Tb Dy Ho Er Tm Yb Lu Bk Cf Es Fm Md No Lr

Transkript

Tb Dy Ho Er Tm Yb Lu Bk Cf Es Fm Md No Lr
“Baþarýlý olup olamadýðýma baþkalarý karar verecek.
Ýsmim ne kadar yaþarsa, bu benim baþarýmýn ölçüsü olacak.
Ama ben mutluyum.
Hayatýmda baþarýyý tattýðým için mutluyum”
Sakýp Aða’ya hitaben,
“Ölümsüzlüðü” ilk bulan insan olmak da size yakýþýr
yakýþýrdý,
dý, Aðam!
U-NUTUL-MA-Y
ACAK-SIN!
U-NU-TUL-MA-Y
TUL-MA-YAA-CAK-SIN!
Baþarýnýzýn Küçük Bir ÜÜrünü
rünü Olan Sabancý ÜÜniversitesi
niversitesi
ve Sabancý ÜÜniversitesi
niversitesi Öðr
encileri Adýna,
Öðrencileri
Sabancý ÜÜniversitesi
niversitesi PýraS
A Mizah KKulübü
ulübü
PýraSA
editoryal
Sevgili Black-8 okurlarý;
Bugün, bizim için gerçekten büyük bir gün.
Tamam...Amstrong için küçük, ama insanlýk için büyük
bir adým olan Ay’a çýkmayý baþaramadýk, fakat PýraSA
Mizah Kulübü olarak, sizlerin beðeninize sunduðumuz
Black-8 dergisini yarattýk. Amacýmýz belliydi:
Gülümsetmek...
PýraSA Mizah Kulübü
Kulübü, Sabancý Üniversitesi
Üniversitesi’nin
faal olmayý dileyen fakat kendini bu konuda sürekli
yetersiz gören mizah taraftarlarý topluluðu olarak sizler
için bu dönem faaliyetlerini hýzlandýrdý. Hatta o kadar
gaza geldik ki ortaya Black-8 çýktý.
Ýsterseniz size biraz bu derginin zorlu çýkýþ
sürecini anlatayým.
Kolay deðildi tabii deli fiþek pýraSA gençliði ile
bir þeyler yapmak. Neden mi? Çünkü herkes, her
toplantýda gülmekten kýrýldý, çatladý ve hatta patladý. Her
yapýlan toplantý sonucunda aklýmýzda espri yýðýnaðý kaldý.
Ortalarda uçuþan “gaz kaçaklarý” ise birkaç arkadaþýmýzýn
zehirlenmesine yol açtý. Sonuçta, Black-8 çýktý belki ama
bir arkadaþýmýz yaptýðý buz gibi espriler yüzünden kim
vurduya gitti. Anlayacaðýnýz mizahtý parolamýz, kopmaktý
yapýtýðýmýz.
Bu iþe baþlamadan önce aldýðýmýz tepkilere
gelince, ürkütücüydü. “Hadi len!” den tutun,
“Kaybedenler!” e kadar geniþ bir yelpazeye sahip tepkiler
2
bizlere ulaþtý. PýraSA Mizah Kulübü olarak, biz susmayý
yeðledik ve iþimize devam ettik. Sadece gülüp geçtik,
çünkü hedefimiz “gülmek”ti. Bugün ise Black-8 ile
sýramýzý size verdik. Gülme sýrasý SÝZDE!
Biliyorsunuz ki “hayat” denilen “arsa” zor bir
alan, dikenli tellerle çevrili, binlerce yasak tabelalarý ile
dolu. Bu mekanda, dilediðinizi belli sýnýrlar içerisinde
yapabilirsiniz. Aðlarsýnýz, kýzarsýnýz, saçmalayabilirsiniz
ya da gülebilirsiniz. Aðlamak isterseniz duygusal bir
filme gidebilirsiniz. Biletinizi biz saðlayamayýz.
Üzgünüz. Kýzmak isterseniz tuttuðunuz takýmýn bir
maçýna gitmenizi önerebiliriz. Bilet mi? Üzgünüz, bunu
da saðlayamayýz. Fakat ola ki saçmalamak ya da gülmek
istediniz ve bunu sýnýrsýzca yapmak dileðiniz, iþte o
zaman doðru yerdesiniz. Tebrikler, bir bilet kazandýnýz!
Buyrun biletiniz: 64 sayfalýk Black-8
Black-8!
Biletinizi aldýðýnýza göre, biletinizin fiyatý
dikkatinizi çekmiþtir. Durun, onun da hikayesini
anlatayým. Yine bir toplantý anýydý... Saðdan bir ses
geldi: “2 milyon olsun!”. Ardýndan soldaki coþtu: “ 2
az, 3 milyon olsun!”. Hemen yanýndaki durur mu: “Bu
devirde 3 milyona dergi mi var? 5 milyon olsun!” . Son
noktayý koyan arkadaþýmýz aynen þunlarý söyledi: “9
milyon 500 bin olsun, bizim olsun!”. Oy birliði ile kabul
edilen bu teklif, maalesef ki toplantý notlarýna alkolun
etkisiyle bir “0” eksik ile yazýlýnca, olanlar oldu. Black8 i bu fiyata (Grrr!) aldýnýz, keyfini sürün bakalým.
Black-8
“Black-8
Black-8’in içeriði nedir?” diye soranlara
sesleniyorum: Okuyunca görürsün!
Black-8
Þaka þaka...Black-8
Black-8, sekiz bölümden oluþan bir
mizah dergisidir. Mizahý barýndýran, emziren, büyüten
ama asla öldürmeyen her þey bu derginin içeriðini
oluþturmaktadýr.. PýraSA Mizah Kulübü
Kulübü’nün tüm
üyelerinin katkýlarýyla hazýrlanmýþ olan bu ilk sayýmýz,
PýraSA Mizah Kulübü
Kulübü’nün ilkeleriyle donatýlmýþtýr.
Ýçerikle ilgili detaylý bilgi için, sayfalarý çevirmenizi
öneriyorum.
Peki, sizce neden Black-8
Black-8? Çünkü dergimiz
gelecek seneden itibaren, sahip olduðu 8 bölümüyle, 8
aydan oluþan bir akademik yýl içerisinde 8 sayý hedefiyle
yola çýktý. Gelecek sayýlarda, sizlerin de katkýlarýnýz ile
Black-8
Black-8’i aylýk çýkarma çabasý içerisinde Sabancý
Üniversitesi
Üniversitesi’nin mizah açýðýný kapatmaya çalýþacaðýz.
Güldüðünüz sürece kendimizi baþarýlý sayýp, PýraSA
Mizah Kulübü olarak elimizden geleni yapacaðýz.
Sizi bu sayfada daha fazla tutmak istemediðim
için lafýmý kesiyorum. Arka sayfadaki arkadaþ beni
dürtüyor. Off tamam, sustum...
Black-8
Black-8’te kalýn, mizahla kalýn!
* * *
Not: Black-8’in bu ilk sayýsýnda bizlere –özellikle de
bana- destek olan arkadaþýmýz Kerem Koç’a, PýraSA
Mizah Kulübü adýna teþekkür ederim. Gelecek sayýlarda,
editörlük görevine geri dönmesini en içten dileklerimle
Black-8 aracýlýðý ile de iletmek isterim. Ýlettim bile!☺ (Alp Yanýk)
Sevgili Black-8 okurlarý;
Sizlerle birlikte olmanýn derin mutluluðunu ve
beðeninize layýk olabilme isteðimizin meraklý heyecanýný
taþýdýðýmýz bir ürünümüzle daha karþýnýzdayýz. Pýrasa
Mizah Kulübü olarak yine kaliteden ödün vermeden ve
sizlere en güzeli sunma yolunda hiçbir çabadan
kaçýnmayarak; sizin için, size özel, ve de size ait derginiz
Black-8
Black-8’i hazýrladýk.
Pýrasa Mizah Kulübü
Kulübü, önceleri, Sabancý
Üniversitesi gençlerinin (ve hep genç kalanlarýnýn), mizah
anlayýþýný yansýtacak bir zemin olmakla gurur duyarak;
tüm üniversite öðrencilerinin gülme ihtiyacýný karþýlama
amacýný gütmekteydi.
Duyduðumuz gururun bu komedi ihtiyacýný
karþýlamak konusunda yetersiz kaldýðýný farkettiðimizde
baþka yollar aramaya koyulduk. Onur duymayý, þeref
duymayý, acý duymayý ve gaipten sesler duymayý denedik;
fakat hala söz konusu gülme ihtiyacýný
karþýlayamýyorduk.
Sonunda önemli olanýn bizim duyduklarýmýz
deðil, duyurduklarýmýz olduðunu farkettik ve tüm
okurlarýmýza içimizden gelen gençliðin neþesini
duyurmak için Black-8
Black-8’i hazýrladýk!
Yolu eðlenmekten ve eðlenceden geçen
herkesin sesi bu sayfalardan yankýlanacaktýr. Eðer
yüreðinizin sesini duyabiliyorsanýz, gönlünüzde
dalgalanan engin denizlerde uçan martýlar size þiirler
okuyorsa, ruhunuzun melodik ritimlerini teninizde
hissediyorsanýz ve olur olmaz yere kirpikleriniz
3
ýslanýyorsa; içinizdeki çocuða sarýlýp en yakýn psikiyatr’a
gitmenizi öneriyoruz.
Ama eðer gülmek istiyorsanýz, Black-8
Black-8’i alarak
en doðru seçimi yapmýþsýnýz zaten (her ne kadar top
sakallarý, þirin suratlarý ve sevecen tavýrlarýyla ‘doðal
komik’ olsalar da psikiyatr’lara gülmek doðru deðil!).
Sadece eðlence mi? Popüler kültür, Akademik
magazin, Teknolojik mizah, Edebi komedi gibi bir çok
kavrama yeni anlamlar katmak için uzunca yollar
arþýnladýk. Ve elinizde tuttuðunuz bir ciltlik dev eseri
vücuda getirmek için yýlmadan, usanmadan (hatta çoðu
zaman ‘kendimize raðmen’!) bilimsel çalýþmalar yaptýk.
Bu yolda çabalarken en sýk karþýlaþtýðýmýz tepki
þu oldu: “Dergi çýkaramazsýnýz, bu iþ öyle kolay deðil!”.
Biz sonra dergiyi hazýrlayýp götürdük bu dopdoslara, “Biz
size dergi çýkaramazsýnýz demedik, kontrbass
çalamazsýnýz dedik!” falan diye kývýrmaya çalýþtýlar; ama
yemedik tabi. “Hadi hadi kývýrmayýn, ‘dergi
çýkaramazsýnýz’ dediniz; ama olsun bizim derdimiz sizi
morartmak deðil. Biz gelecek nesillere faydalý kimi iþler
yapýyoruz!” diye yapýþtýrdýk cevabý.
Þimdi izninizle Pýrasa Mizah Kulübü severlerin
gerek mektup, gerek e-mayil, gerekse
telefon,fax,teleks,televizyon,gazete,telgraf gibi iletiþim
araçlarý vasýtasiyle yönlendirdiði sorularý cevapladýðým
‘2 soruda Black-8’ adlý WORST-SELLER kitabýmý aþaðýda
yayýnlayarak sizi dergimiz hakkýnda bilgilendirmeye
çalýþacaðým.
*Derginin içeriði nedir?
-Derginin içeriði kapak, iç kapak reklamý,
künye, editör yazýsý ve içindekiler bölümünden sonra ve
arka kapaktan önce yer alan, reklamlar haricindeki
kýsýmlardan oluþur. Genel olarak dergi yazar ve çizerleri
tarafýndan hazýrlanýr. Ekip dýþýndaki insanlar da dergide
yer almasýný istedikleri materyalleri bize ulaþtýrabilir.
Evet sevgili okurlar; sanýrým böylece dergimiz
hakkýnda merak ettiðiniz sorularý da cevaplamýþ olduk.
Ben lafý daha fazla uzatmadan sizi yazarlarýmýzla
baþbaþa býrakýyorum.
Sevgiyle kalýn! (very thick with love!)
Kerem Koç
[email protected]
ps: dergi okunurken dikkat edilmesi gereken
noktalarý da belirtmeden edemeyeceðim:
.
...
........ . .. ....
.. ...
.
.. . . ...
yumurta’nýn sarýsý, bitti editörün yazýsý
4
5
geçmiþe kopuþ
kuyruk acýsý
Her zamankinden daha sýradan bir gün. Yine
sokaktaydým. Bir elimde su diðer elimde telefon faturasý,
bitkin bir halde yürüyordum. Ayaklarým bu yoðun
tempoya isyan edercesine aðrýrken, belim son iki ayda
aldýðým kilolarýn acýsýný benden çýkarýyordu. Saatime
baktým. Daha yapýlacak çok iþ vardý. Önce þu elimdeki
kör olasýca faturalarý yatýrmalý, sonra da kendime yeni
bir nüfus cüzdaný çýkartmalýydým. Ýki sokak sonra beni
bir uzun kuyruk karþýladý. Yaklaþýk üç yüz metre
uzunluðundaydý ve çok yavaþ ilerliyordu. Bunun ilerdeki
telekom müdürlüðüne giden telefon faturasý kuyruðu
olduðunu tahmin ederek arkasýna geçtim. Emin olmak
için önümdeki bayana eðilerek:
“Afedersiniz bayan, bu telefon faturasý kuyruðu mu?”
dedim.
Kadýn önce yüzüme þaþkýnlýkla baktý ve sonra: “Hay
allah ben de su faturasý kuyruðu zannediyordum.” dedi.
Önce emin olmak için etrafýna bakýndý ve sonra kuyruktan
hýzla uzaklaþtý.
Kadýnýn arkasýndan öylece bakakalmýþtým ki
konuþmamýzý duyan bir bey de sýrayý terk edip ön tarafa
doðru koþturmaya baþladý. Bu sýrada önümde duran genç
kýz arkadaþýyla sessizce konuþuyorlardý. Söylediklerine
kulak kabartýnca aslýnda üniversite harcý yatýrmak için
bu kuyrukta beklediklerini öðrendim. Bu kuyruðun telefon
6
çaðlar kalaycýoðlu
faturasý kuyruðu olma olasýlýðý onlarý tedirgin ediyordu.
Tam o sýrada aklýma bir hinoðluhinlik geldi. Kýzlara
yavaþça eðilerek herkesin duyabileceði bir sesle:
“ Affedersiniz bu kuyruk telefon faturasý kuyruðuydu
deðil mi?” diye sordum. Kýzlardan birisi “e...evet...galiba”
diye kekeleyerek cevap verdi. Bir süre sonra kimseye
fark ettirmeden kuyruktan ayrýldýlar. Etrafýmdaki insanlar
tedirgin olmuþlardý. Galiba buradaki kimse bu kuyruðun
ne
kuyruðu
olduðunu
bilmiyordu. Kuyruðu daha
da kýsaltmak için:
“ Of be! Telefon
faturasý mý yatýrýyorlar
kuyumcudan altýn mý
beðeniyorlar belli
deðil ki!” diye seslice
söylendim.
Taktik iþe yaramýþtý. Bir anda kuyruktan kalabalýk bir
gurup ayrýlýp þehrin sokaklarýna daldý. Birkaç dakika içinde
üç yüz metrelik kuyruðu yüz elli metreye indirmiþtim.
Bu benim için yeterli deðildi. Ýyi bir yöntem bulup sýrayý
tamamen yok etmeliydim. Bir anda önde arkadaþým
Ayten’i gördüm. Sýradan çýkýp yanýna gittim ve muhabbete
baþladým. O da benim gibi kuyruktan yakýnýyordu. Ona
herkesin duyabileceði biçimde ikinci þubeye gittiðimi
oranýn her zaman boþ olduðunu söyledim. Bir süre sonra
sýradaki insanlar önce aralarýnda sessizce tartýþmaya sonra
da yavaþ yavaþ sýradan ayrýlmaya baþladýlar. Ayten bile
vedalaþmadan yanýmdan ayrýlýp hýzlýca ikinci þubeye yol
aldý.
Hala istediðim düzeyde deðildim. Kuyruk hala yavaþ
gidiyordu ve benim de zamaným tükeniyordu. Yavaþça
ilerleyerek dönemeçten saða döndüðümde þoka uðradým.
Kuyruk doðruca nüfus müdürlüðüne gidiyordu. Tam
sýradan ayrýlacakken aklýma yeni bir nüfus kaðýdý
çýkartmam gerektiði geldi. Ne yapýp edip bu kuyruðu yok
etmeliydim. Arkamda büyük numaralý gözlükleriyle yaþlý
bir amca vardý. Ona dönüp:
almadýðýný sordum. Þaþýrarak neden almasý gerektiðini
sordu. Ben de ona dün gece saatlerin bir saat ileriye
alýndýðýný söyledim. Kadýn önce þaþkýnlýkla etrafýna
bakýndý, sonra mesai saatinin geçtiðini düþünerek
umutsuzca sýrasýndan ayrýldý. Etrafýma dikkatlice baktým.
Herkes saatini kontrol ediyor kimileri ise deðiþtirip sýradan
çýkýyordu. Önümde sadece üç kiþi kalmýþtý. Bu kadarý
yeterli diye düþünerek bekledim.
“Amca baksana galiba daireyi kapatýyorlar” dedim.
Yaþlý amca yavaþça kafasýný kaldýrdý ve görmediði halde
görmüþ gibi: “aaa.. hakikaten kapatýyorlar yahu. Ýþte
devlet zihniyeti deðil mi bu, mesai saati bitince hemen
býrakýrlar zaten. Mesela bizim orada heyelan olmuþtu yol
týkalýydý. Karayollarýndan ekipler yolu açmak için geldiler,
mesai saati bitince yolu açmadan gittiler. Sonra bir
keresinde de........”
“Beyefendi burasý
vergi dairesi, nüfus
müdürlüðü yan bina. Siz
herhalde tabelalarý
karýþtýrdýnýz.” dedi.
Amcayý dinleyecek halim yoktu. Önüme döndüm ve
sýradan uzaklaþanlarý izledim. Sýrada en fazla yirmi beþ
kiþi kalmýþtý. Sýrayý beklemeyi düþündüm ama iyi bir fikirle
önümdeki yirmi beþ kiþiyi de yok etmek bana daha zevkli
geldi. Önümdeki bayana eðilerek:
En sonunda sýra bana geldi ve giþedeki bayan memur
bana ne istediðimi sordu. Ona yeni bir nüfus cüzdaný
çýkarmak istediðimi söyledim. Yüzüme manasýzca
baktýktan sonra:
Bir
anda
suratým mosmor
kesildi. Yavaþça
yutkundum
ve
yürüyerek yan binanýn önündeki yüzelli
metrelik sýranýn en arkasýna geçtim.
“Pardon hanýmefendi saatiniz kaç acaba?” diye
sordum. “5.05” diye cevap verdi. Ona saatini ileri alýp
7
geçmiþe kopuþ
a y þ e c i k v e a l p e l l aa y þ e c i k v e a l p e l l a
Kocaman Tükürük
Efendim hikayemiz þu yazýnýn yazýldýðý tarihten
yaklaþýk iki sene önce geçiyor. Sercan isimli biricik
arkadaþým ile tiramisu almak üzere pastaneye gittik.
Sipariþleri verirken doða üstü bir olayla karþýlaþacaðýmýzý
kim bilebilirdi ki? (retorik soru)
Sercan sipariþini vermeye hazýrlanýrken kafasýnda
kuracaðý cümleyi düþünüyordu þüphesiz. “Bana bir tane
tiramisu verebilir misiniz?” olmasý gerekirdi cümle. Lakin
öyle mi olacaktý? (Gerilim zirvesi yarat, ses efekti gir:
*hen hen hen*)
Derken bir hevesle giriþ yaptý cümlesine:
(*yavaþ çekimle alýyoruz burayý*)
“Baaaaa naaaaaavvvggg biiiiiirrrr taaaaaannneeeeggg
tiiiiii pösürpfhhssshttpssst” (Son duyduðunuz ses bir çeþit
eðik atýþ sesi). Ne yazýk ki cümlesini tamamlayamadan
aðzýndan bir kütle çýktý. Kütle diyorum özellikle, zira bu
kütle yaklaþýk iþaret parmaðýmýn ucu kadar bir þeydi.
Evet evet! Bu, kocaman tertemiz bir tükürük damlasý
idi!!!
Yavaþ çekimle olaya þahit oluyorduk, ben ve görevli
kýzcaðýz. Tükürük kütlesi o kadar temiz ve berraktý ki,
8
üzerinde en ufak bir köpük yoktu. Yavaþ yavaþ eðik atýþla
tükürük hedefine ilerlerken sanki bizler neler olacaðýný
kestiremezcesine kilitlenmiþ kalmýþtýk tükürüðün
hareketine. Saniyeler yýllar gibi yavaþ akýyordu.
Serca n ise o esnada
“raaaaaa
miiiiiiiii
ssssuuuuuuuuuu”
diyerek kelimesini
tamamlamaya çalýþýyor
bozuntuya vermiyordu,
lakin büzük dudaklarýnýn
üzerinden gözlerini asaðý
kaydýrmýþ, o da geliþmeleri
heyecanla izliyordu.
Tükürük (*burada 5 frame/second hýzla izliyoruz*)
havanýn sürtünme etkisiyle elips þekline bürünmüþ lakin
ýsrarla parçalanmamýþtý. Sanki bilinmeyen bir güç onu
kendisine doðru çekiyordu.
Artýk son saniyelere girerken heyecan doruktaydý,
kocaman tertemiz bu tükürük parçasýnýn tezgaha temas
etmesine ramak kalmýþtý. O esnada kendimi mucizevi
bir doða olayýný izlerken bulmuþtum. Hayatýn anlamý bu
muydu acaba?
Ve
iþte
tezgahla
buluþma
aný...
bluppppppsssssssppiirrrrtttttt sesi ile tükürük tezgaha
temas etti, gözler fal taþý gibi açýlmýþ bu mucizevi olaya
üç bünye þahit olmuþtu. Bu mucizeyi sadece bizler
görebildiðimiz için kendimizi özel hissettik. Sercan ise
bir an kendisini Ýsa/Mesih gibi hissetmiþ olacak ki bir an
10 Erdener abi gücünde “hiçbir þey yokmuþ gibi”
davrandý.
Kýzýmýz bu kutsal tükürüðün çarpmasýnýn ardýndan
oluþan kraterimsi bölgeyi birkaç peçete darbesi ile
temizledi ve “tabi efendim buyurun tiramisunuzu” diyerek
bu çok gizli öðretiyi kendisi ile birlikte mezara
götüreceðine söz verdi.
Biz ise tiramisularýmýzý yerken kakaolu kahverengi
iðrenç görünümlü diþlerimizle birbirimize gülümsedik
ve mutlu yarýnlara doðru olgunlukla ilerledik.
Hayat detaylardan ibarettir. Esenlikler…
Midemizden önceki son yolculuklarý kýzgýn yaðda
kýzartýlmakmýþ çaresizlerin. Vücutlarý zamanla karardý
renk deðiþtirdi, kalmadý o canlý pullarýndan en ufak eser.
Sessizce uðurladýk onlarý bu dünyadan, acaba
haketmiþler miydi bu muameleyi? Geride kalan sevdikleri
hüzünlü gözlerle denizin mavi sularýna daldýlar
arkalarýndaki cesetlere dönüp
bir kez daha bakamadan.
Belli belirsiz bir korku
sardý bedenlerini ya birisi
kancayý takarsa narin
çenelerinden acýyla?
Belki de sonsuz
özgürlükleri asitli bir
miðdede sona erecekti
sevdikleri gibi.
HÜRRÝYET: Sabancý Üniversitesi’nde Dört Öðrencinin
Kafasý Patladý!
Hamsi Tava
Hayatýmda ilk defa balýk temizledim, piþirdim. O güzel
yaratýklarýn küçücük kafalarýný kopartýrken içim cýz etmedi
deðil. Ýçlerinden çýkan rengarenk baðýrsaklarýný
parmaklarýma dolayýp çöpe attým umarsýzca. Sonra
yardým karýnlarýný omurgalarýný ayýrdým bedenlerinden.
Cesetleri ikiþer ikiþer birbirine yapýþtýrýp buladým mýsýr
ununa sanki karanlýk topraða gömer gibi sesizce.
Olay geçtiðimiz hafta dört öðrencinin “final project”
adý verilen garip bir ödevi yetiþtirmek için 3 gün
uyumamasý ve beyinlerini full kapasite 72 saat çalýþtýrmasý
sonucu patlak verdi.
Olay sonrasýnda açýklama yapmaktan kaçýnan hocalar
K.N, M.W, M.A.L.Ý, U.V.Y.Z ihmalkarlýk ve tedbirsizlikten
ölüme sebebiyet vermekten suçlu bulunarak tutuklandý.
Savcý adam öldürmeye tam teþebbüsten yargýlanmalarýný
9
talep ederken hakim “Oha lan! O kadar da olur mu?!”
þeklinde tepki verdi.
Olay sonrasýnda diðer öðrencilerle yapýlan görüþme
sýrasýnda “Ayþeciðe o kadar dedik salla ödevi geberecen
yakýnda diye. Dinlemedi bizi; yasýmýz büyük” þeklinde
açýklama yaptýlar.
Bir kýsým öðrenci ise arkadaþlarýnýn arkasýndan “bu
okul artýk daha fazla can almasýn, giden Ayþecikler,
Keremler, Ahmet Özcanlar ve Cevdetler bizim
geleceðimizdi. Türkiye’de beyin göçü diye yakýnýyoruz
aha bakýn dört kiþinin beyni göçtü bile” þeklinde
konuþtular.
Beyinlerinin patlamasýndan sonra her tarafý beyin
parçalarý kapladý ve uzmanlar otopsi sonucunda bu kadar
beynin bu dört kiþiden nasýl çýktýðýný anlayamadýklarýný
belirttiler.
House keeping elemanlarý study’deki kan ve beyin
parçalarýný toplarken Ahmet Özcan Nergiz’in beynini özel
bir kaba koyarak araþtýrmak üzere Ýsviçre’deki Nöroloji
Merkezi’ne gönderdiler.
Öðrencilerden geri kalan parçalar bugün öðle
namazýndan sonra Teþvikiye Camii’nde kýlýnan öðle
namazýndan sonra topraða verildi. Ýmamýn “Bu dört
arkadaþýnýzý nasýl bilirdiniz?” sorusuna ise çeliþkili
cevaplar veren Sabancý Üniversitesi öðrencilerinden bir
kýsmý “Biz Ayþeciði kýz sanmýþtýk!” diyerek þaþýrdýlar.
10
Bütün Sabancý Üniversitesi öðrencileri namaz
sonrasýnda toplanarak Taksim Meydaný’ndan Beyoðlun’a
kadar yürüyüþ düzenleyerek. “Final projectler kaldýrýlsýn!”,
“iþkenceye hayýr!”,” Susma sustukçaaaaa...” þeklinde
soganlar atarken olaya burs komitesi girerek bazý
öðrencilere “Ýsyaný bastýrma çalýþma bursu” verdiler. Bu
sebeple olay fazla büyümeden kapatýldý.
Meraktan Çatlatan Sorular!
♦ Çimlerde internet varmýþ doðru mu? Nasýl
oluyor yani þimdi bu?
Evet doðru, çimlerde internet var. Bu keþif yüzyýlýn
keþfi olarak nitelendiriliyor. Hemen açýklayalým:
Þimdi çimlerdeki
internetin kaynaðý
topraktaki mineraller.
Çim bitkisi tohum
halinden fotosentez
yapacak kývama geliþi
sürecinde topraktaki
n e p t ü n y u m
elementini abzorbe
eder. Neptünyum
e l e m e n t i
Dünya’daki bilimum
enerji kaynaklarýný beline kemer diye dolayacak kadar
güçlü bir elementtir. Bilin bakalým bu elementin en büyük
rezervi nerededir? Tabi ki Sabancý Üniversitesi’nin
topraklarýnda! Yýllardýr üzerinde bir tek bitki yetiþmeyen
bu topraklar dünyanýn en zengin neptünyum rezervini
oluþturmakta. Ýkinci büyük rezerv ise Amerika’da ve
sadece dünyadaki %30’luk neptünyum Amerika’nýn
rezervlerinde. Amaaa, adamlar uyanýk. Senede 4
katrilyon dolar para kazanýyorlar bu rezervi iþleyip roket
yakýtý haline getirerek. Biz ne yaptýk Sabancý Üniversitesi
olarak? Boþ durmadýk tabi. Neptünyum ile büyüyen bir
süper nesil çim yetiþtirdik. Genetik kodlarýyla oynadýk,
kurcaladýk, bozduk,bu çimleri yapmayý baþardýk. Þimdi
bu özel yapým çimler, içerdikleri özel enzimlerle
neptünyumu emerek internete çeviriyorlar. Bu iþlemlerin
patentini aldýk ve patenti çelik kasada saklýyoruz. Yakýnda
çimlerde elektrik de üreticez . Onu da pýrasaryum
elementini uydurunca proje olarak sizlerin beðenisine
sunacaðýz.
♦ Gölün ordaki fýskýyeyi kim açýp kapatýyor?
Bizzat rektörümüz açýp kapatýyor. Masasýnýn altýnda
bir düðme var. Hani þu çay istemek için bastýðý düðmenin
yanýnda var ya bir tane… Hah iþte o!… Misafirleri gelince
hooop açýyor düðmeyi, foþur foþur þelaleler akýyor;
fýskiyeler gürlüyor.
i h t i y a c ý n ý
karþýlýyorlar. 24
saat hizmet var,
ekmek musaf ne
yapsýn beni yalan
söylüyorsam.
♦ Mutfakta yemek yapacaktým, mikrodalganýn
içinde mis gibi bir tavuk buldum. Çaktýrmadan
yesem yadýrganýr mýyým?
Birlikte yaratmak ve
geliþtirmek felsefesi
dahilinde
o
yemeði birisi
senin
için
p i þ i r m i þ
olabilir. Ayrýca
bulduðun her
þey senindir,
bulamadýklarýn
ise artýk senin
olmayabilir.
♦ Acil divx filme ihtiyacým var, kimi aramalýyým?
Kesinlikle beni deðil! 9988’den çaðrý merkezine bir
mesaj býrakýyorsun. Anýnda onlar bir ekip gönderip film
11
sanat&manat
sünema
gülayþem þerbetçi
Sinema, tiyatro ve diðer sahne sanatlarýnýn filleri! Biraz
bu sahnelerin seyircisini kurcalamaya ne dersiniz?
Seyirci psikolojisi çok derindir ama þimdilik sadece
þunlarý paylaþmak istiyoruz ey okur!:
♦Hýþýrdama - huþurdama
♦Geniz temizleme ve öksürük stoklama psikolojisi
Eh, anca. Baþlayalým.
Sinema salonlarýnda yerleþme faslýnýn ardýndan
mýsýrlarýn poþetleri haþur huþur açýlýr, kutulara konur.
Bazý sinemalarda son 4-5 yýla kadar hýþýrdayan poþetleri
kutularýyla birlikte veriyorlardý ki mýsýrý kutulara
dolduralým, insanlarý germeyelim diye; ama nedense bunu
çözememiþ olan birçoklarýmýz kutuyu ve poþeti içiçe
olmak suretiyle birlikte kullanmakta uzun bi zaman
direttiler. Nihayet, artýk sessiz kutu, mýsýr ve içeceðimizle
mutluyuz! Yine de bu mutluluða da göz dikenler vardýr
elbet...Bir sahneyi bile kaçýrmaya tahammül edemeyen
sinefiller filme konsantre olana dek aðýz þapýrdamalarýna,
mýsýrlarý avuçlayan ellere kulak kesilirler. Sesin geldiði
koordinatlarý belirler ve gerektiðinde uyarmak için nereye
yöneleceklerini saptarlar. Diðer izleyiciler yiyecekleriyle
koltuklarýna iyice kurulana dek de bir türlü huzura
eriþemezler. Aðýz þapýrdamalarý ise tamamiyle dünyevi
12
bir sorundur ki alýþmaktan baþka çareniz yoktur. Aksi
takdirde delirirsiniz. Bir an olur ki tüm o þapýrdamalar
Malkovich Malkovich Malkovich Malkovich Malkovich
(izleyiniz Being John Malkovich) tadýnda beyninizi sarar
ve film zevkinizi yerle bir ediverir. Aslýnda her zaman,
her yerde problemdir; sýrf sinemada deðil. Eðer
hýþýrdamalar(mýsýr olsun, alýþveriþ ertesi sinema keyfinde
diz dibine sýkýþtýrýlan torbalar olsun...) sinefilleri tatmin
edecek kadar dinmediyse; filmin ilerleyen dakikalarýnda
arkaya dönüp uyarýcý kesiþmelerle ya da öne eðilip ýhým
ýhým öhm gibisinden homurdanmalarla sesi kesmeye
yönelik mesajlar verilir. Bazen iþe yarar; çoðu zaman da
yaramaz.
Gelelim geniz temizleme ve öksürük stoklama
psikolojisine. Etraftan cýkcýklanma ve sinir bakýþlara
maruz kalma paranoyasýndaki seyircilerin korkulu
rüyasýdýr öksürük krizleri. Bu yüzdendir ki bu tür seyirciler
en çok "vurdulu kýrdýlý" yani rahatça konuþup geniz
ihtiyaçlarýný karþýlayabildikleri gürültülü filmeri severler.
Ne kadar yüksek ses olursa olsun senkronize öksürükler
yine de öksüren seyircinin çevresindekileri çýldýrtmak için
yeterlidir. Yine de örtbas edilmesi kolaydýr ve stok
yapmaya lüzum yoktur. Öksürük stoklamak da neyin
nesidir? Bu yönteme aksiyon olmayan sessiz sakin
filmlerde baþvurulur. Seyirci aleminin büyük çoðunluðu
bu konuda çok baþarýlýdýr. Filmin öksürülececek, burun
çekilecek ve geniz ihtiyaçlarýný giderecek anlarý öyle güzel
olsun sahneden olsun her yüksek volümdeki ses;
kýpýrdanýp yeni pozisyona geçmek, konsantre bozulmuþ
ise ya da film baymýþsa telefonda cevapsýz/mesaj var mý
kontrol etmek ve de iþte en sýkýntý verici doðal ihtiyaçlarý
gidermekte ilaç gibidir. Sinefiller bilir ki her dramatik,
romantik uzun sahnelerin ardýndan çiçekli böcekli, neþeli
þarkýlar saçan sahneler gelip seyircilerin kasýldýðý moddan
çýkýp rahatlamasýný saðlar. Böyle olmayan filmler de vardýr
elbet. Tiyatro gibi canlý performanslarda ise dekor/perde
deðiþimlerinde bu anlattýklarýmý rahatlýkla
gözlemleyebilirsiniz. Bir de bu öksürükler ve alkýþlar sürü
psikoloji tadýnda salona yayýlýr. Öksürmeyeceðiniz,
"mhhm-mmhhmm"lamayacaðýnýz yoksa bile "þimdiden
öksüreyim de sonra tutacam diye boðulmayayým"
psikolojisi midir nedir bütün seyirciler illa ki bi ses çýkarýr.
Alkýþlar da koltuklarýn belirli bir sýrasýndan baþlar ve
yayýlýr. Ayrýca tiyatro, opera veya resitallerde (yani
seyircilerin galeyana gelip de sabit bir alkýþ ritmi
tutturmakta zorlansalar bile sanatçýya eþlik ettikleri
konserler dýþýnda), gösterinin bitiminde sanatçýlarýn
selamýný beklemeksizin her perdede ya da þarký
bitimlerinde çýrpýlan eller benim gibi diðer"---fil"leri de
uyuz ediyor mu acaba?
yakalarlar ki...Sanki bir otogeniz-burun mekanizmazý
vardýr, öylesine yani...Sinemayý bir yana koyarsak diðer
sahne sanatlarýnda alkýþ bölümü bu gibi ihtiyaçlar için en
idealdir! Sinemada alkýþ yok mudur? Vardýr. Kendini iyice
kaptýrýp filmin kahramanlarýnýn mutlu sonlarýnda alkýþ
kopabilir; ya da bazý sahnelerde kendilerinden bir þeyler
bulan duyarlý seyirciler de alkýþlayabilir. Kýsacasý seyirciden
Bir dahaki sefere;
Telefon terörü
Bonus kafalar
Salak makinistler
Bahþiþ delisi "fener"liler
Siz de yukardakilerden birisiniz; biliyoruz... :)
13
sanat&manat
derguera
Duman grubunun gerçek yüzü ve konser kasedi
incelemesi
Duman hayraný olupta konserlerini kaçýran insanlara
adanmýþ bir kaset.Yani eðer duman hayraný olupta
konserine gitmiþseniz kaseti alamazsýnýz. Duman hayraný
deðilseniz alabilirsiniz ama zaten almassýnýz. Farklý
yerlerde verdikleri konserlerden derleme yapan grup
normalde kasetlerinde daha önce seslendirmedikleri
þarkýlar da koymuþlar ( Özdemir Erdoðan aðabeymizden
Gurbet , Müslüm babamýzdan Olmadý yar , Ve ne üdüðü
belirsiz olan bir þahýstan Çile Bülbülüm. Ben size
konserlerini anlatýyým siz kaseti anlayýn çünkü aynýsý
nerdeyse. Dzzt brshhh Hödühödö(deðiþime uðrayan
yazarýn çýkardýðý ses efekti).Bu Duman grubu hakkaten
bi iþe yaramaz pis iþlerle uðraþan 3-4 gencin sokakta
‘’papaz kaçtý vale atladý ulan durun kýz altta kaldý!!!’’ ismini
verdikleri kaðýt oyununu oynarken tanýþmasý ile müzik
dünyasýna adým atmýþtýr. Bu beyinden mahrum insan
topluluðu ‘’ulen biz kaset te çýkarýrýz diy
ip bu lafý ettikten 2 gün sonra ilk kasetlerini
çýkarmýþlardýr. Þimdi kendilerini biraz uzaktan tanýyalým.
14
utku mevlütoðlu
Mikrofunun baþýnda her zaman ki gibi Kaan Tangöze
var. Kaan ilk þarkýdan kusma hazýrlýklarýna baþlýyor. Her
þarkýda kusucak gibi olurken kendini tutuyor ama artýk
‘’Halimiz Duman’’adlý nadide eserlerine sýra geldiðinde
hakkaten hali duman oluyor ,dayanamýyor ve bütün
içindekileri boþaltýyor. Bu sýrada aðzýndan çýkan bezelye
tanelerini rahatça ayýrt edebiliyoruz. Buradan da
konserden önce bezelye yediðini anlýyoruz. Ayrýca bu
sefer uyuþturucuyu da fazla kaçýrmýþ. Konserin sonuna
doðru daha fazla dayanamayýp yýðýlýyor yere .Zaten hep
diyordu bana ,’’abi bu sefer rekor kýrýcam’’ diye .
Sonradan Sezen’le beraber (Aksu olan) hastaneye
ziyaretine gittiðimizde öðrendik ki konserden önce 46
saat uyuþturucu çekmiþ. Neyse gelelim gitara .Türkiye’nin
önemli playboylarýndan Batuhan Mutlugil gitar ve geri
vokal görevini üstlenmiþ.Bu çoçuk çapkýnlýkta sýnýr
tanýmýyor her akþam farklý meyhane de farklý bayanlarla
geziyor yani kendisi pek iþe yaramaz. Grubun en kazma
görünümlü insaný Ali Barokas’ a ise basývermiþler.Ehem
yani bass gitarý vermiþler. Kendisi tam bir odundur .Dans
etmeyi bilmediði gibi elinde gitarý varken dans etmeye
çalýþýnca ortaya trajikomik enstantaneler (oha!) çýkýyor
.( Bkz. Her þeyi yak klip). Ayrýca bunlarýn dýþýnda
kendisinin Mafya ile iliþkisi olduðu da biliniyor.Yani bu
arkadaþýmýzda çok saðlam ayak sayýlmaz.Geldik
bateriye.Sadece kaset kayýtlarýnda ve konserlerde eþlik
eden Alen Konakoðlu’yu bateride görüyoruz.Bu çocuða
lafým yok kendisi çok iyi bir insandýr benim kardeþimdir
hiç öyle pis iþlerle alakasý da yoktur. Duman grubu
aslýnda bir bateriste sahip olmadýðý için bu çocuðu
resmen kullanýyor . Kaç kere dedim Limp Bizkit ‘in
bateriste ihtiyacý var gel seni oraya gönderiyim eðitimini
orda ,yurtdýþýnda tamamla diye ama dinlemedi beni
.Dolayýsýyla kendisi salaktýr biraz. Ve gördüðünüz gibi
Duman grubundaki insanlarýn hepsi bir iþe yaramaz
boþbeleþ! insanlardýr. Gerçek yüzleri budur .Halk onlarý
niye sevmektedir bilinmez .Her ne kadar harika þarkýlar
yapsalarda , konserlerinde süper gaza getirselerde , çok
deðiþik bir sound’a sahip olup Türkiye’yi rock müzik te
temsil eden belki de en kaliteli grup olsalarda ve ve ve
yukarda yazdýklarýmýn hiç biri doðru olmasa da , yine
de onlarý sevmemeliyiz.
Duke Nukem Forever Faciasý ve yapýmcýlarýyla
röportaj
Biliyorsunuzdur Duke Nukem 3D ile oyun dünyasýnda
çok iyi bir patlama yapmýþtý.Özellikle içinde
bulundurduðu mizah unsuru ile. Argo sözler küfürler
bel altý espriler güzel ve çýplak bayanlar bulundurur du
içinde. Ee tabi sonra yapýmcýlar oyunun devamý olan
Duke Nukem Forever üzerinde çalýþmaya baþladýlar.Ama
oyun 6 yýldýr çýkamadý Biz de merak ettik Gittik
Amerika’ya 3D Realms firmasýnýn kapýsýný çalmaya .
Los Angeles’a vardýðýmýzda etrafta bi kutlama
vardý.Kalabalýða sorduk neyi kutluyosunuz diye.Aradan
çýkan yaklaþýk 90 yaþlarýnda bir dede Duke Nukem
Forever’ýn duyurulduktan sonra 7.cýkamayýþ yýlýný
kutladýklarýný belirtti .Demesi ile yere yýðýlmasý bir oldu
.Heralde kalpten gitmiþti. Neyse kutlamalarda geçirecek
boþ vaktimiz yoktu.Atladýk arabamýza firmanýn binasýnýn
oraya gittik.Etraf çok tenhaydý kimsecikler yoktu etrafta
. Binanýn kapýsýný açtýk girdik içeri .Ben ‘Heloooo’ diye
baðýrdým.Zaten hep özenirdim filmlerde böyle
baðýranlara.Mekan resmen terkedilmiþti. Ýçerden bi adam
çýktý, saç sakal karýþmýþ yaþlý sayýlabilecek bir amca ‘’ne
iþiniz var burada’’ dedi.Röportaj yapmaya geldiðimizi
belirttikten sonra þok bir cevapla karþýlaþtýk. Amca
‘’buraya 4 yýldýr benden baþka kimse ayak basmadý.Firma
çalýþanlarý terk ettiler burayý býraktýlar iþi ‘’ dedi .O zaman
biz de sizle röportaj yapalým dedik.Kabul etti.Ve iþte siz
okurlarýmýza bu kýsa! röportajý hiç deðiþtirmeden ,orijinal
haliyle sunuyoruz.
15
Biz:Hi
Adam:Hello
Biz:Hello
Adam:Hi
B:Do you know something about Duke Nukem
forever.
A:No
B:Hmm… Well then is this game going to be released
after 7 seven years
A:Yes
B:Who are you??
A: I’m the creator of mat.. sorry duke nukem
B:thanks see you later..
A:Hey where are you going you forgot your
.....hedehödö....
Biz adam duke nukem’in yaratýcýsýyým dediðinden
itibaren deli olduðunu anladýk ve kaçmaya baþladýk. Ýþte
bir maceramýz da böyle son buldu.
Bunlarý Biliyor muydunuz?
Kola ile ekspresso nun beraber çok iyi gittiðini (isim
vermiycem dünya üzerindeki herhangi biri olabilir)...
16
Aragorn’un aslýnda top olduðunu...
Ýsmet Ýnönü’nün kaymakamý görünce ayaða kalktýðýný
(bir daha okumayýn :p )...
Bu derginin aslýnda bütün yazýlarýný Kerem Koç’la
Alp Yanýk’ýn yazdýðýný ve yazar sayýsý fazla gözüksün
diye her yazýnýn altýna farklý bir isim koyduklarýný...
Yazýlarýný son gün bile vermeyen insanlarýn.”Salla
ya en fazla dergiden kovarlar .ikecek deðiller ya” þeklinde
laflarla kendilerini avuttuklarýný...
Bu sayýlýk bu kadar. Dergimizi beðenirsiniz umarým.
Gerçekten de Türkiye’de mizah dergileri arasýnda ayrý
bir yerimiz olucak eðer baþarabilirsek. Mizah dergisi
olarak sadece karikatür dergilerini barýndýran bir piyasa
da mizaha yeni bir soluk katmayý planlýyoruz. Ýþimiz zor
ama baþarýcak bir ekibimiz var . Hadin kalýnn saðlýcakla...
Ha bu arada ,
Allah sonumuzu hayretsin…
sanat&manat
faruk nafýz çamlýbel
o l s a y tda h iýr m
akay
Yar Duvarlarý
Yaðýz atlar kiþnedi, meþin kýrbaç sakladý
Bir
dakika!
Benimki
yerinde
durakladý
Neden sonra sarsýldý altýmdaki güzel yar,
Gözlerimin önünden geçti abazan yýllar...
Bu ýslaklýkla uzayan, dönen kývrýlan yollar,
Uykuya varmýþ gibi görünen yýlan yollar.
“Baþýný kaldýr, boþluðu doldur!” diyordu.
Gökler bulutlanýyor, rüzgâr serinliyordu.
gurbeti gönlümle duya duya,
yolundan milli ortamlara!
benzeyen ilk acý, ilk ayrýlýk!
yaktýðý ateþle hava ýlýk,
Serpilmeye baþladý bir rüzgâr ince ince,
Son yokuþ noktasýndan düzlüðe çevrilince
Nihayetsiz bir çýðlýk aðarttý benzimizi
Yollar sulana sulana baðladý bizi
Gök sarý, toprak sarý, çýplak kýzlar sarý...
Ýçimde zincirlenen kýllý Toros hayvaný,
Önde uzun bir kýþýn soldurduðu etekler,
Sonra dönen, dönerken inleyen melekler...
Millilik beni muttasýl çekiyordu kendine
Yol, hep yol, daima yol... bitmiyor düzlük yine.
Ne civarda bir dergi var, ne bir porno sitenin hayali
“Bâkir mi ölücen?” diyor insana, yolun hali
Gidiyorum,
Abazanlýk
Ýlk sevgiye
Yüreðimin
Ellerim
takýlýrken
kýzýn
saçýna
Asýldý benimki hafiften yamacýna,
Her tarafta ürkeklik, her tarafta ýssýzlýk,
Yalnýz onun dudaðýnda bir ýslaklýk
Sabancý’nýn etrafý kalýn, yüksek duvar
Þu alemde yedi erkeðe üç kýz var, kime yarar
Tahir diyor ki, ak alemlere, açýl!
Yok ben gitmem diyorsan, otur laptopunun
baþýnda takýl!
17
sanat&manat
fotoroman
gökay akdoðan
18
19
20
hoca üfürükleri
u n a m o r p l a t o n ilaqle nua e
Platoniklik Cümlemizden Uzak Dura!
Bu ilk sayýmýzda konumuz neredeyse her þiirin, kitabýn
ilham kaynaðý, özellikle baharýn gelmesi ve havalarýn
ýsýnmasýyla herkesin dilinde olan “aþk” !
Aþkýn türlü türlü çeþidi var. Ama bu ayki konumuz:
Platonik aþk. Diðer türlere göre ne kadar küçümsense
de platonik aþk da bir nevi aþk, hem de çok acý veren
cinsinden.
Birçok platonik aþk durumlarý var tabii..
Ama en sýk rastlanan ünlülere duyulan aþýrý hayranlýðýn
aþka dönüþmesi. Mesela benim Joshua Jackson
hayranlýðým.J Onunla tanýþmak için kurduðum hayalleri
düþününce gülüyorum hala.. Sonra zevkler ve renkler
deðiþtikçe hayaller de deðiþiyor tabii.. Ünlü aþklarý bir
tarafa, bir de her gün gördüðün birine, ulaþýlabilene
yaþadýðýn aþk var ki, o daha bir farklý. Okulda, yazlýkta ,
oturduðun çevrede, ayný apartmanda.. Onu ilk gördüðün
an asla çýkmaz aklýndan. Uzaktan görürsün, o tatlý
gülümsemesini, anlamlý bakýþlarýný... Ah iþte tam benim
aradýðým insan dersin.
Ona bakmaya
doyamazsýn.Arkadaþlar arasýnda en çok konuþulan
konudur o.. Sürekli takip edersin. Koþuþturma içinde
geçmeye baþlar yaþamýn. “Sabah þuraya gitti! ” , “Akþam
þunu yaptý! ”, “ Onun gittiði yere gitmem gerek!” vs. Onun
hakkýnda ne var ne yoksa öðrenmeye çalýþýrsýn. Ev
telefonunu, cep telefonunu bulursun..Burcundan
annesinin adýna kadar belki de her türlü gereksiz bilgi
elindedir. Adýna özel þiirler yazarsýn, sürekli onu
düþünürsün. Asýl kötü tarafý bu kiþinin sevgilisi varsa
baþlar! Önceleri kurulan hayallerde o sevgilinin yerinde
olunduðu düþünülür. Ama sonra bu düþünce deðiþir ve
kýza (cinsiyete göre erkek de olurJ) karþý nefret
hissedilmeye baþlanýr. Artýk o kýzdan nefret eden bir grup
vardýr! Hatta kýza türlü tuzaklar kurulur, kýzý sevgilisinden
ayýrmak için çareler düþünülür...
Aslýnda olayý bir de öbür taraftan bakýlýnca aþýk olunan
taraf da bir kurbandýr. Arkasýnda onu sürekli takip eden
bir grup insan vardýr, ne yaptýðý sürekli araþtýrýlýr. Bu
yüzden hem düþtüðü tarafa hem de kýza gýcýk olmaya
baþlama ihtimali yüksektir.
Bazen sevilen taraf kuþlardan öðrenir haberi havaya
girer, size karþýlýk verir.. Ama belki de o hayatýnýn þoku
olur sana.. Meðer konuþtuðun zaman hiç de
hayallerindeki gibi deðiþmiþ, hiç sana uymuyormuþ!
Konuþunca karizmasý falan kalmýyormuþ..Þuymuþ
buymuþ..
En iyisi hiç platonik aþka tutulmamak, gerçi iki tarafýn
da birbirine aþýk olduðu, çok mutlu olduðu durumlar da
var tabii de... Neyse ben keseyim artýk, bu sayýlýk bu
kadar…
Ne diyeyim
Aþkla kalýn ama mümkünse platonik olmasýn!
21
hoca üfürükleri
cilt tipinize göre aþk
hayatýnýz
ercan “esquire” oðuz
Cilt Tipinize gore aþk hayatýnýz?
Sevgili Pýrasa okuyucularý bu bölümümüzde cildinizin
derinliklerine inerek aþk hayatýnýz konusunda fikir
edinmenizi saðlayacak bir test hazýrladýk sizler için buyrun
bakalým:
3.
Gözeneklerinizin belirginliði yani görünürlüðü
ne durumda?
a)
c)
d)
O kadar belirgin ki yüzümü yýkarken
vücudumun su ihtiyacýný da karþýlýyorum
T bölgesinde biraz varlar oraya da bant
yapýþtýrýyorum hava kaçýrmýyor
Yok ya kevgir miyiz be kardeþim ne gözeneði
Hiçbiri
b)
Öncelikle cilt tipiniz hakkýnda fikir edinmek amacýyla
aþaðýdaki sorularý lütfen eksiksiz ve objektif olarak
yanýtlayýnýz
1.
Aynaya ne sýklýkla bakýyorsunuz?
4.
Cildinizde pullanma ya da pütürlülük olur mu?
a)
b)
c)
d)
Çok sýklýkla
Az ama öz
Eskiden ayna mý varmýþ
Hiçbiri
a)
c)
d)
Ewt hatta bazen balýk adam geyiði yapýyor
arkadaþlar ehehe
Geçenlerde dövme yaptýrtýkdan sonra
pullanmýþtým galiba
Taþ gibidir benim cildim ne pullanmasý
Hiçbiri
5.
Yüzünüzde hiç yaðlanma olur mu?
a)
b)
c)
Oluo ewt ama yýkayýnca geçiyor
Kolestrolüm yüksek çýkmýþtý geçenlerde
Zeytinyaðý gibi üste çýkmam ben senin gibi
2.
a)
b)
c)
d)
22
Cildinizde siyah noktalara ve sivilcelere rastlýyor
musunuz?
Çok fazla ooluo ewt
Yok cnm hiç izin vermem hemen patlatýrým
Erkek öle noktalý moktalý oolmaz
Hiçbiri
b)
d)
6.
a)
b)
c)
d)
Hiçbiri
Cildinizde çizgiler oolur mu?
Olur mu deðil zaten vardý nasý yani?
Gülünce çizgili defter gibi oluom:
Geçenlerde kavgada falçata yemiþtim baþka da
çiziðim yok evvelallah
Hiçbiri
7.
Cildinizi gergin ve kuru hissettiðiniz oldu mu?
a)
Ewt her zaman oluyor ama ne kullansam
geçmiyor
Yýkadýktan sonra yaðlýyorum biþiciðim kalmýo:
Olmuyo da sen biraz daha soru sorarsan iyice
gerilecem
Hiçbiri
b)
c)
d)
8.
Cildinizin rengini deðiþtirmek istediðiniz oluyor
mu?
a)
b)
c)
Olmaz mý? Keþke deðiþebilse…
Makyaj malzemeleri ne güne duruyor?
Metroseksüel miyim lan ben! Ýþim olmaz öyle
þeylerle…
Hiçbiri
D)
Deðerlendirme
Sorunlu cilt tipi;
Eðer genellikle a þýkkýný iþaretlediyseniz ciddi cilt
problemleriniz var demektir. Acilen bir cildiyeciye
baþvurmanýz gerekiyor aþk hayatýnýz hakkýnda yorum bile
yapmak istemiyorum bu suratla size kimse bakmaz
Geyik Cilt tipi;
Çoðunlukla b þýkkýný iþaretlediyseniz; Cildinizde fazla
bir probleminiz olmamakla birlikte aþýrý ciddiyetsiz bir
karaktere sahipsiniz. Bu da aþk hayatýnýza yansýmakta ve
yaþadýðnýz birliktelikler sizin bu huyunuz yüzünden kýsa
süreli olmakta. Biraz ciddiyet
Taþ fýrýn Cilt tipi
C þýkký fazlalýðý olanlar;Cildinizin herhangi bir problemi
olmadýðýný zannetseniz de yoðun bakým a ihtiyacýnýz var
ve özellikle günlük bakým kremi kullanmalýsýnýz. Aþk
hayatýnýzda ise genelde sert ve itici bir tavýr sergiliyorsunuz
daha anlayýþlý ve duyarlý olmaya davet ediyorum sizi
Hiçbiþeye benzemeyen cilt tipi
Hiçbiri; Sizin cildiniz konusunda anlaþýlmaz bir durum
söz konusu bilim adamlarý henüz sizin cildinize uygun
bir bakým ürünü geliþtirmediler. Ýliþkilerini kendi haline
býrakýn siz bu kafayla adam olmazsýnýz
23
hoca üfürükleri
14 þubat psikolojisi
ayþecik ve alpella
14 þubat denilen þu mübarek gün, aslýnda 365
günden herhangi bir tanesi gibi gayet normaldir,
abartýlacak bir þey yoktur. Ancak gönlü aþk dolu, ciðerleri
sevgi kokan bünyeler bu güne özel anlamlar yüklemiþler
ve hala yüklemektedirler. Sevgili okurlar bugün çýlgýnca
bu psikolojiyi irdeleyeceðiz, hayatýnda hiç 14 þubat
kutlamamýþ olanlarý yüceltecek, kutlayanlarý yerin dibine
sokacaðýz. 14 þubat bu yazýnýn ardýndan bir “matem
günü”, efendime söyliyim bir “titreyip kendine gelme
bayramý” ilan edilecek insanlar gerçeðin acý yüzü ile
karþýlaþýp aldýklarý kýrmýzý hapý hazmedecekler.
Sevgililer günü denilen iðrenç günde tüm dünya
çýlgýnlar gibi alýþveriþ yaparlar. Bugün dükkanlar sene
içinde hiç kazanmadýklarý kadar para kazanýr, abidik
gubidik ne kadar ellerinde kalmýþ biblo, yastýk, zart zurt
varsa kakalarlar. Bu biblolar yastýklar yapma çiçekler
tamamen Çin ve Tayvan malý olup uzak doðulu çekik
gözlü kardeþlerimizin aslýnda ne kadar da açýk gözlü ve
uyanýk olduklarýný bize bas bas baðýrýr. Ancak anlamak
mümkün mü, hiç idrak edebilir mi beyin hücresine aþk
dolmuþ bir vücut bu tarz önemli detaylarý?
Alýþveriþten girdik alýþveriþten devam edelim.
Þimdi yeni nesil çok garip, pek dejenere olmuþ.
Bayramlarda gidip büyüklerinin elini öpmeyi yük gören
bünyeler sanki bir vazifeymiþ gibi bu günü en büyük
24
bayramlardan biri gibi kutlarlar. Her tarafta kýrmýzý renk,
her tarafta keyifsiz süslemeler, bayaðý söylemler, itici
tipler cirit atar, at koþturur. O esnada kusmakla meþgul
olmayanlar dikkat edeceklerdir ki bu kýrmýzý renkler bu
þekilsiz kalpli biblolar gönlü sevgi ile sulanmýþ bünyeler
için hiç de iðrenç gelmemektedir. “Berktuuuuunnççç
bana kalpli don alsanaaaaaa” sesini duyun bir kere…
Ýþte o Berktunç kiþisi o kadar beyin hücrelerini
kullanmayacak kadar yorgundur ki “aþkýýýýmm tabeee
alýrým” diye bir tepki vermektedir. Efendim þimdi terbiye
sýnýrlarýný aþmadan bu olayý irdelemek çok zor olacak,
ama toplumun gözünü açabilmemiz, aydýnlanma
yaþatabilmemiz için buradan yüksek sesle söylüyorum
Berktunç’a: ulen dallama hiç insan kalpleri kukusuna
sürebilen, boklu kýçýna kalp giyen bir kýzla beraber olabilir
mi? Ne kadar mutlu olabilirsin o kalplerle cinsel iliþkiye
girerken? (bakýnýz terbiye sýnýrýmý korumaya çalýþýyorum,
gördüðünüz üzere)
Biraz daha kurcalayalým iyi malzeme çýktý
buradan. Efendim, þimdi verdiðimiz çeþitli örneklerde
görüldüðü üzere sevgililer günü hedesi bir alýþveriþ
manyaklýðýndan ibaret. Bu alýþveriþ manyaklýðýnýn sebebi
ise pek tabi ki “sevgisini madde ile belli etmek”ten öte
bir “sevgi iletimi repertuarý”na sahip olmayan yeni
nesildir. Bugün illa ki kutlanacaksa, anayasada yazýyorsa,
devletin bütünlüðü ve egemenli için gerekli, hayýrlý bir
sevgili olmak için zorunlu ise o zaman bunun illa ki bir
maddeye baðlanmasýnýn sebebi nadir? Yok efendim yine
bu þiddetli sevgi görgüsüzlüðünü yaþamadan yarým
kalmaktadýr iliþkiler. Farzý mahal sevgililer birbirlerine
en güzelinden birer þiir okusalar, hoþlarýna gidecek bir
kaç söz söyleseler, resim çizseler, tahterevalliye beraber
binip ayný kaptan yemek yeseler daha az mý romantik
olacaktýr? Hayýr, katiyen… üstüne üstük yapmýþ olanlar
bilir ki sevgiliye söylenilen güzel bir söz eðer ki sevgilinin
beyin hücreleri iltihaplý deðilse on Porsche 911 hediye
etmiþ gücünde etki edecektir… Abartmýþ olabilirim, yani
þimdi bir an için düþündüm de bir Porsche araba için bu
yazdýklarýmý yalanlayabilirim sanýrým.
Konuya dönelim, sevgiliye bir þiir okumak
yeterliyken nedendir bu alýþveriþ hadisesi? Sorunun
cevabý çok basit efendim, “bana bunu sevgilim aldý”
diyebilmek için var o hediyeler, bu dangalak sevgililer
günü hadisesinin tamamý. “Sahip olma”yý sadece madde
boyutunda algýlayan bu yarým akýllýlar birbirleri ile sidik
yarýþtýrýrlar çoðu zaman “benim sevgilim senin
sevgilinden daha güzel hediye aldý bana” diye. Ýþbu
sebepten ötürü hele ki sevgililer günü sessiz sakin normal
bir gün gibi geçirmeye kalkýn! Ýþte o an hayatýnýzýn
hatasýný yaparsýnýz. Sizden o gün için arkadaþlarýna hava
atmak için malzeme bekleyen sevgiliyi eli boþ
býrakýrsanýz, bir þiirle veya izmir marþýyla gönderirseniz
iþte o iliþki çatýrdar, kýtýrdar. “Artýk beni
sevmiyosaaaaannn, hayvansýaaaann” faslýný geçen sevgili
bir sonraki basamak olan “öküz olmayan sevgili
istiyoruaaaaam” level’ýna atlar. Sýrf bu aleni saçma gün
býkkýnlýk getirdiði için biricik sevgilinizden ayrýlma
safhasýna bile girebilirsiniz.
Sevgililer günü mallýðýný mallýk yapan diðer bir
þey de sevgililerin kendi içlerinde birbirleri ile sidik
yarýþtýrmasýdýr. Bu sidik yarýþtýrma hadisesi aslýnda
akademisyenler ve oyun teorisyenleri tarafýndan
incelenmelidir.
Görüldüðü üzere sevgililer günü insan beynini
süngere çeviren, vakit harcatan bir hadisedir, her
sevgililer gününde altta kalmamak için yarýþan sevgililer
dükkan sahiplerini zengin etmekte lakin kendilerini
tatmin edememektedirler.
Sözümü balla noktalarken bir açýklama yapmam
gerek: 365 gün’den bir tanesi olan 14 þubat’a bu kadar
kin kusmamýn sebebi ise kesinlikle bu günü hiç
kutlayamamýþ olduðum gerçeði deðildir, yanlýþ anlaþýlma
olmasýn. Bilakis sevgili sahip olduðum günlerden biri
buna denk gelmiþ olsaydý kalpli don isteyen sevgilinin
üstüne kusardým. Bu günde tüm insanlýk sevgi ishaline
tutulmuþ aþk sýçarken bu boka batmaya pek niyetim yok.
Aklý olan bu günde gider evine, göbeðindeki pamuklarý
ayýklarken çarkýfelek izler, hayatýn anlamý budur.
25
zihin açýcýlar
þarlok niyazi
ahmet özcan nergiz
Þarlok Niyazi bir sonraki gün yapacaðý
soruþturma için dikkatini toplamaya
çalýþýyordu.Ama
ay sonunu nasýl getireceðini düþünmekten
bir türlü konsantre olamýyordu. Ýçten içe hayýflanmaya baþladý. “Ulan bok mu vardý sanki
dedektif olacak, doðru düzgün bir iþin olsaydý fena mý olurdu?! Ne bileyim yani þöyle ufak
bir þarküterin olsaydý, ya da memur olsaydýn
da düzenli bir gelirin olsaydý, sigortan
olsaydý...Þu hale bak ne gelen var ne giden!
Pipoya
tütün alacak para bile kalmadý. Mahalledeki
karýlarý kocasýyla birbirine düþürüp müþteri
kazanayým diye aramaktan alýþkanlýk mý oldu
ne, ismimi soranlara yanlýþlýkla bir dost deyip
duruyorum. Ayrýca telefonun borcu da tavana
vurdu. Ulan hem silahsýz dedektif mi olurmuþ,
görülmemiþ þey! Neyse bu mantar
tabancasýyla biraz daha idare edecez artýk...”
O sýrada kapý açýldý ve odaya yardýmcýsý
Dr.Vatcan girdi. Þapkasýný askýlýða taktýktan
sonra Niyazi’ye doðru aðýr adýmlarla
yaklaþtý.”Merhaba Niyazi Abi ne yaptýn? Yarinki
soruþturmaya hazýr mýsýn?”
Þarlok, yarasýna tuz basar gibi kasýla kasýla
26
giren bu adama ne kadar sinir olduðunu bir kez
daha farketti.”Tabi senin tuzun kuru, okumuþ doktor
olmuþ adamsýn keyfin yerinde... Arada
bulduðun bu iþler de olmasa biz de zýçtýk ya neyse..”
“Efendim Niyazi Abi bir þey mi dedin ?”
“Yok yok, nerdeyse tamam dedim birkaç saate hazýr
olurum..”
“Ne birkaç saat mi, sen yine okumamýþsýn anlaþýlan?!”
“Okuduk dedikya uzatma!”
“Tamam abi uzatmam.. (mýrýldanarak) Neyse köprüyü
geçene kadar dayý diycez..”
“Ne dedin ?”
“Dayý dedim... Vallahi dayý adamsýn Niyazi abi hiçbir
suçlu duramaz karþýnda.”
“Öyleyiz evelallah. Þimdi mümkünse beni yalnýz býrak
çalýþmam lazým.”
“Tamam, yarýn görüþürüz abi. Ben, seni almaya
gelirim. Soðuk hava deposuna, iþte olay
mahaline gitmeden önce.”
“Okey”
“Durex”
“Ne diyosun Vatcan?!”
“Þaka abi, þaka! Kýzma ya...”
—Bir sonraki gün...
Vatcan arabanýn anahtarlarýný cebinden çýkardý ve
Þarlok’a uzattý.
“Al abi istersen,
bugün sen kullan.”
“Yok
hayýr,
bugün
olmaz,
konsantre olmam
lazým gidene kadar.”
“Peki abi nasýl
istersen.”
“Sen
bana
olaydan bahset
biraz.”
“Esenlerde bir
soðuk
hava
deposunun bekçisi
öldürülmüþ.”
“Ee,
kim
öldürmüþ ?”
“Abi bilsek orda
ne iþimiz var ?”
“ D o ð r u
söylüyosun, peki bizi
kim çaðýrdý ?”
“Fabrikanýn
patronu Seyfi Bey,
bekçiyi
çok
severmiþ,katilin bir an önce bulunup
cezalandýrýlmasýný istiyor. En çok da iki apartman
ötedeki kasaptan þüphelendiðini
söyledi.”
“Baþka kimler var ?”
“Taþýma þirketinin þoförü, depo müdürü ve bir de olay
gecesi bekçiyle konuþan emekli
bir amca var, o mahallede oturan. Tabii, patron da
orda bizi bekliyor.”
“Hmmm... Koku almaya baþladým sanki.”
“Anladým abi, tamam önce bir kebapçýya uðrarýz
karnýný doyurursun, koku falan kalmaz,
acýktýn sen yine.”
“Okey”
“Eros”
“Vatcaaan...”
“Þaka abi, þaka! Kýzma ya...”
—Soðuk hava deposunda...
Þarlok, herkesi depo müdürünün odasýndaki masaya
toplamýþ kendisi de masa etrafinda
tüm ortama hakim adýmlarla dolaþarak sorular
soruyordu.
“Kasap hanginizdi ?”
“Benim efem.”
“Ýsminiz nedir?”
“Esenler Þenþakraktamtakrak Aile Kasabý Keramüüü.”
“Olay gecesi nerdeydiniz ve ne yapýyordunuz?”
“Valla olay gecesü evümde oturmus, telvüzyon
seyredeyoduuum.”
“Ama görgü tanýklarý elinizde kanlý bir býçakla depodan
çýktýðýnýzý söylemiþler..”
“Aslýnda doðrudur efem.”
27
“Ee hani evinizdeydiniz ?”
“Aslunda deðildim ben sizi denemek içün öyle dedüm,
bakem dikkatiniz yerinde mi deyeee.”
“Haa öyle desene. Peki siz müdür bey sizi sormalý.”
“Ýyiyiz Allah’a Þükür geçinip gidiyoruz.”
“Öyle deðil, o gece nerdeydiniz ?”
“Haa o gece ve ondan önceki ve sonraki 1 aylýk süreçte
ben izinliydim efendim.”
“Ama nasýl olur bu kadar uzun izin olur mu ?”
“Olur kardeþim bal gibi olur. Ulan ben 5 ay önce
kovuldum beni buraya ne diye çaðýrýyonuz dalga geçer
gibi..”
“Vatcan ne diyo bu ?”
“Pardon abi bi yanlýþlýk olacak herhalde.”
“Neyse, ya sen Rahmi amca senin ne iþin var gecenin
köründe sokaklarda?”
“Evladým, sen benim hanýmý bilmezsin gece tutturdu
fýndýk ezmesi isterim diye, ben de açýk bir þarküteri
umuduyla düþtüm yola. O sýrada bizim Þevki’yi gördüm
kitap okuyordu. ‘Selamýn aleyküm’ dedim. Cevap gelmedi.
Ben de dalmýþ heralde deyip geçtim gittim. Meðerse,
öldürüp kitap okuma süsü vermiþler.”
“Peki siz þoför Osman Cezayemez, siz en son ne
zaman gördünüz Þevki Bey’i ?”
“Benim mesai aksam sekiz dedin mi biter abi. Þevki
Abi, memleketten bi golf sopasý, bir de pinpon topu
istemiþti, onu verdim, gittim evime.Bu arada kendisi iþle
oyunu harmanlamayý baþarmýþ çok yüce bir insandý.”
Tam o sýrada Þarlok’un aklýnda þimþekler çakmaya
baþlamýþtý.Gözleri yakaladýðý ipucunun ateþiyle
parladý.Deponun sahibi Seyfi’nin kendini tutamayýp
28
aðlamaya baþladýðýný farketti. Bir yandan da haykýrýyordu:
“Lütfen bulun suçluyu Þarlok Bey oðlum! Ben, bu acýya
dayanamam.”
“Tamam Seyfi Bey ben suçluyu buldum.”
Vatcan da Þarlok’la ayni þeyi düþünmüþ olacaktý ki
hemen atýldý ve Seyfi Bey’i yakaladý. Þarlok arka cebinden
çýkardýgý bir parça don lastiðini Seyfi Bey’in iki eline
geçirerek çoçukken dayýsýndan öðrendiði gemici
düðümüyle baðladý.
“Vatcan bi ara hatýrlat da bir kelepçe alalým, böyle
çok zor oluyor her seferinde...”
“Olur abi..”
Seyfi Bey ne yapacaðýný þaþýrmýþ adeta þok olmuþtu.
“Durun büyük bir hata yapýyorsunuz ben suçsuzum.Ne
yapýyorsunuz duruun!”
“Hayýr Seyfi Bey! Herkesi aldatabilirsiniz, ama beni
asla! Cezanýzý çekeceksiniz...”
“Olamaz! Siz mükemmelsiniz! Nasýl anladýnýz? Ya,
harbiden soruyorum.”
“Yalakalýk istemez, Vatcan, arkadaþa haklarýný sayar
mýsýn?”
“Okey Abi”
“Hayýr lan, Amor, puhahahahaa...”
“Allah iyiliðini versin Niyazi Abi süper adamsýn valla.”
Þarlok Niyazi yine çok zor bir soruþturmanýn altýndan
baþarýyla kalkmasýný bilmiþti.Peki ama suçlunun Seyfi Bey
olduðunu nerden anlamýþtý? Gelecek sayýmýza kadar
bununla ilgili doðru senaryoyu yazabilenler arasýndan
ma
yapýlma
mayacak olan çekiliþte, herkese Captain Black pipo
tütünü hediye edilecektir.Cevaplarýnýzý bekliyoruz.
zihin açýcýlar
hezeyan köþesi
Merhabalar,sevgili potensiyel kitlemiz...Öncelikle ilk
sayýmýz olduðundan, köþemiz hakkýnda size ufak bilgiler
vermek istiyoruz...Genelde köþemizde iki bölüm
göreceksiniz ve bunlardan birini( geyik hikaye bölümünü)
elimizden geldiðince sabit tutup, diðer bölümümüzü her
ay konsept olarak deðiþtireceðiz. Hayatýnýzý
güzelleþtirmeyi, yüzünüzü gülümsetmeyi, göbeðinizi
büyütmeyi, göðüslerinizi küçültmeyi, gözünüzü bozmayý
ve de sizleri psikolojik manyaklar yapmayý þiddetle
arzularýz. Dünyamýzda yaþanan hezeyanlarý sizlere
öðreteceðiz ve sizi sýnayacaðýz. Yazýlarýmýzý iyi takip
etmenizi bekler,diler,rica ve istirham eder ve de gereðinin
yapýlmasýný arz ederiz!...
Uzun lafýn kýsasý, kýssadan hisseniz, özün sözü, yani
kýsacasý felsefemiz: ‘Geyiði öldürene kadar GEYÝK
yapmak!...’
Yani bu yazýlarýn analizini en iyi laboratuvarlarda, en
iyi imkanlarla bile yapsanýz sonuçta bilim çaresiz kalacak
ve elinizde sadece Dolly’nin kopyalanmasýnda yer alan
bilgiler kadar önemsiz veriler olacaktýr. Hepsi bu...
DEEPnot: Hiçbir yazýmýz akademik olmamakla birlikte
yapmayacaðýmýz tek geyik, thesis statement ve topic
sentence gibi geyiklerdir.
Bölüm#1 - Okunasý , üzerinde düþünülmeyesi ve
sorgulanmayasý mini bir hikaye!...
bykush & kemanist
SEVGÝ HEZEYANI
Yüzyýllar önce, 1. Dünya Savaþý sýrasýnda, siz sýcak
yataðýnýzda uyurkene hazin bir aþk hikayesi hoyrat esen
rüzgarýn eþliðinde cereyan ediyordu. Avcý tilkinin peþinde,
tilki tavuðun peþinde,tavuk týrtýlýn peþinde, týrtýl yapraðýn
peþinde, yaprak da kendi iþinde gücündeykene, Ýrem ve
Mert adýnda iki genç birbirinden habersiz þehrin iki ayrý
ucunda yaþayýp gidiyorlardý...
Turkcell tek baz istasyonuyla 100 metre çapýnda
çekerkene bu iki gencin kominikasyon araçlarýyla
buluþma olasýlýðý bir kedinin nankörlük etmeme ihtimali
kadar biþeydi. Ama o gün, yýl 2003'ü gösterirkene bir
supermarkette Ýrem Molped, Mert de mouse pad alýrkene
ayný reyonun önünde kýçkýça çarpýþýrlar ve gözgöze
gelirler. Bir kaç saniyelik kesiþmenin ardýndan Mert’in
gözü, Ýrem’in taþ bacaklarýna doðru kayar. Mert’in
salyalarýndan, Mert’in ne mal olduðunu anlayan Ýrem,
ceylan gibi sýçrayarak bir melek gibi supermarketten dýþarý
süzülür.Mert derin bir iç geçirdikten sonra þu hezeyan
dolu sözleri sarfeder:
-Anaaa!...Garýya bak nasýl da ceylan gibi sekiyii, der
ve dýþardaki siyah 2015 model Porsche’siyle
fakirhanesine doðru yola çýkar...
Yýllar birbirini kovalar ve Mondoros Mütareke’si
imzalanýr. Vatanýn her köþesi bifiil iþgal edilmiþ, bütün
tersanelere girilmiþ, ordularý daðýtýlmýþ ve bütün
Porsche’lere el konulmuþ, Mert geriye gecekondusu ve
29
Jet-skisiyle dýmdýzlak kalmýþtýr...
Ýrem ise sýcak köþkünde üþümekte ve bunu bahane
ederek de yanýndaki Ýngiliz komutana daha fazla
sokulmaya baþlamýþtýr. Her an hizmetçi odasýna gidip
üzerine rahat bir þeyler almaya meyillidir. Ýrem aþk deðil,
aþna ve fiþne peþindedir. Onsekiz yaþýn vermiþ olduðu
yorgunluktan dolayý Ýngiliz general’de ‘týk’ olmamasýna
raðmen onbeþ gayrimeþru çocuðu vardýr. Ama Ýrem,
dönüþü olmayan bir uçurumun eþiðindedir.Ýrem ya Ýngiliz
komutaný elde edecek ya da kendini zemin kattan
traplenle köþkün on altýncý katýna fýrlatarak intihar
edecektir.
Bu sýrada Mert boþ durmamaktadýr ve
gecekondusundaki löptopuyla (þimdiki laptoplarýn atasý)
internete girip Ýrem’in evinin adresini bulur., Bas gitarýný,
sub-woofer hoparlörlerini ve Müslüm Baba imzalý jiletini
alýp Ýrem’in evinin önüne gider. Sistemi kurduktan sonra
sokakta elektiriðin olmadýðýný farkedip eyleminin diðer
bölümüne geçer. Ciletini alýr ve bileðine saplar...Bunu
yapmaktaki maksadý ise orjinal bir fikir olan ,Ýrem’in
balkonunun ortasýna kanýyla ‘seni seviyorum’ yazmaktýr.
Lakin henüz ‘seni’ yazmýþken gözleri kararan Mert, kanýn
yetmiyeceðini farkederek ‘seviyorum’ yerine ‘S.’ yazar
ve bayýlýr.
Beþ hafta sonra, Ýngiliz komutaný baþtan çýkaramayan
Ýrem, intiharý seçmiþtir. Tramplenle atlamak için balkona
çýkan Ýrem, tramplen üzerinde baygýn kanlar içinde bir
vücudun zýpladýðýný görür. Kan damlalarýný takip ettiðinde
‘SENÝ S.’ yazýsýný görür ama bir anlam veremez. Fekat
Acýbadem Hastanesi’nin otopsi sonuçlarý bu baygýn
30
vücudun Ýrem’in supermarkette gördüðü sapýk Mert
olduðunu göstermektedir. Ýrem þöyle düþünür ve Mert’in
sapýk olmadýðýna karar verir. Çünkü Ýngiliz komutan
dýþýnda þimdiye kadar onun yanýndan geçip de taþ
bacaklarýna bakarak salya akýtmayan hiç bir
varlýk(köpekler bile) olmamýþtýr. Ýrem, yumuþamaktadýr...
Ýrem, hastanede Mert’in yanýbaþýnda refakatçý olarak
konaklamaktadýr ve hastanede beleþ hayat yaþamaktadýr.
Üç gün önce yediði, beþ gün sonra çýkardýðý
kurufasulyenin gazýyla öyle bir yellenir ki mucize
gerçekleþir ve Mert bitkisel hayattan uyanýr, ama koku
alamamaktadýr. Ýrem’i karþýsýnda gören Mert, aþkýný ilan
etmeye karar verir. Ve der ki:
-Sen ki ýþýðýyla güneþi söndüren, güzelliðiyle melekleri
kýskandýran, bakýþýyla kalbimi vuran, duruþuyla bir
asilzadeyi andýran, osuruðuyla daðlarý delen, taþ
bacaklarýyla beni duvarlara týrmandýran, füze bicikleriyle
androjenim neyimi arttýran doðaüstü bir varlýksýn. Seni
seviyorum...
Ýrem bir potensiyel sapýðýn kendisini sevdiðini
öðrenince 3,5 atmaya baþlar ama bir yandan da bir çocuk
gibi þen, bir kelebek gibi ‘özgür’ hissetmektedir. Karýþýk
duygular denizinde yüzerkene boðulma tehlikesi yaþayan
Ýrem, kendisini saf bir þekilde Mert’in kucaðýna atar.
Mert’Ýn yüzündeyse hain bir gülüþ ve ayný zamanda sevgi
hezeyaný ifadesi vardýr.
Ertesi gün odaya gelen hemþire, Mert’in ayaklarýný
Ýrem’in aðzýnda, Ýrem’in parmaklarýný da Mert’in burnun
içinde bulur. Kýsa bir þoktan sonra ikisine de sakinleþtirici
adrenalin hormonu verir. Hemþirelik belgesini neydüðü
belirsiz Selçuklu bir tüccardan alan bu genç ve talihsiz
avrat, ne pok yediðini anlayamadan iki sevgilinin
saldýrýsýna uðrar. Küçük bir hengameden sonra odaya
giren SWAT timi gaz bombalarýyla olaya el koyup odadaki
hemen hemen herkesi bayýltýlar.Tek ayakta kalansa koku
alamayan Mert’tir. Gözü korkan, dötü tavana vuran Mert,
bir ýslýk çalar ve son model halis mulis Osmanlý eþeðini
çaðýrýr, Ýrem’i de omzuna attýðý gibi camdan eþeðinin
üstüne atlar. Fekat küçük bir zamanlama hatasýndan
dolaydýr ki berabercene eþeðin kafasýna düþerler ve eþek
beyin kanamasýndan oracýkta ölür. O anda uzaklaþmalarýný
saðlayacak hiçbir araçlarý olmadýðýndan çaresiz cýlýz Mert,
Ýrem’i orada býrakýr ve hýzla kaçmaya baþlar.Yüz metre
ilerledikten sonraysa kafasýna ‘dank! ‘ eder, döner ve:
-Oh my gaat! Gancýk feleðin bana yaptýðýna bak
yavruyu sokakta yek baþýna çaresiz ve tecavüze uygun
bir vaziyet-i halde býraktým! Bir an önce dönmem ve garýyý
yaban ellerden kurtarmam lazým, der.
Hýzla taksiye atlayýp olay mahalliine geri döner. Amma
velakin döndüðünde hiçbir þey býraktýðý gibi deðildir,
korktuðu baþýna gelmiþtir. Bir köþede, Ýrem üstü baþý
yýrtýk içinde aðlamakta; diðer köþede ise keyif sigarasý
tüttüren bir bölük SWAT timi muhabbet etmektedir. Mert
, ciðeri elinden alýnan bir kedi kadar sinirlenmiþ,
maðarasýna ayýlarýn daldýðýný gören bir yarasa gibi
týrsmýþtýr. Bu karýþýk duygular içerisinde ne yapacaðýný
bilemez ve Ýrem’i saçýndan tuttuðu gibi balayý için
denizaþýrý,alakasýz bir yolculuða çýkmaya karar verir...
Karadeniz’e
geçerek
dünyaca
ünlü
translandandik’Taka of Temel Reis’ ile Hint Okyanusu’na
açýlýrlar. Her geçen gün aþklarý güçlenir, takadan
kopardýklarý her papatyadan ‘beni seviyor’ sonucuna
varýrlar. Aþk dolu sözcükler havada uçuþurkene iki sevgili
de translandandiðin üstünde kürek çekerler. Mert gaza
gelip doðaçlama þiir okumaya çalýþýr ve der ki:
Güzel gözlerin etkiler beni,
Çok severim ben seni...
Kimse tutamaz beni,
Dayanamam yerim seni...
Hiç sevmedim yellenmeni,
Tasvip etmedim intihar etmeni,
Ne bakýyon maymun gibi,
Seni geri zekalý seni...
Ýrem, bunun üzerine poku çýkan karmaþýk duygular
serisinden bir bölüm daha yaþamaktadýr. Mert’in kucaðýna
mý atlasa, yoksa Mert’i denize mi atsa karar
verememektedir.O anda inanýlmaz tsunamiler ortaya
çýkar... ‘Taka of Temel Reis’ hýzla sallanmaya baþlar.
Bunun üzerine Ýrem, Mert’in kucaðýna atlama fikrini daha
mantýklý bulur ve düþünmeden atlar ve translandandiði
alabora eder.Þimþekler çakmakta, bulutlar zýrýldamakta,
güneþ de gülümsemektedir. Hiç batmaz denilen bu
sandalýmtýrak deniz aracýmsý alet þimþekler ve dalgalar
arasýnda paramparça olmaktadýr. Ýki sevgili de denize
düþmüþtür...
31
PIRASA NATIONA
Los Alamos
National Laborato
CHEMISTRY
DIVISIO
1A
1
H
1
1s
hydrogen
1.008
3
Li
Be
lithium
beryllium
[He]2s1
Periodic Table of the Ele
2A
4
[He]2s2
6.941
9.012
11
12
Na Mg
[Ne]3s1
sodium
22.99
19
K
[Ar]4s1
potassium
39.10
37
Rb
[Kr]5s1
[Ne]3s2
magnesium
24.31
20
Ca
3B
21
Sc
[Ar]4s2
[Ar]4s23d1
calcium
scandium
40.08
44.96
38
39
Sr
Y
rubidium
strontium
[Kr]5s2
[Kr]5s24d1
85.47
87.62
88.91
55
56
Cs
Ba
cesium
barium
[Xe]6s1
[Xe]6s2
yttrium
4B
22
5B
23
[Ar]4s23d2
6B
24
[Ar]4s23d3
Cr
[Ar]4s13d5
Mn
titanium
vanadium
47.88
50.94
41
42
Ti
40
Zr
[Kr]5s24d2
zirconium
V
niobium
chromium
manganese
[Ar]4s23d7
52.00
54.94
55.85
58.93
[Kr]5s14d5
molybdenum
92.91
95.94
57
72
73
74
[Xe]6s25d1
[Xe]6s24f145d2
La* Hf
hafnium
Ta
[Xe]6s24f145d3
tantalum
Co
[Ar]4s23d6
Nb Mo
[Kr]5s14d4
26
Fe
8B
27
[Ar]4s23d5
91.22
lanthanum
7B
25
W
[Xe]6s24f145d4
tungsten
43
iron
44
cobalt
45
Tc
Ru
Rh
technetium
ruthenium
rhodium
(98)
101.1
102.9
75
76
77
[Kr]5s24d5
[Kr]5s14d7
Re
Os
[Xe]6s24f145d5
[Xe]6s24f145d6
rhenium
osmium
[Kr]5s14d8
Ir
[Xe]6s24f145d7
iridium
132.9
137.3
138.9
178.5
180.9
183.9
186.2
190.2
190.2
87
88
89
104
105
106
107
108
109
[Rn]7s2
[Rn]7s26d1
[Rn]7s25f146d2
[Rn]7s25f146d3
[Rn]7s25f146d4
Fr
[Rn]7s1
francium
(223)
Ra Ac~ Rf
radium
(226)
actinium
(227)
58
Lanthanide Series*
Ce
[Xe]6s24f15d1
cerium
140.1
90
Actinide Series~
Th
[Rn]7s26d2
thorium
232.0
rutherfordium
(257)
59
Pr
[Xe]6s24f3
praseodymium
140.9
91
Pa
[Rn]7s25f26d1
protactinium
(231)
Db
dubnium
(260)
60
Sg
seaborgium
(263)
61
Bh
[Rn]7s25f146d5
bohrium
(262)
62
Hs
[Rn]7s25f146d6
hassium
(265)
63
Nd Pm Sm Eu
[Xe]6s24f4
[Xe]6s24f5
[Xe]6s24f6
Mt
[Rn]7s25f146d7
meitnerium
(266)
64
Gd
[Xe]6s24f7
[Xe]6s24f75d1
152.0
157.3
promethium
(147)
samarium
(150.4)
europium
144.2
92
93
94
95
96
[Rn]7s25f7
[Rn]7s25f76d1
neodymium
U
[Rn]7s25f36d1
uranium
(238)
Np
[Rn]7s25f46d1
neptunium
(237)
gadolinium
Pu Am Cm
[Rn]7s25f6
plutonium
(242)
americium
(243)
curium
(247)
AL LABORATORIES
ory PERIODIC
Chemistry Division
ON
TABLE
8A
2
He
1s2
ments
3A
5
B
[He]2s22p1
boron
10.81
13
Al
28
Ni
[Ar]4s23d8
nickel
58.69
46
Pd
[Kr]4d10
11B
29
Cu
[Ar]4s13d10
copper
63.55
47
Ag
12B
30
Zn
[Ar]4s23d10
zinc
65.39
48
Cd
4A
6
C
5A
7
N
[He]2s22p4
[He]2s22p5
12.01
14.01
16.00
19.00
14
15
Si
nitrogen
P
[Ne]3s23p2
[Ne]3s23p3
silicon
phosphorus
31
[Ar]4s23d104p1
gallium
69.72
49
In
F
[He]2s22p3
carbon
[Ne]3s23p1
Ga
O
7A
9
[He]2s22p2
aluminum
26.98
6A
8
28.09
32
Ge
[Ar]4s23d104p2
germanium
72.58
50
Sn
30.97
33
As
oxygen
16
S
[Ne]3s23p4
sulfur
32.07
34
Se
[Ar]4s23d104p3
[Ar]4s23d104p4
74.92
78.96
arsenic
51
Sb
selenium
fluorine
17
Cl
4.003
10
Ne
[He]2s22p6
neon
20.18
18
Ar
[Ne]3s23p5
[Ne]3s23p6
35.45
39.95
chlorine
35
Br
[Ar]4s23d104p5
bromine
79.90
52
53
Te
helium
I
argon
36
Kr
[Ar]4s23d104p6
krypton
83.80
54
Xe
[Kr]5s14d10
[Kr]5s24d10
[Kr]5s24d105p1
[Kr]5s24d105p3
[Kr]5s24d105p4
[Kr]5s24d105p5
[Kr]5s24d105p6
106.4
107.9
112.4
114.8
118.7
121.8
127.6
126.9
131.3
78
79
80
81
82
83
84
85
86
palladium
Pt
silver
Au
cadmium
Hg
indium
Tl
[Kr]5s24d105p2
tin
Pb
antimony
Bi
tellurium
Po
iodine
At
[Xe]6s14f145d10
[Xe]6s24f145d10
[Xe]6s24f145d106p1
[Xe]6s24f145d106p2
[Xe]6s24f145d106p3
[Xe]6s24f145d106p4
[Xe]6s24f145d106p5
bismuth
astatine
195.1
polonium
197.0
200.5
204.4
207.2
208.9
(209)
110
111
112
(272)
(277)
[Xe]6s14f145d9
platinum
gold
mercury
thallium
lead
114
Ds Uuu Uub
116
(210)
xenon
Rn
[Xe]6s24f145d106p6
radon
(222)
118
Uuq
Uuh
Uuo
(296)
(298)
(?)
[Rn]7s15f146d9
darmstadtium
(271)
65
66
67
Tb
Dy
Ho
terbium
dysprosium
holmium
[Xe]6s24f9
158.9
97
Bk
[Rn]7s25f9
berkelium
(247)
68
Er
[Xe]6s24f10
[Xe]6s24f11
[Xe]6s24f12
162.5
164.9
167.3
98
99
Cf
[Rn]7s25f10
californium
(249)
Es
[Rn]7s25f11
einsteinium
(254)
erbium
100
69
Tm
[Xe]6s24f13
70
Yb
[Xe]6s24f14
fermium
(253)
[Xe]6s24f145d1
thulium
ytterbium
168.9
173.0
175.0
101
102
103
[Rn]7s25f13
[Rn]7s25f14
Fm Md No
[Rn]7s25f12
71
Lu
mendelevium
(256)
nobelium
(254)
lutetium
Lr
[Rn]7s25f146d1
lawrencium
(257)
Bir ay sonra gelen kurtarma ekipleri, Mert haricinde
1787 kiþiden eser bulamamýþlardýr. Mert’i ise fizik
kurallarýný ihlal eder bir þekilde deniz üzerinde baðdaþ
kurmuþ, bir et parçasý yerkene görürler. Olay yerine gelen
FBI Mert’i ve onun altýndaki tek kolu olmayan kadavrayý
sorguya çekerler. Kadavra sessizliðini korumakta, Mert
ise her þeyi açýk açýk anlatmaktadýr:
-Vallaaaa komserim, bir gürültü koptu, yer yarýldý,
gök patladý, kafam çatladý, aha bu gördüðünüz garý da
azgýnlýðýndan mýdýr nedir üzerime atladý. Ben de daha
önce hiç görmediðim bu avratla kendimi suyun içinde
buldum. Komserim ajaným, ben meaaasumum...Her þey
bu garý yüzünden meydana geldi. Ben açýk açýk söyliyem
yüzme bilmem. Þansýma bu kadýn silikonlu çýktý da benim
can simidim oldu. O ikiliye yapýþtým ve bir daha
býrakmadým.
-Peki kadavranýn olmayan kolu nerde?
,-Kimin? Ýrem’in mi? Çok acýkmýþtým, siz de biraz
gecikince dayanamadým, daha önce de kendisine
söylediðim gibi yedim.
çýkýþý görüntülendi.
* Hemþire, sahte belgesini aldýðý tüccarý bulmak için
Ýpek yolunu gözlemeye baþladý halen de gözlemektedir.
* Eþek, öldü bea öldü vicdansýz okur!Ne çabuk
unuttun?!...
Hikayede kaybettiðimiz deðerli dostumuz ‘eþþek’ i
saygýyla anýyoruz…
***
DEEPnotS:
* Mert, Afrika’da yamyamlarla yaþamaya gönderildi.
Bir kýsýrlýk zamanýnda insan bulamadýðý için kendi kolunu
yerkene kan kaybýndan öldü.
* Ýrem, hastanede Miss Globe Kadavra seçildi ve Miss
World Kadavra’ da yurdunu temsil etme hakký kazandý.
* SWAT timi, tarihinin en zevkli operasyonunun
ardýndan, görevden alýndý.
* Ýngiliz komutan, paparaziler tarafýndan bir gay bar
34
Bölüm#2 – Bunlarý biliyor muydunuz ki,ha?!Sus! Bak
bir de cevap VERÝYOR!Terbiyesiz...
Kahin kimdir ?
Kýsacasý, bir ‘denyo’ nun bilip bilmeden
geleceðe yönelik atýp tutmaya baþlamasý sonucu ortaya
çýkan ‘potansiyel ölü’. Ola ki tesadüfen bir ya da birkaçý
tutacak olursa bu ‘denyo’ kýlýf deðiþtirir ve ‘kahin’ adýný
·
alýr. Bu mutasyon sonucunda biraz dotu kalktýðý için midir
bilinmez, sakal býrakýp baþýna uzun bir þapka geçirir ve
daha hýzlý sýkmaya baþlar. Bu evreden sonra ‘kahin’
adýndaki bu yaratýðý susturmak imkansýz olmakla
beraber, sonu ölümdür. Çünkü bu ‘denyo’ lar çok
ünlendiklerinde kral ya da dönemin büyükleri tarafýndan
geleceði görmek üzere görevlendirilir ve kendilerini
tutamayarak en muhtemel tahmini seçerler: ‘Sizin
ölümünüzü görüyorum,efendim! ’
Bu onlarýn son sözleri olur...
·
Alkolün yan etkileri nelerdir?
Özel gecelerde, partilerde, arkadaþ
toplantýlarýnda, sevgililer gününde, ramazan sonrasýnda,
üniversite yurtlarýnda ve bilumum mekan ve zamanlarda
içilen bu ‘meret’; pek çok çarpýcý etkiye sahiptir. En
basitinden biyolojimiz gereði içtikçe açýlan bir boþaltým
sistemimiz vardýr (bkz. Ana Britanica, bira-üre iliþkisi,
cilt:8 sayfa:86). O yüzdendir ki içen insanlarýn sindirim
sistemi de altüst olur. Sindirim sistemi alkol alýmýndan
sonra peristaltik, akrodinamik, mikromatik ve innovatif
hareketlere maruz kalaraktan midenizin beleþ yýkanmasýný
saðlar. Midenin termodinamik süspansiyonlu dingil
sistemi sayesinde midede bir yanma ve dönme hissi
oluþur. Bu adaptasyon sayesinde midedeki artýk maddeler
dýþarý doðru volkanik, tektonik ve jeolojik bir þekilde
püskürtülür. Bu olaya halk arasýnda kusma, çýkarma,
batýrma, böðürme, böðk gibi isimler takýlmýþtýr. Ayrýca
alkolun dýger bir etkisi de beþ duyumuzu felç edip komaya
sokmasýdýr. Birçok zomus keyf-i cakhýris (halk arasýnda
sarhoþlar), ne düz bir çizgide yürüyebilir, ne düz bir
çizgi görebilir, ne düz bir çizgiye dokunabilir, ne düz
çizginin kokusunu duyabilir ne de düz bi çizginin tadýný
alabilir. Bu durum özellikle karda kýþta buz üstünde, yazda
baharda denizde büyük sorunlar yaratýr. Hatta kiþisel
tecrübelerimize dayanarak söylüyoruz ki bir insan içtikten
hemen sonra görme duyusundaki aksaklýklardan dolayý
erkekler wcsi yerine kýzlar tuvaletine dalabilir. Bu ve
bunun gibi pekçok örnekte görüldüðü üzere alkol ve
türevlerinin zararlarý (Jooney, Ð. , Alkolizm ve Sürrealizm,
page: 197) çeþitli ve evrenseldir.
Arap atý neden ünlüdür?
·
Halk dilinde ‘ayap’ adýný almýþ olan bu tür
atlar, ülkemize ilk defa Veli Efendi tarafýndan getirilmiþ
olup altýlý ganyan da genelde favori olan dört ayaklýlardýr.
Ot dýþýnda en iyi beslenme kaynaðý ‘gaz’ dýr! ‘Yürü bea,
ayrýl da gel! ’ ya da ‘Kop da gel kýnalý guzum! ’ en sevdikleri
gazlardýr. Yarýþlardaki bu ünleri bazýlarýný muzik ve film
dünyasýna taþýmýþtýr. Ýlk adýmý ‘Malkaçoðlu filmleri’nde
yer alarak atan Türk ayaplar, son olarak da Mustafa
Sandal’ýn ‘Seni Tek Geçerim’ adlý klibinde boy
göstermiþlerdir...Bazý vatanseverlerin ‘Sütçü beygiri
dururken niye elin Arap’ ýnýn atýný kullanýyoruz?’ gibi
direniþleri olmuþ olsa da bu durum, ayaplarýn ilerleyeþini
durduramamamýþtýr.
Bazý ayap sahipleri atlarýna deðer biçip satmaya
kalksalar da gerçek ‘ayap severler’ atlarýna deðer bilem
biçememektedirler...Alýnan son bilgilere göreyse
Antalya’da bir ‘ayap’lar festivali düzenlenecekmiþ. ’Ayap
severlere’ duyrulur!...Sloganý ise þu olacakmýþ:
‘Ayaplar, binlerce boy ilerde!Biri bunlarý
durdursunnn!..’(ÝMDAAAAAAAAAAAAAAAAAT!)
35
geyik ötesi
ah bu laptoplar olmasa!
eren þ. bozkaya
Eveeeett.. Sabanci Universitesi’nin güzide öðrencileri,
öðretmenleri, yöneticileri, temizlik görevlileri, güvenlik
görevlileri, Gürsel’in þoförleri, Cafe Dorm’da çalýþanlar,
yurt görevlileri, ma....
Þu sözde Ýstanbul’da diye geçen ama Allah’ýn unuttuðu
daðda fabrikalarla iç içe (hatta fazlasýyla – her türlü
fabrüka kokusu, özel Sabanci sivrisinekleri – kaynaþmýþ)
bir üniversitede saat akþamýn sekizinde bitime iki saat
kala bu yazýyý yazmakla meþguluuumm !! Nerden bulaþtým
ben bu iþe anlamam. Herkes gibi laptop umu açmýþ
masabaþýmda oturuyorum ama niyee? Newsgrouplarda
gevezelik yapmak mý (HAYIRRRR!), icq ya da msn’de
chat için mi (O HÝÇ DEÐÝL!!), CS (kýzlar için tercümecounter strike) adlý oyun için mi (MAALESEF O DA DEÐÝL
L) ?? Dikkat ettiyseniz bütün aktiviteler laptop çevresinde
gerçekleþiyor uahauhauh :p Hakkaten bu laptoplar iyice
hayatýmýza girdi. Bakalým bu gidiþatýn sonu ne olacak?
Size genel olarak bir günümü anlatayým:
Saat 8:15
Yataktan kalkýyorum ve direk Çaðlar’ý arýyorum:
Ben: Laptop gelcek mi?
Çaðlar: Eveeett ...
Laptopu son sürat hazýrladým ve tamam iþte derse
gitmeye hazýrým ahahaa
Saat 8:39
Sýnýfa girdim ve herkes büyük bir telaþ içinde
Laptoplarý hazýrlamaya çalýþýyor,ee tabi ben de hemen
atýlýyorum iþe.
36
Saat 8:45
Ýþteee hoca da sonunda sýnýfa geldi L
Hoca: Açýn laptoplarý webden þunu, bunu, hayatýný,
özgeçmiþini, düþüncelerini, eserlerini, gelecekte
yapacaklarýný ( hehehe fazla salladým!) araþtýrýn.
Presentation hazýrlayýn, listening yapcaz vs vs. Laptopla
ilgili ne yapýlabiliyorsa yapcazzz nihohahahaha.
Saat 12:31
Ýþteeee !!! Ders sonunda bitti ve sonunda odama doðru
yol alýyoruuumm J (tabi laptop gene baþ rolde –benden
ayrýlabilir mi hiç- sýrtýmda benle beraber geliyor.)
Saat: 12:43
Odaya geldim ve ilk iþim laptopu kurup nete girmek
oldu. Hemen nette biraz gezindikten sonra newsgoruplara
þöyle bir bakýnýyorum ve ardýndan ver elini icq J
Saat: 16:02
Obaaa nasýl da bukadar çabuk geçer zaman yaa
anlayamadým. Eee, daha demin oturmuþtum halbuki bu
meretin baþýna!
Saat: 16:58
Ohhh bee!! Dünya varmýþ, midemiz bi yemek gördü
sonunda. Þimdi odaya gideyim de birazcýk oyun
oynayayým eniyisi ehehee
Saat: 17:04
Offf yaaa Bilgisayar Klübünün CS (kýzlar için tercüme
–Counter Strike adlý oyun) serverlarý gene full dolmuþ
abii ne zaman oynamak istesem dolu oluyor :/
Bari birazcýk müzik dinliyim..
Saat: 17:29
Uzun uðraþlar sonunda girdim Csye wuuhuu !!! Ahha
savulun korkaklar, lamerlar, sotecilerr!!
-Vay o da ne oraya da sote yapýlýr mý olm yaa off!!!!
-Abiiiii yalanlara geeelll nasýl bir headshot bu boyleeee!!
-Oyle soteye böyle headshot çakarlar yavruuumm !!
-Ehhh bu ne dengesiz takýmlar boyle hea!!
YETEEEEEEEEEEERRRR !!
-Yahu makine dondu tam hs (headshot) atcaktým
vallahi ya.. L
-Leeaynnn olm bu adam nasýl flash atýyorrr!! Beni kör
etti yaa Allahýýýýýýýýmmm..
(Ahahahaaa iþte bunlar gibi yüzlerce tipik CSci
cümleleri.. )
Saat 20:03
Yuhhhh !! Saat resmen su gibi akmýþ olamaz!! Niye
derste iken böle geçmezki L Bi bakýyým hoca ödev
yollamýþ mý mailden?
Olamaz yaa gene mi ödev!! Býktým artýk bu ödevlerden,
araþtýrmalardan, essaylerden, derslerden.. (Aslýnda sadece
günün dört saati sýnýfta yapýyorum ama olsun gene de
býktým iþte uehuehe)
Icqya girdim ve odev yapcak birilerini buldum sonunda
ahaha çok kurnazým dimi!
Saat: 23:52
Ohhh bee odevler de bitti sonunda, off iyiki Study
roomda beraber yaptýk ödevi hea yoksa ben hayatta
bitiremezdim bunu tek baþýma. Eee nerde kalmýþtým?
Hmm, biraz müzik falan dinliyim, mail gelmiþ mi acaba?
Haydaaa, ic’ye kitaplarý gene býrakmayý unuttum,ceza
bindikçe biniyor bu gidiþle ic’ye almýcaklar beni. Keþke
öle biþey olsa da almasalar beni ic’ye. Ne güzel bazý
derslerden yýrtardým en azýndan.
Saat: 00:09 (Gün aslýnda bitmiþ oldu ama hadi
bendensiniz bu sefer, bundan sonrasý promosyon J )
Ooo bu müzik gerçekten çok güzel, kadýn harika
söylüyor off.. Bir yandan da icq, müzikle beraber iyi
gidiyor vallahi.
Saat: 02:29
Taha, Cihan benim karným acýktý, hadi dorma gidip
biþiler yiyelim (Oda arkadaþlarým olmalarýna raðmen bu
cümle icqda yer almýþtýr! Ýnanmayanlar olursa gelsin SUA4 103’e icq history’i gösterebilirim.)
Saat: 03:11
Dünya varmýþ ya.. Þu hayatta en güzel þey yemek
yemek ve uyumak! (tabi bikaç þey daha var ama fazla
karýþtýrmayýn artýk eheheh)
Saat: 03:57
-Hadi beyler ben yatýyorum, iyi gecelerrrrr.. (Yok yok,
o kadar da deðil merak etmeyin, bu icq cümlesi deðildir.
Has be has kendi aðzýmla söyledim J )
Anlayacaðýnýz günde ortalama dört saat uyku, geri
kalan yirmi saatin en az on üç - on dört saati (en az
dedim dikkat edin!) laptopla bir þeyler yaparak geçiyor.
Þimdi soruyorum size:
ACABA
BU
LAPTOPLAR
OLMASAYDI
ÜNÝVERSÝTEDEKÝ YAÞAM NASIL OLURDU? Cevaplarýnýzý
mailime bekliyorum! J
Hadi hepiniz öpüldünüz.. (özellikle kýzlaaaarr !!)
([email protected])
37
geyik ötesi
teknogeyik
Bölüm 1
Dünyanýn ilk koþabilen robotu Qrio ile Japonya
Muhabirimizin yaptýðý müthiþ röpörtaj:
Muhabir: Naber Qrio nasýlsýn bakayým koç?
Qrio: Ýyidir be abi, koþuþturup duruyoruz.
M: Alemsin be Qrio, illa gözümüze sokacaksýn deðil
mi koþabilen ilk robot olduðunu?!
Qrio: Abi biliyorsun gösteri dünyasý bu, reklamýn iyisi
kötüsü olmuyor.
M: Neyse Qrio kardeþim, boþver sen reklamý felan
da anlat bakalým, nasýl oldu bu koþma iþi?
Qrio: Abicim biliyorsun uzun süredir çalýþýyordu
bizimkiler robot iþi üzerinde. Ýþte bunlar bir gün kafaya
takmýþlar, illa da robotumuz iki bacaklý olsun, koþsun
bayýrlarda çayýrlarda, havamýz olsun, namýmýz alsýn
yürüsün diye.
M: Bizimkiler?
Qrio: Sony diyorum, Sony! Japon mühendisler!
M: Haaa! Tamam! Peki kaç para harcadýlar seni
yapmak için?
Qrio: Abicim ben para iþlerinden pek anlamam ama
Allah seni inandýrsýn beni yapmak için en kral parçalarý
kullandýlar. Baksana þu metalin güzelliðine... (Dýþ
yüzeyindeki metal aksamý muhabirimize gösterir.)
M: Oðlum bence seni çok fena keklemiþler, bu
bildiðimiz araba kaportasý be... Gel ben götüreyim seni
38
çaðlar kalaycýoðlu
bizim oto sanayiye, þöle güzel bi þipþak yapalým tavana,
susturucularý büyütelim, hatta kanat felan takalým, vallaha
uçmazsan þerefsizim.
Qrio: Yok, kalsýn abi.Koþmak neyimize yetmiyor?!
M: Hakkaten be Qrio kardeþ, baþtan beri soracaktým
bir türlü fýrsat olmadý. Sen þimdi koþuyorsun tamam da,
nereye koþuyorsun be Qrio kardeþim?
Qrio: Hedef büyük abi, koþmak gerek.
M: Yok oðlum onu demiyorum. Nereye koþuyor bu
Qrio diyorum. Neden koþuyor? Bunlarý niye yapýyor?
Qrio: Haklýsýn abi, derin konular bunlar, ben kafa
yoramýyorum. Boþver bu meseleleri de asýl önemli
konuya gelelim. Abicim izninle ben de sana bir soru
sormak istiyorum.
M: Sor bakalým koç.
Qrio: Abi, sen hiç hýbýzýttýn mý?
M: Efendim?
Qrio: Zzzttt... Erenköy!
M: Ulan ben senin o devrelerini dilimlemezsem... Bak
þuna, ne biçim de koþuyor... Kaçma hüleoaynnn!!
Kaçmaaa!!!
Not: Bu olaydan sonra Qrio muhabirimizden hýzla
kaçmaya baþlamýþ. Japon polisinin bize verdiði en son
bilgiye göre muhabirimiz röpörtajdan 4 gün sonra
Hokkaido þehri yakýnlarýnda Qrio’yu kovalarken
görülmüþ. Geliþmelerden haberdar oldukça sizi de bu
konuda bilgilendireceðiz.
geyik ötesi
panik havasý
çaðlar kýlýnçoðlu & güney andaç
Tarih:......05.01.2004
Saat:........05:58
Pk ‘ LARIN HAZÝN SONU
T’yalthis & Qadavra : Sabahýn köründe yaptýðýmýz þu
iþe bak yaa?
T : Ben sana kaç haftadýr yazalým
þunu yazalým þunu diyip duruyorum
aldýrdýðýn yok hiç. Ondan sonra böle
sabahlarýz iþte.
Q : Olm 3 saat sonra ders var biz
napýyoruz?
T : Bugün son gün olm
yetiþtirmemiz lazým.
Q : Neyi?
T : Bilmem...
Q : Ulan bilmediðin þeyi nasýl
yetiþtirceksin?
T : Olm .ýçtýk resmen yaa! Alp
biþeyler bekliyo ,Kerem biþeyler
bekliyo ,PýraSA biþeyler bekliyo...
Q : Harbiden yaa millet darlayýp duruyo zaten moral
diye biþey kalmadý anasýný satayým..Alp karþý odadan
saldýrýyo ,Kerem maillerle bastýrýyo..Olm öldük resmen
yaa öldük :((
T : Dur hemen panik yapma buluruz bi çare..
Q : Ne çaresi olm kaldý þurda kaç saat yazýyý vermeye
sen panik yapma diyosun ne geniþ adamsýn yaa...
T : Lan ne geniþliði ben senden telaþlýyým
çaktýrmýyom..
Q : Þimdi biz ne yazcaz? Ne hakkýnda yazcaz? Ne
kadar yazcaz?
T : Aferin valla aferin yeni aklýna geliyo demi bu sorular
helal olsun adamým sana gerçekten
helal olsun...Daha baþka söylencek
biþey bulamýyorum dostum ben
sana..!
Q : Yaa sende baþlama zaten
millet yazmýþ bitirmiþ rahat rahat
uykusunu çekiyo þu anda biz hala
konu arýyoz...
T : Ara sen daha ara..ara!
Q : Yaa olm tamam yaa buluruz
moral bozmak yok bu iþe beraber
girdik beraber yapýcaz..Hadý gayret
biraz...
T : Konuyu bulsak olay bitçek de
konu yok ki..Ooooooooooof of
yaaa...!
Q : La dur la dur þeyi yazalým þeyi..Dorm’daki
yemekleri yazalým eleþtiri yazýsý olur hem...
T : Haa yazalým yazalým tabi ondan sonra Dorm’a
giremeyelim demi kendini akýllý zanneden kültablasý kýlýklý
,counter manyaðý ,sorumsuz insan...
Q : Aha buldum lan buldum..Counter’da bugün nasýl
39
rush yaptýk* ama heuheuh onu yazalým.. Olmadý oyun
hakkýnda sallarýz biþeyler..
T : Yaa yürü git adamým yaa ne diyosun sen
saçmalama okul zaten counterla yatýp kalkýyo bi de biz
onunla ilgili yazmaya kalkarsak millet iyice bayýlcak..Zaten
ne olcaðýmýz belli deðil..Þuraya bak dergi çýkacak bizde
yazýyý býrak konu yok ;sen tutturmuþ counter counter.
Baþka biþey bulsan þaþardým zaten.
Q : Ulan sanki sen hiç oynamýyosun hayret biþey.
Sen bul o zaman kolaysa biþeyler..
T : Ben müzik dinliyom...Belki aklýma biþeyler gelir...
Q : Dinle dinle sen...YAA OLM MANYAK MISIN GEL
ÞURAYA...!!!!
T : Ne var ya ne var Allah Allah yaa sanki biþey
yaptýðýmýz var da býraktým gittim zannetcek millet..
Q : Tamam bu sefer buldum Çubuklu’daki yýlbaþý
partisini anlatalým... Baya bi rezillik varmýþ duyduðum
kadarýyla..
T : Sorma zaten bi daha varya oraya giden.... Böyle
rezalet görmedim ben yaaa..!
Q : Ahanda sen gittin mi olm? Eeee çok mu kötüydü?
T : Yaa içki sýnýrsýz dediler bizde sazanýz ya hemen
atladýk tabi.. Adam demez mi saat birde içki bitti diye..
Nasýl sinirlendim.. Bi de çok serseri tipli insan vardý. Kaç
tane kavga çýktý sayamadým.
Q : Eheuheuheuhuehue......!!!!
T : Neye gülüyon lan optik mouse..?
Q : Sana tabi kime olcak... Eheuheuheu
T : Olm gülme bak zaten orda sarhoþlardan yeterince
býktým ,ikiden sonra mutasyona uðrayan dj den býktým
40
,koþarak kusan insanlardan býktým... Seni varya onlarýn
yerine koyar tüm gecenin hýncýný senden çýkarýrým.
Q : Tamam tamam sustum... Eeee sonra noldu
anlatsana ki kih ki kih kih khkihk....?
T : Sonra mý yalvardýk yakardýk servis geldi bizi aldý
kampüse getirdi ;yarým saatte kampüse geldik içeri 40
dakikada girdik.. Orda ayrý bi rezillik sorma olm valla
açlýktan geberiyodum zaten o sýralar... Olm sen onu bunu
býrak ne yazcaz dergiye sen onu düþün. Saat oldu yedi
buçuk....
Q : Ne biliyim yaaa. Off hava aydýnlanmaya baþladý.
T : Ýlk darbeyi kim vurcak dersin Kerem mi yoksa Alp
mi?
Q : Ýlk yumruðu bence Kerem atar ;ardýndan Alp bi
tane yapýþtýrýr. Ardndan ikisi ortak dalarlar diyorum ben.
Ya sen ne diyosun?
T : Bence Alp hiç dokunmaz ;dayak büyüklerindir
diyerek herþeyi Kerem’ e býrakýr. Tabi Kerem de hani
nerde materyaller diyerek suratýmýzda iki sayfalýk bi yer
açar.. Sonra da para verir baþka kýtaya gönderir.
Q : O kadar kötü mü yaa?
T : Daha beterine hazýrlan derim ben. Sabah sabah
iyice moralin bozulmasýn diye eðlenceli biþey anlattým
sadece.
Q : Olm yürü dönelim memlekete yaa...:((
T : Bilmem dönsek mi? Yok olm ben kalcam belký
son anda biþeyler bulur yazarým sen gitçeksen git ban
burdayým.
Q : Sen burdaysan ben de burdayým , yalnýz
býrakmýyým þimdi...
T : La yürü git attendance sýçýk tabi teacher
assessment* gecen ay 5.5 gelince kalýrým dersýn palavracý
seni.
Q : Yok olm be ne alakasý var..!
T : Sen onu bunu býrak da biþeyler bul birazdan
odanýn diðer yaþayan varlýklarý da uyancak. Derse gitçez
lan biþeyler yap artýk yeter yaaa... Biþey yazmamýz lazým.
Q : Alýn yazýsý yazalým..?
T : Sevgili can dostum ,sevgili oda ve sýnýf arkadaþým
;insanlýktan çýkmak üzere olduðunu hatýrlatmamda yarar
görmekle beraber söylediðin her sözü hakime versem
seni ölüm cezasýna çarptýracaðýndan emin olduðumu
belirtmek isterim. Yaa ne alýn yazýsý yaaa ;mantýk diye
biþey var mý o beynin içinde...?
Q : Ben býrakýyorum baba yeter valla durmadan
hakaretlere maruz kalýyorum bi de daha Alp ‘in ve Kerem
‘in gazabý var.. Hocanýn verdiði ödevler de cabasý... Hayat
mý bu yaa valla býktým...
T : Counter oynamaya benzemiyomuþ demi? Daha
önce baþlasaydýk bu iþe þimdi yataklarýmýz boþ olmýcaktý.
Uyumayý özledim yaaa :((
Q : Ahaa biþey geldi lan aklýma..!
T : Ne geldi lan tut sakýn býrakma o zaman...
Eheuheuhe..
Q : Allah belaný vermesýn olm senin bana sölüyo bi
de.. Senin bu yaptýðýn espri ne þimdi resmen insanlýk
suçu.. Bunu sýnýfta yapsan resmen katliam iþte canlý
kurtulanlar da çýkar bi televizyon programýna ünlü olurlar..
Bak beni konuþturdun unuttum yaa ne adamsýn sen öküz
insan...
T : Lan sen kendine bak þeffaf dosya! Aklýna geleni
tutamýyo bana burda laf yetiþtirmeye çalýþýyo beceriksiz.
Q : Sen sanki tutabilceksin? Önce aklýna biþey gelsin
ondan sonra tutarsýn ehuhe tabi gelirse... O omuzlarýnýn
üstünde duran yapýnýn içinde hayat var mý?
T : Yok hadi yok senin dediðin olsun.. Olm aklýma
hala biþeyler gelmiyo yaa.. Millet kalktý hazýrlanýyo derse
gitcek saat sekizi ceyrek geçiyo..
Q : Dur o zaman bekle “Muarrem Abi”* yi dinleyelim...
Kendimize geliriz..
T : Muarrem Abi kim olm...?
Q : Dinle bak...
( 10 dakika sonra )
T : Puhahaaauheuheuhauhuahuehuhe.... Bu ne lan
ehuheuheuheu....?
Q : Olm keþe daha önce dinleseydik yaa :))
T : Valla yaa hadý olm geç kalcaz derse hazýrlan...!
Q : La yazý nolcak...?
T : Koþ hadi koþ geç kaldýk yaa koooooþ.......
Q : Geldim geldim.....
*rush yapmak: þuursuzca takým halinde yapýlan ani
saldýrý…
teacher assessment: Sabancý diyarýnda hazurlýk sýnýfý
*teacher
ogrencýlerýne dört haftada bir verilen kanaat notunun süslü
hali...
Muharrem Abi: Ýstanbul’da yaþadýðý tahmin edilen,
*Muharrem
bir grup telefon sapýðý tarafýndan çeþitli küfürlerle iþletilen
aciz ve sinirli insan…
41
geyik ötesi
bikini
ece kutlualp
42
43
“oyun”lar
nfs underground
Slm all,
Ýlk sayýmýzda geleneksel tanýþma faslýný yapmak
gerekiyor. Ben HErhanGi_biri, newsgrouplara takýlanlar
görmüþtür mutlaka, þu share manyaðý hani. Evet iþte o
benim. Size müzik, klip ve film sunabilmek için external
harddisk alan ve harddiskin 6 saat iþkence çekmesini
izledikten sonra kademeli kapatma taktiði uygulayan cins
herif(sonunda suratýnýza kapadýmmm mýýýýý! Bence... :pp
) yardýmsever, cana yakýn ve içten arkadaþýnýz HErhanGi
(düpedüz yalan <ama bir cins olduðum kesin>). Ben
bu sayýda oyun tanýtmayý seçtim, bakarsýnýz ileride
deðiþik bir þeyler yaparým. Sürekli ayný þeyi yapmak
adamý kasar, insanýn doðasýna aykýrý zati. Ýþte hiçbir
zaman tamamlayamadýðým güzel bir giriþi yine batýrdým.
Neyse güzel giriþ neyi kurtarýr ki? Gerisi önemli.
Tanýtacaðým oyun herkesin adýný en az bir kere duyduðu
bir oyun: Need for Speed. Bu karizmatik isimli (Türkçesini
düþünmeyin tüm karizmasý çizýlýyor) oyun serisini
çoðumuz NFS II ile tanýdýk, NFS Porsche (5) ile gönüllere
kazýdýk, þu an ise son jenerasyonu olan NFS Underground
(7nci oyun) ile karþýlaþtýk. Þahsen oyuna büyük bi
önyargýyla yaklaþmýþtým. Bir oyunun 7. versiyonundan
ne hayýr gelir ki diye düþünmüþtüm. Çünkü týpký Matrix'in
takip eden bölümlerinin "fos" çýkmasý gibi bir durum
oluþacaðýný düþünmüþtüm(aslýnda öyle), taa ki banyoya
girerken bi turbo motor hava emiþ sesi duyana kadar...
Kafamý uzatýp bi baktým ki, tamponlar ve marþpiyeler
44
erhan görgün
deðiþmiþ bir Hyundai Coupe Tiburon V6 gördüm. Oyunu
alýp direkt yükledim, oyun giriþinde gördüðüm intro
oyunu tam olarak özetliyordu aslýnda. Tam bir EA
stratejisi uygulanmýþ. Fast and Furious filmi "COPYPASTE" edilmiþ denebilir. Filmdeki artiz kýlýklý sarýþýn polis
Bryan O' Connor'ýn kullandýðý yeþil araba olan bir
Mitsubishi Eclipse hýzla giderken kamera birden aracýn
motoruna giriyor, hava filtresi deðiþiyor, piston taþlama
yapýlýyor ve turbo kit oluþuyor. Böyle birkaç parça ve
arabanýn rengi deðiþtikten sonra yine Fast and Furiousla
tanýdýðýmýz N2O tüpleri bagajda oluþuyor ve þoför amca
bu tüpleri NOS (N2O aþýrý besleme sistemleri alanýnda
en iyi firma) tuþuna basarak N2O'nun sübaplar içinden
pistonlara ulaþarak yakýtý daha çabuk yakmasýný ve bu
iþlemi yaparken açýða çýkan nitrojen, motorun aþýrý
ýsýnmamasýný saðlýyor. Hadi buraya kadar anladým
tesadüf olabilir ama sonra gördüðüm þey kesinlikle filmin
kullanýldýðýný kanýtlýyor. Oyunda resmen 2 Fast 2
Furious'ta bizim sarýþýn veletin gümüþ renk Nissan Skyline
GT-R ile köprüden uçtuðu sahneyi gördüm.
Araba açýlan köprüden uçtu, karþý tarafa kondu ve
aynen filmde olduðu gibi sola kýrýp kýç attý. Tam
sinirlenmiþtim ve oyunu kapatmak için esc tuþunu
sökmekle uðraþýyordum ki, EA yine yapacaðýný yapmýþ
ve bu oyun için de özel hip-hop ve heavy metal arasýnda
gezen þarkýlar yaptýrmýþ. Sizi deli güzel bir hiphop þarkýsý
karþýlýyor "Lil Jon& Eastside boyz - Get low" oyunu
kesinlikle)
Ayrýca bahsettiðim otopark
silmememin tek nedeni diyebilirim, mp3lerini de buldum
birilerinden. Oyundaki garaj kýsmý üzerinde gerçekten
çalýþýlmýþ ve NFSnin tabusu olan stand üstünde dönen
araba temasýndan kurtulunmuþ. Adamlar ulan gelin bi
kez þunu deðiþtirelim demiþler ama çok köklü bi
deðiþiklik de olmamýþ. Tek fark; araba dururken deðil
de uzun bir otoparkta ilerlerken kamera araç etrafýnda
dönüyor. (epey bi denedim bu otoparkýn sonu ne zaman
gelecek diye ama kasmayýn ömrünüz yetmez [heuheu])
Modifiye manyaðý olmuþ bir Skyline. (Suyu çýkmýþ
Modifiye olarak arabaya yapabilecekleriniz belli ve
detaylý deðil. Kit olarak parça deðiþtiriyorsunuz. Bu da
benim gibi otomobil hastalarýný tatmin etmiyor. Gran
Tourismo'da olduðu gibi vites diþli oranlarýyla
oynayamadýktan sonra drag yapmanýn ne anlamý var.
(Drag bazýlarýnýn bilmediði gibi genelde 0-400 veya 01000metrelik mesafe boyunca düz olarak yapýlan
yarýþlardýr.) Ayrýca saçma bir baþka yönü de arabayý
deðiþtirmenize raðmen yeni uygun parça satýn almanýz
gerekmiyor, yani VW Golf'ten çýkan parça sözde Skyline'a
uyuyor. Oyunda oynayaný fazla kasmamak için araba
fiziklerini yine batýrmýþlar. Oynanabilirlik gerçekten iyi
seviyedeyken (300km/h ile dönülen virajlar gibi) arabanýn
verdiði reaksiyonlar gerçekçilikten uzak. Oynayaný en
çok zorlayan, NFSU dizayn gurubunun hayal dünyasýndan
fýrlamýþ gibi duran yollar.
Ýlk oynamaya baþladýðýmda yolun ne yöne gittiðini
anlamak için epey zorlanmýþtým ama sonradan tek bir
þehirde oluþturulmuþ bu parkurlarý ezberliyorsunuz. Ses
konusunda gerçekten uðraþýlmýþ, hýz hissini vermek için
yanýndan geçtiðiniz cisimden rüzgar sesi geliyor. THX
sertifikalý bu oyun ses konusunda herþeyi ortaya koymuþ,
ayrýca iyi bir sistemde grafikler de gerçekten etkileyici.
Amacýn eðlenmekse, týpký pýraSA'nýn kurulma amacý gibi;
NFSU ideal araba "yarýþlarý"ndan ama sen de benim gibi
araba manyaðý isen bu oyun seni de kesmez beni de.
Bize ancak araba "simülasyonlarý" gelir. Hadi benden bu
kadar, bi sonraki pýraSA ziyafetinde görüþmek üzere :)))))
46
“oyun”lar
biir kii üüç sabancý!
burçin özdemir
Merhabalar efendim, nasýlsýnýz iyi misiniz keyifler ne
alemde? Size dönmeden , öncelikle böyle bir dergide
yazma þerefine nail olduðum için ne kadar mesut ve
bahtiyarým anlatamam…Buradan bana bu þansý tanýyan
herkese teþekkürü bir borç bilirim vs … Ufacýk bir yað
çekme operasyonundan sonra tekrar beraberiz! Gayem,
zatýalinize üniversitemizin güzide takýmlarýndan bayan
voleybol takýmýmýzý tanýtmaktan ibarettir.Her salý
perþembe kýzlar o bitmek bilmeyen spor salonu yolunda
ömürlerini tüketirler.Gölün etrafýnda yapýlan depar
atmaya çalýþmak, bunu yaparken yanlarýndan geçen ve
spor salonuna kadar atmasý için servis arabalarýna
yalvaran bakýþlar atmalar… Ama o kýzlar yok mu ,idman
aþkýndan (önemli: idman dedin mi yorucu olan
antrenman daha hafif olan aklýnýzda bulunsun..tabi bu
benim kendi düþüncem, dikkate ne kadar alýrsýnýz orasý
muðlak!) o 15 dk lýk yolu 5 dk da alma çalýþmalarýna
girerler ki sonunda geç kalýp azarý iþiten taraf olurlar;
baþta ben olmak üzere …
Neyse efendim kýsa giriþten sonra gelelim hikayemize
…Bu olaylar tamamen yaþanmýþ olup telif hakký sadece
ve sadece biz Sabancý bayan voleybol takýmýnýndýr
buradan duyurulur!! Kýzlarýmýz yine bir idman arifesinde
40. turlarýný(!) koþarlarken çok yakýnda katýlacaklarý lig
maçlarýnýn heyecanýyla birbirleriyle maçlar hakkýnda
konuþuyorlardý. Çeþitli atlama, hoplama esneme
46
olaylarýndan sonra kýzlar hiç yorulmadan(!) çok sevdikleri
toplarýyla bütünleþerek kendilerini pat küt atýlan smaçlara
veriyorlardý. ( Nazar deðmesin hepsi de çaký gibi atýyor
mübarek, hele o 5 numara yok mu aman – bahsedeceðim
ilerleyen zamanlarda.) Daha sonra bir tanecik koçlarýnýn
gaza getirmesiyle pardon daha kibarca motivasyon
çalýþmalarýyla içlerinde ligi kasýp kavurup bir üst ligde
boy gösterme isteði doldu. Gel gelelim günler çok çabuk
geçti bu kýzlar idmanlarda çalýþtý durdu... En sonunda izinli olduklarý pardon yani önemli olan burada
okulumuzun adýný duyurmak tabi ki – lig maçlarý
baþlamýþtý. Kadýköy’ün o muhteþem(!) tavanlý ve seyirci
kapasiteli spor salonu Burhan Felek’te zorlu günler
kýzlarýmýzý bekliyordu… Aralýk ayýnýn ortasý, havalar buz
gibi ama yok bu kýzlar azimli kardeþim , etkilenmiyorlar
yok soðukmuþ yok vs..(bulamadým bir þey ) Her neyse
sabahýn köründe servisle Burhan Felek’e varan kýzlarýmýz
ve tabi ki de koçlarýn koçu (aslansýn kaplansýn) Bülent
Aðabey ☺ önlerine hangi takým gelirse her birini ölümüne
mücadele etti… Diðer takýmlarýn zorlayýcý durumlarý da
olmuþtu tabi .Final maçýný izlemeye gelen ateþli taraftar
arkadaþlar bilirler,onlara da buradan destekleri için
minnettarýz, ÝTÜ’yle maçýmýzda takýmýmýzý psikolojik
bakýmdan çökertmeye çalýþmýþlardý.Tamam haklarýný
vermek lazým iyilerdi keratalar…Bunun yanýnda yanlýþ
veriler kararlar yüzünden tribünden hakemlere itirazlar
(Bkz: ekmeðimizi yiyorlar videosuna , Doðanay
arkadaþýmýzýn itirazlarý…isteyenlerle paylaþabilirim ☺)
olmuþtu. Ama ne olursa olsun okulumuzun gururu
voleybol takýmýmýz üst lige çýkma baþarýsýný gösterdi.
Tabi kýzlarýmýzý da size kýsa kýsa tanýtmak isterim bilginiz
olsun arkadaþlar deðil mi ? Önceliði kaptana verelim . 1
numaralý formanýn sahibi, takýmýmýzýn direði bir tanecik
Melisa’mýz . Kendisi durumun vahim gözüktüðü anlarda
bile herkesi sakinleþtirir kaptan olmayý hak ediyor
þahsen… Sonra gelelim pasörümüz Esra’ya ☺ … Bence
takýmýn en renkli kiþiliði olup maçlardaki telaþlý haliyle
hepimizi güldüren yegane insan… Ve Esra’yý onsuz
düþünemeyeceðimiz Aslý var sýrada… Her topa umarsýzca
koþan ,iyide smaç atar benden söylemesi , As-Es ikilisinin
diðer üyesi… ve ve 5 numaramýz Gözde, sakin duruþuna
aldanmayýn sakýn bu kýz her takýma lazým, çaký gibi atar
smaçlarý... Hobileri arasýnda saha içine top atmak deðil
oyunculara atmak var… Kaç kýzý saf dýþý etti bu þekilde
sayýsýný unuttum açýkçasý… Her neyse gelelim azim ötesi
oyuncumuza, Ceylan… Yenilgi lügatinde kesinlikle
bulunmamasý gereken bir kelime. Maça kendini acayip
kaptýrýr, oradan oraya koþar, uçar yeter ki takým kazansýn
…Helal olsun sana Ceylancýðým ☺. Sonra Bagem Esra
var … O müthiþ naralarýyla karþý takýmý ezer geçer
,hepimize neþe kaynaðý olur kendileri…Irmak , çýtý pýtý
kýrýlgan kýzýmýz Irmak, voleybolu ona çok yakýþtýrdýðým,
blok arkasýnýn sýký müdavimlerinden tatlý arkadaþýmýz…
Hm Duygu var þimdilerde onu mor saçýyla boy
gösterirken görebilirsiniz ☺ o da sakin yapýsýyla sað olsun
iyi moral verir… Sonra ben varým bir de abla hazretlerim
Burcu hanýmlar… ( idmanda talihsiz kaza sonucunda –
ben sebep oldum sayýlýr- bir süre oynayamamýþtýr
.þimdilerde geri döndü kendisinden iyi performans
bekliyoruz hadi bakalým ☺ ) Kendimi anlatamam garip
kaçar þimdi .Sýradakine geçeyim Gizem … Ýlk dönem
yoktu kendisi ama bu dönem aramýzda görmekten
mutluyuz onu da . Maçlara giderken servisteki
muhabbetlerine doyum olmuyor. Gizem yeni olaylar
bekliyoruz senden ☺ kýzlar saymakla bitmiyor Buket
var sýrada … O da takýmýmýzýn güzellerinden haným
hanýmcýk smaçörümüz… Maçlarda kimi zaman vahiy
gelir kendisine peþ peþe sayýlar alýr… Daha bitti
sanýyorsanýz nafile … Cerenimiz var bir tane kendisi ayný
zamanda radyoda da program yapar … Devranýmýz var
ilk dönem o da bizimle deðildi maalesef ama bu dönem
onu da aramýzda görmekten mutluyuz ☺ Son olarak da
ikinci Irmak takýmýmýzýn fahri üyesi ☺ ben yaptým
manyaðýdýr (yanlýþ anlaþýlma olmasýn lütfen bilenler bilir..)
iyi de hakemlik yapar …Evet geldik sona iþte kýzlarýmýzý
tanýtma görevimi baþarýyla tamamlamýþ olmanýn verdiði
rahatlýkla artýk son sözler kýsmýna gelmek istiyorum.
Sözün özü arkadaþlar okulumuzun bir bayan voleybol
takýmý var haberiniz olsun hepinizi maçlara bekleriz.
Sporla kalýn efendim!!
47
siyah mizah
pati-izi
Uzaklarda bir þey arýyordu,
bakýyordu, ama göremiyor gibi
hissedip vazgeçmeden kazýyordu
týrnaklarýyla zamaný. Adýmlarý tek
tek atýp kafasýný saða, sola çevirip
gözüyle süzüyordu insanlarý.
Bilmediði bir þeyi, belki bir
kimseyi arýyordu, belki de hiçti
aradýðý. Her dinlediði müzikte
gülümsüyor, “bu muydu acaba?”
diye soruyordu kendisine.
Kaybettiði, unuttuðu bir þey arýyordu. Galiba beklediði
bir þeydi bu. Bir kazada mý öldürmüþtü onu? Onu
elleriyle gömdüðü besbelli. Vicdan azabý duyar gibi
kýsýyordu gözlerini. Yenmiþ týrnaklarýnýn kanamasý
dursun diye týrnaklarýný sýktýðý besbelliydi. Yürümeye
devam ediyordu. Toprak kuru, güneþ tepedeyken o güzel
gözleriyle yere bakýyordu ve yerde bir papatya gördü.
Eðildi, elleriyle papatyanýn etrafýný kazdý ama bu
aradýðýna benzemiyordu çünkü sahte kumlardan
köksüz, özsüz, yapmacýk bir þekilde çýkývermiþti. Yoktu
ki. Solmaya yüz tutmuþ papatyayý susuz kuru toprakta
olduðu gibi býraktý; devam etti yalnýzlýðýna. Yürümekten
yorulur tabi insan. E karný da acýkmýþ. Köfte ayran yazan
buðulu camlý mekana adým attý ‘yalnýzlýk’. Cam buðulu
olmasýna raðmen camýn kenarýna oturdu. Garson
yaklaþtý. Garsondan köfte ayran istedi. Etkilendi tabi
yalnýzlýk kapýdaki yazýdan. Beklerken bir yandan ellerini
48
N.Merve Boztepe
ýsýtmaya çalýþýyordu. Aradýðýný
bulamamak onu sinirlendirmiþ,
parmaklarý iyice kýzarmýþ, buz
kesmiþti. Aha iþte geldi yalnýzlýðýn
yemeði, göz yaþlarý. Ekmekten bir
lokma yiyor bu arada da yukarýda
asýlý olan televizyona bakýyor bir
yandan da aradýðý geçer mi diye
heyecanlanýyordu. Yemeðini bitirdi,
hesabý istedi ama gitmeden önce
cama ismini yazýp aradýðý uðrarsa
onu bulabilmesini saðlamak istedi. Yolculuða devam
ediyordu. Güneþ hafif hafif batmaktaydý, aradýðý halen
yoktu ortalarda. Acaba orada mý diye koþtu deniz
kenarýna. Ýzledi batýþýný koskoca güneþin, sessizlik vardý
ama uyuyamazdý, gidemezdi, “dur, dur!” diye baðýrsa
da, taþlarý fýrlatsa da dinlemiyordu sessizlik. Hava
karardý, kaldýrýmda oturakaldý ‘yalnýzlýk’. Ay ýþýðý pýrýl
pýrýl bekleme umudu gibi aydýnlatýyordu onu. Gözlerini
kapadý, bir þey dokundu ellerine sonra kucaðýna çýktý.
Gözlerini açýnca kedi kendini sevdirmeye baþladý,
gülümsedi önce sonra gözlerini tekrar kapadý. Düþünür
gibi kapalý gözlerinin üstünden kaþlarýný çattý. Evet
mutluluktu aradýðý, sevgiydi ama hiç kaybetmediðini
kendinde saklý olduðunu öðrenmek, bulmaktan daha
çok sevindirmiþti onu. Kedi kucaðýndaydý, artýk yolunu
tersine çevirmiþti. Köftecinin yanýndan geçerken de ismi
halen o buðulu camda duruyordu, altýnda bir pati iziyle.
siyah mizah
hayal-et
KELEBEK
Geçen hafta sonu, bir arkadaþýmýn nehir kýyýsýndaki,
kuru dallar ve yapraklardan inþa ettiði derme çatma
'sýðýnaðýna' gittim. Hava epey sýcaktý. Balýk tutmak
gelmedi hiç içimden. Yakýnmalarýna aldýrmadým ve onu
hevesiyle baþ baþa býrakarak kulübeye kestirmeye gittim.
Kulübe dediðime bakmayýn siz; insanýn içine girebilmesi
için dizlerinin üzerinde sürünmesi ve tavaný oluþturan
geliþigüzel serpiþtirilmiþ bitki örtüsünü yýkýp daðýtmamak
için baþýný iyice eðmesi gerekiyor. Üstelik kenarlara göre
tavan daha da alçaldýðýndan içinde iki kiþi barýnmaya
kalkýþsanýz bu ancak yek vücut olmanýz halinde mümkün
olabilir. Kaçýnýlmaz homoseksüel deneyimler
yaþamamak için geceyi burada geçirmemeye karar
veriyorum.
Uzanýp esniyorum. Ne kadar sessiz! Þehrin gürültülü
kalabalýðýndan ne kadar da uzak!.. Gözlerimi kapatýp
düþüncelere dalmak üzereyken tavanýmsýdaki bir deliði
fark ediyorum. Buradan ince bir ýþýk kümesi sýzýyor
içeriye. Girme eylemi esnasýnda kaldýrmýþ olduðum toz
bulutu dairesel hareketlerle akýp gidiyor içinde.
Umursamaz bir þekilde ve aklým baþka yerlerde, akýþýn
yönünü takip ediyorum. Kulübenin karanlýk bir ucuna
doðru gidiyorlar ama oraya ulaþamadan biraz berisindeki
zeminde son buluyor yolculuklarý.
50
nalan bilgin
Birden köþede bir karaltý dikkatimi çekiyor. Kalkýp o
tarafa doðru sürünüyorum. Tanrým! Burada bir düzine
kadar ipek böceði kozasý var. Bana bu zevkinden hiç
bahsetmememiþti... Tombul kozalarý incelerken bir
tanesinin farklýlýðý dikkatimi çekiyor. Ýlk gözlemde fazla
bir fark yok gibi, ancak dikkatle baktýðýmda küçük bir
yýrtýktan ucu dýþarýya çýkmýþ bir kelebek kanadý
görüyorum. Bu nasýl olur? Kozanýn ipek böceði kozasý
olduðuna eminim oysa. Ýyice yaklaþýyorum. Kanatta belli
belirsiz titreþimler var. Belli ki dýþarýya çýkmaya çalýþýyor.
Bu mucizevi fenomeni sonuna kadar izlemeye karar
veriyorum. Yaþamýn dünyaya doðuþunu. Dakikalar
geçiyor ama kanadýn titreþimleri gitgide zayýflýyor. Ýçine
nasýl girdiði belirsiz bu yanlýþ seçilmiþ korunaðýndan
çýkmakta güçlük çekiyor belli. Birden anlýyorum. Oradan
çýkmasý için yeterli gücü bulamazsa ölecek.
Hüzünleniyorum. Gecenin laciverdinin tüm ihtiþamýný
kanatlarýnda hapsetmiþ bu güzel yaratýðýn yaþamasýný
istiyorum. Elimle kanadýna hafifçe dokunarak
yokluyorum. Belki kozayý yýrtýp dýþarý çýkmasýna yardým
edebilirim. Dokunduðum anda kanatlardaki renkli toz
zerreleri ellerime yapýþýyor. Parmaklarýmýn ucundaki
lacivert pýrýltýlara bakýyorum. kanattaki minicik bir bölge
ise artýk bu pýrýltýlardan yoksun. o anda aslýnda yardým
etmediðimi, doðasýnýn ona bahþettiði savunma unsurlarýný
yok ettiðimi anlýyorum. Ne yapabilirim? Yardýmýma
muhtaç olmadýðý kesin belki de, ama artýk varlýðý benim
içi
öy
bil
fýs
he
öð
de
ka
giy
ol
yýk
ye
so
so
ku
ve
sö
gü
ap
ba
kýz
n büyük bir anlam kazanan bu güzel yaratýðý orada
ylesine býrakamam. Bencil miyim? Belki de...
lmiyorum. Belki de orada kalmalý...
Baþýmý çok yakýnýna getirip sessizce baþaracaðýný
sýldýyorum. tam olarak ne söylediðimi bilemiyorum,
erhalde saçmalýyorum. Keþke kelebek dilini
ðrenebilseydim zamanýnda... ama beceremedim...
Umrunda mý ki?... Kim bilir?
(Bizim birileri için biçtiðimiz kaftaný, acaba o birileri
e beðenecek ve içine girmek isteyecek mi? Baþkalarýna
aftan giydirmeye çalýþmaktansa yalnýzca kendimizi
ydirmekle uðraþsak… Tavsiyede bulunmanýn karýþmak
madýðýný anlasak,.. Ýyilik yapmaya çalýþýrken
kabileceðimizi görebilsek,.. Acaba daha katlanýlýr bir
r olur muydu bu dünya?..)
EFKAR APARTMANI
Akþam üzeri Beyoðlu... Sýkýlýnca tek baþýma arka
okaklarda saatlerce dolaþýp eski binalarýn kokusunu
lumayý, buralarda geçmiþ hayatlar hakkýnda hayaller
urmayý seviyorum. Özellikle ziyaret ettiðim bir sokak
e bir apartman var. Hangisi olduðunu hayýr
ylemeyeceðim. Çünkü iki adým ötesindeki caddenin
ürültüsünden nasibini almamýþ bu sokaktaki o
partmanýn merdivenlerine tüneyip, özellikle de sonbahar
aþýnýn o serin akþamlarda çatýlarýn aralarýndan süzülen
zýlýmsý gün batýmýnýn eþliðinde rahatsýz edilmeden içki
içmenin zevki bambaþka. Temiz ve yaþanýlan bir mekan
olmasýna raðmen, hala ne camlardan ne de kapýlardan
tek bir canlýnýn varlýðýna iþaret olacak bir ses veya gölgeye
tanýk olmadým. Belki de ben böyle olmasýný istediðim
içindir bilemiyorum. Ama sanki geçmiþten birileri burayý
görünmez elleriyle yaþatýyor gizlice. Cam kenarlarýndaki
saksýlarda çiçeklerin canlýlýðý, terkedilmiþliði yalanlýyor.
Yine de akþam rüzgarýnýn hafif esintisi eþliðindeki
salýnýþlarýnda tuhaf bir ahestelik var. Sanki benim
bulunduðum zaman boyutundan farklý bir boyutta, baþka
bir hayatýn canlýlýðýnda yaþýyorlar. Ben ise gözlerimi
kapatýp, apartmanlarýn taþ duvarlarýnda yankýlanan çocuk
çýðlýklarýný, gündelik iþlerden kaçma fýrsatý bulup camdan
cama laflayan kadýnlarýn arsýz dedikodularýný, saatin
erken olmasýndan dolayý da tek tük rastlanan erkek
seslerini, rüzgarýn fýsýltýsý ve cam kenarlarýndaki bitkilerin
hýþýrtýlarýndan yakalamaya çalýþýyorum. Bütün bu
sükunetin içinde garip, sessizliði daha da derinleþtiren
melodik bir hüzün var. Sýkýntýntýlý ve uðursuz deðil asla.
Ama yine de iç burkacak kadar derin, gizemli bir hüzün.
Geçmiþin ayrýntýlarýnýn bilinemezliðine duyulan bu
acýlý merak. Belki hepimizin ara, ara içine düþtüðü, çok
susadýðýmýz fakat bir türlü susuzluðumuzu giderme fýrsatý
bulamadýðýmýz anlardaki gibi acýlý ama bir an sonra tatmin
edilme olasýlýðýnýn bilinci ve beklentisiyle de zevkle
bezenmiþ bir duygular karmaþasý. Sokaklardan bir sokak,
belki veya belli ki sýradan. Çocukluðumda bana
alýnmayan bir oyuncaða veya bana ait olmayan bir balona
duyduðum o buruk merak ve haz veren acýyý tekrar
51
hissetmek için kendi kendime yarattýðým bir sýr belki de
burada saklanan. Yine de, öyle olsa bile, bu sokaðýn belki
de var olmayan sýrrýný öðrenmemek için elimden geleni
yapýyorum.
Yorgunluðun üzerine aldýðým birkaç yudum güneþ
suyu ve bir iki nefes zýkkým... efkara dalýyorum...
HOSTEL
Bir arkadaþýmýn hosteline, daha doðrusu hostelin
zemin katýnda açtýklarý kafeye uðruyorum... küçük ve
pis sayýlabilecek, ama bir o kadar da ilginç bir mekan
burasý. Döküntü haldeki sokaða bakan camlarýnda asýlý
gay bayraðý dikkat çekiyor. Ýçeride öðrenciler, yazarlar,
ressamlar, fahiþeler, homoseksüeller, kasýmpaþa
fedaileri, Alman turistler, Rus kadýnlarla pazarlýk yapan
iþ adamlarý, belki de ufak mafya mensuplarý... hayatýn
tüm renklerinden oluþmuþ bir gök kuþaðýnýn etekleri gibi
burasý. Ýlk ziyaretinizde korkabilirsiniz, çünkü bizleri
rahatsýz eden, korktuðumuz hayat biçimlerine, uzak
durduðumuz insanlara karþý oluþturduðumuz zýrhýn bir
anda þeffaflaþtýðýný hissediyor insan. Hiç giremediðimiz
o tehlikeli sokaklarýn küfürleri, kanlý býçaklý dayýlýk
söylemleri, kampüs enteli muhabbetleri,.. bu ufak
mekanýn ayrý ayrý köþelerinde duyabileceklerinizden.
Bilmem kaç tane arabasý olan þýk bir beyefendinin, üstü
baþý dökülmekte olan parasýz ve ünlenememiþ bir
ressamýn sigarasýný yaktýðýna burada þahit olabilirsiniz.
O gün, daha önce hiç görmediðim, olaðanüstü
52
güzellikteki genç bir kadýn dikkatimi çekiyor. Arkadaþýn
dediði gibi tam anlamýyla ''arýzaya baðlamýþ'' bir hali var.
Sarhoþluktan ayakta duramýyor, bir oraya bir buraya,
masalarýn arasýnda yalpalayýp duruyor. Yirmi beþ yaþýnda
olduðunu ve senaryo yazdýðýný öðreniyorum. Yüzünden
yýllarýn olgunluðu akýyor. Hayýr, fahiþe deðil. Aksine,
gerçek bir erkek düþmaný olduðunu söylüyorlar. Buraya
sýk sýk getirdiði genç ve birbirinden güzel erkekler ise
onun fahiþeleri rolünde. Onlara para ödemiyor, ama
sabah olduðunda, kendisiyle bir gün daha geçirebilmek
için yalvaranlarýn, evlilik teklif edenlerinin sebep olduðu
yaygaradan tüm otel sakinleri usanmýþ durumda.
Hayattan intikam alýyor.
Fazla kalmayacaðým. Buranýn koruyucu zýrhýmý
eritmesine alýþamadým hala. Kapýdan çýkmak üzereyken
içerden tiz bir baðýrma sesi geliyor. Az önce merakla
incelediðim kadýn içerdeki erkeklere baðýrýyor:
‘ Ulaaaaaan o...... çocuklarýýýýýýýý. Hepiniz
o......sunuuuuuz ulaaaaaan. Bir tane býrakmayacaðým
sizden, hepinizi edip edip adam edeceðim hayvan soyu
hayvanlaaaaaaar....!’
Kenar masalardan birinde büzülmüþ halde oturan ve
sakallarý belli daha yeni yeni çýkmakta olan bir çocuða
yöneliyor. Kolundan yakalayýp üst katlara doðru çekiyor.
Çocuðun gözlerinde korku var ama karþý da koyamýyor.
Karþý koyarsa rezil olacak... Belli belirsiz dizlerinin
titrediðini gördüðümü sanýyorum bir an. Ýçerde sessizlik
va
Ar
be
eld
za
do
an
ola
du
Yin
de
olu
bir
Bü
Ýns
de
pa
ta
yu
Bir
ert
r.
Midem bulanýyor. Yine geç kaldým sanýrým...
rkadaþla alelacele vedalaþýp çýkýyorum...
ASLINDA TÜM HAVUÇLAR BÝZ VE TÜM BÝZLER
BÝRER HAVUÇ
On dakikadýr incelemekte olduðum turuncu havuçta
elli belirsiz oluþmaya baþlayan fikre heyecanlanmamak
de deðil! Tam olarak ifade edemiyorum ama ayný
manda çok da açýk. En küçük parçacýðýnýn aynýlýðýndan
olayý çok tanýdýk fakat kendisine yüklediðim bu yeni
nlamýyla korkunç bir heyecana boðulmama neden
acak kadar da yeni. Aslýnda aynýyýz. Týpký etrafýmda
uyularýmla hissetme olanaðý bulduðum her varlýk gibi.
ne de düþünün bir kere: turuncu bir havuca yüklediðiniz
eðer ne kadar olabilir ki? Oysa bir gün kendi bütünümü
uþturan atomlarým kara topraða karýþacak ve belki de
r havucun damarlarýna soðurulacak yaðmur sularýndan.
üyük bir saygýyla bakýyorum tabaktaki varlýða.
sanlýðým iþte burada öyle önemsiz ki artýk. Ruh
ediðimiz de zaten? Havucunkiler gibi, atom
arçacýklarýndan oluþan sinir tellerimizde gezinen, bir
kým elektrik akýmlarýnýn neden olduðu hisler
umaðýndan oluþmuyor mu? Nedir ki..?
‘Big bang!’ ...Ve etrafa deðiþik deðiþik saçýlan bizler.
rbirimize geçtiðimiz ve süresini bilmediðimiz bir vetire
tesinde ‘Big bang!’... ve tekrar... ne? Sonra tekrar...
Akordeon gibi... Açýlýp kapanan bir halay alayý gibi...
Havuçtan bir ýsýrýk alýyorum ve ayný esnada
gülümsememi engelleyemiyorum. Bir atasözü: o...ya
gülenin o.... kadar aklý yoktur. Aslýnda boka gülenin de
öyle. Elbette havucun fabrikasyon iþleminden geçmiþ
maddesinin önünde saygýyla eðilmemi engelleyecek bir
takým duyum komplikasyonlarýna sahibim, muhtemelen
insani terbiye sisteminden kaynaklanan. Elbette biyolojik
þifremdeki korunma kodlarýný inkar edemem. Zira koku
ve tad alma gibi duyularýný meditatif yöntemlerle
geliþtirmeye yeltenmek, türün zehirlenerek yok olmasýna
sebep olabilir pekala (burada gülmek ne kelime,
yarýlýyorum). Her þeye raðmen hiyerarþiyi beynimde
çözmüþ olduðum için inanýlmaz bir hafifleme
içerisindeyim. Birden keyifleniyorum...
ZEN NEZ
Zaman kaybýyla dolu yirmi beþ sene... Sýnýrlarýmý
zorladýkça dile getiremediðim, yazýya dökemediðim
fikirler bulut bulut kafamýn henüz aydýnlatamadýðým
odalarýnda...
Bugün dört asýr gibi geçen dört günün ardýndan
bulutlarla tanýþtým... Güzelliðe hayraným, yine de bir türlü
tanýmlayamadým onu. Maviydi, kavrayamadýðým
boyutlarýnda daha tanýdýk olan ve yakýnlarda bir yerlerde
aheste akmakta olan beyaz ve grileriyle yýkadým aklýmý.
Ýki ayrý dünyanýn birine uzanmýþým. sadece yüzey temasý,
53
maddemin çoðu diðer tarafa ait. Ama buraya aþina
deðilim ne garip? Cansýzlýðý huzur dolu mavi dünya....
Ara ara siyah benekler kayýyordu sonsuz yolculuklarýnda,
kendi yaþam döngülerinde beneksel kaygýlarýyla bir
yerlere acele etmekteler. Buradan onlarýn kaygýlarýný
hissedemem, güzelliðin bir detayý benim için varlýklarý.
Ben ise onlar için hayattan bir detay. Bütünün bir parçasý.
Varlýklarýna deðmediði sürece önemsiz olan varlýðým...
Var olmamýn bir sebebi yok. Sebebim var olmak. Bundan
sonra kalana iyi konsantre olamazsam var olduðum
süreyi sebep aramakla harcayacaðým...
Ýçine aktýðým gerçekten sýyrýlmama sebep olan bir
sesle irkiliyorum. Sizin için birþeyler yapmak geliyor
içimden ama ben kimim ki? Gerçek bulduðum gerçek,
güzel bildiðim güzellik mi? Kaygýný öpebilirim þu an ama
iliklerimdeki maddeyi henüz hissedemiyorum ve sesine
karþýlýk verecek sinyalleri gönderemiyorum. Gözlerime
bak, orada maviyi bulman zor olmayacaktýr özgür
býrakabilirsen zihnini. Kompozisyon konusu: hallerimiz,
kaygýlarýmýz. Hepimizin kurtuluþ için baþka baþka
önerileri... Bildiklerimiz bilmediklerimiz, yalan doðru
eksik tam fikirlerimiz...
Yorgunsun. Uzan sen de biraz. Ne bulabileceðini
bilmiyorum ama bir þey var orada. Dediðim gibi uçman
yeterli. Güzellik güzellik... Ýnanýlmaz seviyorum
sebebimi... neden? Ötesini bilmiyorum ki. Ötesi var mý?
Güzel olan neden güzel? Tüm bunlara raðmen birkaç
saat belki de daha kýsa, bu deneyimimi unutacaðým uzun
süreli ve eve gittiðimde sado-mazoþist bir çýlgýnlýkla
54
duvarlara ve ev halkýna çarpacaðým müzik eþliðinde.
Bunu yapmayý seviyorum çeliþkili bir þekilde. Korku
filmlerimi de sýrayla izleyebilirim pekala. Bunalým deðil,
gerçek bir haz seline boðulacaðým. Matrixin b..u
çýkmasaydý pekala felsefik kaynak olarak
kullanabilirdim.. Galiba tezatlarla güzel ve anlamlý
hazlar....
flaþ! flaþ! flaþ!
türk öðrenci uzayda!
onur tanay
TÜRK ÖÐRENCÝ UZAYDA:
BLACK-8’ ÝN GAZETECÝLÝK BAÞARISI
Dergimiz araþtýrmacý-gezici-yiyici yazarlarýndan Onur
Tanay, dünya tarihinde bir ilki gerçekleþtirerek Mars
Mars’a
Tanay
ayak basan ilk insan oldu. NASA
NASA’nýn Mars’a göndermek
için “insansýz” uzay aracý olarak tasarladýðý
Opportunity
Opportunity’ye kalkýþtan birkaç dakika önce kaçak
olarak binen Onur, böylece uzun zamandan beri hayali
kurulan Mars’a insan gönderme projesini de farklý bir
yöntemle de olsa gerçekleþtirmiþ oldu.
Komite Baþkanýnýn Gafý
Olay, geçtiðimiz haftasonu Onur’un NASA’ya ve
dünyanýn saygýn medya kuruluþlarýný arayýp onlara
Mars’tan selamlarýný iletmesiyle baþladý. Baðlantý sýrasýnda
Onur’un “Çocuklar nasý?” sorusuna NASA Opportunity
proje komitesi baþkaný
baþkaný, boþ bulunarak “Ýyiler, ellerinden
öperler. Biz de oðlaný evlendirdik yeni.” demesi üzerine
de baðlantýyý takip eden yüzlerce medya çalýþaný
kahkahalara boðuldu. Baþkan da bunun üzerine
yanýndakine dönerek “Tuh be karizmayý bozduk, iyi mi.”
dedi.
Olayýn en ilgi çekici yaný þüphesiz “insansýz”
gönderilmesi tasarlanan Opportunity’
Opportunity’nin nasýl olup da
kaçak bir yolcuyla Mars’a gidebildiði oldu. NASA
Baþkaný
Baþkaný’nýn “Ama bu imkansýz...” demesi üzerine;
Opportunity = Fýrsat
Onur; “Bence hiç
de imkansýz deðil. Bir
kere, bana bu fikri
NASA’nýn kendisi
verdi. Uzay aracýnýn
adý bildiðiniz gibi
Opportunity yani
Fýrsat. Zaten bu isim
bende ‘niye Mars’a
gitmeyeyim
ki?’
sorusunu çaðrýþtýrdý.
Ýnsansýz bir uzay aracý
olarak tasarlanmasýna
gelince: Arabalarýn
b a g a j l a r ý ,
kamyonetlerin kasalarý
da insan taþýmak için
tasarlanmýyor ama
zorda kalan yurdum insaný pratik zekasýný ortaya koyup
pek güzel, bu þartlarda da yolculuk yapýyor. Bu kadar
basmakalýp olmamak lazým. Biraz yaratýcý olsunlar
diyorum NASA’ya”,dedi.
Bütün dünya hayran kaldý
Diðer önemli gazete (Nüyork Taymýs, Ula Gazete dalla
Spor barýþla, Ule Mont’un nirde) ve dergilerin (Nüvsvik,
55
Taymýs, Ekonomizzt) genel yayýn yönetmenleri yaptýklarý
ortak basýn toplantýsýnda; “Böyle genç yetenekleri
keþfetmediðimiz ve bu gibi insanlýk baþarýlarýný
yayýnlamak yerine haber deðeri olmayan, bi sürü sýradan,
çoðu kafadan uydurulmuþ hayali ürün yayýnlayan bizler
artýk istifa edip koltuklarýmýzý, laptop’larýmýzý ve magazin
sayfalarýný yayýnlamadan önce haftanýn magazin
olaylarýna ilk bakan-onay veren kiþi olma haklarýmýzý
gençlere devrediyoruz” dediler.
Ula gazete dalla spor barýþla gazetesi spor editörü
de “Zaten Koç gibi insanüstü bir yeteneði (burada
arkadaþýmýz Kerem Koç
Koç’tan bahsediyor) zamanýnda gaste
manþetlerine taþýyamamýþ, ona bu camiada hakettiði
deðeri verememiþtik. Ancak, bu son olayla da bir kez
daha anladýk ki, bizim gastenin yazarlarý haber peþinde
koþmak yerine zamanlarýný FIFA 2004 (C), World Cup
(D) ve diðer Oyun Ýstasyonu-2(E) oyunlarýný oynayarak
geçiriyorlar. Hatta içlerinden bazý hainler SimSiti4000
(F) bile oynuyorlarmýþ. Hani arkadaþýnla oynadýðýn maçýn
skorunu bize Floransa-Milan maçýnýn skoru olarak
yollaman bi derece anlaþýlýr da bari oynamadýðýn maçlarýn
skorlarýný yollama. Bu gastecilik mesleðinin ‘doðrudürüst-tarafsýz haber’ prensibine aykýrý” dedi.
Bu konuda sorulan “Bugüne kadarki maç skorlarýnda
bir yanlýþlýk yoktu. Nasýl oldu da bu oyunlarý oynayarak
size skorlarý bildirdiklerini farkettiniz?” sorusuna da
“Geçen Pazar oynanan maçlarýn skorlarý bize ulaþtýðýnda
bu hafta iptal edilen ve iki hafta sonra oynanmasý
planlanan maçýn skorunu da gördüðümüzde þüphelenip
polise haber verdik. Onlar saðolsunlar, bizi kýrmayýp
düzenledikleri baskýnlarla olayý günýþýðýna çýkardýlar”dedi.
56
Mars’ta Türk Bayraðý
Kýzýl gezegen Mars’ta baþka insan olmadýðý için orada
sýkýlýp sýkýlmadýðý yönündeki soruya ise Onur: “Niye
sýkýlayým ki? Yanýmda bi sürü Türk bayraðý getirmiþtim.
Günde 20-30 deðiþik yere Türk bayraðý asýyorum. Ýlerde
buraya Amerikalýlar gelip ‘Burayý biz feth ettik’ derlerse
onlardan Mars’tan çektikleri fotoðraflarý yollamalarý talep
edilecek. Þu an bayraklarý öyle yerlere diktim ki, Mars’tan
çekecekleri her fotoðrafta, biz Amerikan filmleri izlerken
Mars Hatýrasý: Onur kaskýný da çýkartýp Mars’ýn dünya
standartlarýna ulaþamamýþ atmosferinde “Nefesini ne kadar
tutabileceksin ki?” diyenlere meydan okurcasýna rahat gözüküyor..
birden nerden geldiðini anlamadýðýmýz o dalgalanan
Amerikan bayraklarýný görüþümüz ve akabindeki
hayretimize benzeri bir hadise yaþanacak. Diktiðim
bayraklarýn dalgalanma sorununu da hepsinin altýna
üniversitemizin mühendislik bölümleri öðrencilerinin
buluþu olan uzun ömürlü mini vantilatörleri yerleþtirerek
çözdüm. Meka ve mikrocu arkadaþlara teþekkürler”dedi.
Avrupa Birliði’nden Baþvuru
Öte yandan, ulusumuzun yakaladýðý bu baþarý
sonunda Avrupa Birliði, Dýþiþleri Bakanlýðýmýza ICQ’dan
ulaþarak: “Sizi birliðimize almak istiyoruz :)” dedi. Bu
teklif üzerine bakanýmýz; “Bizi yýllarca AB’ye alacaðýz diye
oyalayýp durdunuz. Ancak bundan böyle biz de birliðinize
girmek için biraz daha düþünüp daha saðlýklý bir karar
vereceðiz. Sonuçta Mars’a çýkmýþ ulususuz. Mars’ý feth
etmemizle birlikte Türkiye’nin galaksilerarasý arenada
jeopolitik önemi daha da artmýþtýr. Þimdilik diðer teklifleri
de deðerlendiriyoruz. Þu an için ‘evet’ diyemeyiz.
Üzgünüm :( “, diye bir yanýtta bulundu ve AB temsilcisinin
‘authorize’ isteðini reddetti ve onu ICQ kontak listesine
de almadý.
Kontörüm azaldý
Mars’a yolculuk sýrasýnda neler yaptýðý sorusunaysa
Onur; “Telekomcu ve CS’çi (counter strike deðil bilgisayar
bilimi mühendisliði öðrencileri) arkadaþlarýn tasarladýðý
yeni bir sistem sayesinde intenetten batak, üç-beþ-sekiz,
tavla falan oynayarak yolculuk nasý geçti anlamadým.
Buradan Kerem Osman’a da bana olan borçlarýný ne
zaman vereceðini de sizler vasýtasýyla sormak istiyorum.
Bir de cep telefonumda çok az kontör kaldý, bunu da
arkadaþlara haber verirseniz sevinirim,” dedi.
Derslerimi WebCT’den takip ediyorum
Onur, ayný zamanda Mars’ta geçirdiði süre boyunca
pek çok yeni þey öðrendiðini ama hayat deneyimi yanýnda
akademik bilgilerin de her zaman gerekli olduðunu ve
bu yüzden okuldan ayrý kaldýðý süre boyunca dersleri
WebCT’den takip ettiðini, midterm yerine geçen
essay’lerini de e-posta ile zamanýnda teslim ettiðini
söyledi. Onur, intenetten batak oynarken bile hile yapan
arkadaþlarýna kýzdýðýndaysa arkadaþlarýndan “Madem
öyle, dormun önüne gel, kapýþalým” diyerek kendisine
espirili yanýtlar verilmesinden de ne yazýk ki býkmýþ.
Onur Tanay, Black-8 dergisi dýþ iliþkiler servisi
Opportunity projesi baþkaný Matt Wallace(ortada artist
bir poz veren) diðer proje çalýþanlarýyla Onur’un “çocuklar
nasý?” sorusunu yanýtlarken. Bu arada, Wallace’in boþ
bulunup verdiði yanýttan sonra çekilen ve tüm personeli
kahkalar atarken gönderen resmin de basýnda kullanýlmasý
yasaklandý (Kiþiye saygý ve buna benzer bahanelerle,
kýsacasý adamýn egosu yüzünden).
57
flaþ! flaþ! flaþ!
pýrasa duyarlýlýðý
PýraSA, Topluma Duyarlýlýðýný Bir Kez Daha Gösterdi
Seçim gitti kiri kaldý sorununa çözüm!
Sorun: Bakýn, 1 Nisan tarihli Radikal gazetesinde yer
alan haberde nasýl bir sorun dile getirilmiþti:
Seçim bitti, kiri kaldý
FOTOÐRAF: TÝMUR SOYKAN
Seçimler sýrasýnda trilyonlarca lira harcanan afiþ,
pankart ve bayraklar çöplüðün yolunu tuttu. Ýstanbul’da
bir hafta sürecek temizlik çalýþmalarýnýn belediyelere
maliyeti 250 milyarý bulacak
Çözüm: Yine PýraSA’dan
Her seçim parti adaylarýnýn tanýtýmý için harcanan
trilyonlarca liraya Black-8 yazarý Onur Tanay yeni bir
çözüm buldu: Artýk seçimlerden sonra toplanan parti
bayraklarý, parti afiþleri, adaylarý tanýtan afiþler artýk çöpe
gitmeyecek. Onur Tanay’ýn yaptýðý açýklamaya göre bu
58
onur tanay
afiþler çöpe gitmek yerine partilerin belirleyeceði depolara
gidecek, o depolarda bir dahaki seçime kadar itina ile
saklanacak.
Onur, “Nasýl olsa her seçimde hep ayný yüzleri
görüyoruz. Bu yüzden adaylarýn tekrar fotoðraflarýnýn
çekilmesi ve posterlerinin hazýrlanmasýna gerek yok. Bir
sonraki seçimlerde de bu posterleri kullanmak gayet
mümkün”, dedi.
“Türkiye seninle gurur duyuyor!”
Bu çözüm önerisi halkýn da yoðun desteðini aldý. Dergi
merkezi önünde toplanan bir grup alkýþlarla “Türkiye
seninle gurur duyuyor!”, “Ýþte gerçek yapýcýlýk bu!”
þeklindeki tezahüratlar yaptýlar. Ancak bu tezahüratlarýn
alýþýlmýþýn aksine, farklý melodiler eþliðinde yaptýklarý
gözlendi. Öte yandan Avrupalý bir grup gençten de bu
öneriyi destekler nitelikte e-postalar geldi. Daha sonra
yapýlan araþtýrmada bu gençlerin Avrupa’dakþ
graffiticilerden olduklarý anlaþýldý.
Posterleri saklamanýn yararlarý:
Saymakla bitmeyecek avantajlarýn ilk akla gelen
yararlarý þunlar:
Þüphesiz mali kaybý azaltacak
Çok daha önemlisi, bu seçimde daha genç
görünmek için saç boyatan, sakal, býyýk kesen, hatta
gömleðinin üstüne sýrtýndan önüne düþen kollarýyla kazaðý
baðlamýþ “Vay be hem genç, hem de karizma olduk,
modaya da uyuyoruz; genç kesimin oylarý kesin bende
toplanacak” gibi anlayýþlara baþvurmak zorunda
kalýnmayacak. Zaten 5 ya da 10 yýl önceki seçimler için
çektirilen fotoðraflar kullanýldýðýndan adaylar kesinlikle
“Yaþlandým mý acaba?” endiþesine düþmeyecek
Adaylarýn iki seçim dönemi arasýnda parti
deðiþtirmeleri durumunda partiler arasý poster transferine
izin verilecek. Adayýn eski seçimlerde kullandýðý posterde
yer alan eski partisinin sembolü, þehrin graffitici çocuklarý
tarafýndan yeni partinin sembolüne dönüþtürülecek.
Böylece oraya buraya saçma sapan aþk ilaný, küfür yazan
ya da býyýk çizen graffiti kültüründe yetiþmiþ gençler artýk
vatana millete daha yararlý bir iþ yapacaklar, toplumun
onlarý tanýmlarken kullandýðý “iþe yaramaz” sýfatýndan
kurtulacaklar. Hem bu durum bu gençlere küçük çapta
da olsa bir istihdam saðlayacak, hem de artýk kýz babalarý
“Ben graffiticiye kýz mýz vermem” demeyecek. Graffitici
gençlerin toplumda saygýnlýðý olacak, herkes onlara gýpta
edecek
Graffitici gençlerin tespiti ve biraraya getirilmesi
için bir CIP projesi hazýrlanacak
Eðer iki seçim arasýnda, eski seçimlerde yer alan
adaylardan çoðunluðu yeni seçime katýlmýyorsa, yani bir
kabuk deðiþtirme varsa, bu durumda tekrar eski
posterlere bakýlýp eski adaylarla yenilerin simalarýnýn ne
kadar benzediðine bakýlacak. Eðer benzerlik fazlaysa, ama
býyýk, sakal, daha kalýn kaþ gibi unsurlarda bir deðiþiklik
gerekiyorsa tekrar graffitici çocuklardan yararlanýlacak.
Ayrýca kýsa süreliðine çalýþma bursu açýlýp güzel sanatlarýn
resim bölümü öðrencilerinden de bu konuda
yararlanýlabilecek.
Ýlk ve orta öðretim kurumlarýnda verilen resim,
eliþi,vb. derslerinde yine Onur Tanay’ýn yazacaðý ve
piyasaya derhal çýkaracaðý Seçim Afiþi Restorasyonu,
2000’li Yýllarda Türkiye’nin Seçim Afiþi Sorununu Çözümü
adlý kitabýn okutulmasý, burada gösterilen yöntemlerin
pratiðinin yapýlmasýnýn ders planýnýn bir parçasý haline
gelmesine çalýþýlacak, bu konuda “Afiþleri Yeniden
Yaratma Komisyonu” kurulacak.
Buruþan, ya da yýrtýlan posterler de atýlmayacak.
Bu konuda yine eliþi derslerinde gösterilen tekniklerle
posterlere yama yapýlacak. Yamanýn hangi parçasýnýn
nereye geleceði konusunda Zeugma’daki kýrýlmýþ
mozaikleri birleþtiren uzmanlardan yardým alýnacak.
Tarafsýz seçmenler için “kendi kendini seçimin
ertesi günü imha edebilen” posterler hazýrlanacak, bu
posterlerin hazýrlanmasý için gerekli teknolojiyi
oluþturmalarý için Sabancý Üniversitesi öðrencileri için
PROJ 102 dersinde özel proje açýlacak
Eðer hazýrlanan projede amaca uygun olmayan
ama gelir getiren yeni bir buluþ yapýlýrsa, ne de olsa buluþa
dolaylý yoldan sebep olan kiþi olarak, bu buluþun lisans
haklarýndan edinilecek gelirin bir kýsmý Onur Tanay’a
verilecek
Okuyucunun bu yazýda hiçbir mizahi öðe
bulamadýðýný iddia etmesi durumunda, yaþanan
iðrençlikten fikir babasý olan Onur Tanay sorumlu
tutulmayacak
59
flaþ! flaþ! flaþ!
asparagas haberler
pýrasa asparagas haber ajansý
ASPARAGAS HABERLER
•
Bush ile Blair küstü! Zimbabwe Dýþiþleri
Bakanlýðý’nýn yaptýðý açýklamaya göre Beyaz
Saray’ýn arka bahçesinde top oynarken, Blair’e
sert dalan Bush’un olaydan sonra özür
dilememesi üzerine olay patlak verdi.
•
RTÜK’e inanýlmasý güç ceza! RTÜK, yýl boyu
verdiði hatalý kararlar yüzünden kendisine bir
haftalýk kapatma cezasý verdi. Temyiz
mahkemesine baþvuran RTÜK çaycýsý duruma
isyan etti.
•
Galatasaray, dünyanýn en iyi forvetlerinden
Thierry Henry’ i Ýstanbul’a getirdi. Yapýlan
açýklamada, ünlü futbolcunun Galatasaray’ýn
forveti Hakan Þükür’ün kýzýnýn doðum günü
için geldiði bildirildi. Galatasaray transfer
komitesi baþkaný, Henry’nin oyun sistemlerine
uymadýðýný ve de ilgilenmediklerini basýna
duyurdu.
•
60
Katýldýðý davette kaburga dekoltesiyle dikkatleri
üzerine çeken Fatih Kýsaparmak, kendisine
ikram edilen çikolatayý, “Bu bitter deðil bea!”
diyerek þiddetle reddetti.
•
Osman Yaðmurdereli’nin göbeði diz boyu!
Katýldýðý “Köyümüz Köylümüz” Ýsimli yemek
programýnda büyük göbeðinin nedenini soran
sunucuya hemen yanýndaki levyeyi alýp
göbeðine vurarak þu cevabý verdi: “Bu kas sesi,
kaaaas!” –Akabinde program yayýndan
kaldýrýldý-
•
Bilim adamlarýndan olay yaratacak araþtýrma
sonuçlarý þu saat itibariyle açýklandý. Yapýlan
açýklamada, hem karada hem suda yaþama
yeteneði olan kaplumbaðalarýn, Japon balýðý
(kýrmýzý olan) ile zürafalarýn çiftleþmesi
sonucunda evrimleþtiði yer aldý.
•
Sýnav sistemi deðisiyor! ÖSS sýnavýnýn yeni YÖK
yasasý ile kaldýrýlacaðý, yerine kura sisteminin
getirileceði açýklandý.
•
Türkiye’ye konsere gelen Reamonn sahneye
çok geç çýktýðý için bir avuç insana konser
vermek durumunda kalýnca sinirlendi. Bu sinirle
mikrofona kafa atan solistleri yaka paça sýnýrdýþý
edildi.
•
Kimilerine göre gelmiþ geçmiþ en iyi film olarak
gösterilen “Baba” filminin senaryosunun bir
Türk senaristen çalýndýðý ortaya çýktý.
•
Sabancý Üniversitesi’nde öðrenciler panik
içinde! K4 bloðundaki 118 nolu odadan yayýlan
koku deri fabrikalarýnýn kokusunu bile bastýrdý.
•
Real Madridli genç futbolcu David Beckham,
çevresindeki güzel kýzlardan sýkýldýðýný, yeni
tatlar denemek istediðini açýkladý.
•
•
•
•
Kek sektöründe þok! Türkiye’de çýkan binlerce
kek markasýndan hangisinin ayakta kalacaðý
merakla beklenirken, hepsinin batmasý yiyecek
sektöründe panik havasý yarattý.
Ümit Karan’ýn hemþirelere MR’ý çekilirken
çýkma teklifinde bulunduðu hastanenin güvenik
kayýtlarýnda öðrenildi.
Hidayet Türkoðlu, NBA’de yeteri kadar süre
alamadýðýný belirterek, “Eðer bu en verimli
çaðýmda yeterli süreyi alamýyorsam, basketbol
oynamamýn ne önemý var!” diyerek, ikinci lig
takýmlarýndan Erdemirspor’dan yardýmcý
antrenör teklifi aldýðýný ve bunu
deðerlendireceðini söledi
Amerikan kuvvetleri Grönland’ deki
penguenlere demokrasi getirme amacýyla, bir
yýl süresince yönetime el koyduðunu açýkladý.
Grönland yerel halký smokin giyerek
penguenlere tam destek verdiðini açýkladý
•
Ýki minübüs þöförü Alman turistleri peribacasý
göstereceðiz bahanesiyle Aðrý Daðý’na
kaldýrdýlar. Alman turistler ifadelerinde bizi
kandýrdýlar deyip, Almanya’da daha büyük
bacalar gördüklerini raporlarýna eklettiler.
•
Türkiye için mutlu son, ARTIK AVRUPA BÝRLÝÐÝ
ÜYESÝYÝZ.
•
Black-8 dergisi satýþ rekorlarý kýrýyor!Çýktýðý gün
7. basýmý satýlmaya baþlanan derginin yapýmcýsý
PýraSA Mizah Kulübü yetkilileri, insanlarýn bu
dergiyi nasýl aldýklarýný anlamadýklarýný belirtti.
♦ Sabancý üniversitesi spor salonunda servise
baþlayan kantinin yagene yiyeceði olan Yengeçli
salatanýn yengeci tartýþma konusuyken. Yaþar
Nuri Öztürk’ün katýldýðý radyo programýnda
yengeç yemenin caiz olmadýðýný ve o salatayý
yiyenin hayýrlý bir iþ
yapmadýðýný belirtirken
kafe sahipleri sesssizliði korudu.
♦ Müslüm Gürses, yeni çýkaracaðý albümünün ilk
klibini Kylie Minogue’la çekmek istediðini ama
karýsý Muhterem Haným’ ýn buna izin
vermediðini açýkladý.
61
flaþ! flaþ! flaþ!
pýrasa için ne dediler?
pýrasa arþiv komitesi
“Pýrasa vardý da biz mi yedik” Süleyman Demirel
“Maþallah, Zeki çocuklar bunlar” -Sir Isaac Newton
“Gol yemem! Pýrasa.. Tabi ki yerim” -Rüþtü Rençber
“Ahahahaha!!”
-Cem Yýlmaz
“I have not seen such a sophisticated problem since
the prisoners dilemma, thus I will call this phenomenon
as “the PýraSAnýrs Dilemma” “ John Nash.
“4-5 tane pýrasanýn kuyruklarýný kes, yani ayikla,
doðra,yýka.
- 1 havuç doðra.
-bunlarý ve ½ cay bardaðý zeytinyaðý, 2 bardak su, 2
kesme þeker, 1 tatlý kaþýðý tuzu orta boy bir tencereye
koy.
- piþerken (10 dak kadar sonra) 1 avuç pirinç at.
piþir” -Ümit Usta
“Açýýn pýraSA’nýn önünü! DURDURAMAZSINIZ! ” Cem Uzan
“ Pýrasa dinimizce caizdir.” -Yaþar Nuri Öztürk
“ Bu kameraya konuþacam di mi? Öhöm... Her gün
62
pýraSA ürünü olan Black 8’i zevkle okuyoruz! ”
Sokaktaki vatandaþ
–
“ Bu yýl, pýraSA’nýn iþ hayatý güzel gidecek ama aþk
hayatýnda kara bulutlar geziniyor! ”
–Rehzan Kiraz
“ Yapýlan araþtýrmalar pýrasanýn saðlýk açýsýndan çok
yararlý olduðunu gözler önüne seriyor.”
- Eski
Saðlýk Bakaný Osman Durmuþ
“ Dünya tersine dönse pýrasadan vazgeçmem! Gökteki
güneþ sönse vazgeçmem! ”
-Müslüm Gürses
“ Pýrasa pýrasa pýrasaaaa... Pý pý pýraaasaaaa!...” –Ajdar
“PýraSA ortadan kalkmadýðý sürece, AB bizi üyeliðe
kabul etmeyecekmiþ! ” –AB’den sorumlu Baþbakan
Yardýmcýsý Abdullah Gül
“ Pýrasa üretiminde bu yýl inanýlmaz bir artýþ
yakaladýk.” –Tarým ve Köy Ýþleri Bakanlýðý
“ There is one more reason to attack the Iraq, a kind
biological weapon: LEEK! (pýrasa)” - George Bush
“ Bir gün herkes Black 8 okuyacak! ” –Ali Þen
“ Sauron shouldn’t get back the Lord of the Pýrasas,
Frodo! ” –Gandalf the grey/white
“ Hedef büyük, pýrasa yemek gerek! ” –Süreyya Ayhan
63
son söz
baþkandan
Bundan tam 1 sene önce, sevgili arkadaþým
Mr.Koç ile Tuzla civarlarýnda yoðun miktarda
nükleer baþlýklý füze gizlendiðini öðrenince
buraya gelip araþtýrmaya karar vermiþtik.
Ona nasýl kamufle olacaðýmýzý sorduðumda,
“Orada bir üniversite varmýþ oraya öðrenci
olarak çaktýrmadan gireriz, iþimize bakarýz.”
dedi. Gerçekten öyle de oldu ve Sabancý
Üniversitesi’nde konuþlandýk. Sabancý’da
günler günleri kovalýyor,uzun araþtýrmalar
devam ediyordu
Bir süre sonra önemli bir sorunla karþý karþýya
olduðumuzu fark ettik. Bizi takiben gelip ayný okula
yerleþen diðer senato üyeleri sevgili Mr.Siyahhan,
Mr.Erkan,Mr.Alpella ve diðerleriyle yaptýðýmýz sýk
toplantýlar çeþitli dedikodulara yol açýyor, zaman zaman
toplantý odasýndan gelen kahkaha sesleri insanlarý tedirgin
etmeye baþlýyordu. Bir gün içlerinden biri gelip, “Bu hangi
kulüp abe?” deyince, ne yapmam gerektiðini anlamýþtým.
Derhal sözlüðü açtým ve sonu “Sa” ile biten kelimeleri
aramaya baþladým. Gelmeden önce danýþmanýmdan
öðrenmiþtim ki burada adet böyleydi.
Arkadaþlarým bu konuda beni en yetkili kiþi olan
Mr.Oður’a yolladýlar. Gittim ve yalnýzca “Pýra-Sa” dedim.
Kendisi cevaben, “Aaa, ne güzel bir de mizah kulübümüz
64
oldu, derginiz ne zaman çýkýyor ?” deyince, bu iþten
öyle kolay kolay sýyrýlamayacaðým
belli olmuþtu.
Ýçimizde dergi iþleriyle daha
önce ilgilenmiþ olan bir tek Mr.Koç
vardý ve bu iþin altýndan tek baþýmýza
kalkamayacaðýmýz aþikardý. Sonra
saðolsunlar, sevgili senatör Mr.Yanýk
ve ekibi (Mr.Amcalar, Mr.Özseçen,
Mr. Mevlitoðlu, Miss Bodrumlu ve
sayamadýðým diðerleri) teklifimizi
kýrmayarak
bu
misyonu
tamamlamak üzere uzun yollardan gelip bize katýldýlar.
Yaklaþýk iki dönem süren büyük çabalarýn
ardýndan þu an elinizde tuttuðunuz bu dergi ortaya çýktý.
Biz hazýrlarken çok keyif aldýk, umarým bunu okuyan
kiþilere de yansýtabilmiþizdir.
Tabii, bu arada buraya yerleþme nedenimiz olan
asli görevimizi de unutmamýþtýk. Tuzla’nýn altýný üstüne
getiren uzun araþtýrmalardan sonra ihbarýn yanlýþ olduðu
anlaþýlmýþ, nükleer baþlýklý füze falan bulunamamýþtý. Biz
yine de kendimizi avutmak için marketten aldýðýmýz bir
kaç oynar baþlýklý týraþ býçaðý ile kýrmýzý baþlýklý kýz
kitabýnýn bir kaç kopyasýný incelemek üzere yanýmýzda
götürmeye karar verdik.
Ahmet Özcan Nergiz

Benzer belgeler