c. adalet bakanlığı eğitim dairesi başkanlığı yargı mevzuatı bülteni

Transkript

c. adalet bakanlığı eğitim dairesi başkanlığı yargı mevzuatı bülteni
.C.
ADALET BAKANLIĞI
EĞİTİM DAİRESİ BAŞKANLIĞI
YARGI MEVZUATI BÜLTENİ
Bültenin Kapsadığı Tarihler
16-31 Ekim 2012
Yayımlandığı Tarih
31 Ekim 2012
Sayı
2012-20
İÇİNDEKİLER
-
-
Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Irak'ın Kuzeyinden Ülkemize Yönelik Terör
Tehdidinin ve Saldırılarının Bertaraf Edilmesi Amacıyla, Sınır Ötesi Harekât
ve Müdahalede Bulunmak Üzere, Irak'ın PKK Teröristlerinin Yuvalandıkları
Kuzey Bölgesi ile Mücavir Alanlara Gönderilmesi ve Görevlendirilmesi için
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17.10.2007 Tarihli ve 903 Sayılı Kararıyla
Hükümete Verilen ve 08.10.2008, 06.10.2009, 12.10.2010 Ve 05.10.2011
Tarihli 929, 948, 975 ve 1005 Sayılı Kararları ile Birer Yıl Uzatılan İzin
Süresinin Anayasanın 92’nci Maddesi Uyarınca 17.10.2012 Tarihinden
İtibaren Bir Yıl Daha Uzatılmasına Dair Karar
(R.G. 16 Ekim 2012 – 28443)
Kamu Taşınmazlarının Yatırımlara Tahsisine İlişkin Usul ve Esaslarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Usul ve Esaslar
(R.G. 16 Ekim 2012 – 28443)
Ulusal Meslek Standartlarına Dair Tebliğ
(R.G. 16 Ekim 2012 – 28443 -Mükerrer)
Su Havzalarının Korunması ve Yönetim Planlarının Hazırlanması Hakkında
Yönetmelik
(R.G. 17 Ekim 2012 – 28444)
Anayasa Mahkemesinin E: 2005/3 (Siyasi Parti-İhtar), K: 2011/1 Sayılı
Kararı
(R.G. 17 Ekim 2012 – 28444)
Anayasa Mahkemesinin E: 2011/119, K: 2012/33 Sayılı Kararı
(R.G. 17 Ekim 2012 – 28444)
Adalet Bakanlığından Münhal Noterlikler İlanı
(R.G. 17 Ekim 2012 – 28444)
Adalet Bakanlığından İhalelere Katılmaktan Yasaklama Kararı
(R.G. 17 Ekim 2012 – 28444)
2013 Yılı Programı ile 2013 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu
ve İzlenmesine Dair 2012/3839 Sayılı Karar
(R.G. 18 Ekim 2012 – 28445)
Ülkemizde Demokrasiye Müdahale Eden Tüm Darbe ve Muhtıralar ile
Demokrasiyi İşlevsiz Kılan Diğer Bütün Girişim ve Süreçlerin Tüm
Boyutları ile Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun Görev Süresinin
Uzatılmasına İlişkin Karar
(R.G. 19 Ekim 2012 – 28446)
1267 Sayılı BMGK Kararı ile Oluşturulan Yaptırımlar Komitesi Tarafından
Yayımlanan Listede Yer Alan Kişi ve Kuruluşlara Karşı Uygulanacak
Tedbirlerin Belirlenmesine İlişkin 22/12/2001 Tarihli ve 2001/3483 Sayılı
Kararnamenin Eki Listenin 39 uncu Sırasında Yer Alan Yasin Al-Qadi
Hakkındaki Hükmün Yürürlükten Kaldırılması Hakkında 2012/3835 Sayılı
Karar
(R.G. 19 Ekim 2012 – 28446)
Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Yardım
Kampanyası Hakkında
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kolombiya Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Vizelerin Karşılıklı Kaldırılmasına İlişkin Anlaşma”nın
Onaylanması Hakkında 2012/3826 Sayılı Karar
(R.G. 20 Ekim 2012 – 28447)
Bazı Alanların Teknoloji Geliştirme Bölgesi Olarak Tespit Edilmesine ve
Bazı Teknoloji Geliştirme Bölgelerinin Sınırlarında Değişiklik Yapılmasına
İlişkin 2012/3800 Sayılı Karar
(R.G. 20 Ekim 2012 – 28447)
Ulusal Siber Güvenlik Çalışmalarının Yürütülmesi, Yönetilmesi ve
Koordinasyonuna İlişkin 2012/3842 Sayılı Karar
(R.G. 20 Ekim 2012 – 28447)
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna Ait Atama Kararı
(R.G. 20 Ekim 2012 – 28447)
Özelleştirme Yüksek Kurulunun 17/10/2012 Tarihli ve 2012/155 Sayılı Karar
(R.G. 20 Ekim 2012 – 28447)
1971 Petrol Kirliliği Zararının Tazmini için Bir Uluslararası Fonun
Kurulması ile İlgili Uluslararası Sözleşmeyi Değiştiren 1992 Protokolünün
Tazminat Limitleri Değişiklikleri’ne Dair Karara Katılmamız Hakkında
2012/3821 Sayılı Karar
(R.G. 21 Ekim 2012 – 28448)
Tokat İli, Reşadiye İlçesinde Tesis Edilecek Yeşilırmak I Hidroelektrik
Santralinin Yapımı Amacıyla Bazı Taşınmazların Hazine Adına Tescil
Edilmek Üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Tarafından Acele
Kamulaştırılması Hakkında 2012/3795 Sayılı Karar
(R.G. 21 Ekim 2012 – 28448)
Muş İli, Merkez İlçesi, Kale Mahallesinde Bulunan Bazı Alanların Kentsel
Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı İlan Edilmesi Hakkında 2012/3810 Sayılı
Karar
(R.G. 21 Ekim 2012 – 28448)
Kocaeli İli, Gebze İlçesi, Kirazpınar Mahallesinde Yer Alan Bazı
Taşınmazların Toplu Konut İdaresi Başkanlığı Tarafından Acele
Kamulaştırılması Hakkında 2012/3831 Sayılı Karar
(R.G. 21 Ekim 2012 – 28448)
İzmir-Urla-Çeşme Otoyolu İkiztepe-Konak, Doğanlar-Konak Tüneli Bağlantı
Yolları Arasında Yer Alan Bazı Taşınmazların Karayolları Genel Müdürlüğü
Tarafından Acele Kamulaştırılması Hakkında 2012/3829 Sayılı Karar
(R.G. 22 Ekim 2012 – 28449)
Sınır Tespitine Dair Karar
-
-
-
-
-
(R.G. 23 Ekim 2012 – 28450)
İdari Bağlılığın Değiştirilmesine Dair Karar
(R.G. 23 Ekim 2012 – 28450)
Karayolu Taşıma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
(R.G. 23 Ekim 2012 – 28450)
İşkolu Tespit Kararı (No: 2012/59)
(R.G. 23 Ekim 2012 – 28450)
Anayasa Mahkemesinin E: 2010/82, K: 2012/34 (Yürürlüğü Durdurma)
Sayılı Kararı
(R.G. 23 Ekim 2012 – 28450)
Anayasa Mahkemesinin E: 2011/71, K: 2012/90 Sayılı Kararı
(R.G. 23 Ekim 2012 – 28450)
Bazı Anlaşmaların Yürürlüğe Girdiği Tarihlerin Tespit Edilmesi Hakkında
2012/3838 Sayılı Karar
(R.G. 23 Ekim 2012 – 28450)
6292 Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine
Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile
Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun 6 ncı Maddesinin
Üçüncü Fıkrasında Yer Alan Başvuru Süresinin Uzatılmasına İlişkin
2012/3846 Sayılı Kararın
(R.G. 24 Ekim 2012 – 28451)
Haberleşme, Seyrüsefer, Gözetim Sistemleri Mânia Kriterleri Hakkında
Yönetmelik
(R.G. 24 Ekim 2012 – 28451)
3/1 Numaralı Ticari Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğ
(Tebliğ No: 2012/65)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Tebliğ No:
2012/68)
(R.G. 24 Ekim 2012 – 28451)
Özelleştirme Yüksek Kurulunun 22/10/2012 Tarih ve 2012/156 Sayılı Kararı
(R.G. 24 Ekim 2012 – 28451)
Özelleştirme Yüksek Kurulunun 22/10/2012 Tarih ve 2012/157 Sayılı Kararı
(R.G. 24 Ekim 2012 – 28451)
Özelleştirme Yüksek Kurulunun 22/10/2012 Tarih ve 2012/158 Sayılı Kararı
(R.G. 24 Ekim 2012 – 28451)
Özelleştirme Yüksek Kurulunun 22/10/2012 Tarih ve 2012/159 Sayılı Kararı
(R.G. 24 Ekim 2012 – 28451)
Özelleştirme Yüksek Kurulunun 22/10/2012 Tarih ve 2012/160 Sayılı Kararı
(R.G. 24 Ekim 2012 – 28451)
18 Ekim 2012 Tarihli ve 28445 Sayılı Resmi Gazete’de Yayınlanan 4 Ekim
2012 Tarihli ve 2012/3839 Sayılı 2013 Yılı Programının Uygulanması,
Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Bakanlar Kurumlu Kararı Eki 2013 Yılı
Programı
(R.G. 23 Ekim 2012 – 28450-Mükerrer)
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Eğitim, Bilim, Kültür, Sanat, Basın-Yayın, Gençlik ve Spor
Alanlarında İşbirliği Programı’nın Onaylanması Hakkında 2012/3825 Sayılı
Karar
(R.G. 30 Ekim 2012 – 28452)
Bakanlıklararası Ortak Kültür Komisyonunun Çalışma Esas ve Usulleri ile
Bu Komisyon Tarafından Yurtdışında Görevlendirilecek Personelin
-
Nitelikleri ile Hak ve Yükümlülüklerinin Belirlenmesine İlişkin Kararda
Değişiklik Yapılmasına Dair 2012/3798 Sayılı Karar
(R.G. 30 Ekim 2012 – 28452)
Sansür Yönetmeliğinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair 2012/3809 Sayılı
Yönetmelik
(R.G. 30 Ekim 2012 – 28452)
Gümrük Genel Tebliği (Gümrük İşlemleri) (Seri No: 99)
(R.G. 30 Ekim 2012 – 28452)
El Sanatları Eğitim Merkezi Müdürlükleri Yönetmeliği
(R.G. 31 Ekim 2012 – 28453)
Limanlar Yönetmeliği
(R.G. 31 Ekim 2012 – 28453)
Şirketlerde Yapı Değişikliği ve Ayni Sermaye Konulmasında Siciller Arası
İşbirliğine İlişkin Tebliğ
(R.G. 31 Ekim 2012 – 28453)
2012 Ekim Ayında Vefat Eden, Yaş Haddinden ve İsteği Üzere Emekliye
Ayrılan Hâkimi ve Savcıları Belirtir Liste
TBMM KARARI
TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİN, IRAK'IN KUZEYİNDEN ÜLKEMİZE
YÖNELİK
TERÖR TEHDİDİNİN VE SALDIRILARININ BERTARAF EDİLMESİ AMACIYLA,
SINIR ÖTESİ HAREKÂT VE MÜDAHALEDE BULUNMAK ÜZERE, IRAK'IN PKK
TERÖRİSTLERİNİN YUVALANDIKLARI KUZEY BÖLGESİ İLE MÜCAVİR
ALANLARA GÖNDERİLMESİ VE GÖREVLENDİRİLMESİ İÇİN TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİN 17.10.2007 TARİHLİ VE 903 SAYILI
KARARIYLA HÜKÜMETE VERİLEN VE 08.10.2008, 06.10.2009,
12.10.2010 VE 05.10.2011 TARİHLİ 929, 948, 975 VE 1005 SAYILI
KARARLARI İLE BİRER YIL UZATILAN İZİN SÜRESİNİN
ANAYASANIN 92’NCİ MADDESİ UYARINCA 17.10.2012
TARİHİNDEN İTİBAREN BİR YIL DAHA
UZATILMASINA DAİR KARAR
Karar No. 1026
Karar Tarihi: 11.10.2012
Irak’ın kuzey bölgesinde yuvalanmış bulunan PKK terör unsurlarından kaynaklanan ve
Türk halkının huzur ve güvenliğiyle ülkesinin milli birliğine, güvenliğine ve toprak
bütünlüğüne yöneltilmiş terörist saldırılar ve açık tehdit devam etmektedir.
Dost ve kardeş Irak’ın toprak bütünlüğünün, milli birliğinin ve istikrarının korunmasına
büyük önem atfeden Türkiye, PKK teröristlerinin Irak’ın kuzeyindeki mevcudiyetine ve
ülkemize yönelik terörist saldırılarına son verilmesini sağlamak amacıyla askeri faaliyetlerini
başarıyla yürütmekte, siyasi ve diplomatik girişimlerini ve uyarılarını sürdürmektedir.
Türkiye’ye yönelik olarak devam eden terörist saldırılara ve tehdide karşı, terörizmle
mücadelenin bir parçası olarak uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli tedbirleri almak üzere,
hudut, şümul, miktar ve zamanı Hükümetçe belirlenecek şekilde, Türk Silahlı Kuvvetleri
unsurlarının, Irak'ın kuzeyinden ülkemize yönelik terör tehdidinin ve saldırılarının bertaraf
edilmesi amacıyla, sınır ötesi harekât ve müdahalede bulunmak üzere, Irak’ın PKK
teröristlerinin yuvalandıkları kuzey bölgesi ile mücavir alanlara gönderilmesi ve
görevlendirilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17.10.2007 tarihli ve 903 sayılı
Kararıyla Hükümete verilen ve son olarak 05.10.2011 tarihli ve 1005 sayılı Kararı ile bir yıl
uzatılan izin süresinin, 17.10.2012 tarihinden itibaren bir yıl daha uzatılmasına Anayasa'nın
92’nci maddesi uyarınca izin verilmesi, Genel Kurulun 11.10.2012 tarihli 7’nci Birleşiminde
kabul edilmiştir
[R.G. 16 Ekim 2012 – 28443]
—— • ——
Maliye Bakanlığından:
KAMU TAŞINMAZLARININ YATIRIMLARA TAHSİSİNE İLİŞKİN
USUL VE ESASLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI
HAKKINDA USUL VE ESASLAR
MADDE 1 – 3/9/2009 tarihli ve 27338 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kamu
Taşınmazlarının Yatırımlara Tahsisine İlişkin Usul ve Esasların 1 inci maddesinde yer alan
“14/7/2009 tarihli ve 2009/15199 sayılı” ibaresi “15/6/2012 tarihli ve 2012/3305 sayılı”
şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 2 – Aynı Usul ve Esasların 3 üncü maddesinde yer alan “14/7/2009 tarihli ve
2009/15199 sayılı” ibaresi “15/6/2012 tarihli ve 2012/3305 sayılı” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 3 – Aynı Usul ve Esasların 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde
yer alan “Hazine Müsteşarlığınca” ibaresi “Ekonomi Bakanlığınca (Teşvik Uygulama ve
Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü)” şeklinde, (b) bendinde yer alan “tarım ve hayvancılık
yatırımı” ibaresi “tarım, hayvancılık ve eğitim yatırımı” şeklinde, aynı bentte yer alan
“(ancak, toplam sabit yatırım tutarı I ve II nci bölgelerde birmilyon Türk Lirası, III ve IV
üncü bölgelerde ise beşyüzbin Türk Lirasından az olmayan)” ibaresi “(ancak, toplam sabit
yatırım tutarı I ve II nci bölgelerde birmilyon Türk Lirası, III, IV, V ve VI ncı bölgelerde ise
beşyüzbin Türk Lirasından az olmayan)” şeklinde, ikinci fıkrası ise aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“(2) Bu Usul ve Esaslarda belirtilen teşvikten; arazi, arsa, royalti, yedek parça ve
amortismana tâbi olmayan diğer harcamalar ile 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar
Vergisi Kanunu gereği finans ve sigortacılık konularında faaliyet gösteren kurumlar, iş
ortaklıkları, 16/7/1997 tarihli ve 4283 sayılı Yap-İşlet Modeli ile Elektrik Enerjisi Üretim
Tesislerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışının Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile
8/6/1994 tarihli ve 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli
Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun kapsamında gerçekleştirilen yatırımlar ve
rödovans sözleşmesine bağlı olarak yapılan yatırımlar yararlanamaz.”
MADDE 4 – Aynı Usul ve Esasların 11 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
“denetim elemanları” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve maliye uzmanları” ibaresi
eklenmiştir.
MADDE 5 – Aynı Usul ve Esasların 13 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “I
ve II nci bölgelerde bulunan illerde üç bin, III üncü bölgede bulunan illerde iki bin, IV üncü
bölgede bulunan illerde ise bin” ibaresi “I inci bölgede bulunan illerde üç bin, II nci bölgede
bulunan illerde iki bin beş yüz, III üncü bölgede bulunan illerde iki bin, IV üncü bölgede
bulunan illerde bin beş yüz, V inci bölgede bulunan illerde bin, VI ncı bölgede bulunan illerde
ise beş yüz” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 6 – Aynı Usul ve Esasların 14 üncü maddesinde yer alan “bayındırlık ve iskân
il müdürü” ibaresi “çevre ve şehircilik il müdürü” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 7 – Aynı Usul ve Esasların 19 uncu maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş, dördüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
“(2) İlk yıl irtifak hakkı veya kullanma izni bedeli, Yatırımlarda Devlet Yardımları
Hakkında Bakanlar Kurulu Kararıyla gruplandırılan;
a) I inci bölgede bulunan illerde yatırım konusu taşınmazın emlak vergi değerinin yüzde
üçü,
b) II nci bölgede bulunan illerde yatırım konusu taşınmazın emlak vergi değerinin yüzde
iki buçuğu,
c) III üncü bölgede bulunan illerde yatırım konusu taşınmazın emlak vergi değerinin
yüzde ikisi,
ç) IV üncü bölgede bulunan illerde yatırım konusu taşınmazın emlak vergi değerinin
yüzde bir buçuğu,
d) V inci bölgede bulunan illerde yatırım konusu taşınmazın emlak vergi değerinin
yüzde biri,
e) VI ncı bölgede bulunan illerde yatırım konusu taşınmazın emlak vergi değerinin
yüzde yarımıdır.”
MADDE 8 – Aynı Usul ve Esasların geçici 1 inci maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.
Mevcut müracaatlar hakkında yapılacak işlemler
“GEÇİCİ MADDE 2 – (1) 19/6/2012 tarihli ve 28328 sayılı Resmî Gazete’de
yayımlanan 15/6/2012 tarihli ve 2012/3305 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe
konulan Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararın yürürlüğe girdiği 19/6/2012
tarihinden önce müracaatta bulunulan, ancak bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla henüz
sonuçlandırılmayan yatırım yeri tahsisi işlemleri, müracaat tarihinde yürürlükte bulunan ve
3/9/2009 tarihli ve 27338 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kamu Taşınmazlarının
Yatırımlara Tahsisine İlişkin Usul ve Esaslar çerçevesinde sonuçlandırılır.
(2) 15/6/2012 tarihli ve 2012/3305 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan
Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararın yürürlüğe girdiği 19/6/2012 tarihinden
önce müracaatta bulunulan, ancak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla henüz
sonuçlandırılmayan yatırım yeri tahsisi işlemleriyle ilgili olarak yatırımcılar tarafından talep
edilmesi halinde, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonraki işlemlerde bu Usul ve
Esaslar uygulanır.”
Sözleşmelerin uyarlanması
GEÇİCİ MADDE 3 – (1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, bu Usul ve
Esaslara göre yapılan kullanma izni ve irtifak hakkı sözleşmelerinin 8 inci maddelerinin
üçüncü fıkraları, ilgililer tarafından taşınmaz maliki idareye başvurulması halinde bu
sözleşmelerden çıkartılmak suretiyle sözleşmeler uyarlanır. Uyarlanan sözleşme hükümleri,
uyarlamanın yapıldığı tarihten itibaren geçerli olur.
(2) Sözleşmelerin uyarlandığı tarihten önce bu sözleşmeler gereğince ilgililer tarafından
yapılmış olan ödemelerin iadesi ve mahsubu yapılmaz.”
MADDE 9 – Aynı Usul ve Esasların ekinde yer alan “Kullanma İzni Sözleşmesi”
başlıklı Ek-4 ile “İrtifak Hakkı Sözleşmesi” başlıklı Ek-5’in 8 inci maddelerinin üçüncü
fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 10 – Aynı Usul ve Esasların ekinde yer alan “Yatırım Teşvik
Uygulamalarında Bölgeler ve Bölgeler Kapsamındaki İller” başlıklı Ek-7 numaralı cetvel
ekteki şekilde değiştirilmiştir.
Ek-7
"
1. Bölge
2. Bölge
Ankara
Adana
Antalya
Aydın
Bilecik
Bursa
İstanbul
Bolu
Çanakkale
(Bozcaada
ve Gökçeada
İlçeleri
Hariç)
Denizli
İzmir
5. Bölge
6. Bölge
Adıyaman
Ağrı
Amasya
Aksaray
Ardahan
Burdur
Artvin
Bayburt
Batman
Gaziantep
Bartın
Çankırı
Bingöl
Karabük
Çorum
Erzurum
Bitlis
Edirne
Karaman
Düzce
Giresun
Diyarbakır
Kocaeli
Isparta
Manisa
Elazığ
Gümüşhane
Hakkari
Muğla
Kayseri
Mersin
Erzincan
Kahramanmaraş
Iğdır
Kırklareli
Samsun
Hatay
Kilis
Kars
Konya
Trabzon
Kastamonu
Niğde
Mardin
Sakarya
Uşak
Kırıkkale
Ordu
Muş
Tekirdağ
Zonguldak
Kırşehir
Osmaniye
Siirt
Kütahya
Sinop
Şanlıurfa
Malatya
Tokat
Şırnak
Nevşehir
Tunceli
Rize
Yozgat
Van
Bozcaada ve
Gökçeada
İlçeleri
Eskişehir
Yalova
3. Bölge
4. Bölge
Balıkesir Afyonkarahisar
Sivas
"
MADDE 11 – Bu Usul ve Esaslar yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 12 – Bu Usul ve Esasların hükümlerini;
a) Hazineye ait taşınmazlar ile Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler açısından
Maliye Bakanı,
b) Özel bütçeli kamu idarelerine ait taşınmazlar açısından bu idarelerin en üst
yöneticileri,
c) İl özel idarelerine ait taşınmazlar açısından valiler,
ç) Belediyelere ait taşınmazlar açısından belediye başkanları,
yürütür.
Usul ve Esasların Yayımlandığı Resmî Gazete'nin
Tarihi
Sayısı
3/9/2009
27338
Usul ve Esaslarda Değişiklik Yapan Usul ve Esasların Yayımlandığı Resmî
Gazete'nin
Tarihi
Sayısı
29/7/2010
27656
[R.G. 16 Eylül 2012 – 28443]
—— • ——
Mesleki Yeterlilik Kurumundan:
ULUSAL MESLEK STANDARTLARINA DAİR TEBLİĞ
Amaç ve kapsam
MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı; bu tebliğin eklerini oluşturan yirmi iki adet meslek
standardının yürürlüğe konulmasını sağlamaktır.
Dayanak
MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, 21/9/2006 tarihli ve 5544 sayılı Mesleki Yeterlilik Kurumu
Kanununun 21 inci maddesi ile 5/10/2007 tarihli ve 26664 sayılı Resmî Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe giren Ulusal Meslek Standartlarının Hazırlanması Hakkında
Yönetmeliğin 9 uncu maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.
Yürürlük
MADDE 3 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 4 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanı yürütür.
E K L E R :
1. Plastik Levha ve Dökme Film Üretim Operatörü (Ekstrüzyon) (Seviye 3) Ulusal Meslek Standardı
2. Plastik Profil Üretim Operatörü (Ekstrüzyon) (Seviye 3) Ulusal Meslek Standardı
3. Plastik Şişirme Film Üretim Operatörü (Ekstrüzyon) (Seviye 3) Ulusal Meslek Standardı
4. Bilgi İşlem Destek Elemanı (Seviye 4) Ulusal Meslek Standardı
5. Bilgi İşlem Destek Elemanı (Seviye 5) Ulusal Meslek Standardı
6. BT Satış Elemanı (Seviye 4) Ulusal Meslek Standardı
7. BT Satış Sorumlusu (Seviye 5) Ulusal Meslek Standardı
8. Sistem İşletmeni (Seviye 4) Ulusal Meslek Standardı
9. Sistem İşletmeni (Seviye 5) Ulusal Meslek Standardı
10. Veri Giriş Elemanı (Seviye 4) Ulusal Meslek Standardı
11. Depo Sorumlusu (Seviye 4) Ulusal Meslek Standardı
12. Harita Kadastrocu (Seviye 4) Ulusal Meslek Standardı
13. Harita Kadastrocu (Seviye 5) Ulusal Meslek Standardı
14. Yapı Teknik Ressamı (İnşaat / Altyapı / Üstyapı) (Seviye 4) Ulusal Meslek Standardı
15. Yapı Teknik Ressamı (Mimari / İç Mimari) (Seviye 4) Ulusal Meslek Standardı
16. CNC Takım Tezgahları Uygulama ve Servis Görevlisi (Seviye 5) Ulusal Meslek Standardı
17. Ahşap Mobilya İmalatçısı (Seviye 3) Ulusal Meslek Standardı
18. Ahşap Mobilya İmalatçısı (Seviye 4) Ulusal Meslek Standardı
19. Ahşap Mobilya İmalatçısı (Seviye 5) Ulusal Meslek Standardı
20. Ahşap Tekne İmalatçısı (Seviye 3) Ulusal Meslek Standardı
21. Ahşap Tekne İmalatçısı (Seviye 4) Ulusal Meslek Standardı
22. Ahşap Tekne İmalatçısı (Seviye 5) Ulusal Meslek Standardı
EKLERİ 16 Ekim 2012 Tarihli Resmi Gazetenin Mükerrer Sayısında
Yayınlanmıştır
[R.G. 16 Ekim 2012 – 28443-Mükerrer]
—— • ——
YÖNETMELİK
Orman ve Su İşleri Bakanlığından:
SU HAVZALARININ KORUNMASI VE YÖNETİM PLANLARININ
HAZIRLANMASI HAKKINDA YÖNETMELİK
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar
Amaç
MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, yüzeysel sular ve yeraltı sularının bütüncül
bir yaklaşımla miktar, fiziksel, kimyasal ve ekolojik kalite açısından korunması ve su
havzaları yönetim planlarının hazırlanmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.
Kapsam
MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, denizler hariç, kıyı suları dahil olmak üzere yüzeysel
ve yeraltı su kaynaklarının yer aldığı havzaların korunması ve yönetim planlarının
hazırlanmasına ilişkin usul ve esasları kapsar.
Dayanak
MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik, 29/6/2011 tarihli ve 645 sayılı Orman ve Su İşleri
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci, 9 uncu
ve 26 ncı maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır.
Tanımlar
MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen;
a) Alıcı ortam: Atıksuların doğrudan deşarj edildiği veya dolaylı olarak karıştığı göl,
akarsu, kıyı ve deniz suları gibi yakın veya uzak çevreyi,
b) Alt havza: Havza sularını denize boşaltan ana akarsuya bağlı, daha küçük akarsular
veya göller için su toplama alanını,
c) Atıksu: Evsel, sanayi, tarımsal veya başka bir maksatla kullanımdan dolayı kirlenmiş
olan veya kısmen ya da tamamen özellikleri değişmiş olan suyu,
ç) Bakanlık: Orman ve Su İşleri Bakanlığını,
d) Büyük ölçüde değiştirilmiş su kütlesi: İnsan faaliyetinin sebep olduğu fiziksel
değişikliklerin bir neticesi olarak özellik bakımından önemli ölçüde değişmiş yüzeysel su
kütlesini,
e) Çevresel hedef: Bir su kütlesinin kimyasal, fiziko kimyasal, ekolojik, hidromorfolojik
ve miktar açısından ulaşabileceği en iyi su durumunu,
f) Çevresel kalite standardı: Kirletici veya kirletici gruplarının suda, çökeltide ya da
biyotada insan sağlığı ve çevreyi korumak için aşmaması gereken konsantrasyonları,
g) Çevresel maliyetler: Çevre ve ekosistemleri olumsuz yönde etkileme bedelini,
ğ) Deşarj: Arıtılmış olsun veya olmasın, sulamadan dönen drenaj sularının kıyıdan veya
uygun mühendislik yapıları kullanılarak toprağa sızdırılması hariç atıksuların doğrudan veya
dolaylı olarak alıcı ortama veya sistemli bir şekilde yeraltına boşaltılmasını,
h) Doğal su kütlesi: Değişikliğe uğramamış veya tabii durumundan çok az değişikliğe
uğramış su kütlesini,
ı) Ekolojik durum: Yüzeysel sular ile ilişkilendirilen suya bağlı ekosistemlerin fiziksel,
kimyasal, biyolojik ve hidromorfolojik yapısını ve işleyişini,
i) Ekolojik kalite oranı: Farklı tipteki su kütlelerinin biyolojik kalitesinin ölçülmesi ve
biyolojik kalite unsurlarının karşılaştırılması için kullanılan oranı,
j) Finansal maliyet: Su hizmetlerinin sağlanması ve yönetilmesi için, işletme ve bakım
maliyetlerini, ana para ve faiz ödemesi dahil bütün sermaye maliyetlerini ve uygun olduğu
durumlarda öz sermaye getirisini içeren maliyeti,
k) Geçiş suları: Nehir ağızları civarındaki kıyı sularına yakın olmaları nedeniyle tatlı su
akımlarından önemli ölçüde etkilenmelerinden dolayı kısmen tuzlu olma özelliğine sahip
yüzeysel su kütlelerini,
l) Göl: Durağan kıta içi yüzeysel su kütlesini,
m) Havza: Nehir havzalarında suyun ayrım çizgisinden denize aktığı noktaya, kapalı
havzalarda ise suyun toplandığı nihai noktaya göre suyun toplanma alanını,
n) Havza bölgesi: Bir veya daha fazla havzanın ilgili yeraltı suları ve yüzeysel suları ile
birlikte oluşturduğu alanı,
o) Havza koruma eylem planı: Su kaynakları potansiyelinin her türlü kullanım
maksadıyla korunması, kullanımının sağlanması, kirlenmesinin önlenmesi ve kirlenmiş olan
su kaynaklarının kalitesinin iyileştirilmesi gayesiyle hazırlanan planı,
ö) Havza yönetim planı: Su havzasındaki su kaynaklarının ve canlı hayatının
korunmasını, geliştirilmesini ve bozulmamasını sağlamak üzere su kaynakları için
sürdürülebilir bir koruma-kullanma dengesi gözetilerek havzanın bütünü esas alınarak
hazırlanan planı,
p) Havza su tahsisi: Bir veya birden çok havzadaki su kaynaklarının içme ve kullanma,
tabii hayatı koruma, tarımsal sulama, enerji, sanayi, ticaret, turizm, taşıma, ulaşım,
rekreasyon, projeye dayalı su ürünleri yetiştiriciliği ve avcılığı, su yapılarını koruma
maksatlarına göre dağıtımını,
r) İyi ekolojik durum: Bir su kütlesinde izlenen biyolojik ve destekleyici kalite
unsurlarının, referans şartlara göre çok az oranda sapma göstermesi durumunu,
s) İyi ekolojik potansiyel (İEP): Büyük ölçüde değiştirilmiş veya yapay su kütlesi için
ulaşılabilecek iyi su durumunu,
ş) İyi su durumu: Bir su kütlesinin ekolojik, kimyasal veya nicel olarak içilebilir,
yüzülebilir ve su canlılarının yaşamasına imkan veren kalite seviyesini,
t) Karakterizasyon raporu: Su kütleleri ile ilgili olarak içinde coğrafi konumların ve
bağlı ekosistemlerin yer aldığı mevcut hidrolojik, jeolojik ve insan kaynaklı baskı ve etkileri
içeren ayrıntılı değerlendirme raporunu,
u) Kaynak maliyeti: Su kaynağının tabii beslenme ya da yenilenme oranının üzerinde
tüketilmesi yüzünden diğer kullanımlar için kaçırılan fırsatların maliyetlerini,
ü) Kaynak suyu: Jeolojik koşulları uygun jeolojik birimlerin içinde doğal olarak oluşan,
bir veya daha fazla çıkış noktasından yer yüzüne kendiliğinden çıkan veya teknik usullerle
çıkartılan ve 17/2/2005 tarihli ve 25730 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İnsani Tüketim
Amaçlı Sular Hakkında Yönetmeliğin 36 ncı maddesinde izin verilenler dışında her hangi bir
işleme tabi tutulmaksızın aynı Yönetmeliğin Ek-1’indeki nitelikleri taşıyan, etiketleme
gerekliliklerini karşılayan ve satış amacı ile ambalajlanarak piyasaya arz edilen yeraltı
sularını,
v) Kıyı suları: Kıyı çizgisinden itibaren bir deniz mili tarafındaki suyu,
y) Koruma alanı: Korumaya ihtiyaç duyulan su kaynakları ile suya bağlı özel tür ve
habitat alanlarını,
z) Nehir havzası: Kaynaklar, dereler, nehirler ve göller aracılığıyla toplanarak gelen
yüzeysel akışların bir göle veya nehir ağzı, haliç ya da delta aracılığıyla kıyı suyu sınırından
denize aktığı noktaya göre suyun toplanma alanını,
aa) Özel hüküm belirleme çalışması: İçme ve kullanma suyu rezervuarlarının ve benzeri
su kaynaklarının kirliliğe karşı korunmasına, kaynağın ve havzasının özelliklerinin bilimsel
çalışmalar ile değerlendirilerek, koruma alanlarının ve koruma esaslarının belirlenmesine
yönelik çalışmaların bütününü,
bb) Özel planlama çalışması: Yeraltı suyu, jeotermal ve tabii mineral içeren su
kaynaklarının havza ve akiferlerinin, fiziki ve teknik özellikleri dikkate alınarak, su
kaynağının mevcut kalitesinin korunması maksadıyla oluşturulan koruma alanları ve koruma
esaslarının belirlendiği çalışmaları,
cc) Referans şartlar: Her bir su kütlesi tipolojisi için tahrip edilmemiş durumu ve
ekolojik kalite oranı ölçeğinde çok iyi su durumunu yansıtan şartları,
çç) Referans noktası: Her bir su kütlesinde baskıların olmadığı veya baskıların
etkilerinin ekosistemin işleyişini etkilemediği, bozulmanın olmadığı ve doğala yakın
özellikteki noktaları,
dd) Sanal su: Bir ürünün veya hizmetin üretim sürecinde ihtiyaç duyulan su miktarını,
ee) Su durumu: Bir su kütlesinin ekolojik, kimyasal veya miktar durumuna ilişkin su
özelliklerini,
ff) Su hizmetleri: Evler, kamu kurumları, sanayi kuruluşları, tabii hayatın korunması,
sulama ya da herhangi bir ekonomik faaliyet için su ile ilgili olarak sağlanan bütün hizmetleri,
gg) Su kaynakları: Yüzeysel suları ve yeraltı sularını,
ğğ) Su kütlesi: Kendi içinde bütünlük arz eden ve yönetime esas alınan su kaynağının
tamamını veya bir parçasını,
hh) Tabii su kütlesi: Kendiliğinden oluşan ve sürekliliği olan su kütlesini,
ıı) Taşkın: Bir akarsuyun, çeşitli nedenlerle yatağından taşarak çevresindeki arazilere,
yerleşim yerlerine, altyapı tesislerine ve canlılara zarar vermek suretiyle etki bölgesinde
normal sosyoekonomik hayatı kesintiye uğratacak ölçüde bir akış büyüklüğü oluşturması
olayını,
ii) Tehlikeli maddeler: Su ve çevresi için önemli risk teşkil eden ve zehirlilik, kalıcılık
ve biyolojik birikme özelliğinde olan madde veya madde gruplarını,
jj) Tipoloji: Su kütlelerini kendi içerisinde çeşitli parametrelere göre tanımlamayı ve
sınıflandırmayı sağlayan bilimsel çalışmayı,
kk) Yapay su kütlesi: İnsan faaliyeti sonucu oluşturulan yüzeysel su kütlesini,
ll) Yeraltı suyu: Yeraltında bulunan durgun veya hareket halindeki suları,
mm) Yetkili idare: Kanunlarla kendisine su kaynakları ve kıyı suları ile alakalı görev ve
yetki ihdas edilmiş kurum ve kuruluşları,
nn) Yüzeysel su: Kaynak suyu, çay, dere, nehir, ırmak, tabii ve suni göller ile geçiş ve
kıyı sularını,
oo) Yüzme suyu: Yetkili makamlarca yüzmeye izin verilen veya yüzmenin
yasaklanmadığı akarsu, göl, baraj gölü ve deniz suyunu,
ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Genel İlkeler ve Havza Yönetim Planları
İlkeler
MADDE 5 – (1) Su kaynaklarının havza bazında sürdürülebilir bir şekilde
geliştirilmesi, iyileştirilmesi, korunması ve kullanılmasının sağlanmasında;
a) Su kaynaklarının verimli ve etkin kullanılması ve kirletilmemesi maksadıyla havza
yönetim planlarının hazırlanması,
b) Katılımcı bir yaklaşımın dikkate alınması,
c) Su kaynaklarının kalite ve miktarının korunması,
ç) Su kaynaklarının iyi su durumunun bozulmasının önlenmesi, bozulmuş olanların ise
iyi su durumuna ulaştırılarak bu durumun korunması,
d) Etkin bir izleme sisteminin oluşturulması ve izlemenin yapılması,
e) Her türlü planlama yapılırken iyi su durumunun esas alınarak koruma kullanma
dengesinin kurulması ve korunması,
f) Kirleten ve kullanan öder prensibi ile uyumlu olacak şekilde çevresel maliyetleri ile
kaynak maliyetlerini içeren su hizmetlerinin toplam maliyetinin karşılanması,
g) Tedbirlerin uygulanmasına rağmen istenilen çevresel hedeflere ulaşılamaması
durumunda gerekçelerin detaylı olarak hazırlanması ve karşılanamama durumlarına yönelik
muafiyetlerin belirlenmesi,
ğ) Su kalitesini ve miktarını olumsuz yönde etkileyecek etkenlerin, kaynağında asgari
düzeye indirilmesi ve kontrol edilmesi,
h) Suya bağımlı karasal ve sucul ekosistemlerin öncelikle korunması,
ı) Her türlü planın ve stratejinin hazırlanmasında ve uygulanmasında havza yönetim
planlarının dikkate alınması ve havza yönetim planına entegrasyonun sağlanması,
i) Suyun verimli kullanımının özendirilmesi,
j) Havza su tahsis esaslarının, havza su bütçesi ve havza öncelikleri dikkate alınarak
belirlenmesi,
k) Havza su tahsisinde ve havzalararası su aktarımında ekosistemin ihtiyacı olan su
miktarının korunması ve güvence altına alınması,
esastır.
Su havzalarının korunması ve Havza Yönetim Planlarının hazırlanması
MADDE 6 – (1) Havza Yönetim Planları bütün havzalar için, havza koruma eylem
planları esas alınarak Ek-2’de belirtilen usul ve esaslara göre Bakanlıkça hazırlanır.
(2) Havza yönetim planlarında, su kaynakları ile birlikte tabii mineral içeren suların ve
jeotermal su kaynaklarının da miktar ve kalite olarak korunması ve kullanımının sağlanması
esas alınır.
(3) Bakanlık, yüzeysel sular ve yeraltı sularının bütüncül bir yaklaşımla miktar, fiziksel,
kimyasal ve ekolojik açısından korunması ve planlanmasına yönelik havza yönetim
planlarının hazırlanması veya hazırlatılması, uygulanması, uygulamaların izlenmesi ve
değerlendirmesini yapmak amacıyla her bir havza için de bu çalışmalara destek verecek
Havza Yönetim Heyeti oluşturur. Havza Yönetim Heyetine, havzanın birden fazla ili
kapsaması durumunda, yüzeysel sular ve yeraltı sularının miktarı, fiziksel, kimyasal ve
ekolojik kalite durumu ile havzaya özgü diğer hususlar dikkate alınarak Bakanlıkça
belirlenecek valilik başkanlık eder. Heyetler, Su Yönetimi Koordinasyon Kurulu üyelerinin
bağlı bulunduğu kurum ve kuruluşların taşra teşkilatının, yerel yönetimlerin, üniversitelerin
ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluşturulur. Heyetlerin teşekkülü, çalışma usul
ve esasları Bakanlıkça belirlenir.
(4) Havza Yönetim Planlarının hazırlanması sürecinde, Bakanlıkça ilgili kurum ve
kuruluşların görüşleri alınarak, bu kurumların aktif katılımları sağlanır.
(5) Havza Yönetim Planlarının hazırlanması, gözden geçirilmesi ve güncellenmesi
sürecinde halkın bilgilendirilmesi ve etkin katılımının sağlanması ve teşvik edilmesi
amacıyla;
a) Havza yönetim planlarının oluşturulmasına yönelik takvim ve çalışma planı,
b) Karakterizasyon raporları,
c) Havzalarında tespit edilen önemli su yönetimi sorunları,
ç) Taslak havza yönetim planlarının paylaşılması,
konularında halkın bilgiye erişimi, görüşlerinin alınması ve aktif katılımı sağlanır.
(6) Havza yönetim planları, suyun miktar, fiziksel, kimyasal ve ekolojik kalite açısından
iyi su durumuna ulaşmasını sağlayacak bütün tamamlayıcı plan ile projeleri kapsar ve dikkate
alır. Bu plan ve projeler havza yönetim planları ekinde yer alır.
(7) İyi su durumuna ulaşılmasını sağlamak için her bir havza yönetim planında tedbirler
programı yer alır ve iyi su durumu korunur.
(8) Hazırlanan havza yönetim planları Bakanlıkça yayınlanır ve en geç altı yılda bir
güncellenir.
(9) Havza Yönetim Planlarının Bakanlık merkezi veri tabanına entegrasyonu sağlanır.
(10) Havza yönetim planlarında, kurak dönem su yönetimine ilişkin hususlar dikkate
alınır.
(11) Havzalararası su aktarımında havza yönetim planlarındaki çevresel hedefler göz
önünde tutulur.
(12) Su kütlelerinde petrol boru hatları da dahil kaza sonucu oluşan kirlenme olaylarının
etkisinin önlenmesi veya azaltılması için kaza yönetim planlarının hazırlanması, tedbirlerin
belirlenmesi ve bu planların uygulanması zorunludur.
(13) Havza bazında yapılacak planlarda iklim değişikliğinin muhtemel sonuçlarından
olan taşkın ve kuraklık ihtimalleri dikkate alınır.
(14) Sınır aşan havzalarda AB üyesi ülkeler ile gerekli planlamalar yapılır.
Taşkın yönetim planları
MADDE 7 – (1) Taşkın yönetim planları, Havza Yönetim Planı çevresel hedefleri ile
uyumlu olacak şekilde hazırlanır.
Özel hüküm belirleme ve planlama çalışmaları
MADDE 8 – (1) İçme suyu olarak kullanılan ve kullanılacak olan su kaynakları için
özel hüküm belirleme ve özel planlama çalışmaları Bakanlık tarafından yapılır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Karakterizasyon, Tipoloji, Referans Şartlar ve Su Verimliliği
Havzanın karakterizasyonu
MADDE 9 – (1) Havzanın karekterizasyonu, aşağıdaki hususlar çerçevesinde Bakanlık
koordinasyonunda tanımlanır ve raporlanır.
a) Havzadaki su kütleleri ve tipolojileri belirlenir.
b) Yüzeysel su kütleleri için tipolojinin belirlenmesi, Ek-1’de verilen kriterlere göre
Bakanlık tarafından yapılır.
c) Havzadaki su kütleleri suni, tabii veya büyük ölçüde değiştirilmiş su kütleleri esas
alınarak tasnif edilir.
ç) Her bir su kütlesi üzerindeki hidromorfolojik, noktasal ve yayılı baskı unsurları ile
bunların etkileri belirlenir ve mevcut durum analizi yapılır.
d) Atıksuların toplanması ve bir atıksu arıtma tesisine veya nihai bir deşarj noktasına
iletilmesi için, nüfusun ve/veya ekonomik faaliyetlerin yoğunlaştığı alanlar belirlenir.
e) Ekonomik eğilimler göz önünde bulundurularak havzadaki su kullanım maliyetinin
karşılanmasına ilişkin analizler yapılır.
f) Yetkili idareler, her bir su havzası bölgesinde, günde ortalama 10 metreküpten fazla
veya 50’den fazla kişiye hizmet veren insani tüketim maksatlı suyu temin eden bütün yüzey
suyu kütlelerini, havzaların hidrojeolojik ve su kullanım özellikleri dikkate alınarak
belirlenecek yeraltı suyu kütlelerini ve gelecekte benzeri maksatla kullanılacak su kütlelerini
tanımlar.
g) Yetkili idareler, koruma alanlarının belirlenmesi, tanımlanması, harita üzerinde
gösterilmesi ve bu alanlara ait sicillerin düzenlenmesi işlemlerini;
1) Günde ortalama 10 metreküpten fazla veya 50’den fazla kişiye hizmet veren insani
tüketim maksatlı suyu temin eden bütün yüzey suyu kütleleri ve havzaların hidrojeolojik ve su
kullanım özellikleri dikkate alınarak belirlenecek yeraltı suyu kütlelerini,
2) Ekonomik bakımdan önemli sucul türlerin korunması için tahsis edilen alanları,
3) Yüzme suyu olarak tahsis edilen alanlar dahil, eğlenme-dinlenme maksadıyla tahsis
edilen su kütlelerini,
4) 8/1/2006 tarihli ve 26047 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kentsel Atıksu Arıtımı
Yönetmeliği’nde tanımlanan hassas su alanlarını,
5) 18/2/2004 tarihli ve 25377 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tarımsal Kaynaklı
Nitrat Kirliliğine Karşı Suların Korunması Yönetmeliği kapsamında Nitrata Hassas Bölgeleri,
6) Sucul habitatlar ya da sucul türlerin korunması maksadıyla su durumunun korunması
ve iyileştirilmesi gereken alanları,
7) Diğer koruma alanlarını,
dikkate alarak yapar.
ğ) Karakterizasyon raporları periyodik olarak en geç altı yılda bir gözden geçirilir ve
güncellenir.
h) Havzanın karakterizasyonuna ilişkin hususları ihtiva eden ve mevcut durumunu
gösterir haritalar hazırlanır.
Referans şartlar ve referans noktalar
MADDE 10 – (1) Her bir su kütlesi tipi için referans şartlar, tahrip edilmemiş ve
ekolojik olarak iyi durumda olan su kütleleri esas alınarak Bakanlıkça belirlenir.
(2) Referans noktalarda biyolojik kalite unsurları, hidromorfoloji ve fiziko-kimyasal
kalite unsurları dikkate alınır.
(3) Referans noktalar izleme yapılarak belirlenir.
(4) Referans noktaların tahrip edilmemesi, izleme yapılarak takip edilmesi ve korunması
esastır.
Su verimliliği
MADDE 11 – (1) Sürdürülebilir su kullanımının sağlanması ve kullanan öder ilkesinin
gerçekleştirilmesi ve sürdürülmesi maksadıyla yetkili idareler;
a) Arıtılmış evsel atık suyun ve yağmur sularının 7/4/2012 tarihli ve 28257 sayılı Resmî
Gazete’de yayımlanan Yeraltı Sularının Kirlenmeye ve Bozulmaya Karşı Korunması
Hakkında Yönetmeliğin 5 inci maddesinde yer alan şartlar ile gerekli diğer şartları sağlaması
kaydıyla sulamada yeniden kullanımlarının özendirilmesini,
b) Sulama suyunun analizini,
c) Sulama suyu tarifelerinin kullanıcılar tarafından suyun verimli kullanımını
özendirecek şekilde yapılandırılmasını,
ç) İçme suyu şebekelerinde meydana gelen kayıp ve kaçakların tespit edilmesi ve
azaltılması için gerekli çalışmaların yapılmasını,
d) Üretim ve tüketim bazında sanal su dengesinin gözetilmesini,
e) Tasarruflu su teknolojilerinin kullanımının özendirilmesini,
f) Sulamada verimliliği esas alan yöntemlerin kullanılmasını,
sağlamakla yükümlüdür.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Çevresel Hedefler, Tedbirler Programı, Su Hizmetleri ve İzleme
Çevresel hedefler
MADDE 12 – (1) Çevresel hedefler, iyi su durumuna ulaşmak ve bu durumu korumak
maksadıyla sosyal ve ekonomik boyutlar, iklim değişikliği, kuraklık ve taşkın gibi havzanın
bütün etkenlerinin bütüncül değerlendirilmesi ile oluşturulur.
(2) Su kütleleri için çevresel kalite standartları ve mevcut sınıfları belirlenir.
(3) Maliyet etkinliği dikkate alınarak referans şartlara göre her bir su kütlesi için
belirlenen iyi su durumuna ulaşılması için çevresel hedefler Bakanlıkça belirlenir.
(4) Havza yönetim planlarında belirtilen tedbirlerin alınmasına rağmen tanımlanan
çevresel hedeflere ulaşmanın doğal, teknik ve ekonomik olarak imkansız olduğu veya tabii
afetler sebebiyle havza yapısının bozulduğu durumlarda çevresel hedefler değiştirilir.
(5) Havza bazında su kütlelerinin durumlarının belirlenmesi, genel durumu en düşük
olarak değerlendirilmiş olan bileşenine göre yapılarak; çevresel hedefler kapsamında en iyi
(Eİ), iyi (İ), orta (O), kötü (K) ya da en kötü (EK) durum olarak tanımlanır.
(6) Koruma alanlarının belirlenmesi, kayıt altına alınması ve bu alanlara özgü çevresel
hedeflerin belirlenmesi öncelikli olarak yapılır.
(7) Alıcı ortam kriterleri belirlendikten sonra yapılacak bütün deşarjlarda kaynağında
tedbir alınması için aşağıda belirtilen ilkeler dikkate alınır:
a) Deşarj standartları mevcut en iyi teknikler dikkate alınarak gözden geçirilir.
b) Deşarj limitlerinin değerlendirilmesi alıcı ortam kalite standartlarına göre yapılır ve
deşarj limitleri alıcı ortam kalite standartlarını aşamaz.
c) Yayılı kirliliğin mevcut olması durumunda en iyi çevre uygulamaları tatbik edilir.
Tedbirler Programı
MADDE 13 – (1) Kıyı suları dahil her bir su kaynağı için Tedbirler Programı, Havza
Yönetim Planlarında ve Havza Koruma Eylem Planlarında havzanın bütüncül olarak
korunmasını sağlayacak temel ve gerektiğinde tamamlayıcı tedbirleri kapsayacak şekilde,
Bakanlık koordinasyonunda hazırlanır. Tedbirler programının hazırlanmasında havzaya özgü
önemli su yönetimi konuları öncelikle dikkate alınır.
(2) Havza Yönetim Planlarındaki tedbirler programı, referans şartlar ve çevresel
hedefler arasındaki boşluğu dolduracak şekilde hazırlanır.
(3) Tedbirler programı altı ayda bir Bakanlıkça izlenir ve izleme sonuçları rapor haline
getirilir. Rapora göre belirlenen tedbirlerin uygulanmasına rağmen su kütlelerinde iyileşmenin
ve düzelmenin hedeflenen seviyede olmaması durumunda, tedbirler programı yeniden gözden
geçirilir.
(4) Tedbirler programı Su Yönetimi Koordinasyon Kurulunun uygun görüşü alındıktan
sonra havzada yer alan ilgili kurum ve kuruluşların görev, yetki ve sorumlulukları
çerçevesinde uygulanır. Hiçbir kurumun görev, yetki ve sorumluluğuna girmeyen tedbirler
Bakanlık tarafından yerine getirilir.
(5) Tedbirlerin uygulanması yetkili idarelerce denetlenir ve denetim sonuçları rapor
haline getirilerek Bakanlık tarafından talep edilmesi durumunda Bakanlığa sunulur.
(6) Havza Koruma Eylem Planları ile Havza Yönetim Planlarında belirlenen tedbirlere
uyulup uyulmadığının denetiminde yetkili idareler arasındaki koordinasyon Bakanlıkça
sağlanır.
Su hizmetlerinde tam maliyet geri dönüşü
MADDE 14 – (1) Su sistemlerinin toplam maliyeti; yatırımın finansal maliyetini,
sistemin işletilme ve bakım maliyetini, sabit varlıkların amortisman maliyetini, yönetim ve
izleme giderlerini, vergileri, kamulaştırma ve sistemin finansal sürdürülebilirliğini sağlayacak
öz kaynak getirisinden oluşan tam maliyeti ihtiva eder.
(2) Tam maliyet, kaynak maliyetini ve çevresel maliyeti de ihtiva eder.
(3) Su tarifeleri, tam maliyeti karşılayacak şekilde yetkili idarece belirlenir.
İzleme
MADDE 15 – (1) Her bir havzadaki izleme faaliyetlerinden faydalanmak üzere,
Bakanlık koordinasyonunda fiziksel, kimyasal, biyolojik, hidrolojik ve hidromorfolojik su
izleme sistemi kurulur.
(2) Su kalite ve miktarını izlemeye yönelik gözetimsel, operasyonel, araştırma maksatlı
ve koruma alanlarının izlenmesi programı Bakanlıkça oluşturulur.
(3) Su kaynakları kullanım maksadına, çevre ve insan sağlığına, çevresel hedefler ve
çevresel kalite standartlarına uygunluğu açısından Bakanlık tarafından izlenir veya izletilir.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
Denetim
MADDE 16 – (1) Yetkili idarelerce yapılacak planlı ve ani denetimlere, Bakanlık
yetkilisi gerekli durumlarda gözlemci olarak katılabilir.
(2) Su kaynaklarının, tabii mineral içeren suların ve jeotermal suların kalite ve miktar
bakımından korunmasına yönelik denetimler ile insani tüketim maksatlı suların kalitesinin
insan sağlığına uygunluğunun denetimi yetkili idarece yapılır.
İdari yaptırım ve tedbirler
MADDE 17 – (1) Denetim veya izleme neticesinde;
a) Su durumunun bozulması,
b) Su kaynaklarının, tabii mineral içeren suların ve jeotermal suların kalite ve miktar
bakımından korunmasının engellenmesi,
c) İnsani tüketim maksatlı sularda, su kalitesinin insan sağlığı için uygunsuz hale
getirilmesi,
ç) İzin sahibi tarafından, izin belgesinde belirtilen şartların ihlal edilmesi,
durumlarında yetkili idareler tarafından ilgili kanunlarda belirtilen idari yaptırım ve
tedbirler uygulanır.
(2) Bir su kütlesinde, denetim ve izleme neticesinde veya herhangi bir kaza sonucunda,
kirlenme ve bozulmaya sebep olduğu tespit edilen gerçek ve tüzel kişiler, kirleten öder
prensibi çerçevesinde, oluşan kirliliğin giderilmesi için yapılacak bütün masrafları karşılamak
zorundadır.
Yürürlük
MADDE 18 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 19 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Orman ve Su İşleri Bakanı yürütür.
[R.G. 17 Ekim 2012 – 28444]
—— • ——
ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı : 2005/3 (Siyasî Parti-İhtar)
Karar Sayısı : 2011/1
Karar Günü : 12.10.2011
İHTAR İSTEMİNDE BULUNAN : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
İHTAR İSTEMİNİN KONUSU : Tüzüğün’ün bazı maddelerinde 2820 sayılı Siyasî
Partiler Kanunu ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na aykırılıklar bulunduğu iddiasıyla
Adalet ve Kalkınma Partisi’ne bu aykırılıkların giderilmesi için 2820 sayılı Kanun’un 104.
maddesi uyarınca ihtar verilmesi istemidir.
I- OLAYLAR
1) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Adalet ve Kalkınma Partisi’ne gönderdiği
20.6.2005 günlü yazıyla, 2820 sayılı Kanun ile siyasi partilere ilişkin diğer yasaların emredici
hükümleri dikkate alınmak suretiyle Parti Tüzüğü üzerinde yapılan incelemede, toplam sekiz
madde halinde aykırılık tespit edildiğini belirterek bunların giderilmesini talep etmiştir.
2) Buna karşılık Parti, 4.10.2005 tarihli yazıyla, Parti Tüzüğü ile ilgili incelemenin daha
önce Başsavcılıkça yapıldığını, Başsavcılığın bu incelemenin sonucuna ilişkin yazısında
belirtilen tek eksikliğin de sırf “farklı kanat oluşmaması” saikiyle Tüzük değişikliği yapılarak
giderildiğini; dolayısıyla yeni bir Tüzük değişikliği yapılmadığı sürece aynı incelemenin
tekrarlanmasının hukukî güvenlikle bağdaşmayacağını ifade ettikten sonra Başsavcılığın ileri
sürdüğü şekilde Tüzükte kanunun emredici hükümlerine aykırılık bulunmadığını madde
bazında sıralamıştır.
3) Bunun üzerine Başsavcılık, Parti’ye muhatap ilk yazısında yer verdiği Tüzüğün
39/son ve 144/1 maddelerine ilişkin ihtar istemi dışındaki altı madde ile, anılan yazıda
bağımsız bir başlık altında yer vermediği Tüzüğün 70/son maddesine ilişkin olarak anılan
Parti’ye ihtar verilmesini talep etmiştir.
4) İhtar talebinden sonra Başsavcılıktan alınan 22.1.2007 tarih ve SP.109.Muh.2007/17
sayılı yazıda, Parti’nin 11.11.2006’da Tüzüğünde değişiklik yaptığı ifade edilerek, ihtar
isteminin Tüzükte yapılan değişiklik dikkate alınarak değerlendirilmesi hususu takdire
bırakılmıştır. Yazı ekindeki değişiklik metninden, ihtar istemi kapsamında yer alan Tüzüğün
57. ve 62. maddelerinde de değişiklik yapıldığı anlaşılmıştır.
5) Anayasa Mahkemesi 13.1.2011 günü, ihtar istemiyle ilgili incelemeye esas olmak
üzere:
a- Başvuru sonrası yapılan değişiklikler gözetilerek Tüzüğün 57. ve 62. maddelerine
ilişkin ihtar isteminin devam edip etmediğinin; şayet devam ediyorsa bunlara ilişkin
gerekçelerle, Tüzüğün 70. maddesinin son fıkrasına ilişkin ihtar isteminin ayrıntılı
gerekçesinin sorulmasına,
b- Başvuru sonrası süreç içerisinde Tüzük’te başkaca değişiklik yapılıp yapılmadığı,
yapılmışsa bu değişikliklerin ihtar talebine etkisi konusunda görüş alınmasına; ayrıca
değişikliklere ilişkin Tüzük hükümleriyle bunların gerekçelerinin de istenmesine, karar
vermiştir.
6) Başsavcılıktan bu hususlara ilişkin olarak alınan 1.2.2011 tarih ve 61 sayılı yazıda,
özetle;
--- Parti Tüzüğünün 70/son maddesine ilişkin ihtar isteminin gerekçesinin Tüzüğün 50.
maddesine ilişkin bölümde açıklandığı,
--- Parti Tüzüğünün 57. ve 62. maddelerinin 11.11.2006 tarihinde yapılan 2. büyük
olağan kongrede değiştirilerek ihtar isteminde belirtilen aykırılıkların giderildiği, bu nedenle
bu maddelere ilişkin istemin konusuz kaldığı,
--- 3.10.2009 tarihinde gerekleştirilen 3. olağan büyük kongrede tüzüğün kimi
maddelerinde değişiklik yapıldığı, ancak 39/son, 40, 50/son, 70/son ve 126. maddelerde
değişiklik yapılmadığı gibi, diğer maddelerde yapılanların da ihtar istemine konu edilen
maddelere etkisinin bulunmadığı,
İfade edilerek parti Tüzüğünün Türk Medeni Kanunu ve Siyasi Partiler Kanununa aykırı
olduğu değerlendirilen 39/son, 40, 50/son, 70/son ve 126. maddelerinin Yasaya uygun hale
getirilmesi için Parti’ye 2820 sayılı Kanun’un 104. maddesi uyarınca ihtarda bulunulması
talebi yinelenmiştir.
7) Anayasa Mahkemesi 7.7.2011 günlü toplantıda, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 53. maddesinin (1) numaralı fıkrası
gereğince Adalet ve Kalkınma Partisi’nden savunma alınmasına karar vermiştir.
8) Parti savunmasını 5.8.2011 tarihli yazısıyla Anayasa Mahkemesi’ne sunmuştur.
II- İSTEMİN GEREKÇESİ
A- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 30.11.2005 günlü, SP.109 Hz.2005/4 sayılı
ihtar istemi şöyledir:
“I) GENEL AÇIKLAMA:
Anayasamıza göre demokratik siyasal yaşamın vazgeçilmez öğeleri olan siyasi
partilerin, parti içi düzenlemeleri ve çalışmalarının demokrasi ilkelerine uygun olacağında ve
yasalara aykırı eylem ve işlemlerden alıkonulmaları gerektiğinde duraksama yoktur.
Gerçekten Anayasanın 69 uncu maddesinin birinci fıkrasında “Siyasi Partilerin Uyacakları
Esaslar” başlığı altında “Siyasi partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları
demokrasi ilkelerine uygun olur. Bu ilkelerin uygulanması kanunla düzenlenir” hükmü yer
almaktadır.
2797 sayılı Yargıtay Kanununun “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcıvekilinin görevleri” başlıklı 27 nci maddesinin birinci fıkrasının
dördüncü bendi, “Bizzat veya Cumhuriyet Başsavcı Başyardımcısı, Cumhuriyet Başsavcı
yardımcıları marifetiyle siyasi partilerin tüzük ve programlarını ve kurucularının hukuki
durumlarının Anayasa ve kanun hükümlerine uygunluğunu, kuruluşlarını takiben ve öncelikle
denetlemek, faaliyetlerini takip etmek, gerektiğinde siyasi parti, siyasi parti üyesi veya
kuruluşu hakkında mahallinde denetleme, inceleme ve soruşturma yapmak, yaptırmak”
hükmünü taşımaktadır.
Çoğulcu demokratik sistemin vazgeçilmez unsurlarından olan ve bu durum Anayasa ile
2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasında açıkça ifade edilen siyasi partiler hakkındaki genel
ilkelerin Anayasada yer alması yeterli olup, siyasi partiler hakkındaki tüm ilke, kurum ve
yaptırımların da Anayasada yer alması gerektiği söylenemez. Aksi halde Anayasanın adeta
Siyasi Partiler Yasasına dönüştürülmesi söz konusu olur. Bu nedenle; Anayasanın 69.
maddesinin son fıkrasında, anayasal ilkeler ışığında yasa ile düzenlemeler yapılabileceği
belirtilmiş ve 2820 sayılı Yasada öngörülen ihtar kurumu da bu anayasal dayanaktan hareketle
düzenlenmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11 nci maddesindeki düzenleme uyarınca Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında, demokratik toplum gerekleri yönünden siyasi partiler
hakkında eylemlerle orantısız yani radikal yaptırımların söz konusu olmaması için, ara
seçeneklerin öngörülmesi gerektiği belirtilmektedir ki; ihtar kurumu bu yönüyle Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi’ne de uygundur.
2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımıza verilen
siyasi partilerin tüzük ve programlarının incelenmesi yetki ve görevi, anılan Yasada her hangi
bir süre ile sınırlandırılmamıştır. Mevzuatta, parti tüzük ve programlarında zaman içerisinde
yapılacak değişiklikler yeniden inceleme yapılmasını gerektirebileceği gibi hukuksal
sorunlara bakış açısı ve yaklaşımlarda hukuksal gelişmelere bağlı olarak oluşacak yorum
farklılıkları da siyasi partilerin tüzük ve programlarının yeniden incelenmesini gerektirebilir.
Bu itibarla; Cumhuriyet Başsavcılığımızın, yasa, parti tüzük ve programlarında değişiklik
olsun veya olmasın, partilerin tüzük ve programlarını her zaman inceleme yetkisi
bulunmaktadır.
Adalet ve Kalkınma Partisi 5.5.2002 tarihinde Tüzüğün 62, 73, 77, 79, 83, 84, 91, 111,
117, 124, 126, 142 ve geçici 6 ncı, 1.2.2003 günü Tüzüğün 8, 27, 30, 33, 38, 46, 69, 79 ve
geçici 4 üncü, 3.10.2003 tarihinde de Tüzüğün 39, 46, 50, 57, 70, 76, 84, 132 nci maddelerini
değiştirerek, bu değişiklikleri 6.5.2002 tarih ve GEN.BŞK./77.01/2002-936, 17.2.2003 gün ve
GENSEK/81.12/2003-170, 15.10.2003 gün ve GENSEK/81.12/2003- 1738 sayılı yazıları
ekinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımıza bildirmesi üzerine Tüzüğün değiştirilen
maddeleri ile geneli üzerinde yeniden inceleme yapılmış, adı geçen Partiden, 2820 sayılı
Siyasi Partiler Yasasının emredici hükümlerine aykırı olduğu saptanan Tüzük maddelerinde
gerekli değişikliklerin yapılması hususu değerlendirilerek sonucundan bilgi verilmesi
20.6.2005 gün ve 109.SP.2005/222 sayılı yazımızla istenilmiş ve bu yazı aynı gün anılan
Partiye tebliğ edilmiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanlığı 4.10.2005 gün ve SHİ/81.01/2005- 1100
sayılı cevabi yazılarıyla; Parti Tüzüğünün daha önce incelemeye tabi tutulduğunu; Anayasa,
yasalar ve parti tüzüğünde bir değişiklik yapılmadan tüzükte yeniden bir inceleme
yapılmasının amaç yönünden hukuksal güvenlikle bağdaşmadığını, bu itibarla tüzüğün tüm
hükümleriyle sözü edilen hükümlerinin, Anayasa, 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası hükümleri
ile demokrasi esaslarına uygun olduğu görüşünün benimsendiği ve Tüzükte değişiklik yapma
yönüne gidilmeyeceğini bildirmiştir.
2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 104 üncü maddesinde, bir siyasi partinin bu
Yasanın 101 inci maddesi dışında kalan emredici hükümleri ile diğer yasaların siyasi
partilerle ilgili emredici hükümlerine aykırılık halinde bulunması sebebiyle o parti aleyhine
Anayasa Mahkemesine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca re’sen yazı ile “ihtar” yoluna
başvurulacağı belirtilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımızca yeniden yapılan değerlendirmede de; Adalet ve
Kalkınma Partisi Tüzüğünün 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının aşağıda belirttiğimiz
emredici hükümlerine aykırı olduğu kanısına varılmış, bu nedenle aykırılığın giderilmesi için
Yüksek Mahkemenize başvurulması zorunluluğu doğmuştur.
II) PARTİ TÜZÜĞÜNDEKİ DÜZENLEMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
A) Parti Tüzüğünün 39 uncu maddesinin son fıkrasında 3.10.2003 tarihinde
yapılan değişiklikle; Merkez Yürütme Kuruluna “delege seçimlerinde kanun ve tüzük
hükümlerine aykırılık olmasının saptanmış olmasına münhasır olmak üzere ilçe, il ve büyük
kongre delege seçimlerini, ilçe ve il ölçeğine göre kısmen veya tamamen iptal edip yeniden
yapılmasına, üye tam sayısının en az 2/3 çoğunluğunun oyu ile karar yerme yetkisi”
tanınmıştır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğünün 39 uncu
maddesinin son fıkrasının ilk düzenlenen halinde Merkez Karar ve Yönetim Kuruluna verilen
iptal yetkisi, 3.10.2003 tarihinde Tüzükte yapılan değişiklikle Merkez Yürütme Kuruluna
verilmiştir.
2820 sayılı Siyasi Partiler Yasanın 21 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, il ve
büyük kongre delege seçimleri yargı gözetimi altında yapılmaktadır. Aynı maddenin onuncu
fıkrasında; seçimin devamı sırasında yapılan işlemler ile tutanakların düzenlenmesinden
itibaren iki gün içinde seçim sonuçlarına yapılacak itirazların hakim tarafından aynı gün
incelenerek kesin olarak karara bağlanacağı; onbirinci fıkrasında ise, seçim sonuçlarını
etkileyecek usulsüzlük veya yasaya aykırılık hallerinde, seçim hakiminin bu seçimleri iptali
hususuna yer verilmiştir.
İlçe, il ve büyük kongre delege seçimleri sonuçlarının kesinleşmesinden sonra seçimde
yasa ve tüzük hükümlerine aykırı davrandığı belirlenen parti üyesi ya da delege sıfatını almış
bulunan parti mensubunun, disiplin kuruluna sevk edilerek işlediği sabit olan eylemin türüne
göre Tüzükte öngörülen ve parti üyeliğinden çıkarılmaya kadar varan disiplin cezaları
verilmesi her zaman olanaklıdır.
2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 21 inci maddesinin onuncu fıkrasında seçim
sonuçlarına yapılacak itiraz iki günlük hak düşürücü süreye tabi tutulmuştur. Bu yasal hak
düşürücü sürenin geçirilmesiyle birlikte kesinleşen seçim sonuçlarına karşı, seçim esnasında
yasa ve tüzük hükümlerine aykırı davranıldığının daha sonra belirlendiğinden bahisle itiraz
yoluna başvurulamaz. Bir yargı kararı, yasalarda belirlenen usûllere uygun olarak verilip
kesinleştikten sonra değişmez bir nitelik kazanır. Kararı veren yargıç dahil hiçbir merci onu
değiştiremez. Yasal itiraz süresinin geçirilmesi veya süresinde yapılan itiraz hakkında verilen
hakim kararı ile kesinleşen seçim sonuçları aleyhinde bundan sonra her hangi bir yasaya
aykırılık gündeme getirilemeyecektir. Yasa tarafından hakime dahi verilmeyen yetkinin, süre
gözetilmeksizin yasal olarak görevli bulunmayan Merkez Yürütme Kuruluna verilmesi hukuki
olamayacağı gibi, istenilmeyen delegelerin görevden alınması ve merkez yönetiminin
görüşlerine uygun delegelerin seçilmelerine fırsat ve imkan tanıyacak bu düzenleme, aynı
zamanda 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının parti içi demokrasi ilkelerini düzenleyen 93
üncü maddesine aykırılık oluşturmaktadır.
B) Tüzüğün 40 ıncı maddesinde “Kongre gündemleri, ilgili kademe yönetim
kurulunca belirlenir. Ancak en geç kongre divanı oluşturulup gündem okunduktan hemen
sonrasına kadar divan başkanlığına verilmiş ve kongrede hazır bulunan delegenin en az % 5’i
tarafından yapılan ilave gündem teklifleri müzakereye açılır ve yapılacak oylama sonucuna
göre karara bağlanır” hükmüne yer verilmiştir.
2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 29 ve 121 inci maddeleri yollamasıyla 4721 sayılı
Türk Medeni Kanununun emredici nitelikteki 79 uncu maddesinin ikinci fıkrasının ikinci
cümlesi “Ancak, toplantıda hazır bulunan üyelerin en az onda biri tarafından görüşülmesi
yazılı olarak istenen konuların gündeme alınması zorunludur” şeklindedir. Buna göre; kongre
gündemine ilave yapılabilmesi için hazır bulunan delegelerin en az onda birinin yazılı talebi
yeterli olup, ayrıca müzakere ve oylama yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
Tüzüğün 40 ıncı maddesi değerlendirildiğinde, Yasada öngörülen “en az onda biri”
oranının “en az % 5”e indirilerek, kongrede hazır bulunan delegelerin en az % 5’i tarafından
imzalanan ilave gündem teklifinin kongrede müzakere edilerek, oylama yapılması koşulu
getirilmektedir. Bu duruma göre, hazır bulunan delegelerin en az % 5’i tarafından yazılı
olarak yapılan ilave gündem önerisi, oylama sonucunda reddedilmesi halinde gündeme
eklenemeyecek, kongrede hazır bulunan delegelerin “salt çoğunluğu” tarafından kabulü
halinde ise gündeme ilave yapılabilecektir. Yasa, gündeme ilave yapılmasını “en az % 10”
koşuluna bağlayarak alt sınırı belirlemiştir. Dolayısıyla Tüzük düzenlemesi ile bu
sınırlamanın daha da altına inilemez.
Böylelikle; hem % 10’un % 5’e indirilmesi, hem de müzakere açılarak oylama
yapılması Yasaya açıkça aykırılık oluşturduğundan Tüzüğün 40 ıncı maddesinin yasal
düzenlemeye uygun hale getirilmesi gerekmektedir.
C) Tüzüğün, olağanüstü kongreleri konu alan 50 nci maddesinin son fıkrasında yer
alan, “Ancak kademe başkan ve yönetim kurulu ile üst kademe delege seçimlerinin
olağanüstü kongre ile yenilenebilmesi talebinin beldelerle ilgili olması halinde il yönetim
kurulunun, ilçe ve il yönetim kurulları ile ilgili olması halinde ise Merkez Karar ve Yönetim
Kurulunun onayı gereklidir” biçimindeki düzenlemeyle kademe başkan ve yönetim kurulu
ile üst kademe delege “seçimleri” için, bir üst kademe yönetim organının kararı zorunlu
kılınmıştır.
“İl ve ilçe yönetimi ile delege seçimlerinin” olağanüstü kongre yoluyla yenilenmesi
konusunda 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası ve 5253 sayılı Dernekler Yasasında hüküm
yoktur. Sadece 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının “büyük kongre” ile ilgili 14 üncü
maddesinin altıncı fıkrasında ise, “Büyük kongre parti tüzüğünün göstereceği süreler
içerisinde toplanır. Bu süre iki yıldan az üç yıldan fazla olamaz. Olağanüstü toplantılar, genel
başkanın veya merkez karar ve yönetim kurulunun lüzum göstermesi veya büyük kongre
üyelerinin en az beşte birinin yazılı istemi üzerine yapılır” şeklinde hüküm yer almaktadır.
Konu, 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 29 ve 121 inci maddelerinin
yollamasıyla 4721 sayılı Türk Medeni Yasasının 75 inci maddesinde; “Genel kurul,
yönetim veya denetim kurulunun gerekli gördüğü hallerde veya dernek üyelerinden beşte
birinin yazılı başvurusu üzerine, yönetim kurulunca olağanüstü toplantıya çağrılır” biçiminde
düzenlenmiştir.
2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 14 üncü maddesinin altıncı fıkrasındaki
“olağanüstü büyük kongre” ile 4721 sayılı Türk Medeni Yasasının 75 inci maddesindeki
“olağanüstü kongrelerde” gündemle ilgili herhangi bir ayrım yapılmamıştır. Gündem ne
olursa olsun delegenin beşte birinin imzasını taşıyan istekle olağanüstü kongre yapılacaktır.
Gündemin seçimi içermesi halinde Yasanın öngördüğü beşte bir oranın daha yüksek bir
rakama çıkarılması parti içi demokrasi ilkelerine aykırılık oluşturacaktır.
Tüzüğün 50 nci maddesinin son fıkrasındaki düzenleme, olağanüstü kongre şartlarına
Yasada öngörülmeyen biçimde yeni bir koşul getirmektedir. Halbuki, seçimlerin
yenilenebilmesi için kongrenin olağanüstü toplanması konusunda hem 2820 sayılı Siyasi
Partiler Yasasında hem de 4721 sayılı Türk Medeni Yasasında üst organın onayı
öngörülmemiştir.
Bu düzenleme parti organlarını, üst kademelerin mutlak yetkisine tabi tutması yönünden
2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 93 üncü maddesinde düzenlenen parti içi demokrasi
ilkelerine aykırıdır.
Diğer taraftan; Tüzüğün 70 inci maddesinin birinci fıkrasında; “Büyük kongre,
Genel Başkanın veya Merkez Karar ve Yönetim Kurulunun yahut büyük kongre delegelerinin
en az beşte birinin yazılı talebi üzerine olağanüstü toplantıya çağrılır” hükmüne yer
verildiği halde, bu maddenin son fıkrasında, “Genel Başkanlığın, Merkez Karar ve
Yönetim Kurulunun veya Merkez Disiplin Kurulunun herhangi bir sebeple boşalması hali
dışında seçimin olağanüstü toplantı sebebi olabilmesi için Genel Başkan’ın veya Büyük
Kongre delege tam sayısının salt çoğunluğunun yazılı talebi gerekir” hükmü
düzenlenmiştir.
2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 14 üncü maddesinin altıncı fıkrası; büyük
kongrenin olağanüstü toplanabilmesi için genel başkanın veya merkez karar ve yönetim
kurulunun lüzum görmesi veya büyük kongre üyelerinin en az beşte birinin yazılı istemini
yeterli görmüştür. Bu madde hiçbir istisna tanımadan kural getirmektedir. Yasada çağrı oranı
olağanüstü kongrelerin gündemlerine göre ayrıma tabi tutulmamıştır. Diğer bir ifade ile
maddede gündem ayrımı yapılmaksızın kongrenin görev alanındaki her sorun için parti içi
azınlık hakkı (olağanüstü toplantıya çağrı istemini) güvence altına alınmıştır. Tüzüğün 70 inci
maddesinin son fıkrasında ise, bu konuda ayrım yapılmakta, genel başkanlığın, merkez karar
ve yönetim kurulunun veya merkez disiplin kurulunun her hangi bir sebeple boşalması
durumu dışında, seçimin olağanüstü toplantı gündeminde yer alabilmesi için genel başkanın
veya büyük kongre delege tamsayısının salt çoğunluğunun yazılı istemi aranmakta, böylelikle
olağanüstü kongre çağrı nisabı, Tüzüğün 70 inci maddesinin birinci fıkrasında açıklanan
“büyük kongre delegelerinin en az beşte biri” yerine, 70 inci maddenin son fıkrası ile “büyük
kongre delege tamsayısının salt çoğunluğu”na yani ölüm, istifa gibi durumlar olmadığında %
51 oranına çıkarılmaktadır. Tüzükte geçen oranın, 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 14
üncü maddesinin altıncı fıkrası ile 4721 sayılı Türk Medeni Yasasının 75 inci maddesinde
geçen beşte bir oranına indirilmesi gerekir.
2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 14 üncü maddesinin altıncı fıkrasında getirilen
kuralın, amir hüküm olduğu noktasında duraksama yoktur. Bu hükmün konuluş amacı, genel
başkan ve parti merkez yönetiminin yanı sıra belirli bir sayıya ulaşmış delege grubuna da
partinin en yetkili organını toplama yetkisi ile donatmak, yani parti içi demokrasiyi egemen
kılmaktır. Yasanın 14 üncü maddesindeki kural bu yönüyle hem partiyi hem de delege
iradesini koruyucu niteliktedir. Korunan menfaatlerin yapısı da kuralın buyurucu karakterini
ortaya koymaktadır. Parti içi azınlık hakkı çoğunluğun yol açabileceği Tüzük ihlallerine karşı
kurumsal bir sigortadır. Hiçbir azınlık hakkı, yarıdan fazla bir oran içeremez. Bu durumda hak
azınlığın değil, çoğunluğun hakkına dönüşür. Bir hakkın kullanımını olanaksız kılan bir oran
ile o hakkın ortadan kaldırılması arasında her hangi bir fark yoktur.
Bu nedenlerle; Tüzüğün 50 nci maddesinin son ve 70 inci maddesinin son fıkralarının,
2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 14 üncü maddesinin altıncı fıkrası, 93 üncü maddesi ile
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 75 inci maddesi dikkate alınarak Yasayla uyumlu hale
getirilmesi gerekmektedir.
D) Tüzüğün 57 nci maddesinin dördüncü fıkrasında, görevden alınma üzerine
oluşturulan yönetim kurullarının, ilgili kademenin seçimli olağanüstü kongresine karar
verilmedikçe, kademenin olağan kongre tarihine kadar göreve devam edecekleri hüküm altına
alınmıştır.
Benzer konularda hüküm içeren 2820 sayılı Yasanın 19 uncu maddesinin beşinci fıkrası
ve 20 nci maddesinin dokuzuncu fıkrası hükümleri, bu maddelere aykırı olarak geçici yönetim
kurullarının ve bu bağlamda ilgili kademenin geçici başkanının görevi, yasada öngörülen
süreler (ilçe için 30, il için 45 gün) aşılarak olağan kongre tarihine kadar uzatılmakta,
dolayısıyla özde geçicilik niteliği ortadan kaldırılmaktadır.
İşten el çektirme ile istifa, ölüm, ihraç gibi nedenlerle oluşan boşalma durumları hukuki
yönden aynı sonucu doğuran olaylardır. Açıklanan hallerde yapılan atama ile amaçlanan, bir
boşluğun oluşmasını engellemek ve sonuçta Yasada öngörülen otuz ve kırk beş günlük süreler
dolmadan kongre sürecine girilip, kongre iradesinin ortaya konulmasıdır. Parti içi
demokrasinin temel ilkelerinden biri de seçimlerin yasal süresi içerisinde yapılarak kurulların
yeniden oluşturulmasıdır. Tüzükte öngörülen bu hükmün uygulamada atama olarak
nitelendirilmesi gerekmektedir. Bu durumda Yasada öngörülen otuz ve kırk beş günlük
sürelerin burada da uygulanması zorunludur. Geçici olarak yapılan atamaların olağan kongre
tarihine kadar geçerli olacağı yolundaki hüküm, ayrıca üst organın iradesine yasaya aykırı
olarak üstünlük tanınması sonucunu doğurduğu gibi, istisnayı kural haline getirmek suretiyle
parti içi demokrasi ilkelerine aykırılık oluşturmaktadır. Bu nedenle Tüzüğün 57 nci
maddesinin dördüncü fıkrasındaki düzenleme 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 19 uncu
maddesinin beşinci, 20 nci maddesinin dokuzuncu ve 93 üncü maddesine aykırıdır.
E) Tüzüğün büyük kongre delegeleri başlığını taşıyan 62 nci maddesinin birinci
fıkrasının ikinci bendinde, büyük kongrenin tabii üyeleri arasında “kurucular kurulu üyeleri”
de sayılmıştır.
2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 14 üncü maddesinin iki, üç ve yedinci fıkralarında;
büyük kongrenin seçilmiş üyeler ile tabii üyelerden oluştuğu, büyük kongre tabii üyelerinin
ise, parti genel başkanı, merkez karar ve yönetim kurulu, merkez disiplin kurulu üyeleri,
partinin üyesi olan bakanlar ve milletvekilleri ile seçilmiş delegelerin % 15’ini aşmamak
kaydıyla ve parti üyelikleri devam ettiği sürece parti kurucu üyelerinden meydana geldiği
hükme bağlanmıştır.
2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 14 üncü maddesinin 8 inci fıkrasına göre; büyük
kongre ilk toplantısını yapıncaya kadar, bu kongrenin yetkilerini kurucular kurulu
kullanmaktadır. Buradaki düzenlemeye göre, “partinin genel başkanı ile yaş kaydı
aranmaksızın kuruculuk şartlarını haiz merkez karar ve yönetim kurulu ile merkez disiplin
kurulu üyeleri ve milletvekilleri, bu kurulun tabii üyeleridir”.
Kimlerin kurucu üye oldukları hususu anılan Yasanın 8 inci maddesinin birinci fıkrası
uyarınca belirlenmekte olup, buna göre parti kuruluş aşamasında kurucu olarak yer alanlar
parti kurucu üyeleri sıfatına sahiptirler. Bu üyelerin sayısı herhangi bir şekilde artırılamaz.
2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası, kurucular kurulunun kurucu üyeleri ile bu kurulda yer
alan tabii üyeleri eşit haklara sahip kılmamaktadır. Çünkü kurucu üyeler, üyelik sıfatları
devam ettiği sürece seçilmiş üyelerin % 15’inden fazla olmamak kaydıyla ilk büyük kongre
dahil büyük kongrenin tabii üyesidirler. Kurucular kurulunun tabii üyelerinin ise bu hakları
bulunmamaktadır. Kurucular kurulu seçimler yoluyla değil, kişilerin taşıdığı sıfata dayalı
olarak oluşan bir kuruldur. İlk kongre yapılınca görevi sona ermektedir.
2820 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinin yedinci fıkrasında seçilmiş delegelerin %
15’inden fazla olmamak üzere, “kurucu üyelerin büyük kongre tabii üyesi olduğu belirtilmiş,
% 15’lik bölümün nasıl belirleneceğinin ise parti tüzüğü ile düzenlenmesi öngörülmüştür.
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanlığı 4.10.2005 tarihli cevabi yazılarında;
“Tüzükte yer alan kurucular kurulunun, kurucu üyelerden oluşan kurul anlamında olduğunu,
birinci olağan büyük kongre ile yeni kurulların oluşturulmasından sonra kurucular kurulu diye
bir organın varlığından artık söz edilemeyeceğini, Tüzüğün 62 nci maddesinde büyük kongre
seçilmiş delege sayısının TBMM üye tam sayısının iki katı olan 1100 olacağının
öngörüldüğünü, Partinin kurucu üyeleri sayısının ise 73 olduğunu, bu sayının istifa ihraç ve
ölüm gibi nedenlerle azalabileceğini, ancak artmasının mümkün olamayacağını, bu nedenle
kurucu üye sayısının seçilmiş delege sayısının % 15’ini geçmediğini” bildirmiştir.
Tüzüğün 62 nci maddesinin birinci fıkrasının ikinci bendindeki düzenleme mevcut hali
ile kaldığı takdirde, kurucu üye sıfatını taşımayan ancak kurucular kurulunda tabii üye
sıfatıyla görev yapmış her hangi bir kişi, Partinin daha sonra yapılacak olan büyük
kongrelerine yasal olanak bulunmamasına rağmen “kurucular kurulu üyesi” sıfatıyla “büyük
kongrenin doğal üyesi” olarak katılabilecektir.
Ayrıca, verilen yanıt mevcut durum itibariyle doğru olsa bile, 2820 sayılı Siyasi Partiler
Yasasının 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında büyük kongre seçilmiş delege miktarının
TBMM üye tamsayısının iki katından fazla olamayacağı, yani bu sayının bugün itibariyle en
fazla 1100 olarak belirlenebileceği, büyük kongre seçilmiş delege miktarını belirleyen Yasa
ve Tüzük hükümlerinde zaman içerisinde yeniden yapılacak düzenlemeler ile bu miktarın
değişebileceği ve 487 sayısının altına düşürülmesi halinde 73 kişiden ibaret parti
kurucularının seçilmiş delegelerin % 15’inden fazlayı oluşturacağından, bu delegelerin nasıl
belirleneceğinin gösterilmesi zorunluluğu doğacaktır.
Bu sebeple; maddedeki “kurucular kurulu üyeleri” kavramının Yasanın 14 üncü
maddesinin sekizinci fıkrasında belirtildiği gibi “kurucu üyeler” olarak düzeltilmesi ve Parti
Tüzüğünün 62 nci maddesinin birinci fıkrasının ikinci bendinde büyük kongre seçilmiş
delegelerinin azami miktarı gösterilip, toplam kaç kişiden oluşacağı kesin ve net bir rakam
halinde açıklanmadığından, kurucu üyelerin seçilmiş üyelerin % 15’inden fazla olmaları
halinde bu % 15’lik bölümün nasıl belirleneceğinin Parti Tüzüğünde gösterilmesi
gerekmektedir.
F) Tüzüğün 126 nci maddesinde; milletvekili seçiminde aday tespit ve sıralama
işleminin kısmen veya tamamen ön seçim veya teşkilat yoklaması usullerinden biri ile
yapılmasına karar verilmiş olması hallerinde merkez adayı göstermeye genel başkan yetkili
kılınmıştır.
Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğünün 124 üncü maddesinin birinci fıkrasında;
“Genel, kısmi veya ara milletvekili seçiminde, Tüzüğün 123 üncü maddesinin son bendinde
yazılı olduğu şekilde ön inceleme sonucu belirlenen aday adayları arasından parti adayları ve
adayların liste sıralamasının a) ön seçim, b) teşkilat yoklaması, c) merkez yoklaması
usullerinden birinin, birkaçının veya tamamının, aynı seçimde seçim çevresi ölçeğine göre
aynı anda ve bir arada veya birinin ülke ölçeğinde tam olarak uygulanması suretiyle yapılır”;
124 üncü maddenin ikinci fıkrasında ise, “Hangi seçim çevresinde hangi usül veya usüllerle
ve usülün hangi ölçekte uygulanacağına Merkez Karar ve Yönetim Kurulunca karar verilir.
Ancak milletvekili seçiminde, seçim çevrelerinin en az % 50’sinde ön seçim veya teşkilat
yoklaması usüllerinden birinin uygulanması ile aday belirlenmesine özen gösterilir” hükmü
yer almaktadır.
Tüzüğün 124 üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci bendinde “ön seçim”, aynı
fıkranın ikinci bendinde “teşkilat yoklaması”, üçüncü bendinde de “merkez yoklaması”
usülleri açıklanmaktadır.
Merkez yoklaması, Tüzüğün 123 üncü maddesine göre aday adaylıkları kabul
edilenlerin, seçim çevrelerine göre aday liste sıralamalarının, doğrudan Merkez Karar ve
Yönetim Kurulu tarafından yapılması olarak tanımlanmaktadır.
2820 sayılı Yasanın 37 nci maddesinin ikinci fıkrasında, siyasi partilerin ön seçim ya da
aday yoklaması yaptıkları seçim çevrelerinde toplam olarak TBMM üye tam sayısının % 5’ini
aşmamak üzere merkez adayı gösterebilmeleri mümkün kılınmış, merkez adayların ise kim
tarafından gösterileceği açıkça maddede düzenlenmemiştir.
Tüzüğün 77 nci maddesinde görev ve yetkileri belirlenmiş, son fıkrada da “genel başkan
kanun, parti tüzüğü ve diğer mevzuatın kendisine vermiş olduğu tüm görevleri yapar ve
yetkileri kullanır” hükmü konulmuştur. Genel başkan Tüzükteki bu düzenleme ile tek seçici
durumuna getirilmiştir.
Merkez adaylarının belirlenmesi işlemi, sonuçta partiyi bağlayan bir “karar” almakla
mümkündür. Oysa genel başkan, bu konuda partinin tek başına karar almaya yetkili organı
değildir. Siyasi partinin asıl karar organı büyük kongre olup, büyük kongrenin yetkisi dışında
kalan konularda karar alma yetkisi merkez karar ve yönetim kuruluna aittir. Yine 2820 sayılı
Siyasi Partiler Yasasında genel başkanın tek başına yetkili olduğu konular ilgili maddelerde
tek tek yazılmış olup, bunlar arasında merkez adayı belirleme yetkisi yer almamaktadır.
Dolayısıyla merkez adayı belirleme yetkisi merkez karar ve yönetim kuruluna aittir. Nitekim
Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğünün 124 üncü maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü
bendinde “merkez yoklaması” yöntemiyle aday ve liste sıralaması belirleme yetkisi merkez
karar ve yönetim kuruluna verilmiştir.
Demokraside asıl olan müzakere ve oylama yapılıp karar almaktır. Tüzüğün bu maddesi
ile demokratik uygulama tamamen dışlanmıştır. Parti Tüzüğündeki bu düzenleme pratikte
seçilenler yönünden de bir baskı oluşturacak sakıncaları taşımaktadır.
Bu nedenle; söz konusu düzenleme eşitlik ilkesine, parti içi demokrasi kurallarını
düzenleyen 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 93 üncü maddesine aykırılık
oluşturduğundan, Tüzükte, Yasanın bu maddesine uygunluk sağlayıcı değişiklik yapılması
gerekmektedir.
III) SONUÇ ve İSTEM:
Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğünün 39/son, 40, 50/son, 57/4, 62/1- 2, 70/son ve 126
ncı maddesinde yer alan ve yukarıda belirttiğimiz düzenlemeler 2820 sayılı Siyasi Partiler
Yasasının 8, 14 üncü maddesinin 2, 5, 7, 8 inci fıkraları, 15, 16, 19/5, 20/9, 21/1-10, 37/2, 93
ile 4721 sayılı Türk Medeni Yasasının 75 ve 79 uncu maddelerine aykırılık oluşturduğundan,
Tüzükte yer alan bu hususların Yasanın ilgili maddelerinde yer alan kurallara uygun hale
getirilmesi için adı geçen partiye 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 104 üncü maddesi
uyarınca ihtarda bulunulması,
Kamu adına talep olunur.”
BYargıtay
Cumhuriyet
Başsavcılığı’nın
1.2.2011
günlü,
C.02.0.CBS.0.01.02.03/SP/61 sayılı yazısı şöyledir:
“ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA
İLGİ: 13.01.2011 gün ve 2005/3 (Siyasi Parti-İhtar) E.Sayılı kararınız ve 25.01.2011
gün, 463/678 sayılı yazınız.
Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğünün bazı maddelerinin 2820 sayılı Siyasi Partiler
Yasasına aykırı olduğu iddiasıyla adı geçen parti hakkında 30.11.2005 tarihli ihtar istemli
başvurumuzla ilgili olarak yanıtlanması istenilen hususlar aşağıda açıklanmıştır:
1. a) Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğünün 70/son maddesinin Siyasi Partiler Yasasına
aykırı olduğuna ilişkin iddialarımız ve buna dair gerekçelerimiz 30.11.2005 tarihli başvuru
dilekçemizin (C) maddesinde, konunun ve aykırılıkların benzerliği nedeniyle Tüzüğün 50.
maddesine yönelik eleştirilerimizle birlikte değerlendirilmiş, dilekçemizin 8., 9. ve 10.
sahifelerinde 70/son maddesinin Siyasi Partiler Yasasına aykırılığı gerekçeleriyle birlikte
münhasıran değerlendirilmiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğünün 70. maddesinin son fıkrasının 4721 sayılı Türk
Medeni Kanununun 75. ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 14. maddesine aykırı olduğu
kanaatimizi muhafaza ediyoruz.
Şöyle ki;
Adalet Kalkınma Partisi Tüzüğünün 70 inci maddesinin birinci fıkrasında; “Büyük
kongre, Genel Başkanın veya Merkez Karar ve Yönetim Kurulunun yahut büyük kongre
delegelerinin en az beşte birinin yazılı talebi üzerine olağanüstü toplantıya çağrılır” hükmüne
yer verilmiş olup bu hüküm 2820 sayılı Yasanın 14/6. maddesine uygundur. Ancak
Tüzüğün aynı maddesinin son fıkrası, “Genel Başkanlığın, Merkez Karar ve Yönetim
Kurulunun veya Merkez Disiplin Kurulunun herhangi bir sebeple boşalması hali dışında
seçimin olağanüstü toplantı sebebi olabilmesi için Genel Başkan’ın veya Büyük Kongre
delege tam sayısının salt çoğunluğunun yazılı talebi gerekir” biçiminde düzenlenmiştir.
Olağanüstü kongre konusu 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 29 ve 121 inci
maddeleri yollamasıyla 4721 sayılı Türk Medeni Yasasının 75 inci maddesinde;
“Genel kurul, yönetim veya denetim kurulunun gerekli gördüğü hallerde veya dernek
üyelerinden beşte birinin yazılı başvurusu üzerine, yönetim kurulunca olağanüstü toplantıya
çağrılır” biçiminde düzenlenmiştir.
2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 14 üncü maddesinin altıncı fıkrasındaki
“olağanüstü büyük kongre” ile 4721 sayılı Türk Medeni Yasasının 75 inci maddesindeki
“olağanüstü kongrelerde” gündemle ilgili herhangi bir ayırım yapılmamıştır. Gündem ne
olursa olsun delegenin beşte birinin imzasını taşıyan istekle olağanüstü kongre
istenebilecektir. Gündemin seçimi içermesi halinde Yasanın öngördüğü beşte bir oranın daha
yüksek bir rakama çıkarılması parti içi demokrasi ilkelerine aykırılık oluşturacaktır.
2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 14 üncü maddesinin altıncı fıkrası; büyük
kongrenin olağanüstü toplanabilmesi için genel başkanın veya merkez karar ve yönetim
kurulunun lüzum görmesi veya büyük kongre üyelerinin en az beşte birinin yazılı istemi
yeterli görmüştür. Bu madde hiçbir istisna tanımadan kural getirmektedir. Yasada çağrı oranı
olağanüstü kongrelerin gündemlerine göre ayırıma tabi tutulmamıştır. Diğer bir ifade ile
maddede gündem ayırımı yapılmaksızın kongrenin görev alanındaki her sorun için parti içi
azınlık hakkını (olağanüstü toplantıya çağrı istemini) güvence altına almıştır. Oysa Tüzüğün
70 inci maddesinin son fıkrasında ise, bu konuda ayrım yapılmakta, genel başkanlığın, merkez
karar ve yönetim kurulunun veya merkez disiplin kurulunun her hangi bir sebeple boşalması
durumu dışında, seçimin olağanüstü toplantı gündeminde yer alabilmesi için genel başkanın
veya büyük kongre delege tamsayısının salt çoğunluğunun yazılı istemi aranmaktadır. Bu
şekildeki bir düzenleme ile olağanüstü kongre çağrı nisabı, Tüzüğün 70 inci maddesinin
birinci fıkrasında açıklanan “büyük kongre delegelerinin en az beşte biri” yerine 70 inci
maddenin son fıkrası ile “büyük kongre delege tamsayısının salt çoğunluğu” na yani ölüm,
istifa gibi durumlar olmadığında % 51 oranına çıkarılmaktadır.
Tüzükte belirtilen oranın, 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 14 üncü maddesinin
altıncı fıkrası ile 4721 sayılı Türk Medeni Yasasının 75 inci maddesinde geçen beşte bir
oranına indirilmesi gerekir.
2820 sayılı Siyasi Partiler Yasasının 14 üncü maddesinin altıncı fıkrasında getirilen
kuralın, amir hüküm olduğu noktasında duraksama yoktur. Bu hükmün konuluş amacı, genel
başkan ve parti merkez yönetiminin yanı sıra belirli bir sayıya ulaşmış delege grubuna da
partinin en yetkili organını toplama yetkisi ile donatmak, yani parti içi demokrasiyi egemen
kılmaktır. Yasanın 14 üncü maddesindeki kural bu yönüyle hem partiyi hem de delege
iradesini koruyucu niteliktedir. Korunan menfaatlerin yapısı da kuralın buyurucu karakterini
ortaya koymaktadır. Parti içi azınlık hakkı çoğunluğun yol açabileceği tüzük ihlallerine karşı
kurumsal bir sigortadır. Hiçbir azınlık hakkı, yarıdan fazla bir oran içeremez. Bu durumda hak
azınlığın değil, çoğunluğun hakkına dönüşür. Bir hakkın kullanımını olanaksız kılan bir oran
ile o hakkın ortadan kaldırılması arasında her hangi bir fark yoktur.
Bu nedenlerle; Tüzüğün 70 inci maddesinin son fıkrasının, 2820 sayılı Siyasi Partiler
Yasasının 14 üncü maddesinin altıncı fıkrası, 93 üncü maddesi ile 4721 sayılı Türk Medeni
Kanununun 75 inci maddesi dikkate alınarak Yasayla uyumlu hale getirilmesi gerekmektedir.
b) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tüzüğün bazı maddelerinin
değiştirilmesi talebiyle Adalet ve Kalkınma Partisine gönderilen 20.06.2005 tarih ve
109.SP.2005/222 sayılı yazımızda 70. maddenin değiştirilmesi yönünde bir talebimizin
bulunmadığı, ancak bu maddenin ihtar başvurusuna konu edinildiği belirtilmekte ise de;
Tüzüğün aynı konuyu içeren 50. maddesinin değiştirilmesinin talep edilmiş olması, 2820
sayılı Yasanın 9. maddesinin 4425 sayılı Yasanın 25. maddesi ile kaldırılmış bulunması ve
Anayasa Mahkemesinin 1996/1 (Siyasi Parti-İhtar) E., 1997/7 K. 13.11.1997 tarihli kararı
birlikte değerlendirildiğinde Başsavcılığımızın ihtar isteminden önce ilgili siyasi partiyi
uyarma yükümlülüğünün bulunmadığı değerlendirilmiştir.
2. Davalı Adalet ve Kalkınma Partisinin 11.11.2006 tarihinde yapılan 2. Büyük Olağan
Kongresinde tüzüğün 57. ve 62. maddeleri değiştirilmiş, aykırılıklar giderilerek bu maddeler
2820 sayılı Yasa’ya uygun hale getirilmiştir. 30.11.2005 tarihli başvurumuza konu
edindiğimiz Tüzüğün 57. ve 62. maddeleriyle ilgili değişiklikler Partinin yetkili organı olan
büyük kongresi tarafından yerine getirilmiş olduğundan 57. ve 62. maddelerle ilgili olarak
konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığı görüşündeyiz.
3. Davalı Adalet ve Kalkınma Partisi 03.10.2009 tarihinde 3. Olağan Büyük Kongresini
yapmış ve anılan kongrede Tüzüğün 3, 15, 21, 27, 29, 33, 35, 38, 46, 47, 48, 49, 58, 86, 90,
111, 116 ve 134. maddeleri değiştirilmiştir.
Anılan kongrede yapılan değişikliklerin 30.11.2005 tarihli ihtar talebimize bir etkisi
bulunmamaktadır.
İhtar istemli başvurumuza konu edilen 39/son, 40, 50/son, 70/son ve 126. maddelerde
bugüne kadar bir değişiklik yapılmamıştır.
Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğünün bu maddelerinin 2820 sayılı Yasaya aykırı
olduğuna ilişkin 30.11.2005 tarihli başvurumuzda yer alan iddia ve gerekçelerimizi
sürdürmekteyiz.
Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğünün Türk Medeni Kanunu ve Siyasi Partiler
Kanununa aykırı olduğu değerlendirilen 39/son, 40, 50/son, 70/son ve 126. maddelerinin
Yasaya uygun hale getirilmesi için adı geçen partiye 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun
104. maddesi uyarınca ihtarda bulunulması,
Kamu adına talep olunur.”
III- PARTİ’NİN SAVUNMASI
Aleyhine ihtar isteminde bulunulan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 5.8.2011 günlü,
GEN.SEK/81.12/2011-1194 sayılı savunması şöyledir:
“ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA
İlgi:12.07.2011 gün ve 2005/3 (SP-İhtar)/382-3006 sayılı yazınız.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, Siyasi Partiler Kanununun 104. maddesi uyarınca
partimiz hakkında ihtar verilmesine ilişkin başvurusu üzerine ilgi yazınızda savunması
istenilen hususlar, usul ve esas açısından ele alınarak aşağıda açıklanmıştır.
A- Usul Açısından:
14 Ağustos 2001 tarihinde kurulan AK PARTİ kuruluşunu takiben yasal süresi
içerisinde kurucular listesi ile Tüzük ve Program örneklerini Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığına bildirmiştir. Bu belgeleri ve dolayısıyla da Tüzüğümüzü inceleyen Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı inceleme sonucunu 13.11.2011 gün ve SP.109.MUH./2001/526
sayılı yazısıyla partimize tevdi etmiştir.
Anılan yazı ile tüzüğümüzün ilk şeklinde 73/2 fıkrada yer alan hüküm değiştirilmiş ve
bu değişiklik sonrasında nihai halini kazanan parti tüzüğümüz hükümleri doğrultusunda da
siyasi faaliyetlerimiz ve çalışmalarımız yürütülmüştür.
Ancak, süreç bu şekilde sağlıklı bir şekilde yürürken, aradan 4 yıl geçtiği halde
Anayasada ve ilgili yasalarda bir değişiklik yapılmamasına rağmen Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı 2820 sayılı Kanunla kendisine verilen inceleme yetkisinin kurumsal
yapılanmadan ziyade değişen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılarının şahıslarına münhasır
olduğuna yönelik bir anlayışla yeniden bir inceleme ve irdeleme sürecini başlatmış ve bu
inceleme şekillenen iddia ve değişiklik istemlerini de 20.06.2005 gün ve 109.SP.2005/222
sayılı yazılarıyla partimize bildirmişlerdir.
Böylece hukuk devletinin şahsa mahsus ilkelerin, görüşlerin ve süreçlerin bir tezahürü
değil bilakis sistemsel ve kurumsal yapılanmanın teşekkülü olduğuna yönelik gerçek gözardı
edilerek başlayan bu yeni anlayış, bu zorlama yorum ile yetki sınırları aşılarak hazırlanan bu
yeni inceleme ile parti tüzüğümüzün sırasıyla; 18, 39/son, 40, 50/son, 57/4, 62/1-2, 126 ve
134/1 maddelerinin Siyasi Partiler Kanuna ve Türk Medeni Kanununa aykırı olduğu iddia
edilerek düzeltilmesi istenmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bu iddia ve değiştirme istemli yazısına binaen
cevabımızı 04.10.2005 gün ve SHİ/81.01/2005-1100 sayılı yazımızla bildirdik.
Bu yazımız üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı değiştirilmesini istediği
maddelerden 18 ve 134/1 ile ilgili iddialarından vazgeçtiği halde partimize tevdi ettiği yazıda
yer almayan dolayısıyla bilgimiz ve savunma hakkımız dışına çıkartılan 70/son maddesinin de
içinde yer aldığı 30/son, 40, 50/son, 57/4, 62/1-2 ve 126 ncı maddelerin 2820 sayılı Siyasi
Partiler Kanununa ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununa aykırılığı bahsi ile partimize ihtarda
bulunması amacıyla yüce mahkemenize 30.11.2005 ve SP.109.HZ.2005/4 sayılı başvurusunu
yapmıştır.
Bu başvuru yapıldıktan sonraki süreçte partimiz, değişen şartlar ve parti içi gerekler
açısından her büyük kongrede gündemine aldığı tüzük değişiklikleri hususunu 11.11.2006
tarihinde yapılan ikinci olağan büyük kongresinde de gündeme almış ve bazı maddelerde
değişikliğe gitmiştir. Bu değişikliklerle ilgili yazımızda yasal süresi içerisinde Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilmiştir. Kaldı ki bu kongreden sonra 3.10.2009 tarihinde
yapılan 3. Olağan Büyük Kongremizde de Tüzük değişiklikleri yapılmış ve süresi içerisinde
bildirilmiştir.
11.11.2006 tarihinde yapılan ikinci olağan büyük kongremizde 57 ve 62 inci
maddelerde yaptığımız değişiklikleri süresi içerisinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına
bildirmemize rağmen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bu değişiklikleri inceleyip süresinde
ve zamanında Yüce Mahkemenize bildirmesi ve bu maddeler ile ilgili ihtar sebeplerinin
ortadan kalktığını bir görev icabı yapması gerekirken; ancak Yüce Mahkemenizin 13.1.2011
günlü, E.2005/3 sayılı kararının gereğinin yerine getirilmesine yönelik 25.1.2011 gün ve
2005/3 (SP-İhtar) 463/678 sayılı yazınız üzerine görevlerinin farkına varmışlar ve yüce
mahkemenize yönelik 01.02.2011 gün ve C.02.0CBS.0.01.02.03/SP/61 sayılı cevabi
yazılarının 2 nolu bendinde 57 ve 62 nci maddelerin partimiz tarafından değiştirildiğini kabul
ederek, bu maddelerle ilgili karar verilmesine yer olmadığı görüşünü ortaya koyabilmişler ve
başlattıkları bu süreci nihai olarak toplam 5 maddeye indirgeyerek de ihtar istemli başvuru
sürecini yürütmektedirler.
Özetle anlattığımız bu süreç hukuk devleti açısından yasaların kurumlara verdiği
yetkilerin zamanında ve yerinde kullanılmayarak ve bu yetkilerin şahsa münhasır olarak
değerlendirilip bir hukuki mantık ve usul anlayışla kullanıldığının en somut tezahürü olmuş
ve Yüce Mahkemenizin yoğun gündemi bu yorum ve dirençle meşgul edilmiştir.
Ayrıca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yine bir usul ve maddi hata olarak altına
imza attığı şu hususla ilgili bilgi notumuzun da resmi yazılara kaydedilmesi açısından dikkat
alınması önem arzetmektedir:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yüce mahkemenize gönderdiği 01.02.2011 gün ve
SP/61 sayılı yazılarının “EKİ” bölümünün 1 ve 2 numaralı satırlarında kullanılan “AKP’nin”
ibaresinin parti tüzüğümüze aykırı olduğunun altını çizmek isteriz.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına ve İçişleri Bakanlığına verdiğimiz kuruluş
evrakları ve parti tüzüğümüz incelendiğinde “Adalet ve Kalkınma Partisi”nin kısaltılmış
adının “AK PARTİ” olduğu açıkça anlaşılacaktır.
Ayrıca Yargıtay Başsavcılığınca tutulan parti sicil kayıtları incelendiğinde Türk siyasi
partileri arasında “AKP” kısaltmasını kullanan bir partinin de olmadığı görülecektir.
Savcılığın gösterdiği bu özensiz tutumun ihtar istemine konu hükümlere de yansıdığı
aşağıda ki esas açısından savunmamız da farkedilecektir.
Dolayısıyla partimiz tarafından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bu usul sürecine
yönelik yaptığımız itiraz ve değerlendirmelerin, Yüce Mahkemenizce dikkate alınmasının;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yasalardan kaynaklanan yetkisini yerinde ve zamanında
kullanmasını teşvik edici bir emsal niteliğinde olacağına kanaatimiz tamdır.
Usul açısından yapılan bu değerlendirmelerden sonra 14.08.2001 tarihinde kurulan
partimizin Tüzük hükümlerinin tümünün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca incelendiğini
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Partimize tevdi etmiş olduğu 13.11.2001 gün ve
SP.109.Muh.2001/526 sayılı yazılarından anlaşıldığı ve bizim de parti olarak bu yazıya
istinaden değişikliklerimizi gerçekleştirdiğimiz halde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının
yaklaşık 4 yıl sonra yeniden bir inceleme yapmasının hukuken mümkün olmadığını ve yasa
ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına verilen bu yetkinin aşıldığını dolayısıyla bir yetki
aşımı ile yürütülen bu sürecin ve ihtar isteminin usulen reddini arz ve talep ederiz.
Ayrıca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tüzük değişiklikleri ile partimize tevdi etmiş
oldukları 20.06.2005 gün ve 109.SP.2005/222 sayılı yazılarında Tüzüğümüzün 70/son fıkrası
hükmü ile ilgili bir talebi olmadığı ve dolayısıyla partimizin savunmasının da alınmadığı bu
maddeyi, mahkemenize yaptığı ihtar istemli başvurunun bir konusu haline dönüştürmesi
usulen mümkün değildir. Zira Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının anılan bu madde ile ilgili
süreci önce partimiz açısından başlatması gerekmektedir. Dolayısıyla yüce mahkemenizin bu
ihtar başvurusunun bir konusu olan 70/son fıkra hükmünü dikkate almayarak Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığına iade etmesi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının da 70/son
fıkra hükmü ile ilgili olarak öncelikle partimizin görüş ve değerlendirmesini alması
gerekmektedir. Yasal bu süreci tamamladıktan sonra ancak mahkemenize bir başvuru
yapabilecektir. Bu itibarla usul açısından 70/son maddenin mahkemenize başvuru
dilekçesinde yer almasına itiraz ediyor, gereğini arz ve talep ediyoruz.
B- Esas Açısından:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, ihtar istemine konu edilen Tüzük
hükümlerinin esasına yönelik partimiz savunması; 04.10.2005 gün ve SHİ.81.01.2005/1100
sayılı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına ilettiğimiz cevabi yazımız ve aşağıdaki
değerlendirmeler şeklindedir:
1- Tüzüğümüzün 39/son fıkrasıyla: “İlçe, il ve Büyük Kongre delege seçimlerini belli
hallerde iptal etme ve yeniden yapılmasına karar verme” yetkisinin tanındığı Merkez Yürütme
Kurulu, Siyasi Partiler Kanununun Ek Madde 3 ile açıklık getirmek zorunda kaldığı gibi bir
merkez karar, yönetim ve icra organı niteliğindedir.
Yine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının sık sık vurguladığı Siyasi Partiler
Kanununun 93 üncü maddesine göre de: “... parti genel başkanlığınca genel merkez
organlarınca ve parti gruplarına alınan kararlar...” hükmüne göre de bir karar organıdır ve
Tüzüğümüzün 80/10 maddesine göre de: “... tüzükle verilmiş tüm yetkileri kullanmak ve
görevleri yapmak” gibi bir yetkiye sahip olarak da madde 39/son fıkra ile kendisine verilen
yetkiyi kullanmaktadır.
Keza 39/son fıkrayla Merkez Yürütme Kuruluna verilen bu yetki, 2820 sayılı Kanunun
21. maddesiyle hakime tanımı yetkiyi herhangi bir şekilde ortadan kaldırmadığı gibi Siyasi
Partiler Kanununun 7 nci maddesine göre Tüzüğümüzde şekillendirdiğimiz Teşkilat Kademe
organlarından; madde: 18/1 Belde Teşkilat ile madde: 18/5 yan kuruluşlarımız olan Kadın ve
Gençlik Kollarımızın kongrelerinin delege seçimlerinde aykırılıkların saptanmış olmasına
münhasır olarak da bu yetkisini kullanmaktadır ki; Tüzük Madde 22 ve 85’e göre yapılan
belde kongreleri ile yan kuruluşların kongre ve delege seçimleri de hakim nezaretinde değil,
parti yöneticileri nezaretinde yapıldığı gerçeği de gözardı edilmemelidir.
Dolayısıyla teşkilatların bütünlüğü ve işlevselliği açısından ortaya konulan bu madde
hükmü, parti içi faaliyetleri denetleme yetkisi ve parti içi rekabetin eşit şartlarda yürütülmesi
açısından ortaya konmuş bir maddedir.
Siyasi Partiler Kanununun tamamı incelendiğinde, siyasi partilerin iş ve işlemlerinin
hızlı ve etkili işlemesi ve hantal bir yapıda çalışılmamasına bir çok maddede düzenlemelere
tabii olduğu görülecektir. Kanunları yapanlarında doğal olarak siyasal sürecin aktörleri
oldukları dikkate alındığında bu aktörlerin kendi iç işleyişleri ile ilgili sınırlayıcı ve
zorlaştırıcı bir tutum içinde olmayacakları aksine merkez karar, yönetim ve icra organlarını
bir bütün olarak değerlendirip bunlar arasında ki ilişkileri Tüzüklerde düzenlemesine imkan
tanımakta ve yetki devri sürecini de aktif kılarak acil ve hızlı kararlar alınması sürecini açık
tutmaktadır. Dolayısıyla Merkez Yürütme Kurulu’nun teşekkülü ve yetkilerinin tespitine
yönelik düzenlemelerde bu mantık ve anlayış çerçevesinde şekillenmektedir.
Hukuk, sınırlayıcı ve zorlaştırıcı anlamda yorumlanmadığı takdir de siyasi partilerin
kendi iç işleyişleri açısından en etkili, etkin ve verimli değişiklikleri yapabilmesi bilakis her
zaman desteklenmelidir. Nitekim partimiz 03.10.2009 tarihinde yaptığı Tüzük değişikliklerini
yine yasalar ve ihtiyaçlar doğrultusunda gerçekleştirmiştir.
Somut bir örnek vermek gerekirse; Tüzük madde 48/2 fıkrasının eski hükmüne göre
“Hakimin kararı seçimlerin iptali ve yenilenmesi yönünde ise seçimler için belirleyeceği
günde kongrede kesinleşmiş aday listelerine göre sadece seçim yapılır” hükmünde ki
“kongrede ki kesinleşmiş aday listelerine” ifadesi demokratik bulunmayarak 3.10.2009
tarihinde 3. Olağan Büyük Kongremizde değiştirilmiştir.
2- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Tüzüğün 40 ıncı maddesine yönelik talebinin,
Siyasi Partiler Kanununun 121 inci maddesinin yollamasıyla Türk Medeni Kanunun 79/2
maddesine atıfta bulunarak yapılan zorlama bir yorum olduğu kanaatindeyiz. Çünkü eğer bir
yollama yapılacaksa bu yollama Siyasi Partiler Kanununun 93 üncü maddesindeki parti içi
demokrasi vurgusuna yönelik yapılmalı ve en az onda bir delege yerine en az beşte bir delege
açılımının daha demokratik olduğu dikkate alınmalıydı.
Keza kongrelerde görüşülmesi gereken konuların gündeme alınması hükmüne uygun bir
yollama maddesi aranacaksa bunu Siyasi Partiler Kanununun 14 üncü maddesinin son
fıkrasında ki hükme göre yapmalı ve burada istisnai oranların sıralandığı bu oranlar dışında
partilerin de Tüzükte oranlar belirleme yetkisine en azından Siyasi Partiler Kanununun 93
üncü maddesine göre haiz olduklarının kabullenilmesi gerekmektedir.
Görüldüğü gibi mevcut düzenleme parti içi demokrasi açısından çok sesliliğe ve açık
fikirliliğe yer veren daha demokratik bir düzenleme iken, Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığının aksini iddia etmesi açıkça bir çelişki içermektedir.
3- Tüzüğümüzün olağanüstü kongreleri konu alan 50 nci maddesinin son fıkrasındaki
hükmünü Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı yine zorlama bir yorum ile ihtar isteminin konusu
yapmıştır.
Halbuki 50/son hükmüne Siyasi Partiler Kanununun 14 üncü maddesinin son fıkrasına
yollama yaparak bakabilseydi; Büyük Kongrede gündem değişikliklerinin nitelikleri ve
bunların teklif edilmesinin oranlarının sıralandığını dolayısıyla seçim teklifi içeren gündem
değişikliklerinin oranlarını ve onay mekanizmaları hususlarında siyasi partilerin kanunla
sınırlandığı bir açık hükmün veya yollamanın olmadığı açıkça görülecektir.
Tüzük hükmü bir usul işlemini öngörürken; özellikle bu usul işlemi parti içi çalışmalara
dışarıdan müdahaleleri önleme, parti içi huzur ve çalışma istikrarını teminen ortaya konmuş
bir düzenlemedir. Yasal düzenlemelerde açık hüküm bulunmayan hallerde siyasi partilerin
parti içi işleyiş açısından tüzüklerinde ve diğer mevzuatlarında düzenlemeye gitmesinin
olağan karşılanması ve hatta partilerin kurumsallaşması açısından bilakis bu yaklaşımın teşvik
edilmesi daha doğru bir yorum olacaktır.
4- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20.06.2005 gün ve 109.SP.2005/222 sayılı
yazısında partimize gönderdiği hükümler içerisinde yer almadığı halde Yüce Mahkemenize
başvurusunun bir konusu olarak belirlediği Tüzüğümüzün 70/son maddesi hükmü ile ilgili
olarak yollama yaptığı Siyasi Partiler Kanununun 14 üncü maddesinin 6 ncı fıkrasındaki konu
hükmünün hiçbir istisna tanımadan kural getirdiğine yönelik tespiti hukuki olmadığı gibi
doğruda değildir. Halbuki aynı maddenin son fıkrasındaki “... yirmide bir...” veya “... üçte
bir ...” oranları birer istisnadır.
Dolayısıyla madde 14/son fıkra hükmündeki istisnai oranlar, partilere de kanunda
açıklık bulunmayan bu konuda tüzüklerinde düzenlemeler yapabilme yolu açmaktadır. Siyasi
partilerin iç işleyişleri ve istikrarlı bir çalışma süreci için seçimli olağanüstü kongreler
hususunda oranlar açısından bir düzenlemeye gitmesi kanuna aykırı olmadığı gibi parti içi
istikrarı ve huzuru ile ülke siyasetinin istikrarı açısından Siyasi Partiler Kanununun temel esas
aldığı olağan süreçleri koruyabilme ve olağan süreçlerle parti kongrelerini yapabilmek adına
Tüzük’te olağanüstü talepler için bir barem koyma yetki ve salahiyetine haiz oldukları kabul
edilmeli ve doğal karşılanmalıdır.
Zira siyasi partilerin ilgili kanunların açık hükümleri dışında, faaliyet ve çalışma alanını
kurumsallaştırma yönünde getireceği her düzenleme ve partinin yaşamsal sürecini uzatma ve
koruyabilme adına her tedbiri parti mevzuat ve kararlarında alabilmelidir.
Ayrıca 70/son fıkradaki “... delege tam sayısının salt çoğunluğunun ...” ibaresindeki salt
çoğunluğu Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının %51 oranı olarak göstermesi doğru bir
sayısal tespit de değildir. Salt çoğunluğun 50+1 olarak değerlendirmesinin maddi bir hatanın
düzeltilmesi açısından yerinde olacağı kanaatindeyiz.
5- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, tüzüğümüzün 126 ncı maddesi hükmü ile
milletvekili seçimlerinde merkez aday gösterme yetkisinin parti genel başkanına tanınmış
olduğunu tanınan bu yetkinin aday belirleme konusunda partiyi bağlayan bir karar niteliği
taşıdığını halbuki 2820 sayılı Kanunda parti genel başkanının parti karar organları arasında
sayılmadığını partinin asıl karar organının büyük kongre ve 2820 sayılı Kanunun 14/5
maddesinde sayılmayan konularda ise merkez karar ve yönetim kurulunun olduğunu,
dolayısıyla merkez aday belirleme yetkisinin genel başkana tanınmasının 2820 sayılı kanunun
15 ve 16 ncı maddeleri ile parti içi demokrasi ilkesini düzenleyen 93 üncü maddesine aykırı
olduğunu bahisle yaptığı bu zorlama yorumu ile aslında sık sık vurguladığı 93 üncü madde ile
ters düşmekte ve bilakis bu yorumun hukuki dayanağının olmadığını anılan maddenin ortaya
koyduğunu gözden kaçırmış durumdadır. Zira Siyasi Partiler Kanununun 93 üncü maddesi
“Siyasi partilerin parti içi çalışmaları, parti yönetimi, denetimi; parti organları için yapılacak
seçimler ile parti genel başkanlığınca, genel merkez organlarınca alınan kararları veya yapılan
eylem ve işlemleri, parti tüzüğüne parti üyeleri arasındaki eşitlik ilkesine ve demokrasi
esaslarına aykırı olamaz.” hükmü, parti genel başkanının da bir karar organı olduğunun altını
çizmektedir.
Siyasi Partiler Kanununun 15 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında belirtilen “...partiyi
temsil etme yetkisi genel başkana aittir.” hükmü ile 4 üncü fıkrasında belirtilen “parti genel
başkanı, merkez karar ve yönetim kurulunun tabi başkanıdır...” hükümleri genel başkanın
karar alma sürecinin içinde olduğunun bir somut tezahürüdür.
Ya da Siyasi Partiler Kanununun 14/6 fıkrasında belirtildiği gibi “...olağanüstü
toplantılar genel başkanın ... lüzum göstermesi...” yine aynı maddenin son fıkrasında
belirtildiği gibi “parti tüzük ve programında değişiklik yapılmasına ilişkin olan veya parti
politikasını ilgilendiren konularda karar alınmasına dair teklifleri karara bağlamak için
bunların genel başkan ... tarafından ileri sürülmüş olması ...” hükümleriyle yetkilendirilen ve
sorumluluk yüklenilen parti genel başkanlarının bu iş ve işlemleri karar alma süreç ve
işleminin birer somut tezahürüdür.
Yine Siyasi Partiler Kanununun denetim başlıklı 75 inci maddesi ile Yüce
Mahkemenize tanınan yetkiye istinaden, Yüce Mahkemenizin anılan maddenin 3 üncü
fıkrasında belirtildiği gibi siyasi parti genel başkanından mütalaa isteyebilmesi ve ilgili parti
genel başkanının da bu mütalaayı ve içeriğini belirlediği iş ve işlemler bir karar alma
işlemidir.
O halde Kanunun bu açık hükümlerine rağmen parti genel başkanı bir karar organı
değildir yorumu ve bu yoruma dayanarak Siyasi Partiler Kanununun 37 nci maddesinin 2 nci
fıkrasında TBMM üye tam sayısının %5’ini aşmamak üzere merkez aday gösterebilmelerinin
mümkün kılınması ancak bu adayların kim tarafından gösterileceğinin açıkça
düzenlenmemesi nedeniyle tüzüğümüzün 126 ncı maddesi ile genel başkana tanınan yetkinin
kanuna aykırı olduğu yorumunun da hukuki dayanağı ve alt yapısı olmayan zorlama bir
yorum olmaktan öteye geçemeyeceği açıktır.
SONUÇ:
Parti tüzüğümüzün 39/son, 40, 50/son, 70/son ve 126 ncı maddelerinde yer alan mevcut
düzenlemelerin gerek 4.10.2005 gün ve SHİ/81.01/2005-1100 sayılı Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığına gönderdiğimiz görüş ve değerlendirmeler, gerekse de ilgi yazınıza binaen
hazırladığımız bu savunmamız doğrultusunda değerlendirmeye tabi tutulmasını ve Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığının hukuki dayanaklardan yoksun zorlama yorum ve yollamalarla
inşa ettiği ihtar istemi talebinin tümden reddini Yüce Mahkemenizden arz ve talep ederiz.”
IV- İNCELEME
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ihtar başvurusu ile ekleri, Parti savunması,
Anayasa Mahkemesi Raportörü Mustafa BAYSAL tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin
rapor, ilgili yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ve öteki
yasama belgeleri ile Parti Tüzüğü okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Tüzüğün 39. Maddesinin Son Fıkrasının İncelenmesi
Tüzüğün 39. maddesinin son fıkrasında, Merkez Yürütme Kurulu’na, delege
seçimlerinde kanun ve tüzük hükümlerine aykırılık saptanmış olmasına münhasır olmak üzere
ilçe, il ve büyük kongre delege seçimlerini, ilçe ve il ölçeğine göre kısmen veya tamamen
iptal edip yeniden yapılmasına, üye tam sayısının en az 2/3 çoğunluğunun oyu ile karar verme
yetkisi tanınmaktadır.
İhtar isteminin gerekçesinde, 2820 sayılı Kanun’un 21. maddesinin birinci ve onbirinci
fıkralarına göre, il ve büyük kongre delege seçimlerinin yargı gözetimi altında yapıldığı ve
yasaya aykırılık durumunda seçim hâkimine bu seçimleri iptal yetkisinin tanındığı; sadece
seçim hâkiminin görevinde olan bir konuda Merkez Yürütme Kuruluna yetki verilmesinin
2820 sayılı Kanun’un parti içi demokrasiyi öngören 93. maddesine aykırı olduğu, ayrıca
Merkez Yürütme Kurulu’nun yasal görevleri arasında bu yönde bir karar alma yetkisinin de
bulunmadığı ifade edilerek Tüzüğün Yasa’ya uygun hale getirilmesi gerektiği iddia edilmiştir.
Parti, savunmasında, Tüzüğün 39. maddesinde yetkili kılınan Merkez Yürütme
Kurulu’nun, 2820 sayılı Kanun’un Ek 3 ile 93. maddelerindeki açıklık uyarınca, bir merkez
karar, yönetim ve icra organı olduğunu; 2820 sayılı Kanun’un 21. maddesiyle hâkime
tanınmış olan yetkinin bu düzenlemeyle hiç bir şekilde ortadan kaldırılmadığını; bu hükmün,
hâkim gözetiminde yapılmayan belde kongreleri ile parti yan kuruluşlarının kongre ve delege
seçimlerini de kapsayacak biçimde teşkilatların bütünlüğünü ve işlevselliğini sağlayan bir
madde olduğunu ifade etmiştir.
Tüzüğün “Olağan Kongre Zamanı ve Seçilecek Delegeler” başlıklı 39. maddesinde, ilçe
ve il kongrelerinin olağan kongre takvimine, asıl ve yedek delegelerin seçimine ilişkin usul ve
esaslar belirtildikten sonra, son fıkrada “Merkez Yürütme Kurulu, delege seçimlerinde kanun
ve tüzük hükümlerine aykırılık olmasının saptanmış olmasına münhasır olmak üzere ilçe, il ve
büyük kongre delege seçimlerini, ilçe ve il ölçeğine göre kısmen veya tamamen iptal edip
yeniden yapılmasına, üye tam sayısının en az 2/3 çoğunluğunun oyu ile karar verebilir”
denilmektedir.
2820 sayılı Kanun’un seçimlerin yapılmasına ilişkin 21. maddesinde, siyasi partilerin
genel merkez, il ve ilçe organları seçimleri ile il kongresi ve büyük kongre delegelerinin
seçimlerinin yargı gözetimi altında gizli oy ve açık tasnif esasına göre yapılacağı hükme
bağlandıktan sonra maddenin devamında bunun şekli ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Böylece
maddede, siyasi partilerin genel merkez, il ve ilçe organları seçimleri ile il kongresi ve büyük
kongre delegelerinin seçimleri düzenlenmiş olup, seçim sonuçlarını etkileyecek ölçüde bir
usulsüzlük veya kanuna aykırı uygulama olması halinde hâkime, söz konusu seçimin iptaline
ve bu takdirde belli sürelerde o seçimin yenilenmesine karar verme yetkisi tanınmıştır.
Tüzük hükmüyle Merkez Yürütme Kuruluna, yargı gözetimi altında gizli oy ve açık
tasnif esasına göre yapılıp kesinleşen bir delege seçiminden sonra “kanun ve tüzük
hükümlerine aykırılık saptanması” haliyle sınırlı olmak üzere ve kurulun üye tam sayısının en
az 2/3 çoğunluğunun oyu ile, yapılmış olan seçimin ilçe ve il ölçeğine göre kısmen veya
tamamen iptal edip yeniden yapılmasına karar verebilme yetkisi tanınmaktadır. Kuralda 2820
sayılı Kanunun 21. maddesinde düzenlenen “seçimlerin yargı gözetimi altında yapılması”
esasına aykırı bir durum bulunmamakta, seçimlerin yapılması ile ilgili olarak hakime tanınan
yetkilere herhangi bir sınırlama getirilmemektedir. Düzenleme ile, seçim sürecinde
gerçekleştirilmekle birlikte, öngörülen sürelerde saptanamadığı veya ileri sürülemediği için
giderilemeyen kanuna ve tüzüğe aykırılıkların giderilmesine olanak sağlama ve parti içi
denetimi etkinleştirme amacının gözetildiği anlaşılmaktadır. Kaldı ki,
bu yetkinin
kullanılmasına bağlı olarak yenilenecek seçimlerin de yine yargı gözetimi altında yapılması
gerekmektedir.
Siyasî partilerin örgüt içi düzenlerinin demokrasi esaslarına uygun olması, hukuki
düzenlemelerle sınırlarının çizilerek, partilerdeki oligarşik eğilimlerin ve baskıların ortadan
kaldırılması, demokratik örgüt yapısının kurularak lider, teşkilat, organlar ve adayların
demokratik yöntemlerle belirlenmesi ve karar mekanizmasının tabandan tepeye oluşturulması
parti içi demokrasi ilkesinin gereklerindendir.
2820 sayılı Kanun’un 16. maddesinde, siyasi partilerin merkez karar, yönetim ve icra
organlarının parti tüzüğünde belirtilen isim, şekil ve sayıda kurulacağı belirtilerek, Büyük
Kongrece seçilecek merkez organlarının her birinin üye sayısıyla ilgili amir düzenleme
dışında, bunların isim, şekil ve sayısı konusu parti tüzüğüne bırakılmıştır. Merkez Yürütme
Kurulu’nun oluşumunu düzenleyen Tüzük hükümlerine bakıldığında, kurulu oluşturan genel
başkan, genel başkan yardımcıları ve genel sekreterin büyük kongre tarafından seçildikleri,
Genel Başkan tarafından seçilen diğer üyelerin de halihazırda Büyük Kongre tarafından
seçilmiş olan Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyesi oldukları (Tüzük m. 73/1)
anlaşılmaktadır.
2820 sayılı Kanun’un 16. maddesinin ikinci fıkrasında merkez karar, yönetim ve icra
organlarının iki büyük kongre arasında, parti tüzük ve programına ve büyük kongre
kararlarına uymak şartıyla, partiyi ilgilendiren hususlarda karar almak ve alınan kararları
uygulamak yetkisine sahip bulundukları, üçüncü fıkrasında merkez karar organının zorunlu
sebepler dışında büyük kongrenin toplanamadığı hallerde, partinin hukuki varlığına son
verilmesi ve tüzük ve programının değiştirilmesi dışındaki bütün kararları alabileceği
belirtilmiş, son fıkrasında da görev ve yetkilerinin parti tüzüğünde gösterileceği ifade
edilmiştir.
Belirlenen hükümler çerçevesinde, parti tüzüklerinin siyasi partilerin iç işleyişi
bakımından önemi ve bu konuda partilere tanınan geniş takdir yetkisi dikkate alındığında,
anılan tüzük hükmünün parti içi demokrasi ilkesine, dolayısıyla Kanunun 93. maddesine
aykırı bir yönü de görülmemiştir. İstemin reddi gerekir.
Bu görüşe Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN ile Fettah OTO
katılmamışlardır.
2- Tüzüğün 40. Maddesinin İncelenmesi
Tüzüğün il ve ilçe kongrelerine ilişkin ortak hükümler içeren 40. maddesinde, kongre
gündemine ek gündem maddelerinin eklenebilmesi, hazır bulunan delegelerin en az %5’inin
önerge vermesi şartına bağlanmıştır.
İhtar gerekçesinde, 2820 sayılı Kanun’un 121. maddesi yollamasıyla uygulanması
gerektiği iddia edilen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 79. maddesinin ikinci fıkrasında
gündeme ilave yapılabilmesi için hazır bulunan delegelerin %10’nun (onda birinin) önerge
vermesinin yeterli görüldüğü, bu nedenle Tüzük hükmünün yasadaki hakkı kısıtladığı ileri
sürülmüştür.
Parti ise, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun dernek genel kurulunun toplantı usulüne
ilişkin 79. maddesinde öngörülen usulde, genel kurul toplantı gündemine madde ilavesi için
hazır bulunan üyelerin onda birinin önerge vermesi şartınin arandığını, Parti Tüzüğünde ise bu
oranın hazır bulunanların %5’i olarak belirlendiğini; ‘onda bir oranı’nın ‘yirmide bir oranı’na
göre daha yüksek olduğundan Tüzük hükmünün iddia edildiği gibi Kanun’da öngörülen hakkı
zorlaştırmayıp bilakis kolaylaştırdığını savunmuştur.
Parti Tüzüğünün “Kongre Gündemlerini Belirleme Yetkisi” başlıklı 40. maddesinde,
“Kongre gündemleri, ilgili kademe yönetim kurulunca belirlenir. Ancak en geç kongre divanı
oluşturulup gündem okunduktan hemen sonrasına kadar divan başkanlığına verilmiş ve
kongrede hazır bulunan delegenin en az %5’ i tarafından yapılan ilave gündem teklifleri
müzakereye açılır ve yapılacak oylama sonucuna göre karara bağlanır. Üst kademelerce
belirtilen konuların, alt kademe kongre gündemine alınması zorunludur.” denilmekte, bu
hükmün aykırı olduğu ileri sürülen 4721 sayılı Medeni Kanun’un 79. maddesinin ikinci
fıkrasında ise, “Genel kurul toplantısının açılışından sonra, toplantıyı yönetmek üzere, bir
başkan ve yeteri kadar başkan vekili ile yazman seçilir. Genel kurul toplantısında yalnız
gündemde yer alan maddeler görüşülür. Ancak, toplantıda hazır bulunan üyelerin en az onda
biri tarafından görüşülmesi yazılı olarak istenen konuların gündeme alınması zorunludur”
hükmü yer almaktadır.
Azınlığın taleplerini dile getirebilmesine imkân tanıyan bu tür düzenlemelerde gündeme
konu ekletebilmek için aranan oranın küçültülmesi, parti veya dernek genel kurullarında farklı
görüşlerin görüşülüp tartışılmasını kolaylaştıran bir unsurdur. 4721 sayılı Kanun bu konudaki
oranı %10 olarak belirlerken Parti Tüzüğü %5 olarak öngörmüştür. Buna göre Parti Tüzüğü
azınlıkta kalan görüşler açısından genel kurul gündemine madde eklenmesini daha da
kolaylaştırmıştır. Bu durum siyasi çoğulculuğu sağlayan parti içi demokrasi ilkesiyle daha
uyumludur. Bu nedenle Kanuna aykırılık bulunmamaktadır. İhtar isteminin reddi gerekir.
Bu görüşe Fulya KANTARCIOĞLU katılmamıştır.
3- Tüzüğün 50. Maddesinin Son Fıkrasının İncelenmesi
Tüzüğün il ve ilçe kongrelerinin olağanüstü toplanmasını düzenleyen 50.maddesinin son
fıkrasına göre, kademe başkan ve yönetim kurulu ile üst kademe delege seçimlerinin
olağanüstü kongre ile yenilenebilmesi talebinin beldelerle ilgili olması durumunda il yönetim
kurulunun, ilçe ve il yönetim kurulları ile ilgili olması halinde ise Merkez Karar ve Yönetim
Kurulu’nun onayı aranacaktır.
İhtar isteminin gerekçesinde, bu düzenlemeyle olağanüstü kongre konusunda yasada
olmayan bir kısıtlamanın getirildiği ve bunun parti içi demokrasi ilkesine aykırı olduğu ileri
sürülmüştür.
Parti, savunmasında, söz konusu hükme Siyasi Partiler Kanunu’nun 14. maddesinin son
fıkrasına yollama yapılarak bakılması gerektiğini, seçim teklifi içeren gündem
değişikliklerinin oranları ile onay mekanizmaları konusunda siyasi partileri sınırlayan açık bir
kanun hükmünün bulunmadığını, yasal düzenlemede açık hüküm bulunmayan hallerde siyasi
partilerin parti içi işleyişleri açısından tüzüklerinde ve diğer mevzuatlarında düzenleme
yapmasının olağan, hatta teşvik edilmesi gereken bir husus olduğunu belirtmiştir.
Yasaya uygun hale getirilmesi istenen hükmü de içerecek şekilde Tüzüğün 50.
maddesinde;
“(Değişik: 12.01.2002- Madde 7) İlçe ve il kongrelerinin olağanüstü toplanması,
Merkez Karar ve Yönetim Kurulu kararıyla veya kademe delege tam sayısının 1/5’ inin parti
içi demokrasi hakem kurulunda veya noterlikte tevsik edilmiş yazılı isteği ile yapılır. Şartların
oluşması halinde, kademe yönetim kurulunun gerekli hazırlıkları yaparak talebin tebliğinden
itibaren 45 gün içinde olağanüstü kongreyi toplaması zorunludur. (Değişik 03.10.2003
Madde:3-a) Olağanüstü toplantının gündemi, toplantıyı talep edenlerce belirlenir. Gündemin
neden ibaret olduğu karar veya talep yazısında belirtilir. Olağanüstü toplantı gündemine
başka gündem maddesi eklenemez. (Değişik 03.10.2003 Madde:3-b) Ancak kademe başkan
ve yönetim kurulu ile üst kademe delege seçimlerinin olağanüstü kongre ile
yenilenebilmesi talebinin beldelerle ilgili olması halinde il yönetim kurulunun, ilçe ve il
yönetim kurulları ile ilgili olması halinde ise Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’nun onayı
gereklidir.” denilmektedir.
Görüldüğü üzere, kademe başkan ve yönetim kurulu ile üst kademe delege seçimlerinin
olağanüstü kongre ile yenilenmesi ya da Genel Başkanlığın, Merkez Karar ve Yönetim
Kurulunun veya Merkez Disiplin Kurulunun herhangi bir sebeple boşalması hali dışındaki
seçimlerin olağanüstü kongre sebebi teşkil edebilmesi için aranan mevcut şartlara bir de onay
şartı eklenmektedir. Bu onay, duruma göre il yönetim kurulu veya Merkez Karar ve Yönetim
Kurulu tarafından verilecektir.
2820 sayılı Kanun’un 14. maddesine göre büyük kongre için olağanüstü toplantı, genel
başkanın veya merkez karar ve yönetim kurulunun lüzum görmesi veya büyük kongre
üyelerinin en az beşte birinin yazılı istemi üzerine yapılır.
Türk Medeni Kanunu’nun derneklerde olağanüstü genel kurul toplantısını düzenleyen
75. maddesinde “Genel kurul, yönetim veya denetim kurulunun gerekli gördüğü hallerde veya
dernek üyelerinden beşte birinin yazılı başvurusu üzerine, yönetim kurulunca olağanüstü
toplantıya çağrılır...” hükmüne yer verilmiştir.
2820 sayılı Kanun’un il ve ilçe teşkilatlarını düzenleyen 19. ve 20. maddelerinde
kongrelerin ne şekilde toplantıya çağrılacağı açık bir biçimde yazılmadığı gibi; 19.
maddesinin son fıkrasıyla 20. maddesinin onbirinci fıkrasında, bu teşkilatlarda öngörülen
“kurulların; görev ve yetkileriyle yedek üyelerinin sayısı, nasıl seçileceği ve ne suretle göreve
çağrılacağı parti tüzüğünde açıklanır” hükmüne yer verilmiştir. İl ve ilçe kongrelerinin bu
maddelerde düzenlenen kurullar içerisinde yer aldıkları açıktır.
Tüzüğün 50. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında ilçe ve il kongrelerinin olağanüstü
toplantısının Merkez Karar ve Yönetim Kurulu kararıyla ya da kademe delege tam sayısının
beşte birinin isteği ile yapılacağı, şartların oluşması halinde kademe yönetim kurulunun
gerekli hazırlıkları yaparak 45 gün içinde olağanüstü kongreyi toplamak zorunda olduğu,
kongre gündeminin toplantıyı talep edenlerce belirleneceği öngörülmüş; kanuna uygun hale
getirilmesi istenen son fıkrasında ise kademe başkan ve yönetim kurulu ile üst kademe delege
seçimlerinin olağanüstü kongre ile yenilenmesinde parti üst kademe yönetim kurullarının
onayı aranmıştır.
Anılan üst kademe kurullarına tanınan bu onay yetkisi, siyasi partilere özgü yapılanma
doğrultusunda 2820 sayılı Kanun’un il ve ilçe kongreleri konusunda parti tüzüğüne bırakılan
yetki kapsamındadır. İhtar isteminin reddi gerekir.
Fulya KANTARCIOĞLU ve Fettah OTO bu görüşe katılmamışlardır.
4- Tüzüğün 57. ve 62/1-2. Maddelerinin İncelenmesi
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Parti Tüzüğü’nün 57. ve 62. maddelerinin kanuna
uygun hale getirilmesi için de Adalet ve Kalkınma Partisi’ne ihtar kararı verilmesini talep
etmiş ise de, daha sonraki görüş yazısında bu maddelerin 11.11.2006 tarihinde yapılan 2.
büyük olağan kongrede değiştirilerek ihtar isteminde belirtilen aykırılıkların giderildiğini, bu
nedenle bu maddelere ilişkin istemin konusuz kaldığını belirtmiştir.
İhtar isteminden sonra Kanun’a aykırılığın giderildiği belirtilerek ihtar talebinden
vazgeçildiğinden, Tüzüğün 57. ve 62 maddelerine ilişkin ihtar istemi hakkında karar
verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir.
5- Tüzüğün 70. Maddesinin Son Fıkrasının İncelenmesi
Parti Tüzüğü’nün düzeltilmesi istenen fıkrasını da içeren 70. maddesinde;
“Büyük kongre, Genel Başkan’ın veya Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’nun yahut
büyük kongre delegelerinin en az beşte birinin yazılı talebi üzerine olağanüstü toplantıya
çağırılır. Olağan üstü toplantı gündemi çağrıyı yapan tarafından belirlenir ve gündem
dışında başka konu görüşülemez. Delegeler tarafından yapılacak olağanüstü toplantı
talepleri ile gündem ve delege imzalarının noter onaylı olması zorunludur. Bu taleplerin aynı
konuyu içerir olması yeterli olup ayrı zamanlarda ve parçalı olmaları talebin geçerli
olmasına engel olarak yorumlanamaz. Ancak, işlem görmüş ve yeterli sayıya ulaşamamış
talepler, sonraki başka bir toplantı isteminde imza eksikliğini gidermek için kullanılamaz.
Şartların oluşması halinde Merkez Karar ve Yönetim Kurulu, olağanüstü kongreyi bir hafta
içinde ilan ederek çağrı tarihinden itibaren en geç 45 gün içinde yapmak zorundadır.
(Değişik 03.10.2003 Madde:5) Genel Başkanlığın, Merkez Karar ve Yönetim Kurulunun
veya Merkez Disiplin Kurulunun herhangi bir sebeple boşalması hali dışında seçimin
olağan üstü toplantı sebebi olabilmesi için Genel Başkan’ın veya Büyük Kongre delege
tamsayısının salt çoğunluğunun yazılı talebi gerekir.” denilmektedir.
İhtar isteminin gerekçesinde, 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanunu’nun 14. maddesinin
altıncı fıkrasında, büyük kongrenin olağanüstü toplanabilmesi için genel başkanın veya
merkez karar ve yönetim kurulunun lüzum görmesi veya büyük kongre üyelerinin en az beşte
birinin yazılı isteminin yeterli görüldüğü ifade edilerek, Yasada çağrı oranının olağanüstü
kongrelerin gündemlerine göre ayrıma tabi tutulmadığı; Tüzüğün 70. maddesinin son
fıkrasında ise bu konuda ayrım yapılarak genel başkanlığın, merkez karar ve yönetim
kurulunun veya merkez disiplin kurulunun her hangi bir sebeple boşalması durumu dışında,
seçimin olağanüstü toplantı gündeminde yer alabilmesi için genel başkanın veya büyük
kongre delege tamsayısının salt çoğunluğunun yazılı isteminin arandığı; böylelikle olağanüstü
kongre çağrı nisabı, Tüzüğün 70. maddesinin birinci fıkrasında açıklanan “büyük kongre
delegelerinin en az beşte biri” yerine 70. maddenin son fıkrası ile “büyük kongre delege
tamsayısının salt çoğunluğu”na dönüştürüldüğü, dolayısıyla ölüm, istifa gibi durumlar
olmadığında % 51 oranına çıkarıldığı bu nedenle Tüzükte geçen oranın, 2820 sayılı Siyasî
Partiler Yasası’nın 14. maddesinin altıncı fıkrası ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 75.
maddesinde geçen beşte bir oranına indirilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Parti, savunmasında, 2820 sayılı Kanun’un 14. maddesinin altıncı fıkrasının hiç bir
istisnaya yer vermeksizin kural getirdiği tespitinin doğru olmadığını, bu maddenin son
fıkrasında bazı istisnalara yer verildiğini, kanunda açıklık bulunmayan hallerde siyasi
partilerin tüzüklerinde düzenleme yapabilme yetkisine sahip olduklarını; parti içi istikrarı ve
huzuru ile olağan süreçlerde parti kongrelerini gerçekleştirebilme adına siyasi partilerin
Tüzüklerine olağanüstü talepler için bir barem koyma yetkisine sahip olduklarını ileri
sürmüştür.
Demokrasinin olmazsa olmaz kurumları olarak nitelenen, özgürlük, siyasal katılım ve
çoğulculuğun araçları durumunda bulunan siyasi partilerin, devlet yönetimindeki etkinlikleri
ve milli iradenin temsilindeki rolleri nedeniyle, anayasakoyucu, partileri öteki tüzel kişilerden
farklı değerlendirerek, kurulmalarından başlayıp çalışmalarında uyacakları esasları ve
kapatılmalarında izlenecek yöntem ve kuralları özel olarak belirlemiştir. Temel hak ve
özgürlüklerin ve özellikle örgütlenme özgürlüğünün kullanılmasındaki kurumsal önem ve
işlevleri çerçevesinde uluslararası sözleşmelerde de siyasi partiler hakkında düzenlemelere yer
verilmiştir.
Siyasal partilerin, uyacakları esasların Anayasa’da yer alması, çalışmalarının anayasa ve
yasalara uygunluğunun özel biçimde denetlenmesi, onların olağan bir dernek sayılmadıklarını,
demokratik yaşamın vazgeçilmez öğesi olduklarını doğrulamaktadır.
Bu nedenle siyasi partilerle ilgili mevzuatın konulmasında ve yorumlanmasında bu iki
unsurun birlikte ele alınarak, tüzel kişilik olarak siyasi partinin bizzat kendisiyle üyelerinin
hakları ve onların siyasi alandaki hayati işlevleri birlikte ele alınmalıdır. Buna göre, şeffaflık,
ayrımcılık yasağı ve eşitlik, parti içi demokrasi gibi ilkelere saygı göstermek kaydıyla, siyasi
partiler iç işleyişlerini üyelerinin katılımıyla hazırladıkları tüzüklerinde özgürce
düzenleyebilirler. Örgütlenme ve ifade hürriyeti bunu gerektirir. Bu nedenle siyasi partilerle
ilgili düzenlemelerin yorumlanmasında da siyasi partilerin önem ve özelliklerinin göz ardı
edilmemesi gerekir.
2820 sayılı Kanun’un 14. maddesine göre büyük kongre için olağanüstü toplantı, genel
başkanın veya merkez karar ve yönetim kurulunun lüzum göstermesi veya büyük kongre
üyelerinin en az beşte birinin yazılı istemi üzerine yapılır.
Parti Tüzüğü’nün düzeltilmesi istenen fıkrasını da içeren 70. maddesinde, Genel
Başkanlığın, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’nun veya Merkez Disiplin Kurulu’nun
herhangi bir sebeple boşalması hali dışında, seçimin olağan üstü toplantı sebebi olabilmesi
için Genel Başkan’ın veya Büyük Kongre delege tamsayısının salt çoğunluğunun yazılı
talebinin gerekli olduğu belirtilmiştir. Buna göre, Genel Başkanlığın, Merkez Karar ve
Yönetim Kurulu’nun veya Merkez Disiplin Kurulu’nun herhangi bir sebeple boşalması
hallerinde bu organlara yapılacak seçimlerin olağan üstü toplantı sebebi olabilmesi için 2820
sayılı Kanun’un 16. maddesi ve Tüzüğün buna paralel düzenleme içeren 70. maddesinin ilk
cümlesi gereğince, Büyük Kongre delegelerinin beşte birinin yazılı talebi yeterli olacaktır.
Tüzüğün ihtar istemine konu düzenlemesi ise belirtilenler dışındaki seçimlerin olağanüstü
toplantı sebebi olabilmesi için daha yüksek bir oran belirleyerek Büyük Kongre delegelerinin
salt çoğunluğunun yazılı talebini şart koşmuştur. İhtar istemi ile ilgili olarak bir sonuca
varılabilmesi için siyasi partilerin bu nitelikte bir tüzük düzenlemesi yapabilip
yapamayacakları hususunun açıklığa kavuşturulması gerekir.
İhtar istemine konu tüzük hükmü ile Genel Başkanlığın, Merkez Karar ve Yönetim
Kurulu’nun veya Merkez Disiplin Kurulu’na yapılacak seçimler dışında yapılacak diğer
seçimlerin olağanüstü toplantı sebebi sayılabilmesi açısından salt çoğunluk koşulu aranarak
önemsiz seçim talepleriyle olağanüstü kongreler yapılmasının önlenmek istendiği
anlaşılmaktadır. Siyasi Partilerle ilgili düzenlemeler açısından “parti içi azınlık hakları”
kavramına mutlak anlamlar yüklenerek yapılacak yorumların bu kez siyasi faaliyet
özgürlüğüne zarar verme riskini de beraberinde getirebileceği göz ardı edilmemelidir. Bu
nedenle siyasi parti içindeki azınlığın hakları korunurken, partinin üye çoğunluğu ve organları
aracılığıyla kullandığı yetkiler çerçevesinde sağlıklı biçimde işleyebilmesinin de temini
gerekir. İhtar istemine konu düzenleme ile, diğer nedenler yanında Genel Başkanlık, Merkez
Karar ve Yönetim Kurulu veya Merkez Disiplin Kurulu gibi partinin önemli organlarının
herhangi bir sebeple boşalması halinde yapılacak olağanüstü kongrelerdeki seçimler
bakımından Genel Başkan’ın veya Büyük Kongre delege tamsayısının salt çoğunluğunun
yazılı talebini aramayarak azınlık haklarını bu şekilde koruyan, bunun dışındaki seçimler
bakımından salt çoğunluğun yazılı talebini arayan kuralın, bu haliyle parti içi çalışmalarda
uyulması gereken demokrasi esaslarına ve bunu düzenleyen 2820 sayılı Siyasî Partiler
Kanunu’nun 14. maddesinin altıncı fıkrasına aykırı bir yönü bulunmamaktadır. İstemin reddi
gerekir.
Osman Aifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN ile Fettah
OTO bu görüşe katılmamışlardır.
6- Tüzüğün 126. Maddesinin İncelenmesi
Tüzüğün Kanun’a uygun hale getirilmesi için ihtar istemine konu fıkrasını da 126.
maddesinde:
“Aday tespit ve sıralama işleminin, ön seçim veya teşkilat yoklaması usullerinden biri
ile yapılmasına karar verilmiş olması hallerinde, TBMM toplam üye sayısının %5’ini
aşmamak üzere ilini, seçim çevresini ve liste sırasını ön seçim veya teşkilat yoklamasından
önce Yüksek Seçim Kurulu’na bildirmek koşuluyla merkez adayı göstermeye Genel Başkan
yetkilidir. Ön seçim veya teşkilat yoklamasının kısmi uygulanması halinde Genel Başkan’ın
göstereceği kontenjan aday sayısı, ön seçim veya teşkilat yoklaması yapılan seçim
çevrelerinden seçilecek milletvekili sayısı toplamının %5’ini aşamaz. Bir seçim çevresinde
birden fazla ve iki milletvekili seçilecek seçim çevrelerinde Genel Başkan kontenjanı
kullanılamaz. Değişik:(12.01.2002- Madde 26) Seçimin yapılacağı tarihte milletvekili olanlar
ile belediye başkanı olanlar, kontenjan yöntemi ile aday gösterilemezler. Kontenjan adayı
gösterilecek olanlar, ön seçim veya teşkilat yoklamasına katılmazlar.” denilmektedir.
İhtar istemine gerekçe olarak, parti genel başkanına verilen milletvekili seçimlerinde
merkez adayı gösterme yetkisinin aday belirleme konusunda partiyi bağlayan bir “karar”
niteliğinde olduğu, 2820 sayılı Kanun’da parti genel başkanının parti karar organları arasında
sayılmadığı, partinin asıl karar organının büyük kongre olup 2820 sayılı Kanun’un 14.
maddesinin beşinci fıkrasında sayılmayan konularda ise merkez karar ve yönetim kurulu
olduğu, dolayısıyla genel başkana tanınan bu yetkinin 2820 sayılı Kanun’un 15. ve 16.
maddeleri ile parti içi demokrasi ilkesini düzenleyen 93. maddesine aykırı olduğu ifade
edilmiştir.
Parti, savunmasında, Siyasî Partiler Kanunu’nun 93. maddesinde, “Siyasi partilerin
parti içi çalışmaları, parti yönetimi, denetimi; parti organları için yapılacak seçimler ile parti
genel başkanlığınca, genel merkez organlarınca ve parti gruplarınca alınan kararları ve
yapılan eylem ve işlemleri parti tüzüğüne, parti üyeleri arasındaki eşitlik ilkesine ve
demokrasi esaslarına aykırı olamaz.” hükmüne yer verildiğini, Başsavcılığın kanuna
aykırılık gerekçesinde kullanılan yorumun bizzat kendisinin bu hükme ters düştüğünü, çünkü
bu maddede parti genel başkanının da bir karar organı olduğunun altının çizildiğini;
Kanun’un 15. maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen “..Partiyi temsil yetkisi genel başkana
aittir” hükmü ile dördüncü fıkrasında belirtilen “Parti genel başkanı, merkez karar ve
yönetim kurulunun tabii başkanıdır” hükmünün genel başkanın karar alma sürecinin içinde
olduğunu gösterdiğini; keza Kanun’un 14. maddesinin altıncı fıkrası ile son fıkrası ve 75.
maddesi hükümlerinde yer verilen işlemlerin genel başkanın karar alma sürecinin bir parçası
olduğunu somut biçimde gösterdiklerini; 2820 sayılı Kanun’un 37. maddesinin ikinci
fıkrasına göre siyasi partilerin, TBMM üye tamsayısının %5 ini aşmamak üzere merkez adayı
gösterebileceklerini, ancak bu adayların parti içinde hangi organ tarafından gösterileceğinin
açıkça düzenlenmediğini, bu nedenlerle Tüzükte genel başkana tanınan yetkinin kanuna aykırı
olduğu yorumunun hukuki dayanaktan yoksun ve zorlama bir yorum olduğunu belirtmiştir.
Fıkra ile ilgili olarak Başsavcılık ile Parti arasındaki uyuşmazlık, siyasi partinin ön
seçim ya da aday yoklaması yöntemleriyle aday belirlemeyi düşündüğü seçim çevresinde,
toplam olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının % 5’ini aşmamak üzere tespit
edilecek merkez adaylarının kim tarafından belirleneceğine ilişkindir. Başsavcılığa göre, parti
genel başkanının bu belirlemeyi yapması Kanun’a aykırıdır. Parti ise, bu konunun Tüzüğe
bırakıldığını savunmaktadır.
2820 sayılı Kanun’un 37. maddesinde, siyasî partilerin milletvekilliği genel veya ara
seçimlerinde, adayların, müracaat eden ve adaylığı uygun bulunanlar arasından tespitini
serbest, eşit, gizli oy açık tasnif esasları çerçevesinde, tüzüklerinde belirleyecekleri usul ve
esaslardan herhangi biri veya birkaçı ile yapabilecekleri öngörülmektedir. Ancak merkez
yoklaması dışındaki yöntemlerin uygulanması halinde parti aday seçimlerinin seçim
kurullarının yönetim ve denetimi altında yapılması gerekmektedir. Nihayet maddenin son
fıkrasında, “Siyasi partiler, ön seçim ya da aday yoklaması yaptıkları seçim çevrelerinde,
toplam olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının % 5’ini aşmamak üzere, ilini,
seçim çevresini, aday listesindeki sırasını, ön seçim veya aday yoklaması tarihinden en az on
gün önce Yüksek Seçim Kuruluna bildirmek koşuluyla merkez adayı gösterebilirler. Ön seçim
ya da aday yoklaması yapılmayan yerlerde, siyasi partilerin merkez yoklaması veya diğer
usullerden biri veya bir kaçı ile aday belirleme yetkileri saklıdır.” denilmektedir. Görüldüğü
üzere maddede, öncelikle bu seçimin usul ve esasları tamamen tüzüğe bırakılmakta; ancak, ön
seçim veya aday yoklaması usullerinin uygulanması benimsenirse bunun seçim kurullarının
denetiminde yapılması gereği ile %5’lik merkez adayı gösterebilme yetkisi hüküm altına
alınmaktadır.
Kanun’un 14. maddesinin birinci fıkrasında “Siyasî partinin en yüksek organı” sayılan
büyük kongrenin görevleri beşinci fıkrada, “Parti genel başkanını, partinin merkez karar ve
yönetim kurulu ile merkez disiplin kurulu üyelerini gizli oyla seçmek; partinin tüzük ve
programında değişiklik yapmak; partinin gelir-gider kesinhesabını kabul ve merkez karar ve
yönetim kurulunu ibra etmek veya kesinhesabı reddetmek; kanunlar, parti tüzük ve parti
programı çerçevesinde toplumu ve Devleti ilgilendiren konularla kamu faaliyetleri ve parti
politikası hakkında genel nitelikte olmak şartıyla temenni kararları veya bağlayıcı kararlar
almak; kanunun veya parti tüzüğünün gösterdiği sair hususları karara bağlamak; partinin
kapanmasına veya başka bir partiyle birleşmesine ve böylece hukuki varlığı sona erecek
partinin mallarının tasfiye veya intikal şekline dair kararlar vermek, büyük kongrenin
yetkilerindendir.” şeklinde sayılmıştır.
Genel başkanın görevleri Kanun’un 15. maddesinde ayrıntılı sayılmamış, sadece
Parti’yi temsil yetkisi ile parti adına dava açma ve davada husumet yetkisinden bahsedilmiştir.
Yasa’da merkez karar ve yönetim organı ile bu organın görevleri sayılmamış, 16.
maddede, siyasî partilerin merkez karar, yönetim ve icra organlarının parti tüzüğünde
belirtilen isim, şekil ve sayıda kurulacağı, Büyük Kongrece seçilecek merkez organlarının her
birinin üye sayısının 15’den az olamayacağı belirtilmiştir. Bu organların yetkisi de genel
olarak iki büyük kongre arasında, parti tüzük ve programına ve büyük kongre kararlarına
uymak şartıyla, partiyi ilgilendiren hususlarda karar almak ve alınan kararları uygulamak
olarak sayılmıştır. Merkez karar organı, zorunlu sebepler dolayısıyla büyük kongrenin
toplanamadığı hallerde, partinin hukuki varlığına son verilmesi ve tüzük ve programının
değiştirilmesi dışındaki bütün kararları alabilir. Parti işlerini düzenleyen parti iç
yönetmelikleri merkez karar organı tarafından yapılır.
Kanun’un konuyla ilgili 37. maddesi, merkez adayı belirleme yetkisi bakımından siyasi
parti genel başkanı yönünden bir engelleme getirmemektedir. Yasanın 15. maddesi gereğince
partiyi temsil yetkisine sahip, ayrıca merkez karar ve yönetim kurullarının tabi başkanı olan
genel başkan tarafından bu yetkinin kullanılmasında yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle istemin reddine karar verilmesi gerekir.
Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN ile Fettah OTO bu görüşe katılmamışlardır.
V- SONUÇ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, 30.11.2005 günlü, SP.109 HZ.2005/4 sayılı
başvuru dilekçesi, konuya ilişkin rapor ile ilgili yasa kuralları ve dosyadaki diğer belgeler
okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- Parti Tüzüğü’nün 39/son, 40, 50/son, 57/4, 62/1-2, 70/son ve 126. maddelerinde yer
alan düzenlemelerin, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 8. maddesi, 14. maddesinin
ikinci, beşinci, yedinci, sekizinci fıkraları, 15, 16, 19/5, 20/9, 21/1-10, 37/2 ve 93. maddeleri
ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 75 ve 79. maddelerine aykırılık oluşturduğu, bu
aykırılıkların giderilmesi için 2820 sayılı Yasa’nın 104. maddesi uyarınca Adalet ve
Kalkınma Partisi’ne ihtar kararı verilmesi istemiyle ilgili olarak;
1- Tüzüğün 39. maddesinin son fıkrasına yönelik ihtar isteminin REDDİNE, Fulya
KANTARCIOĞLU, Mehmet
ERTEN
ile Fettah OTO’nun karşıoyları ve
OYÇOKLUĞUYLA,
2- Tüzüğün 40. maddesine yönelik ihtar isteminin REDDİNE, Fulya
KANTARCIOĞLU’nun karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
3- Tüzüğün 50. maddesinin son fıkrasına yönelik ihtar isteminin REDDİNE, Fulya
KANTARCIOĞLU ile Fettah OTO’nun karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
4- Tüzüğün 57/son ve 62.2 maddelerine yönelik ihtar isteminden, Parti tarafından bu
maddelerde yapılan değişiklik nedeniyle vazgeçildiğinden, konusu kalmayan istem hakkında
KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, OYBİRLİĞİYLE,
5- Tüzüğün 70. maddesinin son fıkrasına yönelik ihtar isteminin REDDİNE, Osman
Alifeyyaz PAKSÜT, Fulya KANTARCIOĞLU, Mehmet ERTEN ile Fettah OTO’nun
karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
6- Tüzüğün 126. maddesine yönelik ihtar isteminin REDDİNE, Fulya
KANTARCIOĞLU, Mehmet
ERTEN
ile Fettah OTO’nun karşıoyları ve
OYÇOKLUĞUYLA,
B- Karar örneğinin, gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine,
12.10.2011 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Haşim KILIÇ
Başkanvekili
Osman Alifeyyaz
PAKSÜT
Başkanvekili
Serruh KALELİ
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
Üye
Mehmet ERTEN
Üye
Fettah OTO
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
Üye
Recep KÖMÜRCÜ
Üye
Alparslan ALTAN
Üye
Burhan ÜSTÜN
Üye
Engin YILDIRIM
Üye
Nuri NECİPOĞLU
Üye
Hicabi DURSUN
Üye
Celal Mümtaz AKINCI
Üye
Erdal TERCAN
KARŞIOY YAZISI
Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğü’nün 70. maddesinin son fıkrasında, Genel
Başkanlığın, Merkez Karar ve Yönetim Kurulunun veya Merkez Disiplin Kurulu’nun
herhangi bir sebeple boşalması hali dışında seçimin olağanüstü toplantı sebebi olabilmesi için
Genel Başkan’ın veya Büyük Kongre delege tam sayısının salt çoğunluğunun yazılı talebi
gerekeceği öngörülmüştür.
Anayasa’nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik bir hukuk devleti
olduğu belirtilmiş; 68. maddesinde siyasi partilerin demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez
unsurları olduğu ve tüzüklerinin demokratik cumhuriyet ilkelerine aykırı olamayacağı
vurgulanmıştır.
Siyasî Partiler Kanunu’nun 14. maddesinde büyük kongrenin olağanüstü toplantılarının
yapılması için büyük kongre üyelerinin en az beşte birinin yazılı isteminin yeterli olacağı,
siyasi partiler konusunda da uygulanan Türk Medenî Kanunu’nun 75. maddesinde de keza
beşte bir oranının öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
Siyasî Partiler Kanunu’nun 15. maddesinde “Genel Başkan” düzenlenmiş, parti genel
başkanının büyük kongrece gizli oyla ve üye tamsayısının salt çoğunluğu ile seçilmesi, ilk iki
oylamada sonuç alınamazsa üçüncü oylamada en çok oy alanın seçilmiş sayılması esası
benimsenmiştir.
İhtar istemine konu tüzük hükmüne göre seçim amacıyla olağanüstü toplantı yapılması
için beşte bir oranı geçerli olmayacak, diğer bir ifadeyle ancak salt çoğunluğun önceden görüş
birliğine varmış olması halinde genel başkan, merkez karar ve yönetim kurulu veya disiplin
kurulu seçimi yapılabilecektir. Buna göre, genel başkan, merkez karar ve yönetim kurulu veya
merkez disiplin kurulu seçimlerinin süresinden önce yapılması pratikte mümkün
olmayacaktır.
Genel başkanın seçimi için dahi Siyasî Partiler Kanunu’nda salt çoğunluk aranmadığı ve
çok adaylı bir kongrede üçüncü oylamada en çok oyu alanın genel başkan seçilebileceği
gözetildiğinde, ihtar istemine konu tüzük hükmünün büyük kongre delegelerinin demokratik
tercihlerine getirilmiş ölçüsüz bir kısıtlama olduğu düşüncesiyle çoğunluk görüşüne
katılmıyorum.
Başkanvekili
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
KARŞIOY GEREKÇESİ
Anayasa’nın 68. maddesinde, Siyasi Partilerin, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez
unsurları oldukları, önceden izin almadan kurulacakları, Anayasa ve kanun hükümleri
içerisinde faaliyetlerini sürdürecekleri; 69. maddesinde de siyasi partilerin faaliyetlerinin,
parti içi düzenlemeleri ve çalışmalarının, demokrasi ilkelerine uygun olacağı, bu ilkelerin
uygulanmasının kanunla düzenleneceği belirtilmiştir.
Siyasi partilerle ilgili esasları düzenleyen 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 3.
maddesine göre, siyasi partiler, Anayasa ve Kanunlara uygun olarak, milletvekili ve mahalli
idareler seçimleri yoluyla tüzük ve programlarında belirlenen görüşleri doğrultusunda
çalışmaları ve açık propagandaları ile millî iradenin oluşmasını sağlayarak demokratik bir
Devlet ve toplum düzeni içinde ülkenin çağdaş medeniyet seviyesine ulaşması amacını güden
ve ülke çapında faaliyet göstermek üzere teşkilâtlanan tüzelkişiliğe sahip kuruluşlardır.
Siyasi partilerin demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları oldukları kabul
edilerek Anayasal güvenceye kavuşturulmaları, buna koşut biçimde Siyasi Partiler Yasası ile
demokratik Devlet ve toplum düzeni içindeki yerlerinin ve işlevlerinin özel olarak
düzenlenmesi onlara verilen büyük önem ve değerin sonucudur. Ancak, demokratik siyasi
hayatın varlığı ve devamı için vazgeçilmez olmalarının ve farklı düşünceleri örgütleyerek,
somutlaştırıp devlete yansıtmalarında üstlendikleri büyük rolün, onlara hukukun üstünlüğü
temelinde faaliyetlerini Anayasa ve yasalarla belirlenen sınırlar içinde sürdürme sorumluluğu
ve yükümlülüğü getirdiği kuşkusuzdur. Bu çerçevede, 2820 sayılı Yasa’da siyasi partilerin
denetimi konusunda bazı düzenlemelere yer verilerek, 104. maddede, bu Kanun’un bir siyasi
partinin, kapatılmasıyla ilgili düzenleme getiren 101. maddesi dışında kalan emredici
hükümleriyle diğer kanunların siyasi partilerle ilgili emredici hükümlerine aykırılık halinde
bulunması sebebiyle o parti aleyhine Anayasa Mahkemesi’ne, Cumhuriyet Başsavcılığınca
re’sen yazı ile başvurulacağı, Anayasa Mahkemesi’nin söz konusu hükümlere aykırılık
görürse ihtar kararı vereceği belirtilmiştir. Buna göre, yapılan denetimin amacının bir hukuk
devletinde, hukukun üstünlüğünün gerçekleştirilmesi için çaba harcamakla yükümlü siyasi
partilerin öncelikle kendi faaliyetlerinde hukuka uymalarının sağlanması olduğu açıktır.
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, Parti Tüzüğünün bazı maddelerinin Siyasi Partiler
Yasası’nın emredici hükümlerine aykırı olduğu ileri sürülerek, söz konusu aykırılıkların
giderilmesi için Adalet ve Kalkınma Partisi’ne ihtar kararı verilmesi istenmiştir.
I- Tüzüğün 39. Maddesinin İncelenmesi:
Parti Tüzüğünün 39. maddesinin son fıkrasında, 3.10.2003 günü yapılan değişiklikle
Merkez Yürütme Kuruluna, “delege seçimlerinde kanun ve tüzük hükümlerine aykırılık
olmasının saptanmış olmasına münhasır olmak üzere ilçe, il ve büyük kongre delege
seçimlerini, ilçe ve il ölçeğine göre kısmen veya tamamen iptal edip yeniden yapılmasına, üye
tam sayısının en az 2/3 çoğunluğunun oyu ile karar verme yetkisi” tanınmıştır.
Siyasi Partiler Kanunu’nun 21. maddesinin birinci fıkrasında, siyasi partilerin genel
merkez, il ve ilçe organları seçimleri ile il kongresi ve büyük kongre delegelerinin
seçimlerinin yargı gözetimi altında yapılacağı, 11. fıkrasında da seçimin devamı sırasında
yapılan işlemler ile tutanakların düzenlenmesinden itibaren iki gün içinde seçim sonuçlarına
yapılacak itirazların, hâkim tarafından aynı gün inceleneceği ve kesin olarak karara
bağlanacağı öngörülmüştür. Buna göre, hâkim kararıyla kesinleşen seçim sonuçlarının bir
parti organı tarafından değiştirilmesi veya iptali olanaklı değildir. Farklı değerlendirmeler,
yasal gerçeklik karşısında hukuki bir değer taşımayacağı gibi yerindelik denetimine de yol
açacaktır. Subjektif değerlendirmelere açık olan, yerindelik denetiminin, hukuk birliği ve
istikrar sağlamaya elverişli bulunmaması nedeniyle uygulamada demokratik siyasi yaşam ve
partiler yönünden güvence oluşturamayacağı açıktır. Oysa, Siyasi Partiler Yasası ile getirilen
denetimin amacı Partilerin faaliyetlerinin, yerindelik denetimine yol açmayacak biçimde, eşit
ve objektif olarak Yasa’ya uygunluğunun sağlanmasıdır.
II- Tüzüğün 40. Maddesinin İncelenmesi:
Tüzüğün 40. maddesinde, “Kongre gündemleri, ilgili kademe yönetim kurulunca
belirlenir. Ancak en geç kongre divanı oluşturulup gündem okunduktan hemen sonrasına
kadar divan başkanlığına verilmiş ve kongrede hazır bulunan delegenin en az %5’i tarafından
yapılan ilave gündem teklifleri müzakereye açılır ve yapılacak oylama sonucuna göre karara
bağlanır” denilmiştir. İlâve gündem teklifi yapabilecek delege oranı hakkında 2820 sayılı
Yasa’da herhangi bir hüküm yer almadığından, 2820 sayılı Yasa’nın 29. ve 121. maddeleri ile
göndermede bulunulan Türk Medeni Kanunu’nun ikinci fıkrasının ikinci tümcesindeki
“Ancak, toplantıda hazır bulunan üyelerin en az onda biri tarafından görüşülmesi yazılı olarak
istenen konuların gündeme alınması zorunludur” kuralının uygulanması gerekmektedir. Bu
tümcede öngörülen en az onda bir oranı, Tüzüğün 40. maddesi ile en az % 5’e indirilmiştir.
Yasa’da alt sınırın sayısal olarak belirlenmesi halinde, Tüzükte yapılan düzenlemeyle bu
sınırın altına inilmesi olanaklı değildir. Ayrıca alt sınırın belirlenmesinde toplantıya katılan
delege sayısının esas alınması nedeniyle küçük bir azınlığın oylarıyla tüm delegeleri
bağlayacak kararların alınması olanaklı bulunduğundan, parti tarafından azınlığın haklarının
daha çok korunmasına yönelik olduğu ileri sürülen kuralın azınlık tahakkümüne dönüşmesi
olasılığının da gözden uzak tutulmaması gerekmektedir. Ancak, her iki bakış açısıyla da
varılacak sonuçların yerindelik tartışmalarına yol açması dışında hukuki bir önemi ve değeri
bulunmadığından bu tür subjektif değerlendirmelerin, Yasa’ya uygunluk denetiminin
gerekçesini oluşturması olanaklı değildir.
III- Tüzüğün 50 ve 70. Maddelerinin İncelenmesi:
Tüzüğün olağanüstü kongrelerle ilgili 50. maddesinin son fıkrasında, “Ancak kademe
başkan ve yönetim kurulu ile üst kademe delege seçimlerinin olağanüstü kongre ile
yenilenebilmesi talebinin beldelerle ilgili olması halinde il yönetim kurulunun, ilçe ve il
yönetim kurulları ile ilgili olması halinde ise Merkez Karar ve Yönetim Kurulunun onayı
gereklidir” denilerek, kademe başkan ve yönetim kurulu ile üst kademe delege seçimleri için,
bir üst kademe organının onayı aranmıştır.
“İl ve ilçe yönetimi ile delege seçimlerinin” olağanüstü kongre yoluyla yenilenmesi
konusunda, Siyasi Partiler Yasası ile Dernekler Yasası’nda hüküm bulunmamaktadır. Büyük
kongrenin toplanmasına ilişkin 2820 sayılı Yasa’nın 14. maddesinin altıncı fıkrasında ve
genel kurulun toplantıya çağırılmasını düzenleyen Türk Medeni Kanunu’nun 75. maddesinde
gündemle ilgili bir ayırıma gidilmeksizin delegenin beşte birinin imzasını taşıyan istemle
olağanüstü kongre yapılacağı öngörülmüş, her iki Yasa’da da seçimlerin yenilenebilmesi için
üst organın onayı aranmamıştır. Bu durumun, anılan Yasaların belirtilen kurallarıyla
bağdaşmadığı gibi, 2820 sayılı Yasa’nın 93. maddesinde düzenlenen parti içi demokrasi
ilkeleriyle de uyumlu olduğu kabul edilemez.
Öte yandan, Tüzüğün 70. maddesinin birinci fıkrasında; “Büyük kongre, Genel
Başkanın veya Merkez Karar ve Yönetim Kurulunun yahut büyük kongre delegelerinin en az
beşte birinin yazılı talebi üzerine olağanüstü toplantıya çağrılır” kuralına yer verilirken; son
fıkrasında, “Genel Başkanlığın, Merkez Karar ve Yönetim Kurulunun veya Merkez Disiplin
Kurulunun herhangi bir sebeple boşalması hali dışında seçimin olağanüstü toplantı sebebi
olabilmesi için Genel Başkan’ın veya Büyük Kongre delege tam sayısının salt çoğunluğunun
yazılı talebi gerekir” denilerek, beşte bir oranı yerine salt çoğunluk benimsenmiştir. Oysa
2820 sayılı Yasa’nın 14. maddesinin altıncı fıkrasında büyük kongrenin olağanüstü
toplanabilmesi için kongre üyelerinin en az beşte birinin yazılı istemi yeterli görülmüş,
gündemin farklı olmasına göre, daha yüksek bir oran belirlenmesine olanak tanınmamıştır.
Yasa’ya aykırı olan bu durumun, parti içi demokrasi ilkeleriyle de bağdaşmadığı açıktır.
IV- Tüzüğün 126. Maddesinin İncelenmesi:
“Aday tespit ve sıralama işleminin, ön seçim veya teşkilat yoklaması usullerinden biri
ile yapılmasına karar verilmiş olması hallerinde, TBMM toplam üye sayısının % 5’ini
aşmamak üzere ilini, seçim çevresini ve liste sırasını ön seçim veya teşkilat yoklamasından
önce Yüksek Seçim Kurulu’na bildirmek koşuluyla merkez adayı göstermeye Genel Başkan
yetkilidir” denilerek Madde’de belirtilen durumlarda TBMM üye sayısının % 5’ini aşmamak
üzere merkez adayı gösterme yetkisi Genel Başkan’a tanınmıştır.
Siyasi Partiler Kanunu’nun 37. maddesinde, siyasi partilerin, önseçim ya da aday
yoklaması yaptıkları seçim çevrelerinde, toplam olarak TBMM üye tamsayısının % 5’ini
aşmamak üzere merkez adayı gösterebilecekleri belirtilmiş ancak merkez adaylarını
belirleyecek parti organı gösterilmemiştir. Yasa’nın 16. maddesinin üçüncü fıkrasında ise,
merkez karar organının zorunlu sebepler dolayısıyla büyük kongrenin toplanamadığı hallerde,
partinin hukuki varlığına son verilmesi ve tüzük ve programının değiştirilmesi dışında ki
bütün kararları alabileceği hükme bağlanmıştır.
Merkez adaylarının belirlenmesinin parti adına yapılması ve bağlayıcı nitelikte olması,
bu işlemin bir karara bağlanmasını gerektirmektedir. Siyasi Partiler Yasası’nın yukarıda
belirtilen 16. maddesine göre merkez karar organı Parti’nin büyük kongreden sonra gelen
karar organı olup, Yasayla düzenlenen kimi ayrık durumlar dışında bütün kararları almaya
yetkilidir. Bu nedenle merkez adayı belirlenmesi konusundaki yetkinin de merkez karar
organına ait olduğu anlaşılmaktadır. Genel Başkan’ın, 16. madde uyarınca merkez karar,
yönetim ve icra organlarına başkanlık yapması, onu karar organı haline getirmez. Ayrıca, 15.
madde ile genel başkana tanınan yetkiler arasında aday belirleme yetkisi bulunmamaktadır.
Öte yandan, 2820 sayılı Yasa’nın 93. maddesi uyarınca, siyasi partilerin parti içi
çalışmalarının, yönetiminin, organlarının, eylem ve işlemlerinin eşitlik ilkesine ve demokrasi
esaslarına uygun olması gerekmektedir. Bu husus sadece yasanın değil, Anayasa’nın da
öngördüğü bir zorunluluktur. Demokrasi esasının, Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen
Cumhuriyetin temel nitelikleri arasında sayıldıktan sonra, 69. maddesinde siyasi partilerin
parti içi faaliyetleri yönünden de bir kez daha dile getirilmesinin, anayasa yapıcının bilinçli
bir tercihi olup, kendi içinde demokratik esasları uygulayamayan bir partinin, ülke
demokrasisine katkısının sınırlı olabileceği düşüncesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Tüzüğün 126. maddesi ile Genel Başkan’a, TBMM toplam üye sayısının
% 5’inin karşılığı olan 28 adayı belirleme yetkisi verilmesi demokrasi esaslarıyla
bağdaşmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle Tüzüğün yukarıda belirtilen maddelerinde gerekli düzenlemelerin
yapılması için Parti hakkında ihtar kararı verilmesi düşüncesiyle çoğunluk görüşüne
katılmıyorum.
Üye
Fulya KANTARCIOĞLU
KARŞIOY GEREKÇESİ
I- Parti Tüzüğü’nün 39. maddesinin son fıkrasında, delege seçimlerinde kanun ve tüzük
hükümlerine aykırılık saptanmış olması halinde ilçe, il ve büyük kongre delege seçimlerini
ilçe ve il ölçeğine göre kısmen veya tamamen iptal etme yetkisi Merkez Karar ve Yönetim
Kuruluna verilmiştir. Buna göre, yargı gözetiminde, kanun ve tüzük hükümlerine uygun
olarak yapılıp kesinleştirilen bir seçim sonucunun, yargısal niteliği bulunmayan Parti
organınca iptal edilmesi mümkün hale gelmiştir. Bu durum, Siyasi Partiler Yasasının
seçimlerin yargı gözetiminde yapılmasından beklediği objektif sonucu etkisiz hale getirmekte
ve parti içi demokrasi esaslarına uygun olmayan keyfi uygulama yapılabilmesinin de yolunu
açmaktadır.
Tüzükteki düzenleme bu haliyle Siyasî Partiler Yasası’nın 21. maddesinde öngörülen
seçimlerin yargı gözetiminde yapılması ilkesine ve 93. maddesinde yer alan parti içi
demokrasi esaslarına aykırılık oluşturmaktadır.
II- Parti Tüzüğü’nün 70. maddesinin son fıkrası “Genel Başkanlığın, Merkez Karar ve
Yönetim Kurulunun veya Merkez Disiplin Kurulunun herhangi bir sebeple boşalması hali
dışında seçimin olağanüstü toplantı sebebi olabilmesi için Genel Başkanın veya Büyük
Kongre delege tam sayısının salt çoğunluğunun yazılı talebi gerekir” biçimindedir.
Siyasî Partiler Yasası’nın 14. maddesinin altıncı fıkrasındaki “olağanüstü büyük
kongre” ile Siyasî Partiler Yasası’nın 29. ve 121. maddelerinin yollama yaptığı Türk Medeni
Kanunu’nun 75. maddesindeki ”olağanüstü kongreler” için yapılan düzenlemelerde, toplantı
gündemi bakımından her hangi bir ayırım öngörülmemiş, delege sayısının beşte birinin yazılı
istemi üzerine olağanüstü kongrenin yapılabilmesi hükme bağlanmıştır.
Tüzükte yer alan düzenlemede ise emredici nitelikteki bu kurallar dikkate alınmayarak,
gündeme göre ayırım yapılmakta ve gündemin seçim olması durumunda da olağanüstü
çağırıda bulunacak delege oranını, delege tam sayısının salt çoğunluğuna yükseltmektedir.
Bu durum, Siyasî Partiler Yasası’nın 14. ve Türk Medeni Kanunu’nun 75. maddelerin
emredici kurallarına aykırılık oluşturmaktadır.
III- Parti Tüzüğü’nün 126. maddesinde milletvekili seçimlerinde merkez adayı gösterme
yetkisi partinin genel başkanına tanınmıştır.
Parti genel başkanının, Siyasî Partiler Yasası’nın 13. maddesinde partinin merkez
organları arasında olduğu, 14. maddesinde büyük kongrece seçileceği, 15. maddesinde de
partiyi temsil ve merkez karar ve yönetim kuruluna başkanlık edeceği düzenlenmiştir.
Siyasî Partiler Yasası’nda yer alan kurallardan, siyasi partilerin karar organlarının
büyük kongre ile diğer karar, yönetim ve disiplin organları olduğu, genel başkanın
görevlerinin ise partiyi temsil ve karar organlarına başkanlık etmek olduğu anlaşılmaktadır.
Siyasî Partiler Yasası’nın 37. maddesinde, siyasi partilerin belli oranda merkez adayı
gösterebilecekleri öngörülmektedir. Maddede merkez adaylarının genel başkan tarafından
gösterilebileceğine ilişkin açık bir hüküm yer almamakta ve genel başkanın yetkilerinin
düzenlendiği diğer maddelerde de bu konuda bir hüküm bulunmamaktadır. Aksine, merkez
adaylarının “siyası parti” tarafından gösterilebileceği ifade edilerek bu yetkinin partinin karar
organlarınca kullanılabileceğine işaret edilmektedir.
Parti içi demokrasi, fikirlerin karşılaştırılması, oylama ve karar alınmasıyla sağlanabilir.
Bu ilke Siyasi Partiler Yasasının konuyla ilgili olan maddelerinde de gözetilmiştir.
Diğer yandan, genel başkana verilen bu yetkinin merkez adayları üzerinde etki
yaratabileceği dikkate alındığında, bu durumun parti içi demokrasi bakımından sorunlar
yaratacağı ve uygun olmayacağı da açıktır.
Tüzükte yer alan düzenleme, Siyasî Partiler Yasası’nın 93. maddesinde öngörülen parti
içi demokrasi esaslarına aykırılık oluşturmaktadır.
Açıklanan nedenlerle Parti tüzüğünün yukarda yer verilen madde ve fıkralarının Siyasî
Partiler Yasası’na uygun hale getirmek üzere, ilgili Siyasi Partiye Siyasî Partiler Yasası’nın
104. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca ihtar kararı verilmesi gerekir.
Çoğunluk görüşüne bu düşüncelerle katılmadım.
Üye
Mehmet ERTEN
AYRIŞIK OY
Siyasi partilerde tüzükler, parti iç hukukunun temel kurallarıdır. Bu kuralların üst hukuk
normlarına (Anayasa’ya ve yasaların emredici kurallarına) aykırı olmaması gerekir. Pozitif
hukukumuzda, siyasi parti tüzüklerinin üst hukuk normlarına aykırı olması halinde ortaya
çıkabilecek sorunların nasıl giderileceği 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nda gösterilmiştir.
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 104. maddesinin birinci fıkrasında, bir siyasi
partinin, bu Kanun’un 101. maddesi dışında kalan emredici hükümleriyle, diğer kanunların
siyasi partilerle ilgili emredici hükümlerine aykırılık halinde bulunması sebebiyle o parti
aleyhine Anayasa Mahkemesi’ne, Cumhuriyet Başsavcılığınca re’sen yazı ile başvurulacağı;
93. maddesinde de, siyasi partilerin parti içi çalışmalarının, parti yönetiminin, denetiminin,
parti organları için yapılacak seçimler ile parti genel başkanlığınca, genel merkez organlarınca
ve parti gruplarınca alınan kararların ve yapılan eylem ve işlemlerin parti tüzüğüne, parti
üyeleri arasındaki eşitlik ilkesine ve demokrasi esaslarına aykırı olamayacağı kuralları yer
almaktadır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğü’ndeki bazı
düzenlemelerin Yasa’ya uygun hale getirilmesi için 2820 sayılı Kanun’un 104. maddesi
uyarınca Adalet ve Kalkınma Partisi’ne ihtar verilmesi istenmiştir.
Anayasa Mahkemesi çoğunluk kararı, Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğü’nün Yasa’ya
uygun hale getirilmesi istenen hiçbir kuralının Yasa hükümlerine aykırılığını kabul
etmemiştir. Oysa, Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğü’nün aşağıda belirtilen maddelerinde
Siyasi Partiler Kanun’a açıkça aykırılık bulunduğu görülmektedir.
1- 2820 sayılı Kanun’un 21. maddesinin birinci fıkrasında, siyasi partilerin genel
merkez, il ve ilçe organları seçimleri ile il kongresi ve büyük kongre delege seçimlerinin,
yargı gözetimi altında gizli oy ve açık tasnif esasına göre yapılacağı açıklanmıştır. Aynı
maddenin onbirinci fıkrasında da, hâkime, seçim sonuçlarını etkileyecek ölçüde bir
usulsüzlük veya kanuna aykırı uygulama hallerinde seçimlerin iptaline karar verme yetkisi
tanınmıştır. Seçimlerin iptaline karar verilmesi halinde, bir aydan az ve iki ayran fazla bir süre
içinde olmamak üzere seçimlerin yenileneceği tarihin tespit edilerek ilgili siyasi partiye
bildirileceği; seçim sonuçlarına itirazın, seçimin devamı sırasında yapılan işlemler ile
tutanakların düzenlenmesinden itibaren iki gün içinde yapılabileceği, itirazların hâkim
tarafından aynı gün içinde incelenip karara bağlanacağı aynı madde fıkralarında
belirtilmektedir. Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğü’nün 39. maddesinin son fıkrasında ise,
Parti Merkez Yürütme Kuruluna, ilçe, il ve büyük kongre delege seçimlerini, delege
seçimlerinde kanun ve tüzük hükümlerine aykırılığın saptanması halinde iptal etme ve
yeniden yapılmasına karar verme yetkisi tanınmıştır. 2820 sayılı Kanunu’na göre seçim
hâkiminin görev ve yetkisi içinde bulunan bir konuda, Merkez Yürütme Kuruluna delege
seçimlerini iptal etme yetkisinin verilmesi, istenmeyen delegelerin görevden alınmasına,
merkez yönetiminin görüşlerine uygun delegelerin seçilmelerine olanak sağlayacaktır. Bu
nedenle Yasa’nın yukarıda anılan 21. maddesine aykırı olarak Tüzükle, Merkez Yürütme
Kuruluna delege seçimlerini, süre sınırlamasına bağlı olmaksızın iptal etme yetkisi verilmesi,
yukarıda anılan 93. madde hükmünde yazılı siyasi parti çalışmalarının ve kararlarının parti içi
demokrasi esaslarına uygun olması gerektiği ilkesine aykırı bulunmaktadır.
2- Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğü’nün 50. maddesinin son fıkrası, olağanüstü
kongreleri konu almaktadır. Bu Maddede, olağanüstü kongre ile kademe başkanı, yönetim
kurulu ve üst kademe delege seçimlerinin yenilenebilmesi için bir üst kademe yönetim
organının onayı gerekli görülmüştür. Bir üst kademe yönetim organı olarak da, beldelerde il
yönetim kurulu; il ve ilçelerde ise, Merkez Karar ve Yönetim kurulu gösterilmiştir.
2820 sayılı Kanun’un 29. maddesinde, 1630 sayılı Dernekler Kanunu’nun bu Kanun’a
aykırı olmayan hükümlerinin siyasi partilerin her kademedeki kongreleri için uygulanacağı,
121. maddesinde de Türk Kanunu Medenisi ile Dernekler Kanunu’nun ve dernekler hakkında
uygulanan diğer kanunların bu Kanun’a aykırı olmayan hükümlerinin siyasi partiler hakkında
da uygulanacağı belirtilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “olağanüstü toplantı” başlığını taşıyan 75.
maddesinde, genel kurulun; yönetim veya denetim kurulunun gerekli gördüğü hâllerde veya
dernek üyelerinden beşte birinin yazılı başvurusu üzerine, yönetim kurulunca olağanüstü
toplantıya çağrılacağı kuralı yer almaktadır.
Görüldüğü gibi, gerek Siyasi Partiler Kanununda ve gerekse bu Kanun’un gönderme
yaptığı Medeni Kanunda olağan üst toplantı ya da kongrelerde delege seçimlerinin
yenilenebilmesi için üst yönetim organlarının onayının gerekli olduğuna ilişkin hiçbir hüküm
bulunmaktadır. Tüzükte yapılan bu düzenlemeyle, Kanunda öngörülmeyen üst yönetim
organlarının onayı gibi bir koşulun getirilmesi anılan 93. madde hükmüne açıkça aykırılık
oluşturmaktadır.
3- Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğü’nün 70. maddesinin son fıkrasında, Genel
Başkanlığın, Merkez Karar ve Yönetim kurulunun veya Merkez Disiplin Kurulu’nun herhangi
bir sebeple boşalması durumu dışında, seçimin olağanüstü toplantı gündeminde yer alabilmesi
için Genel Başkanın veya Büyük Kongre delege tamsayısının salt çoğunluğunun yazılı
isteğinin olması gerektiği kurala bağlanmıştır. 2820 sayılı Kanun’un 14. maddesinin altıncı
fıkrasında ise, büyük kongrenin olağanüstü toplanabilmesi için, genel başkanın veya merkez
karar ve yönetim kurulunun lüzum göstermesi veya büyük kongre üyelerinin en az beşte
birinin yazılı isteğinin olması yeterli görülmüştür. Yasa kuralı, olağanüstü kongrelere çağrı
oranını, gündemlerine göre ayrıma tabi tutmaksızın, kongrenin görev alanındaki her konu için
aynı oranı kabul etmiştir. Bu yolla parti içi azınlık hakkı güvenceye alınmıştır. Tüzükle
getirilen düzenlemenin ise, azınlığa ait bir hakkı çoğunluk hakkına dönüştürdüğü açıktır. Bu
nedenle delege iradesini koruyucu nitelik taşımayan kural parti içi demokrasi ilkesine aykırı
bulunmaktadır.
4- 2820 sayılı Kanun’un 37. maddesinin ikinci fıkrası hükmü ile siyasi partilerin ön
seçim ya da aday yoklaması yaptıkları seçim çevrelerinde, toplam olarak Türkiye Büyük
Millet Meclisi üye tam sayısının % 5’ini aşmamak üzere merkez adayı gösterebilme olanağı
getirilmiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğü’nün 126. maddesinde ise, milletvekili
seçiminde aday tespit ve sıralamasının kısmen veya tamamen ön seçim veya teşkilat
yoklaması usullerinden biri ile yapılmasına karar verilmiş olması hallerinde merkez adayı
gösterme yetkisi Genel Başkan’a bırakılmıştır.
Siyasi partilerin asıl karar organları büyük kongredir. Büyük kongrenin yetkisi dışında
kalan konularda ise, karar alma yetkisi merkez karar ve yönetim kurullarına ait
bulunmaktadır. Merkez adaylarının belirlenmesi işlemi partiyi bağlayan bir karardır. Bu
nedenle Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğü’nün 124. maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü
bendi ile “merkez yoklaması” yöntemiyle aday ve liste sıralaması belirleme yetkisi Merkez
Karar ve Yönetim Kuruluna verilmiştir. Tüzüğün 126. maddesinde yazılı kural ile 124. madde
çelişmektedir. Öte yandan, 2820 sayılı Kanun’da parti genel başkanlarının tek başına karar
almaya yetkili olduğu konular yazılmıştır. Bunlar arasında merkez adayı belirleme yetkisi yer
almamaktadır. Sonuç olarak genel başkan, bu konuda partinin tek başına karar almaya yetkili
organı değildir. Bu bağlamda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “Demokraside asıl olan
müzakere ve oylama yapılıp karar almaktır. Tüzüğün bu maddesi ile demokratik uygulama
tamamen dışlanmıştır. Parti Tüzüğündeki bu düzenleme pratikte seçilenler yönünden de bir
baskı oluşturacak sakıncaları taşımaktadır.” görüşü yerindedir. Tüzük kuralı, bu haliyle 2820
sayılı Kanun’un 93. maddesine aykırı bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle Adalet ve Kalkınma Partisi Tüzüğü’nün 39., 50. ve 70.
maddelerin son fıkraları ile 126. maddesinin 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’na aykırı
bulunduğu ve bu nedenle Kanun’un 104. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca ihtar verilmesi
gerektiği görüşüyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Üye
Fettah OTO
[R.G. 17 Ekim 2012 – 28444]
—— • ——
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı : 2011/119
Karar Sayısı : 2012/33
Karar Günü : 1.3.2012
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Ankara 5. İdare Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 5.11.2008 günlü, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme
Kanunu’nun 60. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “... bir önceki
takvim yılındaki net satışlarının yüzde üçüne kadar ...” ibaresinin, Anayasa’nın 2. ve 10.
maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna karşı açılan idari işlemin iptali davasında,
itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için
başvurmuştur.
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
“...
Anayasa’nın 2. maddesinde “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma
ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta
belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir” hükmüne
yer verilmektedir. Hukuk devleti, insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu, adaletli bir
hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan, bütün eylem ve işlemleri
ile eşitlik ve hakkaniyeti gözeten devlettir. Bu bağlamda, yasa koyucunun yasal düzenlemeler
yaparken takdiri, sınırsız ve keyfî olmayıp hukuk devleti ilkeleriyle sınırlıdır.
Bunun yanında hukuk devleti kavramı, kuralların ve müeyyidelerinin net olarak
önceden belli olduğu dolayısıyla uyulmayan kararların müeyyidelerinin ne olduğunu
insanların önceden bilmesini de ifade eder.
Anayasa’nın 10. maddesinde “Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi
inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir
kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları
bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar”
hükmüne yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi kararlarında belirtildiği üzere, Anayasa’nın 10. maddesine göre
yasaların uygulanmasında ayrım gözetilmeyecek ve eşitsizliğe yol açılmayacaktır. Maddede
düzenlenen “Eşitlik” ilkesiyle, birbirinin aynı durumda olanlara aynı kuralların uygulanması
ve ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılması engellenmektedir. Yasa önünde eşitlik, herkesin
her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez. Durum ve konumlarındaki
özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve değişik uygulamaları
gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı
tutulursa Anayasa’da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez.
Yine Anayasa Mahkemesi’nin çeşitli kararlarında eşitlik ilkesi, aynı durumda
bulunanlar için haklarda ve ödevlerde, yasalarda ve yükümlülüklerde, yetkilerde ve
sorumluluklarda, fırsatlarda, hizmetlerde eşitliğin sağlanmasını gerektiren eşit davranma ve
ayrım yapmama ilkesi olarak yorumlanmıştır.
5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 60. maddesinin 1. bendinde, Kurum;
mevzuata, kullanım hakkı ve diğer yetkilendirme şartlarına uyulmasını izleme ve
denetlemeye, aykırılık halinde işletmecilere bir önceki takvim yılındaki net satışlarının yüzde
üçüne kadar idarî para cezası uygulamaya, millî güvenlik, kamu düzeni veya kamu hizmetinin
gereği gibi yürütülmesi ve kanunlarla getirilen hükümlerin uygulanması amaçlarıyla gerekli
tedbirleri almaya, gerektiğinde tesisleri tazminat karşılığında devralmaya, belirlediği süre
içerisinde yetkilendirme ücretinin ödenmemesi ya da ağır kusur halinde verdiği
yetkilendirmeyi iptal etmeye yetkilidir. Ancak, Kurum, ulusal çapta verilecek frekans bandı
kullanımını ihtiva eden ve sınırlı sayıda işletmeci tarafından yürütülmesi gereken elektronik
haberleşme hizmetlerine ilişkin yetkilendirmelerin iptalini gerektiren hallerde Bakanlığın
görüşünü alır, hükmü yer almaktadır.
5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 4 üncü, 6 ncı, 7 nci, 12 nci, 24 üncü, 33
üncü ve 60 ıncı maddeleri ile mezkûr Kanunun İkinci Kısım Üçüncü Bölümü hükümlerine
dayanılarak hazırlanan ve 08.09.2009 gün ve 27343 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
Erişim ve Arabağlantı Yönetmeliği’nin Müeyyideler başlıklı 21. maddesinin (ğ) bendinde,
yükümlü işletmecinin ortak yerleşime ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmemesi veya haklı
bir neden olmaksızın geciktirmesi durumunda, işletmeciye bir önceki takvim yılındaki net
satışlarının yüzde ikisine kadar, ihlalin niteliğine göre Kurum tarafından belirlenecek
oranlarda idari para cezası uygulanacağı hükmü yer almaktadır.
Bu durumda, Anayasa’nın 2. ve 10. maddeleriyle ilgili olarak yukarıda yer alan
açıklamalar ışığında, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 60. maddesinin 1.
bendinde yer alan “bir önceki takvim yılındaki net satışlarının yüzde üçüne kadar” ifadesi
doğrudan eşitsizlik yaratan bir düzenleme olarak görülmemekte ise de, Yasanın uygulanması
esnasında, yine Yasanın kendinden kaynaklanan sebeplerle eşitsizliğe yol açan sonuçlar
doğmaktadır. Yasa sadece üst sınırı belirlemiştir ve başka hiçbir kritere yer verilmemiştir.
Yasa kendisi bir kriter belirlemediği gibi, kriterlerin bir alt normla belirlenmesi yoluna da
gidilmediğinden ceza miktarını belirlemek tamamen idarenin takdirine bırakılmıştır. İdarenin
hangi ölçütleri esas alacağı açık, belirgin ve somut olarak Yasa’da yer almamıştır. Yasa kuralı
bu anlamda belirli ve öngörülebilir değildir. Bu nedenlerle, söz konusu ibarenin Anayasa’nın
2. ve 10. maddelerine aykırılık oluşturduğu sonucuna varılmaktadır.
...”
III-YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
5.11.2008 günlü, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 60. maddesinin itiraz
konusu ibareyi de içeren (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“MADDE 60- (1) Kurum; mevzuata, kullanım hakkı ve diğer yetkilendirme şartlarına
uyulmasını izleme ve denetlemeye, aykırılık halinde işletmecilere bir önceki takvim
yılındaki net satışlarının yüzde üçüne kadar idarî para cezası uygulamaya, millî güvenlik,
kamu düzeni veya kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesi ve kanunlarla getirilen
hükümlerin uygulanması amaçlarıyla gerekli tedbirleri almaya, gerektiğinde tesisleri tazminat
karşılığında devralmaya, belirlediği süre içerisinde yetkilendirme ücretinin ödenmemesi ya da
ağır kusur halinde verdiği yetkilendirmeyi iptal etmeye yetkilidir. Ancak, Kurum, ulusal çapta
verilecek frekans bandı kullanımını ihtiva eden ve sınırlı sayıda işletmeci tarafından
yürütülmesi gereken elektronik haberleşme hizmetlerine ilişkin yetkilendirmelerin iptalini
gerektiren hallerde Bakanlığın görüşünü alır.”
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararında Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi gereğince Haşim KILIÇ, Serruh
KALELÎ, Alparslan ALTAN, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet
ERTEN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep
KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN,
Celal Mümtaz AKINCI ve Erdal TERCAN’ın katılımlarıyla 30.11.2011 gününde yapılan ilk
inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine,
oybirliğiyle karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, Anayasa Mahkemesi Raportörü Hakan ATASOY tarafından
hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu ibare, dayanılan Anayasa kuralları ve
bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp
düşünüldü:
Başvuru kararında, kanun koyucunun yasal düzenlemeler yaparken sınırsız ve keyfi bir
takdir yetkisine sahip olmadığı, takdir yetkisinin hukuk devleti ilkesiyle sınırlı bulunduğu,
hukuk devletinde kuralların ve müeyyidelerinin önceden net olarak belli olduğu, itiraz konusu
ibarede, idari para cezasının belirlenmesine yönelik olarak sadece cezanın üst sınırının
belirtildiği, bunun dışında idarenin hangi ölçütleri esas alacağına ilişkin açık, belirgin ve
somut bir düzenleme bulunmadığı, ceza miktarını belirleme yetkisinin tamamen idarenin
takdirine bırakıldığı, bu hususun hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı, ayrıca Yasa’nın
uygulanmasının eşitsizliğe yol açtığı belirtilerek, belirli ve öngörülebilir nitelik taşımayan
itiraz konusu ibarenin Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İtiraz konusu ibare ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna, mevzuata, kullanım
hakkı ve diğer yetkilendirme şartlarına uyulmasını izleme ve denetleme, aykırılık halinde
işletmecilere bir önceki takvim yılındaki net satışlarının yüzde üçüne kadar idari para cezası
uygulama yetkisi verilmiştir.
Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun,
insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir
hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan
kaçman, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık
olan devlettir.
Hukuk devletinin temel ilkelerinden biri “belirlilik”tir. Bu ilke, suçun unsurlarının ve
verilecek cezanın tereddüde yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir, nesnel,
makul bir düzeyde öngörülebilecek ve keyfi uygulamalara yol açmayacak biçimde belirlenmiş
olmasını gerektirir.
Değişen sosyal, siyasal ve ekonomik koşullar kimi durumlarda devlet idarelerine bir
takım yetkilerin tanınması gereğini ortaya çıkarmıştır. Gelişen, büyüyen, çeşitlenen ve
çoğalan toplumsal gereksinimleri yerinde, zamanında ve etkin bir biçimde karşılayabilmek
için çağdaş yönetimlerde idareye değişik alanlarda yaptırım uygulama yetkileri tanınmaktadır.
İtiraz konusu ibare ile düzenlenen idari para cezası, temel işlevi telekomünikasyon
alanındaki kamusal ve özel kesim etkinliklerini kurallar koyarak düzenlemek, konulan
kurallara uyulup uyulmadığını izlemek, denetlemek ve bu kurallara uyulmaması halinde de,
ya doğrudan doğruya yaptırım uygulamak veya kanunlarda gösterilen yaptırımların
uygulanması için adli mercileri harekete geçirmek olan Bilgi Teknolojileri ve İletişim
Kurumunun doğrudan işlemiyle idare hukukuna özgü usullerle kesilen ve uygulanan bir idari
yaptırımdır.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinde, Kabahatler Kanunu’nun genel
hükümlerinin idari para cezası yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı
hükme bağlanmıştır. Bu nedenle itiraz konusu ibarede öngörülen idari para cezasına da
Kabahatler Kanunu’nda yer alan genel hükümler uygulanacaktır.
İdari para cezası, kabahat sayılan eylemin işlenmesini önlemeye yönelik caydırıcılık
fonksiyonu gördüğü gibi, kamu açısından oluşmuş olan zararın giderilmesi amacına da hizmet
etmektedir. Bu nedenle, idari para cezasının nispi nitelikte olması mümkündür. İtiraz konusu
ibarede, Kurumun işletmecilere bir önceki takvim yılındaki net satışlarının yüzde üçüne kadar
idari para cezası uygulamaya yetkili olduğu ifade edilerek, idari para cezasının üst sınırı da
gösterilmek suretiyle nispi olarak belirleneceği öngörülmüştür.
Hukuk devletinde ceza hukukuna ilişkin düzenlemelerde olduğu gibi kabahatler hukuku
açısından da Anayasa’ya ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla hangi
eylemlerin kabahat sayılacağı, bunlara uygulanacak yaptırımın türü ve ölçüsü, yaptırımın
ağırlaştırıcı ve hafifletici nedenlerinin belirlenmesi gibi konularda kanun koyucunun takdir
yetkisi bulunmaktadır.
5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 60. maddesi incelendiğinde, itiraz
konusu ibare ile Kuruma tanınan, işletmecilere bir önceki takvim yılındaki net satışlarının
yüzde üçüne kadar idari para cezası uygulama yetkisinin, caydırıcı olma ve kamuda oluşan
zararın giderilmesi yanında, uygulanacak idari para cezasının kişiselleştirilerek suç ve ceza
arasında adil bir dengenin kurulması amacını da taşıdığı anlaşılmaktadır. Bu düzenlemenin
anayasal sınırlar içinde kanun koyucunun takdirinde olduğu açıktır.
İtiraz konusu ibare ile Kuruma idari para cezasının miktarını belirleme yetkisi verilmiş
ise de, bu yetkinin keyfi olarak kullanılması söz konusu olamaz. Kabahatler Kanunu’nun 17.
maddesinin (2) numaralı fıkrasında idari para cezasının, alt ve üst sınırı gösterilmek suretiyle
belirlendiği durumlarda, idari para cezasının miktarı belirlenirken işlenen kabahatin haksızlık
içeriği ile failin kusuru ve ekonomik durumunun birlikte göz önünde bulundurulacağı hükme
bağlanmıştır. Bu nedenle Kurum, işletmecilere verilecek idari para cezasının miktarını
belirlerken Kabahatler Kanunu’nun 17. maddesinde belirtilen ölçütlere ve ayrıca hukukun
genel ilkelerine de uymak zorundadır.
Öte yandan, ticari hayatta faaliyet gösteren işletmecilerin, bir önceki takvim yılındaki
net satışlarının belli olması nedeniyle, idari para cezasının miktarının belirlenmesinde bu
hususu ölçüt olarak kabul eden itiraz konusu ibarenin, belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine
de aykırı bir yönü yoktur.
Bu nedenlerle itiraz konusu ibare hukuk devleti ilkesine aykırı değildir.
Anayasa’nın 10. maddesinde yer verilen eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar
için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin
amacı, aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını
sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda
bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin ihlali
yasaklanmıştır. Yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı
anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik
kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar
farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez.
Suç ile ceza arasında adil bir dengenin kurulabilmesi, verilecek cezanın
kişiselleştirilmesini, her somut olayda suçlunun kişiliğine uygun hale getirilmesini gerektirir.
İtiraz konusu ibare ile öngörülen idari para cezası miktarı belirlenirken, işlenen kabahatin
haksızlık içeriği ile failin kusuru ve ekonomik durumu birlikta gözetilerek cezanın
kişiselleştirilmesi gerekeceği açıktır. Buna göre, cezaların yasal ve hukuksal anlamda eşit
olmalarına rağmen ceza adaletinin gereği olarak kişiler için uygulanmasında çıkan sonucun
eşitliğe aykırı olduğundan söz edilemez.
Açıklanan nedenlerle itiraz konusu ibare, Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırı
değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
VI- SONUÇ
5.11.2008 günlü, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 60. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “... bir önceki takvim yılındaki net satışlarının
yüzde üçüne kadar...” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE,
1.3.2012 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Haşim KILIÇ
Başkanvekili
Serruh KALELİ
Başkanvekili
Alparslan ALTAN
Üye
Fulya
KANTARCIOĞLU
Üye
Mehmet ERTEN
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
Üye
Osman Alifeyyaz
PAKSÜT
Üye
Zehra Ayla
PERKTAŞ
Üye
Recep KÖMÜRCÜ
Üye
Burhan ÜSTÜN
Üye
Engin YILDIRIM
Üye
Nuri NECİPOĞLU
Üye
Hicabi DURSUN
Üye
Celal Mümtaz
AKINCI
Üye
Erdal TERCAN
[R.G. 17 Ekim 2012 – 28444]
—— • ——
Adalet Bakanlığından:
MÜNHAL NOTERLİKLER
2011 yılı gayri safi gelirleri ve isimleri yazılı olan birinci sınıf Beyoğlu Onbeşinci
Noterliği 08 Aralık 2012 ve Bakırköy Ondokuzuncu Noterliği 15 Aralık 2012 tarihlerine yaş
tahdidi nedeniyle boşalacaktır.
1512 sayılı Noterlik Kanununun 22 ve müteakip maddeleri gereğince BİRİNCİ SINIF
NOTERLERDEN bu noterliklere atanmaya istekli olanların ilan tarihinden itibaren bir ay
içinde Bakanlığımıza veya bulundukları yer Cumhuriyet Başsavcılıklarına başvurmaları
gerekmektedir.
Posta ile doğrudan doğruya Bakanlığa gönderilmiş olan dilekçeler başvurma süresi
içinde Bakanlığa gelmediği takdirde atama işleminde nazara alınmaz.
Noterlik Kanununun 22 nci maddesinin 2 nci fıkrası uyarınca ilan olunur.
SIRA NO: NOTERLİĞİN ADI
2011 YILI GAYRİSAFİ GELİRLERİ
1 – BAKIRKÖY ONDUKUZUNCU NOTERLİĞİ1.596.945,01,-TL.
2 – BEYOĞLU ONBEŞİNCİ NOTERLİĞİ 1.101.699,01,-TL.
8254/1-1
[R.G. 17 Ekim 2012 – 28444]
—— • ——
Adalet Bakanlığından:
İHALELERE KATILMAKTAN YASAKLAMA KARARI
1. İhale Kayıt Numarası
(İKN)
2. Yasaklama Kararı
Adalet Bakanlığı
Veren Bakanlık/Kurum
3. İhaleyi Yapan İdarenin
Ceza İnfaz Kurumları ile
Tutukevleri İşyurtları
Adı
İl/İlçe Ankara/Yenimahalle
Kurumu Daire
Başkanlığı
HSYK Binası Konya
TelTel: (312) 204 12 42
Adresi
Yolu No: 70
Faks
Faks: (312) 223 92 79
Posta
6330
E-Mail
Kodu
4. İhalelere Katılmaktan Yasaklanan Gerçek 5. Ortak ve/veya
veya Tüzel Kişi
Ortaklıkların
Adı/Unvanı
Meftun Ayık
Adresi
T.C. Kimlik No.
Vergi Kimlik/
Mükellefiyet No.
Kayıtlı Olduğu
Ticaret/Esnaf
Odası
Ticaret/Esnaf
Sicil No.
6.
Yasaklam
a Süresi
Şehit Murat Çalışkan
Sokak Yeni Mahalle No:
11/1 Kangal/Sivas
48412743160
7.
A
Yı
Yasaklamanın
( )
(1)
y
l
Dayanağı ve
Kapsamı
c-2886 DİK
Tüm
İhalelerden
Bakanlık
İhalelerinden
a-4734
KİK
(X
)
(X
)
( )
( )
b-4735
( )
KİSK
d-Diğer
Mevzuat
Tüm
İhalelerden
Bakanlık
İhalelerinden
( )
( )
( )
Kurum
İhalelerinden
( )
Kurum
İhalelerinden
( )
Yasaklama Kararı Aşağıdaki Açıklamalar Dikkate Alınarak Doldurulacaktır.
1 - İKN : İstisna kapsamındakiler dahil 4734 ve 4735 sayılı Kanunlara göre yapılan
yasaklamalarda doldurulacaktır.
2 - T.C. Kimlik No : Yasaklananın gerçek kişi olması durumunda doldurulacaktır.
3 - Kayıtlı Olduğu Ticaret/Esnaf Odası ve Ticaret Esnaf Sicil No : Herhangi bir Ticaret
veya Esnaf Odasına kayıtlı olmaması halinde kayıtlı olmadığı belirtilecektir.
4 - Diğer Mevzuat : İstisna kapsamındakiler dahil 4734, 4735 ve 2886 sayılı Kanunların
dışındaki mevzuata göre verilen yasaklamalarda doldurulacaktır.
5 - Ortak ve/veya Ortaklıkların : 4734 sayılı Kanunun 58/2 nci maddesi ile 4735 sayılı
Kanunun 26/2 nci maddesinde sayılan ortak ve/veya ortakların bulunması halinde bu bölüm
doldurulacaktır. Bu bölümde yer alan kişinin birden fazla olması durumunda ek yapılabilir.
8253/1-1
—————
İHALELERE KATILMAKTAN YASAKLAMA KARARI
1. İhale Kayıt Numarası
2012/93176
(İKN)
2. Yasaklama Kararı
Adalet Bakanlığı
Veren Bakanlık/Kurum
3. İhaleyi Yapan İdarenin
Foça Açık Ceza İnfaz
Adı
Kurumu İşyurdu
İl/İlçe İzmir/Foça
Müdürlüğü
Tel0 232 827 10 00 / 0 232
Adresi Eskifoça/İzmir
Faks
827 10 01
Posta
E-Mail
Kodu
4. İhalelere Katılmaktan Yasaklanan Gerçek 5. Ortak ve/veya
veya Tüzel Kişi
Ortaklıkların
İnfa İnşaat Sanayii ve
Adı/Unvanı
Ticaret Ltd.Şti.
1775/6 Sok. No: 20
Adresi
Karşıyaka/İzmir
T.C. Kimlik No.
Vergi Kimlik/
4780036502
Mükellefiyet No.
Kayıtlı Olduğu
Ticaret/Esnaf
İzmir Ticaret Odası
Odası
Ticaret/Esnaf
34003.1
Sicil No.
7.
6.
A
Yı
Yasaklamanın a-4734 (X b-4735
Yasaklam
(6)
( )
( )
y
l
Dayanağı ve
KİK
) KİSK
a Süresi
Kapsamı
c-2886 DİK
( ) d-Diğer
( )
Mevzuat
Tüm
İhalelerden
Bakanlık
İhalelerinden
Kurum
İhalelerinden
Tüm
İhalelerden
Bakanlık
( )
İhalelerinden
Kurum
( )
İhalelerinden
( )
(X
)
( )
( )
Yasaklama Kararı Aşağıdaki Açıklamalar Dikkate Alınarak Doldurulacaktır.
1 - İKN : İstisna kapsamındakiler dahil 4734 ve 4735 sayılı Kanunlara göre yapılan
yasaklamalarda doldurulacaktır.
2 - T.C. Kimlik No : Yasaklananın gerçek kişi olması durumunda doldurulacaktır.
3 - Kayıtlı Olduğu Ticaret/Esnaf Odası ve Ticaret Esnaf Sicil No : Herhangi bir Ticaret
veya Esnaf Odasına kayıtlı olmaması halinde kayıtlı olmadığı belirtilecektir.
4 - Diğer Mevzuat : İstisna kapsamındakiler dahil 4734, 4735 ve 2886 sayılı Kanunların
dışındaki mevzuata göre verilen yasaklamalarda doldurulacaktır.
5 - Ortak ve/veya Ortaklıkların : 4734 sayılı Kanunun 58/2 nci maddesi ile 4735 sayılı
Kanunun 26/2 nci maddesinde sayılan ortak ve/veya ortakların bulunması halinde bu bölüm
doldurulacaktır. Bu bölümde yer alan kişinin birden fazla olması durumunda ek yapılabilir.
8252/1-1
[R.G. 17 Ekim 2012 – 28444]
—— • ——
BAKANLAR KURULU KARARLARI
Karar Sayısı : 2012/3839
Yüksek Planlama Kurulunun 4/10/2012 tarihli ve 2012/21 sayılı Raporu ile Bakanlar
Kurulu’na sunulan ekli “2013 Yılı Programı” ile “2013 Yılı Programının Uygulanması,
Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar”ın kabulü; 641 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin 32 nci maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 4/10/2012 tarihinde
kararlaştırılmıştır.
Abdullah GÜL
CUMHURBAŞKANI
Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan
B. ARINÇ
A. BABACAN
B. ATALAY
B. BOZDAĞ
Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı
S. ERGİN
F. ŞAHİN
E. BAĞIŞ
N. ERGÜN
Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi
Teknoloji Bakanı
F. ÇELİK
E. BAYRAKTAR
A. DAVUTOĞLU
E. BAĞIŞ
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri
Ekonomi Bakanı V.
ve
Bakanı
T. YILDIZ
S. KILIÇ
M. M. EKER
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Gençlik ve Spor Bakanı
Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı
İ. N. ŞAHİN
İçişleri Bakanı
H. YAZICI
Gıda,
Tarım
C. YILMAZ
F. ÇELİK
M. ŞİMŞEK
Kalkınma BakanıKültür ve Turizm Bakanı V. Maliye Bakanı
Ö. DİNÇER
İ. YILMAZ
V. EROĞLU
Milli Eğitim Bakanı Milli Savunma BakanıOrman ve Su İşleri Bakanı
R. AKDAĞ
B. YILDIRIM
Sağlık Bakanı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
ve
[R.G. 18 Ekim 2012 – 28445]
—— • ——
TBMM KARARI
ÜLKEMİZDE DEMOKRASİYE MÜDAHALE EDEN TÜM DARBE VE
MUHTIRALAR İLE DEMOKRASİYİ İŞLEVSİZ KILAN DİĞER
BÜTÜN GİRİŞİM VE SÜREÇLERİN TÜM BOYUTLARI İLE
ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN
BELİRLENMESİ AMACIYLA KURULAN MECLİS
ARAŞTIRMASI KOMİSYONUNUN GÖREV
SÜRESİNİN UZATILMASINA
İLİŞKİN KARAR
Karar No. 1027
Karar Tarihi: 16.10.2012
Ülkemizde demokrasiye müdahale eden tüm darbe ve muhtıralar ile demokrasiyi
işlevsiz kılan diğer bütün girişim ve süreçlerin tüm boyutları ile araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun görev süresi,
Genel Kurulun 16.10.2012 tarihli 9’uncu Birleşiminde 28.10.2012 tarihinden itibaren 1 ay
uzatılmıştır.
[R.G. 19 Ekim 2012 – 28446]
—— • ——
BAKANLAR KURULU KARARI
Karar Sayısı : 2012/3835
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK)’nin terör örgütlerinin ve terörizmi
finanse eden kişi ve kuruluşların faaliyetlerine engel olunmasına dair kararları doğrultusunda,
1267 sayılı BMGK Kararı ile oluşturulan Yaptırımlar Komitesi tarafından yayımlanan listede
yer alan kişi ve kuruluşlara karşı uygulanacak tedbirlerin belirlenmesine ilişkin 22/12/2001
tarihli ve 2001/3483 sayılı Kararnamenin eki listenin 39 uncu sırasında yer alan Yasin AlQadi hakkındaki hükmün yürürlükten kaldırılması; Dışişleri Bakanlığı’nın 10/10/2012 tarihli
ve AGG/8302911 sayılı yazısı üzerine, Bakanlar Kurulu’nca 11/10/2012 tarihinde
kararlaştırılmıştır.
Abdullah GÜL
CUMHURBAŞKANI
Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan
B. ARINÇ
M. ŞİMŞEK
B. ATALAY
B. BOZDAĞ
Başbakan YardımcısıBaşbakan Yardımcısı V.Başbakan YardımcısıBaşbakan Yardımcısı
S. ERGİN
F. ŞAHİN
E. BAĞIŞ
N. ERGÜN
Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi
Teknoloji Bakanı
ve
F. ÇELİK
E. BAYRAKTAR
A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri
Bakanı
Ekonomi Bakanı
T. YILDIZ
S. KILIÇ
M. M. EKER
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Gençlik ve Spor Bakanı
Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı
İ. N. ŞAHİN
İçişleri Bakanı
C. YILMAZ
E. GÜNAY
Kalkınma Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı
H. YAZICI
Gıda,
Tarım
M. ŞİMŞEK
Maliye Bakanı
Ö. DİNÇER
İ. YILMAZ
V. EROĞLU
Milli Eğitim BakanıMilli Savunma BakanıOrman ve Su İşleri Bakanı
R. AKDAĞ
B. YILDIRIM
Sağlık Bakanı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
[R.G. 19 Ekim 2012 – 28446]
—— • ——
YARDIM KANPANYASI
ve
HESAP NUMARASI
T.C Gaziantep Vakıflar Bankası Merkez Şubesi
TR550001500158007300198000
—— • ——
MİLLETLERARASI ANDLAŞMALAR
Karar Sayısı : 2012/3826
14 Mayıs 2012 tarihinde Ankara’da imzalanan ekli “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Kolombiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Vizelerin Karşılıklı Kaldırılmasına İlişkin
Anlaşma”nın onaylanması; Dışişleri Bakanlığının 30/5/2012 tarihli ve HUM/940689 sayılı
yazısı üzerine, 5682 sayılı Pasaport Kanununun 10 uncu ve 31/5/1963 tarihli ve 244 sayılı
Kanunun 3 üncü maddelerine göre, Bakanlar Kurulu’nca 4/10/2012 tarihinde
kararlaştırılmıştır.
Abdullah GÜL
CUMHURBAŞKANI
Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan
B. ARINÇ
A. BABACAN
B. ATALAY
B. BOZDAĞ
Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı
S. ERGİN
F. ŞAHİN
E. BAĞIŞ
N. ERGÜN
Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi
Teknoloji Bakanı
F. ÇELİK
E. BAYRAKTAR
A. DAVUTOĞLU
E. BAĞIŞ
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri
Ekonomi Bakanı V.
T. YILDIZ
S. KILIÇ
M. M. EKER
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Gençlik ve Spor Bakanı
Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı
İ. N. ŞAHİN
İçişleri Bakanı
H. YAZICI
Gıda,
Tarım
C. YILMAZ
F. ÇELİK
M. ŞİMŞEK
Kalkınma BakanıKültür ve Turizm Bakanı V. Maliye Bakanı
Ö. DİNÇER
İ. YILMAZ
V. EROĞLU
Milli Eğitim BakanıMilli Savunma BakanıOrman ve Su İşleri Bakanı
R. AKDAĞ
B. YILDIRIM
Sağlık BakanıUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
ve
Bakanı
ve
[R.G. 20 Ekim 2012 – 28447]
—— • ——
BAKANLAR KURULU KARARI
Karar Sayısı : 2012/3800
Ekli “Bazı Alanların Teknoloji Geliştirme Bölgesi Olarak Tespit Edilmesine ve Bazı
Teknoloji Geliştirme Bölgelerinin Sınırlarında Değişiklik Yapılmasına İlişkin Karar”ın
yürürlüğe konulması; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının 28/9/2012 tarihli ve 4193
sayılı yazısı üzerine, 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununun 4 üncü
maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 8/10/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır.
Abdullah GÜL
CUMHURBAŞKANI
Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan
B. ARINÇ
A. BABACAN
B. ATALAY
B. BOZDAĞ
Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı
S. ERGİN
F. ŞAHİN
E. BAĞIŞ
N. ERGÜN
Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi
Teknoloji Bakanı
ve
F. ÇELİK
E. BAYRAKTAR
A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri
Bakanı
Ekonomi Bakanı
T. YILDIZ
S. KILIÇ
M. M. EKER
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Gençlik ve Spor Bakanı
Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı
İ. N. ŞAHİN
İçişleri Bakanı
C. YILMAZ
E. GÜNAY
Kalkınma Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı
H. YAZICI
Gıda,
Tarım
M. ŞİMŞEK
Maliye Bakanı
Ö. DİNÇER
İ. YILMAZ
V. EROĞLU
Milli Eğitim BakanıMilli Savunma BakanıOrman ve Su İşleri Bakanı
R. AKDAĞ
E. BAYRAKTAR
Sağlık BakanıUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı V.
BAZI ALANLARIN TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGESİ OLARAK TESPİT
EDİLMESİNE VE BAZI TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGELERİNİN
SINIRLARINDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KARAR
Teknoloji geliştirme bölgeleri
ve
MADDE 1 – (1) Ekli (1) sayılı harita ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alan
Celal Bayar Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi olarak tespit edilmiştir.
(2) Ekli (2) sayılı harita ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alan İzmir Bilim ve
Teknoloji Parkı Teknoloji Geliştirme Bölgesi olarak tespit edilmiştir.
Sınır değişiklikleri
MADDE 2 – (1) Erzurum Ata Teknokent Teknoloji Geliştirme Bölgesinin sınır ve
koordinatları ekli (3) sayılı harita ile listede gösterildiği şekilde değiştirilmiştir.
(2) Trabzon Teknoloji Geliştirme Bölgesinin sınır ve koordinatları ekli (4) sayılı harita
ile listede gösterildiği şekilde değiştirilmiştir.
(3) TÜBİTAK-Marmara Araştırma Merkezi Teknopark Teknoloji Geliştirme Bölgesinin
sınır ve koordinatları ekli (5) sayılı harita ile listede gösterildiği şekilde değiştirilmiştir.
Yürürlük
MADDE 3 – (1) Bu Karar yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 4 – (1) Bu Karar hükümlerini Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı yürütür.
[R.G. 20 Ekim 2012 – 28447]
—— • ——
Karar Sayısı : 2012/3842
Ekli “Ulusal Siber Güvenlik Çalışmalarının Yürütülmesi, Yönetilmesi ve
Koordinasyonuna İlişkin Karar”ın yürürlüğe konulması; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığının 11/6/2012 tarihli ve 1159 sayılı yazısı üzerine, Bakanlar Kurulu’nca 11/6/2012
tarihinde kararlaştırılmıştır.
Abdullah GÜL
CUMHURBAŞKANI
Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan
B. ARINÇ
Başbakan Yardımcısı
A. BABACAN
B. ATALAY
B. BOZDAĞ
Başbakan Yardımcısı Başbakan YardımcısıBaşbakan Yardımcısı
S. ERGİN
F. ŞAHİN
E. BAĞIŞ
N. ERGÜN
Adalet Bakanı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı
H. YAZICI
E. BAYRAKTAR
A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı V.
Çevre ve Şehircilik BakanıDışişleri
Bakanı
Ekonomi Bakanı
T. YILDIZ
S. KILIÇ
M. M. EKER
H. YAZICI
Enerji ve Tabii Kaynaklar BakanıGençlik ve Spor Bakanı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Gümrük ve Ticaret Bakanı
İ. N. ŞAHİN
İçişleri Bakanı
C. YILMAZ
E. GÜNAY
M. ŞİMŞEK
Kalkınma Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı Maliye Bakanı
Ö. DİNÇER
İ. N. ŞAHİN
V. EROĞLU
Milli Eğitim BakanıMilli Savunma Bakanı V.Orman ve Su İşleri Bakanı
R. AKDAĞ
B. YILDIRIM
Sağlık BakanıUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
[R.G. 20 Ekim 2012 – 28447]
—— • ——
ATAMA KARARI
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanlığından:
Bazı yer hâkim ve Cumhuriyet savcılarının 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu
gereğince atanmalarına ilişkin kararname aşağıda gösterilmiştir.
BİRİNCİ DAİRE KARARI: 11.10.2012/2557
1- Bursa Hâkimliğine, İzmir Hâkimi 32253 Yahya Kemal AKBAŞ,
Bursa Hâkimliğine, İzmir Hâkimi 35227 Feyzan AKBAŞ,
Anayasa Mahkemesi Raportörlüğüne, Yargıtay Cumhuriyet Savcısı 40108 Dr. Hasan
Mutlu ALTUN,
Gaziantep Hâkimliğine, Bakırköy Hâkimi 40173 Seda AKMEŞE GÜNEŞ,
Anayasa Mahkemesi Raportörlüğüne, Yargıtay Tetkik Hâkimi 40782 Dr. Özcan
ÖZBEY,
Anayasa Mahkemesi Raportörlüğüne, Yargıtay Tetkik Hâkimi 41855 Murat AZAKLI,
Anayasa Mahkemesi Raportörlüğüne, Yargıtay Tetkik Hâkimi 42462 Davut BÜLBÜL,
Anayasa Mahkemesi Raportörlüğüne, Danıştay Tetkik Hâkimi 42669 Şermin
BİRTANE,
Yargıtay Tetkik Hâkimliğine, Ceyhan Hâkimi 104725 Özkan YALDIR,
Yargıtay Tetkik Hâkimliğine, Pertek Hâkimi 104861 Duygu TUNÇCAN,
Yumurtalık Hâkimliğine, Yargıtay Tetkik Hâkimi 120765 Mustafa AKAY,
Yargıtay Tetkik Hâkimliğine, Pazarcık Hâkimi 120855 Melek MÜJDE,
Yumurtalık Cumhuriyet Savcılığına, Çarşamba Cumhuriyet Savcısı 122519 Funda
ERGİŞİ AKAY,
Akçakale Hâkimliğine, Terme Cumhuriyet Savcısı 122550 Demet ALTINTAŞ,
Yargıtay Tetkik Hâkimliğine, Silifke Hâkimi 122571 Aydın AYGÜN,
Yargıtay Tetkik Hâkimliğine, Rize Hâkimi 125234 Zeliha ÇUBUK,
Akçakale Cumhuriyet Savcılığına, Bozdoğan Cumhuriyet Savcısı 125630 Ersoy
ALTINTAŞ,
Yargıtay Tetkik Hâkimliğine, Kilis Hâkimi 125924 Özlem SARAÇ COŞKUN,
Yargıtay Tetkik Hâkimliğine, Araç Cumhuriyet Savcısı 125979 Hasret BUDAK
UZUNKAYA,
Naklen,
2- 4’üncü derecenin l’inci kademesi olan 915+2300 gösterge karşılığı aylıkla,
Kepsut Hâkimliğine, Develi eski Hâkimi 32136 Öznur ÖTEN,
Mesleğe kabul edilmesi nedeniyle açıktan,
Atanmışlardır.
[R.G. 20 Ekim 2012 – 28447]
—— • ——
Özelleştirme İdaresi Başkanlığından:
ÖZELLEŞTİRME YÜKSEK KURULU KARARI
TARİH
: 17/10/2012
KARAR NO : 2012/155
KONU
: Çanakkale-Biga-Sakarya (191 ada 2 ve 6 nolu parsel)
İmar Planı Değişikliği
Özelleştirme Yüksek Kurulunca;
Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 21/09/2012 tarih ve 6246 sayılı yazısına istinaden;
1- Mülkiyeti özelleştirme kapsam ve programında bulunan Türkiye Şeker Fabrikaları
A.Ş.’ye ait Çanakkale İli, Biga İlçesi, Sakarya Mahallesi sınırları içerisinde yer alan toplam
yüzölçümleri 4.671,54 m2 olan 191 ada 2 ve 6 nolu parsele Konut Alanı (Bitişik Nizam 4
Kat), Konut+Ticaret Alanı (Bitişik Nizam 5 Kat) ve Yol fonksiyonu önerilmesine ilişkin
Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanan 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı Değişikliği ve
1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliğinin onaylanmasına,
2- Onaylanan imar planlarının Resmî Gazete’de yayımlanmasını müteakip, bilgi ve
gereği için Biga Belediye Başkanlığı’na gönderilmesine,
karar verilmiştir.
[R.G. 20 Ekim 2012 – 28447]
—— • ——
MİLLETLERARASI SÖZLEŞME
Karar Sayısı : 2012/3821
18 Ekim 2000 tarihinde kabul edilen ve 29/6/2012 tarihli ve 6346 sayılı Kanunla
katılmamız uygun bulunan “1971 Petrol Kirliliği Zararının Tazmini İçin Bir Uluslararası
Fonun Kurulması ile İlgili Uluslararası Sözleşmeyi Değiştiren 1992 Protokolünün Tazminat
Limitleri Değişiklikleri”ne dair ekli Karara katılmamız; Dışişleri Bakanlığının 4/9/2012 tarihli
ve HUM/8483244 sayılı yazısı üzerine, 31/5/1963 tarihli ve 244 sayılı Kanunun 3 üncü
maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 4/10/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır.
Abdullah GÜL
CUMHURBAŞKANI
Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan
B. ARINÇ
A. BABACAN
B. ATALAY
B. BOZDAĞ
Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı
S. ERGİN
F. ŞAHİN
E. BAĞIŞ
N. ERGÜN
Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi
Teknoloji Bakanı
F. ÇELİK
E. BAYRAKTAR
A. DAVUTOĞLU
E. BAĞIŞ
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri
Ekonomi Bakanı V.
T. YILDIZ
S. KILIÇ
M. M. EKER
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Gençlik ve Spor Bakanı
Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı
İ. N. ŞAHİN
İçişleri Bakanı
H. YAZICI
Gıda,
Tarım
C. YILMAZ
F. ÇELİK
M. ŞİMŞEK
Kalkınma BakanıKültür ve Turizm Bakanı V. Maliye Bakanı
Ö. DİNÇER
İ. YILMAZ
V. EROĞLU
Milli Eğitim BakanıMilli Savunma BakanıOrman ve Su İşleri Bakanı
R. AKDAĞ
B. YILDIRIM
Sağlık BakanıUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
ve
Bakanı
ve
[R.G. 21 Ekim 2012 – 28448]
—— • ——
BAKANLAR KURULU KARARLARI
Karar Sayısı : 2012/3795
Tokat İli, Reşadiye İlçesinde tesis edilecek Yeşilırmak I Hidroelektrik Santralinin
yapımı amacıyla ekli listede bulundukları köy ile ada ve parsel numaraları belirtilen
taşınmazların Hazine adına tescil edilmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
tarafından Acele Kamulaştırılması; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 3/9/2012 tarihli ve
975 sayılı yazısı üzerine, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27 nci maddesine göre,
Bakanlar Kurulu’nca 10/9/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır.
Abdullah GÜL
CUMHURBAŞKANI
Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan
B. ARINÇ
A. BABACAN
B. ATALAY
B. BOZDAĞ
Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı
S. ERGİN
Ö. DİNÇER
E. BAĞIŞ
N. ERGÜN
Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı V.Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı
F. ÇELİK
E. BAYRAKTAR
A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri
Bakanı
Ekonomi Bakanı
T. YILDIZ
S. KILIÇ
M. M. EKER
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Gençlik ve Spor Bakanı
Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı
İ. N. ŞAHİN
İçişleri Bakanı
H. YAZICI
Gıda,
Tarım
C. YILMAZ
E. GÜNAY
E. BAĞIŞ
Kalkınma Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı Maliye Bakanı V.
Ö. DİNÇER
İ. YILMAZ
V. EROĞLU
Milli Eğitim BakanıMilli Savunma BakanıOrman ve Su İşleri Bakanı
R. AKDAĞ
B. YILDIRIM
Sağlık BakanıUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
ve
[R.G. 21 Ekim 2012 – 28448]
—— • ——
Karar Sayısı : 2012/3810
Muş İli, Merkez İlçesi, Kale Mahallesinde bulunan ve ekli kroki ile listede sınır ve
koordinatları gösterilen alanın kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı ilan edilmesi; Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının 25/9/2012 tarihli ve 1338 sayılı yazısı üzerine, 5393 sayılı Belediye
Kanununun 73 üncü maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 4/10/2012 tarihinde
kararlaştırılmıştır.
Abdullah GÜL
CUMHURBAŞKANI
Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan
B. ARINÇ
A. BABACAN
B. ATALAY
B. BOZDAĞ
Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı
S. ERGİN
F. ŞAHİN
E. BAĞIŞ
N. ERGÜN
Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi
Teknoloji Bakanı
F. ÇELİK
E. BAYRAKTAR
A. DAVUTOĞLU
E. BAĞIŞ
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri
Ekonomi Bakanı V.
T. YILDIZ
S. KILIÇ
M. M. EKER
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Gençlik ve Spor Bakanı
Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı
İ. N. ŞAHİN
İçişleri Bakanı
H. YAZICI
Gıda,
Tarım
C. YILMAZ
F. ÇELİK
M. ŞİMŞEK
Kalkınma BakanıKültür ve Turizm Bakanı V. Maliye Bakanı
Ö. DİNÇER
İ. YILMAZ
V. EROĞLU
Milli Eğitim BakanıMilli Savunma BakanıOrman ve Su İşleri Bakanı
R. AKDAĞ
B. YILDIRIM
Sağlık BakanıUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
ve
Bakanı
ve
[R.G. 21 Ekim 2012 – 28448]
—— • ——
Karar Sayısı : 2012/3831
Kocaeli İli, Gebze İlçesi, Kirazpınar Mahallesinde yer alan ve ekli harita ile listede sınır
ve koordinatları gösterilen sahadaki taşınmazların Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından
acele kamulaştırılması; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27 nci maddesine göre,
Bakanlar Kurulu’nca 8/10/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır.
Abdullah GÜL
CUMHURBAŞKANI
Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan
B. ARINÇ
A. BABACAN
B. ATALAY
B. BOZDAĞ
Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı
S. ERGİN
F. ŞAHİN
E. BAĞIŞ
N. ERGÜN
Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi
Teknoloji Bakanı
ve
F. ÇELİK
E. BAYRAKTAR
A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri
Bakanı
Ekonomi Bakanı
T. YILDIZ
S. KILIÇ
M. M. EKER
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Gençlik ve Spor Bakanı
Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı
İ. N. ŞAHİN
İçişleri Bakanı
C. YILMAZ
E. GÜNAY
Kalkınma Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı
H. YAZICI
Gıda,
Tarım
M. ŞİMŞEK
Maliye Bakanı
Ö. DİNÇER
İ. YILMAZ
V. EROĞLU
Milli Eğitim BakanıMilli Savunma BakanıOrman ve Su İşleri Bakanı
R. AKDAĞ
E. BAYRAKTAR
Sağlık BakanıUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı V.
ve
[R.G. 21 Ekim 2012 – 28448]
—— • ——
Karar Sayısı : 2012/3829
İzmir-Urla-Çeşme Otoyolu İkiztepe-Konak, Doğanlar-Konak Tüneli Bağlantı Yolları
Km: 0+000,00-2+560,00 arasında yer alan taşınmazların Karayolları Genel Müdürlüğü
tarafından acele kamulaştırılması; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının
3/10/2012 tarihli ve 12198 sayılı yazısı üzerine, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27 nci
maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 8/10/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır.
Abdullah GÜL
CUMHURBAŞKANI
Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan
B. ARINÇ
A. BABACAN
B. ATALAY
B. BOZDAĞ
Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı
S. ERGİN
F. ŞAHİN
E. BAĞIŞ
N. ERGÜN
Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi
Teknoloji Bakanı
ve
F. ÇELİK
E. BAYRAKTAR
A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri
Bakanı
Ekonomi Bakanı
T. YILDIZ
S. KILIÇ
M. M. EKER
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Gençlik ve Spor Bakanı
Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı
İ. N. ŞAHİN
İçişleri Bakanı
C. YILMAZ
E. GÜNAY
Kalkınma Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı
H. YAZICI
Gıda,
Tarım
M. ŞİMŞEK
Maliye Bakanı
Ö. DİNÇER
İ. YILMAZ
V. EROĞLU
Milli Eğitim BakanıMilli Savunma Bakanı Orman ve Su İşleri Bakanı
R. AKDAĞ
E. BAYRAKTAR
Sağlık BakanıUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı V.
[R.G. 22 Ekim 2012 – 28449]
—— • ——
SINIR TESPİT KARARI
ve
İçişleri Bakanlığından:
Karar Sayısı : 2012/714
1 – Ordu İli Ünye İlçesi Merkez Bucağına bağlı Çatak Köyü ile İkizce İlçesi Merkez Belediyesi arasında kalan iki ilçe arası sınırın özel krokisinde de gösterildiği üzere;
“Akçay Deresi ile Dikmece bağlısının kuzeyindeki Kuru Dere adı ile anılan derenin
birleşiminden (1-Y=340777.00, X=4548874.00) bu kuru dereyi akarının tersine takiben
Hocaoğlu Mahallesinden gelen araba yolu ile kuru dereninin kesişimine, (2-Y=341751.00,
X=4548941.00) bu kesişimden araba yolunu güneye takiben 376 rakımlı tepedeki su
deposuna giden patika ile birleşimine, (3-Y=341424.00, X=4548354.00) bu patikayı takiben
su deposuna, (4-Y=341835.00, X=4548295.00) su deposunun olduğu 376 rakımlı tepeden düz
bir hatla güneydeki iki tepenin zirvesinden geçip, yine düz bir hatla Akçay Deresinin doğu
kolu olan derenin kolu olan ve Koçevyanı Mahallesinin kuzeyindeki kuru dereye, (5Y=341533.00, X=4546960.00) bu dereyi batıya akarına takiben Akçay Deresinin doğu kolu
olan dereye, (6-Y=341029.00, X=4547077.00) bu dereyi güneye akarının tersine takiben
Boya Deresi ile birleşimine (7-Y=341088.00, X=4546171.00) kadar olan ve burada son bulan
hat” olarak belirlenmesi,
5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 2 nci maddesinin (B) ve (D) bentlerine göre uygun
görülmüştür.
2 – Tarafların karşı taraf sınırı içinde kalan genel ve özel hakları saklıdır.
3 – Bu Kararı İçişleri Bakanı yürütür.
22/10/2012
Abdullah GÜL
CUMHURBAŞKANI
Recep Tayyip ERDOĞAN
İdris Naim ŞAHİN
Başbakan
İçişleri Bakanı
[R.G. 23 Ekim 2012 – 28450]
—— • ——
İDARİ BAĞLILIĞIN DEĞİŞTİRİLMESİ KARARI
İçişleri Bakanlığından:
Karar Sayısı : 2012/713
1 – Ankara İli Pursaklar İlçe Belediyesi Gümüşyayla Mahallesinin Çubuk İlçe
Belediyesine bağlanması, 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 2 nci maddesinin (B) ve (D)
bentlerine göre uygun görülmüştür.
2 – Bu Kararı İçişleri Bakanı yürütür.
22/10/2012
Abdullah GÜL
CUMHURBAŞKANI
Recep Tayyip ERDOĞAN
İdris Naim ŞAHİN
Başbakan
İçişleri Bakanı
[R.G. 23 Ekim 2012 – 28450]
—— • ——
YÖNETMELİK
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığından:
KARAYOLU TAŞIMA YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK
MADDE 1 – 11/6/2009 tarihli ve 27255 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolu
Taşıma Yönetmeliğinin 2 nci maddesinin üçüncü fıkrasına aşağıdaki (f) bendi eklenmiştir.
“f) Araç tescil belgesinde cenaze aracı, ambulans veya naklen yayın aracı olarak tescil
edilmiş olan araçlarla tescil amacına uygun olarak yapılan taşımalar.”
MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (e) ve (jj) bentleri
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“e) Birim taşıt: Yarı römorkuyla veya römorkuyla birlikte çekiciyi veya araç tescil
belgesinde “römork takabilir” ifadesi varsa römorkuyla birlikte veya tek başına kamyonu veya
tek başına kamyoneti,
jj) Şehiriçi: Bir şehrin belediye sınırları içinde kalan alanı,”
MADDE 3 – Aynı Yönetmeliğin 6 ncı maddesinin birinci fıkrası, dördüncü fıkrasının
(ç) bendi ve onüçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve dördüncü fıkrasının (ç)
bendinden sonraki “verilir” ibaresinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“(1) A türü yetki belgesi: Ticari amaçla otomobille yurtiçi veya uluslararası yolcu
taşımacılığı yapacak gerçek ve tüzel kişilere verilir. Taşımanın şekline göre aşağıdaki türlere
ayrılır:
a) A1 Yetki Belgesi: Yurtiçi tarifesiz yolcu taşımacılığı yapacaklara,
b) A2 Yetki Belgesi: Uluslararası tarifesiz yolcu taşımacılığı yapacaklara,
verilir.”
“ç) D4 yetki belgesi: Taşıma mesafesine bakılmaksızın iliçi ve 100 kilometreye kadar
olan şehirlerarası tarifeli ve tarifesiz olarak ticari yolcu taşımacılığı yapacaklara,”
“(13) R türü yetki belgesi: Ticari amaçla eşya taşımacılığı alanında taşıma işleri
organizatörlüğü yapacak gerçek ve tüzel kişilere verilir. Faaliyetin şekline göre aşağıdaki
türlere ayrılır:
a) R1 yetki belgesi: Yurtiçi taşıma işleri organizatörlüğü yapacaklara,
b) R2 yetki belgesi: Uluslararası ve yurtiçi taşıma işleri organizatörlüğü yapacaklara,
verilir.”
“Sadece tarifesiz taşımacılık yapmak üzere D4 yetki belgesi düzenlenmez.”
MADDE 4 – Aynı Yönetmeliğin 8 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki (h) bendi
eklenmiş ve ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“h) A1 yetki belgesiyle yapılan taşımalarda; yolculuğun başlangıç (kalkış noktası) veya
bitiş (varış noktası) yerinin yetki belgesi sahibinin merkezi adresinin bulunduğu il olması
şarttır.”
“(2) Birinci fıkranın (a), (b), (c), (ç), (ğ) ve (h) bentlerine aykırı hareket edenlere her
bent için Kanunun 26 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin birinci cümlesinde
belirtilen; (d) ve (e) bentlerine aykırı hareket edenlere her bent için Kanunun 26 ncı
maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde belirtilen idari para cezaları uygulanır. Ancak
Emniyet Genel Müdürlüğünün elektronik kayıtlarında geçerli bir Araç Tesciline İlişkin Geçici
Belgesi olan taşıtlar için; taşıma yapmamaları kaydıyla trafiğe çıkmaları halinde Kanunun 26
ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen idari para cezası uygulanmaz.”
MADDE 5 – Aynı Yönetmeliğin 12 nci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinin (1)
numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“1) B3, C1, D3 ve K2 yetki belgesi talep eden gerçek kişiler hariç vergi sistemine
kayıtlı olmaları,”
MADDE 6 – Aynı Yönetmeliğin 13 üncü maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrası,
beşinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri, altıncı fıkrasının (a), (b), (c) ve (ç) bentleri, sekizinci
fıkrası, dokuzuncu fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve dördüncü fıkrasının sonuna
aşağıdaki (d) bendi eklenmiştir.
“(1) A türü yetki belgeleri için;
a) A1 yetki belgesi için başvuranların, ticari olarak kayıt ve tescil edilmiş en az 4 adet
özmal otomobil ile 20.000 Türk Lirası sermaye veya işletme sermayesine sahip olmaları
şarttır.
b) A2 yetki belgesi için başvuranların, ticari olarak kayıt ve tescil edilmiş en az 5 adet
özmal otomobil ile 40.000 Türk Lirası sermaye veya işletme sermayesine sahip olmaları
şarttır.
c) A1 veya A2 yetki belgesi için başvuranların, taşımacılık faaliyetlerinin yürütüleceği
merkez adresinin veya varsa şubesinin bulunduğu imarlı yapı/bina/tesis’in bu işe elverişli,
sıcağa ve soğuğa karşı korunmuş, en az 4 yolcunun/müşterinin rahatça oturabileceği, telefonu,
tuvaleti ve en az 30 m²’lik kapalı alanı bulunan bağımsız bir taşınmaz olması ve yetki belgesi
için başvuranların söz konusu taşınmazın kullanım hakkına sahip olmaları şarttır.
ç) A1 veya A2 yetki belgesi için başvuranların, merkezi adresi ve/veya varsa şubelerinin
yer aldığı imarlı yapı/bina/tesis’in bulunduğu ilçe/belde sınırları içerisinde sahip olduğu taşıt
sayısının asgari yarısı kadar taşıtın park edebileceği park alanına veya bu yerin kullanım
hakkına sahip olmaları şarttır.
d) A1 veya A2 yetki belgesi için başvuranların, (c) bendinde belirtilen taşınmazda
yürütecekleri taşımacılık faaliyetinin arz/talep dengesi ve taşıma düzeni bakımından sakıncası
olmadığına dair büyükşehir belediye sınırları içerisinde ilgili Ulaşım Koordinasyon Merkezi
(UKOME)’nden, diğer yerlerde ise ilgili il trafik komisyonundan alınmış kararı Bakanlığa
sunmaları şarttır. Ancak bir kamu kurum/kuruluşuyla yapılan geçerli bir taşıma hizmet alımı
sözleşmesine sahip olanlardan A1 yetki belgesi başvurusu sırasında sözleşme süresi sonuna
kadar bu şart aranmaz. Sözleşme süresinin bitiminden itibaren 90 gün içerisinde sözkonusu
şartın gereği olan ilgili Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) veya ilgili il trafik
komisyonu kararının Bakanlığa sunulmaması halinde bu kapsamda düzenlenen yetki belgeleri
iptal edilir.
e) Bu fıkranın (c) ve (ç) bentlerine uygunluğun sağlandığına dair Bakanlığın ilgili Bölge
Müdürlüğünce düzenlenmiş denetim tutanağının bulunması şarttır.”
“(3) C Türü yetki belgeleri için;
a) C1 yetki belgesi için başvuranların, ticari veya hususi olarak kayıt ve tescil edilmiş
eşya taşımaya mahsus en az 1 adet özmal birim taşıta sahip olmaları şarttır.
b) C2 yetki belgesi için başvuranların, ticari olarak kayıt ve tescil edilmiş eşya taşımaya
mahsus en az 11 adet özmal birim taşıta sahip olması, özmal çekici cinsi taşıtlarının katar
ağırlıkları ile özmal kamyon cinsi taşıtlarının azami yüklü ağırlıkları toplamının 440 tondan
az olmaması ve 100.000 Türk Lirası sermaye veya işletme sermayesine sahip olmaları şarttır.
c) C3 yetki belgesi için başvuranların, ticari olarak kayıt ve tescil edilmiş eşya taşımaya
mahsus en az 3 adet özmal birim taşıta sahip olması, özmal çekici cinsi taşıtlarının katar
ağırlıkları ile özmal kamyon cinsi taşıtlarının azami yüklü ağırlıkları toplamının 75 tondan az
olmaması ve 25.000 Türk Lirası sermaye veya işletme sermayesine sahip olmaları şarttır.”
“a) F1 yetki belgesi için başvuranların, faaliyet gösterilen yer ilçe ise 2.000 Türk Lirası,
il ise 6.000 Türk Lirası sermaye veya işletme sermayesi ile acentelik hizmetine elverişli
müstakil bir büroya veya faaliyette bulunduğu yerleşim biriminde kalkış yerindeki terminaller
birleştirilmiş ise bu terminallerdeki bürolardan birinde yeterli bir alanın kullanım hakkına
sahip olmaları şarttır. F1 yetki belgesi sahipleri sadece D1, D2, D4 yetki belgesi sahipleriyle
acentelik sözleşmesi yapabilir.
b) F2 yetki belgesi için başvuranların, 6.000 Türk Lirası sermaye veya işletme
sermayesi ile acentelik hizmetine elverişli müstakil bir büroya veya faaliyette bulunduğu
yerleşim biriminde kalkış yerindeki terminaller birleştirilmiş ise bu terminallerdeki bürolardan
birinde yeterli bir alanın kullanım hakkına sahip olmaları şarttır. F2 yetki belgesi sahipleri
sadece B1, B2, D1, D2, D4 yetki belgesi sahipleriyle acentelik sözleşmesi yapabilir.”
“a) G1 yetki belgesi için başvuranların, 20.000 Türk Lirası sermaye veya işletme
sermayesine sahip olmaları şarttır. G1 yetki belgesi sahipleri sadece L1, N1, N2, K1 yetki
belgesi sahipleriyle acentelik sözleşmesi yapabilir.
b) G2 yetki belgesi için başvuranların, 30.000 Türk Lirası sermaye veya işletme
sermayesine sahip olmaları şarttır. G2 yetki belgesi sahipleri sadece C2, L2 yetki belgesi
sahipleriyle acentelik sözleşmesi yapabilir.
c) G3 yetki belgesi için başvuranların, 20.000 Türk Lirası sermaye veya işletme
sermayesine sahip olmaları şarttır. G3 yetki belgesi sahipleri sadece M2, P1, P2 yetki belgesi
sahipleriyle acentelik sözleşmesi yapabilir.
ç) G4 yetki belgesi için başvuranların, 30.000 Türk Lirası sermaye veya işletme
sermayesine sahip olmaları şarttır. G4 yetki belgesi sahipleri sadece M3 yetki belgesi
sahipleriyle acentelik sözleşmesi yapabilir.”
“(8) K türü yetki belgeleri için;
a) K1 yetki belgesi için başvuran gerçek kişilerin, ticari olarak kayıt ve tescil edilmiş
eşya taşımaya mahsus en az 1 adet özmal birim taşıta sahip olması, özmal çekici cinsi
taşıtlarının katar ağırlıkları ile özmal kamyon ve özmal kamyonet cinsi taşıtlarının azami
yüklü ağırlıkları toplamının 35 tondan az olmaması ve 10.000 Türk Lirası sermaye veya
işletme sermayesine sahip olmaları şarttır. Sadece kamyonetlerle iliçi ve/veya şehiriçi
taşımacılık yapmak üzere başvuran gerçek kişilerden 1 adet özmal birim taşıt dışında asgari
kapasite ve sermaye şartı aranmaz ve bunların yetki belgesi ücretlerinde % 75 indirim
uygulanır. Bu şekilde yetki belgesi alanlar, yetki belgesi eki taşıt belgesine azami yüklü
ağırlığı 3.500 kilogram’dan fazla olan ve eşya taşımak için imal edilmiş taşıt/taşıtları
kaydettirerek yurtiçi faaliyette bulunmak istemeleri halinde; K1 yetki belgesi için bu
Yönetmelikte gerçek kişiler için öngörülen asgari kapasite ve sermaye şartlarını sağlarlar ve
geçerli tam ücret üzerinden % 75 fark öderler.
b) K1 yetki belgesi için başvuran kooperatifler dahil tüzel kişilerin, ticari olarak kayıt ve
tescil edilmiş eşya taşımaya mahsus en az 3 adet özmal birim taşıta sahip olması, özmal
çekici cinsi taşıtlarının katar ağırlıkları ile özmal kamyon ve özmal kamyonet cinsi taşıtlarının
azami yüklü ağırlıkları toplamının 110 tondan az olmaması ve 10.000 Türk Lirası sermaye
veya işletme sermayesine sahip olmaları şarttır. Sadece kamyonetlerle iliçi ve/veya şehiriçi
taşımacılık yapmak üzere başvuran tüzel kişilerden 1 adet özmal birim taşıt dışında asgari
kapasite ve sermaye şartı ile 43 üncü maddenin onbeşinci fıkrasının (b) bendinde yer alan şart
aranmaz ve bunların yetki belgesi ücretlerinde % 75 indirim uygulanır. Bu şekilde yetki
belgesi alanlar, yetki belgesi eki taşıt belgesine azami yüklü ağırlığı 3.500 kilogram’dan fazla
olan ve eşya taşımak için imal edilmiş taşıt/taşıtları kaydettirerek yurtiçi faaliyette bulunmak
istemeleri halinde; K1 yetki belgesi için bu Yönetmelikte tüzel kişiler için öngörülen asgari
kapasite ve sermaye şartları ile 43 üncü maddenin onbeşinci fıkrasının (b) bendinde yer alan
şartı sağlarlar ve geçerli tam ücret üzerinden % 75 fark öderler.
c) K2 yetki belgesi için başvuranların, ticari veya hususi olarak kayıt ve tescil edilmiş
en az 1 adet eşya taşımaya mahsus özmal birim taşıta sahip olmaları şarttır. Sadece
kamyonetlerle taşımacılık yapmak üzere başvuran kişilerin yetki belgesi ücretlerinde % 75
indirim uygulanır. Bu şekilde yetki belgesi alanlar, yetki belgesi eki taşıt belgesine azami
yüklü ağırlığı 3.500 kilogram’dan fazla olan ve eşya taşımak için imal edilmiş taşıt/taşıtları
kaydettirmek istemeleri halinde; K2 yetki belgesi geçerli tam ücreti üzerinden % 75 fark
öderler.
ç) K3 yetki belgesi için başvuranların, ticari olarak kayıt ve tescil edilmiş eşya taşımaya
mahsus en az 2 adet özmal birim taşıta sahip olması, özmal çekici cinsi taşıtlarının katar
ağırlıkları ile özmal kamyon ve özmal kamyonet cinsi taşıtlarının azami yüklü ağırlıkları
toplamının 45 tondan az olmaması ve 5.000 Türk Lirası sermaye veya işletme sermayesine
sahip olmaları şarttır.
(9) L türü yetki belgeleri için;
a) L1 yetki belgesi için başvuranların;
1) Ticari olarak kayıt ve tescil edilmiş eşya taşımaya mahsus en az 4 adet özmal birim
taşıta sahip olmaları, özmal çekici cinsi taşıtlarının katar ağırlıkları ile özmal kamyon ve
özmal kamyonet cinsi taşıtlarının azami yüklü ağırlıkları toplamının 145 tondan az olmaması,
2) Merkezinde veya merkezinin bulunduğu il sınırları içinde şube olarak tescil edilmiş
bu işe elverişli, en az 1.000 m2’lik kapalı ve/veya açık alana sahip ve yükleme, boşaltma,
depolama, istifleme, paketleme, tasnif, etiketleme, satış veya pazarlama, sipariş planlaması,
dağıtım, nakliye gibi hizmetlere elverişli yapı ve donanımda, trafiği engellemeyen ve eşya
taşımaya mahsus taşıtların yanaşıp yükleme, boşaltma yapabileceği bağımsız bir taşınmazın
kullanım hakkına sahip olmaları,
3) Her bir şube için (2) numaralı alt bentte belirtilen nitelikleri haiz 200 m 2’lik kapalı
ve/veya açık alana sahip bir taşınmazın kullanım hakkına sahip olmaları,
4) 150.000 Türk Lirası sermaye veya işletme sermayesine sahip olmaları,
şarttır.
b) L2 yetki belgesi için başvuranların;
1) Ticari olarak kayıt ve tescil edilmiş eşya taşımaya mahsus en az 6 adet özmal birim
taşıta sahip olmaları, özmal çekici cinsi taşıtlarının katar ağırlıkları ile özmal kamyon ve
özmal kamyonet cinsi taşıtlarının azami yüklü ağırlıkları toplamının 220 tondan az olmaması,
2) Merkezinde veya merkezinin bulunduğu il sınırları içinde şube olarak tescil edilmiş
bu işe elverişli, en az 2.000 m2’lik kapalı ve/veya açık alanı haiz ve yükleme, boşaltma,
depolama, istifleme, paketleme, tasnif, etiketleme, satış veya pazarlama, sipariş planlaması,
dağıtım, nakliye gibi hizmetlere elverişli yapı ve donanımda, trafiği engellemeyen ve eşya
taşımaya mahsus taşıtların yanaşıp yükleme, boşaltma yapabileceği bağımsız bir taşınmazın
kullanım hakkına sahip olmaları,
3) Her bir şube için (2) numaralı alt bentte belirtilen nitelikleri haiz 200 m 2’lik kapalı
ve/veya açık alanı haiz bir taşınmazın kullanım hakkına sahip olmaları,
4) 300.000 Türk Lirası sermaye veya işletme sermayesine sahip olmaları,
şarttır.”
“d) D4 yetki belgesi düzenlenebilmesi için;
1) İliçi taşımalarda; talep sahibinin merkezi adresinin bulunduğu ilin İl Trafik
Komisyonundan alınacak D4 yetki belgesi düzenlenmesinin o ildeki mevcut arz/talep dengesi
ve taşıma düzeni bakımından bir sakıncası olmadığına dair İl Trafik Komisyonu kararının
Bakanlığa sunulması şarttır.
2) Yüz kilometreye kadar şehirlerarası taşımalarda; ilgili illerin trafik komisyonlarından
(bu illerden birinin veya her ikisinin il sınırları ile belediye sınırları aynı/çakışık olan bir il
veya iller olması halinde ise ilgili Büyükşehir Belediyesi/Belediyeleri Ulaşım Koordinasyon
Merkezi/Merkezleri (UKOME)’nden) alınacak D4 yetki belgesi düzenlenmesinin o illerdeki
mevcut arz/talep dengesi ve taşıma düzeni bakımından bir sakıncası olmadığına dair ilgili İl
Trafik Komisyonu (veya UKOME) kararlarının Bakanlığa sunulması şarttır.
3) UKOME ve İl Trafik Komisyonu kararlarında düzenlenecek D4 yetki belgesi için
kullandırılacak taşıma hatları ve taşıma güzergahları ile taşıt belgesine kaydedilecek taşıtların
sayısı ve koltuk kapasiteleri belirtilir.”
MADDE 7 – Aynı Yönetmeliğin 14 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki (f)
bendi eklenmiş ve ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“f) 12 nci ve 13 üncü maddelerde yer alan ve sahip olunması zorunlu/şart olan hususlara
ilişkin diğer belgeler.”
“(2) Yetki belgesi almak için müracaat eden kamu kurum ve kuruluşlarından sadece
birinci fıkranın (a), (e) ve (f) bentlerinde belirtilen belgeler istenir.”
MADDE 8 – Aynı Yönetmeliğin 18 inci maddesinin üçüncü fıkrasının sonuna
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
“Yetki belgesi yenilemeleri esnasında; yenilenecek yetki belgesi için daha önceden bu
Yönetmeliğin 20 nci, 22 nci ve 23 üncü maddeleri kapsamında verilmiş süreler var ise bu
sürelerin kalan kısımları yenilenen yetki belgesi için de geçerli olur ve yenileme işlemi buna
göre gerçekleştirilir.”
MADDE 9 – Aynı Yönetmeliğin 19 uncu maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“a) 18 inci maddede belirtilen sürelerin aşılmaması ve 78 inci maddeye göre iptal
durumuna gelmemiş olması,”
MADDE 10 – Aynı Yönetmeliğin 20 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Gerçek kişinin ölümü halinde yetki belgesinin veraset yoluyla intikali
MADDE 20 – (1) Gerçek kişinin ölüm tarihinin yetki belgesi geçerlilik süresinin bitim
tarihinden önce veya 18 inci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen yetki belgesi yenileme
süresi içinde gerçekleşmiş olması kaydıyla;
a) Ölen yetki belgesi sahibi gerçek kişinin kanuni mirasçıları veya onlar adına yetkili
olanlar, bu durumu 1 yıl içinde Bakanlığa bildirmek zorundadırlar.
b) 1 yıllık süre içinde bildirimde bulunan kanuni mirasçılar, yetki belgesi sahibi sıfatını
devam ettirmek isterlerse, gerçek kişinin ölüm tarihinden başlamak üzere 2 yıl içinde
durumlarını bu Yönetmelikte belirtilen şartlara uygun hale getirmek zorundadırlar.
c) Yetki belgesinin geçerlilik süresinin bitim tarihi 1 yıllık bildirim süresinin bitim
tarihinden önce ise; yetki belgesinin geçerlilik süresinin bitim tarihi yenilenme süresi
bakımından gerçek kişinin ölüm tarihinden itibaren 1 yıl olarak kabul edilir.
ç) Gerçek kişinin ölüm tarihinden itibaren 1 yıl içinde yetki belgesinin geçerlilik
süresinin bitim tarihine bakılmaksızın yenileme işlemi geçerli yenileme ücreti alınarak
gerçekleştirilir.
d) 1 yıllık bildirim süresinin bitim tarihi, 18 inci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen
sürelerden önce bitiyor ise bu sürelerin kalan kısımları 18 inci madde hükümleri çerçevesinde
kullandırılır.
(2) Birinci fıkraya göre faaliyette bulunan kanuni mirasçılar faaliyetleri süresince bu
Yönetmeliğin öngördüğü yükümlülük ve sorumlulukları üstlenmiş sayılırlar.
(3) Birinci fıkrada verilen yetki belgesi yenileme hakkı bu durumdaki kişilere yetki
belgesinin geçerlilik süresinin bitiminden sonra faaliyette bulunma hakkı vermez.”
MADDE 11 – Aynı Yönetmeliğin 22 nci maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“c) Gerçek kişilerde, yetki belgesi sahibinin talebi üzerine; gerçek kişi adına
düzenlenmiş olan yetki belgesi, yetki belgesi sahibi gerçek kişinin ticaret siciline tescil
edilmiş bir tüzel kişilik içinde asgari % 25 hisseye sahip olması kaydıyla söz konusu tüzel kişi
adına düzenlenebilir. Eğer gerçek kişi yetki belgesi sahibine bu Yönetmeliğin geçici
maddeleri ile tanınmış muafiyetler varsa; bu muafiyetler yeni yetki belgesi sahibi tüzel kişi
için geçerli olmaz. Yetki belgesinin yeni sahibi tüzel kişi, bu değişikliğin meydana geldiği
tarihten itibaren 90 gün içinde bu Yönetmelikte öngörülen şartları sağlar.”
MADDE 12 – Aynı Yönetmeliğin 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde
yer alan “60 gün” ibaresi “90 gün” olarak değiştirilmiştir.
MADDE 13 – Aynı Yönetmeliğin 24 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin
(5) numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı bendin sonuna aşağıdaki (13)
ve (14) numaralı alt bentler eklenmiş ve dördüncü fıkrasının (ç) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“5) B2 yetki belgesi eki taşıt belgelerine en az 10 koltuk kapasitesine sahip ticari
otobüsler kaydedilir.”
“13) D4 yetki belgesi eki taşıt belgelerine resmi taşıt veya resmi ticari taşıtlar
kaydedilmez.
14) A1 yetki belgesi sahiplerinin bir kamu kurumu/kuruluşu ile yapılmış asgari bir yıllık
hizmet sözleşmesi kapsamında kullanılması gereken taşıt ihtiyacının 20 adetten fazla olması
halinde; 20 adetin üzerindeki taşıtlar için ikinci alt bentteki sınırlama dikkate alınmaksızın
sözleşmede belirtilen sayıyla ve sözleşme süresiyle sınırlı olmak üzere, taşıt belgelerine taşıt
kaydedilebilir.”
“ç) Asgari kapasitenin hesaplanmasında tonaj değerleri belirlenirken sadece motorlu
taşıtlar dikkate alınır. Çekici cinsi taşıtlardan katar ağırlığı 40 tondan fazla olanların katar
ağırlıkları 40 ton, kamyon cinsi taşıtlardan azami yüklü ağırlığı 32 tondan fazla olanların
azami yüklü ağırlıkları 32 ton kabul edilir.”
MADDE 14 – Aynı Yönetmeliğin 25 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki (c) ve
(ç) bentleri eklenmiştir.
“c) Birden fazla sahibi bulunan taşıtlar, yetki belgeleri eki taşıt belgelerine özmal taşıt
olarak kaydedilmez. Bu durumdaki taşıtlar bu Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde
yetki belgeleri eki taşıt belgelerine sözleşmeli taşıt olarak kaydedilebilir.
ç) Sözleşmeli taşıt kullanım oranı hesabında; her özmal taşıta karşılık aynı cinsten
taşıt/taşıtlar dikkate alınır.”
MADDE 15 – Aynı Yönetmeliğin 28 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Taşıtlara unvan veya kısa unvan yazdırma zorunluluğu
MADDE 28 – (1) A, B1, B2, C2, C3, D1, D2, L, M, N ve P türü yetki belgesi sahipleri,
unvan veya varsa kısa unvanlarını faaliyetlerinde kullanacakları 4 veya daha fazla tekerlekli
olan taşıtlarının en az bir yerine görülebilecek şekilde yazdırmak zorundadırlar.
(2) Unvan ve/veya kısa unvanlarda kullanılacak sıfatların yetki belgesinin kapsamına
uygun olması şarttır.
(3) Yetki belgesi sahipleri bir yetki belgesi için birden fazla kısa unvan kullanamazlar.”
MADDE 16 – Aynı Yönetmeliğin 42 nci maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“(5) Yolcu taşımacıları, duraklamalar dahil olmak üzere taşıtın kalkış noktasından varış
noktasına kadar olan seyahati süresince meydana gelebilecek bir kaza nedeniyle yolcular ile
sürücüler ve bunların yardımcılarının ölümü, yaralanması ya da eşyasının zarara
uğramasından dolayı sorumludurlar.”
MADDE 17 – Aynı Yönetmeliğin 47 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“(1) Yolcu taşımalarında, yetki belgesi sahipleri; yolcular ile sürücüler ve bunların
yardımcılarına gelebilecek bedeni zararlar için bu Yönetmeliğin 42 nci maddesinin beşinci
fıkrasından doğan sorumluluklarını sigorta ettirmek zorundadırlar.”
MADDE 18 – Aynı Yönetmeliğin 48 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 48 – (1) Bu Yönetmelik kapsamındaki yolcu taşımalarında; Kanunun 18 inci
maddesinde tanımlanan Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası ile 5684
sayılı Sigortacılık Kanununa dayanılarak çıkarılan Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu
Koltuk Ferdi Kaza Sigortası yaptırılması zorunlu olan sigortalardır.”
MADDE 19 – Aynı Yönetmeliğin 55 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“(2) Yetki belgesi sahiplerinin, birinci fıkraya 1 takvim yılı içerisinde 2 kez aykırı
hareket ettiklerinin tespiti halinde, ilgili taşıma hattındaki faaliyeti 1 yıl süreyle durdurulur."
MADDE 20 – Aynı Yönetmeliğin 56 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının (ğ)
bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“ğ) 1500 adetten fazla özmal koltuk kapasitesine sahip olanlara; 20 adet hatta ilave
olarak her 100 adet özmal koltuk için ilave 1 adet,”
“ğ) 1500 adetten fazla özmal koltuk kapasitesine sahip olanlara; 20 adet hatta ilave
olarak her 100 adet özmal koltuk için ilave 1 adet,”
MADDE 21 – Aynı Yönetmeliğin 57 nci maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“(5) Yetki belgesi sahipleri tespit edilmiş ücret tarifelerinin üzerinde ücret alamaz ve %
30’dan fazla indirim uygulayamazlar. Ancak, tarifeli yolcu taşımacıları önceden Bakanlıktan
izin almak suretiyle yılda bir kez ve 4 ayı geçmemek üzere, sefere çıkardığı taşıtın toplam
koltuk sayısının % 10’unu aşmayacak sayıdaki koltuk için % 30 indirim sınırlamasına tabi
olmaksızın özel indirim uygulayabilirler.”
MADDE 22 – Aynı Yönetmeliğin 75 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“c) 18 inci maddenin dördüncü ve 20 nci maddenin üçüncü fıkralarına,”
MADDE 23 – Aynı Yönetmeliğin 77 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 77 – (1) Bu Yönetmelik hükümleri ile Bakanlık talimatlarına göre verilen
süre içinde Bakanlığa verilmesi gereken bilgi ve belgeleri zamanında vermeyen yetki belgesi
sahiplerinden aynı mahiyetteki bilgi ve belgeler ikinci kez istenilir. Buna rağmen istenilen
bilgi ve belgelerin süresi içinde verilmemesi halinde, yetki belgesi sahiplerinin yetki belgesi
kapsamında izin verilen faaliyetleri geçici olarak durdurulur.
(2) Birinci fıkraya göre haklarında geçici durdurma işlemi tesis edilen yetki belgesi
sahiplerinin, kendilerinden istenilen bilgi ve belgeleri işlem tarihinden sonra Bakanlığa
vermeleri halinde; durdurma işleminin fiilen gerçekleştiği tarihi takip eden dördüncü günden
itibaren faaliyetlerine izin verilir.
(3) 30 uncu maddenin birinci fıkrasına aykırı hareket ederek 1 takvim yılı içinde 3 kez
uyarma alan yetki belgesi sahibinin, yetki belgesi kapsamındaki faaliyetleri 10 gün süreyle
geçici olarak durdurulur.
(4) 35 inci maddenin birinci fıkrasının (a) bendine aykırı olarak, hizmet akdi olmadan
personel istihdamının 1 takvim yılı içinde 3 kez tespit edilmesi halinde yetki belgesi
sahibinin, yetki belgesi kapsamındaki faaliyetleri 10 gün süreyle geçici olarak durdurulur.
(5) Yetki belgesi sahipleri 43 üncü maddenin ondördüncü fıkrası çerçevesinde mesleki
saygınlığını kaybetmiş kişilerle ilgili gerekli iş ve işlemleri süresi içinde yerine getirmezler ise
durumun tespitinden itibaren yetki belgesi sahiplerinin faaliyetleri; durumlarını 12 nci
maddenin birinci fıkrasının (c) bendi hükümlerine uygun hale getirinceye kadar geçici olarak
durdurulur.
(6) 43 üncü maddenin;
a) Onsekizinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentlerine aykırı hareket eden yetki belgesi
sahipleri aynı aykırılığı 1 takvim yılı içinde 3 kez yaparlarsa,
b) Yirminci fıkrasına aykırı hareket ederek uyarma alan yetki belgesi sahipleri aynı
aykırılığı 1 takvim yılı içinde 3 kez yaparlarsa,
yetki belgesi kapsamındaki faaliyetleri 10 gün süre ile geçici olarak durdurulur.
(7) 59 uncu maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket ederek uyarma alan yetki belgesi
sahipleri aynı aykırılığı 1 takvim yılı içinde 2 kez yaparlarsa, hem taşımacı hem de
acentesinin faaliyetleri 10 gün süre ile geçici olarak durdurulur.
(8) Faaliyetleri geçici olarak durdurulan yetki belgesi sahiplerinin taşıt belgelerinde
kayıtlı özmal taşıtlar bu süre boyunca başka bir yetki belgesine kaydettirilerek çalıştırılamaz.
(9) Geçici durdurma işlemleri, geçici durdurma işleminin ilgili yetki belgesi sahibine
bildirim tarihini takip eden 30 uncu günde yürürlüğe girer.
(10) T türü yetki belgesi sahipleri hakkında bu madde çerçevesinde geçici durdurma
işlemi tesis edilmesinin gerektiği hallerde, söz konusu yetki belgesi sahipleri hakkında geçici
durdurma işlemi; 10 günlük geçici durdurma süresi boyunca 64 üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamında herhangi bir ücret alınmaksızın faaliyetlerini sürdürmeleri
şeklinde uygulanır. Terminal işletmecileri tarafından 64 üncü maddenin birinci fıkrasının (a)
bendi kapsamında ücret alındığının tespit edilmesi halinde, terminal işletmecilerine ücret
aldıkları her taşıt için beş yüz Türk Lirası idari para cezası karar tutanağı düzenlenir.”
MADDE 24 – Aynı Yönetmeliğin 78 inci maddesinin üçüncü, dördüncü, beşinci,
sekizinci ve dokuzuncu fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(3) 20 nci maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerine aykırı hareket edenlerin
yetki belgeleri iptal edilir.
(4) 22 nci maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarında belirtilen süreler içerisinde bu
Yönetmelikte öngörülen şartların sağlanamaması halinde yetki belgesi iptal edilir.
(5) 23 üncü maddenin birinci fıkrasının (b), (c) ve (ç) bentlerine aykırı hareket edenlerin
yetki belgeleri iptal edilir.”
“(8) 77 nci maddenin altıncı fıkrasının (b) bendi çerçevesinde faaliyetleri bir takvim yılı
içerisinde 10 gün süreyle 1 kez geçici olarak durdurulmuş olan yetki belgesi sahiplerinin aynı
takvim yılı içerisinde 2 nci kez faaliyetlerinin geçici olarak durdurulmasının gerekmesi
halinde; 2 nci kez geçici faaliyet durdurma işlemi tesis edilmeden yetki belgeleri doğrudan
iptal edilir. Bu şekilde yetki belgesi iptal edilenlere bir yıl geçmedikçe yeni yetki belgesi
verilmez.
(9) Yetki belgesi sahibinin faaliyeti esnasında, yetki belgesi alma şartlarından herhangi
birini kaybetmesi ve bu konuda, bu Yönetmelikte bir süre öngörülmemiş olması halinde,
kaybedilen şartın veya şartların giderilmesi veya tamamlanması için Bakanlıkça 90 gün
beklenir. Bu 90 günlük süre içinde eksikliğin giderilmemesi halinde yetki belgesi iptal edilir.”
MADDE 25 – Aynı Yönetmeliğin geçici 1 inci maddesinin onuncu fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş ve aynı maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“(10) Kargo taşımalarında tarifeli faaliyet zorunluluğu 31/12/2014 tarihine kadar
aranmaz.”
“(13) Bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten önce; tarifeli taşımacılık faaliyetinde
bulunmak üzere A1 yetki belgesi almış olanlar yetki belgelerinin geçerlilik süresinin sonuna
kadar tarifeli taşımacılık faaliyetlerine mevcut hat, güzergah ve taşıt sayılarını aşmamak
kaydıyla devam edebilirler. Bu durumda olanların, yetki belgesinin geçerlilik süresinin
bitiminde ise; durumlarını bu Yönetmeliğe uygun hale getirmiş olmaları kaydıyla yetki
belgeleri tarifesiz taşımacılık yapmak üzere yenilenir.
(14) D4 yetki belgesi sahiplerinden bu Yönetmeliğin 60 ıncı maddesinin ikinci fıkrası
hükümlerine uyma zorunluluğu 31/12/2015 tarihine kadar aranmaz."
MADDE 26 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 27 – Bu Yönetmelik hükümlerini Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanı yürütür.
Yönetmeliğin Yayımlandığı Resmî Gazete'nin
Tarihi
Sayısı
11/6/2009
27255
Yönetmelikte Değişiklik Yapan Yönetmeliklerin Yayımlandığı Resmî Gazete'nin
Tarihi
Sayısı
1
21/8/2009
27326
2
25/12/2009
27443
3
4
5
31/12/2010
10/8/2011
31/12/2011
27802
28027
28159
[R.G. 23 Ekim 2012 – 28450]
—— • ——
TEBLİĞ
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından:
İŞKOLU TESPİT KARARI
Karar No
: 2012/59
İşyeri
: Çankaya Temizlik Gıda Sağ. Hiz. Dağ. İnş. San. ve
Tic. Ltd. Şti.
Turgut Reis Mah. Cengiz Topel Cad. No: 70/6-B
Esenler/İSTANBUL (büro)
Tespiti İsteyen :
T. Sağlık-İş Sendikası
İnceleme
: Çankaya Temizlik Gıda Sağ. Hiz. Dağ. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. 'de
Bakanlığımızca yapılan incelemede;
Şirketin, Cumhuriyet Üniversitesi Kampüsü Kayseri Karayolu SİVAS adresinde
bulunan Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Araştırma ve Uygulama Hastanesi
ile İnönü Bulvarı 29/2 Merkez/SİVAS adresinde bulunan Sivas Devlet Hastanesinde hizmet
alım sözleşmesi ile "Teknik Hizmetler Bakım, Onarım, Destek Hizmeti" işi yaptığı ve yapılan
işin hastanenin bina ve tesislerinin bakım-onarım işleri olması nedeniyle İşkolları Tüzüğü'nün
15 sıra numaralı "İnşaat" işkolunda,
Erler Mah. Türk Kızılayı Cad. Etimesgut/ANKARA adresinde bulunan Beytepe Asker
Hastanesinde "Temizlik Hizmet Alım" işi yaptığı ve yapılan işin İşkolları Tüzüğü'nün 28 sıra
numaralı "Genel işler" işkolunda,
Turgut Reis Mah. Cengiz Topel Cad. No: 70/6-B Esenler/İSTANBUL adresinde faaliyet
gösteren büro işyerinde yapılan işin ise İşkolları Tüzüğü'nün 17 sıra numaralı "Ticaret, büro,
eğitim ve güzel sanatlar" işkolunda,
yer aldığı tespit edilmiştir.
Karar: Yapılan bu tespitlerin Resmî Gazete'de yayımlanmasına 2821 sayılı Sendikalar
Kanununun 4'üncü maddesi gereğince karar verilmiştir.
[R.G. 23 Ekim 2012 – 28450]
—— • ——
ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı: 2010/82
Karar Sayısı: 2012/34 (Yürürlüğü Durdurma)
Karar Günü: 18.10.2012
YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNDE BULUNAN: Anamuhalefet
Partisi (Cumhuriyet Halk Partisi) Türkiye Büyük Millet Meclisi Grubu adına Grup
Başkanvekilleri M. Akif HAMZAÇEBİ ve Muharrem İNCE
YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN KONUSU :
1- 3.7.2005 günlü, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun, 17.6.2010 günlü, 5998 sayılı
Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen 73.
maddesinin;
a- Birinci fıkrasının, birinci cümlesinde yer alan “…konut alanları, sanayi alanları,
ticaret alanları, teknoloji parkları, kamu hizmeti alanları, rekreasyon alanları ve her türlü
sosyal donatı alanları oluşturmak…” ibaresi ile son cümlesinin,
b- İkinci, üçüncü, dördüncü fıkralarının, beşinci fıkrasının ikinci cümlesinin, altıncı
fıkrasının birinci cümlesinin, yedinci ve sekizinci fıkralarının, dokuzuncu fıkrasının üçüncü
ve dördüncü cümlelerinin, onuncu fıkrasının, onbirinci fıkrasının ikinci, üçüncü ve dördüncü
cümlelerinin, onikinci fıkrası ile onüçüncü fıkrasının ikinci cümlesinin,
2- 5998 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin,
Anayasa’nın 2., 5., 7., 10., 13., 35., 36., 56., 127. ve 138. maddelerine aykırılığı ileri
sürülerek iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi istemidir.
YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN İNCELENMESİ
Yürürlüğün durdurulması istemini de içeren dava dilekçesi ve ekleri, bu konudaki
Anayasa Mahkemesi Raportörü Hakan ATASOY tarafından hazırlanan yürürlüğü durdurma
ve esas inceleme raporu ile ekleri, iptali istenilen kurallar, dayanılan Anayasa kuralları ve
bunların gerekçeleri ile öteki yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp
düşünüldü:
A- 1- 3.7.2005 günlü, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun, 17.6.2010 günlü, 5998 sayılı
Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen 73.
maddesinin onbirinci fıkrasının ikinci, üçüncü ve dördüncü cümleleri,
2- 5998 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin,
18.10.2012 günlü, E. 2010/82, K. 2012/159 sayılı kararla iptal edildiğinden, bu madde
ve cümlelerin, uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve
zararların önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması için kararın Resmî Gazete’de
yayımlanacağı güne kadar YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASINA,
B) 5393 sayılı Kanun’un 5998 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen 73.
maddesinin;
1- a- Birinci fıkrasının birinci cümlesinin “…konut alanları, sanayi alanları, ticaret
alanları, teknoloji parkları, kamu hizmeti alanları, rekreasyon alanları ve her türlü sosyal
donatı alanları oluşturmak,…” bölümüne,
b- İkinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarına,
c- Beşinci fıkrasının ikinci cümlesine,
d- Altıncı fıkrasının birinci cümlesine,
e- Yedinci ve sekizinci fıkralarına,
f- Dokuzuncu fıkrasının üçüncü ve dördüncü cümlelerine,
g- Onuncu ve onikinci fıkralarına,
h- Onüçüncü fıkrasının ikinci cümlesine,
yönelik iptal istemleri, 18.10.2012 günlü, E. 2010/82, K. 2012/159 sayılı kararla
reddedildiğinden, bu fıkralara, cümlelere ve bölüme ilişkin yürürlüğün durdurulması isteminin
REDDİNE,
2- Birinci fıkrasının son cümlesi hakkında, 18.10.2012 günlü, E. 2010/82,
K.
2012/159 sayılı kararla karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden, bu cümleye
ilişkin yürürlüğün durdurulması istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER
OLMADIĞINA,
18.10.2012 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Başkanvekili
Başkanvekili
Haşim KILIÇ
Serruh KALELİ
Alparslan ALTAN
Üye
Fulya KANTARCIOĞLU
Üye
Mehmet ERTEN
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
Üye
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Üye
Zehra Ayla PERKTAŞ
Üye
Recep KÖMÜRCÜ
Üye
Burhan ÜSTÜN
Üye
Engin YILDIRIM
Üye
Nuri NECİPOĞLU
Üye
Hicabi DURSUN
Üye
Celal Mümtaz AKINCI
Üye
Erdal TERCAN
Üye
Muammer TOPAL
Üye
Zühtü ARSLAN
[R.G. 23 Ekim 2012 – 28450]
—— • ——
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı : 2011/71
Karar Sayısı: 2012/90
Karar Günü: 31.5.2012
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Hava Kuvvetleri Komutanlığı Hava Eğitim
Komutanlığı Askeri Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 22.5.1930 günlü, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 85.
maddesinin Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
Sanığın, üste hakaret suçundan yargılandığı kamu davasında, itiraz konusu kuralın
Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasını ciddi bulan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
“I- İDDİA, MÜTALAA VE YARGILAMA AŞAMALARI :
Ege Ordusu Komutanlığı Disiplin Mahkemesinin 11.03.2011 gün ve 2011/504-8 evrakkarar numaralı görevsizlik kararında sanık Ulş.Kd.Üçvş. …’ın 13.10.2010 tarihinde üstü olan
Ulş.Yzb. …’ın kendisine ettiği küfürlere karşılık olarak “Sensin” demek suretiyle üste hakaret
suçunu işlediği belirtilerek dava dosyası Askeri Mahkememize gönderilmiştir. Sanık müdafii
… As.C.K.’nun 85’inci maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğunu iddia etmiştir. Askeri Savcı
yazılı mütalaasında As.C.K.’nun 85’inci maddesinin Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı
olduğunu belirterek iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması gerektiği şeklinde
mütalaada bulunmuştur.
II- SORGU VE SAVUNMA
Sanık Ulş.Kd.Üçvş ... “Ben olay günü elimdeki bilgisayar çıktılarını alarak … Yzb.’nın
yanına gitmiştim, …Yzb.nın orada olduğunu bilmiyordum, … Yzb. hayır ... bana ait değil
dedi, o sırada … Yzb. “Bana ait, sana hesap mı vereceğim?” dedi, bende estağfurullah hesap
sorma değil kime ait olduğunu öğrenmek istiyorum dedim, daha sonra … Yzb. sana hesap mı
vereceğim şerefsiz dedi, bende lütfen bana hakaret etmeyin dedim, bir kaç defa daha şerefsiz
sana hesap mı vereceğim dedi, bu konuşma üzerine oturduğu yerden kalkıp benim yanıma
doğru geldi, ben hiç kımıldamadım, bana aniden yumruk attı, sağ yanağıma isabet etti, ancak
tam vuramadı, sıyırdı geçti, daha sonra karnıma yumruk attı, ben sağ tarafa doğru düştüm, …
Yzb.da yanıma düştü, nasıl düştüğünü bilmiyorum, … Yzb. araya girip beyler ayıp oluyor
dedi, bizi ayırdılar, beni koridordan aşağıya indirdiler, ben koridorun başında beklerken …
Yzb.da merdivenlerden hızlı bir şekilde iniyordu, şerefsize bak, benden hesap soruyor
diyordu, beni bahçeye çıkarttılar bu sırada … Yzb.da bahçeye geldi, 4-5 kişi daha vardı,
bahçede bana kafa atmaya çalıştı, ancak vuramadı, bana orospu çocuğu diye küfür etti, ananı
sinkaf ederim dedi, iki üç kez bu küfürleri tekrar etti, ben lütfen küfretmeyin dedim, ancak
buna rağmen ard arda küfür edince bende “sensin” dedim, benim kendisine yönelik herhangi
bir taarruzum veya teşebbüsüm olmadı, ben sakin bir kişiliğe sahibim, ettiği ağır küfürler
sonucunda sensin dedim, ancak kendisine vurmak için hiçbir hareketim olmadı.” şeklinde
savunma yapmıştır.
Sanık Müdafii … 6 sayfadan ibaret yazılı dilekçesinde As.C.K.’nun 85’inci maddesinin
Anayasaya aykırı olduğunu beyan etmiştir.
III- İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Gaziemir Ulş.Per.Okl. ve Eğt.Mrk.K.lığı Alaşehir 2’nci Ulş.Eğt.Tb.K.lığı emrinde
görevli Ulş.Yzb ... ile Bçvş. …’ın birbirleriyle tartıştıkları ve sonuçta ... hakkında asta müessir
fiil ve silahlı tehdit suçlarından, ... hakkında ise üste hakaret ve üste fiilen taarruz suçlarından
Askeri Mahkememizde dava açıldığı anlaşılmıştır.
Tartışma sırasında sanık Yzb. …’ın diğer sanık …’a “Şerefsiz, o. çocuğu” şeklinde
hakaret ettiği iddia edilmiştir. Bunun üzerine ...’ın da Yzb. …’a “Sensin” diyerek üste hakaret
suçunu işlediği iddia edilmiştir.
Üste hakaret suçu As.C.K.’nun 85’inci maddesinde aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
“Amir ve mafevkine hakaret edenlerin cezaları”
Madde 8 5 - 1 . Bir amire veya üste hakaret eden üç aydan bir seneye kadar hapis cezası
ile, hakaret hizmet esnasında yahut hizmete mütaallik bir muameleden dolayı vuku bulursa
altı aydan üç seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2. Hakaret bir maddei mahsusa tayini ile vukua gelmiş ise altı aydan beş seneye kadar
hapsolunur.
3. Hakaret umuma teşhir olunmuş yazı, resim veya sair neşir vasıtalariyle veya resmi
makamlara verilipte üzerine muamele cereyan etmiş evrak ile yapılmış ise bir seneden beş
seneye kadar hapsolunur.
As.C.K.’nun 92’nci maddesinde tahrik suretiyle madunun yaptığı suçlar hakkındaki
cezaların nasıl indirileceği belirtilmiş ve TCK’daki haksız tahrik hükmüne atıf yapılmıştır.
Hakaret suçu 5237 sayılı TCK’nun 125’inci maddesinde düzenlenmiştir.
TCK’nun 129’uncu maddesinde “haksız fiil nedeniyle veya karşılıklı hakaret” aşağıdaki
şekilde düzenlenmiştir.
“Haksız fiil nedeniyle veya karşılıklı hakaret”
Madde 129- (1) Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde,
verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
(2) Bu suçun, kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi halinde, kişiye ceza
verilmez.
(3) Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre,
taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi,
ceza vermekten de vazgeçilebilir.
As.C.K.’nun 85’inci maddesinde cezanın üst sınırı 1’inci fıkrasında 3 yıl, 2 ve 3’üncü
fıkralarında ise 5 yıl olarak düzenlenmiştir.
TCK’nun 125’inci maddesinde ise cezanın üst sınırı 2 yıl olarak belirtilmiştir. Maddenin
fıkralarında alt sınır ve artırımla ilgili düzenlemeler yapılmıştır.
As.C.K.’na göre ve TCK’na göre hakaretin tanımında herhangi bir farklılık
bulunmamaktadır. Hakaret bir kimsenin namusuna, şöhretine, vakar ve haysiyetine yönelik
haksız söz ve davranışlardır. Ancak sonuçları itibariyle aralarında oldukça fazla fark
bulunmaktadır.
As.C.K.’nun 85’inci maddesine göre üst ve amirine hakaret eden bir kişi hapis cezası ile
cezalandırılmaktadır. Cezanın paraya çevrilmesine, ertelenmesine ve hükmün açıklanmasının
geri bırakılmasına imkan yoktur. Haksız tahrik hükümleri azami oranda uygulansa dahi
sonuçta infaz edilecek bir miktar ceza kalmaktadır. Bu şekilde üstüne hakaret eden bir kişi
asgari 12 gün hapis cezası çekmek zorundadır. Çekilen hapis cezası sonucunda üstüne hakaret
eden kişinin özlük haklarında da aleyhine gelişmeler (Bir yıl geç terfi etmek) meydana
gelmektedir.
TCK’na göre yargılanan bir kişi ise TCK’nun 129’uncu maddesindeki şartların varlığı
halinde ceza almayabilmektedir.
Hukuk devleti ilkesi ve eşitlik kavramı Anayasa Mahkemesinin çeşitli kararlarında
ayrıntılarıyla incelenmiş ve belirtilmiştir.
01.06.2005 tarihinde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu yürürlüğe
girmiştir. Bu kanunlar ile ilga edilen 765 sayılı Türk Ceza Kanununa ve 647 Sayılı Cezaların
İnfazı Hakkındaki Kanuna göre oldukça farklı değişiklikler getirilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin ceza siyaseti ve infaz rejimi değişmiştir. Daha önce mevzuatta olmayan etkin
pişmanlık, uzlaşma ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi uygulamalar getirilmiştir.
Yasa koyucu Ceza Hukukuna ilişkin düzenlemelerde yetkisini kullanırken kuşkusuz,
Anayasaya ve Ceza Hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla hangi eylemlerin suç
sayılacağı, bunlara uygulanacak yaptırımın türü ve ölçüsü, cezayı ağırlaştırıcı veya
hafifleştirici tutum ve davranışların neler olacağı, hangi cezaların para cezasına
çevrilebileceği veya tecil edilebileceği gibi konularda takdir yetkisine sahiptir. Ancak
Anayasanın 2’nci maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan haklarına dayanan bu hak ve
özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu uygulamakla
yükümlü devlet anlayışını yansıttığından... suçla ceza arasında akla uygun, kabul edilebilir,
amaçla uyumlu bir orantının sağlanması hukuk devleti olmanın gereğidir.(Anayasa
Mahkemesinin 21.01.2004 gün ve 2002/166 esas, 2004/3 sayılı kararı)
5237 sayılı TCK’nun 3’üncü maddesinde “Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi”
aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
“Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi”
Madde 3- (1) Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve
güvenlik tedbirine hükmolunur.
(2) Ceza Kanununun uygulamasında kişiler arasında ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk,
cinsiyet, siyasal veya diğer fikir yahut düşünceleri, felsefi inanç, milli veya sosyal köken,
doğum, ekonomik ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılamaz ve hiçbir
kimseye ayrıcalık tanınamaz.
5237 sayılı TCK’nun 5’inci maddesi “Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları
ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Askeri Mahkememizde görülmekte olan dava konusu olayda olduğu gibi bir üst veya
amir astına hakaret ettiğinde üst veya amirinin bu davranışına karşılık veren ast üste hakaret
suçunu işlemiş olmaktadır. Hakarete uğrayan astın şikayet hakkı her zaman bulunmaktadır.
Ancak kişilerin olaylar karşısındaki tepkisi, tavrı ve sabrı farklı farklıdır. Kendisine hakaret
edilen bir astın sabırla ve sükunetle cevap vermeden beklemesini düşünmek hakkaniyete
uygun değildir. TCK’nun 3’üncü maddesinde kişiler arasında toplumsal konum yönünde
ayrım yapılamayacağı ve hiç bir kimseye ayrıcalık tanınamayacağı belirtilmiştir. Astına
hakaret eden üst ve amirler “Disiplin suçu” işlemiş olmaktadırlar. Bu suçu işleyen üst ve
amirlere üstleri ceza verebileceği gibi Disiplin Mahkemesinde yargılanabilmeleri
mümkündür. Ancak üste ve amire hakaret suçunu işleyen ast ise tartışmasız Askeri
Mahkemede yargılanmaktadır. Aynı sözleri söyleyerek aynı suçu işleyen kişiler farklı
mahkemelerde yargılanmakta olup sonuçları da son derece farklı olmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına göre Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti olup
kanunlar önünde herkes eşittir.
Tüm bu sebepler dikkate alınarak 1632 sayılı As.C.K.nun 85’inci maddesinin
tamamının Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına aykırı olduğu değerlendirilmiş ve iptali için
Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir.”
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
22.5.1930 günlü, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun itiraz konusu 85. maddesi
şöyledir:
“Madde 85-1. (Değişik : 22/3/2000 - 4551/21 md.)
Bir amire veya üste hakaret eden üç aydan bir seneye kadar hapis cezası ile,
hakaret hizmet esnasında yahut hizmete müteallik bir muameleden dolayı vuku bulursa
altı aydan üç seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2. Hakaret bir maddei mahsusa tayini ile vukua gelmiş ise altı aydan beş seneye kadar
hapsolunur.
3. Hakaret umuma teşhir olunmuş yazı, resim veya sair neşir vasıtalariyle veya
resmi makamlara verilipte üzerine muamele cereyan etmiş evrak ile yapılmış ise bir
seneden beş seneye kadar hapsolunur.”
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararında, Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi uyarınca Haşim KILIÇ, Osman
Alifeyyaz PAKSÜT, Serruh KALELİ, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN,
Mehmet ERTEN, Fettah OTO, Serdar ÖZGÜLDÜR, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep
KÖMÜRCÜ, Alparslan ALTAN, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU,
Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI ve Erdal TERCAN’ın katılımlarıyla yapılan ilk
inceleme toplantısında öncelikle davada uygulanacak kural sorunu görüşülmüştür.
Anayasa’nın 152. maddesi ile 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesine göre, bir davaya bakmakta olan
mahkeme, bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin
hükümlerini Anayasa’ya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık
iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, ilgili kural ya da kuralların iptali için Anayasa
Mahkemesi’ne başvurmaya yetkilidir. Ancak bu hükümler uyarınca, bir mahkemenin Anayasa
Mahkemesi’ne başvurabilmesi için, yöntemince açılmış, mahkemenin görevine giren
bakmakta olduğu bir davanın bulunması ve iptali istenen kuralın da bu davada uygulanacak
olması gerekir. Uygulanacak kural ise, bakılmakta olan davanın değişik evrelerinde ortaya
çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki
yapacak nitelikteki kanun veya kanun hükmünde kararnamelerdir.
İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, 1632 sayılı Kanun’un 85. maddesinin tamamının
iptalini istemiştir.
İtiraz yoluna başvuran Mahkeme’de görülmekte olan davada, sanığın kendisine edilen
küfürlere karşılık olarak “sensin” demek suretiyle üste hakaret suçunu işlediği ileri sürülerek,
eylemine uyan 1632 sayılı Kanun’un 85. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca
cezalandırılması istenmiştir.
1632 sayılı Kanun’un 85. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, üste hakaret suçunun
temel şekli ve hakaretin hizmet esnasında yahut hizmete müteallik bir muameleden dolayı
vuku bulması; (2) numaralı fıkrasında hakaretin bir maddei mahsusa tayini ile vukua gelmiş
olması; (3) numaralı fıkrasında ise hakaretin umuma teşhir olunmuş yazı, resim veya sair
neşir vasıtalariyle veya resmi makamlara verilipte üzerine muamele cereyan etmiş evrak ile
yapılmış olması hali düzenlenmiştir. İtiraz yoluna başvuran Mahkeme’nin önündeki davada,
cezalandırılması istenilen suçun maddei mahsusa tayini ile vukua gelmiş olması ve umuma
teşhir olunmuş yazı, resim veya sair neşir vasıtalariyle veya resmi makamlara verilipte üzerine
muamele cereyan etmiş evrak ile yapılmış olması söz konusu olmadığından itiraz konusu
kuralın (2) ve (3) numaralı fıkralarının uygulanması mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle;
1- 22.5.1930 günlü, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 85. maddesinin (2) ve (3)
numaralı fıkralarının, itiraz başvurusunda bulunan Mahkeme’nin bakmakta olduğu davada
uygulanma olanağı bulunmadığından, bu fıkralara ilişkin başvurunun Mahkeme’nin
yetkisizliği nedeniyle REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
2- Dosyada eksiklik bulunmadığından, 22.5.1930 günlü, 1632 sayılı Askeri Ceza
Kanunu’nun 85. maddesinin (1) numaralı fıkrasının esasının incelenmesine, Serruh KALELİ,
Serdar ÖZGÜLDÜR, Burhan ÜSTÜN ile Nuri NECİPOĞLU’nun karşıoyları ve
OYÇOKLUĞUYLA,
20.7.2011 gününde karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, Anayasa Mahkemesi Raportörü Mustafa ÇAL tarafından
hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve
bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp
düşünüldü:
Başvuru kararında, 1632 sayılı Kanun’da düzenlenen üste hakaret suçu ile 477 sayılı
Kanun’da düzenlenen asta hakaret suçu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda yer alan
hakaret suçu için öngörülen ceza miktarları arasında orantısızlık bulunduğu, 5237 sayılı
Kanun’da karşılıklı hakaret halinde verilecek cezada indirim veya ceza verilmesinden
vazgeçilmesi imkanı bulunmasına rağmen 1632 sayılı Kanun’da üste hakaret suçu
bakımından bu hallerin düzenlenmediği belirtilerek itiraz konusu kuralın Anayasa’nın 2. ve
10. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
1632 sayılı Kanun’un 85. maddesinde sırf askeri suçlardan olan üste hakaret suçu
düzenlenmiştir. Maddenin itiraz konusu (1) numaralı fıkrasında, bir amire veya üste hakaret
eden sanığın üç aydan bir seneye kadar hapis cezası ile, hakaretin hizmet esnasında yahut
hizmete müteallik bir muameleden dolayı vuku bulması halinde ise sanığın altı aydan üç
seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı kurala bağlanmıştır.
Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve
özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli
bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan
kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı
sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.
Anayasa’nın 10. maddesinde yer verilen eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar
için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin
amacı, aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını
sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda
bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin ihlali
yasaklanmıştır. Yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı
anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik
kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar
farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez.
Yasa koyucu ceza hukukuna ilişkin düzenlemelerde yetkisini kullanırken kuşkusuz,
Anayasa’ya ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla hangi eylemlerin suç
sayılacağı, bunlara uygulanacak yaptırımın türü ve ölçüsü, cezayı ağırlaştırıcı veya hafifletici
tutum ve davranışların neler olacağı, hangi cezaların para cezasına çevrilebileceği veya
ertelenebileceği gibi konularda takdir yetkisine sahiptir. Söz konusu takdir yetkisinin
kullanılmasında suçun askeri suç olup olmamasının da dikkate alınacağı açıktır. Askerlik
hizmetinin ulusal güvenliğin sağlanmasındaki belirleyici yeri ve ağırlığı, sivil yaşamda suç
oluşturmayan ya da önemsiz görülebilecek cezaları gerektiren kimi eylemlerin suç olarak
kabul edilmelerini ve ağır yaptırımlara bağlanmalarını gerekli kılabilmektedir.
İtiraz yoluna başvuran Mahkeme itiraz konusu kuralla ilgili aykırılık savında, benzer
suçlar için öngörülen hükümleri karşılaştırarak ceza miktarları arasında orantısızlık
bulunduğunu ve 5237 sayılı Kanun’da düzenlenen karşılıklı hakarete ilişkin hükümlerin 1632
sayılı Kanun’a göre sanık lehine olduğunu belirtmişse de sadece suçun konusunu esas alarak
ve benzer suçlar için öngörülen ceza miktarlarını kıyaslayarak suç ve ceza arasında adil denge
bulunup bulunmadığı konusunda bir karar vermek sorunu tek yönlü ya da eksik olarak ele
almak anlamına gelir. Suç ve ceza arasında adalete uygun bir oranın bulunup bulunmadığının
saptanmasında benzer bir suç için konulmuş ceza ile yapılacak bir kıyaslamanın değil, o
suçun yarattığı etkinin ve sonuçlarının dikkate alınması gerekir. Yasa koyucu, benzer
eylemler için değişik cezalar yanında, daha hafif bir eylem için daha ağır bir cezayı da uygun
görebilir. Bu yönüyle de yasa koyucu, üste hakaret eyleminin askeri itaat ve disiplin
üzerindeki etkisini ve doğuracağı tehlikeyi dikkate alarak asta hakaret eylemine oranla daha
ağır bir şekilde cezalandırılmasını benimsemiştir. Dolayısıyla yasa koyucunun, takdir
yetkisine dayanarak ve eylemin meydana getireceği neticeleri de dikkate alarak düzenlediği
itiraz konusu kuralda hukuk devleti ilkesi ile çelişen bir yön bulunmamaktadır.
Diğer taraftan yasa koyucu, farklı hukuksal konumda olan kişileri farklı kurallara tâbi
tutabilir. Asker kişiler ile sivil kişiler aynı hukuksal konumda olmadıkları gibi 211 sayılı Türk
Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’nda “ast” ve “üst” olarak tanımları yapılmış asker
kişiler de aynı hukuksal konumda değildirler. Hakaret suçunun, askeri düzen ve disiplinin
gereği olarak askeri hiyerarşiye dayalı bir ilişki içinde bulunan asker kişiler ile hiyerarşik
ilişkinin bulunmadığı toplum yaşamında ve kişiler üzerinde farklı etki ve sonuçlarının olduğu
açıktır. Yasa koyucu da bu farklı sonuçları dikkate alarak hakaret suçu bakımından sivil asker
ayrımı yanında asker kişiler açısından da ast ve üst ayrımı yaparak asta hakaret ve üste
hakaret eylemlerini farklı kurallara bağlamış ve itiraz konusu kuralla üste hakaret eylemi için
Askeri Ceza Kanunu’nda düzenleme yapmıştır. Bu anlamda farklı hukukî statü içinde bulunan
ast ve üst olarak sınıflandırılan asker kişiler ile sivil kişilerin farklı kurallara tâbi tutulmasında
eşitlik ilkesine aykırılıktan bahsedilemez.
Açıklanan nedenlerle itiraz konusu kural Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırı
değildir. İtirazın reddi gerekir.
Haşim KILIÇ, Fulya KANTARCIOĞLU, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Engin
YILDIRIM ile Celal Mümtaz AKINCI bu görüşe katılmamışlardır.
VI- SONUÇ
22.5.1930 günlü, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 85. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Haşim KILIÇ, Fulya
KANTARCIOĞLU, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Engin YILDIRIM ile Celal Mümtaz
AKINCI’nın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 31.5.2012 gününde karar verildi.
Başkan
Haşim KILIÇ
Başkanvekili
Serruh KALELİ
Başkanvekili
Alparslan ALTAN
Üye
Fulya KANTARCIOĞLU
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
Üye
Osman Alifeyyaz
PAKSÜT
Üye
Zehra Ayla PERKTAŞ
Üye
Recep KÖMÜRCÜ
Üye
Burhan ÜSTÜN
Üye
Engin YILDIRIM
Üye
Nuri NECİPOĞLU
Üye
Hicabi DURSUN
Üye
Celal Mümtaz AKINCI
Üye
Erdal TERCAN
Üye
Muammer TOPAL
Üye
Zühtü ARSLAN
KARŞIOY YAZISI
İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, astına hakaret eden üst veya amirlerin eyleminin
disiplin suçu olarak disiplin mahkemesinde, üst veya amirine hakaret eden astın eyleminin ise
askeri suç olarak askeri mahkemede yargılanacağını, böylece aynı sözleri söyleyerek aynı
suçu işleyen kişilerin farklı mahkemelerde yargılanıp, farklı sonuçların ortaya çıkacağını,
bunun da Anayasa’nın 10. maddesinde yer alan eşitlik ilkesine aykırı olduğunu ileri
sürmüştür.
Öncelikle disiplin mahkemesinin bildiğimiz anlamda bir mahkeme olmadığını belirtmek
gerekir. Disiplin mahkemelerinin üyelerinin hâkim sınıfından olmaması, bu mahkemelerde
görev yapan subay ve astsubayların aynı zamanda normal kıta görevlerini sürdürmeleri, bu
üyelerin birlik komutanı tarafından seçilmeleri, birlik komutanın aynı zamanda bu
mahkemede iddianame düzenleyerek dava açması gibi hususların varlığı bu mahkemelerin
bağımsız ve tarafsızlığına gölge düşürmektedir. Nitekim İrfan Bayrak-Türkiye davasında
(Başvuru No: 39429/98), AİHM, bağımsızlığı ve tarafsızlığı şüpheli disiplin mahkemelerinin
mahkemeden çok bir kurul niteliği taşıdığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucunu varmıştı.
Kanunlarda yapılan sınıflandırmalar veya farklılaştırmalar, kişilerin ve durumların sahip
oldukları özelliklerin tümü veya bazı yönleri bakımından taşıdıkları benzerlik ve
farklılıklardan türemektedir. Herhangi bir ayrımcılığa imkân tanımamak için eşitlik ilkesi,
yasayla yapılan ayrım, sınıflandırma veya farklılaştırmaların ilgili konunun içeriği
bakımından meşrulaştırılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu amaçla kullanılacak haklı neden veya
nedenlerin anlaşılabilir, amaçla ilgili, makul ve adil olması gerekir. Önümüzdeki konuda
ayrımcılığı meşrulaştıran temel neden astın üste hakareti ile üstün asta hakaretinin askeri
disiplin, itaat ve hiyerarşiyi korumada aynı değerde olmadıkları görüşüdür. Bu yaklaşım,
askeri disiplin ve hiyerarşiyi mutlak bir değer olarak anayasamızın ve insan haklarının en
temel ilkelerinden olan ayrımcılık yasağının üstüne çıkarmaktadır. Ast ve üst olarak
sınıflandırılan asker kişilerin hukuksal konumlarının aynı olmaması, eşitlik ilkesinin en temel
özelliği olan ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını meşru göstermenin bir nedeni
olmamalıdır.
Astın üste hakaret etmesi askeri disiplini bozan bir eylem olmakla birlikte üstün asta
hakaret etmesinin de askeri disipline zarar verdiğini söyleyebiliriz. Hakarete uğrayan bir ast
kendisini çaresizlik içinde hissedebilir ve motivasyonunu kaybedebilir. Sırf askeri hiyerarşi ve
disiplin zarar görmesin diye aynı eylemi yapanlardan üstün daha çok, astın ise daha az
korunması günümüzün insan hakları anlayışı ile bağdaşmamaktadır. Ast konumunda
bulunanların insan haklarından daha az yararlanmaları demek olan bu durum kabul
edilemeyeceği gibi askeri hiyerarşi ile askeri disiplin ve itaati sağlamaya yönelik
düzenlemeler de Anayasa’ya ve insan haklarına aykırılık teşkil edemez.
Sonuç olarak, itiraz konusu kuralın Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen insan
haklarına saygılı demokratik hukuk devleti ilkesi ile beraber düşünüldüğünde, 10. maddesine
aykırı olduğu düşüncesiyle, çoğunluk görüşüne muhalefet edilmiştir.
Başkan
Haşim KILIÇ
Üye
Engin YILDIRIM
Üye
Celal Mümtaz AKINCI
KARŞI OY GEREKÇESİ
İtiraz yoluna başvuran mahkeme, Askeri Ceza Kanunu’nun 85. maddesinin iptali için
başvuruda bulunurken, ast ve üstün birbirlerine karşı hakaret suçlarını kıyaslamakta ve astın
üste hakaretinin bir askeri cürüm olarak düzenlenmesine karşın, astın üste karşı hakaretinin
477 sayılı Kanun’da bir disiplin suçu şeklinde düzenlendiğini, dolayısiyle ast yönünden vahim
sonuçlara yol açan bir durumun söz konusu olduğunu ileri sürmektedir. Diğer bir deyişle,
itiraz başvurusu ast yönünden bir değerlendirmeye dayalı bulunmaktadır. Oysa, astın bu kabil
fiilleri, 477 sayılı Disiplin Mahkemeleri Kuruluşu, Yargılama Usulü Ve Disiplin Suç Ve
Cezaları Hakkında Kanun’un “Astına söven, hakaret eden ve kötü davrananlar” başlıklı 55.
maddesinde bir disiplin suçu olarak özel şekilde düzenlenmiştir. İtiraz Mahkemesinin
gerekçesinde belirtilen mahzurlar, ancak bu hükmün Anayasa Mahkemesi önüne getirilmesi
halinde inceleme konusu yapılabilecektir. Bu maddeyi getirme yetkisi ise kuşkusuz bu konuda
yargılama yapmayı yetkili Disiplin Mahkemesine ait bulunmaktadır. İtiraz yoluyla getirilen
Askeri Ceza Kanunu’nun 85. maddesi ise astın üste karşı hakaret fiillerini, bir askeri cürüm
biçiminde düzenleyen bir hüküm mesabesindedir ve bu kuralın iptali halinde, sadece astın
üste karşı hakaret fiilleri suç olmaktan çıkabilir ve bu halde dahi, bir başka özel Yasa’da
düzenlenen bir fiil (üstün asta hakareti) bu kararla Askeri Ceza Kanunu kapsamına alınamaz.
Açıklanan nedenlerle, itiraz yoluna başvuran mahkemenin, gerekçelendirdiği başvuruyu
yapmaya yetkili olmadığı, dolayısiyle işin esasına geçilmeden başvurunun yetkisizlik
nedeniyle reddi gerektiği kanısına vardığımızdan; çoğunluğun işin esasına geçilmesine dair
kararına katılmıyoruz.
Başkanvekili
Serruh KALELİ
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
Üye
Burhan ÜSTÜN
Üye
Nuri NECİPOĞLU
KARŞIOY GEREKÇESİ
1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 85. maddesinin itiraz konusu ilk fıkrasında “Bir
amire veya üste hakaret eden üç aydan bir seneye kadar hapis cezası ile hakaret hizmet
esnasında yahut hizmete müteallik bir muameleden dolayı vuku bulursa altı aydan üç seneye
kadar hapsolunur” denilmektedir. Disiplin suçu niteliğindeki asta hakaret suçu ise 477 sayılı
Disiplin Mahkemeleri Kanunu’nun 55. maddesinde düzenlenerek astına sövenlerin, hakaret
edenlerin veya askeri usul ve kurallar ve nizamlar dışında kötü davrananların iki aya kadar
oda veya göz hapsi cezası ile cezalandırılacakları öngörülmüştür. Böylece üste hakaret suçu
askeri suç olarak düzenlendiği halde asta hakaret suçu disiplin suçu kapsamına alınmıştır.
Anayasa’nın 2. maddesinde yar alan hukuk devletinin, her alanda olduğu gibi ceza
hukuku alanında da eşitlik ve adaleti sağlamakla yükümlü olduğu kuşkusuzdur. Bu
doğrultuda, Anayasa Mahkemesi’nin bir çok kararında belirtildiği gibi, yasa koyucunun
cezalandırma yetkisini kullanırken, Anayasa’nın ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı
kalmak koşuluyla, hangi eylemlerin suç sayılacağını, bunlara verilecek cezanın türünü,
miktarını, oranını, artırım ve indirim nedenlerini belirleme konusunda takdir yetkisi
bulunmakta ise de bu yetki kullanılırken suç ile ceza arasındaki adil dengenin korunması ve
öngörülen cezanın, cezalandırmada güdülen amacı gerçekleştirmeye elverişli olması insan
haysiyetine aykırı ve zalimane olmaması gibi hususların dikkate alınması zorunludur. Suç ile
ceza arasında bulunması gereken adil dengeyi bozan ya da kişinin Anayasa’nın 17.
maddesinde düzenlenen insan haysiyetiyle bağdaşmayan muameleye tâbi tutulması sonucunu
doğuran veya 38. maddesindeki ilkeleri gözetmeyen düzenlemeler yasa koyucunun takdir
yetkisi içinde kabul edilemeyeceğinden yalnız söz konusu Anayasal ilkelere değil, hukuk
devleti ilkesine de aykırılık oluşturur.
Askerlik hizmetinin, ulusal güvenliğin sağlanmasındaki yeri ve önemi, sivil yaşamda
suç sayılmayan eylemlerin suç olarak kabul edilmelerini ya da hafif sayılabilecek cezaları
gerektiren eylemlerin daha ağır yaptırımlara bağlanmalarını zorunlu kılabilir. Ancak, bu
durumun, insan onurunu zedelemeyen adil ve hakkaniyete uygun bir ceza sisteminin
uygulanması gereğini ortadan kaldıramayacağı açıktır.
Astın üste hakareti halinde, itiraz konusu kural uyarınca uygulanacak ceza, aynı suçu
üstün asta karşı işlemesi durumunda verilecek ceza ile karşılaştırıldığında arada çok büyük bir
fark bulunduğu, ayrıca bu cezaların uygulandığı suçların birinin askeri suç, diğerinin disiplin
suçu kapsamında olması nedeniyle değişik hukuki sonuçlara yol açtığı görülmektedir.
Ölçüsüzlüğü ve adaletsizliği gözardı edilemeyecek kadar belirgin olan, bu nedenle insan
onuruyla da bağdaşmayan bir kuralı, askeri hizmetlerin gereğine ve özelliğine dayanarak
meşrulaştırmak, kaçınılmaz olarak yasa koyucunun askeri suçlar konusundaki takdir
yetkisinin denetimsizliğe varacak derecede genişletilmesine yol açar. Oysa, hukuk devletinde
suç ile ceza arasındaki adil dengenin her koşulda aranması ve yasa koyucunun bu konudaki
takdir yetkisinin denetlenmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 2. ve 17. maddelerine aykırı olan itiraz konusu
kuralın, iptali gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Üye
Fulya KANTARCIOĞLU
KARŞIOY YAZISI
Askeri Ceza Kanunu’nun 85. maddesinin itiraz konusu birinci fıkrasında, bir amire veya
üste hakaret eden asker kişinin üç aydan bir seneye kadar hapis cezası ile, hakaret hizmet
esnasında yahut hizmete müteallik bir muameleden dolayı vuku bulursa altı aydan üç seneye
kadar hapis cezası ile cezası ile cezalandırılması öngörülmektedir.
İtiraz eden mahkeme, bu suçun, cezası ve yargı yeri yönünden asta hakaret suçuyla
karşılaştırıldığında orantısız ve gayrı adil olduğunu belirterek kuralın Anayasa’nın 2.
maddesine aykırı olduğunu öne sürmüştür.
Anayasa’nın 2. maddesinde hukuk devleti ilkesi düzenlenmiş, 17. maddesinde kişinin
maddi ve manevi varlığı güvence altına alınmıştır.
Hakaret, kime yapılırsa yapılsın kişi haysiyetine yönelik haksız bir eylem olduğundan,
bütün çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi, ceza kanunları ile yaptırıma bağlanmıştır.
Askeri Ceza Kanunu’nda üste hakaretin ayrı bir suç olarak ihdas edilmesinin, askeri disiplini
korumaya yönelik olduğu, buna karşılık asta hakaretin aynı derecede önemli görülmediği
anlaşılmaktadır.
Asta ve üste karşı hakaret eylemlerine verilen cezalar ve bunlara bağlı kanuni sonuçlar
bakımından itiraz eden mahkemenin başvurusunda açıklandığı üzere her iki durumda aşırı
derecede farklar bulunduğu, asta hakaretin askeri disiplinin sağlanmasında elverişli ve zorunlu
bir yöntem olmadığı, kişi haysiyetinin rütbe ile ölçülemeyeceği, cezada farklılığın ancak
askeri disiplin gerekleriyle açıklanabilecek ölçülerde kalması gerektiği, kaldı ki asta hakaretin
yeterli yaptırımla karşılaşmamasının silahlı kuvvetler kurumundaki disiplin bozucu etkisinin
bazı hallerde üste hakaretin etkisinden bile daha fazla olabileceği gözetildiğinde, itiraz konusu
kuralın hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı sonucuna varılmaktadır. Kuralın, Anayasa’nın 2.
maddesine aykırılık nedeniyle iptali gerekir.
Üye
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
[R.G. 23 Ekim 2012 – 28450]
—— • ——
BAKANLAR KURULU KARARLARI
Karar Sayısı : 2012/3838
Ekli listede imza yeri ve tarihleri ile adları yazılı anlaşmaların yürürlüğe girdiği
tarihlerin aynı listede belirtildiği şekilde tespit edilmesi; Dışişleri Bakanlığının anılan listede
tarih ve sayıları belirtilen yazıları üzerine, 31/5/1963 tarihli ve 244 sayılı Kanunun 3 üncü
maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 10/10/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır.
Abdullah GÜL
CUMHURBAŞKANI
Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan
B. ARINÇ
A. BABACAN
B. ATALAY
B. BOZDAĞ
Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı
S. ERGİN
F. ŞAHİN
E. BAĞIŞ
N. ERGÜN
Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı
F. ÇELİK
E. BAYRAKTAR
A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri
Bakanı
Ekonomi Bakanı
T. YILDIZ
S. KILIÇ
M. M. EKER
H. YAZICI
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Gençlik ve Spor Bakanı Gıda,
Tarım
ve
Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı
İ. N. ŞAHİN
C. YILMAZ
E. GÜNAY
M. ŞİMŞEK
İçişleri Bakanı
Kalkınma Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı Maliye Bakanı
Ö. DİNÇER
İ. YILMAZ
V. EROĞLU
Milli Eğitim Bakanı Milli Savunma BakanıOrman ve Su İşleri Bakanı
R. AKDAĞ
B. YILDIRIM
Sağlık BakanıUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
[R.G. 24 Ekim 2012 – 28451]
—— • ——
Karar Sayısı : 2012/3846
6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına
Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım
Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan başvuru
süresinin uzatılmasına ilişkin ekli Kararın yürürlüğe konulması; Maliye Bakanlığının
18/10/2012 tarihli ve 27838 sayılı yazısı üzerine, anılan Kanunun 6 ncı maddesine göre,
Bakanlar Kurulu'nca 22/10/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır.
Abdullah GÜL
CUMHURBAŞKANI
Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan
F. ÇELİK
A. BABACAN
B. ATALAY
N. ERGÜN
Başbakan Yardımcısı V.Başbakan YardımcısıBaşbakan YardımcısıBaşbakan Yardımcısı V.
S. ERGİN
F. ŞAHİN
E. BAĞIŞ
N. ERGÜN
Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı
F. ÇELİK
E. BAYRAKTAR
A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Çevre ve Şehircilik BakanıDışişleri
Bakanı
Ekonomi Bakanı
T. YILDIZ
S. KILIÇ
M. M. EKER
H. YAZICI
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Gençlik ve Spor Bakanı Gıda,
Tarım
ve
Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı
İ. N. ŞAHİN
C. YILMAZ
E. GÜNAY
M. ŞİMŞEK
İçişleri Bakanı
Kalkınma Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı Maliye Bakanı
Ö. DİNÇER
İ. YILMAZ
V. EROĞLU
Milli Eğitim Bakanı Milli Savunma Bakanı Orman ve Su İşleri Bakanı
R. AKDAĞ
B. YILDIRIM
Sağlık BakanıUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
22/10/2012 TARİHLİ VE 2012/3846 SAYILI
KARARNAMENİN EKİ
KARAR
Başvuru süresi
MADDE 1 – (1) 19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının
Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi
ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinin üçüncü
fıkrasında belirtilen ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenen güncelleme
listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre
oluşturulan tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre 2/B alanlarındaki taşınmazların
kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilen kişilerin başvuru süresi üç
ay uzatılmıştır.
Yürürlük
MADDE 2 – (1) Bu Karar yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 3 – (1) Bu Karar hükümlerini Maliye Bakanı yürütür.
[R.G. 24 Ekim 2012 – 28451]
—— • ——
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünden:
HABERLEŞME, SEYRÜSEFER, GÖZETİM SİSTEMLERİ MÂNİA
KRİTERLERİ HAKKINDA YÖNETMELİK
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve Kısaltmalar
Amaç
MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, yer temelli sivil CNS sistemlerinin mânia
kriterlerine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.
Kapsam
MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, Türk hava sahasında hizmet veren tüm sivil CNS
sistemlerini kapsar.
Dayanak
MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik;
a) 14/10/1983 tarihli ve 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanununun 41 inci, 47 nci ve
48 inci maddeleri ve 10/11/2005 tarihli ve 5431 sayılı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 10 uncu ve 22 nci maddelerine dayanılarak,
b) 5/6/1945 tarihli ve 4749 sayılı Şikago’da 7 Aralık 1944 Tarihinde Akit ve İmza
Edilmiş Olan Milletlerarası Sivil Havacılık Anlaşması ile Geçici Sözleşmesi ve Bunların
Eklerinin Onanması Hakkında Kanun ile kabul edilen ICAO Şikago Sözleşmesinin 10 uncu
ekinin 1 inci Cildine, EUROCAE ED-52 Dokümanına ve ICAO EUR Doc 015
gerekliliklerine paralel olarak,
hazırlanmıştır.
Tanımlar ve kısaltmalar
MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen;
a) Bakanlık: Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığını,
b) CNS sistemleri: Haberleşme, seyrüsefer, gözetim sistemlerini,
c) CVOR: Geleneksel VHF frekansında çalışan çok yönlü radyo seyrüsefer istikamet
cihazını,
ç) DME: Mesafe ölçüm cihazını,
d) DVOR: Doppler VHF frekansında çalışan çok yönlü radyo seyrüsefer istikamet
cihazını,
e) EUROCAE: Avrupa Sivil Havacılık Donanımı Teşkilatını,
f) Genel Müdür: Sivil Havacılık Genel Müdürünü,
g) Genel Müdürlük: Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünü,
ğ) ICAO: Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatını,
h) ILS: Aletli iniş sistemini,
ı) ILS hassas sahası: ILS çevresinde kritik sahanın ötesinde de devam eden ancak, kara
veya hava araçları ile yayaların hareketlerine kontrollü olarak izin verilen, sınırları belirlenmiş
ve koruma altına alınmış sahaları,
i) ILS kritik sahası: ILS çevresinde, Localizer ve Glide Path antenlerinden yayınlanan
sinyallerin engellenerek veya yansıtılarak bozulmaması için bu antenlerin önünde kalan, kara
veya hava araçları ile yayaların girmesine kesinlikle müsaade edilmeyen, sınırları belirlenmiş
ve koruma altına alınmış sahaları,
j) Mânia: Uçakların yerdeki hareketleri için ayrılmış yüzey üzerinde veya uçuş
halindeki uçakların korunması amacıyla, belirlenmiş bir yüzeyin üzerinde uzanan alan
boyunca yerleştirilmiş tüm sabit ve gezici nesneler veya bölümleri,
k) NDB: Yönlendirilmemiş radyo yayınını,
l) VOR: VHF frekansında çalışan çok yönlü radyo seyrüsefer istikamet cihazını,
ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
CNS Sistemleri Yerleşim ve Mânia Kriterleri
CVOR cihazı yerleşim kriterleri
MADDE 5 – (1) CVOR cihazı yer seçimi aşağıda belirtilen kriterler dikkate alınarak
yapılır. Cihazın kurulumu için ihtiyaç duyulan bölgede en uygun koordinat tespit edilerek
yapılan uçuş kontrol testleri ile CVOR cihazının uluslararası standartlarda hizmet verilmesi
sağlanır.
a) Arazi eğimi:
1) Cihaz anteni merkez olmak şartıyla 65 metre yarıçaplı alan içerisinde kot farkı
sıfırdır.
2) Anten merkez olmak şartıyla 65 metre ila 250 metre yarıçaplı alan içerisinde eğim %
2,3 ve altındadır.
3) Anten merkez olmak şartıyla 250 metre ila 400 metre yarıçaplı alan içerisinde eğim
% 4 ve altındadır.
4) Anten merkez olmak şartıyla 400 metre ila 600 metre yarıçaplı alan içerisinde eğim
% 8 ve altındadır.
b) Tabii ve suni engellere ilişkin kriterler:
1) Cihaz anteni merkez olmak şartıyla 65 metre yarıçaplı alan içerisinde kot farkı
sıfırdır. Bu sahada tabii ya da suni hiçbir engele müsaade edilmez.
2) Anten merkez olmak şartıyla 65 metre ila 250 metre yarıçaplı alan içerisinde;
– Yüksekliği 7 metreyi aşmayan tek ağaçlara izin verilebilir,
– Yüksekliği 1,2 metreyi aşmayan tel çitlere izin verilebilir,
– Hiçbir metal objeye izin verilmez.
3) Anten merkez olmak şartıyla 250 metre ila 400 metre yarıçaplı alan içerisinde;
– Yüksekliği 10 metreyi aşmayan ve radyale göre yaptığı açı 7 derecenin altında olan
ağaç gruplarına,
– Yüksekliği 12 metreyi aşmayan tek ağaçlara,
– l0 kV’ı aşmayan, yarıçap hizasında yüksekliği 5 metreyi aşmayan enerji/telefon nakil
hatlarına,
izin verilebilir.
4) Anten merkez olmak şartıyla 400 metre ila 600 metre yarıçaplı alan içerisinde;
– Yüksekliği 6 metreyi aşmayan metalik binalara,
– Yüksekliği 12 metreyi aşmayan binalara,
– Yüksekliği 13 metreyi aşmayan yoğun ormana,
– Yüksekliği 9 metreyi aşmayan ve radyale göre yaptığı açı 10 derecenin altında olan
enerji nakil hatlarına,
izin verilebilir.
5) Anten merkez olmak şartıyla 600 metre ila 3000 metre yarıçaplı alan içerisinde,
yapılaşmaların CVOR anteni merkez olmak üzere 1 derecenin altında olması şartı aranır.
DVOR cihazı yerleşim kriterleri
MADDE 6 – (1) DVOR cihazı yer seçimi aşağıda belirtilen kriterler dikkate alınarak
yapılır. Cihazın kurulumu için ihtiyaç duyulan bölgede en uygun koordinat tespit edilerek,
yapılan uçuş kontrol testleri ile DVOR cihazının uluslararası standartlarda hizmete verilmesi
sağlanır.
a) Arazi eğimi:
l) Cihaz anteni merkez olmak şartıyla 100 metre yarıçaplı alan içerisinde eğim % 2,3 ve
altındadır.
2) Anten merkez olmak şartıyla 100 metre ila 200 metre yarıçaplı alan içerisinde eğim
% 4 ve altındadır.
3) Anten merkez olmak şartıyla 200 metre ila 300 metre yarıçaplı alan içerisinde eğim
% 8 ve altındadır.
b) Tabii ve suni engellere ilişkin kriterler:
1) Cihaz anteni merkez olmak şartıyla 100 metre yarıçaplı alan içerisinde;
– Yüksekliği 7 metreyi aşmayan tek ağaçlara izin verilebilir.
– Hiçbir metal objeye izin verilmez.
2) Anten merkez olmak şartıyla 200 metre yarıçaplı alan içerisinde;
– Yüksekliği 10 metreyi aşmayan ve radyale göre yaptığı açı 7 derecenin altında olan
ağaç gruplarına,
– Yüksekliği 12 metreyi aşmayan tek ağaçlara,
– l0 kV’ı aşmayan, yarıçap hizasında yüksekliği 5 metreyi aşmayan enerji/telefon nakil
hatlarına,
izin verilebilir.
3) Anten merkez olmak şartıyla 200 metre ila 300 metre yarıçaplı alan içerisinde;
– Yüksekliği 6 metreyi aşmayan metalik binalara,
– Yüksekliği 12 metreyi aşmayan binalara,
– Yüksekliği 9 metreyi aşmayan ve radyale göre yaptığı açı 10 derecenin altında olan
enerji nakil hatlarına,
izin verilebilir.
4) Anten merkez olmak şartıyla 300 metre ila 3000 metre yarıçaplı alan içerisinde,
yapılaşmaların DVOR anteni merkez olmak üzere 1 derecenin altında olması şartı aranır.
DME mânia kriterleri
MADDE 7 – (1) DME için herhangi özel bir kriter bulunmamakta ve diğer seyrüsefer
yardımcı cihazları ile eşlenik çalışması durumunda eşlenik çalıştığı cihazlar için belirlenen
kriterler DME için de geçerlidir.
ILS mânia kriterleri
MADDE 8 – (1) ILS’ye ait Localizer ve Glide Path Cihazı için mâniaların kontrol
altında tutulması gereken saha aşağıda belirtilmektedir. Bu sahadaki yapılaşma talepleri için,
herhangi bir inşaat çalışması yapılmadan önce Genel Müdürlüğün görüşlerinin alınması
gerekmektedir.
RADAR mânia kriterleri
MADDE 9 – (1) Anten çevresinde olan yapılaşmanın anten yatay düzleminin 0,5
derecelik açısının altında olması gerekir.
(2) Radar mânia kriterleri için ayrıntılı şema ek-1’de yer almaktadır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Genel Esaslar
Yayın performansı
MADDE 10 – (1) Havaalanı CNS sistemleri yayın performanslarının olumsuz
etkilenmemesi açısından, havaalanı mânia planları sınırları dâhilinde yapılacak tüm yapıların
dış yüzey kaplamalarında yansıtıcı özellikteki malzemeler kullanılamaz.
İnşaat sınırlamaları
MADDE 11 – (1) CNS sistemlerinin çevresinde inşa edilecek yapıların 2920 sayılı Türk
Sivil Havacılık Kanununun 47 nci maddesi hükümlerine uygun olarak yapılması zorunludur.
(2) Genel Müdürlükçe konulan sınırlamalar, 5/6/1945 tarihli ve 4749 sayılı Kanunla
onaylanan Uluslararası Sivil Havacılık Sözleşmesi gereğince kurulan ICAO tarafından
yayımlanan Havacılık Haberleşmesi konulu Ek-10 ile Havaalanları konulu Ek-14’ün ve bu
eklere ilişkin olarak yayımlanan dokümanların son şeklinde belirlenen standartların altında
olamaz.
(3) CNS sistemlerinin çevresinde gerçekleştirilmesi planlanan yapılaşmaların ve rüzgar
türbinlerinin, 5/6/1945 tarihli ve 4749 sayılı Kanunla onaylanan Uluslararası Sivil Havacılık
Sözleşmesi gereğince kurulan ICAO tarafından yayımlanan EUR Doc 015 hükümlerine
uygun olarak yapılması zorunludur.
(4) ICAO tarafından yayımlanan EUR Doc 015 dokümanı doğrultusunda; VOR, DME
ve NDB cihazlarına ait istasyon koordinatı merkez olmak üzere 3.000 metre yarıçaplı
alandaki yapılaşma, 15.000 metre yarıçaplı alandaki rüzgar enerji santrali, radar istasyonları
ile ilgili olarak istasyon koordinatı merkez olmak üzere 15.000 metre yarıçaplı alandaki ve
ILS için 8 inci maddede belirtilen alandaki yapılaşma talepleri için Genel Müdürlüğün görüşü
alınır.
CNS sistemlerinin kritik ve hassas sahalarının korunması
MADDE 12 – (1) CNS sistemlerinin kritik ve hassas sahalarının korunmasından ve
cihazın bulunduğu alanın bu Yönetmelikte belirtilen mânia kriterlerine uygun hale
getirilmesiden cihazın bağlı bulunduğu havaalanı yönetimi sorumludur.
(2) CNS sistemlerinin kritik ve hassas sahalarının korunması “Girilmez” tabelaları,
görsel işaretçiler, sahanın plastik zincirlerle çevrelenmesi ve benzeri yöntemler ile sağlanır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
İdari yaptırımlar
MADDE 13 – (1) Bu Yönetmelikte belirtilen kurallara uymayan işletmelere ve ilgili
personele 2920 sayılı Kanun ve ilgili diğer mevzuatta yer alan idari yaptırımlar uygulanır.
Yönetmelikte hüküm bulunmayan haller
MADDE 14 – (1) Bu Yönetmelikte hüküm bulunmayan hallerde ilgili diğer mevzuat
hükümleri ile uluslararası dokümanlarda belirtilen hükümler uygulanır.
Yürürlük
MADDE 15 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 16 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Sivil Havacılık Genel Müdürü yürütür.
[R.G. 24 Ekim 2012 – 28451]
—— • ——
TEBLİĞLER
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından:
3/1 NUMARALI TİCARİ AMAÇLI SU ÜRÜNLERİ AVCILIĞINI DÜZENLEYEN
TEBLİĞ (TEBLİĞ NO: 2012/65)’DE DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ
(TEBLİĞ NO: 2012/68)
MADDE 1 – 18/8/2012 tarihli ve 28388 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan, 3/1
Numaralı Ticari Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğ (Tebliğ No: 2012/65)’in 9
uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (l) bendinde yer alan “gün doğumu ile gün batımı” ibaresi
“20.00 - 05.00 saatleri” olarak değiştirilmiştir.
MADDE 2 – Aynı Tebliğin 13 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (g) bendinde yer alan
“batısında” ibaresi “doğusunda” olarak değiştirilmiştir.
MADDE 3 – Aynı Tebliğin, 46 ncı maddesinin onüçüncü fıkrasında yer alan “halat
tamburu,” ibaresi metinden çıkarılmıştır.
MADDE 4 – Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 5 – Bu Tebliğ hükümlerini Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı yürütür.
[R.G. 24 Ekim 2012 – 28451]
—— • ——
Özelleştirme İdaresi Başkanlığından:
ÖZELLEŞTİRME YÜKSEK KURULU KARARI
TARİH
: 22/10/2012
KARAR NO : 2012/156
KONU
: Kangal Termik Santralinin özelleştirme
kapsam ve programına alınması.
Özelleştirme Yüksek Kurulu’nca;
Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 03/08/2012 tarih ve 5290 sayılı yazısına istinaden;
1. Elektrik Üretim A.Ş.’ye ait Kangal Termik Santrali (Santral) ile Santral tarafından
kullanılan Elektrik Üretim A.Ş. ve Hazine’nin mülkiyetindeki taşınmazların, 53318 ve 72760
no.lu ruhsatlar ile bu ruhsatların kapsadığı maden sahalarının özelleştirme kapsam ve
programına alınmasına,
2. Kangal Termik Santrali ile Santral tarafından kullanılan Elektrik Üretim A.Ş. ve
Hazine’nin mülkiyetindeki taşınmazların “Varlık Satışı”, 53318 ve 72760 no.lu ruhsatlar ile
bu ruhsatların kapsadığı maden sahalarının “İşletme Hakkının Verilmesi” yöntemi ile bir
bütün halinde özelleştirilmesine,
3. Özelleştirme işlemlerinin 31.12.2015 tarihine kadar tamamlanmasına
karar verilmiştir.
[R.G. 24 Ekim 2012 – 28451]
—— • ——
Özelleştirme İdaresi Başkanlığından:
ÖZELLEŞTİRME YÜKSEK KURULU KARARI
TARİH
: 22/10/2012
KARAR NO
: 2012/157
KONU
: Mersin/Tarsus/Şehitisak Taşınmazının Özelleştirilmesi.
Özelleştirme Yüksek Kurulu’nca;
Özelleştirme İdaresi Başkanlığının (İdare) 19/07/2012 tarih 4945 sayılı yazısına
istinaden;
T.C. Devlet Demiryolları (TCDD) İşletmesi Genel Müdürlüğü adına kayıtlı iken
Kurulumuzun 30/04/2009 tarih, 2009/20 sayılı Kararıyla özelleştirme kapsam ve programına
alınan Mersin ili, Tarsus ilçesi, Şehitisak mahallesi, 814 ada, 3 no.lu parselde bulunan
2.445,00 m2 yüzölçümlü taşınmazın “satış” yöntemiyle özelleştirilmesini teminen İhale İlanı
ve İhale Şartnamesinde belirtilen hususlar kapsamında yapılan ihale sonucunda ihale
komisyonunca;
“Mersin İli, Tarsus İlçesi, Şehitisak Mahallesi, 814 ada, 3 no’lu parselde bulunan
2.445,00 m2 yüzölçümlü arsa ve üzerindeki taşınmazın; 6.310.000 (Altımilyonüçyüzonbin)
Türk Lirası bedelle en yüksek teklifi veren Mahmut ERTÜRK- Harun AYNECİ- Hamit
DOĞAN Ortak Girişim Grubu’na İhale Şartnamesi çerçevesinde satılmasına, Mahmut
ERTÜRK- Harun AYNECİ- Hamit DOĞAN Ortak Girişim Grubu’nun sözleşmeyi
imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde,
teminatının İdare lehine irat kaydedilmesine, 6.300.000 (Altımilyonüçyüzbin) Türk Lirası
bedelle ikinci teklifi veren Raşit Derya POZCU’ya İhale Şartnamesi çerçevesinde satılmasına,
Raşit Derya POZCU’nun sözleşmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri
yerine getirmemesi halinde, teminatının İdare lehine irat kaydedilmesine, 5.760.000
(Beşmilyonyediyüzaltmışbin) Türk Lirası bedelle üçüncü teklifi veren Mehmet Sinan
ALTINYÜZÜK’e İhale Şartnamesi çerçevesinde satılmasına, Mehmet Sinan
ALTINYÜZÜK’un sözleşmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine
getirmemesi halinde, teminatının İdare lehine irat kaydedilmesine, 5.630.000
(Beşmilyonaltıyüzotuzbin) Türk Lirası bedelle dördüncü teklifi veren Alıcı Boru Profil İnşaat
Malzemeleri Akaryakıt İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye İhale Şartnamesi
çerçevesinde satılmasına, Alıcı Boru Profil İnşaat Malzemeleri Akaryakıt İthalat İhracat
Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin sözleşmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri
yerine getirmemesi halinde, teminatının İdare lehine irat kaydedilmesine, 5.555.000
(Beşmilyonbeşyüzellibeşbin) Türk Lirası bedelle beşinci teklifi veren Karadeniz Teknik
Mühendislik Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti.’ye İhale Şartnamesi çerçevesinde satılmasına,
Karadeniz Teknik Mühendislik Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti.’nin sözleşmeyi imzalamaktan
imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, teminatının İdare lehine
irat kaydedilmesine, 5.501.000 (Beşmilyonbeşyüzbirbin) Türk Lirası bedelle altıncı teklifi
veren Yusuf SARIŞEN-Levent GÜVERCİN Ortak Girişim Grubu’na İhale Şartnamesi
çerçevesinde satılmasına, Yusuf SARIŞEN-Levent GÜVERCİN Ortak Girişim Grubu’nun
sözleşmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi
halinde, teminatının İdare lehine irat kaydedilmesine, 5.500.000 (Beşmilyonbeşyüzbin) Türk
Lirası bedelle yedinci teklifi veren Dört Mevsim Mağazaları Hipermarket Dayanıklı Tüketim
Malları Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’ye İhale Şartnamesi çerçevesinde satılmasına, Dört
Mevsim Mağazaları Hipermarket Dayanıklı Tüketim Malları Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’nin
sözleşmeyi imzalamaktan imtina etmesi veya diğer yükümlülükleri yerine getirmemesi
halinde, teminatının İdare lehine irat kaydedilmesine ve ihalenin iptaline” dair verilen Kararın
onaylanmasına,
Bu karar çerçevesinde satış sözleşmesi imzalanması ve karar gereklerinin yerine
getirilmesi hususlarında İdarenin yetkili kılınmasına
karar verilmiştir.
[R.G. 24 Ekim 2012 – 28451]
—— • ——
Özelleştirme İdaresi Başkanlığından:
ÖZELLEŞTİRME YÜKSEK KURULU KARARI
TARİH
: 22/10/2012
KARAR NO
: 2012/158
KONU
: Hatay-Altınözü-Fatikli Mahallesi (111 ada 57 nolu parsel)
İmar Planı Değişikliği
Özelleştirme Yüksek Kurulu’nca;
Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 25/09/2012 tarih ve 6341 sayılı yazısına istinaden;
1 – Mülkiyeti Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri A.Ş’ye
(GAYRİMENKUL A.Ş.) ait Hatay İli, Altınözü İlçesi, Fatikli Mahallesi sınırları içerisinde
yer alan, özelleştirme kapsam ve programında bulunan, yüzölçümü 12.203,90 m² olan, 111
ada 57 parsel numaralı taşınmaza yönelik, “Konut Dışı Kentsel Çalışma Alanı(Emsal: 1.00,
Hmax: 10.50 m.) ve Yol” fonksiyonu önerilmesine ilişkin Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca
hazırlanan 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı Değişikliğinin onaylanmasına,
2 – Onaylanan imar planının Resmî Gazete’de yayımlanmasını müteakip, bilgi ve gereği
için Altınözü Belediye Başkanlığı’na gönderilmesine,
karar verilmiştir.
[R.G. 24 Ekim 2012 – 28451]
—— • ——
Özelleştirme İdaresi Başkanlığından:
ÖZELLEŞTİRME YÜKSEK KURULU KARARI
TARİH
: 22/10/2012
KARAR NO
: 2012/159
KONU
: Hatay-Yayladağı-Dutlubahçe Mahallesi
(82 ada 7, 9, 12, 13, 14 ve 15 nolu parseller)
İmar Planı Değişikliği
Özelleştirme Yüksek Kurulu’nca;
Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 25/09/2012 tarih ve 6340 sayılı yazısına istinaden;
1 – Mülkiyeti Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri A.Ş’ye
(GAYRİMENKUL A.Ş.) ait Hatay İli, Yayladağı İlçesi, Dutlubahçe Mahallesi sınırları
içerisinde yer alan, özelleştirme kapsam ve programında bulunan, toplam yüzölçümleri
52.739,00 m² olan, 82 ada 7, 9, 12, 13, 14 ve 15 nolu parsellere yönelik, “Konut Dışı Kentsel
Çalışma Alanı(Emsal: 0.80, Hmax: Serbest), Konut Alanı (TAKS: 0.25, KAKS: 0.50), Çocuk
Bahçesi ve Yol” fonksiyonu önerilmesine ilişkin Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca
hazırlanan 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar
Planı Değişikliğinin onaylanmasına,
2 – Onaylanan imar planlarının Resmî Gazete’de yayımlanmasını müteakip, bilgi ve
gereği için Yayladağı Belediye Başkanlığı’na gönderilmesine,
karar verilmiştir.
[R.G. 24 Ekim 2012 – 28451]
—— • ——
Özelleştirme İdaresi Başkanlığından:
ÖZELLEŞTİRME YÜKSEK KURULU KARARI
TARİH
: 22/10/2012
KARAR NO
: 2012/160
KONU
: İmar Planı.
Özelleştirme Yüksek Kurulu’nca;
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın 24/09/2012 tarih ve 6334 sayılı yazısına istinaden;
1 – İstanbul İli, Beyoğlu İlçesinde, mülkiyeti Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş. Genel
Müdürlüğüne ait 112.147,33 m2 yüzölçümlü Salıpazarı Kruvaziyer Liman Alanına yönelik
“Kruvaziyer Liman Alanı”(E:1,50; hmax:12,50; 15,50; 18,50 m.), “Rekreasyon Alanı”,
“Sosyo-Kültürel Tesis Alanı”, “Yol” kararları getirilmesine ilişkin Özelleştirme İdaresi
Başkanlığınca hazırlanan 4 (dört) paftadan oluşan 1/1.000 ölçekli koruma amaçlı uygulama
imar planı ve 2 (iki) paftadan oluşan 1/5.000 ölçekli koruma amaçlı nazım imar planının
onaylanmasına,
2 – Onaylanan imar planlarının Resmî Gazete’de yayımlanmasını müteakip, bilgi ve
gereği için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Beyoğlu Belediye Başkanlığı’na
gönderilmesine,
karar verilmiştir.
[R.G. 24 Ekim 2012 – 28451]
—— • ——
2013 YILI PROGRAMI
18 Ekim 2012 Tarihli ve 28445 Sayılı Resmi Gazete'de Yayımlanan 4 Ekim
2012 Tarihli ve 2012/3839 Sayılı 2013 Yılı Programının Uygulanması,
Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararı Eki 2013 Yılı
Programı
23 Ekim 2012 Tarihli ve 28450 Sayılı Resmi Gazete – Mükerrer Sayısında
Yayınlanmıştır
[R.G. 23 Eylül 2012 – 28450-Mükerrer]
—— • ——
MİLLETLERARASI ANDLAŞMA
Karar Sayısı : 2012/3825
12 Nisan 2012 tarihinde Ankara’da imzalanan ekli “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim, Bilim, Kültür, Sanat, Basın-Yayın,
Gençlik ve Spor Alanlarında İşbirliği Programı”nın onaylanması; Dışişleri Bakanlığının
11/9/2012 tarihli ve HUM/9573186 sayılı yazısı üzerine, 31/5/1963 tarihli ve 244 sayılı
Kanunun 3 üncü ve 5 inci maddelerine göre, Bakanlar Kurulu’nca 4/10/2012 tarihinde
kararlaştırılmıştır.
Abdullah GÜL
CUMHURBAŞKANI
Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan
B. ARINÇ
A. BABACAN
B. ATALAY
B. BOZDAĞ
Başbakan Yardımcısı Başbakan Yardımcısı Başbakan YardımcısıBaşbakan Yardımcısı
S. ERGİN
F. ŞAHİN
E. BAĞIŞ
N. ERGÜN
Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı
F. ÇELİK
E. BAYRAKTAR
A. DAVUTOĞLU
E. BAĞIŞ
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Çevre ve Şehircilik BakanıDışişleri
Bakanı
Ekonomi Bakanı V.
T. YILDIZ
S. KILIÇ
M. M. EKER
H. YAZICI
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Gençlik ve Spor Bakanı Gıda,
Tarım
ve
Hayvancılık BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı
İ. N. ŞAHİN
C. YILMAZ
F. ÇELİK
M. ŞİMŞEK
İçişleri Bakanı
Kalkınma BakanıKültür ve Turizm Bakanı V.Maliye Bakanı
Ö. DİNÇER
İ. YILMAZ
V. EROĞLU
Milli Eğitim Bakanı Milli Savunma Bakanı Orman ve Su İşleri Bakanı
R. AKDAĞ
B. YILDIRIM
Sağlık BakanıUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
[R.G. 30 Ekim 2012 – 28452]
—— • ——
BAKANLAR KURULU KARARI
Karar Sayısı : 2012/3798
Ekli “Bakanlıklararası Ortak Kültür Komisyonunun Çalışma Esas ve Usulleri ile Bu
Komisyon Tarafından Yurtdışında Görevlendirilecek Personelin Nitelikleri ile Hak ve
Yükümlülüklerinin Belirlenmesine İlişkin Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar”ın
yürürlüğe konulması; Maliye Bakanlığının 1/10/2012 tarihli ve 10310 sayılı yazısı üzerine,
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ek 36 ncı maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca
8/10/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır.
Abdullah GÜL
CUMHURBAŞKANI
Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan
B. ARINÇ
A. BABACAN
B. ATALAY
B. BOZDAĞ
Başbakan Yardımcısı Başbakan YardımcısıBaşbakan YardımcısıBaşbakan Yardımcısı
S. ERGİN
F. ŞAHİN
E. BAĞIŞ
N. ERGÜN
Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı
F. ÇELİK
E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU M. Z. ÇAĞLAYAN
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri
Bakanı
Ekonomi Bakanı
T. YILDIZ
S. KILIÇ
M. M. EKER
H. YAZICI
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Gençlik ve Spor BakanıGıda, Tarım ve Hayvancılık
BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı
İ. N. ŞAHİN
C. YILMAZ
E. GÜNAY
M. ŞİMŞEK
İçişleri Bakanı
Kalkınma BakanıKültür ve Turizm Bakanı Maliye Bakanı
Ö. DİNÇER
İ. YILMAZ
V. EROĞLU
Milli Eğitim Bakanı Milli Savunma Bakanı Orman ve Su İşleri Bakanı
R. AKDAĞ
E. BAYRAKTAR
Sağlık BakanıUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı V.
BAKANLIKLARARASI ORTAK KÜLTÜR KOMİSYONUNUN ÇALIŞMA ESAS
VE USULLERİ İLE BU KOMİSYON TARAFINDAN YURTDIŞINDA
GÖREVLENDİRİLECEK PERSONELİN NİTELİKLERİ İLE HAK
VE YÜKÜMLÜLÜKLERİNİN BELİRLENMESİNE İLİŞKİN
KARARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KARAR
MADDE 1 – 5/6/2003 tarihli ve 2003/5753 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe
konulan Bakanlıklararası Ortak Kültür Komisyonunun Çalışma Esas ve Usulleri ile Bu
Komisyon Tarafından Yurtdışında Görevlendirilecek Personelin Nitelikleri ile Hak ve
Yükümlülüklerinin Belirlenmesine İlişkin Kararın eki Yurtdışı Aylık Ödemeleri Cetveline
Endonezya'dan sonra gelmek üzere aşağıdaki satır eklenmiştir.
Estonya
Euro
1.475
1.350
MADDE 2 – Bu Karar, 1/7/2012 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
MADDE 3 – Bu Karar hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
Bakanlar Kurulu Kararının Yayımlandığı Resmî Gazete'nin
Tarihi
Sayısı
3/7/2003
25157
Bakanlar Kurulu Kararında Değişiklik Yapan Düzenlemelerin Yayımlandığı
Resmî Gazete'nin
Tarihi
Sayısı
1 11/6/2004
25489
2 19/8/2005
25911
3 13/3/2009
27168
4 23/6/2009
27267
5 28/4/2010
27565
6 14/11/2010
27759
7 11/2/2011
27843
8 4/8/2011
28015
9 15/1/2012
28174
10 22/3/2012
28241
11 18/5/2012
28296
[R.G. 30 Ekim 2012 – 28452]
—— • ——
YÖNETMELİK
Karar Sayısı : 2012/3809
Ekli “Sansür Yönetmeliğinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Yönetmelik”in yürürlüğe
konulması; Milli Savunma Bakanlığının 25/9/2012 tarihli ve 1751 sayılı yazısı üzerine,
Bakanlar Kurulu’nca 4/10/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır.
Abdullah GÜL
CUMHURBAŞKANI
Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan
B. ARINÇ
A. BABACAN
B. ATALAY
B. BOZDAĞ
Başbakan Yardımcısı Başbakan YardımcısıBaşbakan YardımcısıBaşbakan Yardımcısı
S. ERGİN
F. ŞAHİN
E. BAĞIŞ
N. ERGÜN
Adalet BakanıAile ve Sosyal Politikalar Bakanı Avrupa Birliği BakanıBilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı
F. ÇELİK
E. BAYRAKTAR A. DAVUTOĞLU
E. BAĞIŞ
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Çevre ve Şehircilik Bakanı Dışişleri
Bakanı
Ekonomi Bakanı V.
T. YILDIZ
S. KILIÇ
M. M. EKER
H. YAZICI
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Gençlik ve Spor BakanıGıda, Tarım ve Hayvancılık
BakanıGümrük ve Ticaret Bakanı
İ. N. ŞAHİN
C. YILMAZ
F. ÇELİK
M. ŞİMŞEK
İçişleri Bakanı
Kalkınma BakanıKültür ve Turizm Bakanı V.Maliye Bakanı
Ö. DİNÇER
İ. YILMAZ
V. EROĞLU
Milli Eğitim Bakanı Milli Savunma BakanıOrman ve Su İşleri Bakanı
R. AKDAĞ
B. YILDIRIM
Sağlık BakanıUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
SANSÜR YÖNETMELİĞİNİN YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMASINA
DAİR YÖNETMELİK
MADDE 1 – 13/6/1966 tarihli ve 6/6583 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe
konulan Sansür Yönetmeliği yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 2 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 3 – Bu Yönetmelik hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
[R.G. 30 Ekim 2012 – 28452]
—— • ——
TEBLİĞİ
Gümrük ve Ticaret Bakanlığından:
GÜMRÜK GENEL TEBLİĞİ
(GÜMRÜK İŞLEMLERİ)
(SERİ NO: 99)
Amaç ve kapsam
MADDE 1 – (1) Bu Tebliğ, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununun 2 nci maddesinde
tanımlanan ham petrol ve akaryakıtın serbest dolaşıma giriş işlemlerini gerçekleştirmeye
yetkili gümrük müdürlüklerinin belirlenmesi amacıyla hazırlanmıştır.
Dayanak
MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, 4458 sayılı Gümrük Kanununun 10 uncu maddesi ve 5015
sayılı Petrol Piyasası Kanununun 9 uncu maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.
Ham petrol ve akaryakıt ihtisas gümrüğü uygulaması
MADDE 3 – (1) Ham petrol ve akaryakıtın serbest dolaşıma giriş işlemleri sadece
aşağıda belirtilen gümrük müdürlüklerinden yapılır.
Sıra No
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
Yetkili Gümrük Müdürlüğü
Antalya Gümrük Müdürlüğü
Tekirdağ Gümrük Müdürlüğü
İsdemir Gümrük Müdürlüğü
İskenderun Gümrük Müdürlüğü
Hopa Gümrük Müdürlüğü
Giresun Gümrük Müdürlüğü
Trabzon Gümrük Müdürlüğü
Derince Gümrük Müdürlüğü
Körfez Petrokimya Gümrük Müdürlüğü
Aliağa Gümrük Müdürlüğü
Beylikdüzü Akaryakıt Gümrük Müdürlüğü
12
Mersin Akaryakıt Gümrük Müdürlüğü
13
Kırıkkale Orta Anadolu Rafineri Gümrük Müdürlüğü
14
Samsun Gümrük Müdürlüğü
15
Gemlik Gümrük Müdürlüğü
(2) Jet yakıtının;
a) İhrakiye teslimi lisans sahiplerine Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca verilen
ihrakiye teslim lisanslarının, Özel Hükümler Bölümü “Pazarlama Projeksiyonu” başlığı
“İthalatı Yapılacak Akaryakıtın Türü” alt başlığında “Jet yakıtı” ibaresinin bulunması ve
pazarlama projeksiyonuyla uyumlu olması,
b) Söz konusu yakıtın uçaklara verilmesi,
kaydıyla serbest dolaşıma giriş işlemlerinin havalimanlarında yetkili gümrük idareleri
tarafından yapılması gerekmektedir.
(3) Ticarete konu edilmemek kaydıyla getirilen 50 litreye kadar (50 litre dâhil) ham
petrol ve akaryakıt, birinci fıkra kapsamı dışındadır.
Özel ve zorunlu durumlar
MADDE 4 – (1) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı (Gümrükler Genel Müdürlüğü) bu
Tebliğin uygulanması sırasında ortaya çıkan özel ve zorunlu durumları inceleyip
sonuçlandırmaya yetkilidir.
Yürürlükten kaldırılan tebliğ
MADDE 5 – (1) 31/1/2012 tarihli ve 28190 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan
Gümrük Genel Tebliği (Gümrük İşlemleri) (Seri No:88) yürürlükten kaldırılmıştır.
Yürürlük
MADDE 6 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 7 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Gümrük ve Ticaret Bakanı yürütür.
[R.G. 30 Ekim 2012 – 28452]
—— • ——
YÖNETMELİKLER
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından:
EL SANATLARI EĞİTİM MERKEZİ MÜDÜRLÜKLERİ YÖNETMELİĞİ
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar
Amaç
MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı; el sanatları eğitim merkezi müdürlüklerinin
Bakanlıkça belirlenen ulusal tarım politikaları çerçevesinde, kırsal alanda istihdama yönelik
meslek ve alt meslekleri kazandırma konularındaki görev ve çalışmalarına ilişkin esasları
düzenlemektir.
Kapsam
MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, Bakanlığa bağlı el sanatları eğitim merkezi
müdürlüklerinin çalışma usul ve esaslarını kapsar.
Dayanak
MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik; 18/4/2006 tarihli ve 5488 sayılı Tarım Kanununun 15
inci maddesi, 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu, 3/6/2011 tarihli ve 639
sayılı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin 11 inci ve 18/A maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır.
Tanımlar ve kısaltmalar
MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen;
a) Bakanlık: Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığını,
b) Başkanlık: Bakanlık, Eğitim, Yayım ve Yayınlar Dairesi Başkanlığını,
c) Döner sermaye işletmesi: 21/12/1967 tarihli ve 969 sayılı Tarım ve Köyişleri
Bakanlığının Merkez ve Taşra Kuruluşlarına Döner Sermaye Verilmesi Hakkında Kanun ile
kurulan işletmeleri,
ç) Katılım belgesi: El sanatları eğitim merkezi müdürlüklerinde değerlendirme
yapılmayan her türlü faaliyete katılanlara verilen belgeyi,
d) Kısa süreli kurs: Altı aydan kısa süreli kursları,
e) Kurs: Yeni bilgi, beceri, tutum ve davranış kazandırmayı amaçlayan, bir öğretim
programına göre yürütülen ve sonunda başarı değerlendirmesi yapılan faaliyeti,
f) Kurs bitirme belgesi: El sanatları eğitim merkezi müdürlüklerince düzenlenen kursları
başarı ile tamamlayanlara, iş birliği yapılan merkez tarafından e-yaygın sistemi üzerinden
verilen belgeyi,
g) Kursiyer: Kurslarda kısa veya uzun süreli eğitim gören kişiyi,
ğ) MEB: Milli Eğitim Bakanlığını,
h) Merkez: MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğüne bağlı halk eğitimi
merkezlerini,
ı) Müdürlük: El sanatları eğitim merkezi müdürlüklerini,
i) Not Döküm Çizelgesi: El sanatları eğitim merkezi müdürlüklerinde, kursiyerlere kurs
bitirme belgesi ile birlikte verilen, başardığı modüller, süreler ve yeterliklerin yer aldığı,
21/5/2010 tarihli ve 27587 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Yaygın
Eğitim Kurumları Yönetmeliğinin ek-3’ünde yer alan çizelgeyi,
j) Öğretici: Unvanı ne olursa olsun fiilen eğitim ve öğretim ile görevli öğretim
elemanlarını,
k) Uzun süreli kurs: Altı ay ve daha uzun süreli kursları,
ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Eğitim ve Öğretim, Öğreticiler ve Kursiyerler
Eğitim ve öğretim
MADDE 5 – (1) Eğitim ve öğretim faaliyeti, parasız yatılı ve gündüzlü mesleki eğitim
şeklinde uygulanır.
(2) Kurslarda eğitim programı olarak; MEB tarafından hazırlanan veya Bakanlık
tarafından görevlendirilen müdürlükler ile MEB tarafından görevlendirilen merkezlerce
oluşturulacak ortak komisyonlar tarafından hazırlanan ders programları uygulanır.
(3) Ortaöğretim mezunları, genel bilgi derslerinden muaf tutulur. Bu kursiyerler muaf
tutuldukları genel bilgi ders saatlerinde atölye uygulaması yaparlar.
(4) Kurslardaki eğitimin MEB eğitimine denklik işlemleri, 3/7/2002 tarihli ve 24804
sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Mesleki ve Teknik Eğitim Yönetmeliğine göre yürütülür.
(5) Müdürlükte, Başkanlığın uygun görüşü alınmak suretiyle farklı konularda kurslar
açılabilir.
(6) Müdürlükçe kurs açılabilmesi için, en az oniki kursiyerin kesin kayıt yaptırması
gereklidir.
(7) Kurslara devam eden kursiyer sayısının sekiz ve daha altına düşmesi halinde, ilgili
kursun devam etmesi veya iptal edilmesi Başkanlığın yetkisindedir. Kursun iptal edilmesi
durumunda; istekleri halinde kursiyerlerin devam eden diğer eğitim merkezlerindeki aynı
konudaki kursa kayıtları yapılır. Bu işlemlerin e-yaygın sistemi üzerinden yürütülmesi için
ilgili merkez ile önceden işbirliği yapılır.
(8) Kursa alınabilecek kursiyer sayısı, Başkanlıkça tespit edilen müdürlük kursiyer
kapasitesi ile sınırlıdır.
(9) Kurslarda; teorik derslerde en fazla kırk, uygulamalı derslerde ise en az oniki
kursiyer için bir öğretici görevlendirilir.
(10) Kursların denetim ve gözetim işlemleri, Bakanlık ve MEB tarafından ilgili mevzuat
hükümleri çerçevesinde gerçekleştirilir.
(11) Kursiyerlere iş hayatının tanıtılması, çalışma şartlarına uyum sağlamaları, örnek
çalışmaların yerinde izlenmesi ve gözlenmesi amacıyla, kamu kurum ve kuruluşlarının ilgili
birimlerine ve kurs konuları ile ilgili yurt içindeki örnek iş yerleri ve kooperatiflere geziler
düzenlenebilir.
(12) Yerleşim bölgesi dışında olan müdürlükler, gündüzlü kursiyerlerin kurslara gelip
gidebilmeleri için şehir merkezine bütçe imkanları dahilinde araç görevlendirilebilir.
Öğreticilerin görevlendirilmesi ve nitelikleri
MADDE 6 – (1) Öğreticilerde bulunması gereken özellikler şunlardır:
a) Genel bilgi dersleri için; müdürlükte çalışan öğretmenlik formasyonu eğitimi almış
fakülte mezunları, bu özellikte öğretici bulunmaması halinde MEB’de çalışan öğretmenler,
emekli öğretmenler, öğretmenlik formasyonu eğitimi almış fakülte mezunları veya Bakanlıkta
görev yapan fakülte mezunları öğreticilik yaparlar.
b) Meslek dersleri için; öğreticilik yapacağı konu ile ilgili mühendislik fakültesi, eğitim
fakültesi, meslek yüksekokulu mezunları veya MEB tarafından onaylanmış usta öğretici
belgesine sahip olanlar, bunların temininin mümkün olmaması durumunda ise müdürlükten
kurs sertifikası alanlar öğreticilik yaparlar.
c) Geçici personel olarak ek ders görevi verilerek görevlendirilecek öğreticilerle
müdürlük arasında ek-1’de yer alan Kadrosuz Usta Öğreticilerle İlgili İş Sözleşmesi yapılır.
Sözleşmenin süresi, bir mali yıl içerisinde kalmak şartıyla en fazla on iki aydır.
ç) Öğreticilik yapma şartlarını taşıyan gönüllü kişilerin, bilgi ve tecrübelerinden ücretsiz
olarak yararlanabilme imkânı verecek gönüllü öğretici sistemi uygulanabilir.
Kursiyerlerde aranan şartlar
MADDE 7 – (1) Müdürlüğe alınacak kursiyerlerde aranacak şartlar şunlardır:
a) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak,
b) Yatılı kursiyerler için en az ondört, en fazla yirmidört; gündüzlü kursiyerler için en
az ondört yaşında olmak,
c) Yatılı kursiyerler için taksirli suçlar ile kabahat nevinden olanlar hariç olmak üzere,
ertelenmiş olsa dahi bir suçtan dolayı mahkûm olmamak,
ç) Yatılı kursiyerler için evli olmamak,
d) Uzun ve kısa süreli kurslar için, MEB modül programındaki giriş koşullarını taşımak,
e) Herhangi bir müdürlükte, eğitim ve öğretimine devam ederken hiçbir müdürlüğe
kursiyer olarak alınmama cezası almamış olmak,
f) Erkek kursiyerler için öğretim süresince askerlikle ilişkisi olmamak.
Kursiyerlerin kayıt süresi
MADDE 8 – (1) Müdürlükte, kurslarla ilgili tüm faaliyetler yıl boyunca sürdürülür.
Faaliyetler ve tatiller, müdürlük tarafından hazırlanan çalışma takviminde belirtilir.
(2) Ön kayıt işlemleri, doğrudan müdürlük veya internet üzerinden, kesin kayıtlar ise
doğrudan müdürlük tarafından yapılır.
(3) Uzun ve kısa süreli kurslara kesin kaydı yapılan kursiyerlerin bilgileri, kurs
başladıktan en geç onbeş gün sonra Başkanlığa gönderilir.
Kursiyerlerden kayıt sırasında istenecek belgeler
MADDE 9 – (1) Kursiyerlerden kayıt sırasında aşağıdaki belgeler istenir:
a) Örneği ek-2’de yer alan Kursiyer Başvuru ve Beyan Formu,
b) Öğrenim belgesi veya müdürlükçe onaylı sureti,
c) Son altı ay içinde çekilmiş iki adet 4,5 x 6 ebadında renkli vesikalık fotoğraf.
(2) Kayıt sırasında istenilen belgelerde gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu tespit
edilenlerin kayıtları yapılmış olsa dahi iptal edilir. Bu kişiler hiçbir hak talebinde
bulunamazlar.
(3) Kursiyerler eğitime devam ederken, Kursiyer Başvuru ve Beyan Formunda, beyan
ettikleri durumlarında değişiklik olması halinde, buna ilişkin beyanı zamanında ibraz etmek
zorundadırlar.
Kursların açılması
MADDE 10 – (1) Müdürlük, planlanan kursa ait kursiyer listesi ile öğretici bilgilerini,
iş birliği yapılan merkeze ulaştırarak kurs onayının alınmasını sağlar. Kurs onayının alınması
ile kurs ve kursiyer bilgilerinin e-yaygın sistemine tanımlanması işlemleri, kurs başlama
tarihinden en geç bir gün öncesinde merkeze bildirilir.
Kursiyerlerin başarılarının değerlendirilmesi ve itiraz
MADDE 11 – (1) Not verme düzeni ve sınavlarda, MEB Yaygın Eğitim Kurumları
Yönetmeliği hükümleri uygulanır.
(2) Sınav sonuçları, bütün sınavlar bittikten sonra onaylı cetvellerle topluca açıklanır.
Bu cetvellerde, her kursiyerin aldığı not belirtilir. Cetvellerin asılları müdürlükte muhafaza
edilir.
(3) Kurs sonu sınavlarında başarı gösteren kursiyerlerin isimleri ve başarı durumları,
kursun bitimini takiben bir ay içinde Başkanlığa bildirilir. Listelerin bir örneği müdürlükte,
bir örneği ise Başkanlıkta sürekli saklanır.
(4) Sınav sonuçlarına ilişkin itirazlar, sonucun açıklanmasından itibaren beş gün içinde
müdürlüğe yapılır. İtiraz, sınav komisyonu tarafından beş gün içinde sonuçlandırılır.
Belge
MADDE 12 – (1) Kursiyerlere aldıkları eğitimlerle ilgili olarak verilecek her türlü
belge, MEB tarafından belirlenen standartlar çerçevesinde hazırlanır.
(2) Kurs sonunda başarılı olan kursiyere; merkez, müdürlük ve işbirliği yapılan kurumca
ortaklaşa imzalanan Kurs Bitirme Belgesi verilir. Başarısız olan kursiyere Katılım Belgesi
verilir.
(3) Denklik işlemlerinde kullanılmak üzere, kursiyerin bitirdiği kursa ait tüm ders adları
ve saatlerinin yer aldığı Not Döküm Çizelgesi verilir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
Kısa süreli kurslar
MADDE 13 – (1) Müdürlük; bulundukları il merkezinde ve dışında, Başkanlığın uygun
görüşünü almak ve kursun açılacağı ildeki Bakanlık il müdürlüğü ve merkez ile işbirliği
yapmak suretiyle kısa süreli meslek kursları açabilir.
(2) Kısa süreli kurs duyuruları ve kayıtları, kurs başlangıç tarihinden bir ay önce başlar.
(3) Kısa süreli kurslarda dinlenme tatili uygulanmaz.
(4) Kısa süreli kurslarda sadece kurs sonu sınavı yapılır.
(5) Kısa süreli kurslarda askerlikle ilişkisi olmamak şartı aranmaz.
(6) Kısa süreli kurslarla ilgili diğer hususlarda uzun süreli kurs hükümleri uygulanır.
Satın alma, ihale, muayene ve teslim alma işleri
MADDE 14 – (1) Müdürlüğün mal ve hizmet alımı ile yapım işleri, 4/1/2002 tarihli ve
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ile 5/1/2002 tarihli ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri
Kanunu hükümlerine göre yapılır. Satın alma ve ihale komisyonunda görev alanlar, muayene
ve teslim alma komisyonunda görev alamazlar.
(2) Eğitim ve öğretim için gerekli araç, gereç ve temrinlik hammaddeler, genel bütçe ve
döner sermaye işletmesi aracılığı ile ilgili mevzuat hükümleri uygulanarak satın alınır.
Ürünlerin satışı
MADDE 15 – (1) Müdürlükte üretilen ürünlerin satışı, 14/6/1984 tarihli ve 84/8213
sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Döner Sermayeli Kuruluşlar İhale
Yönetmeliği hükümlerine göre yapılır.
(2) Ürün fiyatları; müdür, idari ve mali işler birimi için görevlendirilen personel, en az
bir öğretici ile sayman veya tevkil edeceği kişinin katılmasıyla kurulacak en az dört kişilik
fiyat değerlendirme komisyonu tarafından tespit edilir.
(3) Ürünler; yurt içi ve yurt dışı fuar, sergi, daimi ve geçici satış yerlerinde satılabilir.
(4) Satılan ürünlerin bedelleri, ilgili döner sermaye işletmelerine gelir kaydedilir.
Bütçe
MADDE 16 – (1) Müdürlüğün eğitim faaliyetlerini yürütmesi ile ilgili giderleri,
müdürlüğün genel bütçe ve döner sermaye işletmesi bütçesinden karşılanır.
(2) Müdürlüğün genel bütçe harcamaları; her yıl Mart, Haziran, Eylül, Aralık ayları
sonunda Başkanlığa bildirilir.
Öğreticilerin giderleri
MADDE 17 – (1) Öğreticilerin giderleri aşağıdaki şekilde karşılanır:
a) Müdürlüğün; müdür, daimi ve geçici öğreticilerine ilgili mevzuat çerçevesinde ders
ve ek ders ücreti ödenir.
b) Diğer kurum, kuruluş ve sivil toplum örgütlerinden gelen talepler üzerine açılan
kursların öğretici giderleri, kursu talep eden kurum, kuruluş ve fon yönetimlerince karşılanır.
Personel ile ilgili hükümler
MADDE 18 – (1) Müdürlüğe atanacak personelin, Bakanlıkça belirlenen norm kadro
kıstaslarına sahip olması şartı aranır.
(2) Müdürlükte çalışan tüm personelin yer değiştirme suretiyle atanmalarında
Başkanlığın uygun görüşü aranır.
Projeler
MADDE 19 – (1) Müdürlüğün faaliyet alanına giren konular ile ilgili olarak; müdürlük
veya diğer kurum ve kuruluşların işbirliğinde, yerel, ulusal ve uluslararası düzeylerde
hazırlanan projeler, Başkanlık onayı ile uygulamaya konulur.
Yürürlükten kaldırılan Yönetmelik
MADDE 20 – (1) 22/4/2010 tarihli ve 27560 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan El
Sanatları Eğitim Merkezi Müdürlükleri ve El Sanatları Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü
Çalışma Yönetmeliği yürürlükten kaldırılmıştır.
Yürürlük
MADDE 21 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 22 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
yürütür.
Ek–1
T.C.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI
EĞİTİM, YAYIM VE YAYINLAR DAİRESİ BAŞKANLIĞI
……………………………………………….. MÜDÜRLÜĞÜ
KADROSUZ USTA ÖĞRETİCİLERLE İLGİLİ İŞ SÖZLEŞMESİ
1- KADROSUZ USTA ÖĞRETİCİNİN
Adı ve Soyadı
Anne Adı
Baba Adı
Doğum Yeri ve Tarihi
Nüfusa Kayıtlı Olduğu İl / İlçe
T.C. Kimlik Numarası
Olumsuz Adli Sicil Kaydı Olup □
Olmadığı Beyanı
□
FOTOĞRAF
Olumsuz adli sicil kaydım yoktur.
Adli sicil kaydım vardır. (İçeriğini belirtiniz.)
Askerlik Durum Beyanı
İkametgâh Adresi
Eğitim Durumu
Ev Telefonu
Cep Telefonu
2- SÜRE
Sözleşmenin (görevin) başlama
…/…/20..
tarihi
Sözleşmenin bitiş tarihi
…/…/20..
3- DERS SAATİ
Haftalık Ders Saati Sayısı (Yazı
ile)
Aylık Ders Saati Toplamı (Yazı
ile)
Belirlenen Brüt Ders Saati Ücreti
4- ŞARTLAR
(1) Kadrosuz usta öğreticinin aylık ücreti, bir ay zarfında okuttuğu ders saati sayısının
ilgili mevzuatın belirlediği brüt ders saati ücreti ile çarpımından elde edilen miktardır.
(2) Kadrosuz usta öğreticinin aylık ücreti, Müdürlükte düzenlenecek bordrolar ile her
ayın ilk haftası içinde ödenir. Ödeneğin aksaması halinde ödenek gelmesi beklenir.
(3) Kadrosuz usta öğreticinin; eğitim verdiği sınıfındaki kursa devam eden kursiyer
sayısının 8 ve daha aşağısına düşmesi halinde, iş sözleşmesi feshi kursun devam edip
etmemesine bağlıdır.
(4) Kadrosuz usta öğretici, olağanüstü haller nedeniyle eğitim ve öğretim süresinin
uzatılması durumunda, uzatılan süre kadar ek görev yapar.
(5) İş bu sözleşmeyi imzalayan kadrosuz usta öğretici;
a) Müdürlükçe tespit edilen yerde görev yapar.
b) Okulun şartları ve öğretmen sayısı ile okulda uygulanan öğretim şekline göre, Müdür
tarafından hazırlanan nöbet çizelgesi doğrultusunda nöbet görevlerini yerine getirir.
c) Eğitim programına uygun olarak yıllık ve günlük plânları hazırlar ve uygular.
ç) Eğitim etkinlikleri için gereken eğitim materyallerini hazırlar.
d) Normal görevleri dışında Müdürlükçe düzenlenen toplantı, seminer ve eğitim
etkinliklerine katılır.
e) Kendisine bildirilen çalışma saatlerine riayet eder.
f) Bu Yönetmelik, Bakanlık emirleri ve ilgili diğer mevzuat hükümleri dâhilinde görev
yapmayı kabul eder.
g) Yukarıda verdiği bilgilerin doğruluğunu beyan eder. Gerçeğe aykırı beyanda
bulunanlara veya gerçeğe aykırı, tahrif edilmiş ya da sahte belge verenlere 26/9/2004 tarihli
ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun ilgili maddelerindeki hükümlerin uygulanacağı; sahte ya
da gerçeğe aykırı beyan ve belgenin tespiti halinde yapılan işlemin iptal edileceği; gerçeğe
aykırı beyan sebebiyle müdürlüğün ya da üçüncü kişilerin zarar görmesi halinde bu zararın
tarafından tazmin edileceği ve haksız elde ettiklerinin kanuni faizleriyle geri alınacağı
konusunda bilgi aldığını kabul eder.
İş bu sözleşme 5 ana maddeden oluşmakta olup sözleşmenin uygulanmasından doğacak
anlaşmazlıklarda …………………….mahkemelerinin yetkisi taraflarca kabul edilmiştir.
Kadrosuz Usta Öğreticinin
İşveren (Müdürlük) Yetkilisinin
Adı soyadı ve imzası
Adı soyadı ve imzası
.../.../20..
.../.../20..
EKLER:
1- Öğrenim Belgesi Fotokopisi
Ek-2
T.C.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI
EĞİTİM, YAYIM VE YAYINLAR DAİRESİ BAŞKANLIĞI
………………………………………………………. MÜDÜRLÜĞÜ
KURSİYER BAŞVURU VE BEYAN FORMU
BAŞVURU VE BEYAN SAHİBİNİN
Adı Soyadı
Anne Adı
Baba Adı
Doğum Yeri ve Tarihi
Nüfusa Kayıtlı Olduğu İl / İlçe
Cinsiyeti
T.C. Kimlik Numarası
Olumsuz Adli Sicil Kaydı Olup
Olmadığı Beyanı
Adli sicil kaydım yoktur.
Adli sicil kaydım vardır. (İçeriğini
belirtiniz.)
Eğitim Durumu
İkametgâh Adresi
İrtibat Telefon Numarası
Başvurduğu Kurs Konusu
Yukarıda verdiğim bilgilerin doğruluğunu beyan ederim. Gerçeğe aykırı beyanda
bulunanlara veya gerçeğe aykırı, tahrif edilmiş ya da sahte belge verenlere; 5237 sayılı Türk
Ceza Kanununun ilgili maddelerindeki hükümlerin uygulanacağı; sahte ya da gerçeğe aykırı
beyan ve belgenin tespiti halinde yapılan işlemin iptal edileceği; gerçeğe aykırı beyan
sebebiyle müdürlüğün ya da üçüncü kişilerin zarar görmesi halinde bu zararın tarafımdan
tazmin edileceği ve haksız elde ettiklerimin kanuni faizleriyle geri alınacağı konusunda bilgi
aldım.
Başvuru Sahibinin Adı Soyadı
Başvuru Sahibinin İmzası
Başvuru Tarihi
Başvuruyu Alan Görevlinin Adı
Soyadı
Başvuruyu Alan Görevlinin İmzası
Başvuru Kayıt Numarası
Başvurunun Kabul Edilme Tarihi
:
:
:
:
:
:
:
Bu form iki nüsha olarak doldurulur ve bir nüshası başvuru sahibine verilir.
Bu formu medeni hakları kullanma yaşına gelmemiş olanların kanuni velileri imzalar.
[R.G. 31 Ekim l 2012 – 28453]
—— • ——
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığından:
LİMANLAR YÖNETMELİĞİ
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar
Amaç
MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı; liman başkanlıklarının liman idari sınırları ve
sahası ile demirleme sahalarını belirlemek, idari sahadaki gemilerin veya deniz araçlarının
seyir, demirleme veya kıyı tesislerine yanaşma, bağlama veya ayrılmalarında uyulacak
kurallar ile her türlü yük ve yolcunun tahmil ve tahliye yöntemlerini, yer ve zamanlarını,
gemilerin veya deniz araçlarının bildirimlerini, kılavuzluk ve römorkörcülük ile ilgili
gereklilikler ile idari sahadaki seyir, can, mal, çevre güvenliği ve emniyeti ile disiplinin
sağlanmasına ilişkin gereklilikleri ve diğer ilgili hususları düzenlemektir.
Kapsam
MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik; iç sularda bulunan liman başkanlıkları hariç olmak
üzere liman başkanlıklarının görev, yetki ve sorumlulukları ile tüm denizcilik faaliyetlerine
ilişkin olarak gemi, deniz aracı ve kıyı tesisi ilgililerinin liman başkanlığına karşı
sorumluluklarını kapsar.
(2) Bu Yönetmelik hükümleri, aksi belirtilmedikçe devlet gemileri, askeri gemiler ve
askeri kıyı tesisleri ile kolluk birimlerine ait gemi ve kıyı tesisleri dışında, liman idari
sahasında faaliyette bulunan tüm gemi ve deniz araçları ile kıyı tesislerini kapsar.
Dayanak
MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik, 14/4/1341 tarihli ve 618 sayılı Limanlar Kanunu,
10/6/1946 tarihli ve 4922 sayılı Denizde Can ve Mal Koruma Hakkında Kanun ile 26/9/2011
tarihli ve 655 sayılı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci, 9 uncu, 10 uncu, 11 inci ve 12 nci
maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır.
Tanımlar ve kısaltmalar
MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen;
a) Bakan: Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanını,
b) Barınma merkezi: Gemi ve deniz araçlarının, liman başkanlığınca belirlenen toplu
halde bağlandıkları ve barındıkları tesisleri,
c) Deniz aracı: Gemi dışında, suda yüzebilen ve tahsis edildiği gayeye uygun olarak
kullanılan her türlü araç veya yapıyı,
ç) Deniz uçağı: Su üstünde hareket ve manevra yapmak üzere inşa edilmiş her türlü
hava aracını,
d) Gemi: Adı, tonilatosu ve kullanma amacı ne olursa olsun denizde kürekten başka
aletle seyredebilen her tekneyi,
e) Gemi veya deniz aracı ilgilileri: Donatan, işleten, kiracı, kaptan veya acenteleri ile
gemiyi veya deniz aracını temsile yetkilendirilmiş gerçek veya tüzel kişileri,
f) Gemi işletmecisi: Geminin maliki olsun veya olmasın, geminin zilyetliğine sahip
olan, teknik ve ticari bakımdan gemiyi kendi hesabına işleten, geminin işletimi ve yönetimi
sorumluluğunu alan ve bu Yönetmeliğin ve ilgili diğer mevzuatın yüklediği tüm görev ve
sorumlulukları devralmayı kabul eden, deniz emniyeti ve deniz kirlenmesinin önlenmesi
konularında sorumluluk ve görevler taşıyan gerçek veya tüzel kişiyi,
g) Gemi rotalama sistemi: Kaza riskini azaltmak ve deniz trafiğini düzenlemek amacıyla
oluşturulmuş bir veya daha fazla rota ile trafik ayırım düzenini, trafik ayırım şemalarını, çift
yönlü rotaları, tavsiye edilen rotaları, kaçınılacak, girişe yasak veya demirlemeye yasak
alanları, kıyıya yakın trafik bölgelerini, dönüşleri, tedbir alınacak alanları içeren sistemi,
ğ) Gemi sahibi veya donatanı: Gemi sicilinde geminin adlarına kayıtlı olduğu gerçek
veya tüzel kişileri; gemi, sicilde kayıtlı değilse geminin mülkiyetine sahip olan gerçek veya
tüzel kişileri; gemi, bir devletin mülkiyetinde olup da bu devlette donatan veya gemi işletme
müteahhidi olarak müseccel bulunan bir şirket tarafından işletilmekte ise bu şirketi,
h) Gros ton (GT): Geminin, 21/9/1978 tarihli ve 2169 sayılı Kanunla onaylanması
uygun bulunan Gemilerin Tonilatolarını Ölçme 1969 Uluslararası Sözleşmesi ile 12/3/2009
tarihli ve 27167 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gemi ve Su Araçlarının Tonilatolarını
Ölçme Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmiş belgesinde gösterilen gros tonilatosunu,
ı) İdare: Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Deniz ve İçsular Düzenleme
Genel Müdürlüğünü,
i) IMO: Uluslararası Denizcilik Örgütünü,
j) IMDG Kod: Uluslararası Denizcilik Tehlikeli Yükler Kodunu,
k) Kıyı tesisi: 4/4/1990 tarihli ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu kapsamında kıyılarda
doldurma ve kurutma yoluyla kazanılan alanlar üzerinde yapılabilen liman, kruvaziyer liman,
yat limanı, yolcu terminali, rıhtım, iskele, yanaşma yeri, akaryakıt veya sıvılaştırılmış gaz
boru hattı şamandırası veya platformu, balıkçı barınakları, gemi geri dönüşüm tesisi, tersane,
tekne imal ve çekek yeri gibi tesisler ile bunlara bitişik diğer daimi tesisleri, deniz ulaşımına
yönelik diğer alt veya üst yapı tesisleri ile duba, fener, mahmuz, kıyı perdeleri deşarj hattı,
deniz altı kabloları ile açık deniz platformları ve benzeri yapıları,
l) Kıyı tesisleri hizmetlerinde kullanılan gemi ve deniz araçları: Kılavuzluk ve
römorkörcülük teşkilatına veya kıyı tesislerine ait gemi ve deniz araçları ile kıyı tesisi
inşaatına, batık çıkarma, tarama, denizde ve kıyıda aynı projeye hizmet eden, liman
başkanlığınca faaliyetine izin verilmiş gemi ve deniz araçlarını,
m) Kıyı tesisi ilgilileri: Kıyı tesislerini İdareden izin almak suretiyle işleten gerçek
kişiler veya tüzel kişiler ile kıyı tesislerinin yöneticilerini ve sorumlularını,
n) Kulüp: Bir geminin donatanı veya işleteni olarak üçüncü kişilere karşı olan
sorumluluklar ve yapılmak zorunda kalınan masraflara ilişkin muafiyetli veya muafiyetsiz
koruma ve tazmin sigortasını veya diğer geçerli sigorta biçimleri ve benzer koruma şartları
sunan mali güvenceyi veren kuruluşu,
o) İkmal yapan gemi: Yakıt, yağ veya su alan gemiyi,
ö) Liman başkanlığı: Ülkemizde mevzuat ile kurulmuş her bir liman başkanlığını,
p) Liman çıkış belgesi: Liman idari sınırlarını aşarak sefer yapacak gemilere, 4922
sayılı Kanun kapsamında liman başkanlığınca düzenlenen belgeyi,
r) Liman idari sahası: Liman başkanlığının görev, yetki ve sorumluluk sahasını,
s) Liman sahası: Her türlü limancılık iş ve işlemleri ile faaliyetlerinin yapıldığı, gümrük
ve acentecilik ve benzeri hizmetlerin sunulduğu tüm kıyı tesislerini ve demirleme sahalarını
kapsayan deniz ve kıyı alanlarını,
ş) Liman tesisi: Sınırları İdare tarafından belirlenen, gemilerin güvence içinde yük ve
yolcu alıp verebilecekleri veya yatabilecekleri, barınabilecekleri, rıhtım, iskele, şamandıra
demir yerleri ve yaklaşma alanları ile kapalı ve açık depolama alanlarını, atık alım tesislerini,
idari ve hizmet amacıyla kullanılan bina ve yapıları veya bunların bazı kısımları ve bu
bölümlerin hepsine girişin kontrollü olduğu yerleri, diğer tüm yapıları, kullanımlı veya boş
sahaları içine alan bölümleri içeren doğal ya da yapay deniz yerlerini,
t) LRIT: Gemilerin uzak mesafelerden tanımlanması ve izlenmesi sistemini,
u) Ordino: Gemilerin ve deniz araçlarının, kıyı tesisleri ile demirleme sahalarına kabulü
amacıyla liman başkanlığınca düzenlenen yanaşma veya demirleme sahasını belirten izin
belgesini,
ü) OTS: Otomatik Tanımlama Sistemini,
v) Sefer bölgesi: Gemi ve su araçlarının teknik durumları ve çeşitli donanımlarına göre
İdare tarafından belirlenen çalışabilecekleri deniz alanlarını,
y) Tahmini varış zamanı: Bir geminin liman idari sahasına varacağı tahmini zamanı,
z) VHF: Çok yüksek frekans üzerinden yapılan telsiz haberleşmesini,
aa) 1 inci grup kuruluşlar: Uluslararası P&I Kulüpleri Grubu üyesi olan P&I kulüplerini,
bb) 2 nci grup kuruluşlar: Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları tarafından BBB
ve üzeri veya buna eşdeğer not verilen kulüpler veya kuruluşları,
ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Liman Sınırları, Demirleme Sahaları ve Haritalar
Liman idari sahalarının sınırları
MADDE 5 – (1) Liman başkanlıklarının liman idari sahaları, ek-1’de yer alan kıyı ve
deniz alanlarıdır.
Demirleme sahaları
MADDE 6 – (1) Liman sahaları içinde gemi ve deniz araçlarının demirleyecekleri
demirleme sahaları, ek-1’de yer almaktadır.
(2) Zorunlu hallerde, geminin tip, cins ve tonajlarına göre ek-1’de koordinatları
gösterilen demirleme sahalarının dışında gemilerin demirlemesi liman başkanlığının iznine
tabidir.
(3) Geçici demirleme sahası belirlemeye liman başkanlığı yetkilidir.
Haritalar
Madde 7 – Liman idari sahasını, demirleme sahalarını ve kılavuz kaptan alma-bırakma
yerlerini gösteren haritalar ek-2’de yer almaktadır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Limanda Seyir Emniyeti
Genel esaslar
MADDE 8 – (1) Liman idari sahasında seyreden, kıyı tesisinde bulunan veya demirde
bekleyen gemi ve deniz aracı ile kıyı tesisi ilgilileri ve diğer ilgililer; bu Yönetmelik ile ulusal
ve uluslararası mevzuat hükümleri çerçevesinde seyir, can, mal, çevre güvenliği ve
emniyetine yönelik olarak liman başkanlığınca verilen talimatlara uymakla yükümlüdürler.
(2) Bu Yönetmelik hükümlerinin uygulanmasının yanı sıra, seyir, can, mal, çevre
güvenliği ve emniyeti açısından gerekli olabilecek her türlü tedbiri almaya ve aldırmaya liman
başkanlığı yetkilidir.
(3) Kıyı tesisi işleticisi liman başkanlığının direktifleri doğrultusunda ve bu Yönetmelik
ile ilgili diğer mevzuat hükümleri kapsamında hizmet verir.
(4) Bu Yönetmelik ve eklerinde geçen coğrafi koordinatlar, trafik ayırım hattı sınırlarını
belirten koordinatlar hariç WGS 84 Datumuna göre olup kara noktası olarak verilen
koordinatların, kıyı kenar çizgisi üzerinde olduğu kabul edilir. Trafik ayırım hatları için
belirtilen coğrafi koordinatlar ise Avrupa Datumu 1950 (ED 50)'ye göredir.
(5) Seyir, can, mal, çevre güvenliği ve emniyeti ile ilgili aciliyet arz eden ve risk
oluşturan durumlarda, kılavuzluk ve römorkörcülük teşkilatları liman başkanlığının
talimatlarını uygular.
(6) Liman idari sahasındaki gemi ve deniz araçları, 12/12/1977 tarihli ve 7/14561 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Denizde Çatışmayı Önleme Tüzüğüne ve
Uluslararası İşaretler Kodu’na uygun ışıkları gösteren fenerleri, gündüz şekilleri, flamaları
gösterir ve ses işaretlerini verir.
(7) Liman idari sahasında seyir yapan gemi ve deniz araçları ilgili mevzuatta belirtilen
sayı ve yeterlilikte personel ile donatılarak sevk ve idare edilirler.
Liman sahasına gelen gemilerin bildirim yükümlülüğü
MADDE 9 – (1) Liman sahasına gelen Türk ve yabancı bayraklı gemiler ile deniz
araçları, bildirim yükümlülüğü bakımından aşağıdaki esaslara uyarlar.
a) Uluslararası sefer yapan Türk ve yabancı bayraklı tüm gemi ve deniz aracı ilgilileri
ile 150 GT ve üzeri kabotaj seferi yapan gemi ve deniz aracı ilgilileri, İdarece belirlenen usul
ve esaslar çerçevesinde liman sahasına girmeden en az yirmi dört saat önce, liman sahasına
girmesine kadarki seyir süresi yirmi dört saatten az olan gemi ve deniz aracı ilgilileri ise kıyı
tesisinden kalkışından hemen sonra, bildirim yapmak zorundadır.
b) Liman sahasına giriş için bildirilen tahmini varış zamanını on iki saatten fazla
geciktirecek olan gemi ve deniz aracı ilgilileri, bu durumu liman başkanlığına yazılı olarak
bildirmek zorundadır.
c) Bildirim yükümlülüğüne uyulmaması veya yapılan bildirimlerin doğru bilgiler
içermemesi durumunda, bildirim veren hakkında idari işlem yapılır ve varsa yanaşma,
kalkma, geçiş sırasını kaybeder.
ç) 300 GT altındaki turizm faaliyetlerinde gezi, spor ve eğlence amaçlı kullanılan gemi
ve deniz araçları ile kabotaj seferi yapan ve kendine tahsisli kıyı tesislerine yanaşan balıkçı
tekneleri bu madde hükümlerinden muaftır.
Gemi yanaşma ve demirleme kuralları
MADDE 10 – (1) Liman sahasına gelen Türk ve yabancı bayraklı gemi ve deniz
araçları aşağıdaki esaslara uymak zorundadır.
a) Geliş bildirimi yapmakla yükümlü gemi ve deniz araçları, ordino almadan yanaşma,
bağlama veya demirleme işlemi yapamaz. Genel beyannamede belirtilen tahmini varış
zamanına yirmi dört saatten fazla olan gemi ve deniz araçları için bu süre zarfında ordino
düzenlenmez.
b) Kabotajda hat izinli çalışan gemi ve deniz araçları ile liman idari sahasında çalışan
yolcu gemileri, yolcu motorları, kum istihsali yapan gemiler, arabalı vapurlar, günübirlik gezi
yapan gezinti (tenezzüh) tekneleri, yüzergezer restoranlar, kıyı tesisleri hizmetinde kullanılan
gemi ve deniz araçları, servis ve acente motorları ile 1000 GT’dan küçük yatlar, balıkçı
tekneleri, deniz taksileri, tonajlarına bakılmaksızın kamuya ait tekneler yanaşma ordinosu
almadan kendilerine tahsisli kıyı tesislerine yanaşır.
c) Kıyı tesislerinde uygun yer bulunması halinde, eğitim ve bilimsel araştırma gemi ve
deniz araçları ile askeri gemiler, liman başkanlığınca belirlenen yere yanaştırılır.
ç) Yanaşma yerlerinin dolu olması halinde gemi ve deniz araçları, sıra beklemek üzere
kendilerine ayrılmış demirleme sahasında kalırlar ve liman başkanlığının izni olmadıkça
demirleme sahalarını değiştiremez ve deniz trafiğini engelleyecek şekilde liman idari
sahasında demirleme yapamazlar.
d) Gemi ve deniz aracı ilgilileri, demirledikleri sahayı ve saati ile demirleme sahasından
ayrıldıkları saati derhal liman başkanlığına ve/veya kılavuzluk istasyonuna bildirir. Bu
fıkranın uygulanması ile ilgili düzenleme, “gemi trafik hizmetleri merkezi” bulunan yerlerde
de ilgili liman başkanlığınca yapılır.
e) Olağanüstü hal, seferberlik, kamu güvenliği, yangın, deniz kirliliği, kriz yönetimi,
seyir, can, mal, çevre güvenliği ve emniyeti bakımından acil müdahale gerektiren durumlarda;
gemi ve deniz araçlarının ordino ile belirlenmiş yerlerini değiştirmeye, daha önce tanzim
edilmiş ordinoları iptal etmeye, yükleme ve tahliye işlemlerini durdurmaya, gemileri ve diğer
deniz araçlarını bulundukları yerden kaldırmaya, öncelik verilmesi gerekenleri yanaştırmaya
ve geminin, deniz aracının ve kıyı tesisinin mevcut imkânlarını kullanmaya liman başkanlığı
yetkilidir.
f) Kıyı tesislerine yanaşmış bulunan gemi ve deniz araçları, olumsuz hava ve deniz
koşulları nedeniyle bulundukları yerde duramayacak vaziyette ise yerinden ayrılabilir, daha
emniyetli olan demirleme sahalarına demirleyebilir, daha emniyetli bir yere sığınabilir ya da
seyir yapabilir. Bunların ilgilileri gerekçeleriyle birlikte en kısa sürede liman başkanlığına
yazılı bildirimde bulunur ve yeniden yanaşma ordinosu düzenlenmesine gerek olmaksızın
gemi ilgililerinin talebi ve liman başkanlığının izni ile daha önce bulundukları yere,
kılavuzluk ve römorkörcülük hükümleri göz önüne alınarak dönebilir.
g) Gemi ve deniz araçları, liman başkanlığınca izin verilmedikçe şamandıraların
yakınlarına ve şamandıralar arasına, mendirekler içinde, kıyı tesislerindeki yanaşma ve
bağlama yerlerine giriş ve çıkışı engelleyecek şekilde demirleyemez.
ğ) Hurdaya ayrılmış olanlar dışında, adli veya idari bir sürecin sonucu beklendiği için
ticari faaliyette bulunamayan servis dışı gemiler, bakım onarım yapmamaları şartıyla
İdare’nin belirlediği usul ve esaslar dâhilinde kıyı tesisinde veya demirleme sahalarında
bekleme yapabilir. Liman başkanı gerekli tedbirleri aldırmak kaydıyla personeli olmayan
servis dışı gemileri, güvenli yerlere naklettirebilir veya bunun için ilgili mahkemeye talepte
bulunabilir.
h) Liman başkanlığınca terk edilmiş gemilerde seyir emniyetini sağlayacak tedbirler
alınır ve bu kapsamda yapılan harcamalar meri mevzuat kapsamında tahsil edilir.
ı) LPG, LNG ile yanıcı, parlayıcı ve patlayıcı yük taşıyan tankerlerin gece kıyı
tesislerine yanaşıp ayrılmalarına; seyir ve manevra sahasının elverişliliği, kıyı tesisinin
konumu ve uygunluğu ile diğer şartlar dikkate alınarak Liman başkanlığınca uygun bulunması
halinde yanaşma müsaadesi verilir. Bunun dışındaki gemi ve tankerler ise gece süresince
yanaşıp ayrılabilirler.
Liman çıkış belgesi
MADDE 11 – (1) Liman idari sahasını aşarak sefer yapacak ticaret gemisinin ve deniz
araçlarının kıyı tesisinden çıkışı, liman başkanlığınca verilecek liman çıkış belgesi ile yapılır.
Liman çıkış belgesi almış olanlar, diğer ilgili kurum ve kuruluşlar ile olan işlemlerini
tamamlayarak derhal kıyı tesisinden ayrılırlar. Yolcu gemileri hariç deniz turizmi araçlarına
verilecek olan kıyı tesisi çıkış izni, 29/6/2009 tarihli ve 2009/15212 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararı ile yürürlüğe konulan Deniz Turizmi Yönetmeliği hükümleri kapsamında seyir izin
belgesi ile verilir. Bu durumda seyir izin belgesi liman çıkış belgesi yerine geçer.
(2) Liman çıkış belgesi verilmesi ile ilgili hususlar 17/11/2009 tarihli ve 27409 sayılı
Resmî Gazete’de yayımlanan Gemilerin Teknik Yönetmeliği hükümlerine göre belirlenir.
Gemi rotalama sistemlerine göre seyir
MADDE 12 – (1) İdare, gerekli gördüğü hallerde; IMO’nun ilgili kuralları ve
tavsiyeleri çerçevesinde liman idari sahasında seyir, can, mal, çevre güvenliği ve emniyetini
arttırmak ve kaza riskini azaltmak amacıyla deniz trafiğinin düzenlenmesine yönelik olarak
gemi rotalama sistemleri oluşturabilir.
(2) Gemi rotalama sistemi bulunan yerlerdeki kıyı tesislerine yanaşacak ya da bu
tesislerden ayrılacak olan, demirlemek üzere liman sahasına gelecek ya da kıyı tesislerinden
demirleme sahalarına hareket edecek olan tüm gemi ve deniz araçlarının;
a) Trafik ayırım düzenine girmeleri veya ayrılmaları,
b) Trafik ayırım düzenine girmeden seyir haline devam etmeleri,
c) Trafik ayırım düzenini kesecek şekilde karşıdan karşıya geçmeleri,
gemi rotalama sistemine ve bu çerçevede belirlenen geçiş kurallarına göre yapılır.
(3) Liman idari sahasında deniz trafiğinin düzenlenmesi amacıyla İdarece bir deniz
trafik rehberi yayımlanabilir.
(4) İzmit Körfezi, Çandarlı Körfezi, Nemrut Koyu, İzmir Körfezi ve İskenderun
Körfezinde uygulanacak olan trafik ayırım düzeni koordinatları ek-3’te, haritaları ise ek-4’te
yer almaktadır. Bu bölgelerde seyir yapacak gemi ve deniz araçları trafik ayırım düzenine
uyarak seyir yapar.
Kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetleri
MADDE 13 – (1) Kıyı tesislerine yanaşacak veya bu tesislerden ayrılacak, 500 GT ve
üstü tanker ve her türlü tehlikeli madde taşıyan gemi ve deniz araçları ile 1000 GT ve
üzerindeki Türk Bayraklı gemi ve deniz araçları, 500 GT ve üzerindeki yabancı bayraklı gemi
ve deniz araçları ile 1000 GT ve üzerindeki yabancı bayraklı ticari ve özel yatlar kılavuz
kaptan almak zorundadır. Yabancı bayraklı tüm askeri gemiler, askeri olmayan kıyı tesislerine
giriş ve bu tesislerden çıkışlarında kılavuz kaptan almak zorundadır.
(2) Gros tonilatosuna göre gemi ve deniz araçlarının almak zorunda oldukları asgari
römorkör sayısı ve bu römorkörlerin asgari çekme güçleri ek-5’te belirtilmiştir.
(3) Ek-5’te belirtilen şartların sağlanamadığı durumlarda; gemi ve deniz araçları kıyı
tesislerine yanaştırılmaz, yanaştırılması halinde kılavuzluk ve römorkörcülük teşkilatı
ilgililerine gerekli idari yaptırım uygulanır.
(4) Gemi söküm bölgesine gelen gemi ve deniz araçlarına verilmekte olan kılavuzluk ve
römorkörcülük hizmetleri aşağıdaki esaslara göre yürütülür.
a) Gemi söküm bölgesine baştankara yanaşan tüm gemi ve deniz araçları tonajına
bakılmaksızın kılavuz kaptan almak zorundadır.
b) Gemi söküm bölgesine makinesi çalışır vaziyette gelerek baştankara olan tüm gemi
ve deniz araçları römorkörden muaftır. Ancak, kendinden hareket kabiliyeti olmayan gemi ve
deniz araçları ek-5’te verilen tablodaki şartlara tabi olmakla birlikte, 2000 GT altındakiler de
en az bir römorkör almak zorundadır.
c) Tesislerin durumu, geminin tonajı, hava şartları ya da buna benzer nedenlerle ihtiyaç
olması halinde römorkör alma şartları açısından liman başkanlığınca ilave tedbirler alınabilir.
Kılavuz kaptan ve römorkör almasına ilişkin esaslar
MADDE 14 – (1) Yetkili kılavuzluk ve römorkörcülük teşkilatı olmayan ve/veya
yakınında teşkilat bulunmayan deniz alanlarında, İdare; gemi ve deniz aracının teknik yapısı
ve özellikleri, kullanım amacı, taşıdığı yük ve cinsi, manevraya elverişliliği ve kıyı
tesislerinin altyapı durumu ile liman sahasında yer alan tesislerin risk durumlarını göz önüne
alarak, kılavuz kaptan ve/veya römorkör şartları hususunda, römorkörsüz yanaşması dâhil
olmak ve tüm sorumluluk gemi ve kıyı tesisi ilgililerine ait olmak üzere geçici olarak
muafiyet verebilir veya başka liman sahalarından hizmet alınmasını isteyebilir. Ancak başka
liman sahalarından alınacak hizmette hava muhalefeti, römorkör arızası gibi beklenmeyen
haller dolayısıyla aksamalar olması halinde tüm sorumluluk gemi ve kıyı tesisi ilgililerine ait
olmak üzere bu gemi ve deniz araçları, beklenmeyen hal ortadan kalkıncaya kadar bir kereye
mahsus liman başkanlığının izni ile römorkörsüz yanaşabilir.
(2) Gemilerin teknik yapısı ve özellikleri, kullanım amacı, taşıdığı yük cinsi, kıyı
tesisine gelen gemilerin tonaj ve adedi, kıyı tesislerinin altyapı durumu ve manevraya
elverişliliği, yanaşma ve ayrılma manevrasının süresi ile bu kıyı tesisinde yer alan manevra
riskleri göz önüne alınarak, İdare, ek-5’te ve beşinci fıkrada verilen römorkör adedi ve çekme
kuvvetinde geçici olarak değişiklik ve düzenleme yapmaya yetkilidir.
(3) İdare, mevcut, yeni yapılan veya büyüme-genişleme yapmak isteyen kıyı tesisleri
için; gemilerin tip, boyut ve teknik özellikleri ile manevra alanları, oşinografik ve
meteorolojik şartlar, komşu tesislerle etkileşim ve trafik yaklaşma yoğunluğu gibi çevresel
faktörler ve gerekli görülmesi halinde hazırlatılacak olan Modelleme Raporunu göz önüne
alarak, ek-5’te verilen römorkör adedi ve çekme kuvvetinde artırma yapabilir.
(4) LPG, LNG ve parlayıcı, patlayıcı tehlikeli yük taşıyan tankerler ile tam boyu 200
metrenin üzerindeki gemi ve deniz araçları hariç olmak üzere, baş ve kıç itici pervane veya
sisteme sahip gemiler; liman sahasına gelişlerinde, gemi ilgililerinin itici pervane veya
sistemlerine ilişkin belgeleri ibraz ve bunların tam kapasite ile çalıştığını liman başkanlığına
yazılı olarak beyan etmesi üzerine, gros tonaj aralığındaki çekme kuvvetinde bir römorkör;
sadece baş itici pervane veya sistemi olan gemiler için ise en az bir römorkör almak kaydıyla
Ek-5’te verilen römorkör sayılarından bir eksik römorkör ile yanaşıp ayrılmalarına toplam
çekme gücünü %30’dan fazla azaltmamak kaydıyla izin verilir.
(5) Yolcu gemilerinin baş ve kıç itici pervanelerine veya sistemine ilişkin belgeler ile
tam kapasite çalıştığına dair beyanın, gemi ilgililerince yazılı olarak liman başkanlığına ibraz
edilmeleri halinde, bu gemilere sadece acil durumlarda hizmet vermek üzere
römorkör/römorkörler tahsis edilir. Bu römorkörlerin çekme kuvveti ve sayıları aşağıda
belirtilmiştir.
Gemi boyu
Refakat römorkörü toplam Açıklama
çekme gücü (asgari)
metreye
En az 50 ton
200
kadar
201-300 metre En az 60 ton
arası
301 metre üzeri En az 90 ton
1 adet
1 adet 60 ton veya biri en az 16 ton
olmak üzere iki römorkör
1 adet 90 ton veya 2 adet 45 ton ya
da 1 adet 30 ton ve bir adet 60
tonluk römorkör
(6) Dördüncü fıkradaki muafiyetlerden, tersanelerde havuza girecek ya da çıkacak gemi
ve deniz araçları yararlanamaz. Ayrıca bu muafiyetlerden yararlanacak gemilerin itici
pervanelerinin asgari gücü aşağıda gösterilmiş olup, bu güçlere haiz itici pervane taşımayan
gemi ve deniz araçları da bu muafiyetlerden yararlanamaz.
Gemi GT tonajı
5001 – 15000
15001 – 30000
30001 – 45000
45001 – 60000
60001 üstü
İtici pervanelerin veya sistemlerinin
toplam gücü
750 KW
1000 KW
1250 KW
1500 KW
1750 KW
(7) Çanakkale Liman Başkanlığı liman idari sahasındaki (1) nolu demirleme sahasına ve
İzmir Liman Başkanlığı liman idari sahasındaki (1) ve (2) nolu demirleme sahalarına
demirleyecek veya ayrılacak 1000 GT ve üzerindeki Türk Bayraklı gemiler ile 500 GT ve
üzerindeki yabancı bayraklı gemiler kılavuz kaptan almak zorundadır. Anılan liman idari
sahalarındaki diğer demirleme sahalarına demirleyecek ya da ayrılacak gemi ve deniz araçları
bu hükümden muaftır.
(8) Kabotaj ve liman idari sahasında hat izni verilmiş 2000 GT’den büyük, yüksek
manevra kabiliyetine sahip bağımsız en az iki ana makine ve iki sevk sistemine sahip, baş iteri
olan, köprü üstünden manevra kabiliyetine sahip, İdarece yetkilendirilmiş klas
kuruluşlarından biri tarafından klaslandırılmış, uzakyol kaptanı ile donatılmış münhasıran
kılavuzluk ve/veya römorkör muafiyeti tanınmış yolcu, ro-ro yolcu ve ro-ro kargo gemilerine
hat izni aldığı kıyı tesislerinde kılavuz kaptan ve römorkör alma zorunluluğu uygulanmaz.
(9) Kabotaj ve liman idari sahasında hat izinli olarak sefer yapan 2000 GT’den küçük
yolcu, ro-ro yolcu ve ro-ro kargo gemilerine hat izni aldığı kıyı tesislerinde, kılavuz alma
zorunluluğu uygulanmaz.
(10) Liman tesisine yanaşmak üzere gelen LNG gemilerine, ilgili tesise 2 mil mesafeden
itibaren ek-5’te belirtilen römorkör adedine ek olarak en az 30 ton çeki gücüne sahip bir
römorkör ile refakat edilir. Aynı şekilde liman tesisinden kalkışta da 2 mil mesafeye kadar
refakate ilişkin hususlar aynen geçerlidir.
Kılavuz kaptan alma ve bırakma yerleri
MADDE 15 – (1) Liman sahalarına giriş ve bu sahadan çıkış yapan gemi ve deniz
araçları için kılavuz kaptan alma ve bırakma yerleri; ek-1’de yer alan koordinatlar olup,
gemiler bu koordinatları merkez kabul eden 5 gomina yarıçaplı daire dâhilinde kılavuz kaptan
alabilir ya da bırakabilir. ek-1’de kılavuz kaptan alma ve bırakma yeri belirlenmeyen kıyı
tesislerinin kılavuz kaptan alma ve bırakma koordinatları, liman başkanlığınca, her tesis için
ayrıca belirlenir. Gerektiğinde idarenin onayı ile liman başkanlığınca kılavuz kaptan alma ve
bırakma yerlerinde geçici olarak değişiklik yapılabilir veya yeni yerler oluşturulabilir.
Yapılan değişiklik denizcilere ve ilgililere duyurulur.
Yolcu gemilerinin ve liman sahasında yolcu taşıyan teknelerin yükümlülüğü
MADDE 16 – (1) Kabotaj veya alt sefer bölgelerinde yolcu taşıyan gemi ve deniz
araçları, azami yolcu sayısını sahip oldukları can kurtarma araç ve gereçlerinin sayılarını,
cinslerini ve bulundukları yeri belirten levhayı yolcu salonlarında açıkça görülebilecek şekilde
Türkçe ve İngilizce olarak bulundururlar. Standartlara uygun can kurtarma araç ve gereçleri,
yolcu ve mürettebatın kolaylıkla ulaşabileceği yerlerde ve her an kullanıma hazır vaziyette
bulundurulur.
(2) Kabotaj veya alt sefer bölgelerinde çalışan yolcu gemilerinde; gemiye giriş ve
çıkışlarda geminin uygun bölümlerinde ve yolcu mahallerinde, dikkat edilmesi gereken
kurallar, acil durumlarda can kurtarma teçhizatının kullanımı ve gemiyi terk konuları
hakkında sesli ve görsel bilgilendirme Türkçe ve İngilizce olarak yapılır.
(3) Uygun kıyı tesisi olmaması ya da kıyı tesisinin yanaşmaya müsait olmaması
nedeniyle demirde bekleyen gemi ve deniz araçlarının yolcu ve personeli sınır giriş ve çıkış
işlemleri yaptırılması, ilgili diğer mevzuat hükümlerinin yerine getirilmesi, seyir, can, mal,
çevre güvenliği ve emniyetine ilişkin tedbirlerin alınması ve tüm sorumluluğun gemi
kaptanına ait olması kaydıyla; Türk Bayraklı yolcu motoru veya gezinti (tenezzüh) gemisi
aracılığıyla İdarenin izni ile liman başkanlığının bilgisi dâhilinde kıyı tesislerine çıkabilir ve
aynı şartlar gözetilerek gemiye geri dönüşleri sağlanabilir. Yolcu gemileri hariç deniz turizmi
araçları bu hükümden muaftır.
Deniz uçaklarına ilişkin hükümler
MADDE 17 – (1) Deniz uçakları ve benzeri araçların bağlaması, demirlemesi veya
denizde seyir koşullarında, gemilerin tabi olduğu mevzuat hükümleri uygulanır. İniş ve kalkış
amacı ile deniz sahasının kullanılması, 2/10/2011 tarihli ve 28072 sayılı Resmî Gazete’de
yayımlanan Deniz Uçakları ile Hava Taşıma İşletmeciliği Yönetmeliği (SHY-DENİZ)
hükümleri saklı kalmak kaydıyla liman başkanlığının iznine bağlıdır. İniş ve kalkışlarda
kullanacakları deniz alanları İdarenin belirlediği kriterler göz önünde bulundurularak liman
başkanlığınca belirlenir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Tehlikeli Yüklerle İlgili Hususlar
Tehlikeli yüklerle ilgili bildirim yükümlülüğü
MADDE 18 – (1) Uluslararası sefer yapan ve tehlikeli yük taşıyan Türk veya yabancı
bayraklı tüm gemiler, liman idari sahasına girmeden en az yirmi dört saat önce, liman
sahasına girmesine kadarki seyir süresi yirmi dört saatten az olan gemi ve deniz araçları ise
kıyı tesisinden kalkışından hemen sonra, Tehlikeli Yükler Manifestosu Formunu doldurup
ilgilileri vasıtasıyla yazılı olarak liman başkanlığına bildirir.
(2) Petrol ve türevleri ile diğer zararlı ve tehlikeli maddeleri taşıyan gemiler, 3/3/2005
tarihli ve 5312 sayılı Deniz Çevresinin Petrol ve Diğer Zararlı Maddelerle Kirlenmesinde Acil
Durumlarda Müdahale ve Zararların Tazmini Esaslarına Dair Kanun ve 21/10/2006 tarihli ve
26326 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Deniz Çevresinin Petrol ve Diğer Zararlı
Maddelerle Kirlenmesinde Acil Durumlarda Müdahale ve Zararların Tazmini Esaslarına Dair
Kanunun Uygulama Yönetmeliği kapsamında gerekli bildirimleri liman başkanlığına yapmak
ve Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde öngörülen mali
sorumluluk yükümlülüklerine sahip olmak zorundadır. Aksi takdirde bu gemilere, anılan
Kanunda öngörülen müeyyideler uygulanır.
(3) Liman idari sahasında ve bitişik limanlar arasında tehlikeli yükler; özel kaplar ve
ambalajlar içerisinde, vagonlara ve kamyonlara yüklenmiş olarak ve taşıyan ile taşıtan
tarafından gerekli emniyet tedbirleri alınmak kaydıyla; bu işlere tahsisli yolcusuz gemi ve
deniz araçları ile taşınır. Bu taşıma, liman başkanlığınca belirlenen usul ve esaslara göre ve
uygun görülen saatlerde yapılır.
Kıyı tesislerince uyulacak kurallar ve alınacak tedbirler
MADDE 19 – (1) Tehlikeli yük elleçleyen 18/2/2007 tarihli ve 26438 sayılı Resmî
Gazete’de yayımlanan Kıyı Tesislerine İşletme İzni Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar
Hakkında Yönetmelik kapsamında idareden izin almış kıyı tesisi işleticileri, gerektiğinde
aşağıdaki tedbirleri alır.
a) Patlayıcı, parlayıcı, yanıcı ve diğer tehlikeli maddeler için ayrılmış rıhtım, iskele,
depo ve antrepolar, kıyı tesisi işletmelerince belirlenir. Tehlikeli maddeleri taşıyan gemilerin
yüklenip boşaltılması, bu iş için ayrılmış rıhtım ve iskelelerde yapılır.
b) Dökme akaryakıt yükleme veya boşaltma yapacak gemi ve deniz araçları için
ayrılmış rıhtım ve iskeleler, bu iş için uygun nitelikte tesisat ve teçhizat ile donatılır.
c) Kıyı tesisi işleticileri, tehlikeli maddelerin, iskele veya rıhtımda boşaltıldığı alana
depolanması sağlanamıyorsa, liman alanında bekletilmeksizin en kısa zamanda bu maddelerin
kıyı tesisi dışına naklini sağlarlar.
ç) Tehlikeli maddeleri taşıyan gemiler için mümkünse ayrı bir demirleme sahası
belirlenir ve burası diğer gemilerden neta edilir. Tehlikeli maddeleri taşıyan gemi ve deniz
araçları, liman başkanlığının izni olmadan kendilerine tahsis edilen saha dışına çıkamaz,
demirleyemez, iskele ve rıhtıma yanaşamaz.
d) Konteynerler içerisinde taşınan tehlikeli maddelerin yüklenip boşaltılması için, kıyı
tesisi işleticisi tarafından kıyı tesisinde bağımsız bir konteyner istif sahası kurulur. Bu istif
sahasına tehlikeli madde dışında diğer konteynerler istiflenemez. İstif sahasında yangın, çevre
emniyeti ve diğer emniyet tedbirleri alınır.
e) Tehlikeli maddelerin gemi ve deniz araçlarına yüklenmesi, boşaltılması veya limbo
edilmesinde, gemi ilgilileri ile yükleme, boşaltma veya limbo yapanlar, özellikle sıcak
mevsimlerde ısıya ve diğer tehlikelere karşı gerekli emniyet tedbirlerini alır. Yanıcı maddeler,
kıvılcım oluşturucu işlemlerden uzak tutulur ve tehlikeli yük elleçleme sahasında kıvılcım
oluşturan araç veya alet çalıştırılmaz.
f) Tehlikeli maddeler, uygun şekilde ambalajlanır ve ambalaj üzerinde tehlikeli maddeyi
tanımlayan bilgiler ile risk ve emniyet tedbirlerine ilişkin bilgiler bulundurulur.
g) Tehlikeli madde elleçlenmesinde görevli kıyı tesisi personeli ve gemi adamları,
yükleme, boşaltma ve depolama esnasında koruyucu elbise giyer.
ğ) Tehlikeli madde elleçleme sahasında yangınla mücadele edecek kişiler, itfaiyeci
teçhizatı ile donatılır ve yangın söndürücüleri ile ilk yardım üniteleri ve teçhizatları her an
kullanıma hazır halde bulundurulur.
h) Kıyı tesisi işleticileri, gemi ve deniz araçlarının acil durumlarda kıyı tesislerinden
tahliye edilmesine yönelik acil tahliye planı hazırlayarak liman başkanlığının onayına sunar.
ı) Kıyı tesisleri yangın, güvenlik ve emniyet tedbirlerini almakla yükümlüdür.
i) Kıyı tesisleri bu maddede belirtilen hususları liman başkanlığına onaylatarak ilgililere
duyurur.
j) Bu madde hükümlerinin denetimi, liman başkanlığı tarafından yapılır ve herhangi bir
uygunsuzluk tespit edildiğinde elleçleme operasyonu durdurularak, uygunsuzluğun
giderilmesi sağlanır.
k) 11/2/2012 tarihli ve 28201 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Denizyoluyla Taşınan
Tehlikeli Yüklere İlişkin Uluslararası Kod Kapsamında Eğitim ve Yetkilendirme
Yönetmeliği’ne göre gerekli eğitim ve sertifikalara sahip olmayan personelin tehlikeli yük
elleçleyen kıyı tesislerinde çalışmasına izin verilmez.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Disiplin ve Düzen
Genel kurallar
MADDE 20 – (1) Gemi, deniz aracı ve kıyı tesisi ilgilileri aşağıdaki esaslara uyar.
a) Kıyı tesislerine yanaştırılmış veya bağlanmış gemi ve deniz araçları, faaliyetlerini
bitirmelerini müteakip, kıyı tesisinin talebi doğrultusunda, liman başkanlığınca yapılacak
bildirimde belirtilen süre içerisinde tesisten ayrılır.
b) Yükleme ve boşaltma işlemini tamamlayan gemi ve deniz araçlarına herhangi bir
nedenle liman çıkış belgesi düzenlenememesi halinde, gemi ve deniz aracı ilgililerinin veya
kıyı tesisi işleticisinin talebi halinde demirleme ordinosu verilerek liman başkanlığının izni ile
demirleme sahasına çıkarılır.
c) Liman sahasında şamandıra atan, kablo döşeyen veya toplayan, dalgıçlık ve benzeri
faaliyetlerde bulunanların, çalışmakta olan yüzer vinçlerin ve rıhtım, platform, dolfin ve
şamandıralarda yükleme veya boşaltma yapan gemi ve deniz araçları ile demirlemiş gemi ve
deniz araçlarının yakınından geçenler, bu gemi ve deniz araçlarının faaliyetlerine engel
olmayacak ve zarar vermeyecek hızda seyretmek zorundadır. Liman başkanlığı uygun hız
sınırını ve güvenli geçiş mesafelerini belirler.
ç) Tersane, tekne imal, çekek yeri ve yüzer havuzlardan indirilecek gemi ve deniz
araçları, liman başkanlığının belirleyeceği yerlere yanaşma, bağlama ve demirleme yapar. Bu
tesislerden indirilecek veya tesislere alınacak gemi ve deniz araçları, diğer tesislere engel
teşkil etmemek kaydıyla, tesislerin önlerine veya rıhtımlarına yanaşabilir ya da kıçtankara
bağlanabilirler.
d) Aynı iskele veya rıhtım üzerinde yer değiştiren gemiler hariç olmak üzere rıhtımlar
ve iskeleler arasında yapılan tüm yer değiştirme işlemleri ordino ile yapılır.
e) Mücbir sebepler dışında, liman idari sahasındaki koy ve körfezlerde, gemi ve deniz
araçlarının, gezinti ve spor amacı dışında demirlemeleri yasaktır.
f) Gemi ve deniz araçlarının koy ve körfezlerde gezi ve spor amacıyla demirleme
süresine; bölgenin çevresel hassasiyeti, teknenin pis su depolama kapasitesi, bölgedeki atık
alım tesislerinin durumu, başka teknelerin koyları veya körfezleri demirleme maksatlı olarak
kullanma talepleri ve kıyı tesisi ya da bitişik liman sınırları içindeki yat limanı işletmelerinin
mevcudiyeti dikkate alınarak liman başkanlığı tarafından karar verilir. Ayrıca, koy ve
körfezlerde demirleme faaliyetlerini liman başkanlığı düzenler.
g) Yat limanları ve balıkçı barınakları hariç kıyı tesislerinde aynı rıhtım veya iskele
üzerinde art arda yanaşmış olan iki gemi ya da deniz aracı arasında uygun emniyet mesafesi
bırakılır. Bu mesafe, gemilerin en yakın noktaları arasındaki uzaklık dikkate alınarak, on
metreden az olamaz. Liman başkanlığı gerek gördüğünde yanaşma düzeni ve mesafelerinde
değişiklik yapabilir.
ğ) Bir yanaşma yerinin uç noktasından, başı ya da kıçı dışarı taşarak yanaşmak zorunda
kalan gemi ve deniz araçlarına, taşan kısmın kıyı tesisi içindeki deniz trafiğine ve manevraya
engel teşkil etmemesi, emniyetli bağlayacak şekilde halat verebilmesi ve giriş ve çıkışların
borda iskelesi veya sürme iskelesi vasıtasıyla emniyetli bir şekilde yapılması şartı ile izin
verilebilir. Kıyı tesisi işletmecisi ve gemi personeli bu hükmün uygulanmasından sorumlu
olup, aksi halde gemiye giriş ve çıkış emniyetli hale getirilinceye kadar liman başkanlığınca
tahmil-tahliye operasyonu durdurulabilir veya geminin yeri değiştirilebilir.
h) Kıyı tesisine yükleme/boşaltma amacıyla yanaşacak gemi ve deniz araçlarının,
yanaşacağı rıhtım, iskele ve şamandıra alanlarında, gemilerin omurga altı emniyetli su
mesafesi, azami su çekimi hattından itibaren yarım metreden az olamaz. Aksi halde bunların
kıyı tesisine yanaşmasına izin verilmez.
ı) Kıyı tesisine yanaşmış gemi ve deniz araçlarının ve operasyon sahalarının her türlü
can, mal, seyir ve çevre emniyeti ve güvenliği tedbirlerinin alınmasından ve yeterli şekilde
aydınlatılmasından gemi ve kıyı tesisi ilgilileri sorumludur.
i) Yakıt, su, kumanya ve benzer diğer ihtiyaçlar ikmali yapan gemi ve deniz araçları
demirleme ordinosu almak şartıyla demirleme sahasında demirleme yapabilir. Ancak
8/10/1998 tarihli ve 98/11860 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Türk
Boğazları Deniz Trafik Düzeni Tüzüğünde belirtilen uğraksız demirleme sahalarına
demirleyen gemi ve deniz araçları bu hükümden muaftır.
j) Uğraksız geçiş niteliğinde olup esasen başka bir limana giderken yükleme, boşaltma,
sefer talimatı bekleme gibi durumlar hariç olmak üzere arıza sonucu yedek parça temini, kötü
hava koşulları, hastalık nedeniyle personel değişimi gibi liman başkanlığınca tespit edilen
mazeretli hallerde; gemiler önceden liman başkanlığına veya kılavuzluk teşkilatına telsizle
bilgi vererek demirleme ordinosu almadan liman idari sahasında liman başkanlığınca
belirlenen sahalara demirleyebilirler. Bu bildirimin kılavuzluk teşkilatına yapılması halinde
teşkilat, liman başkanlığına derhal bilgi verir. Bu durumdaki gemi ve deniz araçları, zorunlu
halin ortadan kalkmasını müteakip varış limanına gitmek için seyirlerine devam ederler.
Ancak, demirleme süresi 48 saati aşması halinde gemi ve deniz araçları demirleme ordinosu
alırlar. Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Tüzüğünde belirtilen uğraksız demirleme
sahalarına demirleyen gemi ve deniz araçları bu hükümden muaftır.
k) Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, trafik ayırım düzeni olan
yerlerde, seyir, can, mal, çevre güvenliği ve emniyetinin sağlanması amacıyla trafik ayırım
düzeni dış sınırına en az 400 metre mesafe dâhilinde kıyı tesisi yapılamaz ya da mevcut
tesisler büyütülemez.
Yasak faaliyetler
MADDE 21 – (1) Kıyı tesislerinin yaklaşım kanallarında, mendirek ağızlarında,
yanaşma ve bağlama yerlerinde ve demirleme sahalarında; her türlü su ürünleri avcılığı
yapmak, yelkenle seyretmek, kürek çekmek veya diğer su sporları faaliyetlerinde bulunmak
ve yüzmek yasaktır.
(2) Spor, gezi ve eğlence amaçlı tekneler, liman sahasındaki, mendireklerle sınırlı alan
içerisinde ve koylarda diğer gemilerin ve deniz araçlarının faaliyetlerine engel olmayacak
biçimde ve zarar vermeyecek hızda seyretmek zorundadır. Liman başkanlığı gerekli gördüğü
yer ve hallerde uygun hız sınırını belirler.
(3) Şamandıraya bağlanmak üzere gelen ya da şamandıradan ayrılan gemi ve deniz
araçları ile kıyı tesisleri hizmetlerinde kullanılanlar dışındaki gemi ve deniz araçları,
şamandıralar ve şamandıra hatları arasından geçiş yapamaz.
(4) Su ürünleri tesisleri ve balık kafesleri hizmetinde kullanılanlar dışındaki gemi ve
deniz araçları, su ürünleri tesisleri ve balık kafeslerine iki yüz metreden fazla yaklaşamaz.
(5) Kıyı tesisi işletme izni bulunmayan yerler ile herhangi bir kurum/kuruluşun
işletmesinde veya mülkiyetinde olmayan yerlere gemi ve deniz araçları bağlanamaz ve
yanaştırılamaz. Ancak İdare acil durumlarda uygun gördüğü tesisler için geçici düzenlemeler
yapabilir.
(6) Aşırı derece trime ya da tehlikeli bir meyile sahip olanlar ile herhangi bir hasardan
dolayı çevre kirliliği riski bulunan gemi ve deniz araçları, yedek çeken ve tehlikeli yük
taşımakla ilgili belgelere sahip olmayan ancak tehlikeli yük taşıyan gemi ve deniz araçları kıyı
tesislerine liman başkanlığı izni olmadan yanaşamaz veya ayrılamaz.
Liman başkanlığının iznine tabi diğer hususlar
MADDE 22 – (1) İlgili kurum/kuruluşlardan gerekli izin ve onaylar alındıktan sonra
yapılacak olan kıyı yapıları inşaatı ve su ürünleri istihsal alanları kurulumu öncesinde
ilgilileri, faaliyete başlamak için liman başkanlığından izin alır.
(2) Şamandıralama, dalış, deniz dibi ve sualtı çalışmaları, deniz dibi tarama ve benzeri
faaliyetler öncesinde liman başkanlığından izin alınması zorunludur. Bu gibi faaliyetlerde
kullanılan gemi ve deniz araçları mevzuata uygun fener ile gündüz işaretlerini gösterir ve ses
işaretlerini verir.
(3) Bir liman idari sahasından başlayıp başka bir liman idari sahasında bitecek olan
yarışlar için en az 15 gün önce, diğer yarışma ve faaliyetler içinse en az 7 gün önce liman
başkanlığına izin için talepte bulunulması zorunludur.
(4) Liman başkanlığından izin alınmadıkça liman idari sahasında yarış ve benzeri
faaliyetler veya organizasyonlar düzenlenemez.
(5) Liman idari sahasında yapılacak su sporları 23/2/2011 tarihli ve 27855 sayılı Resmî
Gazete’de yayımlanan Turizm Amaçlı Sportif Faaliyet Yönetmeliği ve ilgili diğer mevzuat
hükümleri kapsamında yapılır. Turizm amaçlı su sporları ile ilgili can, mal, seyir ve çevre
güvenliği ve emniyetinin sağlanmasına yönelik liman başkanlığının yetkileri saklıdır. Liman
başkanlığı bu faaliyetlerde, can, mal, seyir ve çevre güvenliği ve emniyetini göz önünde
bulundurarak her türlü kısıtlama yapmaya ve bu faaliyetleri durdurmaya yetkilidir.
(6) Liman başkanlığından izin alınmadıkça, demirde veya kıyı tesislerinde bulunan
gemi ve deniz araçlarının bordalarına, başka gemi ve deniz araçları aborda olamaz. Acente ve
kumanya motorları, kamu gemileri, yakıt ikmal gemileri, su tankerleri ve kıyı tesisleri hizmet
gemilerinin aborda olmaları bu fıkra kapsamı dışında olup bu tip gemiler hizmetlerini, liman
başkanının bilgisi dâhilinde, kıyı tesisleri işletmeleri ile koordineli şekilde yürütür.
(7) Yakıt, yağ ve su ikmali yapacak olan gemi kaptanı veya acentesi ikmal
operasyonundan önce ilgili liman başkanlığına bildirimde bulunur.
(8) Balıkçı tekneleri ve yatlar; kıyı tesislerinde birbirlerinin bordalarına aborda
olabilirler, çift sıra bağlama yapamazlar.
(9) Liman başkanlığından izin alınmadıkça liman sahalarında bulunan gemi ve deniz
araçları; onarım, raspa ve boya, kaynak ve diğer sıcak çalışma denize filika ve/veya bot
indirme işlemi ya da diğer bakım işlerini yapamaz. Bu işleri yaptıracak gemi ve deniz araçları
kıyı tesisinde iseler kıyı tesisi işletmesi ile koordine sağlamak zorundadır.
(10) Liman idari sahasında bulunan kıyı tesisleri, coğrafi konumlarının ilgili deniz
haritalarına işlenmesi için Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir Hidrografi ve Oşinografi
Dairesi Başkanlığı’na bildirim yaparlar.
(11) Gemi ve deniz araçları, liman başkanlığından izinsiz demirleme sahalarını
değiştiremez. Ancak, olumsuz hava ve deniz koşulları nedeniyle bulundukları yerde
kalamayacak durumda olanlar, yerlerinden ayrılabilir ve daha emniyetli olan demirleme
sahalarına demirleyebilir. Bunların ilgilileri en kısa sürede liman başkanlığına bildirimde
bulunur. Bu fıkranın uygulanması ile ilgili düzenleme, gemi trafik hizmetleri merkezi bulunan
yerlerde ilgili liman başkanlığınca yapılır.
(12) Kıyı tesislerinde herhangi bir faaliyette bulunmayacak ancak hava muhalefeti ve
seyir, can, mal, çevre güvenliği ve emniyetini tehlikeye düşürecek durumlar gibi mücbir
sebepler nedeniyle sığınmak üzere demirleme sahalarına demirleyen gemi ve deniz araçları
vakit geçirmeksizin ilgili liman başkanlığına ve/veya kılavuzluk teşkilatına gerekli bildirimi
yapar. Bu fıkranın uygulanması ile ilgili düzenleme, Gemi Trafik Hizmetleri Merkezi bulunan
yerlerde ilgili liman başkanlığınca yapılır.
(13) Kıçtankara yanaşan gemi ve deniz araçlarının baş tarafına gemi ve deniz aracı
yanaşamaz.
(14) Liman sınırları içerisinde plaj bölgelerinde ve kıyı otel, motel, tatil köyleri, site
önlerinde, kıyıdan itibaren 200 metreye kadar olan deniz alanlarında, yüzme alanı sınırlarını
belirlemek maksadıyla kullanılacak olan yüzer donanımlar, ilgililerce tespit edilerek her yıl 1
nisan-15 kasım tarihleri arasında eksiksiz olarak hazırlanır ve muhafazası sağlanır. Belirlenen
yüzme alanlarına gemiler ve deniz araçları giremez. Seyir, can, mal, çevre güvenliğine ve
emniyetine binaen yüzme alanı sınırlarında değişiklik yapmaya liman başkanlığı yetkilidir.
(15) Liman idari sahasında limbo faaliyeti yapmak, liman başkanlığının iznine tabidir.
(16) Yedekleme işlemi, İdarece belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde liman
başkanlığının izni ile yapılır.
(17) Her limanda tonozla bağlama ve demirleme ihtiyaçları ve ilgili düzenlemeler,
liman başkanlığınca yapılır, işletme usul ve esasları İdarece belirlenir.
(18) Kıyı tesislerine yanaşma izni olmayan gemi ve deniz araçları ile liman çıkış belgesi
ya da demirleme ordinosu olmayan gemi ve deniz araçlarına kılavuzluk hizmeti verilmesi
liman başkanının iznine tabidir.
(19) Günübirlik gezi yapan gezinti (tenezzüh) teknelerinin; bağlama, barınma ve seyir
güzergâhlarının belirlenmesine ilişkin hususlar, atık alım ve diğer hizmetler göz önünde
bulundurularak liman başkanlığınca belirlenir ve İdare tarafından onaylanır. Liman başkanı,
bağlama ve barınma yerlerinin kapasitesinin aşılması durumunda, kapasite, giriş-çıkış ve
kullanımına kısıtlamalar getirebilir.
Çevrenin korunması ve çevre kirliliğinin önlenmesinde uyulacak kurallar
MADDE 23 – (1) Gemi ve deniz araçlarının katı ve sıvı atıkları ile ilgili bildirim ve
diğer işlemler, 26/12/2004 tarihli ve 25682 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gemilerden
Atık Alınması ve Atıkların Kontrolü Yönetmeliği ve söz konusu Yönetmelik kapsamında
yayımlanan diğer mevzuat çerçevesinde yerine getirilir.
(2) Kıyı tesisi işleticileri, yük elleçlenmesi sırasında ve sonrasında her türlü atık ve artık
malzemelerin denizde ve rıhtımda birikmemesi, elleçleme sırasında ve sonrasında yapılacak
temizlik esnasında denize dökülmemesi ve rıhtım üzerinden yağmur suları ile denize
akmaması için gerekli tedbirleri alır ve sahayı temiz ve düzenli bulundurur. Bu yükümlülüğü
yerine getirmeyen kıyı tesisi işletmelerine, 9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanunu ve
ilgili diğer mevzuat gereği idari yaptırım uygulanması amacıyla, ilgili mülki idare amirliğine
liman başkanlığınca derhal yazılı bildirimde bulunulur.
(3) Yüzer havuz kullanılırken can, mal, çevre güvenliği ve emniyeti açısından
perdeleme sisteminin kullanılması ile yüzer havuz, kuru havuz ve yarı ıslak kızağa gemi
alınmadan veya gemiler denize bırakılmadan önce her türlü yüzey temizliğinin sağlanması ve
diğer emniyet tedbirlerinin alınması ilgili tesisin sorumluluğundadır.
Deniz olaylarının bildirim yükümlülüğü
MADDE 24 – (1) Liman sahasına gelen gemi ve deniz araçları ile kıyı tesislerinin
ilgilileri; seyir sırasında, demirleme sahasında veya kıyı tesisinde meydana gelen deniz
kazalarını, önemli makine arızalarını, genel seyir güvenliği bakımından saptadıkları sakıncalı
hususları ve gemide işlenen suçları, önce VHF veya diğer uygun iletişim araçları ile olaydan
itibaren en geç üç saat içinde ve kanaatlerini içeren yazılı bir raporu da en geç yirmi dört saat
içinde liman başkanlığına bildirmekle yükümlüdür.
(2) Kılavuz kaptanların yükümlülüğü aşağıda belirtilmiştir:
a) Kılavuz kaptanlar, kılavuzluk hizmeti vermekte oldukları gemi ve deniz araçlarının
seyir teçhizatında görebildikleri eksiklik ve aksaklıkları, deniz kazalarını ve seyir güzergâhları
üzerindeki seyir güvenliğinin tehlikeye düşürülmesi ve çevre kirliliği ile ilgili tespit ettikleri
hususları derhal liman başkanlığına bildirir ve bu bildirimi izleyen yirmi dört saat içinde de
yazılı bir rapor verir.
b) Kılavuz kaptanlar, emniyetli olarak kılavuzluk hizmeti verilemeyecek gemilere
kılavuzluk hizmeti veremez. Bu gemiler liman başkanlığına bildirilir ve emniyet tedbirleri
alınır. Bu gemilere izinsiz olarak kılavuzluk hizmetinin verildiğinin tespiti halinde, ilgili
kılavuz kaptan hakkında liman başkanlığınca idari işlem yapılır.
(3) Gemi trafik hizmetleri operatörlerinin yükümlülükleri aşağıda belirtilmiştir;
a) Liman idari sahasında meydana gelen her türlü kaza ile seyir, can, mal, çevre
güvenliğine ve emniyetine ilişkin tüm olayları ivedilikle liman başkanlığına bildirmekle
yükümlüdürler.
b) Yerel trafikte çalışan gemi ve deniz araçlarınca yapılan mevzuat ihlalleri hakkında
inceleme veya idari işlem yapılmak üzere delilleri ile belgelendirerek ivedilikle liman
başkanlığına bildirirler.
c) Liman başkanlığınca limandaki gemi ve deniz araçlarına yönelik yapılması istenilen
duyuruları yaparlar.
(4) Özellikle dümen, çapa, zincir ya da çelik halat gibi donanımların denize düşürülmesi
halinde, gemi personeli donanımların düştüğü yeri derhal işaretler ve liman başkanlığına
bildirir. Liman başkanlığının gerek görmesi halinde düşen donanım gemi ve deniz araçları
ilgililerince çıkartılır.
Usulsüz demirleme, yanaşma ve bağlama
MADDE 25 – (1) Gerekli izin alınmaksızın kıyı tesislerine yanaşan, şamandıralara
bağlayan, demirleme sahalarına demirleyen gemi ve deniz aracı ilgilileri liman başkanlığınca
uyarılır ve gerekli görüldüğünde uygun olan demirleme sahası veya yanaşma yeri belirtilerek
yer değiştirmesi talimatı verilir.
(2) Kıyı tesisleri dışında kıyı alanlarına gemi ve deniz araçlarının bağlanması ve
yanaşması ile demirleme sahaları dışında demirlenmesi yasaktır. Bu alanlara izinsiz
bağlanmış veya terk edilmiş gemilerin ve deniz araçlarının bulunduğu yerden kalkmamaları
halinde kaldırılma işlemi; ilgili mülki idare amirliği koordinesinde kolluk kuvvetleri ve
belediye bünyesindeki birimlerce yapılır. Kaldırılan gemiler ve deniz araçlarının aynı alanlara
yeniden bağlanmalarının önlenebilmesi için emniyet müdürlüğü ve belediyesi zabıta
ekiplerince denetim yapılır.
(3) Bu madde hükümlerine aykırı hareket eden gemi ve deniz araçları bulundukları
yerden kaldırılır. Kaldırma işlemi için yapılan masraflar gemi ilgililerince ödenir ve gemi,
deniz aracı veya kıyı tesisi ilgilileri hakkında idari işlem yapılır.
Tahmil ve tahliye hizmetleri
MADDE 26 – (1) Kıyı tesislerine bağlanmış veya yanaşmış olanlar ile demirleme
sahalarındaki gemi ve deniz araçlarının tahmil ve tahliye hizmetleri, bu Yönetmelik ve ilgili
mevzuat hükümlerine aykırı olmamak kaydı ile ilgili kıyı tesisi işletmesi koordinesinde yerine
getirilir.
Yanaşma alanlarının güvenliği ve koordinasyon
MADDE 27 – (1) Gemi kaptanları; rıhtıma ya da şamandıraya bağladıkları gemi ve
deniz araçlarının uygun biçimde bağlandığından emin olurlar ve sürekli kontroller ile gemi ve
deniz araçlarının konumunu muhafaza etmesini sağlarlar.
(2) Gemi ve deniz araçları kıyı tesislerine yanaşırken görevli olmayan seyirci,
karşılayıcı ve uğurlayıcılar yanaşma alanlarını işgal edemezler. Bunlar manevra sahasından
uzak tutulur.
(3) Gemi ve deniz aracı, kıyı tesisi işleticileri ile kılavuzluk teşkilatı arasında gerekli
koordinasyon sağlanmadan yanaşma veya ayrılma manevralarına başlanmaz.
(4) Kıyı tesisi ilgilileri, gemi ve deniz araçlarının emniyetli ve güvenli bir şekilde kıyı
tesislerine yanaşabilmesi veya bağlanabilmesi için aydınlatma, usturmaça, yangın önleme,
söndürme, derinlik, ışıklı veya ışıksız şamandıra atılması, yönlendirme işaretleri, sesli ve
görsel emniyet uyarıları ve benzeri hususlarda, liman başkanlığınca alınması istenen önlemleri
derhal yerine getirir ve bunların sürekliliğini sağlar. Kıyı tesisi işleticisi kuruluşlar,
tesislerindeki gemi hareketlerini İdarenin belirleyeceği biçimde ve elektronik ortamda düzenli
olarak liman başkanlığına bildirir.
(5) Kıyı tesisi ilgilileri, bu Yönetmelik kapsamında, liman başkanlığı ile gerekli
koordinasyonu sağlamakla yükümlüdür. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyen kıyı tesislerine,
gemi ve deniz araçlarının yanaşma ve bağlama izni verilmez ve gerektiğinde ilgilileri
hakkında idari işlem yapılır.
(6) Kıyı tesisi işleticisi her kuruluş, manevralarda kılavuz kaptana yardımcı olmak
amacıyla, kılavuz kaptanın koordineli olarak çalışabileceği, haberleşme imkân ve kabiliyetine
sahip bir irtibat personeli görevlendirir.
(7) Kıyı tesisleri, her türlü olumsuzluk ve değişikliği derhal liman başkanlığına bildirir.
Gümrük denetimine tabi gemiler ile gümrük hizmet noktaları arasında taşıma
MADDE 28 – (1) Gümrük denetimine tabi olan gemi ve deniz araçlarından gümrük
hizmeti verilen yerlere ya da bu yerlerden onlara; yolcu, yolcu eşyası, gemi personeli,
malzeme, kumanya ve gemi ile ilgili olan kişiler ancak izin verilmiş hizmet tekneleri ile
taşınabilir. Bu teknelere liman başkanlığınca yazılı izin verilir.
(2) Gümrük denetimine tabi gemi ve deniz araçları ile gümrük hizmeti verilen yerler
arasında hizmet verecek gemi ve deniz araçları, liman başkanlığı ile gümrük idaresi tarafından
belirlenen yerlerden hareket eder ve tekrar aynı yere yanaşır. Bunlara dair yanaşma, bağlama
ve benzer diğer hususlar izin belgelerinde belirtilir.
(3) Gümrük denetimine tabi olmayan gemi ve deniz araçlarına da yazılı izni olan belgeli
hizmet tekneleriyle servis yapılır. Ancak bu tekneler gümrük hizmeti verilen yerleri
kullanmayabilir.
(4) Denetim yetkisine sahip kamu görevlileri, gümrük denetimine tabi olan veya
olmayan gemi ve deniz araçlarına, kamuya ait teknelerle gidip gelebilecekleri gibi, liman
başkanlığınca izin verilmiş tekneler ile de toplu veya ayrı ayrı gidip gelebilir.
(5) Liman başkanlığından bu madde hükümlerine göre yazılı izin almayan hizmet
tekneleri, liman idari sahasında faaliyette bulunamaz.
Vardiya zorunluluğu
MADDE 29 – (1) Demirli ya da kıyı tesisine yanaşmış veya bağlanmış bulunan 150 GT
ve üzerindeki gemi ve deniz aracında, gerektiğinde gemi ve deniz aracını bulunduğu yerden
kaldırabilecek sayı ve yeterlikte personel bulundurulur. Bu düzenlemenin yerine
getirilmesinden gemi ve deniz aracı ilgilileri sorumludur.
(2) Barınma merkezlerinde, gemi ve deniz araçlarını kaldırabilecek yeterliliğe sahip bir
kaptan, bir başmühendis/makinist, bir makine personeli ve bir güverte personelinden oluşan
bir vardiya ekibi bulundurması halinde bu madde hükümlerinden muaftır.
(3) Barınma merkezinde borda bordaya bağlanacak gemi ve deniz aracı sayısı, en fazla
dört adet olmak üzere liman başkanlığınca belirlenir.
(4) Barınma merkezinin çevre güvenliği ile can ve mal emniyetine yönelik tedbirlerin
alınmasından gemi ve deniz aracı ilgilileri ile barınma merkezi ilgilileri sorumludur.
(5) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri ile mahalli idarelerden oluşan genel
yönetim kapsamındaki kamu idareleri, özel bütçeli idareler barınma merkezlerini barınma
amacıyla kullanabilirler. Barınma merkezlerindeki aynı işletene ait birden fazla iskele tek
barınma merkezi olarak kabul edilir.
Bayrak çekme zorunluluğu
MADDE 30 – (1) Liman sahasında bulunan yabancı bayraklı gemi ve deniz aracı
güneşin doğuşundan batışına kadar ulusal bayrağı ile Türk Bayrağını, Türk bayraklılar ise
sadece Türk Bayrağı çeker. Seyir halinde bulunan gemiler ise güneşin batışından doğuşuna
kadarki zaman diliminde bayraklarını çekili bırakabilir.
(2) Türk Bayrağı, gemi ve deniz aracının boyutları ile orantılı ebatlarda, görülebilen,
uygun yükseklikte ve 22/9/1983 tarihli ve 2893 sayılı Türk Bayrağı Kanunu hükümlerine
uygun olur.
Gemilerde bulunan kıyıdan takip ve haberleşme cihazlarının kullanımı
MADDE 31 – (1) İlgili mevzuat gereği OTS ve UMTS gibi kıyıdan gemilerin takip
edilmesine yönelik cihazlar ile VHF bulundurma mecburiyeti olan gemi ve deniz araçları,
liman idari sahasında kızakta bulunma, önceden bildirilmesi şartıyla arıza gibi durumlar ve
olağanüstü haller haricinde bu cihazları açık ve çalışır halde bulundurur.
(2) Gemi trafik hizmetleri sistemleri olan ya da trafik ayırım düzeni tesis edilmiş deniz
alanlarında seyir halinde bulunan gemi ve deniz araçları, ilgili sektör kanallarını sürekli dinler
ve verilen talimatlara uyar.
Deniz yangınları ile mücadele
MADDE 32 – (1) Liman idari sahasında oluşabilecek deniz yangınlarına 6/8/1975
tarihli ve 7/10357 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Karada Çıkabilecek
Yangınlarla, Deniz, Liman veya Kıyıda Çıkıp Karaya Ulaşabilecek ve Yayılabilecek veya
Karada Çıkıp Kıyı, Liman ve Denize Ulaşabilecek Yangınlara Karşı Alınabilecek Önleme,
Söndürme ve Kurtarma Tedbirleri Hakkında Yönetmelik hükümleri gereği resmî ve özel tüm
kuruluşlarca müdahale edilir. Kıyı tesislerinde sabit ve taşınabilir yangın söndürücüleri ile ilk
yardım üniteleri ve teçhizatları tam, hazır ve çalışır durumda bulundurulur.
(2) Kıyı tesislerinde çıkabilecek yangınları söndürme faaliyetleri, ilgili mevzuat gereği
oluşturulan gerekli araç ve gereçlerle donatılmış yangın söndürme ekipleri ile yapılır.
Römorkörcülük faaliyetlerinde bulunan kuruluşlar da liman başkanlığının talimatı
doğrultusunda söndürme faaliyetlerine katılır.
Tankerler ile yakıt tanklarında sıcak/soğuk işlem yapılacak gemi ve deniz
araçlarının bakım ve onarımı
MADDE 33 – (1) Sıcak ve soğuk işlemle bakım veya onarım yapılması amacıyla
gazdan arındırma işlemleri yapacak olan gemi ve deniz araçları, 21/12/2004 tarihli ve 25677
sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gemi ve Deniz Araçlarının İnşa, Tadilat, Bakım, Onarım
ve Söküm İşlemlerinde Gazdan Arındırma Yönetmeliği hükümlerine uyarlar.
Gemilere yağ, yakıt ve su ikmali
MADDE 34 – (1) Liman sahasında bulunan gemi ve deniz araçlarına su, yağ ve yakıt
ikmali, liman başkanlığınca uygun görülen iskele, rıhtım ve demirleme sahalarında yapılır.
Liman başkanlığınca belirlenen alanların dışında su, yağ ve yakıt ikmali yapılamaz. Su, yağ
ve yakıt ikmal hizmetleri günün her saatinde yapılabilir. Hava ve deniz şartları dikkate
alınarak liman başkanlığınca su, yağ ve yakıt ikmal işlemleri kısıtlanabilir.
(2) Petrol ve diğer zararlı maddeleri dökme olarak elleçleyen tesislerde gemiden gemiye
su, yağ ve yakıt ikmal faaliyeti, tesiste yanaşık halde bulunan geminin yük operasyonunun
devam ettiği sırada yapılamaz. Ancak, ikmal faaliyetine ilgili liman tesisinin uygun görmesi
halinde, yük operasyonu öncesinde, sonrasında veya yük operasyonları durdurularak ve yük
operasyonlarında kullanılan gemi ile tesis arasındaki yük bağlantıları tamamen sökülmek ve
emniyet altına alınmak şartı ile liman başkanlığınca izin verilebilir.
(3) Yakıt veren gemi tonaj ayrımı olmaksızın deniz kirliliğine karşı yeterli miktarda
mali sorumluluk sigortası ve belgelerine sahip olmak zorundadır.
(4) İdare tarafından kabul gören 1 inci grup ve 2 nci grup kulüp ve sigortacıların mali
sorumluluk poliçeleri dışındaki belgeler kabul edilmez. Ancak, 1 inci ve 2 nci grup kulüp ve
sigortacıların dışında Hazine Müsteşarlığınca yetkilendirilmiş ve yakıt veren gemide taşınan
ve elleçlenen petrol ve türevlerinden kaynaklanacak her türlü zarar risklerine ve geminin bir
olay sonrası çıkarılmasına karşı en az 150 milyon Türk Lirası değerinde sigorta yapabilecek
Türkiye’de yerleşik kulüp ve sigortacıların poliçeleri İdare tarafından kabul edilebilir. İdare
tarafından kabul görmeyen mali sorumluluk belgesine sahip olan geminin ve işleticisinin yakıt
vermesine izin verilmez. Kabul gören 1 inci grup ve 2 nci grup kulüp ve sigortacıların listesi
İdare tarafından yayımlanır.
(5) Yağ/Yakıt ikmali esnasında alan ve veren gemilerde, deniz araçlarında ve kıyı
tesisinde yangına ve deniz kirliliğine müdahale personeli ve ekipmanı hazır bulundurulur.
Yangın ve yakıt taşması veya dökülmesi nedeniyle oluşabilecek deniz kirliliğini önlemeye
yönelik her türlü tedbir; gemi, deniz aracı, kıyı tesisi ve yakıt ikmalcisi ilgililerince alınır.
Yakıt ikmal operasyonunda bulunan yakıt veren ve yakıt alan gemiler için uyulması zorunlu
emniyetli operasyon gerekleri İdare tarafından belirlenerek yayınlanır. Belirlenen kurallara
uygun hareket edilmemesi durumunda ilgili liman başkanlığınca yakıt ikmal operasyonuna
izin verilmez.
(6) Yakıt ikmal operasyonu sırasında muhtemel deniz kirliliğine karşı hazırlıklı olma
hizmeti kıyı tesisi tarafından verilir veya verdirilir.
(7) Bir olay sonrası yağ veya yakıt sızıntısı veya döküntüsü olması durumunda ilgililer
kendi acil müdahale planlarında belirlenen yerlere ve ilgili liman başkanlığına ivedilikle haber
vermek ve tüm imkân ve kabiliyetleri ile ilk müdahaleyi yapmak zorundadır.
(8) Yağ veya yakıt sızıntısı veya döküntüsü olması halinde deniz çevresinin petrol ve
diğer zararlı maddelerle kirlenmesi durumunda müdahale ve zararların tazminine ilişkin
mevzuat hükümleri uygulanır.
Yakıt ikmal tankerlerinin ve seferden men edilmiş gemilerin kıyı tesislerinde
barınması
MADDE 35 – (1) Yakıt ikmal tankerlerinin kıyı tesisine yanaşmasına seyir, can, mal,
çevre güvenliği ve emniyeti bakımından gerekli tedbirlerin alınması ve kıyı tesisi ilgilileri ile
koordine sağlanması kaydıyla, liman başkanlığınca izin verilebilir.
(2) Üzerinde haciz, ihtiyati haciz ve seferden men kararı olan gemi ve deniz araçlarının,
ticari faaliyette bulunmamaları kaydıyla seyir, can, mal, çevre güvenliği ve emniyeti göz
önünde bulundurularak aynı liman sahası içinde bulunan kıyı tesislerinden yararlanmalarına,
kıyı tesislerinin ilgilileri ile koordineli olarak liman başkanlığınca izin verilebilir.
Yabancı askeri gemilerin limana giriş ve çıkışları
MADDE 36 – (1) Yabancı askeri gemilerin, Türk karasuları ve kıyı tesislerine girişleri,
çıkışları ile buralardaki hareket ve faaliyetleri, ilgili mevzuat hükümlerine tabidir.
(2) Yabancı nükleer askeri gemilerin, kıyı tesislerini ziyaretlerine ilişkin olarak
mevzuatında belirtilen hükümler çerçevesinde ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından gerekli
tedbirler alınır.
Denizle bağlantılı akarsularla ilgili düzenleme
MADDE 37 – (1) Gemi ve deniz aracı trafiği olan denizle bağlantılı akarsularda;
a) Teknelerin bağlama ve çekek yeri planlaması,
b) Tekne sayılarının sınırlanması,
c) Seyir, can, mal, çevre güvenliği ve emniyetine yönelik tedbir alınması,
ve gerekli diğer hususlarda liman başkanlığınca düzenleme yapılabilir.
ALTINCI BÖLÜM
Denetim ve Yaptırımlar
Denetim
MADDE 38 – (1) Liman idari sahasında faaliyet gösteren gemi ve deniz araçları, 4922
sayılı Kanun, 618 sayılı Kanun, 655 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ve ilgili
diğer ulusal ve uluslararası mevzuat hükümleri gereğince, seyir, can, mal, çevre güvenliği ve
emniyetinin sağlanması amacıyla bayrak ve liman devleti kontrol prosedürü kapsamında,
liman başkanlığınca hal ve icaba göre denetlenir.
İdari yaptırımlar
MADDE 39 – (1) Liman idari sahasında bulunan gemi, deniz araçları, kıyı tesisleri ve
diğer tüm ilgililer bu Yönetmelik ve seyir, can, mal, çevre güvenliği ve emniyetini temin
etmeye yönelik diğer mevzuatın gereklerini yerine getirir. Bu Yönetmelik kapsamında
uymakla yükümlü olduğu kuralları ihlal edenlere, ya da seyir, can, mal, çevre güvenliğini ve
emniyetini temin ile ilgili diğer mevzuat hükümlerine aykırı hareket edenlere, 655 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname, 618 sayılı Kanun ve 4922 sayılı Kanun uyarınca idari yaptırım
uygulanır.
(2) Liman sahasında oluşabilecek çevre kirliliğine, 2872 sayılı Çevre Kanunu ve ilgili
diğer mevzuat hükümlerine göre işlem yapılır.
(3) Bu Yönetmelik hükümlerine ya da seyir, can, mal, çevre güvenliğini ve emniyetini
temin ile ilgili diğer mevzuat hükümlerine aykırı hareket edenler; liman başkanlığı ya da
liman başkanlığı tarafından yetkilendirilmiş olan denetim personelinin düzenleyeceği tespit
tutanağı neticesinde, yirmi dört saat içinde liman başkanlığına davet edilir ve alınan idari
yaptırım kararı ilgiliye tebliğ edilir.
(4) Tespit tutanağı, idari yaptırım kararı ve tebligat usulleri 30/3/2005 tarihli ve 5326
sayılı Kabahatler Kanunu hükümlerine göre tanzim edilir.
(5) Denetleme sonunda durumu mevzuat hükümlerine uygun olmayan gemi ve deniz
araçlarına, eksikliklerini giderinceye kadar seferine müsaade edilmez.
(6) Liman başkanlığı tarafından 655 sayılı KHK’nin 28 inci maddesinin ikinci fıkrasının
(b) bendinde belirlenen yetkiye dayanarak 34 üncü maddenin;
a) Üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkrasına aykırı hareket edenlere 20.000 TL,
b) Yedinci fıkrasına aykırı hareket edenlere 30.000 TL,
idari para cezası verilir.
(7) Liman başkanlığı tarafından 655 sayılı KHK’nin 28 inci maddesinin ikinci fıkrasının
(b) bendinde belirlenen yetkiye dayanarak 22 nci maddenin yedinci fıkrasında belirlenen usul
ve esaslara aykırı hareket edenlere 10.000 TL idari para cezası verilir.
(8) İdare tarafından belirlenecek kurallara aykırı hareket ettiği tespit edilen ikmal
gemilerinin, yakıt ikmali yapan gemilerin ve kıyı tesislerinin faaliyetleri uygunsuzluk
giderilene kadar durdurulur.
Deniz kaza ve olaylarının idari yönden incelenmesi
MADDE 40 – (1) Liman idari sahasında meydana gelen deniz kazaları ve olayları,
liman başkanlığınca idari yönden incelenir ve bu inceleme sonucunda hazırlanan dosya
İdareye gönderilir. İdari tahkikat tamamlanıncaya kadar geminin seferine izin verilmez. Gemi,
deniz aracı ve kıyı tesisi ilgilileri ile gemi personeli liman başkanlığı incelemesinde, gerekli
kolaylık ve işbirliğini sağlamakla mükelleftir. Ayrıca liman sahasına gelen gemi ve deniz
araçlarının ilgilileri ve personeli, olaya ilişkin delilleri muhafaza etmek, yapılacak çağrılara
uymak ve sorulacak sorulara cevap vermekle yükümlüdür.
(2) 655 sayılı KHK’nin 29 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca oluşturulan Kaza
Araştırma ve İnceleme Kuruluna ilişkin hükümler saklı olup, birinci fıkrada belirtilen
yükümlülükler bu Kurula karşı da geçerlidir.
YEDİNCİ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
İstanbul Liman Başkanlığına özel hükümler
MADDE 41 – (1) İstanbul Liman Başkanlığı liman idari sahasını ziyaret edecek
yabancı ve Türk askerî gemiler, gelişlerini Kuzey Deniz Saha Komutanlığına bildirerek, bu
Komutanlıkça liman başkanlığı ile sağlanacak mutabakata göre, Kızkulesi Fenerinden geçen
boylamın doğusu ile İnci Burnu ve Moda Burnu arasındaki alana demirleyebilir. Zorunlu
hallerde diğer demirleme sahalarına demirleme Kuzey Deniz Saha Komutanlığı ile liman
başkanlığı tarafından ortak bir görüşle yapılır.
(2) Yolcu gemileri izin almak koşuluyla Dolmabahçe’de demirleyebilir.
(3) Aşağıda koordinatları verilen deniz alanlarında balık avlama sezonunda balıkçılık
faaliyeti yapılır. Bu faaliyet, gerek görülmesi halinde liman başkanlığı tarafından geçici olarak
durdurulur. Belirtilen coğrafi koordinatlar Avrupa Datumu 1950 (ED 50)'ye göredir.
a) 1 nolu balık avlama sahası koordinatları aşağıdaki gibidir:
1) 41º 13´ 21,6" K – 029º 08´ 33" D
2) 41º 13´ 54" K – 029º 10´ 15" D
3) 41º 15´ 20" K – 029º 17´ 28" D
4) 41º 15´ 48" K – 029º 16´ 54" D
5) 41º 14´ 06" K – 029º 10´ 00" D
b) 2 nolu balık avlama sahası koordinatları aşağıdaki gibidir:
1) 41º 13´ 48" K – 029º 07´ 30" D
2) 41º 14´ 42" K – 029º 07´ 12" D
3) 41º 15´ 37" K – 029º 06´ 11" D
4) 41º 15´ 40" K – 029º 05´ 53" D
5) 41º 14´ 45" K – 029º 07´ 00" D
(4) Patlayıcı, parlayıcı, yanıcı ve benzeri tehlikeli maddeler, Anadolu ve Avrupa
yakaları arasında, özel kaplar ve ambalajlar içinde, vagonlara ve kamyonlara yüklenmiş
olarak, taşıyan ve taşıtan tarafından gerekli güvenlik önlemleri alınarak, bu işe ayrılmış
yolcusuz araba vapuru, araba ferisi veya tren vapuru ile taşınabilir. Bu taşıma 00:30 ile 06:00
saatleri arasında yapılabilir.
(5) İstanbul Boğazından, hava çekimi elli sekiz metre ve daha fazla olan gemi ve deniz
araçlarının geçiş yapması yasaktır. Hava çekimi elli dört metre ile elli sekiz metre arasında
olan gemi ve deniz araçları ise liman başkanlığının gerekli gördüğü sayıda ve güçte
römorkörün eşlik etmesi şartıyla boğaz geçişi yapabilir.
(6) İstanbul Boğazında trafik ayırım şeritleri içinde emniyet ve gümrük denetimleri
yapılamaz. Ancak gerekli görülen durumlarda emniyet ve gümrük denetimleri gemiye çıkacak
görevlilerce kılavuz kaptan alma yerlerinde, geminin gideceği kıyı tesisine kadar yolda, kıyı
tesisinde veya kendilerine ayrılmış demirleme sahalarında yapılır.
(7) Görüş mesafesi, İstanbul Boğazı ve Haliç için 200 metreye Marmara Denizinde 500
metreye düştüğünde liman başkanlığı adına Gemi Trafik Hizmetleri Merkezi tarafından yerel
deniz trafiği durdurulur.
İzmit (Kocaeli) Liman Başkanlığına özel hükümler
MADDE 42 – (1) Körfez Geçiş Köprüsünden hava çekimi altmış metre ve daha fazla
olan gemi ve deniz araçlarının geçiş yapması yasaktır. Hava çekimi elli altı metre ile altmış
metre arasında olan gemi ve deniz araçları; liman başkanlığının gerekli gördüğü sayıda ve
güçte römorkörün eşlik etmesi şartıyla boğaz geçişi yapabilir.
(2) Görüş mesafesi, İzmit Körfezinde 500 metreye düştüğünde liman başkanlığı adına
Gemi Trafik Hizmetleri Merkezi tarafından yerel deniz trafiği durdurulur.
Denizcilik eğitimi deniz alanları
MADDE 43 – (1) İstanbul Teknik Üniversitesi Denizcilik Fakültesi önünde bulunan ve
aşağıda koordinatların oluşturduğu hattın içinde kalan deniz alanları denizcilik eğitim
alanlarıdır. Bu alanlara izinsiz girilmez, demirleme yapılmaz ve eğitim yapan gemi ve deniz
araçlarının seyrine mani olunmaz.
1) 40º 48´ 57" K – 029º 17´ 42" D
2) 40º 48´ 48" K – 029º 17´ 52" D
3) 40º 48´ 42" K – 029º 17´ 49" D
(2) Karadeniz Teknik Üniversitesi Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi önünde bulunan
ve aşağıda koordinatların oluşturduğu hattın içinde kalan deniz alanları denizcilik eğitim
alanlarıdır. Bu alanlara izinsiz girilmez, demirleme yapılmaz ve eğitim yapan gemi ve deniz
araçlarının seyrine mani olunmaz.
1) 40° 55' 20" K – 40° 12' 17" D
2) 40° 55' 24" K – 40° 12' 17" D
3) 40° 55' 29" K – 40° 12' 30" D
4) 40° 55' 25" K – 40° 12' 37" D
Deniz trafiği kısıtlamaları
MADDE 44 – (1) Fırtına ve kısıtlı görüş gibi olumsuz hava ve deniz koşullarının seyir,
can, mal, çevre güvenliği ve emniyeti bakımından ciddi tehlike oluşturacağı kanaati hâsıl
olduğunda, kurtarma ya da çevre kirliliği temizlik operasyonu sırasında, liman sahası içinde
gemi ve deniz aracı trafiğine geçici veya kısmi kısıtlama getirilmesine liman başkanlığı
yetkilidir.
(2) Seyir, can, mal, çevre güvenliği ve emniyeti bakımından gerektiğinde liman idari
sahasındaki gemi ve deniz araçlarının faaliyetleri, liman başkanlığınca kısıtlanır veya
durdurulur.
Tarama ve iskandil
MADDE 45 – (1) Kıyı tesislerindeki yanaşma ve bağlama sahaları ile diğer manevra
alanlarının taranması gerektiğinde ilgili kıyı tesisi işleticisi kuruluş; faaliyetin ayrıntılarını,
tarama faaliyetinde kullanacağı gemi ve deniz araçlarını, faaliyetin süresini, faaliyet sırasında
denizde, manevra alanlarında seyir, can, mal, çevre güvenliği ve emniyeti bakımından alacağı
önlemleri, yazılı olarak liman başkanlığına bildirir.
(2) Kıyı tesisi işleticiler, kendi kıyı tesisleri ile ilgili yanaşma ve bağlama yerleri ile
manevra sahalarının deniz derinliği iskandil değerlerini güncel haritalardaki derinliklerden az
olmama koşulunu sağlamakla yükümlüdür. Anılan işleticiler, yaptıkları ölçüm değerlerini
liman başkanlığına ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi
Başkanlığına iletir.
Tehlike oluşturan gemi ve deniz araçları
MADDE 46 – (1) Liman idari sahasında, cinsi, tonajı ve bayrağına bakılmaksızın adlî
mercilerce verilmiş haciz, ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir veya seferden men kararları gibi
hukuki işleme konu olan veya teknik eksikliği nedeniyle bir idari karar ile seferden alıkonulan
ya da herhangi bir sebeple kıyı tesislerinde veya demirleme sahasında bekleyen, tehlike
oluşturan, kumanda edilemeyen ve benzeri nedenlerle denize elverişli olmayan gemi ve deniz
araçlarını, denize elverişli hale getirmek, seyir, can, mal, çevre güvenliği ve emniyetini
tehlikeye atmayacak tedbirleri derhal almak ve aldırmakla, liman başkanlığının izni dâhilinde,
gemi ilgilileri yükümlüdür.
(2) Liman idari sahasında batık, yarı batık veya terk edilmiş vaziyette bulunan gemi ve
deniz araçlarının en kısa zamanda çıkarılması, çekilmesi veya zararsız hale getirilmesinden,
liman başkanlığının izni dâhilinde, gemi ilgilileri sorumludur.
(3) Karaya oturma ve sürüklenme gibi acil durumda bulunan gemi ve deniz aracı
ilgilileri 72 saat içinde kurtarma talebi yapmaz ise liman başkanlığınca resen kurtarma işlemi
başlatılır.
Geçiş hükmü
GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin yayımı tarihinden itibaren üç ay içinde,
sonrasında ise beş yılda bir, İdareden onaylı ve liman başkanlığı gözetiminde römorkörlere
çeki testi ilgili kılavuzluk ve römorkörcülük teşkilatı tarafından yaptırılır ve sonuçları İdareye
sunulur.
(2) Römorkör şartlarına uygunluk sağlayamayan kılavuzluk ve römorkörcülük
teşkilatları bu Yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden itibaren bir sene içerisinde bu şartları
yerine getirmek zorundadır.
Yürürlükten kaldırılan yönetmelikler
MADDE 47 – (1) Aşağıdaki yönetmelikler yürürlükten kaldırılmıştır:
a) 16/1/1978 tarihli ve 16171 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Aliağa Liman
Yönetmeliği,
b) 26/5/2011 tarihli ve 27945 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ambarlı Liman
Yönetmeliği,
c) 23/8/2011 tarihli ve 28034 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anamur Liman
Yönetmeliği,
ç) 14/3/1980 tarihli ve 16929 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ayvalık Liman
Yönetmeliği,
d) 21/7/1980 tarihli ve 17054 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Bandırma Liman
Yönetmeliği,
e) 21/8/2007 tarihli ve 26620 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Bodrum Liman
Yönetmeliği,
f) 25/8/2011 tarihli ve 28036 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ceyhan Liman
Yönetmeliği,
g) 11/9/1982 tarihli ve 17809 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çanakkale Liman
Yönetmeliği,
ğ) 22/12/1981 tarihli ve 17552 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Dikili Liman
Yönetmeliği,
h) 26/5/2011 tarihli ve 27945 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Enez Liman
Yönetmeliği,
ı) 2/9/1980 tarihli ve 17093 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Fethiye Liman
Yönetmeliği,
i) 9/12/1979 tarihli ve 16834 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gelibolu Liman
Yönetmeliği,
j) 27/8/2006 tarihli ve 26272 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Güllük Liman
Yönetmeliği,
k)16/1/1981 tarihli ve 17222 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hopa Liman
Yönetmeliği,
l) 23/8/2011 tarihli ve 28034 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İskenderun Liman
Yönetmeliği,
m) 10/9/2011 tarihli ve 28050 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İstanbul Liman
Yönetmeliği,
n) 10/2/2011 tarihli ve 27842 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karadeniz Ereğli
Liman Yönetmeliği,
o) 22/3/2011 tarihli ve 27882 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karasu Liman
Yönetmeliği,
ö) 23/8/2011 tarihli ve 28034 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karataş Liman
Yönetmeliği,
p) 13/9/2011 tarihli ve 28053 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kefken Liman
Yönetmeliği,
r) 10/2/2011 tarihli ve 27842 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İzmit Liman
Yönetmeliği,
s) 23/8/2011 tarihli ve 28034 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Mersin Liman
Yönetmeliği,
ş) 4/12/1980 tarihli ve 17180 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Rize Liman
Yönetmeliği,
t) 4/3/2011 tarihli ve 27864 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Silivri Liman
Yönetmeliği,
u) 22/3/2011 tarihli ve 27882 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Şile Liman
Yönetmeliği,
ü) 23/8/2011 tarihli ve 28034 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Taşucu Liman
Yönetmeliği,
v) 5/3/2011 tarihli ve 27865 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tekirdağ Liman
Yönetmeliği,
y) 22/3/2011 tarihli ve 27882 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tuzla Liman
Yönetmeliği.
Yürürlük
MADDE 48 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 49 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanı yürütür.
LİMAN BAŞKANLIKLARININ LİMAN İDARİ SAHASI SINIRI, LİMAN SAHASI
SINIRI, DEMİRLEME SAHASI SINIRI VE KILAVUZ KAPTAN ALMA İLE
BIRAKMA YERLERİ KOORDİNATLARI
YÖNETMELİGİN EKLERİ 31.10.2012 TARİHLİ RESMİ GAZETEDE
YAYINLANMIŞTIR.
[R.G. 31 Ekim 2012 – 28453]
—— • ——
Gümrük ve Ticaret Bakanlığından:
ŞİRKETLERDE YAPI DEĞİŞİKLİĞİ VE AYNİ SERMAYE KONULMASINDA
SİCİLLER ARASI İŞBİRLİĞİNE İLİŞKİN TEBLİĞ
Amaç
MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı; birleşme, bölünme ve tür değiştirme gibi yapı
değişiklikleri ile ayni sermaye konulması veya ticari işletmelerin devralınması sonucunda,
tapu ve gemi sicili ile fikrî mülkiyete ilişkin sicillerde ve benzeri sicillerde kayıtlı bulunan
mal ve hakların sahipliklerinde meydana gelen değişikliklerin ilgili sicillere bildirilmesini ve
sicil kayıtları ile belgelerindeki gerekli değişikliklerin yapılmasına ilişkin usul ve esasları
düzenlemek, başvuruda bulunacak kişiler ve gerekli belgeleri belirlemektir.
Dayanak
MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, 14/1/2011 tarihli ve 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun
Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 17 nci maddesi ile 13/1/2011 tarihli ve
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 210 uncu maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.
Tanımlar
MADDE 3 – (1) Bu Tebliğde geçen;
a) Bakanlık: Gümrük ve Ticaret Bakanlığını,
b) İlgili siciller: Tapu ve gemi sicilini, fikrî mülkiyete ilişkin sicilleri ve benzeri sicilleri,
c) Kanun: 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununu,
ç) Müdürlükler: Ticaret sicili müdürlüklerini,
d) Şirket sözleşmesi: Anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde esas
sözleşmeyi; kollektif, komandit ve limited şirketlerde şirket sözleşmesini ve kooperatiflerde
ana sözleşmeyi,
ifade eder.
Müdürlüklerin ve ilgili sicilleri tutan kurumların bildirim yükümlülükleri
MADDE 4 – (1) Ticaret şirketlerinin Kanun hükümlerine göre birleşmelerinde devralan
şirketin, bölünmelerinde ise bölünen şirket dışındaki bölünmeye katılan diğer şirketlerin
kayıtlı olduğu müdürlükler tarafından; devrolunan veya bölünen şirketin malvarlığına dahil
olan tapu, gemi ve fikri mülkiyet sicilleri ile benzeri sicillerde kayıtlı bulunan mal ve hakların,
devralan şirketlerin adına tescilinin gecikmeksizin yapılması amacıyla, birleşme veya
bölünme kararının tescili ile eş zamanlı olarak ilgili sicillere 5 inci maddede düzenlenen
hususlar bildirilir.
(2) Ticaret şirketlerinin Kanun hükümlerine göre tür değiştirmelerinde, tür değiştiren
şirketin malvarlığına dahil olan tapu, gemi ve fikri mülkiyet sicilleri ile benzeri sicillerde
kayıtlı bulunan mal ve hakların yeni tür adına tescilinin gecikmeksizin yapılması amacıyla,
tescili yapan müdürlük tarafından yeni türün tescili ile eş zamanlı olarak ilgili sicillere 5 inci
maddede düzenlenen hususlar bildirilir.
(3) Kanun hükümlerine göre ticari işletmenin devrinde devredilen ticari işletmeye
sürekli olarak özgülenmiş bulunan malvarlığına dahil olan; tapu, gemi ve fikri mülkiyet
sicilleri ile benzeri sicillerde kayıtlı bulunan mal ve hakların devralan adına tescilinin
gecikmeksizin yapılması amacıyla, tescili yapan müdürlük tarafından ticari işletmenin
devrinin tescili ile eş zamanlı olarak ilgili sicillere 5 inci maddede düzenlenen hususlar
bildirilir.
(4) Kanun hükümlerine göre bir ticaret şirketinin bir ticari işletmeye dönüştürülmesi
halinde, şirketin malvarlığına dahil olan; tapu, gemi ve fikri mülkiyet sicilleri ile benzeri
sicillerde kayıtlı bulunan mal ve hakların ticari işletme işletecek kişi veya kişiler adına
tescilinin gecikmeksizin yapılması amacıyla, tescili yapan müdürlük tarafından ticari
işletmenin tescili ile eş zamanlı olarak ilgili sicillere 5 inci maddede düzenlenen hususlar
bildirilir.
(5) Kanunun 128 inci maddesine göre bir ticaret şirketine ayni sermaye olarak konulan
ve tapu, gemi ve fikri mülkiyet ile benzeri sicillerde kayıtlı bulunan mal ve hakların şirket
adına tescilinin gecikmeksizin yapılması amacıyla; tescili yapan müdürlük tarafından şirketin
tescili ile eş zamanlı olarak ilgili sicillere 5 inci maddede düzenlenen hususlar bildirilir.
(6) Kanuna uygun olarak yapılmış bir ticaret şirketi sözleşmesinde; ayni sermaye olarak
konulan mal ve hakların ilgili sicillere şirkete ayni sermaye olarak konulduklarını belirten bir
şerh verilerek belirgin duruma getirilmesine rağmen, ilgili müdürlükçe tescil edilinceye kadar
söz konusu mal ve hakların başkasına devredilmesi veya üzerinde ayni bir sınırlama
getirilmesi halinde ilgili sicilleri tutan kurumlar durumu derhal ilgili müdürlüğe bildirir.
Bildirim üzerine, müdürlük bu hususu gerekçe olarak belirterek tescil talebini reddeder.
Bildirilecek hususlar ve bildirimin şekli
MADDE 5 – (1) Müdürlüklerce ilgili sicillere 4 üncü madde uyarınca yapılacak
bildirimlerde, bildirime konu olan işlem açıkça belirtilmek suretiyle aşağıdaki hususlar yer
alır:
a) Mülkiyet değişikliğine konu olan mal ve hakların ilgili sicillerdeki kayıtlarına ilişkin
bilgileri,
b) Ayni sermaye konulması sonucu mülkiyet değişikliğine konu olan mal ve hakların
mahkemece atanan bilirkişi tarafından tespit edilmiş değeri; birleşme, bölünme ve tür
değişikliğinde ise mülkiyet değişikliğine konu olan mal ve hakların yeminli mali müşavir
veya serbest muhasebeci mali müşavir, denetime tabi şirketlerde ise denetçi tarafından tespit
edilmiş değeri,
c) Sermaye şirketlerinin kuruluşu sırasında bir ticari işletmenin ve/veya bazı ayni
varlıkların devralınması halinde, mülkiyet değişikliğine konu olan mal ve hakların
mahkemece atanan bilirkişi tarafından tespit edilmiş değeri,
ç) Ticari işletmelerin bir ticaret şirketine devrolmak suretiyle birleşmeleri ile ticaret
şirketlerinin birleşme ve bölünmelerinde, mal ve hakları devralan şirketlerin unvanı, adresi,
ticaret sicil numarası, ortaklık yapısı, şirketi temsile yetkili olanların adı, soyadı ve T.C.
kimlik numarası ile devrolunan ve bölünen şirketlerin unvanı ve ticaret sicili numarası,
d) Bir ticaret şirketinin kuruluşunda ayni sermaye konulması durumunda şirketin
kuruluşunun tescil edildiği, şirketin unvanı, adresi, ticaret sicili numarası, ortaklık yapısı ile
şirketi temsile yetkili olanların adı, soyadı ve T.C. kimlik numarası,
e) Bir ticaret şirketine sermaye artırımında ayni sermaye konulması halinde sermaye
artırımının tescil edildiği, şirketin unvanı, adresi, ticaret sicili numarası, ortaklık yapısı ile
şirketi temsile yetkili olanların adı, soyadı ve T.C. kimlik numarası,
f) Bir ticaret şirketinin tür değiştirmesi durumunda yeni türün tescil edildiği, eski ve
yeni türün unvanı ile yeni türün adresi, ticaret sicili numarası, ortaklık yapısı, şirketi temsile
yetkili olanların adı, soyadı ve T.C. kimlik numarası,
g) Bir ticaret şirketinin bir ticari işletmeye dönüşmesi halinde, ticari işletmenin tescil
edildiği, ticari işletmeyi işleteceklerin adı ve soyadı, vatandaşlığı, ticari işletmenin adresi ve
faaliyet konusu ile ticari işletmeye dönüşen şirketin unvanı ve ticaret sicili numarası,
ğ) Bir ticari işletmenin bir ticaret şirketine dönüşmesi halinde, ticaret şirketinin tescil
edildiği, şirketin unvanı, adresi, ticaret sicili numarası, ortaklık yapısı ile şirketi temsile yetkili
olanların adı, soyadı ve T.C. kimlik numarası,
(2) Birinci fıkra gereğince yapılacak bildirimlere yeni hak sahibi şirketin şirket
sözleşmesi ile değerlemeye ilişkin raporların birer örneği eklenir.
(3) Bildirimler yazılı şekilde yapılır. Müdürlükler ve ilgili siciller tarafından güvenli
elektronik iletişim alt yapısı ile karşılıklı entegrasyonun sağlanması durumunda, bildirimler
elektronik ortam üzerinden de yapılabilir.
Bildirim üzerine ilgili sicillerde yapılacak işlemler
MADDE 6 – (1) Müdürlüklerin bildirimini alan ilgili sicili tutan kurum tarafından,
kendi kayıtlarında resen işlem yapılabilmesine imkan tanıyan durumlarda mal ve haklar yeni
sahipleri adına tescil edilir. Resen tescilin mümkün olmadığı durumlarda ise; ilgili sicil
memurluğunca bildirimin alındığı anda kendi kayıtlarına, mal ve hakların geçişinin dayanağı
olan işlemin Kanun hükümlerine göre tamamlandığına ilişkin şerh konulur ve ilgililerin
başvurusu üzerine gerekli harç ve giderler alındıktan sonra, mal ve hakların yeni sahipleri
adına tescili yapılır.
(2) İlgili sicillerde; müdürlükler tarafından bildirilen mal ve haklar üzerinde, ilgili sicili
tutan kurumların bildirimi aldığı andan itibaren, eski hak sahiplerinin, yeni hak sahipleri
aleyhine sonuç doğuracak taleplerine ilişkin işlem yapılamaz.
Yürürlük
MADDE 7 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 8 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Gümrük ve Ticaret Bakanı yürütür.
[R.G. 31 Ekim 2012 – 28453]
—— • ——
EKİM AYININ EMEKLİ LİSTESİ
EKİM / 2 0 12
A) VEFAT EDEN HÂKİM VE SAVCILAR
120729
Selçuk ERGİŞİ
Yargıtay 11.Ceza Dairesi Üyesi
B) YAŞ HADDİNDEN EMEKLİYE AYRILAN HÂKİM VE SAVCILAR
1-
20377
Kemal CANBAZ
234567-
20729
20774
20800
21164
21352
21816
Selamet İLDAY
Kamil DEVRİM
Seyfettin TAN
Nizamettin AYHAN
Orhan SEZGİN
Ali ÖZDEMİR
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi
Cumhuriyet Başsavcısı
Yargıtay 8.Ceza Dairesi Üyesi
Ankara Hâkimi
İstanbul Hâkimi
Üsküdar Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı
İstanbul Hâkimi
Ankara Cumhuriyet Savcısı
C) İSTEĞİ ÜZERİNE EMEKLİYE AYRILAN HÂKİM VE SAVCILAR
12345-
23394
23757
28400
29142
29215
Ahmet Yaşar ATALAY
Abdülkadir ÇETKEN
Tahsin ŞENER
Gökhan KUTLUK
Aysel Cemile DEMİR
Konya Cumhuriyet Savcısı
Kahramanmaraş Hâkimi
Bakırköy Cumhuriyet Savcısı
Erzurum Hâkimi
Yargıtay Tetkik Hâkimi
—— • ——

Benzer belgeler