kosova`da osmanlı idaresi - Uluslararası Kalkınma ve İşbirliği Derneği

Transkript

kosova`da osmanlı idaresi - Uluslararası Kalkınma ve İşbirliği Derneği
1851-1912 ARASI
OSMANLI ARÞÝV BELGELERÝNE GÖRE
KOSOVA'DA
OSMANLI ÝDARESÝ
Uluslararasý Kalkýnma ve Ýþbirliði Derneði (UKÝD)
Kültür Yayýnlarý / 2
www.ukid.org.tr
1851-1912 Arasý Osmanlý Arþiv
Belgelerine Göre Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Dr. Ebubekir Sofuoðlu
Yapým:
Tasarým&Uygulama: Fatih Selçuk
Baský: Bilge Matbaacýlýk, Davutpaþa / Ýstanbul
ÝÇÝNDEKÝLER
TAKDÝM,4
ÖNSÖZ, 5
GÝRÝÞ, 8
a. Bölgeler Arasý Ayrým Politikalarý, 13
b. Kullanýlan Kaynaklar, 18
A. SOSYAL HÝZMETLER, 19
a. Zirâ-i Hizmetler, 19
b. Saðlýk Hizmetleri, 29
c. Mâli Hizmetler, 34
d. Eðitim Hizmetleri, 41
e. Adlî Hizmetler, 59
f. Bürokratik Hizmetler, 77
g. Gayri Müslimlere ait Ýbadet Yerleri Ýçin
Yapýlan Hizmetler, 102
B. BAYINDIRLIK HÝZMETLERÝ, 133
a. Ýmar ve Ýskân Faaliyetleri, 134
b. Ulaþtýrma Hizmetleri, 152
C. GÜVENLÝK HÝZMETLERÝ, 164
a. Dýþ Güvenlik-Sýnýr Hizmetleri, 166
b. Ýç Güvenlik Hizmetleri, 196
c. Ýstihbarat Hizmetleri, 235
SONUÇ, 264
DÝPNOTLAR, 273
KAYNAKÇA, 279
4
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
TAKDÝM
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Anneme ve babama...
5
6
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
ÖNSÖZ
Kosova'ya, Pristine Üniversitesi'nde çalýþmak amacýyla
geldiðimde, yeni bir ülkeye gelmiþ olmaktan dolayý doðal
olarak birçok yeni þeylerle karþýlaþtým. Eski Osmanlý coðrafyasýnda olmanýn da verdiði özlemle, bu yeni þeylerin çoðu
bana çok güzel ve tanýdýk geldi. Kendimi ülkemde, Türkiye'de
gibi hissettim genellikle. Ancak bu güzel þeylerin yanýnda
tanýk olduðum bazý þeyler beni, kendimi ülkemde hissettiðim
þu güzel ülkede gerçekten üzmüþtü. Burada, bazý insanlar,
Osmanlý'nýn buralarý zorla müslümanlaþtýrdýðýný, geri býraktýðýný iddia ediyordu.
Biz bunlarýn doðru olmadýðýný biliyorduk, ancak bu doðru
olmayan iddialarda bulunanlarýn yaptýðý gibi biz, bunlar doðru deðildir deyip geçemedik ve geçemeyiz. Aslýnda bir iddiada bulunanlar, o iddialarý ispatlamakla yükümlüdürler, yani
biz aksini ispat etmek durumunda deðiliz ancak, bir þey
söylerken, sadece söyleyip geçmek lüksüne sahip deðildik,
söylediklerimizi belgelerle destekleyerek ortaya koymak
mecburiyetinde idik. Çünkü genel olarak bu iddialarda bulunanlar, Osmanlý aleyhindeki isnatlarýný ispat etme gibi bir
sorumluluk taþýmýyorlardý ve insanlar, Kosova'da bu iddialarla muhataptý. Bu niyetlerle, Osmanlý'nýn buralarý geri býrakmadýðýný, zorla müslümanlaþtýrma yapmadýðýný ortaya koymak için, belgelerle ortaya koyma sorumluluðu içinde, Osmanlý Arþiv belgelerini ele alma sorumluluðunu omuzlarýmýzda hissettik
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Bunun için Osmanlý Arþiv belgelerinden Osmanlý'nýn buralarý geri býrakmadýðý, zorla müslümanlaþtýrma yapmadýðý
konularýyla ilgili, karþýmýza çýkan 3.000 civarýnda dosya içinden 240 dosya altýnda 1073 evraða ulaþýlmýþtýr. Bu 240 belge, Osmanlýnýn bölgeye yardýmlarý ve bu yardýmlarýn, sadece
Kosova'ya has olmayýp Osmanlýnýn diðer bölgelerine de ayný
yardýmlarýn yapýldýðý, yani sadece bu bölgeye göz boyamak
amacýyla yapýlmýþ yardýmlar olmadýðýný ortaya koyan kilise,
ziraat, ticaret, güvenlik gibi yardýmlarý içermekteydi.
Bu amaçlarla Ýstanbuldaki Osmanlý Devlet arþivlerinden
yoðun bir süreçle, Osmanlý'nýn yatýrýmlarýný içeren 240 dosya
içerisinde 1073 belge Kosovaya getirilmiþtir. Bu þekilde ele
geçirilen bu belgeler okunmuþ ve bir kitap haline getirilmiþtir.
Bu kitapta, Osmanlý'nýn kosovaya yapmýþ olduðu eðitim,
saðlýk, iç ve dýþ güvenlik, kilise hizmetleri, bayýndýrlýk, ulaþtýrma, maliye, iskân türü hizmetleri madde madde, tarih ve yer
verilerek ortaya konulmuþtur.
Bu belgelerin ele geçirildikten sonra, kitap haline getiriliþine kadar birçok kiþinin emeði geçmiþtir. vardýr. Öncelikli
olarak bu belgelerin Kosova'ya kadar elime ulaþmasýný saðlayan ve bu konuda gerçekten büyük zahmetlere katlanan,
Sakarya Üniversitesi Ýktisadi ve idari ilimler fakültesi Öðretim
Üyesi Sayýn Prof. Dr. Salih Þimþek'e ve Sakarya Üniversitesi
Genel Sekreteri Sayýn Dr.Zafer Demir'e, ayrýca Baþbakanlýk
Osmanlý Arþivleri Daire Baþkaný Sayýn Önder Bayýr'a ve
Araþtýrma Hizmetleri Þube müdürü Sayýn Ýlhan Ovalýoðlu
beyefendiye ve bu konuda yardýmlarý geçmiþ diðer arþiv
görevlilerine, bu belgeleri Kosova'ya kadar yanýma getiren ve
önemli miktarýný transkribe ederek bana büyük yardýmda
bulunan eþim Asiye Sofuoðlu'na çok teþekkür ediyorum.
Öte yandan daha yayýnlanmadan, böyle bir kitabýn
tanýtýmýný yürekten ve büyük bir özveriyle yaparak
çevrelerinin dikkatlerini çeken Anadolu Ajansý Kosova temsilcisi sayýn Ýbrahim Aslan'a, Ýhlas Haber Ajansý Kosova temsil-
7
8
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
cisi sayýn Ercan Kasap'a, bu belgelerin Türkçeye çevrilmeleri
sýrasýnda desteklerini her zaman yanýmda gördüðüm ve kendisi Osmanlýca bilmediði halde, bir an önce böyle bir kitabýn
ortaya çýkmasý için ve þahsýma yardýmcý olabilmek amacýyla
bu belgelerin yarýya yakýnýný alýp Türkiye'ye götürerek kapý
kapý transkribe edecek kiþi arayan Kosova Türk polis kontenjan komutanlarý Emniyet müdürlerinden sayýn Hamza
Altýntaþ ve Sayýn Yüksel Çelik beyefendilere, bu çalýþmanýn
kýymetini takdir edip basýlmasýnda büyük yardýmý olan sayýn
TÝKA Baþkan danýþmaný sayýn Ali Çankaya'ya ve bu çalýþmanýn basýlabilmesi için gerekli desteðin saðlanmasýnda þahsýmýn önünü açan Kýzýlay Balkanlar koordinatörü sayýn
Abdullah Tatlýcý'ya, teþekkürü bir borç biliyorum. Bana bu
yardýmlar yapýlmasaydý herhalde bu çalýþmalar olmazdý. Bu,
ülke sevdalýsý insanlarýn hepsine minnettarým.
Bu kitabýn yayýnýnda emekleri geçen Funda Haným’a ve
Fatih Yýlmaz Ezicioðlu’na; böyle bir çalýþmaya Balkanlarda
ne denli ihtiyaç olduðunu çok iyi bilen ve bu amaçla, basýlmasý için aylarca destek aradýðým bir zamanda bu çalýþmanýn
kýymetini takdir ederek bir kültür hizmeti olarak yayýnlanmasýnda çok büyük payý olan UKÝD-Uluslar arasý Kalkýnma
ve Ýþbirliði Derneðine ve baþkaný Sayýn Av. Zeki ÇALIÞKAN
beyefendiye yürekten teþekkür ediyorum.
Dr. Ebubekir Sofuoðlu
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
GÝRÝÞ
1299 Yýlýnda Söðüt- Domaniç yöresi yaylalarýnda kurulan
Osmanlý Devleti 1923 yýlýnda sona ermekle 624 yýl hüküm
sürmüþtü. Osmanoðullarý Beyliði þeklinde kurulan Osmanlý
Devleti, diðer Anadolu Beylikleri arasýnda beyliklerin en küçüklerindendi. Büyük Selçuklu devletinden sonra Anadolu
Selçuklu Devlet'i de büyük baþarýlara imza atmýþ, Anadolu'nun önemli bir kýsmýný topraklarýna katmýþtý. Ancak Moðollarla 1243 yýlýnda yapmýþ olduðu ve kaybettiði Kösedað
savaþý, Anadolu Selçuklu Devleti'nin sonunun baþlangýcý olmuþtu. Kösedað savaþý sonucunda aldýðý maðlubiyetle Anadolu Selçuklu Devletinin gerileme iþaretlerini daha önceden
gösteren ihtiþamlý günleri, yerini daðýlma sürecine býrakmýþtý.
Anadolu Selçuklularý bu maðlubiyetle bir yandan Moðol egemenliðine girmiþ, bir yandan da topraklarýnda büyüklüküçüklü beylikler kurulmaya baþlamýþtý. Büyüklü-küçüklü
beyliklerin amacý ayný Anadolu Selçuklu döneminin güçlü
zamanlarýnda olduðu gibi Anadolu'da, egemenliði tek elde
toplamaktý. Aralarýnda Karamanoðullarý gibi, o dönemde
artýk yýkýlmaya yüz tutmuþ Anadolu Selçuklularý kadar geniþ
topraðý olup, güçlenmeye çalýþan büyük beylikler olduðu gibi,
Osmanoðullarý ve onun gibi bu büyük beyliklere göre daha
güçsüz, daha zayýf olanlarý sýralanacak þekilde, Anadolu'daki
beylikler tablosu bir yelpazeyi akla getiriyordu. Bu yelpaze
içinde, Anadolu'daki egemenliði tek elde toplamak, bunlarýn
9
10
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
arasýnda en küçüklerinden olan Osmanoðullarý Beyliðine
nasip olmuþtu. Anadolu'nun bugün bile en küçük vilayetlerinden olan Bilecik'in tamamýnda da olmayacak þekilde,
Söðüt-Domaniç civarlarýný yurtluk olarak belirleyen 400
çadýrlýk aþiretten, Anadolu'yu tek elinde toplayan bir güç
olmaktan baþka, 624 yýl sürecek bir cihan imparatorluðu doðmuþtu. Osmanoðullarý, Oðuzlarýn Kayý Boyu'nun, Karakeçili
aþiretinden geliyorlardý ve birçok beylik arasýndan sýyrýlýp
Anadolu'yu tek elde toplamayý baþarmýþlardý. Bu baþarýlarý
daha sonra, Anadolu ile sýnýrlý kalmamýþ Asya, Afrika,
Avrupa'da toplam 24 milyon km² topraða hükmedecek boyutlara ulaþmýþtý. Burasý dikkat çekilmesi gereken önemli bir
noktaydý. Dikkat çekilmesi gereken bir diðer nokta ise, bu
kadar geniþ coðrafya'da kurmuþ olduklarý devletin 624 yýl
sürmüþ olmasýydý. Dünya, Osmanlýlara kadar birçok hükümdarlar, birçok kumandanlar, birçok devletler görmüþ, ancak
bunlar bir Romalýlar bir Osmanlýlar gibi olmamýþlardý.
Neredeyse Dünyayý ezip geçen Cengiz Han gelmiþ geçmiþ,
ama onun devleti, baþarýsý gibi uzun sürmemiþ daðýlmýþtý.
Avrupa'dan bir Büyük Ýskender çýkmýþ, Afrika'nýn önemli
coðrafyalarýný ele geçirdikten sonra Asya seferine çýkmýþ,
Asyayý da dize getirerek ülkesine geri dönmüþ, ancak
ölümüyle onun da devleti uzun yaþamamýþ daðýlma sürecine
girmiþti. Ancak Osmanlý Devleti, ayný Roma gibi Dünyanýn
görmüþ olduðu birçok devletin aksine uzun yaþayabilmiþti.
Bu uzun ömrünü, Balkanlar, Doðu Avrupa, Kuzey Afrika,
Orta Doðu, Anadolu, Kafkaslar gibi Dünyanýn en önemli
coðrafyalarýnda sürdürmüþ olmasý dikkat edilmesi gereken
ayrý bir konuydu. Yani bu coðrafyalar kimsenin itibar
etmediði, önemsiz, stratejik önemi olmayan, ticari deðer taþýmayan, topraklar deðil, tam tersine neredeyse bütün
dünyanýn gözlerinin üzerinde olduðu önemli merkezlerdi. Bu
kadar sýcak, bu kadar cazip bölgeleri 624 yýl bir arada
tutabilmek, baþarýnýn bir baþka iþaretiydi. Yani, Cengiz Han
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
gibi, Büyük Ýskender gibi dünyanýn kudretli hükümdarlarý,
ordularý ile topraklar fethetmiþler, birçok hükümdarlarý dize
getirmiþler, ancak ordularý kadar güçlü ve istikrarlý yönetimler
tesis edemedikleri için, kendilerinden sonra ülkelerinin daðýlmasýný önleyecek tedbirler alamamýþlardý. Buna karþýlýk Osmanlýlar, savaþ alanlarýnda gösterdikleri bu baþarýlarýna paralel olarak, güçlü, istikrarlý, baþarýlý yönetimler tesis etmiþler,
ülkelerinin kýsa sürede daðýlýp gitmelerini engellemiþlerdi. Bu
þeklide istikrarlý yönetim tesis etmekle, baþarýlarýnýn tesadüfî
sayýlabilecek baþarýlar olmadýðýný veya sadece ordularýnýn
kuvvetliliðine dayalý bir baþarý olmadýðýný da böylece ortaya
koymuþ oluyorlardý.
Ülkelerin fethinden sonra, saðlam, istikrarlý bir yönetim
tesis etmek, tek baþýna güçlü bir orduyla yapýlabilecek bir þey
deðildi. Bunun için zengin bir birikime, güçlü bir medeniyete
ihtiyaç vardý. Osmanlýlar ise sistemli iþleyen bir devlet kurma
konusunda gerekli olan medeniyet birikimini tarihinden,
kültüründen, coðrafyasýndan alýyordu. Orta Asya'dan geliþtirmiþ olduðu Türk kültürünü, Müslüman olduktan sonra zenginleþtirmiþ olan Osmanlý, bulunmuþ olduðu coðrafyalardan
da çok þeyler kazanmýþtý. Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu
miraslarýný taþýyan Osmanlýlar, yaþadýðý coðrafyalarla da iliþkilere girmiþlerdi. Dünyanýn en eski medeniyet merkezleri arasýnda sayýlan, Anadolu, Mezopotamya, Mýsýr kültürleri ile
Roma- Bizans kültürü Osmanlýlarýn tanýk olduklarý kültürlerdi. Bu kültürler, Osmanlýlarýn ele geçirmiþ olduklarý topraklarda yaþamýþlar, buralarý ele geçiren Osmanlýlar da bunlarla
etkileþim içerisine girmiþlerdi. Ýslamiyeti kabul eden Türkler,
islamiyete aykýrý olmayan her türlü prensibe açýk olduklarý
için Osmanlýlar da, kendi kültürlerine aykýrý olmayan yönetim
örneklerini görerek, yaþayarak öðrenmiþler, medeniyetlerini
ticarette, sanatta, yönetimde, mimaride, askeriyede ve daha
birçok alanda zenginleþtirmiþlerdi. Bu þekilde iyi iþleyen bir
devlet mekanizmasý ortaya çýkarmýþlar ve geniþ topraklarý
11
12
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
uzun yýllar yönetmeyi baþarabilmiþlerdi. Yani bu kadar geniþ
coðrafyayý 624 sene yönetebilmek sadece ordularýnýn güçlü
olmasýna dayanmýyor, ordularýn güçlü olmasý tek baþýna adaletin tesis edileceði anlamýna gelmiyordu. Kaldý ki Osmanlý
ordusu son zamanlarýnda eski gücünü de kaybetmeye baþlamýþtý. Sanayisi güçlenen ve buna paralel olarak ordularý da
güçlenen Avrupa devletleri ordularý karþýsýnda, Osmanlý
ordusu gün geçtikçe geriliyordu. Fakat askeri üstünlüðünü
kaybetmeye baþlamýþ olduðu son 200 yýlda bile, son 50 yýlý
hariç topraklarýndan kayda deðer bir kayýp olmaksýzýn
Avrupa'nýn büyük devletleri arasýndaki yerini kaybetmemiþti.
Ordusunun güç kaybetmesine raðmen yine de çok fazla bir
þey kaybetmeden ayakta ve prestijini de çok fazla yitirmeden
yaþayabilmesi, iyi iþleyen bir yönetim tesis etmesiyle açýklanabilirdi. Osmanlý, sisteminin devamý için iyi iþleyen bir yönetim sistemini önemli görüyor ve bu nedenle de sahip olduðu
her coðrafyada kusursuz iþleyen bir yönetim anlayýþý tesis
etmeye çalýþýyordu.
Yönettiði Ortadoðu, Kuzey Afrika, Anadolu, Kafkaslarda
da bu felsefe ile hareket eden Osmanlý, Doðu Avrupa' da,
Balkanlarda bu çerçevede Balkanlarýn ve Doðu Avrupa'nýn
önemli bölgelerinden biri olan Kosova'da da saðlam bir
yönetim tesis etmeye çalýþýyordu. Balkanlarý eline geçirmeye
baþladýðý ortaçaðlardan baþlayarak kurmaya çalýþtýðý bu sistemini, yýkýldýðý zamanlara kadar da hatasýz bir þekilde devam
ettirmeye çalýþmýþtý. Yönetim felsefesinin temeline toleransý
koyan, deðiþik kültürlerde ve dinlerde insanlarýn ve milletlerin, kültürlerini ve dinlerini huzur içinde yaþamalarýný saðlayan Osmanlý, eðitim, saðlýk, ulaþtýrma, güvenlik, tarým gibi
gerekli diðer alanlarda da sistem oturtmaya çalýþýyordu.
Maddi manevi ihtiyaçlarý giderilemeyen insan ve toplumlarýn
huzur içinde olamayacaklarý düþüncesiyle, öncelikli olarak bu
ihtiyaçlarýn temini Osmanlýlar için önemliydi.
Yönetimini, yörenin ihtiyaçlarýna göre belirleyen Osmanlý,
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
bölgesine göre nüfusu Müslüman olan bölgelere Müslüman
yöneticiler, valiler, nüfusu Hýristiyan olan bölgelere Hýristiyan
ve kendilerinden yöneticiler, valiler, prensler atayarak bölgenin kültürünü ve yaþayýþýný, insanlarýn manevi yönünü de
bu þekilde hesaba katýyor, ancak iþlerinin bölge halkýnýn
durumuna göre yönetici tayin etmekle bitmeyeceðini biliyordu. Bölge halkýnýn kabul edeceði, benimseyeceði, bölge
halkýyla ayný kültüre sahip bir yönetici tayinine dikkat
etmenin yaný sýra, bölgelerin hayat þartlarýný belirleyen fiziki
konular da Osmanlýlar için çok önemliydi. Osmanlýlar, yönetmiþ olduklarý coðrafyalarda sistemlerini bu ayaklar üzerine
oturtmaya çalýþýyorlardý. Yönetim anlayýþýný bu þekilde sistematize eden Osmanlý, bunu böyle inandýðý için yapýyordu.
Yani bazý çevrelerce de ifade edildiði gibi bölge halkýnýn
gözünü boyamak için yapýlmýþ politikalar deðildi. Ayrýca genel olarak ifade edilecek olursa devletler, inanmadýklarý yönetim uygulamalarýný yapmazlar. Eðer þartlarýn mecburiyeti
sonucu uygulasalar bile bir süre sonra bu uygulamadan
vazgeçerler. Yani hiçbir devlet aslýnda karþý olduðu, fakat
sadece halkýnýn gözünü boyamak için kendini yapmak zorunda hissettiði politikayý 600 sene sürdüremez. Buna ne
devletin ne de onu yönetenlerin sabrý yeter. Osmanlý da
yönetim sistemini belirlerken, sistemini bölgeye, bölgenin
insanlarýnýn dini farklýlýklarýna, kültürel farklýlýklarýna, bölgenin ihtiyaçlarýna göre belirliyordu. Osmanlý, bölge insanlarýnýn yaþantýlarýna göre belirlediði bu esnek yönetim anlayýþýný
Ýslam dininden alýyordu. Eðer Osmanlý bu esnek yönetim
anlayýþýný inancýndan deðil de, göz boyama gibi geçici
çözümler içeren, faydasýz felsefi temelden almýþ olsaydý, bunu
600 sene sürdürmesi çok mantýklý görünmeyecekti. Buna
hem kendi sabrý yetmeyecek, hem de bölge insanýný
inandýramayacaktý. Ayrýca 600 senenin büyük kýsmýný süper
güç olarak geçiren Osmanlý'yý buna zorlayacak güç de yoktu.
Ancak Osmanlý, mensup olduðu Ýslam dininin ona ilhamýyla
13
14
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
insanlarýn manevi yaþantýsýný göz önünde tutuyor. fiziki ihtiyaçlarýn tedarikinde de "iaþe" prensibini dikkate alýyordu.
Yönetmiþ olduklarý diðer coðrafyalarda yapmaya çalýþtýklarý
gibi, çok önem verdiði Kosova bölgesinde de diðer bölgelerde olduðu gibi maddi ve manevi ihtiyaçlarý birlikte düþünüp
sistemini o þekilde tesis etmeye çalýþýyordu.
Diðer bölgelerinde olduðu gibi, Osmanlý'nýn Kosova'da
yapmýþ olduðu hizmetler de kendi resmi arþiv kayýtlarýna da
tek tek geçiriliyordu. Devlet merkezinin, vilayetlerle ve bu
çerçevede Kosova vilayeti ile yapmýþ olduðu karþýlýklý yazýþmalarla bölgeye yapýlacak olan yatýrýmýn, þekli, niteliði, vakti
ve varsa önceliði belirleniyordu. Kosova'dan merkeze yazýlan
ve þekil nitelik gibi açýlar düþünülerek de belirlenen ihtiyaçlar,
devlet merkezinde görüþülüyor, bu yazýþmalarla da bir süreç
baþlýyordu. Vilayetten gelen bu taleplerle devlet merkezi,
yapacaðý yatýrýmlar konusunda yönlendirilmiþ oluyordu.
a) Bölgeler Arasý Ayrým Politikasý
Osmanlý'nýn, vilayetlerinde gelen taleplerle gündemine
aldýðý ve uygulamaya koyduðu hizmetleri ele almadan önce,
zaman zaman tartýþma konusu haline getirilen Osmanlý'nýn
bölgeler arasý deðiþik politikalar uyguladýðý tezini ele almakta
yarar vardýr. Bu mantýða göre, Osmanlý'nýn bölgeler arasý
deðiþik yönetim örnekleri olup olmadýðýný ele almak, devlet
sistemini ona göre incelemek daha mantýklý olacaktýr.
Osmanlý Devleti hakkýnda zaman zaman kendi bölgeleri
arasýnda deðiþik yönetim örnekleri sergilediði suçlamalarý
gerçekten düþündürücüdür. Yani Osmanlýlar, yapýlan eleþtirilere göre bazý bölgelere daha fazla hizmet götürürken, bazý
bölgeleri ihmal etmiþ, geri býrakmýþtýr þeklinde kanaatler ortaya atýlmaktadýr. Öncelikli olarak herhangi bir önyargýdan
uzak bir þekilde bu konuya eðilinilerek, þu sorulara cevap
aranmasý ve böylelikle aþaðýdaki mukayeselerin yapýlmasý
gerekmektedir. Herhangi bir etki altýnda kalmadan, yapýlacak
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
somut mukayeseler doðru cevabý kendiliðinden ortaya
çýkaracaktýr.
Eðer bu varsayýmla hareket edilecek olursa, Osmanlý þu
an kendi anavataný olan Anadolu'ya bütün yatýrýmlarý ve hizmetleri götürmüþ, diðer topraklarý ise bu hizmetler ve yatýrýmlardan mahrum býraktýðý akla gelebilir ve zaten de en fazla bu
þekilde davrandýðý doðrultusunda eleþtiriler yapýlmaktadýr.
Doðal olarak Osmanlý bir bölgeyi kayýracaksa, bu bölge, Türk
unsurlarýn yaþadýðý yerler dururken, ne Kuzey Afrika, ne
Ortadoðu, ne Kafkaslar ve ne de Doðu Avrupa olacaktýr. Bu
çerçevede, varsayýma göre Osmanlýnýn bölgeler arasý hizmet
ayrýmý yaparken, bugün Türklerin Anavataný olan Anadolu'yu tercih etmeleri beklenmelidir.
O halde eðer Türklerin Anadolu'yu kayýrýp baþka bölgeleri
ihmal ettiði doðru kabul edilirse, bunun doðruluðunun test
edilmesi hiç de zor deðildir. Bu konunun doðruluðunun test
edilmesi için devletin yapmýþ olduðu yatýrým istatistiklerine
bakmak yeterli olacaktýr. Çünkü orada hangi bölgelere ne
kadar ve ne zamanlarda yatýrým yapýldýðýnýn somut olarak
rakamlarý ile karþýlaþýlabilecekdir. Eðer devletin vermiþ
olduðu yatýrým istatistiklerinden þüphe edilirse, bu konunun
doðruluðunun testinin bugün bile yapýlmasý mümkündür. Bu
konuda þüphesi olan ve eski Osmanlý coðrafyasýnda veya
baþka coðrafyada yaþamýþ herhangi bir kiþi, bunu yapabilir.
Önce, geri býrakýldýðý düþünülen eski Osmanlý coðrafyasý
gezilip, daha sonra yatýrýmlarýn ve hizmetlerin yoðun olarak
yapýldýðý söylenilen Anadolu gezilerek bir kanaat elde edilmeye çalýþýlabilir. Bu þekilde yapýlacak kontrol her türlü etkiden
uzak bir kontrol olacaktýr. Çünkü Osmanlý'nýn bölgeler arasý
farklý uygulamalar yaptýðýna inanan kiþinin bizzat kendisi
tarafýndan ve kendi gözleriye yapýlacak bir gözlemleme olacaktýr. Böylesi bir kontrolle þunlara rastlanýlacaðýna inanýlmaktadýr. Osmanlý'nýn diðer coðrafyalarýndan daha çok
Anadolu'ya hizmet ettiði görüþü bir yana, tam tersine
15
16
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Anadolu'nun bile diðer coðrafyalarla ayný olduðu hatta yer
yer ihmal edildiði kanaati görülecektir. Osmanlý zamanlarý bir
yana bugünkü çaðdaþ Türkiye dönemine kadar bile 1980'lere
kadar, köylerinin çoðunda elektrik, su, telefon þebekelerinin
olmadýðý, karayollarýnýn yeterli olmadýðý görülebilecektir.
Eðer Osmanlý döneminde zannedildiði gibi yatýrýmlar
Anadolu'ya kaydýrýlmýþ olsaydý, bugünkü Anadolu köyleri
elektrik, su, telefon hizmetlerine yine Osmanlý döneminde
olmasa bile 1980'lerden çok önce ulaþacaktý. Elektrik, su,
telefon, kanalizasyon hizmetlerinin 1980'ler gibi yakýn
zamanlarda tamamlanabilmelerinin yaný sýra, yine azýmsanamayacak miktarda köylerin hala ilkel denilebilecek þartlarda
hayat sürmekte olduklarý bugün bile görülebilir. Bir zamanlarýn süper gücü Osmanlý'nýn zannedildiði gibi hizmet ve
yatýrým götürdüðü köyler bu durumda olmamalý, en azýndan
telefon olmasa bile elektrik, su, yol gibi hizmetleri, 1980'ler
yerine 1900'lerin baþýnda almýþ olmalarý, bu problemleri
daha o zamanlar çözmüþ olmalarý gerekiyordu. Fakat maalesef, bugün problemlerini çözmüþ gözüken Anadolu köyleri;
bu hizmetleri, aðýrlýklý olarak 1980 sonrasý yapýlmýþ atýlýmlara
borçludur. Bu çerçevede 1980 öncesi, kullandýðý araçlarý,
altyapý hizmetleri, þehircilik anlayýþýyla birer kasabayý, köyü
andýran Anadolu þehirleri bugünkü modern görünümünü
yine 1980 sonrasý elde edilen büyüme rakamlarýna ve atýlýmlarýna borçludur. 1980 sonrasý yapýlan atýlýmlar ve hizmetler,
zannedildiði gibi, üstelik baþka coðrafyalardan alýnýp
Anadolu'ya yatýrým þeklinde Osmanlý dönemlerinde yapýlmýþ
olsaydý, o zamanlarýn en azýndan Avrupa devletleri kadar
veya onlardan daha fazla güçlü olan Osmanlý Anadolu köyleri, bugünkü Avrupa köyleri ve þehirleri gibi neredeyse
mükemmel bir hale gelirlerdi. Hatta, zannedildiði gibi baþka
bölgelerden aktarýlan yatýrýmlar Anadolu'yu, bu imkânlarla
Avrupa köyleri ve þehirlerinin üstüne çýkarabilirdi
Bu þekilde Osmanlý, eðer diðer bölgelerden topladýklarýný
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Anadolu'ya yatýrmýþ olsaydý, bugünkü Anadolu köy ve
þehirleri birer Avrupa köyü ve þehri seviyesine gelebilirlerdi.
Osmanlý'nýn böyle yapýp yapmadýðýna bu bölgelere yapýlan
seyahatlerle tanýk olmak mümkündür. Kamu binalarýnda taþ'ý
kullanan Osmanlý'nýn Han, Hamam, Aþevi, Köprü,
Kervansaray, okul vs gibi; bugüne kadar gelmiþ, yýkýlmamýþ
binalarýna Anadolu'da da, Anadolu dýþýndaki coðrafyalarda
da ayný miktarda olacak þekilde rastlanýldýðý görülecektir.
Bunun için hiçbir etki altýnda kalýnmadan Anadolu ve
Anadolu dýþý eski Osmanlý coðrafyalarýný gezip görmek yetebilecektir. Bu inceleme amaçlý gezi yapýlýrken, Osmanlý'nýn
çekildiði bölgelerdeki Osmanlý eserlerinin bazen, Osmanlý
izlerini silmek amacýyla yapýlmýþ olan yýkýmlara raðmen, eðer
böyle bir ihmalde bulunmuþsa, Osmanlý'nýn nerelere yatýrým
yapýp nereleri ihmal ettiði bugün bile görülebilecektir.
Hâlbuki Osmanlý'nýn yönettiði coðrafyalarda, arþiv belgelerinde de rastlanýldýðý gibi bir ayrýma gittiði gözükmemektedir. Bu bazen sadece bir vilayette yapýlacak hizmeti
gösteren bir belgede ortaya çýktýðý gibi, bazen birkaç vilayeti
ilgilendiren hizmeti gösteren belgelerde de ortaya çýkmaktadýr. Yani bazen sadece Kosova vilayeti için veya sadece
Bursa vilayeti için yapýlmasý istenen ve kabul edilen hizmette
bir ayrýcalýk gözükmediði gibi, bazen de Bursa, Adana,
Trabzon gibi Anadolu vilayetleriyle birlikte Selanik, Yanya,
Kosova, Ýþkodra, gibi balkan vilayetlerinin hizmetlerinin birlikte bahsedildiði ortak taleplerden de anlaþýlmaktaydý. Bu
deðiþik bölgelerden gelen ve içiþleri bakanlýðýnca ortak bir
belge olarak baþbakanlýða sunulan hizmet taleplerinde
Baþbakanlýk herhangi bir ayrýma gitmeden, belgede ismi
geçen bütün vilayetlere ayný cevabý vermekteydi. Bu ayrýmý
yapýp yapmadýðý, yerli-yabancý herkesin araþtýrmasýna açýk
olan Osmanlý Arþivi Belgelerinde rahatlýkla görülebilecektir.
Fakat bu arada Osmanlý Arþivindeki Belgelerin doðruluðundan veya düzmece hazýrlanmýþ bir belge olduðundan þüphe
17
18
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
edilecekse, akla þu konu getirilmelidir. Her devlet gibi,
Osmanlýlar da kendi arþivinde kayýtlý olan milyonlarca belgenin hangisini düzmece olarak hazýrlayabilecektir. Buna
hangi bürokratýn kuvveti ve zamaný yetebilecektir. Yani bir
belgenin hem doðru olanýný, hem de düzmece olanýný hangi
bürokrat hazýrlayacaktýr. Ayrýca Vilayetlerinde Müslim, gayri
Müslim ayrýmý yapmadan her çeþit dinden ve ýrktan memur
çalýþtýran Osmanlý'nýn, ayný þekilde devlet merkezinde çalýþtýrmýþ olduklarý gayri Müslim ve Türk olmayan bu memurlarý,
bunlara rahatlýkla þahit olabilecekler ve kendileri aleyhine
yapýlan bu ayrýmý kamuoyuna duyuracaklardýr. Böyle
düzmece belge hazýrlanan devletin ciddiyetinden söz edilemeyeceði gibi ve bu düzmece belgelerin gayri Müslim olan ve
Türk olmayan memurlarý tarafýndan kendi ýrkýndan ve dininden insanlara duyurulacaðý ihtimali hiç de azýmsanacak bir
ihtimal deðildir. Çünkü eðer varsa, bu yanlýþ belgelerle
onlarýn haklarý ihmal edilmektedir. Ayrýca böyle kendi belgelerini tahrif eden gayri ciddi bir devletin, 600 sene ayakta
durabilecek saðlam bir devlet yarpýsý kurmalarý beklenemezdi. Hiçbir devletin yapmayacaðý gibi Osmanlý Devleti de
böyle küçük adi oyunlara, belge tahrifi gibi hiç hoþ olmayan
yöntemlere baþvurmamýþtýr. Devlet yönetiminde ciddiyeti tasdik edildiði ve belgelerine güvenildiði için birçok Osmanlý belgeleri, devletin yýkýldýðýndan bu yana geçen 100 seneye yaklaþýk bir dönemde bile uluslararasý mahkemelerde delil olarak
kullanýlabilecek güveni kazanmýþtýr. Yine, eðer belge tahrif
edilecek olsaydý, 100 sene veya 200 sene veya daha fazla
sene sonrayý düþünüp belge nasýl yazýlacaktý. Yani 100'lerce
sene sonrasý nasýl tahmin edilip belge ona göre yazýlacaktý.
Veya tahrif edilen belge düzenlenip, tahrif edildiði gibi çýkmazsa o halde nasýl davranýlacaktý. Yani 100'lerce sene sonrasý hatasýz bir þekilde tahmin edilip, belge'nin 100'lerce sene
sonrasý kullanýlacak derecede isabetli hazýrlanma ihtimali ne
derece kuvvetliydi. Bu durumda, yani belgelerin hazýr-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
lanýrken 100'lerce sene veya daha fazla sene sonra nasýl aleyhimize kullanýlmaz diye bütün memurlarýn adeta bütün iþlerini bir kenara býrakýp bir kehanetle belgeleri yazmalarý gerekmekteydi ki bu hangi aklý baþýnda birine mantýklý gelebilirdi.
Ayrýca her þey bir yana hangi onurlu, egemen bir devlet, hem
de kendi belgesini tahrif edecek bir yola baþvurabilirdi. Bunu
hiçbir devlet yapmayacaðý gibi Osmanlý da yapmamýþtýr. Bu,
onun hem onuruna, hem egemenlik anlayýþýna, hem de tarihine aykýrý basit bir durumdur. Uygar, medeni milletler böyle
metotlarla kendilerini ifade etmeye baþvurmazlar.
b) Kullanýlan Kaynaklar
Bu çalýþma yapýlýrken dikkat çekilmesi gereken bir diðer
nokta da, çalýþmaya kaynak olan belgelerin miktarý ve
niteliðidir. Kosova ile ilgili yapýlmaya baþlayan bu çalýþma için
belge araþtýrmasý yapýldýðýnda ilk olarak özetleri ve belge
numaralarý internet ortamýna aktarýlmýþ Kosova'yla ilgili,
muhtelif konularý içeren üçbine yakýn belgeye rastlanýlmýþtýr.
Bunu dýþýnda, internet ortamýna özeti ve numarasý aktarýlmamýþ onbinlerce belgeyi Baþbakanlýk Osmanlý Arþivlerinin
Ýstanbul Sultan Ahmet semtindeki merkezindeki kataloglarýnda görmek mümkündür. Ancak bir kitap boyutunda yapýlacak bir çalýþma için Ýstanbul Sultan Ahmet semtinde bulunan
onbinlerce belge özetleri bir yana, internet ortamýnda
karþýlaþýlan üçbine yakýn belge bile fazlaydý. Balkanlarda 500
yýldan fazla bulunmuþ bir devletin, onbinlerce belgesi doðal
olarak her türlü konularý içermekteydi. Hem Baþbakanlýk
Osmanlý Arþivlerindeki belge özetleri, hem de internet
ortamýndaki belge özetleri bir kitap çalýþmasý için oldukça
fazla hacimli olacaðý, bir kitap boyutunu geçebileceði
düþüncesiyle yine Kosova'yla ilgili deðiþik konularda 240' den
fazla belge yetinilmek zorunda kalýnmýþtýr. Yani burada
bahsedilen konularla ilgili 100'lerce hatta binlerce örnek sunmak mümkündür. Ancak bu, bu kitapdaki fiziki þartlar yet-
19
20
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
mediði için þimdilik yapýlamamýþtýr. Bu kitap bu konuda
Kosova ile ilgili çalýþmalara bir örnek olursa, araþtýrmaya açýk
diðer belgeler de yeni yeni çalýþmalarla incelenecek, bu þekilde tarihte kalmýþ, birçok konu gün yüzüne çýkma fýrsatý bulabilecektir. Böylece de belki de tartýþma konusu olan birçok
mesele de çözülme þansýna kavuþabilecektir. Yukarýda belirtildiði gibi bir kitap boyutunu aþabileceði için fiziki imkansýzlýk
nedeniyle 240'dan fazla, deðiþik konularda ele alýnmýþ 1000'e
yakýn Osmanlý Arþivi resmi belgesi burada iþlenebilmiþtir. Bu
hacim, Osmanlý Arþivindeki bütün Kosova ile ilgili belgeler
düþünüldüðünde oldukça küçük olsa da, ancak 240'a yakýn
deðiþik konuyu içeren, 1000 civarýnda sayfa belge ele alýnmýþ
olmakla azýmsanmayacak miktarda bir kütle olarak deðerlendirilebilir. Bu çerçevede bu çalýþmada kullanýlan ve deðiþik
konularý içeren 240 kadar belge, 1849-1923 tarihleri arasýndaki periyotta iþlem görmüþ olaylarý ele almaktadýr. Yani bu
çalýþma, Osmanlý Devleti'nin Kosova'da son 74 yýlýna ait
yönetim sistemini ortaya koymaya çalýþacaktýr. Daha sonralarý, bu þekilde yapýlacak çalýþmalarla hem bu periyotla ilgili
diðer belgelerin ele alýnmasý, hem de bundan önceki periyotlardaki belgelerin ortaya konulmasý saðlanacak ve Osmanlý'yý methetmek veya karalamak gibi önyargýlardan uzak bir
þekilde tarihe ýþýk tutmaya çalýþýlacaktýr.
A. SOSYAL HÝZMETLER
a. Zirai Hizmetler
Vilayetten devlet merkezine ihtiyaç duyulan her alanda
talepler yazýlýyor, bu yazýlan hususlarda gereðinin yapýlmasý
merkezden isteniyordu. Devlet merkezine yazýlan ihtiyaçlar
arasýnda, o sýrada bölge insanýnýn neredeyse temel ihtiyaç
kaynaðý olan tarýmsal ihtiyaçlar da önemli bir yer tutuyordu.
Kosova tarýmýyla ilgili, vilayet ve merkez arasýndaki iliþkiler,
tarým politikalarýnýn aþaðýdaki gibi þekillenmesini saðlýyordu.
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Ziraat ve tarým politikalarý sadece Osmanlý için deðil, tarýma dayalý üretimi hayatýnda yoðunlukla yer alan her ülke için
önemliydi. Tarým, Sanayi devriminin sonuçlarýnýn tarýmsal
üretime bugünkü kadar yansýmadýðý ve sanayileþmemiþ toplumlarda ise hâlâ hayvan ve insan gücüyle tarýmýn gerçekleþtirilmeðe çalýþtýðý toplumlarda göz ardý edilmeyecek bir
konuydu. Çünkü makineleþmenin geliþmediði ve insan ve
hayvan gücünün yoðun olarak kullanýldýðý o günlerde, üretim
neredeyse ihtiyacý karþýlayacak boyutlarda gerçekleþiyordu.
Üretimde azalmalar, çok ciddi sorunlara yol açabilirdi. Hatta
üretimde beklenilenden çok fazla azalmalar, kýtlýklara bile yol
açabilirdi. Bu nedenle Osmanlý yöneticileri tarýmýn öneminin
farkýndaydýlar.
Bu çerçevede, Kosova'ya yönelik Osmanlý'nýn tarým uygulamalarýný ortaya çýkaracak olan belgelerden biri 1860 yýlýna
ait zirai ödemelerle ilgili bir belgeydi. Üsküp valisine yazýlan
bir belgede, Üsküp valisinden çiftçilere daha önce vermiþ
olduklarý ürünlerinin karþýlýðýnýn verilmesi isteniyordu. Ürünlerini daha önce teslim eden çiftçiler, paralarýnýn bir kýsmýný
almýþlar, ancak bir kýsmýný alamamýþlardý. Üsküp valisine
gönderilen bir yazýyla, çiftçilerin ürün bedelleri olarak alamadýklarý kalan kýsým olan 51 bin kuruþun ödenmesi talimatý
veriliyordu.1 Bu belgeden de anlaþýlacaðý üzere çiftçiler, ürettikleri mahsulün, ihtiyaçlarý dýþýnda kalan kýsmýný devlete
satabiliyorlar, ücretlerini de tamamý peþin olacak þekilde deðil
de, taksitli olacak þekilde alabiliyorlardý. Çiftçilerin ürün
bedellerinin ödenmesi gereði, Üsküp valisine bu konuda yazýlan talimatla bildiriliyordu. Çiftçilerin ürün bedellerinin ödenmesi emri, Üsküp valisine kim tarafýndan verildiði belgede
açýk deðilse de bu emrin Nâfia nezaretince verilmiþ olmasý
gerekiyordu.
1877 yýlýnda bu kez Kosova valiliðine yazýlan bir talimatta
tarým ürünlerine yönelik ihraç yasaðýnýn kaldýrýldýðý haberi
veriliyordu.2 Bu serbesiyet, önemli bir konuydu. Çünkü
21
22
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
yukarýda da deðinildiði gibi tarým ürünleri insan ve hayvan
gücüne dayalý olarak yapýldýðý için çok fazla oluþmuyor,
ancak toplumun iaþesine yetecek kadar miktarda üretilebiliyordu. Bu nedenle iaþe prensibini benimseyen Osmanlý,
ihtiyaç miktarýndan az ürünlerin ortaya çýktýðý durumlarda,
kýtlýk vs. gibi olumsuzluklarla karþýlaþmamak için tarým ürünü
ihracýný belli þartlara baðlýyordu. Bir bölgede üretilen bir
ürünün ihtiyaç fazlasýnýn, öncelikli olarak o bölgede satýlmasýný ve böylece önce o bölge insanýna ulaþtýrýlmasýný, artan
miktarýn ancak satýlabileceði iznini veriyordu. Bu þekilde iç
piyasaya sürülmeden direkt dýþ piyasaya sürülen tarým ürünleri, bu ürünlerin iç piyasada bulunmamalarýna, hatta insanlarýn bu ürünleri satýn alamamalarýna yol açabilir, bu da cüzi
veya büyük miktarda bu ürünlerden mahrumiyete veya kýtlýklara yol açabilirdi. Bu yüzden kendi vatandaþýný ön plana
alan Osmanlý, üretilen ürünün önce iç piyasaya sunulmasý
þartýný koyuyor, ancak iç piyasanýn ihtiyacýndan fazla ürünün
ihraç edilebileceðini bildiriyordu. Ancak bu belgelerden de
anlaþýldýðýna göre, tarým ürünleri iç piyasanýn da ihtiyacýndan
fazla gerçekleþmiþ olmalý ki devlet yetkilileri, oluþan ürün
üzerindeki ihraç yasaðýnýn kaldýrdýðýný bildiriyordu. Buradan
bir de ürünün ihraç edilebilme izni aldýðýna ve bu nedenle
fazla çýktýðý düþünüldüðüne göre, o dönemdeki tarým
teknolojisinin daha önceki yýllara göre geliþmiþ olduðu
düþünülebilir. Nispeten geliþmiþ bir tarýmla bu þekilde ihtiyaçtan fazla ürün alýndýðý akla getirilebilir.
Bulgaristan'ýn Kapýkethüdâlýðý tarafýndan merkeze gönderilen bir talep, problemin çözülmesi amacýyla Kosova
vilayetine havale ediliyordu. 1887 yýlýna ait belgede Bulgaristan Kapýkethüdâlýðý, Kosova vilayetine baðlý bir bölgede
halkýn bir problemini iletip çözüm istiyordu. Problem olan
yerin ismi belli olmayan fakat Kosova vilayeti sýnýrlarý
dâhilinde olduðu anlaþýlan belgeye göre sýnýr köylerinde
yaþayan halk gümrük vergisi ödemeden, üretim yapacak
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
olduðu bölgeye geçemiyor hatta pasaport gösteremediði
sürece de hayvanlarýnýn sýnýrdan geçiþine izin verilmiyordu.
Ayrýca sýnýr bölgesindeki tarafsýz araziyi kullanan çiftçilerden
de vergi alýnmasýna kalkýþýldýðý ifade ediliyordu. Bunlar ilave
edildikten sonra bu durum bu þekilde devam ettiði takdirde,
sýnýr köylerindeki çiftçilerin serbest bir þekilde zirai faaliyette
bulunamayacaðý haberi veriliyordu. Nâfia nezaretine yapýldýðý düþünülen bu þikâyet üzerine nezaret, bu konudaki problemi çözerek, halký rahatlatacak adýmlarýn atmasý gereðiyle,
bu meseleyi Kosova vilayetine havale ediyor ve gereðinin
yapýlmasýný istiyordu.3 Osmanlý, bu þekilde kendisine gelen
þikâyeti ihmal etmeden, Kosova vilayetine havale ederek
çözülmesine nezaret ediyordu.
Ýçiþleri Bakanlýðýna Kosova vilayetinden gönderilen bir
baþka de belge yine tarýmla ilgiliydi. 1909 yýlýnda gönderilen
bu belge, kapsamlý bir talepler zincirinden oluþuyordu. Tarýmýn ýslahý için toplanmýþ olan vilayet Genel Meclisi yapýacak
olan ihtiyaçlarý liste halinde tespit etmiþ ve bu þekilde içiþleri
bakanlýðýna göndermiþti. Vilayet Genel meclisi komisyonunda, tarýmýn ýslahý için belirlenen konular madde madde sýralanmýþtý.4
1. Yarýcý, orakçý, harmancý ve amele vs. ile arazi sahibi
arasýnda, her iki tarafýn hukukunu ve vazifelerini gösteren
açýk bir mukavele tespit edilmeli ve mahkemelerde sadece bu
mukaveleye göre muhakeme edilmelidir.
2. Geçerli bir sebep olmadan, mukavele kýsmen veya
tamamen hükümsüz kalmadýkça veya fesh olmadýkça araziyi
iþlemeyen, tazminat ödemeye mecbur kalmalýdýr.
3. Araziyi iþlemek üzere üslenen fakat daha sonra araziyi
iþlemekten vazgeçen, buna karþýlýk olarak arazinin iþlenemeyip boþ kalmasýndan dolayý oluþan zararý tazmin etmelidir.
Bu þekilde arazinin iþlenemeyip boþ býrakýlmasý uygulamalarýn önüne kesin olarak geçebilmek için gerekli kanuni
tedbirler alýnmalýdýr.
4. Arazi sahibi, yarýcý, çiftçi arasýndaki problemli konularý
23
24
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
her iki tarafýn menfaatine çözecek gerekli kanuni düzenlemeler yapýlmalýdýr.
5. Arazi sahipleri ile yarýcý, amele vs. gibi sözleþmede
imzasý bulunan her iki taraftan tasdik ücreti olarak 5 kuruþ
alýnmalýdýr.
6. Vaktiyle ayrý ayrý nizamnamelerle oluþturulmuþ olsa da,
Nafia nezareti emri üzerine birleþtirilen ziraat ve ticaret
odalarýnýn genel kurulunun, genelde ticaret erbabýndan seçilmesi ve ziraat erbabýnýn iþleri layýkýyla yürümediði için ziraat
ve ticaret odalarý birbirinden ayrýlmalý, ziraat odalarýnýn iþlerini yürütmek üzere ziraat erbabýndan bir heyet teþkil edilmelidir.
7. Zirai aletler, vergiden muaf olmalýdýr. Çünkü zirai
aletlerden yüksek vergi alýnarak bu aletlerin fiyatlarý yükseliyor ve buna karþýlýk Avrupalý devletlerle imzalanan kapitülasyonlar gereði, Avrupa mamulü zirai aletlerden alýnan düþük
gümrük vergisi nedeniyle, Avrupa mamulü zirai mallarýnýn
fiyatlarý düþük kalýyor ve Avrupa mallarý ile rekabet edemeyecek duruma düþen yerli zirai aletler pazar kaybediyordu. Bu
nedenle yerli zirai aletlerin yabancý zirai aletlerle rekabet edebilmesi için yerli zirai aletlerden vergi alýnmamalýdýr.
8. Sanayi yerine daha çok alkol tüketiminde kullanýlan
ispirto ithali, bahçeciliðe de zarar verdiðinden ve bundan
dolayý buna gümrük koyulamayacaðý ve bahçeciliðin de korunmasý gereðiyle, bunun þehir ve kasabalara giriþini zorlayacak belediyelerce özel vergiler konulmaýlýdýr. Alkol tüketiminde kullanýlmamasý için bunlarýn satýþý özel eczacý reçetelerine baðlý hale getirilmelidir.
9. Çiftçi, ziraat bankasýnca desteklenmeli ve bu desteðe
ziraat odalarýnca nezaret edilmelidir. Bu destek çerçevesinde
çiftçiye damýzlýk ikiþer boða verilmelidir.
10. Ahalinin önemli geçim kaynaklarýndan olan Neftiye, 1
kuruþtan 4 kuruþa çýkarýlmýþtý. Bu zam hem ziraatçýya hem de
ihracatçýya zarar vermektedir. Bu nedenle Neftiye yeniden 1
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
kuruþa indirilerek, bu tenzilatla hem ziraatçý hem de oluþacak
canlýlýkta hazine kazançlý çýkacak hale getirilmelidir.
11. Köy bekçiliði hususu günün þartlarýna göre yeniden
gözden geçirilmelidir.
12. Dört seneden beri bir faydasý görülmeyen ziraat
memurluðu laðv edilmelidir.
13. 104,647 kuruþ sermaye ile Üsküp Orhaniye kazasýnda
çiftçiye desteði daha canlý hale getirmek amacýyla ziraat
bankasý þubesi açýlmalýdýr. Banka müdürü tarafýndan her ne
kadar, bu sermaye yeterli bulunmasa da, halkýn açýlmasýný
istediði banka þubelerinin bir memur ve bir tahsildarla da olsa
açýlmasý saðlanmalýdýr. Çünkü bu bankalarýn tesisindeki asýl
amaç, ziraatý teþvik olduðuna göre sermaye azlýðý yerine
ziraatýn teþvikinden elde edilecek faydalara bakýlarak hareket
edilmelidir.
14. Sermayeleri hazýr olduðu bildirilen Yenipazar, Mitroviça, Taþlýca, Yenice gibi yerlere birer banka þubesi açýlmalýdýr.
15. Teminat gösterilmesi þartýyla ziraat bankasýndan arazi
sahiplerine kredi temin edilmelidir.
16. Ziraat bankasýndan borç almýþ olup, doðal afetler
nedeniyle borcunu ödeyemeyen çiftçilerin durumu gözetilmelidir.
17. Kredi belirlenirken, banka eksperlerinin belirlediði ve
çok düþük olan rehin fiyatlarý yerine, vergi kayýtlarýndaki
rehin fiyatlarý geçerli olmalýdýr.
18. Borç ödeme vadelerinin 10 seneden 15 seneye çýkarýlmasý saðlanmalýdýr.
19. Kredi talepleri sýrasýnda düþük kýymetli araziler, yüksek
fiyatlýymýþ gibi gösterilip ona göre yüksek miktarda krediler
alýnmakta ve bu þekilde ileride bankayý zarara sokacak iliþkilere girilmektedir. Bankaya zarara sokacak bu gibi iliþkilerin
önüne geçilmelidir.
20. Ziraat hizmetini terk edecek olanlar, bu niyetlerini
25
26
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
daha önceden ziraat odalarýna dilekçe ile bildirmelidir.
21. Ziraat odalarý üyeleri haftada bir kere toplanmalýdýr.
Her toplantý için üyelere kazalarda birer mecidiye, köylerde
ise birer buçuk mecidiye ödenmelidir.
22. Ziraat odalarý, bütün çalýþmalarýný ziraatýn geliþmesi
için planlar. Ziraatýn geliþmesi için ziraat odalarý, sergiler tertip eder, kazalarda zirai aletler depolarý tesis eder, damýzlýk
hayvan temin eder, arazi sahibi ile çiftçi arasýndaki mukavele
tesisine nezaret eder, bunlarýn aralarýndaki problemleri çözmeye çalýþýr.
23. Ziraat odasý, ziraat bankasý þubesi ve sandýk meclislerinde de görev alýrlar.
24. Her kazada bir ziraat fen memuru bulundurulmalýdýr.
25. Çiftçilerin Eðitimi için her kazaya eðitici bir ziraat
öðretmeni tayin edilmelidir.
Bu sözleþmenin sonuna ilave ettiði dipnotla, Kosova
vilayet genel meclisi reisi adýna Kosova vali vekili, ziraat iþlerinde olmak üzere mecbur tutturulan zorla çalýþtýrma iþlemine
karþý olduðunu belirterek bunun bundan sonra yapýlmamasýný ilan eder. Çünkü bu þekildeki çalýþtýrmayý bir nevi
esarete benzeten Kosova vali vekili, bu usule karþý çýkar. Arazi
sahibi eðer gündelik ücrette anlaþtýðý takdirde o insanlarý
çalýþtýrabilir. Arazi sahibinin emri altýnda gündelikle çalýþacak
insanlara, bir de tavsiyede bulunan Kosova vali vekili, onlara
arazi sahipleri ile yapacaklarý iþin hemen baþýnda mukavele
yapmalarýný önerir.5
Bu þekilde Kosova vilayet genel meclisince hazýrlanmýþ
olan bu rapor gerçekten çok kapsamlý düþünülmüþ ve hazýrlanmýþ bir rapordur. Krediden, arazi iþçiliðine, damýzlýk hayvancýlýðý, zirai tarýma ve ticari tarýma kadar her türlü detay ele
alýnarak merkeze bildirilmiþtir. Yine yukarýda yazýlan maddelerden de anlaþýldýðý üzere, 1909 yýlýnda yazýlan bu belgeye
göre o dönemde tarýmda zirai aletler kullanýlmaktadýr. Ve
yine belgeye göre eðer gümrük vergisi düþüklüðü nedeniyle
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Avrupa mallarýnýn fiyatlarýnýn ucuz olmamasý durumunda,
Türk zirai aletlerinin onlarla rekabet edebilecek durumda
olduðu kanaatini akla getirmektedir. Çünkü vilayet genel
meclisi, bu konuda tek problem gibi görülen noktanýn, vergilerin yüksek olmalarý nedeniyle Türk zirai aletlerinin pahalý
olabileceði kaygýsýyla ucuz Avrupa zirai aletleri karþýsýnda tercih edilemeyebileceðini belirtmekteydi.
Yine belgeden, ziraat bankasý vasýtasýyla gerekli þartlarý
yerine getiren çiftçilerin kredi ile desteklendiði görülmekte,
kredi alan çiftçilerin doðal afetlerle karþýlaþtýðý durumlarda da
gözetildiði anlaþýlmaktaydý. Kredi desteði dýþýnda hayvancýlýðýn geliþtirilmesi için çiftçilere damýzlýk hayvan teþviði de
verilmekte ve bu þekilde hayvancýlýk geliþtirilmeye çalýþýlmaktaydý. Ziraatýn geliþtirilmesi amacýyla gerekli sermayeyi tam
olarak tamamlamasa da, o miktara yaklaþan kaza ve sancaklara ziraat bankasý þubesi açýlmasýyla çiftçinin imkânlarý
geliþtirilmeye çalýþýlmaktaydý. Bunun yaný sýra, ziraat bankalarýnýn tesis edilmesiyle birlikte, tarýmý teþvik amacýyla
ziraat odalarý, ticaret odalarýndan ayrýlarak daha etkin çalýþmasý ve böylece de çiftçinin problemleriyle daha bilinçli bir
þekilde ilgilenmesi saðlanmaktaydý. Yine bu amaçla birlikte
olduðu ticaret odalarýndan ayrýlmakla kalmayýp, yönetimine
ziraat uzmaný kiþilerin getirilmesiyle, çiftçinin problemleri
daha profesyonel ellere teslim edilmekteydi. Bu çerçevede
profesyonelleþtirilen ziraat odalarý yönetimiyle birlikte, yeni
ziraat odalarý, aletli tarýma geçiþi saðlamaya yönelik çalýþmalara hýz vermekte, âletli tarýmý geliþtirmek amacýyla
sergiler, kredi kolaylýðý gibi teþviklerle aletli tarýma geçiþi hýzlandýrmaya çalýþmaktaydý. Topraðýn boþ býrakýlmamasýna
dikkat edilmekte, bu konuda daha önce topraðý iþlemeðe söz
verdiði halde iþlemekten vazgeçenlere ve bunu bir dilekçe ile
bildirmeyenlere cezai müeyyide getirilmekteydi. Topraðýn
iþlenmesi olayý çok önemliydi. Çünkü ürün planlarý bir doðal
afet ve problem olmadýðý sürece, topraðý iþlemeyi taahhüt
27
28
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
edenlerin bu taahhütlerine göre yapýlmaktaydý. Bu taahhütlerde meydana gelecek boþluk doðal olarak beklenilen
ürün miktarýnda boþluklara yol açacaktý. Bu da olaðanüstü
durumlarda ürün darlýðý, kýtlýk gibi sonuçlarla neticelenebilecekti. Bu nedenle cezai müeyyidelerle topraðý iþlemeyi taahhüt edip daha sonra vazgeçmenin önüne geçilmeye
çalýþýlmýþtý. Topraðý iþlemekten vazgeçtiðini vaktinde bildiren
çiftçiye herhangi bir cezai müeyyide uygulanmamaktaydý.
Yukarýdaki belgeden de anlaþýlacaðý üzere Osmanlý
Devleti, kendisine sunulmuþ bu kapsamlý raporu kabul etmiþ
ve ilgili makamlara gereðinin yapýlmasý talimatýný vermiþti.
1909 yýlýnda verilen rapor, bölgede kendisine yapýlan isyanlara, Avrupa devletlerinin kendisini zayýflatýcý müdahalelerine
aldýrýþ etmeden, buradan üç yýl sonra çekilecek Osmanlý
tarafýndan uygulamaya konuluyordu. Üstelik bu rapor ziraat
bankasýnýn da devreye sokulmasýyla, kredi daðýtýlmasý gibi
mükellefiyetleri de kapsýyordu. O sýrada hem askeri, hem de
mali açýdan zor durumda olan Osmanlý bütün bunlarý göze
alarak, kredi imkânlarýyla, zirai aletler teþvikiyle, hayvancýlýðý
canlandýrmaya yönelik teþvikleriyle, ziraat odalarýnýn yeniden
tesis edilerek ekip destekleriyle profeyonelleþtirilmeye çalýþýlmasýyla, geçim kaynaklarý aðýrlýklý olarak tarýma dayalý olan
Kosova'da kapsamlý bir tarým reformunun talimatýný veriyordu. 1909 yýllarýnda isyanlar, iç kargaþalar, dýþ müdahaleler,
iþgallerle buralardaki egemenliðinin zayýfladýðýný anlayan
devletin bu türlü taahhütlere girmesi, o devletin vatandaþlarýný düþündüðünü açýlayan örneklerdi. Çünkü bu reformun yapýldýðý sýralarda Avusturya- Macaristan imparatorluðu
Bosna- Hersek'i iþgal etmiþ, Yeni Pazar'ýn dört sýnýrýna askerlerini yerleþtirmiþ, Bulgaristan baðýmsýzlýðýný ilan etmiþ ve
Doðu Rumeli'yi ilhak etmiþ, Girit adasý halký ise Yunanistan'a
baðlandýðýný ilan etmiþti ve Bulgaristan, Sýrbistan, Karadað ve
Yunanistan aralarýnda Makedonya'yý paylaþma amaçlý ittifak
görüþmelerine hazýrlanýyorlardý.
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Bu raporun sunulmasýndan bir yýl sonra Kosova valisi
1910 yýlýnda eðitim ve ziraat konularýnda olmak üzere, hükümete kapsamlý bir rapor sunmuþtu ve bu raporda tespit edilen
konulara da deðinen vali, raporunda Kosova çiftçisinin
karþýlaþmýþ olduðu sýkýntýlarý ele alýyordu. Buna göre, ziraatýn
modernize edilip geliþtirilmesi ile ilgili bir yýl önce 1909'da
sunulan rapor, problemleri doðru teþhis eden bir rapordu.
Çünkü bir yýl sonra valinin hükümete ilettiði ve Kosovalý
çiftçinin karþýlaþtýðý problemlerin çoðu, ayný problemlerdi. Ýlk
olarak vali tarafýndan dikkat çekilen nokta, üç seneden beri
devam eden kuraklýk idi. Üç senedir devam eden kuraklýk,
borçlarýný alacaðý ürün ile ödemeyi planlayan çiftçiyi zor
durumda býrakmýþ, bankaya olan kredi borcunu ödeyemez
haline getirmiþti. Bunun dýþýnda, köylerin büyük kýsmýnýn ve
çiftçilerin ekecek tohumlarý olmadýðý, ciddi bir tohumluk ihtiyacý içinde olduklarý belirtiliyordu. Bunlarýn yanýnda, son bir
ayda ortaya çýkan yangýnlar ise zaten az olarak aldýðý ürünün
bu þekilde yanarak elden çýkmasýyla, çiftçiyi iyice zora sokuyordu. Bu þekilde zor durumda olan çiftçinin bir de hayvanlarýnýn ve ziraat araçlarýnýn çalýnmasý, çalanlarýn da bulunamamasý çiftçinin elini kolunu baðlýyordu. Bunlarla birlikte
zaman zaman derelerin taþmasý da ürünlerin zarar görmesine
yol açýyordu. Bu þekilde bir çok sýkýntý içinde yoðrulan çiftçiler için Kosova valisi, acilen tedbirler alýnmasýný istiyordu.
Eðer tedbir alýnmazsa ziraatýn zor duruma düþeceðini hatýrlatarak öncelikle 39 köyün gelecek yýl fakirlik, sefâlet içine
düþebileceðini ve hatta açlýk bile çekebileceðini haber veriyordu. Alýnacak tedbirlerin de ne olacaðýný iyi bilen vali bu
tedbirleri de hükümete iletiyordu. Öncelikle taþan Hunin
deresinin ýslah edilip taþmasýnýn önüne geçilmesini, çiftçiyi,
mallarý çalýnmakla canýndan bezdiren hýrsýzlýk olaylarýnýn
önünün alýnmasýný ve faillerinin yakalanmasýný ifade eden
vali, ihtiyaç içindeki köylüye tohumluk daðýtýlmasýný da
önemli buluyordu. Bu arada tohumluk daðýtýlýrken ziraat
29
30
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
bankasýna borçlu olanlarýn ayrý tutulabileceði haberleri üzerine, bunun yapýlmamasýný, eðer bankaya borçlu olanlara
tohumluk daðýtýlmazsa, çiftçilerin bankaya borçlarýný ödeyemeyeceklerini, bunlara tohumluk daðýtýlarak hem topraðý
iþlemelerinin hem de alacaklarý ürünle bankaya borçlarýný
ödeyebilme imkânlarýnýn bunlara saðlanmasýný istiyordu.
Vali, tohumluk daðýtýlýrken bankaya borçlu olanlarýn ayrý
tutulmamalarýna dikkat çekerken, onlarýn borçlarýný ödeyemez duruma düþmekle aslýnda suçlu olmadýklarýný söylüyordu. Kuraklýk, derelerin taþmasý sonucu seller, hýrsýzlýk, kasýtlý
ürün yangýnlarý gibi çiftçinin kendisinin elinde olmayan
nedenlerle, beklediði ürünü alamadýðýný hatýrlatan vali, bu
kaçýnýlmaz nedenlerle de çiftçinin bankaya borcunu
ödeyemediðini belirtiyor, ve bu durumdaki çifçiye de tohumluk daðýtýlarak ayný zamanda borcunu ödeme fýrsatýnýn
çiftçiye saðlanmasýnýn gerekliliðine dikkat çekiyordu.6
Kosova valisi bu þekilde hazýrlamýþ olduðu kapsamlý
raporla hükümetin, Kosova çiftçisinin maðduriyetine dikkatini çekmeye çalýþýyordu. Bu þekilde çiftçinin bir yýl önce Kosova vilayet meclisi tarafýndan sunulmuþ olan rapor çerçevesinde tarýmýn modernize edilip, çiftçinin üretime katýlmasýný, onun sanatýný icra edemez halden, daha verimli bir üretim yapar hale gelmesini saðlamaya gayret ediyordu.
Hükümete bildirdiði bu problemler çözüldüðü takdirde valiye
göre çiftçi, topraðýndan yeniden verimli ürünler alabilecekti.7
b . Saðlýk Hizmetleri
Osmanlý Arþivlerinden alýnan belgeler arasýnda saðlýk konusunda yapýlmýþ olan bazý çalýþmalara rastlanýlmaktaydý. Bu
çalýþmalardan, Osmanlý topraklarýnýn dört bir yanýnda sürdürülmeye çalýþýlan saðlýk hizmetlerinin, buralarda da
yürütülmeye çalýþýldýðý anlaþýlýyordu. Saðlýk hizmetleri,
Osmanlý yönetiminin yürütmeye çalýþtýðý en önemli hizmet
alanlarý arasýndaydý. Ýncelenilen dönem arasýnda ele geçirilen
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
belgelere göre, dikkatleri ilk çeken önemli saðlýk problemleri
olarak, salgýn hastalýklar göze çarpmaktaydý. Bu çerçevede,
1886 yýlýnda ele alýnmýþ iki belgeden anlaþýldýðýna göre salgýn
hastalýklarla mücadele edilmeye çalýþýlýyordu. Bu iki belgeden
anlaþýldýðýna göre ortaya çýkan salgýn hastalýk tehlikesi kolera
için ilk olarak, karantina tedbirleri alýndýðý görülmekteydi.
Kolera'nýn, Bulgaristan ve Romanya8 taraflarýndan gelme
tehlikesi ve yayýlma korkusu ile sýnýrda karantina uygulamasýna giriþilmiþ, Bulgaristan yolcularý, devebaðýrtan kapýsýnda
karantina kapsamýnda koruma altýna alýnmýþtý. Bu çerçevede
saðlýk personeli devebaðýrtan kapýsýndaki hanlardan birini
hastaneye çevirmiþ, pasaporthane de karantinayý yürütecek
doktorlar için ofis olarak hazýrlanmýþtý. Karantina hizmeti
verecek yapýlar, yolcular ve yanlarýndaki hayvanlar için son
derece dikkatli olarak hazýrlanmýþ, hijyen þartlarýna özen gösterilmiþ, muhafaza odalarý ve barakalar þeklinde inþa edilmesine giriþilmiþti. Karantina hizmetinin bu þekilde kusursuz
yürütülmesi ve baþarýyla tamamlanabilmesi için 40 kadar
askerin görev alacaðý ve yolcularýn karantina servisi hizmetleri için de askeri tabiplerin görevlendirileceði talimatý verilmiþti. Karantina hizmeti kapsamýnda 55 yolcu koruma altýna alýnmýþ ve bu karantina hizmeti için çok dikkat edilmesi
emredilmiþti.9 Çünkü eðer bu karantina kaygýsý, gerçekten
hastalýðýn varlýðý ile neticelenir ve hastalýk bu sýnýr kapýsýnda
önlenemezse, daha yaygýn bir hal alýp vahim sonuçlara yol
açabilirdi. Bu karantina hizmetinin yaný sýra, dikkat çeken
diðer belge, bir yandan yetkilileri rahatlatýrken, öte yandan
bu yöndeki kaygýlarý daha da arttýrmaktaydý. Karantina ile
ilgili diðer belgeye göre, Romanya tarafýndan gelme kaygýsý
ile tedbir alýnan kolera hastalýðý tehlikesi, daha sonra alýnan
bilgi ile ortadan kalkmýþtý. Romanya'daki kolera hastalýðý
tehlikesi üzerine Edirne, Selanik ve Kosova vilayetlerinin tamamýný içine alan bir tedbirin içine giriþilmiþti. Bu üç vilayette
kapsamlý bir þekilde tedbirler alýnmaya çalýþýldýðý sýrada, bu
31
32
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
hastalýðýn Bükreþ'te alýnan tedbirler sonucu azaldýðý haberi
alýnýnca, üç vilayeti kapsayan geniþ kapsamlý karantina tedbirinden vazgeçilmiþti. Fakta yine ayný belgede bu kez, Bulgaristan'dan kaynaklanan hastalýðýn, Bulgaristan makamlarýnýn tedbirsizlikleri nedeniyle tehlikeli olabileceði korkusuyla,
buradan gelecek hastalýk için karantina tedbirlerinin alýnmasýna karar verilmiþti. Bu tür konularda yerinde ve vaktinde
kararlar çok önemliydi. Vaktinde alýnmasý gereken tedbirler
eðer alýnmazsa, hastalýðýn daha büyük boyutlara ulaþmasýnýn
önüne geçilmesi gittikçe daha da güçleþecekti. Bu nedenle
Osmanlý yetkilileri Bulgaristan yolcularý ve hayvanlarý için
uygulamaya koyduklarý karantina uygulamasýný titizlikle uygulamaktaydý. Saðlýk yetkilileri dikkatli olmalarý hususunda
uyarýlmýþlardý. Bu çerçevede Romanya ve Bulgaristan'dan
gelecek bulaþýcý hastalýklarýn tespiti ve yayýlmasýný önleyebilmek için alýnan tedbirlere ilaveten bu defa da Sýrbistan' dan
da karantinayý gerektirecek bir haber alýnmýþtý. Alýnan bu haber üzerine saðlýk birimleri uyarýlmýþ, bu konuda gerekli tedbirlerin Sýrbistan'dan gelmesi konusunda kaygýlanýlan salgýn
için de geniþletilerek alýnmasý talimatý verilmiþti.10 Bu amaçla
Bulgaristan sýnýrýnda yapýlan hizmetlere benzer hizmetler ve
karantina için saðlýk tesisleri kurulmasý þeklindeki tedbirlerin
alýnmasýna, Sýrbistan sýnýrýnda da baþlanmýþtý. Burada da yolcularýn halk ile karýþmasýný önlemek amacýyla, onlarýn muhafaza edilecekleri odalar kurulmuþtu. Buna ilaveten karantina
hizmetine uymayacak veya buralarda tesis edilen odalarda
beklemeyi reddedip, halk arasýna karýþacak ve bu þekilde belki de hastalýðýn yayýlmasýna yol açacak veya buna benzer
olumsuzluklara karþý karantina hizmetlerinin güvenli yürümesi için ayrýca güvenlik görevlileri bölgeye gönderilmiþti. Bu
þekilde alýnan tedbirlerle hastalýk teþhis edilip hastalar izole
edilerek tedavileri için saðlýk görevlileri ve karantinanýn güvenli yürütülmesi amacýyla da güvenlik görevlileriyle birlikte
kapsamlý bir çalýþmayla bu hastalýðýn zararlarý ortadan
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
kaldýrýlmaya çalýþýlmýþtý. Bu amaçlarla 200 den fazla yolcunun izole edilebileceði odalar ve karantinayý güvenli bir þekilde yürütecek 60 asker ve birkaç subay ve süvari ve karantina saðlýk ekibi için gerekli tesisler kurulmuþtu. Ayný yýl Bulgaristan, Romanya, Sýrbistan taraflarýndan alýnan kolera istihbaratlarý ve sýnýrlarda bu endiþeyle yolcularýn karantina
hizmetine alýnmalarý vakalarý, 1886 yýlýnda koleranýn yaygýn
bir tehlike olduðunu ortaya koymaktaydý. Osmanlý saðlýk yetkilileri bu yaygýn tehlikeye vaktinde müdahale ederek hastalýðýn yayýlmasýný, yaygýn hal alarak birçok vatandaþýnýn canýna mâl olmasýný önleyip ortadan kaldýrmaya çalýþmakta,
gerekli tedbirleri de vakit gaçirmeden almaktaydý.
Yine ayný yýl yani 1886 yýlýna ait bir belge'den saðlýk
hizmetleri konusunda bir þikâyet dile getirilmekteydi.11 Bazý
yaralanma ve cinayet olaylarý sýrasýnda belediye doktoru Andon Efendinin ihmâlinden þikâyet olunmaktaydý. Doktor diplomasý olan Andon Efendi'nin diplomasý olmasýna karþýlýk,
kendisinin yetersiz olduðu ifade edildikten sonra, bir günde
iki üç köyde vuku bulan cinayet ve yaralama vakalarýna
gitmesi gerekirken yalnýz bir vakaya gittiði suçlamasý yapýlmaktaydý. Belgede, Andon efendi vakalara tembelliðinden mi
imkânsýzlýðýndan mý gidemediði kýsmý çok açýk deðildi. Bir
günde yalnýz bir vakaya gidip diðer vakalara gitmediði haberi
verildikten sonra merkeze baðlý 4 kazada da doktorlar olmasý
gerekirken buralardaki doktorlarýn da olmamasý nedeniyle,
vakalara gidilemediði problemi de ilâve ediliyordu. Saðlýk
bakanlýðýna yazýlan bu dilekçe üzerine, bakanlýk derhal soruþturma baþlatarak olay hakkýnda tahkikata baþlayarak yapýlacaklarý uygulamaya koyuyordu. Bu þekilde haber alýnan
problemin giderilmesi, halkýn saðlýðý açýsýndan çok önemliydi
ve bu durumun hassasiyetine binaen gerekli çalýþmalara baþlanmýþtý.
Kosova valiliði tarafýndan içiþleri bakanlýðýna gönderilen
saðlýkla ilgili bir belgede bir hastalýk vakasýnýn tedavisi ile
33
34
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
ilgiliydi. Üsküp'e baðlý Gurban köyü ihtiyar heyeti, annesi ve
babasý olmadýðý için þuur kaybý olan 14 yaþýndaki bir çocuðu,
önce köydeki manastýrda muhafaza altýna alýp bir süre burada bakýmýný devam ettirirmiþti. Fakat bir süre devam eden
bakýmý burada olumlu sonuç vermeyince, ihtiyar heyeti
çocuðu doktora tedavi ettirip, doktorunda tavsiyesi üzerine
çocuðun hastahaneye gönderilmesine karar verilmiþ, fakat bu
gibi hastalara bakacak bir hastahane olmadýðý için çocuðun
Ýstanbul'daki hastahaneye gönderilmesi gündeme gelmiþti.
Bu þekilde akýl ve sinir hastalýklarý için hastahanenin olmamasý ve en uygun hastahanenin Ýstanbul'da olmasý, bu saðlýk
vakasý üzerine baþka bir konuyu gündeme getirmiþti. Bu
çocuðun rahatsýzlýðý ile de daha fazla öne çýkmýþ olan akýl ve
sinir hastalarýna hizmet verecek bir hastanenin inþasý ihtiyacý
kendini daha fazla hissettirmiþ ve bunun üzerine içiþleri bakanlýðýna bu konudaki talep iletilmesine karar verilmiþti.
Buna göre Kosova valisinin ve vilayet meclisi üyelerinin de
imzalarý ile içiþleri bakanlýðýna gönderilen dilekçe ile akýl ve
sinir hastalýklarýnýn tedavisi için bir hastane inþasý talebi resmen iletilerek, bu þekilde bir hastahanenin yapýlmasý için gerekli paranýn acilen gönderilmesi isteniyordu. Böyle bir hastahane yapýlmasýný zorlayan bir baþka neden de, Ýstanbul'daki hastahanenin kapasitesinin az olmasý nedeniyle hasta kabul edememesiydi. 300 erkek ve 250 kadýn hasta kapasiteli
hastahane, bundan fazla hasta kabul edemiyordu. Ayrýca
Ýstanbul'daki hastahanenin kapasitesinin düþüklüðü Ýstanbul'dan vilayetlere yazýlýyor, hastahane olan yerlerdeki hastalarýn
kendi hastahanelerinde tedavilerinin yapýlmasý gereði bildiliriliyordu.12 Çünkü hastahanenin kapasitesi, sayýsýndan fazla
hasta kabulüne imkân tanýmýyordu. Buradan Ýstanbul'daki
akýl ve sinir hastahanesinin dýþýnda bazý vilayetlerde de bu
þekilde hastahaneler olduðu anlaþýlmakla birlikte, hastahanelerin hangi vilayetlerde olduðuna dair bilgi belge de
yoktu. Fakat Kosova'da böyle bir hastahane olmadýðý orta-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
daydý ve Kosova valisi ve vilayet meclisi üyelerinin ortak
imzalarýnýn olduðu bir dilekçeyle, Kosova'da böyle bir hastahanenin kurulmasý için acilen ödenek gönderilmesi isteniyordu. Kosova valiliði ve meclisi, bu þekilde ön ayak olarak bu
problemleri çözmeye çalýþýyordu.
Bu gibi hizmetlerin sürdürülmeye çalýþýlýrken öte yandan,
Ýçiþleri bakanlýðýndan Kosova valiliðine yazýlan bir belgeden
boþ olan belediye tabipliði makamýna bir doktor tayini yapýldýðý haber verilmekteydi. Yenipazar kazasýndan, Kosova valiliðine, oradan da içiþleri bakanlýðýna yazýlan bir dilekçe ile
Yenipazar'da boþ bulunan belediye tabipliðine bir doktor tayini isteniyordu. Talebi deðerlendiren içiþleri bakanlýðý, Kosova
valiliðine gönderdiði bir yazý ile Ortaköy kazasý doktoru Avram efendinin Yenipazar belediye tabipliðine tayin edildiðini
bildiriyordu. Halkýn saðlýk hizmetlerinden mahrum kalmamasý için, istenilen doktor tayini talebini yerine getiren içiþleri
bakanlýðý, gönderilen Doktor Avram efendinin harcýrah, maaþ, emekli kesintisi gibi özlük haklarýný da saklý tutarak doktorun da maðdur edilmemesine dikkat ediyordu.13
Bu þekilde Osmanlý, saðlýk personeli temini, yeni akýl ve
sinir hastahanesi tesisi, karantina hizmetleri, ilçelerin ve köylerin doktorlarýnýn daha verimli çalýþmalarýnýn saðlanmasý,
boþ olan doktorluklara yeni doktorlar tayini yapýlarak saðlýk
hizmetlerinin aksatýlmamaya çalýþýlmasý gibi çabalarla saðlýk
hizmetlerinin problemsiz bir þekilde yürütülmesine gayret ediyordu. Ayrýca, belgelerden anlaþýldýðýna göre Kosova vilayetinin çevresi sayýlabilecek Romanya, Sýrbistan ve Bulgaristan'da kolera salgýný görülmekle birlikte, bu vakanýn Kosova'da en azýndan o dönemlerde görülmemesi, Kosova'nýn
saðlýk hizmetlerinin, bölgesine göre verimli ve daha nitelikli
olduðunu akla getirmekteydi. Bu arada yine belgelerden anlaþýldýðýna göre o dönem belediyelerinin bünyelerinde doktor
bulundurarak, diðer hizmetlerinin yanýnda, saðlýk hizmetleri
verdikleri de görülmekteydi.
35
36
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
c. Mâli Hizmetler
Kosova'daki Osmanlý yönetimi ile ilgili yapýlan incelemelerde ele geçirilen belgelerde, Osmanlý'nýn mali konulardaki
bazý uygulamalarýna da rastlanmaktaydý. Bu çerçevede 1880
yýlýna ait bir belgeden Kosova mali yönetimine ait bir görev
deðiþiminden söz edilmekteydi. Bu belgeye göre Kosova vilayeti Aþar ve Aðnam Nazýrý Naim efendinin, Kosova vilayeti
defterdarlýðýna tayin edildiðini bildiriyordu. Aþar ve Aðnam
Nazýrlýðý görevine ise daha önce bazý memuriyetlerde görev
yapmýþ olan Yusuf Ýzzeddin Efendi tayin ediliyordu.14
1887 yýlýnda baþbakanlýða yazýlmýþ bir belge ise aslýnda
mali karakterli olmasýna karþýlýk, siyasi yönü aðýr basacak bir
konuyu gündeme getiriyordu. Belgenin siyasi yönü, Osmanlý-Sýrbistan arasýnda yapýlan sýnýr düzenlemeleri sonucu
ortaya çýkan ilginç geliþmeydi. Belgede, Sýrbistan-Osmanlý
sýnýr tayini yapýldýktan sonra, sýnýrýn Sýrbistan tarafýnda kalan
bazý yerleþim yerlerindeki bir kýsým halk ile sýnýr tayini
yapýldýktan sonra Osmanlý tarafýnda kalýp sýnýrýn Sýrbistan tarafýna kaçan bir kýsým Hýristiyan halkýn, Osmanlý tarafýna geçmek istediðinden bahsediliyordu. Sýrbistan tarafýnda kalan ve
Osmanlý tarafýndan Sýrbistan tarafýna geçen bazý bölge
Hýristiyanlarý bu kez, Osmanlý tarafýna geçmek istiyorlar, fakat
hayvan, eþya v.s. gibi gümrük vergisinden muaf tutulmak
istiyorlardý. Kosova vilayeti hudutlarýnda gerçekleþen bu olay
hakkýnda, Kosova valiliði sýnýrýn Osmanlý tarafýna geçmiþ Hýristiyan halkýn talepleri doðrultusunda, olumlu kanaat belirtip, bu Hýristiyan halkýn talepleri doðrultusunda Osmanlý
tarafýna geçmelerini saðlarken, kendilerinden hayvan, eþya
v.s. gibi gümrük vergisi alýnmayacaðýný iletiyor, bu konuda
gerekli iznin alýnabilmesi için bu konudaki talebini baþbakanlýðýn onayýna sunuyordu. Bu konuda hazýrladýðý bir evrakla
Kosova vilayeti, konuyu baþbakanlýða resmen bildirerek
baþbakanlýðýn iznini beklediðini iletiyordu.15
Gümrük muafiyeti talebi ile alâklý görülen bu olay, siyasi
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
sonuçlarýyla aslýnda çok önemli bir vakadýr. Bu durumda
dikkat çekilmesi gereken birkaç nokta vardýr. Ýlk olarak öteden beri zaman zaman iddia edildiði ve bunlar bahane edilerek devletin içiþlerine karýþma niyetine dayalý olarak Avrupalý devletlerinin öne sürdükleri gibi Osmanlý'nýn Hýristiyan
halkýna eziyet ettiði þeklindeki suçlamalarýn doðruluðunun
deðerlendirilmesi gerekmektedir. Osmanlý'nýn Hýristiyan
halkýna böyle bir baskýda bulunmadýklarý, tarihindeki birçok
örnekte görülebileceði gibi bu belgede de görebilmek mümkündür. Eðer gerçekten iddia edildiði gibi Osmanlý, Hýristiyan
halkýna eziyet edip onlarý zorla Müslümanlaþtýrmaya çalýþmýþ
olsaydý, bahis konusu olan halkýn, Hýristiyan yönetimi sýnýrlarý içinde iken daha sonra Osmanlý topraklarýna geri dönmeye çalýþmamalarý gerekiyordu. Üstelik Osmanlý'nýn onlarý,
zorla Müslümanlaþtýran devlet olduðu düþünülürse, Hýristiyan
bir devletin sýnýrlarý içine girmiþ olan ve dinini yaþama þansý
bulan Hýristiyan halkýn, iddia edildiði gibi kendisinin zorla
Müslümanlaþtýrýlacaðý Osmanlý topraklarýna yeniden dönmemesi gerekiyordu. Bu yeniden Osmanlý topraklarýna dönmek isteyen halkýn, Osmanlý'nýn onlara nasýl davranacaðýnýn
belli olmadýðý deðerlendirmesi burada düþünülmemelidir,
çünkü bu tarihten 10 sene öncesine kadar Sýrbistan zaten
Osmanlý topraðýydý ve ayrýca Osmanlý tarafýna geçen
Hýristiyan halkýn bir kýsmý, kýsa bir süre önce Osmanlý tarafýndan kaçýp Sýrbistan tarafýna geçen Hýristiyanlardan oluþuyordu. Yani hepsi Osmanlý'nýn nasýl bir yönetim uyguladýðýndan
haberdardý. Ve geriye dönmekle de bu Hýristiyan halk, nasýl
bir yönetime talip olduklarýný çok iyi biliyorlardý. Osmanlý tarihinden birçok örneklerden ve bu çalýþmada ileriki bölümlerde ele alýnacak baþka belgelerden ve ayrýca þu an ele alýnan belgelerden de anlaþýlacaðý gibi Osmanlý, Hýristiyan halký
rahatsýz edecek bir yönetim uygulamasýnda bulunmuyordu.
Eðer böyle olsaydý yani Osmanlý, Hýristiyan halký huzursuz
edici bir þekilde yönetmiþ olsaydý, artýk Hýristiyan bir devlet
37
38
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
tarafýnda bulunan ve iddia edildiði gibi bu baskýlardan kurtulmuþ olan halkýn tekrar kendilerine baský uygulayabilecek bir
devlet tarafýna geçmesi beklenmeyecek bir davranýþtý. Öte
yandan böyle Hýristiyan bir halkýn, Hýristiyan bir yönetim
tarafýnda yaþarken sonradan Müslüman Osmanlý topraklarýna geçmek istediði bu olay üzerine, Osmanlý'nýn Hýristiyanlara baský uyguladýðý iddialarýnýn ne derece tutarlý iddialar
olduðu tekrar gözden geçirilmelidir. Yukarýda da belirtildiði
gibi tarihte birçok benzer örneklerine ve bu çalýþmanýn ileriki
bölümlerinde sunulacak dini yaþantý toleransý örneklerine ve
bu belgenin bahsettiði olaya raðmen Osmanlý'nýn Hýristiyanlara baský yapmýþ olduðu iddialarýnýn, mutlaka somut bilimsel belgelere dayanmasý gerekmektedir.
Baþbakanlýða yazýlmýþ bir belge de bu kez vergi toplanmasý ve kullanýlmasý ile ilgili idi. Baþbakanlýða hitaben yazýlan
taleple, belediyeler tarafýndan toplanan bazý vergilerin, bölgede kullanýlmasý isteniyordu. Normal uygulamaya göre vergiler belediye tarafýndan toplandýktan sonra, hazineye devrediliyordu. Kosova vilayetinden gelen taleple belediye tarafýndan toplanan bazý vergilerin hazineye devredilmesi yerine belediye ihtiyaçlarý için deðerlendirilmesi isteniyordu.16 Bu belge de çok önemli bir uygulama örneði idi. Bir bölgeyi ele
geçiren egemen bir gücün, o bölge hakkýnda belki birçok
hakkýndan vazgeçebileceði, ancak vergi toplamak ve toplanan vergiyi kendi hazinesine devretmek tercihinden vazgeçebileceði, çok fazla ihtimal dahilinde deðildi. Vergi toplamak, bir bölgeyi ele geçirdikten sonra, o bölgeden elde edilecek imkânlarýn en baþýnda gelmekteydi. Veya baþka bir
ifadeyle bazý fetihler, stratejik önem düþünülerek yapýlýyorsa
da, belki bir bu kadar önemli olarak fetihler diðer yandan,
fethedilecek bölgenin ekonomik getirisi düþünülerek yapýlmaktaydý. Yani bölgeler, bir anlamda ekonomik avantajlarý
nedenleriyle fethedilmek istenmekteydi. Bu açýdan bakýldýðýnda, Osmanlý'larýn uygulama geçmeye hazýrlandýklarý bazý
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
vergileri merkeze devretmek yerine, bölgeye sarf etmek sistemi, sömürgeci, bölgeyi geri býrakan devlet mantýðý içerisinde
pek mantýklý görünmemekteydi. Çünkü devlet kendi isteðiyle,
bu belgeye göre en azýndan kazançlarýnýn bir kýsmýndan
vazgeçme sürecini baþlatmýþtý. Zaman zaman sömürgeci, bölgeyi geri býrakan devlet diye tanýmlanan bir yönetimin, baþka
birçok þeyden vazgeçse bile, vergiden vazgeçmemesi gerekiyordu. Hâlbuki burada toplanan bazý vergilerin merkeze gönderilmeyip, Kosova'da sarf edilmesi iþlemini baþlatmasý bir
yana, daha önceki tarým'la ilgili bölümde de ele alýndýðý gibi,
merkeze gönderilen vergilerin, tarým destek kredileri, hayvancýlýk kredileri, zirai alet destek kredileri gibi uygulamalarla, daha önce daðýtýlan kredilerin büyük kýsmý geri ödenmediði halde ziraat bankasý vasýtasýyla yeni krediler daðýtýlmasý ve bunlarýn geri ödemelerinin 10 yýldan 15 yýla yayýlmasý uygulamalarý, Osmanlý'nýn gerçek niyetini ortaya koyuyordu. Üstelik daha önceki kredilerin büyük kýsmý ödenmediði
halde, yeni kredilerin geri ödemesini 15 sene taksitle daðýtma
sistemini buralardan 3 yýl sonra çekileceði tarih olan 1909'da
uygulamaya koymasý Osmanlý'nýn kendi menfaatlerinden
daha çok bölgenin kalkýnmasýný düþündüðünün iþaretleriydi.
Burada belki þu iddia edilebilir: Osmanlý, 1909'da 15 yýllýk
ödeme planlý yeni kredi sistemi baþlatmýþtý, ancak 1912' de
buradan çekileceðini kendisi de beklemiyordu. Bu kanaatin
tam tersine devlet adamlarý buralarda 3 sene olmasa bile
daha fazla kalamayacaklarýný kendileri de öngörüyorlardý.
Çünkü yukarýda da deðinildiði gibi bölgenin etrafýndaki
topraklar Bosna-Hersek, Bulgaristan, Doðu Rumeli ayný anda
1908 yýlýnda gitmiþ, bir anlamda sýra artýk Kosova gibi
balkanlarda elde kalan diðer bölgelere gelmiþti. Bunu tahmin
etmek öyle çok zor bir çýkarým deðildi. Çünkü Bosna-Hersek,
Bulgaristan, Doðu Rumeli, Girit elden çýkarken ayný yýl Osmanlý, o topraklarýn elden çýkmasýnýn üzerinden bir yýl bile
geçmeden ve bu toprak kayýplarýnýn üzüntüsü unutulmadan,
39
40
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
ziraatla uðraþan Kosova halkýnýn, ziraat odasý ile yapmýþ
olduðu yeni kredi sistemini içeren tekliflerini de kabul ediyordu.Bu uygulamalar, Osmanlý'nýn buralarý sömürmek niyetinde mi yoksa problemlerini çözmek niyetinde mi olduðunun
iþaretleriydi.
Dýþiþleri bakanlýðýna Osmanlý devletinin Londra büyükelçiliðinden gelen bir haber, Osmanlý'nýn balkanlarda takip etmiþ olduðu önceliklerin belirlenmesi açýsýndan oldukça
ilginç bir haberdi. Çünkü bu habere göre Selanik, Kosova ve
Manastýr vilayetleri bütçelerine ait rakamlarýn, Ýngiliz parlamentosu Avam kamarasýnda gündeme getirildiði bildiriliyordu. Times gazetesinin Fransýzca verdiði habere dayanýlarak
ele alýnan bir evrakta Osmanlý Devleti'nin Elviye-i Selâse (Kosova, Selânik ve Manastýr Vilayetleri için, üç vilayet anlamýnda bu tâbir kullanýlýyordu) diye tanýmlanan Kosova, Manastýr
ve Selanik vilayetlerinin muhtemelen 1905 yýlýna ait bütçe
rakamlarý ifade ediliyordu. Bu haber, Times tarafýndan 1906
yýlýnda yapýldýðýna ve Osmanlý Devleti'nin Londra Büyükelçiliði tarafýndan 23 Mart 1906'da Dýþiþleri bakanlýðýna bildirildiðine göre bu belgenin belirttiði bütçe rakamlarýnýn 1905
yýlýna veya daha önceki herhangi bir yýla ait olmasý gerekiyordu. Zira evrakta bütçe rakamlarýnýn hangi yýla ait olduðu
belirtilmiyordu.
Avam kamarasýnda gündeme gelen bu evrak beyaný aslýnda, Avam kamarasýndan bir milletvekilinin verdiði soru üzerine ortaya çýkmýþtý. Bu habere göre Osmanlýya baðlý bu üç
vilayete ait toplam 768,697 bin lira olarak sunulan para için,
evrakta üç ayrý masraf kalemi gösteriliyordu. Toplam
768,697 bin lira'nýn 26,803 lira Askeriye, 76,691 lira adliye,
77,851 lira Nafia bakanlýklarýna ayrýlmýþ olacak þekilde üç'e
ayrýldýðý bildiriliyordu.17
Times gazetesinin haberi ve Ýngiliz Avam kamarasýnda ele
alýnan bu belge doðru ise bu konuda þu iki noktaya dikkat
çekilmesi gerekmektedir. Ýlk olarak baðýmsýz bir devlet olan
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Osmanlý'nýn belki de gizli bilgileri nasýl oluyor da Ýngiliz Avam
kamarasýnda sergilenebiliyor, oralara nasýl ulaþtýrýlýyordu. Bu,
belkide Osmanlý memurlarý vasýtasýyla gizli bir þekilde Ýngiliz
parlamenterlere ulaþtýrýlmýþ oluyor veya herhangi deðiþik
metotlarla parlamenterin eline geçiyordu. Sonuç olarak
Osmanlý maliyesine ait bütçe rakamlarý nasýl oluyor da Ýngiliz
Avam kamarasýnda sergilenebiliyordu. Ayrýca Kosova,
Selanik ve Manastýr vilayetlerine ait bütçe rakamlarýnýn Ýngiliz
Avam kamarasýnda sergilenmesi, Ýngiltere'nin buraya olan
ilgisini göstermesi açýsýndan önemliydi. Öte yandan yine
yukarýda belirtildiði gibi bu belge ve belirtilen rakamlar doðru
ise Osmanlý'nýn Balkanlarda hangi amaçlara yönelik siyaset
uyguladýðýný göstermesi açýsýndan ilginçti. Üç ayrý harcama
kalemi þeklinde verilen evrakta, paranýn Askeriye, Adliye ve
Ýhtiyaç bakanlýklarýna ayrýlmýþ rakamlarý sergileniyordu.
Balkanlarda halkýna baskýcý bir yönetim uyguladýðý þeklinde
Avrupalý devletlerce eleþtirilen Osmanlý Devleti'nin bu belgeye göre 26,691 lira en küçük harcamayý askeri masraflara
yaptýðý belirtiliyordu. Yine bu belgeye göre Osmanlýnýn,
askeri harcamalarýn üç katý rakam olarak 76,691 lirayý Adliye
hizmetlerine ve yine askeri harcamalarýn üç katý 77,851 lirayý
halkýn yiyecek türü ihtiyaçlarýnýn temini ile ilgilenen Nafia
hizmetlerine sarf ettiði görülüyordu. Sonuç olarak bu belge
doðru ise Osmanlý, bu harcamalar arasýnda en çok kaynaðý
nafia hizmetlerine yatýrmýþ olmakla aslýnda neye önem
verdiðini bir anlamda ortaya koymuþ oluyordu.
Bu belgeye ilaveten, Ýçiþleri bakanlýðýndan Kosova valiliðine yazýlmýþ olan 1910 tarihli bir belge de piyasada un fiyatlarý ile ilgili bir dalgalanmayla ilgiliydi. Belgeye göre Kosova
vilayeti Ýþtip kazasý Bregaliçe nehri etrafýnda deðirmen bentlerinin mahalli yetkililerce yýkýldýðý þeklinde þikâyet içiþleri
bakanlýðýna ulaþýnca, bakanlýk mahalli yetkililerin dikkatleri
çekilmek üzere konuyu gereði yapýlmasý talimatýyla Kosova
vilayetine hâvâle diyordu. Deðirmen bentleri yýkýlýnca, bu kez
41
42
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
piyasadaki un fiyatlarý gereðinden fazla artýyor, iâþe prensibini kendisi için çok önemli bir prensip kabul eden Osmanlý bu
konuda da gereðinin yapýlmasý üzerine Kosova vilayetinin
dikkatini çekiyordu.18 Bu belgede Ýþtip'teki Bregaliçe nehri
üzerindeki deðirmen bentlerinin resmi görevlilerce yýkýldýðý
belirtilmesine raðmen Osmanlý, gereðinin yapýlmasý üzerine
bu konuyu örtbas etmiyor, sorunun çözülmesi için gerekli talimatý Kosova valiliðine iletiyordu.
d. Eðitim Hizmetleri
Eðitim, bir devletin kendisinin devamýný saðlayabilmesi
için ayakta tutmasý gereken en önemli kurumlarýndan biridir.
Devlet, yarýn kendisini güvenli bir þekilde ellerine teslim edeceði kadrosunu eðitim teþkilatý vasýtasýyla yetiþtirir, eðitir, istediði seviyeye getirir. Devlet, kadrolarýný teslim edeceði vatandaþýný daha küçük yaþlarda alýr, gerekli her türlü bilgiyi ona
kazandýrýr ve onu devleti yönetmekle ilgili görevi almaya
hazýr hale getirir. Ve bu þekilde yarýnýný da garanti altýna
almaya çalýþýr. Yani, yarýn þu an devleti yürüten kadrolarýn,
görevlerini býrakma, ayrýlma veya yaþlýlýk, emeklilik ve daha
baþka nedenlerle devleti yönetemez duruma geldiklerinde
devlet sýkýntý çekmez. Çünkü eðitim sürecinden geçirilmiþ,
devlet görevlerini almaya hazýr yetiþmiþ elemaný vardýr artýk.
Devlet hizmetleri görevlerinde bir aksama olmayacaktýr.
Herhangi bir þekilde boþalan devlet görevlerinin yerine yenileri hazýrdýr. Yalnýz burada dikkat çekilmesi gereken bir durum
vardýr. Devletin, yarýnýn görevlilerini yetiþtirme kaygýsý, genellikle ulus devletlerin kendini, kendi ýrkýndan olan insanlarla
devam ettirme kaygýsý içerisinde deðerlendirilmemelidir. Yani
büyük güçler egemen olduklarý topraklarda eðitim teþkilatýný
problemsiz bir þekilde tesis edip yürütmeli, egemen olduklarý
topraklarda, kendi ýrkýndan veya kendi dininden olmayan
insanlarý, daha kolay yönetebilmek adýna eðitimden mahrum
edip cahil býrakmamalýdýrlar. Veya daha deðiþik bir ifadeyle
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
kendi dininden veya ýrkýndan olmayan insanlarý eðitip, nitelikli hâle getirip onlarýn gözlerini açýp kendine problem
çýkaracak hâle getirmemek gibi niyetlerle onlarý eðitimden
mahrum býrakmamalýdýr. Bu arada halkýna eðitim imkaný
saðlarken onlarý asimile etmeyi de düþünmemelidir. Öte yandan, devletler asimile politikasý uyguladýklarý takdirde, asimile edilmeye çalýþýlan uluslarýn bu asimilasyon politikasýný
kabul edecekleri de beklenmemelidir. Bu noktalar eðitimde,
ihmal edilmemesi gereken çok önemli konulardýr.
Dünya tarihinde bu gibi konular azýmsanmayacak miktarlarda mevcuttur. Yani egemen milletlerin, yönettiði milletleri
asimilasyon, eðitimden mahrum etme gibi politikalarla sindirmeðe çalýþtýðý ve fakat bu politikalarýnýn baþarýlý olmadýðý ve
günün birinde bu politikalarýn kendi aleyhine döndüðünü
gördüðü birçok örnekler vardýr. Egemenliði altýndaki milletlere ahlâki olmayan bir yolla, yani eðitimi sindirme amacý
olarak kullanma amaçlý politikalarla yaklaþan egemen milletler, kýsa vadede baþarýlý olmuþlarsa da uzun vadede baþarýlý
olmamýþlardýr. Bu noktada eðitimi sindirme aracý olarak kullanmak bir yana her devletin, diðer hizmetlerde olduðu gibi
eðitimi de her türlü politik amaçlardan uzak sadece vatandaþýný aydýnlatma, onu yetiþtirme gibi hedeflerle sunma
zorunluluðu vardýr. Bu çerçevede Osmanlýlar acaba vatandaþlarýna eðitim imkaný sunup sunmadýklarý, onlarý cahil
býrakmaya çalýþýp çalýþmadýklarý veya eðitimi politik amaçlarýna alet edip etmedikleri gibi sorularýn cevaplarý, Osmanlýlarýn
yapmýþ olduklarý hizmetlerde gizlidir. Osmanlýlarýn yapmýþ
olduklarý eðitim hizmetlerinin görülmesi de bu konudaki
cevaplarý netleþtirmiþ olacaktýr.
Eðitimle ilgili atýlan adýmlar çerçevesinde ortaya çýkan bir
müfettiþ raporu bu konuda yapýlmasý istenen bir projeyi
göstermekteydi. 1879 tarihli bu belgeye göre Baðdat, Suriye
ve Kosova vilayetlerine rapor hazýrlamak üzere görevlendirildiði anlaþýlan müfettiþ, bu vilayetlerle ilgili hazýrladýðý
43
44
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
raporunu Bakanlar Kuruluna sunuyordu. Bu rapor, bahsedilen vilayetlerde birer hukuk Fakültesi açýlmasý ile ilgili bir
rapordu ve müfettiþ bu vilayetlere birer hukuk fakültesi açýlmasýnýn gereðine iþaret etmekteydi.19 Baðdat, Kosova, Suriye vilâyetlerinde birer Hukuk Fakültesi açýlmasý kararý verilen
müfettiþ raporu da gereði yapýlmak üzere Bakanlar Kurulunun gündemine alýnmýþtý.
Müfettiþin Bakanlar Kuruluna raporu sunduðu bu tarih
çok önemliydi. Çünkü Müfettiþin raporu sunmuþ olduðu tarih, II.Abdülhamit dönemine denk gelmekteydi ve bu dönem
belki de 600 yýllýk Osmanlý Tarihinin en büyük eðitim reformunun yapýldýðý dönemdi. Eðitime büyük önem veren II.
Abdülhamit imparatorluðun ihtiyaç duyduðu her branþta ve
gelecekte ihtiyaç duyulacak her alanda olmak üzere büyük
bir eðitim reformu baþlatmýþtý. Bu süreçte her branþta geniþ
bir okullaþma faaliyeti görülmekteydi. Bu okullaþma sürecinde de Baðdat, Suriye ve Kosova vilayetleri içinde birer hukuk fakültesi düþünülmekteydi. Bu vilayetlerle ilgili kapsamlý
bir rapor hazýrlayan müfettiþin kanaatleri de bu vilayetlerde
birer Hukuk Fakültesi açýlmasý yönündedi. Bu belge Osmanlý'nýn eðitime nasýl yaklaþtýðý konusunda önemli iþaretler taþýmaktaydý. Dikkat edilirse hukuk fakültesi açýlmasý düþünülen
vilayetlerin hiçbiri devlet yatýrýmlarýnýn her alanda büyük
oranda kendisine yönetildiði iddia edilen Anadolu vilayetleri
deðildi. Ve Osmanlý Anadolu vilayeti veya baþka bir vilayet
ayrýmý yapmaksýzýn Suriye, Baðdat ve Kosova vilayetlerinde
hukuk fakültesi açmayý Bakanlar Kuruluna sevk etmiþti. 2006
yýlýnda olunan þu günlerde sadece 1 üniversitesi olan Kosova'da 127 yýl önce bir hukuk fakültesi açýlmasýnýn Bakanlar
Kurulunun gündemine alýnmasý, Osmanlýlarýn Suriye,
Baðdat'la birlikte Kosova'ya verdiði önemi daha net ortaya
çýkarmaktaydý. Veya baþka bir ifadeyle en azýndan bu belge,
ortaya koyduðu bilgiye göre, Kosova'nýn eðitim açýsýndan
hangi dönemde geri býrakýlýp býrakýlmadýðýnýn iþaretlerini
taþýyordu.
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Milli Eðitim Bakanlýðýnda görüþülen bir baþka belge de
ilköðretimle ilgili bir geliþmeyi haber vermekteydi. 1880 yýlýnda yani Osmanlý devletinin en kapsamlý eðitim reformunun
yapýldýðý II.Abdülhamit döneminde Suriye vilayetinde Hama,
Sivas-Gürün ve Üsküdar'da ortaöðretim okullarý ile Priþtine'de açýlan ilköðretim okulu ile Gilan nahiyesi Ortaokullarý
öðretmenlerinin maaþlarýnýn yükseltilerek iyileþtirilmesi, karara baðlanýyordu. Ve bu zamlarla ilgili ödemenin ayrýlýp
ayrýlmadýðýnýn, kontrolünün de yapýlmasý talimatý veriliyordu.Yine ayný belgeye göre Sakýz adasýndaki Müslüman okuluna Rumca, Hýristiyan okuluna ise Türkçe öðretmeni tayin
ediliyordu. Bundan baþka vilayet kararnamesi 237. maddesinin hükmüne göre Küçük çocuk okullarý ve Ortaokullarýn
idarelerinin, baðlý olduðu cemaatlerin idarelerine býrakýldýðý
belirtiliyordu. Ayrýca bu tür okullara ait gelir getiren bütün
mallar da yine bu cemaatlerin idaresine býrakýlýyordu20.
Hama, Gürün, Üsküdar, Sakýz bölgelerindeki okullarla birlikte, Priþtine' deki okullarýn da ayný belgede kaydedilmesi,
Priþtine'deki okullarýn Anadoludaki, Ortadoðudaki ve Ege
adasý olan Sakýz adasýndaki okullardan ayrý tutulmadýðýný
gösteriyordu. Yine bu belgede belirtildiðine göre, zama
zaman, "kendi dininden olmayan uluslara baský yaptý" suçlamasý yapýlan Osmanlý'nýn, cemaat okullarýnýn yönetimini, bu
okullara ait gelir getiren mallarla birlikte, cemaatlere býrakmakla eðitime nasýl baktýðý daha iyi anlaþýlabiliyor ve ayrýca,
cemaat okullarýnýn eðitim faaliyetlerini yine o cemaatlere býrakmakla, onlarý eðitimlerinde nasýl serbest býrakmýþ olduðunu göstermiþ oluyordu.
Milli Eðitim Bakanlýðýnda görüþülen bu belgenin bir diðer
kýsmýnda da baþka bir konu ele alýnýyordu. Bu belgeye göre,
II.Abdülhamit dönemi eðitim reformu çerçevesinde,
Kosova'da eðitim, yeniden ele alýnýyordu. Bu amaçla
Kosova'daki öðretmenleri yeni eðitim metodlarý konusunda
bir eðitime tabii tutmak ve öðretmen yetiþtirmek üzere açýlan
45
46
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
okulu faaliyete geçirmek için bir idareci öðretmen ve bu
öðretmene bir yardýmcý atanýyordu.21 Bu durumda bu belgeye göre, Kosova'ya öðretmen yetiþtirme amacýyla bir Eðitim
Fakültesi açýlmýþ, pilot bölge olarak Priþtine seçilmiþ ve bu
fakültenin hem öðretmen ve hem de idareci sýfatýyla bir öðretmen ve bu öðretmene bir yardýmcý personel atamalarý da
yapýlýyordu. Öðretmen yetiþtirecek bu Eðitim Fakültesinin
temeli de Hukuk Fakültesi örneðinde olduðu gibi yine
II.Abdülhamit döneminde yani bugünkü tarihten 126 yýl önce atýlmýþ oluyordu. Üstelik bu adým bugünkü modern
usullerle atýlýyordu. Yani okulun eðitim sürecinin izlenmesi
için pilot bölge uygulamasý da yapýlarak eðitim-öðretim
baþlatýlýyordu. Bu okul, hem öðretmen yetiþtirecek, hem de
varolan öðretmenleri yeni eðitim metotlarýna göre eðitim
sürecinden geçirerek, modern usullere alýþtýracak, daha sonra
bu pilot uygulama gerektiðinde diðer bölgelere de geniþletilebilecekti. Hem var olan öðretmenleri modern usullere
göre eðitimden geçirmek, hem de Kosova'nýn ihtiyaç duyduðu öðretmenlerini artýk Kosova'da yetiþtirmek, Kosova ve
Kosovalýlar için büyük bir açýlým idi. Bu Eðitim fakültesi ve
yukarýda bahsi geçip açýlmasý Bakanlar Kurulunun gündemine alýnan hukuk fakültesi bir üniversitenin çekirdeði anlamýna geliyordu ve bundan 126 yýl önce uygulamaya koyulmuþtu. Hukuk fakültesini, müfettiþin raporu doðrultusunda
Bakanlar Kurulunun gündemine alan, eðitim fakültesini ise
pilot uygulamayla baþlatýp bu þekilde bir üniversitenin temellerini bundan 126 yýl önce hazýrlayan Osmanlý, Kosova
eðitimine nasýl baktýðýný, bu hareketleriyle ortaya koymuþ
oluyordu. Hukuk Fakültesi kurulmasýnýn Bakanlar Kurulunun
gündemine alýnmasý ve bu þekilde, fakültenin açýlmasý teþebbüsü ve Eðitim Fakültesinin açýlmasýyla aslýnda, ileride bir
üniversitenin adýmlarý da daha o yýllarda atýlmýþ oluyordu. Bu
adýmlarýn üniversiteyle sonuçlandýrýlmamasýnýn sorumluluðu,
bu bölgelerde artýk son dönemine girmiþ Osmanlý'da deðil,
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
bundan 126 yýl sonra 2006 da bile ancak bir üniversite kurabilen ve böylece yavaþ yürüyen mekanizmalarda ve bu süre
içinde buralarý yöneten idarelerde aranmasý gerekmektedir.
Milli Eðitim Bakanlýðýndan bildirilen 1889 tarihli bir belge,
baþka bir konuya dikkat çekiyordu. Bu belgede bahsedildiðine göre Sýrbistan'ýn baþkonsolosunun, Üsküp'te Sýrp
çocuklarý için bir okul açma giriþiminde olduðu hatýrlatýlarak,
böyle bir okulun açýlmasýna izin verilmeyeceði bildiriliyordu.
Kosova valiliðinin bu konudaki bilgilerini de dikkate alan Mili
Eðitim Bakanlýðý, Kosova Valiliðinin görüþünü aldýktan sonra
bu okulun açýlmayacaðýna dair kararýný veriyordu. Çünkü bu
belgede belirtildiðine göre bölgede açýlacak okul, Hýristiyan
halk arasýnda, Kosova vilayetin Sýrbistan'a baðlanmasý
amaçlarýna hizmet edecek politika üreteceði niyetiyle, okulun
açýlmasýnýn mahzurlu olacaðýndan bahsediliyordu.22 Bu tür
kararlarý vermeden önce merkez, burada da olduðu gibi ilgili
vilayetin görüþünü alýp ona göre kararýný belirliyordu. Burada
da yani Üsküp'te bir Sýrp okulu açma izni talebi konusunda
da Kosova vilayetinin kararý sorulmuþ, Sýrbistan'la komþu
olup Sýrbistan da ki hareketliliði ve Sýrbistan'ýn Kosova vilayetindeki faaliyetlerini yakýndan gören Kosova valiliði de bu
okullarýn açýlmamasý yönünde bir kanaat belirtmiþti. Bir okulun açýlmasýnýn yasaklanýp, Sýrp vatandaþlarýnýn Osmanlý
idaresince eðitimden mahrum býrakýlmasý anlamýna gelebilecek bu yasak, Osmanlý'nýn cemaat okullarýnýn idaresinin
cemaatlere býrakan anlayýþla çeliþiyor gibi görünse de burada
farklý bir durum vardý. 1878 yýlýnda Rusya ve Avrupa devletlerinin desteðiyle Osmanlý'dan baðýmsýzlýðýný kazanan
Sýrbistan'ýn en büyük ideali, Büyük Sýrbistaný kurmaktý ve bu
amaç doðrultusunda Kosova vilayeti topraklarýyla yakýndan
ilgileniyordu. Bu nedenle toprak bütünlüðünü korumak isteyen Osmanlý, toprak bütünlüðüne kasteden bu niyet karþýsýnda tedbirini almak zorundaydý ve bu çerçevede bu kararý ver-
47
48
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
mekle aslýnda mecburi bir nefsi müdafaa yapmýþ oluyordu.
Çünkü hem Sýrbistan'ýn niyetlerini hem de bu topraklardaki
faaliyetlerini yakýndan biliyordu.
Kendi varlýðýný korumak için bazen bu tür okullarýn açýlmasýný yasaklayan Osmanlý, Eðitim-Öðretim faaliyetleri çerçevesinde, bu kez bazý okullarda deðiþiklik yapýlmasýný istiyordu. Bazý okullarda deðiþiklik yapýlmasý istenen belgede, bu
deðiþikliklerin nasýl olmasý gerektiði de belirtiliyordu. Yine
Kosova'yý Anadoludaki bir vilayeti gibi gören ve bunu ayný
belgede Anadoludaki okul için ne istiyorsa, aynýsýný Kosova
için isteyen Osmanlý, Anadolu ve Kosova arasýnda bir ayrým
gözetmediðini bu þekilde de ortaya koymuþ oluyordu. Buna
göre 1894 yýlýnda, Kosova, Elazýð ve Baðdat vilayet merkezlerindeki gündüzlü okullarýn yatýlýya çevrilmesi gündeme
alýnýyor ve buna ait prosedürün de nasýl uygulanacaðý belirtiliyordu. Buna göre vilayet merkezlerindeki gündüzlü Liseler
yatýlý ve gündüz eðitim yapacak þekilde düzenlenecekti ve
Osmanlý'nýn bütün okullarýnda uyguladýðý sistem gereði yatýlý
öðrencilerin yarýsý ücretli olacak, diðer yarýsý da ücretsiz olacaktý. Toplam 50'þer kiþi olacak olan okullarda, yatýlý ve ücretli
olan öðrencilerden, yýllýk 12 Osmanlý altýný ücret alýnacaktý.
Henüz okul kurulmayan yerlerden olan Van, Musul vilayetleri, Karahisar-ý sahip ve Kayseri, Yozgat, Akka, Nablus sancaklarý merkezlerinde yeniden 8 gündüzlü Lise ile Selanik'te
Göklü ve Aydýn'a baðlý Salihli kasabalarýnda toplam 20
Ortaokul ve Suriye de Maan sancaðýnda 4 ve Debre sancaðýnda birer olmak üzere 5 ilköðretim okullarý açýlýyordu.
Ýçiþleri Bakanlýðýndan yazýlan bu belgede de belirtildiði gibi,
yine 1895 yýlý II.Abdulhami dönemi eðitim reformu çerçevesinde, 1879 civarlarýnda baþlayan okullaþma faaliyetleri,
Osmanlý topraklarýnýn hiçbiryerinde bölge ayýrýmý yapýlmaksýzýn devam ediyordu. Kosova, Elazýð ve Baðdat vilayetlerindeki gündüzlü okullarýný, yatýlý-gündüzlüye çevirmek üzere Ýçiþleri Bakanlýðýnýn hazýrladýðý bu belgede, birer Anadolu
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
þehirleri olan Van, Karahisar, Kayseri, Yozgat, Aydýn-Salihli
gibi yerlerde okullar, daha yeni yeni açýlýyordu. Yani Kosova,
Elazýð ve Baðdat 'da okullar varken yukarýda sayýlan Anadolu
vilayetlerindeki okullar henüz açýlmýþtý. Bu da, Osmanlý'nýn
herhangi bir topraðýný, baþka bir topraðýna tercih etmediðini,
bu çerçevede Anadolu'ya öncelik vermediðini gösteren
iþaretlerden biriydi. Ve yine bölge ayrýmý yapýlmaksýzýn her
sancak merkezinde birer Lise olmasý þartý, Osmanlý'nýn "bazý
bölgelerin geliþmini saðlarken baþka bölgelerin geri kalmasýna göz yumuyordu" kanaatinin, doðru bir kanaat olmadýðýný
gösteriyordu.23
Sýrp baþkonsolosunun 1889 tarihinde Üsküp'te bir Sýrp okulu açýlmasý talebini, güvenlik gerekçesiyle reddeden Osmanlý bundan 7 yýl sonra bu kez kendi yaptýðý araþtýrma sonucu verdiði kararla Sýrp okulu açýlmasýna izin vereceðini ilân
ediyordu. Halkýnýn eðitim fýrsatlarýndan yararlanmasýna sýcak
bakan Osmanlý'nýn, 7 sene önce güvenlik kaygýsýyla izin vermemesiden, Sýrp okulunun açýlmasýna hiçbir zaman izin verilmeyecekmiþ anlamý çýkmýyordu. Çünkü Sýrp okulunun o zaman açýlmasýna izin vermeyen Osmanlý topraklarýnda, Bulgarlarýn 602 adet okulu vardý ve bu okullarda 32000 Bulgar
vatandaþý eðitim görüyordu. Yani Osmanlý zamana ve bölgeye göre güvenlik amaçlý kararlar alabiliyor ama bu, onun
vatandaþlarýnýn eðitim haklarýný ilelebet kýstýðý veya kýsacaðý
anlamýna gelmiyordu. Ve ayrýca bunu Anayasasýna bile koymuþtu. Osmanlý eðitim kanununun 129'ncu maddesi gayri
müslimlere eðitim hakkýný tanýyan bir maddeydi. Ýþte bu
amaçla kanuna da uygun olarak Osmanlý 7 sene önce izin
vermediði okullarýn açýlmasýna bu kez, izin verdiðini ilan ediyordu. Bu karar deðiþikliklerinde, güvenlik kaygýsýnýn giderilmesi düþünülmekle birlikte, Sýrp okullarýnýn azlýðý da etkili
olmuþtu. Bulgar cemaatinin okullarýnýn sayýlarý 602 iken Sýrplarýn okullarýnýn az olmasý Osmanlý'nýn eþitlik ilkelerine aykýrýydý. Sýrplar için okullar açmalarýna izin verilmesinin bir
49
50
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
gerekçesi de dillerini unutmamalarý kaygýsý idi. Zaman zaman, "Osmanlý, kendi dilini balkanlarda zorla öðretti" þeklinde yapýlan eleþtirilerin bu belge üzerine yeniden gözden
geçirilmesi gerekiyordu. Halbuki, Bir yandan bu eleþtiriler
yapýlýrken, öte yandan Osmanlý, Sýrplarýn dillerini unutmamalarý için kendi okullarýný açmalarýna izin veriyordu. Çünkü
Osmanlý, bu okullarý ne amaçlarla açtýðýný bilmiyor deðildi ve
bu amaçlar kendi resmi belgesinde de belirtiliyordu. Çünkü,
Milli Eðitim Bakanlýðý bu okullarý açma gerekçelerinden birini, "Sýrplarýn dillerini unutmamalarý" þeklinde açýkça yazýyordu. Öte yandan bu okullarýn açýlmasý için Osmanlý Eðitim
Bakanlýk yetkililerinin belirtmiþ olduðu bir diðer gerekçe de
Sýrplarýn giderek Bulgarlaþma eðiliminde olmalarý idi. Yani
Osmanlý Eðitim Bakanlýðý yetkilileri Sýrplarýn, Bulgarlar
tarafýndan asimile olup Bulgarlaþmamalarý için, onlara
okullarýný açmalarý iznini, bir de bu gerekçeyle veriyordu.
Yine baþka bir nokta 7 sene önce Sýrp Baþkonsolosunun okul
açma talebini reddeden Osmanlý, Sýrplara okul açma izni
veriyor fakat, bu süreçte de Sýrp resmi görevlileri tarafýndan
gelen talepleri reddediyordu. Yani Osmanlý, gayri Müslim de
olsa kendi vatandaþý için bir adým atacaksa bunu vatandaþý
istediði için yapýyor, bu konudaki Sýrbistan'ýn büyükelçi ve
konsoloslarýnýn resmi ve gayri resmi her türlü yollardan gönderilen taleplerini geri çeviriyor, fakat, vatandaþlarý için
yapýlacak bir hizmeti ihmal etmeden yerine de getiriyordu.24
Halbuki, kendi vatandaþý için bu adýmý atmamýþ olsaydý,
Osmanlý'nýn bu konudaki Sýrp resmi görevlilerinin taleplerini,
geri çevirmemesi gerekiyordu. Çünkü Osmanlý o sýralarda
Avrupalý devletler tarafýndan zaman zaman, "gayri Müslimlerin eðitim haklarýný kýsýtlýyor" þeklinde suçlamalarla da
karþýlaþýyordu. Bu suçlamalarla karþýlaþmamak için Osmanlý,
Sýrp taleplerini kabul edip, Avrupalý devletleri de ikna edebilirdi. Bunun için ek bir þey yapmasýna gerek de yoktu.
Yapacaðý tek þey Sýrp halký için açmayý, kendisinin zaten
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
kabul ettiði okullarý, onlar istediði için açýyormuþ gibi göstermesi yetecekti. Bu kadar kolay görünen durum Osmanlý'nýn
egemenlik anlayýþýyla, baðdaþmadýðý için Osmanlý, bu þekilde
davranmaya yanaþmamýþtý. Her ne kadar ayný dinden
olmasa da yedi sene önce güvenlik gerekçesiyle açmayý
uygun görmediði okullarý, yaptýðý araþtýrma sonucu ve baþka
gerekçelerle fakat yine kendi baðýmsýz kararlarýyla açýyordu.
Bunu istemeseydi eðer, bu okullarýn açýlýþýna yedi yýl önce
karþý çýlan Osmanlý, yedi sene sonra da karþý çýkabilirdi.
Ýçiþleri Bakanlýðý'nca 1909 yýlýnda yazýlan bir belge ise,
Türkçe eðitimi ile ilgiliydi. Her egemen devlet, egemen olduðu topraklarda kendi dilini öðretmeye özen gösterir. Bunun
için okullar açar, halka yönelik kurslar düzenler. Yani kýsacasý
kendi dilini öðretmek için yapýlacak hiçbir masraftan kaçýnmaz. Ancak Osmanlý bir ölçüde, bunun tam tersi bir uygulama örneði sergilemekteydi. Kosova Valiliðinden gelen, Kosova'da Türkçe hazýrlýk sýnýflarý açýlmasý talebiyle ilgili yazýya
Ýçiþleri Bakanlýðý, mali desteðin olmamasý nedeniyle olumsuz
cevap veriyordu. Ýçiþleri Bakanlýðý, Kosova valiliðine bu
konuda yazdýðý cevabi yazýsýnda, Türkçe sýnýf açma talebine
karþýlýk Türkçe'nin Liseye giriþ sürecinde çözülebileceði, hatta
bölge halkýnýn çoðunun Türkçe'ye zaten vakýf olduðu, Türkçe
eðitimi için gerekli paranýn da olmadýðý þeklinde gerekçeleri
de söyleyerek Türkçe sýnýf açýlmasýna yardýmcý olmuyordu.
Osmanlý'nýn, para olmadýðý gerekçesiyle kendi dilinin daha iyi
öðretilmesi amacýyla yapýlacak bir teþebbüse destek olmamasý alýþýlmýþ bir uygulama deðildi. Üstelik bu Osmanlý, egemen olduðu topraklarda kendi dilini insanlara zorla öðretmekle itham edilen bir devletti ayný zamanda. Bu noktada,
Osmanlý'nýn taþýmýþ olduðu tolerans anlayýþý tekrar göz önüne
gelmekteydi. Bu nokta bir yana, para olmadýðý gerekçesiyle
Türkçe sýnýf açmayan Osmanlý, ayný yýl kosova vilayet
meclisinin talebiyle hazýrlamýþ olduðu tarýmda reform sayýlabilecek raporu da onaylýyordu. Bu onay sadece kabul
51
52
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
anlamýna gelen bir onay deðildi. Bu onay, para bulamadýðý
için kendi dilinin daha iyi öðretilmesi teþebbüsüne girmeyen
devletin, ziraat bölümünde de belirtildiði gibi sermayesi bile
yeterli olmayan kazalara ziraat bankasý þubesi açmasý, tarýmýn
zirai aletlerle yapýlan modern bir tarým haline gelebilmesi için,
çiftçiye kredi desteði saðlamasý anlamýna geliyordu. Üstelik,
kendilerine tarým kredileri saðlanan bu çiftçilerin bazýlarýnýn
önceki borçlarýný ödeyemediði bir durumda bile çifçilere bu
kredileri açýyor, bunun yanýnda da hayvancýlýðý geliþtirmek
için hayvancýlýk destek kredisi saðlýyordu. Bu durumda,
yatýrým için bu kadar kredi saðlayacak parayý bulan devletin,
kendi dili türkçenin daha iyi öðretilmesi bulmamasý, onun,
kendi dilinin öðretilmesinden çok çifçisinin durumunu düzeltmeye çalýþmasý ile açýklanabilirdi. Kendi dilini "zorla öðretti"
diye suçlanan devlet, kendi dilinin öðretilmesi yerine
çifçisinin durumunun düzeltilmesine öncelik veriyordu ki bu
Dünya tarihinin alýþýldýk uygulamalarýndan deðildi. Dilini
zorla öðretmek bir yana, her normal devlet hiç para bulamasa bile, yukarýdaki kredilerden birini kýsar, kendi dilinin
eðitimine aktarýr, kendi dilinin daha iyi öðretilmesi için o
parayý bu þekilde de olsa yine bulurdu. Fakat Osmanlý öyle
yapmýyor, kendi dilinin eðitimi ikinci planda kalacak olsa bile,
halkýn ihtiyaçlarýný düþünerek tamamýný olmasa bile bir kýsmýný kendi dilinin eðitimi için kullanabileceði parayý da
tarýmýn desteklenmesi amacýyla kredi yoluyla halkýna yönlendiriyordu. Bunu yaparken de türkçenin eðitimi için de
halkýn Türkçe bilgisinin yeterli olduðuna güveniyordu.25
Ýçiþleri bakanlýðýna kadar ulaþmýþ bir talebin deðerlendirildiði bir belge de Kosova vilayetine baðlý Ýpekli Naciye
hatunun çocuklarý ile ilgiliydi. On ve Oniki yaþlarýndaki çocuklarýný okutmak isteyen Naciye hatun, Kosova Valiliðinden
yardým istiyordu. Çocuklarýnýn geçimini, kendi temin etmek
zorunda kalan Naciye hatun onlarý okutmak istiyor, fakat oldukça fakir olmasý nedeniyle buna gücü yetmiyordu. Çocuk-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
larýnýn geçimini çamaþýr yýkayarak saðlayan Naciye hatun,
onlarýn eðitimine yetecek parayý tedarik edemiyordu. Bu yüzden Kosova valiliðine çocuklarýnýn okutulmasý konusunda
yardým talebiyle baþvurmuþtu. Kosova valiliði de gerekli makamlarla yazýþmayý tamamlamýþ, Naciye hatunun çocuklarýnýn eðitimlerini devam ettirebilmeleri için bir çözüme ulaþmýþtý. Ancak bu çözüm Naciye hatunun tam olarak beklediði
çözüm deðildi. Naciye hatun, çocuklarýný askeri okullara kayýt
ettirmek istiyordu. Fakat askeri okullara ancak asker aileleri
ve yaþlarý 16'dan küçük olmayanlarýn kayýtlarý yapýlabiliyordu ve bu çocuklarýn yaþlarý 16'dan küçük olduðu için kayýtlarý askeri okullara yapýlamamýþtý.26 Ancak askeri okullara
kayýtlarý yapýlamayan bu çocuklarý devlet ortada býrakmýyor,
bunlarýn eðitimlerini üsleniyor ve üstelik Ýstanbul'da onlar için
uygun bir yer bulunup kaydedilmelerini saðlamak üzere
çocuklarýn eðitimsiz kalmalarýnýn önüne geçiyordu.
Kosova Valiliðinden içiþleri bakanlýðýna çekilen bir telgraf
ise Üsküp' de düzenlenecek bir miting hakkýnda idi. 1910
yýlýnda Ýçiþleri Bakanlýðýna çekilen telgrafta Üsküp'de bir miting düzenlendiði ve belgenin belirttiðine göre halkýn çoðunluðunun katýldýðý büyük bir miting olduðu ve bu mitingde
Latin harflerinin kullanýlmasýnýn reddedildiði belirtiliyordu.
Priþtine mebusu Hasan Bey'in, özellikle kullanýlmasýný istediði
Latin harflerinin mekteplerde kullanýlmaya baþlanmasý,
zamanla bu Latin harflerinin kullanýmýna halk tarafýndan büyük bir tepkinin oluþmasýna neden olmuþtu. Hatta bu tepkiye
bir örnek olarak, Gilan kazasýndaki köylülerin yaptýklarý
anlatýlýyordu. Gilan kazasýndan köylüler ellerine geçirmiþ olduklarý Latin harfli dil gramer kitaplarýný silahlarýyla yaylým
ateþine tutmuþlar ve kitaplarý imha etmiþlerdi. Bu þekilde
halk, Latin alfabesiyle eðitime geçilmesinden sonra bir türlü
sakinleþmemiþti ve heyecan ve galeyaný devam etmekteydi.
Bu çerçevede Lâtin harflerinin kaldýrýlmasý için Üsküp'de
büyük bir miting tertip edilmiþ ve bu miting telgraflarla her
53
54
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
tarafa duyurulmuþtu. Mitinge katýlýmýn büyük miktarda olmasý halktaki heyecaný da artýrmýþ, asayiþin bozulmasý
tehlikesi ortaya çýkmýþtý. Asayiþin bozulmasý tehlikesi üzerine
Latin harfleriyle eðitime baþlanan Liselerde, bu harflerle yapýlan eðitim iptal edilmek zorunda kalýnmýþtý. Latin harfleriyle
yapýlan eðitimin iptal edilmesiyle halk sakinleþmiþ, ancak
Latin harfleriyle eðitim yapýlmasý taraftarlarýnýn bu kez harekete geçmek üzere olduklarý haber alýnmýþtý. Bu hususta
Priþtine milletvekili Hasan Beyîn Latin harfleriyle eðitimin
yapýlmasý hususunda yayýnlarýný yeniden baþlatacaðý haberleri alýnýyor, bu yayýnlarýn baþlamasý üzerine yeniden düzene
giren asayiþin tekrar bozulacaðý hususunda yetkililerin dikkatleri çekiliyordu.27
Kosova valiliðinden baþbakanlýða yapýlmýþ olan müracaat
yine bir eðitim yardýmý talebi ile ilgili idi. 1910 yýlýnda, Kosova vilayetine yapýlmýþ olan müracaat üzerine Kosova Valiliði
8 Bulgar çocuðunun eðitimlerinin ücretsiz yaptýrýlmasýný istiyordu. Üsküplü Gorgi tarafýndan yapýlan bu taleple, çocuklarýn eðitimi, komþu devletler tarafýndan eðitim yardýmý yapýlmak suretiyle devam ettiriliyordu. Fakat Osmanlý Devlet'nin
meþrutiyeti ilan etmesinden sonra bu 8 gayri Müslim çocuk,
Osmanlý okullarýnda okumayý olaðan üstü bir þekilde talep
etmeye baþlamýþlardý. Eðer bu çocuklar Osmanlý Devlet okullarýnda okumaya baþlarsa, komþu devletlerce kendilerine yapýlan, eðitim yardýmýnýn devam ettirilmesi gerekiyordu. Fakat
bu çocuklar Osmanlý okullarýna kayýt yaptýrýrlarsa, komþu
devletlerce onlara yapýlan eðitim yardýmý kesilecekti. Bu aþamada, ekonomik imkanlarý olmayan bu çocuklarýn bu yardým
kesilmesi sonucu ortada kalmamalarý, kendilerine yardým yapýlmasý gerekiyordu. Bunun üzerine çocuklarýn Osmanlý
Liselerine veya mektebi sultani diye bilinen kalitesi yüksek
okullara veya bu çerçevede Üsküp Lisesinin yatýlý kýsmýna
kayýtlarýnýn yapýlabileceði, Üsküplü Gorgi'ye belirtiliyordu.
Eðer bu çocuklar, Osmanlý Devlet okullarýný istemeyip Sýrp
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
veya Bulgar okullarýna devam etmiþ olsalardý, Sýrp veya
Bulgar devletlerince kendilerine yapýlmýþ olan eðitim yardýmý
devam edecekti. Ancak Üsküplü Gorgi hem gayri Müslim
olmasý, hem de çocuklarýn okul masraflarýnýn Bulgar devletince karþýlanmasýna raðmen çocuklarýn kaliteli eðitim almalarý
niyetiyle, Osmanlý Devlet okullarýna kayýtlarýnýn yapýlmasýný
talep ediyordu .28 Bu durum, belgede de belirtildiði gibi,
hem Osmanlý eðitim kurumlarýnýn Sýrp ve Bulgar eðitim
kurumlarýndan daha kaliteli eðitim verdiði, hem de velisi
olduðu çocuklarýn, gayri Müslim okullarýnda okurken oradan
alýnýp, Osmanlý eðitim kurumlarýna verilmekle, onlarýn
Osmanlý makamlarýnca eðitim yoluyla da olsa, asimile edilmeyeceklerine olan güven anlaþýlýyordu. Çünkü çocuklar Hýristiyan okullarýndan alýnýp Müslüman okullarýna veriliyordu.
Ayrýca Osmanlý devlet okullarýnda bu çocuklarýn ücretsiz okutulabilmeleri için, baþbakana kadar yazý yazýlýp izin istenecek
derecede Osmanlý'nýn mali gücünün sýnýrlý olmasýna karþýlýk,
öte yandan Bulgar ve Sýrp okullarýna giden çocuklara Bulgar
ve Sýrp hükümetlerince eðitim masraflarýnýn karþýlanmasý,
Bulgar ve Sýrp hükümetlerinin mali gücünün ne derece rahat
olduðunu gösteriyordu. Aslýnda bu durum, 1878 de kurulan
Sýrbistan ve 1908'de kurulan Bulgaristan ekonomilerinin zenginliðinden daha fazla, Avrupalý devletlerin onlara ekonomik
açýlardan da desteklediðinin bir göstergesi olarak deðerlendirilebilirdi. Bir de Sýrp ve Bulgar okullarýna kayýt yaptýran
çocuklarýn eðitim masraflarýnýn karþýlanmasý, onlarýn ekonomik durumlarýnýn iyi olup olmamasýndan çok, Osmanlý vatandaþý bu çocuklarý eðitim yoluyla kendi tarafýna çekmek niyetiyle yapýlmýþ politik bir adým olabileceði deðerlendirilmesinin de yapýlmasý gerekiyordu.
Öte yandan, Milli Eðitim Bakanlýðýnca Kosova, Selanik ve
Manastýr valiliklerine gönderilen talimatta gayri Müslim
okullarýnda takip edilecek bazý noktalara dikkat çekiyordu.
1910 yýlýnda gönderilen yazýyla valiliklerden, Eðitim kânu-
55
56
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
nuna uygun olmayacak davranýþtan kaçýnmalarý, bu kanuna
uymalarý isteniyordu. Bir þikayet üzerine, bu üç Valiliðe
yazýlmýþ olan bu talimata göre gayri Müslim okullarýnda yabancý öðretmenlerin görevlendirilmelerine engel olunduðu
haberi alýndýðý ilave edilerek, aslýnda Osmanlý'da yabancý
öðretmen görevlendirilmesi yasak olduðu halde yeni eðitim
kanunu hazýrlanana kadar, yabancý olmaktan baþka herhangi bir problemi olmayan yabancý öðretmenlerin görevlendirilmelerine izin verilmesi isteniyordu. Yine bu talimatta,
mahalli özelliklere dikkat edilerek eðitim politikasý belirlenmesi gereðine dikkat çekiliyor, bunun da daha faydalý olacaðý
yönünde tavsiyede bulunuluyordu. Gerekli kanuni sorumlulularý yerine getiren yabancý öðretmenlerin görevlendirilmeleri
tavsiyesinde bulunulan talimatta, her sancaða müfettiþ gönderileceði, kanuna aykýrý hiçbir davranýþa müsaade edilmeyeceði de ayrýca hatýrlatýlýyordu.29 Bu þekilde Osmanlý, gayri
Müslim cemaatlerin istedikleri yabancý öðretmenleri getirtip
çalýþtýrabilecekleri rahatlýðýný onlara saðlarken, sancaklara
müfettiþ tayini yaparak, hem Osmanlý yetkililerinin hem de
bu tür öðretmenlerin hareketlerinin kanun içerisinde kalmasý
hatýrlatmasýnda bulunuyordu. Böylece Osmanlý, aslýnda yürürlükteki kanununa aykýrý olduðu halde sadece gayri müslim
vatandaþlarýnýn ihtiyaçlarýnýn karþýlanmasý için, onlarýn istemiþ olduklarý yabancý öðretmenlerin tayin edilmesine izin
veriyordu. Gayri müslim vatandaþlarý hakkýnda haksýzlýk yaptýðý þeklinde suçlamalara muhatap olan Osmanlý, kanununa
aykýrý olduðu halde Gayri müslim vatandaþlarýnýn istediði
yabancý öðretmenlerin tayinine izin vererek, böylelikle Gayri
müslim vatandaþlarý için, kendi eðitim kanununu bile esnetebileceðini göstermiþ oluyordu. Ayrýca bu belgeden, gayri
Müslimlerin, istediklerinde yabancý öðretmen çalýþtýrabilecekleri ve Osmanlý makamlarýnca da buna izin verildiði anlaþýlýyordu.
Gayri müslim vatandaþlarýn eðitimiyle ilgili bu gibi teþeb-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
büslerde bulunulurken, Kosova Valisinin merkeze, 1910 yýlýnda göndermiþ olduðu kapsamlý bir eðitim raporu, aslýnda
ciddi bir boþluðu haber veriyordu. Vali, kosova genelinde
yapmýþ olduðu kapsamlý bir araþtýrmayý, rapor halinde merkeze gönderiyordu. Bu rapor sadece eðitim alaný deðil, geçimini tarýmdan saðlayan Kosova için çok önemli olan tarýmla
da ilgili idi. Aðýrlýklý kýsmý eðitimle ilgili olan raporda, öncelikli olarak müslümanlarýn eðitim seviyelerinin düþüklüðünden
þikayet ediliyordu. Kosova Valisi, Hristiyan halka göre Müslüman halkýn oldukça cahil kaldýðýný ifade ettikten sonra, 10
hanelik Hristiyan köylerinde mükemmel bir þekilde yapýlmýþ
kýz ve erkek okullarý varken, 80-100 hanelik müslümen köylerinde ise okul bir yana, bir caminin bile olmadýðýný belirtiyordu. Bu durum, birbirinden ayrý olan Hristiyan ve Müslüman köyleri için geçerli idi. Birbirinden ayrý olmayan
Hristiyan ve Müslüman halkýn yaþadýðý köylerde ise Hristiyanlara ait okullar varken, yine müslümanlara ait okul yoktu.
Bunlarýn ilave ettikten sonra Vali, bilinenin aksine çok ilginç
bir noktaya dikkat çekiyordu. Zaman zaman gündeme getirilen, zorla müslümanlaþtýrma iddialarýna karþýlýk, bunun tam
tersine Kosova Valisi bizzat kendi Vilayetinde Hýristiyan-laþtýrma probagandalarýna dikkat çekiyordu. Bu durumda aslýnda,
Kosova halkýný Hristiyanlaþtýrmaya çalýþan çevreler, belki de
bu teþebbüslerinin açýða çýkmamasý niyetleriyle, karþý probagandaya geçerek Osmanlý'nýn halký zorla müslümanlaþtýrdýðý
iddialarýný yayýyor ve bu þekilde ortaya çýkarmýþ olduðu bu
iddilardan dolayý oluþan karýþýk ortamý fýrsat bilerek, kendilerine halký Hristiyanlaþtýrmaya müsait bir ortam hazýrlamýþ
oluyorlardý. Osmanlý'ya yapýlan bu yoðun probaganda bir
yandan devam ederken, öte yandan Katolikler ve diðer
mezhebe ait misyonerler bu ortamdan yararlanýp misyonerlik
çalýþmalarý proðramlarýna hýzla devam ediyorlardý. Kosova
Valisi ise bu çalýþmalarý yerinde tespit etmiþ ve bu konuya
dikkat çekmeye çalýþýyordu. Bu çerçevede Vali, Gilan ve
57
58
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Prizren kazalarýnýn müslüman adetlerini devam ettiren köy
halklarýnýn, Hristiyanlaþma tehlikesi aþamasýnda olduðunu
örnek olarak sunuyordu. Hatta Vali bu durumu hükümete
bildirdiðini ve hükümetin bu duruma çözüm olmasý için halký
dini konularda aydýnlatmak üzere hocalar gönderdiðini ilave
ediyor, fakat bu hocalarýn valinin kendi ifadesiyle "tembel
tembel durarak uyumaktan baþka birþey" yapmakdýlarýný ve
bunlara ödenen paraya bile yazýk olduðunu ifade ederek
kaygýlarýný dile getiriyordu. Vali devamla, eðer buralarda tedbir alýnmazsa, yakýn zamanda halkýn, kilise ile iþbirliðine girebileceðini belirtiyordu. Eðer tedbir alýnmazsa halkýn Hristiyanlarca asimile edileceði tehlikesine dikkat çeken Vali,
Katoliklerin halký Hristiyanlaþtýrma faaliyetlerinde Arnavut
Katolikleri kullandýklarýný söyleyerek bu görüþünü temellendirmeye çalýþýyordu. Arnavutlarýn milliyetçi duygularýnýn
kuvvetli olduðunu da ilave eden Vali, Katolik Arnavutlarca
yapýlan misyonerlik probagandasýnýn baþarýlý olacaðýný hatta
bunun iþaretlerinin bile alýnmaya baþlandýðýný söylüyordu.
Hristiyanlaþtýrma probagandalarýný, Viyana ve Roma katolik
kiliselerinin desteklediðini belirten Vali, bu probagandalardan, okul ve camilerden mahrum olmalarý nedeniyle de müslüman halkýn etkilenme sürecinin hýzlanacaðýný belirtiyordu.
Bu tehlikenin önlenebilmesi için Kosova Valisi, gelecek yýl
ikiþer yüz talebeli, kýz ve erkekler için öðretmen yetiþtiren
okullar açýlmasýný ve en az üç bin talebenin eðitim göreceði
beþyüz müslüman köyünde kýz ve erkek ilköðretim okullarý
açýlmasýnýn aciliyetini dikkat çekiyor, bu çerçevede Kosova'daki Liselerden ücret alýnmamasýný ve yatýlý okul ücretlerinin
15 liraya indirilmesini istiyordu .30 Bu belgeden de anlaþýlacaðý üzere, Osmanlý'yý yýllarca "halkýný zorla müslümanlaþtýrdý" þeklinde suçlayan devletlerin, kendileri aslýnda Hristiyanlaþtýrma probagandalarý yapýyordu. Osmanlý ise, bu
Hristiyanlaþtýrma politikalarýna karþýn askeri veya baskýcý metodlar kullanmak veya onlarý sýnýr dýþý etmek gibi yollara
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
baþvurmuyor, Valinin de talebi doðrultusunda bu politikalara
eðitimle karþýlýk veriyordu. Aslýnda, buradan bile, Osmanlý'nýn zorla müslümanlaþtýrma yapýp yapmadýðý rahatlýkla
anlaþýlabilirdi. Rahatlýkla atabileceði bu Hristiyanlýk probagandacýsý Avusturya ve Roma kilisleri mensuplarý için böyle
bir adýmý atmýyordu. Ayrýca öte yandan, Kosova Valisinin
uyarýsý üzerine, Hristiyanlaþma telikesiyle karþý karþýya kalan
halkýn bu sürecini önlemek için, devletin buralara Ýslâmý
anlatacak din adamý göndermesi Hristiyanlýk probagandasýnýn boyutunu göstermesi açýsýndan önemli bir örnekti.
Kosova Valisinin bizzat yerinde gözlemleme yaparak,
kaleme aldýðý ve merkeze gönderdiði rapor, merkez tarafýndan gündeme alýnýp iþleme konuluyor, Ýçiþleri bakanlýðýnca
yapýlabilecek imkanlar çerçevesinde harekete geçiliyordu.
Kosova valiliðinin bu talebini gündemine alan Ýçiþleri
Bakanlýðý, yazdýðý bir yazýyla istenilen bu okullarýn açýlabilmesi için yapýlmasý gereken iþleri Kosova Valiliðine bildiriyordu.
Öncelikli olarak Kosova valiliðinden, yapýlacak 500 ilköðretim okulu için ne kadar para gerektiðinin bildirilmesi isteniyor ve geçen yýl ne kadar okul açýldýðý da vilayete soruluyordu. Bu konuda Milli Eðitim Bakanlýðý ve Maliye bakanlýðý ile
görüþüldüðü de Kosova Valiliðine bildiriliyor ve mülkiye müfettiþi Haydar Bey'in olumlu raporuyla, ilgili bakanlýklarýn
dikkatleri çekiliyordu.31 Hükümetçe görevlendirilen mülkiye
müfettiþi Haydar Bey, Kosova valisinin 1910 yýlýnda 500
ilköðretim okulu, eðer buna devletin ekonomik gücü yetmeyecekse, hiç olmasa 150 ilköðretim okulu açýlmasý talebini yerinde bulan raporunu Ýçiþleri Bakanlýðýnýn dikkatini
sunuyordu. Kosova valisinin talebi üzerine bir yýl içerisinde
Ýpek, Priþtine, Prizren sancaklarýnda olmak üzere 500 ilköðretim okulu, eðer ekonomik imkanlar yetmeyecekse, 150
ilköðretim okulu açýlmasý teþebbüslerine baþlanýyordu ki 150
ilköðretim okulunun bir yýlda açýlmasýna teþebbüs edilmesi
bugün bile reform derecesinde büyük bir adýmdý.
59
60
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
e. Adlî Hizmetler
Tarihçi Mustafa Naima Efendi "Dinsiz bir devlet ayakta
durabilir ama zalim devlet ayakta duramaz" der. Halkýný
adaletle yönetmeyen devletler Naima Efendi'nin de dediði
gibi uzun süren hayat süremezler. Tarih de bunun örnekleriyle
doludur. Osmanlý Devletinin kurucusu Osman Bey'in babasý
Ertuðrul Gazi oðluna "insaný yaþat ki devletin yaþasýn"
tavsiyesinde bulunmuþtu. Ýnsanlarýn huzuru, devletin hayatýyla doðru orantýlýydý. Huzur içinde yaþayan insanlar doðal
olarak ailesine, çevresine, devletine problem çýkarmazlar. Bu
çerçevede huzuru temin eden devlet, ayný zamanda kendi
ömrünü de uzatmýþ olur. Bunlarý derken Devletin uzun
yaþayabilmesi için tek baþýna huzur yeterlidir denilmemektedir. Sadece huzurun ve emniyetin temin edilmiþ olmasý yeterli deðildir. Huzur ve emniyetle birlikte, hayat standartlarýnýn
da olmasý gereken seviyede tesis edilebilmesi gerekmektedir.
Ýnsanlarýn refah seviyelerinin de hayat standartlarýnýn
üstünde bir seviyede yakalanýp, en azýndan o seviyelerde devam ettirilmesi huzurun temini kadar önemlidir. Refah seviyesinin hayat standartlarýnýn üstünde yakalanmaya çalýþýlmasý, adil bir gelir daðýlýmýnýn gerçekleþtirilmesini saðlayacak
olan Adil devletin görevleri arasýndadýr. Kendisi refah ve bolluk içinde hayat sürerken, halký, ekonomik sýkýntýlarla
boðuþan bir devlet, huzur ve barýþý temin edemeyen devletler
gibi âdil deðildir ve o devletinde uzun yaþama þansý çok
zayýftýr. Bu çerçevede devletlerin ömürleri huzur ve barýþý ve
âdil gelir daðýlýmýný saðlayýp, refah seviyesini ve hayat standartlarýný yüksek tuttuðu oranda uzayabilir. Yani devletlerin
uzun ömürleri, ordularýnýn güçlülüðü ile deðil halkýna yaþatmýþ olduðu refah ile doðru orantýlýdýr.
Bunu, temin etmiþ olup olmadýðý tartýþmalarý bir yana
Osmanlý devletinin en büyük hedeflerinden biri de, âdaleti
tesis etmekti. Halkýn hayat standartlarýnýn yüksek tutulmasý
amacýyla iâþe prensibini kendisine hedef kabul eden
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Osmanlý, âdaletin tesis edilmiþ olduðu bir sosyal hayatý da
kendi vazgeçilmezleri arasýna yerleþtirmiþti. Bu arada, adaleti
problemsiz bir þeklide tesis etmeyi hedefleri arasýna koyan bir
devlette suçun ve suç olaylarýnýn da olmamasý mümkün de
deðildi. Bunun için de ceza hukuku vardý zaten. Burada
önemli olan, suç karþýsýnda devletin eþit muamele yapmasýydý. Adil bir devletin önüne geçemeyeceði suçlar mutlaka olabilecektir. Ýþte bu noktada devlet iþlenen suçlara karþý, kendi
yakýnlarýna farklý, kendisinden olmayan insanlara farklý
muamelelerde bulunmak gibi herkes için eþit bir adâlet
anlayýþý tesis etmemesi kendisinin eleþtirilmesine engel olamayacaktýr. Bu eleþtirilerin artmasýyla da devlet, kendi
sonunu yaklaþtýrmýþ olacaktýr. Yani kýsaca devlet adâleti, refâhý, insanlarýn dini inançlarýný ve adet ve geleneklerini problemsiz bir þekilde yaþayacak ortamý temin ettiði ölçüde uzun
yaþar. Eðer bunlarý saðlayamazsa ordusu ne kadar güçlü olursa olsun Tarihçi Naima efendinin de belirtmiþ olduðu gibi
yýkýlmaktan kurtulamaz.
Yukarýda da belirtildiði gibi bu hedefleri tutturmada baþarý
olmuþtur veya olmamýþtýr tartýþmasý bir yana Osmanlý'nýn da
idealleri arasýnda bu standartlarý yakalamak vardý. Bu standartlardan biri olan hukuk sisteminin, doðru iþletilmesi,
Osmanlý'nýn dikkat ettiði noktalardan biriydi. Hukuk sisteminin doðru iþletilmesi için özen gösteren Osmanlý, aksayan
noktalarý takip ediyor, bu çerçevede þikâyet durumunda da
þikâyete konu olan olaylarýn üzerine gitmeyi de ihmal etmiyordu. Hukukta aksayan noktalara bir de bu þekilde, gelen
þikâyetlerin üzerine gitmekle ulaþýlabileceðine inanýyordu.
Bu þikâyetlerden biri olarak, 1851 yýlýna ait bir þikâyet
dilekçesi kilise ve manastýr yöneticilerinin bir uygulamasý ile
ilgili idi. Anadolu'da Diyarbakýr, Van, Edirne, Harput gibi
eyalet ve kazâlarda isimleri bir þikâyet evrakýyla devlete
bildirilmiþ kilise ve manastýr yöneticileri ve cemaat görevlilerince, halka zorla boþ kâðýda imza attýrýldýðý bildiriliyordu.
61
62
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Daha sonra imza attýrýlan boþ kâðýtlarýn üzeri istenildiði gibi
dolduruluyor ve ona göre de uygulamaya koyuluyordu. Bu
þekilde yapýlanlar merkeze bir þikâyetle bildirilince, devlet bu
olaylarýn üzerine gidilmesi ve suçlularýn cezalandýrýlmasý için
gereðinin yapýlmasý talimatýný ilgili vilayetlere gönderiyordu.32
Þikâyete konu olan bir baþka olay bu kez Canik sancaðýndan geliyordu. Canik sancaðý Ezine kazasýnda geçtiði belirtilen vak'a, Yorgi adlý bir vatandaþa yapýldýðý iddia edilen haksýzlýkla ilgili idi. Ortaklarý Yorgi'yi kendi deðerlendirmeleri
sonucu ortaklýktan çýkarýyorlardý. Bunun üzerine Yorgi de, bu
þekilde hesaplamanýn yanlýþ olduðu düþüncesiyle bunu
þikâyet ediyordu. Bu þikâyet üzerine yapýlan tahkikat neticesi
Yorgi'nin haksýz bir þekilde küçük bir miktarla ortaklýktan
çýkarýlmýþ olduðu anlaþýlýyor ve zararýnýn giderilmesine karar
veriliyordu.33
Týrhala sancaðýna gereði yapýlmak üzere gönderilen talimat yine, yapýlan bir haksýzlýkla ilgiliydi. Týrhala sancaðýna
baðlý Kuþova köyü halkýný zorla çalýþtýran Baþova adlý bir kiþi
þikâyet konusuydu. 1859 yýlýnda vuku bulan bu þikâyete göre
Baþova, geniþ arazilerinde köylüyü zorla çalýþtýrýyor ve yýllýk
oluþan üründen de haksýz bir þekilde 440 kuruþ alýyordu.
Yapýlan bu þikâyetin üzerine giden yetkililer, bu olaya son
vermek üzere Týrhala valisine emirname gönderiyordu.34
Yukarýda bahsi geçen ve þikâyete konu olan üç vak'a,
maðdurlarý ve sanýklarý gayrimüslim kiþilerce vuku bulan
olaylarla ilgiliydi. Maðdurlar, bu olaylarýn vuku bulmasý üzerine haklarýný aramak için devlete baþvurmaktaydýlar. Haklarýnýn aranmasý amacýyla kendisine baþvurulan makam, Müslüman bir devletti. Osmanlý vatandaþlarý olan bu gayrimüslim
vatandaþlar doðal olarak Osmanlý makamlarýna baþvuracaklardýr ve bu gayet normal bir müracaattýr. Gayri müslimlerin,
haklarýnýn aranmasý gayesiyle tâbi olduklarý Müslüman olan
bir devlete müracaatlarý doðal kabul edilmekle birlikte, burada ihmal edilmemesi gereken bir nokta gözlerden kaçma-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
malýdýr. Gayri müslimlerin devlete müracaatlarýnýn yaný sýra,
gayri müslimlerin kendi aralarýndaki problemlerini kendi
hukuk anlayýþlarýyla çözme gibi bir çözüm alternatifleri vardýr.
Yani isterlerse Osmanlý makamlarýna baþvurmadan, bu konularý kendi aralarýnda çözebilirler. Ýç hukuk sistemi buna müsait yapýdadýr. Kendilerine bu þekilde kendi hukuklarýný iþletme gibi bir tercih hakký Osmanlý makamlarýnca tanýnmýþ
durumdadýr. Buna raðmen gayri müslim vatandaþlar, bu gibi
vak'alarda görüldüðü gibi, kendi iç hukuk yollarýný kullanmak
yerine, gayri müslimlere adaletsiz muamele ile suçlanan
Müslüman devlet Osmanlý adaletini tercih etmekte, kendi
davalarýný Müslüman Osmanlý idaresi ve hukukuna emanet
edebilmektedirler. Bu noktadan sonra gayri müslimlere eziyet
ediyor þeklinde Osmanlý idaresine yapýlan suçlamalarýn
tekrar deðerlendirilmesi daha doðru olacaktýr.
Üsküp valiliðine hakkýnda tahkikat yapýlmak üzere gönderilen evrak, maðdurlarý ve sanýklarý yine gayri müslim olan
bir adli vaka ile ilgiliydi. Belgede, 1859 yýlýnda Üsküp valiliðine yazýlan talimatla Vulçýtrýn'da bir kilise muhafýzýnýn
öldürülmesi vak'asýnýn tahkikâtý istenmekteydi. Belgeye göre
Vulçýtrýn'da bir kilise muhafýzýný öldüren ve tahkikat sonucu
Ýpek kazasýndan olduðu anlaþýlan Rako ve arkadaþlarý bu
olaydan sonra kaçmýþtý. Fakat güvenlik güçlerinin takibatlarý
ve aramalarý sonucu kendilerine ulaþýlmýþ, ancak zanlýlar
güvenlik güçlerine teslim olmayýp karþýlýk verince, yapýlan
çatýþma sonucu Rako ölü, diðer arkadaþlarý yaralý olarak ele
geçirilmiþti. Kilise muhafýzýný öldürdükten sonra 3 yýl firari
olan ve bu süre içinde hýrsýzlýk vs. gibi suçlarla halka eziyet
eden bu çete'nin bu fiilleri, yakalandýktan sonra sorgulamalarý sýrasýnda kendi itiraflarý sonucu öðrenilmiþti. Üsküp
valiliði, göndermiþ olduðu talimatla, bu elemanlarýn tekrar
sorgulanmalarý ve daha baþka suçlarýnýn olup olmadýðý ve
gerçek sabýkalarýnýn ortaya çýkarýlmasý gibi titizlikle, öldürülen
kiþinin kilise muhafýzý ve gayri müslim olmasý nedeniyle, olayý
örtbas etmeyip bir devlet sorumluluðu içinde, üzerine
63
64
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
gidilmesi emrini veriyordu.35
Kosova valiliðine yazýlan bir talep bu kez her iki tarafý
Müslüman olan bir adli vak'aydý. Maðduru ve sanýðý Müslüman olan bu adli vaka için 1885 yýlýnda Kosova vilayetine
yazýlan taleple, valilikten yardým isteniyordu. Bu belge,
Kosovalý Tüccarlardan Mahmut Efendi ile Priþtineli Molla
Ömer arasýndaki bir alacak verecek davasýyla ilgiliydi. Tüccar
Mahmut Efendinin, Priþtine'de oturup aslen Yakovalý olan
Molla Ömer'den alacaðý vardý ve bu alacaðý da, mahkeme
kararýyla da belirlenmiþ durumdaydý. Fakat Mahmut Efendi,
Molla Ömer'den bu alacaðýný mahkeme kararýna raðmen bir
türlü tahsil edememiþti. Bunun üzerine Mahmut Efendi, alacaðýnýn tahsili için Kosova valiliðine baþvurarak kendisine
yardým yapýlmasýný istiyordu.36
Adalet bakanlýðýna gönderilen bir baþka belge de sanýk ve
maðdurlarý gayri müslim olan bir baþka adli vak'aydý. 1886
yýlýnda yazýlmýþ olan belgeye göre iki Bulgar kýzýnýn nikâhý
olayýndan dolayý papaz kiliseden atýlmaya çalýþýlmýþtý. Ýki
Bulgar kýzýnýn nikâhýný kýydýðý için Radoviþte Bulgarlarýnca
papazýn kiliseden atýlmaya çalýþýldýðý tespit edilince güvenlik
kuvvetleri harekete geçerek zanlýlarý yakalamýþtý. Papazý
kiliseden atmaya çalýþan Radoviþte Bulgarlarýndan onbirini
tutuklayan güvenlik kuvvetleri, sorgulamak üzere onlarý adliyeye sevk etmiþ, durumu da Kosova valiliðine bildirmiþti.
Böylece Osmanlý güvenlik kuvvetleri, papaza yapýlan kötü
muameleye seyirci kalmamýþ, onlarýn kendi aralarýndaki
problem gözüyle olaya bakmamýþ ve sorumlularýn üzerine
gitmiþti.37 Osmanlý Devletinin papazýn kiliseden atýlmasý ile
ilgili olaylara karýþmýþ Radoviþte Bulgarlarýndan onbir kiþinin
sorgulanmasý olayý, öte yandan, neredeyse uluslar arasý bir
problem halini almýþtý. Papazý kiliseden atmak ve asayiþi ihlal
etmek nedenleriyle sorgulanan bu onbir kiþi için Standart
gazetesi, bunlarýn mahkeme edilmeden hapsedildiðini yazýyordu. Papazýn maðdur olduðu bu olaya, bu maðduriyet üzerine giren Osmanlý güvenlik güçleri standart gazetesi nezdinde
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
suçlu duruma düþürülüyordu. Eðer Osmanlý güvenlik güçleri
papazýn maðduriyetine aldýrýþ etmeden, bu olaya müdahil
olmasaydý, belki de suçlanamayacaktý. Papazý müdafaa için
gayret eden güvenlik güçleri suçlu durumuna düþürülmüþ
oluyordu. Bu durum da aslýnda trajikomik bir vak'aydý.38
Osmanlý güvenlik kuvvetlerinin müdahil olduðu bir baþka
olay ise, oldukça kapsamlý bir adli vak'aydý. Bu vak'adan bahseden belge, aralarýnda kan davasý olduðu anlaþýlan kabilelerin aralarýnda ateþkes temin edildiðine dair bir belgeydi.
1886 tarihli bu belgeye göre daha önce aralarýnda orman
problemi olduðu için birbirleriyle problemli olan iki kabilenin,
güvenlik güçlerinin gayretleriyle ateþkesleri saðlanmýþ, birbirlerine karþý bir daha suikastlarda bulunmayacaklarýna dair
kendilerinden sözler alýnmýþtý ancak, bu problemin devam
etmemesi için bu olaya kesin bir son verilmesi gerekiyordu.
Her iki kabilenin kesin bir þekilde barýþmalarý için aralarýndaki orman probleminin çözülmesi, aralarýnda yeni problemlerin doðmasýnýn bir þekilde önüne geçilmesi, güvenlik güçlerinden isteniyordu.39
1887 yýlýnda Baþbakanlýða Kosova valiliðinden yazýlan
belge, bu kez bir kamu görevlisi ile ilgiliydi. Belgede, Kosova
valiliðine baðlý Üsküp mutasarrýfý Necip Paþa'nýn bu görevi
devam ettiremeyeceði kanaatiyle, onun görevden alýnmasý
istenmekteydi. Göndermiþ olduðu bir yazýda, vilayete karþý
hakaret içeren ifadeler kullanan Üsküp mutasarrýfýnýn bu
hareketi sonucu, Valilik harekete geçerek, Necip Paþa'nýn görevden alýnmasýný istiyordu. Tavýr ve hareketleri o görevi
yürütmeye layýk olmayan Üsküp mutasarrýfý Necip Paþa'nýn
bu nedenle görevden el çektirilmesi gereðine dikkat çekilmekteydi. Osmanlý idaresi bu þekilde, resmi görevli olsun veya
resmi görevli olmasýn, normal vatandaþ olsun, yasalarýn dýþýna kim çýkarsa çýksýn, gerekli yasal süreci, herkes için baþlatýyordu. Bu resmi görevli, bir sancak mutasarrýfý bile olsa
Osmanlý, yasal süreci bu þekilde onun için de iþletmekten
vazgeçmiyordu.40
65
66
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Kosova vilayetine baðlý Vulçýtrýn kazasýndan Hasan Bin
Seydi'nin eþkýyalýk suçundan dolayý tutuklandýðýný belirten
1887 tarihli belge de, onun halka eziyet ettiði birçok olaydan
dolayý zanlý olduðundan bahsediyordu. Hasan Bin Seydi,
Ýpek'te halka karþý iþlemiþ olduðu suçlarý, tutuklandýktan sonra itiraf etmiþ ve bunun üzerine mahkemeye sevk edilmiþti.
Yapýlan muhakemeden dolayý önce sekiz seneye mahkûm
edilen Hasan Bin Seydi'nin cezasý daha sonra beþ seneye
indirilmiþti. Bundan baþka yine bir takým suçlardan dolayý
aranan, bu kez Priþtine kazasýnýn Masatarva köyü göçmenlerinden Bahtiyar Bin Sadýk da güvenlik görevlilerince tutuklanmýþtý. Bahtiyar Bin Sadýk, hýrsýzlýk ve gasp suçlarýndan
dolayý tâkibât altýndaydý. Tutuklanýp mahkemeye sevk
edilmiþ, ama yargýlanmasý da problemli olmuþtu. Yargýlanmasý sýrasýnda evini soymaya çalýþtýðý Priþtineli Ahmet çavuþ
ve kendisinden zorla para almaya çalýþtýðý Priþtineli Ali
mahkemede, zanlý Bahtiyar Bin Sadýk 'dan davacý olmadýklarýný ifade etmiþlerdi. Bunun üzerine Priþtineli Ahmet çavuþ
ve Priþtineli Ali'nin gerek Bahtiyardan ve gerek kaçak olan
kardeþinden korktuklarý için davadan vazgeçmeleri üzerine,
bu kez suçun iþlendiði iki köyün ihtiyar heyeti davaya
müdahil olmuþlardý. Ýki köyün ihtiyar heyeti, Ahmet Çavuþ ve
Ali davalarýndan vazgeçse bile, Bahtiyarýn iþlediði suçlar
hakkýnda þahit olduklarýný belirtmiþler ve Bahtiyarýn 5 yýl
mahkûmiyet cezasý almalarýný saðlamýþlardý.41 Suçun iþlendiði köy ihtiyar heyetlerinin davaya müdahil olup, mahkeme
sürecine katýlmalarý, onlarýn bir nevi bugünkü mahkemelerde
görülen jüri fonksiyonunu icra ettiklerini akla getirmektedir.
Maðdurlar zanlýdan korkup konuþmaktan veya davadan
vazgeçse bile, zanlýlarýn rahatlýkla bu suçlardan sýyrýlmalarý
adaletin ortaya çýkmasýný engellemekteydi. Bu gibi suçlar
ayný zamanda genel halký ilgilendirdiði için köy ihtiyar heyetleri, bir nevi kamu davasýna dönüþen bu davaya müdahil
olup, jüri fonksiyonunu icra ederek adalete yardýmcý
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
olmuþlar, suçun cezasýz kalmasýný önlemiþlerdi. Bu tür çözümler, zanlýlarca maðdurlarýn korkutularak, zanlýlarýn daha
serbest bir þekilde dolaþmalarýna, belki de yeni suçlar iþlemesine engel olacak olan modern çözümlerdi. Ve bundan 117
yýl önce baþarýlý bir þekilde uygulanmýþlardý.
Osmanlý hukuk sistemi o dönemlerde bu þekilde modern
uygulamalar sergilemekle birlikte, yapýlan her þikâyet istihbaratý en ince þekilde takip ediyor, kendisine gelen her türlü
bilgiyi deðerlendiriyor hareketlerini de ona göre belirliyordu.
Bu çerçevede bir Sýrp yüzbaþýnýn ilticasý ile ilgili olayda da
temkinli davranýyordu. Belgeye göre, Sýrp yüzbaþýsý olan
Nikola Fiþail, Osmanlýya iltica ederek ayný rütbeyle Osmanlý
ordusunda görev almak istiyordu. Buna karþýlýk Osmanlý
devletine iltica ederek Osmanlý ordusunda görev almak
isteyen yüzbaþý hakkýnda Selanik-Kosova genel komutanlýðý
bir rapor göndererek, yüzbaþýnýn daha önce yapmýþ olduðu
iþlerden dolayý kendisine güvenilemeyeceðini merkeze
bildirmiþti. Bunun üzerine gönderilen bir yazýyla bu þekilde
daha önce suçlar iþlemiþ birinin, yine olumsuz iþlere katýlmasý
ihtimali ve Kosova'da bulunmasýnýn mahzurlu olacaðý
nedeniyle güvenlik eþliðinde Kosova'dan jandarma komutanlýðýna getirilmesi isteniyordu. Osmanlý istihbarat birimleri bu
þekilde, Osmanlýya iltica etmiþ bir subayýn, Sýrp ordusundayken bile takibini yapabilecekleri ve hakkýnda bilgi
toplayabileceklerini göstermiþ oluyordu ki bu o dönemde
Osmanlý'nýn istihbarat gücünü ortaya koyan bir örnekdi.42
Öte yandan Osmanlý hükümeti, hakkýnda yapmýþ olduðu
iþlerden kuþkulanýp Kosova'dan merkeze gönderilmesini istediði Nikola Fiþail hakkýnda haklý çýkmýþtý. Nikola Fiþail'in iltica talebini kabul etmeyerek, Kosova'da kalmasýný da mahzurlu bularak onu merkeze getirten Osmanlý, onun hakkýndaki
tahkikatý derinleþtirerek bazý önemli sonuçlara ulaþmýþtý.
Osmanlý'ya iltica etmiþ Nikola Fiþail'in ayný rütbeyle Osmanlý
ordusunda çalýþma talebi, onun ajan olabileceði endiþesiyle,
67
68
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
kabul edilmemiþti. Sonuçta ulaþýlan bilgiler de bu endiþeleri
haklý çýkarýyordu. Sýrp ordusunda yüzbaþý olan Nikola Fiþail
aslen Karadaðlý idi ve Sýrplarýn yapmýþ olduðu bütün
savaþlara katýlmýþtý. Rusya, Avusturya, Karadað, Sýrbistan'dan olmak üzere toplam 12 madalyayla ödüllendirilmiþ biriydi. Bir ara Ýstanbul'a gelmiþ olan Nikola Fiþail, Selanik, Ýþkodra taraflarýnda da dolaþmýþ, oldukça hareketli ve soru iþaretleri ile dolu geçmiþe sahipti. Son olarak pasaportundaki bilgiye göre Sýrbistan'a gitmesi gerekirken Osmanlý ordusuna
katýlmak üzere Kosova'ya gelmiþti. Genelde kritik osmanlý
bölgelerini dolaþtýðý görülen Nikola Fiþail'in, Kosova'ya
gelmiþ, Kosova'yý seçmiþ olmasý, düþünülmesi gereken bir
baþka noktaydý. Nikola Fiþail hakkýnda, Sýrbistan'daki
Osmanlý Büyükelçiliðinin kanaati de olumsuz idi. Büyükelçilik, merkeze, bu gibi þahýslara güvenilmemesi cevabýný iletiyordu.43
Bu gibi istihbâri konular içeren bu olaylardan sonra, 1887
yýlýna ait bir belge de bir prosedürün belirlenmesi ile ilgiliydi.
Belgeye göre, kilise ve manastýra ait olan arazilerin durumunun belirlenmesi isteniyordu.
Kilise ve manastýr malý olan araziler için tapu senetleri,
rahip ve keþiþler adýna düzenleniyordu. Ancak bu rahip ve
keþiþlerin ölmeleri durumunda adlarýna geçirilmiþ olan bu
arazilerin ne olacaðýnýn tespiti ve bu konuda bir kuralýn belirlenmesi gerekiyordu. Rahip ve keþiþlerden sonra üzerlerinde
olan bu kilise ve manastýr arazileri hakkýnda yapýlacak muamelelerin belirlenmesi aslýnda Yanya valiliðinden soruluyordu. Yanya valiliði, merkezden bu konuda bir kural belirlenip,
kendisine bildirilmesini isteyerek, aslýnda bundan sonra uyacaðý yasal muameleyi soruyordu.44
Osmanlý devleti bu davranýþýyla da hukuk içinde kalarak,
Müslim olsun gayri müslim olsun vatandaþlarýný düþündüðünün bir baþka örneðini sergilemiþ oluyordu. Kilise ve manastýr mallarýnýn ne olacaðýný bir kayýt altýna almakla, kilise ve
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
manastýra devam eden vatandaþlarýnýn dini meseleleriyle de
ilgilendiðini gösteriyordu. Yapýlan iddialara göre, gayri müslim halkýna ikinci sýnýf muamele yapmakla suçlanan Osmanlý
devletinin bu þekilde bir davranýþta bulunmamasý gerekiyordu. Kilise ve manastýra ait arazilerin kimin eline geçeceði,
kimler tarafýndan kullanýlacaðý veya belki de usulsüzlük yapýlarak kimlerin zimmetine geçirileceði Osmanlý'yý ilgilendirmemesi gerekiyordu. Çünkü Osmanlý gayrimüslim vatandaþlarýna ve onlarýn dinlerine ikinci sýnýf muamele yapmakla
eleþtiriliyor, kilise ve manastýra ait arazilerin kayýt altýna alýnmasý benzeri, bu dine ait müesseseleri koruyucu muameleler
kendisinden beklenmiyordu. Ýþte durum bunun tersiydi. Osmanlý, vatandaþlarý arasýnda ayrým yapmýyor, onlarý da, dini
inançlarýný da, dini müesseselerini de yukarýdaki olaylara
benzer daha birçok olaylarla, korumasý altýnda tutmaya devam ediyordu. Ayrýca bu muameleyi sadece Selanik'te, Girit'te, Ýþkodra'da veya Kosova'da deðil bütün topraklarýnda
sergilemiþ oluyordu. Çünkü bir devletin, bir bölgeye farklý,
baþka bölgeye farklý muamele yapmamasý gerekiyordu. Altý
yüz sene yaþamýþ ve devlet deneyimine yeteri derecede sahip
Osmanlý bu prensibi yakýndan biliyordu.
Kosova valiliðine gönderilmiþ bir yazý Sýrbistan'a göç eden
aileler hakkýnda idi. 1888 yýlýnda Kosova valiliðine yazýlan
yazýda, Kosova-Preþove nahiyesine baðlý Ýstavaþ köyünden
50 kadar kiþinin Sýrbistan'a göç etmelerinin nedeni soruluyordu. Hükümet, Sýrbistan'a, Hýristiyanlardan 50 kadarýnýn göç
etmesinden rahatsýz olmuþ, bunun sebebinin araþtýrýlýp tekrar
hükümete bildirilmesi talimatýný vermiþti. Sýrbistan'a göç
edenlerin Hýristiyan olmasýndan dolayý, bu olayý nasýl olsa
Hýristiyan halkýn nüfusunun eksilmesi þeklinde deðerlendirmeyerek, Hýristiyan vatandaþlarýnýn göç etmelerine
sebep olan nedenlerin incelenmesini ve bu þekilde bu göç
edenlerin kendi istekleriyle mi yoksa herhangi bir baský sonucu mu Sýrbistan'a geçtiklerinin ortaya çýkmasýný istiyordu.45
69
70
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
1888 tarihli baþka bir belge de asýlsýz bir þikâyetin tahkiki
ile ilgiliydi. Stefan Slavsof adlý bir þahsýn mallarýnýn gasp
edildiðiyle ilgili þikâyete göre, Kosova valiliði'nin bu þahsýn
mallarýný haczettiði iddia ediliyordu. Bu olayýn tahkik edilip
öðrenilmesi üzerine bu olay hakkýnda hükümete bu olayýn ne
olduðunu soran Bulgar makamlarýna bilgi veriliyordu.
Yapýlan tahkikata göre Koçanalý Stefan Slavsof'un, mallarý ve
eþyalarý iddia edildiði gibi haczedilmemiþ, bu þahsýn þüpheli
hareketleri üzerine, bu mal ve eþyalara tedbir konularak
gözlem altýna alýnmýþtý. Herkesin hür olduðu ve güvenliklerinin temini sorumluluðunun Osmanlý'ya ait olduðunun
ifadesi ile Osmanlý devletinin böyle gayri hukuki muamele
yapmayacaðý, ancak þüphe üzerine tahkikat sonuçlanýncaya
kadar her türlü tedbirin alýnacaðý, Bulgaristan makamlarýna
iletiliyordu.46
1888 yýlýnda ise Genelkurmaya gönderilen yazý, birbirine
baðlý iki konuyla ilgili haberler veriyordu. Kosova valiliði bahse konu olan ilgili hususlarý araþtýrýp genelkurmaya bilgi veriyordu. Bu iki olaydan biri, Kolaþin Hýristiyanlarýnýn Karadað'a göç etmelerinin nedenlerinin araþtýrýlmasý ile ilgili idi.
Kolaþin Hýristiyanlarýndan iki aile Karadað'a göç etmiþ,
Karadað hükümeti de bu göç olayýný doðrulamýþ ve bu göçün
nedenini Kosova'daki vergilerin aðýr olduðu þeklinde açýklamýþtý. Öte yandan bu iki ailenin göç etmeleri için Karadað
kumandaný Lazar tarafýndan teþvik edildiði de iddia edilmiþti.
Bu hususlarda yapýlan tahkikat neticesinde, ilk olarak, bu iki
ailenin Karadað tarafýndan teþvik edilmediði, Karadað hükümetince ifade ediliyordu. Bu konuda Dýþiþleri bakanlýðýnýn
Karadað hükümetine bu konuyu sormasý üzerine Karadað
hükümeti, Osmanlý'nýn Çetine büyükelçiliðine verdiði cevapta, bu aileleri göç etmeðe teþvikle suçlanan kumandan Lazar'ýn böyle bir teþvikten haberi olmadýðý açýklamasýný yazýyordu. Öte yandan Kolaþin Hýristiyanlarýnýn Kosova'daki vergilerin aðýrlýðýndan þikâyet ettiklerini ilaveten bildiriyordu.47
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Dýþiþleri bakanlýðýnýn sorularýna Karadað hükümeti, göç
eden aileleri teþvik etmiþ ve teþvik etmemiþ olsun, yaklaþýk
olarak yine benzer cevaplarý vermesi beklenirdi. Gerçekten
teþvik etmiþ olsalardý, bunu doðrulayýp böyle bir teþviki yapmýþ olduklarýný ifade etmeleri beklenemezdi. Haberleri olmadýðý þeklinde bu cevap oldukça yuvarlak ve diplomatik dilde
teþvik yapýldýðýný iþaret eder bir cevap niteliði taþýyordu. Öte
yandan göç edenlerden haberi olmayan Karadað hükümetinin, Kosova'daki vergilerin aðýr olduðu þeklindeki rivayetten
nasýl haberi olduðu açýklanmasý gereken bir durumdu.
Kosova'daki vergilerin aðýr olduðu þeklindeki bilgiyi Kolaþin
Hýristiyanlarýnýn beyanlarýndan öðrendiðini söyleyen Karadað hükümeti, bu cevapla aslýnda, bir açýdan da Kolaþin
Hýristiyanlarýyla irtibatta olduðunu itiraf etmiþ oluyordu. Kosova'daki vergilerin aðýr olduðu þeklindeki Kolaþin Hýristiyanlarýnýn kanaatlerini bilecek kadar, Kolaþin'lilerle irtibatlý
olan Karadað hükümetinin, Karadað'a göç eden iki aileden
haberi olmadýðýný ifade etmesi pek mantýklý bir zemine oturmuyordu. Öte yandan Karadað'ýn Kosova'daki vergilerin aðýr
olduðu þeklinde ifadeleri üzerine, Priþtine'de tutuklu iki kiþinin
peþini takip etmesi bunlarý sormasý da ilginçti. Çünkü bu iki
kiþi Karadað kumandaný Lazar'la irtibatlarý tespit edildiði için
tutuklanan militanlardý. Karadað inkâr ediyor ama kendi soru
ve beyanlarýyla Kosova'nýn iþlerine karýþmýþ olduðunu ortaya
koymuþ oluyordu. Ayrýca aðýr olduðu ifade edilen Kosova'da
vergiler konusunda da Kosova valiliði, yaptýðý açýklamayla
bunun doðru olmadýðý söylüyordu. Kosova Valiliði, Kosova'daki vergilerin diðer bazý bölgelerle mukayese edildiðinde,
Kosova vergilerinin aðýr olmadýðýný görülebileceðini bildiriyordu.48
Karadað hükümeti bu þekilde Kosova'daki vergilerin aðýr
olduðu ve insanlarýn bundan þikâyet ettiði ve bunlardan iki
kiþinin Priþtine'de mahkûm olduðunu ileri sürmekle, Kosova'yla ne derece ilgilendiðini bir bakýma ortaya koymuþ oluy-
71
72
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
or, öte yandan bu göçlerden haberi olmadýðý þeklinde yuvarlak cevapla konuyu geçiþtiren bir tavýr içinde olduðu izlenimini veriyordu. Kosova valiliðinin diðer bölgelere göre makul
olduðunu belirtmesine raðmen, Kosova vergilerinin aðýrlýðý
iddiasý, Karadað'ýn tutarlýlýðý þüphe uyandýran bu cevaplarýndan, sonra dikkatleri baþka yöne çevirme çabasý olarak
algýlanýyordu.
Kosova'dan gelen bir baþka belge yine bir usul tayini
hakkýnda açýklama beklenen bir soru evrakýydý. 1902 yýlýnda
Rumeli müfettiþi Hüseyin Hilmi Paþa, merkeze çektiði telgrafla, Kosova vilayeti merkez mal sandýðýnýn iþleyiþinin nasýl
olacaðýnýn belirlenmesini istiyordu. Bundan baþka Hüseyin
Hilmi Paþa, Rumeli vilayetindeki ormanlar ve meralara iliþkin
davalarýn nasýl görüleceði hakkýnda merkezden açýklama
bekliyordu.49 Bu belgede belirtilenler bu kadardý ve daha
geniþ açýklama yoktu. Yani mal sandýðýnýn iþleyiþiyle ilgili
daha net, açýk sorular ve Rumeli'deki ormanlar ve meralarla
ilgili davalarýn ne gibi durumlarla karþýlaþtýðý, davalarda herhangi bir týkanma olup olmadýðý veya nerelerde týkanma
olduðu þeklinde net ifadeler yoktu. Bu durumda bahsedilen
konularla ilgili soru ve açýklamalar daha önce sorulmuþ veya
bu konu baþka þekillerde ulaþtýrýlmýþ, yazýlmýþ olabilir. Ancak
ne olduðuna iliþkin kesin bir þey söylemek mümkün deðildir.
1909 yýlýnda Üsküp'ten merkeze çekildiði tahmin edilen
telgrafta Tüccar Neþo Miladin, tapulu hazinesine jandarma
tarafýndan yapýlan müdahaleden þikâyet etmekteydi. Neþo,
sahip olduðu evinin Padiþah imzasýyla kendisine ait olduðu
halde, evine jandarma kuvvetlerince yapýlan müdahaleleri
haksýz bularak bunu þikâyet ediyor ve bu durumun giderilip
problemin çözülmesi için, bir müfettiþ tayin edilmesini istiyordu. Bu þikâyet üzerine, Kosova valiliðine gönderilen talimatla, Tüccarýn þikâyetiyle ilgilenilmesi istenmiþ, Tüccar Neþo'ya,
iddialarý var ise, ona bu konuda mahkeme açmasý tavsiyesinde bulunulmasý Kosova vilayetine bildirilmiþti. Bu þek-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
ilde Osmanlý yönetimi, eðer varsa, suçu iþleyen kendi jandarma kuvvetleri bile ise bunun peþine düþülmesini tavsiye ediyor, eðer þikâyet edenlerin bu þekilde iddialarý varsa bu iddialarla kendi resmi kurumlarý bile olsa mahkemeye baþvurulmasý yolunun kullanýlmasýný tavsiye ediyordu. Bu tavsiyeyle
kalmayýp valiliði de bu þekilde, yani mahkeme sürecini
iþletilecek þekilde uyarýyor, ortaya çýkacak suçlunun kendi
resmi kurumu olsa bile mahkeme yoluyla cezalandýrýlmasýnýn
önünün açýlmasýný saðlýyor, kendi jandarma teþkilatý bile olsa,
hiçbir kurumun suç iþleme ayrýcalýðý olmadýðýný ortaya koyuyordu. Eðer bu, mahkemeyle de sabit olursa, cezasýný almalýydý. Bu niyetlerle Kosova valiliði'ne gönderilen talimatta
tüccar Neþo'nun mahkeme sürecinin baþlatýlmasý isteniyordu.50
1909 yýlýna ait belge ise bir öldürme olayý ve bu olayla
ilgili mahkemeler ile alakalýydý. Kalkandelenli koyun tüccarlarýndan olan Yunus ve Abdurrahman aðalarýn yollarýný
keserek, paralarýný ve eþyalarýný alýp onlarý öldüren Bilal,
Üsküplü Mustafa, Priþtineli Abdurrahman ve Üsküplü Þemo'nun idamlarýna, Yakovalý Salih'in onbeþ sene hapsine ve
Çernobor köyünden Sadýk'ýn da beraatýna karar verilmiþti.
Kalkandelenli koyun tüccarlarý Yunus ve Abdurrahman
Aðalarýn mal ve paralarýný gasp edip, onlarý öldürenlere verilen bu cezalar daha sonra padiþaha sunulmuþtu. Bu þekilde
tüccarlarý öldürenler yakalanmýþ ve mahkeme sonucu olarak
çeþitli cezalara çarptýrýlarak bu olayýn faili meçhul kalmasý
önlenmiþti.51
Ýçiþleri bakanlýðýndan Kosova valiliðine gönderilen bir
diðer belgede de papaz Milan'ýn talebi ele alýnýyordu. 1910
yýlýnda Osmanlý parlamentosuna bir yazý yazan Milan, Hýristiyanlarýn üzerine yapýlan saldýrýlarýn engellenmesini istiyordu.
Hýristiyan ahaliye o sýralarda yapýlmýþ olan saldýrýlarýn önlenmesini, onlarýn can ve mallarýnýn korunmasýný isteyen papaz
Milan, yetkililerin bu konuda dikkatini çekiyordu. Osmanlý
73
74
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
parlamentosuna yapýlmýþ bu talep, içiþleri bakanlýðýna, bakanlýk da papaz Milan'nýn bu iddialarýný içeren talebini Kosova valiliðine iletiyordu. Ýçiþleri bakanlýðý, Hýristiyanlara yapýldýðý iddia edilen saldýrýlarýn incelenmesi, araþtýrýlmasý
amacýyla konuyu Kosova valiliðine havale ederek, papaz Milan'ýn talebini uygulamaya koymakla olayýn ortaya çýkarýlmasýna çalýþýyordu.52 Bu þekilde Osmanlý hem þikâyetlerle ilgileniyor hem de böyle bir iddianýn doðruluðu ve yanlýþlýðýnýn
açýða çýkmasýný saðlýyordu.
1910 tarihli bir baþka belge bir kamu görevlisi hakkýndaki
þikâyetle ilgiliydi. Ýçiþleri bakanlýðýna kadar ulaþmýþ olan þikâyete konu olan olay, içiþleri bakanlýðýndan gönderilen talimatla Kosova vilayetine havale ediliyordu. Kosova valiliðine
baðlý Kumanova nahiyesi müdürü hakkýnda, halka zulüm
ettiði þeklinde þikâyetler vardý ve bu þikâyetler hakkýnda da
içiþleri bakanlýðýnýn da dikkati çekiliyordu. Ýçiþleri bakanlýðý
da 1910 yýlýnda Kosova valiliðine, Kumanova nahiyesi müdürü hakkýndaki þikâyetlerin araþtýrýlmasý amacýyla bir soruþturma baþlatýlmasý talimatýný veriyordu. Bu þekilde nahiye
müdürü þikâyette de belirtildiði gibi, zulmetmiþse de, bunun
tahkik edilip gereðinin yapýlmasýný istiyordu. Böylece varsa,
zulmü yapanýn kendi kamu görevlisi bile olsa ortaya çýkarýlmasýný, suç iþleyenin kayýrýlmamasýný, gerektiðinde de cezalandýrýlmasýný, bizzat içiþleri bakanlýðýnýn kendisi istiyordu. Bu
konuda gönderdiði talimatla da soruþturmayý örtbas etmeyip
resmen baþlatmýþ oluyordu.53
Ýçiþleri bakanlýðýndan Kosova valiliðine yazýlan, bir vatandaþýn maðduriyetinin giderilmesi ile ilgili bir baþka belge, bir
vatandaþýn görmüþ olduðu zararýn giderilmesi ile ilgili bir
olaydan bahsediyordu. Güvenlik görevlilerinin eþkýya takibi
sýrasýnda, evi ve eþyasý yanan Yeniköy Mahallesi ahalisinden
Pana Ýlo, bu zararýnýn giderilmesi için Osmanlý parlamentosuna bu talebini iletiyordu. Parlamento'ya iletilen bu talep,
içiþleri bakanlýðý ve oradan da Kosova valiliðine gönderilmek
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
suretiyle gündeme alýnýyordu. Ýçiþleri bakanlýðý, Yeniköy
Mahallesinde oturan Pana Ýlo'nun bu þikâyetini Kosova valiliðine göndererek hakkýnda yapýlmasý gereken muamelelerin
baþlatýlmasý talimatýný veriyordu. Eþkýya takibi sýrasýnda evi
ve eþyasýnýn yandýðý ve zarar gördüðü nedeniyle, bir anlamda aradaki bütün makamlarý aþarak, parlamentoya bu
þikayetini ileten Pano Ýlo amacýna ulaþmýþ oluyordu.54 Devlet
Pana Ýlo'ya Kosova valiliðine müracaat etmesi gibi bir
prosedürü hatýrlatmýyor, parlamentoya müracaatýný kabul
ederek içiþleri bakanlýðý ve Kosova valiliðini harekete geçirerek gerekenlerin yapýlmasý talimatýný veriyordu.
Ýçiþleri bakanlýðýna bu kez Kosova valiliðinden gönderilen
bir yazýda eski bir borcun tahsili isteniyordu. Kosova valiliði
1910 yýlýnda içiþleri bakanlýðýna gönderdiði yazýda 1906 yýlýnda Taþlýca sancaðý mutasarrýfý olan Süleyman Paþa'nýn vilayet
gazetesine olan abonelik borcunun tahsil edilip gönderilmesini istiyordu. 1906'da Taþlýca mutasarrýflýðý yapan ve belgenin
yazýlýp borcun tahsil edilmesinin istendiði tarihte Meclis-i
Ayan üyesi olan Süleyman Paþa'nýn, vilayet gazetesi aboneliðinin bir yýllýk ücreti olan 57 kuruþun ödenmesi gereði, içiþleri bakanlýðýna yazýlýyordu. Kosova valiliði, aradan dört yýl
geçmesine raðmen bu borcun ödenmemiþ olarak kalmasýna
izin vermeyip, bu kadar vakit geçmiþ olsa bile bu alacaðýn
tahsilini saðlamaya çalýþýyordu. Ödenmemiþ olan rakam 57
kuruþ olmakla aslýnda küçük bir rakamdý veya bu borç o
zamanlar Taþlýca kaymakamý olan Süleyman Paþa tarafýndan
herhangi bir kasýt olmaksýzýn, unutulmak suretiyle ödenmemiþ de olabilirdi. Ancak her ne þekilde ve her ne miktarda
olursa olsun, ödenmemiþ olan paranýn takip edilmesi aslýnda
hiçbir borcun ödenmemiþ kalmayacaðý geleneði baþlatabilme
ihtimali açýsýndan da önemliydi. Kosova valisinin 57 kuruþ
için baþlatmýþ olduðu bu süreç aslýnda, bundan sonraki borç
Tâkibâtý içinde örnek olabilecek durumdaydý. Rakamýn
küçüklüðüne ve büyüklüðüne bakýlmaksýzýn, kamunun im-
75
76
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
kânlarý tahsil edilmemiþ kalmamalý ve yine kamunun kasasýna girmeliydi. Ýhmal edilmiþ olan herhangi bir borç tahsilâtý,
bir baþkasý için örnek teþkil edebileceði ihtimali nedeniyle,
tahsil edilmemiþ daha büyük borçlarýnda, ihmal edilmesi
geleneðine yol açabilirdi. Kosova valisi bu teþebbüsle,
kamuya ait menfaatlerin ihmal edilmeden takip edilmesi
örneðini sergileyerek, böyle bir muhtemel olumsuzluða en
azýndan örnek olmamýþ oluyordu.55 Devletin her kuruþu kutsaldýr mantýðý içerisinde halka ait olan para az da olsa
devletin kasasýna girmiþ oluyordu. Burada miktardan çok
kamuya ait paranýn takip edilip tahsil edilmeye çalýþýlmasý
geleneðinin oluþturulmasý son derece önemliydi.
Ýçiþleri bakanlýðýndan bu kez Selanik valiliðine gönderilen
belge, Yeniköy Mahallesi Pana Ýlo'nun maðduriyetine benzer
bir maðduriyetin giderilmesi ile ilgiliydi. Selânik vilayeti baðlý
Dramanýn Dolak köyünde oturan Kinogoþe Stefan, eþkýya
takibi nedeniyle evinin ve eþyasýnýn yandýðý þikâyetiyle týpký
Pana Ýlo'nun yaptýðý gibi Osmanlý parlamentosuna baþvurup
zararýnýn tazmin edilmesini istiyordu. Stefan dilekçesinde,
evinin, eþyasýnýn yanmasýyla oluþan zararýnýn 180 lira olduðunu belirtiyordu. Zararýnýn tazmini amacýyla Osmanlý parlamentosuna baþvuran Kinogoþe Stefan'ýn bu talebi, içiþleri
bakanlýðýna havale ediliyor, oradan da bu talep Selanik valiliðine iletiliyordu. Týpký Pana Ýlo'nun maðduriyetinde olduðu
gibi devlet, Kinogoþe Stefan'ýn talebini alarak, eþkýya takibi
sýrasýnda zararýn tazmini hususunda kendisinin muhatap
kýlýnmasýný kabul etmiþ oluyordu. Ayrýca bu konudaki dilekçeleri, zararýn iþlendiði bölge valiliklerine göndermekle gereðinin yapýlmasý talimatýný veriyor ve bu zararlarýn tazmin
edilmesi sürecini de baþlatmýþ oluyordu. Yine bu belgelerden
de anlaþýlacaðý üzere Pana Ýlo ve Kinogoþe Stefan örneklerinde olduðu gibi Osmanlý parlamentosu, halkýn þikâyetlerini iletebileceði bir makam görevi de yaptýðý görülüyordu.56
Ayný belge, eski Ýpek polis komiseri Tevfik Efendi'nin kalan
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
maaþlarýndan da bahsediyordu. Son dönemlerinde Osmanlý'ya yapýlan uluslar arasý baskýlardan biri de balkanlarda kendisine ait olan topraklardaki güvenlik güçlerinin sayýsýnýn
azaltýlmasý yönündeki baskýydý. Aslýnda Balkanlarda etkinlik
peþinde olan Büyük Devletler, aðýrlýklý olarak Hýristiyanlarýn
haklarý bahanesiyle ve Balkanlar halkýna eziyet ettiði iddiasýyla Osmanlý güvenlik güçlerinin azaltýlmasý, azaltýlan kuvvetler
yerine Büyük Devletlerden güvenlik kuvvetlerinin yerleþtirilmesini saðlýyorlardý. Ýsyan, ayaklanma gibi görünüþte de
olsa halkýn huzursuzluðunu gösteren bir hareket olmadýðý
halde, Bosna - Hersek'i iþgal etmekle Avusturya- Macaristan
imparatorluðunun bu hareketi, Büyük Devletlerin niyetlerinin
ne olduðu hakkýnda bir ipucu veren örneklerden sadece biriydi. Böylece Osmanlý güvenlik güçlerini azaltýlarak, Osmanlý'nýn bölgedeki egemenliði, sadece þekli hale getiriliyor,
daha sonra böyle bir yerin iþgali artýk daha da kolaylaþtýrýlmýþ hale getiriliyordu.
Ýþte bu amaçlarla uluslar arasý baský nedeniyle güvenlik
kuvvetlerinin azaltýlmasý çerçevesinde, görevine son verilen
Ýpek polis komiseri Tevfik Efendi, kendisine henüz ödenmemiþ olan, kalan maaþlarýný alabilmek için, hükümete müracaat ediyordu. Bunun üzerine içiþleri bakanlýðýnca Kosova
valiliðine gönderilen yazýyla eski Ýpek polis komiseri Tevfik
Efendi'nin müracaatýyla, ilgili müracaatýn gereðinin yapýlmasý
isteniyordu.57
Ayný belgede bildirilen baþka bir haber, Hacý Faik Efendi'nin göreviyle ilgiliydi. Vodine kazasý tapu memurluðunda
çalýþan ve orada kalmak isteyen Hacý Faik Efendi, eðer bu
talebi kabul edilmeyecekse baþka bir liva memurluðuna tayininin yapýlmasýný istiyordu.58
Bu þekilde ele alýnan belgeler, Osmanlý devletinin yönetim
örneklerini yine kendi resmi belgelerine dayanarak görebilmek açýsýndan önemliydi.
77
78
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
f. Bürokratik Hizmetler
Devlet sistemi, yasalar üzerine tesis edilir, yasalara göre
iþleyiþi belirlenir. Aksayan yönler yine yasalar aracýlýðýyla giderilmeye çalýþýlýr. Yasalarýn öngördüðü þekilde iþletmeye çalýþýlan, yasalarýn uygulanmasýndan taviz verilmeden iþletilen
sistem, devlet mekanizmasýný çalýþtýrdýðý gibi vatandaþýna da
hizmet etmiþ olur. Bir devletin yasalarýnýn ihlal edilmesi, ona
bir savaþ kaybettirmiþ kadar veya daha aðýr bir zararla
sonuçlanabilir. Bir yasanýn ihlal edilmesi aslýnda tek baþýna
çok büyük bir problem oluþturmaz, ancak bu ihlâl bir baþka
ihlâle örnek olursa iþte bu noktada problemler baþlar. Bu þekilde bir yasanýn ihlâli diðer yasalarýn ihlâllerine yol açarsa,
devletin kendisini uymakla sorumlu hissettiði Anayasa, kâðýt
üzerinde kalmaktan öteye gidemez. Anayasanýn uygulama
alanýný kaybetmesi ise devletin düzenini bozar, artýk her alanda her konuda bir ihlâl baþlar. Durulacak noktanýn tespiti ise
güçtür. Aslýnda durulacak nokta, kanunun izin verdiði noktadýr. Kanunun izin vermediði çizgilerin dýþýna taþýlmaz. Fakat,
rüþvet, adam kayýrma gibi birçok nedenlerle yasalarýn ihlâli,
bu çizgileri anlamsýz hale getirir. Artýk bu çizgiler, bunlarý aþabilecek güçte ve imkânda olanlar için çok fazla bir þey ifade
etmezler. Bu çizgiler artýk sadece bunlarý aþamayacak zayýflar
önünde kalýrlar. Onlarýn önünde bir duvara dönüþürler. Bu
þekilde zayýflara uygulanýp, güçlülere uygulanamayan yasalar
ise toplumda, güçlüye, devlete yakýn olanlara, devleti
yönetenlere karþý bir soðuma, hatta devlet ve vatandaþ
arasýnda oluþan mesafe nedeniyle kýzgýnlýklar, düþmanlýklar
baþlar. Bu gerginlikler bir noktada miting, protesto hatta isyan
gibi olaylarla patlak verirler. Dolayýsýyla toplumun bir kesiminin diðer kesimiyle gerginlik içinde yaþamamasý, her iki
kesimin kendilerine Anayasa tarafýndan belirlenmiþ sýnýrlar
içinde kalmalarýyla yakýndan alakalýdýr. Uzun bir devlet
geleneðine sahip olan Osmanlý, yasa ihlalinin ne demek
olduðunu çok yakýndan bilmekte ve son dönemlerinde buna
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
gittikçe daha fazla tanýk olmaktadýr. Bütün tarihçilerin Osmanlý hakkýndaki ortak kanaatlerinden biri de, Osmanlý'nýn
son dönemlerinde tanýk olunan yasa ihlâlleriydi. Ve bu yasa
ihlallerinin devlete çok fazla boyutlarda verdiði zararlarla ilgili
idi. Osmanlý'ya zarar veren bu yasa ihlâlleri, doðal olarak
genellikle devleti çalýþtýranlarca iþleniyordu. Yani devlet
memurunun ihlâli olmazsa kolay kolay yasa ihlâlinden söz
edilemezdi. Herhangi bir vatandaþ, memurun dikkatinden
kaçýrdýðý bir noktada yasayý çiðnemiþ olabilir ancak memurun, fark ettiði ihlale tepkisiz kalmasý veya bazen olduðu gibi
yasa ihlâline katýlmasý, kabul edilebilir bir durum deðildi.
Devletin son dönemlerinde, büyük küçük memurlarýnýn ihlalleriyle karþýlaþan Osmanlý, bazý teorisyen devlet adamlarý ve
aydýnlarýnýn da uyarmalarý ile bunlarýn üzerine gitmekten, sistemini bu ihlalleri önleyecek þekilde deðiþtirmeye yönelik
adýmlar atmaktan da geri durmuyordu. Devleti bu ihlallerden
kurtaracak adýmlar, yenileþme hareketleri çerçevesinde atýlýyor, devlet kendisini modernize ediyordu. Devlet, her yeni
probleme, onun tekrar doðmasýna yol açmayacak adýmlar
atýyor, programýný ona göre ayarlýyordu. Devleti yeniden
düzenleme, yenileme çabalarý Osmanlý tarihinde ýslahat
hareketleri olarak adlandýrýlmýþtý. Islahat hareketleri insaný,
yani vatandaþýna hizmeti merkezine alarak formüle ediliyor,
bu þekilde de " insaný yaþat ki devlet yaþasýn" formülüyle
devletin ömrünün de uzayacaðýna inanýlýyor, adýmlar buna
göre atýlýyordu. Devlete sistemli bir yeni düzen kazandýracak,
vatandaþýnýn problemlerini ortadan kaldýrmaya yönelik bu
þekilde adýmlar atýlýyor, ancak zaman zaman memur ihlalleri
de olmuyor deðildi. Her devletin zayýf, güçlü her döneminde
karþýlaþýlma ihtimalleri olan memur ihlallerinin kendisinden
çok, devletin bu ihlale vermiþ olduðu karþýlýk önemliydi.
Bir memurun ihlali olur ve ona devlet göz yumarsa yukarda da deðinildiði gibi iþte o noktada problem baþlar. Bu kritik
noktanýn farkýnda olan Osmanlý, memurlarý hakkýndaki
79
80
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
þikâyetlerle yakýndan ilgileniyordu. Sistemini de þikâyetlerin
örtbas edilemeyeceði þeklinde dizayn etmiþti. Memur ihlalleriyle yakýndan ilgilenen devlet, böyle ihlallerin vatandaþa
deðil, aslýnda devlete daha çok zarar vereceðini biliyordu. Bu
nedenle memur ihlalleri karþýsýnda oluþan þikâyetlere toleranslý deðildi. Herhangi bir memur ihlaline karþý toleranslý
olmadýðý, en azýndan örnek olarak, Kosova valiliðine yazýlan
bir talimatta da görülebiliyordu. 1877 yýlýnda Kosova valiliðine yazýlan bir belge, oldukça açýk bir þekilde ifade edilmiþti.
Belgede görevini kötüye kullanan memurun, büyük küçük
hangi sýnýftan olursa olsun görevden alýnacaðý bildiriliyordu.
Görevini kötüye kullanan memurun makamýna, büyüklüðüne küçüklüðüne bakýlmaksýzýn görevinden alýnacaðýnýn
valiliðe bildirilmesi, görevini kötüye kullanan memurlara nasýl
muamele yapýlacaðýnýn ifade edilmesinin yaný sýra, bu talimat
ayný zamanda bu gibi görevin kötüye kullanýlmasý olaylarýna
karþý dikkatli olunmasý yönünde bir uyarýydý.59
Bu gibi olaylara manastýr valiliðinden hükümete yazýlmýþ
olan bir belge de açýk bir örnekti. Manastýr valisi, 1886 yýlýnda yazmýþ olduðu bir kararla Prizren sancaðý mutasarrýfý
Recep Paþa'nýn görevden alýnmasýný istiyordu. Manastýr valisi, Prizren'e teftiþ amacýyla yaptýðý gezide, Prizren mutasarrýfý
Recep Paþa'dan rahatsýz olduðunu, yerinde yapmýþ olduðu
teftiþle, bizzat kendisi tespit etmiþti. Bunun üzerine halkýn
mutasarrýftan memnun olmadýðýna da dikkat çekerek Recep
Paþa'nýn Prizren mutasarrýflýðýndan alýnmasý gerektiðini hükümete bildiriyordu. Bu örnekte de olduðu gibi görevini
gerektiði gibi yapamayan veya kötüye kullanan memurlar
hakkýnda büyük olsun küçük olsun tolerans gösterilmediði
görülüyordu.60 1886 yýlýna ait, görevini kötüye kullanan memurlarýn hangi makamda olurlarsa olsunlar görevini kötüye
kullanan veya görevini ihlal eden memurun görevden alýnacaðýna iliþkin genelgede belirtildiði üzere Recep Paþa'nýn
ayný yýl Prizren mutasarrýflýðýndan alýnmasý, Osmanlý'nýn bu
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
konuda ne kadar kararlý olduðunu gösteriyordu.
Yine bu çerçevede ayný yýl kaleme alýnan bir baþka belge
de bu konuyla ilgiliydi. 1886 yýlýnda yazýlmýþ olan bu belge
hem Kosova valisine hem de Üsküp mutasarrýfýna hitaben
yazýlýyordu. Birbirlerinin aleyhte davranýþlarda bulunduklarýndan dolayý, hükümet her ikisinin de dikkatini çekiyordu.
Yaptýklarý hareketlerin onlara yakýþmadýðý hatýrlatýlmasý
yapýlarak, aralarýndaki problemi makul bir þekilde ve devlet
adamýna yakýþýr bir þekilde çözmeleri kendilerine bildiriliyordu. Devlet, valisini ve mutasarrýfýný yasal sýnýrlar dýþýna çýkmamýþ olsalar bile, kendilerine yakýþmayacak davranýþ
sergilemeleri hallerinde, onlarý uyarmaktan geri durmuyor,
onlardan halka örnek olacak seviyede kalmalarýný istiyordu.61
Kosova valiliðine yazýlan bir belge ise memurun görevi
kötüye kullanmasý dahil, verilen hizmetin aksamasýnýn önüne
geçilmesi ile ilgili idi. Bir görevin memur tarafýndan kötüye
kullanýlmasý ayný zamanda kasýt içerdiðinden kötü bir davranýþ olmakla birlikte, görevin aksatýlmasý ise o kadar olmasa
da yine makul bir davranýþ deðildi. Hizmetlerin aksamasý
görevin kötüye kullanýlmasý gibi açýk bir adaletsizlik deðildi
ancak, halkýn hizmetlerinin aksamasý açýsýndan hizmetin
aksatýldýðý ölçüde bir bakýma halka yapýlan eziyet anlamýný
taþýyordu. Beklediði hizmeti alamayan vatandaþýn iþi aksayacak ve vatandaþ doðal olarak bir ölçüde de olsa maðdur olacaktý. Bunun için görevin kötüye kullanýlmamasýna dikkat ettiði kadar Osmanlý'nýn, hizmetin aksamamasýna da dikkat
ettiði gözlemlenmekteydi. Kosova valiliði tercümanlýðýna
tayin olduðu halde görevine baþlamayan tercüman Kostaki
Efendi olayýnda yapýlan iþ bunu göstermekteydi. Tercüman
Kostaki Efendi görevine baþlamayýnca yerine, ona vekâlet
eden Hayri Efendinin tayin edilmesine karar veriliyor ve ayrýca slav dilinde yazýþma ve haberleþmenin yoðunluðu
nedeniyle bir tercümana daha ihtiyaç duyulduðu da ilave
ediliyordu. Bunun için de Zorunlu Ýhtiyaç iþleri bakanlýðý eski
81
82
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
sekreteri Salih Efendi, tercüman olarak tayin ediliyordu. Bu
þekilde tayinlerle, hizmet verme makamlarý boþ tutulmayarak
hizmetin devamý saðlanacak þekilde çalýþtýrýlýyor ve makamlar
hizmeti aksatmayacak þekilde iþletiliyordu.62
Vulçýtrýn kaymakamlýðýndan Kosova valiliðine yazýlan
bürokratik hizmetlerle ilgili bir baþka belge de bir tahsilât olayýyla ilgili idi. Vulçýtrýn kaymakamlýðýndan Kosova valiliði
alaybeyliðine bir ara telgraf çekilmiþ ve bu telgrafa da cevap
yazýlmýþ ve bu telgraflar için ise telgraf idaresine herhangi bir
ücret ödenmemiþti. Bu telgraflara ücret ödenmediði Telgraf
ve Posta bakanlýðýnca anlaþýlmasý üzerine bu telgrafýn resmi
olmadýðý gerekçesiyle, telgraf ücretinin ödenmesi telgraf ve
posta idaresinden bildirilmiþti. Daha önceki bildirimde de
belirtildiði gibi, 1906 yýlýnda Taþlýca sancaðý mutasarrýfý iken
ödenmemiþ olduðu anlaþýlan Vilayet gazetesi abonelik ücreti
olan 57 kuruþun, dört yýl sonra 1910 yýlýnda tahsili için harekete geçen Osmanlý yönetim anlayýþý, bu kez çekilmiþ ve
ödenmemiþ bir telgraf ücretinin, usule uygun olmadýðý gerekçesiyle, burada da ortaya çýkýyordu.63 Bu örneklerde dikkat çekilmesi istenen nokta, rakamlarýn küçüklüðüne raðmen,
sistemin hatayý görmezlikten gelmediði, aradan zaman
geçmiþ olsa, bunu yapanlar hangi makamlarda olsalar bile
alacaðýn tahsil edilmesi suretiyle sistemin doðru iþletilmesine
devamdaki ýsrardý. Bu iki örnekle Osmanlý'da hiç yolsuzluk
olmuyor, olsa da bunun üzerine bu þekilde gidiliyor þeklinde
bir imaya çalýþýlmamaktadýr. Her devlette yolsuzluk olabileceði gibi Osmanlýda da yolsuzluk olabilir. Ancak, bu örnekler
Osmanlý sisteminin bunu fark ettiðinde sorun olan rakama ve
bunun failinin makamýna bakmaksýzýn, sonucu ne olursa
olsun problemi, yasal sýnýrlar içine çekmeðe çalýþtýðýný göstermektedir. Çünkü 1906'da Taþlýca sancaðý mutasarrýfý iken
ödemediði 57 kuruþun dört yýl sonra kendisinden tahsil
edilmeðe çalýþýldýðý sýrada Süleyman Paþa o zaman, senato
üyesi diye tanýmlanabilecek Ayan Meclisi üyeliði makamýnda
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
olmakla, seçkin bir üst düzey bürokrattý. Osmanlý yönetim
anlayýþý, bu seçkin bürokratýn bu görevine ve rakamýn 57
kuruþ olmasýna raðmen, kamu alacaðýný tahsil edecek derecede titizliðine baðlý kalýyordu. Üstelik bu tahsilât iþlemi gizli
olarak da yapýlmayarak, içiþleri bakanlýðýna resmi yazý yazýlmak suretiyle gerçekleþiyor, sistem, kamu alacaðýný tahsil
anlayýþýndan taviz vermiyordu. Burada da problem konusu
olan olayýn ödenmemiþ basit bir telgraf olduðuna ve telgrafý
çeken taraflardan biri kaymakam, diðeri ise alaybeyi olmasýna bakýlmaksýzýn, telgraf ücretlerinin ödenmediði daha sonra
da anlaþýlmýþ bile olsa tahsilât yapýlýyordu. Ödenmemiþ olan
rakamlarýn küçüklükleri, taraf olanlarýn makamlarýnýn yüksekliði, geleneksel titizliðin uygulanmasýný engellerse, bu kez
bu gibi ihlallerin önünü almak güçleþecektir. Bu nedenle
Osmanlý, tespitini yapabildiði bu þekildeki küçük önemsiz gibi
görülen olaylara, olanca titizlikle yaklaþmayý, bu konuda
tavizsiz davranmayý, yeni ihlallerin, yeni problemlerin
doðuþuna gösterilmiþ bir gözdaðý olarak deðerlendiriyor, müsamaha göstermiyor, gazete abone ücreti olan 57 kuruþ veya
miktarý küçük telgraf ücreti bile olsa takibini yapýyordu.
Devletin üst düzey yazýþmalarýnda görülen bir baþka belge
de memurun yeterliliði ile ilgili idi. Baþbakana kadar ulaþmýþ
olan baþbakanýn da padiþaha sunduðu belgede, Kosova
vilayeti jandarma komutanýnýn açýða alýnmasýný isteniyordu.
1886 yýlýnda gündeme gelen bu talebe göre, Kosova vilayeti
jandarma Alay komutanýnýn, bölgeye uyum saðlayamamasý
nedeniyle bu görevden alýnmasý ve Kosova jandarma alay
komutanlýðý görevine de Yanya vilayeti Alay komutanýnýn
tayini isteniyordu. Padiþaha sunduðu talebinde, Kosova
vilayetinin önemine deðindikten sonra Baþbakan, Yanya
vilayetinin de bir o kadar önemli olduðunu belirttikten sonra
buraya da ehliyetli yetenekli bir kumandan tayinini istiyordu.
Baþbakana gönderilen evrakta tayin edilecek jandarma Alay
komutanlarýnda, tayin edilecek bölgeye uyum saðlayabilecek
83
84
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
bir yapýda olmasý ve yörenin konuþulan diline vakýf olmasý
gibi özelliklere sahip olunmasý gereðine dikkat çekiliyordu.
Baþbakan da jandarma Alay komutanlarýnda olmasý istenen
özelliklerin gerekliliðini takdir ediyor, padiþaha sunmuþ
olduðu Kosova ve Yanya jandarma Alay komutanlýklarýyla
ilgili tayin belgesinde buna da deðiniyordu. Bu þekilde
Osmanlý, memuriyetini yürütemeyen, aksatan, ihlal eden,
çalýþtýðý bölgeye uyum saðlayamayan memurun yerini
deðiþtiriyor, onun hizmetin aksamasý, görev ihlali gibi olumsuzluklara neden olmamasýna özen gösteriyordu. Her ne þekilde olursa olsun baþarýlý olmayan memurda ýsrar etmiyor,
vakit geçirmeden onu baþarýlý olacak olanla deðiþtiriyordu.
Osmanlý'nýn bu titizliði ayný zamanda diðer memurlarýna bir
mesaj niteliði de taþýyordu.64
Kosova valiliðine 1887 yýlýnda hükümetten yazýlan cevabi
yazý, bu kez, görevinde usulsüzlük hatta yolsuzluk yapan
memurlar hakkýndaki muamele ile ilgili idi. Selanik, Kosova
ve civarý genel komutaný Recep Paþa Priþtine'de meydana
gelen karýþýklýðýn giderildiðini, asayiþin temin edildiðini bildirdikten sonra, memurlar hakkýnda gerçekleþtirmek istediði
bir talepte bulunuyordu. Buna göre Recep Paþa yolsuzlukta
bulunan memurlarýn azledilmeleri hususunda kendisine izin
verilmesini istiyordu. Devlet memurlarýnýn görevlerini kötüye
kullanmalarýna tolerans göstermeyen Osmanlý, burada bir
usul hatasý olduðu nedeniyle Recep Paþa'ya istediði bu izni
vermiyordu. Memurlarýn yolsuzluklarýný asla hoþ görmeyen
Osmanlý, onlarýn mahkeme edilmeden sadece bir komutanýn
kararýyla görevden alýnmalarýný da hukuka aykýrý buluyor, bu
talebe izin vermiyordu. Bir memurun görevden alýnmasýnýn
ancak mahkeme kararýyla olabileceðinin altýný çizen Osmanlý,
bir kiþinin kararýyla görevden alma eyleminin hukuka aykýrý
bir durum olacaðýna, böyle bir durumun da bir hukuk devletine yakýþan bir davranýþ olmayacaðýna, bu nedenle,
mahkeme edilmeden hiçbir memurun görevinden alýnamay-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
acaðýna, bunu talep eden Recep Paþa'ya gönderdiði cevabi
yazýsýnda dikkat çekiyordu. Bir memurun yapmýþ olduðu yolsuzluk, hukuka aykýrý bir durum olmakla birlikte, o memuru
mahkeme etmeden görevden almak da hukuka aykýrý olan
bir baþka durumdur. Hukukunu bu hususlara dikkat ederek
tesis eden Osmanlý, Selanik, Kosova ve civarý genel komutaný
Recep Paþa'ya gönderdiði yazýda yolsuzluk yapmýþ olan
memurlarýn da yargýlanmadan azledilemeyeceðini bildirerek
bu konuya yeniden dikkat çekmiþ oluyordu.65
Kosova ve manastýr valiliklerine 1888 yýlýnda yazýlan bir
belge, yine bürokratik hizmetler çerçevesinde bir idari yapýlanma ile ilgili idi. O zamana kadar merkezi Priþtine olarak kullanýldýðý anlaþýlan Kosova valilik merkezi, Priþtine'den Üsküp'e
nakloluyordu. Buna karþýlýk vilayet merkezi seviyesine yükseltilmiþ olan Üsküp mutasarrýflýðý da Priþtine'ye nakloluyordu.
Yani vilayet olan Priþtine mutasarrýflýða, mutasarrýflýk olan
Üsküp ise vilayete dönüþtürülmüþ oluyordu. Priþtine olan vilayet merkezi bundan böyle Üsküp oluyordu.66
Bu deðiþiklik üzerine vilayet meclisi üyelerinde de deðiþime gidilmesi mecburiyeti ortaya konmuþ oluyordu.
Bunun üzerine Osmanlý vilayet kanunnamesi uyarýnca seçim
yapýlýyor ve vilayet meclisi üyelerinin belirlenmesine çalýþýlýyordu. Yapýlan seçimler sonucunda çoðunluk oylarýný alan ikisi
Müslüman ve ikisi gayrimüslim dört kiþi vilayet meclisi üyeliklerine seçilmiþ oluyorlardý.67 Osmanlý'nýn bu þekilde gayrimüslimlerden vatandaþlarýnýn, vilayet meclisi üyeliði sýfatýyla
yönetime kendi dininden olmayanlarý da katmasý bir ilk deðildi. Daha kuruluþ yýllarý olan ortaçaðdan beri, bunu uyguluyordu. Hatta takip ettiði bu uygulama, herhangi bir vilayet
meclisi üyeliði tayin etmek þeklinde sýnýrlý yetkili uygulamalar
deðildi. Osmanlý elindeki topraklara görevli tayini yaparken,
bölgenin insanlarýnýn hangi dinden olduðuna bakýyor ve ona
göre görevli tayini yapýyordu. Gayrimüslimlerin çoðunlukta
olduðu bölgelere, yine gayrimüslimlerden tayinler yapmaya
85
86
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
dikkat ediyordu. Buna hiç mecbur olmadýðý ve bunu yapmaya onu zorlayacak seviyede bir güç olmadýðý halde Sýrbistan, Karadað, Orta Macaristan, Romanya, Erdel gibi ve daha
birçok yörelere, gayrimüslimlerden Bey veya Prens tayin
ediyordu. Gayrimüslim bölgelerine, yine gayrimüslimlerden
prens tayinini, derebeylik sisteminin, feodalitenin hüküm
sürdüðü ortaçaðýn baskýcý yönetim anlayýþýnýn hâkim olduðu
dönemlerinde yapmýþ olmakla, aslýnda o çaðlarda bile
örneðine pek raslanamayan demokratik bir açýlým sergilemiþ
oluyordu. Dönemin en güçlü devleti olduðu, kendisini bu
þekilde bir uygulamaya zorlayacak bir kuvvet olmadýðý halde,
sadece kendi yönetim anlayýþý uyarýnca bu þekilde uygulamalar yapan Osmanlý, bu þekilde dönemin çaðdaþ yönetim
örneklerini sergilemiþ oluyordu. Ayrýca sadece bölgelere Bey,
Prens türünden görevli tayin etmekle kalmýyor, kendi bünyesine de gayrimüslimleri üst düzey yönetici olarak da dahil
ediyordu. Onlarý, bakanlar kurulunda bile görevlendirerek,
baþta dýþiþleri bakanlýðý, maliye bakanlýðý gibi önemli bakanlýklar olmak üzere her türlü bakanlýða tayin ediyordu. Öte
yandan bu tayinleri yaparken, Osmanlý'nýn yapmýþ olduðu
tanýmlama, Türk, Arnavut, Boþnak, Arap vs. þeklinde ýrka
dayalý bir tanýmlama deðil Ýslam ahali ve gayrimüslim ahali
þeklinde bir tanýmlama idi. Ýslam veya gayrimüslim ahali diye
tanýmlama yapmakla, Türk bile olsa herhangi bir ýrka, diðerine üstünlük saðlayacak ayrýcalýklar saðlamadýðýný göstermiþ
oluyordu. Gayrimüslimlere Beylik, Prenslik, bakanlýk gibi
görevler veren Osmanlý, Ýslam ahali diye tanýmladýðý ahaliyi,
Türk veya baþka hangi milletten olursa olsun herhangi bir
ayrýcalýk veya herhangi bir sýnýrlama getirmeksizin ordu
komutanlýðý, donanmalar komutanlýðý, Baþbakanlýk dâhil
bütün görevlere tayin ediyordu. Bu çerçevede ýrkýna bakýlmaksýzýn orantýsal olarak, Türklerden daha çok baþka milletlerden Baþbakan tayini yapmasý buna bir örnekti. Bu
tayinlerde Türkleri öne çýkarmadýðý gibi Araplar, Arnavutlar,
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Boþnaklar, Çerkezler gibi baþka milletten insanlarý da öne
çýkarmýyordu. Bu gibi baþbakan tayinlerinde Ýslam ahali
olmaktan baþka yetenek ve beceriye bakýyor ona göre tayin
yapýyordu. Baþbakanlýk, ordu komutanlýðý gibi görevlerin
dýþýndaki tayinlerde Müslüman olma þartýný bile aramýyor,
tayin edilecek kiþinin yetenekli, becerikli ve devlete ihanet
etmeyecek yapýya sahip olmasýný yeterli görüyordu. Yönetimini bu þekilde belirleyen Osmanlýnýn tarihi, bu gibi yapýlmýþ binlerce tayin örnekleriyle doluydu. Üstelik bu tayinler,
sembolik, tayin yapýlan milletin gözünü boyayýcý tayinler
deðildi. Çünkü memuriyetinden memnun olduðu bürokratý
Osmanlý, görevden ölene kadar almýyor, ölümünden sonra
ise çalýþmasý verimli olacaðý düþüncesi ile oðlunu veya onun
ailesinden birini ayný memuriyete getiriyor böylece önemli
memuriyetler, Türk olmayan hatta bazen Müslüman bile
olmayan birilerin senelerce ellerinde kalýyordu. Osmanlý bu
þekilde asýl niyetinin gayrimüslimlerin veya Türk olmayan
milletlerin, onlardan bir memur tayin etmekle gözlerini boyamak deðil, memurun yetenekliliði çerçevesinde hizmetin yürümesi olduðunu ortaya koymuþ oluyordu. Sadece göz boyamak için gayrimüslimlerden veya baþka milletlerden 600
sene sürmüþ bir devletin tayin yaptýðýný iddia etmek, ciddi bir
iddia olacaktý.
Yine bürokratik hizmetler çerçevesinde, Baþbakanlýktan
yazýlmýþ bir belge devlet bürokrasisi içinde yapýlmýþ olan bir
uygulamadan bahsediyordu. 1905 tarihli belge, bürokratik iþlemler sýrasýnda halkýn iþlerini kolaylaþtýrma amacý taþýyan bir
adýmdan bahsediyordu. Elviye-i Selase (üç vilayet) olarak tanýmlanan Kosova, Selanik ve Manastýr vilayetlerinden sadece
Selanik'te olan tapu müdürlükleri sayýlarýnýn artýrýlmasý kararý
veriliyordu. Kosova ve Manastýr'da tapu müdürlüðü yoktu,
bu müdürlüðün daha küçük bir organizasyonu vardý. Fakat
zamanla iþlerin artmasý, iþlerin ona göre çoðalmasý nedeniyle
Kosova ve Manastýr Defter-i Hakani memurluklarýnýn da tapu
87
88
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
müdürlüðüne çevrilmesiyle, tapu müdürlüðü sayýsý üçe
çýkarýlýyordu. Halkýn iþlerinin daha kolay yürümesi, onlarýn
gerektiðinde, Selanik'e gitmek zorunda kalmamalarý, arazi
tartýþmalarýna büyümeden ve vaktinde, doðru ve yerinde
müdahale edilebilmesi gibi amaçlar taþýyan tapu müdürlükleri sayýlarýnýn artýrýlmasý, halkýn uymak zorunda olduklarý
bürokratik süreci azaltan bir hizmeti de saðlamýþ oluyordu.
Buna göre çözülemeyen arazi tartýþmalarý için tek tapu
müdürlüðü olan Selanik'e gidilmek zorunda kalýnmayacak,
problemler ve vatandaþýn bitirmek durumunda olduðu
tapuyla alakalý resmi süreç, daha kolay tamamlanabilecekti.
Kosova ve Manastýr'da da tapu müdürlüðü tesisi ile sancak
memurluklarýnýn ilgili iþleri buralara baðlanýyor ve böylece
gerektiðinde Selanik'e gitmek durumunda kalan sancaklardaki vatandaþýn iþleri de yerinden çözülebilecek hale getiliyordu. Vatandaþa hizmeti, daha yakýn hale getirmek için atýlmýþ
bu adým, merkezlerin bu konulardaki yetkilerinin taþra ile
paylaþýldýðý örneklerinden biri idi.68
Kosova valiliðine teblið edilen bir belge de bir mahkeme
sonucu idi. 1909 yýlýnda Kosova valiliðine yapýlan tebliðata
göre, Kosova polis komiserlerinden Ahmet'in suçsuz olduðu
mahkeme kararýyla belirlenmiþ oluyordu. Memurlarýnýn görevi kötüye kullanma türü davranýþlarý konusunda son derece
dikkatli olan Osmanlý, görevini kötüye kullanmýþ memuru
hakkýnda, toleranslý davranmýyordu. Bu tür memurlara toleranslý davranmayan Osmanlý, bunun tepitinin mahkeme kararýyla olmasýna dikkat ediyordu. Yani, yolsuzlukla suçlanan bir
memurun, yargýlanmadan, yolsuzluk yapmýþ gibi deðerlendirilmesine karþý çýkýyordu. Hatta 1888 yýlýnda Selanik ve
Kosova civarý genel kumandaný Recep Paþa'nýn yolsuzluða
bulaþmýþ memurlarý, azletme yetkisini istemesini kabul
etmemiþ, memurlarýn azledilmelerinin ancak mahkeme edilmesi sonucu olabileceðine dikkat çekmiþti. Osmanlý'nýn þart
koþtuðu mahkeme süreci olmadýðý takdirde, memurla þahsi
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
problemleri olan bazý üst düzey bürokratlar da altlarýndaki
memurlarý görevden alma gibi haksýz uygulamalara baþvurabilirlerdi. Bunu mahkeme sürecine baðlamak, oluþacak haksýzlýðýn önüne geçecekti. Memurlarýn hukuka uygun olmayan
görevi kötüye kullanmalarýna tolerans göstermeyen Osmanlý,
görevden alýnma iznini amirine vermekle aslýnda, bu kez kendisi hukuku çiðnemiþ olacakdý. Herhangi bir mahkeme süreci olmaksýzýn, amirinin kararýyla yapýlan görevden alýnma
iþleminde þahsi kýrgýnlýklar, kiþisel menfaatler gibi adil
olmayan etkenler etkili olabilirdi. Mahkeme sürecinin iþletilmediði bu gibi durumlarda, bu gibi hukuksuzluklar olmasý,
ihtimal dâhilindeydi ve böyle mahkemeden arýndýrýlmýþ
iþlemler, amirlerin memurlarýna baský kurmalarýna izin veren
bir süreci de baþlatmýþ olacak, belki de birçok haksýzlýklarýn
önü açýlabilecekti. Recep Paþa'nýn bu talebini kabul etmeyen
Osmanlý'nýn bu hareketinin haklýlýðý, Kosova valiliðine teblið
edilen bu mahkeme kararýnda da ortaya çýkýyordu. 1909'da
bildirilen mahkeme kararýna göre Kosova polis komiserlerinden Ahmet, memuriyetten azledilerek mahkemeye sevk
ediliyordu. Fakat Kosova-Kalkandelen polis komiseri Priþtine'li Ahmetin yapýlan yargýlama sonucu, suçsuz olduðu
ortaya çýkýyordu. Suçsuzluðu mahkeme kararýyla da tespit
edilmiþ olan Kalkandelen polis komiseri Ahmet, bu çerçevede görevine de iade ediliyordu.69 Eðer Recep Paþa'nýn istemiþ olduðu yolsuzluða bulaþmýþ memuru görevden alma
yetkisi, verilmiþ olsaydý, bu gibi olaylara sýkça rastlanabilecek,
suç iþleyen memuru cezalandýrma adýna baþka bir haksýzlýk
yapýlabilecekti. Böylece polis komiseri Ahmet olayýnda olduðu gibi böyle görevden alýnanlar görevlerine yeniden iade
edilemeyeceklerinden baþka, halkýn gözünde yolsuzluk yapmýþ memur damgasý yiyerek, mahkemece belirlenmemiþ bu
suçu ölene kadar taþýmak zorunda kalacaktý. Memurun yolsuzluða bulaþmasýna tolerans göstermeyen Osmanlý, bunun
tespitinin de hukuk içinde kalmasýný saðlayarak, bu þekilde
89
90
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
iþlenecek insan haklarý ihlallerinin önüne geçmiþ oluyordu.
Kosova valiliðine gönderilen 1909 tarihli belge de memurlarýn terfi durumlarý ile ilgili idi. Buna göre, Kosova valiliðine gönderilen talimatla, Kosova vilayeti polis memurlarýndan Abdullah Þevki Efendi'nin derecesinin yükseltilmesi
iþleminin yapýlmasý, bunun da hizmet yýlý göz önüne alýnarak
deðerlendirilmesi gerektiði bildiriliyordu.70 Yine ayný yýl ele
alýnan bir baþka belge bu kez bir tayin istemi ile ilgili idi. Ýstanbul'da boþ olan merkez memurluðu için, Hanto efendinin
tayini düþünülmekteydi. Kosova sorgu mahkemesi üyelerinden Hanto Efendi, yetenekli ve becerikli bir memur olarak
dikkat çektiðinden dolayý, boþalan Ýstanbul merkez memurluðu için onun adý geçmekteydi. Çalýþkan, yetenekli ve
liyakatliliði takdir edilen Hanto efendinin bu amaçla, Ýstanbul
polis müdürü, baþkent sorgu savcýsý ve emniyet genel müdürünün ortak imzasýyla Kosova'dan Ýstanbul'a tayini yapýlmýþ oluyordu.71
Bu þekilde tayini yapýlan Hanto Efendi ise, tayinin yapýldýðý Ýstanbul'a gidemeyeceði, kendisine teklif edilen Ýstanbul
polis merkezi memurluðu görevini kabul edemeyeceðini
bildiriyordu. Ekonomik þartlarýn zorluðu nedeniyle kendisi
için belirlenmiþ olan maaþla görevi kabul edemeyeceðini
belirten Kosova istinaf mahkemesi üyesi Hanto Efendi, yine
bu kararýndan dolayý özrünün kabul edilmesini belirterek
görevden affedilmesini istiyordu.72
Memurlarýn derece yükseltme iþlemlerinin, hizmet yýlý dikkate alýnarak yapýldýðý yukarýdaki belgeden anlaþýlýyordu.
Baþka bir belge ise memurlarýn derecelerinin yükseltilmesi
iþlemiyle ilgili baþka bir prosedürü göstermiþ oluyordu. Yine
ayný yýl, yani 1909'yýlýnda yazýlan belgeye göre Kosova merkez memuru Mehmet Hilmi Efendi, derecesinin yükseltilmesini istiyordu. Yazýlan cevabi yazýda, memurun derecesinin
mahalli idare komisyonunca belirleneceði ifade edilmesiyle,
memurlarýn derecelerinin yükseltilmesi sürecine yerel idare
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
komisyonlarýnýn da dâhil edilebildikleri de anlaþýlmýþ oluyordu.73
Kosova valisi tarafýndan Emniyet Genel Müdürlüðüne
yazýlmýþ bir tayin talebi yazýsý oldukça dikkat çekiciydi. 1909
yýlýnda gündeme konulmuþ bu talebe göre Kosova'ya baðlý
Çaroh nahiyesi polis memurlarýndan Mustafa Efendi, Ýstanbula'a tayinini istiyordu. Bu talebi, Emniyet Genel Müdürlüðüne ulaþmýþ olan Mustafa Efendi hakkýnda bilgi almak
üzere, konu Kosova valiliðine yazýlýyor, Kosova valiliði de
Emniyet Genel Müdürlüðünün bu yazýsýna karþýlýk incelemesini yapýp, cevabýný bildiriyordu. Bu yazýda Kosova valisi, Mustafa Efendinin ahlâki yönü hakkýnda yeterli bilgi sahibi
olmadýðýný belirtiyor ve tayinin ona göre belirlenmesine
dikkat çekiyordu. Buradan da tayin için gerekli olan þartlardan birinin tayin isteyen memurun iyi ahlâklý olmasý olduðu
anlaþýlýyordu.74
Vatandaþýna hizmet vermek amacýyla görevlendirilen memurlarýn ahlâki seviyelerinin dikkate alýnmasý önemli bir noktadýr. Ahlâki seviyesi düþük memurlarýn, yolsuzluk, halkýn
iþlerini gereði gibi takip etmeme hatta bu gibi kiþilerin polis
memuru olmasý nedeniyle halka eziyet etme gibi gayri meþru
fiillere bulaþmasý mümkündür. Ýdarenin bu nedenlerle memurlarýn ahlâki seviyelerini de öðrenerek ona göre davranmalarý, bu gibi gayri meþru fiillerin önlenmesi anlamýnda tedbir olarak da deðerlendirilebilir.
Ýçiþleri bakanlýðýna gönderilen bir yazýdan da memurlara
ödemenin nasýl yapýldýðý anlaþýlmaktaydý. Kosova valiliði emrine tayin edilen memur Markoviç Nikola'nýn maaþý, aylýk
500 kuruþ olarak tespit ediliyordu. 1909 yýlýnda içiþleri bakanlýðý ve maliye bakanlýðý arasýndaki yazýþmalardan
anlaþýldýðýna göre o tarihte memur maaþlarýnýn nasýl ödendiði
anlaþýlýyordu. Bu belgeye göre Markoviç Nikola'nýn maaþý,
Markoviç Nikola'ya ödenmek üzere Osmanlý Bankasýnýn ilgili
þubesine yatýrýlmak üzere hazineye gönderildiði bildiriliyordu.
91
92
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Buna göre memur maaþ ödemelerinde bankanýn kullanýldýðý
ve öte yandan bu belgeye göre memur maaþlarýnýn,
görevlendirildiði vilayetten deðil, merkezden ödenmiþ olduðu
anlaþýlýyordu.75 Yine bu belgeye göre Osmanlý'nýn Anadolu
dýþýnda görevlendirdiði memurlar, görev yaptýðý yerlerin
maliyelerinden deðil de merkez maliyeden maaþ, yolluk vs.
gibi haklarýný aldýðý anlaþýlýyor, bu þekildeki memurlarýn
maaþlarýnýn bölge halkýna yeni bir yük getirmesinin önüne
geçilmeye çalýþýldýðý görülüyordu.
1909 yýlýnda kaleme alýnmýþ belge ise, özel görevle belirlenen bir görevlendirmeye aitti. Özel bir memuriyet göreviyle,
Hasan ve Talat Paþalar Kosova havalisine gönderiliyordu.
Hasan ve Talat Paþalardan, bu þekilde özel bir görevle, Kosova civarýndaki problemleri çözmeleri isteniyordu. Çözülmesi
istenen ilk problem, Prizren mutasarrýfýnýn Kosova valisi hakkýnda yapmýþ olduðu þikâyet idi. Prizren mutasarrýfý, Kosova
valisinin yaptýðý hizmetlerden dolayý onu övmekle beraber,
merkeze þikâyet ediyordu. Ancak mutasarrýfýn, vali hakkýnda
þikâyeti tam olarak anlaþýlamadýðý için, mutasarrýf merkeze
çaðrýlmýþ, þikâyeti sözlü olarak dinlemiþ, fakat olay yine
aydýnlatýlamamýþtý. Bu olay hakkýnda net bir kararýn ortaya
çýkamamasýna bir neden olarak, Prizren mutasarrýfýnýn vali
olmak istediði ve Kosova valisini bu nedenle þikâyet ettiði de
düþünülüyordu. Þikâyet mekanizmasýnýn iþletilmesi hususunda titiz olan Osmanlý, olayý yerinde tahkik etmek, þikâyet
üzerine, araþtýrma yapmadan iþlem yapmakla valiye belki bir
haksýzlýk yapmak veya hakikaten görevini kötüye kullanan
vali hakkýnda iþlem yapmamak gibi mahzurlar üzerine, Hasan ve Talat paþalarý olayý layýkýyla incelemek üzere görevlendiriyordu. Burada valiyi veya onu þikâyet eden mutasarrýfý
görevden almak veya bu durum karþýsýnda hiçbir þey yapmamak gibi yanlýþ ve tutarsýz davranýþlar yerine, taraflarý dinledikten sonra, olayý bir de kendi müfettiþlerini göndererek incelettiriyor, bir devlet ciddiyeti içerisinde olaya yaklaþýyordu.
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Hasan ve Talat paþalarýn özel bir vazifeyle görevlendirilmelerinin yanýsýra, evraka göre padiþahýn Ýslam ahaliye
güvendiði bildiriliyordu. Ýslam ahali içinde; yabancý tahriklerine dikkat çekilen evrakta, bu tahrikler sonucu ortaya çýkacak
olaylardan olumsuz sonuçlar çýkacaðý da bu olumsuz sonuçlardan da büyük devletlerin kazançlý çýkacaðýna dikkat
çekiliyordu. Belgede, Büyük devletler bu karýþýklýk ve tahrikleri gerekçe göstererek Osmanlý burada asayiþi temin edemiyor, Hýristiyan ahaliyi maðdur ediyor þeklinde iddialar ileri
sürerek ve bu iddialara dayanarak da Osmanlý'dan yeni tavizler koparmaya çalýþacaklar þeklinde hatýrlatmalarda bulunuluyordu. Bu tavizler, Osmanlý'yý burada yeni tavizlere zorlamakla birlikte, sonucunda buralarý büyük devletlerin kendi
aralarýnda paylaþmasý ile neticelenecek büyük devletlerin
müdahalelerinin Osmanlý'ya yapýlacaðý ilave ediliyordu.
Osmanlý'ya Büyük devletlerce yapýlacak müdahale, Osmanlý
aleyhine ve buralarýn lehine gibi gözükse de bu akþam güneþi
gibi kýsa sürecektir þeklinde benzetmeyle, Osmanlý'nýn
buralarda etkinliðinin azaltýlmasýyla, buralarýn boþ býrakýlmayacaðý, bu kez kendilerinin buralarý paylaþarak buralara
yerleþmeye hazýrlandýklarý haberi veriliyordu.76 Bu hatýrlatmalar üzerine, problemleri yerinde görmek için Kosova'ya giden Talat ve Hasan paþa'larýn tespit ettiði her problemin
halledilmesi talebi, idarece yerine getirilecek, bu nedenle Talat ve Hasan paþalar, Kosova halkýnýn taleplerini öðrenecek,
bu talepleri merkeze götürecek ve bunlarýn uygulamaya
geçmesini saðlayacaklardý. Bunlardan baþka, burada yapýlacak olanlar ayrýca ilave edilirken, öncelikle bölgede okullar,
eðer eksiklikler varsa cami ve mescitler yapýlacaðýna da dikkat çekiliyordu. Ziraat ve ticaretin geliþtirilmesi için tedbirler
alýnacak, þehirlerdeki eksiklikler belediyelerce giderilecekti.
Var olan kan davalarýn çözülmesi, devletin adaletine býrakýlacaðý tavsiye edilirken, sýnýrlarda en küçük problemlere yol
açacak olaylardan kaçýnýlacaktý. Çünkü büyük devletler, eðer
93
94
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
oluþursa bu tür sýnýr olaylarý bahanelerini kullandýðý ve bu
nedenle Osmanlý'ya baský yapmaya çalýþtýðý hatýrlatmalarý
yapýlýyordu. Ayrýca, yabancý casuslarýn hareketleri dikkatle
izleneceði konusunda da dikkatler çekiliyordu.77
Osmanlý, bölgeye müfettiþini göndererek bölge problemlerini yerinde öðrenmeye çalýþarak, yine müfettiþleri vasýtasýyla, yukarýda bahsedilen konularda devletin yapacaklarý bölge
halkýna iletilmiþ oluyordu. Osmanlý'nýn buralarda en çok
sýkýntý çektiði konu, buralardaki halkýn devlete olan güveninin
varlýðý veya yokluðu deðildi. Osmanlý, bölge halkýnýn kendisine güvendiðini biliyor, ancak büyük devletlerin müdahalelerinden çekiniyordu. Büyük devletler, bölgeyi önce casuslarý vasýtasýyla karýþtýrýyor, isyan, ayaklanma gibi kitlesel olaylar çýkartýyor ve bu kitlesel olaylar üzerine de Hýristiyanlarýn
haklarýný korumak bahanesiyle Osmanlý'nýn içiþlerine müdahale ediyorlardý. Bu müdahaleler, yapýldýðý bölgeleri taksime
varan sonuçlarla neticeleniyordu. Bu nedenle bölge halkýnýn,
yabancý devlet casuslarýn faaliyetlerine dikkatleri çekilerek
halktan büyük devletlerin oyunlarýna karþý uyanýk olmalarý
isteniyordu. Osmanlý, bölgenin Ýslâm olan ahalisini kendisini
yakýn hissediyor, bölge halkýnýn da Osmanlý'ya yakýn olduðuna inanýyordu.78
Osmanlý'nýn, Talat ve Hasan Paþalarý Kosova'ya göndermiþ olduðu 1909 yýlý, bölgenin en karýþýk zamanlarýndandýr.
Sanayi devrimi sonrasý geliþen sanayileri için büyük devletler,
etkin olacaklarý bölgeler aramaktadýrlar. Dünya ticaretinin en
hareketli bölgelerine sahip olan Akdeniz, bu nüfuz bölgeleri
arasýnda en önde gelenleridir. Büyük devletler Akdeniz üzerinde etkinliðini artýrmak için, Akdeniz kýyýsýnda yerleþebileceði veya etkin olabileceði topraklar elde etmek istemektedirler. O sýralarda tarihinin en zayýf dönemlerini yaþayan
Osmanlý'nýn balkanlarda kalan son topraklarý, böylesi nüfuz
bölgeleri anlamýnda ilk akla gelen yerlerdi. Çünkü Osmanlý,
herhangi bir oldu-bittiyle bu topraklarýnýn elden çýkmasýna
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
çok fazla karþý da çýkamýyordu. Avusturya-Macaristan'ýn Bosna-Hersek'i ilhak etmesine, Bulgaristan prensliðinin baðýmsýzlýðýný ilan edip, buna ilaveten Doðu Rumeli'yi topraklarýna
katmasýna, Girit adasý meclisinin kendi içinde aldýðý bir kararla, Yunanistan'a baðlanmasýna konuyu büyük devletlerin
dikkatine sunmaktan baþka fazla bir þey yapamamýþtý. Bu
nedenle balkanlarda kalan diðer topraklarý da bu þekilde bir
oldu-bitti sonucu elinden çýksa, buna da karþý koyamayacaðý
kanaati vardý. Bu topraklarda bir oldu-bittinin en alýþýlmýþ
metodu, önce buralarý karýþtýrmak, buralar halkýný kýþkýrtarak
Osmanlý'ya karþý bir isyana teþvik etmekti. Bu nedenle buralarda, yabancý ajanlar her zamankinden daha fazla vardý ve
bölgeyi karýþtýrýcý faaliyetlerine devam ediyorlardý. Osmanlý
da elinde kalan son balkan topraklarýný muhafaza etmeye
çalýþýyor, bölgede çýkan problemlerle yakýndan ilgileniyor,
Talat ve Hasan paþa örneklerinde olduðu gibi bölgeye zaman
zaman özel müfettiþler gönderiyor ve bu þekilde problemleri
tespit edip çözmeye çalýþýyordu. Osmanlý, elinde kalan bu
son topraklara çok fazla önem gösteriyordu. Elinden çýkan
diðer balkan topraklarý, Bosna-Hersek hariç Ýslam halkýnýn
nüfusunun çok olmadýðý topraklardý. Ancak Kosova, Selanik
ve Manastýr vilayetleri halký çoðunluk olarak Müslümandý. Bu
nedenle de hiç olmazsa buralarý elde tutmaya çalýþýyordu.
Buralarý elinde tutmak istemesinin en önemli nedenlerinden
biri de buralar halkýnýn Müslüman olmasý ve kendisinden
sonra onlarýn güvende olmayacaðýndan endiþelenmesiydi.
Bölge üzerinde egemenlik kurmak niyetleri olan Sýrbistan,
Bulgaristan, Yunanistan idarelerinin bölgedeki Müslüman
halka iyi davranacaðýndan endiþe ediyordu. Nitekim de bu
endiþelerinde Osmanlý haklý çýkmýþ, Balkan savaþlarý sonucunda yenilerek buralardan çekilen Osmanlý'nýn korktuðu
baþýna gelmiþti. Osmanlý'dan sonra bu topraklarýn Balkan
devletlerince paylaþýlmasý üzerine, bu vilayetlerden Türk,
Boþnak, Arnavut onbinlerce Müslüman ahali, Türkiye'ye göç
95
96
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
etmek üzere yollara düþmüþlerdi. Daha önce ayný göç dalgasýna, 1909'da Avusturya-Macaristan'ýn Bosna-Hersek' i
iþgal etmesiyle, binlerce Bosnalý'nýn öncelikle Kosova olmak
üzere, diðer Osmanlý topraklarýna yönelmesi sýrasýnda tanýk
olmuþtu. Balkanlardaki bu kritik durumu bilen Osmanlý,
1909 yýlýnda görevlendirmiþ olduðu müfettiþleri Talat ve
Hasan paþa vasýtasýyla bölgenin hem problemlerini çözmek,
hem de bölge halkýnýn bu tehlikeler hakkýnda dikkatini çekmeye çalýþýyordu.
Osmanlý'nýn çýkan problemleri çözmek ve bölge halkýnýn
taleplerini öðrenip ona göre alýnacak tedbirleri hükümete
rapor etmek üzere özel görevle gönderilen müfettiþlerin
yanýnda Osmanlý, bölgenin kaynayan kazaný andýracak derecede karýþýk olmasýna aldýrýþ etmeden, sanki hiçbir tehlikesi
olmayan bir bölge gibi, bu vilayetlerin ihtiyaçlarýyla ilgilenmeye devam ediyordu. Zaten devlet olmanýn gereði de buydu.
Bu kritik duruma raðmen, normal idari hizmetlerine bir
örnek, bir idari yapýlanmadan bahseden 1909 yýlýnda Kosova valiliðine gönderilmiþ belge idi.79 Ýçiþleri bakanlýðý Kosova
valiliðine gönderdiði belge de Firuz bey nahiyesinin talebinin
tahkikiyle ilgili idi. Firuz bey nahiyesinin, bir kaza nahiyesi
olmasý isteniyordu. Ýçiþleri bakanlýðýna ulaþan bu talep üzerine bakanlýk, konuyu Kosova valiliðine havale ederek bu
talebin deðerlendirilmesini istiyordu. Bu þekilde devlet bu
kadar karýþýk bir bölgede, problemleri olmayan bir bölgedeymiþ gibi hizmetlerini devam ettiriyordu.
Yine ayný yýl Osmanlý, yani sýkýntýlarýn yoðun olarak
yaþandýðý 1909'da devlet bu kez bir arazi ihtilafýyla ilgilenmesi
hususunu Kosova valiliðine bildiriyordu. Selice köyü ahalisi
adýna muhtar Salim, Ýþtip'den ayný zamanda bir þikâyet
makamý fonksiyonu da icra eden Osmanlý parlamentosuna,
arazi ihtilafýndan dolayý ortaya çýkan þikâyetini iletiyordu. Bu
þikayet dilekçesi de, parlamentodan içiþleri bakanlýðýna, içiþleri bakanlýðýndan da Kosova valiliðine havale ediliyordu.
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Bakanlýk, Selice köyündeki arazi ihtilafýnýn giderilmesi hususunda gereði yapýlmak üzere Kosova valiliðine talimatýný
bildiriyordu.80
Daha önceki benzer belgelerden de anlaþýldýðý gibi halk,
gerektiðinde yaþadýðý yerdeki resmi makamlarý þikâyet makamý olarak kullandýðý gibi, parlamentoyu da þikâyetleri hususunda harekete geçirebiliyor ve yaptýðý þikâyetler de cevapsýz kalmýyordu.
Osmanlý'nýn yönetim anlayýþýný yansýtan bir belge de 1909
yýlýnda içiþleri bakanlýðýnca baþbakanlýða yazýlmýþ bir tayin izni
belgesiydi. Osmanlý'nýn bu þekildeki yönetim anlayýþý örneði
tek ve ilk deðildi. Daha önceki bölümlerde de ifade edildiði
gibi Osmanlý tarihi boyunca buna benzer olaylara rastlamak
mümkündü. Bu belge de beklide sayýsýzca olduðu söylenebilen örneklerden sadece biriydi. Bu belgeye göre Osmanlý
Kosova vali yardýmcýlýðýna gayrimüslim bir vatandaþýný tayin
ediyordu. Ýçiþleri bakanlýðý, baþbakanlýða gönderdiði evrakla,
Kosova vali yardýmcýsý Daniþ beyin ölümüyle boþalan Kosova
vali yardýmcýlýðýna Rum cemaatinden Ferid Ohannes
Efendi'nin tayin edildiðini arz ediyordu. Yirmi Dört sene önce
fakülteden mezun olup, çeþitli kaymakamlýklarda bulunmuþ
ve iki yýl Anadolu'da Van Vali muavinliði yapmýþ Ferid Ohannes Efendi'nin, tecrübeli, yetenekli bir bürokrat olduðunu
belirten içiþleri bakanlýðý, bu tayinin yapýlmasýný istiyordu.81
Bu belgenin ilginç olan bir baþka yönü de vardý. Gayrimüslimlerin yoðun olduðu yerlere, gayrimüslim yönetici
tayin eden Osmanlýnýn, Ferid Ohannes Efendi'nin tayiniyle
Müslümanlarýn yoðun olarak yaþadýðý bölgelere de gayrimüslim yönetici tayin ettiði bu belgeden de anlaþýlýyordu. Osmanlý'nýn diðer milletlere göre ayrýcalýklý muamele yapmakla
eleþtirdiði Türk olan ve Müslüman olan Van vilayeti ve yine
Müslümanlarýn yoðun yaþadýðý Kosova vilayeti memurluðuna
Rum ve gayrimüslim birini vali yardýmcýsý olarak tayin edebiliyordu.
97
98
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Öte yandan, kosova vali mavini iken vefat eden Daniþ
beyin hanýmýna Daniþ beyin ölümünden sonra hükümetçe
15 kuruþ yardým yapýlýyordu.82 Daniþ beyin ailesine yapýlan
bu yardýmýn yeterli olmamasý nedeniyle aile, devlete yardým
talebiyle yeniden müracaat ediyordu. Ekonomik durumlarýnýn oldukça bozuk olmasý nedeniyle verilen yardýmýn yetmediði bildiriliyor, hükümetten kendilerine yeniden yardým
yapýlmasý isteniyordu. Ýçiþleri bakanlýðý'nýn baþbakanlýða yaptýðý müracaatla, Daniþ beyin ailesine bu kez 200 lira yardým
yapýlacaðý belirtiliyordu. Devlet böylece kendisine hizmet
etmiþ bir memurunun, kendisi öldükten sonra arkada kalan
ailesine sahip çýkmýþ oluyor, onlarý çaresiz bir þekilde ortada
býrakmýyordu.83
Bir baþka belgede de, Gusinyeli Ýsmail ve arkadaþlarýnýn
parlamentoya göndermiþ olduðu telgraf hakkýnda Kosova
valiliðinden kanaat isteniyordu. Ýsmail ve arkadaþlarýnýn gönderdiði telgrafýn layýkýyla anlaþýlamadýðý tahminiyle, bu kez
Kosova valiliðinden telgraf hakkýnda kanaat istenmekle beraber, telgrafýn bir kopyasýnýn gönderilmesi isteniyordu. Parlamento, içiþleri bakanlýðýna havale ettiði bu görevle, çok iyi
anlaþýlamayan þikâyetlerin bile ihmal edilmediðini, üzerine
gidildiðini göstermiþ oluyordu.84
Ýçiþleri bakanlýðý Kosova, Selanik ve Manastýr valiliklerine
telgraf çekerek Bulgaristan eski devlet adamlarýndan Nezzari'nin Ýstanbul'a gelmek üzere yola çýktýðý, Selanik'e yöneldiði
ve trenle yapacaðý bu seyahatinde kendine gerekli kolaylýklarýn saðlanmasý isteniyordu.85
Bunlardan baþka, Ýçiþleri bakanlýðýndan Kosova, Selanik,
Yanya vilayetlerinin kazalarýyla birlikte nüfuslarýnýn tespiti
isteniyordu. Bu nüfuslar belirlenirken Rum, Bulgar, Sýrp,
Ulah nüfuslarýnýn da tespit edilip o þekilde hazýrlanarak gönderilmesi talimatý veriliyordu.86
1910 yýlýnda ilgili valiliklere içiþleri bakanlýðýndan gönderilen bu talimatla, bölgedeki halkýn nüfusunun, tam olarak,
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
hatta gayrimüslim unsurlarýn da ayrý ayrý belirtilerek tespit
edilmesi talimatý veriliyordu. Müslüman nüfusu miktarýnýn az
veya çok çýkacaðý þeklinde kaygýlardan uzak, gayrimüslimlerin nüfus sayýmlarýnda ihmal edilmesi bir yana, milletler
halinde ayrý ayrý tam olarak bildirilmesinin istenmesi devletin
bu gibi basit metotlara o zamanda da baþvurmadýðýnýn bir
göstergesiydi.
Daha önce bir polis tayini belgesinde de Kosova valiliðinin polisin ahlaki yapýsý hakkýnda kanaatlerinin sorulduðu
belgeden baþka, bu kez, belediyeye seçileceklerde de ahlaki
yapýya dikkat edilmesini gösteren bu belge, ahlaki yapýya
devletin verdiði önemi gösteriyordu. Yani devlet görevlilerinin ahlaki durumunun incelenmesi sadece polis teþkilatý
için deðil, en azýndan belediye teþkilatý için de incelendiði
anlaþýlýyordu. Ýçiþleri bakanlýðýnýn Kosova valiliðine yazdýðý
talimatta, belediyeye seçilecek olan adaylarda, bu iþi yapabilecek derecede yetenek arandýðý gibi, üstün ahlaklý olmasý
da aranýyordu. Ýçiþleri bakanlýðý, yetenekli olmayan ve ahlaki
seviyeleri düþük insanlara belediye görevlerinin verildiði söylentilerini de hatýrlatarak bu konuya dikkat edilmesini istiyordu.80 7
Devlet memurlarýnda yüksek ahlaki seviye aranmasý çok
önemli bir husustur. Bir memurun yetenekli olmasý yeterli bir
özellik deðildir. Bunun yanýnda sahip olduðu devlet memuriyetini, ona kötüye kullandýrmayacak bir ahlaki seviyeye sahip olmasý bir o kadar hatta ondan daha önemlidir. Kendisini
kontrol eden ahlaki yapýsý yüksek olmayan memurun yolsuzluk, görevi ihmal, halka eziyet gibi her türlü suçu iþleme ihtimalleri vardýr. Bu gibi olumsuzluklarla karþýlaþmak istemeyen
Osmanlý, memurlarýn ahlaklý olmasýna dikkat ederek, devlet
kademelerinde ortaya çýkacak olumsuzluklarýn daha oluþmadan önlenmesini istediðini ortaya koymaktadýr.88 Bu konudaki hassasiyeti aslýnda vatandaþýnýn iþlerini, memurun bir
anlamda insafýna teslim edecek olmasýndan kaynaklanýyor-
99
100 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
du. Çünkü bir memur yasal boþluklardan yararlanýp görevini
sui istimal edebilir, ancak ahlaký, kendisini kontrol eden bir
memurun bunu yapma ihtimali çok fazla deðildi ve bu yüzden Osmanlý memur seçiminde ahlaki seviyenin yüksekliðine
dikkat ediyordu.
Bürokratik mekanizmasýnýn kusursuz iþletilmesine ve özellikle bu mekanizmada vukubulacak kasti fiillere karþý hassas
olan Osmanlý'nýn bu gibi gayri meþru fiillerin ortaya çýkarýlmasýný saðlayacak þikâyet mekanizmasýnýn önünü açtýðý ve
her þikâyetlere olanca titizliði ile yaklaþtýðý biliniyordu. Yine
bu çerçevede görevini kötüye kullanmýþ bir devlet memurunun takibinden de bu titizliði bir kez daha anlaþýlýyordu.
Kosova hapishanesi gardiyaný iken rüþvet aldýðý iddia edilen
Ahmet Lütfi için, Kosova valiliði harekete geçiyordu. Fakat
tutuklanma ihtimalini öðrenen Ahmet Lütfi, firar etmiþ,
güvenlik güçleri de onu bu nedenle yakalayamamýþtý. Bunun
üzerine Kosova valiliði bir arama emri çýkarýyor ve konuyu
merkeze göndermek suretiyle Ahmet Lütfi'nin yakalanmasýna
gayret ediliyordu. Emniyet güçlerinin titiz ve uzun süren aramalarý sonucu Ahmet Lütfi, ancak 9 ay kadar sonra yakalanabilmiþti. Çünkü Ahmet Lütfi, izini Kosova'da kaybettirdikten
sonra burada kalmamýþ, Ýstanbula gitmiþti. Burada yakalanýp
suçun iþlendiði yer, yani rüþvet aldýðý iddia edilen yerin
Kosova olmasý nedeniyle yargýlanmak üzere bölgeye gönderilmiþti.89 Rüþvet aldýðý iddia edilen memurunu devlet, ihmal
etmiyor, 9 ayý bulan bir arama sonucunda üstelik Ýstanbul'da
da olsa yakalýyor ve adalete teslim ediyordu. Bu ýsrar,
devletin suça ve özellikle memurlarýnýn iþlediði suçlara, tolerans göstermediðinin bir baþka göstergesiydi.
Ahmet Lütfi uzun süren ve titiz aramalar sonucu yakalandýktan sonra, bu kez baþka bir dilekçe olaya farklý bir
boyut kazandýrýyordu. Tutuklanýp mahkemeye sevk edilen
Ahmet Lütfi'nin eþi, baþbakanlýða bir dilekçe ile baþvurarak,
eþinin suçsuz olduðunu iddia ediyordu. Ahmet Lütfi'nin eþi,
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 101
baþbakanlýða yazdýðý dilekçesinde eþinin suçsuz olduðunu
ileri sürerek, kaçtýðý yönündeki suçlamalara karþýlýk da, kaçmadýðýný, saðlýk problemleri nedeniyle Kosova'dan ayrýlmak
zorunda kaldýðýný belirtiyordu. Saðlýk durumu elvermediði
için Kosova'dan 9 ay kadar önce ayrýldýklarýný ve Ýstanbul'a
yerleþtiklerini yazan Ahmet Lütfi'nin karýsý, eþinin tutuklanmasýyla zaten iyi olmayan ekonomik durumlarýnýn iyice
bozulduðunu, aç ve çaresiz kaldýklarýný ifade ediyordu. Ýstanbul'da ancak çocuklarýna bakma hizmeti karþýlýðýnda bir
ailenin yanýnda kalabildiklerini ve bütün bunlarýn üzerine
eþinin tutuklanmasýnýn da onlara çok zarar verdiðini belirten
Ahmet Lütfi'nin eþi, yazmýþ olduðu dilekçe ile eþinin suçsuzluðunu iddia ediyordu.90
Bu belge de, görevi kötüye kullandýðý suçlamasý ile herhangi bir memurun yargýlanmadan görevden alýnmasýnýn ne
denli yanlýþ olacaðýný gösteriyordu. Bu noktaya zaten dikkatli
olan Osmanlý'nýn, müfettiþi Recep Paþa'ya yargýlamadan
görevden alma iznini vermediði de biliniyordu. Burada da
benzer durum vardý. Yani rüþvet aldý iddiasýyla tutuklanan bir
memur, onun karþýsýnda da bu memurun suçsuz olduðunu
iddia eden ve bunu baþbakanlýða kadar ileten bir eþ. Eðer
Osmanlý, bu memur hakkýndaki karara bir yargýlama süreci
olmadan varmýþ olsa, belki de yanlýþa düþme ihtimali ile karþý
karþýya kalacaktý. Bu nedenle diðer vakalarda olduðu gibi
görevi kötüye kullandýðý iddia edilen bu memuru hakkýnda
da mahkeme sürecini baþlatarak, olmasý gereken devlet
sorumluluðunu yerine getirmiþ oluyordu.
Bu þekilde kendi memurlarý hakkýnda þikâyetlerle yakýndan ilgilenen devlet, memurlarýn görevi kötüye kullanmalarýndan kaynaklanan þikâyetlerin dýþýndaki vakalarla da
yakýndan ilgileniyordu. Bu þikâyetlerin üzerine gidiyor, haklý
bulunan þikâyetleri istenildiði þekilde düzeltmekten de geri
durmuyordu. Buna bir örnek de Kosova'dan içiþleri bakanlýðýna çekilen þikâyet telgrafý idi. Kosova'dan çekilen bu tel-
102 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
grafta, devletin uygulamýþ olduðu bir verginin aðýrlýðýndan
þikâyet ediliyordu. Vergi oranýnýn yüksekliði nedeniyle, tüccar
kesiminin ticaretlerinde sýkýntýya düþtüðü ifade edilen bir telgrafla, bu verginin makul bir seviyeye çekilmesi isteniyordu.
Buna karþýlýk içiþleri bakanlýðý konu hakkýnda bilgi edinmek
üzere konuyu Kosova valiliðine sorarak öðrenmeye çalýþýyor,
Ýçiþleri bakanlýðýnýn sorusu üzerine de Kosova valiliði konu
hakkýndaki cevabi yazýsýný içiþleri bakanlýðýna gönderiyordu.
Ýçiþleri bakanlýðýna yazýlan cevabi yazýda, þikâyete konu olan
verginin istenildiði gibi düzeltildiði, bu durumda þikâyete
konu olan problemin artýk ortadan kalktýðý belirtiliyordu.91
Devlet, bu þekilde þikâyetleri dikkate alarak vatandaþýna
hizmet etmekle beraber, kendisi için de olumlu bir adým atmýþ
oluyordu. Aksi takdirde vatandaþýndan ödeyemeyeceði oranda vergi alan, vatandaþýn durumunu bilmeyen, onu düþünmeyen bir devlet pozisyonunda kalacaktý. Þikâyet mekanizmalarýný kolaylaþtýrarak ve þikâyetlerle yakýndan ilgilenip gerekli çözümleri üreterek, böylece, vatandaþýndan habersiz bir
devlet olma durumundan kurtulmuþ oluyordu.
Bu þekilde, memurlarý hakkýnda veya sergilemiþ olduðu
yönetim uygulamalarý hakkýnda þikâyetlerle ilgilenen devlet
öte yandan, doðal olarak rutin iþlerine de devam ediyor, gerekli hizmetlerini aksatmýyordu. Bu hizmetleri arasýnda olan
kendi memurlarýnýn, memuriyetten kaynaklanan haklarýnýn
da takibi vardý. Bu çerçevede Kosova güvenlik güçlerinden
Mehmet Rasim Efendi ile Fettah Efendinin emeklilik iþlemlerinin yürütüldüðü görülmekteydi. Kosova jandarma Alayý
genel sekreteri Mehmet Rasim Efendi ile jandarma subayý
Fettah Efendi emeklilik iþlemlerinin baþlatýlmasý için taleplerini Savunma bakanlýðýna gönderiyorlardý. Savunma bakanlýðý
da bu talep üzerine iþlemleri baþlatýyor ve jandarma Alayý
genel sekreteri Mehmet Rasim Efendi'yi 1107, jandarma subayý Fettah Efendi'yi de 586 kuruþ aylýk maaþla emekliye ayýrýyordu. Savunma bakanlýðý bu görevlilerini emekliye ayýrýrken onlara tahsis edilen emekli aylýklarýnýn nasýl ve nereden
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 103
ödeneceðini de belirtiyordu. Buna göre Mehmet Rasim
Efendi'ye ödenecek olan 1107 kuruþ maaþýn Ýzmit maliyesinden, Fettah Efendi'ye ödenecek olan 586 kuruþ maaþýn da
Þam maliyesinden ödeneceði belirleniyordu.92
Daha önceki belgelerde de ifade edildiði gibi Kosova'ya
gönderdiði asker, polis, mahkeme üyesi, maliye görevlisi,
öðretmen gibi memurlarýnýn maaþlarýný da merkezden ödeyen Osmanlý, bu belgeden de anlaþýldýðýna göre emekliye
ayrýlan bu memurlarýn emekli maaþlarýný da diðer memur
maaþlarý gibi Kosova'dan ödemediði görülüyordu. Bu þekilde
de Kosova'ya gönderilmiþ olan memurlarýn Kosova meclisine
yük olmamasýný saðlýyordu. Buna göre Osmanlý buralara
hizmet edecek görevlileri gönderiyor, hizmetin bedelini de
kendisi ödemiþ oluyordu.
g. Gayri Müslimlerin Ýbadet Yerleri Ýçin Yapýlan Hizmetler
Halkýnýn Ýktisadi, eðitsel, hukuki ve bürokratik hizmetler
gibi ihtiyaçlarýnýn giderilmesine dikkat eden Osmanlý, gayri
müslim vatandaþlarýnýn dini ibadetlerini yerine getirmelerine
de dikkat ediyor, bu konuda üzerine düþeni yapmaya çalýþýyordu. Dini ihtiyaçlarý da diðer ihtiyaçlar gibi önemli bulan
Osmanlý, bu konuda da sorumluluðunun bilincinde hareket
ediyordu. Bu þekilde tarihinde dinlere eþit mesafede duran ve
halkýný da o þekilde bir anlayýþla yöneten Osmanlý hakkýnda
ileri sürülen, hüküm sürdüðü bölgelerdeki insanlarý zorla
müslümanlaþtýrdýðý söylemi de dikkat edilmesi gereken bir
diðer konudur. Osmanlý Türk kaynaklarýna göre bir bölge
insanýnýn zorla müslümanlaþtýrýldýðý örneklerine rastlanýlmamýþtýr. Zorla veya insanlarýn kendi tercihlerinin dýþýnda
müslümanlýðý tercihe zorlandýðý örneklerine rastlamak bir
yana bu söylemin mantýki altyapýsý da çok fazla saðlam
görülmemektedir. Eðer bu söylem bir an doðru olarak deðerlendirilecek bir söylem bir söylem olsa, þu sorulara cevap verilmesi gerekmektedir. Eðer Osmanlý hüküm sürdüðü ülkelerde zorla müslümanlaþtýrma politikasý gütmüþse, acaba
104 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Ortadoðu, Afrika ve Arabistan'da kendisine ait topraklarda
da müslümanlaþtýrma faaliyetleri gütmüþ müdür? Bu soruya
doðal olarak hayýr cevabý verilecektir. Çünkü buralar zaten
müslümanlarýn yaþadýðý bölgelerdir ve müslümanlaþtýrma
politikalarýna gerek yoktur. Peki öyleyse zaten müslüman
olan topraklarda müslümanlaþtýrma politikasý güdülmemiþse,
o halde Osmanlýnýn Hristiyan insanlarýn veya baþka dinden
insanlarýn yaþadýklarý topraklarýnda müslümanlaþtýrma politikasý güttüðü akla gelebilir. Buna göre Osmanlý'nýn Hristiyan
veya baþka dinden insanlarýn yaþadýðý topraklarda müslümanlaþtýrma faaliyeti yaptýðý ve bunu zorla gerçekleþtirdiði
düþünülürse bu kez, zorla yapýlan bu politika neden
Romanya, Yunanistan, Bulgaristan, Karadað, Sirbistan, Orta
ve Doðu Macaristan'daki bölgelerde bu zorla müslümanlaþtýrma politikasý baþarýlý olamamýþtýr. Neden bu bölgelerde zorla
müslümanlaþtýrma politikasý tutmamýþ da sadece Arnavut ve
Boþnaklarýn yaþadýðý bölgelerde tutmuþtur. Ýþte cevaplandýrýlmasý gereken soru buradadýr.
Bütün önyargýlardan sýyrýlmýþ bir mantýkla bakýldýðýnda
bazý bölgeler müslümanlýðý kabul ederken, bazý bölgeler müslümanlýðý kabul etmemiþ, kendi dinlerine ait ibadet yerleri
kiliseler, sinagoglar, manastýrlar bugünlere kadar bile ortadan
kaldýrýlmadan gelebilmiþtir. Hatta bölge bölge hristiyan ve
müslüman insanlarýn ayrý ayrý bölgelerde yaþamalarýnýn
yanýsýra iç içe kalabalýklar halinde yan yana farklý dinlerden
insanlarýn birlikte yaþama örnekleri sergiledikleri bölgeler de
ayrýca dikkat çekilmesi gereken baþka noktalardýr.
Romanya, Sýrbistan, Bulgaristan, Yunanistan, Karadað gibi bölgelerde çoðunlukta yaþayan hristiyan bölgelerdeki hristiyan halk bir yana, azýnlýkta olup Anadolu ve Ortadoðu'da
yani müslüman nüfusun çoðunlukta olduðu bölgelerde hristiyanlar, bu söylenilen zorla müslümanlaþtýrma politikasýna
raðmen bugüne kadar bile nasýl hristiyan kalabilmiþlerdir.
Osmanlý, zorla müslümanlaþtýrma politikasý gütmekle suçlan-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 105
madan önce, önyargýlardan arýnmýþ bir þekilde bu sorularýn
cevaplanmasý gerekmektedir. Eðer zorla müslümanlaþtýrma
yapýlmýþ olsaydý 500 seneden fazla Osmanlý egemenliðinde
yaþayan Balkanlarda bu kadar hristiyan insanlar ve hristiyanlýða ait eserler kalýr mýydý sorusu yine önyargýdan uzak,
dürüstçe cevaplandýrýlmasý gereken bir sorudur.
Öte yandan zorla din deðiþtirme politikasýna, en baþta
zorla yayýldýðý iddia edilen Ýslam dini buna karþýdýr. Ýslam dini
kendisinin zorla deðil de bütün baskýlardan arýnmýþ, kiþisel
tercihle kabul edilmesini öngörmektedir. Ýslam dini, kendisinin zorla kabul ettirilmesini ve bu þekilde yayýlmasýný kendisi bile onaylamamaktadýr. Kendisini kabul sürecinde tercih,
tamamen kiþiye býrakýlmýþtýr. Kiþiyi Ýslam'a kazandýrmak için
elbette tavsiyelerde ve kabul için yönlendirmede bulunulmakta, müslümanlýðý kabul etmemenin öbür dünyada ne gibi
mahrumiyetlerle sonuçlanacaðýný beyan edilmekte, ancak
Ýslam devletindeki yöneticilere, bütün bu tavsiye ve yönlendirmelerden sonra kiþileri müslümanlýða zorlamama gibi
tavsiye veya emirler de bulunulmakta, hatta islâmý kabule
zorlayýcý hareketlerden kaçýnmalarý emredilmektedir. Ýslamý
çok iyi öðrenmeye, yaþamaya çalýþan Osmanlýlar da Ýslamýn,
kiþilerin zorla müslümanlaþtýrýlamayacaðý prensibini çok iyi
bilmektedirler. Bu nedenle Ýslam'ý zorla yayma metoduna
baþvurmamýþlardýr. Ýslam'ýn yayýlmasý için onu özendirmiþler,
onun kabul edilmesini tavsiye etmiþler ancak asla zorla kabul
ettirme yoluna gitmemiþlerdir.
Yine ayný bakýþ açýsýyla Osmanlý'nýn zorla müslümanlaþtýrma politikasý güttüðü doðru kabul edilmiþ olsa egemen
olduðu bölgelerde 600 yýl içinde hiçbir kilisenin ayakta
kalmamýþ olmasý gerekirdi. Bu kiliseleri hristiyan halkýn tepkilerinden korkarak kendisinin yýkmadýðý düþünülse bile
deprem, yangýn gibi doðal afet veya beklenmedik olumsuzluklar sonucu ortadan kalkan, yýkýlan, tahrip olan kiliselerin
yeniden canlandýrýlmamýþ olmalarý gerekirdi.
106 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Osmanlý arþiv belgeleri bu örneklerle doludur. Osmanlý
topraklarýnýn sadece Balkan bölgelerinde deðil, müslüman
çoðunluðun yaþadýðý bölgelerde bile yýkýlan, kendiliðinden
harap olan yanan kiliselerin yeniden inþa edilerek faaliyete
geçirilmesiyle ilgili binlerle ifade edilecek belgeler mevcuttur.
Sistemini hoþgörü esasýna göre tesis etmiþ Osmanlý'ya bu þekilde tahrip olmuþ kiliselerin yeniden tamir edilerek canlandýrýlmasý ve ibadete açýlmasýyla ilgili talepler bölgelerden
geliyor, Osmanlý da bu tamir ve inþa taleplerini olumlu karþýlýyordu. Harap olmuþ kiliselerini tamir etmek isteyen hristiyan
vatandaþlarýna bu ruhsatý vermekle birlikte, eðer kilisesi
tahrip olmuþ insanlarýn ekonomik gücü buna yetmiyecekse
bu kez kendisi devlet bütçesinden kiliseyi inþa ediyor veya
tamir masraflarýný destekliyordu. Eðer Osmanlý Devletinin
kendi sisteminde her dine hoþgörü anlayýþý olmasaydý yüzlerce yýl dünyanýn en güçlü devleti olmuþ olan Osmanlýyý
kiliseleri yeniden canlandýrmaya kim zorlayabilirdi. Bir an zayýf olduðu son dönemlerinde kiliselere inþa ve tamir izni ve
yardýmýný Avrupalý devletlerin baskýsýyla verildiði kabul edilse, dünyada tek süper güç olduðu dönemlerde, onu bu þekilde yardýma zorlayacak bir devletin olmadýðý zamanlarda bu
yardýmý yaptýðý acaba nasýl açýklanacaktýr. Bu tabii ki Osmanlýnýn her dine göstermiþ olduðu hoþgörü anlayýþla açýklanacak
bir durumdur.
Yine öte yandan, tahrip olmuþ kiliselerin tamir ve inþa izin
ve yardýmlarýnýn Avrupalý devletlerce baskýlar sonucu
yapýldýðý veya Osmanlý devletinin kiliselerin tamir ve inþasýný
istemediði kabul edilmiþ olsa, bu kez kilise mekteplerinin izinlerinin neden verildiði açýklanmasý gereken bir diðer önemli
noktadýr. Kendi dini olan Ýslamiyet'i kabul ettirmek onu yaymak isteyen bir devlet nasýl olur da hristiyanlýðý yayan mekteplere izin verir. Eðer bir devlet kendi dinini zorla yaymak
istiyorsa kendi dininin dýþýndaki ibadet yerlerine izin vermemesi onlarý ortadan kaldýrmasý gerekir. Bir an halkýn tep-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 107
kisinden korkup ibadet yerlerini ortadan kaldýrmaktan
vazgeçtiði düþünülse bile, yenilerinin yapýlmasýna nasýl izin
verir hatta yardým eder. Hatta kendi dininden olmayan bu
dini yayan, onu diðer insanlara ulaþtýran okullarýn kurulmasýna nasýl izin verir ve yardým eder. Yine zayýf olduðu dönemlerde halkýn tepkisinden korkarak kiliselere dokunmayan
devlet, dünyanýn süper gücü olduðu dönemlerde kendisine
rakip olabilecek bir devlet olmadýðý zamanlarda kendi hristiyan halkýndan korkarak kiliselere zarar vermediði düþüncesi
acaba ne derece tutarlýdýr. Güçlü olduðu zamanlarda da zayýf
olduðu zamanlarda da, herhangi bir kaygýdan deðil, öyle
inandýðý için ibadet yerlerine zarar vermemiþtir, hatta onlarýn
inþa ve tamir süreçlerine katkýda bulunmuþtur.
Bütün bunlarýn sonucu olarak Osmanlý Ýslamiyet'in de
öngördüðü üzere, herhangi bir iç veya dýþ baský sonucu deðil
kendi sisteminin gereði olarak bütün dinlere ve mensuplarýna
hoþgörüyle yaklaþmýþ, onlarýn dinlerini ve dini yaþayýþlarýndaki tercih özgürlüðünü kendi garantileri altýna almýþtý. Bunu
gerekli gördüðü her fýrsatta ilan etmiþ, gayri müslim tebayý
rahatsýz edecek olumsuzluklarýn önünü kesmeye çalýþmýþtýr.
Osmanlý'nýn hüküm sürdüðü 24 milyon kilometre kare
coðrafyada ve 600 sene süren hükümranlýðý sýrasýnda gayri
müslim halka karþý yapýlmýþ olumsuz örnekler de mutlaka
olmuþtur. Ancak bu örnekler kesinlikle Osmanlý sisteminin
tasvip etmediði hatta bu tür suçlarýn tespit edildiðinde suçlularýn cezalandýrýldýðý istisnai örneklerdir.
Yine eðer Osmanlý'nýn zorla müslümanlaþtýrma güttüðü
kabul edilseydi 500 seneden beri Osmanlý hakimiyetin yaþandýðý Balkanlarda belki de bir tek hristiyan vatandaþ ve
Gayri müslimlere ait bir tek ibadethane bile kalmamasý
gerekirdi. Beþyüz sene, eðer istenilirse bir bölgenin dininin
zorla silinmesi için fazlasýyla yeterecek kadar bir zamandýr.
Halbuki bunun tam tersine Balkanlarda hristiyanlýðýn silinmeye çalýþýlýp Ýslamiyetin yerleþtirilmesine çalýþýldýðý suçla-
108 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
malarýna karþýlýk, Ýslamiyet'i sadece Boþnaklar ve Arnavutlar
kabul etmiþlerdi. Bu da Osmanlýnýn bölgede zorla müslümanlaþtýrma yapmadýðýnýn ayrý bir göstergesi olarak deðerlendirilmelidir. Bulgarlar, Sýrplar, Yunanlýlar, Karadaðlýlar dinlerini deðiþtirmemiþler sadece Arnavutlar ve Boþnaklar
Ýslamiyet'i tercih etmiþlerdi. Burada elbette Bulgarlar, Sýrplar;
Yunanlýlar ve Karadaðlýlardan tek tek müslüman olanlar,
Arnavutlar ve Boþnaklardan da müslüman olmayanlar vardýr.
Burada kitleler halinde Ýslamiyet'in kabulü ve reddi deðerlendirilmesi yapýlmaktadýr. Ýþte bu þekilde sadece Arnavutlar
ve Boþnaklar Osmanlýlarla ortak kaderi tercih etmiþ ve bu tercihin sonucu olarak bu iki milletle olan yakýnlýk ve dostluk
devam etmiþtir . Diðer milletlere düþman gözüyle bakmamakla beraber, bugünkü Türkiye'nin ve her Türkün kendisine
Balkanlarda en yakýn hissettiði iki millet Arnavutlar ve
Boþnaklardýr. Bu dostluk örneklerine Türkiye'nin her yerinde
ve neredeyse her Türk insanýn da rastlamak mümkündür. Ýþte
bu dostluðun temelinde ortak bir tarih birliði olmakla birlikte,
hiçbir baský ve zorlama olmaksýzýn Arnavut ve Boþnaklarýn
kendi tercihleriyle Ýslamiyet'i kabul ederek 500 yýl ayný
kültürü birlikte yaþamalarýnýn etkisi de vardýr.
Bundan sonra Osmanlý'nýn Gayri müslimlere ait ibadethane ve Gayri müslimlere ait okullara karþý nasýl bir yaklaþým
içerisinde olduðunu bir miktar da olsa anlayabilmek için, bu
tür yerlere ait muamelelerine bakmak gerekecektir. Osmanlý
hükümetine, kendisine ait bütün topraklardan ibadet yerleri
ile ilgili gelen taleplere ait örneklerin ancak bir kýsmý aþaðýya
çýkarýlabilmiþtir. Tamamýný buraya çýkarmak mümkün
deðildir. Çünkü Osmanlý Hükümetine ibadet yerleriyle ilgili
yapýlmýþ talepler binlerle ifade edilecek rakamlardan bile
fazladýr. Böylesi fazla miktardaki taleplerin tamamýný buraya
almak mümkün deðildir, çünkü bu çalýþmanýn boyutu buna
imkan vermemektedir. Bu nedenle ancak sýnýrlý örneklerle
yetinilmek zorunda kalýnmýþtýr. Bu taleplerin tamamý, yerli
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 109
veya yabancý, her araþtýrmacýnýn incelemesine açýk bir þekilde Ýstanbul'da Baþbakanlýk Osmanlý Arþivleri Dairesi'nde
mevcuttur. Bu konuyla ilgililenmek isteyenler buraya müracaat ettiklerinde, bu belgelerin tamamýna ulaþabileceklerdir.
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
110 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
108
109
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 111
110
111
112
113
114
115
116
117
112 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
118
119
120
121
122
123
125
126
127
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 113
128
129
130
131
132
133
134
Bu þekilde merkeze gelen talepler kilise ve okullarýn tamiri
ile ilgili taleplerdi. Yukarýda sýralanan talepler, Osmanlý arþiv
belgeleri arasýnda olan belgelerden sadece birkaçý idi. Bu
çalýþmada ele alýnamayacak derecede fazla olan kilise ve
okullara ait tamir izni veya yenilerinin talepleri, onbinlerle
ifade edecek rakamlardaydý. Osmanlý Devleti'nin bütün topraklarýndan gelen taleplerin %5'i bile burada ele alýnabilmiþ
deðildir. Ayrýca ele alýnan belgelerde bazý sancak, kaza, nahiye veya köy isimleri okunamadýðý için de yazýlamamýþtýr.
Belgeler var olduðu halde okunamadýðý için bu çalýþmada
belirtilmeyen ve Osmanlý arþiv belgelerinde olduðu halde çok
fazla yer tutacaðý nedeniyle ele alýnamayan vilayet, sancak,
kaza, nahiye ve köylerde olan ve tamiri istenen veya yenisi
yapýlmak istenen onbinlerle ifade edecek miktarlarda olan
kilise ve okul hizmetleri talepleri, Osmanlý yönetimince olumlu cevaplanýyordu. Osmanlý kendisinden istenen bu tamir ve
yenileme taleplerine olumlu cevap veriyor ve böylece ibadethane ve okullarýn canlý kalmasýný istiyordu. Bu þekilde
Osmanlý'ya yapýlan taleplerin çoðu, Osmanlý'dan bu okul ve
kiliselerin tamiri ve yenilenmesi ile ilgili idi. Bunlarýn dýþýnda-
114 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
ki talepler ise tamir ve yenilenmesi istenen kilise ve okullara
Osmanlý idaresinden istenen ekonomik katkýlarla ilgili idi.
Kilise ve okullarýný kendi ekonomik gücüyle bitirecek olan
bölge halkýna Osmanlý, sadece izin vermekle yetiniyor, ancak
kilise ve okullarý tamir edemeyecek olan bölge halkýna ise,
parasal yardýmda da bulunarak kiliselerini ibadete hazýr hale
getiriyordu. Kilise ve okullarýný tamire kalkýþan fakat paralarý
yetmediði için inþaatlarýný tamamlayamayan bölge halklarýna
Osmanlý, inþaatlarýný tamamlamalarý için gereken miktarý
kendisi ödüyordu. Müslüman bir devlet olan ve Hýristiyanlarý
ezmekle suçlanan Osmanlý idaresi, kiliselerin ve gayrimüslim
okullarýnýn tamiri için veya olmayan yerlerde yenilerinin
yapýlmasý için parasal yardým yapýyordu. Bu þekilde mad-di
yardým yapýp kiliselerin ve gayrimüslim okullarýn ayakta
kalmasýný saðlayan Osmanlý idaresi, bugün ise, gayrimüslim
ahaliyi ezdiði, onlarý zorla Müslümanlaþtýrdýðý ithamlarýyla
suçlanýyordu. Bu suçlamalarýn, gerçeklerden uzak olduðu düþünülmekteydi. Çünkü, gayrimüslim vatandaþlarýný ezen, onlarý zorla Müslümanlaþtýrmak isteyen bir devletin, onlarýn ibadet yerlerini tamir etmelerine izin vermesi hatta onlarý tamir
etmeye, ekonomik güçleri yetmeyen halka ibadet yerlerinin
tamirlerini bitirmeleri için para vermemesi gerekirdi. Hatta
her þey bir yana zorla Müslümanlaþtýrmayý güden bir devletin, Hýristiyanlýðýn öðretildiði, onun yeni kuþaklara aktarýldýðý, kiliselerin yaný baþýnda ve kilise personelince eðitim-öðretim faaliyetlerinin yürütüldüðü okullara izin vermemesi gerekiyordu. Kendini yaymak isteyen, böylesi baskýcý olduðu
söylenen Müslüman bir devletin, iddiaya göre Ýslamý yayma
iþini zorlaþtýracak bu hristiyanlýðý yayýcý eðitim kurumlarýna izin vermesi, böyle bir devletten beklenen tutum olmamalýydý.
Tam tersi, eðer Osmanlý, aksini isteseydi 500 yýl içinde bu
kurumlarý rahatlýkla ortadan kaldýrabilir, 500 yýl içinde bir
tane bile kalmayacak þekilde bunu baþarabilirdi. Bunu hem
ülke içinde hem de ülke dýþýnda yapabilecek güçte idi. Kilise
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 115
ve kiliseye ait okullarý ortadan kaldýrmak istediðinde ona karþý çýkacak ne bir güç ne de bir devlet vardý. Çünkü Osmanlýnýn güçlü olduðu dönemlerde, Dünyada kendisinden daha
güçlü bir devlet yoktu. Halbuki Osmanlý, kendisine kafa tutabilecek hiçbir iç ve dýþ güç olmadýðý o dönemlerde de zayýf
olduðu dönemlerde de asla bu gibi dini kurumlara dokunmamýþ, hatta onlarýn yaþatýlmasýna katkýda bulunmuþtu. Eðer
isteseydi, Osmanlý'nýn 500 yýllýk Avrupa'daki hâkimiyeti, bu
tür dini kurumlarý ortadan kaldýrmaya yetecek kadar bir zamandý
Osmanlý'nýn kendi dinine ait olmayan bu ibadet yerlerine,
halkýnýn gözünü boyamak, onu zamanla kandýrmak, bu ibadet yerlerini yýkarak onu ürkütmemek için dokunmamýþtýr
söylemi, tarafsýz bir bakýþ açýsýyla yeniden ele alýnmasý
gereken bir söylemdir. Bunu iddia edenlerin, Osmanlýnýn, göz
boyama iþlemini sahip olduðu 24 milyon kilometrekare
topraðýn hangi bölgelerinde yaptýðýný da isim isim belirtmesi
gerekmektedir. Eðer Osmanlýnýn dinlere hoþgörü politikasý,
aslýnda bir göz boyama ise, özellikle uygulandýðý bölge neresidir. Yani Osmanlý, halkýna belli etmeden, onlarýn dini ibadet
yerlerini yýkamamak karþýlýðýnda, onlarý Müslümanlaþtýrmak
istediði bölge neresidir. Hangi Hýristiyan bölgesinde bu politikayý uygulamýþtýr. Hâlbuki bütün bunlarýn tersine Osmanlý,
dini ibadet yerlerine saygý politikasýný bölgelere göre belirlememiþ, bütün bölgelerde ayný saygýyý göstermiþti. Ýddia
edildiði gibi bu politikayý Balkanlarda takip etmiþse, acaba
Türklerin çoðunlukta yaþadýðý Anadolu da yardým ettiði
kiliselere neden yardým ettiðinin cevabýnýn verilmesi gerekmektedir. Veya neredeyse tamamý Müslüman olan Arap
topraklarýndaki kiliselere yardýmý neden yapmýþtýr.
Bunlardan da anlaþýlacaðý üzere Osmanlý, prensiplerini
bölgelere göre belirlememektedir. Balkanlarda dini ibadet
yerlerine hangi davranýþý sergiliyorsa, yukarýdaki listelerde de
görüldüðü gibi Türklerin ve Müslüman Araplarýn yaþadýðý
116 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
bölgelerde de dini ibadet yerlerine ayný davranýþý sergilemektedir. Yani Osmanlýnýn, ibadet yerlerine olan saygýsý, halkýný
kandýrma amaçlý bir politika deðil, inandýðý bir prensibi idi.
Kuruluþu olan 1299 yýlýndan yýkýlýþý olan 1923' e kadar geçen
624 yýl içinde bu ibadet yerlerine saygýlý yaklaþan Osmanlý,
eðer bunu saygýsýndan yapmýyorsa, buna 624 yýl sabretmesi
beklenemezdi. Çünkü kuruluþundan yýkýlýþýna kadar, güçlü
veya zayýf bütün dönemlerinde, kendisine ait olmayan bu
gibi ibadet yerlerine saygýlý yaklaþmýþ, onlarý ortadan kaldýrmaya çalýþmamýþtýr. Halkýný kandýrmak isteyen bir devlet, bu
politikayý 50 yýl, 100 yýl bile sürdüremez, çünkü halkýný
kandýrma politikasýnýn baþarýlý olmadýðýný görünce bundan
vazgeçer. Elli yýl, Yüz yýl bir yana 624 yýl devam ettirilmiþ bir
politikanýn, göz boyama politikasý olmasý iddiasý, bu açýlardan dolayý tekrar gözden geçirilmesi gereken bir iddiadýr.
Üstelik, iddiaya göre, bahse konu olan devlet, Hýristiyanlara
kýzgýnlýðý olan, onlarý Müslümanlaþtýrmaya çalýþan bir devlettir ve iþte bu devletin sabretmesinin beklenmesi çok fazla
tutarlý görünmemektedir. Veya öte yandan uluslar arasý baskýdan çekindiði için ibadet yerlerine dokunmadýðý iddia edilen
Osmanlý Devleti'nin zayýf dönemleri için bu iddia bir an doðru
kabul edilirse, güçlü olduðu dönemlerinde de ayný þey
söylenmemelidir. Dünyanýn en güçlü devleti olduðu dönemlerde de uluslar arasý baskýdan çekindiði için ibadet yerlerine
dokunmadýðý iddiasý, pek fazla mantýklý bir iddia olamayacaktýr. Çünkü Osmanlý, dini ibadet yerlerine saygý politikasýný
hiçbir bölge ayrýmý yapmaksýzýn, Hýristiyanlarýn çoðunlukta
yaþadýðý yerlerde de azýnlýkta yaþadýðý Anadolu, Ortadoðu
gibi yerlerde de ayný düzeyde uygulamýþtýr. Osmanlý, bu politikasýný inandýðý dini Ýslam'dan almaktaydý. Uluslar arasý
baský, halkýnýn gözünü boyamak, onu kandýrmak gibi metodlar yerine, kendi dini olan Ýslamýn emri üzerine baþka dinlere
ait ibadet yerlerine saygýyý prensip edinen Osmanlý, onlara
dokunmamak bir yana, onlarý yaþatmýþ, bugüne kadar bile
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 117
ulaþmalarýný saðlamýþtýr.
Osmanlý'nýn bu dini ve eðitsel kurumlara, halkýndan
çekindiði için ses çýkarmadýðý söyleminin tutarlýðý tekrar gözden geçirilmelidir. Osmanlý devleti bir yana, herhangi bir
devletin, kendi sitemine aykýrý olduðu halde halkýndan çekinip atmasý gereken bir adýmý atmadýðýna çok fazla tanýk olunmamýþtýr. Ayrýca bahsedilen devletin, Dünyanýn en güçlü
devleti olduðu zamanlarda bile halkýndan çekinerek bu adýmlarý atmamýþ olmamasý pek fazla makul gelmemektedir.
Ayrýca bu devlet gayrimüslim ahaliyi ezmiþ, onlarý zorla
Müslümanlaþtýrmýþtýr diyecek kadar zalim bir devlet olarak
tanýmlanan bir devlet ise, bu derece zâlim olan bu devletin,
güçlü yapýsýna raðmen halkýndan neden çekinecek derecede
halkýný düþünmesi beklenmemelidir. Tam tersine yok etmek
istediði Hýristiyanlýða ait ibadethaneleri ve onu öðreten eðitim
kurumlarýný ortadan kaldýrmamasý, hatta onlara parasal
yardýmlarda bile bulunmasý, halkýndan çekinilerek yapýlmýþ
faaliyetler deðildir. Ýþte bu kurumlara saygýlý olduðu, hatta
onlarý desteklediði gibi Osmanlý, herhangi bir korku veya
kaygý bir yana, halkýnýn dini inanç ve geleneklerine saygý
duyduðu için bu kurumlara dokunmamýþ onlarý yaþatmýþtýr.
Buna bugün bile yýkýlmadan bugünlere kadar ulaþmýþ, eski
Osmanlý coðrafyasý topraklarýndaki gayrimüslimlere ait ibadet
yerlerinin varlýðý canlý þahitlerdir. Hâlbuki Osmanlý, kendi dinine ait olmayan ibadethanelere saygýlý olurken, onun býraktýðý Ýslam eserlerine onun gibi saygýlý olunmadýðý, Osmanlý
dini eserlerinin tahrip edildiði de maalesef ayrý bir gerçektir.
Osmanlý eserlerine, onun baþka dinin eserlerine yaklaþtýðý
gibi yaklaþýlmamýþ, Osmanlý'ya ait dini eserlerin tamamý
olmasa da büyük kýsmý tahrip olmaktan kurtulamamýþtýr. Bu
örneklere bugün bile üzülerek þahit olunmaktadýr.
Son olarak Osmanlý'nýn tamir edilmesi istenen kilise ve
okullarýn veya yapýlmasý istenen yenileri için izin þartý istemesi, onlarýn geliþmesini engellemek amaçlý deðil, bugün bile
118 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
olduðu gibi mimari kaygýlarladýr. Onlarýn geliþmesi engellenmek istenmiþ olsaydý, mimari kaygýlar bir yana, tamir izinleri
istense bile bu tamirlere izin verilmeyebilirdi. Halbuki Osmanlý, bugün bile aranan, doðal çevreye uygunluk, gerekli
mimari altyapýnýn aranmasý gibi özellikleri taþýyan, tamir izni
ve yeni kilise ve okul yapýlmasý ile ilgili bütün taleplere izin
vermiþtir.
Ýbadet yerlerine ve gayrimüslimlerin dini inançlarýna
saygýyý prensip edinen Osmanlý'nýn bu prensibinin bir sonucunu da, Bulgar piskoposun ona olan teþekkür ziyaretinde de
görmek mümkündür. Padiþahýn seyahati sýrasýnda Rusçuk'ta
onu ziyaret eden piskopos, padiþaha minnettarlýðýný bildirmiþtir. Papa tarafýndan görevlendirilmiþ olan piskopos, yanýna 25 Katolik papazý ve Katolik okulun müdürünü de alarak
padiþahý Rusçuk'ta ziyaret etmiþ ve memnuniyet ve teþekkürlerini ifade eden mektubu padiþaha vermiþti. Bu teþekkür
ziyaretinden, piskopos ve papazlarýn ve Katolik okul
müdürünün daha önceki hizmetlerinden memnun kalan
padiþah da piskoposa, metropolitlere verilen bir niþan ve
Katolik okul müdürüne de 4. dereceden niþan vererek, piskoposu ve Katolik okulu müdürünü de ödüllendiriyordu. Bu
ziyaret, sadece teþekkür mektubu ve minnettarlýðýn bildirilmesiyle ve karþýlýðýnda metropolit niþaný verilmesiyle kalmýyor,
Katolikler lehine baþka güzel sonuçlar da içeriyordu.
Piskopos ve beraberindeki 25 Katolik papaz padiþahtan,
Ziþtovi de tamir edilme ihtiyacý olan iki kilisenin tamir edilerek ibadete açýlmasý taleplerini de iletiyorlardý. Padiþah da
bu kiliselerin ibadete açýlmasý için tamirlerinin tamamlanmasý
talimatýyla birlikte, gerekli paranýn da ödenmesi emrini
maliye'ye veriyordu.135 Bir zorlama, bir göz boyama veya
uluslar arasý baský sonucu olmayan kiliseye bu yardým yapýlmasý bir yana, piskopos ve 25 Katolik papazýn padiþaha minnettarlýklarýný bildirmesi, bizzat Hristiyan din adamlarýnýn
Osmanlý'dan ne derece memnun olduklarýný gösteren açýk bir
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 119
belge idi. Padiþahýn piskoposa ve Katolik Okulu müdürüne
vermiþ olduðu niþan da bir zorlama deðil, tam tersine
Padiþahýn kendi kararýyla verilen bir hediye hüviyetindeydi.
Burada niþanýn, Müslüman bir okulun müdürüne deðil de
Hýristiyanlýðý öðreten bir okulun müdürüne verildiði gözden
kaçmamalýdýr. Hýristiyanlarý zorla Müslümanlaþtýrdýðý iddiasý
ile itham edilen herhangi bir devletin, kendi iþini zorlaþtýran,
kendisi Ýslamý zorla kabul ettirmeye çalýþýrken, öte yandan
Hýristiyanlýðý yeni kuþaklara aktaran bir okulun müdürüne
hediye vermesi alýþýlmýþ bir davranýþ deðildi. Buralarý
dikkatlice deðerlendirilmesi gereken noktalardýr. Bu olay
tamamýyla doðal bir þekilde, bütün dinlere saygýlý olan bir
devlet baþkanýnýn, ayný dinden olmayan ileri gelen Ruhani
liderlerce ziyaret edilmesi ve onlara olan muamelelerinden
dolayý devlet baþkanlarýna teþekkürlerinin bildirilmesi gibi
normal olaylardan biridir. Buna karþýlýk padiþahýn da bu
ziyarete ve bu ruhani liderlerin kendi dinlerine ve halklarýna
hizmetlerinden dolayý niþan vermesi gibi Osmanlý tarihi
boyunca sýkça karþýlaþýlacak örneklerden biridir. Çünkü
Osmanlý'nýn bu davranýþý sadece bu olayla ilgili deðil, benimsemiþ olduðu ve ona göre yönetim anlayýþýný belirlediði her
dine saygýlý olma prensibiyle ilgilidir.
Padiþah'ýn bu niþan hediye etmesi örneði sadece kendi
ülkesi içinde yapmýþ olduðu bir örnek deðildi. Padiþah bu
olaydan bir yýl önce 1848 yýlýnda Venedik'teki Ermeni Katolik
manastýrýna, Osmanlýlarca çok önemli bir hediye alarak
deðerlendirilen padiþahýn resmini, tuðra ve sancaðý gönderiyordu.136 Yukarýda da belirtildiði gibi, bu hediyeler baþka
herhangi hiçbir kaygý olmaksýzýn, padiþahýn dini inanç ve
ibadetlere, ibadet yerlerine ve baþka dinin mensuplarýna duyduðu saygýnýn bir sonucuydu.
Bu olaylara bir baþka örnek de Avusturya-Macaristan
imparatorluðundan Bosna-Hersek'teki Rum kilise ve papazlarýna gönderilen hediyelerle ilgili muameleydi. Osmanlý
120 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Devleti, Bosna-Hersek'i kendi topraklarýna katmak istediðini
bildiði Avusturya-Macaristan'ýn bu talebini, onun siyasi hedeflerini bildiði halde, bu dini hediyeleri verme iþini, onun siyasi
emelleriyle karýþtýrmayarak, hediyelerin Rum kilise ve papazlarýna gönderilmesine izin veriyor, ayin sýrasýnda giyilecek
olan bu elbiselerin Bosna-Hersek'teki bütün papazlara ulaþmasýna engel olmuyordu.137
Osmanlý idaresine bu kez Avrupalý bir devletten gelen
teþekkür, Selanik'te ortaya çýkýyordu. Ýngilizlerin talepleri diye
ayrým yapmayýp, onlarýn Galosta kilise inþa etmelerine izin
veren Osmanlý Ýdaresi'ne, Ýngiltere'nin Selanik konsolosu
Mösyö Blani teþekkür mektubu gönderiyordu.138 Bu olayýn
önemi, Osmanlýnýn kendisinin, Ýngiltere, Fransa, Avusturya
veya herhangi baþka gayrimüslim ülkede, bir cami inþa etmek istediði zaman bu talebe gayrimüslim devletin vereceði
cevap görüldüðünde daha anlaþýlabilir olacaktýr.
Osmanlý devletine baðlý Sýrbistan beyliðinde ortaya çýkan
halktan para toplanmasý, hatta bu toplanan paralarýn harcanacaðý yer, ciddi tartýþma konusu haline gelmiþti. Osmanlý'ya
baðlý Sýrbistan Baþknezi Aleksandr'ýn, Babasý Kara Yorgi adýna yaptýrmak istediði anýt için halktan para toplatacaðý söylentileri Ýstanbul'a ulaþmýþ, Osmanlý ise, bunun doðru olmayacaðý düþüncesiyle böyle bir teþebbüsten vazgeçmesi gerektiðini Baþknez Aleksandr'a iletmiþti. Kendisine böyle bir haber
ulaþan Aleksadr ise, çýkan bu söylentinin doðru olmadýðýný,
görevde olduðu süre içinde yönetim anlayýþýnýn buna delil
olduðunu söylüyordu. Ýstanbul'a yazdýðý bu cevabýnda
Baþknez, bu söylentiler çýkarýlarak aslýnda Osmanlý'ya karþý
bir hareket içinde olduðum iddia edilmeye çalýþýlýyor diyor,
15 yýldýr uygulamýþ olduðu yönetiminde padiþaha sadýk
olduðunu, bu konuda takdirler aldýðýný, bu süre içinde halkýn
huzur içinde yaþadýðýný, bu söylentilerle huzurun ve sükûnetin bozulmak istendiðini ileri sürüyor, bir evladýn babasý
adýna anýt yaptýrmasý kadar doðal bir þey olmadýðýný, ancak
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 121
bunu halkýn hoþnutsuzluðunu çekecek þekilde yapýlmayacaðýný bildiriyordu. Osmanlý idaresinin bu þekilde iddialarla
rahatsýz edilmesinden dolayý da üzüldüðünü bildiren Baþknez
Aleksandr, Sýrbistan'ý 15 senedir huzur içinde yönetmesinin
takdirini Osmanlý idaresine býrakýyor, bu iddialarý ortaya
atanlarýn aslýnda, bir ihtilal çýkarýlmasýný istediklerini iddia
ediyordu. Osmanlý idaresi de, insanlar adýna anýt yerine hayýr
kurumlarý yaptýrmaya itiraz etmeyeceklerini, halktan para
toplatýlma iþine son verilmesini, toplanmýþ olan paralarýn
hayýr iþlerine yatýrýlmasýnýn uygun olacaðýný söylüyordu. Bu
çerçevede para toplama iþinin terk edilmesinin, Osmanlý idaresini memnun edeceði bildirilirken ayný zamanda bu hareketin halkýn da hoþuna gideceði, toplanan paralarýn hastane, kilise gibi hayýr kurumlarý ve ibadet yerlerine sarf
edilmesinin daha uygun olacaðý ilave ediliyordu. Sýrp Baknezine gönderilen talimatta, toplanan paralarýn kilise veya
hastane gibi hayýr kurumlarýna sarf edilmesi, Osmanlý idaresinin hoþuna gideceði açýklamasý da yapýlýyordu. Hatta bu
söylentiler çýkmadan önce kendisine Osmanlý idaresince niþan verileceðini duyan ve bu söylentiler üzerine bu niþan verilmesi iþinin tehlikeye düþtüðünü duyan Sýrp Baþknezi
Aleksandr, merkeze gönderdiði cevabi yazýsýnda buna da
deðinmiþti. Aleksandr, söylentilerle ilgili açýklama yaptýðý cevabýnda, o niþaný istediðini belirtiyordu. O niþaný hak ettiðini
ve kendisine bu niþanýn verilmekten vazgeçilmemesi gerektiðini ifade eden taleplerle, bu niþaný taþýmaya hazýr olduðunu
belirterek, niþan verilmesi konusunda isteklerini iletiyordu.
Osmanlý idaresi ise, Sýrp Baþknezinin yazmýþ olduðu cevabýnda, para toplama iþinden vazgeçildiðini, toplanan paralarýn kilise ve hastane gibi hayýr kurumlarýnda kullanýlacaðýný, Baþknezin Osmanlý'ya olan sadakatinin, yönetimde
olduðu 15 sene örnek gösterilerek devam ettiðini ve
Osmanlý'dan gelecek olan niþaný istediðini belirtmesi üzerine,
Baþknezin ödüllendirilmesine karar veriyordu. Padiþah'ýn da
122 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
isteði gibi paralarýn kilise ve hastanelere yatýrýlacaðý kararý
üzerine Baþkneze, Niþan ve Berat gönderilerek, Knez ödüllendiriliyordu.139
Osmanlý bu þekilde kendi topraklarý üzerinde, Hýristiyan
halktan para toplanýlmasýna müsaade etmeyerek onlarý, kendi Knezlerinin bu uygulamasýndan korumuþ olurken,
toplanan paralarý da anýt yapýlmasý yerine yine halkýn faydasýna olacak þekilde kilise ve hastane gibi hayýr kurumlarýna
yönlendirerek, halkýn imkânlarýnýn yine halka döndürülmesini saðlamýþ oluyordu. Böylece Hýristiyan halkýna eziyet etmekle suçlanan Müslüman bir devlet, Hýristiyan bir prensin,
halkýn imkânlarýný, babasý adýna yaptýracaðý anýta sarf etmesi
yerine, kilise'ye ve hastaneye harcamasýný saðlýyordu.
Hristiyan prens, anýt yaptýracakken, Müslüman devlet ise,
toplanmýþ olan parayý, kiliseye ve hastaneye yönlendiriyordu.
Osmanlý böyle yapmak yerine, halký Hýristiyan, yöneticisi de
Hýristiyan diyerek halkýn parasýnýn anýta harcanmasýna ses
çýkarmayabilir veya Sýrbistan'ýn ihtiyacý olan konularda harcanmak üzere Sýrbistan maliyesine aktarýlmasýný isteyebilirdi.
Hâlbuki Osmanlý öyle yapmýyor, belki de Sýrbistan prensini
rahatsýz edecek þekilde olaya müdahil oluyor ve para toplanma iþini bitirmekle kalmayýp, toplanan paralarýn da kiliselere
ve hastanelere yönlendirilmesini saðlýyordu.
1857 yýlýnda ele alýnan bir belgede ise Avusturya Büyükelçiliðinin talebi yerine getirilmeye çalýþýlýyordu. Belgeye göre,
çukurbostan mevkii satýn alýnarak, Avusturya Büyükelçiliðine
yapmak istediði okul için yer temin edilmiþ olacak ve ayný
zamanda Ýngiliz Büyükelçiliðinin kilise için yer talebi de giderilmiþ olacaktý. Bu amaçlarla Osmanlý, Çukurbostan adlý
mevkiin satýlmasýyla ilgileniyor, buranýn satýn alýnmasýna
çalýþýlarak Avusturya Büyükelçiliðine okul yapacaklarý bir
arsa temin edilmesine çalýþýyordu. Ancak bu arazinin satýþýnda istenilen rakamýn çok olmasý üzerine arazinin bir kýsmýnýn,
Ýngilizlere kilise yapmak üzere temin edilmesi gibi çözüm
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 123
arayýþý içine giriyordu.140 Bu þekilde kendisi aktif rol oynayarak Avusturya büyükelçiliðinin okul yapmak, Ýngiliz
büyükelçiliðinin kilise yapmak için arazi taleplerini yerine
getirmeye çalýþýyordu.
Avusturya ve Ýngiliz büyükelçilerinin taleplerini yerine getirmek için uðraþan Osmanlý idaresi, Avusturya büyükelçiliðinin istediklerinin yerine getirilebilmesini saðlarken, Ýngiliz
büyükelçiliðinin taleplerini çözemiyordu. Bunun üzerine baþka alternatiflere yöneliniliyor ve Beyoðlu'nda bu amaçlarla
baþka bir arsa bulunuyordu. Beyoðlu'nda bulunan arsanýn
Ýngilizlere satýlmasý konusunda aktif olan Osmanlý, Avustralyalýlarýn taleplerinden sonra Ýngilizlerin bu talebini de çözmek istiyordu. Bu amaçla arsa fiyatý üzerinde anlaþýlamayan
mal sahibini ikna sürecine katýlýyor, hatta mal sahibini ikna
için Musurus Paþa bile bu sürece katýlarak arsanýn Ýngiliz
büyükelçiliðine kazandýrýlmasýna çalýþýyordu. Sonunda Osmanlý'nýn, bu çabalarýnýn da etkisiyle kilise yapýlmak niyetiyle
Ýngiliz büyükelçiliðince satýn alýnmak istenen arsanýn
Ýngilizere satýþý gerçekleþiyordu.141 Böylece Osmanlý, bir arsa
için bakanlýk ve Osmanlý'nýn Londra büyükelçiliði yapmýþ
Musurus Paþayý bile devreye sokuyor, kilise yapýlacak arsanýn
satýþ sürecine bu denli yüksek düzeyde katýlarak, Müslüman
olan mal sahibini ikna ediyordu. Acaba bir Ýngiliz bakanýnýn,
bir cami yerinin satýþý için bu denli yüksek düzeyde katýlýmý
bir yana, düþük düzeyde bir memurunu bu konuda Hýristiyan
bir mal sahibini cami yeri yapýlacak bir arsanýn Müslümanlara
satýþýna ikna eder miydi konusu, burada düþünülmesi gereken önemli bir noktadýr. Bu noktanýn düþünülmesiyle Osmanlý'nýn bu adýmýnýn ne derecede önemli olduðu ancak o
zaman daha iyi anlaþýlacaktýr.
Bu süreçten sonra, Ýngiliz Büyükelçiliðinden alýnan
teþekkür yazýsý da bu konuda dikkatlerden kaçmamasý
gereken bir konudur. Ýngiliz büyükelçiliði bu yorucu süreçle
arsa satýn alýnmasý yardýmlarýndan sonra, muhtemelen bu
124 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
arsa üzerine yapýlacak kiliseye, Osmanlý'nýn verdiði izinden
dolayý Osmanlý idaresine teþekkürlerini bildiriyordu. Arsanýn,
bu þekilde üst düzey bir Osmanlý devlet adamýný devreye sokmaya mecbur kalarak bu arsa satýþýnýn yapýldýðý yýl olan
1857'de, Ýngiltere elçiliðinden kiliseye izin verilmesinden dolayý teþekkür yazýsý yazýlmasý, kilisenin yapýlacaðý veya yapýldýðý arsanýn 3-4 ay önce satýþý iþlemi güçlükle gerçekleþtirilen arsa olduðu ihtimalini güçlendirmektedir. Bu þekilde
Osmanlý, arsanýn satýþ sürecine dâhil olarak arsanýn satýn alýnabilmesi için mal sahibini ikna ediyor ve Ýngiliz elçiliðinden
gelen teþekkür yazýsýndan da anlaþýldýðýna göre, kilise yapýlma sürecinin böylece olumlu bir þekilde tamamlanmasýný
saðlamýþ oluyordu. Osmanlý dýþ iþleri bakanlýðýna gönderilmiþ
olan bu teþekkür yazýsýnda, Ýngiliz büyükelçiliði, Ýngiliz
kamuoyunun memnuniyetlerini de bu teþekkürle birlikte ayrýca bildiriyordu.142
Osmanlý'nýn bu þekilde yardým yaparak çözmeðe çalýþtýðý
bir diðer problem de Avusturya topraklarýndan Osmanlý'ya
geçmiþ olan Hýristiyan halkýn kilise problemiydi. Avusturya
topraklarýnda yaþarken, Osmanlý topraklarýnýn Babadaðý kýsmýna göçen halk, buraya yerleþerek kendilerine buralarý köy
yapmýþlardý fakat ayin yapabilmeleri için kilise istiyorlardý.
Osmanlý, Avusturya'dan 1847 yýlýnda Osmanlý topraklarýna
geçmiþ olan bu Hýristiyan halkýn topraklarýna yerleþmesine
izin vermekle kalmýyor, onlarýn ibadetleri için kilise yapmalarýna da izin veriyordu.143 Burada açýklanmasý gereken
birkaç nokta vardýr. Öncelikle, Hýristiyan halkýný ezmekle,
onlarý zorla Müslümanlaþtýrmaya çalýþmakla, hatta yönetmiþ
olduðu yerleri geri býrakmakla suçlanan Müslüman Osmanlý
idaresine, Hristiyan Avusturya topraklarýndan insanlar göç
ediyordu. Osmanlý idaresi de bunlarýn Hristiyan olmalarýna
bakmadan hem kendi topraklarýna yerleþmesine izin veriyor
hem de 12 yýl sonra kilise kurmak taleplerine de olumlu
cevap veriyordu. Acaba Hristiyan bir devlet idaresinde mutlu
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 125
olmayan ve Müslüman bir devlete göç eden bu halk, o
Müslüman Osmanlý idaresi olan Osmanlý'nýn ne kadar baskýcý
bir devlet olduðunu bilmeden mi Osmanlý tarafýna geçiyorlardý. Ve Osmanlý tarafýna geçtikten yani Osmanlý topraklarýnda bir anlamda yerleþtikten sonra, bir kilise yapmak isteyerek
buralarý kendilerine bundan sonra yaþayacaðý yer olarak mý
belirlemiþ oluyorlardý. Çünkü Osmanlý tarafýna geçiyor ve 12
yýl sonra da kilise inþa ediyorlardý. Bunlar aslýnda herhangi
bir yoruma gerek olmaksýzýn Osmanlý'nýn Hýristiyan vatandaþlarýna nasýl davrandýðýnýn açýk örnekleriydi. Baský altýnda
yaþayacaklarýný bilen Hýristiyan halkýn, Hýristiyan bir devletten baskýcý olduðu iddia edilen Müslüman bir devlete göç
etmeleri beklenmemliydi. Öte yandan bu göçmen Hristiyan
halkýn, göç ettikleri Müslüman devletin baskýcý olduðunu bir
an bilmeden göç ettikleri düþünülse bile, bu kez göçlerinden
12 yýl geçtikten sonra kilise inþa etmek isteyerek buraya iyice
yerleþmek istediklerini belirtmiþ olmalarý, onlarýn herhangi
baskýya maruz kalmadýklarýnýn bir baþka iþaretiydi. Ayrýca
onlarýn baský altýnda olduklarýnýn düþünülmeleri bir yana,
Osmanlý tarafýna, Hristiyan Avusturya'dan geçmiþ olan halk
olarak, Müslüman bir devletten kilise inþa etmek isteyecek
cesarete sahip olup, bu taleplerle de hükümete baþvurmalarý
onlarýn baský altýnda mý yoksa kendilerine kilise bile yapacak
cesareti veren demokratik bir idare altýnda mý yaþadýklarý düþünülmelidir. Buralarý makul, önyargýlardan uzak bir þekilde
deðerlendirildiðinde Osmanlý idaresi hakkýndaki kanaatler
daha açýk ve berrak hale gelecektir. Çünkü bu olaylar Osmanlýnýn benimsemiþ olduðu yönetim örnekleri arasýndaydý.
Ýngiliz büyükelçiliðinin kilise yapabileceði bir arsayý satýn
alýnmasý için çaba saf eden ve bu arsaya kilise yapýlmasýna izin
veren Osmanlý idaresi, bu kilisenin Beyoðlu'na yapýlmasýna izin
vermekten baþka, Beyoðlu'na baþka bir kilisenin yapýlmasýna
izin veriyordu. Protestan Ermeniler 1860 yýlýnda ayin yapacak
kiliseleri olmadýðýndan dolayý, Beyoðlu'nda kilise yapabilmek
126 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
için Osmanlý idaresine müracaat ediyorlardý. Kilise yapmak için
arazi satýn alan Protestan Ermeniler, bu satýn aldýklarý araziye
kilisenin yanýnda bir de okul yapmak istiyorlardý. Bu arazi üzerine yapýlmak için, ruhani liderleri tarafýndan kilise ve okul yapmak üzere verilen dilekçe de Osmanlý idaresince kabul ediliyor,
onlara istedikleri izin veriliyordu.144
Sýrbistan'dan gelen bir haber bu kez Müslüman olan Sýrp
hakkýnda idi. Sýrbistan'ýn Berdo köyü halkýndan olan bir Sýrp
kýz'ýn Müslüman olduðu Kosova valiliðinden bildiriliyordu.
Mare adlý Sýrp kýz, Müslüman olmak üzere Osmanlý makamlarýna baþvurmuþ, Osmanlý makamlarý da bu baþvurunun
gereðini yerine getirerek, Sýrp kýzýn Ýslamiyeti kabul ediþinde
ona yardýmcý olmuþ, Müslüman olduktan sonra da adýný
Fatma koyarak ona bu kararýnda destek olmuþtu.145
Sýrp kýzýn Müslümanlýðý kabul etmek için Osmanlý makamlarýna müracaat ettiði tarih 1888'dir ve bu tarihte Sýrbistan
Osmanlý topraðý deðildir. Berlin kongresi kararlarý sonucu
1878 yýlýnda baðýmsýzlýðýna kavuþmuþ baðýmsýz bir devlettir.
Sýrbistan'ýn baðýmsýzlýðýna kavuþtuðu tarihten on yýl sonra
1888'de vuku bulan Mare adlý bu kýzýn Müslüman olma
talebinde Osmanlý'nýn her hangi bir baskýsýndan söz edilemeyeceði gibi, bu olay, baþka bir noktaya da dikkat çekilmesini gerektirmektedir. Bir tek insanýn Müslüman olmasýný
Kosova valiliðinin ele almasý ve bunu Adalet bakanlýðýna
kadar bildirmesi Osmanlý'nýn bu konuyla ne kadar ilgili olduðunu göstermektedir. Fakat bir tek kiþinin Müslüman olmasýyla bu kadar üst düzeyde ilgilenilmesi ayný zamanda bu olaylarýn çok nadir görülen olaylar olduðunu akla getirebilir. Aksi
takdirde çok sýk rastlanýlan olaylardan olsaydý, devlet makamlarý her defasýnda böyle olaylarý bu derecede üst düzeyde
ilgilenir, kendisini meþgul eder miydi diye düþünülebilir.
Baþka bir olay olarak, Çin imparatoriçesinin Kudüs'te
kilise satýn almasý ve kiliseyi baþrahibe vermesi ilginçti.
Aslýnda baþrahip adýna kayýtlý olan kilise, ev ve arsanýn, satýn
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 127
alýndýktan sonra Çin imparatoriçesi adýna kayýtlara geçirilmesi isteniyordu. Tapu iþlemlerinin kendi adýna yapýlmasýný
isteyen Çin imparatoriçesi Tatyu, bu iþlemlerin yapýlabilmesi
için de Kudüs'teki Ýtalya konsolosuna kendi adýna kayýt iþlemlerini yürütmek üzere vekâlet gönderiyordu. Normalde Hristiyan olmadýðý düþünülen Çin imparatoriçesi Tatyu'nun kilise
satýn almasý düþündürücüydü. Tapu iþlemlerini yapmak üzere
vekâlet verdiði Kudüs'teki Ýtalyan konsolosu da Çin imparatoriçesini böyle bir þey yapmaya teþvik etmiþ olabilirdi.
Çünkü normalde Hýristiyan olmadýðý bilinen Çinlilerin ve Çin
imparatoriçe'sinin böyle bir kilise satýn almasý çok rastlanan
olaylardan deðildi. Bunlar yani Çin imparatoriçesinin kilise
satýn almasý bir yana, Osmanlý makamlarý da Çin imparatoriçesinin bu teþebbüsünü engellemiyor, tam tersine kilisenin
tapu kayýtlarýnýn Çin imparatoriçesi adýna düzenlenmesi
iþlemlerinin bitirilmesi için Kudüs kaymakamlýðý nezdinde
harekete geçilmesi talimatýný veriyordu.146
1909 yýlýnda ele alýnan bir belge ise bu kez patrik taraftarlarý ve patrik muhaliflerinin Musul'da ne kadar olduklarýnýn
bildirilmesi talebiyle ilgiliydi. Hane, nüfus ve sahip olduklarý
kiliselerin ayrý ayrý bildirilmesi istenen belgede, patrik taraftarlarý ve muhaliflerinin durumu öðrenilmek isteniyordu. Bunun
üzerine hazýrlanan raporda da, Musul'da, patrik taraftarlarýnýn 190 hane'de 55 kiþi olarak belirtiriliyor, patrik muhaliflerinin ise 110 hanede 650 kiþi olduðu bildiriliyordu. Öte
yandan Teklif köyünde ise, patrik taraftarlarý 350 hanede 750
kiþi, muhalifleri ise 550 hanede 1150 kiþi olarak ifade ediliyordu. Patrik taraftarlarýnýn Musul da iki kilise ve patrikle
beraber 4 papazlarý, Teklif köyünde bir kilise ile 7 papazlarý
varken, muhaliflerin ise Musul da iki kilise ve bir patrik ve 6
papaz ve Teklif köyünde ise iki kilise 8 papazlarý olduðu
bildiriliyordu. Öte yandan Musul da ve Teklif köyünde toplam
olarak bildirilen eski ve Keldani diye tanýmlanan nüfus, 1200
olarak belirtilirken, patrik taraftarlarý olarak tanýmlananlarýn
128 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
nüfusu ise 1550 olarak bildiriliyordu.147 Belgede bu bilgilerin
yanýnda, bu bilgileri anlaþýlýr hale getirilebilecek ve bu nüfus
ve kilise sayýmýnýn gerekçelerini belirtecek herhangi bir açýklama olmadýðý için, bu konuda bu bilgilerle yetinilmek zorunda kalýnmýþtýr. Bu konuyu daha da açýklayýcý bilgi, bu belgeye
ilave edilmemiþtir. Bu konuyu açýklayýcý bilgiler, henüz rastlanýlmayan kayýtlar arasýnda olabilirler. Çok fazla açýk
olmayan bu belgeler Musul'da ve Musul yakýnýnda olduðu
düþünülen Teklif köyünde patrik taraftarlarý ve muhalifleri
þeklinde sorunlu bir halk olduðu ve Keldani olarak belirtilen
bu halkýn, hane sayýsý ve nüfusu hakkýnda bilgiler vermektedir. Bu da Osmanlý'nýn Müslüman nüfusunun yoðun olduðu
bölgelerde büyük Hýristiyan topluluklarýnýn yaný sýra küçük de
olsa Hýristiyan topluluklarý olduðu ve bunlarýn kendilerine ait
ibadetlerini yerine getirdikleri kiliseleri ve din adamlarý
olduðu ve kalabalýk Müslüman nüfusa raðmen ibadetlerini
yerine getirdikleri anlaþýlmaktadýr. Osmanlýnýn dinlere hoþgörü anlayýþýnýn, gayrimüslim vatandaþlarýnýn yoðun olduðu
Balkanlarda da, Müslüman nüfusun yaþadýðý Ortadoðuda da
ayný þekilde devam ettiði, keldanilerin dini ibadetlerini yerine
getirecek kiliselere sahip olduðunu, Ortadoðuda da bu þekilde de görmek mümkündür.
Bir baþka belgede de Osmanlý'nýn bu kez, gayrimüslimler
arasýndaki problemlerin çözülmesi için sarf ettiði çabalara
rastlanmaktaydý. Erzurum vilayetine baðlý Bayezid'e Rum
cemaati arasýnda problemlerin çözümü için Rum papaz Yerasiyus'un gönderildiði, fakat Yerasiyus'un bu problemi çözemediði haber veriliyordu. Osmanlý, bu þekilde, halký arasýnda bulunan gayrimüslim Rum'larýn problemlerine de kayýtsýz
kalmýyor, onlarýn çözümü için çareler arýyordu.147
Ýçiþleri bakanlýðýnda ele alýnan bir belgeden de Osmanlý'nýn týpký Erzurum'da olduðu gibi gayrimüslim vatandaþlarý
arasýndaki problemleri çözmek için aktif olduðu baþka bir
olaydan bahsediliyordu. Manastýr valiliðinden bildirilen olaya
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 129
göre Rumlar ve Ulahlar arasýnda var olan bir problemden
bahsediliyordu. Problem, Ulahlar ile Rumlarýn ayný kiliseyi
kullanmalarýndan kaynaklanýyordu. Bunu, Rumlara ait büyük kilisenin yanýna Ulahlar için küçük bir kilise inþa ederek
çözmeye çalýþan Osmanlý'nýn karþýsýna bu kez çan çalýnmasý
problemi çýkýyordu. Aslýnda çan problemi, önceden de var
olan problemdi ve sorun küçük deðildi. Bu problemin çözümü için de konuyla ilgilenmeye devam eden Osmanlý, ortak bir yol bulmaya çalýþýyordu.
Kilisede, bir tane olan çaný, Rumlar çalarken, Ulahlar da
baþka zamanlarda olmak üzere çalmaya kalkýnca, Rumlar
buna itiraz etmiþler ve bu þekilde problemin doðuþuna yol
açmýþlardý. Osmanlý ise, gayretleri neticesi, çanýn, Ulahlar ve
Rumlarýn istedikleri ortak vakitlerde çalýnmasý ve Ulahlarýn
özel günleri ve cenazelerinde çanýn, Ulahlar için ayrýca kullanýlacak þekilde, aralarýnda bir çözüm bulabilmiþti. Osmanlý'nýn, Ulahlarla Rumlarýn arasýný bulmasýndan sonra bu kez,
büyük kilisenin önündeki özel yerin kullanýmý problem
olmuþtu. Ulahlar, cenaze merasimleri için büyük kilise önündeki özel yeri kullanmak istiyorlar, fakat Rumlar bunlara karþý
çýkýyorlardý. Kilise'nin inþasý sýrasýnda kilise'ye parasal
yardýmda bulunan ve kilisenin inþaatýnda bedenen çalýþan ve
patrikhaneye baðlý olan Ulahlar, bunlardan dolayý da büyük
kilisenin önündeki özel yeri kullanmaya haklarý olduðunu
düþünüyorlardý. Fakat Ulahlar, lisanlarý farklý olduðu için,
kilise ve okullarýný, Rumlardan ayýrmýþlardý. Rumlarýn, büyük
kilisenin önündeki özel yeri kullanmalarýna izin vermedikleri
Ulahlarýn bu talepleri yine Osmanlý'nýn araya girmesiyle
çözülüyordu. Osmanlý, Rumlar ve Ulahlar arasýndaki büyük
kilisenin önündeki özel yerin kullanýlmasý problemini, Ulahlardan, Rum kilise hukukuna saygýlý olmalarý þartýyla, bu yeri
kullanabilecekleri onayýný Rumlardan alarak çözmüþ oluyordu.149
Osmanlý, bu þekilde, gayrimüslim vatandaþlarýnýn aralarýndaki bu probleme kayýtsýz kalmýyor, her iki gurubun gayri-
130 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
müslim olmalarý ve aralarýndaki problemin büyük olmasýndan dolayý bunu çözmeye çalýþýyordu. Halbuki, hakkýnda
iddia edilen aleyhte kanaatlere göre Osmanlý'nýn bu problemin çözümüne katýlmamasý, birbiriyle problemli iki gayrimüslim gurubun bu problem nedeniyle birbirlerine zarar vermelerine seyirci kalmasý gerekirdi. Veya bu problemin çözümü sürecinde her iki guruba zorlama yaparak çözüme ulaþmasý beklenirdi. Osmanlý ise, bunlarýn tam tersine, birbirleriyle sorunlu olan guruplar, Müslüman halktan olmasalar
bile, onlara ikinci sýnýf vatandaþ muamelesi yapmaksýzýn,
onlarýn aralarýný bulmaya çalýþýyor ve egemen devlet olduðu
halde emrivaki yapmadan, askeri metotlar kullanmadan, her
iki gurubu uzlaþtýrmaya çalýþarak demokratik bir þekilde bu
sorunu çözmeye çalýþýyordu.
Kosova valiliðine içiþleri bakanlýðýndan yazýlan bir baþka
yazý da yine benzer problemlerle ilgili idi. Bu belgeye göre,
Kumanova'da bulunan manastýrýn nereye baðlanacaðý konusu gündemdeydi. Eksarhhane'ye baðlý olan manastýrýn patrikhaneye baðlanmasýný isteniyor ve bu konuda da Osmanlý
idaresinin harekete geçmesi bekleniyordu. Bu konunun çözümü için baþlatýlan yazýþma, konunun halkýn istediði þekilde
çözülmesi için, Osmanlý parlamentosuna sevk ediliyor ve parlamento ve Osmanlý idaresinin bu konuda vereceði kararýn
beklendiði bildiriliyordu.150 Daha önceki olaylarda olduðu gibi bu olayda gayrimüslim vatandaþlar, dinlerinin iþleri ile ilgili
konularda da Müslüman Osmanlý'nýn hakemliðine baþvuruyor, ondan yardým istiyordu.
1920 yýlýnda kaleme alýnan bir belgede oldukça ilginç bir
olaya dikkat çekiyordu. 1920 yýlýnda ele alýnan belgede,
Kürek hapishanesinde bulunan müdür, jandarma daireleri,
saðlýk merkezi, kadýn, hastane, çocuk okulu, kilise, sinagog ve
ýslahhane kýsýmlarý ve diðer bölümlerinin yeniden inþa ve
gerekli kýsýmlarýnýn tamirlerinin keþif bedelleri tespit edilmiþti.
Bu yapýlan keþif üzerine de tespit edilen bölümlerin yeniden
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 131
inþa edilmeleri veya tamir edilmeleri süreci baþlatýlýyordu. Yukarýda bahsedilen hapishaneye ait bölümlerin yanýnda, hapishanenin bölümlerinden olduðu belirtilen Kilise, Sinagog ve
Cami'nin varlýðý oldukça ilginçti. Hakkýnda gayrimüslimlere
baský yaptýðý suçlamasý yapýlan Osmanlý topraklarýnda, bu
suçlamalara karþýn, gayrimüslimlerin çoðunlukta veya azýnlýkta yaþadýðý her yerde kiliseler ve ibadet yerleri varken, bu kez
ortaya bir hapishanede kilise, cami ve sinagogun varlýðý çýkýyordu. Gayrimüslim vatandaþlarýnýn dini inanç ve ibadetlerine
saygýlý, dinlere karþý saygýlý tutumuna ilaveten, hapishanelerindeki mahkûmlarýnýn ibadetlerini düþünecek derecede
hassas olduðunu gösteren Osmanlý, hapishanelerde, kilise, sinagog ve cami inþa etmekle baþka bir örnek sunmuþ oluyordu. Osmanlý'nýn Kürek hapishanesinde cami, kilise, sinagog
inþa etmesinin ne anlama geldiði, baþka ülkelerdeki hapishanelerde kilise, sinagog, cami varsa daha iyi anlaþýlabilecekti. Osmanlý ayrýca kürek hapishanesinde böyle birimler inþa
etmekle kalmýyor, belgeden de anlaþýlacaðý üzere, bu birimlerin tamirleri veya büyütülmeleri için hapishanenin genelinde
yapýlmýþ olan keþife buralarý da katarak, bu bölümlerin de
yenilenmelerini veya büyütülmelerini saðlýyordu.151
Hapishanede bile, hastane, çocuk okulu gibi sosyal ihtiyaçlar için kurduðu birimlerin yanýnda kilise, sinagog, camiler kurmak gibi çaðdaþ, demokratik bir örnek sergileyen
Osmanlý, diðer bölümlerin olduðu gibi kilise, cami ve sinagog'un tavanlarýnýn yenilenmesi , duvarlarýnýn elden geçirilmesi ve plastik boya ile boyanmasý, tuvaletlerin tekrar yenilenmesi, kapýlarýn tamir edilmesi gibi en küçük ayrýntýlara
kadar onlarý tamir etmekle onlara olan ilginin sadece yapmakla bitmediðini, onlarý korumak, yaþatmak, bozulan yerlerini yenilemek görevinin de olduðunu hatýrlatmýþ oluyordu.
Hapishanedeki kilise ve sinagog'un tamirinin yapýlmasýnýn
istendiði tarih de ayrýca dikkat edilmesi gereken bir noktadýr.
Tamirin istendiði yýl 1920'dir ve Osmanlý, gayrimüslim vatan-
132 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
daþlarýnýn çoðunlukta olduðu topraklarýn tamamýný kaybetmiþtir. Ayrýca Osmanlý bu topraklarýný yine Hýristiyan devletlerle yapmýþ olduðu savaþ sonucunda kaybetmiþtir. Yani
Osmanlý, Hýristiyan vatandaþlarýnýn çoðunlukta olduðu topraklarý, yine Hýristiyan devletlerle yaptýðý savaþlarda kaybetmesine raðmen, bütün dinlere saygý prensibiyle bu durumu birbirine karýþtýrmýyor, hapishanelerde dini hizmet veren
kilise ve sinagog'larýn tamirinden vazgeçmiyordu. Bu çeçevede, savaþtýðý ülkelerin hangi dinden olduðuna bakmýyor,
kaybettiði topraklardaki halkýnýn çoðunluðunun gayrimüslim
olmasý nedeniyle, gayrimüslimlere ait dini inançlara ve ibadet
yerlerine artýk saygý gösterilmeye gerek kalmadýðý gibi yanlýþ
düþüncelere ve prensiplere kapýlmýyor, hapishanedeki kilise
ve sinagogun tamirinden vazgeçmiyordu. Öte yandan bu
örnek ise tek örnek deðildi. Buna örnek bir baþka örnek iki yýl
sonra baþka bir belgede ele alýnýyordu. Osmanlý devletinin
artýk yýkýlmasýna aylar kaldýðý 1922 yýlýna ait bir belge, Osmanlý'nýn dini ibadet yerlerine ne derece saygýlý yaklaþtýðýnýn
bir baþka deliliydi. Bu belgeye göre de Haham Efendi, hapishane idaresine yazdýðý bir yazýyla yýkýlacak sinagog'un yerine
yapýlacak olan yenisinin yapýlacaðý yeri gösteriyordu. Genel
hapishanede var olan sinagog'un yýkýlmasý gerekiyordu.
Yerine yenisi yapýlacak, ancak nerede olacaðý yine Haham'ýn
talebiyle belirlenecekti. Buna göre Hahambaþý yýkýlmasý gereken sinagog'un yerine, cami ile kilise arasýndaki boþ Yahudi
koðuþunun sinagog yapýlmasýný istiyordu.152 Bu belgeden
de, Osmanlý hapishanelerinin sadece birinde kilise, cami ve
sinagog olmadýðý anlaþýlýyordu. Ayrýca, az önceki belgede olduðu gibi, bu gibi ibadet yerlerini hapishanelere inþa etmekle kalmýyor, onlarýn ibadet hizmetleri vermeye devam etmelerini de saðlýyordu. Bu belgeye göre de cami, kilise ve sinagog'un olduðu hapishanede, yýkýlmasý gereken sinagog'un
yerine yenisinin yapýlmasýný baþlatýp, hapishanenin sinagog'suz kalmamasýný saðlýyordu.
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 133
Bu örnekler, dini ibadet yerlerine ve inançlara bu derece
saygýlý olan, hatta hapishanelere bile kilise sinagog, cami gibi
ibadet yerleri kurarak belki de çok az devlette veya hiçbir
devlette örneði olmayan bu þekilde dinlere saygýlý davranýþ
sergileyen Osmanlý için, Hýristiyanlara baský uyguladý, onlarý
zorla Müslümanlaþtýrmaða çalýþtý suçlamalarýnýn, biraz fazla
iddialý ithamlar olduðunu akla getiriyordu. Haluki, bu derece
suçlamalar yapýlýrken, somut delillerle bunlarýn ispatlanmasý
gerekmektedir. Herhangi bir Devletin, topraklarý içindeki kendisine ait ibadet yerlerine, gerek uluslararasý baský, gerek
kendi halkýndan gelecek tepkiler nedeniyle dokunmadýðý
düþünülse bile, bu devletin ortada hiç olmayan bir yere kilise
ve sinagog inþa etmesi onun bu gibi ibadet yerlerine saygýlý
olduðunu akla getirir. Var olanlarý yýkamadýðý için ayakta
kaldýðý düþünülen ibadet yerlerinin cezaevleri yapýlýrken bile
düþünülerek, cezaevlerine de bu gibi ibadet yerlerinin inþa
edilmesi tamamen o devletin kararýyla olacak bir þeydir. Yani
hiç bir uluslararasý baský, bir devletin yapacaðý binaya, bu
bina üstelik cezaeviyse, oraya kilise veya sinagog yaptýrýlmasýný saðlayamaz. Herhangi bir devlet yapacaðý cezaevine,
sinagog veya kilise yapmakta veya yapmamakta serbesttir.
Devleti, bu ibadet yerlerine, sinagog veya kilise yapmaya, hiç
bir yabancý devlet ve kendi iç kamuoyu zorlayamaz. Çünkü
devlet, var olan kiliseyi veya sinagogu yýkmamaktadýr. Tam
tersine hiç olmayan bir yere, üstelik cezaevine ve ayrýca
belkide dünyada da bir eþi yokken, kilise ve sinagog inþa
etmekte ve onlarýn da bakýmlarýný yapmayý da ihmal
etmemektedir. Osmanlý hakkýnda suçlamalar yapýlýrken bu
noktalarýn bir kez daha düþünülmesi daha yerinde olacaktýr.
Son olarak da, Lord Stanley'e hitaben yazýlmýþ bir belge,
kiliselere bir Müslümanýn yardým yapýp yapamayacaðýndan
bahsediyordu. Müslümanlar, kendilerini islamýn hükümleri ile
sorumlu tutarlar. Kuran-ý Kerim ve Hadislerde belirtilen hususlarý kendileri için kesin hükümler olarak belirlerler ve o
134 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
hükümlere göre yaþamaya çalýþýrlar. Kuran-ý Kerim'de ve
Hadislerde var olan hususlar, Müslümanlar için kendilerini
kesin olarak uymak durumunda hissettikleri hükümlerdir. Bu
nedenlerle, Kuran-ý Kerim'de ve hadislerde var olan hükümleri iyi öðrenmeðe ve ona göre hareket etmeðe çalýþýrlar. Bu
belge de, Gayri müslimlerle iç içe yaþayan Osmanlý Müslümanlarý da öðrenip ona hareket etmek durumunda olduklarý bir konuda, gayrimüslimlere ve gayrimüslim ibadet yerlerine bir müslümanýn yardým etmesinin Ýslam'a göre uygun
olup olmadýðý hakkýndaydý. Yüzyýllar boyu gayrimüslimlerle
iç içe yaþayan Osmanlý Müslümanlarý, kendilerine göre bir
hareket tarzý belirlemiþlerdi ve ona göre hareket ediyorlardý.
Ancak bu hareket tarzlarýndan, bu tür karma toplumlarda
yaþamayanlarýn bilgisi olmayabilirdi. Belki de bu amaçlarla
Lord Stanley'e yazýlan mektupda, bu ve buna benzer hususlar belirtiliyordu. Lord Stanley'e 1885' de yazýlan mektupta
birkaç husus belirtildikten sonra bu konu hakkýnda da açýklama yapýlýyor, kilise inþasýna ve kiliseye devam eden fakirlere
yardým etmenin yanlýþ bir davranýþ olmayacaðý belirtiliyordu.153 Eðer verilen bu karar doðru bir karar ise, gayrimüslim
ibadet yerlerine Müslüman halkýn bakýþýný gösteren ö-nemli
bir karardý. Yani Müslümanlara, kendi dinine ait olmayan
ibadet yeri de olsa ve fakir olan kiþi kendi dinine mensup bir
kiþi olmasa bile, ona ve kiliseye yardým edebileceði iþaret
ediliyordu. Bu durum aslýnda, yüzyýllarca gayri müslimlerle
beraber yaþamýþ Osmanlý Müslümanlarýnca zaten biliniyordu.
Bu þekilde tarihçi Lord Stanley'e 1885 yýlýnda yazýlmýþ bir
mektupla, bu durumu Lord Stanley de öðrenmiþ oluyordu.
B. BAYINDIRLIK HÝZMETLERÝ
Bayýndýrlýk hizmetleri, bir devletin vatandaþýna götürmek
durumunda olduðu hizmet alanlarýndan biridir. Sosyal
hizmetler, güvenlik hizmetleri gibi bayýndýrlýk hizmetleri de
halkýn devletten giderilmesini beklediði ihtiyaçlardandýr. Ege-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 135
menliði altýndaki insanlarýn, her alandaki ihtiyaçlarýný gidermeyi de devletler üzerlerine alýrlar. Bu çerçevede her devletin
yapmasý gerektiði bu þekildeki sorumluluklarý olduðu gibi,
Osmanlý devletinin de yürütmek zorunda olduðu bu gibi sorumluluklarý vardý ve Osmanlý da bu sorumluluðun bilincinde
hareket ediyordu. Bayýndýrlýk hizmetlerini iki ayrý baþlýk atýnda ele almak mümkündür.
a)Ýmar ve Ýskân faaliyetleri:
Bayýndýrlýk hizmetleri baþlýðý altýnda ele alýnabilecek imar
ve iskan faaliyetleri konusunda Osmanlý oldukça tecrübeli idi.
Kendi topraklarýna doðru sürekli göç hareketleri gören
Osmanlý, bu göçleri kabul ediyor ve göç edenlerin problemsiz bir þekilde yerleþmelerini saðlamaya çalýþýyordu. Yýkýlmaya yüz yuttuðu son dönemleri hariç, bir cazibe merkezi
olan Osmanlý Devleti, bu konumuyla sürekli göç alan bir yapý
arz ediyordu. Güçlü bir devlet oluþunun verdiði güvenli,
huzurlu ve emniyet içinde bir yaþam için tercih edilmesinin
yaný sýra, stratejik bir coðrafyada olmasý, Osmanlý'yý göç
etmek için tercih edilen bir ülke konumuna getiriyordu. Stratejik bir konumda olmasýndan dolayý tercih edilen bir ülke
olmakla birlikte, önemli ticaret yollarýnýn neredeyse kesiþme
noktasýnda olmasý onun, göç için tercih edilme durumunu
artýrýyordu. Hepsinden önemlisi stratejik konumu, çaðýna ve
çevresine göre güvenli ülke oluþu, önemli ticaret noktalarýnýn
kesiþme noktasý oluþu bir yana, Osmanlý adalet sisteminin
haksýzlýklara göz yummayan bir sistem olmasýna olan inanç,
onun tercih edilme özelliklerinden en önemlileri idi. Bu nedenle Rumlar, Ýstanbul'da kardinal külahý görmektense
Osmanlý sarýðý görmeyi tercih ederiz demiþlerdi. Göç nedeni
sayýlabilecek olaylardan bir tanesi de, savaþlar sonrasý belirlenen yeni yönetimlerdi. Yapýlan savaþlar sonunda topraklarýnda, yabancý iþgali gören insanlar, topraklarý ellerine
geçiren o devletin yönetiminde kendilerini güven ve huzur
136 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
içinde hissetmediklerinden dolayý, oralarda kalmayýp, kendilerini güven içinde hissedecekleri bölgelere göç ediyorlardý.
Bu göçler bazen ayný devlet içinde baþka bir bölgeye doðru
olabileceði gibi, baþka bir devletin topraklarýna doðru da olabiliyordu. Bu nedenlerle, savaþ sonrasý dönemlerde göçler
daha çok artabiliyordu. Osmanlý, özellikle son dönemlerinde,
neredeyse, maðlup olduðu her savaþ sonrasýnda, kaybettiði
topraklarýndan oldukça fazla göçler alýyordu. Topraklarýna
doðru yönelen bu göç dalgalarýný engellemek bir yana, gelen
insanlarý, imkanlarý ölçüsünde büyük bir sýcaklýkla karþýlayan
Osmanlý, onlarý huzur içerisinde yaþayabilecekleri bölgelere
yerleþtirmeye çalýþýyordu. Bu çerçevede Osmanlý, göçler sonucu, göç edenlerin yerleþtirilmesi anlamýna gelen iskan
faaliyetlerine çok dikkat ediyor, topraklarýna gelen insanlarý
belli bir düzen içinde iskan etmeye çalýþýyordu. Bu iskan faaliyetleri sýrasýnda Osmanlý, insanlarý iskan ederken, onlarý
huzur içinde yaþayacaklarý yerlerde yerleþtirmeye çalýþýrken,
gelen insanlarý ve yanlarýna göçmenlerin yerleþtirildiði bölge
halkýný rahatsýz etmeyecek bir politika izlemeye çalýþýyordu.
Genel olarak iskan politikasýnýn hatlarýný bu þekilde tespit
eden ve ona göre iskan faaliyetlerine devam eden Osmanlý,
kendisine yapýlan göç müracaatlarýný da bu esaslara göre
deðerlendiriyordu.
Bu çerçevede Osmanlý Devleti'ne Bosna'dan yapýlan bir
göç müracaatýna Osmanlý'nýn verdiði cevaptan, bu tür göç
müracaatlarýna nasýl karþýlýk verdiði anlaþýlýyordu. Ailesiyle
birlikte, yaþam þartlarýnýn zorlaþmasý üzerine, Kosova'ya göç
eden Bosna muhacirlerinden Salih'e devlet yardým elini uzatýyordu. Bunun için Kosova vilayetine bir talimat gönderiliyor ve Bosna muhacirlerinden Salih'e, Kosova vilayeti sýnýrlarý
içinde kendisine uygun bir arazi verilmesi talimatý bildiriliyordu. Böylece hayat þartlarý, onun için artýk çekilemez olan
Salih, ailesiyle birlikte Kosova valiliði sýnýrlarý içinde kendisine
uygun bir arazi verilmesi suretiyle yerleþtirilmiþ oluyordu.
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 137
Osmanlý, bu þekilde göç eden insanýný sadece yerleþtirmekle
kalmýyor, onun yeni yerinde hayatýný kazanacaðý tedbirleri de
alýyordu. Bu amaçla ona, iþleyeceði ve sonunda ürünler alarak geçimini saðlayacaðý miktarda arazi de vererek, onu ortada býrakmýyordu. Bu adýmla da, hem bir yere yerleþtirdiði
vatandaþýnýn hayatýný kazanmasýný ve hem de buna baðlý
olarak, topraðý iþleyip, ondan ürünler alarak, bölgede üretime katýlmasýný saðlýyordu. Böylece de bölgenin, bu þekilde,
üretim miktarýný artýracak insanlarý da üretime katmýþ olarak,
bölgenin geliþmesine bir miktar da olsa katký saðlamýþ oluyordu154 . Bu yolla da Osmanlý, hem bir vatandaþýný ve ailesini
sadece iskan etmekle ortada býrakmýyor, ona bir miktar arazi
vererek, geçimini saðlamasýna yardým ediyor, hem de bu þekilde yeni gelen kiþiyi bu þekilde üretime katarak, göçmenin
yerleþtirildiði yerlerin üretim kapasitesini artýrmak suretiyle
bölgenin geliþmesine de katký saðlamýþ oluyordu.
Göçmenleri kendi topraklarýna bir köþeye atar gibi yerleþtirmeyip, onlarý býrakýp gitmeyen, onlarýn oradaki geçimlerini saðlamalarý için gerekli adýmlarý atan Osmanlý'nýn bu
hizmetlerine bir örnek de, kendisine göç etmiþ olan, Nikþik
göçmenlerine yapmýþ olduðu uygulamaydý. Osmanlý'nýn, aslýnda satmayý düþündüðü çiftlikleri, göçmenleri yerleþtirmek
için satmaktan vazgeçmesi, göçmenleri, nasýl deðerlendirdiðini gösteren önemli ipuçlarýndan biriydi. Osmanlý, Kosova
vilayetindeki Akbaþ çiftliði ve diðer, devlete ait çiftlikleri satmak üzere gündeme almýþken, göçmenlerin buralara yerleþtirilmeleri gündeme gelince, buralarý satmaktan vazgeçerek
göçmenlere tahsis ediyordu.155
Bu þekilde Osmanlý, göçmenlerin menfaatine olsun diye,
hazinesi için elde edebileceði bir gelirden fedakarlýk da yapmýþ oluyordu. 1883 yýlýnda ele alýnan bu belge Nikþik'den
gelen muhacirlerin, Nikþikin Karadað topraðý olmasý nedeniyle gelmeleri ihtimalini akla getirmekteydi. 1878 Berlin Kongresiyle Nikþik, Osmanlý devletinden baðýmsýzlýðýný kazanan
138 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Karadað sýnýrlarý içinde kalmýþtý. Osmanlý idaresindeyken,
Berlin Kongresi kararýyla Karadað iradesi altýnda kalmak durumunda kalan halk, muhtemelen o iradeye katlanamayýp
Osmanlý tarafýna göç ediyordu. Belge, Nikþik muhacirlerinin
neden göç ettiklerini belirtmemektedir. Bu açýklamalar, bilinen tarihi olaylar üzerine bir çýkarým olarak yapýlmaktadýr.
Ancak sonuç olarak, neden dolayý göç ederlerse etsinler, Osmanlý, bir zamanlar kendi topraðý olan buradaki insanlarý
veya baþka bir ifadeyle eski vatandaþlarýný kendi ülkesine kabul ediyor, onlarý aslýnda satmayý düþündüðü Kosova vilayeti
sýnýrlarý içindeki çiftliklere yerleþtiriyordu. Böylece eski vatandaþlarýnýn, rahat bir þekilde yerleþebilmesi için çiftliklerin
satýþýndan elde edebileceði gelirden de fedakarlýk ediyordu.
Bosna muhacirlerinden ailesi ile birlikte gelen Salih'in ve
Nikþik muhacirlerinin yerleþtirilmelerinden ortaya çýkan bir
husus da, Osmanlý'nýn, göçmenlerinin yerleþtirilmesi konusunda dikkat ettiði bir noktayý da iþaret ediyordu. Bu iki göç
olayýndan da anlaþýlacaðý üzere Osmanlý'nýn, kendisine doðru
yönelen bu göçmenleri yerleþtirirken onlarý daha önce geldikleri bölgelere yakýn yerlere yerleþtirmeðe dikkat ettiði görülüyordu.Yani Bosna'dan ve Nikþik'den gelen göçmenleri yine kendi topraðý olan Suriye'ye doðu Anadolu'ya, Irak'a deðil de,
onlarýn geldikleri yerlere yakýn olan Kosova'ya yerleþtiriyordu.
Böylece göçmenler iklimine, coðrafyasýna, insanlarýna, yaþantýlarýna tamamen ters bölgelere deðil de, kendilerinin ayrýldýklarý topraklara nispeten yakýn olan bölgelere yerleþtiriliyorlardu.
Bu yakýnlýk göçmenler için, sadece mesafe açýsýndan deðil,
iklim, kültür ve insanlarýna alýþýklýðý açýsýndan da elveriþli bölgelerdi. Bu þekilde dikkat edilmesiyle de göçmenlerin göç ettikleri bölgelerde iklim açýsýndan, kültür açýsýndan, insanlara
yakýnlýk açýsýndan, uyum zorluðu çekmemeleri de saðlanmýþ
oluyordu. Böylece, yerleþtirildikleri yerlerde geçimlerinin
saðlanmasýnýn düþünülmesiyle birlikte, uyum içinde yaþabilecekleri bölgelerde yaþamalarý da düþünülmüþ oluyordu.
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 139
Osmanlýnýn göçmenlere olan titizliðini baþka örneklerde
de görmek mümkündü. Bu çerçevede, bu kez 80 hane olarak
gelen göçmenlerle ilgili Osmanlý, yine ayný titizlikle onlarýn
yerleþtirilmesine çalýþýyordu. Bu 80 hane göçmenin önce
Karahisarýsahip taraflarýnda yerleþtirilmeleri düþünülüyordu.
Karahisarýsahip taraflarýnda, bu 80 hane göçmen için evler
yapýlýp o þekilde yerleþtirilmesi düþünülmüþtü, ancak Osmanlý
maliyesinin o zamanki durumu buna müsait olmadýðýndan,
bunlar için baþka çözüm aranmaya baþlanmýþtý. Maliyenin
elveriþsizliði nedeniyle bu þekilde yerleþtirilemeyen göçmenlerin, Yenipazar sancaðýnda iskan edilmeleri þeklinde bir çözüm bulundu. Buna göre göçmenler, Yenipazara yerleþtirilmekle kalmayacak onlara evler de yapýlýp, problemsiz bir
þekilde yaþamalarý saðlanmaya çalýþýlacakdý. Bunun için, yani
yapýlacak evler için gerekli kerestenin tedarikinin, devlet
ormanlarýndan saðlanacaðýný belirten Osmanlý, iþçilik masraflarýný da kendisi üslenecekti. Mali durumunun elveriþsiz
olmasý nedeniyle, onlara evler yaptýramayan Osmanlý, bulmuþ olduðu bu çözümle onlarý yine sahipsiz býrakmýyor ev
sahibi yapmaya çalýþýyordu.156 Fakat Osmanlý'nýn bu göçmenler için asýl istediði çözüm bu deðildi. Hükümetin asýl
niyeti, Seksen hane olan bu göçmenleri,onlara evler yapmak
suretiyle, Karahisarýsahip'e yerleþtirmek, orada iskan etmekti.
Ancak mali durumu izin vermemiþ, göçmenler Karahisarýsahip'e yerleþtirilememiþlerdi. Asýl istediði bu çözüme göre
göçmenlerin yerleþtirilme meselesini çözemeyen Osmanlý, bu
meseleye olan ilgisini devam ettirmiþ, göçmenlerin Yenipazar'da yerleþtirilmeleri çözümünü saðlamýþtý. Sonuç olarak
Osmanlý, mali durumunun elveriþlisizliðine raðmen göçmenleri yine evsiz býrakmamýþ oluyor, onlara yerleþecekleri evleri,
bu þekilde kazandýrmýþ oluyordu.
Göçmenlere bu þekilde muameleyle, onlarý yerleþeceklere
evlere, evleri bulup yerleþtirinceye kadar takip edip hayatlarýný sorunsuz bir þekilde yürütmeleri imkanlarýný saðlayan
140 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Osmanlý'nýn bu davranýþý, onun bir anlýk politikasýný deðil, sürekli her göçmen için uyguladýðý politikasý idi. Bunu, daha
sonra görülen karþýlaþýlan dalgalarýnda da görmek mümkündü. Kosova vilayetine 1888 yýlýnda gelen bu konuyla ilgili
bir talimat, Osmanlý'nýn göç ve göçmen politikasýnýn bir baþka
örneðini sergiliyordu. Bu belgeye göre Osmanlý, Kosova'ya
Sýrbistan ve Taþlýca yoluyla gelen göçmenlerin problemleriyle
ilgilenilmesi talimatýný gönderiyordu. Göndermiþ olduðu talimatla Sýrbistan ve Taþlýca yoluyla gelen bu göçmenlerin kalýcý
bir þekilde iskan edilmeleri kadar, öncelikli olarak bunlarýn
ihtiyaçlarýnýn tedarik edilmesinin gereðine dikkat çekiyordu.
Bu göçmenlerin ihtiyaçlarýnýn giderilmesinin yaný sýra, bir
yandan da bunlarýn vatandaþlýk iþlemlerinin tamamlanmasýný
istiyordu. Kosova valiliðine yazdýðý yazýda göçmenler için bu
iþlemlerin yapýlmasýný isteyen Osmanlý, bu sürecin hýzla tamamlanarak, göçmenlerin bir an önce yerleþtirilme iþlemlerinin bitirilmesi talimatýný veriyordu157. Vatandaþlýk iþlemlerinin tamamlanmasý ile birlikte göçmenlerin, belediye yardýmlarýna ihtiyacý olacaðý düþüncesiyle, belediyeye de bu
konuda talimat verilip göçmenlerin ihtiyaçlarýnýn tedarikinin
geciktirilmesi önlenmeye çalýþýlýyordu. Sýrbistan ve Taþlýca
yoluyla gelen bu göçmenler için bu þekilde hazýrlýk yapan ve
onlara bu hizmetleri seferber eden Osmanlý için, göçmenlerin
yiyecek-içecek gibi ihtiyaçlarýnýn karþýlanmasý için yeterli deðildi. Bu ihtiyaçlarý önemli görüp gidermekle birlikte Osmanlý,
asýl ihtiyaç olarak bu göçmenlerin yerleþtirileceði evlerinin
olmamasýný düþünmekteydi. Ülkeye yeni gelmiþ ve içinde
kalabileceði evi olmayan göçmenlerin en önemli ihtiyacý, Osmanlý'ya göre bir evlerinin olmasý gereðiydi. Bu nedenle
Kosova valiliðine gönderdiði yazýda göçmenlerin, daha önceki örneklerde de olduðu gibi, vatandaþlýk iþlemleri, yiyecekgiyecek ihtiyaçlarýnýn temin edilmeleri, belediye yardýmlarýndan yararlandýrýlmalarý gibi hizmetlerinin tedarik edilip onlara
sunulmasýndan baþka, göçmenlerin bir an önce yerleþtiril-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 141
meleri iþlemlerinin tamamlanmasýna dikkat çekiliyordu. Bu
þekilde Osmanlý, kendilerine yaþayacaklarý bir ev tedarik edilmeden önce, göçmenlerin acil ihtiyaçlarýný saðlamaya
çalýþýrken, asýl ve en önemli ihtiyaç sayýlabilecek ev probleminin çözümlenmesini de hýzlandýrmýþ oluyordu. Osmanlý böylece, bunlarý kendi ülkesine kabul etmekle kalmýyor, onlarýn
acil ihtiyaçlarýný karþýlýyor, belki gelmiþ olduklarý yerlerdeki
gibi olmasa da, onlara yaþayabilecekleri evler bile saðlamaya
çalýþýyordu.
Bu þekilde bir baþka adým, ayný yýl yani 1888 yýlýnda baþka bir göçmen dalgasýnýn karþýlanmasýnda atýlmaktaydý. Bu
kez Osmanlý topraklarýna, Pole muhacirleri diye tanýmlanan
baþka bir göçmen grup geliyordu. Kosova valiliði sýnýrlarý
içine gelen Pole muhacirlerinin göç etmeleri, daha önceki göç
dalgalarýnda olduðu gibi Osmanlý makamlarýnca kabul ediliyordu. Pole muhacirlerinin Osmanlý topraklarýna kabul edilmesiyle, Osmanlýda bunlara yerleþebilecekleri bir arazi bulma
arayýþý baþlýyordu. Bu arayýþ, Osmanlý makamlarýnýn Pole
muhacirlerini Kosova vilayeti sýnýrlarý içindeki, Vaþkova arazisinde yerleþtirecek bir çözümle sonuçlanýyordu. Göçmenlerin Vaþkova arazisinde yerleþtirilmesi formülüyle, onlarýn
yerleþme problemlerinin çözümü için gerekli adým atýlmýþ
oluyor, ancak bu adým baþka bir problemin ortaya çýkmasýna
yol açýyordu. Pole muhacirlerinin yerleþtirileceði yer olarak
belirlenen Vaþkova arazisindeki çayýr ve meralarýn, Karadað'lýlarca kullanýlmak istenmesi yeni bir problemi doðuyordu. Karadaðlýlar, hayvanlarý için Vaþkova arazisindeki çayýr
ve meralarý kullanmak istiyorlardý, ancak Pole muhacirlerinin
buralara yerleþtirilmesiyle aralarýnda problemler çýkmasýna
neden olmuþtu. Bunun üzerine Osmanlý, Kosova valiliðine
yazdýðý bir yazýyla Vaþkova arazisindeki çayýr ve meralardan
Karadaðlýlarýn da yararlanmasý iznini vererek problemin büyümesini önlemiþ oluyordu158. Bu þekilde Osmanlý, bu olaydan 10 yýl önce, Berlin kongresiyle baðýmsýzlýðýný alýp, ken-
142 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
disinden kopan Karadaðlýlara, baðýmsýzlýktan kaynaklanan
bir olumsuz düþünce taþýmadan, onlara buralarý kullanma
iznini veriyordu. Ayrýca Karadaðýn baðýmsýzlýðýný kazanmasý
bir yana, Kosova vilayetine baðlý bazý bölgeler üzerinde hedefleri vardý ve bunlarý gerçekleþtirmek için geri de durmuyordu. Bu durumda bile Osmanlý, o hesap ve hedefleri, bu çayýr
ve mera kullanýmý ile birbirine karýþtýrmýyor, insani bir talep
olan çayýr ve mera kullanýmýna izin veriyor, buralardan Karadaðlýlarýn da yararlanmasýný saðlýyordu. Aslýnda Osmanlý'nýn,
Pole muhacirlerini yerleþtirmek için düþünmüþ olduðu bu
çözüm, karþýsýna baþka bir problemi çýkarmýþtý. Ancak bu
problemi de Osmanlý, yapmýþ olduðu fedakarlýkla çözmüþ
oluyordu. Öte yandan bu probleme neden olan Pole muhacirlerinin Vaþkova arazisine yerleþtirilmesi projesi, devam
ediyordu. Yani Osmanlý, Pole muhacirlerinin Vaþkova arazisi
çayýr ve meralarýna yönlendirilmesiyle ortaya çýkan küçük
boyutta uluslararasý sorundan dolayý, göçmenlerin durumunu unutmamýþtý. Kendi göç ve göçmenlerle ilgili prensipleri gereðince, bu konuya olan ilgisini devam ettiriyordu.
Osmanlýnýn bu prensibi, kendisine gelen göçmenlere, yerleþecekleri bir ev sahibi oluncaya kadar yardým etmesi olarak
görülüyordu. Bu çerçevede daha önceki göçmenlere olduðu
gibi Osmanlý, Pole muhacirlerinin diðer ihtiyaçlarýnýn yanýnda
ev sahibi olmalarý için gerekli teþebbüslere devam ediyordu.
Bunun için, yani Pole muhacirlerine yapýlacak evler için
inþaat masraflarý keþfi isteniyor ve bir rakamýn ortaya çýkarýlmasýna çalýþýlýyordu. Bu masraflar ortaya çýktýktan sonra,
Osmanlý Göçmen Komisyonu, evlerin yaptýrýlmasý için teþebbüse geçiyor, Pole muhacilerine yapýlmasý planlanan evler
için, inþaat masraflarý olarak hazine, 41.500 kuruþ ayýrýyordu159. Bu þekilde göçmenler, eðer tabir yerinde olacaksa
ellerini kollarýný sallaya sallaya geldikleri Kosova'da, yaþacaklarý verimli yeþil arazilerin yanýnda, bir de ev sahibi oluyorlardý. Ayrýca bu Pole muhacirlerinin ev sahibi olmalarý
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 143
Osmanlýya küçük çaplý uluslararasý bir probleme bile yol açýyordu. Buna raðmen Osmanlý, prensibi gereði tarihine uygun
adýmlar atarak bu göçmenlere rahat yaþayabilecekleri imkanlarý saðlamaktan geri durmuyordu.
Bu duruma bir de baþka bir taraftan bakýlýrsa þunlarý söylemek mümkündü. Öncelikli olarak bu muhacirler ve daha
öncekiler, baþka ülkelere sýðýnabilecekken, baþka ülkeye deðil
Osmanlý'ya sýðýnmýþlardý. Burasý önemli bir noktaydý. Osmanlý baskýcý bir devlet olsaydý bu muhacirler Osmanlý'ya
gelir miydi sorusu ihmal edilmemesi gereken bir konu olmakla, öte yandan bir anlamda hiçbir mecburiyeti yokken Osmanlý'nýn bunlarý kabul etmesi de ayrýca deðerlendirilmesi
gereken baþka bir konuydu. Göçmenlerin göç etmelerinin bir
çok nedeni olabilir.Yani onlar Osmanlý topraklarýna gelmeden
önceki yerlerinde zulüm görmüþ olmalarý, hayat þartlarýnýn
çekilmez hale gelmiþ olmasý, Kosovaya, bir anlamda keyiflerinden gelmiþ olmamalarý üzücü bir gerçektir mutlaka.
Göçmenlerin, böylesi elveriþsiz þartlarda yerlerinden ayrýlmalarý, isteyerek göç etmek bir yana, zorla kovulmalarý ihtimalleri elbette onlar adýna üzücü bir durumdur. Ancak, bu
þekilde zor þartlar altýnda gelmiþ olsalar da, Osmanlý'nýn bu
göçmenleri kabul etmek gibi bir mecburiyeti yoktur. Bu
anlamda Osmanlý'nýn, bunlarý zorla kabul etmediði ortadadýr.
Hatta zorla kabul etmek bir yana, zorla kabul ettiði düþünülse
bile, onlarý ülkesine kabul edip bir kenara býrakabilecekken,
o þekilde yapmayýp kullanabilecekleri araziye, içinde yaþayabilecekleri evlere kadar, ihtiyaçlarýnýn tedarikine çalýþmasý bir
zorlama sonucu yapýlacak çabalar deðildir. Eðer bir uluslararasý baský olduðu düþünülse bile, hangi devlet bir baþka
devlete bu þekilde geçen göçmenleri yerleþtirme baskýsý yapabilir. Dünyada göçmenleri kabul eden tek devlet, elbette
Osmanlý deðildir. Baþka devletler de kendisine yapýlan göç
dalgalarýný muhtemelen kabul ediyordu. Ancak yukarýda da
deðinildiði gibi hangi devlet kendi dininden olmayan, kendi
144 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
ýrkýndan olmayan insanlarý, göçmen olarak kabul etmek bir
yana, onlara ortalama hayat þartlarýný sürdürebilecek arazi,
ev gibi imkanlar saðlýyordu. Buralarýnýn dikkatlice deðerlendirilme ihtiyacý vardýr. Osmanlý, kendini mecbur hissetmesi bir yana, göçmenlerin yerleþtirilmesi meselesini kendi
meselesi sayýyor, bu konuyu insan haklarý ihtiyaçlarý
çerçevesinde deðerlendiriyor, kendi ekonomik durumu elveriþli olmadýðý zamanlarda bile bu göç dalgalarýný kabul ediyordu. Göçlerini kabul ettiði bu insanlara da, yine son zamanlarda bozulan ekonomik durumuna raðmen araziler tahsis edip,
evler yapmaya çalýþarak onlarý ortada býrakmýyor, böylelikle
onlarýn, en azýndan ortalama bir þekilde hayatlarýný sürdürecekleri imkanlarý, göç ettikleri yeni yerlerinde saðlamaya
çalýþýyordu. Kendi ekonomik durumunun bozuk olmasýna ve
mecburiyeti olmamasýna raðmen, bu göçmen dalgalarýný
kabul eden Osmanlý hakkýnda yapýlan, baskýcý devlet suçlamasýnýn aslýnda haksýz bir suçlamadýr. Eðer Osmanlý, baskýcý
ve insanlarý düþünmeyen bir devlet olsaydý, hiçbir karþýlýk alamayacaðý, her þeylerini ayrýldýklarý topraklarýnda býrakan bu
göçmenlere, ekonomik durumunun bozukluðuna raðmen bu
kadar imkanlarý harcarmamasý beklenirdi. Veya tam ters bir
noktadan bakýlarak, bu imkanlarýn, bu göçmenlerin huzur
içinde yaþamalarý için harcanmadýysa, ne gibi bir menfaat
için harcamýþ olabileceðinin ispat edilmesi, herhangi bir menfaat saðlanmasý zor görülen bu fakir göçmenlerin, Osmanlý
tarafýndan acaba niçin kabul edilmiþ olabileceðinin somut bir
þekilde ispatý gereklidir. Herhangi bir menfaat kaygýsýyla bunlarý topraklarýna kabul ettiði gözükmeyen, sadece insan haklarý anlayýþý çerçevesinde bu göçleri kabul eden bir devletin,
baskýcý bir devlet olma ihtimali güçlü bir ihtimal deðildir. Eðer
topraklarýna göçmen dalgalarýný kabul eden devlet baskýcý bir
devlet ise, baskýcý bir devletin topraklarýna, bu göçmenlerin
neden göç etmiþ olabilecekleri sorusunun cevaplandýrýlmasý
gerekmektedir. Ýnsanlar, eziyet görecekleri, baskýcý bir
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 145
devletin topraklarýna göç ederlermi sorusu, Osmanlýnýn nasýl
bir devlet olduðunu da cevaplayacaktýr. Osmanlý hakkýnda
bu þekilde suçlamalar yapýlýrken, bu noktalar, dikkatli deðerlendirilmeleri gereken noktalardýr.
Göçmenlerin yerleþtirilmesi iþlerine önem veren
Osmanlýnýn, bu kez deðiþik bir konuyla ilgilendiði görülmekteydi. Buna göre, Baþbakanlýk'dan 1890 yýlýnda yazýlmýþ bir
yazýyla, Kosova vilayetin dahilindeki arazi ve emlak kýymetlerinin, yeniden belirlenmesi isteniyordu160. Ticari mallar, her
zaman alýnýp satýldýklarý fiyatlarda kalmazlar. Enflasyon olan
ülkelerde ticari mallar, sürekli zamlanarak da olsa para, karþýsýnda deðer kazanýrlar. Enflasyonun sýfýr düzeyinde olduðu
ülkelerinin sayýsý ise, çok az olduðu da düþünüldüðünde,
ticari mallarýn fiyatlarýnýn yükselmesi ihtimalleri daha da fazla
güçlenmektedir. Ayrýca bu belge, Osmanlý Devletinin yýkýlmaya yakýn zamanlarý olan 1890 yýlýnda yazýldýðýna göre, o
dönemlerde Osmanlý maliyesinin problemli olduðu biliniyordu ve fiyat artýþlarýnýn olmamasý beklenemezdi. Buna göre
Osmanlý topraklarýnda, son dönemlerdeki mali problemlerin
de etkisiyle, enflasyonist baskýlardan dolayý fiyat artýþlarý olacaðýna göre, bu fiyat artýþý eðiliminin Osmanlý topraðý olan
Kosova'da olmasý doðal olarak beklenmeliydi. Bu fiyat
artýþlarýndan da, üreticinin maðdur olmamasý için tedbirlerin
alýnmasý gerekirdi. Bu amaçlarla Osmanlý maliye uzmanlarýnýn, üreticilerin maðdur olmalarýný ortadan kaldýracak tedbirler aldýðý gözlemleniyordu. Bu niyetlerle Kosova'ya uzmanlar gönderilerek, Kosova'daki arazi ve mülklerin yeni deðerlerinin belirlenmesine çalýþýlýyordu. Aslýnda arazi ve mülkler,
temelde birer ticari mal statüsünde deðillerdi, ancak týpký
ticari mal gibi de alýnýp satýlabiliyorlardý. Hatta ticaretlerini
sadece arazi ve emlak satýþý üzerine kurmuþ esnaf kesimi bile
vardý ve bu esnaf kesimi, arazi ve mülkleri, týpký ticari mal gibi
alýp satarak ticaretlerini yürütüyorlardý. Bu nedenle, ticaretlerini arazi ve emlak satýþý üzerine yoðunlaþtýrmýþ bu esnaf
146 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
kesiminin alacaðý arazi ve emlaký, pahalý alýp daha az karla
satarak iyi bir ticaret yapmama gibi sonuçla karþýlaþmalarý,
öte yandan vatandaþýnýn arazisini ve emlakýný fiyatýný bilemeden bir anlamda uyanýk tüccarlara daha ucuz bir fiyata satýp
elindeki belki de tek varlýðý olan evi, arsasý veya tarlasýný
neredeyse çok ucuza satmamasý için, bu þekilde fiyat belirleme hizmeti görüyorlardý. Böylece, ticaretini bu arazi ve
emlak satýþý üzerinden yapacak olan esnaf da, evini, arsasýný,
arazisini satacak olan köylü veya þehirli vatandaþ da hükümet
yetkililerince belirlenmiþ bir fiyatý öðrenecek ve alýþ satýþ
iþlemlerini ona göre yaparak zarar etme riskini azaltacaklardý.
Öte yandan, piyasa ekonomisine, olaðan üstü þartlar dýþýnda
müdahale etmeyen ve maliyesini ona göre ayarlayan
Osmanlý ekonomi uzmanlarýnca, bu arazi ve emlek fiyatlarý
belirlenmesi iþlemleri, aslýnda piyasaya müdahale anlamý
taþýmýyordu. Osmanlý, piyasanýn kendi iþleyiþine zarar vereceðini bildiði için, piyasaya, dýþardan herhangi bir üst fiyat
sýnýrlamasý getirmeyi düþünmüyordu. Bununla birlikte Osmanlý'nýn, zaman zaman üst fiyat belirleyerek piyasalara
müdahale ettiði de oluyordu, ancak bu müdahale fiyatlarýn
aþýrý arttýðý ve rekabet þartlarýnýn iþlemediði ve bu olaylarýn da
olaðan üstü sosyal olaylara sebep olacaðý durumlarda oluyordu. Tüccarlarýn aþýrý fahiþ fiyatlarla tüketiciyi ezdiði, rekabet
ortamýnýn olmadýðý, tekelleþme türü ortamlarda, yokluk ve
kýtlýk gibi sosyal patlamalar belirmesi tehlikesi üzerine Osmanlý, fiyatlarý makul düzeye çekmek için piyasalara müdahale ediyordu. Bu anlamda Kosova'da arazi ve mülklerin
kýymetlerinin belirlenmesi bir üst fiyat sýnýrlamasý uygulamasý
deðildir. Bu uygulama, sadece deðiþen ekonomik þartlara göre arazi ve mülklerin yeni deðerlerinin tespitidir. Bu tespit alýþ
ve satýþýn bu fiyatlar üzerinden olacaðý anlamýna gelen bir
dayatma deðildir. Eðer devlet yetkilileri bu tespiti yapýp halkýný bilgilendirmezse, ekonomik geliþmelerden, dünyanýn
deðiþen þartlarýndan habersiz olan köylü veya þehirli vatan-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 147
daþ, bundan haberdar olamayabilecektir. Bu bilgisizlik ona,
belki de çok zor durumda kaldýðý için satýþa çýkardýðý evini,
arsasýný veya tarlasýný deðerinden daha düþük fiyata satma
gibi aðýr bir faturaya mal olabilecektir. Bu amaçlarla devlet,
sadece bilgilendirme amacýyla, arazi ve mülklerin yeni
kýymetlendirilmesini yaparak, alýcýnýn da satýcýnýn da zarar
görmeyeceði bir ortamý oluþturmaya çalýþýyordu. Böylece
Osmanlý, bu fiyat yenileme tespitiyle, alýþ ve satýþlarýn bu fiyatlardan olacaðý dayatmasý yerine, her iki tarafa uzmanlar
gözüyle belirlenmiþ gerçek fiyatlarý sunmuþ oluyordu. Bu, her
iki taraf için sadece tavsiye edilen bir fiyat anlamý içeriyordu.
Bu þekilde göçmenlerin problemsiz bir þekilde hayatlarýný
devam ettirecek derecede yerleþtirilmeleri hizmetlerinin yaný
sýra, arazi ve mülklerin kýymetlerinin yeniden belirlenmesi
hizmetlerine ek olarak, imar ve iskan faaliyetleri konusunda,
devletin baþka bir konuda da teþebbüsleri gözlemlenmekteydi. Arþiv belgelerinden tedarik edilen bu belgeler arasýnda,
Osmanlý'nýn, bu kez hapishaneleriyle ilgili imar faaliyetleri
göze çarpmaktaydý. Her alanda devam ettirdiði imar faaliyetlerine bir örnek, bu kez hapishaneler için yapýlmýþ bir tamir
hizmeti sýrasýnda karþýmýza çýkmaktaydý.
Bu amaçlarla, Kosova valiliðine yazýlmýþ bir yazýyla Osmanlý idaresi, Kosova merkez hapishanesinin ihtiyaçlarýnýn
ele alýnmasýný istiyordu. Göndermiþ olduðu bir talimatla,
Kosova merkez hapishanesinin problemli olan su yolunun
tamiri için gerekli olan teþebbüslerin baþlatýlmasý isteniyordu.
Buna karþýlýk olarak da, Kosova valiliðinden yapýlan keþifle,
bozulmuþ olan su yolunun tamiri için 845 kuruþ gerekli
olduðu anlaþýlýyor ve bu masrafdan merkez haberdar edilerek
süreç devam ettiriliyordu. Bu þekilde yapýlan keþifle, bozulmuþ olan su yolunun tamirini gündemine alan Osmanlý, dýþarýdaki vatandaþý kadar, hapisteki vatandaþýný da düþünmüþ
olduðu göstermiþ oluyordu ki bu zaten bir devlet olmanýn
ona yüklediði mecburiyetti.161 Devletler, cezalandýrdýklarý ve
148 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
bu þekilde hapse attýklarý insanlarýnýn, hapis hayatlarý süresi
içerisinde, yiyecek-içecek, yatacak gibi ihtiyaçlarýnýn yaný
sýra, güvenlik ihtiyaçlarýný da üslenmiþ olurlar. Bu ihtiyaçlarý
her devlet, mahkumuyla, ayný dinden olsun veya olmasýn,
veya ayný ýrktan olsun veya olmasýn veya mahkumunu sevsin
veya sevmesin üslenmiþ demektir ve bunlarý yerine getirmek
zorundadýr. Hapishaneleri de unutmayarak, onlarýn bu gibi
ihtiyaçlarýný gidermekle Osmanlý, bu sorumluluðunun da bilincinde olduðunu göstermekteydi.
Kosova merkez hapishanesinin bozulan su yolunun
tamirinden sonra, bu kez ele alýnan belgeler içinde karþýmýza
yine Kosova valiliði merkez hapishanesinin koðuþlarýnýn
tamiri ile ilgili bir belge çýkmaktaydý. Bu tamir için Osmanlý
idaresi, Kosova valiliðinden, koðuþlarla ilgili tamir meselesinin nerelerle ilgili olduðu ve ne kadar miktarda para gerekeceðinin belirlenmesini istiyordu. Bunun üzerine Kosova valiliðince yapýlan inceleme ve keþif sonucu da, merkeze bildiriliyordu. Hükümet de Kosova valiliðinin merkez hapishanesindeki üç koðuþun döþeme ve tahtalarýnýn tamirini içeren ve
3.225 kuruþ gerektiren keþfi üzerine, gerekli hizmetin yapýlmasý için Kosova Valiliðine gerekenin yapýlmasý talimatýný
gönderiyordu162.Böylece de Osmanlý devlet olmanýn ona
yüklediði mecburiyetin farkýnda olduðunu ortaya koyuyor ve
dýþarýdaki insaný kadar hapisteki insanýný unutmadýðýný, yapmak zorunda olduðu bu hizmetiyle de vurgulamýþ oluyordu.
Bu þekilde imari hizmetlere bir örnek sayýlabilecek bu
hizmetlerden baþka, Kosova'dan gelen ilginç bir talep, bir
baþka imar hizmeti alanýný da ortaya koyuyordu.
Kosova'nýn Berane kazasýnda yaþayan bir kadýn, Kosova
valiliðine baþvurarak, ölen kýzý için bir kabristan yapmak istediðini belirtiyordu. Kabristaný, ölen kýzýnýn vefatý ve kýzýnýn
vasiyeti üzerine yapmak niyetinde olan kadýn, kýzýný topraða
verdiði arazinin bir kýsmýný satýn alýp, kýzýnýn mezarýnýn yanýna türbe þeklinde bir oda yaptýrmak istiyordu. Kosova valiliði
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 149
de, kýzý için yapmak istediði türbe þeklinde oda ve mezar için,
devlete ait olan bu araziyi normal fiyatýn altýnda, 90 kuruþa
kadýna satýyor ve buna ilaveten, kadýnýn ödemek durumda
olduðu vergiyi de affederek, kadýnýn bu talebine bir miktar da
olsa katkýda bulunuyordu163. Kadýn da bu þekilde, kýzýnýn
defnedildiði topraðý, devletten satýn alarak kendi mülkü yapmakla, kýzýnýn vasiyetini de yerine getirmiþ oluyordu.
Bu tür imar ve iskan faaliyetleri, devletlerin devlet olmalarýndan kaynaklanan hizmetleridir. Devletler, bu tür faaliyetleri, halklarýnýn huzur içerisinde yaþamalarý için önemli sayarlar ve yerine getirmeye çalýþýrlar. Ancak burada bir noktaya dikkat çekmekte fayda vardýr. Ýmar iskan faaliyetleri çerçevesinde, devletin vatandaþýna yol, su, elektrik gibi ve daha
birçok hizmetleri götürme zorunluluðu vardýr.
Bu çerçevede, yukarýda ele alýnan belgelerde karýþýmýza
çýkan hapishanelerin þartlarýnýn iyileþtirilmesi de devletlerin
devlet olma sorumluluðundan kaynaklanan yükümlülüklerdir
ve devletler bu yükümlülükleri yerine getirmekle aslýnda çok
büyük bir iyilik yapmýþ da olmazlar belki. Olsa olsa görevlerini yapmýþ olurlar. Bu görevi yerine getirme sorumluluðu da,
bunu unutmadýðý, ihmal etmediði ve halkýný maðdur etmediði
için takdir edilecek bir durumdur. Ancak, tabir yerinde ise,
yere göðe sýðdýrýlmayacak derecede fazla abartýlacak bir
durum deðildir. Devletin, bu hizmetleri yapma faaliyeti onun
bir yükümlülüðü olmakla birlikte, baþka ülkelerden göç kabul
etme mecburiyeti gibi bir yükümlülüðü yoktur. Devletler, göç
kabul edip etmeme kararlarýný uluslararasý baskýya göre deðil,
ekonomik durumlarýna, kendi geçmiþlerine, devlet geleneklerine, ahlaki yapýlarýna, vicdani durumlarýna göre alýrlar.
Hiçbir devlet, bir baþka devleti, herhangi bir göç dalgasýný
kabul etmeye zorlayamaz. Bu çerçevede, Osmanlý'nýn göçmen kabul etme politikasýnýn, onun devlet olma sorumluluðu
ile karþýlaþtýrýlmamasý gerekmektedir. Hiçbir devletin, devlet
olma sorumluluðundan dolayý, kendilerine gelen göç dal-
150 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
galarýný kabulünü mecburiyetten kaynaklanmýþ olan bir davranýþ sonucu olarak ele almamasý gerekmektedir.Yani Osmanlý, bu göç dalgalarýný kabule mecbur deðildir.
Öte yandan Osmanlý bu göç dalgalarýný kabul ederken,
mecbur olup olmadýðýný düþünmeksizin onlarý kabul etmekteydi. Burada, Osmanlý'nýn göçleri kabul edip etmemesinin
mecburiyet sonucu mu yoksa kendi vicdani kararý sonucu mu
olduðunu tartýþmanýn nedeni, Osmanlý'nýn bu göç dalgalarýný
mecbur kaldýðý için kabul ettiði, þeklinde kanaatlerin düþünülebileceðinden kaynaklanmaktadýr. Halbuki Osmanlý,
göç kabul sýrasýnda bu þekilde mecburiyet içinde olmak veya
olmamak konumlarýnda kendini hiç tereddütte býrakmamýþ,
tarihinin onu zorladýðý mirasý ve vicdani kültürüyle, yukarýda
da deðinildiði gibi insanlarý ülkesine kabul etmekle kalmamýþ,
onlara, yerleþtirdikleri yerlerde araziler vererek, evler inþa ederek ortalama hayat standartlarýný yakalamalarýný saðlamýþtýr.
Bu hayat standartlarý, bazen ellerinde hiçbir þeyleri olmadan
geldikleri bu yeni, üstelik mali durumu çok da fazla iyi olmayan ülkede saðlanmýþ oluyordu. Hatta kendisine olan bu göç
dalgalarý, sadece kendi dini ve ýrkýna mensup insanlardan
olmuyor, diðer dinlerden, diðer ýrklardan insanlarý kendi topraklarýnda yerleþtirip ev, arazi sahibi yapýyordu. Bu hizmet,
Osmanlý'nýn birkaç defa yapmýþ olduðu nadir örneklerden
deðildi. Osmanlý'nýn bu göç politikasý, bazen dünyanýn bile
dikkatini çekecek derecede büyük boyutlarda olabiliyordu.
Ýspanya'da engizisyon mahkemelerinde ölümle karþý
karþýya olan Yahudilerin imdadýna Osmanlý yetiþiyor, üstelik
onlarý bizzat kendisi gidip gemilerle alarak, Engizisyon mahkemelerinin elinden kurtararak, baþta Selanik olmak üzere
kendi topraklarýna yerleþtiriyordu. Osmanlý'nýn bu hizmeti de,
Yahudilerce unutulmayarak, bu kurtuluþ üzerine 500.yýl vakfý
kurularak, her yýl anýlmak suretiyle Osmanlý'nýn bu adýmý
takdir ediliyordu. Yine uluslar arasý bir göçe bir örnek de,
Osmanlý'nýn Hýristiyan Macar mültecilerini, Ruslarla savaþ
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 151
tehlikesine raðmen kabul etmesiydi. Avusturya-Macaristan
egemenliðindeki Macarlar, baþlarýnda Macar Cumhurbaþkaný
olarak tayin ettikleri Lajos Kossuth'la birlikte, AvusturyaMacaristan idaresine karþý ayaklanarak baðýmsýzlýklarýn
almaya kalkýþmýþlardý. Macarlarýn bu isyaný, baþlangýçta baþarýlý olmuþ, Avusturyalýlar Macaristan topraklarýndan çýkarýlmýþ, hatta Macarlarýn ilerleyiþi Avusturya topraklarýna bile
sýçrayarak orada da devam etmiþ, neredeyse Viyana'ya kadar
yürüyebilecekleri bile düþünülmeye baþlanmýþtý. Durumun
aleyhine dönmesi üzerine Avusturya, Macar isyanýný bastýrmak için Ruslardan yardým istemiþ ve gelen bu Rus yardýmý
üzerine de, Macar ilerleyiþi ve isyaný bastýrýlabilmiþti. Ruslarýn
da yardýmýyla ileri harekata, bu kez Avusturya ve Rusya birlikte geçmiþler, Macar vatanseverlerini Avusturya topraklarýndan attýklarý gibi Macaristan'a da girerek isyaný tamamen
bastýrmýþlar ve isyancýlarýn üzerine yürümeye devam etmiþlerdi. Avusturya ve Rusya'nýn ellerine geçmekten çekinen,
baþta Macar Cumhurbaþkaný Lajos Kossuth ve bir çok generalle birlikte binlerce Macar askeri, Osmanlý topraklarýna
sýðýnarak canlarýný kurtarabilmiþlerdi. Macarlarýn Osmanlýya
sýðýnmalarý üzerine, Osmanlý sýnýrýndan öteye doðal olarak
gidemeyen Avusturya ve Rusya, mültecilerin kendilerine
iadelerini istemeye baþlamýþlardý. Avusturya ve Rusya,
Macarlarýn iadesini istemekle kalmýyor, Macarlar iade edilmezlerse, Osmanlý'yý savaþla tehdit ediyorlardý. Osmanlý ise,
zaten 1851 yýlýnda cereyan eden o tarihlerde, Avusturya ve
Rusya ile çoðu maðlubiyetle biten savaþlar yapmýþ ve yorgun
düþmüþtü. Yeni bir savaþ, muhtemelen yine Osmanlý'nýn
maðlubiyeti anlamýna gelecekti ve Osmanlý'nýn buna tahammülü yoktu. Ancak savaþ olmamasý karþýlýðýnda Macarlarý
teslim etmek ise, Osmanlý'nýn tarihine, onuruna, adalet anlayýþýna ters bir durumdu. Bu kritik durumda bile Osmanlý,
kendisine sýðýnanlarý, hiç hazýr olmadýðý savaþý bile göze
alarak, padiþahýn "her bir Macar için 50 bin Osmanlý'yý feda
152 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
eder onlarý yine vermem" þeklindeki sözüyle, Ruslarýn bu savaþ tehdidini de kabul ediyordu. Osmanlý'nýn, bu þekilde Macarlarý iade etmemesi yine bütün dünyanýn dikkatini çekmiþ,
Ýngiltere, Fransa ve yeni geliþen Amerika tarafýndan memnuniyetle karþýlanmýþ, hatta Osmanlý'nýn Londra büyükelçisinin arabasý, atlarý salýverilerek Ýngiliz gençlerce çekilecek
derecede bütün dünyada beðeni toplamýþtý. Macarlarýn
iadesinin reddi, bugün bile Macaristan da önemli bir gün olarak kutlanmaktadýr. Dünya çapýnda bu olaylar, Osmanlýnýn
bu göç dalgalarýna, baþlarýna savaþ tehlikesi açsa da nasýl
baktýðýnýn açýk örnekleriydi. Osmanlý'nýn, bu göç dalgalarýna
olan muamelelerinin sonuçlarýný, bugün bile Türkiye topraklarýnda görmek mümkündür.
Osmanlý'nýn yenilerek kaybettiði coðrafyalardan gelen binlerce, hatta yüz binlerce göçmen, Osmanlý topraklarýna yerleþtirilmiþ ev, arazi sahibi yapýlmýþtý. Bu göçlerin sonucu olarak, bugünkü Türkiye sýnýrlarý içinde sayýlarý milyonlarla ifade
edilen, Çerkez, Boþnak, Arnavut, Tatar, Arap vatandaþlarý
vardý. Türkiye'nin, Türk olmayan bu vatandaþlarý, Türkiye'ye,
Osmanlý döneminde olduðu gibi Türkiye Cumhuriyeti döneminde de gelmiþlerdi. Türkiye ise, Türk olmadýðý için bunlarý
geri döndürmek gibi tarihine ters düþen bir cevap vermemiþ,
bu insanlara topraklarýný açmýþtý. Bu tür göç olaylarýnýn
Osmanlý döneminde de, Türkiye Cumhuriyeti döneminde de
ardý arkasý kesilmemiþti. 1991 yýlýnda, I. Irak krizi sýrasýnda,
topraklarýný Saddam zulmünden kaçan peþmergelere açan
Türkiye, Balkanlarda da her kriz döneminde kapýlarýný sürekli açýk tutarak, bir zamanlar ayný havayý teneffüs ettikleri eski
vatandaþlarýný kendisine her zaman kabul etmiþti. Bu gibi göç
dalgalarýnýn mecburiyet olmasý veya olmamasý gibi tarihine
ters düþen tartýþma yerine Osmanlý, bu eski vatandaþlarýný
eski dostlarýn buluþmasý gibi deðerlendirmiþ, onlarýn en iyi
þekillerde yerleþtirilebilmeleri için özel kurumlar kurarak,
onlarý rahat ettirmeye çalýþmýþtý. Osmanlý bu göçleri, mecbu-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 153
riyet bir yana seve seve kabul etmiþ, göç eden ve aslen Türk
olmayan bu yeni vatandaþlarý arasýnda hiçbir ayrým yapmamýþtý. Osmanlý'nýn ve bugünkü Türkiye'nin, göç eden bu
yeni Türk olmayan vatandaþlarýyla, kendi asýl Türk vatandaþlarý arasýnda bir ayýrým yapmadýðýnýn test edilmesi bugün
bile yapýlabilecek bir durumdur. Türkiye'nin, Osmanlý dönemindeki eski ve göçler sonucu yeni vatandaþlarý, Türk olsun
olmasýn, onun asýl vatandaþlarýnýn sahip olduðu bütün haklarý kazanmýþlardý. Týpký Türk vatandaþlarý gibi her türlü haklara onlar da sahipti. Öte yandan Balkan göçmenleri olan bu
insanlarýn ikinci sýnýf vatandaþlar olarak deðerlendirilmeleri
bir yana, Türk insanlarýnca bu Balkan göçmenleri olan bu
insanlara ayrý bir sýcaklýk duyuluyordu. Türkler, Balkan göçmenleri olan bu insanlarý eziyet çekmiþ, sýkýntýlar yaþamýþ
insanlar olarak görürler ve onlara karþý ayrý bir yakýnlýk
duyarlardý. Bu þekilde Osmanlý ve Türkiye göç edenleri kabul
edip etmemek bir yana, onlarý yerleþtirip ev ve arazi sahibi
yaparken, vatandaþlarý da yeni göç eden bu insanlara yakýnlýk göstererek yabancýlýklarýný hissettirmez, onlara dertlerini
unuttururlardý.
Ýmar ve iskan faaliyetleri ileri yürütülmeye çalýþýlan bayýndýrlýk faaliyetleri, Osmanlýda bu kez ulaþtýrma hizmetleri
adý yürütülmeye çalýþýlýyordu.
b) Ulaþtýrma Hizmetleri
Ulaþtýrma hizmetleri de, yukarýda belirtildiði gibi devletin
devlet olma sorumluluklarýndan kaynaklanan ödevleri arasýndaydý. Vatandaþlarýn yönetimini üstlenmiþ devletler, bu
sorumluluklarý yerine getirmek durumundalardý Ulaþtýrma
hizmetleri, vatandaþlarýn seyahat, ticaret, turistik gezi gibi
daha birçok nedenlerle yapmýþ olduðu aktivitelerin kolaylaþtýrýlmasý için çok önemliydi. Ulaþtýrma hizmetleri, bazen
bir hastanýn saðlýk hizmetini almak durumunda olduðu yerlere ulaþma gibi bir zorunlulukla karþýlaþýldýðýnda, hayati
154 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
önem kazanýyordu. Yani ulaþtýrma hizmetleri, hayatý kolaylaþtýrmakla birlikte bazen de hayati fonksiyonlar icra edebiliyorlardý.
Bu gibi ve daha birçok hayatý kolaylaþtýrýcý fonksiyonlar içeren ulaþtýrma faaliyetlerine, Osmanlý özen gösteriyordu. Osmanlýnýn önem verdiði ulaþtýrma hizmetlerine ilk örnek, demiryolunun tesisi hizmetiydi. Kosova Valiliðince ele
alýnan 1885 tarihli bir belgenin, demiryolu tesisi ile ilgili olduðu anlaþýlýyordu. Ancak bahsedilen olay , öyle çok fazla
sevimli sayýlabilecek bir olay deðildi. Belgeye konu olan olaya göre, Preþevalý Ömer oðlu Hüseyin adlý þahýs, Üsküpten
itibaren nereye doðru olduðu, belgede belli olmayan istikamete doðru 67 nci kilometresi yapýlan demiryolu hattý iþçilerinin üzerine ateþ açmýþ ve üç kiþiyi yaralamýþtý. Altmýþ
yedinci kilometrede, demiryolu hattý çalýþmasý yapýlan noktada 20 iþçi çalýþýyordu ve bunlarýn üzerine açýlan ateþte üç iþçi
yaralanmýþtý. Demiryolu iþçileri üzerine ateþ eden Hüseyin
oðlu Ömer isimli þahsýn tek olmadýðý, Tolis köyünden Mustafa, Bilal, Digrali adlý kiþilerle birlikte, bunlarýn bir örgüt
olduðu yazýlýyordu. Bu örgüt olan kiþilerin, demiryolu iþçilerine saldýrmak, bunlarý fidye için kaçýrmak gibi amaçlarý
olduðu belirtiliyordu. Demiryolu çalýþanlarýný tehdit eden,
hatta bir saldýrý ile onlardan üçünü yaralayan bu çete için,
Kosova Valiliði uyarýlýyordu. Kosova Valiliðinin yapmýþ olduðu tahkikat sonucunda da, bu þahýslarýn demiryolu merkeze gönderdiði bu bilgiyi bizzat adý geçen kiþilerden almýþtý.
Yakalanýp sorgulanan bu kiþiler, demiryolu çalýþanlarýna saldýrmak gibi bir niyetleri olmadýðýný ifade ediyorlardý. Adlarý
örgüt olarak geçen bu þahýslar, böyle bir niyetleri olmadýðýný söylüyorlar, ancak Preþevalý Hüseyin oðlu Ömer adlý
þahsýn, 20 iþçinin üzerine açmýþ olduðu ateþ sonucu, 3 kiþiyi yaraladýðý da akýllardaydý. Demiryollarý ile ilgili bir haber de veren bu yaralama olayý üzücü olmakla birlikte, baþka bir bilgiyi gündeme taþýyordu. Gündeme taþýnan bilgi,
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 155
Kosovada döþenmiþ olan demiryollarýnýn haberiydi. Belgeye
göre demiryolu hattýnýn 67. kilometresi yapýlýyordu. Kosova
Valiliði sýnýrlarý içinde olduðu belirtilen ve Üsküpten itibaren
olduðu belirtilen demiryolu hattýnda, hangi bölgenin yapýldýðý konusunda açýk bir bilgi yoktu. Belgeye göre, Üsküp
mutasarrýfý ile yapýlmýþ bir yazýþmadan bahsediliyordu.164
Bu þekilde, Üsküp'de olduðu tahmin edilen demiryolu hattýnýn da, 67’nci Kilometresi yapýlýyordu. Buna göre, 67’nci
kilometresi yapýlan hatta saldýrdýklarý iddiasýyla tutuklananlardan birinin Prizrenli olmasý dolayýsýyla, bu hattýn ÜsküpPriþtine arasýnda olduðu akla gelebilir. Böylece Osmanlý,
1885 yýlýnda Üsküp'e kadar demiryolunu getiriyor, muhtemelen de Üsküp-Priþtine arasýnda 67nci Kilometresini yaparak
demiryolu hattýný Priþtine'ye kadar ulaþtýrmaya çalýþýyordu.
Bu durumda þu noktalarýn açýklanmasý gerekiyordu.
Osmanlý hakkýnda, bölgeyi geri býraktýðý iddialarýnýn bu
bilgiler ýþýðýnda yeniden ele alýnmasý gerekmekteydi. Osmanlýnýn, bölgeyi geri býraktýðý iddiasý ileri sürülürken, Türklerin yoðun olduðu Anadolu'ya ayrýcalýklý muamele yaptýðý
söyleniyordu. Ýddialara göre Osmanlý, yatýrýmlarýný ve hizmetlerini aðýrlýklý olarak Anadolu'ya yönlendiriyor, böylelikle
de diðer bölgelere hizmet götürmeyerek geri kalmasýna neden oluyordu. Halbuki, 1885 yýlýnda Üsküp'e kadar getirilen
ve Üsküp'ten de 67 kilometre kadar Priþtine'ye yaklaþtýrýlan
demiryolu hattýna karþýlýk, Anadolunun önemli bölgelerinde
demiryolu hattý yoktu. Yatýrýmlarýn büyük kýsmýnýn yönlendirildiði iddia edilen Anadolu'nun, önemli kýsmýnda demiryolu yokken, Üsküp'e kadar uzanmýþ ve oradan da 67 kilometre kadar döþenmiþ demiryolu hattýyla Osmanlý, balkanlardaki topraklarýnýn neredeyse tamamýna ana hat olarak
demiryolu ulaþtýrmýþ oluyordu. Demiryolu hattýyla ilgili bu
belgeye göre Osmanlýnýn, Balkanlarý ihmal edip Anadoluyu
kayýrdýðý iddialarýnýn bu bilgilere göre yeniden gözden geçirilmesi, bu iddialarýn doðruluðunun tartýlmasý açýsýndan fay-
156 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
dalý bir deðerlendirme olacaktýr.
Osmanlý'nýn, iddia edildiði gibi sadece Anadolu'yu deðil, sahip olduðu her bölgeyi geliþtirmeye çalýþtýðýna dair
bir baþka örnek de, telgraf hattýnýn döþenmesiyle ilgili idi. Kosova ve Manastýr Valiliklerine, merkezden gönderilen bir talimat, yine bir adli Vaka ile ilgili idi. 1886 yýlýnda ele alýnan,
bu yazýya göre telgraf hattýnda çalýþan iþçilerden birinin,
evinde silahlý saldýrýya uðrayarak, malýnýn gasp edildiði ve
kendisinin de öldürüldüðünden bahsediliyordu. Telgraf hattýný çekmekle görevli olan þirket de, yaptýðý açýklamayla bu
olaylarýn sorumlusunun devlet olduðunu bildiriyor ve emniyet güçlerini acil tedbir almaya çaðýrýyordu. Telgraf þirketi
yaptýðý açýklamasýnda, Þirket çalýþanlarýnýn can ve mallarýna
yapýlan saldýrýlarýn birçok mahzurlar içerdiðini ilave ederek,
bu olaylarýn önünün alýnmasýný istiyordu. Þirket, bu þekilde
yaptýðý açýklamayla, hem telgraf hattýnýn, hem de çalýþanlarýnýn güvenliðinin saðlanmasýný temin etmeye çalýþýyordu165.
Hatlarý balkanlara kadar uzatýp, buradaki insanlarýný da
bu hizmetlerden yararlandýrmak amacýyla, telgraf tesis iþini
ihale ederek bir an önce bitirilmesini saðlamaya çalýþan Osmanlý, telgraf þirketinin karþýlaþtýðý problemlerle de yakýndan ilgileniyordu. Osmanlý, telgraf hattý üzerinde ve çalýþanlarý çevresinde yoðunlaþan saldýrý, hýrsýzlýk, gasp, adam öldürme gibi adli vakalarla ilgilenmek üzere, Kosova Valiliðine
talimat göndererek, bu olaylarýn üzerine gitmelerini emrediyordu. Balkanlardaki topraklarýna yeni teknolojiyi kazandýrmak için, bu iþi ihale eden Osmanlý, Hattýn güvenliðinin
saðlanmasý için Kosova Valiliðini uyarýyordu. Merkez, tarafýndan bu þekilde sýký bir uyarý alan Kosova Valiliði, emir
üzerine harekete geçerek güvenlik tedbirlerini arttýrýyor ve
saldýrganlarýn üzerine gidiyordu. Hükümet, Kosova Valiliðinden, telgraf hattý iþçi ve memurlarýnýn güvenliði için, ek
güvenlik tedbirleri almasýný istemiþti. Bunun üzerine de,
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 157
Kosova Valiliði zaten var olan güvenlik hizmetlerine ilaveten, güvenlik noktalarýna yeni askerler yerleþtirmek ve yeni
güvenlik noktalarý tesis etmekle, güvenlik tedbirlerini daha
da sýklaþtýrýyordu. Yine güvenlik tedbirlerinin arttýrýlmasý çerçevesinde, askeri arama ve takipleri arttýrýyor, hatta bu
arama ve takiplerin sonucunda iki kiþinin öldürülmesi olayýna karýþmýþ kiþinin yakalanýp mahkemeye sevk edildiði ve
kimliði tespit edilen diðer zanlýnýn da takip edildiðini bildiriyordu. Öte yandan Kumanova'daki kumandanlýða müracaat
eden hat komisyonu, güvenlik konusundaki kaygýlarýný
kumandanlýða bildiriyorlar, onlardan güvenlik tedbirleriyle titizlikle ilgilenmelerini istiyorlardý. Kumanova kumandanlýðý
ise, hat komisyonuna güvenliðin ihmal edilmeyecek derecede titizlikle takip edildiðini, bu konuda rahat olmalarý
gerektiðini bildiriyorlardý. Kumanova Kumandanlýðý, hat
komisyonuna, emniyetin bozulmasýna asla izin vermeyeceklerini ýsrarla vurguluyordu166.
Osmanlýnýn, Kosova'ya tesis etmeye çalýþtýðý demiryolu
hattýna da bu þekilde saldýrýlarýn yapýlmasý güvenlik kuvvetlerine zor anlar yaþatýyor, ancak bu saldýrýlar Osmanlýyý bu
hizmetlerini bölgeye yapmaktan vazgeçiremiyordu. Çünkü
Osmanlý, vatandaþýný, ulaþabilecek en yeni teknolojik geliþmelerden yararlandýrmak istiyor, imkanlarý ölçüsünde bunu
tesis etmeye çalýþýyordu. Bu hizmetlerinin tesisinde de, bu tür
saldýrý olaylarýyla karþýlaþmasý onlarý yýldýrmýyor, bu saldýrýlar
üzerine demiryolu ve telgraf hizmetlerinden vazgeçmesi beklenirken, Osmanlý tam tersine, güvenlik hizmetlerini arttýrýp
demiryolu ve telgraf hatlarý tesisinden vazgeçmiyordu. Yine
Osmanlý, demiryolu hatlarýnýn döþenmesindeki iddialarýnda
söylendiði gibi bütün kaynaklarý Anadolu'ya yönlendirmiyor, bu hatlarý, bu þekilde balkanlara kadar uzatýyordu. Bunu
demiryolu hattýnýn tesisinde olduðu gibi telgraf hattýnýn tesisinde de görmek mümkündü. Osmanlý'nýn telgraf hattýný
Kosova'ya kadar uzattýðý 1886 yýlýnda, devlet imkanlarýnýn
158 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
yönlendirildiði iddialarýnýn yapýldýðý, Anadolu'nun önemli
bölgelerinde demiryolu hattý olmadýðý gibi telgraf hattý da
yoktu. Anadolu'nun önemli bölgelerine telgraf hattý çekemeyen Osmanlý, telgraf hattýný Kosova'ya kadar uzatarak Balkanlardaki topraklarýnýn önemli kýsmýný telgraf hizmetinden
yararlandýrmýþ oluyordu. Balkanlara demiryolu hattýnýn
ulaþtýrýlmasý gibi, Osmanlý telgraf idaresinin, telgraf hattýný
Balkanlara ulaþtýrmadaki kararlýlýðý, onun Balkanlara verdiði
önemi gösteriyordu. Aksi takdirde Osmanlý, bu konuda kararlý olmasaydý, demiryolu ve telgraf hatlarýna yapýlan saldýrýlarý en azýndan bahane ederek, hat inþasýný yavaþlatmasý
hatta ertelemesi beklenirdi. Ayrýca iddialara göre, Anadolu'ya
önem verip Balkanlarý ihmal etmekle suçlanan devletin bu
gibi olaylarý bahane edip, demiryolu ve telgraf hatlarýný götürmediði, Anadolu'nun diðer bölgelerine bu hatlarý, Balkanlara tesis etmeden daha önce tesis etmiþ olmasý gerekirdi.
Devlet olma sorumluluðu içinde Osmanlý, bu gibi çözümlere
baþvurmayýp baþladýðý projeleri tamamlamaya çalýþýyordu.
Anadolu veya Balkanlar ayýrýmý yapmaksýzýn, dünyanýn yakalamýþ olduðu yeni teknolojik geliþmeleri buralara kazandýrmaya çalýþýyordu.
Osmanlý'nýn bu konudaki kararlýlýðý, bu konu hakkýnda
vilayetlere gönderdiði talimatlarda da açýk bir þekilde görülüyordu. Demiryolu ve telgraf hatlarýnýn güvenliðinin, göndermiþ olduðu talimatlarla saðlanmasý üzerine, her yeni tehlikeli
durum karþýsýnda, bu konudaki hassasiyetini göstermiþ olduðu yeni talimatlarla yeniliyordu. Bir yýl önce titiz bir þekilde
güçlendirdiði demiryolu ve telgraf hatlarýnýn güvenliði için
1887 yýlýnda, yani bir yýl sonra tekrar talimatlar göndererek
bu güvenlik tedbirlerinin arttýrýlmasýný istiyordu. Edirne,
Kosova ve Selanik valiliklerine 1887 yýlýnda gönderdiði talimatla, bu kez Rumeli demiryollarýnýn iþletilmesini tehlikeye
sokacak yerlerin yýkýlmasýný istiyordu. Bu þekilde, Rumeli
demiryolu hatlarýnýn güvenliðinin arttýrýlmasýný, demiryolu
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 159
memurlarýnýn öldürülmesi gibi olaylarýn tekrar vuku bulmamasý için, Edirne, Kosova ve Selanik valiliklerini uyarýyordu.
Rumeli demiryolu hatlarý çerçevesinde, demiryolu hatlarý
döþendikten sonra Selanik hattýnýn açýlýþýnýn bildirildiði
belgede, diðer hatlarýn da bir an önce açýlmasý için, týpký
belgede belirtildiði gibi hükümet, geceli- gündüzlü olacak þekilde sýký çalýþýlmasý talimatýný veriyordu.
Geceli-gündüzlü olacak þekilde çalýþýlmasý belirtilen
belgede, bu çalýþma temposuyla, bu arada demiryolu çalýþanlarýna kötü muamele yapýlmamasý uyarýsý da yapýlýyordu167.
Bu tür tedbirler, Osmanlý'nýn balkanlara, demiryolu ve telgraf
hattý tesis etme konusundaki kararlýlýðýnýn bir baþka göstergesiydi. Devlet, Anadolu'suyla, Balkanlarýyla, Ortadoðu'suyla
hiçbir bölge ayýrýmý yapmaksýzýn teknolojik geliþmeleri,
imkanlarý ölçüsünde bütün topraklarýna götürmeye çalýþýyordu. Çünkü balkanlara bu þekilde, demiryolu ve telgraf hatlarýnýn çekilmeye çalýþýldýðý bu dönemlerde Osmanlý ayrýca,
Ýstanbul'dan Arabistan'a olacak þekilde büyük bir demiryolu
inþa etmeye çalýþýyordu. Bu þekilde, Anadolu'yu öne çýkarýp
iddia edildiði gibi balkanlarý ihmal etmek yerine tam tersine,
hizmetleri balkanlara götürmekle kalmýyor, ayný zamanda
Ortadoðu'ya da bu hizmetleri ulaþtýrmaya çalýþýyordu. Bunlar
Osmanlý'nýn Ortadoðu'ya da yapmýþ olduðu hizmetleri gösterdiði gibi, bölgeleri arasýnda bir ayýrým yapmamýþ olduðunun iþaretleriydi.
Bu þekilde, balkanlarda kurmaya çalýþtýðý demiryolu ve
telgraf hatlarýnýn tesisini önemli bulan Osmanlý, demiryolu ve
telgraf hatlarýyla birlikte, bu hatlarýn güvenliðini de eþ zamanlý olarak yürütüyordu.
Demiryolu ve telgraf hatlarý döþenme iþlemleri arttýkça
Osmanlý, eþ zamanlý olarak, bu hatlarýn güvenliklerinin tesisi
çalýþmalarýný da artýyordu. Osmanlý devletinin demiryolu ve
telgraf hatlarýný tesis etmeye baþlamasýyla birlikte, bu hatlara
ve hatlarýn tesisinde çalýþan iþçi ve memurlara saldýrýlar
baþlamýþ, bu saldýrýlarýn ardý arkasý kesilmemiþti. Bu çalýþma-
160 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
da ele alýnan belgelerden 1885'te demiryolu hattýnýn
Kosova'ya ulaþtýðý anlaþýlmakla beraber, 1885'te de bu tür
saldýrýlarýn olduðu da anlaþýlýyordu. Yine güvenlik tedbirleri
içeren 1893 tarihli belgeden de demiryolu inþasý tesisi de
bunlara yapýlan saldýrýlarýn da bitmediði anlaþýlýyordu. En
azýndan bu kitap çalýþmasýnda ele alýnan belgelere göre,
1885-1893 arasý 8 yýl ardý arkasý kesilmeyen bir saldýrý süreci
söz konusuydu. Devlet ýsrarla, balkanlara demiryolu ve telgraf hatlarý tesis etmeye çalýþýyor, bu hatlara saldýranlar da,
ayný ýsrarla en azýndan bilinen 8 yýl süreyle saldýrýlarýný devam
ettiriyordu. Bu hatlara yapýlan ýsrarlý saldýrýlarýn, 8 yýl sürmesiyle, çalýþanlara yönelik hýrsýzlýk amaçlý basit adi suç görüntüsünden uzak saldýrýlar imajýný çiziyordu. Çünkü devletin
aldýðý her tedbire raðmen, saldýrýlarýn ardý arkasý kesilmiyordu. Bu durumda bu saldýrýlar, adi hýzsýzlýk türü, gasp türü,
çalýþanlarýn soyulmasýyla ilgili sýnýrlý saldýrýlar deðil, daha çok
organize saldýrýlar görünümündeydi. Osmanlýnýn, ýsrarlý
demiryolu ve telgraf hattý tesisi ve bir o kadar güvenlik tedbirlerine raðmen bu saldýrýlardaki ýsrar, bu demiryolu ve telgraf
hatlarýna, yani bölgenin geliþmemesi için yapýlmýþ saldýrýlar
ihtimalini kuvvetlendiriyordu. Çünkü, adi olay türünden olan
saldýrýlarýn, bu kadar uzun süre sürmemesi ve bu kadar
organize olmamasý gerekiyordu.
Devletin her türlü güvenlik tedbirlerine karþýn, ýsrarla
devam eden bu þekilde kapsamlý saldýrýlarýn artarak devam
etmesi, devleti, bu konuda yeni tedbirler almaya itiyordu. Bu
amaçla bu kez Genelkurmay Baþkanlýðý demiryolu ve telgraf
hatlarýnýn güvenliði için önemli noktalara karakollar yapýlmasý çözümünü gündeme getiriyordu. Devlet bu þekilde, bölgenin geliþmesini engelleme amaçlý olduðu düþünülen bu
saldýrýlara karþýn, hatlarý, karakollar kurarak korumaya karar
vermiþti. Karakollar kurarak hatlarý korumaya karar veren
devlet, buna göre, bu hatlar üzerinde 5 noktada karakollar
inþa edecekti. Demiryolu ve telgraf hatlarý üzerinde kurulacak
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 161
olan karakollarýn her biri devlete 12.390.000 kuruþa mal olacaktý. Bu þekilde her karakol, devlete 60 bin kuruþ kadar bir
ek yük getirmiþ oluyordu. Bölgenin geliþmesi için demiryolu,
telgraf hatlarý gibi yenilikleri balkanlara getirmeye çalýþarak
belli bir ekonomik yükün altýna giren devlet, o kadar olmasa
da bu kez güvenlik masraflarý olarak sadece beþ karakolun
tesisi içi ek 60 bin kuruþ daha masrafý da üstlenmiþ oluyordu168. Bu þekilde çabalarla Osmanlý, ihmal etmekle, geri
býrakmakla suçlandýðý balkanlara hizmet, yenilik getirmeye
çalýþýyor, fakat bu hizmet getirmesi konusunda engellerle
karþýlaþýyordu. Yani Osmanlý'nýn balkanlara bu gibi hizmetleri
getirmesi bile, ona büyük zahmetler yüklüyordu. Devlet,
ekonomik sýkýntýlara raðmen, hizmet götürmek istediði
balkanlarda, bu tür engellerle karþýlaþýyordu. Ancak devlet,
60 bin kuruþluk yeni bir ekonomik yük olmasýna raðmen,
hatlarýn güvenliðini saðlayacak karakollar tesisiyle de balkanlarý ihmal etmediðini göstermiþ oluyordu. Osmanlý, Balkanlara hizmet götürmekten bu gibi saldýrýlardan dolayý vazgeçecek deðildi ve ayný þekilde hizmetlerine devam ediyordu.
Hizmetlerine devam ettiði 1910 tarihli belgeden de daha net
anlaþýlýyordu.
Ýçiþleri bakanlýðýndan maliye bakanlýðýna yazýlan yazýda,
Prizren ve iþkodradan Ýþtekin Köyüne kadar, telgraf çekilmesiyle ilgili hizmet için gerekli masrafýn ödenmesi gereði iletiliyordu. Lume kazasýnýn merkezi olan Ýþtekin köyüne, telgraf
hattý baðlanmasý için gerekli miktarýn ödenmesi hususunda
maliye bakanlýðýna yazýlan bu yazýdan, balkanlarda bir kaza
merkezi bile olsa, bir köye telgraf çekildiði anlaþýlýyordu.
Osmanlýnýn, ekonomik kaynaklarýnýn büyük kýsmýný yönlendirdiði suçlamasý nedeniyle, Osmanlý için sürekli eleþtiri
kaynaðý olan Anadolu'da o zamanlarda kazalarýn büyük kýsmýnda bile telgraf hattý yokken, devlet, balkanlarda belli baþlý
da olsa Ýþtekin adlý bir köye bile telgraf hattý çekmiþ oluyordu.
Anadolu'nun Osmanlý hizmetlerinden ne kadarýndan yarar-
162 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
lanýp yararlanmadýðýnýn testi, Osmanlýdan bu güne 83 yýl
geçmiþ olan bugünlerde bile mümkündür. Bugün bile, Balkanlardan çýkan herhangi bir insan, Anadolu'yu gezerek,
Osmanlýnýn ne kadar hizmet yapýp yapmadýðýný rahatlýkla
görebilir ve bunun kararýný kendi verebilir. Ancak þurasý
kesindir ki 1910 yýlýnda balkanlarda Kosova'da, Ýþtekin
köyüne kadar telgraf hattý çeken Osmanlýnýn, Balkanlarý mý
yoksa Anadolu'yu mu geri býraktýðý tartýþma konusu haline
gelmiþtir. O zamanlarda Balkanlarda, Ýþtekin köyüne kadar
telgraf çekilirken, Anadoluda belki de binlerce kaza da bile
telgraf hattý yoktu. Ýþte bu örneklerde de olduðu gibi, bu
hizmetleri sunan Osmanlý, Anadoluyu da bakanlarý da Ortadoðuyu da geri býrakmamýþtý. Demiryolu ve telgraf hizmetini
büyük uðraþlara ve güvenlik harcamalarýna raðmen 1910 da
Kosova'da bir köye telgraf hattý ulaþtýracak kadar getirmiþ
Osmanlý için, bölgeyi geri býraktýðý suçlamasýnýn hangi ölçülere
göre ileri sürülüdüðünün ortaya konulmasý gerekmektedir.
Demiryollarý, telgraf hatlarý, karayollarý geliþmiþlik ölçüleri olarak deðer kazanan ölçüler deðiller miydi veya dünyanýn hangi
bölgesi 1885 ve 1886 yýllarýnda demiryollarý ve telgraf hatlarýna kavuþuyordu da balkanlar bu konuda geri kalarak Osmanlý
tarafýndan geri býrakýlmakla itham ediliyordu. Bu noktalar ayrý
ayrý deðerlendirilmesi gereken noktalardýr.
Osmanlýnýn demiryolu ve telgraf hatlarý tesisi hizmetleri,
ulaþtýrma hizmetleri konusunda yapmýþ olduðu tek hizmet
alanlarý deðildi. Balkanlara Osmanlýnýn getirdiði hizmet alanlarýndan biri de kosovaya kadar getirdiði ve Kosova içinde,
þehirler arasýnda da yaymaya baþladýðý karayollarý hizmetleri
idi. Osmanlý, karayollarýný kosovaya kadar uzatmýþ ve artýk
Kosova içinde þehirler arasýndaki baðlantý yollarýnýn bitirilmesi iþleri ile ilgileniyordu. 1910 yýlýnda ele alýnan belgeye göre
Kosova içinde Ferizovik-Prizren, Yakova-Ýpek, Ýpek-Mitroviça
yollarýnýn yapýlmasý isteniyordu. Bu yollarýn yapýlmasý için
ticaret ve Ýhtiyaç iþleri bakanlýðýndan yollar bütçesi için 900
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 163
bin lira para talep ediliyor, istenen bu paranýn da parlamento tarafýndan kabul edilerek ticaret bakanlýðý yollar bütçesine
konulmasý gerekiyordu. Eðer parlamento bu parayý kabul
ederse, bu paranýn 50 bin lirasý için, harcama izninin meclisten acilen alýnmasý isteniyordu. Yol yapýmý için FerizovikPrizren, Yakova-Ýpek, Ýpek-Mitroviça hatlarýnýn yapýmý
istenirken, Yakova-Prizren hattýnýn da yapýlmasýna öncelik
verilmesi isteniyordu. Yakova-Prizren hattý için acilen para
isteniyor, inþaata baþlanmasý için acilen 12 bin liranýn daha
gönderilmesi gerekiyordu. Devlet, yol inþasý iþinin önemini
bildiði için öncelikli olarak aciliyeti bildirilen Yakova-Prizren
yolunun inþaatýna baþlanmasý amacýyla istenilen 12 bin lirayý
telgraf havalesi ile gönderek, inþaatý baþlatýyordu. Yapýlmasý
istenen diðer hatlar için, gerekli paranýn harcanabilmesi
amacýyla, gereken parlamento iznini alabilmek niyetiyle,
konuyu parlamentoya havale ederek, diðer yollarýn ihtiyacý
olan paranýn kullanýlmasýnýn önünü açmayý çalýþýyordu.
Kosova için düþünülen bu yollar, 7 metre geniþliðinde ve
toplam 190 km. uzunluðunda olacak þekilde yapýlacaktý169.
Demiryolu, telgraf hattý inþasýndan sonra devlet, karayollarý konusunda da bu þekilde köklü bir adým atarak kosovanýn ulaþým sorununu çözmeye çalýþýyordu. Balkanlar
üzerinden kosovaya kadar ulaþmýþ olan karayolu aðý , bu kez
Kosova içindeki bölgeleri birbirine baðlayan baðlantý yollarýnýn tamamlanmasýyla bitirilmeye çalýþýlýyordu. Devletin
karayollarý konusunda yatýrým yaptýðý yýl dikkat edilirse, 1910
olarak balkanlarýn en karýþýk yýllarýndan biriydi ve bu yýllarda
balkanlardaki Osmanlý egemenliði iyice zayýflamaya baþlamýþtý. Bosna hersek, 1908 yýlýnda, Avusturya-Macaristan
tarafýndan topraklarýna katýlmýþ, Bulgaristan 1908 yýlýnda
baðýmsýzlýðýný ilan ederek Osmanlýdan kopmuþ ve ayrýca
Osmanlý topraðý olan Doðu Rumeliyi topraklarýna katmýþ ve
Girit 1908 yýlýnda aldðý bir kararla Yunanistana baðlandýðýný
ilan etmiþti. Balkanlarda birçok topraðý, bir anda elinden
164 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
giden Osmanlýnýn elinde kalan diðer balkan topraklarý da,
Osmanlýnýn uzun süre elinde kalacak gibi de görünmüyordu.
Osmanlýnýn elinde kalan, Selanik, Kosova, Manastýr vilayetleri baþta olmak üzere diðer balkan topraklarý da uluslararasý
oyunlarla sürekli karýþtýrýlýyordu. Yani buralardaki Osmanlý
egemenliði de sorunsuz deðildi. Balkan topraklarýnýn büyük
kýsmýný yeni kaybetmiþ Osmanlýnýn, elinde kalan topraklarý
da karýþtýrýlarak sürekli çýkacak gibiydi ve Osmanlý, buralar
nasýl olsa kaybedilecek, buralara yatýrým yapmaya gerek yok
demeden buralarýn elinden çýkmasýndan 2 sene öncesine
kadar bile, buralarýn karayollarýna, bu yatýrýmý yapmaktan
vazgeçmiyordu. Aslýnda Osmanlý, 1912 yýlýnda egemenliðinin son bulacaðý balkan savaþý konusunda balkan devletlerinin daha 1909 yýllarýnda baþlayan kendisine karþý yapýlan
ittifak hazýrlýklarýndan haberdardý. Balkan devletlerinin aleyhindeki ittifak hazýrlýklarý da, egemenliði iki yýl sonra son bulacak bu topraklarda yatýrým yapmasýný durduramýyordu. Daha
1908 yýlýnda, balkan topraklarýnýn büyük kýsmýný kaybetmiþ
ve aleyhinde 1909 dan itibaren ittifak görüþmeleri baþladýðý,
sadece Osmanlý makamlarýnca deðil, hem balkan halklarýnca
hem de uluslararasý camia tarafýndan bile biliniyordu.
Her ülkede büyük elçiliði ve baþta Kosova, Selanik, Manastýr Vilayetleri olmak üzere Balkanlarda, halen topraklarý
olan bir devletin bundan haberinin olmamasý düþünülemezdi. Yani Osmanlý, aleyhinde ittifaklar ve bir savaþ hazýrlýðý
gibi etkili bir tehdide ve bir gün buralarýn elinden çýkacaðýný
bilmesine raðmen, 1910 yýlýnda bile yol masraflarý gibi köklü
adýmlarý atmaktan geri durmuyordu. 1910 yýlýnda bile Osmanlýnýn yapmýþ olduðu bu yatýrýmlar, sadece ulaþtýrma,
alanýnda, deðil daha önce de belirtildiði gibi eðitim, saðlýk,
ziraat gibi birçok alanlarda devam ediyordu. Osmanlý bu bilgisine raðmen, bu yatýrýmlarý bölgenin belki de kendisine
býrakýlacaðý ümidiyle deðil, burada kalan halkýna hizmet
amacýyla ve tersi davranmayý devlet onuruna ve geleneðine
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 165
uygun görmediði için yapýyordu. Bu þekilde Osmanlý, egemenliðinin son iki yýlýnda bile olsa buralara hizmetler
götürürken, yüzyýllar boyu devam ettirdiði devlet onur ve
geleneðine uygun adým atmýþ olarak, görevini yapmýþ
olmanýn huzuruyla hareket ediyordu.
C. GÜVENLÝK HÝZMETLERÝ
Daha önceki bölümlerde de sýralandýðý gibi devletler,
vatandaþlarýna, onlarýn ihtiyaç duyduðu her alanda hizmetler
sunmaya çalýþýrlar. Ýktisadi, sosyal, eðitsel, teknolojik, bayýndýrlýk gibi birçok alanlar, devletlerin hizmet sunma sorumluluðu olan alanlardýr. Bu alanlardaki hizmetler, vatandaþlarýn
hayatlarýný kolaylaþtýran önemli ihtiyaçlardýr. Bu hizmetlerin,
devletler tarafýndan tedarik edilerek vatandaþlara götürülmesi, onlarýn hayatlarýný önemli ölçüde kolaylaþtýrýr. Bu hizmetlerin vatandaþlara sunulamamasý ise, onlarýn hayatlarýný
büyük ölçüde zorlaþtýrýr, fakat direkt olarak sonlandýrmazlar.
Yani bu hizmetlerin eksikliði, dolaylý olarak olsa da, direkt
olarak vatandaþlarýn hayatlarýný sonlandýrmayabilirler. Ancak
bu çerçevede, saðlýk ve güvenlik hizmetleri böyle deðildir.
Güvenlik hizmetlerinin, saðlýk hizmetlerinin de olduðu gibi
vatandaþlarýn hayatlarýný doðrudan etkileyen yönleri vardýr.
Ýnsanlar yollarý, okullarý, hayatlarýný kolaylaþtýran her türlü
makineleri, ekonomik imkanlarý olmadan, zor da olsa hayatlarýný sürdürebilirler ancak, her an tehdit altýnda veya canlarýna kasteden saldýrýlar altýnda, hayatlarýný sürdüremezler. Bu
tür tehditler karþýsýnda, alabilecekleri her türlü tedbirleri alarak hayatlarýný korumaya çalýþýrlar. Ekonomik, eðitsel her
türlü eksikliklere raðmen uyuyabilen insanlar, her ne türlü
tedbirleri alýrlarsa alsýnlar, eðer güvenlik kaygýlarý varsa, huzur
içinde uyuyamazlar. Bu süreç, onlarýn hayatlarýna son vermezse bile, psikolojilerini bozarak onlarý derinden etkiler. Bu
süreçte, tedbirlerin de huzur vermediði ortamda, insanlar
daha huzurlu bir yaþam için evlerini, vatanlarýný bile terk ede-
166 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
cek boyuta gelip, yaþayacak baþka huzurlu ortamlara göç
ederler. Bu çerçevede, baþka diðer ihtiyaçlar insaný göçe zorlayýcý baskýlarda bulunmasalar da güvenlik kaygýlarý, göç
ederek, vatanlarýndan ayrýlmalarý gibi pek fazla istenmeyen
çözümleri insanlarýn akýllarýna getirebilirler. Öte yandan, bu
þekilde bahsedilmeye çalýþýlan güvenlik kaygýlarýný Kosova
insaný, yakýndan bilmektedir aslýnda. Kosovalý, savaþýn acý,
kanlý, soðuk, acýmasýz her yüzüne tanýk olmuþtur. Savaþ
Kosovalýnýn her anýna girmiþ, soðukluðunun her boyutunu
Kosovalý'ya yaþatmýþtýr. Savaþý, siniri, dehþeti, savaþtan kaynaklanan çaresizliði, hatta zaman zaman eli kolu baðlý kalýp
hakkýnda verilecek kararý beklemeyi Kosovalý, maalesef tatmýþtýr. Kosova insaný bu nedenle, diðer ihtiyaçlarýn yanýnda
güvenlik ihtiyacýnýn ne demek olduðunu, belki birçok milletten daha iyi bilmektedir. Bu yüzden, güvenliði temin amacýyla yapýlmýþ olan, ABD önderliðindeki NATO operasyonunun
kýymetini de çok iyi takdir etmektedir. Bütün ikna çabalarýnýn,
çözüm arayýþlarýnýn, uzlaþmaz bir taraf karþýsýnda bittiði bir
noktada, kimilerinin iþgal diye nitelendirdiði, Kosova insanýna güvenlik içinde yaþama þansýný iade etme amacý taþýyan,
uluslar arasý müdahale gerçekleþmiþtir. Bu müdahale,
dünyanýn her yerinde bir insan hakký olarak tanýmlanan
güvenlik içinde yaþama hakkýnýn saðlanmasý amacýyladýr ki
bu dünyanýn her bölgesindeki insanýn en tabii, insan olarak
doðmaktan kaynaklanan hakkýdýr. Uluslararasý müdahale de
bu hakkýn iadesi amacýyla gerçekleþmiþtir. Bu þekilde, güvenliðin ne demek olduðunun çok iyi bilindiði
Kosova topraklarý, bundan yaklaþýk 100 yýl önce Osmanlý
idaresi altýndaydý. Yüzyýl öncesinden, yani 1912'den geriye
doðru 500 yýl buralarý yönetimi altýnda bulunduran Osmanlý,
idare ettiði bu topraklarda, 500 yýl boyunca kendine has bir
yönetim tarzý geliþtirmiþti. Yirmidörtmilyon kilometre kareyi
içine alan topraklarýnda, uygulamýþ olduðu bu yönetim
tarzýnýn, merkezinde insan vardý. Ýnsaný yaþat ki devlet yaþa-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 167
sýn felsefesiyle, devleti idare eden Osmanlý, insaný merkez
alan politikasýnýn karþýlýðýný 624 yýl ayakta kalarak almýþtý.
Onun, 624 yýl yaþayabilmiþ olmasýnýn bir nedeni de insanýný
merkez alan politikasýydý. Bu þekilde, vatandaþýný, politikasýnýn merkezine oturtan Osmanlý'nýn, vatandaþý için önemli
bulduðu bir ihtiyaç alaný da, onun güvenliðinin tesis edilmesiydi. Müslüman olsun gayrimüslim olsun, Türk olsun veya
baþka hangi ýrktan olursa olsun, vatandaþýnýn güvenliðinin
problemsiz bir þekilde tesis edilmesi, Osmanlý devlet adamlarýnýn birinci önceliði idi. Osmanlý topraklarýnýn tamamýnda,
vatandaþýnýn güvenliðinin saðlanmasýna dikkat eden Osmanlý, sýnýr bölgelerinde ise buna ayrý bir önem gösteriyordu.
Buna göre Osmanlý'nýn vatandaþýna götürmüþ olduðu güvenlik hizmetlerini dýþ güvenlik yani sýnýr güvenlik ve iç güvenlik
hizmetleri olarak ayrý ayrý ele almak gerekmektedir. Bunlardan, sýnýr güvenlik hizmetleri, Osmanlý idaresinin çalýþmalarýný yoðun ve titiz bir þekilde sarf ettiði önemli bir alandý.
a) Dýþ Güvenlik-Sýnýr Hizmetleri
Dýþ güvenlik hizmetleri, iç güvenlik hizmetlerinin yanýnda
ayrý bir mesai konusuydu ve doðal olarak yoðun bir þekilde
sýnýr bölgelerini ilgilendiren konulardandý. Kosova vilayeti ise
Berlin kongresi sonucu 1878 yýlýnda, Sýrbistan, Karadað,
Romanya'nýn baðýmsýzlýðýný kazanmasýyla, sýnýrlarý kritik noktalar haline gelen bir yapý kazanmýþtý. Bundan sonra sýnýrlarýnda, Kosova'dan toprak almak isteyen Sýrbistan ve Karadað gibi yakýn rakipler doðmuþtu. Kosova üzerinde bir takým
planlarý olan Büyük Devletler yok da deðildi, ancak yakýn
tehlike gibi görünen iki devlet Sýrbistan ve Karadað'dý.
Sýrbistan ve Karadað, Osmanlý'dan baðýmsýz olmakla yetinmeyip hedeflerinde olan bölgeleri topraklarýna katma planlarý
ve hazýrlýklarý içindelerdi. Bu iki devletin kendi topraklarýna
katmak istediði topraklarýn baþýnda, Kosova vilayeti sýnýrlarý
içinde, kendi sýnýrlarý civarýndaki yerler geliyordu. Sýrbistan
168 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
ve Karadað'ýn hedeflerinde olan Kosova vilayetine ait bölgeler hakkýnda Sýrbistan ve Karadað, boþ durmuyorlardý. Berlin
kongresi ile yaný baþýnda rakip olarak beliren ve Kosova
vilayeti sýnýrlarý içindeki topraklarla ilgili çalýþmalarý olan bu
iki devlet hakkýnda Osmanlý, tedbirlerini bir de bu devletleri
hesaba katarak almak durumundaydý. Bu çerçevede sadece
Kosova deðil, manastýr ve Selanik vilayetleri de benzer
tehlikelerle karþý karþýyaydý. Bunlarýn içinde, daha Batý'da
olan Kosova vilayetine ait sýnýr kaygýlarý daha büyük boyutlardaydý. Bunu Osmanlý arþiv belgelerine konu olan sýnýr
olaylarý ile ilgili belgeler arasýnda, Kosova sýnýr bölgesi ihlalleri içeren belgelerin fazlalýðýnda da görmek mümkündü. Bu
nedenle sýnýr problemlerini içeren belgeler arasýnda, Kosova
sýnýr problemleri belirgin bir þekilde öne çýkýyordu.
Kosova sýnýr problemlerinden kaynaklanan güvenlik tedbirlerine ait 1885 yýlýna ait belgede, Kosova'nýn Taþlýca
sýnýrýyla ilgili problem, Kosova sýnýrýyla ilgili sýkýntýlara dair bir
açýk bir örnekti. Genelkurmay baþkanlýðýnda ele alýnan bu
belgeye göre, bir sýnýr belirlenmesinden bahsedilmekteydi.
Kosova vilayeti'nin Taþlýca sýnýr bölgesiyle ilgili olan bu belgeye göre, Karadað'la sýnýrýn yeniden belirlenip kesinleþtirilmesinden bahsediliyordu. Ancak bu kesinleþtirme iþlerinin
tamamlanmasýndan önce Osmanlý, her türlü sýnýr saldýrýsý
ihtimaline karþýlýk, Taþlýca mevkiine askeri birlik sevk etmiþti.
Genelkurmayda ele alýnan bu belgeye göre öte yandan, sýnýr
kesin olarak belirlenmeden, askeri birliðin geri çekilmemesi
ihtarý çekiliyordu.170 Osmanlý, sýnýr bölgesinde bu þekilde
asker bulundurmak ve sýnýr kesin bir þekilde çizilene kadar
askerini çekmemek zorunda hissetmektedir kendisini. Çünkü
sýnýr bölgelerinden yapýlacak tecavüzlerden, emin deðildir. O
zamana kadar sýnýr bölgelerinden vatandaþlarýna tecavüzler
yapýlmaktaydý ve yeni tecavüzlerin olmayacaðýndan emin
olmadýðý için askerini, sýnýr kesin olarak çizilinceye kadar
oradan çekmeyecekti. Sýnýrlarýný ve sýnýrlara yakýn bölgeler-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 169
deki vatandaþlarýný korumak zorunda olan Osmanlý, bu konudaki tedbirinde haklý idi. Sýnýr saldýrýlarý, sürekli tekrar
ediliyordu ki, o sýralarda yapýlan Sýrbistan tarafýndan yapýlan
bir sýnýr saldýrýsý, Osmanlý'yý haklý çýkarýyordu. Bu saldýrý, bu
kez Karadað tarafýndan deðil de Sýrbistan tarafýndan geliyordu, ancak bu, sýnýrýn Karadað tarafýndaki tedbirleri gevþetmek anlamýna gelmiyordu. Sýrbistan tarafýndan yapýlan
saldýrý Karadað sýnýrýnýn güvenli olduðunu göstermiyordu
çünkü sýnýrýn Karadað tarafýndan da Sýrbistan tarafýndan da
birbirine neredeyse eþ derecede saldýrýlar geliyordu.
Karadað sýnýrý da Sýrbistan sýnýrý da ayný derecede güvensiz sýnýrlardý. Arþiv belgeleri içinde var olan bu konudaki birçok belgenin yanýnda bu kitap çalýþmasýnda ele alýnan belgeler arasýnda bir belge, Sýrbistan tarafýndan yapýlan bir saldýrýdan bahsediyordu. Kosova valiliðine gönderilen belgeye
göre, Priþtineli bir vatandaþýn katillerinin aslýnda Yeni Pazar'lý
olup bir karakol görevlisi olduðu ve Sýrbistan'a kaçtýðý bildiriliyordu. Yine ayný belgeye göre, Sýrplarýn Osmanlý sýnýrý
yakýnýndaki köylüler üzerine ateþ ederek onlarý öldürdükleri
haberi veriliyordu. Bu haberlerin Kosova valiliðine bildirilmesiyle birlikte, Kosova valiliðinin bu olayýn üzerine gitmesi ve
suçlularýn bulunarak cezalandýrýlmasý isteniyordu. Ayrýca
bunlara ilaveten Sýrplar tarafýndan idam edilen Ramazan
hakkýnda, büyükelçilik nezdinde giriþimde bulunularak,
Ramazan adlý bu vatandaþýn idam olunmasý sürecinin,
araþtýrýlmasý talimatý veriliyordu.171
Sýnýrlarda güvenliði artýrmada Osmanlý'nýn ne derece
haklý olduðu daha sonra ortaya çýkan olaylarla da anlaþýlýyordu. Çünkü bir vatandaþý öldürülüyor, katili sýnýrý geçerek
Sýrbistan'a kaçýyor, yine sýnýrýn Sýrbistan tarafýndan köylüler
üzerlerine ateþ açýlarak öldürülüyordu. Osmanlý, bu vatandaþlarýnýn haklarýný aramak için harekete geçiyor, Kosova
valiliðine gönderdiði talimatla da suçlularýn cezalandýrýlmalarý
için gereðinin yapýlmasýný istiyordu. Bu olaylar üzerine Belg-
170 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
rat büyükelçiliði düzeyinde de harekete geçiyor ve ayrýca,
Sýrplar tarafýndan idam olunan Ramazan adlý vatandaþýnýn
durumu hakkýnda da açýklama istiyordu.
Kosova vilayeti sýnýrlarýnda, bu þekilde saldýrýlarýn olmasý
veya sýnýrlarýn ihlal edilmesi, Kosova vatandaþlarýnýn kýsmen
de olsa tehdit altýnda olmalarý anlamýna geliyordu. Bu nedenle doðal olarak her devletin yapacaðý gibi Osmanlý da sýnýrlarýný muhafaza altýna alýp vatandaþlarýný korumaya
çalýþýyordu.
Osmanlý sýnýrlarýna saldýrýlar yoðunlukla, Sýrbistan ve Karadað taraflarýndan geliyordu. Ancak Bulgaristan taraflarýndan saldýrýlar veya sýnýrý izinsiz geçip halka zarar verici davranýþlarda bulunmalar, Sýrbistan ve Karadað sýnýrlarýnkinden
geri kalmýyordu. Hatta bazen Bulgar sýnýrýndan yapýlan saldýrý
veya izinsiz sýnýrý geçmeler, bu iki devletin sýnýrlarýndaki kadar
olabiliyordu. Buna 1886 yýlýnda Kosova vilayetinden yazýlmýþ
bir telgraf açýk bir örnekti. Kosova valiliðinden yazýlan telgrafa
göre, sýnýrý geçen beþ Bulgar eþkýyanýn yakalanmasý isteniyordu. Kosova valiliði de verilen emir üzerine harekete geçerek
beþ Bulgar eþkýyasýný yakalýyor, ele geçirilemeden kaçan üç
kiþinin firar ettiðini de merkeze bildiriyordu. Kosova askeri
makamlarýnca yakalanan iki kiþiden birinin reis, olduðu da
ayrýca ilave ediliyordu.172 Devlet, Sýrbistan'dan, Karadað'dan
veya Bulgaristan'dan olan bu gibi sýnýr ihlallerine karþý kendini, bu nedenle tedbir almak zorunda hissediyordu. Çünkü
sýnýrý izinsiz geçenler, kendi topraklarýnda kendi vatandaþlarýna zarar verebilirlerdi. Bu nedenle bu gibi kiþilerin eðer
mümkünse, daha sýnýrý geçmeden tespit edilip, sýnýrý geçmesi
engellenmeli veya eðer tespit edilmiþ bir suçlarý varsa haklarýnda yasal iþlem yapýlmalýydý. Sýnýrý geçtikten sonra, halkýn
içine karýþtýklarýnda bunlarýn takibi zorlaþacaktý.
Devletin sýnýr problemleri adý altýnda ilgilendiði bir baþka
olayda Recep ve Ramazan adlý iki vatandaþýnýn öldürülmesi
olayýydý. 1886 yýlýnda gerçekleþen olaya göre Sýrp sýnýrýndaki
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 171
Peçoye ormaný, kurþunlu tarafýndaki Mirofça karakolu civarýnda, Recep ve Ramazan adlý iki Osmanlý vatandaþýnýn öldürüldüðünden bahsediliyordu. Dýþ iþleri bakanlýðý da bu
konuya el koyarak Recep ve Ramazan adlý vatandaþlarýnýn
öldürülmesi olayýnýn aydýnlatýlmasýný istiyorlardý. Ýki vatandaþýnýn Sýrplarca katledilmesi olayýyla ilgilenen dýþ iþleri bakanlýðý, bu olay hakkýnda tahkikat yapýlmasýný ve sonucun
kendine bildirilmesi gereðini bildiriyordu.173 Bu þekilde iki
va-tandaþýnýn ölümüyle ilgilenen dýþ iþleri bakanlýðý, elde
ettiði bilgilere göre, bu olayý Sýrp makamlarýna sunup gereðinin yapýlmasýný isteyecekti. Bu þekilde devlet, öldürülen
iki vatandaþýnýn haklarýný arýyor, onlarýn öldürülmesiyle,
onlar hakkýndaki dosyayý kapatmayarak takibini yapýyor ve
bu þekilde suçlularýn yakalanmasýna çalýþýyordu.
Sýrp sýnýrýnda bu iki vatandaþýn öldürülmesi olayýndan
baþka yine Sýrp sýnýrýnda vuku bulan baþka bir olaydan
bahsediliyordu. Yine 1886'da vuku bulan bu olay, Sýrp
sýnýrýndan açýlmýþ bir ateþ sonucu bir vatandaþýn öldürüldüðü
olayýydý. Belgeye göre, Sýrp sýnýrýndan yaylým ateþi açýlarak,
Behram adlý vatandaþ öldürülmüþtü. Bir vatandaþýn öldürülmesine raðmen Sýrp eþkýyasý da sýnýrda dolaþmaya devam
ediyordu. Sýrplarýn, Osmanlý vatandaþýný öldürmeleri ve sýnýrdaki tahrik edici dolaþmalarýna devam etmeleri üzerine
Osmanlý makamlarý bu olayý, Osmanlý'nýn Belgrat büyükelçiliðine bildirerek gereðinin yapýlmasýný istiyor ve ayrýca bu kez
Sýrp hükümetine gönderilen bir ihtarla da bu konuda dikkatleri çekiliyordu. Sýrplarýn, bu olaylar üzerine yeni saldýrýlarda
bulunmalarý, alýnan tedbirlerle engellenmiþ, ancak 20 kadar
Sýrp eþkýyasýnýn tahrik edici bir þekilde davranýþlarýnýn engellenmesi için, Sýrp hükümetinin dikkati çekilmiþ ve bu olaylar
hakkýnda yasal sürecin baþlatýlmasý istenmiþti.174
Osmanlý'nýn bu þekilde Sýrp tarafýndan açýlan bir ateþ
sonucu öldürülmüþ olan vatandaþý hakkýnda ve Osmanlý
sýnýrýnda tahrik edici hareketlerine devam eden 20 kadar Sýrp
172 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
eþkýyasý hakkýnda istediði açýklamalar bir süre sonra Sýrp
hükümetince cevaplandýrýlýyordu. Osmanlý diplomatlarý bu
konuyu Sýrp dýþiþleri bakanlýðýna kadar ulaþtýrmýþlar, Sýrp
hükümetinin açýklama yapmasýný istemiþlerdi. Osmanlý diplomatlarýnýn çaðrýlarý üzerine olay hakkýnda araþtýrma yapan
Sýrp makamlarý da Sýrbistan dýþiþleri bakanlýðý kanalýyla, bu
araþtýrmalarýnýn sonuçlarýný Osmanlý hükümetine bildiriyorlardý. Sýrp dýþiþleri bakanlýðýnýn yaptýðý açýklamaya göre, Sýrp
tarafýndan açýlan ateþ sonucu öldürüldüðü iddia edilen
Esporçeli Behram'ýn ölümüyle alakalý olmadýklarý bildiriliyordu. Sýrp dýþiþleri bakanlýðý, Sýrplarýn sýnýrý ihlal etmediklerini,
bunun sonucu olarak da sýnýrdan açýlan ateþ sonucu
öldürüldüðü iddia edilen Esporçeli Behramýn ölümüyle ilgilerinin olamayacaðýný iletiyorlardý. 20 kadar Sýrp eþkýyasýnýn
sýnýrda tahrik edici bir þekilde hareket etmeleri konusunda da
Sýrp dýþiþleri bakanlýðý, sýnýrý ihlal etmediklerini hatýrlatarak,
böyle bir olayýn da olmadýðý cevabýný veriyordu.175 Bu þekilde Osmanlý makamlarýnýn sorularýný cevaplayan Sýrp dýþiþleri bakanlýðýnýn bu cevaplarýnýn ne kadarýnýn doðruyu yansýttýðýna dikkat edilmekle birlikte, Osmanlý'nýn bir tek vatandaþýnýn bile hakkýnýn peþinde olmasý, onun devlet olma
geleneðinden kaynaklanýyordu. Sýrp makamlarý bu suçu
iþlemiþ olsalar bile, bunu açýkça itiraf edecekleri bir tartýþma
konusudur. Ancak, Osmanlý makamlarýnýn tek bir vatandaþý
için bile, bir kiþinin ölümüyle sonuçlanmýþ bir olay þeklinde
deðerlendirme yapmayarak üzerine gitmesi, bu olayý açýk bir
þekilde aydýnlatmasa bile, yeni saldýrýlarýn önüne geçmek için
atýlmýþ bir adým olmasý açýsýndan da önemliydi. Kendisine bu
þekilde suçlama yapýlmýþ Sýrp hükümeti, bu tür olaylardan
ilelebet, bunlarý inkâr ederek kurtulamayacaðýný düþünerek,
yenilerine kolay kolay teþebbüs edemeyecek, en azýndan
biraz daha fazla düþünecekti.
Devlet, bu þekilde sýnýr müdahaleleri sonucu vatandaþlarýnýn öldürülmesinden, hýrsýz, eþkýya türünden kiþilerin
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 173
kendi topraklarýna geçmelerinden rahatsýz oluyor, bunlara
karþý tedbir alýyor, gerektiði durumlarda, saldýrý hangi taraftan
gelmiþse, ilgili devleti bu þekilde görevini yapmaya çaðýrýyordu. Vatandaþlarý, saldýrýlar sonucu öldürülen Osmanlý,
saldýrýlarýn yapýldýðý ülkeyi görevini yapmaya çaðýrýrken, bunlar iþe yaramaz ise, bu konuda daha etkili tedbirler alýnmasý
için ilgili devletleri daha fazla sýkýþtýrýyordu. Yani Osmanlý,
vatandaþlarýnýn öldürülmesiyle ilgili devletleri göreve çaðýrmakla kalmýyor, onlarý daha etkili tedbirleri almaya, daha
sonuç alýcý adýmlar atmaya zorluyordu.
Osmanlý'nýn buna benzer hareketi, Karadað sýnýrýnda gerçekleþiyordu. Diðer sýnýrlarda olduðu gibi Karadað sýnýrýnda
da bu kez meralar yüzünden kaynaklanan problemlerin son
bulmamasý üzerine Osmanlý, Karadað hükümetinin de
katýlýmýný saðlayarak, bölgeye bir komisyonu keþif yapmak
üzere görevlendiriyordu. Komisyona, Karadað hükümetinden de katýlým saðlanarak, varýlacak karara Karadaðýn da
onayý saðlanacaktý.176 Karadað komiseri, Osmanlý büyükelçisi Cevat Paþa, Ýpek kaymakamý Ali Paþa, komiser Bedri ve
Sabri beylerden oluþan komisyon, kavgalara neden olan
meralar hakkýnda, yerinde tespit yapacaktý. Bu problem ve
daha sonra çýkmasý muhtemel problemler hakkýnda, mazeretlerle kendini muhtemelen suçsuz göstermeye çalýþacak
Karadað hükümeti, komiseri ile komisyona dâhil edilerek,
kavga konusu meralar yerinde inceleniyordu. Böylece,
komisyona bizzat dahil edilen Karadað, oluþacak problemlere
mazeret üretemeyecek konuma getiriliyordu. Komisyon,
problemli bölgeleri gezecek, incelemeleri yerinde yapacak ve
kararlar verecek, bölece de yeni sýnýr saldýrýlarýnýn önüne
geçilmiþ olacaktý. Bölgeye bu þekilde komisyon görevlendiren
Osmanlý, Karadað'ýn yarýn üreteceði muhtemel mazeretleri de
þimdiden ortadan kaldýrýcý adým atmýþ oluyordu.
Sýnýr bölgelerinde, sýnýrýn karþý tarafýndan yapýlan saldýrýlar sonucu, Osmanlý vatandaþlarýnýn öldürülmesi olaylarýnýn
174 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
yaný sýra, sýnýrýn diðer taraflarýnda da ölümler oluyordu.
Osmanlý sýnýrýna yakýn bölgelerde ilgili devletler, sýnýr olaylarý
sonucunda ölen vatandaþlarýnýn sorumluluðunu doðal olarak
Osmanlý sýnýrýndan yapýlmýþ saldýrýlara yüklüyordu. Kosovaya
komþu devletler bu þekilde, vatandaþlarýnýn Kosova sýnýrý tarafýndan yapýlan silahlý saldýrýlar sonucu öldürüldüðünü iddia
ediyorlardý.
Bu duruma benzer olan olay, Kosova'nýn Sýrp sýnýrýnda
vukubuluyordu. Sýrbistan hükümeti, Kosova sýnýrýndaki
karakolunda bulunan askerinin öldürülmesinden Kosovalý
Þakir adlý Osmanlý vatandaþý sorumlu tutuyordu. 1886 yýlýnda vuku bulan olaya göre Sýrbistan, Kosova sýnýr karakolunda görevli Porisavloviç adlý askerinin, Grab köyünden Þakir
adlý Osmanlý vatandaþý bir Kosovalý tarafýndan öldürüldüðünü iddia ederek, askerinin öldürülmesiyle ilgili takibatýn
yapýlmasýný istiyordu. Bu konuda Osmanlý dýþiþleri bakanlýðý,
Sýrbistan hükümetince göreve çaðrýlýyordu. Sýrp hükümetinin
þikâyeti üzerine Dýþiþleri Bakanlýðý ise, konuyu Kosova valiliðine gereði yapýlmak üzere havale ediyordu. Kosova valiliði
de yaptýðý incelemeyi tamamlayarak sonucu Osmanlý
hükümetine bildiriyordu. Kosova valiliðinin tahkikatý sonucu
ortaya çýkan belgeye göre, Sýrp hükümetinin suçladýðý Þakir
adlý vatandaþýn tutuklandýðý bildiriliyor, ancak herhangi bir
kiþinin mahkemesiz uzun süre tutuklu kalmasýnýn adalete
aykýrý olduðu hatýrlatýlarak, Porisavlaviç adlý askeri öldürmekle suçlanan Þakir'in, bu cinayeti iþlediðine dair delillerin
acilen tamamlanmasý gerektiði bildiriliyordu.177 Yani Osmanlý, kendisine komþu bir devletten yapýlan bir müracaatý, bir
devlet sorumluluðu altýnda ciddi bir þekilde deðerlendiriyor,
cinayeti iþlemekle suçlanan þahsý tutukluyor ve yasal gözaltý
süresi içinde hapsediyordu. Bir devlet sorumluluðu içinde
kendisine yapýlan müracaatý dikkate alýp suçlanan vatandaþýný tutuklayan Osmanlý, onurlu devletlere yakýþan bu tavrýna karþýlýk bir gerçeði de hatýrlatýyor, ona göre davranacaðýný da bildiriyordu. Tutuklanan herhangi bir insanýn
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 175
mahkemesiz uzun süre tutuklu kalamayacaðýný, bunun adalet
anlayýþýna aykýrý olduðunu bildirerek, Karadað askerini
öldürmekle suçlanan Þakir adlý vatandaþýn hakkýnda deliller
varsa bunun ispatlanmasý ve bu konuda acele edilmesi gerektiðini hatýrlatýyordu. Aksi takdirde herhangi bir delil, belirtilen
yasal süre içinde sunulamazsa, zanlýnýn serbest býrakýlacaðý
karþý tarafa belirtilmiþ oluyordu. Yani Osmanlý, Karadaðlý da
olsa haksýz bir þekilde öldürüldüðü iddia edilen bir insan için,
adalet anlayýþý öyle gerektirdiðinden dolayý, kendi vatandaþýný bile tutukluyor, ancak eðer hakkýnda delil olmazsa,
yine adalet anlayýþý gereði masum bir insaný tutuklu tutamayacaðýný bildirerek sorumluluðunu yerine getiriyordu. Böylece
Osmanlý, suç ve suçlu arasýnda kendi vatandaþý bile olsa
ayrým yapmýyor, ama suçsuz yere bir insaný da tutuklu tutamayacaðýný açýklýyordu.
Sýnýr ihlalleri, sýnýr saldýrýlarý konusunu gündeminden düþmeyen Osmanlý, sýnýrlarda vukubulan olaylara sadece, sýnýr
olaylarý meydana geldiði zamanlarda müdahale etmiyor, ayný
zamanda bu olaylarýn oluþmamasý için de daha baþýnda bu
gibi olaylarý önleyici tedbirler almayý da sürdürüyordu. Bu
çerçevede, problemli olan sýnýr bölgelerini, türlü tedbirlerle
emniyetli hale getirmeye çalýþýyor, bu þekilde tatsýz olaylarýn,
oluþmadan önlenmesi anlamýnda tedbirlerini artýrýyordu.
Bu nedenle Osmanlý, 1887 yýlýna ait bir belgeye göre,
problemli sýnýr bölgelerinden Karadað sýnýrýna, sýnýr taþlarý
döþettiriyordu. Karadað sýnýrýna, sýnýr taþý döþeme iþinin
tamamlandýðý da, Kosova valiliðinden telgrafla baþbakanlýða
bildiriliyordu.178 Sýnýr taþý döþeme iþinin baþbakanlýða bildirilmesi, hükümetin bu konuya verdiði önemin bir göstergesiydi. Hükümet sýnýr taþý döþeme iþini hafif görmeyip, bizzat takip ederek, sýnýrlar hakkýndaki kanaatlerini bu þekilde ortaya
koymuþ oluyordu.
Sýnýrlarýn güvenliði tedbirleri, sadece sýnýrlardan yapýlacak
silahlý saldýrýlar için deðil ayný zamanda, sýnýrlardan yasal
176 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
olmayan geçiþler için de alýnýyordu. Son dönemleri kaynayan
bir kazaný andýran Balkanlarda, siyasi hareketlerin yaný sýra,
eþkiyalýk hareketleri de artmýþtý. Hýrsýzlýk, adam öldürme,
gasp gibi eþkiyalýk hareketlerinde bulunanlar, bu suçlarý iþledikleri yerlerde tanýnmalarýndan sonra yakalanma korkusuyla, tanýnmayacaklarý baþka bölgelere geçiyorlardý. Doðal
olarak da bu kiþiler sýnýrlarý geçerek, gelmiþ olduklarý bölgelerde de rahat durmuyorlar, eþkýyalýk hareketlerine buralarda
da devam ederek, buralarýn insanlarýný da huzursuz ediyorlardý. Halkýn içine karýþtýktan sonra, bunlarýn yakalanmalarýnýn daha zor olacaðý üzerine Osmanlý sýnýr görevlileri,
bir de bu gibi insanlar hususunda dikkatli olmalarý konusunda uyarýlýyorlardý.
Baþbakanlýkta 1887 yýlýnda ele alýnan belgede de, bu gibi
olaylardan bahsediliyordu. Baþbakanlýk, bu konunun önemini belirttikten sonra, Kosova valiliðinin bu konuda dikkatini
çekerek, gereðinin yapýlmasý talimatýný veriyordu. Belgeye
göre, Bulgar eþkýyalarýnýn Üsküp ve Kosova sýnýrlarýný ihlal
ettiði, sýnýrlardan geçiþ yaptýklarý haber veriliyor, bu konuda
dikkatli olunmasý talimatý iletiliyordu. Kosova'ya bildirilen talimatta, eþkýyanýn sýnýr ihlalinin önlenmesi, suçlularýn yakalanmasý hususunda dikkatli olunmasý istenirken baþka bir konunun da gözlerden kaçýrýlmamasý isteniyordu. Bulgaristan'daki
Müslüman halktan ve Müslüman olmayanlardan, Osmanlý'ya
iltica etmek isteyenlerin olduðu hatýrlatýlýyordu. Osmanlý, bu
hatýrlatmayla güvenlik kuvvetlerinin, sýnýrda eþkýya takibi
yaparken iltica etmek isteyen insanlara karþý da dikkatli olunmasý, bu gibi insanlara da yanlýþlýkla eþkýya muamelesi yapýlmamasý gerektiðini hatýrlatmýþ oluyordu179. Böylece Osmanlý,
eþkýyayla, iltica etmek istenen insanlarýn ayný muameleye
tabi tutulmamasý, bu gibi insanlarýn eþkýyayla ayný þekilde
deðerlendirilmemelerini saðlamýþ oluyordu. Öte yandan yine
belgede belirtildiðine göre, Bulgaristan tarafýndan Müslüman
halkýn yanýnda, ayný zamanda Hýristiyan Bulgarlardan da
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 177
insanlarýn olmasý dikkat çekiciydi. Belge'nin hazýrlandýðý
1887 yýlýnda, baþýnda Hýristiyan Bulgar bir prensle Osmanlý'ya baðlý özerk bir bölge olarak yönetilen Bulgaristan'ýn
Hýristiyan Bulgar vatandaþý, Müslüman Osmanlý tarafýna
geçmek istiyordu. Ýþte bu nokta çok önemliydi. Baþýnda kendi
dininden, kendi ýrkýndan olan bir prens tarafýndan yönetilen
Hýristiyan bir Bulgar, Bulgaristan'da rahat yaþayamýyor ve
Hýristiyanlara baský yaptýðý, onlarý Müslüman olmaya zorladýðý iddia edilen Müslüman Osmanlý idaresi tarafýna geçiyordu. Bu nokta çok önemli olmakla birlikte, Osmanlý tarafýna
ilticalarýn 1887 yýlýnda olmasý da bir o kadar daha önemliydi. Çünkü 1887 tarihinde Osmanlý devletine baðlý bir prenslik olsa bile, Osmanlý'nýn buradaki egemenliði sadece þekli
derecede denilecek boyuttaydý. Yani Osmanlý yönetimi
buralarda uluslar arasý müdahaleden çekinerek her istediðini
yaptýramýyordu. Resmen kendi topraðý olan Bulgaristan'da
bir þey yaptýramadýðý o kadardý ki, Bulgar prensliðinin uygulamalarý sonucu orada rahat edemeyen Müslüman vatandaþlarý, Kosova ve Üsküp'e göç etmek zorunda kalýyordu da
Osmanlý devleti bu durumu kökten düzeltici adýmlar atamýyordu. Eðer Osmanlý, buralarý dini ibadetleri özgürce yaþayabilecekleri bir bölge haline getirecek müdahalelerde bulunabilmiþ olsaydý, Müslüman halk muhtemelen Kosova veya
Üsküp'e göç etmek zorunda kalmayacaklardý. Yani Osmanlý
burada, her dine eþit özgürlük anlayýþýný içeren sistemini
uygulayamýyordu. Ýþte bu nedenle de Müslüman halkýn yanýnda Hýristiyan halk bile Müslüman bir ülkenin topraðýna iltica etmek zorunda kalýyordu. Artýk bu yöreler Osmanlý deðil,
Bulgar prensliðince yönetiliyordu. Yani buralarýn insanlarýna
Osmanlý zamanýnda gösterilmiþ olan toleranslý bir anlayýþ,
Bulgar prensliðince gösterilmiyordu. Bu toleransý düþük anlayýþ sadece Müslüman halký deðil, Hýristiyan Bulgar halkýný
da rahatsýz ediyor ve bu halktan bazýlarý da Müslüman
Osmanlý idaresine iltica ediyordu. Yani Hýristiyan halktan bu
178 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
kiþiler bu derecede rahatsýz ve huzursuz edilmiþ oluyorlardý.
Osmanlý'nýn sýnýr görevlilerini, her türlü sýnýr olaylarý ihtimaline karþýlýk tedbirli olmalarý konusunda uyarmasý
konusunda, daha sonra karþýlaþtýðý olaylar ortaya çýktýkça,
hükümetin ne derece haklý olduðu daha iyi anlaþýlýyordu.
Hükümet, sýnýr görevlilerini uyardýkça, sýnýr olaylarý da
devam ediyor, bu sýnýr olaylarý tek tarafta deðil, Kosova'nýn
komþu olduðu bütün devletler sýnýrýnda da görülebiliyordu.
Daha önceki olaylarla, pek fazla sakin olmadýðý zaten bilinen Sýrp sýnýrýndaki problemler, yeni olaylarla devam ediyordu. Dýþiþleri bakanlýðýnca Kosova valiliðinin dikkatinin çekilmesine neden olan bir baþka olay, yine Sýrp sýnýrýndaydý. Bu
çerçevede, Sýrbistan sýnýrý yakýnlarýnda hayvanlarýný otlatan
ahaliye ateþ açýldýðý haberi, dýþiþleri bakanlýðýnca gereði yapýlmak üzere Kosova valiliðine bildiriliyordu. Dýþiþleri bakalýðýnca gönderilen talimatta, hayvanlarýný otlatan halka silahlý
saldýrýlar yapýldýðý, bu saldýrýlarda hayvanlarýn, hatta insanlarýn bile yaralandýðý, hatta öldürüldüðü haberi veriliyordu.
Hatta bu saldýrýlarýn birinde, Sýrp çetelerinin, tam, Osmanlý
vatandaþý Kosovalýyý öldürecekleri sýrada, Osmanlý askerlerinin bunu görüp bizzat þahit olduðu ve Sýrp çetelerinin
üzerine yürüyerek bu vatandaþý kurtardýðý belirtiliyordu. Sýrp
çetelerinin saldýrýlarý sonucu oraya Osmanlý askerinin yetiþmesi ve bir vatandaþý kurtarmasý üzerine, Osmanlý askeri ile
Sýrp çeteleri arasýnda çatýþma bile çýktýðý ve bu çatýþmada, 4
Sýrp çetesi üyesinin yaralý halde kaçmak zorunda kaldýðý ilave
ediliyordu. Sýrp çetelerince, hayvanlarýný otlatmak için sýnýr
bölgelerinde hayvanlarýyla meþgul olan halký pusuya düþürüp, onlara saldýran, hayvanlarýný ve insanlarý yaralayan
hatta öldüren Sýrp çetelerinin, Taþlýca karakolundaki Sýrp
karakol komutanýnca korunduðu da ayrýca bildiriliyordu.
Sýnýrýn Sýrp tarafýnda, genellikle Taþlýca mevkiinde vuku bulan bu olaylarýn aktarýldýðý talimatla, Kosovalý yetkililer
uyarýlarak bu konuda tedbirli olmalarý hatýrlatýlýyor, bu tür
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 179
olaylara fýrsat verilmemesi talimatý iletiliyordu.180 Kosova güvenlik kuvvetleri ise güvenlik tedbirlerini ihmal etmiyor, bu
konuda alýnacak her türlü tedbirleri alarak vatandaþlarýný
korumaya çalýþýyordu. Sýnýr güvenliði konusunda titiz olan
askerler, Sýrp saldýrýsý sonucu öldürülmek üzere olan Kosova'lý
bir vatandaþý da Sýrp saldýrýsýndan kurtarýyordu. Güvenlik
kuvvetlerinin titiz çalýþmalarý ayrýca, bir Sýrp saldýrýsýný
yakalayacak derecede sýký bir þekilde devam ediyor, hatta
Sýrp çeteleriyle sýcak çatýþmaya girebilecek derecede tehlike
noktalarýna, herhangi bir saldýrý sýrasýnda yetiþebilecek derecede yakýnda ve hazýrlýklý olduklarý anlaþýlýyordu. Sýnýrlarýndan yapýlabilecek saldýrýlar konusunu ihtimale býrakmayan
Kosova askerileri, sýcak çatýþma dâhil her türlü tehlikelere
hazýr halde teftiþlerine devam ediyordu.
Osmanlý, bu þekilde titiz çalýþmalarýyla, Kosova sýnýrlarýný
kontrol altýnda tutuyor, ancak sýnýrlarda olan olaylar konusunda alýnacak tedbirleri, yapýlacak olanlarý yapmaktan da
geri durmuyordu. Bazen yapýlacaklar arasýnda, kendi sýnýr
görevlilerinin beceriksizliði veya yetersizliðinin çözülmesi
gerekiyorsa da bunu yapmaktan vazgeçmiyordu. Bu nedenle Osmanlý, bir sýnýr görevlisini görev yaptýðý yerden alýp, yerine baþka birini tayin ederek sýnýrdaki iþlerin en azýndan
Osmanlý yetkililerince aksatýlmasýna izin vermemiþ oluyordu.
Bu amaçla Kosova valiliði, Yenipazar sancaðý ve Sýrbistan
sýnýrý üzerinde bulunan Raþka kapýsý pasaport memuru Ýbrahim Efendiyi, beceriksizliði ve yetersizliði nedeniyle görevden
alýp yerine Derviþ Bey tayin ediyordu.181 Yani Osmanlý, sýnýr
olaylarý üzerine askeri güvenlik tedbirleri alýrken, kendi
memurlarýný deðerlendirmeyi de ihmal etmeyerek, güvenlik
konusuyla doðrudan alakalý gibi görünmeyen pasaport
memurunu bile deðiþtirmeyi ihmal etmiyordu. Kosova valiliði, pasaport memurunu bile izleyecek derecede sýnýra olan
dikkatini, açýk tuttuðunu göstermiþ oluyordu.
Sýnýr olaylarý ile ilgili bir problem de, Avusturya-Macaris-
180 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
tan Ýmparatorluðu ile yaþanmýþtý. Dýþiþleri bakanlýðýnýn dikkat
çekmesi üzerine hazýrlanan belgede, Avusturya-Macaristan
Ýmparatorluðu jandarmalarýnýn sýnýrý ihlal edip, halký rahatsýz
ettiði yönde bilgilerden bahsediliyordu. Bu gibi sorunlarýn
tekrar yaþanmamasý için gerekli tedbirlerin alýnmasý istendiði
belgede, öncelikli olarak sýnýrlarýn güçlendirilmesi isteniyordu. Özellikle Avusturya-Macaristan imparatorluðunun, halký
rahatsýz ettiði iddia edilen, Bosna sýnýrýnýn güçlendirilmesi,
hatta yeniden çizilmesi isteniyor, bunlar yapýlmazsa Avusturya-Macaristan imparatorluðu jandarmalarýnca yapýlan
saldýrýlarýn devam edeceði belirtiliyordu. Bunun için, sýnýrlarýn ancak Avusturya-Macaristan imparatorluðu yetkilileriyle
yapýlacak görüþmeler sonucu yeniden çizilebileceði belirtiliyor ve bu yönde gerekli teþebbüslerin baþlatýlmasýnýn gereði
hatýrlatýlýyordu. Bunun üzerine Osmanlý devleti ve AvusturyaMacaristan imparatorluðu yetkilileri arasýnda, yapýlan sýnýr
tayini hususundaki görüþmeler olumlu geçmiþ, AvusturyaMacaristan imparatorluðu, sýnýrýn Osmanlý devletinin istediði
þekilde düzeltilmesini kabul etmiþti. Osmanlý'nýn bu isteðinin
kabul edilmesinden baþka, Avusturya-Macaristan imparatorluðu, sýnýrýn yeniden tayini konusundaki çalýþmalara ekonomik destekte bulunacaðýný belirtiyordu. Bu þekilde, sýnýrýn
yeniden tayiniyle, sýnýrýný güçlendirme konusunda teþebbüse
geçen Osmanlý, sýnýrý koruyan kuvvetleri hakkýnda da deðiþikliklere giderek, sýnýrýnýn güçlendirilmesi tedbirlerini saðlamlaþtýrýyordu. Bu amaçla, sýnýrdaki eski jandarmalarýný çekip yerine yeni jandarmalar göndererek, sýnýra taze kan pompalamýþ oluyordu.182 Böyle yaparak, sýnýrda uzun süredir görev yapan ve zamanla sýnýr olaylarý ile karþýlaþa karþýlaþa bu
olaylara olan hassasiyetlerini kaybedip, onlara artýk normal
olaylarmýþ gibi bakan güvenlik güçlerinin yerine, her olaya
olmasý gereken titizlikle yaklaþacak olan, yeni kuvvetler yerleþtirilmiþ oluyordu. Osmanlý devletinin, sýnýrlarý hakkýnda bu
derece titiz olmasý, sýnýrlarýn tekrar yeni olaylara fýrsat ver-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 181
meyecek þekilde güçlendirilmesini saðlýyordu. Bu titiz çalýþmalar, Avusturya-Macaristan imparatorluðu'nun sýnýr tayin
iþlemlerini kabul etmesi ve hatta bu konuda gerekli ekonomik
desteði saðlayacaðý gibi, komþu devletlerin de Osmanlý'nýn bu
taleplerine, karþý koymamasý þeklinde olumlu sonuçlar veriyordu. Osmanlý'nýn olumlu sonuçlar aldýðý sýnýrý, sadece Avusturya-Macaristan imparatorluðuna olan sýnýrý deðildi.
Devletin en karýþýk, en problemli olarak tanýmlanabileceði
sýnýrlarýndan olan Sýrbistan sýnýrýnda da Osmanlý'nýn ýsrarlý takipleri sonucu, olumlu sonuçlar alýnacak gibi gözüküyordu.
Çünkü vatandaþlarý, açýlan ateþlerle öldürülen, sýnýrlarýnda
vatandaþlarýný tahrik edecek hareketlerle karþý karþýya kalan,
sadece hayvanlarýyla meþgul köylülerin rahatsýz edildiði,
bazen hayvanlarýnýn, bazen de köylülerin bile yaralandýðý
hatta öldürüldüðü sýnýrlarýnda Osmanlý, adeta sabredecek
gücü kalmamýþ, ve bunlarýn üzerine de, Sýrp yetkililerini bu
konularda artýk kesin bir tedbir almaya çaðýrýyor, bu olaylara
bir son verilmesini istiyordu.
Osmanlý'nýn bu ýsrarlarý Avusturya-Macaristan sýnýrýnda
olduðu gibi, bu sýnýrda da olumlu etki yaparak en üst düzeyde bir karþýlýk buluyordu. Sýrp sýnýrýndaki bu problemler
ve bu problemlere karþý Osmanlý'nýn ýsrarlý talepleri, Sýrp kralýný bu konuda bir þeyler yapmaya itiyordu. Bu amaçla Sýrp
kralý, sýnýr üzerindeki huzursuzluklarý çözmek ve sýnýrda huzuru tesis edebilmek için, 1887 yýlýnda Kosova valisi ile görüþmek istediðini iletiyordu.183 Böylece Osmanlý, sýnýrda
maðdur olan vatandaþlarýnýn haklarý gibi konulardaki ýsrarýna, karþý taraf daha fazla ilgisiz kalmayarak harekete geçmek
durumunda kalýyordu. Sýrp kralýnýn Kosova valisi ile görüþmek isteði, bu konuda alýnabilecek en yüksek düzey bir
cevaptý. Görüþmek isteyen kiþi, sýnýr muhafaza görevlileri
veya sýnýrýn olduðu yerlerdeki vali veya askeri komutan deðil,
o devletin baþý olan kraldý. Talebin, bu derece yüksek düzeyde gelmesi bir anlamda, çözümün de kalýcý olabileceði
182 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
anlamýna gelebilirdi. Çünkü en üst düzey yetkilinin talebiyle
yapýlan görüþmede alýnan kararlara mazeret üretmek kolay
olmayacaktý. Savaþ, barýþ anlaþmasý, ittifak görüþmeleri gibi
önemli olaylarýn yanýnda, basit sayýlabilecek sýnýr olaylarýna
bir kralýn, çözüm için aktif olarak katýlmasý, o olaylarýn ciddiliðini göstermekle birlikte, bu sýnýr olaylarý konusunda köþeye
sýkýþtýðýnýn da bir belirtisi olabilirdi.
Sonuç olarak, sýnýrdaki problemlerin çözümlenmesi amacýyla Kosova valisi ile görüþmek istediðini belirten Sýrp kralýnýn bu talebi, olumlu neticelere yol açmakta gecikmemiþti.
Bu talepten iki ay sonra, sýnýrýn her iki tarafý, bu olaylara
kesin bir son vermek üzere bir araya gelerek ortak bir çalýþma
baþlatmýþlardý. Bu durum, yukarýda belirtildiði gibi uluslar
arasý anlaþmalarda da böyle oluyordu. Yani devletler en üst
düzeyde bir konu hakkýnda kanaatlerini bildirirler, bu kanaatlerin bildirilmesiyle de teferruatlar, taraflarýn komisyonlarý
arasýndaki görüþmeleri sonucu karara baðlanýrdý.
Burada da durum ayný olmuþtu. Osmanlý devleti, sýnýr
olaylarý konusunda, bir suçlama üzerine kendi vatandaþýný
bile tutukladýðýný, hakkýnda delilleri varsa sunmalarýný beklediðini ifade ederek, bir devlet olarak, kendi üzerine düþeni
yapmýþ, fakat bu konuda ayný titizliði göremediði Sýrbistan'ý
sýnýr olaylarý konusunda sýkýþtýrarak bu konuya nasýl baktýðýný
zaten belirtmiþti. Sýrp kralýnýn da bu talebiyle, sýnýr olaylarýna
en üst düzeylerde nasýl bakýldýðý anlaþýlmýþ, bundan sonra iþ,
komisyonlarýn çalýþmalarýna kalmýþtý. Bu amaçla da Sýrp ve
Kosovalý yetkililer arasýnda sýnýr olaylarý konusunda çalýþmalar baþlatýlmýþtý. Bunun üzerine Sýrbistan'dan Mösyö Yovanoviç'in Kosova vilayet merkezine gelmesiyle birlikte
baþlayan komisyon çalýþmalarýnda, bir dizi tedbirler alýnmýþtý.
Bu komisyon kararýna göre, sýnýrlar komple elden geçirilecekti. Buna göre her iki taraf sýnýr görevlileri, suça ve suçluya
karþý toleranslý davranmayacaktý. Bu konuda eþkýyaya karþý
toleranslý davranan hatta bu davranýþlarý ile menfaat temin
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 183
edenler görevlerinden alýnacak, vilayet içindeki noktalarda
görevlendirileceklerdi. Bu çerçevede, 60 karakoldaki görevliler eðer yolsuzluða bulaþmýþ iseler deðiþtirileceklerdi. Her iki
taraf, sýnýr güvenliði için hangi tedbirlerin alýnmasý gerekiyorsa, onlarý almakla sorumlu olacaktý. Sýnýrlardan pasaportsuz
geçiþlere kesinlikle izin verilmeyecekti.184 Bu þekilde Osmanlý,
vatandaþlarýnýn maðdur olduðu, sýnýrlara yaklaþamadýðý, sýnýrlardaki meralarda hayvanlarýný otlatmak için bile dolaþamadýðý bu tehlikeli durumlara son vermek amacýyla karþý
tarafý bir anlaþmaya zorlamýþ oluyordu. Amaç, vatandaþýnýn
normal yaþantýsýný sürdürürken her an bir Sýrp saldýrýsý olacak
korkusundan güvenli bir halde Kosova içinde olduðu gibi
sýnýrlarýnda da rahat ve huzurlu bir þekilde yaþamasýný saðlamak, onlara huzurlu bir ortam hazýrlamaktý. Bu amaç da
yapýlan bu anlaþmayla kâðýt üzerinde saðlanmýþ olmuþtu.
Þimdi bundan sonraki iþ, kâðýt üzerinde varýlan bu anlaþmaya uyulup uyulmadýðýnýn takibindeydi. Anlaþmaya kadar
olan sýnýr olaylarýný ýsrarla takip edip karþý tarafý bu konuda
bir sözleþmeye zorlayan Osmanlý'nýn bu tavýrlarýyla, bu sözleþmenin peþini býrakacaðý, bu sözleþmeden verilen tavizleri
görmezden geleceði pek mümkün görünmüyordu. Vatandaþýnýn huzuru için sýnýr olaylarýný karþýlýklý taahhüt altýna aldýracak derecede ýsrarlý olan Osmanlýnýn bu ýsrarý, bu kez bu
sözleþmeye uyulup uyulmadýðýnýn kontrolüyle devam edecekti. Osmanlý gerçekten de, bu ýsrarýný da daha sonraki uygulamalarýnda göstermiþ oluyordu.
Sýrplarla yapýlan bir sözleþmenin rahatlýðý içinde olmayan
Osmanlý, bu sözleþmenin gereklerini kendi sorumluluðu içinde yerine getirirken, tedbirli olmayý ihmal etmiyor, bir anlaþma imzalamanýn rahatlýðý ve güvenliðine kapýlýp, tedbiri unutmuyordu. Hatta muhtemel kriz noktalarý ve zamanlarý konusunda görevlilerini uyarýyor, oluþacak muhtemel krizlere
karþý hazýrlýklý olmalarýný saðlýyordu.
Osmanlý'nýn bu yaklaþýmýný, Kosova valiliðine yazdýðý bir
184 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
belgede de görmek mümkündü. 1888 yýlýnda Kosova valiliðine yazdýðý bir belgede, yaklaþýk bir yýl sonra Sýrplarýn
yapacaklarý bir kutlamada muhtemel tehditlere karþý tedbirli
olunmasý isteniyordu. Kosova savaþýnýn 500. yýl kutlamalarý
sýrasýnda, Sýrplarýn iç ve dýþ güvenlikte, yani sýnýrlara herhangi bir saldýrýda bulunmalarý durumunda, vatandaþlarýn bundan zarar görmemeleri için tedbirli olunmasýný, daha yaklaþýk
bir yýl önceden Kosova valiliðine bildiriyordu. Bu talimat,
Osmanlý'nýn güvenlik olaylarýna ne kadar titiz yaklaþtýðýnýn bir
baþka göstergesiydi. Kosova valiliðine yazýlan talimatta, 500
yýldýr bu savaþý unutmadan, düþmanlýklarýný yaþatanlarýn
sýnýrda ve vilayet sýnýrlarý içinde vatandaþlarýnýn güvenliðini
tehlikeye düþürücü saldýrýlarda bulunmalarý hiç de uzak ihtimal deðildir diyerek, valiliðin gerekli her türlü tedbiri almasý
isteniyordu.185 Bu þekilde Osmanlý, nasýl olsa Sýrplarla bir
anlaþma yapýlmýþtýr þeklinde bir düþünceye kapýlmayýp, vatandaþlarýnýn maðdur olmamasý için gerekli tedbirleri zamanýndan önce alarak, hazýrlýklarýný tamamlamýþ oluyordu. Osmanlý devletinin sýnýrlarýnýn güvenlik altýna alýnmasý adýmlarý,
sadece bunlarla kalmýyor, sýnýrlarýn güvenlik altýna alýnabilmesi için, alýnacak her türlü tedbirler uygulamaya konuluyordu. Sýnýrlarýn güvenliði için, komþu devletlerin bu konularda uyarýlmalarý, onlarla bu konularda sözleþmeler imzalanmasý, sýnýrlarda askeri kuvvetlerinin sayýlarýnýn artýrýlmasý,
görevlerini aksatan asker sivil görevlilerinin deðiþtirilmesi gibi
tedbirlerin yanýnda sýnýrlar, uzman eleman destekleriyle de
güçlendirilmeye çalýþýlýyordu.
1891 yýlýnda merkeze yazdýðý raporla Kosova valisi, bu
anlamda bir uzman desteðine ihtiyaç olduðunu belirterek,
Kosova'ya yetenekli bir komiserin tayin edilmesini istiyordu.
Kosova'ya tayin edilecek bir komiserin önemine dikkat çeken
vali, Bulgaristan, Sýrbistan, Karadað ve Avusturya ile sýnýr
olan Kosova'nýn bu ihtiyacýnýn saðlanmasýný, bu konunun
ihmal edilmemesini talep ediyordu. Dört devlete sýnýr olan
Kosova'nýn bu yönünün, idaresinin gerçekten çok problemli
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 185
olduðunu belirten vali, yetenekli bir komiser tayinini, bu
nedenlerle çok önemli görüyor ayrýca, bu devletlere sýnýr
olmasý nedeniyle Kosova'daki casusluk faaliyetlerinin de
buna paralel olarak çok olduðuna dikkat çekiyordu. Hem
sýnýrlardaki devletlerle ilgili problemlerin hem de içiþlerinin
takip edilmesi, hareket ve tavýrlarý gözlemlenmesi gereken
þahýslarýn izlenmesinde sýkýntýlar çekilmesi gibi problemlere
dikkat çekilerek, yetenekli uzman bir komiserin Kosova'ya tayininin bir an önce yapýlmasý isteniyordu. Kosova valisi, bu
dikkat çektiði konulardan baþka bir de, demiryolu hatlarýnýn
buralardan geçmesinin, buralarýnýn hassasiyetini artýrmasý
konusuna dikkat çekiyor, uzman bir komisere Kosova'nýn, bir
de bu açýdan ihtiyaç duyduðunu belirtiyordu.186
Sýnýrlarýyla ilgili emniyeti saðlama konusunda gerekli
gördüðü adýmlarý atan Osmanlý'nýn, Karadað sýnýrý ise problemli olmaya devam ediyordu. Avusturya, Sýrbistan sýnýrlarýný
belli derecede emniyetli hale getirmiþ olan Osmanlý'nýn,
zaman zaman da olsa, Karadað sýnýrýnda olumsuz olaylar
meydana gelmeye devam ediyordu. Karadað sýnýrýnda meydana gelen olaylar, aslýnda kanlý olaylar deðildi. Genellikle,
sýnýrdaki meralarýn kullanýmýndan kaynaklanan problemlerle
karþýlaþýlýyordu. Buna örnek olarak 1888 yýlýnda, Karadað
sýnýrýnda ortaya çýkan problem, yine meralarýn kullanýmýndan
kaynaklanan problemdi. Kolaþinliler tarafýndan kullanýlan ve
kendilerine ait olduðunu iddia ettikleri Piyalonya çayýrlarýna,
Karadaðlýlarca müdahale ediliyordu. Bu müdahalelerin artmasý üzerine Kosova valiliði, bu konuyu baþbakanlýðýn bilgisine sunuyor ve bu konuda gereðini yapmak üzere harekete
geçeceðini bildiriyordu. Kosova valiliði, bu þekilde inisiyatif
kullanarak ve baþbakanlýðý da bilgilendirerek, köylülerini
rahatsýz eden bu sorunu çözmek için harekete geçiyordu.187
Kosova valisinin bu konudaki teþebbüslerinin ise, sorunu
kesin olarak çözmediði anlaþýlýyordu ki bundan üç yýl sonra
Kolaþinliler ve Karadaðlýlar arasýndaki problem 1891 yýlýnda
186 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
yeniden ortaya çýkýyordu. 1888 yýlýnda Kosova valisinin
teþebbüsü ile belki kýsmi çözüm olmuþ olsa da, tamamen
çözülemeyen ve yeniden sorun haline gelen bu konunun
çözümü için, Osmanlý bu kez Kosova kumandaný Ethem
Paþa'yý görevlendiriyordu. Halkýn huzur içinde yaþayabilmesi
için, gerekli tedbirleri aþama aþama alan Osmanlý bu kez, her
iki tarafý dinleyip bu konuda bir çözüme varmak üzere
Kosova kumandaný Ethem Paþa'nýn bir inceleme yapmasýný
istiyordu. Ethem paþa ise bölgeye gelerek, Kolaþinli köylüler
ve Karadaðlýlar arasýndaki meseleye eðilerek, onlarýn arasýnda bir ortak yol bulmaya çalýþýyordu. Ethem Paþa'nýn her iki
tarafý dinleyerek sorunu çözmeye çalýþýcý çabalarý sonuç
veriyor, problem çözüm yoluna girmiþ oluyordu. Hatta her iki
taraf halký problemi çözmede aktif olan Ethem Paþa'ya,
ulaþýlan bu sonuçtan dolayý teþekkür ederek memnuniyetlerini bildiriyorlardý.188 Böylece Osmanlý, Kolaþin köylüleri ve
Karadaðlýlar arasýndaki problemi bölgeye gönderdiði bir
müfettiþi vasýtasýyla çözüme kavuþturmuþ oluyordu.
Bulgaristan, Sýrbistan, Karadað ve Avusturya Devletlerine
sýnýr olan ve içiþlerinde de kaynayan bu karýþýk coðrafyadaki
vilayeti olan Kosova'nýn sýnýr problemlerini çözmeye çalýþan
Osmanlý, bu þekilde baþarýlar elde ediyordu ancak, kendisi de
rahat býrakýlmýyordu. Avusturya, Sýrbistan'dan sonra Karadað sýnýrýnda da nispi bir rahatlama saðlayan Osmanlý'nýn,
kendi askeri noktalarýna saldýrýlar da olmuyor deðildi. Vatandaþýnýn huzuru için sýnýrlarýný sükûnete kavuþturmaya çalýþan
devletin bu kez kendisi, kendi askeri hedeflerine yapýlmýþ saldýrýlara uðruyordu.
Osmanlý'nýn bu þekilde kendi askeri hedeflerine yapýlan
saldýrý, Kosova Gradaç bölgesinde ortaya çýkýyordu. Kosova
Gradaç'daki Osmanlý askerlerinin, Pariçe, Peruþken ve Storj
Hýristiyanlarýnca kuþatma altýna alýndýðý, hatta kuþatma altýna
alýnan askerlerin hayati tehlikelerinin bile bulunduðu haberi
veriliyordu. Bunun üzerine Kosova valiliði, kuþatma altýndaki
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 187
askerlerini kurtarmak için Gradaç'a iki bölük asker göndererek bu saldýrýya müdahale ediyordu.189 Osmanlý'nýn, bu þekilde kendi askerlerinin bile yine kendi sýnýrlarý içinde saldýrýya uðramasý önemli bir konuydu. Böylece komþu devletlerle muhtemel bir savaþa raðmen, sýnýr güvenliðini saðlamak için çaba gösteren, bu konuda komþu devletleri
sýkýþtýran, onlarý belli taahhütlere zorlayan devlet, kendi sýnýrlarý içindeki askerlerinin bile hayatýný tehlikeye düþürecek
derecede saldýrýya maruz kalabiliyordu. Kosova valisinin,
yukarýda da belirtildiði gibi, dört devlete sýnýr olan ve stratejik öneme de sahip olan demiryolu hatlarýnýn geçtiði Kosova'da, casuslarýn çalýþmalar yaptýðý endiþesi haklý çýkýyordu.
Vali, hükümeti bu konuda uyararak, Kosova'ya yetenekli bir
komiser gönderilmesini istemekle doðru bir tespitte bulunmuþ
oluyordu. Çünkü Kosova, sýnýrý bulunduðu bu dört devlet
tarafýndan abluka altýnda alýnmýþ görüntüsündeydi ve her
birinin Kosova topraklarý üzerinde bir takým planlarý olduðu
endiþeleri vardý. Ayrýca bu konuda, Kosova'nýn Hýristiyan
vatandaþlarý, casuslar vasýtasýyla yukarýdaki olayda da
olduðu gibi kýþkýrtýlabiliyorlardý. 1907 yýlýnda ele alýnan bu
belgenin yazýldýðý tarihlerde de, bu kýþkýrtma ve tahrikler
daha da artmýþtý. Sadece Kosova'da deðil, Manastýr'da da,
Selanik'te de, bu tür olaylara rastlanmaya baþlanmýþtý. Çünkü
bu bölgelerde de Balkan devletlerinin planlarý ve hesaplarý,
bölge topraklarýný kendi sýnýrlarýna katma niyetleri vardý.
Karadað sýnýrýnda, Ethem Paþa'nýn teþebbüsüyle 1891
yýlýnda saðlanmýþ olan sükûn ortamý, bu çalýþmada
karþýlaþýlan belgelere göre, 1907 yýlýna kadar bozulmamýþ gibi
gözüküyordu. Fakat 1907 yýlýnda ortaya çýkan bu durumun,
Karadað sýnýrý konusuna yeniden eðinilmesi zorunluluðunu
ortaya çýkarmýþtý. 1907 yýlýnda ele alýnan bu belgeye göre,
Karadaðlýlarýn sýnýrdan silah geçirmek suretiyle, sýnýrýn
Osmanlý tarafýndaki Hýristiyanlarý silahlandýrmakda olduðu
anlaþýlýyordu. Belgede belirtildiðine göre, bu silah kaçakçýlýðý
188 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
öncelerden beri yapýlýyordu. Öte yandan, Kosova'daki kýþýn
þiddetli geçiþi, gelirlerin düþmesine yol açmýþtý. Kosova'ya
gelenlerin çoðu, Kosova'nýn Karadað sýnýrýndaki Karadaðlý
Hýristiyanlardandý. Bunlar, 15-30'ar kiþilik gruplar halinde ve
özellikle paskalya gününde ve Karadað prensliðine ait özel
günlerinde gelip geçerlerdi. Bazen tek tek, bazen de gruplar
halinde geçen Karadaðlýlarýn hareketlerinden þüphelenilmiþ
ve Karadað'lýlar izlemeye alýnmýþtý. Son geçiþlerinde paskalya
günü ve prensliðin özel günlerinden olmayan bir vakitte
geçmeleri, haklarýnda þüpheleri iyice artýrmýþ ve yapýlan
inceleme sonucunda silah kaçakçýlýðý yaptýklarý anlaþýlmýþtý.
Fakat Osmanlý'nýn Karadað büyükelçisinin, Karadaðlýlarýn
silah kaçakçýlýðý yaptýðý konusundaki uyarýsý ise, Karadað
hükümeti tarafýndan yalanlanmýþtý. Karadað hükümeti, bu
gruplar halinde gelip geçen Karadaðlýlarýn, kýþýn þiddetli
geçmesi nedeniyle yiyecek sýkýntýsýnýn artmasý ve bunlarýn da
yiyecek temini için geçtiklerini ileri sürüyordu. Ayrýca,
Osmanlý ile iyi iliþkiler içinde olduðunu belirten hükümet öte
yandan, Karadað'ýn Osmanlý ile iliþkilerini bozmamak için bu
gelip geçenlere silah vermeyeceðini de ilave ediyordu.
Yakalanan silahlarýn Karadað'a ait olduðu, Osmanlý'nýn
Çetine büyükelçisi tarafýndan Karadaðýn içiþleri ve dýþiþleri
Bakanlýklarýna ve Baþbakanlýða iletilince, Karadaðlý yetkililer,
her isteyen silah satýn alabilir, bu ise, silahlarý Karadað
hükümetinin verdiði anlamýna gelmez diyerek bu konuda da
suçu üstlenmiyorlardý.
Osmanlý büyükelçisi, Ýpek sancaðýnýn Radgova nahiyesinden baþka, Gusinye kazasýnýn üç köyünün boydan boya
Hýristiyan olduðunu, bu nedenle Berane kazasýný oluþturan
ve tamamý Hýristiyan olan 24 köy halký ile, karþýlarýndaki
Endreviçe kazasý benzeri Rahodik kabilesi olduðu gibi,
Kolaþin zirler sýnýrý Karadað tarafýnda Þarneçin nahiyesindekilerin, tamamýnýn Kanayadil kabilesinden olduðu ve yine
Taþlýca'nýn bazý köylerinin Karadaðlý bir takým köylerle yakýn-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 189
lýklarý olduðunu, bu yakýnlýðýn mezhep yakýnlýðýndan baþka,
ayný ýrka mensup olma hatta akrabalýk gibi yakýn iliþkileri
içerdiðini belirtiyordu. Bu yakýnlýklar üzerine, hem Karadað
Hýristiyanlarý, hem de Osmanlý Hýristiyanlarý, karþýlýklý olarak
Karadað'a gidiþ geliþlerinde silah kaçýrarak silahlanýyorlardý.
Bunun üzerine Çetine'nin Osmanlý büyükelçiliðinin de
bildirmesi üzerine harekete geçen Kosova güvenlik güçleri,
geçiþlerde üzerlerinde silah bulunanlarýn, silahlarýnýn alýnacaðýný ve silah taþýyanlarýn da tutuklanacaklarýný ilan
ederek kontrollerine baþlamýþtý.
Aslýnda bu sýnýr kapýlarýnda, yaklaþýk 20 yýldýr pasaport
kontrolü dâhil herhangi bir kontrol yapýlmýyordu ve silah
kaçakçýlýðý, bir de bu nedenle daha rahat hale gelmiþti. Bu
þekilde, sýnýrda yapýlan kontrollerle, silah kaçakçýlýðýnýn
önüne geçilmeye çalýþýlacaktý. Aslýnda bu silah kaçakçýlýðý,
Hýristiyan halký silahlandýrmak için teþvik ediliyordu. Her iki
taraftaki Hýristiyanlar kullanýlarak, Osmanlý Hýristiyan halký
silahlandýrýlýyordu. Bu silahlandýrma teþebbüslerinin baþarýlý
olmasý için Hýristiyan halk, bu bölgelerin Avusturya'lýlarca
iþgal edileceði, bir de Müslüman Arnavutlarýn onlarý
katliamlarla yok edeceði þeklinde iddialarla korkutularak
silahlandýrýlmaya teþvik ediliyor, bunda da baþarýlý olunuyordu. Bu gibi halký korkutmaya yönelik iddialarla, silahlandýrma iþini devam ettiren Karadað, bu konuda baþarýlý olmuþ,
Osmanlý Hýristiyan halkýnýn tamamýnda en az bir tüfek, ayrýca çeþitli cins ve markalarda silahlar ve 30-36 bin kadar
olduðu tahmin edilen Rus silahlarýyla halký silahlandýrmýþtý.
Rusya'nýn daha sonra hediye ettiði Rovelver'ler de halka
daðýtýlmýþ ve halka 40'binden fazla yeni silah daðýtýmý
yapýlmýþtý. Karadað, Osmanlý Hýristiyanlarýný silahlandýrma
faaliyetlerini, bu Hýristiyan halkýn Müslümanlardan görmüþ
olduðu yakýn bir tehlike nedeniyle deðil, onlarý kendi askeri
olarak görmesi nedeniyle silahlandýrýyordu. O kadar ki, mevcutlarý 400-500'ü geçmeyen, nadir olarak da 700'ü geçen 56
190 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
taburu olan Karadað, sýnýr askerlerinin azlýðý nedeniyle
kaygýlanýyor, bir savaþ durumunda silahlandýrdýðý bu
Osmanlý Hýristiyanlarýný da sýnýr taburlarý arasýna yerleþtirerek, asker sayýsýný 50 bine çýkarmayý planlýyordu. Hatta bir
savaþ durumunda silahlandýrýlan Osmanlý Hýristiyanlarýnýn
hangi taburlarda görev yapacaklarý bile belirlenmiþti.
Karadað, bu gibi çalýþmalarla komþusu olan Osmanlý'ya
karþý planlar içerisindeyken, kendisi baþka bir sýkýntýyý yaþýyordu. Halkýndan genç olanlarý, baþta Amerika olmak üzere,
Avrupa ülkelerine göç ediyorlardý. Sadece son on ayda, bu
þekilde göç edenlerin sayýsý 4 bini bulmuþtu. Öte yandan
Osmanlý topraklarý yoluyla Avusturya'ya gidenlerin sayýsý, 6
bin'den aþaðý deðildi. Bu þekilde Amerika ve Avrupa'ya
gidenler, özellikle gençlerden olduðu için ve aslýnda savaþacak olan kiþiler de bunlar olduðundan dolayý, Karadað'ýn
muhtemel bir savaþta savaþacak asker sayýlarý bu þekilde
sürekli azalýyordu. Bu azalma tabur þeklindeki askeri
örgütlenmeyi bölükler seviyesine indiriyor, bu þekilde de
ordusunun sayýsý da azalmýþ oluyordu. Karadað da bu þekilde
azalan asker sayýlarýný, Osmanlý tarafýnda silahlandýrdýðý
Hýristiyanlardan doldurmayý planlýyor ve bu nedenle
Osmanlý Hýristiyanlarýný silahlandýrma iþini, ordusunun geleceði açýsýndan da çok önemsiyordu. Bu iþle de Karadað sýnýr
komiseri, Osmanlý Hýristiyan halkýný tanýdýðý için, bizzat kendisi ilgileniyordu.
Bu kadar tehlikeli durum üzerine tedbirler alma
mecburiyeti ortaya çýkmýþtý. Bu amaçla sýnýra kale ve kuleler
yapýlmasý planlanýyordu. Bu gibi olaylarýn bir daha tekrar
etmemesi için her iki tarafta oluþan bir komisyon kurularak
alýnacak tedbirlerin görüþülmesi iþine giriþilmiþti. Bu amaçlarla, sýnýrlarda tekrar böylesi olaylarýn olmamasý için kale ve
kuleler yapýlmasýnýn yaný sýra, Kosova valiliði ve Mitroviçe
kumandanlýðýnýn da inisiyatifi ile yeni kapýlar tesisi isteniyordu. Bu kapýlar için öncelikli olarak Berane'de kapý yapýlmasý
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 191
belirlenirken, geçiþlerin kontrollü hale getirilmesi amacýyla
pasaport kontrolü gibi kontroller için de yetenekli memurlar
tayin edilmesi talep ediliyordu. Ancak bunlardan önce,
serbest geçiþlere alýþmýþ olan halkýn, geçiþlerde kýsýtlama
getirecek olan uygulamalara geçilmesiyle, ne gibi problemler
çýkaracaðý ve bu problemlere göre de, tedbirlerin alýnmasý
gereðine dikkat çekiliyordu. Bunun için Berane'de bir sýnýr
komiserliði, Karadað ile suçlularýn iadesi anlaþmasýnýn imzalanmasý, haklarýnda takibat olup da yakalananlarýn
mahkemelere sevki, Kolaþin ve Akova'da yeni nahiyeler
kurulacak þekilde idari yapýlanmaya gidilmesi, nahiye
müdürlerinin emrine gerekli miktarlarda askerler verilmesi,
Hýristiyan Osmanlý halkýnýn, Karadað askerlerinin kullandýðý
birinci Nikola armasýný kullanýlmalarýnýn engellenmesi,
Karadað'ýn Osmanlý'nýn içiþlerine müdahale sayýlabilecek
teþebbüslerinin engellenmesi, sýnýr kapýlarýnýn güvenliðinin
asker ve jandarmayla güçlendirilmesinden baþka, gümrük ve
pasaport iþlemlerinin en küçük bir tavize yol açmayacak þekilde uygulanmasý gibi alýnmasý gereken tedbirler sýralanýyordu. Bu gibi tedbirler uygulanmaya konulduktan sonra, özellikle Hýristiyan halkýn bu tedbirlere karþý çýkacaðý tahminiyle,
her iki hükümetin bu konuda taviz vermemesi konusunda,
Osmanlý ve Karadað hükümetleri arasýnda bir sözleþme imzalanmasýnýn gereðine iþaret ediliyordu. Kendi vatandaþlarýndan emin olan veya problem çýkaracak olanlar hakkýnda tedbirler almaya hazýr olan Osmanlý, Karadað'ýn bu konuda tutumundan endiþelendiði için, sözleþmenin imzalanmasýný bu
nedenle istiyordu. Sözleþme olduðu halde bile, sýnýrlardaki
Hýristiyan halk lehine tavizler verme ihtimali olan Karadað,
sözleþmesiz yine eskisi gibi halký silahlandýrmaya yönelik
teþebbüslerine devam edebilirdi. Osmanlý ve Karadað arasýnda imzalanacak bir sözleþme, Karadað'ýn Osmanlý Hýristiyan
halkýný silahlandýrmaya yönelik faaliyetlerine kesin olarak bir
son vermese bile, yarýn bu konuda oluþacak þikâyetler duru-
192 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
munda Karadað'ýn kendisini baðlayýcý bir belge niteliði taþýyacaktý. Osmanlý bu sözleþmeye güvenip tedbir almaktan
vazgeçmek bir yana, zaten öncelerden beri zaman zaman
ortaya çýkan tedbirsiz davranmanýn da verdiði bir piþmanlýkla tedbirlerini arttýrýyor, ancak ayný zamanda, Karadað'ý da
sözleþme imzalamak suretiyle de ayný tedbirleri almaya davet
ediyordu. Sözleþmenin Osmanlý tarafýndan istenmesinin bir
nedeni de eskiden sýnýrlardan rahatlýkla geçen halkýn, bu kez
sadece sýnýr kapýlarýndan olacak þekilde geçebilecek olmasý
ve bunun da muhtemelen halký rahatsýz edeceðinden dolayý,
yeni problemler doðurabilecek olmasýydý. Oluþacak problemlere kendisini hazýrlayan Osmanlý, geçiþlerin yine eskisi gibi
kontrolsüz hale gelmemesi için Karadað'la yapýlacak bir
sözleþmeyi önemli buluyordu. Böyle bir sözleþmeyle Osmanlý
rahatlayýp tedbirlerini gevþetmek deðil, bu tedbirleri ayný
zamanda her iki tarafça verilmiþ yazýlý bir taahhüt haline getirmiþ olacaktý.190
Osmanlýnýn, Karadað sýnýrýndaki problemlerin çözümü
için, karþýlýklý bir anlaþma istemesi, onun daha önceki olaylardan aldýðý ders nedeniyleydi ancak, bu olaylardan sonra
vuku bulan hadiseler ile, Osmanlý'nýn sýnýr güvenliðini garanti altýna alacak tedbirler almada, Karadað'ý bir mukaveleye
zorlamada ne kadar haklý olduðunu gösteriyordu. Karadað'la
karþýlaþýlan bu sýnýr olaylarýndan sonra 1910 yýlýnda da Karadað'la yeni problemlerin çýkmasý, bu konudaki alýnmýþ tedbirleri ve alýnacak tedbirleri haklý çýkarýyordu. Ýçiþleri bakanlýðýnca baþbakanlýða 1910 yýlýnda yazýlan bir belge de Karadaðlýlarýn, Osmanlý sýnýrlarýnda asayiþi tehlikeye düþürecek
hareketler içinde olduklarý bildiriliyordu. Bu þekilde Karadaðlarýn asayiþi bozmalarý sonucu, halkýn huzurunun kaçtýðý,
huzursuzluk içinde olduklarý belirtiliyordu. Hatta Karadaðlýlarýn sýnýrý aþarak, hayvanlara, hatta insanlara, tarlalardaki ürünlere zarar verdikleri haberi veriliyordu. Karadaðlýlarýn ise, aslýnda Osmanlý idaresi ile arasýndaki iyi iliþkileri
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 193
bozmak istemediklerini bildirdikleri belgede, bu gibi saldýrýlar
devam ettiði takdirde, etkili çözümler alýnmasý gereði hatýrlatýlýyordu. Öte yandan Karadaðlýlarýn sýnýr tecavüzleri,
Karadaðlý yetkililerce de doðru bulunmayýp, kendilerinin
Osmanlý ile aralarýndaki iyi iliþkileri bozmak istemediklerini,
bu gibi saldýrgan tutum içinde olan Karadaðlýlarý kendilerinin
de önlemeye çalýþtýðýný ifade ediyorlardý. Bu gibi saldýrgan
tutumlarýn önlenmesi için Karadaðlýlarýn kendi taraflarýna
yapmýþ olduklarý gibi, her tarafý görebilecek önemli noktalara
kuleler inþa edilmesi gereði hatýrlatýlýyordu. Hatta Karadaðlýlarýn, kulelerin yüksek olmasý nedeniyle, onlarýn kendi
sýnýrlarýný rahat bir þekilde kontrol edebildikleri, Osmanlý
tarafýndaki kulelerin ise onlarýnki kadar yüksek noktalarda
olmamasý nedeniyle, sýnýr kontrolünün yapýlmasýna çok fazla
faydasý olmadýðýna dikkat çekiliyordu. Eðer bu þekildeki
Osmanlý kulelerine saldýrý olduðunda, Osmanlý askerinin buna rahat karþýlýk veremeyeceði, zor durumda kalacaklarý,
bundan dolayý nasýl iþe yarayacak kuleler yapýlacaksa o þekilde kulelerin bir an önce yapýlmasý isteniyordu. Bu kulelerin,
Karadaðlýlarýn kule yaptýðý yerleri dengeleyecek yerlerde
yapýlmasý da ilave ediliyordu. Ayrýca bu tür kulelerin yapýlmasýndan önce ortak bir komisyon kurularak, Karadað ve
Osmanlý sýnýrlarýnýn yeniden tayin edilip kurulacak kulelerin
bu noktanýn da dikkate alýnarak ona göre hareket edilmesi
isteniyordu. Sýnýr olaylarý hususunda, saldýrýlarda bulunan
Karadaðlýlarýn, kendi bazý mahalli bölgelerinde kontrol edilemez gruplar olduðunu belirten Karadað hükümeti, bu konuda gerekli her türlü tedbirleri almaya devam ettiðini belirtiyordu. Karadað hükümeti, sýnýr güvenliði konusundaki samimiyetinin anlaþýlabilmesi için gerekirse, Osmanlý yetkililerinin
Karadað sýnýr bölgesinde gözlem ve kontrol yapabilecekleri
davetini de yapýyorlardý. Bu þekilde Osmanlý'nýn ýsrarý
Karadað hükümetini tedbire zorluyor, sýnýrda almýþ olduklarý
tedbirleri Osmanlý makamlarýna göstererek Osmanlý'yý ikna
194 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
etmeye yönelik adýmlar atmasýný saðlýyordu. Öte yandan Karadað sýnýrýndaki Osmanlý Hýristiyan köylerinden, sadece bu
olaylarda deðil daha önceki olaylarda da problemler yaþayan
Osmanlý, kendi aleyhinde olan, bir savaþ durumunda Karadað askeri olacak þekilde silahlandýðý Karadað yetkililerince
de ifade edilen köylüler için, onlarýn istediði üzere bir kilise
yapmaya hazýrlanýyordu. Buradaki Hýristiyan köylerin,
Osmanlý aleyhine bu kadar teþebbüslere raðmen, Osmanlý'nýn kilise yapmaya hazýrlanmasý, onun Hýristiyanlarýn dini
inanýþlarýna olan saygýsýnýn bir iþaretiydi.
Bu konuda Osmanlý'nýn, kendi aleyhinde olan bu Hýristiyan köylerini, onlara kilise yaparak kazanma isteði akla gelebilir. Bu düþünceye karþý þunu hemen ilave etmek
mümkündür ki, Osmanlý, kendi aleyhindeki bu halký, kilise
yaparak kazanmaya çalýþtýðý düþünülürse bu durumda, hangi
Hýristiyan devletin, kendilerine karþý bir harekette olan Müslüman köyleri için cami yapabileceðinin sorulmasý gerekmektedir. Hâlbuki tarih, bunun tam tersine Müslüman köylere
cami yapýlarak, onlarýn kazanýlmaya çalýþýlmasý yerine, onlarýn üzerine askeri çözümlerle gidildiðinin, yeni camiler yapmak bir yana köylülerin, Müslümanlarýn camilerinin yýkýldýðý
örneklerine þahittir. Ayrýca Osmanlý'nýn, köylülerin gönlünü
kazanmak için bu kiliseyi yapmýþ olabileceði deðerlendirmesi
ne derece makul olduðu ayrýca deðerlendirilmelidir ki, bu
köyler Osmanlý'ya karþý onbinlerle ifade edilecek rakamlarla
silahlanmýþlardý. Osmanlý'ya karþý silahlanmýþ olmalarý, Osmanlý makamlarýnca deðil, Karadaðlý yetkililerce ifade diliyordu. Hatta Karadaðlýlar, Osmanlý bölgelerindeki Hýristiyanlarla
dolduracaðý taburlar bile oluþturmuþtu. Þimdi bu durumda ve
bu psikolojide olan bir halkýn, sadece bir kilise inþa etmekle
kazanýlabileceði iddiasýnýn mantýklý olup olmadýðý ayrýca ele
alýnmasý gereken bir durumdur. Ayrýca Osmanlý'nýn kiliselere
yönelik yaptýðý yardým, sadece bu köye ve bu zamana özgü
deðil tam tersine, bütün tarihi boyunca yaptýðý yardýmlardý.
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 195
Osmanlý bu yardýmlarý, kendi yönetim anlayýþý, tarihi geleneði öyle istediði için yapýyordu. Kiliseleri olmayan Hýristiyan vatandaþlarýnýn, ibadet etmek için civar köylere hatta
Karadað tarafýndaki köylere gitmek zorunda kalmasýný onuruna, tarihine, yönetim anlayýþýna uygun bulmuyor, bunun
için de köylülerine para yardýmýnda da bulunarak, kendi
kiliselerini yapmalarýný saðlýyordu. Osmanlý bu þekilde, kendi
devlet olma görevini yerine getirmiþ oluyordu. Kiliseyi yapmýþ olduðu Hýristiyanlarýn Osmanlýya karþý olup olmadýklarý
ayrý bir konuydu ve Osmanlý bu iki konuyu birbirine karýþtýrmýyor, kendisine karþý silahlanmýþ olduðu düþünülen
Hýristiyanlara da kilise yapabilecekleri parasal desteði saðlayarak, onlara bir kilise kazandýrmýþ oluyordu. Kendisine karþý
bir hareket içinde olan halkýn, Müslüman olsun veya Hýristiyan olsun, eðer böyle bir suçlarý varsa, onlarýn cezalarýnýn
verileceði yerin mahkemeler olduðunu, onlarý dini ibadetlerinden mahrum etmenin doðru olmadýðýný bilen Osmanlý,
bu iki konuyu birbirine karýþtýrmýyordu.191
Karadaðla, bu sýnýr problemlerini bir komisyon çalýþmasýyla da çözmeye çalýþan Osmanlý idaresi bu arada, uzun süredir
pek problem yaþamadýðý Sýrp sýnýrýndaki bir problemle ilgilenmek durumunda kalýyordu. Sýrp sýnýrýnda meydana gelen
bu problem aslýnda, Kosovalýlarýn anlaþýlamayan iyi niyetleri
sonucu meydana gelmiþti. Ýçiþleri bakanlýðýnca, bu konuyla
ilgilenmek üzere, Kosova valiliðine 1909 yýlýnda yazýlan belge
ile Kosova Sýrbistan sýnýrýnýn Ormantepe mevkiinde meydana gelen bu olay Kosovalýlarýn, Kosova tarafýna geçmiþ
olan Sýrbistanlý köylülere ait hayvanlarýný onlara iade etmek
üzere Sýrbistan tarafýna geçmeleriyle, bu problemin baþladýðý
belirtiliyordu. Kosovalýlar, kendi bölgesine geçmiþ olan hayvanlarý iade etmek için karþý tarafa geçtiklerinde, Sýrp
karakolundan Kosovalýlara ateþ açýlmýþtý. Kosova'lýlarýn,
tamamen insani niyetlerle atmýþ olduðu bu adým kurþunla
karþýlanmýþtý. Açýlan bu ateþ üzerine Kosovalýlar, hayvanlarý
196 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
sahipleri yerine ancak karakola teslim edebilmiþlerdi. Bu olay
üzerine harekete geçen Osmanlý idaresinin, yetkililerden olay
hakkýnda açýklama istemeleri üzerine Sýrp tarafý, ateþ edenlerin asker olmadýðýný, hatta Sýrp askerlerinin, Kosovalýlara
ateþ eden çobanlarý engellemeðe bile çalýþtýklarý þeklinde
açýklamasýný yapmýþtý. Sýrp tarafýnýn bu açýklamasý üzerine
Osmanlý idaresi, Kosovalýlara ateþ edenlerin yakalanýp cezalandýrýlmalarýný ve bu gibi olaylarýn bir daha tekrarýnýn önüne
geçilmesini Sýrp tarafýna bildiriyordu.192 Kosovalýlarýn karakoldan ateþ açýldýðýný ifade etmelerine karþýn, Sýrp tarafýnýn
ateþ edenlerin çobanlar olduðunu belirtmesi ve hatta askerlerin çobanlara engel olmaya bile çalýþtýklarýný ifade etmeleri,
bu konuda Sýrp tarafýnýn doðru ifadede bulunduðu konusunda þüpheler uyandýrýyordu. Sýrp askerlerinin veya çobanlarýn
ateþ etmeleri olayý, aslýnda kimin nasýl davrandýðýný ortaya
çýkaran baþka bir olaydý. Kosovalýlar mecburiyetleri yokken
ve isterlerse o hayvanlarý kendi evlerine bile götürebilecekken, sadece insani duygularla sahiplerine iade için o
tarafa gitmeleri, o taraftan kurþunla karþýlýk buluyordu. Bu
olay hangi tarafýn nasýl bir psikolojiyle hareket etmiþ olduðunun bir örneðiydi ayný zamanda.
Sýnýrlarda güvenliði temin etmeye çalýþan Osmanlý idaresi,
yukarýda bahsedilen bir baþka olayda da olduðu gibi, kendisi
bizzat saldýrýlara hedef oluyordu. Ýçiþleri bakanlýðýnýn, Dýþiþleri
bakanlýðýna 1910 yýlýnda yazmýþ olduðu belgeye göre,
Kosova vilayeti sýnýrlarýndaki Ýberjeniçe ve Oykan kalelerine
saldýrýlarda bulunulduðu haberi veriliyordu. Karadað tarafýndan yapýldýðý anlaþýlan bu saldýrýnýn, 23 Þubat 1910 yýlýnda
saat 8-10 civarlarýnda gerçekleþtiði bildiriliyordu. Belgede
bahsedilenlere göre, Ýberjeniçe kalesinde askere 20 metreye
kadar yaklaþýlýp ateþ açýldýðý, Oykan kalesinde ise askere iki
kiþi tarafýndan saldýrýldýðý ve saldýrganlarýn kaçtýðý ifade ediliyordu. Karadað tarafýndan gelen bu saldýrganlar hakkýnda
Karadað hükümetinin dikkati çekiliyor, bu gibi olaylarýn bir
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 197
daha tekrar etmemesi için Karadað hükümetinin gereken tedbirleri almasý gereði vurgulanýyordu.193
Karadað sýnýrýnda defalarca bu gibi olaylarýn vukua
gelmesine ve bu olaylarla ilgili defalarca ortak yaptýrýmlar
uygulanmasý taahhütlerine raðmen, Karadað taraflarýndan
bu gibi saldýrýlar gelmeye de devam ediyordu. Bu gibi olaylar Karadaðlý yetkililere hatýrlatýldýðýnda da, Karadaðlý yetkililer, bu olaylarýn bir-iki münferit þahsi olaylar olduðunu,
Karadað hükümetinin bu konuyla hiçbir ilgisi olmadýðý cevabýný veriyor, hatta bu gibi ihlalleri, kendisinin de önlemeye
çalýþtýðýný da ilave ediyordu. Karadað hükümetinin doðru
ifadeler de bulunduðu kabul edilse, bu kez kendi sýnýrlarýna
ve vatandaþlarýna engel olamadýðý ve sahip çýkamadýðý
anlamlarý çýkacaktýr. Veya hükümetin bu gibi olaylara karþý
çýktýðý ancak, sýnýrdaki görevli askerlerin gayri resmi, gizlice
yaptýðý desteklerle, bu gibi saldýrýlarda bulunduðu akla gelecektir. Her üç durumda da Karadað sýnýrý yine kendi vatandaþlarýnca ihlal edilmekteydi. Yani Karadað sýnýrý yetkililerinin
aldýklarýný iddia ettikleri tedbirler, maalesef bir çözüm getirememiþti. Bu nedenle de Osmanlý'nýn sýnýr güvenlik tedbirleri
nedeniyle bazen komþu ülkeleri sýkýþtýrmaya varan titizliðinin
ne kadar haklý olduðu, bu olaylarla daha iyi anlaþýlýyordu.
b)Ýç Güvenlik Hizmetleri
Sýnýr güvenliði konusunda bu þekilde tedbirler alan Osmanlý idaresi, benzer tedbirleri iç güvenlik hizmetleri konusunda da alýyordu. Sýnýr güvenlik hizmetlerinde olduðu
gibi iç güvenlik hizmetlerinde de asýl amaç, halkýn karþýlaþacaðý problemleri çözmekti. Bu tür problemlerin çözülmesiyle,
emniyetleri temin edilmiþ olan halkýn, kendini huzur içinde
hissetmesi saðlanmýþ olacaktý. Ýç güvenlik tesis etme çabalarý,
hýrsýzlýk, cinayet, gasp gibi olaylara karþý alýnan tedbirleri içermekle birlikte, bazen halkýn kendi aralarýnda vuku bulan
problemlerle ilgilenme þeklinde de olabiliyordu. Filibe'nin
198 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Akçakilise ve Vidin'nin Lofça kazasýnýn Toryen köyleri arasýndaki yaylak nedeniyle, kavgaya varýr tartýþmalar çýkmýþtý. Bu
problemin çözümü için tapu idaresi yetkilileri de olaya
müdahil oluyorlar ve konu mahkemeye havale edilerek
mahkemenin kararý bekleniyordu.194
Bu þekilde yaylak yüzünden birbirleriyle problemli olan iki
köy halkýnýn, devletin araya girmesiyle kavgaya varan tartýþmalý konularý, iki köy arasýnda kanlý olaylara yol açacak neticelerle karþýlaþmadan, mahkeme yoluyla adilane bir çözüme
kavuþturulmuþ oluyordu. Bu tür halk arasýndaki problemlere,
daha büyük kavgalara neden olmadan çözümler bulunmasýnýn yaný sýra güvenlik güçleri, adli suçlara iliþkin takibatlarýný
da sürdürüyorlardý. Priþtine de devlet memurunun görevlerini yapmalarýný engelleyen, Kolcu Nazifi öldüren hatta Yana
Poloniyi yaralayanlarýn yakalanmalarý için hakkýnda takibat
yapýlmasý bu görevlere bir örnekti. Cinayet ve yaralama gibi
suçlar iþleyen bu suçlularýn yakalanmasý için Kosova valiliðine verilen talimatta, bu tür olaylarýn bir daha tekrar
etmemesi için gerekli tedbirleri alýnmasý isteniyordu. Bu talimat üzerine de güvenlik kuvvetleri, suçlularýn peþine
düþmüþler ve zanlýyý da yakalamýþlardý.195
Fakat bu tür adli vakalarýn takibi, suçlularýn yakalanmalarý
gibi faaliyetler her zaman baþarýlý bir þekilde sonuçlanmýyordu. Bu gibi suçlarýn takibinde olan güvenlik güçleri, bazen
suçlularý yakalayamadýklarý gibi, bu gibi faaliyetler de her
zaman baþarýlý bir þekilde sonuçlanamýyordu. Öte yandan, bu
gibi suçlarýn takibinde olan güvenlik güçlerinin, bazen suçlularý yakalayamadýklarý gibi bazen da kendilerinin de tehlikeye
düþtükleri oluyordu. Rogozne civarýnda güvenlik güçlerinin
1885 yýlýnda karþýlaþtýklarý olay, buna benzer bir olaydý. 8
eþkýyanýn yakalanmasý için onlarý takip eden güvenlik
görevlileri Rogozne ve Yenipazar arasýnda, bu kez kendileri
ateþ altýnda kalmýþlardý. Rogozne ve Yenipazar arasýnda,
güvenlik güçlerini kýstýrýp onlarla silahlý çatýþmaya giren 8
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 199
eþkýya ise bu çatýþmadan sonra ormana girerek izlerini kaybettirmiþlerdi. Ellerinde nereden alýndýðý ve nasýl temin edildiði belli olmayan, o zamana göre oldukça etkili silah olarak
bilinen martini tüfekleri olan eþkýya'nýn, yakalanmasý
hususunda Kosova valiliðinden gerekli adýmlarýn atýlmasý
isteniyordu.196 Halkýn güvenlik ve huzur içinde yaþayabilmeleri için suçu ve suçluyu takip eden emniyet güçlerinin ne
kadar zor þartlarda görev yaptýklarý, bu örnekten de daha iyi
anlaþýlýyordu. Eþkýya takibi sýrasýnda, birden 8 martini tüfekli
eþkýya saldýrýsý içinde kalabilecek derecede ölümle her an
karþý karþýya bir halde görev yapmaya çalýþýyorlardý.
Güvenliði temin edebilmek için bu þekilde bazen kendi can
güvenlikleri tehlikeye düþebiliyordu.
Güvenlik güçlerinin eþkýya takibi sýrasýnda, eþkýya ateþi ile
birden bire karþý karþýya kalmanýn yaný sýra güvenlik güçleri,
adam kaçýrma gibi olaylarla da ilgilenmek durumunda kalýyorlardý. Adam kaçýrma eylemi de Berane'nin Podgorine
köyünde gerçekleþmiþti. Geceleyin Berane'nin Podgorine köyüne gelerek, köyden bir kiþiyi gasp edip Andreçoviçe'ye
götürmüþlerdi. Podgorine köyünden kaçýrýlan bu vatandaþýn,
emniyetli bir þekilde kurtarýlmasý ve kaçýrýlma iþleminin teferruatlýca öðrenilmesi hususunda, Baþbakanlýk Kosova valiliðine talimat gönderiyordu. Podgorineli köylüyü kaçýranlarýn,
Karadað'dan gelenler olduðunun belirtildiði, saldýrýlardan
dýþiþleri bakanlýðýnýn da haberdar edilmesi isteniyordu.197
Güvenlik kuvvetlerinin tedbirlerinin ne kadar önemli olduðu
bu olaydan da anlaþýlýyordu. Podgorine köyünde olduðu gibi
geceleyin zorla kaçýrýlmamak için, güvenlik tedbirlerinin maksimum düzeyde alýnmýþ olmasý gerekiyordu. Osmanlý güvenlik kuvvetleri de bunu saðlamaya çalýþýyordu. Halkýnýn bir
gece uyurken evinden kaçýrýlmamalarý için, bazen kendi canlarý tehlikeye düþecek sonuçlarla karþýlaþýlsa bile güvenlik
güçleri, emniyet tedbirlerini almaya devam ediyorlardý.
Güvenlik kuvvetlerinin, yapmýþ olduklarý güvenlik hizmet-
200 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
lerinden bir tanesi oldukça ilginçti. Eþkýya takibi, kavga eden
köylülerin kavgalarýnýn büyümeden çözülmesi gibi faaliyetlere ilaveten güvenlik kuvvetleri, bu kez Hýristiyan halk
arasýndaki problemlere de müdahil oluyor, onlarýn birbirlerine zarar vermelerinin önüne geçiyordu. Osmanlý yönetimi
Musul'daki Süryani Yahudilerle, Süryani Katoliklerin kendi
aralarýndaki kilise tartýþmalarýna müdahil olarak, bu problemlerin daha da büyümeden çözülmesine yardýmcý oluyordu.198 Bu þekilde, Müslüman bir devlet, Hýristiyan vatandaþlarý arasýndaki tartýþmaya, onlarýn birbirlerine daha fazla
zarar vermemeleri için, seyirci kalmýyor, bunu çözerek tartýþmaya son veriyordu. Böylece de eðer bu problem çözülmeden uzadýðý takdirde, birbirlerine belki daha fazla zarar verecek Hýristiyan vatandaþlarýný da, bu þekilde muhafaza etmiþ
oluyordu.
Güvenlik kuvvetlerinin görev yaptýklarý olaylardan biri de,
karakol baskýnlarýna karþý almýþ olduklarý tedbirlerdi. Karakol
baskýný olayýndan dolayý suçlananlar bu kez Arnavutlardý.
Sýrbistan dýþiþleri bakanlýðýndan bildirildiðine göre, Priþtinede
bazý karakollara, Arnavutlarca saldýrýldýðý hatta bu karakol
saldýrýlarýndan birinde bir subayýn da öldürüldüðü haber veriliyordu. Sýrbistan dýþiþleri bakanlýðý'nýn Osmanlý dýþiþleri
bakanlýðýna bildirdiði bu haber hakkýnda tahkikat yapýlmasý
üzerine konu Kosova valiliðine havale ediliyordu. Kosova
valiliði de, yapmýþ olduðu tahkikat sonucu Osmanlý dýþiþleri
bakanlýðýna yazmýþ olduðu cevabi yazýsýnda, Osmanlý subayýnýn Arnavutlarca deðil, Sýrplarca öldürüldüðünü bildiriyordu.199
Güvenlik görevlileri görevlerini yaparken, bir de bu þekilde kendisine verilen yanlýþ bilgilere karþý da dikkatli olmak
durumundaydý. Aksi takdirde bu örneklerde olduðu gibi asýl
suçluyu deðil, kendisine suç atýlan kiþiyi takip etmekle büyük
bir yanlýþa düþmüþ olabilecekti. Bu tür olaylar, iyi hazýrlanmýþ
provokasyonlar þeklinde de gerçekleþebiliyordu. Yani belgeye
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 201
göre, Osmanlý subayýný öldürenler Sýrp olduðu halde, Sýrbistan dýþiþleri bakanlýðý, Osmanlý dýþiþleri bakanlýðýný, karakola
baskýn yapýp Osmanlý subayýný öldürenlerin Arnavutlar
olduðunu söylemesi, planýn bir parçasý olabilirdi. Buna göre
belki de, bir Osmanlý subayý öldürülecek ve bu cinayeti de
Arnavutlarýn iþlediði söylenilerek, Osmanlý idaresi gözünde
Arnavutlar suçlu durumuna düþürülecekti. Bu olayýn ayný bu
þekilde bir plan olup olmadýðý konusunda belgede açýk
kanaatler yoktur. Ancak Sýrplarýn Osmanlý subayýný kendileri
öldürdükleri halde Arnavutlarýn öldürdüklerini söylemeleri de
doðru bir davranýþ deðildir. Bu olayýn bu þekilde bir plan
olduðu söylenmemekte ancak, Sýrplarýn iddiasýnýn da hükümetin de yaptýðý incelemelere göre doðru çýkmadýðý belirtilmektedir. Böylece belki de Osmanlý ile Arnavutlar, Sýrplar
tarafýndan aralarý bozularak karþý karþýya getirilmiþ olabileceklerdi.
Bu gibi provokasyona benzer güvenlik olaylarý ile ilgilenen
emniyet kuvvetlerinin karþýsýna bu kez Priþtine'de meydana
gelen bir iç karýþýklýk olayý çýkmaktaydý. 1887 yýlýnda meydana gelen iç karýþýklýk üzerine Recep Paþa görevlendirilmiþ
ve bu olay hakkýnda inceleme yapmasý istenmiþti. Kosova
genel komutaný Recep Paþa da yaptýðý incelemesini tamamlayarak sonucu merkeze göndermiþti. Recep Paþa'nýn gözlemlerine göre Priþtine'de meydana gelen iç karýþýklýk, kýsa
süreliydi ve herhangi tatsýz bir olayla neticelenmeden bitmiþti.
Ancak halkýn bu derece iç karýþýklýða varýr derecede olay
çýkarmasýna neden olan olaylarýn araþtýrýlmasý gereðine de
ilave eden Recep Paþa, bu konuda suçu olan devlet memurlarýndan bahsediyordu. Bu iç karýþýklýða sebep olan devlet
memurlarýnýn cezalandýrýlmalarý gerektiðini ifade eden Recep
Paþa, bu gibi memurlarýn görevden alýnmalarýný veya görevlerinin deðiþtirilmesini istiyordu.200 Hükümet ise halký rahatsýz
eden memurlarýn cezalandýrýlmalarýný kabul etmekle birlikte,
bu memurlarýn mahkeme edilerek cezalandýrýlabileceklerini
202 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
bildiriyordu. Aksi halde bir adaletsizlik yapýlmýþ olabilecekti.
Bir müfettiþ raporuyla kendisine suç yüklenerek bir memurun
görevden alýnmasý adilane bir davranýþ deðildi. Eðer gerçekten o memur suçlu ise, kendisine savunma hakkýnýn da verildiði mahkemeye sevk edilir, cezasýný, yapýlan mahkeme
sonucunda, hâkimler verebilirdi. Bir memurun veya vatandaþýn müfettiþ raporlarýyla cezalandýrýlmasý, adil bir davranýþ
olmamakla beraber, kötü bir geleneðin de baþlangýcý olacaktý. Bir müfettiþ raporuyla bir vatandaþýn veya memurun cezalandýrýlmasý, bir kez bile yapýlsa, bu, bundan sonrakilere
örnek olup ve bundan sonra da ayný yollara baþvurulabilecektir. Bu olaylar da örnek gösterilerek hakkýnda müfettiþ
raporu düzenlenen insanlar haklý veya haksýz, mahkeme
edilmeden cezalandýrýlabileceklerdir. Bundan sonra bu tür
uygulamalarýn önüne de geçmek zorlaþabilecektir. Böylesi
olaylarýn daha büyük kötü sonuçlara yol açmamasý için her
suçlamanýn mahkeme önünde neticelendirilmesi gerekmektedir. Eðer gerçekten bir kiþi bir suçu iþlemiþse, o kiþi kesinlikle cezalandýrýlmalý ancak bu cezayý müfettiþ deðil, baðýmsýz
mahkemeler vermelidir. Bu çerçevede hükümetin de belirttiði
gibi devlet memurlarý gerçekten halký rahatsýz etmiþse, bu
memurlar kesinlikle cezalandýrýlmalý ancak bunlara verilecek
cezayý müfettiþ deðil mahkemeler vermelidir.
Priþtine'de meydana gelen iç karýþýklýk bu þekilde neticelenirken, bundan bir yýl önce 1886'da Üsküp'te bu kez
Hýristiyanlar için kilise ve okul açmak isteyen bir piskoposun
hükümetten bir talebi gündeme geliyordu. Latin piskopos
Prizren'de ikamet etmekteydi ve Katolik halka vaaz ve nasihatlerde bulunmak için Üsküp de yerleþmek, burada bir kilise
ve okul inþa etmek istiyordu. Bu konudaki talebini Kosova ve
Manastýr valiliklerine yazýlý olarak bildiren piskoposa, istediði
izin veriliyordu. Hükümet, piskoposa bu izni vermekle beraber, Kosova valiliðine bu piskoposun güvenilir olup olmadýðýnýn da öðrenilmesinin, önemli olduðunu belirtiyor-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 203
du.201 Bu piskoposun Prizrende yaþadýðý halde Üsküp'te yerleþip kilise ve okul açma talebi, dinini öðretmek veya yaymak
açýsýndan makul karþýlanýyordu ve bu konuyu hükümete sorduktan sonra Kosova valiliði buna bu izni veriyordu ancak,
bu piskoposun yabancý bir devletle iliþkisinin olup olmadýðý
da bilinmek isteniyordu. Bu makul bir talepti çünkü,
Osmanlý'ya sýnýrlarý olan Bulgaristan, Sýrbistan, Karadað ve
Avusturya'nýn Hýristiyanlarý kullanarak Osmanlý'nýn içiþlerini
karýþtýrdýðý olaylara oldukça fazla bir þekilde rastlanýlmaktaydý. Devlet bu konuya doðal olarak hassas yaklaþýyor ve bu
noktaya dikkat edilmesini istiyordu. Bu noktaya dikkat edilmesini isterken Osmanlý, sadece tedbiri hatýrlatýyor, piskoposa istediði kilise ve okul kurma iznini de vermemezlik etmiyor bu konuda piskoposun talebini yerine getiriyordu.
Kosova'da bu gibi güvenlik hizmetlerinin yaný sýra, güvenlik hizmetlerinin yürütüleceði binalar tesisi de göze çarpmaktaydý. Güvenlik hizmetlerini önemli bulan devlet, bunun için
gerekli binalarý da tesis ederek, emniyet hizmetlerini geniþleterek artýrýyor, bu hizmetlerin en küçük birimlerdeki vatandaþa kadar ulaþtýrýlmasýný saðlýyordu. Bu amaçla Kosova'da
1889 yýlýnda bir kýþla yapýmýndan bahsedilmekteydi. Kosova'nýn Vulçýtrýn kazasýnda yapýlacak kýþlanýn halkýn yardýmý
ile yapýlacaðý belirtiliyordu. Halkýn yardýmý ile yapýlacak bu
kýþlanýn adýnýn da, padiþahýn adýný taþýmasý isteniyordu.
Halkýn yardýmýnýn yaný sýra Kosova valisi, bu kýþla için gerekli malzemelerin tedarikini içiþleri bakanlýðýna yazarak bakanlýktan istiyordu. Subay dairesi 12 odalý olacak þekilde, 9
metre yüksekliðinde iki katlý olarak yapýlacak olan kýþla 80
metre uzunluðu ve 60 metre geniþliðinde olacaktý. Bu kýþlanýn
inþasý için Kosova valisinin içiþleri bakanlýðýna yazdýðý ihtiyaç
listesine göre 2.500 araba taþ, kereste, kireç gerektiði, kumun
ise var olduðu belirtiliyordu. Vulçýtrýn kazasýnda bu derece
büyük kýþla istenmesinden ve bu kýþlayý, masraflarýný da
üslenecek boyutta halkýn istemesi, Vulçýtrýnda güvenliðe olan
204 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
ihtiyacýn ne derecede önemli olduðunu akla getiriyordu.
Çünkü bu derece büyük bir kýþla istenmesi, güvenliðe bu derece duyulan ihtiyacýn bir göstergesi olarak deðerlendirilebilirdi. Kýþlanýn masraflarýnýn da halk tarafýndan üslenildiðinin belirtilmesi, kýþlaya ve güvenlik tedbirlerinin arttýrýlmasýna olan ihtiyacýn bir baþka göstergesi olabilirdi.202 Vulçýtrýnda bu þekilde bir kýþla talebinden sonra bu kez Gusinye'de bir karakol inþasý istenmekteydi. Ayný yýl baþbakanlýkta ele alýnan belgeye göre Kosova vilayetine baðlý Gusinye
kazasý sýnýrlarý içinde bulunan Lim nehri köprüsü civarýnda
bir karakol inþasý isteniyordu. Peç ve Ayrzance köyleri arasýnda bir mevkide nehir üstündeki köprü civarýnda yapýlmasý
istenen karakolun, halkýn güvenlik içinde, rahat bir þekilde
gidip gelebilmesi için gerekli olduðu ifade ediliyordu. Keþif
masraflarý olarak 6708 kuruþ fiyat çýkarýlan karakol bölge
insanlarýnýn emniyet ve huzuru için önemli bulunuyor ve
yapýmýnýn bitirilerek hizmete açýlmasý isteniyordu.203
Lim nehri köprüsü yanýnda yapýlacak karakol ve Vulçýtrýnda yapýlacak kýþla, Osmanlý'nýn bölgenin güvenliði için
atmýþ olduðu adýmlarý gösteriyordu. Bu güvenlik binalarýnýn
yapýmý ayrýca, bölge halklarýnca da isteniyor, Osmanlý da bu
talepleri yerine getirmeðe çalýþýyordu. Ancak burada, Osmanlý'nýn bu karakol ve kýþla gibi binalarý halkýn güvenliði için
deðil de, kendi egemenliðinin daha da saðlamlaþtýrýlmasý için
yapýlmýþ olduðu kanaati akla gelebilir. Bunun için öncelikli
olarak bu binalarýn, yapýldýðý bölgenin halký tarafýndan istendiði hatýrlatýlarak, Osmanlý'nýn egemenliðini tesis için bu
gibi binalara ihtiyacý olmadýðýný belirtmek gerekir ki 500 yýldýr
bölgede olan Osmanlý'nýn kendi egemenliðini saðlayýcý kýþla,
karakol gibi binalarý zaten var olduðu unutulmamalýdýr. Halkýný eþkýyadan, hýrsýzlýklardan, cinayetlerden koruyamayan
devletin söyleyecek hiçbir mazereti olamaz. Osmanlý da bu
amaçla devlet olma sorumluluðu içinde halkýný bu gibi olaylardan korumak, devlet olma sorumluluðuna zarar getir-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 205
memek için, bu gibi binalarý da tesis ederek halkýn emniyetini saðlamayý amaçlamaktadýr. Halkýn askeri yollarla baský
altýna alýnmasý yerine, onun güvenliðini saðlayarak, onu
memnun ederek onun sevgisini kazanmak isteyen Osmanlý,
egemenliðinin devamýný, karakollarda kýþlalarda deðil, halkýnýn memnuniyetinde görmekteydi. Halkýný memnun etmesi, egemenliðini devam ettirmesi için Osmanlý'ya yetmekteydi.
Bu anlayýþta olan Osmanlý'nýn bu prensibi, halký tarafýndan da takdir edilmekteydi. Bu takdiri de bu kez Gilanda kurulmasý istenen kýþlaya, yine Vulçýtrýn'da olduðu gibi halkýn
yardým edeceðinde görmek mümkündü. Vulçýtrýn'da halkýn
kendisinin yapmak istediði ve padiþahýn adýný koymak istedikleri ve hükümetin de yardým ettiði kýþla'dan sonra Kosova
valiliðine baðlý Gilan kazasýnda da halk kýþla yapýlmasýný istiyordu. Kýþlanýn yapýlmasýný þiddetle isteyen halk, kýþlaya
kendilerinin de yardýmda bulunacaklarýný bildirerek, kýþlanýn
bir an önce yapýlýp hizmete açýlmasýný talep ediyorlardý. Kýþla
inþa masrafý olarak 404.202 kuruþ keþifle belirlenen fiyatýn
154.128 kuruþunu halk karþýlayacaktý. Halkýn bu derecedeki
kýþla talebini görmezden gelemeyen Kosova valisi de merkeze
bu talebi yazarak kýþlanýn baharda inþaatýna baþlamak istediði yazýyordu.204 Devletin ve halkýn ekonomik imkânlarýnýn,
oldukça kýsýtlý olmasýna raðmen 404 bin küsur masraflý yeni
bir kýþla yapýmý zor bir inþaat olacaktý. Kýþlanýn yapýmý istenen
1900 yýlý da Osmanlýnýn Balkanlardan çekilmesinden önceki
son 12 yýlýydý ve sadece Balkanlarda deðil genel olarak bütçe
krizi içindeydi. Ancak buna raðmen halkýn güvenliðinden
tasarruf yapýlamaz prensibine inanan Osmanlý, Gilan'da istenen bu kýþlanýn yapýmý sürecini baþlatýyordu. Halkýn güvenliðini bir devlet olarak üslenen Osmanlý idaresi, buradan
tasarruf ederek halkýn emniyetini tehlikeye atamayacaðý için,
bu gibi güvenlik hizmet binalarýnýn tesisine hayýr demiyor,
bunlarý tamamlamaya çalýþýyordu. Ayrýca, Vulçýtrýnda, Gilan-
206 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
'da kýþlalarýn halk tarafýndan istenmesi ve hatta halk tarafýndan yardým edileceðinin belirtilmesi bu gibi binalara bölge
halklarýnýn ne derecede ihtiyaç duyduðunun göstergeleriydi.
Huzur içinde yaþamak isteyen halk, yakýnlarýnda bu gibi
hizmet binalarýný görmek istiyordu. Güvenlik hizmetlerinin
temini için kýþla veya karakol yapýmý istendiðinde, bu
karakollarýn neden istendiði de ayný belgede de belirtiliyordu.
Karakol veya kýþlalarýn Osmanlý'nýn bölgedeki egemenliðini
devam ettirmek amacýyla halký daha sýký kontrol için mi,
yoksa gerçekten hýrsýzlýk, cinayet, adam yaralama, gasp ve
daha birçok suçlarýn önüne geçilmesi isteklerinden dolayý mý
tesis edildiði, kýþla ve karakollarýn kuruluþ taleplerinin
yazýldýðý belgelerde belirtiliyordu. Bu çalýþmalarda ele alýnan
belgelerde kýþla, karakol, sýnýrda yapýlmasý istenen kuleler gibi
güvenlik hizmet binalarý, Osmanlý'nýn egemenliðini devam
ettirmeyi amaçlayan binalar olarak deðil, gerçekten bölge insanýnca da talep edilen güvenlik tesisini amaçlayan binalardý.
Bu amaçla istenen binalardan sonra bu kez Kosova
vilayeti köprülü kasabasýnda istenen iki karakol, aðýrlýklý
olarak Osmanlý'ya karþý, aleyhte propaganda yapan cemiyet
için kurulacaktý. Ýþte bu bina, Osmanlýnýn bir anlamda kendi
güvenliðini saðlama almak için, tesis etmeye çalýþtýðý bina
olarak tanýmlanabilirdi. Makedonya cemiyetinin kendi aleyhindeki çalýþmalarýndan rahatsýz olan Osmanlý, bu cemiyetin
faaliyetlerini kontrol amacýyla köprülü kazasýnda 1909 yýlýnda iki tane karakol inþa etmeyi planlýyordu. Ýnþa edilmesi
planlanan bu iki karakol için köprülü kazasýnýn seçilmesi,
Makedonya cemiyeti üyelerinin çoðunun bu kazada olmasý
nedeniyleydi. Köprülü kasabasýna iki karakol inþa etmek
isteyen Osmanlý, bu karakollarý öncelikli olarak Makedonya
cemiyetinin hareketlerini izlemek için kurmak istemekle
beraber, ayný zamanda köprülü kasabasýnýn emniyetinin
saðlanmasýný da düþünmekteydi. Bu amaçla da kazaya iki karakol kuruyordu. Kasaba'nýn emniyeti ve Makedonya
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 207
cemiyetinin faaliyetlerinin kontrol edilebilmesi için kasabanýn
iki tarafýna ve evlerin bittiði yerlere 40'ar askerlik karakol
kurulmasý kararlaþtýrýlýyordu. Kurulacak bu karakollarda subay ve polislerin görev yapacaðý birimler de olacaktý.205
Böylece devlet, halkýnýn emniyeti için tesis etmiþ olduðu kýþla,
karakol gibi güvenlik birimlerini bu kez, kendisini hedef alan
Makedonya cemiyetinin faaliyetlerini daha yakýndan takip
edebilmek, onu kontrol altýnda tutmaya çalýþmak gibi amaçlarla kendi güvenliði için tesis etmiþ oluyordu. Bu amacýný da
köprülüdeki karakol tesisini, Makedonya cemiyetini kontrol
amacýyla olduðunu belirterek ortaya koyuyordu. Yani aslýnda
Makedonya cemiyetini kontrol amacýyla kuracaðý karakollarý,
halkýn güvenliðini saðlamak amacýyla kurulmuþ gibi göstermeden, bu niyetini açýkça söylüyordu. Böylece ne zaman
halkýn güvenliði, ne zaman kendi aleyhindeki gurubun kontrolü amacýyla karakol, kýþla gibi güvenlik birimleri tesis
edildiði daha net ortaya çýkmýþ oluyordu.
Karakol, kýþla gibi güvenlik hizmet binalarýnýn tesis
faaliyetleri arasýna bir de mahkumlar için hapishane binasý
inþasý faaliyetleri göze çarpmaktaydý. 1902 yýlýnda ele alýnan
belgeden anlaþýldýðýna göre Osmanlý, Kosova'da mükemmel
bir hapishane yapmayý planlýyordu. Kosova'da var olan
hapishanenin þartlarýnýn elveriþli olmamasý, yenisinin yapýlmasýný zorunlu kýlýyordu. Eski hapishanede, hapihanenin elveriþsizliðinin yanýsýra dar olmasý nedeniyle, bütün mahkûmlar bir arada yaþamak zorunda kalýyorlardý. Bu da hem hapishanede cezasýný çekecek mahkûmun bu cezayý çekmesini
güçleþtiriyor, hem de mahkûmlarýn birbirlerine zarar verme,
hatta birbirlerini yaralama, öldürme ihtimallerine elveriþli bir
ortam olduðundan dolayý mahkûmlarýn güvenliðini tehlikeye
düþürüyordu. Mahkûmlarýn yarýsýndan fazlasý, güvenliði tehdit eden suçlardan dolayý hapsedilen Bulgarlardan oluþuyordu. Mahkûmun hangi ýrktan veya hangi suçtan hapsedildiði,
onun cezasýný çekecek ortamýn elveriþli olup olmamasý açýsýn-
208 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
dan önemli deðildi. Hangi ýrktan ve hangi suçtan olursa olsun
mahkûmlarýn cezalarýný çekecekleri ortamýn, bir insanýn
yaþayacaðý þartlarda olmasý gerekiyordu. Daha önce 620 bin
kuruþ tutacak olan bir hapishanenin yapýmýna izin verilmiþ
ancak ekonomik imkânlarýn yetersizliði nedeniyle böyle bir
bina yapýlamamýþtý. Rumeli müfettiþi Hüseyin Hilmi paþanýn
da raporunda bu konuyu ele almasýyla, yeni bir bina yapýlmak yerine, bir bina kiralanýp hapishaneye dönüþtürülmek
suretiyle yeni bir hapishanenin tesisi için çalýþmalar baþlatýlýyordu.206 Dýþarýdaki vatandaþýn haklarý olduðu kadar hapishanede cezasýný çeken mahkûm vatandaþlarýn da ortalama
insani þartlarda yaþama hakký vardý ve devletin bunu saðlamasý gerekirdi. Devlet de bu ortalama yaþam þartlarýnýn dýþarýda olduðu gibi, hapishanede de saðlanmasý için müfettiþinin yazdýðý rapor doðrultusunda bu görevini yerine getiriyordu.
Osmanlý'nýn güvenlik hizmetlerini tesis etmeye çalýþtýðý bu
yýllar, aslýnda onun Balkanlardaki egemenliðinin de son
dönemleriydi. Gücünü kaybetmesine paralel olarak Orta ve
Doðu Avrupa'dan yavaþ yavaþ çekilmek zorunda kalan Osmanlý, bu topraklarýný doðal olarak yapýlan savaþlarda almýþ
olduðu yenilgiler sonucu kaybediyordu. Her aldýðý aðýr yenilgiye karþýlýk topraklarýnýn bir kýsmý da elinden gidiyor, Batý
bölgelerinden Doðu ya doðru yavaþ yavaþ çekilmek zorunda
kalýyordu. Osmanlý'nýn Avrupa'daki topraklarý þu süreçle elden çýkýyordu. Avrupalý devletlerin tahrik ve kýþkýrtmalarýyla,
Osmanlý'dan kopartýlmak istenen bölgelerde özellikle Hýristiyan halkýn Osmanlý'ya isyan etmeleri saðlanýyor, Osmanlý'nýn da bu isyaný bastýrmak için asker kullanmasý üzerine
Müslüman Osmanlý, Hýristiyanlarý katlediyor propagandasý
ile bazen bir bazen birkaç Avrupa devleti birlikte olup Osmanlý'ya savaþ açýyorlardý. Aslýnda bu savaþ en son baþvurulan çözümdü. Savaþtan önce Osmanlý kopartýlmak istenen
bölgelerde sonu özerkliðe varan tavizlere zorlanýyor ve bölge
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 209
kopmaya hazýr hale geldiðinde de Osmanlý'nýn Hýristiyan
halka zulmettiði ileri sürerek savaþa baþvuruluyordu. Savaþ
sonrasý eski gücünü kaybetmiþ Osmanlý'nýn yenilmesiyle de
ona istedikleri þartlarda bir anlaþma imzalatýlabiliyordu. Bu
þekilde kýsaca tanýmlanmak istenen bu sürec en baþýnda,
Büyük devletlerin koparmak istedikleri bölgelerde, Osmanlý'dan bölge halkýnýn yaþam þartlarýný düzeltmek adýna bazý
tavizler istemekle baþlýyordu. Aslýnda istenen tavizler bölge
halkýnýn yaþam þartlarýný iyileþtirmekten çok Osmanlý egemenliðini zayýflatmaya yönelik adýmlardý. Çünkü Osmanlý'yý
bu tür tavizlere zorlayan Büyük devletler, aldýklarý tavizler
sonucu, zamanla Osmanlý'nýn boþalttýðý yerleri bu kez kendileri dolduruyorlardý. Bu haliyle istenen tavizler halkýn yaþantýsýný kolaylaþtýrmaya yönelik çabalar deðil, Avrupa etkinliðini bölgede tesis etmeye yönelik adýmlardý.
Avusturya-Macaristan imparatorluðu ayný þekilde uzun bir
süreçte, Bosna- Hersek'de Osmanlý'dan sürekli tavizler alarak
Osmanlý'nýn bölgedeki egemenliðini þekli hale getirmiþ, buna
karþýlýk aldýðý tavizlerle oluþan boþluklarý kendisi doldurmuþ,
sonunda da 1908 yýlýnda Bosna-Hersek'i iþgal etmiþti. Yine
ayný þekilde Büyük devletler, Osmanlý'yý Bulgaristanla ilgili bir
dizi tavizlere zorlamýþlar, sonuçta Bulgaristan'da Bulgar
prensliðini kurdurmuþlardý. Bulgar prensliði hakkýnda da Osmanlý'yý tavizlere zorlayan Büyük Devletler, yine 1908 yýlýnda
Bulgaristan'a baðýmsýzlýðýný kazandýrarak burada da süreci
tamamlamýþlardý. Ayrýca 1908 yýlýnda Bulgaristan baðýmsýzlýðýný kazanmakla kalmamýþ, Osmanlý topraðý olan Doðu Rumeli'yi de ayný yýl 1908'de kendi topraklarýna kattýðýný ilan
etmiþti. Ayný tavizler süreci, Osmanlý'ya ait Girit adasý'nýn da
Yunanistan'a baðlanmasýyla sonuçlanmýþtý.
Buralarýn baðýmsýzlýðýný kazanmasýndan veya Osmanlý'dan koparýlmasýndan önce Yunanistan, ondan 50 yýl sonra
Sýrbistan, Karadað, Romanya, Osmanlý'dan ayný süreçlerle
koparýlýyor, fakat süreç burada bitmeyerek, Bulgaristan'ýn
210 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
baðýmsýzlýðýný kazanýp Doðu Rumeli'yi kendi topraklarýna katmasý Avusturya-Macaristan'ýn Bosna-Hersek'i iþgal etmesi,
Girit'in Yunanistan'a baðlanmasý gibi adýmlarla devam ediyordu. Bulgaristan, Bosna-Hersek, Girit'in Osmanlý'dan koparýlmalarýyla da süreç bitmiyordu. Sýrada Osmanlý'nýn Balkanlarda kalan diðer topraklarý vardý ve bunlarýn koparýlmasý
içinde ayný metotlar uygulanýyordu. Yani Hýristiyan halk kýþkýrtýlýyor, hatta Karadað'ýn da Osmanlý sýnýrýndaki Hýristi-yanlara yaptýðý gibi, Hýristiyan halk silahlandýrýlýyor ve Osmanlýya
isyana teþvik ediliyordu. Sonuç olarak buralar da Osmanlýdan koparýlmak isteniyordu ve o plan uygulamadaydý. Bu
amaçla da Osmanlý, diðer bölgelerde olduðu gibi tavizlere
zorlanýyordu. Burada da Osmanlý'nýn zorlandýðý taviz de
þehirlerin, sokaklarýn güvenliðini saðlayan jandarma askerinin azaltýlmasý süreciydi. Uluslar arasý anlaþmalar sonucu,
halkýna kötü muameleler yaptýðý iddialarýyla Osmanlý jandarma askerleri azaltýlýrken, bunlarýn yerine bu kez Avrupa
ülkelerinin jandarma askerleri yerleþtiriliyordu.207 Bazý ferdi
tatsýz olaylarýn dýþýnda, tarihinde halkýna kötü muamele yapmamýþ Osmanlý, bu kez vatandaþýna eziyet etmekle suçlanýyordu. Bu amaçla da Osmanlý jandarma birlikleri, yapýlan
anlaþma gereði azaltýlmaya, yerlerine Avrupalý askerlerden
oluþan birlikler yerleþtirilmeye baþlanýyordu. Aslýnda bunlardan asýl amaç, yukarýda da deðinildiði gibi, Osmanlý'nýn Balkan topraklarýnýn da Osmanlý'dan koparýlmasý idi. Bunun
böyle olduðu daha sonra Avrupa devletlerinin görevli subaylarýnýn görevlerine son verilmesiyle de anlaþýlýyordu. Anlaþmaya göre halkýn huzuru temin edilinceye kadar Osmanlý
jandarma askerleri azaltýlacak, Avrupalý subaylar bunlarý gözlemleyecek, emniyetin tehlikeye düþtüðü noktalara Avrupalý
askerler yerleþtirilecekti.
Öte yandan Yabancý görevlilerin yerleþtirilmesinin istendiði kurumlar, sadece askeri kurumlar deðil, maliye, içiþleri,
adalet gibi kurumlardý ayný zamanda. Anlaþma gereði aya-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 211
bancý görevliler, bütün Osmanlý kurumlarýna yerleþtirileceklerdi. Bu aslýnda bir þeye önce ortak olup sonra onu kendi
tarafýna çekmenin bir adýmýydý. Öyle olmasaydý, yani Avrupalý devletler samimi olmuþ olsalardý, Osmanlý kurumlarýna
Avrupalý görevli, subay ve askerlerinin yerleþtirilmelerinin
yerine, o yörenin insanlarýnýn yerleþtirilmeleri daha mantýklýydý. Bunu istenemezdi çünkü Osmanlý, zaten bu yöreden
insanlarý da dahil ederek devlet kurumlarýný yönetiyordu.
Hatta bölge insanlarýnýn baþarýlý olanlarýnýn önünü açýyor,
onlarýn dýþiþleri, maliye gibi önemli bakanlýklara bile gelmelerini engellemiyor, hatta baþbakanlýk yapacak derecelere
gelmelerini bile saðlýyordu. Baþbakanlýk hariç, diðer hiçbir
makamda memur tayini yaparken din ayrýmý da yapmýyordu. Ýþte bu þekilde yukarýda belirtildiði gibi uluslar arasý anlaþma gereði, Osmanlý kurumlarýna yerleþtirilen Avrupalý
memur, subay ve askerler Osmanlý yönetim sistemi içine bu
kadar yerleþtirildikleri halde, Osmanlý'yý eleþtirecek bir þey
bulamýyorlar ve yine anlaþma gereði ülkelerine geri dönmek
durumunda kalýyorlardý. Ülkelerine geri dönmek bir yana,
eðer Osmanlý'yý, yönetiminde suçlayacak bir þey bulmuþ
olduklarý durumda, bulunduklarý yerlerde daha uzun süre
kalabileceklerken, en azýndan açýktan açýða þikâyet edecek
bir þey bulamadýklarý için anlaþmalar gereði Osmanlý kurumlarýndan ayrýlmak durumunda kalýyorlar, bu durumu kendileri de ifade ediyorlardý.208
Osmanlý'nýn yönetiminin problemsiz devam etmesi, uluslar arasý anlaþmalar gereði gelmiþ bu Avrupalý sivil asker bütün memurlarýn, maliye, içiþleri, adliye, güvenlik gibi kurumlardan yine anlaþmalar uyarýnca ayrýlmalarýna yol açýyordu.
Eðer böyle olmasaydý, Avrupalý asker ve memurlarýn buradan ayrýlmalarý bir yana kalýcý olmalarý, ihtimal dýþý bir durum
deðildi ve tarihteki uygulamalar da buna örnekti.
Avrupalý memur ve askerlerin tekrar geri dönmelerini saðlayacak derecede yönetiminde titiz olan Osmanlý'nýn 1909-
212 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
1910'lu yýllarý sýkýntýlý yýllarýydý. Yabancý müdahalesini, gösterdiði yönetim anlayýþýyla ortadan kaldýran Osmanlý'nýn elindeki Balkan topraklarý, karýþtýrýlmaða devam ediyordu. Komþu olduðu Sýrbistan, Bulgaristan, Karadað ve Avusturya'ya
karþý dikkatli olan Osmanlý, içiþlerinde oluþacak problemlere
de ayný dikkatle eðiliyordu. Problemlere, karþýsýna çýktýðý zaman deðil, problemler ortaya çýkmadan tedbir almak amacýyla Osmanlý, Selanik, Kosova ve Manastýr vilayetleri hakkýnda
bir rapor hazýrlamak üzere, askeri ileri gelen yöneticilerden
Bahattin Bey ve kaymakam Refik Bey'i bölgeye gönderiyor,
Onlardan bölge hakkýnda bir rapor hazýrlamalarý isteniyordu.
Bahattin ve Refik Bey'e öncelikle söylenen konu, halkýn þikâyetlerine neden olan memurlarýn ve devlet dairelerinden kaynaklanan problemlerin tespit edilmesiydi. Deðil Balkanlarda,
sahip olduðu bütün topraklarda, kendi devlet dairelerinden
kaynaklanan olumsuzluklar, Osmanlý idaresinin müsamaha
etmeyeceði problemlerdi. Bahattin ve Refik Bey'e dikkat etmeleri istenen ikinci konu da Bulgar kiliseleri açýlma taleplerinin nedenlerinin öðrenilmesi idi. Bulgarlar, yerleþim yerlerine kilise açtýrarak oraya yeni Bulgar göçlerinin gelmesini
saðlýyorlar ve bu gibi yerlerde nüfuslarýnýn Müslümanlardan
çok olduklarýný iddia ederek, Osmanlý makamlarýný uluslar arasý politikada zor durumda býrakýyorlardý. Bu amaçla Osmanlý idaresi, Bulgar kiliseleri açma taleplerinin gerçekten
kilise yokluðundan ve ona duyulan ihtiyaçtan mý, yoksa bu
kilisenin daha sonra yapýlacak politikalar için kullanýlmasýndan dolayý mý açýlmak istendiðinin belirlenmesini istiyordu.
Yine müfettiþlerden, Osmanlý'ya isyan hazýrlýðý içinde olan
komitelerin nerelerde saklandýðýnýn öðrenilmesi isteniyordu.
Ayrýca bu komitelerin halký kýþkýrtýp kýþkýrtmadýðýnýn tespiti de
isteniyordu. Bu arada Balkanlarda devlet kurumlarýnýn ihtiyaçlarýnýn olup olmadýðý veya bu ihtiyaçlarýnýn tespiti, Osmanlý'nýn Balkanlardaki askerinin ne durumda olduðu ve
bunlarýn da ihtiyaçlarýnýn neler olduðu þeklinde hususlara
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 213
dikkat etmeleri isteniyordu. Bu çerçevede Balkan topraklarýnda ajanlarýn olup olmadýðý, buralarda yabancýlarýn olup olmadýðý, olan yabancýlarýn Osmanlý aleyhinde çalýþýp çalýþmadýðý, yabancý görevlilerin hareketlerinin zarar verici olup
olmadýðýnýn tespiti gibi konularýn izlenmesi gereði, müfettiþlere belirtiliyordu. Topraklarýnda sadece Balkanlarda deðil,
Ortadoðu'da hatta Anadolu'da bile ajanlarýn çalýþmalarýndan
zarar gören Osmanlý, bu konulara dikkat edilmesinin gereðine iþaret ediyordu. Topraklarýnda karþýlaþtýðý isyan türü
hareketlerin önemli bir kýsmýnda ajanlarýn parmaðý olduðunu
biliyor, bu nedenle daha fazla zarar vermemelerinin bu þekilde önüne geçmeðe çalýþýyordu.209
Bu þekildeki tedbirlerle, topraklarýnda karýþýklýk çýkmasýný
istemeyen Osmanlý, istemediði durumlarla karþýlaþmadan da
edemiyordu. Buna benzer bir olay Kosova- Karadað sýnýrýnda, sýnýr anlaþmazlýðý yüzünden ortaya çýkan gerginlikti. Kosova- Karadað sýnýrýnda 1909 yýlýnda çýkan sorunlar Kosova'ya baðlý Ýpek halkýný rahatsýz etmiþ ve bu olaylara isyan
etmelerine yol açmýþtý. Ýpek halkýnýn bu derece sinirlenmesi
üzerine Osmanlý, Kosova kumandaný Ethem Paþa'yý bu gerginliði yatýþtýrmak üzere görevlendiriyordu. Buna göre Ethem
Paþa Ýpek'e gidecek, gergin halký yatýþtýracaktý. Halkýn sakinleþmesinden sonra Ethem Paþa, gerginliðe neden olan sýnýr
olaylarý ile ilgilenecek bu konuyu çözmeye çalýþacaktý.
Osmanlý devletinin burada son derece dikkat ettiði husus, bu
sýnýr olaylarý neticesi Karadað-Osmanlý arasýnda bir savaþ
çýkarsa, savaþý baþlatan tarafýn kendisi olmamasýna dikkat
ediyordu. Osmanlý'nýn saldýrýsýyla baþlayan savaþta Büyük
devletler, yine daha önce olduðu gibi Osmanlý'yý Hýristiyanlarý
ezmekle suçlayýp, Hýristiyanlarýn haklarýný korumak adýna
ona, Karadað ile birlikte saldýracaklar ve bu þekilde Kosova
topraklarýný da diðer Osmanlý topraklarýnda olduðu gibi kendi
topraklarýna katacaklardý. Bunun böyle sonuçlanacaðýný iyi
bilen Karadað, tahriklerine sürekli devam ediyor, Osmanlý
214 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
bölgesindeki Hýristiyanlarý silahlandýrýyor, onlarý kýþkýrtarak
Osmanlý'yý saldýrýya zorlayýp, onu çýkacak bir savaþýn suçlusu
haline getirmeðe çalýþýyordu. Çünkü Kosova topraklarýnda,
diðer komþu devletlerinin olduðu gibi onun da gözü vardý ve
Osmanlý'nýn saldýrgan olarak suçlu konumuna oturtulabilineceði bir savaþta bu amaçlarýna ulaþabilecekti. Karadað'ýn
askeri durumunun bu derece zayýf olmasýna karþýlýk, sürekli
tahrik eden taraf olmasý, bir savaþ durumunda kendisine
yapýlacak destekten emin olmasýndan kaynaklanýyordu.
Güçlü bir Müslüman Osmanlý'nýn kendisinden kat kat küçük
Karadað'a savaþ açmasýna, güçlü bir devlet zayýf Hýristiyan
bir devleti yok etmeye çalýþýyor düþüncesiyle Avrupa'dan
destek geleceðinden emindi. Osmanlý'ya denk bir devlet
olmuþ olsa idi belki bu kadar tahrikane davranamazdý. Aradaki gücün çok fazla olmasý, doðal olarak Karadað'a acýmaktan kaynaklanan yardým etme kampanyasý oluþmasýný saðlýyordu. Bunun farkýnda olan Karadað, daha önceden silahlandýrdýðý Osmanlý Hýristiyan vatandaþlarýný kýþkýrtmakla,
sýnýr ihlalleriyle Osmanlý'yý yeni bir savaþa zorluyordu. 187778 Osmanlý-Rus savaþýnýn patlak vermesine de yine Karadað'ýn bu tahrik edici hareketleri yol açmýþ, sonuçta kendisi
ile birlikte, Romanya ve Sýrbistan baðýmsýzlýðýný kazanarak
Osmanlý'dan kopmuþtu. Ayný bu þekilde bu gibi tahriklerle
çýkacak bir savaþtan sonra, Osmanlý'nýn buralarý koruyamamasý halinde Kosova'nýn, Sýrbistan, Karadað veya Bulgaristan topraðý olmasýný tahmin etmek hiçte zor deðildi. Osmanlýnýn 1877-78 Osmanlý-Rus savaþýný kaybetmesinden sonra,
kaybettiði topraklardaki halkýnýn yeni yönetimler karþýsýnda
eziyet görmeleri sonucu binlerce insan, Balkanlarda diðer
Osmanlý topraklarýna veya Anadoluya göç etmek üzere evlerinden, yurtlarýndan olmuþlar, yollara düþmüþlerdi. Osmanlý
yine ayný bu þekilde karþýlaþacaðý kötü bir sonuçla, Kosovalý
vatandaþlarýnýn evlerinden, yurtlarýndan olmalarýný, göç
etmek zorunda kalmamalarýný, yollara düþmemelerini istediði
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 215
için Karadað'ýn tahriklerine karþý çok dikkatli davranýyordu.
Osmanlý'nýn bu korkusu yersiz deðildi ve bundan 3 sene
sonra baþýna gelecekti. 1912 yýlýnda Balkan devletlerinin aralarýnda anlaþarak Osmanlýya saldýrmalarý ve onu yenmeleri
Osmanlý'nýn Balkanlardan çekilmesine ve ondan sonra da
Türk, Arnavut, Boþnak binlerce vatandaþýnýn da yerlerinden
yurtlarýndan olmalarýna, artýk elde kalan tek toprak Anadoluya göç etmesine yol açmýþtý. Osmanlý, iþte böyle bir
sonuçla karþýlaþmak istemiyordu. Bu nedenle de Karadað'la
çýkacak herhangi bir problemde savaþý baþlatan tarafýn kendisi olmasýný istemiyor ve bu yüzden görevlendirdiði Ethem
Paþa'nýn da Kosova Ýpek halkýna bu nasihatlerde bulunmasýný
istiyordu. Bu amaçlarla Ethem Paþa, Ýpek halkýna ve sýnýr bölgelerindeki halklara, savaþa yol açýcý hareketlerden uzak durmalarýný isterken, ayný zamanda Osmanlý'yla iyi iliþkilerini
bozmak istemediðini ifade eden Karadað'ýn bu niyetlerinde
samimi olup olmadýðýnýn tespiti için, onlarýn bu sýnýr olaylarýný tahrik edip etmediðinin inkâr edilmeyecek derecede
ortaya çýkarýlmasýný istiyordu. Gerçekten de Karadað, Osmanlý ile iyi iliþkilerini bozmak istemediðini ifade ediyor, bu
gibi sýnýr olaylarýna kendisinin de engel olmaya çalýþtýðýný
söylüyordu. Hatta sýnýr olaylarýný önlemeye yönelik çabalarýnýn tespiti için, Osmanlý'nýn kontrol amaçlý bir görevlisini
bile bölgeye gönderebileceðini ifade ediyordu. Bu gibi durumlarýn tespiti için Osmanlý, Berane kaymakamý ve sýnýr komutaný Mahmut Beyi görevlendiriyor, mümkün olduðu ölçüde de Karadað hükümetinin görevlendireceði bir memurla
görüþmeye hazýr olduðunu bildiriyordu. Karadað'ýn açýkça bu
davetlerine raðmen, savaþý baþlatan taraf Osmanlý olursa iþte
o zaman saldýrgan taraf Osmanlý sayýlacak, Kosova topraklarý, Bulgaristan, Karadað, Sýrbistan, devletleri arasýnda paylaþýlma ihtimalleri dâhil her türlü tehlikeye açýk hale gelebilecekti. Bu tehlikeler nedeniyle Osmanlý, Karadað karþýsýnda
savaþý baþlatan taraf olmamaya çalýþýyor, bölge halkýna da bu
216 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
tavsiyelerde bulunuyordu. Karadað'la çýkacak her türlü problemler karþýsýnda aþýrý dikkatli olunmasýný isteyen Osmanlý,
tahrikler karþýsýnda çaresiz kalýndýðýnda da genelkurmay'a
haber verilmesini, istiyordu. Bu gibi hassasiyetlere aþýrý dikkat
eden Osmanlý öte yandan, bütün bu hassasiyetlerin yanýnda
askeri tedbirler almaktan da geri durmuyor, bu çerçevede
görevlendirdiði Kosova kumandaný Ethem Paþa vasýtasýyla
bölgedeki askerinin asker sayýsý dâhil bütün ihtiyaçlarýnýn
tespitini ve son derece dikkatli bir þekilde bu ihtiyaçlarýnýn
acilen giderilmesini de ilave ediyordu.210 Bu gibi tedbirlerle
Osmanlý, her devletin de yapacaðý gibi topraklarýný korumaya
çalýþýyordu, ancak ayný zamanda halkýnýn da maðdur olmasýnýn önüne geçmek istiyordu. Çünkü, daha önceki savaþlarýnda olduðu gibi, her zaman kaybedilen topraklardaki halk
maðdur oluyor, onlar yerlerinden yurtlarýndan ayrýlmak
zorunda kalýyor, yollara düþüyordu. Sonuçta Kosova için de
ayný sonuç olacaðýný tahmin etmek hiç de zor deðildi.
Bu çerçevede Osmanlý'nýn Kosova adýna kaygýlandýðý bir
nokta da Kosova halkýnýn çoðunluðunun Müslüman olmasýydý. Kendisi her ne kadar vatandaþlarýnýn dinleri arasýnda ayrým yapmasa da büyük devletlerin ayný hassasiyetle davranacaðýndan emin deðildi. Büyük devletlerin Kosova'ya, Yunanistan'a davrandýklarý gibi davranacaðýný düþünmüyordu.
Osmanlý'ya göre büyük devletlerin düþüncelerinin merkezinde, bölgenin Hýristiyan olup olmadýðý çok önemli idi. Büyük Devletler, bölgenin dini yapýsýna göre hareket ediyorlar,
politikalarýný ona göre belirliyorlardý. Bu yüzden hiçbir milletin ýrka dayalý devlet kuramayacaðý ve kurulursa bu devletin
tanýnmayacaðý þeklinde Kont Metternich baþkanlýðýnda alýnmýþ 1815 viyana statüsü kararlarýna raðmen, büyük devletlerin kendi sözlerini ve sözleþmelerini inkâr edercesine 1827
yýlýndaki isyanýný destekleyerek, Yunanistan'ýn Osmanlýdan
baðýmsýzlýðýný saðlamýþlardý. Yunanistan'ýn Osmanlý'dan baðýmsýzlýðýnýn saðlanmasý, bir din savaþý görüntüsüne sokul-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 217
muþ, Avrupa'dan gelen gönüllülerin, hatta bazý yazar ve þairlerin bile bizzat Osmanlý'ya karþý savaþa katýlmalarýyla gerçekleþmiþti. Büyük devletler de Avusturya hariç, 1815 viyana
statüsü kararlarýna raðmen Yunanistan'ýn baðýmsýzlýðýný
desteklemiþler, onu tanýmýþlardý. Yine ayný þekilde büyük
devletler Sýrbistan, Karadað, Romanya'nýn baðýmsýzlýklarýný
kazanmalarý için silahlý mücadele dâhil her türlü desteði
verirken, çoðunluðu Müslüman olan Bosna-Hersek'e baðýmsýzlýk kazandýrmak yerine onun iþgal edilmesine ses bile çýkarmamýþlardý. Eðer büyük devletlerin amacý Osmanlý'yý parçalamak, zayýflatmak, onlardan yeni yeni devletler çýkararak
onu yok etmekse, Bosna -Hersek'i de iþgal etmek yerine baðýmsýz hale getirebilirlerdi. Coðrafya olarak da nüfus olarak
da neredeyse bir vilayet büyüklüðünde Karadað'a baðýmsýzlýk
kazandýrýlýrken, sayýca onlardan daha fazla olan Bosna- Hersek'e baðýmsýzlýk kazandýrýlmamasý, onun iþgal edilmesi, büyük devletlerin bir çeliþkisiydi. Osmanlý, bu ayný çeliþkinin de
Kosova'da yaþanacaðýndan endiþe ediyordu. Týpký BosnaHerse'de olduðu gibi Müslüman nüfusun çok olduðu Kosova'ya baðýmsýzlýk verilmeyeceði, onun iþgal edilip paylaþýlacaðý endiþesini taþýyordu. Bu endiþesi konusunda haklý görülmeyen Osmanlý'ya tarih hak vermiþti. Gerçekten de çok
geçmeden, Osmanlý devlet adamlarýnýn kaygýlandýðý gibi Kosova topraklarý paylaþýlarak, komþu devletler tarafýndan kendi topraklarýna katýlmýþtý. Osmanlý'yý ürküten en kötü sonuç
da buydu zaten. Kosova halkýnýn da yerlerinden yurtlarýndan
olarak göç etmek üzere yollara düþmesi. Osmanlýnýn çabalarý
da bunun önüne geçmek içindi, ancak az önce belirtildiði gibi
Osmanlý'nýn bu korkusu 3 yýl sonra 1912'de baþýna gelecek
sadece Kosova deðil, bütün Balkanlardaki topraklarý elinden
çýkacak ve buralardaki onbinlerce halklarý Anadolu'ya göç
etmek zorunda kalacaktý. Bu göç dalgasý maalesef 1912 sonrasýyla sýnýrlý kalmayacak, yakýn zamanlara kadar da devam
edecekti.
218 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Osmanlý'yý savaþa zorlayacak ve sonu bu þekilde kötü bir
þekilde neticelenecek olan süreç, aslýnda Osmanlý'nýn içiþlerine uluslar arasý müdahalenin çekilmesiyle baþlýyordu. Uluslar arasý müdahale de Osmanlý'nýn gayrimüslimlere kötü davranýyor iddiasýyla ortaya çýkýyordu. Bu da ülke içinde olan bir
olay bahane edilerek, uluslar arasý bir sorun haline getirilerek
gerçekleþebiliyordu. Buna bir örnekte Kosova milletvekilinin
Ýþtip kazasý kaymakamýný þikâyet etmesi hadisesiydi. Kosova
milletvekili Pavlof, Ýþtip kaymakamýnýn, Lade adlý bir vatandaþý haksýz bir þekilde hapsettiðini iddia ediyordu. Bu þikâyet
üzerine harekete geçen içiþleri bakanlýðý, olayý araþtýrarak bir
sonuca varýyordu. Yapýlan araþtýrmaya göre haksýz bir þekilde
hapsedildiði öne sürülen Lade'nin 21 yýlý Bulgar çeteleriyle
birlikte hareket ettiði, genel af sonucu affedildikten sonra da
Bulgar çeteleri ile iliþkisinin devam ettiði ve bu nedenle
hapsedildiði öðreniliyordu.211 Bu þekilde bir vatandaþýný tutuklayan devlet Müslüman, tutuklanan da Hýristiyan olursa
bu olayý abartmak çok zor olmayacaktý.
Halkýn problemsiz bir þekilde huzur içinde yaþamasýna
dikkat eden Osmanlý, þikâyet konusu olan bir meselenin de
halkýn hoþuna gidecek þekilde çözülmesini saðlýyordu. 1910
yýlýnda konsolosluk görevlilerinin Priþtine ve Mitroviçe' da
silahlý bir þekilde gezmeleri halkýn hoþuna gitmiyor, onlarýn
rahatsýz olmalarýna yol açýyordu. Dýþiþleri ve içiþleri bakanlýklarýnýn yazýþmalarý sonucu bir karara varan Osmanlý idaresi,
konsolosluk görevlilerinin silahla dolaþmalarýný yasaklýyordu.
Konsolosluk görevlilerinin yabancý olmalarý nedeniyle, bu
konuda Dýþiþleri bakanlýðýnýn da kanaatini öðrenen Ýçiþleri
bakanlýðý, halký rahatsýz eden bu durumun giderilmesi için
konsolosluk görevlilerinin halký rahatsýz edecek derecede
silahlý bir þekilde dolaþmalarýný yasaklýyordu. Konsolosluk
görevlilerinin taþýmýþ olduklarý silahlarý, mavzer türü harp
silahlarý olduðu için yasaklanýyordu. Yasaklanan silahlar
mavzer silahýydý, normal olarak Rovelver taþýmalarý yasaklan-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 219
mamýþtý ve onlarý taþýmak serbesti.212
Konsolosluk görevlilerinin yasal haklarý olarak Rovelver
taþýmalarý gerekirken, harp silahý mavzer taþýmalarý dönemin
psikolojik þartlarýný yansýtan bir örnekti ayný zamanda.
Osmanlý'nýn baþka bölgelerindeki konsoloslarýndan böyle bir
hareket duyulmazken, Priþtine ve Mitroviçe konsoloslarýnýn
bu þekilde davranmalarý Priþtine ve Mitroviçe'nin nasýl bir
bölge olduðunu da göstermiþ oluyordu.
Osmanlý'nýn, bölgelere göndereceði görevlileri tayin ederken, öncelikli olarak o bölgeden insanlarýn tayin edilmesine
dikkat etmesi, bölgelerin emniyetlerinin saðlanabilmesi için,
yöneticilerin dikkat ettiði hususlardan biri idi. Bir bölgeye,
ayný bölge insanlarýndan görevliler tayin edilmesine dikkat
etmesi, Osmanlý'nýn ilk defa yaptýðý bir uygulama deðildi.
Osmanlý'nýn Kosova'nýn emniyetinin saðlanmasý hususundaki çabalarý, bu kez Kosova'dan istenen jandarma'larýn temini
üzerinde yoðunlaþýyordu. Osmanlý'nýn son dönemleri olan
1910 yýlýnda ele alýnan belgeye göre Kosova'dan, Kosova'nýn
belli yerlerine görevlendirilmek üzere jandarmalar temin
edilmesi talep ediliyordu. Öncelikli olarak Prizren, Ýpek, Senice sancaklarýnýn jandarma eksikliklerinin tamamlanmasý
isteniyordu. Bunlara ilaveten eþkýya takibi nedeniyle ihtiyaç
duyulan Gostivar ve Kalkandelen'e, hem jandarma hem de
karakollar tesisi isteniyordu. Kalkandelen ve Gostivar halký,
bölgelerine karakol yapýlmasýný emniyetlerinin saðlanmasý
açýsýndan hayati buluyorlardý. Asayiþin temini için daha fazla
jandarma isteyen Kalkandelen ve Gostivar halký, önce bölgelerine karakollar yapýlmasýný istiyorlardý. Bu talepler üzerine öncelikle Prizrenden istenen jandarmalar için Prizren'e
300 jandarma gönderiliyordu. Öte yandan jandarma okullarýndan gönderilecek olan jandarmalar yerine, bu jandarmalarýn eþkýya takibi için istendiðinden dolayý tecrübesiz olacaklarý nedeniyle, tecrübeli jandarmalarýn gönderilmeleri
isteniyordu. Ayrýca Ýpek jandarma kumandaný baþta olmak
220 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
üzere jandarma subay ve erlerinin yeteneksiz ve beceriksiz olduklarý ve deðiþtirilmeleri gerektiði de ifade ediliyordu. Buradaki jandarma taburu için yetenekli bir kumandan ve becerikli subaylara ihtiyaç olduðundan bu ihtiyaçlarýn da giderilmesi isteniyordu.
Ýpek'ten gelen bu talepler üzerine Ýpek'e istedikleri gibi 100
jandarma gönderiliyor ve tayin edilmesi istenen kumandan
olarak da Ýpek tabur komutanlýðýna, Kaçanik kumandaný
Hüseyin Bey tayin ediliyordu. Ayrýca ilave olarak istenen
subay tayinlerinin de yapýlacaðý bildiriliyordu. Bu arada
Prizren tabur komutanlýðýna da Kalkandelen tabur komutaný
Hurþit Efendi tayin ediliyordu. Bölgelerin emniyetinin saðlanmasý için istenilen güvenlik görevlileri talepleri karþýlanýrken,
bir diðer talep de Seniçe'den geliyordu. Seniçe kaymakamý,
bölgesinde oluþan boþluklarýn tamamlanmasýný istiyordu.
Kaymakam, asayiþ ve güvenliðin tesisinin layýkýyla yapýldýðýný, suç ve suçlularýn takip edildiðini hatýrlatýyor, ancak
kadrosundaki güvenlik elemanlarýndan boþalanlarýnýn yerlerinin doldurulmalarýný istiyordu. Kaymakam, yazmýþ olduðu
talebinde Taþlýca ve Senice'ye güvenlik hizmeti veren jandarma taburunun, subaylarý ile beraber 315 kiþi olmasý gerektiðini belirttikten sonra bu sayýnýn istifa ve yetenekli ve jandarma
olmaya ehliyetli olmayanlarýn uzaklaþtýrýlmalarýyla bu sayýnýn
250'ye düþtüðünü ifade ediyordu. Kaymakam bu arada jandarma tabur komutaný ve sekreteri ile üç subayýn tayin edilmeleriyle boþalmýþ olan kadrolarýn henüz doldurulmadýðýný,
bundan dolayý taburun iþlerinin aksadýðýný bildiriyordu. Böylece taburda, yetenekli ve çalýþkan bir yüzbaþý ve üç yazýcý
asker kaldýðýný bu durumda suçu ve suçluyu takip etmekte
zorlandýklarýný bildiriyordu. Hatta bu boþluklar nedeniyle
kendilerine ihbar edilen hýrsýzlýk olaylarýný bile, olmasý gereken sürede takip edemediklerini, suçun ve suçlunun üzerine
gitmek için, hiç olmazsa boþalmýþ olan kadrolarýnýn yeni
tayinlerle doldurulmalarýný istiyordu. Seniçe kaymakamý, böl-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 221
gelerinde suçun ve suçlunun takip edilmesini isterken, içiþleri
bakanlýðý bölgenin suç istatistiklerini isteyerek bir karara varmaya çalýþýyordu. Daha sonra bölgenin suç istatistiklerini
öðrenen içiþleri bakanlýðý, Seniçe'deki jandarma kuvvetlerinin, bölgedeki suç ve suçlu takibine yeteceði kanaatine sahip
oluyor ve Senice'deki jandarma ihtiyacýnýn doldurulmasýnda
bir aciliyet olmadýðýný, bunun zamanla doldurulacaðýný
bildiriliyordu. Seniçe'nin 1907 yýlýndaki suç istatistikleri ise
Seniçe'nin pek fazla tehlikeli bölge olmadýðýný gösteriyordu.
Seniçe'ye baðlý Akova, Kolaþin ve adý belli olmayan bir yerleþim yerinde 1907 yýlýna ait istatistikler, 1 öldürme olayýný
gösteriyordu. Bu öldürme olayý da bir kan davasýndan dolayý
olmuþtu. Odun yüklü arabasýyla evine dönerken öldürülen
kiþi, meþrutiyet döneminde ilan edilen af ile iþlediði bir
cinayetten dolayý af edilmiþ, ancak öldürdüðü kiþinin yakýnlarýnca bu kez o öldürülmüþtü. Böylece bir tek cinayet vakasý
olan Seniçe'nin elindeki güvenlik kuvvetlerinin oraya yeteceðini düþünen içiþleri bakanlýðý, Seniçe'nin acil ihtiyacý
olmadýðýna karar vererek, diðer acil ihtiyaç içinde olan bölgelerin jandarma ihtiyacýný çözmeye çalýþarak, onlarýn güvenliklerini temine çalýþýyordu.213 Böylece devlet birçok taraftan
gelen jandarma taleplerini karþýlamaya, onlara güvenlik görevlileri yetiþtirmeye çalýþýyordu.
Öte yandan Osmanlý'nýn dikkat ettiði bir bölgeye görevlilerin tayininde yine o bölgeden insanlarýn seçilmesi prensibine, bu þekilde son dönemlerinde de rastlanabilirdi. 1910
yýlýnda Kosova'ya jandarma tayini sýrasýnda içiþleri bakanlýðýnýn, Kosova valiliðine yazdýðý belgede yine ayný husus
vardý. Kosova'ya jandarma tayini sýrasýnda, Kosova'dan olan
vatandaþlarýn yaný sýra, Kosova dýþýndan da jandarma tayini
istendiðinde Savunma Bakaný, Ýçiþleri Bakanlýðýna yazmýþ
olduðu kanaatinde bunun yani jandarmalarýn bir kýsmýnýn
Kosova'dan, kalan kýsýmlarýnýn ise baþka bölgelerden temin
edilmesinin mümkün olamayacaðýný söylüyordu.
222 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Bunun yerine oluþacak boþluðun, yine Kosovalý vatandaþlarýn jandarma olmaya özendirilerek, Kosovalýlardan doldurulmasýný öneren Savunma Bakaný, bu süreçte jandarma
olmak isteyen Kosovalýlarýn, jandarma hizmeti verebilmeleri
için de onlarýn eðitilebileceðini söylüyordu. Gerektiðinde,
baþka imkânlar yoksa bölgelere asker yardýmý göndermekten
kaçmayan Osmanlý, jandarma talebi konusunda, bu talebin
Kosovalýlardan doldurulmasýný istemesi, Kosovalýlarýn kendi
güvenlikleri için daha aktif olmalarýný saðlýyordu. Buna ilaveten Selanik jandarma okulundan mezun olan Kosovalýlarýn
da Kosova'ya gönderilecekleri belirtilip, Kosova'nýn jandarma
ihtiyacý böylece giderilmeye çalýþýlýyordu. Ayrýca Kosova halkýnýn jandarma okullarýna katýlmalarý teþvik edilerek, Kosovalýlarýn jandarma eðitimi almalarý saðlanýyor, böylece
Kosova'nýn jandarma ihtiyacý giderilmiþ olurken, ayný zamanda Kosovalýlar jandarma eðitimi alarak uzmanlaþýyor ve Kosova, kendi yerlilerinden oluþan uzman bir jandarma teþkilatýna sahip olmuþ oluyordu.214
Bu tür gayretlerle artýrýlmasýna çalýþýlan Kosova jandarma
ihtiyacýnýn çok fazla olduðu anlaþýlmaktaydý. Bu durum yine
ayný yýl Kosova valisi tarafýndan içiþleri bakanlýðýna bu hususta yazýlmýþ bir belgeden de anlaþýlýyordu. Kosova valisi, içiþleri bakanlýðýna yazmýþ olduðu talebinde, Kosova'nýn güvenliðinin saðlanmasý için jandarma sevk edilmesinin öneminden bahsediyordu. Ýçiþleri bakanlýðý yetkilileri ise baþka bölgelerin de yoðun jandarma talepleri nedeniyle, bu konuda
gelen talepleri karþýlamakta zorlandýklarýný belirtiyorlar, ancak
Kosova'nýn taleplerinin karþýlanmaya çalýþýlacaðýný söylüyorlardý. Ýçiþleri bakanlýðý, önemini takdir ettikleri Kosova vilayeti
için güvenliðin saðlanmasýnda, diðer askeri birliklerin de kullanýlabileceði alternatifini de ayrýca sunuyordu. Kosova valisi
ise, Kosova vilayetinin öneminin takdir edilmesiyle birlikte,
Kosova'ya gönderilmesi vaat edilen 600 tecrübeli jandarmanýn bir an önce gönderilmesini istiyordu. Kosova'nýn jan-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 223
darmaya olan ihtiyacýnýn arttýðýný bu söz verilen jandarmalarýn bir an önce gönderilmesinin güvenliðin saðlanmasý için
çok önemli olduðunu yazan Vali, bu gönderilecek jandarmalarýn vilayetin kuzey bölgelerinde görevlendirileceðini söylüyordu.215
Kosova Valisi, kendisine verilen sözleri de hatýrlatarak, vaat edilmiþ olan jandarmalarýn bir an önce gönderilmesini istemesi ve bu þekilde emniyet tedbirlerini almaya çalýþmasý
konularýnda titiz olmakta haksýz deðildi. Valinin bu kadar titiz
olmasýnýn jandarmaya olan ihtiyacýný göstereceði gibi, yine
ayný yýl 1910 yýlýnda Osmanlý parlamentosuna Papaz Ýkonam
tarafýndan bir yazý yazýlarak güvenliðin teminini istenmesi,
Kosova'nýn hassas durumunun görülebilmesi için de bir
örnek olabilirdi. Papaz Ýkonam, Osmanlý parlamentosuna telgrafla bildirmiþ olduðu talebinde, Gilan'da emniyetin saðlanmasý hususunda ne gerekiyorsa yapýlmasýný talep ediyordu.
Parlamento'nun dilekçe'yi havale ettiði Ýçiþleri bakanlýðý da bu
þekilde Kosova Valiliðindeki emniyetin ne derece önemli
olduðunu anlamýþ oluyordu.216 Bu nedenle de Kosova
vilayetinin jandarma ihtiyacý giderilmeye gayret ediliyordu.
Çünkü diðer bölgelerde de jandarmaya ihtiyaç varken, Kosova'nýn durumu düþünülerek, Kosova'ya öncelik veriliyor,
yukarýda da belirtildiði gibi 600 jandarma gönderileceði söz
veriliyordu. Böylece bazen merkezden gelen jandarma taleplerine, olumsuz cevap verip ve bu konudaki jandarma ihtiyacýnýn giderilmesi için Kosovalý yerlilerden bu ihtiyacýn giderilmesi tavsiye edilirken, bu kez jandarma gönderilmesine
olumlu cevap veriliyordu. Kosovalýlarýn jandarma olmaya
özendirilmeleri, onlarýn jandarma okullarýna gönderilmelerinin teþvik edilmeleri ve böylece Kosovalýlardan oluþmuþ
bir jandarma birliði saðlanarak, Kosova'nýn kendi jandarma
birliðini kuracak seviyeye gelmesi tavsiye edilirken, Kosova
valiliðinin bu seferki jandarma talebinde bu hatýrlatma ve
tavsiyelerde bulunulmuyor, ilgili talebe olumlu cevap veriliy-
224 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
ordu. Bu da Kosova'nýn o zamanda jandarmaya olan ihtiyacýnýn derecesini ve bu ihtiyaca da Osmanlý'nýn nasýl baktýðýný, onu ihmal edip etmediðini gösteriyordu. Tam tersine
Osmanlý, Kosova'nýn bu hassas durumunu takdir edip, baþka
bölgelerinden de jandarma sevki istendiði o dönemde
Kosova'ya öncelik vererek emniyetinin saðlanmasýndaki niyetlerini göstermiþ oluyorlardý.
Kosova valisinin ýsrarlý jandarma talepleri, Kosova'da
olaylar çýktýkça kendisini daha da haklý duruma getiriyordu.
Kosova valisinin ýsrarla jandarma istediði dönemde Kosova'da olaylar da meydana gelmeye devam ediyordu. Bir
Papazýn parlamentoya çektiði telgrafla, emniyetin tesis edilmesini istemesinin yaný sýra Kalkandelen ve Kaçanik'de suç
olaylarýnýn arttýðý bildiriliyordu. Ayrýca ayný belgede papaz Ýkonamýn parlamento'ya, emniyetin saðlanmasý için telgraf
çekmesine neden olan Gilan'da da suç olaylarýn arttýðý, bunlarýn önüne geçilmesi isteniyordu. Bunlarýn üzerine Kalkandelen, Kaçanik ve Gilan'dan gelen bu haberlerin de etkisiyle,
bölgede emniyetin saðlanmasý için en etkili tedbirlerin alýnmasýna gayret ediliyor, Kosova valiliði ve Kosova kolordu
komutanlýðý bu konuda uyarýlýyordu.217
Valilik ve hükümet, böylece Kosova'daki emniyet tedbirlerinin önemini takdir edip, emniyetin problemsiz bir þekilde
sürdürülebilmesi için alýnacak emniyet tedbirlerini maksimum
düzeye çýkarýyorlardý.
Osmanlý emniyet güçlerinin, güvenlik tedbirlerinin takibi
sýrasýnda ilginç olaylarla karþýlaþýldýðý da oluyordu. Böylesine
bir ilginç olay Osmanlý'nýn Karadað sýnýrýnda ortaya çýkýyordu. Bu olay bir anlamda Karadað'ýn kendini ihbar etmesi
anlamýna gelen bir davranýþýndan kaynaklanýyordu. Bu olay,
1907 yýlýnda meydana gelmiþ bir olayýn deðiþik bir tekrarýydý. 1907 yýlýnda, Karadað'la Osmanlý arasýnda yukarýda da
belirtildiði gibi silah kaçakçýlýðý ile ilgili problem meydana
gelmiþti. Karadað, Osmanlý tarafýndaki Hýristiyanlara ulaþtýr-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 225
mak, onlarý bu þekilde silahlandýrmak amacýyla sýnýrdan
Osmanlý tarafýna silah kaçýrýyordu. Buna karþýlýk, bu konuda
silah kaçýrma olayýný ortaya çýkarýp, hatta silah kaçýranlardan
bir kýsmýný yakalayan Osmanlý, Karadað tarafýndan yapýlmýþ
olduðunu öðrendiði bu kaçakçýlýðý Karadað'a sorduðunda,
Karadað ise böylesi olaylarla alakasý olmadýðýný söylüyordu.
Osmanlý'nýn, silahlarýn Karadað silahlarý olduðunu ispat
etmesine karþýlýk da ülkede silah satýþýnýn serbest olduðunu,
herhangi bir Karadaðlýnýn silah satýn alabileceðini ve bu þekilde silah sahibi olan Karadaðlýnýn silah kaçýrma iþinde olmasýnýn þahsi bir suç olacaðýný, bundan Karadað hükümetinin sorumlu tutulamayacaðý cevabýný veriyordu. Halbuki
Karadaðýn, Osmanlý tarafýna geçirdiði silahlarla, Osmanlý Hýristiyanlarýný onbinlerce silahla silahlandýrdýðý, sýnýrýn Osmanlý
tarafýndaki Hýristiyanlardan kendi ordusunda taburlar bile
teþkil ettiði biliniyordu. 1907'deki bu derece büyük boyutlarda yapýlmýþ olan silah kaçakçýlýðýyla hiçbir ilgisi olmadýðýný
ifade eden Karadað, 1910 yýlýnda sergilediði yeni davranýþýyla aslýnda kendisini yalanlamýþ oluyordu.
Kendi topraklarýnda sadece Karadaðlýlar tarafýndan, onbinlerce silahýn vatandaþlarýna daðýtýlarak, bu þekilde sadece
Karadaðlý Hýristiyan vatandaþlarýnýn silahlandýrýldýðý bu durumda, Osmanlý'nýn harekete geçmekten baþka alternatifi
yoktu. Sýnýr dýþýndan yapýlan silah kaçýrmalar üzerine Osmanlý, ülkesindeki bütün silahlarýn toplatýlmasýna karar verdi. Makedonya cemiyeti, Bulgar çeteleri gibi çetelerin faaliyetlerde bulunduðu bölgelerde iç karýþýklýklar çýkardýðý o dönemlerde, bu çetelerin zararlarýna ilaveten vatandaþlarýný hýrsýzlýk, gasp, cinayet gibi suçlardan korumakla kendini sorumlu hisseden Osmanlý, artan bu silahlardan endiþelenmekte
kendini haklý hissediyordu. Çünkü vatandaþlarýnýn maðdur olacaðý herhangi hýrsýzlýk, gasp, cinayet gibi fiillerden dolayý kendisinin sorumlu tutulacaðý Osmanlý, bu nedenle ülkedeki yasal olmayan bütün silahlarýn toplatýlmasýna karar veriyordu.
226 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Osmanlý'nýn ülkedeki yasal olmayan silahlarýn toplatýlmasýna verdiði karar, Karadað'ýn þüpheli bir davranýþ içine
girmesine yol açýyordu. 1907 yýlýnda Osmanlý'nýn bütün ýsrar
ve ispatlarýna raðmen Osmanlý Hýristiyanlarýný silahlandýrdýðý
þeklindeki iddialarla ilgisi olmadýðýný ifade eden Karadaðýn,
Osmanlý'nýn silah toplama kararý üzerine bu kez kendisi,
Karadað'a geçip, tekrar Osmanlý topraklarýna dönen bütün
Hýristiyanlardan Karadað sýnýrýnda silahlarýný toplamaya baþlamýþtý. Karadað'ýn silahlarýný ellerinden aldýðý vatandaþlara
evrak vermesi, durumu bir kat daha anlaþýlmasý güç hale
getiriyordu. Karadað, Osmanlý tarafýndan Karadað'a geçip
tekrar Osmanlý tarafýna dönmek isteyenlerin silahlarýný alýyor,
onlara silahlarýný aldýðýna dair bir evrak vererek ancak o þekilde Osmanlý tarafýna geçmelerine izin veriyordu. Osmanlý makamlarý, Karadað'ýn bu davranýþýna, Osmanlý'nýn yasal
olmayan silahlarýn toplanmasý kararýndan sonra baþladýðýna
dikkat çekerek, Osmanlý topraklarýndaki Hýristiyanlara daðýtmýþ olduðu silahlarý, bu kez Karadaðýn kendisinin toplamasý
þeklinde deðerlendiriyordu. Karadað makamlarýnýn bu
davranýþý üzerine Osmanlý, Karadað'a geçip geri dönenlerin
silahlarýnýn alýnmadan geri döndürülmelerini istiyordu.
Osmanlý, Hýristiyan vatandaþlarýnýn ellerinden onlara bir
evrak verilerek silahlarýnýn alýnmasýný onaylamýyor, Osmanlý
tarafýna geri dönenlerin silahlarýna da dokunulmamasýný
söylüyordu. Aslýnda bir bakýma olmasý gereken de buydu.
Çünkü üzerinde silah olan kiþi, ayrýldýðý ülke için deðil, gideceði ülke için tehdit oluþturabilirdi. Bu nedenle bir ülkeyi terk
eden insanýn, tehditleri olsa olsa ayrýldýðý ülkeye deðil gideceði ülkeye olabilirdi. Bu nedenle eðer baþka bir niyeti yoksa
Karadað'ýn, ülkesini terk eden insanlardan deðil, ülkesine
giren insanlardan çekinerek, onlarý kontrol etmesi, onlarýn
üzerindeki silahlarý almasý gerekirdi. Çünkü tehdit oluþturmasý beklenen kiþiler artýk ülkeyi terk etmektedir. Tehdit, bundan sonra tehlikeli olabilecek kiþilerin gideceði ülkeyi
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 227
ilgilendirecektir. Hâlbuki Karadað, kendi ülkelerinden ayrýlacaklarýn elinden silahlarý alýyordu.
Osmanlý'nýn, silahlarý ellerinden aldýðý Osmanlý vatandaþý
Hýristiyanlar özellikle Berane'de yaþayan Osmanlý vatandaþlarý idi. Osmanlý Karadað'ýn bu davranýþý üzerine, Karadað
yetkililerine, ellerinden silahlarý alýnanlarý kendisinin kabul
etmeyeceðini belirterek bu konudaki ciddiyetini ortaya koyuyordu. Osmanlý'nýn bu kararý üzerine Karadað, bu davranýþýna son verdiðini, bundan sonra Osmanlý tarafýna geçecek
olanlarýn, silahlarý ile birlikte Osmanlý sýnýr komiserine teslim
edileceðini bildiriyordu. Osmanlý güvenlik kuvvetleri bu olayý,
Karadað'ýn daha önce daðýtmýþ olduðu silahlarý Osmanlý'nýn
eline geçmemesi için sýnýrlarda topladýklarý þeklinde deðerlendiriyordu. Osmanlý'nýn silahlarý alýnan þahýslarý ülkeye
kabul etmeyeceðini bildirmesi üzerine de Hýristiyan Osmanlý
vatandaþlarýnýn evlerine dönebilmeleri için, onlarýn silahlý
olanlarýný istemeyerek de olsa Osmanlý sýnýr komiserine teslim
ettiðini bildirerek, sýnýrda silah toplamakla Osmanlý'nýn
güvenliðini deðil, silahlarýn Osmanlý'nýn eline geçmesini önlemeye çalýþtýðýný ortaya koymuþ oluyordu.218 1907'de Osmanlý'nýn ýsrarlý ve ispatlý taleplerini kendisinin ilgisi olmadýðý
þeklindeki ifadelerle, kabul etmeyen Karadað'ýn, Osmanlý'nýn
ülkede yasal olmayan silahlarýn toplanmasý kararý üzerine,
birden bire sýnýrda silah toplamaða baþlamasý, 1907'deki sýnýrdaki silah kaçakçýlýðý ile alakasý olmadýðý þeklinde ifadelerin
doðru olmadýðýný ortaya çýkarýyordu.
Bütün bunlarýn üzerine öte yandan, güvenlik kuvvetlerinin Kosova'da güvenliði temin etmek için, karakollar kurmak,
kýþlalar tesis etmek, jandarmalar tayin etmek, silah toplamak
gibi için yapmýþ olduklarý güvenlik tesis hizmetleri hakkýnda
bir fikir olmasý açýsýndan 1925 yýlýna ait Priþtine sýnýrlarý
içinde meydana gelmiþ 1 aylýk vukuat cetveline göz atmak
yerinde olacaktýr.
228 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
PÝRÝÞTÝNE’DE
12 Öldürme olayý ve bir intihar vakasý. Bu olaylardan altýsý
tüfekle. Cinayet vakalarýndan ikisinin sebebi tespit edilemedi. Biri hayvan otlatýrken, biri eþya tartýþmasý nedeniyle, ikisi
intikam, biri de hýrsýzlýk sýrasýnda yanlýþlýkla gerçekleþmiþ
cinayetlerdir.
17 Yaralama olayý;
Yaralama olaylarýnýn üçü rovelverle
Yaralama olaylarýnýn on'u tüfek kurþunu ile
Yaralama olaylarýnýn bir'i býçak'la
Yaralama olaylarýnýn bir'i kama ile
Yaralama olaylarýnýn biri kavga nedeniyle
Yaralama olaylarýnýn biri hane meselesi nedeniyle
Yaralama olaylarýnýn biri eþya sebebiyle
Yaralama olaylarýnýn biri bayramda silah atmak nedeniyle
Yaralama olaylarýnýn biri tartýþma sonucu kama ile
Yaralama olaylarýnýn biri eski bir düþmanlýk sonucu kurþunla
Yaralama olaylarýnýn biri alacak meselesi nedeniyle kurþunla
Yaralama olaylarýnýn biri arazi meselesi nedeniyle kurþunla
Preþove'da
Gilan'da
Yeni Pazar'da
Vulçýtrýn'da
5
5
4
9
yaralama olayý
öldürme olayý, 4 yaralama olayý
yaralama olayý
öldürme olayý, 3 yaralama olayý
Buna göre Priþtine'ye baðlý yerler de dâhil olmak üzere,
Priþtine genelinde 25 adam öldürme olayý ve bir intihar
vakasý, 33 yaralama vakasý olmak üzere, 58 vaka kayýtlara
geçmiþ oluyordu. Yaralama olaylarý ise biri haneye tecavüz,
biri kavga, üçü yapýlan bir tartýþma, biri alacak verecek meselesi, biri arazi tartýþmasý, biri daha önceden kaynaklanan düþmanlýk, biri de bayramda sorumsuzca atýlan bir kurþun
nedeniyle meydana gelmiþti.219 Kalabalýk nüfusu nedeniyle
12 cinayet vakasýnýn olduðu Priþtine'ye karþýlýk, nüfusu az
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 229
olduðu halde Vulçýtýrýn'da 9 cinayet olmasý düþündürücü bir
sonuçtu. Vulçýtrýndaki 9 cinayete karþýlýk Yeni Pazar ve
Preþeva'da cinayet vakasý olmamasý sevindirici bir sonuçtu.
Priþtine'de 1907 yýlýnda meydana gelen bir aylýk suç
cetveli, Pritine'nin bir aylýk suç haritasýný ortaya çýkarýyordu.
Priþtine'de ortaya çýkan bir aylýk suç cetveline ilaveten yine
1907 yýlýna ait bir aylýk suç istatistiklerinin bu kez Kosova ile
ilgili sonuçlarýnýn ortaya konulmasý bir fikir vermesi açýsýndan
faydalý olacaktýr.
Kalkandelen
5 Adam öldürme
Ýki Yaralama (Biri kurþunla)
(Ýki) Silahla korkutma
(Altý) Hayvan hýrsýzlýðý, Tarladan üç baþ öküz,
üç beygir, at ve merkep
Dört hayvan gaspý
Gilan
13 adam öldürme ( 6'sý tüfekle), ( ikisi ateþli silahla)
4 yaralama ( biri darp ile)
Ýki hýrsýzlýk (biri para çantasý, diðeri dükkândan ayakkabý)
Býçakla tehdit.
Prizren
3 Adam öldürme ( 1'i ateþli silahla)
1 Yaralama
1 Evin duvarý delinerek hýrsýzlýk
Gostivar
2 Adam öldürme ( Tabanca ile)
1 Silahla tehdit
Ýki gasp (biri merkep gaspý)
Seniçe
230 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
2 Adam öldürme
3 Yaralama ( biri tüfekle)
1 Haneye hýrsýzlýk amaçlý tecavüz ve jandarmalara kurþun.
Kolaþin
1 Adam öldürme
1 Devlet sýrrý ifþa
Yeni Pazar
1 Adam öldürme ( Býçakla)
5 Yaralama( biri baþýndan, biri tüfek dipçiðiyle, bir evinde,
biri darp ederek)
1 Yað hýrsýzlýðý
Mitroviçe
1 Yaralama
2 Darp ( biri sokak ortasýnda, biri silahla tehdit)
1 Býçakla tehdit
1 At hýrsýzlýðý
Tiran
4 Adam öldürme ( 1 Tüfekle, 3'ü ateþli silahla)
5 yaralama ( 1'i taþla baþýndan, 1'i darp ve baþýndan, 1'Ý
köyünde tüfekle)
1 yoluna çýkýp malýný gasp
Preþava
3 Yaralama
2 Darp ( 1'i silahla tehdit)
1 Haneye tecavüz)
Gilan
1 Adam öldürme
2 Yaralama ( 1'i darp ederek)
Ferizovik
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 231
2 Silahla tehdit
1 Çarþaf hýrsýzlýðý
Priþtine
14 Adam öldürme ( 9'u tüfekle, 1 'i pusu kurarak Prizren
yolunda, 1'i evinde ve parasý da çalýnarak)
13 Yaralama ( 3'ü tüfekle, 1'i tarlasýnda,1'i köyü yakýnlarýnda tüfekle, 1'i darp ederek, 1'i alnýndan býçakla, 1'i geceleyin tüfekle, 1'i sokakta çarparak, 1'i demir körükle, 1'i býçakla odada,
8 Hýrsýzlýk (1'i üzüm, 1'i havlu, evden eþya, 1'i dükkândan,
1'i gömlek ve eþya)
1 Satýn alýnan At'ýn parasýný ödememe
Koçana
1 Adam öldürme ( Ateþli silahla sebebsiz)
2 Yaralama( 1'i býçakla)
1 Hýrsýzlýk ( Zahire)
1 Gasp ( Dokuz lira)
Osmaniye
4 Yaralama ( 1'i baþa taþla vurarak, 1'i aðaçla)
Kumanova
2 Adam öldürme 1'i tabancayla, 1'i sebepsiz yere)
2 Yaralama
3 Hýrsýzlýk ( 1'i çift öküzü)
1 Tabancayla darp
1 Bir yük kömür parasýný ödememe
1 Tabancayý gasp
Kavatava
1 Silahla tehdit
Köprülü
232 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
9 Yaralama
(2'si baþýndan, 1'i sokakta taþla baþýndan, 1'i sopalarla)
2 Hýrsýzlýk ( Bir takým eþyayý)
Ýþtip
9 Yaralama (1'i birbirlerini darp ederek, 1'i baþýndan taþla)
3 Hýrsýzlýk ( 1'i dükkandan, 1'i bir yük karpuz)
2 bir diðerinin üzerine silah ( 1'i kalabalýk üzerine)
1 Silahla tehdit
1 Býçakla tehdit
Üsküp
15 Yaralama ( 4'ü baþýndan, 2'si taþla, 1'i evinde, 1'i býçakla, 1'i tüfekle, 2'si darp ederek ve 1'i silahla tehdit ederek, 1'i
martini tüfekle)
18 Hýrsýzlýk ( 1'i at, 2 para hýrsýzlýðý, 1'i evden pantolon, 1'i
160 kuruþ, 30 kuruþ, sokaktan para, 1 tabanca ile tehdit, 1
silah ile tehdit, 2 býçakla tehdit, 2 tabanca gaspý, at ve eþek)
Yeni Varoþ
1 Hýrsýzlýk, eþya
Ýpek
4 Adam öldürme ( 3'ü tüfekle, 1'i baþýna taþla vurarak)
5 Yaralama ( 1'i yüzünden, 1'i taþla, 1'i yoluna çýkarak)
Gusinye
1 Adam öldürme
1 Yaralama
Berane
1 Adam öldürme ( Tüfekle)
1 Yaralý
Yakova
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 233
3 Adam öldürme
1 Yaralý (Pusu kurarak)
2 Silahla tehdit
Taþlýca
5 Yaralama (1'i hýrsýzlýkla beraber)
3 Hýrsýzlýk
Diðer
Üsküp ve civarý
Priþtine Sancaðý
Seniçe Sancaðý
Ýpek Sancaðý3
Prizren Sancaðý
Taþlýca
Toplam
Yaralý
Suçlar
80
33
4
10
14
139
Ölü
Sayýsý
53
45
4
11
3
5
120
Sayýsý
5
33
4
11
5
64220
Son verilen tablo, sancak merkezleri deðil, sancak geneline ait suç rakamlarýydý. Mesela, Ýpek sancaðý'na ait toplam
olarak 11 cinayet olayý yazarken, hâlbuki Ýpekle ilgili baþka
bir bilgi tablosunda da cinayet olayý sayýsý 4 olarak gösterilmiþti. Yine buna hemen bir örnek olarak toplam olarak verilen son tabloda Priþtine'ye ait cinayet rakamý 33 olarak belirtilirken, daha önce Priþtine ile ilgili belirtilmiþ ayný belgeye ait
baþka bir tabloda cinayet rakamý 14 olarak belirtilmiþti.
Rakamlar arasýndaki bu deðiþik ifadelendirmeler bir çeliþkiden deðil kapsadýðý alanlarýn büyüklüðünden ve küçüklüðünden kaynaklanmaktaydý. Yani son tabloda verilen rakamlar
toplam rakamlardý. Son tablodan önce verilen rakamlar ise
sadece Priþtine merkezini veya Ýpek merkezini belirten
rakamlarken, son tablo ise Priþtine ve Ýpek merkezleri ile
beraber buraya baðlý olan yerleþim birimlerine ait rakamlarýn
toplamýydý. Bu nedenle rakamlarýn farklý çýkmasý yanýltýcý
234 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
olmamalýdýr. 1907 yýlýnýn eylül ayýna ait suç cetvelini gösteren
bu tablo bir aylýk bir tablo da olsa bir takým fikirler vermesi
açýsýndan deðerlendirilmesi önemli olan bir tabloydu. Bunu
söylerken, bir aylýk bir tablodan yapýlacak deðerlendirmelerin
yanýltýcý olabileceði ihtimali de akýllardan çýkarýlmamaktadýr.
Buna göre bir aylýk deðerlendirmeleri içeren ve yanýltýcý olabilme ihtimali olan bu tablonun deðerlendirilmesinde sadece
ihtimallere dikkat çekilmekte, kesin deðerlendirmeler, kesin
çýkarýmlar yapýlmamaktadýr. Yanýltýcý ihtimalini sürekli akýlda
tutmak þartýyla da bu tabloya göre bazý ihtimalleri göz önüne
alarak deðerlendirme yapmak da faydalý olabilecektir. Bu
açýklamalardan sonra bu tabloya göre öncelikli olarak ilk
deðerlendirilecek nokta Üsküp'teki cinayet olaylarýnýn
toplamýyla Priþtine'deki cinayet olaylarýnýn toplamý arasýndaki büyük farktý. Üsküp'te cinayet olaylarý sayýsý 5 iken, Priþtine'de bu rakam 33 olarak gerçekleþmekteydi. Birbirlerine
yakýn büyüklüklere sahip olan Üsküp ve Priþtine'deki cinayet
rakamlarýnýn bu kadar farklý çýkmasý, dikkat edilmesi gereken
bir noktadýr. Dikkat edilmesi gereken bir baþka nokta ise
Ýpek'teki cinayet rakamlarýnýn 11 olayla Üsküp'ten bile fazla
olmasýydý. Üsküp'ten çok küçük olan Ýpekde 11 cinayet sayýsýnýn çýkmasý düþünülmesi gereken bir rakamdý. Ayný þekilde Prizren ve Üsküp, deðerlendirilmesi yapýlacak olursa,
Prizren'deki 11 rakamý bile Priþtine' den az olmakla birlikte,
yine fazla gibi görünmekteydi. Çünkü Prizren'den daha
büyük olan Üsküp'te 5 cinayet olayý olurken, Prizren'de 11
olmasý normal olarak deðerlendirilemeyecek bir sonuçtu.
Yine tabloya göre ele alýnmasý gereken bir nokta daha Seniçe ve Taþlýca' ya ait rakamlardý. Osmanlý'nýn sadece Kosova
vilayetinde deðil, Anadolu ve Ortadoðu vilayetlerinde dâhil
her bölgesinde gayrimüslim vatandaþlarý yaþamaktaydý. Bu
çerçevede Kosova'nýn da Seniçe ve Taþlýca baþta olmak üzere
bütün yerleþim yerlerinde az veya çok gayrimüslim vatandaþlarý vardý, ancak yukarýdaki tabloda belirtilen yerleþim
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 235
yerlerinden Seniçe ve Taþlýca'da diðerlerine göre daha çok
gayrimüslim yaþamaktaydý. Uzun yýllardan beri de Osmanlý'nýn gayrimüslim vatandaþlarýna eziyet ettiði, onlarý sebepsiz
yere hapsettiði, onlarý asimile etmeye çalýþtýðý, hatta onlarý
öldürdüðü þeklinde iddialarýn ortaya atýldýðý da bilinen bir
gerçekti. Osmanlý'nýn gayrimüslim vatandaþlarýna zulüm ettiði
þeklinde özetlenebilecek bu iddialara karþýn, bir aylýk bile olsa
gayrimüslim vatandaþlarýn yaþadýðý bölgeler olan Seniçe ve
Taþlýca'da ortaya çýkan cinayet rakamlarý dikkatlerden kaçmamalýdýr. Cinayet rakamlarýnýn Priþtine'de 33, Ýpek'te 11,
Prizren'de 11, daha önceki tabloda belirtilen Vulçýtrýn'da 9
çýkarken, gayrimüslimlerin çoðunlukta yaþadýðý bölgelerden
Seniçe'de 4 ve Taþlýca'da hiç cinayet olayýna rastlanmamasý,
Osmanlý'nýn gayrimüslim vatandaþlarýna zulüm ettiði þeklindeki iddialarýnýn tekrar deðerlendirilmesini gerektirmektedir.
Bu rakamlarýn bir aylýk bir suç istatistiði rakamlarý olduðunu
unutmamak kaydýyla, bu rakamlardan, gayrimüslimlere
eziyet edildiði, onlara zulmedildiði, hatta onlarýn öldürüldüðü
gibi sonuçlar çýkarmanýn ne derece mantýklý olacaðý gözlerden kaçmamalýdýr. Birbirine yakýn büyüklükteki yerler olan
Ýpek'te 11, Vulçýtrýn' da 9 çýkan cinayet rakamlarýnýn, Seniçe'de 4, Taþlýca'da hiçbir cinayet vakasý olmayacak þekilde
çýkmasý Osmanlý'nýn almýþ olduðu güvenlik tedbirlerinin
baþarýlý olduðunun iþaretleriydi. Bu kez daha önce verilmiþ
tabloya göre, Priþtine'de 12, Vulçýtrýn'da 9, Gilan'da 5 olan
cinayet olaylarýnýn, yine çoðunluðu gayrimüslim vatandaþlarýn yaþadýðý yer olan Preþeva'da hiçbir cinayet olayý çýkmayacak þekilde sonuçlanmasý Osmanlý'nýn almýþ olduðu
güvenlik tedbirlerinin ne kadar isabetli olduðunun bir sonucuydu. Halbuki Osmanlý'nýn gayrimüslim vatandaþlarýna zulüm ettiði iddialarýna göre, gayrimüslim vatandaþlarýn
yaþadýðý bölgelerin bazýlarýndaki cinayet olaylarýnýn hiç olmamasýna karþýn, bir miktar da olsa var olmasý veya cinayet
vakasý olan yerlerde daha da fazla olmasý beklenebilirdi.
236 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Buna göre Osmanlý hakkýnda veya baþka bir devlet veya millet hakkýnda eleþtiriler yapýlýrken, onlar hakkýnda iddialar
ortaya atýlýrken, daha dikkatli ve somut verilere göre hareket
edilmesi, iddialarý ortaya atanlarýn doðruluklarýnýn veya yanlýþlýklarýnýn tutarlý olmalarý açýlarýndan önemlidir. Tekrar
söylenecekse bir aylýk istatistikleri içeren bu tablolardaki hata
paylarý da akýldan çýkarýlmamaktadýr.
Yine 1907 yýlýna ait Kosova genelinin ve Priþtine'nin bir
aylýk suç istatistiðini ortaya koyan bu tablolara göre Kosova
genelinde eylül ayýnda 64 olarak gerçekleþen cinayet
olayýnýn, ve yine 1907 yýlý bu kez baþka bir aya ait suç istatistiði tablosuna göre Priþtine genelinde 26 olarak gerçekleþen
cinayet olayýnýn çoðunun ateþli silahlarla olmasý, baþka bir
noktaya dikkat çekilmesini gerektirmekteydi. Bu þekilde 1907
yýlýna ait iki aydaki 90 cinayetin çoðunun ateþli silahlarla
yapýlmýþ olmasý, Osmanlý'nýn silah toplatma kararýnýn
gerekçelerinden biriydi. Ýki ayda toplam 90 cinayetin çoðunun ateþli silahlarla olmasý ihmal edilmeyecek bir rakamdý.
Buna göre Osmanlý'ya tedbirini almaktan, vatandaþlarýnýn
güvenliklerini, canlarýný ve mallarýný korumaktan baþka çare
kalmýyordu. Ayrýca cinayetlerin çoðunun ateþli silahlarla
olmasýnýn yaný sýra, yaralama, gasp, hýrsýzlýk gibi suçlarýn
çoðunun da ateþli silahlarla veya ateþli silah tehdidiyle yapýlmasý Osmanlý'yý, olaylarýn önüne geçilmesi amacýyla silahlarý
toplamak sonucuna itmiþtir. Ortaya çýkan bu rakamlara göre
de Kosova valiliðine, silahlarý toplamanýn dýþýnda baþka, etkili bir seçenek kalmýyordu. Çünkü teþrinievvel ayýnda
Priþtine'de, diðeri Kosova genelinde eylül ayýnda yapýlan bu
suç istatistiklerine göre ortaya çýkmýþ olan 90 cinayet vakasý
ihmal edilecek bir rakam deðildir ve bu rakamlardan sonra,
bölgede yaþayan insanlarýn gerçekten her taraftan gelebilecek bir tehdit altýnda yaþadýðý anlaþýlmaktadýr. Buna göre
vatandaþlarýnýn can güvenliðini saðlama sorumluluðu üzerinde olan Osmanlý, bu konuda gerekli tedbirleri de almak
durumundadýr.
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 237
Burada bir noktayý daha dikkatlere sunmakta fayda
vardýr. Yukarýda 1907 yýlýna ait iki ayrý ayýn suç istatistikleri
belirtilirken, istatistiklerin yanýltýcý olacaðý düþüncesiyle, kesin
bir yargýya varmak yerine, sadece bir deðerlendirme yapabilmek amacýyla bu istatistiklere, yukarýdaki ihtimallere göre
yaklaþýrken þu noktayý da ihmal etmemek gerekir. 1907 yýlýna ait, iki farklý ayý gösteren istatistikte Priþtine'deki cinayet
rakamlarýnýn birinde 26 diðerinde yine Priþtine'de 33 olacak
þekilde birbirine yakýn çýkmasý bu istatistiklerin göz ardý
edilmeyecek sonuçlar olduðunu ortaya koymaktadýr.
c) Ýstihbarat Hizmetleri
Vatandaþlarýn emniyet ve huzur içinde yaþamalarýný saðlamak devletlerin sorumluluðu altýnda, devlet ait olan yükümlülüklerdir.Güvenlik tedbirlerinin alýnýp vatandaþlarýn huzur
içinde yaþatýlmasý kadar güvenlik tedbirlerinin vaktinde alnmasý da önemli bir konudur. Güvenlik tedbirlerinin vaktinde
baþvurulan tedbirlerle, halka herhangi zarar gelmeden alýnmasý güvenliði tehdit edecek olaylarýn vaktinde öðrenilmesine de baðlýdýr. Halka zarar veren bir olay meydana
geldiðinde olaya vardýr. Bir olaya vaktinde müdahale ederek
hiçbir vatandaþýn ondan zarar görmeden ber taraf edilmesiyle, ya da ortaya çýkan, çevresine ve vatandaþlara belli miktarlarda zararý dokunan olaya, zarar görüldükten sonra
müdahale edilmesi elbette ayný deðerde deðildir. Birincisinde, güvenliði tehdit edecek bir problem, alýnan tedbirlerle önceden öðrenilmiþ, hiç bir vatandaþ bundan zarar görmeden öðrenilmiþ, ikincisinde de vaktinde müdahale edilememesi nedeniyle olay meydana gelmiþ, vatandaþlar belli
ölçüde bundan zarar görmüþ, ondan sonra bu olayýn zararý
giderilmiþtir. Bu iki müdahale þekli ve pozisyonu ayný derecede güzel deðildir .Bir olaya vaktinde müdahale edemekmeden dolayý insanlar sadece maddi zararla karþýlaþmýþlar.
Ýnsanlar güvenliði tehdit eden olaylardan muhtemelen maddi
238 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
zararla karþýlaþmakla birlikte, manevi zararlarda karþýlaþabilmiþlerdir. Manevi zararlar diye tanýmlanabilecek zararýn en
baþýnda güvenliði tehdit eden olumsuz olaylarýn halkta yol
açtýðý baþta, korkudan kaynaklanacak olan endiþe, kaygý,
hatta beklide depresyonla sonuçlanabilecek psikolojik zararlar gelebilir. Vatandaþlar devletin müdahale etmekte geciktiði
kritik olaylar karþýsýnda, devlet otoritesinin oluþmadýðý bu tür
ortamlarda, muhtemel tehditler karþýsýnda sýðýnacak bir çatý
bulamamanýn da verdiði hislerle korkuya kapýlýp, sonu depresyona varan psikolojik bunalýmlara girmesi, karþýlaþýlmasý
muhtemel problemlerdendir. Vatandaþlar en azýndan, devletin tehdit edici bir olaya müdahalesine kadar tedirginlik korku içinde olmalarý beklemektedirler. Bu durumda halk, kendisinin korunmasýný saðlayacak devlet otoritesini en azýndan
o olay sonlanana kadar korku içinde beklemek zorunda kalacaktý. Ýþte devletin, halkýn bu þekilde güvenliklerini tehdit
edici olaylar karþýsýnda kýsa süreli de olsa tedirgin olmalarýný
önlemek için, olaylara vaktinde müdahale etmesi, onun güvenlik tedbirleri alma konusunda tecrübeliliðini ve hassasiyetini gösteren önemli bir hizmetidir. Devlet, vaktinde alýnan tedbirlerle, belki de oluþacak bir tehdidin meydana bile
çýkmasýna fýrsat vermeyerek, halkýn kýsa süreli de olsa, tedirgin olmasýný önler.
Devletin, halkýn güvenliðini tehdit edici olaylara vaktinde
müdahale edebilmesi, hatta o tür olaylarýn, alacaðý tedbirlerle oluþmasýný bile önleyebilmesi için kendisine gerekli olan en
önemli kurum, mükemmel bir þekilde iþleyen istihbarat teþkilatýdýr. Ýstihbarat teþkilatlarýyla devletler, bu gibi halkýn güvenliðini tehdit eden olaylarýn, meydana geleceðini daha doðmadan öðrenirler ve onlara daha ortaya çýkmadan müdahale
ederek, oluþacak zararý en aza, hatta hiç olmayacak miktarlara indirirler. Bu þekilde, olaylarý daha doðmadan öðnebilmek, ancak mükemmel iþleyen istihbarat sistemiyle olur. Ýstihbarat teþkilatlarý iyi iþlemeyen devletler, bu gibi bilgilere
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 239
ulaþamazlar, olaylara ancak olduktan, hatta birkaç vatandaþýnýn malýna, hatta canýna zarar verdikten, belki de yapýlacak
birþey kalmadýktan sonra müdahale edebilirler. Bu tür istihbarat tedbirlerinin eksikliði neticesi, sabotaj, hýrsýzlýk, herhangi bir baskýn türü olaylarýn böylece, halkýn üzerinde bir korku
havasý esmesine neden olur ve halkýn yaþayacaðý huzur
ortamýný da bozar.
Ýstihbarat tedbirlerinin böyle yurtiçinden gelecek tehditlere
yönelik boyutu olduðu gibi, yurtdýþýndan gelebilecek tehditleri önleyebilmek veya onlara göre tedbir alýp, muhtemel zararlarý azaltýcý boyutu da vardý. Ýstihbarat hizmetlerinin, yurtdýþýndan gelebilecek tehditlere karþý alýnacak tedbirleri içeren
bu yönü, tehditlere muhtemelen muhatap olacak bölge olan
Kosova olmakla ayrý bir önem kazanýyordu. Komþusu olan
devletlerin, hakkýnda çok da fazla dostça politikalar takip
etmedikleri Kosova, bu þekilde uluslararasý tehdit ve tehlikelere açýk konumdaydý. Komþularý Avusturya Macaristan, Sýrbistan, Bulgaristan, Karadað'ýn Kosova hakkýnda planlarý hatta teþebbüsleri bilinmeyen bir konu deðildi. Bu nedenle Kosova, sahip olduðu kritik coðrafyadaki topraklarý konusunda
kendini her türlü ihtimale karþý tedbirli olmak zorunda hissediyordu. Bütün güvenlik tedbirlerini en kötü ihtimalide hesaba katarak almaya çalýþýyordu.Bu çerçevede alacaðý güvenlik tedbirleri içinde, olmasý muhtemel olan veya ihtimal
içinde olmayan olaylarý vaktinde öðrenebilmek için, istihbarat teþkilatýný sürekli aktif halde tutuyordu. Böylece de öncelikli olarak komþularý olan devletlerin Kosova'ya yönelik teþebbüslerini, planlarýný öðrenmeye çalýþýyor ve güvenlik tedbirlerini de ona göre alýyordu.
Osmanlýnýn bu gibi istihbarat çalýþmalarý sonucu elde ettiði
bilgilere göre hareket etmesine, 1886 yýlýna ait bir belge açýk
bir örnekti. Baþbakanlýða yazýlmýþ olan belgeye göre Bulgaristan tarafýndan gelecek olan komitelerin Osmanlý tarafýna hareket edeceðinden bahsediliyordu.Buna göre elde ettiði bu
240 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
bilgiyi Baþbakanlýk, Kosova valiliðine göndererek, Kosova
Valiliðinin gerekli tedbirleri almasýný istiyordu. Bir kýsmý Kosova sýnýrlarý içinde olan Makedonya bölgeleriyle yakýndan
ilgilendiði bilenen Bulgaristan'dan çeteler, Osmanlý tarafýna
geçecek ve Osmanlý topraklarýnda çalýþmalar yapacaklardý.
Bu haberi alan baþbakanlýk konuyu Kosova valiliðine bildiriyor, Kosova valiliðinden Köstendil'e istihbarat elemanlarýný
göndermesini ve Osmanlý tarafýna geçecek olan bu
komitelerin haklarýnda daha Osmanlý tarafýna geçmeden bilgi
alýnmasýný istiyordu. Osmanlý böylece önceden davranarak,
komitelerce eðer bir çalýþma yapýlacaksa bunun önlemlerini
almaya çalýþýyordu. Kaybedilen vakit, alýnacak tedbirleri de
geciktirecek, böylece de Kosova topraklarý için aleyhte yapýlacak planlara da müdahaleler de bulunmada gecikmelere
yol açacaktý. Bu nedenle, karþý hareket daha doðmadan bunun tespiti, yapýlacak en mantýklý hareket olacaktý. Osmanlý'nýn Köstendil'e istihbarat elemaný göndermesi bir an, Osmanlý'nýn komþusunun içiþlerini karýþtýrýcý bir hareket olarak
düþünülse de bu davranýþ, dolaylý bir nefsi müdafaa olarak
deðerlendirilmelidir. Çünkü Osmanlý, komþusunun bir takým
hareketlerinden kendini güvende hissetmemektedir ve bunlara karþý tedbir almak zorunda kalmaktadýr. Komþularýnýn
planlarý hakkýnda elde ettiði istihbaratlar, onlarýn Kosova
topraklarýna karþý çok da dostça tanýmlanabilecek bilgiler
olmadýðý yönündedir.
Osmanlý'nýn komþularý hakkýnda bu þekilde kaygýlanmasýna yol açacak bu þekilde birçok bilgisi vardý ve bu bilgiler sýnýrlarýndaki bütün komþularýndan gelebiliyordu. Buna örnek
olacak bir bilgi de 1886 yýlýnda, Karadað tarafýndan geliyordu. Buna göre 1886'da Kosova valiliðinin elde ettiði istihbaratýn Baþbakanlýða bildirildiði belgede yazdýðýna göre, Karadað'ýn Plave,Gusinye ve Prizren'e saldýrý hazýrlýðý içinde olduðu haberi verilmekteydi. Kosova valiliðinin bildirdiðine göre Karadaðlýlar, Kolaþin tarafýna top ve askeri malzeme sevk
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 241
ediyorlardý. Rusya'nýn desteklediðinin iddia edildiði bu askeri
sevkýyata, Avusturya'nýn karþý çýktýðý söyleniyor, bu þekilde
hazýrlýklarý yapýlan bu askeri harekatta Karadaðlýlarýn,
Prizren'e kadar ilerleyecekleri bildiriliyordu. Karadaðlýlarýn bu
askeri hazýrlýklarýný istihbarat elemanlarý vasýtasý ile öðrenen
Kosova valiliði, bu haberi Baþbakanlýða bildirerek, yapýlacak
muhtemel bir saldýrýda Kosovanýn savunulmasý için, tehlikede
görünen noktalarýn askeri açýdan kuvvetlendirilmesini istiyordu221. Tehlikede bulunan noktalarýn güçlendirilmesi talebi ile
Kosova valiliði, öncede haber aldýðý bu konuda hem topraklarýný, hem de yapýlacak bir saldýrý ile zarar görecek vatandaþlarýný da korumaya çalýþmýþ, bunlar için alýnacak tedbirlerini tamamlamýþ oluyordu. Burada deðinilmesi gereken bir
noktada alýnan bu istihbaratlarýn doðru olup olmadýðýydý.
Eðer bu istihbaratlar doðru olmasa bile,istihbaratlarýn
gereði olan, tedbir alýnmasý devlete bir miktar masrafa neden
olup, belki biraz zahmetli olsalar bile, devletler bu küçük masraf ve zahmetlere bakýp tedbir almayý ihmal etmemelidirler.
Bu küçük masraflara ve zahmetlere veya alýnan bilgilerin
doðru olamayacaðýna aþýrý güvenmeye veya daha baþka nedenlere dayalý güvencelere inanýp, tedbirlerini almayan devletler bunu pahalýya öderler ve ödemiþtirler. Tarih,bunun
örneklerine az þahit olmamýþtýr. Devletler bu ihmalleri, karþýlýðýnda topraklarýnýn zarar görmesi, yakýlmasý veya elden
çýkmasý hatta daha kötüsü, vatandaþlarýný kanlarýnýn
dökülmesi, tecavüzlere uðramasý gibi aðýr bedellerle öderler.
Bu nedenle Osmanlý en küçük istihbarat bilgilerini bile ciddiye alýp, ona göre hareket etmekte ve sonunda alýnacak tedbirlerin masraflýlýðýna veya zahmetine bakmaksýzýn gereðini
yapmaktaydý. Osmanlý'nýn, bu þekilde tedbir alma konusundaki ciddiyeti kendisini, aslýnda daha baþýnda bile göstermekteydi. Ýstihbarat konusundaki ýsrarý ve yeteneði Osmanlý'nýn,
bu olaya olan bakýþ açýsýný gösteriyordu.Ýstihbarat teþkilatýný
güçlü tutan ve hangi ülkede olursa olsun aleyhindeki teþeb-
242 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
büsleri öðrenecek derecede bir güçlü titiz çalýþan, bir istihbarat aðý oluþturan devletin, tedbir konusunda kayýtsýz kalmasý beklenemezdi.Ayrýca tedbir alýnmasýný gerektiren bu bilgileri yine kendi istihbarat teþkilatlarý saðlýyordu.Bu boyutuyla kendi istihbarat teþkilatlarýnýn edindikleri bilgilere devletlerin, kendilerinin kayýtsýz kalmalarý, makul bir davranýþ deðildi. Ýstihbaratýný güçlü ve dinamik tutan Osmanlý da, týpký istihbarat teþkilatýnýn titizliðine benzer bir þekilde, topraklarýný ve
vatandaþlarýný hedef alan tehditlere, ayný dikkatlilikte ha-zýrlýklarýný yapýyor, güvenlik tedbirlerini ihtimallere býrakmýyordu. Sonu toprak kaybý, vatandaþlarýný maðdur olmasý hatta
kanlarýnýn bile dökülmesi sonuçlarýna yol açacak ihmallerin
makul açýklamasý olamazdý. Öte yandan komþu devletlerin
bitmeyen hazýrlýklarý ve bu hazýrlýklara yönelik istihbarat bilgilerinin akýþýnýn sürekliliði, Osmanlýyý bu hazýrlýklara tedbir
almakta dinamik bir süreçte tutuyor ve alýnan bu tedbirler de
çok geçmeden haklýlýðýný ortaya koyuyordu. Ayrýca önceden
alýnan istihbarat bilgilerinin daha sonraki olaylarla doðruluðunun ortaya çýkmasý, devletin ne denli saðlam iþleyen bir
istihbarat aðýna sahip olduðunu gösteriyordu.
Bu istihbarat bilgilerine bir örnek de yine Bulgaristan tarafýndan elde edilen bir hazýrlýklarla ilgili bir haberdi. Baþbakanlýk'ta ele alýndýðý anlaþýlan bu habere göre Makedonya'ya saldýrý amacýyla Sofya'da Yanko Metro adlý bir Rus'un
bazý Bulgarlara Arnavut elbisesi giydirip resimlerini çektirdiðinden bahsediliyordu. Bu habere göre Bulgaristan taraflarýnda 24 saatten beri sýcak çatýþmalarýn yaþandýðý, hatta 9
subayýn kurþuna dizildiði bildiriliyordu. Çatýþmalarýn kimler
arasýnda geçtiðinin, belgedeki bazý kelimelerin okunamamasý
nedeniyle anlaþýlamadýðýndan bahsedilen belgede, Bulgaristanýn da hýzla askerin artýrðýndan bahsediliyordu. Bulgarlara,
Arnavut elbisesi giydirilerek bir takým saldýrý hazýrlýklarýna giriþildiði ve bu saldýrýlarda, Arnavut elbiseli saldýrganlar vasýtasýyla sorumluluðun Arnavutlara yükleneceði, Arnavutlarýn
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 243
bu þekilde suçlu duruma düþürüleceði bu durumda Baþbakanlýk, bu gibi hareketlerin Osmanlý sýnýrlarýndan içeri girip
vatandaþlarýnýn maðdur olmamalarý için Kosova valiliðini bu
konuda uyarýyor, etkili tedbirlerin alýnmasýný istiyordu. Sýnýrlarda alýnacak askeri tedbirlerle bu gibi saldýrýlarýn, daha sýnýrda önlenmesi için Kosova valiliðinin dikkati çekiliyordu222.
Bulgaristan taraflarýndan gelmesinden tedirgin olunan bu
gibi saldýrý hazýrlýklarýna karþý, vatandaþlarýn maðdur olmamalarý için sýnýrda tedbirler alýnmasý istenirken, öte yandan
güvenlik kuvvetleri, Osmanlý istihbarat teþkilatýnýn ortaya
çýkardýðý baþka bir muhtemel tehlike konusunda tedbirlerini
artýrýyordu. Komþularýndan saldýrý hazýrlýklarý içinde olduklarý
þeklinde aldýðý istihbarata göre, tedbir almaya çalýþan güvenlik kuvvetleri bu tedbirleri sadece bir sýnýrýnda deðil, yukarýda
aldýðý istihbarata göre diðer sýnýrýnda da almak, güvenlik
kuvvetlerinin sayýlarýný her bölgede artýrmak zorundaydý.
Çünkü, tehdit sadece bir bölgeden deðil, komþularýnýn sýnýrlarýndan veya sýnýrlarýna yakýn bölgelerden geliyordu. Bulgar
tarafýndan alýnan saldýrý hazýrlýklarý istihbaratýna ilaveten bu
kez, Berane Hýristiyanlarýnýn isyan hazýrlýklarý içinde olduðu
haberi alýnýyordu. Bulgar sýnýrýndan gelen haberlerle ayný
yýlda, yani 1886'da öðrenilen bu bilgiye göre Karadaðlýlarýn
Berane Hýristiyan halkýna silah daðýttýklarý ve Berane
Hýristiyanlarýnýn isyan hazýrlýðý içinde olduklarý bildiriliyordu.
Berane'lilerin isyan hazýrlýðý içinde olduklarý, bir de Karadaðlýlarýn kritik noktada bir köprü inþasýna baþladýðýna dayandýrýlarak bu inþa faaliyetin Osmanlý tarafýna saldýrý hazýrlýðýnda olduklarý kanaatine sahip olunuyor, bu hazýrlýða karþýlýk olarak da Kosova sýnýrýnýn güçlendirilmesi isteniyordu.Berane Hýristiyanlarýnýn isyan hazýrlýklarýndan Müslüman halkýn rahatsýz olduðu, bu nedenle saldýrýlardan korkan özellikle Müslüman halkýn güvenliðinin saðlanmasý ve sýnýrlarýn güçlendirilmesi için, iki tabur askerin sýnýra sevk edilmesi isteniyordu.Berane Hýristiyanlarýnýn isyan hazýrlýðý ve
244 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Karadaðlýlarýn sýnýrdaki askeri hazýrlýklarý, bu þekilde Müslüman halkýn korkmasýna, rahatsýz olmasýna yol açmýþtý. Bu
nedenle sýnýrda ve isyan hazýrlýklarý olan bölgede emniyetinin
saðlanarak rahatlatýlmasý isteniyordu223.
Karadaðlýlarýn bu hazýrlýklarýndan haber verildiði ve etkili
tedbirler alýnmasýnýn istendiði bu haberlerinin yanýnda, istihbarat teþkilatý bir baþka bilgiye ulaþýyordu.Yine 1886 yýlýnda
Karadaðlýlarýn, bu kez Sýrbistan'a yönelik bir saldýrý hazýrlýðýndan bahsediliyordu. Buna göre Karadaðlýlar Sýrbistan da bir
ihtilal çýkarmak istiyorlardý. Bu ihtilal için üç kiþiden oluþacak
bir çete ve Prens Kara Yorgi komutasýnda 8 tabur askerin
Sýrbistan'a sevk edilerek, Sýrbistan da Karadað ordusunun
dörtte bir seviyesinde bir kuvvet oluþturulmasýna çalýþýyordu.
Sýrbistan'a sevk edilecek bu kuvvetlerin yanýnda, Prens Kara
Yorgi'nin geçeceði yerlerdeki Müslüman halka da silah
daðýtýmý istendiði ve halkýn da bunu kabul etmediði haberi
veriliyordu. Karadað, Kara Yorgi'nin yolu üzerindeki Müslüman halký da Sýrbistan'a karþý silahlandýrýp, gücünü bu artýrmayý planlýyordu. Sýbistan'a karþý bir saldýrý hazýrlýðý içine
giren, bunun için yapmýþ olduðu askeri hazýrlýlara, ilaveten
Prens Kara Yorgi'nin Sýrbistan'a saldýrýsý sýrasýnda geçeceði
yerler olan Kolaþin ve Peç halkýndan Müslüman halka bile
silah daðýtmaya kalkýp onlarý da Sýrbistan üzerine saldýrýya
teþvik etmeyi planlayan Karadað'ýn bu teþebbüsleri, Osmanlý
istihbarat teþkilatý tarafýndan öðrenilip, Ýskodra ve Kosova
valiliklerine bu konuda yapýlan önerilerle birlikte bildirilmiþti.
Ayrýca Osmanlý'nýn Karadað büyükelçiliði de bu olayý haber
alýp bu konuda baþbakanlýðý bilgilendirerek, dikkatini çekmiþti224.
Osmanlý'nýn, vatandaþlarýnýn güvenliðini saðlayabilmek
için, onlarý tehdit edecek yurt içinden veya yurt dýþýndan
gelecek saldýrýlara karþý onlarý istihbarat teþkilatý ile öðrenip,
onlara tedbir almasýndan baþka, karalama politikalarýna karþý
da tedbir almaya çalýþýyordu. Bu karalama politikalarý her
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 245
þekilde olabileceði gibi, o dönemlerde özellikle Osmanlý'nýn
Müslüman ve Hýristiyan vatandaþlarýnýn arasýný bozacak þekilde aleyhte yapýlan yayýnlarla da olabiliyordu. Müslümanlar
ve Hýristiyanlarýn arasýný bozmaya yönelik bu karalamalar,
aslýnda Hýristiyanlarýn, Müslüman yönetim ve Müslüman
halk tarafýndan ezildiði yönünde uluslar arasý bir kamuoyu
oluþturma çabasýndan kaynaklanýyordu. Bunun için doðal
olarak medya araçlarý kullanýlýyordu. Medya vasýtasýyla
Müslümanlarla Hýristiyanlar arasýnda problemler olduðu þeklinde haberlerle Avrupa'nýn bu tür bölgelere dikkati çekilmek
isteniyor ve bu þekilde çabalarla Avrupa müdahalesinin önü
açýlmaya çalýþýlýyor, Avrupa bu kamuoyu bu tür müdahalelere de hazýr hale getiriliyordu.1887 yýlýnda ayný politik
amaçlý, Hýristiyanlarla Müslümanlar arasýnda anlaþmazlýklar
olduðu þeklinde haber, standart gazetesinde ortaya çýkýyordu.
Genellikle doðru olmayan bu tür haberlerden sonra, standart
gazetesi hakkýnda da inceleme yapan Osmanlý yetkilileri, bu
olayýn da asýlsýz olduðunu ortaya koyuyor ve vilayet gezetesinde yayýnladýðý bir tekziple Hýristiyanlarla Müslümanlar
arasýnda anlaþmazlýk olduðuna yönelik bu haberin de, yanlýþ
olduðunu kamuoyuna açýklýyordu225.
Osmanlý istihbarat teþkilatý, medyada yapýlan yanlýþ haberleri takip ederken, Kosova'ya yönelik saldýrý haberlerini
almaya devam etmeyi de ihmal etmiyordu. Bu çerçevede
topraklarý üzerinde komþularýndan kaynaklanacak olan tehditten baþka, diðer ülkelerden de istihbarat toplamaya yönelik çalýþmalarýný da devam ettiriyordu. Komþularýnýn yaný sýra
baþka devletlere yönelik haber alma çalýþmalarýna bir örnek
Romanya'ydý. Osmanlý, yaptýðý istihbarat çalýþmalarý sonucu
Sýrbistan'la birlikte Romanya'da da yedek birliklerin silah altýna alýndýðýný öðreniyordu. Bu bilgileri elde eden Osmanlý istihbarat teþkilatý ayný zamanda, Bulgaristan'ýn askeri hazýrlýklarý hakkýnda da bilgi sahibi oluyordu. Sýrbistan, Romanya ve
Bulgaristan'daki bu bilgileri elde eden istihbarat görevlileri
bunu Baþbakanlýða bildiriyor, bu bilgileri bu þekilde öðrenen
246 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Baþbakanlýk da Kosova valiliðine bu bilgiler doðrultusunda
talimat göndererek, gerekli tedbirlerin alýnmasý gereðini haber
veriyordu226.
Askeri hazýrlýklar içinde olduðu haberi alýnan bir diðer
devlet de, Avusturya idi. Kosova valiliðince elde edilen bilgilere göre, 1887 yýlýnda Avusturya'nýn Osmanlý topraðý Bosna'ya yönelik askeri hazýrlýklarýndan bahsediliyordu. Kosova
valiliðince elde edilip, iç iþleri bakanlýðýna gönderilen istihbarata göre Avusturya'nýn Goradze ve Viþograd'a top ve üçer
araba cephane sevk ettiðinden bahsediliyordu. Bu sevkýyatlarýn yaný sýra Avusturya'nýn Foça, Zagora, Ýzvornik'e de top
ve cephane sevk ettiði istihbarat elemanlarýnca öðreniliyor ve
ayrýca Avusturyalýlarýn Bosna'ya da cephane sevki için hayvan tedarik ettiði de ilave ediliyordu. Avusturya'nýn bazý noktalara top yerleþtirip,cephane sevk etmesi üzerine,Yenipazar
sýnýrýnda ki güvenlik güçlerinin sayýlarý arttýrýlarak, sýnýr
emniyetli hale getiriliyordu227.
Osmanlý istihbarat elemanlarýnýn, Avusturyalýlarýn Viþograd, Ýzvornik, Foça v.s. mevkilerine yönelik hareketleri bilgilerinin elde edilmelerinden baþka, benzer askeri hareketlilik
Karadað sýnýrýndan geliyordu. Avusturyalýlarýn top ve cephane sevkiyatý yaptýklarý sýrada, Karadað'lýlarýn da Kolaþin'e top
ve asker sevk ettikleri Osmanlý sýnýrýna doðru yol yapma çalýþmasýna baþladýklarý öðreniliyordu. Karadað'lýlarýn sýnýrda
yapmýþ olduklarý bu askeri yýðýnak Yenipazar ve Taþlýca kaymakamlýklarýna bildiriliyordu. Osmanlý'nýn sýnýrlarýnda, Osmanlý'ya yönelik saldýrý hazýrlýklarýnýn bu kadar yoðun olmasý,
Osmanlý ve Kosova'ya yönelik tehditlerin ne kadar çok olduðunu göstermekle birlikte, bunlara ait bilgileri elde eden
Osmanlý istihbarat elemanlarýnýn ne derece profesyonel
olduklarýný da gösteriyordu. Bunlara ilaveten bu kadar yoðun
tehditler altýnda olan Osmanlý'nýn, bu derece yoðun tehditlere
karþý tedbir alacak güvenlik kuvvetlerine olan ihtiyacýný gösteriyordu. Çünkü bu tehditler altýnda, ortaya çýkacak bir gü-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 247
venlik eksikliði, Kosova topraklarýnýn ve Kosovalý vatandaþlarýnýn aleyhine sonuçlar doðurabilecekti. Bu nedenle Osmanlý, Kosova topraklarýný ve Kosova vatandaþlarýný güven
altýnda tutmak için, emniyeti saðlayacak güvenlik tedbirlerini
daha saðlam hale getirmeye çalýþýyordu228.
Güvenlik tedbirlerinin arttýrýlma çalýþmasý veya daha da
saðlam hale getirilmesi gayretleri, gereðinden fazla abartýlmýþ
kaygýlar deðildi. Çünkü sýnýrlara yönelik bu hareketler kýsa
süreli veya tekrarý olmayan hareketler deðildi. Kosova'ya
komþu devletlerden gelen ve güvenliði tehdit eden saldýrý
hazýrlýklarý haberleri gelmeye devam ediyordu. Bu tür hazýrlýklarý istihbarat elemanlarýnca zamanýnda öðrenen Osmanlý,
vaktinde tedbir alýyor, aldýðý tedbirlerle de bir anlamda bu tür
saldýrýlarýn yapýlmasýný önlemiþ oluyordu. Ancak bu tür saldýrý
hazýrlýklarýnýn ardý arkasý da kesilmiyordu. Bu þekilde saldýrý
tehlikesi içeren, askeri hazýrlýklarýn bir benzeri baþbakanlýða
bu kez 1888 yýlýnda yazýlmýþ bir telgrafta haber veriliyordu.
Kosova valiliðince baþbakanlýða gönderilen bu telgrafta,
Avusturyalýlarýn ve Karadaðlýlarýn sýnýrda yapmýþ olduklarý
askeri hazýrlýklardan bahsediliyordu229. Sýnýr bölgelerinden
baþbakanlýða yazýlan bu tür telgraflarda saldýrý tehlikesi içerdiði kaygýsýyla bahsedilen, bu tür askeri hazýrlýklarýn doðal
olarak, tamamý Osmanlý'ya yapýlan bir saldýrýyla neticelendiriliyordu. Yani tespit edilip merkeze bildirilen askeri hazýrlýklarýn tamamý, hemen peþinden yapýlan bir saldýrýyý getirmiyordu. Ancak, haberleri alýnan ve saldýrý ile neticelenmeyen
birkaç askeri hazýrlýktan sonra, bundan sonraki askeri hazýrlýklar da saldýrý ile neticelenmeyecek þeklinde bir güven içinde
de olunamýyordu. Böyle bir güven içinde olan devlet de
aslýnda çok büyük bir yanlýþa düþmüþ olabilirdi. Saldýrý ile
neticelenmeyen birkaç askeri hazýrlýktan sonra, baþka bir
saldýrý olmayacak þeklinde kanaatlerin oluþmasý oldukça fazla
iyimser, hatta tehlikeli bir kanaatti. Defalarca yapýlmýþ ve
saldýrý ile neticelenmemiþ askeri hazýrlýklardan sonra, her
248 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
yapýlan askeri harekat için de sanki saldýrý hazýrlýklarýymýþ gibi
hazýrlýklý olunmasý gerekiyordu. Bekli de saldýrýya dönüþmemiþ bu askeri harekatlar sonucunda ulaþýlan yanlýþ kanaat
sonucu, güvenlik tedbirlerinin alýnmadýðý bir durumda, bunun faturasý ülkenin iþgali, vatandaþlarýn kanlarýnýn dökülmesi gibi çok aðýr sonuçlarla neticelenebilirdi. Bu nedenle Osmanlý, en küçük veya önemsiz sayýlacak bilgiyi bile Baþbakanlýk makamý gibi en yüksek düzeyde ele alýyor ve bilgiler
doðrultusunda neler yapýlacaksa da onlarý da bu makamda
belirleyerek, alýnmasý gereken tedbirleri talimatlarla ilgili valiliklere gönderiyordu.
Osmanlý'nýn güvenlik konusunda en küçük bilgiyi bile en
ince detayý da hesaba katarak tedbirleri ona göre almasý,
Baþbakanlýða ayný yýl yazýlmýþ baþka bir belgede de görülüyordu. Normalde Prens Ferdinand'ýn Zenta'ya ziyaret amaçlý
seyahatini Osmanlý yüksek güvenlik tedbirleri ile karþýlýyordu.
Belki de Prens Ferdinand, sadece Zenta'yý ziyaret edecek,
baþka bir faaliyet içinde olmayacaktý. Fakat Osmanlý, beklide
sadece ziyaret amacý taþýyan bu seyahati, gerçekten de ziyaret olacakmýþ gibi karþýlamayacaðýný, bu tür ziyaretlerin
baþka olumsuz neticeleri de olabileceðini düþünerek, tedbirlerini en kötü duruma göre alýyordu. Sýnýrlarýný, topraklarýný
ve vatandaþlarýný korumak isteyen her devletin de böyle yapmasý da doðaldý. Tedbir almak belki bir dizi yoðun askeri faaliyeti gerektirecektir ancak, alýnmamýþ tedbirler sonucu
kaybedilen topraklarýn, yakýlan, yýkýlan köylerin ve þehirlerin,
yaralanan, ölen vatandaþlarýn tekrar telafisi mümkün olmayacaktýr. Bunun için dünya siyasi tarihini iyi bilen her devletin
bu tedbirleri almasý oldukça önemliydi ve Osmanlý bunu yapýyordu, yani her türlü ihtimale karþý, topraklarýný ve vatandaþlarýný zahmetli de olsa, tehlikeye açýk halde býrakmýyor,
güvenlik için ne gerekiyorsa onu yapýyordu. Prens Ferdinand'ýn Zenta'ya gitmesinin yaný sýra bazý kanun kaçaklarýnýn
Köstendil'de toplanmasý aslýnda tedbirli bir devlet olan
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 249
Osmanlý'nýn tedbirlerini daha da arttýrmasýna iþaret ediyordu.Buna göre Osmanlý, Ferdinand'ýn Zenta ziyareti, bazý kanun kaçaklarýnýn Köstendil'de toplanmasý, bölgede askeri
hazýrlýklarýnýn artmasý gibi hareketlilikler üzerine, her türlü
saldýrý ihtimaline karþýn Makedonya'nýn askeri pozisyonunu
güçlendiriyor, oraya asker ve yeteri kadar silah gönderilmesini istiyordu. Aldýðý bu tedbirlere ilaveten de bu hazýrlýklarýn ne
amaçlý olduðunu daha iyi öðrenebilmek için, bölgeye istihbarat elemaný gönderilmesini emrediyordu. Böylece hem
tedbirleri alýyor, hem de gönderdiði istihbarat elemanlarýyla
da bilgi almaya çalýþarak, bu tür askeri hazýrlýklarý daha iyi
öðrenmeye çalýþýyordu230.
Kriz bölgelerine bu amaçla gönderilen istihbarat elemanlarý da, gerekli bilgileri toplayarak, merkeze bildiriyor böylece
görev yaptýklarý ülkelerdeki hazýrlýklara yönelik tedbirlerin
alýnmasý sürecini baþlatmýþ oluyordu. Devletin kriz zamanlarýnda veya normal zamanlarda görevlendirdiði istihbarat elemanlarý haberleri toplayarak Baþbakanlýða iletiyor, Baþbakanlýk da ele geçen bilgilere göre, tehdit altýndaki bölgeleri
bilgilendirerek onlarýn tedbir almalarýný saðlýyordu. Sýrbistan
ve Bulgaristan'a gönderilen istihbarat elemanlarýnýn bildirdikleri konusunda, Baþbakanlýkça ilgili valiliklerce alýnacak tedbirlerin kontrolü amaçlý 1888 yýlýnda ele alýnan bir belge bu
tür çalýþmalara örnek bir belgeydi. Sýrbistan ve Bulgaristan'a
gönderilen istihbarat elemanlarý, raporlarýný Baþbakanlýða göndermiþler, Baþbakanlýk da buna iliþkin alýnacak tedbirleri, o
rapora göre tehdit altýndaki Kosova valiliðine göndermiþti.
Tehdit ihtimallerine karþý tedbir alýnmasý hususunda uyarý
gönderen baþbakanlýk, bu konudaki ilgisini bu uyarý ile kesmiyor, güvenlik konusunu asla ihmal etmeyen bir devlet olarak, daha sonra göndermiþ olduðu bir yazýyla da rapora göre
Sýrbistan ve Bulgaristan'dan gelecek tehditlere karþý ne gibi
tehditler alýndýðýný soruyordu231. Uyarýsýný yapmýþ olduðu bu
konuyu tekrar takip etmesi Osmanlý'nýn güvenlik konusuna
250 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
ne kadar önem verdiðini gösteriyordu.
Güvenlik konularýný ihmal etmeyen Osmanlý, sadece sýnýrdaki hareketlikleri deðil, sýra dýþý olaylarý da takip ederek buna iliþkin hazýrlýklarýný da vaktinde yapýyordu. Bu amaçla
aslýnda bir ülkenin içiþleriyle ilgili olayda bile tedbiri elden býrakmýyordu. Sýrbistan Kralý ve Kraliçesinin aralarýndaki problemin, Sýrbistan'da bir ihtilale yol açabileceði haberini alan
Osmanlý bunlarýn olumsuz sonuçlar doðurabileceði endiþesiyle, bunlara iliþkin güvenlik tedbirlerinin alýnmasýný istiyordu. Her türlü olaðandýþý duruma karþý tedbirli olan Osmanlý'nýn aslýnda haksýz olmadýðý çok geçmeden anlaþýlýyordu.
Çünkü Sýrbistan kralý ve kraliçesi arasýndaki problemin ihtilale yol açacaðý þeklindeki durum üzerine, Avusturya'nýn bu
konuda geri kalmadýðý görülüyordu. Bu haberleri öðrenen
Avusturya ise Yenipazar sýnýrýna yakýn Kaçanik mahallesine
maden arama iddiasýyla, iki tabur askerini gönderiyordu.
Avusturya'nýn bu hareketinden kaygýlanan Osmanlý, Yenipazar Kaymakamlýðýna bu durumu sorarak, Avusturya'nýn bu
hareketinin doðru olduðunun teyidini de alýyordu. Mitroviçe,
Priþtine gibi makamlardan da teyit edilen bu haberlere göre
Avusturya, maden arayan iþçilerin muhafazasý için olduðunu
iddia ettiði 150 askerini bölgeye sevk ederken, Sýrp sýnýrýndaki halka da Sýrplýlarca silah daðýtýldýðý da gelen haberler
arasýndaydý. Sýnýrdaki bu hareketleri kontrol altýnda tutan
Osmanlý, diðer olaylarda olduðu gibi bu olayda da Sýrbistan'a
akýllý, becerikli bir istihbarat elemanlarýnýn gönderilerek gelen
haberlerin derinlemesini, araþtýrýlmasýný istiyordu232.
Yapýlan resmi açýklamalarla, karþýlaþýlan gerçeklerin birbirini tutmamasý, Osmanlý'nýn aldýðý tedbirlerde onun haklýlýðýný göstermekle birlikte, onun istihbarat edinmedeki baþarýsýný göstermiþ oluyordu. Buna göre de Osmanlý,gönderilecek bir istihbarat elemanýnýn edineceði bilgilerle, alacaðý
güvenlik tedbirlerini daha somut, daha isabetli hale getirmeye çalýþýyordu.
Güvenlik kuvvetlerinin, emniyet tedbirleri almak konu-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 251
sundaki titizlikleri, daha sonra karþýlaþýlan önemli olaylarla
kendisini sürekli haklý çýkarýyordu. Kosova valiliðinin verdiði
haberle öðrenilen bilgiye göre Sýrbistan kralý, 500 sene önce
yaþamýþ olduklarý bozgun hakkýnda halka ilginç konulardan
bahsediyordu. Kralýn halka konuþma yapmýþ olduðu kalabalýk içinde Sýrp bayraðý açýlýp halkýn Kosova'ya saldýrýda
bulunmalarý teþvik ediliyordu. "Prizren seni bekler ve senin
için aðlar, ileri git" þeklinde bir pankartýn da açýldýðý miting de
halkýn Prizren, Priþtine, Üsküp'e doðru yürümeleri ve buralarý
unutmamalarý isteniyordu. Baþka bir devletin sýnýrlarý içinde
olan vilayetler hakkýnda halkýný saldýrýya davet etmesi,
aradan 500 sene geçmesine raðmen bu vilayetleri aklýndan
çýkarmamasý, bu devletin ve yetkililerinin ihtiraslý olup olmadýklarýný ve bu vilayetleri 500 yýl geçmesine raðmen unutmayanlarýn bundan sonra da kolay kolay unutmayacaklarýna
da iþaret etmiþ oluyordu. Sýrp kralýnýn miting konuþmasýnda
halka bu þekilde hitap ettiðinin belirtildiði belge de yine
Sýrbistan'ýn, derince nahiyesinde daðýtýlmak üzere cephane
gönderdiði ve dört tabur asker ilavesinde bulunduðu haberi
veriliyordu. Kralýn, halka Osmanlý vilayetlerine yönelik kýþkýrtýcý konuþmalar yaptýðý sýralarda, askeri hazýrlýklarýn yapýldýðýna iliþkin haberlerin dikkatli bir þekilde deðerlendirilmesi ve tedbirlerin ona göre alýnmasýný zorunlu kýlýyordu233.
Çünkü bu konuþmalarýn yapýldýðý dönem içinde bir de askeri
hazýrlýklarýn yapýlmasý, bu hazýrlýklarýn, rutin hazýrlýklar, normal askeri tatbikatlar dýþýnda hazýrlýklar olduðunu ortaya
koyuyordu. Bu hareketliðe göre sýnýrlarýný ve vatandaþlarýný
korumak isteyen Osmanlý, tedbirlerini de buna göre alýyordu.
Aslýnda Osmanlý sadece, tehditlerin daha net görülebildiði bu
olayda deðil, en küçük istihbaratlarýn edinildiði sýra dýþý hazýrlýklara da ayný titizlikle yaklaþýyordu. Çünkü her ne kadar bazý
askeri hazýrlýklar saldýrý ile sonuçlanmasa da, bu hazýrlýklar
sýrasýnda gözden kaçan küçük gruplarýn saldýrýda bulunacaklarý ihtimallerinin gerçekleþtiði de oluyordu.
Kosova valiliðince baþbakanlýða yazýlan bir belgede haberi
252 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
verilen askeri hazýrlýklar buna bir örnekti.1888 yýlýnda gönderdiði bir yazýyla Kosova valiliði, Bulgaristan sýnýrýndaki askeri hazýrlýklara baþbakanlýðýn dikkatini çekiyordu. Kosova
valiliðinin gönderdiði habere göre Preþeva'dan Ývanya'ya bir
buçuk mesafede bulunan Bade'nin Bulgar sýnýrýndaki askeri
hazýrlýklardan bahsediliyordu. Bulgar çetelerinin Bade'yi basmalarý üzerine bölgeye asker ve jandarma sevk edildiði ve
eþkýyanýn takibine çýkýldýðý haber veriliyordu. Eþkýyanýn takibine çýkýlmasýndan baþka, geceleri bile silah seslerinin duyulduðu sýnýrlardaki askeri güçlerin arttýrýldýðý, sýnýr karakollarýnýn takviye edildiði baþbakanlýða bildiriliyordu. Bade'nin
bu þekilde basýlmasý, herhangi bir noktanýn bir an bile güvenlikten yoksun býrakýlmasýnýn ne gibi sonuçlar doðuracaðýný
göstermiþ oluyordu.Bade'nin saldýrýya uðramasý güvenlik tedbirlerinin önemini ortaya koymakla birlikte, Kosova'ya
komþu devletlerin Kosova topraklarý üzerindeki niyetlerini de
açýkça gösteren bir örnek oluyordu234.
Komþu devletlerinden gelecek askeri saldýrýlar veya çeteler tarafýndan yapýlacak saldýrýlara karþýlýk hazýrlýklý olmaya
çalýþan Osmanlý, Sýrbistan kralý ve kraliçesi arasýndaki problemden doðmasý muhtemel bir ihtimale karþý da yaptýðý hazýrlýklar gibi bu kez iki devlet arasýndaki bir probleme karþý hazýrlýklarýný arttýrýyordu. Baþbakanlýk da ele alýnan belgeye göre
Bulgaristan ve Sýrbistan'ýn hareketlerinden aralarýnda bir
çatýþma çýkaracaðý tahmin ediliyor ve böyle bir çatýþmadan,
Osmanlý vatandaþý ve sýnýrlarýnýn zarar görmemesi için, tedbirler alýnmasý Kosova valiliðine haber veriliyordu.
Baþbakanlýk elde ettiði bilgilerin de gösterdiði ölçüde, tedbirler alýnýrken en ince ayrýntýya kadar dikkat edilmesini ve her
an her türlü ihtimale karþý hazýrlýklý olunmasýný göndermiþ
olduðu yazýyla haber veriyordu235.
Buna göre, Sýrbistan ve Bulgaristan arasýndaki olaðanüstü
durumlar sürekli takip ediliyor. Elde edilen bilgilere göre durum olaðan dýþý olarak deðerlendirilirse, ilgili sýnýrlar veya
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 253
valilikler tedbirler alýnmasý konusunda uyarýlýyordu. Aralarýndaki problemlerin çatýþmaya dönme ihtimali, daha 1888
yýlýndaki krizde hissedilen Sýrbistan ve Bulgaristan arasýndaki
problem, her iki devleti, 3 yýl sonra tekrar bir çatýþmanýn
eþiðine getirmiþti. Her türlü istihbarat tedbirlerini en dikkatli
þekilde deðerlendiren Osmanlý, istihbaratýn sonuçlarýna göre,
gerekiyorsa zor bile olsa güvenlik tedbirlerini almaktan geri
durmuyor, ancak çatýþma veya tehlike doðmayacak durumlarda da tedbirlerini ona alýyor, güvenlik kuvvetlerini gereksiz
gerginliklere sokmuyordu. Sýnýrda karþýlaþtýðý tehlikenin
boyutlarýný doðru bir þekilde tartýyor, tehlikenin yakýnlýðýna ve
büyüklüðüne göre emniyet tedbirlerini belirliyordu. Sýrbistan
ve Bulgaristan arasýnda 1891 yýlýnda da daha öncekine benzer bir tartýþma ihtimalini tespit eden Osmanlý, sýnýr komutanlarýndan bir subayýn tahminini merkeze bildiriyordu. Sýrbistan
ve Bulgaristan arasýnda birbirlerine savaþ açacaklarýna dair
þüphelerini Sýrplarýn bu konudaki açýklamalarýna dayandýrarak ortaya koyan Osmanlý sýnýr Komutaný, bu konunun daha iyi ve doðru öðrenebilmesi için tahkikat yapýlmasýnýn gereðini baþbakanlýða iletiyordu. Buna göre Sýrbistan ve Bulgaristan arasýnda savaþ çýkmasý ihtimali konusundaki kaygýlarýný
baþbakanlýða ileterek, daha doðru ve daha net bilgilere ulaþýlmasý ve tedbirlerin ona göre alýnmasýna dikkat çekmiþ oluyordu. Yani güvenlik tedbirleri, olayýn boyutuna göre ancak
olay hakkýnda net bilgiler elde edilince belirlenmiþ olacaktý236.
Yukarýda da belirtildiði gibi Osmanlý'nýn istihbarat memurlarý sadece, muhtemel saldýrý hazýrlýklarýný öðrenmekle kalmýyor, Osmanlý aleyhine basýnda çýkan haberlerin doðruluðu
veya yanlýþlýðý ile de ilgileniyordu. Corrospondace Politique
gazetesinden naklen Nouvelle Press Libre gazetesi, pazardan
dönen Sýrp halkýnýn saldýrýya uðradýðý haberini veriyordu.
Ýstanbul'a ulaþan bu haber üzerine Osmanlý idaresi, bu haberi
Kosova valiliðine göndererek, bu olay hakkýnda inceleme yapýlmasýný istiyordu. Haberede Sýrbistan sýnýrýný geçen 30 Mar-
254 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
tini tüfekli grubun pazardan dönen halka saldýrý da bulunduðundan bahsediliyordu. Pazardan dönen kiþilerin üzerine
ateþ açanlarýn kendi vatandaþlarý olmasý ihtimali olan bir
durumda bile Osmanlý, bu konuyu örtbas etmeyip, incelenmesi için Kosova valiliðini görevlendirerek, sorumluluðun
gereðinin yerine getiriyordu237.
1888 yýlýnda ele alýnan bir belge yine Kosova'nýn komþularýnýn, Kosova'nýn aleyhinde olduðu haber alýnan askeri
hazýrlýklara iliþkindi. Bulgaristan'ýn Ýstanbul'daki resmi temsilciliði olan kapý kethüdalýðýnýn verdiði teminata raðmen, Bulgar askerlerinin Kosova aleyhine yönelik askeri hareketlerde
bulunmamalarý Bulgaristan makamlarýna hatýrlatýlýyordu238.
Osmanlý'nýn, Bulgarlarý imza atmýþ olduðu taahhütlere
uymaya çaðýrmasýna, bir takým askeri hazýrlýklar içinde olan
Bulgarlarýn, böylesi hazýrlýklarý yalanlamalarýna raðmen,
Bulgar tarafýndan askeri hazýrlýklarla ilgili haberler gelmeye
devam ediyordu. Ayrýca bu haberler, çok fazla gizli çalýþmayý
içermeyecek türden elde edilmiþ haberlerdi. Bulgaristan'da
10 bin fedainin Makedonya'ya saldýracaklarý þeklinde haberler, Pazarcýk'ta duvarlara ilanlar yapýþtýrýlacak derecede açýkça
duyurulan afiþlerde de görülebiliyordu. Pazarcýk'ta duvarlara
asýlacak ilanlara kadar geçmiþ olan 10 bin fedainin saldýracaðý haberi Kosova genel komutanlýðýndan bildirilmiþti. Bu
haberi alan Osmanlý, Bulgaristan'ýn resmi temsilcisi olan
Bulgaristan kapýkethüdasý Dimitrof'u açýklama yapmak üzere
çaðýrýyor, Dimitrof da yaptýðý açýklamayla, Bulgaristan'da
Ýstanbulof iktidarda bulundukça, Osmanlý'ya böyle bir saldýrý
olmayacaðýný bildiriyordu. Bulgaristan'ýn bu açýklamasý, her
zamanki açýklamalara benzer, çok fazla doðruyu yansýtmayan
bir açýklama olduðu için Osmanlý bu konunun aslýnýn incelenmesi talimatýný veriyordu. Güvenliðin ihmale gelmeyeceðini
yakýndan bilen Osmanlý, bu þekilde resmi açýklamalarla yetinmeyecek derecede tecrübeli idi ve açýklamayý yapan makamýn Bulgaristan olmasý onu bir kat daha titiz davranmaya
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 255
istiyordu239.
Osmanlý'nýn güvenlik tedbirleri alma ve istihbarat elde
etme faaliyetlerine ilaveten, Osmanlý aleyhine yapýlan yayýnlarla ilgilenmesine iliþkin bir olay da Sýrbistan'da Osmanlý
aleyhine yayýnlanan haberlerle ilgiliydi.
1888 yýlýnda ele alýnmýþ bir belgeye göre Sýrbistan, Osmanlý yönetimindeki Sýrplara Osmanlýlar tarafýndan eziyet
edildiði haberlerini yayýyordu240. Kendi vatandaþlarýna eziyet
ediyor þeklindeki Osmanlý hakkýnda yapmýþ olduðu aleyhte
yayýnlarý daha öncede yapan Sýrbistan'ýn bu belgeye göre de
bu hareketlerinden vazgeçmediði Osmanlý'yý karalamaya
devam ettiði anlaþýlýyordu. Osmanlý'nýn kendi vatandaþý
Sýrplara eziyet ettiði þeklinde karalama kampanyasýný, bir de
çizdirdiði resimlerle devam ettiren Sýrbistan, bu kampanyasýný
Avrupa'ya kadar uzatýyordu. Sýrplarýn bu kampanyasýnda,
Osmanlý'nýn Sýrplara eziyet ediyor þeklinde ifadelerde bulunmasý, bu kampanyalarýn tutarsýz olabileceðini akla getiriyordu
çünkü Sýrplara eziyet eden Osmanlý'nýn diðer Hýristiyanlara
da eziyet etmesi beklenirdi. Bu kampanyayý yürüten Sýrplarýn
sadece Sýrplara eziyet edildiðini belirtmesi bu kampanyanýn
aslýnda bir karalama kapmayasý olduðunun bir iþaretiydi.
Böyle yapýlarak ve Avrupa'nýn dikkati çekilerek Osmanlý'ya
uluslar arasý bir müdahale saðlanabilirdi ve istenen de
muhtemelen de buydu. Osmanlý makamlarý da bu yanlýþ ve
düþmanca yayýnlarýn durdurulmasý için, Sýrbistan makamlarý
nezdinde harekete geçiyordu. Kendi hukukunun çiðnendiðini
düþünen Osmanlý, Sýrbistan'ýn bu yanlýþ bilgiler içeren yayýnlarý durdurmasýný istiyor, onu göreve davet ediyordu. Sýrbistan'ýn bu yayýnlarý durdurmasýný isteyen Osmanlý, Sýrbistan'la
iliþkilerinin bozulmamasýna da dikkat ediyordu. Sýrbistan'la
iliþkilerin bozulmamasýna dikkat edilmesi, aslýnda Büyük
Devletlerin bu konuya müdahalesinin önlenmesi anlamýný da
içeriyordu. Çünkü Sýrbistan'la iliþkilerinin gerilmesi Sýrbistan'ý
koruyan Büyük Devletlerin olaya müdahalesini, bu da
256 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Osmanlý'nýn birden bire uluslar arasý bir krizle karþý karþýya
kalmasý sonucunu getirebilirdi ki bu, Sýrbistan'ýn da istediði
bir durumdu. Osmanlý aleyhine kampanyayý da büyük oranla böyle bir müdahaleyi saðlamak için yapýyor, Osmanlý'nýn
eziyet ettiðine iliþkin haberleri ve resimleri Avrupa yayýnlarýnda yayýnlanacak derecede kampanyayý geniþletiyordu.
Amaç, Büyük Devletlerin müdahalesinin Osmanlý'ya karþý
çekilebilmesiydi. Çünkü Osmanlý'nýn son dönemlerinde muhatap olduðu saldýrýlarýn en önemli gerekçeleri buydu. Sýrbistan, Karadað ve Romanya'yý baðýmsýzlýða kavuþturan Berlin
antlaþmasýyla sonuçlanan 1877-1878 Osmanlý-Rus savaþýnýn
en önemli,gerekçelerinden biri de yine Osmanlý'nýn özellikle
Karadað ve Sýrbistan da Hýristiyan halka eziyet etmesi hatta
onlarý kesiyor þeklinde suçlamalarla itham edilmesiydi.
Müslüman Osmanlý'nýn Balkanlardaki Hýristiyanlarý keserek
Hýristiyanlarý bitiriyor suçlamasý, Avrupa'da geniþ kabul görebilecek en yaygýn gerekçeydi. Bu suçlamayla Avrupa kamuoyunun dikkati çok rahat çekilebilirdi ve bu zamana kadar da
büyük oranda o þekilde Avrupa'nýn dikkati çekilmiþti. Dolayýsýyla Sýrbistan'ýn bu elle çizilen resimleri ve buna iliþkin haberleri Avrupa'da yayýnlatmasý Avrupa kamuoyunun dikkatini
çekmesi açýsýndan atýlmasý isabetli bir adýmdý. Ayrýca bu belgenin ve haberlerin yayýnlandýðý yýl da, topraklarýnda hala
100 binlerce Hýristiyanlarýn yaþadýðý diðer bölgelerden bu
derece þikayet gelmezken, Sýrplardan þikayetlerin gelmesi bu
þikayetlerin doðruluðunun test edilmesi açýsýndan düþünülmesi gereken bir konuydu.
1888 yýlýnda ele alýnan bir belgede de Sýrplarýn sýnýrý tecavüzlerinden bahsediliyordu. Genel Kurmay Baþkanlýðýna bildirilen belgeye göre Sýrbistan'ýn Miloþ, Týrnova karakollarý
arasýndaki bir yerden silahlý üç Sýrp'ýn sýnýrý geçmeye yeltendiði sýrada öldürüldüklerinden bahsediliyordu. Silahlý üç
Sýrpýn, sýnýrý geçmeye çalýþtýklarý sýrada, Osmanlý tarafýndan
bazý kiþilerin yapmýþ olduklarý pusudan atmýþ olduklarý ateþ
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 257
sonucu vurularak öldürüldükleri haber veriliyordu. Sýnýrda
bu olayýn vuku bulmasý üzerine Ýstanbul'dan gelen talimatla
Kosova valiliði uyarýlýyordu. Buna göre böyle olaylarýn tekrar
meydana gelmemesi için gerekli her türlü tedbirin vakit geçirilmeden alýnmasý ve bu gibi olaylarýn ayrýca Sýrp hükümetine
de bildirilerek gerekli olan tedbirlerin Sýrp tarafýnca da alýnmasýnýn saðlanmasý önemle vurgulanýyordu241.
Her olaydan sonra tedbirler alýnmasý konusunda Osmanlý,
gerek kendi yetkililerini uyarýyor ve gerekse bazen bu tedbir
alma sürecine yapýlan uyarýlarla, sýnýrýn karþý tarafýndaki
komþu devletleri de dahil edilmeye çalýþýlýyorsa da, sýnýrda bu
gibi olaylara bir türlü bir son verilemiyordu. Bütün bu tedbirlere raðmen sýnýr olaylarýna son verilememesi, bu sýnýr bölgelerin ne kadar karýþýk olduðunu, komþu devletlerin Kosova
sýnýrlarýný bir türlü rahat býrakmadýklarýný gösteriyordu. Yine
bu çerçevede karþýlaþýlan sýnýr saldýrýlarýna bir örnek, 1891
yýlýnda Karadað'lýlardan gelen saldýrýyla ortaya çýkýyordu. Genelkurmay Baþkanlýðýna bildirilen belgeye göre Ýskodra'dan
memleketlerine giden Rugovalýlara Karadaðlýlarýn saldýrdýklarý, onlarý belgenin tabiri ile parça parça ettikleri haber veriliyordu. Karadaðlýlarýn bu saldýrýsý üzerine Rugovalýlar da bu
saldýrýnýn intikamýný almak için Sýrbistan'a geçeceklerini öðrendikleri Karadaðlýlara pusu kurmaya karar vermiþlerdi.
Kurduklarý pusu ile Karadaðlýlara saldýran Rugovalýlar, Karadaðlýlardan 4 kiþiyi öldürüp birini de yaralamýþlar, hatta bu
çatýþma sýrasýnda bir Müslüman hacý da öldürülmüþtü. Bu
karþýlýklý yapýlan saldýrýlarýn Yenipazar komutanlýðýndan alýnan telgrafla öðrenilmesi üzerine Genelkurmay Baþkanlýðýnca
Selanik, Kosova ve Havalisi genel komutanlýðý uyarýlarak, bir
daha böyle olaylarýn tekrarýnýn önlenmesi için gerekli tedbirlerin alýnmasý talimatý verilmiþti242. Osmanlý'nýn sýnýr olaylarýna Genelkurmay Baþkanlýðýnýn dahil olacak þekilde yüksek
düzeyde dikkatli yaklaþmasý, bunlara karþý duymuþ olduðu
hassasiyeti gösteriyordu. Herhangi bir ilçenin sýnýrlarýnda
258 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
meydana gelmiþ olay gözüyle bakmayýp, en yüksek askeri
düzeyde ona eðilmesi, bunlardan dolayý oluþacak mecburiyetleri de en aza indiriyor veya ortadan kaldýrýyordu. Ancak
bu kadar dikkatli, titiz güvenlik tedbirlerine ve her olaydan
sonra tekrar tekrar yapýlan güvenlik tedbirlerini arttýrma uyarýlarýna raðmen, zaman zamanda olsa sýnýr olaylarýnýn arkasý
tamamen kesilemiyordu.
Aslýnda Osmanlý, güvenlik tedbirlerini ne kadar arttýrýrsa
arttýrsýn,sýnýrlarýný ve vatandaþlarýný koruyabilir ama karþý
taraftan yapýlan saldýrýlarý bitiremezdi.Çünkü komþu devletlerin sýnýrlarýndan gelen saldýrýlarýn, Kosova iþgal edilmeden
biteceði pek mümkün gözükmüyordu. Bu durumda güvenlik
tedbirleri almak hususunda son derece titiz olan Osmanlý,
komþu dört devletin saldýrýlarýný veya askeri hazýrlýklarýný önleyemez, ancak bunlarý vaktinde öðrenerek alacaðý emniyet
tedbirleri ile sýnýrlarýný ve vatandaþlarýný koruyabilirdi.
Osmanlý da bunu yapýyordu ve sýnýrlarýn ve vatandaþlarýn
korunuyor olmasý onun için yeterli sayýlabilecek bir sonuçtu.
Sýnýr olaylarý, veya sýnýrýn karþý taraflarýndaki askeri hazýrlýklarla ilgili haberler toplayan istihbarat elemanlarý, yine bir
karalama olayýný haber almýþlardý.1909 yýlýnda Tribun
gazetesinin vermiþ olduðu habere göre Müslüman halk ile
Rumlar arasýnda problemler olduðundan bahsediliyordu. Bu
gazetede yazan habere göre Müslümanlardan birkaç kiþi, iki
Rum üzerine deneme amacýyla silahlarýyla ateþ açmýþlar,
bunu üzerine Rum çete reisleri de Rumlar üzerine ateþ açanlarý daða kaldýrmýþlardý. Bu geliþmeler üzerine de Müslüman
halk ve Rumlar arasýnda karýþýklýklarýn çýktýðý söyleniyordu.
Tribun gazetesinde yazýlan bu haber üzerine Kosova valiliði,
olayý incelemek için harekete geçiyor, yapýlan inceleme sonucunda da gazetede yazýlmýþ olan bu olayýn doðru olmadýðýný
öðrenerek Ýçiþleri bakanlýðýna bildiriyordu243. Ýstihbarat elemanlarý bu þekilde, Kosova'nýn içiþlerini karýþtýrmaya yönelik
bu yayýnýn da bu þekilde asýlsýz olduðunu ortaya koyuyordu.
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 259
Gündeme gelen iddialarýn veya olaylarýn doðruluðunun
test edilmesiyle ilgili bir baþka olay da Karadað ve Osmanlý
arasýnda vuku buluyordu.Yine 1909 yýlýnda, Kosova valiliðinden merkeze sunulan bir raporda Sava nehrini geçerken bir
çocuðun nehre düþtüðü ve bazý kimselerin evlerinin yandýðýndan bahsediliyor ve bu konuda da Karadað sorumlu tutuluyordu. Bu haber üzerine bölgeye asker sevk ederek teþebbüse
geçen Osmanlý ayný zamanda Karadaðlý yetkililer ile de diyalogu baþlatýlýyordu. Emniyeti tehdit eden olaylara en yüksek
düzeyde dikkatle olaya yaklaþan Osmanlý, bu olayý da en
yüksek düzeyde sorumlulularýn dikkatine sunuyordu. Karadað prensini de olaya dahil edecek boyutta bu olayý gündeme taþýyan Osmanlý'ya Karadað prensi yaptýðý inceleme
sonucunda, böyle bir ihbarýn doðru olmadýðýný söylüyordu244. Kosovalý yetkililerle bizzat görüþen prens, böyle bir olayýn olmadýðýný o görüþmede ifade ediyordu. Prensin doðru
söylemesi veya söylememesi bir yana, bu olayýn, Karadað
Prensinin bile dahil edilecek derecede gündeme getirilmesi,
Osmanlý'nýn çocuk da olsa vatandaþlarýnýn güvenliðine olan
titizliðini gösteriyordu.
Karadað ile sorun daha öncekiler gibi bu olayla bitmiyor,
her yeni sorunla Karadað ile problemler yenileniyordu. Karadað hakkýnda elde edilen istihbarat bu kez, Karadað'ýn
Osmanlý aleyhine giriþtiði askeri hazýrlýklarla ilgili idi.1909
yýlýnda alýnan bilgiye göre Karadaðlýlarýn Kolaþin ve Gusinye'yi iþgal edeceði ifade ediliyordu. Osmanlý istihbarat elemanlarýnýn elde ettikleri bilgilere göre Kolaþin ve Gusinye'nin
Karadaðlýlarca iþgal edilmesi planýnýn aslýnda Ruslara ait bir
plan olduðu söyleniyordu.
Karadað prensinin de Osmanlý'ya vermiþ olduðu taahhütlerin aksine, bu plan uygulamaya koyulmuþtu. Bunun için
sýnýrda askeri hazýrlýklara baþlanmýþtý.Osmanlý istihbarat elemanlarýnýn elde ettikleri bilgiler, Karadað Osmanlý sýnýrýndaki
kumandanlýkça da doðrulanýyor, Karadað prensinin Kolaþin
260 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
ve Gusinye'yi iþgal için askeri hazýrlýklar konusunda birliklerine kesin talimat verdiði bildiriliyordu. Sonuç olarak istihbarat
elemanlarýnýn elde ettiði bilgilerinin Kosova-Berane sýnýr
komutanlýðýnca da doðrulanmasý üzerine bu askeri hazýrlýklarýn neye yönelik olduðunu Karadað'a resmen sorulmasýna
karar verilmiþti245. Karadað'ýn bitmeyen askeri hazýrlýklarý ve
saldýrýlarý gibi diðer komþularýn benzer hareketleri, Kosova
paylaþýlmadan sona ermeyecek gibi gözüküyordu.Bu durumda asýl niyet de ortaya çýkmýþ oluyordu. Komþu devletlerin,
planlarý çerçevesinde Kosova topraklarýný aralarýnda paylaþmalarý, asýl niyet olarak gözüküyordu. Onlarýn bitmek bilmeyen saldýrýlarý ve Osmanlý'nýn ise bitmek bilmeyen güvenlik
tedbirleri bu topraklar iþgal edilmedikçe de sona erecek gibi
gözükmüyordu.Balkanlardaki son topraklarý sayýlan Kosova,
Selanik, Manastýr'ý korumak için de Osmanlý'nýn bu güvenlik
tedbirlerini almaktan vazgeçmesi düþünülemezdi. Osmanlý'nýn buralarý korumadaki ýsrarý, buralarýn kendi topraðý olmasý
ve doðal olarak her devletin topraklarýný muhafaza etmesi
gibi, kendi topraðý olan Kosova'yý korumaktan geliyordu ve
ayrýca bu topraklarýn çoðunluðunun Müslüman olmasý Osmanlý'nýn bu topraklarý kaybetmesinden daha büyük korkusu
ve üzüntüsüydü.Yani Osmanlý, balkanlardaki topraklarýný
kaybetmekten çok bu topraklardaki Müslüman halkýn baþýna
geleceklerden korkuyordu ve bu duruma üzülüyorlardý.
Çünkü daha önce kaybettiði topraklardaki Müslüman vatandaþlarýna neler yapýldýðýný bütün dünya ile beraber kendisi de
görmüþti. Bu nedenle ayný zulümlerin Kosova, Manastýr ve
Selanik'te de tekrar edeceðinden korkuyor ve bu nedenle
güçünün son noktasýna kadar buralarý korumaya çalýþýyordu.
Selanik, Manastýr ve Kosova'nýn kaybedilen diðer topraklardan farký, buralardaki Müslüman halkýn çoðunlukta olmasý,
Osmanlý'nýn korkularýný ve üzüntülerini arttýran en büyük
etkendi. Halkýnýn çoðu Müslüman olan bu topraklarýn kaybý, Osmanlý için tahammül edilecek bir durum deðildi. Hal-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 261
kýnýn çoðu Müslüman olan bu bölgeleri, Osmanlý'dan sonra
özellikle komþu devletler tarafýndan yapýlacak büyük bir
iþgal hareketi bekliyordu. Sýnýr saldýrýlarý, askeri hazýrlýklar
gibi kendisini haber veren bu iþgal hareketi sonucunda, çoðunluðu Müslüman olan Selanik, Kosova ve Manastýr halklarýný zor günler bekliyordu. Bu tehlikenin sýkýntýsýný hiçbir
zaman aklýndan çýkaramayan Osmanlý'nýn aldýðý bütün tedbirler de bu acý ve kötü sonu önlemeye yönelikti.
Bu güvenlik tedbirleri çerçevesinde Osmanlý'nýn emniyet
tedbirlerini daha sýklaþtýrdýðý görülmekteydi. Bunun için en
çok tedirgin olduðu Bulgar tarafý için emniyet tedbirlerini yoðunlaþtýrdýðý gözlemleniyordu. Bu amaçla da Bulgaristan'daki
Osmanlý aleyhine hareketleri daha iyi takip edebilmek ve en
küçük detayý kaçýrmadan, emniyet tedbirlerinin zamanýnda
alabilmek için buradaki Ýstihbarat tedbirlerini arttýrýyordu.
Bunun için Kosova ve Selanik vilayetlerine gönderdiði bir
talimatla da Bulgaristan'daki gibi Ýstihbarat memurunun Kosova ve Selanik Ýstihbarat memurlarýyla dolaylý münasebetler yerine doðrudan Ýstihbarata geçmeleri talimatýný veriyordu. Dolaylý münasebetlerle bilginin tamamen ulaþmamasý
veya geç ulaþmasý gibi kaygýlarla güvenliðin tehdit altýna
düþmesine ve bu tehditlere karþý alýnacak tedbirlerin gecikmesine asla tahammülü olmayan Osmanlý, en kritik sayýlabilecek Bulgar bölgelerindeki Ýstihbarat elemanlarýyla sürekli
irtibatta kalýnmasýný istiyordu. Bu þekilde, karýþýk ve tehlikeli
sayýlabilecek bölgede Ýstihbarat daha doðru ve hýzlý elde
edilip, doðru bir þekilde merkeze iletilebilecek ve bunun için
gerekli emniyet tedbirleri de vaktinde ve titiz bir þekilde alýnabilecekti. Osmanlý'nýn bu tedbirlerini sýklaþtýrmasýnýn bir nedeni de Makedonya çeteleri arasýnda görülen hareketliliðin
artmasýydý. Böylece Osmanlý hem Bulgaristan'daki oluþumlarý hem de Makedonya çetelerindeki hareketliliði yakýndan
izlemeye alýyordu. Bu þekilde Ýstihbarat memurlarýnýn daha
dinamik hale getirilmesiyle, emniyet tedbirlerinin de vaktin-
262 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
de ve gerektiði gibi alýnmasý saðlanmýþ oluyordu.
Osmanlý'nýn Ýstihbarat tedbirlerini arttýrmak istemesi elbette nedensiz deðildi. Makedonya çeteleri, Osmanlý aleyhindeki çalýþmalarýný arttýrmýþlardý. 1910'da Bulgaristan'da bulunan Ýstihbarat memurunun Makedonya ile ilgili olarak hazýrladýðý rapor, Makedonya Hakkýndaki Bulgar teþebbüslerinin
kriz çýkaracak noktalarý doðru gittiðini ortaya koyuyordu.
Rapora göre Bulgaristan Parlamentosu'ndaki Demokrat Milletvekilleri her zaman baþvurulan ve onlarýn da beklediði
tahrik olan, büyük devletlere müracaat ederek Osmanlý'yý
Bulgarlara eziyet etmekle suçlamaya hazýrlanýyorlardý. Demokratlar, Büyük Devletlere bu müracaatla Osmanlý'nýn Bulgarlara zulüm yaptýðýný da ileri sürerek Bulgaristan'ýn da
Osmanlý nezdinde giriþimlerde bulunarak bu konuda aktif
olmasýna karar vermiþlerdi. Bu teþebbüs yýllardýr Osmanlý'nýn
tanýk olduðu gayrimüslimlere eziyet bahane gösterilerek davet edilen bir dýþ müdahale anlamýna geliyordu. Makedonya
çetelerinin Osmanlý aleyhindeki faaliyetlerini Osmanlý güçleri
engellemeye çalýþtýðýnda bunun adý Osmanlý'nýn Bulgarlarý
Ezmesi olarak tanýmlanýyor, sadece Bulgaristan deðil, bütün
Avrupa'da yaygara koparýlýyordu. Halbuki Osmanlýnýn,
topraklarýný ve vatandaþlarýný korumak için yaþa dýþý çetelere
karþý tedbir almak en doðal hakkýydý ve hatta bu hak, vatandaþlarýnýn çetelerden can ve mal güvenliðinin saðlanmasý
anlamýna geliyordu.
Demokratlar, Bulgar hükümetinin Osmanlý iç iþlerine
müdahale anlamýna gelen Makedonya meselesinde Osmanlý
nezdinde giriþimde bulunmasý için mitingler düzenleyeceklerdi. Bu teþebbüslerle Bulgaristan'daki Bulgarlar vasýtasýyla
Makedonya Bulgarlarý kýþkýrtýlmaya çalýþýlýyor, zaten karýþýk
olan Makedonya iyice problemli hale getirilmeye çalýþýlýyordu. Makedonya, Osmanlýnýn çetelerin silahlarýný toplamaya
teþebbüs etmesi, kiliselerin bir çete yuvasý gibi çalýþmalarýnýn
engellenmesi, Bulgar mekteplerin kontrol altýna alýnmasý,
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 263
Bulgar okullarýný kontrol etmek isteyen Bulgar eksarh'ýna
(Bulgarlarýn en yüksek dini otoritesi) engel olunmasý gibi
nedenlerden dolayý oldukça sýkýntýlý bir süreç geçiriyordu.
Osmanlýnýn çetelerin faaliyetlerini bu þekilde engellemeye
çalýþmasýna karþýlýk Bulgaristan'ýn kayýtsýz kalmayacaðý, hatta
çeteleri yeniden silahlandýracaðý haberi veriliyordu. Bulgaristan'ýn bu teþebbüsleri daha önceki hareketlerinde de
görüldüðü üzere Kosova topraklarýndaki niyetlerinin bir sonucuydu. Bulgaristan'ýn bu hareketlerini haber veren Osmanlý
istihbarat memuru, Makedonya da çýkacak küçük bir isyanýn
Ýstanbul'un bütün aðýrlýðýný büyük bir tehlikeye sokacaðý
uyarýsýný da merkeze iletiyordu.
Makedonya çetelerini kýþkýrtma yoluyla Osmanlý'nýn iç
iþlerine müdahale ederek Makedonya üzerindeki hedeflerine
ulaþmaya çalýþan Bulgaristan teþebbüsleri, bunlarla sýnýrlý
deðildi. Belgrat'ý ziyaret eden bir Bulgar heyeti, bu ziyaretle,
uzun süredir problemli olan sýrp ve Bulgarlarýn yakýnlaþmasýný saðlamaya çalýþýyordu. 1910 yýlýnda yapýlan bu ziyaret
bir anlamda 1912 de Osmanlýya karþý balkan savaþýnda oluþturan ittifakýn ilk adýmlarýydý. Bulgarlar ve Sýrplar, Bulgarlarýn
ön ayak olmasýyla bu þekilde bir araya gelmeye çalýþarak
Makedonya da daha fazla nüfuz elde etmeye çalýþýyorlardý.
Makedonyada nüfuzlarýný arttýrmak için birbirleriyle iliþkilerini geliþtirmeye çalýþan Sýrp ve Bulgar hükümetlerinin bu
hareketleri, Avusturya gazetelerine geçecek kadar açýktan
yapýlmaya baþlanmýþtý. Balkan Savaþýnýn hazýrlýk adýmlarý
olarak adlandýrýlabilecek bu Sýrp ve Bulgar yakýnlaþmasýna
karþý Osmanlý , Kosova, Selanik ve Manastýr valiliklerini uyarýyor, Sýrp-Bulgar yakýnlaþmasýný ve bu yakýnlaþmanýn getirebileceði tehlikeleri hatýrlatýyor ve bunlara karþý etkili tedbirler
alýnmasýný istiyordu .Daha önceleri gizli komiteler, dernekler
vasýtasýyla yapýlan hatta Kosova'nýn hangi komþusu tarafýndan yaptýrýldýðý anlaþýlan saldýrýlar ile ilgili devletlere sorulduðunda yalanlama türü cevaplarla durum geçiþtirilirken,
264 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
artýk Kosova sýnýrlarýna yönelik teþebbüsler adete alenileþiyordu. Önceleri bu tür teþebbüsleri yalanlayan Kosova'nýn
komþu devletleri artýk, Osmanlý'nýn Makedonya topraklarý
üzerindeki niyetleri için gazetelere bile geçecek derecede
açýktan açýða sonu 1912 Balkan Savaþýna giden bir ittifak
sürecini yürütüyorlardý. Manastýr Selanik ve Kosova'nýn paylaþýlmasý için balkan devletleri bekleme süreçlerini bitirmiþler,
artýk harekete geçmiþlerdi. Sýrp-Bulgar yakýnlaþmasý adýmlarý
geniþleyecek, bu sürecin iççine Yunanistan, Karadað ve
Romanya da dahil edilerek bu ittifak büyük bir cephe haline
gelecek ve 1912 de büyük ve geniþ alana yayýlmýþ bir savaþ
ile Osmanlýnýn karþýsýna çýkacak olan bu ittifak, Osmanlýnýn
Balkanlardaki sonunu ilan edecekti. Bu ittifak Osmanlý'yý, son
topraðý Kosova, Selanik ve Manastýr'dan çýkmaya zorlayacak
ve sonuç olarak 523 yýllýk Osmanlý topraklarý paylaþýlacaktý.
Bulgar parlamentosu demokrat milletvekillerinin, Osmanlý'nýn Makedonya'daki Bulgarlarý ezdiðini iddia ederek
Avrupa devletlerinin de teþvikiyle Bulgaristan'ýn Makedonya'ya müdahalesinin önünü açýcý teþvikleri Avrupa destekli
yeni bir müdahale deðildi. Daha önceki yýllarda da tekrar
olan Büyük Devletlerin müdahalesi, kendini Müslüman
Osmanlý'ya karþý hristiyan haklarýný korumaya kalkýþmakla
meþrulaþtýrmaya çalýþýyordu. Halbuki Osmanlý, hristiyan
vatandaþlarýný ezmek bir yana onlara Müslüman vatandaþlarý
gibi muamele ediyordu. Ancak asýl amaç hristiyan haklarýnýn
korunmasý deðil, hristiyan haklarýnýn korunmasý bahanesi ile
Osmanlýnýn iç iþlerine karýþarak ona müdahale etmek ve onu
zayýflatmaktý. Halbuki Osmanlý, tarihi boyunca dini inanç ve
deðerlere saygýlý olarak kendini ispat etmiþti . Ýþkodra örneði
buna birçok örnekten bir tanesiydi. Osmanlý Ýþkodra'da inþaat
halinde bir caminin yapýmýný durduruyordu. Çünkü bu cami
eski bir kilisenin kalýntýlarý üzerine yapýlýyordu. Cami inþa
edilirken bilinmeyen bu durum ortaya çýktýðýnda, cami inþaatý
derhal durduruluyordu. Yýllarca terkedilmiþ olan ve sadece
duvarlarý yýkýlacak þekilde harap kalan bir bina restore edil-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 265
erek cami haline getirilmeye karar verilmiþ ve inþaata baþlanmýþtý. Ancak inþaat devam ederken Hýristiyan halkýn da itirazlarý üzerine yapýlan inceleme sonucu harap binanýn, gerçekten eski bir kilise olduðu öðrenilince inþaat durdurulmuþtu.
Ýþkodra'daki bu eski kilise kalýntýlarýný camiye çevirme inþaatý
tartýþmalarýna Avusturya da katýlmýþ ve inþaatýn durdurulmasýný istemiþti. Ancak Osmanlý, Avusturya'nýn bu konuda
kendi iç iþlerine müdahale etmesine izin vermemiþ,
Avusturya'ya vermiþ olduðu cevapta Osmanlý'nýn onurlu bir
devlet olduðu iç iþlerine hiçbir devletin karýþamayacaðý ve
inþaatýn durdurulmasý meselesinde kararý da kendisinin vereceðini bildirmiþti.
Dýþ müdahaleyi önleme konusunda kendisini haklý bulan
Osmanlý, bilmeden baþladýðý kilise kalýntýlarýný camiye
çevirme konusunda, bu durumu öðrendiðinde kendisini haksýz bularak baþlanmýþ cami inþaatýný durduruyordu. Ona
böyle davranmayý her hangi bir dýþ baský deðil, tarihi, devlet
geleneði, dinlere olan saygýsý ilham ediyordu. Öte yandan
Osmanlý, eski kiliseyi camiye çevirmek konusunda zaten durduracaðý inþaatý Avusturya istiyor diye durdurabilir, onu
kýzdýrmaz hatta onun gönlünü alabilirdi. Ancak bu durum
Osmanlý'nýn tarihine ve Devlet olma geleneðine aykýrý bir durumdu. Bir baþka bakýþ açýsýyla Osmanlý, hiç katolik
kalmamýþ, etrafý müslümanlarla dolmuþ bir mahalle ortasýnda
yýllarca harap kalmýþ bir kilise inþaatýný durdurmayabilirdi.
Çünkü o mahallede kiliseye devam edecek hiç Katolik kalmamýþtý. Ancak ne olursa olsun kiliseye devam edecek bir tek
Katolik kalmasa bile "burasý eskiden kiliseydi ve Osmanlý vatandaþý olan Katoliklere aitti. Ve Osmanlý, burasý Katoliklere
iade edilecek" diyerek cami inþaatýný durduruyordu. Fakat,
tarihinde dinlere saygýlý olduðunu gösterecek böyle birçok
olay raðmen Osmanlý, vatandaþý olan hristiyanlarý eziyor diye
iddialara muhatap oluyor hatta bu iddialar gerekçe gösterilerek aleyhinde ittifaklar oluþturuluyordu.
266 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
S ONUÇ
1299 yýlýnda Anadolu'nun batý vilayetlerinden bilecek
sýnýrlarýndaki Söðüt ve Domaniç yaylalarýnda kurulan küçük
bir beylik olan Osmanoðullarý, yýllarca yaþadýktan sonra
1923'te cumhuriyetin ilan edilmesiyle resmen son bulmuþtu.
Bir zamanlarýn küçük bir beyliði süper güç olmuþ, yüzyýllarca
dünya barýþýna hizmete etmeye çalýþmýþ ancak sonunda o da
son bularak tarih sayfalarýndan çekilmiþti. 1923 yýlýnda, 1299
da doðduðu Anadolu topraklarýnda son bulan Osmanlý,
yüzyýllardýr bulunduðu Balkan topraklarýndan da 1912 de
geri çekilmek zorunda kalmýþtý. 1912 de yýkýlýþýndan 12 yýl
önce çekildiði balkan topraklarýnda 500 yýldan fazla kalmýþ,
buralarý adaletle yönetmeye çalýþmýþtý. 500 yýldan fazla
balkanlarý kendi merkezi Anadolu'dan veya baþka topraklardan ayrý tutmayarak ayný anlayýþla yönetmiþ, iddia edildiði
gibi burularý ihmal etmemiþti.
En fazla dile getirilen bir iddia olarak, Anadolu'nun ayrýcalýklý tutularak balkanlarýn ve diðer bölgelerin ihmal edildiði
eleþtirileninin doðruluðu veya yanlýþlýðý aslýnda bugün bile
test edilebilecek durumdadýr. Kitap, dergi veya yazýlý belgelere baþvurmaksýzýn aradan yüz yýla yakýn bir zaman
geçmesine raðmen Osmanlý'nýn, Balkanlarý ihmal edip
etmediði rahatlýkla anlaþýlabilir. Osmanlý'nýn hüküm sürdüðü
bu çevreleri ve bu çerçevede Anadolu'yu gezmekle ayakta
kalan Osmanlý eserlerinin sayýlarý, bunu ortaya koyacaktýr.
Ayakta kalan Osmanlý eserleri, bugün bile hiçbir yoruma
bakýlmaksýzýn bu konudaki gerçekleri, görenlere söyleyecek-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 267
tir. Ayakta kalan Osmanlý eserlerinin arasýnda, Osmanlý sonrasýnda binlerce cami yýkýldýðý için maalesef görülemeyecektir. Buna raðmen Osmanlý coðrafyasýndaki eserlerin görülmesi, Osmanlý'nýn hiçbir bölgesine ayrýcalýklý davranmadýðýný
bugün bile ortaya koyacaktýr. Bunu görmek için eski Osmanlý
topraklarýný dolaþýp görmek ve hatta belki de bunlarý sayarak
mukayese etmek yetecektir.
Fakat buna raðmen Osmanlý, balkanlarý geri býrakmakla
suçlanmaktan kendisini kurtaramamaktadýr. Teknolojinin
ulaþtýðý her imkaný bu topraklarýna da ulaþtýrmýþ olan
Osmanlý yine de balkanlarý ihmal etmekle hatta geri býrakmakla suçlanmaktadýr. Osmanlýnýn Balkanlarý yönettiði
dönemlerde, teknolojinin ulaþtýðý hangi imkan balkanlara
getirilememiþ diye yapýlanlar gözden geçirilince ortada eksik
olan bir þey görülmemektedir. Teknolojinin ulaþtýðý en son
yeniliklerden telgraf, demiryolu, karayolu hizmetleri daha
1885'lerde getirilmiþti. Bu hizmetler 1885'lerde Balkanlardaki
köylere kadar ulaþtýrýlýrken, kayýrýldýðý iddia edilen Anadolunun yüzlerce ilçesine ve bazý illerine bu hizmetler henüz gitmemiþti. Saðlýk hizmetleri, doktor tayinleri, karantina hizmetleri, görevlerini aksatanlarýn alýnýp, yerlerine yenilerinin atanmalarý gibi daha her alanda birçok hizmetler, titiz çalýþmalarla buralara ulaþtýrýlmýþtý. Tarým, her türlü modern aletlerin de
kullanýmýnýn saðlanmasýyla modernize edilmeye çalýþýlmýþtý.
Hatta baskýcý olmakla suçlanan devlet, kendi valisinin
Kosova'da Türkçe öðretmek için sýnýf açýlmasý talebini para
olmadýðý için geri çevirirken, ayný yýl Türkçe eðitimi için en
azýndan bir kýsmýný bile ayýrmadýðý parayý Kosova'lý çiftçilere
hayvancýlýk, zirai aletler, tohum kredisi olarak daðýtacak derecede tarýmý geliþtirmeye çalýþmýþtý. Hatta, Türkçe sýnýfý için gönderilmeyip, tarým için para daðýtýmý yapýlan Kosovalý çiftçilerin
önemli bir kýsmý, daha önce almýþ olduklarý kredileri ödememiþ
ve buna raðmen kredilerini ödemeyenlere yeni krediler
daðýtýlmýþtý. Baskýcý olmakla suçlanan devlet, baþka bölgesini
268 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
kayýrýp Balkanlarý ihmal etmek bir yana, Kosovalý çiftçilerin
tarýmýnýn modernizasyonu için kendi dilini bile ihmal ediyordu.
Kendi dilinin öðretilmesinin ihmali, eski çaðlarda ve hatta modern çaðlarda bile rastlanýlan örneklerden deðildi.
Ýki milyondan fazla nüfusu olan Kosova da bugün bile bir
üniversite varken 1879 yýlýnda Eðitim ve Hukuk fakülteleri
tesis ederek küçük bir üniversitenin temelini bundan 127 yýl
önce atacak derecede eðitim hizmetlerini buraya taþýmýþ, ilk
ve orta öðretimde de en az 150 köye yeni okullar açarak
okulsuz köy býrakmamaya çalýþmýþtý.
Yönetim anlayýþýndaki eþitliði buralara da taþýmýþ, devletin
sahip olduðu bütün bölgelerdeki adalet anlayýþýný Balkanlarda da uygulamýþ, haksýzlýðý, yolsuzluðu yapan kendi memuru
bile olsa ihmal etmeyip, adalete teslim etmiþ ve adaletin ve
mahkemenin verdiði kararý da o memuru görevden almak
veya hapsetmek olsa bile uygulamýþtý.Yönetimine, idareci
tayin ederken çalýþanlarýnýn dinlerine, ýrklarýna bakmadan
idareci tayin etmiþ, kendi ýrkýndan olmayan vatandaþlarýný
bile baþbakanlýða kadar tayin edecek bir liyakat ve adalet
anlayýþýný benimsemiþ ve uygulamýþtý. Topraklarýnda birçok
Müslüman olan devletler, eski çaðlarda ve modern çaðlarda
bile, Müslümanlardan yöneticiler tayin etmezken Osmanlý,
baþbakanlýk hariç, vatandaþlarý olan gayri Müslimleri dýþiþleri,
maliye gibi önemli bakanlýklar dahil her türlü bakanlýða tayin
etmiþ, hatta egemenlikleri altýndaki gayri Müslim bölgelere,
Hristiyan bölgeler olduðu için gayri Müslim beyler, knezler,
prensler, voyvodalar atama hoþgörüsünü orta çaðda bile göstermiþti. Bölgelere halkýn çoðunluðunun dini inancýna sahip
Beyler, Prensler, Voyvodalar, Knezler atamayý Osmanlý, Ortaçað, Yeniçað ve hatta modern çaðlarda bile sürdürürken, modern çaðlardaki devletler, yönetimdeki bu Osmanlý hoþgörü
örneðini bu çaðlarda bile yakalayamamýþlar, Müslümanlarýn
yoðun olduðu bölgelere bugün bile Hýristiyan yöneticiler
atamýþlardýr. Osmanlý'nýn tayin ettiði yüzlerce Hýristiyan Knez,
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 269
Prens, Voyvoda, Bey'ler'e karþýlýk, bugün bile Müslüman bölgelere Müslüman yönetici tayin etme anlayýþýnýn benimsenmediðini söylemek maalesef çok kolay deðildir. Halbuki
Osmanlý, bunu Ortaçaðdan, modern çaðlara kadar yüz yýllarca sürdürerek, yönetimdeki hoþgörüsünü sergilenmiþti.
Güvenliðin ve emniyetin ne demek olduðunu maalesef
yaþadýðý acý örneklerle iyi bilen Kosova'da güvenlik ve
emniyet, 500 yýldan fazla yine Osmanlýlarca ihmal edilmeden
saðlanmýþtý. Osmanlý'nýn çekilmesinden bu yana hatta son
savaþ zamanýna kadar, her sokak baþýnda polis, asker, para
militer güçlerin kontrolü evlerine kadar varan, bitip tükenmek
bilmeyen aramalar, gasplar, çocuklarýnýn yine emniyet güçlerince alýnýp, bir daha onlardan haber alýnamamalar, sokak
ortasýnda sorgulanmalar hatta dövmeler gibi daha birçok
eziyeti yaþayan Kosovalý için emniyet çok þey ifade ediyordu.
O zamanlar, hatýrlanmasý bile ürkütücü zamanlardý. Týpký
bunun gibi, uzun yýllar sonra Birleþmiþ Milletlerin desteðiyle 7
yýldýr emniyetli bir ortamý yaþayan Kosova'ya Osmanlý, 500
yýldan fazla güvenlik hizmeti saðlamýþ, Kosova'yý ve vatandaþlarýný, bugün Birlemiþ Milletlerin yaptýðý gibi 500 yýldan
fazla korumuþtu. Osmanlý'dan sonra büyük sýkýntýlar ve
iþgaller baþlamýþ ve arkasý kesilmeden bugünlere kadar gelinmiþ, Osmanlý sonrasýndaki 100 yýl bile, problemsiz tamamlanamamýþtý. Halbuki þu andan sonraki sürecin ne olacaðýnýn
bile kesin belli olmadýðý Kosova'da Osmanlý, 500 yýldan fazla
süren bir barýþ önemi tesis etmiþti.
Osmanlý'nýn yapmaya çalýþtýðý bu hizmetlerin yanýnda, mutlaka yanlýþlarý da olmuþtur. Bu yanlýþlarý yapan memurlar da
yine Osmanlý makamlarýnca ihmal edilmeyerek adalete teslim
edilmiþtir. Devletin memurlarýndan deðil de kendinden kaynaklandýðý iddia edilen yanlýþlar ise dikkatli deðerlendirilmesi
gereken hususlardýr. Elbette bir devlet mükemmel olamaz ve
yanlýþlarý vardýr. Ancak olduðu iddia edilen bu yanlýþlarýn, belgeleriyle, kaynaklarýyla ortaya konulmasý gerekmektedir.
270 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Hizmetleri hakkýnda kaynaklarýyla, dipnotlarýyla bilgi verilen
Osmanlý yönetimi hakkýnda, eðer aleyhte iddialar varsa, bunlarýn somut delilleri ile birlikte ortaya konmasý, iddialarýn doðruluðu için olmazsa olmaz denilebilecek derecede önemlidir.
Bu çalýþmada Osmanlý'nýn Kosova'da yapmýþ olduðu
yatýrýmlar, hizmetler baþlýklar altýnda ortaya konulmaya,
1851-1912 yýllarý arasýnda 63 yýllýk bir periyodu içine alan
dönem de yapýlanlar madde madde izah edilmeye çalýþýlmýþtýr. Ancak bu çalýþma, Osmanlý'nýn buralarda yapmýþ
olduðu hizmetlerin sadece küçük bir bölümüdür. Bu derece
küçük çaplý bir çalýþmada yapýlan hizmetlerin tamamýný
almak mümkün deðildir. Beþ yüz yýldan fazla yönetmiþ
olduðu Balkanlarda Osmanlý'nýn hizmetlerini deðil bu kitapta
sýralamak, birkaç kitapta bile ortaya koymak mümkün
deðildir.Bir kitaplýk çalýþma olarak 63 yýllýk bir döneme ait
belgelerden de yine de çok azý ele alýnabilmiþ, yani 18511912 yýllarý arasýndaki dönemin belgelerinin tamamý ele alýnamamýþtýr. Bu da mümkün deðildir. Baþbakanlýk Osmanlý
arþivinin Internet sayfasýna girildiðinde bile, Kosova ile ilgili
belgelerin, hatta 1851-1912 dönemine ait belgelerin ne
kadar çok olduðu birkaç tuþa basmakla, Ýstanbul'a bile gitmeye gerek kalmadan görülebilecektir. Buna göre bu kitap on
binlerce belge arasýnda ve 1851-1912 yýllarý arasý dönemine
ait birkaç yüz belgeyi ele alabilmiþtir. Bundan sonraki çalýþmalarla, bu kitapta ele alýnamayan on binlerce belgeler ele
alýnacak ve Kosova'nýn tarihi ancak o þekilde yavaþ yavaþ
ortaya çýkacaktýr. Kosova'nýn, Osmanlý yönetimi altýndaki
523 yýlýn tarihi Osmanlý Belgeleri olmaksýzýn ortaya çýkamayacak, bu dönem sürekli eksik kalacaktýr.Bu nedenle Kosova'nýn Osmanlý yönetimine ait dönemi belgelerinin ortaya
konmasý, Kosova'nýn tarihinin ortaya çýkmasý açýsýndan birinci önceliklidir.
Bu belgeler ortaya çýkmadan, Osmanlý yönetimi hakkýnda
yapýlan deðerlendirmeler eksik kalacaktýr. Üstelik bu deðer-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 271
lendirmeler, o dönem yönetimini karalayýcý suçlamalar þeklinde ise suçlamalarýn somut delillere, kaynaklara dayandýrýlmasý açýsýndan yine Osmanlý belgelerine veya Osmanlýya ait
olmayan baþka somut belgelere dayanmasý gerekecektir. Aksi
takdirde, sokaktaki insanýn bile söyleyeceði tarzda "Osmanlý
Balkanlarý geri býrakmýþtýr." þeklinde suçlamalar, bilimsel deðeri olmayan düz, sýradan, içi doldurulmamýþ cümleler olarak
kalacaktýr. Bu kitapta, Osmanlý'nýn Kosova'da yapmýþ olduðu
hizmetler konu konu, tarih tarih, madde madde ortaya
konulmaya çalýþýlmýþ ve bunlara ait kaynaklar, dipnotlarýyla
verilmiþtir. Bunun karþýsýnda, bunlar kabul edilmeyerek, Osmanlý'nýn buralarý geri býraktýðý söylenecekse, bu iddilarýn da
kaynaklarýyla, dipnotlarýyla verilmesi gerekmektedir. Balkanlarda Kosovaya komþu devletler, hangi teknolojik imkanlarý
kullanýrken Osmanlý, Balkanlara hangilerini sunmadýðý
madde madde, konu konu, baþlýk baþlýk halinde kaynaklarýyla, dipnotlarýyla verilmelidir. Yoksa Osmanlý, Balkanlarý geri
býraktý demek çok kolaydýr ve bunu herke söyleyebilir.
Kaynaksýz söylenen iddialar da bilimsel özellikler taþýmazlar
ve iddiadan öteye gidemezler.
Yani Osmanlý'nýn, Balkanlara hangi alanlarda hizmet
verdiði bu kitapta nasýl konu konu, baþlýk baþlýk anlatýlmýþsa,
eðer gerçekten öyle biliniyorsa, Balkanlarý hangi alanlarda
geri býraktýðý da genel cümlelerle deðil, baþlýk baþlýk, madde
madde, hatta bu kitapta olduðu gibi yer isimleri ve tarihleri
de verilerek ortaya konulmasý dürüstlüðün gereðidir. Aksi taktirde bunlarý doðrulamak güç olacaktýr. Eðer bir kaynak olmadan iddiada bulunma, suçlama geleneði baþlarsa ondan sonra,
bu suçlamalar ve iddialar her devlet için yapýlabilecektir. Bu
nedenle dünya üzerindeki her devletin, istendiði gibi ispat
edilmemiþ iddialarla suçlanmamasý ve tarih önünde itham
edilmemesi için, iddialarýn ve ithamlarýn ispat edilmesi, ilmi ve
ahlaki bir zorunluluktur. Ýddialarý, kaynaksýz ortaya atanlar,
zaten er veya geç onlarýn, eðer doðru deðillerse yanlýþ olduk-
272 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
larýný kendileri de görecek, yanlýþ tarih yazmak gibi büyük bir
suçun altýna girmiþ olacaklardýr.Yani konuþulan, yazýlan, iddia
edilen her þeyin bir delili, bir kaynaðý olmasý gerekmektedir.
Bu noktada akla þu gelebilir. Bir konuyu ortaya koyarken,
onu ispat etmenin tek yolu, elbette onu Osmanlý Arþivlerine
dayandýrmak deðildir.Yani bir konu, Osmanlý arþivleri
olmadan da aydýnlatýlabilir ve baþka kaynaklar da delil olarak
sunulabilir. Ancak sunulacak kaynaklarýn daha önce, tarihi
çarpýtan örnekler taþýmamasý, o kaynaðýn doðruluðuna güvenilmesi açýsýndan önemlidir. Eðer bir kaynak, baþka bir konuda yanlýþ bir bilgi vermiþse, Osmanlý ile ilgili verdiði konudaki bilgilerine güvenmek güçleþecektir.Veya verdiði bilgiler
çeliþkiler taþýyorsa, bu yine o kaynak hakkýnda tereddütler
oluþmasýna yol açacaktýr.
Öte yandan Osmanlý arþivlerinin gerekliliði ve doðruluðuna, yanlýþ belgeler kullanmadýðýna, belgeleri çarpýtmadýðýna
nasýl inanýlacaktýr sorusuna gelince, öncelikle 523 yýlýn tarihinin resmi olarak kayýtlar altýna alýndýðý merkez orasý olmakla Osmanlý arþivleri olmazsa olmaz konumdadýr. Doðruluðu
konusunda ise, bir devlet olan Osmanlý'nýn kendi belgelerini
çarpýtmasý onun tarihine de devlet geleneðine aykýrý bir
durumdur. Öte yandan Osmanlý'nýn kendi belgelerini çarpýtmayacaðý varsayýmýný bir kenara býrakarak, þunu söylemek
gerekir ki, Osmanlý belgeleri çarpýtmayý, tahrif etmeyi kendisi
istese bile yapamazdý, hatta yapsa bile bu ortaya çýkacaktý.
Çünkü Osmanlý, bir belgeyi hazýrladýktan sonra, o belgeyi
yönettiði bütün vilayetlere, kazalara, sancaklara gönderiyordu.Yani belgenin bir nüshasý merkezde olmakla birlikte, yüzlerce kopyasý da vilayetlerde, kazalarda, nahiyelerde bulunuyordu. Hatta bu vilayetler bugün kendi sýnýrlarý içinde olmayan o zamanki Sýrbistan, Bulgaristan, Karadað, Romanya
gibi vilayetlerdi. Kendi devlet merkezinde tahrif ettiði bir belgeyi Osmanlý, daðýtýlan yerlerde nasýl istediði gibi ve ayný
merkezdeki belge gibi tahrif edebilecekti ki bu mümkün deðil-
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 273
di. Ayrýca bugün bu vilayetler, Türkiye'nin sýnýrlarý içinde deðildir ve bu belgeler eðer tahrif edilmemiþse, sayýlan vilayetlerin ellerindedir.Ve bu vilayetler, bir belge çarpýtma veya bir
tahrif söz konusu ise bu belgeleri karþýlaþtýrarak test edebilecek durumdadýrlar, çünkü Baþbakanlýk Osmanlý arþivleri dünyanýn her tarafýndan gelecek ziyaretçilere, araþtýrmacýlara açýktýr ve bu belgelerin karþýlaþtýrýlmasý, doðruluðunun test
edilmesi ve araþtýrmacýlara sunulan her türlü bilgisayar, fotokopi hizmetlerinin de yardýmýyla yapýlabilecek durumdadýr.
Son olarak Osmanlý, Kosova, Selanik ve Manastýr'la sýnýrlý
kalan Balkan topraklarýnýn kaybedilmemesi için elinden geleni
yaparken, amacý topraklarý kaybetmekten çok, bunlardaki
Müslüman halkýn basýn gelecek olanlarý önlemek kaygýsýydý..
Çünkü Osmanlý, baþka dinlere gösterdiði hoþgörünün,
Müslüman vatandaþlarýna gösterilmeyeceðinden korkuyordu.
Çünkü, Yunanistan'a 1827'de, Karadað, Sýrbistan ve Romanya'ya 1878'de, Bulgaristan'a 1908'de baðýmsýzlýk verilirken, Müslüman Bosna-Hersek 'e iþgal edilmek düþüyordu.
Halbuki uluslar baðýmsýzlýðý hak ediyorsa, bu hakdan BosnaHersek'in de yararlandýrýlmasý gerekiyordu. Ýþte burada
büyük devletler Müslüman uluslara, Hýristiyan uluslara gösterdiði hoþgörüyü göstermiyor, Yunanistan, Karadað, Sýrbistan, Bulgaristan baðýmsýzlýk kazanýrken Bosna Hersek Ýþgal
ediliyordu. Bu çerçevede nüfusunun çoðu müslüman olan
Kosova'ya da Bosna-Hersek'ten farklý muamele yapýlmayacaðýný iyi bilen Osmanlý, baðýmsýzlýðýný kazanan ve iþgal edilip
baþka bölgelerden gelen Müslümanlarla da olsa iyice çoðalan
Müslüman Selanik, Manastýr ve Kosova'yý ne olursa olsun
kurtarmaya, iþgal ettirmemeye çalýþýyor, bütün güvenlik tedbirlerini ona göre alýyordu.Ýþgal ettirmemeye çalýþýyor çünkü,
buralara baðýmsýzlýk verilmeyeceðine, buralarýn iþgal edileceðine yönelik hiç þüphesi yoktu. Bütün uðraþlarýna, bütün
gayretlerine, asker göndermelerine, askeri harcamalar yapmalarýna ve bu þekilde buralarý koruma gayretlerine raðmen
274 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
Osmanlý, þüphelerinde haklý çýkmýþtý. 1912'ye kadar her þeye
raðmen Selanik, Kosova, Manastýr'ý koruyan Osmanlý, kendisine karþý Karadað, Sýrbistan, Romanya, Bulgaristan ve
Yunanistan'dan oluþmuþ beþli koalisyon karþýsýnda artýk daha
fazla dayanamamýþ buralardan aðýr kayýplarla çekilmek
zorunda kalmýþtý. Tahmin ettiði gibi yukarýdaki koalisyon güçlerine baðýmsýzlýk verip Bosna-Hersek'i iþgal eden anlayýþ,
Kosova, Selanik ve Manastýr'a farklý muamele yapmamýþ,
Bosna-Hersek'i iþgal ettiði gibi, Kosova'yla birlikte diðer
vilayetleri de paylaþarak iþgal etmiþti. Ve yine Osmanlý'nýn
korktuðu gibi, kendi sergilediði hoþgörü, buralardaki
Müslümanlara sergilenmemiþ, baský ve eziyetler sonucu yüz
binlerce Müslüman göç etmek zorunda kalýrken, yine
Balkanlarýn tamamýnda yüz binlerce Müslüman öldürülmüþtü. Bu þekilde, 1912'yle birlikte paylaþýlarak iþgal edilen
bu topraklardan yapýlan göçler, sadece 1912 sonrasýyla sýnýrlý kalmayacak, modern zamanlara kadar, üstelik dünyanýn
bile dikkatini çekecek derecede büyük boyutlarda devam
edecektir. Dünyanýn dikkatini çekecek derecede yaptýrýlan
zorunlu göçler bile buralardaki eziyetleri bitirmeyecek, bütün
dünyanýn dikkatini tekrar buraya çekecek uluslar arasý askeri
müdahaleyi gerektirecek derecede eziyetler devam edecek ve
son olarak Birleþmiþ Milletlerin olaya el koymasýný gerektirecek boyutlara ulaþacaktý.
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 275
DÝPNOTLAR
1- A.MKT. UM. 435/100
37- DH. MKT. 1378/110
2- Y.EE. 5/84
38- DH. MKT. 1571/55
75- DH. MUÝ. 18/1-9
39- DH. MKT. 1436/115
76- YEE.6/37
Devletine baðlý bir prenslik
40- DH. MKT. 1464/73
77- YEE.6/37
olan Bulgar prensinin Ýstan-
41- DH. MKT. 1469/78
78- YEE.6/37
bul'daki temsilcisi
42- DH. MKT. 1492/102
79- DH. MUÝ. 54/1-9
3- DH. MKT. 1448/89
43- DH. MKT. 1487/37
80- DH. MUÝ. 48/21
4- DH. MUÝ. 34/1-25
44- DH. MKT. 1524/79
5- DH. MUÝ. 34/1-25
45- DH. MKT. 1579/15
6- DH. MUÝ. 26/2-42
46- DH. MKT. 1586/39
82- DH. MUÝ. 65/21
7- DH. MUÝ. 26/2-42
47- DH. MKT. 1553/8
83- DH. MUÝ. 46/1-33
8- DH. MKT. 1374/38
48- DH. MKT. 1553/8
84- DH. MUÝ. 48/27
O
sýralarda
Osmanlý
9- DH. MKT. 1386/104
10-DH. MKT. 1385/104
49- Ý. HUS. 102/320za/135
11/25
81- Ý.DH. 1471/1326/2a44
85- DH. MUÝ.54/1-4
86- DH. MUÝ. 61/1-23
11- DH. MKT.1381/14
50- DH. MUÝ. 48/29
87- DH. MUÝ. 71/ 21
12- DH. MUÝ. 4/3-4
51- DH. MUÝ. 41-1/53
88- DH. MUÝ. 71/21
13- DH. MUÝ. 41-1-19
52- DH. MUÝ. 76/1 - 17
14- Ý.DH. 808/65333
53- DH. MUÝ. 76/1-65
15- DH. MKT. 1454/50
54- DH. MUÝ. 76/1-65
16- DH. MKT. 1561/38
55- DH. MUÝ 55/1-48
17- Y. A. HUS, 501/62
56- DH. MUÝ. 60/49
91- DH. MUÝ. 97/1-54
18- DH. MUÝ. 83/29
57- DH. MUÝ. 60/49
92- Ý. HB. 27/1328 R/229
19- Ý.DH.795/64536
58- DH. MUÝ. 60/49
20- Ý.DH.797 / 64621
59- DH. MKT. 1320/68
21 Ý.DH. 797 / 64621
60- DH. MKT. 1403/110
94- Ý. HR. 228/13340. Yýl
22- DH.MKT.1568 / 91
61- DH. MKT. 1438/115
1867. Rum patriðinin bu
23- Ý.MF. 2 /1312. Ra. / 3
62- DH. MKT. 1434/71
konudaki
24- Ý. MF.3 /1313.Ra / 3
63- DH. MKT. 1408/45
Rumlara ait burada bahse-
25- DH.MUÝ. 45 / 2 / 8
64- Ý.DH. 1016/80149
dilen kiliselerin tamirine izin
26- DH.MUÝ. 125 / 39
65- DH. MKT. 1518/82
verildi.
27- DH.MUÝ. 60 / 50
66- DH. MKT.1587/27
95- Ý. HR. 235/13930. Yýl.
28- DH. MUÝ. 54-1 / 35
67- DH. MKT. 1587/22
1868. Katoliklere ait bir kilise,
29- DH.MUÝ. 109 / 8
68- Ý. DFE. 16/323.C/04
zamanla harap olduðu ve
30- DH. MUÝ. 26 / 2-42
69- DH. EUM. THR 1/31
tamir
31- DH.MUÝ. 80-4 / 11
32- HR. MKT. 41/57
70-
DH.
EUM.
THR.11/25
89- DH. EUM. THR.
27/34
90- DH. EUM. THR.
27/34
93-
Ý.
HR.
218/12652.Yýl.1865
talebi
üzerine,
yetmeyeceði
için
yeniden inþa izni isteniyor.
Ayrýca kiliseye ait eþya-larýn
33- HR. MKT. 52/48
71- DH. EUM. MH. 2/102
muhafazasý için oda yapýla-
34- A. MKT. UM. 389/95
72- DH. EUM. THR. 9/18
cak.
35- A. MKT. UM. 390/24
73- DH. EUM. THR. 12/1
96- Ý.HR. 263/15773. Yýl.
74- DH. EUM. THR.
1874. Ayrýca Edirne sancaðý-
36- DH. MKT. 1357/56
276 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
na
baðlý
Süley-maniye
Yýl.
1872.
Bu
kilise'nin
köyünde Bulgar milleti için
yapýmýna daha önce baþlan-
yeni kilise inþasý.
mýþ, fakat bitirilememiþti.
Latinlere de ayrýca yardým
yapýlmasý kararlaþtýrýlmýþtý.
107- Ý. HR. 211/12188.
Kiliseyi
yapmaya
çalýþan
Yýl. 1864. Bu kilise inþaatýnda
1874. Kumanovada yenilen-
halkýn
ekonomik
imkân-
da
mesi istenen kilisenin zaman-
larýnýn yetersizliði nedeniyle
karþýlaþýlmýþtýr.
la sadece dört duvarý ayakta
bitirilemeyen bu kilisenin
kilise'ye herhangi bir dýþ
kalabilmiþ
tamamlanmasý için hazine-
yardým da yapýlmamýþtýr.
den
isteniyordu.
Ýnþaatýna baþlanýlan ve bir
Kiliselerini ekonomik imkân-
türlü bitirilemeyen ve ayrýca
larýnýn yetersizliði nedeniyle
Mostar'daki kilise kadar þanslý
tamamlayamayan
halka,
olmayýp herhangi bir yardým
100- Ý. HR. 121/6046 Yýl.
inþaatýn tamamlanmasý için
almayan bu kilisenin mas-
1854. Burada Katolikler yeni
hazine, istenen yardýmý ver-
raflarýnýn tamamýný hükümet
bir kilise yapýlmasýný istiyor-
meyi kabul ediyordu.
üstlenmiþtir.
97- Ý.HR. 263/15773. Yýl.
98- Ý. HR. 268/16085.
Yýl.1875
99- Ý. DH. 786/63868 Yýl.
1879
lardý.
Ayin
yapacaklarý
kiliseleri olmadýðý için ayin-
yardým
104- Ý. HR. 187/10376.
ayný
problemle
Fakat
bu
Kilisenin
inþaatýnýn bitirilmesi için ne
kadar miktar gerekiyorsa,
Yýl. 1861.
HR.
tamamýnýn hükümetçe üstle-
da kalan Katoliklere ayin için
187/10381.Yýl. 1861. Puþka
nildiði belirtilerek, inþaatýn
dýþardan bir papaz geliyordu.
kazasýndan Restan Milan'ýn
bitirilmesi talimatý verilmiþtir.
Ayinlerini
tarlasýna yeni bir kilise inþasý
105-
lerini evlerde yapmak zorun-
yapabilecekleri
yeni bir kilise inþasý isteniyor-
Ý.
108- Ý. HR. 219/12691.
Yýl. 1865 Burada çeþitli
isteniyordu.
106- Ý. HR. 203/ 11636.
nedenlerden dolayý kullanýla-
Yýl. 1863. Bu kilisenin inþaatý-
mayan kiliselerin yenilenmesi
na iki yýl önce baþlanmýþ
taleplerinin yanýnda, yeni
Baþpiskoposu ve 18 Katolik
ancak,
kilise
tarafýndan verilen dilekçe ile
Fransa'nýn da yardým gönder-
görülmektedir. Bununla bir-
yeni bir kilise talep ediliyordu.
melerine raðmen, bu yardým-
likte Sofya sancaðýna baðlý
Mezarlýðýn yanýndaki ahþap
lar yeterli olmamýþ ve kilis-
Radomir kazasýnda bir de
kilisenin yýkýlmasýyla, ayinleri-
enin inþaatý bitirilememiþti.
Hýristiyan çocuklar için okul
ni devam ettirebilecekleri kar-
Halk padiþaha baþvurarak,
yapýlmasý isteniyordu.
gir bir kilise inþa etmek istiyor-
bize padiþahtan daha büyük
lar
yardýmcý
du.
101- Ý.HR.174/9533.
Yýl.1859
Katolik
102- Ý. HR. 170/9233. Yýl.
Rusya'nýn
yok
padiþahtan
ve
inþa
talepleri
de
109- Ý. HR. 51/2413. Yýl.
diyerek,
1856.
Çeþitli nedenlerden
kendilerine
dolayý
kullanýlmayan
1859. Ýþkodra'da yapýlmasý
yardým yapýlmasýný istemiþ,
kiliselerin tamirleri istenmek-
istenen yerde hiç kilise yok ve
bunun üzerine de kilise'ye
tedir.
ayinleri için bir kilise isteniyor.
yardým yapýlmasýna karar
110- Ý. HR. 138/7142. Yýl.
Girit adasýndaki kilise ise
verilmiþti. Fakat inþaatý bitir-
1856. Yangýn, zamanla harap
harap olduðu için tamiri
ilmek istenen kilise Rum kilis-
olma gibi nedenlerle kul-
isteniyor. Her iki kilise için
esi olduðu ve bölgede Rum
lanýlamayan
kiliselerin
Rum patriði hükümetten bu
ve Latinler arasýnda problem
yenilenmesi
taleplerinin
konularýn halledilmesini istiy-
olduðu
bir
yanýnda ayin için yeterli
or.
davranýþ olmasý için Rumlara
olmayan kiliselerin geniþ-
bu þekilde kilise yapýlýrken,
letilmesi talepleri de gün-
103- Ý. MMS. 45/1907.
için
adaletli
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 277
yenilenmeleri isteniyordu
deme gelmekteydi.
kiliselerini tamire baþlayýp
ekonomik
durumlarýnýn
111- Ý.HR. 147/7722. Yýl.
116- Ý.HR. 233/13746.
1857. Kiliseleri olmadýðý için,
Yýl. 1868. Travnik kazasýna
elveriþli olmamasý nedeniyle,
ayinde zorluk çeken halkýn
baðlý üç köyde üç yeni kilise
tamiri tamamlayamamýþlar
ayinlerini
isteniyordu.
ve kilisenin tamirinin bitir-
rahatça
yapa-
bilmeleri için yeni kiliseler
inþasý isteniyor.
112- Ý.HR. 219/12688.
Yýl. 1865. Yedi-sekiz ay önce
kýz ve erkek çocuklarýna ait
okulun yanmasý üzerine, oku-
117- Ý. HR. 233/13782.
ilebilmesi için padiþahýn bu
Yenilenmesi istenen kiliseler
tür ibadet yerlerine yardým
için talep Rum patriðinden
yaptýðýnýn
geliyordu.
olduðunu ve bunu kendi-
118- Ý. HR. 239/14205.
bir
gelenek
lerinin de bildiðini ifade
ederek padiþahtan yardým
Yýl. 1869.
ve
119- Ý.HR. 260/15595.
talep ediyorlardý. Bunun için
olan
Yýl. 1873. Rumlar, Bulgarla
merkezden, kilisenin tamam-
kiliselerin yenilenmesi isteniy-
Latinler için ayin yapabile-
lanamayan kýsmýnýn mas-
ordu.
cekleri kiliselerin yenilen-
raflarýnýn
meleri isteniyor.
bildirilerek Marunîlerin bu
lun
yenilenmesi
Preveze'de
harap
113- Ý. HR. 230/13508.
Yýl. 1867. Çeþitli nedenlerle
120- DH. MUÝ. 106/7. Yýl
karþýlanacaðý
talebi uygulamaya konuluyordu.
kiliseler
1910. Bu ibadethane kýsmen
kilise
yýkýk olan ve tamir edilmesi
olmayan mahallelere de yeni-
istenen Ýsveti yakim manastýrý
140/7317.Yýl.1856.
leri yapýlýyordu. Isparta'da ise
idi. Ve bir yýl önce Osmanlý
yenileme ve yeni kilise inþa
gayrimüslimler
tahrip
olan
yenilenirken,
hiç
123-
Ý.HR.
Kilise
kilise
hâkimiyetini reddedip baðým-
etme taleplerinin yanýnda
bahçesine kýz okulu inþasý
sýzlýðýný ilan eden ve Osmanlý
Bayramiçliler bir okul da
isteniyordu. Talebi yerine
topraðý
yapýlmasýný istemekteydirler.
getirilen halk bundan dolayý
topraklarýna
hükümete müteþekkirdi.
Bulgar devleti ile ayný millet-
Bayramiçliler birkaç odayý
için
doðu
Rumeli'yi
katan
yeni
Kiliseleri
olmayan
114- Ý.HR. 226/13262.
ten olan Bulgarlar tarafýndan
birleþtirmek suretiyle yapmýþ
Yýl. 1867. yýkýlan kiliselerin
isteniyordu. Osmanlý, Bulgar
olduklarý bir ev'de ibadetlerini
yerine yenileri yapýlýyor ve
devletinin bu hareketini kendi
yapmak zorunda kalýyorlardý.
eskileri ise yenileniyordu. Bir
Bulgar vatandaþlarýna yansýt-
Fakat o da kullanýlamaz hale
kilise de okula çevrildiði için,
mamýþ, üstelik Bulgar vatan-
gelince,
okula çevrilen kilisenin yerine
daþlarýnýn kýsmen yýkýk olan
kalmýþlardý ve ibadetlerini
yeni bir kilise inþasý izni
manastýrý tamir etmek için
yerine getirebilecekleri yeni
isteniyordu. Radomir kaza-
kendisinden istediði parasal
bir kilise yapýlmasýný istiyor-
sýnda da 24 haneli bir
yardýmý yapmýþtý.
lardý.
mahalle yeni bir kilise inþasý
121- DH. MUÝ. 93/9 Yýl.
1910.
isteniyordu.
Rum
patriðinin
ibadethanesiz
124- Ý. HR. 150/7919. Yýl.
1857. Harap olmuþ kiliseler
115- Ý.HR. 234/13865.Yýl.
talebiyle Limni Adasýnda
tamirle
1868. Burada Rum patriði
Rum çocuklar için bir okul
olmayan
yenilenirken,
tarafýndan kilisenin tamir edil-
yapýlmasý isteniyordu.
yapýlýyordu. Bu çerçevede
yerlere
hiç
yenileri
erek yenilenmesi isteniyordu.
122- Ý.HR.251/14903.Yýl.
Rum patriði, Banya Luka'da
27 Hane'de 101 kiþinin
1871. Þam'daki kilise için
iki köye kilise yapýlmasýný
yaþadýðý mahalle Rum halký
Marunîler padiþahtan yardým
istiyordu. Ayrýca Beyoðlu'na
kiliselerinin
istemekteydiler. Yýkýlmýþ olan
ait Yeniþehir mahallesinde de
bu
þekilde
278 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
bir kilise yapýlmasý isteniyor-
Yýl.
daþlardan geliyordu.
1872.
Mudanya'da
du. Yeniþehir mahallesinde
128- Ý. HR. 234/13857.
yangýn nedeniyle, yýkýlmýþ
kilise olmadýðýndan dolayý
Yýl. 1868. Karesi'de yapýlmasý
olan kilise ve okulun yerine
halk, ayin için uzaklardan
istenen kilise, aslýnda daha
yenisinin yapýlmasý gerekiyor-
diðer kiliselere gitmekte zor-
önce var olan ve yangýnla
du. Hem kilise he de okulun
lanýyordu. Ayin için halkýn
tahrip olmuþ olan kiliseydi ve
yenilenmesini bitiremeyecek
diðer kiliselere gitmek zorun-
yerine yenisi isteniyordu.
olan halka padiþah yardým
da kalmalarý kýþ aylarýnda
Kocaeli
baðlý
ederek kilise ve okulun bitir-
oldukça zorlaþýyor, hatta kimi
Geyve kazasýnda ise kilisenin
ilmesine katkýda bulunuyor-
zaman
gibi
yerinin deðiþtirilmesi isteniy-
du. Padiþahýn kilise ve okulun
durumlarla karþýlaþýyorlardý.
ordu. Gevye'de halen var
bitirilmesi için yapmýþ olduðu
Bunun için ibadetlerini yapa-
olan
zemininin
bu yardým üzerine, kilise ve
bilecekleri kendi mahalleleri,
saðlam olmadýðý ve halkýn
okulun ait olduðu Rum milleti
Yeniþehir mahallesinde bir
muhtemel bir yýkýmdan çek-
bundan çok memnun oluyor,
kilise yapýlmasý isteniyordu.
inmesi üzerine, baþka bir
padiþaha
125- Ý.HR. 159/8502. Yýl.
saðlam zemini olan yere, o
bildiriyordu. Patrikhanenin
1858. Yeni kiliseler inþa
kilisenin yerine yeni bir kilis-
talebi üzerine yardým eden
edilmesiyle birlikte, çocuklara
enin yapýlmasý isteniyordu.
padiþah'a ayrýca Rum millet-
ait okullarýn tamiratý isteniyor-
Yönetimden istenen, Rum
ince dualar edildiði Rumlar
du.
milletine
tarafýndan ifade ediliyordu.
gidememek
sancaðýna
kilisenin
ait
yenilenmesi
teþekkürlerini
126- Ý. HR. 220/12803.
gereken kiliseler için yenilen-
131- Ý.HR. 254/15083 Yýl.
Yýl. 1866. Bu kilise Þam'da
me veya tamir talepleri,
1872. Bu þekilde yapýlan tale-
oturan Ýngiliz papazlar için
kiliselere ait ayný arsalar
ple, kullanýlamaz kiliselerin
isteniyordu.
üzerinde olmak üzere isteniy-
yerine yenilerinin yapýlmasý
ordu.
veya tamir edilmesi isteniyor-
Bunun
için
hükümet, kilise için istenen
du.
yer hakkýnda belediyenin bir
129- Ý.HR. 241/14338.
keþif yapmasýný ve yerin hari-
Yýl. 1869. Erzurum'da yapýl-
132- Ý.HUS. 7/1310. c/87.
tasýný çýkarmasýný istiyordu.
masý istenen kilise ve çocuk-
Yýl. 1892. Ruslar, yönetime
Ýngiliz papazlara ait olacak
lara ait okul, Ermeni millet-
yapmýþ olduklarý taleple çek-
kilisenin yapýlmasýný, Þam
ince isteniyordu. Ankara da
mece civarýnda bir kilise inþa
Ýngiliz konsolosu da istiyor, bu
yapýlmasý istenen okullar da
etmek ve mezarlýk tesis etmek
konuda taleplerini iletiyordu.
Rum çocuklar için isteniyor-
istediklerini belirtiyorlardý.
Buna göre Þam'da bir þahsa
du.
ait olan 1105 metrekare yerin
gördükleri
haritasý da çýkarýlýp merkeze
havasýz
çocuklarýn
yýkýlmýþ olan kilisenin yerine
gönderiliyor ve bu sürecin
hasta olmalarýna yol açacak
bu kez Fransýz büyükelçiliði
süratle
derecede elveriþsiz olmalarý
yakýnlarýnda olacak þekilde
merkezden gönderilen tali-
nedeniyle
yenisinin yapýlmasý isteniyor-
matta belirtiliyordu.
yapýlmasý talep ediliyordu.
tamamlanmasý
Çocuklarýn
okulun
hatta
yeni
133- Y.A.HUS 510/84.
eðitim
dar,
okullarýn
Yýl.
1907.
Beyoðlu'nda
du.
127- Ý.HR. 223/12996.
Var olan okulun yetersizliði ve
134- DH. MUÝ. 91/-1/55.
Yýl. 1866. Anadolu sýnýrlarý
öðrenci sayýlarýnýn fazlalýðý
Yýl. 1910. Adana ve Tarsus'ta
içinde olan Siirt kasabasýnda
nedeniyle kýz ve erkekler için
yanmýþ olan kilise ve okullar
yapýlmasý istenen kilise talebi,
üç okul yapýlmasý isteniyordu.
için yönetime yapýlmýþ olan
keldani milletinden vatan-
130- Ý. HR. 256/ 15284.
talep, yönetimden olumlu
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 279
204- Ý. ASK. 33/1318.
cevap alýyordu. Kilise ve
163- Ý.DF. 2 / 1311.Þ. / 1
okullarýn ruhani heyetine ver-
164- DH.MKT. 1364 / 61
ilen müsaade ile tamirat
165- DH.MKT. 1372 / 63
205- Ý. AS. 38/1319. B/08
inþasýna baþlanmasý haberi
166- DH.MKT. 1408 / 46
206- Ý. DH. 1405/1320/ L-05
veriliyordu. Bölgedeki fakir-
167- DH.MKT. 1520 / 61
hanelere desteði de içeren bu
168- Ý.Askeri. 5 / 1311.R /
yardýmýn
kullanýlmasýnýn,
7
Ra/21
207- DH. EUM. THR.
10/31
208- DH. MUÝ. 2/2-59
ancak parlamentonun ona-
169- DH.MUÝ. 80 / -3 / 18
209- YEE. 6/51
yýyla olacaðý da ilave ediliyor
170- DH. MKT. 1353/25
210- Y.EE. 6/35
ve parlamento'nun onayýnýn
171- DH. MKT. 1377/71
211- DH. MUÝ. 40/1/52
bir an önce gerçekleþmesi için
172- DH. MKT. 1380/89
212- DH. MUÝ. 115/40
Adana
sürecin
173- DH. MKT. 1389/49
213- DH. MUÝ. 51/78
tamamlanmasýna çalýþýyordu.
174- DH. MKT. 1447/47
214- DH. MUÝ. 72/67
135- Ý.HR. 61.2970
175- DH. MKT. 1482/89
215- DH. MUÝ. 1/11/13
136-HR. MKT. 25/94
176- DH. MKT. 1426/24
216- DH. MUÝ. 76/1/22
137- Ý. HR. 86/4234
177- DH. MKT. 1409/46
217- Ý. HB. 28/1328 R/246
138- HR. MKT. 91/99
178- DH. MKT 1450/30
218- DH. MUÝ. 113/55
139- Ý.HR. 143/7539
179- DH. MKT. 1512/81
219- DH. MUÝ. 45/1/22
140- Ý. HR. 151/7979
180- DH. MKT. 1467/103
220- DH. MUÝ. 41/1/25
141- Ý.HR. 154/8149
181- DH. MKT. 1469/107
221- DH.MKT 1408 / 131
142- Ý.HR. 176/9684
182- DH. MKT. 1536/75
222- DH.MKT. 1404 / 51
143- Ý. HR. 176/9684
183- DH. MKT. 1466/33
223- DH.MKT. 1397 / 31
144- Ý. HR. 183/10163
184- DH. MKT. 1479/117
224- DH.MKT. 1389 / 127
185- Ý. DH. 1142/89072
225- DH.MKT. 1525 / 10
186- Ý. DH. 1272/100068
226- DH.MKT. 1451 / 62
valiliði,
145- DH. MKT. 1565/22
146-
Ý.
Def.
Hakani.
187- DH. MKT. 1541/12
227- DH.MKT. 1470 / 15
147-Y.EE. 38/158
188- Ý. DH. 1274/100151
228- DH.MKT. 1468 / 115
148- DH. MUÝ. 123/46
Y189- .A.HUS. 502/115
229- DH.MKT. 1572 / 22
11/1319. B/1
149- DH. MUÝ. 79/2-9
150 - DH. MUÝ. 75/8
151- DH. MB. HPS.M
45/58
152- DH. MB. HPS. M.
190- Ý. DH. 1455/1325.
R/30
230- DH.MKT. 1547 2
231- DH.MKT. 1554 / 23
191- DH. MUÝ. 3 /5 /5
232- DH.MKT. 1554 / 8
192- DH. MUÝ. 24/1-8
233- Ý. DH. 1149 / 89567
193- DH. MUÝ. 76-1/10
234- DH.MKT. 1541 / 80
194- A. MKT. UM. 442/73
235- DH. MKT. 1576 / 7
153- Y. EE. 37/9
195- DH. MKT. 1365/39
236- Ý.DH. 1278 / 100542
154- DH.MKT. 1345 / 106
196- DH. MKT. 1364/94
237- DH.MKT.1576 / 7
155- DH.MKT. 1342 / 65
197- DH. MKT. 1380/28
238- Ý.DH. 1229 / 96205
156- DH.MKT. 1525 / 40
198- DH. MKT. 1424/15
239- Y.EE. 49 / 53
157- DH.MKT. 1568 / 70
199- DH. MKT. 1371/103
240- Ý.DH. 1213 / 95012
158- DH.MKT. 1552 / 15
200- Ý. DH. 1086/85230
241- Ý.DH. 1209 / 94680
159- DH.MKT. 1572 / 43
201- DH. MKT. 1373/118
242- Ý.DH. 1249 / 97951
50/69
160- Ý.DH. 1193 / 93340
161- DH.MKT.1458 / 14
162- DH.MKT. 1524 / 88
202- Ý.DH. 1366/1317.
Ra/16
203- Ý. AS. 31/1317.Z/18
243- DH.MKT.6 / 1-36
244- Y. EE. 46 / 80
245- Y.EE. 46 / 96
280 Kosova'da Osmanlý Ýdaresi
KAYNAKÇA
A.MKT. UM. 435/100
Y.EE. 5/84
DH. MKT. 1448/89
DH. MUÝ. 34/1-25
DH. MUÝ. 26/2-42
DH. MKT. 1374/38
DH. MKT. 1386/104
DH. MKT. 1385/104
DH. MKT.1381/14
DH. MUÝ. 4/3-4
DH. MUÝ. 41-1-19
Ý.DH. 808/65333
DH. MKT. 1454/50
DH. MKT. 1561/38
Y. A. HUS, 501/62
DH. MUÝ. 83/29
Ý.DH.795/64536
Ý.DH. 797 / 64621
DH.MKT.1568 / 91
Ý.MF. 2 /1312.Ra. / 3
Ý. MF.3 /1313.Ra / 3
DH.MUÝ. 45 / 2 / 8
DH.MUÝ. 125 / 39
DH.MUÝ. 60 / 50
DH. MUÝ. 54-1 / 35
DH.MUÝ. 109 / 8
DH. MUÝ. 26 / 2-42
DH.MUÝ. 80-4 / 11
HR. MKT. 41/57
HR. MKT. 52/48
A. MKT. UM. 389/95
A. MKT. UM. 390/24
DH. MKT. 1357/56
DH. MKT. 1378/110
DH. MKT. 1571/55
DH. MKT. 1436/115
DH. MKT. 1464/73
DH. MKT. 1469/78
DH. MKT. 1492/102
DH. MKT. 1487/37
DH. MKT. 1524/79
DH. MKT. 1579/15
DH. MKT. 1586/39
DH. MKT. 1553/8
Ý. HUS. 102/320-za/135
DH. MUÝ. 48/29
DH. MUÝ. 41-1/53
DH. MUÝ. 76/1 - 17
DH. MUÝ. 76/1-65
DH. MUÝ 55/1-48
DH. MUÝ. 60/49
DH. MKT. 1320/68
DH. MKT. 1403/110
DH. MKT. 1438/115
DH. MKT. 1434/71
DH. MKT. 1408/45
Ý.DH. 1016/80149
DH. MKT. 1518/82
DH. MKT.1587/27
Ý. DFE. 16/323.C/04
DH. EUM. THR 1/31
DH. EUM. THR.11/25
DH. EUM. MH. 2/102
DH. EUM. THR. 9/18
DH. EUM. THR. 12/1
DH. EUM. THR. 11/25
DH. MUÝ. 18/1-9
YEE.6/37
DH. MUÝ. 54/1-9
DH. MUÝ. 48/21
Ý.DH. 1471/1326/2a-44
DH. MUÝ. 65/21
DH. MUÝ. 46/1-33
DH. MUÝ. 48/27
DH. MUÝ.54/1-4
DH. MUÝ. 61/1-23
DH. MUÝ. 71/ 21
DH. EUM. THR. 27/34
DH. MUÝ. 97/1-54
Ý. HB. 27/1328 R/229
Ý. HR. 218/12652.Yýl.1865
Ý. HR. 228/13340. Yýl
1867.
Ý. HR. 235/13930. Yýl.
1868.
Ý.HR. 263/15773. Yýl.
1874.
Ý.HR. 263/15773. Yýl.
1874.
Ý. HR. 268/16085. Yýl.1875
Ý. DH. 786/63868 Yýl. 1879
Ý. HR. 121/6046 Yýl. 1854.
Ý.HR.174/9533. Yýl.1859
Ý. HR. 170/9233. Yýl. 1859.
Ý. MMS. 45/1907. Yýl.
1872.
Ý. HR. 187/10376. Yýl.
1861.
Ý. HR. 187/10381.Yýl.
1861.
Ý. HR. 203/ 11636. Yýl.
1863.
Ý. HR. 211/12188. Yýl.
1864.
Ý. HR. 219/12691. Yýl.
1865
Ý. HR. 51/2413. Yýl. 1856.
Ý. HR. 138/7142. Yýl. 1856.
Ý.HR. 147/7722. Yýl. 1857.
Ý.HR. 219/12688. Yýl.
1865.
Ý. HR. 230/13508. Yýl.
1867.
Ý.HR. 226/13262. Yýl.
1867.
Ý.HR. 234/13865.Yýl. 1868.
Ý.HR. 233/13746. Yýl.
1868.
Ý. HR. 233/13782.
Ý. HR. 239/14205. Yýl.
1869.
Ý.HR. 260/15595. Yýl.
1873.
Kosova'da Osmanlý Ýdaresi 281
DH. MUÝ. 106/7. Yýl 1910
DH. MUÝ. 93/9 Yýl. 1910.
Ý.HR.251/14903.Yýl. 1871.
Ý.HR. 140/7317.Yýl.1856.
Ý. HR. 150/7919. Yýl. 1857.
Ý.HR. 159/8502. Yýl. 1858.
Ý. HR. 220/12803. Yýl.
1866.
Ý.HR. 223/12996. Yýl.
1866.
Ý. HR. 234/13857. Yýl.
1868.
Ý.HR. 241/14338. Yýl.
1869.
Ý. HR. 256/ 15284. Yýl.
1872.
Ý.HR. 254/15083 Yýl. 1872.
Ý.HUS. 7/1310. c/87. Yýl.
1892.
Y.A.HUS 510/84. Yýl.
1907.
DH. MUÝ. 91/-1/55. Yýl.
1910.
Ý.HR. 61.2970
HR. MKT. 25/94
Ý. HR. 86/4234
HR. MKT. 91/99
Ý.HR. 143/7539
Ý. HR. 151/7979
Ý.HR. 154/8149
Ý.HR. 176/9684
Ý. HR. 183/10163
DH. MKT. 1565/22
Ý. Def. Hakani. 11/1319.
B/1
Y.EE. 38/158
DH. MUÝ. 123/46
DH. MUÝ. 79/2-9
DH. MUÝ. 75/8
DH. MB. HPS.M 45/58
DH. MB. HPS. M. 50/69
Y. EE. 37/9
DH.MKT. 1345 / 106
DH.MKT. 1342 / 65
DH.MKT. 1525 / 40
DH.MKT. 1568 / 70
DH.MKT. 1552 / 15
DH.MKT. 1572 / 43
Ý.DH. 1193 / 93340
DH.MKT.1458 / 14
DH.MKT. 1524 / 88
Ý.DF. 2 / 1311.Þ. / 1
DH.MKT. 1364 / 61
DH.MKT. 1372 / 63
DH.MKT. 1408 / 46
DH.MKT. 1520 / 61
Ý.Askeri. 5 / 1311.R / 7
DH.MUÝ. 80 / -3 / 18
DH. MKT. 1353/25
DH. MKT. 1377/71
DH. MKT. 1380/89
DH. MKT. 1389/49
DH. MKT. 1447/47
DH. MKT. 1482/89
DH. MKT. 1426/24
DH. MKT. 1409/46
DH. MKT 1450/30
DH. MKT. 1512/81
DH. MKT. 1467/103
DH. MKT. 1469/107
DH. MKT. 1536/75
DH. MKT. 1466/33
DH. 1366/1317. Ra/16
Ý. AS. 31/1317.Z/18
Ý. ASK. 33/1318. Ra/21
Ý. AS. 38/1319. B/08
Ý. DH. 1405/1320/ L-05
DH. EUM. THR. 10/31
DH. MUÝ. 2/2-59
YEE. 6/51
Y.EE. 6/35
DH. MUÝ. 40/1/52
DH. MUÝ. 115/40
DH. MUÝ. 51/78
DH. MUÝ. 72/67
DH. MUÝ. 1/11/13
DH. MUÝ. 76/1/22
Ý. HB. 28/1328 R/246
DH. MUÝ. 113/55
DH. MUÝ. 45/1/22
DH. MUÝ. 41/1/25
DH.MKT 1408 / 131
DH.MKT. 1404 / 51
DH.MKT. 1397 / 31
DH.MKT. 1389 / 127
DH.MKT. 1525 / 10
DH.MKT. 1451 / 62
DH.MKT. 1470 / 15
DH. MKT. 1479/117
DH.MKT. 1468 / 115
Ý. DH. 1142/89072
DH.MKT. 1572 / 22
Ý. DH. 1272/100068
DH.MKT. 1547 2
DH. MKT. 1541/12
DH.MKT. 1554 / 23
Ý. DH. 1274/100151
DH.MKT. 1554 / 8
Y.A.HUS. 502/115
Ý. DH. 1149 / 89567
Ý. DH. 1455/1325. R/30
DH.MKT. 1541 / 80
DH. MUÝ. 3 /5 /5
DH. MKT. 1576 / 7
DH. MUÝ. 24/1-8
Ý.DH. 1278 / 100542
DH. MUÝ. 76-1/10
DH.MKT.1576 / 7
A. MKT. UM. 442/73
Ý.DH. 1229 / 96205
DH. MKT. 1365/39
Y.EE. 49 / 53
DH. MKT. 1364/94
Ý.DH. 1213 / 95012
DH. MKT. 1380/28
Ý.DH. 1209 / 94680
DH. MKT. 1424/15
Ý.DH. 1249 / 97951
DH. MKT. 1371/103
DH.MKT.6 / 1-36
DH. 1086/85230
Y. EE. 46 / 80
DH. MKT. 1373/118
Y.EE. 46 / 96

Benzer belgeler