AVRUPA, AMERİKA ve ASYA ÜLKELERİNDE SU YÖNETİMİ Ve

Transkript

AVRUPA, AMERİKA ve ASYA ÜLKELERİNDE SU YÖNETİMİ Ve
Copyright IGEMPortal
AVRUPA, AMERİKA ve ASYA ÜLKELERİNDE
SU YÖNETİMİ
Ve
TÜRKİYEYE UYARLANMASI
WATER QUALITY MANAGEMENT DERS
NOTLARI ve ÖDEVLERİNDEN
derlenmiştir
1996
İstanbul
Değerli öğrencilerime teşekkürlerimle
Prof.Dr.İ.Ethem GÖNENÇ
Copyright IGEMPortal
AVRUPADA SU YÖNETİMİ
İÇİNDEKİLER
Fransa’da Su Yönetimi
Almanya’da Su Yönetimi
İngiltere’de Su Yönetimi
Türkiye’de Mevzuat
İngiliz Su Kalite Modelinin Türkiye’de Uygulanması Üzerine Bir Öneri
Kaynaklar
Copyright IGEMPortal
FRANSA’DA SU YÖNETİMİ
FRANSA’DA SU
Fransa’ya her yıl 450 trilyon m3 yağmur suyu düşmektedir. Bunun 250 trilyon m3 ü
buharlaşmakta veya bitkiler tarafından absorbe edilmektedir. 200 trilyon m3 akiferleri, göl,
nehir ve akarsuları besler. Bu hacmin yarısı teknik ve ekonomik olarak kullanılabilir. 15
trilyon m3 su termal enerji santrallerinin soğutulması için kullanılır.
Fransada toplam yıllık ortalama
ortalama 600 mm’ ye düşer.
yağış 800 mm’ dir, ancak kuraklık döneminde yılda
Fransa’da yıllık su için yapılan masraf 10 trilyon $ dır ve
çalışmaktadır.
150.000 kişi su ile ilgili işlerde
FRANSA’DA YÖNETİM ORGANİZASYONU
Fransanın yüzölçümü 549000m2 ve nüfus 55 milyondur. Yönetim mekanizması aşağıdaki
şemada verilmiştir.
Commune
Departments
Regions
Communelerde yönetim bir meclisten ve bir belediye başkanından oluşmaktadır. Meclis ve
başkan
su
temini
ve
kanalizasyon
hizmetleri
için
gerekli
yatırımları
ve bunların finansmanı için vergi toplamakla yükümlüdür.
Departmentlarda Communelere su temini ve kanalizasyon hizmetleri için mali destek
sağlayan bir meclis seçilir. Regionların rolü daha çok planlamaya dönüktür ve yönetim bir
meclis tarafından sağlanır. Bu idare birimlerinin sınırları beşeri öğeler göz önüne alınarak
çizilmiş ve akarsu ve ırmakların akış yönlerini ve havzalarını dikkate alınmamıştır. Bu
yüzden ülkenin ayrıldığı idari bölgeler su kaynakları problemlerinin çözümünde uygun bir
yaklaşım geliştirilmesine yardımcı olmamaktadır.
Copyright IGEMPortal
FRANSA’DA SU POLİTİKALARI
1950 lerin sonunda durum
Kurumsal Açıdan
Savaş sonrası yıllara dek su ihtiyacı su kaynakları kapasitesi sınırları içinde kalmakta idi.
Bazı bölgelerde kullanıcılar arasında sorun çıkmasına rağmen önemli haksızlıklar ortaya
çıkmıyordu. Bu durum reklabetin olmadığı kullanıcı esaslı yönetim sistemini getiriyordu.
Buna rağmen Fransa’da su kaynakları gelişiyordu. İki dünya savaşı arasında büyük baraj ve
sulama projeleri gerçekleştirildi.
Bu yıllarda su kaynakları ile ilgili otoriteler aşağıda verilmiştir:
•
•
•
•
•
•
Tarım Bakanlığı
Bayındırlık Bakanlığı
Sanayi Bakanlığı
İçişleri Bakanlığı
Sağlık Bakanlığı
Maliye Bakanlığı
Kanunsal Açıdan
Su ile ilgili kanunlarda iki ana hedef:
1. adil dağıtım
2. belli bir minimum kalitenin sağlanması
1964 yasasına kadar Fransa’da su hakları 1898 kanunu ile belirlenmiştir. 1898 Kanununa
göre devlet nehir ve akarsuları
- Halka ait
- Halka ait olmayan
olmak üzere ikiye ayırıyordu. Bu kanuna göre bir araziye sahip olan kişi bu arazideki yeraltı
ve yerüstü sularını kullanma hakkına sahipti.
Burada 1917 tarihli ve gelişmiş ülkelerde ilk defa çıkan “zararlı kurumlar” kanununu ayrıca
belirtmek gerekir. Bu kanunun hedefi endüstriyel faaliyetler sonucu ortaya çıkan kirlenmenin
ve zararlı etkilerin önüne geçmek ve bunları kontrol etmektir.
Değişim İhtiyacı:1964 Yasası
Savaş sonrası nüfus ve ekonomik büyüme sonucunda su ihtiyacında ve her türle kirlenmede
hızlı bir artış gözlenmiştir.
Her zaman kırsal ülke statüsünde olan Fransa Almanya ve İngilterenin 20 - 30 yıl öncesinde
yaşadığı kısal ülkeden şehirleşmiş ülkeye geçişi gerçekleştirmekteydi. Şehirlerin su ihtiyacı
ve buna bağlı evsel kaynaklı kirlenme arttı.
Copyright IGEMPortal
Aynı zamanda endüstrinin su ihtiyacı da arttı ve doğal çevrenin kirlenmesi ortaya çıktı.
Şimdiye dek sulanan alanlar dışında güneyde yeni bölgelerin sulanması gerekti. Bu dönemde
büyük miktarda su tüketimine neden olan termal santraller tamamlandı.
Kısa sürede su kaynaklarının azalması su kirlenmesi gibi su kaynaklarının rastgele kullanımı
ve evsel ve endüstriyel kaynaklı kirlenme sonucunda pek çok sorun ortaya çıktı. Kullanıcılar
arasındaki problemlerin yönetime yansıması fazla uzun sürmedi.
Bu problemlerin artışıyla beraber 1958 de , 1964 deki su yasasının hazırlanmasıyla
sonuçlanan bir yeniden değerlendirmeye gidildi. 1959 da kurulan su yönetimi ile ilgili
komisyon aşağıda verilen genel prensipleri belirledi:
• Kullanımda ve kirlenmenin azaltılmasında kullanıcılar arasında dayanışma olmalıdır
• Su ekonomik bir değerdir
• Bir havzanın su kaynakları tek bir kaynak olarak değerlendirilmelidir.
Kullanıcı esaslı yönetimden entegre bir yaklaşıma geçilmesinin zorunlu hale geldi.
Bu prensiplere dayanan yeni bir su politikasının hazırlanması ve kanunlarla desteklenmesi
için 1960 da su problemlerinin araştırılması için bir Daimi Sekreterlik
kuruldu. Bu sekreterliğin çalışmaları sonucunda 1963 sonunda su dağıtımını ve kirlenme
kontrolünü içeren bir kanun taslağı hazırlandı. 1964 de yeni kanun yürürlüğe girdi
Su yönetim sistemindeki bu reform başarısını büyük ölçüde Fransa’daki ekonomik,
yönetimsel ve politik duruma uyum gösterebilmesine borçludur.
16. Aralık. 1964 yasası Fransa’da ki su politikası stratejisini düzenlemiştir:
• Kirlenme kontrolü için yasalar ve kurallar geliştirildi, kalite hedefleri ve bunların
gerçekleştirilmesi için gerekli süre belirlendi , kullanıcılar arasında ki dayanışmada bu
hedeflerin esas alınması gerektiğinin önemi öne çıkarıldı
• Su problemlerinin çözümü için su toplamam havzaları yaklaşımı getirildi
• Havza Komitesi ve Su İdare Heyeti oluşturularak yapılması gerekli yatırımlar için gerekli
finansman kaynaklarının belirlenmesi açısından ekonomik boyutlar geliştirildi
Sistem eşit önem taşıyan üç prensipten destek almaktadır:
yönetmelik, ödül ve diyalog
Bu kanunun uygulanması iki öğeyi öne çıkarmıştır:
i) Yönetim faaliyetlerinin geliştirilmesi
ii) Su İdare Heyeti ile ekonomik boyutların gündeme gelmesi
Su İdare Heyetinin kurulmasını 1971 de Çevre Bakanlığının kurulması izledi. Çevre
Bakanlığı su politikalarını geliştirmek,yönetmelikleri hazırlamak ve planlamayı organize
etmekle görevlidir. Bu bakanlık Su İdare Heyetinin danışmanıdır.
Copyright IGEMPortal
Kanunun Güncelleştirilmesi: 1992 Kanunu
Kanunun yürürlüğe girdiği 1968 yılından beri Fransa’da su kalitesi yönetimi ile ilgili pek çok
gelişme olmasına rağmen 1964 yasasının temel prensiplerinden hiç birine dokunulmamıştır.
Fakat bu süreç içerisinde bazı sorunlar ortaya çıkmıştır. Bun sorunlar aşağıdaki faktörlerle
ilgiliydi:
i) tekrarlanan ve birkaç yıl süren kuraklık
ii) yeni kirlenme şekilleri
iii) atıksu arıtımının yetersiz gelişimi
iv) sel problemine yeteri kadar önem verilmemesi
Bu faktörler in etkisiyle 1975 de Avrupa direktifleri doğrultusunda eski yasanın değiştirilmesi
gerekti . Hazırlanmasına 1984 ‘de başlanan 1992 yasasının amaçları:
• Mevcut kanunlardaki yetersizlik ve eşitsizliklere çözüm getirmek ve kullanılmayan yada
eski yasaları elemek
• Su politikalarını daha etkili kılmak
• Suyun (okyanus, yerüstü ve yeraltı suları) tekliğini uygun yönetmelik ve kanunlarla ifade
etmek
• Su yönetiminde yerel otoritelerin rolünü kolaylaştırmak
• Su ve su ortamlarının dengeli yönetimini sağlamak
idi.
3. Ocak. 1992 yasasında yer alan yeni faktörler arasında önem taşıyanlar aşağıda verilmiştir:
• Suyun ulusal mirasın bir parçası olduğunu kabul etmek
• Tek bir hukuki sistemin kurulması
• Orijinal bir planlama sisteminin oluşturulması
• Communlerin gücünün artırılması (kanalizasyon sistemleri açısından)
• Seçilen temsilciler ve su kullanıcıları ile müzakerelerin artırılması ve halka karşı daha açık
bir tutum izlenmesi
Tüm bu faktörler geçmiş deneyimler ve Avrupa ve dünya yaklaşımları ile uyum
sağlamaktadır.
SU KAYNAKLARI YÖNETİMİ
Modern anlamda su yönetimi 1964 yasasıyla başlamış ve 1992 yasasına kadar geliştirilmiş ve
uygulanmıştır. Su artık ortak mirasın bir parçası olarak değerlendirilmekte, suyun
yönetiminde kullanıcıyı memnun ederken doğal çevreyi de koruyan dengeli ve entegre bir
yaklaşım baz alınmaktadır.Mevcut Fransız Sistemi yönetim mekanizmasının her kademesini Devlet, Region, Departement, Commune--,kullanıcıları, seçilen temsilcileri ve havza bazında
Havza Komitelerini ve organizasyonun temel direği Su İdare Heyetlerini su yönetimine dahil
etmektedir.
Copyright IGEMPortal
Kurumsal Yapı
Merkez Seviyesinde (Devlet)
Son yıllarda su yönetiminden sorumlu dağılmış organları Çevre Bakanlığı çatısı altında
biraraya getirmek gündeme gelmiştir. Çevre Bakanlığı bünyesinde 1992 yasasıyla bir Su
Müdürlüğü kurulmuştur. Bunun amaçlarından bazıları su yönetimi konusunda devletin rolünü
arttırmak, Su İdare Heyetlerinin danışmanlığını daha etkin hale getirmek olarak özetlenebilir.
Su yönetimi politikalarının hazırlanmasında, su kullanımı yönetmeliklerinin izlenmesinde ve
organizasyon planlamasında Su Müdürlüğü;
- 13 bakanlığın temsil edildiği Bakanlıklararası Su Komisyonu’na
- Farklı kategorilerden su kullanıcıları, akarsu havzası otoriteleri ve hükümet temsilcilerinden
oluşan ve milli su politikaları konusunda görüş bildiren Milli Su Komitesi’ne
bağlıdır.
1992’de Çevre Bakanlığı, Directions Regionales de L’Environment (DIREN) merkeze bağlı
olmayan dış bürolar kurmuştur. Şu anda Çevre Bakanlığı özellikle politik konularda diğer
bakanlıkların bürolarından - Tarım, Halk İşleri, Sağlık, Endüstri- yardım görmektedir.
Hidrografik Havza Bazında
1964 yılında Havza Komitesi kuruldu. Bu komite havza politikalarının belirlendiği bir çeşit
su parlementosu gibi görev yapmaktaydı. Agence de Bassin Havza Komitesi’nin
politikalarını uygulamakla yükümlüydü.
1964 yılında Fransa 6 hidrografik havzaya ayrıldı. Bu altı havza şu şekilde gruplandırılmıştı
1) Ülkenin 4 ana toplama havzası (Garonne, Loire, Rhonr ve Sen)
2) Ülkenin kuzey ve kuzey doğusunda, nüfusun ve endüstriyel faaliyetin yoğun olduğu
bölgelerde 2 adet sınır havza
Her havzanıni bir havza komitesi vardır ve bu komite havza poltikalarını belirler. Havza
Komiteleri üç gruptan oluşur
-kullanıcılar, bölgenin ileri gelenleri (%40 -45)
-farklı otoritelerden (Region, Departement, Communes) temsilciler (% 36 - 38)
-devlet temsilcileri (%19 -23)
Üye sayısı havzanın büyüklüğüne göre 61 -114 arasında değişmektedir.
Havza Komitesi yılda iki kere toplanır. vergileri onaylar, vergilerin belirlenmesi için esasları
belirler. Bunlar su idare Heyeti tarafından faaliyet programında dikkate alınır.
Havza Komitesinin uygulayıcısı Su İdare Heyetidir ve teknik konularda Çevre Bakanlığına,
mali konularda Maliye Bakanlığına karşı sorumluluk taşıdığı için de devlet güdümündedir.
Her su idare heyetinin bir Müdürler Heyeti vardır. Bu heyet 26 üyeden oluşur. Üyeler 6 yıllık
periyotlarla değişir.
- her biri suyla ilgili bir bakanlığı temsil etmek üzere 8 adet devlet temsilcisi
-Havza Komitesindeki kullanıcıların seçtiği 8 adet farklı kategoriden kullanıcı
-Departement, Communes, Region temsilcileri
Copyright IGEMPortal
- Su İdare Heyeti personelinden seçilmiş bir kişi
-Atama ile üç yılda bir değişen Müdürler Heyeti Başkanı
Su İdare Heyeti müdürleri Çevre Bakanlığınca görevlendirilirler. Su İdare Heyetleri
Fransa’nın su kaynakları yönetiminde organizasyon yapısının anahtar elemanlarıdır.
Region başkanının havza içinde koordine edici bir rolü vardır. Havza Komitelerinin ana
ofisleri Regionlarda bulunmaktadır. Region başkanı su kaynakları yönetimi ve politikalarıyla
uyuşmasını sağlar ve Bölgesel Çevre Müdürlüğünden yardım görür. Su Yönetimi ve
Geliştirilmesi Master Planının hazırlamak koordinasyon başkanının sorumluluğundadır.
Region Bazında
Region, regional planmayı üstlenir. Su kaynaklarının geliştirilmesi planlarının regional
Gelişim Planlarına katılmasında önemli bir rolü vardır. Regionlar Havza komitesinde ve Su
idare heyetinde temsil edilirler. Regionlar su yönetimi ile ilgili çalışmalar ve araştırmalar
yaparlar. Çalışmaların çoğu devlet kontratı altında gerçekleştirilir. Region bazında devletin
su ile ilgili işlerde temsilcisi Region Başkanıdır. Region başkanı devlet birimleri arasında
koordinasyonu sağlar, devlet politikalarını uygular. DIREN (Region Bazında Çevre
Müdürlüğü) ‘den yardım görür.
Department Bazında
Devleti Department başkanı temsil eder. Suyun ulusal mirasın bir parçası olarak görülmesi
ve korunmasının ortak çıkarlar doğrultusunda önem kazanması Department başkanlarının
kanuni bazda gücünün ve etkisinin artmasına yol açmıştır. Her bir Department’da kazalar,
kuraklık, sel gibi durumlar için “Kriz güçleri” da devreye giren teknik bir servis vardır.
Department devletin su kaynakları yönetimi ve politikasındaki temel yönetim kademesidir.
Bakanlıkların Department’daki büroları başkanının yetkisindedir.
Evsel kirlenmenin artması her Departement’ın kanalizasyon işlerine yardımcı olan teknik bir
servis oluşturmasına (SATESE) neden olmuştur. Departement Meclisi ve Su İdare Heyeti bu
hizmetlerin maliyetini paylaşmaktadır. Teknik destek servisleri üç alanı kapsar:
- Atıksu arıtma işleri ile ilgili raporların hazırlanması
- Sağlık standartlarının sağlandığı izleme yapıları
- Arıtma bonolarını dağıtmak için veri toplanması devlet departement’lere su temini ve
kanalizasyon işleri için mali destek sağlar. Bu destek Su Temini Sistemleri Geliştirme Milli
Fonundan (FNDAE) sağlanır. Bu fon gelirini su tüketiminden alınan ek vergilerden sağlar.
Departements son yasalardan sonra devletin rolünü üstlenmişlerdir. Şu anda Departements’ın
Communes’e katkısı su ve atıksu yatırımlarında Commune’nin büyüklüğüne göre %15 - 25
arasındadır.
Commune Bazında
Bir yüzyılı aşkın bir süredir Commune’ler su temini ve kanalizasyon konusunda kendilerine
yetki veren Codes de Communes’den yararlanmışlardır. 1992 kanununda Communes’in
Copyright IGEMPortal
atıksu konusunda Avrupa standartlarını belirlenen son tarihe kadar sağlayabilmeleri için
bunların görevlerini ve mali kaynaklarını detaylı olarak belirlemiştir.
Su temini ve kanalizyon hizmetleri yönetimi Communeler, Commune grupları ya da
kendilerini temsil eden özel bir operatör tarafından gerçekleştirilir.
Temsilcili su ve atıksu yönetimi yerel kanunda (Code des Communes) bir yüzyıldan uzun
zamandır yeralmaktadır ve Fransa’ya özgü bir bakış açısını yansıtır.
Su yönetimi ve Geliştirilmesi planlarının hazırlanmasında yerel otoriteler önemli bir rol
oynamaktadır. Yerel otoriteler, daha önce belirtildiği gibi Havza Komitesinde ve Su İdare
Heyetinin Müdürler Heyetinde temsil edilmektedirler.
PLANLAMA
Su kaynaklarının geliştirilmesi ve yönetiminin planlanması 1992 kanunuyla
kurumsallaştırılmış orijinal bir sistemdir. Bu kanun su kaynakları yönetimi ve politikalarında
izlenmesi gerekli prosedürü iki coğrafi kademede
1) tüm hidrolojik havza
2) hidrografik birim (nehir ya da akifer)
bazında ele alır.
Su Kaynakları Geliştirme ve Yönetim Master Planı (SDAGE) bir havza ya da havzalar
grubunda tutarlı bir su kaynakları yönetimi için uygulanması gerekli politik yönlendirmeleri
belirler. Bu yönlendirmeler ise su kalitesi ve kantitesi ile ilgili hedefleri ve bunlara ulaşmak
için yapılması gerekenleri içermektedir.
SDAGE ‘ler havza içi Havza Komiteleri tarafından Prefet de Region gözetiminde hesaplanır.
Bunlar 5 yıllık bir dönemi kapsar. Kullanıcılar ve yerel temsilcilerde Havza Komitesi
kanalıyla Master Planın hazırlanmasına katkıda bulunmuş olurlar. Master Plan hazırlanırken
Region ve Department temsilcileri de biraraya gelir.
Master Plan Havza Komitesinde hazırlandıktan sonra idari otoriteler tarafından onaylanır. Bu
su yönetiminde devletin rolünün ne kadar büyük ve önemli olduğunu göstermektedir. Bu
kademeden sonra master plan halka açılır.
SDAGE Su kaynakları Geliştirilmesi ve Yönetim Planları (SAGES)’nın tutarlılığını da
sağlar. SAGE, hidrografik birimler ya da akifer sistemlerinden oluşan alt havzalar ya da alt
havza grupları için tasarlanır ve yerüstü ve yeraltı sularının ve su ekosistemlerinin
kullanılması, geliştirilmesi kantitativ ve kalitativ açıdan korunması için genel hedefleri
tanımlar.
Bir SAGE ‘nin hazırlanması, düzenlenmesi ve izlenmesi özel bir komisyonun
sorumluluğundadır
Bu komisyon üyelerinin yarısı yerel community temsilcilerinden, dörtte biri kullanıcılardan,
sahiplerden, akarsu kıyısında oturanlardan, profesyonel organizasyon temsilcilerinden, geri
kalan dörtte biri de Su İdare Heyetleri de dahil olmak üzere devletin ve devlet birimlerinin
Copyright IGEMPortal
temsilcilerinden oluşmaktadır. Halkın fikirlerini ve gözlemlerini öğrenmek için SAGE taslağı
2 ay süresince halka açılır. Gerekli değişiklikler yapıldıktan sonra ilgili otoritelere ve Havza
Komitesine görüş alınmak üzere sunulur. İdari otoritelerce onaylanan SAGE, bunu takiben
halka açılır.
SAGE’nin hedeflerini gerçekleştirmek üzere, kanun bir halk organı kurulmasını öngörür
(Communaute Local de L’Eau - Local Water Community) Bu organ SAGE’nin hedeflerinin
gerçekleştirilmesinde gerekli işlerin, yapıların, tesisatın halk adına sahibi konumundadır.
Planlama prosesinde (SDAGE/SAGE) büyük ölçüde şehir planlama prosedürleri (Şehir
Planlama ve Geliştirme Master Planları) temel alınmıştır. Şehir planlamasında olduğu, devlet
denetiminde yürütülen oldukça kompleks bu prosedür hem hazırlanması, hem uygulanması
sırasında konuyla ilgili farklı birimlerin katılımı ile gerçekleşmektedir.
SU İDARE HEYETLERİ
1967-68’ de kurulduklarında Su İdare Heyetleri’ nin iki ana görevi vardı:
- Havzadaki genel çalışmaların finansmanında esas rolü üstlenmek
- Su ile ilgili araştırma çalışmalarında yardımcı bir rol üstlenmek
Bu ikinci görev birinci ile karşılaştırıldığında fazla önemli olmamakla beraber tamamen
gözardı edilemez. Her Su İdare Heyeti’ nin havza hakkında detaylı bilgi edinmesini
sağlayacak yağmur ve debi ölçerlerden oluşan bir bilgi alma ağı vardır. Su İdare Heyeti’ nin
tek başına ya da işbirliği ile yürüttüğü araştırma projeleri ve çalışmaları vardır. Bunlar nitrat
ve pestisit kirlenmesi, yağmur suyu yönetimi vs. gibi kendi faaliyet alanları ile ilgili
konulardadır. Bu tip çalışmaların sonuçları yayınlanır ve ilgili kişi ve kuruluşlara dağıtılır. Su
İdare Heyeti ayrıca uzmanlık ve danışmanlık hizmetleri de sunar. Fakat Su İdare Heyeti’ nin
esas görevi mali destek vermektedir. Su kaynaklarını geliştirmek ve korumak konusunda Su
İdare Heyeti ne sahip ne de müteahhit konumundadır. Bu gibi durumlarda katkısı tamamen
malidir.
Toplum suyu israf etmenin ve kirletmenin kabul edilemez olduğunu kavramalıdır. Bu için ise
teşvike gerek vardır. Su İdare Heyeti su israfı ve kirlenme ile savaşmak için iki ekonomik
önlem almıştır.
i) Bir taraftan kullanılan su ya da kirlenme miktarına göre suyu kullanandan veya kirletenden
alınan vergi yani “Kullanan-Kirleten Öder” prensibi (Sopa),
ii) Diğer yandan finansal destek. Vergiler yoluyla toplanan para, su ile ilgili ekonomik
kanallara sokularak suyu temizlemek ve sudan tasarruf etmek amacıyla devlet ve özel sektöre
yardım için kullanılarak bunların kirlenmeyi ve harcamayı engelleyecek teknik ve
ekipmanlara yatırım yapmaları sağlanır. Bu prensip ise “suyu koruyan yardım görür” olarak
özetlenebilir. (Havuç)
FAALİYET PROGRAMI
Su İdare Heyetleri tarafından uygulanan mali faaliyetler birkaç yılı kapsayan faaliyet
programları çerçevesinde gerçekleştirilir ve Su İdare Heyetleri’ nce Havza Komiteleri’ ne
sunulur. Su İdare Heyetleri ile ilgili kanun hükmünde, Su İdare Heyeti’ nce konulacak
Copyright IGEMPortal
vergilerin, Su İdare Heyeti’ nin Faaliyet Programı uyarınca yapması gereken harcamalar
çerçevesinde belirlenmesi ve bunların Bakanlıklararası Su Komisyonu tavsiyeleri
doğrultusunda Başbakan tarafından onaylanması gerektiği belirlenmiştir. Buna göre Faaliyet
Programı, vergi toplanmasını kanuna bağlar ve vergi miktarını belirler.
Faaliyet Programları, sosyo-ekonomik yapıyla ve genel su politikası ile uyum içinde
olmalıdır. Faaliyet Programının kapsamını kısıtlayan tek unsur vergi miktarlarıdır. Fakat bu
miktarlar, üyelerinin üçte ikisini vergi mükellefi su kullanıcılarının oluşturduğu Havza
Komitesi tarafından belirlenir. Yani programın oluşturulmasında bir çeşit kendi kendini
düzenleme mekanizması vardır.
Her bir Su İdare Heyeti’ nin programı üç bölümden oluşur.
1) Havzadaki mevcut problemlerin analizi
2) Yapılacak işlemlerin listesi ya da cinsi ve bunların maliyetinin değerlendirilmesi
3) Programın mali dengesini sağlamak için oluşturulması gerekli vergi sistemi
Programların içerdiği faaliyet tipleri karakterlerine ve önceliklerine bağlı olarak farklı Su
İdare Heyetleri’ ne göre farklı değerlendirmelere tabi tutulabilirler. Bu faaliyetler genellikle;
- Su havzalarının ve akarsuların korunması gibi işler ya da halkın yararı için yapılara
(Örneğin barajlar) verilen mali destekle su kaynaklarının geliştirilmesi, planması ve
korunması
- Kanalizasyon işleri ve kanalizasyon ağlarının kurulması, geliştirilmesi ve kirlenmeyi
azaltacak endüstriyel proseslerin uygulanması için mali destek vererek su kirlenmesi kontrolu
- İçme suyu temini ve güvenliğinin sağlanması için mali destek
Faaliyet programı, mali destek alacak her işi belirlememekle birlikte, işin tipini ve seçilecek
donanımı Su İdare Heyeti’ nden gelecek mali desteğin miktarını (maliyetin yüzdesi olarak)
herbir kategori ve destek türü için yararlanıcının kanuni statüsüne göre (devlet statüsü ya da
özel) belirler.
SU VERGİLERİ
Fransız kanunlarına göre, Su İdare Heyetleri su kalitesinin düşmesine neden olan, su
kaynaklarından su çeken, havzanın tümünde ya da bir kısmında su rejimini değiştiren özel ve
tüzel kişilerden vergi yoplamaya yetkilidir. Bunlar aktif vergiler ya da sorumlu vergileri
olarak tanımlanır.
Diğer bir vergi cinside, Su İdare Heyeti’nin desteği ile gerçekleştirilmiş iş ve yapılardan
direkt ya da indirekt yararlanan özel ve tüzel kişilerden toplanır. Bunlar pasiv vergiler ya da
yararlanıcı vergileri olarak tanımlanır.
Suyu kirleten ya da tüketen herkes vergi vermekle yükümlüdür.
Bunlar aşağıdaki gibi gruplandırılabilir;
-Büyük miktarlarda su çeken ve kirletici yükü üreten şehir ve belediyeler
Copyright IGEMPortal
-Az miktarda su çeken ve kullanan buna karşılık çok farklı tiplerde kirliliğe yol açan
endüstriler
- Belli süreçlerde fazla miktarda su çeken ve yeraltısuyunda ve akarsularda yaygın kaynaklı
kirlenmeye neden olan tarımcılar
- Kıta içi su yoluyla taşımacılık
- Çok fazla su çeken ve kullanan Fransız Elektirik İdaresi
Su İdare Heyetleri iki cins vergi toplar;
-Doğal çevreye deşarjlara bağlı ‘kirlenme vergisi’
ve
-suyun kaynaktan çekilmesine ve kullanılmasına bağlı ‘kaynak vergisi’
Kirlenme Vergisi ve Arıtma Primleri
Kirlenme vergilerinde, doğal çevreye deşarj edilen kirletici yükleri esas alınır.
Evsel kirlenme için toplanan vergilerde toplam nüfüs baz alınır. Herkes, suyun fiyatına konan
ek vergi ile maliyete katılır. Bunlar daha sonra su kamu hizmetleri ile Su İdare Heyetlerine
ulaşır. Evsel olmayan kirlenme için vergi miktarı verilen hizmet esas esas alınarak hesaplanır.
Bu vergiler brüt vergilerdir ve hiç arıtma yapılmadan önceki brüt kirlilik yüküne karşı gelir.
Eğer arıtma sistemleri yapılırsa, kuruma yada endüstriye bir arıtma primi verilir ve bu brüt
vergiden düşülerek net vergi elde edilir.
Kirlenme vergisi her bir Su İdare Heyeti tarafından (anti-pollution programm), kirlenmeyi
giderici program çerçevesinde belirlenir. Miktarlar Havza Komitesi’nin belirlediği kalite
önceliklerine ve hedeflere göre düzenlenir.
1987’de brüt vergiler tüm Su İdare Heyetleri için 350 milyon dolar ya da diğer bir ifadeyle Su
İdare Heyetleri’ nin tüm gelirinin %60’ı idi. Arıtma primleri 75 milyon dolar ya da Su İdare
Heyetleri’ nin harcamalarının %15’i kadardı.
Kaynak vergileri
Bu vergiler kantitatif su yönetimi programı maliyetini bir kısmını karşılamak için yani
reservuarları, su dağıtım sistemlerini, sulama yapılarını finanse etmek için kullanılır.
Kaynak vergisi iki tip verginin bileşiminden oluşur;
- Suyun kaynaktan çekilmesi ve su rejiminin değiştirilmesinden dolayı alınan vergi
Bu verginin miktarı çekilen su hacmine bağlı olarak hesaplanır.
-Kullanma vergisi. Su kullanımına bağlı bir katsayının net kullanıma uygulanması ile
bulunur. Bu katsayı örneğin su dağıtımı için 0.20, sulama için 0.7’dir.
Kaynak vergileri oranları, yeraltı ya da yerüstü suyundan su çekilmesi, o bölgedeki
ihtiyacının çok ya da az olması, su çekilmesinin düzenli ya da yıl içinde kurak zamanlarda
fazla olması gibi faktörlere bağlı olarak değişir.
1987’de Su İdare Heyet’ leri tarafından toplanan kaynak vergileri 85 milyon dolar
tutarındaydı ya da başka bir ifade ile kirlenme vergilerinin 1/4’ ünü oluşturuyorlardı.
Copyright IGEMPortal
SU İDARE HEYETİ BÜTÇESİ
Şu anda yürülükte bulunan 6. 5 yıllık program için (1992 - 1996) Su İdare Heyetleri toplam
bütçesi 7.5 milyar dolardır ve dağılımı aşağıdaki gibidir.
Gelir
Su İdare Heyeti Vergileri
-Kirlenme vergisi %68
-Kaynak vergisi %14
Ödünç verilen miktarın geri ödenmesi
Gider
Mali Destek
Bağış %40
Ödünç verilen miktar %20
Arıtma primleri %12
Yapılan İşler %9
İzleme %14
Su İdare Heyetleri 6. 5 yıllık program toplam bütçesinin 5. 5 yıllık program bütçesinin iki
katıdır (1987-91).
Su İdare Heyetleri’ nce yerine getirilmesi gerekli işlerin toplam maliyeti aşağıdaki gibi
artacaktır:
Bu gerek evsel, endüstriyel gerek tarımsal kaynaklı her türlü kirlenmenin önlenebilmesi için
harcanan büyük çabaları gözönüne sermektedir.
SU TEMİNİ YÖNETİMİ VE KANALİZASYON HİZMETLERİ
Code des Communes, Communes içinde su dağıtımının endüstriyel ve ticari bir hizmet
olduğunu belirtmiştir. Bu atıksu uzaklaştırması ve arıtımı için de geçerlidir. Communes,
sınırları içindeki umuma ait araziyi kullanma hakkını devretme yetkisine sahiptir. Bu hak su
temini ya da kanalizasyon hizmetleri için yalnızca bir operatöre verildiğinden bu hizmetler
tekelleşmiştir.
Uzun yıllar boyunca komşu Communes ya da Communes grupları problemlerini yetkilerinin
temsil edildiği komünlerarası kurumlar, topluluklar (Komünler Topluluğu) kurarak çözmeye
çalışmışlardır. Sonuçta tüm Fransa’ ya yayılmış 4600’ ün üzerinde komünler topluluğu
vardır. Komünler içinde su temini ve kanalizasyon hizmetleri devletin teknik, yönetimsel ve
mali danışmanlığında yürümektedir (İçişleri Bakanlığı), Sağlık Bakanlığı da dağıtılan su
kalitesini izlemekle görevlidir.
Fransız kanunlarına göre komünler su dağıtımını oluşturma ve yönetme yetkisine sahiptir. Bu
direkt yönetim olarak bilinir ve Fransa’ nın % 25’inde uygulanır (Bu oran 1945’ te % 70 ti).
Komün toplulukları gerekli gördükleri yerlerde görevlerin tümünü ya da bir kısmını özel bir
operatöre devretme hakkına kanuni olarak sahiptirler. Bu temsilcili yönetim olarak bilinir ve
çeşitli uygulama şekilleri vardır:
- Yönetim kontratı
- Kira kontratı
Copyright IGEMPortal
- İmtiyaz kontratı
- Ya da bunların bir kombinasyonu
Yerel bir komünler topluluğu özel bir operatör kullanıyorsa bunun teknik ya da pek çok
nedeni olabilir. Fakat bu uygulama genellikle
- Su temini ve kanalizasyon işlerinin giderek daha karmaşık hale gelemsi, ham atıksu
kalitesinin düşmesi ile arıtma proseslerinin giderek hassaslık kazanması, yüksek su kalitesi
standartlarını karşılamak için gerekli karmaşık arıtma prosesleri
- Su ve kanalizasyon sistemlerinin geliştirilmesi ve ekipman bakımı ve değiştirilmesi için
gerekli mali desteği bulmakta karşılaşılan problemlerin bir sonucu olarak ortaya çıkar.
Komünlerin, seçilen uygulama metodu üzerinde özellikle yönetimsel olarak kontrolü vardır.
FARKLI YÖNETİM BİÇİMLERİ
Direkt Yönetim
Bu yönetimde komünler topluluğu su temini ve kanalizasyon hizmetlerinin gerçekleştirilmesi,
geliştirilmesi ve yönetimi ile yükümlüdür. Komünler topluluğu, gerekli yapıları inşa eder,
ihtiyaç duyulduğunda bunları yeniler ve bu işleri kendi personeli ile gerçekleştirir. Miktarları
kendi belirler ve kendi gelir-giderlerinden sorumludur. Dışarıdan destek almaksızın
gerçekleştirilen direkt yönetim Avrupa Topluluğunda entegre yönetim olarak bilinir ve
oldukça konvensyonel bir uygulamadır.
Temsilcili Yönetim
Temsilcili yönetimde yönetime özel bir operatör dahil edilir. Ancak komünler topluluğu
yapıların ve ekipmanın sahibidir. Fransa’da ‘Yetki Verme’ yalnızca su temini ya da
kanalizasyon hizmetlerinin yönetimini kapsar. Yapıların ve ekipmanların, özel operatör
tarafından finanse edilseler bile, devredilmesi söz konusu değildir.
Bazı ülkelerde, özel sektörün katılımı İngiltere’ de olduğu gibi kati bir özelleştirmeyi getirir.
Fransa’da durum böyle değildir. Fransa’da yönetme sorumlulukları yetkisinin verilmesi
periyodik olarak gözden geçirilmektedir. Temsilcili yönetim iki bölümde incelenebilir;
- operatör hizmet işlerini garanti eder ve bunun için toplam bir ödeme alır
- operatör tarifelerin belirlenmesine katılır ve ödülün yanı sıra hizmetlerin yönetiminin
sonucuna göre bir meblağ alır. Bu formül, operatörün tüm imkanların uygun kullanımının
sorumluluğunu üstüne aldığı ve mali işletme risklerini kabul ettiği uzun süreli bir kontratla
uygulamaya geçirilir. Böyle iki tip kontrat tanımlanabilir ;
- kira kontratı : Fransa’daki en geniş yelpazeli temsilcili yönetim formudur. Bu kontrat
şeklinde, operatör hizmetlerin yönetiminden sorumludur, komün topluluğu yeni yapılar inşa
etmek ve bunların maliyetini karşılamakla yükümlüdür.
İmtiyaz Kontratı: Bu durumda operatör yalnızca yönetim riskini değil yaoıların inşaat ve
finansmanını da üstlenmektedir.
Copyright IGEMPortal
Kira ve İmtiyaz Kontratları
Bu iki yetki verme şekli Fransa’daki temsilcilik yönetimi ile ilgili kontratların büyük
çoğunluğunu temsil eder ve Fransa’nın su yönetimindeki en orjinal görüş açısını içerir
Hem kira hem imtiyaz kontratları için model ya da spesifikasyon kağıtları bulunmaktadır.
Bunlar hükümet tarafından hazırlanır ve kontratların oluşturulması için gerekli detayı
içerirler. Böylece orijinal kontratlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Bunlar kira ve imtiyaz
kontratları arasında yeralan hibrid kontratlardır. Bazı kiralara imtiyaz verilebilmektedir.
Örneğin operatörün tek başına yapıların inşaatından mesul olması gibi. Temsilcili yönetim
kontratların kanuni olup olmadığı sonunda hükümet tarafından (Prefets de Departements)
kontrol edilir.
Temsilcili yönetim için başlangıç kontratları, arz için bir telefonu takiben lokal komünler
topluluğu tarafından hazırlanan spesifik ihtiyaçlarına bağlı şartlar bazında yapılır. Kontartın
son bulma tarihi geldiğinde yeni şartlar göz önüne alınarak düzenlenmesi genellikle hali
hazırdaki operatör ile yapılan bir anlaşma ile uzatılır. Bir kira kontratı genellikle 12 yıl sürer.
Bu sürenin kısalığı bu tip kontratların bu kadar fazla tercih edilme nedeninin açıklar. İmtiyaz
kontratı ise 20 - 30 yıl arasında sürer. Bu tip kontratların uzunluğu imtiyaz sahibine ilk
yatırım maliyetini aşırı tarifelere başvurmadan karşılamaya izin verir. Kontrat operatörün
ciddi bir suç işlemesi durumunda komünler topluluğu tarafından feshedilebilir. Fakat bu
oldukça ender rastlanan bir durumdur.
Direkt yönetimden temsilcili yönetime geçmede önemli bir hususta komün topluluğu
personelinin sayıları ihtiyacın üzerinde olan yeni sisteme integrasyonudur. Personelin
tamamının ya da bir kısmının integrasyonu ve bunların yeni yapılanmada statüsü operatör
seçiminde önemli bir kriter oluşturabilir. Komünler topluluğu, kirayı ya da imtiyazı kapsayan
alan içinde hangi işlerin operatörün hangi işlerin komun topluluğunun olduğunu belirler.
Ayrıca debi ölçerler ve bağlantılar hakkındaki sorumluluklar içinde derayları içerir.
Doğal çevredeki kirletici yükleri ve dağıtılan suyun kalitesi gözönünde bulundurularak
kontratlar yürürlükteki yönetmelikleri esas alır. Bu hususta kiracılar ve imtiyaz sahipleri
Sağlık Bakanlığının kontrolündedir. Son olarak, tarifeler de kontratta belirlenmiştir. Tarifeler
genellikle sabit bir kısım ve tüketimle orantılı bir kısım içerirler.
Tarife kontrat süresince harcama ve gelirde ortaya çıkacak olan değişiklikleri içeren ve
teklifin beraberinde sunulan taslak halindeki hesap raporu gözönüne alınarak oluşturulur. Bu
kontrat ayrıca enflasyon endeksli su tarifesi düzeltmesi maddesinide içerir, su fiyatı
düzenlemesi, özellikle maaşlardaki değişimleri, sosyal hizmetleri ve enerji ve kimyasalların
maliyetini dikkate alır.
FRANSA’DA SUYUN FİYATI
Şu anda Fransa’da 13000 kadar su temini servisi ve bir o kadar da kanalizasyon servisi vardır.
Bu yüzdende suyun en az 13000 değişik fiyatı vardır. Son araştırmalar ortalama su fiyatının
bölgeden bölgeye % 20-50 oranında farklılık gösterdiğini ortaya çıkarmıştır. Gözlenen en
düşük fiyatın, en yüksek fiyata oranı 1:20 dir. (0.17 dolar ve 3.40 dolar)
Copyright IGEMPortal
Bu farklı fiyatlar için çeşitli nedenler vardır. Bunların en önemlileri:
- Kanalizasyon işlerinin mevcudiyeti ya da bulunmaması (kırsal komünler), bunların maliyeti
su hesabına dahil edilmektedir.
- Mevcut su kaynaklarının kalitesi ve yakınlığı
- hizmet götürülen nüfus
- bir Regiondan diğerine değişen işlerin ilk yatırım maliyetlerinin geri alınmasının etkisi
- ekipman ve yapı maliyeti ya da diğer bir deyişle tesisatın kalitesi
Gelecek yıllarda yapılacak olan yatırımlar, özellikle kanalizasyonda Avrupa Birliği
direktiflerini karşılamak için, su fiyatını önümüzdeki yüzyıla girerken oldukça etkileyecektir.
4 tip senaryo yazılarak bir simulasyon yapılmıştır
1) Küçük , ekipmanı yetersiz bir Commune
2) yetersiz kanalizasyona sahip küçük bir kasaba
3) orta büyüklükte bir kasaba
4) standart tesisatla donatılmış kommunler birliği
Bu simulasyonun sonuçları aşağıda verilmiştir. Şu anda fiyatların düşük olduğu yerlerde artış
oranı en fazla olacaktır ve bu şimdiye dek gözlenen fiyat farklarının ortadan kalkmasına
yardımcı olacaktır.
ALMANYA’DA SU YÖNETİMİ
Almanya Avrupa’nın merkezindedir ve yüzölçümü 35694 km2dir. Nüfusu 79 milyon ve ortalama nüfus
yoğunluğu 222 kişi/km2 dir. Nüfus yoğunluğu bölgelere göre farklılık gösterir.
Arazi kullanımı
Copyright IGEMPortal
Nüfus yoğunluğuna ve yüksek endüstrileşme seviyesine rağmen Aşlmanya Federal Devletinin eski eyaletlerinin
%55’i ekin arazisi ve %29’u ormanlıktır. %12’si yerleşim ve trafiğe ayrılmıştır. Su ve diğer doğal alanlar %2 ile
Federal Almanya’nın ufak bir kısmını teşkil ederler.
Yağış
Yıllık ortalama yağış 760 mmdir. Yağışın az olduğu yerlerde yıllık ortalama yağış 500 mm’dir, en yüksek
miktar 500 mm ile Alplerdedir. Genellikle yağış yüksekliği batıdan doğuya gittilçe düşer.
Yüzey Suları
6 büyük nehir Almanya’nın yüzeysel su kaynaklarının bir kısmını oluşturur. Bunlar Kuzey Denizine dökülen
Ren, Ems, Weser, Elbe Baltık denizine dökülen Oder ve Karadenize dökülen Tuna’dır. Doğal göller genellikle
Kuzey Almanya’da ve Alplerin ön bölgesinde yer alır ve toplam 1.225 km2 lik yer tutar. Su temini için uzun
yıllar boyunca kaydedilmiş ortalama değerler baz alınabilir.
Yağış
Buharlaşma
267 milyar m3
147 milyar m3
Yağıştan gelen yüzey akış
Irmağın üst tarafından gelen debi
88 milyar m3
89 milyar m3
Yıllık toplam kullanılabilir 53 milyar m3 tür. Bunun 48 milyar m3’ü kullanıldıktan sonra yüzeysel akışa ve 5
milyar m3’üde buharlaşma ile hidrolojik çevrime katılmaktadır. Kantite açısından su yönetiminde kritik
durumlar beklenmemektedir. Yaklaşık 4 milyar
m3’lük toplam 549 reservuar içme suyu temini, taşkın kontrolü, güç üretimi için suyu hazır tutmaktadır.
Yeraltısuyu
Almanya değişik jeolojik şartlar açısından farklı yeraltısuyu peyzajlarına sahiptir. Almanya’nın yeraltı suları
zengindir. 16 eyaletten biri Bavyera olan 14 milyar m3 lük yeraltısuyuna sahiptir ve bu içme suyunun esas
kaynağıdır.
Alman Su Kaynakları Politikasının Esasları
Doğal dengenin bir bileşeni olarak suyu korumak ve halkın su teminini garanti altına almak çevre politikasının
ana fonksiyonlarıdır. Almanya’da içinde bulunduğu uygun iklim nedeniyle su temininde kantite açısından
sorun çıkmamaktadır. Almanya’daki esas ağırlık verilen husus su kalitesidir. Bu özellikle suyun kısmen ileri
derecede kirlendiği yeni 5 eyalette söz konusudur. Bu durum çerçevesinde aşağıda verilen uzun süreli su
kaynakları hedefleri belirlenmiştir.
-Suyun ekolojik dengesini sağlamak
-içme suyu ve endüstriyel su teminini kantite ve kalite olarak garanti etmek
- insan refahının devamına hizmet veren diğer tüm su kullanımlarının mümkün olmasını garanti etmek
Alman su politikası aşağıdaki prensiplere bağlıdır:
- ihtiyat prensibi
Su kirlenmesini engellemek, kontrol altına almak ve indirgemek için gerekli tüm tedbirler kaynakta alınmalıdır.
- kirleten öder prensibi
Kirlenmenin kontrolü, engellenmesi ve azaltılması maliyeti kirletici tarafından karşılanmalıdır
- işbirliği prensibi
Kirlenme kontrolü hususunda endüstrilerde dahil olmak üzere tüm ilgililer işbirliği yapacaktır.
Almanya’da endüstri ile işbirliği oldukça iyi yürümektedir. Teknik limitler (çıkış limitleri, tehlikeli atıkların
üretildiği, kullanıldığı, tutulduğu ya da taşındığı tesisler için yaptırımlar) birlikte oluşturulmuştur ve
oluşturulmaktadır. (Yönetim - endüstri- üniversitesi-kurumlar)
Bu şekilde otoriteler endüstrinin spesifik bilgilerinden yararlanmaktadır. İşbirliği uluslararası işbirliğinide
içermektediri zira kirlenmeye karşı savaş sınırların bittiği yerde son bulmaz. Bu prensip ışığında çevre
çalışmalarının ana hedefi olan suların korunması için almanya sınırlarötesi işbirliği yapmaktadır.
Copyright IGEMPortal
SU KAYNAKLARI YÖNETİMİNDE OTORİTELER
Federal Hükümet Federal Eyaletler
Federal Alman Cumhuriyeti federal bir sisteme sahiptir. Yani devlet fonksiyonları Federal Hükümet ve 16
Federal eyalet arasında dağıtılmıştır. Anayasa’ya göre belediyeler, bölgeler ve şehirler Federal Devletin bir
parçasıdır. Fakat yerel işlerde bu birimlere anayasaya bağlı olarak bir özerklik tanınmaktadır. Federal Hükümet
ve Federal Eyalet arasında kanun yapma yetkisini anayasa üç bölüme ayırır
a) özel kanunlar
b) rakip kanunlar
c) genel kanunlar
a) Federal hükümet dışişleri, savunma, maliye ile ilgili konularda tek yetkilidir. Federal Eyaletlerin, hükümet
bunları özel olarak yetkilendirmediği sürece hiçbir hakları yoktur.
b) Rakip kanunlarda Federal Eyaletler, federal hükümet kanun yapma hakını kullanmadığı sürece, kanun
yapmaya yetkilidir. Eğer federal hükümet bir kanun çıkarırsa, federal eyaletlerin o konuda kanun yapma yetkisi
yoktur.
c) Suyun ve doğanın korunması gibi bazı hususlarda federal hükümetin yalnızca genel bir yetkisi vardır. Yani
federal hükümet, yalnızca federal eyalet için genel bir kanun taslağı sunmaya yetkilidir (Fedaral Su Yasası).
Federal eyaletler bu genel yasaları federal eyalet seviyesinde kendi yasalarını yaparak ve ek yönetmelikleri
yürürlüğe sokabilirler (Bavyera Su Yasası).
Su ile ilgili tüm koşulların federal yasalar da dahil olmak üzere yönetimsel uygulaması ve su kaynakları
yönetiminde devlet fonksiyonlarının yerine getirilmesi federal eyaletlerin yükümlülüğündedir. Tek istisna
federal su yollarıdır. Bunların geliştirilmesi ve devamı federal hükümetin kontrolu ve yönetimi altındadır.
Araştırma ve veri toplamada önemli işlemler federal hükümet tarafından yerine getirilir.
Federal Eyaletler Federal Konsül aracılığıyla federal kanunların yapılmasında etkili olurlar.
Almanya’ da yasalar parlamentoda (Federal ya da Eyalet Parlamentosu) yapılır ve yürürlüğe konulur. Bu ise zor
ve uzun süren bir prosedürdür. Yasama organı federal ya da eyalet hükümetini ya da ilgili bakanlığı özel
konularla ilgili kararnameler çıkarmaya yetkili kılabilir. Bu yetki ilgili kanunda belirtilmiştir.
Daha düşük bir olasılık ta yönetim talimatlarının oluşturulmasıdır. Bunlar yalnızca yönetimi bağlar ama bu yolla
en azından ilgilileri dolaylı olarak etkiler (Kanalizasyon İdari Talimatnamesi, Katı Atık Teknik Talimatnamesi).
Komünler
Eyaletler önemli bir parçası olan komünlerin kanun yapma ve yönetim hakları vardır. Komünler federal eyalet
bölgesi içinde bölgesel topluluk birimleridir. Anayasaya göre komünler kendi bölgelerindeki görevleri kanun
taslakları çerçevesinde yerine getirmekle yükümlüdür. Tiyatro, spor tesisleri oluşturulmasi gibi faaliyetlerden
oluşan ihtiyari görevler ve idari işler gibi zorunlu görevler komünlerin sorumlulukları arasında yeralır. Atıksu
uzaklaştırılması ve su temini komünlerin zorunlu görevleri arasındadır. Bu görevleri yerine getirebilmek için
komünler iç tüzük yayınlama hakkına sahiptir, kanalizasyon sistemi bağlantılarını ve vergilerini düzenleyen
kanalizasyonla ilgili iç tüzükler bunlara örnek verilebilir.
YAPILAR VE İŞBİRLİĞİ
Bu kompleks sistemin düzenli işleyebilmesi ve etkin bir su korunması sağlayabilmek için Almanya’da aşağıda
özetlenen organizasyon çalışmaktadır:
a) Federal Seviye
Copyright IGEMPortal
Federal Çevre Bakanlığı, su kaynakları yönetimi ve çevre politikasının bir parçası olarak su kaynakları yönetimi
konusunda sınırlararası işbirliği problemleri ile ilgilenmektedir. Federal Çevre Bakanlığı, Federal Su Yasası,
Atıksu Yükleri Kanunu, Deterjanları ve Temizlik Maddelerini içeren yasadan da sorumludur. Ayrıca
uluslararası kanunlar çerçevesinde Avrupa Birliğinde suların korunmasını içeren uygulamalardan, ve denizlerin
korunmasından da sorumludur.
Federal Çevre Bakanlığının en önemli ortakları
- Federal Yiyecek, Tarım ve Orman Bakanlığı
Bu bakanlık kırsal kesimde su kaynakları yönetimini geliştirmekle yükümlüdür.
- Federal Sağlık Bakanlığı
İçme suyu temininden ve içme suyu kalitesi problemlerinden sorumludur.
- Federal Ulaştırma Bakanlığı
Deniz taşımacılığı ve kıta içi su taşımacılığından sorumludur. Kıyı sularının kirlenmesinin kontrolünden
sorumludur.
- Federal Araştırma ve Teknoloji Bakanlığı
Federal Hükümetin araştırma çalışmalarını koordine eder ve su araştırmaları ve su teknolojisi konusunda temel
araştırmaları ve teknolojik gelişmeyi kontrol eder.
- Federal Maliye Bakanlığı
Çevresel uygulamalarda ekonomik boyutlardan sorumludur.
- Federal Ekonomik İşbirliği Bakanlığı
Temel problemlerden ve Almanya’nın poltikalarından sorumludur.
Federal Çevre Bakanlığı diğer bazı Federal otoritelerden ve araştırma kurumlarından destek görmektedir.
- Federal Çevre Ajansı, Berlin
Federal Çevre Bakanlığı için rapor hazırlar
-Federal Hidroloji Enstitüsü, Koblenz
-Federal Navigasyonve Hidrografi Enstitüsü, Hamburg
-Hidrolik Mühendisliği Enstitüsü, Karlsruhe
-Offenbach’daki Alman Meteoroloji Servisi
Ulaştırma bakanlığına rapor verir
-Federal Çevre Bakanlığı teknik danışmanlığı altındaki Su, Toprak ve Hava Hijyeni Enstitüsü Federal Sağlık
Ofisi, Berlin
Federal Sağlık Bakanlığına rapor verir.
-Jeoloji ve Hammaddeler Enstitüsü, Hannover
Maliye Bakanlığına rapor verir.
b) Devlet Seviyesinde
Su kaynakları yönetimi yönetmeliklerinin uygulanması Federal Eyaletlerin ve belediyelerin sorumluluğundadır.
Federal Eyaletlerin çoğunda, su kaynakları yönetimi genel yönetim gibi üç kademede gerçekleşir. Bu
kademelerin görev ve yetkileri eyaletten eyalete farklılık gösterir.
- Üst Kademe Otorite
Çevre Bakanlığı Su Kaynakları Departmanı
İşlevleri: Su yönetimi kontrolü, üst kademe yönetim prosedürleri
- Orta Kademe Otoriteler
Federal Eyalet Otoriteleri, hükümet bakanlarının büroları, Eyalet Hükümeti
İşlevleri: Su yasaları çerçevesinde önemli yönetim prosedürlerinin yürütülmesi
- Alt Kademe Otoriteler
Alt kademe otoriteler ve teknik otoriteler
İşlevler: Su yasası çerçevesinde prosedürler ve teknik danışmanlıki suların ve atıksu deşarjlarının izlenmesi
Genel problemlerin koordinasyonu ve su kanunundaki kanuni hükümleri tartışmak amacıyla su kaynakları
yönetiminde görev alan Federal Eyalet otoriteleri biraraya gelerek Federal Eyaletler Bileşik Su Komisyonunu
oluşturmuşlardır.
c) Komünler Seviyesinde
Daha önce belirtildiği gibi komünlerin su yönetiminde önemli bir işlevi vardır. Su temini ve atıksu
uzaklaştırılması uygulamalarının bağımsiz ve verimli olarak gerçekleştirilebilmesi için belediyeler farklı
teşebbüslerde bulunurlar. Bu teşebbüsler Federal Eyalet yasasına göre belirlenir.
Copyright IGEMPortal
1)Belediye tarafından genel belediye yönetimi çerçevesinde yapılan teşebbüsler
2)Serbest muhasebe ayrıcalığı ile belediye tarafından yapılan teşebbüsler
3)Özel kanun çerçevesinde belediyeye bağlı teşebbüsler
4)Uygulama sorumluluğunun büyük oranda belediyeyede olduğu işlerin özel bir
operatör modeli
müteşşebüse devredildiği
d) Teknik-Bilimsel Kurumlar
Kanun gereği oluşturulan kurumlar dışında, su kaynakları yönetiminde makul bir su kaynakları yönetimini
garanti eden özel organlar bulunmaktadır. Bunlar Teknik - Bilimsel Kurumlardır.
Sayısız çalışma gruplarında Federal hükümet, Federal Eyaletler, belediyeler, kurumlar, üniversiteler ve endüstri
işbirliği yapmaktadır.
Aşağıda verilen teknik-bilimsel kurumlar su kaynakları yönetimi ile ilgilenmektedir.
- Atıksu Teknolojisi Birliği ATV
- Su Kaynakları Mühendisleri Birliği
- Yönetim. Atık Yönetimi ve Tarım BWK
-Alman Normları Enstitüsü DIN
-Alman Gaz ve Su Bilirkişileri birliği
- Almanya Su kaynakları Geliştirme Birliği
-Alman Kimyagerler Birliği içinde Hidrokimya Mühendisliği Çalışma Grubu
- Alman Su Koruma Birliği
Bu kurumlar teknik standartlar olarak kabul edilen pek çok yönetmelik yayınlamışlardır.
Sorumlulukların pek çok kademeye bölüştürülmüş olması ve su kaynakları yönetiminin tek bir merkezde
toplanmaması iyi bir koordinasyonu ve görevlerin açıkça belirlenmesini gerektirmektedir. Geçmiştede ancak bu
yolla bu çok yönlü görevlerin üstesinden gelmek mümkün olmuştur.
SONUÇ
Almanya’da su kaynakları yönetimi konusunda kanuni ve idari sistemler oldukça karmaşıktır.
Bu sistemde tek bir merkezin bulunmadığı görülmektedir. Bunun birinci nedeni su işlerinin eyaletten eyalete
değişen coğrafi ve jeolojik şartlara bağlı olmasıdır. Bölgesel otoriteler yerel ihtiyaçlara daha iyi ve hızlı cevap
verebilir. Bu yüzden atıksu uzaklaştırılması ile ilgili çalışmalar komünler tarafından yapılır. Su kirlenme
kontrolünde elde edilen sonuçlar su kaynakları yönetiminde izlenen yolun doğruluğunu göstermektedir.
İkinci neden ise Almanların merkezci bir sistemde kötü deneyimler yaşamış olmasıdır. (3. Reich) Tarihe
bakıldığında da Almanya’nın farklı bölgelerden oluştuğu ve bunların birbirinden bağımsız olduğu görülmektedir
Copyright IGEMPortal
İNGİLİZ SU YÖNETİM MODELİNİN
TÜRKİYE’YE UYGULANMASI ÜZERİNE ÖNERİ
İki ülkenin su kaynakları yönetimi karşılaştırıldığında, özelleştirme öncesi İngiltere ile arada
benzerlikler görülmektedir. Özellikle İSKİ’ nin görevleri, sorumlulukları , yeterli seviyede
yaptırım gücü ve uygulama ile desteklenmemiştir. İngiltere’de ise Su Otoritelerinin hem
standartları düzenlemesi, hem kendi deşarjlarını kontrol etmesi, hem de drenaj, selden
korunma, balık üretme çiftlikleri gibi işlerin de yürütücüsü olması fazladan yük
yüklemektedir. Maddi açıdan da kısıtlı olması Otoritelerin gerekli büyük yatırımları
yapmasını engelliyordu. Bu açılardan Türkiye’ye , bu sistemin değiştirilmiş şeklini Türkiye
için öneriyoruz. Özelleştirme sonrası yönetim ise Türkiye şartlarında uygulanması sakıncalar
içermektedir. Şirketlerin yüksek enflasyon ve ekonomik istikrarsızlık karşısında kredi
olanaklarının belirsizleşmesi, olabilecek sorunlar karşısında hizmetleri yeterli düzeyde yerine
getirilmeden ücretlerin olumsuz etkilenmesi, eldeki kaynakların verimli ve ekonomik şekilde
kullanılmaması ve yatırımlara harcanmaması ihtimalleri de söz konusu olacaktır.
Bu önerimizde, yasama yetkisi Çevre Bakanlığında olacak. Yürütme yani su hizmetleri
büyük şehirlerde Su ve Kanalizasyon İdarelerinin sorumluluğunda
olması uygun
görülmüştür. Havza bazında yönetime olan ihtiyaç ise DSİ’ nin bünyesinde oluşturulacak
Havza Komiteleri ile hayata geçirilecek. Bu komiteler üniversite ile işbirliğinde havzalarla
ilgili veri tabanı oluşturulması ve bunların ışığında planlama taslaklarını oluşturmakla görevli
olacaklar. DSİ , bu tslakları bir üst kurum olan Ulusal Su Konseyi’ne sunacaklar. Bu konsey,
Su ve Kanalizasyon İdareleri başkanlarından, DSİ başkanından ve Havza komisyon
başkanlarından oluşacak ve Çevre Bakanlığı’na ulusal politikaların geliştirilmesi konularında
danışmanlık yapacak. Ülke için master planları hazırlayıp standartları belirleyecek olan gene
bu bakanlık olacak.SKİ’lerin mali kaynakları, işletme giderlerinde kullanılmak üzere su
ücretlerinden ve yatırımlarda kullanılmak üzere Ulusal Su Konseyi eliyle verilmek üzere bir
fondan olacak. Bu fona atıksu ücretleri, arazi alım-satımları, rekreasyon faaliyetleri ve havza
içi yerleşimlerden kesilecek miktarlar aktarılacak. Küçük belediyeler ise gene İller Bankası
kanalıyla altyapılarını tamamlayacaklar. SKİ’ ler arıtma ile ilgili olarak üniversitelere proje
vererek uygulamadaki sorunlarına bilimsel çözüm getirecekler. Atıksu deşarjları ve yüzeysel
su kaliteleri DSİ tarafından kontrol edilecek ve cezai durumlar tespit edilerek yargıya
gidilecek.
Copyright IGEMPortal
KAYNAKLAR
CHERET,I.; Water Management in France; Euromediterranean Workshop on İnstitutional, Financial and
Economic Aspects of Water Supply and Sanitation Services
ÇEVRE KANUNU TASARISI, T.C. Çevre Bakanlığı
MİDMER, M.; Euromediterranean Workshop on İnstitutional, Financial and Economic Aspects of Water
Supply and Sanitation Services
JEDLITCHKA,M. ; Organizational and İnstitutional Aspects of Water Resources Management in Germany;
Euromediterranean Workshop on İnstitutional, Financial and Economic Aspects of Water Supply and Sanitation
Services
RİCHTLİNİEN FÜR TRİNKWASSERSCHUTZGEBİETE , DVGW- Regelwerk
SU KALİTESİ KONTROLÜ YÖNETMELİĞİ, Resmi Gazete
TENİERE-BUCHOT, P.; Water Quality Management in France: The Basin Agencies’ Programs, Prog. Wat.
Tech. Vol 10
WATER QUALITY MANAGEMENT
Copyright IGEMPortal
AMERİKA’DA ve KANADA’DA SU KALİTE
YÖNETİMİ VE TÜRKİYE’YE
UYGULANABİLİRLİĞİ
Hazırlayanlar
Ayşegül Atacan
Deniz Kocamaz
Mustafa Yazgan
GİRİŞ
Çalışmanın Anlam ve Önemi
Amaç ve Kapsam
Hata! Yer işareti tanımlanmamış.
Hata! Yer işareti tanımlanmamış.
AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ VE YÖNETİMİ
Federal Devlet Siyasal Organları ve Sistemin İşleyişi
1
26
AMERİKA’DA SU KALİTESİ KONTROLU
27
SU KAYNAKLARININ PLANLANMASI
28
SU KAYNAKLARININ ARAŞTIRILMASI
İçme Suyunun Korunması
Eyaletlerarası Su Kirlenmesi
Nehirlerin Kontrolü
30
31
32
32
Copyright IGEMPortal
GENEL OLARAK CWA ( TEMİZ SU KANUNU )
32
ORDU MÜHENDİSLİK ARAŞTIRMA KURUMU
34
TAHOE GÖLÜ HAVZASINDAKİ SU KALİTESİNİ KORUMAK İÇİN DERE YATAKLARININ
KORUNMASI
Göl Yönetimi
1. İmar sınırlamaları
2. Atık Deşarj Standartları
3.Erozyon ve Drenaj Kontrol Projeleri
4. Bozulmuş Dere Havzaları ve Çevresinin Restorasyonu
34
35
35
36
36
36
SULAK ALANLARDA YAPILAŞMA
Yasal Çerçeve
Ordu Mühendislik Araştırma Kurumu
Piramid Davası
37
39
41
41
AMERİKA VE KANADA’ DAKİ SİSTEMLER
ARAZİ KULLANIMI
YAĞIŞ SULARI
TARIM ( Pestisitler)
ÇAMUR DEŞARJI
SIVI ENDÜSTRİYEL ATIKLAR
REKREASYONEL KULLANIMI
43
43
46
48
48
49
49
SONUÇ
50
TÜRKİYE’ DE MEVCUT DURUM
53
AMERİKA’DAKİ SU KAYNAKLARI YÖNETİMİ ÖRNEK ALINARAK TÜRKİYE İÇİN
YÖNETİM SİSTEMİ ÖNERİLERİ
Öneri 1:
Öneri 2:
54
54
55
AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ VE YÖNETİMİ
17. yy.’ ın başlarından itibaren Amerika kıtasının Atlantik kıyısı boyunca, İngiliz kolonileri
kurulmaya başlar. Başlangıçtaki on üç İngiliz Kolonisi, 17. yy. sonlarında Amerika Birleşik
Devletlerinin kurulmasını gerçekleştirecektir.
İlk kolonilerin Amerikaya gelmesinda, ticari amaçlar önemli rol oynadığı gibi, dini inançlar
da etkili olmuştur. İngiltere ve Avrupa’ nın diğer ülkelerinde dini inançları nedeniyle baskı
gören gruplar için Amerika kıtası bulunmaz bir sığınak sayılmıştır. Her inançtaki insan
Amerika’ da kendi inancından bir koloni bulabiliyordu.
Copyright IGEMPortal
Bu koloniler anavatan İngiltere’ den ortak miras olarak İngiliz siyasal kurumlaraını ve siyasal
düşünce siitemini geetirmişlerdir.
Her koloninin başında, genelde İngiliz Kralı tarafından atanan ancak bazı kolonilerde seçimle
belirlenen bir yönetici bulunmaktadır. Yöneticinin dışında ayrıca iki de meclis vardır.
Koloniler üzerindeki mevcut İngiliz denetimi 3000 mil uzaktan fazla etkili olamamış, giderek
koloniler İngiltereden kopmuşlardır.
Aralarında birlik ve bütünlük olmayan koloniler, bazı ortak tehlikeler karşısında birleşmeye
başlayacaklardır. Koloniler Amerika’ nın yerli halkına karşı ortak güçbirliği oluşturmak için,
Hollanda’ nın ticari rekabeetine karşı koyabilmek için, daha sonraları Fransızların ticari
rekabeti ile başedebilmek için ve İngilterenin aldığı bazı kararlara karşı ortak hareket etme
gereğini duydukları için 17. yy. ortalarında birleşmeye başlayacaklardı.
1763’ den sonra kolonilerin İngiltere’ ye karşı birleşmeleri onları bağımsızlığa götürecekti.
Burada ilginç bir nokta göze çarpıyor su yönetiminde bir takım düzenlemeleri ilk yapan
Massachussetts bağımsızlık girişimlerinde de öncülük etmiş hatta İngiltere tarafından asi
çocuk ilan edilmiş olmasıdır.
4 Temmuz 1776 Bağımsızlık Bildirisi. Kolonilerin herbiri bağımsız bir devletin sahip
olabileceği tüm yetkilere sahip, egemen bir devlet niteliğini alır. Bu
devletler yerel
yönetimlere ağırlık vermektedir.
1778’ de 13 bağımsız devlet bir konfederasyon oluşturur. Bu konfederasyonun adı Amerika
Birleşik Devletleri Konfedarasyonu’ dur. Ancak bu konfederasyon fazla uzun sürmez. Daha
sora Washington, Franklin, Jefferson, Hamilton, Madison gibi isimlerin çabalarıyla,
dağılmaya mahkum gözüken bir konfederasyondan, günümüze kadar yaşayacak bir
federasyon doğar.
17 eylül 1987 anayasası ile Federal Devlet kurulur. 1789 Washington ilk Amerikan başkanı
olur.
Amerika Birleşik Devletlerinde iki iktidar sözkonusudur.
Copyright IGEMPortal
1. Federal ( Ulusal ) Devlet
2. Federe ( Üye ) Devlet
Federal Devlet, federe devletin üstündedir ancak yerini almamıştır.
Federal Devlet Siyasal Organları ve Sistemin İşleyişi
Amerika 1787 anayasası ile yönetimektedir. Anayasa iki temele dayanır.
1. Federalizm
2. Demokrasi
ABD, 50 devlet oluşan bir federasyondur. Ulusal savunma, dış politika, gümrük ve posta ile
ilgili önemli konular federal devlete, medeni hukuk, polis, sağlık, eğitim gibi konular ise
federe devletin yükümlülüğündedir.
ABD’ deki demokrasi batı demokrasisidir.
ABD’ de iki partili bir rejim mevcuttur. Bu iki parti arasında da ideolojik ayrılıklar
sözkonusu değildir. Bu iki parti;
1. Cumhuriyetçi Parti
2. Demokrat Parti
A. Yürütme
a. Başkan
Başkan ve başkan yardımcısı halk oyu ile seçilir. Seçim üç aşamada gerçekleştirilir.
1. Her parti kendi adayını seçer.
2. Her federe devlet genel oyla başkanını seçecek delegelerini belirler.
3. Seçilen delegeler ABD başkanını seçerler.
Başkan 4 yıl için seçilir. Bir kişi en fazla iki kere başkan seçilebilir. Başkanın eylem ve
işlemlerinden dolayı cezai sorumluluğu vardır. Siyasi sorumluluğu ise seçimlerde ulusa
karşıdır. Başkan federal devleti yönetir, yasaların uygulanmasını sağlar. Federal memurları
Copyright IGEMPortal
senato onayı ile atar ancak senato onayına gerek kalmaksızın geri alabilir. Dış plitikayı
yönetir. ABD’ de yönetim kuvvetler ayrılığına dayanır.
b. Bakanlar
Bakanları başkan belirler, senato onaylar. Başkan bakanlarına danışır ancak son söz yine
başkanındır. Başkan Lincoln’ ün kendisine karşı olan bakanlarına karşı “yedi hayır, bir evet.
Evetler kazandı” sözü meşhurdur.
B. Yasama
ABD parlementosu Kongre adını alır. Kanunları ve bütçeyi kongre yapmaktadır.Kongrede iki
oluşum mevcuttur.
1. Temsilciler Meclisi
2. Senato
Senatoda her devleti iki kişi temsil eder.
Temsilciler Meclisine ise her devlet nüfus çoğunluğuna göre temsilci gönderir. Temsilciler
meclisi tüm federal halkı temsil etmektedir.
Kongrede genel oy ve çoğunluk sistemi geçerlidir.
C. Yargı
Her federe devletin kendi yargı sistemi ve fedaral devletin de fedaral yargı sistemi vardır.
Federe devlet yargıçları seçimle, fedaral devlet yargıçları ise senato onayı ile başkan
tarafından atanır. ABD’ de daha çok orta sınıf ve büyük bir işçi sınıfı vardır. Köylü sınıfına
ABD’ de rastlanmaz. Modern tarımla uğraşan çiftçiler mevcuttur.
AMERİKA’DA SU KALİTESİ KONTROLU
Dünyada sukalitesine verilen önem Pasteur ve Koch’un mikrobu tanımlamasıyla 1850’ den
sonra yeni bir çağa girdi. Avrupada su kalitesinin gelişimi 1800’lü yılların sonlarında
başlamıştı. Oysa Amerika’da geniş su kütlelerinin ve alanlarının bulunması bu gelişimin
1900’lerden sonra olmasına neden oldu. 1900-1970 arasında ilk arıtma çalişmaları yapıldı.
Bunlar genellikle;
_ Yüzücü ve askıda maddelerin giderimi
Copyright IGEMPortal
_ Organik maddelerin giderimi
_ Patojenik mikroorganizmaların giderimi
olarak gelişti. 1960’larda hala kısmen arıtılmış sular deşarj ediliyordu. 1980’lerden sonra
arıtma ve su kalitesi konusunda önemli gelişmeler oldu. Zor giderilebilen maddeler için ileri
arıtma yöntemleri geliştirildi.
1972 yılında EPA ( Environmental
Protection Agency ) tarafından Clean Water Act
oluşturuldu. CWA’nın ulusal amacı; “ Ulusa ait bütün suların fiziksel, biyolojik ve kimyasal
bütünlüğünü korumak veye geri kazandırmaktır.” Bu yasa, alıcı ortama önem veren bir
düşünceyi su kalitesi kontrolune kazandırmıştır. Ayrıca NPDES ( National Pollution
Discharge Elimination System ) ile her noktasal kaynağın uyması gereken minumum sınırlar
belirlenmiştir.
1987’ de Clean Water Act’in ilk revizyonu yapılmıştır. Amerika’ da genel olarak çevresel
politikalar NEPA ( National Environmental Policy Act ) ile belirlenmiştir.
SU KAYNAKLARININ PLANLANMASI
Su kaynaklarının planlanması, bu su kütlelerinin gelişimi ve korunması amacıyla yapılır.
Planlama devletin bütün kademelerinde ve endüstride önemli bir yer oluşturur. Yerleşim
alanlarının su kaynakları, genel olarak şehre ait su ve atıksu departmanları ile sağlık, drenaj
ve taşkın kontrol kuruluşları tarafından planlanır. Bazı eyaletler kendilerine ait planlar
yapmışlardır. Amerika’da su kaynaklarının planlanması, arazi kullanım planları ile bir
bütünlük içinde değildir. Akarsu havzaları planlanırken büyük şehirlerin su ihtiyacı
düşünülmemiştir. Su kaynaklarının planlanması ile su kalitesi planları ayrı ayrı
düşünülmüştür.
Su kaynaklarının planlanması iki esastan oluşur:
1. Değişik planlamalar arasında (federal ve federal olmayan planların karşılaştırılması) iyi bir
koordinasyon olmalıdır.
2. Gelişmeler göz önünde bulundurularak gerçekçi planlamalar yapılmalıdır.
Copyright IGEMPortal
1965’te oluşturulan Water Resources Planning Act (WRPA) ile su kaynakları konsülü
olyşturulmuştur. Bu konsülün görevleri:
1. Ulusal su kaynaklarının ve ihtiyacının belirlenmesi
2. Standartların, prensiplerin, proje formülasyonu ve uygulanması ile ilgili düzenlemelerin
oluşturulması. Havza komisyonları ile bağlantıya geçilerek en uygun havza planlarının
yapılması
3. Eyaletlere su kaynakları konusunda yardımlar yapılması.
4. Yapılmış olan havza planlarını yenilenmesi.
Su Kaynakları Konsülü şu üyelerden oluşur: İçişleri, tarım, ordu, yapılaşma kurumlarının
temsilcileri, EPA ve Federal Enerji Komisyonu’nun yöneticileri.
1973 yılında standartlar ve prensipler yayınlanmıştır. Bu yayınlarda su ve toprak
kaynaklarının planlanması ulusal ekonomik gelişim ve çevre kalitesi amaç olarak
açıklanmıştır. Fakat Konsül bu standartlar uyulması konusunda bir yaptırım getirmemektedir.
Bu yüzden 1983 yılında Başkan Reagen tarafından görevleri sınırlandırılmış ve yeni
prensipler kabul edilerek etkili hale getirilmiştir. Bundan sonra havzalarda planlamaları Nehir
Havzaları Komisyonları yapmıştır. Bu komisyonların görevleri:
1. Federal, eyalete ait, eyaletler arası, yerel havza planları yapmak.
2. Yapılmış olan planların uygulanmasını denetlemek ve alternatifleri sunmak.
3. Veri toplanmasına öncelik vermek.
4. Planlamaları yapabilmek için gerekli alt çalışmaların sürekliliğini sağlamak.
Bu komisyonlar, Başkan tarafından belirlenen ancak federal acentaların üyesi olmayan bir
yönetici tarafından yönetilir. Su Havza Komisyonlarının gelirleri belirgin değildir. Çünkü
resmi bir gelir kaynakları yoktur. Bununla birlikte bir de federal acentelere para ödemek
zorundadırlar. Devlette federal acentelere yardım etmektedir. Bu durum komisyonların
yapılarının sağlam olmamasına ve kontrolde eksikliklerin olmasına yol açmaktadır.
Copyright IGEMPortal
SU KAYNAKLARININ ARAŞTIRILMASI
1984’te oluşturulan Su Kaynaklarının Araştırılması Kanununa göre, bu araştırmalar İçişleri
Bakanlığı, Amerika Jeolojik Araştırmalar Kurumu (USGS) ve 54 eyalette kurulan büyük
üniversitelere bağlı araştırma enstitüleri koordineli olarak yürütülecektir.
Yayılı Kirletici Kaynakların Kontrolü
Doğaya verildiği nokta tam olarak belli olmayan kaynaklardır. Tarım, şehir suları, yağış
suları, yerleşim yerlerinin atıksuları ve endüstriyel atıksuların belirsiz bir şekilde yayılı olarak
dağılması örnek olarak verilebilir.
1972’den beri yayılı kaynaklar büyük sorun olmuş ve 1984’de oluşturulan raporlara göre
şehirlerin %78’inde noktasal kaynaklardan daha önemli zararlar oluşturulduğu belirtilmiştir.
Teknolojik esaslı olmayan kontrol sistemleri yayılı kaynaklar için daha uygundur. Su
kanununun 208.bölümünde yayılı kaynakların kontrolü açıklanmıştır.
1987 yılında “ Yayılı Kaynak Yönetim Programı” adı altında 319.bölümde yayınlanmıştır.
Buna göre her eyalet EPA’ya iki bölümden oluşan bir dökümanı 18 ayda bir vermek
zorundadır. Bu bölümler:
1. Eyalet Değerlendirme Raporu
2. Eyalet Yönetim Programı
Raporda şu konulara yer verilmelidir:
1. Eyaletin bütün yüzeysel sularının ve yayılı kaynaklarının gösterilmesi
2. Bu kaynakların kategorilerinin ve kirlenme derecelerinin belirtilmesi
3. Yapılacak önleme çalışmaşarının öneminin ve izlenecek yolun ayrıntıları ile açıklanması
4. Diğer kuruluşlara yapılabilecek bağlantıların belirlenmesi
Eğer bir eyaletin raporu onaylanırsa devlet tarafından, yapılacak çalışmaların parasal
ihtiyaçları % 60 oranında karşılanır.
319. bölümde, 208. bölümdeki problemlerden bölgesel acente problemi çözülmüştür. Fakat
yaptırım konusunda bir ilerleme kaydadilmemeiştir. Bu yüzden devletin denetimine ihtiyaç
vardır.
Copyright IGEMPortal
İçme Suyunun Korunması
1974 yılında oluşturulan Güvenli İçme Suyu Kanunu (Safe Drinking Water Act
( SDWA)) eyaletlerde içme suyu kaynaklarına zehirli atıkların karışmasını yasaklamıştır.
Zehirli atık potansiyelleri
ve her zehirli içerik için Maksimum İçerik Düzeyi (Max.
Contaminant Level (CMC)) belirlenmiştir.
EPA en az her beş yılda bir su kaynaklarının gelişimi için yapılan işlerin ve bu kaynaklarda
varolan kirleticilerin listesini istemektedir. Daha sonra bunları değerlendirerek eksik veya
yanlış uygulamaları gazeteler veya su faturaları aracılığıyla halka duyurmaktadır. Halkın
tepkisi ile yerel yönetimler oy ve destek kaybına uğradıkları için mümkün olduğu kadar
ellerinden gelenin en iyisini yapmak zorundadırlar. Bu oldukça ilginç ve gerçekçi bir kontrol
mekanizmasıdır.
Yaptırım
Yaptırım gücü, bütün çevresel stratejilerin gerçekleştirilmesi için en büyük güvencedir. 1972
yılına kadar yaptırım gücünün olmayışı nedeniyle Amerika’nın su kaynaklarının
kirlenmesinin önüne geçilememiştir. 1972’de CWA’nın oluşturulmasıyla kirleticilerin
engellenmesi için bazı yaptırımlar getirilmiştir. EPA’nın yetkileri altında olan yaptırım gücü
1987’de yapılan değişikliklerle genişletilmiştir.
Girişimci yaptığı işle ilgili denetlemeler yapmalı, çevreyi izlemeli, örnekleri inceletmelidir.
Yani çevresel etkileri değerlendirerek rapor halinde sunmalıdır. Yaptırımcı kuvvet onayı olan
eyaletin kendisidir. EPA ona yetkiyi verir fakat aktif olarak projenin içerisinde yer almaz.
Onayı alan, CWA’nın esaslarına ve EPA’nın prensiplerine uymak zorundadır. Eğer EPA
herhangi bir zarar saptarsa eyalete, yapılan işi düzeltmesini ve gerekli yaptırımı uygulamasını
bildirir. Eğer 30 günlük periyot sonunda zarar giderilmezse EPA kendi yaptırım gücünü
kullanır. Eğer eyalet görevlerini açıkça yerine getirmiyorsa EPA onun yaptırım yetkisini
durdurabilir.
EPA iki türlü para cezası verebilir. Birinci tip ceza hata başına 10000$ ve 25000$ arasındadır.
İkinci tip ceza ise hatanın yapıldığı gün başına 10000$ ile 25000$ arasında değişir. Bu
miktarı mahkemeler belirler. Mahkemelerin karar verirken kirleticinin zararını çevresel
etkinin büyüklüğünü göz önünde bulundurarak dengeyi sağlamaları gerekir.
Copyright IGEMPortal
Halk Jürisi
Halk Jürileri devletin yaptırımına önemli bir katkıdır. CWA’nın 505.bölümünde halktan bir
kişiye herhangi bir kirletici için veya EPA’nın görevini ihmali gerekçesiyle mahkemeye
başvurabilme hakkı tanınmıştır. Mahkemeler, eğer halkı ilgilendiren bir çevre davası varsa
halk jürisi kullanabilir.
EPA’nın yaptırım gücü öellikle POTW için; 1972 ile 1985 arasında çok azdı. Raporlarda
uygulamaların çoğunun yanlış gösterildiği saptandı. Genel Maliye Ofisi, EPA’nın yaptırım
gücünün değerlendirilmesini istedi. Bundan sonra POTW’lara doğrudan veya dolaylı olarak
yasal olmayan deşarjlar yapanlara karşı önemli yaptırım gücüne sahip oldu.
Eyaletlerarası Su Kirlenmesi
Birçok su kaynağı için etrafında bulunan eyaletlerce ortak anlaşmalar yapılmıştır. Amerika
için bu anlaşmalar CWA’nın bir destekleyicisi olmuş, kimi zaman açıkları kapatıcı rol
oynamıştır. Bu anlaşmalar bölgelerde kurulan özel komisyonlar tarafından veya ayrı ayrı
eyaletler tarafından uygulanmaktadır. Her eyalet kendi yasalarına göre su kaynağını korumak
zorundadır. Bununla birlikte ortak uyulması gereken yasalara da dikkat edilmelidir. Eğer
diğer eyaletin yasalarına karşı bir işlem yapacaksa bu konuda anlaşılmamış bile olsa bunu
karşı tarafa bildirmeli, beraberce durum değerlendirmesi yapmalıdırlar.
Nehirlerin Kontrolü
Nehirlerin öncelikle karakterlerinin belirlenmesi gerekir. Eyaletin yetkili kişisi, nehrin vahşi
olup olmadığını, hangi yararlı kullanımının veya kullanımlarının gerekli olduğunu belirler.
Nehirlerin korunması için yapılacak çalışmalar Toprak ve Suları Koruma Kanunu tarafından
desteklenir. Birçok nehir, kongrelerin yönetimindedir. Bu kongrelerin diğer bir adı, Federal
Yönetim Acentalarıdır. Akarsuların üzerindeki bent, baraj veya biriktirme yapılarında Federal
Enerji Yönetimi Komisyonu sorumludur.
GENEL OLARAK CWA ( CLEAN WATER ACT/TEMİZ SU KANUNU )
İki çeşit su kalitesi kontrolü yaklaşımı vardır:
1. Alıcı ortam esaslı yaklaşım
2. Teknolojik esaslı yaklaşım
Bir su kalitesi standartı iki bölümden oluşur:
1. Verilen su kütlesinin kullanım ihtiyacının belirlenmesi
Copyright IGEMPortal
2. Bu ihtiyaç için gerekli su kalitesinin belirlenmesi
1972 yılına kadar Amerikan su kalitesi kontrolü alıcı ortam esaslıydı ve zordu. Çünkü;
1. Su kalitesini tamamen belirleyecek bilimsel veri yoktu.
2. Matematik modelleme gerekiyor fakat yaplamıyordu.
3. Yapılsa bile bunu uygulamak pratikte mümkün değildi. Çünkü atık miktarları değişkendi.
4.Alıcı ortama göre deşarj standartları belirleneceğinden bu kirleticiler arasında eşitsizlik
yaratıyordu.
Bir kirletici, su kaynağına zarar verdiği zaman şu sorular sorulmalı ve kesinlikle
cevaplandırılarak gerekli önlemler alınmalıdır.
1. Kim yaptı ?
2. Ne zaman yaptı ?
3. Bir tek kirletici mi yoksa birçok kirletici mi var ?
4. Fabrika mı ?
5. Belediye arıtma tesisi deşarjı mı ?
6. Çiftlik mi ?
7. Zararlı atık yüklemesi mi ?
8. Ne gibi bir ceza verelim ?
CWA’ nın amacı ve başardıkları:
Ulusal suların kimyasal, fiziksel, biyolojik kirlenmelerini önlemek ve gidermek.
1. 1985’ e kadar Navigasyonel sulara kirletici deşarjı önlendi.
2. Toksik kirleticilerin zararlılık sınırları belirlendi ve bunların üzerinde deşarj yasaklandı.
3. POTW’ ların kurulması için federal finans sağlandı.
4. Ülke genelinde atık arıtma çalışmaları yaygınlaştırıldı. ve her eyaletin kirletici kaynaklarını
kontrolü sağlandı.
5. Teknolojinin geliştirilmesi için çaba harcandı.
6. Noktasal ve noktasak olmayan kaynaklar için ayrı ayrı önlemler alındı.
Copyright IGEMPortal
ORDU MÜHENDİSLİK ARAŞTIRMA KURUMU
Bu kuruluş gel-git olan veya olmayan bütün sular için su kaynakları kontrolünden ve
gelişiminden değişik kademelerde sorumlu bir otoritedir.
1899 Nehirler ve Limanlar Kanunu üzerinde ulaşım yapılan bütün suların üzerine yapılacak
barajlar ve bentler için Ordu Mühendislik Araştırma Kurumlarının onayını gerekli kılmıştır.
Köprülerin yönetimi buna dahil değildir. Bu kurum Temiz Su Kanununda bütün sular için
bir otorite olarak kabul edilse de, kendisi esas görevini ulaşım için kullanılan suların
planlanması ve taşkınların önlenmesi olarak belirtmektedir.
Kurumun izinleri iki türlüdür, özel ve genel. genel bir izin bölgesel veya ülke genelinde
olabilir. Genel izinlerde başka bir otoritenin onayı gerekmez. Çünkü doğal ortama fazla zarar
vermeyen veya etkileri kontrol edilebilen uygulamalara izin verilir.Bu uygulamalara örnek
olarak
1. Kentsel gelişim için gerekli kanallar
2. Yapıların tamiri veya yer değiştirmesi
3. Kıyı stabilizasyon çalışmaları
4. Belirli bir miktardan daha küçük alanlardaki çalışmalar.
Kurumun oldukça geniş bir yaptırım yetkisi vardır. Burada çalışan mühendisler kendilerine
danışılmadan yapılan bir çalışmayı durdurabilir veya restorasyonu isteyebilirler. Bütün
çevresel etkileri belirlemek ve gelebilecek zararları önlemekle yükümlüdürler. Çalışmaları
halkın ilgisi dahilinde ve bir denge oluşturmak adına kontrollü olarak denetlemekte ve izinleri
buna göre vermektedir. Göz önünde bulundurduğu konular arasında projenin yararları,
koruma gerekliliği, ekonomik, estetik, genel çevre konuları, sulak alanlar, kültürel değerler,
balık ve vahşi yaşam hayatı, taşkın ve zararları, arazi kullanımı, su üzerinde ulaşım, kıyı
erozyonu, rekreasyonel kullanım, su temini, su kalitesi, enerji ihtiyacı, güvenlik ve kişisel
haklar bulunmaktadır.
TAHOE GÖLÜ HAVZASINDAKİ SU KALİTESİNİ KORUMAK İÇİN
DERE YATAKLARININ KORUNMASI
Copyright IGEMPortal
Giriş
Tahoe Gölü, Kaliforniya-Nevada sınırında, 1897 m. yükseklikte yeralan ve ABD’ deki göller
içinde büyüklüğü, temizliği ve rengi ile bilinen bir göldür. Tahoe Gölü 155 milyar m3 lük
hacmi ile dünyanın en büyük göllerinden birisidir. Çok büyük bir hacme sahip olmasına
rağmen nisbeten küçük bir havzaya sahip olması, doğal yollardan gelen nutrient ve sediment
miktarının az olmasına, dolayısıyla göldeki su kalitesinin bozulmamasına neden olmuştur.
Havza, 63 adet dereyi içermektedir. Bu derelerle beraber, bataklıklar, çayırlar ve ağaçlık
bölgelerde yeralmaktadır. Bütün bu derelere ve etrafındaki bölgelere dere çevresi bölgeleri
veya dere kuşakları ismi verilmektedir.
Tahoe Gölü havzasının büyük bir kısmı şahıs arazilerinden oluşmaktadır. Bu arazilerde (
büyük bataklıklar, ağaçlık ve çayırlık araziler dahil) son 25 sene içinde yoğun bir imar
hareketi ve yerleşme görülmüştür. Bu süre içinde göl havzasının %10’u yerleşim merkezi
olmuş veya doğal hali bozulmuştur. Artan dinlenme veya ticaret amaçlı bu imar hareketleri
sonucunda, göl sularında fitoplankton üretimi de artmaya başlamıştır. Gölde 1960 yılında
ölçülen fitoplankton üretimi, 1980 yılında 2 katına çıkmıştır.
Fitoplankton üretimindeki bu artışa, yerleşim merkezlerinden gelen yüzey akış suları ile gelen
yüksek seviyede nutrient yükünün sebep olduğu tespit edilmiştir. Nütrient yükündeki direk
artışla beraber, dere çevrelerinin yıpratılması sonucu, bu bölgelerin nütrientleri ve
sedimentleri giderme kapasitelerinin azalması veya tamamen yok olması da, fitoplankton
üretimini arttıran sebeplerden biri olmuştur.
Göl Yönetimi
Tahoe Gölünde artmaya başlayan kirliliği önlemek ve bozulmaya başlayan su kalitesini
düzeltmek için bir dizi önlemler alınmıştır. Bu önlemler şöyle sıralanabilir:
1. İmar sınırlamaları
İmar sınırlamaları çerçevesinde yapılan çalışmalarda, göl havzasındaki araziler, gölü kirletme
potansiyellerine göre yedi sınıfa ayrılmıştır 1. sınıf araziler, göl kirliliği açısından en duyarlı
bölgeler olarak kabul edilirler. 7. sınıf araziler, en az duyarlı bölgeler olarak
değerlendirilmiştir. Duyarlı arazilerde, arazinin duyarlılığına göre %1-5 arasında bir imara
izin verilmiştir. Ayrıca bu tip arazilerde bina yapılabilmesi için, birtakım ek ücretler
Copyright IGEMPortal
belirlenmiştir. Örneğin normal bir ev için yaklaşık olarak her yıl 750 $ civarında alınan bu
ücretlerle elde edilecek yaklaşık 700000 $ / yıl civarında bir para ile erozyonu önlemede ve
su kalitesini iyileştirmek amacıyla birtakım projeler yapılmaktadır.
2. Atık Deşarj Standartları
Eyalette oluşturulan bir kurul ile, Tahoe Gölüne atık boşaltan kaynaklar için bazı standartlar
geliştirilmiştir. Göl havzasında yeralan bütün kirletici kaynaklar için bu standartlara uyma
zorunluluğu getirilmiştir.
Eyalet kurulu ayrıca göle boşaltılacak toplam kirlilik yükü içinde birtakım sınırlamalar
koymuştur.
3.Erozyon ve Drenaj Kontrol Projeleri
Erozyonu ve drenajı kontrol etmek amacıyla hazırlanan projeler çerçevesinde, çıplak
arazilerin yeniden bitkilendirilmesi, çok eğimli ve bitkisiz çıplak arazilerin mekanik olarak
düzeltilmesi ve buraların yeniden ağaçlandırılması, erozyona uygun hale gelmiş ve aşınmış
alanların iyileştirilmesi, yol kenarlarının bitkilendirilmesi, ve yağış sularının drenajı gibi
konularda uygulamalı projeler yapılmaktadır.
4. Bozulmuş Dere Havzaları ve Çevresinin Restorasyonu
Eyalet tarafından yapılan bir çalışmada, bozulmamış dere çevresinin, askıda katı maddenin %
94’ ünü, toplam azotun % 74’ünü toplam fosforun % 86’ sını ve demir yükünün % 72’ sini
giderdiği tesbit edilmiştir.
Yapılan diğer bir çalışmada ise, 1900 yılından beri tahmini olarak dere kenarlarının % 35’ i,
çayırlık arazilerin % 50’ si, bataklıkların ise % 75’ i yerleşime açılmıştır. Sadece 1969
yılından 1979 yılına kadar bataklıkların % 25’ i yerleşim merkezi haline gelmiştir. Bütün bu
imar hareketleri sonuç olarak, dere yataklarının yönlerinin değiştirilmesine, dere çevresinde
bulunan toprak ve bitki örtüsünün bozulmasına dolayısıyla toprağın tabi filtrasyon
yeteneğinin yokolmasına, ayrıca yerleşim merkezlerinden aşırı miktarda kirletici yüklemesine
ve tarım arazilerinden aşırı pestisit ve gübre artıklarının göle girmesine neden olmuştur.
Dere çevrelerinin yüksek oranda kirletici giderme kapasitesine sahip olmasına rağmen aşırı
oranda tahrip edilmesi, eyalette oluşturulan çevre kurulunu da harekete geçirmiştir. Bu
Copyright IGEMPortal
çerçevede ilk olarak bozulmuş dere çevrelerinin iyileştirilmesi ve yerleşime sınırlama
getirilmesiyoluna gidilmiştir. Bu amaçla bu bölgeler yeniden bitki örtüsüyle örtülmeye
çalışılmış ve erozyon ve drenajı azaltacak şekilde arazi tesviyeleri yapılnıştır.
Bu aşamalarla birlikte göl çevresinin göl kalitesini koruyarak daha fazla yerleşime
açılabilmesi için neler yapılabileceği de düşünülmüş ve aşağıdaki düzenlemeler yürürlüğe
konulmuştur.
1. Mevcut arıtma tesislerinin işletilmeye devam edilmesi ve verimlerinin arttırılması.
2. Bölgede mevcut bulunan bir bataklığın kalan kısmının yerleşim merkezinden gelen yüzey
sularının doğal arıtımı için kullanılması
3. Bölgede bahçecilik ve peyzaj tarımının, nütrient yüklemesini minimize etmek amacıyla
sınırlandırılması
4. Erozyon ve drenaj kontrol projelerine hız vermek, çayırlık arazileri işler durumda tutmak
ve kapasitelerini arttırmaktadır.
SULAK ALANLARDA YAPILAŞMA
Sulak alanlar, kuru kara ile büyük su kütleleri ve yüzeysel su kaynakları arasındaki geçiş
bölgeleridir. Bataklıklar ve haliçler sulak alanlara örnek olarak verilebilir. Taşkınların
kontrolü, yeraltı suyunun beslenmesi, balık ve diğer su hayvanlarının ve bitkilerinin yaşamı
için ortam oluşturma gibi önemli fonksiyonları vardır.
Federal devlet bu alanların korunması için önlemler almıştır. Bu önlemler Clean Water Act’
de açıklanmıştır. Bu alanlar CWA’ ya göre Ordu Araştırma Kurumları tarafından
denetlenmektedir. Mühendislerden oluşan bu kurumlar sulak alanlarda yapılaşma izninin
alındığı resmi mercilerdir.
Konu ile ilgili tanımlamalar yerel uygulamalda farklılık gösterir. Örneğin Massachusetts’
deki sulak alan rejimi incelenecek olursa burada sulak alanlar üç bölümde açıklanmaktadır.
_ Su kütlelerinin ya da yollarının altındaki alanlar
_ Kıyı Kesimleri
_ Bitkisel hayatla belirlenmiş sulak alanlar
Copyright IGEMPortal
Burada kıyı kesimleri ile kastedilen, karanın su hacmini çevreleyen, sınırlayan kısmıdır.
Bitkisel hayat, sulak alanı şu şekilde belirlemektedir: Sulak alanlarda görülen bitki örtüsünün
%50 oranında bittiği, gözlenmediği bölge sulak alanının sona erdiğini gösterir. Massachusetts
şehri sulak alanlarının 100 feet ( 30 m) uzaklığında bütün yapılaşmalara sınır koymuştur.
Amerika’ da sulak alanların yapılaşmaya açılması gerekliliği gün geçtikçe artmaktadır.
Özellikle New England’ da bu gereksinim oldukça fazladır. Çünkü bu bölgede çok hızlı bir
ekonomik gelişme söz konusudur. Artık yapılaşma için başka alan kalmamış olduğundan
sulak alanların devlet açısından önemi ön plana çıkmıştır. Bu durumda New England’ın
gelecekteki su kaynaklarının korunup korunmayacağı devletin yaklaşımına bağlıdır. Amerika
son 200 yılda sulak alanlarının yarısından fazlasını kaybetmiştir. 1950-1970 yılları arasında
kaybedilen sulak alan miktarı 500000 acre/ yıl’dır. Düzenlemeler ile bu son oran 300000
acre/yıl’a indirilmiştir. Düzenlemelerin öncülüğünü bu bu konuda problemli bir yer olan
(özellikle New England ) Massachusetts yapmıştır.
1963 yılında Massachusetts, sulak alanlar ile ilgili ilk düzenlemeyi Jones Act ile yapmıştır.
Bu analşma sadece kıyı sulak alanlarını düzenlemektedir. 1966 yılında yapılan Hatch Act ile
şehir içindeki sulak alanlar da kontrol edilmeye başlanmıştır. 1972’ de oluşturulan
Massachusetts Wetlands Protection Act ile bu iki kanun birleştirilip, sağlamlaştırılmıştır.
Kanunun uygulanmasını yerel koruma komisyonu veya valinin seçeceği bir kurul
sağlayacaktır. Gerektiğinde Çevresel Kitle Mühendisliği Departmanına veya mahkemelere
başvurulacaktır.
Genelde sulak alanlar düz ve yeraltı suyunun yüzeye yakın olduğu alanlardır.Bu yüzden
yeraltı suyunun beslenmesi gibi önemli görevleri vardır. Bunun dışında kirlilik kontrolu de
yapar. Çünkü sulak alanlarda birçok kimyasal ve biyolojik proses oluşur. Ayrıca vahşi yaşam,
bazı göçmen kuşlar ve su kuşları için barınak, yumurtlama yeri, yuva kurma ve kışı geçirme
için uygun alanlar oluşturur. Yasalara 1987 yılında vahşi hayatı koruma ile ilgili bölümler
eklenmiştir.
Sulak alanlarda yapılaşmaya izin verilmeden önce, girişimin bitki örtüsüne, toprağa,
hidrolojiye ve canlı yaşamın vereceği etkiler ayrıntılı olarak incelenir ve alınması gereken
önlemler veya yer seçimi için alternatifler incelenir. Sulak alanların bitki örtüsü 5000 çeşit
Copyright IGEMPortal
değişik tür, 2000 değişik toprak ve devamlı temas halindedir. Bu kadar değerli olan bu
alanların sıkı bir şekilde korunması gereklidir. Başvuran girişimci haklı olmakla beraber,
önlemlerini almak zorundadır.
Bir sulak alanda yapılaşma için başvuru aşamaları;
1. Ön danışma
2. İzin başvurusunun teslimi
3. Halka bildirim
4. İlgili kurum ve kişilerin ortak görüşmeleri
5. Gerekli düzenlemelerin yapılması
6. Halkın sonucu duyumu
7. Kabul veya red
olarak özetlenebilir. Girişimci karşılaşacağı zorlukları ekonomik ve teknik açıdan çok iyi
değerlendirmelidir. Sunacağı teklif içerisinde sulak alanda yapacağı çalışmalar sırasında
oluşturacağı etkileri ve alacağı önlemleri açıkça belirtmelidir. ancak bu şekilde zaman
kazanabilir. Çünkü sulak alanlarda gerçekleştirilecek bir girişim için izin almak oldukça güç
ve zaman alıcı işlemler gerektirmektedir.
Yasal Çerçeve
1972 yılında CWA ile sulak alanlarda gerçekleştirilecek herhangi bir girişim için Ordu
Araştırma Mühendislik Kurumu ( US Army Corps Of Engineers ) iznine gereklilik
getirilmiştir. Ancak bu program 1975’ de uygulanmaya başlanabilmiştir.
Sulak alanların korunması kavramının gündeme gelmesi bu alanların ekolojik öneminin geniş
kitlelerce kavranması ile gerçekleşmiştir. Bu alanlar, birçok tür için yaşam alanı oluşturan,
vahşi hayatın korunmasında, su taşkınlarının önlenmesinde su kalitesinin korunması ve
yeraltı su seviyesinin beslenmesinde anahtar role sahiptir. Halkın bunun bilincine varmasıyla,
girişimciler sulak alanların yakınında veya içinde gerçekleştirecekleri projelerine karşı sert
direnişlerle karşı karşıya gelmeye başlamışlar, çevre grupları bu konularla ilgili davalarda
daha aktif rol oynamaya, düzenleyici ve sınırlayıcı konumundaki yetkililere karşı daha
baskıcı bir tutum takınmaya başlamışlardır.
EPA (US Environmental Protection Agency ) sulak alanların korunması ile ilgili özel bir
birim oluşturduğunda girişimciler bu konu üzerinde ciddi olarak endişelenmeye başladılar.
Copyright IGEMPortal
Ordu Araştırma Mühendik Kurumu girişimcilerin sulak alanlar üzerinde gerçekleştirecekleri
projeleri için izin kararını onaylama yetkisine sahip olduğu halde CWA, EPA’ya bu kararı
veto etme yetkisi vermektedir. EPA bu veto yetkisini yalnızca 10-12 nedenle işletmesine
rağmen bu durum izin karaları üzerinde son derece etkili olabilmektedir..
* CWA 40. Bölüm: Sulak alanlarda gerçekleştirilecek herhangi bir girişim için federal izin
gerekliliği belirtiliyor.
* Water Quality Act 404. Bölüm: Sulak alanlarda gerçekleştirilecek bir girişim için Ordu
Mühendislik Araştırma Kurumundan izin gerekliliği belirtiliyor.
Bu yasa ile ilgili yönetmeliklerde birtakım belirsizlikler sözkonusudur. Bunların giderilmesi
için yaptırımı olmayan ancak içindeki kurallara uyulması izin süreci sonunda olumlu bir yanıt
alabilmek için gerekli olan klavuzlar EPA tarafından hazırlanmıştır.
* Ordu Araştırma Mühendislik Kurumu , Su Kalite Yasasının ve onun yönetmelik ve
klavuzlarında belirtilen kurallara uyumu şart koşmaz. Bunlar yaptırım gücü olan kurallar
değildir. Ancak bu kurallara uyum zaten başka çevre yasaları ve federal yasalarla zorunlu
tutulmaktadır.
* Özel durumlarda tek bir izin için, kurum bu durumlara uygun yasalara uyumu gerektirebilir.
* Eyalet ve yerel hükümetler kendi yasal yetkileri içinde suya yapılacak deşarj yerlerinin
tespiti ile ilgili açıklayıcı yasa ve yönetmeliklere sahiptirler. Buralara yapılacak izin
başvurularının kabulu Ordu Araştırma Mühendislik Kurumu izin başvurusu için bir önkoşul
gibi düşünülebilir.
Klavuzlar; EPA tarafından hazırlanıp geliştirilmişlerdir.Yapılacak girişim öncesi verilecek
izin üzerinde kesin sınırlamalar getirerek büyük belirsizlikleri tanımlamaktadırlar. Kuruma,
uygulanabilir alternatif analizlerini ve potansiyel olumsuz etkileri, hafifletici çözümleri
gözönünde bulundurmaları gerektiğini belirtiyor.
Copyright IGEMPortal
Ordu Mühendislik Araştırma Kurumu
Son derece geniş bir yetkiye sahip olan Ordu Araştırma Kurumunun, girişim planı ticari ise
yani kar amaçlı bir proje sözkonusu ise izin öncesinde
daha etkili hafifletici önlemler
istemesi ya da izin başvurusunu reddetmesi sözkonusu olabiliyor.
Kurumun yetkilerinin geniş olması sulak alanların tanımının son derece geniş kapsamlı
olmasından kaynaklanmaktadır. Yasadaki sulak alan tanımı şu şekilde yapılmaktadır: Sığ göl,
lagün, deltalar, korunaklı kıyılarla genellikle su dolaşımı sınırlı olan ve örneğin sazlıklar gibi
göçmen kuşların yumurtlama, yavrulama ve mevsimlik yaşama yerleri olduğu için ekolojik
açıdan önem taşıyan alanlardır. Bu tanımla çimenlikten başka hiçbirşey görünmeyen araziler
bile sulak alan saılabilir.
Kurum, hangi alanların sulak alan olduğuna karar verme yetkisine sahip olduğu gibi izin
prosesinin işleğişinde de geniş yetkilere sahiptir.Eskiden izin başvuruları son derece kolay
kabul edilirken sonradan son derece sıkı kontroller gündeme gelmiştir. Kurumun özellikle
bazı birimleri oldukça hoşgörüsüz davranabilmektedirler. Özellikle hiç su gerektirmeyen
projeler için izin başvuruları reddedilmektedir.
Kurumun bu kadar sert olmasının nedeni EPA gibi diğer hükümet kuruluşlarından
kaynaklanan baskıdır. EPA’nın bir iznin onaylanmasında ya da reddedilmesinde etkisi son
derece fazladır.
İzin başvurusunun sonucunun elde edilmesinde Ordu Araştırma Kurumu, EPA ve Federal
Mahkeme süreçlerini açıklamak üzere örnek olarak Piramid Davası incelenmiştir.
Piramid Davası
Bir ortaklık ilişkisi içindeki Piramid Şirketleri Northeast’ da bir alışveriş merkezinin inşaası
ve işletilmesi için ortakların Massachusetts’ de Güney Atlebora’ da Sweeden Swamp diye
bilinen gerçek bir sulak alana alışveriş yolu yapmak üzere başvurdular.
Ordu Araştırma Kurumu iznin onaylanmasına karar verdi. Kurumun onay nedeni şu şekilde
belirtilmişti:
Su ekosistemi üzerinde daha az olumsuz etki yaratan uygulanabilir proje
alternatifi yoktu.. Girişimci geniş çaplı hafifletici önlemler önermiş, Kurum da bu önlemlerin
Copyright IGEMPortal
projenin olumsuz etkilerini azaltabileceğine ve bu projenin ister sulak alana ister başka bir
yerde gerçekleştirildiğinde oluşturduğu çevresel etkinin farklı olmayacağını belirtmişti.
Kurum kararını takiben EPA, sulak alanların tahribinin yasaklanmasının lehinde bir karar
yayınladı. EPA, Piramid projesinin sulak alanın tahribine yolaçacağı ve vahşi hayatın
olumsuz etkileneceği sonucuna vardı. EPA’ nın kararına göre çevresel hasarın daha az
olabileceği ortamlar vardı ve bu alanlar değerlendirilmeliydi. Bu gereçeklere dayanarak
EPA, Ordu Araştırma Kurumunun izin başvurusunu onaylayan kararını veto etti.
Taraflar, EPA’ nın, Kurumların izin kararlarının uygunluğunun belirlenmesinde veto
otoritesinin sınırları aştığı gerekçesi ile temyiz için Federal Mahkemeye başvurdular.
Mahkeme 6 Ocak 1987 tarihli kararı ile EPA’ nın kararını onaylayarak EPA’ nın veto
yetkisini genişletti.
Girişimci gerçekleştireceği projenin ekonomik, sosyal boyutlarını gözönünde bulundurmalı
ve sulak alanda gerçekleştireceği proje için uzun ve zorlu bir süreci göze almalıdır.
Artık bugün deneyimli girişimciler sulak alan izin proseslerindeki inanılmaz zorluk ve
güçlüklerin, federal kurumların katmerli yetkileri ile profesyonel çevre gruplarının
baskılarının oluşturduğu kabusa yabancı değiller.
Girişimcinin herhangi bir araziyi satın almadan ve gelecekteki etkinliğini planlamadan önce
şu noktaların belirlenmesi gerekmektedir:
1.Arazi, bünyesinde sulak alan içeriyor mu ?
2. İçeriyorsa arazinin ya da girişimin değerine sulak alanın ekonomik bir etkisi olacak mı?
Bu belirlemede de birtakım güçlükler sözkonusudur. Örneğin bir arazinin sulak alan içerip
içermediğine karar vermek kolay değildir. Bugün sulak alan kapsamına alınmayan bir arazi
yarın alınabilir. Bu arada birtakım çelişkiler de özkonusudur. Örneğin tarımsal çalışmalar
federal izin kapsamında değildir. Oysa ki bu çalışmaların topoğrafik etkileri uzun zaman
sonra görülebilir, arazinin vejatasyon örtüsü, hidrolik yapısı zarar görebilir, arazi üzerinde
suyun akışı değişebilir. Bunun yanında yeraltı suyunu beslemek, küçük bir su benti için
federal izin gerekmektedir.
Copyright IGEMPortal
Girişimci genelde arazinin değerini belirlerken iznin onaylanacağını düşünerek, izin
prosesindeki risklerin arazinin değerini azaltacağını hesaba katmadan belirler. Bazen de iznin
onaylanmayacafı varsayımı yapılarak değerlendirme sözkonusu olabilr. Her iki yaklaşım da
hatalıdır. Girişimcinin arazinin kontrolu için bir yetkili veya danışmana sahip olması ve onun
önerisi ile güvenli bir değerin belirlenmesi en uygu yoldur. Bu değer izin prosesindeki
karmaşıklıklar, yasalardaki son değişiklikler, politik etkenlerle iznin elde edilmesinde
girişimcinin yapması gerekenleri hesaba katmaktadır.
Girişimcilerin, projelerini gerçekleştirecekleri alanın içinde sulak alan olup olmadığı,
yasalardaki değişiklikler, izin prosesindeki karmaşıklıklar, politik etkiler konularını güvenli
ve doğru bir biçimde değerlendirecek bir danışmana sahip olmaları gerekmektedir.
AMERİKA VE KANADA’ DAKİ SİSTEMLER
ARAZİ KULLANIMI
Yüzeysel Akış Suları
Gerek Amerika’ da gerekse Kanada’ da büyük göl havzalarında direkt bir erozyon kontrolu
yoktur.Birçok belediye konuyla ilgili olarak girişimde bulunmuştur. Her iki ülkenin bölge
genelinde de yerel hareketleri erozyon ve çökelme kontrolunde daha aktiftir. Ontario’ da da
benzer girişimler devletin planlamaları altında yeralmaktadır.
Kanada
Federal
Ülke genelinde geçerli olan Ulusal Yapılaşma Yasası ( National Hawsing Act (NHA)),
Central Mortgage and Hawsing Conporation (CMHC) adlı kuruluş tarafından konut
yapımlarını yönlendirmekte ve finans yardımlarında bulunmaktadır. Fakat bu yardımları
yaparken sadece noktasal kaynaklı kirleticilerden arıtma istemekte, yayılı kaynaklarla ilgili
bir yaptırım getirmemektedir. Bu yüzden yayılı kaynak kirlenmelerine neden olabilmektedir.
Copyright IGEMPortal
Ontario
Özelikle yeni gelişen bölgeleri kontrol eden bir kontrol planı yapılmıştır. Plan yerel alan
kullanımını yönlendirirken, bölümlendirme ve yeniden yapılanma ile kirlenmeyi de önlemeye
çalışmaktadır. Bununla birlikte Ontario’ nun kendi olanaklarıyla yapmaya çalıştığı kontrol
çalışmaları belediye yetkileriyle sınırlı kalmamalı, üst makamlarca desteklenmelidir. Ayrıca
herhangi bir girişim gerçekleştirilmeden önce yetkili makamlarca kontrol edilmelidir. Ancak
plan girişimcilere kesinlikle su kalitesini koruma görevini vermemiştir. Bölgesel çevre
otoriteleri, Yapılaşma Komitesinin büyük baskısı olmadığı her durumda çok etkilidir.
Kontrol planı özellikle çökelme ölçümleri ve kontrolü konusunda daha çok kullanılmaktadır.
Yapı bölgeleri bölümlendirilmekte ve yeniden yapılaşma planları yapılmaktadır.
Amerika
Federal
Amerika’nın federal yasaları, federal sınırlar dışında yapılaşmanın getireceği kirliliği
yönetecek bir otorite oluşturmamıştır. EPA araştırma ve kontrol çalışmalarının bölgesel
olarak izlenmesine karar vermiş, bunun yanısıra teknik seminerler düzenlenerek yol
gösterilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Konuyla ilgili olarak Amerikan Toprak Koruma
Kurumu ve Jeolojik Araştırmalar Kurumları erozyonu önleme araştırmaları yapmaktadır.
Amerika’ nın federal politikası erozyonu önlemek için yapılan çalışmaları desteklemek ve
parasal yardım yapmak yönündedir.
Eyaletler
Büyük göl havzaları için erozyon ve çökelme kontrolu yapılması gereken iki eyalet Michigan
ve Pennsylvania’ dır. Michigan’ da 1972 tarihli Toprak Erozyonu ve Çökelmesi Kontrol
yasası geçerlidir. Bu yasaya dayalı olarak izlenen programda doğada insanın meydana
getirdiği tüm değişimlerin erozyona etkisi kontrol altına alınmaya çalışılmaktadır.
Pennsylvania’ nın yasaları ise Temiz Akarsu Yasası ( Clean Stream Law ) ‘ndan
uyarlanmıştır.
Bu yasada aynen Michigan’ daki gibi erozyana yolaçabilecek bütün yapıları kontrol altına
almaktadır. Bu sayede Projelerin kontrol planı içermeleri zorunlu bırakılarak aşırı
Copyright IGEMPortal
yapılaşmanın zararları önlenmiştir. Sorumlu kuruluş Çevresel Kaynaklar Departmanı’ dır.
Aynı departman tarafından korunan Ohio’ da ise toprak ve su bölümlere ayrılmıştır.
Havzadaki bütün eyaletlerde devletin yerel organları tarafından yasal düzenlemeler
yapılmaktadır. Bu sayede erozyon ve çökelme ile ilgili özel yerel bir yönetime ihtiyaç
duyulmadan kontrol yapılabilmektedir. Bu düzenlemeler için gerekli kanunları genelde
mahkemeler çıkartmakta ve yerel polis uygulamaktadır. Fakat kanunun bilimsel altyapıya
ihtiyaç duyması nedeni ile uygulamada güçlükler çıkmaktadır.
Gelişim
Eğer devlet kontrollerin gelişimi için çaba harcamazsa yerel yönetimdeki bu eksiklik sürüp
gidecektir. 208 Programı diye bilinen yeni düzenlemeler de açık değildir. Bu yüzden yeni
taslaklarda genel konulardan çok yerel kontrol programlarına yer verilmelidir.
Sonuçlar
Ontario’daki su kalite kontrolu (MOE) Çevre Kurulu tarafından sadece noktasal kaynaklara
izin ve onay vermek konusunda yapılmaktadır. Eyalet Çökelme Kontrolu Kanunu
çıkarılmadığı sürece Eyaletlerin varolan mekanizmalar içinde kontollerini yapmaları
kaçınılmazdır.
Planlama kanununa göre Ministry of Havsing ve devletin yerel organlarının yönetimi ile
çevreye karşı yeterli duyarlık sağlanamamaktadır. Varolan yaklaşımın zorlukları şu şekilde
özetlenebilir: Çevre ile ilgili en fazla deneyime sahip olan acentalar yerel yönetimlerin
yanında en az otoriteye sahiptir. Şehirleşme gereğinin oluşturduğu bir baskı söz konusudur.
Yerel yönetimler uzun vadeli ve teknik yaklaşımla hazırlanmış koruma çalışmalarına engel
olabilir.
Son eyalet yasalarına göre birinci kalite tarım toprağı korumaya alınmıştır. Bu şekilde toprak
sınıflandırılmış ve kazanç da sağlanmıştır. Bu yasalar aslında doğrudan su kalitesini koruma
amaçlı değildir ama önemli yarar sağlar.
Copyright IGEMPortal
Kanada’nın federal politikası şu şekildedir:
1. CMHC çalışmalarını yürütürken eyaletle minimum anlaşma içerisinde olmalıdır.
2. CMHC, NHA üzerinde düzeltmeler yapabilir. Bununla beraber ağer eyalet gerekli olan
erozyon kontrolunü yapmaktansa kanunlara uyacağım derse onu ancak CMHC durdurabilir.
Yine de bu yaklaşımda kesin olmayan yönler söz konusudur.
Erozyon kontrolünün olmadığı şehirlerde gönüllü kuruluşlarca kendilerine ait toprak koruma
planları yapılmıştır. Fakat yönetim eksikliği olduğundan buralarda yapılan kontrollerin de
verimli olduğu söylenemez.
Michigan’ın koruma programlarında tecrübesi vardır. Bölgesel erozyon kontrolleri yerel
kuruluşlarca desteklenmektedir. Michigan’ın bu politikası Michigan’ın dışındaki altı şehir
tarafından yapılan erozyon ve çökelme kontrolu çalışmalarının bir sonucudur. Michigan’da
gerekli yaptırım da sağlanmıştır.
Pennsylvania’da ise şehir kanunları yerel düzenlemelere ihtiyaç duymamaktadır. Bununla
beraber kadrolarının uygun olmayışı yüzünden kontrol aktif olarak yapılamamaktadır.
Michigan için de aynı sorun zaman zaman oluşabilmektedir.
Michigan ile Ontario’nun girişimleri arasında ilginç benzerlikler ve ayrılıklar vardır.
Michigan’ın kanunsal düzenlemeleri erozyonu ve çökelmeyi önlemeye çalışırken, Ontario’da
genellikle yapılaşmanın düzenlenmesi ve ilgil kanunlarda düzenlemeler yapılmıştır. Her
ikisinde de eyalet önemli yetkiye sahiptir.
Michigan Kanunları çevreyi korumada yerel yönetimin kontrollerini prensip edinirken,
Ontario bunu sadece gelişim planlarının bir parçası olarak değerlendirmektedir.
Yapılaşma kontrollerinde bir yaklaşıma göre gelecekte kötü etkileri oluşabilecek yapılardan
parasal gelir temin edilerek, bu gelir düzeltmelerde kullanılabilir.
YAĞIŞ SULARI
Great gölüne yağış sularının deşarjı için US ve Kanada’da herhangi bir sınırlandırmaya gerek
yoktur. Fakat yağış sularının erozyona yol açması ve toplanması konusundaki hidrolik
zorluklar her iki ülke için de mevcuttur.
Copyright IGEMPortal
Kanada
NHA’da yapılan son değişikliklerle yağış sularının toplanması için yapılan çalışmalara ve
yeni tekniklerin geliştirilmesine fon sağlanmıştır. 1971’de Kanada-Ontario Anlaşmasına göre
Great gölünün su kalitesini korumak amacıyla şehir drenajını kontrol eden bir komite
kuruldu. Bu komite, göl için yağış sularının önemli bir kirletici olduğunu belirlemiş ve
öncelikle alınması gereken önlemleri belirlemeye çalışmıştır.
Ontario
Ontario’daki belediyeler her ne kadar yağış sularını zararlarını önlemeye çalışıyorlarsa da bu
oldukça zordur. Bu yüzden bir an önce yüzeysel sulara drenaj yaparak kurtulmaya
çalışmaktadırlar. Örneğin eğer bir bekletme tankı yapılmaya kalkılırsa bu çok fazla yer
gerektirdiğinden imkansızlaşmaktadır. Genellikle Çevre Koruma
Kurulu, Ontario Su
Kaynakları Kanununa göre su toplama kanlaları yapımına öncelik vermektedir. Bu sayede
yağış sularının zararları da önlenmiş olmaktadır.
Amerika
Amerika genelinde birkaç acenta konu ile ilgili teknik eğitime dayalı ve planlama eseaslı
çalışmalar yapmaktadır. Bunlar şu şekilde özetlenebilir:
1. EPA seçilen tanıtım projelerine finans sağlar. Ülkenin çeşitli bölgelerinde yapılacak
çalışmalara yol göstermek amacıyla seminerler düzenler. Tanıtım ve pratik konusunda
yardımcı olur.
2. Ordu Mühendislik Araştırma Kurumu özellikle taşkınlar için teknik çalışmalar ve
araştırmalar yapar.
3. Amerika Jeolojik Araştırmalar Kurumu ise haritalar düzenleyerek arazi kullanımını, taşkın
sahalarını ve gerekli düzenlemeleri belirler.
Fakat bütün bu çalışmaları düzenleyen ve yerel olarak yapılması gereken taşkın kontrollerini
belirleyen bir düzenleme yoktur.
Eyaletler
Eyaletlerde yağış sularının oluşturduğu kirliliği kontrol ve plan çalışmaları yapılmamaktadır.
Hiçbir havza şehrinde, eyalet bazında bir çalışma yapılmamaktadır. Bazı eyaletlerde varolan
arazi çalışmalarının önlenmesi için projeler hazırlanmaktadır fakat bu projelerin büyük yağış
kanalları ve inşaat işleri yapması yüzünden maliyetleri çok yüksektir.
Copyright IGEMPortal
Konunun yeni oluşu ve deneysel eeksiklikler nedeniyle çalışmalar yeterli değildir. Ülke
genelinde tüm kontrol girişimleri ancak devlet tarafından oluşturulmaktadır.
Sonuçlar
Her iki ülke için de iki ana eğitimsel gelişim gereklidir.
1. Yerel yönetimler ve halk yağış sularının kalitesi ve miktarı hakkında daha fazla bilgili
olmalıdır. Yönetim mekanizmasını bilmeli ve katılmalıdırlar.
2. Teknoloji ve yönetim konusunda bilgili personel yetiştirilmelidir. Bu kadroların yağış
sularının zararlarının önlenmesi için yapılan projelerde çalışması sağlanmalı, projeler her
açdan desteklenmelidir.
Bu yönde yapılacak çalışmalar sadece su kalitesi için gerekli ve önemli değildir. Yağış
sularının denetimi ayrıca şu konularda yarar sağlayacaktır.
_ Erozyon ve çökelme kontrolü
_ Taşkın kontrolü
_ Su Koruması
_ Birleşik sistem kanallarının debilerinin azaltılması
_ Kanunsuz eptik tank birleşimlerinin ortaya çıkması
_ Drenaj için gerekli finansın azalması
Ülke genelinde yapılmış olan çalışmalar, bölge içinde yapılacak çalışmalara örnek
oluşturabilir. Fakat bunun için özellikle EPA’ nın tanıtım çalışmaları yaygınlaştırılmalı,
herkesin kanunların işleyişinden ve yapılabilecek işlerden haberdar olması sağlanmalıdır.
TARIM ( Pestisitler)
Amerika ve Kanada’ nın her ikisi için de ekolojik olarak çevreye çok zararı olan, zehirli ve
bozunmayan pestisitlerin kontrolü ülke genelinde benimsenmiştir.
ÇAMUR DEŞARJI
Çamur deşarjı konusunda yapılacak en önemli girişim deşarj edenin kendi çamurunu
arıtmasıdır. Sağlık Kuruluşlarıyla çamur sahibi arasında bağlantı olması gerekir. Bu sayede
çamurun kirlilik derecesi, arıtılıp arıtılmadığı belirlenmelidir.
Copyright IGEMPortal
Yerel yönetimlerle ilgili üç esas problem oluşabilir.
1.Sağlık Kuruluşlarınca belirlenmiş bir programın olmayışı, çamur üreticilerine tehlikeleri
hakkında yeterli bilgili verilmemesi.
2.Güçlü ekonomik zorunluluklar karşısında sağlık kuruluşlarının izin yetkilerinin güçsüz ve
sınırlı oluşu.
3. Koordinasyon eksikliği ( Devlet planlamaları ile çamur üreticileri arasında )
SIVI ENDÜSTRİYEL ATIKLAR
Değişik yollarla doğaya doğrudan verilen sıvı endüstriyel atıkların kontrolü mevcut
düzenleyici sistemlere yeterli olarak yapılamamaktadır. Son yıllarda endüstriyel atıkların
bozunmayan organik kimyasallar içermesi ve uzun süreli etkileri olduğu düşünülürse
verilecek zararın büyüklüğü anlaşılabilir.
REKREASYONEL KULLANIMI
Rekreasyonel amaçla kullanılan suların kalite yönetimi sadece o sudan sorumlu acentelerce
yürütülür. rekreasyonel kullanımın çevreye etkileri, kullanımın tipine göre değişir. Örneğin
sahillerden, kayak merkezlerinden, kampinglerden ve yazlıklardan gelen kirleticiler çeşitlidir.
Pestisit ve çamur kirlenmesine yol açan rekreasyonel kullanımlar bile vardır.
Kanada
Federal
Parklar ve koruma alanları rekreasyonel alanlar olarak belirlenmiştir. Ulusal Parklar Kanunda
buraların korunması için esaslar belirtilmiştir. Bu esasları göre parklardaki hayvanlar, balıklar
koruma altına alınmış, suların kirlenmesinin önlenmesi sağlanmış, atık çamurların ve diğer
atıkların kontrolü zorunlu kılınmıştır.
Ontario
Yakın bir gelecekte Ontario’ da rekreasyonel kullanımlar için daha çok alana ihtiyaç
olacaktır. Bu yüzden eyalet çevresel etki değerlendirme çalışmalarına gittikçe daha çok önem
vermek zorundadır.
Copyright IGEMPortal
Amerika
Federal
Birçok federal kanunlarla temel rekreasyonel gereksinimlerin karşılanması sırasında
oluşabilecek kirleticiler kontrol edilmiştir. NEPA, rekreasyonel kullanımlı projeler için
çevresel etki değerlendirmesi ni gerekli kılmıştır.
Toprak
ve Su
korunması Fonu gittikçe genişletilmektedir. Çünkü ülke içindeki bütün
rekreasyon projelerinin ana kaynağıdır.
Eyaletler
Rekreasyonel kullanımın su kalitesine etkisi birkaç yoldan kontrol edilir. Birinci yaklaşımda
bütün eyaletler için geçerli olan akarsuları koruma yönetmeliği esas alınır. Genellikle
noktasal kaynaklı kirleticilere dikkat edilir.
İkinci bir yaklaşımda özellikle havzalarda geçerli olan erozyon kontrol yasası başta
Pennsylvania ve Michigan olmak üzere birçok eyaletlerde rekresyonel kullanımın
kontrolünde de kullanılır.
Üçüncü yaklaşımda ise rekreasyonel alanlar düzenlenmiş ve insanların kullanımları
sınırlandırılmıştır. Bu alanlarda insanların bazı davranışlardan uzak durması ( Motorlu araç
kullanımı gibi) için düzenlemeler yapılmıştır.
Sonuçlar
Kanada’ da genel koruma devletin elindedir ve esas olarak parkların ve koruma alanlarının
kontrolüne özen verilmektedir. Bunun yanısıra büyük ölçüde çevresel olmayan kuruluşlarla
( arazi kullaanımını denetleyen kuruluşlar gibi) iletişim içerisindedir.
Belediyelerin planlarının yanısıra çevre acentaları su kalitesini korumak için rekreasyonel
kullanımlara sınırlandırma getirip, limitleri belirlemelidir. Ontario’ da böyle bir sistem
bulunmaktadır.
SONUÇ
Copyright IGEMPortal
Genel olarak bakıldığında, ABD’ de su havzalarında rekreasyon amaçlı amaçlı aktivitelerin
birçoğuna izin verilmektedir. Yapılan araştırmalara göre, rekreasyon aktiviteleri kirlenme
açısından önemli bir kaynak sayılmamaktadır. kontrollü olarak, gözetim altında yürütülen
rekreasyon amaçlı aktivitelerden kaynaklanan kirlilik marjinal seviyede bulunmakta ve
rezervuarlarda bulunan suyun kalitesi üzerinde önemli sayılmayacak bir artışa sebep
olmaktadır. Bu kirlilik ise yapılacak basit bir klorlama işlemi ile giderilebilmektedir.
Su havzalarındaki yapılaşma ile ilgili ABD’ de genel olarak yasakçı olmayan bir yaklaşım
görülmektedir. Su havzalarında kontrollü bir şekilde imara açılması, su havzalarındaki
yapılaşmanın kontrolden çıkmaması ve istenilen seviyede gerçekleşmesi açısından önemli
olmaktadır.
Su havzalarındaki yapılaşma konusunda, havza çevresinin sınıflandırılması ve bu
sınıflandırmaya bağlı olarak yapılaşma oranının belirlenmesi de ABD’ de uygulanan su kalite
yönetim metotlarından birisidir. Bu yaklaşıma göre havza çevresindeki alanlar, su kaynağını
kirletme potansiyellerine göre sınıflandırmaya tabi tutulmakta, kirletme potansiyeli en yüksek
alanlarda, en az yerleşime izin verilmektedir.
Amerika’ da Çevre Etki Raporlarının ( Environmental Impact Reports ) ciddi olarak ele
alınmakta ve bu raporların düzenlenmesi zorunlu hale getirilmiştir.
Endüstriyel veya hertürlü aktivitenin gerçekleşmesinden önce bu faaliyetlerin çevreyi ne
ölçüde kirleteceğinin belirlenmesi amacıyla düzenlenen bu raporlarla, çevre kirliliği
problemleri henüz ortaya çıkmadan tanımlanmakta ve uygun çözüm yolları aranmaktadır.
Amerika’ da en üst çevre kurulışu EPA’ dır. Yasaları düzenlemek, tanıtmak ve uygulamayı
kontrol ederek, birimler arası koordinasyonu sağlamak gibi görevleri vardır. EPA’ nın
yaptırım gücü verdiği onaylarla alt kuruluşlara geçer. Fakat bu gücün yanlış kullanımı
halinde hem çalışmayı durdurma hem de bu gücü geri alma yetkisi vardır. EPA’ nın ve diğer
kuruluşların yetki ve sorumlulukları
Clean Water Act adlı yasa altında ülke genelinde
belirlenmiştir. fakat yerel kararların alınması gerektiğinde yerel kuruluşların bilgi ve
deneyimine önem verilir. Özel durumlar için komisyonlar bölgelerde hizmet vermektedir.
Copyright IGEMPortal
Çevre koruma projelerine EPA aracılığıyla devlet eliyle finans sağlanmaktadır. Kirleticilere
verilen cezalar da bütçeye dahil edilir.
EPA dışında çevre ile ilgili diğer kurumlar:
• Ordu Mühendislik Aarştırma Kurumu ( Army Corps of Engineers )
• Ulusal Enerji Kaynakları Komitesi ( FERC)
• Mahkemeler
• Havza Komisyonları
• Belediyeler
• US Jeolojik Araştırmalar Kurumu
Ulusal Enerji Kaynakları Komitesi ve Jeolojik Araştırmalar Kurumları yardımcı faaliyette
bulunmaktadırlar. Asıl çevre koruma kontrolleri ve proje kontrolleri, çalışmaların bölge ve
özelliklerine bağlı olarak Ordu Mühendislik Aarştırma Kurumu, Havza komisyonları ve
belediyeler arasında paylaşılmakta veya koordineli olarak yapılmaktadır.
Mahkemeler, kişilerin veya kurumların açacağı özel çevre davaları sözkonusu olduğunda
devreye girmektedir. Ayrıca EPA’ nın vereceği cezalar mahkeme kararıyla denetlenmekte ve
onaylanmaktadır. Kişi ve kuruluşların bu cezalara karşı çıkma hakkı vardır.
Amerika’ da çevre projelerini gelişmiş özel çevre acenteleri yapar. Bu projeler onlara
bölgedeki yetkili kuruluş tarafından verilir ( Belediye, havza komisyonu gibi ). Bu kuruluş
oluşturulan projenin yapımı uygulaması sırasında çevresel etkilerini belirlemek ve izlemek
zorundadır. EPA bütün çevresel projelerin hangi bölgede, hangi sıklıkta ve ne derecede
başarılı olarak yapıldığını belirli çalışma dönemleri sonunda halka duyurur. Halkın olumsuz
tepkisi ile başarısız yetkili kuruluşlar yaşayamaz. Seçimle iktadara gelemez.
Copyright IGEMPortal
TÜRKİYE’ DE MEVCUT DURUM
Bugün Türkiye’ de içme suyu havzalarında yetkili kurumlar;
• Çevre Bakanlığı
• Mahalli İdareler
• Sağlık Bakanlığı
• DSİ Genel Müdürlüğü
• Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
• İSKİ
• İstanbul Büyükşehir Belediyesi
• İlçe Belediyeler
Uygulamadaki en önemli sorunlardan birisi mevzuat yetersizliği ve eksikliğidir. Yetki ve
sorumlulukların, görev sınırlarının iyi belirlenmemiş olması gerekli önlemlerin zamanında
alınmasını engellemektedir. Kanalizasyon ve su teminine ilişkin sorumluluklar İSKİ’ ye
verilmiş olmakla birlikte aynı görev başka kurumlara da verilerek yetkinin nasıl kullanılacağı
belirtilmemiştir.
Havzadaki su kalitesinden sorumlu kurumlar arasında gerekli
koordinasyon olmadığı gibi teknik donanım ve teknik kadro eksiklikleri de bulunmaktadır.
Koordinasyon eksikliği nedeniyle ölçüm sonuçları değerlendirilememektedir.
Umumi Hıfzısıha Kanunun’daki 237. madde dağıtım şebekelerine verilen su kaynaklarının
kirlenmesini
önlemek
için su koruma bölgelerinin oluşturulmasına olanak tanımaktadır.
Oysa bu hüküm SKKY’ye göre DSİ ve İstanbul’ da İSKİ tarafından yürütülmektedir. 240.
madde ise kaynak
sularını Belediyenin sorumluluğuna vermiştir. Oysa 167 sayılı Yeraltı
Suları Hakkındaki Kanun bu sularla ilgili tüm sorumluluğu DSİ’ye vermektedir.
İSKİ’nin çalışmalarını sürdürebilmesi için işbirliği yapması gereken kurumlar DSİ ve
Büyükşehir Belediyesidir.
1981 de İSKİ kurulmadan önce İstanbul’da su temini konusunda sorumluluk DSİ’ye aitti.
Aynı
yıl DSİ, yalnız
büyük barajların sorumluluğunu üstlenerek diğer tüm
sorumluluklarını İSKİ’ye devretmiştir.
Bugün
DSİ
baraj yapımından sorumludur.
Büyükşehir Belediyisi de su temini yükümlülüğnü İSKİ’ye devretmiştir.
Mevcut İSKİ yasa ve yönetmeliği kaçak yerleşim ve işletmeleri ortadan kaldırmaya yeterli
değildir.
Belediyeler
uygulamasını
3194 sayılı yasa gereğince İSKİ’ ye danışarak inşaat ruhsatı verme
gerçekleştirmemektedirler. Yetki karmaşası ve politik nedenler havzalarda
Copyright IGEMPortal
yapılaşmayı doğurmuştur.
İSKİ yasası bu binaların yıkılması yetkisini aynı kuruluşa
verdiği halde nasıl uygulanacağını belirtmemiştir.
Atıksu yönetimi konusunda ise DSİ, İSKİ, Belediyeler ve
halindedir.
Yapılan
çalışmalar
İSKİ’ nin
deşarjlarında
Sağlık
hiçbir
Bakanlığı etkileşim
kurum tarafından
denetlenmediğini ortaya koymaktadır.
AMERİKA’DAKİ SU KAYNAKLARI YÖNETİMİ ÖRNEK ALINARAK
TÜRKİYE İÇİN YÖNETİM SİSTEMİ ÖNERİLERİ
Biz Türkiye için oluşturulacak su kaynakları yönetim sistemi için iki farklı sistem öneriyoruz.
Öneri 1:
İller Bankasının ve Devlet Su İşlerinin kadroları ve yetkileri geliştirilmelidir. Havzalarda her
havza için ayrı ayrı komisyonlar kurulmalıdır. Bu komisyonların başkanı kesinlikle belediye
başkanı olmamalıdır. Havza komisyonları alt yapısı sağlam teknik ve bilimsel dayanaklı,
çalışan halkın görüşlerine de yer veren ve havzayı bütünüyle kontrol eden kuruluşlar
olmalıdır. ünyesinde halk temsilcileri, endüstri temsilcileri, belediye temsilcileri, gönüllü
kuruluş temsilcileri olabilir. Başkan komisyonun kendi içinde yapacağı seçimle
belirlenmelidir. Ülke, bölgelere ayrılmalı ve her bölge içinde bulunan havzaların tümünü
kontrol için bölgenin en büyük üniversitesi bünyesinde Bilgi Su Kalitesi Enstitüsü
kurulmalıdır. Bu enstitü havza komisyonlarının ve belediyelerin yaptığı su kalitesi
çalışmalarının önemini ve başarısını değerlendirmeli ve sonuçları halka duyurmalıdır. Ayrıca
Askeriye bünyesinde yaptırım amacıyla kurulacak askeri mühendislerden oluşan kuruma
bildirecektir. Projenin durdurulmasını veya yetkililerin cezalandırılmasını sağlayacaktır. Bu
askeri kurum ve enstitülerin halkın şikayetlerine çok açık olması ve gerekli değerlendirmeleri
yapması gerekir.
İSKİ varlığını sürdürecek fakat gerekirse görevlerinin yoğunluğunun azalmasıyla daha
kaliteli işler yapacaktır. Çevre Bakanlığı kuvvetli ve güvenilir bir üst kuruluş olma özelliğini
kazanmalı, bütün bu alt kuruluşların çalışmalarını ve görevlerini yapmalarını sağlamalıdır.
Cezalar arttırılmalı, teknik kadrolara önem verilmelidir. Cezaların tümü Çevre Bakanlığında
toplanmalı, değerlendirmeler burada yapılarak yetkili kuruluşlar arasında adaletli olarak
bölüştürülmelidir.
Copyright IGEMPortal
Ayrıca ülke genelinde özel çevre kuruluşlarının güçlendirilmesi ve teknolojik olarak ileri
projeler üretmesi sağlanmalıdır. Bu da ancak onlara çok iş vermek ve bu işleri sıkı bir
şekilde kontrol etmek mümkündür.
Öneri 2:
Türkiye’deki mevcut sistemin işlememesinin, etkin ve sürekli bir yönetim mekanizmasının
mevcut olmamasının temel nedeninin mevcut kurumlar arasında koordinasyonun olmayışı ve
kontrol-denetim-yaptırım süreçlerinde yetki dağılımındaki karmaşıklık olduğu daha önce
belirtilmişti.. Bir kuruma sorumluluğun verilmiş olması, ancak yaptırım gücünün verilmemiş
olması, beraberinde kontrolsüzlüğü ve denetimsiliği getirmektedir.
Su kalitesi yönetiminde konu ile ilgili kurumlar arasında koordinasyonu sağlayıcı merkezi bir
birim oluşturulmalıdır. Bu birim, devlet bünyesinde, ancak siyasi otoriteden bağımsız, özerk
bir kurum olmalıdır. Bu kuruma şimdilik Türkiye Çevre Koruma Kurumu diyelim. Kurumun
görevleri; çevre ile ilgili herhangi bir durumda konu ile ilgili birimleri biraraya toplamak, bu
birimler arası etkileşimi ve projelerin gerçekleştirilmesi için finans sağlamaktır.
Biz konu ile ilgili olara kurumun ve bünyesindeki birimler arasındaki ilişkileri, su kalitesi
özellikle havza yönetimi bazında ele alacağız. Havza bünyesindeki mevcut yetkili kurumlar
ile şimdi belirleyeceğimiz kurumlar aşağıda verilmiştir.
• Çevre Bakanlığı
• Mahalli İdareler
• Sağlık Bakanlığı
• DSİ Genel Müdürlüğü
• Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
• İSKİ
• İstanbul Büyükşehir Belediyesi
• İlçe Belediyeler
Ek olarak;
• TÜBİTAK
• Bölge Üniversiteleri
• Bölgedeki çevre örgütleri ( Bu örgütler de kendi aralarında etkileşimi sağlayıcı bir yapı
oluşturmaya yöneltilmelidir.)
• İlgili meslek odaları ( Çevre Mühendisleri Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası vb. )
Copyright IGEMPortal
TÜBİTAK ve bölge üniversitelerinin konunun içinde aktif rol almaları, geliştirilen
stratejilerin bilimsel temele dayandırılmasını sağlar. Aynı durum meslek odaları temsilcileri
için de geçerlidir.
TÇKK bu kurumları toplantıya çağırır. Bu toplantı bölgede gerçekleştirilir. TÇKK’ ndan da
toplantıya temsilci / temsilciler katılır. Gerekli işbölümü ve yetki dağılımı bu toplantılarda
belirlenir. TÇKK gerekli kurumlara yetki verdiği gibi yaptırım gücü de verebilir. Kurum,
yetki ve yaptırım gücü verme yetkisini düzenlenecek yasa ve yönetmeliklerden ve bu yasa ve
yönetmeliklerde belirlenen çerçevelere göre belirli bir insiyatif hakkı ile alır. Yetki ve
yaptırım gücü dağılımının bu toplantılarda belirlenmesi her durum için baştan ele alınması,
mevzuatın eskimesi, yeni koşullara yanıt verememesi, yetki karmaşası
gibi sakıncalı
durumları da ortadan kaldıracaktır.
Havza içindeki kurumlar yetki ve görev dağılımı yapıldıktan sonra bölgedeki endüstri
kuruluşları ve halkın da katılacağı toplantılar düzenleyerek havza içindeki genel eğilimi ve
istekleri belirlerler. Kurumlar çalışmalarına başladıktan sonra belirli periyotlarda toplanırlar
ve ortak bir politika ortaya koyarlar. Bölgedeki kurumların oluşturduğu bu koordine gruba da
Havza Komisyonu diyelim.
Girişimcilerin planladıkları girişimleri için hazırlayacakları ÇED Raporları TÜBİTAK ve
Bölge Üniversiteleri kontrolünde özel kurmlar tarafından hazırlandıktan sonra Havza
Komisyonunda incelemeye alınır. Bu incelemeye ÇED’ i hazırlayan kuruluş, girişimci ve
bölge halkı da katılır.
Toplanan cezalar TÇKK’unda toplanır. Her havzanın ve bölgenin paraları TÇKK’u
bünyesinde kendi fonlarında toplanır. Bu paraların belirli bir oranı
da kurumun kendi
merkezi fonuna aktarılır. Bu fonların gelir ve giderleri, işleyişi tüm komisyonlarca kontrol
edilebilir.
Şahıslar veya kurumlar verilen komisyon ya da TÇKK kararlarının değiştirilmesi amacıyla
Bölge İdare Mahkemelerine başvurabilirler.
Copyright IGEMPortal
İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ
ASYA ÜLKELERİNDEKİ SU KALİTESİ YÖNETİMİNİN
DEĞERLENDİRİLMESİ
Dersin Adı: WATER QUALITY MANAGEMENT
Dersi Veren: Prof. Dr. I. Ethem Gönenç
Hazırlayanlar: Hilal Kınlı
Özden Davaslıgil
Özden Gün
Banu Süzen
OCAK 1996
İÇİNDEKİLER
Copyright IGEMPortal
I. GİRİŞ
1
II. ÇALIŞMANIN AMACI
5
III. İNCELENEN YAYINLAR
III.1. JAPONYA’DA BULUNAN KASUMİGAURA GÖLÜ
6
6
III.2. JAPONYA’DA SU YÖNETİMİ AMAÇLARI
18
III.3. JAPONYA’DA SU YÖNETİMİ ALTERNATİFLERİNDEN
SEÇİM YAPMAK İÇİN UYGULANAN PROSEDÜR.
22
III.4.ÇEVRE YÖNETİMİNDE ORTAK FAALİYET VE BUNUN
DENETLENMESİ (JAPONYA)
25
III.5. ÇİN’DE BULUNAN DİANCHİ GÖLÜNÜN ARITILMASINDA HÜKÜMETİN ROLÜ
30
III.6. ÇİN’DE BULUNAN TAİHU GÖLÜNDE ÖTRÖFİKASYONUN ÖNLENMESİ STRATEJİLERİ
34
III.7. ÇİN’DE BULUNAN ŞANGAY, DİANSHAN GÖLÜNDEKİ
SU KAYNAKLARINI KORUYARAK HAVZANIN
EKONOMİK GELİŞİMİNİ DÜZENLEME
39
III.8. ÇİN’DE BULUNAN CHAOHU GÖLÜNDE ÖTRÖFİKASYON KONTROLÜ İÇİN STRATEJİ VE EYLEM
44
III.9. FİLİPİNLER’DE BULUNAN VE HİPERTROFİK BİR
GÖL OLAN BAY LAGÜNÜNÜN SU KALİTESİ DEĞERLENDİRMESİ VE YÖNETİMİ:PROBLEMLER VE
STRATEJİLER
46
III.10.FİLİPİNLER’DE ÖTRÖFİK VE BOZULMUŞ BİR GÖL
OLAN BAY LAGÜNÜNÜN KALİTESİNİN DÜZELTİLMESİNDE HALKIN ETKİSİ
51
III.11.HAVZADAN GELEN NOKTASAL OLMAYAN KİRLENMENİN SU KALİTESİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ-İSTATİSTİKSEL
BİR YAKLAŞIM (HİNDİSTAN)
55
III.12.TAYLAND’DA BULUNAN SONGKLA LAGÜNÜNÜN ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ VE SU KAYNAKLARININ
GELİŞTİRİLMESİ
63
III.13.ASYA’DA SULAK ALANLARIN KORUNMASI İÇİN HALKIN
KİŞİSEL GİRİŞİMLERİ
69
III.14.SU KİRLİLİĞİ KONTROLU YÖNETMELİĞİ-DÖRDÜNCÜ
BÖLÜM
71
IV. SONUÇ
77
V. KAYNAKLAR
87
Copyright IGEMPortal
I. GİRİŞ
Göller ve rezervuarlar dünyadaki yüzeysel tatlı su kaynakları arasında en önemli kısmı
oluşturmaktadır. İçme suyu, sulama, endüstriyel kullanım suyu ve enerji üretimi temin
ederler. Çoğu başka yerde bulunmayan sayısız balık, kabuklu deniz canlıları, kaplumbağa,
amfibyan, kuş, yaban hayvanı ve su bitkisi türüne barınma ve beslenme yeri oluştururlar. Bu
hayvan ve bitkilerin çoğu yerli canlılar için protein ve diğer gereksinimlerini karşılayıcı
kaynaktır. Göl ve rezervuarlar yüzme, bot vs. ile gezme, balıkçılık ve dinlenme için
rekreasyon kaynağıdır. Göller aynı zamanda bazı bölgelerde taşımacılık için önemli bir
ortam oluştururlar. Son olarak, göl ve rezervuarların hemen hepsinden evsel ve endüstriyel
atıksular ile enerji istasyonlarının soğutma suları için alıcı ortam olarak yararlanılır.
Göller nehirlere göre daha karmaşık ve hassas ekosistemlerdir. Göller ve nisbeten daha az
olan rezervuarlar esasen kapalı sistemlerdir. Doğal döngülerinin kirleticileri sifonla dışarı
atması uzun zaman alır. Büyük ve derin göllerde suyun yenilenmesi çok yavaş olur, yüzlerce
hatta binlerce yıl alır. Göller bozulmaya karşı dayanıksızlıkları nedeniyle akarsulara göre
daha özenli ve karmaşık yönetime ihtiyaç gösterirler. Herhangi bir entegre su kaynağı
yönetim stratejisinde su kütlesinin hem kendisini, hem de çevreleyen havzasını hedef alan
programlarla göl ve rezervuarlara özel önem verilmesi gereklidir. Dünya Bankası göl ve
rezervuarların uzun vadeli yönetimi ve korunması için Su Kaynakları Yönetimi Politikası
yoluyla tedbirler getirmektedir.
Dünya üzerindeki suların yalnızca % 3'ü tatlıdır ve yüzeyde de yine bunların çok az bir kısmı
bulunmaktadır. Yeryüzünde halihazırda mevcut tatlı su kaynaklarının % 50'den fazlasını göl
ve rezervuarlar oluşturmaktadır. Ne göller ne de rezervuarlar dünya üzerinde eşit şekilde
dağılmıştır. Göl ve rezervuarların çoğu yüksek gelir seviyesine sahip ülkeler arasında yer alan
Kuzey
Amerika ve Batı Avrupa ülkelerinde bulunmaktadır. Ancak merkezi ekonomi
yönetimine sahip Doğu ve Orta Avrupa ile Latin Amerika'daki gelişmekte olan ülkelerde göl
ve rezervuarların rolü daha önemlidir. Bu ülkelerde nüfuslar hızla artmakta; evsel kullanım,
endüstriyel kullanım, sulama ve enerji eldesi ile tatlı su balıkları ve diğer göl bitki ve
hayvanlarından elde edilen proteine giderek daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır.
Yakın zamana kadar nüfus ve ekonomideki büyüme, insan yaşamının ve ekonomik
büyümenin bağlı olduğu göl ve rezervuar kaynaklarının yönetimine gerekli özen
Copyright IGEMPortal
gösterilmeksizin gerçekleşmiştir. Son 50 yıldır pek çok ülkede göl ve rezervuarlarda mevcut
tatlı suyun gerek kalitesinde, gerekse miktarında önemli ölçüde azalma meydana gelmiştir.
Göl ve rezervuarlar giderek ekolojik ve ekonomik işlevlerini yerine getirmekten aciz duruma
gelmektedir.
Düşük ve orta gelir seviyesine sahip ülkelerde yaşayan nüfusun önümüzdeki 30 yılın sonunda
2-3 misli artıp 2025 yılında 4.7 milyardan 7.3 milyara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Bunca
insanın gereksinim ve arzularını karşılayacak fabrika ve enerji santrallerinin çalıştırılması,
besin maddesi yetiştirilmesi ve içme suyunun sağlanması giderek zorlaşacaktır. Bunca
ihtiyacımızı karşılayacak olan göl ve rezervuarların daha fazla bozulmasını ve tükenmesini
önlemek için şimdiden eyleme geçilmesi şarttır.
II. ÇALIŞMANIN AMACI
Bu çalışmanın amacı, Asya’da bulunan Japonya, Çin, Filipinler, Tayland ve Hindistan gibi
ülkelerde göller bazında su kalitesinin korunmasına ve yönetimine yönelik bazı çalışmaların
incelenerek, sözkonusu ülkelerde su kalitesinin bozulmasına neden olan etkenlerin
belirlenmesi, su kalitesinin korunması için alınan ve alınması öngörülen tedbirler ve su
kalitesi yönetimi konularında bilgi sahibi olunması ve ülkemizdeki mevcut yönetmelikle
karşılaştırılmasının yapılmasıdır.
Copyright IGEMPortal
III.1. JAPONYADA BULUNAN KASUMIGAURA GÖLÜ
Japonya’nın en büyük ikinci gölü durumunda olan Kasumigaura Gölü üç bölümden
oluşmaktadır: Nishiura, Kitaura ve Hitachi Tone Nehri. Bu üç bölümün toplam alanı 220
km2’dir. Toplam 56 akarsu gölü beslemektedir ve en büyüğü Sakura Nehridir. Kasumigaura
büyük olmasına karşılık oldukça sığ bir göldür. Kasumigaura Gölü ve havzası ile ilgili genel
bilgiler aşağıda verilmiştir.
Ortalama derinlik : 4 m.
Maksimum derinlik : 7 m.
Havza alanı : 2200 km2
Havza nüfusu : 940.000 kişi
Havzadaki konut sayısı : 280.000
HAVZADA ARAZİ KULLANIM AMAÇLARI
Tüm havza oldukça verimli, düz topraklara, harika bir iklime ve su kaynaklarına sahip
olduğundan tarım, çiftlik hayvancılığı ve deniz ürünleri endüstrilerine açıktır. Özellikle
Japonya' nın üçüncü büyük domuz yetiştirme çiftliği buradadır. Balıkçılık yüzyıllardır çok
önemli bir endüstri durumundadır. Bunlara ek olarak, Tokyo' nun merkezine 60 km. uzaklıkta
olması
bölgedeki
üretim
sektörünün
de
gelişmesine
yol
açmıştır.Doğal
güzellikleriyle,oldukça güzel manzaralı tabiatıyla rekreasyonel amaçlı kullanılan gölde ulusal
parklar ve halkın dinlenme alanları da bulunmaktadır.
Kasumigaura Havzası toprak kullanım kategorileri Tablo.1' de belirtilmiştir.
Tablo.1.Kasumigaura Havzası Toprak Kullanım Kategorileri ( %)
ŞEHİR
12.4
PİRİNÇ
KURU
TARLALARI
ALANLAR
21.2
16.0
DAĞLAR
GÖL
40.1
10.3
Kasumigaura Havzası endüstrileri ile ilgili genel bilgiler de aşağıda belirtildiği gibidir.
Copyright IGEMPortal
KASUMİGAURA HAVZASI ENDÜSTRİYEL YAPISI
Üretim:
* Yıllık ihracat 2.4 trilyon yen (1.350 trilyon TL)- İbaraki toplamının %
20' si.
Tarım :
* Pirinç tarlaları =48.000 ha - İbaraki toplamının % 50'si
* Nilüfer kökleri = 17.000 ha- İbaraki' nin yaklaşık % 100 'ü.
* Tokyo metropolitan şehrinin taze sebze ihtiyacını karşılayan önemli
bölgeler.
Hayvan Çiftlikleri: * Domuz yetiştirme = 330.000 baş- İbaraki toplamının % 50' si
* Sığır eti üretimi = 20.000 baş- İbaraki toplamının %40' ı
* Süt ürünleri ve yumurta üretimi = 6.17 milyon yen (3.5 milyar)
(NOT: Değerler 1993 yılı içindir.)
SU KULLANIM AMAÇLARI
Göl sularından içme, endüstriyel ve sulama amaçlı faydalanılmaktadır. Gölde limanlar ve
rekreasyonel alanlar da bulunmaktadır. Göl suyuna duyulan ihtiyaç değişen hayat şartları,
nüfus artışı,
tarımsal ve endüstriyel faaliyetlere bağlı olarak artmaktadır. Tablo ...' da
Kasumigaura Gölü sularının bugünkü kullanım durumu belirtilmiştir.
Tablo. Kasumigura Gölü Sularının Bugünkü Kullanım Durumu
Kullanım Amacı
Maksimum Miktar ( m3/ sn )
İçme
2.36
Endüstriyel
8.17
Tarımsal
50.92
Diğer
0.17
TOPLAM
61.62
Copyright IGEMPortal
I. SU GELİŞTİRME VE KULLANIMI GELİŞTİRMEKASUMİGAURA GÖLÜ GELİŞTİRME PLANI
Kasumigaura Gölü çevresindeki bölgede sık sık su taşkınları meydana gelmektedir. Bu
taşkınlarla tarım alanları zarar görmektedir. Çok farklı amaçlarla göl sularına duyulan ihtiyaç
artmakta, bu da gölün su kaynaklarından daha etkili bir şekilde faydalanmayı
gerektirmektedir. Bu nedenlerle hem etkili bir su kotrolü ve hem de faydalı kullanımı
amaçlarıyla bir geliştirme projesi planlanmıştır ve tamamlanmasına çalışılmaktadır. Bu plan
gerçekleştiğinde göl bölgesindeki yaşam şartları ve üretim fonksiyonlarında ortaya çıkacak
değişimler nedeniyle bir de su kaynakları altyapı hazırlık projesi düşünülmüştür. Bu iki
projeden oluşan planla ilgili şematik gösterim Şekil.1' de belirtilmiştir.
Şekil.1. Kasumigaura Gölü Geliştirme Planı
Sel
SU
KONTROL
Baskını
Ölçümleri
PROJESİ
1.KASIMIGAUR
A GELİŞTİRME
İçme Suyu
PLANI
SU
PROJESİ
KULLANIM
Su Kaynakları
Endüstriyel
Kullanım
Sulama Suyu
Copyright IGEMPortal
Arazi İyileştirme Projeleri
ETKİ
AZALTMA
PROJESİ
Akarsu İyileştirme Projeleri
Balıkçılık Limanı Projeleri
Denizcilik
Kaynaklarını
Koruma
Projeleri
2.KASIMIGAURA
Deniz Ürünleri Dağıtım Projeleri
SU
Rekreasyon Alanları Projeleri
KAYNAKLARI
Su Temini Projeleri
ALTYAPI
HAZIRLIK
PROJESİ
Zirai Yerleşimlerin Atıksularını Bertaraf
SU KALİTE
Etme Projeleri
KORUMA
Gölü Besleyen Nehirlerin Su Kalitesini
PROJELERİ
İyileştirme Projeleri
Kasumigaura Gölü Su Kalitesini
İyileştirme Projesi
Kanalizasyon Projeleri
Hayvancılık Faaliyetleri Atıksuları
Bertaraf Etme Projeleri
Kanalizasyon Atıksuların Bertaraf Etme
Projeleri
Katı Atık Bertaraf Etme Projeleri
Copyright IGEMPortal
A. KASUMİGAURA GELİŞTİRME PROJESİ(1968-1995 ; Maliyet : 286.4 Milyar Yen)
1968 yılı Mart ayında, Kasumigaura havzasında su baskını ve deniz suyu girişimlerini
engellemek ve aynı zamanda gelecekteki su ihtiyacını karşılamak amacıyla etkili bir su kalite
kontrolü ve kullanımını sağlayacak bir proje planlanmıştır. bu proje ile sahil şeridinde ,
yüksekliği deniz seviyesinden 3 m. yukarıda olan bir su toplama yapısının inşası
planlanmıştır.Böylelikle 43 m3/ sn' lik bir su kullanımı sağlanacaktır. Kasumigaura Geliştirme
Pprojesi suyu kullanıcıları Tablo ....'da belirtilmiştir.
Tablo. Kasumigura Geliştirme Projesi Suyu Kullanıcıları ( m3 / sn )
Kullanım
İbaraki
Chiba Eyaleti
Tokyo
TOPLAM
Amacı
Eyaleti
İçme
2.50
1.56
1.50
5.56
Endüstriyel
16.60
1.20
-
17.8
Tarımsal
18.13
1.43
-
19.56
TOPLAM
37.23
4.19
1.50
42.92
B. KASUMIGAURA SU KAYNAKLARI ALTYAPI HAZIRLIK PROJESİ ( 1975-..;
Maliyet : 416.9 Milyar Yen)
Kasumigaura Geliştirme Projesinin göl bölgesinde meydana getireceğ, yaşam şartlarındaki
değişiklikler nedeniyle bu projeye gerek duyulmuştur. Proje amaçları şöyle belirtilmiştir:
1. Yüksek bir su kalitesi sağlamak
2. Bölgedeki sağlık koşullarını iyileştirmek ve stabilitesini sağlamak
3. Projenin
gölde
ve
bölgedeki
üretim
faliyetlerinde,
günlük
yaşam
şartlarında
oluşturabileceği zararlı etkileri azaltmak.
Su Kaynakları Bölgesi : Kasumigaura Geliştirme Projesinin sonucunda belirgin şekilde
sosyo-ekonomik değişikliklere uğraması beklenen 23 şehir, kasaba ve köy.
Proje Tamamlanma Bölgesi : Yukarıda belirtilen su kaynakları bölgesi ve çevresindeki 42
şehir, kasaba ve köy.
Copyright IGEMPortal
KASUMIGAURA SU GETİRME PROJESİ (1976-2000; Maliyet: 190 Milyar Yen)
Japonya' da yıllık yağışlar dünya ortalamasının iki katı olduğu halde kişi başına düşen
ortalama yıllık yağış miktarı dünya ortamasının yarısına karşılık gelmektedir. Bu nedenle su
kesintileri 1994 yılı yazında 15 milyon kişiyi susuz bırakmıştır.
Yapı Bakanlığı "akış rejimi ayarlama projesi " ile Naka ve Tone nehirlerini Kasumigaura
Gölüne bağlayarak yılda 650 milyon ton su sağlanmasını gerçekleştirmiştir. Projeden
sağlanacak sudan yararlanan eyaletler ile ilgili veriler Tablo. ' da belirtilmiştir.
Tablo.
Kasumigaura Su Getirme Sistemi Kullanıcıları ( m3 / sn )
Kullanım
İbaraki
Chiba
Amacı
Eyaleti
Eyaleti
İçme
6.60
1.26
1.40
0.94
10.20
Endüstriyel 2.10
0.40
-
-
2.50
8.70
1.66
1.40
0.94
12.70
TOPLAM
Tokyo
Saitama
TOPLAM
Eyaleti
Havzanın Bugünkü Kullanımı ve Çözüm Bekleyen Problemler:
1. Su Kirliliği : Artan nüfus ve gelişen endüstriler su ihtiyacında bir artma yarattıkları gibi
çevresel ve sosoyal problemler de oluşturmaktadır.Gölde koku ve estetik yönden
köyüleşme görülmektedir. KOI, N ve P konsantrasyonlarında artış görülmektedir.
Ötrifikasyon problemiyle karşı karşıya kalınmıştır. Su kalite ölçümleri havzadaki nehirler
ve göller üzerinde yre alan kontrol noktalarında yapılan ölçümlerle belirlenmektedir.
Kirliliğin önemine göre yılda 4-24 defa ölçüm yapılmaktadır.
2. Kuraklık : Bölgede sık sık su kesintisi problemi yaşanmaktadır.Son olarak Nisan ve
Mayıs aylarında Naka Nehri çevresinde tuzluluğun artması yöredeki insanların yaşamını
kötü yönde etkilemiştir. Naka Nehri 1984,1987, 1990, 1991 ve 1993'te ; Tone Nehri 1972,
1973, 1978, 1979, 1980, 1982, 1987, 1990 ve 1994 'te kuraklık çekişlerdir.
3. Artan Su İhtiyacı : Artan nüfus, yaşam çevresinin iyileştirilmesi, bölgesel gelişim ve su
teminin yeraltı su kaynaklarından yüzeysel su kaynaklarına yönelmesiyle eldeki kısıtlı
kaynakların çok etkili şekilde kullanılması için çalışmalar yapılması gereklidir.
Copyright IGEMPortal
Kasumigaura Su Getirme Projesinin Avantajları:
• Kasumigaura ve Sakura Nehri sularının kalitesinde iyileşme
• Naka ve Tone Nehirlerine kurak dönemlerde su temini
• İlave içme ve kullanma suyu temini
Kasumigaura Su Getirme Projesinden Beklenen Sonuçlar:
1. Kanalizasyon iyileştirme projeleri ve atıksu kontrolü gibi su kalite koruma projeleri ile
birlikte Kasumigaura Su Getirme Projesinin tamamlanmasıyla Naka v Tone Nehirlerinin
yüksek kalitedeki sularının Kasumigaura Gölüne karışması sağlanacak. göl sularında
seyrelme ve sirkülasyonun etkisiyle fiziiksel ve estetik koşullarda iyileşme görülecektir.
Arıtma maliyeti düşecek ve göl sularındaki iyileşme turizme de olumlu yönde etki
edecektir.
2. Kurak dönemde su temini, tuzluluğun azaltılması ve su kalitesinin yükselmesi,
ekosistemin korunması ve yüksek kalitede su temininin sağlanması yararları olacaktır.
3. İçme ve kullanma suyu olarak gelecekteki ihtiyacı karşılayacak 12.7 m3 / sn' lik bir su
temini sağlanacak.
KASUMIGAURA SU KULLANIM PROJESİ (1975-2004 ; Maliyet: 240.6 Milyar Yen )
Proje, İbaraki Eyaletinin güneydoğusundaki 30 şehir, kasaba ve köyde faliyet gösteren
endüstri, çiftlik ve yerleşim yerine sabit miktarda su temini sağlamak amacıyla planlanmıştır.
Tablo. ' da su temini ile ilgili bilgi verilmiştir.
Tablo.
Kasumigaura Su Kullanım Projesi Su İhtiyacı
Kullanım Kategorileri
Maksimum Su Temini Notlar
(m3 / sn)
İçme
1.01
500.000 kullanıcı
Endüstriyel
1.06
Günlük mak. 85.000 m3
Tarımsal
17.76
21.640 ha
TOPLAM
19.83
Copyright IGEMPortal
II. KASUMIGAURA SU KALİTE KORUMA PLANI
İBARAKİ EYALETİ KANUNU : Kasumigaura Gölünde ötrifikasyonu önleme amacıyla
1982' de tamamlanan kanunla yasal bir sistem getirilmiştir. Bu kanunla bölgedeki sakinler ve
endüstriler atıksılarında ve üretimlerinde N ve P konsantrasyonlarını düşürmek zorunda
kaldılar.
GÖLLER KANUNU : 1984 ' te ortaya atılan kanun 1985 'te tamamlanmıştır.Su kirliliğine
maruz kalan göl ve bataklıkların su kalitesini korumak amacıyla özel ölçümler getirmiştir.
Fabrika ve işyerlerinden verilen atıksuları düzenlemek, kanalizaasyon sistemi atıksularının
kalitesini yükseltmek amaçlarıyla ölçümler yapılmasını öngören geliştirilmiş, sistematik bir
planlama getirmiştir. 1987 yılında İbaraki Eyaleti bu konuda bir su kalite koruma planı
yayınlamıştır.
SU KİRLİLİĞİ KONTROL KANUNU :Ulusal ve bölgesel yönetim bazında su kalite
kontrol politikasını belirleyen en önemli yasadır. Bu yasa, su temin edilen alanlarda
endüstriyelatıksu standardı getirmiş ve su kirliliği kontrolünde düzenleyici bir güç
oluşturmuştur. İbaraki Eyaleti ötrifikasyon ve su kirliliği kontrolünde daha da sert standartlar
getirmiştir. 1990 'da mutfak, banyo ve tuvaletten kaynaklanan arıtılmamış atıksularla ilgili
olarak düzeltmeler yapılarak halkın da duyarlılık göstermesi sağlanmıştır.
III. SU KALİTE İYİLEŞTİRME ÇALIŞMALARI
1-) Evsel Tedbirler
Kanalizasyon Sistemleri : Havzada gerçekleştirilen su kalite koruma faliyetlerinin
sonucu olarak kanalizasyon sistemlerinin inşa edilmesi kaçınılmazdır. Bu amaçla havzada
özel çevre koruma bölgeleri de düşünülerek kanalizasyon inşaatı projeleri düşünülmüştür.
Evsel atıksu arıtma tesislerinde
N ve P arıtımı için en uygun teknoloji ve metot
araştırılmaktadır. 1993 yılı sonunda Kasumigura havzasının nüfusunun % 36'sı kanalizasyon
sisteminden yararlandığı belirtilmiştir.
Copyright IGEMPortal
Zirai Atıksuları Arıtma Tesisi : 1993 yılı sonunda sadece 10 şehir, kasaba ve köydeki
yerleşimlere hizmet veren 13 tarımsal atıksu sistemi bulunduğu belirtilmiştir. Bu sistemlerde
kanalizasyon atıksuları sulama suyu haline getirilerek bölgedeki su kalitesinin iyileştirmesine
oldukça katkıda bulunulmaktadır.
Ham Kanalizasyon Atıksu Arıtma Tesisleri : Pek çok şehir, kasaba ve köylerin
atıksuları günümüzde devletin işlettiği arıtma tesislerinde arıtılmaktadır. Bu sistemden
sadece 3 kasaba ve köy yararlanamamaktadır.
Birleşik Arıtmalı Septik Tank Projeleri : Bölgedeki yerleşimin atmasıyla septik
tankların da sayısında artma görülmektedir. Bugün yaklaşık 62.000 adet septik tank olduğu
söylenmektedir. Fakat septik tanklar basit yapıda olduğundan atıksular arıtılmadan göle
verilmekte ve bu da başlıca kirlenme nedeni yaratmaktadır.Basit septik tanklar çok fazla
arıtma yapmadığından Ibaraki Eyaleti birleşik arıtmalı septik tankların kullanılması için
girişimlerde bulunmuştur. Hatta birleşik arıtma yapan septik tankların doğru şekilde
işletilmesi için yayınlar hazırlamıştır.
Evsel Atıksular : Hiçbir arıtma işlemine uğramadan direkt göle, nehirlere akan evsel
atıksularda ise kaynağında bazı önlemler alınmıştır. Bu konuda mutfakta filtre kullanmak,
atıkları azaltmak, birleşik arıtma yapan septik tankların teşkili konularında devlet teşvik edici
yayınlar hazırlamıştır.
2-) Fabrika ve İşyerlerinde Alınacak Tedbirler
Denetleme ve Rehberlik : Bölgedeki fabrika ve işyerlerinin atıksularına Su Kirliliği
Kanunu ve Ibaraki Eyaleti
Kanununda belirtilen standartlar uygulanmaktadır. Kaynakta
yapılan testler ve bağlayıcı kurallarla oldukça sıkı denetim yapılmaktadır.
Yeni Fabrika ve İşyerleri : Kirliliğin artmasını önlemek amacıyla bölgede yeni kurulan
fabrikalar atıksularını geri kazanma ve ileri atıksu arıtma teknolojilerini kullanmak için
teşvik edilmektedir.
Copyright IGEMPortal
Bölgede yeni kurulacak her teşebbüs için İbaraki Eyaleti, o tesisin Kasumigaura
Havzasındaki ötrifiksayona etkisine göre karar verir.
Kapsam Dışı Fabrika ve İşyerleri : Atıksu standartları uygulanmayan çok az atık üreten
işyerleri ve fabrikalar da atık yüklerini azaltmakla yükümlüdürler.
Yardım ve Teşvikler : Eğitim ve seminerler düzenlenerek atıksu arıtma tesislerinin
kurulması ve iyileştirilmesinde fabrika ve iş yerlerine rehberlik ve danışma gibi yardımlar
yapılmaktadır.
3-) Tarımsal Önlemler
Uygun gübreleme, su kontrolü ve sağlıklı toprak elde etme konularında rehberlik hizmetleri
doğrultusunda yüzeysel akıştan gelen kirlenme engellenmektedir. Rehberlik hizmetleri yerel
devlet kuruluşları ve tarımsal kuruluşlar tarafından gerçekleştirilmektedir.
4-) Hayvan Çiftliklerinde Alınacak Tedbirler
Hayvan kümeslerinin iyileştirilmesi, temizliği ve bakımı konularına özen gösterilmesiyle,
hayvansal atıkların su temin edilen kaynaklara karışması engellenmektedir. Hayvan
dışkılarının tarımda kullanılmak üzere geri kazanılması ve bu tür atıkların arıtılma yöntemleri
hakkında rehberlik hizmeti verilmektedir.
Gübrelerden tarımsal amaçlarla yararlanmak üzere kurutma, fermentasyon, depolama, taşıma
ve uygulama çalışmalarını gerçekleştirmek için
sistemlerin geliştirilmesi konularında
bilgilendirme yapılmaktadır.
Gübre Dağıtım Sistemleri ile sebze, meyve yetiştiricileri ile hayvan yetiştiricilerini birbirine
bağlayarak kendi tarımsal ihtiyaçlarını karşılaşmaları sağlanır.
5-) Balıkçılık Tedbirleri : Göldeki N, P yükünü azaltmak amacıyla, uygun sazan balığı
yetiştirme teknikleri ve daha az kirliliğe neden olan balık türlerinin yetiştirilmesi konularında
rehberlik verilmektedir.
Copyright IGEMPortal
6-) Gölde Düzenli Su Kontrol Tedbirleri :
Göl tabanında biriken çamurların drenajı: Göl tabanınıda biriken çamurlardan
kaynaklanan N ve P başlıca kirlilik kaynağını oluşturmaktadır. Bu zararlı tabakanın
temizlenmesi mekanik yolla gerçekleştirilmektedir.
Mavi-yeşil Alglerin Giderilmesi : Gölün kirliliğine neden olan ve estetik açıdan da hem
renk hem de problemi yaratan algler Yapı Bakanlılığının başlattığı temizleme projesi ile
gerçekleştirilmektedir. Toplanan alglerin gübre olarak kullanılmasından başka olumlu
kullanım yöntemleri araştırılmaktadır.
Bitkilendirme İle Arıtma : Kasumigaura Gölü su kalitesini arttırmak amacıyla göl sahil
şeridinde ve sığ bölgelerde su bitkileri yetiştirilmektedir.
Eğitim Aktiviteleri : Kasumigaura su kalitesinin iyileştirilmesinde İbaraki Eyaleti halkının
da olumlu katılımını sağlamanın vazgeçilmez olduğu görüşü hakimdir. Kasumigaura Gölü
Problemlerini Yeniden Çözme Konseyi ile bölgedeki 41 şehir, kasaba ve köyde kurulan
derneklerin ortaklaşa çalışmaları su kalite koruma amacına yönelik çeşitli projeler ve
aktiviteler gerçekleştirilmiştir. Bu organizasyon şeması Şekil. ' de belirtilmiştir.
Copyright IGEMPortal
Şekil..
Kasumigaura Gölü
Kirlilik
Problemlerini
Yeniden Çözme
Konseyi
IBARAKI
EYALETİ
Su Kalite Denetimi
Halk Duyarlılığını Arttırma Çalışmaları
Halkla İlişkiler
41 Bölgenin Yöresel
Uzmanları
Evsel Atıksularda
Önlemlerin teşvik
edilmesi
Nehir Suları Kalite
İyileştirme çalışmaları
Kasumigaura Gölü
Çevresel Bilgi
Merkezi
Kasumigaura Üzerine
Bilgi Toplama ve
Dağıtma
Kasumigaura Doğa
Gezileri ve Turlar
Kasumigaura Çocuk
Çevresel Gözlem
Merkezi
" Su Kalite Ayı "
İlanı
Çevresel Fuar ve
Festivaller
Copyright IGEMPortal
III.2. JAPONYA' DA SU YÖNETİMİ AMAÇLARI
Ryoose Higano
NEHİR YASASI : Nehir yasasında su yönetimi amaçları şu şekilde belirtilmiştir ; "
Taşkınlardan kaynaklanan zararları önlemek amacıyla akarsuların etraflıca yönetimi ve
akarsu sularının normal fonksiyonlarının devam ettirilmesi, akarsulardan en uygun şekilde
yararlanma yoluyla toprak korumasını ve ülkenin gelişimini sağlamak ve bu suretle halk
emniyetini gerçekleştirmek, refahını arttırmak."
Nehirlerin normal fonksiyonlarının devam ettirilmesine bağlı olarak belirlenen şartlar ;
gemicilik, balıkçılık, gezinti, kalite, tuzluluğun önlenmesi, nehir ağızlarında birikimin
önlenmesi, nehir yönetim faaliyetlerinin devamı ve yeraltı su seviyesinin korumasını
kapsamaktadır.
SU KAYNAKLARI GELİŞTİRME YASASI : Bu yasada belirtilen amaçlar ; " Nehirlerin
oluşturduğu tüm su sistemlerinde, su kaynaklarının yararlı kullanımı ve geliştirme
çalışmalarının arttırılması ile birlikte, endüstriyel gelişme, büyüme, şehir popülasyonunun
artışına bağlı olarak su ihtiyacı olan bölgeler için su temin edilen ana su kaynaklarının
kalitesinin ve güvenliğinin sağlanması, bunun sonucunda ulusal ekonominin gelişimine
katkıda bulunmak ve insanların yaşam standartlarının iyileştirilmesi " şeklinde belirtilmiştir.
SU KANUNU
Japonya’ da nehirler devlet malı olarak kabul edilmektedir ve yönetimi kanunlarca
gerçekleştirilmektedir. Nehir suları özel amaçlarla kullanılamaz denilmektedir.
Nehir Kanunu A sınıfı ( 102 su sistemi ), B sınıfı ( 2185 su sistemi ) ve diğer nehirlere ( 9 su
sistemi ) uygulanmaktadır. A sınıfına giren nehirler devletin kendisi, B sınıfı nehirler eyalet
hükümeti ve diğerleri ilgili şehir, kasaba ve köylerin yöneticileri tarafından yönetilmektedir.
Nehri yöneten kurum sel baskını durumunda gerekli acil durum önlemlerini alabilmektedir.
Olağanüstü durumlarda su kullanımını kontrol edebilmektedir.
Copyright IGEMPortal
Nehir Kanununun uygulandığı akarsularda herbir sistem için temel bir çalışma planı
hazırlanmıştır. Bu planda su sistemlerindeki gerçek şartlara uygun olarak aşağıdaki konularda
somut bir şekilde yol gösterimi yapılmaktadır;
1 - Su sistemine bağlı olarak nehirleri emniyeti ve faydalı kullanımı konularında temel
rehberlik.
2 - Nehir çalışmalarının proje planları için temel veriler:
a) Taşkın dizaynı ve nehir kanalı ile taşkın kontrol barajları arasında yerleşimi.
b) Anahtar bölgelerde yüksek su deşarjları dizaynı.
c) Nehir sularının normal fonksiyonlarının korunması amacıyla anahtar bölgelerde
gerekli deşarjlar.
3 - Nehir çalışmalarının uygulanması için veriler ;
a) Tahmin edilen yüksek su seviyesi, dizayn bölgeleri ve anahtar bölgelerde kanal
planlaması için önemli bilgiler.
b) Amaçlar, nehir çalışmalarının çeşitleri, yerleri ve nehir yönetimi adına yapılan
çalışmaların ana hatları.
SU KAYNAKLARININ GELİŞİMİNİ ARTTIRMA KANUNU
Su kaynakları geliştirme sistemi olarak tanımlanan su sistemleri için Su Kaynaklarının
Gelişimini Arttırma Kanununa göre ayrı bir temel plan hazırlanmıştır. Bu planda projeler ve
amaçları belirtilmiştir. Bugünkü duruma göre 5 su sistemi bu kapsamda ele alınmıştır : Tone,
Yodo, Kisa, Yoshino ve Chikugo nehir sistemleri.
Herbir su kaynakları geliştirme planında, temel olarak şu konular ele alınmıştır.
1 - Gelecekteki su ihtiyacını belirleme, kullanımdan kaynaklanan zararlar, su temini
hedefleri.
2 - Hedef su teminine ulaşmak için gerekli veriler.
3 - Su kaynaklarının yararlı kullanımı ve geliştirilmesini kapsayan diğer önemli konular.
Copyright IGEMPortal
ÖZEL ÇOK AMAÇLI BARAJ KANUNU
Nehir Kanunu dışında özel durumlarda uygulanan Özel Çok Amaçlı Baraj Kanunu da vardır.
Bir çok amaçlı baraj yapılırken barajın yapılma nedenlerini gösteren temel plan hazırlanır. Bu
plan ;
1 - Dalga ve taşkınlara karşı alınan koruma önlemleri
2 - Sulama, evsel ve endüstriyel amaçlı suların temini
3 - Su - gücü üretimi
4 - Nehir sularının normal fonksiyonlarının devamını sağlamak için gerekli olan
suyun güvencesi, korunması.
Nehir idare kurumu, nehir sularının kirliliğinin önlenmesi yolunda alınan önlemlerle birlikte,
nehir sularının normal fonksiyonlarının devam ettirilebilmesi yolunda çalışmalar yapar.
Bunlara ek olarak alınan diğer önlemler :
1 - Nehirlere gelen akım, Fabrika Atıksu Kontrol Kanunu ile Su Kirliliği Kontrol Kanununa
göre belirlenen su kalite standartları ile kontrol edilmektedir.
2 - Drenaj sistemleri Kanalizasyon Kanunu ile iyileştirilerek kirlilik önlenmektedir.
HALK SAĞLIĞINI KORUMA TEMEL KANUNU
Su kirliliğine bağlı olarak halk sağlığını tehdit eden hastalıkların önlenmesi, halk sağlığını
korumak ve yaşanabilir, sağlıklı bir çevre yaratmak amacıyla kararlaştırılmıştır. Bu kanun
esas alınarak, ülkedeki herbir nehir, göl ve sahil alanı için kullanım amacına göre ( evsel,
endüstriyel, balıkçılık, banyo,...) derecelendirilmiş ayrı standartlar hazırlanmaktadır. Halk
sağlığını korumak için, bu standartlar ülkenin heryerinde aynı şekilde uygulanmalıdır.
Copyright IGEMPortal
III.3. JAPONYA'DA SU YÖNETİMİ ALTERNATİFLERİNDEN SEÇİM YAPMAK İÇİN
UYGULANAN PROSEDÜR
Japonya' da, Nehir Kanununa bağlı olarak A sınıfına giren nehirler devlet, B sınıfına giren
nehirlerse eyalet hükümetleri tarafından yönetilmektedir. Nehrin A sınıfı olarak belirlenmesi,
Nehir Konseyi ve ilgili eyalet valilerinin fikirleri alınarak gerçekleştirilir.Eyalet valileri kendi
aralarında yaptığı genel toplantıdan sonra fikirlerini açıklarlar.
Nehri yöneten yetkili kuruluş veya kişi, yönetimini üstlendiği her su sistemi için temel
çalışma planı hazırlar. Bu plan; geçmişteki taşkınlardan oluşan zararlar, bugünkü su
kaynaklarının yararlı kullanımı ve gelişimi, ayrıca ulusal toprak gelişme planı da gözönünde
tutularak ayrıntılı bie şekilde hazırlanır. Çalışma planı hazırlanırken önce birkaç inceleme
yapılır.
A SINIFI NEHİRLER
A sınıfına giren nehirler için, İnşaat Bakanı Nehir Konseyinin fikrini öğrendikten sonra plan
hakkında karar verir. Nehir Konseyi
üyeleri İnşaat Bakanı tarafından, ilgili yönetim
kurumlarının memurları ve yerel devlet dairelerinin başkanları arasından seçilen tecrübeli
kişilerden oluşur. Halkın düşüncelerinin dolaylı yoldan anlatıldığı organ olarak kabul
edilebilir. .Belirli bir nehirde , herhangi bir sorun hakkında araştırma ve tartışma yapılması
gerektiğinde Nehir Konseyi bünyesinde bir komite düzenlenlr. Bu komite üyeleri de İnşaat
Bakanı tarafından üzerinde çalışılan konu ile ilgili bilgi ve tecrübe sahibi olan yerel devlet
kuruluşlarının başkanları ve bu kuruluşların genel kurul üyeleri arasından seçilir.
Buna ek olarak ; nehir yönetimini gerçekleştirenler , Nehir Kanunu uygulamaya geçtiğinde
bundan direkt olarak etkilenen her teşebbüs üzerinde yargı hakkı bulunan yönetici kurumun
başkanına danışmalıdır.
Copyright IGEMPortal
B SINIFI NEHİRLER
Eyalet hükümeti, yönetimini gerçekleştirdiği nehirle ilgili olarak bir temel çalışma icraat
planı hazırlar ve İnşaat Bakanının onayını alır. Önemli sorunların tartışılması gerekli hallerde
eyalet konseyleri ilgili eyaletlerde kurulabilir.
KARAR VERME SİSTEMİ
A sınıfı bir nehre çok amaçlı baraj yapımı için, İnşaat Bakanı alternatifler üzerinde çalıştıktan
sonra ilk olarak bir taslak planı hazırlar. Daha sonra yönetici kurumların başkanlarına danışır
ve sonra eyalet valilerinin görüşlerini dinleyerek barajın yararları hakkında fikir alır. Eyalet
valileri kendi aralarında yaptıkları genel toplantıda alınan kararın ardından görüşlerini
bildirirler.
Acil olarak, geniş bir alanı kapsayan bölgede su temini önlemlerinin alınması gerektiği
hallerde , endüstrilerin yayılması ve şehir nüfusunun artması durumunda Başbakan bölgeyi
bir " Su Kaynakları Geliştirme Sistemi ." olarak ilan eder. Bu karar , Eyalet Valileri ve Su
Kynaklarını Geliştirme Konseyi' nin fikirlerinin dinlenmesinden ve Bakanlar Kurulunun
kararı ardından verilir. Başbakan bölgedeki plan hakkınsda karar verirken ilgili yönetim
kurumlarının başkanlarına danışır. Eyalet Valilerinin görüşlerini de dinler. Aynı zamanda Su
Kaynaklarını Geliştirme Konseyinin Fikişrlerini de dikkate alır. Su Kaynaklarını Geliştirme
Konseyi Başbakan tarafından belirlenen üyelerden oluşur.
Su gücüyle elektrik üretiminde , Başbakan alternatif planları da gözönüne alarak güç
kaynaklarının geliştirilmesi ile ilgili bir temel planın taslağını hazırlar. Bu planı tartışmak
üzere Elektrik Gücü Geliştirme Koordinasyon Konseyi' ne götürerek , ilgili yönetici
kurumların başkanları ile ortak çalışma yapar.Tüm bu işlemlerden sonra Başbakan temel
plan üzerinde karar verir. Konsey, gerektiğinde , karar üzerinde rol oynaması için ilgili eyalet
hükümetine ricada bulunur. Başbakanın yöneticisi olduğu Konsey Üyeleri, ilgili yönetim
kurumlarının başkanları ve diğer bilgili ve tecrübeli kişilerden oluşur ve Başbakan tarafından
belirlenir.
Copyright IGEMPortal
EKONOMİK PLANLAMA KURUMU GENEL MÜDÜRÜ, su kirliliğini önlemek amacıyla
atıksu kalitesi standartlarına bağlı olarak su çalışmaları yapar: Eyalet valilerinin görüşlerini
alır ve Su Kalitesi Konseyine danışarak su alanını tanımlar. Fabrikalar, maden ocakları, yün
yıkama tekstil kuruluşları, kanalizasyon vb. yerlere uygulanan atıksu standartlarını belirler.
Halkın standartlarla ilgili ihbarını değerlendirir ve aynı zamanda ilgili yönetici kurumlarının
başında bulunanları bu standartların sağlanması için uyarır. Su Kalite Konseyi, Ekonomik
Planlama Kurumu Genel Müdürü tarafından, ilgili yönetici kurumların memurları arasından
seçilen kişilerden oluşur.
SU KALİTE STANDARTLARI
Halk sağlığını ağır metaller ( cıva, kadmiyum vb..) ve diğer birikim yapan maddelerden
korumak amacıyla tüm sular için müsade edilebilir limitler bazında üniform standartlar
getirilmiştir.Çevreyi korumak amacıyla ilgili bölgeler için ayrıca su kalite standartları
belirlenmiştir. Bu standartlara konuyla ilgili partilerin ve merkezi Halk Hastalıkları Mücadele
Konseyinin fikirlerini dinledikten sonra Bakanlar Kurulu karar verir. Bu standartlara
dayanarak su kirliliğini önlemek için çeşitli tedbirler alınacaktır. Konsey üyeleri Başbakan
tarafından belirlenmektedir.
Eğer Bakanlar Kurulu önceden standartlar üzerinde karar vermişse, eyalet hükümetleri
Ekonomik Planlama Kurumu Genel Müdürü ile değerlendirme yaparak Bakanlar Kurulunun
belirlediği standartlara bağlı olarak hedef değerler belirlerler ve bu hedeflere ulaşmak için
ortak çalışma yaparlar.
Copyright IGEMPortal
III.4. ÇEVRE YÖNETİMİNDE ORTAK FAALİYET VE BUNUN DENETLENMESİ
(JAPONYA)
Yoshiyuki İshii
Özet
Japonya'da 1970'lerden bu yana büyük özel teşebbüsler tarafından çevre kirlenmesi riskinin
azaltılmasına yönelik denetim ve araştırma yürütülmüş, bu çevre denetim ve araştırma
faaliyetini kendilerine en uygun yöntemle gerçekleştirilmiştir. Çevrenin dünya ölçeğinde
korunması için dünyadaki alıma ayak uyduran Uluslararası Standartlaşma teşkilatı
(International Organization for Standardization), Çevre Yönetim Standartları dizisini getirme
kararı almış ve Haziran 1993'te 207 nolu Teknik Komiteyi kurmuştur.
Bu makalede özel bir şirket olan Hitachi'deki çevre yönetim faaliyetleri anlatılmış ve Taslak
halindeki Çevre
Yönetim Sistemi ve Denetleme Standartlarına yönelik yaklaşımı
açıklanmıştır.
I. Hitachi'deki Çevre Yönetim ve Denetiminin Tarihi
Altmışlı yıllarda Japonya'da şehirler çok çeşitli çevre kirlilikleriyle karşı karşıya kalmıştır.
Buna Japonya'daki hızlı endüstrileşme sebep olmuştur. Bu koşullar altında hükümet çok
sayıda kanun çıkarmış ve özellikle 1970'den sonra bunları daha zorlayıcı hale getirmiştir.
1971'de kirlilik kontrolu için milli kalifikasyon incelemeleri başlatılmıştır.
Bu geçmişi göz önünde bulunduran Hitachi, Eylül 1971'de Çevre Koruma Geliştirme
Merkezini kurmuş ve Şekil 1'de görülen kirlilik önleme faaliyetlerini başlatmıştır. 1973'de
çevrenin içte denetimi başlatılmıştır.
Çevre kalitelerinin iyileştirilmesi için gereken çevre teçhizatı ve vasıtaları araştırılmıştır. Bu
nedenle bu araştırma için ekstra bütçe ayrılmıştır.
Şayet
çevre
yatırımları
diğerleriyle
sadece
döner
sermayeleri
dikkate
alınarak
karşılaştırılsaydı, bu yatırımlar sıralamada daha aşağıda yer alır ve gerçekleştirillmeleri çok
Copyright IGEMPortal
zor olurdu. Bu durum göz önünde bulundurularak çevresel nitelikleri temin etmek için
çevreye yönelik iç denetimi başlatması ve yatırım sonuçlarını kontrol etmesi Hitachi için
doğaldır.
Çevre denetimindeki bu iki görüş Hitachi'deki Çevre Yönetim Sisteminin önemli unsurlarını
oluşturur. Bu ilişki Şekil 2'de gösterilmiştir. Sistemde temel P.Y.K (Planla, Yap, Kontrol et)
döngüsü kurulmuştur.
Dünyadaki global çevre akımını onaylayan Hitachi, idari yapısını yeniden düzenlemiş ve
1991'de Çevre Politikası Dairesi'ni kurmuştur. Şekil 3'te çevre yönetimine yönelik teşkilat
yapısı gösterilmiştir. Ortak hareketlerin standartları tüzüğe eklenen " doğal çevreyle uyumu
gerçekleştirmek sözleriyle yeniden düzenlenmiş ve eyleme yol gösterici ilkeler getirilmiştir.
Çevre Heyeti, Teknik Heyet'ten ayrı olarak kurulmuştur ve çevre konuları üzerinde
çalışmaktadır. Heyetin başında şirketin başkan yardımcısı bulunmaktadır. Bu alt
komisyonlarda bugünlerde beş büyük sorun araştırılmaktadır:
- Ozon Tabakasının Korunması
- Global Isınmanın Önlenmesi
- Ürünlerin geri kazanılması
- Endüstriyel Atık Yönetimi
- Çevre Yönetimi ve denetim sistemlerinin yeniden oluşturulması (Şimdilerde uluslararası
olarak tamamlanmakta olan ISO 14001 standardına uygun hale getirmek için)
2. Hitachi'nin Çevre Yönetim Sistemi'nin ISO'nun Taslak Halindeki Standartlarıyla
Karşılaştırılması
ISO 140001 taslak Çevre Yönetim Sistemi standardında, Çevre Yönetim Sistemi'nde önem
taşıyan çok sayıda unsur mevcuttur. Bu unsurlardan birkaçı tanımlanmış ve Hitachi'ninkilerle
karşılaştırılmıştır.
Copyright IGEMPortal
a. Teşkilatın büyüklüğü
Taslak standart, teşkilatın büyüklüğünün kararlaştırılması büyük önem taşımaktadır.
Hitachi'de 35'ten fazla fabrika mevcuttur. Şirketin üst yönetimi her fabrikanın çevre
yönetimini pratik olarak denetleyemez. Bu yüzden teşkilat fabrikayla aynı büyüklükte
tanımlanacaktır.
b. Kaynakların hazırlanması
ISO'nun taslağı, teşkilatın mal kaynakları, insan kaynakları, vs. gibi çok çeşitli kaynakları
temin etmesini gerektirmektedir. Hitachi, yukarıda anlatıldığı şekildeki çevre yönetimini
yürütecek bu tür kaynakları önceden hazırlamıştır. Yani bu unsurda herhangi bir değişiklik
sözkonusu olmayacaktır.
c. Deming döngüsü vasıtasıyla çevre yönetim sistemi modeli
Hitachi çevre yönetimini Şekil 2'de gösterildiği şekilde temel PYK döngüsü vasıtasıyla
yürütmektedir. ISO taslağı da Şekil 4'te gösterilen Deming döngüsü vasıtasıyla Çevre
Yönetim Sistemi modelini sunmaktadır. Bu çevrim 5 temel unsurdan oluşmaktadır.
- Çevre politikası
- Planlama
- Yürütme ve eylem
- Kontrol ve düzeltici eylem
- Yönetimin denetlemesi
Bu iki model kavram olarak birbirine çok benzemektedir.
Bununla birlikte, taslakta üst yönetimin rolü vurgulanmaktadır. Bu daha sonra taslağa uygun
hale getirmek için orijinal Çevre Yönetim Sistemine eklenecektir.
d. Sürekli ilerleme
Copyright IGEMPortal
ISO standardının yürütülmesi için sürekl,i ilerleme gerekecektir. Hitachi'de daha önce
açıklandığı gibi, çevresel randımanı artırmak için ekstra bütçe hazırlanmıştır. Çevre
yatırımları ve etkili hedefler için yapılmıştır.
Çevre yatırımları, özel ayrıntılar belirtilmeksizin toplam randımanın her açıdan sürekli
geliştirilmesi için gerçekleştirilmiştir.
Hitachi'ninki ile aynı sürekli ilerleme düşüncesinin ISO taslağında belirtilmesi son derece
makuldür.
e. Çevre denetimi
ISO'nun taslak standardı aşağıdaki gibi Çevre Yönetim Sistemi denetimini gerektirmektedir.
a.1. ÇYS'nin çevre yönetimi için planlanmış olan ve standardın gereklerini kapsayan
düzenlemelerle uyum içinde olup olmadığının belirlenmesi
2. ÇYS'nin uygun şekilde
yürütülüp yürütülmediğinin ve devam
ettirilip
ettirilmediğinin belirlenmesi
b. Yönetim yeniden gözden geçirilmek üzere denetim sonuçları hakkında bilgi sağlanması
amacıyla periyodik olarak yürütülecek ÇYS denetimi için teşkilat tarafından program ve
prosedürler gerçekleştirilecek ve sürdürülecektir.
Hitachi'nin her fabrikasında, çevre araştırmaları ve kontrolu çevre heyeti veya çevre güvenlik
heyeti tarafından yürütülmektedir. Bu heyetin başında genellikle her kısımdaki üğretim
mühendisliği bölümünün kıdemli yöneticisi bulunur ve gözden geçirilen sonuçlar kısmın üst
kademe yöneticisine rapor edilir.
Hitachi'nin çevre denetimi Genel Müdürlük'teki personel tarafından kısımdaki bütün çevre
faaliyetleri ve randımanı denetleyecek şekilde, gerekirse diğer kısımların randımanıyla
karşılaştırarak yürütülür. Iso taslağındaki denetim işleyişi ile aradaki tek fark çevre
araştırmalarının Genel Müdürlük değil herbir kısım tarafından ayrı ayrı yürütülmesidir.
Copyright IGEMPortal
Her durumda, her kısımdaki üst yönetimin rolü, bu taslak standardın gereklerine uygun hale
getirilmesi açısından daha sıkı ve kesin olarak belirlenecektir. Üst yönetim, çevre
yönetiminin denetlenmesini doğrudan kendisi gerçekleştirecektir.
Hitachi Iso taslağıyla karışıklığa yol açmamak için çevre denetimine yeni bir yaklaşım
getirmiştir.
3. Hitachi'nin Yeni Yaklaşımı
Bu yeni yaklaşım karşılıklı çevre denetimi adını almıştır. Her kısımdan denetleyici ve
öndenetleyiciler seçilmiş ve diğer fabrikaların çevre denetimini yapmak üzere eğitilmişlerdir.
Bu yaklaşımda, denetimin nasıl gereği gibi yönetileceğini ve anlaşılacağını bulacaklardır.
Aynı zamanda, denetimi kısa sürede gerçekleştirme imkanı bulacaklardır. Hitachi, bağlı
kuruluşlardan böyle bir denetim sistemini aralarında benimsemelerini ve denetçi ve
öndenetçilerin eğitim kursunu sürdürmelerini istemiştir. Karşılıklı çevre denetim sistemi ISO
sistemine geçiş süreci yaratacak ve denetçiler iyi biçimde uyguladıklarında ISO sistemine
geçilecektir.
III.5. ÇİN’DE BULUNAN DİANCHİ GÖLÜNÜN ARITIMINDA HÜKÜMETİN
ROLÜ
Ning Huang
Giriş:
Çin’de Kunming şehrinin güney batısında yer alan Dianchi gölü, bir tatlı su gölü olup,
koruma altına alınmış 13 önemli su sisteminden birisidir (Şekil.1). 20’den fazla nehir ve dere
göle girmekte, ancak gölün
yalnızca Tanglangchuang nehri vasıtasıyla bir çıkışı
bulunmaktadır. Dianchi gölü ile ilgili temel veriler Tablo.1’de verilmektedir.
Copyright IGEMPortal
1. Dianchi gölü havza
alanı
2. Kunming şehri
3. Dianchi gölü
4. Çıkış bölümü
Şekil.1. Dianchi gölü
Tablo.1. Dianchi gölü ile ilgili temel veriler.
Deniz seviyesinden yükseklik (m)
1886.5
Havza alanı (km2 )
2920
Göl yüzey alanı (km2 )
300
Ortalama derinlik (m)
4.4
Maksimum derinlik (m)
10.9
3
Su kapasitesi (m )
1,290,000,000
Kıyı şeridi uzunluğu (km)
163
Havzadaki nüfus (1988 yılı)
1,804,000
Dianchi gölünün kuzey kısmında doğal olarak bulunan bir banket , gölü güney kısımda dış
göl (ana gövde) ve kuzey kısımda ise iç göl (diğer adıyla Caohai) olarak iki bölüme
ayırmaktadır. Her iki kısım arasında ulaşımın sağlanabildiği bir kanal bulunmaktadır.
Kunming şehrinin yapılaşması ve gelişimi Dianchi gölü çevresinde gerçekleşmektedir. Gölün
yararlı kullanımları aşağıda verilmektedir.
- Kunming şehrinin içme suyu temini
- Endüstriyel su kullanımı
- Tarımsal su kullanımı
- Su depolama
- Taşkın kontrolu
- Turistik amaçlı
- Ulaşım
- Su ürünleri üretimi
- İklim ayarlama
- Hidro-elektrik enerji üretimi,vb
Copyright IGEMPortal
Dianchi Gölünün Kirliliğine Neden Olan Etkenler:
Kunming şehrinin aşağı kesimlerinin evsel atıksuları direk olarak Dianchi gölüne deşarj
edilmektedir. Deşarj edilen evsel atıksuların miktarı 220000 m3 /gün olarak verilmektedir.
Göle verilen kirleticilerin ve besi maddelerinin önemli boyutta olmaları sebebi ile gölün su
kalitesi sürekli olarak bozulmaktadır. Bunun sonucu olarak ta, gölde ötröfikasyon ciddi
boyutlara ulaşmış durumdadır. Kuzey kısımda yer alan Caohai’nin suları siyah görünümlü
olup kötü kokmaktadır. Bu sebeple bu bölgenin sularından faydalanılamamaktadır. Buna
karşılık, Dianchi gölünün güney kısmından içme suyu temin edilmektedir. Bu bölümdeki
sular, Çin’de yüzey suları için uygulanan Ulusal Çevre Kalite Standardı’na göre 5.sınıf su
kalitesine uymaktadır. Bu sularda, 72 çeşit organik kirletici tespit edilmiştir. Sözkonusu
organik kirleticilerin varlığı ise, gölün içme suyu olarak kullanımını tehdit etmektedir.
Dianchi gölü havzasında su gereksinimi yılda 650 milyon m3 olarak verilmektedir. Ancak
havzadaki su kaynakları yılda yalnızca 550 milyon m3 su temin edebilmektedir. Su ihtiyacı ve
su temini arasında 100 milyon m3 açık bulunmaktadır. Ayrıca havzada ciddi boyutta orman
tahribi ve şiddetli toprak erozyonu olmakta ve havza taşkın kontrolu bakımından zayıf
kalmaktadır.
Bütün bu nedenlerden ötürü, Dianchi gölü ciddi boyutta kirlenmiş durumdadır. Gölün
kirlenmesi, Kunming şehrinin ekolojik çevresini ve insan aktivitelerini direk olarak
etkilemekte, Kunming şehrinin, hatta Yunnan eyaletinin sosyo ekonomik gelişimini tehdit
etmektedir. Bu nedenle, hükümetin, Dianchi gölünün kirliliğinin giderilmesi amacıyla önemli
tedbirleri acilen alması gerekmektedir.
Dianchi Gölünün Kirliliğinin Giderilmesinde Hükümetin Rolü:
Geçmiş 10 yılda Dianchi gölü havzasında hükümetin yaptığı işler aşağıda verilmektedir.
1. Hükümet,”Dianchi Gölünü Koruma Yönetmeliği” gibi pek çok kanun ve yönetmelik
yayınlamıştır.
Copyright IGEMPortal
2. Dianchi gölünün kirliliğinin giderilmesi projesinin fizibilite raporunun hazırlanması,
Kunming şehrinin su temini ve drenaj sisteminin planlamasının tamamlanması gibi konularda
uzmanları organize ederek bilimsel araştırma yaptırmıştır.
3. Gölün kıyı şeridi boyunca 124.7 km bent yaptırmıştır.
4. 55 000 ton/gün kapasiteli bir evsel atıksu arıtma tesisini inşa etmiştir.
5. Göl kenarındaki eski kirlilik kaynaklarının arıtımı için yaptırım gücünü kullanmıştır.
6. Dianchi gölünü koruma komitesini kurmuş, ofis vs. sağlamıştır.
Bütün bu yapılanlar Dianchi gölü için yararlı olmuştur. Ancak kirlenmenin hızı yapılan
önlemlerden daha fazla olduğundan, Dianchi gölünün kirliliği halen ciddi boyuttadır. Bu
nedenle, hükümet, Dianchi gölünün kirliliğinin tamamen giderilmesi için 1993 yılından
itibaren geçerli olmak üzere, 18 yıllık bir plan hazırlamıştır. Bu planın mühendislik
bileşiminde yapılacak işler 4 bölümde verilmektedir.
1. Noktasal kirlilik kaynaklarının arıtımı. Bunlara örnek olarak; evsel atıksuların arıtımı,
önemli endüstriyel atıkların arıtımı, düzenli depolama sahalarının inşa edilmesi verilmektedir.
2. Noktasal olmayan kirlilik kaynaklarının arıtımı. Bunlara örnek olarak; havzanın
ormanlaştırılması, tarımsal alanlardan gelen yüzey sularının kontrolu verilmektedir.
3. Gölün içindeki kirlilik kaynaklarının arıtımı. Örnek olarak; iç gölde sedimanın kazınması,
su bitkilerinin kontrolu verilmektedir.
4. Su kaynaklarının geliştirilmesi ve su kullanım hatlarının düzenlenmesi. Örnek olarak;
havza dışındaki başka su kaynaklarından Kunming şehrine su temin edilmesi, su
kaynaklarının optimum şekilde düzenlenmesi ve gerekli yerlere ulaştırılması verilmektedir.
Dianchi gölü kirliliğinin giderilmesi projesinin mühendislik bileşiminde toplam 26 proje
bulunmaktadır. Hükümet bu yatırımın tamamlanabilmesi için gerekli maliyetin bir kısmını
kendisi, bir kısmını uluslararası finans organizasyonlarından alınacak borç ile, bir kısmını da
havza yöresinden olmak üzere muhtelif kanallarla karşılamayı planlamaktadır.
Dianchi gölünün arıtımı pek çok alanı ilgilendirdiğinden, ilgili bütün alanlar arasındaki
ilişkilerin koordinasyonunu sağlaması amacı ile hükümet, Yunnan Eyaleti Çevre Koruma
Koordinasyon Grubu’nu kurmuştur. Hükümet çeşitli yollarla halkın da konu ile ilgili
eğitimini sağlayarak, halktan destek bulmayı planlamaktadır. Hükümet, aynı zamanda, gölün
Copyright IGEMPortal
arıtımı ile ilgili yapılacak işlerin gereksinimleri ve yeni şartları da göz önünde bulundurarak,
gölün arıtımının efektif olarak tamamlanması ve istenen amaca ulaşmasının garantilenmesi
amacı ile kanun ve yönetmeliklerdeki eksiklikleri tamamlamayı planlamaktadır.
Sonuç:
Makalede Dianchi gölünün arıtımında hükümetin idaresi bir garanti olarak görülmektedir.
Bunun nedeni olarak da, hükümetin gölün yönetiminde kanunsal, ekonomik, mühendislik ,
eğitim tedbirlerini kullanabileceği verilmektedir.
III.6. ÇİN’DE BULUNAN TAIHU GÖLÜNDE ÖTRÖFİKASYONUN ÖNLENMESİ
STRATEJİLERİ
Yiping Huang
I. Giriş
Taihu gölü Çin'de Changjiang nehri deltasının deltasının güneyinde yer almaktadır. Göl
yüzey alanı 2338 km2 ve ortalama derişnlik 2.0 metredir. Ortalama su tutma kapasitesi
47.6x10-3 dür. Göl havzası genellikle düz bir alandır. Göle 200'den fazla nehir girmektedir.
Havzanın Topografik özelliklerine göre genellikle göle giriş akımları güney batıdan, gölden
deşarjlar ise kuzey doğudan olmaktadır. Gölün faydalı kullanımları;
- su miktarının ayarlanması
- su temini,
- sulama suyu,
- su kültürleri,
- taşımacılık,
- turistik
vb. olarak sıralanmaktadır. Yöredeki tarımsal faaliyetlerin ve endüstrilerin hızlı gelişmesinin
sonucunda giderek daha fazla sayıda kirletici göle deşarj edilmekte ve bu durum da göldeki
Copyright IGEMPortal
besi maddelerinin artmasına ve yıllar geçtikçe gölün ekolojisi ve çevresinin tahrip olmasına
sebep olmaktadır.
Göldeki ötröfikasyonun değerlendirilmesi amacıyla çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Bu
makalede nüfus, ekonomi, kaynak ve çevre arasında sürdürülebilirlik ve harmonizasyon
yapılmaya çalışılmıştır. Su kalitesinin iyileştirilmesine yönelik olarak çeşitli tedbirler
önerilmektedir.
II. Taihu Gölünün Ötröfikasyon Eğilimi
Taihu gölünde ötröfikasyon problemi 1960'lı yıllarda başlamış olup son 30 yılda, özellikle de
1980'li yıllardan sonra ciddi şekilde hızlanmıştır. Temmuz 1990'da planktonların ani
patlaması, içme suyu teminini büyük ölçüde etkilemiştir.
1986-1991 yılları arasında Taihu gölünün muhtelif bölgelerinde yapılan ölçümlerde, toplam
azot, toplam fosfor ve klorofil-a verilerine göre Wuli gölü bölgesinde ötröfikasyon ciddi
boyuttadır. Meiliang bölgesi ötröfik ile ileri ötröfik arasında gruplandırılmıştır. Taihu
gölünün merkezinde orta derecede ötröfikasyon sözkonusudur. Göl seti bölgesinde ise yine
ötröfik olarak sınıflandırılmıştır.
III. Taihu Gölünde Ötröfikasyonun Kontrolu ve Önlenmesi Stratejileri ve Alınan
Tedbirler
Taihu gölünün su yenileme periyodu 308 gündür. Gölün doğu kesimindeki pek çok körfezde
ekstra su kalmaktadır. Bu da ötrofikasyonun doğal bir sebebidir. Son 30 yılda insan
aktiviteleri, nüfusun artışı, ekonomideki ve insanların sosyal davranışlarındaki değişiklikler,
gölün ötröfik durumunun değişmesine sebep olmuştur. Ayrıca azot ve fosfor içeren büyük
miktarlarda atıksuların göle deşarjı da gölü ötröfikasyona sürüklemiştir. Taihu gölünde
ötröfikasyonun kontrolu ve önlenmesi için temel stratejiler aşağıda verilmektedir.
Copyright IGEMPortal
1. Göle giren kirleticilerin toplam miktarının kontrolu
1990 verilerine göre, Taihu gölüne yılda 21806 ton azot ve 1988 ton fosfor girmektedşir. Bu
miktarın azot için % 72'si nehirler vasıtasıyla girmektedir. Noktasal olmayan kaynaklardan
gelen azot yüzdesi % 28 ve fosfor yüzdesi ise % 21 olmaktadır. Noktasal kaynaklardan gelen
azot ve fosfor ise toplam yükün yalnızca % 1'ini oluşturmaktadır. Bu nedenle azot ve
fosforun göle girişinin kontro edilmesi için birinci önlem, Taihu gölüne giren nehirlerin
taşıdığı azot ve fosforun azaltılmasıdır. Noktasal olmayan kaynaklardan gelen kirliliğin
azaltılması için de gölün çevresindeki şehirlere atıksu arıtma tesisleri kurulması ve büyük
ölçekli kümes hayvanı ve balık çiftliklerinin kontrol edilmesi gibi tedbirler önerilmektedir.
Tarımsal alanlarda kullanılan gübreler sınırlandırılmalıdır. Eğer azotlu gübrelerin kullanımı
dönüm başına 35 kg olacak şekilde sınırlandırılırsa, tarımsal alanlardan gelen yüzey sularında
azot miktarının azalacağı belirtilmektedir.
Meilang körfezine giren nehirler, göle giren tüm nehirlerin taşıdığı azot ve fosforun sırasıyla
% 6 ve % 7'sini taşımaktadırlar. Bu nedenle bu nehirlerin göle giriş yerlerinin değiştirilerek,
Zhushan göle giriş yapmalarının sağlanmasının Meiliang körfezindeki ötröfikasyonu
azaltacağı belirtilmektedir.
2. İç kaynaklardaki besi maddesi yükünün azaltılması
Göl suyu, sedimanlar ve organizmalardaki besi maddeleri iç kaynakları oluşturmaktadır. 1991
yılında sedimandaki azot miktarı % 0.14 olup 1980 yılının 2.1 katı artmıştır. Sedimandaki
fosfor miktarı da % 0.061 olup 1980'deki miktarın 1.2 katı fazladır. Fitopilanktonun hızlı
artışı, zooplanktonun ve makrofitin azalması, trolle yapılan balık avlama, salyangozların
toplanması için yapılan emme işlemleri ve kafes kültürlerinin yetiştirilmesinden
kaynaklanmış olup ekosistemin besi maddesi balansının zarar görmesine sebep olmuştur. Bu
nedenle göle içsel kirlilik yüklerinin etkilerinin de azaltılması gerekmektedir.
Gölün ötröfik bölgelerinde su sümbülleri gibi bazı su bitkileri yetiştirilerek bunların besi
maddelerini kullanmaları ve detritusu absorbe temeleri sağlanabilmektedir. Gölün ekolojik
yapısının ayarlanması için tatlı su midyeleri, salyangozlar ve bazı balık çeşitleri gölde
muhafaza edilmelidir. !991-1994 yılları arasında Mailang körfezi etrafında yapılan
Copyright IGEMPortal
çalışmalarda, gölden su bitkilerinin temizlenerek göl suyunda besi maddelerinin giderilmesi
çalışmaları yapılmıştır.
3. Taihu gölü çevresinin korunması için planlamanın tamamlanması ve kurulması
Taihu gölü havza alanı 35324 km2 'dir. 7 şehir, 35 ilçe (county) ve 989 kasaba bulunmakta
olup 33 milyon kişi yaşamaktadır.
Taihu gölünün çevresel ve ekolojik faktörleri oldukça karmaşıktır. Bu nedenle entegre ve
otoriter bir organizasyonun kurulması gerekmektedir. Taihu gölü havzasında bulunan Jiangsu
ve Zhejiang eyaletleri ile Shangai belediyesi birlikte çalışıp Taihu gölü su kaynağı koruma
komitesini oluşturmaya muktedir insan gücünü vermelidir. Bu komite Taihu gölündeki
kirliliğin kontrolunun koordinasyonunu ve organizasyonunu sağlamakla görevli olacaktır. Bu
tip yetkili bir organizasyon kurulduğu zaman bir master plan yapılmalıdır. Politika, planlama,
teknoloji, mühendislik, ekonomi, idare ve kanunlar kullanılarak yörenin sosyal, ekonomik ve
çevresel açıdan iilerlemesini sağlayacak bir strateji belirlenmelidir. Kaynak, çevre ve
sürdürülebilirliğin dengesi Taihu gölünün doğal ekolojik sistem çevriminin makul kaynak
kullanımı, geri kullanım ve muhtelif
insan yapımı ekolojik sistemlerle ayarlanması ile
sağlanmalıdır. Çevresel kirliliğin kontrol altına alınması ekonomik ve teknik hususlarla
birlikte toplumun ve havza yönetiminin çevreye karşı duyarlılığına bağlı olmaktadır.
Ekonomik ve sosyal gelişme ile çevrenin korunması arasındaki çelişkinin azalktılması amacı
ile aşağıdaki konulara öncelik verilmelidir ;
- entegre ve koordine edilmiş yöresel gelişme planları,
- enerjinin ve endüstrilerin makul şekilde planlanması
- yeni proje tekliflerinin ve eski girişimlerin tekniksel açıdan geliştirilmesi
- ana şehirler ve kasabalardan gelecek kirliliğin kontrolu
- doğal kaynakların korunması.
4. Uygun kanunların kullanılarak halkın çevre korumaya karşı duyarlılığının artırılması
Copyright IGEMPortal
Taihu gölünde fosfor konsantrasyonu azot konsantrasyonundan daha hızlı artmaktadır.
Genellikle fosforun kontrolu azotun kontrolundan daha kolay olmaktadır. Taihu gölünde
fosfor konsantrasyonunun 0.03 mg/l 'nin altına düşürülmesi için uygun kanunlar yapılmalıdır.
Taihu gölü havzasında su kalitesinin korunmasına yönelik yönetmelikler drenaj sistemlerinde
su kalitesinin yönetimi bakımından iki eyalet ve bir belediye arasındaki ilişkileri harmonize
edecek şekilde formule edilmelidir.
III.7.
ÇİNDE
KAYNAKLARINI
BULUNAN
ŞANGAY,
KORUYARAK
DIANSHAN
HAVZANIN
GÖLÜ’NDEKİ
EKONOMİK
SU
GELİŞİMİNİ
DÜZENLEME
Renliang Ruan
Dianshan Gölü,Şangay’ın temel su kaynağıdır.Şehir merkezinden 55 km uzaklıkta olup
Jiangsu ve Şangay sınırları içindedir. Yüzölçümü 62 km2 ’dir. Bunun 47.5 km2 si Şangay’a,
14.5 km2 ‘si Jiangsu’ya aittir.Ortalama derinliği 2.1 m olan sığ bir göl olmakla beraber Tai
Gölü’nden aldığı suları Huangpu Nehri’ne veren bir geçiş gölüdür.Huangpu Nehri’ne gelen
suyun yaklaşık % 17 ’si bu gölden temin edilir. Şangay’ın ana su kaynağı olarak kabul edilen
bu gölden aynı zamanda ulaşımda, sulamada, balıkçılıkta ve taşkın sularını depolamada da
büyük ölçüde yararlanılır. Dianshan Gölü, Şangay’ın ekonomik gelişiminde ve insan
yaşamında önemli bir rol oynar.
Huangpu Nehri’nin yukarı kısmı için Şangay Belediyesi tarafından Huangpu Nehri’nin Üst
Bölgelerindeki Su Kaynakları İçin Bir Koruma Kanunu (The Conversation Law of Water
Sources in The Upper Reaches of River Huangpu) düzenlenmiştir. Dianshan Gölü de bu
koruma alanının içinde kalmaktadır. Bu sebeple bölgedeki kirliliğe sebep olan birçok fabrika
kapatılmış veya başka yere taşınmıştır. Uygulamaya konulmak istenen yeni projeler de çok
sıkı bir şekilde kontrol edilmektedir. Fakat bu durum da esasen fabrikalara dayanan bölgenin
endüstrisini sınırlamıştır. Şehrin ekonomik gelişimi azalmıştır. Şöyle ki Dianshan Gölü
Bölgesi’nden sağlanan toplam endüstriyel gelir, Şangay’daki diğer bölgelerin ortalama
gelirinden % 21 daha azdır. Bu sebeple de bölgenin şartlarına göre “Three Water Products”
Copyright IGEMPortal
(aquatic vegetable, aquatic product and water fowl) diye bir sistem geliştirilmiştir. Böylelikle
yetiştirilen ürün kapasitesi de hızlı bir şekilde artmıştır. Ürünle birlikte kirleticilerin
miktarının da artması bölgedeki kirlenmeyi de büyük ölçüde etkilemiştir. Bu durum bölgenin
ekonomik gelişimi ve göl çevresinin korunması arasında bir problem yaratmıştır.
Bu problemi çözmek amacıyla birtakım araştırmalar yapılmış; Dianshan Gölü ‘ndeki su
kaynaklarını koruyacak ve havzanın ekonomik gelişimini düzenleyen bir plan öne
sürülmüştür. Bu planla birlikte gerekli ölçümler yapılarak havzanın ekonomik yapısı
ayarlanıyor ve su kaynağının kirlenmesi önlenmeye çalışılıyor.
Dianshan Gölü ‘nün Doğal ve Sosyal Çevresi
Havza alanı 446 km2 olup 3 kasaba ve 12 köyü içermektedir. Gölün çevresindeki toprak
oldukça verimli, uygun iklim koşullarına sahip, su şebekelerinin yoğun olarak bulunduğu bir
alandır. Havzanın toplam alanının % 52 ‘sini yetiştirme alanları, % 37 sini ıslak alanlar
oluşturmaktadır. Bu bölge, nehir ve göller bölgesi olmakla beraber balık ve ürünün çok fazla
olduğu bölge olarak da önem taşımaktadır. Bu sebeple taşkın kontrolleri ve su çekilmeleri
için çok sayıda su kontrol projeleri yapılmıştır.
Çinlilerin reformu (düzeni) ve açık politikası kırsal bölgelerin ekonomik gelişimini
desteklemektedir. Bu durum havza ekonomisini hızlı bir şekilde geliştirirken aynı zamanda
da gölün çevre şartlarını etkilemektedir.
Gölün hidrolojik rejimi yukarı bölgelerdeki akıntılarla ve aşağı bölgelerdeki gel-git akıntıları
ile oluşur. Yapılan ölçümlerden göldeki suyun yaklaşık 16-17x107 m3 olduğu belirlenmiştir.
Göle sularını veren başlıca akarsular Jishuigang, Dazhusha ve Baishiji dir ki bunlar göldeki
suyun % 85 ‘lik kısmını oluştururlar.
Kirlilik Kaynağı
Göldeki kirleticiler; yalnız noktasal kaynaklı (örneğin; endüstriyel ve evsel atıksu) değildir.
Nokta olmayan kaynaklar (göle doğrudan boşalan sular) da vardır. Noktasal kaynaklardan
gelen atıksu miktarı 11257 ton/gün’e çıkmaktadır.
Başlıca kirleticiler; KOI, bakır ve
Copyright IGEMPortal
AKM’dir.
Bunlar toplam kirlenme yükünün sırasıyla
% 59.2, % 10.7 ve % 8’ini
oluştururlar. Noktasal olmayan kaynaklardan gelen kirleticiler önem sırasına göre şöyle
sıralanır; AKM, T-N,KOI VE T-P. Azot ve fosfor göldeki ötrofikasyonu kısıtlayan başlıca
faktörlerdir. Göle doğrudan deşarj edilen azot miktarı 4278 ton; fosfor miktarı 255.5 ton’dur.
Elde edilen sonuçlara göre; göldeki toplam azot konsantrasyonu gölde birikip çöken
maddelerin % 0.074 ‘ünü oluşturur. Bu oran Tai Gölü’nde de hemen hemen aynı değerdedir.
Azot dağılımı zamnala belirli ölçüde değişmezken derinlik arttıkça azalır. Göldeki toplam
fosfor konsantrasyonu da birikmiş maddelerin % 0.051 ‘ini oluşturur. Fosfor miktarı Tai
Gölü’ndeki konsantrasyon değerinden daha azdır.Gölde biriken organik madde miktarı
toplam azot konsantrasyonu ile lineer bir oran içinde olsa da aynı ilişki fosfor konsantrasyonu
için geçerli değildir. Azot ve fosfor yükünün artması; noktasal olmayan kaynak kontrolünü
gelecekteki su kaynaklarının korunması için başlıca çalışma alanlarından biri olarak kabul
ettirmiştir.
Su Kalitesi
Göldeki su kalitesi, kirletici kaynak kontrolü için ölçümlerin yapılmaya başlandığı 1987’den
beri belirgin bir şekilde düzelmeye başlamıştır. Örneğin; sudaki azot ve fosfor miktarında
önemli bir ölçüde azalma olmuştur. Fakat yine de toplam fosfor miktarının 0.09 mg/lt ‘ye
çıktığı zamanlar olmuştur.
Su kalitesinin kapsamlı bir şekilde tahkik edilmesi FUZZY
MATRIX ile yapılmaktadır. Dianshan Gölü su kalitesi, IV. sınıf (GB8383-88) içinde yer
almaktadır. Berraklık, toplam azot, fosfor göldeki su kalitesini etkileyen başlıca faktörlerdir.
Su kalitesi mevsimlere göre bir değişiklik gösterir. Göldeki su kalitesinin en iyi olduğu
Haziran-Eylül aylarıdır. Bu mevsimde su kalitesi için bir sınıflandırma yapıldığında III. sınıfa
girer. Kalitenin en kötü olduğu mevsim Aralık-Şubat dönemidir ki bu dönemde suyun kalitesi
V. ve VI. sınıfa kadar düşer. Suyun kalitesi Mart-Mayıs ayları arası bu iki sınıfın arasında yer
alır. Su kalitesi, diğer suların karıştığı bölgelerde en kötü değerde iken akıntıyla beraber
kalite düzelir. En iyi kalite gölün kuzey kısmının orta bölgelerindedir.
Copyright IGEMPortal
Göldeki Canlılar
Phytoplankton: Dianshan Gölü ‘nde hemen hemen 115 tür phytoplankton vardır. Bunların
türleri ve yoğunluğu mevsimlere göre değişiklik gösterir. En fazla üreme Nisan-Eylül ayları
arasındaki dönemde gerçekleşir.
Gölde yaşayan canlıların başlıcaları şunlardır: Vascular hydrophytler, zooplanktonlar,
zoobenthoslardır.
Özellikle son 30 yılda makrozoobenthos türlerinde çok büyük bir
değişiklik gözlenmemiştir. Zoobenthos türlerine bakıldığında Dianshan Gölü ‘nün orta
derecede kirlendiği anlaşılmaktadır. Balıklar: Gölde 45 kadar balık türü vardır. Toplam
türlerin % 60’ını Crprinidoe’ler oluşturur. Balıkların büyük bir çoğunluğu gölün içinde yetişir
ama bir kısmı da göle diğer sulardan göç etmektedir. Dışardan gelen balık sayısının az
olmasının sebebi; su kirliliğini önleme çalışmaları sırasında geçiş yollarının kesilmesidir.
Çevre Problemlerinin Sebepleri ve Önleme Çalışmaları
Yapılan araştırmalar başlıca çevre probleminin ötrofikasyon olduğunu göstermektedir. Azot
ve fosforun çok fazla miktarda bulunması doğrudan ötrofikasyona sebep olmakla beraber
bazı yardımcı faktörleri de şu şekilde sıralayabiliriz:
1. Gölün çok geniş bir alan kaplaması ile birlikte sığ bir göl olması, göldeki besi
maddelerinin
de
fazla
olmasına
ek
olarak
ılıman
iklim
koşullarının
da
mikroorganizmaların bütün bir yıl boyunca yaşamasına yardımcı olması,
2. Gölün çevresindeki bölgelerde nüfus yoğunluğunun 547 kişi/km2 olması,
3. Gölün çevresinde hızlı gelişen endüstri bölgelerinden göle deşarj edilen atıksuyun devamlı
artması,
4. Yeryüzünden göle taşınan azot ve fosforun her yıl büyük miktarda artması,
5. “Three Water Products” ile birlikte oluşan dışkıların çoğalmasının, azot ve fosfor
miktarının da artması,
6. Göldeki balıkların dışardan beslenmesi,
7. Gemilerden ve turizm sektöründen besi maddelerinin deşarj edilmesi.
Copyright IGEMPortal
Bu sayılanlar doğal, sosyal ve teknolojik sebepler olarak gösterilebilir. Fakat politik ve
kanuni düzenlemeler daha önemli sebeplerdir. Bu sebeple göldeki ötrofikasyon kontrolü,
politik ve hukuksal korumalara göre düzenlenmelidir. Öncelikle gölün çevresinde
yaşayanların ve turistlerin su kaynaklarının korunması gerektiğine inandırılmaları, çevre
bilinçlerinin geliştirilmeleri çok önemlidir. Kirlenmenin “kaynakta-geçiş bölgelerinde-alıcı
ortamlarda” oluştuğu belirlenmiştir. Önleme çalışmaları teoride iki adımda gerçekleşir.
Burada amaç; Dianshan Gölü ‘ndeki su kaynaklarını koruyarak havzanın ekonomik
gelişimini düzenlemektir.
Birinci Adım - PLAN: İlk adımın amacı; dışardan gelen besi maddelerinin kontrol
edilmesidir. Havzanın plan aşamasında devlet de gölün yönetimine katılır. Göl çevresinin
korunması için ekonomik yapının ayarlanması gerekir. Böylelikle su kaynaklarının
korunması ile ekonomik gelişme arasındaki ters orantı bir ölçüde azaltılabilir. Turizm bu
bölgede en önemli endüstri olarak kabul edilmiştir. Hem ekonomi hem de çevre için son
derece yararlı olan bu endüstri “no-smoking industry” olarak adlandırılır. Bölgenin şartları da
turizm sektörü için oldukça uygundur. Örneğin; güzel doğa manzaraları, düzgün şekillenmiş
bölgeler çok fazla turisti bölgeye çeker. Bu sebeple uygulanan plana göre çiftçilerin büyük bir
kısmı otellere, restoranlara ve turistik yerlere idareci veya personel olmak üzere
yetiştirilmektedir. Fabrikaların kapatılması da adım adım gerçekleşmektedir. Bu durumda
uygulamaya konan planla birlikte bölgenin ekonomisi de gelişmektedir.
İkinci Adım - ÖTROFİKASYONU ÖNLEME ÇALIŞMALARI: Burada esas amaç; gölün
içindeki besi maddelerinin yükünün azaltılmasıdır. Bu sebeple çeşitli ötrofikasyonu önleme
çalışmaları yapılmaktadır. Bunlardan başlıcaları; daha kötü koşullardaki su koruma
çalışmaları, Vascular Hydrophytlerin temizleme çalışmaları ve balığın ötrofikasyon için
etkisinin araştırılmasıdır. Bütün bu projeler geliştirilmiş ve uygulamaya konulmuştur.
Copyright IGEMPortal
III.8. ÇİN’DE BULUNAN CHAOHU GÖLÜ’NDE ÖTROFİKASYON KONTROLU
İÇİN STRATEJİ VE EYLEM
Chaohu Gölü,Çin’in en büyük 5 tatlısu gölünden biridir.Chaohu Vadisi’nde 6 milyon insan
11 şehirde yaşar.Göl , milyonlarca insan için içmesuyu olmanın yanında sulama,balıkçılık ve
gemi taşımacılığı gibi amaçlara da hizmet etmektedir.Ekonomik gelişmeyle beraber su
seviyesindeki değişiklik,göle gelen büyük miktar ve çeşitteki kirleticiler gölü Çin’in en
ötrofik su kütlelerinden biri yapmıştır.
Gölün ötrofikleşmesi ve su kalitesinde giderek artan kötüleşmenin sebepleri, suyun sığ
olması, yüksek ışık geçirgenliği,bol çözünmüş oksijen içeriği ve alg büyümesi için iklimin
uygun oluğunun yanısıra şunlar olmuştur :
- Endüstriyel atıksuların çoğu ve evsel atıksuların tamamı arıtılmadan doğrudan göle
verilmektedir.
- Gölün bütün çevresi tahıl üretilen çiftliklerle sarılıdır.Kimyasal maddelerin yanlış ve
giderek artan kullanımı ile nutrientlerin çoğu göle akar ve gölde standartları aşan toplam N ve
P konsantrasyonlarına yol açar.
- Yükü ağırlaşan nüfus artışı , toprak erozyonu ve sınırlanan bitki örtüsü büyümesi
- Yarı kapalı göl , nutrientin kalış süresini ve su ekosistemlerinin bozulmasını arttırır.
Göldeki toplam nutrient hacminin azaltılması , ötrofikasyonun kontrolu için en önemli hedefi
oluşturur.Bu sırada ,
a) vadinin tamamını dikkate alan bir strateji planlanmalı,
b) hem noktasal , hem noktasal olmayan kaynaklar gözönüne alınarak kapsmlı bir arıtmanın
prensipleri izlenmeli ,
c) göldeki toplam nutrient miktarının azaltılması gibi ana problemler üzerinde önemle
durulmalıdır.
Bu amaçla şu önlemler önerilmiştir :
1) Vadide toprak erozyonunun ağaçlandırma , büyük eğime sahip yerlerde teraslama , mevcut
bitki örtüsünü koruma gibi yöntemlerle en aza indirilmesi. Böylece en büyük noktasal
olmayan nutrient kirliliği kaynağı kontrol altına alınmış olur.
Copyright IGEMPortal
2) Tarım yöntemlerinin iyileştirilmesi, gübre kullanımının kontrolu, yakacak olarak odun
kullanımının azaltılması , doğalgaz ( metan ) üretim ve kullanımımnın arttırılması
3) Kıyı çevresinde doğal yeşillikle oluşturulacak koruma bölgesi, yağış suyuyla bölgeye
gelecek N ve P yükünü tutacak ve azaltacaktır.
4) Balık popülasyonu yapısının ayarlanması ve alg kütlesinin azaltılması. Seçilecek balıklar
besi maddesi olarak ortamdaki istenmeyen algleri tüketecektir.
5) Mavi - yeşil alg patlamalarından yararlanılması. Mavi - yeşil algler göldeki organik
maddenin % 70’ini oluşturmaktadır ve proteince zengin olup çeşitli aminoasit ve vitaminler
içermektedir.
6) Gölün hidrolik , hidrolojik ve kimyasal durumunun iyileştirilmesi. Gölü besleyen havza
sularının kanallar yardımıyla sulamaya verilmesi , nehrin suyunun seyreltilmesi ve göl
suyunun dışarı verilmesiyle N , P yükünün ve alg kütlesinin bir kısmı dışarıda bırakılmıi
olur.Böylece ötrofikasyon derecesi yavaş yavaş düşürülür ve alg patlamaları daha seyrek
meydana gelir.
7) Su kalitesi yönetiminin güçlendirilmesi. Kirletici miktarının kontrolunun sağlanması
amacıyla “Chaohu Gölü Kaynaklarının Korunması İlkeleri” resmen yayınlanmış ve 1988’de
yürürlüğe girmiştir.Özel su kaynağı koruma organizasyonları kurulmuştur.Su kalitesi
standardı ile uyumlu olacak şekilde toplam kirletici miktarı kontrolu belirlendiğinde noktasal
N ve P yükü kaynakları sınırlı bir sürede azalacaktır.
8) Göl çevresindeki yerleşimlerin büyüklüğüne,N ve P’nin göle deşarj hacmini azaltacak
şekilde sınırlama getirilmelidir.
9) Göl çevresindeki endüstriyel düzenin akla uygun hale getirilmesi ve birtakım ürünlerin
yapısının değiştirilmesi. Büyük miktarlarda su tüketecek veya göl havzasında ciddi kirlilik
problemlerine
yol
açacak
hiçbir
yeni
girişime
izin
vermeyecek
politikalar
oluşturulmalıdır.Mevcut girişimler de üretimlerini aşmamalıdır.
10) Endüstriyel atıksu ve yerleşimden gelen kanalizasyon suları daha ileri arıtılmalıdır.Bu tür
atıksuların arıtımına öncelik verilmelidir.
Copyright IGEMPortal
III.9. FİLİPİNLER’DE BULUNAN VE HİPERTROFİK BİR GÖL OLAN BAY
LAGÜNÜNÜN
SU
KALİTESİ
DEĞERLENDİRİLMESİ
VE
YÖNETİMİ:
PROBLEMLER VE STRATEJİLER
1. Özet
Son on yıl boyunca Bay lagününün su kalitesinin eğilimi balıkçılık kaynağı ve olası evsel su
temini kaynağı olarak kullanımı ile ilgili bir değerlendirmeye tabi tutulmuştur. İpucu
niteliğindeki birtakım su kalite parametrelerinin seviyeleri, balık üretimi için arzu edilen su
kalite kriterlerinin ya çok üstünde ya da çok altında ortalama değerlere ulaşarak tehlikeli
gidişi haber vermiştir.
Su kalitesindeki bozulmanın sebepleri ve ekolok etkisi ile yönetim problemleri ve gölün
içinde bulunduğu hipertrofik durumdan kurtarılıp ıslah edilmesine yönelik önerilen stratejiler
de makale kapsamında ele alınmıştır.
2. Giriş
Bay lagünü, 900 km2'lik yüzey alanıyla Filipinler'in ve Güney Doğu Asya'nın en büyük tatlı
su gölüdür. Yaklaşık 2900 km2 kaplayan havzasında 10 milyon civarında bir nüfus tesbit
edilmiştir. Gölü, 203 yerleşimin oluşturduğu 27 belediye çevrelemektedir. Gölün Manila
Körfezi'ne tek çıkışı olan Pasig nehri de dahil 21 büyük nehir kolu mevcuttur. Gölün ortalama
derinliği 1976 yılında 2.8 m olarak saptanmıştır. Göl, büyük yüzey-hacim oranı, yüksek besi
maddesi konsantrasyonları ve yüksek su sıcaklığıyla hipertrofik sınıfa dahil edilmiştir.
Göl aşağıda verilen birçok kullanımın baskısı altındadır;
- balıkçılık
- enerji üretimi
- endüstriyel kullanım
- sulama
- balık üretme çiftlikleri
- denizcilik ve taşımacılık
Copyright IGEMPortal
- rekreasyon ve estetik kullanım
- alıcı ortam
- taşkın kontrolu
- gelecekte evsel su temini kaynağı
Halihazırda gölün en önemli kullanımı balıkçılık içindir.
Yukarıda sayılan kullanımlar için aşırı taleplerin yanısıra doğal ve insan etkisindeki
kaynaklardan gelen atık yüklerinin olumsuz etkileri de gölün doğal kaynaklarını sürekli
tüketmiş, su kalitesini düşürmüş ve üretimini azaltmıştır. Yıllar süren sömürü ve kötü
yönetim sonucu göl balıkçılık için iyi sayılan "C" kategorisinden çıkmıştır. Belirtiler, Bay
lagününün hipertrofiğin de ötesinde, distrofik duruma eriştiği yolundadır.
3. Bay Lagününün Su Kalitesi Değerlendirmesi
Son on yıldır sürdürülen su kalitesi izleme çalışmaları, "C" sınıfı sular için tavsiye edilen
kriterlerin çok altında veya çok üstünde su kalitesi parametreleri vermiştir, bu da gölün
kötüye giden şartlarının göstergesidir. İletkenlik, klor bileşikleri, sertlik, bulanıklık, KOI,
amonyak, nitrat, fosfor parametrelerinde sürekli yükselen, alkalinite, pH, çözünmüş oksijen
ve geçirgenlikte azalan eğilimler gözlenmiştir. Işık geçirgenliği değerlerindeki eğilim, en az
100 cm olması kriterlerde tavsiye edilen Secchi diski okumalarının son on yılda 50 cm'nin
altına düşmesi ile göl suyunun bulanıklığının gittikçe kötüleştiğini göstermektedir. Benzer
şekilde alkalinite de istenen 40 mg/l değerinin altına düşüş ve gölün tamponlama
kapasitesinde sürekli kayıp görülmektedir. Öte yandan amonyak ve diğer azot biçimlerinin
seviyelerindeki artış, aşırı organik madde yükünün ve hüküm süren belirgin anaerobik
şartların göstergesi olmaktadır. Yüksek fosfor seviyesi ile birlikte bu durum gölü son derece
ötrofik kılmaktadır. Gerçekten gölün bulanıklığına rağmen, güneşli hava varken küçük bir
açıklık, özellikle balık çiftliklerinde balık ölümlerine yol açan, kitle halinde alg büyümesini
başlatmaya yeterli olacaktır. Ayrıca, kriter değerlerinin 20 katına ulaşan koliform bakteri
seviyesi insan ve hayvan atıklarının yarattığı kirlenmenin kötüye gittiğinin göstergesidir.
Copyright IGEMPortal
4. Bay Lagünü'nün Su kalitesine Etki Eden Faktörler
Endüstrileşmedeki tarıma dayalı bir ekosistemin belirgin özelliklerinden hızlı nüfus artışı,
endüstriyel büyüme ve şehirleşme, ormanların yok edilmesi, yoğun tarım ve hayvancılık,
altyapı tesisleri, vs. göl çevresinde giderek artmıştır. Bütün bu etkenler gölün kirlenmesine ve
bozulmasına katkıda bulunmaktadır. Kimyasal maddeler (örneğin zehirli ve tehlikeli
maddeler), organik atıklar, besi maddeleri, hastalık yapıcı organizmalar, silt, yağ, soğutma
suyu deşarjları, vs. en büyük kirlenme problemleridir. Bunlar havza içindeki noktasal ve
yaygın kaynaklardan doğal yolla veya insan faaliyetleri sonucu ortaya çıkmaktadır.
5. Su Kirliliğinin Ekolojik Etkileri
Kirleticilerin hafifletilmeyen girdileri ve canlı yaşamını olumsuz etkileyen diğer etkenler Bay
Lagünü'nü bir ekosistem olarak ciddi biçimde tahrip etmiştir. Fizyolojik olarak suları oldukça
bulanık, kirli, kötü kokulu ve koliform bakteri dolu hale gelmiştir. Biyolojik açıdan, 3 m'yi
aşan sediment tabakasıyla örtülen ve kaplanan bütün köklü dip su bitkileri yok olmuştur.
Gölün distrofik yani ölmekte olduğunun belirtileri gözlenmiştir. Bu belirtiler;
a. Balık, karides, salyangoz, v.s. üretimi ve toplanmasında gittikçe aşağı inen ve şiddetli
düşüş
b. Ardarda gelen balık ölümleri
c. Özellikle köklü bitkilerin yaşam mekanının tahrip olması
d. Yerli ve sürekli balık türlerinde eksilme (Önceden mevcut 23 balık ve yumuşakça türünden
yarıdan azı kalmıştır.)
e. Alüvyon dolması ve artan bulanıklık
f. Hastalık yapıcı organizmalar ile ağır metaller gibi zehirli ve tehlikeli maddelerin
miktarında artış.
6. Su Kalitesi Yönetimi Problemleri ve Çözüm Yolları
Bay lagününün son derece kirlenmiş ve bozulmuş, distrofik duruma yaklaşmakta olan bir
ekosistem olarak, mevcut durumu sadece savunmasız, incinebilir bir ekosistemin
yönetiminde yapılan büyük yanlıştan gelebilir. Gölün yönetilmesi ve korunmasındaki bu
Copyright IGEMPortal
yanlışın tek sorumlusu, gölün yönetimi ve geliştirilmesiyle görevli devlet kuruluşu olan
Lagüna Gölü Geliştirme Dairesi (LLDA)'dır. 25 yılı aşkın zamandır mevcut olsa da, LLDA
emir ve işlevini yerine getirmede etkin olmamıştır. Aksine, gölü korumak yerine sömürdüğü
söylenebilir. Çünkü LLDA faaliyetini sürdürmek için bir devlet kuruluşu olarak gölün
gelirine muhtaçtır ve sabit parasal kaynak ihtiyacı içinde gölün taşıma kapasitesini aşacak
derecede balık üretme çiftliklerinin çoğalmasına göz yummuştur. Bu ve endüstriyel kaynaklar
başta olmak üzere, çeşitli kaynaklardan yapılan atık deşarjlarının kontrolunda etkisiz kalması,
gölün su kalitesindeki hızlı bozulmanın sebepleridir. Kirletenlere para cezası kesilerek, çeşitli
kaynaklardan ücret alınarak elde edilen gelir LLDA'nın ancak varlığını sürdürmesini
sağlamış, göle koruyucu hiçbir şey getirmemiştir. LLDA'nın yetkisini kullanmasında
karşılaştığı bir diğer problem, kurumsal yapısından kaynaklanmaktadır. Bay lagünü
havzasında çalışan kitle örgütleri, gönüllü gruplar, sosyal işler dairesi, yerel yönetimler gibi
diğer
devlet
kuruluşlarının
üstüste
düşen
faaliyetlerini
uygun
şekilde
koordine
edememektedir. Bu durum LLDA'nın kendi görevlerini yerine getirmedeki etkinlik ve kanuni
yetkisini de zayıflatmaktadır.
7. Öne Sürülen Çözüm Yolları ve Öneriler
Bay lagününün gittikçe kötüleşen su kalitesi ve distrofik durumu ile yönetiminde yaşanan
karmaşık sorunlar göz önüne alınırsa, gölün ıslahı ve sürdirülebilir kalkınmasına yönelik
gerekli tedbirler ve çözüm yollarının belirlenmesi için soruna organizasyona dayanan bir
yaklaşım gerekmektedir. Bu da devlet ile halkın ortak ve uyumlu çabalarını şart kılmaktadır.
Bu amaçla gölün ıslahı için aşağıdakiler önerilmiştir:
a. Bölge halkını kaynakların korunmasına ve ekoloji bilincine teşvik edici yoğun çevre
eğitimi
kampanyası
b. Faal bir ağaçlandırma programını da kapsayacak şekilde arazi kullanım planları ve
politikalarının havzaya sıkı sıkıya uygulanması
c. Kirletenlerden atıklarını arıtmalarını isteyerek, göle evsel, endüstriyel ve tarımsal atık
girişinin
kontrolu
d. Çeşitli nehir yan kollarındaki kirlenmenin temizlenmesi ve kontrolü
e. Usulsüz balık avlama yöntemlerinin ve gölü bölgelere ayırmanın kontrolu ve balık çiftliği
alanlarının gölün taşıma kapasitesine göre sınıflandırılması
Copyright IGEMPortal
f. Halka balıkçılığın dışında geçimini sağlayacağı alternatif çareler sunulması
g. Gölün dibinin taranması ve derinleştirilmesi (Bu, bulanıklığın ve düşen üretimin temel
sebebi olan birikmiş sedimentlerin giderilmesi için gerekli bir tedbirdir.)
h. Stratejinin, sayılan tüm diğer maddelerini de kapsayacak ve işbirliğine gidecek şekilde,
gölün sürdürülebilir kalkınması için bir master planın hazırlanması
ı. Gölün yönetiminden sorumlu mevcut resmi kuruluşun (LLDA) kaldırılması veya bölgedeki
çeşitli destekleyicileri kapsayacak şekilde çoğunluğa dayalı bir "Bay Lagünü Kaynak
Yönetim
Konseyi" olarak yeniden yapılandırılması
III.10. FİLİPİNLERDE ÖTRÖFİK VE BOZULMUŞ BİR GÖL OLAN BAY
LAGÜNÜNÜN KALİTESİNİN DÜZELTİLMESİNDE HALKIN ETKİSİ
Aristides Q. Sarmiento
Bay lagünü yaklaşık 900 km2’lik yüzey alanı ve 2920 km2’lik havzası ile Güneydoğu
Asya’nın en büyük gölüdür. Bu göl, ülkenin başkenti ve şehirciliğin en çok geliştiği bölgesi
olan Manila metrosunun güneydoğusunda, 15 km uzağında yer almaktadır. Bu gölün sınırları,
hükümetin yoğun endüstriyel dağıtım programını uyguladığı Calabarzon bölgesi olarak
adlandırılan Rizal ve Laguna illerinin güney ve kuzey kısmında kalmaktadır. Göle sularını
boşaltan 21 nehir ve tek çıkışı olarak denize akan bir nehir kolu bulunmaktadır.
Bay lagünü binlerce balığın yetiştiği temel bir kaynaktır. Gölde yapılan başlıca endüstriler
balıkçılık ve ördek yetiştiriciliğidir. 1960’ların ortalarına kadar göl suyunun derinliği 7 metre
kadar olup içme, yüzey ve diğer rekreasyonal aktiviteler için uygun özellik taşıyacak nitelikte
temiz ve maviydi. Fakat zamanla göl suyunun kalitesi bozulmaya başladı. Göl suyunun ve
kaynaklarının yanlış kullanılması, ve uzun süreli ekolojik ve sosyal etkilere karşı herhangi bir
koruma yapılmadan bölgede hükümetin uyguladığı hızlı endüstrileşme politikası özellikle son
30 yılda gölün kötüleşmesine aebep olan başlıca etkenlerdir.
Copyright IGEMPortal
Göl Çevresinin Korunmasına Halkın Katılımı
1970’lerin başlarında bölgede yaşayan halk tarafından göl kaynaklarının dengesiz dağılımını
belirleyen bazı çalışmalar yapıldı. 1978-1989 yıllarında yapılan bu sosyal çalışmalar
öncelikle göl kıyı komitelerinin, bölgedeki halkı koruma aktivitelerine teşvik etme amacına
yönelikti. Halkı organize etmek ve yönlendirmek, ayrıca hükümetin koruma politikasında yer
almasını sağlamak kolay değildi.
1978-1979 yılları arasında yapılan çeşitli hükümet yönetimleri ve daireleri bu gölü ekolojik
yapısı çok çabuk değişen bir kaynak olarak göstermemekle birlikte, farklı hükümet
projelerinde ise göl, taşkın kontrolünün ve drenaj sistemlerinin yapıldığı, Calabarzon ve
Manila metrosu bölgelerindeki endüstriler ile birlikte, turizm ve sulama için de bir su kaynağı
olarak ele alınmıştır. Bu resmi incelemeler sonucu göl kullanımı için “Üstün Su Kullanma
Kanunu” olarak bilinen ve gölü çeşitli kullanım kaynağı şeklinde nitelendiren bir kanun
çıkarılmıştır. Hükümet daha sonra göllerle ilgili daha ileri programlar ve projelet yapmış,
yabancı dernek ve finansal kurumlarla çalışmaya başlamıştır.
Bay lagününün ekolojik durumu, öncelikle su kalitesi hızlı bir şekilde kötüleşmiş, ve göldeki
canlıların yaşamı da büyük ölçüde etkilenmiştir. Örneğin 1983’te gölden 232,000 mt balık
elde edilmişken bu sayı 1988’de 89,000 mt’ye düşmüştür. Su kalitesinin bozulmasıyla
birlikte göldeki salyangoz üretimi de azalmış, buna bağlı olarak da gölde yetiştirilen ördek
sayısında da belirgin düşüş gözlenmiştir.
Bozulmuş su kalitesinin ve bakılmamış gölün en önemli etkisi balıkçılar için olmuştur.
Geçimini balıkçılıktan sağlayanlarıın çoğu iflas etmiş, başka bir işte çalışmak zorunda
kalmıştır. Bunlardan diğer denizlerde çalışmak amacı ile ülkelerini terkedenler olmuş, bu da
beraberinde birçok sorun getirmiştir. Bunlar çok uzun süre ailelerinden uzak kalmışlar,
çocukları da ailenin geli,rine katkıda bulunmak amacıyla okulu bırakıp çocuk yaşta çalışma
hayatına atılmıştır.
Ekolojik ve sosyal durum dikkate alınarak 1989 yılında bu şartları ve buna bağlı nedenleri
hafifletmek
amacı ile Güney Tapalog bölgesinde çalışmalarını Bay lagününü iyi hale
Copyright IGEMPortal
getirmek üzere başlatan çeşitli bölümlerden oluşan İnsan Gücü İçin Dayanışma Birliği
kuruldu.
Bu kirliliğin girişimleri sonucu 1990’ın Nisan ayında Bay lagününün Düzeltilmesi İçin
İnsanların Aktivite Programı oluşturuldu ki bu programda beş nokta dikkate alınıyordu.
Bunlar;
1. Kirlenme,
2. Su havzasının bozulması
3. Gölle ilgili düzeltme faaliyetleri,
4. Balıkçılık ve gölden sağlanan diğer faydalar,
5. Hükümet araştırması ve yönetimi.
Halkın hareketine ve katılımına dayandırılarak oluşturulan bu Aktivite Planında çalışmalar
Bay lagününü düzeltmek amacı ile üç aşamadan oluşuyordu.
1-Halkın Hükümet Programında Yer Alması
Bay lagününün başlıca yapısı şu şekildeydi: ötförik,kirlenmiş ve su kaynaklarının ekolojik
yapısı bozulmuştu. Burada yaşayan halkın öncelikle gelir düzeyini iyileştirmek amacıyla
acilen ürün kapasitesini artıracak ve gölün bozulan kapasitesini düzeltecek çalışmalara gerek
duyuluyordu.
1990 yılının Nisan ayının başlarında halk Manila Metrosu’nun içme suyunu Bay lagününden
sağlayan plana aşağıdaki sebeplerden dolayı karşı çıkıyordu.:
1) Yeni temizleme metotları kullanılmasına rağmen bu su kullananların sağlığı için tehlike
taşıyordu;
2)Bu plan dahilinde suyun faaliyeti artacaktı;
3) Bu çalışmalarla birlikte zaten bozulmuş olan gölde daha kötü çevre koşulları meydana
gelecekti;
4)Gölden elde edilen balık kapasitesinde bir azalma olacak bu da geçimini balıkçılıktan
kazanan insanların yaşam şartlarını değiştirecekti;
5)Göl halkı bu projeden gerektiği gibi yararlanamayacaktı.
Copyright IGEMPortal
1990’nın Haziran ayında ülkenin önde gelen senato üyelerinden E.Wigberto, bu planın
uygulanması için destek arama çalışmalarına başladı. Bay lagününün kirlenmesinin önlemi
için ve doğal halinin korunması için yapılan çalışmalar bazı bilim ve akedemik kuruluşlar ,
bölgedeki kiliseler ,gazete yazarları, öğrenciler ve NGOs tarafından destekleniyordu. Bu
hakkında halka bilgi vermek amacıyla sempozyumlar düzenlendi.Yapılan bu çalışmalar etkili
oldu ve projenin baş destekleyicisi olan ve bu proje için 128 milyon amaerikan doları ayıran
Asya Gelişme Bankası (Asıan Development Bank) önerisini geri çekti.1990’nın Ekim’inde
de devlet projenin uygulamasını ertelemek zorunda kaldı.
2. Çevre Eğitimi
1989’da SPP’nin Bay lagünündeki ilk incelemelerine başlaması ile birlikte halkın çevre
eğitimini geliştirme çalışmalarına katılması kaçınılmaz oldu.Geçen süre ile beraber SPP;
a)Akademik kuruluşlarca yapılan teknik araştırmaları halka ve özellikle geçimini
balıkçılıktan sağlayan kesime duyuracak şekilde,
b)Bu çalışmada ele alınan dosyaları hükümet ve kanun görevlilerine bildirecek,
c)Lagünün korunması için yapılan pilot çalışmaların sonuçlarını
d)Gölün durumu ve halkın aktivite programı üzerine yapılan
bazı okullara götürecek,
eğitime ve bilgi çalışmaları
arasında bir bütünlük sağlayacak, e)Üç şehirdeki endüstriyel kirlenme ve su kalitesi
değerlendirme çalışmaları hakkında komitenin önde gelenlerine bilgi verecek bir yapıya
sahipti.
Bütün bu çevre eğitimi için yapılan etkinlikler sebebiyle birkaç bin kişi daha bu
aktivitelerden haberdar oldu, fakat halen daha halkın eğitim ihtiyacı devam etmektedir.
3. Spesifik Komite Çalışmaları
Kapsamlı yapılan eğitim ve bilgi verme programları, halkın Bay lagününü yeniden iyileştirme
çalışmalarında daha aktif olarak yer almasını sağladı. Örneğin, Bmon şehrinde yaşayanlar ve
işçiler, fabrikaların atıklarının ne derece etkili olduğu konusunda bilinçlendi ve bu sebeple
kirliliği azaltmak için yapılan çalışmalarda yer aldı. Plilla ve Jala-jala’da yaşayan balıkçılar
ve ördek yetiştiriciler, balık ve ördek çiftliklerini tahrip eden güçlü tesislerden açığa çıkan
yağ sızıntısını protesto eden etkinlikler yaptılar. Bölgedeki çiftçiler su seviyesinin artmaması
için çalışmalar yaptı, çünkü fazlalaşan su miltarı taşıp çiftliklerini tahrip ediyordu.
Copyright IGEMPortal
III.11.
HAVZADAN
GELEN
NOKTASAL
OLMAYAN
KİRLENMENİN
SU
KALİTESİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ- İSTATİSTİKSEL BİR YAKLAŞIM
Özet :
Noktasal olmayan kaynakların kontrolu doğal olarak karmaşıktır.Bunu başarmanın yolu
,arazi kullanımının planlamasında istatiksel bir yaklaşımın benimsenmesidir. Bu yaklaşım
,havza alanının farklı kısımlarında oluşturdukları kirlenme riskine göre yürütülecek en uygun
faaliyetleri düzenleyici bir mekanizmanın ulusal bir çatı ve uygulama kaideleri ile
sağlanmasını esas alır.Sözkonusu “bölgelere ayırma (zoning)” yaklaşımı çeşitli su kalite
programlarında giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Bu makalede, çeşitli noktasal
olmayan kirlenme kaynakları ve havza içindeki bölgelemenin su kalitesi üzerindeki etkisi
gözönünde tutulmaktadır.İstatiksel yaklaşıma yönelik olarak yapılan bu mevcut çalışmada ,
bölgelemenin gölün su kalite parametreleri üzerindeki etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır.
GİRİŞ :
İçme suyu kalitesi için giderek artan sıkı yasal düzenlemeler ve son zamanlarda farkına
varılan yeni kirlenme tehditleri,ham su kalitesindeki bozulmaya karşı güven derecesinin
yüksek tutulmasının başlıca öneme sahip olduğunun altını çizmektedir.Bu görev özellikle
Hindistan gibi daha yüksek nüfusa sahip ülkelerde içme suyu temini amacıyla yüzeysel ve
yeraltı sularının geniş ve büyüyen kullanımı ile daha da ön plana çıkmıştır.
Alışılageldiği üzere , kirlenme noktasal veya yaygın kaynaktan gelmesine göre tanımlanır ve
ele alınır.Noktasal olmayan kaynaklı kirlenme havayı ve toprak yüzeyini yıkayan ve
temizleyen yağışın ardından ortaya çıkan ve sediment,hayvansal atıklar,gübreler ve organik
maddeler gibi çeşitli maddeleri en yakın,doğal veya yapay su yatağına taşıyan akıştan
kaynaklanır.Noktasal olmayan kaynaklı kirlenmenin değerlendirilmesi, bir dereceye kadar
noktasal kaynakların arıtılmasına duyulan acil ihtiyacın gölgesinde kalmış ve bunun
sonucunda yaygın kaynaktan kirlenme gerektiği gibi incelenmemiş , su kalitesi üzerindeki
etkisi pek iyi anlaşılmamıştır.
Su kalitesindeki bozulmanın önlenmesi için havzanın noktasal olmayan kaynaktan
kirlenmesinin ve arazi kullanım
modelinin kontrol altına alınmasının üzerinde
Copyright IGEMPortal
durulmalıdır.Şehirlerin
bulunduğu
havzaların
suları,
çok
geniş
çeşitliliğe
sahip
yerleşim,endüstri,tarım vs. alanlarına dökülür.Sonuç olarak ,ortaya çıkan kirleticiler ne kadar
fazlaysa kirliliğin tahmin edilmesi o denli belirsiz bir hal alır.Örneğin , çiftçilik faliyetlerinin
yoğunlaşması veya tarıma ayrılan bölgenin daha geniş alana yayılması göldeki nütrient
miktarlarını arttırabilir.
Havzadan Gelen Yaygın Kaynaklı Kirlenmenin Su Kalitesi Üzerindeki Etkisinin İncelenmesi
İçin Yaklaşımlar :
Fazlasıyla basitleştirilmiş olma riski taşısa da , arazi kullanımı uygulamalarının su kalitesi
üzerindeki etkisinin belirlenmesi amacıyla üç çeşit prosedür kullanılmıştır.
1-Havzanın çeşitli arazi kullanım bölgelerinden gelen sızıntı suyu ve noktasal olmayan
kaynaklı akış içindeki kirleticilerin doğrudan ölçümü.Böyle çalışmalardan elde edilen
sonuçlar ormanlık bölgelerden gelen akışın en düşük kirlilik potansiyeline sahip olduğunu
göstermiştir.Tarım yapılan bölgelerden gelen kirlenme ziraat ve hayvancılık uygulamalarına
bağlı olarak oldukça değişken yüke sahiptir.Şehir ve yerleşim bölgeleri çok defa makul
değişkenlikte daha yüksek kirletici konsantrasyonu vermektedir.
Bu doğrudan ölçüm yönteminin getirdiği önemli bir problem belli bir arazi miktarının
kullanımına bağlı olarak akışta veya sızıntıda ortaya çıkan kirletici kayıplarını belirtebilirken
bir akıntı,nehir veya göle gerçekte ulaşan kirlilik miktarının
sağlamaz. Tarımsal uygulamalar
belirlenmesini genelde
dolayısıyla akıntı veya göllerdeki sediment
yüklerini
saptamakta kullanılan genelleştirilmiş teknikler bir istisna oluşturur.
Su kalitesi ve arazi kullanımını incelemeye yönelik geri kalan diğer iki prosedür ise bir akıntı
,nehir veya gölün havza veya drenaj bölgesi üzerinde yoğunlaşır.Farklı bölgelerden gelen
akışın özelliklerindeki geniş çeşitlenme , bir havza içindeki noktasal olmayan kaynaklı
kirlenmenin incelenmesini karışık hale getirir.Ayrıca mevsimlik veya hatta günlük yağış
değişikliklerinin etkisi ve kirleticilerin olası biyokimyasal ve fiziksel taşınım ve dönüşümü
karmaşık ve belirsizdir.
Copyright IGEMPortal
2-Tek bir havzanın veya birkaç havzadan oluşan küçük bir grubun deneye dayalı ve kapsamlı
olarak incelenmesine yönelik daha önce bahsedilen olayın anlaşılmasını hedefler. Bu tip
incelemeler ,arazi kullanımının idaresi uygulamaları hakkında veri toplama ve su kaltesi
hakkında detaylı örneklendirme programı büyük zaman ve para gerektirir.Bununla birlikte su
kalitesi üzerindeki birbiri ile bağlantılı hidrolojik,biyokimyasal ve geomorfik etkiler tam
anlamıyla anlaşıdığında şüphesiz bu tür çaba şarttır.
3-Su kalitesi-arazi kullanımı incelemesinin üçüncü çeşidi daha çok ele alınan su kalitesi
olayının karşılaştırmalı analizi üzerinde durmaktadır. Çalışmaya çok sayıda havza dahil
edilebileceğinden istatistik tekniklerinin kullanıldığı nicel analizden yararlanılabilir. Bu
araştırmalar ne çözünlemeli ne de deneyle elde edilen ve tahmin yapmada kullanışlı bağıntılar
verir. Ancak bir takım havza özelliklerinin su kalitesi üzerinde daha önemli etkilere sahip
olduklarını göstermiştir.Su kalitesi ve arazi kullanımları arasında hesaplanan bağıntılar
bulunabilir. Küçük bir yerleşim havzası içindeki su kalitesi ve arazi kullanımının ekonomik,
demografik ve coğrafi parametreleri arasındaki ilişkilerin ortaya konmasında adım adım çok
sayıda regresyon ve korelasyon çalışmalarından yararlanılabilir.
Bu çalışmalar havzadan gelen noktasal olmayan kaynaklı kirlenmenin su kalitesi üzerindeki
etkisinin incelenmesinde istatistik yaklaşımın ne kadar yararlı olduğunu genelde
kanıtlamıştır. Yine de araştırmalar ele alınan havzalardaki bölgeleme (arazi kullanım
uygulamaları) verilerinin tam olmaması veya her havza için az sayıda uygun su kalite
örneğinin bulunması nedeniyle sınırlı kalmıştır.
ÇALIŞMA ALANININ TANIMLANMASI
Mevcut çalışma Hindistan’ın güneyinde yer alan ve Warangal şehri merkezindeki klasik bir
şehir çevresi muhiti temsil eden bir havzayı konu almaktadır.
*18 derece kuzey enlemi 79 derece 35 dakika doğu boylamı’nda yer almakta ve 18,5
kilometre karelik bir alanı kaplamaktadır.
*Yüzey şekilleri genellikle ovalıktır.
*İklim: Nadiren yağışlı ve kurak mevsime sahip subtropik .Mayıs-kasım arasında süren
yağış 800 mm civarındadır.
*Drenaj incelenen Badri gölüne doğru dendritik olarak gerçekleşmektedir. Bu bölge Andra
Pradesh eyaletindedir. Jeolojisi granit ağırlıklıdır.
Copyright IGEMPortal
*Beşeri Özellikler: Yerleşim bölgesi incelenen bölge üzerinde yayılmış nisbeten iyi inşa
edilmiş blok duvar yapılarından oluşmaktadır. Bölge eğilimine uygun düşen şeritler halinde
yerleşim görülür, evler genelde özellikle eyalet anayolu boyunca kümelenmiştir. Şehir
eyaletin en önemli iş merkezlerinden biri olduğundan gerek demiryolu gerekse karayolu
taşımacılığı son derece fazladır. Ayrıca otelller, marketler alış-veriş merkezleri tiyatrolar gibi
iş yerlerini kapsamaktadır.
Endüstriyel faaliyet küçük ve orta ölçekli birimlerle sınırlıdır. Şehrin kenarında yeralan tarım
toprakları da göle olan drenaja katkıda bulunur.
Mevcut çalışma su kalite parametreleri ve arazi kullanım faaliyetleri arasındaki korelasyon
katsayılarının belirlenmesini içerir. Mevcut veriler sınırlı olduğundan çalışmada noktasal
kaynaklar arasındaki girişim gözönünde tutulmamıştır. Havzadaki noktasal olmayan
kaynaklardan doğan kirlilik fırtınadan hemen sonra alının akış numuneleriyle analiz
edilmiştir. Numuneler farklı fırtınalardan sonra incelenen çeşitli arazı kullanım bölgelerinden
toplanmış, su kalite parametreleri ve bunların istatistik analiz için kullanılacak ortalama
değerleri analiz edilmiştir.
SONUÇLAR VE TARTIŞMA
Arazi Kullanımı ve Su Kalitesi:
Warangal şehri iyi planlanmamış bir gelişme içindedir. Şehrin tamamı şerit halinde büyüme
biçimine uyarak Warangal ve Kazipet’i birbirine bağlayan anayolun her iki tarafında
büyümüştür. Bu nedenle ilçe kendine has ve sınırlı arazi kullanımlarına sahiptir. Incelenen
bölgede göze çarpan belli başlı arazi kullanım faaliyetleri yerleşim , ticaret ve taşımacılıktır.
Bölgenin arazi kullanım haritasını tamamlayan diğer faaliyetler ise endüstriyel ve tarımsal
faaliyetlerdir. Badri havzasına ait su kalite verileri literatürde rapor edilmemiştir. Bu çalışma,
havzadan gelen noktasal olmayan kaynaklı kirlenmenin gölün su kalitesi üzerindeki etkisini
incelemek niyetiyle yapılmış bu tip ilk çalışmadır. Bir kaç tane de olsa önceden çalışmalar
yapılmış olsa, korelesyon çalışmaları daha kolay yürütülebilecekti.
Copyright IGEMPortal
Sonuçlar havzadan gelen noktasal olmayan kaynaklı kirlenmenin gölün su kalitesini önemli
ölçüde etkilediğini göstermiştir. Bu da şu olaylarla açıklanabilir: Su oldukça etkili bir
çözücüdür,bu nedenle büyük ve çeşitli çözülmüş madde yükünü taşır. Ayrıca, havza içindeki
ilerlemiş arazi kullanımları doğal drenaj yollarını önemli ölçüde değiştirir, drenaj akımlarının
yükünü ve yeraltı suyuyla alışverişlerini çözelti haline getirir.
Korelasyon Çalışmaları:
Su kalite parametreleri ve arazi kullanım alanları arasındaki korelesyon katsayıları Tablo 1’de
verilmiştir. Tartışma şu kısımlardan oluşmaktadır:
Yerleşime yönelik arazi kullanımı: Bu arazi kullanımı klorürler, fosfatlar ve nitratlarla en
büyük korelasyona sahiptir. Bunun olası sebebi, fırtınalar sırasında yağış suyunun evsel atık
su ile temasta bulunmasıdır. Şehir hiçbir yeraltı kanalizasyonu sistemine sahip olmadığından
yağış oldukça bu olasılık hep mevcuttur.
Ticari amaçlı arazi kullanımı: Ticari amaçlı arazi kullanımı en büyük korelasyona
fosfatlar,KOI ve nitratlar için sahiptir. Bu tip arazi kullanımında ticari yerlerden gelen uygun
arıtma yapılmadan rastgele verilmiş yüksek organik madde içeriği bu gözleme sebep olarak
gösterilebilir.
Taşımacılık için arazi kullanımı: Yoldan gelen drenaj,kurşun, KOI,kalsiyum, yağ ve gres
gibi kirleticilerin çevredeki yüklerine tek bir birim olarak artış getirirken,
şehir
kümeleşmeleri ve yüzeysel suya bir veya daha fazla noktadan su drene eden yol alanları
ortaya önemli sorun çıkarabilir. Benzer bir sorun da yol boyunca kırlık alandaki akarsulara
gelen drenaj nedeniyle ortaya çıkar, bunlar başka türlü hiçbir insan yapısı çıkış suyu almazlar
.Yol yüzeyindeki suda bulunan ağır metaller arasında en iyi belgelenmişi olan kurşun önemli
ölçüde taşımacılıkla arazi kullanımıyla bağlantılıdır. Kalsiyum da taşınması sırasında yapı
malzemesinden sızmalar ile bu arazi kullanımıyla iyi bir korelasyon verir. Yağ ve greslerin
fire ve sızıntılarının da su kütlelerine ulaşması beklenir, ancak analiz teçhizatı
gerektirdiğinden bunlar mevcut çalışmada rapor edilmemiştir.
Copyright IGEMPortal
Tarımsal arazi kullanımı: Tarımdan ve diğer açık alanlardan gelen noktasal olmayan
kaynaklı kirliliğin su kalitesi üzerinde oluşturabileceği etki genellikle suyun içinde gerçekten
çok yüksek miktarda bulunan elementten kaynaklanır. Tarımsal arazi kullanımının nitrat,
fosfat , potasyum , kalsiyum ,BOI miktarlarını doğrudan , sodyum ve kolorür miktarlarını
daha az ölçüde etkilediği gözlemlenmiştir. Arazinin tarıma yönelik kullanımı hayvan atıkları ,
ürün kalıntıları ve çiftlik evlerinden gelen atık su dolayısıyla ortaya çıkan ve genellikle septik
sistemler yoluyla
deşaj edilen yüksek organik yük içeriği yaratır. Bunları
su kalitesi
üzerindeki ilk etkisi yüzeysel akış yoluyla göl sularına girdiklerinde yüksek oksijen ihtiyacına
yol açmalarıdır. Gübre , böcek ilacı ve pestisidlerin rastgele kullanılması ve kötü çiftçilik
uygulamaları organik ve inorganik kirleticilerin başka kompleks formlarını alması sonucunu
doğurur.
Arazinin tarım amaçlı kullanımı akarsu ve gölllerde tarlalardan gelen yüzeysel drenajdan
kaynaklanan birçok kirleticiye katkıda bulunur .Orta eğime ve iyi, dayanıklı bitki örtüsüne
sahip otlak alanları organik yapıdaki kirletici yüklerinin büyük kısmını
sulara
karışmalarından önce bünyesinde tutar. Bununla birlikte herhangi bir biçimde yanlış yönetim
son derece kirli akımların göl sularına ulaşmasıyla sonuçlanabilir. Ayrıca ürün kalıntılarının
uygun biçimde yönetimi de toprağın üst katmanları içinde stabilize olmalarını sağlayarak,
toprağın nem tutma kapasitesini arttırır ve ağır ağır parçalanır bozulurken verimliliğini
yükseltir.
Endüstriyel
arazi
kullanımı:
Endüstriyel
atıksuların
arıtma
ihtiyaçları
yükünün
özellliklerine ve çıkış suyu deşarj yöntemlerine bağlı olarak son derece değişme gösterir.
İncelenen bölgedeki endüstrilerin çoğu küçük yada orta ölçekli olduklarından, bunların en
sonunda
göl sularına karışan atıksuyunun deşarjdan önce arıtılmasına pek fazla dikkat
edilmemiştir. Bu ise yüksek BOI , KOI ve klorür içeriğine neden olur, bu sebeple bunlar
endüstriyel arazi kullanımıyla çok sıkı ilişki içerisindedir.
SONUÇLAR
İçme suları için giderek daha sıkılaştırılan yasal düzenlemeler ve son zamanlarda farkına
varılan yeni kirlenme tehditleri , su kalitesinde ortaya çıkacak bozulmaya karşı güvenliğin
çok yüksek tutulmasının başlıca öneme sahip olduğunun altını çizmektedir. Bu nedenle,
Copyright IGEMPortal
önerilen istatistiksel yaklaşım uzun vadeli su kalitesi yönetim programlarında arazi kullanımı
yönetimi ve noktasal olmayan kaynaklı kirlenmenin kontrolünü birleştirmek için
kullanılabilir. Arazi kullanımının
planlanmasına yönelik biçimde yapılandırılmış bir
yaklaşımın benimsenmesi havza alanının farklı bölgelerindeki arazi kullanım faaliyetlerinin
oluşturacakları kirlenme risk derecesine göre uygun hale getirilmesini sağlar. Bu yaklaşım su
kalitesinde zararlı etkilere yol açabilecek arazi kullanımlarının kontrol altında tutulabilmesi
için kullanışlı bir yöntemdir. Ancak veriler farklı mevsimler boyunca bir zaman süresi içinde
toplanabilirse daha iyi bağıntılar kurulabilir
Tablo 1.Su Kalite Parametreleri ve Arazi Kullanım Alanları Arasındaki Korelasyon
Katsayıları
A R A Z İ
K
SU
U
Yerleşim
L
L
Ticaret
KALİTES
A
N
I
Taşımacılı
M
I
Tarım
Endüstri
k
İ
Nitrat
0,626
0,423
0,289
0,989
0,381
Fosfat
0,724
0,892
0,420
1,012
0,295
Florür
0,532
0,577
0,473
0,589
0,324
Klorür
1,121
0,280
0,328
0,927
0,992
BOI
0,456
0,863
0,346
0,724
0,865
KOI
0,553
0,885
0,468
0,743
0,962
Sodyum
0,186
0,491
0,498
0,862
0,423
Potasyum
0,223
0,314
0,422
0,879
0,322
Kalsiyum
0,315
0,432
0,732
0,823
0,462
Kurşun
0,226
0,258
0,897
0,143
0,126
Copyright IGEMPortal
III.12. TAYLAND’DA BULUNAN SONGKHLA LAGÜNÜNÜN ÇEVRESEL ETKİ
DEĞERLENDİRMESİ VE SU KAYNAKLARININ GELİŞTİRİLMESİ
Tawatchai Tingsanchali
Giriş:
Songkhla Lagünü, Tayland’ın en büyük göl sistemi olup birbirine seri olarak bağlı 4 gölden
oluşmaktadır (Şekil 1). Lagün Tayland’ın güneyinde yer almaktadır. Akış yönüne göre
göllerin adı sıra ile Talay Noi, Talay Luang, Talay Sap ve Talay Sap Songkhla’dır. Talay Sap
Songkhla’nın çıkış suları Gulf of Tayland’a verilmektedir. Songkhla Lagünü ile ilgili temel
veriler Tablo 1’de verilmektedir.
Şekil.1. Songkhla Lagünü
Copyright IGEMPortal
Tablo.1. Songkhla Lagünü ile ilgili temel veriler
1
0
Yükseklik (m)
2
Havza alanı (km )
8233
Lagün yüzey alanı (m)
1043
Ortalama derinlik (m)
1-2
Yıllık tatlı su girişi (m3)
6,072 milyon
Yıllık yağış (mm)
1400-1600
Potansiyel buharlaşma (mm)
1700-1800
Göllerin tuzluluk durumu göllere tatlı su girişlerine ve denizden uzaklıklarına göre
değişmektedir. Genellikle Talay Noi ve Talay Luang göllerinin suları tatlı veya hafif tuzlu,
Talay Sap gölü suları orta derecede tuzlu, Talay Sap Songkhla gölü suları ise deniz suyu
derecesine yakın derecede tuzludur.
Songkhla Lagünü havzasında karşılaşılan problemler aşağıda verilmektedir.
1. Yağmurlu mevsimlerde aşırı miktarda gelen suyun tutulması için yeterli kapasite
olmadığından, kurak mevsimlerde sulama suyu sıkıntısı olmaktadır. Ayrıca kurak
mevsimlerde lagüne giren tatlı suyun azalması sebebiyle, lagüne giren deniz suyunda artış
olmakta, bu da tatlı su ihtiva eden göllerin sularının tuzluluğunu artırarak, sulamaya elverişsiz
hale getirmektedir.
2. Karides çiftlikleri, yerleşim bölgeleri ve endüstrilerden göle atıksu deşarjları nedeni ile su
kalitesinin bozulması sözkonusudur.
3. Erozyon ve sedimentasyon dolayısı ile göldeki su derinliği azalmakta, bu durum da gölün
su tutma kapasitesini azaltmaktadır.
4. Su bitkileri ve su sümbüllerinin gelişmesi, göldeki tatlı suyun önemli ölçüde azalmasına
sebep olmaktadır.
5. Talay Noi gölünün üst kısmında yer alan bataklıktaki asidik ortamdan gelen sular ile Talay
Noi gölünün bazı bölümlarinin suları asidiktir.
6. Aşırı yağmurların olduğu periyotlarda taşkınlar meydana gelmektedir.
Copyright IGEMPortal
Lagün Sularının Yararlı Kullanım Alanları ve Su İhtiyaçları:
Lagün sularının yararlı kullanım alanları ve su ihtiyaçları Tablo.2’de verilmektedir.
Tablo.2. Lagün sularının yararlı kullanım alanları ve su ihtiyaçları
Yararlı Kullanım
Su İhtiyacı
Sulama
722 milyon m3 /yıl
Evsel
56
“
Endüstriyel
4
“
Turistik
22
“
Kirlilik Kontrolu
230 milyon m3 /ay
Burada kirlilik kontrolu amacıyla kullanılan suya kuru mevsimlerde lagün çevresinde yer
alan yerleşim bölgeleri ve endüstrilerin atıksu deşarjlarından olabilecek kirliliğin
seyreltilmesi amacıyla ihtiyaç duyulmaktadır.
Su Kaynaklarının Geliştirilmesi
Songkhla lagününün havzasında su kaynaklarının geliştirilmesi amacı ile 12 adet rezervuar
yapılması planlanmıştır. Reservuar sayısının 12 adet olması; yörenin dağlık olması, kısa ve
küçük derelerden oluşması, bu sebeple de büyük hacimli rezervuarlar yapılmasına elverişli
olmamasından kaynaklanmaktadır. Rezervuarlar tamamlandığında toplam 440 milyon m3 su
tutma kapasitesine sahip olacaklardır.
Denizden gelen suların su kalitesine olan etkilerinin önlenmesi amacı ile, sosyo-ekonomik ve
çevresel özellikler de dikkate alınarak, Talay Luang ve Talay Sap göllerinin arasına tuzlu su
bariyeri inşa edilmesi kararlaştırılmıştır. Bu bariyerin yapılmasıyla, bariyerin üst kısmında
yer alan Talay Noi ve Talay Sap göllerinde, bu göllere deşarj eden nehirlerin suları
tutularak,büyük hacimlerde tatlı su depolanabilecektir. Depolanan tatlı su dolayısı ile, sulama
suları ve evsel kullanım için ilave olarak sırasıyla 783 ve 245 milyon m3 su temin
edilebilecektir. Havzada yeraltı sularının miktarı yüzey sularına kıyasla daha azdır. Ancak
bazı alanlarda, yeraltı suları da yüzey suları ile birlikte kullanılmaktadır.Tüm havzada su
kaynaklarının geliştirilmesi amacıyla, su paylaştırma ve istenilen yere ulaştırma sisteminin
geliştirilmesi ile sulama veriminin artırılmasına yönelik çalışmaların da yapılması
gerekmektedir.
Copyright IGEMPortal
Çevresel Etki Değerlendirme:
Songkhla Tuzlu Su Bariyeri projesinin, ekosistemi iyileştirmekle birlikte, kaçınılmaz bazı
olumsuz etkilerinin de olacağı belirtilmektedir. Bu etkiler ve alınması planlanan tedbirler.
Tablo.3’de verilmektedir. Bariyer projesi son 20 yıldan bu yana hükümetle halk arasında
problem yaratmıştır. Bu problemin çözümü amacı ile, 1995 yılı içinde devlete ait sulama
suyu departmanı yetkilileri bir toplantı düzenlemişlerdir. Bu toplantıya; yörede yaşayan halk,
devlet yetkilileri, politikacılar, işadamları, akademisyenler, çevreciler ve gönüllü çevre
kuruluşları katılmışlardır. Toplantının sonucunda, suyun, sudan yararlanan herkese adaletli
bir şekilde dağıtılması ile halk probleminin çözülebileceği anlaşılmıştır.
Sonuçlar:
Tuzlu su bariyeri projesi, büyük ölçekli bir su kaynakları geliştirme projesi olarak
görülmektedir. Bu projenin gerçekleşmesi ile beklenen faydalar aşağıda verilmektedir:
1. Lagünün bir bölümü bloke edilerek, tüm su kullanıcılarının ihtiyaçlarını karşılayacak
ölçüde su depolanabilecektir..
2. Tarımsal üretimde, dolayısı ile de çiftçilerin gelirlerinde kayda değer artışlar
beklenmektedir. Bu durumunda, proje yatırımının sosyal ve ekonomik açıdan faydalı
olduğunun bir göstergesi olduğu belirtilmektedir.
3. Sulama sularının dışında, diğer su kullanım aktivitelerinde de artış beklenmekte, bunun da
yörenin sosyo-ekonomik açıdan gelişmesine sebep olabileceği belirtilmektedir.
Projenin gerçekleşmesi ile, yörenin nüfusunda ve endüstrilerdeki beklenen artış doğal olarak
su kalitesinin bozulmasına sebep olacağından, su kirliliğinin önlenmesine yönelik olarak
belirli bir planın gerekliliği belirtilmektedir. Kirliliğin kontrol altına alınması için alınacak
tedbirler; evsel ve endüstrilerden deşarj edilen atıksuların, göllere veya göllere su taşıyan
nehirlere ulaşmadan arıtılması, üretim proseslerinde suyun geri kullanımı, kimyasal gübreler
gibi çevresel açıdan zararlı maddelerin kullanımının azaltılması vb. olarak verilmektedir.
Aynı zamanda su kalitesinin korunması ve su kaynaklarının geliştirilmesi konusunda halkın
bilinçlendirilmesinin de faydalı olacağı belirtilmektedir.
Copyright IGEMPortal
Tablo.3.1. Songkhla Tuzlu Su Bariyeri Projesinin Çevresel Etkileri ve Alınacak Tedbirler.
No
Etkiler
1
Su
bitkileri
Tedbirler
ve
su Su bitkileri ve su sümbüllerinin göl yüzey alanının
sümbülleri
%1’ini aşmasının önlenmesi
2.
Taşkın seviyesi
Rezervuarın su seviyesinin kontrolu
3
Tuzluluk
Aşırı tuzluluğun seyreltilmesi amacıyla rezervuardan
daha fazla su bırakılması
4
Atıksu
Atıksu arıtımı
5
Asidik su
Bataklığın arıtımı ve asidik suların muson yağmurları
mevsiminde bariyerlerden deşarj edilmesi
6
Erozyon
ve Rezervuar çevresinde yıl boyunca yeşil kalabilen
sedimentasyon
bitklilerin yetiştirilmesi
7
Balıkçılık
Rezervuara tatlı su balığının stoklanması
8
Karides avcılığı
Tuzlu ve tatlı su karides çiftliklerinin ayrılması
9
Ekosistem
Bariyerin tuzlu su tarafında ormanların artırılması
10
Vahşi hayat
Orijinal türlerin korunması, yeni türlerin ve yiyecek
kaynaklarının sağlanması
11
Su kaynaklı hastalıklar
Halkın sağlık açısından bilgilendirilmesi ve sağlıkla
ilgili tedbirlerin alınması
.
Copyright IGEMPortal
III.13.ASYA’DA SULAK ALANLARIN KORUNMASI
İÇİN HALKIN KİŞİSEL
GİRİŞİMLERİ
Syed A. Hussein (HİNDİSTAN)
1993’te Kushiro’da yapılan Ramsar Konferansı,sulakalanların halkın tam ve etkin katılımıyla
bilinçli kullanımı için yönergeyi kurmuştur.Asya halkı geçimlerini sağlarken göller,nehirler
ve sulakalanlarla herzaman ilişki ve alışveriş içinde olmuştur.Bu alanlar çeşitli toplumların
ekonomisi,kültürü ve dini ile birarada ilişkide tutulmuştur.Sulakalanların bilinçli kullanımı
kavramını yerleştirmede halkın katılımına ihtiyaç duyulur.
Ramsar Sözleşmesi’nin “Kushiro Yönergesi”:
Devlet daireleri,dernekler,araştırma grupları,NGO’lar ve en önemlisi bölge halkını da
kapsayan bölge ve ülke seviyesindeki bileşenler arasında artan istişari sürece olan ihtiyacı
vurgulamıştır.Hem tedbirlerin yerine getirilmesinde hem de eylem planlarının formüle
edilmesinde ve tasarlanmasında halkın rolü katılımcılar olarak apaçık ortadadır.Gerek
resmi,gerek resmi olmayan kuruluşlar,ilgili bölgelerinde özel eylem ve müzakerelere devam
edilmesi konusunda görüş birliğine varmışlardır.Mart 1996’da Brisbane’de (Avustralya)
gerçekleştirilecek
Ramsar
Sözleşmesine
Taraf
Partilerin
bir
sonraki
toplantısını
çabuklaştırmak amacıyla birçok Asya ülkesinde halkı bilinçlendirme kampanyaları
başlatılmıştır.Bu toplantı aynı zamanda Sözleşme’nin 25. yıldönümü de olacaktır.
Asya’da doğal ve yapay göller,mangrovlar,bataklık ormanlar,nehirler ve bataklıkların
oluşturduğu sulakalanlar son derece önemli ekosistemlerdir.Balıkçılık,deri ürünleri,içme ve
sulama suyu temini, taşkın ve erozyon kontrol mekanizmaları gibi pekçok değerli kaynak
temin ederler,yüksek bir biyolojik çeşitliliği barındırırlar.Nehir,göl ve diğer su kaynakları
aynı zamanda toplumlarla dini, kültürel ve sosyal açılardan da ilişki içindedir.
Asya’da en az 120 milyon hektar sulakalan (pirinç tarlaları hariç) bulunmaktadır.Bunun
%80’I 7 ülkededir: Endonezya, Çin, Hindistan, Papua Yeni Gine, Viyetnam, Miyanmar ve
Bangladeş. Bangladeş’te 12 milyondan fazla kişi tamamen sulak alanlara bağımlıdır. Asya
Sulak alanları Yönetimi uluslararası sulak alanlardan 947’sinin bölgede bulunduğunu
Copyright IGEMPortal
belirtmektedir.Bunlardan 216’sı Güney Asya’da (Hint yarıkıtası) , 373’ü Güneydoğu Asya
(Miyanmar, Filipinler ve Papua Y. Gine dahil) ve Doğu Asya’da (Çin, Japonya, Kuzey ve
Güney Kore) bulunur.
Asya dünya karaları yüzey alanının %14’ünden azını oluşturmasına rağmen dünya nüfusunun
%56’sını barındırmaktadır.Nüfus yoğunluğu dünyanın geri kalanındakinden 8 misli yüksektir
ve yılda 55 milyonluk bir hızla artmaktadır.Bu nüfusun büyük bir kısmı sulakalanların içinde
veya çevresinde yerleşmiştir.Dolayısıyla doğal kaynaklar üzerinde önemli bir baskı
yaratmaktadır.Bunun doğrudan bir sonucu olarak sulakalanları şunlar tehdit etmektedir :
* Sulakalanları tehdit eden unsurlar :
Toplam : 35 çeşit
Önemlileri : 11 çeşit
1. Aşırı balıkçılık ve buna bağlı baskılar
2. Avcılık ve doğurduğu rahatsızlık
3. Çiftlik hayvanlarının aşırı otlaması
4. Her tür kirlenme
5. Su çevresinin bozulması,toprak erozyonu ve alüvyon dolması
6. İnsan yerleşimleri ve yayılmasının yarattığı genel rahatsızlık
7. Tarım,yerleşim ve endüstriyel amaçlı drenaj
8. Evsel amaçlı ağaç kesimi (yakacak ,barınma,..)
9. Suyun yolunun sulama,evsel ve endüstriyel amaçlı olarak saptırılması
10. Ticari amaçlı ormancılık
11. Kontrolsuz turizm,rekreasyon ve bunlara bağlı çeşitli yapıdaki gelişmeden kaynaklanan
rahatsızlık
III.14. SU KİRLİLİĞİ KONTROLU YÖNETMELİĞİ-DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Su Kalitesine İlişkin Planlama Esasları ve Yasaklar
İçme ve kullanma suyu temin edilen kıtaiçi yüzeysel sularla ilgili kirletmem yasakları
Copyright IGEMPortal
Madde 16- İçme ve kullanma suyu rezervuarlarının ve benzeri su kaynaklarının
korunmasında, her kaynak için özel hükümler getirilinceye kadar aşağıda verilen genel ilkeler
ve koruma alanları geçerlidir.:
A) İçme ve kullanma suyu rezervuarı içinde ve civarında suların kirlenmesine neden
olacak faaliyetler yapılamaz.
B) Çöp ve moloz gibi atıklar bu tür su kaynaklarına atılamaz ve atılmasına izin
verilemez.
C) Akaryakıt ile çalışan kayık, motor ve benzeri araçların kullanılmasına izin
verilmez. Yelkenli, kürekli veya akümülatör ile çalışan vasıtalara ve sallara izin verilebilir.
İstisnai durumlarda, akaryakıt ile çalışacak su araçlarının kullanılmasına Devlet Su İşleri
Genel Müdürlüğü veya Bölge Müdürlüklerince izin verilir. Bu amaçla kullanılacak araçlarda
oluşabilecek her türlü atık ve sintine suyunun arıtıldıktan sonra bile içme ve kullanma suyu
rezervuarına boşaltılması yasaktır..
D) İçme ve kullanma suyu rezervuarlarının su toplama havzaları içinde bulunan
devlete, belediyelere ve kamuya ait araziler koruma alanları için verilen kısıtlamalara tabidir.
E) Yüzme, balık tutma, avlanma ve piknik yapmaya, su alma noktasına 300 m'den
daha yakın olan yerlerde izin verilemez.
F) İçme suyu temin edilen rezervuarlarda ihale yoluyla balık avı yapılması yasaktır.
Ancak Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nce Başbakanlık Çevre Genel Müdürlüğü'nden
olumlu görüş almak kaydıyla, ekonomik bölge oluşturan rezervuarlarda, ihale yoluyla balık
avı yapılmasına izin verilebilir.
Mutlak Koruma Alanı:
Madde 17- İçme ve kullanma suyu rezervuarlarının maksimum su seviyesinden itibaren 300
m genişlikteki şerit, mutlak koruma alanıdır. Söz konusu alanın sınırının su toplama havzası
sınırını aşması halinde, mutlak koruma alanı havza sınırında son bulur. Bu alanda aşağıda
belirtilen koruma tedbirleri alınır:
Copyright IGEMPortal
A) Koruma alanı içinde kalan bölge, ilgili kanunun yetkili kıldığı idarece
kamulaştırılır. Kamulaştırma işlemlerinin mevxut kent içi veya kent dışı yoğun yerleşimler
nedeniyle olağanüstü yüksek harcamaları gerektirebileceği durumlarda, içme suyu
kaynağının korunması için idarece gerekli düzenlemeler yaptırılır.
B) İçme ve kullanma suyu projesine ve mevcut yapıların kanalizasyon sistemlerinin
islahına ait mecburi teknik tesisler hariç olmak üzere, bu alanda hiçbir yapı yapılamaz. Bu
alanda kalan mevcut yapılar dondurulmuştur.
C) Çevre düzeni ve amenajman planına uyularak, bu alan içinde gölden faydalanma,
piknik, yüzme, balık tutma ve avlanma ihtiyaçları için cepler teşkil edilir. Bu cepler su alma
yapısına 300 m'den daha yakın olamaz.
D) İdarece gerekli görülen yerlerde alan çitle çevrilir veya koruma alanı teşkil edilir.
Kısa Mesafeli Koruma Alanı:
Madde 18- İçme ve kullanma suyu rezercuarlarının mutlak koruma alanı sınırından itibaren
700 m genişliğindeki şerittir. Söz konusu alan sınırının su toplama havzası sınırını aşaması
halinde, kısa mesafeli koruma alanı havza sınırında son bulur. Kısa mesafeli koruma alanı
içinde:
A) Turizm, iskan ve sanayi yerleşmelerine izin verilemez.
B) Çöp ve moloz birikintisine izin verilemez.
C) Madde 17 B'de anılan mecburi teknik tesisler ile Kültür ve Tabiat varlıklarını
Koruma kanunu kapsamına giren uygulamalar dışında hafriyat yapılamaz.
D) Sıvı ve katı atık depolarına ve mezarlık kurulmasına izin verilemez. Bu alanda
kalan mevcut yapılar dondurulmuştur.
E) Bu alanın rekreasyon ve piknik amacı ile kullanılmasına dönük kamu yararlı ve
günü birlik turizm ihtiyacına cevap verecek, sökülüp takılabilir elemanlardan meydana gelen,
geçici nitelikte kır kahvesi, büfe ve benzeri tek katlı yapılara, onanmış çevre düzeni ve
uygulama planlarına ve plan kararlarına uygun olarak izin verilebilir.
F) Yukarıda E fıkrasında belirtilen yapıların kapalı kısmının alanı 100 m2'yi geçemez.
G) Yukarıda E fıkrasında belirtilen yapıların sıhhi tesisatları Sağlık ve Sosyal Yardım
Bakanlığı'nın 19.3.1971 tarih ve 13783 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren
Copyright IGEMPortal
"Lağım Mecrası İnşası Mümkün Olmayan yerlerde Yapılacak Çukurlara Ait Yönetmelik"
hükümlerine göre düzenlenir.
H) Suni gübre ve tarım ilaçları kullanmamak şartıyla ve hayvancılık hariç olmak
üzere, diğer tarımsal faaliyetlere izin verilir. Ayrıca erozyonu artırıcı metodların uygulanması
önlenir.
I) İmar planı gereği yapılacak yolların bu alandan geçecek olan kısımlarında sadece
ulaşımla ilgili fonksiyonlara izin verilir.
Orta Mesafeli Koruma Alanı
Madde 19- İçme ve kullanma suyu rezervuarlarının kısa mesafeli koruma alnı sınırından
itibaren 1 km genişliğindeki şerittir. Söz konusu alan sınırının su toplama havzası sınırını
aşması halinde, orta mesafeli koruma alanı havza sınırında son bulur. Bu alanlardaki koruma
tedbirleri aşağıda belirtilmiştir:
A) Bu alanda hiçbir sanayi kuruluşuna ve iskana izin verilemez.
B) Bu alanda yapılan ifrazlardan sonra elde edilecek her parsel 5000 m2'den küçük
olamaz. Bu parsellerin tapu ve kadastro veya tapulama haritasında bulunan veya varolan bir
yola yapılan ifrazdan sonra en az 25 m cephesi bulunması mecburidir.
C) Bu alanda bulunan parsellerde sıhhi ve estetik mahzur bulunmadığı taktirde parsel
hattının % 5'inden fazla yer işgal etmemek, İnşaat alanları 2 katta toplam 250 m2'yi, saçak
seviyelerinin tabii zeminden yüksekliği h=6.50 metreyi aşmamak, yola ve parsel sınırlarına 5
metreden fazla yaklaşmamak şartı ile, bir ailenin oturmasına mahsus bağ veya sayfiye evleri
veya eğlence veya turizm tesisleri ile bu gibi tesislerin müştemilat binalarının yapılmasına
izin verilebilir.
Bu alanda ayrıca entegre tesis niteliğinde olmayan mandıra, kümes, ahır, ağıl, su ve
yem depoları, hububat depoları, gübre ve silaj çukurları, arıhaneler, balık üretim tesisleri ve
un değirmenleri gibi konut dışı yapılar, mahreç aldığı yola 10 m'den., parsel hudutlarına 5
m'den fazla yaklaşmamak ve inşaat alanı kat sayısı %55'i ve yapı yüksekliği h=6.50 metreyi
geçmemek şartı ile yapılabilir. Beton, temel ve çelik seralar yaklaşma mesafelerine uyulmak
şartı ile inşaat alanı katsayısına tabi değildir.
Beton temel ve çelik çatı dışındaki basit örtü mahiyetindeki seralar ise yukarıda
belirtilen çekme mesafeleri ve inşaat alanı katsayısına tabi değildir. Ayrıca bu tesisler
Copyright IGEMPortal
hakkında Tarım Orman ve Köyişleri bakanlığı'nın Taşra Teşkilatının uygun görüşünün
alınması başka bir amaçla kullanılmayacağı hususunda tesis sahiplerince ilgili idareye
noterlikçe tasdikli yazılı taahhütte bulunması gerekmektedir. Bu maddede anılan yapılar ilgili
bakanlıklar ve kuruluşlarca hazırlanmış bulunan 1/50 veya 1/100 ölçekli tip projeler
üzerinden yapılabilir. Ayrıca tüm yapıların imar mevzuatına uygun olarak yapılması gerekir.
D) Atıksular ancak "Teknik Usuller Tebliği"nde verilecek sulama suyu kalite
kriterlerine uygun olarak arıtıldıktan sonra sulamada kullanılabilir.
E) Hiçbir şekilde maden ocağı açılmasına ve işletilmesine izin verilmez.
F) Bu yörede suni gübre ve tarım ilaçları kullanmamak kaydı ile tarım yapılabilir.
G) Bu yörede çöp dökme ve imha alanlarına izin verilmez.
Uzun Mesafeli Koruma Alanı:
Madde 20- İçme ve kullanma suyu rezervuarının yukarıda kalan koruma alanlarının dışında
kalan su toplama havzasının tümü uzun mesafeli koruma alanıdır. Bu alanda aşağıda
belirtilen koruma tedbirleri alınır:
A) Bu alanda kirletici nitelik taşıyan sıvı, gaz ve katı atıklar üreten yeni sanayi
kuruluşlarına izin verilmez.
B) Uzun mesafeli koruma alanında yerleşik bulunan mevcut tesislerin ise bu koruma
alanından uzaklaştırılmaları esastır. Ancak bu mümkün olmadığı taktirde yukarıda A
bendinde bahsi geçen sıvı, gaz ve katı atıkların ekonomik uygulanabilirliği ispatlanmış ileri
teknoloji seviyesinde arıtma ve bertaraf teknikleriyle uzaklaştırılması ilgili İdare tarafından
istenecektir.
C) İçme ve kullanma suyu rezervuarını besleyen tüm sulara, akar ve kuru derelere
hiçbir surette atıksu ve atık deşarjı yapılamaz. Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren, 19'uncu maddenin C bendinde belirtilenlerin dışında yeni iskana ve 20'inci
maddenin A bendinde belirtilen türde sanayi kuruluşlarına izin verilemez. Ancak yer
değiştirmesi mümkün olmayan mevcut iskan bölgelerinden kaynaklanan atıksuların bu
Yönetmeliğin Beşinci bölümünde verilen deşarj sınırlamalarının ötesinde, rezervuardaki
suyun Tablo 1'de yer alan kıta içi su kaynaklarının sınıflarına göre kalite kriterlerini
bozmayacak şekilde arıtılarak deşarjına izin verilebilir. Katı atık atılamaz.
Copyright IGEMPortal
D) İçme ve kullanma suyu rezervuarının havadan ve erozyon nedeni ile topraktan
kirlenmesine karşı gerekli tedbirlerin alınması sağlanır.
E) Bu yörede kontrollu çöp depolama ve imha alanlarının kurulması, ilgili İdarece
Başbakanlık Çevre Genel Müdürlüğü'nün uygun görüşü alınarak yapılabilir.
Göllerle İlgili Kirletme Yasakları
Madde 21- İçme ve kullanma suyu temini dışındaki amaçlarla yapılmış olan rezervuarlar ile
bu amaçlar dışında kullanılan göl ve göletlere, arıtılmamış evsel atıksular verilemez.
Bu gibi göl havzalarında bulunan veya yeni kurulacak olan sanayi kuruluşlarının, ekonomik
uygulanabilirliği ispatlanmış ileri teknoloji seviyesinde arıtma yapmaları, bir çevre etki
değerlendirmesi sonucunda gerekli görülürse ilgili İdare tarafından istenebilir.
Ayrıca göllere atıksu deşarjı ile ilgili olarak bu yönetmeliğin 33, 34 ve 35'inci maddelerinde
belirtilen esaslar uyarınca derin deniz deşarjı yapılamaz.
Arıtılmış evsel atıksuların tam arıtma ilkelerine göre sağlamaları gereken deşarj standartları
bu Yönetmeliğin 32'inci maddesinde verilmiştir. Toplam koliform ve ötröfikasyona yol açan
azot ve fosfor elementlerinin ayrıca alıcı göl ortamındaki tolere edişlebilen sınırlara uyması
esastır. Özellikle ötröfikasyon kontrolu açısından göllere verilecek evsel atıksular, bu
yönetmeliğin 32'inci maddesi uyarınca gerekli deşarj standartlarını sağlamak amacıyla
yapılacak olan klasik biyolojik arıtma işlemlerinin ötesinde azot ve fosforu birlikte gideren
bir üçüncül arıtma tesisinde arıtıldıktan sonra göllere deşarj edilebilir. Bu konuda yapılacak
yatırımların çok yüksek bulunması halinde, ekonomik kıyaslaması yapılmak kaydıyla,
atıksulşarın sözkonusu gölün su toplama havzası dışına tahliyesi yapılır. Alınan bütün bu
tedbirlere rağmen alıcı ortam olarak göl sularının kalitesi Tablo 2'de istenen düzeye
ulaşmadığı taktirde, Çevre Genel müdürlüğü, bir Havza Su Kalitesi Düzenleme Planı
hazırlanması için Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, İller Bankası Genel Müdürlüğü ve
Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı'nın ilgili teşkilatları arasında koordinasyonu sağlar. Bu
yolla hazırlanacak koruyucu plana uyulması esastır.
Copyright IGEMPortal
Tablo 2. Göller, göletler, bataklıklar, ve baraj haznelerinin ötröfikasyon kontrolu sınır
değerleri
İstenen Özellikler
Kullanım Alanı
Doğal kullanım alanı
ve rekreasyon
Çeşitli kullanımlar için (doğal
olarak tuzlu, acı ve sodalı göller
pH
6.5-8.5
KOI, mg/l
3
8
ÇO, mg/l
7.5
5
AKM,mg/l
5
15
Toplam
Koliform
Sayısı, 1000
(EMS)/100ml
0.1
Toplam azot, mg/l
0.005
6-10.5
1000
1
0.1
Toplam fosfor, mg/l
IV. SONUÇ
İncelenen makalelerden elde edilen bilgilere dayanarak, bu çalışmadan elde edilen sonuçlar;
Asya ülkelerinde sulak alanları tehdit eden unsurlar, su kalitesinin korunmasına yönelik
aktiviteler, Asya ülkelerindeki uygulamalar ile ülkemizde yürürlükte olan Su Kirliliği
Kontrolu Yönetmeliğinin karşılaştırılması, ülkemiz için geliştirilen havza yönetim modeli
olmak üzere dört bölümde verilmektedir.
1. Asya Ülkelerinde Sulak Alanları Tehdit Eden Unsurlar
Asyada en az 120 milyon hektar sulak alan (pirinç tarlaları hariç) bulunmaktadır. Bunun
%80’i 7 ülkededir. Endonezya, Çin, Hindistan, Papua Yeni Gine, Vietnam, Miyanmar ve
Bangladesh. Asya Sulak Alanları Koruma Yönetimi uluslararası sulak alanlardan 947’sinin
bölgede olduğunu belirtmektedir. Bunlardan 216’sı Güney Asya’da (Hint Yarıkıtası), 373’ü
Güneydoğu Asya’da (Miyanmar, Filipinler ve Papua Yeni Gine Dahil) ve Doğu Asya’da
(Çin, Japonya, Kuzey ve Güney Kore) bulunmaktadır.
Copyright IGEMPortal
Asya, dünya karalarının yüzey alanının %14’ünden azını oluşturmasına rağmen, dünya
nüfusunun % 56!sını barındırmaktadır. Nüfus yoğunluğu dünyanın geri kalanınkinden 8 misli
yüksektir ve yılda 55 milyonluk hızla artmaktadır. Bu nüfüsun büyük bir bölümü sulak
alanların içinde veya çevresinde yerleşmiştir ve dolayısıyla doğal kaynaklar üzerinde önemli
bir baskı yaratmaktadır.
Bunun doğrudan bir sonucu olarak sulak alanları tehdit eden
unsurlar toplam 35 çeşit olup önemli olan 11 çeşidi aşağıda verilmektedir:
1- Aşırı balıkçılık ve buna bağlı baskılar
2- Avcılık ve buna bağlı rahatsızlık
3- Çiftlik hayvanlarının aşırı otlaması
4- Her tür kirlenme
5- Su çevresinin bozulması, toprak erozyonu ve alüvyon dolması
6- İnsan yerleşimleri ve yayılmasının yarattığı bozulma
7- Tarım, yerleşim ve endüstriyel amaçlı drenaj
8- Evsel amaçlı ağaç kesimi (yakacak, barınma vs.)
9- Suyun sulama, evsel ve endüstriyel amaçlı olarak yolunun saptırılması
10- Ticari kütük/ağaçlandırma (odunculuk)
11- Kontrolsüz turizm, rekreasyon ve bunlara bağlı farklı yapıda gelişmeden kaynaklanan
rahatsızlık
2. Su Kalitesinin Korunmasına Yönelik Aktiviteler
İncelenen makalelerde, göllerde su kalitesinin korunmasına yönelik olarak yapılan, yapılması
planlanan veya önerilen aktiviteler aşağıda verilmektedir.
2.1. Kanun ve yönetmeliklerdeki eksikliklerin tamamlanması
-Gölün su kalitesinin korunması ile ilgili yapılacak işlerin gereksinimleri göz önünde
bulundurularak gölün arıtımının efektif olarak tamamlanması ve istenen amaca ulaşmasının
garantilenmesi amacıyla kanun ve yönetmeliklerdeki eksikliklerin tamamlanması,
-Endüstriyel büyüme, gelişme, popülasyon artışına bağlı olarak su ihtiyacı artan bölgelerin su
kaynakları geliştirme sistemi olarak belirlenmesi. Su temin edilen ana su kaynaklarının
kalitesinin ve güvenliğinin sağlanması amacıyla bu sistemler için Su Kaynaklarını Geliştirme
Yasası kapsamında özel plan ve projeler hazırlanması
Copyright IGEMPortal
2.2. Noktasal kirlilik kaynaklarının kontrolu.
-Kanalizasyon sistemlerinin tamamlanması
-Evsel ve endüstriyel atıksuların mevcut göl için geliştirilecek olan atıksu deşarj
standartlarına göre arıtımı
-Endüstiyel kuruluşların iç yönetimlerinde çevreyi korumaya ve geliştirmeye yönelik bir iç
politika benimsemeleri ve iç çevre denetiminin sağlanması
-Düzenli katı atık depolama alanlarının inşa edilmesi
-Üretim proseslerinde suyun geri kullanımı
-Çeşitli nehir veya dere yan kollarındaki kirlenmenin temizlenmesi ve kontrolu
-Gölün ölü bölgelerine giriş yapan ve ötröfikasyona yol açan maddeler taşıyan akarsuların
yönünün değiştirilerek su döngüsünün olduğu başka bir yerden göle giriş yapmalarının
sağlanması
-Göl çevresindeki yerleşimlerin büyüklüğüne, göle N ve P deşarjı hacmini azaltacak şekilde
sınırlama getirilmesi
-Endüstriden gelen atıksuların gölde oluşturduğu kirliliği azaltmak amacıyla sanayi
kuruluşlarının faaliyetlerinin durdurularak veya bir ölçüde azaltılarak bunun yerine turizm
sektörünün geliştirilmesi
-Atıksu arıtma tesislerinin kurulması ve iyileştirilmesinde rehberlik ve danışmanlık gibi
yardımların yapılması
2.3. Noktasal olmayan kirlilik kaynaklarının kontrolü.
-Toprak erozyonunun ağaçlandırma, büyük eğime sahip yerlerde teraslama, mevcut bitki
örtüsünü koruma gibi yöntemlerle en aza indirilmesi.
-Tarımsal alanlardan gelen yüzey sularının kontrolu
-Tarım yöntemlerinin iyileştirilmesi, gübre kullanımının kontrolu(Eğer azotlu gübrelerin
kullanımı dönüm başına 35 kg olacak şekilde sınırlandırılırsa, tarımsal alanlardan gelen
yüzey sularında azot miktarının azalacağı belirtilmektedir.),
-Yakacak olarak odun kullanımının azaltılması, doğal gaz üretim ve kullanımının artırılması
-Hayvan çiftliklerinin iyileştirilmesi, temizliği, bakımı konularına özen gösterilmesiyle,
hayvansal atıkların su temin edilen kaynaklara karışmasının engellenmesi -Gübrelerden
tarımsal amaçlarla yararlanmak üzere kurutma fermentasyon, depolama taşıma ve uygulama
çalışmalarını gerçekleştirmek için sistemlerin geliştirilmesi.
Copyright IGEMPortal
-Gübre dağıtım sistemleri ile sebze ve meyve yetiştiricilerini birbirine bağlıyarak kendi
tarımsal ihtiyaçlarını karşılamalarının sağlanması
- Toprak yüzeyinin çayır, otlak gibi bitki örtüsüyle kaplı tutulmasını sağlayarak yüzey akışı
ile gelecek olan kirleticilerin bir kısmının tutulması
- Kara ve demiryolundan yüzeysel akış ve drenajla gelen kirlenmenin kontrolü
2.4. Gölün içindeki kirlilik kaynaklarının kontrolü.
-Gölün ötröfik bölgelerinde su sümbülleri gibi bazı su bitkilerinin yetiştirilerek bunların besi
maddelerini kullanmaları ve detritusu absorbe etmelerinin sağlanması, daha sonra gölden su
bitkilerinin temizlenerek, göl suyunda besi maddelerinin giderimi çalışmaları,
-Gölün ekolojik yapısının ayarlanması için tatlı su midyeleri, salyangozlar ve bazı balık
çeşitleri gölde muhafaza edilmesi ,
-Usulsüz balık avlama yöntemlerinin ve gölü bölgelere ayırmanın kontrolü ve balık çiftliği
alanlarının gölün taşıma kapasitesine göre sınıflandırılması
-Gölün dibinin taranması ve derinleştirilmesi (Bu bulanıklığın ve düşen üretimin temel sebebi
olan birikmiş sedimentlerin giderilmesi için gerekli bir tedbir olarak belirtilmektedir. Göl
tabanında biriken çamurların temizlenmesi ile çamurlardan çözünerek su kirliliğine neden
olan N ve P ‘nin de büyük bir kısmı arıtılmış olacaktır.)
-Balık popülasyonu yapısının ayarlanması ve alg kütlesinin azaltılması (Balık alg yer)
-Mavi-yeşil alg patlamalarından yararlanılması (protein değeri yüksek, çeşitli amino asitler ve
vitaminler içerdiği belirtilmektedir. Bunlardan gübre olarak ta yararlanılmaktadır.)
-Havza dışından getirilen yüksek kaliteli sularla seyreltme yapılması
-Daha az kirliliğe sebep olan balık türlerinin yetiştirilmesi.
2.5. Su kaynaklarının geliştirilmesi ve su kullanım hatlarının düzenlenmesi.
-Havza dışındaki başka su kaynaklarından su temin edilmesi,
-Su kaynaklarının optimum şekilde düzenlenmesi ve gerekli yerlere ulaştırılması,
-Sulama veriminin artırılması
Copyright IGEMPortal
2.6. Göl koruma komitesi kurulması,
-Bu komitede devlet yetkilileri, politikacılar, işadamları, akademisyenler, çevreciler ve
gönüllü çevre kuruluşlarının yer alması.
-Bu komitenin göldeki su kalitesinin korunması için yörenin nüfusu, ekonomisi, kaynakları
ve çevresi arasında sürdürülebilirlik ve harmonizasyon yaparak koordinasyonunu ve
organizasyonunu sağlamakla görevli olması.
-Bu tip yetkili bir organizasyon kurulduğu zaman bir master plan yapılması. Politika,
planlama, teknoloji, mühendislik, ekonomi, idare ve kanunlar kullanılarak yörenin sosyal,
ekonomik ve çevresel açıdan ilerlemesini sağlayacak bir stratejinin belirlenmesi.
-Kaynak, çevre ve sürdürülebilirliğin dengesi gölün doğal ekolojik sistem çevriminin makul
kaynak kullanımı, geri kullanım ve muhtelif insan yapımı ekosistemlerle ayarlanmasının
sağlanması.
- Çevresel kirliliğin kontrol altına alınması ekonomik ve teknik hususlarla birlikte toplumun
ve havza yönetiminin çevreye karşı duyarlılığına bağlı olmaktadır. Ekonomik ve sosyal
gelişme ile çevrenin korunması arasındaki çelişkinin azaltılması amacı ile aşağıdaki konulara
öncelik verilmelidir.
-entegre ve koordine edilmiş yöresel gelişme planları,
- faal bir ağaçlandırma programını da kapsayacak şekilde arazi kullanım planları ve
politikalarının havzaya sıkı sıkıya uygulanması
- enerjinin ve endüstrilerin makul şekilde planlanması
- yeni proje tekliflerinin ve eski girişimlerin tekniksel açıdan geliştirilmesi
- ana yerleşim birimlerinden gelecek kirliliğin kontrolu
- doğal kaynakların korunması
-Büyük miktarlarda su tüketecek veya göl havzasında ciddi kirlilik problemlerine yol açacak
hiçbir girişime izin vermeyecek politikalar oluşturulması.
Mevcut girişimlerin de
üretimlerini aşmaması.
-Kaynağın korunmasında ve geliştirilmesinde endüstri tesislerinin kendi içlerinde
benimseyecekleri bilinçli çevre politikası, iç denetim ve de koruma komitesinin faaliyetleri
için sağlayacakları finansman katkısı
Copyright IGEMPortal
2.7.Halkın çevre bilincinin artırılması ve halkın desteğinin sağlanması
-Halkın konu ile ilgili eğitiminin sağlanarak halktan destek bulunması, bunun için bölge
halkını kaynakların korunmasına ve ekoloji bilincine teşvik edici yoğun çevre eğitimi
kampanyasının düzenlenmesi
-Göl ve çevresinde doğa gezileri tur ve organizasyonları
-Gölde çocuk çevresel gözlem merkezi kurulması
-Yöre halkına geçimini sağlayacağı alternatif çareler sunulması
3. Asya Ülkelerindeki Uygulamalar ile Ülkemizde Yürürlükte Olan Su Kirliliği
Kontrolu Yönetmeliği’nin Karşılaştırılması
Su Kirliliği Kontrolu Yönetmeliği’nde içme ve kullanma suyu rezervuarlarının maksimum su
seviyesinden itibaren 300 m genişliğindeki şerit mutlak koruma alanı, mutlak koruma alanı
sınırından itibaren 700 m genişliğindeki şerit orta mesafeli koruma alanı, bu alanların dışında
kalan su toplama havzasının tümü de uzun mesafeli koruma alanını oluşturmaktadır.
Mutlak, kısa ve orta mesafeli koruma alanlarında hiçbir sanayi kuruluşuna izin verilmezken,
uzun mesafeli koruma alanında ise mevcut sanayi kuruluşlarından mümkün olanların koruma
alanlarından uzaklaştırılmaları, mümkün olmayanların ise sıvı, gaz ve katı atıklarının ileri
teknoloji seviyesinde arıtma ve bertaraf teknikleriyle uzaklaştırılmaları istenmektedir. Uzun
mesafeli koruma alanında yer değiştirmesi mümkün olmayan yerleşim bölgelerinden
kaynaklanan atıksuların yönetmelikteki deşarj standartlarına uygun şekilde arıtılarak
deşarjına izin verilmektedir.
Tarımsal faaliyetlere suni gübre ve tarım ilaçları kullanmama şartıyla kısa ve orta mesafeli
koruma alanlarında herhangi bir kısıtlama getirilmemektedir.
Hayvancılık faaliyetlerine mutlak ve kısa mesafeli koruma alanlarında hiçbir şekilde izin
verilmezken, orta mesafeli koruma alanında entegre tesis niteliğinde olmayan mandıra,
kümes, ahır, ağıl, su ve yem depoları, arıhane, gübre çukurları, balık üretim tesisleri ve un
değirmenleri gibi konut dışı yapılara belirli şartlarla izin verilmektedir.
Copyright IGEMPortal
Mutlak koruma alanında çevre düzeni planına uyularak bu alan içinde gölden faydalanma,
piknik, yüzme, balık tutma ve avlanma ihtiyaçları için su alma yapısına minimum 300 metre
mesafede bölgeler tespit edilmektedir. Kısa mesafeli koruma alanında ise, hiçbir turizm ve
iskan yerleşimlerine izin verilmemektedir. Yalnızca rekreasyon ve piknik amaçlı
kullanılmasına dönük günü birlik turizm ihtiyacına cevap verecek, sökülüp takılabilir
elemanlardan meydana gelen, geçici nitelikte kır kahvesi, büfe ve benzeri tek katlı yapılara
izin verilmektedir. Orta mesafeli koruma alanında parsel hattının % 5’inden fazla yer işgal
etmemek sureti ile, 2 katlı bağ veya sayfiye evleri veya eğlence veya turizm tesislerinin
yapılmasına izin verilmektedir.
Ötröfikasyon kontrolu açısından göllere verilecek evsel atıksular, gerekli deşarj standartlarını
sağlamak amacıyla yapılacak olan klasik biyolojik arıtma işlemlerinin ötesinde azot ve
fosforu birlikte gideren bir üçüncül arıtma tesisinde arıtıldıktan sonra göllere deşarj edilebilir.
Bu konuda yapılacak yatırımların çok yüksek bulunması halinde, ekonomik kıyaslaması
yapılmak kaydıyla, atıksuların sözkonusu gölün su toplama havzası dışına tahliyesi yapılır.
Alınan bütün bu tedbirlere rağmen alıcı ortam olarak göl sularının kalitesi yönetmelikte
istenen düzeye ulaşmadığı taktirde, Çevre Genel müdürlüğü, bir Havza Su Kalitesi
Düzenleme Planı hazırlanması için Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, İller Bankası Genel
Müdürlüğü ve Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı'nın ilgili teşkilatları arasında
koordinasyonu sağlar. Bu yolla hazırlanacak koruyucu plana uyulması esastır.
İncelenen makaleler ile SKKY’da ilgili bölümler karşılaştırıldığında, aşağıda belirtilen
hususlar ortaya çıkmıştır:
-İncelenen makalelerde havza bazında kontrol yapılmakla birlikte havza alanı rezervuardan
uzaklık mesafelerine göre bölgelere ayrılmamıştır.
-İncelenen makalelerde havzada bulunan sanayi kuruluşlarının varlığı kabul edilmekle
birlikte atıklarını kontrollü bir şekilde deşarj etmeleri istenmektedir.
-Çin dışında incelenen diğer ülkelerde havzadaki su kaynaklarının yönetiminde sudan
yararlananlar söz sahibi olabilmektedir. Çinde ise devletçilik anlayışı hakim olup, su
kalitesinin yönetimi açısından SKKY ile benzerlik göstermektedir.
-İncelenen ülkelerde havza bazında su kalitesinin korunmasına yönelik yönetmelikler
yayınlanmakla birlikte ülkemizde yürürlükte olan SKKY tüm havzalar için uygulanmaktadır.
Copyright IGEMPortal
4. Ülkemiz İçin Geliştirilen Taslak Havza Yönetim Modeli
İncelenen makalelerin, derste edinilen bilgilerin ve bu yöndeki düşüncelerimizin ışığında
ülkemiz için taslak bir havza yönetim modeli geliştirilmiştir. Bu modele göre;
- Havzalar, havza bazında kurulması önerilen
Havza Yönetim Kurulu tarafından
yönetilmelidir. Bu kurulda;
- Devlet Su İşleri
- İller Bankası
- Yerel Yönetim
- Yerel Yönetimlerin Su ve Kanalizasyon İdaresi
- Çevre Bakanlığı
- Bayındırlık Bakanlığı
- Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı
- Sağlık Bakanlığı
- Sanayi Kuruluşları (varsa)
-Geçimini havzadan sağlayan meslek grupları (Çiftçiler, balıkçılar, turizmciler,vs.)
- Üniversiteler
- Araştırma Kurumları
- Gönüllü Çevre Kuruluşları
- Hukuk
temsilcileri görev almalıdır. Başkan üyeler arasından oylama ile seçilmelidir.
- Havza yönetim kurulunun faaliyetlerini Çevre Bakanlığı, Bayındırlık Bakanlığı, Sağlık
Bakanlığı, Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı yetkililerinden oluşan bir üst kurul
denetlemelidir.
- Havza Yönetim Kurulu’nun altında havza yönetim kuruluna bağlı olarak çalışan aşağıdaki
alt komiteler bulunmalıdır:
- Noktasal kirlilik kaynaklarının kontrolü komitesi
- Noktasal olmayan kirlilik kaynaklarının kontrolü komitesi
- Göl içi kirlilik kaynaklarının kontrolü komitesi
- Su temini komitesi
Copyright IGEMPortal
- Su kaynaklarını geliştirme komitesi
- Mali işler komitesi
- Hukuki işler komitesi
- Eğitim komitesi
- Laboratuvar grubu
- Havza yönetim kurulu göreve başladıktan sonra üniversitelere veya bilimsel araştırma
kuruluşlarına
havzanın
mevcut
durumunun
belirlenmesi,
havzanın
su
kullanım
alternatiflerinin belirlenmesi ve herbir alternatif için fizibilite çalışması yapılması
konularında proje verir.
- Havza Yönetim Kurulu bu projede sunulacak olan alternatifleri değerlendirerek havza için
uygun gördükleri su kullanım alternatifini seçer. Seçilen su kullanım alternatifi için gerekli su
kalitesine göre, üniversiteler veya araştırma kuruluşlarına havza bazında Su Kalitesi
Korunması Yönetmeliği’ne baz teşkil edecek çalışmaların yapılması amacı ile tekrar proje
verilir. Bu projenin raporu üst kurula sunulur ve üst kurul bu rapor doğrultusunda Su
Kalitesini Koruma Yönetmeliği’ni hazırlar. Bu yönetmelikte havzada seçilen su kalitesinin
korunmasına yönelik olarak alınması gerekli tedbirler, atıksu deşarj standartları gibi hususlar
ile birlikte Havza Yönetim Kurulu’nun yetki ve sorumlulukları da belirtilir.
- Havza yönetim kurulu havzada su kalitesinin korunması ve geliştirilmesi yönünde bir
strateji belirleyerek beşer yıllık master planlar hazırlar. Bu planların hazırlanmasında ve
yürütülmesinde alt komiteler görev alır. Havza içindeki denetlemeleri ilgi alanlarına göre alt
komiteler yapar.
- Havza Yönetim Kurulu’nun faaliyetini sürdürebilmesi ve hazırlanan master planı yürürlüğe
koyabilmesi için gerekli finansal kaynağın ise;
- bir kısmı devlet tarafından karşılanır,
- bir kısmı uluslararası finansal kuruluşlardan alınacak kredi ile karşılanır,
- bir kısmı havza yöresinde bulunan çeşitli faaliyetlerden ve yerleşim birimlerinden
katkı payı alınarak karşılanır (Havzada bulunmanın bir bedeli olmalıdır.)
- bir kısmı da yapılan denetimler sonucu usulsüz su kullananlara ve kirletenlere
kesilen cezalarla karşılanır.
- Master planın uygulanmasında ve denetleme sırasında karşılaşılan hukuki problemlerin
çözümü için yerel çevre mahkemeleri kurulmalı, bu mahkemelerde bilirkişiler de görev
almalıdır.
Copyright IGEMPortal
V. KAYNAKLAR
1. “Lake Kasumigaura-A Precious Source of Pure Water for Our Daily Life”, İbaraki
Prefecture,
March 1995.
2. Water Management- Gestion de l’Eau, OECD, 1972.
3. 6’th International Conference on the Conservation and Management of LakesKasumigaura
95. Harmonizing Human Life with Lskes Toward the Sustainable Use of
Lakes and Reservoirs, Vol.1,2,3.

Benzer belgeler