespit ediliyordu. 1909 yýlýnda içiþleri bakanlýðý ve maliye bakanlýðý arasýndaki yazýþmalardan anlaþýldýðýna göre o tarihte memur maaþlarýnýn nasýl ödendiði anlaþýlýyordu. Bu belgeye göre Markoviç Nikola'nýn maaþý, Markoviç Nikola'ya ödenmek üzere Osmanlý Bankasýnýn ilgili þubesine yatýrýlmak üzere hazineye gönderildiði bildiriliyordu. 91 92 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Buna göre memur maaþ ödemelerinde bankanýn kullanýldýðý ve öte yandan bu belgeye göre memur maaþlarýnýn, görevlendirildiði vilayetten deðil, merkezden ödenmiþ olduðu anlaþýlýyordu.75 Yine bu belgeye göre Osmanlý'nýn Anadolu dýþýnda görevlendirdiði memurlar, görev yaptýðý yerlerin maliyelerinden deðil de merkez maliyeden maaþ, yolluk vs. gibi haklarýný aldýðý anlaþýlýyor, bu þekildeki memurlarýn maaþlarýnýn bölge halkýna yeni bir yük getirmesinin önüne geçilmeye çalýþýldýðý görülüyordu. 1909 yýlýnda kaleme alýnmýþ belge ise, özel görevle belirlenen bir görevlendirmeye aitti. Özel bir memuriyet göreviyle, Hasan ve Talat Paþalar Kosova havalisine gönderiliyordu. Hasan ve Talat Paþalardan, bu þekilde özel bir görevle, Kosova civarýndaki problemleri çözmeleri isteniyordu. Çözülmesi istenen ilk problem, Prizren mutasarrýfýnýn Kosova valisi hakkýnda yapmýþ olduðu þikâyet idi. Prizren mutasarrýfý, Kosova valisinin yaptýðý hizmetlerden dolayý onu övmekle beraber, merkeze þikâyet ediyordu. Ancak mutasarrýfýn, vali hakkýnda þikâyeti tam olarak anlaþýlamadýðý için, mutasarrýf merkeze çaðrýlmýþ, þikâyeti sözlü olarak dinlemiþ, fakat olay yine aydýnlatýlamamýþtý. Bu olay hakkýnda net bir kararýn ortaya çýkamamasýna bir neden olarak, Prizren mutasarrýfýnýn vali olmak istediði ve Kosova valisini bu nedenle þikâyet ettiði de düþünülüyordu. Þikâyet mekanizmasýnýn iþletilmesi hususunda titiz olan Osmanlý, olayý yerinde tahkik etmek, þikâyet üzerine, araþtýrma yapmadan iþlem yapmakla valiye belki bir haksýzlýk yapmak veya hakikaten görevini kötüye kullanan vali hakkýnda iþlem yapmamak gibi mahzurlar üzerine, Hasan ve Talat paþalarý olayý layýkýyla incelemek üzere görevlendiriyordu. Burada valiyi veya onu þikâyet eden mutasarrýfý görevden almak veya bu durum karþýsýnda hiçbir þey yapmamak gibi yanlýþ ve tutarsýz davranýþlar yerine, taraflarý dinledikten sonra, olayý bir de kendi müfettiþlerini göndererek incelettiriyor, bir devlet ciddiyeti içerisinde olaya yaklaþýyordu. Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Hasan ve Talat paþalarýn özel bir vazifeyle görevlendirilmelerinin yanýsýra, evraka göre padiþahýn Ýslam ahaliye güvendiði bildiriliyordu. Ýslam ahali içinde; yabancý tahriklerine dikkat çekilen evrakta, bu tahrikler sonucu ortaya çýkacak olaylardan olumsuz sonuçlar çýkacaðý da bu olumsuz sonuçlardan da büyük devletlerin kazançlý çýkacaðýna dikkat çekiliyordu. Belgede, Büyük devletler bu karýþýklýk ve tahrikleri gerekçe göstererek Osmanlý burada asayiþi temin edemiyor, Hýristiyan ahaliyi maðdur ediyor þeklinde iddialar ileri sürerek ve bu iddialara dayanarak da Osmanlý'dan yeni tavizler koparmaya çalýþacaklar þeklinde hatýrlatmalarda bulunuluyordu. Bu tavizler, Osmanlý'yý burada yeni tavizlere zorlamakla birlikte, sonucunda buralarý büyük devletlerin kendi aralarýnda paylaþmasý ile neticelenecek büyük devletlerin müdahalelerinin Osmanlý'ya yapýlacaðý ilave ediliyordu. Osmanlý'ya Büyük devletlerce yapýlacak müdahale, Osmanlý aleyhine ve buralarýn lehine gibi gözükse de bu akþam güneþi gibi kýsa sürecektir þeklinde benzetmeyle, Osmanlý'nýn buralarda etkinliðinin azaltýlmasýyla, buralarýn boþ býrakýlmayacaðý, bu kez kendilerinin buralarý paylaþarak buralara yerleþmeye hazýrlandýklarý haberi veriliyordu.76 Bu hatýrlatmalar üzerine, problemleri yerinde görmek için Kosova'ya giden Talat ve Hasan paþa'larýn tespit ettiði her problemin halledilmesi talebi, idarece yerine getirilecek, bu nedenle Talat ve Hasan paþalar, Kosova halkýnýn taleplerini öðrenecek, bu talepleri merkeze götürecek ve bunlarýn uygulamaya geçmesini saðlayacaklardý. Bunlardan baþka, burada yapýlacak olanlar ayrýca ilave edilirken, öncelikle bölgede okullar, eðer eksiklikler varsa cami ve mescitler yapýlacaðýna da dikkat çekiliyordu. Ziraat ve ticaretin geliþtirilmesi için tedbirler alýnacak, þehirlerdeki eksiklikler belediyelerce giderilecekti. Var olan kan davalarýn çözülmesi, devletin adaletine býrakýlacaðý tavsiye edilirken, sýnýrlarda en küçük problemlere yol açacak olaylardan kaçýnýlacaktý. Çünkü büyük devletler, eðer 93 94 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi oluþursa bu tür sýnýr olaylarý bahanelerini kullandýðý ve bu nedenle Osmanlý'ya baský yapmaya çalýþtýðý hatýrlatmalarý yapýlýyordu. Ayrýca, yabancý casuslarýn hareketleri dikkatle izleneceði konusunda da dikkatler çekiliyordu.77 Osmanlý, bölgeye müfettiþini göndererek bölge problemlerini yerinde öðrenmeye çalýþarak, yine müfettiþleri vasýtasýyla, yukarýda bahsedilen konularda devletin yapacaklarý bölge halkýna iletilmiþ oluyordu. Osmanlý'nýn buralarda en çok sýkýntý çektiði konu, buralardaki halkýn devlete olan güveninin varlýðý veya yokluðu deðildi. Osmanlý, bölge halkýnýn kendisine güvendiðini biliyor, ancak büyük devletlerin müdahalelerinden çekiniyordu. Büyük devletler, bölgeyi önce casuslarý vasýtasýyla karýþtýrýyor, isyan, ayaklanma gibi kitlesel olaylar çýkartýyor ve bu kitlesel olaylar üzerine de Hýristiyanlarýn haklarýný korumak bahanesiyle Osmanlý'nýn içiþlerine müdahale ediyorlardý. Bu müdahaleler, yapýldýðý bölgeleri taksime varan sonuçlarla neticeleniyordu. Bu nedenle bölge halkýnýn, yabancý devlet casuslarýn faaliyetlerine dikkatleri çekilerek halktan büyük devletlerin oyunlarýna karþý uyanýk olmalarý isteniyordu. Osmanlý, bölgenin Ýslâm olan ahalisini kendisini yakýn hissediyor, bölge halkýnýn da Osmanlý'ya yakýn olduðuna inanýyordu.78 Osmanlý'nýn, Talat ve Hasan Paþalarý Kosova'ya göndermiþ olduðu 1909 yýlý, bölgenin en karýþýk zamanlarýndandýr. Sanayi devrimi sonrasý geliþen sanayileri için büyük devletler, etkin olacaklarý bölgeler aramaktadýrlar. Dünya ticaretinin en hareketli bölgelerine sahip olan Akdeniz, bu nüfuz bölgeleri arasýnda en önde gelenleridir. Büyük devletler Akdeniz üzerinde etkinliðini artýrmak için, Akdeniz kýyýsýnda yerleþebileceði veya etkin olabileceði topraklar elde etmek istemektedirler. O sýralarda tarihinin en zayýf dönemlerini yaþayan Osmanlý'nýn balkanlarda kalan son topraklarý, böylesi nüfuz bölgeleri anlamýnda ilk akla gelen yerlerdi. Çünkü Osmanlý, herhangi bir oldu-bittiyle bu topraklarýnýn elden çýkmasýna Kosova'da Osmanlý Ýdaresi çok fazla karþý da çýkamýyordu. Avusturya-Macaristan'ýn Bosna-Hersek'i ilhak etmesine, Bulgaristan prensliðinin baðýmsýzlýðýný ilan edip, buna ilaveten Doðu Rumeli'yi topraklarýna katmasýna, Girit adasý meclisinin kendi içinde aldýðý bir kararla, Yunanistan'a baðlanmasýna konuyu büyük devletlerin dikkatine sunmaktan baþka fazla bir þey yapamamýþtý. Bu nedenle balkanlarda kalan diðer topraklarý da bu þekilde bir oldu-bitti sonucu elinden çýksa, buna da karþý koyamayacaðý kanaati vardý. Bu topraklarda bir oldu-bittinin en alýþýlmýþ metodu, önce buralarý karýþtýrmak, buralar halkýný kýþkýrtarak Osmanlý'ya karþý bir isyana teþvik etmekti. Bu nedenle buralarda, yabancý ajanlar her zamankinden daha fazla vardý ve bölgeyi karýþtýrýcý faaliyetlerine devam ediyorlardý. Osmanlý da elinde kalan son balkan topraklarýný muhafaza etmeye çalýþýyor, bölgede çýkan problemlerle yakýndan ilgileniyor, Talat ve Hasan paþa örneklerinde olduðu gibi bölgeye zaman zaman özel müfettiþler gönderiyor ve bu þekilde problemleri tespit edip çözmeye çalýþýyordu. Osmanlý, elinde kalan bu son topraklara çok fazla önem gösteriyordu. Elinden çýkan diðer balkan topraklarý, Bosna-Hersek hariç Ýslam halkýnýn nüfusunun çok olmadýðý topraklardý. Ancak Kosova, Selanik ve Manastýr vilayetleri halký çoðunluk olarak Müslümandý. Bu nedenle de hiç olmazsa buralarý elde tutmaya çalýþýyordu. Buralarý elinde tutmak istemesinin en önemli nedenlerinden biri de buralar halkýnýn Müslüman olmasý ve kendisinden sonra onlarýn güvende olmayacaðýndan endiþelenmesiydi. Bölge üzerinde egemenlik kurmak niyetleri olan Sýrbistan, Bulgaristan, Yunanistan idarelerinin bölgedeki Müslüman halka iyi davranacaðýndan endiþe ediyordu. Nitekim de bu endiþelerinde Osmanlý haklý çýkmýþ, Balkan savaþlarý sonucunda yenilerek buralardan çekilen Osmanlý'nýn korktuðu baþýna gelmiþti. Osmanlý'dan sonra bu topraklarýn Balkan devletlerince paylaþýlmasý üzerine, bu vilayetlerden Türk, Boþnak, Arnavut onbinlerce Müslüman ahali, Türkiye'ye göç 95 96 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi etmek üzere yollara düþmüþlerdi. Daha önce ayný göç dalgasýna, 1909'da Avusturya-Macaristan'ýn Bosna-Hersek' i iþgal etmesiyle, binlerce Bosnalý'nýn öncelikle Kosova olmak üzere, diðer Osmanlý topraklarýna yönelmesi sýrasýnda tanýk olmuþtu. Balkanlardaki bu kritik durumu bilen Osmanlý, 1909 yýlýnda görevlendirmiþ olduðu müfettiþleri Talat ve Hasan paþa vasýtasýyla bölgenin hem problemlerini çözmek, hem de bölge halkýnýn bu tehlikeler hakkýnda dikkatini çekmeye çalýþýyordu. Osmanlý'nýn çýkan problemleri çözmek ve bölge halkýnýn taleplerini öðrenip ona göre alýnacak tedbirleri hükümete rapor etmek üzere özel görevle gönderilen müfettiþlerin yanýnda Osmanlý, bölgenin kaynayan kazaný andýracak derecede karýþýk olmasýna aldýrýþ etmeden, sanki hiçbir tehlikesi olmayan bir bölge gibi, bu vilayetlerin ihtiyaçlarýyla ilgilenmeye devam ediyordu. Zaten devlet olmanýn gereði de buydu. Bu kritik duruma raðmen, normal idari hizmetlerine bir örnek, bir idari yapýlanmadan bahseden 1909 yýlýnda Kosova valiliðine gönderilmiþ belge idi.79 Ýçiþleri bakanlýðý Kosova valiliðine gönderdiði belge de Firuz bey nahiyesinin talebinin tahkikiyle ilgili idi. Firuz bey nahiyesinin, bir kaza nahiyesi olmasý isteniyordu. Ýçiþleri bakanlýðýna ulaþan bu talep üzerine bakanlýk, konuyu Kosova valiliðine havale ederek bu talebin deðerlendirilmesini istiyordu. Bu þekilde devlet bu kadar karýþýk bir bölgede, problemleri olmayan bir bölgedeymiþ gibi hizmetlerini devam ettiriyordu. Yine ayný yýl Osmanlý, yani sýkýntýlarýn yoðun olarak yaþandýðý 1909'da devlet bu kez bir arazi ihtilafýyla ilgilenmesi hususunu Kosova valiliðine bildiriyordu. Selice köyü ahalisi adýna muhtar Salim, Ýþtip'den ayný zamanda bir þikâyet makamý fonksiyonu da icra eden Osmanlý parlamentosuna, arazi ihtilafýndan dolayý ortaya çýkan þikâyetini iletiyordu. Bu þikayet dilekçesi de, parlamentodan içiþleri bakanlýðýna, içiþleri bakanlýðýndan da Kosova valiliðine havale ediliyordu. Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Bakanlýk, Selice köyündeki arazi ihtilafýnýn giderilmesi hususunda gereði yapýlmak üzere Kosova valiliðine talimatýný bildiriyordu.80 Daha önceki benzer belgelerden de anlaþýldýðý gibi halk, gerektiðinde yaþadýðý yerdeki resmi makamlarý þikâyet makamý olarak kullandýðý gibi, parlamentoyu da þikâyetleri hususunda harekete geçirebiliyor ve yaptýðý þikâyetler de cevapsýz kalmýyordu. Osmanlý'nýn yönetim anlayýþýný yansýtan bir belge de 1909 yýlýnda içiþleri bakanlýðýnca baþbakanlýða yazýlmýþ bir tayin izni belgesiydi. Osmanlý'nýn bu þekildeki yönetim anlayýþý örneði tek ve ilk deðildi. Daha önceki bölümlerde de ifade edildiði gibi Osmanlý tarihi boyunca buna benzer olaylara rastlamak mümkündü. Bu belge de beklide sayýsýzca olduðu söylenebilen örneklerden sadece biriydi. Bu belgeye göre Osmanlý Kosova vali yardýmcýlýðýna gayrimüslim bir vatandaþýný tayin ediyordu. Ýçiþleri bakanlýðý, baþbakanlýða gönderdiði evrakla, Kosova vali yardýmcýsý Daniþ beyin ölümüyle boþalan Kosova vali yardýmcýlýðýna Rum cemaatinden Ferid Ohannes Efendi'nin tayin edildiðini arz ediyordu. Yirmi Dört sene önce fakülteden mezun olup, çeþitli kaymakamlýklarda bulunmuþ ve iki yýl Anadolu'da Van Vali muavinliði yapmýþ Ferid Ohannes Efendi'nin, tecrübeli, yetenekli bir bürokrat olduðunu belirten içiþleri bakanlýðý, bu tayinin yapýlmasýný istiyordu.81 Bu belgenin ilginç olan bir baþka yönü de vardý. Gayrimüslimlerin yoðun olduðu yerlere, gayrimüslim yönetici tayin eden Osmanlýnýn, Ferid Ohannes Efendi'nin tayiniyle Müslümanlarýn yoðun olarak yaþadýðý bölgelere de gayrimüslim yönetici tayin ettiði bu belgeden de anlaþýlýyordu. Osmanlý'nýn diðer milletlere göre ayrýcalýklý muamele yapmakla eleþtirdiði Türk olan ve Müslüman olan Van vilayeti ve yine Müslümanlarýn yoðun yaþadýðý Kosova vilayeti memurluðuna Rum ve gayrimüslim birini vali yardýmcýsý olarak tayin edebiliyordu. 97 98 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Öte yandan, kosova vali mavini iken vefat eden Daniþ beyin hanýmýna Daniþ beyin ölümünden sonra hükümetçe 15 kuruþ yardým yapýlýyordu.82 Daniþ beyin ailesine yapýlan bu yardýmýn yeterli olmamasý nedeniyle aile, devlete yardým talebiyle yeniden müracaat ediyordu. Ekonomik durumlarýnýn oldukça bozuk olmasý nedeniyle verilen yardýmýn yetmediði bildiriliyor, hükümetten kendilerine yeniden yardým yapýlmasý isteniyordu. Ýçiþleri bakanlýðý'nýn baþbakanlýða yaptýðý müracaatla, Daniþ beyin ailesine bu kez 200 lira yardým yapýlacaðý belirtiliyordu. Devlet böylece kendisine hizmet etmiþ bir memurunun, kendisi öldükten sonra arkada kalan ailesine sahip çýkmýþ oluyor, onlarý çaresiz bir þekilde ortada býrakmýyordu.83 Bir baþka belgede de, Gusinyeli Ýsmail ve arkadaþlarýnýn parlamentoya göndermiþ olduðu telgraf hakkýnda Kosova valiliðinden kanaat isteniyordu. Ýsmail ve arkadaþlarýnýn gönderdiði telgrafýn layýkýyla anlaþýlamadýðý tahminiyle, bu kez Kosova valiliðinden telgraf hakkýnda kanaat istenmekle beraber, telgrafýn bir kopyasýnýn gönderilmesi isteniyordu. Parlamento, içiþleri bakanlýðýna havale ettiði bu görevle, çok iyi anlaþýlamayan þikâyetlerin bile ihmal edilmediðini, üzerine gidildiðini göstermiþ oluyordu.84 Ýçiþleri bakanlýðý Kosova, Selanik ve Manastýr valiliklerine telgraf çekerek Bulgaristan eski devlet adamlarýndan Nezzari'nin Ýstanbul'a gelmek üzere yola çýktýðý, Selanik'e yöneldiði ve trenle yapacaðý bu seyahatinde kendine gerekli kolaylýklarýn saðlanmasý isteniyordu.85 Bunlardan baþka, Ýçiþleri bakanlýðýndan Kosova, Selanik, Yanya vilayetlerinin kazalarýyla birlikte nüfuslarýnýn tespiti isteniyordu. Bu nüfuslar belirlenirken Rum, Bulgar, Sýrp, Ulah nüfuslarýnýn da tespit edilip o þekilde hazýrlanarak gönderilmesi talimatý veriliyordu.86 1910 yýlýnda ilgili valiliklere içiþleri bakanlýðýndan gönderilen bu talimatla, bölgedeki halkýn nüfusunun, tam olarak, Kosova'da Osmanlý Ýdaresi hatta gayrimüslim unsurlarýn da ayrý ayrý belirtilerek tespit edilmesi talimatý veriliyordu. Müslüman nüfusu miktarýnýn az veya çok çýkacaðý þeklinde kaygýlardan uzak, gayrimüslimlerin nüfus sayýmlarýnda ihmal edilmesi bir yana, milletler halinde ayrý ayrý tam olarak bildirilmesinin istenmesi devletin bu gibi basit metotlara o zamanda da baþvurmadýðýnýn bir göstergesiydi. Daha önce bir polis tayini belgesinde de Kosova valiliðinin polisin ahlaki yapýsý hakkýnda kanaatlerinin sorulduðu belgeden baþka, bu kez, belediyeye seçileceklerde de ahlaki yapýya dikkat edilmesini gösteren bu belge, ahlaki yapýya devletin verdiði önemi gösteriyordu. Yani devlet görevlilerinin ahlaki durumunun incelenmesi sadece polis teþkilatý için deðil, en azýndan belediye teþkilatý için de incelendiði anlaþýlýyordu. Ýçiþleri bakanlýðýnýn Kosova valiliðine yazdýðý talimatta, belediyeye seçilecek olan adaylarda, bu iþi yapabilecek derecede yetenek arandýðý gibi, üstün ahlaklý olmasý da aranýyordu. Ýçiþleri bakanlýðý, yetenekli olmayan ve ahlaki seviyeleri düþük insanlara belediye görevlerinin verildiði söylentilerini de hatýrlatarak bu konuya dikkat edilmesini istiyordu.80 7 Devlet memurlarýnda yüksek ahlaki seviye aranmasý çok önemli bir husustur. Bir memurun yetenekli olmasý yeterli bir özellik deðildir. Bunun yanýnda sahip olduðu devlet memuriyetini, ona kötüye kullandýrmayacak bir ahlaki seviyeye sahip olmasý bir o kadar hatta ondan daha önemlidir. Kendisini kontrol eden ahlaki yapýsý yüksek olmayan memurun yolsuzluk, görevi ihmal, halka eziyet gibi her türlü suçu iþleme ihtimalleri vardýr. Bu gibi olumsuzluklarla karþýlaþmak istemeyen Osmanlý, memurlarýn ahlaklý olmasýna dikkat ederek, devlet kademelerinde ortaya çýkacak olumsuzluklarýn daha oluþmadan önlenmesini istediðini ortaya koymaktadýr.88 Bu konudaki hassasiyeti aslýnda vatandaþýnýn iþlerini, memurun bir anlamda insafýna teslim edecek olmasýndan kaynaklanýyor- 99 100 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi du. Çünkü bir memur yasal boþluklardan yararlanýp görevini sui istimal edebilir, ancak ahlaký, kendisini kontrol eden bir memurun bunu yapma ihtimali çok fazla deðildi ve bu yüzden Osmanlý memur seçiminde ahlaki seviyenin yüksekliðine dikkat ediyordu. Bürokratik mekanizmasýnýn kusursuz iþletilmesine ve özellikle bu mekanizmada vukubulacak kasti fiillere karþý hassas olan Osmanlý'nýn bu gibi gayri meþru fiillerin ortaya çýkarýlmasýný saðlayacak þikâyet mekanizmasýnýn önünü açtýðý ve her þikâyetlere olanca titizliði ile yaklaþtýðý biliniyordu. Yine bu çerçevede görevini kötüye kullanmýþ bir devlet memurunun takibinden de bu titizliði bir kez daha anlaþýlýyordu. Kosova hapishanesi gardiyaný iken rüþvet aldýðý iddia edilen Ahmet Lütfi için, Kosova valiliði harekete geçiyordu. Fakat tutuklanma ihtimalini öðrenen Ahmet Lütfi, firar etmiþ, güvenlik güçleri de onu bu nedenle yakalayamamýþtý. Bunun üzerine Kosova valiliði bir arama emri çýkarýyor ve konuyu merkeze göndermek suretiyle Ahmet Lütfi'nin yakalanmasýna gayret ediliyordu. Emniyet güçlerinin titiz ve uzun süren aramalarý sonucu Ahmet Lütfi, ancak 9 ay kadar sonra yakalanabilmiþti. Çünkü Ahmet Lütfi, izini Kosova'da kaybettirdikten sonra burada kalmamýþ, Ýstanbula gitmiþti. Burada yakalanýp suçun iþlendiði yer, yani rüþvet aldýðý iddia edilen yerin Kosova olmasý nedeniyle yargýlanmak üzere bölgeye gönderilmiþti.89 Rüþvet aldýðý iddia edilen memurunu devlet, ihmal etmiyor, 9 ayý bulan bir arama sonucunda üstelik Ýstanbul'da da olsa yakalýyor ve adalete teslim ediyordu. Bu ýsrar, devletin suça ve özellikle memurlarýnýn iþlediði suçlara, tolerans göstermediðinin bir baþka göstergesiydi. Ahmet Lütfi uzun süren ve titiz aramalar sonucu yakalandýktan sonra, bu kez baþka bir dilekçe olaya farklý bir boyut kazandýrýyordu. Tutuklanýp mahkemeye sevk edilen Ahmet Lütfi'nin eþi, baþbakanlýða bir dilekçe ile baþvurarak, eþinin suçsuz olduðunu iddia ediyordu. Ahmet Lütfi'nin eþi, Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 101 baþbakanlýða yazdýðý dilekçesinde eþinin suçsuz olduðunu ileri sürerek, kaçtýðý yönündeki suçlamalara karþýlýk da, kaçmadýðýný, saðlýk problemleri nedeniyle Kosova'dan ayrýlmak zorunda kaldýðýný belirtiyordu. Saðlýk durumu elvermediði için Kosova'dan 9 ay kadar önce ayrýldýklarýný ve Ýstanbul'a yerleþtiklerini yazan Ahmet Lütfi'nin karýsý, eþinin tutuklanmasýyla zaten iyi olmayan ekonomik durumlarýnýn iyice bozulduðunu, aç ve çaresiz kaldýklarýný ifade ediyordu. Ýstanbul'da ancak çocuklarýna bakma hizmeti karþýlýðýnda bir ailenin yanýnda kalabildiklerini ve bütün bunlarýn üzerine eþinin tutuklanmasýnýn da onlara çok zarar verdiðini belirten Ahmet Lütfi'nin eþi, yazmýþ olduðu dilekçe ile eþinin suçsuzluðunu iddia ediyordu.90 Bu belge de, görevi kötüye kullandýðý suçlamasý ile herhangi bir memurun yargýlanmadan görevden alýnmasýnýn ne denli yanlýþ olacaðýný gösteriyordu. Bu noktaya zaten dikkatli olan Osmanlý'nýn, müfettiþi Recep Paþa'ya yargýlamadan görevden alma iznini vermediði de biliniyordu. Burada da benzer durum vardý. Yani rüþvet aldý iddiasýyla tutuklanan bir memur, onun karþýsýnda da bu memurun suçsuz olduðunu iddia eden ve bunu baþbakanlýða kadar ileten bir eþ. Eðer Osmanlý, bu memur hakkýndaki karara bir yargýlama süreci olmadan varmýþ olsa, belki de yanlýþa düþme ihtimali ile karþý karþýya kalacaktý. Bu nedenle diðer vakalarda olduðu gibi görevi kötüye kullandýðý iddia edilen bu memuru hakkýnda da mahkeme sürecini baþlatarak, olmasý gereken devlet sorumluluðunu yerine getirmiþ oluyordu. Bu þekilde kendi memurlarý hakkýnda þikâyetlerle yakýndan ilgilenen devlet, memurlarýn görevi kötüye kullanmalarýndan kaynaklanan þikâyetlerin dýþýndaki vakalarla da yakýndan ilgileniyordu. Bu þikâyetlerin üzerine gidiyor, haklý bulunan þikâyetleri istenildiði þekilde düzeltmekten de geri durmuyordu. Buna bir örnek de Kosova'dan içiþleri bakanlýðýna çekilen þikâyet telgrafý idi. Kosova'dan çekilen bu tel- 102 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi grafta, devletin uygulamýþ olduðu bir verginin aðýrlýðýndan þikâyet ediliyordu. Vergi oranýnýn yüksekliði nedeniyle, tüccar kesiminin ticaretlerinde sýkýntýya düþtüðü ifade edilen bir telgrafla, bu verginin makul bir seviyeye çekilmesi isteniyordu. Buna karþýlýk içiþleri bakanlýðý konu hakkýnda bilgi edinmek üzere konuyu Kosova valiliðine sorarak öðrenmeye çalýþýyor, Ýçiþleri bakanlýðýnýn sorusu üzerine de Kosova valiliði konu hakkýndaki cevabi yazýsýný içiþleri bakanlýðýna gönderiyordu. Ýçiþleri bakanlýðýna yazýlan cevabi yazýda, þikâyete konu olan verginin istenildiði gibi düzeltildiði, bu durumda þikâyete konu olan problemin artýk ortadan kalktýðý belirtiliyordu.91 Devlet, bu þekilde þikâyetleri dikkate alarak vatandaþýna hizmet etmekle beraber, kendisi için de olumlu bir adým atmýþ oluyordu. Aksi takdirde vatandaþýndan ödeyemeyeceði oranda vergi alan, vatandaþýn durumunu bilmeyen, onu düþünmeyen bir devlet pozisyonunda kalacaktý. Þikâyet mekanizmalarýný kolaylaþtýrarak ve þikâyetlerle yakýndan ilgilenip gerekli çözümleri üreterek, böylece, vatandaþýndan habersiz bir devlet olma durumundan kurtulmuþ oluyordu. Bu þekilde, memurlarý hakkýnda veya sergilemiþ olduðu yönetim uygulamalarý hakkýnda þikâyetlerle ilgilenen devlet öte yandan, doðal olarak rutin iþlerine de devam ediyor, gerekli hizmetlerini aksatmýyordu. Bu hizmetleri arasýnda olan kendi memurlarýnýn, memuriyetten kaynaklanan haklarýnýn da takibi vardý. Bu çerçevede Kosova güvenlik güçlerinden Mehmet Rasim Efendi ile Fettah Efendinin emeklilik iþlemlerinin yürütüldüðü görülmekteydi. Kosova jandarma Alayý genel sekreteri Mehmet Rasim Efendi ile jandarma subayý Fettah Efendi emeklilik iþlemlerinin baþlatýlmasý için taleplerini Savunma bakanlýðýna gönderiyorlardý. Savunma bakanlýðý da bu talep üzerine iþlemleri baþlatýyor ve jandarma Alayý genel sekreteri Mehmet Rasim Efendi'yi 1107, jandarma subayý Fettah Efendi'yi de 586 kuruþ aylýk maaþla emekliye ayýrýyordu. Savunma bakanlýðý bu görevlilerini emekliye ayýrýrken onlara tahsis edilen emekli aylýklarýnýn nasýl ve nereden Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 103 ödeneceðini de belirtiyordu. Buna göre Mehmet Rasim Efendi'ye ödenecek olan 1107 kuruþ maaþýn Ýzmit maliyesinden, Fettah Efendi'ye ödenecek olan 586 kuruþ maaþýn da Þam maliyesinden ödeneceði belirleniyordu.92 Daha önceki belgelerde de ifade edildiði gibi Kosova'ya gönderdiði asker, polis, mahkeme üyesi, maliye görevlisi, öðretmen gibi memurlarýnýn maaþlarýný da merkezden ödeyen Osmanlý, bu belgeden de anlaþýldýðýna göre emekliye ayrýlan bu memurlarýn emekli maaþlarýný da diðer memur maaþlarý gibi Kosova'dan ödemediði görülüyordu. Bu þekilde de Kosova'ya gönderilmiþ olan memurlarýn Kosova meclisine yük olmamasýný saðlýyordu. Buna göre Osmanlý buralara hizmet edecek görevlileri gönderiyor, hizmetin bedelini de kendisi ödemiþ oluyordu. g. Gayri Müslimlerin Ýbadet Yerleri Ýçin Yapýlan Hizmetler Halkýnýn Ýktisadi, eðitsel, hukuki ve bürokratik hizmetler gibi ihtiyaçlarýnýn giderilmesine dikkat eden Osmanlý, gayri müslim vatandaþlarýnýn dini ibadetlerini yerine getirmelerine de dikkat ediyor, bu konuda üzerine düþeni yapmaya çalýþýyordu. Dini ihtiyaçlarý da diðer ihtiyaçlar gibi önemli bulan Osmanlý, bu konuda da sorumluluðunun bilincinde hareket ediyordu. Bu þekilde tarihinde dinlere eþit mesafede duran ve halkýný da o þekilde bir anlayýþla yöneten Osmanlý hakkýnda ileri sürülen, hüküm sürdüðü bölgelerdeki insanlarý zorla müslümanlaþtýrdýðý söylemi de dikkat edilmesi gereken bir diðer konudur. Osmanlý Türk kaynaklarýna göre bir bölge insanýnýn zorla müslümanlaþtýrýldýðý örneklerine rastlanýlmamýþtýr. Zorla veya insanlarýn kendi tercihlerinin dýþýnda müslümanlýðý tercihe zorlandýðý örneklerine rastlamak bir yana bu söylemin mantýki altyapýsý da çok fazla saðlam görülmemektedir. Eðer bu söylem bir an doðru olarak deðerlendirilecek bir söylem bir söylem olsa, þu sorulara cevap verilmesi gerekmektedir. Eðer Osmanlý hüküm sürdüðü ülkelerde zorla müslümanlaþtýrma politikasý gütmüþse, acaba 104 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Ortadoðu, Afrika ve Arabistan'da kendisine ait topraklarda da müslümanlaþtýrma faaliyetleri gütmüþ müdür? Bu soruya doðal olarak hayýr cevabý verilecektir. Çünkü buralar zaten müslümanlarýn yaþadýðý bölgelerdir ve müslümanlaþtýrma politikalarýna gerek yoktur. Peki öyleyse zaten müslüman olan topraklarda müslümanlaþtýrma politikasý güdülmemiþse, o halde Osmanlýnýn Hristiyan insanlarýn veya baþka dinden insanlarýn yaþadýklarý topraklarýnda müslümanlaþtýrma politikasý güttüðü akla gelebilir. Buna göre Osmanlý'nýn Hristiyan veya baþka dinden insanlarýn yaþadýðý topraklarda müslümanlaþtýrma faaliyeti yaptýðý ve bunu zorla gerçekleþtirdiði düþünülürse bu kez, zorla yapýlan bu politika neden Romanya, Yunanistan, Bulgaristan, Karadað, Sirbistan, Orta ve Doðu Macaristan'daki bölgelerde bu zorla müslümanlaþtýrma politikasý baþarýlý olamamýþtýr. Neden bu bölgelerde zorla müslümanlaþtýrma politikasý tutmamýþ da sadece Arnavut ve Boþnaklarýn yaþadýðý bölgelerde tutmuþtur. Ýþte cevaplandýrýlmasý gereken soru buradadýr. Bütün önyargýlardan sýyrýlmýþ bir mantýkla bakýldýðýnda bazý bölgeler müslümanlýðý kabul ederken, bazý bölgeler müslümanlýðý kabul etmemiþ, kendi dinlerine ait ibadet yerleri kiliseler, sinagoglar, manastýrlar bugünlere kadar bile ortadan kaldýrýlmadan gelebilmiþtir. Hatta bölge bölge hristiyan ve müslüman insanlarýn ayrý ayrý bölgelerde yaþamalarýnýn yanýsýra iç içe kalabalýklar halinde yan yana farklý dinlerden insanlarýn birlikte yaþama örnekleri sergiledikleri bölgeler de ayrýca dikkat çekilmesi gereken baþka noktalardýr. Romanya, Sýrbistan, Bulgaristan, Yunanistan, Karadað gibi bölgelerde çoðunlukta yaþayan hristiyan bölgelerdeki hristiyan halk bir yana, azýnlýkta olup Anadolu ve Ortadoðu'da yani müslüman nüfusun çoðunlukta olduðu bölgelerde hristiyanlar, bu söylenilen zorla müslümanlaþtýrma politikasýna raðmen bugüne kadar bile nasýl hristiyan kalabilmiþlerdir. Osmanlý, zorla müslümanlaþtýrma politikasý gütmekle suçlan- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 105 madan önce, önyargýlardan arýnmýþ bir þekilde bu sorularýn cevaplanmasý gerekmektedir. Eðer zorla müslümanlaþtýrma yapýlmýþ olsaydý 500 seneden fazla Osmanlý egemenliðinde yaþayan Balkanlarda bu kadar hristiyan insanlar ve hristiyanlýða ait eserler kalýr mýydý sorusu yine önyargýdan uzak, dürüstçe cevaplandýrýlmasý gereken bir sorudur. Öte yandan zorla din deðiþtirme politikasýna, en baþta zorla yayýldýðý iddia edilen Ýslam dini buna karþýdýr. Ýslam dini kendisinin zorla deðil de bütün baskýlardan arýnmýþ, kiþisel tercihle kabul edilmesini öngörmektedir. Ýslam dini, kendisinin zorla kabul ettirilmesini ve bu þekilde yayýlmasýný kendisi bile onaylamamaktadýr. Kendisini kabul sürecinde tercih, tamamen kiþiye býrakýlmýþtýr. Kiþiyi Ýslam'a kazandýrmak için elbette tavsiyelerde ve kabul için yönlendirmede bulunulmakta, müslümanlýðý kabul etmemenin öbür dünyada ne gibi mahrumiyetlerle sonuçlanacaðýný beyan edilmekte, ancak Ýslam devletindeki yöneticilere, bütün bu tavsiye ve yönlendirmelerden sonra kiþileri müslümanlýða zorlamama gibi tavsiye veya emirler de bulunulmakta, hatta islâmý kabule zorlayýcý hareketlerden kaçýnmalarý emredilmektedir. Ýslamý çok iyi öðrenmeye, yaþamaya çalýþan Osmanlýlar da Ýslamýn, kiþilerin zorla müslümanlaþtýrýlamayacaðý prensibini çok iyi bilmektedirler. Bu nedenle Ýslam'ý zorla yayma metoduna baþvurmamýþlardýr. Ýslam'ýn yayýlmasý için onu özendirmiþler, onun kabul edilmesini tavsiye etmiþler ancak asla zorla kabul ettirme yoluna gitmemiþlerdir. Yine ayný bakýþ açýsýyla Osmanlý'nýn zorla müslümanlaþtýrma politikasý güttüðü doðru kabul edilmiþ olsa egemen olduðu bölgelerde 600 yýl içinde hiçbir kilisenin ayakta kalmamýþ olmasý gerekirdi. Bu kiliseleri hristiyan halkýn tepkilerinden korkarak kendisinin yýkmadýðý düþünülse bile deprem, yangýn gibi doðal afet veya beklenmedik olumsuzluklar sonucu ortadan kalkan, yýkýlan, tahrip olan kiliselerin yeniden canlandýrýlmamýþ olmalarý gerekirdi. 106 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Osmanlý arþiv belgeleri bu örneklerle doludur. Osmanlý topraklarýnýn sadece Balkan bölgelerinde deðil, müslüman çoðunluðun yaþadýðý bölgelerde bile yýkýlan, kendiliðinden harap olan yanan kiliselerin yeniden inþa edilerek faaliyete geçirilmesiyle ilgili binlerle ifade edilecek belgeler mevcuttur. Sistemini hoþgörü esasýna göre tesis etmiþ Osmanlý'ya bu þekilde tahrip olmuþ kiliselerin yeniden tamir edilerek canlandýrýlmasý ve ibadete açýlmasýyla ilgili talepler bölgelerden geliyor, Osmanlý da bu tamir ve inþa taleplerini olumlu karþýlýyordu. Harap olmuþ kiliselerini tamir etmek isteyen hristiyan vatandaþlarýna bu ruhsatý vermekle birlikte, eðer kilisesi tahrip olmuþ insanlarýn ekonomik gücü buna yetmiyecekse bu kez kendisi devlet bütçesinden kiliseyi inþa ediyor veya tamir masraflarýný destekliyordu. Eðer Osmanlý Devletinin kendi sisteminde her dine hoþgörü anlayýþý olmasaydý yüzlerce yýl dünyanýn en güçlü devleti olmuþ olan Osmanlýyý kiliseleri yeniden canlandýrmaya kim zorlayabilirdi. Bir an zayýf olduðu son dönemlerinde kiliselere inþa ve tamir izni ve yardýmýný Avrupalý devletlerin baskýsýyla verildiði kabul edilse, dünyada tek süper güç olduðu dönemlerde, onu bu þekilde yardýma zorlayacak bir devletin olmadýðý zamanlarda bu yardýmý yaptýðý acaba nasýl açýklanacaktýr. Bu tabii ki Osmanlýnýn her dine göstermiþ olduðu hoþgörü anlayýþla açýklanacak bir durumdur. Yine öte yandan, tahrip olmuþ kiliselerin tamir ve inþa izin ve yardýmlarýnýn Avrupalý devletlerce baskýlar sonucu yapýldýðý veya Osmanlý devletinin kiliselerin tamir ve inþasýný istemediði kabul edilmiþ olsa, bu kez kilise mekteplerinin izinlerinin neden verildiði açýklanmasý gereken bir diðer önemli noktadýr. Kendi dini olan Ýslamiyet'i kabul ettirmek onu yaymak isteyen bir devlet nasýl olur da hristiyanlýðý yayan mekteplere izin verir. Eðer bir devlet kendi dinini zorla yaymak istiyorsa kendi dininin dýþýndaki ibadet yerlerine izin vermemesi onlarý ortadan kaldýrmasý gerekir. Bir an halkýn tep- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 107 kisinden korkup ibadet yerlerini ortadan kaldýrmaktan vazgeçtiði düþünülse bile, yenilerinin yapýlmasýna nasýl izin verir hatta yardým eder. Hatta kendi dininden olmayan bu dini yayan, onu diðer insanlara ulaþtýran okullarýn kurulmasýna nasýl izin verir ve yardým eder. Yine zayýf olduðu dönemlerde halkýn tepkisinden korkarak kiliselere dokunmayan devlet, dünyanýn süper gücü olduðu dönemlerde kendisine rakip olabilecek bir devlet olmadýðý zamanlarda kendi hristiyan halkýndan korkarak kiliselere zarar vermediði düþüncesi acaba ne derece tutarlýdýr. Güçlü olduðu zamanlarda da zayýf olduðu zamanlarda da, herhangi bir kaygýdan deðil, öyle inandýðý için ibadet yerlerine zarar vermemiþtir, hatta onlarýn inþa ve tamir süreçlerine katkýda bulunmuþtur. Bütün bunlarýn sonucu olarak Osmanlý Ýslamiyet'in de öngördüðü üzere, herhangi bir iç veya dýþ baský sonucu deðil kendi sisteminin gereði olarak bütün dinlere ve mensuplarýna hoþgörüyle yaklaþmýþ, onlarýn dinlerini ve dini yaþayýþlarýndaki tercih özgürlüðünü kendi garantileri altýna almýþtý. Bunu gerekli gördüðü her fýrsatta ilan etmiþ, gayri müslim tebayý rahatsýz edecek olumsuzluklarýn önünü kesmeye çalýþmýþtýr. Osmanlý'nýn hüküm sürdüðü 24 milyon kilometre kare coðrafyada ve 600 sene süren hükümranlýðý sýrasýnda gayri müslim halka karþý yapýlmýþ olumsuz örnekler de mutlaka olmuþtur. Ancak bu örnekler kesinlikle Osmanlý sisteminin tasvip etmediði hatta bu tür suçlarýn tespit edildiðinde suçlularýn cezalandýrýldýðý istisnai örneklerdir. Yine eðer Osmanlý'nýn zorla müslümanlaþtýrma güttüðü kabul edilseydi 500 seneden beri Osmanlý hakimiyetin yaþandýðý Balkanlarda belki de bir tek hristiyan vatandaþ ve Gayri müslimlere ait bir tek ibadethane bile kalmamasý gerekirdi. Beþyüz sene, eðer istenilirse bir bölgenin dininin zorla silinmesi için fazlasýyla yeterecek kadar bir zamandýr. Halbuki bunun tam tersine Balkanlarda hristiyanlýðýn silinmeye çalýþýlýp Ýslamiyetin yerleþtirilmesine çalýþýldýðý suçla- 108 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi malarýna karþýlýk, Ýslamiyet'i sadece Boþnaklar ve Arnavutlar kabul etmiþlerdi. Bu da Osmanlýnýn bölgede zorla müslümanlaþtýrma yapmadýðýnýn ayrý bir göstergesi olarak deðerlendirilmelidir. Bulgarlar, Sýrplar, Yunanlýlar, Karadaðlýlar dinlerini deðiþtirmemiþler sadece Arnavutlar ve Boþnaklar Ýslamiyet'i tercih etmiþlerdi. Burada elbette Bulgarlar, Sýrplar; Yunanlýlar ve Karadaðlýlardan tek tek müslüman olanlar, Arnavutlar ve Boþnaklardan da müslüman olmayanlar vardýr. Burada kitleler halinde Ýslamiyet'in kabulü ve reddi deðerlendirilmesi yapýlmaktadýr. Ýþte bu þekilde sadece Arnavutlar ve Boþnaklar Osmanlýlarla ortak kaderi tercih etmiþ ve bu tercihin sonucu olarak bu iki milletle olan yakýnlýk ve dostluk devam etmiþtir . Diðer milletlere düþman gözüyle bakmamakla beraber, bugünkü Türkiye'nin ve her Türkün kendisine Balkanlarda en yakýn hissettiði iki millet Arnavutlar ve Boþnaklardýr. Bu dostluk örneklerine Türkiye'nin her yerinde ve neredeyse her Türk insanýn da rastlamak mümkündür. Ýþte bu dostluðun temelinde ortak bir tarih birliði olmakla birlikte, hiçbir baský ve zorlama olmaksýzýn Arnavut ve Boþnaklarýn kendi tercihleriyle Ýslamiyet'i kabul ederek 500 yýl ayný kültürü birlikte yaþamalarýnýn etkisi de vardýr. Bundan sonra Osmanlý'nýn Gayri müslimlere ait ibadethane ve Gayri müslimlere ait okullara karþý nasýl bir yaklaþým içerisinde olduðunu bir miktar da olsa anlayabilmek için, bu tür yerlere ait muamelelerine bakmak gerekecektir. Osmanlý hükümetine, kendisine ait bütün topraklardan ibadet yerleri ile ilgili gelen taleplere ait örneklerin ancak bir kýsmý aþaðýya çýkarýlabilmiþtir. Tamamýný buraya çýkarmak mümkün deðildir. Çünkü Osmanlý Hükümetine ibadet yerleriyle ilgili yapýlmýþ talepler binlerle ifade edilecek rakamlardan bile fazladýr. Böylesi fazla miktardaki taleplerin tamamýný buraya almak mümkün deðildir, çünkü bu çalýþmanýn boyutu buna imkan vermemektedir. Bu nedenle ancak sýnýrlý örneklerle yetinilmek zorunda kalýnmýþtýr. Bu taleplerin tamamý, yerli Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 109 veya yabancý, her araþtýrmacýnýn incelemesine açýk bir þekilde Ýstanbul'da Baþbakanlýk Osmanlý Arþivleri Dairesi'nde mevcuttur. Bu konuyla ilgililenmek isteyenler buraya müracaat ettiklerinde, bu belgelerin tamamýna ulaþabileceklerdir. 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 110 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 108 109 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 111 110 111 112 113 114 115 116 117 112 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 118 119 120 121 122 123 125 126 127 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 113 128 129 130 131 132 133 134 Bu þekilde merkeze gelen talepler kilise ve okullarýn tamiri ile ilgili taleplerdi. Yukarýda sýralanan talepler, Osmanlý arþiv belgeleri arasýnda olan belgelerden sadece birkaçý idi. Bu çalýþmada ele alýnamayacak derecede fazla olan kilise ve okullara ait tamir izni veya yenilerinin talepleri, onbinlerle ifade edecek rakamlardaydý. Osmanlý Devleti'nin bütün topraklarýndan gelen taleplerin %5'i bile burada ele alýnabilmiþ deðildir. Ayrýca ele alýnan belgelerde bazý sancak, kaza, nahiye veya köy isimleri okunamadýðý için de yazýlamamýþtýr. Belgeler var olduðu halde okunamadýðý için bu çalýþmada belirtilmeyen ve Osmanlý arþiv belgelerinde olduðu halde çok fazla yer tutacaðý nedeniyle ele alýnamayan vilayet, sancak, kaza, nahiye ve köylerde olan ve tamiri istenen veya yenisi yapýlmak istenen onbinlerle ifade edecek miktarlarda olan kilise ve okul hizmetleri talepleri, Osmanlý yönetimince olumlu cevaplanýyordu. Osmanlý kendisinden istenen bu tamir ve yenileme taleplerine olumlu cevap veriyor ve böylece ibadethane ve okullarýn canlý kalmasýný istiyordu. Bu þekilde Osmanlý'ya yapýlan taleplerin çoðu, Osmanlý'dan bu okul ve kiliselerin tamiri ve yenilenmesi ile ilgili idi. Bunlarýn dýþýnda- 114 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi ki talepler ise tamir ve yenilenmesi istenen kilise ve okullara Osmanlý idaresinden istenen ekonomik katkýlarla ilgili idi. Kilise ve okullarýný kendi ekonomik gücüyle bitirecek olan bölge halkýna Osmanlý, sadece izin vermekle yetiniyor, ancak kilise ve okullarý tamir edemeyecek olan bölge halkýna ise, parasal yardýmda da bulunarak kiliselerini ibadete hazýr hale getiriyordu. Kilise ve okullarýný tamire kalkýþan fakat paralarý yetmediði için inþaatlarýný tamamlayamayan bölge halklarýna Osmanlý, inþaatlarýný tamamlamalarý için gereken miktarý kendisi ödüyordu. Müslüman bir devlet olan ve Hýristiyanlarý ezmekle suçlanan Osmanlý idaresi, kiliselerin ve gayrimüslim okullarýnýn tamiri için veya olmayan yerlerde yenilerinin yapýlmasý için parasal yardým yapýyordu. Bu þekilde mad-di yardým yapýp kiliselerin ve gayrimüslim okullarýn ayakta kalmasýný saðlayan Osmanlý idaresi, bugün ise, gayrimüslim ahaliyi ezdiði, onlarý zorla Müslümanlaþtýrdýðý ithamlarýyla suçlanýyordu. Bu suçlamalarýn, gerçeklerden uzak olduðu düþünülmekteydi. Çünkü, gayrimüslim vatandaþlarýný ezen, onlarý zorla Müslümanlaþtýrmak isteyen bir devletin, onlarýn ibadet yerlerini tamir etmelerine izin vermesi hatta onlarý tamir etmeye, ekonomik güçleri yetmeyen halka ibadet yerlerinin tamirlerini bitirmeleri için para vermemesi gerekirdi. Hatta her þey bir yana zorla Müslümanlaþtýrmayý güden bir devletin, Hýristiyanlýðýn öðretildiði, onun yeni kuþaklara aktarýldýðý, kiliselerin yaný baþýnda ve kilise personelince eðitim-öðretim faaliyetlerinin yürütüldüðü okullara izin vermemesi gerekiyordu. Kendini yaymak isteyen, böylesi baskýcý olduðu söylenen Müslüman bir devletin, iddiaya göre Ýslamý yayma iþini zorlaþtýracak bu hristiyanlýðý yayýcý eðitim kurumlarýna izin vermesi, böyle bir devletten beklenen tutum olmamalýydý. Tam tersi, eðer Osmanlý, aksini isteseydi 500 yýl içinde bu kurumlarý rahatlýkla ortadan kaldýrabilir, 500 yýl içinde bir tane bile kalmayacak þekilde bunu baþarabilirdi. Bunu hem ülke içinde hem de ülke dýþýnda yapabilecek güçte idi. Kilise Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 115 ve kiliseye ait okullarý ortadan kaldýrmak istediðinde ona karþý çýkacak ne bir güç ne de bir devlet vardý. Çünkü Osmanlýnýn güçlü olduðu dönemlerde, Dünyada kendisinden daha güçlü bir devlet yoktu. Halbuki Osmanlý, kendisine kafa tutabilecek hiçbir iç ve dýþ güç olmadýðý o dönemlerde de zayýf olduðu dönemlerde de asla bu gibi dini kurumlara dokunmamýþ, hatta onlarýn yaþatýlmasýna katkýda bulunmuþtu. Eðer isteseydi, Osmanlý'nýn 500 yýllýk Avrupa'daki hâkimiyeti, bu tür dini kurumlarý ortadan kaldýrmaya yetecek kadar bir zamandý Osmanlý'nýn kendi dinine ait olmayan bu ibadet yerlerine, halkýnýn gözünü boyamak, onu zamanla kandýrmak, bu ibadet yerlerini yýkarak onu ürkütmemek için dokunmamýþtýr söylemi, tarafsýz bir bakýþ açýsýyla yeniden ele alýnmasý gereken bir söylemdir. Bunu iddia edenlerin, Osmanlýnýn, göz boyama iþlemini sahip olduðu 24 milyon kilometrekare topraðýn hangi bölgelerinde yaptýðýný da isim isim belirtmesi gerekmektedir. Eðer Osmanlýnýn dinlere hoþgörü politikasý, aslýnda bir göz boyama ise, özellikle uygulandýðý bölge neresidir. Yani Osmanlý, halkýna belli etmeden, onlarýn dini ibadet yerlerini yýkamamak karþýlýðýnda, onlarý Müslümanlaþtýrmak istediði bölge neresidir. Hangi Hýristiyan bölgesinde bu politikayý uygulamýþtýr. Hâlbuki bütün bunlarýn tersine Osmanlý, dini ibadet yerlerine saygý politikasýný bölgelere göre belirlememiþ, bütün bölgelerde ayný saygýyý göstermiþti. Ýddia edildiði gibi bu politikayý Balkanlarda takip etmiþse, acaba Türklerin çoðunlukta yaþadýðý Anadolu da yardým ettiði kiliselere neden yardým ettiðinin cevabýnýn verilmesi gerekmektedir. Veya neredeyse tamamý Müslüman olan Arap topraklarýndaki kiliselere yardýmý neden yapmýþtýr. Bunlardan da anlaþýlacaðý üzere Osmanlý, prensiplerini bölgelere göre belirlememektedir. Balkanlarda dini ibadet yerlerine hangi davranýþý sergiliyorsa, yukarýdaki listelerde de görüldüðü gibi Türklerin ve Müslüman Araplarýn yaþadýðý 116 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi bölgelerde de dini ibadet yerlerine ayný davranýþý sergilemektedir. Yani Osmanlýnýn, ibadet yerlerine olan saygýsý, halkýný kandýrma amaçlý bir politika deðil, inandýðý bir prensibi idi. Kuruluþu olan 1299 yýlýndan yýkýlýþý olan 1923' e kadar geçen 624 yýl içinde bu ibadet yerlerine saygýlý yaklaþan Osmanlý, eðer bunu saygýsýndan yapmýyorsa, buna 624 yýl sabretmesi beklenemezdi. Çünkü kuruluþundan yýkýlýþýna kadar, güçlü veya zayýf bütün dönemlerinde, kendisine ait olmayan bu gibi ibadet yerlerine saygýlý yaklaþmýþ, onlarý ortadan kaldýrmaya çalýþmamýþtýr. Halkýný kandýrmak isteyen bir devlet, bu politikayý 50 yýl, 100 yýl bile sürdüremez, çünkü halkýný kandýrma politikasýnýn baþarýlý olmadýðýný görünce bundan vazgeçer. Elli yýl, Yüz yýl bir yana 624 yýl devam ettirilmiþ bir politikanýn, göz boyama politikasý olmasý iddiasý, bu açýlardan dolayý tekrar gözden geçirilmesi gereken bir iddiadýr. Üstelik, iddiaya göre, bahse konu olan devlet, Hýristiyanlara kýzgýnlýðý olan, onlarý Müslümanlaþtýrmaya çalýþan bir devlettir ve iþte bu devletin sabretmesinin beklenmesi çok fazla tutarlý görünmemektedir. Veya öte yandan uluslar arasý baskýdan çekindiði için ibadet yerlerine dokunmadýðý iddia edilen Osmanlý Devleti'nin zayýf dönemleri için bu iddia bir an doðru kabul edilirse, güçlü olduðu dönemlerinde de ayný þey söylenmemelidir. Dünyanýn en güçlü devleti olduðu dönemlerde de uluslar arasý baskýdan çekindiði için ibadet yerlerine dokunmadýðý iddiasý, pek fazla mantýklý bir iddia olamayacaktýr. Çünkü Osmanlý, dini ibadet yerlerine saygý politikasýný hiçbir bölge ayrýmý yapmaksýzýn, Hýristiyanlarýn çoðunlukta yaþadýðý yerlerde de azýnlýkta yaþadýðý Anadolu, Ortadoðu gibi yerlerde de ayný düzeyde uygulamýþtýr. Osmanlý, bu politikasýný inandýðý dini Ýslam'dan almaktaydý. Uluslar arasý baský, halkýnýn gözünü boyamak, onu kandýrmak gibi metodlar yerine, kendi dini olan Ýslamýn emri üzerine baþka dinlere ait ibadet yerlerine saygýyý prensip edinen Osmanlý, onlara dokunmamak bir yana, onlarý yaþatmýþ, bugüne kadar bile Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 117 ulaþmalarýný saðlamýþtýr. Osmanlý'nýn bu dini ve eðitsel kurumlara, halkýndan çekindiði için ses çýkarmadýðý söyleminin tutarlýðý tekrar gözden geçirilmelidir. Osmanlý devleti bir yana, herhangi bir devletin, kendi sitemine aykýrý olduðu halde halkýndan çekinip atmasý gereken bir adýmý atmadýðýna çok fazla tanýk olunmamýþtýr. Ayrýca bahsedilen devletin, Dünyanýn en güçlü devleti olduðu zamanlarda bile halkýndan çekinerek bu adýmlarý atmamýþ olmamasý pek fazla makul gelmemektedir. Ayrýca bu devlet gayrimüslim ahaliyi ezmiþ, onlarý zorla Müslümanlaþtýrmýþtýr diyecek kadar zalim bir devlet olarak tanýmlanan bir devlet ise, bu derece zâlim olan bu devletin, güçlü yapýsýna raðmen halkýndan neden çekinecek derecede halkýný düþünmesi beklenmemelidir. Tam tersine yok etmek istediði Hýristiyanlýða ait ibadethaneleri ve onu öðreten eðitim kurumlarýný ortadan kaldýrmamasý, hatta onlara parasal yardýmlarda bile bulunmasý, halkýndan çekinilerek yapýlmýþ faaliyetler deðildir. Ýþte bu kurumlara saygýlý olduðu, hatta onlarý desteklediði gibi Osmanlý, herhangi bir korku veya kaygý bir yana, halkýnýn dini inanç ve geleneklerine saygý duyduðu için bu kurumlara dokunmamýþ onlarý yaþatmýþtýr. Buna bugün bile yýkýlmadan bugünlere kadar ulaþmýþ, eski Osmanlý coðrafyasý topraklarýndaki gayrimüslimlere ait ibadet yerlerinin varlýðý canlý þahitlerdir. Hâlbuki Osmanlý, kendi dinine ait olmayan ibadethanelere saygýlý olurken, onun býraktýðý Ýslam eserlerine onun gibi saygýlý olunmadýðý, Osmanlý dini eserlerinin tahrip edildiði de maalesef ayrý bir gerçektir. Osmanlý eserlerine, onun baþka dinin eserlerine yaklaþtýðý gibi yaklaþýlmamýþ, Osmanlý'ya ait dini eserlerin tamamý olmasa da büyük kýsmý tahrip olmaktan kurtulamamýþtýr. Bu örneklere bugün bile üzülerek þahit olunmaktadýr. Son olarak Osmanlý'nýn tamir edilmesi istenen kilise ve okullarýn veya yapýlmasý istenen yenileri için izin þartý istemesi, onlarýn geliþmesini engellemek amaçlý deðil, bugün bile 118 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi olduðu gibi mimari kaygýlarladýr. Onlarýn geliþmesi engellenmek istenmiþ olsaydý, mimari kaygýlar bir yana, tamir izinleri istense bile bu tamirlere izin verilmeyebilirdi. Halbuki Osmanlý, bugün bile aranan, doðal çevreye uygunluk, gerekli mimari altyapýnýn aranmasý gibi özellikleri taþýyan, tamir izni ve yeni kilise ve okul yapýlmasý ile ilgili bütün taleplere izin vermiþtir. Ýbadet yerlerine ve gayrimüslimlerin dini inançlarýna saygýyý prensip edinen Osmanlý'nýn bu prensibinin bir sonucunu da, Bulgar piskoposun ona olan teþekkür ziyaretinde de görmek mümkündür. Padiþahýn seyahati sýrasýnda Rusçuk'ta onu ziyaret eden piskopos, padiþaha minnettarlýðýný bildirmiþtir. Papa tarafýndan görevlendirilmiþ olan piskopos, yanýna 25 Katolik papazý ve Katolik okulun müdürünü de alarak padiþahý Rusçuk'ta ziyaret etmiþ ve memnuniyet ve teþekkürlerini ifade eden mektubu padiþaha vermiþti. Bu teþekkür ziyaretinden, piskopos ve papazlarýn ve Katolik okul müdürünün daha önceki hizmetlerinden memnun kalan padiþah da piskoposa, metropolitlere verilen bir niþan ve Katolik okul müdürüne de 4. dereceden niþan vererek, piskoposu ve Katolik okulu müdürünü de ödüllendiriyordu. Bu ziyaret, sadece teþekkür mektubu ve minnettarlýðýn bildirilmesiyle ve karþýlýðýnda metropolit niþaný verilmesiyle kalmýyor, Katolikler lehine baþka güzel sonuçlar da içeriyordu. Piskopos ve beraberindeki 25 Katolik papaz padiþahtan, Ziþtovi de tamir edilme ihtiyacý olan iki kilisenin tamir edilerek ibadete açýlmasý taleplerini de iletiyorlardý. Padiþah da bu kiliselerin ibadete açýlmasý için tamirlerinin tamamlanmasý talimatýyla birlikte, gerekli paranýn da ödenmesi emrini maliye'ye veriyordu.135 Bir zorlama, bir göz boyama veya uluslar arasý baský sonucu olmayan kiliseye bu yardým yapýlmasý bir yana, piskopos ve 25 Katolik papazýn padiþaha minnettarlýklarýný bildirmesi, bizzat Hristiyan din adamlarýnýn Osmanlý'dan ne derece memnun olduklarýný gösteren açýk bir Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 119 belge idi. Padiþahýn piskoposa ve Katolik Okulu müdürüne vermiþ olduðu niþan da bir zorlama deðil, tam tersine Padiþahýn kendi kararýyla verilen bir hediye hüviyetindeydi. Burada niþanýn, Müslüman bir okulun müdürüne deðil de Hýristiyanlýðý öðreten bir okulun müdürüne verildiði gözden kaçmamalýdýr. Hýristiyanlarý zorla Müslümanlaþtýrdýðý iddiasý ile itham edilen herhangi bir devletin, kendi iþini zorlaþtýran, kendisi Ýslamý zorla kabul ettirmeye çalýþýrken, öte yandan Hýristiyanlýðý yeni kuþaklara aktaran bir okulun müdürüne hediye vermesi alýþýlmýþ bir davranýþ deðildi. Buralarý dikkatlice deðerlendirilmesi gereken noktalardýr. Bu olay tamamýyla doðal bir þekilde, bütün dinlere saygýlý olan bir devlet baþkanýnýn, ayný dinden olmayan ileri gelen Ruhani liderlerce ziyaret edilmesi ve onlara olan muamelelerinden dolayý devlet baþkanlarýna teþekkürlerinin bildirilmesi gibi normal olaylardan biridir. Buna karþýlýk padiþahýn da bu ziyarete ve bu ruhani liderlerin kendi dinlerine ve halklarýna hizmetlerinden dolayý niþan vermesi gibi Osmanlý tarihi boyunca sýkça karþýlaþýlacak örneklerden biridir. Çünkü Osmanlý'nýn bu davranýþý sadece bu olayla ilgili deðil, benimsemiþ olduðu ve ona göre yönetim anlayýþýný belirlediði her dine saygýlý olma prensibiyle ilgilidir. Padiþah'ýn bu niþan hediye etmesi örneði sadece kendi ülkesi içinde yapmýþ olduðu bir örnek deðildi. Padiþah bu olaydan bir yýl önce 1848 yýlýnda Venedik'teki Ermeni Katolik manastýrýna, Osmanlýlarca çok önemli bir hediye alarak deðerlendirilen padiþahýn resmini, tuðra ve sancaðý gönderiyordu.136 Yukarýda da belirtildiði gibi, bu hediyeler baþka herhangi hiçbir kaygý olmaksýzýn, padiþahýn dini inanç ve ibadetlere, ibadet yerlerine ve baþka dinin mensuplarýna duyduðu saygýnýn bir sonucuydu. Bu olaylara bir baþka örnek de Avusturya-Macaristan imparatorluðundan Bosna-Hersek'teki Rum kilise ve papazlarýna gönderilen hediyelerle ilgili muameleydi. Osmanlý 120 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Devleti, Bosna-Hersek'i kendi topraklarýna katmak istediðini bildiði Avusturya-Macaristan'ýn bu talebini, onun siyasi hedeflerini bildiði halde, bu dini hediyeleri verme iþini, onun siyasi emelleriyle karýþtýrmayarak, hediyelerin Rum kilise ve papazlarýna gönderilmesine izin veriyor, ayin sýrasýnda giyilecek olan bu elbiselerin Bosna-Hersek'teki bütün papazlara ulaþmasýna engel olmuyordu.137 Osmanlý idaresine bu kez Avrupalý bir devletten gelen teþekkür, Selanik'te ortaya çýkýyordu. Ýngilizlerin talepleri diye ayrým yapmayýp, onlarýn Galosta kilise inþa etmelerine izin veren Osmanlý Ýdaresi'ne, Ýngiltere'nin Selanik konsolosu Mösyö Blani teþekkür mektubu gönderiyordu.138 Bu olayýn önemi, Osmanlýnýn kendisinin, Ýngiltere, Fransa, Avusturya veya herhangi baþka gayrimüslim ülkede, bir cami inþa etmek istediði zaman bu talebe gayrimüslim devletin vereceði cevap görüldüðünde daha anlaþýlabilir olacaktýr. Osmanlý devletine baðlý Sýrbistan beyliðinde ortaya çýkan halktan para toplanmasý, hatta bu toplanan paralarýn harcanacaðý yer, ciddi tartýþma konusu haline gelmiþti. Osmanlý'ya baðlý Sýrbistan Baþknezi Aleksandr'ýn, Babasý Kara Yorgi adýna yaptýrmak istediði anýt için halktan para toplatacaðý söylentileri Ýstanbul'a ulaþmýþ, Osmanlý ise, bunun doðru olmayacaðý düþüncesiyle böyle bir teþebbüsten vazgeçmesi gerektiðini Baþknez Aleksandr'a iletmiþti. Kendisine böyle bir haber ulaþan Aleksadr ise, çýkan bu söylentinin doðru olmadýðýný, görevde olduðu süre içinde yönetim anlayýþýnýn buna delil olduðunu söylüyordu. Ýstanbul'a yazdýðý bu cevabýnda Baþknez, bu söylentiler çýkarýlarak aslýnda Osmanlý'ya karþý bir hareket içinde olduðum iddia edilmeye çalýþýlýyor diyor, 15 yýldýr uygulamýþ olduðu yönetiminde padiþaha sadýk olduðunu, bu konuda takdirler aldýðýný, bu süre içinde halkýn huzur içinde yaþadýðýný, bu söylentilerle huzurun ve sükûnetin bozulmak istendiðini ileri sürüyor, bir evladýn babasý adýna anýt yaptýrmasý kadar doðal bir þey olmadýðýný, ancak Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 121 bunu halkýn hoþnutsuzluðunu çekecek þekilde yapýlmayacaðýný bildiriyordu. Osmanlý idaresinin bu þekilde iddialarla rahatsýz edilmesinden dolayý da üzüldüðünü bildiren Baþknez Aleksandr, Sýrbistan'ý 15 senedir huzur içinde yönetmesinin takdirini Osmanlý idaresine býrakýyor, bu iddialarý ortaya atanlarýn aslýnda, bir ihtilal çýkarýlmasýný istediklerini iddia ediyordu. Osmanlý idaresi de, insanlar adýna anýt yerine hayýr kurumlarý yaptýrmaya itiraz etmeyeceklerini, halktan para toplatýlma iþine son verilmesini, toplanmýþ olan paralarýn hayýr iþlerine yatýrýlmasýnýn uygun olacaðýný söylüyordu. Bu çerçevede para toplama iþinin terk edilmesinin, Osmanlý idaresini memnun edeceði bildirilirken ayný zamanda bu hareketin halkýn da hoþuna gideceði, toplanan paralarýn hastane, kilise gibi hayýr kurumlarý ve ibadet yerlerine sarf edilmesinin daha uygun olacaðý ilave ediliyordu. Sýrp Baknezine gönderilen talimatta, toplanan paralarýn kilise veya hastane gibi hayýr kurumlarýna sarf edilmesi, Osmanlý idaresinin hoþuna gideceði açýklamasý da yapýlýyordu. Hatta bu söylentiler çýkmadan önce kendisine Osmanlý idaresince niþan verileceðini duyan ve bu söylentiler üzerine bu niþan verilmesi iþinin tehlikeye düþtüðünü duyan Sýrp Baþknezi Aleksandr, merkeze gönderdiði cevabi yazýsýnda buna da deðinmiþti. Aleksandr, söylentilerle ilgili açýklama yaptýðý cevabýnda, o niþaný istediðini belirtiyordu. O niþaný hak ettiðini ve kendisine bu niþanýn verilmekten vazgeçilmemesi gerektiðini ifade eden taleplerle, bu niþaný taþýmaya hazýr olduðunu belirterek, niþan verilmesi konusunda isteklerini iletiyordu. Osmanlý idaresi ise, Sýrp Baþknezinin yazmýþ olduðu cevabýnda, para toplama iþinden vazgeçildiðini, toplanan paralarýn kilise ve hastane gibi hayýr kurumlarýnda kullanýlacaðýný, Baþknezin Osmanlý'ya olan sadakatinin, yönetimde olduðu 15 sene örnek gösterilerek devam ettiðini ve Osmanlý'dan gelecek olan niþaný istediðini belirtmesi üzerine, Baþknezin ödüllendirilmesine karar veriyordu. Padiþah'ýn da 122 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi isteði gibi paralarýn kilise ve hastanelere yatýrýlacaðý kararý üzerine Baþkneze, Niþan ve Berat gönderilerek, Knez ödüllendiriliyordu.139 Osmanlý bu þekilde kendi topraklarý üzerinde, Hýristiyan halktan para toplanýlmasýna müsaade etmeyerek onlarý, kendi Knezlerinin bu uygulamasýndan korumuþ olurken, toplanan paralarý da anýt yapýlmasý yerine yine halkýn faydasýna olacak þekilde kilise ve hastane gibi hayýr kurumlarýna yönlendirerek, halkýn imkânlarýnýn yine halka döndürülmesini saðlamýþ oluyordu. Böylece Hýristiyan halkýna eziyet etmekle suçlanan Müslüman bir devlet, Hýristiyan bir prensin, halkýn imkânlarýný, babasý adýna yaptýracaðý anýta sarf etmesi yerine, kilise'ye ve hastaneye harcamasýný saðlýyordu. Hristiyan prens, anýt yaptýracakken, Müslüman devlet ise, toplanmýþ olan parayý, kiliseye ve hastaneye yönlendiriyordu. Osmanlý böyle yapmak yerine, halký Hýristiyan, yöneticisi de Hýristiyan diyerek halkýn parasýnýn anýta harcanmasýna ses çýkarmayabilir veya Sýrbistan'ýn ihtiyacý olan konularda harcanmak üzere Sýrbistan maliyesine aktarýlmasýný isteyebilirdi. Hâlbuki Osmanlý öyle yapmýyor, belki de Sýrbistan prensini rahatsýz edecek þekilde olaya müdahil oluyor ve para toplanma iþini bitirmekle kalmayýp, toplanan paralarýn da kiliselere ve hastanelere yönlendirilmesini saðlýyordu. 1857 yýlýnda ele alýnan bir belgede ise Avusturya Büyükelçiliðinin talebi yerine getirilmeye çalýþýlýyordu. Belgeye göre, çukurbostan mevkii satýn alýnarak, Avusturya Büyükelçiliðine yapmak istediði okul için yer temin edilmiþ olacak ve ayný zamanda Ýngiliz Büyükelçiliðinin kilise için yer talebi de giderilmiþ olacaktý. Bu amaçlarla Osmanlý, Çukurbostan adlý mevkiin satýlmasýyla ilgileniyor, buranýn satýn alýnmasýna çalýþýlarak Avusturya Büyükelçiliðine okul yapacaklarý bir arsa temin edilmesine çalýþýyordu. Ancak bu arazinin satýþýnda istenilen rakamýn çok olmasý üzerine arazinin bir kýsmýnýn, Ýngilizlere kilise yapmak üzere temin edilmesi gibi çözüm Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 123 arayýþý içine giriyordu.140 Bu þekilde kendisi aktif rol oynayarak Avusturya büyükelçiliðinin okul yapmak, Ýngiliz büyükelçiliðinin kilise yapmak için arazi taleplerini yerine getirmeye çalýþýyordu. Avusturya ve Ýngiliz büyükelçilerinin taleplerini yerine getirmek için uðraþan Osmanlý idaresi, Avusturya büyükelçiliðinin istediklerinin yerine getirilebilmesini saðlarken, Ýngiliz büyükelçiliðinin taleplerini çözemiyordu. Bunun üzerine baþka alternatiflere yöneliniliyor ve Beyoðlu'nda bu amaçlarla baþka bir arsa bulunuyordu. Beyoðlu'nda bulunan arsanýn Ýngilizlere satýlmasý konusunda aktif olan Osmanlý, Avustralyalýlarýn taleplerinden sonra Ýngilizlerin bu talebini de çözmek istiyordu. Bu amaçla arsa fiyatý üzerinde anlaþýlamayan mal sahibini ikna sürecine katýlýyor, hatta mal sahibini ikna için Musurus Paþa bile bu sürece katýlarak arsanýn Ýngiliz büyükelçiliðine kazandýrýlmasýna çalýþýyordu. Sonunda Osmanlý'nýn, bu çabalarýnýn da etkisiyle kilise yapýlmak niyetiyle Ýngiliz büyükelçiliðince satýn alýnmak istenen arsanýn Ýngilizere satýþý gerçekleþiyordu.141 Böylece Osmanlý, bir arsa için bakanlýk ve Osmanlý'nýn Londra büyükelçiliði yapmýþ Musurus Paþayý bile devreye sokuyor, kilise yapýlacak arsanýn satýþ sürecine bu denli yüksek düzeyde katýlarak, Müslüman olan mal sahibini ikna ediyordu. Acaba bir Ýngiliz bakanýnýn, bir cami yerinin satýþý için bu denli yüksek düzeyde katýlýmý bir yana, düþük düzeyde bir memurunu bu konuda Hýristiyan bir mal sahibini cami yeri yapýlacak bir arsanýn Müslümanlara satýþýna ikna eder miydi konusu, burada düþünülmesi gereken önemli bir noktadýr. Bu noktanýn düþünülmesiyle Osmanlý'nýn bu adýmýnýn ne derecede önemli olduðu ancak o zaman daha iyi anlaþýlacaktýr. Bu süreçten sonra, Ýngiliz Büyükelçiliðinden alýnan teþekkür yazýsý da bu konuda dikkatlerden kaçmamasý gereken bir konudur. Ýngiliz büyükelçiliði bu yorucu süreçle arsa satýn alýnmasý yardýmlarýndan sonra, muhtemelen bu 124 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi arsa üzerine yapýlacak kiliseye, Osmanlý'nýn verdiði izinden dolayý Osmanlý idaresine teþekkürlerini bildiriyordu. Arsanýn, bu þekilde üst düzey bir Osmanlý devlet adamýný devreye sokmaya mecbur kalarak bu arsa satýþýnýn yapýldýðý yýl olan 1857'de, Ýngiltere elçiliðinden kiliseye izin verilmesinden dolayý teþekkür yazýsý yazýlmasý, kilisenin yapýlacaðý veya yapýldýðý arsanýn 3-4 ay önce satýþý iþlemi güçlükle gerçekleþtirilen arsa olduðu ihtimalini güçlendirmektedir. Bu þekilde Osmanlý, arsanýn satýþ sürecine dâhil olarak arsanýn satýn alýnabilmesi için mal sahibini ikna ediyor ve Ýngiliz elçiliðinden gelen teþekkür yazýsýndan da anlaþýldýðýna göre, kilise yapýlma sürecinin böylece olumlu bir þekilde tamamlanmasýný saðlamýþ oluyordu. Osmanlý dýþ iþleri bakanlýðýna gönderilmiþ olan bu teþekkür yazýsýnda, Ýngiliz büyükelçiliði, Ýngiliz kamuoyunun memnuniyetlerini de bu teþekkürle birlikte ayrýca bildiriyordu.142 Osmanlý'nýn bu þekilde yardým yaparak çözmeðe çalýþtýðý bir diðer problem de Avusturya topraklarýndan Osmanlý'ya geçmiþ olan Hýristiyan halkýn kilise problemiydi. Avusturya topraklarýnda yaþarken, Osmanlý topraklarýnýn Babadaðý kýsmýna göçen halk, buraya yerleþerek kendilerine buralarý köy yapmýþlardý fakat ayin yapabilmeleri için kilise istiyorlardý. Osmanlý, Avusturya'dan 1847 yýlýnda Osmanlý topraklarýna geçmiþ olan bu Hýristiyan halkýn topraklarýna yerleþmesine izin vermekle kalmýyor, onlarýn ibadetleri için kilise yapmalarýna da izin veriyordu.143 Burada açýklanmasý gereken birkaç nokta vardýr. Öncelikle, Hýristiyan halkýný ezmekle, onlarý zorla Müslümanlaþtýrmaya çalýþmakla, hatta yönetmiþ olduðu yerleri geri býrakmakla suçlanan Müslüman Osmanlý idaresine, Hristiyan Avusturya topraklarýndan insanlar göç ediyordu. Osmanlý idaresi de bunlarýn Hristiyan olmalarýna bakmadan hem kendi topraklarýna yerleþmesine izin veriyor hem de 12 yýl sonra kilise kurmak taleplerine de olumlu cevap veriyordu. Acaba Hristiyan bir devlet idaresinde mutlu Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 125 olmayan ve Müslüman bir devlete göç eden bu halk, o Müslüman Osmanlý idaresi olan Osmanlý'nýn ne kadar baskýcý bir devlet olduðunu bilmeden mi Osmanlý tarafýna geçiyorlardý. Ve Osmanlý tarafýna geçtikten yani Osmanlý topraklarýnda bir anlamda yerleþtikten sonra, bir kilise yapmak isteyerek buralarý kendilerine bundan sonra yaþayacaðý yer olarak mý belirlemiþ oluyorlardý. Çünkü Osmanlý tarafýna geçiyor ve 12 yýl sonra da kilise inþa ediyorlardý. Bunlar aslýnda herhangi bir yoruma gerek olmaksýzýn Osmanlý'nýn Hýristiyan vatandaþlarýna nasýl davrandýðýnýn açýk örnekleriydi. Baský altýnda yaþayacaklarýný bilen Hýristiyan halkýn, Hýristiyan bir devletten baskýcý olduðu iddia edilen Müslüman bir devlete göç etmeleri beklenmemliydi. Öte yandan bu göçmen Hristiyan halkýn, göç ettikleri Müslüman devletin baskýcý olduðunu bir an bilmeden göç ettikleri düþünülse bile, bu kez göçlerinden 12 yýl geçtikten sonra kilise inþa etmek isteyerek buraya iyice yerleþmek istediklerini belirtmiþ olmalarý, onlarýn herhangi baskýya maruz kalmadýklarýnýn bir baþka iþaretiydi. Ayrýca onlarýn baský altýnda olduklarýnýn düþünülmeleri bir yana, Osmanlý tarafýna, Hristiyan Avusturya'dan geçmiþ olan halk olarak, Müslüman bir devletten kilise inþa etmek isteyecek cesarete sahip olup, bu taleplerle de hükümete baþvurmalarý onlarýn baský altýnda mý yoksa kendilerine kilise bile yapacak cesareti veren demokratik bir idare altýnda mý yaþadýklarý düþünülmelidir. Buralarý makul, önyargýlardan uzak bir þekilde deðerlendirildiðinde Osmanlý idaresi hakkýndaki kanaatler daha açýk ve berrak hale gelecektir. Çünkü bu olaylar Osmanlýnýn benimsemiþ olduðu yönetim örnekleri arasýndaydý. Ýngiliz büyükelçiliðinin kilise yapabileceði bir arsayý satýn alýnmasý için çaba saf eden ve bu arsaya kilise yapýlmasýna izin veren Osmanlý idaresi, bu kilisenin Beyoðlu'na yapýlmasýna izin vermekten baþka, Beyoðlu'na baþka bir kilisenin yapýlmasýna izin veriyordu. Protestan Ermeniler 1860 yýlýnda ayin yapacak kiliseleri olmadýðýndan dolayý, Beyoðlu'nda kilise yapabilmek 126 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi için Osmanlý idaresine müracaat ediyorlardý. Kilise yapmak için arazi satýn alan Protestan Ermeniler, bu satýn aldýklarý araziye kilisenin yanýnda bir de okul yapmak istiyorlardý. Bu arazi üzerine yapýlmak için, ruhani liderleri tarafýndan kilise ve okul yapmak üzere verilen dilekçe de Osmanlý idaresince kabul ediliyor, onlara istedikleri izin veriliyordu.144 Sýrbistan'dan gelen bir haber bu kez Müslüman olan Sýrp hakkýnda idi. Sýrbistan'ýn Berdo köyü halkýndan olan bir Sýrp kýz'ýn Müslüman olduðu Kosova valiliðinden bildiriliyordu. Mare adlý Sýrp kýz, Müslüman olmak üzere Osmanlý makamlarýna baþvurmuþ, Osmanlý makamlarý da bu baþvurunun gereðini yerine getirerek, Sýrp kýzýn Ýslamiyeti kabul ediþinde ona yardýmcý olmuþ, Müslüman olduktan sonra da adýný Fatma koyarak ona bu kararýnda destek olmuþtu.145 Sýrp kýzýn Müslümanlýðý kabul etmek için Osmanlý makamlarýna müracaat ettiði tarih 1888'dir ve bu tarihte Sýrbistan Osmanlý topraðý deðildir. Berlin kongresi kararlarý sonucu 1878 yýlýnda baðýmsýzlýðýna kavuþmuþ baðýmsýz bir devlettir. Sýrbistan'ýn baðýmsýzlýðýna kavuþtuðu tarihten on yýl sonra 1888'de vuku bulan Mare adlý bu kýzýn Müslüman olma talebinde Osmanlý'nýn her hangi bir baskýsýndan söz edilemeyeceði gibi, bu olay, baþka bir noktaya da dikkat çekilmesini gerektirmektedir. Bir tek insanýn Müslüman olmasýný Kosova valiliðinin ele almasý ve bunu Adalet bakanlýðýna kadar bildirmesi Osmanlý'nýn bu konuyla ne kadar ilgili olduðunu göstermektedir. Fakat bir tek kiþinin Müslüman olmasýyla bu kadar üst düzeyde ilgilenilmesi ayný zamanda bu olaylarýn çok nadir görülen olaylar olduðunu akla getirebilir. Aksi takdirde çok sýk rastlanýlan olaylardan olsaydý, devlet makamlarý her defasýnda böyle olaylarý bu derecede üst düzeyde ilgilenir, kendisini meþgul eder miydi diye düþünülebilir. Baþka bir olay olarak, Çin imparatoriçesinin Kudüs'te kilise satýn almasý ve kiliseyi baþrahibe vermesi ilginçti. Aslýnda baþrahip adýna kayýtlý olan kilise, ev ve arsanýn, satýn Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 127 alýndýktan sonra Çin imparatoriçesi adýna kayýtlara geçirilmesi isteniyordu. Tapu iþlemlerinin kendi adýna yapýlmasýný isteyen Çin imparatoriçesi Tatyu, bu iþlemlerin yapýlabilmesi için de Kudüs'teki Ýtalya konsolosuna kendi adýna kayýt iþlemlerini yürütmek üzere vekâlet gönderiyordu. Normalde Hristiyan olmadýðý düþünülen Çin imparatoriçesi Tatyu'nun kilise satýn almasý düþündürücüydü. Tapu iþlemlerini yapmak üzere vekâlet verdiði Kudüs'teki Ýtalyan konsolosu da Çin imparatoriçesini böyle bir þey yapmaya teþvik etmiþ olabilirdi. Çünkü normalde Hýristiyan olmadýðý bilinen Çinlilerin ve Çin imparatoriçe'sinin böyle bir kilise satýn almasý çok rastlanan olaylardan deðildi. Bunlar yani Çin imparatoriçesinin kilise satýn almasý bir yana, Osmanlý makamlarý da Çin imparatoriçesinin bu teþebbüsünü engellemiyor, tam tersine kilisenin tapu kayýtlarýnýn Çin imparatoriçesi adýna düzenlenmesi iþlemlerinin bitirilmesi için Kudüs kaymakamlýðý nezdinde harekete geçilmesi talimatýný veriyordu.146 1909 yýlýnda ele alýnan bir belge ise bu kez patrik taraftarlarý ve patrik muhaliflerinin Musul'da ne kadar olduklarýnýn bildirilmesi talebiyle ilgiliydi. Hane, nüfus ve sahip olduklarý kiliselerin ayrý ayrý bildirilmesi istenen belgede, patrik taraftarlarý ve muhaliflerinin durumu öðrenilmek isteniyordu. Bunun üzerine hazýrlanan raporda da, Musul'da, patrik taraftarlarýnýn 190 hane'de 55 kiþi olarak belirtiriliyor, patrik muhaliflerinin ise 110 hanede 650 kiþi olduðu bildiriliyordu. Öte yandan Teklif köyünde ise, patrik taraftarlarý 350 hanede 750 kiþi, muhalifleri ise 550 hanede 1150 kiþi olarak ifade ediliyordu. Patrik taraftarlarýnýn Musul da iki kilise ve patrikle beraber 4 papazlarý, Teklif köyünde bir kilise ile 7 papazlarý varken, muhaliflerin ise Musul da iki kilise ve bir patrik ve 6 papaz ve Teklif köyünde ise iki kilise 8 papazlarý olduðu bildiriliyordu. Öte yandan Musul da ve Teklif köyünde toplam olarak bildirilen eski ve Keldani diye tanýmlanan nüfus, 1200 olarak belirtilirken, patrik taraftarlarý olarak tanýmlananlarýn 128 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi nüfusu ise 1550 olarak bildiriliyordu.147 Belgede bu bilgilerin yanýnda, bu bilgileri anlaþýlýr hale getirilebilecek ve bu nüfus ve kilise sayýmýnýn gerekçelerini belirtecek herhangi bir açýklama olmadýðý için, bu konuda bu bilgilerle yetinilmek zorunda kalýnmýþtýr. Bu konuyu daha da açýklayýcý bilgi, bu belgeye ilave edilmemiþtir. Bu konuyu açýklayýcý bilgiler, henüz rastlanýlmayan kayýtlar arasýnda olabilirler. Çok fazla açýk olmayan bu belgeler Musul'da ve Musul yakýnýnda olduðu düþünülen Teklif köyünde patrik taraftarlarý ve muhalifleri þeklinde sorunlu bir halk olduðu ve Keldani olarak belirtilen bu halkýn, hane sayýsý ve nüfusu hakkýnda bilgiler vermektedir. Bu da Osmanlý'nýn Müslüman nüfusunun yoðun olduðu bölgelerde büyük Hýristiyan topluluklarýnýn yaný sýra küçük de olsa Hýristiyan topluluklarý olduðu ve bunlarýn kendilerine ait ibadetlerini yerine getirdikleri kiliseleri ve din adamlarý olduðu ve kalabalýk Müslüman nüfusa raðmen ibadetlerini yerine getirdikleri anlaþýlmaktadýr. Osmanlýnýn dinlere hoþgörü anlayýþýnýn, gayrimüslim vatandaþlarýnýn yoðun olduðu Balkanlarda da, Müslüman nüfusun yaþadýðý Ortadoðuda da ayný þekilde devam ettiði, keldanilerin dini ibadetlerini yerine getirecek kiliselere sahip olduðunu, Ortadoðuda da bu þekilde de görmek mümkündür. Bir baþka belgede de Osmanlý'nýn bu kez, gayrimüslimler arasýndaki problemlerin çözülmesi için sarf ettiði çabalara rastlanmaktaydý. Erzurum vilayetine baðlý Bayezid'e Rum cemaati arasýnda problemlerin çözümü için Rum papaz Yerasiyus'un gönderildiði, fakat Yerasiyus'un bu problemi çözemediði haber veriliyordu. Osmanlý, bu þekilde, halký arasýnda bulunan gayrimüslim Rum'larýn problemlerine de kayýtsýz kalmýyor, onlarýn çözümü için çareler arýyordu.147 Ýçiþleri bakanlýðýnda ele alýnan bir belgeden de Osmanlý'nýn týpký Erzurum'da olduðu gibi gayrimüslim vatandaþlarý arasýndaki problemleri çözmek için aktif olduðu baþka bir olaydan bahsediliyordu. Manastýr valiliðinden bildirilen olaya Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 129 göre Rumlar ve Ulahlar arasýnda var olan bir problemden bahsediliyordu. Problem, Ulahlar ile Rumlarýn ayný kiliseyi kullanmalarýndan kaynaklanýyordu. Bunu, Rumlara ait büyük kilisenin yanýna Ulahlar için küçük bir kilise inþa ederek çözmeye çalýþan Osmanlý'nýn karþýsýna bu kez çan çalýnmasý problemi çýkýyordu. Aslýnda çan problemi, önceden de var olan problemdi ve sorun küçük deðildi. Bu problemin çözümü için de konuyla ilgilenmeye devam eden Osmanlý, ortak bir yol bulmaya çalýþýyordu. Kilisede, bir tane olan çaný, Rumlar çalarken, Ulahlar da baþka zamanlarda olmak üzere çalmaya kalkýnca, Rumlar buna itiraz etmiþler ve bu þekilde problemin doðuþuna yol açmýþlardý. Osmanlý ise, gayretleri neticesi, çanýn, Ulahlar ve Rumlarýn istedikleri ortak vakitlerde çalýnmasý ve Ulahlarýn özel günleri ve cenazelerinde çanýn, Ulahlar için ayrýca kullanýlacak þekilde, aralarýnda bir çözüm bulabilmiþti. Osmanlý'nýn, Ulahlarla Rumlarýn arasýný bulmasýndan sonra bu kez, büyük kilisenin önündeki özel yerin kullanýmý problem olmuþtu. Ulahlar, cenaze merasimleri için büyük kilise önündeki özel yeri kullanmak istiyorlar, fakat Rumlar bunlara karþý çýkýyorlardý. Kilise'nin inþasý sýrasýnda kilise'ye parasal yardýmda bulunan ve kilisenin inþaatýnda bedenen çalýþan ve patrikhaneye baðlý olan Ulahlar, bunlardan dolayý da büyük kilisenin önündeki özel yeri kullanmaya haklarý olduðunu düþünüyorlardý. Fakat Ulahlar, lisanlarý farklý olduðu için, kilise ve okullarýný, Rumlardan ayýrmýþlardý. Rumlarýn, büyük kilisenin önündeki özel yeri kullanmalarýna izin vermedikleri Ulahlarýn bu talepleri yine Osmanlý'nýn araya girmesiyle çözülüyordu. Osmanlý, Rumlar ve Ulahlar arasýndaki büyük kilisenin önündeki özel yerin kullanýlmasý problemini, Ulahlardan, Rum kilise hukukuna saygýlý olmalarý þartýyla, bu yeri kullanabilecekleri onayýný Rumlardan alarak çözmüþ oluyordu.149 Osmanlý, bu þekilde, gayrimüslim vatandaþlarýnýn aralarýndaki bu probleme kayýtsýz kalmýyor, her iki gurubun gayri- 130 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi müslim olmalarý ve aralarýndaki problemin büyük olmasýndan dolayý bunu çözmeye çalýþýyordu. Halbuki, hakkýnda iddia edilen aleyhte kanaatlere göre Osmanlý'nýn bu problemin çözümüne katýlmamasý, birbiriyle problemli iki gayrimüslim gurubun bu problem nedeniyle birbirlerine zarar vermelerine seyirci kalmasý gerekirdi. Veya bu problemin çözümü sürecinde her iki guruba zorlama yaparak çözüme ulaþmasý beklenirdi. Osmanlý ise, bunlarýn tam tersine, birbirleriyle sorunlu olan guruplar, Müslüman halktan olmasalar bile, onlara ikinci sýnýf vatandaþ muamelesi yapmaksýzýn, onlarýn aralarýný bulmaya çalýþýyor ve egemen devlet olduðu halde emrivaki yapmadan, askeri metotlar kullanmadan, her iki gurubu uzlaþtýrmaya çalýþarak demokratik bir þekilde bu sorunu çözmeye çalýþýyordu. Kosova valiliðine içiþleri bakanlýðýndan yazýlan bir baþka yazý da yine benzer problemlerle ilgili idi. Bu belgeye göre, Kumanova'da bulunan manastýrýn nereye baðlanacaðý konusu gündemdeydi. Eksarhhane'ye baðlý olan manastýrýn patrikhaneye baðlanmasýný isteniyor ve bu konuda da Osmanlý idaresinin harekete geçmesi bekleniyordu. Bu konunun çözümü için baþlatýlan yazýþma, konunun halkýn istediði þekilde çözülmesi için, Osmanlý parlamentosuna sevk ediliyor ve parlamento ve Osmanlý idaresinin bu konuda vereceði kararýn beklendiði bildiriliyordu.150 Daha önceki olaylarda olduðu gibi bu olayda gayrimüslim vatandaþlar, dinlerinin iþleri ile ilgili konularda da Müslüman Osmanlý'nýn hakemliðine baþvuruyor, ondan yardým istiyordu. 1920 yýlýnda kaleme alýnan bir belgede oldukça ilginç bir olaya dikkat çekiyordu. 1920 yýlýnda ele alýnan belgede, Kürek hapishanesinde bulunan müdür, jandarma daireleri, saðlýk merkezi, kadýn, hastane, çocuk okulu, kilise, sinagog ve ýslahhane kýsýmlarý ve diðer bölümlerinin yeniden inþa ve gerekli kýsýmlarýnýn tamirlerinin keþif bedelleri tespit edilmiþti. Bu yapýlan keþif üzerine de tespit edilen bölümlerin yeniden Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 131 inþa edilmeleri veya tamir edilmeleri süreci baþlatýlýyordu. Yukarýda bahsedilen hapishaneye ait bölümlerin yanýnda, hapishanenin bölümlerinden olduðu belirtilen Kilise, Sinagog ve Cami'nin varlýðý oldukça ilginçti. Hakkýnda gayrimüslimlere baský yaptýðý suçlamasý yapýlan Osmanlý topraklarýnda, bu suçlamalara karþýn, gayrimüslimlerin çoðunlukta veya azýnlýkta yaþadýðý her yerde kiliseler ve ibadet yerleri varken, bu kez ortaya bir hapishanede kilise, cami ve sinagogun varlýðý çýkýyordu. Gayrimüslim vatandaþlarýnýn dini inanç ve ibadetlerine saygýlý, dinlere karþý saygýlý tutumuna ilaveten, hapishanelerindeki mahkûmlarýnýn ibadetlerini düþünecek derecede hassas olduðunu gösteren Osmanlý, hapishanelerde, kilise, sinagog ve cami inþa etmekle baþka bir örnek sunmuþ oluyordu. Osmanlý'nýn Kürek hapishanesinde cami, kilise, sinagog inþa etmesinin ne anlama geldiði, baþka ülkelerdeki hapishanelerde kilise, sinagog, cami varsa daha iyi anlaþýlabilecekti. Osmanlý ayrýca kürek hapishanesinde böyle birimler inþa etmekle kalmýyor, belgeden de anlaþýlacaðý üzere, bu birimlerin tamirleri veya büyütülmeleri için hapishanenin genelinde yapýlmýþ olan keþife buralarý da katarak, bu bölümlerin de yenilenmelerini veya büyütülmelerini saðlýyordu.151 Hapishanede bile, hastane, çocuk okulu gibi sosyal ihtiyaçlar için kurduðu birimlerin yanýnda kilise, sinagog, camiler kurmak gibi çaðdaþ, demokratik bir örnek sergileyen Osmanlý, diðer bölümlerin olduðu gibi kilise, cami ve sinagog'un tavanlarýnýn yenilenmesi , duvarlarýnýn elden geçirilmesi ve plastik boya ile boyanmasý, tuvaletlerin tekrar yenilenmesi, kapýlarýn tamir edilmesi gibi en küçük ayrýntýlara kadar onlarý tamir etmekle onlara olan ilginin sadece yapmakla bitmediðini, onlarý korumak, yaþatmak, bozulan yerlerini yenilemek görevinin de olduðunu hatýrlatmýþ oluyordu. Hapishanedeki kilise ve sinagog'un tamirinin yapýlmasýnýn istendiði tarih de ayrýca dikkat edilmesi gereken bir noktadýr. Tamirin istendiði yýl 1920'dir ve Osmanlý, gayrimüslim vatan- 132 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi daþlarýnýn çoðunlukta olduðu topraklarýn tamamýný kaybetmiþtir. Ayrýca Osmanlý bu topraklarýný yine Hýristiyan devletlerle yapmýþ olduðu savaþ sonucunda kaybetmiþtir. Yani Osmanlý, Hýristiyan vatandaþlarýnýn çoðunlukta olduðu topraklarý, yine Hýristiyan devletlerle yaptýðý savaþlarda kaybetmesine raðmen, bütün dinlere saygý prensibiyle bu durumu birbirine karýþtýrmýyor, hapishanelerde dini hizmet veren kilise ve sinagog'larýn tamirinden vazgeçmiyordu. Bu çeçevede, savaþtýðý ülkelerin hangi dinden olduðuna bakmýyor, kaybettiði topraklardaki halkýnýn çoðunluðunun gayrimüslim olmasý nedeniyle, gayrimüslimlere ait dini inançlara ve ibadet yerlerine artýk saygý gösterilmeye gerek kalmadýðý gibi yanlýþ düþüncelere ve prensiplere kapýlmýyor, hapishanedeki kilise ve sinagogun tamirinden vazgeçmiyordu. Öte yandan bu örnek ise tek örnek deðildi. Buna örnek bir baþka örnek iki yýl sonra baþka bir belgede ele alýnýyordu. Osmanlý devletinin artýk yýkýlmasýna aylar kaldýðý 1922 yýlýna ait bir belge, Osmanlý'nýn dini ibadet yerlerine ne derece saygýlý yaklaþtýðýnýn bir baþka deliliydi. Bu belgeye göre de Haham Efendi, hapishane idaresine yazdýðý bir yazýyla yýkýlacak sinagog'un yerine yapýlacak olan yenisinin yapýlacaðý yeri gösteriyordu. Genel hapishanede var olan sinagog'un yýkýlmasý gerekiyordu. Yerine yenisi yapýlacak, ancak nerede olacaðý yine Haham'ýn talebiyle belirlenecekti. Buna göre Hahambaþý yýkýlmasý gereken sinagog'un yerine, cami ile kilise arasýndaki boþ Yahudi koðuþunun sinagog yapýlmasýný istiyordu.152 Bu belgeden de, Osmanlý hapishanelerinin sadece birinde kilise, cami ve sinagog olmadýðý anlaþýlýyordu. Ayrýca, az önceki belgede olduðu gibi, bu gibi ibadet yerlerini hapishanelere inþa etmekle kalmýyor, onlarýn ibadet hizmetleri vermeye devam etmelerini de saðlýyordu. Bu belgeye göre de cami, kilise ve sinagog'un olduðu hapishanede, yýkýlmasý gereken sinagog'un yerine yenisinin yapýlmasýný baþlatýp, hapishanenin sinagog'suz kalmamasýný saðlýyordu. Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 133 Bu örnekler, dini ibadet yerlerine ve inançlara bu derece saygýlý olan, hatta hapishanelere bile kilise sinagog, cami gibi ibadet yerleri kurarak belki de çok az devlette veya hiçbir devlette örneði olmayan bu þekilde dinlere saygýlý davranýþ sergileyen Osmanlý için, Hýristiyanlara baský uyguladý, onlarý zorla Müslümanlaþtýrmaða çalýþtý suçlamalarýnýn, biraz fazla iddialý ithamlar olduðunu akla getiriyordu. Haluki, bu derece suçlamalar yapýlýrken, somut delillerle bunlarýn ispatlanmasý gerekmektedir. Herhangi bir Devletin, topraklarý içindeki kendisine ait ibadet yerlerine, gerek uluslararasý baský, gerek kendi halkýndan gelecek tepkiler nedeniyle dokunmadýðý düþünülse bile, bu devletin ortada hiç olmayan bir yere kilise ve sinagog inþa etmesi onun bu gibi ibadet yerlerine saygýlý olduðunu akla getirir. Var olanlarý yýkamadýðý için ayakta kaldýðý düþünülen ibadet yerlerinin cezaevleri yapýlýrken bile düþünülerek, cezaevlerine de bu gibi ibadet yerlerinin inþa edilmesi tamamen o devletin kararýyla olacak bir þeydir. Yani hiç bir uluslararasý baský, bir devletin yapacaðý binaya, bu bina üstelik cezaeviyse, oraya kilise veya sinagog yaptýrýlmasýný saðlayamaz. Herhangi bir devlet yapacaðý cezaevine, sinagog veya kilise yapmakta veya yapmamakta serbesttir. Devleti, bu ibadet yerlerine, sinagog veya kilise yapmaya, hiç bir yabancý devlet ve kendi iç kamuoyu zorlayamaz. Çünkü devlet, var olan kiliseyi veya sinagogu yýkmamaktadýr. Tam tersine hiç olmayan bir yere, üstelik cezaevine ve ayrýca belkide dünyada da bir eþi yokken, kilise ve sinagog inþa etmekte ve onlarýn da bakýmlarýný yapmayý da ihmal etmemektedir. Osmanlý hakkýnda suçlamalar yapýlýrken bu noktalarýn bir kez daha düþünülmesi daha yerinde olacaktýr. Son olarak da, Lord Stanley'e hitaben yazýlmýþ bir belge, kiliselere bir Müslümanýn yardým yapýp yapamayacaðýndan bahsediyordu. Müslümanlar, kendilerini islamýn hükümleri ile sorumlu tutarlar. Kuran-ý Kerim ve Hadislerde belirtilen hususlarý kendileri için kesin hükümler olarak belirlerler ve o 134 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi hükümlere göre yaþamaya çalýþýrlar. Kuran-ý Kerim'de ve Hadislerde var olan hususlar, Müslümanlar için kendilerini kesin olarak uymak durumunda hissettikleri hükümlerdir. Bu nedenlerle, Kuran-ý Kerim'de ve hadislerde var olan hükümleri iyi öðrenmeðe ve ona göre hareket etmeðe çalýþýrlar. Bu belge de, Gayri müslimlerle iç içe yaþayan Osmanlý Müslümanlarý da öðrenip ona hareket etmek durumunda olduklarý bir konuda, gayrimüslimlere ve gayrimüslim ibadet yerlerine bir müslümanýn yardým etmesinin Ýslam'a göre uygun olup olmadýðý hakkýndaydý. Yüzyýllar boyu gayrimüslimlerle iç içe yaþayan Osmanlý Müslümanlarý, kendilerine göre bir hareket tarzý belirlemiþlerdi ve ona göre hareket ediyorlardý. Ancak bu hareket tarzlarýndan, bu tür karma toplumlarda yaþamayanlarýn bilgisi olmayabilirdi. Belki de bu amaçlarla Lord Stanley'e yazýlan mektupda, bu ve buna benzer hususlar belirtiliyordu. Lord Stanley'e 1885' de yazýlan mektupta birkaç husus belirtildikten sonra bu konu hakkýnda da açýklama yapýlýyor, kilise inþasýna ve kiliseye devam eden fakirlere yardým etmenin yanlýþ bir davranýþ olmayacaðý belirtiliyordu.153 Eðer verilen bu karar doðru bir karar ise, gayrimüslim ibadet yerlerine Müslüman halkýn bakýþýný gösteren ö-nemli bir karardý. Yani Müslümanlara, kendi dinine ait olmayan ibadet yeri de olsa ve fakir olan kiþi kendi dinine mensup bir kiþi olmasa bile, ona ve kiliseye yardým edebileceði iþaret ediliyordu. Bu durum aslýnda, yüzyýllarca gayri müslimlerle beraber yaþamýþ Osmanlý Müslümanlarýnca zaten biliniyordu. Bu þekilde tarihçi Lord Stanley'e 1885 yýlýnda yazýlmýþ bir mektupla, bu durumu Lord Stanley de öðrenmiþ oluyordu. B. BAYINDIRLIK HÝZMETLERÝ Bayýndýrlýk hizmetleri, bir devletin vatandaþýna götürmek durumunda olduðu hizmet alanlarýndan biridir. Sosyal hizmetler, güvenlik hizmetleri gibi bayýndýrlýk hizmetleri de halkýn devletten giderilmesini beklediði ihtiyaçlardandýr. Ege- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 135 menliði altýndaki insanlarýn, her alandaki ihtiyaçlarýný gidermeyi de devletler üzerlerine alýrlar. Bu çerçevede her devletin yapmasý gerektiði bu þekildeki sorumluluklarý olduðu gibi, Osmanlý devletinin de yürütmek zorunda olduðu bu gibi sorumluluklarý vardý ve Osmanlý da bu sorumluluðun bilincinde hareket ediyordu. Bayýndýrlýk hizmetlerini iki ayrý baþlýk atýnda ele almak mümkündür. a)Ýmar ve Ýskân faaliyetleri: Bayýndýrlýk hizmetleri baþlýðý altýnda ele alýnabilecek imar ve iskan faaliyetleri konusunda Osmanlý oldukça tecrübeli idi. Kendi topraklarýna doðru sürekli göç hareketleri gören Osmanlý, bu göçleri kabul ediyor ve göç edenlerin problemsiz bir þekilde yerleþmelerini saðlamaya çalýþýyordu. Yýkýlmaya yüz yuttuðu son dönemleri hariç, bir cazibe merkezi olan Osmanlý Devleti, bu konumuyla sürekli göç alan bir yapý arz ediyordu. Güçlü bir devlet oluþunun verdiði güvenli, huzurlu ve emniyet içinde bir yaþam için tercih edilmesinin yaný sýra, stratejik bir coðrafyada olmasý, Osmanlý'yý göç etmek için tercih edilen bir ülke konumuna getiriyordu. Stratejik bir konumda olmasýndan dolayý tercih edilen bir ülke olmakla birlikte, önemli ticaret yollarýnýn neredeyse kesiþme noktasýnda olmasý onun, göç için tercih edilme durumunu artýrýyordu. Hepsinden önemlisi stratejik konumu, çaðýna ve çevresine göre güvenli ülke oluþu, önemli ticaret noktalarýnýn kesiþme noktasý oluþu bir yana, Osmanlý adalet sisteminin haksýzlýklara göz yummayan bir sistem olmasýna olan inanç, onun tercih edilme özelliklerinden en önemlileri idi. Bu nedenle Rumlar, Ýstanbul'da kardinal külahý görmektense Osmanlý sarýðý görmeyi tercih ederiz demiþlerdi. Göç nedeni sayýlabilecek olaylardan bir tanesi de, savaþlar sonrasý belirlenen yeni yönetimlerdi. Yapýlan savaþlar sonunda topraklarýnda, yabancý iþgali gören insanlar, topraklarý ellerine geçiren o devletin yönetiminde kendilerini güven ve huzur 136 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi içinde hissetmediklerinden dolayý, oralarda kalmayýp, kendilerini güven içinde hissedecekleri bölgelere göç ediyorlardý. Bu göçler bazen ayný devlet içinde baþka bir bölgeye doðru olabileceði gibi, baþka bir devletin topraklarýna doðru da olabiliyordu. Bu nedenlerle, savaþ sonrasý dönemlerde göçler daha çok artabiliyordu. Osmanlý, özellikle son dönemlerinde, neredeyse, maðlup olduðu her savaþ sonrasýnda, kaybettiði topraklarýndan oldukça fazla göçler alýyordu. Topraklarýna doðru yönelen bu göç dalgalarýný engellemek bir yana, gelen insanlarý, imkanlarý ölçüsünde büyük bir sýcaklýkla karþýlayan Osmanlý, onlarý huzur içerisinde yaþayabilecekleri bölgelere yerleþtirmeye çalýþýyordu. Bu çerçevede Osmanlý, göçler sonucu, göç edenlerin yerleþtirilmesi anlamýna gelen iskan faaliyetlerine çok dikkat ediyor, topraklarýna gelen insanlarý belli bir düzen içinde iskan etmeye çalýþýyordu. Bu iskan faaliyetleri sýrasýnda Osmanlý, insanlarý iskan ederken, onlarý huzur içinde yaþayacaklarý yerlerde yerleþtirmeye çalýþýrken, gelen insanlarý ve yanlarýna göçmenlerin yerleþtirildiði bölge halkýný rahatsýz etmeyecek bir politika izlemeye çalýþýyordu. Genel olarak iskan politikasýnýn hatlarýný bu þekilde tespit eden ve ona göre iskan faaliyetlerine devam eden Osmanlý, kendisine yapýlan göç müracaatlarýný da bu esaslara göre deðerlendiriyordu. Bu çerçevede Osmanlý Devleti'ne Bosna'dan yapýlan bir göç müracaatýna Osmanlý'nýn verdiði cevaptan, bu tür göç müracaatlarýna nasýl karþýlýk verdiði anlaþýlýyordu. Ailesiyle birlikte, yaþam þartlarýnýn zorlaþmasý üzerine, Kosova'ya göç eden Bosna muhacirlerinden Salih'e devlet yardým elini uzatýyordu. Bunun için Kosova vilayetine bir talimat gönderiliyor ve Bosna muhacirlerinden Salih'e, Kosova vilayeti sýnýrlarý içinde kendisine uygun bir arazi verilmesi talimatý bildiriliyordu. Böylece hayat þartlarý, onun için artýk çekilemez olan Salih, ailesiyle birlikte Kosova valiliði sýnýrlarý içinde kendisine uygun bir arazi verilmesi suretiyle yerleþtirilmiþ oluyordu. Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 137 Osmanlý, bu þekilde göç eden insanýný sadece yerleþtirmekle kalmýyor, onun yeni yerinde hayatýný kazanacaðý tedbirleri de alýyordu. Bu amaçla ona, iþleyeceði ve sonunda ürünler alarak geçimini saðlayacaðý miktarda arazi de vererek, onu ortada býrakmýyordu. Bu adýmla da, hem bir yere yerleþtirdiði vatandaþýnýn hayatýný kazanmasýný ve hem de buna baðlý olarak, topraðý iþleyip, ondan ürünler alarak, bölgede üretime katýlmasýný saðlýyordu. Böylece de bölgenin, bu þekilde, üretim miktarýný artýracak insanlarý da üretime katmýþ olarak, bölgenin geliþmesine bir miktar da olsa katký saðlamýþ oluyordu154 . Bu yolla da Osmanlý, hem bir vatandaþýný ve ailesini sadece iskan etmekle ortada býrakmýyor, ona bir miktar arazi vererek, geçimini saðlamasýna yardým ediyor, hem de bu þekilde yeni gelen kiþiyi bu þekilde üretime katarak, göçmenin yerleþtirildiði yerlerin üretim kapasitesini artýrmak suretiyle bölgenin geliþmesine de katký saðlamýþ oluyordu. Göçmenleri kendi topraklarýna bir köþeye atar gibi yerleþtirmeyip, onlarý býrakýp gitmeyen, onlarýn oradaki geçimlerini saðlamalarý için gerekli adýmlarý atan Osmanlý'nýn bu hizmetlerine bir örnek de, kendisine göç etmiþ olan, Nikþik göçmenlerine yapmýþ olduðu uygulamaydý. Osmanlý'nýn, aslýnda satmayý düþündüðü çiftlikleri, göçmenleri yerleþtirmek için satmaktan vazgeçmesi, göçmenleri, nasýl deðerlendirdiðini gösteren önemli ipuçlarýndan biriydi. Osmanlý, Kosova vilayetindeki Akbaþ çiftliði ve diðer, devlete ait çiftlikleri satmak üzere gündeme almýþken, göçmenlerin buralara yerleþtirilmeleri gündeme gelince, buralarý satmaktan vazgeçerek göçmenlere tahsis ediyordu.155 Bu þekilde Osmanlý, göçmenlerin menfaatine olsun diye, hazinesi için elde edebileceði bir gelirden fedakarlýk da yapmýþ oluyordu. 1883 yýlýnda ele alýnan bu belge Nikþik'den gelen muhacirlerin, Nikþikin Karadað topraðý olmasý nedeniyle gelmeleri ihtimalini akla getirmekteydi. 1878 Berlin Kongresiyle Nikþik, Osmanlý devletinden baðýmsýzlýðýný kazanan 138 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Karadað sýnýrlarý içinde kalmýþtý. Osmanlý idaresindeyken, Berlin Kongresi kararýyla Karadað iradesi altýnda kalmak durumunda kalan halk, muhtemelen o iradeye katlanamayýp Osmanlý tarafýna göç ediyordu. Belge, Nikþik muhacirlerinin neden göç ettiklerini belirtmemektedir. Bu açýklamalar, bilinen tarihi olaylar üzerine bir çýkarým olarak yapýlmaktadýr. Ancak sonuç olarak, neden dolayý göç ederlerse etsinler, Osmanlý, bir zamanlar kendi topraðý olan buradaki insanlarý veya baþka bir ifadeyle eski vatandaþlarýný kendi ülkesine kabul ediyor, onlarý aslýnda satmayý düþündüðü Kosova vilayeti sýnýrlarý içindeki çiftliklere yerleþtiriyordu. Böylece eski vatandaþlarýnýn, rahat bir þekilde yerleþebilmesi için çiftliklerin satýþýndan elde edebileceði gelirden de fedakarlýk ediyordu. Bosna muhacirlerinden ailesi ile birlikte gelen Salih'in ve Nikþik muhacirlerinin yerleþtirilmelerinden ortaya çýkan bir husus da, Osmanlý'nýn, göçmenlerinin yerleþtirilmesi konusunda dikkat ettiði bir noktayý da iþaret ediyordu. Bu iki göç olayýndan da anlaþýlacaðý üzere Osmanlý'nýn, kendisine doðru yönelen bu göçmenleri yerleþtirirken onlarý daha önce geldikleri bölgelere yakýn yerlere yerleþtirmeðe dikkat ettiði görülüyordu.Yani Bosna'dan ve Nikþik'den gelen göçmenleri yine kendi topraðý olan Suriye'ye doðu Anadolu'ya, Irak'a deðil de, onlarýn geldikleri yerlere yakýn olan Kosova'ya yerleþtiriyordu. Böylece göçmenler iklimine, coðrafyasýna, insanlarýna, yaþantýlarýna tamamen ters bölgelere deðil de, kendilerinin ayrýldýklarý topraklara nispeten yakýn olan bölgelere yerleþtiriliyorlardu. Bu yakýnlýk göçmenler için, sadece mesafe açýsýndan deðil, iklim, kültür ve insanlarýna alýþýklýðý açýsýndan da elveriþli bölgelerdi. Bu þekilde dikkat edilmesiyle de göçmenlerin göç ettikleri bölgelerde iklim açýsýndan, kültür açýsýndan, insanlara yakýnlýk açýsýndan, uyum zorluðu çekmemeleri de saðlanmýþ oluyordu. Böylece, yerleþtirildikleri yerlerde geçimlerinin saðlanmasýnýn düþünülmesiyle birlikte, uyum içinde yaþabilecekleri bölgelerde yaþamalarý da düþünülmüþ oluyordu. Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 139 Osmanlýnýn göçmenlere olan titizliðini baþka örneklerde de görmek mümkündü. Bu çerçevede, bu kez 80 hane olarak gelen göçmenlerle ilgili Osmanlý, yine ayný titizlikle onlarýn yerleþtirilmesine çalýþýyordu. Bu 80 hane göçmenin önce Karahisarýsahip taraflarýnda yerleþtirilmeleri düþünülüyordu. Karahisarýsahip taraflarýnda, bu 80 hane göçmen için evler yapýlýp o þekilde yerleþtirilmesi düþünülmüþtü, ancak Osmanlý maliyesinin o zamanki durumu buna müsait olmadýðýndan, bunlar için baþka çözüm aranmaya baþlanmýþtý. Maliyenin elveriþsizliði nedeniyle bu þekilde yerleþtirilemeyen göçmenlerin, Yenipazar sancaðýnda iskan edilmeleri þeklinde bir çözüm bulundu. Buna göre göçmenler, Yenipazara yerleþtirilmekle kalmayacak onlara evler de yapýlýp, problemsiz bir þekilde yaþamalarý saðlanmaya çalýþýlacakdý. Bunun için, yani yapýlacak evler için gerekli kerestenin tedarikinin, devlet ormanlarýndan saðlanacaðýný belirten Osmanlý, iþçilik masraflarýný da kendisi üslenecekti. Mali durumunun elveriþsiz olmasý nedeniyle, onlara evler yaptýramayan Osmanlý, bulmuþ olduðu bu çözümle onlarý yine sahipsiz býrakmýyor ev sahibi yapmaya çalýþýyordu.156 Fakat Osmanlý'nýn bu göçmenler için asýl istediði çözüm bu deðildi. Hükümetin asýl niyeti, Seksen hane olan bu göçmenleri,onlara evler yapmak suretiyle, Karahisarýsahip'e yerleþtirmek, orada iskan etmekti. Ancak mali durumu izin vermemiþ, göçmenler Karahisarýsahip'e yerleþtirilememiþlerdi. Asýl istediði bu çözüme göre göçmenlerin yerleþtirilme meselesini çözemeyen Osmanlý, bu meseleye olan ilgisini devam ettirmiþ, göçmenlerin Yenipazar'da yerleþtirilmeleri çözümünü saðlamýþtý. Sonuç olarak Osmanlý, mali durumunun elveriþlisizliðine raðmen göçmenleri yine evsiz býrakmamýþ oluyor, onlara yerleþecekleri evleri, bu þekilde kazandýrmýþ oluyordu. Göçmenlere bu þekilde muameleyle, onlarý yerleþeceklere evlere, evleri bulup yerleþtirinceye kadar takip edip hayatlarýný sorunsuz bir þekilde yürütmeleri imkanlarýný saðlayan 140 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Osmanlý'nýn bu davranýþý, onun bir anlýk politikasýný deðil, sürekli her göçmen için uyguladýðý politikasý idi. Bunu, daha sonra görülen karþýlaþýlan dalgalarýnda da görmek mümkündü. Kosova vilayetine 1888 yýlýnda gelen bu konuyla ilgili bir talimat, Osmanlý'nýn göç ve göçmen politikasýnýn bir baþka örneðini sergiliyordu. Bu belgeye göre Osmanlý, Kosova'ya Sýrbistan ve Taþlýca yoluyla gelen göçmenlerin problemleriyle ilgilenilmesi talimatýný gönderiyordu. Göndermiþ olduðu talimatla Sýrbistan ve Taþlýca yoluyla gelen bu göçmenlerin kalýcý bir þekilde iskan edilmeleri kadar, öncelikli olarak bunlarýn ihtiyaçlarýnýn tedarik edilmesinin gereðine dikkat çekiyordu. Bu göçmenlerin ihtiyaçlarýnýn giderilmesinin yaný sýra, bir yandan da bunlarýn vatandaþlýk iþlemlerinin tamamlanmasýný istiyordu. Kosova valiliðine yazdýðý yazýda göçmenler için bu iþlemlerin yapýlmasýný isteyen Osmanlý, bu sürecin hýzla tamamlanarak, göçmenlerin bir an önce yerleþtirilme iþlemlerinin bitirilmesi talimatýný veriyordu157. Vatandaþlýk iþlemlerinin tamamlanmasý ile birlikte göçmenlerin, belediye yardýmlarýna ihtiyacý olacaðý düþüncesiyle, belediyeye de bu konuda talimat verilip göçmenlerin ihtiyaçlarýnýn tedarikinin geciktirilmesi önlenmeye çalýþýlýyordu. Sýrbistan ve Taþlýca yoluyla gelen bu göçmenler için bu þekilde hazýrlýk yapan ve onlara bu hizmetleri seferber eden Osmanlý için, göçmenlerin yiyecek-içecek gibi ihtiyaçlarýnýn karþýlanmasý için yeterli deðildi. Bu ihtiyaçlarý önemli görüp gidermekle birlikte Osmanlý, asýl ihtiyaç olarak bu göçmenlerin yerleþtirileceði evlerinin olmamasýný düþünmekteydi. Ülkeye yeni gelmiþ ve içinde kalabileceði evi olmayan göçmenlerin en önemli ihtiyacý, Osmanlý'ya göre bir evlerinin olmasý gereðiydi. Bu nedenle Kosova valiliðine gönderdiði yazýda göçmenlerin, daha önceki örneklerde de olduðu gibi, vatandaþlýk iþlemleri, yiyecekgiyecek ihtiyaçlarýnýn temin edilmeleri, belediye yardýmlarýndan yararlandýrýlmalarý gibi hizmetlerinin tedarik edilip onlara sunulmasýndan baþka, göçmenlerin bir an önce yerleþtiril- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 141 meleri iþlemlerinin tamamlanmasýna dikkat çekiliyordu. Bu þekilde Osmanlý, kendilerine yaþayacaklarý bir ev tedarik edilmeden önce, göçmenlerin acil ihtiyaçlarýný saðlamaya çalýþýrken, asýl ve en önemli ihtiyaç sayýlabilecek ev probleminin çözümlenmesini de hýzlandýrmýþ oluyordu. Osmanlý böylece, bunlarý kendi ülkesine kabul etmekle kalmýyor, onlarýn acil ihtiyaçlarýný karþýlýyor, belki gelmiþ olduklarý yerlerdeki gibi olmasa da, onlara yaþayabilecekleri evler bile saðlamaya çalýþýyordu. Bu þekilde bir baþka adým, ayný yýl yani 1888 yýlýnda baþka bir göçmen dalgasýnýn karþýlanmasýnda atýlmaktaydý. Bu kez Osmanlý topraklarýna, Pole muhacirleri diye tanýmlanan baþka bir göçmen grup geliyordu. Kosova valiliði sýnýrlarý içine gelen Pole muhacirlerinin göç etmeleri, daha önceki göç dalgalarýnda olduðu gibi Osmanlý makamlarýnca kabul ediliyordu. Pole muhacirlerinin Osmanlý topraklarýna kabul edilmesiyle, Osmanlýda bunlara yerleþebilecekleri bir arazi bulma arayýþý baþlýyordu. Bu arayýþ, Osmanlý makamlarýnýn Pole muhacirlerini Kosova vilayeti sýnýrlarý içindeki, Vaþkova arazisinde yerleþtirecek bir çözümle sonuçlanýyordu. Göçmenlerin Vaþkova arazisinde yerleþtirilmesi formülüyle, onlarýn yerleþme problemlerinin çözümü için gerekli adým atýlmýþ oluyor, ancak bu adým baþka bir problemin ortaya çýkmasýna yol açýyordu. Pole muhacirlerinin yerleþtirileceði yer olarak belirlenen Vaþkova arazisindeki çayýr ve meralarýn, Karadað'lýlarca kullanýlmak istenmesi yeni bir problemi doðuyordu. Karadaðlýlar, hayvanlarý için Vaþkova arazisindeki çayýr ve meralarý kullanmak istiyorlardý, ancak Pole muhacirlerinin buralara yerleþtirilmesiyle aralarýnda problemler çýkmasýna neden olmuþtu. Bunun üzerine Osmanlý, Kosova valiliðine yazdýðý bir yazýyla Vaþkova arazisindeki çayýr ve meralardan Karadaðlýlarýn da yararlanmasý iznini vererek problemin büyümesini önlemiþ oluyordu158. Bu þekilde Osmanlý, bu olaydan 10 yýl önce, Berlin kongresiyle baðýmsýzlýðýný alýp, ken- 142 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi disinden kopan Karadaðlýlara, baðýmsýzlýktan kaynaklanan bir olumsuz düþünce taþýmadan, onlara buralarý kullanma iznini veriyordu. Ayrýca Karadaðýn baðýmsýzlýðýný kazanmasý bir yana, Kosova vilayetine baðlý bazý bölgeler üzerinde hedefleri vardý ve bunlarý gerçekleþtirmek için geri de durmuyordu. Bu durumda bile Osmanlý, o hesap ve hedefleri, bu çayýr ve mera kullanýmý ile birbirine karýþtýrmýyor, insani bir talep olan çayýr ve mera kullanýmýna izin veriyor, buralardan Karadaðlýlarýn da yararlanmasýný saðlýyordu. Aslýnda Osmanlý'nýn, Pole muhacirlerini yerleþtirmek için düþünmüþ olduðu bu çözüm, karþýsýna baþka bir problemi çýkarmýþtý. Ancak bu problemi de Osmanlý, yapmýþ olduðu fedakarlýkla çözmüþ oluyordu. Öte yandan bu probleme neden olan Pole muhacirlerinin Vaþkova arazisine yerleþtirilmesi projesi, devam ediyordu. Yani Osmanlý, Pole muhacirlerinin Vaþkova arazisi çayýr ve meralarýna yönlendirilmesiyle ortaya çýkan küçük boyutta uluslararasý sorundan dolayý, göçmenlerin durumunu unutmamýþtý. Kendi göç ve göçmenlerle ilgili prensipleri gereðince, bu konuya olan ilgisini devam ettiriyordu. Osmanlýnýn bu prensibi, kendisine gelen göçmenlere, yerleþecekleri bir ev sahibi oluncaya kadar yardým etmesi olarak görülüyordu. Bu çerçevede daha önceki göçmenlere olduðu gibi Osmanlý, Pole muhacirlerinin diðer ihtiyaçlarýnýn yanýnda ev sahibi olmalarý için gerekli teþebbüslere devam ediyordu. Bunun için, yani Pole muhacirlerine yapýlacak evler için inþaat masraflarý keþfi isteniyor ve bir rakamýn ortaya çýkarýlmasýna çalýþýlýyordu. Bu masraflar ortaya çýktýktan sonra, Osmanlý Göçmen Komisyonu, evlerin yaptýrýlmasý için teþebbüse geçiyor, Pole muhacilerine yapýlmasý planlanan evler için, inþaat masraflarý olarak hazine, 41.500 kuruþ ayýrýyordu159. Bu þekilde göçmenler, eðer tabir yerinde olacaksa ellerini kollarýný sallaya sallaya geldikleri Kosova'da, yaþacaklarý verimli yeþil arazilerin yanýnda, bir de ev sahibi oluyorlardý. Ayrýca bu Pole muhacirlerinin ev sahibi olmalarý Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 143 Osmanlýya küçük çaplý uluslararasý bir probleme bile yol açýyordu. Buna raðmen Osmanlý, prensibi gereði tarihine uygun adýmlar atarak bu göçmenlere rahat yaþayabilecekleri imkanlarý saðlamaktan geri durmuyordu. Bu duruma bir de baþka bir taraftan bakýlýrsa þunlarý söylemek mümkündü. Öncelikli olarak bu muhacirler ve daha öncekiler, baþka ülkelere sýðýnabilecekken, baþka ülkeye deðil Osmanlý'ya sýðýnmýþlardý. Burasý önemli bir noktaydý. Osmanlý baskýcý bir devlet olsaydý bu muhacirler Osmanlý'ya gelir miydi sorusu ihmal edilmemesi gereken bir konu olmakla, öte yandan bir anlamda hiçbir mecburiyeti yokken Osmanlý'nýn bunlarý kabul etmesi de ayrýca deðerlendirilmesi gereken baþka bir konuydu. Göçmenlerin göç etmelerinin bir çok nedeni olabilir.Yani onlar Osmanlý topraklarýna gelmeden önceki yerlerinde zulüm görmüþ olmalarý, hayat þartlarýnýn çekilmez hale gelmiþ olmasý, Kosovaya, bir anlamda keyiflerinden gelmiþ olmamalarý üzücü bir gerçektir mutlaka. Göçmenlerin, böylesi elveriþsiz þartlarda yerlerinden ayrýlmalarý, isteyerek göç etmek bir yana, zorla kovulmalarý ihtimalleri elbette onlar adýna üzücü bir durumdur. Ancak, bu þekilde zor þartlar altýnda gelmiþ olsalar da, Osmanlý'nýn bu göçmenleri kabul etmek gibi bir mecburiyeti yoktur. Bu anlamda Osmanlý'nýn, bunlarý zorla kabul etmediði ortadadýr. Hatta zorla kabul etmek bir yana, zorla kabul ettiði düþünülse bile, onlarý ülkesine kabul edip bir kenara býrakabilecekken, o þekilde yapmayýp kullanabilecekleri araziye, içinde yaþayabilecekleri evlere kadar, ihtiyaçlarýnýn tedarikine çalýþmasý bir zorlama sonucu yapýlacak çabalar deðildir. Eðer bir uluslararasý baský olduðu düþünülse bile, hangi devlet bir baþka devlete bu þekilde geçen göçmenleri yerleþtirme baskýsý yapabilir. Dünyada göçmenleri kabul eden tek devlet, elbette Osmanlý deðildir. Baþka devletler de kendisine yapýlan göç dalgalarýný muhtemelen kabul ediyordu. Ancak yukarýda da deðinildiði gibi hangi devlet kendi dininden olmayan, kendi 144 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi ýrkýndan olmayan insanlarý, göçmen olarak kabul etmek bir yana, onlara ortalama hayat þartlarýný sürdürebilecek arazi, ev gibi imkanlar saðlýyordu. Buralarýnýn dikkatlice deðerlendirilme ihtiyacý vardýr. Osmanlý, kendini mecbur hissetmesi bir yana, göçmenlerin yerleþtirilmesi meselesini kendi meselesi sayýyor, bu konuyu insan haklarý ihtiyaçlarý çerçevesinde deðerlendiriyor, kendi ekonomik durumu elveriþli olmadýðý zamanlarda bile bu göç dalgalarýný kabul ediyordu. Göçlerini kabul ettiði bu insanlara da, yine son zamanlarda bozulan ekonomik durumuna raðmen araziler tahsis edip, evler yapmaya çalýþarak onlarý ortada býrakmýyor, böylelikle onlarýn, en azýndan ortalama bir þekilde hayatlarýný sürdürecekleri imkanlarý, göç ettikleri yeni yerlerinde saðlamaya çalýþýyordu. Kendi ekonomik durumunun bozuk olmasýna ve mecburiyeti olmamasýna raðmen, bu göçmen dalgalarýný kabul eden Osmanlý hakkýnda yapýlan, baskýcý devlet suçlamasýnýn aslýnda haksýz bir suçlamadýr. Eðer Osmanlý, baskýcý ve insanlarý düþünmeyen bir devlet olsaydý, hiçbir karþýlýk alamayacaðý, her þeylerini ayrýldýklarý topraklarýnda býrakan bu göçmenlere, ekonomik durumunun bozukluðuna raðmen bu kadar imkanlarý harcarmamasý beklenirdi. Veya tam ters bir noktadan bakýlarak, bu imkanlarýn, bu göçmenlerin huzur içinde yaþamalarý için harcanmadýysa, ne gibi bir menfaat için harcamýþ olabileceðinin ispat edilmesi, herhangi bir menfaat saðlanmasý zor görülen bu fakir göçmenlerin, Osmanlý tarafýndan acaba niçin kabul edilmiþ olabileceðinin somut bir þekilde ispatý gereklidir. Herhangi bir menfaat kaygýsýyla bunlarý topraklarýna kabul ettiði gözükmeyen, sadece insan haklarý anlayýþý çerçevesinde bu göçleri kabul eden bir devletin, baskýcý bir devlet olma ihtimali güçlü bir ihtimal deðildir. Eðer topraklarýna göçmen dalgalarýný kabul eden devlet baskýcý bir devlet ise, baskýcý bir devletin topraklarýna, bu göçmenlerin neden göç etmiþ olabilecekleri sorusunun cevaplandýrýlmasý gerekmektedir. Ýnsanlar, eziyet görecekleri, baskýcý bir Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 145 devletin topraklarýna göç ederlermi sorusu, Osmanlýnýn nasýl bir devlet olduðunu da cevaplayacaktýr. Osmanlý hakkýnda bu þekilde suçlamalar yapýlýrken, bu noktalar, dikkatli deðerlendirilmeleri gereken noktalardýr. Göçmenlerin yerleþtirilmesi iþlerine önem veren Osmanlýnýn, bu kez deðiþik bir konuyla ilgilendiði görülmekteydi. Buna göre, Baþbakanlýk'dan 1890 yýlýnda yazýlmýþ bir yazýyla, Kosova vilayetin dahilindeki arazi ve emlak kýymetlerinin, yeniden belirlenmesi isteniyordu160. Ticari mallar, her zaman alýnýp satýldýklarý fiyatlarda kalmazlar. Enflasyon olan ülkelerde ticari mallar, sürekli zamlanarak da olsa para, karþýsýnda deðer kazanýrlar. Enflasyonun sýfýr düzeyinde olduðu ülkelerinin sayýsý ise, çok az olduðu da düþünüldüðünde, ticari mallarýn fiyatlarýnýn yükselmesi ihtimalleri daha da fazla güçlenmektedir. Ayrýca bu belge, Osmanlý Devletinin yýkýlmaya yakýn zamanlarý olan 1890 yýlýnda yazýldýðýna göre, o dönemlerde Osmanlý maliyesinin problemli olduðu biliniyordu ve fiyat artýþlarýnýn olmamasý beklenemezdi. Buna göre Osmanlý topraklarýnda, son dönemlerdeki mali problemlerin de etkisiyle, enflasyonist baskýlardan dolayý fiyat artýþlarý olacaðýna göre, bu fiyat artýþý eðiliminin Osmanlý topraðý olan Kosova'da olmasý doðal olarak beklenmeliydi. Bu fiyat artýþlarýndan da, üreticinin maðdur olmamasý için tedbirlerin alýnmasý gerekirdi. Bu amaçlarla Osmanlý maliye uzmanlarýnýn, üreticilerin maðdur olmalarýný ortadan kaldýracak tedbirler aldýðý gözlemleniyordu. Bu niyetlerle Kosova'ya uzmanlar gönderilerek, Kosova'daki arazi ve mülklerin yeni deðerlerinin belirlenmesine çalýþýlýyordu. Aslýnda arazi ve mülkler, temelde birer ticari mal statüsünde deðillerdi, ancak týpký ticari mal gibi de alýnýp satýlabiliyorlardý. Hatta ticaretlerini sadece arazi ve emlak satýþý üzerine kurmuþ esnaf kesimi bile vardý ve bu esnaf kesimi, arazi ve mülkleri, týpký ticari mal gibi alýp satarak ticaretlerini yürütüyorlardý. Bu nedenle, ticaretlerini arazi ve emlak satýþý üzerine yoðunlaþtýrmýþ bu esnaf 146 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi kesiminin alacaðý arazi ve emlaký, pahalý alýp daha az karla satarak iyi bir ticaret yapmama gibi sonuçla karþýlaþmalarý, öte yandan vatandaþýnýn arazisini ve emlakýný fiyatýný bilemeden bir anlamda uyanýk tüccarlara daha ucuz bir fiyata satýp elindeki belki de tek varlýðý olan evi, arsasý veya tarlasýný neredeyse çok ucuza satmamasý için, bu þekilde fiyat belirleme hizmeti görüyorlardý. Böylece, ticaretini bu arazi ve emlak satýþý üzerinden yapacak olan esnaf da, evini, arsasýný, arazisini satacak olan köylü veya þehirli vatandaþ da hükümet yetkililerince belirlenmiþ bir fiyatý öðrenecek ve alýþ satýþ iþlemlerini ona göre yaparak zarar etme riskini azaltacaklardý. Öte yandan, piyasa ekonomisine, olaðan üstü þartlar dýþýnda müdahale etmeyen ve maliyesini ona göre ayarlayan Osmanlý ekonomi uzmanlarýnca, bu arazi ve emlek fiyatlarý belirlenmesi iþlemleri, aslýnda piyasaya müdahale anlamý taþýmýyordu. Osmanlý, piyasanýn kendi iþleyiþine zarar vereceðini bildiði için, piyasaya, dýþardan herhangi bir üst fiyat sýnýrlamasý getirmeyi düþünmüyordu. Bununla birlikte Osmanlý'nýn, zaman zaman üst fiyat belirleyerek piyasalara müdahale ettiði de oluyordu, ancak bu müdahale fiyatlarýn aþýrý arttýðý ve rekabet þartlarýnýn iþlemediði ve bu olaylarýn da olaðan üstü sosyal olaylara sebep olacaðý durumlarda oluyordu. Tüccarlarýn aþýrý fahiþ fiyatlarla tüketiciyi ezdiði, rekabet ortamýnýn olmadýðý, tekelleþme türü ortamlarda, yokluk ve kýtlýk gibi sosyal patlamalar belirmesi tehlikesi üzerine Osmanlý, fiyatlarý makul düzeye çekmek için piyasalara müdahale ediyordu. Bu anlamda Kosova'da arazi ve mülklerin kýymetlerinin belirlenmesi bir üst fiyat sýnýrlamasý uygulamasý deðildir. Bu uygulama, sadece deðiþen ekonomik þartlara göre arazi ve mülklerin yeni deðerlerinin tespitidir. Bu tespit alýþ ve satýþýn bu fiyatlar üzerinden olacaðý anlamýna gelen bir dayatma deðildir. Eðer devlet yetkilileri bu tespiti yapýp halkýný bilgilendirmezse, ekonomik geliþmelerden, dünyanýn deðiþen þartlarýndan habersiz olan köylü veya þehirli vatan- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 147 daþ, bundan haberdar olamayabilecektir. Bu bilgisizlik ona, belki de çok zor durumda kaldýðý için satýþa çýkardýðý evini, arsasýný veya tarlasýný deðerinden daha düþük fiyata satma gibi aðýr bir faturaya mal olabilecektir. Bu amaçlarla devlet, sadece bilgilendirme amacýyla, arazi ve mülklerin yeni kýymetlendirilmesini yaparak, alýcýnýn da satýcýnýn da zarar görmeyeceði bir ortamý oluþturmaya çalýþýyordu. Böylece Osmanlý, bu fiyat yenileme tespitiyle, alýþ ve satýþlarýn bu fiyatlardan olacaðý dayatmasý yerine, her iki tarafa uzmanlar gözüyle belirlenmiþ gerçek fiyatlarý sunmuþ oluyordu. Bu, her iki taraf için sadece tavsiye edilen bir fiyat anlamý içeriyordu. Bu þekilde göçmenlerin problemsiz bir þekilde hayatlarýný devam ettirecek derecede yerleþtirilmeleri hizmetlerinin yaný sýra, arazi ve mülklerin kýymetlerinin yeniden belirlenmesi hizmetlerine ek olarak, imar ve iskan faaliyetleri konusunda, devletin baþka bir konuda da teþebbüsleri gözlemlenmekteydi. Arþiv belgelerinden tedarik edilen bu belgeler arasýnda, Osmanlý'nýn, bu kez hapishaneleriyle ilgili imar faaliyetleri göze çarpmaktaydý. Her alanda devam ettirdiði imar faaliyetlerine bir örnek, bu kez hapishaneler için yapýlmýþ bir tamir hizmeti sýrasýnda karþýmýza çýkmaktaydý. Bu amaçlarla, Kosova valiliðine yazýlmýþ bir yazýyla Osmanlý idaresi, Kosova merkez hapishanesinin ihtiyaçlarýnýn ele alýnmasýný istiyordu. Göndermiþ olduðu bir talimatla, Kosova merkez hapishanesinin problemli olan su yolunun tamiri için gerekli olan teþebbüslerin baþlatýlmasý isteniyordu. Buna karþýlýk olarak da, Kosova valiliðinden yapýlan keþifle, bozulmuþ olan su yolunun tamiri için 845 kuruþ gerekli olduðu anlaþýlýyor ve bu masrafdan merkez haberdar edilerek süreç devam ettiriliyordu. Bu þekilde yapýlan keþifle, bozulmuþ olan su yolunun tamirini gündemine alan Osmanlý, dýþarýdaki vatandaþý kadar, hapisteki vatandaþýný da düþünmüþ olduðu göstermiþ oluyordu ki bu zaten bir devlet olmanýn ona yüklediði mecburiyetti.161 Devletler, cezalandýrdýklarý ve 148 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi bu þekilde hapse attýklarý insanlarýnýn, hapis hayatlarý süresi içerisinde, yiyecek-içecek, yatacak gibi ihtiyaçlarýnýn yaný sýra, güvenlik ihtiyaçlarýný da üslenmiþ olurlar. Bu ihtiyaçlarý her devlet, mahkumuyla, ayný dinden olsun veya olmasýn, veya ayný ýrktan olsun veya olmasýn veya mahkumunu sevsin veya sevmesin üslenmiþ demektir ve bunlarý yerine getirmek zorundadýr. Hapishaneleri de unutmayarak, onlarýn bu gibi ihtiyaçlarýný gidermekle Osmanlý, bu sorumluluðunun da bilincinde olduðunu göstermekteydi. Kosova merkez hapishanesinin bozulan su yolunun tamirinden sonra, bu kez ele alýnan belgeler içinde karþýmýza yine Kosova valiliði merkez hapishanesinin koðuþlarýnýn tamiri ile ilgili bir belge çýkmaktaydý. Bu tamir için Osmanlý idaresi, Kosova valiliðinden, koðuþlarla ilgili tamir meselesinin nerelerle ilgili olduðu ve ne kadar miktarda para gerekeceðinin belirlenmesini istiyordu. Bunun üzerine Kosova valiliðince yapýlan inceleme ve keþif sonucu da, merkeze bildiriliyordu. Hükümet de Kosova valiliðinin merkez hapishanesindeki üç koðuþun döþeme ve tahtalarýnýn tamirini içeren ve 3.225 kuruþ gerektiren keþfi üzerine, gerekli hizmetin yapýlmasý için Kosova Valiliðine gerekenin yapýlmasý talimatýný gönderiyordu162.Böylece de Osmanlý devlet olmanýn ona yüklediði mecburiyetin farkýnda olduðunu ortaya koyuyor ve dýþarýdaki insaný kadar hapisteki insanýný unutmadýðýný, yapmak zorunda olduðu bu hizmetiyle de vurgulamýþ oluyordu. Bu þekilde imari hizmetlere bir örnek sayýlabilecek bu hizmetlerden baþka, Kosova'dan gelen ilginç bir talep, bir baþka imar hizmeti alanýný da ortaya koyuyordu. Kosova'nýn Berane kazasýnda yaþayan bir kadýn, Kosova valiliðine baþvurarak, ölen kýzý için bir kabristan yapmak istediðini belirtiyordu. Kabristaný, ölen kýzýnýn vefatý ve kýzýnýn vasiyeti üzerine yapmak niyetinde olan kadýn, kýzýný topraða verdiði arazinin bir kýsmýný satýn alýp, kýzýnýn mezarýnýn yanýna türbe þeklinde bir oda yaptýrmak istiyordu. Kosova valiliði Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 149 de, kýzý için yapmak istediði türbe þeklinde oda ve mezar için, devlete ait olan bu araziyi normal fiyatýn altýnda, 90 kuruþa kadýna satýyor ve buna ilaveten, kadýnýn ödemek durumda olduðu vergiyi de affederek, kadýnýn bu talebine bir miktar da olsa katkýda bulunuyordu163. Kadýn da bu þekilde, kýzýnýn defnedildiði topraðý, devletten satýn alarak kendi mülkü yapmakla, kýzýnýn vasiyetini de yerine getirmiþ oluyordu. Bu tür imar ve iskan faaliyetleri, devletlerin devlet olmalarýndan kaynaklanan hizmetleridir. Devletler, bu tür faaliyetleri, halklarýnýn huzur içerisinde yaþamalarý için önemli sayarlar ve yerine getirmeye çalýþýrlar. Ancak burada bir noktaya dikkat çekmekte fayda vardýr. Ýmar iskan faaliyetleri çerçevesinde, devletin vatandaþýna yol, su, elektrik gibi ve daha birçok hizmetleri götürme zorunluluðu vardýr. Bu çerçevede, yukarýda ele alýnan belgelerde karýþýmýza çýkan hapishanelerin þartlarýnýn iyileþtirilmesi de devletlerin devlet olma sorumluluðundan kaynaklanan yükümlülüklerdir ve devletler bu yükümlülükleri yerine getirmekle aslýnda çok büyük bir iyilik yapmýþ da olmazlar belki. Olsa olsa görevlerini yapmýþ olurlar. Bu görevi yerine getirme sorumluluðu da, bunu unutmadýðý, ihmal etmediði ve halkýný maðdur etmediði için takdir edilecek bir durumdur. Ancak, tabir yerinde ise, yere göðe sýðdýrýlmayacak derecede fazla abartýlacak bir durum deðildir. Devletin, bu hizmetleri yapma faaliyeti onun bir yükümlülüðü olmakla birlikte, baþka ülkelerden göç kabul etme mecburiyeti gibi bir yükümlülüðü yoktur. Devletler, göç kabul edip etmeme kararlarýný uluslararasý baskýya göre deðil, ekonomik durumlarýna, kendi geçmiþlerine, devlet geleneklerine, ahlaki yapýlarýna, vicdani durumlarýna göre alýrlar. Hiçbir devlet, bir baþka devleti, herhangi bir göç dalgasýný kabul etmeye zorlayamaz. Bu çerçevede, Osmanlý'nýn göçmen kabul etme politikasýnýn, onun devlet olma sorumluluðu ile karþýlaþtýrýlmamasý gerekmektedir. Hiçbir devletin, devlet olma sorumluluðundan dolayý, kendilerine gelen göç dal- 150 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi galarýný kabulünü mecburiyetten kaynaklanmýþ olan bir davranýþ sonucu olarak ele almamasý gerekmektedir.Yani Osmanlý, bu göç dalgalarýný kabule mecbur deðildir. Öte yandan Osmanlý bu göç dalgalarýný kabul ederken, mecbur olup olmadýðýný düþünmeksizin onlarý kabul etmekteydi. Burada, Osmanlý'nýn göçleri kabul edip etmemesinin mecburiyet sonucu mu yoksa kendi vicdani kararý sonucu mu olduðunu tartýþmanýn nedeni, Osmanlý'nýn bu göç dalgalarýný mecbur kaldýðý için kabul ettiði, þeklinde kanaatlerin düþünülebileceðinden kaynaklanmaktadýr. Halbuki Osmanlý, göç kabul sýrasýnda bu þekilde mecburiyet içinde olmak veya olmamak konumlarýnda kendini hiç tereddütte býrakmamýþ, tarihinin onu zorladýðý mirasý ve vicdani kültürüyle, yukarýda da deðinildiði gibi insanlarý ülkesine kabul etmekle kalmamýþ, onlara, yerleþtirdikleri yerlerde araziler vererek, evler inþa ederek ortalama hayat standartlarýný yakalamalarýný saðlamýþtýr. Bu hayat standartlarý, bazen ellerinde hiçbir þeyleri olmadan geldikleri bu yeni, üstelik mali durumu çok da fazla iyi olmayan ülkede saðlanmýþ oluyordu. Hatta kendisine olan bu göç dalgalarý, sadece kendi dini ve ýrkýna mensup insanlardan olmuyor, diðer dinlerden, diðer ýrklardan insanlarý kendi topraklarýnda yerleþtirip ev, arazi sahibi yapýyordu. Bu hizmet, Osmanlý'nýn birkaç defa yapmýþ olduðu nadir örneklerden deðildi. Osmanlý'nýn bu göç politikasý, bazen dünyanýn bile dikkatini çekecek derecede büyük boyutlarda olabiliyordu. Ýspanya'da engizisyon mahkemelerinde ölümle karþý karþýya olan Yahudilerin imdadýna Osmanlý yetiþiyor, üstelik onlarý bizzat kendisi gidip gemilerle alarak, Engizisyon mahkemelerinin elinden kurtararak, baþta Selanik olmak üzere kendi topraklarýna yerleþtiriyordu. Osmanlý'nýn bu hizmeti de, Yahudilerce unutulmayarak, bu kurtuluþ üzerine 500.yýl vakfý kurularak, her yýl anýlmak suretiyle Osmanlý'nýn bu adýmý takdir ediliyordu. Yine uluslar arasý bir göçe bir örnek de, Osmanlý'nýn Hýristiyan Macar mültecilerini, Ruslarla savaþ Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 151 tehlikesine raðmen kabul etmesiydi. Avusturya-Macaristan egemenliðindeki Macarlar, baþlarýnda Macar Cumhurbaþkaný olarak tayin ettikleri Lajos Kossuth'la birlikte, AvusturyaMacaristan idaresine karþý ayaklanarak baðýmsýzlýklarýn almaya kalkýþmýþlardý. Macarlarýn bu isyaný, baþlangýçta baþarýlý olmuþ, Avusturyalýlar Macaristan topraklarýndan çýkarýlmýþ, hatta Macarlarýn ilerleyiþi Avusturya topraklarýna bile sýçrayarak orada da devam etmiþ, neredeyse Viyana'ya kadar yürüyebilecekleri bile düþünülmeye baþlanmýþtý. Durumun aleyhine dönmesi üzerine Avusturya, Macar isyanýný bastýrmak için Ruslardan yardým istemiþ ve gelen bu Rus yardýmý üzerine de, Macar ilerleyiþi ve isyaný bastýrýlabilmiþti. Ruslarýn da yardýmýyla ileri harekata, bu kez Avusturya ve Rusya birlikte geçmiþler, Macar vatanseverlerini Avusturya topraklarýndan attýklarý gibi Macaristan'a da girerek isyaný tamamen bastýrmýþlar ve isyancýlarýn üzerine yürümeye devam etmiþlerdi. Avusturya ve Rusya'nýn ellerine geçmekten çekinen, baþta Macar Cumhurbaþkaný Lajos Kossuth ve bir çok generalle birlikte binlerce Macar askeri, Osmanlý topraklarýna sýðýnarak canlarýný kurtarabilmiþlerdi. Macarlarýn Osmanlýya sýðýnmalarý üzerine, Osmanlý sýnýrýndan öteye doðal olarak gidemeyen Avusturya ve Rusya, mültecilerin kendilerine iadelerini istemeye baþlamýþlardý. Avusturya ve Rusya, Macarlarýn iadesini istemekle kalmýyor, Macarlar iade edilmezlerse, Osmanlý'yý savaþla tehdit ediyorlardý. Osmanlý ise, zaten 1851 yýlýnda cereyan eden o tarihlerde, Avusturya ve Rusya ile çoðu maðlubiyetle biten savaþlar yapmýþ ve yorgun düþmüþtü. Yeni bir savaþ, muhtemelen yine Osmanlý'nýn maðlubiyeti anlamýna gelecekti ve Osmanlý'nýn buna tahammülü yoktu. Ancak savaþ olmamasý karþýlýðýnda Macarlarý teslim etmek ise, Osmanlý'nýn tarihine, onuruna, adalet anlayýþýna ters bir durumdu. Bu kritik durumda bile Osmanlý, kendisine sýðýnanlarý, hiç hazýr olmadýðý savaþý bile göze alarak, padiþahýn "her bir Macar için 50 bin Osmanlý'yý feda 152 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi eder onlarý yine vermem" þeklindeki sözüyle, Ruslarýn bu savaþ tehdidini de kabul ediyordu. Osmanlý'nýn, bu þekilde Macarlarý iade etmemesi yine bütün dünyanýn dikkatini çekmiþ, Ýngiltere, Fransa ve yeni geliþen Amerika tarafýndan memnuniyetle karþýlanmýþ, hatta Osmanlý'nýn Londra büyükelçisinin arabasý, atlarý salýverilerek Ýngiliz gençlerce çekilecek derecede bütün dünyada beðeni toplamýþtý. Macarlarýn iadesinin reddi, bugün bile Macaristan da önemli bir gün olarak kutlanmaktadýr. Dünya çapýnda bu olaylar, Osmanlýnýn bu göç dalgalarýna, baþlarýna savaþ tehlikesi açsa da nasýl baktýðýnýn açýk örnekleriydi. Osmanlý'nýn, bu göç dalgalarýna olan muamelelerinin sonuçlarýný, bugün bile Türkiye topraklarýnda görmek mümkündür. Osmanlý'nýn yenilerek kaybettiði coðrafyalardan gelen binlerce, hatta yüz binlerce göçmen, Osmanlý topraklarýna yerleþtirilmiþ ev, arazi sahibi yapýlmýþtý. Bu göçlerin sonucu olarak, bugünkü Türkiye sýnýrlarý içinde sayýlarý milyonlarla ifade edilen, Çerkez, Boþnak, Arnavut, Tatar, Arap vatandaþlarý vardý. Türkiye'nin, Türk olmayan bu vatandaþlarý, Türkiye'ye, Osmanlý döneminde olduðu gibi Türkiye Cumhuriyeti döneminde de gelmiþlerdi. Türkiye ise, Türk olmadýðý için bunlarý geri döndürmek gibi tarihine ters düþen bir cevap vermemiþ, bu insanlara topraklarýný açmýþtý. Bu tür göç olaylarýnýn Osmanlý döneminde de, Türkiye Cumhuriyeti döneminde de ardý arkasý kesilmemiþti. 1991 yýlýnda, I. Irak krizi sýrasýnda, topraklarýný Saddam zulmünden kaçan peþmergelere açan Türkiye, Balkanlarda da her kriz döneminde kapýlarýný sürekli açýk tutarak, bir zamanlar ayný havayý teneffüs ettikleri eski vatandaþlarýný kendisine her zaman kabul etmiþti. Bu gibi göç dalgalarýnýn mecburiyet olmasý veya olmamasý gibi tarihine ters düþen tartýþma yerine Osmanlý, bu eski vatandaþlarýný eski dostlarýn buluþmasý gibi deðerlendirmiþ, onlarýn en iyi þekillerde yerleþtirilebilmeleri için özel kurumlar kurarak, onlarý rahat ettirmeye çalýþmýþtý. Osmanlý bu göçleri, mecbu- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 153 riyet bir yana seve seve kabul etmiþ, göç eden ve aslen Türk olmayan bu yeni vatandaþlarý arasýnda hiçbir ayrým yapmamýþtý. Osmanlý'nýn ve bugünkü Türkiye'nin, göç eden bu yeni Türk olmayan vatandaþlarýyla, kendi asýl Türk vatandaþlarý arasýnda bir ayýrým yapmadýðýnýn test edilmesi bugün bile yapýlabilecek bir durumdur. Türkiye'nin, Osmanlý dönemindeki eski ve göçler sonucu yeni vatandaþlarý, Türk olsun olmasýn, onun asýl vatandaþlarýnýn sahip olduðu bütün haklarý kazanmýþlardý. Týpký Türk vatandaþlarý gibi her türlü haklara onlar da sahipti. Öte yandan Balkan göçmenleri olan bu insanlarýn ikinci sýnýf vatandaþlar olarak deðerlendirilmeleri bir yana, Türk insanlarýnca bu Balkan göçmenleri olan bu insanlara ayrý bir sýcaklýk duyuluyordu. Türkler, Balkan göçmenleri olan bu insanlarý eziyet çekmiþ, sýkýntýlar yaþamýþ insanlar olarak görürler ve onlara karþý ayrý bir yakýnlýk duyarlardý. Bu þekilde Osmanlý ve Türkiye göç edenleri kabul edip etmemek bir yana, onlarý yerleþtirip ev ve arazi sahibi yaparken, vatandaþlarý da yeni göç eden bu insanlara yakýnlýk göstererek yabancýlýklarýný hissettirmez, onlara dertlerini unuttururlardý. Ýmar ve iskan faaliyetleri ileri yürütülmeye çalýþýlan bayýndýrlýk faaliyetleri, Osmanlýda bu kez ulaþtýrma hizmetleri adý yürütülmeye çalýþýlýyordu. b) Ulaþtýrma Hizmetleri Ulaþtýrma hizmetleri de, yukarýda belirtildiði gibi devletin devlet olma sorumluluklarýndan kaynaklanan ödevleri arasýndaydý. Vatandaþlarýn yönetimini üstlenmiþ devletler, bu sorumluluklarý yerine getirmek durumundalardý Ulaþtýrma hizmetleri, vatandaþlarýn seyahat, ticaret, turistik gezi gibi daha birçok nedenlerle yapmýþ olduðu aktivitelerin kolaylaþtýrýlmasý için çok önemliydi. Ulaþtýrma hizmetleri, bazen bir hastanýn saðlýk hizmetini almak durumunda olduðu yerlere ulaþma gibi bir zorunlulukla karþýlaþýldýðýnda, hayati 154 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi önem kazanýyordu. Yani ulaþtýrma hizmetleri, hayatý kolaylaþtýrmakla birlikte bazen de hayati fonksiyonlar icra edebiliyorlardý. Bu gibi ve daha birçok hayatý kolaylaþtýrýcý fonksiyonlar içeren ulaþtýrma faaliyetlerine, Osmanlý özen gösteriyordu. Osmanlýnýn önem verdiði ulaþtýrma hizmetlerine ilk örnek, demiryolunun tesisi hizmetiydi. Kosova Valiliðince ele alýnan 1885 tarihli bir belgenin, demiryolu tesisi ile ilgili olduðu anlaþýlýyordu. Ancak bahsedilen olay , öyle çok fazla sevimli sayýlabilecek bir olay deðildi. Belgeye konu olan olaya göre, Preþevalý Ömer oðlu Hüseyin adlý þahýs, Üsküpten itibaren nereye doðru olduðu, belgede belli olmayan istikamete doðru 67 nci kilometresi yapýlan demiryolu hattý iþçilerinin üzerine ateþ açmýþ ve üç kiþiyi yaralamýþtý. Altmýþ yedinci kilometrede, demiryolu hattý çalýþmasý yapýlan noktada 20 iþçi çalýþýyordu ve bunlarýn üzerine açýlan ateþte üç iþçi yaralanmýþtý. Demiryolu iþçileri üzerine ateþ eden Hüseyin oðlu Ömer isimli þahsýn tek olmadýðý, Tolis köyünden Mustafa, Bilal, Digrali adlý kiþilerle birlikte, bunlarýn bir örgüt olduðu yazýlýyordu. Bu örgüt olan kiþilerin, demiryolu iþçilerine saldýrmak, bunlarý fidye için kaçýrmak gibi amaçlarý olduðu belirtiliyordu. Demiryolu çalýþanlarýný tehdit eden, hatta bir saldýrý ile onlardan üçünü yaralayan bu çete için, Kosova Valiliði uyarýlýyordu. Kosova Valiliðinin yapmýþ olduðu tahkikat sonucunda da, bu þahýslarýn demiryolu merkeze gönderdiði bu bilgiyi bizzat adý geçen kiþilerden almýþtý. Yakalanýp sorgulanan bu kiþiler, demiryolu çalýþanlarýna saldýrmak gibi bir niyetleri olmadýðýný ifade ediyorlardý. Adlarý örgüt olarak geçen bu þahýslar, böyle bir niyetleri olmadýðýný söylüyorlar, ancak Preþevalý Hüseyin oðlu Ömer adlý þahsýn, 20 iþçinin üzerine açmýþ olduðu ateþ sonucu, 3 kiþiyi yaraladýðý da akýllardaydý. Demiryollarý ile ilgili bir haber de veren bu yaralama olayý üzücü olmakla birlikte, baþka bir bilgiyi gündeme taþýyordu. Gündeme taþýnan bilgi, Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 155 Kosovada döþenmiþ olan demiryollarýnýn haberiydi. Belgeye göre demiryolu hattýnýn 67. kilometresi yapýlýyordu. Kosova Valiliði sýnýrlarý içinde olduðu belirtilen ve Üsküpten itibaren olduðu belirtilen demiryolu hattýnda, hangi bölgenin yapýldýðý konusunda açýk bir bilgi yoktu. Belgeye göre, Üsküp mutasarrýfý ile yapýlmýþ bir yazýþmadan bahsediliyordu.164 Bu þekilde, Üsküp'de olduðu tahmin edilen demiryolu hattýnýn da, 67’nci Kilometresi yapýlýyordu. Buna göre, 67’nci kilometresi yapýlan hatta saldýrdýklarý iddiasýyla tutuklananlardan birinin Prizrenli olmasý dolayýsýyla, bu hattýn ÜsküpPriþtine arasýnda olduðu akla gelebilir. Böylece Osmanlý, 1885 yýlýnda Üsküp'e kadar demiryolunu getiriyor, muhtemelen de Üsküp-Priþtine arasýnda 67nci Kilometresini yaparak demiryolu hattýný Priþtine'ye kadar ulaþtýrmaya çalýþýyordu. Bu durumda þu noktalarýn açýklanmasý gerekiyordu. Osmanlý hakkýnda, bölgeyi geri býraktýðý iddialarýnýn bu bilgiler ýþýðýnda yeniden ele alýnmasý gerekmekteydi. Osmanlýnýn, bölgeyi geri býraktýðý iddiasý ileri sürülürken, Türklerin yoðun olduðu Anadolu'ya ayrýcalýklý muamele yaptýðý söyleniyordu. Ýddialara göre Osmanlý, yatýrýmlarýný ve hizmetlerini aðýrlýklý olarak Anadolu'ya yönlendiriyor, böylelikle de diðer bölgelere hizmet götürmeyerek geri kalmasýna neden oluyordu. Halbuki, 1885 yýlýnda Üsküp'e kadar getirilen ve Üsküp'ten de 67 kilometre kadar Priþtine'ye yaklaþtýrýlan demiryolu hattýna karþýlýk, Anadolunun önemli bölgelerinde demiryolu hattý yoktu. Yatýrýmlarýn büyük kýsmýnýn yönlendirildiði iddia edilen Anadolu'nun, önemli kýsmýnda demiryolu yokken, Üsküp'e kadar uzanmýþ ve oradan da 67 kilometre kadar döþenmiþ demiryolu hattýyla Osmanlý, balkanlardaki topraklarýnýn neredeyse tamamýna ana hat olarak demiryolu ulaþtýrmýþ oluyordu. Demiryolu hattýyla ilgili bu belgeye göre Osmanlýnýn, Balkanlarý ihmal edip Anadoluyu kayýrdýðý iddialarýnýn bu bilgilere göre yeniden gözden geçirilmesi, bu iddialarýn doðruluðunun tartýlmasý açýsýndan fay- 156 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi dalý bir deðerlendirme olacaktýr. Osmanlý'nýn, iddia edildiði gibi sadece Anadolu'yu deðil, sahip olduðu her bölgeyi geliþtirmeye çalýþtýðýna dair bir baþka örnek de, telgraf hattýnýn döþenmesiyle ilgili idi. Kosova ve Manastýr Valiliklerine, merkezden gönderilen bir talimat, yine bir adli Vaka ile ilgili idi. 1886 yýlýnda ele alýnan, bu yazýya göre telgraf hattýnda çalýþan iþçilerden birinin, evinde silahlý saldýrýya uðrayarak, malýnýn gasp edildiði ve kendisinin de öldürüldüðünden bahsediliyordu. Telgraf hattýný çekmekle görevli olan þirket de, yaptýðý açýklamayla bu olaylarýn sorumlusunun devlet olduðunu bildiriyor ve emniyet güçlerini acil tedbir almaya çaðýrýyordu. Telgraf þirketi yaptýðý açýklamasýnda, Þirket çalýþanlarýnýn can ve mallarýna yapýlan saldýrýlarýn birçok mahzurlar içerdiðini ilave ederek, bu olaylarýn önünün alýnmasýný istiyordu. Þirket, bu þekilde yaptýðý açýklamayla, hem telgraf hattýnýn, hem de çalýþanlarýnýn güvenliðinin saðlanmasýný temin etmeye çalýþýyordu165. Hatlarý balkanlara kadar uzatýp, buradaki insanlarýný da bu hizmetlerden yararlandýrmak amacýyla, telgraf tesis iþini ihale ederek bir an önce bitirilmesini saðlamaya çalýþan Osmanlý, telgraf þirketinin karþýlaþtýðý problemlerle de yakýndan ilgileniyordu. Osmanlý, telgraf hattý üzerinde ve çalýþanlarý çevresinde yoðunlaþan saldýrý, hýrsýzlýk, gasp, adam öldürme gibi adli vakalarla ilgilenmek üzere, Kosova Valiliðine talimat göndererek, bu olaylarýn üzerine gitmelerini emrediyordu. Balkanlardaki topraklarýna yeni teknolojiyi kazandýrmak için, bu iþi ihale eden Osmanlý, Hattýn güvenliðinin saðlanmasý için Kosova Valiliðini uyarýyordu. Merkez, tarafýndan bu þekilde sýký bir uyarý alan Kosova Valiliði, emir üzerine harekete geçerek güvenlik tedbirlerini arttýrýyor ve saldýrganlarýn üzerine gidiyordu. Hükümet, Kosova Valiliðinden, telgraf hattý iþçi ve memurlarýnýn güvenliði için, ek güvenlik tedbirleri almasýný istemiþti. Bunun üzerine de, Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 157 Kosova Valiliði zaten var olan güvenlik hizmetlerine ilaveten, güvenlik noktalarýna yeni askerler yerleþtirmek ve yeni güvenlik noktalarý tesis etmekle, güvenlik tedbirlerini daha da sýklaþtýrýyordu. Yine güvenlik tedbirlerinin arttýrýlmasý çerçevesinde, askeri arama ve takipleri arttýrýyor, hatta bu arama ve takiplerin sonucunda iki kiþinin öldürülmesi olayýna karýþmýþ kiþinin yakalanýp mahkemeye sevk edildiði ve kimliði tespit edilen diðer zanlýnýn da takip edildiðini bildiriyordu. Öte yandan Kumanova'daki kumandanlýða müracaat eden hat komisyonu, güvenlik konusundaki kaygýlarýný kumandanlýða bildiriyorlar, onlardan güvenlik tedbirleriyle titizlikle ilgilenmelerini istiyorlardý. Kumanova kumandanlýðý ise, hat komisyonuna güvenliðin ihmal edilmeyecek derecede titizlikle takip edildiðini, bu konuda rahat olmalarý gerektiðini bildiriyorlardý. Kumanova Kumandanlýðý, hat komisyonuna, emniyetin bozulmasýna asla izin vermeyeceklerini ýsrarla vurguluyordu166. Osmanlýnýn, Kosova'ya tesis etmeye çalýþtýðý demiryolu hattýna da bu þekilde saldýrýlarýn yapýlmasý güvenlik kuvvetlerine zor anlar yaþatýyor, ancak bu saldýrýlar Osmanlýyý bu hizmetlerini bölgeye yapmaktan vazgeçiremiyordu. Çünkü Osmanlý, vatandaþýný, ulaþabilecek en yeni teknolojik geliþmelerden yararlandýrmak istiyor, imkanlarý ölçüsünde bunu tesis etmeye çalýþýyordu. Bu hizmetlerinin tesisinde de, bu tür saldýrý olaylarýyla karþýlaþmasý onlarý yýldýrmýyor, bu saldýrýlar üzerine demiryolu ve telgraf hizmetlerinden vazgeçmesi beklenirken, Osmanlý tam tersine, güvenlik hizmetlerini arttýrýp demiryolu ve telgraf hatlarý tesisinden vazgeçmiyordu. Yine Osmanlý, demiryolu hatlarýnýn döþenmesindeki iddialarýnda söylendiði gibi bütün kaynaklarý Anadolu'ya yönlendirmiyor, bu hatlarý, bu þekilde balkanlara kadar uzatýyordu. Bunu demiryolu hattýnýn tesisinde olduðu gibi telgraf hattýnýn tesisinde de görmek mümkündü. Osmanlý'nýn telgraf hattýný Kosova'ya kadar uzattýðý 1886 yýlýnda, devlet imkanlarýnýn 158 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi yönlendirildiði iddialarýnýn yapýldýðý, Anadolu'nun önemli bölgelerinde demiryolu hattý olmadýðý gibi telgraf hattý da yoktu. Anadolu'nun önemli bölgelerine telgraf hattý çekemeyen Osmanlý, telgraf hattýný Kosova'ya kadar uzatarak Balkanlardaki topraklarýnýn önemli kýsmýný telgraf hizmetinden yararlandýrmýþ oluyordu. Balkanlara demiryolu hattýnýn ulaþtýrýlmasý gibi, Osmanlý telgraf idaresinin, telgraf hattýný Balkanlara ulaþtýrmadaki kararlýlýðý, onun Balkanlara verdiði önemi gösteriyordu. Aksi takdirde Osmanlý, bu konuda kararlý olmasaydý, demiryolu ve telgraf hatlarýna yapýlan saldýrýlarý en azýndan bahane ederek, hat inþasýný yavaþlatmasý hatta ertelemesi beklenirdi. Ayrýca iddialara göre, Anadolu'ya önem verip Balkanlarý ihmal etmekle suçlanan devletin bu gibi olaylarý bahane edip, demiryolu ve telgraf hatlarýný götürmediði, Anadolu'nun diðer bölgelerine bu hatlarý, Balkanlara tesis etmeden daha önce tesis etmiþ olmasý gerekirdi. Devlet olma sorumluluðu içinde Osmanlý, bu gibi çözümlere baþvurmayýp baþladýðý projeleri tamamlamaya çalýþýyordu. Anadolu veya Balkanlar ayýrýmý yapmaksýzýn, dünyanýn yakalamýþ olduðu yeni teknolojik geliþmeleri buralara kazandýrmaya çalýþýyordu. Osmanlý'nýn bu konudaki kararlýlýðý, bu konu hakkýnda vilayetlere gönderdiði talimatlarda da açýk bir þekilde görülüyordu. Demiryolu ve telgraf hatlarýnýn güvenliðinin, göndermiþ olduðu talimatlarla saðlanmasý üzerine, her yeni tehlikeli durum karþýsýnda, bu konudaki hassasiyetini göstermiþ olduðu yeni talimatlarla yeniliyordu. Bir yýl önce titiz bir þekilde güçlendirdiði demiryolu ve telgraf hatlarýnýn güvenliði için 1887 yýlýnda, yani bir yýl sonra tekrar talimatlar göndererek bu güvenlik tedbirlerinin arttýrýlmasýný istiyordu. Edirne, Kosova ve Selanik valiliklerine 1887 yýlýnda gönderdiði talimatla, bu kez Rumeli demiryollarýnýn iþletilmesini tehlikeye sokacak yerlerin yýkýlmasýný istiyordu. Bu þekilde, Rumeli demiryolu hatlarýnýn güvenliðinin arttýrýlmasýný, demiryolu Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 159 memurlarýnýn öldürülmesi gibi olaylarýn tekrar vuku bulmamasý için, Edirne, Kosova ve Selanik valiliklerini uyarýyordu. Rumeli demiryolu hatlarý çerçevesinde, demiryolu hatlarý döþendikten sonra Selanik hattýnýn açýlýþýnýn bildirildiði belgede, diðer hatlarýn da bir an önce açýlmasý için, týpký belgede belirtildiði gibi hükümet, geceli- gündüzlü olacak þekilde sýký çalýþýlmasý talimatýný veriyordu. Geceli-gündüzlü olacak þekilde çalýþýlmasý belirtilen belgede, bu çalýþma temposuyla, bu arada demiryolu çalýþanlarýna kötü muamele yapýlmamasý uyarýsý da yapýlýyordu167. Bu tür tedbirler, Osmanlý'nýn balkanlara, demiryolu ve telgraf hattý tesis etme konusundaki kararlýlýðýnýn bir baþka göstergesiydi. Devlet, Anadolu'suyla, Balkanlarýyla, Ortadoðu'suyla hiçbir bölge ayýrýmý yapmaksýzýn teknolojik geliþmeleri, imkanlarý ölçüsünde bütün topraklarýna götürmeye çalýþýyordu. Çünkü balkanlara bu þekilde, demiryolu ve telgraf hatlarýnýn çekilmeye çalýþýldýðý bu dönemlerde Osmanlý ayrýca, Ýstanbul'dan Arabistan'a olacak þekilde büyük bir demiryolu inþa etmeye çalýþýyordu. Bu þekilde, Anadolu'yu öne çýkarýp iddia edildiði gibi balkanlarý ihmal etmek yerine tam tersine, hizmetleri balkanlara götürmekle kalmýyor, ayný zamanda Ortadoðu'ya da bu hizmetleri ulaþtýrmaya çalýþýyordu. Bunlar Osmanlý'nýn Ortadoðu'ya da yapmýþ olduðu hizmetleri gösterdiði gibi, bölgeleri arasýnda bir ayýrým yapmamýþ olduðunun iþaretleriydi. Bu þekilde, balkanlarda kurmaya çalýþtýðý demiryolu ve telgraf hatlarýnýn tesisini önemli bulan Osmanlý, demiryolu ve telgraf hatlarýyla birlikte, bu hatlarýn güvenliðini de eþ zamanlý olarak yürütüyordu. Demiryolu ve telgraf hatlarý döþenme iþlemleri arttýkça Osmanlý, eþ zamanlý olarak, bu hatlarýn güvenliklerinin tesisi çalýþmalarýný da artýyordu. Osmanlý devletinin demiryolu ve telgraf hatlarýný tesis etmeye baþlamasýyla birlikte, bu hatlara ve hatlarýn tesisinde çalýþan iþçi ve memurlara saldýrýlar baþlamýþ, bu saldýrýlarýn ardý arkasý kesilmemiþti. Bu çalýþma- 160 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi da ele alýnan belgelerden 1885'te demiryolu hattýnýn Kosova'ya ulaþtýðý anlaþýlmakla beraber, 1885'te de bu tür saldýrýlarýn olduðu da anlaþýlýyordu. Yine güvenlik tedbirleri içeren 1893 tarihli belgeden de demiryolu inþasý tesisi de bunlara yapýlan saldýrýlarýn da bitmediði anlaþýlýyordu. En azýndan bu kitap çalýþmasýnda ele alýnan belgelere göre, 1885-1893 arasý 8 yýl ardý arkasý kesilmeyen bir saldýrý süreci söz konusuydu. Devlet ýsrarla, balkanlara demiryolu ve telgraf hatlarý tesis etmeye çalýþýyor, bu hatlara saldýranlar da, ayný ýsrarla en azýndan bilinen 8 yýl süreyle saldýrýlarýný devam ettiriyordu. Bu hatlara yapýlan ýsrarlý saldýrýlarýn, 8 yýl sürmesiyle, çalýþanlara yönelik hýrsýzlýk amaçlý basit adi suç görüntüsünden uzak saldýrýlar imajýný çiziyordu. Çünkü devletin aldýðý her tedbire raðmen, saldýrýlarýn ardý arkasý kesilmiyordu. Bu durumda bu saldýrýlar, adi hýzsýzlýk türü, gasp türü, çalýþanlarýn soyulmasýyla ilgili sýnýrlý saldýrýlar deðil, daha çok organize saldýrýlar görünümündeydi. Osmanlýnýn, ýsrarlý demiryolu ve telgraf hattý tesisi ve bir o kadar güvenlik tedbirlerine raðmen bu saldýrýlardaki ýsrar, bu demiryolu ve telgraf hatlarýna, yani bölgenin geliþmemesi için yapýlmýþ saldýrýlar ihtimalini kuvvetlendiriyordu. Çünkü, adi olay türünden olan saldýrýlarýn, bu kadar uzun süre sürmemesi ve bu kadar organize olmamasý gerekiyordu. Devletin her türlü güvenlik tedbirlerine karþýn, ýsrarla devam eden bu þekilde kapsamlý saldýrýlarýn artarak devam etmesi, devleti, bu konuda yeni tedbirler almaya itiyordu. Bu amaçla bu kez Genelkurmay Baþkanlýðý demiryolu ve telgraf hatlarýnýn güvenliði için önemli noktalara karakollar yapýlmasý çözümünü gündeme getiriyordu. Devlet bu þekilde, bölgenin geliþmesini engelleme amaçlý olduðu düþünülen bu saldýrýlara karþýn, hatlarý, karakollar kurarak korumaya karar vermiþti. Karakollar kurarak hatlarý korumaya karar veren devlet, buna göre, bu hatlar üzerinde 5 noktada karakollar inþa edecekti. Demiryolu ve telgraf hatlarý üzerinde kurulacak Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 161 olan karakollarýn her biri devlete 12.390.000 kuruþa mal olacaktý. Bu þekilde her karakol, devlete 60 bin kuruþ kadar bir ek yük getirmiþ oluyordu. Bölgenin geliþmesi için demiryolu, telgraf hatlarý gibi yenilikleri balkanlara getirmeye çalýþarak belli bir ekonomik yükün altýna giren devlet, o kadar olmasa da bu kez güvenlik masraflarý olarak sadece beþ karakolun tesisi içi ek 60 bin kuruþ daha masrafý da üstlenmiþ oluyordu168. Bu þekilde çabalarla Osmanlý, ihmal etmekle, geri býrakmakla suçlandýðý balkanlara hizmet, yenilik getirmeye çalýþýyor, fakat bu hizmet getirmesi konusunda engellerle karþýlaþýyordu. Yani Osmanlý'nýn balkanlara bu gibi hizmetleri getirmesi bile, ona büyük zahmetler yüklüyordu. Devlet, ekonomik sýkýntýlara raðmen, hizmet götürmek istediði balkanlarda, bu tür engellerle karþýlaþýyordu. Ancak devlet, 60 bin kuruþluk yeni bir ekonomik yük olmasýna raðmen, hatlarýn güvenliðini saðlayacak karakollar tesisiyle de balkanlarý ihmal etmediðini göstermiþ oluyordu. Osmanlý, Balkanlara hizmet götürmekten bu gibi saldýrýlardan dolayý vazgeçecek deðildi ve ayný þekilde hizmetlerine devam ediyordu. Hizmetlerine devam ettiði 1910 tarihli belgeden de daha net anlaþýlýyordu. Ýçiþleri bakanlýðýndan maliye bakanlýðýna yazýlan yazýda, Prizren ve iþkodradan Ýþtekin Köyüne kadar, telgraf çekilmesiyle ilgili hizmet için gerekli masrafýn ödenmesi gereði iletiliyordu. Lume kazasýnýn merkezi olan Ýþtekin köyüne, telgraf hattý baðlanmasý için gerekli miktarýn ödenmesi hususunda maliye bakanlýðýna yazýlan bu yazýdan, balkanlarda bir kaza merkezi bile olsa, bir köye telgraf çekildiði anlaþýlýyordu. Osmanlýnýn, ekonomik kaynaklarýnýn büyük kýsmýný yönlendirdiði suçlamasý nedeniyle, Osmanlý için sürekli eleþtiri kaynaðý olan Anadolu'da o zamanlarda kazalarýn büyük kýsmýnda bile telgraf hattý yokken, devlet, balkanlarda belli baþlý da olsa Ýþtekin adlý bir köye bile telgraf hattý çekmiþ oluyordu. Anadolu'nun Osmanlý hizmetlerinden ne kadarýndan yarar- 162 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi lanýp yararlanmadýðýnýn testi, Osmanlýdan bu güne 83 yýl geçmiþ olan bugünlerde bile mümkündür. Bugün bile, Balkanlardan çýkan herhangi bir insan, Anadolu'yu gezerek, Osmanlýnýn ne kadar hizmet yapýp yapmadýðýný rahatlýkla görebilir ve bunun kararýný kendi verebilir. Ancak þurasý kesindir ki 1910 yýlýnda balkanlarda Kosova'da, Ýþtekin köyüne kadar telgraf hattý çeken Osmanlýnýn, Balkanlarý mý yoksa Anadolu'yu mu geri býraktýðý tartýþma konusu haline gelmiþtir. O zamanlarda Balkanlarda, Ýþtekin köyüne kadar telgraf çekilirken, Anadoluda belki de binlerce kaza da bile telgraf hattý yoktu. Ýþte bu örneklerde de olduðu gibi, bu hizmetleri sunan Osmanlý, Anadoluyu da bakanlarý da Ortadoðuyu da geri býrakmamýþtý. Demiryolu ve telgraf hizmetini büyük uðraþlara ve güvenlik harcamalarýna raðmen 1910 da Kosova'da bir köye telgraf hattý ulaþtýracak kadar getirmiþ Osmanlý için, bölgeyi geri býraktýðý suçlamasýnýn hangi ölçülere göre ileri sürülüdüðünün ortaya konulmasý gerekmektedir. Demiryollarý, telgraf hatlarý, karayollarý geliþmiþlik ölçüleri olarak deðer kazanan ölçüler deðiller miydi veya dünyanýn hangi bölgesi 1885 ve 1886 yýllarýnda demiryollarý ve telgraf hatlarýna kavuþuyordu da balkanlar bu konuda geri kalarak Osmanlý tarafýndan geri býrakýlmakla itham ediliyordu. Bu noktalar ayrý ayrý deðerlendirilmesi gereken noktalardýr. Osmanlýnýn demiryolu ve telgraf hatlarý tesisi hizmetleri, ulaþtýrma hizmetleri konusunda yapmýþ olduðu tek hizmet alanlarý deðildi. Balkanlara Osmanlýnýn getirdiði hizmet alanlarýndan biri de kosovaya kadar getirdiði ve Kosova içinde, þehirler arasýnda da yaymaya baþladýðý karayollarý hizmetleri idi. Osmanlý, karayollarýný kosovaya kadar uzatmýþ ve artýk Kosova içinde þehirler arasýndaki baðlantý yollarýnýn bitirilmesi iþleri ile ilgileniyordu. 1910 yýlýnda ele alýnan belgeye göre Kosova içinde Ferizovik-Prizren, Yakova-Ýpek, Ýpek-Mitroviça yollarýnýn yapýlmasý isteniyordu. Bu yollarýn yapýlmasý için ticaret ve Ýhtiyaç iþleri bakanlýðýndan yollar bütçesi için 900 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 163 bin lira para talep ediliyor, istenen bu paranýn da parlamento tarafýndan kabul edilerek ticaret bakanlýðý yollar bütçesine konulmasý gerekiyordu. Eðer parlamento bu parayý kabul ederse, bu paranýn 50 bin lirasý için, harcama izninin meclisten acilen alýnmasý isteniyordu. Yol yapýmý için FerizovikPrizren, Yakova-Ýpek, Ýpek-Mitroviça hatlarýnýn yapýmý istenirken, Yakova-Prizren hattýnýn da yapýlmasýna öncelik verilmesi isteniyordu. Yakova-Prizren hattý için acilen para isteniyor, inþaata baþlanmasý için acilen 12 bin liranýn daha gönderilmesi gerekiyordu. Devlet, yol inþasý iþinin önemini bildiði için öncelikli olarak aciliyeti bildirilen Yakova-Prizren yolunun inþaatýna baþlanmasý amacýyla istenilen 12 bin lirayý telgraf havalesi ile gönderek, inþaatý baþlatýyordu. Yapýlmasý istenen diðer hatlar için, gerekli paranýn harcanabilmesi amacýyla, gereken parlamento iznini alabilmek niyetiyle, konuyu parlamentoya havale ederek, diðer yollarýn ihtiyacý olan paranýn kullanýlmasýnýn önünü açmayý çalýþýyordu. Kosova için düþünülen bu yollar, 7 metre geniþliðinde ve toplam 190 km. uzunluðunda olacak þekilde yapýlacaktý169. Demiryolu, telgraf hattý inþasýndan sonra devlet, karayollarý konusunda da bu þekilde köklü bir adým atarak kosovanýn ulaþým sorununu çözmeye çalýþýyordu. Balkanlar üzerinden kosovaya kadar ulaþmýþ olan karayolu aðý , bu kez Kosova içindeki bölgeleri birbirine baðlayan baðlantý yollarýnýn tamamlanmasýyla bitirilmeye çalýþýlýyordu. Devletin karayollarý konusunda yatýrým yaptýðý yýl dikkat edilirse, 1910 olarak balkanlarýn en karýþýk yýllarýndan biriydi ve bu yýllarda balkanlardaki Osmanlý egemenliði iyice zayýflamaya baþlamýþtý. Bosna hersek, 1908 yýlýnda, Avusturya-Macaristan tarafýndan topraklarýna katýlmýþ, Bulgaristan 1908 yýlýnda baðýmsýzlýðýný ilan ederek Osmanlýdan kopmuþ ve ayrýca Osmanlý topraðý olan Doðu Rumeliyi topraklarýna katmýþ ve Girit 1908 yýlýnda aldðý bir kararla Yunanistana baðlandýðýný ilan etmiþti. Balkanlarda birçok topraðý, bir anda elinden 164 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi giden Osmanlýnýn elinde kalan diðer balkan topraklarý da, Osmanlýnýn uzun süre elinde kalacak gibi de görünmüyordu. Osmanlýnýn elinde kalan, Selanik, Kosova, Manastýr vilayetleri baþta olmak üzere diðer balkan topraklarý da uluslararasý oyunlarla sürekli karýþtýrýlýyordu. Yani buralardaki Osmanlý egemenliði de sorunsuz deðildi. Balkan topraklarýnýn büyük kýsmýný yeni kaybetmiþ Osmanlýnýn, elinde kalan topraklarý da karýþtýrýlarak sürekli çýkacak gibiydi ve Osmanlý, buralar nasýl olsa kaybedilecek, buralara yatýrým yapmaya gerek yok demeden buralarýn elinden çýkmasýndan 2 sene öncesine kadar bile, buralarýn karayollarýna, bu yatýrýmý yapmaktan vazgeçmiyordu. Aslýnda Osmanlý, 1912 yýlýnda egemenliðinin son bulacaðý balkan savaþý konusunda balkan devletlerinin daha 1909 yýllarýnda baþlayan kendisine karþý yapýlan ittifak hazýrlýklarýndan haberdardý. Balkan devletlerinin aleyhindeki ittifak hazýrlýklarý da, egemenliði iki yýl sonra son bulacak bu topraklarda yatýrým yapmasýný durduramýyordu. Daha 1908 yýlýnda, balkan topraklarýnýn büyük kýsmýný kaybetmiþ ve aleyhinde 1909 dan itibaren ittifak görüþmeleri baþladýðý, sadece Osmanlý makamlarýnca deðil, hem balkan halklarýnca hem de uluslararasý camia tarafýndan bile biliniyordu. Her ülkede büyük elçiliði ve baþta Kosova, Selanik, Manastýr Vilayetleri olmak üzere Balkanlarda, halen topraklarý olan bir devletin bundan haberinin olmamasý düþünülemezdi. Yani Osmanlý, aleyhinde ittifaklar ve bir savaþ hazýrlýðý gibi etkili bir tehdide ve bir gün buralarýn elinden çýkacaðýný bilmesine raðmen, 1910 yýlýnda bile yol masraflarý gibi köklü adýmlarý atmaktan geri durmuyordu. 1910 yýlýnda bile Osmanlýnýn yapmýþ olduðu bu yatýrýmlar, sadece ulaþtýrma, alanýnda, deðil daha önce de belirtildiði gibi eðitim, saðlýk, ziraat gibi birçok alanlarda devam ediyordu. Osmanlý bu bilgisine raðmen, bu yatýrýmlarý bölgenin belki de kendisine býrakýlacaðý ümidiyle deðil, burada kalan halkýna hizmet amacýyla ve tersi davranmayý devlet onuruna ve geleneðine Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 165 uygun görmediði için yapýyordu. Bu þekilde Osmanlý, egemenliðinin son iki yýlýnda bile olsa buralara hizmetler götürürken, yüzyýllar boyu devam ettirdiði devlet onur ve geleneðine uygun adým atmýþ olarak, görevini yapmýþ olmanýn huzuruyla hareket ediyordu. C. GÜVENLÝK HÝZMETLERÝ Daha önceki bölümlerde de sýralandýðý gibi devletler, vatandaþlarýna, onlarýn ihtiyaç duyduðu her alanda hizmetler sunmaya çalýþýrlar. Ýktisadi, sosyal, eðitsel, teknolojik, bayýndýrlýk gibi birçok alanlar, devletlerin hizmet sunma sorumluluðu olan alanlardýr. Bu alanlardaki hizmetler, vatandaþlarýn hayatlarýný kolaylaþtýran önemli ihtiyaçlardýr. Bu hizmetlerin, devletler tarafýndan tedarik edilerek vatandaþlara götürülmesi, onlarýn hayatlarýný önemli ölçüde kolaylaþtýrýr. Bu hizmetlerin vatandaþlara sunulamamasý ise, onlarýn hayatlarýný büyük ölçüde zorlaþtýrýr, fakat direkt olarak sonlandýrmazlar. Yani bu hizmetlerin eksikliði, dolaylý olarak olsa da, direkt olarak vatandaþlarýn hayatlarýný sonlandýrmayabilirler. Ancak bu çerçevede, saðlýk ve güvenlik hizmetleri böyle deðildir. Güvenlik hizmetlerinin, saðlýk hizmetlerinin de olduðu gibi vatandaþlarýn hayatlarýný doðrudan etkileyen yönleri vardýr. Ýnsanlar yollarý, okullarý, hayatlarýný kolaylaþtýran her türlü makineleri, ekonomik imkanlarý olmadan, zor da olsa hayatlarýný sürdürebilirler ancak, her an tehdit altýnda veya canlarýna kasteden saldýrýlar altýnda, hayatlarýný sürdüremezler. Bu tür tehditler karþýsýnda, alabilecekleri her türlü tedbirleri alarak hayatlarýný korumaya çalýþýrlar. Ekonomik, eðitsel her türlü eksikliklere raðmen uyuyabilen insanlar, her ne türlü tedbirleri alýrlarsa alsýnlar, eðer güvenlik kaygýlarý varsa, huzur içinde uyuyamazlar. Bu süreç, onlarýn hayatlarýna son vermezse bile, psikolojilerini bozarak onlarý derinden etkiler. Bu süreçte, tedbirlerin de huzur vermediði ortamda, insanlar daha huzurlu bir yaþam için evlerini, vatanlarýný bile terk ede- 166 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi cek boyuta gelip, yaþayacak baþka huzurlu ortamlara göç ederler. Bu çerçevede, baþka diðer ihtiyaçlar insaný göçe zorlayýcý baskýlarda bulunmasalar da güvenlik kaygýlarý, göç ederek, vatanlarýndan ayrýlmalarý gibi pek fazla istenmeyen çözümleri insanlarýn akýllarýna getirebilirler. Öte yandan, bu þekilde bahsedilmeye çalýþýlan güvenlik kaygýlarýný Kosova insaný, yakýndan bilmektedir aslýnda. Kosovalý, savaþýn acý, kanlý, soðuk, acýmasýz her yüzüne tanýk olmuþtur. Savaþ Kosovalýnýn her anýna girmiþ, soðukluðunun her boyutunu Kosovalý'ya yaþatmýþtýr. Savaþý, siniri, dehþeti, savaþtan kaynaklanan çaresizliði, hatta zaman zaman eli kolu baðlý kalýp hakkýnda verilecek kararý beklemeyi Kosovalý, maalesef tatmýþtýr. Kosova insaný bu nedenle, diðer ihtiyaçlarýn yanýnda güvenlik ihtiyacýnýn ne demek olduðunu, belki birçok milletten daha iyi bilmektedir. Bu yüzden, güvenliði temin amacýyla yapýlmýþ olan, ABD önderliðindeki NATO operasyonunun kýymetini de çok iyi takdir etmektedir. Bütün ikna çabalarýnýn, çözüm arayýþlarýnýn, uzlaþmaz bir taraf karþýsýnda bittiði bir noktada, kimilerinin iþgal diye nitelendirdiði, Kosova insanýna güvenlik içinde yaþama þansýný iade etme amacý taþýyan, uluslar arasý müdahale gerçekleþmiþtir. Bu müdahale, dünyanýn her yerinde bir insan hakký olarak tanýmlanan güvenlik içinde yaþama hakkýnýn saðlanmasý amacýyladýr ki bu dünyanýn her bölgesindeki insanýn en tabii, insan olarak doðmaktan kaynaklanan hakkýdýr. Uluslararasý müdahale de bu hakkýn iadesi amacýyla gerçekleþmiþtir. Bu þekilde, güvenliðin ne demek olduðunun çok iyi bilindiði Kosova topraklarý, bundan yaklaþýk 100 yýl önce Osmanlý idaresi altýndaydý. Yüzyýl öncesinden, yani 1912'den geriye doðru 500 yýl buralarý yönetimi altýnda bulunduran Osmanlý, idare ettiði bu topraklarda, 500 yýl boyunca kendine has bir yönetim tarzý geliþtirmiþti. Yirmidörtmilyon kilometre kareyi içine alan topraklarýnda, uygulamýþ olduðu bu yönetim tarzýnýn, merkezinde insan vardý. Ýnsaný yaþat ki devlet yaþa- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 167 sýn felsefesiyle, devleti idare eden Osmanlý, insaný merkez alan politikasýnýn karþýlýðýný 624 yýl ayakta kalarak almýþtý. Onun, 624 yýl yaþayabilmiþ olmasýnýn bir nedeni de insanýný merkez alan politikasýydý. Bu þekilde, vatandaþýný, politikasýnýn merkezine oturtan Osmanlý'nýn, vatandaþý için önemli bulduðu bir ihtiyaç alaný da, onun güvenliðinin tesis edilmesiydi. Müslüman olsun gayrimüslim olsun, Türk olsun veya baþka hangi ýrktan olursa olsun, vatandaþýnýn güvenliðinin problemsiz bir þekilde tesis edilmesi, Osmanlý devlet adamlarýnýn birinci önceliði idi. Osmanlý topraklarýnýn tamamýnda, vatandaþýnýn güvenliðinin saðlanmasýna dikkat eden Osmanlý, sýnýr bölgelerinde ise buna ayrý bir önem gösteriyordu. Buna göre Osmanlý'nýn vatandaþýna götürmüþ olduðu güvenlik hizmetlerini dýþ güvenlik yani sýnýr güvenlik ve iç güvenlik hizmetleri olarak ayrý ayrý ele almak gerekmektedir. Bunlardan, sýnýr güvenlik hizmetleri, Osmanlý idaresinin çalýþmalarýný yoðun ve titiz bir þekilde sarf ettiði önemli bir alandý. a) Dýþ Güvenlik-Sýnýr Hizmetleri Dýþ güvenlik hizmetleri, iç güvenlik hizmetlerinin yanýnda ayrý bir mesai konusuydu ve doðal olarak yoðun bir þekilde sýnýr bölgelerini ilgilendiren konulardandý. Kosova vilayeti ise Berlin kongresi sonucu 1878 yýlýnda, Sýrbistan, Karadað, Romanya'nýn baðýmsýzlýðýný kazanmasýyla, sýnýrlarý kritik noktalar haline gelen bir yapý kazanmýþtý. Bundan sonra sýnýrlarýnda, Kosova'dan toprak almak isteyen Sýrbistan ve Karadað gibi yakýn rakipler doðmuþtu. Kosova üzerinde bir takým planlarý olan Büyük Devletler yok da deðildi, ancak yakýn tehlike gibi görünen iki devlet Sýrbistan ve Karadað'dý. Sýrbistan ve Karadað, Osmanlý'dan baðýmsýz olmakla yetinmeyip hedeflerinde olan bölgeleri topraklarýna katma planlarý ve hazýrlýklarý içindelerdi. Bu iki devletin kendi topraklarýna katmak istediði topraklarýn baþýnda, Kosova vilayeti sýnýrlarý içinde, kendi sýnýrlarý civarýndaki yerler geliyordu. Sýrbistan 168 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi ve Karadað'ýn hedeflerinde olan Kosova vilayetine ait bölgeler hakkýnda Sýrbistan ve Karadað, boþ durmuyorlardý. Berlin kongresi ile yaný baþýnda rakip olarak beliren ve Kosova vilayeti sýnýrlarý içindeki topraklarla ilgili çalýþmalarý olan bu iki devlet hakkýnda Osmanlý, tedbirlerini bir de bu devletleri hesaba katarak almak durumundaydý. Bu çerçevede sadece Kosova deðil, manastýr ve Selanik vilayetleri de benzer tehlikelerle karþý karþýyaydý. Bunlarýn içinde, daha Batý'da olan Kosova vilayetine ait sýnýr kaygýlarý daha büyük boyutlardaydý. Bunu Osmanlý arþiv belgelerine konu olan sýnýr olaylarý ile ilgili belgeler arasýnda, Kosova sýnýr bölgesi ihlalleri içeren belgelerin fazlalýðýnda da görmek mümkündü. Bu nedenle sýnýr problemlerini içeren belgeler arasýnda, Kosova sýnýr problemleri belirgin bir þekilde öne çýkýyordu. Kosova sýnýr problemlerinden kaynaklanan güvenlik tedbirlerine ait 1885 yýlýna ait belgede, Kosova'nýn Taþlýca sýnýrýyla ilgili problem, Kosova sýnýrýyla ilgili sýkýntýlara dair bir açýk bir örnekti. Genelkurmay baþkanlýðýnda ele alýnan bu belgeye göre, bir sýnýr belirlenmesinden bahsedilmekteydi. Kosova vilayeti'nin Taþlýca sýnýr bölgesiyle ilgili olan bu belgeye göre, Karadað'la sýnýrýn yeniden belirlenip kesinleþtirilmesinden bahsediliyordu. Ancak bu kesinleþtirme iþlerinin tamamlanmasýndan önce Osmanlý, her türlü sýnýr saldýrýsý ihtimaline karþýlýk, Taþlýca mevkiine askeri birlik sevk etmiþti. Genelkurmayda ele alýnan bu belgeye göre öte yandan, sýnýr kesin olarak belirlenmeden, askeri birliðin geri çekilmemesi ihtarý çekiliyordu.170 Osmanlý, sýnýr bölgesinde bu þekilde asker bulundurmak ve sýnýr kesin bir þekilde çizilene kadar askerini çekmemek zorunda hissetmektedir kendisini. Çünkü sýnýr bölgelerinden yapýlacak tecavüzlerden, emin deðildir. O zamana kadar sýnýr bölgelerinden vatandaþlarýna tecavüzler yapýlmaktaydý ve yeni tecavüzlerin olmayacaðýndan emin olmadýðý için askerini, sýnýr kesin olarak çizilinceye kadar oradan çekmeyecekti. Sýnýrlarýný ve sýnýrlara yakýn bölgeler- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 169 deki vatandaþlarýný korumak zorunda olan Osmanlý, bu konudaki tedbirinde haklý idi. Sýnýr saldýrýlarý, sürekli tekrar ediliyordu ki, o sýralarda yapýlan Sýrbistan tarafýndan yapýlan bir sýnýr saldýrýsý, Osmanlý'yý haklý çýkarýyordu. Bu saldýrý, bu kez Karadað tarafýndan deðil de Sýrbistan tarafýndan geliyordu, ancak bu, sýnýrýn Karadað tarafýndaki tedbirleri gevþetmek anlamýna gelmiyordu. Sýrbistan tarafýndan yapýlan saldýrý Karadað sýnýrýnýn güvenli olduðunu göstermiyordu çünkü sýnýrýn Karadað tarafýndan da Sýrbistan tarafýndan da birbirine neredeyse eþ derecede saldýrýlar geliyordu. Karadað sýnýrý da Sýrbistan sýnýrý da ayný derecede güvensiz sýnýrlardý. Arþiv belgeleri içinde var olan bu konudaki birçok belgenin yanýnda bu kitap çalýþmasýnda ele alýnan belgeler arasýnda bir belge, Sýrbistan tarafýndan yapýlan bir saldýrýdan bahsediyordu. Kosova valiliðine gönderilen belgeye göre, Priþtineli bir vatandaþýn katillerinin aslýnda Yeni Pazar'lý olup bir karakol görevlisi olduðu ve Sýrbistan'a kaçtýðý bildiriliyordu. Yine ayný belgeye göre, Sýrplarýn Osmanlý sýnýrý yakýnýndaki köylüler üzerine ateþ ederek onlarý öldürdükleri haberi veriliyordu. Bu haberlerin Kosova valiliðine bildirilmesiyle birlikte, Kosova valiliðinin bu olayýn üzerine gitmesi ve suçlularýn bulunarak cezalandýrýlmasý isteniyordu. Ayrýca bunlara ilaveten Sýrplar tarafýndan idam edilen Ramazan hakkýnda, büyükelçilik nezdinde giriþimde bulunularak, Ramazan adlý bu vatandaþýn idam olunmasý sürecinin, araþtýrýlmasý talimatý veriliyordu.171 Sýnýrlarda güvenliði artýrmada Osmanlý'nýn ne derece haklý olduðu daha sonra ortaya çýkan olaylarla da anlaþýlýyordu. Çünkü bir vatandaþý öldürülüyor, katili sýnýrý geçerek Sýrbistan'a kaçýyor, yine sýnýrýn Sýrbistan tarafýndan köylüler üzerlerine ateþ açýlarak öldürülüyordu. Osmanlý, bu vatandaþlarýnýn haklarýný aramak için harekete geçiyor, Kosova valiliðine gönderdiði talimatla da suçlularýn cezalandýrýlmalarý için gereðinin yapýlmasýný istiyordu. Bu olaylar üzerine Belg- 170 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi rat büyükelçiliði düzeyinde de harekete geçiyor ve ayrýca, Sýrplar tarafýndan idam olunan Ramazan adlý vatandaþýnýn durumu hakkýnda da açýklama istiyordu. Kosova vilayeti sýnýrlarýnda, bu þekilde saldýrýlarýn olmasý veya sýnýrlarýn ihlal edilmesi, Kosova vatandaþlarýnýn kýsmen de olsa tehdit altýnda olmalarý anlamýna geliyordu. Bu nedenle doðal olarak her devletin yapacaðý gibi Osmanlý da sýnýrlarýný muhafaza altýna alýp vatandaþlarýný korumaya çalýþýyordu. Osmanlý sýnýrlarýna saldýrýlar yoðunlukla, Sýrbistan ve Karadað taraflarýndan geliyordu. Ancak Bulgaristan taraflarýndan saldýrýlar veya sýnýrý izinsiz geçip halka zarar verici davranýþlarda bulunmalar, Sýrbistan ve Karadað sýnýrlarýnkinden geri kalmýyordu. Hatta bazen Bulgar sýnýrýndan yapýlan saldýrý veya izinsiz sýnýrý geçmeler, bu iki devletin sýnýrlarýndaki kadar olabiliyordu. Buna 1886 yýlýnda Kosova vilayetinden yazýlmýþ bir telgraf açýk bir örnekti. Kosova valiliðinden yazýlan telgrafa göre, sýnýrý geçen beþ Bulgar eþkýyanýn yakalanmasý isteniyordu. Kosova valiliði de verilen emir üzerine harekete geçerek beþ Bulgar eþkýyasýný yakalýyor, ele geçirilemeden kaçan üç kiþinin firar ettiðini de merkeze bildiriyordu. Kosova askeri makamlarýnca yakalanan iki kiþiden birinin reis, olduðu da ayrýca ilave ediliyordu.172 Devlet, Sýrbistan'dan, Karadað'dan veya Bulgaristan'dan olan bu gibi sýnýr ihlallerine karþý kendini, bu nedenle tedbir almak zorunda hissediyordu. Çünkü sýnýrý izinsiz geçenler, kendi topraklarýnda kendi vatandaþlarýna zarar verebilirlerdi. Bu nedenle bu gibi kiþilerin eðer mümkünse, daha sýnýrý geçmeden tespit edilip, sýnýrý geçmesi engellenmeli veya eðer tespit edilmiþ bir suçlarý varsa haklarýnda yasal iþlem yapýlmalýydý. Sýnýrý geçtikten sonra, halkýn içine karýþtýklarýnda bunlarýn takibi zorlaþacaktý. Devletin sýnýr problemleri adý altýnda ilgilendiði bir baþka olayda Recep ve Ramazan adlý iki vatandaþýnýn öldürülmesi olayýydý. 1886 yýlýnda gerçekleþen olaya göre Sýrp sýnýrýndaki Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 171 Peçoye ormaný, kurþunlu tarafýndaki Mirofça karakolu civarýnda, Recep ve Ramazan adlý iki Osmanlý vatandaþýnýn öldürüldüðünden bahsediliyordu. Dýþ iþleri bakanlýðý da bu konuya el koyarak Recep ve Ramazan adlý vatandaþlarýnýn öldürülmesi olayýnýn aydýnlatýlmasýný istiyorlardý. Ýki vatandaþýnýn Sýrplarca katledilmesi olayýyla ilgilenen dýþ iþleri bakanlýðý, bu olay hakkýnda tahkikat yapýlmasýný ve sonucun kendine bildirilmesi gereðini bildiriyordu.173 Bu þekilde iki va-tandaþýnýn ölümüyle ilgilenen dýþ iþleri bakanlýðý, elde ettiði bilgilere göre, bu olayý Sýrp makamlarýna sunup gereðinin yapýlmasýný isteyecekti. Bu þekilde devlet, öldürülen iki vatandaþýnýn haklarýný arýyor, onlarýn öldürülmesiyle, onlar hakkýndaki dosyayý kapatmayarak takibini yapýyor ve bu þekilde suçlularýn yakalanmasýna çalýþýyordu. Sýrp sýnýrýnda bu iki vatandaþýn öldürülmesi olayýndan baþka yine Sýrp sýnýrýnda vuku bulan baþka bir olaydan bahsediliyordu. Yine 1886'da vuku bulan bu olay, Sýrp sýnýrýndan açýlmýþ bir ateþ sonucu bir vatandaþýn öldürüldüðü olayýydý. Belgeye göre, Sýrp sýnýrýndan yaylým ateþi açýlarak, Behram adlý vatandaþ öldürülmüþtü. Bir vatandaþýn öldürülmesine raðmen Sýrp eþkýyasý da sýnýrda dolaþmaya devam ediyordu. Sýrplarýn, Osmanlý vatandaþýný öldürmeleri ve sýnýrdaki tahrik edici dolaþmalarýna devam etmeleri üzerine Osmanlý makamlarý bu olayý, Osmanlý'nýn Belgrat büyükelçiliðine bildirerek gereðinin yapýlmasýný istiyor ve ayrýca bu kez Sýrp hükümetine gönderilen bir ihtarla da bu konuda dikkatleri çekiliyordu. Sýrplarýn, bu olaylar üzerine yeni saldýrýlarda bulunmalarý, alýnan tedbirlerle engellenmiþ, ancak 20 kadar Sýrp eþkýyasýnýn tahrik edici bir þekilde davranýþlarýnýn engellenmesi için, Sýrp hükümetinin dikkati çekilmiþ ve bu olaylar hakkýnda yasal sürecin baþlatýlmasý istenmiþti.174 Osmanlý'nýn bu þekilde Sýrp tarafýndan açýlan bir ateþ sonucu öldürülmüþ olan vatandaþý hakkýnda ve Osmanlý sýnýrýnda tahrik edici hareketlerine devam eden 20 kadar Sýrp 172 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi eþkýyasý hakkýnda istediði açýklamalar bir süre sonra Sýrp hükümetince cevaplandýrýlýyordu. Osmanlý diplomatlarý bu konuyu Sýrp dýþiþleri bakanlýðýna kadar ulaþtýrmýþlar, Sýrp hükümetinin açýklama yapmasýný istemiþlerdi. Osmanlý diplomatlarýnýn çaðrýlarý üzerine olay hakkýnda araþtýrma yapan Sýrp makamlarý da Sýrbistan dýþiþleri bakanlýðý kanalýyla, bu araþtýrmalarýnýn sonuçlarýný Osmanlý hükümetine bildiriyorlardý. Sýrp dýþiþleri bakanlýðýnýn yaptýðý açýklamaya göre, Sýrp tarafýndan açýlan ateþ sonucu öldürüldüðü iddia edilen Esporçeli Behram'ýn ölümüyle alakalý olmadýklarý bildiriliyordu. Sýrp dýþiþleri bakanlýðý, Sýrplarýn sýnýrý ihlal etmediklerini, bunun sonucu olarak da sýnýrdan açýlan ateþ sonucu öldürüldüðü iddia edilen Esporçeli Behramýn ölümüyle ilgilerinin olamayacaðýný iletiyorlardý. 20 kadar Sýrp eþkýyasýnýn sýnýrda tahrik edici bir þekilde hareket etmeleri konusunda da Sýrp dýþiþleri bakanlýðý, sýnýrý ihlal etmediklerini hatýrlatarak, böyle bir olayýn da olmadýðý cevabýný veriyordu.175 Bu þekilde Osmanlý makamlarýnýn sorularýný cevaplayan Sýrp dýþiþleri bakanlýðýnýn bu cevaplarýnýn ne kadarýnýn doðruyu yansýttýðýna dikkat edilmekle birlikte, Osmanlý'nýn bir tek vatandaþýnýn bile hakkýnýn peþinde olmasý, onun devlet olma geleneðinden kaynaklanýyordu. Sýrp makamlarý bu suçu iþlemiþ olsalar bile, bunu açýkça itiraf edecekleri bir tartýþma konusudur. Ancak, Osmanlý makamlarýnýn tek bir vatandaþý için bile, bir kiþinin ölümüyle sonuçlanmýþ bir olay þeklinde deðerlendirme yapmayarak üzerine gitmesi, bu olayý açýk bir þekilde aydýnlatmasa bile, yeni saldýrýlarýn önüne geçmek için atýlmýþ bir adým olmasý açýsýndan da önemliydi. Kendisine bu þekilde suçlama yapýlmýþ Sýrp hükümeti, bu tür olaylardan ilelebet, bunlarý inkâr ederek kurtulamayacaðýný düþünerek, yenilerine kolay kolay teþebbüs edemeyecek, en azýndan biraz daha fazla düþünecekti. Devlet, bu þekilde sýnýr müdahaleleri sonucu vatandaþlarýnýn öldürülmesinden, hýrsýz, eþkýya türünden kiþilerin Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 173 kendi topraklarýna geçmelerinden rahatsýz oluyor, bunlara karþý tedbir alýyor, gerektiði durumlarda, saldýrý hangi taraftan gelmiþse, ilgili devleti bu þekilde görevini yapmaya çaðýrýyordu. Vatandaþlarý, saldýrýlar sonucu öldürülen Osmanlý, saldýrýlarýn yapýldýðý ülkeyi görevini yapmaya çaðýrýrken, bunlar iþe yaramaz ise, bu konuda daha etkili tedbirler alýnmasý için ilgili devletleri daha fazla sýkýþtýrýyordu. Yani Osmanlý, vatandaþlarýnýn öldürülmesiyle ilgili devletleri göreve çaðýrmakla kalmýyor, onlarý daha etkili tedbirleri almaya, daha sonuç alýcý adýmlar atmaya zorluyordu. Osmanlý'nýn buna benzer hareketi, Karadað sýnýrýnda gerçekleþiyordu. Diðer sýnýrlarda olduðu gibi Karadað sýnýrýnda da bu kez meralar yüzünden kaynaklanan problemlerin son bulmamasý üzerine Osmanlý, Karadað hükümetinin de katýlýmýný saðlayarak, bölgeye bir komisyonu keþif yapmak üzere görevlendiriyordu. Komisyona, Karadað hükümetinden de katýlým saðlanarak, varýlacak karara Karadaðýn da onayý saðlanacaktý.176 Karadað komiseri, Osmanlý büyükelçisi Cevat Paþa, Ýpek kaymakamý Ali Paþa, komiser Bedri ve Sabri beylerden oluþan komisyon, kavgalara neden olan meralar hakkýnda, yerinde tespit yapacaktý. Bu problem ve daha sonra çýkmasý muhtemel problemler hakkýnda, mazeretlerle kendini muhtemelen suçsuz göstermeye çalýþacak Karadað hükümeti, komiseri ile komisyona dâhil edilerek, kavga konusu meralar yerinde inceleniyordu. Böylece, komisyona bizzat dahil edilen Karadað, oluþacak problemlere mazeret üretemeyecek konuma getiriliyordu. Komisyon, problemli bölgeleri gezecek, incelemeleri yerinde yapacak ve kararlar verecek, bölece de yeni sýnýr saldýrýlarýnýn önüne geçilmiþ olacaktý. Bölgeye bu þekilde komisyon görevlendiren Osmanlý, Karadað'ýn yarýn üreteceði muhtemel mazeretleri de þimdiden ortadan kaldýrýcý adým atmýþ oluyordu. Sýnýr bölgelerinde, sýnýrýn karþý tarafýndan yapýlan saldýrýlar sonucu, Osmanlý vatandaþlarýnýn öldürülmesi olaylarýnýn 174 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi yaný sýra, sýnýrýn diðer taraflarýnda da ölümler oluyordu. Osmanlý sýnýrýna yakýn bölgelerde ilgili devletler, sýnýr olaylarý sonucunda ölen vatandaþlarýnýn sorumluluðunu doðal olarak Osmanlý sýnýrýndan yapýlmýþ saldýrýlara yüklüyordu. Kosovaya komþu devletler bu þekilde, vatandaþlarýnýn Kosova sýnýrý tarafýndan yapýlan silahlý saldýrýlar sonucu öldürüldüðünü iddia ediyorlardý. Bu duruma benzer olan olay, Kosova'nýn Sýrp sýnýrýnda vukubuluyordu. Sýrbistan hükümeti, Kosova sýnýrýndaki karakolunda bulunan askerinin öldürülmesinden Kosovalý Þakir adlý Osmanlý vatandaþý sorumlu tutuyordu. 1886 yýlýnda vuku bulan olaya göre Sýrbistan, Kosova sýnýr karakolunda görevli Porisavloviç adlý askerinin, Grab köyünden Þakir adlý Osmanlý vatandaþý bir Kosovalý tarafýndan öldürüldüðünü iddia ederek, askerinin öldürülmesiyle ilgili takibatýn yapýlmasýný istiyordu. Bu konuda Osmanlý dýþiþleri bakanlýðý, Sýrbistan hükümetince göreve çaðrýlýyordu. Sýrp hükümetinin þikâyeti üzerine Dýþiþleri Bakanlýðý ise, konuyu Kosova valiliðine gereði yapýlmak üzere havale ediyordu. Kosova valiliði de yaptýðý incelemeyi tamamlayarak sonucu Osmanlý hükümetine bildiriyordu. Kosova valiliðinin tahkikatý sonucu ortaya çýkan belgeye göre, Sýrp hükümetinin suçladýðý Þakir adlý vatandaþýn tutuklandýðý bildiriliyor, ancak herhangi bir kiþinin mahkemesiz uzun süre tutuklu kalmasýnýn adalete aykýrý olduðu hatýrlatýlarak, Porisavlaviç adlý askeri öldürmekle suçlanan Þakir'in, bu cinayeti iþlediðine dair delillerin acilen tamamlanmasý gerektiði bildiriliyordu.177 Yani Osmanlý, kendisine komþu bir devletten yapýlan bir müracaatý, bir devlet sorumluluðu altýnda ciddi bir þekilde deðerlendiriyor, cinayeti iþlemekle suçlanan þahsý tutukluyor ve yasal gözaltý süresi içinde hapsediyordu. Bir devlet sorumluluðu içinde kendisine yapýlan müracaatý dikkate alýp suçlanan vatandaþýný tutuklayan Osmanlý, onurlu devletlere yakýþan bu tavrýna karþýlýk bir gerçeði de hatýrlatýyor, ona göre davranacaðýný da bildiriyordu. Tutuklanan herhangi bir insanýn Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 175 mahkemesiz uzun süre tutuklu kalamayacaðýný, bunun adalet anlayýþýna aykýrý olduðunu bildirerek, Karadað askerini öldürmekle suçlanan Þakir adlý vatandaþýn hakkýnda deliller varsa bunun ispatlanmasý ve bu konuda acele edilmesi gerektiðini hatýrlatýyordu. Aksi takdirde herhangi bir delil, belirtilen yasal süre içinde sunulamazsa, zanlýnýn serbest býrakýlacaðý karþý tarafa belirtilmiþ oluyordu. Yani Osmanlý, Karadaðlý da olsa haksýz bir þekilde öldürüldüðü iddia edilen bir insan için, adalet anlayýþý öyle gerektirdiðinden dolayý, kendi vatandaþýný bile tutukluyor, ancak eðer hakkýnda delil olmazsa, yine adalet anlayýþý gereði masum bir insaný tutuklu tutamayacaðýný bildirerek sorumluluðunu yerine getiriyordu. Böylece Osmanlý, suç ve suçlu arasýnda kendi vatandaþý bile olsa ayrým yapmýyor, ama suçsuz yere bir insaný da tutuklu tutamayacaðýný açýklýyordu. Sýnýr ihlalleri, sýnýr saldýrýlarý konusunu gündeminden düþmeyen Osmanlý, sýnýrlarda vukubulan olaylara sadece, sýnýr olaylarý meydana geldiði zamanlarda müdahale etmiyor, ayný zamanda bu olaylarýn oluþmamasý için de daha baþýnda bu gibi olaylarý önleyici tedbirler almayý da sürdürüyordu. Bu çerçevede, problemli olan sýnýr bölgelerini, türlü tedbirlerle emniyetli hale getirmeye çalýþýyor, bu þekilde tatsýz olaylarýn, oluþmadan önlenmesi anlamýnda tedbirlerini artýrýyordu. Bu nedenle Osmanlý, 1887 yýlýna ait bir belgeye göre, problemli sýnýr bölgelerinden Karadað sýnýrýna, sýnýr taþlarý döþettiriyordu. Karadað sýnýrýna, sýnýr taþý döþeme iþinin tamamlandýðý da, Kosova valiliðinden telgrafla baþbakanlýða bildiriliyordu.178 Sýnýr taþý döþeme iþinin baþbakanlýða bildirilmesi, hükümetin bu konuya verdiði önemin bir göstergesiydi. Hükümet sýnýr taþý döþeme iþini hafif görmeyip, bizzat takip ederek, sýnýrlar hakkýndaki kanaatlerini bu þekilde ortaya koymuþ oluyordu. Sýnýrlarýn güvenliði tedbirleri, sadece sýnýrlardan yapýlacak silahlý saldýrýlar için deðil ayný zamanda, sýnýrlardan yasal 176 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi olmayan geçiþler için de alýnýyordu. Son dönemleri kaynayan bir kazaný andýran Balkanlarda, siyasi hareketlerin yaný sýra, eþkiyalýk hareketleri de artmýþtý. Hýrsýzlýk, adam öldürme, gasp gibi eþkiyalýk hareketlerinde bulunanlar, bu suçlarý iþledikleri yerlerde tanýnmalarýndan sonra yakalanma korkusuyla, tanýnmayacaklarý baþka bölgelere geçiyorlardý. Doðal olarak da bu kiþiler sýnýrlarý geçerek, gelmiþ olduklarý bölgelerde de rahat durmuyorlar, eþkýyalýk hareketlerine buralarda da devam ederek, buralarýn insanlarýný da huzursuz ediyorlardý. Halkýn içine karýþtýktan sonra, bunlarýn yakalanmalarýnýn daha zor olacaðý üzerine Osmanlý sýnýr görevlileri, bir de bu gibi insanlar hususunda dikkatli olmalarý konusunda uyarýlýyorlardý. Baþbakanlýkta 1887 yýlýnda ele alýnan belgede de, bu gibi olaylardan bahsediliyordu. Baþbakanlýk, bu konunun önemini belirttikten sonra, Kosova valiliðinin bu konuda dikkatini çekerek, gereðinin yapýlmasý talimatýný veriyordu. Belgeye göre, Bulgar eþkýyalarýnýn Üsküp ve Kosova sýnýrlarýný ihlal ettiði, sýnýrlardan geçiþ yaptýklarý haber veriliyor, bu konuda dikkatli olunmasý talimatý iletiliyordu. Kosova'ya bildirilen talimatta, eþkýyanýn sýnýr ihlalinin önlenmesi, suçlularýn yakalanmasý hususunda dikkatli olunmasý istenirken baþka bir konunun da gözlerden kaçýrýlmamasý isteniyordu. Bulgaristan'daki Müslüman halktan ve Müslüman olmayanlardan, Osmanlý'ya iltica etmek isteyenlerin olduðu hatýrlatýlýyordu. Osmanlý, bu hatýrlatmayla güvenlik kuvvetlerinin, sýnýrda eþkýya takibi yaparken iltica etmek isteyen insanlara karþý da dikkatli olunmasý, bu gibi insanlara da yanlýþlýkla eþkýya muamelesi yapýlmamasý gerektiðini hatýrlatmýþ oluyordu179. Böylece Osmanlý, eþkýyayla, iltica etmek istenen insanlarýn ayný muameleye tabi tutulmamasý, bu gibi insanlarýn eþkýyayla ayný þekilde deðerlendirilmemelerini saðlamýþ oluyordu. Öte yandan yine belgede belirtildiðine göre, Bulgaristan tarafýndan Müslüman halkýn yanýnda, ayný zamanda Hýristiyan Bulgarlardan da Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 177 insanlarýn olmasý dikkat çekiciydi. Belge'nin hazýrlandýðý 1887 yýlýnda, baþýnda Hýristiyan Bulgar bir prensle Osmanlý'ya baðlý özerk bir bölge olarak yönetilen Bulgaristan'ýn Hýristiyan Bulgar vatandaþý, Müslüman Osmanlý tarafýna geçmek istiyordu. Ýþte bu nokta çok önemliydi. Baþýnda kendi dininden, kendi ýrkýndan olan bir prens tarafýndan yönetilen Hýristiyan bir Bulgar, Bulgaristan'da rahat yaþayamýyor ve Hýristiyanlara baský yaptýðý, onlarý Müslüman olmaya zorladýðý iddia edilen Müslüman Osmanlý idaresi tarafýna geçiyordu. Bu nokta çok önemli olmakla birlikte, Osmanlý tarafýna ilticalarýn 1887 yýlýnda olmasý da bir o kadar daha önemliydi. Çünkü 1887 tarihinde Osmanlý devletine baðlý bir prenslik olsa bile, Osmanlý'nýn buradaki egemenliði sadece þekli derecede denilecek boyuttaydý. Yani Osmanlý yönetimi buralarda uluslar arasý müdahaleden çekinerek her istediðini yaptýramýyordu. Resmen kendi topraðý olan Bulgaristan'da bir þey yaptýramadýðý o kadardý ki, Bulgar prensliðinin uygulamalarý sonucu orada rahat edemeyen Müslüman vatandaþlarý, Kosova ve Üsküp'e göç etmek zorunda kalýyordu da Osmanlý devleti bu durumu kökten düzeltici adýmlar atamýyordu. Eðer Osmanlý, buralarý dini ibadetleri özgürce yaþayabilecekleri bir bölge haline getirecek müdahalelerde bulunabilmiþ olsaydý, Müslüman halk muhtemelen Kosova veya Üsküp'e göç etmek zorunda kalmayacaklardý. Yani Osmanlý burada, her dine eþit özgürlük anlayýþýný içeren sistemini uygulayamýyordu. Ýþte bu nedenle de Müslüman halkýn yanýnda Hýristiyan halk bile Müslüman bir ülkenin topraðýna iltica etmek zorunda kalýyordu. Artýk bu yöreler Osmanlý deðil, Bulgar prensliðince yönetiliyordu. Yani buralarýn insanlarýna Osmanlý zamanýnda gösterilmiþ olan toleranslý bir anlayýþ, Bulgar prensliðince gösterilmiyordu. Bu toleransý düþük anlayýþ sadece Müslüman halký deðil, Hýristiyan Bulgar halkýný da rahatsýz ediyor ve bu halktan bazýlarý da Müslüman Osmanlý idaresine iltica ediyordu. Yani Hýristiyan halktan bu 178 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi kiþiler bu derecede rahatsýz ve huzursuz edilmiþ oluyorlardý. Osmanlý'nýn sýnýr görevlilerini, her türlü sýnýr olaylarý ihtimaline karþýlýk tedbirli olmalarý konusunda uyarmasý konusunda, daha sonra karþýlaþtýðý olaylar ortaya çýktýkça, hükümetin ne derece haklý olduðu daha iyi anlaþýlýyordu. Hükümet, sýnýr görevlilerini uyardýkça, sýnýr olaylarý da devam ediyor, bu sýnýr olaylarý tek tarafta deðil, Kosova'nýn komþu olduðu bütün devletler sýnýrýnda da görülebiliyordu. Daha önceki olaylarla, pek fazla sakin olmadýðý zaten bilinen Sýrp sýnýrýndaki problemler, yeni olaylarla devam ediyordu. Dýþiþleri bakanlýðýnca Kosova valiliðinin dikkatinin çekilmesine neden olan bir baþka olay, yine Sýrp sýnýrýndaydý. Bu çerçevede, Sýrbistan sýnýrý yakýnlarýnda hayvanlarýný otlatan ahaliye ateþ açýldýðý haberi, dýþiþleri bakanlýðýnca gereði yapýlmak üzere Kosova valiliðine bildiriliyordu. Dýþiþleri bakalýðýnca gönderilen talimatta, hayvanlarýný otlatan halka silahlý saldýrýlar yapýldýðý, bu saldýrýlarda hayvanlarýn, hatta insanlarýn bile yaralandýðý, hatta öldürüldüðü haberi veriliyordu. Hatta bu saldýrýlarýn birinde, Sýrp çetelerinin, tam, Osmanlý vatandaþý Kosovalýyý öldürecekleri sýrada, Osmanlý askerlerinin bunu görüp bizzat þahit olduðu ve Sýrp çetelerinin üzerine yürüyerek bu vatandaþý kurtardýðý belirtiliyordu. Sýrp çetelerinin saldýrýlarý sonucu oraya Osmanlý askerinin yetiþmesi ve bir vatandaþý kurtarmasý üzerine, Osmanlý askeri ile Sýrp çeteleri arasýnda çatýþma bile çýktýðý ve bu çatýþmada, 4 Sýrp çetesi üyesinin yaralý halde kaçmak zorunda kaldýðý ilave ediliyordu. Sýrp çetelerince, hayvanlarýný otlatmak için sýnýr bölgelerinde hayvanlarýyla meþgul olan halký pusuya düþürüp, onlara saldýran, hayvanlarýný ve insanlarý yaralayan hatta öldüren Sýrp çetelerinin, Taþlýca karakolundaki Sýrp karakol komutanýnca korunduðu da ayrýca bildiriliyordu. Sýnýrýn Sýrp tarafýnda, genellikle Taþlýca mevkiinde vuku bulan bu olaylarýn aktarýldýðý talimatla, Kosovalý yetkililer uyarýlarak bu konuda tedbirli olmalarý hatýrlatýlýyor, bu tür Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 179 olaylara fýrsat verilmemesi talimatý iletiliyordu.180 Kosova güvenlik kuvvetleri ise güvenlik tedbirlerini ihmal etmiyor, bu konuda alýnacak her türlü tedbirleri alarak vatandaþlarýný korumaya çalýþýyordu. Sýnýr güvenliði konusunda titiz olan askerler, Sýrp saldýrýsý sonucu öldürülmek üzere olan Kosova'lý bir vatandaþý da Sýrp saldýrýsýndan kurtarýyordu. Güvenlik kuvvetlerinin titiz çalýþmalarý ayrýca, bir Sýrp saldýrýsýný yakalayacak derecede sýký bir þekilde devam ediyor, hatta Sýrp çeteleriyle sýcak çatýþmaya girebilecek derecede tehlike noktalarýna, herhangi bir saldýrý sýrasýnda yetiþebilecek derecede yakýnda ve hazýrlýklý olduklarý anlaþýlýyordu. Sýnýrlarýndan yapýlabilecek saldýrýlar konusunu ihtimale býrakmayan Kosova askerileri, sýcak çatýþma dâhil her türlü tehlikelere hazýr halde teftiþlerine devam ediyordu. Osmanlý, bu þekilde titiz çalýþmalarýyla, Kosova sýnýrlarýný kontrol altýnda tutuyor, ancak sýnýrlarda olan olaylar konusunda alýnacak tedbirleri, yapýlacak olanlarý yapmaktan da geri durmuyordu. Bazen yapýlacaklar arasýnda, kendi sýnýr görevlilerinin beceriksizliði veya yetersizliðinin çözülmesi gerekiyorsa da bunu yapmaktan vazgeçmiyordu. Bu nedenle Osmanlý, bir sýnýr görevlisini görev yaptýðý yerden alýp, yerine baþka birini tayin ederek sýnýrdaki iþlerin en azýndan Osmanlý yetkililerince aksatýlmasýna izin vermemiþ oluyordu. Bu amaçla Kosova valiliði, Yenipazar sancaðý ve Sýrbistan sýnýrý üzerinde bulunan Raþka kapýsý pasaport memuru Ýbrahim Efendiyi, beceriksizliði ve yetersizliði nedeniyle görevden alýp yerine Derviþ Bey tayin ediyordu.181 Yani Osmanlý, sýnýr olaylarý üzerine askeri güvenlik tedbirleri alýrken, kendi memurlarýný deðerlendirmeyi de ihmal etmeyerek, güvenlik konusuyla doðrudan alakalý gibi görünmeyen pasaport memurunu bile deðiþtirmeyi ihmal etmiyordu. Kosova valiliði, pasaport memurunu bile izleyecek derecede sýnýra olan dikkatini, açýk tuttuðunu göstermiþ oluyordu. Sýnýr olaylarý ile ilgili bir problem de, Avusturya-Macaris- 180 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi tan Ýmparatorluðu ile yaþanmýþtý. Dýþiþleri bakanlýðýnýn dikkat çekmesi üzerine hazýrlanan belgede, Avusturya-Macaristan Ýmparatorluðu jandarmalarýnýn sýnýrý ihlal edip, halký rahatsýz ettiði yönde bilgilerden bahsediliyordu. Bu gibi sorunlarýn tekrar yaþanmamasý için gerekli tedbirlerin alýnmasý istendiði belgede, öncelikli olarak sýnýrlarýn güçlendirilmesi isteniyordu. Özellikle Avusturya-Macaristan imparatorluðunun, halký rahatsýz ettiði iddia edilen, Bosna sýnýrýnýn güçlendirilmesi, hatta yeniden çizilmesi isteniyor, bunlar yapýlmazsa Avusturya-Macaristan imparatorluðu jandarmalarýnca yapýlan saldýrýlarýn devam edeceði belirtiliyordu. Bunun için, sýnýrlarýn ancak Avusturya-Macaristan imparatorluðu yetkilileriyle yapýlacak görüþmeler sonucu yeniden çizilebileceði belirtiliyor ve bu yönde gerekli teþebbüslerin baþlatýlmasýnýn gereði hatýrlatýlýyordu. Bunun üzerine Osmanlý devleti ve AvusturyaMacaristan imparatorluðu yetkilileri arasýnda, yapýlan sýnýr tayini hususundaki görüþmeler olumlu geçmiþ, AvusturyaMacaristan imparatorluðu, sýnýrýn Osmanlý devletinin istediði þekilde düzeltilmesini kabul etmiþti. Osmanlý'nýn bu isteðinin kabul edilmesinden baþka, Avusturya-Macaristan imparatorluðu, sýnýrýn yeniden tayini konusundaki çalýþmalara ekonomik destekte bulunacaðýný belirtiyordu. Bu þekilde, sýnýrýn yeniden tayiniyle, sýnýrýný güçlendirme konusunda teþebbüse geçen Osmanlý, sýnýrý koruyan kuvvetleri hakkýnda da deðiþikliklere giderek, sýnýrýnýn güçlendirilmesi tedbirlerini saðlamlaþtýrýyordu. Bu amaçla, sýnýrdaki eski jandarmalarýný çekip yerine yeni jandarmalar göndererek, sýnýra taze kan pompalamýþ oluyordu.182 Böyle yaparak, sýnýrda uzun süredir görev yapan ve zamanla sýnýr olaylarý ile karþýlaþa karþýlaþa bu olaylara olan hassasiyetlerini kaybedip, onlara artýk normal olaylarmýþ gibi bakan güvenlik güçlerinin yerine, her olaya olmasý gereken titizlikle yaklaþacak olan, yeni kuvvetler yerleþtirilmiþ oluyordu. Osmanlý devletinin, sýnýrlarý hakkýnda bu derece titiz olmasý, sýnýrlarýn tekrar yeni olaylara fýrsat ver- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 181 meyecek þekilde güçlendirilmesini saðlýyordu. Bu titiz çalýþmalar, Avusturya-Macaristan imparatorluðu'nun sýnýr tayin iþlemlerini kabul etmesi ve hatta bu konuda gerekli ekonomik desteði saðlayacaðý gibi, komþu devletlerin de Osmanlý'nýn bu taleplerine, karþý koymamasý þeklinde olumlu sonuçlar veriyordu. Osmanlý'nýn olumlu sonuçlar aldýðý sýnýrý, sadece Avusturya-Macaristan imparatorluðuna olan sýnýrý deðildi. Devletin en karýþýk, en problemli olarak tanýmlanabileceði sýnýrlarýndan olan Sýrbistan sýnýrýnda da Osmanlý'nýn ýsrarlý takipleri sonucu, olumlu sonuçlar alýnacak gibi gözüküyordu. Çünkü vatandaþlarý, açýlan ateþlerle öldürülen, sýnýrlarýnda vatandaþlarýný tahrik edecek hareketlerle karþý karþýya kalan, sadece hayvanlarýyla meþgul köylülerin rahatsýz edildiði, bazen hayvanlarýnýn, bazen de köylülerin bile yaralandýðý hatta öldürüldüðü sýnýrlarýnda Osmanlý, adeta sabredecek gücü kalmamýþ, ve bunlarýn üzerine de, Sýrp yetkililerini bu konularda artýk kesin bir tedbir almaya çaðýrýyor, bu olaylara bir son verilmesini istiyordu. Osmanlý'nýn bu ýsrarlarý Avusturya-Macaristan sýnýrýnda olduðu gibi, bu sýnýrda da olumlu etki yaparak en üst düzeyde bir karþýlýk buluyordu. Sýrp sýnýrýndaki bu problemler ve bu problemlere karþý Osmanlý'nýn ýsrarlý talepleri, Sýrp kralýný bu konuda bir þeyler yapmaya itiyordu. Bu amaçla Sýrp kralý, sýnýr üzerindeki huzursuzluklarý çözmek ve sýnýrda huzuru tesis edebilmek için, 1887 yýlýnda Kosova valisi ile görüþmek istediðini iletiyordu.183 Böylece Osmanlý, sýnýrda maðdur olan vatandaþlarýnýn haklarý gibi konulardaki ýsrarýna, karþý taraf daha fazla ilgisiz kalmayarak harekete geçmek durumunda kalýyordu. Sýrp kralýnýn Kosova valisi ile görüþmek isteði, bu konuda alýnabilecek en yüksek düzey bir cevaptý. Görüþmek isteyen kiþi, sýnýr muhafaza görevlileri veya sýnýrýn olduðu yerlerdeki vali veya askeri komutan deðil, o devletin baþý olan kraldý. Talebin, bu derece yüksek düzeyde gelmesi bir anlamda, çözümün de kalýcý olabileceði 182 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi anlamýna gelebilirdi. Çünkü en üst düzey yetkilinin talebiyle yapýlan görüþmede alýnan kararlara mazeret üretmek kolay olmayacaktý. Savaþ, barýþ anlaþmasý, ittifak görüþmeleri gibi önemli olaylarýn yanýnda, basit sayýlabilecek sýnýr olaylarýna bir kralýn, çözüm için aktif olarak katýlmasý, o olaylarýn ciddiliðini göstermekle birlikte, bu sýnýr olaylarý konusunda köþeye sýkýþtýðýnýn da bir belirtisi olabilirdi. Sonuç olarak, sýnýrdaki problemlerin çözümlenmesi amacýyla Kosova valisi ile görüþmek istediðini belirten Sýrp kralýnýn bu talebi, olumlu neticelere yol açmakta gecikmemiþti. Bu talepten iki ay sonra, sýnýrýn her iki tarafý, bu olaylara kesin bir son vermek üzere bir araya gelerek ortak bir çalýþma baþlatmýþlardý. Bu durum, yukarýda belirtildiði gibi uluslar arasý anlaþmalarda da böyle oluyordu. Yani devletler en üst düzeyde bir konu hakkýnda kanaatlerini bildirirler, bu kanaatlerin bildirilmesiyle de teferruatlar, taraflarýn komisyonlarý arasýndaki görüþmeleri sonucu karara baðlanýrdý. Burada da durum ayný olmuþtu. Osmanlý devleti, sýnýr olaylarý konusunda, bir suçlama üzerine kendi vatandaþýný bile tutukladýðýný, hakkýnda delilleri varsa sunmalarýný beklediðini ifade ederek, bir devlet olarak, kendi üzerine düþeni yapmýþ, fakat bu konuda ayný titizliði göremediði Sýrbistan'ý sýnýr olaylarý konusunda sýkýþtýrarak bu konuya nasýl baktýðýný zaten belirtmiþti. Sýrp kralýnýn da bu talebiyle, sýnýr olaylarýna en üst düzeylerde nasýl bakýldýðý anlaþýlmýþ, bundan sonra iþ, komisyonlarýn çalýþmalarýna kalmýþtý. Bu amaçla da Sýrp ve Kosovalý yetkililer arasýnda sýnýr olaylarý konusunda çalýþmalar baþlatýlmýþtý. Bunun üzerine Sýrbistan'dan Mösyö Yovanoviç'in Kosova vilayet merkezine gelmesiyle birlikte baþlayan komisyon çalýþmalarýnda, bir dizi tedbirler alýnmýþtý. Bu komisyon kararýna göre, sýnýrlar komple elden geçirilecekti. Buna göre her iki taraf sýnýr görevlileri, suça ve suçluya karþý toleranslý davranmayacaktý. Bu konuda eþkýyaya karþý toleranslý davranan hatta bu davranýþlarý ile menfaat temin Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 183 edenler görevlerinden alýnacak, vilayet içindeki noktalarda görevlendirileceklerdi. Bu çerçevede, 60 karakoldaki görevliler eðer yolsuzluða bulaþmýþ iseler deðiþtirileceklerdi. Her iki taraf, sýnýr güvenliði için hangi tedbirlerin alýnmasý gerekiyorsa, onlarý almakla sorumlu olacaktý. Sýnýrlardan pasaportsuz geçiþlere kesinlikle izin verilmeyecekti.184 Bu þekilde Osmanlý, vatandaþlarýnýn maðdur olduðu, sýnýrlara yaklaþamadýðý, sýnýrlardaki meralarda hayvanlarýný otlatmak için bile dolaþamadýðý bu tehlikeli durumlara son vermek amacýyla karþý tarafý bir anlaþmaya zorlamýþ oluyordu. Amaç, vatandaþýnýn normal yaþantýsýný sürdürürken her an bir Sýrp saldýrýsý olacak korkusundan güvenli bir halde Kosova içinde olduðu gibi sýnýrlarýnda da rahat ve huzurlu bir þekilde yaþamasýný saðlamak, onlara huzurlu bir ortam hazýrlamaktý. Bu amaç da yapýlan bu anlaþmayla kâðýt üzerinde saðlanmýþ olmuþtu. Þimdi bundan sonraki iþ, kâðýt üzerinde varýlan bu anlaþmaya uyulup uyulmadýðýnýn takibindeydi. Anlaþmaya kadar olan sýnýr olaylarýný ýsrarla takip edip karþý tarafý bu konuda bir sözleþmeye zorlayan Osmanlý'nýn bu tavýrlarýyla, bu sözleþmenin peþini býrakacaðý, bu sözleþmeden verilen tavizleri görmezden geleceði pek mümkün görünmüyordu. Vatandaþýnýn huzuru için sýnýr olaylarýný karþýlýklý taahhüt altýna aldýracak derecede ýsrarlý olan Osmanlýnýn bu ýsrarý, bu kez bu sözleþmeye uyulup uyulmadýðýnýn kontrolüyle devam edecekti. Osmanlý gerçekten de, bu ýsrarýný da daha sonraki uygulamalarýnda göstermiþ oluyordu. Sýrplarla yapýlan bir sözleþmenin rahatlýðý içinde olmayan Osmanlý, bu sözleþmenin gereklerini kendi sorumluluðu içinde yerine getirirken, tedbirli olmayý ihmal etmiyor, bir anlaþma imzalamanýn rahatlýðý ve güvenliðine kapýlýp, tedbiri unutmuyordu. Hatta muhtemel kriz noktalarý ve zamanlarý konusunda görevlilerini uyarýyor, oluþacak muhtemel krizlere karþý hazýrlýklý olmalarýný saðlýyordu. Osmanlý'nýn bu yaklaþýmýný, Kosova valiliðine yazdýðý bir 184 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi belgede de görmek mümkündü. 1888 yýlýnda Kosova valiliðine yazdýðý bir belgede, yaklaþýk bir yýl sonra Sýrplarýn yapacaklarý bir kutlamada muhtemel tehditlere karþý tedbirli olunmasý isteniyordu. Kosova savaþýnýn 500. yýl kutlamalarý sýrasýnda, Sýrplarýn iç ve dýþ güvenlikte, yani sýnýrlara herhangi bir saldýrýda bulunmalarý durumunda, vatandaþlarýn bundan zarar görmemeleri için tedbirli olunmasýný, daha yaklaþýk bir yýl önceden Kosova valiliðine bildiriyordu. Bu talimat, Osmanlý'nýn güvenlik olaylarýna ne kadar titiz yaklaþtýðýnýn bir baþka göstergesiydi. Kosova valiliðine yazýlan talimatta, 500 yýldýr bu savaþý unutmadan, düþmanlýklarýný yaþatanlarýn sýnýrda ve vilayet sýnýrlarý içinde vatandaþlarýnýn güvenliðini tehlikeye düþürücü saldýrýlarda bulunmalarý hiç de uzak ihtimal deðildir diyerek, valiliðin gerekli her türlü tedbiri almasý isteniyordu.185 Bu þekilde Osmanlý, nasýl olsa Sýrplarla bir anlaþma yapýlmýþtýr þeklinde bir düþünceye kapýlmayýp, vatandaþlarýnýn maðdur olmamasý için gerekli tedbirleri zamanýndan önce alarak, hazýrlýklarýný tamamlamýþ oluyordu. Osmanlý devletinin sýnýrlarýnýn güvenlik altýna alýnmasý adýmlarý, sadece bunlarla kalmýyor, sýnýrlarýn güvenlik altýna alýnabilmesi için, alýnacak her türlü tedbirler uygulamaya konuluyordu. Sýnýrlarýn güvenliði için, komþu devletlerin bu konularda uyarýlmalarý, onlarla bu konularda sözleþmeler imzalanmasý, sýnýrlarda askeri kuvvetlerinin sayýlarýnýn artýrýlmasý, görevlerini aksatan asker sivil görevlilerinin deðiþtirilmesi gibi tedbirlerin yanýnda sýnýrlar, uzman eleman destekleriyle de güçlendirilmeye çalýþýlýyordu. 1891 yýlýnda merkeze yazdýðý raporla Kosova valisi, bu anlamda bir uzman desteðine ihtiyaç olduðunu belirterek, Kosova'ya yetenekli bir komiserin tayin edilmesini istiyordu. Kosova'ya tayin edilecek bir komiserin önemine dikkat çeken vali, Bulgaristan, Sýrbistan, Karadað ve Avusturya ile sýnýr olan Kosova'nýn bu ihtiyacýnýn saðlanmasýný, bu konunun ihmal edilmemesini talep ediyordu. Dört devlete sýnýr olan Kosova'nýn bu yönünün, idaresinin gerçekten çok problemli Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 185 olduðunu belirten vali, yetenekli bir komiser tayinini, bu nedenlerle çok önemli görüyor ayrýca, bu devletlere sýnýr olmasý nedeniyle Kosova'daki casusluk faaliyetlerinin de buna paralel olarak çok olduðuna dikkat çekiyordu. Hem sýnýrlardaki devletlerle ilgili problemlerin hem de içiþlerinin takip edilmesi, hareket ve tavýrlarý gözlemlenmesi gereken þahýslarýn izlenmesinde sýkýntýlar çekilmesi gibi problemlere dikkat çekilerek, yetenekli uzman bir komiserin Kosova'ya tayininin bir an önce yapýlmasý isteniyordu. Kosova valisi, bu dikkat çektiði konulardan baþka bir de, demiryolu hatlarýnýn buralardan geçmesinin, buralarýnýn hassasiyetini artýrmasý konusuna dikkat çekiyor, uzman bir komisere Kosova'nýn, bir de bu açýdan ihtiyaç duyduðunu belirtiyordu.186 Sýnýrlarýyla ilgili emniyeti saðlama konusunda gerekli gördüðü adýmlarý atan Osmanlý'nýn, Karadað sýnýrý ise problemli olmaya devam ediyordu. Avusturya, Sýrbistan sýnýrlarýný belli derecede emniyetli hale getirmiþ olan Osmanlý'nýn, zaman zaman da olsa, Karadað sýnýrýnda olumsuz olaylar meydana gelmeye devam ediyordu. Karadað sýnýrýnda meydana gelen olaylar, aslýnda kanlý olaylar deðildi. Genellikle, sýnýrdaki meralarýn kullanýmýndan kaynaklanan problemlerle karþýlaþýlýyordu. Buna örnek olarak 1888 yýlýnda, Karadað sýnýrýnda ortaya çýkan problem, yine meralarýn kullanýmýndan kaynaklanan problemdi. Kolaþinliler tarafýndan kullanýlan ve kendilerine ait olduðunu iddia ettikleri Piyalonya çayýrlarýna, Karadaðlýlarca müdahale ediliyordu. Bu müdahalelerin artmasý üzerine Kosova valiliði, bu konuyu baþbakanlýðýn bilgisine sunuyor ve bu konuda gereðini yapmak üzere harekete geçeceðini bildiriyordu. Kosova valiliði, bu þekilde inisiyatif kullanarak ve baþbakanlýðý da bilgilendirerek, köylülerini rahatsýz eden bu sorunu çözmek için harekete geçiyordu.187 Kosova valisinin bu konudaki teþebbüslerinin ise, sorunu kesin olarak çözmediði anlaþýlýyordu ki bundan üç yýl sonra Kolaþinliler ve Karadaðlýlar arasýndaki problem 1891 yýlýnda 186 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi yeniden ortaya çýkýyordu. 1888 yýlýnda Kosova valisinin teþebbüsü ile belki kýsmi çözüm olmuþ olsa da, tamamen çözülemeyen ve yeniden sorun haline gelen bu konunun çözümü için, Osmanlý bu kez Kosova kumandaný Ethem Paþa'yý görevlendiriyordu. Halkýn huzur içinde yaþayabilmesi için, gerekli tedbirleri aþama aþama alan Osmanlý bu kez, her iki tarafý dinleyip bu konuda bir çözüme varmak üzere Kosova kumandaný Ethem Paþa'nýn bir inceleme yapmasýný istiyordu. Ethem paþa ise bölgeye gelerek, Kolaþinli köylüler ve Karadaðlýlar arasýndaki meseleye eðilerek, onlarýn arasýnda bir ortak yol bulmaya çalýþýyordu. Ethem Paþa'nýn her iki tarafý dinleyerek sorunu çözmeye çalýþýcý çabalarý sonuç veriyor, problem çözüm yoluna girmiþ oluyordu. Hatta her iki taraf halký problemi çözmede aktif olan Ethem Paþa'ya, ulaþýlan bu sonuçtan dolayý teþekkür ederek memnuniyetlerini bildiriyorlardý.188 Böylece Osmanlý, Kolaþin köylüleri ve Karadaðlýlar arasýndaki problemi bölgeye gönderdiði bir müfettiþi vasýtasýyla çözüme kavuþturmuþ oluyordu. Bulgaristan, Sýrbistan, Karadað ve Avusturya Devletlerine sýnýr olan ve içiþlerinde de kaynayan bu karýþýk coðrafyadaki vilayeti olan Kosova'nýn sýnýr problemlerini çözmeye çalýþan Osmanlý, bu þekilde baþarýlar elde ediyordu ancak, kendisi de rahat býrakýlmýyordu. Avusturya, Sýrbistan'dan sonra Karadað sýnýrýnda da nispi bir rahatlama saðlayan Osmanlý'nýn, kendi askeri noktalarýna saldýrýlar da olmuyor deðildi. Vatandaþýnýn huzuru için sýnýrlarýný sükûnete kavuþturmaya çalýþan devletin bu kez kendisi, kendi askeri hedeflerine yapýlmýþ saldýrýlara uðruyordu. Osmanlý'nýn bu þekilde kendi askeri hedeflerine yapýlan saldýrý, Kosova Gradaç bölgesinde ortaya çýkýyordu. Kosova Gradaç'daki Osmanlý askerlerinin, Pariçe, Peruþken ve Storj Hýristiyanlarýnca kuþatma altýna alýndýðý, hatta kuþatma altýna alýnan askerlerin hayati tehlikelerinin bile bulunduðu haberi veriliyordu. Bunun üzerine Kosova valiliði, kuþatma altýndaki Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 187 askerlerini kurtarmak için Gradaç'a iki bölük asker göndererek bu saldýrýya müdahale ediyordu.189 Osmanlý'nýn, bu þekilde kendi askerlerinin bile yine kendi sýnýrlarý içinde saldýrýya uðramasý önemli bir konuydu. Böylece komþu devletlerle muhtemel bir savaþa raðmen, sýnýr güvenliðini saðlamak için çaba gösteren, bu konuda komþu devletleri sýkýþtýran, onlarý belli taahhütlere zorlayan devlet, kendi sýnýrlarý içindeki askerlerinin bile hayatýný tehlikeye düþürecek derecede saldýrýya maruz kalabiliyordu. Kosova valisinin, yukarýda da belirtildiði gibi, dört devlete sýnýr olan ve stratejik öneme de sahip olan demiryolu hatlarýnýn geçtiði Kosova'da, casuslarýn çalýþmalar yaptýðý endiþesi haklý çýkýyordu. Vali, hükümeti bu konuda uyararak, Kosova'ya yetenekli bir komiser gönderilmesini istemekle doðru bir tespitte bulunmuþ oluyordu. Çünkü Kosova, sýnýrý bulunduðu bu dört devlet tarafýndan abluka altýnda alýnmýþ görüntüsündeydi ve her birinin Kosova topraklarý üzerinde bir takým planlarý olduðu endiþeleri vardý. Ayrýca bu konuda, Kosova'nýn Hýristiyan vatandaþlarý, casuslar vasýtasýyla yukarýdaki olayda da olduðu gibi kýþkýrtýlabiliyorlardý. 1907 yýlýnda ele alýnan bu belgenin yazýldýðý tarihlerde de, bu kýþkýrtma ve tahrikler daha da artmýþtý. Sadece Kosova'da deðil, Manastýr'da da, Selanik'te de, bu tür olaylara rastlanmaya baþlanmýþtý. Çünkü bu bölgelerde de Balkan devletlerinin planlarý ve hesaplarý, bölge topraklarýný kendi sýnýrlarýna katma niyetleri vardý. Karadað sýnýrýnda, Ethem Paþa'nýn teþebbüsüyle 1891 yýlýnda saðlanmýþ olan sükûn ortamý, bu çalýþmada karþýlaþýlan belgelere göre, 1907 yýlýna kadar bozulmamýþ gibi gözüküyordu. Fakat 1907 yýlýnda ortaya çýkan bu durumun, Karadað sýnýrý konusuna yeniden eðinilmesi zorunluluðunu ortaya çýkarmýþtý. 1907 yýlýnda ele alýnan bu belgeye göre, Karadaðlýlarýn sýnýrdan silah geçirmek suretiyle, sýnýrýn Osmanlý tarafýndaki Hýristiyanlarý silahlandýrmakda olduðu anlaþýlýyordu. Belgede belirtildiðine göre, bu silah kaçakçýlýðý 188 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi öncelerden beri yapýlýyordu. Öte yandan, Kosova'daki kýþýn þiddetli geçiþi, gelirlerin düþmesine yol açmýþtý. Kosova'ya gelenlerin çoðu, Kosova'nýn Karadað sýnýrýndaki Karadaðlý Hýristiyanlardandý. Bunlar, 15-30'ar kiþilik gruplar halinde ve özellikle paskalya gününde ve Karadað prensliðine ait özel günlerinde gelip geçerlerdi. Bazen tek tek, bazen de gruplar halinde geçen Karadaðlýlarýn hareketlerinden þüphelenilmiþ ve Karadað'lýlar izlemeye alýnmýþtý. Son geçiþlerinde paskalya günü ve prensliðin özel günlerinden olmayan bir vakitte geçmeleri, haklarýnda þüpheleri iyice artýrmýþ ve yapýlan inceleme sonucunda silah kaçakçýlýðý yaptýklarý anlaþýlmýþtý. Fakat Osmanlý'nýn Karadað büyükelçisinin, Karadaðlýlarýn silah kaçakçýlýðý yaptýðý konusundaki uyarýsý ise, Karadað hükümeti tarafýndan yalanlanmýþtý. Karadað hükümeti, bu gruplar halinde gelip geçen Karadaðlýlarýn, kýþýn þiddetli geçmesi nedeniyle yiyecek sýkýntýsýnýn artmasý ve bunlarýn da yiyecek temini için geçtiklerini ileri sürüyordu. Ayrýca, Osmanlý ile iyi iliþkiler içinde olduðunu belirten hükümet öte yandan, Karadað'ýn Osmanlý ile iliþkilerini bozmamak için bu gelip geçenlere silah vermeyeceðini de ilave ediyordu. Yakalanan silahlarýn Karadað'a ait olduðu, Osmanlý'nýn Çetine büyükelçisi tarafýndan Karadaðýn içiþleri ve dýþiþleri Bakanlýklarýna ve Baþbakanlýða iletilince, Karadaðlý yetkililer, her isteyen silah satýn alabilir, bu ise, silahlarý Karadað hükümetinin verdiði anlamýna gelmez diyerek bu konuda da suçu üstlenmiyorlardý. Osmanlý büyükelçisi, Ýpek sancaðýnýn Radgova nahiyesinden baþka, Gusinye kazasýnýn üç köyünün boydan boya Hýristiyan olduðunu, bu nedenle Berane kazasýný oluþturan ve tamamý Hýristiyan olan 24 köy halký ile, karþýlarýndaki Endreviçe kazasý benzeri Rahodik kabilesi olduðu gibi, Kolaþin zirler sýnýrý Karadað tarafýnda Þarneçin nahiyesindekilerin, tamamýnýn Kanayadil kabilesinden olduðu ve yine Taþlýca'nýn bazý köylerinin Karadaðlý bir takým köylerle yakýn- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 189 lýklarý olduðunu, bu yakýnlýðýn mezhep yakýnlýðýndan baþka, ayný ýrka mensup olma hatta akrabalýk gibi yakýn iliþkileri içerdiðini belirtiyordu. Bu yakýnlýklar üzerine, hem Karadað Hýristiyanlarý, hem de Osmanlý Hýristiyanlarý, karþýlýklý olarak Karadað'a gidiþ geliþlerinde silah kaçýrarak silahlanýyorlardý. Bunun üzerine Çetine'nin Osmanlý büyükelçiliðinin de bildirmesi üzerine harekete geçen Kosova güvenlik güçleri, geçiþlerde üzerlerinde silah bulunanlarýn, silahlarýnýn alýnacaðýný ve silah taþýyanlarýn da tutuklanacaklarýný ilan ederek kontrollerine baþlamýþtý. Aslýnda bu sýnýr kapýlarýnda, yaklaþýk 20 yýldýr pasaport kontrolü dâhil herhangi bir kontrol yapýlmýyordu ve silah kaçakçýlýðý, bir de bu nedenle daha rahat hale gelmiþti. Bu þekilde, sýnýrda yapýlan kontrollerle, silah kaçakçýlýðýnýn önüne geçilmeye çalýþýlacaktý. Aslýnda bu silah kaçakçýlýðý, Hýristiyan halký silahlandýrmak için teþvik ediliyordu. Her iki taraftaki Hýristiyanlar kullanýlarak, Osmanlý Hýristiyan halký silahlandýrýlýyordu. Bu silahlandýrma teþebbüslerinin baþarýlý olmasý için Hýristiyan halk, bu bölgelerin Avusturya'lýlarca iþgal edileceði, bir de Müslüman Arnavutlarýn onlarý katliamlarla yok edeceði þeklinde iddialarla korkutularak silahlandýrýlmaya teþvik ediliyor, bunda da baþarýlý olunuyordu. Bu gibi halký korkutmaya yönelik iddialarla, silahlandýrma iþini devam ettiren Karadað, bu konuda baþarýlý olmuþ, Osmanlý Hýristiyan halkýnýn tamamýnda en az bir tüfek, ayrýca çeþitli cins ve markalarda silahlar ve 30-36 bin kadar olduðu tahmin edilen Rus silahlarýyla halký silahlandýrmýþtý. Rusya'nýn daha sonra hediye ettiði Rovelver'ler de halka daðýtýlmýþ ve halka 40'binden fazla yeni silah daðýtýmý yapýlmýþtý. Karadað, Osmanlý Hýristiyanlarýný silahlandýrma faaliyetlerini, bu Hýristiyan halkýn Müslümanlardan görmüþ olduðu yakýn bir tehlike nedeniyle deðil, onlarý kendi askeri olarak görmesi nedeniyle silahlandýrýyordu. O kadar ki, mevcutlarý 400-500'ü geçmeyen, nadir olarak da 700'ü geçen 56 190 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi taburu olan Karadað, sýnýr askerlerinin azlýðý nedeniyle kaygýlanýyor, bir savaþ durumunda silahlandýrdýðý bu Osmanlý Hýristiyanlarýný da sýnýr taburlarý arasýna yerleþtirerek, asker sayýsýný 50 bine çýkarmayý planlýyordu. Hatta bir savaþ durumunda silahlandýrýlan Osmanlý Hýristiyanlarýnýn hangi taburlarda görev yapacaklarý bile belirlenmiþti. Karadað, bu gibi çalýþmalarla komþusu olan Osmanlý'ya karþý planlar içerisindeyken, kendisi baþka bir sýkýntýyý yaþýyordu. Halkýndan genç olanlarý, baþta Amerika olmak üzere, Avrupa ülkelerine göç ediyorlardý. Sadece son on ayda, bu þekilde göç edenlerin sayýsý 4 bini bulmuþtu. Öte yandan Osmanlý topraklarý yoluyla Avusturya'ya gidenlerin sayýsý, 6 bin'den aþaðý deðildi. Bu þekilde Amerika ve Avrupa'ya gidenler, özellikle gençlerden olduðu için ve aslýnda savaþacak olan kiþiler de bunlar olduðundan dolayý, Karadað'ýn muhtemel bir savaþta savaþacak asker sayýlarý bu þekilde sürekli azalýyordu. Bu azalma tabur þeklindeki askeri örgütlenmeyi bölükler seviyesine indiriyor, bu þekilde de ordusunun sayýsý da azalmýþ oluyordu. Karadað da bu þekilde azalan asker sayýlarýný, Osmanlý tarafýnda silahlandýrdýðý Hýristiyanlardan doldurmayý planlýyor ve bu nedenle Osmanlý Hýristiyanlarýný silahlandýrma iþini, ordusunun geleceði açýsýndan da çok önemsiyordu. Bu iþle de Karadað sýnýr komiseri, Osmanlý Hýristiyan halkýný tanýdýðý için, bizzat kendisi ilgileniyordu. Bu kadar tehlikeli durum üzerine tedbirler alma mecburiyeti ortaya çýkmýþtý. Bu amaçla sýnýra kale ve kuleler yapýlmasý planlanýyordu. Bu gibi olaylarýn bir daha tekrar etmemesi için her iki tarafta oluþan bir komisyon kurularak alýnacak tedbirlerin görüþülmesi iþine giriþilmiþti. Bu amaçlarla, sýnýrlarda tekrar böylesi olaylarýn olmamasý için kale ve kuleler yapýlmasýnýn yaný sýra, Kosova valiliði ve Mitroviçe kumandanlýðýnýn da inisiyatifi ile yeni kapýlar tesisi isteniyordu. Bu kapýlar için öncelikli olarak Berane'de kapý yapýlmasý Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 191 belirlenirken, geçiþlerin kontrollü hale getirilmesi amacýyla pasaport kontrolü gibi kontroller için de yetenekli memurlar tayin edilmesi talep ediliyordu. Ancak bunlardan önce, serbest geçiþlere alýþmýþ olan halkýn, geçiþlerde kýsýtlama getirecek olan uygulamalara geçilmesiyle, ne gibi problemler çýkaracaðý ve bu problemlere göre de, tedbirlerin alýnmasý gereðine dikkat çekiliyordu. Bunun için Berane'de bir sýnýr komiserliði, Karadað ile suçlularýn iadesi anlaþmasýnýn imzalanmasý, haklarýnda takibat olup da yakalananlarýn mahkemelere sevki, Kolaþin ve Akova'da yeni nahiyeler kurulacak þekilde idari yapýlanmaya gidilmesi, nahiye müdürlerinin emrine gerekli miktarlarda askerler verilmesi, Hýristiyan Osmanlý halkýnýn, Karadað askerlerinin kullandýðý birinci Nikola armasýný kullanýlmalarýnýn engellenmesi, Karadað'ýn Osmanlý'nýn içiþlerine müdahale sayýlabilecek teþebbüslerinin engellenmesi, sýnýr kapýlarýnýn güvenliðinin asker ve jandarmayla güçlendirilmesinden baþka, gümrük ve pasaport iþlemlerinin en küçük bir tavize yol açmayacak þekilde uygulanmasý gibi alýnmasý gereken tedbirler sýralanýyordu. Bu gibi tedbirler uygulanmaya konulduktan sonra, özellikle Hýristiyan halkýn bu tedbirlere karþý çýkacaðý tahminiyle, her iki hükümetin bu konuda taviz vermemesi konusunda, Osmanlý ve Karadað hükümetleri arasýnda bir sözleþme imzalanmasýnýn gereðine iþaret ediliyordu. Kendi vatandaþlarýndan emin olan veya problem çýkaracak olanlar hakkýnda tedbirler almaya hazýr olan Osmanlý, Karadað'ýn bu konuda tutumundan endiþelendiði için, sözleþmenin imzalanmasýný bu nedenle istiyordu. Sözleþme olduðu halde bile, sýnýrlardaki Hýristiyan halk lehine tavizler verme ihtimali olan Karadað, sözleþmesiz yine eskisi gibi halký silahlandýrmaya yönelik teþebbüslerine devam edebilirdi. Osmanlý ve Karadað arasýnda imzalanacak bir sözleþme, Karadað'ýn Osmanlý Hýristiyan halkýný silahlandýrmaya yönelik faaliyetlerine kesin olarak bir son vermese bile, yarýn bu konuda oluþacak þikâyetler duru- 192 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi munda Karadað'ýn kendisini baðlayýcý bir belge niteliði taþýyacaktý. Osmanlý bu sözleþmeye güvenip tedbir almaktan vazgeçmek bir yana, zaten öncelerden beri zaman zaman ortaya çýkan tedbirsiz davranmanýn da verdiði bir piþmanlýkla tedbirlerini arttýrýyor, ancak ayný zamanda, Karadað'ý da sözleþme imzalamak suretiyle de ayný tedbirleri almaya davet ediyordu. Sözleþmenin Osmanlý tarafýndan istenmesinin bir nedeni de eskiden sýnýrlardan rahatlýkla geçen halkýn, bu kez sadece sýnýr kapýlarýndan olacak þekilde geçebilecek olmasý ve bunun da muhtemelen halký rahatsýz edeceðinden dolayý, yeni problemler doðurabilecek olmasýydý. Oluþacak problemlere kendisini hazýrlayan Osmanlý, geçiþlerin yine eskisi gibi kontrolsüz hale gelmemesi için Karadað'la yapýlacak bir sözleþmeyi önemli buluyordu. Böyle bir sözleþmeyle Osmanlý rahatlayýp tedbirlerini gevþetmek deðil, bu tedbirleri ayný zamanda her iki tarafça verilmiþ yazýlý bir taahhüt haline getirmiþ olacaktý.190 Osmanlýnýn, Karadað sýnýrýndaki problemlerin çözümü için, karþýlýklý bir anlaþma istemesi, onun daha önceki olaylardan aldýðý ders nedeniyleydi ancak, bu olaylardan sonra vuku bulan hadiseler ile, Osmanlý'nýn sýnýr güvenliðini garanti altýna alacak tedbirler almada, Karadað'ý bir mukaveleye zorlamada ne kadar haklý olduðunu gösteriyordu. Karadað'la karþýlaþýlan bu sýnýr olaylarýndan sonra 1910 yýlýnda da Karadað'la yeni problemlerin çýkmasý, bu konudaki alýnmýþ tedbirleri ve alýnacak tedbirleri haklý çýkarýyordu. Ýçiþleri bakanlýðýnca baþbakanlýða 1910 yýlýnda yazýlan bir belge de Karadaðlýlarýn, Osmanlý sýnýrlarýnda asayiþi tehlikeye düþürecek hareketler içinde olduklarý bildiriliyordu. Bu þekilde Karadaðlarýn asayiþi bozmalarý sonucu, halkýn huzurunun kaçtýðý, huzursuzluk içinde olduklarý belirtiliyordu. Hatta Karadaðlýlarýn sýnýrý aþarak, hayvanlara, hatta insanlara, tarlalardaki ürünlere zarar verdikleri haberi veriliyordu. Karadaðlýlarýn ise, aslýnda Osmanlý idaresi ile arasýndaki iyi iliþkileri Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 193 bozmak istemediklerini bildirdikleri belgede, bu gibi saldýrýlar devam ettiði takdirde, etkili çözümler alýnmasý gereði hatýrlatýlýyordu. Öte yandan Karadaðlýlarýn sýnýr tecavüzleri, Karadaðlý yetkililerce de doðru bulunmayýp, kendilerinin Osmanlý ile aralarýndaki iyi iliþkileri bozmak istemediklerini, bu gibi saldýrgan tutum içinde olan Karadaðlýlarý kendilerinin de önlemeye çalýþtýðýný ifade ediyorlardý. Bu gibi saldýrgan tutumlarýn önlenmesi için Karadaðlýlarýn kendi taraflarýna yapmýþ olduklarý gibi, her tarafý görebilecek önemli noktalara kuleler inþa edilmesi gereði hatýrlatýlýyordu. Hatta Karadaðlýlarýn, kulelerin yüksek olmasý nedeniyle, onlarýn kendi sýnýrlarýný rahat bir þekilde kontrol edebildikleri, Osmanlý tarafýndaki kulelerin ise onlarýnki kadar yüksek noktalarda olmamasý nedeniyle, sýnýr kontrolünün yapýlmasýna çok fazla faydasý olmadýðýna dikkat çekiliyordu. Eðer bu þekildeki Osmanlý kulelerine saldýrý olduðunda, Osmanlý askerinin buna rahat karþýlýk veremeyeceði, zor durumda kalacaklarý, bundan dolayý nasýl iþe yarayacak kuleler yapýlacaksa o þekilde kulelerin bir an önce yapýlmasý isteniyordu. Bu kulelerin, Karadaðlýlarýn kule yaptýðý yerleri dengeleyecek yerlerde yapýlmasý da ilave ediliyordu. Ayrýca bu tür kulelerin yapýlmasýndan önce ortak bir komisyon kurularak, Karadað ve Osmanlý sýnýrlarýnýn yeniden tayin edilip kurulacak kulelerin bu noktanýn da dikkate alýnarak ona göre hareket edilmesi isteniyordu. Sýnýr olaylarý hususunda, saldýrýlarda bulunan Karadaðlýlarýn, kendi bazý mahalli bölgelerinde kontrol edilemez gruplar olduðunu belirten Karadað hükümeti, bu konuda gerekli her türlü tedbirleri almaya devam ettiðini belirtiyordu. Karadað hükümeti, sýnýr güvenliði konusundaki samimiyetinin anlaþýlabilmesi için gerekirse, Osmanlý yetkililerinin Karadað sýnýr bölgesinde gözlem ve kontrol yapabilecekleri davetini de yapýyorlardý. Bu þekilde Osmanlý'nýn ýsrarý Karadað hükümetini tedbire zorluyor, sýnýrda almýþ olduklarý tedbirleri Osmanlý makamlarýna göstererek Osmanlý'yý ikna 194 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi etmeye yönelik adýmlar atmasýný saðlýyordu. Öte yandan Karadað sýnýrýndaki Osmanlý Hýristiyan köylerinden, sadece bu olaylarda deðil daha önceki olaylarda da problemler yaþayan Osmanlý, kendi aleyhinde olan, bir savaþ durumunda Karadað askeri olacak þekilde silahlandýðý Karadað yetkililerince de ifade edilen köylüler için, onlarýn istediði üzere bir kilise yapmaya hazýrlanýyordu. Buradaki Hýristiyan köylerin, Osmanlý aleyhine bu kadar teþebbüslere raðmen, Osmanlý'nýn kilise yapmaya hazýrlanmasý, onun Hýristiyanlarýn dini inanýþlarýna olan saygýsýnýn bir iþaretiydi. Bu konuda Osmanlý'nýn, kendi aleyhinde olan bu Hýristiyan köylerini, onlara kilise yaparak kazanma isteði akla gelebilir. Bu düþünceye karþý þunu hemen ilave etmek mümkündür ki, Osmanlý, kendi aleyhindeki bu halký, kilise yaparak kazanmaya çalýþtýðý düþünülürse bu durumda, hangi Hýristiyan devletin, kendilerine karþý bir harekette olan Müslüman köyleri için cami yapabileceðinin sorulmasý gerekmektedir. Hâlbuki tarih, bunun tam tersine Müslüman köylere cami yapýlarak, onlarýn kazanýlmaya çalýþýlmasý yerine, onlarýn üzerine askeri çözümlerle gidildiðinin, yeni camiler yapmak bir yana köylülerin, Müslümanlarýn camilerinin yýkýldýðý örneklerine þahittir. Ayrýca Osmanlý'nýn, köylülerin gönlünü kazanmak için bu kiliseyi yapmýþ olabileceði deðerlendirmesi ne derece makul olduðu ayrýca deðerlendirilmelidir ki, bu köyler Osmanlý'ya karþý onbinlerle ifade edilecek rakamlarla silahlanmýþlardý. Osmanlý'ya karþý silahlanmýþ olmalarý, Osmanlý makamlarýnca deðil, Karadaðlý yetkililerce ifade diliyordu. Hatta Karadaðlýlar, Osmanlý bölgelerindeki Hýristiyanlarla dolduracaðý taburlar bile oluþturmuþtu. Þimdi bu durumda ve bu psikolojide olan bir halkýn, sadece bir kilise inþa etmekle kazanýlabileceði iddiasýnýn mantýklý olup olmadýðý ayrýca ele alýnmasý gereken bir durumdur. Ayrýca Osmanlý'nýn kiliselere yönelik yaptýðý yardým, sadece bu köye ve bu zamana özgü deðil tam tersine, bütün tarihi boyunca yaptýðý yardýmlardý. Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 195 Osmanlý bu yardýmlarý, kendi yönetim anlayýþý, tarihi geleneði öyle istediði için yapýyordu. Kiliseleri olmayan Hýristiyan vatandaþlarýnýn, ibadet etmek için civar köylere hatta Karadað tarafýndaki köylere gitmek zorunda kalmasýný onuruna, tarihine, yönetim anlayýþýna uygun bulmuyor, bunun için de köylülerine para yardýmýnda da bulunarak, kendi kiliselerini yapmalarýný saðlýyordu. Osmanlý bu þekilde, kendi devlet olma görevini yerine getirmiþ oluyordu. Kiliseyi yapmýþ olduðu Hýristiyanlarýn Osmanlýya karþý olup olmadýklarý ayrý bir konuydu ve Osmanlý bu iki konuyu birbirine karýþtýrmýyor, kendisine karþý silahlanmýþ olduðu düþünülen Hýristiyanlara da kilise yapabilecekleri parasal desteði saðlayarak, onlara bir kilise kazandýrmýþ oluyordu. Kendisine karþý bir hareket içinde olan halkýn, Müslüman olsun veya Hýristiyan olsun, eðer böyle bir suçlarý varsa, onlarýn cezalarýnýn verileceði yerin mahkemeler olduðunu, onlarý dini ibadetlerinden mahrum etmenin doðru olmadýðýný bilen Osmanlý, bu iki konuyu birbirine karýþtýrmýyordu.191 Karadaðla, bu sýnýr problemlerini bir komisyon çalýþmasýyla da çözmeye çalýþan Osmanlý idaresi bu arada, uzun süredir pek problem yaþamadýðý Sýrp sýnýrýndaki bir problemle ilgilenmek durumunda kalýyordu. Sýrp sýnýrýnda meydana gelen bu problem aslýnda, Kosovalýlarýn anlaþýlamayan iyi niyetleri sonucu meydana gelmiþti. Ýçiþleri bakanlýðýnca, bu konuyla ilgilenmek üzere, Kosova valiliðine 1909 yýlýnda yazýlan belge ile Kosova Sýrbistan sýnýrýnýn Ormantepe mevkiinde meydana gelen bu olay Kosovalýlarýn, Kosova tarafýna geçmiþ olan Sýrbistanlý köylülere ait hayvanlarýný onlara iade etmek üzere Sýrbistan tarafýna geçmeleriyle, bu problemin baþladýðý belirtiliyordu. Kosovalýlar, kendi bölgesine geçmiþ olan hayvanlarý iade etmek için karþý tarafa geçtiklerinde, Sýrp karakolundan Kosovalýlara ateþ açýlmýþtý. Kosova'lýlarýn, tamamen insani niyetlerle atmýþ olduðu bu adým kurþunla karþýlanmýþtý. Açýlan bu ateþ üzerine Kosovalýlar, hayvanlarý 196 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi sahipleri yerine ancak karakola teslim edebilmiþlerdi. Bu olay üzerine harekete geçen Osmanlý idaresinin, yetkililerden olay hakkýnda açýklama istemeleri üzerine Sýrp tarafý, ateþ edenlerin asker olmadýðýný, hatta Sýrp askerlerinin, Kosovalýlara ateþ eden çobanlarý engellemeðe bile çalýþtýklarý þeklinde açýklamasýný yapmýþtý. Sýrp tarafýnýn bu açýklamasý üzerine Osmanlý idaresi, Kosovalýlara ateþ edenlerin yakalanýp cezalandýrýlmalarýný ve bu gibi olaylarýn bir daha tekrarýnýn önüne geçilmesini Sýrp tarafýna bildiriyordu.192 Kosovalýlarýn karakoldan ateþ açýldýðýný ifade etmelerine karþýn, Sýrp tarafýnýn ateþ edenlerin çobanlar olduðunu belirtmesi ve hatta askerlerin çobanlara engel olmaya bile çalýþtýklarýný ifade etmeleri, bu konuda Sýrp tarafýnýn doðru ifadede bulunduðu konusunda þüpheler uyandýrýyordu. Sýrp askerlerinin veya çobanlarýn ateþ etmeleri olayý, aslýnda kimin nasýl davrandýðýný ortaya çýkaran baþka bir olaydý. Kosovalýlar mecburiyetleri yokken ve isterlerse o hayvanlarý kendi evlerine bile götürebilecekken, sadece insani duygularla sahiplerine iade için o tarafa gitmeleri, o taraftan kurþunla karþýlýk buluyordu. Bu olay hangi tarafýn nasýl bir psikolojiyle hareket etmiþ olduðunun bir örneðiydi ayný zamanda. Sýnýrlarda güvenliði temin etmeye çalýþan Osmanlý idaresi, yukarýda bahsedilen bir baþka olayda da olduðu gibi, kendisi bizzat saldýrýlara hedef oluyordu. Ýçiþleri bakanlýðýnýn, Dýþiþleri bakanlýðýna 1910 yýlýnda yazmýþ olduðu belgeye göre, Kosova vilayeti sýnýrlarýndaki Ýberjeniçe ve Oykan kalelerine saldýrýlarda bulunulduðu haberi veriliyordu. Karadað tarafýndan yapýldýðý anlaþýlan bu saldýrýnýn, 23 Þubat 1910 yýlýnda saat 8-10 civarlarýnda gerçekleþtiði bildiriliyordu. Belgede bahsedilenlere göre, Ýberjeniçe kalesinde askere 20 metreye kadar yaklaþýlýp ateþ açýldýðý, Oykan kalesinde ise askere iki kiþi tarafýndan saldýrýldýðý ve saldýrganlarýn kaçtýðý ifade ediliyordu. Karadað tarafýndan gelen bu saldýrganlar hakkýnda Karadað hükümetinin dikkati çekiliyor, bu gibi olaylarýn bir Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 197 daha tekrar etmemesi için Karadað hükümetinin gereken tedbirleri almasý gereði vurgulanýyordu.193 Karadað sýnýrýnda defalarca bu gibi olaylarýn vukua gelmesine ve bu olaylarla ilgili defalarca ortak yaptýrýmlar uygulanmasý taahhütlerine raðmen, Karadað taraflarýndan bu gibi saldýrýlar gelmeye de devam ediyordu. Bu gibi olaylar Karadaðlý yetkililere hatýrlatýldýðýnda da, Karadaðlý yetkililer, bu olaylarýn bir-iki münferit þahsi olaylar olduðunu, Karadað hükümetinin bu konuyla hiçbir ilgisi olmadýðý cevabýný veriyor, hatta bu gibi ihlalleri, kendisinin de önlemeye çalýþtýðýný da ilave ediyordu. Karadað hükümetinin doðru ifadeler de bulunduðu kabul edilse, bu kez kendi sýnýrlarýna ve vatandaþlarýna engel olamadýðý ve sahip çýkamadýðý anlamlarý çýkacaktýr. Veya hükümetin bu gibi olaylara karþý çýktýðý ancak, sýnýrdaki görevli askerlerin gayri resmi, gizlice yaptýðý desteklerle, bu gibi saldýrýlarda bulunduðu akla gelecektir. Her üç durumda da Karadað sýnýrý yine kendi vatandaþlarýnca ihlal edilmekteydi. Yani Karadað sýnýrý yetkililerinin aldýklarýný iddia ettikleri tedbirler, maalesef bir çözüm getirememiþti. Bu nedenle de Osmanlý'nýn sýnýr güvenlik tedbirleri nedeniyle bazen komþu ülkeleri sýkýþtýrmaya varan titizliðinin ne kadar haklý olduðu, bu olaylarla daha iyi anlaþýlýyordu. b)Ýç Güvenlik Hizmetleri Sýnýr güvenliði konusunda bu þekilde tedbirler alan Osmanlý idaresi, benzer tedbirleri iç güvenlik hizmetleri konusunda da alýyordu. Sýnýr güvenlik hizmetlerinde olduðu gibi iç güvenlik hizmetlerinde de asýl amaç, halkýn karþýlaþacaðý problemleri çözmekti. Bu tür problemlerin çözülmesiyle, emniyetleri temin edilmiþ olan halkýn, kendini huzur içinde hissetmesi saðlanmýþ olacaktý. Ýç güvenlik tesis etme çabalarý, hýrsýzlýk, cinayet, gasp gibi olaylara karþý alýnan tedbirleri içermekle birlikte, bazen halkýn kendi aralarýnda vuku bulan problemlerle ilgilenme þeklinde de olabiliyordu. Filibe'nin 198 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Akçakilise ve Vidin'nin Lofça kazasýnýn Toryen köyleri arasýndaki yaylak nedeniyle, kavgaya varýr tartýþmalar çýkmýþtý. Bu problemin çözümü için tapu idaresi yetkilileri de olaya müdahil oluyorlar ve konu mahkemeye havale edilerek mahkemenin kararý bekleniyordu.194 Bu þekilde yaylak yüzünden birbirleriyle problemli olan iki köy halkýnýn, devletin araya girmesiyle kavgaya varan tartýþmalý konularý, iki köy arasýnda kanlý olaylara yol açacak neticelerle karþýlaþmadan, mahkeme yoluyla adilane bir çözüme kavuþturulmuþ oluyordu. Bu tür halk arasýndaki problemlere, daha büyük kavgalara neden olmadan çözümler bulunmasýnýn yaný sýra güvenlik güçleri, adli suçlara iliþkin takibatlarýný da sürdürüyorlardý. Priþtine de devlet memurunun görevlerini yapmalarýný engelleyen, Kolcu Nazifi öldüren hatta Yana Poloniyi yaralayanlarýn yakalanmalarý için hakkýnda takibat yapýlmasý bu görevlere bir örnekti. Cinayet ve yaralama gibi suçlar iþleyen bu suçlularýn yakalanmasý için Kosova valiliðine verilen talimatta, bu tür olaylarýn bir daha tekrar etmemesi için gerekli tedbirleri alýnmasý isteniyordu. Bu talimat üzerine de güvenlik kuvvetleri, suçlularýn peþine düþmüþler ve zanlýyý da yakalamýþlardý.195 Fakat bu tür adli vakalarýn takibi, suçlularýn yakalanmalarý gibi faaliyetler her zaman baþarýlý bir þekilde sonuçlanmýyordu. Bu gibi suçlarýn takibinde olan güvenlik güçleri, bazen suçlularý yakalayamadýklarý gibi, bu gibi faaliyetler de her zaman baþarýlý bir þekilde sonuçlanamýyordu. Öte yandan, bu gibi suçlarýn takibinde olan güvenlik güçlerinin, bazen suçlularý yakalayamadýklarý gibi bazen da kendilerinin de tehlikeye düþtükleri oluyordu. Rogozne civarýnda güvenlik güçlerinin 1885 yýlýnda karþýlaþtýklarý olay, buna benzer bir olaydý. 8 eþkýyanýn yakalanmasý için onlarý takip eden güvenlik görevlileri Rogozne ve Yenipazar arasýnda, bu kez kendileri ateþ altýnda kalmýþlardý. Rogozne ve Yenipazar arasýnda, güvenlik güçlerini kýstýrýp onlarla silahlý çatýþmaya giren 8 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 199 eþkýya ise bu çatýþmadan sonra ormana girerek izlerini kaybettirmiþlerdi. Ellerinde nereden alýndýðý ve nasýl temin edildiði belli olmayan, o zamana göre oldukça etkili silah olarak bilinen martini tüfekleri olan eþkýya'nýn, yakalanmasý hususunda Kosova valiliðinden gerekli adýmlarýn atýlmasý isteniyordu.196 Halkýn güvenlik ve huzur içinde yaþayabilmeleri için suçu ve suçluyu takip eden emniyet güçlerinin ne kadar zor þartlarda görev yaptýklarý, bu örnekten de daha iyi anlaþýlýyordu. Eþkýya takibi sýrasýnda, birden 8 martini tüfekli eþkýya saldýrýsý içinde kalabilecek derecede ölümle her an karþý karþýya bir halde görev yapmaya çalýþýyorlardý. Güvenliði temin edebilmek için bu þekilde bazen kendi can güvenlikleri tehlikeye düþebiliyordu. Güvenlik güçlerinin eþkýya takibi sýrasýnda, eþkýya ateþi ile birden bire karþý karþýya kalmanýn yaný sýra güvenlik güçleri, adam kaçýrma gibi olaylarla da ilgilenmek durumunda kalýyorlardý. Adam kaçýrma eylemi de Berane'nin Podgorine köyünde gerçekleþmiþti. Geceleyin Berane'nin Podgorine köyüne gelerek, köyden bir kiþiyi gasp edip Andreçoviçe'ye götürmüþlerdi. Podgorine köyünden kaçýrýlan bu vatandaþýn, emniyetli bir þekilde kurtarýlmasý ve kaçýrýlma iþleminin teferruatlýca öðrenilmesi hususunda, Baþbakanlýk Kosova valiliðine talimat gönderiyordu. Podgorineli köylüyü kaçýranlarýn, Karadað'dan gelenler olduðunun belirtildiði, saldýrýlardan dýþiþleri bakanlýðýnýn da haberdar edilmesi isteniyordu.197 Güvenlik kuvvetlerinin tedbirlerinin ne kadar önemli olduðu bu olaydan da anlaþýlýyordu. Podgorine köyünde olduðu gibi geceleyin zorla kaçýrýlmamak için, güvenlik tedbirlerinin maksimum düzeyde alýnmýþ olmasý gerekiyordu. Osmanlý güvenlik kuvvetleri de bunu saðlamaya çalýþýyordu. Halkýnýn bir gece uyurken evinden kaçýrýlmamalarý için, bazen kendi canlarý tehlikeye düþecek sonuçlarla karþýlaþýlsa bile güvenlik güçleri, emniyet tedbirlerini almaya devam ediyorlardý. Güvenlik kuvvetlerinin, yapmýþ olduklarý güvenlik hizmet- 200 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi lerinden bir tanesi oldukça ilginçti. Eþkýya takibi, kavga eden köylülerin kavgalarýnýn büyümeden çözülmesi gibi faaliyetlere ilaveten güvenlik kuvvetleri, bu kez Hýristiyan halk arasýndaki problemlere de müdahil oluyor, onlarýn birbirlerine zarar vermelerinin önüne geçiyordu. Osmanlý yönetimi Musul'daki Süryani Yahudilerle, Süryani Katoliklerin kendi aralarýndaki kilise tartýþmalarýna müdahil olarak, bu problemlerin daha da büyümeden çözülmesine yardýmcý oluyordu.198 Bu þekilde, Müslüman bir devlet, Hýristiyan vatandaþlarý arasýndaki tartýþmaya, onlarýn birbirlerine daha fazla zarar vermemeleri için, seyirci kalmýyor, bunu çözerek tartýþmaya son veriyordu. Böylece de eðer bu problem çözülmeden uzadýðý takdirde, birbirlerine belki daha fazla zarar verecek Hýristiyan vatandaþlarýný da, bu þekilde muhafaza etmiþ oluyordu. Güvenlik kuvvetlerinin görev yaptýklarý olaylardan biri de, karakol baskýnlarýna karþý almýþ olduklarý tedbirlerdi. Karakol baskýný olayýndan dolayý suçlananlar bu kez Arnavutlardý. Sýrbistan dýþiþleri bakanlýðýndan bildirildiðine göre, Priþtinede bazý karakollara, Arnavutlarca saldýrýldýðý hatta bu karakol saldýrýlarýndan birinde bir subayýn da öldürüldüðü haber veriliyordu. Sýrbistan dýþiþleri bakanlýðý'nýn Osmanlý dýþiþleri bakanlýðýna bildirdiði bu haber hakkýnda tahkikat yapýlmasý üzerine konu Kosova valiliðine havale ediliyordu. Kosova valiliði de, yapmýþ olduðu tahkikat sonucu Osmanlý dýþiþleri bakanlýðýna yazmýþ olduðu cevabi yazýsýnda, Osmanlý subayýnýn Arnavutlarca deðil, Sýrplarca öldürüldüðünü bildiriyordu.199 Güvenlik görevlileri görevlerini yaparken, bir de bu þekilde kendisine verilen yanlýþ bilgilere karþý da dikkatli olmak durumundaydý. Aksi takdirde bu örneklerde olduðu gibi asýl suçluyu deðil, kendisine suç atýlan kiþiyi takip etmekle büyük bir yanlýþa düþmüþ olabilecekti. Bu tür olaylar, iyi hazýrlanmýþ provokasyonlar þeklinde de gerçekleþebiliyordu. Yani belgeye Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 201 göre, Osmanlý subayýný öldürenler Sýrp olduðu halde, Sýrbistan dýþiþleri bakanlýðý, Osmanlý dýþiþleri bakanlýðýný, karakola baskýn yapýp Osmanlý subayýný öldürenlerin Arnavutlar olduðunu söylemesi, planýn bir parçasý olabilirdi. Buna göre belki de, bir Osmanlý subayý öldürülecek ve bu cinayeti de Arnavutlarýn iþlediði söylenilerek, Osmanlý idaresi gözünde Arnavutlar suçlu durumuna düþürülecekti. Bu olayýn ayný bu þekilde bir plan olup olmadýðý konusunda belgede açýk kanaatler yoktur. Ancak Sýrplarýn Osmanlý subayýný kendileri öldürdükleri halde Arnavutlarýn öldürdüklerini söylemeleri de doðru bir davranýþ deðildir. Bu olayýn bu þekilde bir plan olduðu söylenmemekte ancak, Sýrplarýn iddiasýnýn da hükümetin de yaptýðý incelemelere göre doðru çýkmadýðý belirtilmektedir. Böylece belki de Osmanlý ile Arnavutlar, Sýrplar tarafýndan aralarý bozularak karþý karþýya getirilmiþ olabileceklerdi. Bu gibi provokasyona benzer güvenlik olaylarý ile ilgilenen emniyet kuvvetlerinin karþýsýna bu kez Priþtine'de meydana gelen bir iç karýþýklýk olayý çýkmaktaydý. 1887 yýlýnda meydana gelen iç karýþýklýk üzerine Recep Paþa görevlendirilmiþ ve bu olay hakkýnda inceleme yapmasý istenmiþti. Kosova genel komutaný Recep Paþa da yaptýðý incelemesini tamamlayarak sonucu merkeze göndermiþti. Recep Paþa'nýn gözlemlerine göre Priþtine'de meydana gelen iç karýþýklýk, kýsa süreliydi ve herhangi tatsýz bir olayla neticelenmeden bitmiþti. Ancak halkýn bu derece iç karýþýklýða varýr derecede olay çýkarmasýna neden olan olaylarýn araþtýrýlmasý gereðine de ilave eden Recep Paþa, bu konuda suçu olan devlet memurlarýndan bahsediyordu. Bu iç karýþýklýða sebep olan devlet memurlarýnýn cezalandýrýlmalarý gerektiðini ifade eden Recep Paþa, bu gibi memurlarýn görevden alýnmalarýný veya görevlerinin deðiþtirilmesini istiyordu.200 Hükümet ise halký rahatsýz eden memurlarýn cezalandýrýlmalarýný kabul etmekle birlikte, bu memurlarýn mahkeme edilerek cezalandýrýlabileceklerini 202 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi bildiriyordu. Aksi halde bir adaletsizlik yapýlmýþ olabilecekti. Bir müfettiþ raporuyla kendisine suç yüklenerek bir memurun görevden alýnmasý adilane bir davranýþ deðildi. Eðer gerçekten o memur suçlu ise, kendisine savunma hakkýnýn da verildiði mahkemeye sevk edilir, cezasýný, yapýlan mahkeme sonucunda, hâkimler verebilirdi. Bir memurun veya vatandaþýn müfettiþ raporlarýyla cezalandýrýlmasý, adil bir davranýþ olmamakla beraber, kötü bir geleneðin de baþlangýcý olacaktý. Bir müfettiþ raporuyla bir vatandaþýn veya memurun cezalandýrýlmasý, bir kez bile yapýlsa, bu, bundan sonrakilere örnek olup ve bundan sonra da ayný yollara baþvurulabilecektir. Bu olaylar da örnek gösterilerek hakkýnda müfettiþ raporu düzenlenen insanlar haklý veya haksýz, mahkeme edilmeden cezalandýrýlabileceklerdir. Bundan sonra bu tür uygulamalarýn önüne de geçmek zorlaþabilecektir. Böylesi olaylarýn daha büyük kötü sonuçlara yol açmamasý için her suçlamanýn mahkeme önünde neticelendirilmesi gerekmektedir. Eðer gerçekten bir kiþi bir suçu iþlemiþse, o kiþi kesinlikle cezalandýrýlmalý ancak bu cezayý müfettiþ deðil, baðýmsýz mahkemeler vermelidir. Bu çerçevede hükümetin de belirttiði gibi devlet memurlarý gerçekten halký rahatsýz etmiþse, bu memurlar kesinlikle cezalandýrýlmalý ancak bunlara verilecek cezayý müfettiþ deðil mahkemeler vermelidir. Priþtine'de meydana gelen iç karýþýklýk bu þekilde neticelenirken, bundan bir yýl önce 1886'da Üsküp'te bu kez Hýristiyanlar için kilise ve okul açmak isteyen bir piskoposun hükümetten bir talebi gündeme geliyordu. Latin piskopos Prizren'de ikamet etmekteydi ve Katolik halka vaaz ve nasihatlerde bulunmak için Üsküp de yerleþmek, burada bir kilise ve okul inþa etmek istiyordu. Bu konudaki talebini Kosova ve Manastýr valiliklerine yazýlý olarak bildiren piskoposa, istediði izin veriliyordu. Hükümet, piskoposa bu izni vermekle beraber, Kosova valiliðine bu piskoposun güvenilir olup olmadýðýnýn da öðrenilmesinin, önemli olduðunu belirtiyor- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 203 du.201 Bu piskoposun Prizrende yaþadýðý halde Üsküp'te yerleþip kilise ve okul açma talebi, dinini öðretmek veya yaymak açýsýndan makul karþýlanýyordu ve bu konuyu hükümete sorduktan sonra Kosova valiliði buna bu izni veriyordu ancak, bu piskoposun yabancý bir devletle iliþkisinin olup olmadýðý da bilinmek isteniyordu. Bu makul bir talepti çünkü, Osmanlý'ya sýnýrlarý olan Bulgaristan, Sýrbistan, Karadað ve Avusturya'nýn Hýristiyanlarý kullanarak Osmanlý'nýn içiþlerini karýþtýrdýðý olaylara oldukça fazla bir þekilde rastlanýlmaktaydý. Devlet bu konuya doðal olarak hassas yaklaþýyor ve bu noktaya dikkat edilmesini istiyordu. Bu noktaya dikkat edilmesini isterken Osmanlý, sadece tedbiri hatýrlatýyor, piskoposa istediði kilise ve okul kurma iznini de vermemezlik etmiyor bu konuda piskoposun talebini yerine getiriyordu. Kosova'da bu gibi güvenlik hizmetlerinin yaný sýra, güvenlik hizmetlerinin yürütüleceði binalar tesisi de göze çarpmaktaydý. Güvenlik hizmetlerini önemli bulan devlet, bunun için gerekli binalarý da tesis ederek, emniyet hizmetlerini geniþleterek artýrýyor, bu hizmetlerin en küçük birimlerdeki vatandaþa kadar ulaþtýrýlmasýný saðlýyordu. Bu amaçla Kosova'da 1889 yýlýnda bir kýþla yapýmýndan bahsedilmekteydi. Kosova'nýn Vulçýtrýn kazasýnda yapýlacak kýþlanýn halkýn yardýmý ile yapýlacaðý belirtiliyordu. Halkýn yardýmý ile yapýlacak bu kýþlanýn adýnýn da, padiþahýn adýný taþýmasý isteniyordu. Halkýn yardýmýnýn yaný sýra Kosova valisi, bu kýþla için gerekli malzemelerin tedarikini içiþleri bakanlýðýna yazarak bakanlýktan istiyordu. Subay dairesi 12 odalý olacak þekilde, 9 metre yüksekliðinde iki katlý olarak yapýlacak olan kýþla 80 metre uzunluðu ve 60 metre geniþliðinde olacaktý. Bu kýþlanýn inþasý için Kosova valisinin içiþleri bakanlýðýna yazdýðý ihtiyaç listesine göre 2.500 araba taþ, kereste, kireç gerektiði, kumun ise var olduðu belirtiliyordu. Vulçýtrýn kazasýnda bu derece büyük kýþla istenmesinden ve bu kýþlayý, masraflarýný da üslenecek boyutta halkýn istemesi, Vulçýtrýnda güvenliðe olan 204 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi ihtiyacýn ne derecede önemli olduðunu akla getiriyordu. Çünkü bu derece büyük bir kýþla istenmesi, güvenliðe bu derece duyulan ihtiyacýn bir göstergesi olarak deðerlendirilebilirdi. Kýþlanýn masraflarýnýn da halk tarafýndan üslenildiðinin belirtilmesi, kýþlaya ve güvenlik tedbirlerinin arttýrýlmasýna olan ihtiyacýn bir baþka göstergesi olabilirdi.202 Vulçýtrýnda bu þekilde bir kýþla talebinden sonra bu kez Gusinye'de bir karakol inþasý istenmekteydi. Ayný yýl baþbakanlýkta ele alýnan belgeye göre Kosova vilayetine baðlý Gusinye kazasý sýnýrlarý içinde bulunan Lim nehri köprüsü civarýnda bir karakol inþasý isteniyordu. Peç ve Ayrzance köyleri arasýnda bir mevkide nehir üstündeki köprü civarýnda yapýlmasý istenen karakolun, halkýn güvenlik içinde, rahat bir þekilde gidip gelebilmesi için gerekli olduðu ifade ediliyordu. Keþif masraflarý olarak 6708 kuruþ fiyat çýkarýlan karakol bölge insanlarýnýn emniyet ve huzuru için önemli bulunuyor ve yapýmýnýn bitirilerek hizmete açýlmasý isteniyordu.203 Lim nehri köprüsü yanýnda yapýlacak karakol ve Vulçýtrýnda yapýlacak kýþla, Osmanlý'nýn bölgenin güvenliði için atmýþ olduðu adýmlarý gösteriyordu. Bu güvenlik binalarýnýn yapýmý ayrýca, bölge halklarýnca da isteniyor, Osmanlý da bu talepleri yerine getirmeðe çalýþýyordu. Ancak burada, Osmanlý'nýn bu karakol ve kýþla gibi binalarý halkýn güvenliði için deðil de, kendi egemenliðinin daha da saðlamlaþtýrýlmasý için yapýlmýþ olduðu kanaati akla gelebilir. Bunun için öncelikli olarak bu binalarýn, yapýldýðý bölgenin halký tarafýndan istendiði hatýrlatýlarak, Osmanlý'nýn egemenliðini tesis için bu gibi binalara ihtiyacý olmadýðýný belirtmek gerekir ki 500 yýldýr bölgede olan Osmanlý'nýn kendi egemenliðini saðlayýcý kýþla, karakol gibi binalarý zaten var olduðu unutulmamalýdýr. Halkýný eþkýyadan, hýrsýzlýklardan, cinayetlerden koruyamayan devletin söyleyecek hiçbir mazereti olamaz. Osmanlý da bu amaçla devlet olma sorumluluðu içinde halkýný bu gibi olaylardan korumak, devlet olma sorumluluðuna zarar getir- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 205 memek için, bu gibi binalarý da tesis ederek halkýn emniyetini saðlamayý amaçlamaktadýr. Halkýn askeri yollarla baský altýna alýnmasý yerine, onun güvenliðini saðlayarak, onu memnun ederek onun sevgisini kazanmak isteyen Osmanlý, egemenliðinin devamýný, karakollarda kýþlalarda deðil, halkýnýn memnuniyetinde görmekteydi. Halkýný memnun etmesi, egemenliðini devam ettirmesi için Osmanlý'ya yetmekteydi. Bu anlayýþta olan Osmanlý'nýn bu prensibi, halký tarafýndan da takdir edilmekteydi. Bu takdiri de bu kez Gilanda kurulmasý istenen kýþlaya, yine Vulçýtrýn'da olduðu gibi halkýn yardým edeceðinde görmek mümkündü. Vulçýtrýn'da halkýn kendisinin yapmak istediði ve padiþahýn adýný koymak istedikleri ve hükümetin de yardým ettiði kýþla'dan sonra Kosova valiliðine baðlý Gilan kazasýnda da halk kýþla yapýlmasýný istiyordu. Kýþlanýn yapýlmasýný þiddetle isteyen halk, kýþlaya kendilerinin de yardýmda bulunacaklarýný bildirerek, kýþlanýn bir an önce yapýlýp hizmete açýlmasýný talep ediyorlardý. Kýþla inþa masrafý olarak 404.202 kuruþ keþifle belirlenen fiyatýn 154.128 kuruþunu halk karþýlayacaktý. Halkýn bu derecedeki kýþla talebini görmezden gelemeyen Kosova valisi de merkeze bu talebi yazarak kýþlanýn baharda inþaatýna baþlamak istediði yazýyordu.204 Devletin ve halkýn ekonomik imkânlarýnýn, oldukça kýsýtlý olmasýna raðmen 404 bin küsur masraflý yeni bir kýþla yapýmý zor bir inþaat olacaktý. Kýþlanýn yapýmý istenen 1900 yýlý da Osmanlýnýn Balkanlardan çekilmesinden önceki son 12 yýlýydý ve sadece Balkanlarda deðil genel olarak bütçe krizi içindeydi. Ancak buna raðmen halkýn güvenliðinden tasarruf yapýlamaz prensibine inanan Osmanlý, Gilan'da istenen bu kýþlanýn yapýmý sürecini baþlatýyordu. Halkýn güvenliðini bir devlet olarak üslenen Osmanlý idaresi, buradan tasarruf ederek halkýn emniyetini tehlikeye atamayacaðý için, bu gibi güvenlik hizmet binalarýnýn tesisine hayýr demiyor, bunlarý tamamlamaya çalýþýyordu. Ayrýca, Vulçýtrýnda, Gilan- 206 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 'da kýþlalarýn halk tarafýndan istenmesi ve hatta halk tarafýndan yardým edileceðinin belirtilmesi bu gibi binalara bölge halklarýnýn ne derecede ihtiyaç duyduðunun göstergeleriydi. Huzur içinde yaþamak isteyen halk, yakýnlarýnda bu gibi hizmet binalarýný görmek istiyordu. Güvenlik hizmetlerinin temini için kýþla veya karakol yapýmý istendiðinde, bu karakollarýn neden istendiði de ayný belgede de belirtiliyordu. Karakol veya kýþlalarýn Osmanlý'nýn bölgedeki egemenliðini devam ettirmek amacýyla halký daha sýký kontrol için mi, yoksa gerçekten hýrsýzlýk, cinayet, adam yaralama, gasp ve daha birçok suçlarýn önüne geçilmesi isteklerinden dolayý mý tesis edildiði, kýþla ve karakollarýn kuruluþ taleplerinin yazýldýðý belgelerde belirtiliyordu. Bu çalýþmalarda ele alýnan belgelerde kýþla, karakol, sýnýrda yapýlmasý istenen kuleler gibi güvenlik hizmet binalarý, Osmanlý'nýn egemenliðini devam ettirmeyi amaçlayan binalar olarak deðil, gerçekten bölge insanýnca da talep edilen güvenlik tesisini amaçlayan binalardý. Bu amaçla istenen binalardan sonra bu kez Kosova vilayeti köprülü kasabasýnda istenen iki karakol, aðýrlýklý olarak Osmanlý'ya karþý, aleyhte propaganda yapan cemiyet için kurulacaktý. Ýþte bu bina, Osmanlýnýn bir anlamda kendi güvenliðini saðlama almak için, tesis etmeye çalýþtýðý bina olarak tanýmlanabilirdi. Makedonya cemiyetinin kendi aleyhindeki çalýþmalarýndan rahatsýz olan Osmanlý, bu cemiyetin faaliyetlerini kontrol amacýyla köprülü kazasýnda 1909 yýlýnda iki tane karakol inþa etmeyi planlýyordu. Ýnþa edilmesi planlanan bu iki karakol için köprülü kazasýnýn seçilmesi, Makedonya cemiyeti üyelerinin çoðunun bu kazada olmasý nedeniyleydi. Köprülü kasabasýna iki karakol inþa etmek isteyen Osmanlý, bu karakollarý öncelikli olarak Makedonya cemiyetinin hareketlerini izlemek için kurmak istemekle beraber, ayný zamanda köprülü kasabasýnýn emniyetinin saðlanmasýný da düþünmekteydi. Bu amaçla da kazaya iki karakol kuruyordu. Kasaba'nýn emniyeti ve Makedonya Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 207 cemiyetinin faaliyetlerinin kontrol edilebilmesi için kasabanýn iki tarafýna ve evlerin bittiði yerlere 40'ar askerlik karakol kurulmasý kararlaþtýrýlýyordu. Kurulacak bu karakollarda subay ve polislerin görev yapacaðý birimler de olacaktý.205 Böylece devlet, halkýnýn emniyeti için tesis etmiþ olduðu kýþla, karakol gibi güvenlik birimlerini bu kez, kendisini hedef alan Makedonya cemiyetinin faaliyetlerini daha yakýndan takip edebilmek, onu kontrol altýnda tutmaya çalýþmak gibi amaçlarla kendi güvenliði için tesis etmiþ oluyordu. Bu amacýný da köprülüdeki karakol tesisini, Makedonya cemiyetini kontrol amacýyla olduðunu belirterek ortaya koyuyordu. Yani aslýnda Makedonya cemiyetini kontrol amacýyla kuracaðý karakollarý, halkýn güvenliðini saðlamak amacýyla kurulmuþ gibi göstermeden, bu niyetini açýkça söylüyordu. Böylece ne zaman halkýn güvenliði, ne zaman kendi aleyhindeki gurubun kontrolü amacýyla karakol, kýþla gibi güvenlik birimleri tesis edildiði daha net ortaya çýkmýþ oluyordu. Karakol, kýþla gibi güvenlik hizmet binalarýnýn tesis faaliyetleri arasýna bir de mahkumlar için hapishane binasý inþasý faaliyetleri göze çarpmaktaydý. 1902 yýlýnda ele alýnan belgeden anlaþýldýðýna göre Osmanlý, Kosova'da mükemmel bir hapishane yapmayý planlýyordu. Kosova'da var olan hapishanenin þartlarýnýn elveriþli olmamasý, yenisinin yapýlmasýný zorunlu kýlýyordu. Eski hapishanede, hapihanenin elveriþsizliðinin yanýsýra dar olmasý nedeniyle, bütün mahkûmlar bir arada yaþamak zorunda kalýyorlardý. Bu da hem hapishanede cezasýný çekecek mahkûmun bu cezayý çekmesini güçleþtiriyor, hem de mahkûmlarýn birbirlerine zarar verme, hatta birbirlerini yaralama, öldürme ihtimallerine elveriþli bir ortam olduðundan dolayý mahkûmlarýn güvenliðini tehlikeye düþürüyordu. Mahkûmlarýn yarýsýndan fazlasý, güvenliði tehdit eden suçlardan dolayý hapsedilen Bulgarlardan oluþuyordu. Mahkûmun hangi ýrktan veya hangi suçtan hapsedildiði, onun cezasýný çekecek ortamýn elveriþli olup olmamasý açýsýn- 208 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi dan önemli deðildi. Hangi ýrktan ve hangi suçtan olursa olsun mahkûmlarýn cezalarýný çekecekleri ortamýn, bir insanýn yaþayacaðý þartlarda olmasý gerekiyordu. Daha önce 620 bin kuruþ tutacak olan bir hapishanenin yapýmýna izin verilmiþ ancak ekonomik imkânlarýn yetersizliði nedeniyle böyle bir bina yapýlamamýþtý. Rumeli müfettiþi Hüseyin Hilmi paþanýn da raporunda bu konuyu ele almasýyla, yeni bir bina yapýlmak yerine, bir bina kiralanýp hapishaneye dönüþtürülmek suretiyle yeni bir hapishanenin tesisi için çalýþmalar baþlatýlýyordu.206 Dýþarýdaki vatandaþýn haklarý olduðu kadar hapishanede cezasýný çeken mahkûm vatandaþlarýn da ortalama insani þartlarda yaþama hakký vardý ve devletin bunu saðlamasý gerekirdi. Devlet de bu ortalama yaþam þartlarýnýn dýþarýda olduðu gibi, hapishanede de saðlanmasý için müfettiþinin yazdýðý rapor doðrultusunda bu görevini yerine getiriyordu. Osmanlý'nýn güvenlik hizmetlerini tesis etmeye çalýþtýðý bu yýllar, aslýnda onun Balkanlardaki egemenliðinin de son dönemleriydi. Gücünü kaybetmesine paralel olarak Orta ve Doðu Avrupa'dan yavaþ yavaþ çekilmek zorunda kalan Osmanlý, bu topraklarýný doðal olarak yapýlan savaþlarda almýþ olduðu yenilgiler sonucu kaybediyordu. Her aldýðý aðýr yenilgiye karþýlýk topraklarýnýn bir kýsmý da elinden gidiyor, Batý bölgelerinden Doðu ya doðru yavaþ yavaþ çekilmek zorunda kalýyordu. Osmanlý'nýn Avrupa'daki topraklarý þu süreçle elden çýkýyordu. Avrupalý devletlerin tahrik ve kýþkýrtmalarýyla, Osmanlý'dan kopartýlmak istenen bölgelerde özellikle Hýristiyan halkýn Osmanlý'ya isyan etmeleri saðlanýyor, Osmanlý'nýn da bu isyaný bastýrmak için asker kullanmasý üzerine Müslüman Osmanlý, Hýristiyanlarý katlediyor propagandasý ile bazen bir bazen birkaç Avrupa devleti birlikte olup Osmanlý'ya savaþ açýyorlardý. Aslýnda bu savaþ en son baþvurulan çözümdü. Savaþtan önce Osmanlý kopartýlmak istenen bölgelerde sonu özerkliðe varan tavizlere zorlanýyor ve bölge Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 209 kopmaya hazýr hale geldiðinde de Osmanlý'nýn Hýristiyan halka zulmettiði ileri sürerek savaþa baþvuruluyordu. Savaþ sonrasý eski gücünü kaybetmiþ Osmanlý'nýn yenilmesiyle de ona istedikleri þartlarda bir anlaþma imzalatýlabiliyordu. Bu þekilde kýsaca tanýmlanmak istenen bu sürec en baþýnda, Büyük devletlerin koparmak istedikleri bölgelerde, Osmanlý'dan bölge halkýnýn yaþam þartlarýný düzeltmek adýna bazý tavizler istemekle baþlýyordu. Aslýnda istenen tavizler bölge halkýnýn yaþam þartlarýný iyileþtirmekten çok Osmanlý egemenliðini zayýflatmaya yönelik adýmlardý. Çünkü Osmanlý'yý bu tür tavizlere zorlayan Büyük devletler, aldýklarý tavizler sonucu, zamanla Osmanlý'nýn boþalttýðý yerleri bu kez kendileri dolduruyorlardý. Bu haliyle istenen tavizler halkýn yaþantýsýný kolaylaþtýrmaya yönelik çabalar deðil, Avrupa etkinliðini bölgede tesis etmeye yönelik adýmlardý. Avusturya-Macaristan imparatorluðu ayný þekilde uzun bir süreçte, Bosna- Hersek'de Osmanlý'dan sürekli tavizler alarak Osmanlý'nýn bölgedeki egemenliðini þekli hale getirmiþ, buna karþýlýk aldýðý tavizlerle oluþan boþluklarý kendisi doldurmuþ, sonunda da 1908 yýlýnda Bosna-Hersek'i iþgal etmiþti. Yine ayný þekilde Büyük devletler, Osmanlý'yý Bulgaristanla ilgili bir dizi tavizlere zorlamýþlar, sonuçta Bulgaristan'da Bulgar prensliðini kurdurmuþlardý. Bulgar prensliði hakkýnda da Osmanlý'yý tavizlere zorlayan Büyük Devletler, yine 1908 yýlýnda Bulgaristan'a baðýmsýzlýðýný kazandýrarak burada da süreci tamamlamýþlardý. Ayrýca 1908 yýlýnda Bulgaristan baðýmsýzlýðýný kazanmakla kalmamýþ, Osmanlý topraðý olan Doðu Rumeli'yi de ayný yýl 1908'de kendi topraklarýna kattýðýný ilan etmiþti. Ayný tavizler süreci, Osmanlý'ya ait Girit adasý'nýn da Yunanistan'a baðlanmasýyla sonuçlanmýþtý. Buralarýn baðýmsýzlýðýný kazanmasýndan veya Osmanlý'dan koparýlmasýndan önce Yunanistan, ondan 50 yýl sonra Sýrbistan, Karadað, Romanya, Osmanlý'dan ayný süreçlerle koparýlýyor, fakat süreç burada bitmeyerek, Bulgaristan'ýn 210 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi baðýmsýzlýðýný kazanýp Doðu Rumeli'yi kendi topraklarýna katmasý Avusturya-Macaristan'ýn Bosna-Hersek'i iþgal etmesi, Girit'in Yunanistan'a baðlanmasý gibi adýmlarla devam ediyordu. Bulgaristan, Bosna-Hersek, Girit'in Osmanlý'dan koparýlmalarýyla da süreç bitmiyordu. Sýrada Osmanlý'nýn Balkanlarda kalan diðer topraklarý vardý ve bunlarýn koparýlmasý içinde ayný metotlar uygulanýyordu. Yani Hýristiyan halk kýþkýrtýlýyor, hatta Karadað'ýn da Osmanlý sýnýrýndaki Hýristi-yanlara yaptýðý gibi, Hýristiyan halk silahlandýrýlýyor ve Osmanlýya isyana teþvik ediliyordu. Sonuç olarak buralar da Osmanlýdan koparýlmak isteniyordu ve o plan uygulamadaydý. Bu amaçla da Osmanlý, diðer bölgelerde olduðu gibi tavizlere zorlanýyordu. Burada da Osmanlý'nýn zorlandýðý taviz de þehirlerin, sokaklarýn güvenliðini saðlayan jandarma askerinin azaltýlmasý süreciydi. Uluslar arasý anlaþmalar sonucu, halkýna kötü muameleler yaptýðý iddialarýyla Osmanlý jandarma askerleri azaltýlýrken, bunlarýn yerine bu kez Avrupa ülkelerinin jandarma askerleri yerleþtiriliyordu.207 Bazý ferdi tatsýz olaylarýn dýþýnda, tarihinde halkýna kötü muamele yapmamýþ Osmanlý, bu kez vatandaþýna eziyet etmekle suçlanýyordu. Bu amaçla da Osmanlý jandarma birlikleri, yapýlan anlaþma gereði azaltýlmaya, yerlerine Avrupalý askerlerden oluþan birlikler yerleþtirilmeye baþlanýyordu. Aslýnda bunlardan asýl amaç, yukarýda da deðinildiði gibi, Osmanlý'nýn Balkan topraklarýnýn da Osmanlý'dan koparýlmasý idi. Bunun böyle olduðu daha sonra Avrupa devletlerinin görevli subaylarýnýn görevlerine son verilmesiyle de anlaþýlýyordu. Anlaþmaya göre halkýn huzuru temin edilinceye kadar Osmanlý jandarma askerleri azaltýlacak, Avrupalý subaylar bunlarý gözlemleyecek, emniyetin tehlikeye düþtüðü noktalara Avrupalý askerler yerleþtirilecekti. Öte yandan Yabancý görevlilerin yerleþtirilmesinin istendiði kurumlar, sadece askeri kurumlar deðil, maliye, içiþleri, adalet gibi kurumlardý ayný zamanda. Anlaþma gereði aya- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 211 bancý görevliler, bütün Osmanlý kurumlarýna yerleþtirileceklerdi. Bu aslýnda bir þeye önce ortak olup sonra onu kendi tarafýna çekmenin bir adýmýydý. Öyle olmasaydý, yani Avrupalý devletler samimi olmuþ olsalardý, Osmanlý kurumlarýna Avrupalý görevli, subay ve askerlerinin yerleþtirilmelerinin yerine, o yörenin insanlarýnýn yerleþtirilmeleri daha mantýklýydý. Bunu istenemezdi çünkü Osmanlý, zaten bu yöreden insanlarý da dahil ederek devlet kurumlarýný yönetiyordu. Hatta bölge insanlarýnýn baþarýlý olanlarýnýn önünü açýyor, onlarýn dýþiþleri, maliye gibi önemli bakanlýklara bile gelmelerini engellemiyor, hatta baþbakanlýk yapacak derecelere gelmelerini bile saðlýyordu. Baþbakanlýk hariç, diðer hiçbir makamda memur tayini yaparken din ayrýmý da yapmýyordu. Ýþte bu þekilde yukarýda belirtildiði gibi uluslar arasý anlaþma gereði, Osmanlý kurumlarýna yerleþtirilen Avrupalý memur, subay ve askerler Osmanlý yönetim sistemi içine bu kadar yerleþtirildikleri halde, Osmanlý'yý eleþtirecek bir þey bulamýyorlar ve yine anlaþma gereði ülkelerine geri dönmek durumunda kalýyorlardý. Ülkelerine geri dönmek bir yana, eðer Osmanlý'yý, yönetiminde suçlayacak bir þey bulmuþ olduklarý durumda, bulunduklarý yerlerde daha uzun süre kalabileceklerken, en azýndan açýktan açýða þikâyet edecek bir þey bulamadýklarý için anlaþmalar gereði Osmanlý kurumlarýndan ayrýlmak durumunda kalýyorlar, bu durumu kendileri de ifade ediyorlardý.208 Osmanlý'nýn yönetiminin problemsiz devam etmesi, uluslar arasý anlaþmalar gereði gelmiþ bu Avrupalý sivil asker bütün memurlarýn, maliye, içiþleri, adliye, güvenlik gibi kurumlardan yine anlaþmalar uyarýnca ayrýlmalarýna yol açýyordu. Eðer böyle olmasaydý, Avrupalý asker ve memurlarýn buradan ayrýlmalarý bir yana kalýcý olmalarý, ihtimal dýþý bir durum deðildi ve tarihteki uygulamalar da buna örnekti. Avrupalý memur ve askerlerin tekrar geri dönmelerini saðlayacak derecede yönetiminde titiz olan Osmanlý'nýn 1909- 212 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 1910'lu yýllarý sýkýntýlý yýllarýydý. Yabancý müdahalesini, gösterdiði yönetim anlayýþýyla ortadan kaldýran Osmanlý'nýn elindeki Balkan topraklarý, karýþtýrýlmaða devam ediyordu. Komþu olduðu Sýrbistan, Bulgaristan, Karadað ve Avusturya'ya karþý dikkatli olan Osmanlý, içiþlerinde oluþacak problemlere de ayný dikkatle eðiliyordu. Problemlere, karþýsýna çýktýðý zaman deðil, problemler ortaya çýkmadan tedbir almak amacýyla Osmanlý, Selanik, Kosova ve Manastýr vilayetleri hakkýnda bir rapor hazýrlamak üzere, askeri ileri gelen yöneticilerden Bahattin Bey ve kaymakam Refik Bey'i bölgeye gönderiyor, Onlardan bölge hakkýnda bir rapor hazýrlamalarý isteniyordu. Bahattin ve Refik Bey'e öncelikle söylenen konu, halkýn þikâyetlerine neden olan memurlarýn ve devlet dairelerinden kaynaklanan problemlerin tespit edilmesiydi. Deðil Balkanlarda, sahip olduðu bütün topraklarda, kendi devlet dairelerinden kaynaklanan olumsuzluklar, Osmanlý idaresinin müsamaha etmeyeceði problemlerdi. Bahattin ve Refik Bey'e dikkat etmeleri istenen ikinci konu da Bulgar kiliseleri açýlma taleplerinin nedenlerinin öðrenilmesi idi. Bulgarlar, yerleþim yerlerine kilise açtýrarak oraya yeni Bulgar göçlerinin gelmesini saðlýyorlar ve bu gibi yerlerde nüfuslarýnýn Müslümanlardan çok olduklarýný iddia ederek, Osmanlý makamlarýný uluslar arasý politikada zor durumda býrakýyorlardý. Bu amaçla Osmanlý idaresi, Bulgar kiliseleri açma taleplerinin gerçekten kilise yokluðundan ve ona duyulan ihtiyaçtan mý, yoksa bu kilisenin daha sonra yapýlacak politikalar için kullanýlmasýndan dolayý mý açýlmak istendiðinin belirlenmesini istiyordu. Yine müfettiþlerden, Osmanlý'ya isyan hazýrlýðý içinde olan komitelerin nerelerde saklandýðýnýn öðrenilmesi isteniyordu. Ayrýca bu komitelerin halký kýþkýrtýp kýþkýrtmadýðýnýn tespiti de isteniyordu. Bu arada Balkanlarda devlet kurumlarýnýn ihtiyaçlarýnýn olup olmadýðý veya bu ihtiyaçlarýnýn tespiti, Osmanlý'nýn Balkanlardaki askerinin ne durumda olduðu ve bunlarýn da ihtiyaçlarýnýn neler olduðu þeklinde hususlara Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 213 dikkat etmeleri isteniyordu. Bu çerçevede Balkan topraklarýnda ajanlarýn olup olmadýðý, buralarda yabancýlarýn olup olmadýðý, olan yabancýlarýn Osmanlý aleyhinde çalýþýp çalýþmadýðý, yabancý görevlilerin hareketlerinin zarar verici olup olmadýðýnýn tespiti gibi konularýn izlenmesi gereði, müfettiþlere belirtiliyordu. Topraklarýnda sadece Balkanlarda deðil, Ortadoðu'da hatta Anadolu'da bile ajanlarýn çalýþmalarýndan zarar gören Osmanlý, bu konulara dikkat edilmesinin gereðine iþaret ediyordu. Topraklarýnda karþýlaþtýðý isyan türü hareketlerin önemli bir kýsmýnda ajanlarýn parmaðý olduðunu biliyor, bu nedenle daha fazla zarar vermemelerinin bu þekilde önüne geçmeðe çalýþýyordu.209 Bu þekildeki tedbirlerle, topraklarýnda karýþýklýk çýkmasýný istemeyen Osmanlý, istemediði durumlarla karþýlaþmadan da edemiyordu. Buna benzer bir olay Kosova- Karadað sýnýrýnda, sýnýr anlaþmazlýðý yüzünden ortaya çýkan gerginlikti. Kosova- Karadað sýnýrýnda 1909 yýlýnda çýkan sorunlar Kosova'ya baðlý Ýpek halkýný rahatsýz etmiþ ve bu olaylara isyan etmelerine yol açmýþtý. Ýpek halkýnýn bu derece sinirlenmesi üzerine Osmanlý, Kosova kumandaný Ethem Paþa'yý bu gerginliði yatýþtýrmak üzere görevlendiriyordu. Buna göre Ethem Paþa Ýpek'e gidecek, gergin halký yatýþtýracaktý. Halkýn sakinleþmesinden sonra Ethem Paþa, gerginliðe neden olan sýnýr olaylarý ile ilgilenecek bu konuyu çözmeye çalýþacaktý. Osmanlý devletinin burada son derece dikkat ettiði husus, bu sýnýr olaylarý neticesi Karadað-Osmanlý arasýnda bir savaþ çýkarsa, savaþý baþlatan tarafýn kendisi olmamasýna dikkat ediyordu. Osmanlý'nýn saldýrýsýyla baþlayan savaþta Büyük devletler, yine daha önce olduðu gibi Osmanlý'yý Hýristiyanlarý ezmekle suçlayýp, Hýristiyanlarýn haklarýný korumak adýna ona, Karadað ile birlikte saldýracaklar ve bu þekilde Kosova topraklarýný da diðer Osmanlý topraklarýnda olduðu gibi kendi topraklarýna katacaklardý. Bunun böyle sonuçlanacaðýný iyi bilen Karadað, tahriklerine sürekli devam ediyor, Osmanlý 214 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi bölgesindeki Hýristiyanlarý silahlandýrýyor, onlarý kýþkýrtarak Osmanlý'yý saldýrýya zorlayýp, onu çýkacak bir savaþýn suçlusu haline getirmeðe çalýþýyordu. Çünkü Kosova topraklarýnda, diðer komþu devletlerinin olduðu gibi onun da gözü vardý ve Osmanlý'nýn saldýrgan olarak suçlu konumuna oturtulabilineceði bir savaþta bu amaçlarýna ulaþabilecekti. Karadað'ýn askeri durumunun bu derece zayýf olmasýna karþýlýk, sürekli tahrik eden taraf olmasý, bir savaþ durumunda kendisine yapýlacak destekten emin olmasýndan kaynaklanýyordu. Güçlü bir Müslüman Osmanlý'nýn kendisinden kat kat küçük Karadað'a savaþ açmasýna, güçlü bir devlet zayýf Hýristiyan bir devleti yok etmeye çalýþýyor düþüncesiyle Avrupa'dan destek geleceðinden emindi. Osmanlý'ya denk bir devlet olmuþ olsa idi belki bu kadar tahrikane davranamazdý. Aradaki gücün çok fazla olmasý, doðal olarak Karadað'a acýmaktan kaynaklanan yardým etme kampanyasý oluþmasýný saðlýyordu. Bunun farkýnda olan Karadað, daha önceden silahlandýrdýðý Osmanlý Hýristiyan vatandaþlarýný kýþkýrtmakla, sýnýr ihlalleriyle Osmanlý'yý yeni bir savaþa zorluyordu. 187778 Osmanlý-Rus savaþýnýn patlak vermesine de yine Karadað'ýn bu tahrik edici hareketleri yol açmýþ, sonuçta kendisi ile birlikte, Romanya ve Sýrbistan baðýmsýzlýðýný kazanarak Osmanlý'dan kopmuþtu. Ayný bu þekilde bu gibi tahriklerle çýkacak bir savaþtan sonra, Osmanlý'nýn buralarý koruyamamasý halinde Kosova'nýn, Sýrbistan, Karadað veya Bulgaristan topraðý olmasýný tahmin etmek hiçte zor deðildi. Osmanlýnýn 1877-78 Osmanlý-Rus savaþýný kaybetmesinden sonra, kaybettiði topraklardaki halkýnýn yeni yönetimler karþýsýnda eziyet görmeleri sonucu binlerce insan, Balkanlarda diðer Osmanlý topraklarýna veya Anadoluya göç etmek üzere evlerinden, yurtlarýndan olmuþlar, yollara düþmüþlerdi. Osmanlý yine ayný bu þekilde karþýlaþacaðý kötü bir sonuçla, Kosovalý vatandaþlarýnýn evlerinden, yurtlarýndan olmalarýný, göç etmek zorunda kalmamalarýný, yollara düþmemelerini istediði Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 215 için Karadað'ýn tahriklerine karþý çok dikkatli davranýyordu. Osmanlý'nýn bu korkusu yersiz deðildi ve bundan 3 sene sonra baþýna gelecekti. 1912 yýlýnda Balkan devletlerinin aralarýnda anlaþarak Osmanlýya saldýrmalarý ve onu yenmeleri Osmanlý'nýn Balkanlardan çekilmesine ve ondan sonra da Türk, Arnavut, Boþnak binlerce vatandaþýnýn da yerlerinden yurtlarýndan olmalarýna, artýk elde kalan tek toprak Anadoluya göç etmesine yol açmýþtý. Osmanlý, iþte böyle bir sonuçla karþýlaþmak istemiyordu. Bu nedenle de Karadað'la çýkacak herhangi bir problemde savaþý baþlatan tarafýn kendisi olmasýný istemiyor ve bu yüzden görevlendirdiði Ethem Paþa'nýn da Kosova Ýpek halkýna bu nasihatlerde bulunmasýný istiyordu. Bu amaçlarla Ethem Paþa, Ýpek halkýna ve sýnýr bölgelerindeki halklara, savaþa yol açýcý hareketlerden uzak durmalarýný isterken, ayný zamanda Osmanlý'yla iyi iliþkilerini bozmak istemediðini ifade eden Karadað'ýn bu niyetlerinde samimi olup olmadýðýnýn tespiti için, onlarýn bu sýnýr olaylarýný tahrik edip etmediðinin inkâr edilmeyecek derecede ortaya çýkarýlmasýný istiyordu. Gerçekten de Karadað, Osmanlý ile iyi iliþkilerini bozmak istemediðini ifade ediyor, bu gibi sýnýr olaylarýna kendisinin de engel olmaya çalýþtýðýný söylüyordu. Hatta sýnýr olaylarýný önlemeye yönelik çabalarýnýn tespiti için, Osmanlý'nýn kontrol amaçlý bir görevlisini bile bölgeye gönderebileceðini ifade ediyordu. Bu gibi durumlarýn tespiti için Osmanlý, Berane kaymakamý ve sýnýr komutaný Mahmut Beyi görevlendiriyor, mümkün olduðu ölçüde de Karadað hükümetinin görevlendireceði bir memurla görüþmeye hazýr olduðunu bildiriyordu. Karadað'ýn açýkça bu davetlerine raðmen, savaþý baþlatan taraf Osmanlý olursa iþte o zaman saldýrgan taraf Osmanlý sayýlacak, Kosova topraklarý, Bulgaristan, Karadað, Sýrbistan, devletleri arasýnda paylaþýlma ihtimalleri dâhil her türlü tehlikeye açýk hale gelebilecekti. Bu tehlikeler nedeniyle Osmanlý, Karadað karþýsýnda savaþý baþlatan taraf olmamaya çalýþýyor, bölge halkýna da bu 216 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi tavsiyelerde bulunuyordu. Karadað'la çýkacak her türlü problemler karþýsýnda aþýrý dikkatli olunmasýný isteyen Osmanlý, tahrikler karþýsýnda çaresiz kalýndýðýnda da genelkurmay'a haber verilmesini, istiyordu. Bu gibi hassasiyetlere aþýrý dikkat eden Osmanlý öte yandan, bütün bu hassasiyetlerin yanýnda askeri tedbirler almaktan da geri durmuyor, bu çerçevede görevlendirdiði Kosova kumandaný Ethem Paþa vasýtasýyla bölgedeki askerinin asker sayýsý dâhil bütün ihtiyaçlarýnýn tespitini ve son derece dikkatli bir þekilde bu ihtiyaçlarýnýn acilen giderilmesini de ilave ediyordu.210 Bu gibi tedbirlerle Osmanlý, her devletin de yapacaðý gibi topraklarýný korumaya çalýþýyordu, ancak ayný zamanda halkýnýn da maðdur olmasýnýn önüne geçmek istiyordu. Çünkü, daha önceki savaþlarýnda olduðu gibi, her zaman kaybedilen topraklardaki halk maðdur oluyor, onlar yerlerinden yurtlarýndan ayrýlmak zorunda kalýyor, yollara düþüyordu. Sonuçta Kosova için de ayný sonuç olacaðýný tahmin etmek hiç de zor deðildi. Bu çerçevede Osmanlý'nýn Kosova adýna kaygýlandýðý bir nokta da Kosova halkýnýn çoðunluðunun Müslüman olmasýydý. Kendisi her ne kadar vatandaþlarýnýn dinleri arasýnda ayrým yapmasa da büyük devletlerin ayný hassasiyetle davranacaðýndan emin deðildi. Büyük devletlerin Kosova'ya, Yunanistan'a davrandýklarý gibi davranacaðýný düþünmüyordu. Osmanlý'ya göre büyük devletlerin düþüncelerinin merkezinde, bölgenin Hýristiyan olup olmadýðý çok önemli idi. Büyük Devletler, bölgenin dini yapýsýna göre hareket ediyorlar, politikalarýný ona göre belirliyorlardý. Bu yüzden hiçbir milletin ýrka dayalý devlet kuramayacaðý ve kurulursa bu devletin tanýnmayacaðý þeklinde Kont Metternich baþkanlýðýnda alýnmýþ 1815 viyana statüsü kararlarýna raðmen, büyük devletlerin kendi sözlerini ve sözleþmelerini inkâr edercesine 1827 yýlýndaki isyanýný destekleyerek, Yunanistan'ýn Osmanlýdan baðýmsýzlýðýný saðlamýþlardý. Yunanistan'ýn Osmanlý'dan baðýmsýzlýðýnýn saðlanmasý, bir din savaþý görüntüsüne sokul- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 217 muþ, Avrupa'dan gelen gönüllülerin, hatta bazý yazar ve þairlerin bile bizzat Osmanlý'ya karþý savaþa katýlmalarýyla gerçekleþmiþti. Büyük devletler de Avusturya hariç, 1815 viyana statüsü kararlarýna raðmen Yunanistan'ýn baðýmsýzlýðýný desteklemiþler, onu tanýmýþlardý. Yine ayný þekilde büyük devletler Sýrbistan, Karadað, Romanya'nýn baðýmsýzlýklarýný kazanmalarý için silahlý mücadele dâhil her türlü desteði verirken, çoðunluðu Müslüman olan Bosna-Hersek'e baðýmsýzlýk kazandýrmak yerine onun iþgal edilmesine ses bile çýkarmamýþlardý. Eðer büyük devletlerin amacý Osmanlý'yý parçalamak, zayýflatmak, onlardan yeni yeni devletler çýkararak onu yok etmekse, Bosna -Hersek'i de iþgal etmek yerine baðýmsýz hale getirebilirlerdi. Coðrafya olarak da nüfus olarak da neredeyse bir vilayet büyüklüðünde Karadað'a baðýmsýzlýk kazandýrýlýrken, sayýca onlardan daha fazla olan Bosna- Hersek'e baðýmsýzlýk kazandýrýlmamasý, onun iþgal edilmesi, büyük devletlerin bir çeliþkisiydi. Osmanlý, bu ayný çeliþkinin de Kosova'da yaþanacaðýndan endiþe ediyordu. Týpký BosnaHerse'de olduðu gibi Müslüman nüfusun çok olduðu Kosova'ya baðýmsýzlýk verilmeyeceði, onun iþgal edilip paylaþýlacaðý endiþesini taþýyordu. Bu endiþesi konusunda haklý görülmeyen Osmanlý'ya tarih hak vermiþti. Gerçekten de çok geçmeden, Osmanlý devlet adamlarýnýn kaygýlandýðý gibi Kosova topraklarý paylaþýlarak, komþu devletler tarafýndan kendi topraklarýna katýlmýþtý. Osmanlý'yý ürküten en kötü sonuç da buydu zaten. Kosova halkýnýn da yerlerinden yurtlarýndan olarak göç etmek üzere yollara düþmesi. Osmanlýnýn çabalarý da bunun önüne geçmek içindi, ancak az önce belirtildiði gibi Osmanlý'nýn bu korkusu 3 yýl sonra 1912'de baþýna gelecek sadece Kosova deðil, bütün Balkanlardaki topraklarý elinden çýkacak ve buralardaki onbinlerce halklarý Anadolu'ya göç etmek zorunda kalacaktý. Bu göç dalgasý maalesef 1912 sonrasýyla sýnýrlý kalmayacak, yakýn zamanlara kadar da devam edecekti. 218 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Osmanlý'yý savaþa zorlayacak ve sonu bu þekilde kötü bir þekilde neticelenecek olan süreç, aslýnda Osmanlý'nýn içiþlerine uluslar arasý müdahalenin çekilmesiyle baþlýyordu. Uluslar arasý müdahale de Osmanlý'nýn gayrimüslimlere kötü davranýyor iddiasýyla ortaya çýkýyordu. Bu da ülke içinde olan bir olay bahane edilerek, uluslar arasý bir sorun haline getirilerek gerçekleþebiliyordu. Buna bir örnekte Kosova milletvekilinin Ýþtip kazasý kaymakamýný þikâyet etmesi hadisesiydi. Kosova milletvekili Pavlof, Ýþtip kaymakamýnýn, Lade adlý bir vatandaþý haksýz bir þekilde hapsettiðini iddia ediyordu. Bu þikâyet üzerine harekete geçen içiþleri bakanlýðý, olayý araþtýrarak bir sonuca varýyordu. Yapýlan araþtýrmaya göre haksýz bir þekilde hapsedildiði öne sürülen Lade'nin 21 yýlý Bulgar çeteleriyle birlikte hareket ettiði, genel af sonucu affedildikten sonra da Bulgar çeteleri ile iliþkisinin devam ettiði ve bu nedenle hapsedildiði öðreniliyordu.211 Bu þekilde bir vatandaþýný tutuklayan devlet Müslüman, tutuklanan da Hýristiyan olursa bu olayý abartmak çok zor olmayacaktý. Halkýn problemsiz bir þekilde huzur içinde yaþamasýna dikkat eden Osmanlý, þikâyet konusu olan bir meselenin de halkýn hoþuna gidecek þekilde çözülmesini saðlýyordu. 1910 yýlýnda konsolosluk görevlilerinin Priþtine ve Mitroviçe' da silahlý bir þekilde gezmeleri halkýn hoþuna gitmiyor, onlarýn rahatsýz olmalarýna yol açýyordu. Dýþiþleri ve içiþleri bakanlýklarýnýn yazýþmalarý sonucu bir karara varan Osmanlý idaresi, konsolosluk görevlilerinin silahla dolaþmalarýný yasaklýyordu. Konsolosluk görevlilerinin yabancý olmalarý nedeniyle, bu konuda Dýþiþleri bakanlýðýnýn da kanaatini öðrenen Ýçiþleri bakanlýðý, halký rahatsýz eden bu durumun giderilmesi için konsolosluk görevlilerinin halký rahatsýz edecek derecede silahlý bir þekilde dolaþmalarýný yasaklýyordu. Konsolosluk görevlilerinin taþýmýþ olduklarý silahlarý, mavzer türü harp silahlarý olduðu için yasaklanýyordu. Yasaklanan silahlar mavzer silahýydý, normal olarak Rovelver taþýmalarý yasaklan- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 219 mamýþtý ve onlarý taþýmak serbesti.212 Konsolosluk görevlilerinin yasal haklarý olarak Rovelver taþýmalarý gerekirken, harp silahý mavzer taþýmalarý dönemin psikolojik þartlarýný yansýtan bir örnekti ayný zamanda. Osmanlý'nýn baþka bölgelerindeki konsoloslarýndan böyle bir hareket duyulmazken, Priþtine ve Mitroviçe konsoloslarýnýn bu þekilde davranmalarý Priþtine ve Mitroviçe'nin nasýl bir bölge olduðunu da göstermiþ oluyordu. Osmanlý'nýn, bölgelere göndereceði görevlileri tayin ederken, öncelikli olarak o bölgeden insanlarýn tayin edilmesine dikkat etmesi, bölgelerin emniyetlerinin saðlanabilmesi için, yöneticilerin dikkat ettiði hususlardan biri idi. Bir bölgeye, ayný bölge insanlarýndan görevliler tayin edilmesine dikkat etmesi, Osmanlý'nýn ilk defa yaptýðý bir uygulama deðildi. Osmanlý'nýn Kosova'nýn emniyetinin saðlanmasý hususundaki çabalarý, bu kez Kosova'dan istenen jandarma'larýn temini üzerinde yoðunlaþýyordu. Osmanlý'nýn son dönemleri olan 1910 yýlýnda ele alýnan belgeye göre Kosova'dan, Kosova'nýn belli yerlerine görevlendirilmek üzere jandarmalar temin edilmesi talep ediliyordu. Öncelikli olarak Prizren, Ýpek, Senice sancaklarýnýn jandarma eksikliklerinin tamamlanmasý isteniyordu. Bunlara ilaveten eþkýya takibi nedeniyle ihtiyaç duyulan Gostivar ve Kalkandelen'e, hem jandarma hem de karakollar tesisi isteniyordu. Kalkandelen ve Gostivar halký, bölgelerine karakol yapýlmasýný emniyetlerinin saðlanmasý açýsýndan hayati buluyorlardý. Asayiþin temini için daha fazla jandarma isteyen Kalkandelen ve Gostivar halký, önce bölgelerine karakollar yapýlmasýný istiyorlardý. Bu talepler üzerine öncelikle Prizrenden istenen jandarmalar için Prizren'e 300 jandarma gönderiliyordu. Öte yandan jandarma okullarýndan gönderilecek olan jandarmalar yerine, bu jandarmalarýn eþkýya takibi için istendiðinden dolayý tecrübesiz olacaklarý nedeniyle, tecrübeli jandarmalarýn gönderilmeleri isteniyordu. Ayrýca Ýpek jandarma kumandaný baþta olmak 220 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi üzere jandarma subay ve erlerinin yeteneksiz ve beceriksiz olduklarý ve deðiþtirilmeleri gerektiði de ifade ediliyordu. Buradaki jandarma taburu için yetenekli bir kumandan ve becerikli subaylara ihtiyaç olduðundan bu ihtiyaçlarýn da giderilmesi isteniyordu. Ýpek'ten gelen bu talepler üzerine Ýpek'e istedikleri gibi 100 jandarma gönderiliyor ve tayin edilmesi istenen kumandan olarak da Ýpek tabur komutanlýðýna, Kaçanik kumandaný Hüseyin Bey tayin ediliyordu. Ayrýca ilave olarak istenen subay tayinlerinin de yapýlacaðý bildiriliyordu. Bu arada Prizren tabur komutanlýðýna da Kalkandelen tabur komutaný Hurþit Efendi tayin ediliyordu. Bölgelerin emniyetinin saðlanmasý için istenilen güvenlik görevlileri talepleri karþýlanýrken, bir diðer talep de Seniçe'den geliyordu. Seniçe kaymakamý, bölgesinde oluþan boþluklarýn tamamlanmasýný istiyordu. Kaymakam, asayiþ ve güvenliðin tesisinin layýkýyla yapýldýðýný, suç ve suçlularýn takip edildiðini hatýrlatýyor, ancak kadrosundaki güvenlik elemanlarýndan boþalanlarýnýn yerlerinin doldurulmalarýný istiyordu. Kaymakam, yazmýþ olduðu talebinde Taþlýca ve Senice'ye güvenlik hizmeti veren jandarma taburunun, subaylarý ile beraber 315 kiþi olmasý gerektiðini belirttikten sonra bu sayýnýn istifa ve yetenekli ve jandarma olmaya ehliyetli olmayanlarýn uzaklaþtýrýlmalarýyla bu sayýnýn 250'ye düþtüðünü ifade ediyordu. Kaymakam bu arada jandarma tabur komutaný ve sekreteri ile üç subayýn tayin edilmeleriyle boþalmýþ olan kadrolarýn henüz doldurulmadýðýný, bundan dolayý taburun iþlerinin aksadýðýný bildiriyordu. Böylece taburda, yetenekli ve çalýþkan bir yüzbaþý ve üç yazýcý asker kaldýðýný bu durumda suçu ve suçluyu takip etmekte zorlandýklarýný bildiriyordu. Hatta bu boþluklar nedeniyle kendilerine ihbar edilen hýrsýzlýk olaylarýný bile, olmasý gereken sürede takip edemediklerini, suçun ve suçlunun üzerine gitmek için, hiç olmazsa boþalmýþ olan kadrolarýnýn yeni tayinlerle doldurulmalarýný istiyordu. Seniçe kaymakamý, böl- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 221 gelerinde suçun ve suçlunun takip edilmesini isterken, içiþleri bakanlýðý bölgenin suç istatistiklerini isteyerek bir karara varmaya çalýþýyordu. Daha sonra bölgenin suç istatistiklerini öðrenen içiþleri bakanlýðý, Seniçe'deki jandarma kuvvetlerinin, bölgedeki suç ve suçlu takibine yeteceði kanaatine sahip oluyor ve Senice'deki jandarma ihtiyacýnýn doldurulmasýnda bir aciliyet olmadýðýný, bunun zamanla doldurulacaðýný bildiriliyordu. Seniçe'nin 1907 yýlýndaki suç istatistikleri ise Seniçe'nin pek fazla tehlikeli bölge olmadýðýný gösteriyordu. Seniçe'ye baðlý Akova, Kolaþin ve adý belli olmayan bir yerleþim yerinde 1907 yýlýna ait istatistikler, 1 öldürme olayýný gösteriyordu. Bu öldürme olayý da bir kan davasýndan dolayý olmuþtu. Odun yüklü arabasýyla evine dönerken öldürülen kiþi, meþrutiyet döneminde ilan edilen af ile iþlediði bir cinayetten dolayý af edilmiþ, ancak öldürdüðü kiþinin yakýnlarýnca bu kez o öldürülmüþtü. Böylece bir tek cinayet vakasý olan Seniçe'nin elindeki güvenlik kuvvetlerinin oraya yeteceðini düþünen içiþleri bakanlýðý, Seniçe'nin acil ihtiyacý olmadýðýna karar vererek, diðer acil ihtiyaç içinde olan bölgelerin jandarma ihtiyacýný çözmeye çalýþarak, onlarýn güvenliklerini temine çalýþýyordu.213 Böylece devlet birçok taraftan gelen jandarma taleplerini karþýlamaya, onlara güvenlik görevlileri yetiþtirmeye çalýþýyordu. Öte yandan Osmanlý'nýn dikkat ettiði bir bölgeye görevlilerin tayininde yine o bölgeden insanlarýn seçilmesi prensibine, bu þekilde son dönemlerinde de rastlanabilirdi. 1910 yýlýnda Kosova'ya jandarma tayini sýrasýnda içiþleri bakanlýðýnýn, Kosova valiliðine yazdýðý belgede yine ayný husus vardý. Kosova'ya jandarma tayini sýrasýnda, Kosova'dan olan vatandaþlarýn yaný sýra, Kosova dýþýndan da jandarma tayini istendiðinde Savunma Bakaný, Ýçiþleri Bakanlýðýna yazmýþ olduðu kanaatinde bunun yani jandarmalarýn bir kýsmýnýn Kosova'dan, kalan kýsýmlarýnýn ise baþka bölgelerden temin edilmesinin mümkün olamayacaðýný söylüyordu. 222 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Bunun yerine oluþacak boþluðun, yine Kosovalý vatandaþlarýn jandarma olmaya özendirilerek, Kosovalýlardan doldurulmasýný öneren Savunma Bakaný, bu süreçte jandarma olmak isteyen Kosovalýlarýn, jandarma hizmeti verebilmeleri için de onlarýn eðitilebileceðini söylüyordu. Gerektiðinde, baþka imkânlar yoksa bölgelere asker yardýmý göndermekten kaçmayan Osmanlý, jandarma talebi konusunda, bu talebin Kosovalýlardan doldurulmasýný istemesi, Kosovalýlarýn kendi güvenlikleri için daha aktif olmalarýný saðlýyordu. Buna ilaveten Selanik jandarma okulundan mezun olan Kosovalýlarýn da Kosova'ya gönderilecekleri belirtilip, Kosova'nýn jandarma ihtiyacý böylece giderilmeye çalýþýlýyordu. Ayrýca Kosova halkýnýn jandarma okullarýna katýlmalarý teþvik edilerek, Kosovalýlarýn jandarma eðitimi almalarý saðlanýyor, böylece Kosova'nýn jandarma ihtiyacý giderilmiþ olurken, ayný zamanda Kosovalýlar jandarma eðitimi alarak uzmanlaþýyor ve Kosova, kendi yerlilerinden oluþan uzman bir jandarma teþkilatýna sahip olmuþ oluyordu.214 Bu tür gayretlerle artýrýlmasýna çalýþýlan Kosova jandarma ihtiyacýnýn çok fazla olduðu anlaþýlmaktaydý. Bu durum yine ayný yýl Kosova valisi tarafýndan içiþleri bakanlýðýna bu hususta yazýlmýþ bir belgeden de anlaþýlýyordu. Kosova valisi, içiþleri bakanlýðýna yazmýþ olduðu talebinde, Kosova'nýn güvenliðinin saðlanmasý için jandarma sevk edilmesinin öneminden bahsediyordu. Ýçiþleri bakanlýðý yetkilileri ise baþka bölgelerin de yoðun jandarma talepleri nedeniyle, bu konuda gelen talepleri karþýlamakta zorlandýklarýný belirtiyorlar, ancak Kosova'nýn taleplerinin karþýlanmaya çalýþýlacaðýný söylüyorlardý. Ýçiþleri bakanlýðý, önemini takdir ettikleri Kosova vilayeti için güvenliðin saðlanmasýnda, diðer askeri birliklerin de kullanýlabileceði alternatifini de ayrýca sunuyordu. Kosova valisi ise, Kosova vilayetinin öneminin takdir edilmesiyle birlikte, Kosova'ya gönderilmesi vaat edilen 600 tecrübeli jandarmanýn bir an önce gönderilmesini istiyordu. Kosova'nýn jan- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 223 darmaya olan ihtiyacýnýn arttýðýný bu söz verilen jandarmalarýn bir an önce gönderilmesinin güvenliðin saðlanmasý için çok önemli olduðunu yazan Vali, bu gönderilecek jandarmalarýn vilayetin kuzey bölgelerinde görevlendirileceðini söylüyordu.215 Kosova Valisi, kendisine verilen sözleri de hatýrlatarak, vaat edilmiþ olan jandarmalarýn bir an önce gönderilmesini istemesi ve bu þekilde emniyet tedbirlerini almaya çalýþmasý konularýnda titiz olmakta haksýz deðildi. Valinin bu kadar titiz olmasýnýn jandarmaya olan ihtiyacýný göstereceði gibi, yine ayný yýl 1910 yýlýnda Osmanlý parlamentosuna Papaz Ýkonam tarafýndan bir yazý yazýlarak güvenliðin teminini istenmesi, Kosova'nýn hassas durumunun görülebilmesi için de bir örnek olabilirdi. Papaz Ýkonam, Osmanlý parlamentosuna telgrafla bildirmiþ olduðu talebinde, Gilan'da emniyetin saðlanmasý hususunda ne gerekiyorsa yapýlmasýný talep ediyordu. Parlamento'nun dilekçe'yi havale ettiði Ýçiþleri bakanlýðý da bu þekilde Kosova Valiliðindeki emniyetin ne derece önemli olduðunu anlamýþ oluyordu.216 Bu nedenle de Kosova vilayetinin jandarma ihtiyacý giderilmeye gayret ediliyordu. Çünkü diðer bölgelerde de jandarmaya ihtiyaç varken, Kosova'nýn durumu düþünülerek, Kosova'ya öncelik veriliyor, yukarýda da belirtildiði gibi 600 jandarma gönderileceði söz veriliyordu. Böylece bazen merkezden gelen jandarma taleplerine, olumsuz cevap verip ve bu konudaki jandarma ihtiyacýnýn giderilmesi için Kosovalý yerlilerden bu ihtiyacýn giderilmesi tavsiye edilirken, bu kez jandarma gönderilmesine olumlu cevap veriliyordu. Kosovalýlarýn jandarma olmaya özendirilmeleri, onlarýn jandarma okullarýna gönderilmelerinin teþvik edilmeleri ve böylece Kosovalýlardan oluþmuþ bir jandarma birliði saðlanarak, Kosova'nýn kendi jandarma birliðini kuracak seviyeye gelmesi tavsiye edilirken, Kosova valiliðinin bu seferki jandarma talebinde bu hatýrlatma ve tavsiyelerde bulunulmuyor, ilgili talebe olumlu cevap veriliy- 224 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi ordu. Bu da Kosova'nýn o zamanda jandarmaya olan ihtiyacýnýn derecesini ve bu ihtiyaca da Osmanlý'nýn nasýl baktýðýný, onu ihmal edip etmediðini gösteriyordu. Tam tersine Osmanlý, Kosova'nýn bu hassas durumunu takdir edip, baþka bölgelerinden de jandarma sevki istendiði o dönemde Kosova'ya öncelik vererek emniyetinin saðlanmasýndaki niyetlerini göstermiþ oluyorlardý. Kosova valisinin ýsrarlý jandarma talepleri, Kosova'da olaylar çýktýkça kendisini daha da haklý duruma getiriyordu. Kosova valisinin ýsrarla jandarma istediði dönemde Kosova'da olaylar da meydana gelmeye devam ediyordu. Bir Papazýn parlamentoya çektiði telgrafla, emniyetin tesis edilmesini istemesinin yaný sýra Kalkandelen ve Kaçanik'de suç olaylarýnýn arttýðý bildiriliyordu. Ayrýca ayný belgede papaz Ýkonamýn parlamento'ya, emniyetin saðlanmasý için telgraf çekmesine neden olan Gilan'da da suç olaylarýn arttýðý, bunlarýn önüne geçilmesi isteniyordu. Bunlarýn üzerine Kalkandelen, Kaçanik ve Gilan'dan gelen bu haberlerin de etkisiyle, bölgede emniyetin saðlanmasý için en etkili tedbirlerin alýnmasýna gayret ediliyor, Kosova valiliði ve Kosova kolordu komutanlýðý bu konuda uyarýlýyordu.217 Valilik ve hükümet, böylece Kosova'daki emniyet tedbirlerinin önemini takdir edip, emniyetin problemsiz bir þekilde sürdürülebilmesi için alýnacak emniyet tedbirlerini maksimum düzeye çýkarýyorlardý. Osmanlý emniyet güçlerinin, güvenlik tedbirlerinin takibi sýrasýnda ilginç olaylarla karþýlaþýldýðý da oluyordu. Böylesine bir ilginç olay Osmanlý'nýn Karadað sýnýrýnda ortaya çýkýyordu. Bu olay bir anlamda Karadað'ýn kendini ihbar etmesi anlamýna gelen bir davranýþýndan kaynaklanýyordu. Bu olay, 1907 yýlýnda meydana gelmiþ bir olayýn deðiþik bir tekrarýydý. 1907 yýlýnda, Karadað'la Osmanlý arasýnda yukarýda da belirtildiði gibi silah kaçakçýlýðý ile ilgili problem meydana gelmiþti. Karadað, Osmanlý tarafýndaki Hýristiyanlara ulaþtýr- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 225 mak, onlarý bu þekilde silahlandýrmak amacýyla sýnýrdan Osmanlý tarafýna silah kaçýrýyordu. Buna karþýlýk, bu konuda silah kaçýrma olayýný ortaya çýkarýp, hatta silah kaçýranlardan bir kýsmýný yakalayan Osmanlý, Karadað tarafýndan yapýlmýþ olduðunu öðrendiði bu kaçakçýlýðý Karadað'a sorduðunda, Karadað ise böylesi olaylarla alakasý olmadýðýný söylüyordu. Osmanlý'nýn, silahlarýn Karadað silahlarý olduðunu ispat etmesine karþýlýk da ülkede silah satýþýnýn serbest olduðunu, herhangi bir Karadaðlýnýn silah satýn alabileceðini ve bu þekilde silah sahibi olan Karadaðlýnýn silah kaçýrma iþinde olmasýnýn þahsi bir suç olacaðýný, bundan Karadað hükümetinin sorumlu tutulamayacaðý cevabýný veriyordu. Halbuki Karadaðýn, Osmanlý tarafýna geçirdiði silahlarla, Osmanlý Hýristiyanlarýný onbinlerce silahla silahlandýrdýðý, sýnýrýn Osmanlý tarafýndaki Hýristiyanlardan kendi ordusunda taburlar bile teþkil ettiði biliniyordu. 1907'deki bu derece büyük boyutlarda yapýlmýþ olan silah kaçakçýlýðýyla hiçbir ilgisi olmadýðýný ifade eden Karadað, 1910 yýlýnda sergilediði yeni davranýþýyla aslýnda kendisini yalanlamýþ oluyordu. Kendi topraklarýnda sadece Karadaðlýlar tarafýndan, onbinlerce silahýn vatandaþlarýna daðýtýlarak, bu þekilde sadece Karadaðlý Hýristiyan vatandaþlarýnýn silahlandýrýldýðý bu durumda, Osmanlý'nýn harekete geçmekten baþka alternatifi yoktu. Sýnýr dýþýndan yapýlan silah kaçýrmalar üzerine Osmanlý, ülkesindeki bütün silahlarýn toplatýlmasýna karar verdi. Makedonya cemiyeti, Bulgar çeteleri gibi çetelerin faaliyetlerde bulunduðu bölgelerde iç karýþýklýklar çýkardýðý o dönemlerde, bu çetelerin zararlarýna ilaveten vatandaþlarýný hýrsýzlýk, gasp, cinayet gibi suçlardan korumakla kendini sorumlu hisseden Osmanlý, artan bu silahlardan endiþelenmekte kendini haklý hissediyordu. Çünkü vatandaþlarýnýn maðdur olacaðý herhangi hýrsýzlýk, gasp, cinayet gibi fiillerden dolayý kendisinin sorumlu tutulacaðý Osmanlý, bu nedenle ülkedeki yasal olmayan bütün silahlarýn toplatýlmasýna karar veriyordu. 226 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Osmanlý'nýn ülkedeki yasal olmayan silahlarýn toplatýlmasýna verdiði karar, Karadað'ýn þüpheli bir davranýþ içine girmesine yol açýyordu. 1907 yýlýnda Osmanlý'nýn bütün ýsrar ve ispatlarýna raðmen Osmanlý Hýristiyanlarýný silahlandýrdýðý þeklindeki iddialarla ilgisi olmadýðýný ifade eden Karadaðýn, Osmanlý'nýn silah toplama kararý üzerine bu kez kendisi, Karadað'a geçip, tekrar Osmanlý topraklarýna dönen bütün Hýristiyanlardan Karadað sýnýrýnda silahlarýný toplamaya baþlamýþtý. Karadað'ýn silahlarýný ellerinden aldýðý vatandaþlara evrak vermesi, durumu bir kat daha anlaþýlmasý güç hale getiriyordu. Karadað, Osmanlý tarafýndan Karadað'a geçip tekrar Osmanlý tarafýna dönmek isteyenlerin silahlarýný alýyor, onlara silahlarýný aldýðýna dair bir evrak vererek ancak o þekilde Osmanlý tarafýna geçmelerine izin veriyordu. Osmanlý makamlarý, Karadað'ýn bu davranýþýna, Osmanlý'nýn yasal olmayan silahlarýn toplanmasý kararýndan sonra baþladýðýna dikkat çekerek, Osmanlý topraklarýndaki Hýristiyanlara daðýtmýþ olduðu silahlarý, bu kez Karadaðýn kendisinin toplamasý þeklinde deðerlendiriyordu. Karadað makamlarýnýn bu davranýþý üzerine Osmanlý, Karadað'a geçip geri dönenlerin silahlarýnýn alýnmadan geri döndürülmelerini istiyordu. Osmanlý, Hýristiyan vatandaþlarýnýn ellerinden onlara bir evrak verilerek silahlarýnýn alýnmasýný onaylamýyor, Osmanlý tarafýna geri dönenlerin silahlarýna da dokunulmamasýný söylüyordu. Aslýnda bir bakýma olmasý gereken de buydu. Çünkü üzerinde silah olan kiþi, ayrýldýðý ülke için deðil, gideceði ülke için tehdit oluþturabilirdi. Bu nedenle bir ülkeyi terk eden insanýn, tehditleri olsa olsa ayrýldýðý ülkeye deðil gideceði ülkeye olabilirdi. Bu nedenle eðer baþka bir niyeti yoksa Karadað'ýn, ülkesini terk eden insanlardan deðil, ülkesine giren insanlardan çekinerek, onlarý kontrol etmesi, onlarýn üzerindeki silahlarý almasý gerekirdi. Çünkü tehdit oluþturmasý beklenen kiþiler artýk ülkeyi terk etmektedir. Tehdit, bundan sonra tehlikeli olabilecek kiþilerin gideceði ülkeyi Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 227 ilgilendirecektir. Hâlbuki Karadað, kendi ülkelerinden ayrýlacaklarýn elinden silahlarý alýyordu. Osmanlý'nýn, silahlarý ellerinden aldýðý Osmanlý vatandaþý Hýristiyanlar özellikle Berane'de yaþayan Osmanlý vatandaþlarý idi. Osmanlý Karadað'ýn bu davranýþý üzerine, Karadað yetkililerine, ellerinden silahlarý alýnanlarý kendisinin kabul etmeyeceðini belirterek bu konudaki ciddiyetini ortaya koyuyordu. Osmanlý'nýn bu kararý üzerine Karadað, bu davranýþýna son verdiðini, bundan sonra Osmanlý tarafýna geçecek olanlarýn, silahlarý ile birlikte Osmanlý sýnýr komiserine teslim edileceðini bildiriyordu. Osmanlý güvenlik kuvvetleri bu olayý, Karadað'ýn daha önce daðýtmýþ olduðu silahlarý Osmanlý'nýn eline geçmemesi için sýnýrlarda topladýklarý þeklinde deðerlendiriyordu. Osmanlý'nýn silahlarý alýnan þahýslarý ülkeye kabul etmeyeceðini bildirmesi üzerine de Hýristiyan Osmanlý vatandaþlarýnýn evlerine dönebilmeleri için, onlarýn silahlý olanlarýný istemeyerek de olsa Osmanlý sýnýr komiserine teslim ettiðini bildirerek, sýnýrda silah toplamakla Osmanlý'nýn güvenliðini deðil, silahlarýn Osmanlý'nýn eline geçmesini önlemeye çalýþtýðýný ortaya koymuþ oluyordu.218 1907'de Osmanlý'nýn ýsrarlý ve ispatlý taleplerini kendisinin ilgisi olmadýðý þeklindeki ifadelerle, kabul etmeyen Karadað'ýn, Osmanlý'nýn ülkede yasal olmayan silahlarýn toplanmasý kararý üzerine, birden bire sýnýrda silah toplamaða baþlamasý, 1907'deki sýnýrdaki silah kaçakçýlýðý ile alakasý olmadýðý þeklinde ifadelerin doðru olmadýðýný ortaya çýkarýyordu. Bütün bunlarýn üzerine öte yandan, güvenlik kuvvetlerinin Kosova'da güvenliði temin etmek için, karakollar kurmak, kýþlalar tesis etmek, jandarmalar tayin etmek, silah toplamak gibi için yapmýþ olduklarý güvenlik tesis hizmetleri hakkýnda bir fikir olmasý açýsýndan 1925 yýlýna ait Priþtine sýnýrlarý içinde meydana gelmiþ 1 aylýk vukuat cetveline göz atmak yerinde olacaktýr. 228 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi PÝRÝÞTÝNE’DE 12 Öldürme olayý ve bir intihar vakasý. Bu olaylardan altýsý tüfekle. Cinayet vakalarýndan ikisinin sebebi tespit edilemedi. Biri hayvan otlatýrken, biri eþya tartýþmasý nedeniyle, ikisi intikam, biri de hýrsýzlýk sýrasýnda yanlýþlýkla gerçekleþmiþ cinayetlerdir. 17 Yaralama olayý; Yaralama olaylarýnýn üçü rovelverle Yaralama olaylarýnýn on'u tüfek kurþunu ile Yaralama olaylarýnýn bir'i býçak'la Yaralama olaylarýnýn bir'i kama ile Yaralama olaylarýnýn biri kavga nedeniyle Yaralama olaylarýnýn biri hane meselesi nedeniyle Yaralama olaylarýnýn biri eþya sebebiyle Yaralama olaylarýnýn biri bayramda silah atmak nedeniyle Yaralama olaylarýnýn biri tartýþma sonucu kama ile Yaralama olaylarýnýn biri eski bir düþmanlýk sonucu kurþunla Yaralama olaylarýnýn biri alacak meselesi nedeniyle kurþunla Yaralama olaylarýnýn biri arazi meselesi nedeniyle kurþunla Preþove'da Gilan'da Yeni Pazar'da Vulçýtrýn'da 5 5 4 9 yaralama olayý öldürme olayý, 4 yaralama olayý yaralama olayý öldürme olayý, 3 yaralama olayý Buna göre Priþtine'ye baðlý yerler de dâhil olmak üzere, Priþtine genelinde 25 adam öldürme olayý ve bir intihar vakasý, 33 yaralama vakasý olmak üzere, 58 vaka kayýtlara geçmiþ oluyordu. Yaralama olaylarý ise biri haneye tecavüz, biri kavga, üçü yapýlan bir tartýþma, biri alacak verecek meselesi, biri arazi tartýþmasý, biri daha önceden kaynaklanan düþmanlýk, biri de bayramda sorumsuzca atýlan bir kurþun nedeniyle meydana gelmiþti.219 Kalabalýk nüfusu nedeniyle 12 cinayet vakasýnýn olduðu Priþtine'ye karþýlýk, nüfusu az Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 229 olduðu halde Vulçýtýrýn'da 9 cinayet olmasý düþündürücü bir sonuçtu. Vulçýtrýndaki 9 cinayete karþýlýk Yeni Pazar ve Preþeva'da cinayet vakasý olmamasý sevindirici bir sonuçtu. Priþtine'de 1907 yýlýnda meydana gelen bir aylýk suç cetveli, Pritine'nin bir aylýk suç haritasýný ortaya çýkarýyordu. Priþtine'de ortaya çýkan bir aylýk suç cetveline ilaveten yine 1907 yýlýna ait bir aylýk suç istatistiklerinin bu kez Kosova ile ilgili sonuçlarýnýn ortaya konulmasý bir fikir vermesi açýsýndan faydalý olacaktýr. Kalkandelen 5 Adam öldürme Ýki Yaralama (Biri kurþunla) (Ýki) Silahla korkutma (Altý) Hayvan hýrsýzlýðý, Tarladan üç baþ öküz, üç beygir, at ve merkep Dört hayvan gaspý Gilan 13 adam öldürme ( 6'sý tüfekle), ( ikisi ateþli silahla) 4 yaralama ( biri darp ile) Ýki hýrsýzlýk (biri para çantasý, diðeri dükkândan ayakkabý) Býçakla tehdit. Prizren 3 Adam öldürme ( 1'i ateþli silahla) 1 Yaralama 1 Evin duvarý delinerek hýrsýzlýk Gostivar 2 Adam öldürme ( Tabanca ile) 1 Silahla tehdit Ýki gasp (biri merkep gaspý) Seniçe 230 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 2 Adam öldürme 3 Yaralama ( biri tüfekle) 1 Haneye hýrsýzlýk amaçlý tecavüz ve jandarmalara kurþun. Kolaþin 1 Adam öldürme 1 Devlet sýrrý ifþa Yeni Pazar 1 Adam öldürme ( Býçakla) 5 Yaralama( biri baþýndan, biri tüfek dipçiðiyle, bir evinde, biri darp ederek) 1 Yað hýrsýzlýðý Mitroviçe 1 Yaralama 2 Darp ( biri sokak ortasýnda, biri silahla tehdit) 1 Býçakla tehdit 1 At hýrsýzlýðý Tiran 4 Adam öldürme ( 1 Tüfekle, 3'ü ateþli silahla) 5 yaralama ( 1'i taþla baþýndan, 1'i darp ve baþýndan, 1'Ý köyünde tüfekle) 1 yoluna çýkýp malýný gasp Preþava 3 Yaralama 2 Darp ( 1'i silahla tehdit) 1 Haneye tecavüz) Gilan 1 Adam öldürme 2 Yaralama ( 1'i darp ederek) Ferizovik Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 231 2 Silahla tehdit 1 Çarþaf hýrsýzlýðý Priþtine 14 Adam öldürme ( 9'u tüfekle, 1 'i pusu kurarak Prizren yolunda, 1'i evinde ve parasý da çalýnarak) 13 Yaralama ( 3'ü tüfekle, 1'i tarlasýnda,1'i köyü yakýnlarýnda tüfekle, 1'i darp ederek, 1'i alnýndan býçakla, 1'i geceleyin tüfekle, 1'i sokakta çarparak, 1'i demir körükle, 1'i býçakla odada, 8 Hýrsýzlýk (1'i üzüm, 1'i havlu, evden eþya, 1'i dükkândan, 1'i gömlek ve eþya) 1 Satýn alýnan At'ýn parasýný ödememe Koçana 1 Adam öldürme ( Ateþli silahla sebebsiz) 2 Yaralama( 1'i býçakla) 1 Hýrsýzlýk ( Zahire) 1 Gasp ( Dokuz lira) Osmaniye 4 Yaralama ( 1'i baþa taþla vurarak, 1'i aðaçla) Kumanova 2 Adam öldürme 1'i tabancayla, 1'i sebepsiz yere) 2 Yaralama 3 Hýrsýzlýk ( 1'i çift öküzü) 1 Tabancayla darp 1 Bir yük kömür parasýný ödememe 1 Tabancayý gasp Kavatava 1 Silahla tehdit Köprülü 232 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 9 Yaralama (2'si baþýndan, 1'i sokakta taþla baþýndan, 1'i sopalarla) 2 Hýrsýzlýk ( Bir takým eþyayý) Ýþtip 9 Yaralama (1'i birbirlerini darp ederek, 1'i baþýndan taþla) 3 Hýrsýzlýk ( 1'i dükkandan, 1'i bir yük karpuz) 2 bir diðerinin üzerine silah ( 1'i kalabalýk üzerine) 1 Silahla tehdit 1 Býçakla tehdit Üsküp 15 Yaralama ( 4'ü baþýndan, 2'si taþla, 1'i evinde, 1'i býçakla, 1'i tüfekle, 2'si darp ederek ve 1'i silahla tehdit ederek, 1'i martini tüfekle) 18 Hýrsýzlýk ( 1'i at, 2 para hýrsýzlýðý, 1'i evden pantolon, 1'i 160 kuruþ, 30 kuruþ, sokaktan para, 1 tabanca ile tehdit, 1 silah ile tehdit, 2 býçakla tehdit, 2 tabanca gaspý, at ve eþek) Yeni Varoþ 1 Hýrsýzlýk, eþya Ýpek 4 Adam öldürme ( 3'ü tüfekle, 1'i baþýna taþla vurarak) 5 Yaralama ( 1'i yüzünden, 1'i taþla, 1'i yoluna çýkarak) Gusinye 1 Adam öldürme 1 Yaralama Berane 1 Adam öldürme ( Tüfekle) 1 Yaralý Yakova Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 233 3 Adam öldürme 1 Yaralý (Pusu kurarak) 2 Silahla tehdit Taþlýca 5 Yaralama (1'i hýrsýzlýkla beraber) 3 Hýrsýzlýk Diðer Üsküp ve civarý Priþtine Sancaðý Seniçe Sancaðý Ýpek Sancaðý3 Prizren Sancaðý Taþlýca Toplam Yaralý Suçlar 80 33 4 10 14 139 Ölü Sayýsý 53 45 4 11 3 5 120 Sayýsý 5 33 4 11 5 64220 Son verilen tablo, sancak merkezleri deðil, sancak geneline ait suç rakamlarýydý. Mesela, Ýpek sancaðý'na ait toplam olarak 11 cinayet olayý yazarken, hâlbuki Ýpekle ilgili baþka bir bilgi tablosunda da cinayet olayý sayýsý 4 olarak gösterilmiþti. Yine buna hemen bir örnek olarak toplam olarak verilen son tabloda Priþtine'ye ait cinayet rakamý 33 olarak belirtilirken, daha önce Priþtine ile ilgili belirtilmiþ ayný belgeye ait baþka bir tabloda cinayet rakamý 14 olarak belirtilmiþti. Rakamlar arasýndaki bu deðiþik ifadelendirmeler bir çeliþkiden deðil kapsadýðý alanlarýn büyüklüðünden ve küçüklüðünden kaynaklanmaktaydý. Yani son tabloda verilen rakamlar toplam rakamlardý. Son tablodan önce verilen rakamlar ise sadece Priþtine merkezini veya Ýpek merkezini belirten rakamlarken, son tablo ise Priþtine ve Ýpek merkezleri ile beraber buraya baðlý olan yerleþim birimlerine ait rakamlarýn toplamýydý. Bu nedenle rakamlarýn farklý çýkmasý yanýltýcý 234 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi olmamalýdýr. 1907 yýlýnýn eylül ayýna ait suç cetvelini gösteren bu tablo bir aylýk bir tablo da olsa bir takým fikirler vermesi açýsýndan deðerlendirilmesi önemli olan bir tabloydu. Bunu söylerken, bir aylýk bir tablodan yapýlacak deðerlendirmelerin yanýltýcý olabileceði ihtimali de akýllardan çýkarýlmamaktadýr. Buna göre bir aylýk deðerlendirmeleri içeren ve yanýltýcý olabilme ihtimali olan bu tablonun deðerlendirilmesinde sadece ihtimallere dikkat çekilmekte, kesin deðerlendirmeler, kesin çýkarýmlar yapýlmamaktadýr. Yanýltýcý ihtimalini sürekli akýlda tutmak þartýyla da bu tabloya göre bazý ihtimalleri göz önüne alarak deðerlendirme yapmak da faydalý olabilecektir. Bu açýklamalardan sonra bu tabloya göre öncelikli olarak ilk deðerlendirilecek nokta Üsküp'teki cinayet olaylarýnýn toplamýyla Priþtine'deki cinayet olaylarýnýn toplamý arasýndaki büyük farktý. Üsküp'te cinayet olaylarý sayýsý 5 iken, Priþtine'de bu rakam 33 olarak gerçekleþmekteydi. Birbirlerine yakýn büyüklüklere sahip olan Üsküp ve Priþtine'deki cinayet rakamlarýnýn bu kadar farklý çýkmasý, dikkat edilmesi gereken bir noktadýr. Dikkat edilmesi gereken bir baþka nokta ise Ýpek'teki cinayet rakamlarýnýn 11 olayla Üsküp'ten bile fazla olmasýydý. Üsküp'ten çok küçük olan Ýpekde 11 cinayet sayýsýnýn çýkmasý düþünülmesi gereken bir rakamdý. Ayný þekilde Prizren ve Üsküp, deðerlendirilmesi yapýlacak olursa, Prizren'deki 11 rakamý bile Priþtine' den az olmakla birlikte, yine fazla gibi görünmekteydi. Çünkü Prizren'den daha büyük olan Üsküp'te 5 cinayet olayý olurken, Prizren'de 11 olmasý normal olarak deðerlendirilemeyecek bir sonuçtu. Yine tabloya göre ele alýnmasý gereken bir nokta daha Seniçe ve Taþlýca' ya ait rakamlardý. Osmanlý'nýn sadece Kosova vilayetinde deðil, Anadolu ve Ortadoðu vilayetlerinde dâhil her bölgesinde gayrimüslim vatandaþlarý yaþamaktaydý. Bu çerçevede Kosova'nýn da Seniçe ve Taþlýca baþta olmak üzere bütün yerleþim yerlerinde az veya çok gayrimüslim vatandaþlarý vardý, ancak yukarýdaki tabloda belirtilen yerleþim Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 235 yerlerinden Seniçe ve Taþlýca'da diðerlerine göre daha çok gayrimüslim yaþamaktaydý. Uzun yýllardan beri de Osmanlý'nýn gayrimüslim vatandaþlarýna eziyet ettiði, onlarý sebepsiz yere hapsettiði, onlarý asimile etmeye çalýþtýðý, hatta onlarý öldürdüðü þeklinde iddialarýn ortaya atýldýðý da bilinen bir gerçekti. Osmanlý'nýn gayrimüslim vatandaþlarýna zulüm ettiði þeklinde özetlenebilecek bu iddialara karþýn, bir aylýk bile olsa gayrimüslim vatandaþlarýn yaþadýðý bölgeler olan Seniçe ve Taþlýca'da ortaya çýkan cinayet rakamlarý dikkatlerden kaçmamalýdýr. Cinayet rakamlarýnýn Priþtine'de 33, Ýpek'te 11, Prizren'de 11, daha önceki tabloda belirtilen Vulçýtrýn'da 9 çýkarken, gayrimüslimlerin çoðunlukta yaþadýðý bölgelerden Seniçe'de 4 ve Taþlýca'da hiç cinayet olayýna rastlanmamasý, Osmanlý'nýn gayrimüslim vatandaþlarýna zulüm ettiði þeklindeki iddialarýnýn tekrar deðerlendirilmesini gerektirmektedir. Bu rakamlarýn bir aylýk bir suç istatistiði rakamlarý olduðunu unutmamak kaydýyla, bu rakamlardan, gayrimüslimlere eziyet edildiði, onlara zulmedildiði, hatta onlarýn öldürüldüðü gibi sonuçlar çýkarmanýn ne derece mantýklý olacaðý gözlerden kaçmamalýdýr. Birbirine yakýn büyüklükteki yerler olan Ýpek'te 11, Vulçýtrýn' da 9 çýkan cinayet rakamlarýnýn, Seniçe'de 4, Taþlýca'da hiçbir cinayet vakasý olmayacak þekilde çýkmasý Osmanlý'nýn almýþ olduðu güvenlik tedbirlerinin baþarýlý olduðunun iþaretleriydi. Bu kez daha önce verilmiþ tabloya göre, Priþtine'de 12, Vulçýtrýn'da 9, Gilan'da 5 olan cinayet olaylarýnýn, yine çoðunluðu gayrimüslim vatandaþlarýn yaþadýðý yer olan Preþeva'da hiçbir cinayet olayý çýkmayacak þekilde sonuçlanmasý Osmanlý'nýn almýþ olduðu güvenlik tedbirlerinin ne kadar isabetli olduðunun bir sonucuydu. Halbuki Osmanlý'nýn gayrimüslim vatandaþlarýna zulüm ettiði iddialarýna göre, gayrimüslim vatandaþlarýn yaþadýðý bölgelerin bazýlarýndaki cinayet olaylarýnýn hiç olmamasýna karþýn, bir miktar da olsa var olmasý veya cinayet vakasý olan yerlerde daha da fazla olmasý beklenebilirdi. 236 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Buna göre Osmanlý hakkýnda veya baþka bir devlet veya millet hakkýnda eleþtiriler yapýlýrken, onlar hakkýnda iddialar ortaya atýlýrken, daha dikkatli ve somut verilere göre hareket edilmesi, iddialarý ortaya atanlarýn doðruluklarýnýn veya yanlýþlýklarýnýn tutarlý olmalarý açýlarýndan önemlidir. Tekrar söylenecekse bir aylýk istatistikleri içeren bu tablolardaki hata paylarý da akýldan çýkarýlmamaktadýr. Yine 1907 yýlýna ait Kosova genelinin ve Priþtine'nin bir aylýk suç istatistiðini ortaya koyan bu tablolara göre Kosova genelinde eylül ayýnda 64 olarak gerçekleþen cinayet olayýnýn, ve yine 1907 yýlý bu kez baþka bir aya ait suç istatistiði tablosuna göre Priþtine genelinde 26 olarak gerçekleþen cinayet olayýnýn çoðunun ateþli silahlarla olmasý, baþka bir noktaya dikkat çekilmesini gerektirmekteydi. Bu þekilde 1907 yýlýna ait iki aydaki 90 cinayetin çoðunun ateþli silahlarla yapýlmýþ olmasý, Osmanlý'nýn silah toplatma kararýnýn gerekçelerinden biriydi. Ýki ayda toplam 90 cinayetin çoðunun ateþli silahlarla olmasý ihmal edilmeyecek bir rakamdý. Buna göre Osmanlý'ya tedbirini almaktan, vatandaþlarýnýn güvenliklerini, canlarýný ve mallarýný korumaktan baþka çare kalmýyordu. Ayrýca cinayetlerin çoðunun ateþli silahlarla olmasýnýn yaný sýra, yaralama, gasp, hýrsýzlýk gibi suçlarýn çoðunun da ateþli silahlarla veya ateþli silah tehdidiyle yapýlmasý Osmanlý'yý, olaylarýn önüne geçilmesi amacýyla silahlarý toplamak sonucuna itmiþtir. Ortaya çýkan bu rakamlara göre de Kosova valiliðine, silahlarý toplamanýn dýþýnda baþka, etkili bir seçenek kalmýyordu. Çünkü teþrinievvel ayýnda Priþtine'de, diðeri Kosova genelinde eylül ayýnda yapýlan bu suç istatistiklerine göre ortaya çýkmýþ olan 90 cinayet vakasý ihmal edilecek bir rakam deðildir ve bu rakamlardan sonra, bölgede yaþayan insanlarýn gerçekten her taraftan gelebilecek bir tehdit altýnda yaþadýðý anlaþýlmaktadýr. Buna göre vatandaþlarýnýn can güvenliðini saðlama sorumluluðu üzerinde olan Osmanlý, bu konuda gerekli tedbirleri de almak durumundadýr. Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 237 Burada bir noktayý daha dikkatlere sunmakta fayda vardýr. Yukarýda 1907 yýlýna ait iki ayrý ayýn suç istatistikleri belirtilirken, istatistiklerin yanýltýcý olacaðý düþüncesiyle, kesin bir yargýya varmak yerine, sadece bir deðerlendirme yapabilmek amacýyla bu istatistiklere, yukarýdaki ihtimallere göre yaklaþýrken þu noktayý da ihmal etmemek gerekir. 1907 yýlýna ait, iki farklý ayý gösteren istatistikte Priþtine'deki cinayet rakamlarýnýn birinde 26 diðerinde yine Priþtine'de 33 olacak þekilde birbirine yakýn çýkmasý bu istatistiklerin göz ardý edilmeyecek sonuçlar olduðunu ortaya koymaktadýr. c) Ýstihbarat Hizmetleri Vatandaþlarýn emniyet ve huzur içinde yaþamalarýný saðlamak devletlerin sorumluluðu altýnda, devlet ait olan yükümlülüklerdir.Güvenlik tedbirlerinin alýnýp vatandaþlarýn huzur içinde yaþatýlmasý kadar güvenlik tedbirlerinin vaktinde alnmasý da önemli bir konudur. Güvenlik tedbirlerinin vaktinde baþvurulan tedbirlerle, halka herhangi zarar gelmeden alýnmasý güvenliði tehdit edecek olaylarýn vaktinde öðrenilmesine de baðlýdýr. Halka zarar veren bir olay meydana geldiðinde olaya vardýr. Bir olaya vaktinde müdahale ederek hiçbir vatandaþýn ondan zarar görmeden ber taraf edilmesiyle, ya da ortaya çýkan, çevresine ve vatandaþlara belli miktarlarda zararý dokunan olaya, zarar görüldükten sonra müdahale edilmesi elbette ayný deðerde deðildir. Birincisinde, güvenliði tehdit edecek bir problem, alýnan tedbirlerle önceden öðrenilmiþ, hiç bir vatandaþ bundan zarar görmeden öðrenilmiþ, ikincisinde de vaktinde müdahale edilememesi nedeniyle olay meydana gelmiþ, vatandaþlar belli ölçüde bundan zarar görmüþ, ondan sonra bu olayýn zararý giderilmiþtir. Bu iki müdahale þekli ve pozisyonu ayný derecede güzel deðildir .Bir olaya vaktinde müdahale edemekmeden dolayý insanlar sadece maddi zararla karþýlaþmýþlar. Ýnsanlar güvenliði tehdit eden olaylardan muhtemelen maddi 238 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi zararla karþýlaþmakla birlikte, manevi zararlarda karþýlaþabilmiþlerdir. Manevi zararlar diye tanýmlanabilecek zararýn en baþýnda güvenliði tehdit eden olumsuz olaylarýn halkta yol açtýðý baþta, korkudan kaynaklanacak olan endiþe, kaygý, hatta beklide depresyonla sonuçlanabilecek psikolojik zararlar gelebilir. Vatandaþlar devletin müdahale etmekte geciktiði kritik olaylar karþýsýnda, devlet otoritesinin oluþmadýðý bu tür ortamlarda, muhtemel tehditler karþýsýnda sýðýnacak bir çatý bulamamanýn da verdiði hislerle korkuya kapýlýp, sonu depresyona varan psikolojik bunalýmlara girmesi, karþýlaþýlmasý muhtemel problemlerdendir. Vatandaþlar en azýndan, devletin tehdit edici bir olaya müdahalesine kadar tedirginlik korku içinde olmalarý beklemektedirler. Bu durumda halk, kendisinin korunmasýný saðlayacak devlet otoritesini en azýndan o olay sonlanana kadar korku içinde beklemek zorunda kalacaktý. Ýþte devletin, halkýn bu þekilde güvenliklerini tehdit edici olaylar karþýsýnda kýsa süreli de olsa tedirgin olmalarýný önlemek için, olaylara vaktinde müdahale etmesi, onun güvenlik tedbirleri alma konusunda tecrübeliliðini ve hassasiyetini gösteren önemli bir hizmetidir. Devlet, vaktinde alýnan tedbirlerle, belki de oluþacak bir tehdidin meydana bile çýkmasýna fýrsat vermeyerek, halkýn kýsa süreli de olsa, tedirgin olmasýný önler. Devletin, halkýn güvenliðini tehdit edici olaylara vaktinde müdahale edebilmesi, hatta o tür olaylarýn, alacaðý tedbirlerle oluþmasýný bile önleyebilmesi için kendisine gerekli olan en önemli kurum, mükemmel bir þekilde iþleyen istihbarat teþkilatýdýr. Ýstihbarat teþkilatlarýyla devletler, bu gibi halkýn güvenliðini tehdit eden olaylarýn, meydana geleceðini daha doðmadan öðrenirler ve onlara daha ortaya çýkmadan müdahale ederek, oluþacak zararý en aza, hatta hiç olmayacak miktarlara indirirler. Bu þekilde, olaylarý daha doðmadan öðnebilmek, ancak mükemmel iþleyen istihbarat sistemiyle olur. Ýstihbarat teþkilatlarý iyi iþlemeyen devletler, bu gibi bilgilere Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 239 ulaþamazlar, olaylara ancak olduktan, hatta birkaç vatandaþýnýn malýna, hatta canýna zarar verdikten, belki de yapýlacak birþey kalmadýktan sonra müdahale edebilirler. Bu tür istihbarat tedbirlerinin eksikliði neticesi, sabotaj, hýrsýzlýk, herhangi bir baskýn türü olaylarýn böylece, halkýn üzerinde bir korku havasý esmesine neden olur ve halkýn yaþayacaðý huzur ortamýný da bozar. Ýstihbarat tedbirlerinin böyle yurtiçinden gelecek tehditlere yönelik boyutu olduðu gibi, yurtdýþýndan gelebilecek tehditleri önleyebilmek veya onlara göre tedbir alýp, muhtemel zararlarý azaltýcý boyutu da vardý. Ýstihbarat hizmetlerinin, yurtdýþýndan gelebilecek tehditlere karþý alýnacak tedbirleri içeren bu yönü, tehditlere muhtemelen muhatap olacak bölge olan Kosova olmakla ayrý bir önem kazanýyordu. Komþusu olan devletlerin, hakkýnda çok da fazla dostça politikalar takip etmedikleri Kosova, bu þekilde uluslararasý tehdit ve tehlikelere açýk konumdaydý. Komþularý Avusturya Macaristan, Sýrbistan, Bulgaristan, Karadað'ýn Kosova hakkýnda planlarý hatta teþebbüsleri bilinmeyen bir konu deðildi. Bu nedenle Kosova, sahip olduðu kritik coðrafyadaki topraklarý konusunda kendini her türlü ihtimale karþý tedbirli olmak zorunda hissediyordu. Bütün güvenlik tedbirlerini en kötü ihtimalide hesaba katarak almaya çalýþýyordu.Bu çerçevede alacaðý güvenlik tedbirleri içinde, olmasý muhtemel olan veya ihtimal içinde olmayan olaylarý vaktinde öðrenebilmek için, istihbarat teþkilatýný sürekli aktif halde tutuyordu. Böylece de öncelikli olarak komþularý olan devletlerin Kosova'ya yönelik teþebbüslerini, planlarýný öðrenmeye çalýþýyor ve güvenlik tedbirlerini de ona göre alýyordu. Osmanlýnýn bu gibi istihbarat çalýþmalarý sonucu elde ettiði bilgilere göre hareket etmesine, 1886 yýlýna ait bir belge açýk bir örnekti. Baþbakanlýða yazýlmýþ olan belgeye göre Bulgaristan tarafýndan gelecek olan komitelerin Osmanlý tarafýna hareket edeceðinden bahsediliyordu.Buna göre elde ettiði bu 240 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi bilgiyi Baþbakanlýk, Kosova valiliðine göndererek, Kosova Valiliðinin gerekli tedbirleri almasýný istiyordu. Bir kýsmý Kosova sýnýrlarý içinde olan Makedonya bölgeleriyle yakýndan ilgilendiði bilenen Bulgaristan'dan çeteler, Osmanlý tarafýna geçecek ve Osmanlý topraklarýnda çalýþmalar yapacaklardý. Bu haberi alan baþbakanlýk konuyu Kosova valiliðine bildiriyor, Kosova valiliðinden Köstendil'e istihbarat elemanlarýný göndermesini ve Osmanlý tarafýna geçecek olan bu komitelerin haklarýnda daha Osmanlý tarafýna geçmeden bilgi alýnmasýný istiyordu. Osmanlý böylece önceden davranarak, komitelerce eðer bir çalýþma yapýlacaksa bunun önlemlerini almaya çalýþýyordu. Kaybedilen vakit, alýnacak tedbirleri de geciktirecek, böylece de Kosova topraklarý için aleyhte yapýlacak planlara da müdahaleler de bulunmada gecikmelere yol açacaktý. Bu nedenle, karþý hareket daha doðmadan bunun tespiti, yapýlacak en mantýklý hareket olacaktý. Osmanlý'nýn Köstendil'e istihbarat elemaný göndermesi bir an, Osmanlý'nýn komþusunun içiþlerini karýþtýrýcý bir hareket olarak düþünülse de bu davranýþ, dolaylý bir nefsi müdafaa olarak deðerlendirilmelidir. Çünkü Osmanlý, komþusunun bir takým hareketlerinden kendini güvende hissetmemektedir ve bunlara karþý tedbir almak zorunda kalmaktadýr. Komþularýnýn planlarý hakkýnda elde ettiði istihbaratlar, onlarýn Kosova topraklarýna karþý çok da dostça tanýmlanabilecek bilgiler olmadýðý yönündedir. Osmanlý'nýn komþularý hakkýnda bu þekilde kaygýlanmasýna yol açacak bu þekilde birçok bilgisi vardý ve bu bilgiler sýnýrlarýndaki bütün komþularýndan gelebiliyordu. Buna örnek olacak bir bilgi de 1886 yýlýnda, Karadað tarafýndan geliyordu. Buna göre 1886'da Kosova valiliðinin elde ettiði istihbaratýn Baþbakanlýða bildirildiði belgede yazdýðýna göre, Karadað'ýn Plave,Gusinye ve Prizren'e saldýrý hazýrlýðý içinde olduðu haberi verilmekteydi. Kosova valiliðinin bildirdiðine göre Karadaðlýlar, Kolaþin tarafýna top ve askeri malzeme sevk Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 241 ediyorlardý. Rusya'nýn desteklediðinin iddia edildiði bu askeri sevkýyata, Avusturya'nýn karþý çýktýðý söyleniyor, bu þekilde hazýrlýklarý yapýlan bu askeri harekatta Karadaðlýlarýn, Prizren'e kadar ilerleyecekleri bildiriliyordu. Karadaðlýlarýn bu askeri hazýrlýklarýný istihbarat elemanlarý vasýtasý ile öðrenen Kosova valiliði, bu haberi Baþbakanlýða bildirerek, yapýlacak muhtemel bir saldýrýda Kosovanýn savunulmasý için, tehlikede görünen noktalarýn askeri açýdan kuvvetlendirilmesini istiyordu221. Tehlikede bulunan noktalarýn güçlendirilmesi talebi ile Kosova valiliði, öncede haber aldýðý bu konuda hem topraklarýný, hem de yapýlacak bir saldýrý ile zarar görecek vatandaþlarýný da korumaya çalýþmýþ, bunlar için alýnacak tedbirlerini tamamlamýþ oluyordu. Burada deðinilmesi gereken bir noktada alýnan bu istihbaratlarýn doðru olup olmadýðýydý. Eðer bu istihbaratlar doðru olmasa bile,istihbaratlarýn gereði olan, tedbir alýnmasý devlete bir miktar masrafa neden olup, belki biraz zahmetli olsalar bile, devletler bu küçük masraf ve zahmetlere bakýp tedbir almayý ihmal etmemelidirler. Bu küçük masraflara ve zahmetlere veya alýnan bilgilerin doðru olamayacaðýna aþýrý güvenmeye veya daha baþka nedenlere dayalý güvencelere inanýp, tedbirlerini almayan devletler bunu pahalýya öderler ve ödemiþtirler. Tarih,bunun örneklerine az þahit olmamýþtýr. Devletler bu ihmalleri, karþýlýðýnda topraklarýnýn zarar görmesi, yakýlmasý veya elden çýkmasý hatta daha kötüsü, vatandaþlarýný kanlarýnýn dökülmesi, tecavüzlere uðramasý gibi aðýr bedellerle öderler. Bu nedenle Osmanlý en küçük istihbarat bilgilerini bile ciddiye alýp, ona göre hareket etmekte ve sonunda alýnacak tedbirlerin masraflýlýðýna veya zahmetine bakmaksýzýn gereðini yapmaktaydý. Osmanlý'nýn, bu þekilde tedbir alma konusundaki ciddiyeti kendisini, aslýnda daha baþýnda bile göstermekteydi. Ýstihbarat konusundaki ýsrarý ve yeteneði Osmanlý'nýn, bu olaya olan bakýþ açýsýný gösteriyordu.Ýstihbarat teþkilatýný güçlü tutan ve hangi ülkede olursa olsun aleyhindeki teþeb- 242 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi büsleri öðrenecek derecede bir güçlü titiz çalýþan, bir istihbarat aðý oluþturan devletin, tedbir konusunda kayýtsýz kalmasý beklenemezdi.Ayrýca tedbir alýnmasýný gerektiren bu bilgileri yine kendi istihbarat teþkilatlarý saðlýyordu.Bu boyutuyla kendi istihbarat teþkilatlarýnýn edindikleri bilgilere devletlerin, kendilerinin kayýtsýz kalmalarý, makul bir davranýþ deðildi. Ýstihbaratýný güçlü ve dinamik tutan Osmanlý da, týpký istihbarat teþkilatýnýn titizliðine benzer bir þekilde, topraklarýný ve vatandaþlarýný hedef alan tehditlere, ayný dikkatlilikte ha-zýrlýklarýný yapýyor, güvenlik tedbirlerini ihtimallere býrakmýyordu. Sonu toprak kaybý, vatandaþlarýný maðdur olmasý hatta kanlarýnýn bile dökülmesi sonuçlarýna yol açacak ihmallerin makul açýklamasý olamazdý. Öte yandan komþu devletlerin bitmeyen hazýrlýklarý ve bu hazýrlýklara yönelik istihbarat bilgilerinin akýþýnýn sürekliliði, Osmanlýyý bu hazýrlýklara tedbir almakta dinamik bir süreçte tutuyor ve alýnan bu tedbirler de çok geçmeden haklýlýðýný ortaya koyuyordu. Ayrýca önceden alýnan istihbarat bilgilerinin daha sonraki olaylarla doðruluðunun ortaya çýkmasý, devletin ne denli saðlam iþleyen bir istihbarat aðýna sahip olduðunu gösteriyordu. Bu istihbarat bilgilerine bir örnek de yine Bulgaristan tarafýndan elde edilen bir hazýrlýklarla ilgili bir haberdi. Baþbakanlýk'ta ele alýndýðý anlaþýlan bu habere göre Makedonya'ya saldýrý amacýyla Sofya'da Yanko Metro adlý bir Rus'un bazý Bulgarlara Arnavut elbisesi giydirip resimlerini çektirdiðinden bahsediliyordu. Bu habere göre Bulgaristan taraflarýnda 24 saatten beri sýcak çatýþmalarýn yaþandýðý, hatta 9 subayýn kurþuna dizildiði bildiriliyordu. Çatýþmalarýn kimler arasýnda geçtiðinin, belgedeki bazý kelimelerin okunamamasý nedeniyle anlaþýlamadýðýndan bahsedilen belgede, Bulgaristanýn da hýzla askerin artýrðýndan bahsediliyordu. Bulgarlara, Arnavut elbisesi giydirilerek bir takým saldýrý hazýrlýklarýna giriþildiði ve bu saldýrýlarda, Arnavut elbiseli saldýrganlar vasýtasýyla sorumluluðun Arnavutlara yükleneceði, Arnavutlarýn Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 243 bu þekilde suçlu duruma düþürüleceði bu durumda Baþbakanlýk, bu gibi hareketlerin Osmanlý sýnýrlarýndan içeri girip vatandaþlarýnýn maðdur olmamalarý için Kosova valiliðini bu konuda uyarýyor, etkili tedbirlerin alýnmasýný istiyordu. Sýnýrlarda alýnacak askeri tedbirlerle bu gibi saldýrýlarýn, daha sýnýrda önlenmesi için Kosova valiliðinin dikkati çekiliyordu222. Bulgaristan taraflarýndan gelmesinden tedirgin olunan bu gibi saldýrý hazýrlýklarýna karþý, vatandaþlarýn maðdur olmamalarý için sýnýrda tedbirler alýnmasý istenirken, öte yandan güvenlik kuvvetleri, Osmanlý istihbarat teþkilatýnýn ortaya çýkardýðý baþka bir muhtemel tehlike konusunda tedbirlerini artýrýyordu. Komþularýndan saldýrý hazýrlýklarý içinde olduklarý þeklinde aldýðý istihbarata göre, tedbir almaya çalýþan güvenlik kuvvetleri bu tedbirleri sadece bir sýnýrýnda deðil, yukarýda aldýðý istihbarata göre diðer sýnýrýnda da almak, güvenlik kuvvetlerinin sayýlarýný her bölgede artýrmak zorundaydý. Çünkü, tehdit sadece bir bölgeden deðil, komþularýnýn sýnýrlarýndan veya sýnýrlarýna yakýn bölgelerden geliyordu. Bulgar tarafýndan alýnan saldýrý hazýrlýklarý istihbaratýna ilaveten bu kez, Berane Hýristiyanlarýnýn isyan hazýrlýklarý içinde olduðu haberi alýnýyordu. Bulgar sýnýrýndan gelen haberlerle ayný yýlda, yani 1886'da öðrenilen bu bilgiye göre Karadaðlýlarýn Berane Hýristiyan halkýna silah daðýttýklarý ve Berane Hýristiyanlarýnýn isyan hazýrlýðý içinde olduklarý bildiriliyordu. Berane'lilerin isyan hazýrlýðý içinde olduklarý, bir de Karadaðlýlarýn kritik noktada bir köprü inþasýna baþladýðýna dayandýrýlarak bu inþa faaliyetin Osmanlý tarafýna saldýrý hazýrlýðýnda olduklarý kanaatine sahip olunuyor, bu hazýrlýða karþýlýk olarak da Kosova sýnýrýnýn güçlendirilmesi isteniyordu.Berane Hýristiyanlarýnýn isyan hazýrlýklarýndan Müslüman halkýn rahatsýz olduðu, bu nedenle saldýrýlardan korkan özellikle Müslüman halkýn güvenliðinin saðlanmasý ve sýnýrlarýn güçlendirilmesi için, iki tabur askerin sýnýra sevk edilmesi isteniyordu.Berane Hýristiyanlarýnýn isyan hazýrlýðý ve 244 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Karadaðlýlarýn sýnýrdaki askeri hazýrlýklarý, bu þekilde Müslüman halkýn korkmasýna, rahatsýz olmasýna yol açmýþtý. Bu nedenle sýnýrda ve isyan hazýrlýklarý olan bölgede emniyetinin saðlanarak rahatlatýlmasý isteniyordu223. Karadaðlýlarýn bu hazýrlýklarýndan haber verildiði ve etkili tedbirler alýnmasýnýn istendiði bu haberlerinin yanýnda, istihbarat teþkilatý bir baþka bilgiye ulaþýyordu.Yine 1886 yýlýnda Karadaðlýlarýn, bu kez Sýrbistan'a yönelik bir saldýrý hazýrlýðýndan bahsediliyordu. Buna göre Karadaðlýlar Sýrbistan da bir ihtilal çýkarmak istiyorlardý. Bu ihtilal için üç kiþiden oluþacak bir çete ve Prens Kara Yorgi komutasýnda 8 tabur askerin Sýrbistan'a sevk edilerek, Sýrbistan da Karadað ordusunun dörtte bir seviyesinde bir kuvvet oluþturulmasýna çalýþýyordu. Sýrbistan'a sevk edilecek bu kuvvetlerin yanýnda, Prens Kara Yorgi'nin geçeceði yerlerdeki Müslüman halka da silah daðýtýmý istendiði ve halkýn da bunu kabul etmediði haberi veriliyordu. Karadað, Kara Yorgi'nin yolu üzerindeki Müslüman halký da Sýrbistan'a karþý silahlandýrýp, gücünü bu artýrmayý planlýyordu. Sýbistan'a karþý bir saldýrý hazýrlýðý içine giren, bunun için yapmýþ olduðu askeri hazýrlýlara, ilaveten Prens Kara Yorgi'nin Sýrbistan'a saldýrýsý sýrasýnda geçeceði yerler olan Kolaþin ve Peç halkýndan Müslüman halka bile silah daðýtmaya kalkýp onlarý da Sýrbistan üzerine saldýrýya teþvik etmeyi planlayan Karadað'ýn bu teþebbüsleri, Osmanlý istihbarat teþkilatý tarafýndan öðrenilip, Ýskodra ve Kosova valiliklerine bu konuda yapýlan önerilerle birlikte bildirilmiþti. Ayrýca Osmanlý'nýn Karadað büyükelçiliði de bu olayý haber alýp bu konuda baþbakanlýðý bilgilendirerek, dikkatini çekmiþti224. Osmanlý'nýn, vatandaþlarýnýn güvenliðini saðlayabilmek için, onlarý tehdit edecek yurt içinden veya yurt dýþýndan gelecek saldýrýlara karþý onlarý istihbarat teþkilatý ile öðrenip, onlara tedbir almasýndan baþka, karalama politikalarýna karþý da tedbir almaya çalýþýyordu. Bu karalama politikalarý her Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 245 þekilde olabileceði gibi, o dönemlerde özellikle Osmanlý'nýn Müslüman ve Hýristiyan vatandaþlarýnýn arasýný bozacak þekilde aleyhte yapýlan yayýnlarla da olabiliyordu. Müslümanlar ve Hýristiyanlarýn arasýný bozmaya yönelik bu karalamalar, aslýnda Hýristiyanlarýn, Müslüman yönetim ve Müslüman halk tarafýndan ezildiði yönünde uluslar arasý bir kamuoyu oluþturma çabasýndan kaynaklanýyordu. Bunun için doðal olarak medya araçlarý kullanýlýyordu. Medya vasýtasýyla Müslümanlarla Hýristiyanlar arasýnda problemler olduðu þeklinde haberlerle Avrupa'nýn bu tür bölgelere dikkati çekilmek isteniyor ve bu þekilde çabalarla Avrupa müdahalesinin önü açýlmaya çalýþýlýyor, Avrupa bu kamuoyu bu tür müdahalelere de hazýr hale getiriliyordu.1887 yýlýnda ayný politik amaçlý, Hýristiyanlarla Müslümanlar arasýnda anlaþmazlýklar olduðu þeklinde haber, standart gazetesinde ortaya çýkýyordu. Genellikle doðru olmayan bu tür haberlerden sonra, standart gazetesi hakkýnda da inceleme yapan Osmanlý yetkilileri, bu olayýn da asýlsýz olduðunu ortaya koyuyor ve vilayet gezetesinde yayýnladýðý bir tekziple Hýristiyanlarla Müslümanlar arasýnda anlaþmazlýk olduðuna yönelik bu haberin de, yanlýþ olduðunu kamuoyuna açýklýyordu225. Osmanlý istihbarat teþkilatý, medyada yapýlan yanlýþ haberleri takip ederken, Kosova'ya yönelik saldýrý haberlerini almaya devam etmeyi de ihmal etmiyordu. Bu çerçevede topraklarý üzerinde komþularýndan kaynaklanacak olan tehditten baþka, diðer ülkelerden de istihbarat toplamaya yönelik çalýþmalarýný da devam ettiriyordu. Komþularýnýn yaný sýra baþka devletlere yönelik haber alma çalýþmalarýna bir örnek Romanya'ydý. Osmanlý, yaptýðý istihbarat çalýþmalarý sonucu Sýrbistan'la birlikte Romanya'da da yedek birliklerin silah altýna alýndýðýný öðreniyordu. Bu bilgileri elde eden Osmanlý istihbarat teþkilatý ayný zamanda, Bulgaristan'ýn askeri hazýrlýklarý hakkýnda da bilgi sahibi oluyordu. Sýrbistan, Romanya ve Bulgaristan'daki bu bilgileri elde eden istihbarat görevlileri bunu Baþbakanlýða bildiriyor, bu bilgileri bu þekilde öðrenen 246 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Baþbakanlýk da Kosova valiliðine bu bilgiler doðrultusunda talimat göndererek, gerekli tedbirlerin alýnmasý gereðini haber veriyordu226. Askeri hazýrlýklar içinde olduðu haberi alýnan bir diðer devlet de, Avusturya idi. Kosova valiliðince elde edilen bilgilere göre, 1887 yýlýnda Avusturya'nýn Osmanlý topraðý Bosna'ya yönelik askeri hazýrlýklarýndan bahsediliyordu. Kosova valiliðince elde edilip, iç iþleri bakanlýðýna gönderilen istihbarata göre Avusturya'nýn Goradze ve Viþograd'a top ve üçer araba cephane sevk ettiðinden bahsediliyordu. Bu sevkýyatlarýn yaný sýra Avusturya'nýn Foça, Zagora, Ýzvornik'e de top ve cephane sevk ettiði istihbarat elemanlarýnca öðreniliyor ve ayrýca Avusturyalýlarýn Bosna'ya da cephane sevki için hayvan tedarik ettiði de ilave ediliyordu. Avusturya'nýn bazý noktalara top yerleþtirip,cephane sevk etmesi üzerine,Yenipazar sýnýrýnda ki güvenlik güçlerinin sayýlarý arttýrýlarak, sýnýr emniyetli hale getiriliyordu227. Osmanlý istihbarat elemanlarýnýn, Avusturyalýlarýn Viþograd, Ýzvornik, Foça v.s. mevkilerine yönelik hareketleri bilgilerinin elde edilmelerinden baþka, benzer askeri hareketlilik Karadað sýnýrýndan geliyordu. Avusturyalýlarýn top ve cephane sevkiyatý yaptýklarý sýrada, Karadað'lýlarýn da Kolaþin'e top ve asker sevk ettikleri Osmanlý sýnýrýna doðru yol yapma çalýþmasýna baþladýklarý öðreniliyordu. Karadað'lýlarýn sýnýrda yapmýþ olduklarý bu askeri yýðýnak Yenipazar ve Taþlýca kaymakamlýklarýna bildiriliyordu. Osmanlý'nýn sýnýrlarýnda, Osmanlý'ya yönelik saldýrý hazýrlýklarýnýn bu kadar yoðun olmasý, Osmanlý ve Kosova'ya yönelik tehditlerin ne kadar çok olduðunu göstermekle birlikte, bunlara ait bilgileri elde eden Osmanlý istihbarat elemanlarýnýn ne derece profesyonel olduklarýný da gösteriyordu. Bunlara ilaveten bu kadar yoðun tehditler altýnda olan Osmanlý'nýn, bu derece yoðun tehditlere karþý tedbir alacak güvenlik kuvvetlerine olan ihtiyacýný gösteriyordu. Çünkü bu tehditler altýnda, ortaya çýkacak bir gü- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 247 venlik eksikliði, Kosova topraklarýnýn ve Kosovalý vatandaþlarýnýn aleyhine sonuçlar doðurabilecekti. Bu nedenle Osmanlý, Kosova topraklarýný ve Kosova vatandaþlarýný güven altýnda tutmak için, emniyeti saðlayacak güvenlik tedbirlerini daha saðlam hale getirmeye çalýþýyordu228. Güvenlik tedbirlerinin arttýrýlma çalýþmasý veya daha da saðlam hale getirilmesi gayretleri, gereðinden fazla abartýlmýþ kaygýlar deðildi. Çünkü sýnýrlara yönelik bu hareketler kýsa süreli veya tekrarý olmayan hareketler deðildi. Kosova'ya komþu devletlerden gelen ve güvenliði tehdit eden saldýrý hazýrlýklarý haberleri gelmeye devam ediyordu. Bu tür hazýrlýklarý istihbarat elemanlarýnca zamanýnda öðrenen Osmanlý, vaktinde tedbir alýyor, aldýðý tedbirlerle de bir anlamda bu tür saldýrýlarýn yapýlmasýný önlemiþ oluyordu. Ancak bu tür saldýrý hazýrlýklarýnýn ardý arkasý da kesilmiyordu. Bu þekilde saldýrý tehlikesi içeren, askeri hazýrlýklarýn bir benzeri baþbakanlýða bu kez 1888 yýlýnda yazýlmýþ bir telgrafta haber veriliyordu. Kosova valiliðince baþbakanlýða gönderilen bu telgrafta, Avusturyalýlarýn ve Karadaðlýlarýn sýnýrda yapmýþ olduklarý askeri hazýrlýklardan bahsediliyordu229. Sýnýr bölgelerinden baþbakanlýða yazýlan bu tür telgraflarda saldýrý tehlikesi içerdiði kaygýsýyla bahsedilen, bu tür askeri hazýrlýklarýn doðal olarak, tamamý Osmanlý'ya yapýlan bir saldýrýyla neticelendiriliyordu. Yani tespit edilip merkeze bildirilen askeri hazýrlýklarýn tamamý, hemen peþinden yapýlan bir saldýrýyý getirmiyordu. Ancak, haberleri alýnan ve saldýrý ile neticelenmeyen birkaç askeri hazýrlýktan sonra, bundan sonraki askeri hazýrlýklar da saldýrý ile neticelenmeyecek þeklinde bir güven içinde de olunamýyordu. Böyle bir güven içinde olan devlet de aslýnda çok büyük bir yanlýþa düþmüþ olabilirdi. Saldýrý ile neticelenmeyen birkaç askeri hazýrlýktan sonra, baþka bir saldýrý olmayacak þeklinde kanaatlerin oluþmasý oldukça fazla iyimser, hatta tehlikeli bir kanaatti. Defalarca yapýlmýþ ve saldýrý ile neticelenmemiþ askeri hazýrlýklardan sonra, her 248 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi yapýlan askeri harekat için de sanki saldýrý hazýrlýklarýymýþ gibi hazýrlýklý olunmasý gerekiyordu. Bekli de saldýrýya dönüþmemiþ bu askeri harekatlar sonucunda ulaþýlan yanlýþ kanaat sonucu, güvenlik tedbirlerinin alýnmadýðý bir durumda, bunun faturasý ülkenin iþgali, vatandaþlarýn kanlarýnýn dökülmesi gibi çok aðýr sonuçlarla neticelenebilirdi. Bu nedenle Osmanlý, en küçük veya önemsiz sayýlacak bilgiyi bile Baþbakanlýk makamý gibi en yüksek düzeyde ele alýyor ve bilgiler doðrultusunda neler yapýlacaksa da onlarý da bu makamda belirleyerek, alýnmasý gereken tedbirleri talimatlarla ilgili valiliklere gönderiyordu. Osmanlý'nýn güvenlik konusunda en küçük bilgiyi bile en ince detayý da hesaba katarak tedbirleri ona göre almasý, Baþbakanlýða ayný yýl yazýlmýþ baþka bir belgede de görülüyordu. Normalde Prens Ferdinand'ýn Zenta'ya ziyaret amaçlý seyahatini Osmanlý yüksek güvenlik tedbirleri ile karþýlýyordu. Belki de Prens Ferdinand, sadece Zenta'yý ziyaret edecek, baþka bir faaliyet içinde olmayacaktý. Fakat Osmanlý, beklide sadece ziyaret amacý taþýyan bu seyahati, gerçekten de ziyaret olacakmýþ gibi karþýlamayacaðýný, bu tür ziyaretlerin baþka olumsuz neticeleri de olabileceðini düþünerek, tedbirlerini en kötü duruma göre alýyordu. Sýnýrlarýný, topraklarýný ve vatandaþlarýný korumak isteyen her devletin de böyle yapmasý da doðaldý. Tedbir almak belki bir dizi yoðun askeri faaliyeti gerektirecektir ancak, alýnmamýþ tedbirler sonucu kaybedilen topraklarýn, yakýlan, yýkýlan köylerin ve þehirlerin, yaralanan, ölen vatandaþlarýn tekrar telafisi mümkün olmayacaktýr. Bunun için dünya siyasi tarihini iyi bilen her devletin bu tedbirleri almasý oldukça önemliydi ve Osmanlý bunu yapýyordu, yani her türlü ihtimale karþý, topraklarýný ve vatandaþlarýný zahmetli de olsa, tehlikeye açýk halde býrakmýyor, güvenlik için ne gerekiyorsa onu yapýyordu. Prens Ferdinand'ýn Zenta'ya gitmesinin yaný sýra bazý kanun kaçaklarýnýn Köstendil'de toplanmasý aslýnda tedbirli bir devlet olan Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 249 Osmanlý'nýn tedbirlerini daha da arttýrmasýna iþaret ediyordu.Buna göre Osmanlý, Ferdinand'ýn Zenta ziyareti, bazý kanun kaçaklarýnýn Köstendil'de toplanmasý, bölgede askeri hazýrlýklarýnýn artmasý gibi hareketlilikler üzerine, her türlü saldýrý ihtimaline karþýn Makedonya'nýn askeri pozisyonunu güçlendiriyor, oraya asker ve yeteri kadar silah gönderilmesini istiyordu. Aldýðý bu tedbirlere ilaveten de bu hazýrlýklarýn ne amaçlý olduðunu daha iyi öðrenebilmek için, bölgeye istihbarat elemaný gönderilmesini emrediyordu. Böylece hem tedbirleri alýyor, hem de gönderdiði istihbarat elemanlarýyla da bilgi almaya çalýþarak, bu tür askeri hazýrlýklarý daha iyi öðrenmeye çalýþýyordu230. Kriz bölgelerine bu amaçla gönderilen istihbarat elemanlarý da, gerekli bilgileri toplayarak, merkeze bildiriyor böylece görev yaptýklarý ülkelerdeki hazýrlýklara yönelik tedbirlerin alýnmasý sürecini baþlatmýþ oluyordu. Devletin kriz zamanlarýnda veya normal zamanlarda görevlendirdiði istihbarat elemanlarý haberleri toplayarak Baþbakanlýða iletiyor, Baþbakanlýk da ele geçen bilgilere göre, tehdit altýndaki bölgeleri bilgilendirerek onlarýn tedbir almalarýný saðlýyordu. Sýrbistan ve Bulgaristan'a gönderilen istihbarat elemanlarýnýn bildirdikleri konusunda, Baþbakanlýkça ilgili valiliklerce alýnacak tedbirlerin kontrolü amaçlý 1888 yýlýnda ele alýnan bir belge bu tür çalýþmalara örnek bir belgeydi. Sýrbistan ve Bulgaristan'a gönderilen istihbarat elemanlarý, raporlarýný Baþbakanlýða göndermiþler, Baþbakanlýk da buna iliþkin alýnacak tedbirleri, o rapora göre tehdit altýndaki Kosova valiliðine göndermiþti. Tehdit ihtimallerine karþý tedbir alýnmasý hususunda uyarý gönderen baþbakanlýk, bu konudaki ilgisini bu uyarý ile kesmiyor, güvenlik konusunu asla ihmal etmeyen bir devlet olarak, daha sonra göndermiþ olduðu bir yazýyla da rapora göre Sýrbistan ve Bulgaristan'dan gelecek tehditlere karþý ne gibi tehditler alýndýðýný soruyordu231. Uyarýsýný yapmýþ olduðu bu konuyu tekrar takip etmesi Osmanlý'nýn güvenlik konusuna 250 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi ne kadar önem verdiðini gösteriyordu. Güvenlik konularýný ihmal etmeyen Osmanlý, sadece sýnýrdaki hareketlikleri deðil, sýra dýþý olaylarý da takip ederek buna iliþkin hazýrlýklarýný da vaktinde yapýyordu. Bu amaçla aslýnda bir ülkenin içiþleriyle ilgili olayda bile tedbiri elden býrakmýyordu. Sýrbistan Kralý ve Kraliçesinin aralarýndaki problemin, Sýrbistan'da bir ihtilale yol açabileceði haberini alan Osmanlý bunlarýn olumsuz sonuçlar doðurabileceði endiþesiyle, bunlara iliþkin güvenlik tedbirlerinin alýnmasýný istiyordu. Her türlü olaðandýþý duruma karþý tedbirli olan Osmanlý'nýn aslýnda haksýz olmadýðý çok geçmeden anlaþýlýyordu. Çünkü Sýrbistan kralý ve kraliçesi arasýndaki problemin ihtilale yol açacaðý þeklindeki durum üzerine, Avusturya'nýn bu konuda geri kalmadýðý görülüyordu. Bu haberleri öðrenen Avusturya ise Yenipazar sýnýrýna yakýn Kaçanik mahallesine maden arama iddiasýyla, iki tabur askerini gönderiyordu. Avusturya'nýn bu hareketinden kaygýlanan Osmanlý, Yenipazar Kaymakamlýðýna bu durumu sorarak, Avusturya'nýn bu hareketinin doðru olduðunun teyidini de alýyordu. Mitroviçe, Priþtine gibi makamlardan da teyit edilen bu haberlere göre Avusturya, maden arayan iþçilerin muhafazasý için olduðunu iddia ettiði 150 askerini bölgeye sevk ederken, Sýrp sýnýrýndaki halka da Sýrplýlarca silah daðýtýldýðý da gelen haberler arasýndaydý. Sýnýrdaki bu hareketleri kontrol altýnda tutan Osmanlý, diðer olaylarda olduðu gibi bu olayda da Sýrbistan'a akýllý, becerikli bir istihbarat elemanlarýnýn gönderilerek gelen haberlerin derinlemesini, araþtýrýlmasýný istiyordu232. Yapýlan resmi açýklamalarla, karþýlaþýlan gerçeklerin birbirini tutmamasý, Osmanlý'nýn aldýðý tedbirlerde onun haklýlýðýný göstermekle birlikte, onun istihbarat edinmedeki baþarýsýný göstermiþ oluyordu. Buna göre de Osmanlý,gönderilecek bir istihbarat elemanýnýn edineceði bilgilerle, alacaðý güvenlik tedbirlerini daha somut, daha isabetli hale getirmeye çalýþýyordu. Güvenlik kuvvetlerinin, emniyet tedbirleri almak konu- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 251 sundaki titizlikleri, daha sonra karþýlaþýlan önemli olaylarla kendisini sürekli haklý çýkarýyordu. Kosova valiliðinin verdiði haberle öðrenilen bilgiye göre Sýrbistan kralý, 500 sene önce yaþamýþ olduklarý bozgun hakkýnda halka ilginç konulardan bahsediyordu. Kralýn halka konuþma yapmýþ olduðu kalabalýk içinde Sýrp bayraðý açýlýp halkýn Kosova'ya saldýrýda bulunmalarý teþvik ediliyordu. "Prizren seni bekler ve senin için aðlar, ileri git" þeklinde bir pankartýn da açýldýðý miting de halkýn Prizren, Priþtine, Üsküp'e doðru yürümeleri ve buralarý unutmamalarý isteniyordu. Baþka bir devletin sýnýrlarý içinde olan vilayetler hakkýnda halkýný saldýrýya davet etmesi, aradan 500 sene geçmesine raðmen bu vilayetleri aklýndan çýkarmamasý, bu devletin ve yetkililerinin ihtiraslý olup olmadýklarýný ve bu vilayetleri 500 yýl geçmesine raðmen unutmayanlarýn bundan sonra da kolay kolay unutmayacaklarýna da iþaret etmiþ oluyordu. Sýrp kralýnýn miting konuþmasýnda halka bu þekilde hitap ettiðinin belirtildiði belge de yine Sýrbistan'ýn, derince nahiyesinde daðýtýlmak üzere cephane gönderdiði ve dört tabur asker ilavesinde bulunduðu haberi veriliyordu. Kralýn, halka Osmanlý vilayetlerine yönelik kýþkýrtýcý konuþmalar yaptýðý sýralarda, askeri hazýrlýklarýn yapýldýðýna iliþkin haberlerin dikkatli bir þekilde deðerlendirilmesi ve tedbirlerin ona göre alýnmasýný zorunlu kýlýyordu233. Çünkü bu konuþmalarýn yapýldýðý dönem içinde bir de askeri hazýrlýklarýn yapýlmasý, bu hazýrlýklarýn, rutin hazýrlýklar, normal askeri tatbikatlar dýþýnda hazýrlýklar olduðunu ortaya koyuyordu. Bu hareketliðe göre sýnýrlarýný ve vatandaþlarýný korumak isteyen Osmanlý, tedbirlerini de buna göre alýyordu. Aslýnda Osmanlý sadece, tehditlerin daha net görülebildiði bu olayda deðil, en küçük istihbaratlarýn edinildiði sýra dýþý hazýrlýklara da ayný titizlikle yaklaþýyordu. Çünkü her ne kadar bazý askeri hazýrlýklar saldýrý ile sonuçlanmasa da, bu hazýrlýklar sýrasýnda gözden kaçan küçük gruplarýn saldýrýda bulunacaklarý ihtimallerinin gerçekleþtiði de oluyordu. Kosova valiliðince baþbakanlýða yazýlan bir belgede haberi 252 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi verilen askeri hazýrlýklar buna bir örnekti.1888 yýlýnda gönderdiði bir yazýyla Kosova valiliði, Bulgaristan sýnýrýndaki askeri hazýrlýklara baþbakanlýðýn dikkatini çekiyordu. Kosova valiliðinin gönderdiði habere göre Preþeva'dan Ývanya'ya bir buçuk mesafede bulunan Bade'nin Bulgar sýnýrýndaki askeri hazýrlýklardan bahsediliyordu. Bulgar çetelerinin Bade'yi basmalarý üzerine bölgeye asker ve jandarma sevk edildiði ve eþkýyanýn takibine çýkýldýðý haber veriliyordu. Eþkýyanýn takibine çýkýlmasýndan baþka, geceleri bile silah seslerinin duyulduðu sýnýrlardaki askeri güçlerin arttýrýldýðý, sýnýr karakollarýnýn takviye edildiði baþbakanlýða bildiriliyordu. Bade'nin bu þekilde basýlmasý, herhangi bir noktanýn bir an bile güvenlikten yoksun býrakýlmasýnýn ne gibi sonuçlar doðuracaðýný göstermiþ oluyordu.Bade'nin saldýrýya uðramasý güvenlik tedbirlerinin önemini ortaya koymakla birlikte, Kosova'ya komþu devletlerin Kosova topraklarý üzerindeki niyetlerini de açýkça gösteren bir örnek oluyordu234. Komþu devletlerinden gelecek askeri saldýrýlar veya çeteler tarafýndan yapýlacak saldýrýlara karþýlýk hazýrlýklý olmaya çalýþan Osmanlý, Sýrbistan kralý ve kraliçesi arasýndaki problemden doðmasý muhtemel bir ihtimale karþý da yaptýðý hazýrlýklar gibi bu kez iki devlet arasýndaki bir probleme karþý hazýrlýklarýný arttýrýyordu. Baþbakanlýk da ele alýnan belgeye göre Bulgaristan ve Sýrbistan'ýn hareketlerinden aralarýnda bir çatýþma çýkaracaðý tahmin ediliyor ve böyle bir çatýþmadan, Osmanlý vatandaþý ve sýnýrlarýnýn zarar görmemesi için, tedbirler alýnmasý Kosova valiliðine haber veriliyordu. Baþbakanlýk elde ettiði bilgilerin de gösterdiði ölçüde, tedbirler alýnýrken en ince ayrýntýya kadar dikkat edilmesini ve her an her türlü ihtimale karþý hazýrlýklý olunmasýný göndermiþ olduðu yazýyla haber veriyordu235. Buna göre, Sýrbistan ve Bulgaristan arasýndaki olaðanüstü durumlar sürekli takip ediliyor. Elde edilen bilgilere göre durum olaðan dýþý olarak deðerlendirilirse, ilgili sýnýrlar veya Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 253 valilikler tedbirler alýnmasý konusunda uyarýlýyordu. Aralarýndaki problemlerin çatýþmaya dönme ihtimali, daha 1888 yýlýndaki krizde hissedilen Sýrbistan ve Bulgaristan arasýndaki problem, her iki devleti, 3 yýl sonra tekrar bir çatýþmanýn eþiðine getirmiþti. Her türlü istihbarat tedbirlerini en dikkatli þekilde deðerlendiren Osmanlý, istihbaratýn sonuçlarýna göre, gerekiyorsa zor bile olsa güvenlik tedbirlerini almaktan geri durmuyor, ancak çatýþma veya tehlike doðmayacak durumlarda da tedbirlerini ona alýyor, güvenlik kuvvetlerini gereksiz gerginliklere sokmuyordu. Sýnýrda karþýlaþtýðý tehlikenin boyutlarýný doðru bir þekilde tartýyor, tehlikenin yakýnlýðýna ve büyüklüðüne göre emniyet tedbirlerini belirliyordu. Sýrbistan ve Bulgaristan arasýnda 1891 yýlýnda da daha öncekine benzer bir tartýþma ihtimalini tespit eden Osmanlý, sýnýr komutanlarýndan bir subayýn tahminini merkeze bildiriyordu. Sýrbistan ve Bulgaristan arasýnda birbirlerine savaþ açacaklarýna dair þüphelerini Sýrplarýn bu konudaki açýklamalarýna dayandýrarak ortaya koyan Osmanlý sýnýr Komutaný, bu konunun daha iyi ve doðru öðrenebilmesi için tahkikat yapýlmasýnýn gereðini baþbakanlýða iletiyordu. Buna göre Sýrbistan ve Bulgaristan arasýnda savaþ çýkmasý ihtimali konusundaki kaygýlarýný baþbakanlýða ileterek, daha doðru ve daha net bilgilere ulaþýlmasý ve tedbirlerin ona göre alýnmasýna dikkat çekmiþ oluyordu. Yani güvenlik tedbirleri, olayýn boyutuna göre ancak olay hakkýnda net bilgiler elde edilince belirlenmiþ olacaktý236. Yukarýda da belirtildiði gibi Osmanlý'nýn istihbarat memurlarý sadece, muhtemel saldýrý hazýrlýklarýný öðrenmekle kalmýyor, Osmanlý aleyhine basýnda çýkan haberlerin doðruluðu veya yanlýþlýðý ile de ilgileniyordu. Corrospondace Politique gazetesinden naklen Nouvelle Press Libre gazetesi, pazardan dönen Sýrp halkýnýn saldýrýya uðradýðý haberini veriyordu. Ýstanbul'a ulaþan bu haber üzerine Osmanlý idaresi, bu haberi Kosova valiliðine göndererek, bu olay hakkýnda inceleme yapýlmasýný istiyordu. Haberede Sýrbistan sýnýrýný geçen 30 Mar- 254 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi tini tüfekli grubun pazardan dönen halka saldýrý da bulunduðundan bahsediliyordu. Pazardan dönen kiþilerin üzerine ateþ açanlarýn kendi vatandaþlarý olmasý ihtimali olan bir durumda bile Osmanlý, bu konuyu örtbas etmeyip, incelenmesi için Kosova valiliðini görevlendirerek, sorumluluðun gereðinin yerine getiriyordu237. 1888 yýlýnda ele alýnan bir belge yine Kosova'nýn komþularýnýn, Kosova'nýn aleyhinde olduðu haber alýnan askeri hazýrlýklara iliþkindi. Bulgaristan'ýn Ýstanbul'daki resmi temsilciliði olan kapý kethüdalýðýnýn verdiði teminata raðmen, Bulgar askerlerinin Kosova aleyhine yönelik askeri hareketlerde bulunmamalarý Bulgaristan makamlarýna hatýrlatýlýyordu238. Osmanlý'nýn, Bulgarlarý imza atmýþ olduðu taahhütlere uymaya çaðýrmasýna, bir takým askeri hazýrlýklar içinde olan Bulgarlarýn, böylesi hazýrlýklarý yalanlamalarýna raðmen, Bulgar tarafýndan askeri hazýrlýklarla ilgili haberler gelmeye devam ediyordu. Ayrýca bu haberler, çok fazla gizli çalýþmayý içermeyecek türden elde edilmiþ haberlerdi. Bulgaristan'da 10 bin fedainin Makedonya'ya saldýracaklarý þeklinde haberler, Pazarcýk'ta duvarlara ilanlar yapýþtýrýlacak derecede açýkça duyurulan afiþlerde de görülebiliyordu. Pazarcýk'ta duvarlara asýlacak ilanlara kadar geçmiþ olan 10 bin fedainin saldýracaðý haberi Kosova genel komutanlýðýndan bildirilmiþti. Bu haberi alan Osmanlý, Bulgaristan'ýn resmi temsilcisi olan Bulgaristan kapýkethüdasý Dimitrof'u açýklama yapmak üzere çaðýrýyor, Dimitrof da yaptýðý açýklamayla, Bulgaristan'da Ýstanbulof iktidarda bulundukça, Osmanlý'ya böyle bir saldýrý olmayacaðýný bildiriyordu. Bulgaristan'ýn bu açýklamasý, her zamanki açýklamalara benzer, çok fazla doðruyu yansýtmayan bir açýklama olduðu için Osmanlý bu konunun aslýnýn incelenmesi talimatýný veriyordu. Güvenliðin ihmale gelmeyeceðini yakýndan bilen Osmanlý, bu þekilde resmi açýklamalarla yetinmeyecek derecede tecrübeli idi ve açýklamayý yapan makamýn Bulgaristan olmasý onu bir kat daha titiz davranmaya Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 255 istiyordu239. Osmanlý'nýn güvenlik tedbirleri alma ve istihbarat elde etme faaliyetlerine ilaveten, Osmanlý aleyhine yapýlan yayýnlarla ilgilenmesine iliþkin bir olay da Sýrbistan'da Osmanlý aleyhine yayýnlanan haberlerle ilgiliydi. 1888 yýlýnda ele alýnmýþ bir belgeye göre Sýrbistan, Osmanlý yönetimindeki Sýrplara Osmanlýlar tarafýndan eziyet edildiði haberlerini yayýyordu240. Kendi vatandaþlarýna eziyet ediyor þeklindeki Osmanlý hakkýnda yapmýþ olduðu aleyhte yayýnlarý daha öncede yapan Sýrbistan'ýn bu belgeye göre de bu hareketlerinden vazgeçmediði Osmanlý'yý karalamaya devam ettiði anlaþýlýyordu. Osmanlý'nýn kendi vatandaþý Sýrplara eziyet ettiði þeklinde karalama kampanyasýný, bir de çizdirdiði resimlerle devam ettiren Sýrbistan, bu kampanyasýný Avrupa'ya kadar uzatýyordu. Sýrplarýn bu kampanyasýnda, Osmanlý'nýn Sýrplara eziyet ediyor þeklinde ifadelerde bulunmasý, bu kampanyalarýn tutarsýz olabileceðini akla getiriyordu çünkü Sýrplara eziyet eden Osmanlý'nýn diðer Hýristiyanlara da eziyet etmesi beklenirdi. Bu kampanyayý yürüten Sýrplarýn sadece Sýrplara eziyet edildiðini belirtmesi bu kampanyanýn aslýnda bir karalama kapmayasý olduðunun bir iþaretiydi. Böyle yapýlarak ve Avrupa'nýn dikkati çekilerek Osmanlý'ya uluslar arasý bir müdahale saðlanabilirdi ve istenen de muhtemelen de buydu. Osmanlý makamlarý da bu yanlýþ ve düþmanca yayýnlarýn durdurulmasý için, Sýrbistan makamlarý nezdinde harekete geçiyordu. Kendi hukukunun çiðnendiðini düþünen Osmanlý, Sýrbistan'ýn bu yanlýþ bilgiler içeren yayýnlarý durdurmasýný istiyor, onu göreve davet ediyordu. Sýrbistan'ýn bu yayýnlarý durdurmasýný isteyen Osmanlý, Sýrbistan'la iliþkilerinin bozulmamasýna da dikkat ediyordu. Sýrbistan'la iliþkilerin bozulmamasýna dikkat edilmesi, aslýnda Büyük Devletlerin bu konuya müdahalesinin önlenmesi anlamýný da içeriyordu. Çünkü Sýrbistan'la iliþkilerinin gerilmesi Sýrbistan'ý koruyan Büyük Devletlerin olaya müdahalesini, bu da 256 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Osmanlý'nýn birden bire uluslar arasý bir krizle karþý karþýya kalmasý sonucunu getirebilirdi ki bu, Sýrbistan'ýn da istediði bir durumdu. Osmanlý aleyhine kampanyayý da büyük oranla böyle bir müdahaleyi saðlamak için yapýyor, Osmanlý'nýn eziyet ettiðine iliþkin haberleri ve resimleri Avrupa yayýnlarýnda yayýnlanacak derecede kampanyayý geniþletiyordu. Amaç, Büyük Devletlerin müdahalesinin Osmanlý'ya karþý çekilebilmesiydi. Çünkü Osmanlý'nýn son dönemlerinde muhatap olduðu saldýrýlarýn en önemli gerekçeleri buydu. Sýrbistan, Karadað ve Romanya'yý baðýmsýzlýða kavuþturan Berlin antlaþmasýyla sonuçlanan 1877-1878 Osmanlý-Rus savaþýnýn en önemli,gerekçelerinden biri de yine Osmanlý'nýn özellikle Karadað ve Sýrbistan da Hýristiyan halka eziyet etmesi hatta onlarý kesiyor þeklinde suçlamalarla itham edilmesiydi. Müslüman Osmanlý'nýn Balkanlardaki Hýristiyanlarý keserek Hýristiyanlarý bitiriyor suçlamasý, Avrupa'da geniþ kabul görebilecek en yaygýn gerekçeydi. Bu suçlamayla Avrupa kamuoyunun dikkati çok rahat çekilebilirdi ve bu zamana kadar da büyük oranda o þekilde Avrupa'nýn dikkati çekilmiþti. Dolayýsýyla Sýrbistan'ýn bu elle çizilen resimleri ve buna iliþkin haberleri Avrupa'da yayýnlatmasý Avrupa kamuoyunun dikkatini çekmesi açýsýndan atýlmasý isabetli bir adýmdý. Ayrýca bu belgenin ve haberlerin yayýnlandýðý yýl da, topraklarýnda hala 100 binlerce Hýristiyanlarýn yaþadýðý diðer bölgelerden bu derece þikayet gelmezken, Sýrplardan þikayetlerin gelmesi bu þikayetlerin doðruluðunun test edilmesi açýsýndan düþünülmesi gereken bir konuydu. 1888 yýlýnda ele alýnan bir belgede de Sýrplarýn sýnýrý tecavüzlerinden bahsediliyordu. Genel Kurmay Baþkanlýðýna bildirilen belgeye göre Sýrbistan'ýn Miloþ, Týrnova karakollarý arasýndaki bir yerden silahlý üç Sýrp'ýn sýnýrý geçmeye yeltendiði sýrada öldürüldüklerinden bahsediliyordu. Silahlý üç Sýrpýn, sýnýrý geçmeye çalýþtýklarý sýrada, Osmanlý tarafýndan bazý kiþilerin yapmýþ olduklarý pusudan atmýþ olduklarý ateþ Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 257 sonucu vurularak öldürüldükleri haber veriliyordu. Sýnýrda bu olayýn vuku bulmasý üzerine Ýstanbul'dan gelen talimatla Kosova valiliði uyarýlýyordu. Buna göre böyle olaylarýn tekrar meydana gelmemesi için gerekli her türlü tedbirin vakit geçirilmeden alýnmasý ve bu gibi olaylarýn ayrýca Sýrp hükümetine de bildirilerek gerekli olan tedbirlerin Sýrp tarafýnca da alýnmasýnýn saðlanmasý önemle vurgulanýyordu241. Her olaydan sonra tedbirler alýnmasý konusunda Osmanlý, gerek kendi yetkililerini uyarýyor ve gerekse bazen bu tedbir alma sürecine yapýlan uyarýlarla, sýnýrýn karþý tarafýndaki komþu devletleri de dahil edilmeye çalýþýlýyorsa da, sýnýrda bu gibi olaylara bir türlü bir son verilemiyordu. Bütün bu tedbirlere raðmen sýnýr olaylarýna son verilememesi, bu sýnýr bölgelerin ne kadar karýþýk olduðunu, komþu devletlerin Kosova sýnýrlarýný bir türlü rahat býrakmadýklarýný gösteriyordu. Yine bu çerçevede karþýlaþýlan sýnýr saldýrýlarýna bir örnek, 1891 yýlýnda Karadað'lýlardan gelen saldýrýyla ortaya çýkýyordu. Genelkurmay Baþkanlýðýna bildirilen belgeye göre Ýskodra'dan memleketlerine giden Rugovalýlara Karadaðlýlarýn saldýrdýklarý, onlarý belgenin tabiri ile parça parça ettikleri haber veriliyordu. Karadaðlýlarýn bu saldýrýsý üzerine Rugovalýlar da bu saldýrýnýn intikamýný almak için Sýrbistan'a geçeceklerini öðrendikleri Karadaðlýlara pusu kurmaya karar vermiþlerdi. Kurduklarý pusu ile Karadaðlýlara saldýran Rugovalýlar, Karadaðlýlardan 4 kiþiyi öldürüp birini de yaralamýþlar, hatta bu çatýþma sýrasýnda bir Müslüman hacý da öldürülmüþtü. Bu karþýlýklý yapýlan saldýrýlarýn Yenipazar komutanlýðýndan alýnan telgrafla öðrenilmesi üzerine Genelkurmay Baþkanlýðýnca Selanik, Kosova ve Havalisi genel komutanlýðý uyarýlarak, bir daha böyle olaylarýn tekrarýnýn önlenmesi için gerekli tedbirlerin alýnmasý talimatý verilmiþti242. Osmanlý'nýn sýnýr olaylarýna Genelkurmay Baþkanlýðýnýn dahil olacak þekilde yüksek düzeyde dikkatli yaklaþmasý, bunlara karþý duymuþ olduðu hassasiyeti gösteriyordu. Herhangi bir ilçenin sýnýrlarýnda 258 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi meydana gelmiþ olay gözüyle bakmayýp, en yüksek askeri düzeyde ona eðilmesi, bunlardan dolayý oluþacak mecburiyetleri de en aza indiriyor veya ortadan kaldýrýyordu. Ancak bu kadar dikkatli, titiz güvenlik tedbirlerine ve her olaydan sonra tekrar tekrar yapýlan güvenlik tedbirlerini arttýrma uyarýlarýna raðmen, zaman zamanda olsa sýnýr olaylarýnýn arkasý tamamen kesilemiyordu. Aslýnda Osmanlý, güvenlik tedbirlerini ne kadar arttýrýrsa arttýrsýn,sýnýrlarýný ve vatandaþlarýný koruyabilir ama karþý taraftan yapýlan saldýrýlarý bitiremezdi.Çünkü komþu devletlerin sýnýrlarýndan gelen saldýrýlarýn, Kosova iþgal edilmeden biteceði pek mümkün gözükmüyordu. Bu durumda güvenlik tedbirleri almak hususunda son derece titiz olan Osmanlý, komþu dört devletin saldýrýlarýný veya askeri hazýrlýklarýný önleyemez, ancak bunlarý vaktinde öðrenerek alacaðý emniyet tedbirleri ile sýnýrlarýný ve vatandaþlarýný koruyabilirdi. Osmanlý da bunu yapýyordu ve sýnýrlarýn ve vatandaþlarýn korunuyor olmasý onun için yeterli sayýlabilecek bir sonuçtu. Sýnýr olaylarý, veya sýnýrýn karþý taraflarýndaki askeri hazýrlýklarla ilgili haberler toplayan istihbarat elemanlarý, yine bir karalama olayýný haber almýþlardý.1909 yýlýnda Tribun gazetesinin vermiþ olduðu habere göre Müslüman halk ile Rumlar arasýnda problemler olduðundan bahsediliyordu. Bu gazetede yazan habere göre Müslümanlardan birkaç kiþi, iki Rum üzerine deneme amacýyla silahlarýyla ateþ açmýþlar, bunu üzerine Rum çete reisleri de Rumlar üzerine ateþ açanlarý daða kaldýrmýþlardý. Bu geliþmeler üzerine de Müslüman halk ve Rumlar arasýnda karýþýklýklarýn çýktýðý söyleniyordu. Tribun gazetesinde yazýlan bu haber üzerine Kosova valiliði, olayý incelemek için harekete geçiyor, yapýlan inceleme sonucunda da gazetede yazýlmýþ olan bu olayýn doðru olmadýðýný öðrenerek Ýçiþleri bakanlýðýna bildiriyordu243. Ýstihbarat elemanlarý bu þekilde, Kosova'nýn içiþlerini karýþtýrmaya yönelik bu yayýnýn da bu þekilde asýlsýz olduðunu ortaya koyuyordu. Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 259 Gündeme gelen iddialarýn veya olaylarýn doðruluðunun test edilmesiyle ilgili bir baþka olay da Karadað ve Osmanlý arasýnda vuku buluyordu.Yine 1909 yýlýnda, Kosova valiliðinden merkeze sunulan bir raporda Sava nehrini geçerken bir çocuðun nehre düþtüðü ve bazý kimselerin evlerinin yandýðýndan bahsediliyor ve bu konuda da Karadað sorumlu tutuluyordu. Bu haber üzerine bölgeye asker sevk ederek teþebbüse geçen Osmanlý ayný zamanda Karadaðlý yetkililer ile de diyalogu baþlatýlýyordu. Emniyeti tehdit eden olaylara en yüksek düzeyde dikkatle olaya yaklaþan Osmanlý, bu olayý da en yüksek düzeyde sorumlulularýn dikkatine sunuyordu. Karadað prensini de olaya dahil edecek boyutta bu olayý gündeme taþýyan Osmanlý'ya Karadað prensi yaptýðý inceleme sonucunda, böyle bir ihbarýn doðru olmadýðýný söylüyordu244. Kosovalý yetkililerle bizzat görüþen prens, böyle bir olayýn olmadýðýný o görüþmede ifade ediyordu. Prensin doðru söylemesi veya söylememesi bir yana, bu olayýn, Karadað Prensinin bile dahil edilecek derecede gündeme getirilmesi, Osmanlý'nýn çocuk da olsa vatandaþlarýnýn güvenliðine olan titizliðini gösteriyordu. Karadað ile sorun daha öncekiler gibi bu olayla bitmiyor, her yeni sorunla Karadað ile problemler yenileniyordu. Karadað hakkýnda elde edilen istihbarat bu kez, Karadað'ýn Osmanlý aleyhine giriþtiði askeri hazýrlýklarla ilgili idi.1909 yýlýnda alýnan bilgiye göre Karadaðlýlarýn Kolaþin ve Gusinye'yi iþgal edeceði ifade ediliyordu. Osmanlý istihbarat elemanlarýnýn elde ettikleri bilgilere göre Kolaþin ve Gusinye'nin Karadaðlýlarca iþgal edilmesi planýnýn aslýnda Ruslara ait bir plan olduðu söyleniyordu. Karadað prensinin de Osmanlý'ya vermiþ olduðu taahhütlerin aksine, bu plan uygulamaya koyulmuþtu. Bunun için sýnýrda askeri hazýrlýklara baþlanmýþtý.Osmanlý istihbarat elemanlarýnýn elde ettikleri bilgiler, Karadað Osmanlý sýnýrýndaki kumandanlýkça da doðrulanýyor, Karadað prensinin Kolaþin 260 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi ve Gusinye'yi iþgal için askeri hazýrlýklar konusunda birliklerine kesin talimat verdiði bildiriliyordu. Sonuç olarak istihbarat elemanlarýnýn elde ettiði bilgilerinin Kosova-Berane sýnýr komutanlýðýnca da doðrulanmasý üzerine bu askeri hazýrlýklarýn neye yönelik olduðunu Karadað'a resmen sorulmasýna karar verilmiþti245. Karadað'ýn bitmeyen askeri hazýrlýklarý ve saldýrýlarý gibi diðer komþularýn benzer hareketleri, Kosova paylaþýlmadan sona ermeyecek gibi gözüküyordu.Bu durumda asýl niyet de ortaya çýkmýþ oluyordu. Komþu devletlerin, planlarý çerçevesinde Kosova topraklarýný aralarýnda paylaþmalarý, asýl niyet olarak gözüküyordu. Onlarýn bitmek bilmeyen saldýrýlarý ve Osmanlý'nýn ise bitmek bilmeyen güvenlik tedbirleri bu topraklar iþgal edilmedikçe de sona erecek gibi gözükmüyordu.Balkanlardaki son topraklarý sayýlan Kosova, Selanik, Manastýr'ý korumak için de Osmanlý'nýn bu güvenlik tedbirlerini almaktan vazgeçmesi düþünülemezdi. Osmanlý'nýn buralarý korumadaki ýsrarý, buralarýn kendi topraðý olmasý ve doðal olarak her devletin topraklarýný muhafaza etmesi gibi, kendi topraðý olan Kosova'yý korumaktan geliyordu ve ayrýca bu topraklarýn çoðunluðunun Müslüman olmasý Osmanlý'nýn bu topraklarý kaybetmesinden daha büyük korkusu ve üzüntüsüydü.Yani Osmanlý, balkanlardaki topraklarýný kaybetmekten çok bu topraklardaki Müslüman halkýn baþýna geleceklerden korkuyordu ve bu duruma üzülüyorlardý. Çünkü daha önce kaybettiði topraklardaki Müslüman vatandaþlarýna neler yapýldýðýný bütün dünya ile beraber kendisi de görmüþti. Bu nedenle ayný zulümlerin Kosova, Manastýr ve Selanik'te de tekrar edeceðinden korkuyor ve bu nedenle güçünün son noktasýna kadar buralarý korumaya çalýþýyordu. Selanik, Manastýr ve Kosova'nýn kaybedilen diðer topraklardan farký, buralardaki Müslüman halkýn çoðunlukta olmasý, Osmanlý'nýn korkularýný ve üzüntülerini arttýran en büyük etkendi. Halkýnýn çoðu Müslüman olan bu topraklarýn kaybý, Osmanlý için tahammül edilecek bir durum deðildi. Hal- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 261 kýnýn çoðu Müslüman olan bu bölgeleri, Osmanlý'dan sonra özellikle komþu devletler tarafýndan yapýlacak büyük bir iþgal hareketi bekliyordu. Sýnýr saldýrýlarý, askeri hazýrlýklar gibi kendisini haber veren bu iþgal hareketi sonucunda, çoðunluðu Müslüman olan Selanik, Kosova ve Manastýr halklarýný zor günler bekliyordu. Bu tehlikenin sýkýntýsýný hiçbir zaman aklýndan çýkaramayan Osmanlý'nýn aldýðý bütün tedbirler de bu acý ve kötü sonu önlemeye yönelikti. Bu güvenlik tedbirleri çerçevesinde Osmanlý'nýn emniyet tedbirlerini daha sýklaþtýrdýðý görülmekteydi. Bunun için en çok tedirgin olduðu Bulgar tarafý için emniyet tedbirlerini yoðunlaþtýrdýðý gözlemleniyordu. Bu amaçla da Bulgaristan'daki Osmanlý aleyhine hareketleri daha iyi takip edebilmek ve en küçük detayý kaçýrmadan, emniyet tedbirlerinin zamanýnda alabilmek için buradaki Ýstihbarat tedbirlerini arttýrýyordu. Bunun için Kosova ve Selanik vilayetlerine gönderdiði bir talimatla da Bulgaristan'daki gibi Ýstihbarat memurunun Kosova ve Selanik Ýstihbarat memurlarýyla dolaylý münasebetler yerine doðrudan Ýstihbarata geçmeleri talimatýný veriyordu. Dolaylý münasebetlerle bilginin tamamen ulaþmamasý veya geç ulaþmasý gibi kaygýlarla güvenliðin tehdit altýna düþmesine ve bu tehditlere karþý alýnacak tedbirlerin gecikmesine asla tahammülü olmayan Osmanlý, en kritik sayýlabilecek Bulgar bölgelerindeki Ýstihbarat elemanlarýyla sürekli irtibatta kalýnmasýný istiyordu. Bu þekilde, karýþýk ve tehlikeli sayýlabilecek bölgede Ýstihbarat daha doðru ve hýzlý elde edilip, doðru bir þekilde merkeze iletilebilecek ve bunun için gerekli emniyet tedbirleri de vaktinde ve titiz bir þekilde alýnabilecekti. Osmanlý'nýn bu tedbirlerini sýklaþtýrmasýnýn bir nedeni de Makedonya çeteleri arasýnda görülen hareketliliðin artmasýydý. Böylece Osmanlý hem Bulgaristan'daki oluþumlarý hem de Makedonya çetelerindeki hareketliliði yakýndan izlemeye alýyordu. Bu þekilde Ýstihbarat memurlarýnýn daha dinamik hale getirilmesiyle, emniyet tedbirlerinin de vaktin- 262 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi de ve gerektiði gibi alýnmasý saðlanmýþ oluyordu. Osmanlý'nýn Ýstihbarat tedbirlerini arttýrmak istemesi elbette nedensiz deðildi. Makedonya çeteleri, Osmanlý aleyhindeki çalýþmalarýný arttýrmýþlardý. 1910'da Bulgaristan'da bulunan Ýstihbarat memurunun Makedonya ile ilgili olarak hazýrladýðý rapor, Makedonya Hakkýndaki Bulgar teþebbüslerinin kriz çýkaracak noktalarý doðru gittiðini ortaya koyuyordu. Rapora göre Bulgaristan Parlamentosu'ndaki Demokrat Milletvekilleri her zaman baþvurulan ve onlarýn da beklediði tahrik olan, büyük devletlere müracaat ederek Osmanlý'yý Bulgarlara eziyet etmekle suçlamaya hazýrlanýyorlardý. Demokratlar, Büyük Devletlere bu müracaatla Osmanlý'nýn Bulgarlara zulüm yaptýðýný da ileri sürerek Bulgaristan'ýn da Osmanlý nezdinde giriþimlerde bulunarak bu konuda aktif olmasýna karar vermiþlerdi. Bu teþebbüs yýllardýr Osmanlý'nýn tanýk olduðu gayrimüslimlere eziyet bahane gösterilerek davet edilen bir dýþ müdahale anlamýna geliyordu. Makedonya çetelerinin Osmanlý aleyhindeki faaliyetlerini Osmanlý güçleri engellemeye çalýþtýðýnda bunun adý Osmanlý'nýn Bulgarlarý Ezmesi olarak tanýmlanýyor, sadece Bulgaristan deðil, bütün Avrupa'da yaygara koparýlýyordu. Halbuki Osmanlýnýn, topraklarýný ve vatandaþlarýný korumak için yaþa dýþý çetelere karþý tedbir almak en doðal hakkýydý ve hatta bu hak, vatandaþlarýnýn çetelerden can ve mal güvenliðinin saðlanmasý anlamýna geliyordu. Demokratlar, Bulgar hükümetinin Osmanlý iç iþlerine müdahale anlamýna gelen Makedonya meselesinde Osmanlý nezdinde giriþimde bulunmasý için mitingler düzenleyeceklerdi. Bu teþebbüslerle Bulgaristan'daki Bulgarlar vasýtasýyla Makedonya Bulgarlarý kýþkýrtýlmaya çalýþýlýyor, zaten karýþýk olan Makedonya iyice problemli hale getirilmeye çalýþýlýyordu. Makedonya, Osmanlýnýn çetelerin silahlarýný toplamaya teþebbüs etmesi, kiliselerin bir çete yuvasý gibi çalýþmalarýnýn engellenmesi, Bulgar mekteplerin kontrol altýna alýnmasý, Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 263 Bulgar okullarýný kontrol etmek isteyen Bulgar eksarh'ýna (Bulgarlarýn en yüksek dini otoritesi) engel olunmasý gibi nedenlerden dolayý oldukça sýkýntýlý bir süreç geçiriyordu. Osmanlýnýn çetelerin faaliyetlerini bu þekilde engellemeye çalýþmasýna karþýlýk Bulgaristan'ýn kayýtsýz kalmayacaðý, hatta çeteleri yeniden silahlandýracaðý haberi veriliyordu. Bulgaristan'ýn bu teþebbüsleri daha önceki hareketlerinde de görüldüðü üzere Kosova topraklarýndaki niyetlerinin bir sonucuydu. Bulgaristan'ýn bu hareketlerini haber veren Osmanlý istihbarat memuru, Makedonya da çýkacak küçük bir isyanýn Ýstanbul'un bütün aðýrlýðýný büyük bir tehlikeye sokacaðý uyarýsýný da merkeze iletiyordu. Makedonya çetelerini kýþkýrtma yoluyla Osmanlý'nýn iç iþlerine müdahale ederek Makedonya üzerindeki hedeflerine ulaþmaya çalýþan Bulgaristan teþebbüsleri, bunlarla sýnýrlý deðildi. Belgrat'ý ziyaret eden bir Bulgar heyeti, bu ziyaretle, uzun süredir problemli olan sýrp ve Bulgarlarýn yakýnlaþmasýný saðlamaya çalýþýyordu. 1910 yýlýnda yapýlan bu ziyaret bir anlamda 1912 de Osmanlýya karþý balkan savaþýnda oluþturan ittifakýn ilk adýmlarýydý. Bulgarlar ve Sýrplar, Bulgarlarýn ön ayak olmasýyla bu þekilde bir araya gelmeye çalýþarak Makedonya da daha fazla nüfuz elde etmeye çalýþýyorlardý. Makedonyada nüfuzlarýný arttýrmak için birbirleriyle iliþkilerini geliþtirmeye çalýþan Sýrp ve Bulgar hükümetlerinin bu hareketleri, Avusturya gazetelerine geçecek kadar açýktan yapýlmaya baþlanmýþtý. Balkan Savaþýnýn hazýrlýk adýmlarý olarak adlandýrýlabilecek bu Sýrp ve Bulgar yakýnlaþmasýna karþý Osmanlý , Kosova, Selanik ve Manastýr valiliklerini uyarýyor, Sýrp-Bulgar yakýnlaþmasýný ve bu yakýnlaþmanýn getirebileceði tehlikeleri hatýrlatýyor ve bunlara karþý etkili tedbirler alýnmasýný istiyordu .Daha önceleri gizli komiteler, dernekler vasýtasýyla yapýlan hatta Kosova'nýn hangi komþusu tarafýndan yaptýrýldýðý anlaþýlan saldýrýlar ile ilgili devletlere sorulduðunda yalanlama türü cevaplarla durum geçiþtirilirken, 264 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi artýk Kosova sýnýrlarýna yönelik teþebbüsler adete alenileþiyordu. Önceleri bu tür teþebbüsleri yalanlayan Kosova'nýn komþu devletleri artýk, Osmanlý'nýn Makedonya topraklarý üzerindeki niyetleri için gazetelere bile geçecek derecede açýktan açýða sonu 1912 Balkan Savaþýna giden bir ittifak sürecini yürütüyorlardý. Manastýr Selanik ve Kosova'nýn paylaþýlmasý için balkan devletleri bekleme süreçlerini bitirmiþler, artýk harekete geçmiþlerdi. Sýrp-Bulgar yakýnlaþmasý adýmlarý geniþleyecek, bu sürecin iççine Yunanistan, Karadað ve Romanya da dahil edilerek bu ittifak büyük bir cephe haline gelecek ve 1912 de büyük ve geniþ alana yayýlmýþ bir savaþ ile Osmanlýnýn karþýsýna çýkacak olan bu ittifak, Osmanlýnýn Balkanlardaki sonunu ilan edecekti. Bu ittifak Osmanlý'yý, son topraðý Kosova, Selanik ve Manastýr'dan çýkmaya zorlayacak ve sonuç olarak 523 yýllýk Osmanlý topraklarý paylaþýlacaktý. Bulgar parlamentosu demokrat milletvekillerinin, Osmanlý'nýn Makedonya'daki Bulgarlarý ezdiðini iddia ederek Avrupa devletlerinin de teþvikiyle Bulgaristan'ýn Makedonya'ya müdahalesinin önünü açýcý teþvikleri Avrupa destekli yeni bir müdahale deðildi. Daha önceki yýllarda da tekrar olan Büyük Devletlerin müdahalesi, kendini Müslüman Osmanlý'ya karþý hristiyan haklarýný korumaya kalkýþmakla meþrulaþtýrmaya çalýþýyordu. Halbuki Osmanlý, hristiyan vatandaþlarýný ezmek bir yana onlara Müslüman vatandaþlarý gibi muamele ediyordu. Ancak asýl amaç hristiyan haklarýnýn korunmasý deðil, hristiyan haklarýnýn korunmasý bahanesi ile Osmanlýnýn iç iþlerine karýþarak ona müdahale etmek ve onu zayýflatmaktý. Halbuki Osmanlý, tarihi boyunca dini inanç ve deðerlere saygýlý olarak kendini ispat etmiþti . Ýþkodra örneði buna birçok örnekten bir tanesiydi. Osmanlý Ýþkodra'da inþaat halinde bir caminin yapýmýný durduruyordu. Çünkü bu cami eski bir kilisenin kalýntýlarý üzerine yapýlýyordu. Cami inþa edilirken bilinmeyen bu durum ortaya çýktýðýnda, cami inþaatý derhal durduruluyordu. Yýllarca terkedilmiþ olan ve sadece duvarlarý yýkýlacak þekilde harap kalan bir bina restore edil- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 265 erek cami haline getirilmeye karar verilmiþ ve inþaata baþlanmýþtý. Ancak inþaat devam ederken Hýristiyan halkýn da itirazlarý üzerine yapýlan inceleme sonucu harap binanýn, gerçekten eski bir kilise olduðu öðrenilince inþaat durdurulmuþtu. Ýþkodra'daki bu eski kilise kalýntýlarýný camiye çevirme inþaatý tartýþmalarýna Avusturya da katýlmýþ ve inþaatýn durdurulmasýný istemiþti. Ancak Osmanlý, Avusturya'nýn bu konuda kendi iç iþlerine müdahale etmesine izin vermemiþ, Avusturya'ya vermiþ olduðu cevapta Osmanlý'nýn onurlu bir devlet olduðu iç iþlerine hiçbir devletin karýþamayacaðý ve inþaatýn durdurulmasý meselesinde kararý da kendisinin vereceðini bildirmiþti. Dýþ müdahaleyi önleme konusunda kendisini haklý bulan Osmanlý, bilmeden baþladýðý kilise kalýntýlarýný camiye çevirme konusunda, bu durumu öðrendiðinde kendisini haksýz bularak baþlanmýþ cami inþaatýný durduruyordu. Ona böyle davranmayý her hangi bir dýþ baský deðil, tarihi, devlet geleneði, dinlere olan saygýsý ilham ediyordu. Öte yandan Osmanlý, eski kiliseyi camiye çevirmek konusunda zaten durduracaðý inþaatý Avusturya istiyor diye durdurabilir, onu kýzdýrmaz hatta onun gönlünü alabilirdi. Ancak bu durum Osmanlý'nýn tarihine ve Devlet olma geleneðine aykýrý bir durumdu. Bir baþka bakýþ açýsýyla Osmanlý, hiç katolik kalmamýþ, etrafý müslümanlarla dolmuþ bir mahalle ortasýnda yýllarca harap kalmýþ bir kilise inþaatýný durdurmayabilirdi. Çünkü o mahallede kiliseye devam edecek hiç Katolik kalmamýþtý. Ancak ne olursa olsun kiliseye devam edecek bir tek Katolik kalmasa bile "burasý eskiden kiliseydi ve Osmanlý vatandaþý olan Katoliklere aitti. Ve Osmanlý, burasý Katoliklere iade edilecek" diyerek cami inþaatýný durduruyordu. Fakat, tarihinde dinlere saygýlý olduðunu gösterecek böyle birçok olay raðmen Osmanlý, vatandaþý olan hristiyanlarý eziyor diye iddialara muhatap oluyor hatta bu iddialar gerekçe gösterilerek aleyhinde ittifaklar oluþturuluyordu. 266 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi S ONUÇ 1299 yýlýnda Anadolu'nun batý vilayetlerinden bilecek sýnýrlarýndaki Söðüt ve Domaniç yaylalarýnda kurulan küçük bir beylik olan Osmanoðullarý, yýllarca yaþadýktan sonra 1923'te cumhuriyetin ilan edilmesiyle resmen son bulmuþtu. Bir zamanlarýn küçük bir beyliði süper güç olmuþ, yüzyýllarca dünya barýþýna hizmete etmeye çalýþmýþ ancak sonunda o da son bularak tarih sayfalarýndan çekilmiþti. 1923 yýlýnda, 1299 da doðduðu Anadolu topraklarýnda son bulan Osmanlý, yüzyýllardýr bulunduðu Balkan topraklarýndan da 1912 de geri çekilmek zorunda kalmýþtý. 1912 de yýkýlýþýndan 12 yýl önce çekildiði balkan topraklarýnda 500 yýldan fazla kalmýþ, buralarý adaletle yönetmeye çalýþmýþtý. 500 yýldan fazla balkanlarý kendi merkezi Anadolu'dan veya baþka topraklardan ayrý tutmayarak ayný anlayýþla yönetmiþ, iddia edildiði gibi burularý ihmal etmemiþti. En fazla dile getirilen bir iddia olarak, Anadolu'nun ayrýcalýklý tutularak balkanlarýn ve diðer bölgelerin ihmal edildiði eleþtirileninin doðruluðu veya yanlýþlýðý aslýnda bugün bile test edilebilecek durumdadýr. Kitap, dergi veya yazýlý belgelere baþvurmaksýzýn aradan yüz yýla yakýn bir zaman geçmesine raðmen Osmanlý'nýn, Balkanlarý ihmal edip etmediði rahatlýkla anlaþýlabilir. Osmanlý'nýn hüküm sürdüðü bu çevreleri ve bu çerçevede Anadolu'yu gezmekle ayakta kalan Osmanlý eserlerinin sayýlarý, bunu ortaya koyacaktýr. Ayakta kalan Osmanlý eserleri, bugün bile hiçbir yoruma bakýlmaksýzýn bu konudaki gerçekleri, görenlere söyleyecek- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 267 tir. Ayakta kalan Osmanlý eserlerinin arasýnda, Osmanlý sonrasýnda binlerce cami yýkýldýðý için maalesef görülemeyecektir. Buna raðmen Osmanlý coðrafyasýndaki eserlerin görülmesi, Osmanlý'nýn hiçbir bölgesine ayrýcalýklý davranmadýðýný bugün bile ortaya koyacaktýr. Bunu görmek için eski Osmanlý topraklarýný dolaþýp görmek ve hatta belki de bunlarý sayarak mukayese etmek yetecektir. Fakat buna raðmen Osmanlý, balkanlarý geri býrakmakla suçlanmaktan kendisini kurtaramamaktadýr. Teknolojinin ulaþtýðý her imkaný bu topraklarýna da ulaþtýrmýþ olan Osmanlý yine de balkanlarý ihmal etmekle hatta geri býrakmakla suçlanmaktadýr. Osmanlýnýn Balkanlarý yönettiði dönemlerde, teknolojinin ulaþtýðý hangi imkan balkanlara getirilememiþ diye yapýlanlar gözden geçirilince ortada eksik olan bir þey görülmemektedir. Teknolojinin ulaþtýðý en son yeniliklerden telgraf, demiryolu, karayolu hizmetleri daha 1885'lerde getirilmiþti. Bu hizmetler 1885'lerde Balkanlardaki köylere kadar ulaþtýrýlýrken, kayýrýldýðý iddia edilen Anadolunun yüzlerce ilçesine ve bazý illerine bu hizmetler henüz gitmemiþti. Saðlýk hizmetleri, doktor tayinleri, karantina hizmetleri, görevlerini aksatanlarýn alýnýp, yerlerine yenilerinin atanmalarý gibi daha her alanda birçok hizmetler, titiz çalýþmalarla buralara ulaþtýrýlmýþtý. Tarým, her türlü modern aletlerin de kullanýmýnýn saðlanmasýyla modernize edilmeye çalýþýlmýþtý. Hatta baskýcý olmakla suçlanan devlet, kendi valisinin Kosova'da Türkçe öðretmek için sýnýf açýlmasý talebini para olmadýðý için geri çevirirken, ayný yýl Türkçe eðitimi için en azýndan bir kýsmýný bile ayýrmadýðý parayý Kosova'lý çiftçilere hayvancýlýk, zirai aletler, tohum kredisi olarak daðýtacak derecede tarýmý geliþtirmeye çalýþmýþtý. Hatta, Türkçe sýnýfý için gönderilmeyip, tarým için para daðýtýmý yapýlan Kosovalý çiftçilerin önemli bir kýsmý, daha önce almýþ olduklarý kredileri ödememiþ ve buna raðmen kredilerini ödemeyenlere yeni krediler daðýtýlmýþtý. Baskýcý olmakla suçlanan devlet, baþka bölgesini 268 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi kayýrýp Balkanlarý ihmal etmek bir yana, Kosovalý çiftçilerin tarýmýnýn modernizasyonu için kendi dilini bile ihmal ediyordu. Kendi dilinin öðretilmesinin ihmali, eski çaðlarda ve hatta modern çaðlarda bile rastlanýlan örneklerden deðildi. Ýki milyondan fazla nüfusu olan Kosova da bugün bile bir üniversite varken 1879 yýlýnda Eðitim ve Hukuk fakülteleri tesis ederek küçük bir üniversitenin temelini bundan 127 yýl önce atacak derecede eðitim hizmetlerini buraya taþýmýþ, ilk ve orta öðretimde de en az 150 köye yeni okullar açarak okulsuz köy býrakmamaya çalýþmýþtý. Yönetim anlayýþýndaki eþitliði buralara da taþýmýþ, devletin sahip olduðu bütün bölgelerdeki adalet anlayýþýný Balkanlarda da uygulamýþ, haksýzlýðý, yolsuzluðu yapan kendi memuru bile olsa ihmal etmeyip, adalete teslim etmiþ ve adaletin ve mahkemenin verdiði kararý da o memuru görevden almak veya hapsetmek olsa bile uygulamýþtý.Yönetimine, idareci tayin ederken çalýþanlarýnýn dinlerine, ýrklarýna bakmadan idareci tayin etmiþ, kendi ýrkýndan olmayan vatandaþlarýný bile baþbakanlýða kadar tayin edecek bir liyakat ve adalet anlayýþýný benimsemiþ ve uygulamýþtý. Topraklarýnda birçok Müslüman olan devletler, eski çaðlarda ve modern çaðlarda bile, Müslümanlardan yöneticiler tayin etmezken Osmanlý, baþbakanlýk hariç, vatandaþlarý olan gayri Müslimleri dýþiþleri, maliye gibi önemli bakanlýklar dahil her türlü bakanlýða tayin etmiþ, hatta egemenlikleri altýndaki gayri Müslim bölgelere, Hristiyan bölgeler olduðu için gayri Müslim beyler, knezler, prensler, voyvodalar atama hoþgörüsünü orta çaðda bile göstermiþti. Bölgelere halkýn çoðunluðunun dini inancýna sahip Beyler, Prensler, Voyvodalar, Knezler atamayý Osmanlý, Ortaçað, Yeniçað ve hatta modern çaðlarda bile sürdürürken, modern çaðlardaki devletler, yönetimdeki bu Osmanlý hoþgörü örneðini bu çaðlarda bile yakalayamamýþlar, Müslümanlarýn yoðun olduðu bölgelere bugün bile Hýristiyan yöneticiler atamýþlardýr. Osmanlý'nýn tayin ettiði yüzlerce Hýristiyan Knez, Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 269 Prens, Voyvoda, Bey'ler'e karþýlýk, bugün bile Müslüman bölgelere Müslüman yönetici tayin etme anlayýþýnýn benimsenmediðini söylemek maalesef çok kolay deðildir. Halbuki Osmanlý, bunu Ortaçaðdan, modern çaðlara kadar yüz yýllarca sürdürerek, yönetimdeki hoþgörüsünü sergilenmiþti. Güvenliðin ve emniyetin ne demek olduðunu maalesef yaþadýðý acý örneklerle iyi bilen Kosova'da güvenlik ve emniyet, 500 yýldan fazla yine Osmanlýlarca ihmal edilmeden saðlanmýþtý. Osmanlý'nýn çekilmesinden bu yana hatta son savaþ zamanýna kadar, her sokak baþýnda polis, asker, para militer güçlerin kontrolü evlerine kadar varan, bitip tükenmek bilmeyen aramalar, gasplar, çocuklarýnýn yine emniyet güçlerince alýnýp, bir daha onlardan haber alýnamamalar, sokak ortasýnda sorgulanmalar hatta dövmeler gibi daha birçok eziyeti yaþayan Kosovalý için emniyet çok þey ifade ediyordu. O zamanlar, hatýrlanmasý bile ürkütücü zamanlardý. Týpký bunun gibi, uzun yýllar sonra Birleþmiþ Milletlerin desteðiyle 7 yýldýr emniyetli bir ortamý yaþayan Kosova'ya Osmanlý, 500 yýldan fazla güvenlik hizmeti saðlamýþ, Kosova'yý ve vatandaþlarýný, bugün Birlemiþ Milletlerin yaptýðý gibi 500 yýldan fazla korumuþtu. Osmanlý'dan sonra büyük sýkýntýlar ve iþgaller baþlamýþ ve arkasý kesilmeden bugünlere kadar gelinmiþ, Osmanlý sonrasýndaki 100 yýl bile, problemsiz tamamlanamamýþtý. Halbuki þu andan sonraki sürecin ne olacaðýnýn bile kesin belli olmadýðý Kosova'da Osmanlý, 500 yýldan fazla süren bir barýþ önemi tesis etmiþti. Osmanlý'nýn yapmaya çalýþtýðý bu hizmetlerin yanýnda, mutlaka yanlýþlarý da olmuþtur. Bu yanlýþlarý yapan memurlar da yine Osmanlý makamlarýnca ihmal edilmeyerek adalete teslim edilmiþtir. Devletin memurlarýndan deðil de kendinden kaynaklandýðý iddia edilen yanlýþlar ise dikkatli deðerlendirilmesi gereken hususlardýr. Elbette bir devlet mükemmel olamaz ve yanlýþlarý vardýr. Ancak olduðu iddia edilen bu yanlýþlarýn, belgeleriyle, kaynaklarýyla ortaya konulmasý gerekmektedir. 270 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Hizmetleri hakkýnda kaynaklarýyla, dipnotlarýyla bilgi verilen Osmanlý yönetimi hakkýnda, eðer aleyhte iddialar varsa, bunlarýn somut delilleri ile birlikte ortaya konmasý, iddialarýn doðruluðu için olmazsa olmaz denilebilecek derecede önemlidir. Bu çalýþmada Osmanlý'nýn Kosova'da yapmýþ olduðu yatýrýmlar, hizmetler baþlýklar altýnda ortaya konulmaya, 1851-1912 yýllarý arasýnda 63 yýllýk bir periyodu içine alan dönem de yapýlanlar madde madde izah edilmeye çalýþýlmýþtýr. Ancak bu çalýþma, Osmanlý'nýn buralarda yapmýþ olduðu hizmetlerin sadece küçük bir bölümüdür. Bu derece küçük çaplý bir çalýþmada yapýlan hizmetlerin tamamýný almak mümkün deðildir. Beþ yüz yýldan fazla yönetmiþ olduðu Balkanlarda Osmanlý'nýn hizmetlerini deðil bu kitapta sýralamak, birkaç kitapta bile ortaya koymak mümkün deðildir.Bir kitaplýk çalýþma olarak 63 yýllýk bir döneme ait belgelerden de yine de çok azý ele alýnabilmiþ, yani 18511912 yýllarý arasýndaki dönemin belgelerinin tamamý ele alýnamamýþtýr. Bu da mümkün deðildir. Baþbakanlýk Osmanlý arþivinin Internet sayfasýna girildiðinde bile, Kosova ile ilgili belgelerin, hatta 1851-1912 dönemine ait belgelerin ne kadar çok olduðu birkaç tuþa basmakla, Ýstanbul'a bile gitmeye gerek kalmadan görülebilecektir. Buna göre bu kitap on binlerce belge arasýnda ve 1851-1912 yýllarý arasý dönemine ait birkaç yüz belgeyi ele alabilmiþtir. Bundan sonraki çalýþmalarla, bu kitapta ele alýnamayan on binlerce belgeler ele alýnacak ve Kosova'nýn tarihi ancak o þekilde yavaþ yavaþ ortaya çýkacaktýr. Kosova'nýn, Osmanlý yönetimi altýndaki 523 yýlýn tarihi Osmanlý Belgeleri olmaksýzýn ortaya çýkamayacak, bu dönem sürekli eksik kalacaktýr.Bu nedenle Kosova'nýn Osmanlý yönetimine ait dönemi belgelerinin ortaya konmasý, Kosova'nýn tarihinin ortaya çýkmasý açýsýndan birinci önceliklidir. Bu belgeler ortaya çýkmadan, Osmanlý yönetimi hakkýnda yapýlan deðerlendirmeler eksik kalacaktýr. Üstelik bu deðer- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 271 lendirmeler, o dönem yönetimini karalayýcý suçlamalar þeklinde ise suçlamalarýn somut delillere, kaynaklara dayandýrýlmasý açýsýndan yine Osmanlý belgelerine veya Osmanlýya ait olmayan baþka somut belgelere dayanmasý gerekecektir. Aksi takdirde, sokaktaki insanýn bile söyleyeceði tarzda "Osmanlý Balkanlarý geri býrakmýþtýr." þeklinde suçlamalar, bilimsel deðeri olmayan düz, sýradan, içi doldurulmamýþ cümleler olarak kalacaktýr. Bu kitapta, Osmanlý'nýn Kosova'da yapmýþ olduðu hizmetler konu konu, tarih tarih, madde madde ortaya konulmaya çalýþýlmýþ ve bunlara ait kaynaklar, dipnotlarýyla verilmiþtir. Bunun karþýsýnda, bunlar kabul edilmeyerek, Osmanlý'nýn buralarý geri býraktýðý söylenecekse, bu iddilarýn da kaynaklarýyla, dipnotlarýyla verilmesi gerekmektedir. Balkanlarda Kosovaya komþu devletler, hangi teknolojik imkanlarý kullanýrken Osmanlý, Balkanlara hangilerini sunmadýðý madde madde, konu konu, baþlýk baþlýk halinde kaynaklarýyla, dipnotlarýyla verilmelidir. Yoksa Osmanlý, Balkanlarý geri býraktý demek çok kolaydýr ve bunu herke söyleyebilir. Kaynaksýz söylenen iddialar da bilimsel özellikler taþýmazlar ve iddiadan öteye gidemezler. Yani Osmanlý'nýn, Balkanlara hangi alanlarda hizmet verdiði bu kitapta nasýl konu konu, baþlýk baþlýk anlatýlmýþsa, eðer gerçekten öyle biliniyorsa, Balkanlarý hangi alanlarda geri býraktýðý da genel cümlelerle deðil, baþlýk baþlýk, madde madde, hatta bu kitapta olduðu gibi yer isimleri ve tarihleri de verilerek ortaya konulmasý dürüstlüðün gereðidir. Aksi taktirde bunlarý doðrulamak güç olacaktýr. Eðer bir kaynak olmadan iddiada bulunma, suçlama geleneði baþlarsa ondan sonra, bu suçlamalar ve iddialar her devlet için yapýlabilecektir. Bu nedenle dünya üzerindeki her devletin, istendiði gibi ispat edilmemiþ iddialarla suçlanmamasý ve tarih önünde itham edilmemesi için, iddialarýn ve ithamlarýn ispat edilmesi, ilmi ve ahlaki bir zorunluluktur. Ýddialarý, kaynaksýz ortaya atanlar, zaten er veya geç onlarýn, eðer doðru deðillerse yanlýþ olduk- 272 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi larýný kendileri de görecek, yanlýþ tarih yazmak gibi büyük bir suçun altýna girmiþ olacaklardýr.Yani konuþulan, yazýlan, iddia edilen her þeyin bir delili, bir kaynaðý olmasý gerekmektedir. Bu noktada akla þu gelebilir. Bir konuyu ortaya koyarken, onu ispat etmenin tek yolu, elbette onu Osmanlý Arþivlerine dayandýrmak deðildir.Yani bir konu, Osmanlý arþivleri olmadan da aydýnlatýlabilir ve baþka kaynaklar da delil olarak sunulabilir. Ancak sunulacak kaynaklarýn daha önce, tarihi çarpýtan örnekler taþýmamasý, o kaynaðýn doðruluðuna güvenilmesi açýsýndan önemlidir. Eðer bir kaynak, baþka bir konuda yanlýþ bir bilgi vermiþse, Osmanlý ile ilgili verdiði konudaki bilgilerine güvenmek güçleþecektir.Veya verdiði bilgiler çeliþkiler taþýyorsa, bu yine o kaynak hakkýnda tereddütler oluþmasýna yol açacaktýr. Öte yandan Osmanlý arþivlerinin gerekliliði ve doðruluðuna, yanlýþ belgeler kullanmadýðýna, belgeleri çarpýtmadýðýna nasýl inanýlacaktýr sorusuna gelince, öncelikle 523 yýlýn tarihinin resmi olarak kayýtlar altýna alýndýðý merkez orasý olmakla Osmanlý arþivleri olmazsa olmaz konumdadýr. Doðruluðu konusunda ise, bir devlet olan Osmanlý'nýn kendi belgelerini çarpýtmasý onun tarihine de devlet geleneðine aykýrý bir durumdur. Öte yandan Osmanlý'nýn kendi belgelerini çarpýtmayacaðý varsayýmýný bir kenara býrakarak, þunu söylemek gerekir ki, Osmanlý belgeleri çarpýtmayý, tahrif etmeyi kendisi istese bile yapamazdý, hatta yapsa bile bu ortaya çýkacaktý. Çünkü Osmanlý, bir belgeyi hazýrladýktan sonra, o belgeyi yönettiði bütün vilayetlere, kazalara, sancaklara gönderiyordu.Yani belgenin bir nüshasý merkezde olmakla birlikte, yüzlerce kopyasý da vilayetlerde, kazalarda, nahiyelerde bulunuyordu. Hatta bu vilayetler bugün kendi sýnýrlarý içinde olmayan o zamanki Sýrbistan, Bulgaristan, Karadað, Romanya gibi vilayetlerdi. Kendi devlet merkezinde tahrif ettiði bir belgeyi Osmanlý, daðýtýlan yerlerde nasýl istediði gibi ve ayný merkezdeki belge gibi tahrif edebilecekti ki bu mümkün deðil- Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 273 di. Ayrýca bugün bu vilayetler, Türkiye'nin sýnýrlarý içinde deðildir ve bu belgeler eðer tahrif edilmemiþse, sayýlan vilayetlerin ellerindedir.Ve bu vilayetler, bir belge çarpýtma veya bir tahrif söz konusu ise bu belgeleri karþýlaþtýrarak test edebilecek durumdadýrlar, çünkü Baþbakanlýk Osmanlý arþivleri dünyanýn her tarafýndan gelecek ziyaretçilere, araþtýrmacýlara açýktýr ve bu belgelerin karþýlaþtýrýlmasý, doðruluðunun test edilmesi ve araþtýrmacýlara sunulan her türlü bilgisayar, fotokopi hizmetlerinin de yardýmýyla yapýlabilecek durumdadýr. Son olarak Osmanlý, Kosova, Selanik ve Manastýr'la sýnýrlý kalan Balkan topraklarýnýn kaybedilmemesi için elinden geleni yaparken, amacý topraklarý kaybetmekten çok, bunlardaki Müslüman halkýn basýn gelecek olanlarý önlemek kaygýsýydý.. Çünkü Osmanlý, baþka dinlere gösterdiði hoþgörünün, Müslüman vatandaþlarýna gösterilmeyeceðinden korkuyordu. Çünkü, Yunanistan'a 1827'de, Karadað, Sýrbistan ve Romanya'ya 1878'de, Bulgaristan'a 1908'de baðýmsýzlýk verilirken, Müslüman Bosna-Hersek 'e iþgal edilmek düþüyordu. Halbuki uluslar baðýmsýzlýðý hak ediyorsa, bu hakdan BosnaHersek'in de yararlandýrýlmasý gerekiyordu. Ýþte burada büyük devletler Müslüman uluslara, Hýristiyan uluslara gösterdiði hoþgörüyü göstermiyor, Yunanistan, Karadað, Sýrbistan, Bulgaristan baðýmsýzlýk kazanýrken Bosna Hersek Ýþgal ediliyordu. Bu çerçevede nüfusunun çoðu müslüman olan Kosova'ya da Bosna-Hersek'ten farklý muamele yapýlmayacaðýný iyi bilen Osmanlý, baðýmsýzlýðýný kazanan ve iþgal edilip baþka bölgelerden gelen Müslümanlarla da olsa iyice çoðalan Müslüman Selanik, Manastýr ve Kosova'yý ne olursa olsun kurtarmaya, iþgal ettirmemeye çalýþýyor, bütün güvenlik tedbirlerini ona göre alýyordu.Ýþgal ettirmemeye çalýþýyor çünkü, buralara baðýmsýzlýk verilmeyeceðine, buralarýn iþgal edileceðine yönelik hiç þüphesi yoktu. Bütün uðraþlarýna, bütün gayretlerine, asker göndermelerine, askeri harcamalar yapmalarýna ve bu þekilde buralarý koruma gayretlerine raðmen 274 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi Osmanlý, þüphelerinde haklý çýkmýþtý. 1912'ye kadar her þeye raðmen Selanik, Kosova, Manastýr'ý koruyan Osmanlý, kendisine karþý Karadað, Sýrbistan, Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan'dan oluþmuþ beþli koalisyon karþýsýnda artýk daha fazla dayanamamýþ buralardan aðýr kayýplarla çekilmek zorunda kalmýþtý. Tahmin ettiði gibi yukarýdaki koalisyon güçlerine baðýmsýzlýk verip Bosna-Hersek'i iþgal eden anlayýþ, Kosova, Selanik ve Manastýr'a farklý muamele yapmamýþ, Bosna-Hersek'i iþgal ettiði gibi, Kosova'yla birlikte diðer vilayetleri de paylaþarak iþgal etmiþti. Ve yine Osmanlý'nýn korktuðu gibi, kendi sergilediði hoþgörü, buralardaki Müslümanlara sergilenmemiþ, baský ve eziyetler sonucu yüz binlerce Müslüman göç etmek zorunda kalýrken, yine Balkanlarýn tamamýnda yüz binlerce Müslüman öldürülmüþtü. Bu þekilde, 1912'yle birlikte paylaþýlarak iþgal edilen bu topraklardan yapýlan göçler, sadece 1912 sonrasýyla sýnýrlý kalmayacak, modern zamanlara kadar, üstelik dünyanýn bile dikkatini çekecek derecede büyük boyutlarda devam edecektir. Dünyanýn dikkatini çekecek derecede yaptýrýlan zorunlu göçler bile buralardaki eziyetleri bitirmeyecek, bütün dünyanýn dikkatini tekrar buraya çekecek uluslar arasý askeri müdahaleyi gerektirecek derecede eziyetler devam edecek ve son olarak Birleþmiþ Milletlerin olaya el koymasýný gerektirecek boyutlara ulaþacaktý. Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 275 DÝPNOTLAR 1- A.MKT. UM. 435/100 37- DH. MKT. 1378/110 2- Y.EE. 5/84 38- DH. MKT. 1571/55 75- DH. MUÝ. 18/1-9 39- DH. MKT. 1436/115 76- YEE.6/37 Devletine baðlý bir prenslik 40- DH. MKT. 1464/73 77- YEE.6/37 olan Bulgar prensinin Ýstan- 41- DH. MKT. 1469/78 78- YEE.6/37 bul'daki temsilcisi 42- DH. MKT. 1492/102 79- DH. MUÝ. 54/1-9 3- DH. MKT. 1448/89 43- DH. MKT. 1487/37 80- DH. MUÝ. 48/21 4- DH. MUÝ. 34/1-25 44- DH. MKT. 1524/79 5- DH. MUÝ. 34/1-25 45- DH. MKT. 1579/15 6- DH. MUÝ. 26/2-42 46- DH. MKT. 1586/39 82- DH. MUÝ. 65/21 7- DH. MUÝ. 26/2-42 47- DH. MKT. 1553/8 83- DH. MUÝ. 46/1-33 8- DH. MKT. 1374/38 48- DH. MKT. 1553/8 84- DH. MUÝ. 48/27 O sýralarda Osmanlý 9- DH. MKT. 1386/104 10-DH. MKT. 1385/104 49- Ý. HUS. 102/320za/135 11/25 81- Ý.DH. 1471/1326/2a44 85- DH. MUÝ.54/1-4 86- DH. MUÝ. 61/1-23 11- DH. MKT.1381/14 50- DH. MUÝ. 48/29 87- DH. MUÝ. 71/ 21 12- DH. MUÝ. 4/3-4 51- DH. MUÝ. 41-1/53 88- DH. MUÝ. 71/21 13- DH. MUÝ. 41-1-19 52- DH. MUÝ. 76/1 - 17 14- Ý.DH. 808/65333 53- DH. MUÝ. 76/1-65 15- DH. MKT. 1454/50 54- DH. MUÝ. 76/1-65 16- DH. MKT. 1561/38 55- DH. MUÝ 55/1-48 17- Y. A. HUS, 501/62 56- DH. MUÝ. 60/49 91- DH. MUÝ. 97/1-54 18- DH. MUÝ. 83/29 57- DH. MUÝ. 60/49 92- Ý. HB. 27/1328 R/229 19- Ý.DH.795/64536 58- DH. MUÝ. 60/49 20- Ý.DH.797 / 64621 59- DH. MKT. 1320/68 21 Ý.DH. 797 / 64621 60- DH. MKT. 1403/110 94- Ý. HR. 228/13340. Yýl 22- DH.MKT.1568 / 91 61- DH. MKT. 1438/115 1867. Rum patriðinin bu 23- Ý.MF. 2 /1312. Ra. / 3 62- DH. MKT. 1434/71 konudaki 24- Ý. MF.3 /1313.Ra / 3 63- DH. MKT. 1408/45 Rumlara ait burada bahse- 25- DH.MUÝ. 45 / 2 / 8 64- Ý.DH. 1016/80149 dilen kiliselerin tamirine izin 26- DH.MUÝ. 125 / 39 65- DH. MKT. 1518/82 verildi. 27- DH.MUÝ. 60 / 50 66- DH. MKT.1587/27 95- Ý. HR. 235/13930. Yýl. 28- DH. MUÝ. 54-1 / 35 67- DH. MKT. 1587/22 1868. Katoliklere ait bir kilise, 29- DH.MUÝ. 109 / 8 68- Ý. DFE. 16/323.C/04 zamanla harap olduðu ve 30- DH. MUÝ. 26 / 2-42 69- DH. EUM. THR 1/31 tamir 31- DH.MUÝ. 80-4 / 11 32- HR. MKT. 41/57 70- DH. EUM. THR.11/25 89- DH. EUM. THR. 27/34 90- DH. EUM. THR. 27/34 93- Ý. HR. 218/12652.Yýl.1865 talebi üzerine, yetmeyeceði için yeniden inþa izni isteniyor. Ayrýca kiliseye ait eþya-larýn 33- HR. MKT. 52/48 71- DH. EUM. MH. 2/102 muhafazasý için oda yapýla- 34- A. MKT. UM. 389/95 72- DH. EUM. THR. 9/18 cak. 35- A. MKT. UM. 390/24 73- DH. EUM. THR. 12/1 96- Ý.HR. 263/15773. Yýl. 74- DH. EUM. THR. 1874. Ayrýca Edirne sancaðý- 36- DH. MKT. 1357/56 276 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi na baðlý Süley-maniye Yýl. 1872. Bu kilise'nin köyünde Bulgar milleti için yapýmýna daha önce baþlan- yeni kilise inþasý. mýþ, fakat bitirilememiþti. Latinlere de ayrýca yardým yapýlmasý kararlaþtýrýlmýþtý. 107- Ý. HR. 211/12188. Kiliseyi yapmaya çalýþan Yýl. 1864. Bu kilise inþaatýnda 1874. Kumanovada yenilen- halkýn ekonomik imkân- da mesi istenen kilisenin zaman- larýnýn yetersizliði nedeniyle karþýlaþýlmýþtýr. la sadece dört duvarý ayakta bitirilemeyen bu kilisenin kilise'ye herhangi bir dýþ kalabilmiþ tamamlanmasý için hazine- yardým da yapýlmamýþtýr. den isteniyordu. Ýnþaatýna baþlanýlan ve bir Kiliselerini ekonomik imkân- türlü bitirilemeyen ve ayrýca larýnýn yetersizliði nedeniyle Mostar'daki kilise kadar þanslý tamamlayamayan halka, olmayýp herhangi bir yardým 100- Ý. HR. 121/6046 Yýl. inþaatýn tamamlanmasý için almayan bu kilisenin mas- 1854. Burada Katolikler yeni hazine, istenen yardýmý ver- raflarýnýn tamamýný hükümet bir kilise yapýlmasýný istiyor- meyi kabul ediyordu. üstlenmiþtir. 97- Ý.HR. 263/15773. Yýl. 98- Ý. HR. 268/16085. Yýl.1875 99- Ý. DH. 786/63868 Yýl. 1879 lardý. Ayin yapacaklarý kiliseleri olmadýðý için ayin- yardým 104- Ý. HR. 187/10376. ayný problemle Fakat bu Kilisenin inþaatýnýn bitirilmesi için ne kadar miktar gerekiyorsa, Yýl. 1861. HR. tamamýnýn hükümetçe üstle- da kalan Katoliklere ayin için 187/10381.Yýl. 1861. Puþka nildiði belirtilerek, inþaatýn dýþardan bir papaz geliyordu. kazasýndan Restan Milan'ýn bitirilmesi talimatý verilmiþtir. Ayinlerini tarlasýna yeni bir kilise inþasý 105- lerini evlerde yapmak zorun- yapabilecekleri yeni bir kilise inþasý isteniyor- Ý. 108- Ý. HR. 219/12691. Yýl. 1865 Burada çeþitli isteniyordu. 106- Ý. HR. 203/ 11636. nedenlerden dolayý kullanýla- Yýl. 1863. Bu kilisenin inþaatý- mayan kiliselerin yenilenmesi na iki yýl önce baþlanmýþ taleplerinin yanýnda, yeni Baþpiskoposu ve 18 Katolik ancak, kilise tarafýndan verilen dilekçe ile Fransa'nýn da yardým gönder- görülmektedir. Bununla bir- yeni bir kilise talep ediliyordu. melerine raðmen, bu yardým- likte Sofya sancaðýna baðlý Mezarlýðýn yanýndaki ahþap lar yeterli olmamýþ ve kilis- Radomir kazasýnda bir de kilisenin yýkýlmasýyla, ayinleri- enin inþaatý bitirilememiþti. Hýristiyan çocuklar için okul ni devam ettirebilecekleri kar- Halk padiþaha baþvurarak, yapýlmasý isteniyordu. gir bir kilise inþa etmek istiyor- bize padiþahtan daha büyük lar yardýmcý du. 101- Ý.HR.174/9533. Yýl.1859 Katolik 102- Ý. HR. 170/9233. Yýl. Rusya'nýn yok padiþahtan ve inþa talepleri de 109- Ý. HR. 51/2413. Yýl. diyerek, 1856. Çeþitli nedenlerden kendilerine dolayý kullanýlmayan 1859. Ýþkodra'da yapýlmasý yardým yapýlmasýný istemiþ, kiliselerin tamirleri istenmek- istenen yerde hiç kilise yok ve bunun üzerine de kilise'ye tedir. ayinleri için bir kilise isteniyor. yardým yapýlmasýna karar 110- Ý. HR. 138/7142. Yýl. Girit adasýndaki kilise ise verilmiþti. Fakat inþaatý bitir- 1856. Yangýn, zamanla harap harap olduðu için tamiri ilmek istenen kilise Rum kilis- olma gibi nedenlerle kul- isteniyor. Her iki kilise için esi olduðu ve bölgede Rum lanýlamayan kiliselerin Rum patriði hükümetten bu ve Latinler arasýnda problem yenilenmesi taleplerinin konularýn halledilmesini istiy- olduðu bir yanýnda ayin için yeterli or. davranýþ olmasý için Rumlara olmayan kiliselerin geniþ- bu þekilde kilise yapýlýrken, letilmesi talepleri de gün- 103- Ý. MMS. 45/1907. için adaletli Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 277 yenilenmeleri isteniyordu deme gelmekteydi. kiliselerini tamire baþlayýp ekonomik durumlarýnýn 111- Ý.HR. 147/7722. Yýl. 116- Ý.HR. 233/13746. 1857. Kiliseleri olmadýðý için, Yýl. 1868. Travnik kazasýna elveriþli olmamasý nedeniyle, ayinde zorluk çeken halkýn baðlý üç köyde üç yeni kilise tamiri tamamlayamamýþlar ayinlerini isteniyordu. ve kilisenin tamirinin bitir- rahatça yapa- bilmeleri için yeni kiliseler inþasý isteniyor. 112- Ý.HR. 219/12688. Yýl. 1865. Yedi-sekiz ay önce kýz ve erkek çocuklarýna ait okulun yanmasý üzerine, oku- 117- Ý. HR. 233/13782. ilebilmesi için padiþahýn bu Yenilenmesi istenen kiliseler tür ibadet yerlerine yardým için talep Rum patriðinden yaptýðýnýn geliyordu. olduðunu ve bunu kendi- 118- Ý. HR. 239/14205. bir gelenek lerinin de bildiðini ifade ederek padiþahtan yardým Yýl. 1869. ve 119- Ý.HR. 260/15595. talep ediyorlardý. Bunun için olan Yýl. 1873. Rumlar, Bulgarla merkezden, kilisenin tamam- kiliselerin yenilenmesi isteniy- Latinler için ayin yapabile- lanamayan kýsmýnýn mas- ordu. cekleri kiliselerin yenilen- raflarýnýn meleri isteniyor. bildirilerek Marunîlerin bu lun yenilenmesi Preveze'de harap 113- Ý. HR. 230/13508. Yýl. 1867. Çeþitli nedenlerle 120- DH. MUÝ. 106/7. Yýl karþýlanacaðý talebi uygulamaya konuluyordu. kiliseler 1910. Bu ibadethane kýsmen kilise yýkýk olan ve tamir edilmesi olmayan mahallelere de yeni- istenen Ýsveti yakim manastýrý 140/7317.Yýl.1856. leri yapýlýyordu. Isparta'da ise idi. Ve bir yýl önce Osmanlý yenileme ve yeni kilise inþa gayrimüslimler tahrip olan yenilenirken, hiç 123- Ý.HR. Kilise kilise hâkimiyetini reddedip baðým- etme taleplerinin yanýnda bahçesine kýz okulu inþasý sýzlýðýný ilan eden ve Osmanlý Bayramiçliler bir okul da isteniyordu. Talebi yerine topraðý yapýlmasýný istemekteydirler. getirilen halk bundan dolayý topraklarýna hükümete müteþekkirdi. Bulgar devleti ile ayný millet- Bayramiçliler birkaç odayý için doðu Rumeli'yi katan yeni Kiliseleri olmayan 114- Ý.HR. 226/13262. ten olan Bulgarlar tarafýndan birleþtirmek suretiyle yapmýþ Yýl. 1867. yýkýlan kiliselerin isteniyordu. Osmanlý, Bulgar olduklarý bir ev'de ibadetlerini yerine yenileri yapýlýyor ve devletinin bu hareketini kendi yapmak zorunda kalýyorlardý. eskileri ise yenileniyordu. Bir Bulgar vatandaþlarýna yansýt- Fakat o da kullanýlamaz hale kilise de okula çevrildiði için, mamýþ, üstelik Bulgar vatan- gelince, okula çevrilen kilisenin yerine daþlarýnýn kýsmen yýkýk olan kalmýþlardý ve ibadetlerini yeni bir kilise inþasý izni manastýrý tamir etmek için yerine getirebilecekleri yeni isteniyordu. Radomir kaza- kendisinden istediði parasal bir kilise yapýlmasýný istiyor- sýnda da 24 haneli bir yardýmý yapmýþtý. lardý. mahalle yeni bir kilise inþasý 121- DH. MUÝ. 93/9 Yýl. 1910. isteniyordu. Rum patriðinin ibadethanesiz 124- Ý. HR. 150/7919. Yýl. 1857. Harap olmuþ kiliseler 115- Ý.HR. 234/13865.Yýl. talebiyle Limni Adasýnda tamirle 1868. Burada Rum patriði Rum çocuklar için bir okul olmayan yenilenirken, tarafýndan kilisenin tamir edil- yapýlmasý isteniyordu. yapýlýyordu. Bu çerçevede yerlere hiç yenileri erek yenilenmesi isteniyordu. 122- Ý.HR.251/14903.Yýl. Rum patriði, Banya Luka'da 27 Hane'de 101 kiþinin 1871. Þam'daki kilise için iki köye kilise yapýlmasýný yaþadýðý mahalle Rum halký Marunîler padiþahtan yardým istiyordu. Ayrýca Beyoðlu'na kiliselerinin istemekteydiler. Yýkýlmýþ olan ait Yeniþehir mahallesinde de bu þekilde 278 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi bir kilise yapýlmasý isteniyor- Yýl. daþlardan geliyordu. 1872. Mudanya'da du. Yeniþehir mahallesinde 128- Ý. HR. 234/13857. yangýn nedeniyle, yýkýlmýþ kilise olmadýðýndan dolayý Yýl. 1868. Karesi'de yapýlmasý olan kilise ve okulun yerine halk, ayin için uzaklardan istenen kilise, aslýnda daha yenisinin yapýlmasý gerekiyor- diðer kiliselere gitmekte zor- önce var olan ve yangýnla du. Hem kilise he de okulun lanýyordu. Ayin için halkýn tahrip olmuþ olan kiliseydi ve yenilenmesini bitiremeyecek diðer kiliselere gitmek zorun- yerine yenisi isteniyordu. olan halka padiþah yardým da kalmalarý kýþ aylarýnda Kocaeli baðlý ederek kilise ve okulun bitir- oldukça zorlaþýyor, hatta kimi Geyve kazasýnda ise kilisenin ilmesine katkýda bulunuyor- zaman gibi yerinin deðiþtirilmesi isteniy- du. Padiþahýn kilise ve okulun durumlarla karþýlaþýyorlardý. ordu. Gevye'de halen var bitirilmesi için yapmýþ olduðu Bunun için ibadetlerini yapa- olan zemininin bu yardým üzerine, kilise ve bilecekleri kendi mahalleleri, saðlam olmadýðý ve halkýn okulun ait olduðu Rum milleti Yeniþehir mahallesinde bir muhtemel bir yýkýmdan çek- bundan çok memnun oluyor, kilise yapýlmasý isteniyordu. inmesi üzerine, baþka bir padiþaha 125- Ý.HR. 159/8502. Yýl. saðlam zemini olan yere, o bildiriyordu. Patrikhanenin 1858. Yeni kiliseler inþa kilisenin yerine yeni bir kilis- talebi üzerine yardým eden edilmesiyle birlikte, çocuklara enin yapýlmasý isteniyordu. padiþah'a ayrýca Rum millet- ait okullarýn tamiratý isteniyor- Yönetimden istenen, Rum ince dualar edildiði Rumlar du. milletine tarafýndan ifade ediliyordu. gidememek sancaðýna kilisenin ait yenilenmesi teþekkürlerini 126- Ý. HR. 220/12803. gereken kiliseler için yenilen- 131- Ý.HR. 254/15083 Yýl. Yýl. 1866. Bu kilise Þam'da me veya tamir talepleri, 1872. Bu þekilde yapýlan tale- oturan Ýngiliz papazlar için kiliselere ait ayný arsalar ple, kullanýlamaz kiliselerin isteniyordu. üzerinde olmak üzere isteniy- yerine yenilerinin yapýlmasý ordu. veya tamir edilmesi isteniyor- Bunun için hükümet, kilise için istenen du. yer hakkýnda belediyenin bir 129- Ý.HR. 241/14338. keþif yapmasýný ve yerin hari- Yýl. 1869. Erzurum'da yapýl- 132- Ý.HUS. 7/1310. c/87. tasýný çýkarmasýný istiyordu. masý istenen kilise ve çocuk- Yýl. 1892. Ruslar, yönetime Ýngiliz papazlara ait olacak lara ait okul, Ermeni millet- yapmýþ olduklarý taleple çek- kilisenin yapýlmasýný, Þam ince isteniyordu. Ankara da mece civarýnda bir kilise inþa Ýngiliz konsolosu da istiyor, bu yapýlmasý istenen okullar da etmek ve mezarlýk tesis etmek konuda taleplerini iletiyordu. Rum çocuklar için isteniyor- istediklerini belirtiyorlardý. Buna göre Þam'da bir þahsa du. ait olan 1105 metrekare yerin gördükleri haritasý da çýkarýlýp merkeze havasýz çocuklarýn yýkýlmýþ olan kilisenin yerine gönderiliyor ve bu sürecin hasta olmalarýna yol açacak bu kez Fransýz büyükelçiliði süratle derecede elveriþsiz olmalarý yakýnlarýnda olacak þekilde merkezden gönderilen tali- nedeniyle yenisinin yapýlmasý isteniyor- matta belirtiliyordu. yapýlmasý talep ediliyordu. tamamlanmasý Çocuklarýn okulun hatta yeni 133- Y.A.HUS 510/84. eðitim dar, okullarýn Yýl. 1907. Beyoðlu'nda du. 127- Ý.HR. 223/12996. Var olan okulun yetersizliði ve 134- DH. MUÝ. 91/-1/55. Yýl. 1866. Anadolu sýnýrlarý öðrenci sayýlarýnýn fazlalýðý Yýl. 1910. Adana ve Tarsus'ta içinde olan Siirt kasabasýnda nedeniyle kýz ve erkekler için yanmýþ olan kilise ve okullar yapýlmasý istenen kilise talebi, üç okul yapýlmasý isteniyordu. için yönetime yapýlmýþ olan keldani milletinden vatan- 130- Ý. HR. 256/ 15284. talep, yönetimden olumlu Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 279 204- Ý. ASK. 33/1318. cevap alýyordu. Kilise ve 163- Ý.DF. 2 / 1311.Þ. / 1 okullarýn ruhani heyetine ver- 164- DH.MKT. 1364 / 61 ilen müsaade ile tamirat 165- DH.MKT. 1372 / 63 205- Ý. AS. 38/1319. B/08 inþasýna baþlanmasý haberi 166- DH.MKT. 1408 / 46 206- Ý. DH. 1405/1320/ L-05 veriliyordu. Bölgedeki fakir- 167- DH.MKT. 1520 / 61 hanelere desteði de içeren bu 168- Ý.Askeri. 5 / 1311.R / yardýmýn kullanýlmasýnýn, 7 Ra/21 207- DH. EUM. THR. 10/31 208- DH. MUÝ. 2/2-59 ancak parlamentonun ona- 169- DH.MUÝ. 80 / -3 / 18 209- YEE. 6/51 yýyla olacaðý da ilave ediliyor 170- DH. MKT. 1353/25 210- Y.EE. 6/35 ve parlamento'nun onayýnýn 171- DH. MKT. 1377/71 211- DH. MUÝ. 40/1/52 bir an önce gerçekleþmesi için 172- DH. MKT. 1380/89 212- DH. MUÝ. 115/40 Adana sürecin 173- DH. MKT. 1389/49 213- DH. MUÝ. 51/78 tamamlanmasýna çalýþýyordu. 174- DH. MKT. 1447/47 214- DH. MUÝ. 72/67 135- Ý.HR. 61.2970 175- DH. MKT. 1482/89 215- DH. MUÝ. 1/11/13 136-HR. MKT. 25/94 176- DH. MKT. 1426/24 216- DH. MUÝ. 76/1/22 137- Ý. HR. 86/4234 177- DH. MKT. 1409/46 217- Ý. HB. 28/1328 R/246 138- HR. MKT. 91/99 178- DH. MKT 1450/30 218- DH. MUÝ. 113/55 139- Ý.HR. 143/7539 179- DH. MKT. 1512/81 219- DH. MUÝ. 45/1/22 140- Ý. HR. 151/7979 180- DH. MKT. 1467/103 220- DH. MUÝ. 41/1/25 141- Ý.HR. 154/8149 181- DH. MKT. 1469/107 221- DH.MKT 1408 / 131 142- Ý.HR. 176/9684 182- DH. MKT. 1536/75 222- DH.MKT. 1404 / 51 143- Ý. HR. 176/9684 183- DH. MKT. 1466/33 223- DH.MKT. 1397 / 31 144- Ý. HR. 183/10163 184- DH. MKT. 1479/117 224- DH.MKT. 1389 / 127 185- Ý. DH. 1142/89072 225- DH.MKT. 1525 / 10 186- Ý. DH. 1272/100068 226- DH.MKT. 1451 / 62 valiliði, 145- DH. MKT. 1565/22 146- Ý. Def. Hakani. 187- DH. MKT. 1541/12 227- DH.MKT. 1470 / 15 147-Y.EE. 38/158 188- Ý. DH. 1274/100151 228- DH.MKT. 1468 / 115 148- DH. MUÝ. 123/46 Y189- .A.HUS. 502/115 229- DH.MKT. 1572 / 22 11/1319. B/1 149- DH. MUÝ. 79/2-9 150 - DH. MUÝ. 75/8 151- DH. MB. HPS.M 45/58 152- DH. MB. HPS. M. 190- Ý. DH. 1455/1325. R/30 230- DH.MKT. 1547 2 231- DH.MKT. 1554 / 23 191- DH. MUÝ. 3 /5 /5 232- DH.MKT. 1554 / 8 192- DH. MUÝ. 24/1-8 233- Ý. DH. 1149 / 89567 193- DH. MUÝ. 76-1/10 234- DH.MKT. 1541 / 80 194- A. MKT. UM. 442/73 235- DH. MKT. 1576 / 7 153- Y. EE. 37/9 195- DH. MKT. 1365/39 236- Ý.DH. 1278 / 100542 154- DH.MKT. 1345 / 106 196- DH. MKT. 1364/94 237- DH.MKT.1576 / 7 155- DH.MKT. 1342 / 65 197- DH. MKT. 1380/28 238- Ý.DH. 1229 / 96205 156- DH.MKT. 1525 / 40 198- DH. MKT. 1424/15 239- Y.EE. 49 / 53 157- DH.MKT. 1568 / 70 199- DH. MKT. 1371/103 240- Ý.DH. 1213 / 95012 158- DH.MKT. 1552 / 15 200- Ý. DH. 1086/85230 241- Ý.DH. 1209 / 94680 159- DH.MKT. 1572 / 43 201- DH. MKT. 1373/118 242- Ý.DH. 1249 / 97951 50/69 160- Ý.DH. 1193 / 93340 161- DH.MKT.1458 / 14 162- DH.MKT. 1524 / 88 202- Ý.DH. 1366/1317. Ra/16 203- Ý. AS. 31/1317.Z/18 243- DH.MKT.6 / 1-36 244- Y. EE. 46 / 80 245- Y.EE. 46 / 96 280 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi KAYNAKÇA A.MKT. UM. 435/100 Y.EE. 5/84 DH. MKT. 1448/89 DH. MUÝ. 34/1-25 DH. MUÝ. 26/2-42 DH. MKT. 1374/38 DH. MKT. 1386/104 DH. MKT. 1385/104 DH. MKT.1381/14 DH. MUÝ. 4/3-4 DH. MUÝ. 41-1-19 Ý.DH. 808/65333 DH. MKT. 1454/50 DH. MKT. 1561/38 Y. A. HUS, 501/62 DH. MUÝ. 83/29 Ý.DH.795/64536 Ý.DH. 797 / 64621 DH.MKT.1568 / 91 Ý.MF. 2 /1312.Ra. / 3 Ý. MF.3 /1313.Ra / 3 DH.MUÝ. 45 / 2 / 8 DH.MUÝ. 125 / 39 DH.MUÝ. 60 / 50 DH. MUÝ. 54-1 / 35 DH.MUÝ. 109 / 8 DH. MUÝ. 26 / 2-42 DH.MUÝ. 80-4 / 11 HR. MKT. 41/57 HR. MKT. 52/48 A. MKT. UM. 389/95 A. MKT. UM. 390/24 DH. MKT. 1357/56 DH. MKT. 1378/110 DH. MKT. 1571/55 DH. MKT. 1436/115 DH. MKT. 1464/73 DH. MKT. 1469/78 DH. MKT. 1492/102 DH. MKT. 1487/37 DH. MKT. 1524/79 DH. MKT. 1579/15 DH. MKT. 1586/39 DH. MKT. 1553/8 Ý. HUS. 102/320-za/135 DH. MUÝ. 48/29 DH. MUÝ. 41-1/53 DH. MUÝ. 76/1 - 17 DH. MUÝ. 76/1-65 DH. MUÝ 55/1-48 DH. MUÝ. 60/49 DH. MKT. 1320/68 DH. MKT. 1403/110 DH. MKT. 1438/115 DH. MKT. 1434/71 DH. MKT. 1408/45 Ý.DH. 1016/80149 DH. MKT. 1518/82 DH. MKT.1587/27 Ý. DFE. 16/323.C/04 DH. EUM. THR 1/31 DH. EUM. THR.11/25 DH. EUM. MH. 2/102 DH. EUM. THR. 9/18 DH. EUM. THR. 12/1 DH. EUM. THR. 11/25 DH. MUÝ. 18/1-9 YEE.6/37 DH. MUÝ. 54/1-9 DH. MUÝ. 48/21 Ý.DH. 1471/1326/2a-44 DH. MUÝ. 65/21 DH. MUÝ. 46/1-33 DH. MUÝ. 48/27 DH. MUÝ.54/1-4 DH. MUÝ. 61/1-23 DH. MUÝ. 71/ 21 DH. EUM. THR. 27/34 DH. MUÝ. 97/1-54 Ý. HB. 27/1328 R/229 Ý. HR. 218/12652.Yýl.1865 Ý. HR. 228/13340. Yýl 1867. Ý. HR. 235/13930. Yýl. 1868. Ý.HR. 263/15773. Yýl. 1874. Ý.HR. 263/15773. Yýl. 1874. Ý. HR. 268/16085. Yýl.1875 Ý. DH. 786/63868 Yýl. 1879 Ý. HR. 121/6046 Yýl. 1854. Ý.HR.174/9533. Yýl.1859 Ý. HR. 170/9233. Yýl. 1859. Ý. MMS. 45/1907. Yýl. 1872. Ý. HR. 187/10376. Yýl. 1861. Ý. HR. 187/10381.Yýl. 1861. Ý. HR. 203/ 11636. Yýl. 1863. Ý. HR. 211/12188. Yýl. 1864. Ý. HR. 219/12691. Yýl. 1865 Ý. HR. 51/2413. Yýl. 1856. Ý. HR. 138/7142. Yýl. 1856. Ý.HR. 147/7722. Yýl. 1857. Ý.HR. 219/12688. Yýl. 1865. Ý. HR. 230/13508. Yýl. 1867. Ý.HR. 226/13262. Yýl. 1867. Ý.HR. 234/13865.Yýl. 1868. Ý.HR. 233/13746. Yýl. 1868. Ý. HR. 233/13782. Ý. HR. 239/14205. Yýl. 1869. Ý.HR. 260/15595. Yýl. 1873. Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 281 DH. MUÝ. 106/7. Yýl 1910 DH. MUÝ. 93/9 Yýl. 1910. Ý.HR.251/14903.Yýl. 1871. Ý.HR. 140/7317.Yýl.1856. Ý. HR. 150/7919. Yýl. 1857. Ý.HR. 159/8502. Yýl. 1858. Ý. HR. 220/12803. Yýl. 1866. Ý.HR. 223/12996. Yýl. 1866. Ý. HR. 234/13857. Yýl. 1868. Ý.HR. 241/14338. Yýl. 1869. Ý. HR. 256/ 15284. Yýl. 1872. Ý.HR. 254/15083 Yýl. 1872. Ý.HUS. 7/1310. c/87. Yýl. 1892. Y.A.HUS 510/84. Yýl. 1907. DH. MUÝ. 91/-1/55. Yýl. 1910. Ý.HR. 61.2970 HR. MKT. 25/94 Ý. HR. 86/4234 HR. MKT. 91/99 Ý.HR. 143/7539 Ý. HR. 151/7979 Ý.HR. 154/8149 Ý.HR. 176/9684 Ý. HR. 183/10163 DH. MKT. 1565/22 Ý. Def. Hakani. 11/1319. B/1 Y.EE. 38/158 DH. MUÝ. 123/46 DH. MUÝ. 79/2-9 DH. MUÝ. 75/8 DH. MB. HPS.M 45/58 DH. MB. HPS. M. 50/69 Y. EE. 37/9 DH.MKT. 1345 / 106 DH.MKT. 1342 / 65 DH.MKT. 1525 / 40 DH.MKT. 1568 / 70 DH.MKT. 1552 / 15 DH.MKT. 1572 / 43 Ý.DH. 1193 / 93340 DH.MKT.1458 / 14 DH.MKT. 1524 / 88 Ý.DF. 2 / 1311.Þ. / 1 DH.MKT. 1364 / 61 DH.MKT. 1372 / 63 DH.MKT. 1408 / 46 DH.MKT. 1520 / 61 Ý.Askeri. 5 / 1311.R / 7 DH.MUÝ. 80 / -3 / 18 DH. MKT. 1353/25 DH. MKT. 1377/71 DH. MKT. 1380/89 DH. MKT. 1389/49 DH. MKT. 1447/47 DH. MKT. 1482/89 DH. MKT. 1426/24 DH. MKT. 1409/46 DH. MKT 1450/30 DH. MKT. 1512/81 DH. MKT. 1467/103 DH. MKT. 1469/107 DH. MKT. 1536/75 DH. MKT. 1466/33 DH. 1366/1317. Ra/16 Ý. AS. 31/1317.Z/18 Ý. ASK. 33/1318. Ra/21 Ý. AS. 38/1319. B/08 Ý. DH. 1405/1320/ L-05 DH. EUM. THR. 10/31 DH. MUÝ. 2/2-59 YEE. 6/51 Y.EE. 6/35 DH. MUÝ. 40/1/52 DH. MUÝ. 115/40 DH. MUÝ. 51/78 DH. MUÝ. 72/67 DH. MUÝ. 1/11/13 DH. MUÝ. 76/1/22 Ý. HB. 28/1328 R/246 DH. MUÝ. 113/55 DH. MUÝ. 45/1/22 DH. MUÝ. 41/1/25 DH.MKT 1408 / 131 DH.MKT. 1404 / 51 DH.MKT. 1397 / 31 DH.MKT. 1389 / 127 DH.MKT. 1525 / 10 DH.MKT. 1451 / 62 DH.MKT. 1470 / 15 DH. MKT. 1479/117 DH.MKT. 1468 / 115 Ý. DH. 1142/89072 DH.MKT. 1572 / 22 Ý. DH. 1272/100068 DH.MKT. 1547 2 DH. MKT. 1541/12 DH.MKT. 1554 / 23 Ý. DH. 1274/100151 DH.MKT. 1554 / 8 Y.A.HUS. 502/115 Ý. DH. 1149 / 89567 Ý. DH. 1455/1325. R/30 DH.MKT. 1541 / 80 DH. MUÝ. 3 /5 /5 DH. MKT. 1576 / 7 DH. MUÝ. 24/1-8 Ý.DH. 1278 / 100542 DH. MUÝ. 76-1/10 DH.MKT.1576 / 7 A. MKT. UM. 442/73 Ý.DH. 1229 / 96205 DH. MKT. 1365/39 Y.EE. 49 / 53 DH. MKT. 1364/94 Ý.DH. 1213 / 95012 DH. MKT. 1380/28 Ý.DH. 1209 / 94680 DH. MKT. 1424/15 Ý.DH. 1249 / 97951 DH. MKT. 1371/103 DH.MKT.6 / 1-36 DH. 1086/85230 Y. EE. 46 / 80 DH. MKT. 1373/118 Y.EE. 46 / 96