Rehberlik Servisi Bulteni no 6

Transkript

Rehberlik Servisi Bulteni no 6
REHBERLİK SERVİSİ BÜLTENİ NO:6
ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE KORKULAR
Günlük hayatımızda yaşadığımız mutluluk, üzüntü gibi duygular kadar korku da yaşanması
normal olan bir duygudur. Korku tehlike yaratan bir durum karşısında devreye giren bir
savunma mekanizmasıdır. Okulöncesi dönemdeki çocuklar kendilerini sözel olarak yeterli
şekilde ifade edemediklerinden, genelde korktuklarını verdikleri davranışsal tepkilerden anlarız.
Tepki olarak huzursuzlanmak, ağlamak, bağırmak gibi davranışlar sergileyebilirler.
Birçok korku türü geçicidir ve gelişimle ilgilidir. Korku tepkisi çocukların kendilerini tehdit eden
uyaranlara gösterdikleri normal bir tepkidir. Bu gelişimsel korkular günlük yaşamın normal bir
şekilde sürdürülmesini etkilemezler. Hatta korku deneyiminin günlük streslerle başa çıkma
konusunda etkili olduğu da bilinmektedir. Bu normal sayılan korkular, çocuğun günlük hayatını
huzur içinde sürdürmesine engel olacak yoğunlukta olmadıkça, doğal karşılanmalıdır.
Her yaşın gelişimsel özelliklerine özgü dönemsel korkuları olduğu gibi çocuklar spesifik bir obje
ya da kişiye karşı da korku geliştirebilirler. Öncelikle çocuğun korkusunun dönemsel mi yoksa
spesifik mi olduğunu anlamak gerekir. Korku ile baş etmenin yolu korkuyu bastırmak, yok
saymak değil korkunun kaynağını anlayıp, çocuğa korkusu ile uygun şekilde başa çıkmayı
öğretmektir.
Korkunun Öğrenilme Mekanizması
Tüm tutumlar ve tepkiler gibi korkular ve fobiler de öğrenilmiş tepkiler olabilir. Tüm çocuklar
hatta bebekler, anne-babalarının paniklerini ve endişelerini hissederler. Anne-babanın etkisi
olmaksızın sadece çocuğun ürkütücü bir deneyim yaşaması da korku geliştirmesine neden
olabilir. Örneğin; bir köpeği severken köpeğin birden yüksek sesle havlaması, çocuğun başka
bir köpeğe yaklaşırken tedirgin olmasına neden olabilir. Bazen korku hemen gelişebilir ve çocuk
bundan sonra gördüğü her köpekten korkabilir. Bazen de birkaç şanssız deneyimin üst üste
yaşanması sonucunda korku gelişir. Korkular böylece fobiye dönüşebilir. Fobi, herhangi bir
durumla ve nesneyle karşılaşıldığında mantıksal olmayan şiddetli endişedir. Korku ise, gerçekte
var olan bir tehlike sonrasında oluşan bir tepkidir. Çocuğunuzun devam eden korkusunun
rasyonel olmadığını yani bir “fobi” olduğunu düşünmeniz için özellikle korkunun ortaya çıktığı
dönemde sizin de hangi tutumu sergilediğiniz önemlidir. Örneğin gece yatarken çocuğunuzun
yaşadığı korku ve kaygıyı çocuğunuza da belli ediyorsanız, onun da benzer kaygıları
yaşamasına neden olabilirsiniz. Annesinin ya da babasının kaygılı olduğunu gören çocukların
elbette ki korkuları ve kaygıları artacaktır. Bu noktada çocuğunuzun yaşadığı sadece sizin
duygularınızı taklit etmek olabilir ya da gerçekten çocuğunuz bir fobi geliştirmiş olabilir. Bu
nedenle önce çocuğunuza yaşına uygun olarak gerekli güveni vermeli, tehlikeler konusunda
gerekli önlemleri anlatmalı, korkunun kaynağıyla ilgili olarak gerekli bilgiyi edinmesini
sağlamalısınız. Küçük çocukların dış dünyayı algılayış biçimi, yetişkinlerden oldukça farklıdır.
Gerçekler çocukların kendi hayalleriyle karışır. Çocuklar gelişimleri boyunca ilk önceleri somut
nesnelerden korkarlar. Çocuk gelişimini sürdürdükçe korkular düşünce düzeyinde yer almaya
başlar. Çocuklar çevrelerindeki her şeyin kendileri gibi hissettiğini ve düşündüğünü varsayarlar.
Somut düşünme eğiliminde oldukları için olaylara ait yorumları da somuttur. Zaman, yer ve
boyut kavramları çocukların kendilerine özgü anlayışlarına göre yorumlanır ve gerçeklerle ilgisi
olmayan korkular belirebilir. Örneğin; annesi kısa bir süre için yanından ayrılan bir çocuk
zaman kavramı gelişmemiş olduğu için kendini bir anda terk edilmiş ve yalnız bırakılmış
hissedebilir.
Çocuklar Nelerden Korkar?
Çocukluk korkuları genellikle kısa süreli ve geçicidir. Farklı yaş gruplarında farklı korkular öne
çıkar. Doğumdan 2 yaşa kadar geçen dönemde bebekler yüksek ve ani sesler karşısında
tedirgin olurlar, büyük hayvanlardan ve büyük objelerden korkarlar.
Ayrıca anne-babadan ayrı kalmaktan, yabancı kişilerden korkabilirler.
2 yaş sonrasında kazanılan bilişsel becerilerin etkisiyle korku yaratan
durumlar da değişir. Okul öncesi dönemde çocuklar karanlıktan ve
yalnız kalmaktan korkabilirler. 5 yaşında bu korkulara dış dünyada
tanımadığı kendisine zarar verebileceğini düşündüğü insanlardan
korku eklenir. Ayrıca vücutlarına zarar gelmesinden korkmaya
başlarlar. 6 yaşlarında bu korkulara doğaüstü varlıklar eklenir.
(hayalet, canavar, uzaylı vs) 7-8 yaşlarında korkular daha çok günlük
yaşamda karşılaşabileceği tehlikeler şeklindedir. 9 yaşından itibaren
okul başarısı önem kazanmaya başlar ve başarısız olma korkuları, ölüm korkusu gibi korkular
daha yoğun bir şekilde görülmeye başlanır. Korku yaratan durumda baş etmeyi öğrenmek
çocuğun psiko-sosyal gelişiminde önemli bir role sahiptir. Güven ve kendi kendine yetebilme
duygusunun temelleri korkuyla baş edebilme becerisi sayesinde oluşur.
Karanlık Korkusu
Bebeklikten itibaren çocuklarda en sık rastlanan korkuların başında karanlık korkusu yer alır.
Bu korku türü belki de anne-babaların en sık pekiştirdikleri korkudur. Özellikle gece ışıkla
uyumayı alışkanlık haline getirmek çocukların karanlıktan tedirgin olmalarına neden olmaktadır.
Bu tedirginlik başka korkularla birleştiğinde ya da başka kaygılar ve sorunlar eklendiğinde daha
yoğun bir karanlık korkusuna dönüşebilmektedir. Tüm korku türlerinde olduğu gibi bu korku
türünün gelişiminde de model olmak önemlidir. Yakınları, özellikle de anne-babasından birinin
karanlık korkusu yaşadığını bilen, bu korkuya tanık olan çocuklar ister istemez karanlığın
korkutucu bir şey olduğunu düşünmektedirler ve ardından da benzer korku tepkisi ortaya
çıkmaktadır. Özellikle 3-5 yaş arasında doğal olarak kendiliğinden ortaya çıkan karanlık korkusu
anne-baba tarafından pekiştirilmediğinde ve uygun bir şekilde yaklaşıldığında yine
kendiliğinden kaybolmaktadır. Karanlık korkusunun en tedirgin edici yanı karanlık olan
mekanda ne olduğunu görememek ve her türlü potansiyel tehlike ile baş etmek zorunda
kalmak duygusudur. Hatta genellikle çocukların, aydınlıkken gördükleri bir odada dahi
karanlıkla birlikte gelebilecek kötülüklere karşı tedirginlik yaşamaları söz konusu olmaktadır.
Böyle bir durumda çocuk, ışık yeniden yanmadıkça rahatlayamamakta yine benzer bir şekilde
ışığı bir başkası tarafından yakılmayan bir odaya girememektedir.
Kabuslar
Hemen her çocuk kabus görebilir. Ancak haftada bir iki gibi bir sıklıkta görülüyorsa, bu bir
sorun olarak düşünülmelidir. Kabuslar gündüz yaşantısıyla çok bağlantılıdır. Çocuğun içinde
bulunduğu olumsuz koşullar, kardeşleriyle, anne-babasıyla ve arkadaşlarıyla yaşadığı
çatışmalar, korkulu rüyalar görmesine neden olabilir. Ayrıca bir çok endişe kabusa neden
olabilmektedir. Televizyonda izlenen şiddet görüntüleri, çocuğun kendi çevresinde izlediği
çatışmalar, tehditkar yaşantılar, travmatik yaşantılar ve şiddete, kazaya tanıklık etmek de
kabuslara neden olabilir. Çocukların disipline edilmeleri için kültürümüzde sık kullanılan değişik
kişilerden (örneğin; öcüden, doktordan, öğretmenden vb) ve durumlardan korkutma eğilimi,
özellikle
okul
öncesi
yaşlardaki
çocukların,
anlatılan
korku
objesini
doğru
değerlendirememesine ve bu korkuları uykularına taşımalarına neden olmaktadır.
Geceleri ağlayarak sık uyanma ve anneyi çağırma yine sık görülen uyku sorunlarındandır. Bu
durum da yine korkularla ilgili olabilmektedir. Temel güven duygusu yeterince gelişmemiş,
anneye bağımlılığından henüz kurtulmamış, anne-babayı kaybetme ve yalnız bırakılma
korkusunu yoğun yaşayan çocuklarda karanlıktan korkma ve odasında yalnız uyuyamama sık
görülen bir davranıştır. Bu tip huzursuzluklar nedeni ile korkuyla uyanan çocuklar, gece annebabalarının yanına gelmek isteyebilirler. Bu hem yaşanan korkuyla bağlantılı çaresizlik
duygusuyla ilgili olabilir hem de çocuğun o anda ilgi ve şefkat ihtiyacıyla ilgili olabilir. Ancak bu
durumda çocuğunuzu yatağa almak geçici bir çözümdür ve korku duygusunu pekiştirebilir. İlk 6
yaşta çocuğun temel güven duygusunun geliştirilmesi çok önemlidir. Eğer çocuk bu dönemde
her türlü tehditten uzak olduğunu, korunduğunu, her koşulda sevildiğini ve kabul gördüğünü
hissedebilirse, huzurlu ve güven veren bir aile ortamında olduğunu bilirse temel güven
duygusunu kazanabilir.
Bazı durumlarda çocukları psikolojik gelişimlerinin yeterli olmamasıyla bağlantılı olarak annebabanın yatağında uyuma eğiliminin olduğu ve bu tip yaşam krizlerinin bu eğilimi alevlendirdiği
bilinmektedir. Böyle bir durumda da çocuğun gerçek ihtiyacının ne olduğu iyi saptanmalıdır. Bu
gerçek bir korku mu, gelişim dönemiyle ilgili bir davranış mı yoksa anne-babanın yatağına
dönmek için kullandığı bir bahane mi bunun iyi ayırdedilmesi gerekmektedir. Tüm korkuların
yoğunluğu ve var olma süresi her çocukta değişiklik gösterebilir. Ama temel olarak korkuların
pekiştirilmedikleri sürece geçici oldukları varsayılır. Kriz dönemlerinde ve yaşam akışı içinde
ortaya çıkabilecek sorunlarla bu korkuların yoğunluğunun ve şiddetinin farklılaşması da
doğaldır.
Gelişim dönemlerine ait bu korkuların yoğunluğunun artması da doğaldır ve çocukları
rahatlatmak, güven vermek, hep yanındayız mesajını vermek önemlidir. Ancak dikkat edilmesi
gereken husus çocukların gelişim dönemlerine ait psikolojik özellikleri gözden kaçırmamaktır.
Gece Terörü
Kabuslardan farklı, ama yine kabus gibi olan iki korku durumu vardır.
Çocuk kabus gördüğünde kabusunu hatırlayabilir. Ancak aşağıdaki iki
durumda da çocuk gece gördüklerini ve yaptıklarını hatırlamaz: Korku
kaynaklı olabilecek bir uyku bozukluğu, gece terörü denen gece
korkusudur. Yine okul öncesi yaşlarda sık rastlanır. Çocuk büyük bir
korku ve çığlıkla uyanır. Kendinde değildir, panik içinde ve anlamsız
hareketler yapar. Uyandırılırsa da hiçbir şey hatırlamaz. Bu durum
uykunun ilk saatlerinde gerçekleşir. 6-12 yaşlar arasında görülen bir başka uyku bozukluğu da
uykunun ilk evresinde çocuğun kalkıp oturması, kendi kendine konuşması, bazen gezmesi,
dolaşması şeklinde olur. Sabah uyandığında da hiçbir şey hatırlamaz. Her iki durum da
psikolojik etkenlere bağlı olabileceği gibi nörolojik temelli bir bozukluğun belirtisi de olabilir.
Eğer anne-babalar bu tip uyku bozukluklarını çocuklarında sık gözlemliyorlarsa, bir uzman
yardımıyla bu durumun tipik bir gece korkusu mu, yoksa nörolojik kaynaklı mı olduğunu ayırt
etmelidirler.
Korkular Karşısında Anne-Babanın Tutumları
Çocukluk korkuları söz konusu olduğunda ebeveynleri zorlu bir sınav bekler. Korku karşısında
nasıl tepki vereceklerinden emin olamayabilirler. Kimi korkuları yok sayarak, kimi mizahı
kullanarak (korku ile alay ederek), kimi çok uzun ve mantıklı açıklamalar yaparak çocuğun
korkularını yenmesine yardımcı olmaya çalışır. Çocuğun korkuları karşısında anne-babanın
tepkileri çocuğun tutumlarını belirler. Anne-babanın korku yaratan durum karşısında sakin
kalıp, çocuklarına güven vermeleri sonucunda çocukta korkuyla baş etmeyi öğrenir.
Korku anında anne-babanın ilk önce çocuğun yaşadığı duyguyu anlaması önemlidir. “ Ne var
canım korkacak bak odandasın” demek yerine onu neyin korkuttuğunu anlatmasına izin
vermek sonra da onu sakinleştirmek ve “Annen ve baban burada, yanında, sana bir şey
olmasına izin vermezler” şeklinde güven vermek önemlidir. Çocukların korkularını
anlatmalarına izin vermek, korku ile baş etmede ilk adımdır. Paylaşılan, kelimelere dökülen
duygular daha kolay baş edilebilir hale gelirler. Çünkü konuşulmayan, anlaşılmayan ve gizli
kalan şeyler aslında bizi tedirgin eder.
Bazı çocuklar konuşmaya ve anlatmaya daha isteklidirler. Bu çocuklar kendilerini korkutan
durum ile ilgili konuşmakta zorlanmazlar. Anne-babanın bu durumda işi daha kolaydır, iyi bir
dinleyici olup, anlatılanları dinlemek, çocuğun kendini anlatmasına fırsat vermek yeterlidir.
Korku ile baş etmeyi zorlaştıran iki tutumdan biri korkuyu yok saymak diğeri ise çocuğun ne
hissettiğini dinlemeden, anlamaya çalışmadan hemen onu sakinleştirme yoluna gitmektir. İki
durumda çocuğun kendisini anlatmasına, anlaşılmasına fırsat tanımaz. Anne-babaların sık
düştükleri bir diğer tuzak ise korku yaratan durum karşısında çocuğun annebabaya bağımlı hale
gelmesine neden olan tutumlardır. Örneğin karanlıktan korkan bir çocukla birlikte yatan annebaba aslında çocuğun korkuyla baş etmesine yardımcı olmaktan çok çocuğun tek başına
yatamayacağına olan inancını pekiştirmektedirler. Anne-babanın çocuğun kendi korkularıyla baş
edebilmesi için destek olması önemlidir ama bunu çocuk yerine kendileri yapmaya çalışırlarsa o
zaman sağlıklı kişilik gelişimindeki önemli basamaklardan birini atlamış olurlar.
Anne-Babalara Öneriler
Çocuğunuzun nelerden hoşlandığını, neleri sevdiğini, nelerden ürktüğünü
ve çekindiğini, nelerden korktuğunu bilmeniz çok önemlidir. Bu sayede
çocuğunuzun korkularının ne zaman ortaya çıktığını bilebilirsiniz.
Çocukların korkuları, gelişimsel sürecin bir parçası olarak ortaya çıkabildiğinden, çocuğunuzun
genel gelişimsel özellikleri hakkında bilgi sahibi olmak, hangi dönemde hangi korkunun baş
gösterebileceğini bilmek, çocuğunuzu yönlendirmek adına önemlidir. Korkusunun çocuğun
gelişim dönemiyle ilgili olup olmadığını, hangi korkuların hangi gelişim dönemlerinde normal
olduğunu öğrenin. Eğer çocuğunuzun korkusu dönemsel bir korku değil, herhangi bir olaydan
sonra, bir olayın tetiklemesi ile ortaya çıkan bir korku ise korku yaratan durum, nesne ya da
kişinin ne olduğunun anlaşılmaya çalışılması korkunun ortadan kaldırılması adına
önemlidir. Dolayısıyla çocuğunun korku tepkilerini hangi zamanlarda, neye karşı verdiğini
gözlemlemek önemlidir. Korkuların bazı zamanlarda ya da bazı durumlarda artıp artmadığını
gözlemleyin.
Temel prensip çocuğun korkusunu anlamasına ve bu duyguyla yüzleşmesine yardımcı olmaktır.
Bazı durumlarda korku yaratan durumlar hakkında konuşmak çok kolay olmayabilir. Böyle
olduğunda çocuğun hissettiklerini aktarabileceği alternatif yöntemler işe yarayabilir. Örneğin
korku yaratan durumunun resmini yapmak ya da oyun sırasında bunu ortaya çıkarabileceği
(kuklalar, oyun evi gibi) oyuncaklar ile oynamasını teşvik etmek korkulan durumun ifade
edilmesinde yardımcı olabilir.
Korku ile baş etmekte etkili olabilecek bir diğer yöntem ise masal ve hikayelerin kullanılmasıdır.
Masalda zor durumda kalan kahramanların bu durumdan nasıl kurtulduklarını görmek çocuğa
kendi yaşadığı zorlukları aşmasında yol gösterir. Çocuk kitaplarından yararlanabileceğiniz gibi
bazen siz kendi masalınızı kendiniz de yaratabilirsiniz. Yaratacağınız hikayenin kahramanı
(küçük yaşlarda hayvan kahramanlar da etkili olacaktır) çocuğunuzun yaşadığına benzer (tam
olarak aynı korku olmak zorunda değil) bir durumla karşılaşır ve hikayenin sonunda bu durumla
baş etmenin bir yolunu bulur. Hikayeyi birlikte interaktif bir şekilde okumak daha etkili
olmasına yardımcı olacaktır. Korku ile baş edebilmek için çocuğunuz kendi duygularının farkında
olması ve onları ifade edebilmesi önemlidir, bu nedenle günlük hayatta anne-baba olarak duygu
ifadesinde model olmanız, çocuğunuzun duygularını tanımasına ve isimlendirmesine yardımcı
olmanız önemlidir. Duygularını tanıyan bir çocuğun onlarla baş edebilmesi kolaylaşır.
Korkuları yokmuş gibi davranarak görmezden gelmek, çocuğunuzun kendini kötü hissetmesine
sebep olabilecektir. Bu nedenle yaşadığı duygulara saygı duymak, onu anlamaya çalışmak, onu
anladığınızı ve yanında olduğunuzu hissettirmek, çocuğunuzun rahatlamasına ve kendini daha
iyi hissetmesine yardımcı olacaktır.
Korkular ile ilgili dalga geçmek, alay etmek, çocuğu yargılamak, onu utandırmak, herkese
korkusunu anlatarak onu küçük düşürmek, onu korktuğu şeyleri yapmaya zorlamak gibi
durumlar, çocuğun özgüven duygusunu ve size olan güvenini olumsuz yönde etkileyecek ve
ilişkinizi bozabilecek tutumlardır. Örneğin karanlıktan korkan çocuğunuzu karanlık bir yere
gitmesi konusunda zorlamayın. Çocuğu utandırmadan korkusunu ortadan kaldırmaya çalışın.
Örneğin; “Erkek adam korkar mı?” gibi sözler söyleyerek, onu utandırmayın. Ayrıca bu tarz
olumsuz yaklaşımlar çocuğun korkularını tetikleyerek daha da artmasına neden olabilmektedir.
Bu nedenle, bu tip yaklaşımları kullanmak yerine çocuğunuzun duygularını dinleyin; onu
anlamaya ve ona güven vermeye çalışın.
Korktuğu şeyle ilgili onu bilgilendirin, bu konuda güven kazanmasına yardımcı olun. Örneğin;
hırsızdan korkan çocuğun kapıyı kendisinin kilitlemesine izin verin, hırsızın girme olasılığı olan
kapı ve pencereleri her gün ona kontrol ettirin.
Korkusunu çağrıştıracak objeleri odasından kaldırın. Korkularıyla ilgili ona yalan söylemeyin; bu
size olan güveninin azalmasına neden olur.
Çocuğunuzla iletişiminizi arttırın, birbirinize duygularınızı anlatmanız için ortam hazırlayın.
Onunla oyun oynayın, resim yapmasını sağlayın. Gün boyunca çocuğunuz ile kaliteli zaman
geçirmek, birbirinize vakit ayırmak, oyunlar oynamak, sohbet etmek hem ebeveyn-çocuk
ilişkinizi geliştirecek, hem de çocuğunuzun rahatlamasını sağlayacaktır. Gün içindeki olumlu
yaşantılar, çocuğunuzun gece uykusunu olumlu yönde etkileyebilmekte ve gece korkusunu
azaltabilmektedir.
Korkuları olan tüm çocukların uykularıyla ilgili problem yaşama olasılığının yüksek olduğu
düşünülerek uyku öncesi hazırlığı önem verilmelidir. Uykuya dalma zamanının yaklaşması ile
birlikte çocuğunuzu rahatlatacak, kaygısını azaltacak etkinlikler yapabilirsiniz. Örneğin birlikte
hikaye okumak, resim yapmak, sohbet etmek gibi faaliyetler hem çocuğunuzun uykuya keyifle
geçmesini sağlayacak hem de ilişkinizi geliştirecektir.
Uygun oyun ortamlarında çocuklar duygularını ifade etmek için fırsat bulurlar. Uyku öncesinde
birlikte daha fazla vakit geçirin; onu rahatlatacak şeyler konuşun, hoş hikayeler anlatın.
Çocuğunuz mutlaka kendi odasında ve kendi yatağında uykuya dalmalıdır. Mümkün olduğunca
erken yaşında onu kendi odasında yatırmaya alıştırmalısınız. Uykuya dalana kadar onun
odasında kalabilirsiniz ancak onun yatağına yatmadan, yatağın yanında yerde ya da bir
minderin üstünde oturarak, saçlarını okşayabilir, elinden tutarak onu rahatlatabilirsiniz.
Eğer çocuğunuz gece korkuyla uyanıp yanınıza gelir ve sizin yatağınızda kalmak isterse,
mümkün olduğunca onu kendi odasına götürmeli ve orada tekrar uykuya geçmesini
sağlamalısınız. İlk önce onu rahatlatmalı, daha sonrasında kendi yatağında uykuya dalması için
ona destek olmalısınız. Eğer çocuğunuz sizin de onunla birlikte yatakta yatmanız için ısrar
ederse, onunla yatmamalı ancak odada kalarak yanında olduğunuzu ona hissettirmeli ve onu
rahatlatmalısınız. Onu gece yanınıza almanız “Korkmakta haklısın, korkulacak bir şey var”
mesajını almasına neden olabilir, bunun yerine yatağına yatırdığınızda onu öpüp sakinleştirin. O
anda ilgi ve şefkat ihtiyacının artmış olduğunu gözden kaçırmayın. Korkusuyla aşamalı şekilde
baş etmesi konusunda yardımcı olun.
Çocuğunuzun korkuları ile ilgili belirtiler sıklıkla karşınıza çıkıyorsa, tüm çabanıza rağmen
azalmıyorsa bu durum profesyonel bir müdahaleye ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir. Bu
konu ile ilgili bir uzmana başvurabilir ve ondan yardım alabilirsiniz.
Rehberlik Servisi
Kaynakça:
Temur, B. 2002. Çocuklarda korkular. Çocuk ve Aile Dergisi, Eylül.
Çocukluk döneminde korkular. Günce Psikolojik Danışmanlık Eğitim ve Grup Çalışmaları Merkezi, Bilgi
Yayını 8.
Gürçağ, T. 2008. Çocuklarda Korkular. Bebeğim ve Biz Dergisi. Mayıs.

Benzer belgeler

ÇOCUK ve KORKU - Erol Altaca Okulları

ÇOCUK ve KORKU - Erol Altaca Okulları Bebeklikten itibaren çocuklarda en sık rastlanan korkuların başında karanlık korkusu yer alır. Bu korku türü belki de anne-babaların en sık pekiştirdikleri korkudur. Özellikle gece ışıkla uyumayı a...

Detaylı

ÇOCUKTA KORKULAR

ÇOCUKTA KORKULAR Tepki olarak huzursuzlanmak, ağlamak, bağırmak gibi davranışlar sergileyebilirler. Birçok korku türü geçicidir ve gelişimle ilgilidir. Korku tepkisi çocukların kendilerini tehdit eden uyaranlara gö...

Detaylı

2013 / 2014 - SAYI: 7 Çocukluk Dönemi Korkuları

2013 / 2014 - SAYI: 7 Çocukluk Dönemi Korkuları Çocuklar Nelerden Korkar?   Doğumdan  2  yaşa  kadar  geçen  dönemde  bebekler  yüksek  ve  ani  sesler  karşısında  tedirgin  olurlar,  büyük  hayvanlardan  ve  büyük  objelerden  korkarlar.  Ayr...

Detaylı