Ayla Çelik`in şarkılarıyla Bağdat`ın yolunu tuttuk Yenilenen

Transkript

Ayla Çelik`in şarkılarıyla Bağdat`ın yolunu tuttuk Yenilenen
29 Ekim 1923’ten beri
bir arada, hür ve
sevinçle tek yürek!
Yenilenen yüzüyle
Ankara Emirgan Sütiş
Ayla Çelik’in
şarkılarıyla
Bağdat’ın
yolunu
tuttuk
• İstanbul Florya • İstanbul Beylikdüzü Park Teras
• Saudi Arabia Riyadh • U.A.E. Dubai
• İstanbul Emirgan • İstanbul Arnavutköy
• İstanbul Ataşehir Water Garden • İstanbul Çengelköy
• İstanbul Akaretler • İstanbul Çağlayan • İstanbul Viaport Marina • İstanbul Akasya AVM
• Fabrika Satış Mağazası İstanbul Seyrantepe
• Kocaeli Arasta Park • Ankara Çukurambar • Adana Çukurova
• İzmir Folkart Towers • Bursa Podyum Park
• Kuwait The Avenues • Kuwait Mangaf • Kuwait Gate Mall • U.A.E. Sharjah
• Qatar Doha Financial Square • Qatar The Pearl
DEVLETİMİZİN YANINDAYIZ
Temmuz ayı itibariyle ülkemizde yaşanan kötü olaylar ve
gezinen kara bulutlar malumunuz... Ancak Emirgan Sütiş
ailesi olarak cennet vatanımızın güzel insanlarının birlik
ruhuyla hareket edip; Türkiye’mizin geleceğine, istikrarına,
huzuruna göz dikenlerin üstesinden geleceğine inancımız
tamdır! Emirgan Sütiş ailesi olarak her daim mukaddes devletimizin yanındayız.
Bu mevhum olayda canını hiçe sayarak, göz kırpmadan vatanı uğruna şehit düşen vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet,
yakınlarına sabır ve başsağlığı, gazilerimize de acil şifalar diliyoruz…
Sizleri biraz olsun rahatlatmak ve keyifli vakit geçirmenizi
sağlamak adına yeni bir mevsimle yeni sayımıza ‘merhaba’ dedik. Yaz mevsimini acısıyla tatlısıyla geride bırakırken sizlere
çok daha kaliteli bir hizmet sunma amacının verdiği azim ve
beğenilerinize ulaşabilme arzusuyla sağlıktan güzelliğe, ünlü
röportajından, modaya kadar detaylı bir çalışma gerçekleştirdik. Bu sayımızda Ankara şubemizde yapılan yenilikleri
de ilk ağızdan sizlere sunmak istiyoruz. Her sayımızda yer
edindirdiğimiz yönetim röportajlarımızda yeniliklerimizden
haberdar olacaksınız; lakin minik tüyoları da buradan açıklamak isterim. Yakın zamanda yapacağımız iş birliğimiz de lezzet tutkunlarının uğrak noktası olmamız için bir neden daha
olacak!
Biz durmadan sizler için çalışmaya devam ediyoruz.
Siz değerli misafirlerimizin öncelik kurban bayramının
mübarek olmasını diler ve 29 Ekim cumhuriyet bayramını
kutlarım.
Nice güzel günlerde görüşmek arzusuyla, lezzetle kalın!
İçindekiler
Şerbetli tatlılar
Bayramınız Mübarek olsun
6
8 10
Eylül ve Ekim çiçekleri
Yedigöller
Takım elbisenin kuralları
38
30
Çocuklarda diş sağlığı
40
1923’ten bu yana tek yürek
26
20
Ayla Çelik ile söyleşi
Ankara Emirgan Sütiş
Saf lüks...
29
Akbank caz festivali
Tüm şubelerimizde
deneyebilirsiniz...
Beslenme
Bir bardak çayın yanında, çatalınızı
batırıp eşsiz bir doyuma ulaşmak ister
misiniz? Emirgan Sütiş’te her gün taze
olarak özel ustalar tarafından hazırlanan
baklavanın, kadayıfın, ayva tatlısının,
fıstıklı dürümün yahut kaymaklı ekmek
kadayıfının tadına bakmak ister misiniz?
Emirgan Sütiş’in tüm şubelerinde bu
eşsiz lezzetin keyfini çıkarabilirsiniz!
Şerbetli tatlılar
Bir dilim daha alır mıydınız?
Osmanlı kültürünün mirasçısı olan Türk mutfağı, kendi içerisinde yörelere göre bir takım
farklılıklar barındırsa da geleneksel tatlılarımızın neredeyse hepsi şerbetlidir dersek, yanılmayız!
Baklavasından, kadayıfına; dürümünden ekmek tatlısına kadar hepsi birbirinden lezzetli…
Osmanlı kültürünün mirasçısı olan
Türk mutfağı hem Balkan ve Orta
Doğu mutfaklarını etkilemiş, hem de
bu mutfaklardan etkilenmiştir. Ayrıca
Türk mutfağı yörelere göre de farklılıklar gösterir. Ancak herkesin hemfikir
olduğu bir konu vardır, Türk insanı
için şerbetli tatlı dediğinizde akan
sular durur!
İster fıstıklı, ister cevizli
Geleneksel Türk mutfağında önemli
bir yere sahip olan hamurlu ve şerbetli
tatlılar, özellikle sonbahar ve soğuk kış
günlerinin enerji veren eşsiz damak
tatlarıdır. Yekpare açılmış hamurunun
arasında; ister fıstıklı, ister cevizli iç
harcıyla hazırlanan baklavayı düşünün… Fırından çıtırdayarak çıkmış
gevrek yufkasına dökülen mis gibi
şerbet; henüz taptaze; kim bir dilim de
olsa yemez istemez ki!
Neden yemek sonrası tatlı yeriz?
Çocukken anneniz size her yemek
sonrasında bir tatlı servis etmiş olabilir
ve genellikle hepimiz yemek sonrasında tatlı bir şeyler yemek istersiz…
Neden biliyor musunuz?
Çünkü şekerli bir tat bedeninize yemeğin bittiği sinyalini verir ve kendinizi daha tok hissetmenizi sağlar. Bir de
verdiği mutluluk hissi ise cabası!
Bunları
biliyor musunuz?
Baklava:
Halk arasında çok sevilen baklavanın
ünü zamanla Osmanlı Sarayı’na kadar
uzanmış; bayram, düğün ve özel kutlama
sofralarında mutlaka yer almıştır. Hatta
baklava yapımı o kadar ciddiye alınmış
ki, 17’nci yüzyıl sonlarında sarayda ‘Baklava alayı’ oluşturulmuştur.
Sarayda baklavanın önemi, konaklardaki gibi sadece zenginlik ve ince zevk
alameti sayılmasından değil, aynı zamanda devlet törenlerine girmiş olmasındandı. 17’nci yüzyılın sonlarında veya 18’inci
yüzyılın başlarında ortaya çıkmış olan
baklava alayı geleneği, bunun en belirgin
örneğidir.
Kadayıf:
Kadayıfın tarihi 11’inci yüzyıla kadar
dayanıyormuş. Hatta Divanı Lügat’it
Türk’te kuyma adıyla bahsedilen tatlının
kadayıfın atası olduğu tahmin ediliyor.
Bu tatlı, ince şeritler halinde kesilen hamurların yağda kızartılmasıyla veya sulu
kadayıf hamurunun ince şeritler oluşturacak şekilde kaynayan yağa dökülmesiyle hazırlanıyormuş.
Selçuklular döneminde de adı geçen
kadayıf, Osmanlı dönemi saray mutfağında oldukça fazla tüketiliyormuş.
Sadece hanedan mensupları için saraya
günlük bir at arabası kadayıf giriyormuş.
Padişahların güçlerini nereden aldıklarının cevabı da bu olmalı! Her gün
kadayıf yiyen bir adamın yenemeyeceği
ordu yoktur herhalde…
Kutlama
Kurban bayramınız
Mübarek olsun…
Allah’a yakın olmak ve rızasını almak için ibadet niyetiyle Hicri Takvim’e göre Zilhicce ayının
onuncu gününden itibaren dört gün boyunca kutladığımız kurban bayramı için hazırlıklar
tamam! Biz de bu mukaddes vesileyle tüm İslam aleminin damağını, ruhunu ve çevresini
tatlandıran; gerçekten güzel ve bereketli bir kurban bayramı geçirmesini niyaz ederiz.
Dini bir terim olarak Allah’a yakınlaşmaya vesile olan şey anlamlarına gelen
kurban, ibadet maksadıyla belirli
şartları taşıyan hayvanı, kurban
bayramı günlerinde usulüne
uygun olarak kesmeyi ve
bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder. Akıllı, hür, mukim ve
dini ölçülere göre
zengin sayılan
mümin, ilahi rızayı kazanmak
gayesiyle kurbanını keser.
Böylece hem
maddi durumu yetersiz
olup kurban
kesemeyenlere
yardımda bulunmuş, hem de
Cenab-ı Hakk’a
yaklaşmış olur.
Kurban
Hanefi
mezhebine göre vacip,
diğer mezheplere göre ise
sünnet-i müekkededir. Dini
kaynaklarda Peygamber efendimizin kurbanını daima kestiği ifade
edilmektedir.
Kurbanın dini dayanağı nedir?
Genel anlamda kurbanın bir ibadet
olduğuna dair Kuran-ı Kerim’de birçok ayet yer almaktadır. Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İsmail’in
yerine, Allah tarafından
bir kurbanın verildiği
açıkça bildirilmektedir. (Saffat 37/107)
Ayrıca aşağıdaki
ayetler de genel
anlamda kurban ibadeti ile
ilgilidir:
- “Her ümmet için Allah’ın kendilerine
rızık
olarak verdiği
hayvanlar
üzerine ismini
ansınlar
diye
kurban
kesmeyi meşru kıldık…”
(Hacc 22/34)
- “... kendilerine rızık
olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belirli
günlerde Allah’ın adını ansınlar.
Artık onlardan siz de yiyin, yoksula
fakire de yedirin.”(Hacc 22/28)
• “Kurbanlık büyükbaş hayvanları da
sizin için Allah’ın dininin nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken
kurban edeceğinizde üzerlerine Allah’ın
adını anın. Yanları üzerlerine düşüp
canları çıkınca onlardan siz de yeyin,
istemeyen fakire de istemek zorunda
kalan fakire de yedirin. Şükredesiniz
diye onları böylece sizin hizmetinize
verdik.” “Onların etleri ve kanları asla
Allah’a ulaşmaz. Allah’a ulaşacak olan
ancak sizin takvanızdır. (Onun için
yaptığınız, gösterişten uzak amel ve
ibadet)” (Hac 22/36;37)
Bu ayetlerde zikredilen hayvan
kesiminin ibadet amaçlı birer uygulama olduğu açıktır. Bu amaçla kesilen
hayvanların, et ve kanlarının Allah’a
ulaşamayacağının, asıl olanın ihlas ve
takva olduğunun vurgulanması kurban kesmenin ibadet olduğunun açık
göstergesidir.
Kurban kesmenin amacı nedir?
Kurban ibadetinin asıl amacı Allah’ın
rızasını kazanmak ve ona yakınlaşmayı arzu etmektir. Kurban kesen, bu
ibadetiyle Allah’a yaklaşmış ve onun
hoşnutluğunu kazanmış olur. Kurban,
aynı zamanda bir sosyal yardımlaşma ve dayanışma örneğidir. Kesilen
kurbanlardan maddi olarak daha çok
yoksullar yararlanır. Görüldüğü gibi
bu ibadetin ruhunda Hakk’a yakınlık
ve halka fedakarlıkta bulunma anlayışı
vardır. Kurban; Müslüman toplumların
simgesi ve şiarı sayılan ibadetlerden biri
olarak asırlardan beri dini hayatımızda
önemli bir yer tutmaktadır. Kurban, bir
Müslüman’ın bütün varlığını gerektiğinde Allah yolunda feda etmeye hazır
olduğunun sembolik bir ifadesidir.
İslam dini; ferdi, ruhi-deruni hikmetlere ve insani erdemlere ulaştırmayı ön-
görürken; toplumlar için birleştirici ve
bütünleştirici bazı emir ve uygulamalar
da getirmiştir. İslam dininin bu üstün
özelliği, zekat, hac ve kurban gibi sosyal
boyutlu mali ibadetlerde, daha belirgin
olarak ortaya çıkmaktadır. Bu ibadetler
başlangıçtan bütün Müslüman toplumlarda, genel esasları ve özü hiç bir
değişikliğe ve müdahaleye uğramadan
devam etmiş ve yeni nesillere intikal
ettirilmiştir.
Kurban ne zaman kesilir?
Kurban, kurban bayramının ilk üç
gününde kesilir. Kurban kesim vakti
bayram namazı kılınan yerlerde bayram
namazı kılındıktan sonra, bayram
namazı kılınmayan yerlerde ise sabah
namazı vakti girdikten sonra başlar.
Bayramın üçüncü günü güneş batıncaya
kadar devam eder. Bu süre içinde gece
ve gündüz kurban kesilebilir. Ancak
kurbanların gündüzleri kesilmesi uygundur. Bayramın birinci günü kesmek
daha faziletlidir.
Şafii mezhebine göre ise kurban bayramın dördüncü günü de kesilebilir.
Hangi hayvanlar kurban olarak
kesilebilir?
Kurban; koyun, keçi, sığır, manda
ve deveden olur. Bunların dışındaki
hayvanlar kurban olarak kesilemezler.
Bu hayvanların kurban olarak kesilebilmesi için koyun ve keçinin bir, sığır
ve mandanın iki, devenin ise beş yaşını
doldurmuş olması gerekir. Ancak altı
ayını tamamlayan koyun bir yaşını doldurmuş gibi gösterişli olması halinde
kurban edilebilir.
Kurban keserken nelere dikkat
edilmelidir?
Kurban edilecek hayvana acı çektirilmemeli ve eziyet verilmemelidir. Hay-
vanlar ehil kişiler tarafından kesilmeli
ve kesim işlemi süratli bir şekilde yerine
getirilmelidir. Ayrıca çevre temizliği için
gerekli tedbirler alınmalıdır. Hayvanların, birbirlerinin kesimini görecek
şekilde yan yana bulundurulmamalarına özen gösterilmelidir.
Röportaj
Çukurambar Emirgan Sütiş:
Yenilenen konseptimizle
ziyaretlerinize hazırız
Ankara Çukurambar’da Emirgan Sütiş lezzetlerini konuklarıyla buluşturan Mesturkuaz Operasyon Müdürü İskender Akkoç ile bir araya geldik. Ankaralıların uğrak yeri Emirgan Sütiş’te yapılan
değişiklikleri konu aldığımız röportajımızda Akkoç’a müşteri memnuniyetini nasıl bu kadar en
üst noktada tuttuklarını da sorduk.
Kendi segmentlerinde nadide iki firma için çalışıp çabalamak ne kadar zor
olsa da keyifli olacağını düşünüyorum.
Ankara’da özellikle kahvaltı konusunda yöresel farklı lezzetler de var.
Ancak müdavimleriniz sizi hiç bırakmıyor. Bu başarıyı yakalamak zor
olmadı mı?
Emirgan Sütiş olarak kahvaltıda sunduğumuz ürünlerin hepsini özenle en
kaliteli ürünlerden seçiyoruz. Kaymağımız, yoğurdumuz, kaşarımız kendi
üretimimiz; beyaz peynirimiz Ezine’de
sadece firmamıza özel üretim yapan
çiftlikten gelmektedir. Yani öncelikle
doğallıktan ödün vermiyoruz.
esnaf da olabiliyor. Her kesime hitap
ediyoruz. Misafirlerimiz kahvaltılıklarını istedikleri şekilde yiyebilecekleri
kadar sipariş edebiliyorlar. Bu da bizi
farklı kılan nedenlerden sadece bir kaçı!
Bize gelen duyumlara bakılırsa
şubenizin müdavimleri tatlılarınıza
bayılıyor. Hele de keşküle... Özel bir
sırrı var mı?
Emirgan Sütiş olarak tüm sütlü
tatlılarda iddialıyız. Menülerimizde
bulunan tüm sütlü tatlılar geleneksel
yöntemler ile yıllardır bünyemizde bulunan çok tecrübeli ustaların maharetli
ellerinden çıkıyor. Lakin en önemlisi
doğallığı! Sütümüz kendi çiftliğimiz-
Ankara’daki müdavimlerine Çankaya
Çukurambar’daki şubesinde nezih ve
ferah atmosferiyle 2013 yılından bu
yana hizmet sunan Emirgan Sütiş’te
eğitim, temizlik, tazelik ve kalite ilk
sırada geliyor.
İskender Bey, öncelikle merhabalar… Emirgan Sütiş ile tanışmanız
nasıl oluştu? Ne zamandan bu yana
Ankaralılara bu eşsiz lezzeti sunuyorsunuz?
2014 yılında Kadıköy Fenerbahçe
Parkı’nda Turing işletmelerine ait olan
Romantica projesi ile Emirgan Sütiş ailesine dahil oldum. Sırasıyla Çağlayan
ve Seyrantepe’deki şubelerde İşletme
Müdürü olarak görev aldım. O tarihten
bugüne kadar bu büyük ailenin bir
ferdi olmaktan her zaman mutluluk ve
onur duydum. 2013 yılından bugüne
kadar Ankara Çukurambar’da bizi
ziyaret eden misafirlerimize hizmet veriyoruz. 1 Ağustos 2016 tarihi itibarı ile
Mesturkuaz Grup adı altında Emirgan
Sütiş’ten franchise olarak aldığımız
yeni işletme projeleri üzerinde çalışıyorum.
Bizi ziyaret eden misafirlerimiz bize
inanıyor, güveniyor; mutfaklarımız
açık, ürün hazırlıklarımızı misafirlerimizin gözlerinin önünde yapıyoruz.
Her öğünde ekmek fırınımızdan sıcak
14 çeşit ekmek servisi yapıyoruz. Bunlar
da bizi farklı kılıyor ve tercih edilen
olarak ön plana çıkarıyor.
Bizi ziyaret eden misafirlerimiz,
devlet erkanının üst düzey yöneticileri,
bakanlar, milletvekilleri, ünlü sanatçılar
da oluyor; yoldan geçen öğrenci de,
den, tatlılarımızda kullandığımız pirinç
nişastasını taş değirmende günlük
olarak ustalarımız tarafından çekiliyor.
Hazırlanan karışımlar bakır kazanlarda kıvamına gelinceye kadar mavlak
yardımı ile yavaş yavaş pişiriliyor. Çok
zahmetli bir iş olsa da tercih edilen bir
lezzet ortaya çıkıyor.
Temizlik ve hijyenden ödün vermeden bu kadar büyük olan bir mekanda
bunu başarmak zor değil mi?
Tüm işletmelerin dikkat etmesi gereken en önemli hususlardan bir tanesi
temizliktir! Biz kendimize bu konuda
işinin ehli, profesyonel partner firmalar seçiyoruz. Personelimizi, hijyen ve
temizlik konusunda bu firmalardan
aldığımız destek ile eğitiyoruz. Bunu
pekiştirmek adına eğitim planlamaları
yapıyoruz.
Hizmet için müdavimleriniz 10 üzerinden size 10 veriyor. Emirgan Sütiş
içerisinde bu konuda da bir eğitim
veriliyor mu?
Eğitim konusunda ciddi yatırımlar
yapıyoruz. Her işletmemizin kendi
içinde ve genel anlamda eğitim planlamaları yıllık olarak hazırlanan program
doğrultusunda yapılmaktadır. Her yeni
açılması planlanan işletmemiz için
seçtiğimiz personelimize önce imalat
birimimize alıp ürünlerimiz konusunda
eğitim veriyoruz. Daha sonra eğitim
akademisi olarak belirlediğimiz işletmelerimizde Emirgan Sütiş konseptini,
hizmet anlayışını bu personellerimize
verdiğimiz eğitimler ile empoze ediyoruz. Nihayetinde eğitimlerde başarılı
olan personellerimiz farklı işletmelerde
yönetici, usta, servis personeli olarak siz
değerli misafirlerimize hizmet ediyor.
Röportaj
Bildiğimiz kadarıyla Ankara Emirgan Sütiş’in içi yenilendi. İç dizaynında ne gibi revizyonlar yapıldı?
Ramazan bayramı ertesinde başladığımız tadilatı 20 gün gibi kısa bir
sürede ekibimizin özverili çalışmaları
ile tamamladık. Emeği geçen herkese
çok teşekkür ederim. 2013 yılında açılan
bir şube olarak gerek mutfak, gerekse
servis bölgelerinde deforme olmuş tüm
araç ve gereçlerimizi, mobilyalarımızı
yeniledik. Gri metal tonların hakim
olduğu şubemiz daha açık renkler ile
değiştirildi. Artık şubemiz biraz nostaljik, biraz daha çağdaş, farklı, çok hoş
bir konsept oldu. Şubemizdeki tadilatın
projelendirmesini Him Mimarlık, uygulamayı ise Acar İnşaat firmaları yaptı.
Kendilerine bu vesileyle de sonsuz
teşekkürlerimizi sunarım.
Revizyon demişken okurlarımıza
buradan da bir müjde vermek isterim…
Yaklaşık bir aydır Emirgan Sütiş’in partner olarak kendine seçtiği Mesturkuaz
Grubu’nun Genel Koordinatörlüğü’nü
yapıyorum. Ankara başta olmak üzere
İstanbul/Ataşehir, İzmit/Arastapark ve
Adana/Adanapark’ta yeni işletmelerimizin inşası sürmektedir. Buralarda
da bizi ziyaret edecek misafirlerimize
Emirgan Sütiş lezzetlerini, mükemmeliyetçi hizmet anlayışıyla sunmaktan
onur duyacağımızı bilmelerini isterim.
Son olarak size göre Emirgan
Sütiş’in en muhteşem favori lezzeti
hangisi?
Ben aslında hepsini söylemek isterim.
Birini söylesem, diğerine haksızlık
yaptığımı düşünürüm; ama yine de
kazandibi çok küçük bir farkla önde
benim için!
“Menülerimizde bulunan
tüm sütlü tatlılar kendi
çiftliğimizden elde ettiğimiz
günlük 3000 lt sütten ve
geleneksel yöntemler ile yıllardır bünyemizde çalışan
çok tecrübeli ustaların maharetli ellerinden çıkıyor.
Lakin en önemlisi doğallığı!”
Estetik
Hazırlayan:
Filiz Merde
Cildimizi bakıma alma zamanı geldi
Yaz boyunca cildimize nüfuz eden güneş ışınları nedeniyle nem dengesi bozulan cildimizi bakıma
alma zamanıdır sonbahar! Güneş ışınlarına maruz kalan cilt bronzlaşır ve altta hasarlar oluşur.
Güneş lekeleri ton farklılıkları gözenek genişliği sebum ve nem dengesinin bozulması gibi mat ve
cansız bir cilt oluşumu, derinin kalınlaşması ve çizgilerin belirginleşmesi gibi ciltte başlayan bu
yıkımın önüne geçmek için öncelikle cildin ihtiyaç duyduğu vitaminleri cilde vermek gerekir.
uygulanmaktadır. Kozmetik dermatolojide ise özellikle cilt kırışıklıklarının
azaltılması ve bazı kişilerde daha sık
olarak görülebilen aşırı terlemelerin
(Hiperhidrosis) giderilmesi amaçları ile
kullanılmaktadır.
Botox kimlere yapılmaz?
Kanser hastalarına, ileri derecede
haşimato hastalarına, hamilelere, emzirenlere, roaccutene tedavisi devam
edenlere ve yüksek derecede alerjisi
olanlara asla Botox yapılmaz.
Önerimiz PRP ve Botox
Şu dönemde en çok vitamin enjeksiyonları PRP ve Botox öneriyoruz. Cildi
canlandırmak için PRP, su ve nemi
dengede tutmak için vitamin enjeksiyonu, cildi yeniden yapılandırmak
için somon DNA’sı, kaz ayakları ve
alın çizgilerini yok etmek içinse Botox
öneriyoruz. Güzel ve pürüzsüz bir cilt
bütün kadınların hayali ve unutmamalıyız ki cildimiz en güzel giysimiz...
Botox nedir?
Botoks; “Clostridium botulinum”
isimli bakteriden elde edilen tıbbi bir
proteindir. Bu protein, aslında çok
uzun zamandır göz ve nörolojik hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır.
Kırışıklıkları gidermek amacıyla ise
10 yıldır güvenli ve başarılı bir şekilde
kozmetikte kullanıma girmiştir.
Botox kimlere uygulanır?
18-65 yaş arası herkese uygulanabilir.
Özellikle yüz ve boyundaki kırışıklıkların tedavisinde kullanılır. Gebe ve
emzirenlerde ise uygulanması önerilmez. Nörolojide spastik kas problemlerinin giderilmesinde ve şaşılık gibi göz
hastalıklarının tedavilerinde yıllardır
PRP nedir?
Yeniden canlandırıcı/yapılandırıcıdır. Yalnızca cilt altı dokusunda yeni
kollajen hyaluronik asit gibi temel
matriks elemanlarının oluşumunu
değil, derinin tüm yaşamsal işlevlerini
destekler. Kırışıklıkların ve çizgillerin
giderilmesini deriyi “doldurarak” değil,
“gençleştirerek” sağlar.
İlk uygulamadan sonra ortaya çıkan
parlak ve sağlıklı görünüm bir süre
sonra hafif bir gerileme gösterebilir.
Bunun için ardışık birkaç uygulama
yapmak ve gençleştirici etkinin devamını sağlamak gerekir.
Ortalama olarak üç uygulamadan
oluşan kürler her 6-12 ayda bir kez
tekrarlandığında kalıcı sayılabilecek
kadar uzun etkili bir gençleştirici etki
sağlanmış olacaktır.
Röportaj
Emirgan Sütiş = Sürekli hizmet
üzerine kurulu olan eski, 200 yıllık
bir yapıdır. Buradaki banket satışlarının organize edilmesi, operasyonun
götürülmesi ve en üst düzeyde karlılığın
yukarıya doğru çıkarılmasından sorumluydum.
“Emirgan Sütiş eşittir sürekli hizmet” diyen Türkiye Operasyon Müdürü Cüneyt Ural’dan
Emirgan Sütiş okurları için tüyoları aldık. Pearl markasıyla pastalarının lezzetini en üst seviyeye
çıkaracaklarını müjdeleyen Ural, aynı zamanda organik ürünler konusunda da araştırmalarına
titizlikle devam ettiklerini açıkladı.
Gerek Türkiye geneli, gerekse yurt
dışındaki şubeleriyle kaliteyle tazeliği
misafirlerine en doğal haliyle sunan
Emirgan Sütiş’in arka planında muazzam bir organizasyon bulunuyor.
Yılların tecrübe ve deneyimiyle
Emirgan Sütiş’in kalitesini harmanlayan Türkiye Operasyon Müdürü
Cüneyt Ural ile bir araya geldik.
Cüneyt Bey, öncelikle sizi biraz
tanıyarak röportajımıza başlayalım…
Türkiye’deki beş yıldızlı otellerde 1993 yılından, 2012 yılına kadar
çalıştım. Bir önceki iş yerinde Yiyecek
İçecek Direktörü idim. Operasyon
Müdürü olarak 2014 yılında atandığım
Emirgan Sütiş ailesinde, Türkiye Operasyon Müdürü görev yapıyorum.
Otelcilik sektörünü seçmenizdeki
amaç ne idi? Turizm ve gıda sektörü
bir heves miydi yoksa eğitiminiz kaynaklı mı bu yolu seçtiniz?
Bu işteki temel amaç insana hizmet
ve hizmetten gelen gelirdir. Benim
açımdan gelir ikinci plandadır; önceliğimse insana hizmettir ve hizmeti en
üst seviyeye taşıyabilmektir!
Ben de bu alanda eğitim aldığım için
okul sonrasında sektöre tam manasıyla adım atmayı seçtim, sonrasında da
meslek olarak devam ettim. Genellikle
kendimi geliştirebileceğim konuların
her daim en uç tarafına doğru hareket
etmeyi seçen bir yapım var. Dolayısıyla
çeşitli kurslar, seminerler, yurt dışı eğitimleri derken Türkiye’de bugüne kadar
dört otel ve altı restoranın açılışını
yaptım.
Peki, siz ne zaman Emirgan Sütiş
ailesine dahil oldunuz?
Piyasada kalifiye arayışı, her zaman
devam eden bir döngüdür. Emirgan
Sütiş ise gelişen bir marka olarak çalışmalarına devam eden bir yapıdaydı.
2014 yılında yollarımız Emirgan Sütiş’in
sahibi Esat Kocadağ ile kesişti, birkaç
görüşmemiz oldu. Kendisi tarafıma
Emirgan Sütiş’te iş birliği tavsiye edince, ben de ailenin bir üyesi olmaya karar
verdim. O tarihten bu yana Emirgan
Sütiş markasını geliştirmek için neler
yapabiliriz diye düşünerek çalışmalarımıza devam ediyoruz. Çitamızı her
gün bir üst noktaya taşımak için gayret
gösteriyoruz.
Emirgan Sütiş’teki ilk göreviniz ne
idi?
Çengelköy Abdullah Yalısı’nın Genel
Müdürü idim. Orası yaklaşık 6 dönüm
Emirgan Sütiş’teki tüm bu koordinasyonun bayi talebi nasıl ortaya
çıktı? Yurt dışından mı talep geldi
yoksa sizler mi bu şekilde hedefler
edindiniz?
Ürün gamımıza baktığınız zaman biz
gerçekten organik ürünlerle hizmet sunuyoruz. Emirgan Sütiş’in Kırklareli’nde bir süt çiftliği vardır. Burada manda
ve inek sütü üretimimizle beraber
imalathanemizde gelen hammaddeleri
ürüne çeviriyoruz. Ve söz konusu üretimin hepsi geleneksel yapıyla üretiliyor.
Hepsinde emek var, organik bir şekilde
dondurulmadan şubelerimize ulaştırılıyor. Dışarıdan bakan bir göz olarak da
Emirgan Sütiş kaliteli ürünleri, organik
ya da yerinden aldığı ürünleri misafirlerine sunan düzgün markalar içerisindedir. Bunu başarıyla uygulayan firma
sayısı çok azdır ve biz bunu başarmış
durumdayız.
Biz Emirgan Sütiş olduktan sonra
misafirlerimize en iyi hizmeti, en iyi
ürünü nasıl sunarız diye çalışmalarımızı sürdürdük. Bu sayede ülkemizde 16
şube sayısına ulaştık. Yurt dışı isteği de
misafirlerimizin talebi doğrultusunda
gelişti ve şu an için 6 şubemiz var. Biz
yurt dışında çok fazla talep gören, hiçbir şubesinde sıkıntı yaşamayan, ısrarla
büyümek isteyen bir firmayız.
Emirgan Sütiş’te bütün bu ürünler
nerede üretiliyor?
Bizim üretimimiz İstanbul’da yapılıyor; fakat şehir dışında ulaşımda zorluk
yaşadığımız noktalara hiçbir şekilde
transfer yapmayıp yerinde üretim
gerçekleştiriyoruz. İstanbul dışındaki
şehirlerde ve ülkelerin hepsinde yerinde
üretim vardır. Dondurulmuş ürünle çalışmak çok basittir, dondurursunuz ve
transfer edersiniz. Ancak bizim prensibimiz her zaman taze üründen yanadır.
Emirgan Sütiş’te dışarıdan alınan yiyecek oldukça azdır… Peki, söz konusu
alımlarda nelere dikkat ediliyor?
Evet, gerçekten çok az bir kısmı dışarıdan alıyoruz; burada dikkat ettiğimiz
ana husus şudur: Kaliteli ürün nerede
ise biz oradan bizzat alım yapıyoruz. Bu
yüzden ciddi bir Ar-Ge çalışmamız var.
Emirgan Sütiş’e özel Çaykur tarafından üretilen, Rize’de ilk harman
toplanan gerçek çayın, Demirköy’de
doğal ortamında büyüyen tavukların
organik yumurtalarının, Ezine’de özel
bir çiftlikten getirtilen beyaz peynirin,
Erzincan’da yalnızca Emirgan Sütiş için
yapılan tulum peynirinin, Gelibolu’nun
eski kaşarının ya da Artvin’in en güzel
ve özel balını tercih edebilirsiniz…
Hepsi yalnızca tüm Emirgan Sütiş
ailesi için özel olarak hazırlanıyor.
Tabii hizmetler bununla da bitmiyor!
Ayrıca Emirgan Sütiş’in günlük özel
olarak kendi çiftliğinde ürettiği bir de
manda yoğurdu, günlük süt, ayran,
hellim peyniri, kaymak, kaşar peyniri ve
tereyağı da var.
Emirgan Sütiş tatlılarıyla çıkış
yakaladı ve gamını genişletti. İleri
dönemde konuklarınız için yapmayı
planladığınız yeni anlaşmalar ve yeni
lezzet buluşmaları olacak mı?
Bizim her altı ayda bir menülerimiz
gözden geçirilir ve altı aylık dönemlerde
menü ürünlerimiz değiştirilir. Mutfak
Ar-Ge kısmımız değiştirilmesi gereken
ya da misafirlerimizin tercih yönündeki hareketleri belirler ve revizyonlara
gidilir. Örneğin; pasta tarafımızda biz
Röportaj
zaten bir atılım gerçekleştirdik. Bizim
işletmelerimizde pasta satışı eskiden de
vardı, şimdi de var.
Biz yalnızca bu kısmımızı şu sıralar
güçlendirdik. Artık istediğiniz doğum
günü pastasını sipariş edip alabiliyorsunuz, hatta Pearl isminde yeni bir
markamız var.
Düğün, nişan gibi geniş katılımlı
kutlamalar için özel üretim pastalar
yapıyoruz.
Misafirlerimizin ağız tadıyla Emirgan
Sütiş’in kalitesini bir araya getirerek
büyük çaplı kutlamalar için butik
üretimde pastalar hazırlayabiliyoruz.
Kataloğumuzu misafirlerimiz, tüm
şubelerimizde bulabilir.
Şubeleşmeyle ilgili olarak 2016’nın
son periyodu için planlamanız nedir?
Biz 2016’yı şu an için kapattık.
Ataşehir, Kocaeli, Beylikdüzü’nde yeni
şubelerimiz açılacak.
Ankara ve Florya şubelerimizi yeniliyoruz. Türkiye genelinde de çok yoğun
bir talep var.
Bayi kıstaslarınızı neler oluşturuyor?
Herkes mutlaka yiyecek-içecek sektöründen gelmiş olmak zorunda değil. Biz
sistemimiz gereği tamamen işletmenin
yönetimini de ele alıp, işletmeyi mimarisinden başlayıp en son noktasına
kadar alıp teslim ederek sürdürüyoruz.
Bu süreçte de bayi sahibine ve işletmedeki diğer ekip arkadaşlarımıza eğitimler veriyoruz. Teslim sürecinden sonra
da daima iş birliği halinde çalışmaları
yürütüyoruz.
Peki, Cüneyt Bey Emirgan Sütiş’te
şu anda üzerinde durduğunuz projeler
nelerdir?
Şu an için açılacak yeni şubelerimizin planlaması ve şubelerin açıldıktan
sonraki hizmet kalitesinin artırılmasıyla
ilgileniyoruz. Aynı zamanda var olan
şubelerimizin kalitesinin en üst segmentte kalması için çalışmalarımız var.
Biz de Ar-Ge oldukça önemlidir… Ben
ekibimle birlikte belirli dönemlerde,
belli şehirlere gidip farklı mekanlarda
çeşitli araştırmalar yapıyorum. Örneğin; baklavayla ilgili yaklaşık iki ay evvel
bir araştırmamız oldu. Mutfak Koordinatörümüzle beraber Gaziantep’e bir ziyaret gerçekleştirdik. Orada bildiğimiz
ve bilmediğimiz birçok şeyi pekiştirdik.
İleriye yönelik planlarımızı da bu yönde
şekillendirmeye çalıştık.
Örneğin; Denizli’nin bir ilçesinde çok
iyi yapılan bir reçel ile araştırmalarımız
sürüyor. Bu lezzeti misafirlerimize
sunmak istiyoruz. Gerekirse yerinde
ürettirip, şubelerimizde misafirlerimize
sunacağız.
Sizin Emirgan Sütiş’teki favori lezzetiniz hangisi?
Ben çok iyi bir kazandibi yiyicisiyimdir. Dondurmayla kazandibini taçlandırırım. Emirgan Sütiş’te sütlü tatlılar
inanılmaz iyidir. Diğer taraftan baktığınızda da yemek bulabileceğiniz bir
mekandır. Emirgan Sütiş’te köfteler, et
ürünleri de muhteşem lezzettedir. Baktığınızda uluslararası bazda da birçok
restoranla yarışabilecek düzeydedir ve
ben de bunları çok beğeniyorum.
Son dönemde ülkemiz genelinde
yaşanan olaylar hakkında neler söylemek istersiniz?
Son dönemlerde yaşadığımız şeyler
çok hoş olmadı; ama milletimiz buna
gereken cevabı verdi. Piyasalarda bir
durağan dönem yaşanacak gibi oldu;
ancak bunu hızlı bir şekilde aşmaya başladık. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde
bu durumun düzeleceğini ve her şeyin
normale geleceğini düşünüyorum. Düzelmenin sonunda kaldığımız yerden
devam edebiliyorsak ne mutlu bize...
Herkes için umarım her şey iyi olur.
Okurlarımızın da bu vesileyle Kurban
Bayramı ve Cumhuriyet Bayramı’nı
kutlarım.
Keşif
Bir veda busesi:
Yedigöller
Doğanın tam ortasında sonbaharın tüm renkleri eşliğinde keyifli yürüyüşler yapıp,
huzurun keyfini muhteşem manzarasıyla görsel şölene dönüştürmeye hazır mısınız?
Birçok turistik yöremizin bir mevsimi, daha doğrusu insanların akın ettiği
bir sezonu vardır. Ancak Yedigöller,
sezon tanımı pek yapılamayan ve
ziyaretçilerine her mevsim doğal güzellikler sunabilen, çok eski tarihlerden
beri tanınmasına karşın bu güzelliklerini koruyabilmiş adeta bir sığınak!
Grileşen şehir yaşamına renk ve soluk
katmak istediğinizde, mevsime aldırmadan gidebileceğiniz bana göre son
kale… Sonbaharda doğanın veda edişini yapraklarına düşen ateş renkleriyle
uğurluyor; ilkbaharda doğanın uyanışını rengarenk çiçeklerine doluşan arılar
ve kelebeklerle karşılıyor. Yazın nilüfer
çiçekleriyle, kışın da bembeyaz karlarla örtülüyor. Yedigöller her mevsim
bambaşka güzellikler sunarak insanları
yıllardır kendine çekmeyi başarıyor.
Eşsiz renk armonisi
Yedigöller’de ağaçların aralarından
sızan gün ve güneş ışığının, yarattığı
renk armonisi bambaşka bir eşsizlik!
Ayrıca, bu görüntüler göl kıyısında, göl
yüzeyine yansıyarak, çok güzel görüntüler oluşturuyor. Fotoğraf sevdalılarının özellikle sonbahar ve kış mevsi-
minde müdavimi olduğu Yedigöller’de
ağaçların rengini turuncu ve kızıl
arasında görmek mümkün. Kendinizi
cennette hissedebilirsiniz.
Yedigöller’de, herkesin gidebileceği
oldukça kolay yürüyüş parkurları var.
Parkuru tamamen gezmek, yaklaşık
2-3 saat alabiliyor. Evet, gezi parkurunda yürümeye devam edin. Bu gölden
sonra, daha büyük bir göl göreceksiniz.
Ama ikisinin arasında, küçük boylu şelalelerin yarattığı güzellik, etkileyici…
Bu bölüm piknik masaları ile piknik
yapmaya gelenler için düzenlenmiş.
Burada göl kıyısında, bir de ağaç seyir
terası var.
Burası; Yedigöller’in en keyifli bakış
açısına sahip yeri. Göl yüzeyine baktığınızda, suya vuran farklı renklerdeki
göl yüzeyi göreceksiniz.
Seyir terasları ve göl kıyılarındaki
tahta iskeleler de muhteşem
Milli park içinde; kayın, meşe,
gürgen, kızılçam, karaçam, sarıçam,
köknar, ıhlamur ve benzeri birçok ağaç
görmek mümkün. Ülkemizin en güzel
karışık doğal ormanı burada, söylenenlere göre toplam 238 farklı bitki türü
var… Bölge, doğanın yarattığı bir canlı
ağaç müzesi görünümünde! Ayrıca
zamanı geldiğinde, gölün yüzeyindeki nilüferler de bambaşka güzellik
katıyor.
Keşif
Kim balık tutmak ister?
Milli Park alanı içinde, pikniğe
gelenler için tahta masalar ve ocaklar
var. Yiyecek ve içeceklerinizi mutlaka
beraberinizde getirin.
Aksi halde, burada yalnızca alabalık
satın alabilirsiniz. Veya amatör balıkçılık yeteneğiniz varsa, göllerden
tutacağınız balıkları mangalda pişirme
şansınız olacak.
Yedi mavi ada
Yedigöller havzası; kayan kütlelerin,
vadiler ve akarsuların önünü kapatması
sonucu oluşmuş. Yüzeysel ve yeraltı suları ile bu göller birbirine bağlı.
İsimleri ise Sazlıgöl, İncegöl, Küçükgöl,
Deringöl, Büyükgöl, Nazlıgöl, Seringöl.
Yeşil denizinin ortasında, yedi tane
mavi ada… Kademeli vadide yer alan
bu göllerin bazılarının arasında küçük
çağlayanlar göreceksiniz.
Yedigöller’in efsanesi de var
Tarihi açıdan dikkat çeken hemen
hemen her yerin mutlaka bir efsanesi
vardır. Burada malumunuz yedi tane
göl var… İşte size bu göllerin kulaktan
kulağa dolaşan muhteşem efsanesi:
“Zamanın birinde, buraya yedi tane
evli çift gelir ve farklı yerlere yerleşirler. Bunlardan, en büyük yaşı olan çift,
büyük gölün bulunduğu yere yerleşir.
Yaşı en küçük olan çift, küçük gölün
bulunduğu yere yerleşir. Sazlıgöl’ün bulunduğu yerdeki çiftin damadı, sürekli
saz çalmaktadır. Nazlıgöl’ün bulunduğu
yerdeki çiftin gelini ise çok nazlıdır. Bu
çiftlere, buraya yerleştikten bir zaman
sonra burada bu göller oluşur.” Evet,
lütfen mantık aramayın. Sonuçta, efsane bunlar.
Bizden bir tüyo!
Kapankaya Mevkii ve Anıt Çam Ağacı
yaklaşık 900 metre yüksekliğinde bir
yer. Tabelaları takip ederek gidebilirsiniz. Tırmanma ve inme zor, tercih sizin.
Ama kendinize güveniyorsanız, mutlaka
gidin ve görün! Oldukça dik bir yamaca
tırmanmak gerek. Aşağı yukarı 15-20
dakika zaman alıyor. Bu tırmanıştan
sonra, tepeye Kapanyaka Mevkii’ne
ulaşıyorsunuz. Buradan, tüm milli park
alanını ve Yedigöller’den, aynı anda
üç-dört tanesini görebileceksiniz. Yalnız
dikkat, bu yamaçtan inerken, çıkıştan
daha tehlikeli bir durum oluşuyor.
Ayakkabılarınızın, mutlaka altı kaymayan cins olması gerek. Aşağı indikten
sonra, tabelaları takip ederek anıt çam
bölümüne gidin.
Ana yoldan ayrılan dik bir patikada
30-40 m. ilerledikten sonra, karşınıza
çıkıyor. Son derece sağlıklı! Büyüklüğü 30 metreden fazla, çapı ise 2 metre
civarında. Bu dev karaçam ağacının
550-600 yaşında olduğu söyleniyor.
Düşünebiliyor musunuz, İstanbul fetih
edildiğinde, bu çam ağacı bir fidan imiş!
Kabuklarının rengi de, diğer karaçam
kabuklarına nazaran farklı, gri ve beyaz.
Öneri
Vitamin deposu
Portakal Suyu
Nezle ve grip gibi hastalıklar için vücudumuzda her daim savaş açmaya amade olan vitamin ve
enerji deposu portakal suyu, aslında kış aylarında özellikle de kahvaltıların vazgeçilmezidir.
İster tostla, isterseniz Emirgan Sütiş’in huzurla dolu kahvaltılarında…
Kahvaltı menülerinin vazgeçilmezleri arasında bulunan portakal suyu,
bağışıklık sistemini güçlendirerek
soğuk algınlığı, grip ve pankreas kanseri
gibi hastalıklardan koruyor. Emirgan
Sütiş’in hangi şubesine giderseniz gidin
rahatlıkla bulabileceğiniz portakal suyu
içerisinde bulunan antioksidan ve bioflavin ile kılcal damarları güçlendirerek
kalbin zarar görmesini engelliyor.
sisteminin güçlenmesinde yardımcı
olur. Eğer vücudunuzun düzenli C
vitamini alımı varsa, hasta olma riskiniz
azalacaktır.
Mucizevi içecek
Portakal suyu, içerisindeki ‘C vitamini
ve folik asit’ sayesinde ciltte meydana
gelecek kırışıklıkları önlüyor. Çocukların fiziksel gelişiminde de önem arz
eden portakal suyu, damar sertliği ve
felç hastalıklarına karşı koruyucu bir
özellik taşıyor. Faydaları saymakla bitmeyen bu mucizevi içeceği günümüzde
çoğu aile ise kahvaltı sofrasında tercih
ediyor.
4. Portakal suyu vücuda enerji vermesinin yanı sıra günlük ihtiyacı olan B1
vitaminin de yüzde 18’ini karşılamaktadır.
Taze sıkılmış portakal suyunun 8
faydası
1. Portakal suyu, böbreklerin normal
işleyişi için gerekli olan en önemli besinlerden biridir ve potasyum açısından
zengindir.
2. Portakal C vitamini açısından zengin ve vücudun normal işleyişi açısından gereklidir. Aynı zamanda bağışıklık
3. Portakal, orta yaş döneminde en
sık karşılaşılan sorunlardan biri olan
kolesterol için faydalıdır. Vücuttaki kolesterol seviyesinin düşmesine yardımcı
olur.
5. Kan basıncının
azalmasına yardımcı
olur. Bu kadın ve
erkeklerde meydana gelen en yaygın
diğer sorunlardan
biridir.
6. Portakal, antioksidan
açısından zengindir. Meme
kanseri, prostat kanseri ve
daha birçok kanser formlarının önlenmesinde yardımcı
olur.
7. Yapılan araştırmalar portakalın vücutta kan dolaşım seviyelerini
artırma da çok iyi olduğu kanıtlanmıştır. Böylelikle kalp krizi riskini de
azaltmasını sağlar.
8. Portakal folat açısından zengindir.
Yeni hücrelerin oluşması için gerekli bir
anahtar bileşenidir. Özellikle hamileler
için çok faydalıdır.
Bahçe
Balkonunuzun kadim dostları
Eylül ve Ekim çiçekleri
Sarı sarı yapraklar yürürken önümüze düşmese de henüz, sonbahar kendini hissettirmeye başladı.
Ancak sonbahar geldi diye yeşilin huzurundan vazgeçmemize gerek yok… Evinizde, balkonunuzda, iş yerinizde yahut bahçenizde bu ayın çiçekleri Dalya ve Aynısefa’yı izlemenin tadını çıkarın!
Malumunuz bazı çiçekler şifa kaynağı olurken, bazıları da renkleriyle göz
zevki kaynağı olur. İşte Eylül ve Ekim
ayı çiçekleri de bu iki özelliği bir arada
barındırıyor. Hem bedeninize, hem de
ruhunuza şifa kaynağı olacak…
Eylül ayı çiçeği:
Dalya “Namı-ı diğer Yıldız Çiçeği”
Yaz bitti diye eve kapanmak, bahçedeki ya da balkondaki çiçeklerden
ümidi kesmek yok tabii ki... Mor, pembe gibi şenlikli renkleri ile Dahlia ya
da Dalya, nam-ı diğer Yıldız Çiçeği bu
ayın, Eylül ayının çiçeği olarak tanınır!
İster bahçenizi renklendirsin, ister
vazoda evinizi… Yıldız Çiçeği Dahlia,
yüzlerce çeşidiyle çiçek dünyasının en
geniş ailelerinden birine sahip. Ana
vatanı ise Meksika’dır.
Bilmeniz gerekenler:
• Her ne kadar susuzluğa dayanıklı
olması ile bilinse de ekilen toprağının
geçirgen olmasına dikkat edin. Nemli
kalacak şekilde sulayın. Kışın ise çok
nemli tutmayın.
• Nisan ayında çiçeklenenleri de
vardır; Kasım ayının sonuna kadar
yeşil kalanları da. Kasım’a kadar yeşil
kalanlar varsa tavsiye edilen kendilerinin kesilerek vazoya alınması ve son
günlerini evde geçirmesidir.
• Kesme çiçek olarak da kullanılan
Yıldız Çiçeği’nin kesim işlemi sabah
saatlerinde yapılmalı. Düzgün bir makas ile kesilen çiçeklerin saplarındaki
yapraklar temizlenip (yapraklar vazoda
çürüyerek vazo ömrünü kısaltır)
vazoya konduklarında 1 hafta-10 gün
dayanırlar. Fakat vazonun suyu her
gün değiştirilmeli ve her gün sapların altından 1 cm kadar kesilmelidir.
Vazoya soğuk su yerine ılık su konması
süreyi uzatır.
• En büyük problemi küllenmedir.
Ama güneş alan ve havalandırması iyi
olan bir yere koyarsanız bu sorun ortadan kalkmış olur.
• Eylül ayı çiçeği olarak bilinen Yıldız
Çiçeği aynı zamanda Eylül ayında ‘Ne
çiçek göndersem?’ diye düşünenler için
de iyi bir seçenektir.
Ek bilgi; Yıldız Çiçeği’nin çiçek yaprakları salatalara da ilave edilebilir veya
tek başına salata olarak da yenebilir.
Efsanesi: Tanrıça Asterea, bulunduğu
yerden eğilip dünyaya doğru bakar ve
yıldızları göremeyince ağlamaya başlar;
yeryüzünde gözyaşlarının düştüğü yerlerde aster çiçekleri açmaya başlar.
Bir Kızılderili efsanesi de iki kabile
arasında geçen yıkıcı bir savaşı konu
etmektedir. Savaş şiddetlendiğinde
kabilelerin birindeki tüm köylüler ölür;
ancak ormana kaçıp saklanan iki ufak
kız kardeş kurtulur. Kızların biri püsküllü ve lavanta mavisi renkte, diğeri
parlak sarı renkte geyik derisinden
elbiseler giymektedir. Kızlar, yakın çevrede yaşayan Otacı Kadın’ı aramaktadır.
Kızlar yıldızların altında uyurlarken,
Otacı Kadın fallarına bakar ve kızların
peşine düşen düşmanların olduğunu
görür. Çocukları korumak için üzerlerine sihirli bir iksir serper ve kızların
üstünü yapraklarla örter. Ertesi sabah,
kız kardeşlerin uyuduğu yerde iki tane
çiçek açmıştır. Biri lavanta mavisi, diğeri ise başak sarısı asterler.
Ekim ayı çiçeği:
Aynısefa “İsmiyle müsemma Şamdan
Çiçeği”
Ekim ayı çiçeği Aynısefa, bileşikgiller
familyasından bir bahçe çiçeğidir. Birçok adı var Aynısefa’nın. Altıncık, Bahçe
Nergisi, Nergis, Portakal Nergisi, Susi ve
Şamdan Çiçeği bu isimlerden bazıları…
Aynısefa mevsimlik bir bahçe bitkisidir; fakat saksıda da süs bitkisi olarak
sıkça yetiştiriliyor. Çiçeklenme mevsimi
ilkbahar, yaz ve sonbaharmış. Boyu
20-40 cm arasında değişen bu çiçek,
mükemmel bir bahçe çiçeği aslında. Her
tip toprakta da yetişiyormuş. Güneş ya
da yarı gölge bir alan onun için ideal.
Sadece solan çiçeklerini kesmeyi ihmal
etmeyin. Çabuk üreyen ve yayılan bir
bitkidir. Bir rivayete göre sabah saat
7’den sonra hala çiçekleri açılmamışsa
yağmur yağacak demekmiş. Ne ilginç,
değil mi?
Doktor gibi çiçek
Aynısefa’nın popülaritesi aslında şifalı
bir bitki olmasından geliyor. Bu ‘doktor’
nitelikli çiçek, yaraların hızla iyileşmesini sağlıyor ve lenf sistemini temizliyor.
Bedeni güçlendirici toniktir ve sindirim
işlemini kolaylaştırır.
Bitmedi!
Safra söktürücü etkisi de olan Aynı-
sefa, ayak parmakları arasında oluşan
mantarlarını iyileştirmekte kullanılır.
Yara iyileştiricidir ve akne tedavisinde ortaya çıkan yangıyı azaltmak ve
yerel iyileşmeye yardımcı olmak üzere
kullanılır.
Efsanesi: Şamdan çiçeğinin Latince
adı “Calendae”, “Aylar Boyu” anlamını taşır. Kadife çiçeği familyasına ait
bir çiçek olup, tarihten bugüne tıp ve
mutfaktaki kullanımlarıyla değer kazanmıştır. Aynı bitki, Orta Çağ’da “Fakir
Safranı” olarak anılırmış, yemeklere tat
ve renk katması için katılırmış. Şamdan
Çiçeği’nin başı sıklıkla güneşe dönük
göründüğünden, çiçek kimi zaman
“Yaz Gelini” veya “Çiftçinin Yüzü” diye
anılırmış.
Ekim ayının rengi turuncudur ve göze
girmek, yas, kıskançlık, ilahi aşk gibi
anlamlar taşır. Eski Hristiyanlar, Meryem Ana heykellerinin etrafına Şamdan
Çiçekleri koyup, madeni para yerine
çiçeğin tomurcuklarını sunarlarmış.
Mum Çiçeği’nin bir diğer adı da böylece
Meryem’in Altınları olmuş.
Tarih
29 Ekim 1923’ten bu yana
hür ve sevinçle tek yürek!
Tam bir asra ulaşmaya son yedi yıl kaldı… Koskoca 93 yıl boyunca acısıyla tatlısıyla; ancak
Cumhuriyetimizle beraber ulusça, kıvançla ve birliktelikle kutladığımız önemli milli günlerin
başında gelen 29 Ekim Cumhuriyet bayramız vesilesiyle tüm Türkiye toprağı, tüm yaşanan kötü
günlere rağmen yine bir arada, hür ve sevinçle tek yürek!
Ülke çapında çeşitli tören ve büyük
katılımlarla kutladığımız milli bayramlarımızın hepimizin gönlünde ayrı bir
yeri vardır... Cumhuriyet bayramı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 29 Ekim
1923’te Cumhuriyet yönetimini ilan
etmesi anısına her yıl 29 Ekim günü
Türkiye’de ve Kuzey Kıbrıs’ta kutlanan
bir milli bayramdır.
Cumhuriyet bayramının kutlandığı
ülkelerde 28 Ekim öğleden sonra ve 29
Ekim tam gün olmak üzere bir buçuk
gün resmi tatildir. 29 Ekim’lerde stadyumlarda şenlikler yapılır, akşam ise
geleneksel olarak fener alayları düzenlenir. Peki, 29 Ekim ve diğer milli bayramlarımız nasıl bayram oldu? Özellikle şu sıralar zor günlerden geçtiğimiz
bu milli bayramın yaşandığı güne, yani
geçmişe gitmeye ne dersiniz?
Cumhuriyet öncesi
Osmanlı Devleti, hüküm sürdüğü 624 yılda 36 padişah tarafından
yönetilmiştir. Padişah, şah, kral, hakan,
imparator, sultan gibi tek kişiye dayalı
yönetim sistemine “mutlakiyet” adı
verilmiştir. Mutlakiyet yönetiminde
egemenlik kayıtsız şartsız, tek bir kişidedir. Mutlakiyetle yönetilen ülkelerde
ülkeyi yöneten kişiye yardımcı olması
için meclis kurulurdu. Meclis üyeleri
halkın isteklerini yöneticiye duyurur,
yasa tasarısını hazırlardı. Bu yasa taslakları yönetici tarafından benimsendiğinde yasalaşırdı. Bu yönetim biçimi ise
“meşrutiyet”tir. Meşrutiyette meclisin
yetkileri sembolik düzeyde olabileceği
gibi bir cumhuriyetteki kadar geniş
de olabilir. Osmanlı Devleti’nde 1876
ve 1908 yıllarında olmak üzere iki kez
meşrutiyet ilan edilmiştir. İkinci Meşrutiyet’in ilanından altı yıl sonra, 1914’te
I. Dünya Savaşı başlamıştır. Dört yıl
süren savaş, İttifak Devletleri ile birlikte
olan Osmanlı İmparatorluğu’nun yenik
sayılmasıyla sonuçlanmış ve Osmanlı
toprakları İngiltere, Yunanistan, Fransa,
İtalya gibi devletler tarafından işgal
edilmeye başlamıştır.
Cumhuriyetin ilanı
Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919’da
Osmanlı hükümeti tarafından, bölgede
düzeni sağlaması için devletinin bir
gemisi ile Samsun’a gönderilmiştir.
Ülkenin çoğu ilinde kongreler düzenlemiş ve “Tek bir egemenlik var, o da milli
egemenliktir. Milletin egemenliğini,
yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” ilkesiyle, yurdun her tarafından
gelen ulus temsilcilerini 23 Nisan 1920
günü Ankara’da Büyük Millet Meclisi’nde toplamıştır. Meclis Mustafa Kemal
Paşa’yı ‘Meclis Başkanı’ seçmiştir. Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde Büyük
Millet Meclisi, Türk Kurtuluş Savaşı’nı
başlatmıştır. Halk ve düzenli ordular
düşman kuvvetlerine karşı savaş vermiş,
omuz omuza mücadele etmiştir.
Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlanmasının ardından TBMM 1 Kasım
1922’de saltanatı kaldırmıştır. Padişah
Vahdettin, ‘vatan haini’ ilan edilmiş ve
yurdu terk etmiştir.
İkinci dönem Büyük Millet Meclisi, 11
Ağustos’ta ilk toplantısını yapmıştır ve
13 Ekim’de Ankara, başkent ilan edilmiştir. Bu dönemde Atatürk, egemenliğin
ulusa dayandığı bir sistem olan cumhuriyet yönetiminin ilanı için hazırlıklar
yapmaya başlamıştı. Atatürk 28 Ekim
akşamı yakın arkadaşlarını Çankaya’da
yemeğe çağırmış ve “Yarın cumhuriyeti
ilan edeceğiz” demiştir.
29 Ekim günü Atatürk, milletvekilleri ile görüştükten sonra taslağı
hazırlanan “Cumhuriyet” önergesini
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne vermiştir. Meclis önergeyi kabul etmiştir
ve böylece Türkiye Devleti’nin yeni
yönetimi biçimi Cumhuriyet, yeni ismi
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti” olarak
belirlenmiştir. Atatürk, kurulan Türkiye
Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı
olmuştur. Halk da cumhuriyetin ilanını
sevinç ve coşku ile karşılamıştır.
Cumhuriyette, Atatürk’ün de söylediği gibi, egemenlik kayıtsız şartsız
ulusundur. Ulus, kendini yönetme
yetkisini, kendilerine temsil eden milletvekilleri aracılığı ile kullanır. Cumhuriyet yönetiminde, yurttaşın seçme ve
seçilme hakkı vardır. Seçilen temsilciler,
yasaları tasarlar ve yöneticileri ulus
adına denetler. Ulus, seçimle yöneticileri seçebilir.
Bayram kabul edilmesi
29 Ekim 1923’te TBMM, Teşkilât-ı
Esasiye Kanunu’nda (1921 Anayasası)
yaptığı değişiklikle, devletin yönetim biçimini cumhuriyet olarak ilan etmiştir.
Aynı gece bu ilan, atılan 101 pare top ile
kutlanmıştır. 1924 yılında ise cumhuriyetin ilanı şenliklerle kutlanmıştır.
2 Şubat 1925’te, Hariciye Vekaleti’nce
(Dışişleri Bakanlığı) düzenlenen bir
kanun teklifinde 29 Ekim’in bayram
olması önerilmiştir.
Bu teklif Meclis Anayasa Komisyonu
tarafından incelenmiş ve 18 Nisan’da
karara bağlanmıştır. 19 Nisan’da ise
teklif TBMM tarafından kabul edilmiştir. 628 sayılı bu kanun ile 29 Ekim,
1925’ten itibaren ülke içinde ve dış temsilciliklerde bayram olarak kutlanmaya
başlamıştır.
Ülke çapında çeşitli tören ve büyük
katılımlarla kutladığımız milli bayramlarımızın hepimizin gönlünde ayrı bir
yeri vardır.
Kulis
Ayla Çelik’in Şarkılarıyla
Bağdat’ın Yolunu Tuttuk
Dilimizde son günlerde bir şarkıdır, gidiyor. Dönüp dolaşıp başlıyoruz mırıldanmaya…
Hele o son dize, bize yeniden aşkı öğretiyor, cesurluğumuzu hatırlatıyor. Ayla Çelik, ‘Bağdat’ ile
bizi adeta alıp götürdü, özlediğimiz, o hissiyatın içine bırakıverdi. Ne zamandır böyle bir
şarkıya susamışız, Bağdat ile güne başlar, Bağdat ile aşkımızı ifade eder olduk.
En özel zamanlarımızın şahidi, dile getiremediğimiz sözcüklerin tercümanı oldu…
Dinlemekten bıkmadığımız şarkılarıyla Ayla Çelik’e soruyoruz, ‘Nasıl
kaleme dökülüyor bu sözler, bu güzel
şarkılar nasıl çıkıyor?’ diye… Siz de
merak ediyorsunuz değil mi? Ayla
Çelik Emirgan Sütiş okuyucuları için
sorularımızı içtenlikle cevaplıyor… Size
de kahvenizi alıp bu keyifli röportajı
okumak kalıyor...
Çok klasik ama bir o kadar da
merak edilesi bir soruyla başlamak istiyorum röportajımıza. Böyle şarkılar
nasıl çıkıyor ortaya? Yaşanmışlıklar
mı yazdırıyor bu güzel, yoğun sözleri,
ilham perisi mi diyebiliriz?
Birden çıkıyor, ben de bilmiyorum.
Bilsem her gün yazacağım. Şarkı gelip
buluyor beni benden çok… Sanki bir
iplik ucu görüyorum bir yerde, makaraya ulaşmak için çekiyorum da çekiyorum. Bazen buluyorum, bazen bulamıyorum sonunu. Bulduğum zaman
da böyle şeyler oluyor. Yaşanmışlıklar
yazdırıyor. Benim ya da bir başkasının
yaşanmışlıkları... Sağına, soluna çok
dikkatli bakarsan bir sürü hikaye var.
Her şeyin bir hikayesi var.
Bağdat şarkınız herkesin dilinde… Her ne kadar günümüz popüler
kültürünün ürünü olarak bu şarkının
da hızlı tüketileceği düşünülse de
uzun bir süre böyle devam edecek gibi
gözüküyor. Bu kadar sevilmesini siz
neye bağlıyorsunuz?
Çünkü bu şarkı gerçek... Ve insanların unuttuğu bir şeyi hatırlattı herkese.
Saf aşkı, temizliği, saflığı, huzuru,
mutluluğu... Sadece aşk var menfaat
yok, çıkar yok, hiçbir kötü duygu yok.
Kalbi bir şeydi ve temas etti herkesin
kalbine. Bu şarkının ben yok olup gideceğini düşünmüyorum. Bu şarkı bir
klasik olarak kalacak.
Kulis
Bu şarkıyla kaç kişi evlendi, aşkını ilan
etti, çocuklarına söyledi. Bu insanlar
evlenecekler, çocukları olacak ve onların şarkısı oldu artık. Binlerce insanın
şarkısı oldu. Benim dışımda binlerce hikaye taşıyor bu şarkı artık. Doğal olarak
da kaybolmayacak.
Hem dünyada, hem de Türkiye’de
yaşanan gerginlikler, toplumsal olaylar sizin üretkenliğinizi nasıl etkiliyor?
Böylesi bir ortamda beste yapmakta,
yaratmakta zorlanıyor musunuz?
Acı çekiyorum her duyarlı insan gibi.
Etkiliyor tabii. Bazen engel oluyor,
bazen destek oluyor. Ne kadar gördüğün, ne kadar hissettiğinle alakalı. Ama
insanlar acı hikayeler dinlemek istemiyorlar, görmek istemiyorlar. Acı o kadar
hayatımızın içinde ki biraz nefes alıp
mutlu olmak istiyorlar, unutmak istiyorlar. O yüzden o duygularla yazdığım
birçok şarkıyı kimseye dinletmiyorum,
kendi özel arşivimde saklıyorum.
Benim severek dinlediğim şarkılarınızdan biri de ‘Aşk Şarkıları’… Şarkıda
dediğiniz gibi gidenler geri dönmemeli
mi? Sizde de bu geçerli mi? Bittiğinde
bitmiştir diye mi düşünüyorsunuz?
Tam tersi... “Gidenler geri dönmemeli” derken kendimden bahsediyorum
aslında. Madem bir karar aldın, geri
dönme demek istiyorum. (Gülüyor)
Ben bu tutarsızlıktan bahsediyorum.
Hani gitmen gerektiğini bilirsin; ama
bir şarkı tutar, bir koku tutar, bir şey
tutar ve geri iter seni, “biraz daha, biraz
daha” dersin ama şöyle dimdik gitsen
ya... Bense bittiğinde hiçbir şey düşün-
müyorum. Düşünmediğim noktada da
gerçekten bitmiş oluyor zaten.
Düşlenen aşk gerçeği doldurmaz
demiş bir şair. Sizce aşkın en güzel hali
nasıldır? Bu nasıl bir aşktır, duygudur
tarif edebilir misiniz?
Düşnenen aşk gerçeği doldurmaz,
doğru... Ama heyecanını severim. Hani
bir kıpırtı varsa karşılıklı ki en sevdiğimdir o kıpırtı, o ilk halleri aşkın,
muhteşemdir. Sanki biri sana dokunur, doğal bir makyajın olur üzerinde,
yüzünde, gözünde, saçında, elinde,
anlattıklarında… Her şeyine bulaşır o
doğal makyaj. Ve ben aşık olan birini
yüzünden anlarım. Aşk insanı güzelleştirir. Her şeyi güzelleştirir; baktığın yeri
de güzelleştirir çünkü güzel bakarsın
aşık olduğunda.
Beyaz ile güzel bir sinerji yakaladınız. Düet yapma fikri nasıl ortaya
çıktı?
Beyaz’la zaten Türkan’dan dolayı bir
dostluğumuz vardı. Zaman içinde de
bir gün tekrar bir şey yapmalıyız gibi bir
düşüncemiz oldu. Sonra ben albüme girince bir gün şarkılarımı dinledi ve Bağdat’ı duyduğunda; “Ben bunun içinde
olmak istiyorum” dedi. Ben de seve seve
kabul ettim. Amacı olan, planlanmış bir
şey değildi. Kendiliğinden gelişti.
Konser programlarınızdan bahsedelim…
Bu yaz beni her yerde dinlediniz,
görmeniz önemli değil. (Gülüyor) Özel
geceler, bayi toplantıları...
Ben zaten bar programı yapmıyorum.
Sosyal medyadan tüm konser programlarını takip edebilirler. Zaten Günay’daki programım da yeni sezonda devam
edecek.
Gezi
Tatil için bavulunuzu
hazırladınız mı?
Yurt dışı turlarına yılın her döneminde gidilebilecek bir yer mümkünken doğru zamanda, doğru
yere gitmek yaşanmaya değer bir tatil için oldukça önemlidir. Her ülkenin turistik bir dönemi
olduğunu ve kişilerin tercihlerini buna göre yapabileceklerini düşünerek sizler için her sayımızda
dünyada görünmesi gereken yerleri sıralayacağız.
Tatil… Her halde 7’den 70’e herkesin
sevdiği kelime arasında ilk sıralarda
geliyordur. Ancak keyifli bir tatil için
doğru yer seçimi en mühim olanı!
Biz de sizler için dünya haritasını
önümüze koyduk ve hangi mevsimde
nereye gidilmeli diye ekip olarak mesai
harcadık.
gezilecek yer var ki! Ne zaman, nerenin
seçilmesi gerektiği en önemli konunun
başında geliyor. Yalnız bütçeniz ne
olursa olsun her yerin aslında kendine
has bir dönemi, mevsimi vardır. Bu
yüzden biletinizi almadan önce bu ülke
seçimlerini dikkate almanızı tavsiye
ederiz.
Biletinizi almadan önce yazımızı
okuyun
Artık seyahat acenteleri, yurt dışı
turları çok daha ulaşabilir durumda.
Ancak öyle güzel yerler, o kadar çok
Eylül
Eylül ile birlikte yaz sıcakları son bulup havalar yumuşarken, Orta Avrupa
ve Kuzey Amerika tatil için en ideal
bölgeleri oluşturuyorlar.
bir şey söylemeden gidin ve oradan bir
posta kartı atın, üzerine de “Keşke sen
de burada olsaydın!” yazın.
Ljubljana (Slovenya): Avusturya ve
İtalya arasında bulunan Slovenya, eşsiz
mirası ile övünmektedir. Başkent Ljubljana; Alman, Akdeniz ve Sloven kültür
karışımının mükemmel bir örneğidir.
Eski Şehir, Barok, Rönesans ve Art
Nouveau yapılarının bir karışımından
oluşur ve tepeden Orta Çağ’a ait bir
şato bakmaktadır. Tivoli Parkı’nı bahçelerinden geçerek, Stalin’in parçalanmış
heykeli ve I. Dünya Savaşı hendeklerinin yeniden canlandırılmasını gösteren,
modern Slovenya’nın tarihi için ulusal
Yakın Tarih Müzesi’ne gidebilirsiniz.
Prag (Çek Cumhuriyeti): Prag’ın
bohem büyüsü ve masalsı özellikleri
onu plajlardan yorulmuş ve kendilerini
kültüre vermek isteyen tatilciler için
mükemmel bir mekan haline getirmektedir. Tüm günü Prazsky hrad’ı (Prag
Kalesi) keşfe ayırabilirsiniz sonra ise
klasik bir Çek tavernasında sağlam bir
yemek yiyebilirsiniz. Eski Şehir Binası’na ve Astronomik Saat’e hayranlıkla
bakakalmadan önce biraz vakit ayırarak
Eski Şehir Meydanı’nda dolaşın. Prag’ın
en iyi barları bodrum katlarındadır,
buralardaki tarihi pub’lar tumba gecesi
için muhteşem bir mekan oluşturur.
Varşova (Polonya): Polonya başkentinde saray ve park alanları bol miktarda bulunur. Toplu taşıma ile her yere
kolayca gidebilirsiniz. Anıtsal Kültür
ve Bilim Sarayı’ndan önünüzde uzanan
şehrin tadına varabilirsiniz. Alman
birlikleri tarafından yerle bir edilen;
ancak ustalıkla yeniden inşa edilen
eski şehrin, Kraliyet Şatosu’nu ve Gotik
şatosunu ve barok tarzındaki palaslarını
mutlaka ziyaret edin. Eski Şehir’de görülebilecek mekanlar arasında hareketli
Uprising Anıtı ve sevimli Krasinski
bahçeleri bulunmaktadır.
Ekim
Ekim ayında ilkbahar güney yarım
küreye yerleşir. Güneşle buluşmak için
Güney Afrika’ya, Güney Amerika’ya ve
Avustralya’ya uzanmanın tam zamanı.
Moskova-St. Petersburg (Rusya):
Rusya’nın siyasi, bilim, tarih, mimari
ve ticaret merkezi Moskova ülkenin tezatlıklarını sergiler. 10 milyon nüfuslu
bu şehirde eski ve modern yan yana
durmaktadır.
Kızıl Meydanı, Kremlin’i, Aziz
Basil Katedralin’in dokuz kubbesini,
Lenin’in Mozolesi’ni, KGB Müzesi’ni
ve Moskova’nın muhteşem ve korkunç
geçmişine ait diğer sembolleri görmek için gösterişli istasyonlarından
birinden metroya binebilir, ardından
rahatlamak ve alışveriş için Ring Bulvarı’na ya da Puşkin Meydanı’nda dolaşan
insanları seyredebilirsiniz.
Viyana (Avusturya): Viyana’da kahve
evi sadece bir ikinci adres değil, aynı
zamanda bir kurumdur. Bir hamur işi
ve sert bir espresso ile gazeteye dalmak;
UNESCO’ya göre resmi olarak Viyana
kültürüne ait bir meşgaledir. Sachertorte’de rehbersiz bir tura çıkarak, İmparatorluk Sarayı, Devlet Opera Binası, Kirche am Steinhof veya Kunsthistorisches
Müzesi gibi şehrin şaşırtıcı geleneksel,
ayrılıkçı ve modern mimarisini görün.
Maldivler: İş arkadaşlarınızın sizi
kıskanmasını mı istiyorsunuz? O zaman
öylesine oturup konuşuyorken bir anda
“Bu yıl tatile Maldivler’e gidiyorum”
deyin, özellikle de bu sözü kışın söyleyin. Ya da daha iyisi Maldivlere kimseye
Budapeşte (Macaristan): Budapeşte’deki 118 kuyu ve sondajın içine
günlük 15 milyon galonun üzerinde
su kaynayarak akıyor. Tuna Kraliçesi
ayrıca tarih, kültür ve doğal güzelliklerle dolu. Fotoğraf makinenizi Aquincum
Müzesi’ndeki Roma kalıntıları, Heykel
Parkı ve 300 fitlik kubbeli Aziz Stephen
Bazilikası için hazırlayın.
Moda
Dilara KIRMIT
Moda Editörü
İş hayatında kıyafet seçimi
Çalışan bir kadınsanız biraz erkek egemen bir ortamdasınız demektir. Bu durum asla kadınca
giyinmenizi engellememeli, kadınlığınızı gölgelememeli! İş hayatında giyinmenin altın kuralı,
iş kolunuzun geleneklerine uygun; ama kendinizi yansıtan bir tarz belirlemenizdir.
İşinize ciddiyetle yaklaşımınızı ve
becerinizi vurgulayacak zarif, temiz,
uyumlu ve iyi dikilmiş kıyafetler seçin.
Etek, pantolon takımlar, gömlekle
kombine edilmiş etek ve pantolonlar,
düz kesim elbiseler ideal olanlardır.
Hoşunuza gitmeyecek bir konuma
düşmemek için çok kısa etekler, vücudunuza yapışan kıyafetler ve derin
dekolteler kullanmayın.
Pantolon
Pantolonlar da ofis şıklığı için etekler kadar önemlidir. Pilili pantolonlar,
slim fit pantolonlar, keten pantolonlar, yün pantolonlar alternatifleriniz
arasında olmalı.
Jean’ler, bermuda pantolonlar,
taytlar ve harem pantolonlar ise iş
yerinde giyilmemelidir. Unutmayın;
iş kıyafetleri trendi parçalardan değil,
klasik parçalardan oluşur. Amacınız,
moda dünyasındaki trendleri iş yerine
taşımak olmamalıdır.
Renk paleti
Çok canlı renkler seçmeyin; ama
kendinizi gri tonları içine de hapsetmeyin. Evet, gri iş hayatında çok
alışıldık ve ağırlık veren bir renk; ama
aynı etkiyi bırakabilecek başka renkler
de var. Yeşil, bordo, lacivert, siyah, kahverengi, bej, toprak tonları ve lal gibi
renklerle gardırobunuzu çeşitlendirin.
Aksesuarlar
Her detayı düşünün! Ayakkabılarınız
topuklu veya topuksuz olabilir; ama
mutlaka temiz ve cilalı olmalı. Çantanız hem kıyafetinizle uyumlu, hem de
çalıştığınız iş koluna ve konumunuza
uygun olmalı: Boncuklu bir çanta ile
bankacılık sektöründe çalışmanız pek
uygun olmaz! Abartısız ve zarif takılar
kullanın; ama annenizin inci kolyesi ile
de kendinize olduğunuzdan daha yaşlı
bir hava vermeye çalışmayın!
Makyaj
Canlı renklerden, koyu ve yoğun
uygulamalardan mutlaka kaçının. Sade
ve doğal bir makyaj yapın: Gözlere hafif
gölgeler, iki kat rimel, biraz allık ve ruj.
Saç
Saç, genel görünümde son derece etkilidir. Asla yağlı, kirli ve boyası gelmiş
bir saçla işe gitmeyin. Rahat etmek için
saçınızı toplayın; böylece sürekli düzeltmek zorunda da kalmazsınız. Kibar,
kıyafet renginizle uyumlu tokalar tercih
edin: Payetli kelebek tokaları günlük
hayatınıza bırakın!
Parfüm
Asla ağır kokular kullanmayın.
Hafif, çiçeksi aromalardan yapılmış
parfümleri tercih edin. Parfümünüzle
banyo yapmayın; az sıkın, gerekirse
tazelersiniz.
Önerilerim
• Yürürken de, otururken de dik durmaya özen gösterin.
• Giysileriniz temiz ve ütülü olsun.
• Renk uyumuna dikkat edin. Küçük
aksesuarlarla kıyafetlerinizi hareketlendirin.
• İçinde rahat olmadığınız giysiler ve
ayakkabılar giymeyin.
• Ayakkabılarınızı sık sık temizleyin
ve cilalayın. Topuğu yenmiş, deforme
olmuş ayakkabılar giymeyin.
• Saç, el ve tırnaklarınızdaki bakımsızlık şıklığı zedeleyen unsurlardır. Saç
boyanıza ve temizliğine dikkat edin, el
ve tırnaklarınıza özen gösterin.
• Takılarınız hem kıyafetinizle, hem
de birbirleriyle uyumlu olmalı. Sarı ve
beyaz takıları bir arada kullanmayın.
Yanınızda
bulundurun!
Ne olur ne olmaz diye el çantanızda
bulundurmanız gerekenler:
• Yedek bir çift çorap
• Küçük bir ayakkabı cila süngeri
• İplik ve dikiş iğnesi
• Diş fırçası ve macunu
• Saç fırçası
• Törpü
• Kağıt mendil
• Elbette makyajınızdaki parlamaları
rötuşlayacak hafif bir pudra, dudak
boyanızı gün içinde tazelemek üzere
rujunuz ve parfümünüz.
Moda
Takım elbise
giymenin kuralları
İtalyan tarzı
İtalyan takım elbiseleri giydiğinizde
kendinizi daha iyi hisseder ve daha şık
görünürsünüz.
Eğer abartılı olmayan takım elbiseleri
seviyorsanız ve giyilmesi rahat bir takım
arıyorsanız, İtalyan tarzı takımlar tam
size göre!
Moda denince akla ilk gelen hep kadın giyim modası oluyor nedense… Ancak günümüzde
iş dünyasındaki erkekler de modayı yakından takip ediyor. Kimileri renk ve model trendlerini
müdavimi olurken, kimileri kendine yakışanı tercih edip, kendi modasını yaratıyor.
Kadınlar her zaman erkeklerin kıyafet seçimi konusunda ne kadar başarısız olduğundan bahsederler ve ilk önce
birlikte oldukları erkeklerin dolabını
değiştirmek isterler. Çocukluklarında
kıyafet seçimlerini annelerine bırakan
erkekler daha sonra bu görevi eşlerine
devrediyor. Peki, çocuklukla bekarlık
arasında geçen bu sürede erkekler nasıl
giyiniyor? Jean ve tişört kombinlerini
bile birer moda felaketine dönüştürebilen erkeklerin bir de takım elbise
giydiğini düşünün!
Şık görünmek isteyen beyefendilerin takım elbise kılavuzu
2016 Erkek Modası’nda öne çıkanlardan ilki renkli takım elbiselerdir. Özellikle iş yerlerinde iddialı görünmek
isteyen beyler için çok güzel seçenekler
var!
Bedeninize uygun takım elbise
Takım elbise giymenin birinci ve en
önemli kuralı üzerinize tam oturan
bir elbise giymenizdir. Bunun için özel
dikim takım elbise almanıza gerek yok.
Hazır giyim firmalarından aldığınız takımlarınızı terziye götürerek üzerinize
tam oturmasını sağlayabilirsiniz.
• Öncelikle ceketin üzerinize olup
olmadığını anlamalısınız. Rahat hareket edebilmeniz için ceket ve göğsünüz
arasında yumruğunuzun sığacağı kadar
geniş bir boşluk olmalı.
• İdeal ceket uzunluğunu da başparmağınızın eklemiyle ölçebilirsiniz.
Ceketi giydiğinizde ceketinizin etek
kısmı başparmağınızın eklem yerine
denk gelmeli ve gömleğinizin manşeti
bir parça görünmelidir.
• Pantolon seçiminde ise aldığınız
pantolon kalçalarınıza değil, belinize
tam oturmalı ve paça uzunluğu için
pantolonun ayakkabınızın üzerine
nasıl döküldüğüne bakmalısınız.
• 2016 sonbaharında erkeklerinde
kullanacağı büyük şallar da ayrıca çok
trend. Bunları takım elbiselerle de kombinlemeniz mümkün.
• 2016 sonbahar erkek modasında
retro modeller, kadın modasındaki gibi
yerini aldı. Bu trendle eski zamanların
yakışıklı beyefendilerini günümüze taşıyabilirsiniz!
Kravat takmıyorsanız eğer!
Eğer takım elbisenizle kravat takmayacaksanız o halde, gömlek seçiminde
daha dikkatli olmalısınız. Geniş yakalı
gömlekler kravatsız giyildiğinde çıplak
ve liseli asi çocuklar gibi paspal görünmenize neden olur. Kravat takmak
istemiyorsanız küçük ve kendini salmayan, sert yakalı gömlekler tercih edin.
Eğer çok resmi bir davete gitmiyorsanız
ceketinizin içine kazak giyebilirsiniz.
Özellikle dik yakalı ince bir kazak
bambaşka bir şıklık yaratacak. Kontrast
renk kombinleri, siyah, beyaz ve kırmızı
kombinler, altın sarısı, deniz mavisi ve
kahvenin her tonu bu sene çok moda.
Yani erkekler de en az bayanlar kadar
renkli ve cıvıl cıvıl!
Kumaş seçimi
Takım elbisenizin hangi kumaştan
yapıldığı gideceğiniz etkinliğe, katılacağınız yere göre değişiklik gösterir.
Bazı kumaşlar daha yumuşak ve lüks
kullanımlar için idealken, diğer sade ve
mat kumaşlar günlük kullanımlar için
daha uygun olacaktır.
Parlak ve ince kumaşlardan dikilen
takım elbiseler, gece davetleri ve şık
toplantılara giderken tercih edilir.
Pamuklu, yünlü ve mat kumaşlardan
yapılan takımlar da günlük kullanımlara yönelik oluyor.
Kol düğmeleri
Kol düğmeleri takım elbisenin en şık
aksesuarı diyebiliriz. Kravat takmayı
pek sevmeyen erkeklerimiz nedense kol
düğmelerine çok önem verirler. Eğer bu
şık düğmeleri kullanmak istiyorsanız
manşet kısmı düğmesiz gömleklerden
edinmelisiniz. Şık kol düğmeleri takım
elbisenizin şıklığını ikiye katlar.
Kol düğmeleri aynı zamanda tarzını
belli eden bir mücevher gibi takılabilir
ya da tüm elbisenizle uyum içindeki bir
parça gibi kullanılabilir.
Eğer sportifseniz yine şık olabilirsiniz
Erkekler için vazgeçilmez olan takım
elbiseleri beyaz ya da siyah spor ayakkabı ile kombinlemek hem rahatınızı
artırmanızı, hem de yeni spor tarzı
trende ayak uydurmanızı sağlayacaktır.
Son bir kaç sezondur kadın giyiminde
de ağırlığını iyiden hissettiren ve önümüzdeki sezon erkek koleksiyonlarının
hem tasarımları, hem de kumaşları
ile öne çıkan sportif dokunuş; 2016
sonbaharının en önemli trendlerinden
biri. Tişörtleri, şortları, örgü kolej ceketleri, yağmurlukları, parkaları, grafik
çizgilerle süslenmiş takım numaralı
kıyafetleri ile sezona ideali bir giriş
yapan trend etkisini her geçen gün
daha da artırıyor. Aslında erkek trendlerinde yabancı olmadığımız bu eğilim,
önümüzdeki sezonda alışık olduğumuz
futbol, basketbol gibi klasik sporlar yerine yönünü kriket, paten, bisiklet, sörf,
kaykay gibi daha modern yani tabiri
caizse “cool” sporlardan esintiler taşıyan
özgür ve dinamik tasarımlara cevirmiş
durumda.
Baylar size önerim!
Modayı sadece bir giyim tarzıyla
sınırlandırmamak gerekir.
İnsanların hayata bakışları, düşünme biçimleri, kişilik yapıları hatta ruh
yapıları bile modanın kapsamı içerisine
girer. Çünkü modayı bütün bu unsurlar
oluşturur. Kendinizi kullanın!
Sağlık
Samiye Çelik
Liv Hospital Ulus Diş Hekimi
Ağız ve diş sağlığı
Okul başarısını etkiliyor
Yeni okul dönemi başlıyor… Çocuklarımızın gününün büyük bir bölümü okulda geçecek.
Bu süreçte ebeveynlerin çocuklarından en büyük beklentisi başarılı bir okul hayatının olması!
Fakat okulda başarılı olmanın anahtarı ise sağlıktan geçiyor. Peki, çocuklarımızın diş ve ağız
sağlını korumak için neler yapmalıyız?
Liv Hospital Ağız ve Diş Sağlığı
Uzmanı Dt. Samiye Çelik ağız ve diş
sağlığının genel sağlıktan ayrı tutulamayacağını söylüyor. Dt. Samiye Çelik;
“Çocukların ilk süt dişleri çıkmaya
başladığında ortalama altı aydan
itibaren dişlerin ebeveynler tarafından
temizlenmesini öneriyoruz. Temiz
bir tülbent, pamuk ya da parmak fırça
yardımıyla düzenli temizlik, erken
yaşlardan itibaren şart” dedi. Peki, ya
sonrasında neler yapmalı? Okul yaşamında yanında her dakika olamayacağımız çocuğumuzun diş sağlığı için
neler yapabiliriz?
Beslenme alışkanlığına dikkat!
Diş problemleri zamanında fark
edilip tedavi edilmediği takdirde, ciddi
ağrı ve huzursuzluğa yol açıyor. Bu da
çocuğun derslerine odaklanmasına,
hatta ders ve sınav başarısına engel
oluyor. Acil durumda yapılacak diş
tedavileri, normal tedavilere göre daha
zor ve uzun. Bu durum okul açısından
önemli bir dönemde olan çocuklar
için gereksiz bir zaman kaybı anlamına
geliyor. Çocukların düzenli beslenmesi,
şekeri mümkün olduğunca tüketmemesi, ağız sağlığı açısından çok büyük
önem taşıyor. Ana ve ara yemeklerden
sonra ağzı çalkalamak ve günde iki kez
diş fırçalamak çürüğü engelliyor.
Eğer anne baba diş fırçalıyorsa,
çocuk da fırçalıyor
Çocukların ağız ve diş sağlığı için
yapılabilecek en iyi şey onlara çok
küçük yaşta diş fırçalama ve ağız bakımı
alışkanlığı kazandırmak. Hatta ilk süt
dişlerinin çıkmaya başladığı ortalama
altı aydan itibaren dişler ebeveynler
tarafından temizlenmeli. Temizleme
basitçe temiz bir tülbent ya da pamukla yapabileceği gibi, eczanelerde
bulunan parmak fırçalar yardımıyla
da yapılabilir. Çocuklara diş fırçalama
alışkanlığı kazandıracak en etkili yol,
evdeki büyüklerin düzenli olarak diş
fırçalamalarıdır. Aile tarafından daha
önceden bir problem fark edilmediği
takdirde dört yaşından itibaren düzenli hekim kontrolleri başlamalıdır. Bu
kontroller sayesinde çocuk diş hekimine ve kliniğine alışacak ve ileriki
yaşlarda diş kontrolleri ve tedavileri fobi
olmaktan çıkacaktır. Ayrıca günümüzde
çürük analiz testleri ile çocuğun çürüğe
yatkınlığı ölçülerek, uygun koruyucu
programlar uygulanıyor.
Süt dişleri ihmal edilmemeli
Süt dişleri alttan gelecek daimi
dişler için yer tutucu görevindedir.
Süt dişlerindeki çürük, yanlış dolgu ya
da eksiklik, ileriki dönemde dişlerin
çapraşık olmasına neden oluyor. Ayrıca
süt dişlerinin enfeksiyonu, alttaki daimi
dişleri de etkileyerek, yapısal ve şekilsel
bozukluklara yol açıyor. Süt dişlerindeki uzun süreli çürük ve enfeksiyonlar
çocukların uzun süreli antibiyotik
kullanmasına da sebep oluyor. Bu da
çocuğun fazladan ilaç kullanmasını ve
genel sağlık durumunu etkiliyor.
Çürüğü önleyici
gıdalar...
Her derde deva olan gıdalar aynı
zamanda vücudumuzun sağlıklı kalması için kalkan görevi de görüyor.
İşte bu gıdalar, diş sağlığına birebir
iyi gelen ve çürüğü önleyici gıdaların
başında geliyor.
• Süt • Yoğurt • Fıstık • Peynir
• Lifli gıdalar • Şekersiz sakızlar
• Meyveler (Yemekten iki saat
sonra tüketilmeli)
Otomobil
Saf lüks… Yeni Mercedes
Maybach S-Serisi
Geçtiğimiz yılki “geleceğin otomobili” konseptini Concept IAA ile dolduran otomobil devi, bu yıl
yeniden alevlenen “geçmişle geleceği buluşturuyoruz” konseptine yine mükemmel bir cevap verdi.
Alman devinin lüks sedan serisi Maybach, büyüleyici bir konseptle karşımıza çıktı.
Mercedes yine bambaşka bir şeyle karşımızda!
Maybach-Motorenbau GmbH 1921
yılında ilk aracını çıkardığından bu
yana tüm dünyadan otomotiv tutkunları için Maybach adı, en rafine
zarafetle sunulan performansı çağrıştırır. Şimdi ise Mercedes-Benz bu
ruha yeniden hayat veriyor. Maybach
araçları her zaman otomotiv mühen-
disliği sanatının zirvesi olarak tanımlanmanın ayrıcalığını yaşadı. Geçen
yüzyılın 20’lerinde ve 30’larında en şık,
en büyük ve en değerli arabalardı.
En iyilerin seçimi
Sayısız devlet başkanı 1921 ve 1941
yıllarında toplam 1800 ünite imal
edilen bu modeli seçti. Doğası gereği
seçkindi. Ve bugün de sürücüler dünyanın en iyisini arzuluyor. Bu istek yeni
Mercedes-Maybach markası ile yerine
getirildi.
Bir arabadan çok daha fazlası olan
bu araca binin!
Geleneğin ve modernliğin ortak
yaşamı, lüks ambiyans ve ideal çalışma
ortamının kaynaşması. Etkileyici, tarz
oluşturan bir var oluşu somutlaştırır.
Cömertçe boyutlandırılmış iç alan, en
yüksek konfor ile en zorlu müşterileri
bile şımartır. İsteğe bağlı birinci sınıf
arka bölüm, katlanan masaları ve iş
telefonu sayesinde arka bank koltuğu
mobil bir ofise dönüştürür. Ve gümüş
kaplı şampanya kadehleri de elbette
eksik değildir!
Ama bu aracın ne kadar etkileyici
olduğunu gösteren sadece içi değildir.
C-direğindeki “Maybach” simgesi, bu
uzun aks mesafeli sedana soylu bir aura
katar. Ve sayesinde bu Mercedes’in lüks
segmentte yeni bir standart oluşturduğu yedi harf de arkada görülebilir:
Maybach.
Yeni standartları belirledi
Yeni Mercedes-Maybach S-Serisi’nin
arka bölmesi, sadece üst seviye konforu
ile etkilemez. Gelişmiş güvenlik sistemleri de yolcu koruması açısından yeni
standartlar belirler. Örneğin; executive
koltukların yastıkları, rahat bir yolculuk
için koltuk arkalığınızı yatırdığınızda
korumanızı artırır. Çarpışma halinde
koltuk altındaki yastık şişerek yolcunun
emniyet kemeri altından kayıp geçmesini önler.
Emniyet kemerleri de isteğe bağlı olarak emniyet kemeri yastığı ile donatılabilir. Bu şişebilen emniyet kemeri kayı-
şı, kafa kafaya çarpışmalarda yolcunun
göğsündeki yükün mümkün olduğunca
düşük olmasını sağlar. Buna ek olarak
isteğe bağlı PRE-SAFE® paketinin bir
bileşeni olan PRE-SAFE® kemer gergisi
de yaklaşan bir çarpışma öncesinde
yolcuları olabildiğince sabit tutar.
Ayrıca isteğe bağlı olarak gelen sürüş
destek paketi plus yardım sistemleri ile
diğer tüm katkılarının yanı sıra güvenli
mesafeleri korumaya, aracı şeritte tutmaya ve yaklaşan bir arkadan çarpışma
halinde arka bölmedeki yolcuların
güvenliği için güvenlik tedbirlerini
başlatmaya yardımcı olur.
Hız
Tutkunları
Grand American Touring konfor ve stilin zirvesine ulaştığında olan şey işte budur. Her şeyin en
iyisini isteyen sürücüler için güç, custom özellikleri ve premium ses sistemine sahip!
Motor aşığı olmak başka bir his,
farklı bir dünya… Süratle yolda giderken rüzgarın aksine ilerlemek, üstelik
güvenilir bir araçla bunu yapmak artık
paha biçilemez değil!
Davidson’un yeni model CVO’larını
görmeniz mümkün. Yolların tozunu
atan bu motorlar, kısa zaman içeri-
sinde motor tutkunları tarafından
oldukça sevildi.
Harley Davidson Hakkında
Harley-Davidson Motor Company, bir
Amerikan motor şirketidir. Marka adı,
şirketin kurucusu olan William Harley
ve Arthur Davidson’ın soyadlarından
gelir. Merkezi Milwaukee, Wisconsin
Motor Tipi
Twin-Cooled™ Twin Cam 110™
Motor Hacmi (cc)
1801 cc
Silindir çapı x strok (mm)
101.6 mm x 111.1 mm
Sıkıştırma Oranı9.2:1
Yakıt Sistemi
Elektronik Sıralı Port Yakıt Enjeksiyonu (ESPFI)
Maks. Tork (Nm @ dev/dak)
156 Nm @ 3.750 rpm
AteşlemeElektronik enjeksiyon
ÇalıştırmaElektrikli
Şanzıman6 vites
Güç Aktarımı
Zincir, 34/46 oranı
Boyutlar (UxGxY) (mm)
2.600 mm
Sele yüksekliği (mm)
740 mm
Yakıt kapasitesi (lt)
22.7 lt
Ağırlık (kg)
416 kg
bulunmaktadır. Amerika’nın ve dünyanın en büyük motor üreticisidir. Şirket,
hızları nedeni ile çoğunlukla polis merkezlerine üretim yapmaktadır. Birinci
ve İkinci Dünya Savaşları’nda ABD
ordusuyla yaptığı iş birliği ile büyük
ölçüde gelir sağlamış ve bugün geldiği
noktaya ulaşmıştır.
Sağlık
Prof. Dr. Muammer Kendirci
Liv Hospital Ulus Üroloji Uzmanı
Sosyal bir kabus
Ama korkulu rüyanız olmasın
Kadınlarda her yaşta ortaya çıkabilen idrar kaçırma bir sorun olarak görülür ve
yaşam kalitesini bozar. Hasta evden çıkmamayı yeğler, sosyal ortamlara fazla girmez,
gittiği her yerde tuvalet bulma, tuvalete yetişebilme kaygısı taşır.
Ancak bu sorun elbette tedavi edilebilir!
Kişi tuvaletini kaçıracağı endişesiyle yeterli sıvı alamayabilir; bu kez de
yeterince sıvı tüketmemeye bağlı bazı
sorunlar ortaya çıkabilir. Kişi neredeyse tüm yaşantısını bu bozukluğa göre
belirlemek durumunda kalır. Sosyal
bir kabus olabilen idrar kaçırmanın
bazı vakalar için sadece yaşam tarzında
küçük değişikler yaparak, bazen ilaç
tedavisiyle, bazen de cerrahi müdahale
ile tedavi edilebildiğine dikkat çeken
Liv Hospital Ulus Üroloji Uzmanı Prof.
Dr. Muammer Kendirci kadınlarda
idrar kaçırma bozuklukları hakkında
bilgi veriyor.
İdrar kaçırma ne kadar yaygındır?
Kadınlarda idrar kaçırma yaygın
görülen bir durumdur. Her 100 kadından 35’i yaşam kalitesini etkileyecek
düzeyde idrar kaçırma sorunuyla karşılaşır. Bazılarında kaçırma dönemsel
olabilirken, bazılarında kalıcı bozukluk
şeklinde kendisini gösterir. Bu bozukluk yüksek tansiyon, kalp hastalığı, depresyon, şeker hastalığı, astım-bronşit
gibi kronik hastalıklardan bile daha sık
görülmesine rağmen, sorunun çözülmesi konusunda kadınların bir üroloji
uzmanına başvurmaktan genellikle
kaçındıklarını görüyoruz.
Nedenleri nelerdir?
İdrar kaçırma sıkışmakla, aksırıp-öksürme-gülmeyle olabilir. Sıkışmayla
olan kaçırma genellikle daha ileri
yaşlarda, diğeri daha genç yaşlarda
ortaya çıkar. Bazen her iki tip kaçırma
da bir arada bulunabilir. Yaş almak idrar
kontrolü için zorlaştırıcı bir faktördür. Gebelik, doğum yapma, zor veya
müdahaleli doğum yapma altta yatan
önemli faktörlerdendir. Gebelik sayısı
arttıkça idrar tutma mekanizmaları
daha çok bozulacağı için idrar kaçırma
yakınmaları artmaktadır. İdrar kaçırma
sezaryenle doğumda normal doğuma
göre daha az görülmektedir. Geçirilmiş bazı ameliyatlar, kanser nedeniyle
ışın tedavisi alınması, sık idrar yolu
enfeksiyonu, tedavi edilmeyen sistit,
başka amaçla kullanılan bazı ilaçlar
idrar kaçırmanın nedenleri arasındadır.
Menopoza girmenin kendisi de idrar
kaçırmaya yol açabilmektedir. Menopoz, idrarı tutmayı sağlayan mekanizmaları bozmaktadır.
Yaşam biçimi ve beslenmenin etkisi
nedir?
Fazla kilolu ya da obez olmak, kronik
kabızlığa yol açan beslenme biçimi, az
su içmek, fazla tuz kullanmak, düzenli egzersiz yapmamak, kronik sigara
kullanmak idrar kaçırma bozukluğuna
yol açabilir veya şiddetini artırabilirken bu faktörlerin düzeltilmesi idrar
kontrolüne katkıda bulunur. İdrar
kaçırma bozukluklarında doğru yaşam
alışkanlıkları sorunun çözülmesinde ya
da en azında hafifletilmesinde yardımcı
olabilir. Kilolu hastalarda kilo vermenin
teşvik edilmesi, düzenli fiziksel aktivite
ya da egzersiz, sigarayı bırakma, idrar
kaçırmaya yol açan bazı ilaçların değiştirilmesi, sıvı alımının miktarı, sıvı türü
ve zamanlamasının düzenlenmesi, kahve-çay-kola tüketiminin sınırlandırılması, kabızlığın giderilmesi, lifli beslenme, idrar tutmaya yardımcı olabilecek
bazı pozisyonların öğrenilmesi, işeme
eğitimi gibi uygulamalar bazı hastalarda
sorunu tamamen ortadan kaldırabilmekte ya da hafifletebilmektedir.
İdrar kaçırma tedavi edilebilir!
Kadınlarda idrar kaçırma bozuklukları bir ürolog tarafından değerlendirildiğinde, basit bazı tedbirlerle, hayat
biçimi değişiklikleriyle sınırlanabilir ya
da düzeltilebilir. Bazı tip idrar kaçırma
bozuklukları ilaçlarla kontrol altına
alınabilir. Mesaneye botoks uygulamasıyla ilaçlara yanıt vermeyen kaçırma
bozuklukları giderilebilir. Özellikle öksürme-aksırma-gülme gibi durumlarla
ortaya çıkan idrar kaçırma bozukluklarında, günübirlik yatışla yapılan cerrahi
yöntemlerle sorun tamamen ortadan
kaldırılabilir.
Öneri
Oku, izle…
Herkes kendi
hayatının
kahramanı
İster patlamış mısır eşliğinde sezonun belki de gişe rekortmeni olabilecek filmlerini sinema salonunda izleyin; isterseniz Emirgan Sütiş’in enfes kahvesi eşliğinde bu ayın en popüler kitaplarının
sayfalarını çevirin. Seçim sizin! Şimdiden herkese iyi seyirler, keyifli okumalar…
Sully
Chesley B. Sullenberger yani Sully, US Airways’de çalışmakta olan tecrübeli bir
pilottur. 2009’da New York’tan Charlotte’a yapılan bir uçuş sıradan bir şekilde
başlamıştır; ancak kalkıştan çok kısa bir süre sonra uçak bir kaz sürüsüne çarpar
ve motorlarını kaybeder. En yakın havaalanına dönecek kadar zaman yoktur. Bu
nedenle Sully ve yardımcısı Jeffrey Skiles uçağı Hudson Nehri’ne indirmeyi planlar
ve bunu başarır. 155 yolcu ve mürettebatın hepsi kurtulmuştur. Sully’nin bu kahramanlığı kamuoyu tarafından takdir edilse de, yetkililer tarafından açılan soruşturma yüzünden işini ve itibarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya gelecektir.
• Vizyon Tarihi: 09 Eylül 2016 • Yönetmen : Clint Eastwood • Tür: Biyografi, Dram
Oyuncular : Tom Hanks, Aaron Eckhart, Laura Linney, Autumn Reeser
Pele:
Bir efsanenin doğuşu
1958 yılında henüz 17 yaşında olan genç Pele, adını futbol
tarihine altın harflerle yazdıracaktır. Zira o yıl Brezilya’ya ilk
Dünya Kupası’nı kazandıran gol onun ayağından çıkmıştır.
Brezilya’nın fakir mahallelerinden birinde büyüyen; ama
sıra dışı oyun tarzı ile sıyrılan Pele; hırslı ve boyun eğmeyen
bir karaktere de sahipti. Brezilya futbolunun adını dünyaya
duyuran isim olarak tarihe geçen ünlü futbolcunun hayatını
ise beyazperde de ilk oyunculuk deneyimine imza atan Kevin
de Paula canlandırıyor.
• Vizyon Tarihi : 30 Eylül 2016 • Tür : Biyografi, Dram, Spor
• Yönetmen : Michael Zimbalist, Jeff Zimbalist
• Oyuncular : Rodrigo Santoro, Vincent D’Onofrio
Colm Meaney, Tonya Cornelisse, Seu Jorge
İçimdeki hayal
Geçmişiyle yüzleşen
bir kadının gizemli hikayesi...
Brian, eşi Diane’in hamile olduğunu öğrenince sevinçten havalara uçmuştu. Çocuk sahibi
olmayı yıllarca ertelemişlerdi. Bir sır, Diane’i
anne olmaktan alıkoyuyordu. Ama korktuğu
gibi olmamış, aradan geçen bir yıl onu haksız
çıkarmıştı. Diane, kızı Grace’i heyecanla büyütmeye başlamıştı bile... Ama tuhaf giden bir
şeyler vardı. Brian neredeydi? Neden kızını hiç
görmemişti? Diane, Grace’in üzerine titrerken,
akrabaları ve dostları gözlerini neden ondan
kaçırıyorlardı?
Yazar : Steena Holmes
Psikiyatrist Dr. Gülcan Özer, hayata dair biriktirdiklerini, dileklerini,
arkanıza bakmadan kaçın dediklerini, hayatın, kararların ve kederlerin
insana ait ve biricik olduğunu, doğru
yaşamın bir kuralı olmadığını, insanın kendisiyle, geçmişiyle ve muhtemel geleceğiyle baş edebilmesinin
önkoşulunun kendisini, geçmişini ve
muhtemel geleceğini iyisiyle kötüsüyle doğru okumaktan geçtiğini
anlatıyor. Gülcan Özer, ikili ilişkilere
dayandırdığı bu ilk kitabı Herkes
Kendi Hayatının Kahramanı’nda,
“Aşk nedir, iyi midir kötü müdür,
biter mi, ilk aşk en şahanesi midir,
aşkın gözü kör mü, illa aşık olunmalı
mı?” sorularıyla başlıyor sözlerine.
Yazar : Gülcan Özer
Halife’nin ihtişamı
Harun Reşid’in gönderdiği beyaz
file Charlemagne büyük ilgi gösterdi.
Halifenin sarayında himaye ettiği
alimler, şairler ve müzisyenlerle
Bağdat zengin bir kültür merkezine
dönüştü ve İslam dünyası benzersiz
bir gelişim gösterdi. Benson Bobrick Halife’nin İhtişamı’nda Abbasi
devletinin görkemli tarihini ve dünya
uygarlığına yaptığı katkıyı renkli
hikayeler eşliğinde anlatıyor.
Yazar : Benson Bobrick
49
Festival
Festival tadında...
Güneşin eşsiz sıcaklığını geride bırakmaya hazırlanırken, sezonu birbirinden eğlenceli festivallerle
kapatmak gerek… Klarnetten caza kadar birbirinden şahane isimler, görkemli festivallerle
müzikseverlerle buluşuyor.
26. Akbank Caz Festivali
26. Akbank Caz Festivali, 12-23 Ekim tarihleri arasında cazın
yıldız isimlerini ağırlıyor. Türkiye’nin en uzun soluklu festivallerinden biri olan Akbank Caz Festivali, bu yıl 26. yaşını kutlayacak.
Geçmişten günümüze Cecil Taylor, Archie Shepp, McCoy Tyner,
Pharoah Sanders, Jimmy Smith, Enrico Rava, John Scofield & Joe
Lovano, Manu Katché, David Sanborn gibi caz dünyasının saygın
isimlerini Türk izleyicisi ile buluşturan Festival, 26. yılında da
birbirinden özel performanslara ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.
26. Akbank Caz Festivali’nin bu seneki yıldız isimleri arasında Ron
Carter “Golden Striker Trio” ve Imany yer alıyor.
26. Akbank Caz Festivali’nin bir diğer konuğu ise günümüz soul
müziğine zenginlik katan Imany. İdolleri Billie Holiday, Nina
Simone ve Tracy Chapman gibi caz, soul ve folk müzikten beslenen
Imany, 21 Ekim Cuma akşamı Volkswagen Arena’da gerçekleşecek
konserde caz tutkunlarıyla buluşacak.
12 Ekim-23 Ekim, İstanbul
Nilüfer Müzik Festivali
Türkiye’de pek çok ilke imza atan Nilüfer Müzik Festivali 2, 3 ve
4 Eylül’de Balat Atatürk Ormanı’nda müzikseverlerle buluşuyor.
Oscar and The Wolf, İstanbul’dan sonra Bursa’da sahne alacak!
Festivalin heyecan verici diğer isimleri ise Duman, Athena, Kaan
Tangöze, İlhan Erşahin & İstanbul Sessions, Pinhani, Ceylan
Ertem, Redd, Kalben, Gaye Su Akyol, Mashrou’ Leila, La Chiva
Gantiva, La Sra. Tomasa, Mydy Rabycad, Flört, Ayyuka, Kabus
Kerim, Hey Douglas, Can Gox, The Ringo Jets, Deniz Tekin, Sena
Şener, Yökş, Kolektif İstanbul, Palmiyeler ve Manuş Baba.
02 Eylül 2016, Balat Atatürk Ormanı, Bursa

Benzer belgeler