PDF Versiyonu için tıklayınız.

Transkript

PDF Versiyonu için tıklayınız.
YIL 1 • SAYI 1 • SÜRÜM 1 • ULUSAL, AYLIK HAKEMLİ DERGİ • FİYATI: 10 TÜRK LİRASI
Ülkemizde yıllardır yakılarak yok edilen,
hatta çöpe atılan zeytin ağaçlarının budama atıklarından
Solucan Gübresi (Vermikompost) üretildi.
Bu başarı, Namık Kemal Üniversitesi
Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi
Yrd. Doç. Dr. Korkmaz BELLİTÜRK ve çalışma ekibine ait.
Bilim dünyasına altın harflerle kaydedilen bu araştırma projesi,
“israf edilerek çöpe giden zeytin budama atıklarının organik gübre
olarak değerlendirilmesi” bakımından Dünya çapında bir ilk
olması nedeniyle, uygulamaya dönük çok önemli bilimsel buluş
olarak kabul edilmektedir
EYLÜL 2015
01 EYLÜL 2015
TARIMVIZYON AKADEMIK 3
AKADEMİK TARIMVIZYON
Tarımvizyon Dergisi’nin hakem onaylı ‘Akademik Yorum’ ekidir.
İÇİNDEKİLER
05
13
21
27
31
4
TARIMVIZYON AKADEMIK 01 EYLÜL 2015
01 EYLÜL 2015 • SAYI 1 • SÜRÜM 1 • HAKEMLİ DERGİ
VERMİKOMPOST
Bu projede, zeytin budama
artıkları ve ahırlardan elde
edilen inek gübresi karıştırılarak ve ayrı ayrı, toprak
solucanları ilaveli ve toprak
solucansız ortamlarda laboratuar koşullarında vermikompost yapılmıştır.
EKOLOJİ ve İNSAN
“Kelebek etkisi”; “Bugün
Pekin’de kanatlarını çırpan
bir kelebeğin havada oluşturduğu dalgaların gelecek
ay New York’ta fırtına
sistemlerine dönüşmesi
kavramıdır”
ANIZ YAKMAYIN
Anız yakmak toprağın 0-5
cm’ lik kısmında bir süre
yüksek sıcaklık (80 °C) ve
yaklaşık 15000 kJ/kg’ lık bir
ısı değeri ortaya çıkarmaktır.
Bu ısı toprak içerisinde bulunan mikro- organizmaları da
yoketmektedir.
ORGANIK TARIM
Dünyada çevreye daha
duyarlı ve tarımsal üretimin
kimyasal girdilerden uzak
tutularak tamamıyla organik
girdilerle sağlandığı tarım
sistemine doğru eğilim gösterilmektedir.
FİLİZLENEN AYAKKABI
Hollandalı bir ayakkabı markası, biyolojik malzemeden
sıradışı bir spor ayakkabıyı
tüketicilerin beğenisine sundu. Bu son yıllarda organik
yaşama ve doğaya dönüşümlü ürünlere yönelişin bir
işareti.
İMTİYAZ SAHİBİ
RASİM AYDIN
YAZI İŞLERİ YÖNETMENİ
Gizem Çalışan
AKADEMİK EDİTÖRLER
Yrd. Doç. Dr. Korkmaz Bellitürk
Namık Kemal Üniversitesi, TURKIYE
[email protected]
Yrd. Doç. Dr. M. Cüneyt Bağdatlı
Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, TURKIYE
[email protected]
BİLİMSEL YAYIN KURULU
Prof. Dr. Alper Önenç
Namık Kemal Üniversitesi, TURKIYE
Doç. Dr. Barış Tecimen
İstanbul Üniversitesi, TÜRKİYE
Doç. Dr. Dubravka Savic
University of Belgrade, SIRBISTAN
Doç. Dr. Bilal Tunçsiper
Niğde Üniversitesi, TURKIYE
Yrd. Doç. Dr. Selçuk Göçmez
Adnan Menderes Üniversitesi, TURKIYE
Dr. Vanesa Liliana Perillo
The University of Vermont, A.B.D.
Yrd. Doç. Dr. Ahmed Abdeen Hamed
The University of Vermont, A.B.D.
Yrd. Doç. Dr. Michail Orfanoudakis
Democritus University of Thrace, YUNANISTAN
Dr. Arash Ghalegolab
The University of Vermont, A.B.D.
Dr. Agrin Davari
The University of Vermont, A.B.D.
Yrd. Doç. Dr. Christos D. Karelakis
Democritus University of Thrace, YUNANISTAN
Dr. Anahita Jabbari
The University of Urmia, İRAN
Dr. Hafize Handan Öner
Ege Orman Araştırma Enstitüsü, TURKIYE
Dr. Hatice Sevim Turan
Zeytincilik Araştırma Enstitüsü, TURKIYE
Dr. Mina Shidfar
İRAN
Lindsey C. Ruhl, MSc
The University of Vermont, ABD
------------------------------------------------------Sayfa Tasarımcı
Yeşim Demir
Kapak Tasarım
Rasim Aydın
Reklam Pazarlama
Derya Aral
Okur Temsilcisi
Gökmen Türkoğlu
Hukuk Danışmanı
Av. Kemal Şimşek
-----------------------------------------------YERLEŞKE
RCA GLOBAL MEDYA MERKEZİ
MERKEZ MAHALLESİ
HANIMEFENDİ SOKAK 79, ŞİŞLİ
ISTANBUL 34381 TURKIYE
T: 0 212 234 71 48
F: 0 212 234 71 49
YAYIN TÜRÜ
Tarım Vizyon Akademik Dergisinin tüm hakları
Rasim Aydın’a aittir. RCA Global Yapımcılık
Inşaatçılık Madencilik Tarımcılık Hayvancılık
Endüstri ve Ticaret Limited Şirketi’nin ticari
ismi altında yürütülmektedir. Aylık Ulusal Süreli
Dergidir. Hakemli Dergi Sınıfındadır. Türkiye
Cumhuriyeti Basın Meslek yasalarına uygun
olarak yayınlanmaktadır.
Merhaba
Değerli Okuyucular
Dünya nüfusunun sürekli artışı karşısında insanoğlu; verimli
tarım topraklarının azalması ve kirlenmiş toprak ve su kaynaklarının artması tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Ancak bu
tehlikenin başrolünde yine insanoğlu bulunmaktadır. Toprak
kirliliği, özellikle ülkelerin gelişmişliği ile doğru orantılı olarak
artmaktadır. Gelişmişliğin gereği olarak başta kimyasal gübre
ve tarım ilaçları gibi tarımsal girdi kullanımındaki artışlar da,
bu kirliliği kamçılamaktadır.
Ülkemizde sürekli olarak artan nüfus ve azalan tarım topraklarının durumu, yeni tarım tekniklerinin bulunmasını ve
kullanılmasını her geçen gün daha fazla gerekli kılmaktadır.
Sonuç olarak denilebilir ki, ülkemizde tarımla ilgili bugüne kadar yapılan çalışmalar göz önüne alındığında; tarımda solucan
gübresi kullanımı, hassas tarım vb. gibi modern uygulamaların toprak verimliliği üzerine olan etkileri konusunda yapılan
çalışmalar yok denecek kadar az olup, bu çalışmalara erişim de
o kadar kolay olmamıştır.
Özellikle organik tarım, yeni tarımsal teknikler, toprak amenajmanı, tarımda planlama vb. konularda yapılan son akademik
çalışmaların dergimizde yayınlanması ile tarımsal yayımcılık
yapılması, ana hedeflerimizi oluşturmaktadır.
Türkiye tarım topraklarının özellikle organik madde oranları-
nın % 1’in altına düşmesinden ve giderek verimsizleşmesinden
dolayı; tarımda vermikompost gibi organik gübrelerin kullanılmasının önemi, biyolojik çeşitliliğin devamlılığı, kimyasal
kirlilik ve zehirli kalıntıların sonlandırılması, çölleşmenin
engellenmesi ve gelecek kuşaklara yüksek verimli, kaliteli, kirli
olmayan sağlıklı toprakların bırakılması da diğer hedeflerimiz
arasındadır.
Bu yılın, tarım ve toprakla ilgilenen bütün bilim adamlarının
aldıkları ortak bir karar neticesinde “2015 Dünya Toprak Yılı”
olarak kabul edilmesinin en önemli gerekçelerinden birisinin
“dünyada işlenebilir 0-20 cm derinlikteki toprakların geriye
sadece 60 yıl ömrünün kalmasından dolayı” olduğunu hatırlatmakta yarar görüyoruz.
Bu amaçla geleneksel tarım sistemlerine alternatif olarak toprak ve ekosisteme olumsuz etkileri olmayan sürdürülebilir ve
organik tarım gibi üretim sistemleri üzerinde yoğun çalışmalar
yapılmaktadır.
Tarımla ilgili hazırlanacak çok kıymetli akademik çalışmaları
yayımlayarak bilim dünyasına önemli katkılar sağlayabilmek
ve gelecek nesillere iyi eserler bırakabilmek amacıyla,
Tarım Vizyon Akademik isimli dergimizin ilk sayısı ile
sizlere merhaba diyoruz.
AKADEMİK EDİTÖRLER KURULU
Yrd.Doç.Dr.KORKMAZ BELLİTÜRK
Dr.HAFİZE HANDAN ÖNER
Ziraat Yük Müh. SAİT AYKANAT
Yrd.Doç.Dr.M.CÜNEYT BAĞDATLI
Dr.MINA SHIDFAR
Bu araştırma Korkmaz Bellitürk, Josef
H.Görres, M.Cüneyt
Bağdatlı, Selçuk Göçmez,
H. Sevim Turan, Merve
Eker ve Sevinç Aslan’dan
oluşan akademik ekip
tarafından başlatılmış ....
Doğada hiçbir canlının
tek başına, bağımsız bir
şekilde bulunmaması,
mutlaka kendi türü
veya diğer türlere ait
bireylerle birlikte bir
yayılışa sahip oldukları
her an .....
Anız, biçilen ürünlerin
hasat sonrası tarlada
kalan bitkisel atıklarına
verilen addır. Anız yakılması son derece tehlikeli
ve zararlıdır. Anız yakma
esnasında toprağın 0-5
cm’ lik kısmında ......
İnsanoğlu tarımsal
üretim faaliyetlerine
başladığı günden bu
yana çevreyi gözardı
ederek zarar düzeyinin
maksimumum düzeylere
ulaştığının ......
Hollandalı bir ayakkabı markası, biyolojik
malzemeden sıradışı bir
spor ayakkabıyı üreterek
tüketicilerin beğenisine
sundu. Bu, son yıllarda
çevresel etkilerle .....
01 EYLÜL 2015
TARIMVIZYON AKADEMIK 5
ZEYTİN BUDAMA ATIKLARININ
VERMİKOMPOST OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ:
MİKRO ELEMENTLER
Yrd.Doç.Dr.Korkmaz Bellitürk
Namık Kemal Üniversitesi
Ziraat Fakültesi
Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü
Tekirdağ | TÜRKİYE
Yrd.Doç.Dr. Josef H. Görres
The University of Vermont,
Plant and Soil Science,
Burlington | Vermont | ABD
Yrd.Doç.Dr.M. Cüneyt BAĞDATLI
Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi
Mühendislik – Mimarlık Fakültesi
Biyosistem Mühendisliği Bölümü
Nevşehir | TÜRKİYE
Yrd.Doç.Dr. Selçuk Göçmez
Adnan Menderes Üniversitesi
Ziraat Fakültesi
Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü
Aydın | TÜRKİYE
Dr.H. Sevim Turan
Zeytincilik Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü,
İzmir | TÜRKİYE
Merve Eker
Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.
İstanbul | TÜRKİYE
Sevinç Aslan
Ziraat Mühendisi
Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü
Tekirdağ | TÜRKİYE
SORUMLU YAZAR İLETİŞİM
[email protected]
Anahtar Kelimeler:
Vermikompost, zeytin, ahır gübresi,
toprak solucanları
6
TARIMVIZYON AKADEMIK 01 EYLÜL 2015
B
u projede, yörede
bulunan zeytin
budama atıkları
ve ahırlardan
elde edilen inek
gübresi karıştırılarak toprak solucanlı ve
toprak solucansız ortamlarda laboratuar koşullarında
vermikompost yapılmıştır.
Bu amaçla kırmızı Kalifornia
solucanı (Eisenia fetida) kullanılmış ve laboratuar ortamında 6 ay süren 3 tekerrürlü
olarak bir inkübasyon denemesi kurulmuştur.
Deneme süresince solucanlı ve
solucansız olan ve farklı oranlarda hazırlanan zeytin bitki
atıkları-kuru ahır gübresikum karışımlarının bulunduğu deneme kaplarına haftada
bir gün eksilen oranda saf su
ilavesi yapılmış, solucanların
ve kompostların ihtiyacı olan
nem sürekli olarak korunmuştur. Denemenin 30., 60.,
90. ve 180. günlerinde alınan
kompost ve vermikompost
örneklerinde Fe, Cu, Mn, Zn
ve B analizleri yapılmış ve elde
edilen sonuçların istatistiksel
analizleri yapılmıştır.
Sonuçlara gore, B, BG, BGS,
BS, G ve GS uygulamalarından elde edilen tüm değerler
30, 60, 90 ve 180’er günlük
farklı dönemlere bağlı olarak
farklılık göstermektedir.
Solucan ilaveli GS, BS ve BGS
uygulamaları incelendiğinde:
Zn bakımından fakir, Mn ve
Fe bakımından yeterli, B bakımından normal düzeylerde
olduğu görülmüştür.
Türkiye’de birçok çiftçi vermikompost gübresinin tarımda
kullanılabilirliği ve topraklar
için çok önemli olduğu konusunda yeterli bilgi ve deneyime sahip değildir. Organik
tarım yapanlar dışında, bütün
çiftçiler genellikle kimyasal
gübrelerle tarımsal faaliyetlerini sürdürmektedirler. Fakat,
vermikompost zengin makro
ve mikro element içeriği ile,
topraklar için kimyasal gübrelere alternatif hatta toprak düzenleyicisi olarak önemli bir
organic gübredir. Dünya’nın
gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkelerinde vermikompost
tarımsal verimliliği artırması
nedeniyle giderek yaygın olarak kullanılmaktadır. Düşük
organik madde içeren topraklar için çok önemli bir gübredir. Vermikompostun tarımda
verimliliği artırması yanında,
çevreci bir gübre olması özelliğiyle de Türkiye toprakları için
önemli bir organik gübredir
01 EYLÜL 2015
TARIMVIZYON AKADEMIK 7
THE EVALUATION OF OLIVE PRUNING WASTE AS A VERMICOMPOST: MICRO ELEMENTS
A
BSTRACT In this project, vermicompost was prepared under laboratory
conditions from local olive prunings (B)
and cow manures (G) with the addition of
earthworms (S) and without earthworms.
The feed stocks were composted with and
without earthworms and tested individually
(B, BS, G, GS, BG, BGS). There were three replicates
per treatment. California red earthworms, also
known as Red Wigglers (Eisenia fetida) were used.
All treatments were incubated for 6 months in the
laboratory.
depending on the different periods of 30, 60, 90
and 180 days. Zn was poor in the GS, BS, and BGS
treatments Mn and Fe were adequate; B was at
normal levels.
Many farmers and agriculturists are not fami liar
with the value of vermicompost and how to use it in
Turkey.
Unless farming organically compost is almost
always used in conjunction with chemical
fertilizer. However, vermicompost rich in nutrients
will replace a certain amount of chemical fertilizer.
During the experiment, deionized water was added
to the experiment containers to maintain optimal
moisture conditions for earthworms and compost.
Fe, Cu, Mn, Zn and B analyses were carried out on
samples from each treatment after 30., 60., 90.
and 180 days of incubation.
As soil fertility increases over time further
reductions of chemical fertilizer can be made.
There is a definite and critical need to increase
the fertility of soils in every part of the world.
There are actually insufficient organic wastes to
meet the potential demand.
According to the results, all values obtained from B,
BG, BGS, BS, G and GS applications were different
Vermicomposting is the most environmentally
acceptable way to do it for Turkey soils
GİRİŞ
D
ünya genelinde ülkeden ülkeye
farklılıklar gösteren ve kısmen bizi
de ilgilendiren hızlı nüfus artışıyla
birlikte, insanoğlunun gıda gereksinimi artmakta ve tarımda birim alan
başına yüksek miktar ve kalitede
ürün alabilmek için kontrolsüzce uygulanan
kimyasal gübreler toprağa ve yeraltı sularına
karışmaktadır.
Özellikle kimyasal gübrelerden kaynaklanan
kirlenmelerden en önemlileri azot ve fosforun
dönüşümleri sonucunda ortaya çıkan kirlenmelerdir. Araştırmalar sonucunda Türkiye’nin birçok bölgesinde yer altı sularında nitrat kirlenmesi ve bazı bölgelerde fosfor birikiminin toprağın
tamponlama kapasitesini aştığı görülmüştür.
Kirliliğin yanı sıra kimyasal gübrelere ödenen
ücretler de petrol fiyatlarına bağlı olarak giderek
artmakta ve ürünün maliyetini istemsiz olarak
artmaya yönelik etkilemektedir.
Tarım alanlarının azalması ve buna paralel
olarak nüfusun artması gıda talebini arttırmaya devam edecek ve yoğun tarımsal kullanım
topraktaki organik madde düzeylerini giderek
daha da azaltacak, böylelikle daha fazla kimyasal
8
TARIMVIZYON AKADEMIK 01 EYLÜL 2015
gübre kullanım ihtiyacı ortaya çıkacaktır. Ancak
bilinmelidir ki, organik maddeyi arttırmak ve
toprakların üretkenliği devam ettirmek sadece
kimyasal gübreler ile değil, alternatif birçok yöntemle de mümkündür. Örneğin organik gübre
kullanılması gibi.
Organik gübreler bitkilere besin maddesi kaynağı olması yanında, toprağın fiziksel, kimyasal
ve biyolojik özellikleri üzerine de önemli etkileri
vardır. Vermikompost, organik tarımda kullanılabilirliği tüm dünyada kabul edilen bir organik
gübredir.
Solucanlar kısmen organik maddenin stabilizasyonuna katkı sağlarlar. Vermikompost işlemi,
çeşitli hayvansal ve bitkisel kaynaklı organik
atıkların solucanlar tarafından sindirilerek
humusa benzeyen maddelere dönüştürülmesi
olarak bilinmektedir.
Ülkemizin diğer zeytin yetiştiriciliği yapılan
illerinde de olduğu gibi, Tekirdağ ilinin Şarköy
ilçesinde bulunan zeytin bahçelerinin budama
artıklarının çöpe atıldığı ve bazen de yakacak
olarak kullanıldığı bilinmektedir.
01 EYLÜL 2015
TARIMVIZYON AKADEMIK 9
Aynı şekilde yörede sayıları giderek artan
ahırlardan elde edilen gübreler de usulüne
uygun olarak çürütülmediği için bunların gübre olarak değerlendirilmesinde birçok yanlış
uygulamalar yapılmakta ve çoğunlukla da bu
gübreler çöpe gitmektedir.
Zeytin budama atıkları ve ahır gübresinden
çıkan yanmamış gübre atıklarının değerlendirilememesi büyük bir israf olduğu için bu
duruma bir an önce akılcı yöntemlerle çözüm
bulunması gerekmektedir. Vermikompost
yapımı da bu duruma en iyi çözüm olarak
düşünülmektedir.
postun kıvır marulun erken çimlenme
ve büyüme özelliğine etkisinin önemli
olduğu bulunmuştur.4
ması ve bunların çürümelerinin hızlandırılması amacıyla toprak solucanları
ilave edilmesi neticesinde elde edilen
vermikompostun besin elementi içerikleri 4 farklı dönemde analiz edilmiş ve
sonuçları değerlendirilmiştir.
Bu proje kapsamında zeytin budama
artıklarının kuru (veya sıkılmış) ahır
gübresi ile farklı oranlarda karıştırıl-
GEREÇLER VE YÖNTEM
Deneme solucan ve solucansız olacaktır.
Her bir uygulama 3 tekrar olarak planlanmıştır.
20 Canlı Solucan
Denemenin 30., 60., 90. ve 180. günlerinde ortaya çıkan vermikompostun
mikro element analizleri yapılmıştır. (Şekil 1)
Türkiye tarım alanlarının yaklaşık % 3’ünün
zeytinlik olduğu ve bu alanlarda yaklaşık 140
milyon zeytin ağacı olduğu bildirilmektedir.
Her hafta yapılan tartımlar ile eksilen su miktarı tamamlanarak
solucanların ihtiyacı olan nem sürekli olarak yaşamlarını etkilemeyecek
şekilde tamamlanmıştır.
Ancak bu kadar büyük alana sahip olan ve
ekonomik değer bakımından önemli olan bu
zeytin ağaçlarının budama artıkları çoğunlukla yakacak olarak ve bazen de bilinçsiz bir
şekilde çöpe atıldığı bilinmektedir. 1
Denemede kullanılmış olan gübre, kum, bitki atıkları ve solucan sayıları,
dört farklı zamanda saksılardan analiz için numune alınması düşünülecek
şekilde hesaplanmış ve planlanmıştır.
Yine aynı şekilde ülkemizdeki ahır gübrelerinin de ya tezek olarak, ya çöpe atılarak ya da
bilinçsiz yöntemlerle kurutulması neticesinde
% 10 gibi küçük bir oranının tarımda kullanıldığı da ayrı bir gerçektir. Aslında bu ahır
gübrelerinin bilimsel yöntemlerle çürütüldükten sonra tarım alanlarında kullanılması en
doğru yoldur.
Bugün ülkemizde büyük ve küçükbaş hayvan
varlığı, 2011 yılında bir önceki yıla göre yüzde
% 9.6 oranında artışla 41 milyon 254 bin 526
baştan, 45 milyon 195 bin 600 e yükselmiştir.
Vermikompost bugün için tarımda sürdürülebilirlik özelliğini destekleyen yöntemler içinde
en yüksek ekonomik fayda sağlayan yöntem
olmakla beraber, aynı zamanda hızlı endüstriyel gelişme ve popülasyon artışı ile büyük
bir çevre sorunu haline gelen katı organik atık
ve artıkların işlenmesinde çok yoğun şekilde
uygulanmaktadır. 3
İstanbul’da sera koşullarında yapılan bir
çalışmada farklı miktarlarda vermikompost,
sığır ve koyun gübreleri karşılaştırılacak
şekilde kurulan saksı denemesinde kıvırcık
yetiştirilmiş ve deneme sonunda vermikom-
10
TARIMVIZYON AKADEMIK 01 EYLÜL 2015
Zeytin Budama Atıkları
(Öğütülmüş)
Araştırma Sonuçları
Denemenin dört dönemine ait analizleri
yapılan örneklerdeki Fe, Mn, Zn, Cu ve B
sonuçları Çizelge 1’de 3 tekrarın ortalaması
olarak verilmiştir.
DENEYİN AYRINTILARI
Hayvan Gübresi
UYGULAMA KABI
Altlık İçin Kum
BGS1
BGS2
BGS3
BS1
BS2
BS3
GS1
GS2
GS3
BG1
BG2
BG3
2
Bu sayıya paralel olarak ahır gübresi üretiminin de % 9.6 oranında arttığı düşünülürse,
ülkemizde kimyasal gübre kullanımındaki
yıllık artışa bağlı olarak 5 milyon ton değerine
ulaşmasını anlamak mümkün değildir. Demek
ki ahır gübresi kullanımı konusunda yetersizlikler mevcuttur.
Saf Su 0,5 L
B1
B2
B3
MALZEMELER
DENEME KABI
G1
UYGULAMA ETİKETİ
Şekil 1.
Denemeningerçekleşmesinde
kullanılan gereçler ve yukarıda
tanımlayıcı şekilde yer alan
vermikomopost örneklerinin Fe,
Mn, Zn, Cu ve B analizleri, H2O2
+ HNO3 ile mikro dalga yakma
cihazında yakılıp elde edilen
süzükte
ICP-OES ile belirlenmiştir.
G1
G2
G3
DENEYİN BİLEŞENLERİ
B
: 800 gr. Zeytin Bitki Atıkları
G
: 800 gr. Ahır Gübresi
BG : 400 gr. Ahır Gübresi
+20 Canlı Solucan
GS : 800 gr. Zeytin Bitki Artıkları
+20 Canlı Solucan
BGS : 400 gr. Zeytin Bitki Artıkları
+400 gr. Ahır Gübresi
+20 Canlı Solucan
Çizelge 1’de BS, GS ve BGS uygulamalarındaki Fe değerleri incelendiğinde,
sınır değer olarak özellikle sığır gübresinden elde edilen vermikompost gübreleri için belirtilen 3454 ppm değerinin6
çok üstünde olduğu ve Fe bakımından
zengin olduğu ortaya çıkmaktadır.
Çizelge 1. Dört döneme ait bazı ortalama mikro element sonuçları.
Bu üç gruptaki örneklerin ortalama Zn
değerleri incelendiğinde, sınır değer olarak Zn için önerilen 516 ppm değerinin
altında oldukları görülmektedir. Örnekler, Bor elementi bakımından sınır
değer olarak önerilen 58 ppm değerine
yakın sonuçlar olduğu ortaya çıkmıştır.
Benzer şekilde aynı kaynakta Mn için
160 ppm olması önerilen değerler, BS,
GS ve BGS uygulamalarında daha yüksek değerlerde ortaya çıkmıştır.
Vermikompost ile ilgili yönetmeliklerde
mikro elementler ile ilgili herhangi bir
kriter bulunmamasına rağmen 180. gün
örneklerindeki G uygulamasına ait Fe,
Cu, Mn, Zn içerikleri diğer uygulamalara göre daha yüksek bulunmuştur.
B içeriği bakımından ise BS, GS ve BG
uygulamaları ile yakın değerler içerisinde olduğu belirlenmiştir.
01 EYLÜL 2015
TARIMVIZYON AKADEMIK 11
Toprak solucanları hayvansal ve
bitkisel kaynaklı organik maddelerle beslenmektedir. Kullanım
yaygınlığı sırasına göre: evsel gıda
ve hatta kağıt atıklarına ilaveten
sığır, koyun, keçi, düşük oranda
tavuk, at, ördek, hindi, domuz ve
tavşan dışkıları solucanlara besin
olarak verilebilmektedir.
Bunun dışında bitkisel üretim
artıkları (hasat ve budama sonrası tarlada kalan atıklar) evsel
atıklar, kağıt, talaş, sebze ve meyve
kabukları-atıkları v.b. gibi organik
maddeler solucanların önemli besin kaynaklarını oluşturmaktadır.
Deneme sonuçları incelendiğinde, vermikompost üretimi
için yaygın şekilde kullanılan ve
üzerinde araştırmalar yapılan veya
yapılmakta olan bitki çeşitlerine,
özellikle solucan sayısını arttırmak
amacı başta olmak üzere zeytin
bitki atıklarının da ilave edilebileceği görülmektedir. Ülkemizde
yapılan toprak verimliliği ile ilgili
çalışmalar göz önüne alındığında,
solucanların toprak verimliliği
üzerine olan etkileri konusunda
yeterli sayıda çalışma yapılmamıştır.
Bu nedenle tarımla uğraşanlar
yaptıkları her türlü tarımsal işlemlerde bu canlıların potansiyel
faydaları konusunda yeterli bilgi
ve tecrübeye sahip değildirler. Bu
sorunun aşılması için toprak solucanlarının faydaları konusunda
bütün çiftçiler bilinçlendirilmeli ve
bu tip çalışmaların sayısı artırılmalıdır [7].
Gerek topraktaki besin dengesinin
sağlanmasında ve gerekse tarımsal
ürünlerdeki miktar ve kalitenin
artırılmasında önemli bir etken
olan vermikompost dünya genelin-
de uzun yıllardır bilinmekte olup
üretilmesi ve kullanılması günden
güne artmaktadır. Ayrıca, ülkemiz
var olan birçok tarımsal atıklar ya
yakılmakta ya da uygun koşullarda değerlendirilemediği için çöpe
atılmaktadır.
Tarımsal artıkların değerlendirilmesi için kanımızca en iyi yollardan birisi, bu artıkların vermikompost yapımında kullanılmasıdır.
Ülkemizde vermikompostun
yararları, üretilmesi ve kullanılması konusunda çok fazla akademik
çalışma bulunmadığı için üreticilerimizin bu konudaki bilgi ve
tecrübeleri sınırlı kalmıştır.
Bu sebepten dolayı vermikompostun üretilmesi, kullanılması ve yararları konusunda bu tip çalışmaların yapılmasına ve sonuçlarının
üreticilerle paylaşılmasına önem
verilmesi son derece önemlidir.
TEŞEKKÜRLER: Bu çalışma, Namık Kemal Üniversitesi, Bilimsel Araştırma
Projeleri (BAP) birimi tarafından “The Investigation of Utility of Vermicompost
Made from Olive Orchard Waste-Dairy Manure-Sand in Agriculture” proje ismi
ve “NKU.BAP.00.24.AR.13.15” numarası ile maddi ve bilimsel olarak desteklenmiştir. Ayrıca araştırma sonuçlarının istatistiksel ve bilimsel olarak değerlendirilmesinde Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan Vermont Üniversitesi
öğretim üyesi Doç. Dr. Josef H. GÖRRES’ten danışman olarak destek alınmıştır.
Bu nedenle her iki üniversiteye söz konusu desteklerinden dolayı proje araştırıcıları olarak teşekkür ederiz.
Kaynaklar
[1] Tatlı, A., 2009. Zeytin Bahçelerinde Zirai Mücadele. Lazer Ofset Matbaa, Ankara.
[2] Anonim, 2013. , http://www.harranzootekni.com/2012/06/turkiyenin-buyukbas-hayvan-varlgyuzde.html Erişim Tarihi: 31.01.2013.
[3] Erşahin, Y., 2007. Vermikompost Ürünlerinin Eldesi ve Tarımsal Üretimde Kullanım Alternatifleri. Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Dergisi, 24(2):99-107.
[4] Hınıslı, N., 2014. Vermikompost Gübresinin Kıvırcık Bitkisinin Gelişmesi Üzerine Etkisinin Belirlenmesi ve Diğer Bazı Organik Kaynaklı Gübrelerle Karşılaştırılması. N.K.Ü. Ziraat Fakültesi Fen
Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Tekirdağ.
[5] Zarcinas, B.A., Cartwrigt, B. ve Spauncer, L.P., 1987. Nitric Acid Digestion and Multielement
Analysis of Plant Material by Inductively Coupled Plasma Spectrometry. Commun. Soil Sci. Plant
Anal., 18:131-147.
[6] Arancon, N. ve Edwards, C.A., 2011. The Use of Vermicomposts as Soil Amendments for Production of Field Crops. Vermiculture Technology (Edited by: Clive A. Edwards, N. Q. Arancon ve R.
Sherman). CRC Press, Taylor and Francis Group, Ch. 10: 129-151.
[7] Bellitürk, K., Aslan, S. ve Eker, M., 2013. Ekosistem Mühendisleri Diye Adlandırılan Toprak Solucanlarından Elde Edilen Vermikompostun Bitkisel Üretim Açısından Önemi. Hasad Dergisi, Eylül,
İstanbul, Yıl: 29 (340): 84-87.
12
TARIMVIZYON AKADEMIK 01 EYLÜL 2015
01 EYLÜL 2015
TARIMVIZYON AKADEMIK 13
EKOLOJİ
James Gleick, “Kelebek etkisi”ni ifade ederken
“Bugün Pekin’de kanatlarını çırpan bir kelebeğin
havada oluşturduğu dalgaların gelecek ay New
York’ta fırtına sistemlerine dönüşmesi kavramıdır”
diye ifade ediyor.
ORMAN EKOSİSTEMİ ve İNSAN
James Gleick, “Kelebek etkisi”ni: “Bugün Pekin’de kanatlarını çırpan
bir kelebeğin havada oluşturduğu dalgaların gelecek ay New York’ta
fırtına sistemlerine dönüşmesi kavramıdır.” şeklinde tanımlar. (1). Ki
bu etki, binlerce yıllık bir evrimin içinde yer almakla birlikte doğal
kaynakların öngörüsüz kullanılarak doğanın maddeleştirilmesinin
ve tükenişinin son yüzyılda, küçük kıyametlerin giderek birleşerek ve
birbirlerini tetikleyerek bir yok oluşun içinde olduğumuzun yalın bir
ifadesidir.
E
Dr. H. Handan ÖNER
Ege Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü
Orman Ekolojisi ve Toprak Araştırmaları Başmühendisliği
İletişim: [email protected]
kolojik felaket, ekolojik denge, biyolojik çeşitlilik, erozyon, biyogenetik rezerv, sera etkisi, Caretta caretta (Deniz kaplumbağası), Akdeniz foku, kıyı yönetimi, orman ekonomisi, yağmur ormanları, korunan alanlar, genetiği değiştirilmiş ve organik gıdalar, ekolojik
tarım ve daha birçok benzeri ifadeler 21. yüzyıl insanının kendini merkezine koyduğu ve
bir yandan dengesini bozduğu, diğer yandan onarmaya çalıştığı dünyanın literatürüne
kazandırdığı kavramlardır. Yine son yıllarda sıkça duyulan kasırga, tsunami, sel, yangın, salgın,
çevre kirliliği, çölleşme, su kaynaklarının azalması, iklim değişikliği, buzulların erimesi, böcek ve
diğer bazı canlıların istilacı hale gelmeleri ile ilgili haberler bozulan dengenin sadece görünen tarafıdır. Ekonomik nedenlerle doğal yaşama karşı yapılmış olan tahribatları gidermek için elde
edildiği düşünülen kazançlardan çok daha fazlasının harcanmasına sebep olmuştur. Bu amaçla
ülkeler bir takım ulusal ve uluslar arası yaptırımlar yürürlüğe koyma çabasına girmişlerdir.
Nitekim, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslar Arası
Öneme Sahip Sulak Alanla Hakkında Sözleşme (Ramsar), Denizlerin Gemiler Tarafından Kirletilmenin Önlenmesine Ait Sözleşme (MARPOL) Özellikle Afrika’da Ciddi Kuraklık ve/veya Çölleşmeye Maruz Ülkelerde Çölleşme ile Mücadele için Birleşmiş Milletler Sözleşmesi (UNCDD), Ticareti Yapılan Nadir ve Endemik Türlerin Korunması (CITES) ve Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Doğal
Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi (Bern Sözleşmesi) başta olmak üzere birçok uluslararası
antlaşmalar bu girişimlerin sonucudur. (2) Bu antlaşmalar, takdir edilecek bir adımdır. Söz konusu yaptırımların gerçekten sonuca ulaşması için destek veren ve altına imza atanlarca ciddi
ve samimi uygulanmaları ve dahası bu koruma bilincinin bir kültür olarak hayata geçirilmesi ve
halka indirgenmesi, günlük yaşama sokularak bir yaşam biçimi haline getirilmesi sağlanmalıdır.
14
TARIMVIZYON AKADEMIK 01 EYLÜL 2015
01 EYLÜL 2015
TARIMVIZYON AKADEMIK 15
birbirini bir şekilde etkileyen birçok faktör
ve değişken (coğrafya, iklim, bitki örtüsü,
fauna yapısı, beslenme zinciri, yaşama
alanı, su kaynakları vb.) bu oluşum içinde
sürekli bir döngü içindedir. Bir yandan “bütünün” içindeki parçalar kendileri değişime
uğrarken diğer yandan da çevrelerinde
değişimlere neden olurlar. Zeydanlı ve Tuğ,
Humbolt’a atfen “Sebep ve sonuçların büyük
zinciri içerisindeki hiçbir etken diğerlerinden bağımsız bir şekilde tek başına değerlendirilmemelidir.” demektedir. (5)
ŞEKİL 3 INSAN VE ÇEVRE ETKİLEŞİMİ VE YAŞAM KALİTESİ
ŞEKİL 1 KELEBEK ETKİSİ
Doğada hiçbir canlının tek başına, bağımsız bir
şekilde bulunmaması, mutlaka kendi türü veya
diğer türlere ait bireylerle birlikte bir yayılışa sahip
oldukları her an gözlenebilen bir gerçektir. İşte bu
gerçeğin ışığında, bildiğimiz tek yaşama alanı olan
dünyada hayatın devamını sağlayan bir takım ağlar,
bağlantılar ve bunları inceleyen, araştıran bilim
dalları vardır.
Ekoloji bu bilim dallarından birisi olup, en yalın
ifadeyle: Canlıların birbirleriyle ve çevre ile olan ilişkilerini inceler. Etimolojik olarak “ekoloji” kavramı,
arkaik dönemdeki Atina lehçesine ait oikos (ev) ve
logos (bilim, akıl ile kavramak) sözlerinden türetilmiştir. Ekolojinin ayrı bir bilim dalı olarak kabul
edilmesi 1900’lü yıllarda olsa da daha önce terim
ŞEKİL 2 INSAN VE ÇEVRE ETKİLEŞİMİ VE YAŞAM KALİTESİ
olarak 1867 yılında Ernst Haeckel tarafından
önerilmiştir. Öte yandan Aritoteles gibi eski Yunan filozoflarından günümüze içlerinde T. Malthus, E. Odum, J. H. Reicholf, C. E. Elton, A. L.
Mayer, N. Çepel, T. Ayaşlıgil ve M. D. Kantarcı
gibi bir çok bilim insanları ile R. W. Emerson ve
H. D. Thoreau gibi düşünürler ekoloji bilimine
katkılarda bulunmuşlar ve bulunmaya devam
etmektedirler.
Ekoloji, diğer temel bilimler gibi dinamik ve
gelişen bir bilim dalıdır. Ekolojiyi oluşturan
unsurlar ilk çağlarda sıklıkla gözlemlemeye
(tuzak kurulacak yerlerin tespiti, yenilebilecek
bitkilerin ve tohumların toplanma, ekim, hasat
zamanının öğrenilmesi ve diğer ihtiyaçların
karşılanması için ilişkide bulunduğu çevresine ait bilgilerin elde edilmesi) ve elde edilen
bilgilerin değerlendirilmesine dayanırken, artık
günümüzde matematiği kullanarak sayısal tablolar hazırlayan ve bunları analiz ederek neden
sonuç ilişkisi kuran ve insan ile çevre ilişkisini
geliştirerek yaşam kalitesini artırmayı sağlayan
sayısal bir bilim alanı olmaya başlamıştır. (3).
Özellikle yaşadığımız son yüzyılda meydana
gelen birçok çevre sorunu (felaketi) ekolojiyi
oluşturan unsurların daha dikkatli irdelenmesine neden olmuştur. Bir yönetim bilimci olan
P. F. Drucker “On dokuzuncu yüzyıla kadar, hiç
sona ermeyen zorlu görev, insan soyunun ve
16
TARIMVIZYON AKADEMIK 01 EYLÜL 2015
çevresinin doğal etkenlere
karşı korumasıydı. Ama bu
yüzyılda yeni bir ihtiyaç doğmuştur: Doğayı insana karşı
korumak” dediğinde birçok
çevre felaketi insanoğlu
eliyle gerçekleşmişti.
1995 yılında Yellowstone Ulusal Parkı’na
yeniden salınan kurtların ekosistemde, hatta
parkın coğrafyasında yarattığı etkiler, besin
zincirinin en tepesinden alt kısımlarına doğru giden davranış değişikleri, vejetasyondaki
değişimler gibi süreçler bu etki ve tepkinin
belgelenmiş halidir. (8)
ARAL GÖLÜ 2014
Tarihte kendine acı bir yer
edinen bu felaketlerden:
Aral Denizi’nin dev bir çöle
dönmesi, Bhopal Felaketi,
Exxon Valdez petrol tankeri
olayı ve Kuveyt petrolleri
yangını sadece birkaçıdır. (4).
Tam da bu noktada, bir temel bilim olan ekolojinin ve
ekolojiyi oluşturan unsurların araştırılması, değerlendirilmesi ve uygulamaya
aktarılması genelde yeryüzündeki özelde insanoğlunun varlığının devamını
sağlamak için vazgeçilemez
bir gerekliliktir.
Ekoloji, bir “Bütün”dür ve
kendini oluşturan birçok
parçanın toplamından daha
büyük bir oluşumu temsil
eder. (5) Birbiriyle doğrudan
ya da dolaylı ilişkide olan,
ARAL GÖLÜ 1995
ŞEKİL 4 EXXON, Valdez çevre felaketi 1989
01 EYLÜL 2015
TARIMVIZYON AKADEMIK 17
GLEN KANYON REVEALED
National Geographic, April 2006
Ekolojik sistem veya ekosistem ise doğadaki canlı ve cansız varlıkların araları daki karşılıklı bağlardan oluşur. Ekosistemlerin dört ana öğesi vardır:
Fotoğraf Michael Melfort
1. BİYOTiK OLMAYAN ÖGELER
Organik ve organik olmayan maddeler,
sıcaklık, ışık, su, iklim ve benzeri ögeler
Amerika topraklarının
gerçek sahibi Kızılderililerin reisi olan
Bay Seatle’ın ülkesini
işgal eden ve toprak
satmasını talep eden
beyazların reisine
mektubu:
“Bir gün
bakacaksınız:
gökteki kartallar,
dağları örten ormanlar yok olmuş, atlar
ehilleştirilmiş
ve her yer insanoğlunun kokusuyla
dolmuş. İşte o gün
insanoğlu için yaşamın sonu ve varlığını sürdürebilme
uğraşısının başlangıcı başlamış olacak.”
2. ÜRETİCİLER
Yeşil bitkiler
3. TÜKETİCİLER
Hayvanlar, mantarlar, bazı protistler
ve bazı bakteriler
4. AYRIŞTIRICILAR
Canlıların atık organik moleküllerini ve ölü
kalıntılarını organik olmayan moleküllere
parçalayan bakteri ve mantarlar
EKOSİSTEM TÜRLERİ
Karalar ve sular olmak üzere iki ayrı öge olarak ele alınmaktadır. Her iki ayrı ekosistemin
kendine özgü fiziksel ve kimyasal özellikleri bulunur.
ŞEKİL 7 SEATLE KIZILDERİLİ REİS
ŞEKİL 6 DOĞAL EKOSİSTEM
KARALAR
SULAR
Orman, çöl, mağara,
dağ, ova ve benzeri
yerleri kapsar.
Göl, ırmak, bataklık,
okyanus ve benzeri
yerleri kapsar.
Hiç şüphesiz, dünya üzerinde
ekonomik değer taşıyan en önemli doğal kaynaklardan birisi olan
“orman ekosistemi” ekolojinin
spesifik bir bölümünü oluşturur.
Orman ürünlerine karşı olan ihtiyacın artmasına karşılık bu “yeşil doğa
kaynakları”nın giderek azalması,
orman ürünlerinin tespiti, eldesi,
sürdürülebilirliği, planlaması, işletilmesi ve yönetilmesi, restorasyonu
18
TARIMVIZYON AKADEMIK 01 EYLÜL 2015
veya korunması konularında yapılan
araştırmaların artmasını sağlamıştır.
“Orman” deyimi sadece bir ağaçlar
topluluğu değil, ağaçlarla birlikte
karşılıklı etki ve ilişkiler içinde bulunan bitki, fauna, mikroorganizma,
toprak, hava, su ve iklimin meydana
getirdiği bir sistemler bütündür.
(10) Kuşkusuz, orman ekosistemlerinin insanoğlunun yaşamında yeri
yadsınamaz.
İlk çağlarda ormanı beslenme, avcılık, barınma,
savunma, yakacak gibi yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak için kullanmıştır. Günümüzde ise artan
ihtiyaçlar nedeniyle ormanlardan faydalanma
şekli ve miktarında artışlar olmuştur.
ŞEKİL 8 EKOLOJİK MEYVELER
Özellikle bitkisel kaynaklar genetik rezerv ve tohum kaynağı olarak, ayrıca rekreasyon ve ekoturizm, gıda (yabani sebze ve meyve, mantar gibi
yenilebilenler ve ıhlamur, adaçayı gibi içilerek
tüketilenler), tıp ve eczacılıkta, kozmetik sanayinde (uçucu yağ ve koku içerenler), tanen ve boya
maddesi eldesinde, lif, elyaf ve iplik üretiminde,
hayvan yemi, arıcılık ve ipek böcekçiliğinde, dekoratif ürünlerde (yaban çiçekleri) ve buna benzer
01 EYLÜL 2015
TARIMVIZYON AKADEMIK 19
birçok alanda odun dışı orman ürünleri kapsamında kullanılan bitkiler
ekolojik değerlerinin yanı sıra ekonomik değere de sahiptirler. Ülkemizde
yapılan bir çalışmada, doğadan toplanarak iç ve dış ticareti yapılan çiçekli
bitkilerin 347 bitki türünü kapsadığı ifade edilmiştir. Bu türlerin yaklaşık
% 30’nun ihraç edildiği belirlenmiştir. İhraç edilen doğal bitkilerimizin
yıllık miktarı yaklaşık 30.000 ton ve bunun parasal değeri ise yaklaşık
50.000.000 USD’dır.
ANIZ YAKMAYA ALTERNATİF BİR EKİM YÖNTEMİ
KAYNAKLAR
(1) Gleick, J. 2000,
“DOĞRUDAN EKİM”
Kaos Yeni Bir Bilim Teorisi, TUBİTAK Popüler Bilim Kitapları 15, ISBN 975-403-029-4.
(2) Akdur, R.,2005, Avrupa Birliği Ve
Türkiye’de Çevre Koruma Politikaları
“Türkiye’nin Avrupa Birliğine Uyumu” Ankara Üniversitesi Avrupa Topluluğu Araştırma
Ve Uygulama Merkezi Araştırma Dizisi: 23.,
Ankara.
(3) Berkes, F. ve M., Kışlalıoğlu, 1990, Ekoloji
ve Çevre Bilimleri, Remzi Kitapevi, İstanbul.
(4) Kavgacı A., Özalp, G, 2006, Ekosistem
Yönetiminde Bitki Sosyolojisinin Yeri ve
Sait AYKANAT
Ziraat Yüksek Mühendisi
Doğu Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü
ADANA | TURKİYE
eposta: [email protected]
Yrd. Doç. Dr. Ali Beyhan UÇAK
Siirt Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Biyosistem Mühendisliği Bölümü
SİİRT | TURKİYE
eposta: [email protected]
Önemi, Batı Akdeniz Ormancılık Araştırma
Müdürlüğü Dergisi, Çevre ve Orman Bakanlığı Yayın No: 319, Müdürlük yayın No: 034,
Sayı: 7, ISSN: 1300-8579.
(5) Anonim, 2015,
http://fotoanaliz.hurriyet.com.tr/galeridetay/35533/4369/4/tarihin-en-kotu-cevrefelaketleri, Erişim Tarihi: 03.08.2015.
ŞEKİL 9 EKOLOJİK BİTKİ ÖRTÜSÜ
Bu ihracat rakamlarıyla Türkiye,
dünya tıbbi bitki ticaretinde Çin ve
Hindistan’dan sonra üçüncü ülke
durumundadır. (11)
Yine yapılan bir başka çalışmada
ise tıbbi maksatlar için dünya üzerinde bulunan bitkilerden yaklaşık
20 000 türün, Türkiye’de yetişmekte olan türlerden ise ancak
500 kadarının kullanıldığı bildirilmektedir. (12)
Genel olarak ise yukarıda bahsi
geçenlerin dışında orman ekosistemlerinin sağladığı faydalardan
bazıları şunlardır: odun ürünleri,
(ormancılık faaliyetlerinden elde
edilen ahşap ürünler, kağıt vb.),
biyokütle yakıtları (enerjiye dönüştürülen biyolojik materyaller),
tatlı su (içme, sulama, temizlik,
sanayi amaçlarıyla kullanılan
su), hava kalitesinin korunması,
erozyon kontrolü, toprak kalitesinin korunması, doğal afet azaltımı
(kasırga ya da tsunami veya toprak kayması, sel ve benzeri doğal
20
TARIMVIZYON AKADEMIK 01 EYLÜL 2015
(6) Anonim, 03.08.2015,
afetlerin ekosistemler tarafından
absorbe edilmesi).
Holizm. https://tr.wikipedia.org/wiki/Ho-
SON SÖZ
İnsanoğlu ekolojinin ve ekosistemlerin hem etkileneni hem de
etkileyen unsurlarından birisidir.
Yine insanoğlu gerek kendi türünün gerekse bilinen ve keşfedilmeyi bekleyen diğer tüm türlerin
varlıklarını sürdürebilmesi için bu
sistemler içindeki adımlarını atarken çok dikkatli olmak zorundadır.
Bu sebeple, öncelikle mevcut
değerlerin ve bu değerlerin varoluş
biçimlerinin, etkileyen ve etkilenenlerin, geçmişteki durumları,
bugünü ve gelecekteki yansımalarının ayrıntılı bir şekilde ortaya
konması ve olası bütün senaryoların değerlendirilmesi gerekmektedir. Dünyadaki varlığımızın
devamı ekolojiye, ekosisteme karşı
sorumluluklarımızın bilincine
vararak fayda zarar ekonomisi
terazisinde, ibrenin ne kadar doğa
yararına olduğuyla doğru orantıda
olacaktır.
ve Biyolojik Çeşitlilik. Doğa Koruma Merkezi,
lizm.
(7) Zeydanlı U., ve Tuğ S. ed. 2008, Orman
Ankara.
(8) Anonim, 2015,. Ekoloji: Kurtlar Nehirleri
Nasıl Değiştirdi? https://www.youtube.
com/watch?v=DTePsx_e9VY Erişim tarihi:
03.08.2015,.
(9) Şişli, M.,N., 1980, Ekoloji Ders kitabı.,
Ankara.
(10) Çepel, N., 1978, Orma n Ekolojisi. İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi yayınları,
İ.Ü. Yayın No:479, O.F. yayın No: 257,
İstanbul.
(11) Özhatay, N, Koyuncu, M., Atay, S.,
Byfıeld, A., 1997, Türkiye’nin Doğal Tıbbi
Bitkilerinin Ticareti Hakkında Bir Çalışma,
Türkiye’de Doğal Ortamından Toplanarak
Yurtiçinde ve Yurtdışında Ticareti Yapılan
Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Tanıtımı ve
Koruma Önerileri, Doğal Hayatı Koruma
Derneği, 121 s. İstanbul.
(12) Baytop, T., 1999, Türkiye’de Bitkiler ile
Tedavi, Geçmişte ve Bugün (ilaveli İkinci
Baskı), ISBN: 75-420-021-1, Tayf Ofset, Savaş Ciltevi, Nobel Kitabevleri, İstanbul.
A
A
nız, biçilen
ürünlerin hasat
sonrası tarlada
kalan bitkisel
atıklarına verilen
addır. Anız yakılması son
derece tehlikeli ve zararlıdır. Anız yakma esnasında
toprağın 0-5 cm’lik kısmında bir süre yüksek sıcaklık
(80 °C) ve yaklaşık 15000
kJ/kg’ lık bir ısı değeri ortaya çıkmaktadır. Bu değer
toprak içerisinde bulunan
mikroorganizmaların yok
olmasına ve böylece zararlıyararlı dengesinin bozulmasına yol açacaktır. Anız
yakma yerine göre % 10–15
oranında yarar sağlarken,
anız yakmamanın getiri-
si % 85–90 olmaktadır.
Ülkemizde yasalarla alınan
önlemlerle anızın yakılması
önlenmeye çalışılmaktadır.
Çiftçilerin, anız yakmalarının faydadan çok zararlı
olduğu konusunda ikna
edilmeleri gerekmektedir.
Çiftçilerin kendi uygulamalarında anız yakmanın
yararlarını (2. ürün ekimini
kolaylaştırdığı için) gördüğü için ceza almayı göze
alarak yakmaya devam
etmektedirler. Bunun sonucunda hem çiftçi hem ülke
kaybetmektedir. Bu konu
bir an önce yoğun olarak
bir kampanya (kamu spotu)
şeklinde gündeme getirilip
işlenmelidir.
01 EYLÜL 2015
TARIMVIZYON AKADEMIK 21
Geleneksel Ekim Makinesinde
Yapılması Gerekli Değişiklikler
Gelişmiş ülkelerin birçoğunda bu konuda çiftçiler
eğitilerek, bilgilendirilmiş ve anız yakmanın önüne
geçilmiştir. Ülkemizde ise anız yakmanın önüne geçilememesinin nedenleri arasında yeterince bilgilendirilmeme ve gerekli devlet desteklerinin verilmemesi
gösterilebilir.
Hiçbir çiftçi emeğinin ucuza gitmesine ve havaya savrulmasını istemez. Bir yıl süresince ailece verdiği emeğin anız yakarak boşa gittiğinin bilincine varırsa hiçbir
güç çiftçiye anız yaktıramaz. Yeter ki anız yakmanın
zararları ve doğrudan ekim teknolojisi anlatılabilsin.
Çiftçilerin anız yakarak alacağı ürünün büyük bir
kısmını bir yıl önceden kaybetmektedirler. Kaybolan sadece ürünün miktarı değil, kalitesi ve toprağın
verimliliğidir. İşte bu tür nedenlerden dolayı tarlada
kalan anızlar yakılmamalı ve uygun ekim tekniğiyle
sürdürülebilir tarıma devam edilmelidir.
Anız yakmaya alternatif birçok toprak işleme yöntemleri bulunmaktadır. Bunlar: azaltılmış toprak işleme
(minimum tillage), malçlı toprak işleme (mulch tillage), şeritsel toprak işleme (strip tillage), ekim sırasında toprak işleme (plant-tillage) ve doğrudan ekim
(direct seeding) yöntemleri olarak adlandırılırlar.
Koruyucu toprak işleme (conservation tillage) yöntemleri arasında en çok öne çıkan yöntem ise toprağın
fiziksel ve kimyasal içeriğini iyileştiren, ayrıca biyolojik aktivitesini de arttıran doğrudan ekim yöntemidir.
Usulüne uygun bir doğrudan ekim teknolojisine sahip
olmak maddi külfet gerektirmektedir. Eğer böyle bir
ekipmana sahip değilsek var olan havalı ekim makinelerinde bazı değişikliklere giderek doğrudan ekimde
başarı elde etmek mümkündür. Bu amaçla gerekli
bilgiler aşağıda verilmiştir.
Toprak işlemesiz sistemin bir diğer karşılığı olan doğrudan ekim: daha önce belirtildiği gibi önceki yılın
ürün artığının tamamının veya çoğunluğunun toprak
yüzeyinde bırakıldığı, toprak içerisinde dar toprak
işleme ünitelerinin veya çizi açıcıların açtığı çiziye tohumun bırakılarak daha sonra üzerinin kapatıldığı, tek bir
geçişte tarlanın işlendiği uygulamadır.
İşlenmemiş toprakta doğrudan ekimin yapılabilmesi
için ya özel tasarımlı ekim makinalarına veya mevcut
ekim makinaları üzerinde amaca uygun bazı değişikliklerin yapılmasına gereksinim vardır. Doğrudan ekim
makinası geleneksel ekim makinasına göre iki yönden
farklılık göstermektedir.
Bunlar:
1) Parçalayıcı ve gömücü ünite,
2) Ek ağırlık’tır.
Mısır gibi pahalı tohumların ekilmesi için halen çiftçinin elinde bulunan yeni ve kullanılabilir durumdaki
ekim makinalarının yerine böylesine pahalı makinaların satın alınması ekonomik açıdan doğru ve uygulanabilir bir tercih olarak gözükmemektedir.
Bunun yerine mevcut makinalarda gerekli düzenlemelerin yapılması daha akılcı bir yol olabilir. Bu amaçla,
mevcut ekim makinalarında sap kıyma ve parçalama ile
makinanın toprağa girişini sağlayacak ağırlık konularının çözümlenmesi yeterlidir.
Doğrudan Ekim Teknolojisi
1. Parçalayıcı ve Gömücü Üniteler
Doğrudan ekimde, tohumun tarlada bulunan artıklar içerisine
toprak nemi ile teması da sağlanacak şekilde yerleştirilebilmesi için
parçalayıcı ve gömücü ünitelerden birinin ekim makinası üzerine
yerleştirilmesi gerekmektedir. Parçalayıcı ve gömücü ünitelerin birincil görevi, toprağı işlemeksizin artıkları kesmektir. Bu ünitelerin
tohumun yerleştirileceği yerdeki toprak havasının serbest kalmasını önlemek ve toprağı kurutabilecek hava torbacıklarının oluşmasını engellemek amacıyla tohumun yerleştirildiği derinlikten daha az
derinde çalıştırılması uygun görülmektedir. (1)
2. Ek Ağırlık Sağlanması
Doğrudan ekimde toprağın sert olmasından dolayı parçalayıcı ve
gömücü ünitelerin karşılaşacağı direncin yüksek olması nedeniyle,
ekici ünite başına düşen ağırlığın artırılması gerekmektedir. Ekim
makinası üzerine metal ağırlıklar veya su tankları yerleştirilerek
söz konusu ünitelerin toprağa penetrasyonu iyileştirilmektedir.
Toprak işlemesiz uygulamalar için parçalayıcı ve gömücü ünite
başına 175-250 kg’lık ağırlık önerilmektedir. Yani 6 sıralı bir ekim
makinesinin ağırlığı 1050-1500 kg arasında olmalıdır. (2)
Doğrudan Ekim Yöntemi
Dünyada yoğun olarak kullanılmaya başlanan doğrudan ekim,
özellikle yıllık yağış ortalaması 200-500 mm arasında olan bölgelerde başarıyla uygulanmaya başlanmıştır. Bunun yanında kurak
bölgelerde iyi bir planlama ile doğrudan ekim uygulanabilmektedir. Böylece topraktaki suyun daha iyi depolanacağı ve buna
bağlı olarak verimde artış sağlanacağı düşünülmektedir. Çukurova
koşullarında yapılan bir çalışmada doğrudan ekimin bitki su tüketiminin ve sulama suyu ihtiyacının geleneksel ekime kıyasla daha
az olduğu belirlenmiştir. Bunun yanı sıra yapılan ekonomik analiz
sonucunda en yüksek net kâr doğrudan ekim yönteminde (309.95
TL/da), en düşük net kâr ise Geleneksel ekim yönteminde (291.25
TL/da) elde edilmiştir. Anıza ekim yönteminin diğer yöntemlere
göre yakıt, zaman ve iş veriminden tasarruf sağladığı, geniş üretim alanlarında ekim ve hasadın gecikmeden tamamlanabileceği
anlaşılmıştır.3
Doğrudan ekimin başarısı, zamanında ve uygun ekipmanların kullanılmasına bağlıdır. Doğrudan ekimde önceki ürünün hasadından
sonra ekim öncesi hiçbir toprak işlemesi yapılmaz. Ekim direkt olarak anızın üzerine yapılır. Doğrudan ekim makinelerinde tohumlar
anızda çalışabilen gömücü ayakların açtığı çizilere yerleştirilir,
üzerleri toprak ve bitki artıkları ile örtülür ve özel baskı elemanları
ile bastırılır. Önceden hazırlanmamış toprağa, tohumun toprakla
teması için uygun genişlik ve derinlikte bant açarak, bu alanlara tohumun bırakılması ve örtülmesine dayalı ekim yöntemidir.
Bitkisel üretimde geleneksel pulluk veya diskle toprağın işleme tabi
tutulması yerine, yeni ve ilgi çekici bir uygulama ortaya çıkmakta
olup, bitkinin gelişme ve olgunlaşma döneminde çapalama amacıyla herhangi bir toprak işleme yapılmamaktadır.
22
TARIMVIZYON AKADEMIK 01 EYLÜL 2015
01 EYLÜL 2015
TARIMVIZYON AKADEMIK 23
Kaynaklar
(1) Anonim, 1997. Yetter, 1997-98. Leading Edge
Product Selection Guide. Yetter Manufacturing Co.
Colchester, IL 62326-0358, http://www.yetterco.
com
(2) Korucu, T. 2004. Anız yakmaya alternatif
Çözüm: Korumalı Toprak İşleme Yöntemi (http://
ciftci.ksu.edu.tr)
(3) Uçak, A.B., Gençoğlan, C., Değirmenci, H.,
2013. The Effect of Direct And Traditional Seeding
Methods and Different Water Levels on the Water–
Yield Relationship of Drip Irrigated Corn. /JFAE.
scientificjournal.php j.issue. Vol.11(3&4), 828-833p
October-December 2013. Helsinki, Finland.
(4) Doan, V., Y. Chen ve B. Irvine, 2005. Effect of
oat stubble height on the performance of no-till
seeder openers. Canadian Biosystems Engng. 47,
P:2,37-2,44.
(5) Morrison, J.E. ve R.R. Allen, 1987. Planter and
drill requirements for soils with surface residues. Southern Region No-till Conf. Proc., p:44-58,
College Station, Texas, USA.
(6) Guerif, J., G. Richard, C. Dürr, J.M. Machet,
S. Recous ve J. Roger-Estrade, 2001. A review of
tillage effects on crop residue management, seedbed conditions and seedling establishment. Soil &
Tillage Research, 61, p:13-32.
(7) Price, T., 1999. What should my no-till planter
look like? https://transact.nt.gov.au/ebiz/ dbird/
techpublications.nsf/b2ff165af0ec6aeb69256efe00
4f5a7f/$file/311.pdf
(8) Bahrani, M.J., M.H. Raufat ve H. Ghadiri,
2007. Influence of wheat residue management on
irrigated corn grain production in a reduced tillage system. Soil & Tillage Research 94, p: 305–309.
Bu yöntemde anızın yakılması ya da toprağa gömülmesi yerine bitki
örtüsü olarak tarlada bırakılması ve bir sonraki üretim sezonunun
başında tarlayı tamamen sürmek yerine özel bir ekim makinesi
(anıza Direkt Ekim Makinesi) ile tohumun toprağa direkt ekimi
yapılmaktadır. Başlangıçta sıfır toprak işleme sisteminin sadece belli
iklim koşullarında ve belli topraklar için uygun olduğu düşünülürken, bu teknolojinin oldukça değişik iklim, bitki çeşidi, toprak ve
coğrafi şartlarda uygulanmaya başlamıştır.
Doğrudan ekim yönteminde birim alandaki anızın miktarı ve anızın
şekli (dik-yatık ve uzun-kısa) son derece önemlidir. Dik anız çoğunlukla çizi açıcı ayaktan sıyrılarak kurtulur ve kesme direnci artışına
veya toprak ile etkileşim problemine neden olmaz. Çünkü toprak
içinde çalışan ekim makinası gömücü ayağının performansı toprak
bitki etkileşiminden doğrudan etkilenmektedir. (4) Anızın çizi açıcı
üniteye gösterdiği direnç toprak nem içeriği arttıkça artmaktadır.
(5, 6) Bu nedenle ekim performansı, yüzeydeki anızın nem içeriği
arttıkça düşmektedir. (5, 7)
24
TARIMVIZYON AKADEMIK 01 EYLÜL 2015
(9) Green, M. ve D. Poisson, 1999. Residue management for successful direct seeding. Alberta
Agriculture, Food and Rural Development. www1.
agric.gov.ab.ca/$department/ deptdocs-nsfall/
agdex1205
(10) Green, M. ve M. Eliason, 1999. Equipment
issues in crop residue management for direct
seeding. Alberta Agriculture, Food and Rural Development. www1.agric.gov.ab.ca/ $department/deptdocs.nsf/all/agdex1352.
(11) NRCS, 2005. Conservation Practice Standard
329-1. Residue and Tillage Management No Till/
Strip Till/Direct Seed. http://www.nrcs.usda.gov/
technical/standards/nhcp.html
(12) Çelik, A. 2009. Anıza Doğrudan Ekim Makinalarının Performansına Etkili Faktörler, Atatürk
Üniversitesi. Ziraat Fak.Derg. 40 (2), 101-108,
ISSN : 1300 – 9036, Erzurum.
TÜRKİYE’DE
“ORGANİK TARIM ”
YÜKSELİŞ EĞİLİMİNDE
Yrd.Doç.Dr.M. Cüneyt BAĞDATLI
Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi
Mühendislik – Mimarlık Fakültesi
Biyosistem Mühendisliği Bölümü
Nevşehir | TÜRKİYE
Yrd.Doç.Dr. Korkmaz BELLİTÜRK
Namık Kemal Üniversitesi
Ziraat Fakültesi
Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü
Tekirdağ | TÜRKİYE
İletişim: [email protected]
İ
nsanoğlu, tarımsal üretim faaliyetlerine başladığı günden bu yana çevreyi gözardı etmesiyle zarar düzeyinin maksimumum düzeylere ulaştığının farkına varmış ve daha güvenli
tarım olan organik üretimi tercih etme eğilimine girmiştir. Yoğun kimyasal gübre ve ilaç
tüketiminin olumsuz sonuçları ile yüz yüze gelen
tarımsal, alternatif üretim arayışlarına girerek bu
üretimdeki payını almaya başlamıştır.
Dünyada çevreye daha duyarlı ve tarımsal üretimin kimyasal girdilerden uzak tutularak tamamıyla organik girdilerle sağlandığı tarım sistemine doğru eğilim gösterilmektedir. Dünyanın bazı
ülkelerinde ve Türkiye’de organik tarım kavramı
kullanılmaya başlanmış ancak bu ifade farklı ülkelerde ekolojik tarım, biyolojik tarım gibi ifadelerlede kendini göstermiştir. Ancak burada amaç
çevreye daha duyarlı ve ürünlerdeki kimyasal kalıntılardan uzak, tamamıyla doğal girdi döngüsünde üretim yapmak olarak karşımıza çıkmaktadır.
01 EYLÜL 2015
TARIMVIZYON AKADEMIK 25
Dünyada 37.2 milyon ha alan organik tarım
üretimi için sertifikalandırılmış olup 164 ülkede organik tarımsal üretim yapılmaktadır.
Ülkeler bazında 12 milyon ha alanla lider ülke
olan Avustralya organik tarımda ilk sırayı
alırken, bunu 3.6 milyon ha ile Arjantin ve
2.2 milyon ha ile Amerika Birleşik Devletleri
takip etmektedir. Dünyada organik tarım üreticisi 1.9 milyon kişi olup tarımsal pazardaki
payı ise 50 milyar euro civarındadır. (1)
Türkiye’de 2001 yılında 40.9 milyon ha
toplam tarım alanı mevcut iken, 2014 yılında
bu değer 38.5 milyon ha’a gerilemiştir. Tarım
alanları içerisinde ekilen alan 2001 yılında
17.9 milyon ha iken bu alan 2014 yılında 15.8
milyon ha’a gerilemiştir.4
ŞEKİL 1 DÜNYADA ORGANİK TARIM
YIL
ÜRÜN SAYISI
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
1014
150
179
174
205
203
201
247
212
216
225
204
213
208
ÇİFTÇİ SAYISI ALAN (HA) ÜRETİM (TON)
12.428
14.798
12751
14.401
14256
16.276
14926
35565
42,097
42460
54635
60.797
71472
89,827
113621
209.573
203,811
192.789
174283
166,88
501,641
510,033
614.618
702,909
769,014
875,835
CİZELGE 4 TUİK 2014 TURKIYE BİTKİSEL ÜRETİM [ORGANİK TARIM ] ISTATISTIKLERİ
310.125
323.981
377,616
421934
458.095
568.128
530,224
983,715
1.343,737
1.659.543
1.750.127
1.620.466
1.642.236
Ülkemizde kimyasal girdiler kullanılarak yapılan tarımsal üretim devam ederken organik
tarım kapsamında yapılan üretimde de son
yıllarda ciddi artışlar görülmektedir. 2002
yılında organik tarımsal üretim alanı 89.827
ha olup 310.125 tonluk bir üretim söz konusu
iken bu oran 2008 yılında 166.883 hektara
yükselmiş olup üretilen tarımsal ürün miktarı ise 530.224 ton olarak gerçekleşmiştir.
2014 yılı itibarıyla ise 875.835 hektara olan
organik tarım alanından elde edilen üretim
miktarı ise 1.642.236 tona yükselmiştir. 2014
yılı itibarıyla organik tarım alanında faaliyet
gösteren çiftçi sayısı 2002 yılında 12.428 kişi
iken bu sayı 2014 yılında 71.472 kişiye ulaşmıştır. Ürün çeşidinde ise zamanla farklılıklar
oluşarak organik çeşitlilik 2002 yılında 150
üründe kendine yer bulurken bu sayısı 2014
yılında 208 farklı ürün organik tarım alanında payını almıştır.4
Türkiye’de Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafında yetkilendirilen 29 organik
tarım sertifikasyon kuruluşu faaliyet göstermektedir.2 İlgili firmaların nezdinde organik
tarım süreçlerine dahil olan üreticiler, organik tarım üretim kıstaslarını sağladıklarında
organik tarım sertifikasına sahip olabilmektedirler. Bu bağlamda sertifikasyon kuruluşları
denetiminde ülkemizde 975 şirket organik
tarımsal üretim faaliyeti gerçekleştirmektedir. Üretilen ürünlerin bir kısmı bahçe ve
tarla tarımı şeklinde gerçekleştirilmekte olup
diğer kısmını ise doğal ortamlardan toplanan
ürünler oluşturmaktadır.
26
TARIMVIZYON AKADEMIK 01 EYLÜL 2015
01 EYLÜL 2015
TARIMVIZYON AKADEMIK 27
Organik tarımsal üretim kapsamında 2014 yılı itibarıyla hemen hemen
tüm illerede organik tarımsal üretim gerçekleşmektedir. Bu bağlamda
organik tarımsal üretimde Van 195.316 ton ile birinci sırayı alırken bu ili
132.317 ton üretimi ile Erzurum, 89.898 ton ile Kars takip etmektedir.
Organik tarım ürünlerine olan talebin giderek artması ve iç piyasada
arz ve talebin dengelenememesiyle organik tarım ürünlerinin ithalatı
gündeme gelmiş ve 2014 yılında yaklaşık 25’e yakın ülkeden bazı organik tarım ürünleri ithal edilerek iç piyasada tüketilmeye başlanmıştır.3 Kimyasal (mineral) gübrelerin bilinçsiz bir şekilde kullanımı ile
oluşan çevre kirlenmesi sonucunda bozulan doğa dengesinin yeniden
kurulması çok güç olduğundan gerekli önlemlerin alınmasının büyük
bir önemi vardır.
Bu nedenle tarımsal uygulamalar ya kullanılacak mineral gübrelerin
fizyolojik özelliği, bitki ve toprak yapısı gibi parametreler birlikte değerlendirilerek yapılmalı ve bu uygulamanın sürdürülebilir olmasına özen
gösterilmelidir ya da artık organik gübre kullanım alternatiflerinin de
tarımsal girdiler içerisinde yer aldığı bilincinin yaygınlaşması sağlanmalı ve organik gübrelerin yararları konusunda çiftçi eğitim çalışmalarına gereken önem verilmelidir.5
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, kimyasal girdilerden uzak, çevre
dostu ve sağlıklı tarımsal ürünlere olan talepten ötürü organik tarıma
yönelim eğilimine girilmiş ve bu artış Türkiye’de de hissedilebilir olarak
kendini göstermeye başlamıştır. Talebin artması ve organik tarıma yönelik yatırımların yapılması ile buna yönelik denetim, sertifikasyon gibi
faaliyetlere ilgili kurumlarca hız verilmiş ve bu konuda daha güvenli gı-
SERİ
İLLER
ÇİFTÇİ SAYISI
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
VAN
ERZURUM
KARS
MUŞ
AĞRI
AYDIN
İZMİR
MANISA
ŞANLIURFA
SİVAS
6339
2929
3345
2626
1473
4231
1161
1178
231
513
GERÇEK
ÜRETİM
ALANI (ha)
75.677
31.452
38.152
28.298
28.986
20,953
6.821
6.894
10.647
7.833
DOĞAL
TOPLAMA
ALANI (ha)
0
0
0
0
0
700
137.150
300
0
0
CİZELGE 3 / GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI ORGANIK TARIM İSTATİSTİKLERİ 2014
28
TARIMVIZYON AKADEMIK 01 EYLÜL 2015
TOPLAM
ÜRETİM
MİKTARI (TON)
195.396
132.317
89.898
89.712
85.151
80.300
50.282
45.020
42.649
27.960
danın tarladan sofraya kadar ulaşmasına zemin hazırlanmıştır. Organik tarıma yönelik
olan faaliyetlerde üreticileri cezbeden nokta
ise organik tarım ürünlerine yönelik talebin
fazla olması ve satış maliyetlerinde ise üreticiyi tatminkâr düzeyde memnun edecek
sonuçların ortaya konmasıdır. Hal böyle
iken Türkiye’de organik tarıma yönelik üretim faaliyetleri 2002 yılına oranla bugün
yaklaşık 5 kat artış gösterirken, buna bağlı
pazar payı ve talep oranında da ciddi artışlar görülmektedir. Bu konuda ülkemizdeki
marketlerin kendi ar-ge çalışmalarını acilen gözden geçirmesi ve önümüzdeki günlerde ülkemizde artış göstermesi beklenen
organik tarım pazarında yer alma ya da bu
pazardaki mevcut paylarını artırma ile ilgili
çalışmalar yapması gerekir.
Ülkemizde güvenilir ve sağlıklı gıdanın yolunun organik tarımdan geçtiği gerçeği dikkate alınarak organik tarımsal faaliyetlere
yönelik gerek teşviklerin, gerekse bu üretim şekline yönelik algının arttırılmasına
hız verilmeli ve süratle kimyasal girdilerin
tarımsal üretim programlarından uzaklaştırılmasına ya da ilk etapta yavaş yavaş
azaltılmasına yönelik girişimlerin yapılması
gerekmektedir. Bu konuda yapılacak kamu
spotu çalışmaları, seminer ve diğer eğitim
çalışmaları yaptırım gücü son derece yüksek
olan uygulamalardır. Toprak ve su kaynaklarımızın gelecek nesillere sağlıklı ve sürdürülebilir olarak aktarılması söz konusu
olduğunda, doğaya dışarıdan yapılan her
türlü müdahalenin mutlaka bir yan etkisinin olacağı gerçeği göz ardı edilmeden, bilinçli bir gübre kullanımı özendirilmelidir.
Kaynaklar
(1) Anonim, 2013. The Organic World in 2013 at a
glance, http://www.ifoam.bio/sites/default/files/annual_report_2013_web.pdf
Erişim tarihi:19.07.2015
(2) Anonim, 2014a. Organik Tarımda Yetkili
Kuruluşlar, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı,
Ankara, http://www.tarim.gov.tr/Konular/BitkiselUretim/Organik-Tarim/Yetkili-Kuruluslar-KSK
Erişim tarihi:19.07.2015
(3) Anonim, 2014b. Organik Tarım İstatistikleri,
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Ankara
http://www.tarim.gov.tr/Konular/Bitkisel-Uretim/
Organik-Tarim/Istatistikler Erişim tarihi:19.07.2015
(4) Anonim, 2014c. Türkiye Bitkisel Üretim
İstatistikleri, TÜİK, http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1001 Erişim tarihi:19.07.2015
(5) Bellitürk, K., 2005. Tekirdağ Koşullarında
Buğday Yetiştirilen Toprakların Mikro Besin Elementleri ve Ağır Metal İçeriklerinin Saptanması.
Türkiye VI. Tarla Bitkileri Kongresi (Uluslararası
Katılımlı), 5-9 Eylül, Cilt 2, s: 1211-1215, Antalya.
KULLANDIKTAN SONRA ÇİÇEK AÇAN AYAKKABI
DÜNYANIN EN YEŞİL AYAKKABISI
'O
Dr. Mina Shidfar
URMİA | IRAN
at Shoes’ adlı Hollandalı bir ayakkabı markası, biyolojik
materyalden sıradışı bir spor ayakkabıyı üreterek tüketicilerin beğenisine sundu. Bu, son yıllarda çevresel etkilerle organik ve geri dönüşümlü ürünler üretilmesi için
dünya çapında yükselen eğilime önemli bir katkı. Bu ayakkabının kitleleri etkilemesi bekleniyor. Amsterdam’da yapılan bu spor ayakkabının en önemli özelliği kullandıktan sonra çöpe atmak yerine bahçeye
gömülerek hem çürüyüp toprağa karışması hem de diline daha önceden konulmuş olan farklı türdeki çiçek ve bitki tohumlarının yeşererek
doğa ile bütünleşmesi. Aslında bu ilginç ayakkabı tamamen bio bozunur
malzemeler kullanılarak üretilmiş. Bu özellikler onu doğa ile uyumlu bir
ürün haline getiriyor.
01 EYLÜL 2015
TARIMVIZYON AKADEMIK 29
B
u ayakkabı “Amsterdam Fashion Week”
kapsamında tanıtıldı. Sahip olduğu
doğaya uyumlu
özellikleri sayesinde
Dünyanın en kullanılabilir ve biyolojik ürünü olarak ödül kazanmıştır. Gerçekten bu ayakkabıyı
kullanıp eskittikten sonra onun
doğanın bir parça haline geldiğini
bilmek mükemmel bir his. Böyle özellikleri olan bir ayakkabı
üretme fikri Hollandalı ayakkabı
üreticisi bir iş adamına ait. O bu
hayalini ayakkabı alanında deneyimli arkadaşları ile paylaştığında
hepsi çok harika bir fikir olduğunu
ancak bunun başarılamayacağını
düşünerek “Böyle bir şey yapamazsın.” demişler.
Maats umutsuzluğa kapılmadan
bu ayakkabının üretiminde kullanılan materyali bulmak için tam üç
yıl boyunca tüm Avrupa’yı araştırmış. İlk etapta bu ayakkabının
üretimindeki en önemli sorun yapıştırıcı maddenin kimyasal özellikleri olmuş. Ayakkabının farklı
kısımlarını birbirine yapıştırmak
için yapıştırıcı maddenin doğa ile
temas ettiğinde kimyası bozunur
olmadığından sorun olmuş! Maats
azminden hiçbir şey kaybetmeden araştırmalarını sürdürmüş ve
nihayet toksik olmayan, biyolojik
kimyadan yapılan, doğada parçalanabilen bir yapıştırıcı türünün
varolduğunu öğrenmiş ve bu yapıştırıcıyı elde etmeyi başarmış.
İlk yapılan ayakkabı inanılmaz
kötü ve kullanılmaz haldeymiş.
Daha sonra bu ürünü yapmak için
deneyimli kunduracı bulmak gerecekten zaman alıcı diğer sorunlardan biri olmuş.
Maats’ın söylediğine göre,
İtalya’da 35 yıldır oldukça deneyimli bir üretici ile tanışmış ve
ayakkabının üretimi için iki yıl
zaman harcanmış. Dolayısıyla
bu biyolojik ayakkabının üretime
geçmesi tam beş yıl gibi uzun bir
zaman almış.
Bu ayakkabının yapımında: balıksırtı kenevir, mantar, keten lifleri,
pamuk dantel, yumuşak ve biyolojik olarak parçalanabilen plastik
ve biyo-polimerlerin karışımı ile
kloratsız beyazlatıcı ve tamamen
doğal renkler kullanılmış. Matts’ın
söylediğine göre, hatta bu ayakkabı yağmurda yürürken bile asla
bozulmaz.
Toprağa yerleştiğinde pamuk olan
kısmı 2 ay içinde, diğer plastik kısımları, normal şartlar altında belli
bir sıcaklık ve nem içerdiğinde,
yaklaşık 6 ay içinde parçalanmaya
başlıyor ve ayakkabının burun
kısmına yerleştirilen tohum paketinden farklı renkte olan çiçekler
açmaya başlıyor.
Ayakkabının içinde bulunan çiçek
tohumları nedeniyle Amerika’nın
organik tarım ‘USDA’ organizasyonu bu ürünün Amerika’ya girmesine henüz izin vermemiştir. Bu sebeple şu anda bu ayakkabı yalnızca
Avrupa bölgesi içerisinde sınırlı
olarak Hollanda ve Belçika’da bulunmaktadır. Bu ödüllü ayakkabı
dünyanın en çevreci, yenilenebilir
ve bio-bozunur ayakkabısı olarak
tanınmaktadır.
Dünyada gelişmiş ülkelerin atık ve
geri dönüşüm yönünden adımları öyle bir yere geliyor ki zayiat
materyalden gerçek ayakkabı,
kullanılabilir ürünler üretiliyor ve
hatta bitkiler yetiştiriliyor! Ama
bizim gibi bolluk içinde ve genç
nüfusa sahip olan ülkeler tam
aksine bitkiler, ağaçlar ve kullanılabilir materyalleri değersiz eşya
olarak çöpe atıyor ve fikirüretmeden, kolayca üstünden geçiyoruz.
Umut ediyorum ki insanlık doğru
yönetimlerle, doğal kaynakların
değerini bilerek ve hayati varlıklarımızı tüketmeden bir sonraki
nesle bir şeyler bırakabilir.
Eskiyen Ayakkabınızı Gömün !!!
Bu mesaj ilginç geldi değil mi? Hollandalı ayakkabı üreticisi Oak
Shoes, 5 yıl süren bir ar-ge çalışması sonucunda ürettiği ayakkabı ile doğa dostu, duyarlı kesime mükemmel bir ürün sunuyor.
Amsterdam Moda Haftası etkinlikleri kapsamında biri erkek diğeri bayan iki modelin defile ile tanıttığı ayakkabı, tüm katılımcıların
ilgisini çekmeyi başardı. Siz de eskiyen ayakkabınızın gömüldükten sonra çiçek açmasını istiyorsanız Oak Shoes markalı bu bio
çözünür malzemeden üretilen harika ürünleri kaçırmayın.
32
TARIMVIZYON AKADEMIK 01 EYLÜL 2015

Benzer belgeler