1 Divan Kurulu Toplantı Tutanağı Divan Kurulunun

Transkript

1 Divan Kurulu Toplantı Tutanağı Divan Kurulunun
Divan Kurulu Toplantı Tutanağı
Divan Kurulunun 11 Kasım 2015 Çarşamba günü saat 13.30’da Galatasaray Lisesi’nde
yaptığı toplantının tutanağıdır.
Divan Kurulu Başkanı İrfan Aktar
Divan Kurulunun Değerli Üyeleri, Kıymetli Galatasaraylılar,
Kasım 2015 olağan Divan toplantısına hoş geldiniz. Toplantımızı açmak için yeterli
çoğunluğumuz vardır. Her zaman olduğu gibi, toplantımıza başlamadan önce,
Cumhuriyetimizin kurucusu Aziz Atatürk ve silah arkadaşları, vatan uğruna yaşamlarını
yitirmiş kahraman şehitlerimiz, kulübümüzün kurucusu, 1 numaralı üyesi Ali Sami Yen ve
arkadaşları, geçen bir aylık süre içinde vefat eden 3735 sicil numaralı kulüp üyemiz Avni
Bilgin, 6297 sicil numaralı kulüp üyemiz İhsan Doğan Sevsevil ve aramızdan ayrılmış tüm
Galatasaraylılar için sizleri saygı duruşuna davet ediyorum. (Saygı duruşu yapıldı.) Teşekkür
ederim, buyurunuz.
Değerli Galatasaraylılar,
Şimdi bugünkü toplantının gündemini okutuyorum.
Divan Kurulu Başkan Yardımcısı Mehmet Bilen
Gündem
1. Geçen aya ait toplantı tutanaklarının takdimi ve oya sunulması,
2. Divan Başkanlığına gelen evrakın okunması.
3. Tüzüğümüzün 87/14. maddesi uyarınca, kulüp ve bağlı ortaklıklarının Eylül 2015 sonu
itibarıyla, o döneme ait kesin olmayan hesap özeti ve özet yönetsel, sportif faaliyet
raporlarının Divan Kurulunun görüşüne sunulması,
4. Tüzüğümüzün 96/8. maddesi uyarınca, Denetim Kurulu tarafından Eylül 2015 sonu
itibarıyla gündemin 3. maddesinde açıklanan, kesin olmayan hesap vaziyeti ile yönetsel ve
sportif faaliyet raporları hakkındaki yazılı görüşlerin Divan Kuruluna sunulması ve olası
soruların yanıtlanması,
5. Gündemin 3. ve 4. maddelerinde ele alınan raporlarla ilgili genel görüşme,
6. Güncel konular ve dilekler.
Divan Kurulu Başkanı İrfan Aktar
Okunan gündemi oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler? Etmeyenler? Oy birliği ile kabul
edilmiştir.
Değerli Galatasaraylılar,
Gündeme geçmeden önce size arz etmek istediğim 3 tane konu var. Sırasıyla sunacağım. Bu
arada hatırlatayım, lütfen cep telefonlarınızı sessiz konuma alınız efendim.
Birinci konu, kısa bir bilgilendirme. Bizim www.galatasaraydivankurulu.com diye bir internet
sitemiz var. Bu sitemizi değerli bir arkadaşımız, eski milli kürekçi Celal Gürsoy arkadaşımız
1
yönetiyor ve 2012 yılından beri de bu işi başarıyla yürütüyor. Sırf bilginiz olsun diye arz
ediyorum. Ekim ayında 734 defa giriş yapılmış. Kasım ayında 10 gün içinde 432 defa giriş
yapılmış ve 2012’den bugüne kadar 25.592 kere görüntüleme yapılmış. Demek ki üyelerimiz
ve Divan üyeleri özellikle, bu siteyi yakın takip ediyorlar.
İkinci olarak, size önümüzdeki Cumartesi günü yapacağımız Olağanüstü Genel Kurulu
hatırlatmak istiyorum. Olağanüstü Genel Kurul 14 Kasım Cumartesi günü saat 10.00’da, Ali
Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena’da yapılacaktır. Görüşülecek ve karara
bağlanacak ana gündem maddesi, Galatasaray Adası’nın kulüp üye ve aile bireyleri tarafından
sosyal tesis olarak kullanılması ya da mevcut durumda olduğu gibi, üçüncü kişilere
kiralanarak işlettirilmesi hususudur. Özet olarak takdim ediyorum. Merak edenler gündeme
baksınlar. Bilindiği gibi, Galatasaray Adası konusu üyelerce dikkatle takip edilen önemli ve
hassas bir konudur. Bu nedenle, katılımınızı önemle rica ediyorum.
Bu Genel Kurul sebebiyle, kulüp yönetimi, üyelerin stadyuma ulaşmasını sağlamak üzere
otobüs seferleri düzenletmiştir. Cumartesi günü sabah 9.30’da Yeşilköy Çınar Oteli önünden,
Kalamış Galatasaray Tesisleri’nden, Taksim Atatürk Kültür Merkezi önünden ve Levent’teki
Edition Hotel, eski HSBC binası önünden otobüsler üyelerimizi stadyuma getirecektir
efendim. Bilginize sunarım.
Üçüncü konu, Divan Kurulunun kulüp tüzüğünün 99/4. maddesi uyarınca hazırlattığı tüzük
değişiklik taslağı hakkındadır. Taslak 14 Ekim 2015 tarihinde tüm kulüp üyelerine elektronik
posta ile ulaştırılmış, varsa taslakla ilgili görüş, tavsiye, değişiklik önerisi veya eleştirilerin 7
Aralık 2015 Pazartesi günü akşamına kadar Divan Başkanlığına bildirilmesi talep edilmiştir.
Takriben 1 ay daha süre var. Amacımız tüzük değişiklik çalışmasının tüm üyelere yayılması ve
bu suretle toplumsal uzlaşma ile yeni tüzüğün, yani kulübün anayasasının, Olağanüstü Genel
Kurula götürülmesidir.
Değerli Üyeler,
Bildiğiniz gibi, tüzük genel kurulları özel genel kuruldur. Yani kaydı açık üyenin % 10’unun
katılımı ile ancak açılabilir. Bu seneki kaydı açık üyemiz 7.800 kişiydi. Demek ki asgari 780
kişinin o gün sabah gelip imzasını atıp kartını alması lazım ki, o toplantı açılsın, o tüzük tadilatı
konuşulabilsin. Bunun için de bu konuyu mümkün olduğu kadar tüm üyeye yaymaya
uğraşıyoruz. Bu sebeple, taslakla ilgili tüm talepler Tüzük Tadil Komisyonu tarafından ele
alınacak, gerekli ekleme ve değişiklikler yapıldıktan sonra, taslak Genel Kurula sunulacaktır.
Bu nedenle, tüm üyelerimizin taslağı incelemelerini, varsa taleplerini Tüzük Tadil Komisyonu
tarafından incelenmek üzere Divan Başkanlığına iletmelerini önemle rica ediyorum.
2011 yılında, 30 yıl sonra endüstriyel futbola geçmemiz sebebiyle yapılan tüzük değişikliğine
yapılan sistemli itirazlar sebebiyle, sağlıklı tartışma, tüzüğü geliştirme ortamı sağlanamadığı
için Tüzük Tadil Komisyonunca hazırlanan taslak hazırlandığı şekliyle, toplu olarak
oylanmıştır. Bugün yapılan tüzük tadil çalışması da hem 2011 yılında eksik kalan hususların
düzeltilmesi, hem de bu arada geçen sürede gerçekleşen yasa değişikliklerine uyum sağlamak
içindir. Tüm üyelerimizin olumlu katkılarını beklediğimizi bilvesile ifade ederim efendim.
Şimdi gündemimize geçiyoruz. Gündemimizin birinci maddesi, geçen aya ait toplantı
tutanaklarının takdimi ve oya sunulması. Girişte gördüğünüz gibi, tutanaklar 43 sayfa olarak
2
düzenlendi, kontrolü yapıldı ve sizlere elektronik posta ile de sunuldu. Tutanakları
hazırlandığı şekliyle oylarınıza sunuyorum efendim. Kabul edenler? Etmeyenler? Edilmiştir.
Gündemin ikinci maddesi, Divan Başkanlığına gelen evrakın okunması. Gelen evrak yoktur
efendim.
Üçüncü maddeye geçiyorum. Tüzüğümüzün 87/14. maddesi uyarınca, kulüp ve bağlı
ortaklıklarının Eylül 2015 sonu itibarıyla, o döneme ait kesin olmayan hesap özeti ve özet
yönetsel sportif faaliyet raporlarının Divan Kurulunun görüşüne sunulması. Efendim, söz
Yönetim Kurulunun. Kim yapacak takdimi? Muhasip Üye arkadaşımız yapacak. Buyurunuz.
Sayın Tayfun Demir, muhasip üyemizdir.
Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi Tayfun Demir
Sayın Divan Başkanım, Divan Kurulu Üyelerim,
Şimdi rakamlar üzerine biraz konuşacağız. Gelir tablosu ile başlamak istiyorum. Evet, ilk
bakacağımız tablo, gelir tablosu, konsolide. Burada 1.1 ve 30.6 ve devamında da yine 1.1 30.9 rakamlarını görmekteyiz. 30 Haziran’a kadar gerçekleşen rakam burada, 227.6
görüyorsunuz. 30 Eylül 379. Aradaki fark, 151.5, hasılatın bütünü. Satışların maliyeti -bende
biraz daha kısa özeti var, siz orada detaylı görebiliyorsunuz- 30 Haziran itibarıyla 267.8, bunlar milyon TL- 30 Eylül sonu itibarıyla 411.5, aradaki fark 143.7. Yani 30 Haziran sonu
itibarıyla 40.2, 30 Eylül sonu itibarıyla 32.5. Bu da demek oluyor ki, 3 aylık dönemde brüt
zararımız 7.7 milyon TL azaldı.
Devam ediyorum. Genel yönetim giderleri, 30 Haziran itibarıyla 17.8. 30 Eylül itibarıyla 26.5.
Aradaki fark 8.7. Pazarlama giderlerimiz, 30 Haziran itibarıyla 5.6. 30 Eylül itibarıyla 9.3.
Aradaki fark 3.8. Bu da Mağazacılık’ın yeni açılan mağazalarının kira ve benzerleri nedeniyle
böyle bir rakam oluştu. Üçüncü bendimiz, esas faaliyetlerden diğer giderler. 30 Haziran
itibarıyla 13.1. 30 Eylül itibarıyla 31.1. Aradaki fark 18 milyon. Bu da yaklaşık 16.6 milyon TL.
Yatırım faaliyetlerinden gelir ve giderler, 30 Haziran itibarıyla 6.6. 30 Eylül sonu itibarıyla 2
milyon. Aradaki fark 8.6. Finansman giderlerimiz, 30 Haziran itibarıyla 54.2. 30 Eylül itibarıyla
118.8. Aradaki fark 64.5. Vergi öncesi zararımız, 30 Haziran itibarıyla 137.5. 30 Eylül sonunda,
216.2. Farkımız 78.7. Vergi geliri ve gideri, 30 Haziran’da 0.8, 30 Eylül’de yok. Aradaki fark
0.8. 30 Haziran 2015 itibarıyla dönem zararımız 136.7. 30 Eylül sonu itibarıyla 216.2. Aradaki
fark 79.5.
Divan Kurulu Başkanı İrfan Aktar
Nereden geldiğini bilahare mi açıklayacaksınız? Yoksa devam edelim mi?
Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi Tayfun Demir
Devam ediyorum ben Başkanım.
Divan Kurulu Başkanı İrfan Aktar
Peki.
Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi Tayfun Demir
3
Burada da, ikinci tabloda özet bilançoyu görüyorsunuz. Burada aktif varlıklar, 30.6 itibarıyla
ve 30.9 itibarıyla gösterilmekte. 30.6 itibarıyla dönen varlıklarımız 107.7. 30 Eylül itibarıyla
186.8. Alt kırımlarını görüyorsunuz. 30 Haziran itibarıyla nakit ve nakit benzerleri, 11.2. 30
Eylül itibarıyla 19.1. Ticari alacaklarımız 30 Haziran’da, 62. 30 Eylül’de 126.9.
Ben devam edeyim istiyorsanız. Daha iyi oldu galiba. Evet, ticari alacaklarda kalmıştık. 30
Haziran itibarıyla 62. 30 Eylül itibarıyla 126.9. Diğer alacaklarımız, Haziran sonu 1.6. Eylül
sonu 1.8. Stoklarımız 30 Haziran’da 18.9. 30 Eylül’de 22.1. Vergi ile ilgili varlıklar, 30
Haziran’da 1.5. 30 Eylül’de 1. Peşin ödenmiş giderler, 30 Haziran’da 4.6. 30 Eylül’de 6.7. Diğer
dönen varlıklar, 30 Haziran’da 7.9. 30 Eylül’de 9.3.
Duran varlıklar: Finansal yatırımlar 30 Haziran ve 30 Eylül’de yok, gördüğünüz gibi. Diğer
alacaklar, sıfır. Yatırım amaçlı gayrimenkuller, 30 Haziran’da 631.5. 30 Eylül’de 633.1. Maddi
duran varlıklar, 30 Haziran’da 118.4. 30 Eylül’de 116.7. Maddi olmayan duran varlıklar, 30
Haziran 154.5. 30 Eylül 151.4. Peşin ödenmiş giderler, 30 Haziran’da yok. 30 Eylül’de 2.2.
Ertelenmiş vergi varlığı, 30 Haziran ve 30 Eylül’de 1.7. Aktif varlıklar, 30 Haziran itibarıyla 1
milyar 14 milyon, 30 Eylül itibarıyla 1 milyar 92 milyon.
Pasif kaynaklarımız: Kısa vadeli yükümlülüklerimiz, 30 Haziran sonu itibarıyla, 700.6
toplamda. 30 Eylül sonu itibarıyla 822.3. Finansal borçlar, 30 Haziran sonu itibarıyla toplam
finansal borcumuz, 267.7. 30 Eylül’de 342.6. Ticari borçlarımız, 128.7, 30 Haziran. 125.2, 30
Eylül. Çalışanlara sağlanan faydalar kapsamında borçlar, 30 Haziran’da 77.8, 30 Eylül’de
109.2.
Diğer borçlar: 100.5 30 Haziran’da, 94 milyon 30 Eylül’de. Ertelenmiş gelirler, 30 Haziran’da
107.7. 30 Eylül’de 131.6. Karşılıklar, 30 Haziran’da 18.2. 30 Eylül’de 19.7. Diğer kısa vadeli
yükümlülükler, 30 Haziran’da yok. 30 Eylül’de 0.1.
Uzun vadeli yükümlülükler: Finansal borçlar, 30 Haziran’da 314. 30 Eylül’de 342.3. Ticari
borçlar, 30 Haziran’da 9.1. Eylül’de 12. Diğer borçlar, 30 Haziran’da 12.4. Eylül’de 21.8.
Ertelenmiş gelirler, 72.4, 30 Haziran’da. Eylül’de 67.7. Karşılıklar,. 2.7 30 Haziran, 2.9 30 Eylül.
Ertelenmiş vergi yükümlülükleri, 1.3 30 Haziran’da. 1.2 Eylül ayının sonunda.
Öz kaynaklar: Diğer kapsamlı gelir ve giderler, 493.2 30 Haziran. 30 Eylül 493.3. Kârdan
ayrılan kısıtlanmış yedekler, 14.1 30 Haziran’da, Eylül’de de 14.1. Geçmiş yılların zararları,
ikisinde de 444 eksi. Dönem kârı-zararı, 30 Haziran’da eksi 121.5. 30 Eylül’de 184.4 eksi.
Kontrol gücü olmayan paylar, Eksi 40.6 30 Haziran’da, 30 Eylül’de de eksi 57.2. 30 Haziran
sonu itibarıyla 1 milyar 14 milyon. 30 Eylül sonu itibarıyla 1 milyar 92 milyon. Bu bizim özet
bilançomuz.
Bir sayfa atlayabilir miyiz? Banka kredileri olacak. Evet, burada da banka kredilerinin analizini
görüyorsunuz, 3. sayfamızda. Biraz özet geçeyim istiyorsanız. Kısa vadeli banka kredileri, 30
Haziran sonu itibarıyla 267.7 milyon TL, 30 Eylül sonu itibarıyla da 342.6 milyon TL, aradaki
fark 74.9 milyon TL. Uzun vadeli banka kredileri, 30 Haziran sonu itibarıyla 314 milyon, 30
Eylül sonu itibarıyla 342.3 milyon TL, aradaki fark 28.3. Toplam finansal borçlanmamız, 30
Haziran sonu itibarıyla 581.7, 30 Eylül sonu itibarıyla 684.9, aradaki fark 103.2. Onu da şöyle
açıklayabiliyoruz. Biliyorsunuz, bu kur farkları. Yaklaşık kur farkından dolayı, bizim
hesaplamamıza göre 38 milyon TL, yeni kullanılan kredilerle ilgili 65 milyon TL, toplamda da
4
103 milyon TL burada bir fazlalık görüyorsunuz. Euro kurunu 30 Haziran’da 2.98 aldık. 30
Eylül’de de 3.4, biliyorsunuz. % 15 burada bir artış var. Dolar kuru da 2.69 Haziran sonu
itibarıyla, 30 Eylül’de de 3. % 13 bir değişim var. Yani bu rakamlar kurla alakalı. Yani 38
milyon mertebesinde kura ilişkin bir fark var. Evet, bunu da geçebiliriz.
Konsolide temlik ve teminatlar. Burada temliklerimizi görüyorsunuz. 30 Haziran sonu
itibarıyla 494.6. Eylül itibarıyla 598.9. Bunlar, milyon TL. Rehinlerimiz var. 30 Haziran sonu
itibarıyla 216.3, Eylül sonu itibarıyla 204.5. Burada bir azalma söz konusu. İpoteklerde bir
değişim yok. 30 Haziran ve 30 Eylül’de 680 milyon TL ipoteğimiz var. Kefaletlerimizde bir artış
var. 30 Haziran itibarıyla 115 milyon, 30 Eylül sonu itibarıyla da 347.2 milyon TL gözüküyor.
Teminat mektuplarımız var. 30 Haziran’da 1.9. 30 Eylül sonu itibarıyla 3.5. Nakit blokajlarımız
var. 0.1, 0.1, toplamda. 30 Haziran sonu itibarıyla, temlik, teminatın toplamı 1 milyar 507
milyon 900 bin lira. 30 Eylül sonu itibarıyla 1 milyar 834 milyon 200 bin TL civarında. Bunların
da dolar olarak karşılığını görüyorsunuz. 30 Haziran’da 561.300.000 dolar, 30 Eylül sonu
itibarıyla 602.700.000 dolar. Bunların da rasyosu, teminatın krediye oranı, 30 Haziran’da
2.59, 30 Eylül sonu itibarıyla 2.68. Bu raporlama bağımsız denetim kurumlarından alınmış
rakamlara göre verilmiştir.
Bir diğer tabloya geçebilir miyiz? Konsolide borç/alacak. Bir önceki tabloya bir daha gelebilir
miyiz? Teminatlara. Teminatlarla ilgili açıklamalar yapacağım. Şöyle. 30 Haziran’da 680
milyon ipotek gözüküyor. Hisse rehni 216 milyon 300 bin. Kefalet senedi 115 milyon. Temlik
494.6. Teminat mektubu 1.8. Toplamda 1 milyar 507.8. 30 Eylül’de 680 ipotek, 204.5 hisse
rehni, 347.2 kefalet senedi, temlik miktarı 598.9, teminat mektubu 3.5, toplamda da 1 milyar
834 milyon 100 bin lira. Riva’nın buradaki yaklaşık değeri 550 milyon TL. Mecidiyeköy ilk
bentte ipotek demiştim ya, 680 milyon TL diye, 550 milyon Riva’nın ipotek bedeli,
Mecidiyeköy’ün de 130 milyon TL. Rehinde demiştim, 216 milyon civarında bir hisse
senedimiz var. Bunun da kırılımı şöyle. Galatasaray Sportif A.Ş. hisse senedinin birim fiyatı 30
Haziran itibarıyla 22.90 iken, 30 Eylül’de 21.65, yani bir düşüş oldu. Burada da toplam hisse
sayımız rehnedilen 944 milyon 397 bin adet. Adet bazında bir değişim olmadı. Rakam bazında
bir değişim oldu. İlave kullanılan 65 milyon TL karşılığı bir kredi var. Buna istinaden de kefalet
ve 41 milyon TL kur farkı kaynaklı bir artış söz konusu. Diğer bentte, 109 milyon demin bir
rakam belirtmiştim ben, arttı diye. Burada da aktif bankalara verilen 32 milyon euro’luk bir
temlik söz konusu. En alt kırılımda da Yusuf Ziya Aktürk’e verilen 270 bin Amerikan doları,
821 bin TL bunun karşılığı. Devamında CLK Boğaziçi Elektrik’e verilen ek 420 bin TL teminat
mektubu ile, yabancı para mektuplarındaki 191 bin TL’lik kur farkından kaynaklanan rakamlar
mevcut.
Konsolide borç/alacak tablosu. Sıkmıyorum değil mi rakamlarla? Yani biraz fazla açık mı
bilmiyorum, ama anlatmak durumundayım, kusura bakmayın. 30 Haziran itibarıyla, nakit ve
nakit benzerleri, 24.2 görüyorsunuz. 30 Haziran sonu itibarıyla 29.7. Ticari alacaklarımız,
borç/alacak 30 Haziran’da 41.7, Eylül sonunda 46.4. Gider tahakkukları, 603.6 Haziran sonu,
632.4 Eylül sonu. Alacaklarımız Haziran sonu itibarıyla 669.5. Eylül sonu itibarıyla 708.5.
Finansal borçlarımız, 30 Haziran itibarıyla 581.6, 30 Temmuz itibarıyla 685.7. Ticari borçlar 30
Haziran itibarıyla 141.9, Eylül sonu itibarıyla 159.8. Gelir tahakkukları ve diğerleri, 30
5
Haziran’da 865.4, 30 Eylül’de 858.1. 30 Haziran itibarıyla toplam borcumuz ve
yükümlülüklerimiz, 1 milyar 588 milyon 900 bin lira. 30 Eylül itibarıyla da 1 milyar 703 milyon
600 bin TL. Net borç/alacak farkı, 30 Haziran sonu itibarıyla 919.4, 30 Eylül sonu itibarıyla
995. Burada da kurları, gördüğünüz gibi, Haziran’da 2.7 ile çarptık. Eylül sonunda da 3.0’la
çarptık. Borç/alacak farkı, dolar bazında 30 Haziran itibarıyla 342.3 milyon dolar. 30 Eylül
itibarıyla 327 milyon dolar. O da kurdan kaynaklanan bir fark.
Geçebilir miyiz acaba? Kulüp merkezi ve sportif şubeler, gelir gider karşılaştırmaları. Burada
da şubeleri görüyorsunuz. Basketbol şubesi, burada da alt kırılımı, erkek basketbol, bayan
basketbol ve tekerlekli sandalye basketbol şubemiz. Voleybol şubesi, erkek voleybol, bayan
voleybol. Su sporlarımız ve diğer sportif şubeler. Burada da rakamları okuyabilirim.
Rakamlarda pek bir değişim yok aslında. Basketbol şubesinde gerçekleşen rakam 14.92.
Onaylanan bütçe 25.3. Aradaki fark, eksi 10.21. Erkek basketbolda, gerçekleşen 9.18.
onaylanan bütçe 15.99, eksi 6.81. Bayan basketbolda, gerçekleşen 5.62, onaylanan 7.8, eksi
2.18. Tekerlekli sandalye basketbol, 0.11 gerçekleşen, onaylanan 1.33, aradaki fark eksi 1.22.
Voleybol şubemiz, gerçekleşen 2.40, onaylanan 7.40. Aradaki fark eksi 5. Erkek voleybol,
gerçekleşen 0.85, onaylanan 3.17, fark eksi 2.32. Bayan voleybol, gerçekleşen 1.55,
onaylanan 4.23, eksi 2.68. Su sporları, gerçekleşen 1.07, onaylanan 2.97, eksi 1.90. Sportif
şubeler, 0.38 gerçekleşen, onaylanan 1.79, eksi 1.41. Spor okulları, gerçekleşen 0.69,
onaylanan 0.83, eksi 0.14. Toplamda aradaki fark, gerçekleşen 65.98, onaylanan 88, eksi
22.12. Gördüğünüz gibi, gayet güzel.
Evet, bir diğer tabloya geçebilir miyiz? Kulüp merkezi ve sportif şubeler gider
karşılaştırmaları. Bunu yaptık. Yapmadığımız bir şey kaldı mı diye bakıyorum. Tablonun
dışında, ben net borç/alacakla ilgili son anlatım yapmak istiyorum. 30 Haziran sonu itibarıyla
nakit ve nakit benzerleri, 24.2, 30 Eylül sonu itibarıyla 29.7, aradaki fark 5.5. Banka
hesaplarındaki değişimden dolayı kaynaklanıyor bu hareketler. Ticari alacaklar 30 Haziran’da
41.7, 30 Eylül’de 46.4, aradaki fark, 4.7. Burada da 4 milyon TL’lik bir fark var. Müşteri cari
hesap alacaklarındaki artış, gider tahakkukları ve diğerleri, 30 Haziran’da 603.6, 30 Eylül’de
632.4, fark 28.8. Toplamda alacağımız 669.5 iken, 30 Eylül’de 708.5, yani aradaki fark 39
milyon TL. Finansal borçlarımız, 30 Haziran’da 581 milyon 600 bin, 30 Eylül’de 685 milyon
700 bin, aradaki fark 104.1. Burada 104.1’i demin de söylemiştim. 65 milyon TL yeni
kullanılan kredi, 38 küsur, işte 39 milyona yakın da kur artışlarından kaynaklanan fark, yani
104 milyon TL. Ticari borçlarımız 30 Haziran’da 141.9, 30 Eylül’de 159.8, aradaki fark 17.9.
Buradaki 17.9 da alt kırılımlarını şöyle açıklayabiliriz. 5.9 milyon TL’si satıcıların cari
hesaplarındaki artış. 3.5 milyon TL’si oyuncu transferlerindeki artış, 13.2 milyon TL’si borç
senetlerimizdeki artış, 4.5 milyon TL’si de transfer sözleşmelerine bağlı yükümlülüklerdeki
artış, pardon düşüş, özür dilerim. Net borç/alacak farkımız, 30 Haziran sonu itibarıyla 919.4
iken, 30 Eylül sonu itibarıyla 995 milyon TL’ye çıkmıştır. Net borç/alacak farkımız dolar
cinsinden, 30 Haziran sonu itibarıyla 342.3, 30 Eylül sonu itibarıyla 327. Burada da -biraz önce
açıklamıştım- kur farkından kaynaklanan bir düşüş söz konusu.
Vallaha benim anlatacağım rakamlar bunlar. 30 Eylül sonu itibarıyla bu rakamlar oluştu.
Sevgili Başkanım, anlatmamı istediğiniz başka bir şey var mı?
6
Divan Kurulu Başkanı İrfan Aktar
Açıklamalar bu kadarsa...
Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi Tayfun Demir
Giderleri mi açıklamadım? Tabii biraz şey oldu. Giderleri de açıklayalım. Evet, aslında fazla
rakama boğmak istemediğimden biraz şey oldu ama kusura bakmayın. Giderleri de bir
anlatalım. Basketbol şube ile başlıyorum. Onaylanan bütçemiz 39.79, gerçekleşen 37.76. Fark
2.03. Alt kırılımları, erkek basketbol 27.89 onaylanan bütçe, gerçekleşen 26.75, farkımız 1.14.
Bayan basketbol, onaylanan bütçe 9.88, gerçekleşen 8.80, farkımız 1.08. Tekerlekli basketbol
2.02 onaylanan bütçe, gerçekleşen 2.21, farkımız 0.2. Voleybol şubemiz, onaylanan bütçe,
11.17, gerçekleşen 11.18. Çok küçük bir rakam, eksi 0.01. Erkek voleybol, onaylanan 4.83,
gerçekleşen 5.03, eksi 0.2. Bayan voleybol, onaylanan 6.34, gerçekleşen 6.14, aradaki fark
0.19. Su sporları, onaylanan 5.05, gerçekleşen 5.82, fark eksi 0.78. Diğer sportif şubeler,
onaylanan 2.96, gerçekleşen 3.15, fark eksi 0.19. Spor okulları, onaylanan 0.19, gerçekleşen
0.16, fark 0.03. Toplamda sportif şubelerimizin toplamı onaylanan bütçe 78.30, gerçekleşen
77.12, fark 1.18.
Ben sunumumu yaptım, Sevgili Başkanım.
Divan Kurulu Başkanı İrfan Aktar
Teşekkür ediyoruz.
Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi Tayfun Demir
Ben teşekkür ederim, sağ olun.
Divan Kurulu Başkanı İrfan Aktar
Değerli Galatasaraylılar,
Gündemin dördüncü maddesine geçiyorum, tüzüğümüzün 96.8 maddesi uyarınca, Denetim
Kurulu tarafından Eylül 2015 sonu itibarıyla gündemin üçüncü maddesinde açıklanan, kesin
olmayan hesap vaziyeti ile yönetsel ve sportif faaliyet raporları hakkında yazılı görüşlerinin
Divan Kuruluna sunulması ve olası soruların yanıtlanması. Evet, Denetçimiz Sayın Cengiz
Ergani. Buyurun Cengiz Bey.
Denetim Kurulu Üyesi Cengiz Ergani
Sayın Divan Başkanım, Divan Kurulu Üyeleri, Sayın Yönetim Kurulu Başkanı ve Yönetim Kurulu
Üyeleri, Saygıdeğer Divan Kurulu Üyeleri,
Tüzüğümüzün 96/8. maddesi uyarınca, tarafımızdan talep edilen kulüp ve bağlı ortaklıklarının
Eylül 2015 sonu itibarıyla Yönetim Kurulunca açıklanan kesin olmayan hesap vaziyetiyle,
yönetsel ve sportif faaliyet raporu hakkındaki yazılı görüşlerimizi sunacağım.
23 Mayıs 2015 tarihinde yapılan Seçim Genel Kurulu sonrasında, Yönetim Kurulunun göreve
başlama tarihini dikkate alarak, sizlerin de yeni Yönetim Kurulunun çalışmaları hakkında fikir
sahip olmanızı teminen, Denetim Kurulu olarak, karşılaştırmalarımızda 30 Haziran 2015 tarihi
ile 30 Eylül 2015 tarihli konsolide hesap vaziyetlerini dikkate aldığımızı söylemek isteriz.
Ayrıca kulübümüzün gelir ve giderlerinin mali tablolarda Türk Lirası olarak takip edilmesinden
7
hareketle, karşılaştırmalarımızda TL rakamları kullandığımızı, ancak gerekli gördüğümüz
yerlerde de döviz kurlarına, son aylardaki gelişmeleri dikkate alarak, kur farklarının rakamsal
etkileri hakkında sizleri bilgi sahibi yapmaya çalışacağımızı belirtmek isteriz.
Tüm Yönetim Kurulu toplantılarına iştirak edilmiş, yeminli denetim KPMC’nin raporları
üzerinde çalışarak tespitlerimizi sizlere sunmaya çalışıyoruz. İncelemelerimizi, üyelerin önem
verdiklerini, bilgi sahibi olmak istediklerini düşündüğümüz 5 ana başlık altında yoğunlaştırdık.
Merak etmeyin, tablolarla sizi yormayacağım. Sadece aynı tablolar KPMC’nin raporunda da
verildiği için, bu tabloların bir analizini yaparak sizlere bilgi vermek istiyorum. Bunlar sırasıyla,
1. Finansal borçlar; 2. Verilen teminat, ipotek, rehin, kefalet ve temlikler; 3. Toplam
yükümlülükler; 4. Gelir tablosu analizi; 5. Konsolide borç/alacak.
Finansal borçlardaki gelişmelere bakalım. 30 Haziran 2015 tarihi itibarıyla, 267.7 milyonu kısa
vadeli, 314 milyonu uzun vadeli olmak üzere toplam 581.7 milyon TL olan finansal
borçlarımız, Eylül sonu itibarıyla 342.6 milyonu kısa vadeli, 342.3 milyonu uzun vadeli olmak
üzere, toplam 684.9 milyon TL’ye yükselmiştir. Sonuç olarak, finansal borçlarımız 75 milyonu
kısa vadeli, 28.2 milyonu uzun vadeli olmak üzere, toplamda 103.2 milyon TL artış
göstermiştir. Yönetimin finansal borçlanmada ortalama olarak % 50 yabancı, % 50 Türk
parası oranını muhafaza ettiği görülmüştür. Ülkemizde karşılaştırma dönemimizde yaşanan %
15 civarındaki kur artışını dikkate aldığımızda, 103.2 milyon TL’lik finansal borç artışının 38.2
milyon TL’sinin kur farklarından kaynaklı olduğu tespit edilmiştir. Geriye kalan 65 milyon TL
ise yeni borçlanma olarak değerlendirilmiştir.
Yönetim Kurulu ile yaptığımız istişarelerde, kulübümüzün toplamda aylık olarak 45 milyon TL
mertebesinde gideri olduğundan hareketle, son 3 aydaki 135 milyonluk giderin 70 milyon
TL’sinin yaratılan kaynaklarla, kalan 65 milyon TL’sinin ise borçlanarak karşılandığı tarafımıza
ifade edilmiştir. Verilen teminat, ipotek, rehin, kefalet ve temliklerdeki gelişmelere bakalım.
30 Haziran tarihi itibarıyla 680 milyon TL ipotek, 216.3 milyon TL hisse rehini, 115 milyon TL
kefalet, 494.6 milyon TL temlik, 1.8 milyon teminat mektubuna olmak üzere, 1 milyar 508
milyon TL’den oluşmakta olan ilgili meblağ, Eylül sonu itibarıyla 1 milyar 834 milyon TL’ye
yükselmiştir.
Şimdi bu yükselişin açılımına bakalım. Eylül sonu itibarıyla ipotek kaleminin değişiklik
göstermeksizin 680 milyon TL olarak kaldığı; hisse rehini tutarının ise rehinli hisselerin
nominal tutarları aynı kalmasına rağmen, değerlendirmeye esas İstanbul Menkul Kıymetler
Borsası kapanış fiyatının 30 Haziran 2015’te 22.9 TL’den, 30 Eylül 2015’de 21.65 TL’ye
düşmesi sonucu. 11.8 milyon TL azaldığı; kefaletlerin 347.1 milyon TL, temliklerin 598.9
milyon TL’ye, teminat mektuplarının ise 3.5 milyon TL’ye yükseldiği görülmektedir.
Karşılaştırmaya esas iki dönem arasında 326.3 milyon TL’lik farkın kaynağına indiğimizde ise,
verilen kefaletler kalemindeki 232.2 milyon TL ve verilen temlikler kalemindeki 104.3 milyon
TL’lik artışlar öne çıkmaktadır. Verilen temliklerdeki 104.3 milyon TL’lik artışın kaynağı, Aktif
Bank’a verilen 32 milyon euro tutarındaki temliktir. Verilen kefaletler kalemindeki 232
milyon TL’lik artışın ise yaklaşık olarak 42 milyon TL’si iki dönem arasındaki kur farkından
kaynaklanmaktadır. Finans kuruluşlarına verilen kefalet senetlerinin büyük bir bölümü döviz
üzerinden düzenlenmiştir. Verilen kefaletlerdeki kur artış etkisi 191 milyon, 2 milyon TL’lik
8
artış ise Aktif Bank’a verilen 32 milyon euro temlik ile ve finansal borçlar kaleminde bahsi
geçen ilgili dönemde kullandığımız 65 milyon TL’lik yeni kredilerle bağlantılıdır.
Toplam yükümlülüklerdeki gelişmelere baktığımızda, Haziran 2015 tarihi itibarıyla 700.6
milyon TL’si kısa vadeli, 411.9 TL’si uzun vadeli olmak üzere toplam 1 milyar 112 milyon TL
olan toplam yükümlülüklerimiz, Eylül 2015 tarihinde 1 milyar 271 milyon TL’ye yükselmiştir.
İki dönem arasındaki 157.6 milyon TL’lik farkın 65 milyon TL’si bu dönemde yeni kullanılan
kredilerden, 38 milyon TL’si de kur farkı kaynaklı olmak üzere toplam 103 milyon TL finansal
borçlar kaleminden, 19 milyon TL’si ertelenmiş gelir kaleminden, 35.6 milyon TL de
sporcular, teknik kadro ve idari personele yapılacak ödemelerden kaynaklanmıştır. 30 Eylül
tarihi itibarıyla şarta bağlı sporcu yükümlülüklerimiz seneler olarak şu durumdadır., 2015-16
sezonu için 154.1 milyon TL, 2016-17 sezonu için 162.7 milyon TL, 2017-18 sezonu için 117.8
milyon TL, 2018-19 sezonu için ise 36 milyon TL olmak üzere, toplamda 470.6 milyon TL
olarak gerçekleşmiştir.
Gelir tablosu analizine baktığımızda da, Haziran 2015 tarihi itibarıyla 227.6 milyon TL olan
satış gelirleri, 151.4 milyon TL’lik artış sonucunda, Eylül 2015 tarihinde 379 milyon TL’ye
ulaşmıştır. Aynı periyotta maliyetler de 267.8 milyon TL’den 411.5 milyon TL’ye yükselmiştir.
Bu dönemde satışlardaki artış oranının maliyetlerdeki artış oranından fazla olması
neticesinde brüt zararın 7.7 milyon TL iyileşme ile 40.2 milyon TL’den 32.5 milyon TL’ye
düşmesine karşın, aynı tarihte sona eren 9 aylık hesap döneminde, grubumuzun dönem
zararı 216.2 milyon TL, geçmiş yıllar zararları ise 443.9 milyon TL olarak gerçekleşmiş ve
178.2 milyon TL’lik öz kaynak açığı oluşmuştur. Ayrıca net yabancı para pozisyon açığı 469.4
milyon TL olmuştur. 216.2 milyon TL’lik dönem zararı içerisinde, 118.8 milyon TL’lik
finansman giderlerinin payı dikkat çekmektedir. Son 3 ayda finansman giderlerindeki 64.5
milyon TL’lik artışın 38 milyon TL’si kur farkından kaynaklanmaktadır. İlgili dönemdeki zararın
18 milyon TL’si de özel ticari faaliyetlerden oluşan kur farkından kaynaklanmaktadır.
Kısaca konsolide borç/alacaklara da baktıktan sonra, idari ve hukuki konularda bilgi
vereceğim. Haziran 2015 tarihi itibarıyla 669.5 milyon TL olan toplam alacaklarımız Eylül 2015
tarihinde 39 milyon TL’lik artışla 708.5 milyon TL’ye yükselmesine karşın, aynı tarihler
itibarıyla toplam borç ve yükümlülüklerimiz de 1 milyar 588.9 milyon TL’den 1 milyar 703.6
milyon TL’ye yükselmiştir. Sonuç olarak da net borç/alacak farkımız 919.4 milyon TL’den,
75.6 milyon farkla, 995 milyon TL’ye yükselmiştir. Dönemsel olarak 75.6 milyon TL’lik
olumsuz artışın sebebi finansal borçlardaki artışlardır.
İdari ve hukuki konulardaki bilgilendirmem ise şöyle olacak. Kulübümüz ve iştirakleriyle ilgili
hâlen derdest veya temyiz aşamasında bulunan 300’ü aşkın dava bulunmaktadır. Bunlardan
KPMC raporunda temas edilen, burada değinilmemekle birlikte görece önem taşıyan bir
kısım davalar Denetleme Kurulumuzca da özel olarak incelenmiş, gelişmeler takip edilmiştir.
Söz konusu dosyaların son durumu özetle şu şekildedir.
SPK dosyaları: Sermaye artırımı öncesi ve sonrası dönemde yapılan işlemlerle ilgili olarak
açılan ve SPK davaları olarak nitelendirdiğimiz davaların önemli bir bölümü, usuli gerekçelerle
reddedilmiş ve lehimize sonuçlanmış durumdadır. Hâlen derdest 4 dosya bulunmaktadır ve
bunların en önemlisi, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2014/339 sayılı dosyada
9
birleşmiş durumdadır. Özetle, Sportif A.Ş. ile kulüp arasında yapılan hasılat paylaşımı
sözleşmesine esas teşkil eden Yönetim Kurulu kararının ve daha sonra sermaye artırımı
önceki kulübün stat gelirlerini şirkete devir işlemlerinin talep edildiği dava, bilirkişi incelemesi
aşamasındadır.
Taçspor davaları: Taçspor Tesisleri ile ilgili davaların ikisi kulübümüz yönünden önem
taşımaktadır. Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen davada, Taçspor’un
hisselerinin kulübümüze devri kararının iptali isteniyor. Dava özetle, şirket ana sözleşmesine
aykırı biçimde, hisseyi alacak kişinin bildirilmesinden itibaren 1 ay beklenilmesi
zorunluluğuna aykırı hareket edildiği iddiasına dayanıyor. Bu davada ayrıca şirkete kayyum
tayini talep ediliyor. Dosya henüz dilekçelerin teatisi aşamasında. Diğer dava, intifa hakkının
süresinin 20 yıldan 49 yıla çıkarılması yönündeki idari istemin yine idarenin bir başka işlemi
ile iptal edilmesi üzerine açılmıştır. Söz konusu işlemin iptali için açtığımız dava hâlen idare
mahkemesinde derdesttir.
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile aramızdaki davalar: Ali Sami Yen Türk Telekom
Arena’nın çatısının kapatılmadığı gerekçesi ile İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde
açılan dava hâlen bilirkişi aşamasındadır. Ayrıca Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile
aramızda stadın reklam gelirlerinin paylaşımından kaynaklanan çok sayıda davamız
bulunmaktadır.
Ada davaları: 7. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde 2010/1213 sayı ile görülmeye başlayan ve Genel
Kurulun işletmeci ile yapılan sözleşmeye icazet vermemesi üzerine açılan ilk dava, bilindiği
gibi, başlangıçta lehimize sonuçlanmış ise de daha sonra bu karar Yargıtay tarafından
bozulmuş, karar düzeltme talebimiz reddedilmiş, mahal mahkemesi bozma kararına uymuş,
Yargıtay bu kararı onamıştı. Söz konusu karar hâlen karar düzeltme talebimiz nedeniyle
dairenin önünde beklemektedir. İstanbul 7. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılan 2015/18 sayılı
tahliye davası ise akte aykırılık iddiası ile açılmıştır. Mahkeme davalı tarafın aynı konu ile ilgili
olduğunu iddia ettiği ve İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nde görülen dava dosyasının celbine
karar vermiştir. İşletmeci ile yapılan kira sözleşmesi 30 Kasım itibarıyla sona ermektedir. Bu
çerçevede izlenecek yolun belirlenebilmesi maksadıyla, konu 14 Kasım 2015’te yapılacak
Olağanüstü Genel Kurulun gündemine taşınmıştır.
Kalamış’taki tesislerimizin tahliyesi için açılan dava hâlen devam etmektedir.
Avukat Ayşegül Egemen’le ilgili dosyalarda ve icra takiplerinde henüz bir tahsilat
yapılamamıştır.
Bruno Heiderscheid davasında, Cenevre Ticaret Mahkemesi, kulübün 8 Ağustos 2014
tarihinden itibaren ödeme tarihine kadar işleyecek faizi ile birlikte 600 bin euro ve ayrıca
vekalet ücreti ile yargılama masraflarını ödemesi yönünde hüküm kurmuştur. 75 bin euro
tutarındaki vekalet ücreti Sayın Ünal Aysal’dan muvafakat alınarak kendisinin kulüpten olan
alacağından mahsup edilmiştir. Cenevre Ticaret Mahkemesi’nin kararına konu olan miktarın
ödemesi hususunda ise muhtemel bir tanıma, tenfiz davasının neticesinin beklenmesine
karar verilmiştir.
Grosskreutz transferinde yaşanan sıkıntı sonrası, süreç kurulumuzca takip edilmiş ve
yönetimden konu ile ilgili rapor alınmıştır. Sonuç itibarıyla, UEFA’nın lisans vermeme
10
yönündeki işlemine gereken itiraz yapılmış, fakat olumlu bir sonuç alınamamıştır. Bu
çerçevede, lisansı ancak Ocak ayı itibarıyla çıkabilen futbolcuya bu süreye kadar olan mali
yükümlülükler yerine getirilmektedir.
UEFA’nın mali kriterlerinin sağlanabilmesi için tarafımıza ek süre verilmesi yönünde, Yönetim
Kurulu tarafından yoğun bir gayret gösterilmektedir. Geçmiş dönem zararlarının UEFA
standartlarının üzerinde seyretmesi sebebiyle, UEFA’nın uygulayabileceği müeyyideler
şöyledir: 1. Uyarı; 2. Kınama; 3. Para cezası; 4. Puan silinmesi; 5. UEFA’dan elde edilen
gelirlerden kesinti yapılması; 6. Yeni alınan oyuncuların UEFA karşılaşmaları listelerine alınma
yasağı; 7. UEFA karşılaşmaları listelerine alınacak oyuncularda kısıtlamaya gidilmesi; 8. Men
edilme; 9. Ünvanların geri alınması. Belirtelim ki, UEFA söz konusu yaptırımların bir veya
birkaçını da aynı anda uygulama imkânına sahiptir. UEFA kulüp lisansının alınamaması
durumunda, kulüplerin veya şirketlerin, sadece sportif başarı sonuçlarına dayanarak UEFA
müsabakalarına katılmaları mümkün değildir. Süreçle ilgili olarak, KAP’a gereken açıklamalar
yapılmıştır. Önümüzdeki Aralık ayında, konu hakkında UEFA’da yapılacak oturuma davet
edilme talebimiz bulunmaktadır.
İdari yönden, son 3 ayla ilgili olarak aşağıdaki tespitleri yapmak mümkündür. Florya Metin
Oktay Tesisleri’nde bu kısa süre içinde, son derece kapsamlı ve önemli tadilat çalışmaları
yapılmış, tesislerin önemli bir bölümünde iyileştirmeler yapılmıştır. Yaklaşık 1 milyon 500 bin
TL’ye baliğ olan yenileme çalışmaları Sayın Başkan ve bir grup kulüp üyesinin katkıları ile
gerçekleştirildiğinden, kulübe ek bir mali yük de getirilmemiştir.
Personel: 30 Haziran 2015 tarihi itibarıyla 541 kişi olan konsolide personel sayımız Eylül 2015
tarihinde 543 kişi olmuştur. Sportif’te 9, kulüpte 5, iletişimde 5 olmak üzere 19 kişilik
tenkisata karşın, yeni açılan veya açılacak mağazalar için Mağazacılık bölümünde 16 kişilik
ilave personel istihdam edilmiştir. Karşılaştırma dönemimizde, konsolide personel maliyeti
Haziran 2015’te 4 milyon 472.5 bin TL’den Eylül 2015’te 4 milyon 680 bin TL’ye yükselmiştir.
Bir de Galatasaray Dergisi ile ilgili kısa bir bilgi vermek istiyorum. Malumunuz olduğu üzere,
Galatasaray Dergisi, Graf Ajans’tan alındı, başka bir ajansa verildi. 1 aylık bir süreden sonra
yeniden yayın hayatına devam ediyor. Galatasaray Dergisi’nin yayınını üstlenen şirketle
yapılan anlaşma neticesinde, 2014 yılında toplam 1 milyon 675.2 milyon TL/yıl olan toplam
giderlerde, baskı ve içerik giderlerinin yayıncı kuruluş tarafından üstlenilmesi ile ciddi bir
tasarrufa gidilecektir. Yani yeni yayıncı bu giderlerin hepsini kendisi üstleniyor, bize
yansıtmıyor. Temmuz 2015-Ekim 2015 tarihleri arasındaki toplam giderler şimdiden 36.143
TL olarak gerçekleşmiştir.
Denetim Kurulu olarak, sizleri daha fazla meşgul etmek istemiyoruz. Divan Kurulu
toplantısında verebileceğimiz en komprime, en kısa şekilde bir rapor hazırladık. İlgili bilgi ve
sorularınıza hazırız. Teşekkür ediyoruz.
Divan Kurulu Başkanı İrfan Aktar
Efendim, Sayın Cengiz Ergani’ye açıklamaları için teşekkür ediyoruz. Kendisine tevcih edilecek
sual var mı? Yoksa diğer maddeye geçiyorum. Yok. Gündemin beşinci maddesi, gündemin
üçüncü ve dördüncü maddesinde ele alınan raporlarla ilgili genel görüşme açılması. Söz
almak isteyen arkadaşlarımız işaret buyursunlar. Hayrettin Kozak ve Ayhan Özmızrak işaret
11
ettiler. Başka talebi olan var mı? Yok. Hayrettin Bey, ilk önce Ayhan Bey gelecekmiş. Buyurun
efendim.
Ayhan Özmızrak
Değerli Galatasaraylılar,
Hepinizi saygıyla selamlarım. Öncelikle bu raporu sunduğu için hem yönetime, hem bu sefer
biraz detaylı bilgi veren Denetim Kuruluna teşekkür ederiz. Ama şu bilgileri biraz erken
alabilsek de buraya inceleyip gelebilsek, biraz daha detaylı inceleyebilsek, herhâlde biraz
daha faydalı, katkılı bir çalışma yapma şansımız olur. Sevgili Cengiz kardeşim, sen burada
birtakım rakamları söyledin, açıklamalarda bulundun. Şimdi o elindeki kâğıdı bırakıp bir daha
tekrar edebilir misin? Herhâlde zor. Bizim dinlerken hem bunları not alıp, hem ne olduğunu
takip etmemiz zor.
Denetim Kurulu raporunda, denetçi raporunun başında da belirtilen bazı hususlara değinildi,
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile olan sorunumuz gibi. Ama orada başka noktalar da
vardı. Ben isterdim ki, Cengiz arkadaşım onlardan da bahsetsin. Bu vergi davaları filan var.
Evet, süren, bilirkişide işte görüşme hâlindeyiz, mahkeme hâlindeyiz ama hiç olmazsa genel
çerçevesi nedir, aslı, cezası nedir, global olarak onu da bilseydik iyi olurdu.
Şimdi bu 9 aylık bilanço ve mali tablolar üzerinde konuşmadan önce bir şeyi açıkça belirtmek
lazım. Yiğidin hakkını vereceğiz. Yok, öldürmek filan yok ama hakkını vereceğiz. Tabloları
incelerseniz göreceksiniz, yönetime borçlar 26 milyon lira. Yani bu yönetim 26 milyon lira
nakit destek çıkmıştır. Bu öyle az buz, kolaylıkla, hemen yandan yundan yapılacak bir şey
değildir. Ciddi bir katkıdır. Bunun hakkını vermek ve teşekkür etmek lazım. Ama tablo böyle
olunca, her şey düzeldi mi? Biraz önce sunum yapıldı. Bazen dolara, dövize gidildi, bazen Türk
lirasına gelindi. Şöyle çok şık bir tablo çıktı gibi oldu ama. 3 aylık değil de, bazı şeyleri geçen
sene 9 ay ne imiş, bu sene neymiş, biraz öyle bakalım. Yani bazı verilere sene sonundan
itibaren bakalım diyorum.
Şimdi satış gelirleri geçen sene yani 30.9.2014’te 317 milyondu, bu sene 379 milyon. Ama
tüm bu artışın sonunda, toplam zarar -30 Eylül itibarıyla- geçen sene 206 iken bu sene oldu
216. Yani zararımız da giderek artıyor, gelirimiz ne kadar artarsa artsın. Personel kısıtlaması,
personel giderlerinde azalma var deniyor. Şöyle söyleyeyim, sporcularımızı da personel gibi
görürsek eğer, eğer sporcular, idari kadro, sportif kadroyu da bir arada görürsek, geçen sene
9 ayda 279 milyon ödeme yapılmışken, bu sene 288 milyon. Bunlar giderlerin belli başlı artan
kalemleri. Bunlar nereden karşılandı? Bunlar kredi ile karşılandı. Hem de maalesef büyük bir
kısmı da kısa vadeli kredi ile karşılandı. Sene sonunda 60 milyon olan kısa vadeli finansal borç
-banka borcundan bahsediyorum, bu söylediklerim hep finansal borçlardır- 60 milyondan
205 milyona geldi. 145 milyon kısa vadeli yeni borçlanmadan bahsediyoruz. Uzun vadeli
borçlarımız 287’den 342 milyona çıktı. Ve toplam banka borcumuz 498 milyondan 684
milyona çıktı. Çok rakamların detayına, hangi banka, hangi şeydir diye bakmıyorum ama
geldiğimiz noktada, bankalara borcumuz 684 milyon lira. Sporculara -o hani bilançoya
girmeyen- borçlarımız 31.12’de 449 milyon iken şimdi 471 milyon. Bu kredi arttı dedi, kredi
artışı 186 milyon. Yani 31.12’den bugüne 186 milyon kredi artışı var toplam. Teminatımızın
artışı 548 milyon. Bu ikisini oranlarsanız, yeni krediler için yaklaşık 2.95’lik bir teminata
12
gelmiş olursunuz ki, yüksek demek bile biraz hafif kalıyor. Böylelikle 2.58 olan teminat
oranımız 2.68’e geldi. Ama esas tehlikeli olan, kısa vadeli borçlarımızın çok çok yüksek
olması.
Bu raporun, denetçi raporunun başında bir nokta var. Onda sizin de dikkatinizi çekmek
isterim. Bu söylediğim davalarla ilgili şeyleri söyledikten sonra bir kritik uyarı yapıyor, gayet
nazik ve üstü kapalı şekilde. Grubumuzun KDV’ye tabi olduğunu -anonim şirketlerin-, diğer
taraftan, sporcularla olan anlaşmaların net olduğunu, stopajın tarafımızdan ödenmesi
gerektiğini, burada bazı hatalı uygulamalar olduğunu, bunun etkilerinin bu bilançoya
yansıtılmadığını söylüyor. Bu arif olanın çok net anlayabileceği çok ciddi bir uyarıdır. Bunun
yönetim tarafından da dikkate alınmasını, bundan sonraki yönetimlere de -kendilerinin aldığı
gibi- başka bir kambur bırakmamalarını rica ederim.
En son olarak, şubelerle ilgili olarak, bütçeye oldukça uygun gibi gözüktü. Ama dikkat
ederseniz, orada uygun olan giderler, % 20 mertebesinde eksik olan da gelirlerdi ve bu 9 aylık
dönem. 12 aylık döneme geldiğiniz zaman çok net gözüküyor ki, sportif şubelerde de ilave
kredi ihtiyacı çıkacak ve bizim maalesef bu 200 milyonları geçen kısa vadeli kredimiz daha da
artacaktır.
Genel olarak durumu bu şekilde bilip ona göre düşünmenizi, öyle değerlendirmenizi rica
ederim. Hepinize saygılar sunarım.
Divan Kurulu Başkanı İrfan Aktar
Efendim, Sayın Ayhan Özmızrak’a teşekkür ediyoruz. Ayhan Özmızrak’ın yaptığı hatırlatmaya
katılıyorum. Değerli yöneticiler, eğer bu raporlar son gün elimize geçerse, biz de üyelerimize
ancak son gün bildirebiliyoruz. 50-60 sayfalık raporu da o kıymetli üyelerin, şimdi söz alan
insanların bu kısa süre içinde irdelemeleri zor. Senenin belli aylarındaki 3 aylık rapor, tüzük
gereği yaptığımız bir işlem. Lütfen bu raporları usulüne uygun bir şekilde, zamanında
gönderin ki, diğer arkadaşlarımız da bunu usulüne uygun şekilde inceleyebilsinler. Sayın
Hayrettin Kozak, buyurun efendim.
Hayrettin Kozak
Değerli Başkanlarım, Yönetim Kurulunun Değerli Üyeleri,Sevgili Galatasaraylılar,
Bugün geniş zamanımız var, -merak etmeyin, fazla konuşmayacağım da- yani iki konuşmacı
olduğuna göre biraz daha rahat konuşabiliriz herhâlde.
Şimdi müsaade ederseniz, ben evvela sizinle dertleşeceğim. Samimi bir dertleşme. Siz beni
yıllardır görüyorsunuz. Ben de genellikle aynı şeyi yaparım. Çıkarım buraya, bir şeyler
söylerim, ondan sonra da otururum. Kimseye hakaret etmem. Sert eleştiriler yaparım,
tatlısını da yaparım, ama ben kimseye hakaret etmem, bilirsiniz. Ve çok önemli bir tarafım.
Ben muhalefet yapmıyorum, bunu anlatamıyorum insanlara. Muhalefet denen, muhalif
denen kimse, var olan bir göreve talip olan kimsedir. Benim böyle bir derdim de yok. Allah’a
şükür, ben yönetimlerde üye olma şansını her zaman yakaladım. Hayatımda bir kere seçime
girdim, onda da kaybettim, Adnan Öztürk’le beraber. Benim bütün 45 yıllık hikâyem bu
yönde.
13
Şimdi, ben ne yapıyorum, onu söylemek istiyorum. Ben Galatasaray’ı çok seviyorum. Bunu
lütfen iyi bilin. Benim için, çoluğum çocuğum ne ise Galatasaray da odur. Farklı bir anlayıştır
benimki. Benim kimseyle bir derdim yok. Benim Galatasaray’la derdim var. Galatasaray
kötüye giderse ben kötüye giderim, iyiye giderse ben memnun olurum. Ama bunu yaparken,
ben her şeyden önce ciddi, dikkatli, takipçi bir üye olmanın bütün titizliğini gösteren de bir
insanım. Burada mütevazı değilim. Ama bu dikkatli dediğim çalışmalar, -doğrudur, yanlıştır,
hepsi de olabilir, ona da geleceğiz- ben bunları alıp yoğurur, size sunarım. Hepiniz
biliyorsunuz bunu, katılan, katılmayan. Ben buradan salonu çok iyi görüyorum, inanın bana.
Uyuyanı da görüyorum, benim için söylenen, ulan yine çıktı, diyeni de biliyorum. Büyük bir
ilgi ile dinleyeni de biliyorum ben. Biz beraberiz yıllardır. Hele hele bu grup, burada var olan
grup, aşağı yukarı yıllardır gelen insan, grubun hemen hemen tamamıdır. Divanda yaş limitini
düşürdük. Ne yaptık? 25 yıla düşürdük, değil mi İrfan ağabey?
Divan Kurulu Başkanı İrfan Aktar
Evet.
Hayrettin Kozak
25 yıla düşürdük, çıktık 2 bin kişiye. Bizim grubumuz değişmedi. Bin kişiye çıktığı zaman, biz
700 kişiydik. O 700 kişiden sadece 200-250 -ama hiç 251 olmadı- kişi geliyordu buraya. İşte
onun 200 kişisi burada zaten. Yine böyle devam edeceğiz biz. Bunu, bunu çok büyük önemle
söylüyorum size. Dolayısıyla, birbirimizi tanımış olmamız... Aramıza yeni girenler bizi
tanımazlar. Tanıyacaklar onlar da. Şimdi bakın, derdimi anlatabildim.
Ben yine bir şeyler söylemeye gayret edeceğim. Hep de şunu söylerim, bunun şahidisiniz.
Ben her konuşmamdan sonra, fazla rakam ifade ettiğim için, eğer yanlış ifade ettiğim bir şey
varsa, rica ediyorum, yöneticiler veya işte yanlış söylediğimi gören insanlar beni uyarsınlar,
derim. Bugüne kadar, -çok samimi söylüyorum, sizler hep şahidimsiniz- bir Allah’ın kulu
şuraya çıkıp da, Hayri, şu rakamı yanlış söyledin, demedi bana. Ben diyorum ki, herhâlde
doğru söylüyorum o zaman. Şimdi bu anlayışla birkaç şeye değineceğim.
Şimdi, zaten rakamlar bol bol söylendi, onlara dalmayacağım hiç, merak etmeyin. Ama bir
şey çok önemli. Bunu da yıllardır söylüyorum ben. Bakın, giderler, giderler, giderler... Benim
hastalığım orada. Bu giderleri durdurabilen bir Allah’ın kulu yok. Öyle 3 tane personeli
çıkartıp yılda 2.3 milyon veya 3 milyon tasarruf ederek bu sistem bir yere gitmez. Tasarruf,
masarruf olmaz o. Tabii bir çabadır, tabii bir çabadır. Daha akıllı transfer yapmak tabii bir
çabadır. Takdir de ettik, ifade ettik de. Ama devasa yatan gerideki şeyi kaldıramamıştır,
halledilmemiştir. Maalesef hâlâ var olan bir mukavelenin kırıntısı olarak, biz bir
futbolcumuzun ve formsuz, nedense randıman vermeyen bir futbolcumuzun şartlarını belki
de arttırarak bir yıl daha uzatıyoruz. Okudunuz gazetelerde. Bunları yakamızdan atmadığımız
sürece biz bir yere gelemeyiz. Giderlerdeyim. Şimdi bakın, giderler sürekli artıyor, sürekli
artıyor ve her gelişimde de ben size bunları söylüyorum. Bir Allah’ın kulu bunu durduramıyor,
durduramayacak da. Öyle görünüyor.
Bakın, sadece 3 tarihi söyleyeyim size. Eylül 2014’te 538 milyon gider yapmış, 9 ayda
Galatasaray. 30 Haziran itibarıyla, az önce arkadaşlarımız da söyledi, 374 milyon. 30 Eylül
14
itibarıyla, bugün sunulan, 617 milyon. 3 ayda, 617 milyon. Yıl sonunda hep beraber olacağız,
dinleyeceğiz, sunulacak orada. Hiçbir surette 770 milyonun altında bir giderle
karşılaşmayacaksınız. Bu böyle. Siz de buradasınız, ben de buradayım, yönetim de burada.
Şimdi bunu yönetim kendine eleştiri filan gibi zanneder. Hiç alakası yok.
Zannediyorum son birkaç Genel Kurulda veya mali raporlarda, borç-alacak tabloları
konulmuyor. Yani tablo hâlinde vardı ya, sol tarafta. Şu, yukarıda gelirler, alt bölümde
giderler. Onların kendi içinde de tek bir sayfa ve onun sağ kenarında bir şey vardı, onu da
unutmayın, döviz karşılığı vardı. Biz dövizden kaçan adam değiliz ki. Onu oraya getirenlerin
içindeyim ben. Bizim dövizle hiçbir şeyimiz yok, yasal olarak. Ama just for, bilgi için, tamamen
bilgi için, oraya biz dövizi de koyduk hep yıllarca. Burada TL’yi okurken, o döviz okunuyordu
zaten. Onu biz kaldırmadık ki. Ama şu var. Diyelim bizim 500 milyon TL borcumuz var. Bunun
da karşılığı, kurlar artmış, dolar karşılığı olmuş 300 milyon, tamam mı? O 300 milyon dolar
borcun, yani dolar tahvil edilen borcun ödeme vadesi gelmiş. Ne yapacağız, söyler misiniz
bana? Bankada döviz hesabınız var mı? Yok. Ne yapacağız? Günlük kurla gideceğiz. Döviz
alacağız ve borcumuzu ödeyeceğiz. Yani tekrar Türk lirasına geri döneceğiz. Realist olalım.
Çünkü biz, işte günlük hayatında 29 milyonla, bunca paranın içinde sadece 29 milyonla
yaşayan –TL- bir kulübüz biz. Bunun sıkıntısını çok güzel söylüyor Ayhan kardeşim. Ben de
farkındayım.
Bakın, şunu söyleyeyim size. 2004 yılından bu yana, -teker teker çıkardım şurada- bugüne
kadar en yüksek yönetici alacağı 9 milyon TL olmuş. 14 yıldır bu, daha geriye gitmedim.
Özellikle de rahmetli, çok sevgili dostumuz -onu da yerden yere vurduk burada- Özhan
Canaydın’ı anıyorum. Hep ondan bahsederdik, 6 milyon para verdi diye. Dünya kadar da imza
verdi diye. Şimdi bakın, yıllardan beri ilk defa, ilk defa 26.2 milyon alacaklı duruma geçmiş
yönetim. Bu rakamlar bir şey mi? Bir şey değil ama çok büyük bir şey. Adam çıkmış, cebinden
keş para vermiş kardeşim. Niye vermiş? Galatasaray’ı için vermiş. Şimdi orada, bir köşede
yazıyor bu rakam. O kitaplara bakmayanlar zaten fark etmez. Sabahleyin telefonla konuştuk
sevgili kardeşim Ayhan’la. En fazla dikkatini çeken neydi, dedim. Bana aynen bu rakamı
söyledi. Anormal hoşuma gitti, çünkü çok değerliydi o rakam. Durum bu. Fedakârlık var.
Ayrıca, kendileri birçok teminata imza da atıyorlar. Müteselsil teminat, ama büyük rakamlar.
Toplam verilen kişisel teminatlar 220 milyonları filan buluyor. Bunun büyük kısmı kulübün
bugünkü Sayın Başkanına ait. O da fedakârlık, ama keş para vermek başkadır.
Şimdi şunu demeye getiriyorum. Niye veriyor? Keyfinden değil tabii. Evvela sorumlulukları
var. O sorumluluklarının gereğini, kısmen de olsa, o günün şartlarında gerektiği için keş para
çıkartarak hallediyor, belli. Ee, nasıl olacak bu, nereye gideceğiz? Bunun için ben burada bas
bas bağırıyorum. Bas bas bağırıyorum, giderler, giderler diyorum. Açık söyleyeyim. Bakın, bir
de altında bir satırda gelirler var. Artmıyor kardeşim. Artmış, artmış, armış. Mesela 30 Eylül
itibarıyla biz 400 milyon -bayağı bir rakam- gelir sağlamışız. Ama karşılığında 617 milyon gider
yapmışız. Geliri en fazla artırdığımız dönem dahi, giderimiz 200 milyon artmış kardeşim. Siz
nasıl düzeltirsiniz bu sistemi? Öyle 20-30 milyon TL vermekle filan da olmuyor.
Yani benim derdim şu. Rica ediyorum, birbirimizi anlayalım. Bizim burada kimse ile derdimiz
yok. Yönetim de bizi anlasın, biz de onları anlayalım, yardımlaşalım. Bangır bangır eleştiri ise,
15
eleştiriyi biz de yapalım. Tek şey şu, o eleştirinin ruhunu anlasın insanlar, bu adam niye bunu
eleştiriyor diye. Zaten benim adım vardır, muhalif Hayrettin. Bana ne ulan muhalefetten! Ben
size sunum yapıyorum. Ben buyum, evvela kulübümü düşünüyorum. Sonra benim için, bizim
bir avantajımız var sizlerle. Biz her ay beraberiz, biliyorsunuz. Çünkü her ay bizim Divan
toplantımız var. İyi ki var, Allah’tan var. Yoksa biz bir sene uyuyarak giderdik. Bir sene sonra
da, zaten 8 bin üyemiz var, oradan da 1.000 kişi ancak gelirdi, bir Genel Kurul yapardık, 35
kişi konuşurdu, herşey birbirinin içinde, bir şey anlamadan, kırmızı kitapları, şeyleri altını alıp,
evimize giderdik. Şimdi hiç olmazsa, burada ben veya benim gibi birkaç arkadaşım birtakım
laflar ediyor, ukalalıklar ediyor, doğruları söylüyor hiç olmazsa. Belki bunlara kulak asılır da,
ya bu adamlar bunu söyleyip duruyorlar, kendileri ortalıkta. Bari bunun elinden tutun.
Geçen başıma bir şey geldi. Benim türümde bir adam için... Belki bir yanlış da yaptım ben
yaparken. Biliyorsunuz, Cumartesi günü bir Genel Kurulumuz var, Galatasaray Adası ile ilgili.
Bana göre çok önemli. Benim Galatasaray tarihindeki en önemli meselelerinden biri bu.
Şimdi dedim ki, ya orada bir arkadaşımız var, orada işletmeci olarak çalışıyor. Bu adamcağız
ne yapmış, yani parasal olarak ne yapmış? Kimse bunu ne soruyor, ne ediyor. Adam diyor ki,
mahvoldum ben, dünyanın parasını harcadım, hiçbir şey kazanmadım, diyor. Bize ağlıyor, şu,
bu. Peki, nedir bu? Biliyorsunuz, 400 milyon liralık bir sözleşmedir bu. Efendim, son 6-7 yılı, 5
yılı TL olarak kullanılmış ama hep dört yüz milyonun karşılığı olarak. Detaya sokmayayım sizi,
400 milyon. Galatasaray, 9 seneden beri, Ada’sını kiralamışsa, bana göre...
Divan Kurulu Başkanı İrfan Aktar
400 bin dolar.
Hayrettin Kozak
400 bin dolar, pardon. 400 bin dolar olarak Ada’sını kiralamışsa Galatasaray Spor Kulübü, bu
direk bir gelir kalemi olduğuna göre, bizim gelir hanelerimizde bunun yer alması lazım. Ve
dibinde de 4x9=36, 3 milyon 600 bin dolar seviyesinde bir karşılığı TL’nin yer alması lazım
orada. Ben ondan da vazgeçtim. Bir yazı yazdım, ne olur ne olmaz, oğlum yanlış yapma diye.
Bizim yeni bir finansman müdürümüz var, dernekle ilgili. Ada da derneğe ait olduğu için, -ismi
lazım değil- saygı ile bir yazı yazdım kendisine. İşte sayın bilmem kim, bildiğiniz gibi,
önümüzde bir Genel Kurulumuz var, Ada ile ilgili. Bu Genel Kurula hazırlanmakta olan üyelere
mutlaka ışık tutmak için benim buna ihtiyacım var, şu Galatasaray Adası’nın -dikkat edin- son
5 yıllık gelir ve gider rakamlarını bana bildirin, dedim. Bunu da özellikle dedim, sözleşmenin
türü... Hatırlayacaksınız, orada bir kira var, komik bir şey, 24 bin dolar bizim kiramızdır. 360
bin dolar da bizim bağışımızdır. Toplam 400 bindir. Bunların yıllar itibarıyla girdi olarak, yani
muhasebe kayıtlarına geçmiş bir dökümünü istedim hanımefendiden yazıyla, amacımı da
söyleyerek. Aradan iki gün geçtikten sonra, bir aradım, öğrendim telefonunu. Bana da cep
telefonunu verdiler, aradım. Alo, işte ben şuyum. Siz benim özel telefonumdan niye
arıyorsunuz, dedi. Şimdi tabii hanımefendinin durumunu bilmiyorum. Belki hakikaten çok
özel de, ee ben bunu sokaktan almadım ki. Neyse, neticede bana bir de ders verdi. Takiben
bir de yazı yazdı, siz bunları istiyorsunuz, ama biz bir profesyoneliz, bunları biz veremeyiz
diye. İşte zaten yönetim sizi aydınlatacak kongre günü, yani Cumartesi günü. Aşağıda da
16
dediği, biz profesyonel olduğumuz için, üyelerin de hak ve sorumlulukları şudur diye, benim
aylarca üzerinde çalıştığım tüzüğün, bilmiyorum kaçıncı maddesini, üyelerin hak ve
sorumlulukları diye, aynen almış tüzüğün maddelerini, bana göndermiş. Allah razı olsun. Ben
de onu okudum, dersimi de aldım, eğdim başımı, buraya geldik.
Şimdi bunu niye söylüyorum, biliyor musunuz? Gelmiş, hayırlı olsun, yeni de gelmiş galiba.
Mutlaka başarılı arkadaşımızdır. Dikkat etsin bu işlere, bana saygı değil. Ben 45 yıllık üyeyim,
Divan Kurulu bilmem nesiyim, şudur, budur, hiç önemli değil. Ben bunu söylemek için bunları
anlatmıyorum size. Dikkatli olsun, Galatasaray’ı iyi tanısın. Bu bilgi niye talep edilmiştir, kim
bunu talep eden ya, belki bir gazeteci istiyor bunu demesi lazım. Yani bu devlet sırrı, benden
böyle saklandı. Ben buna rağmen, az önce size söylediğim gibi, yılların yöneticilerin verdiği
paraları size sunduğum gibi, ben Ada’nın kiralandığı Mayıs 2006’dan itibaren, 2007 yılının
sonuna kadar Galatasaray’ın tüm gelirleri, tüm giderleri, dip rakamı, aradaki farkını cebime
koydum. Merak edenler Cumartesi gelir dinlerler. Ağlarlar mı, alkışlarlar mı, onu bilmiyorum.
O da sizin işiniz. Çok önemli bu söylediğim.
Şimdi efendim bakın, giderlerle ilgili, büyük önem verdiğim giderlerle ilgili görüşlerimi
söyledim. Niye önem verdiğimi de söyledim. Şimdi altta, iki üç tane rakam söyleyeceğim.
Merak etmeyin. Şimdi gelirler çok aşağıda kalıyor. Finansal borçlar -zaten arkadaşlar da aynı
rakamları söyledi- Haziran ayında 581 iken Eylül ayında 685 olmuş, 104 milyon artmış 3 ayda.
Yani şimdi, banka borçları. Yani bu demektir ki, o süreçte o kadar paraya ihtiyacımız oldu da
bu arttı. Durup dururken artmadı ya. Ayrıca cepten verilen birtakım paralar da ayrı. Şimdi
bakın, o 104 milyon artmış, teminatlar da rekoru kırmış. Kulüp tarihinin rekoruna ulaşmış, 1
milyar 834 milyona ulaşmış, zaten arkadaşlarımız da söylediler. Aradaki farka baktığınız
zaman, 104’ün hemen hemen 3 misli. Bu şunu da teyit ediyor. Biz bankadan aldığımız her
kredi tutarının en az 3 misli, en az 3 misli faiz ödüyoruz burada.
Divan Kurulu Başkanı İrfan Aktar
Teminat veriyoruz, faiz değil.
Hayrettin Kozak
Pardon, teminat veriyoruz burada, en az 3 misli. Biz koca Galatasaray Kulübü’yüz, birtakım
bankalarla milyarlarca liralık kredi alışverişimiz var. Hâlâ bizden 3 misli teminat almaya
devam ediyorlar, ki bunda ilk geldiği andan itibaren Başkanımızın çok titiz olduğunu da
biliyorum ben. Onu da biliyorum, zaten ifade de etti kendisi. Tekrar ediyorum, ara nağme
yapıyorum. Benim bu söylediklerimin bu yönetimle hiçbir alakası yok. Hiç üstlerine
alınmasınlar, lüzumsuz şekilde. Hayır, söylediklerimin yanlış olduğunu, doğru olmadığını
söylesinler. Teminatlar 1 milyar 834 milyona ulaşmış. Bir de şarta bağlı yükümlülükler hep
pas geçilir yönetimler tarafından. Az önce Ayhan kardeşim de söyledi, bu fiilî bir borçtur. Fiilî
bir borçtur, futbolcuların alacağıdır. Söyleye söyleye dilimde tüy bitti. 344’ten 470 milyona
ulaşmış Eylül sonu itibarıyla. Bu bizim ödeyeceğimiz paradır. Bakarsınız, kitap elinizde. Yani
KPMC’nin raporu elinizde. Açarsınız, okursunuz, nereden geldiğini de görürsünüz. Ama bu
bizim borcumuzdur. Adamın mukavelesi bitmek üzereyken, kendiliğinden mukavelesi uzuyor.
Gitmiyor adamlar kardeşim. Sen bunları çatır çatır ödeyeceksin ve diyeceksin ki, ya yukarıda
17
bu kadar borç var, bir de bu var ama dememiz lazım ve bunu da sizlerle paylaşmamız lazım.
Bu hepimizin işi. Hepimizin işi diyorum.
Şimdi, dikkatimi çeken birkaç şey var. Bu konuştuklarımızın dışında, farklı bir görüşüm var bir
konuda. Bunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Tabii yönetimle de bir kapalı salon inşaatımız söz
konusu, biliyorsunuz hepiniz. Arena stadımızın kendi hinterland’ında, yani 120 dönümün
içinde bir salon inşaatı yapmak için ön çalışmalar yapılıyor. Görüşmeler de yapılıyor, belki
proje de yapıldı, bilmiyorum. Şimdi bunun maliyeti olarak, Başkanın çeşitli beyanatlarında
söylediği, 60 milyon dolar rakamları geçiyor. Hadi onun birazını atalım, 50 milyon dolar
diyelim. 50 milyon dolar kabul edip bakalım. Şimdi bakın, hep beraber bir düşünelim. Biz bu
salonu nereye yapıyoruz? Kendi tarlamıza mı yapıyoruz? Hayır, 120 dönümün içine. Evet. 120
dönüm kimin? Devletin. Bırakın siz kapalı salonu, kendi stadımızın kullanım hakkını aldık mı
biz? Var mı aldık diyen? Yok. Alamadık. Ya biz daha stadın üst hakkını alamamışız, buraya biz
kapalı salon yapmaya çalışıyoruz. Tabii onun müsaadesini verir bakanlık. Gidilmiş, gelinmiş.
Vermez olur mu? Adamın kendi arazisinin üstüne, bir kulüp gelmiş, ben buraya şöyle bir
kapalı salon yapacağım. Niye itiraz etsin ki adam? Teşekkürle, hatta bir de plaket vererek
kabul eder. O yapıldığı zaman, üst hakkı olmadığı sürece zaten onların. Üst hakkı olduğu
zaman da onların. Öyle değil mi? Hukukçular söylesin. Şimdi biz buraya bu yatırımı yapmak
için yola çıkıyoruz. Para durumumuz ortada. Söyleye söyleye dilimizde tüy bitti.
Şimdi bugün bizler nerede yapıyoruz voleybol maçlarımızı? Abdi İpekçi’de. En az 6-7 sene
veya ne ise, bir süredir orada yapıyoruz, değil mi? Ve bizim taraftarlarımızın fevkalade itibar
ettiği bir salon. Dikkat edin, bütün derbi maçlarımızı, Avrupa kupalarındaki maçlarımızı orada
yapıyoruz. Minimum 10 bin seyirci ile oynuyoruz ve maçları büyük ölçüde, hakikaten o
müthiş taraftarın desteği ve eforuyla alıyoruz. Şimdi biz ne yapıyoruz? Peki, biz bu salonu
bedava mı kullanıyoruz? Yok, ama bakın kaça kullanıyoruz. Bu sene 950 bin lira, içinde
bulunduğumuz sezon. Bunun içinde işte maç, onun kendi içinde bir hesabı var. Ama ben
söyleyeyim, 950 milyon. Bunun ulaşabileceği, maç adetleri, şusu busu ile maksimum o da 1
milyon 600 bin. Bugüne kadar ulaşmamış, buna dikkat edin. Yani siz şöyle düşünün, 1 milyon
ile 1.5 milyon arasında bir rakam. Şimdi hepiniz söyleyin kendi kendinize. Bir iddia etmiyorum
ben. Bir tarafta 50 ila 60 milyon dolarlık bir yatırım, başkasının arazisi üzerine. Girdisi ne
kadar olacak, katiyen belli değil. Şu kadar seyirci gelir, ortalama şu kadar olur diye kimse
iddia edemez, Seyrantepe gibi yerde. Diğer tarafta da 1-1.5 milyon liraya, 1 yıl kira vererek
bütün ihtiyacımızı giderdiğimiz ve taraftarlarımızın büyük ilgi gösterdiği bir salon. Hangisini
tercih edersiniz? 50 milyon diyelim, bunun Türk lirası karşılığı -3 ile çarparsanız- 150 milyon.
Yani 150 sene, orada öbür tarafı kullanırsınız diyorum ben. Bu belki bir geri zekalının görüşü.
Belki yeni yatırımlara karşı çıkan manyak tipli bir adam, şu, bu. Ben size verileri verdim.
Takdir sizin ve yönetimin.
Bir forma reklamı olayımız var. Bakın, Dumankaya firması ile, biz o kadar dolar arzu
etmemize rağmen TL olarak yapmışız. Yapmışız, tamam. 3 yıllık, 11 milyon, 30 milyon TL
karşılığında 3 yıllık bir anlaşma yapmışız biz, göğüs reklamı. Bunun yıllığı ortalama takriben
3.3 milyon dolara geliyor. Bugünün işi, bugünün ortamında sponsor bulmanın ne kadar zor
olduğunu bilmeyen bir insan da değilim, bunun da altını çiziyorum. Fakat daha önce neydi
18
durumumuz? Biz stadı Türk Telekom’a isim hakkı ile verirken, göğüs reklamını da onlara o
bedelin içinde verdik. 7 milyon, içinde değil, ayrı bir sözleşme ile. 7 milyon dolara biz göğüs
reklamımızı Türk Telekom’a verdik, süresi bitti. Şimdi arıyoruz. Geçen sene Uzakdoğulu bir
firma vardı. Şimdi işte bu. Şimdi, bir defa burada çok ciddi bir fark var. İki mislinden fazla bir
yıllık fark var ve dolar bazında. Bakıyoruz, mesela Beşiktaş, tabii farklı bir mukavele.
Vodafone’la yaptığı paket fiyatın içine şeyi de sokmuş, göğüs formasını da. Adamların aylık
göğüs formasına isabet eden gelirleri 6.3 veya 4 milyon dolar.
Divan Kurulu Başkanı İrfan Aktar
Aylık değil herhâlde, senelik.
Hayrettin Kozak
Efendim, senelik tabii. Affedersiniz, senelik. Teşekkür ederim. Şimdi bu böyle. Onun için, yani
çok sevinelim mi, sevinmeyelim mi? Sadece onu düşünelim. Bu sözleşme imzalanmış, hayata
geçmiş. Ama ben bunları söylemek durumundayım. Yani bizi kurtarmaz bunlar. Netice oraya
geliyor. Bizi bunlar kurtarmaz. Bizim başka derdimiz var. Büyük derdimiz var.
Şimdi, değerli denetçi kardeşim güzel açıklamalar yaptı, ama Ayhan’ın çok yerinde değindiği
gibi, çok hayati noktaları da pas geçti. Pas geçmek bize bir şey getirmez. O, onu bilmiyor
değil. Yıllardan beri denetçilik yapıyor. Riskli olan problemlerimizi ifade etmesi lazım, belli bir
ketumiyet içinde tabii. Vergi borçları dedi, evet, çok ciddi problemimizdir. Rakamlara
girmeyelim, ama şunu bilin, borç tahakkuk etmiş. 14 Temmuz 2014’te uyuşmazlık için
başvurmuşuz. Dikkat edin, 14 Temmuz 2014. Eylül 2015, daha cevap gelmemiş. Dikkat edin,
daha cevap gelmemiş. İki gruptur bu. Diğeri için de 9 Ocak’ta başvurmuşuz. O daha düşük bir
miktar. Ondan da cevap gelmemiş. Ben anlamadım. Bu cevap ya reddir, ya ümitli bir şeydir.
Ama 1.5 sene devam eder mi bu bekleyiş, söyleyin. Düşünün, Allah’ınızı severseniz. Bu
konuda uzman bir arkadaşımız, birkaç arkadaşımız da var yani, danışmanlık yapan veya bizim
kulübümüzün bünyesinde yıllarca görev yapmış, vergi işlerini çok iyi bilen arkadaşımız da var.
Niye bu? Sevgili denetçi kardeşimden bunun için de ufak bir bilgi vermesini beklerdik. Allah
korusun, şakkadak vergi daireleri bir karar çıkardı, sabrı tükendi. Affedersiniz, kaba bir tabir,
kıl biri geldi oraya, gel bakalım dedi. Ne yapacağız o zaman, diyorum ben.
Şimdi ben burada kesiyorum. İrfan ağabey, fazla uzattıysam özür dilerim.
Divan Kurulu Başkanı İrfan Aktar
Toparlarsan iyi olacak.
Hayrettin Kozak
Derdim bu. Bak, tek kelimede toparladım abi.
Divan Kurulu Başkanı İrfan Aktar
Tamam.
Hayrettin Kozak
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
19
Divan Kurulu Başkanı İrfan Aktar
Efendim, Sayın Hayrettin Kozak’a teşekkür ederiz, bu mufassal raporları inceleyen ve
hepimize de detaylı bilgi veren arkadaşımız olduğu için. Gündemin son maddesine
geçiyorum, güncel konular ve dilekler. Söz almak isteyen var mı efendim? Ahmet, Mitko,
Taner Aşkın. Başka? Serhat. Sayın Ahmet Özdoğan, buyurun efendim. Mitko Stoimenov.
Ahmet Özdoğan
Sayın Divan Başkanlığı,
Divan Kurulu Başkanı İrfan Aktar
Sessiz olalım efendim. Buyurun Ahmet Bey.
Ahmet Özdoğan
Sayın Yönetim Kurulu Başkanı, Sayın Divan Kurulu Üyeleri ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Değerli
Basın Emekçileri,
Efendim, ilk önce Sayın Divan Başkanıma teşekkür ederim, çünkü ben de size bu mali
tablolarla ilgili bilgi sunacaktım. Ama maalesef dün 5’e kadar bir bilgi alamadığım için, bugün
böyle bir şey yapma şansım yok. Çünkü biliyorsunuz, ciddi hazırlanıyoruz. Rakamlar ne diyor,
ona bakıyoruz. Ayrıca, demin Hayri ağabeyim de söyledi, Galatasaray, Cumartesi günü çok
önemli bir kongreye gidiyor. O kongre ile ilgili hazırlandım ve size bazı şeyler arz edeceğim.
Konu Galatasaray Adası efendim. Şimdi birlikte gidelim.
Efendim, dün 77. ölüm yıldönümünü kutladığımız büyük önder Atatürk diyor ki, “3 tarafı
denizlerle çevrili olan Türkiye, endüstrisi, ticareti ve sporuyla en ileri denizci millet yetiştirme
kabiliyetindedir. Bu kabiliyetten istifade etmeyi bilmeliyiz. Denizciliği Türkün büyük ülke ve
milli ülküsü olarak düşünmeliyiz ve onu az zamanda başarmalıyız. Gençliğin deniz sporlarıyla
uğraşabilmesi için uygun yerler yapmalıyız. Bütün millet ve memleket evlatlarını sportmen
yapabilmek için, sarf edilen çalışmanın ehemmiyet ve kutsiyeti aynı derecede kıymetli ve
mühimdir.” diyor. Bu ülkü etrafında, Galatasaray Kulübü neler yaptı, bir bakalım.
İlk önce, tüzüğümüzün sosyal tesis maddesine bakalım. 155. maddemiz diyor ki, “Sosyal
tesisler, kulübün üyeleri, aile bireyleri ile onların yakınları ve konuklarına, sporculara bu
tüzükte ve yönetmeliklerde belirtilen koşullar içinde sosyal olanaklar sağlamak, üyeleri
birbirine kaynaştırmak ve doğadan yararlandırmak amacıyla kurulmuş tesislerdir.” diyor.
Peki, acaba bugünkü Ada böyle bir sosyal tesis mi? İlk önce bir buna bakacağız. Çünkü demin
yine Hayri ağabeyim dedi ki, Galatasaray’ı çocuğum gibi görüyorum. Evet, doğrudur. Siz
değerli Divan Kurulu üyeleri, özellikle buraya sürekli gelenler öyle görürsünüz, çocuğunuz
gibi.
Şimdi, bazı şehir efsaneleri var. Deniyor ki, Galatasaray Kulübü Ada’yı geri alırsa işletemez.
Ben sizi 1951’li yıllara götüreceğim. Galatasaray’ın 18 Haziran 1951’de Bebek’te bir Denizcilik
Lokali oluyor ve Galatasaray’daki sosyal faaliyetler o zaman başlıyor. Ondan sonra,
Galatasaray -dikkat edin- 16 Ağustos 1951’de Maskeli Balo düzenliyor. Yıl 1951 ve kendi
tesislerinde yapıyor. Ondan sonra, 1951’den 1957’ye kadar Galatasaray Denizcilik Lokali artık
İstanbul için çok önemli bir yer hâline geliyor. Sürekli olarak insanlar özellikle Cumartesi,
20
Pazar buraya geliyorlar ve Çingene Balosu, Basketbol Gecesi, Denizcilik Balosu ve kostümlü
balolar yapılıyor. Artık burası cemiyet hayatının önemli bir yeri hâline geliyor. O dönemde
Galatasaray üye sayısı, sosyal tesis üye sayısı kaç, biliyor musunuz? 57 kişi. 30 kişi ile
Galatasaray 1951’lerde o tesiste toplantılar yapıyor ve kararlar alıyor. Şimdi biz gelmişiz, 7
bin tane açık üyemiz var şu anda, 15 bin kişilere gelmişiz. Bize diyorlar ki, siz tek başınıza
Ada’yı işletemezsiniz, diyorlar. Takdir sizlerin.
50. yılda bir karar alınıyor. Bu da bizim için aslında önemli bir şey. 50. yıl kutlamalarından ve
50. yıl piyangosundan 150 bin lira bir para kalıyor ve Genel Kurulda bu paranın sadece
gayrimenkulde kullanılabileceği kararı alınıyor. Şimdi buradan bir ders çıkartmamız lazım
aslında. Bizlerin 10. yıl, 25. yıllarda demek ki kulübe birer gayrimenkul kazandırmamız lazım,
çünkü değerli atalarımız öyle yapmışlar. Allah rahmet eylesin, Başkanımız Sadık Giz
döneminde, 1957 yılında bu Ada alınıyor, Galatasaray Adası olarak. Burada özellikle şunu
belirtmek isterim. Bu Ada alınırken, Denizcilik Lokali yıkılma noktasında. O dönemin Sayın
Başbakanı, yol geçecek diye Denizcilik Lokali’ni yıkarken, birden Galatasaray’a bir hüzün
çökmüşken, Bilgen Duruman diye bir kürekçi ağabeyimiz çıkıyor ve diyor ki, Galatasaray
Kuruçeşme Adası’nı alabilir. Gidiyorlar, işte o günkü şartlarda -biraz sonra göreceksiniz kaç
kişi olduğunu- çalışıyorlar, çabalıyorlar ve Galatasaray Adası’nı 1957 yılında alıyorlar. Şimdi
bize bazıları diyor ki, 2015’te, siz Ada’yı idare edemezsiniz. O dönemde emeği geçen
herkesin, eğer yaşıyorlarsa, önünde saygıyla eğiliyorum, rahmetli oldularsa rahmet diliyorum.
Sağ olsunlar.
Efendim Galatasaray, Ada, ilk bayrak. 21 Nisan 1957, 19 kişi var. Sadece 19 kişi. Ve bayrak
dikilecek direk yok. Ama Galatasaray’ın adası var. Devam ediyoruz. Ve 17 Ağustos’ta
Galatasaray Adası açılıyor. Ondan sonra, ondan sonra yüzme bayramları başlıyor burada.
Değerli ağabeyim Sayın Yılmaz Özüak Bey ve orada yüzen bütün kürekçiler, su topçular,
bunların hepsi çok iyi bilirler o yüzme bayramlarını. Sonra, sonra, 1958 yılı. Galatasaraylılar
1958 yılında düzenledikleri, Piknik adı verilen baloda bakalım ne yapmışlar? Fasıl heyetleri
gelmiş, 6 tane orkestra, yanlış duymuyorsunuz, o gün 6 tane orkestra çalmış. İsmail Dümbüllü
var. Falcılar var. Modern sahne var. En az 3 farklı kültürde yemek kültürü yapılmış. Çok ilginç.
Nargile kafe var Ada’da. Yıl 1958 ve kraliçe seçimi yapılıyor, 1958 yılında.
Değerli Galatasaraylılar,
Galatasaray 1964’te de şunu yapmış. Türkiye’de ilk defa yüzme okulunu açmış, Ada’da. İlk
spor okulunu açan, yine 1964 yılında Galatasaray. Şimdi 70, 80 ve 90’lı yılları almadım, çünkü
70, 80, 90’lı yıllar yakın yıllar olduğu için. Çok daha kolay olabileceğini düşünebilirsiniz maddi
yönden. 50’li yıllarda bunları yapabilen bir kulübüz biz. 50’li yıllarda bunları yapabilen bir
kulüp, 2015’te çok daha farklı şeyler yapar, çok rahat yapar. Burada 70, 80, 90’da olan şey şu,
bir Ada var. Ada’daki büyükler sizin büyükleriniz, çocuklar sizin çocuklarınız. Çocuk
üniversiteyi kazandığı zaman sizin çocuğunuz kazanmış gibi seviniyorsunuz, çünkü
takımdaşlığınız var, çünkü renkdaşlığınız var, çünkü hepiniz Galatasaraylısınız. Aynı anda
seviniyorsunuz, aynı anda üzülüyorsunuz. İşte sosyal tesis anlayışı.
Şimdi, 2001 yılından sonra, Galatasaray, Ada’sını işletmelere vermeye başlamış ve 27 Şubat
2010 yılında şu anki işletmeci bakalım ne demiş, Genel Kurulda? “Eğer Galatasaray bir şey
21
yapmak istiyorsa benden aldıktan sonra, artık tekrar eski siyah patates, siyah köftelere
döneceğine, o kadar güzel, dünyanın eğlence merkezi olabilecek bir salon yaptık, büyük
riskler aldık, hayatımızı riske ederek yaptık.” diyor. “Galatasaray’ın kendi işlettiği dönemlerde
havlu parası ödenirken, motor parası ödenirken, ıvır zıvır bilmiyorum ama hiçbir şey
ödenmeden, bir tane değil, onlarca havlu alarak basit şeyleri konuşuyorum” gibi kelimeler
kullanan bir işletmeci ile karşı karşıyayız. Demin size 51 yılını gösterdim, 58 yılını gösterdim.
Biz hiç siyah patates, siyah köfte yememişiz. Galatasaraylı motor parasına da, havlu parasına
da muhtaç da değil.
Bir başarı öyküsü mü istiyorsunuz? Ben size başarı öyküsünü göstereyim. Genel Kurulda
başka başarı öyküleri de söyleyeceğim de, bir tanesi şu. Galatasaray Adası satın alınmış, yıl
1957. Ama Ada’da su yokmuş. Ada’ya 1957 yılı sonuna doğru, o günkü şartlarda, kurulan bir
tezgahla, dörder metrelik borular yapılmış, kelepçeler üretilmiş. 20-25 tane iki ağzı açık bidon
bulunarak, borular bunların içerisine konup, çağrılan yüzücüler, su topçular ve kürekçiler
vasıtasıyla Ada’dan sahile su altında Ada’nın su boru hattı döşenmiş. İşte bu bir başarı
öyküsü, istiyorlarsa.
Şimdi Galatasaraylılar şuna bakacaklar, Cumartesi günü. Evet, işletmecinin söylediği gibi,
siyah köftemiz, kara patatesimiz, havlu paramız, motor paramız, yüzme okullarımız,
balolarımız, sohbetlerimiz, başarı öykülerimiz, marşlarımız, eğlencelerimiz, kutlamalarımız,
heyecanlarımız ve Galatasaray ruhumuzun olduğu bir Ada mı istiyoruz, yoksa üyelerimizin bir
kısım haklarının olduğu, yani % 30 indirim, ücretsiz motor ve havlu parası olmayan bir Ada mı
istiyoruz? Bunlara karar vereceğiz, hep birlikte. Şunu söyleyeyim. Ada’yı çok eskiden takip
eden sayın büyüklerim bilirler. Acaba 2001’den sonra, Galatasaray Adası’nda Denizcilik Marşı
kaç defa çalındı? Kaç tane yeni üyemiz Denizcilik Marşı’nı biliyor?
Bir hatırlatma, yıkımla ilgili. Saygıdeğer eski Başkanım, değerli büyüğüm Duygun Yarsuvat da
aramızda. O, hukuki meseleleri çok iyi, daha iyi anlatacak ama bir hatırlatma yapayım. Hani
diyorlar ya, bir başka şehir efsanesi, bazı insanlar giderse Ada yıkılır filan diyorlar ya, bakın ne
oluyor. Bir, muhatap Galatasaray Spor Kulübü. Ruhsatsız yapıdaki muhatap Galatasaray Spor
Kulübü. İşletmeci değil. Biz 2001’den beri bu Ada’da yokuz, ama muhatap biziz.
Mahkemelere biz gidiyoruz. 2012 tarihinde alınan bir karar var. Ve 2014 tarihinde de karar
aleyhimize çıkmış ve karar temyiz aşamasında, Danıştay’da. Yani hiçbir güç Galatasaray’dan
büyük değildir bir kere, bunu bir kez daha tekrarlamak isterim.
30 Kasım 2015 tarihinden sonra Galatasaray Adası’nı sosyal tesis olarak mı istiyoruz, yoksa
demin saydığım, âdeta bir banka, kredi kartının yarattığı olanaklar çerçevesinde, üyelerin bir
kısım haklarının saklı kalmak kaydıyla üçüncü kişilere kiralanarak, tahsis edilerek veya işletme
sözleşmesi ile işletilmesini mi istiyoruz, ona karar vereceğiz. Benim kararım ise, üyelik
hakkımı tahsis etmeyeceğim, kiralamayacağım, satmayacağım, 51, 57 ruhuyla geleceğe
taşımak için, sosyal tesis olarak Ada’ma sahip çıkacağım.
Saygılar sunuyorum efendim. Sağ olun.
Divan Kurulu Başkanı İrfan Aktar
Sayın Ahmet Özdoğan, teşekkür ediyoruz. Herhâlde bunun devamı Cumartesi. Sayın Mitko
Stoimenov. Oturalım efendim.
22
Mitko Stoimenov
Sayın Başkan, Divan Başkanı, Sayın Yönetim Kurulu Başkanı, Değerli Divan Üyeleri,
Ağabeylerim, Kardeşlerim,
Yine de Galatasaray için kürsüye çıktım. Belki bıkacaksınız ama çok kısa, özetle bir şeyler
anlatmaya çalışacağım bugün, çünkü çok önemlidir. Zaten Ahmet Hoca, gereği kadar Ada’yla
ilgili bilgiler aktardı. Ben de bir nebze, anlatılmayan şeylerin üstünde duracağım.
Öncelikle belirtmek istiyorum ki, Cumartesi günkü oylama bildirgesine iki madde kondu. Bir
tanesi, belirgin şekilde sosyal tesis mi istiyorsunuz? İkincisi de, işletmeci mi istiyorsunuz? Bir
de tabii üyelerin hakkı baki kalmak üzere. Birinci konuya geçelim. Birinci konu çok kısa, bir
satır üzerine: Sosyal tesisi mi tercih ediyorsunuz? Hâlbuki, birinci tercihi, Ada’nın sosyal tesis
olmasını oyladığımız takdirde, hem eskisi gibi bir sosyal tesise kavuşacağız, hem de gelir elde
edeceğiz. Üstelik de tahmin etmediğimiz gelirler elde edeceğiz. Anlatılmış olmasına rağmen,
geçen Divan toplantısında benim belirtmiş olmama rağmen, sanırım tam anlatamadım ve
önemsenmiyor. En azından, Ada’nın etrafında alacağımız reklamlardan önemli bir gelir elde
edilebilecek. Bunu da birinci maddeye ilave etmek lazımdı, hem gelir, hem sosyal tesis
olarak. Çünkü kendiliğinden ortaya çıkıyor. Bakın 3.5 yıl boyunca kulübü yönetmiş olan Ünal
Aysal Başkanımız ne demişti? Fi tarihinde, 2011 yılındaki Olağanüstü Kongrede, 19 maddelik
bir programı vardı. 13. madde Galatasaray Adası ile ilgilidir. Bütün bir sayfada söylediklerini
okumayacağım, sadece bu reklamlarla ilgili bir bölümü okuyacağım. “Galatasaray Pazarlama
A.Ş.’nin Ada’nın etrafında alacağı reklamlarla ciddi bir gelir sağlayacağını düşünüyorum.
İlaveten, Galatasaray Adası’ndan her akşam lazer gösterisi ile Boğaz’ın semalarında
Galatasaray amblemini tüm İstanbulluların seyir zevkine sunacağız.” Şimdi taa lazer
yansıtmaya kadar gidiyoruz, ediyoruz ve biz hâlâ önemsemiyoruz bu konuyu.
Galatasaray Adası çok çok değerli bir mülk olsun, ama çok değerli bir görevi üstlenmiş
vaziyettedir. Onu bize kazandıran, eskilerimiz. Galatasaray Adası bir aile, bir yuvadır.
Herkesin bir yuvaya ihtiyacı var. Türkiye’deki en küçüğünden en büyüğüne kadarki her
kurum, o kurumun mutlak surette bir sosyal tesisi olmasını ister ve üyelerin orada
toplanmasını sağlar. Bu bir zorunluluktur, bu bir ihtiyaçtır. Şu anda 15 yıldır, biz
darmadağınız. İkili, üçlü, beşli, kafelerde, sağda solda, evlerimizde toplanıyoruz, ediyoruz.
Kimi zaman hiç toplanamıyoruz, sadece telefonlarla. İletişim tamamen kopmuştur. Demeyin
ki, birkaç tane platform var, platformda paylaşıyoruz bazı şeyleri. Platformda paylaşmak
hiçbir şey ifade etmez. Birebir paylaşmak önemlidir. Gerçekten Ada’da bunu yapıyorduk,
birebir paylaşıyorduk.
Ayrıca, Ada’nın önemli bir fonksiyonu vardı, önemli bir vazifesi vardı, önemli bir işi yerine
getiriyordu. Şöyle ki, biz Başkanı çok şükür ayda bir kez burada toplanarak görebiliyoruz,
makamında. İşte bizimle beraber, bizleri dinliyor, ediyor, kendi anlatacakları olacak, onu
dinleyeceğiz, öyle bir alışverişimiz oluyor. Bir nebze bazı eksiklikleri tamamlıyor bu durum.
Ama Ada’da durum başkaydı. Ada’da olduğumuzda, başkanlar, yöneticiler, birçok kimseler
gelirdi ve orada görüşme fırsatımız olurdu. Gerektiği zaman, başkanlarımıza yanaşırdık,
birebir konuşurduk. Giderdik, Başkanım, şöyle şöyle bir durum var, bir şeyler var derdik ve
Başkan bizi dinlerdi, ederdi. Çok öyle, olayların içerisinde çok şeyler başarıldı. En önemlisi, bir
23
bütünlük sağlanıyordu Ada’da, hep beraber olabiliyorduk. Ayrıca, ailelerimiz de toplanıyordu.
Ailelerimiz de kardeş gibiydi. Ben Ada’da çok kimseyi tanıdım ve çok kimsenin aileleri ile
orada gayet güzel paylaşmalar oldu. O zamandan kalma, benim çok iyi, kardeş kadar değerli
arkadaşlarım var.
Şöyle bir şey diyeceğim orada. Ada’da, ilk başlangıçtan bu yana kaç nesil geçtiyse, (herhâlde
3-4) 11 başkan görüldü Ada’da ve bu başkanların hiçbir tanesi Ada’nın böyle işletmeye
verilmesini aklının ucundan bile geçirmedi. Bütün başkanlar, sosyal tesisi daha iyileştirmek
için uğraştı, çaba sarfetti. Üstelik de bu durum, bu çaba sarfetmek taa kulübün o
dönemlerinde, parası olmayan zamanlarında oldu. O zaman başkanlar resmen parayı
yarattılar, yokluğu paraya çevirdiler ve Galatasaray Adası, 2000 yılındaki havuzu ile -kapalı
havuzu kastediyorum-, tüm ihtiyaçları ile ortaya çıktı. Resmen bir mucize yarattılar.
Fazla uzatmadan, ikinci maddeye geçeceğim. Yani çok önemli, ailelerimiz orada büyüdü, 3
nesil yetişti. 3 neslin çocukları, benim kızım dahi orada, Ada’da yetişti. Şimdi nerede
yetişiyor? Söyleyin bana, 2000 yılından bu yana nerede yetişiyor çocuklarımız? Yok öyle bir
tesis. Ne spor yapabiliyorlar... Ada’da spor yapıyorduk. Bu Ada bize spor yapmak için teslim
edildi. Galatasaray Kulübü bir spor kulübüdür, Ada spor yapmak için teslim edildi.
Geçen sefer söyledim, oradaki reklamlar için, atlamış o bölümü, biraz oraya döndüm. Sayın
Ünal Aysal’ın grubunda ikinci başkanlık görevi yapan Adnan Öztürk Ada ile ilgili bütün
çalışmaları yaptı. Ada’nın ne kadar şeyini, reklamların ne kadar gelir getireceğini, ne türlü bir
şeyler, hepsini koca bir dosya içerisinde topladı ve bunlar gerçek rakamlardır. İnanır mısınız,
Adnan Öztürk Başkanımızın o zamanlar bildirdiğine göre, -ben hiç unutmuyorum, üstelik de
kendisi ile birebir konuşma fırsatım da oldu- Ada’nın etrafındaki reklamlar bizim spor
branşlarımızın, su sporu branşlarımızın neredeyse tamamının masraflarını karşılayacak kadar
bir gelir getirebiliyor. Yani milyonlar, ister euro hesaplayın, ister TL hesaplayın, bayağı ciddi
rakamlar. Ben yanlış bir şey söylememek için rakam bahsetmiyorum. Yani bunları da göz ardı
etmeyelim. Bunu ben söylemiyorum. Sayın Ünal Aysal kendi projelerinin arasında Ada’yı
tanımladıysa, Ada’nın etrafındaki reklam gelirlerini önemsediyse, Sayın Başkanımız da bu
reklam gelirlerini ve Ada’nın sosyal tesis olması hâlinde kulübe ne kadar fayda sağlayacağını
tek tek rakamlarla belirtti. Hemen bitiriyorum.
Divan Kurulu Başkanı İrfan Aktar
Evet, toparlayın biraz.
Mitko Stoimenov
Bitiriyorum Başkanım. Bildirgedeki ikinci madde, kulübe gelir getirecek -tabii üyelerin
menfaatlerini de koruması kaydıyla diye bir ifade tarzı kullanıyor- işletmeye verilmesi. Değerli
kardeşlerim, şu anda biz o durumu 10 senedir yaşıyoruz. Hanginiz memnunsunuz? Var
aramızda memnun olanlar. Biraz önce kapıda konuşuyordum bazı arkadaşlarla, ben
gidiyorum, siz gelmiyorsunuz dediler. Ben 15 senedir gitmiyorum, çünkü orası Galatasaray’ın
üstünde bir güç tarafından yönetiliyor ve o gücün arkasında Galatasaray’ın içindeki başka bir
gücün elleri var. Onun desteğini alan şu andaki işletmeci güç buluyor, onun desteği ile
beraber. Şu anda Galatasaray’ın üstünde bir güç var orada. Bunu nasıl kabul ederiz? Buna
24
tahammülünüz var mı? Dürüst olalım, vicdanımızla konuşalım. Burada bir oylama, bir şey
yapmayacağız bu yönden, ama ben şahsen kabul edemiyorum. Onun için gitmiyorum oraya.
Hayır, bunun bir diğer tarafı da var, gitmememin nedenlerinde. Ben ailemi oraya götürmem
artık. Ben ailemi götürdüğüm zamanlar, o zamanlar bırakırdım araba ile kapının önünde,
onlar giderlerdi, diğer ailelerle birleşirlerdi. Şimdi bırakamam. Siz ailenizi, çocuklarınızı rahat
bir şekilde, hiç gözünüz arkada kalmadan bırakabilir misiniz? Gözüm arkada kalmadan
yapabiliyordum ben bu işi o zamanlar, çünkü orada, içeride olan insanların hepsi
Galatasaraylıydı, hepsi ya ağabeylerim, ya kardeşlerim, ya komşularım, yahut da Ada’da
tanıştığımız diğer ailelerin çocuklarıydı. Biz orada nesil yetiştiriyoruz, biz orada sporcu
yetiştiriyoruz.
Bu bir süredir inkıtaya uğradı. Ama Cumartesi günü yapılacak oylamada, hepiniz lütfen
vicdanınızla hesaplaşın ve orası ailelere açık bir sosyal tesis olsun ve de gelir getiren. İlave
ediyorum, çünkü muhakkak gelir getirecek, önemli gelir getirecek üstelik Galatasaray’a.
Galatasaray masraflarını çok rahat karşılayacak, diğer sporları da şey yapacak ve ona göre de
Ada’nın geleceği kurtulacak.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Hepinize saygılar.
Divan Kurulu Başkanı İrfan Aktar
Efendim, Sayın Mitko Stoimenov’a teşekkür ediyoruz, Ada ile ilgili açıklamaları için. Sayın
Taner Aşkın, buyurun efendim.
Taner Aşkın
Sayın Başkan, Divan Kurulunun Sayın Üyeleri, Sayın Yönetim ve Başkanı, Değerli
Galatasaraylılar, Muhterem Hanımefendiler, Beyefendiler,
Ben huzurlarınızda sadece birkaç kelime ile bazı şeyleri ifade etmek istiyorum. Özellikle
yönetime teşekkür ediyorum. Sayın Başkanın vermiş olduğu bir söz var: “Ben, Galatasaray’la
ilgili gördüğüm, Galatasaray’ın menfaatine gördüğüm bütün konularda, her şeyi sizlerle
paylaşacağım ve bunları Genel Kurula getireceğim. Oradan çıkacak karar ne ise onu da aynen
uygulayacağım.” Bugün o sözünü tutuyor, benim gördüğüm kadarıyla. Bu, Galatasaray için
ciddi anlamda disipline edilmiş bir yönetim sistemidir bana göre. Ben bu hususta hem
yönetime, hem de Başkana teşekkür ediyorum.
Şimdi güncel konulardan devreye gireyim istiyorsanız. Cumartesi günü bir Genel Kurulumuz
var. Bu Genel Kurulda oylanacak da iki tane madde var. Bunlardan bir tanesi oranın
sosyalleşmesi, bir diğeri de ticari bir şekilde kiraya verilmesi, işletilmesi. Benim hassasiyetle
üzerinde durduğum ve yönetime tavsiye etmek istediğim çok önemli bir husus var. Bu işin
şaibeye gelecek hiçbir tarafı olmamalı. Olmaması için de yapılacak yegâne şey, orada lütfen
sandık kullandırınız. Açık oylama yaptırmayınız, sandıkta oylama yaptırınız. Özellikle ben bir
de dilekçe vermek istiyorum bu hususta, Cumartesi günü. Bu oylamanın hiçbir şekilde, el
kaldırarak yapılmaması lazım. Bu iş oldu bittiye de gelmemeli. Bunun bir tehlikesi var. Bakın,
çok ciddi anlamda altını çiziyorum. Bu bir bıçak sırtı. Allah vermesin, menfi oy çıktığı takdirde
ne olacak? Hangi kozu veriyoruz karşı tarafın eline, düşündük mü? Hangi kozu veriyoruz? Çok
ciddi anlamda, hiçbir şaibeye yer kalmayacak şekilde, gayet net, herkesin inanarak,
25
güvenerek oradan ayrılması lazım. Dolayısıyla, bu hususu ben yönetime bir tavsiye olarak
bildirmek istiyorum.
Bir diğer konuya geliyorum. Yönetimin vermiş olduğu ve denetimin de iştirak ettiği bilgilere
ben şahsım adına teşekkür ediyorum. Çok iç açıcı mı? Bana göre, değil. Ama hâlâ
anlayamadığım bir şey var. Bütün bunlara sebebiyet veren, bu noktaya getiren insan ortalıkta
yok. Ve biz bu insanı ibra ettik. Galatasaray Spor Kulübü’nü bu kadar yükümlülük altına
sokan, bu hâle getiren, maalesef Sayın Başkan Ünal Aysal Beyefendi’yi ibra ettik. Hiçbir
müeyyidesi yok. Bakın, borç nerelerden geldi, nerelere çıktı? Bunun 90, 100 milyon doları
zatımuhteremin döneminde yapılmış borçlanmadır. Haklıdır, haksızdır, yanlıştır, doğrudur,
orasını bilemem. Ama mesul odur. Hiçbir mesuliyet almadan, yok oldu gitti, kayboldu. Olacak
iş değil yani. Kusura bakmayın, benim kabul edebileceğim bir husus da değil bu.
Ben yine bir başka şeye daha değinmek istiyorum. Aşağı yukarı son 1.5 aydır, özel almış
olduğum randevularla 6 dünya kulübüne ziyaretlerde bulundum. Birtakım belgeler, birtakım
bilgiler topladım ve onların bir kısmını zaman içerisinde sizlerle paylaşmak istiyorum. Ama
çok özet bir şey söylemeliyim, çok özet bir şey söylemeliyim. En son, Bayern Münih
kulübünde şöyle bir şeyle karşılaştım. Diğerlerinde de 3 aşağı, 5 yukarı aynı ama Bayern
Münih kulübünün -30 Temmuz itibarıyla- 258 bin 825 üyesi var. Bunun 58 bin 825’ini boş
olarak görüyorlar. Yani kulübe onlardan bir menfaat, bir getiri gelmez diye görüyorlar. Fakat
diğer üyelerden, yaptıkları etkinliklerle, kulüpte yapılan birtakım aksiyonlarla, aylık yaklaşık
100 euro civarında bir paranın kulübe intikal ettiğini söylüyorlar. Şimdi bakın, düşünelim hep
beraber. Bir tarafta, 200 bin kişiden ayda 100 euro alıyorsunuz, senede 200 milyon euro
ediyor. Minimum 200 milyon euro senede. Ve biz bunlarla müsabaka yapmak üzere Avrupa
liglerinde mücadele etmeye çalışıyoruz. Diğer tarafta da, Galatasaray’ın borçlarına 26 milyon
lira katkıda bulunmuş diye Sayın Başkanlara teşekkür ediyoruz. Tabii ki teşekkür ediyoruz,
ama aradaki farkı iyi görelim beyler. Bakın, Galatasaray böyle bir şeye asla layık değil.
Galatasaray böyle yönetilmiş, ama bundan sonra böyle yönetilmemeli.
Benim şahsi kanaatim şu. Çok özet söylemekle yetinmek istiyorum. Cumartesi günü Ada için
söyleyeceğim bazı şeyler de var. Biz bir tarafta bazı şeylere muhtaçken, bazı şeyleri
araştırırken, diğer tarafta, israfı bir kere -Hayri Bey’in söylediklerine son derece katılıyorummuhakkak durdurmalıyız. Ama bu kürsüden defalarca söylediğim gibi, hep yeni projeler, yeni
projeler, yeni projeler üretmek zorundayız. Bu iş öyle kolay kolay altından kalkılacak bir iş
değil.
Ben hepinizi saygıyla selamlıyorum. Hoşçakalın, iyi akşamlar diliyorum.
Divan Kurulu Başkanı İrfan Aktar
Teşekkürler Sayın Taner Aşkın. Evet, diğer söz isteyen olmadığına göre. Saklanmışsın
kardeşim, şurada duruyordun, gel. Serhat Özalemdar, söz isteyen arkadaşımız.
Serhat Özalemdar
Sayın Divan Başkanım, Sayın Başkanım, Sayın Üyeler,
Hhepinize saygılar sunarım. Ufak bir meseleyle ilgili bir konuşma yapacağım. O da şu.
Galatasaray Televizyonu’ndan sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi arkadaşımız Arda Bey galiba.
26
Öyle biliyorum, yanlış bilmiyorsam. Rica ediyorum, Galatasaray Televizyonu’nu biraz daha ele
alın. Geçen hafta bir olay oldu, şunu anlatayım. Galatasaray erkek voleybol takımımız
Büyükşehir Belediye takımıyla maç yapıyor. Evden seyrediyorum televizyonda, alt yazı
geçiyor. Birinci set oldu, ikinci set, son set, 5. set, final seti. Sayıları veriyor. İşte 4-3, 10-11
filan. 13-11’e geldi, Belediye önde. Devamlı orayı takip ediyorum, ne olacak diye. Kritik bir
maç. 13-11’den sonra kapattı. 5 dakika, 10 dakika, 20 dakika, yarım saat.. Şimdi ben o
camiadan geldiğim için açıp iki dakikada öğrendim ne olduğunu sonucun. Yenilmişiz. Be
kardeşim, yani bunu niye vermiyorsun? Bunu başka takip eden olabilir. O arada düşündüm,
kavga mı oldu, yarım mı kaldı maç, ne oldu diye. Yani lütfen televizyondan kim sorumluysa,
Galatasaray Televizyonu bu saygısızlığı bize yapmamalı. Çok teşekkür ederim, hepinize iyi
akşamlar.
Divan Kurulu Başkanı İrfan Aktar
Efendim, biz de hatırlatması için arkadaşımıza teşekkür ediyoruz. Başka söz isteyen
olmadığına göre, toplantımızı kapatıyorum. Aralık ayında görüşmek üzere efendim.
İrfan Aktar (5629)
Başkan
Mehmet Bilen (5281)
Başkan Yardımcısı
Eşref Hamamcıoğlu (7102)
Başkan Yardımcısı
Ömer Işıl (3882)
Sekreter
A. Aykutalp Derkan (6833)
Sekreter
27

Benzer belgeler