Halk Bilimi Çalışmaları

Transkript

Halk Bilimi Çalışmaları
Halk Bilimi
Çalışmaları
TRABZON YÖRESİ
İSTANBUL ÇAĞDAŞ TURİZM FOLKLOR
GENÇLİK VE SPOR KULÜBÜ DERNEĞİ
Sarayardı Cad. Saray Apt. No: 34/6 34718
Kadıköy - İstanbul / Türkiye
www.istanbulcagdas.com
Tel: 0216 346 38 38
Halk Bilimi Çalışmaları-Trabzon Yöresi
ÖNSÖZ
İstanbul Çağdaş 26.Dönem çalışmaları kapsamında öğrendiğimiz yörelere ait figürlerin ve kostüm
detayı dahil arkasındaki hikayenin öğrenilmesinin halk oyunlarının tamamlayıcısı olacağından
hareket ederek yeni dönemde “Halk Bilimi” konusunda yaptığımız çalışmaların üçüncüsü ile
karşınızdayız.
Üçüncü çalışmamız olarak Trabzon Hocamız Necdet ÇOLAK’ın katkısıyla TRABZON YÖRESİ
hazırlanmıştır. Kendisine katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz.
Ayrıca, Halk Bilimi kapsamında gerçekleştirdiğimiz çalışmaların dergi ve poster formatında
basımına destek olan Şadiye ERUZUN’a dolayısıyla Seda Özalit’e teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Halk Bilimi Kurulu
Mayıs 2014
Halk Bilimi Çalışmaları-Trabzon Yöresi
TRABZON KÜLTÜRÜNÜ ETKİLEYEN ETMENLER
Doğu Karadeniz (dolayısıyla Trabzon) kültürünü oluşturan etmenler iki grupta toplanmaktadır.
A) DOĞA KOŞULLARI
Bir toplumun üzerinde yaşadığı doğal ortam, o
Yöre insanı, toprağın vermediğini denizden almak
toplum insanın karakter yapısını önemli ölçüde
için, bu hırçın ve acımasız dalgalarla savaşmak
etkiler.
zorundadır.
Karadeniz
Yöresinin
doğal
yapısı
Cesur
ve
mücadeleci
olmalıdır.
engebeli, sarp, dik, yamaç ve dağlıktır. Havanın
Çünkü üzerinde yaşadığı doğa koşulları bunu
genellikle kapalı ve yağmurlu olması, zaten zor
gerektirmektedir. Yöre insanındaki çok güçlü
olan arazi şartlarını iyice zorlaştırarak, insanlara
birlik ve beraberlik ruhu, bu koşullar sonucunda
hızlı
özelliği
oluşmuştur. Yörenin doğa şartlarının insanına
kazandırmıştır. Bu hızla beraber, koyu yeşil bitki
kazandırdığı karakteristik özellikler ve yaşam
örtüsüne sahip yüksek dağların ve genellikle
biçimi halk oyunlarına da yansımıştır.
ve
çevik
hareket
edebilme
üzerlerinden eksik olmayan dumanın, denizin sık
sık coşmasıyla oluşan hırçın dalgaların da etkisi
olduğu
düşünülerek,
yöre
insanında
hızlı
düşünüp çabuk karar veren tatlı sert bir yapısal
özelliğin oluştuğu kabul edilmektedir.
Doğa yapısının sert ve dağlık oluşu, yöre insanını
hareketli kılmıştır. Hemen hemen günün her
saatinde evinden tarlasına, gidip yük taşıyan
insanların oturup dinlenmeleri, oyundaki çöküp
kalkma figürü gibidir. Öte yandan, Karadeniz'in
Dağlık yörelerde yetişen insanlar, ortama uyum
önce hafif sonra haşin, sert dalgalarının görünüşü
sağlama yönünden daha çevik, cesur, girişkendir.
ve bu büyük dalgaların kıyıdaki yankıları, bu
Bu güç ve sert doğa koşulları, onları daha çok
dalgalar üzerinde denize batıp çıkan kayıklar,
çalışmaya,
çabaya
ağlara
Bölgesi’nin
yüzey
iter.
şekilleri
Doğu
Karadeniz
dağlıktır
ve
dik
takılan
balıkların
çırpınışı
figürlerinde görülür.
yamaçlıdır. Ekilebilen toprak çok azdır. Bundan
dolayı,
Karadeniz
insanı
için
toprak,
çok
değerlidir. Topraktan sonuna dek yararlanmak
için olağanüstü gayret sarf edilir. Yöre insanı için
büyük mücadele, kaçınılmazdır. Dağların ve dik
yamaçların bitiminde, günü gününe uymayan
hırçın dalgaları ile Karadeniz bulunur.
Sümela Manastırı Dağdan Görünüm
Trabzon’da Balıkçı Teknesi
horonun
B) TARİHSEL ETMENLER
İnsan, her an kendini aşma, kendini yenileme ihtiyacı duymaktadır. Bu ilerleme, dayanağını, gücünü,
tarihsel kültür birikiminden alır. Bu yönden bir toplumun tarihsel deney ve bulguları ne denli zengin, ileri
düzeyde ise o toplumun yükselme olasılığı da o denli yüksek olacaktır.
Türkler, tarihin akışı içinde Orta Asya'dan batı dünyasına doğru akarken, hiç kuşkusuz sosyal kültürel
özelliklerini de birlikte götürmüşlerdir. Yoğun göç dalgaları ve tutulan yeni "yurtluklar-vatan" da karşılaşılan
değişik ulus ve halklarla da etkileşimde bulunmuşlardır.
Oğuz Türkleri 12. Yüzyıl dan itibaren sürekli ve yoğun bir şekilde Karadeniz yöresini yurt tutmaya başlarlar.
Türkler Doğu Karadeniz bölgesine yerleştiklerinde yabancı olmadıkları bir doğa parçasıyla karşılaşırlar.
Yöre çok engebeli, sarp, dik ve dağlıktır. Öte yandan bölgeyi kuzey yönünde baştan başa kuşatan, sürekli
dalgalı ve hırçın bir deniz vardır. Bu acımasız özellikleri içeren bir doğa üzerinde mücadele veren insanların
tipik, yöreye özgü Halk Oyunları da böylece oluşur.
Trabzon Kalesi
Halk Bilimi Çalışmaları-Trabzon Yöresi
TRABZON YÖRESİNDE OYNANAN OYUNLARIN KARAKTERİSTİK
YAPISI VE TÜRÜ
HORONLAR
Trabzon’a özgü horonun yapısında tarım kültürünün varlığı apaçık ortadadır. İlkbahar aylarında tarla ve
bahçelerde gruplar halinde yapılan kazımadaki, bellemedeki ritmik hareketler oyuna da yansımıştır.
Bellemedeki kol, bacak ve vücuttaki hareketler başlı başına horon olayıdır. Dağ havasının, mısır ekmeğinin,
hamsinin etkisi altında yoğrulan horonlar, hamsinin titreyişini ve çırpınışını ifade etmektedir.
Horonun farklı kelime anlamları bulunmaktadır. Tahıl
ürünlerinin mısır koçanlarının hasattan sonra kurutulması ve
desteler halinde dik tutulması anlamına gelmektedir. Ayrıca,
ilk çağlardaki dini ayin niteliğindeki oyunlara ve Karadeniz
Horon, doğa ile insanın el
ele, kol kola şahlanışıdır.
bölgesinde oynanan oyunlara verilen genel bir addır. Bazı
yerlerde horum, horun, horan olarak da adlandırılmaktadır.
Horon oyunları genellikle üç bölümden oluşur;
Düz Horon Bölümü: Ağır ritimle başlar. Oyun sağa doğru işleyerek oynanır. Ritim yavaş yavaş hızlandıkça
vücut dikleşir ve kollar yukarı kaldırılır. “Yenlik yenlik”, “ufak ufak”, “bir ufak” gibi gelen komutlarla aşağı
alma geçiş figürü yapılarak bir sonraki bölüme geçilir.
Yenlik (Gezme) Bölümü: Kollar aşağıda, dizler kırık, belden eğik bir şekilde, öne-geri, sağa-sola adımlarla
düz horonun gezinilerek oynandığı, omuz sallamaların, kol çıkarmaların yapıldığı bölümdür. Vücut
hareketleri yumuşak ve hafiftir. Komutçudan gelen “Kim ula, Geldum ula, Aloğlum, Al aşağa, Takdum,
Yıkoğlum… v.b.” komutlarla, geçiş figürü yapılarak oyunun son bölümü olan sert kısmına geçilir.
Sert
Doğu Karadeniz bölgesinde
horon, kardeşliğin,
dürüstlüğün, yiğitliğin ve
mertliğin sembolüdür.
Bölüm:
Bu bölümde ritim
iyice
yükselerek
oyuncular doruk noktaya ulaşırlar. Sert ayak hareketleri
ve omuz sallamalarının yapıldığı bu bölümde, oyuncular
tüm yeteneklerini ortaya koyarlar. En gösterişli yeri olan
sert bölümle oyun son bulur. Oyuna devam edilecekse
en başa dönülüp aynı sıra takip edilir.
“Horonlar oynanırken kolların, dirseklerden birbirine değecek şekilde havaya kalkmış olmasının gugul
(horon)’dan, ellerin bileklerden aşağıya doğru sarkık durmasının ise mısır bitkisinin tepesinde bulanan
Halk Bilimi Çalışmaları-Trabzon Yöresi
püskülün şeklinden geldiği sanılmaktadır.” Kızlarda ise kollar bel seviyesinde, dirseklerden kırık yarım kol
şeklinde tutulur. Oyunlara kollar aşağıda başlanır, ilerledikçe havaya kaldırılır, aşağı almalarla tekrar
indirilir.
Horon türü oyunlarda, yumuşak diz hareketleri ile birlikte sert ayak figürleri hakimdir. Özellikle erkek
oyunları yumuşak diz hareketleri ile başlayıp, keskin ve sert ayak figürleri ile dinamizm bulurlar. Oyun
figürleri açısından kız oyunlarında, erkek oyunları gibi keskin çizgiler görülmez. Gerek kız, gerekse erkek
oyunlarında üstün bir performans hakimdir.
“Horonlarda yapılan başlıca figürler; omuz titretmeler,
öne
eğilmeler,
kolların
aşağı-yukarı,
ileri-geri
hareketleri, atmalar, toplanıp açılmalar”, gezmeler ve
Horon, Karadeniz’in soluk
alışı, yürek atışı, dalgalanışıdır.
aşağı almalardır.
Trabzon’da oynanan bütün horonlar en doğudaki Çaykara’dan en batıdaki Şalpazarı’na kadar temelde
aynıdır. Oyunların süsleri farklılık gösterir. Trabzon’daki bütün horonlar genellikle 10 sayı üzerine kuruludur.
Halk Bilimi Çalışmaları-Trabzon Yöresi
TRABZON YÖRESİNDE OYNANAN OYUNLAR
Trabzon yöresinde oynanan oyunlar arasında: Horon Kurma, Kozangel (Hozangel), Akçaabat Sallaması,
Tonya Oyunları (Tonya Topallama, Tonya Eşkıya, Sıva Sıva), Kız Horonu, Düz Horon, Dik Horon, Atlama,
Ağasar Horonu, Sürmene Sallaması, Sıksara (Sara), Bıçak Oyunu, İzme…vb yer almaktadır. Belirtilen
oyunlardan bazıları detaylı olarak aşağıda açıklanmıştır.
HORON KURMA
Adından da anlaşıldığı gibi horon kurma, bir başlangıç oyunudur. Çok yavaş ve oturaklı bir tempoyla
oynanır. Ellerin havadaki pozisyonu, dağların sıralanışını, ileri-geri yapılan çalımlı hareketler; denizin
dalgalanışını yansıtır. Horon kurmada kollar, yukarıda ve aşağıdadır. Bel ve omuzlar; ayak hareketlerine
bağlı, bir bütün olarak öne ve arkaya doğru sallandırılır. Ayaklar; ileri-geri, çökme-kalkma hareketleri yapar.
Horon kurma kolların hareketine göre iki kısımda incelenir. Kollar yukarıdayken; ayaklar ileri ve geri gider.
Aşağıda ise çökme-kalkma hareketi yapar.
25.Dönem Trabzon gösterisinden bir kare-2013
KOZANGEL (HOZANGEL)
Horon kurmanın bir çeşididir. Horon kurmadan farklı olarak kollar aşağıdayken, dizle ve oturarak yapılan
çökmeler ağırlıktadır.
AKÇAABAT SALLAMASI
Horon kurmadan sonra oynanır. Horon kurma ile sıksara arasında bir geçiş oyunudur. Sürmene ve
Çaykara dolaylarında oynanan sallama ile Akçaabat dolaylarında oynanan sallama isim olarak aynı
olmalarına rağmen oyun ve ritim bakımından farklılık gösterir. Kollar yukarıda ve aşağıda olmak üzere iki
kısımda oynanır. Vücudun toplanması (ellerin toplanması), bacakların önde sağa-sola atılması denizin
coşkunluğunu yansıtmaktadır.
Halk Bilimi Çalışmaları-Trabzon Yöresi
KIZ HORONU
Erkek oyunlarında yer alan keskin ve sert ayak figürleri, kız oyunlarında yoktur. Oyun, yumuşak diz
hareketleri ile başlar ve ilerledikçe ritim hızlanır ve dinamizm artar.
Her horonda olduğu gibi bu oyunun başında da oyuna hazırlık yapılır. Kollar aşağıda başlar ve zamanla,
dirseklerden kırık bir şekilde bel seviyesine yarım kol şeklinde kaldırılır. Oyun içerisinde çeşitli kol ve ayak
hareketlerinin bulunduğu gezme (yenlik) ve aşağı alma figürleri yapılır.
DÜZ HORON
Yörede herkes tarafından oynanan bu oyun kadınların asıl oyunudur. Kol ve omuz birbirine bağlı olarak
sallanır, vücut öne doğru eğiktir. Düz horon, Vakfıkebir de Kız horonu ve Sürmene'de tek ayak ve çift ayak
ismiyle de oynanır. Bu oyunu kadınlar kendi aralarında oynarken, türkü söyler, güğüm dibi çalarlar.
TONYA TOPALLAMA
Tonya’da “topallama” adıyla Vakfıkebir’de ise “traktum (karıştırma) adıyla bilinir. Sıksara usulüyle oynanan
bu oyunlarda; kollar yere paralel ve omuz hizasında, sağ ayağın yanda ve önde yapılan çalımı, iki ayağın
ileri çıkması ve geri gelmesi omuzların, ayağın yerden aldığı ritme yukarı-aşağı salınımı görülür.
25.Dönem Trabzon gösterisinde oynanan “tonya topallama” figüründen bir kare-2013
ATLAMA
Yumuşak diz hareketleri ile ağır bir ritim eşliğinde oynanır. Oyuna başlarken müzik, ritim ve oyuna dikkati
artırmak için oyun kurma diyebileceğimiz bir hazırlık yapılır. Kollar aşağıda başlar, ana figüre geçişle birlikte
yukarı kaldırılır, oyun içerisinde çeşitli gezme (yenlik) ve aşağı alma figürleri yapılır.
Halk Bilimi Çalışmaları-Trabzon Yöresi
SIKSARA
Daha çok erkekler tarafından ve genellikle atlama horonunun arkasından oynanır. Figür sayısı ve zamanı
açısından, kız horonu ve atlama horonu ile aynı özellikleri gösterir. Sıksara, kısa ve keskin diz hareketleri
ile birlikte, sert ve çevik, ayak figürlerinin yapıldığı, ritim ve müziği çok hızlı olan, yöre insanının çabukluk
bakımından doruğa ulaştığı en hızlı oyun türüdür. “Bu oyuna; güzelliğinden ötürü köşklere, saraylara özgü,
Kral, İmparator ve Padişahların beğendiği oyun anlamına gelen sıksaray (şıksaray) denilmiştir. Sözcük
giderek “sıksara” biçimini almıştır.”
Oyunun başında, sağ ve sol ayaklarla basmalar yapılarak, hazırlık yapılır. Oyun içerisinde çeşitli gezmeler
(yenlikler) ve aşağı alma figürleri yapılır. Kolların yukarı kaldırılmasıyla artan tempo,
aşağı alma
figürlerinde, omuz titretmelerle ve ayak sesleri ile iyice yükselir ve genellikle sağ tarafta, topuklar üzerine
yapılan çökme hareketi ile oyun bitirilir.
BIÇAK OYUNU
Bıçak oyunu, erkekler tarafından sıksara oyunu ritim ve müziği ile oynanır. İki oyuncu, ellerinde bıçakları ile
oyuna beraber başlayıp, sıksara oynadıktan sonra aşağı alma figürü ile birbirlerinden ayrılırlar. Müzik ve
ritim ile uyum içerisinde olma şartı ile birbirlerine karşı, bıçak kullanmadaki ustalıklarını gösteren figürler
yaparlar.
Bıçak oyununun bir öyküsü olup olmadığı konusunda kesin bir bilgi edinilememiştir. Buradaki amaç, yöre
insanının gerektiği zaman, bıçağını hiç korkmadan ve ustalıkla kullanabileceğini, dosta düşmana, herkese
göstermektedir. Ayrıca, “düğünlerde veya şenliklerde, delikanlıların, kendilerini kızlara beğendirmek ve
cesaretlerini seyredenlere göstermek amacı ile bıçak oyunu oynadıkları da” edinilen bilgiler arasında yer
almıştır.
SALLAMA
Sallama oyunu; tüm vücutla beraber sağa-sola yaylanıp sallanarak oynanan, yöredeki diğer halk oyunlarına
göre daha yumuşak diz hareketlerinin kullanıldığı bir oyundur. Eşler halinde karşılıklı oynandığında
karşılama, el ele tutuşularak oynandığında sallama ismini alır.
Uluslararası Sardunya Festivali – İtalya2013
Halk Bilimi Çalışmaları-Trabzon Yöresi
OYUNLARA EŞLİK EDEN ÇALGILAR
A) DAVUL-ZURNA
Yörede çalınan zurna genellikle zil (ince sesli) olup, orta sesli zurna da kullanılmaktadır.
Zurna ile birlikte çalınan davul, halay yörelerinde çalınan davullara oranla daha küçük yapıdadır. Davulda
kullanılan deriler keçi derisidir. Davul derisinin gergin oluşu, çalınıştaki “zınlatma” sesinin güzel çıkması
açısından çok önemlidir.
Davulun, yalnız yörede kullanılan, kendine özgü bir çalınış şekli vardır. Ritim de ağırlık tokmakta olmakla
beraber, çubuk, davulun derisine (genellikle tokmak ve çubuk, davulun ön derisinde beraber kullanılır)
değdirilip bırakılarak bir “zınlatma” oluşturulur.
B) KEMENÇE
Sesinin az oluşundan dolayı, daha çok küçük veya kapalı alanlarda
çalınan kemençe genellikle sarmaşık, dut, erik ve ardıç ağacından
yapılır. Üç tane teli vardır. Bu teller, önceleri hayvan bağırsağından
yapılırdı.
Günümüzde
ise
kemençelere
çelik
ve
sırma
teller
takılmaktadır. Dar ve uzun bir tekneye sahip olan bu sazın göğüs kısmı
ağaçtan yapılmıştır.
23.Uluslararası Hıdırellez Şenlikleri-Makedonya-2014
C) KAVAL
Horonlara eşliğinde, sesinin azlığından dolayı kapalı mekanlarda çalınır. Şimşir ağacından yapılan kaval,
dilli olmasına rağmen, yörede horlatılarak çalınır. Kaval, üzerinde altı, arkasında bir olmak üzere toplam
yedi delikten oluşur. Boyu 40-50cm. arasında değişir.
Halk Bilimi Çalışmaları-Trabzon Yöresi
TRABZON YÖRE GİYSİLERİ
A) KADIN GİYSİLERİ
a) Başa Giyilenler
Yaşmak: Sade ve desenli etrafı pullu örtülerdir. Yaşmağın püsküllüsünü nişanlı kızlar ve yeni gelinler
takarlar. Şalpazan ve Tonya taraflarında üst üste iki örtü sarılmaktadır.
Kukul: Tepelik ve üstünlük diye de bilinir. Siyah renkli ve kenarları çiçek desenli ve yaşmaktaki işlemelerle
süslü olup yaşmağın küçüğüdür. Yaşmağın üzerine sarılır. Kukul sarı olunca yaşmak siyah olmalıdır.
Çömber: Kenarları dallı ve sade olan çömber siyah tülbenttendir. Genellikle yaşlı kadınlar bağlar Boğaz
altından doğru bağlanan çömberin altına, gençlerdeki kukul yerine gelen ve soğuktan korunmak için, başı
iyice saran bir beyaz ve sade yazma vardır. Buna yörede sarma denir. Çömbere ve yaşmağa genel olarak
baş örtüsü de denir.
Uluslararası
Sardunya
Festivali
–
İtalya- 2013
b) Sırta Giyilenler
Gömlek: Genellikle beyaz patiskadan ve ipekliden yapılma, önü oyalı ve yuvarlak dik yakalı bir çeşit
gömlek giyerler. Bu gömleğin ön tarafı robalı olup siyah düğmelidir.
İşlik: Gömleğin üzerine ve gündelik olarak siyah ipekli kumaştan, önü ve omuzlan robalı, robaları mavi ve
kırmızı şeritlerle işli, önü çiçek desenleriyle süslü, Türk motifleri ile işlemeli bir çeşit gömlektir.
Halk Bilimi Çalışmaları-Trabzon Yöresi
Kolçakli İşlik: Gömleğin üzerine giyilen bir çeşit cepkendir. Bu cepken fistan giyildiğinde üzerine giyilir.
Çeşitli göz alıcı renklerden olup uzun kolludur Ön cephesi, omuzları bilekleri ve dirsekleri genellikle siyah
renkli manşetlidir. Bu manşetlerin üzeri Türk motifleri ile süslüdür. Kuşak ve peştamalın üzerine serbestçe
bırakılan, kolçaklı işlik bir salto çeşididir.
Fistan: Oldukça uzun ve bolca dikilmiş bir entaridir. Dizlere kadar inen ve dizlerden farbelalı olan fistan,
mavi, pembe ve al renklerden oluşan, pazen ve basmadan dikilir. İşlemeli ve işlemesiz olarak giyilir Genç
kızlar
ve
kadınlar
üzerine
yelek
ve
kolçaklı
işlik
giyerler
Yaşlılar ise “übade” denen bir nevi cepken giyerler.
Yelek: Fistanın üzerine çeşitli renklerde kumaşlardan yapılma, önü açık ve kolsuz, işlemeli bir cepkendir.
Libade: Yaşlı kadınların fistan üzerine giydiği, kollu ve işlemesiz, koyu renkli bir yelektir. Kolçaklı işliğin
sadesidir Yünlü kumaş ve kalın pamukludan yapılır.
Şalvar: Dizin hemen altına kadar inen sade ve desenli, ince çiçekli bezlerden dikilir. Entari uzunluğunda bir
dondur.
Etek: Dizlere kadar iner Uçları farbelalıdır. Çiçekli basmadan ve pamukludan yapılma, çeşitli renklidir
Şalvarın hemen üstüne giyilir Fistan giyildiğinde pek giyilmez.
Peştemal: Kuşağın ve fistanın veya eteğin üzerine, bele bağlanan yöresel önlük olup çizgili ve kolanlı bir
giysidir.
Kuşak (Lahori): Yörede şaldan yapılan kuşakla fistan veya eteğin üzerine belden bağlanır. Yün olan bu
kuşaklardan başka, kenarları kaytanlarla süslü ve oldukça püsküllü olan bir çeşidi daha var ki, buna “lahori”
denir.
c) Ayağa Giyilenler
Çorap: Yörede kadınlar ellerinde, yöresel özellikte çeşitli renklerde yünden çorap örerek ayaklarına
giyerler. Bu çoraplara “alacalı çorap” da denir.
Tozluk: Alacalı çorabın bacağı kapatmadığı yere ve diz kapağında kalan şalvarın altında kalan kısmı
kapatmak
için
yünden,
elde
örme
beyaz
renkli
kalçında
denilen
Çarık: Yöreye özgü bir işle yapılan çarıklar giyilir. Yemeni veya çapula da giyilmektedir.
tozluk
giyilir.
Halk Bilimi Çalışmaları-Trabzon Yöresi
d) Takılar
Kaytan: Bele, peştemalin üzerine bağlanan kaytan yünden el tezgahında dokuma 2-3 cm eninde çeşitli
desenlerle süslü ve uçlarından püsküllüdür. Kuşakların kenarlarına süs olarak dikilir.
Boncuk ve Lira: Yörede boğaza liralarla birlikte ince sayılabilecek ve çeşitli göz alıcı renklerde boncuk
bağlarlar.
e) Aksesuar
Muska-Hamayil: Boğazlarına kadife kumaşlardan ellerinde yapma ve ince boncuk süslü muska ve
hamayiller asarlar.
B) ERKEK GİYSİLERİ
a) Başa Giyilenler
Başlık (Kabalak): Kukulata ve kara puşu olarak adlandırılır. Üstü papak gibi olan başlığın kulaklara
gelecek şekilde uzun uçları vardır. Bu uçlar özel bir şekilde düğümlenerek bağlanır Papak kısmının ortası
öne doğru Türk motifleri ile kaytan işlemelidir. Tepesinde püskül bulunur. Kulaklar yönünde uzanan uzun
uçların kenarları da kalın kaytanla süslüdür.
23.Uluslararası Hıdırellez Şenlikleri-Makedonya-2014
b) Sırta Giyilenler
Gömlek (İşlik): Mintan da denilen gömleğin beyaz ipekliden olması tercih edilir Yakası dik manşetlidir.
Yaka önden ya da sol yandan açmalı ve düğmelidir. Düğmeler siyah, gömlek bol ve esnek olmalıdır.
Yelek: Zıbın veya zibun da denilen yelek, gömleğin üzerine, cepkenin altına giyilir. Sol omuzdan ve önden
aşağı doğru bol miktarda düğmelidir, astarlıdır. Yakası ve ön kısmında kenarları kaytanlarla işlidir. Kolların
alt kısmında cepleri vardır. Yelek de başlığın yapıldığı kumaştan yapılır.
Halk Bilimi Çalışmaları-Trabzon Yöresi
Cepken (Aba): Yeleğin üzerine giyilen kollu bir abadır yakasız bir ceket şeklindeki abaya “kaput”da denir.
Cepken oyun sırasında giyilmez.
Zıpka (Zivga): Zivgaya laz donu da denir. Bacakları dar ve vücuda yapışık şekilde yapılan, arkası körüklü
bir çeşit şalvardır. Bacakların ön ve arkası ile diğer ek yerleri kaytanlarla işlidir. Bele uçlarla bağlanır. Zıpka
da yeleğin kumaşındandır.
c) Ayağa Giyilenler
Çizme: Yörede sapuk veya salenk olarak da adlandırılır. Mes anlamına gelen uzun konçlu bir kundura
çeşididir. Uçları hafif kıvrık ve körüklüdür.
Çapula: Demir ökçeli ve alt kısmı demir puntalı kunduradır. Horoncular pek giymezler, giyilirse konçla
giyilmelidir.
Çoraplar: Örmedir.
d) Aksesuar
Kemer: Siyah deriden yapılan kemerin aşağıya doğru sarkan parçalan vardır. Uzanan parçalar güçlülüğü
sembolize eder. Kemerde bulunan kayış gözlere ve kemere silah, bıçak, av malzemeleri ve kapkacak
alınır. Buna çerkez kemeri de denir. Yağdanlık ve kav torbasında asılı bulunduğu kemer, bele yeleğin
üzerine gelecek şekilde bağlanır.
Hamayil: Gümüşten yapılma, sigara tabakası büyüklüğünde zarif ve süslü kutudur. Üzerindeki işlemeler,
tarihi camii ve padişah armasıdır.
Muska: Boyuna gümüş zincirle asılır.
Köstek: Sol cebe konulan saate bağlanan, çok sayıda ince gümüş zincirlerden oluşur.
Yağdanlık: Silahı yağlamak için kemere asılan ve içinde yağ bulunan bir kutudur.
Bıçak: Siyah meşin kaplı bir kına konur.
YARARLANILAN KAYNAKLAR
HALK BİLİMİ KURULU
Sn. Necdet ÇOLAK’ın Tez Çalışması
Eşref GÜNDOĞDU
www.kulturportali.gov.tr
Burcu AKÇİL
www.trabzonkulturturizm.gov.tr
Turgut Kenan ÇATALKAYA
www.folklor.gen.tr

Benzer belgeler