ÇİN`İN KUZEY KUTBU`NA YÖNELİK ARTAN İLGİSİ

Transkript

ÇİN`İN KUZEY KUTBU`NA YÖNELİK ARTAN İLGİSİ
ÇİN’İN KUZEY KUTBU’NA YÖNELİK ARTAN İLGİSİ
1. Giriş:
Kuzey Kutup bölgesindeki iklim değişikliğinden kaynaklanan gelişmeler, hem sekiz bölge ülkesinin
(Rusya Federasyonu-RF, ABD, Kanada, Danimarka ve Norveç, Finlandiya, İzlanda ve İsveç), hem de
uluslararası toplumun geneli açısından yeni fırsat ve sınamaları beraberinde getirmektedir. Küresel ısınma
sonucunda, önümüzdeki yirmi-otuz yıllık dönemde, Kuzey Kutbu’ndaki petrol ve doğal gaz rezervlerinin
daha fazla ulaşılabilir hale gelmesi ve deniz ulaşım yollarının kısalmasının, dünyanın jeopolitik ağırlık
merkezini Ortadoğu’dan Kuzey Kutbu’na kaydıracağı yönündeki beklentiler uluslararası alanda giderek
yaygınlaşmaktadır. Nitekim, ABD Ulusal İstihbarat Komisyonu tarafından Aralık 2012’de yayımlanan
“Küresel Eğilimler 2030-Alternatif Dünyalar” başlıklı raporda, önümüzdeki dönemde ekonomik gücün
doğu ve güneye kayması, değişen iklim koşulları ve kaynaklara yönelik rekabetin artması neticesinde
dünyanın coğrafi odağının değişeceği, bu çerçevede Hint Okyanusu, Güney Çin Denizi ve Kuzey
Kutbu’nun büyük önem arz etmeye başlayacağı vurgulanmaktadır.1
Bu düşünce ve beklentiler Kuzey Kutup Bölgesi’ni her geçen gün artan şekilde, karmaşık siyasi ve
ekonomik dinamiklerin parçası ve bölge ülkelerinin olduğu kadar, başta enerji kaynaklarını çeşitlendirme
arayışındaki Çin, Japonya, Güney Kore ve Hindistan olmak üzere, bölge dışından ülkelerin de ilgi odağı
haline getirmektedir. Bu ülkeler arasında, 2010 yılında dünyanın ikinci büyük ekonomisi haline gelen ve
küresel meselelerde daha aktif bir tutum izlemeye başlayan Çin ön plana çıkmaktadır. Çin, halihazırda
Kutup bölgesine yönelik bilimsel kapasitesi en yüksek ülkeler arasında yer almakta ve Kutup
araştırmalarına yönelik harcamalarını ciddi oranda artırmaktadır. 2
Geçtiğimiz yıl Çin’in bölgeye yönelik artan ilgisini göstermesi bakımından önemli gelişmelere
sahne olmuştur. Bu çerçevede Çin, aralarında İzlanda, İsveç ve Danimarka’nın bulunduğu Kuzey Kutbu
ülkeleriyle diplomatik ve ekonomik ilişkilerini daha ileri bir aşamaya taşımış, bu vesileyle Arktik
Konsey’de 3 sürekli gözlemci üyelik talebini bu ülkeler nezdinde bir kez daha dile getirmiş ve bu
talebinin Konsey’in 2013 Mayıs ayındaki toplantısında değerlendirileceği taahhüdünü elde etmeyi
başarmıştır. Aynı zamanda, Çin’in dünyanın en büyük (163 metre uzunluğunda, 21.000 ton ağırlığında)
nükleer güçle çalışmayan, kutup araştırmalarına yönelik buzkıran gemisi “Xue Long-Kar Ejderhası”,
5’inci kez gerçekleştirdiği Kuzey Kutbu seyahatinde ilk kez Kuzey Denizi Rotası’nı (Northern Sea
Route-Atlantik Okyanusu’ndan Pasifik Okyanusuna varan, Barents Denizi ve Sibirya boyunca devam
ederek Rus Uzak Doğusu’na ulaşan seyir güzergâhı) kullanmış; ayrıca ikinci araştırma maksatlı
buzkıran gemisinin 2014 yılında hizmete alınacağı açıklanmıştır.
1
Global Trends 2030: Alternative Worlds; ABD Ulusal İstihbarat Direktörlüğü Ofisi, (www.dni.gov/files/documents/
GlobalTrends_2030.pdf) Aralık 2012, s. 65.
2
“China’s Arctic Aspirations”, Linda Jakobson&Jingchao Peng, SIPRI Policy Paper 34, Kasım 2012, s.1.
3
Arktik Konsey, 1996 yılında, Arktik ülkeleri arasında işbirliğini, koordinasyonu ve etkileşimi geliştirmek üzere
kurulmuş olup, Kanada, Danimarka (Grönland ve Faroe Adalarını da temsil etmektedir), ABD, RF, Norveç,
Finlandiya, İzlanda ve İsveç’den oluşmaktadır. Konsey’de bölgenin yerli halklarını temsil eden 6 örgüt “sürekli
katılımcı” statüsünde temsil edilmektedir. Konsey’de Fransa, Almanya, Hollanda, Polonya, İspanya ve İngiltere ile 9
hükümetlerarası ve parlamentolararası örgüt “daimi gözlemci üye” statüsünde bulunmaktadır. Çin, Güney Kore,
Japonya, İtalya ve Avrupa Komisyonu Konsey çalışmalarına “ad hoc gözlemci” statüsünde katılırken, Konsey’in 15
Mayıs 2013 tarihinde İsveç’te düzenlenen Bakanlar Toplantısı’nda Çin, İtalya, Japonya, Güney Kore, Hindistan ve
Singapur Konsey’e “daimi gözlemci üye” statüsünde kabul edilmişlerdir.
1/15
Çin, Kuzey Kutbu’na yönelik faaliyetlerini 2013 yılının ilk yarısında da aynı ivmeyle sürdürmüştür.
Bu çerçevede en kayda değer gelişmeyi şüphesiz Çin’in Arktik Konsey’in 15 Mayıs 2013 tarihinde
yapılan Bakanlar Toplantısı’nda “sürekli gözlemci üyelik” statüsünü elde etmiş olması oluşturmaktadır.
Bunun yanı sıra, yeni Devlet Başkanı Xi Jinping’in ilk yurtdışı gezisini teşkil eden 22-24 Mart
tarihlerindeki RF ziyaretinde, iki ülke arasında, Çin’i RF’nin en büyük petrol ve doğal gaz alıcısı
konumuna getirecek anlaşmaların yanı sıra, Çin Ulusal Petrol Şirketi’ne Kuzey Kutbu’nda RF’ye ait üç
offshore alanda, Rus Rosneft şirketiyle birlikte ortak petrol arama lisansı verilmesini öngören bir
anlaşmanın da imzalanmış olması dikkati çekmiştir. Söz konusu anlaşmalar enerji çevrelerinde “çığır
açan adımlar” olarak nitelendirilmiş ve “küresel enerji haritasının yeniden çizildiği” şeklinde
yorumlanmıştır.4
2.
Çin’in Kuzey Kutbu’na Yönelik İlgisinin Arka Planı:
Çin’in Kuzey Kutbu’na yönelik ilgisinin başlıca nedenini, hiç şüphesiz bölgenin sahip olduğu
hidrokarbon kaynakları oluşturmaktadır. ABD Jeolojik Araştırma Kurumu’nun 2008 yılı tahminlerine
göre, dünyadaki keşfedilmemiş doğalgaz kaynaklarının % 30’u (yaklaşık 1,670 trilyon feet küp), petrol
kaynaklarının % 13’ü (yaklaşık 90 milyar varil) ve keşfedilmemiş sıvı gaz rezervlerinin % 20’si (44
milyar varil) bu bölgede bulunmaktadır. Toplamda Kuzey Kutbu’nun dünyadaki keşfedilmemiş
konvansiyonel petrol ve doğal gaz kaynaklarının % 22’sine sahip olduğu tahmin edilmektedir.5 Bölge
aynı zamanda ekonomik açıdan önemli başka minerallere de ev sahipliği yapmaktadır. Bunların
arasında krom, bakır, demir, kömür, elmas, altın, kurşun, manganez, nikel, nadir mineraller, gümüş,
titanyum, tungsten ve çinko öne çıkmakta olup, özellikle Grönland’ın bu mineraller açısından zengin
olduğu 6 ve bölgedeki kömür rezervlerinin dünyadaki toplam rezervlerin % 9’una karşılık geldiği 7
belirtilmektedir. Bölge balıkçılık bakımından da geniş imkânlara sahip olup, iklim değişikliğinin
balıkları Alaska ve Kuzey Buz Denizi’ndeki geleneksel balıkçılık alanlarından, Barents Denizi,
Beaufort Denizi ve bölgedeki diğer sulara yönelttiği, dolayısıyla anılan bölgelerin önümüzdeki
dönemde yeni büyük balıkçılık alanları olacağı da kaydedilmektedir. 8
2011 yılında gayri safi milli hasılası 7,3 trilyon Dolar’a ulaşan Çin’in, son yıllarda kaydettiği hızlı
ekonomik büyüme, bu ülkenin küresel petrol piyasasındaki konumunu değiştirmiştir. Nitekim, 2001
yılında küresel petrol tüketiminin %6’sını gerçekleştiren Çin, 2011 yılında küresel petrol tüketiminin
%11’ini gerçekleştirmiştir.9 Ekonomik kalkınmasının sürekliliği açısından başta petrol olmak üzere
enerji kaynaklarına duyduğu büyük ihtiyaç ve bu kaynakların tedarikinin ülkenin iç istikrarı ve milli
güvenliği açısından stratejik önem taşıması, Çin’in dünyanın hemen her bölgesindeki enerji
kaynaklarıyla yakından ilgilenmesi sonucunu doğurmaktadır. Bu itibarla, Çin dış politikasının büyük
ölçüde kaynak arayışı ve kaynak güvenliğini sağlamaya endeksli olduğunu söylemek yanlış
olmayacaktır. 2011 yılında günde 9,76 milyon varil petrol tüketen Çin, 6 milyon varil ham petrol ve
4
“Russia Give China Arctic Access as Energy Giants Embrace”, www.business.financialpost.com.
US Geological Survey Fact Sheet, “Circum-Arctic Resource Appraisal: Estimates of Undiscovered Oil and Gas North
of the Arctic Circle”, Temmuz 2008.
6
“China and the Arctic: Objectives and Obstacles”, US-China Economic and Security Review Commission Staff
Research Report, 13 Nisan 2012, s. 5
7
“Arctic Issues and Chinese Stance”, Tang Guoqiang, China Institute of International Studies, 4 Mart 2013.
8
A.g.e.
9
“China Eyes Arctic Access& Resources”, USAEE/IAEE Working Paper Series, 5 Eylül 2012.
5
2/15
petrol ürünü ithal etmiş olup, bu rakam petrol tüketiminin % 61’ine karşılık gelmiştir. Çin’in petrol
tüketiminin 2020’de günde 14,24; 2030’da ise 21,36 milyon varile ulaşması; buna paralel olarak petrol
ithalatının da 2020’de günde 11,36; 2030’da ise günde 18,92 milyon varile yükselmesi
beklenmektedir.10 Bu beklentiler çerçevesinde arz kaynaklarını mümkün olduğunca çeşitlendirmeye
çalışan Çin, Suudi Arabistan, Angola, İran, Oman, RF, Sudan, Irak, Kuveyt, Kazakistan, Brezilya ve
Libya gibi farklı coğrafyalardaki, yakın uzak pek çok ülkeden petrol ithal etmektedir. Kuzey Kutbu da
sahip olduğu hidrokarbon rezervleriyle, Çin için cazip bir seçenek teşkil etmektedir. Bölgede toprakları
bulunmayan Çin, bölge ülkeleriyle enerji ortaklıkları kurmak suretiyle, bu rezervler üzerinde pay sahibi
olmaya çabalamakta; ayrıca bölgedeki mineral kaynaklarıyla da yakından ilgilenmektedir.
Çin’in bölgeye yönelik ilgisinin arkasındaki başka bir itici unsuru da, Kuzey Kutbu’ndaki
buzulların erimesi sonucunda, ortaya çıkmakta olan yeni deniz yolları oluşturmaktadır. Halen bölgede
buzkıran gemilerinin yardımıyla yılın birkaç ayında kullanılabilen iki ana deniz yolu
bulunmaktadır. Bunlar, Kuzey Amerika’nın kuzey kıyılarından geçerek Atlantik ile Pasifik’i
birbirine bağlayan Kuzeybatı Geçidi (Northwest Passage) ile RF kıyılarından geçen Kuzey Denizi
Rotası (Northern Sea Route) 11 ya da Kuzeydoğu Geçidi (Northeast Passage) dir. Bunların yanı sıra,
Transpolar Deniz Rotası olarak adlandırılan ve 2040 yılında yaz aylarında trafiğe açılması beklenen
bir yol daha bulunmaktadır. Kuzey Kutbu deniz yollarını gösteren bir harita aşağıda sunulmaktadır:
12
10
A.g.e.
2010 yılında sadece 4 geminin geçtiği bu güzergâhı, 2011 yılında 850.000 ton yük taşıyan 33 geminin kullandığı
hesaplanmakta olup, bu rakamın 2012 yılında 45 gemi ve 1,5 milyon tona ulaştığı tahmin edilmektedir. Norveç
Sınıflandırma Enstitüsü 2030 yılında bu rotayı kullanacak gemi sayısının 430’a çıkmasını beklemektedir. “Arctic Issues
and Chinese Stance”, a.g.e.
12
“China’s Quest for Arctic Access &Resources”, Journal of Energy Security, Muhammad Maki, 19 Nisan 2012,
www.ensec.org
11
3/15
Büyük buz kütlelerinin erimesinin ve Kuzey Kutbu’ndaki ana seyir güzergâhlarının büyük
ölçüde açılmasının (Kuzey Buz Denizi’nin hangi yılın yaz mevsiminde devamlı olarak buzdan arınmış
olacağı konusunda 2013 yılından 2060’a kadar uzanan çok farklı tahminlerde bulunulmakta olup, son
çalışmalarda belirtilen rotalarda 2010 yılında 30 gün olan buzsuz dönemin yüzyılın ortalarında 120
günden fazla olacağı öngörüsüne yer verilmektedir.13) küresel ticareti ve dünya jeopolitiğini yeniden
şekillendirmesi beklenmektedir. Zira, yeni güzergâhların kullanılabilir hale gelmesiyle, Avrupa ya
da Kuzey Amerika ile Pasifik’teki önemli ticaret merkezleri arasındaki yolculuk mesafesinin bazı
yerlerde % 40’a varan oranda kısalacağı, bu durumun da Süveyş ve Panama Kanalları’ndaki
yoğunluğu önemli oranda azaltacağı tahmin edilmektedir.14
Bu kapsamda, Kuzey Denizi Rotası’nın, halen Malakka Boğazı ve Süveyş Kanalı üzerinden
yapılan Şanghay’dan Hamburg’a yolculuğu 4000 deniz mili15, benzer şekilde Kuzeybatı Geçidi’nin de
halen Panama Kanalı’ndan yapılan Seattle ile Rotterdam arasındaki yolculuğu 2000 deniz mili
azaltacağı16 tahmin edilmektedir. Anılan yolların açılmasının, nakliye ücretlerini yaklaşık % 20
oranında düşürmesinin yanı sıra, büyüklükleri nedeniyle Panama ve Süveyş Kanalları’ndan geçemeyen
ve Ümit Burnu ile Boynuz Burnu’nu dolaşmak zorunda kalan mega gemilerin seyrini kolaylaştıracağı,
ayrıca ticari ve askeri gemilere siyasi açıdan istikrarsız Ortadoğu sularında ve korsanlık faaliyetlerinin
yoğun yaşandığı Güney Çin Denizi’nde seyretmekten kaçınma imkânı vereceği ileri sürülmektedir.17
Özellikle korsanlık faaliyetlerinin, geleneksel seyir güzergâhlarının kullanılmasında en ciddi
engelleyici faktör olduğuna dikkat çekilerek, Aden Körfezi üzerinden Süveyş Kanalı’na doğru seyahat
eden gemilere yönelik sigorta maliyetlerinin 2008-2009 arası dönemde % 1000 arttığı
kaydedilmektedir.18
Yeni seyir güzergâhları konusunda, RF Devlet Başkanı Putin’in Kuzey Denizi Rotası’nın Süveyş
ve Panama Kanalları’na rakip olarak ortaya çıktığı yönündeki sözleri dikkati çekmektedir.19 Bu
çerçevede, mevsimsel kısıtlamaların, çok yaşlı, büyük buz kütlelerinin ve bölgedeki altyapı yetersizliği
gibi faktörlerin, en azından öngörülebilir gelecekte Arktik güzergâhların mevcut seyir rotalarını ikame
etmesini engelleyeceği, ancak bu güzergâhların artan deniz taşımacılığına yeni ve ilâve bir kapasite
sağlayabileceği düşüncesinin yaygın kabul gördüğünü söylemek mümkündür. 20
Yeni güzergâhların kullanılabilir hale gelmesinin, gerek mesafeleri kısaltması, gerekse kaynak
tedarik ve ticaret yollarını çeşitlendirmesi suretiyle Çin’in gelecekteki ticaret ve deniz taşımacılığını
doğrudan etkilemesi beklenmektedir. Dünya Denizcilik Konseyi’nin verilerine göre, Çin 2009 ve 2010
13
A.g.e
“Breaking the Ice Arctic Development and Maritime Transportation”, 27-28 Mart 2007, Konferans Notları, Açış
Konuşması, www.mfa.is.
15
“As the Arctic Melts, Asia shudders at the risks but slavers at the opportunities”, The Economist Print Edition, 1
Eylül 2012.
16
“The Economic and Security Implications of Global Warming”, Scott G. Borgerson, Foreign Affairs, Mart-Nisan
2008.
17
A.g.e.
18
“China and the Arctic: Objectives and Obstacles”, ag.e. 6.
19
“Race to the North: China’s Arctic Strategy and Its Implications”, Shiloh Rainwater, Naval War College Review,
İlkbahar 2013, cilt 66, sayı 2, s. 70.
20
“The Future of the Arctic Shipping”, Malte Humpert& Andreas Raspotnik, 11 Ekim 2012,www.thearcticinstitute.org,
s. V.
14
4/15
yıllarında küresel planda deniz yoluyla taşınan malların en büyük ihracatçısı ve ikinci en büyük
ithalatçısı olmuştur.21 Dolayısıyla, ülkenin ekonomik gelişimi deniz iletişim hatlarına güvenli erişimine
dayanmaktadır. Çin ekonomisi büyük ölçüde Malakka Boğazı’na bağımlı durumdadır ve Malakka
Boğazı’ndan yapılan transit taşımacılılığın % 60’ı Çin’e gitmektedir. Ülkenin enerji ithalatının % 78’i
Singapur’un en güney ucundaki 1,5 deniz mili genişliğindeki Phillips Kanalı’ndan geçmektedir. Önceki
Devlet Başkanı Jintao, Çin’in Malakka Boğazı’na olan bağımlılığını “stratejik kırılganlık” olarak
nitelendirerek, bu kırılganlığın aşılmasına yönelik alternatifler bulunması gerektiğini vurgulamıştır.22
Bu nedenle Arktik yollar gelecekte Çin açısından önemli alternatifler teşkil edecek gibi
görünmektedir. Nitekim, Kuzey Denizi Rotası’nın Şanghay’dan Rotterdam’a yapılan yolculuğu Süveyş
Kanalı’ndan yapılana oranla % 22 oranında azaltacağı; keza Norveç’in en kuzeyinden Çin’in
Lianyungang Limanı’na Süveyş Kanalı üzerinden yapılan 12.180 millik yolculuğu 6500 mile düşüreceği
tahmin edilmektedir.23 Çin’in Kuzey Denizi Rotası’ndan özellikle daha düşük lojistik ve düzenleyici
maliyetler yönüyle yararlanmak isteyeceği sanılmaktadır. Çinli uzmanlar, sadece ticaretin Kuzey
Denizi Rotası’na çevrilmesiyle yılda 60 ila 120 milyar ABD Doları tutarında bir tasarruf
sağlanacağını hesaplamaktadırlar.24 Çinli akademisyenler 2020 yılında Çin’in uluslararası ticaretinin
%15’inin Kuzey Denizi Rotası’ndan yapılabileceğini düşünmekte; ayrıca bir Çin denizcilik şirketi 2013
yazında bu rotadan ilk ticari seferini gerçekleştirmeyi planlamaktadır. 25
Çin, doğal kaynaklara ve kısalan deniz yollarına erişimin yanı sıra, ekonomik bir süper güç ve
BMGK’da daimi üye statüsünde bulunan bir ülke olarak da Kuzey Kutbu’nun gelecekteki gelişimine
ilişkin çerçevenin belirlenmesinde rol sahibi olmayı istemektedir. Çin, bu tutumunu aralarında
kendisinin de bulunduğu bölge dışı ülkelerin Kuzey Kutbu’nun değişen şartlarından etkilendiği
görüşüyle açıklamaktadır. Bu kapsamda, Çinli uzmanların Çin’i “Arktik’e yakın ülke” ya da
“Arktik’te pay sahibi ülke” olarak tanımlamaları dikkat çekicidir.26
Kuzey Kutbu askeri stratejiler açısından da, Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika’yı birbirlerine
bağlaması itibariyle dikkat çekici bir öneme sahiptir. Nitekim, II’nci Dünya Savaşı’nda Kuzey
Denizi’ndeki bazı suyolları, Müttefiklerce Almanya’ya karşı kullanılan önemli stratejik rotalar olmuş ve
Müttefiklerin Sovyetler’e yönelik yardımlarının büyük bölümü Kuzey Denizi’nden taşınmıştır.27 Bölge,
Soğuk Savaş döneminde de ABD ve Sovyetler Birliği açısından jeostratejik ve jeopolitik oyun sahası
olarak görülmüştür. 28
Başta ABD ve RF olmak üzere, kıyıdaş ülkelerin Kuzey Kutbu’na yönelik askeri ilgisi günümüzde
de devam etmektedir. Bu kapsamda ABD, ilk füze savunma sistemini Alaska’da konuşlandırmakta ve
uzay savunma merkezini Kuzey Kutbu’nda kurmakta; RF gelişmiş stratejik nükleer denizaltılarını
21
World Shipping Council, “Global Summary of Liner Trade”, www.worldshipping.org/
“From Great Wall to Great White North: Explaining China’s Politics in the Arctic”, Malte Humpert&Andreas
Raspotnik, European Geostrategy, 17 Ağustos 2012, s. 4.
23
“Arctic Issues and China’s Stance”, a.g.e
24
“Race to the North: China’s Arctic Strategy and Its Implications”, a.g.e, s.70.
25
“China Starts Commercial Use of Northern Sea Route”, Barents Observer, 14 Mart 2013.
26
“China’s Arctic Aspirations”, a.g.e., s. 10
27
“Arctic Issues and China’s Stance”, a.g.e.
28
“US Strategic Interets in the Arctic: An Assesment of Current Challenges and New Opportunities for Cooperation”,
Heather Conley&Jamie Kraut, CSIS, Nisan 2010.
22
5/15
Kuzey Kutbu’na konuşlandırmakta29, bölgede Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle kapattığı hava üslerini
yeniden açmakta, hava ve denizaltı devriye faaliyetlerini yeniden Soğuk Savaş dönemindeki düzeyine
çekmekte; Norveç (Kuzey Kutup Dairesi’nde sürekli askeri karargâhı bulunan tek ülkedir30) Kanada ve
Danimarka gibi diğer kıyıdaş ülkeler de bölgedeki askeri görünürlüklerini ve faaliyetlerini
artırmaktadırlar. Öte yandan, Arktik Okyanusu’na kıyısı bulunan beş ülkeden dördünün ve İzlanda’nın
NATO üyesi olması, İttifak’ın bölgedeki gelişmeleri yakından takip etmesi sonucunu doğurmaktadır.
Zaman zaman NATO yetkililerince “yeni ulaşım yollarının ve yürütülecek enerji faaliyetlerinin
güvenliğinin İttifak’ın bölgede askeri varlık bulundurmasını gerektirebileceği” yönünde açıklamalar
yapılıyorsa da,31 NATO’nun 2010 Stratejik Konsepti’nde ya da 2012 Şikago Zirvesi Bildirgesi’nde bu
konuyla ilgili bir hususa yer verilmemiştir. 32
Arktik Konseyi üyelerinin Kuzey Kutbu’ndaki askeri hareketliliği, Çinli uzmanlarca da yakından
takip edilmektedir. Aralarında Çin’in Kuzey Kutbu’na yönelik akademik araştırmalarının öncülüğünü
yapan Li Zhenfu’nun da bulunduğu kimi uzmanlar, bölgenin askeri açıdan önemini gündeme
getirmekte; keza bazı askeri yetkililer karmaşık egemenlik sorunlarından ötürü bölgede askeri çatışma
ihtimalinin bulunduğuna dikkat çekmektedirler.33 Bu çerçevede Batı’daki bazı çevreler, Çin’in günün
birinde Kuzey Kutbu’nda askeri varlık bulundurmasının çok da ihtimal dışı olmadığını düşünmekte
ve gelecekte Çin’in ekonomik ivmesinin ağırlıklı olarak Kuzey Kutbu’ndaki kaynaklara ve Arktik
güzergâhlara bağımlı hale gelmesi durumunda, kaynak tedarikinde ortaya çıkabilecek bir kesintinin
Çin donanmasının bölgeye gönderilmesiyle sonuçlanabileceğine işaret etmektedirler.34
Çin Kuzey Kutbu’ndaki ısınmanın çevresel sonuçları ve ülke ekonomisi üzerine olabilecek olumsuz
etkileri bakımından da bölgeyle ilgilenmektedir. Çin son yıllarda uluslararası toplumun dikkatini Kuzey
Kutbu’ndaki ısınmanın çevresel etkilerine yöneltmeye çalışmakta, bu meyanda “Kuzey Kutbu’nun Çin
dahil, Kuzey Yarıküre’deki hava koşullarının başlıca sorumlusu olduğunu” ve “Çin’deki doğal
felaketlerle bağlantısı olabileceğini” ileri sürmektedir.35 Çinli bilim adamları da Kuzey Kutbu’ndaki
iklim değişikliğinin, ülkenin tarım sektörünü, dolayısıyla gıda güvenliğini nasıl etkileyeceği üzerine
yoğunlaşmaktadırlar. Bu kapsamda, Kuzey Kutbu’ndaki ısınmanın Çin’in kıyı şehirlerinde sel felaketine
neden olabileceğinden endişe edilmektedir. Çin’in 2012 yılında gerçekleştirdiği beşinci Kutup araştırma
gezisindeki bilim ekibinin başında bulunan Ma Deyi, Eylül 2007’de rekor derecede gerçekleşen buzul
erimelerinin, 2008 yılının başında güney Çin’de dondurucu soğuklara neden olduğunun tespit edildiğini
belirtmiştir.36
29
“Arctic Issues and China’s Stance”, a.g.e.
“NATO in the Arctic: Challenges and Opportunities”,Luke Coffey, Issue Brief 3646, The Heritage Foundation,
22 Haziran 2012.
31
Önceki Genel Sekreterlerden Hoop Scheffer’in bu konudaki açıklaması için bkn. “NATO have to military presence in
the Arctic as melting ice leads to scramble for energy reserves”, www.dailymail.co.uk, 30 Ocak 2009.
32
“NATO in the Arctic: Challenges and Opportunities”, a.g.e.
33
“Race to the North, China’s Arctic Strategy and Its Implications”, s. 75.
34
A.g.e, . 68.
35
“The Arctic Vector of Chinese Globalization,” Vyacheslav Karlusov, Russian International Affairs Council, 21 Mart
2012, www.russiancouncil.ru/
36
“China’s Arctic Aspirations”, a.g.e, s. 10.
30
6/15
3.
Çin’in Kuzey Kutup Bölgesine Yönelik Stratejisi:
-
Resmi Tutumu :
Her ne kadar Çin’in Kuzey Kutbu’na yönelik yoğun ilgisi son yıllarda daha görünür hale gelmişse
de, bu bölgeye ilişkin meselelerle ilgilenmesi çok daha uzun bir geçmişe sahiptir. Çin resmi olarak
Kuzey Kutbu’na ilk kez 1925 yılında, Svalbard (Spitsbergen) Anlaşması’na taraf olmak suretiyle
angaje olmuştur. 1920’de aralarında ABD, Danimarka, Norveç ve İngiltere’nin de bulunduğu 18 ülke
arasında imzalanan söz konusu anlaşma, Norveç’in Svalbard Takımadaları’nda egemenlik yetkisine
sahip tek ülke olduğunu kabul etmekle birlikte, anlaşmaya taraf ülkelere balıkçılık, avlanma, madencilik
ile ticari ve endüstriyel faaliyetlerde eşit haklardan yararlanma imkânı sağlamaktadır. 1925’den 1990’lı
yıllara dek Kuzey Kutbu’nda pek bir varlık sergilemeyen Çin, 1996 yılından itibaren aşağıda ayrıca ele
alınan bilimsel alandaki faaliyetleriyle bölgeye yönelik ilgisini ortaya koymuştur.
Politikanın dokümanlarla ifade edilmesinin gelenek olduğu Çin’de Kuzey Kutbu’na yönelik bir
siyaset/strateji belgesi henüz yayımlanmamıştır. Bununla birlikte, başta Dışişleri Bakanlığı ve Devlet
Okyanus İdaresi yetkilileri olmak üzere, bürokratik çevreler Çin’in Kuzey Kutbu’na yönelik menfaatleri
ve faaliyetleriyle ilgili açıklamalar yapmaktadırlar. Bu açıklamalarda genellikle, bölgenin çevresel,
ekonomik ve sosyal açılardan Çin’i ve Çin’in sürdürülebilir kalkınmasının gidişatını etkilediğine
işaret edilerek, Çin Hükümeti’nin bu nedenlerle Arktik meselelerle son derece ilgili olduğu
vurgulanmakta; bunun yanı sıra, Arktik ülkelerin, bölge dışı ülkelerin de bölgeye erişimini ve bölge
kaynaklarından yararlanmasını temin etmeleri ve kendi menfaatleri ile uluslararası toplumun ortak
menfaatleri arasında bir denge kurmaları gerektiğinin altı çizilmektedir.37
Bununla birlikte, zaman zaman bazı açıklama ve yayınlarda Çin’in bölgeye bakışına dair daha
farklı ifadelere yer verildiği de gözlenmektedir. Bu çerçevede, Tuğamiral Yin Zhuo’nun Mart 2010’da
dile getirdiği “Kuzey Kutbu dünyadaki bütün insanlara aittir; dolayısıyla hiçbir ülkenin bölgede
egemenlik hakkı söz konusu değildir. Dünya nüfusunun beşte birini oluşturan Çin, Kuzey Kutbu
araştırmalarında öncelikli rol oynayacaktır” 38 sözleri; keza Çin Devlet Okyanus İdaresi tarafından
2010 yılında yayımlanan bir çalışmada “Kuzey Kutbu, bütün insanlığa miras kalan bir zenginliktir….
Kuzey Buz Denizi hiçbir ülkenin arka bahçesi ya da kıyıdaş ülkelerin özel mülkü değildir.
Avrupa’nın diğer okyanusları gibi, dünyadaki bütün ülkeler, uluslararası hukuk kuralları
çerçevesinde, Kuzey Buz Denizi’nden yararlanmak konusunda eşit haklara sahiptir” şeklinde
ifadelere yer verilmesi 39 uluslararası kamuoyunda dikkat çekmiştir.
Kimi uzmanlar, Çin’de Kuzey Kutbu’na yönelik sürdürülen canlı akademik tartışma ortamının,
ülkenin resmi bir strateji yayımlama hazırlığı içinde olduğuna delalet edebileceğini
düşünmektedirler. Bu uzmanlar, ülkede Çin’in Kuzey Kutbu’ndaki menfaatleri ve hedeflerine ilişkin
yayınların son dönemde dikkat çekici şekilde artmasının ve yayınların büyük bölümünde Çin’in bölgeye
yönelik “pasif politikasını terk ederek, bölgedeki doğal kaynaklardan payını alması gerektiği” yönünde
37
Bu konuda Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Hu’nun 2009 yılında Norveç’te düzenlenen Arktik Forum’da yaptığı
konuşma önemli bir örnek teşkil etmektedir. Bkn. “China and the Arctic: Objectives and Obstacles”, a.g.e. , s. 3.
38
Gordon G. Chang, “China’s Arctic Play”, The Diplomat, 9 Mart 2010.
39
“China and the Arctic: Objectives and Obstacles”, a.g.e, s. 4.
7/15
ifadelere yer verilmesinin, Pekin’in bölgede aktif bir oyuncu olmak istediğinin göstergesi ve
kamuoyunu buna hazırlamanın bir parçası olduğunu düşünmektedirler. 40
Çin’in Kuzey Kutbu’na yönelik ilgisinin başka bir yansımasını da, Arktik Konsey’de sürekli
gözlemci üyelik talebinde bulunması teşkil etmektedir. Çin bu talebini, Kuzey Kutbu’ndaki iklim
değişikliğinin küresel etkilerinin bulunduğu, dolayısıyla bölge dışından ülkelerin de Kuzey Kutbu’yla
ilgili tartışmalara katılmaları gerektiği düşüncesine dayandırmaktadır.41 2007 yılında Konsey’de ad hoc
gözlemci statüsü elde eden Çin, iki kez sürekli gözlemci üyelik talebinde bulunmuştur. (Arktik
Konsey’de ad hoc gözlemci statüsündeki ülkeler Konsey’in faaliyetlerine resmen davet edilmeleri
durumunda katılırken, sürekli gözlemci statüsündeki ülkeler Konsey’in toplantı ve araştırmalarına
otomatik olarak katılma hakkına sahiptirler.) Çin’in, aralarında AB, Japonya ve Güney Kore’nin de
bulunduğu tüm sürekli gözlemci üyelik başvurularıyla birlikte, iki kez ertelenen bu talebi, yukarıda da
değinildiği gibi, Arktik Konsey’in 15 Mayıs 2013 tarihinde düzenlenen Bakanlar Toplantısı’nda kabul
edilmiştir.
-
Hukuki Bakışı:
Kuzey Kutbu, Arktik Okyanusu’na kıyısı bulunan ülkelerin, deniz sınırının belirlenmesi ve kıta
sahanlığının sınırlandırılmasına ilişkin görüş ayrılıklarından ve başta Kuzeybatı Geçidi ve Kuzey Denizi
Rotası olmak üzere dar suyollarından geçiş şartlarını farklı yorumlamalarından ötürü, hukuki ihtilafların
çok yaşandığı bir bölgedir.
Çin, bölgedeki egemenlik ihtilaflarında resmi bir tutum almaktan kaçınmakta; Kuzey Kutbu
ülkelerinin kendi alanlarında egemenlik hakkına ve bundan kaynaklanan yetkilere sahip olduklarını,
kendisinin ise Kuzey Buz Denizi’ne kıyısı bulunmadığı için bölgede egemenlik iddiasında
bulunamayacağını kabul etmektedir. Kuzey Kutbu’na olan ilgisini ve bölgedeki faaliyetlerini ise esas
olarak BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne dayandıran Çin, bölge dışı bir ülke olarak Kuzey Kutbu’nda
bilimsel araştırma ve seyrüsefer haklarının olduğunu savunmakta ve bölge ülkeleri ile bölge dışı
ülkelerin öncelikle uluslararası hukuk çerçevesinde birbirlerinin haklarını tanımaları ve bu haklara
saygı göstermeleri gerektiğini ileri sürmektedir.42 Uzmanlar, Çin’in Sözleşme’nin 136’ncı
maddesinde yer alan okyanusların ulusal yetki alanlarının dışında kalan bölgesinin ve bu bölgedeki
kaynakların “bütün insanlığın ortak mirası” olduğu yönündeki ifadelerden hareket ettiğini
belirtmektedirler.43
Kuzey Kutbu’ndaki ihtilafların hukuki açıdan incelenmesi başka bir çalışmanın konusu olmakla
birlikte, Çin’in bölgeye yönelik faaliyetlerinin geleceği bakımından belirtilmesinde yarar görülen
husus, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin ülkelerin kıta sahanlıklarının 200 deniz milinin ötesine
genişletilebilmesine imkân tanıdığı, bunun için söz konusu ülkenin Sözleşme’yi onaylamasından
sonraki 10 yıl içinde hak iddia ettiği noktadaki jeolojik yapının kendi kıyılarıyla aynı özelliklere
sahip olduğunu kanıtlaması gerektiğidir. Arktik Okyanusu’nda bugüne kadar, beş kıyıdaş ülkeden
40
Bu konuda örnek olarak bkn. “China and the Arctic: Objectives and Obstacles”, a.g.e, s. 4 ve “The Snow Dragon:
China’s Strategies in the Arctic”, Olga Y. Alexeeva& Frederic Lasserre, China Perspectives, No : 2012/3 s. 65.
41
“From Great Wall to Great White North”, a.g.e, s. 11.
42
“China’s Arctic Aspirations”, a.g.e, s. 17-18.
43
“Race to the North: China’s Arctic Strategy and Its Implications”, a.g.e, s. 74.
8/15
üçü –Danimarka, Norveç ve RF- dış kıta sahanlıklarına ilişkin iddialarını BM Kıta Sahanlığını
Sınırlandırma Komisyonu’na sunmuş olup, Kanada’nın da bunun hazırlığı içinde olduğu
belirtilmektedir.44 Kimi uzmanlar, kıyıdaş ülkelerin iddialarının sunulduğu gibi kabul edilmesi
durumunda, Arktik deniz yatağının % 88’inin bu ülkelerin münhasır ekonomik bölgeleri
çerçevesinde değerlendirileceğini, sadece merkezdeki küçük bir halkanın “insanlığın ortak mirası”
kapsamına alınacağını belirterek, bu durumda Çin’in bölge kaynaklarından yararlanma
stratejisinin ciddi şekilde zayıflayacağını ileri sürmektedirler.45
Yine, Çin’in bölgeye yönelik en büyük beklentilerinden birini oluşturan yeni seyir güzergâhlarının
kullanıma açılması konusu da hukuki ihtilaflardan uzak bir alan olmayıp, RF’nin Kuzey Denizi
Rotası’nın halihazırda ulaşıma müsait durumundaki bölümlerinin kendi “iç suları” içine girdiğini,
Kanada’nın da Kuzeybatı Geçidi’nin ülkesinin “tarihi iç sularını” oluşturduğunu ilan etmesi bu
ihtilafların yansımalarıdır.46 Söz konusu bölgelerin “iç su” ya da “uluslararası suyolu” olarak kabul
edilmeleri, bu bölgelerde uygulanacak hukuki rejimi etkileyeceğinden, Çin özellikle Kuzey Denizi
Rotası’nın kullanımı konusunda RF’yle işbirliği içinde hareket etmekte ve RF’nin çok yüksek geçiş
ücretleri talep etmemesini, böylelikle kısalan seyir rotaları sayesinde elde edeceği potansiyel gelirin
bir bölümünü kaybetmemeyi garanti altına almaya çalışmaktadır.47
Çin’in Kuzey Kutbu’ndaki menfaatlerini ilişkilendirdiği bir başka hukuki dayanak da yukarıda sözü
edilen Svalbard Anlaşması’dır. Çin, bu anlaşmadan yararlanmak suretiyle 2004 yılında Svalbard’da ilk
araştırma istasyonunu kurmuştur. 48
-
Çin’in Bölge Ülkelerine Yönelik Ekonomi Diplomasisi:
Çin’in Kuzey Kutbu’na yönelik stratejisinin önemli bir ayağını da Arktik Konsey’in daimi üyeleri
olan ülkelerle sürdürdüğü özel ilişkiler oluşturmaktadır. Bunlar arasında İskandinavya ülkeleri ile
İzlanda öne çıkmakta olup, Çin bir kısmını stratejik konumlarından (İzlanda gibi), bir kısmını sahip
olduğu kaynaklardan (İsveç ile Danimarka-Grönland gibi), bir kısmını da diplomatik güçleri ve
araştırma kapasitelerinden (İsveç gibi) ötürü önemli bulduğu bu ülkelerle çeşitli siyasi ve ekonomik
ortaklıklar geliştirmektedir. Bu çerçevede, Kuzey Kutbu’nda seyrüsefer, doğal kaynak çıkarılması,
akademik değişimler ve ortak araştırma alanlarında söz konusu ülkelerle işbirliği anlaşmaları imzalayan
Çin, Arktik Konsey’deki sürekli gözlemci üyelik talebi konusunda bu ülkelerden destek almayı da
başarmıştır. İskandinav ülkeleri ve İzlanda’nın son yıllarda Çin’e yaklaşmalarının arkasındaki temel
etken ise, Euro Bölgesi’nin içinde bulunduğu mali kriz ortamında, Çin’in giderek artan ekonomik
potansiyelinden yararlanmak gibi görünmektedir.
Çin’in bölgede özellikle ilgilendiği, bölge ülkeleri arasında da Çin’e en çok ilgi gösteren
ülkelerin başında Danimarka gelmektedir. 2008 yılında ilişkilerini stratejik ortaklık düzeyine çıkartan
iki ülke teknoloji, bilim ve ticaret alanlarında işbirliği yapma hususunda mutabık kalmışlardır. Bununla
birlikte Çin, art arda göreve gelen Danimarka’nın iki Başbakanı’nın Dalai Lama’yı resmi konutlarında
44
“China’s Arctic Aspirations”, a.g.e, s. 18.
A.g.e ve “Race to the North: China’s Arctic Strategy and Its Implications”, a.g.e., s. 74.
46
A.g.e, s. 75.
47
“China and the Arctic: Objectives and Obstacles”, a.g.e. s. 8.
48
“China’s Arctic Aspirations”, a.g.e, s. 18
45
9/15
kabul etmeleri üzerine, 2009 yılında bu ülkeyle ilişkilerini dondurmuştur. Danimarka, 2010 yılında
Çin’le ekonomik ilişkilerine öncelik verme yönünde stratejik bir tutum değişikliğine giderek,
Parlamento’dan “tek Çin” politikasını destekleyen bir karar çıkartmış ve takip eden süreçte Çin’i insan
hakları gibi konularda rahatsız edecek adımlardan kaçınmaya başlamıştır. Danimarka, Mayıs 2010’da
Çinli yatırımcılar ve girişimcilerden oluşan ilk heyeti kabul etmiştir. Bu ziyaret sırasında taraflar
arasında enerji, yeşil ekonomi, tarım ve gıda güvenliği alanlarında 740 milyon ABD Doları tutarında
sözleşme ve niyet mektubu imzalanmış; aynı yıl Danimarka’nın Çin’e ihracatı % 17, Çin’den ithalatı ise
% 25 oranında artmıştır.49 İki ülke arasındaki ticari ilişkiler 2011 yılında %18,3 oranında artarak 9,26
milyar ABD Doları’na ulaşmıştır. Karşılıklı yatırımlar kapsamında, Çin’in özellikle yenilenebilir enerji,
deniz taşımacılığı, farmakoloji, tarımsal üretim, gıda emniyeti, atık ve su yönetimi gibi alanlarda
Danimarka’nın uzmanlığından yararlandığı, Danimarka’nın ise elektronik, genetik ve gemicilik
sektörlerinde faaliyet gösteren Çinli şirketleri ülkesine çektiği gözlenmektedir.50
Çin’le ilişkilerini geliştirmede, idaresi altında bulunan Grönland’ın sahip olduğu nadir
mineraller, demir cevheri, uranyum, kurşun, çinko, petrol ve değerli taşlar gibi zengin hidrokarbon,
mineral ve maden rezervlerini pazarlık unsuru olarak kullanan Danimarka, böylelikle Çin’in Kuzey
Kutbu kaynaklarına erişiminin ana kapısını oluşturur hale gelmiştir. 2009 yılında özel bir Çinli
maden şirketi güney Grönland’daki metal ve minerallerin araştırılması hakkını elde etmiş, ardından
başka bir Çinli şirket de İngiliz Nordik Mining Şirketi’yle bölgede ortak maden araştırması projesine
yatırım yapmıştır.51 Halihazırda Çinli şirketlerin bölgedeki en büyük yatırımını İngiliz London Mining
şirketiyle birlikte yürüttükleri, 2015 yılından itibaren başkent Nuuk’un kuzeydoğusundaki Isua
madeninden yılda 15 milyon ton demir cevheri çıkartılması projesi oluşturmaktadır. Keza, 2016 yılından
itibaren dünyadaki nadir element talebinin %20’sini ve önemli miktarda uranyum üretmesi beklenen
Kvanefjeld madenlerinin de, dünyadaki en büyük nadir mineral üreticisi Inner Mongolia Baotou gibi
Çinli şirketlerin ilgi odağı olacağı tahmin edilmektedir.52 Çin’in ülkenin gelecekteki kalkınmasında
önemli rol oynayacağını düşünen Grönland, bu ülkeye Arktik Konsey’de sürekli gözlemci üye statüsü
verilmesini desteklemiştir.53
Çin’in önceki Devlet Başkanı Hu’nun Haziran 2012’de Danimarka’ya gerçekleştirdiği resmi
ziyaret, Çin’den Devlet Başkanı düzeyinde Danimarka’ya ve Nordik ülkelerine yapılan ilk ziyaret
olması itibariyle büyük dikkat çekmiştir. Ziyaret kapsamında iş çevrelerinin büyük ilgi gösterdiği
Danimarka-Çin İş ve Ticaret Forumu düzenlenmiş ve Danimarka şirketleriyle Çinli şirketler arasında
yaklaşık 2,5 milyar Euro’luk 14 ticari anlaşma imzalanmıştır. Ayrıca Danimarka’nın yenilenebilir enerji
alanında faaliyet gösteren en büyük firmalarından Vestas’ın rüzgâr tribünü üreten Varde’deki
fabrikasının Çin’in Titan firmasına satışı gerçekleşmiştir. Hu’nun ziyaretinden kısa bir süre sonra,
Danimarka Başbakanı Schmidt’in Eylül 2012’de Çin’e gerçekleştirdiği ziyaret ikili ilişkilerin kazandığı
ivmeyi teyit etmiştir. Danimarka’nın Çin’le ilişkilere verdiği önemin sembolik bir göstergesini de bu
ülkenin en büyük dış temsilciğinin Pekin’de bulunması ve bu temsilciliğin Vaşington’dakinin iki katı
49
“China’s New Strategic Target: Arctic Minerals”, The Wall Street Journal, 18 Ocak 2012.
“China-Denmark Strategic Partnership Moves Forward on Fast Track”, Xinhua, 15 Eylül 2012.
51
“China’s Arctic Aspirations”, a.g.e, s.8.
52
“The Snow Dragon: China’s Strategies In the Arctic”, a.g.e, s. 63.
53
“From Great Wall to Great White North”, a.g.e, 8.
50
10/15
büyüklükte olması teşkil etmektedir.54 Çin’in Kuzey Kutbu’nda “doğal ve meşru ekonomik ve bilimsel
çıkarları olduğunu” düşünen Danimarka, Çin’in Arktik Konsey’de sürekli gözlemci statüsüne destek
vermiştir.55
Çin, 2008 mali krizinden en çok etkilenen ülkelerin başında gelen İzlanda’yı da Kuzey Kutbu’na
erişimi açısından stratejik önemde görmüş ve bu ülkeye yüklü miktarda mali yardım ve yatırımda
bulunmuştur. İzlanda Çin’in mali yardımına büyük önem vermiş; dönemin İzlanda Başbakanı son altı
yılda Çin’e beş kez ziyaret gerçekleştirmiş; ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya ve İspanya’dan
gelen heyetlerin toplamından çok daha fazla Çinli heyeti ülkesine kabul etmiş ve Çin’le temaslarında
ülkesini Kuzey Kutbu’na ulaşımda potansiyel “aktarma merkezi-transhipment center” olarak lanse
etmiştir.56 Geçtiğimiz on yılda Çin bu ülkeyle ekonomik ilişkilerini sürekli olarak artırmış, Çin’in ikinci
büyük petrol ve gaz şirketi China Petroleum Chemical Cooperation ülkedeki jeotermal kaynakları ve
jeotermal teknolojiyi ortaklaşa geliştirmek üzere İzlanda’yla anlaşmaya varmış57 ve iki ülke arasında
serbest ticaret anlaşması görüşmeleri başlamıştır.58
Dönemin Başbakanı Wen Jiabao’nun, beraberinde 11 Bakan ve Bakan Yardımcısı’yla Nisan
2012’de İzlanda’ya gerçekleştirdiği ziyaret, Çin’den 41 yıl sonra Başbakan düzeyinde İzlanda’ya
yapılan ilk ziyaret olmuştur. Ziyaret sırasında imzalanan 6 anlaşma ve bildirgenin ikisi doğrudan
Kuzey Kutbu’na ilişkindir. İmzalanan Çerçeve Anlaşma’yla iki ülkenin Kuzey Kutbu’na ilişkin
meselelerde birlikte hareket etmeleri; Anlayış Muhtırası’yla da denizcilik, kutup bilimi ve teknoloji
alanlarında işbirliği yapmaları öngörülmüştür.59 Ziyaretin başlıca gündem maddelerinden birini de
jeotermal enerji teşkil etmiş olup,bu kapsamda İzlandalı Orka Enerji Şirketi Çin’in Sinopec Grubu’yla
Çin’de konut ısıtmasında ve elektrik üretiminde jeotermal enerjinin geliştirilmesi konusunda anlaşma
imzalamıştır.60 İki ülkenin, Çin’in İzlanda’da bir Kuzey Kutbu araştırma merkezi kurması konusunda
da görüşmeler yürüttüğü bildirilmektedir.61 Takip eden dönemde, Çin’in “Kar Ejderhası” isimli
buzkıran gemisi ekibinin gerçekleştirdiği Kuzey Kutbu seferinde uğradığı İzlanda’da, bizzat Devlet
Başkanı’nca karşılanıp, Devlet Başkanlığı ikametgâhında ağırlanması da İzlanda’nın Çin’le ilişkilere
verdiği önemi göstermesi itibariyle dikkat çekmiştir.62
Çin’in İzlanda’ya verdiği önemi göstermesi kapsamında dikkat çeken diğer bir husus ise, bu
ülkenin Reykjavik’deki 250 milyon Dolarlık yeni büyükelçilik binasının başkentteki en büyük dış
temsilcilik olması ve 500 kişinin çalışabileceği bir kapasiteye sahip bulunmasıdır.63 Reykjavik’deki en
büyük misyona sahip Avrupalı ülke olan Fransız Büyükelçiliği’nde 20’den az kişinin; ABD’nin
54
“China’s New Strategic Target: Arctic Minerals”, a.g.e.
“Race to the North: China’s Arctic Strategy and Its Implications”, a.g.e, s. 72.
56
“The Snow Dragon: China’s Strategies in the Arctic”, a.g.e., s. 63.; “Iceland For Sale-Chinese Tycoon Seeeks to
Purchase 300 km² of Wilderness”, Malte Humpert, The Arctic Institute, 2 Eylül 2011.
57
“Iceland For Sale-Chinese Tycoon Seeks to Purchase 300 km² of Wilderness”, a.g.e.
58
“China’s Wen in Iceland, eyes on Arctic riches”, www.reuters.com/ , 20 Nisan 2012.
59
“China Strengthens Arctic Cooperation with Iceland”, BarentsObserver, 24 Nisan 2012.
60
“China’s Wen in Iceland, eyes on Arctic riches”, a.g.e.
61
“Polar Stakes: China’s Polar Activities As a Benchmark For Intentions”, Anne-Marie Brady, China Brief, 20
Temmuz 2012, Cilt XII, Sayı 14, s. 12
62
“China Knocks on Iceland’s Door”, Einar Benediktsson&Thomas R. Pickering, The New York Times, 12 Mart 2013.
63
“China pours cash into melting in bid to win influence”, The Guardian, 18 Mart 2013.
55
11/15
Reykjavik Büyükelçiliği’nde ise 70 civarında personelin çalıştığı göz önüne alındığında64, Çin’in
320.000 nüfuslu İzlanda’da bu denli büyük bir diplomatik varlık sürdürebilecek potansiyelinin
bulunması, bu ülkeye stratejik bakışının göstergesi olarak yorumlanmaktadır. Öte yandan, taraflar
arasında müzakereleri 6 yıldır sürdürülen Serbest Ticaret Anlaşması 15 Mayıs 2013 tarihinde Pekin’de
imzalanmış olup,65 İzlanda böylece, Çin’le Serbest Ticaret Anlaşması imzalayan ilk Avrupa ülkesi
olmuştur.
Kuzey Kutbu’nda önemli konuma sahip diğer bir ülke olan Norveç’e gelince, 2010 yılında Nobel
Barış Ödülü’nün Çinli muhalif Lui Xiaobo’ya verilmesinden önce, Çin ile Norveç arasındaki diplomatik
ve ticari ilişkiler hızlı şekilde gelişmiştir. 2009 yılında iki ülke arasında Arktik meselelere ilişkin resmi
ikili diyalog mekanizması kurulmuş ve iklim değişikliği, Kuzey Kutbu politikaları, kutup araştırmaları,
enerji kaynakları ve seyrüsefer güzergâhları gibi konular bu format çerçevesinde ele alınmıştır. Diyalog
mekanizmasının 2009 yılındaki ilk toplantısında iklim değişikliği ve kutup araştırmaları ortak
menfaatlerin en güçlü olduğu alanlar olarak tanımlanmıştır.66 O dönemde Çin’in Arktik Konsey’deki
mevcudiyetine olumlu bakan Norveç’ten, Çin’in ilişkileri dondurması ve çeşitli yumuşak yaptırımlar
uygulamaya başlamasının ardından zaman zaman aksi yönde beyanlar gelmişse de, son olarak Norveç
Dışişleri Bakanı Çin’in Konsey’de sürekli gözlemci üyeliğine güçlü destek verdiklerini açıklamıştır.67
Çin, diğer bölge ülkeleriyle de Kuzey Kutbu’na yönelik işbirliğini geliştirmeye çalışmaktadır. Bu
çerçevede, Kuzey Kutbu’nun çok kapsamlı ve farklı parametreler üzerine oturan Çin-ABD ilişkilerinde,
2010 yılından itibaren ikili Stratejik ve Ekonomik Diyalog kapsamında fazlaca önem verilmeyen bir
konu olarak ele alınmasına karşın68, Çin’in RF ve Kanada’yla Kuzey Kutbu meselelerinde dikkat çekici
seviyede ilişkiler tesis ettiği gözlenmektedir.
Kuzey Kutbu’nda enerji ve seyrüsefer alanlarında işbirliğinin geliştirilmesi, Çin’in RF’yle
ilişkilerinin önemli bir boyutunu oluşturmaktadır. RF, Kuzey Buz Denizi’ne olan devasa büyüklükteki
kıyı şeridiyle, hem kuzeyden doğuya Arktik geçişini (Kuzey Denizi Rotası) kontrol etmekte, hem de
bölgedeki enerji kaynaklarının büyük bölümünün kendi münhasır ekonomik bölgesinde bulunması
avantajından yararlanmaktadır. Bölgede kısa vadede büyük çaplı doğal kaynak üretimine başlama
planları yapan RF, Çin’e bu alandaki en muhtemel yatırım ortağı olarak bakmaktadır. RF’yle enerji
alanındaki işbirliğinin geliştirilmesi Çin’in başlıca öncelikleri arasında bulunmakta; Çin böyle bir
işbirliğinin kendisine hem hidrokarbon kaynakları, hem de seyir güzergâhları açısından Kuzey
Kutbu’na erişim imkânı sağlayacağını düşünmektedir.
Bugüne kadar ortaya çıkan gelişmeler, Çin’in bu düşüncelerinin gerçekleşmesi ihtimalini
kuvvetlendirmektedir. Nitekim RF, 2009’da Çin’i, Kuzey Kutbu’nun kendi egemenliğindeki offshore
alanlarda hidrokarbon çıkartılması ve işletilmesi projelerine davet etmiş, Ağustos 2010’da ilk Rus
petrolü Kuzey Denizi Rotası’nı kullanarak Çin’e ulaşmış, bunu Kasım 2010’da Çin Ulusal Petrol
Şirketi ile Rus denizcilik şirketi Sovcomflot arasında imzalanan ve Kuzey Denizi Rotası’nın ortaklaşa
64
“China and the Northern Rivarly”, International Herald Tribune Rendezvous, 5 Ekim 2012.
www.mfa.is/news-publications /nr/7655
66
“China Prepares For An Ice-Free Arctic”, a.g.e, s. 11.
67
“China pours cash into melting Arctic in bid to win influence”, a.g.e.
68
“China’s Arctic Aspirations”, a.g.e, s. 20
65
12/15
kullanımına ilişkin prosedürleri belirleyen uzun dönemli bir anlaşma takip etmiş, ardından 2011
yılında RF ve Norveç’te çıkartılan büyük miktarda demir cevheri ile RF’nin Beyaz Denizi’ndeki limanı
Vitino’dan yüklenen metan ve petrol Kuzey Denizi Rotası’ndan Çin’e taşınmıştır. Ocak 2011’de Çin
Ulusal Petrol Şirketi ile Rus Rosneft Petrol Şirketi arasında Kuzey Kutbu’ndaki mineral rezervlerinin
ortaklaşa araştırılmasına ilişkin bir memorandum imzalanmış69; 2012 yılında ise Yakutistan gibi RF’nin
Kuzey Kutbu’ndaki bölgeleriyle işbirliği anlaşmaları imzalayan Çin, bu çerçevede Verkhoyansk
bölgesindeki Ziryanka kömür madeniyle Şanghay arasında Kuzey Denizi Rotası’ndan geçen bir
ticaret koridorunun açılmasını finanse etmeye başlamıştır. Bu yeni koridorun kısa sürede yılda 60.000
ton kömürü Çin’e ulaştırması beklenmekte olup, bu Çin’in toplam kömür tüketimi içinde fazla bir değer
ifade etmiyorsa da, iki ülkenin enerji işbirliğine uzun vadeli yaklaşımlarına ışık tutması bakımından
önem taşımaktadır.70
Çin’in yeni Devlet Başkanı Xi Jinping, Mart 2013’te ilk yurt dışı ziyaretini RF’ye
gerçekleştirmiştir. Jinping’in ziyaretine iki ülke arasındaki enerji projeleri damgasını vurmuştur. Bu
çerçevede, Rus Rosneft Şirketi’nin Çin Kalkınma Bankası’ndan alacağı 2 milyar Dolarlık kredi
karşılığında, Çin’e 25 yıl süreyle petrol tedarik etmesine ilişkin bir anlaşma imzalanmış, böylelikle
yıllık 15 milyon ton olan petrol arzının 31 milyon tona çıkarılması öngörülmüştür. İki ülke, RF’den
Çin’e doğal gaz arzının 60 milyar metreküpe çıkarılmasını öngören, 30 yıllık doğal gaz ticareti
konusunda da prensipte anlaşmaya varmıştır. Ziyaret marjında, Çin’in Kuzey Kutbu’ndaki
hidrokarbon kaynaklarına erişimini güvence altına alacak yeni bir adım daha atılarak, Çin Ulusal
Petrol Şirketi’nin RF’nin Kuzey Kutbu’ndaki üç offshore alanında Rosneft’le birlikte ortak arama
çalışmaları yapması hususunda mutabakata varılmıştır. Bu, daha evvel Statoil, Exxon Mobil ve Eni
gibi şirketlerle sondaj çalışmalarının finansmanı anlaşmaları yapan RF’nin Asyalı bir şirketle yaptığı ilk
anlaşma olmuştur.71
Kanada da, Kuzeybatı Geçidi’nin yönetimini elinde bulundurmasının yanı sıra, Nisan 2013’ten
itibaren iki seneliğine Arktik Konsey’in dönem başkanlığını üstlenmesi itibariyle de Çin açısından
özel önem taşımaktadır. Çin, halihazırda Kanada’nın ikinci büyük ticari ortağı ve 2011 yılındaki 20
milyar Doları aşan düzeyiyle yedinci büyük doğrudan dış yatırım tedarikçisi konumundadır. Geçtiğimiz
son iki yılda Çin’in Sinopec ve Ulusal Offshore Petrol Şirketi gibi devlet şirketleri Kanada’nın enerji
sektörüne 16 milyar Dolar’dan fazla yatırım yapmışlardır. Kanada’da çıkartılan minerallere yönelik
talebin % 50’si Çin’den kaynaklanmakta olup, bu durumun Çin’in Kanada’nın en büyük ticari ortağı ve
Kuzey Kutbu’ndaki topraklarında en büyük yabancı yatırımcı olma potansiyelinin göstergesi olduğu
belirtilmektedir.72 Nitekim, Şubat 2012’de Çin’in en büyük petrol ve gaz üretim ve dağıtım şirketi
PetroChina, Kanada’da Royal Dutch Shell’e ait Groundbirch’deki kaya gazı sahasının % 20’sini satın
almış olup, bu satış Çin’e Kuzey Kutbu’ndaki hidrokarbon kaynaklarına erişim anlamında önemli bir
imkân daha sağlamıştır. 73
69
“The Arctic Vector of Chinese Globalization”, a.g.e
“The Snow Dragon: China’s Strategies in the Arctic”, a.g.e, s. 66.
71
“Russia Give China Arctic Access as Energy Giants Embrace”, a.g.e.
72
“Race to the North: China’s Arctic Strategy and Its Implications”, a.g.e, s. 72.
73
“China’s Arctic Powerplay”, a.g.e.
70
13/15
Kanada Başbakanı S. Harper’ın Şubat 2012’de Çin’e gerçekleştirdiği resmi ziyaret uluslararası
kamuoyunda dikkat çekmiştir. Yorumlarda Harper’ın ziyaretinin, Obama Yönetimi’nin Ocak 2012’de
TransKanada Keystone XL Boru Hattı Projesi’ni reddetmesinin hemen ardından gerçekleşmiş olmasına
işaret edilerek, ziyaretin Kanada’nın enerji pazarlarını ve ticaret ortaklarını çeşitlendirme stratejisi
çerçevesinde gerçekleştiği kaydedilmektedir.74 Çin’in ise, Kanada Başbakanı’nın ziyaretine, ikili
ekonomik ilişkileri geliştirmenin yanı sıra, Arktik Konsey’de sürekli gözlemci üyelik statüsü arayışında
bir fırsat olarak baktığı belirtilmiştir.75 Ziyaretten sonraki dönemde Çin’in Kanada’daki enerji
yatırımlarının hız kazandığı gözlenmiştir. Bu bağlamda, önce Aralık 2012’de Çin’in enerji devlerinden
PetroChina, Kanada’nın en büyük doğal gaz üreticisi Encana’yla 2,18 milyar Dolarlık bir anlaşma
yaparak Alberta eyaletindeki doğal gaz projesinde % 49,9 oranında hisse satın almış; ardından 2013 yılı
başında Çin Ulusal Denizaşırı Petrol Şirketi CNOOC, Kanada’nın 12’inci büyük petrol şirketi
Nexen’i satın alarak, Çinli şirketlerin bugüne kadar yurtdışında yaptıkları en büyük alımı (15 milyar
100 milyon Dolar) gerçekleştirmiştir. 76
-
Bilimsel Faaliyetleri :
Kutup araştırmaları konusunda en güçlü ülkelerden biri olan ve Antarktika ile ilgilenmeye çok daha
uzun yıllar önce başlayan Çin’in Kuzey Kutbu’na yönelik bilimsel ilgisi ilk kez 1995 yılında, bir grup
Çinli bilim adamının bölgeye gerçekleştirdikleri ilk seyahatten sonra başlamıştır. 1996 yılında
Uluslararası Kuzey Kutbu Bilim Komitesi’ne katılarak bölgeye yönelik ilgisini ortaya koyan Çin, 19992012 yılları arasında “Kar Ejderhası” isimli buzkıran gemisiyle beş geniş kapsamlı Kuzey Kutbu
araştırma seferi düzenlemiştir. Çin, 2004 yılında Norveç’in Svalbard Takımadası’ndaki Ny-Alesun’da
sürekli araştırma merkezini kurmuş, 2005 yılında Arktik Bilim Zirvesi Haftası’na ev sahipliği yapmış;
2007-2009 yılları arasında da Uluslararası Kutup Yılı Programı’na katılmıştır.
Çin’de Kutuplar’a yönelik araştırmalar yapan araştırma kurumlarının ve akademisyenlerin temel
görevinin, karar alıcıların Kutup konularını anlamalarına yardımcı olmak ve siyaset önerisinde
bulunmak olduğu belirtilmektedir.77 Bu çerçevede Çin’in Kuzey Kutbu’yla ilgilenen başlıca bilimsel
kuruluşları şunlardır:
* Çin Kutup Araştırmaları Enstitüsü: 120’den fazla kişinin çalıştığı bu enstitü, Çin
Kuzey Kutbu ve Antarktika İdaresi’nin yönetiminde olup, ülkenin Kutup seferlerinden sorumludur.
2009 yılında enstitü bünyesinde Kuzey Kutbu Stratejik Araştırma Bölümü tesis edilmiş olup, bu bölüm
sosyal bilimler çerçevesinde Kuzey Kutbu’na yönelik araştırmalar yapmak isteyen Çinli akademik
kuruluşlara ve bireylere finansman sağlamakta ve bu çalışmaların genel planlamasını ve
koordinasyonunu yürütmektedir. Çin Kutup Araştırma Enstitüsü, Çinli karar alıcılar ile akademik
dünya arasındaki bağlantıyı oluşturmaktadır.
* Şanghay Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü: Ülkenin uluslararası ilişkiler alanındaki en
itibarlı kuruluşlarının arasında yer alan bu enstitüde, halihazırda Kuzey Kutbu’nda küresel yönetim,
74
“7 Big Topics for Harper’s China Trip”, CBC News, 4 Şubat 2012.; “Harper’s Strategic Partner China Yields
Investment Deal”, CBC News, 8 Şubat 2012.
75
“China Hints It Wants Access to Arctic Resources”, The Huffington Post, 2 Şubat 2012.
76
“Çin En Büyük Yurtdışı Alımını Enerjide Yaptı”, CRI online, 1 Mart 2013.
77
“China’s Arctic Aspirations”, a.g.e, s. 4
14/15
Kuzey Kutbu’nda Çin-Nordik işbirliği ve RF’nin Kuzey Kutbu stratejileri üzerine hükümet destekli
projeler yürütmektedir.
* Çin Denizcilik Meseleleri Enstitüsü: Devlet Okyanus İdaresi bünyesinde yer alan bu
enstitü, Çin’in denizcilik politikası, deniz hukukuna ilişkin konular ile ülkenin bu alandaki menfaatleri
üzerine araştırmalar yapan çekirdek kuruluştur.
* Çin Bilimler Akademisi: Devlet hiyerarşisinde bakanlık düzeyinde kabul edilen bu
kuruluş, ülkenin doğa bilimleri, teknoloji bilimleri ve ileri teknolojiye dayalı inovasyon alanlarındaki
temel araştırma birimidir. Bu akademi bünyesinde kurulan çeşitli enstitüler Kuzey Kutbu’ndaki çevre ve
iklim değişiklikleri hakkındaki bilimsel çalışmaları yürütmektedir.
Çin’de Hükümet, üniversiteler bünyesindeki (özellikle Dalian Denizcilik Üniversitesi, Çin Okyanus
Üniversitesi gibi) Kuzey Kutbu araştırma merkezlerini de finanse etmekte; bu merkezlerdeki
araştırmacılar da sadece araştırma yapmak ve yayınlamakla kalmamakta, aynı zamanda bazen “gizli”
gizlilik derecesi de bulunan, politika önerileri de üretmektedirler. Yine üniversitelerde görev yapmakta
olan kimi siyaset bilimciler de Kuzey Kutbu jeopolitiği üzerine hükümet destekli projeler
yürütmektedirler. 78
Halihazırda Çin, Antarktika ve Kuzey Kutbu’na yönelik yıllık seferleri için 15 milyon Dolar
harcamakta, Kuzey Kutbu’ndaki üssün maliyeti ile Çin Kutup Araştırmaları Enstitüsü ve Devlet
Okyanus İdaresi bünyesindeki Kuzey Kutbu ve Antarktika İdaresi’nin masrafları, Pekin’in Kutuplar
alanındaki harcamalarını 60 milyon Dolar’a yükseltmektedir. Bu Çin açısından çok büyük bir rakam
değilse de, Çin son beş yıldır kutup malzeme ve donanımlarına büyük harcamalar yapmak suretiyle,
bölgenin ABD gibi yerleşik güçlerine fark atmaktadır. 79
Çin’in 2011-2015 arası dönemi kapsayan Beş Yıllık Kalkınma Planı, deniz ekonomisinin teşvik
edilmesini, entegre deniz araştırmaları ve haritacılığın güçlendirilmesini ve kutup ve okyanus
araştırmalarının etkin şekilde gerçekleştirilmesini öngörmektedir.80 Söz konusu planda 2015’ten önce üç
Kuzey Kutbu seferi düzenleyeceğini ilan eden Çin, bu çerçevede öncelikle 2014 yılında 198 milyon
Dolarlık, 8000 tonluk yeni araştırma maksatlı buzkıran gemisini hizmete almayı, böylelikle daha sık
kutup keşif ve araştırma gezileri düzenlemeyi planlamaktadır. Çin, ikinci buzkıran gemisinin de
devreye girmesiyle birlikte ABD ve Kanada’nın sahip olduğundan daha büyük ve daha nitelikli bir
buzkıran gemisi kapasitesine kavuşacaktır. Çin aynı zamanda, Arktik güzergâhlarda seyrüsefere uygun
dökme yük taşıyan gemiler ve tankerler ile Kuzey Kutbu’nun zor hava koşullarına dayanıklı uçaklar
inşa etmekte, derin su sondaj kabiliyetini geliştirmekte81, Şanghay’da yeni bir kutup yerleşkesi kurmakta
ve kutup alanında çalışmalar yapan bilim adamlarının sayısını 200’den 1000’e çıkartmaya
hazırlanmaktadır.82 Çin ayrıca, yukarıda da belirtildiği gibi, İzlanda’yla yürüttüğü müzakerelerin olumlu
sonuçlanması halinde ikinci Kuzey Kutbu araştırma merkezini bu ülkede açacaktır.
78
A.g.e, s. 4-7.
“Polar Stakes: China’s Polar Activities as Benchmark for Intentions”, a.g.e, .s 12.
80
“From Great Wall to Great White North”, a.g.e.,s . 3.
81
“Race to the North: China’s Arctic Strategy and Its Implications”, a.g.e, s. 69.
82
“Polar Stakes: China’s Polar Activities as Benchmark for Intentions”, a.g.e, s.12.
79
15/15

Benzer belgeler