Yıllık Kamu Borç Yönetimi Raporu , 2011

Transkript

Yıllık Kamu Borç Yönetimi Raporu , 2011
T.C.
BAŞBAKANLIK HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI
İnönü Bulvarı No:36
06510 Emek / ANKARA
Bilgi İçin:
(312) 204 61 73
(312) 204 61 28
www.hazine.gov.tr
e-mail: [email protected]
İÇİNDEKİLER
2011 KBYR
2
3
GİRİŞ
Bakan Sunuşu
Önsöz
Borç Yönetimi Organizasyon Yapısı
Borç Yönetiminde Temel İlkeler ve Uygulamalar
GELİŞMELER VE GÖRÜNÜM
Makroekonomik ve Finansal Çerçeve
Bütçe Uygulamaları
Nakit Yönetimi
Borç Yönetimi
•İç Borçlanma
•Dış Borçlanma
•Borç Stoku
5
5
6
7
8
12
10
14
16
19
19
24
32
Koşullu Yükümlülükler ve Alacak Yönetimi
•Hazine Garantileri
•Hazine Alacakları
36
36
37
Risk Yönetimi
•Piyasa Riski Yönetimi
•Kredi Riski Yönetimi
•Operasyonel Risk Yönetimi
42
Borç Yönetimi Alanında Uluslararası Etkinlikler
51
42
49
ANALİZ VE DEĞERLENDİRMELER
Perakende Devlet İç Borçlanma Senedi (DİBS) Satışı ve
Ülke Uygulamaları
Bir Piyasa Göstergesi Olarak Kredi Temerrüt Takası (KTT)
46
YATIRIMCILAR İÇİN BİLGİLER
Devlet Borçlanma Senetleri
DİBS İhalelerine Katılım Esasları
Piyasa Yapıcılığı Sistemi
Hazinece İhraç Edilen Senetlerin Vergilendirilmesi
Yatırımcı İlişkileri Ofisi
68
74
ÖZET İSTATİSTİKLER
Merkezi Yönetim Borç Stoku
Avrupa Birliği Tanımlı Genel Yönetim Nominal Borç Stoku
Kamu Net Borç Stoku
Türkiye Brüt Dış Borç Stoku
Türkiye Net Dış Borç Stoku
Toplam Kamu Sektörü Faiz Dışı Fazlası (Program Tanımlı)
Hazine Garantili Kredilerin Geri Ödemeleri
Hazine Alacak Stoku
80
87
88
89
90
91
91
92
92
53
63
GİRİŞ
2011 KBYR
4
5
GİRİŞ
GİRİŞ
BAKAN SUNUŞU
2011 KBYR
6
7
2
010 yılı, dünya ekonomisinin toparlanma sürecine girdiği, krizden çıkış
stratejilerinin uygulanmaya başlandığı bir yıl olmuştur. Bununla birlikte, kriz
öncesi koşullara hızlı bir şeklide geri dönülmesi mümkün görülmemektedir.
Bu çerçevede 2011 yılı ve ilerisi için önemli riskler varlığını korumaktadır.
Bunlardan en önemlisi, başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere gelişmiş
ülkelerde mali sürdürülebilirlik üzerinde yoğunlaşan endişedir. Finansal sektördeki
risklerin kamu bilançolarına yansımaları sonucunda devletlerin karşı karşıya kaldığı
kredibilite kayıpları, küresel makroekonomik ve finansal istikrar üzerinde önemli
bir tehdit oluşturmaktadır.
Ülkemiz ekonomisi, birbiriyle uyumlu yürütülen politikalar ve erken ortaya
koyulan krizden çıkış stratejisi sayesinde krizi hem sınırlı bir şekilde hissetmiş
hem de krizden çıkma sürecini bir kaç ülke ile birlikte dünyanın geri kalanına
nazaran oldukça hızlı atlatmıştır. Uygulanan tutarlı politikalarla oluşturulan güçlü
makroekonomik temeller, sağlıklı finans sektörü ve düşük kamu borç stoku seviyesi
ekonomik karar alma sürecinde seçenekleri artırmıştır.
2010 yılı Ekim ayında açıklanan 2011-2013 dönemini kapsayan Orta Vadeli
Programda (OVP) önümüzdeki dönemde Türkiye ekonomisinin önceliklerine ve
bu öncelikleri gerçekleştirmek için izlenecek politikalara yer verilmiştir. Gerçekçi
varsayımlar kullanılarak hazırlanan OVP ekonomideki tüm aktörlerin geleceğe
yönelik olarak daha sağlıklı kararlar almalarını sağlamayı amaçlamaktadır.
Alınan tedbirlerin ve uygulanan politikaların sonucu olarak Türkiye, yüzde 8,9
büyüme oranı ile 2010 yılında Avrupa’da en hızlı büyüme performansı gösteren
ülke olmuştur.
Öte yandan, küresel ekonomik krize karşı gösterdiğimiz dayanıklılık ve ortaya
koyduğumuz tutarlı politikalar, uluslararası yatırımcılar tarafından temerrüt
riskinin bir göstergesi olarak kullanılan KTT (Kredi Temerrüt Takası-CDS) yatırım
yapılabilir ülkeler seviyesinde fiyatlanmasından sonra, kredi derecelendirme
kuruluşları tarafından da teyit edilmiş ve Türkiye’nin kredi notu yükseltilmiştir.
2002 yılından bu yana geliştirilen güçlü kurumsal altyapısı ve borç yönetiminde
atılan adımların bir yansıması olarak gerek küresel kriz döneminde gerekse
sonrasında izlenen tutarlı ve öngörülü finansal yönetim stratejileri ile Hazine
Müsteşarlığının küresel krizin etkilerinin ülkemizde en alt seviyede hissedilmesinde
büyük katkıları olmuştur. Borç Yönetiminin temel ilkeleri arasında yer alan şeffaflık
ve hesap verilebilirliğin bir gereği olarak Hazine Müsteşarlığı her yıl Yıllık Kamu
Borç Yönetimi Raporunu yayınlamaktadır. Bu raporlarla borç yönetimine ilişkin
gelişmeler ve uygulamalar hakkında ulusal ve uluslararası platformda aydınlatıcı
bilgiler sunan Müsteşarlığın, başarılı çalışmalarını bundan sonra da aynı azim ve
özveri ile sürdüreceğine inanıyorum.
Ali BABACAN
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
ÖNSÖZ
2011 KBYR
8
9
Değerli Okurlar,
Yıllık Kamu Borç Yönetimi Raporu’nun dördüncü sayısını, Müsteşarlığımızın
şeffaflık ve hesap verilebilirlik prensipleri çerçevesinde, yayımlamaktayız. Raporun
bu yılki sayısında, kamu borç yönetimi alanındaki genel çerçevenin yanı sıra,
geçtiğimiz dönem boyunca dünyayı etkisi altında tutmaya devam eden küresel
kriz ortamında kamu borçlanmasına ilişkin gelişmeler, sayısal veriler ve genel
değerlendirmeler kamuoyunun bilgisine sunulmaktadır.
Pek çok ülkede bütçe açıkları nedeniyle artan finansman ihtiyacı, kamu
borç stoklarını hızla yükseltirken; kamu borçlanmasının sürdürülebilirliğine
ilişkin endişeleri de beraberinde getirmiştir. Bu durumun bir yansıması, kredi
derecelendirme kuruluşlarının çeşitli ülkelerin kredi notlarını arka arkaya
düşürmesiyle görülmektedir. Ülkemizde ise uzun yıllardır kararlı şekilde
yürütülmekte olan maliye ve borç yönetimi politikaları neticesinde elde edilen
kazanımlar, ülkemizin krizden en az etkilenen ve bu etkileri en hızlı atlatan
ülkelerden biri olmasını sağlamıştır. Kriz öncesi dönemde uygulanan sıkı maliye
politikaları sonucunda kamu borç stokunun Gayrı Safi Yurtiçi Hasılaya oranında
sağlanan hızlı düşüş, kriz sürecinde ve çıkış stratejilerinde kamu maliyesi açısından
önemli bir hareket alanı yaratmış; bu sayede bir yandan krizin etkilerini atlatmaya
yönelik önlemler alınırken, diğer yandan küresel dalgalanmaların borç stoku
üzerindeki etkilerinin sınırlı seviyede kalması sağlanmıştır. Bugün ülkemiz Avrupa
Birliği üyesi devletlerle karşılaştırıldığında, en düşük borç stokuna sahip ülkeler
arasındadır.
Uluslararası alanda en iyi uygulamaların yürütüldüğü kamu borç yönetimimizde,
sahip olduğumuz kapasite ve uzun vadeli bir bakış açısıyla geliştirilen borçlanma
stratejilerine bağlı olarak, borç stokunun yapısında küresel krizin etkileriyle ortaya
çıkan bozulmaların kayda değer bir hızla iyileşmesi sağlanmış olup borcumuzun
dışsal makroekonomik şoklara karşı duyarlılığı önemli ölçüde azaltılmaya devam
edilmiştir.
İzlenen politikalar sayesinde, gelişmiş piyasalarda faaliyet gösteren borç
yöneticilerinin bile talep yetersizliği ve vade kısalığı sorunlarıyla karşı karşıya
olduğu bir dönemde, borçlanma maliyetleri tarihimizin en düşük, vadeler ise
en yüksek seviyelerinde gerçekleşirken, sağlanan istikrar ve güven ortamının
maliyetleri daha da azaltacağı öngörülmektedir.
Raporun ilerleyen bölümlerinde tüm bu gelişmeler ayrıntılarıyla
değerlendirilmektedir. 2011 yılı Kamu Borç Yönetimi Raporu’nu sizlerin bilgisine
sunarken, bu vesile ile bahse konu kazanımların elde edilmesinde en büyük katkıyı
sağlayan mesai arkadaşlarıma teşekkür ederim.
İbrahim H. ÇANAKCI
Hazine Müsteşarı
10
11
BORÇ YÖNETİMİ ORGANİZASYON YAPISI
BRK
Ali BABACAN
(Devlet Bakanı)
BAKAN
Ali BABACAN
İbrahim H. ÇANAKCI
2011 KBYR
(Hazine Müsteşarı)
Cavit DAĞDAŞ
(Hazine Müst. Yrd.)
Burhanettin AKTAŞ
(Hazine Müst. Yrd.)
Feridun BİLGİN
MÜSTEŞAR
M. Coşkun CANGÖZ
İbrahim H. ÇANAKCI
(Hazine Müst. Yrd.)
(Kamu Fin. Gen. Md.)
Evren DİLEKLİ
(Dış Ek. İlişk. Gen. Md. V.)
Gülsüm YAZGANARIKAN
BORÇ YÖNETİMİ ORGANİZASYON YAPISI
(Ekon. Araş. Gen. Md.)
Kamu Finansmanı Genel
Müdürlüğü
M. Coşkun CANGÖZ
İç Borç ve Nakit Yönetimi
(Ön Ofis)
Dış Ekonomik İlişkiler Genel
Müdürlüğü
Evren DİLEKLİ
Program ve Proje Dış Finansmanı
(Ön Ofis)
Risk Yönetimi
(Orta Ofis)
Alacak ve Borç İşlemleri
(Arka Ofis)
Borç ve Risk Yönetimi Komitesi (BRK)
Hazine Müsteşarlığı bünyesinde, temel borçlanma politikalarını oluşturmak ve
kamu borç yönetiminden sorumlu birimler arasında koordinasyonu sağlamakla
görevli olan BRK’nin görevleri, 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç
Yönetiminin Düzenlemesi hakkında kanunun 12. maddesi ile düzenlenmiştir. Bu
kapsamda Hazine Müsteşarı, Müsteşar Yardımcıları, Kamu Finansmanı Genel
Müdürü, Dış Ekonomik İlişkiler Genel Müdürü ve Ekonomik Araştırmalar Genel
Müdürü’nün görev aldığı BRK’ye Hazine’den sorumlu Devlet Bakanı başkanlık
etmektedir. Ancak, uygulamaların izlenmesi ve koordinasyon sağlanmasına
ilişkin toplantılar Hazine Müsteşarı’nın başkanlığında gerçekleştirilmektedir.
BORÇ YÖNETİMİNDE TEMEL
İLKELER VE UYGULAMALAR
İLKELER
Borç Yönetiminin Temel İlkeleri 1 Eylül 2002 tarih ve 24863 sayılı Borç ve Risk
Yönetiminin Koordinasyonu ve Yürütülmesine İlişkin Esas ve Usuller Hakkında
Yönetmelik ile;
• Makroekonomik dengeleri gözeterek para ve maliye politikaları ile uyumlu,
sürdürülebilir, saydam ve hesap verilebilir bir borçlanma politikası izlenmesi
• Finansman ihtiyaçlarının, iç ve dış piyasa koşulları ve maliyet unsurları göz
önüne alınarak belirlenen risk düzeyi çerçevesinde, orta ve uzun vadede
mümkün olan en uygun maliyetle karşılanması şeklinde belirlenmiştir.
UYGULAMALAR
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Borçlanma stratejileri maliyet ve risk dengesini gözeten orta ve uzun vadeli
programlar esas alınarak yürütülmektedir.
Şeffaflık ve öngörülebilirliğin sağlanmasını teminen ihale takvimi ve finansman
programı açıklanmaktadır.
Ölçüt ihraç politikası vasıtasıyla senetlerin ikincil piyasadaki likiditesi
artırılmakta, etkin bir getiri eğrisi oluşturulmaktadır
Piyasa Yapıcılığı Sistemi uygulanarak birincil ve ikincil piyasalar
güçlendirilmektedir.
Borçlanma ve risk yönetiminde esas alınacak olan ve borç yönetiminin genel
risk/maliyet hedeflerini ifade eden gösterge ve kriterler olarak tanımlanan
stratejik ölçütler vasıtasıyla orta ve uzun vadede piyasa riskleri kontrol altına
alınmaktadır. Bu kapsamda;
Likidite riski – Güçlü nakit rezervi tutulmakta ve borçların dönemler
arasında düzgün şekilde yayılması sağlanmakta ve borçlanmanın vadesi
uzatılmaktadır.
Faiz riski – Borçlanmanın ağırlıklı olarak sabit faizli enstrümanlarla
yapılarak, faize karşı duyarlılığın azaltılması hedeflenmektedir.
Döviz kuru riski - Borçlanma ağırlıklı olarak Türk Lirası cinsinden
yapılmakta ve yabancı para cinsinden borç stokunun kompozisyonu
belirlenmektedir.
Borç dinamiklerinin risk ve maliyet göstergeleri yakından takip edilmektedir.
Kredi riskinin kontrolüne yönelik olarak risk hesabı, garanti ücreti, kısmi
garanti ve garanti limiti uygulanmaktadır.
Operasyonel risklerin kontrol altına alınabilmesi için teknik analiz ve
raporlamalar yapılmaktadır.
Yıllık ve Aylık Kamu Borç Yönetimi Raporları hazırlanmakta ve kamuoyunun
bilgisine sunulmaktadır.
12
GELİŞMELER VE GÖRÜNÜM
CONTENTS
2011 KBYR
13
GELİŞMELER
VE
GÖRÜNÜM
MAKROEKONOMİK VE
FİNANSAL ÇERÇEVE
İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en ağır krizini yaşayan dünya ekonomisi 2009
yılında yüzde 0,5 oranında daralmıştır. 2010 yılında hükümetlerin ve merkez
bankalarının aldığı olağanüstü önlemlerin etkisiyle küresel ekonomi toparlanmaya
başlamış; üretim, ticaret ve tüketim artmıştır. Böylece, dünya ekonomisi 2010
yılında yüzde 5 oranında büyümüştür. Bununla beraber 2010 yılında dünya
ekonomisindeki toparlanma bölgelere göre farklılık göstermiştir. Bu dönemde
özellikle gelişmekte olan Asya ülkeleri büyümeye öncülük etmişlerdir. Gelişmekte
olan ülkelerin güçlü makro ekonomik göstergeleri, yeterli mali alanları, düşük dış
borç ve kamu borç stokları krizden daha az etkilenmelerini sağlamıştır. Gelişmiş
ülkeler içerisinde ise ABD ekonomisi Avro Bölgesi ve Japonya’ya kıyasla daha
hızlı bir toparlanma sergilemiş; ancak son dönemde Alman ekonomisinin güçlü
büyüme performansının katkısıyla, Avro Bölgesi’nde ekonomik bir canlanma
görülmüştür.
Küresel ekonomideki toparlanmaya rağmen aşağı yönlü riskler halen varlığını
korumaktadır. Bölgesel bazda doğal afet ve siyasi gerginlikler, küresel bazda gıda
ve enerji başta olmak üzere artan emtia fiyatları, gelişmiş ülkelerdeki yüksek işsizlik
oranları, ABD konut piyasasının zayıf görünümü, gelişmekte olan ülkelerdeki
enflasyon baskıları ve ısınma işaretleri ile bazı çevre Avro Bölgesi ülkelerinin kamu
kesimi borçluluğuna ilişkin kaygılar küresel ekonomi üzerindeki aşağı yönlü temel
risk faktörleri olarak görülmektedir. Öte yandan, gelişmiş ülkelerde artan tüketim
harcamaları, güçlü şirket kârları ve toparlanan yatırımlar küresel ekonomik
görünüme ilişkin yukarı yönlü risk unsurlarıdır.
2009 yılının ikinci çeyreğinde toparlanmaya başlayan Türkiye ekonomisi 2009
yılı son çeyreğinden itibaren güçlü bir büyüme performansı sergilemektedir.
Türkiye ekonomisi 2010 yılında yüzde 8,9 oranında büyüyerek bölgesinde öne
çıkan ekonomiler içinde yer almıştır. Türkiye bu büyüme oranıyla Avrupa’da en
hızlı büyüyen ekonomi olmuştur. Bu dönemde iç talep koşullarının güçlü seyri
büyümeyi desteklemiştir. Nitekim, 2009 yılı son çeyreğinden itibaren yatırım
ve tüketim harcamaları büyümenin temel belirleyicisi olmuştur. Öte yandan bu
süreçte, dış talep koşullarındaki iyileşmenin henüz istikrar kazanamamış olması
büyümeyi sınırlandırıcı etki yapmıştır.
Diğer yandan 2010 yılında iç talebin güçlü seyrine karşılık dış talebin zayıf kalması
sonucunda cari işlemler hesabı 48,4 milyar dolar açık vermiştir. Dış ticaret
açığındaki büyümenin yanı sıra 2010 yılında hizmet gelirleri de bir önceki yıla
göre düşmüş ve cari işlemler açığına olumsuz yönde bir etkisi olmuştur. 2010
yılında rezerv hariç toplam 42,2 milyar dolar sermaye girişi gerçekleşmiştir. Söz
14
MAKROEKONOMİK VE FİNANSAL ÇERÇEVE
2011 KBYR
15
konusu yılda, bankalar net kredi kullanıcısı, banka dışı özel sektör ise, 2009 yılında
olduğu gibi net kredi ödeyicisi olmuş ve doğrudan yatırım girişleri düşük düzeyde
gerçekleşmiştir. Portföy yatırımları kaynaklı girişler ile yurt içi bankalardaki
mevduat artışları 2010 yılında sermaye girişinin temel kaynağı olmuştur. Böylece,
krizden sonra gözlenen kısa vadeli sermaye girişlerinin temel finansman kaynağı
olma eğilimi 2010 yılında da devam etmiştir.
Enflasyon 2010 yılının ilk çeyreğinde baz etkisi, vergi ayarlamaları ve işlenmemiş
gıda fiyatlarındaki gelişmelere bağlı olarak yükselse de yıl sonunda yüzde 6,5’lik
hedefin altında yüzde 6,4 seviyesinde gerçekleşmiştir. 2011 yılı Nisan ayı itibarıyla
yıllık enflasyon oranı geçen seneki yüksek baz ve işlenmemiş gıda fiyatlarındaki
gerilemeye bağlı olarak yüzde 4,3 oranında gerçekleşmiştir.
Bankacılık sektörünün güçlü sermaye yapısı, karlılığı ve etkin risk yönetimi
krizin olumsuz etkilerini sınırlandıran faktörler arasında yer almıştır. 2010 yılında
sermaye yeterlilik rasyosu yasal sınır olan yüzde 8’in oldukça üzerinde, yüzde
18,9 seviyesinde gerçekleşmiştir. Kriz nedeniyle bir çok gelişmiş ve gelişmekte
olan ülkede bankacılık sistemi zarar ederken ve sisteme kamu kaynaklarıyla destek
sağlanırken, Türk Bankacılık Sektörü 2010 yılında karını yüzde 9,6 oranında
artırmış ve özkaynak karlılığı yüzde 20,1 olarak gerçekleşmiştir. Ülkemizde
bankacılık sektörü herhangi bir devlet yardımı almadan güçlü sermaye yapısını
ve karlılığını devam ettirmiş olup kriz sonrasında ekonominin toparlanmasında
önemli bir rol oynamıştır.
Kriz nedeniyle, bankaların tahsili gecikmiş alacaklarının toplam kredilere oranı
2009 yılı Ekim ayında yüzde 5,4’e kadar yükselmiş ancak alınan tedbirlerin ve
ekonomik aktivitedeki canlanmanın etkisiyle tekrar düşüş eğilimine girmiştir.
2011 yılı Nisan ayı itibarıyla takipteki kredilerin toplam kredilere oranı yüzde 3,1
seviyesine gerilemiştir.
Küresel finansal piyasaların normalleşmesi ve ekonominin toparlanmasıyla
birlikte Merkez Bankası 14 Nisan 2010 tarihinde Para Politikası Çıkış Stratejisini
açıklamıştır. Bu kapsamda Merkez Bankası piyasadaki fazla likiditeyi kademeli
olarak azaltmış, Türk Lirası ve Yabancı Para zorunlu karşılık oranlarını kademeli
olarak artırmış ve faiz koridorunu genişletmiştir.
Türkiye küresel mali kriz sırasında ve sonrasında makroekonomik görünüm
açısından iyi bir performans sergilemiştir. Küresel ekonomik kriz sonrası
dalgalanmaların devam ettiği ve içinde bulunduğumuz bölgede siyasi çalkantıların
yaşandığı bu dönemde makroekonomik istikrarın korunması para ve maliye
politikalarının odak noktasında olmaya devam edecektir.
BÜTÇE UYGULAMALARI
Küresel ekonomik kriz sonrasında daralan toplam talebi canlandırmak amacıyla
maliye politikası aracılığıyla bazı önlemler uygulamaya konulmuştur. Önlem
paketleri kapsamında mal ve hizmetlerden alınan dolaylı vergilerde (ÖTV, KDV)
ve tüketici kredilerine uygulanan Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu (KKDF)
kesintisi oranında indirime gidilmiş, istihdamı artırmaya yönelik olarak, küçük
ve orta ölçekli işletmelere kredi desteği sağlanmış ve gayrimenkul ediniminde
uygulanan harçlar düşürülmüştür. Gerek alınan bu tedbirler gerekse GSYH’deki
düşüşün vergi gelirlerine olumsuz etkisi sonucunda merkezi yönetim bütçesi 2009
yılında GSYH’nin yüzde 5,5’i düzeyinde açık vermiştir.
Ekim 2009’da açıklanan 2010-2012 Orta Vadeli Programıyla ortaya konulan
krizden çıkış stratejisi kapsamında ise kriz sürecinde geçici olarak alınan söz
konusu önlemlerin kaldırılması ve mali yapıyı güçlendirecek ilave düzenlemelerin
uygulamaya konulması öngörülmüştür. Bu kapsamda 2010 yılı başından itibaren
her bir banka şubesinden yıllık işletme harcı alınması, KKDF kesintisi oranının
kriz öncesi seviyesine yükseltilmesi, harçlar ve damga vergisi oranının enflasyon
oranının üzerinde artırılması, gayrimenkul yeniden değerleme oranının belirlenmesi
hususlarında düzenlemeler yapılmıştır. Bu gelişmelere ve 2010 yılında artan
ekonomik aktiviteye paralel olarak merkezi yönetim vergi gelirlerinin GSYH’ye
oranı 2009 yılındaki 18,1’lik seviyesinden 2010 yılında 19,1’e yükselmiştir. Bu
dönemde bütçe harcamalarındaki artışın da kontrol altına alınmasıyla merkezi
yönetim bütçe açığı azaltılmıştır.
2010 Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nda 50,2 milyar TL olarak öngörülen
bütçe açığı rakamı, özellikle vergi gelirlerinde sağlanan performans neticesinde,
Ekim 2010’da açıklanan 2011-2013 OVP’si ile 44,2 milyar TL’ye revize edilmiş,
gerçekleşme ise daha güçlü bir mali performansın işareti olarak 39,6 milyar TL
olmuştur. GSYH’ye oran olarak bakıldığında da bütçe açığı 2010 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu’nda yüzde 4,9 olarak öngörülmüşken yüzde 3,6 olarak
gerçekleşmiştir.
2010 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇESİ
(Milyar TL)
Bütçe Dengesi
Faiz Dışı Denge
Gelirler
-Vergi Gelirleri
-Diğer Gelirler
Harcamalar
-Faiz Dışı Harcamalar
-Faiz Harcamaları
* Gerçekleşme rakamları geçicidir.
Bütçe Kanunu
OVP Tahmini
Gerçekleşme*
-50,2
-44,2
-39,6
6,6
5,3
8,7
236,8
252,8
254,0
193,3
210,2
210,5
43,5
42,6
43,5
287,0
297,0
293,6
230,2
247,5
245,3
56,8
49,5
48,3
16
2011 KBYR
17
2011-2013 dönemine ilişkin OVP çerçevesinde GSYH’ye oran olarak bütçe
açığının 2013 yılı sonu itibarıyla yüzde 1,6’ya düşürülmesi hedeflenmektedir.
Bu dönemde merkezi yönetim bütçe gelirlerinin GSYH’ye oranının yüzde
23’den yüzde 22,5’e gerilemesi ve harcamaların yüzde 26,6’dan yüzde 24,2’ye
düşürülmesi hedeflenmektedir. Harcamalardaki 2,4 puanlık iyileşmenin 1 puanının
faiz harcamalarındaki azalmadan sağlanması beklenmektedir.
Merkezi Yönetim Bütçesi - Orta Vadeli Program Hedefleri (GSYH %)
28
26,6
25,7
26
25,3
24,2
24
23,0
23,0
22,9
22,5
BÜTÇE UYGULAMALARI
22
20
Giderler
2010
Gelirler
2012
2011
2013
2010 yılında merkezi yönetim bütçe dengesinde kaydedilen olumlu gelişmelerin
de etkisiyle, toplam kamu sektörü program tanımlı faiz dışı dengesinde de
iyileşme olmuştur. 2009 yılında GSYH’ye oran olarak yüzde 1 düzeyinde
gerçekleşen kamu sektörü faiz dışı açığının 2010 yılında iyileşerek sıfır düzeyinde
olması beklenmektedir. Ayrıca 2011-2013 dönemi OVP’si çerçevesinde kamu
sektörünün faiz dışı fazlasının GSYH’ye oranının kademeli olarak artarak 2013
yılı sonunda yüzde 1’e ulaşması hedeflenmektedir.
Toplam Kamu Faiz Dışı Dengesi (GSYH %)
2,0
1,6
1,8
1,5
1,0
1,0
0,5
-0,5
-0,2
0,0
0,2
0,4
0,2
0,8
0,2
-0,5
-1,0
-1,0
-1,5
-2,0
0,3
0,0
0,0
0,7
0,5
0,5
-1,6
2008
2009
Toplam Kamu Faiz Dışı Dengesi
2010 (Geçici)
2011 OVP
MYB Faiz Dışı Dengesi
2012 OVP
Diğer Kamu Faiz Dışı Dengesi
2013 OVP
Program döneminde merkezi yönetim bütçesi faiz dışı fazlasının 1,3 puan artması
beklenirken, diğer kamunun faiz dışı fazlasının GSYH’ye oran olarak 0,3 puan
kötüleşeceği tahmin edilmektedir.
2009 yılında Mahalli İdarelerin faiz dışı açığı GSYH’ye oran olarak yüzde 0,4
olarak gerçekleşmiş olup 2010 yılında genel bütçe vergi gelirlerinin artmasının da
etkisiyle, yüzde 0,1’e gerilemesi beklenmektedir.
KİT’lerin 2009 yılında yüzde 0,6 olarak gerçekleşen faiz dışı dengesinin GSYH’ye
oranının 2010 yılında yüzde 0,3 seviyesine gerilediği tahmin edilmektedir.
2009 yılında krizin düşük gelirli kesimler üzerindeki etkilerinin azaltılması için
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu (SYDTF) tarafından yapılan
sosyal yardım harcamalarının artırılması nedeniyle gerileyen bütçe dışı fonların
faiz dışı dengesi, 2010 yılında Özelleştirme Fonu ve Savunma Sanayi Destekleme
Fonu’nun giderlerindeki artış nedeniyle yine yüzde -0,1 seviyesinde gerçekleşmiştir.
İşsizlik Sigortası Fonu’nun faiz dışı fazlası kriz ortamında azalan istihdamın
desteklenmesi ve işgücü piyasasının etkinliğinin artırılması amacıyla alınan
tedbirlerden kaynaklanan harcama artışı sebebiyle 2009 yılında yüzde 0,2 olarak
gerçekleşmiştir. 2010 yılında ise düşen işsizlik oranına bağlı olarak artan prim
gelirleri sonucunda yüzde 0,3 olarak gerçekleşmiştir.
Ayrıca, döner sermayelerin 2010 yılında GSYH’nin yüzde 0,1’i düzeyinde faiz
dışı fazla vermesi beklenmektedir.
18
2011 KBYR
19
NAKİT YÖNETİMİ
2009 yılında krizden çıkış stratejisinin uygulamaya koyulmasının bir sonucu
olarak Hazine nakit dengesinde 2010 yılında bir iyileşme yaşanmıştır. Ekonomik
aktivitedeki canlanma neticesinde nakit bazlı gelir tahsilatı yıl sonunda 240,4 milyar
TL olarak gerçekleşmiştir. 2010 yılı Aralık ayına kadar kamu harcamalarındaki artış
ise sınırlı seviyede kalmış ve devreden emanetler ile cari yıl bütçe ödeneklerinden
yapılan faiz dışı harcamalar 234,2 milyar TL seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu
kapsamda 2010 yılında nakit bazda 6,2 milyar TL faiz dışı fazla oluşmuştur.
Diğer taraftan 4447 sayılı Kanunla getirilen geçici düzenleme gereğince 20082012 döneminde Hazine hesaplarına aktarılacak olan İşsizlik Sigortası Fonu
nema gelirlerinden 2010 yılında yapılan aktarım 3,7 milyar TL olurken benzer
şekilde 4046 sayılı Kanunda yapılan geçici düzenleme çerçevesinde Özelleştirme
Fonu nakit fazlası olarak 3,1 milyar TL aktarılmıştır. Ülkemizde olumlu seyreden
ekonomik görünümün ve dışsal faktörlerin etkisi ile faiz oranlarının düşmesi, gelirler
tarafındaki güçlü performans ve Hazinenin borçlanma stratejileri neticesinde faiz
ödemeleri 56,8 milyar TL olan bütçe ödeneklerinin altında, 47,9 milyar TL olarak
gerçekleşirken 2010 yılı Hazine nakit dengesi de 34,9 milyar TL açık vermiştir.
NAKİT YÖNETİMİ
Hazine Nakit Gerçekleşmeleri(1)
(milyar TL)
2007
2008
2009
2010
1. Gelirler
176,2
194,1
202,8
240,4
2. Giderler
195,9
219,6
259,7
282,1
149,1
170,1
207,2
234,2
46,8
49,5
52,5
47,9
27,1
24,0
-4,4
6,2
7,0
9,2
7,7
6,7
-12,7
-16,3
-49,2
-34,9
12,7
16,3
49,2
34,9
7,2
10,2
53,8
26,9
-5,2
-0,1
3,0
4,2
Kullanım
10,5
10,9
11,3
14,9
Ödeme
15,7
11,0
8,3
10,7
12,4
10,3
50,8
22,8
Kullanım
108,8
96,3
138,9
159,0
Ödeme
Faiz Dışı Giderler
Faiz Ödemeleri
3. Faiz Dışı Denge
4. İşsizlik Fonu Nema ve Özelleştirme Gelirleri(2)
5. Nakit Dengesi (1+4-2)
6. Finansman (7+8+9+10+11)
7. Borçlanma (Net)
Dış Borçlanma (Net)
İç Borçlanma (Net)
96,4
86,0
88,1
136,2
8. Özelleştirme Geliri (3)
2,0
0,0
0,0
0,0
9. TMSF'den Aktarımlar
0,1
0,2
0,6
0,7
10. Devirli - Garantili Borç Geri Dönüşleri
0,7
0,6
0,8
1,4
11. Banka Kullanımı (4) -(5+7+8+9+10)
2,7
5,4
-6,1
6,0
-2,1
3,6
0,6
-0,4
4,9
1,8
-6,7
6,4
12. Kur Farkları (5)
13. Kasa/Banka Net (4) (11-12)
(1)Geçici
(2) Özelleştirme İdaresi (Öİ)’den aktarılan ve Kamu Hesapları Bülteni (KHB)’de bütçe gelir kalemleri arasında yer alacak
tutarı göstermektedir. Diğer taraftan, İşsizlik Sigortası Fonu ve Öİ’den GAP yatırımlarında kullanılmak üzere aktarılan ve
Kamu Hesapları Bülteni (KHB)’de bütçe gelir kalemleri arasında yer alacak tutarlar burada gösterilmektedir.
(3) Bütçenin finansmanı amacıyla Hazine’ye aktarılan tutarları göstermektedir.
(4) Pozitif tutar kasa/banka hesaplarında meydana gelen azalışları, negatif tutar artışları göstermektedir.
(5) Kur farkları Kasa/Banka hesabına ilişkin kur hareketlerinden kaynaklanan farkları göstermektedir. Pozitif tutar Kasa/
Banka hesabında artışı, negatif tutar azalışı işaret etmektedir.
Diğer taraftan, 2007 yılında başlatılan nakit yönetiminin modernizasyonu
çalışmaları kapsamında atılan adımların bir parçası olarak 2009 yılında
yayımlanan ve kamu kurum ve kuruluşlarının üç aylık ve haftalık nakit
taleplerinin Müsteşarlığımıza gönderilmesini düzenleyen Yönetmelik kapsamında
Müsteşarlığımız ile kamu kurum ve kuruluşları arasındaki bilgi paylaşımının
elektronik ortamda gerçekleştirilmesine ilişkin çalışmalar yürütülmüştür.
Yönetmelik kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşlarının nakit taleplerini
Müsteşarlığımız internet sayfasından erişilen Nakit Talebi Aktarım Sistemi
üzerinden göndermelerine ilişkin çalışmalar neticesinde seçilen kurumlarla pilot
uygulama başlatılmıştır.
Kamu Haznedarlığı
2009 yılında başlatılan ve Kamu Haznedarlığı uygulamasının geliştirilerek kamu
kuruluşlarının sadece malvarlıklarının değil aynı zamanda yükümlülüklerinin de
izlenmesine yönelik çalışmalar 2010 yılı boyunca da sürdürülmüştür.
Oluşturulan yeni yapı ile, daha önce bankacılık sisteminden kurum bazında temin
edilen raporlar Vergi Kimlik Numarasına (VKN) dayalı hale getirilmektedir. Bu
şekilde, raporlama hatalarının asgari seviyeye indirilmesi ve tebliğ uygulamalarına
ilişkin detaylı kontrollerin yapılabilmesi hedeflenmiştir. Bu amaçla, genel ve özel
bütçeli idareleri, döner sermayeleri, fonları, mahalli idareleri, sosyal güvenlik
kurumlarını da içeren kamu niteliğini haiz yaklaşık 60.000 kuruma ait VKN’nin
ilgili kurumlardan temini ve sınıflandırılması işlemleri tamamlanmış, Şubat 2011
itibarıyla bankaların yeni sisteme göre raporlama yapmalarını sağlayacak altyapı
oluşturulmuştur.
Yeni uygulamanın Mayıs 2011 itibarıyla tamamen devreye alınması ve eski sistemin
devre dışı bırakılması öngörülmektedir.
20
İÇ BORÇLANMA
2011 KBYR
21
BORÇ YÖNETİMİ
İÇ BORÇLANMA
Tüm dünya ekonomilerini etkileyen küresel ekonomik kriz nedeniyle 2008 ve
2009 yıllarında alınan mali ve parasal tedbirler pek çok ülkede kamu açıklarının
artmasına neden olmuş; bu durum özellikle 2010 yılı içerisinde bir çok ülke
için borç stoklarının sürdürülebilirliğine ilişkin endişeleri beraberinde getirmiştir.
Ülkemizde ise 2002 yılından itibaren kararlı bir şekilde yürütülmekte olan para
politikasıyla uyumlu borç yönetimi politikaları neticesinde elde edilen kazanımlar,
finansal sistemin dışsal makroekonomik şoklara duyarlılığını önemli ölçüde
azaltmıştır. Aynı zamanda, 2003 yılından itibaren uygulanan stratejik ölçütler
çerçevesinde borçlanmanın ağırlıklı olarak sabit faizli enstrümanlarla yapılarak
faize karşı duyarlılığın azaltılması ve yine borçlanmanın ağırlıklı olarak TL cinsinden
yapılarak döviz kuru riskinin azaltılması sayesinde, yurtdışında yaşananların
aksine, ülkemizde bu dönem içerisinde borç stokunun sürdürülebilirliğine ilişkin
tartışmalar yaşanmamıştır.
Küresel ekonomik krizin etkilerinin azaldığı 2010 yılı içerisinde, getiri eğrisinde
likiditenin yaygınlaşması ve yatırım araçlarının çeşitlendirilmesi hedefleri
doğrultusunda, önceden kamuoyu ile paylaşılan bir takvim çerçevesinde 3 yıl
vadeli TL cinsinden sabit kuponlu tahvillerin düzenli ihracına başlanmıştır. Ayrıca,
2005 yılından bu yana ihraç edilmekte olan 5 yıl vadeli TL cinsinden sabit kuponlu
tahviller de düzenli ihraç stratejisi kapsamında ihracına devam edilmiştir.
Bununla birlikte, 2010 yılı içerisinde özellikle ülkemize yönelik risk algılamalarındaki
iyileşmeye paralel olarak faiz oranlarındaki düşüş borçlanma maliyetlerini
azaltırken, ilk defa ihale yöntemiyle 10 yıl vadeli enflasyona endeksli ve sabit faizli
Devlet iç borçlanma senedi ihraç edilerek borçlanmanın vadesi uzatılmıştır.
Yurtiçi tasarrufların artırılması, yatırımcı tabanının geliştirilmesi ve finansman
araçlarının çeşitlendirilmesi amacıyla ilk olarak 2009 yılında ihraç edilen Gelire
Endeksli Senetlerin (GES) ihracına 2010 yılında da devam edilerek Şubat ve
Ağustos aylarında gerçekleştirilen üçüncü ve dördüncü tertip GES ihraçları ile
1,4 milyar TL tutarında finansman sağlanmıştır. Ayrıca, 2011 yılı Finansman
Programı’nda GES’lerin Şubat ve Ağustos aylarında ihraç edilmesinin planlandığı
duyurulmuş olup beşinci tertip GES ihracı 2011 yılı Şubat ayında gerçekleştirilerek
475,7 milyon TL tutarında finansman sağlanmıştır.
2010 Yılında İç Borçlanmanın Enstrümanlarına Göre Dağılımı(1)
TÜFE’ye Endeksli
TL DİBS
% 15,1
İskontolu TL DİBS
% 44,7
Sabit Kuponlu TL
DİBS
% 24,9
TL Cinsi GES
% 0,9
Değişken Faizli TL
Cinsi DİBS
% 12,8
Sabit Kuponlu Döviz
Cinsi DİBS
% 1,7
(1) Senet değişim ihaleleri hariç.
2010 yılında nakit bazda toplam iç borçlanmanın yüzde 44,7’si TL cinsi kuponsuz
(iskontolu); yüzde 24,9’u TL cinsi sabit kuponlu, yüzde 15,1’i enflasyona endeksli,
yüzde 12,8’i değişken faizli devlet iç borçlanma senedi ihracı ile sağlanırken
TL cinsi gelire endeksli devlet iç borçlanma senedi ihracı yüzde 0,9 olarak
gerçekleşmiştir. Döviz cinsi sabit kuponlu senet ihracı toplam iç borçlanmanın
yüzde 1,7’sini oluşturmuştur.
2010 yılında iç borçlanmanın yüzde 99,1’i 58 adet ihale ile; yüzde 0,9’u
doğrudan satış yoluyla gerçekleştirilmiştir. Pek çok gelişmiş ekonomide ihalelerde
talep sıkıntısının yaşandığı 2010 yılında Hazine tarafından yapılan ihalelerde satış
miktarının ortalama olarak 2,3 katı kadar teklif gelmiştir. 2009 yılında 35,3 ay
olan piyasadan yapılan iç borçlanmanın ağırlıklı ortalama vadesi 2010 yılında
44,1 aya yükselmiştir. Aynı dönemde, TL cinsi kuponsuz iç borçlanmanın ağırlıklı
ortalama maliyeti yüzde 11,6 seviyesinden yüzde 8,1 seviyesine gerilemiştir.
2011 yılı Nisan sonu itibarıyla ise piyasadan yapılan iç borçlanmanın ağırlıklı
ortalama vadesi 53,4 ay, TL cinsi kuponsuz iç borçlanmanın ağırlıklı ortalama
maliyeti yüzde 8 seviyesinde gerçekleşmiştir.
Ayrıca, aktif borç yönetimi stratejisi çerçevesinde gerçekleştirilen altı adet değişim
ihalesi ile 2010 yılı iç borç itfa tutarı 1,5 milyar TL tutarında, 2011 yılı iç borç
itfa tutarı ise 1,3 milyar TL tutarında azaltılmıştır. Bununla birlikte, yine 2010
yılı içerisinde ilk defa düzenli geri alım programı başlatılarak Eylül – Aralık 2010
döneminde her hafta azami 200 milyon TL tutarında Devlet iç borçlanma senedi
geri alınacağı ilan edilmiş ve söz konusu program kapsamında gerçekleştirilen
13 adet geri alım ihalesi ile itfası 2011 yılına gelen toplam net 1,6 milyar TL
tutarında Devlet iç borçlanma senedi geri alınmıştır. Böylelikle, değişim ve geri
alımlarla 2011 yılı itfa tutarında toplam 2,9 milyar TL azalma sağlanmış, özellikle
yılın ilk çeyreğindeki itfa yükü hafifletilerek likidite riski azaltılmıştır.
22
2011 KBYR
23
Diğer taraftan, 2001 krizi sonrasında T.C. Merkez Bankası’na ihraç edilmiş olan
nakit dışı devlet iç borçlanma senetlerinden bakiye kalan 8 milyar TL tutarındaki
borç stokunun 2010 yılı Aralık ayındaki itfasıyla birlikte 2001 krizinin TCMB
bilançosu üzerindeki etkisi ortadan kalkmıştır. Ayrıca kamu bankalarına kriz
kapsamında ihraç edilen nakit dışı devlet iç borçlanma senetlerinin de itfası 2010
yılında tamamlanmıştır.
2010 yılında 194,8 milyar TL tutarında gerçekleşen toplam borç servisi karşılığında
173,9 milyar TL tutarında borçlanma gerçekleştirilmiş olup sene başında 5 milyar
TL olarak öngörülen borçlanma dışı kaynaklar, özellikle bütçe performansının
etkisiyle, 21 milyar TL olarak gerçekleşmiştir.
Bu çerçevede, 2010 yılında ekonomi genelinde yaşanan toparlanmanın etkisiyle
faiz dışı dengenin sene başında öngörülenin üzerinde gerçekleşmesi ve faizlerin
düşmesiyle birlikte azalan iç borç faiz ödemesi neticesinde, yüzde 99,5 olarak
öngörülen 2010 yılı iç borç çevirme oranı yüzde 89,3 olarak gerçekleşmiştir.
2011 yılı Finansman Programında ise iç borç çevirme oranı yüzde 88 olarak
belirlenmiştir.
İÇ BORÇLANMA
Hazine Finansman Durumu (1)
2010
(milyar TL)
2011
Program
Gerçekleşme
Program
Gerçekleşme(2)
I- TOPLAM BORÇ SERVİSİ
200,3
194,8
152,8
65,2
İç Borç Servisi
182,6
178,1
135,0
58,5
Anapara
138,4
136,2
99,3
44,6
44,2
41,9
35,8
13,9
17,7
16,7
17,8
6,7
11,2
10,7
11,0
3,9
6,5
6,0
6,8
2,8
200,3
194,8
152,8
65,2
5,0
21,0
21,1
6,3
195,3
173,9
131,7
58,9
Faiz
Dış Borç Servisi
Anapara
Faiz
II- KAYNAKLAR VE BORÇLANMA
Borçlanma Dışı Kaynaklar (3)
Toplam Borçlanma
Dış Borçlanma
13,7
14,9
12,5
5,1
İç Borçlanma
181,6
159,0
119,1
53,8
99,5
89,3
88
91,9
TOPLAM İÇ BORÇ ÇEVİRME ORANI (%)
Bilgi İçin (Milyar YTL/TL)
NET BORÇLANMA (Kullanım - Anapara)
45,7
27,0
21,4
10,3
Net İç Borçlanma
43,2
22,8
19,9
9,1
Net Dış Borçlanma
2,4
4,2
1,6
1,2
(1) Nakit Bazlı.
(2) Ocak-Nisan ayları arasındaki gerçekleşmeyi göstermektedir.
(3) Nakit bazlı faiz dışı denge, özelleştirme gelirleri,İşsizlik sigortası fonundan yapılan aktarımlar,TMSF’den
sağlanan gelirler, devirli/garantili borç geri dönüşleri, kasa/banka değişimi ve kur farkı kalemlerini içermektedir.
Ekim 2010 tarihinde açıklanan 2011 yılı Finansman Programı, geçmiş yıllarda
olduğu gibi Hazine borç stokunun likidite, faiz oranı ve döviz kuru hassasiyeti
dikkate alınarak maliyet ve risk dengesini gözeten stratejik ölçütlere uygun olarak
hazırlanmıştır. Bu kapsamda, 2011 yılında ağırlıklı olarak TL cinsi borçlanma
yapılması öngörülmekte olup kamu kurum ve kuruluşlarına yapılabilecek ihraçlar
dışında, döviz cinsi iç borçlanma senedi ihracı öngörülmemektedir. Bununla
birlikte, TL cinsi borçlanmanın ağırlıklı olarak sabit faizli enstrümanlarla yapılarak,
gelecek 12 ayda faizi yenilenecek senetlerin payının azaltılması hedeflenmektedir.
Düzenli ihraç stratejisi kapsamında 3 yıl vadeli TL cinsinden sabit kuponlu tahviller
2011 yılında her ay ihraç edilecektir. Özellikle küresel ekonomik kriz sırasında
borç yönetimine önemli bir esneklik sağlayan güçlü rezerv politikasına 2011
yılında da devam edilecektir.
2011 yılının ilk dört aylık döneminde, 58,5 milyar TL iç borç ödemesine karşılık
53,8 milyar TL iç borçlanma yapılmış olup bu çerçevede, ilk dört aylık dönemde,
2011 yılı için programlanan toplam iç borç servisinin yüzde 43,3’ü, toplam
iç borçlanmanın ise yüzde 45,2’si gerçekleştirilmiştir. Böylelikle, ilk dört aylık
dönemde iç borç çevirme oranı yüzde 91,9 olarak gerçekleşmiştir.
Birincil ve ikincil piyasayı desteklemek ve gelişmesine katkı sağlamak amacıyla
2002 yılında aktif olarak uygulanmaya başlanan Piyasa Yapıcılığı Sistemi küresel
krizin yaşandığı dönemde başarıyla sürdürülmüş ve 2010 yılında revize edilerek
daha etkin bir hale getirilmiştir. Söz konusu değişiklikleri gösteren özet tablo
aşağıda yer almaktadır.
2009 - 2010 PY Sözleşmesi
2010 - 2011 PY Sözleşmesi
Piyasa Yapıcılığı
Sisteminin İşleyişine
İlişkin Genel Esaslar
• Yıllık imzalanan Piyasa Yapıcılığı sözleşmesi
• Sözleşme dönemi Eylül - Ağustos
• Piyasa yapıcılığı sistemine her sözleşme dönemi başında
giriş
• 1 ay öncesinden Piyasa Yapıcı tarafından ayrılacakları
belirtilmediği takdirde otomatik yenilenen sözleşme
• Sözleşme dönemi, takvim yılı, Ocak -Aralık Piyasa
yapıcılığı sistemine her üç aylık dönem başında bir ay
önceden başvurmak suretiyle giriş
Piyasa Yapıcı Alım
Yükümlülüğü
• Aylık asgari %3 olmak üzere her üç aylık dönemde en
az %5
• Alım yükümlülüğü hesaplanırken kullanılan ağırlıklar:
İhraç Vadesi
Katsayı
0-3 yıl (3 Yıl Dahil)
1
3-5 yıl ( 5 Yıl Dahil)
1,3
5-10 yıl (10 Yıl Hariç)
1,5
• Aylık asgari %36’nın piyasa yapıcı sayısına bölünmesi ile
bulunan tutar olmak üzere her üç aylık dönemde %60’ın
piyasa yapıcı sayısına bölünmesi ile bulunan tutar
• Alım yükümlülüğü hesaplanırken kullanılan ağırlıklar:
İhraç Vadesi
Katsayı
0-3 yıl (3 Yıl Dahil)
1
3-5 yıl ( 5 Yıl Dahil)
1,2
5-10 yıl (10 Yıl Hariç)
1,4
10 yıl ve üzeri
1,6
Piyasa Yapıcı
Kotasyon
Yükümlülüğü
Piyasa Yapıcı
Rekabete
Uygun Davranış
Yükümlülüğü
• Müsteşarlık tarafından belirlenen 6 ölçütten Piyasa Yapıcı
tarafından seçilen 4 ölçüt
• Kotasyon yenileme süresi 2 dakika
• Müsteşarlık tarafından belirlenen 9 ölçütten Piyasa Yapıcı
tarafından seçilen 4’ü sabit faizli, 1’i değişken faizli ve 1’i
Tüfe olmak üzere seçilen 6 ölçüt
• Kotasyon yenileme süresi 5 dakika
• Piyasa Yapıcılar birincil piyasada rekabeti bozacak
şekilde, birincil ve ikincil piyasada; kendi aralarında
veya diğer katılımcılarla anlaşamazlar ve ortak hareket
edemezler. Durumun tespiti halinde Piyasa Yapıcının
Sözleşmesi derhal feshedilir.
Borç yönetiminde şeffaflık ve öngörülebilirlik ilkeleri çerçevesinde, daha önce
aylık olarak duyurulan iç borçlanma stratejileri 2010 yılından itibaren üç aylık
olarak kamuoyuna ilan edilmeye başlanmıştır. Söz konusu uygulamaya 2011
yılında da devam edilecektir.
24
DIŞ BORÇLANMA
25
Program Finansmanı
DIŞ BORÇLANMA
2011 KBYR
Uluslararası Sermaye Piyasalarından Sağlanan Finansman
2010 yılında küresel ekonomik görünüme ilişkin kaygılar ve çevre Avro Bölgesi
ülkelerinde yaşanan mali sorunlara rağmen Türkiye güçlü büyüme performansı
ve sağlam mali yapısı ile kendini ayrıştırmayı başarmıştır. Bunun sonucunda,
uluslararası sermaye piyasalarından 2010 yılında 5 farklı tahvil ihracı yoluyla
yaklaşık 6,7 milyar ABD Doları tutarında kaynak temin edilmiştir.
2010 yılı Ocak ayında 2 milyar ABD Doları tutarında ve 30 yıl vadeli olarak
gerçekleştirilen tahvil ihracı, gelişmekte olan ülkeler tarafından yapılan 30 yıl vadeli
ihraçlar arasında bugüne kadar tek seferde gerçekleştirilen en yüksek tutarlı ihraç
olmuştur. Mart ayında gerçekleştirilen ve Ağustos ayında da artırımı yapılan 11 yıl
vadeli ABD Doları cinsinden tahvil ihracı ise, tarihsel olarak Hazine Müsteşarlığı
tarafından dolar piyasasında yapılan en düşük maliyetli tahvil ihracıdır. Nisan
ayında gerçekleştirilen 10 yıl vadeli Avro cinsinden tahvil ihracı ile 2007 yılından
itibaren ilk defa Avro piyasasından finansman sağlanmış olup, tahvilin 1,5 milyar
Avro’luk tutarı, bugüne kadar bir defada ihraç edilen en yüksek tutar olmuştur.
2011 yılı finansman programında ise dış piyasalardan ve uluslararası finansal
kuruluşlardan yaklaşık 12,5 milyar TL tutarında dış finansman sağlanması
öngörülmektedir. 2011 yılı Ocak-Nisan döneminde gerçekleştirilen 2 tahvil ihracı
ile yaklaşık 3,3 milyar ABD Doları tutarında finansman temin edilmiştir.
2011 yılı Ocak ayında gerçekleştirilen 30 yıl vadeli tahvil ihracımız ise 30 yıl vadeli
tahvil ihraçlarımız arasındaki en düşük maliyetli ihraç olmuştur. Ayrıca, 2011 yılı
Mart ayında gerçekleştirilen Yen cinsinden tahvil ihracı ile, 2000 yılından bu yana
ilk defa Japon piyasalarında tahvil ihraç edilmiştir.
2010-2011 Yıllarında Gerçekleştirilen Yurtdışı Tahvil İhraçları
Miktar
Kupon (%)
Yatırımcıya Getirisi
İhraç Tarihi
Vade Tarihi
Para Birimi
12.01.2010
30.05.2040
ABD Doları
2.000.000.000
6.750
6.850
18.03.2010
30.03.2021
ABD doları
1.000.000.000
5.625
5.750
UST + 203 bp
22.04.2010
18.05.2020
Avro
1.500.000.000
5.125
5.204
Bund + 206 bp
05.08.2010
30.03.2021
ABD Doları
1.000.000.000
5.625
5.250
UST + 227 bp
12.11.2010
18.05.2020
Avro
500.000.000
5.125
4.250
Bund + 197 bp
12.01.2011
14.01.2041
ABD Doları
1.000.000.000
6.000
6.250
UST + 170 bp
18.03.2011
18.03.2021
Yen
180.000.000.000
1.870
1.870
10y ¥ Swap + 48 bp
(%)
Spread (bp)
UST + 225 bp
Uluslararası Tahvil İhraçlarımız İçin Ödenen Risk Primleri(1)
(bp)
450
400
350
300
250
200
150
100
50
0
2006
2007
Dolar 10 yıl
2008
Dolar 30 yıl
2009
Avro 10/12 yıl
2010
2011
Yen 10 yıl
(1) Kullanılan veriler, yıl içerisinde belirtilen vadede gerçekleştirilmiş olan tahvil ihraçlarının risk primlerinin
(spread) tahvil miktarları ile ağırlıklandırılmış ortalamalarıdır. 2011 yılı verileri 26 Nisan tarihine kadar olan
verileri içermektedir.
26
DIŞ BORÇLANMA
2011 KBYR
27
Uluslararası Sermaye Piyasalarındaki Gelişmeler
Özellikle zayıf mali yapıya sahip ülkelerde ve bankacılık sisteminde
yaşanan sorunlar nedeniyle zaman zaman dalgalı bir seyrin izlenmesine
karşın, genel olarak değerlendirildiğinde, 2010 yılında küresel ekonomik
görünüme ilişkin beklentilerdeki göreli iyileşme ve yatırımcıların risk
iştahındaki artış ile küresel piyasalarda bir toparlanma hareketi yaşanmıştır.
Gelişmiş ülkelerdeki düşük faiz ve gevşek para politikasına ek olarak
gelişmekte olan ülkelerdeki güçlü büyüme performansı gelişmekte olan
ülke varlıklarına yönelik ilginin artmasına yardımcı olmuştur.
Gösterge niteliğindeki 2030 vadeli tahvilimizin getirisi, 2009 yılı sonunda
yüzde 6,4 seviyesinden işlem görürken, küresel piyasalardaki genel
toparlanmaya paralel olarak 2010 yılı Aralık sonu itibarıyla yüzde 5,6
seviyesine kadar gerilemiştir. Gelişmekte olan ülkeler tahvil piyasasının
geneli için bir gösterge olarak kullanılan JP Morgan EMBI+ endeksi
ve endeksin Türkiye alt segmenti olan EMBI+ Türkiye endeksi de
benzer şekilde, 2009 yılı sonundaki sırasıyla 274 ve 197 baz puan (bp)
seviyelerinden sırasıyla 248 ve 177 bp seviyelerine kadar düşmüştür.
Ülkemizin 5 yıl vadeli CDS primi de 2009 yılı sonundaki 184 bp
seviyesinden 2010 yılı sonunda 141 bp seviyesine gerilemiştir.
2011 yılı ilk çeyreğine bakıldığında ise, özellikle Orta Doğu ve Kuzey
Afrika Bölgesinde yaşanan karışıklığa ve çevre Avro Bölgesi ülkelerinde
yaşanan sorunlara bağlı olarak artan riskten kaçınma eğilimi nedeniyle
gerek gösterge niteliğindeki 2030 vadeli tahvilimizin getirisi, gerekse
JP Morgan EMBI+ endeksi Türkiye alt segmenti verisi ve CDS primi
bir miktar yükselmiş ve Mart ayı sonu itibarıyla söz konusu göstergeler
sırasıyla yüzde 6,0, 204 ve 158 bp seviyelerinden işlem görmüştür.
IMF’den Sağlanan Program Finansmanı
Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yapılmış olan 19. Stand By düzenlemesi 2008 yılı
Mayıs ayında tamamlanmıştır. 2009 yılında IMF’ye 458 milyon SDR’si anapara
ve 124 milyon SDR’si faiz olmak üzere toplam 582 milyon SDR tutarında ödeme
yapılmıştır. 2010 yılında ise IMF’ye 1.423 milyon SDR’si anapara ve 85 milyon
SDR’si faiz olmak üzere toplam 1.508 milyon SDR ödeme yapılmıştır.
Uluslararası Para Fonu’ndan Sağlanan Net Finansman (1) (2)
Milyon SDR
2000
2004
2005
2006
I. Kullanım
23.431
1.666
1.999
II. Borç Servisi
12.524
5.910
Anapara
10.232
2008
2009
749
2.248
0
0
30.093
5.635
3.741
1.502
582
1.508
31.403
5.267
5.092
3.373
1.244
458
1.423
27.088
2.292
644
543
368
258
124
85
4.314
III. Net Kullanım (I-II)
10.907
-4.245
-3.637
-2.992
746
-582
-1.508
-1.309
IV. Faiz Hariç Net Kullanım
13.200
-3.601
-3.094
-2.624
1.004
-458
-1.423
3.005
V. IMF Borcu (Dönem Sonu)
60.745
10.247
7.154
4.530
5.534
5.076
3.654
..
Faiz
2007
2010
TOPLAM
(1) Hazine Müsteşarlığı ve TCMB toplamını içermektedir. TCMB en son 2001 yılında kaynak kullanmış olup, borç
geri ödemelerini ise 2005 yılında tamamlamıştır.
(2) 30 Aralık 2010 tarihi itibarıyla $/SDR kuru 1,54003’dır.
IMF’den Kaynak Kullanımı
(milyon SDR)
11000
10000
10.247
9000
8000
7.154
7000
5.534
6000
4.530
5000
5.076
3.654
4000
3000
1.874
2000
562
0
1000
0
2005
2006
2007
Kullanım
2008
2009
Geri Ödeme
2010
2011
Borç Stoku
2012
2013
28
2011 KBYR
29
Avrupa Yatırım Bankası (AYB)’ndan Sağlanan Finansman
TÜBİTAK tarafından yürütülen bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin
desteklenmesi amacıyla 2010-2011 yılları arasında bütçeden yapılan/yapılacak
harcamaların finansmanına yönelik olarak AYB’den sağlanan toplam 450 milyon
Avro tutarındaki TÜBİTAK Araştırma Teknoloji ve TÜBİTAK Araştırma Enstitüleri
kredilerine ilişkin 300 ve 150 milyon Avro tutarındaki iki anlaşma, 22 Ekim 2010
tarihinde imzalanmış ve bahse konu kredi 22 Aralık 2010 tarihinde kullanılmıştır.
Söz konusu imkan, anılan faaliyetlerin desteklenmesi için bütçeden halihazırda
tahsis edilen kaynakların bir bölümüne mahsuben temin edilmiş olup 2010 yılında
AYB’den sağlanan program kredilerinin ortalama vadesi ise 9 yıl olmuştur.
Dünya Bankası’ndan Sağlanan Finansmanı
DIŞ BORÇLANMA
Ülkemizde rekabet gücü ve istihdamın artırılması, kamu hizmetlerinin kalitesinin
artırılarak etkinleştirilmesi ile kamu sektörüne ilişkin diğer reformlar ve küresel
krize yönelik alınan tedbirlerin desteklenmesi amacıyla, 2010 yılında Dünya
Bankası’ndan 931 milyon Avro (yaklaşık 1,3 milyar ABD Doları) tutarındaki
Program Amaçlı Adil Büyümenin ve İstihdamın Tesisi Kalkınma Politikası Kredisi
(REGE DPL) sağlanmıştır. Söz konusu krediye ilişkin Anlaşma 24 Mart 2010
tarihinde imzalanmış olup, kredinin tamamı 15 Nisan 2010 tarihinde kullanılmıştır.
Ayrıca, ülkemizde, (i) enerji sektörü (ii) sürdürülebilir çevre yönetimi ve (iii) iklim
değişikliği alanlarında uygulanmakta olan reformların desteklenmesi amacıyla
Dünya Bankası’ndan 519,6 milyon Avro (yaklaşık 700 milyon ABD Doları)
tutarında İkinci Program Amaçlı Çevresel Sürdürülebilirlik ve Enerji Sektörü
Kalkınma Politikası Kredisi (ESES DPL II) sağlanmıştır. Söz konusu krediye ilişkin
anlaşma 1 Temmuz 2010 tarihinde imzalanmış ve kredinin tamamı 25 Ağustos
2010 tarihinde kullanılmıştır.
2010 yılında Dünya Bankasından sağlanan kredilerin ortalama vadesi 18 yıl
olmuştur.
Proje Finansmanı
2010 yılı sonu itibarıyla yabancı hükümetler, ticari bankalar, ihracat kuruluşları
ve uluslararası kuruluşlardan proje finansmanı amacıyla imzalanan 36 adet kredi
anlaşması ile 6.817 milyon ABD Doları karşılığı dış finansman temin edilmiştir.
Bu tutarın yüzde 42,9’u savunma, yüzde 21,5’i ulaştırma, yüzde 13,6’sı reel
sektör, yüzde 10,7’si enerji, yüzde 11,3’ü ise kentsel altyapı projelerinin
finansman ihtiyacının karşılanması için sağlanmıştır. 2010 yılında temin edilen
kredilerin yüzde 76,6’sı tahsis, yüzde 19,5’i garanti ve yüzde 3,9’u ise ikrazlı
olarak sağlanmıştır.
Ayrıca, söz konusu proje kredilerinin yüzde 37’si ihracat kredisi, yüzde 28,1’i
uluslararası kuruluş, yüzde 27’si ticari ve yüzde 7,9’u hükümet kredisi olarak
temin edilmiştir.
2010 yılında sağlanan kredilerin ağırlıklı ortalama vadesi 18,9 yıl olarak
gerçekleşmiştir. 2009 yılında 17,3 yıl olarak gerçekleşen ortalama vade, küresel
mali piyasalarda yaşanan olumlu gelişmelerin de etkisiyle 2010 yılında 18,9 yıla
yükselmiştir. 2010 yılında sağlanan kredilerin geri ödemesiz dönemlerinin ağırlıklı
ortalaması 6,8 yıl iken ağırlıklı ortalama vadesi 12,8 yıldır. 2010 yılında sağlanan
ticari kredilerin vadelerinin ağırlıklı ortalaması 10,6, geri ödemesiz dönemlerinin
ağırlıklı ortalaması 8,3 yıldır. Söz konusu kredilerin ağırlıklı ortalama vadesi ise
9,5 yıl olarak gerçekleşmiştir.
2005-2010 Döneminde Sağlanan Kredilerin
Kaynaklarına Göre Dağılımı
Milyon Dolar
2005
Hükümet Kredisi
1.090
255
567
1.644
Ticari Kredi
İhracat Kredisi
2006
2007
2008
2009
2010
TOPLAM
0
182
304
541
2.372
2.650
797
867
1.843
8.368
303
321
1.439
221
11
2.511
4.806
Uluslararası Kuruluşlar
2.133
2.571
1.556
2.935
3.885
1.922
15.002
Toplam
4.093
4.791
5.645
4.135
5.067
6.817
30.548
2005-2010 Döneminde Sağlanan Kredilerin
Kaynaklarına Göre Dağılımı
(%)
2005
2006
2007
2008
2009
2010
TOPLAM
Hükümet Kredisi
26,6
5,3
0
4,4
6,0
7,9
7,8
Ticari Kredi
13,9
34,3
46,9
19,3
17,1
27,0
27,4
7,4
6,7
25,5
5,3
0,2
36,8
15,7
52,1
53,7
27,6
71
76,7
28,2
49,1
İhracat Kredisi
Uluslararası Kuruluşlar
2005-2010 döneminde sağlanan proje kredilerinin, yüzde 49,1’i uluslararası
kuruluşlardan, yüzde 27,4’ü ticari kredi, yüzde 15,7’si ihracat kredisi ve yüzde
7,8’i hükümet kredisi olarak temin edilmiştir.
30
BORÇ STOKU
2011 KBYR
31
BORÇ STOKU
2009 yılında 441,5 milyar TL olarak gerçekleşen merkezi yönetim toplam borç
stoku 2010 yılında 473,5 milyar TL olmuştur. Böylelikle, 2009 yılında yüzde
46,3 olan merkezi yönetim borç stokunun GSYH’ye oranı 2010 yılında yüzde
42,9’a gerilemiştir.
Diğer taraftan, her yıl Avrupa Hesaplar Sistemi 95 (ESA 95) metodolojisi ile
hesaplanarak Eurostat’a gönderilen AB tanımlı genel yönetim borç stokunun
GSYH’ye oranı 2009 yılında yüzde 45,5 seviyesinde iken 2010 yılı sonunda ise
3,9 puanlık düşüşle yüzde 41,6 seviyesinde gerçekleşmiştir. Söz konusu oran, pek
çok üye ülkenin aksine Maastricht Kriteri olan yüzde 60 limitinin oldukça altında
seyretmektedir. Genel Yönetim sektörü; merkezi yönetim, mahalli idareler, bütçe
dışı fonlar, döner sermayeler ve sosyal güvenlik kurumlarını içermektedir.
Merkezi yönetim toplam borç stoku 2011 yılı Mart sonu itibarıyla ise 485,9 milyar
TL seviyesindedir. Söz konusu stokun yüzde 74’ü iç borçlardan oluşurken, yüzde
26’sını dış borçlar oluşturmaktadır. TL cinsinden borç stokunun toplam borç stoku
içindeki payı 2011 yılı Mart sonu itibarıyla yüzde 72,9 olarak gerçekleşmiştir.
Söz konusu oran 2009 ve 2010 yıl sonlarında sırasıyla yüzde 70,9 ve yüzde
73,3 olmuştur. Sabit faizli borçların toplam stok içindeki ağırlığı ise yine 2011
yılı Mart sonu itibarıyla yüzde 57,3 olarak gerçekleşmiştir. Söz konusu gelişmeler
neticesinde toplam stokun kur ve faiz değişimlerine olan duyarlılığı azalmaya
devam etmiştir.
Merkezi yönetim iç borç stokunun gerek vade yapısında gerekse de döviz
kompozisyonunda yıllar itibarıyla önemli gelişmeler kaydedilmiş ve özellikle de
2003 yılından itibaren uygulanmaya başlanan stratejik ölçütler çerçevesinde döviz
cinsi/dövize endeksli borç stokunun toplam stok içerisindeki payı oldukça düşük
seviyelere gerilemiştir. 2001 sonu itibarıyla yüzde 35,6 seviyesinde olan döviz
cinsi/dövize endeksli iç borç stokunun toplam stok içerisindeki payı 2010 yılı
sonu itibarıyla yüzde 1,6 seviyesine gerilemiştir. Bununla birlikte, nakit iç borç
stokunun vadeye kalan süresi 2001 yılında 19,2 ay iken 2010 yılı sonu itibarıyla
30,9 aya yükselmiştir. Söz konusu artışta, 2010 yılından itibaren 3-5 yıl vadeli
sabit kuponlu senetlerin düzenli ihraçlarına başlanmasının ve ilk defa 2010 yılında
ihraç edilmeye başlanan 10 yıl vadeli tahvillerin payı bulunmaktadır.
Diğer taraftan, 2000-2001 krizi sonrasında kamu bankaları ve bankacılık
sektörünün yeniden yapılandırılması için ihraç edilen özel tertip senetlerden dolayı
nakit dışı senetlerin toplam iç borç stoku içerisindeki payı 2001 yılında yüzde 52,6
seviyesine çıkmıştır. Kriz kapsamında ihraç edilen nakit dışı senet stoku 2010 yılı
sonu itibarıyla sona ermiştir. Bunun sonucunda nakit dışı senetlerin toplam iç borç
stoku içerisindeki payı 2010 yılı sonu itibarıyla yüzde 0,7 düzeyine inmiştir.
Kamu Borç Stoku
( Milyon TL, % )
Merkezi Yönetim Brüt Borç Stoku
Merkezi Yönetim Brüt Borç Stoku /GSYH
AB Tanımlı Genel Yönetim Nominal Borç Stoku
AB Tanımlı Genel Yönetim Nominal Borç Stoku / GSYH
Kamu Net Borç Stoku
Kamu Net Borç Stoku / GSYH
2005
2006
2007
2008
2009
2010
331.520 345.050 333.485 380.321 441.508 473.549
%51,1
%45,5
%39,6
%40,0
%46,3
%42,9
339.427 349.487 332.544 375.237 433.413 459.515
%52,3
%46,1
%39,4
%39,5
%45,5
%41,6
270.243 258.153 248.396 267.970 309.808 317,425
%41,6
%34,0
%29,5
%28,2
%32,5
%28,7
Not: Dış borç verilerinin güncellenmesinden dolayı yıllar itibarıyla stok rakamları değişebilmektedir.
Kamu net borç stoku, 2010 yılı sonu itibarıyla, 2009 yılına göre yaklaşık 7,6
milyar TL artış göstererek 317,4 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Aynı dönemde,
söz konusu stokun GSYH’ye oranı yüzde 32,5’den yüzde 28,7’ye gerilemiştir.
Buna ilaveten, 2003 yılından bu yana uygulanmakta olan stratejik ölçütlerin
etkisiyle kamu net borç stokunun TL/döviz kompozisyonunda yaşanan iyileşme
2010 yılında da devam etmiş, 2009 sonunda yüzde 8,2 seviyesinde olan kamu
net borç stoku içerisindeki döviz cinsi/endeksli borcun payı 2010 yılı sonunda
yüzde 2,8 seviyesine inmiştir.
32
33
KOŞULLU YÜKÜMLÜLÜKLER
VE ALACAK YÖNETİMİ
HAZİNE GARANTİLERİ
2011 KBYR
HAZİNE GARANTİLERİ
Hazine geri ödeme garantili kredi stoku 2009 yılı sonundaki 6,6 milyar ABD
doları seviyesinden yüzde 11 artış kaydederek 2010 yılı sonu itibarıyla 7,4 milyar
ABD Doları seviyesine yükselmiştir. Bu artış büyük ölçüde, kamu bankalarına
(T. Halk Bankası, T. Vakıflar Bankası, T. Kalkınma Bankası) 2009 ve 2010
yıllarında sağlanan KOBİ’lerin desteklenmesine ilişkin kredilerden ve yenilenebilir
enerji sektörüne ilişkin hazine garantili kredilerden yapılan kullanımlardan
kaynaklanmıştır.
2010 yılında Hazine garantili kredilerden yapılan üstlenimler ise enerji sektöründeki
KİT’lerin mali durumundaki iyileşme nedeniyle belirgin bir düşüş kaydetmiş ve
üstlenim oranı 2009 sonundaki yüzde 25’lik seviyesinden 2010 yılı sonunda
yüzde 9 seviyesine inmiştir. 2010 yılında, 93,6 milyon TL’si Hazine geri ödeme
garantisi, 116,8 milyon TL’si ise Hazine yatırım garantisi kapsamında olmak üzere
toplam 210,4 milyon TL üstlenim yapılmıştır. Aynı dönemde kuruluşlar Hazine
geri ödeme garantisi kapsamında 984 milyon TL ödeme gerçekleştirmiştir. 2011
yılı Mart ayı sonu itibarıyla Hazine geri ödeme garantili kredilerden 19 milyon
TL üstlenim yapılmakla birlikte aynı dönemde kuruluşlar 132 milyon TL ödeme
yapmışlardır. Hazine yatırım garantisi kapsamında ise 31 milyon TL üstlenim
gerçekleştirilmiştir.
Hazine garantili kredilerden üstlenimlerin yapıldığı Risk Hesabına geri dönüşlerin
yeterli seviyede olması nedeniyle 2010 yılında Risk Hesabı için ayrılan ödenekten
kullanım gerçekleştirilmemiştir. 2010 yılında Hazinece ödenen 210,4 milyon TL
tutarındaki üstlenimin tamamı Risk Hesabının kendi kaynaklarından yapılmıştır.
Hazine Garantili Kredilerin Geri Ödemeleri (1)
( Milyon TL )
Mahalli İdareler
2010
Mart 2011
Hazinece Kuruluşça Üstlenim
Ödenen
Ödenen Oranı (%)
Hazinece Kuruluşça Üstlenim
Ödenen
Ödenen Oranı (%)
85
145
Fonlar
..
Finansal Kuruluşlar
7
Finansal Olmayan Kuruluşlar
Özel Kesim Finansal Kuruluşları
Özel Kesim Finansal Olmayan Kuruluşlar
..
94
Toplam
36,9
19
18
52,1
51
..
..
1
76
7,9
..
1
2
261
0,8
..
34
..
309
48
141
..
..
..
..
30
..
..
..
..
..
984
8,7
19
132
12,7
(1) Hazine geri ödeme garantili kredileri kapsamaktadır.
HAZİNE ALACAKLARI
Herhangi bir dış finansman kaynağından temin edilen finansman imkanları
için verilen Hazine garantileri veya ikrazen kullandırılan dış krediler ile Hazine
tarafından ikrazen ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetlerine ilişkin olarak
ortaya çıkan alacaklar 4749 sayılı Kanun kapsamında Hazine Alacağı olarak
tanımlanmaktadır.
Hazine Alacak Stoku 2010 yılı sonu itibarıyla 25,3 milyar TL olup söz konusu
alacakların 8,3 milyar TL’lik kısmı vadesi geçmiş, 17 milyar TL’lik kısmı vadesi
gelecek alacaklardan oluşmaktadır. 2011 yılı Mart ayı sonu itibarıyla 25,6 milyar
TL’lik alacak stokunun 8,4 milyar TL’si vadesi geçmiş alacaklardan oluşmaktadır.
2010 yılında vadesi geçmiş alacak stoku bir önceki yıla göre 0,8 milyar TL
azalmıştır. Borçlu kuruluşlar bazında en büyük payı mahalli idarelerden olan
vadesi geçmiş Hazine alacaklarının oluşturduğu görülmektedir. Mahalli idarelerin
ardından KİT’ler ve diğer borçlu kuruluşlardan olan vadesi geçmiş alacaklar
gelmektedir.
Hazine Alacak Stoku (1)
2010
( Milyon TL )
Vadesi
Geçmiş
Mahalli İdareler
Mart 2011
Vadesi
Gelecek
Vadesi
Geçmiş
Toplam
Vadesi
Gelecek
Toplam
7.790
6.892
14.682
7.908
6.920
14.829
KİT'ler (2)
433
5.570
6.003
463
5.681
6.144
Bankalar
0
888
888
0
920
920
Sosyal Güvenlik Kuruluşları
0
9
9
0
10
10
Kamu Bankaları
0
585
585
0
604
604
Kamu İşletmeleri
0
1.285
1.285
0
1.248
1.248
Merkezi Yönetim (3)
67
1.656
1.723
68
1.696
1.764
Organizasyonlar (4)
0
23
23
0
21
21
Sigorta Kuruluşları
0
48
48
0
48
48
Özel Kuruluşlar
Vakıflar (6)
Toplam
(5)
0
4
4
0
5
5
0
21
21
0
19
19
8.289
16.982
25.272
8.439
17.171
25.610
(1) Geçici. Vadesi geçmiş ve gelecek alacak stok verilerini içermektedir.
(2) 4749 Sayılı Kanun’un Geçici 16 ncı maddesi uyarınca TCDD’den olan 1,219 milyon TL tutarındaki alacak Nisan
2010 ayında mahsup edilmiştir.
(3) Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, Yüksek Öğretim Kurulu, üniversiteler ve yüksek teknoloji enstitüleri
dışındaki merkezi yönetim kapsamındaki diğer idareler.
(4) Organize sanayi bölgeleri, birlikler ve İstanbul Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulu’ndan oluşmaktadır.
(5) Özelleştirilmiş KİT’ler ve vakıf şirketlerinden oluşmaktadır.
(6) Vakıf üniversiteleri ile Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı’ndan oluşmaktadır.
34
35
2010 yılında Hazine Alacakları kapsamında yapılan tahsilat toplamı 2,6 milyar
TL olmuştur. 2010 yılında yapılan tahsilat ağırlıklı olarak KİT’lerden yapılmış olup
mahalli idarelerden yapılan tahsilatın önemli bir kısmı genel bütçeden aktarılan
vergi paylarından yapılan kesintilerle sağlanmıştır.
2011 KBYR
Hazine Alacaklarından Yapılan Tahsilat (1)
2010
Milyon TL
Fonlar
Mahalli İdareler
Milyon TL
(%)
0
0
0
0
453
17,1
120
27,2
KİT'ler (2)
1.684
63,7
230
52,1
Bankalar
157
5,9
13
2,9
Kamu Bankaları
1
0
0
0
Kamu İşletmeleri
67
2,5
8
1,8
Merkezi Yönetim
184
7,0
64
14,5
Organizasyonlar
53
2,0
1
0,3
Sigorta Kuruluşları
16
0,6
4
0,8
Özel Kuruluşlar
21
0,8
0
0
3
0,1
0
0
Vakıflar
Sosyal Güvenlik Kurumu
HAZİNE ALACAKLARI
Mart 2011
(%)
TOPLAM
3
0,1
2
0,4
2.641
100
442
100
(1) Geçici
(2) TCDD’den olan 1,219 milyon TL tutarındaki alacak Nisan 2010 ayında 4749 Sayılı Kanun’un Geçici 16 ncı
maddesi uyarınca kuruluşun Ulaştırma Bakanlığından olan alacaklarına ve ödenmemiş sermayesine
mahsup edilmiştir.
RİSK YÖNETİMİ
4749 sayılı “Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun” ve bunu izleyen yasal düzenlemeler çerçevesinde, kamunun varlık ve
yükümlülüklerinin yönetimine ilişkin genel stratejilerin belirlenmesi BRK’nin
sorumluluğundadır. Risk ve maliyet hedefleri çerçevesinde kamu alacak ve borç
portföyünün karşı karşıya bulunduğu risklerin yönetimine ilişkin strateji önerileri
BRK’ye Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğü bünyesindeki Risk Yönetimi birimi
tarafından sunulmaktadır. BRK’nin belirlediği esaslar ve politikalar kapsamında,
kamu borç ve alacak portföyüne ilişkin temel riskler olarak belirlenen piyasa riski,
kredi riski ve operasyonel riskler yönetilmekte ve düzenli olarak raporlanmaktadır.
PİYASA RİSKİ YÖNETİMİ
Piyasa koşullarına bağlı olarak döviz kurları, faiz oranları ve fiyat hareketlerinin
borçlanma maliyetlerini etkilemesi şeklinde tanımlanan “piyasa riski” ile
yükümlülüklerin yerine getirilmesi esnasında gerekli nakit veya nakit benzeri
kaynaklara erişimin kısıtlı olması durumunda borcun çevrilememesi olarak
nitelendirilen “likidite (fonlama) riski”, kamu borç yöneticilerinin göz önünde
bulundurması gereken en temel riskler arasındadır. Borçlanma politikalarının
yürütülmesinde kamu borç yöneticileri borçlanma maliyetlerinin en aza indirilmesi
ile, risklerin en aza indirilmesi hedefleri arasında bir ikilemle karşı karşıya kalmaktadır.
Bu kapsamda, kamu borç yönetimleri borçlanma politikalarını belirlerken alternatif
stratejilerin beklenen maliyet ve risk değerlerinin karşılaştırılmasına olanak
sağlayan analitik yöntemler kullanmakta ve karar vericilerin risk/maliyet hedefleri
çerçevesinde borçlanıcı birimlere yol gösterici olmak üzere geleceğe yönelik borç
yönetimi politikalarını kapsayan stratejik ölçütler belirlemektedir.
Bu kapsamda, 2003 yılından beri sürdürülmekte olan stratejik ölçüt uygulaması
ile kamunun genel risk ve maliyet hedefleri çerçevesinde cari yıl ile onu izleyen iki
yılı kapsayan bir dönem için borçlanma politikaları belirlenmekte ve finansman
programları belirlenen ölçütler çerçevesinde yürütülmektedir. Stratejik ölçütlerin
belirlenmesine yönelik olarak temel analizler “Riske Maruz Maliyet” yaklaşımı ile
gerçekleştirilmektedir. Belirli bir güven aralığında belirli bir dönem içerisinde çeşitli
borç göstergelerinin değerinde oluşabilecek değişimlerin incelendiği Riske Maruz
Maliyet yaklaşımı, farklı makroekonomik senaryolar altında alternatif borçlanma
stratejilerinin beklenen maliyet ve risk değerlerinin hesaplanabilmesine olanak
sağlamaktadır. Riske Maruz Maliyet Yaklaşımı ile elde edilen bulguların yanı
sıra duyarlılık ve sürdürülebilirlik analizleri ile de desteklenen değerlendirmeler
sonrasında BRK tarafından stratejik ölçütler belirlenmektedir.
36
2011 KBYR
37
Bu kapsamda 2011-2013 dönemi için tespit edilen stratejik ölçütler aşağıda yer
almaktadır:

Likidite Riski:
• Nakit ve borç yönetiminde oluşabilecek likidite riskinin azaltılması amacıyla
güçlü rezerv tutulması
• Ortalama vadenin piyasa koşulları elverdiği ölçüde uzatılarak vadesine 12
aydan az kalmış senetlerin payının azaltılması

Faiz Riski:
• TL cinsi borçlanmanın ağırlıklı olarak sabit faizli enstrümanlarla yapılarak
faizi gelecek 12 ay içerisinde yenilenecek senetlerin payının azaltılması

Döviz Kuru Riski:
• Nakit iç borçlanmanın ağırlıklı olarak TL cinsinden yapılarak, iç borçlanma
içerisinde döviz cinsi senetlerin payının azaltılması
PİYASA RİSKİ YÖNETİMİ
Piyasa Riski Yönetiminde Metodolojik Gelişmeler
Bu bölümde, borç yönetiminde yaşanan gelişmelere paralel olarak piyasa riski yönetimi
alanında kullanılan analitik yöntemlerde yapılan değişikliklere yer verilmektedir. Bunlardan
ilki, Riske Maruz Maliyet yaklaşımı kapsamında enflasyona endeksli senetlere yönelik olarak
geliştirilen “İşlenmiş Enflasyon Farklı Nominal Stok” kavramı, ikincisi ise Duyarlılık Analizinde
faizlerdeki dalgalanmaların etkisinin yıllar itibarıyla daha sağlıklı karşılaştırılmasına imkan
verecek biçimde tasarlanan yüzdesel şok senaryosudur.
1.Riske Maruz Maliyet Yaklaşımında İlave Maliyet Kavramı: İşlemiş
Enflasyon Farklı Nominal Stok
Stratejik ölçütlerin belirlenmesine yönelik olarak Hazine Müsteşarlığı bünyesinde “Riske
Maruz Maliyet (Cost-at-Risk)” yaklaşımı kullanılmakta olup modele ilişkin detaylı bilgiler 2008
ve 2010 yılları Kamu Borç Yönetimi Raporları’nda yer almaktadır. Söz konusu yaklaşımda
esas alınan maliyet ve risk kavramlarına ilişkin hususlar, farklı stratejilerin maliyet ile risklerinin
karşılaştırılmasında ve dolayısıyla stratejik ölçütlerin belirlenmesinde oldukça önemli bir yere
sahiptir. Bu kapsamda, son dönemde enflasyona endeksli senetlerin önemli borçlanma
enstrümanlarından biri haline gelmesiyle birlikte, hali hazırda kullanılan “Nakit Bazlı Faiz
Ödemeleri” ve “Borç Stokunun Nominal Değeri” maliyet kavramlarının yanı sıra üçüncü bir
maliyet kavramı olarak “İşlemiş Enflasyon Farklı Nominal Stok” kullanılmaya başlanmıştır.
Enflasyona endeksli senetlerin faiz ödeme yapısı ve piyasa faizlerindeki değişimlerden etkilenme
derecesi diğer senetlerden önemli ölçüde farklılık arz etmektedir. Söz konusu senetlerin reel
kupon ödemesi kupon dönemlerinde yapılmakta, anapara üzerindeki tüm enflasyon farkı ise
vade sonuna taşınmaktadır. Bir başka deyişle, enflasyona endeksli senetlerin kendine özel
ödeme yapıları nedeniyle bunların diğer enstrümanlarla doğrudan karşılaştırılması yanıltıcı
olabilmektedir. Bu kapsamda, 2010 yılından itibaren enflasyona endeksli senetlerin üzerindeki
işlemiş enflasyonun da stoka yansıtıldığı yeni bir maliyet kavramı oluşturulmuştur. Söz konusu
yaklaşımda, enflasyona endeksli senetler üzerinden vade sonunda ödenecek olan enflasyon
farkının modelleme analizinin yapıldığı dönem içerisindeki her yıla tahakkuk eden kısmı o yılın
sonundaki stok hesaplamasında göz önünde bulundurulmaktadır.
Bu yaklaşımdan hareketle, Hazine borç portföyünün maruz kaldığı faiz riskinin daha kapsamlı
bir şekilde analiz edilebilmesine yönelik olarak “TL Cinsi Borç Stoku İçerisinde Faizi 12 Ay
İçerisinde Yenilenecek Borcun Payı” göstergesinin yanı sıra “TL Cinsi Borç Stoku İçerisindeki
TÜFE’ye Endeksli Senetlerin Payı” ve “TÜFE’ye Endeksli Senetler Hariç Olmak Üzere TL
Cinsi Borç Stoku İçerisinde Faizi 12 Ay İçerisinde Yenilenecek Borcun Payı” göstergelerindeki
gelişim de izlenmektedir.
TL Cinsi Borç Stokunun Faiz Yenileme Dönemine Göre Dağılımı
90
80
70
80,0
80,2
71,1
72,0
72,7
62,9
78,3
75,6
67,0
69,5
56,3
60
(%)
71,6
66,2
69,3
66,8
53,3
50,2
15,3
16,2
16,6
2010
OCAK 11
50
52,8
40
30
20
10
0
12,0
8,9
8,2
9,8
8,6
2005
2006
2007
2008
Faizi 12 Ay İçerisinde Yenilenen
2009
16,5
ŞUBAT 11
TÜFE Hariç Faizi 12 Ay İçerisinde Yenilenen
MART 11
TÜFE'ye Endeksli
2. Duyarlılık Analizinde Faiz Şokunun Yeniden Tasarlanması : Yüzdesel
Faiz Şoku Senaryosu
Duyarlılık analizi kapsamında faiz oranları, döviz kurları ve büyüme oranlarındaki değişim
karşısında borç dinamiklerinin ne ölçüde etkilendiği araştırılmaktadır. Hazine Müsteşarlığı
bünyesinde duyarlılık analizine yönelik olarak kullanılan “Muhasebe Yaklaşımı”na ilişkin
detaylı bilgilere 2009 ve 2010 yılı Kamu Borç Yönetimi Raporlarında yer verilmiştir. Söz
konusu analiz çerçevesinde geçmiş yıllarda, faiz şoku senaryosuna ilişkin olarak analizdeki
tüm dönemler için sabit bir oran uygulanmıştır. Ancak, son yıllarda borçlanma maliyetlerinin
önemli ölçüde düşmesi nedeniyle söz konusu senaryonun yeniden tasarlanmasına ihtiyaç
duyulmuştur. Nitekim, 2001 ve 2010 yıllarındaki borçlanma faiz oranları arasındaki fark
nedeniyle 500 baz puanlık bir faiz şokunun söz konusu dönemlerdeki gerçekleşme olasılıkları
önemli ölçüde farklılıklaşmaktadır. Bu duruma yönelik olarak faiz şoku senaryosunda sabit bir
miktar yerine yüzdesel bir şok verilmiştir.
Yapılan değişiklik çerçevesinde, geçmiş yıllardaki analizlerden farklı olarak 2001 ve 2010
yıllarında borç stoku/GSYH oranının faiz oranlarındaki dalgalanmalara olan duyarlılığı iki
farklı faiz şoku senaryosu çerçevesinde incelenmektedir. Söz konusu senaryolar kapsamında
TL cinsi faizlerde; sabit miktarda (örneğin 500 baz puan) bir artış yerine, faiz oranlarının
belli bir yüzdesine (yüzde 10 ve yüzde 25) eşit olacak şekilde bir artışı öngören faiz şokları
esas alınmaktadır. Böylece, borçlanma maliyetlerinin önemli ölçüde değişiklik gösterdiği yıllar
arasında borç stokunun faize olan duyarlılığının daha sağlıklı bir biçimde karşılaştırılması
mümkün olmaktadır.
Genel Devlet Brüt Borç Stokunun GSYH’ye Oranındaki Değişim
2001
Reel döviz kurunda yüzde 5 oranındaki değişim
2010
+/- 2,2 Puan
+/- 0,6 Puan
Yüzde 10 oranındaki değişim*
+/- 2,0 Puan
+/- 0,3 Puan
Yüzde 25 oranındaki değişim*
+/- 5,0 Puan
+/- 0,7 Puan
GSYH büyümesinde 2 puanlık değişim
+/- 1,5 Puan
+/- 0,8 Puan
Faiz dışı fazla/GSYH oranında 1 puanlık değişim
+/- 1,0 Puan
+/- 1,0 Puan
TL faiz seviyesinde
* TL faiz seviyesinde ilerleyen yıllardaki yüzde değişimi yansıtmaktadır.
Merkezi Yönetim Borç Stokunun TL/Döviz Kompozisyonu
38
39
(%)
100
80
37,6
37,2
31,3
33,8
29,1
26,6
27,0
62,4
62,8
68,7
66,2
70,9
73,4
73,0
2011 KBYR
60
40
20
0
2005
2007
2006
2008
2009
2010
Mart 11
Döviz Cinsi/End.
TL Cinsinden
Vadesi 12 Ay İçinde Dolacak Borcun İç Borç Stoku İçindeki Payı
47
44
42,5
41
38,7
(%)
35,4
35
31,8
32
27,2
29,2
29
26
23,8
23
25,5
22,7
20
2005
2006
2007
2008
2009
2010
Ocak 11
Şubat 11
Mart 11
12,3
12,8
12,6
Ocak 11
Şubat 11
TL Cinsi İç Borç Stokunun Süresi(1)
14
12
10,6
10,2
10
8,0
Ay
PİYASA RİSKİ YÖNETİMİ
38
8,1
8,2
8
7,5
6
4
2005
2006
2007
2008
2009
2010
(1) Nakit dışı senetleri ve TÜFE’ye endeksli devlet tahvillerini içermemektedir.
Mart 11
KREDİ RİSKİ YÖNETİMİ
Gelişimi hedeflenen sektörler ile kamu yararı içeren projeler için daha kolay ve
daha uygun koşullarla borçlanma imkanı sağlayan Hazine garantileri ile kamu
kurum ve kuruluşlarına ikrazen kullandırılan dış borçlar ve devlet iç borçlanma
senetleri devlet için kredi riski oluşturmaktadır. Kredi riski, diğer bir ifade ile
temerrüt riski, bahse konu imkanlardan yararlanan kuruluşların, garanti ve ikraz
anlaşmaları şartları kapsamında taahhüt ettikleri yükümlülükleri tam ve zamanında
yerine getirmemeleri riski olarak tanımlanmaktadır. Kuruluşların temerrüt etmesi
kısa bir zaman aralığında devleti ani ve yüklü miktarda yükümlülüğün altında
bırakabilmekte, ek kaynak arayışına yol açarak borçlanma üzerine ilave yük
yaratan bir faktör olmaktadır. Bu çerçevede, oluşabilecek nakit ihtiyaçlarının en
düşük seviyeye indirilmesi ve söz konusu miktarların önceden belirlenebilmesini
teminen kredi riski yönetimi yapılmakta, kredi riskine ilişkin düzenleyici önlemlerin
alınması, takibi ve yönetilmesi yönünde gerekli çalışmalar yürütülmektedir.
Kredi riski yönetimi uygulamaları çerçevesinde 2002 yılından itibaren
gerçekleştirilen hukuki düzenlemelerle birlikte, öncelikle Hazine garantilerinin ve
ikrazlı kredilerin yönetiminde şeffaflığın sağlanmasına yönelik adımlar atılmış ve bu
amaçla kurumsal ve teknik altyapı güçlendirilmiştir. Hazine garantisi sağlanması,
kuruluşların mali yapıları ve borç ödeme performanslarına ilişkin değerlendirmeleri
esas alan bir takım kriterlere bağlanmıştır. 2009 yılında çıkarılan “4749 Sayılı
Kanun Kapsamında Dış Finansman Sağlanmasına İlişkin Usul ve Esaslara Dair
Yönetmelik” hükümleri ile kuruluşların temerrüde düşmesi durumunda benzer
risklerin ortaya çıkmasına yol açan Hazine garantili krediler ile ikrazlı kredilere
ilişkin usul ve esaslar paralel hale getirilmiştir. Her yıl sağlanacak Hazine garantili
imkan ve ikrazen kullandırılacak dış finansmanın sınırlandırması amacıyla ilgili
yılın bütçe kanunuyla bir limit belirlenmektedir. Hazine garantili kredilerden
gerçekleştirilecek üstlenimler 2003 yılında oluşturulan Risk Hesabından
karşılanmaktadır. Üstlenimler nedeniyle ilgili kuruluşlarca yapılan geri ödemeler
Risk Hesabının temel kaynaklarını oluşturmakta, söz konusu hesabın gelirlerinin
giderlerini karşılamaması halinde bütçeden ödenek aktarılmaktadır. Bahse konu
ödenek ihtiyacının yıllık olarak tespit edilmesi, garantilerden kaynaklanan risklerin
karşılığının bütçe içine alınmasını sağlanmaktadır. 2009 yılından bu yana Hesaba
yapılan tahsilatlar Risk Hesabına bütçeden ödenek aktarımına gerek kalmaksızın
üstlenimlerin gerçekleştirilmesine imkan vermiş, Hesap kendi kendini çevirebilir bir
duruma gelmiştir. Söz konusu kredi riski uygulamalarıyla mali disiplinin artırılması
hedeflenmiş, harcamaların şeffaf uygulamalarla bütçeleştirilmesi sağlanmıştır.
40
41
Üstlenimlerin Risk Hesabının Ödenek Dışı Gelirlerinden Karşılanma Oranı
(%)
100
100
100
90
80
2011 KBYR
70
60
58
50
57
49
40
42
30
20
20
18
10
0
KREDİ RİSKİ YÖNETİMİ
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
Kredi riski yönetimi çerçevesinde, garantili üstlenimler ve/veya dış borcun ikrazı
nedeniyle ortaya çıkabilecek kayıpların karşılanması amacıyla garanti ve/veya
ikraz ücreti tahsil edilmektedir. Bu ücretler kuruluşların mali performansları
dikkate alınarak, sağlanan finansman tutarının en fazla yüzde 1’i oranında
belirlenmektedir. Bunun yanı sıra, kuruluşların temerrüde düşmesi durumunda
doğacak riskin kreditörlerle paylaşımını sağlamak ve ahlaki bozulma tehlikesini
bertaraf etmek üzere kısmi garanti uygulaması da yürütülmektedir. Garantili
imkan ve dış borcun ikrazı nedeniyle maruz kalınan risklerin tespiti ve yönetimi
kapsamındaki bu uygulamalar, “Kredi Derecelendirme Modeli” aracılığıyla
gerçekleştirilmektedir. Portföydeki kuruluşların Hazineye karşı yükümlülüklerini
yerine getirme performanslarını ve mali durumlarını dikkate alan bu model,
kuruluşların içsel kredi derecelendirmesinin yapılmasına ve kuruluşlardan beklenen
kayıpların tespitine imkan vermektedir.
Kredi riskinin kapsamlı ve etkin bir şekilde yönetilmesi amacıyla yapılan çalışmalar
sonucunda 2003 yılından itibaren Hazine garantilerinden üstlenimler düşüş
kaydetmeye başlamıştır. 2007 yılından bu yana ise garantili dış borç stokundaki
artışa rağmen gerçekleşen üstlenimlerdeki istikrarlı düşüş dikkati çekmektedir.
8.000
800
7.000
700
6.000
600
5.000
500
4.000
400
3.000
300
2.000
200
1.000
100
Hazine Garantilerinden Üstlenim (Milyon ABD Doları)
Garantili Dış Borç Stoku (Milyon ABD Doları)
Hazine Garantili Dış Borç Stoku ve Hazine Garantilerinden Üstlenim
0
0
2003
2004
2005
Garantili Dış Borç Stoku
2006
2007
2008
2009
2010
Hazine Garantilerinden Üstlenim
Portföyün risk profilinde meydana gelen gelişim incelendiğinde de benzer bir
tablo görülmektedir. 2003 sonu itibarıyla A notu alan kuruluşların portföy içindeki
ağırlığı yüzde 16’dan 2010 sonu itibarıyla yüzde 33’e yükselirken, aynı dönemde
E ve F notu alan kuruluşların stokunun toplam stok içindeki payı yüzde 82’den,
yüzde 50’ye gerilemiştir.
Hazine Garantili Kredi ve Alacak Stokunun Kredi Notu Bazında Dağılımı
2003
A
16%
B C
1% 1%
F
53%
2010
E
29%
B
6%
A
33%
C
10%
D
1%
E
11%
F
39%
42
2011 KBYR
43
Kredi Notu:
Kredi Derecelendirme Modeli çerçevesinde oluşturulan kredi notları,
kuruluşların temerrüde düşme olasılıklarına göre belirlenmektedir. Son iki
yıl içinde temerrüde düşmemiş kuruluşlar A-D arasında kredi notu alırken,
son iki yılın herhangi birinde temerrüde düşen kuruluşlar E veya F notu ile
değerlendirilmektedir.
Kredi Notu
Açıklama
Son İki Yıldan Birinde Temerrüt
Olasılık
A
Minimum Riskli
Temerrüt Yok
P(D/ND) ≤ 5%
B
Çok Düşük Riskli
Temerrüt Yok
5%< PD/ND)≤ 15%
C
Düşük Riskli
Temerrüt Yok
15%< P(D/ND) ≤ 30%
D
Orta Riskli
Temerrüt Yok
P(D/ND) > 30%
E
Yüksek Riskli
Temerrüt Var
P(D/D) < 100%
F
Çok Yüksek Riskli
Temerrüt Var
P(D/D) = 100 %
KREDİ RİSKİ YÖNETİMİ
* P(D/ND)= Bir dönem önce temerrüde düşmeyen kuruluşun temerrüde düşme olasılığı
** P(D/D)= Bir dönem önce temerrüde düşen kuruluşun temerrüde düşme olasılığı
Kredi notlarının geçmiş dönem performansı incelendiğinde, model
sonuçlarına uygun olarak, A alan kuruluşların yüzde 2’sinin, F alan
kuruluşların ise yüzde 97’sinin takip eden yılda temerrüde düştükleri
görülmektedir.
Kredi riski yönetimi kapsamı alınan önlemler çerçevesinde portföyün risk
profilinde meydana gelen bu gelişimin, genel olarak istikrarlı bir yapısal iyileşmenin
gerçekleştirilebilmesine olanak sağladığını ifade etmek mümkündür.
OPERASYONEL RİSK YÖNETİMİ
Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğünde 2007 yılında başlatılan operasyonel risk
yönetimi çalışmaları kapsamında olası risklerin izlenmesi ve kontrolüne 2010
yılında da devam edilmiştir. COSO1 modelinin kullanıldığı çalışmalarda kaynakların
ekonomik ve etkin bir şekilde birimlerin amaçlarına uygun kullanılması, mevzuata
uygunluğun sağlanması ve üst yönetime zamanında ve güvenilir bilgi aktarılması
hedeflenmektedir.
4059 sayılı Kanun, 4749 sayılı Kanun ve ilgili diğer mevzuatla Kamu Finansmanı
Genel Müdürlüğüne verilmiş olan faaliyetlerin doğru, tam ve zamanında yerine
getirilememesi durumunda maruz kalınacak finansal ve itibari kaybın, operasyonel
risklerin sağlıklı bir şekilde yönetilmesi amacıyla risklerin ortaya çıkma olasılığı ve
yaratabileceği etkilerin öngörülerek mevcut kontrol mekanizmalarının yanı sıra
yeni kontrol mekanizmaları geliştirilmesi sağlanmıştır.
Operasyonel riskler, yeni iş süreçlerine duyulan ihtiyaçlar, teknolojideki değişim,
beklenmeyen olaylar, yeni yasal düzenlemeler gibi nedenlerle dinamik bir
yapıya sahiptir. Bu sebeple, sürecin sağlıklı izlenmesi açısından önem arz etmesi
nedeniyle 2010 yılında risk profilinin yıllık bazda düzenli olarak güncellenmesi
kararı alınmıştır. Risklerin izlenmesi ve analiz sonuçlarının hazırlanması amacıyla,
ilgili birim çalışanlarının maruz kaldığı sorunu açıklayan “Durum Bildirim
Raporları” ile ilgili alt birim yöneticilerinin riskleri değerlendirdiği “İzleme
Raporları” oluşturulmuştur. Ayrıca, 2010 yılında karşılaşılan risklere ilişkin
değişkenlerin birbirleri arasındaki ilişkiyi analiz etmekte kullanılan risk matrisinde,
belirlenen öncelikli risk alanları “Öncelikli Riskler Raporu” adı altında detaylı bir
şekilde raporlanarak doğrudan izleme altına alınmıştır. Bunun yanı sıra, durum
bildirim verilerini içeren “Aylık Operasyonel Risk Raporu” alt birim yöneticilerine,
“Operasyonel Risk Bülteni” ise Borç ve Risk Yönetimi Komitesi üyelerine üçer
aylık dönemler itibarıyla sunulmuştur.
1Committee of Sponsoring Organizations of the Treadway Commission
Operasyonel Risk Yönetimi Süreci
44
STRATEJİ VE AMAÇLAR
45
2011 KBYR
Riskin Tanımlanması
Dışsal Faktörler
İçsel Faktörler
Stratejik hedefler
Kurumsal altyapı
Yasal Altyapı
Paydaşlar
Teknoloji
Riskin Ölçümü
Bilgi ve İletişim
Personel
İşlemler
Piyasa Koşulları
Yeni Yönetim Stratejilerinin
Geliştirilmesi
OPERASYONEL RİSK YÖNETİMİ
İZLEME VE DEĞERLENDİRME
Operasyonel risk yönetimine ilişkin işlemlerin daha sağlıklı yürütülmesi
amacıyla teknik bir altyapıya ihtiyaç duyulmuştur. Bu nedenle, 2010 yılında veri
kayıplarını önlemek ve kullanımı kolay bir ortam oluşturmak için internet tabanlı
“Operasyonel Risk Yönetimi Bilgi Sistemi (ORYBS)” çalışmaları tamamlanarak
sistem kullanıma açılmıştır. Böylece, Excel dosyalarında tutulan veriler merkezi bir
sisteme aktarılmış ve güvenilir bir ortam yaratılarak ilgili raporlamaların etkin bir
şekilde oluşturulması sağlanmıştır.
Operasyonel Risk Yönetimi Bilgi Sistemi
Girdiler
 Risk Profili
 Faaliyetler
 Aktiviteler
 Riskler
 Risk Kaynakları
ORYBS
Çıktılar
 Durum Bildirim Raporları
 İzleme Raporları
 Risklerin Olabilirlik Düzeyi
 Risklerin Etkisi
 Mevcut Kontroller
 Yeni Kontrol Mekanizmaları
 Durum Bildirgeleri
 Aylık Operasyonel Risk Raporu
 Öncelikli Riskler Raporu
 Operasyonel Risk Bülteni
BORÇ YÖNETİMİ ALANINDA ULUSLARARASI ETKİNLİKLER
Hazine Müsteşarlığı, borç ve nakit yönetimi açısından uluslararası düzeyde en iyi
uygulamalara sahip olma ve model olarak kabul edilme amacına yönelik olarak
diğer ülkelerin borç idareleri ile uluslararası kurum ve kuruluşlarla etkin bilgi
alışverişi yapmakta, borç ve nakit yönetimi konusunda kapasite gelişimine önem
ve öncelik vermektedir. Bu kapsamda 2010 yılında Kırgızistan, Lübnan, Sudan,
Arnavutluk, Tacikistan ve Vietnam’dan gelen resmi heyetlere, borç yönetiminin
yapısı, nakit ve risk yönetimi konularında bilgilendirme ve eğitim programları
düzenlenmiştir.
Bunun yanı sıra, merkezi Slovenya’da bulunan Finansta Mükemmeliyet Merkezi
(Center of Excellence in Finance) tarafından düzenlenen seminere katılım sağlanmış
ve ülkemizin nakit ve borç yönetimi alanlarındaki deneyimleri aktarılmıştır. Ayrıca,
Dünya Bankası, IMF ve OECD olmak üzere çeşitli kuruluşlarca düzenlenen
uluslararası organizasyonlarda Türkiye deneyimi aktarılarak bu konuda sağlanan
kazanımlar ve atılan adımlar diğer ülkelerle paylaşılmıştır. Bu bağlamda, OECD
bünyesindeki “Borç Yönetimi Çalışma Grubu’nun çalışmalarına aktif katılım
sağlanmıştır.
Yatırımcıları bilgilendirme faaliyetleri çerçevesinde, ABD ve Avrupa’daki önemli
finans merkezlerinde yatırımcı toplantıları (roadshow) düzenlenerek yatırımcılara
ülkemiz ekonomisi hakkında bilgi verilmiştir.
Diğer taraftan Devlet Planlama Teşkilatı Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik
Programları Merkezi Başkanlığı (Ulusal Ajans) koordinatörlüğünde yürütülmekte
olan Leonardo da Vinci Hareketlilik Programı kapsamında borç ve risk yönetimine
ilişkin görüş alışverişinde ve değerlendirmelerde bulunmak amacıyla çalışma
ziyaretleri gerçekleştirilmiştir.
46
ANALİZ VE DEĞERLENDİRMELER
OPERASYONEL RİSK YÖNETİMİ
2011 KBYR
47
ANALİZ VE
DEĞERLENDİRMELER
PERAKENDE DEVLET İÇ BORÇLANMA SENEDİ (DİBS)
SATIŞI VE ÜLKE UYGULAMALARI2
Devletin birincil piyasada küçük yatırımcılara doğrudan DİBS satışı olarak
tanımlanan perakende borçlanma alternatif bir kamu finansmanı yöntemi olarak
uzun yıllardır pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülke tarafından uygulanmaktadır.
Bu yolla ülkeler borçlanma senetlerini aracı kurum veya kuruluşlar üzerinden
veya doğrudan bireysel yatırımcılara ulaştırmaktadır. Perakende satış kanallarıyla
sadece borçlanma ihtiyacı karşılanmamakta aynı zamanda bireysel yatırımcılara
alternatif yatırım ürünleri sunulması, finansman maliyetlerinin düşürülmesi,
borçlanma vadesinin uzatılması, finans piyasalarının derinleştirilmesi ve yatırımcı
tabanının genişletilmesi gibi amaçlar güdülmektedir. Yatırımcılar bakımından ise
aracılık masrafına katlanmadan doğrudan devlet iç borçlanma senetlerine erişim
imkanı elde edilmektedir.
Perakende DİBS Satışı
Perakende satışla esas olarak küçük yatırımcılar hedeflenmektedir. Bu kapsamda
hem bireysel yatırımcılar hem de küçük ölçekli işletme ya da organizasyonlar hedef
kitleye dahil olmaktadır.3 Öte yandan devletin ihraç ettiği borçlanma senetlerine
yatırımcıların herhangi bir komisyon ödemeden birincil piyasada ihraç fiyatından
alabilmesi perakende satışın bir diğer özelliğini oluşturmaktadır.
Rekabetçi fiyat yapısının oluştuğu Hazine ihalelerinin küçük yatırımcılara açık
olması perakende satış kapsamında değerlendirilmektedir. Zira küçük yatırımcıların
bu türlü bir yöntemde büyük çaplı finansal kurumlarla rekabet ederek ortalama
fiyatın uzağında olmayan bir seviyeden DİBS alması ve buna ilişkin ikincil piyasa
işlemlerini takip etmesi asgari bir bilgi birikimi gerektirmektedir.
Perakende Borçlanmanın Amaçları
Perakende satış kanalıyla borçlanmanın temel amaçlarından biri yatırımcı
tabanını genişleterek kamu açıklarının finanse edilmesinde alternatif bir kaynak
oluşturmaktır. Borç idareleri finansman ihtiyacını büyük ölçüde banka ya da aracı
kurumlara ihale veya doğrudan satış yoluyla yaptığı toptan borçlanma senedi
satışıyla karşılamaktadır. Finansman ihtiyacının büyüklüğü dikkate alındığında
perakende satış yoluyla finansmanın toptan satış piyasasına alternatif olmayacağı
açıktır. Bununla beraber, devletin finansal sistemden fon talebini azaltmasına
katkıda bulunması ve finansal sistemde olmayan yatırımcılara ulaşılması
bakımından önemli bir yöntem olarak dikkat çekmektedir.
2 Harun AKKAŞ, Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğü, Hazine Uzmanı
3 https://www.riksgalden.se/templates/RGK_Templates/Startpage_RetailBorrowing_EN____1566.aspx
48
2011 KBYR
49
Ayrıca, perakende borçlanma piyasasının geliştirilmesiyle yatırım yapılabilecek
finansal enstrüman çeşitliliği de artırılmaktadır. Diğer yandan, hem yapılacak
tanıtımlarla halk finansal yatırım araçları konusunda bilgilendirilmekte hem de
halkın tasarruf yapma ve tasarruflarını değerlendirme eğilimi artırılmaktadır.
Yukarıda yer verilen amaçların dışında ülkelerin farklı yaklaşımları olabilmektedir.
Nitekim ABD’de perakende borçlanmanın amacı finansman maliyetlerini
düşürmek iken, İtalya’da yatırımcılara alternatif yatırım seçeneği sağlamak olarak
belirlenmiştir. Güney Afrika’da ise amaç hem yatırımcı tabanı ve finansman
araçlarını çeşitlendirmek hem de toplumda tasarruf kültürünü teşvik etmek ve
bankalara olan bağımlılığı azaltmak olarak belirlenmiştir.(Krupa vd, 2007)
PERAKENDE DİBS SATIŞI ve ÜLKE UYGULAMALARI
Perakende Borçlanma Enstrümanları
Perakende borçlanma uygulayan ülkelerde yatırımcılara ikincil piyasası olan ve
olmayan olmak üzere temelde iki farklı enstrüman çeşidinin ayrı ayrı veya birlikte
sunulduğu görülmektedir.
Aşağıda yer alan tabloda perakende borçlanma uygulaması yürüten bazı ülkelerin
kullandıkları borçlanma senedi çeşitleri gösterilmektedir:
Ülkelerin Kullandıkları Perakende Borçlanma Enstrümanları
Ülkeler
Belçika
Brezilya
Bulgaristan
Kanada
Çin
Almanya
Endonezya
Hindistan
İrlanda
İtalya
Japonya
Pakistan
Güney Afrika
İsveç
İngiltere
ABD
(Krupa vd, 2007)
İkincil piyasası olan
İkincil piyasası olmayan
Standart Borçlanma Senedi
Tasarruf Tahvilleri Ödüllü Tahviller
X
√
X
√
X
X
X
√
X
X
√
X
X
√
X
√
√
X
X
√
X
√
√
X
√
√
√
√
√
X
X
√
X
√
√
√
X
√
X
√
√
√
√
√
√
√
√
X
Tanıtım Faaliyetleri
Tanıtım, geleneksel Hazine borçlanma faaliyetlerinden farklı olarak perakende
satış piyasasının önemli bir unsurudur. Bu kapsamda, çeşitli sebeplerle tasarruflarını
bankacılık sisteminin dışında tutan yatırımcıların bilgilendirilerek finansal sisteme
dahil edilmesi ve genel olarak toplumda finansal farkındalığın artırılması için
borçlanma enstrümanlarına ilişkin yeterli düzeyde bilgi içermek kaydıyla basit ve
anlaşılır bir şekilde tanıtımlar yapılmaktadır.
Perakende borçlanma piyasasının bulunduğu ülkelerde tanıtımların getiri oranları,
satış ve itfa koşulları ile varsa vergisel avantajlar ve erken itfa opsiyonlarını içerdiği
gözlemlenmektedir. Bununla birlikte, İrlanda gibi bazı ülkelerde ise özellikle devlet
garantisine ve güvenilirliğe vurgu yapılmaktadır.4
Tanıtım ve reklamlar ağırlıklı olarak medya kanallarıyla yapılmaktadır. Örneğin
İsveç Borç Ofisinde sadece tanıtım ve halkla ilişkiler faaliyeti 16 kişilik bir ekip
tarafından yürütülmektedir (Keskin, 2009).
Satış ve Dağıtım Kanalları
Geleneksel Hazine ihaleleri daha önceden bildirilen tarihlerde ve belli periyotlarla
yapılmaktadır. Ülkemizde olduğu gibi bu ihaleler bireysel katılımcıların erişimine
açık olsa da, sistem yapısı gereği finans sektörünün etkin olarak faaliyet
gösterebileceği şekilde tasarlanmıştır. Bu bağlamda, bireylerin devlet borçlanma
enstrümanlarına erişimini kolaylaştıracak çeşitli dağıtım kanalları kullanılmaktadır.
Bu dağıtım kanalları internet, telefon, posta ofisleri, bankalar olabileceği gibi
süpermarketler de olabilmektedir. Perakende satış piyasası, dağıtım kanallarını
internet üzerinden yapılan satışlar, bir aracı kuruluş kullanılarak yapılan satışlar ve
telefonla yapılan satışlar olarak üçe ayırmak mümkündür.
İnternet üzerinden satış yapabilmek için önce belli bir altyapı masrafı yapılsa
da, arka ofis işlemlerini ve idari masrafları azalttığı için ABD ve Brezilya bu
yöntemi tercih etmektedir. Bununla birlikte, bu sistem bilgisayar kullanma becerisi
gerektirdiği için yatırımcı tabanını genişletme konusunda diğer dağıtım kanalları
kadar başarılı görülmemektedir.
Diğer bir dağıtım kanalı posta ofisleri, bankalar ya da süpermarketler aracılığıyla
borçlanma senetlerinin bireysel yatırımcılara ulaştırılmasıdır. Bu yöntemi de
İrlanda, Polonya ve Güney Afrika gibi ülkeler kullanmaktadır. Bu sistem özellikle
yatırım konusunda belli bir bilgi düzeyinin altında kalan bireysel yatırımcılara hitap
etmektedir. Bu yöntemde yüz yüze iletişimle yatırımcının bilgileri alındıktan sonra
satış yapılmaktadır.
Telefonla yapılan perakende satışlar ise yalnız başına kullanılan bir yöntem
olmamakla birlikte, genelde internet ya da bir aracı kullanan ülkelerde destek bir
satış yöntemi olarak kullanılmaktadır.
4 www.statesavings.ie
50
PERAKENDE DİBS SATIŞI ve ÜLKE UYGULAMALARI
2011 KBYR
51
ÜLKE UYGULAMALARI
Gelişmiş ve gelişmekte olan pek çok ülkede perakende borçlanma piyasası
bulunmaktadır. Bu ülkeler arasında internet üzerinden borçlanma senedi satışı
konusunda ABD ve posta ofisleri aracılığıyla borçlanma senedi satışı konusunda
İrlanda ön plana çıkmaktadır. Bu sebeple bu bölümde ABD ve İrlanda’nın perakende
satışa geçiş aşamaları ve güncel perakende satış uygulamaları incelenmektedir.
Amerika Birleşik Devletleri
Perakende borçlanma sisteminin en fazla gelişmiş olduğu ülkelerden biri olan
ABD’de perakende borçlanma sisteminde amaç, belirli kısıtlar içerisinde olası en
düşük maliyetle borçlanmak olarak belirlenmiştir.
ABD’de ilk borçlanma 18 inci yüzyılda Bağımsızlık Savaşı’nın finansmanı amacıyla
yapılmıştır. ABD tarihinde perakende borçlanma araçları ihraçlarını incelediğimizde
genel olarak bu ihraçların savaş dönemlerinde ve savaşların finansmanı amacıyla
yapıldığı görülmektedir. Bu ihraçlarda vatandaşların vatanseverlik duygusu ön
plana çıkarılarak borçlanmalar gerçekleştirilmiştir. ABD’nin ilk Hazine Bakanı
Alexander Hamilton’un 1790 yılında yaptığı bir konuşmada, “ABD’nin iç ve dış
borçları özgürlüğümüzün bedelidir” ifadesi bu durumu açıkça yansıtmaktadır.5
Yakın dönemde ise 11 Eylül saldırılarından sonra yine aynı pazarlama stratejisiyle
hareket edilmiş ve vatansever tahvilleri adı verilen tahviller piyasaya sürülmüştür.
Günümüzde ABD’de perakende satışlar www.treasurydirect.gov adlı internet
sitesi üzerinden yapılmaktadır. Bu sistemin ilk versiyonu 2002 Ekim ayında
hizmete açılmıştır. Daha sonra bu versiyon geliştirilmiş ve bugünkü halini almıştır.
Bireysel yatırımcılar ve küçük ölçekli işletmeler bu site üzerinden hesap açarak
hazine borçlanma senedi alım satımı yapabilmektedirler. Diğer bir deyişle küçük
yatırımcılar elektronik ortamda kolaylıkla tasarruflarını değerlendirme imkanı
bulmaktadırlar. Sistemde hesap açabilmek için yatırımcılardan sosyal güvenlik
numarası ve banka hesap numarası istenmektedir. Yatırımcıya posta yoluyla bir
çeşit şifre kartı ulaştırılmakta ve yaklaşık 1-2 hafta içinde kullanıcılar sistemde
yatırım yapmaya başlayabilmektedir. Sitede yatırımcılara yönelik nasıl hesap
oluşturulacağı, yatırım yapılabilecek borçlanma senetlerinin getirileri ile vergi
avantajları hakkında bilgi verilmektedir. Bununla birlikte, çocuklara yönelik
finansal eğitime yönelik olarak ayrı bir bölüm de bulunmaktadır. Ayrıca, bireysel
yatırımcılar bu sistem üzerinden Hazine ihalelerine de katılabilmekte, doğrudan
rekabetçi olmayan teklif verebilmektedirler. Treasury Direct sisteminde 2010 yılı
sonun itibarıyla 285.000 hesap sahibi bulunmaktadır.
5 http://www.publicdebt.treas.gov/history/history.htm
ABD’de perakende borçlanma enstrümanları standart borçlanma enstrümanları
ve tasarruf tahvilleri olarak ikiye ayrılmaktadır. Söz konusu standart borçlanma
senetleri arasında Hazine bonosu, sabit kuponlu ve enflasyona endeksli devlet
tahvilleri bulunmaktadır. Bu senetler piyasa faizlerinden doğrudan etkilenmektedir.
Tasarruf tahvilleri ise kendi arasında ikiye ayrılmaktadır; bunlar EE serisi ve I serisi
olarak adlandırılmaktadır.
EE serisi tasarruf tahvilleri 30 yıl vadeli ABD Doları cinsinden ihraç edilmektedir
ve sabit getiri oranlarına sahiptir. Bu senetler 1 yıldan önce olmamak koşuluyla 5
yıldan önce erken itfa edilmek istenirse 3 aylık faiz kesintisi yapılmaktadır. Basılı
ve elektronik ortamda satılabilmektedir; ancak basılı ve elektronik olarak ayrı
ayrı 5000 ABD Doları yatırım limiti uygulanmaktadır.6 Bununla birlikte, ABD
Hazinesi maliyet etkinliği sağlamak amacıyla nihai hedefinin yakın zamanda
basılı borçlanma senetlerinin piyasadan kaldırılması ve tamamen elektronik kayıt
sistemine geçilmesi olduğunu belirtmektedir.
I serisi tasarruf tahvilleri ise getirisi enflasyona endeksli olarak tasarlanan senetlerdir.
Bu senetlerin amacı yatırımcıları enflasyon riskine karşı korumaktır. Getirisi sabit
faiz oranı ile enflasyon oranından elde edilen bileşik faize dayanmaktadır. Yine
EE serisi tahviller gibi 30 yıl vadeli ihraç edilmekte ve basılı ya da elektronik
olarak temin edilebilmektedir. Erken itfada uygulanan cezai yaptırımlar ve alım
limitleri aynen EE serisi tasarruf tahvillerinde olduğu gibidir. Bununla birlikte, her
iki tasarruf tahvili getirisi de yerel ve eyalet vergisinden muaf ancak federal vergiye
tabidir.
Tasarruf tahvilleri ve internet ortamında satılan tahvillerin toplamının Şubat
2011 itibarıyla borç stokunun yüzde 1,67 sini oluşturduğu ABD’de, perakende
piyasasının geliştirilmesine yönelik çabalar devam etmektedir.
İrlanda
İrlanda’da borçlanma işlemleri 1990 yılına kadar Maliye Bakanlığı tarafından
yürütülürken, 1990 yılında çıkarılan bir kanunla Ulusal Hazine Yönetimi Ajansı
(NTMA) adı verilen bir birim kurulmuş ve borçlanma ve borç yönetimi sorumluluğu
Maliye Bakanlığı adına bu kuruma devredilmiştir.7
İrlanda’da perakende DİBS piyasası, yatırımcılara alternatif yatırım enstrümanları
sunulmasını amaçlamakta ve geçmişi 1920’li yıllara kadar uzanmaktadır.
Perakende borçlanmanın toplam borçlanma içerisindeki payı 1960’lı yıllara kadar
yüzde 25 civarında iken 1980’lerde bu oran yüzde 8-9’a gerilemiş ancak NTMA
yaptığı çalışmalarla bu oranı yüzde 15 civarına yükseltmiştir.
6 http://www.treasurydirect.gov/indiv/products/prod_eebonds_glance.htm
7 http://www.ntma.ie/AboutUs/aboutUsIntro.php
52
PERAKENDE DİBS SATIŞI ve ÜLKE UYGULAMALARI
2011 KBYR
53
İrlanda’da perakende borçlanmaya ait tüm işlemleri ve bireysel yatırımcılara
sunulan ürünleri tanımlamak için “Devlet Tasarrufları” ismi kullanılmaktadır.
Diğer bir deyişle devlet tasarrufları denince akla İrlanda hükümetinin perakende
borçlanmasına ilişkin sunduğu ürün ve hizmetler gelmektedir ve bu isim bir
marka haline gelmiştir. Perakende borçlanma ürünlerine ilişkin detaylı bilgi
vermek için www.statesavings.ie adlı bir internet sitesi kurulmuştur. Bu sitede
perakende borçlanma ürünlerinin getirileri, alım limitleri, tabi oldukları vergiler
gibi konularda detaylı bilgi verilmektedir. Ayrıca, Devlet tasarrufları ürünlerinin
yüzde 100 güvenilirliğine vurgu yapılmakta ve bu ürünlerin İrlanda hükümetinin
ödeme güvencesinde olduğu bilgisine yer verilmektedir.
İrlanda’da yatırımcılara sunulan başlıca perakende yatırım araçları şunlardır:
• 3 yıl vadeli Tasarruf Tahvili
• 4 yıl vadeli Ulusal Dayanışma Tahvili
• 5½ yıl vadeli Tasarruf Sertifikaları
• 10 yıl vadeli Ulusal Dayanışma Tahvili
• 6 yıl vadeli Taksitli Tahviller
• Ödüllü Tahviller
• Tasarruf Pulları
• Mevduat Hesapları
• Normal Mevduat Hesabı
• Artı Mevduat Hesabı
Tasarruf tahvilleri, Tasarruf sertifikaları ve Ulusal Dayanışma tahvillerinin her
sene sonunda sabit bir getirisi, vade sonunda da bonus getiri adı verilen oldukça
yüksek bir getirisi bulunmaktadır. Söz konusu yüksek getiriyi bu senetleri vade
sonuna kadar tutan yatırımcılar elde etmektedir ve bu getiri vergiden muaftır.
İrlanda hazinesi bu yöntemle senetlerin elde tutulmasını ve erken itfasını önlemeyi
amaçlamaktadır.
Taksitli tahvillerde ise; bu senetler için 12 ay boyunca her ay maksimum 1000
Avro olacak şekilde sabit bir tutar yatırılmakta, bunu takip eden 5 yıl boyunca
vadelendirilmekte ve 5 inci yıl sonunda da geri ödeme yapılmaktadır.
Tasarruf Pulları taksitli tahvillere benzer bir yapıda 12 aylık birikim süreci sonrası
hesapta toplanan paranın çocuklar adına yatırıma yönlendirildiği bir tasarruf
aracıdır. 7 yaşını dolduran çoçukların yatırım yapabileceği ya da 7 yaşından küçük
çoçuklar adına velilerinin yatırım yapabileceği bir araçtır. Aylık minimum yatırım
tutarı 25 Avro; aylık maksimum yatırım tutarı 1000 Avro’dur.
Mevduat hesapları ise tasarruflarını bankalarda değerlendirmek istemeyen
yatırımcılar için bir alternatif oluşturmaktadır. Posta ofislerinde açılan bu
hesaplarda vade ve miktar sınırlaması yoktur. Yatırımcılar posta ofislerinde vadesiz
(yıllık yüzde 1 getirili) ve 30 gün vadeli (yıllık yüzde 3 getirili) yatırım hesabı açarak
tasarruflarını burada da değerlendirebilmektedirler.
İrlanda perakende borçlanmasında kullanılan yukarıda bahsedilen yatırım
opsiyonları haricinde bir de ödüllü tahviller vardır. Ödüllü tahviller 6.25 Avro
küpürleri halindedir ve en az 25 Avroluk yatırım yapılmaktadır. Her bir küpür
için yatırımcıya bir çekiliş hakkı verilmektedir. Haftalık olarak gerçekleştirilen
çekilişlerde 7000 civarında ödül dağıtılmaktadır. Yapılan çekilişlerde 75 Avro ile
1 milyon Avro arasında değişen ikramiyeler bulunmaktadır ve 1 milyon Avro
tutarındaki büyük ikramiye ayın son çekilişinde sahibini bulmaktadır. Eldeki
senetler yatırımcı tarafından tutulduğu müddetçe senet her haftanın çekilişine
dahil olmaktadır; yani aynı senetle farklı çekilişlerde ikramiye kazanma şansı
bulunmaktadır. Dağıtılan ödül miktarı, mevcut senet stokunun yüzde 3’üne denk
gelmektedir. Bununla birlikte, senetlerin erken itfası için alımından itibaren en az
3 ay geçmesi gerekmektedir. Ayrıca, ödüllü tahviller vergiden muaf tutulmuştur.
Ulusal Hazine Yönetimi Ajansı çekiliş işlemlerini “The Prize Bond Company” adı
verilen şirketle ortak gerçekleştirmektedir.
Yukarıda gösterilen ürünlerden mevduat hesapları ve ödüllü tahvillerde yatırım
yapmak için bir limit bulunmazken diğer ürünlerde ürün bazında yatırım limitleri
bulunmaktadır. Bu limitler kişi başına aşağıdaki şekildedir;
• 3 yıl vadeli Tasarruf Bonosu- 120.000 Avro
• 4 yıl vadeli Ulusal Dayanışma Tahvili- 250.000 Avro
• 5½ yıl vadeli Tasarruf Sertifikaları- 120.000 Avro
• 10 yıl vadeli Ulusal Dayanışma Tahvili- 250.000 Avro
İrlanda’da devlet tasarrufu ürünlerinde zamanaşımı söz konusu değildir ve bu
durumun İrlanda hükümeti güvencesi altında olduğu vurgulanmaktadır. Ayrıca, 7
gün önceden bildirim yapmak suretiyle yatırımcılar ana paralarını vadesinden önce
çekebilmektedirler. Erken itfa durumunda yatırımcılar erken itfa yapılan senenin
faiz gelirini alamamakta; ayrıca bonus faiz adı verilen ve ancak tahvili vade sonuna
kadar taşıyan yatırımcıların elde ettiği gelirden de faydalanamamaktadırlar.
İrlanda’da perakende borçlanma araçları birkaç farklı şekilde elde edilebilmektedir.
Posta teşkilatı şubelerinden, telefonla banka kartı numarasına ödeme talimatı
vererek ya da internet üzerinden doldurulacak formlarla perakende borçlanma
enstrümanları satın alınabilmektedir.
İnternet üzerinden tahvil alımı yapılmak istendiğinde, sitede bulunan form
doldurularak Ulusal Hazine Yönetimi Ajansına gönderilmektedir. Doldurulan
formda, alınmak istenen tahvil miktarı, alıcının banka hesap numarası ve bankaya
ödeme yapması için yatırımcının talimatı gibi bilgiler yer almaktadır.
Bir başka yöntem de Ulusal Hazine Yönetimi Ajansına telefonla ulaşarak senet
alımı yapılmasıdır. Bu yöntemde de, yatırımcı telefonda hem kişisel bilgilerini
hem de banka kartı numarasını vermekte ve senet karşılığı nakit bu karttan
çekilmektedir.
54
2011 KBYR
55
Bu dağıtım kanalları içerisinde en yaygın olarak, “An Post” adı verilen posta
teşkilatı kullanılmaktadır. An Post ülke çapında geniş bir ağa sahiptir ve çok
iyi tanınmaktadır. Söz konusu posta teşkilatı Ulusal Hazine Yönetimi Ajansıyla
yaptığı anlaşma doğrultusunda 1200 şubesinde haftanın 6 günü satış yapmaktadır.
Posta teşkilatı hem şube yaygınlığı hem de bankalardan daha uzun çalışma
saatleri sebebiyle İrlanda halkı tarafından oldukça sık kullanılmaktadır. İrlanda’da
perakende senet satışında her bir Posta Ofisi birer aracı olarak çalışmaktadır.
Yatırımcı bazında tüm hesap bilgileri Posta Ofislerinde tutulmakta olup senetlere
ilişkin satış-reklam-pazarlama gibi tüm faaliyetler de Posta Ofisleri tarafından
yürütülmektedir.
PERAKENDE DİBS SATIŞI ve ÜLKE UYGULAMALARI
GENEL DEĞERLENDİRME
Perakende borçlanma gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin uyguladığı alternatif
bir borçlanma yöntemidir ve bireysel yatırımcıların devlet borçlanma senetlerine
doğrudan erişimini sağlamaktadır. Perakende borçlanma uygulamasının finansman
maliyetlerinin düşürülmesi, alternatif yatırım araçlarının sunulması, yatırımcı
tabanının genişletilmesi, finans piyasalarının derinleştirilmesi ve borçlanma
vadesinin uzatılması gibi amaçları bulunmaktadır.
Geleneksel Hazine borçlanmasından farklı bir borçlanma imkanı sağlayan
perakende DİBS satışı, bu yönteme tam olarak alternatif olmamakla birlikte
borç idaresinin birincil piyasadan fon talebini azaltan önemli bir borçlanma
yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Perakende DİBS satışının temel hedef
kitlesi küçük yatırımcılardır ve perakende satış kapsamında yapılan tanıtımlar
toplumda finansal farkındalık oluşturulmasına önemli katkıda bulunmaktadır. Bu
farkındalıkla birlikte toplumda tasarruf eğilimi artmakta ve bu tasarruflar finansal
sisteme kazandırılmaktadır.
Ülkemizde de Hazine Müsteşarlığı 2011 yılı performans programında, perakende
satış yöntemiyle doğrudan ve/veya sanal ortamda satılan DİBS’lerin ihraç edilen
DİBS miktarı içerisindeki payının yükseltilmesi hedefi yer almaktadır. Hazine
Müsteşarlığı söz konusu hedefe ulaşmak için farklı satış ve dağıtım kanalları
alternatiflerini değerlendirmekte ve perakende DİBS satışına ilişkin çalışmalarını
sürdürmektedir.
Kaynakça
1 Keskin, N.(2009), Kamu Finansmanında Perakende Borçlanma: Ülke
örnekleri ve Türkiye’de Uygulanabilirliği
2 Krupa B., Eriko T., Antonio V. (2007). Retail Government Debt
Programmes: Practice and Challenges. The Avromoney International Debt
Capital Markets Handbook 2007.
3 https://www.riksgalden.se/templates/RGK_Templates/Startpage_
RetailBorrowing_EN____1566.aspx
4 http://www.publicdebt.treas.gov/history/history.htm
5 http://www.treasurydirect.gov/indiv/products/products.htm
6 http://www.treasurydirect.gov/govt/reports/pd/pd_debtposactrpt_1102.pdf
7 http://www.ntma.ie/AboutUs/aboutUsIntro.php
8 www.statesavings.ie
9 https://secure.rsaretailbonds.gov.za/
10 http://csb.gc.ca/home/?redirected=1
11 http://www.tesouro.fazenda.gov.br/english/public_debt/treasury_direct.asp
12 http://www.bwp-direkt.de/ibis/ibis/start.html
56
BİR PİYASA GÖSTERGESİ OLARAK KTT
2011 KBYR
57
BİR PİYASA GÖSTERGESİ OLARAK
KREDİ TEMERRÜT TAKASI (KTT)8
Finansal piyasalarda başlayan küresel ekonomik kriz neticesinde pek çok ülkenin
mali yapılarının bozulması, “ülke riski”ni9 tekrar ön plana çıkarmıştır. Ülke riski
karmaşık bir kavram olup değerlendirilirken birbiri ile ilişkili risklerin (siyasi
risk, kurumsal risk, transfer riski, karşı taraf riski) göz önünde bulundurulması
gerekmektedir. Ekonomik İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı (OECD), kriz nedeniyle
devletin bilanço kalemlerinde, özellikle koşullu yükümlülüklerde
benzeri
görülmemiş bir genişleme yaşandığına işaret ederek, ülke riskinin yeniden
tanımlanması çağrısında bulunmuştur. Geleneksel “borcun sürdürülebilirliği
çerçevesi” yerine yeni bir “bilanço yaklaşımına” ihtiyaç olduğu ileri sürülmektedir
(Blommestein v d. 2010).
Son dönemde, finansal ürünler, şirketler ve devletlerin kredi riskini değerlendiren
kredi derecelendirme kuruluşları (KDK), piyasaları ve ekonomik gelişmeleri
değerlendirmekte geç kaldıkları gerekçesi ile sorgulanmaktadır. Bu bağlamda,
KTT (Credit Default Swap - CDS) primlerinin (spread) riskin doğru zamanda
ölçümü ihtiyacına cevap verip veremeyeceği ve kredi notlarının yerini alıp
alamayacağı konularında yapılan çalışmalar giderek artmıştır. Öte yandan bazı
analistler, KTT primleri gibi piyasa ölçütleri için “...ülke riskinin iyi bir ölçütü
değillerdir. Sadece belirli bir piyasa sezgisini gösteren korunma enstrümanlarıdır”
yorumunda bulunmaktadırlar (Wehinger G., 2010).
Bu çalışmada, KTT finansal bir araç olarak incelenmiş, KTT piyasalarındaki
gelişmeler özetlenmiş ve devlet yükümlülükleri referans varlık olarak alınarak
KTT primleri ile KDK kredi notlarındaki değişimlerin ilişkisi gözlemlenmiştir.
Sonuç olarak, KTT primlerindeki artışların kredi notlarındaki düşüşlerin öncü
bir göstergesi olarak değerlendirilebileceği, ancak bunun çalışmada kullanılan
veriler kapsamında kredi notu artışları için aynı güçle geçerli olmadığı bulgularına
ulaşılmıştır.
KTT’nin Tanımı, Yapısı ve KTT Piyasalarına İlişkin Bilgiler
Temel olarak KTT işlemlerinden oluşan kredi türev piyasası, 1990’ların
ortalarından beri faaliyet göstermektedir. Modern anlamda ilk kredi takasını J. P.
Morgan 1994 yılında yapılandırmıştır. Uluslararası Türev Ürünleri Birliği (ISDA)10
8 Arzu AYTEKİN BALIBEK, Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğü, Şube Müdürü ve Lerzan ÜLGENTÜRK, Kamu
Finansmanı Genel Müdürlüğü, Uzman
9 Bu çalışmada “ülke riski” kavramı, ingilizce literatürdeki “sovereign risk” karşılığı olarak kullanılmıştır.
10 Özel sektör türev sözleşmelerine taraf olan katılımcıları temsil eden ISDA, üye firma sayısı bakımından
dünyanın en büyük küresel finansal ticaret birlikleri arasındadır. Diğer faaliyetleri yanında ISDA, KTT işlemleri
altyapısının güçlendirilmesi ve KTT piyasalarında likidite ve şeffaflığın artırılması girişimlerine katkı sağlamaktadır.
tarafından KTT, çoğu zaman kredi veren konumunda olan koruma alıcı tarafın,
(protection buyer) kredi alan referans kurumun (reference entity) temerrüdü (ya
da benzeri bir “kredi olayı”) halinde tazminat sağlama karşılığında koruma satıcı
tarafa (protection seller) yapacağı prim ödemelerini belirleyen bir kredi türev
sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Burada referans kurum, KTT işleminde taraf
olmayıp koruma alıcının tazminat alabilmesi için gerçek bir kayıpla karşılaşmış
olması şartı aranmamaktadır.
KTT işleminde alıcı taraf, referans kurumun temerrüdü riskini bertaraf ederken,
referans kurum ile KTT satıcısının eşzamanlı temerrüdü riskini üzerine
almaktadır. KTT satıcısı ise, referans kuruma doğrudan kredi vermesi halinde
yükleneceği düzeyde temerrüt riskini üstlenmektedir. Diğer taraftan KTT
sözleşmelerinde, kredinin borçlu taraftan kurtarılabileceği varsayılan kısmı
“kurtarma oranı” (recovery rate) olarak adlandırılmakta, temerrüt durumunda
KTT satıcısı alıcıya kredinin kurtarma oranı dışında kalan kısmını ödemektedir.
KTT primi, referans varlığın (kredi, tahvil, vb.) nominal değerinin yüzdesi olarak
hesaplanan yıllık prim ödemesine karşılık gelmektedir. Örneğin, bir milyon dolarlık
koruma satın almak için 460 baz puanlık (bp) bir KTT primi, alıcının satıcıya
46.000 ABD Doları tatarında yıllık prim ödemesi yapacağı anlamına gelmektedir.
Belli koşullar altında bu primin, referans varlığın getirisi ile aynı vadedeki risk
içermeyen bir varlığın getirisi arasındaki farka (spread) eşit olması beklenmektedir.
Çalışmalar, bu eşitliği doğrulamanın yanında, KTT primlerinin dolar takas faizleri
üzerindeki primleri, ABD Hazinesi faiz oranları üzerindeki primlere kıyasla daha
yakından izlediğini göstermektedir (Hull v d. 2004).
Aşağıdaki şemada bir KTT işleminin nasıl gerçekleştiği gösterilmiştir.
Temerrüt olmaması durumu:
Anapara+Faiz
Borçlu
(Referans Kurum)
Ödeme
KTT Alıcısı
(Koruma Alıcı)
KTT Primi
KTT Satıcısı
(Koruma Satıcı)
Temerrüt durumu:
Borçlu
(Referans Kurum)
Kredinin
Kurtarılabilen Kısmı
KTT Alıcısı
Ödeme
Referans Varlığın
Nominal Değeri
KTT Satıcısı
KTT piyasasının büyüklüğüne ilişkin olarak iki temel ölçüt bulunmaktadır:
• nominal işlem miktarı (gross notional amount)
• net işlem miktarı (net notional amount)
58
2011 KBYR
59
Piyasadaki nominal işlem miktarı toplamı, vadesi henüz dolmamış olan
tüm işlemlerin toplam tutarını ifade etmektedir. Bir KTT işleminde nominal
işlem miktarı, prim ödemelerinin ve temerrüt halinde kurtarma tutarının
hesaplanmasında kullanılır. Faydalı bir ölçüm aracı olmasına rağmen, piyasa
büyüklüğünü olduğundan yüksek göstermektedir.
Net işlem miktarı ise, işlem vadesi içinde referans kurumun temerrüdü durumunda,
koruma satıcının koruma alıcıya olan net ödeme yükümlülüğünün hesaplanmasında
kullanılır ve kurtarma oranı sıfır olarak varsayıldığında maksimum ödeme tutarına
karşılık gelir.
KTT Piyasası Hacmi (Trilyon ABD Doları)
70,0
62,2
60,0
54,6
50,0
45,5
38,6
40,0
34,4
30,0
26,3 25,5
17,1
20,0
1H10
2H10
2H09
1H09
2H08
1H08
2H07
1H07
2H06
1H06
2H05
12,4
1H05
8,4
2H04
5,4
1H04
2H03
1H03
2H02
2H01
0,6 0,9
3,8
1,6 2,2 2,7
1H02
10,0
0,0
31,2 30,4
26,0
1H01
BİR PİYASA GÖSTERGESİ OLARAK KTT
KTT piyasası son yıllarda son derece hızlı bir büyüme sergilemiştir. Piyasadaki
nominal işlem miktarı 1997 yılında 180 milyar ABD Doları iken 31 Aralık 2010
tarihi itibarıyla 25,5 trilyon ABD Doları’na yükselmiştir. Bu tarih itibarıyla net
işlem miktarı ise 2.3 trilyon ABD Doları’dır. Aşağıdaki grafikte 2001-2010
dönemi brüt nominal tutarları gösterilmektedir11.
Devlet tahvilleri KTT piyasası (sovereign CDS market), şirket piyasası ile
karşılaştırıldığında göreceli olarak daha yeni ve daha küçük bir piyasadır. Şirket
piyasaları gibi, yatırım bankaları, koruma fonları ve varlık yöneticileri gibi pek
çok piyasa katılımcısı tarafından kullanılmaktadır. Piyasadaki nominal işlem
miktarı 2010 yılı başında yaklaşık 2 trilyon ABD Doları düzeyinde olup net işlem
miktarı ise 196 milyon ABD Dolarıdır. Bu tutar, küresel tahvil piyasaları hacminin
yaklaşık yüzde altısına karşılık gelmektedir. KTT piyasasında en büyük paya sahip
20 ülkenin net işlem tutarı / toplam hükümet borcu ortalaması yüzde iki, ülkeler
arasında maksimum değer ise yüzde yedidir (IMF, 2010a).
11 Kaynak: ISDA ve Depository Trust and Clearing Corporation (DTCC)
Ülke riskinin küresel mali kriz sonrasında giderek artan ölçüde dikkat çekmesi
sonucu devlet tahvilleri KTT piyasaları 2009 yılından 2010 yılına yaklaşık yüzde
30 oranında bir büyüme sergilemiştir.
KTT Piyasalarında Düzenleme ve Şeffaflık
KTT piyasası bir tezgâh üstü (over-the-counter, OTC) piyasadır. İşlemler
doğrudan sözleşme tarafları arasında gerçekleşmekte olup aracı bir takas kurumu
(clearing house) bulunmamaktadır. Bu nedenle piyasaya ilişkin akım verilere
ulaşmak genellikle mümkün olamamaktadır. Son dönemde piyasada şeffaflığı
artırmaya yönelik çabalar sonucunda, çeşitli kuruluşlar tarafından piyasa verileri
yayınlanmaya başlanmıştır; ISDA (2001 yılından itibaren yıllık ve altı aylık veriler),
Bank for International Settlements (BIS) (2004 yılından itibaren) ve DTCC Trade
Information Warehouse (TIW) (haftalık veriler). Devletler de dahil olmak üzere
referans kurumlar bazında KTT işlemleri sıralamasında en büyük paya sahip
1000 referans kurumun toplam işlem stoğu ile haftalık işlem hareketleri DTCC
TIW web sitesi aracılığı ile kamuoyuna duyurulmaktadır.12
KTT piyasalarının düzenlenmesi konusunda yapılan öneriler, KTT işlemlerinin
tümüyle yasaklanmasından, hiç bir ilave düzenleme yapılmamasına kadar
değişmektedir. Uygun politika tedbirleri konusunda fikir yürütebilmek için,
öncelikle piyasanın mali sisteme sağladığı yararların ve oluşturduğu risklerin
değerlendirilmesi gerekmektedir.
KTT’nin yararları konusunda temel argüman, bu piyasanın ekonomideki risklerin
etkin bir şekilde dağıtılmasına hizmet etmesidir. Örneğin bir banka, KTT alarak
kredi riskine karşı koruma satın alır ve böylece kredi riskini daha düşük maliyetle
üstlenebilecek bir tarafa transfer etmiş olur. Hakenes ve Schnabel (2009) risk
transferlerinin sistemik istikrarı artırabileceğini, hane halkı ve firmaların finansman
kaynaklarına erişimini iyileştireceğini savunmuşlardır. Spekülatif amaçlı KTT
kullanımının da, referans kurumların güvenilirliği hakkında bir bilgi kaynağı
sağlayarak, sistemin yararına hizmet sunduğuna işaret edilmektedir.
Diğer taraftan, KTT piyasasında finansal sisteme yönelik risklerin varlığı, piyasanın
daha etkin düzenlenmesini gerekli kılmaktadır. Söz konusu risklerden biri,
bankaların ihtiyati düzenlemelerden kaçınmak amacıyla risklerini düzenlemeye
tabi olmayan koruma fonlarına transfer edebilmesidir. Bu uygulama piyasada
“regülasyon arbitrajı” olarak adlandırılmaktadır. İkincisi, kredi riski KTT kullanımı
yolu ile ekonomi içinde el değiştirdiğinden, izlenmesi zorlaşmaktadır. Üçüncüsü,
koruma satıcılar için KTT işlemlerinde büyük bir kayıp riski çok düşük seviyede
iken küçük tutarlarda pozitif getiri sağlanabiliyor olması, aşırı risk alma eğilimine
yol açmaktadır. Son olarak, takas kurumu garantisi olmadığından karşı taraf riski
(KTT satıcısının temerrüdü riski) çok yüksek olup bu aynı zamanda sistemik riski
de artırmaktadır. Bu bağlamda, AIG’nin Eylül 2008’de ABD hükümeti tarafından
12 www.dtcc.com/products/derivserv/data/index.php
60
BİR PİYASA GÖSTERGESİ OLARAK KTT
2011 KBYR
61
kurtarılması, ortaya çıkan sistemik riskten kaçınmak amacıyla atılmış bir adım
olarak değerlendirilebilir. Bu tarihte AIG varlıkları için KTT satan çok sayıda
finansal kurum bulunduğundan, AIG’nin iflasına izin verilmesi halinde finansal
istikrarın tehlikeye girmesi önlenmeye çalışılmıştır.
KTT piyasasında sistemik riskin azaltılması için sıklıkla getirilen bir öneri, her
bir alım satımda karşı taraf olarak yer alan, çok-taraflı netleştirme işlemlerini
gerçekleştiren ve bir üyenin temerrüdünün diğerlerini etkilememesini sağlayan bir
takas kurumunun kurulmasıdır. Son dönemde, ABD, Avrupa ve Japonya’da takas
daireleri kurulması girişimleri olmakla birlikte, merkezi bir takas kurumunun etkin
düzenleme için daha ideal bir alternatif olabileceği hususu tartışılmaktadır.
Avrupa Birliği’nin (AB) referans varlığa sahip olmaksızın KTT alım satımını
(literatürde “naked CDS” olarak adlandırılmaktadır) devlet tahvilleri için yasaklayan
ve üye ülkelerin onayına sunulacak olan kararı bazı olumsuz reaksiyonlara neden
olmuştur. Böylesine doğrudan bir yasaklamanın devlet tahvilleri KTT piyasalarındaki
düzenleme sorunlarına çözüm olmadığı şu gerekçelerle savunulmaktadır: bu yasak
piyasa katılımcıları tarafından “yaratıcı” finansal mühendislik ile delinebilir, devlet
tahvilleri KTT piyasasını şirket piyasasından ayırarak farklı düzenlemeler getirmek
tutarsızlığa neden olabilir ve bir finansal ürünün meşru ve gayri meşru kullanımını
tespit etmek oldukça zordur. Ayrıca, bu yasak sonucunda KTT, sadece koruma
amaçlı kullanılacağı için spekülasyonun yukarıda tartışılan bilgi sağlayıcı faydası
ortadan kalkacaktır.
KTT Primleri ve Kredi Notları
Giderek karmaşık hale gelen küresel mali piyasalarda ülkelerin ve şirketlerin
değişen kredi riski profillerinin tek bir gösterge ile izlenmesinin yeterli olmadığı
genel olarak kabul edilmektedir. Bununla birlikte, farklı göstergelerin bilgilendirici
değerini anlayabilme ihtiyacı, KTT ve kredi notları konularında çalışmaların
giderek artmasına yol açmıştır. Bu çalışmaların çoğu karşılaştırmalı çalışmalar ve
nedensellik analizleridir.
Hull vd. (2004), KTT piyasasının şirketlerin negatif kredi notu değişikliklerini
tahmin edebildiği, ancak pozitif değişiklikleri tahmin edemediği sonucuna ulaşmıştır.
Bu sonuç iki gerekçeyle açıklanmaktadır: pozitif kredi değişikliklerinin negatif
olanlara kıyasla çok daha az tahmin edilebilmesi ve pozitif kredi değişikliklerinin
sayı bakımından önemli olmayacak kadar az olması. Shen ve Huang (2010) ise
2001 - Şubat 2010 dönemini kapsayan çalışmalarında 31 ülkeden oluşan bir
örneklemi bölgeler itibarıyla 6 alt-örnekleme ayırmış ve kredi notları ile KTT
primleri arasında nedensellik olup olmadığını araştırmıştır. Sonuç olarak, KTT
primleri ile kredi notları arasında uzun vadede karşılıklı ilişki (interdependence),
kısa vadede ise yakınlaşma (convergence) olduğunu tespit etmişlerdir.
Diğer taraftan, KDK notlarının KTT piyasasına etkilerini inceleyen çalışmalar
da mevcuttur. Örneğin, IMF’nin Küresel Finansal İstikrar Raporu’nda (2010b)
kredi notlarının piyasadaki bilgilendirici değeri, beş yıllık KTT primleri kullanılarak
analiz edilmektedir. Söz konusu çalışmada yatırım eşiğinin (investment threshold)
geçilmesinin KTT primleri üzerinde istatistiksel olarak çok anlamlı farklılaşmalara
neden olduğu vurgulanmakta olup yaratılan bu piyasa etkisinin bir kısmının verilen
kredi notunun “onay” işlevi (certification service) ile ilgili olduğu belirtilmektedir.
Öte yandan bazı finansal analistler, kredi türev piyasalarında faaliyet gösteren
bir takım kuruluşlarca kredi notlarıyla aynı skalada hesaplanan “KTT-bazlı
notlar” (CDS-implied ratings) ile kredi notları arasında doğrudan karşılaştırma
yapılmasının mümkün olduğunu savunmaktadır. Karşılaştırma sonucu görülen
büyük farklılıkların ise KDK’nin ülkelerin temerrüt olasılıklarını değerlendirmede
yetersiz kalmasının bir göstergesi olduğu öne sürülmektedir.
KTT-BAZLI NOTLAR VE S&P KREDİ NOTLARI
10
Türk
iye
8
ya
Rus
eti
uriy
a
a
Dan
ima
rka
Finl
and
iya
Alm
any
a
Latv
iya
Slo
v
Çek enya
Cum
h
any
ayn
Ukr
Rom
a
ltere
land
Hol
z
teki
Yun
da
Por
nya
İrlan
İspa
-12
anis
-8
-10
tan
Belç
ika
-6
İtaly
a
Mac
aris
-4
İngi
tan
Fran
sa
Avu
stur
ya
0
-2
Pol
2
ony
4
a
Esto
nya
6
Yukarıdaki grafikte CMA (kredi piyasasında faaliyet gösteren bir şirket) tarafından
hesaplanan notlar ile Standart & Poors (S&P) iç kredi notları karşılaştırılmaktadır13.
PIGS ülkelerinin (Portekiz, İrlanda, Yunanistan ve İspanya) notlarında -10’lara
ulaşan farklılıklar görülmektedir. Bu ülkelerin piyasa göstergeleri ile hesaplanan
notlarının S&P notlarının çok altında olduğu, öte yandan özellikle Rusya ve
Türkiye gibi bazı gelişen ekonomilerin notlarının S&P notlarından çok daha
yüksek olduğu gösterilmektedir. Türkiye’nin CMA tarafından hesaplanan KTTbazlı notu AA iken (not skalasında 11), S&P notu BB+ (not skalasında 3) olup +8
birim bir fark söz konusudur.
13 CMA ve IndexUniverse, 25 Kasım 2010 itibarıyla.
62
BİR PİYASA GÖSTERGESİ OLARAK KTT
2011 KBYR
63
Devlet Tahvilleri KTT Piyasası Verilerine İlişkin Gözlemler14
Çalışmanın bu bölümünde KTT piyasasında
en büyük nominal işlem hacmine sahip
20 ülkenin devlet tahvilleri ele alınmış ve
bunların 5 yıllık KTT primlerindeki gelişmeler
ile S&P tarafından bu ülkeler için verilen
kredi notlarındaki gelişmeler son 4 yıllık
süre için incelenmiştir. Burada amaçlanan,
kredi derecelerindeki değişiklik öncesinde
KTT primlerinin ne ölçüde değiştiğini
gözlemlemektir.
DTCC verilerine göre 1 Nisan 2011 tarihi
itibarıyla devlet tahvilleri üzerinden yapılan
toplam KTT nominal işlem hacmi 2,5 trilyon
ABD dolarıdır. Bu tutarın yüzde 77,6’sı,
tabloda görüldüğü üzere en yüksek işlem
hacmine sahip 20 ülkenin devlet tahvilleri
üzerinden yapılan işlemlerden oluşmaktadır.
Sözleşme sayısı bakımından da bu 20 ülkeden
17’si15 yine en çok işleme sahip ülkelerdir.
Devlet Tahvilleri Nominal KTT
İşlemleri İçinde Paylar
İtalya
İspanya
Brezilya
Türkiye
Meksika
Rusya
Fransa
Yunanistan
Almanya
Portekiz
Macaristan
İngiltere
Arjantin
Venezuela
Filipinler
İrlanda
Kore
Japonya
Avusturya
Ukrayna
12,6%
7,2%
7,1%
5,8%
5,0%
4,0%
3,6%
3,6%
3,5%
3,3%
2,6%
2,5%
2,3%
2,3%
2,2%
2,1%
2,1%
2,1%
1,9%
1,7%
Değerlendirilen dönem içinde bu ülkelerden altısının (Rusya, Macaristan ve PIGS
ülkeleri) kredi notu düşmüş, üç ülkenin (Türkiye, Brezilya ve Japonya) kredi notu
yükselmiş ve yine üç ülkenin (Meksika, Arjantin, Ukrayna) kredi notunda hem
düşüşler hem de yükselişler olmuştur. Söz konusu dönemde toplam 27 kredi
notu değişimi gerçekleşmişken sekiz ülkenin (Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere,
Venezuela, Filipinler, Kore, Avusturya) kredi notunda değişiklik olmamıştır. Bu
27 kredi notu değişikliğinden 11’i PIGS ülkelerine aittir. KTT primlerindeki
değişimlere kredi notu değişikliklerinin yaratmış olabileceği etkileri dahil etmemek
için, şayet bir derece değişikliğini takip eden 90 iş günü içerisinde ikinci bir derece
değişikliği var ise ikinci not değişimi çalışmaya dahil edilmemiştir.
Her bir kredi notu değişikliği öncesindeki 30 ve 60 iş günü içinde KTT primlerinde
görülen yüzde değişimler tabloda I ve II no’lu sütunlarda görülmektedir. Beklendiği
gibi, KTT primleri ile kredi notları arasındaki ilişki bir çok durumda ters yönlüdür;
primler yükseldiğinde (düştüğünde) kredi notları düşmektedir (yükselmektedir).
Kredi notu düşüşlerinden önceki 60 iş günü içerisinde KTT primlerinin
14 KTT primlerine ilişkin veriler Bloomberg’den alınmıştır.
15 İlk 20 ülke sıralamasında işlem hacmi ile yer alan ancak işlem sayısı açısından olmayan ülkeler; İrlanda,
Almanya ve Avusturya.
5 Yıllık KTT Primlerindeki Değişim
1 Kademe
Portekiz
İrlanda
İrlanda
Yunanistan
Yunanistan
İspanya
İspanya
Macaristan
Macaristan
Arjantin
Ukrayna
Ukrayna
Meksika
Rusya
2 Kademe
Portekiz
İrlanda
Ukrayna
3 Kademe
Yunanistan
Ortalama
Kredi Notu Düşüşleri
I
II
Kredi Notu Değişim
Tarihi
20%
-30%
24%
10%
67%
31%
119%
83%
-12%
35%
21%
463%
-14%
-27%
14%
167%
105%
80%
37%
227%
21%
48%
12%
606%
-8%
285%
21.01.2009
30.03.2009
24.08.2010
14.01.2009
16.12.2009
19.01.2009
28.04.2010
17.11.2008
30.03.2009
11.08.2008
12.06.2008
24.10.2008
14.12.2009
08.12.2008
173%
20%
19%
86%
53%
79%
27.04.2010
23.11.2010
25.02.2009
157%
95%
27.04.2010
64%
115%
43%
Kredi Notu Yükselişleri
I
II
1 Kademe
Brezilya
Brezilya
Türkiye
Japonya
Meksika
Arjantin
Ukrayna
-13%
-31%
15%
-20%
-19%
14%
-18%
-19%
-18%
-5%
-22%
28%
-5%
-42%
Ortalama
-10%
-12%
I : 30 iş günü ; II : 60 iş günü
Kredi Notu Değişim
Tarihi
16.05.2007
30.04.2008
19.02.2010
23.04.2007
08.10.2007
13.09.2010
11.03.2010
değişim oranlarına bakıldığında;
yalnızca Meksika devlet tahvilleri
primlerinin bu dönemde düştüğü
görülmektedir. Ortalama olarak
KTT
primleri,
kredi
notu
düşüşlerinden önceki 30 iş gününde
yüzde 64, 60 iş gününde yüzde
115 oranında artmaktadır. Kredi
notu yükselişlerine gelindiğinde
bu oranların yüzde 10 ve yüzde
12’ye düştüğü görülmekte ve yine
iki değişken arasındaki ilişki ters
yönlü olarak ortaya çıkmaktadır.
Bu sonuçlar daha önce yapılan
çalışmalar ile uyumludur. KTT
primlerindeki değişiklikler kredi
derece düşüşlerini öngörebilmekte
ancak derece yükselişlerini aynı
güçle öngörememektedir. Buna ek
olarak 2 ya da 3 kademe kredi notu
düşüşlerinde KTT primlerindeki
değişimlerin ikiye ya da üçe
katlanmadığı görülmektedir.
KTT Primlerinin Bilgilendirici Değerine İlişkin Ampirik Bir Test
Değerlendirilen dönem içinde kredi notu yalnızca düşüş ve yalnızca yükseliş
gösteren 1. ve 2. grup ülkeler için zaman ve kesitler arası tüm katsayıların
sabit olduğu varsayımı altında toplu en küçük kareler yöntemi (pooled
least squares) ile regresyon tahmini yapılarak KTT primlerinin kredi notu
değişikliğini açıklayıcı katsayısının anlamlı olup olmadığına bakılmıştır.
S&P tarafından verilen kredi notlarının AAA, 16; CCC+, 0 olacak şekilde
rakamsal değerleri kullanılmış, hem bu serilerin hem de KTT primlerinin
birim kökü bulunduğundan serilerin ilk farkları kullanılmıştır.
İrlanda’nın 2008 yılı KTT primi verilerine ulaşılamadığı için ilk grup
regresyonunda 2009-2010 günlük veriler kullanılmıştır. Bu dönemde
kredi notunda değişiklik olmadığı için Rusya haricinde PIGS ülkeleri ve
Macaristan çalışmaya dahil edilmiştir. Türkiye, Brezilya ve Japonya’dan
oluşan 2’nci grup ülkeler için 2007-2010 dönemi regresyon tahmini
yapılmıştır. Tahmin sonuçlarına göre 1’inci grup için KTT primlerinin kredi
notunu açıklayıcı katsayısı istatistiki olarak anlamlı çıkarken 2’nci grup
için bu sonuç alınamamıştır. Ancak, primler ve kredi notları arasındaki
ilişki ilk grupta olduğu gibi 2’nci grup için de beklendiği üzere ters yönlü
bulunmuştur.
64
65
Aşağıda yer alan grafiklerde son iki yılda çok sayıda kredi notu düşüşü yaşayan
PIGS ülkelerinin KTT primleri ve kredi notları değişimlerine bakıldığında, KTT
primlerinin 2007 yılı sonlarına doğru yükselmeye başlarken ülke kredi notlarının
en erken 2009 yılında düşmeye başladığı görülmektedir.
BBB+/Baa1
800
700
600
5 Yıllık KTT
2011 KBYR
İrlanda
5Y Devlet T. KTT
S&P
Fitch
Moody's
A-/A3
A/A2
500
A+/A1
400
AA-/Aa3
300
AA/Aa2
200
AA+/Aa1
100
AAA/Aaa
A 10
E 10
E 10
A 10
H 10
M 10
M 10
Ş 10
O 10
K 09
E 09
E 09
T 09
N 09
H 09
Yunanistan
5Y Devlet T. KTT
1050
BB+/Ba1
S&P
Fitch
900
5 Yıllık KTT
M 09
Ş 09
1200
BBB-/Baa3
Moody's
750
BBB/Baa2
600
BBB+/Baa1
450
A-/A3
300
A/A2
150
A+/A1
540
420
360
A 10
E 10
H 10
M 10
O 10
E 09
T 09
N 09
Ş 09
Portekiz
S&P
5Y Devlet T. KTT
Fitch
Moody's
480
K 08
A 08
M 08
Ş 08
A 07
E 07
H 07
M 07
O 07
0
A-/A3
A/A2
300
A+/A1
240
AA-/Aa3
180
AA/Aa2
120
AA+/Aa1
60
AAA/Aaa
A 10
E 10
H 10
M 10
O 10
E 09
T 09
N 09
O 09
K 08
A 08
M 08
Ş 08
A 07
E 07
H 07
M 07
0
O 07
5 Yıllık KTT
BİR PİYASA GÖSTERGESİ OLARAK KTT
E 07
0
450
5Y Devlet T. KTT
İspanya
S&P
375
Fitch
Moody's
5 Yıllık KTT
300
225
AA/Aa2
150
AA+/Aa1
AAA/Aaa
75
A 10
E 10
H 10
M 10
O 10
E 09
T 09
N 09
Ş 09
E 08
A 08
M 08
Ş 08
A 07
E 07
H 07
M 07
O 07
0
Aşağıda yer alan grafikte ise, çalışmaya dahil edilen 20 ülkenin devlet tahvillerinin
2010 yılının son altı ayındaki 5 yıllık KTT primlerinin ortalamaları ile 2010
sonu itibarıyla S&P tarafından verilen ülke kredi notları yatırım eşiği bakımından
karşılaştırılmaktadır. Görüldüğü üzere, kredi notu yatırım yapılabilir seviyede
olmayan ülkelerin KTT primleri önemli ölçüde farklılaşmaktadır. Yatırım yapılabilir
seviyede kredi notuna sahip ülkelerin KTT primleri ise daha toplulaşmış bir şekilde
dağılmaktadır. Grafiği 500 bp’den iki parçaya böldüğümüzde, sağ alt köşede
yatırım yapılabilir seviyede kredi notuna sahip ülke yokken, sol üst köşede yatırım
yapılabilir seviyede kredi notuna sahip olmayan ancak KTT primleri oldukça
düşük düzeyde olan ülkelerin olduğu görülmektedir.
KTT Primleri ve Kredi Notları
Yatırım Yapılabilir Seviye
Spekülatif Seviye
16
Arjantin
14
Ukrayna
Filipinler
12
Venezuela
Türkiye
Yunanistan
10
Brezilya
Macaristan
Meksika
8
6
Kore
4
Japonya
Rusya
Portekiz
İrlanda
İtalya
İspanya
2
0
İngiltere
Almanya
0
Fransa
Avusturya
200
400
600
5 Yıllık KTT Primi
800
1000
1200
66
BİR PİYASA GÖSTERGESİ OLARAK KTT
2011 KBYR
67
Yatırım yapılabilir seviyede kredi notuna sahip olmayan ülkeler dikkate alındığında,
kredi notları ile kıyaslandığında KTT piyasasında neden daha çok farklılaşma olduğu
sorusunun cevaplanabilmesi için bu ülkelerin mali pozisyonları ve dış dengeleri
gibi temel ekonomik göstergelerine bakılması ve bunların KDK’ler tarafından ne
ölçüde iyi bir şekilde analiz edildiğinin sorgulanması yerinde olacaktır.
SONUÇ
Bu çalışmada, KTT piyasası ve bir piyasa göstergesi olarak KTT primlerinin ülke
kredi notlarındaki değişiklikleri öngörmeye yönelik olarak bilgilendirici değeri,
piyasada en büyük paya sahip 20 ülke devlet tahvillerine ilişkin veriler kullanılarak
incelenmiştir. Bulgular, kredi derecelerindeki düşüşlerin KTT primlerindeki
gelişmelerce öngörülebileceği, dolayısı ile KTT piyasasının piyasa katılımcıları için
bir bilgi kaynağı olduğu savını destekler niteliktedir. Ancak KTT piyasasının söz
konusu bilgilendirici özelliği kredi notu yükselişlerinde belirgin bir şekilde ortaya
çıkmamaktadır. Bunun nedeninin çalışma dönemi içinde kredi notu yükselişlerinin
çok az sayıda olması olduğu değerlendirilmektedir.
KTT primlerinin piyasa katılımcılarının kredibilitesini yansıtan önemli bir
gösterge olduğu düşünülmektedir. Ancak, söz konusu piyasanın küresel finansal
sistemin yararına çalışabilmesinin, düzenlemelerin iyileştirilmesine ve şeffaflığın
artırılmasına bağlı olduğu değerlendirilmektedir.
Kaynakça
1
Ateş, G. (2004), “Gelişmekte Olan Piyasalarda Kredi Temerrüt Swapları”,
Active Finans, Ocak - Şubat 2004.
2
Blommestein H. J., Guzzo V., Holland A., Yibin Mu (2010) “Debt
Markets: Policy Challenges in the Post-Crisis Landscape” OECD
Journal: Financial Market Trends Volume 2010-Issue 1
3
Boone L., Fransolet L. Willemann S. (2010) “Euro Public Debt and the
Markets: Sovereign Fundamentals and CDS market dynamics”,
Financial Stability Review, No:14, Banque de France.
4
DTCC, Trade Information Warehouse, h
ttp://www.dtcc.com/products/
derivserv/data/index.php
5
Hakenes H., Schnabel I (2009) “The Regulation of Credit Derivative
Markets,” M
acroeconomic Stability and Financial Regulation: Key Issues
for the G20, CEPR, London
6
Hull J., Predescu M., White A. (2004), “The Relationship Between Credit
Default Swap Spreads, Bond Yields, and Credit Rating Announcements”,
University of Toronto.
7
IMF, Global Financial Stability Report (2010a), Nisan 2010.
8
IMF, Global Financial Stability Report (2010b), Ekim 2010.
9
Index Universe (2010), “Rating Differences Highlight Eurozone Risk”, www.indexuniverse.eu
10 ISDA Market Survey 2010
11 Junnosuke, S., Takahashi, K., (2010), “Sovereign Credit Default Swaps:
Market Developments and Factors behind Price Changes”, Bank of
Japan Review 2010-E-2, Nisan 2010
12 Shen, C., Huang, A., (2010), “Sovereign Credit Default Swaps vs. Credit
Ratings: Evidence from Error Correction Model”, National Taiwan
University, Yuan Ze University, Preliminary Draft: Eylül, 2010
13 Wehinger G. (2010), “Sovereign Debt Challenges for Banking Systems
and Bond Markets”, OECD Journal: Financial Market Trends Volume
2010-Issue 2.
14 www.fitchratings.com/index_fitchratings.cfm
15 www.moodys.com/
16 www.standardandpoors.com/ratingsdirect.
68
YATIRIMCILAR İÇİN BİLGİLER
KREDİ TEMERRÜT TAKASI (KTT)
2011 KBYR
69
YATIRIMCILAR
İÇİN BİLGİLER
DEVLET BORÇLANMA SENETLERİ
1. Devlet İç Borçlanma Senetleri
Kuponsuz (İskontolu) Senetler:
Kuponsuz (İskontolu) senetler Hazine Müsteşarlığı tarafından mevcut durumda
en kısa 6 ay en uzun ise 22 ay vadeli ihraç edilmekle birlikte gerek görülmesi
durumunda daha kısa veya daha uzun vadeli olarak da ihraç edilebilecektir. Söz
konusu senetlerin faiz ödemeleri anapara ödemesi ile birlikte vade tarihinde
yapılmaktadır. Ayrıca, senedin faizi sabit olup ihraç tarihinde yatırımcıya ne
tutarda ödeme yapılacağı belli olmaktadır.
Anılan senetlerden 22 ay vadeli olan tahvil “Gösterge Tahvil”, faizi de gösterge
faiz olarak adlandırılmaktır. Söz konusu senet ikincil piyasada en fazla işlem
gören senettir. Gösterge tahvil ölçüt borçlanma stratejisi çerçevesinde; Ocak,
Nisan, Temmuz ve Ekim aylarının her birinde ihraç edilmekte ve piyasa
koşulları ile Hazine borçlanma ihtiyacı doğrultusunda ilk ihraç tarihini izleyen
iki ay boyunca yeniden ihraç edilebilmektedir.
Kuponlu Senetler:
Hazine Müsteşarlığı tarafından sabit kuponlu, değişken kuponlu ve endeksli
senetler ihraç edilmektedir.
Sabit Kuponlu Senetler: Yatırımcıya önceden belirlenmiş kupon dönemleri
sonunda sabit bir getiri sağlayan senetledir. Müsteşarlıkça; 3 yıl vadeli - 3 ayda
bir kupon ödemeli, 5 yıl vadeli - 6 ay kupon ödemeli ve 10 yıl vadeli - 6 ayda bir
kupon ödemeli olarak ihraç edilmektedir. 2011 yılı borçlanma stratejisinde ilan
edildiği üzere 3 yıl vadeli senetlerin her ay ihraç edilmesi planlanmaktadır. 5 yıl
vadeli sabit kuponlu senetlerin ise Şubat, Mayıs, Ağustos ve Kasım aylarında
ihracı öngörülmektedir.
Değişken Kuponlu Senetler:
a. Değişken Kuponlu (İhalelere Endeksli) Senetler: Kupon dönemi 3 ve 6
ay, vadesi ise 7 yıl olarak ihraç edilen değişken kuponlu senetlerin kupon
ödemelerinde, kupon vade başlangıç tarihinden önceki üç ya da altı ay
içinde gerçekleştirilmiş olan TL cinsi kuponsuz Devlet iç borçlanma senedi
ihalelerinde oluşan ağırlıklı ortalama faizler esas alınmaktadır.
b. Tüketici Fiyatlarına Endeksli Senetler: 2007 yılından itibaren 5 yıl, 2010
yılı Nisan ayından itibaren ise 5, 10 yıl vadeli ve 6 ayda bir kupon ödemeli
olarak ihraç edilen tüketici fiyatlarına endeksli senetler yatırımcıya kupon
ödemelerinde reel getiri garantisi sunmaktadır. Söz konusu tahviller
enflasyondaki değişmelere karşı öngörülebilir net getiri sağlamaktadır.
Tüketici Fiyatlarına Endeksli Devlet Tahvilleri yatırımcı kılavuzuna www.
hazine.gov.tr adresinden ulaşılabilmektedir.
70
2011 KBYR
71
c. Gelire Endeksli Senetler: 2009 yılında, Devlet iç borçlanma senetlerinin
yatırımcı tabanının genişletilmesi ve finansman araçlarının çeşitlendirilmesi
amacıyla Kamu İktisadi Teşebbüsü statüsündeki Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığı, Devlet Malzeme Ofisi, Devlet Hava Meydanları İşletmeleri ve
Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nden bütçeye aktarılan Hasılat Paylarına
endekslenen Gelire Endeksli Senetler (GES) ihraç edilmeye başlanmıştır.
2011 yılında Şubat ve Ağustos aylarında GES ihraçları gerçekleştirilmesi
planlanmaktadır. Senetler, her bir kupon döneminde asgari gelir payı getiri
garantili ve azami gelir payı getiri limitini haizdir. İhraç edilen senetlere ilişkin
yatırımcı kılavuzuna www.hazine.gov.tr adresinden ulaşılabilmektedir.
DEVLET İÇ BORÇLANMA SENETLERİ
2.Uluslararası Tahviller
Hazine Müsteşarlığı 1988 yılından bu yana bütçe finansmanı amacıyla
uluslararası sermaye piyasalarında tahvil ihraç etmektedir. İhraç süreci;
para birimi, vade ve aracı bankalara karar verilmesi ve bunların kamuoyuna
duyurulması ile başlamaktadır. Tahvillerin satışına bir çok ülkede faaliyet gösteren
uluslararası bankalar aracılık etmektedir. Yatırımcı talepleri söz konusu bankalar
aracılığıyla toplanmakta ve talep toplama sonrası yapılan değerlendirmede
ihracın fiyatlaması ve yatırımcılara tahsisatı gerçekleştirilmektedir. Halihazırda,
Hazine Müsteşarlığı tarafından ihraç edilmiş 19’u Dolar cinsi, 6’s Avro cinsi ve
1 tanesi Yen cinsi olmak üzere 26 adet Türkiye Cumhuriyeti tahvili uluslararası
piyasalarda işlem görmektedir.
Uluslararası tahvillerin bir türü olan “Eurobond”lar ihraç edildiği ülkenin
düzenlemeleri kapsamında ve o ülkenin para birimi dışında yabancı bir para
birimi cinsinden ihraç edilen tahvillerdir. “Eurobond”lar ihraç edildikleri para
birimine bağlı olarak adlandırılmaktadır. (Örneğin, ABD Dolar cinsinden
tahviller için EuroDolar, Japon Yeni cinsinden tahviller için EuroYen). Bu
tahvilleri bir ülkenin iç piyasasında satabilmek için belirli kayıt işlemlerinin
tamamlanması gerekmektedir.
Uluslararası tahvillerin diğer bir türü, yabancı tahvil olarak adlandırılan ve ihraç
edildiği ülkenin düzenlemeleri çerçevesinde, o ülkenin para biriminde ve o
ülkenin iç piyasasında, o ülkede yerleşik olmayan bir borçlanıcının ihraç ettiği
tahvillerdir. Bu tür tahvillerin genellikle ihraç edildiği ülkeye özgü özel isimleri
bulunmaktadır. Örneğin, Japonya’nın düzenlemeleri çerçevesinde Japonya’da
ihraç edilen Yen cinsinden tahviller Samurai, İngiltere’de ihraç edilen Sterlin
cinsinden tahviller Bulldog, ABD’de ihraç edilen Dolar cinsinden tahviller
Yankee olarak adlandırılmaktadır.
Uluslararası tahviller genel olarak sabit faizli, orta ve uzun vadeli, vade sonunda
anapara ödemesini tek seferde gerçekleştiren, hamiline yazılı kaydi menkul
kıymetler olarak ihraç edilmektedir. Tahvillerin kupon ödeme frekansları ihraç
edildiği piyasa standartlarına göre değişiklik gösterebilmektedir. Müsteşarlığımız
tarafından ABD Doları cinsinden ihraç edilen tahviller 6 ayda bir kupon
ödemesi gerçekleştirirken, Avro cinsinden ihraç edilen tahviller ise yılda bir
defa kupon ödemesi yapmaktadır.
Uluslararası tahvillerin temel özelliği, aynı anda bir çok ülkede, geniş bir
yatırımcı grubu hedef alınarak satışa sunulmalarıdır. Bu tahvillerin yabancı
kanunlara tâbi olmaları ve Euroclear, Clearstream ve DTC gibi uluslararası
takas kuruluşları aracılığıyla takas ve ödeme işlemlerinde kullanılabilmesi, bu
tür tahvilleri yatırımcılar açısından cazip kılmaktadır. Uluslararası tahvillerin
ikincil piyasalardaki alış satışlarının önemli bir kısmı tezgah üstü piyasalarda
(over the counter market) yapılmaktadır. Buna karşın, yerel mevzuatları gereği
borsa dışı bir menkul kıymeti alamayan kurumsal yatırımcılar için bu tahviller
borsalara kote ettirilmektedir.
72
DİBS İHALELERİNE KATILIM ESASLARI
73
I. TANIMLAR:
2011 KBYR
Devlet İç Borçlanma Senedi: Hazine Müsteşarlığı tarafından yurt içinde ihraç
edilen borçlanma senetleridir.
Devlet Tahvili: İhraç edildiği tarih itibarıyla bir yıl (364 gün) ve daha uzun vadeli
Devlet iç borçlanma senetleridir.
Hazine Bonosu: İhraç edildiği tarih itibarıyla vadeleri bir yıldan kısa olan (364
güne kadar) Devlet iç borçlanma senetleridir.
İhale Sonrası Teklif: DİBS ihaleleri sonrasında, ihale sistemine göre ihalede oluşan
veya ortalama fiyattan, belirli limitler dahilinde alım teklifidir. Mevcut durumda
yalnız Piyasa Yapıcılar ile ihale sonrası teklif verebilmektedir.
İhale Tarihi: İhalenin düzenlendiği gündür.
DİBS İHALELERİNE KATILIM ESASLARI
İtfa Tarihi: Senedin ödemesinin yapıldığı gündür. Şayet ödeme günü haftasonu ya
da resmi tatile denk gelirse ödeme takip eden ilk işgünü yapılır.
Kirli Fiyat: Senedin işlemiş faizini de içeren fiyattır.
Kuponlu Senetler: Yatırımcısına belirli dönemlerde nakit akımı (faiz ödemesi)
sağlayan senetlerdir.
Kuponsuz (İskontolu) Senetler: Yatırımcısına vade sonunda anapara ve faiz
ödemesinde bulunan senetlerdir.
Özel Tertip Devlet İç Borçlanma Senetleri: İlgili yıl bütçe kanunu ve ilgili mevzuat
çerçevesinde ihraç edilmiş olan ve karşılığında herhangi bir nakit girişi sağlamayan
DİBS’lerdir.
Piyasa Yapıcı: Devlet iç borçlanma senetleri ihalelerinde ve söz konusu senetlerin
ikincil piyasa işlemlerinde etkinliğin artırılması amacıyla önceden belirlenen
kriterlere göre seçilmiş bankalardır.
Rekabetçi Olmayan Teklif: DİBS ihalesinden önce, ihale sistemine göre ihalede
oluşan fiyat veya ortalama fiyattan alım teklifidir. Mevcut durumda Piyasa Yapıcılar
ile kamu kurumları rekabetçi olmayan teklif verebilmektedir.
Takas Fiyatı: İkincil piyasa işlemlerinde takas tutarının hesaplanmasında kullanılan
fiyat olup enflasyona endeksli devlet tahvilleri için enflasyon katkısı dikkate alınarak
hesaplanır. Takas fiyatı diğer menkul kıymetler için kirli fiyata eşittir.
Temiz Fiyat: Senedin işlemiş faizini içermeyen fiyattır.
Valör Tarihi: İhaleyi kazanan gerçek ve tüzel kişilerin Hazine’nin TCMB nezdindeki
hesabına ödeme yapmakla yükümlü oldukları gündür. Ayrıca, bu tarih faizin
işlemeye başladığı gündür.
II. İHALE SÜRECİNE İLİŞKİN ESASLAR:
1. İhalenin Duyurulması ve Genel Bilgiler:
• İhalesi yapılacak senede ilişkin detaylı bilgiler en az 1 işgünü öncesinden
Hazine internet sitesinden kamuoyuna duyurulur. Söz konusu duyurulara
www.hazine.gov.tr adresinden ulaşılabilmektedir.
• Hazine ihraçlarında 1 yıl, 364 gün olarak dikkate alınır. Senetler ikincil
piyasada 365 gün üzerinden işlem görmeye başlarlar.
• TCMB, Hazine’nin mali ajanı olup ihaleye ilişkin yürütülen tüm işlemler
Hazine adına TCMB aracılığıyla yerine getirilir.
2. Teklif Verme :
• Hazine tarafından düzenlenen DİBS ihaleleri tüm gerçek ve tüzel
kişilere açık olup ihalelere TCMB şubelerinden doğrudan olabildiği gibi
banka ve aracı kurumlar aracılığıyla da katılım mümkündür. Bankalar
EFT, aracı kurumlar TETS ve faks , sigorta şirketleri ise faks aracılığıyla
teklifte bulunabilirler. İhalelere TCMB şubelerinden katılacak gerçek
kişiler T.C. Kimlik numaralarını ibraz ederler.
• DİBS ihalelerine rekabetçi ve rekabetçi olmayan teklifler iletilir. Mevcut
uygulamada, Rekabetçi Olmayan Teklifler sadece kamu kurumları ve
Piyasa Yapıcı Bankalar tarafından verilebilir. Değişim ve Geri Alım
ihalelerine sadece Piyasa Yapıcı Bankalar katılabilir. İhale sonrası satış
teklifini de yalnızca Piyasa Yapıcı Bankalar verebilirler.
• İhale katılımcı sayısında bir sınırlama yoktur.
• İhale katılımcıları, saat 12.00’dan önce olacak şekilde, ihaleye fiyat ve
(nominal) miktar tekliflerinde bulunurlar.
• Verilen teklifler katılımcı için kesindir. Her katılımcı verdiği tekliflerle
ihale sonuçlanıncaya kadar bağlı kalır. “Tek fiyat” ihale sisteminde,
ihalenin kesildiği noktadaki fiyat ihaleyi kazanan tüm katılımcılara
uygulanır. “Çoklu fiyat” ihale sisteminde ise ihalenin kesildiği noktaya
kadar her bir katılımcı kendi teklif koşulları ile bağlı kalır.
• Her bir katılımcı istediği sayıda teklif verebilir. Gerçek ve tüzel kişiler,
TL cinsi ihalelerde aynı fiyatlardan nominal olarak en düşük 1.000 TL
en yüksek 500 milyon TL ve 1 TL’nin katları şeklinde teklif verebilirler.
Ayrıca, aynı fiyattan verilen teklif tutarlarının toplamı 500 milyon TL’yi
geçemez.
• Gerçek ve tüzel kişiler, ABD Doları cinsi ihalelerde aynı fiyatlardan
nominal olarak en düşük 10.000 ABD Doları, en yüksek 100 milyon
ABD Doları tutarında; Avro cinsi ihalelerde en düşük 10.000 Avro,
en yüksek 100 milyon Avro tutarında ve 10.000 ABD Doları veya
Avro’nun katları şeklinde teklif verebilirler. Ayrıca, aynı fiyattan verilen
teklif tutarlarının toplamı 100 milyon ABD Doları veya Avro’yu
geçemez.
74
TL cinsi ve dövize endeksli ihraçlarda ihaleyi kazanamayan yatırımcının
yatırdığı teminat kendisine ihale günü teslim edilirken; ihaleyi kazanan
yatırımcı teminat olarak yatırdığı miktarın üzerine valör günü ekleme
yaparak, yatırması gereken tutarın tamamını ilgili hesaba yatırır.
Döviz cinsi ihalelere TCMB şubeleri aracılığıyla katılacak gerçek ve
tüzel kişiler, verecekleri ABD Doları veya Avro cinsinden nominal
teklifin yüzde 1’i tutarında efektifi ya da bu tutarın ihale günü için geçerli
TCMB tarafından Resmi Gazete’de yayımlanan gösterge niteliğindeki
döviz alış kuru üzerinden hesaplanan TL karşılığını teminat olarak
yatıracaklardır. İhaleyi kazanamayan tekliflere ait TL, ABD Doları
veya Avro efektif teminat tutarları ihale günü iade edilecektir. İhaleyi
kazanan tekliflere ait TL teminat tutarları valör günü ihale bedelinin
tamamı ödendikten sonra katılımcıya iade edilecektir. İhaleyi kazanan
tekliflere ait ABD Doları ya da Avro efektif teminat tutarları ise ihale
bedelinin tamamından düşülecek ve katılımcı valör günü bu şekilde
hesaplanan fark bedelini yatıracaktır.
DİBS İHALELERİNE KATILIM ESASLARI
2011 KBYR
75
• İhalelere teklif verme süreci, katılımcının ilettiği tüm tekliflerin toplamı
üzerinden hesaplanan yüzde 1’lik teminatı TCMB hesaplarına yatırmasıyla
sonuçlanır.
• Katılımcıya verdiği teklif(ler)e ilişkin dökümle birlikte ihaleyi kazanıp
kazanmadığını öğrenebilmesi için (özellikle gerçek kişilere) bir telefon
numarası da verilir.
• İhale katılımcılarının, ihalesi yapılan DİBS ile ilgili damga veya pul parası
türünden yerine getirmeleri gereken herhangi bir yükümlülükleri yoktur.
3. İhale Sonucunun Duyurulması :
• İhale sonuçlandırıldığında TCMB aracılığıyla duyurulur. Ayrıca, ihaleye
ilişkin tüm işlemler tamamlanınca da Hazine internet sayfasında ilgili
veriler açıklanır. Ayrıca, ihale sonuçlarına ilişkin bilgiler Reuters CBTI,
CBTH ve CBTK sayfalarında yer almaktadır.
4. İhale Sonrası Süreç :
• İhaleyi kazandığı halde, yükümlülüğünü yerine getirmeyen katılımcıların
teminatları Hazine’ye irat kaydedilir. Teminatı Hazine’ye irat kaydedilen
yatırımcı en az 4 ihaleye yüzde 20 teminatla katılmak zorundadır. Yüzde
20 teminatla ihaleye giren katılımcı, kazandığı ihalenin ardından teminatın
üzerine yatırması gereken tutarı yatırmadığı takdirde, sonraki ihalelere
yüzde 100 teminatla katılmak zorundadır. Yükseltilmiş teminatla en az 4
ihaleye katılımın ardından Hazine’nin uygun görüşü ile ihalelere katılım
tekrar yüzde 1’lik teminat oranı üzerinden gerçekleşir.
• İhale sonuçlandıktan sonra banka ve aracı kurumlar üzerinden alım satım
yapılırsa ikincil piyasa koşulları geçerlidir. Senetler bu noktada çok sayıda
alıcı ve satıcı arasında gerçekleşen işlemlere konu olmaktadır. Hazine ise
birincil piyasada alıcılara doğrudan ihraçta bulunur.
5. İtfa :
• Senetlerin anapara ve kupon ödemeleri, TCMB şubeleri ile T.C. Ziraat
Bankası şubeleri aracılığıyla gerçekleştirilir.
PIYASA YAPICILIĞI SISTEMI
Piyasa Yapıcılığı Sistemi; bir grup profesyonel aracıya (Piyasa Yapıcı) kamu
borçlanma senetleri birincil ve ikincil piyasasında resmi olarak sağlanan belli
haklar ve yerine getirmeleri gereken belli yükümlülükler ile ikincil piyasada
likiditeyi arttırıcı ve volatiliteyi azaltıcı faaliyetlerde bulunarak, borç çevirme (rollover) riskinin azaltılması, yatırımcı tabanının geliştirilmesi, şeffaf, rekabetçi ve
daha organize bir piyasa oluşturulması amaçları ile kurulan bir sistemdir.
4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun uyarınca ülkemizde sadece bankalar Piyasa Yapıcı olabilmektedir. Piyasa
Yapıcı seçilebilmek için aday olan bankaların, Hazine Müsteşarlığınca belirlenen
“Piyasa Yapıcılığı Yeterlilik Kriterleri”ni sağlamaları gerekmektedir.
Piyasa Yapıcılığı Sistemine ilişkin sözleşme detayları zaman içerisinde piyasa
koşullarına bağlı olarak yenilenmekte olup 2010-2011 Piyasa Yapılıcılığı
döneminde sözleşmenin içeriğinde kapsamlı değişiklikler yapılmıştır.
Bu çerçevede, 2002 yılından itibaren 1 Eylül tarihinde başlayıp bir sonraki senenin
31 Ağustosu’nda biten sözleşme dönemi, takvim yılı ile Piyasa Yapıcılığı döneminin
uyumlaştırılması amacıyla, 2010-2011 dönemi için 16 ay (1 Eylül 2010- 31
Aralık 2011) olarak belirlenmiştir. Bu sayede, 2010 -2011 dönemini takip eden
dönemlerde Piyasa Yapıcı bankalarla yıllık olarak imzalanacak sözleşmeler, takvim
yılı ile uyumlu olarak 1 Ocak-31 Aralık tarihleri arasındaki dönemi kapsayacaktır.
Bununla birlikte, 2010-2011 Piyasa Yapıcılığı Sözleşmesi’nde, Piyasa Yapıcıların
birincil piyasadan alım yükümlülüklerinin hesaplanma yöntemi de değiştirilmiştir.
Eski düzenlemeye göre Piyasa Yapıcıların aylık ve üç aylık alım yükümlülükleri
ihale yoluyla ihracı programlanan veya ihraç edilen DİBS’lerin net tutarının
sırasıyla yüzde3’ü ve yüzde5’i olarak tanımlanmışken, yeni düzenlemeye göre
aylık alım yükümlülüğünün hesaplanmasında ihale yoluyla ihracı programlanan
veya ihraç edilen DİBS’lerin net tutarının 0,36 ile, üç aylık alım yükümlülüğünün
hesaplanmasında ise 0,6 ile çarpılması ve piyasa yapıcı sayısına bölünmesi ile
bulunan tutar yükümlülüğe esas teşkil edecektir.
Ayrıca, Piyasa Yapıcı bankaların aylık alım yükümlülükleri hesaplanırken aldıkları
senetlerin vadesine göre ağırlıklandırılmasında kullanılan ihraç vade dönemleri, iç
borçlanmanın vadesinin uzaması da göz önünde bulundurularak çeşitlendirilmiş ve
yeni katsayılar belirlenmiştir.
Bu değişikliklere ilaveten, Piyasa Yapıcı bankaların ikincil piyasa yükümlülükleri
kapsamında kotasyon vermekle yükümlü oldukları ölçüt senet sayısı arttırılmış ve
ölçüt senet sepeti çeşitlendirilmiştir. Ayrıca, kotasyon yenileme süresi 2 dakikadan
5 dakikaya çıkarılmıştır.
76
PİYASA YAPICILIĞI SİSTEMİ
2011 KBYR
77
“Piyasa Yapıcılığı Yeterlilik Kriterleri” ile Piyasa Yapıcılara sağlanan haklar ve
Piyasa Yapıcıların yükümlülüklerini içeren “2010-2011 Dönemi Piyasa Yapıcılığı
Sözleşmesi”ne www.hazine.gov.tr adresi altında Kamu Finansmanı bölümündeki
Piyasa Yapıcılığı Sistemi başlığından ulaşılabilmektedir
2010-2011 Piyasa Yapıcılığı döneminde Piyasa Yapıcı olan 12 banka şunlardır:
Akbank T.A.Ş
Deutsche Bank A.Ş.
Finansbank A.Ş.
HSBC Bank A.Ş.
ING Bank A.Ş.
T. Ekonomi Bankası A.Ş.
T. Garanti Bankası A.Ş.
T. İş Bankası A.Ş.
T. Vakıflar Bankası T.A.O.
T. Halk Bankası A.Ş.
TC. Ziraat Bankası A.Ş.
Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.
HAZİNECE İHRAÇ EDİLEN SENETLERİN
VERGİLENDİRİLMESİ16
Gelir Vergisi Kanununa 5281 sayılı Kanunun 30 uncu maddesiyle eklenen Geçici
67 nci madde uyarınca 01/01/2006 tarihinden itibaren ihraç edilen Devlet iç
borçlanma senetlerinden (DİBS) elde edilen faiz gelirleri ile bunların alım-satım
kazançları üzerinden yapılmakta olan tevkifat oranı 01.10.2010 tarihinde
yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca:
• Sermaye şirketleri (yatırım fonları dâhil) için yüzde 0,
• Diğer mükellefler (gerçek kişiler ve diğer kurumlar) için ise yüzde 10
olarak uygulanmaktadır.
Yurt dışında ihraç edilen menkul kıymetlerden (Eurobond) elde edilen faiz
gelirleri ve alım satım kazançları ihraç tarihi ne olursa olsun Geçici 67 nci madde
kapsamında tevkifat uygulaması dışındadır. Tam mükelleflerce faiz gelirleri, bir
önceki yıla ilişkin beyan haddinin aşılması durumunda, alım-satım kazancı ise
maliyet bedeli endekslemesi ve istisna uygulaması sonucu kalan tutar üzerinden
beyan edilmektedir. Dar mükellefler içinse, Eurobondlardan elde edilen gelirler
beyannameye tabi değildir.
16 DİBS’lerin vergilendirilmesine ilişkin bilgiler, Gelir İdaresi Başkanlığı’nca yayımlanan “G.V.K. Geçici 67 nci
Madde Uygulaması İle İlgili Olarak Gerçek Kişilere Yönelik Vergi Rehberi (2010)”nden hazırlanmıştır.
78
YATIRIMCI İLİŞKİLERİ OFİSİ
2011 KBYR
79
YATIRIMCI İLİŞKİLERI OFİSİ
Yatırımcı İlişkileri Ofisi, ülkemizin yabancı portföy yatırımcılarıyla ilişkilerini
geliştirme çalışmalarının bir parçası olarak Hazine Müsteşarlığı bünyesinde
2005 yılı Ağustos ayında faaliyete başlamıştır. Yatırımcı İlişkileri Ofisi’nin temel
amacı, yatırımcıların ülkemiz ekonomisine ilişkin güvenilir bilgilere ilk elden ve
zamanında ulaşmalarını sağlamaktır. Bu çerçevede sürekli güncellenen bir internet
sayfası bulunmaktadır. Bu sayfada, ülke ekonomisine ilişkin yayımlanan en
güncel istatistikler, önemli politika kararlarına ilişkin ayrıntılar, Hazine yöneticileri
tarafından yapılan önemli sunum ve konuşmalar yer almaktadır.
İnternet sayfasına ilave olarak, Yatırımcı İlişkileri Ofisi’nin veri tabanında kayıtlı
olan yatırımcılara ekonomik istatistiklere ilişkin düzenli bilgi notları gönderilmekte
ve yine e-posta ya da telefon vasıtasıyla Ofise iletilen yatırımcı soruları
cevaplandırılmaktadır. Yatırımcı İlişkileri Ofisi, ülkemize yatırım yapmış ya da
yapmak isteyen portföy yatırımcılarının her türlü sorusuna cevap vermektedir. Bu
kapsamda Ofis, yatırımcılar ile kamu kurumları arasında koordinasyon işlevi de
görmektedir.
Yatırımcı İlişkileri Ofisi’nin diğer bir faaliyeti, gerek yurt içinde, gerekse Avrupa,
Asya ülkeleri ve ABD’de yatırımcı toplantıları düzenleyerek yatırımcıları Hazine
Müsteşarlığı ve Merkez Bankası gibi kuruluşların üst düzey yöneticileri ile bir araya
getirmek ve ülkemiz ekonomisi hakkında bilgilendirmektir.
Yatırımcı ilişkilerinin geliştirilmesi faaliyetleri, daha sağlıklı finansal piyasalar
oluşturulmasının temel şartlarındandır. Bu çerçevede Uluslararası Finans Enstitüsü
(IIF), sermaye piyasalarında aktif olan 38 gelişmekte olan ülkenin yatırımcı
ilişkileri programını, yayımladığı bir raporla periyodik olarak değerlendirmektedir.
Bu değerlendirmede kullanılan kriterler arasında, ülkelerdeki yatırımcı ilişkileri
faaliyetlerinin kurumsallaşma boyutu, başlıca kamu kurumlarının İngilizce internet
sayfalarının varlığı, yatırımcıların internet sayfaları vasıtasıyla ilgili ülkenin
elektronik posta dağıtım listesine üye olabilmeleri, ülke tarafından yayımlanan
ekonomik verilerin standartlara uygunluğu, geriye dönük bilgilere ulaşabilme,
yatırımcılarla ikili toplantılar ve telekonferans görüşmeler düzenlenmesi, yatırımcı
görüş ve geri bildirimlerinin ekonomi politikalarına yansıtılması, yatırımcıların
üst düzey yöneticilere ulaşabilmesi gibi kriterler bulunmaktadır. Son sayısı 2009
Ekim ayında yayımlanan söz konusu raporda, ülkemiz Yatırımcı İlişkileri Ofisi’nin
ilgili 20 kriterin 19’unu yerine getirdiği onaylanarak değerlendirme notumuz 37
(maksimum 38 puan) olarak açıklanmıştır. Bu sonuçla Türkiye Yatırımcı İlişkileri
Ofisi, 38 ülke içerisinde Brezilya’nın ardından ikinci sırada yer almaktadır. Ülkelerin
yatırımcı ilişkileri performanslarına ilişkin sıralama aşağıda yer almaktadır. Ülkemiz
Yatırımcı İlişkileri Ofisinin IIF tarafından belirlenen kriterlerin tümünü karşılaması
için gereken çalışmalar devam etmektedir.
Veri Şeffaflığı ve Yatırımcı İlişkileri Sıralaması (IIF – Ekim 2010)
38
36
34
32
30
28
26
24
22
20
18
16
14
12
10
8
6
4
2
Çin
Gabon
Zambiya
Tunus
Tanzanya
Nijerya
Gana
Belize
Rusya
Vietnam
Kenya
Venezuela
Ukrayna
Hırvatistan
Kosta Rika
Fas
Uruguay
Mısır
Romanya
Lübnan
Malezya
Tayland
Bulgaristan
Pakistan
Kolombiya
Macaristan
G. Afrika
Dominik C.
Polonya
Endonezya
Filipinler
Kore
Meksika
Şili
Peru
Türkiye
Brezilya
0
Not: Yerine getirdiğimiz kriter sayısı 2006 yılında yayımlanan raporda 17 olarak tespit edilmiş, atılan ilave
adımlar sonrasında bu rakam 2008 yılında 19’a yükselmiştir.
Yatırımcı İlişkileri Ofisi internet sayfasına http://www.hazine.gov.tr/iro.htm
adresinden ulaşılabilmektedir. Yatırımcı İlişkileri Ofisi elektronik posta dağıtım
listesine ise http://193.25.125.6/subscription/deisubscription.aspx adresinden üye
olunabilmektedir.
İÇ BORÇLANMA SENETLERİ İHALELERİNE KATILIM ESASLARI
2011 KBYR
80
81
ÖZET İSTATİSTİKLER
ÖZET
İSTATİSTİKLER
MERKEZİ YÖNETİM BORÇ STOKU DÖVİZ - FAİZ YAPISI
2007
2008
TOPLAM BORÇ STOKU
Milyar TL Milyar USD
2010
Milyar TL Milyar USD
%
2011 Mart
Milyar TL Milyar USD
%
Milyar TL Milyar USD
%
286,3
100
380,3
251,5
100
441,5
293,2
100
473,5
306,3
100
485,9
313,9
100
Sabit
186,0
159,7
55,8
216,7
143,3
57,0
235,9
156,7
53,4
265,2
171,6
56,0
278,4
179,8
57,3
Değişken
147,5
126,6
44,2
163,6
108,2
43,0
205,6
136,5
46,6
208,3
134,7
44,0
207,6
134,1
42,7
229,2
196,8
68,7
251,8
166,5
66,2
312,8
207,8
70,9
347,3
224,7
73,3
354,4
228,9
72,9
Sabit
117,0
100,4
35,1
126,3
83,5
33,2
144,9
96,2
32,8
170,3
110,2
36,0
178,3
115,2
36,7
Değişken
112,2
96,3
33,6
125,6
83,0
33,0
167,9
111,5
38,0
177,0
114,5
37,4
176,1
113,7
36,2
104,3
89,6
31,3
128,5
85,0
33,8
128,7
85,5
29,1
126,2
81,6
26,7
131,5
85,0
27,1
103,1
88,5
30,9
127,7
84,5
33,6
128,7
85,5
29,1
126,2
81,6
26,7
131,5
85,0
27,1
Sabit
69,0
59,3
20,7
90,5
59,8
23,8
91,1
60,5
20,6
94,9
61,4
20
100,1
64,6
20,6
Değişken
34,1
29,3
10,2
37,3
24,6
9,8
37,6
25,0
8,5
31,3
20,2
6,6
31,5
20,3
6,5
1,2
1,0
0,4
0,8
0,5
0,2
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
1,2
1,0
0,4
0,8
0,5
0,2
0
0
0
0
0
0
0
0
0
Toplam İç Borç Stoku
255,3
219,2
100
274,8
181,7
100
330
219,2
100
352,8
228,2
100
359,9
232,4
100
Toplam Sabit
128,1
110
50,2
140,6
93,0
51,2
155,1
103,0
47,0
175,7
113,7
49,8
183,7
118,7
51,1
Toplam Değişken
127,2
109,2
49,8
134,2
88,7
48,8
174,9
116,2
53,0
177,1
114,6
50,2
176,2
113,8
48,9
TL Cinsinden
229,2
196,8
89,8
251,8
166,5
91,6
312,8
207,8
94,8
347,3
224,7
98,4
354,4
228,9
98,5
Sabit
117,0
100,4
45,8
126,3
83,5
45,9
144,9
96,2
43,9
170,3
110,2
48,3
178,3
115,2
49,5
Değişken
112,2
96,3
43,9
125,6
83,0
45,7
167,9
111,5
50,9
177,0
114,5
50,2
176,1
113,7
48,9
22,5
19,3
8,8
21,7
14,3
7,9
37,7
25,0
11,4
53,0
34,3
15,0
58,3
37,7
16,2
TL Cinsinden
Döviz
Döviz Cinsinden
Değişken
- TÜFE’ye endeksli (3)
Döviz Cinsinden
24,9
21,4
9,8
22,2
14,7
8,1
17,2
11,4
5,2
5,5
3,6
1,6
5,5
3,6
1,5
Sabit
11,2
9,6
4,4
14,3
9,5
5,2
10,2
6,8
3,1
5,4
3,5
1,5
5,4
3,5
1,5
Değişken
13,8
11,8
5,4
7,9
5,2
2,9
7,0
4,6
2,1
0,1
0
0
0,1
0
0
Dövize Endeksli
1,2
1,0
0,5
0,8
0,5
0,3
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
1,2
1,0
0,5
0,8
0,5
0,3
0
0
0
0
0
0
0
0
0
66,9
57,4
26,2
65,8
43,5
23,9
60,9
40,5
18,5
51,4
33,2
14,6
53,7
34,7
14,9
Sabit
Değişken
Kamu
TL Cinsinden
İÇ BORÇ STOKU
%
333,5
Sabit
62,5
53,7
24,5
61,0
40,3
22,2
57,2
38,0
17,3
49,5
32,0
14,0
51,8
33,5
14,4
Sabit
16,6
14,3
6,5
19,6
12,9
7,1
18,8
12,5
5,7
20,1
13,0
5,7
22,5
14,5
6,3
Değişken
45,9
39,4
18,0
41,4
27,4
15,1
38,4
25,5
11,6
29,4
19,0
8,3
29,3
18,9
8,1
17,8
15,3
7,0
14,8
9,8
5,4
10,8
7,2
3,3
6,8
4,4
1,9
7,7
5,0
2,1
- TÜFE’ye endeksli
Döviz Cinsinden
3,1
2,7
1,2
4,0
2,7
1,5
3,7
2,5
1,1
1,9
1,2
0,5
1,9
1,2
0,5
Sabit
2,7
2,4
1,1
3,8
2,5
1,4
3,6
2,4
1,1
1,9
1,2
0,5
1,9
1,2
0,5
Değişken
0,4
0,3
0,2
0,2
0,1
0,1
0,2
0,1
0
0
0
0
0
0
0
Dövize Endeksli
1,2
1,0
0,5
0,8
0,5
0,3
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
1,2
1,0
0,5
0,8
0,5
0,3
0
0
0
0
0
0
0
0
0
Piyasa
188,4
161,8
73,8
209,1
138,3
76,1
269,1
178,7
81,5
301,4
195,0
85,4
306,2
197,8
85,1
TL Cinsinden
166,6
143,1
65,3
190,9
126,2
69,4
255,7
169,8
77,5
297,8
192,6
84,4
302,6
195,4
84,1
100,4
86,2
39,3
106,7
70,6
38,8
126,1
83,8
38,2
150,2
97,2
42,6
155,8
100,6
43,3
66,3
56,9
26,0
84,2
55,6
30,6
129,6
86,0
39,3
147,6
95,5
41,8
146,8
94,8
40,8
4,7
4,0
1,8
6,9
4,6
2,5
26,9
17,8
8,1
46,3
29,9
13,1
50,6
32,7
14,1
21,8
18,7
8,5
18,2
12,0
6,6
13,4
8,9
4,1
3,6
2,4
1,0
3,6
2,4
1,0
Sabit
Değişken
Sabit
Değişken
- TÜFE’ye endeksli
Döviz Cinsinden
Sabit
DIŞ BORÇ
STOKU
2009
Milyar TL Milyar USD
GENEL TOPLAM
Dövize Endeksli
MERKEZİ YÖNETİM BORÇ STOKUNUN DÖVİZ
KOMPOZİSYONU
%
(1) (2)
8,4
7,2
3,3
10,5
6,9
3,8
6,6
4,4
2,0
3,6
2,3
1,0
3,6
2,3
1,0
Değişken
13,4
11,5
5,2
7,7
5,1
2,8
6,8
4,5
2,1
0,1
0
0
0,1
0
0
Dövize Endeksli
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
Sabit
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
Değişken
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
Dış Borç Stoku
78,2
67,1
100
105,5
69,8
100
111,5
74,1
100
120,7
78,1
100
126,0
81,4
100
Sabit
57,9
49,7
74,0
76,1
50,3
72,2
80,9
53,7
72,5
89,5
57,9
74,1
94,6
61,1
75,1
Değişken
20,3
17,4
26,0
29,4
19,4
27,8
30,6
20,3
27,5
31,2
20,2
25,9
31,4
20,3
24,9
TOPLAM STOK
333,5
286,3
100
380,3
251,5
100
441,5
293,2
100
473,5
306,3
100
485,9
313,9
100
TL
229,2
196,8
68,7
251,8
166,5
66,2
312,8
207,8
70,9
347,3
224,7
73,3
354,4
228,9
72,9
USD
63,2
54,2
18,9
73,9
48,9
19,4
72,8
48,3
16,5
71,7
46,4
15,1
73,4
47,4
15,1
EUR
29,5
25,4
8,9
36,0
23,8
9,5
36,0
23,9
8,2
36,2
23,4
7,6
37,0
23,9
7,6
SDR
8,3
7,1
2,5
13,0
8,6
3,4
14,2
9,4
3,2
11,0
7,1
2,3
10,4
6,7
2,1
JPY
2,7
2,3
0,8
4,8
3,2
1,3
4,8
3,2
1,1
6,4
4,1
1,4
9,6
6,2
2,0
Diğer
0,6
0,5
0,2
0,9
0,6
0,2
0,8
0,5
0,2
0,9
0,6
0,2
1,0
0,6
0,2
255,3
219,2
76,6
274,8
181,7
72,3
330
219,2
74,7
352,8
228,2
74,5
359,9
232,4
74,1
İç Borç Stoku
TL
229,2
196,8
68,7
251,8
166,5
66,2
312,8
207,8
70,9
347,3
224,7
73,3
354,4
228,9
72,9
USD
19,9
17,1
6,0
16,6
11,0
4,4
12,9
8,6
2,9
5,5
3,6
1,2
5,5
3,6
1,1
EUR
6,3
5,4
1,9
6,4
4,2
1,7
4,3
2,8
1,0
0
0
0
0
0
0
SDR
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
0
78,2
67,1
23,4
105,5
69,8
27,7
111,5
74,1
25,3
120,7
78,1
25,5
126,0
81,4
25,9
USD
43,3
37,2
13,0
57,3
37,9
15,1
59,9
39,8
13,6
66,2
42,8
14,0
67,9
43,9
14,0
JPY
2,7
2,3
0,8
4,8
3,2
1,3
4,8
3,2
1,1
6,4
4,1
1,4
9,6
6,2
2,0
EUR
23,3
20
7,0
29,6
19,6
7,8
31,7
21,1
7,2
36,2
23,4
7,6
37,0
23,9
7,6
SDR
8,3
7,1
2,5
13,0
8,6
3,4
14,2
9,4
3,2
11,0
7,1
2,3
10,4
6,7
2,1
Diğer
0,6
0,5
0,2
0,9
0,6
0,2
0,8
0,5
0,2
0,9
0,6
0,2
1,0
0,6
0,2
Dış Borç Stoku
ABD Doları alış kuru
1,1647
1,5123
1,5057
1,5460
1,5483
USD/Euro Parite
1,4683
1,4156
1,4347
1,3254
1,4090
USD/SDR Parite
1,57712
1,54732
1,56312
1,54071
1,57604
(1) Geçici (2) Dış borç stoku TL değerleri ilgili dönem sonu ABD Doları döviz alış kuru ilehesaplanmıştır.
(3) TÜFE’ye endeksli senetler ihale yoluyla satılan nakit ve TCMB’ye ihraç edilen nakit dışı senetlerden oluşmaktadır. -18.695
Diğer Kamu Kurumları
648.932
GSYH
46,1
758.391
349.487
39,4
843.178
332.544
-31.998
27.796
-4.202
1.971
78.175
80.146
1.289
255.310
256.599
3.260
333.485
336.745
2007
39,5
950.534
375.237
-37.762
26.417
-11.345
3.939
105.494
109.432
2.322
274.827
277.149
6.261
380.321
386.582
2008
45,5
952.559
433.413
-39.620
24.121
-15.499
4.644
111.504
116.147
2.760
330.005
332.764
7.404
441.508
448.912
2009
41,6
1.105.101
459.515
-42.820
21.272
-21.548
5.377
120.702
126.079
2.142
352.841
354.983
7.519
473.543
481.063
2010
(1) Avrupa Hesaplar Sistemi 95 (ESA 95) borç ve açık kılavuzu çerçevesinde tanımlanan borç stokudur.
(2) Konsolide edilmemiş Genel Yönetim brüt borç stoku
(3) Ayarlama kalemleri:
Merkezi Yönetime ilişkin ayarlama kalemleri, iskontolu DİBS’lerin faiz tutarı, enflasyona endeksli senetlerde anaparadaki TÜFE kaynaklı değer artışı, dolaşımdaki bozuk para stoku ve merkezi
yönetimin elindeki DİBS’lerden oluşmaktadır. Diğer Kamu Kurumlarına ilişkin ayarlama kalemleri sözkonusu kurumların elindeki DİBS’lerden oluşmaktadır.
52,3
339.427
AB Tanımlı Genel Yönetim Nominal Borç Stoku (A+D)
AB Tanımlı Genel Yönetim Nominal Borç Stoku / GSYH (%)
-23.465
24.292
827
1.796
93.580
95.376
1.814
251.470
253.284
3.610
345.050
348.660
2006
ESA TANIMLI TOPLAM BORÇ STOKU
22.234
Merkezi Yönetim
3.539
1.715
Diğer kamu kurumları
D-AYARLAMA
86.738
Merkezi Yönetim
KALEMLERİ(3)
88.453
2.654
244.782
247.435
4.368
331.520
335.888
2005
C-DIŞ BORÇ STOKU
Diğer kamu kurumları
Merkezi Yönetim
B-İÇ BORÇ STOKU
Diğer kamu kurumları
Merkezi Yönetim
A-GENEL YÖNETİM TOPLAM BORÇ
STOKU(2)
2011 KBYR
83
( Milyon TL )
AVRUPA BİRLİĞİ TANIMLI(1) GENEL YÖNETİM BORÇ STOKU
ÖZET İSTATİSTİKLER
82
351.288
I- Toplam Kamu Borç Stoku (Brüt)
13.522
Diğer Kamu
GSYH
648.932
41,6
228.192
Net İç Borç Stoku
Kamu Net Borç Stoku/GSYH(%)
42.051
Net Dış Borç Stoku
Bilgi İçin:
18.029
18.701
Merkezi Yönetim
IV-İşsizlik Sigortası Fonu Net Varlıkları
32.223
-18.687
Diğer Varlık ve Yükümlülükler (Net)
III- Kamu Mevduatı
49.480
Net Dış Varlıklar
30.793
4.793
Diğer Kamu
II- Merkez Bankası Net Varlıkları
86.738
Merkezi Yönetim
91.531
14.976
Diğer Kamu
B- Dış Borç
244.782
Merkezi Yönetim
259.757
270.243
Toplam Kamu Net Borç Stoku (I-II-III-IV)
A-İç Borç
2005
( Milyon TL )
758.391
34,0
227.685
30.468
23.748
13.511
24.745
38.256
-21.451
67.136
45.685
4.024
93.580
97.605
16.767
251.470
268.237
365.842
258.153
2006
KAMU NET BORÇ STOKU
843.178
29,5
237.116
11.280
30.705
13.892
20.712
34.603
-29.208
70.977
41.769
4.082
78.175
82.257
17.907
255.310
273.217
355.474
248.396
2007
950.534
28,2
248.361
19.610
38.352
21.895
19.621
41.516
-32.464
92.835
60.371
6.951
105.494
112.445
20.938
274.827
295.765
408.210
267.970
2008
952.559
32,5
283.994
25.814
42.095
19.739
27.974
47.713
-26.502
92.497
65.995
6.807
111.504
118.311
17.296
330.005
347.301
465.612
309.808
2009
1.105.101
28,7
304.167
13.258
45.939
21.629
25.537
47.166
-28.356
114.572
86.216
7.128
120.702
127.830
16.074
352.841
368.915
496.745
317.425
2010
TÜRKİYE BRÜT DIŞ BORÇ STOKU
84
85
( Milyon $ )
TOPLAM
KISA VADELİ BORÇLAR
2011 KBYR
KAMU
FİNANSAL KURULUŞLAR
Bankalar
FİNANSAL OLMAYAN KURULUŞLAR
KİT'ler
TCMB
Kredi Mektuplu DTH
Diğer
ÖZEL
FİNANSAL KURULUŞLAR
Bankalar
Bankacılık Dışı
FİNANSAL OLMAYAN KURULUŞLAR
ÖZET İSTATİSTİKLER
UZUN VADELİ BORÇLAR
KAMU
GENEL YÖNETİM
Merkezi Yönetim
Mahalli İdareler
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
160.977
169.872
207.761
249.425
280.444
268.764
290.350
32.205
38.283
42.623
43.135
53.104
49.716
78.641
1.840
2.133
1.750
2.163
3.248
3.598
4.353
1.815
1.733
1.555
2.163
3.148
3.598
4.353
1.815
1.733
1.555
2.163
3.148
3.598
4.353
25
400
195
0
100
0
0
25
400
195
0
100
0
0
3.287
2.763
2.563
2.282
1.874
1.776
1.576
3.286
2.762
2.562
2.281
1.873
1.775
1.575
1
1
1
1
1
1
1
27.078
33.387
38.310
38.690
47.982
44.342
72.712
13.118
17.210
20.702
16.629
24.489
22.554
48.795
12.714
16.562
19.993
16.167
24.269
22.253
47.789
404
648
709
462
220
301
1.006
13.960
16.177
17.608
22.061
23.493
21.788
23.917
128.772
131.589
165.138
206.290
227.340
219.048
211.709
73.828
68.278
69.837
71.362
75.037
79.853
84.570
70.114
65.921
67.854
68.813
72.362
77.139
81.552
68.584
64.643
66.577
67.121
69.757
74.054
78.074
1.112
960
1.030
1.505
2.466
2.993
3.417
Fonlar
418
318
248
187
138
91
61
FİNANSAL KURULUŞLAR
656
318
487
620
590
1.106
1.744
656
318
487
620
590
1.106
1.744
3.058
2.039
1.496
1.929
2.086
1.609
1.274
2.840
1.894
1.390
1.812
1.892
1.437
1.133
Bankalar
FİNANSAL OLMAYAN KURULUŞLAR
KİT'ler
Diğer
218
145
106
117
194
172
141
18.123
12.662
13.115
13.519
12.192
11.529
10.251
2.995
0
0
0
0
0
0
15.119
12.654
13.106
13.510
12.183
11.520
10.242
9
8
9
9
9
9
9
36.821
50.648
82.186
121.409
140.111
127.665
116.889
8.565
16.059
28.493
41.861
41.092
35.409
34.195
Bankalar
5.794
12.334
22.063
30.921
30.025
27.952
28.277
Bankacılık Dışı
2.771
3.725
6.429
10.939
11.067
7.457
5.918
28.256
34.589
53.693
79.548
99.019
92.256
82.693
TCMB
TCMB Kredileri
Kredi Mektuplu DTH
Garantisiz Ticari Borçlar
ÖZEL SEKTÖR
FİNANSAL KURULUŞLAR
FİNANSAL OLMAYAN KURULUŞLAR
1,3421
Dönem Sonu ABD Doları Alış Kuru
1,3418
481.497
20,6
98.991
-1.398
25.906
24.508
30.947
15.425
169.872
123.499
2005
1,4056
526.429
20,6
108.574
-1.652
41.063
39.411
44.098
15.678
207.761
147.985
2006
1,1647
648.754
20,6
133.738
-3.092
53.106
50.014
49.871
15.801
249.425
183.752
2007
1,5123
742.094
20,4
151.106
-3.692
60.933
57.241
58.031
14.066
280.444
208.347
2008
1,5057
616.703
23,6
145.827
-2.887
57.609
54.723
54.909
13.305
268.764
200.549
2009
1,5460
735.828
23,0
169.518
-5.472
32.314
26.843
82.163
11.827
290.350
196.360
2010
(1) Hazine’nin IMF’ye olan yükümlülükleri TCMB’ce yayınlanan Parasal Durum tablosunun Dış Yükümlülükler bölümünde ve Dış Borç Stoku’nda yer almaktadır. Mükerrerliği önlemek amacıyla Hazine’nin IMF’ye olan yükümlülükleri
bu kalemden çıkarılmıştır.
(2) 2005 yılından önceki veriler TCMB tarafından yayımdan kaldırılan “bankalar durumu” verileridir. 2005 yılı ve sonrası için ise TCMB tarafından yayımlanan “parasal durum” verileri kullanılmıştır.
390.387
26,4
102.961
-1.469
17.097
GSYIH (USD)
Bilgi İçin:
NET DIŞ BORÇ STOK/GSYİH (%)
III- NET DIŞ BORÇ STOKU (I-II)
B.Katılım Bankaları ve Yatırım Kalkınma Bankaları
A.Parasal Yetkili ve Mevduat Bankaları
(1)
15.628
20.979
b. Bankalar (-)
II-Bankacılık/Parasal Sektör Net Dış Varlıkları (2)
21.410
160.977
118.588
2004
a. TCMB (-)
A. Toplam Dış Borç Stoku
I- Dış Borç Stoku, Bankacılık Sektörü Hariç (A-a-b)
( Milyon $ )
TÜRKİYE NET DIŞ BORÇ STOKU
4,1
0,7
Merkezi Yönetim Bütçesi
Diğer Kamu
0,2
4,3
4,5
2006
0,6
2,6
3,2
2007
-0,2
1,8
1,6
2008
0,5
-1,6
-1,0
2009
(1) Geçici
(2) MYB, Bütçe Dışı Fonlar, SGK ve İşsizlik Sigortası Fonu’nun gerçekleşmeleri ile Döner Sermayeler ve Mahalli İdarelerin tahminlerini yansıtmaktadır.
(3) 2011-2013 Orta Vadeli Program hedefleri
4,8
Toplam Kamu Faiz Dışı Fazlası
2005
0,5
-0,5
0,0
2010(1) (2)
0,2
0,0
0,3
2011(3)
0,2
0,4
0,7
2012(3)
0,2
0,8
1,0
2013(3)
87
( GSYH % )
2011 KBYR
TOPLAM KAMU SEKTÖRÜ FAİZ DIŞI FAZLASI (PROGRAM TANIMLI)
ÖZET İSTATİSTİKLER
86
(1) Geçici, 31.03.2011 itibarıyla
287
-
Özel Kesim Finansal Olmayan Kuruluşlar
Toplam
-
Özel Kesim Finansal Kuruluşları
25
-
Finansal Kuruluşlar
262
-
Finansal Olmayan Kuruluşlar
2006
2007
2008
2009
2010
2011(1)
1.437
532
42
425
157
169
112
17
5,51
70,15
304
-
-
105
-
-
199
1.243
351
88
365
160
135
142
20
22,29
58,38
265
-
-
152
-
-
113
818
199
152
176
58
99
134
24
46,35
45,73
180
-
-
110
-
-
70
894
167
285
213
28
80
122
17
34,06
36,39
267
-
-
190
-
-
77
943
176
326
144
44
85
167
22
56,91
31,59
94
-
-
2
7
-
85
984
141
309
261
76
51
145
8,7
0,8
7,9
36,9
19
-
-
-
-
-
19
132
30
48
34
1
1
18
12,7
52,1
Hazinece Kuruluşca Üstlenim Hazinece Kuruluşca Üstlenim Hazinece Kuruluşca Üstlenim Hazinece Kuruluşca Üstlenim Hazinece Kuruluşca Üstlenim Hazinece Kuruluşca Üstlenim Hazinece Kuruluşca Üstlenim
Ödenen Ödenen Oranı (%) Ödenen Ödenen Oranı (%) Ödenen Ödenen Oranı (%) Ödenen Ödenen Oranı (%) Ödenen Ödenen Oranı (%) Ödenen Ödenen Oranı (%) Ödenen Ödenen Oranı (%)
Fonlar
Mahalli İdareler
Milyon TL
2005
HAZİNE GARANTİLİ KREDİLERİN GERİ ÖDEMELERİ
HAZİNE ALACAK STOKU (1)
88
2009
2011 KBYR
Milyon TL
2010
Mart 2011
Vadesi Vadesi
Vadesi Vadesi
Vadesi Vadesi
Toplam
Toplam
Toplam
Geçmiş Gelecek
Geçmiş Gelecek
Geçmiş Gelecek
Mahalli İdareler
7.263
7.132 14.395
KİT'ler(2)
1.728
7.009
8.736
433
5.570
6.003
463
5.681
6.144
Bankalar
0
1.073
1.073
0
888
888
0
920
920
Sosyal Güvenlik Kuruluşları
0
10
10
0
9
9
0
10
10
Kamu Bankaları
0
652
652
0
585
585
0
604
604
Kamu İşletmeleri
0
1.363
1.363
0
1.285
1.285
0
1.248
1.248
Merkezi Yönetim
57
1.736
1.794
67
1.656
1.723
68
1.696
1.764
Organizasyonlar
0
33
33
0
23
23
0
21
21
Sigorta Kuruluşları
0
65
65
0
48
48
0
48
48
Özel Kuruluşlar(5)
0
7
7
0
4
4
0
5
5
Vakıflar
0
24
24
0
21
21
0
19
19
(3)
(4)
(6)
TOPLAM
9.048 19.104 28.152
7.790
6.892 14.682
8.289 16.982 25.272
7.908
6.920 14.829
8.439 17.171 25.610
ÖZET İSTATİSTİKLER
(1) Geçici. Vadesi geçmiş ve gelecek alacak stok verilerini içermektedir.
(2) 4749 Sayılı Kanun’un Geçici 16 ncı maddesi uyarınca TCDD’den olan 1,219 milyon TL tutarındaki alacak Nisan 2010 ayında
mahsup edilmiştir.
(3) Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, Yüksek Öğretim Kurulu, üniversiteler ve yüksek teknoloji enstitüleri dışındaki
merkezi yönetim kapsamındaki diğer idareler.
(4) Organize sanayi bölgeleri, birlikler ve İstanbul Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulu’ndan oluşmaktadır.
(5) Özelleştirilmiş KİT’ler ve vakıf şirketlerinden oluşmaktadır.
(6) Vakıf üniversiteleri ile Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı’ndan oluşmaktadır.

Benzer belgeler