PDF Versiyonu için tıklayınız.
Transkript
PDF Versiyonu için tıklayınız.
YIL 1 • SAYI 1 • SÜRÜM 1 • ULUSAL, AYLIK HAKEMLİ DERGİ • FİYATI: 10 TÜRK LİRASI Ülkemizde yıllardır yakılarak yok edilen, hatta çöpe atılan zeytin ağaçlarının budama atıklarından Solucan Gübresi (Vermikompost) üretildi. Bu başarı, Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Korkmaz BELLİTÜRK ve çalışma ekibine ait. Bilim dünyasına altın harflerle kaydedilen bu araştırma projesi, “israf edilerek çöpe giden zeytin budama atıklarının organik gübre olarak değerlendirilmesi” bakımından Dünya çapında bir ilk olması nedeniyle, uygulamaya dönük çok önemli bilimsel buluş olarak kabul edilmektedir EYLÜL 2015 01 EYLÜL 2015 TARIMVIZYON AKADEMIK 3 AKADEMİK TARIMVIZYON Tarımvizyon Dergisi’nin hakem onaylı ‘Akademik Yorum’ ekidir. İÇİNDEKİLER 05 13 21 27 31 4 TARIMVIZYON AKADEMIK 01 EYLÜL 2015 01 EYLÜL 2015 • SAYI 1 • SÜRÜM 1 • HAKEMLİ DERGİ VERMİKOMPOST Bu projede, zeytin budama artıkları ve ahırlardan elde edilen inek gübresi karıştırılarak ve ayrı ayrı, toprak solucanları ilaveli ve toprak solucansız ortamlarda laboratuar koşullarında vermikompost yapılmıştır. EKOLOJİ ve İNSAN “Kelebek etkisi”; “Bugün Pekin’de kanatlarını çırpan bir kelebeğin havada oluşturduğu dalgaların gelecek ay New York’ta fırtına sistemlerine dönüşmesi kavramıdır” ANIZ YAKMAYIN Anız yakmak toprağın 0-5 cm’ lik kısmında bir süre yüksek sıcaklık (80 °C) ve yaklaşık 15000 kJ/kg’ lık bir ısı değeri ortaya çıkarmaktır. Bu ısı toprak içerisinde bulunan mikro- organizmaları da yoketmektedir. ORGANIK TARIM Dünyada çevreye daha duyarlı ve tarımsal üretimin kimyasal girdilerden uzak tutularak tamamıyla organik girdilerle sağlandığı tarım sistemine doğru eğilim gösterilmektedir. FİLİZLENEN AYAKKABI Hollandalı bir ayakkabı markası, biyolojik malzemeden sıradışı bir spor ayakkabıyı tüketicilerin beğenisine sundu. Bu son yıllarda organik yaşama ve doğaya dönüşümlü ürünlere yönelişin bir işareti. İMTİYAZ SAHİBİ RASİM AYDIN YAZI İŞLERİ YÖNETMENİ Gizem Çalışan AKADEMİK EDİTÖRLER Yrd. Doç. Dr. Korkmaz Bellitürk Namık Kemal Üniversitesi, TURKIYE [email protected] Yrd. Doç. Dr. M. Cüneyt Bağdatlı Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, TURKIYE [email protected] BİLİMSEL YAYIN KURULU Prof. Dr. Alper Önenç Namık Kemal Üniversitesi, TURKIYE Doç. Dr. Barış Tecimen İstanbul Üniversitesi, TÜRKİYE Doç. Dr. Dubravka Savic University of Belgrade, SIRBISTAN Doç. Dr. Bilal Tunçsiper Niğde Üniversitesi, TURKIYE Yrd. Doç. Dr. Selçuk Göçmez Adnan Menderes Üniversitesi, TURKIYE Dr. Vanesa Liliana Perillo The University of Vermont, A.B.D. Yrd. Doç. Dr. Ahmed Abdeen Hamed The University of Vermont, A.B.D. Yrd. Doç. Dr. Michail Orfanoudakis Democritus University of Thrace, YUNANISTAN Dr. Arash Ghalegolab The University of Vermont, A.B.D. Dr. Agrin Davari The University of Vermont, A.B.D. Yrd. Doç. Dr. Christos D. Karelakis Democritus University of Thrace, YUNANISTAN Dr. Anahita Jabbari The University of Urmia, İRAN Dr. Hafize Handan Öner Ege Orman Araştırma Enstitüsü, TURKIYE Dr. Hatice Sevim Turan Zeytincilik Araştırma Enstitüsü, TURKIYE Dr. Mina Shidfar İRAN Lindsey C. Ruhl, MSc The University of Vermont, ABD ------------------------------------------------------Sayfa Tasarımcı Yeşim Demir Kapak Tasarım Rasim Aydın Reklam Pazarlama Derya Aral Okur Temsilcisi Gökmen Türkoğlu Hukuk Danışmanı Av. Kemal Şimşek -----------------------------------------------YERLEŞKE RCA GLOBAL MEDYA MERKEZİ MERKEZ MAHALLESİ HANIMEFENDİ SOKAK 79, ŞİŞLİ ISTANBUL 34381 TURKIYE T: 0 212 234 71 48 F: 0 212 234 71 49 YAYIN TÜRÜ Tarım Vizyon Akademik Dergisinin tüm hakları Rasim Aydın’a aittir. RCA Global Yapımcılık Inşaatçılık Madencilik Tarımcılık Hayvancılık Endüstri ve Ticaret Limited Şirketi’nin ticari ismi altında yürütülmektedir. Aylık Ulusal Süreli Dergidir. Hakemli Dergi Sınıfındadır. Türkiye Cumhuriyeti Basın Meslek yasalarına uygun olarak yayınlanmaktadır. Merhaba Değerli Okuyucular Dünya nüfusunun sürekli artışı karşısında insanoğlu; verimli tarım topraklarının azalması ve kirlenmiş toprak ve su kaynaklarının artması tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Ancak bu tehlikenin başrolünde yine insanoğlu bulunmaktadır. Toprak kirliliği, özellikle ülkelerin gelişmişliği ile doğru orantılı olarak artmaktadır. Gelişmişliğin gereği olarak başta kimyasal gübre ve tarım ilaçları gibi tarımsal girdi kullanımındaki artışlar da, bu kirliliği kamçılamaktadır. Ülkemizde sürekli olarak artan nüfus ve azalan tarım topraklarının durumu, yeni tarım tekniklerinin bulunmasını ve kullanılmasını her geçen gün daha fazla gerekli kılmaktadır. Sonuç olarak denilebilir ki, ülkemizde tarımla ilgili bugüne kadar yapılan çalışmalar göz önüne alındığında; tarımda solucan gübresi kullanımı, hassas tarım vb. gibi modern uygulamaların toprak verimliliği üzerine olan etkileri konusunda yapılan çalışmalar yok denecek kadar az olup, bu çalışmalara erişim de o kadar kolay olmamıştır. Özellikle organik tarım, yeni tarımsal teknikler, toprak amenajmanı, tarımda planlama vb. konularda yapılan son akademik çalışmaların dergimizde yayınlanması ile tarımsal yayımcılık yapılması, ana hedeflerimizi oluşturmaktadır. Türkiye tarım topraklarının özellikle organik madde oranları- nın % 1’in altına düşmesinden ve giderek verimsizleşmesinden dolayı; tarımda vermikompost gibi organik gübrelerin kullanılmasının önemi, biyolojik çeşitliliğin devamlılığı, kimyasal kirlilik ve zehirli kalıntıların sonlandırılması, çölleşmenin engellenmesi ve gelecek kuşaklara yüksek verimli, kaliteli, kirli olmayan sağlıklı toprakların bırakılması da diğer hedeflerimiz arasındadır. Bu yılın, tarım ve toprakla ilgilenen bütün bilim adamlarının aldıkları ortak bir karar neticesinde “2015 Dünya Toprak Yılı” olarak kabul edilmesinin en önemli gerekçelerinden birisinin “dünyada işlenebilir 0-20 cm derinlikteki toprakların geriye sadece 60 yıl ömrünün kalmasından dolayı” olduğunu hatırlatmakta yarar görüyoruz. Bu amaçla geleneksel tarım sistemlerine alternatif olarak toprak ve ekosisteme olumsuz etkileri olmayan sürdürülebilir ve organik tarım gibi üretim sistemleri üzerinde yoğun çalışmalar yapılmaktadır. Tarımla ilgili hazırlanacak çok kıymetli akademik çalışmaları yayımlayarak bilim dünyasına önemli katkılar sağlayabilmek ve gelecek nesillere iyi eserler bırakabilmek amacıyla, Tarım Vizyon Akademik isimli dergimizin ilk sayısı ile sizlere merhaba diyoruz. AKADEMİK EDİTÖRLER KURULU Yrd.Doç.Dr.KORKMAZ BELLİTÜRK Dr.HAFİZE HANDAN ÖNER Ziraat Yük Müh. SAİT AYKANAT Yrd.Doç.Dr.M.CÜNEYT BAĞDATLI Dr.MINA SHIDFAR Bu araştırma Korkmaz Bellitürk, Josef H.Görres, M.Cüneyt Bağdatlı, Selçuk Göçmez, H. Sevim Turan, Merve Eker ve Sevinç Aslan’dan oluşan akademik ekip tarafından başlatılmış .... Doğada hiçbir canlının tek başına, bağımsız bir şekilde bulunmaması, mutlaka kendi türü veya diğer türlere ait bireylerle birlikte bir yayılışa sahip oldukları her an ..... Anız, biçilen ürünlerin hasat sonrası tarlada kalan bitkisel atıklarına verilen addır. Anız yakılması son derece tehlikeli ve zararlıdır. Anız yakma esnasında toprağın 0-5 cm’ lik kısmında ...... İnsanoğlu tarımsal üretim faaliyetlerine başladığı günden bu yana çevreyi gözardı ederek zarar düzeyinin maksimumum düzeylere ulaştığının ...... Hollandalı bir ayakkabı markası, biyolojik malzemeden sıradışı bir spor ayakkabıyı üreterek tüketicilerin beğenisine sundu. Bu, son yıllarda çevresel etkilerle ..... 01 EYLÜL 2015 TARIMVIZYON AKADEMIK 5 ZEYTİN BUDAMA ATIKLARININ VERMİKOMPOST OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ: MİKRO ELEMENTLER Yrd.Doç.Dr.Korkmaz Bellitürk Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Tekirdağ | TÜRKİYE Yrd.Doç.Dr. Josef H. Görres The University of Vermont, Plant and Soil Science, Burlington | Vermont | ABD Yrd.Doç.Dr.M. Cüneyt BAĞDATLI Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Mühendislik – Mimarlık Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Bölümü Nevşehir | TÜRKİYE Yrd.Doç.Dr. Selçuk Göçmez Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Aydın | TÜRKİYE Dr.H. Sevim Turan Zeytincilik Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, İzmir | TÜRKİYE Merve Eker Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. İstanbul | TÜRKİYE Sevinç Aslan Ziraat Mühendisi Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Tekirdağ | TÜRKİYE SORUMLU YAZAR İLETİŞİM [email protected] Anahtar Kelimeler: Vermikompost, zeytin, ahır gübresi, toprak solucanları 6 TARIMVIZYON AKADEMIK 01 EYLÜL 2015 B u projede, yörede bulunan zeytin budama atıkları ve ahırlardan elde edilen inek gübresi karıştırılarak toprak solucanlı ve toprak solucansız ortamlarda laboratuar koşullarında vermikompost yapılmıştır. Bu amaçla kırmızı Kalifornia solucanı (Eisenia fetida) kullanılmış ve laboratuar ortamında 6 ay süren 3 tekerrürlü olarak bir inkübasyon denemesi kurulmuştur. Deneme süresince solucanlı ve solucansız olan ve farklı oranlarda hazırlanan zeytin bitki atıkları-kuru ahır gübresikum karışımlarının bulunduğu deneme kaplarına haftada bir gün eksilen oranda saf su ilavesi yapılmış, solucanların ve kompostların ihtiyacı olan nem sürekli olarak korunmuştur. Denemenin 30., 60., 90. ve 180. günlerinde alınan kompost ve vermikompost örneklerinde Fe, Cu, Mn, Zn ve B analizleri yapılmış ve elde edilen sonuçların istatistiksel analizleri yapılmıştır. Sonuçlara gore, B, BG, BGS, BS, G ve GS uygulamalarından elde edilen tüm değerler 30, 60, 90 ve 180’er günlük farklı dönemlere bağlı olarak farklılık göstermektedir. Solucan ilaveli GS, BS ve BGS uygulamaları incelendiğinde: Zn bakımından fakir, Mn ve Fe bakımından yeterli, B bakımından normal düzeylerde olduğu görülmüştür. Türkiye’de birçok çiftçi vermikompost gübresinin tarımda kullanılabilirliği ve topraklar için çok önemli olduğu konusunda yeterli bilgi ve deneyime sahip değildir. Organik tarım yapanlar dışında, bütün çiftçiler genellikle kimyasal gübrelerle tarımsal faaliyetlerini sürdürmektedirler. Fakat, vermikompost zengin makro ve mikro element içeriği ile, topraklar için kimyasal gübrelere alternatif hatta toprak düzenleyicisi olarak önemli bir organic gübredir. Dünya’nın gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerinde vermikompost tarımsal verimliliği artırması nedeniyle giderek yaygın olarak kullanılmaktadır. Düşük organik madde içeren topraklar için çok önemli bir gübredir. Vermikompostun tarımda verimliliği artırması yanında, çevreci bir gübre olması özelliğiyle de Türkiye toprakları için önemli bir organik gübredir 01 EYLÜL 2015 TARIMVIZYON AKADEMIK 7 THE EVALUATION OF OLIVE PRUNING WASTE AS A VERMICOMPOST: MICRO ELEMENTS A BSTRACT In this project, vermicompost was prepared under laboratory conditions from local olive prunings (B) and cow manures (G) with the addition of earthworms (S) and without earthworms. The feed stocks were composted with and without earthworms and tested individually (B, BS, G, GS, BG, BGS). There were three replicates per treatment. California red earthworms, also known as Red Wigglers (Eisenia fetida) were used. All treatments were incubated for 6 months in the laboratory. depending on the different periods of 30, 60, 90 and 180 days. Zn was poor in the GS, BS, and BGS treatments Mn and Fe were adequate; B was at normal levels. Many farmers and agriculturists are not fami liar with the value of vermicompost and how to use it in Turkey. Unless farming organically compost is almost always used in conjunction with chemical fertilizer. However, vermicompost rich in nutrients will replace a certain amount of chemical fertilizer. During the experiment, deionized water was added to the experiment containers to maintain optimal moisture conditions for earthworms and compost. Fe, Cu, Mn, Zn and B analyses were carried out on samples from each treatment after 30., 60., 90. and 180 days of incubation. As soil fertility increases over time further reductions of chemical fertilizer can be made. There is a definite and critical need to increase the fertility of soils in every part of the world. There are actually insufficient organic wastes to meet the potential demand. According to the results, all values obtained from B, BG, BGS, BS, G and GS applications were different Vermicomposting is the most environmentally acceptable way to do it for Turkey soils GİRİŞ D ünya genelinde ülkeden ülkeye farklılıklar gösteren ve kısmen bizi de ilgilendiren hızlı nüfus artışıyla birlikte, insanoğlunun gıda gereksinimi artmakta ve tarımda birim alan başına yüksek miktar ve kalitede ürün alabilmek için kontrolsüzce uygulanan kimyasal gübreler toprağa ve yeraltı sularına karışmaktadır. Özellikle kimyasal gübrelerden kaynaklanan kirlenmelerden en önemlileri azot ve fosforun dönüşümleri sonucunda ortaya çıkan kirlenmelerdir. Araştırmalar sonucunda Türkiye’nin birçok bölgesinde yer altı sularında nitrat kirlenmesi ve bazı bölgelerde fosfor birikiminin toprağın tamponlama kapasitesini aştığı görülmüştür. Kirliliğin yanı sıra kimyasal gübrelere ödenen ücretler de petrol fiyatlarına bağlı olarak giderek artmakta ve ürünün maliyetini istemsiz olarak artmaya yönelik etkilemektedir. Tarım alanlarının azalması ve buna paralel olarak nüfusun artması gıda talebini arttırmaya devam edecek ve yoğun tarımsal kullanım topraktaki organik madde düzeylerini giderek daha da azaltacak, böylelikle daha fazla kimyasal 8 TARIMVIZYON AKADEMIK 01 EYLÜL 2015 gübre kullanım ihtiyacı ortaya çıkacaktır. Ancak bilinmelidir ki, organik maddeyi arttırmak ve toprakların üretkenliği devam ettirmek sadece kimyasal gübreler ile değil, alternatif birçok yöntemle de mümkündür. Örneğin organik gübre kullanılması gibi. Organik gübreler bitkilere besin maddesi kaynağı olması yanında, toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri üzerine de önemli etkileri vardır. Vermikompost, organik tarımda kullanılabilirliği tüm dünyada kabul edilen bir organik gübredir. Solucanlar kısmen organik maddenin stabilizasyonuna katkı sağlarlar. Vermikompost işlemi, çeşitli hayvansal ve bitkisel kaynaklı organik atıkların solucanlar tarafından sindirilerek humusa benzeyen maddelere dönüştürülmesi olarak bilinmektedir. Ülkemizin diğer zeytin yetiştiriciliği yapılan illerinde de olduğu gibi, Tekirdağ ilinin Şarköy ilçesinde bulunan zeytin bahçelerinin budama artıklarının çöpe atıldığı ve bazen de yakacak olarak kullanıldığı bilinmektedir. 01 EYLÜL 2015 TARIMVIZYON AKADEMIK 9 Aynı şekilde yörede sayıları giderek artan ahırlardan elde edilen gübreler de usulüne uygun olarak çürütülmediği için bunların gübre olarak değerlendirilmesinde birçok yanlış uygulamalar yapılmakta ve çoğunlukla da bu gübreler çöpe gitmektedir. Zeytin budama atıkları ve ahır gübresinden çıkan yanmamış gübre atıklarının değerlendirilememesi büyük bir israf olduğu için bu duruma bir an önce akılcı yöntemlerle çözüm bulunması gerekmektedir. Vermikompost yapımı da bu duruma en iyi çözüm olarak düşünülmektedir. postun kıvır marulun erken çimlenme ve büyüme özelliğine etkisinin önemli olduğu bulunmuştur.4 ması ve bunların çürümelerinin hızlandırılması amacıyla toprak solucanları ilave edilmesi neticesinde elde edilen vermikompostun besin elementi içerikleri 4 farklı dönemde analiz edilmiş ve sonuçları değerlendirilmiştir. Bu proje kapsamında zeytin budama artıklarının kuru (veya sıkılmış) ahır gübresi ile farklı oranlarda karıştırıl- GEREÇLER VE YÖNTEM Deneme solucan ve solucansız olacaktır. Her bir uygulama 3 tekrar olarak planlanmıştır. 20 Canlı Solucan Denemenin 30., 60., 90. ve 180. günlerinde ortaya çıkan vermikompostun mikro element analizleri yapılmıştır. (Şekil 1) Türkiye tarım alanlarının yaklaşık % 3’ünün zeytinlik olduğu ve bu alanlarda yaklaşık 140 milyon zeytin ağacı olduğu bildirilmektedir. Her hafta yapılan tartımlar ile eksilen su miktarı tamamlanarak solucanların ihtiyacı olan nem sürekli olarak yaşamlarını etkilemeyecek şekilde tamamlanmıştır. Ancak bu kadar büyük alana sahip olan ve ekonomik değer bakımından önemli olan bu zeytin ağaçlarının budama artıkları çoğunlukla yakacak olarak ve bazen de bilinçsiz bir şekilde çöpe atıldığı bilinmektedir. 1 Denemede kullanılmış olan gübre, kum, bitki atıkları ve solucan sayıları, dört farklı zamanda saksılardan analiz için numune alınması düşünülecek şekilde hesaplanmış ve planlanmıştır. Yine aynı şekilde ülkemizdeki ahır gübrelerinin de ya tezek olarak, ya çöpe atılarak ya da bilinçsiz yöntemlerle kurutulması neticesinde % 10 gibi küçük bir oranının tarımda kullanıldığı da ayrı bir gerçektir. Aslında bu ahır gübrelerinin bilimsel yöntemlerle çürütüldükten sonra tarım alanlarında kullanılması en doğru yoldur. Bugün ülkemizde büyük ve küçükbaş hayvan varlığı, 2011 yılında bir önceki yıla göre yüzde % 9.6 oranında artışla 41 milyon 254 bin 526 baştan, 45 milyon 195 bin 600 e yükselmiştir. Vermikompost bugün için tarımda sürdürülebilirlik özelliğini destekleyen yöntemler içinde en yüksek ekonomik fayda sağlayan yöntem olmakla beraber, aynı zamanda hızlı endüstriyel gelişme ve popülasyon artışı ile büyük bir çevre sorunu haline gelen katı organik atık ve artıkların işlenmesinde çok yoğun şekilde uygulanmaktadır. 3 İstanbul’da sera koşullarında yapılan bir çalışmada farklı miktarlarda vermikompost, sığır ve koyun gübreleri karşılaştırılacak şekilde kurulan saksı denemesinde kıvırcık yetiştirilmiş ve deneme sonunda vermikom- 10 TARIMVIZYON AKADEMIK 01 EYLÜL 2015 Zeytin Budama Atıkları (Öğütülmüş) Araştırma Sonuçları Denemenin dört dönemine ait analizleri yapılan örneklerdeki Fe, Mn, Zn, Cu ve B sonuçları Çizelge 1’de 3 tekrarın ortalaması olarak verilmiştir. DENEYİN AYRINTILARI Hayvan Gübresi UYGULAMA KABI Altlık İçin Kum BGS1 BGS2 BGS3 BS1 BS2 BS3 GS1 GS2 GS3 BG1 BG2 BG3 2 Bu sayıya paralel olarak ahır gübresi üretiminin de % 9.6 oranında arttığı düşünülürse, ülkemizde kimyasal gübre kullanımındaki yıllık artışa bağlı olarak 5 milyon ton değerine ulaşmasını anlamak mümkün değildir. Demek ki ahır gübresi kullanımı konusunda yetersizlikler mevcuttur. Saf Su 0,5 L B1 B2 B3 MALZEMELER DENEME KABI G1 UYGULAMA ETİKETİ Şekil 1. Denemeningerçekleşmesinde kullanılan gereçler ve yukarıda tanımlayıcı şekilde yer alan vermikomopost örneklerinin Fe, Mn, Zn, Cu ve B analizleri, H2O2 + HNO3 ile mikro dalga yakma cihazında yakılıp elde edilen süzükte ICP-OES ile belirlenmiştir. G1 G2 G3 DENEYİN BİLEŞENLERİ B : 800 gr. Zeytin Bitki Atıkları G : 800 gr. Ahır Gübresi BG : 400 gr. Ahır Gübresi +20 Canlı Solucan GS : 800 gr. Zeytin Bitki Artıkları +20 Canlı Solucan BGS : 400 gr. Zeytin Bitki Artıkları +400 gr. Ahır Gübresi +20 Canlı Solucan Çizelge 1’de BS, GS ve BGS uygulamalarındaki Fe değerleri incelendiğinde, sınır değer olarak özellikle sığır gübresinden elde edilen vermikompost gübreleri için belirtilen 3454 ppm değerinin6 çok üstünde olduğu ve Fe bakımından zengin olduğu ortaya çıkmaktadır. Çizelge 1. Dört döneme ait bazı ortalama mikro element sonuçları. Bu üç gruptaki örneklerin ortalama Zn değerleri incelendiğinde, sınır değer olarak Zn için önerilen 516 ppm değerinin altında oldukları görülmektedir. Örnekler, Bor elementi bakımından sınır değer olarak önerilen 58 ppm değerine yakın sonuçlar olduğu ortaya çıkmıştır. Benzer şekilde aynı kaynakta Mn için 160 ppm olması önerilen değerler, BS, GS ve BGS uygulamalarında daha yüksek değerlerde ortaya çıkmıştır. Vermikompost ile ilgili yönetmeliklerde mikro elementler ile ilgili herhangi bir kriter bulunmamasına rağmen 180. gün örneklerindeki G uygulamasına ait Fe, Cu, Mn, Zn içerikleri diğer uygulamalara göre daha yüksek bulunmuştur. B içeriği bakımından ise BS, GS ve BG uygulamaları ile yakın değerler içerisinde olduğu belirlenmiştir. 01 EYLÜL 2015 TARIMVIZYON AKADEMIK 11 Toprak solucanları hayvansal ve bitkisel kaynaklı organik maddelerle beslenmektedir. Kullanım yaygınlığı sırasına göre: evsel gıda ve hatta kağıt atıklarına ilaveten sığır, koyun, keçi, düşük oranda tavuk, at, ördek, hindi, domuz ve tavşan dışkıları solucanlara besin olarak verilebilmektedir. Bunun dışında bitkisel üretim artıkları (hasat ve budama sonrası tarlada kalan atıklar) evsel atıklar, kağıt, talaş, sebze ve meyve kabukları-atıkları v.b. gibi organik maddeler solucanların önemli besin kaynaklarını oluşturmaktadır. Deneme sonuçları incelendiğinde, vermikompost üretimi için yaygın şekilde kullanılan ve üzerinde araştırmalar yapılan veya yapılmakta olan bitki çeşitlerine, özellikle solucan sayısını arttırmak amacı başta olmak üzere zeytin bitki atıklarının da ilave edilebileceği görülmektedir. Ülkemizde yapılan toprak verimliliği ile ilgili çalışmalar göz önüne alındığında, solucanların toprak verimliliği üzerine olan etkileri konusunda yeterli sayıda çalışma yapılmamıştır. Bu nedenle tarımla uğraşanlar yaptıkları her türlü tarımsal işlemlerde bu canlıların potansiyel faydaları konusunda yeterli bilgi ve tecrübeye sahip değildirler. Bu sorunun aşılması için toprak solucanlarının faydaları konusunda bütün çiftçiler bilinçlendirilmeli ve bu tip çalışmaların sayısı artırılmalıdır [7]. Gerek topraktaki besin dengesinin sağlanmasında ve gerekse tarımsal ürünlerdeki miktar ve kalitenin artırılmasında önemli bir etken olan vermikompost dünya genelin- de uzun yıllardır bilinmekte olup üretilmesi ve kullanılması günden güne artmaktadır. Ayrıca, ülkemiz var olan birçok tarımsal atıklar ya yakılmakta ya da uygun koşullarda değerlendirilemediği için çöpe atılmaktadır. Tarımsal artıkların değerlendirilmesi için kanımızca en iyi yollardan birisi, bu artıkların vermikompost yapımında kullanılmasıdır. Ülkemizde vermikompostun yararları, üretilmesi ve kullanılması konusunda çok fazla akademik çalışma bulunmadığı için üreticilerimizin bu konudaki bilgi ve tecrübeleri sınırlı kalmıştır. Bu sebepten dolayı vermikompostun üretilmesi, kullanılması ve yararları konusunda bu tip çalışmaların yapılmasına ve sonuçlarının üreticilerle paylaşılmasına önem verilmesi son derece önemlidir. TEŞEKKÜRLER: Bu çalışma, Namık Kemal Üniversitesi, Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP) birimi tarafından “The Investigation of Utility of Vermicompost Made from Olive Orchard Waste-Dairy Manure-Sand in Agriculture” proje ismi ve “NKU.BAP.00.24.AR.13.15” numarası ile maddi ve bilimsel olarak desteklenmiştir. Ayrıca araştırma sonuçlarının istatistiksel ve bilimsel olarak değerlendirilmesinde Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan Vermont Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Josef H. GÖRRES’ten danışman olarak destek alınmıştır. Bu nedenle her iki üniversiteye söz konusu desteklerinden dolayı proje araştırıcıları olarak teşekkür ederiz. Kaynaklar [1] Tatlı, A., 2009. Zeytin Bahçelerinde Zirai Mücadele. Lazer Ofset Matbaa, Ankara. [2] Anonim, 2013. , http://www.harranzootekni.com/2012/06/turkiyenin-buyukbas-hayvan-varlgyuzde.html Erişim Tarihi: 31.01.2013. [3] Erşahin, Y., 2007. Vermikompost Ürünlerinin Eldesi ve Tarımsal Üretimde Kullanım Alternatifleri. Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Dergisi, 24(2):99-107. [4] Hınıslı, N., 2014. Vermikompost Gübresinin Kıvırcık Bitkisinin Gelişmesi Üzerine Etkisinin Belirlenmesi ve Diğer Bazı Organik Kaynaklı Gübrelerle Karşılaştırılması. N.K.Ü. Ziraat Fakültesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Tekirdağ. [5] Zarcinas, B.A., Cartwrigt, B. ve Spauncer, L.P., 1987. Nitric Acid Digestion and Multielement Analysis of Plant Material by Inductively Coupled Plasma Spectrometry. Commun. Soil Sci. Plant Anal., 18:131-147. [6] Arancon, N. ve Edwards, C.A., 2011. The Use of Vermicomposts as Soil Amendments for Production of Field Crops. Vermiculture Technology (Edited by: Clive A. Edwards, N. Q. Arancon ve R. Sherman). CRC Press, Taylor and Francis Group, Ch. 10: 129-151. [7] Bellitürk, K., Aslan, S. ve Eker, M., 2013. Ekosistem Mühendisleri Diye Adlandırılan Toprak Solucanlarından Elde Edilen Vermikompostun Bitkisel Üretim Açısından Önemi. Hasad Dergisi, Eylül, İstanbul, Yıl: 29 (340): 84-87. 12 TARIMVIZYON AKADEMIK 01 EYLÜL 2015 01 EYLÜL 2015 TARIMVIZYON AKADEMIK 13 EKOLOJİ James Gleick, “Kelebek etkisi”ni ifade ederken “Bugün Pekin’de kanatlarını çırpan bir kelebeğin havada oluşturduğu dalgaların gelecek ay New York’ta fırtına sistemlerine dönüşmesi kavramıdır” diye ifade ediyor. ORMAN EKOSİSTEMİ ve İNSAN James Gleick, “Kelebek etkisi”ni: “Bugün Pekin’de kanatlarını çırpan bir kelebeğin havada oluşturduğu dalgaların gelecek ay New York’ta fırtına sistemlerine dönüşmesi kavramıdır.” şeklinde tanımlar. (1). Ki bu etki, binlerce yıllık bir evrimin içinde yer almakla birlikte doğal kaynakların öngörüsüz kullanılarak doğanın maddeleştirilmesinin ve tükenişinin son yüzyılda, küçük kıyametlerin giderek birleşerek ve birbirlerini tetikleyerek bir yok oluşun içinde olduğumuzun yalın bir ifadesidir. E Dr. H. Handan ÖNER Ege Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Orman Ekolojisi ve Toprak Araştırmaları Başmühendisliği İletişim: [email protected] kolojik felaket, ekolojik denge, biyolojik çeşitlilik, erozyon, biyogenetik rezerv, sera etkisi, Caretta caretta (Deniz kaplumbağası), Akdeniz foku, kıyı yönetimi, orman ekonomisi, yağmur ormanları, korunan alanlar, genetiği değiştirilmiş ve organik gıdalar, ekolojik tarım ve daha birçok benzeri ifadeler 21. yüzyıl insanının kendini merkezine koyduğu ve bir yandan dengesini bozduğu, diğer yandan onarmaya çalıştığı dünyanın literatürüne kazandırdığı kavramlardır. Yine son yıllarda sıkça duyulan kasırga, tsunami, sel, yangın, salgın, çevre kirliliği, çölleşme, su kaynaklarının azalması, iklim değişikliği, buzulların erimesi, böcek ve diğer bazı canlıların istilacı hale gelmeleri ile ilgili haberler bozulan dengenin sadece görünen tarafıdır. Ekonomik nedenlerle doğal yaşama karşı yapılmış olan tahribatları gidermek için elde edildiği düşünülen kazançlardan çok daha fazlasının harcanmasına sebep olmuştur. Bu amaçla ülkeler bir takım ulusal ve uluslar arası yaptırımlar yürürlüğe koyma çabasına girmişlerdir. Nitekim, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslar Arası Öneme Sahip Sulak Alanla Hakkında Sözleşme (Ramsar), Denizlerin Gemiler Tarafından Kirletilmenin Önlenmesine Ait Sözleşme (MARPOL) Özellikle Afrika’da Ciddi Kuraklık ve/veya Çölleşmeye Maruz Ülkelerde Çölleşme ile Mücadele için Birleşmiş Milletler Sözleşmesi (UNCDD), Ticareti Yapılan Nadir ve Endemik Türlerin Korunması (CITES) ve Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Doğal Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi (Bern Sözleşmesi) başta olmak üzere birçok uluslararası antlaşmalar bu girişimlerin sonucudur. (2) Bu antlaşmalar, takdir edilecek bir adımdır. Söz konusu yaptırımların gerçekten sonuca ulaşması için destek veren ve altına imza atanlarca ciddi ve samimi uygulanmaları ve dahası bu koruma bilincinin bir kültür olarak hayata geçirilmesi ve halka indirgenmesi, günlük yaşama sokularak bir yaşam biçimi haline getirilmesi sağlanmalıdır. 14 TARIMVIZYON AKADEMIK 01 EYLÜL 2015 01 EYLÜL 2015 TARIMVIZYON AKADEMIK 15 birbirini bir şekilde etkileyen birçok faktör ve değişken (coğrafya, iklim, bitki örtüsü, fauna yapısı, beslenme zinciri, yaşama alanı, su kaynakları vb.) bu oluşum içinde sürekli bir döngü içindedir. Bir yandan “bütünün” içindeki parçalar kendileri değişime uğrarken diğer yandan da çevrelerinde değişimlere neden olurlar. Zeydanlı ve Tuğ, Humbolt’a atfen “Sebep ve sonuçların büyük zinciri içerisindeki hiçbir etken diğerlerinden bağımsız bir şekilde tek başına değerlendirilmemelidir.” demektedir. (5) ŞEKİL 3 INSAN VE ÇEVRE ETKİLEŞİMİ VE YAŞAM KALİTESİ ŞEKİL 1 KELEBEK ETKİSİ Doğada hiçbir canlının tek başına, bağımsız bir şekilde bulunmaması, mutlaka kendi türü veya diğer türlere ait bireylerle birlikte bir yayılışa sahip oldukları her an gözlenebilen bir gerçektir. İşte bu gerçeğin ışığında, bildiğimiz tek yaşama alanı olan dünyada hayatın devamını sağlayan bir takım ağlar, bağlantılar ve bunları inceleyen, araştıran bilim dalları vardır. Ekoloji bu bilim dallarından birisi olup, en yalın ifadeyle: Canlıların birbirleriyle ve çevre ile olan ilişkilerini inceler. Etimolojik olarak “ekoloji” kavramı, arkaik dönemdeki Atina lehçesine ait oikos (ev) ve logos (bilim, akıl ile kavramak) sözlerinden türetilmiştir. Ekolojinin ayrı bir bilim dalı olarak kabul edilmesi 1900’lü yıllarda olsa da daha önce terim ŞEKİL 2 INSAN VE ÇEVRE ETKİLEŞİMİ VE YAŞAM KALİTESİ olarak 1867 yılında Ernst Haeckel tarafından önerilmiştir. Öte yandan Aritoteles gibi eski Yunan filozoflarından günümüze içlerinde T. Malthus, E. Odum, J. H. Reicholf, C. E. Elton, A. L. Mayer, N. Çepel, T. Ayaşlıgil ve M. D. Kantarcı gibi bir çok bilim insanları ile R. W. Emerson ve H. D. Thoreau gibi düşünürler ekoloji bilimine katkılarda bulunmuşlar ve bulunmaya devam etmektedirler. Ekoloji, diğer temel bilimler gibi dinamik ve gelişen bir bilim dalıdır. Ekolojiyi oluşturan unsurlar ilk çağlarda sıklıkla gözlemlemeye (tuzak kurulacak yerlerin tespiti, yenilebilecek bitkilerin ve tohumların toplanma, ekim, hasat zamanının öğrenilmesi ve diğer ihtiyaçların karşılanması için ilişkide bulunduğu çevresine ait bilgilerin elde edilmesi) ve elde edilen bilgilerin değerlendirilmesine dayanırken, artık günümüzde matematiği kullanarak sayısal tablolar hazırlayan ve bunları analiz ederek neden sonuç ilişkisi kuran ve insan ile çevre ilişkisini geliştirerek yaşam kalitesini artırmayı sağlayan sayısal bir bilim alanı olmaya başlamıştır. (3). Özellikle yaşadığımız son yüzyılda meydana gelen birçok çevre sorunu (felaketi) ekolojiyi oluşturan unsurların daha dikkatli irdelenmesine neden olmuştur. Bir yönetim bilimci olan P. F. Drucker “On dokuzuncu yüzyıla kadar, hiç sona ermeyen zorlu görev, insan soyunun ve 16 TARIMVIZYON AKADEMIK 01 EYLÜL 2015 çevresinin doğal etkenlere karşı korumasıydı. Ama bu yüzyılda yeni bir ihtiyaç doğmuştur: Doğayı insana karşı korumak” dediğinde birçok çevre felaketi insanoğlu eliyle gerçekleşmişti. 1995 yılında Yellowstone Ulusal Parkı’na yeniden salınan kurtların ekosistemde, hatta parkın coğrafyasında yarattığı etkiler, besin zincirinin en tepesinden alt kısımlarına doğru giden davranış değişikleri, vejetasyondaki değişimler gibi süreçler bu etki ve tepkinin belgelenmiş halidir. (8) ARAL GÖLÜ 2014 Tarihte kendine acı bir yer edinen bu felaketlerden: Aral Denizi’nin dev bir çöle dönmesi, Bhopal Felaketi, Exxon Valdez petrol tankeri olayı ve Kuveyt petrolleri yangını sadece birkaçıdır. (4). Tam da bu noktada, bir temel bilim olan ekolojinin ve ekolojiyi oluşturan unsurların araştırılması, değerlendirilmesi ve uygulamaya aktarılması genelde yeryüzündeki özelde insanoğlunun varlığının devamını sağlamak için vazgeçilemez bir gerekliliktir. Ekoloji, bir “Bütün”dür ve kendini oluşturan birçok parçanın toplamından daha büyük bir oluşumu temsil eder. (5) Birbiriyle doğrudan ya da dolaylı ilişkide olan, ARAL GÖLÜ 1995 ŞEKİL 4 EXXON, Valdez çevre felaketi 1989 01 EYLÜL 2015 TARIMVIZYON AKADEMIK 17 GLEN KANYON REVEALED National Geographic, April 2006 Ekolojik sistem veya ekosistem ise doğadaki canlı ve cansız varlıkların araları daki karşılıklı bağlardan oluşur. Ekosistemlerin dört ana öğesi vardır: Fotoğraf Michael Melfort 1. BİYOTiK OLMAYAN ÖGELER Organik ve organik olmayan maddeler, sıcaklık, ışık, su, iklim ve benzeri ögeler Amerika topraklarının gerçek sahibi Kızılderililerin reisi olan Bay Seatle’ın ülkesini işgal eden ve toprak satmasını talep eden beyazların reisine mektubu: “Bir gün bakacaksınız: gökteki kartallar, dağları örten ormanlar yok olmuş, atlar ehilleştirilmiş ve her yer insanoğlunun kokusuyla dolmuş. İşte o gün insanoğlu için yaşamın sonu ve varlığını sürdürebilme uğraşısının başlangıcı başlamış olacak.” 2. ÜRETİCİLER Yeşil bitkiler 3. TÜKETİCİLER Hayvanlar, mantarlar, bazı protistler ve bazı bakteriler 4. AYRIŞTIRICILAR Canlıların atık organik moleküllerini ve ölü kalıntılarını organik olmayan moleküllere parçalayan bakteri ve mantarlar EKOSİSTEM TÜRLERİ Karalar ve sular olmak üzere iki ayrı öge olarak ele alınmaktadır. Her iki ayrı ekosistemin kendine özgü fiziksel ve kimyasal özellikleri bulunur. ŞEKİL 7 SEATLE KIZILDERİLİ REİS ŞEKİL 6 DOĞAL EKOSİSTEM KARALAR SULAR Orman, çöl, mağara, dağ, ova ve benzeri yerleri kapsar. Göl, ırmak, bataklık, okyanus ve benzeri yerleri kapsar. Hiç şüphesiz, dünya üzerinde ekonomik değer taşıyan en önemli doğal kaynaklardan birisi olan “orman ekosistemi” ekolojinin spesifik bir bölümünü oluşturur. Orman ürünlerine karşı olan ihtiyacın artmasına karşılık bu “yeşil doğa kaynakları”nın giderek azalması, orman ürünlerinin tespiti, eldesi, sürdürülebilirliği, planlaması, işletilmesi ve yönetilmesi, restorasyonu 18 TARIMVIZYON AKADEMIK 01 EYLÜL 2015 veya korunması konularında yapılan araştırmaların artmasını sağlamıştır. “Orman” deyimi sadece bir ağaçlar topluluğu değil, ağaçlarla birlikte karşılıklı etki ve ilişkiler içinde bulunan bitki, fauna, mikroorganizma, toprak, hava, su ve iklimin meydana getirdiği bir sistemler bütündür. (10) Kuşkusuz, orman ekosistemlerinin insanoğlunun yaşamında yeri yadsınamaz. İlk çağlarda ormanı beslenme, avcılık, barınma, savunma, yakacak gibi yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak için kullanmıştır. Günümüzde ise artan ihtiyaçlar nedeniyle ormanlardan faydalanma şekli ve miktarında artışlar olmuştur. ŞEKİL 8 EKOLOJİK MEYVELER Özellikle bitkisel kaynaklar genetik rezerv ve tohum kaynağı olarak, ayrıca rekreasyon ve ekoturizm, gıda (yabani sebze ve meyve, mantar gibi yenilebilenler ve ıhlamur, adaçayı gibi içilerek tüketilenler), tıp ve eczacılıkta, kozmetik sanayinde (uçucu yağ ve koku içerenler), tanen ve boya maddesi eldesinde, lif, elyaf ve iplik üretiminde, hayvan yemi, arıcılık ve ipek böcekçiliğinde, dekoratif ürünlerde (yaban çiçekleri) ve buna benzer 01 EYLÜL 2015 TARIMVIZYON AKADEMIK 19 birçok alanda odun dışı orman ürünleri kapsamında kullanılan bitkiler ekolojik değerlerinin yanı sıra ekonomik değere de sahiptirler. Ülkemizde yapılan bir çalışmada, doğadan toplanarak iç ve dış ticareti yapılan çiçekli bitkilerin 347 bitki türünü kapsadığı ifade edilmiştir. Bu türlerin yaklaşık % 30’nun ihraç edildiği belirlenmiştir. İhraç edilen doğal bitkilerimizin yıllık miktarı yaklaşık 30.000 ton ve bunun parasal değeri ise yaklaşık 50.000.000 USD’dır. ANIZ YAKMAYA ALTERNATİF BİR EKİM YÖNTEMİ KAYNAKLAR (1) Gleick, J. 2000, “DOĞRUDAN EKİM” Kaos Yeni Bir Bilim Teorisi, TUBİTAK Popüler Bilim Kitapları 15, ISBN 975-403-029-4. (2) Akdur, R.,2005, Avrupa Birliği Ve Türkiye’de Çevre Koruma Politikaları “Türkiye’nin Avrupa Birliğine Uyumu” Ankara Üniversitesi Avrupa Topluluğu Araştırma Ve Uygulama Merkezi Araştırma Dizisi: 23., Ankara. (3) Berkes, F. ve M., Kışlalıoğlu, 1990, Ekoloji ve Çevre Bilimleri, Remzi Kitapevi, İstanbul. (4) Kavgacı A., Özalp, G, 2006, Ekosistem Yönetiminde Bitki Sosyolojisinin Yeri ve Sait AYKANAT Ziraat Yüksek Mühendisi Doğu Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü ADANA | TURKİYE eposta: [email protected] Yrd. Doç. Dr. Ali Beyhan UÇAK Siirt Üniversitesi Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Bölümü SİİRT | TURKİYE eposta: [email protected] Önemi, Batı Akdeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğü Dergisi, Çevre ve Orman Bakanlığı Yayın No: 319, Müdürlük yayın No: 034, Sayı: 7, ISSN: 1300-8579. (5) Anonim, 2015, http://fotoanaliz.hurriyet.com.tr/galeridetay/35533/4369/4/tarihin-en-kotu-cevrefelaketleri, Erişim Tarihi: 03.08.2015. ŞEKİL 9 EKOLOJİK BİTKİ ÖRTÜSÜ Bu ihracat rakamlarıyla Türkiye, dünya tıbbi bitki ticaretinde Çin ve Hindistan’dan sonra üçüncü ülke durumundadır. (11) Yine yapılan bir başka çalışmada ise tıbbi maksatlar için dünya üzerinde bulunan bitkilerden yaklaşık 20 000 türün, Türkiye’de yetişmekte olan türlerden ise ancak 500 kadarının kullanıldığı bildirilmektedir. (12) Genel olarak ise yukarıda bahsi geçenlerin dışında orman ekosistemlerinin sağladığı faydalardan bazıları şunlardır: odun ürünleri, (ormancılık faaliyetlerinden elde edilen ahşap ürünler, kağıt vb.), biyokütle yakıtları (enerjiye dönüştürülen biyolojik materyaller), tatlı su (içme, sulama, temizlik, sanayi amaçlarıyla kullanılan su), hava kalitesinin korunması, erozyon kontrolü, toprak kalitesinin korunması, doğal afet azaltımı (kasırga ya da tsunami veya toprak kayması, sel ve benzeri doğal 20 TARIMVIZYON AKADEMIK 01 EYLÜL 2015 (6) Anonim, 03.08.2015, afetlerin ekosistemler tarafından absorbe edilmesi). Holizm. https://tr.wikipedia.org/wiki/Ho- SON SÖZ İnsanoğlu ekolojinin ve ekosistemlerin hem etkileneni hem de etkileyen unsurlarından birisidir. Yine insanoğlu gerek kendi türünün gerekse bilinen ve keşfedilmeyi bekleyen diğer tüm türlerin varlıklarını sürdürebilmesi için bu sistemler içindeki adımlarını atarken çok dikkatli olmak zorundadır. Bu sebeple, öncelikle mevcut değerlerin ve bu değerlerin varoluş biçimlerinin, etkileyen ve etkilenenlerin, geçmişteki durumları, bugünü ve gelecekteki yansımalarının ayrıntılı bir şekilde ortaya konması ve olası bütün senaryoların değerlendirilmesi gerekmektedir. Dünyadaki varlığımızın devamı ekolojiye, ekosisteme karşı sorumluluklarımızın bilincine vararak fayda zarar ekonomisi terazisinde, ibrenin ne kadar doğa yararına olduğuyla doğru orantıda olacaktır. ve Biyolojik Çeşitlilik. Doğa Koruma Merkezi, lizm. (7) Zeydanlı U., ve Tuğ S. ed. 2008, Orman Ankara. (8) Anonim, 2015,. Ekoloji: Kurtlar Nehirleri Nasıl Değiştirdi? https://www.youtube. com/watch?v=DTePsx_e9VY Erişim tarihi: 03.08.2015,. (9) Şişli, M.,N., 1980, Ekoloji Ders kitabı., Ankara. (10) Çepel, N., 1978, Orma n Ekolojisi. İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi yayınları, İ.Ü. Yayın No:479, O.F. yayın No: 257, İstanbul. (11) Özhatay, N, Koyuncu, M., Atay, S., Byfıeld, A., 1997, Türkiye’nin Doğal Tıbbi Bitkilerinin Ticareti Hakkında Bir Çalışma, Türkiye’de Doğal Ortamından Toplanarak Yurtiçinde ve Yurtdışında Ticareti Yapılan Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Tanıtımı ve Koruma Önerileri, Doğal Hayatı Koruma Derneği, 121 s. İstanbul. (12) Baytop, T., 1999, Türkiye’de Bitkiler ile Tedavi, Geçmişte ve Bugün (ilaveli İkinci Baskı), ISBN: 75-420-021-1, Tayf Ofset, Savaş Ciltevi, Nobel Kitabevleri, İstanbul. A A nız, biçilen ürünlerin hasat sonrası tarlada kalan bitkisel atıklarına verilen addır. Anız yakılması son derece tehlikeli ve zararlıdır. Anız yakma esnasında toprağın 0-5 cm’lik kısmında bir süre yüksek sıcaklık (80 °C) ve yaklaşık 15000 kJ/kg’ lık bir ısı değeri ortaya çıkmaktadır. Bu değer toprak içerisinde bulunan mikroorganizmaların yok olmasına ve böylece zararlıyararlı dengesinin bozulmasına yol açacaktır. Anız yakma yerine göre % 10–15 oranında yarar sağlarken, anız yakmamanın getiri- si % 85–90 olmaktadır. Ülkemizde yasalarla alınan önlemlerle anızın yakılması önlenmeye çalışılmaktadır. Çiftçilerin, anız yakmalarının faydadan çok zararlı olduğu konusunda ikna edilmeleri gerekmektedir. Çiftçilerin kendi uygulamalarında anız yakmanın yararlarını (2. ürün ekimini kolaylaştırdığı için) gördüğü için ceza almayı göze alarak yakmaya devam etmektedirler. Bunun sonucunda hem çiftçi hem ülke kaybetmektedir. Bu konu bir an önce yoğun olarak bir kampanya (kamu spotu) şeklinde gündeme getirilip işlenmelidir. 01 EYLÜL 2015 TARIMVIZYON AKADEMIK 21 Geleneksel Ekim Makinesinde Yapılması Gerekli Değişiklikler Gelişmiş ülkelerin birçoğunda bu konuda çiftçiler eğitilerek, bilgilendirilmiş ve anız yakmanın önüne geçilmiştir. Ülkemizde ise anız yakmanın önüne geçilememesinin nedenleri arasında yeterince bilgilendirilmeme ve gerekli devlet desteklerinin verilmemesi gösterilebilir. Hiçbir çiftçi emeğinin ucuza gitmesine ve havaya savrulmasını istemez. Bir yıl süresince ailece verdiği emeğin anız yakarak boşa gittiğinin bilincine varırsa hiçbir güç çiftçiye anız yaktıramaz. Yeter ki anız yakmanın zararları ve doğrudan ekim teknolojisi anlatılabilsin. Çiftçilerin anız yakarak alacağı ürünün büyük bir kısmını bir yıl önceden kaybetmektedirler. Kaybolan sadece ürünün miktarı değil, kalitesi ve toprağın verimliliğidir. İşte bu tür nedenlerden dolayı tarlada kalan anızlar yakılmamalı ve uygun ekim tekniğiyle sürdürülebilir tarıma devam edilmelidir. Anız yakmaya alternatif birçok toprak işleme yöntemleri bulunmaktadır. Bunlar: azaltılmış toprak işleme (minimum tillage), malçlı toprak işleme (mulch tillage), şeritsel toprak işleme (strip tillage), ekim sırasında toprak işleme (plant-tillage) ve doğrudan ekim (direct seeding) yöntemleri olarak adlandırılırlar. Koruyucu toprak işleme (conservation tillage) yöntemleri arasında en çok öne çıkan yöntem ise toprağın fiziksel ve kimyasal içeriğini iyileştiren, ayrıca biyolojik aktivitesini de arttıran doğrudan ekim yöntemidir. Usulüne uygun bir doğrudan ekim teknolojisine sahip olmak maddi külfet gerektirmektedir. Eğer böyle bir ekipmana sahip değilsek var olan havalı ekim makinelerinde bazı değişikliklere giderek doğrudan ekimde başarı elde etmek mümkündür. Bu amaçla gerekli bilgiler aşağıda verilmiştir. Toprak işlemesiz sistemin bir diğer karşılığı olan doğrudan ekim: daha önce belirtildiği gibi önceki yılın ürün artığının tamamının veya çoğunluğunun toprak yüzeyinde bırakıldığı, toprak içerisinde dar toprak işleme ünitelerinin veya çizi açıcıların açtığı çiziye tohumun bırakılarak daha sonra üzerinin kapatıldığı, tek bir geçişte tarlanın işlendiği uygulamadır. İşlenmemiş toprakta doğrudan ekimin yapılabilmesi için ya özel tasarımlı ekim makinalarına veya mevcut ekim makinaları üzerinde amaca uygun bazı değişikliklerin yapılmasına gereksinim vardır. Doğrudan ekim makinası geleneksel ekim makinasına göre iki yönden farklılık göstermektedir. Bunlar: 1) Parçalayıcı ve gömücü ünite, 2) Ek ağırlık’tır. Mısır gibi pahalı tohumların ekilmesi için halen çiftçinin elinde bulunan yeni ve kullanılabilir durumdaki ekim makinalarının yerine böylesine pahalı makinaların satın alınması ekonomik açıdan doğru ve uygulanabilir bir tercih olarak gözükmemektedir. Bunun yerine mevcut makinalarda gerekli düzenlemelerin yapılması daha akılcı bir yol olabilir. Bu amaçla, mevcut ekim makinalarında sap kıyma ve parçalama ile makinanın toprağa girişini sağlayacak ağırlık konularının çözümlenmesi yeterlidir. Doğrudan Ekim Teknolojisi 1. Parçalayıcı ve Gömücü Üniteler Doğrudan ekimde, tohumun tarlada bulunan artıklar içerisine toprak nemi ile teması da sağlanacak şekilde yerleştirilebilmesi için parçalayıcı ve gömücü ünitelerden birinin ekim makinası üzerine yerleştirilmesi gerekmektedir. Parçalayıcı ve gömücü ünitelerin birincil görevi, toprağı işlemeksizin artıkları kesmektir. Bu ünitelerin tohumun yerleştirileceği yerdeki toprak havasının serbest kalmasını önlemek ve toprağı kurutabilecek hava torbacıklarının oluşmasını engellemek amacıyla tohumun yerleştirildiği derinlikten daha az derinde çalıştırılması uygun görülmektedir. (1) 2. Ek Ağırlık Sağlanması Doğrudan ekimde toprağın sert olmasından dolayı parçalayıcı ve gömücü ünitelerin karşılaşacağı direncin yüksek olması nedeniyle, ekici ünite başına düşen ağırlığın artırılması gerekmektedir. Ekim makinası üzerine metal ağırlıklar veya su tankları yerleştirilerek söz konusu ünitelerin toprağa penetrasyonu iyileştirilmektedir. Toprak işlemesiz uygulamalar için parçalayıcı ve gömücü ünite başına 175-250 kg’lık ağırlık önerilmektedir. Yani 6 sıralı bir ekim makinesinin ağırlığı 1050-1500 kg arasında olmalıdır. (2) Doğrudan Ekim Yöntemi Dünyada yoğun olarak kullanılmaya başlanan doğrudan ekim, özellikle yıllık yağış ortalaması 200-500 mm arasında olan bölgelerde başarıyla uygulanmaya başlanmıştır. Bunun yanında kurak bölgelerde iyi bir planlama ile doğrudan ekim uygulanabilmektedir. Böylece topraktaki suyun daha iyi depolanacağı ve buna bağlı olarak verimde artış sağlanacağı düşünülmektedir. Çukurova koşullarında yapılan bir çalışmada doğrudan ekimin bitki su tüketiminin ve sulama suyu ihtiyacının geleneksel ekime kıyasla daha az olduğu belirlenmiştir. Bunun yanı sıra yapılan ekonomik analiz sonucunda en yüksek net kâr doğrudan ekim yönteminde (309.95 TL/da), en düşük net kâr ise Geleneksel ekim yönteminde (291.25 TL/da) elde edilmiştir. Anıza ekim yönteminin diğer yöntemlere göre yakıt, zaman ve iş veriminden tasarruf sağladığı, geniş üretim alanlarında ekim ve hasadın gecikmeden tamamlanabileceği anlaşılmıştır.3 Doğrudan ekimin başarısı, zamanında ve uygun ekipmanların kullanılmasına bağlıdır. Doğrudan ekimde önceki ürünün hasadından sonra ekim öncesi hiçbir toprak işlemesi yapılmaz. Ekim direkt olarak anızın üzerine yapılır. Doğrudan ekim makinelerinde tohumlar anızda çalışabilen gömücü ayakların açtığı çizilere yerleştirilir, üzerleri toprak ve bitki artıkları ile örtülür ve özel baskı elemanları ile bastırılır. Önceden hazırlanmamış toprağa, tohumun toprakla teması için uygun genişlik ve derinlikte bant açarak, bu alanlara tohumun bırakılması ve örtülmesine dayalı ekim yöntemidir. Bitkisel üretimde geleneksel pulluk veya diskle toprağın işleme tabi tutulması yerine, yeni ve ilgi çekici bir uygulama ortaya çıkmakta olup, bitkinin gelişme ve olgunlaşma döneminde çapalama amacıyla herhangi bir toprak işleme yapılmamaktadır. 22 TARIMVIZYON AKADEMIK 01 EYLÜL 2015 01 EYLÜL 2015 TARIMVIZYON AKADEMIK 23 Kaynaklar (1) Anonim, 1997. Yetter, 1997-98. Leading Edge Product Selection Guide. Yetter Manufacturing Co. Colchester, IL 62326-0358, http://www.yetterco. com (2) Korucu, T. 2004. Anız yakmaya alternatif Çözüm: Korumalı Toprak İşleme Yöntemi (http:// ciftci.ksu.edu.tr) (3) Uçak, A.B., Gençoğlan, C., Değirmenci, H., 2013. The Effect of Direct And Traditional Seeding Methods and Different Water Levels on the Water– Yield Relationship of Drip Irrigated Corn. /JFAE. scientificjournal.php j.issue. Vol.11(3&4), 828-833p October-December 2013. Helsinki, Finland. (4) Doan, V., Y. Chen ve B. Irvine, 2005. Effect of oat stubble height on the performance of no-till seeder openers. Canadian Biosystems Engng. 47, P:2,37-2,44. (5) Morrison, J.E. ve R.R. Allen, 1987. Planter and drill requirements for soils with surface residues. Southern Region No-till Conf. Proc., p:44-58, College Station, Texas, USA. (6) Guerif, J., G. Richard, C. Dürr, J.M. Machet, S. Recous ve J. Roger-Estrade, 2001. A review of tillage effects on crop residue management, seedbed conditions and seedling establishment. Soil & Tillage Research, 61, p:13-32. (7) Price, T., 1999. What should my no-till planter look like? https://transact.nt.gov.au/ebiz/ dbird/ techpublications.nsf/b2ff165af0ec6aeb69256efe00 4f5a7f/$file/311.pdf (8) Bahrani, M.J., M.H. Raufat ve H. Ghadiri, 2007. Influence of wheat residue management on irrigated corn grain production in a reduced tillage system. Soil & Tillage Research 94, p: 305–309. Bu yöntemde anızın yakılması ya da toprağa gömülmesi yerine bitki örtüsü olarak tarlada bırakılması ve bir sonraki üretim sezonunun başında tarlayı tamamen sürmek yerine özel bir ekim makinesi (anıza Direkt Ekim Makinesi) ile tohumun toprağa direkt ekimi yapılmaktadır. Başlangıçta sıfır toprak işleme sisteminin sadece belli iklim koşullarında ve belli topraklar için uygun olduğu düşünülürken, bu teknolojinin oldukça değişik iklim, bitki çeşidi, toprak ve coğrafi şartlarda uygulanmaya başlamıştır. Doğrudan ekim yönteminde birim alandaki anızın miktarı ve anızın şekli (dik-yatık ve uzun-kısa) son derece önemlidir. Dik anız çoğunlukla çizi açıcı ayaktan sıyrılarak kurtulur ve kesme direnci artışına veya toprak ile etkileşim problemine neden olmaz. Çünkü toprak içinde çalışan ekim makinası gömücü ayağının performansı toprak bitki etkileşiminden doğrudan etkilenmektedir. (4) Anızın çizi açıcı üniteye gösterdiği direnç toprak nem içeriği arttıkça artmaktadır. (5, 6) Bu nedenle ekim performansı, yüzeydeki anızın nem içeriği arttıkça düşmektedir. (5, 7) 24 TARIMVIZYON AKADEMIK 01 EYLÜL 2015 (9) Green, M. ve D. Poisson, 1999. Residue management for successful direct seeding. Alberta Agriculture, Food and Rural Development. www1. agric.gov.ab.ca/$department/ deptdocs-nsfall/ agdex1205 (10) Green, M. ve M. Eliason, 1999. Equipment issues in crop residue management for direct seeding. Alberta Agriculture, Food and Rural Development. www1.agric.gov.ab.ca/ $department/deptdocs.nsf/all/agdex1352. (11) NRCS, 2005. Conservation Practice Standard 329-1. Residue and Tillage Management No Till/ Strip Till/Direct Seed. http://www.nrcs.usda.gov/ technical/standards/nhcp.html (12) Çelik, A. 2009. Anıza Doğrudan Ekim Makinalarının Performansına Etkili Faktörler, Atatürk Üniversitesi. Ziraat Fak.Derg. 40 (2), 101-108, ISSN : 1300 – 9036, Erzurum. TÜRKİYE’DE “ORGANİK TARIM ” YÜKSELİŞ EĞİLİMİNDE Yrd.Doç.Dr.M. Cüneyt BAĞDATLI Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Mühendislik – Mimarlık Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Bölümü Nevşehir | TÜRKİYE Yrd.Doç.Dr. Korkmaz BELLİTÜRK Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Tekirdağ | TÜRKİYE İletişim: [email protected] İ nsanoğlu, tarımsal üretim faaliyetlerine başladığı günden bu yana çevreyi gözardı etmesiyle zarar düzeyinin maksimumum düzeylere ulaştığının farkına varmış ve daha güvenli tarım olan organik üretimi tercih etme eğilimine girmiştir. Yoğun kimyasal gübre ve ilaç tüketiminin olumsuz sonuçları ile yüz yüze gelen tarımsal, alternatif üretim arayışlarına girerek bu üretimdeki payını almaya başlamıştır. Dünyada çevreye daha duyarlı ve tarımsal üretimin kimyasal girdilerden uzak tutularak tamamıyla organik girdilerle sağlandığı tarım sistemine doğru eğilim gösterilmektedir. Dünyanın bazı ülkelerinde ve Türkiye’de organik tarım kavramı kullanılmaya başlanmış ancak bu ifade farklı ülkelerde ekolojik tarım, biyolojik tarım gibi ifadelerlede kendini göstermiştir. Ancak burada amaç çevreye daha duyarlı ve ürünlerdeki kimyasal kalıntılardan uzak, tamamıyla doğal girdi döngüsünde üretim yapmak olarak karşımıza çıkmaktadır. 01 EYLÜL 2015 TARIMVIZYON AKADEMIK 25 Dünyada 37.2 milyon ha alan organik tarım üretimi için sertifikalandırılmış olup 164 ülkede organik tarımsal üretim yapılmaktadır. Ülkeler bazında 12 milyon ha alanla lider ülke olan Avustralya organik tarımda ilk sırayı alırken, bunu 3.6 milyon ha ile Arjantin ve 2.2 milyon ha ile Amerika Birleşik Devletleri takip etmektedir. Dünyada organik tarım üreticisi 1.9 milyon kişi olup tarımsal pazardaki payı ise 50 milyar euro civarındadır. (1) Türkiye’de 2001 yılında 40.9 milyon ha toplam tarım alanı mevcut iken, 2014 yılında bu değer 38.5 milyon ha’a gerilemiştir. Tarım alanları içerisinde ekilen alan 2001 yılında 17.9 milyon ha iken bu alan 2014 yılında 15.8 milyon ha’a gerilemiştir.4 ŞEKİL 1 DÜNYADA ORGANİK TARIM YIL ÜRÜN SAYISI 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 1014 150 179 174 205 203 201 247 212 216 225 204 213 208 ÇİFTÇİ SAYISI ALAN (HA) ÜRETİM (TON) 12.428 14.798 12751 14.401 14256 16.276 14926 35565 42,097 42460 54635 60.797 71472 89,827 113621 209.573 203,811 192.789 174283 166,88 501,641 510,033 614.618 702,909 769,014 875,835 CİZELGE 4 TUİK 2014 TURKIYE BİTKİSEL ÜRETİM [ORGANİK TARIM ] ISTATISTIKLERİ 310.125 323.981 377,616 421934 458.095 568.128 530,224 983,715 1.343,737 1.659.543 1.750.127 1.620.466 1.642.236 Ülkemizde kimyasal girdiler kullanılarak yapılan tarımsal üretim devam ederken organik tarım kapsamında yapılan üretimde de son yıllarda ciddi artışlar görülmektedir. 2002 yılında organik tarımsal üretim alanı 89.827 ha olup 310.125 tonluk bir üretim söz konusu iken bu oran 2008 yılında 166.883 hektara yükselmiş olup üretilen tarımsal ürün miktarı ise 530.224 ton olarak gerçekleşmiştir. 2014 yılı itibarıyla ise 875.835 hektara olan organik tarım alanından elde edilen üretim miktarı ise 1.642.236 tona yükselmiştir. 2014 yılı itibarıyla organik tarım alanında faaliyet gösteren çiftçi sayısı 2002 yılında 12.428 kişi iken bu sayı 2014 yılında 71.472 kişiye ulaşmıştır. Ürün çeşidinde ise zamanla farklılıklar oluşarak organik çeşitlilik 2002 yılında 150 üründe kendine yer bulurken bu sayısı 2014 yılında 208 farklı ürün organik tarım alanında payını almıştır.4 Türkiye’de Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafında yetkilendirilen 29 organik tarım sertifikasyon kuruluşu faaliyet göstermektedir.2 İlgili firmaların nezdinde organik tarım süreçlerine dahil olan üreticiler, organik tarım üretim kıstaslarını sağladıklarında organik tarım sertifikasına sahip olabilmektedirler. Bu bağlamda sertifikasyon kuruluşları denetiminde ülkemizde 975 şirket organik tarımsal üretim faaliyeti gerçekleştirmektedir. Üretilen ürünlerin bir kısmı bahçe ve tarla tarımı şeklinde gerçekleştirilmekte olup diğer kısmını ise doğal ortamlardan toplanan ürünler oluşturmaktadır. 26 TARIMVIZYON AKADEMIK 01 EYLÜL 2015 01 EYLÜL 2015 TARIMVIZYON AKADEMIK 27 Organik tarımsal üretim kapsamında 2014 yılı itibarıyla hemen hemen tüm illerede organik tarımsal üretim gerçekleşmektedir. Bu bağlamda organik tarımsal üretimde Van 195.316 ton ile birinci sırayı alırken bu ili 132.317 ton üretimi ile Erzurum, 89.898 ton ile Kars takip etmektedir. Organik tarım ürünlerine olan talebin giderek artması ve iç piyasada arz ve talebin dengelenememesiyle organik tarım ürünlerinin ithalatı gündeme gelmiş ve 2014 yılında yaklaşık 25’e yakın ülkeden bazı organik tarım ürünleri ithal edilerek iç piyasada tüketilmeye başlanmıştır.3 Kimyasal (mineral) gübrelerin bilinçsiz bir şekilde kullanımı ile oluşan çevre kirlenmesi sonucunda bozulan doğa dengesinin yeniden kurulması çok güç olduğundan gerekli önlemlerin alınmasının büyük bir önemi vardır. Bu nedenle tarımsal uygulamalar ya kullanılacak mineral gübrelerin fizyolojik özelliği, bitki ve toprak yapısı gibi parametreler birlikte değerlendirilerek yapılmalı ve bu uygulamanın sürdürülebilir olmasına özen gösterilmelidir ya da artık organik gübre kullanım alternatiflerinin de tarımsal girdiler içerisinde yer aldığı bilincinin yaygınlaşması sağlanmalı ve organik gübrelerin yararları konusunda çiftçi eğitim çalışmalarına gereken önem verilmelidir.5 Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, kimyasal girdilerden uzak, çevre dostu ve sağlıklı tarımsal ürünlere olan talepten ötürü organik tarıma yönelim eğilimine girilmiş ve bu artış Türkiye’de de hissedilebilir olarak kendini göstermeye başlamıştır. Talebin artması ve organik tarıma yönelik yatırımların yapılması ile buna yönelik denetim, sertifikasyon gibi faaliyetlere ilgili kurumlarca hız verilmiş ve bu konuda daha güvenli gı- SERİ İLLER ÇİFTÇİ SAYISI 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 VAN ERZURUM KARS MUŞ AĞRI AYDIN İZMİR MANISA ŞANLIURFA SİVAS 6339 2929 3345 2626 1473 4231 1161 1178 231 513 GERÇEK ÜRETİM ALANI (ha) 75.677 31.452 38.152 28.298 28.986 20,953 6.821 6.894 10.647 7.833 DOĞAL TOPLAMA ALANI (ha) 0 0 0 0 0 700 137.150 300 0 0 CİZELGE 3 / GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI ORGANIK TARIM İSTATİSTİKLERİ 2014 28 TARIMVIZYON AKADEMIK 01 EYLÜL 2015 TOPLAM ÜRETİM MİKTARI (TON) 195.396 132.317 89.898 89.712 85.151 80.300 50.282 45.020 42.649 27.960 danın tarladan sofraya kadar ulaşmasına zemin hazırlanmıştır. Organik tarıma yönelik olan faaliyetlerde üreticileri cezbeden nokta ise organik tarım ürünlerine yönelik talebin fazla olması ve satış maliyetlerinde ise üreticiyi tatminkâr düzeyde memnun edecek sonuçların ortaya konmasıdır. Hal böyle iken Türkiye’de organik tarıma yönelik üretim faaliyetleri 2002 yılına oranla bugün yaklaşık 5 kat artış gösterirken, buna bağlı pazar payı ve talep oranında da ciddi artışlar görülmektedir. Bu konuda ülkemizdeki marketlerin kendi ar-ge çalışmalarını acilen gözden geçirmesi ve önümüzdeki günlerde ülkemizde artış göstermesi beklenen organik tarım pazarında yer alma ya da bu pazardaki mevcut paylarını artırma ile ilgili çalışmalar yapması gerekir. Ülkemizde güvenilir ve sağlıklı gıdanın yolunun organik tarımdan geçtiği gerçeği dikkate alınarak organik tarımsal faaliyetlere yönelik gerek teşviklerin, gerekse bu üretim şekline yönelik algının arttırılmasına hız verilmeli ve süratle kimyasal girdilerin tarımsal üretim programlarından uzaklaştırılmasına ya da ilk etapta yavaş yavaş azaltılmasına yönelik girişimlerin yapılması gerekmektedir. Bu konuda yapılacak kamu spotu çalışmaları, seminer ve diğer eğitim çalışmaları yaptırım gücü son derece yüksek olan uygulamalardır. Toprak ve su kaynaklarımızın gelecek nesillere sağlıklı ve sürdürülebilir olarak aktarılması söz konusu olduğunda, doğaya dışarıdan yapılan her türlü müdahalenin mutlaka bir yan etkisinin olacağı gerçeği göz ardı edilmeden, bilinçli bir gübre kullanımı özendirilmelidir. Kaynaklar (1) Anonim, 2013. The Organic World in 2013 at a glance, http://www.ifoam.bio/sites/default/files/annual_report_2013_web.pdf Erişim tarihi:19.07.2015 (2) Anonim, 2014a. Organik Tarımda Yetkili Kuruluşlar, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Ankara, http://www.tarim.gov.tr/Konular/BitkiselUretim/Organik-Tarim/Yetkili-Kuruluslar-KSK Erişim tarihi:19.07.2015 (3) Anonim, 2014b. Organik Tarım İstatistikleri, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Ankara http://www.tarim.gov.tr/Konular/Bitkisel-Uretim/ Organik-Tarim/Istatistikler Erişim tarihi:19.07.2015 (4) Anonim, 2014c. Türkiye Bitkisel Üretim İstatistikleri, TÜİK, http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1001 Erişim tarihi:19.07.2015 (5) Bellitürk, K., 2005. Tekirdağ Koşullarında Buğday Yetiştirilen Toprakların Mikro Besin Elementleri ve Ağır Metal İçeriklerinin Saptanması. Türkiye VI. Tarla Bitkileri Kongresi (Uluslararası Katılımlı), 5-9 Eylül, Cilt 2, s: 1211-1215, Antalya. KULLANDIKTAN SONRA ÇİÇEK AÇAN AYAKKABI DÜNYANIN EN YEŞİL AYAKKABISI 'O Dr. Mina Shidfar URMİA | IRAN at Shoes’ adlı Hollandalı bir ayakkabı markası, biyolojik materyalden sıradışı bir spor ayakkabıyı üreterek tüketicilerin beğenisine sundu. Bu, son yıllarda çevresel etkilerle organik ve geri dönüşümlü ürünler üretilmesi için dünya çapında yükselen eğilime önemli bir katkı. Bu ayakkabının kitleleri etkilemesi bekleniyor. Amsterdam’da yapılan bu spor ayakkabının en önemli özelliği kullandıktan sonra çöpe atmak yerine bahçeye gömülerek hem çürüyüp toprağa karışması hem de diline daha önceden konulmuş olan farklı türdeki çiçek ve bitki tohumlarının yeşererek doğa ile bütünleşmesi. Aslında bu ilginç ayakkabı tamamen bio bozunur malzemeler kullanılarak üretilmiş. Bu özellikler onu doğa ile uyumlu bir ürün haline getiriyor. 01 EYLÜL 2015 TARIMVIZYON AKADEMIK 29 B u ayakkabı “Amsterdam Fashion Week” kapsamında tanıtıldı. Sahip olduğu doğaya uyumlu özellikleri sayesinde Dünyanın en kullanılabilir ve biyolojik ürünü olarak ödül kazanmıştır. Gerçekten bu ayakkabıyı kullanıp eskittikten sonra onun doğanın bir parça haline geldiğini bilmek mükemmel bir his. Böyle özellikleri olan bir ayakkabı üretme fikri Hollandalı ayakkabı üreticisi bir iş adamına ait. O bu hayalini ayakkabı alanında deneyimli arkadaşları ile paylaştığında hepsi çok harika bir fikir olduğunu ancak bunun başarılamayacağını düşünerek “Böyle bir şey yapamazsın.” demişler. Maats umutsuzluğa kapılmadan bu ayakkabının üretiminde kullanılan materyali bulmak için tam üç yıl boyunca tüm Avrupa’yı araştırmış. İlk etapta bu ayakkabının üretimindeki en önemli sorun yapıştırıcı maddenin kimyasal özellikleri olmuş. Ayakkabının farklı kısımlarını birbirine yapıştırmak için yapıştırıcı maddenin doğa ile temas ettiğinde kimyası bozunur olmadığından sorun olmuş! Maats azminden hiçbir şey kaybetmeden araştırmalarını sürdürmüş ve nihayet toksik olmayan, biyolojik kimyadan yapılan, doğada parçalanabilen bir yapıştırıcı türünün varolduğunu öğrenmiş ve bu yapıştırıcıyı elde etmeyi başarmış. İlk yapılan ayakkabı inanılmaz kötü ve kullanılmaz haldeymiş. Daha sonra bu ürünü yapmak için deneyimli kunduracı bulmak gerecekten zaman alıcı diğer sorunlardan biri olmuş. Maats’ın söylediğine göre, İtalya’da 35 yıldır oldukça deneyimli bir üretici ile tanışmış ve ayakkabının üretimi için iki yıl zaman harcanmış. Dolayısıyla bu biyolojik ayakkabının üretime geçmesi tam beş yıl gibi uzun bir zaman almış. Bu ayakkabının yapımında: balıksırtı kenevir, mantar, keten lifleri, pamuk dantel, yumuşak ve biyolojik olarak parçalanabilen plastik ve biyo-polimerlerin karışımı ile kloratsız beyazlatıcı ve tamamen doğal renkler kullanılmış. Matts’ın söylediğine göre, hatta bu ayakkabı yağmurda yürürken bile asla bozulmaz. Toprağa yerleştiğinde pamuk olan kısmı 2 ay içinde, diğer plastik kısımları, normal şartlar altında belli bir sıcaklık ve nem içerdiğinde, yaklaşık 6 ay içinde parçalanmaya başlıyor ve ayakkabının burun kısmına yerleştirilen tohum paketinden farklı renkte olan çiçekler açmaya başlıyor. Ayakkabının içinde bulunan çiçek tohumları nedeniyle Amerika’nın organik tarım ‘USDA’ organizasyonu bu ürünün Amerika’ya girmesine henüz izin vermemiştir. Bu sebeple şu anda bu ayakkabı yalnızca Avrupa bölgesi içerisinde sınırlı olarak Hollanda ve Belçika’da bulunmaktadır. Bu ödüllü ayakkabı dünyanın en çevreci, yenilenebilir ve bio-bozunur ayakkabısı olarak tanınmaktadır. Dünyada gelişmiş ülkelerin atık ve geri dönüşüm yönünden adımları öyle bir yere geliyor ki zayiat materyalden gerçek ayakkabı, kullanılabilir ürünler üretiliyor ve hatta bitkiler yetiştiriliyor! Ama bizim gibi bolluk içinde ve genç nüfusa sahip olan ülkeler tam aksine bitkiler, ağaçlar ve kullanılabilir materyalleri değersiz eşya olarak çöpe atıyor ve fikirüretmeden, kolayca üstünden geçiyoruz. Umut ediyorum ki insanlık doğru yönetimlerle, doğal kaynakların değerini bilerek ve hayati varlıklarımızı tüketmeden bir sonraki nesle bir şeyler bırakabilir. Eskiyen Ayakkabınızı Gömün !!! Bu mesaj ilginç geldi değil mi? Hollandalı ayakkabı üreticisi Oak Shoes, 5 yıl süren bir ar-ge çalışması sonucunda ürettiği ayakkabı ile doğa dostu, duyarlı kesime mükemmel bir ürün sunuyor. Amsterdam Moda Haftası etkinlikleri kapsamında biri erkek diğeri bayan iki modelin defile ile tanıttığı ayakkabı, tüm katılımcıların ilgisini çekmeyi başardı. Siz de eskiyen ayakkabınızın gömüldükten sonra çiçek açmasını istiyorsanız Oak Shoes markalı bu bio çözünür malzemeden üretilen harika ürünleri kaçırmayın. 32 TARIMVIZYON AKADEMIK 01 EYLÜL 2015