Türkiye işçi cehennemi

Transkript

Türkiye işçi cehennemi
cmyk
12 Eylül
Eylül nasýl
nasýl hatýrlanmalý
hatýrlanmalý
12
Zengin sevdalýsý
anayasa istemiyoruz
AKP’nin seçim ve cumhurbaþkaný zaferlerinin ardýndan anayasa tartýþmalarý hýzla yaygýnlaþýyor. Düzenin hakim güçleri arasýndaki güçler dengesinin yeniden yapýlandýrýlmasýnýn köþetaþlarýndan biri de muhakkak ki bu raundda yaþanacak. Hýzla uluslarasý
sermaye ile baðlarýný geliþtiren ve küresel bir oyuncu olmaya çalýþan sermaye kesimleri, devlet ile iliþkilerini bu yeni koþullarda yeniden tanýmlamak istiyorlar. Sermaye içindeki öbekler arasý çekiþmelerin, yeni bir plan çerçevesinde uzlaþtýrýlmaya çalýþýlmasýnýn
bir ihtiyaç olarak görülmesi ortaya bir “sivil” anayasa tartýþmasý çýSAYFA 2’DE
kardý.
SAYFA 3’TE
Ýsteyen okurlarýmýza ücretsiz
Linux veriyoruz/gönderiyoruz
[email protected]
0212 584 31 05
22 EYLÜL 2007
SAYI: 22 / 1 YTL
AYLIK H ALK G AZETESÝ
Patronlarýn kar hýrsý ve devletin göz yummasý sonucunda binlerce iþçi iþ “kazalarýnda” hayatýný yitiriyor
Türkiye iþçi cehennemi
Tuzla’da halk
yýkýmlara direndi!
AKP hükümeti “kentsel dönüþüm” adý altýnda
yürüttüðü yýkým
çalýþmalarýna seçimlerden sonra
hýz verdi. Seçimlere kadar erzak
ve kömür yardýmlarýyla aldattýðý yoksul halka,
þimdi yýkým ekipleri ve polis
gücüyle saldýrýyor, onlarý sokaða atýyor.
SAYFA 5’TE
Sözümüz Var
Kamyon kasalarýna balýk istifi taþýnan tarým iþçileri yollarda can veriyor. Taþeron iþçiler kanalizasyon borularýnda boðuluyor. Maden ocaklarýnda ölümlerin ardý arkasý kesilmiyor.
Tersanelerde, fabrikalarda, inþaatlarda iþ cinayetleri sürüyor. Gözü dönmüþ dershane patronlarýnýn insafýna
terk edilen genç öðretmenler þiddete
maruz kalýp sakatlanýyor.
21. yüzyýlda köleliðe geri dönüyoruz.
Türkiye yoksullar, emekçiler için
tam bir cehenneme dönmüþ durumda. Patronlar içinse tam bir cennet.
Vergi muafiyetleri, teþvikler, krediler
parababalarýna akýyor. Onlarýn iþleri
þimdilik týkýrýnda. Ama sadece þimdilik… Çünkü iþçiler býkmadan usanmadan cennetin kapýlarýný tekmelemeye devam ediyor. Yeryüzü
cennetini kamulaþtýrmak adýna.
Ortaboy eðitim büyük boy çeliþki
SAYFA 5’TE
Ýþçi Hakký
Metin
Burak
Ýkramiye ve fazla mesailer
için yapýlacak mücadele
SAYFA 9’DA
Kedi Gözü
Mert
Sinan
Balçýk ve güneþ
SAYFA 11’DE
SAYFA 3’TE
Novamed fabrikasýnda bir yýldýr grev yapan
81 kadýn iþçiden biri olan Meryem Yýlmaz, kendisiyle röportaj yapan gazeteciye öfkeli bir ses
tonuyla: “Sadece ekmeðimiz deðil, onurumuz iSAYFA 6’DA
çin de direniyoruz” diyor.
Tersane iþçileri artýk ölmek
istemiyor
Ölümü göster sýtmaya razý et
E. Hüseyin
Hançer
Bakmak ve görmek
Novamed’de 81 kadýn iþçi
1 yýldýr grevde
AKP istikrar getirdiðini söyleyerek, bizleri liberal politikalarýna razý etmeye çalýþýyor.
Özelleþtirmeler ile yýlda devlet kasasýna milyarlarca dolarlýk
karlar býrakmýþ olan kamusal iþletmeler satýldý, birkaç aileye
peþkeþ çekildi. Telekom, TÜPRAÞ, Karabük Demir Çelik bunlarýn sadece bir kýsmý. Örneðin
TÜPRAÞ, yýlda yaklaþýk 1 milyar dolar kar ediyor ve koç grubuna 5-6 yýllýk karýna satýldý.Türkiye’nin aldýðý tüm petrolü
rafine eden tek þirket artýk devletin deðil 3-5 kapitalistin kasasýný
dolduracak. AKP’nin neoliberal
politikalarý önceki kuþaklarýn
toplumsal birikimlerini çarçur
etti.
Emeklilik, eðitim ve saðlýkta
özelleþtirmeler ve ticarileþtirmeler yoðunlaþtý.
SAYFA 4’TE
15 Eylül günü saat 17:00’de Limter-Ýþ
Sendikasý’nýn çaðrýsýyla Tuzla Ýçmeler
Tren Ýstasyonu’nda iþ cinayetleri ve yýSAYFA 7’DE
kýmlar protesto edildi.
Teksim iþçileri haklarýný arýyor
Merter’de bulunan ve 400 iþçinin çalýþtýðý Teksim Giyim San Tic Ltd
Þti’nde iþçiler, iþyerlerinde yaþadýklarý
hukuksuzluklarýn düzeltilmesi için 2
aydýr mücadele ediyorlar. Bu süreçte iþten atýlan iþçiler, 27 Aðustos’ta fabrika
önünde bir basýn açýklamasý düzenleyerek haksýz yere iþten çýkarýlmalarý protesto ettiler. Ýþçiler 2 aydýr fazla mesailere kalmýyorlar ve çalýþma saatlerinin
düzeltilmesini istiyorlar. SAYFA 8’DE
2 GÜNDEM
Sivil ama zengin sevdalýsý
dalýsý
anayasa istemiyoruz
Dayanýþma
AKP’nin seçim ve cumhurbaþkaný bir güç dengesi ve oluþan yeni koþullar ya dökebiliyor. Benzeri bir ruh hali
zaferlerinin ardýndan anayasa tartýþma- yeni bir anayasanýn da zeminini hazýrlý- T.Erdoðan’ýn Diyarbakýr kornuþmasý
larý hýzla yaygýnlaþýyor. Düzenin hakim yor. Burada özellikle Özal döneminden sonrasýnda da ortaya çýkmýþtý. DTP, bu
güçleri arasýndaki güçler dengesinin ye- bu yana hýzlý bir þekilde palazlanan Ana- yaklaþýmýnýn AKP’ye icazet vermek olniden yapýlandýrýlmasýnýn köþetaþlarýn- dolu sermayesinin güçler dengesinde duðunu ve tabanýnýn bu partiye yöneldan biri de muhakkak ki bu raundda ya- yarattýðý yeni kýrýlmalarý hesaba katmak mesine yeþil ýþýk yaktýðýný farketmiyor
þanacak. Hýzla uluslarasý sermaye ile önemli gibi gözüküyor. Finans kapitale mu? Kürt sorununun sadece askerden
baðlarýný geliþtiren ve küresel bir oyun- raðmen büyümeyi hedefleyen Erbakan kaynaklý olduðunu düþünmek, burjuvacu olmaya çalýþan sermaye kesimleri, stratejisi, 28 Þubat ile törpülenip Erdo- ziye kalsa sorunu bir çýrpýda çözüveredevlet ile iliþkilerini bu yeni koþullarda ðan’ýn finans kapital ile birlikte büyüme ceðine inanmak 75 yýllýk tarihi fazla bayeniden tanýmlamak istiyorlar. Sermaye stratejisine dönüþünce, arkaya alýnan u- sit algýlamak anlamýna gelmiyor mu? 2.
içindeki öbekler arasý çekiþmelerin, yeni luslarasý sermaye desteði ile birlikte Cumhuriyetçilik, burjuvazinin tüm gübir plan çerçevesinde uzlaþtýrýlmaya ça- karþýmýza bir AKP mucizesi çýkmýþ ol- nahlarýný temize çekeceði bir zemin ol- müþtü. Ölüm oruçlarýnda elde edilen balýþýlmasýnýn bir ihtiyaç olarak görülmesi du. Neo-liberalizmin Özal’dan bu yana duðu için mi bu kadar cazip görülüyor? þarý ve Susurluk atmosferi bizleri de
devrim programlarýmýzý anayasa metinortaya bir “sivil” anaTürkiye solunun Kema- leri halinde tartýþma ortamýna sunma duyasa tartýþmasý çýkar- Fakat içinde sendikalarýn, kitle örgütlerinin,
lizmle malül olduðunu her rumuna getirmiþti. Bugün ise ülkenin
dý.
derneklerin bulunduðu geniþ bir halk platfor- aðzýný açan söylüyor ki çok ciddi bir anayasa tartýþma momentine
doðru bir tespittir. Fakat buFaþist Darbebir aþamada nasýl bir politik tumu, temel sorunlarýný daha görünür hale ge- gün bir baþka aðýr basan ma- girdiði
tum takýnmalýyýz? Sonuç itibariyle tasnin Anayasasý
lüliyet
daha
ortaya
çýkamaya
lak, halk oyuna sunulacak. Bu dönemde
tirecek, sivil anayasanýn yaldýzlarýný dökecek,
1982
anayasasý
baþladý: Liberalizmle malüli- anayasa tartýþmalarý ile ilgili bir tutum
sermayenin devrim- gerçek meselelerimizle ilgili çözüm talepleri- yet. Genel bir güçsüzlük ve belirlememek bizleri de apolitik bir çerden ödünün koptuðu,
ne yapacaðýný bilemezlik hali çeveye sokacak.
mizi yükseltecek bir zemin yaratabilir.
sosyalizmin daha hesonucunda liberalizmin yaratÞu andaki etkinlik seviyemiz bir
nüz çözülmediði, sotýðý yoðun etki sadece liberal
ðuk savaþýn uluslarasý siyasetin temel en katýksýz savunucusu Erdoðan, burju- sol ile sýnýrlý kalmaz hale geldi. Liberal devrim anayasasýný tartýþtýrma þansýmýzý
vazi
içi
deðiþen
iliþkileri
hukukileþtireengelliyor.
Fakat içinde sendikalarýn,
parametresi olduðu bir dönemin anayasol, solun ideoloji üretim merkezi gibi
sasýdýr. Bir yönüyle bakýldýðýnda da 24 cek bir metini ortaya koymayý hedefli- hareket ettikçe, liberalizmle malül olma- kitle örgütlerinin, derneklerin bulunduOcak kararlarýnýn uygulanabileceði bir yor. Deðiþenin sadece ülke içindeki ha- yan bir sol söylem güç kazanamadýkça ðu geniþ bir halk platformu, temel sotoplum yaratma projesi idi. Tüm top- kim odaklar arasýndaki güç dengeleri ol- bu durum þiddetlenerek devam edecek. runlarýný daha görünür hale getirecek,
lumsal iliþkileri, ihracata dayalý bir kal- madýðýný, uluslararasý iliþkilerin geçmi- Bu liberalizm, AKP’ye sempati ile ba- sivil anayasanýn yaldýzlarýný dökecek,
kýnma modelinin örgütsüz, güdük ve þe oranla belirleyiciliðinin çok artmasý- kan bir ruh halini besliyor. Ý. Küçükö- gerçek meselelerimizle ilgili çözüm tatepkisizleþtirilmiþ iþçi sýnýfýný yaratma nýn da temel etkenlerden biri olduðunu mer’in tezlerinin seçimler öncesinde ye- leplerimizi yükseltecek bir zemin yaraamacýyla devletin zapturaptýna almaya akýldan çýkarmamak gerekiyor.
niden piyasaya sürülmesi de bu ruh hali- tabilir. Gerçekten insanca yaþanacak bir
toplum yaratabilmek için, halký güçlençalýþan bir metindi. Ne hazýrlanýþý ne o“Sivil” sözü neyi örtüyor? ninin iþareti olarak okunabilir. Halk nez- direcek, örgütlü olarak davranmasýnýn
naylanýþý itibariyle bir anayasa özelliðidinde elde edilen itibar ve milliyetçi
Dolayýsýyla bugün “sivil” anayasa cephenin geriletilmesi AKP’ye sol için- önündeki tüm engeleri ortadan kaldýrane sahip deðildir. Darbenin özel koþullarýnýn özel bir tür ürünü olarak topluma diye önümüze konan ve neredeyse alkýþ- de itibar kazandýrýyor. AKP yoksullarý cak, emekçilerin yaþamsal sorunlarýna
giydirilen bir deli gömleði vazifesi gör- lamamýz istenen Anayasa metninde yok- zekatlarla, sol aydýnlarý da demokrasi güvenceli çözümler sunan bir noktaya
varabilmek bizler için oldukça önemlimüþtür. Zaten 25 yýl gibi kýsa bir sürede sullara, iþsizlere, emekçilere yine yer ol- kýrýntýlarý ile teslim alýyor.
dir. Anayasa ile ilgili politik açýlýmlarýonlarca defa deðiþtirilerek, belki de tari- mayacaðýný tahmin etmek için anayasa
Dolayýsýyla
Anayasa
tartýþmalarý
semýzý böylesi bir bakýþ açýsýyla geliþtirehin gördüðü en zayýf anayasalardan biri hukukçusu olmak gerekmiyor. Anayasa
çimler
öncesi
bir
atmosferin
yeniden
yabiliriz.
eðer
hakim
güç
odaklarýnýn
arasýndaki
iolarak tarihe geçmiþtir.
liþkilere nizami bir kýlýf biçmek için or- þanmasýna hizmet edebilir. Bir yanda
1982 Anayasasý bir darbe anayasasýNeden Yeni Anayasa
“devlet
elden
gidiyor,
demokrasi
diye
taya konan temel metinse, iþçi sýnýfýnýn
dýr. Dolayýsýyla bizler için bir kriter olBugün 1982 Anayasa’sýnýn deðiþti- siyasal olarak en zayýf olduðu günlerden diye ülkeyi bölecekler, laikliði yok ede- mamasý gerekiyor. Yani hazýrlanan anarilmek istenmesinin altýnda yatan sebep, geçtiði bu aþamada Anayasa’nýn sosyal cekler” diyen CHP-asker bloðu diðer yasanýn, 1982’ye göre ilerleme içermesi
AKP’nin demokrasi hevesi olarak de- yanýnýn çok zayýf kalacaðýný söylemek yanda ülkenin tüm sorununun askeri ve- bir olumluluk anlamýna gelmiyor. Cunðerlendirilemez. Tarih böylesi öznel is- de Lapalis’in doðrusunu ortaya koymak sayet olduðu tespitinden hareketle ana- tacýlarýn yargýlanmasýný imkansýz hale
yasanýn asker olmayanlar tarafýndan hateklerin tahakkümünde akmýyor. Yeni olacaktýr.
zýrlanmasýnýn, onun halk desteðini ha- getiren bir anayasaya göre daha kötüsüBu konuda böylesi bir kettiðini anlatmaya çalýþan AKP mer- nü yazmak zaten mümkün deðildir.
giriþ yapmak zorunda kal- kezli liberal kanat.
Hazýrlanacak yeni anayasa içinde
mamýzýn sebebi ise anayamutlaka bulunmasýnýn talep edeceðimiz
sanýn “sivil”liðinin baþlý
maddeler þu baþlýklarý içermelibaþýna göz kamaþdir diye düþünübiliriz:
týrýcý bir olgu ola- Yani hazýrlanan anayasanýn, 1982’ye
Çalýþma hakký güvence
rak sunulmaya ça- göre ilerleme içermesi bir olumluluk
altýna alýnmalýdýr. Devlet, 18
lýþýlmasýdýr. Seçimlerde AKP’nin anlamýna gelmiyor. Cuntacýlarýn yar- yaþýný geçen vatandaþýnýn iþ
saðlamak zorundadýr.
Kürtlerden yoðun
gýlanmasýný imkansýz hale getiren bir bulmasýný
Ýstihdam edilemeyen iþçi için
oy aldýðýnýn ortaya
çýkmasý sonrasýnda anayasaya göre daha kötüsünü yaz- asgari ücretin belli bir oranýnda
yaþam geliri garanti edilmelibu partiye karþý
mak zaten mümkün deðildir.
dir.
söylemini sertleþtiren DTP, nasýl oHer vatandaþ, doðal olarak saðlýk
Halk
Anayasasý
luyorsa anayasa gündeme
güvencesi hakkýna sahip olmalýdýr. Kageldiðinde iyimser bek1990’larýn ikinci yarýsýnda sosyalist mu hizmetlerinin sunumunda kar amacý
lentilerini rahatlýkla orta- cenahta da bir anayasa tartýþmasý yürü- güden özel sermaye dýþlanmalýdýr.
Eylül 2007
Her vatandaþ, emeklilik sigortasý
kapsamýnda bulunmalýdýr. Ne kadar çalýþtýðýna bakýlmaksýzýn 60 yaþýna gelen
herkes emekli olabilmelidir.
Asgari standartlardaki bir konutta
barýnma hakký güvence altýna alýnmalýdýr. Toplu konut projelerinde öncelikle
ev sahibi olmayanlarýn konut sahibi olmasý saðlanmalýdýr.
Sigortasýz çalýþtýrana aðýrlaþtýrýlmýþ hapis cezasý verilmelidir.
Ülke tarýmý güvence altýna alýnmalý, tarým destek alýmlarý yeniden baþlatýlmalýdýr.
Kürt dili ve kültürü baþta olmak
üzere ülkedeki tüm deðerlerimiz üzerindeki baskýlar kaldýrýlmalý, anadilde eðitim güvence altýna alýnmalýdýr.
Yerel yönetimlere halk katýlýmýný
destekleyen düzenlemeler yapýlmalýdýr.
Zorunlu askerlik ve MGK kaldýrýlmalýdýr.
YÖK kaldýrýlmalýdýr.
Bu ilk bakýþta akla gelen maddeler
muhakkak ki zenginleþtirilmelidir. Burada esas baþarýlmasý gereken, halkýn anayasa hazýrlanýrken kendi geleceði ile
ilgili seyirci konumundan etkin, talep eden, etkileyen bir konuma taþýnabilmesidir. Bu noktada kimi olumlu giriþimlere destek olmak, anayasa tartýþmalarý üzerinden taraf olmak politik olarak doðru bir tutum olarak görünmektedir.
“Anayasa tartýþmalarýný halk önemser mi?” Birçok arkadaþýmýz, meseleyi
böyle formüle ettikleri için bu konuda
yürütülecek bir pratiðe soðuk yaklaþabilirler. Böylesi politik meselelere etkin olamama kaygýsýyla az ilgi gösterildiðini
biliyoruz. Ama kendi politik hattýmýzý,
halkýn birebir ilgi göstereceði birkaç alanla sýnýrlamak, bizi dar pratikçi yapýyor, kýsmen de apolitikleþtiriyor. Bu soruyu dayanýþma çerçevesindeki çalýþmalar için kendimize sormak ne kadar anlamlýysa, SODAP seviyesinde sormak o
kadar daraltýcýdýr. Nasýl bir sonuç alýnacaðý konunun kendi mahiyetinden ziyade kampanyanýn nasýl iþlendiði ve genel
kamuoyuyla nasýl iliþkilenildiði ile çok
daha fazla ilgili. Yetersiz gördüðümüz ideolojik-politik seviyemizi ancak böylesi çalýþmalar içinde sýçratabiliriz.
Beykoz’da hastaneme dokunma kampanyasý
Beykoz’da þu anda deprem olasýlýðýna karþý bina güçlendirme tadilatý yapýldýðý gerekçesiyle hizmet vermeyen Beykoz Devlet Hastanesi’nin geleceði ile ilgili söylentiler bölgedeki halk insiyatifini harekete geçirdi. Beykoz’da uzunca
bir süredir yaþanan deðiþiklikler halký tedirgin etmiþ durumda. Özellikle zenginlerin gözdesi birçok sitenin bulunduðu ilçede, fabrikalarda çalýþan iþçilerin yoðunluðu, fabrikalarýn kapanmasýyla azalýyor, semt geleneksel bir iþçi semti olma
özelliðini de yitiriyor. Son birkaç yýl içinde kapanan fabrikalar sonrasýnda halk
arasýnda evlerin yýkýlacaðý, Kentsel Dönüþümün emekçileri mahalleden söküp atacaðý, Bekoz’un marina ve oteller ile
zenginler için tasarlanmýþ bir yerleiþm
haline dönüþtürüleceði ile ilgili beklenti-
ler ve kaygýlar mevcut. Dolayýsýyla yaþanan her olay da bu bakýþ açýsýyla deðerlendiriliyor.
Dillere destan bir manzaraya sahip
Beykoz Devlet Hastanesi’nin baþýna gelecekler de bu planla ilgili deðerlendiriliyor. Yoðun nüfusa hizmet veren devlet
hastanesinin apar topar kapatýlmasý, personelinin diðer hastanelere daðýtýlmasý
hastanenin yeniden ayný statü ile açýlýp açýlmayacaðýný þüpheli hale getirdi. Bölge
halký, tadilatýn hastane kapatýlmadan gerçekleþtirilemeyiþini eleþtiriyor. Ýl Saðlýk
Müdürlüðü ile hastane baþhekimliði arasýnda yaþanan çekiþmelerin bir sonucu olarak da ortaya çýkan bu durum, hastanenin tadilatýný yürüten inþaat firmasýnýn
kendilerine bir psikiyatri hastanesi planý
çerçevesinde çalýþma direktifi verilidði
açýklamasý ile daha da çetrefilli bir hal alýyor. Þu anda ilçenin tüm yükünü taþýmaya çalýþan Paþabahçe Devlet Hastanesi, okullarýn da açýlmasýyla birlikte muazzam bir yükün altýna girmiþ durumda.
Hastanedeki aþýrý yoðunlaþma alýnan hizmetin niteliðini de ciddi bir biçimde düþürüyor.
Dolayýsýyla bölge halký hastanenin
statüsünün deðiþtirilmesine karþý. Hastanin statüsünün deðiþtirilmesi, bölge halkýnýn acil ihtiyaçlarýna karþýlýk vermeyen
bir biçimde yeniden düzenlenmesi, yatak
sayýsýnýn azaltýlmasý, yine bölgedeki en
geliþkin diyaliz bölümünün tadilat dolayýsýyla atýl kalmýþ olmasý zaten eðitim ve
istihdam açýsýndan yaþamanýn zorlaþtýðý
ilçede saðlýk sorunlarýnýn da artmasýna
yol açacak.
11 Eylül’de Çiðdem Mahallesi meydanýnda toplanan yaklaþýk 100 kiþilik topluluk, hastanenin kapatýlmasýna karþý tepkilerini dile getirdiler. Hastanenin
durumu ile ilgili yapýlan deðerlendirmeler sonrasýnda meselenin sadece Çiðdem Mahallesinin meselesi olmadýðý, tüm
Beykoz’u kapsayacak bir çalýþmanýn planlanmasý ve duyarlýlýðý büyütmek için bir imza
kampanyasý baþlatýlmasý planlandý.
Beykoz’da genel seçimler
sürecinde canlanan halk insiyatifi kendisine yerel meseleleri etkin bir
biçimde sahiplenip, özellikle yerel seçimlerde baþarýlý bir sonuç alabilmek gi-
bi
bir yol haritasý çizmiþ durumda. Çalýþmalarýný bu iddia ile sürdürüyor.
Dayanýþma
Eylül 2007
HABER
12 Eylül’ü nasýl hatýrlamalýyýz?
12 Eylül askeri darbesi 27 yýl
sonra bir kez daha lanetlendi. Ýþkenceler, katliamlar, idamlar sürgünler,
yasaklar bir kez daha hatýrlandý. Gölgesi hala üzerimizden çekilmeyen bu
faþist darbenin yýldönümü, tarihsel
bir hatýrlamadan öte güncel politik
bir anlama sahip. Çünkü hala 12 Eylül rejiminin uzantýsý sözde “demokratik” bir rejimde yaþýyoruz. Darbecileri ve uygulamalarýný özgürce yargýlayamadýðýmýz sürece 12 Eylül rejimi tüm çürümüþlüðüyle yaþamaya
devam edecektir.
Bugün 12 Eylül rejiminin haylaz
çocuðu olan siyasal Ýslam’a karþý orduya göz kýrpanlarýn darbenin ardýndan yaþanan devlet terörünü hatýrlamasýnda büyük fayda vardýr. 12 Eylül sonrasýnda yaþanan vahþet, askeri
darbelerden medet umanlara ders olacak niteliktedir. Darbeden sonra
230 bin kiþi yargýlandý 122 bin kiþi
tutuklandý. Yüzlerce kiþi gözaltýnda
iþkence sonucunda ya da sokak ortasýnda vurularak katledildi. 30 bin kiþi iþinden atýldý, 400 gazeteci için
toplam 4 bin yýl hapis istendi. 24 bin
dernek kapatýldý. Listeyi uzatmak
mümkün.
12 Eylül’ün yarattýðý acýlar bugün hakim medya içinde konuþulabilir konulardan birisi haline geldi. Fa-
þist cuntanýn yarattýðý
dehþet tablosu bölük
pörçük de olsa kamusal alanda daha fazla
tartýþýlmaya baþlandý.
12 Eylül’deki devlet
terörünü konu edinen
filmler çekildi, aný kitaplarý
yayýnlandý.
Ancak bu yayýnlarýn
genel bir özelliði 12
Eylül’ün yol açtýðý acýlarýn salt kiþisel
dramlar biçiminde sunulmasý ve þiddete
maruz
kalanlarýn
maðduriyet sembolü
olarak kodlanmasýdýr.
12 Eylül’ün yarattýðý
maðduriyetleri kiþisel
dramlar biçiminde defalarca sergilemek bir
yerden sonra devletin
þiddetini deþifre etmekten çýkarak
devleti güçlendiren bir ve solu güçsüzleþtiren bir anlatýma dönüþüyor.
12 Eylül’e karþý direniþi öne çýkaran bir hatýrlama biçiminin ise hakim medya içinde kolayca yer bulabilmesi mümkün gözükmüyor. Oysa
maðduriyetler kadar onurlu direniþler de 12 Eylül gerçekliðinin bir parçasýdýr. Kiþisel dramlar toplumsal ve
siyasal boyutlarýndan
soyutlanarak ele alýndýðýnda “öðrenilmiþ
çaresizliði” yeniden
üretmeye yol açacaktýr. Sonuçta 12 Eylül,
1970’li yýllarda yükselen toplumsal mücadeleleri bastýrmak
amacýyla gerçekleþtirildi. Kiþisel dramlar
bu büyük resmin içine
oturtulabildiði ölçüde
yeni bir siyasi duruþun yaratýlmasýna vesile olabilir. Bu büyük
tablodan koparýlmýþ
maðduriyet hikayeleri
ise sadece düzeni yeniden üretmeye yarayacaktýr.
BATÝS’in 21 üyesi ile katýldýðý
eylem Setbaþý’ndan baþladý. Toplamda yaklaþýk 250 kiþi barýþ sloganlarýyla Heykel’e kadar 1 km yürüdü. Sloganlar atýldý, barýþ þarkýlarý söylendi, halaylar çekildi. Katýlýmýn düþük olmasýna raðmen eylem
canlý ve coþkuluydu. Bursa Demokrasi Platformu Barýþ’ýn dünyanýn
kardeþ halkalarý için acil bir ihtiyaç
olduðunu, barýþýn bir temenni bir
dua deðil, dünya halklarýnýn elbirliði ile elde edilecek baþka bir dünya
olduðunu dile getirdi. Yürüyüþ boyunca “Yaþasýn halklarýn kardeþliði”, “Ýþçi sýnýfýnýn iktidarý ile halklara barýþ gelecek”, “ABD ve AB
emperyalizmi yok edilerek halklara
barýþ gelecek”, “Özgürlük olmadan,
Kardeþlik olmadan, Eþitlik ve Barýþ
olmaz”, “Sýnýfsýz toplum mücadelemizle halklara barýþ gelecek” yazýlý
dövizler taþýndý, sloganlar atýldý.
Yapýlan ortak basýn açýklamasýnda;
“Baþka bir dünya
mümkündür!”
Bugünün koþullarýnda tüm Orta-
doðu bölgesi savaþýn tutsaðý haline
getirilmiþ durumdadýr. Afganistan
ve Irak’taki ABD iþgali iç savaþlar
eþliðinde devam etmektedir. Buralardan gelen ölüm haberleri artýk adeta sýradanlaþmýþ durumdadýr. Ýran
ve Suriye üzerindeki iþgal tehdidi
devam etmektedir. Filistin’de Ýsrail’in yýkýcý savaþ siyaseti devam etmektedir. ABD’nin Ortadoðu projesi tüm bölgeyi bir savaþ kasýrgasýnýn içine sürüklemiþ durumdadýr.Açýkça ifade etmek gerekir ki; ABD,
Ortadoðu halklarýnýn ortak mücadelesinin sonucu olarak bölgeden defedilmediði müddetçe barýþtan söz
etmek olanaklý olmayacaktýr.
Öyleyse, barýþ için mücadele
doðrudan ABD emperyalizmine
karþý mücadele demektir.”….
“Türkiye Ýstanbul’daki NATO
zirvesinden bu yana fiili olarak
ABD iþgallerinin ortaðýdýr, Irak,
Afganistan ve Filistin’de ki her ölümün vebalini üzerlerinde taþýmaktadýrlar. Kürt sorununun barýþçýldemokratik çözümünü saðlamak
yerine savaþa silaha dayalý yaklaþým biçimi, birçok gencin yaþamýna
mal olmasýnýn yanýnda, tüm çalýþanlarýn, iþsizlerin, gençlerin ve kadýnlarýn yaþam koþullarýnda kötüleþmeye neden olmaktadýr. Savaþ
Kedi Gözü
Mert
Sinan
Balçýk ve güneþ
Bu yüzden 12 Eylül’ü anlamanýn
en iyi yolu 11 Eylül’de nasýl bir Türkiye olduðunu hatýrlamakla mümkündür. 12 Eylül 1970’li yýllarýn
güçlü halk muhalefetine düzenin verdiði bir yanýttýr. Koltuklarý sallanan
devlet ve para babalarý sömürü ve tahakkümlerini ancak 12 Eylül dehþetini yaratarak garanti altýna alabildiler. Patronlarýn temsilcisi Halit Narin’in deðdiði gibi, “bugüne kadar iþçiler güldü artýk biz güleceðiz”.
Parababalarýnýn, devlet bürokrasisinin ve tabi ABD emperyalizminin
tüylerini diken diken eden bu mücadele mutlaka sona erdirilmeliydi. Ýþte 12 Eylül, emperyalizmin, parababalarýnýn ve devlet bürokrasisinin iþbirliði ile halk güçlerine karþý gerçekleþtirilmiþ bir darbedir. 12 Eylül’den sonra iþçi ücretleri düþürülmüþ, halk örgütlenmeleri daðýtýlmýþ,
üniversiteler ve basýn susturulmuþ,
sokaklar zapturapt altýna alýnmýþtýr.
12 Eylül öncesinde Türkiye’de
güçlü sendikalar ve halk örgütlenmeleri mevcuttu. Kamu çalýþanýndan
fabrika iþçisine, köylüden esnafa tüm
halk kesimleri emeðinin deðerini korumak ve devlet baskýsýna karþý özgürlüklerini geniþletmek uðruna þiddetli bir mücadeleye giriþmiþti. Devrimci sosyalist örgütler geniþ bir kitle tabaný yaratmayý baþarmýþlardý.
Büyük kentlerin gecekondu mahalleleri solun kaleleri durumundaydý.
Kasaba ve köylerde de yaygýn bir sol
örgütlenme mevcuttu. Ýþçiler insanca
bir yaþam için grevler yapýyor, halk
baskýlara karþý sokaklarý dolduruyor,
aydýnlar iþsizliðe ve yoksulluða karþý
sosyalizmi tek çýkar yol olarak görüyordu.
Eðer bugün Türkiye’de siyasal
Ýslam en büyük siyasi parti haline
gelmiþse, ülkenin tüm deðerleri uluslar arasý sermayeye peþkeþ çekiliyorsa, çalýþma hayatý tam bir cehenneme
dönmüþse, üniversiteler suskunsa,
mafya toplumsal yaþamýn her alanýna
sinmiþse, toplumsal çürüme bu boyutlara gelmiþse bunda 12 Eylül darbesinin belirleyici bir rolü vardýr.
Ve bu ülkenin özgürlük, emek, adalet ve kardeþlikten yana güçleri 12
Eylül düzenini paramparça ettiðinde
sadece geleceðimizi deðil acý ve direniþlerle dolu olan geçmiþimizi de
kurtarmýþ olacaðýz. O zaman 12 Eylül’ün tarihi, toplumsal mücadelelerin ve direniþlerin penceresinden yeniden yazýlacaktýr.
Barýþ için emperyalizmle mücadeleye
27.08.2007 günü Bursa Heykel’de 1 Eylül dünya barýþ günü için bir yürüyüþ yapýldý barýþ talebi
dile getirildi.
3
demek, yoksulluk,
iþsizlik,
sendikasýzlaþtýrma, örgütlenme özgürlüðünün
ortadan
kaldýrýlmasý
demek.
Türkiye
halklarýnýn, çalýþanlarýn, emekçilerin savaþtan çýkarý
yoktur”…. “1
Mart tezkeresinin Meclis’ten
geçmesi, savaþ
karþýtý, barýþ
yanlýsý demokratik kitle örgütleri ve halk tarafýndan engellenebilmiþtir. Bu engelleme Türkiye’nin þu anda ABD’nin saplandýðý
bataklýða girmemesini saðlamýþtýr.
Halk isterse savaþlarý durdurabilir”…”Barýþ içinde yaþayacaðýmýz
günler için, Türkiye halklarýný ABD
emperyalizmine ve ülkemize de egemen olan savaþ siyasetine karþý
mücadeleye çaðýrýyoruz. 1 Eylül ülkemiz için bir bayram günü olsun.”
denilerek acil barýþ talebi dile getirilmiþtir.
Bildiriyi düzenleyen kurumlar;
BATÝS, DÝSK Tekstil, DÝSK Geneliþ DÝSK Birleþik Metal, DÝSK Oleyis, KESK Bursa Þubeler Platformu, Ýþçi Haklarý Derneði, ÝHD Bursa Þubesi, ÇHD Bursa Þubesi, ÇGD
Bursa Þubesi, Ekmek Davasý, DOÐADER, SHP Bursa Ýl Örgütü,
DTP Bursa Ýl Örgütü, SDP Bursa Ýl
Örgütü, ÖDP Bursa Ýl Örgütü, EMEP Bursa Ýl Örgütü, SEH, ESP,
Halkevleri, Nilüfer Yerel Gündem
21, Günyüzü Kadýn Dayanýþma Kooperatifi
12 Eylül’den sonra “þimdiye kadar hep iþçiler güldü, artýk gülme sýrasý bizde “diyen bir
Halit Narin vardýr, meþhur tekstilci. Geçen
gün, yine böyle hiddetli demeçleri basýna yansýdý. Sendika nasýl olduysa bu sene biraz diþ
göstermiþ, patronlarýn % 0 zam teklifini kabul
etmemiþ, yeni iþe baþlayanlara ikramiye ödememe talebini reddetmiþ diye aðzýndan köpükler saçarak tehditler savuruyor “bir daha
bu sendikayla masaya oturmayýz” diye. Avrupa’daki fuardan buradaki iþçilerine tehditler
savuruyor. Oysaki 12 Eylül’den beri kesintisiz
gülüyordu. Ýþçilerin maaþ karþýlýðý çalýþýyor olmasý bile artýk neredeyse beylerin zoruna gitmeye baþladý.
THY greve gidecek diye ortalýk ayaða
kalktý. Hâlbuki grev, emekçinin hakkýný almak
için kullanabileceði en önemli silahý. Hem de
yasal. Patron iþçilere zorla grev oylamasý yaptýrdý. Türlü baskýlarla, tehditlerle iþçileri greve
hayýr oyu verdirmeye çalýþtý. Olmadý. Grev kararý çýktý. Ama bu seferde hükümet ve Türk-Ýþ
devreye girdi. Hava-Ýþ’e nasýl bir baskýnýn yöneldiðini bilmiyoruz. Atilay Ayçin bu yaþananlarý kamuoyuna açýklasa iyi olurdu. Ama o da
“sözleþmenin kötü olmadýðýný” yinelemekle
yetindi. Grev hayata geçirilse, büyük olasýlýkla hükümet tarafýndan “ulusal güvenlik, genel
saðlýk koþullarý” gibi ipe sapa gelmez gerekçelerle ertelenecekti. Birkaç sene Ýþ Bankasý’na ait Þiþecam’daki grev bu gerekçelerle
ertelenmiþti. Basýn da iþçilerin açgözlülüðünden, kötü niyetliliðinden falan bahseden yazýlar basacaktý.
Kötü niyetli iþçiler....
Para hýrsýyla gözü dönmüþ iþçiler...
Bindiði dalý kesen, iþletmesine sahip çýkmayan iþçiler...
Çalýþmayan, kaytaran, rüþvet yiyen memurlar...
Ýstihdam yaratan, ülkenin çýkarlarýn düþünen patronlar, yatýrýmlarý teþvik eden, 24 saat
bizim için çalýþan bankalar....
Nasýl bir kuþatma altýnda olduuðmuzun
farkýndasýnýz deðil mi?
Peki bu yalanlara karþýlýk, ülkemizde son
birkaç günde yaþanan olaylara bir bakalým...
Aðustos ayý “aslýnda Türkmen olup, sonradan biz Kürdüz” diyen, hep “rahatsýz, hep
sorunlu” bir coðrafyanýn baðrý yanýk emekçilerinin kamyon tepelerinde yollarda telef oluþunu izledik. 10, 20 liralýk yevmiyeler için yapýlan ölüm yolculuðu insan olanlarýmýz dehþete
düþürdü, komplocular bu olayýn ardýnda da kimi bölücü senaryolar aradý. Kimse de niye bu
ülkedeki en aðýr kabaklar hem Kürt hem de
yoksul olanlarýn baþýna patlýyor diye sormadý...
Bakanlarýn, milletvekillerinin yatýrýmlarýnýn
bulunduðu tersane bölgesinde 15 günde 5 iþçi hayatýný kaybetti. Bölgeyi bilenler aslýnda
bunun yeni bir durum olmadýðýný biliyordu. Ýnsan olanlarýmýz dehþete düþtü, bakan “valla
patronlarýn bir kusurunu göremedim” deyiverdi. Canlarýmýz unutuþun kör kuyusuna atýldý.
“Outsourcing”-patronlarýn büyülü icadý taþeronlaþtýrmanýn Frenkçesi. Ne güzel oldu,
onlar maliyetlerini düþürdü. “ ÝSKÝ taþeron iþçisi kanalizasyonda 100 metre sürüklenip öldüler. Gencecik çocuklardý, hayalleri vardý ama kimin umurundaydý? Taþeronlaþtýrma güzeldi.
Antalya Serbest Bölgesi’nde kadýn iþçiler
ne zaman hamile kalacaklarýna kendileri karar
verebilmek ve belki biraz daha insan muamelesi görebilmek için sendikalý oldular. Sendika
%0 zammý bile kabul ediyordu. Ama þirket kýzmýþtý kirli çamaþýrlarý ortalýða döküldüðü için o
yüzden anlaþmaya yanaþmýyordu. Kadýnlar 1
yýldýr grevde.
180 bin öðretmen kadrolu olabilmek için
gün sayarken Bakan çýkýp “tüm ihtiyacýmýz 25
bin” diyebilmeyi içine sindirebiliyordu. Girilen
bunalýmlar, yüzüne bakýlamayan yakýnlar onun için detaydý. Alýnan öðretmenlerin 10 bininin sözleþmeli olarak istihdam edilmesinin izahýný yapmaya bile tenezzül etmiyordu.
Ölen biz, hayatý kayan biz, aþaðýlanan biz,
en küçük sarsýntýda kapý önüne konup geleceði karartýlan biz, insan yerine konmayan,
hayatýnýn her aný teslim alýnmýþ biz...
Ýyi, güzel, yaratýcý, üretken, zengin, akýllý,
saðlýklý, diri, güzel; hepsi onlar...
Bu yalana kanmayanlarýn o koskocaman
kalabalýðý önüne ucunda ümit ýþýðý görülebilen bir yol açabilmek için, bu yola inanmalarýný ve güvenmelerini saðlamak için gerekenleri bulur ve yapabilir hale gelirsek.....
Ondan sonra dünyanýn cennete dönüþmesi an meselesidir belki de...
4 EKONOMÝ
Arkadaþ’a Notlar
[email protected]
Salih
İncesoy
Yerel seçimlere doðru,
umudu büyütmek için...
“Yeter ki solmasýn
sol memenin altýndaki cevahir…”
Yeniden hedefimizi netleþtirmenin zamanýdýr dedik. O zaman söylediðimizi yapalým. “Sol tartýþýyor” baþlýðý altýnda çýkan
yazýlardan birinde bir ifade var. “Solda birlik” meselesiyle ilgili soruya konuþmacý,
“olmayan þeyin birliði olur mu?” benzeri
bir yanýt vermiþ. Canýmýzý acýtan bir yanýt.
Aslýnda yanýtýn kendisinden ziyade canýmýzý acýtan þey, bunun bir gerçekliðe denk
düþmesi. Peki yoksak, örneðin genel seçim sürecinde bir araya gelen binler, on
binler neyin nesi? Hayal görmüyorsak
böyle bir gerçeklik de duruyor karþýmýzda.
Ve iþin bu kýsmý da moral veriyor. Ýki gerçeklik yan yana. Biri keyfimizi kaçýrýyor,
diðeri keyif veriyor. “Varýz da yokuz” gibi
sanki. Bu nasýl bir çeliþki?..
Ýþte bu çeliþkinin çözümünden hareket
etmek gerekiyor. Gerçekten de varýz; bir
potansiyel güç olarak. Yani daðýnýk, umutsuz, çaresiz. Ve bir umut ýþýðý parýldadýðýnda da o ýþýða doðru akan, umuda aç bir
potansiyel. Fakat ayný zamanda bu potansiyeli kucaklayamadýðýmýz oranda da yokuz. Bu sözden rahatsýz olmayalým, kendimizi inkar saymayalým. Çubuðu biraz da
baþka yana bükelim ve bu gerçekliði açýk
yüreklilikle teslim edelim. Sözünü ettiðimiz, politik olarak aðýrlýk oluþturamamak,
siyasi denklemlerde bir yer tutamamak.
O zaman önce varolmaya, varolduðumuzu hissetmeye ihtiyacýmýz var. Üstelik
de bu hissetme konusu politik öznenin hava, su kadar yaþamsal bir ihtiyacý. Yoksa
yaþamýn dýþýnda, “kendi söyleyip kendisi
dinleyen” bir varoluþ çýkar karþýmýza. Gittikçe de kabuk baðlayan bir “varlýða” dönüþülür.
Varolmak! Yaþamla bað kurmak anlamýna geliyor. Yaþamýn ritmini yakalamak,
onunla nefes alýp vermek, kendi dilimizle
deðil yaþamýn diliyle konuþmak anlamýna
geliyor. Yani somut konuþacaksak, bir umut ýþýðý parýldadýðýnda ona akan halkýn
umudu olmak, bu günden yarýna umudu
büyütmek anlamýna geliyor.
Genel seçim çalýþmalarýnda ter attýk,
nefesimizi açtýk. Tempolu, coþkulu bir çalýþma dönemi de olsa kýsa bir zamana sýkýþtýðýný biliyoruz. Bu kadarlýk zamanda
ancak bu kadarý olabilirdi. Þimdi bizim
halk örgütleri yaratma anlamýnda daha uzun soluklu bir çalýþma temposu içine girmemiz gerekiyor. Ve burada önümüze koyulacak uzun soluklu bir hedef olarak yerel seçimler görünüyor.
Yerel seçim gündeminin yerellerde,
yani yaþamýn tam göbeðinde halk inisiyatifleri yaratma anlamýnda elveriþli bir çalýþma ortamý açýða çýkardýðýný geçmiþ deneyimlerimizden biliyoruz. Acil görevimiz
olan halkla bað kurma, halk örgütleri yaratma hedefine bizi taþýyacak doðru bir
hareket noktasý, hýz alýnacak doðru bir
baþlangýç adýmý. Ayrýca bu günden baþlayacak bir çalýþmanýn çeþitli düzeylerde
baþarýlý olma þansý da var. Ve bu baþarýlara da ihtiyacýmýz var. Bir düþünün mahallelerde “mahalle meclisleri”, ilçelerde
“kent meclisleri”, ya da adý her ne olursa
olsun filizlenip yeþerecek ve gitgide biri
birleriyle etkileþime girip yaygýnlaþacak
halk örgütleri. Ýþte güçlerimizi yan yana
getireceksek de bu hedefi büyütme adýna
bir araya gelmemiz gerekmez mi? Halk
örgütlerinin gücüyle halkýn gerçek sesi olabilecek muhtarlýklar, belediyeler. Ve belki bunlar üzerinden “halktan yana muhtarlar birliði”, “halktan yana belediyeler birliði”. Ve bu yerel yönetimlerin güçlerini, olanaklarýný paylaþmasý, dayanýþmasý.
Bir buçuk yýldan az bir zaman kaldý,
vakit kaybetmemek lazým. Olmayacak
þeyler deðil bunlar. Hatta bunlarý oldurtmak artýk bir varlýk, yokluk meselesi de
ayný zamanda. O halde tüm araçlarýmýzý
elden geçirelim, bu uzun soluklu yolculuða hazýrlanalým. Kazanmak zorundayýz,
baþka çare yok.
Dayanýþma
Eylül 2007
AKP politikasý:
Ölümü göster sýtmaya razý et
AKP istikrar getirdiðini söyleyerek,
bizleri liberal politikalarýna razý etmeye
çalýþýyor.
AKP ne yaptý?
1. Özelleþtirmeler ile yýlda devlet
kasasýna milyarlarca dolarlýk karlar býrakmýþ olan kamusal iþletmeler satýldý,
birkaç aileye peþkeþ çekildi. Telekom,
TÜPRAÞ, Karabük Demir Çelik bunlarýn sadece bir kýsmý. Örneðin TÜPRAÞ,
yýlda yaklaþýk 1 milyar dolar kar ediyor
ve koç grubuna 5-6 yýllýk karýna satýldý.
Türkiye’nin aldýðý tüm petrolü rafine eden tek þirket artýk devletin deðil 3-5
kapitalistin
kasasýný
dolduracak.
AKP’nin neoliberal politikalarý önceki
kuþaklarýn toplumsal birikimlerini çarçur etti.
2. Emeklilik, eðitim ve saðlýkta özelleþtirmeler ve ticarileþtirmeler yoðunlaþtý. Ormanlar, su kaynaklarý hatta
deniz kullaným haklarý bile sermaye
kullanýmýna açýlýyor. Emeklilik þirketlerine ödenen primler vergiden düþürülerek þirketlere büyük kolaylýklar saðlanýp yeni kar alanlarý açýlýyor. Emekçilerin sosyal dayanýþma kurumlarý (SSK
vb.) kooperatifler vesaire sistem dýþýnda býrakýlarak bu kurumlarýn yerine kar
eden özel þirketler yerleþtirilmeye çalýþýlýyor.
3. Gerçek iþsizlik oraný yüzde 19’da
sabitlenmiþ durumda. Ücretlerde hiçbir
artýþ gözlemlenmedi. Ev kiralarý ve bizlerin en büyük harcama kalemi gýda fiyatlarýnda ise enflasyonun da üstünde
bir artýþ oldu.
4. Cari açýk 30 kat arttý, merkezi yönetim borcu 2 kat, dýþ ticaret açýðý 3 kat
arttý.
5. Ýhracat 100 milyar dolara yaklaþýrken ithalat ondan daha da hýzlý arttý.
Ýthalat artýþý AKP döneminde %171.
6. Sermayenin ödediði kurumlar
vergisi %33’ten %20’ye indirildi. 49 ilde uygulanan teþvik yasasý gibi pek çok
teþvik, yeni piyasalaþan alanlara vergi
indirimleri uygulamalarý ile sermaye
kesimine teþvikler arttýrýldý.
7. Ürettiðimiz deðerlerden alýnan
vergilerden yapýlan sosyal yardýmlar,
daðýtýlan erzaklar ise kesinlikle kalýcý
çözüm olmayan, hak olarak tanýmlanmayan geçici mekanizmalar olarak görülebilir. Sosyal haklar, yasal ve anayasal olarak güvence altýna alýnmazken
AKP çeþitli yardýmlar aracýlýðý ile halkýn elektrik, su, doðalgaz gibi her üründe bulunan dolaylý vergilerle ödediklerinin bir kýsmýný ona daðýtýyor. “Ýstikrar
saðladýk” diyerek ölümü gösterip sýtmaya razý ediyorlar.
AKP’nin Ne Yapacak?
Mikro Reformlar ile sermaye karlýlýðý arttýrýlacak!
AKP ekonomi ve sanayi bakanlarýnýn açýklamalarýnda piyasacý, küresel
kapitalist iþleyiþe dayalý ve özelleþtir-
meci yaklaþýmlar devam ederken yeni
ortak bir ifade öne çýkýyor. “Genel ekonomik istikrar saðladýk sýra mikro
reformlarda.” AKP’liler neyi kastediyor?
AKP’nin programýna göre;
1. ““Önümüzdeki dönemde SSK iþveren prim oranýnýn, 2008 yýlýnda beþ
puan ile baþlamak üzere kademeli olarak indirilmesini”
2. Zorunlu özürlü istihdamýnda
SSK iþveren prim tutarýnýn Hazine tarafýndan karþýlanmasýný; Zorunlu istihdam (özürlü vs.) ve diðer zorunlu birimler (kreþ, revir) konusunda özendirici ve kolaylaþtýrýcý düzenlemeler yapýlmasýný”
3. “Öncelikle istihdam üzerindeki
yükler olmak üzere vergi oranlarýnýn indirilmeye devam edilmesini”
4. “Mesleki eðitim sisteminin geliþtirilerek, mesleki eðitimle iþgücü piyasasý iliþkisinin geliþtirilmesini”
5. “Ýþsizlik Sigortasý Fonu önümüzdeki dönem daha etkili kullanýlacak,
kullaným koþullarý kolaylaþtýrýlacaktýr.
Fon kaynaklarý, iþsizlere verilecek
desteklerin yaný sýra, istihdamý artýrmak
amacýyla geliþtirilecek projelerde de
kullanýlacaktýr.”
Mikro reformlardan kastedilen, þirketlerin karlýlýklarýný arttýrmalarýný, emekten daha çok deðer elde etmelerini
saðlayacak düzenlemeler. Sermayedarlar, dünyadaki rakipleri ile yarýþabilmek söylemiyle ücretleri, iþçilerin saðlýk ve sosyal yardýmlarý için ödedikleri
vergileri ( bu vergiler zaten iþçilerin ürettiði deðerden ödenmektedir), aldýklarý enerjinin ücretlerini düþürmeyi, altyapý yatýrýmlarýnýn hatta yýllardýr büyük
ölçüde yaptýklarý gibi kurulum ve üretim maliyetlerinin yükünü topluma yýkmayý amaçlýyorlar. Zorunlu olarak özürlü çalýþtýrma, kreþ, iþyeri hekimi uygulamalarýný artýk yapmak istemiyorlar.
Taþeronlaþma, esneklik ve düzensiz çalýþmayý yaygýnlaþtýrmaya çalýþýyorlar.
Ýþsizlik fonunda biriken iþsizlere daðýtýlmasý ya da kamusal yatýrýmlar yapýlmasý gereken paralara “biz istihdam yaratýrýz” diyerek göz dikiyorlar. Kýdem
tazminatýný kaldýrýlmasýný saðlamaya
çalýþýyorlar. Özelleþtirilecek, peþkeþ çekilecek deðerler azaldýkça sermayedarlar kar etmenin baþka yollarýný arýyor.
AKP’nin yukarýdaki programýndaki
tüm maddeler bu istekler göz önüne alýnarak yazýlmýþ.
AKP Programý = Patronlarýn Ýstedikleri
Ýstanbul Sanayi Odasý Baþkaný Tanýl Küçük “Önerdiðimiz mikro reformlar arasýnda Kaynak Kullanýmý Destekleme Fonu’nun sýfýrlanmasý, elektrikte
yüzde 2 TRT kesintisinin kaldýrýlmasý
ve Ýþsizlik Fonu’nun yüzde 2’den yüzde
1’e indirilmesi bulunuyor. Yine zorunlu
istihdam ile ilgili
þartlar yeniden gözden geçirilmeli. Yapýsal ve mikro reformlarýn gecikmesi ve
eksik kalmasý nedeniyle,
þirketlerin
kârlýlýklarý düþüyor
ve ekonomiye katkýsý
artmýyor. Yerli üreticinin koþullarýný iyileþtirerek ithal girdileri
azaltmamýz
mümkün.”
Kocaeli Sanayi
Odasý Baþkaný Yýlmaz Kanbak daha açýk konuþuyor: “Yerli
ara malýný teþvik edeceðiz demekle olmaz. Önce hangi
branþlarda hangi ara mallarýnýn alýnmasý halinde teþvik verileceði belirlenmeli. Bugün þirketlerin ödediði vergiler o
kadar yüksek ki, yerli üretici için hammadde almak bile zorlaþtý.” (Dünya Gazetesi, Aðustos 2007)
Görüldüðü gibi piyasacý AKP programýna eklenen yeni hedefler iþverenle-
rin istedikleriyle birebir örtüþüyor.
“Dünya ile rekabet için bunlar þart” denecek. Dünyadaki tüm emekçilere tüm
patronlar bunu dedikçe, emekçiler birbirine rakip oldukça emeðin çilesi bitmiyor. Emekçiler, iþsizler, yoksullar olarak “Yaþamýmýz onlarýn karlarýndan
daha önemli” dememiz gerekiyor. Zira
iyi bir yaþam ve geliþkin bir üretim için
patronlara ihtiyacýmýz yok.
Ýþçilerin ürettiði deðerden ödenen prim ve vergiler onlara çok geldi
Sermaye SSK primlerine göz dikti
Daha açýk bir ifade ile Türkiye’de asgari ücretle çalýþan bir kiþinin 2006 baþý itibariyle “iþverene
maliyeti” 645 YTL. Bir baþka ifade ile 478 dolar olan toplam “maliyetin”
sadece 282 dolarý iþçinin eline geçiyor. Geriye kalan 197 dolarýn, 132
dolarý SSK’ya, 53 dolarý Hazine’ye,
12 dolarý ise Ýþsizlik Sigortasý Fonu’na gidiyor.5 milyon civarýnda kiþinin asgari ücretle çalýþtýðý varsayýldýðýnda; asgari ücretle çalýþanlardan
(yaklaþýk) SSK’ya 8 milyar dolar,
Hazine’ye 3,1 milyar dolar, Ýþsizlik
Sigorta Fonu’na 840 milyon dolar
kaynak aktarýlýyor. Bu kaynaklarý
þöyle düþünmek mümkündür, iþverenler iþçilerden el koyduklarý “deðer”in bir kýsmýný bu fonlara ödeyerek çeþitli kamusal hizmetlerin verilmesi için kaynak saðlamýþ olurlar. Ama unutmayalým bu paralar iþçilerin
ürettiði deðerin bir kýsmýndan verilir.
Ýþverenler iþçi baþýna vergi ve prim
vererek, el koymuþ olduklarý deðerin
bir kýsmýný kamu ile paylaþmýþ olurlar. Bu iþlem asgari düzeyde yapýldýðýnda kendi iþlerine gelir. Neden?
Çünkü iþyerinde çalýþanlarýn asgari
ölçüde saðlýklarýný, emeklilik haklarýný ve güvencelerini tek tek iþverenler yapmaktansa bunun kendi bilançolarýndaki maliyetini kamuya yüklerler ve aslýnda sadece el koyduklarý
deðerin bir kýsmýndan vazgeçerek emekçilerin asgari ihtiyaçlarýnýn saðlanmasýný ( ertesi gün iþe gelecek kadar asgari ölçüde) devlete býrakýrlar.
Bu hizmetlerin topluca ve asgari ölçüde verilmesi hem emekçilerin tepkilerini yumuþatýr hem de sermayedarlar açýsýndan daha ekonomiktir.
Ayrýca iþçi mücadeleleri de kapitalistler tarafýndan bu hizmetlere ayrýlan paylarýn artmasýna neden olabilir.
Fakat iþverenler ne zaman kar sýkýntýsý çekmeye baþlasalar, ya da
dünya tekelleri ile rekabet sýkýntýsýna
girseler, iþçi dayanýþma ve örgütlülüðünü düþük görseler “ istihdam vergileri düþürülsün, þirketlerin ödediði
kurumlar vergileri düþürülsün, ücretler düþürülsün dünya ile rekabet edemiyoruz” demeye baþlarlar. “OECD
ülkelerinde istihdam vergisi %24
bizde %42’lere varýyor” türünde ifadeler kullanýrlar. Bunu günümüz neo-liberal politikalarý çerçevesinde
tüm dünya sermayedarlarý kendi ülkelerinde yaptýðýndan ve kapitalizmdeki rekabet gereði yapmak zorunda
olduðundan özellikle emek yoðun
sektörlerde tüm dünyadaki emekçilerin haklarý ve onlar için ayrýlan fonlar kýsýtlanmýþ olur. “Vergileri indirin
yoksa sermaye vergilerin düþük olduðu yere kaçar ” tehditleri ile her
ülkede vergiler ve emekçi ücretleri aþaðý çekilmeye çalýþýlýr, emekçiler
esnek çalýþmaya zorlanýr. Buna ekonomi literatüründe “Aþaðýya Doðru
Yarýþ” denmektedir. Sadece emekçi
ücretleri ve haklarý deðil, çevre ve
doðanýn bu acýmasýz rekabet içinde
tahrip edilmesi de gerçekleþir.
Ekonomi bakaný küresel finans patronu, sanayi bakaný sanayi patronu
Nerde emeðiyle geçinen çoðunluðun hakký
Önceki ekonomi bakaný da bu ekonomi bakaný da ABD’li finans þirketlerinde çalýþýyordu. Dýþarýdan yüksek faiz
toplamaya giren sýcak para hareketlerine
bu ölçüde baðlý bir ekonomi yaratýnca,
%18’lik borç faizleri ile halkýn vergileri
sürekli yerli yabancý sermayedarlara aktarýlýnca, Türkiye ekonomi bakanlarý da
halkýn deðil dünya finans piyaslarýnýn
güvenini kazanmýþ olmalý tabiî ki…
Sanayi ve Ticaret Bakaný Ankara
Sanayi Odasýnýn son baþkaný Zafer Çaðlayan oldu. Aliminyum iþinde 1980’den
beri sanayicilik yapýyor. Çaðlayan yýllardýr “sanayicilerin önündeki engellerin kaldýrýlmasý” türünde raporlar yayýnlayan ve emeði bir maliyet ölçütü olarak
gören anlayýþýn temsilcisi olarak ASO içinde önemli görevlerde bulunmuþtu.
Basýna göre Çaðlayan’ýn Devlet Bakaný
Mehmet Þimþek ile birlikte “mikro reformlar” denen sermaye yanlýsý reformlar ile teþvik sisteminde de sanayinin ihtiyaçlarý doðrultusunda deðiþiklikleri
gündeme getirmesi beklentiler arasýnda
yer alýyor. Sermaye yazarlarý “Ýþ dünyasýnýn bir ferdi olan yeni bakan Zafer
Çaðlayan iþverenlerle bu diyaloðu rahatlýkla kurabilecek, sorunlarý yakýndan
bilen bir kiþidir …Girdi maliyetlerindeki olumsuzluklarý ortadan kaldýracaðýna…enerjiyi sanayici için ucuzlatacaðýna…inanýyorum” ( Osman Arolat, Dünya Gazetesi) yani halkýn vergileri ile
sermayeye enerji ve iþçi ücreti indirimi
yapýlacaðýna inançlarýný dile getiriyorlar.
Ekonomi Bakanýmýz ise dünyaca tanýnmýþ Merrill Lynch finansal yönetim
ve pazarlama þirketinde ve daha önce de
ABD elçiliðinde ekonomist olarak çalýþmýþ. Daha önceki
ekonomi bakaný da
küresel sermayenin
“güvenini
saðlamak” için Amerikan
finans þirketlerinden seçilmiþti. Sýcak para hareketlerine bu ölçüde baðlý
bir ekonomi yaratýnca Türkiye ekonomi bakanlarý da halkýn deðil dünya finans piyaslarýnýn güvenini kazanmýþ olmalý tabiî ki…
Þöyle haberleri daha çok okuyacaðýz “Faiz ödemeleri ve dýþ ticaretteki
dengesizliklerden oluþan Cari Açýk
2002-2006 döneminde 1.5 milyar dolar
seviyesinden 32.8 milyar dolara yükselerek GSMH’nin yüzde 8.2’sine ulaþan
cari açýkta oranýn; bu yýl %6.6 olmasý
bekleniyor. Bu tehlikeli trendin en önemli nedeni ithalattaki çok hýzlý artýþ...
2002 - 2006 döneminde ithalat yüzde
171 oranýnda artarak 139 milyara yükseldi.”
Dayanýþma
Eylül 2007
HABER
Tuzla’da halk yýkýmlara direndi
AKP hükümeti “kentsel dönüþüm” adý altýnda
yürüttüðü yýkým çalýþmalarýna seçimlerden sonra
hýz verdi. Seçimlere kadar erzak ve kömür yardýmlarýyla aldattýðý yoksul halka, þimdi yýkým ekipleri ve polis gücüyle saldýrýyor, onlarý sokaða
atýyor. Ýstanbul’da Acarkent denilen kaçak villalara ve benzerlerine dokunamazken yoksul mahallelerdeki evleri içinde yaþayanlarýn baþýna yýkmaya
çalýþýyor.
Þifa Mahallesi’nde bir hafta önce yaþanan yýkým gerginliði 12 Eylül günü sabahýn erken saatlerinde yeniden baþladý. Saat 06.00 sýralarýnda mahalleye gelerek yýkýma baþlayan belediye ekipleri
ve Çevik Kuvvet ekiplerine mahalleli taþ ve sopalarla direndi. Bu direniþ sayesinde belediye ekipleri Emiroðlu Caddesi üzerindeki ruhsatsýz olduðu
belirtilen evlerden 7 tanesi yýkabildi. Caddenin
çeþitli noktalarýna mahalle sakinleri tarafýndan barikatlar kuruldu. Lastik yakan ve yollarý kesen mahalle sakinleri, polise taþlarla karþýlýk verdi. Çevik
kuvvet ekipleri ise mahalle sakinlerine karþý gaz
bombasý kullandý. Polisle mahalle sakinleri arasýnda sokak aralarýnda zaman zaman kovalamaca yaþanýrken, mahalledeki gerginlik akþam saatlerine
kadar sürdü.
Direniþ esnasýnda gözaltýna alýnan 60 kiþi,
Tuzla Emniyet Müdürlüðü’ndeki sorgu ve iþlemlerinin tamamlanmasýnýn ardýndan Tuzla Adliyesi’ne sevk edildi. Bu kiþilerden, 26’sý yaþlarýnýn
küçük olmasý nedeniyle serbest býrakýlýrken kalan
34 kiþiden 8’i, ‘Devlet malýna zarar vermek ve po-
lise mukavemet’ suçlarýndan tutuklandý.
Halkýn barýnma hakkýna sldýrý
protesto edildi.
Aralarýnda SODAP’ýn da bulunduðu siyasi
parti, sendika ve kitle örgütleri Tuzla’da ve Ýstanbul’da yaptýklarý basýn açýklamalarýyla yaþananlarý protesto ettiler. Yapýlan açýklamada “Sistemin
gerçek yüzünü perdelemek için þiþirilen ‘demokratikleþiyoruz’ balonu bir kez daha patladý. Oynanan demokrasi oyunu halkýn haklarýný sahiplenmek için harekete geçmesiyle, bu balon yine sistemin kendisi tarafýndan patlatýldý. Saðlam bir alt
yapýdan yoksun, ulaþým, yol gibi bir çok imkaný
sorunlu ve sýnýrlý olan emekçi semtlerde, insanlara alternatif konut imkanlarý sunulmadan, gecekondu yýkýmlarýyla adeta sokaða mahkum edilmek isteniyorlar. Emekçi halkýmýz, en insani gereksinimlerinden biri olan barýnma haklarýný savunmak için gösterdiði direniþin karþýlýðýnda, gaz
bombalarýna, kurþunlara hedef olmaktadýr.” Denilerek yýkýmlara hemen son verilmesi istendi.
AKP’nin yoksullara havuç gösterisi
seçime kadardý
Bu ülkede yýllardan beri ormanlar yakýlarak,
yerlerine villalar yapýlýrken, kamu arazileri büyük
sermaye çevrelerine ya da AKP yandaþlarýna peþkeþ çekilirken, yoksullarýn mahallelerine kaçak
yapýlaþma var diye saldýrmanýn anlamý açýktýr.
AKP’nin de bütün düzen partileri gibi halkýn “barýnma hakký” ve “yaþanabilir konut” talebine yönelik,
adaletli ve hakkaniyetli,
kalýcý çözümler bulma niyeti ve iddiasý yoktur. Hükümet, bu örnekte de görülen icraatlarýyla, yoksul emekçi halka karþý, zengin
azýnlýðýn iktidarý olacaðýný
kuþkuya yer býrakmayacak
ölçüde kanýtlamýþtýr. Bunlar yeni liberal sömürü ve
yýkým politikalarýný pervasýzca yaþama geçirmeye
devam edecektir. Ve bunlarýn “yýkým” politikalarýna
karþý Þifa mahallesi halkýnýn yaptýðý gibi direnmek
en meþru haktýr.
Rüzgarlýbahçe’de halk arsasýný zengine vermeyecek
Yýkýma karþý halk direniþi
17 eylül günü saat 15:00’de mahalle halkýnýn talepleri Belediye önünde yapýlan bir basýn açýklamasýyla
bir aylýk bir kampanya þeklinde imzaya açýldý. Rüzgarlýbahçe Koruma Kalkýndýrma Ve Dayanýþma derneði öncülüðünde gerçekleþtirilen basýn açýklamasýna, Çiðdem Mahalesi, Soðuksu Mahalesi, Beykoz Ayazma Mahallesi ‘ derneklerinden oluþan Beykoz Mahalle Dernekleri Birliði de
destek verdi.
Ýmza metninde yer alan
belli baþlý talepler þöyle:
”Üzerinde evlerimiz bulunan arsalarýmýzýn, ihale yoluyla yapýlacak
satýþý, gerek fiyatýn yüksekliði, gerekse bir seferde ödeme þansý Rüzgarlýbahçe Mahallesi halkýmýzýn %95’ inden fazlasýnda olamadýðýndan;
Mahalelerimizde üzerinde evlerimiz bulunan arsalarýmýzýn doðrudan bize
tahsisi yoluna gidilmesi,
bunun için:
1- Þu anda üzerinde konutlarý bulunan her arsanýn istinasýz mutlaka
konut sahibine tahsisi yoluna gidilmesi için meclisin karar almasýný,
2- Buna baðlý olarak üzerinde konut bulunan ancak baþka bir alan olarak planlamanýzda belirtilen arsalarýn
mutlaka konut alaný olarak belirlenmesini,
3- Ev sahiplerinin arsalarýnýn tapularýna karþýlýk belediyenizce alýnmasý düþünülen miktarýn mahalle sakinlerimizin her birince gelir düzeyine baðlý olarak hesaplanýp, ödenebilir
olarak belirlenmesini,
4- Bunun bir seferde ödenmesinin
mümkün olmadýðý tarafýnýzca bilindiðinden, taksinlendirilerek uzun zamana yayýlan bir ödeme biçimine karar
alýnamasýný (aylýk asgari ücretin üçtebiri kadar),
5-Yol çalýþmalarý, park alanlarý,
sosyal donatý alanlarý, ticari alanlar, yeþil alanlarda kalan konutlar,
planlamanýn mahalle halkýna danýþýlmadan yapýlmasýnýn bir sonucudur: Evlerimizin neredeyse üçte ikisini yýkýmla karþý karþýya getiren yollarýn ve yol geniþliklerinin vb. nin,
evlerimize zarar vermeyecek þekilde
yeniden planlanmasýný; Ya bu planlamanýn mahalle halkýyla birlikte yeniden yapýlamsý ya da bu alanlarda kalan konutlara hemen en yakýn alandan
yer gösterilmesi, evin yeniden yapýmý
için gerekli imkanýn belediyece saðlanmasýný;
Belediye Meclisince karara baðlanmasýný talep ediyor, barýnma hakýnýn insani olduðu kadar vazgeçilmez
Sözümüz Var
E. Hüseyin
Hançer
[email protected]
Bakmak ve görmek
Kýsa bir an için gözlerinizi kapatýn. Etrafýnýzda bulunan tüm olgular nasýl da kapkara
oluyor. Siyah bir boþluktasýnýz. Düþünebilen
varlýk insanoðlu nasýl tahammül edebilir? Doðuþtan âma iseniz, belki bir ölçüde katlanabilirsiniz. Dünyadaki ve çevrenizdeki güzellikleri gördükten sonra âma olursanýz, hayat gerçekten çekilmez oluyor. Eðer dünyaya bir inek olarak gelseydim sorun yok. Yeþil çimenleri görmek belki mutluluk kaynaðý olabilirdi.
Ama ben, Ýnsaným
17 Aðustos Marmara Depremi ellerini þifa
mahallesine deðdirememiþti. Ama bugün (12
Eylül) bizzat devlet eliyle þifa mahallesi sabah
06:00’da sallanmaya baþladý. Kentsel dönüþüm
adýna yine yýkým, yine gözyaþý, yine gözaltý…
Sabah saat 6’da Þifa mahallesine bütün giriþ çýkýþlar tutulmuþtu. Gün aðarmaya baþlarken iþ
makineleri sadece beton duvarlarý deðil, insanlarýn yýllardýr harcadýklarý emeði de yýkýp, yok ediyordu.
Yýkama karþý çýkanlar, cadde ve sokaklara
barikat kurdu. Yýkým ekiplerine taþ atan göstericiler, bir baraka ile bir itfaiye aracý ve eski kullanýlmayan bir kamyonu ateþe verdiler. Göstericilere panzer eþliðinde gaz sýkarak müdahale eden polis, gruptan bazý kiþileri gözaltýna aldý. Diðer göstericiler ise ara sokaklara daðýldý. Yaþanan arbede sýrasýnda göstericilerden Kerem Öztürk, Ali Yurt, Gökhan Kaygusuz ve Ali Osman
Eser kurþunla yaralandý. Yaralýlar Kartal Dr. Lütfi Kýrdar Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi’ne kaldýrýldý. Göstericiler, polisin ateþ ettiðini ileri sürerken, polis yetkilileri silah kullanýlmadýðýný
söylediler. Gerginlik gün boyu sürerken, polis
100’e yakýn göstericiyi gözaltýna aldý. Çatýþmalar az da olsa durulduktan sonra saat 18:00’de
basýn açýklamasý yapýldý. Basýn açýklamasýný SODAP, HÖC, ESP, Deri Ýþ ve Limter Ýþ organize
etti. Yapýlan açýklamada “12 Eylül darbecileri
gene iþ baþýnda” denildi ve yýkama karþý halkýn
yanýnda olunacaðý vurgulandý. Basýn açýklamasý
sýrasýnda “Yýkýma karþý omuz omuza”, “Yýkýmlara izin vermeyeceðiz”, “Barýnma hakkýmýz engellenemez”, “Katil polis Þifa’dan defol” sloganlarý atýldý.
Tuzla’dan bir Dayanýþma Okuru
‘Arsalarýmýzý satamazsýnýz!’
Temmuz ayý içinde Beykoz Belediyesi, AKP’li ve CHP’li meclis üyelerinin oylarýyla Rüzgarlýbahçe’de
199 parseli arttýrmalý açýk ihale yoluyla satýþa çýkarma kararý aldý. Beykoz belediyesinin bu planýyla Rüzgarlýbahçe ‘de 1500 ev yýkýmla karþý karþýya geliyor. Belediyenin bu planýna
karþý çýkan mahalle halký aylardýr bu
karara karþý örgütleniyor.
5
olduðunu da belirterek, taleplerimizin en kýsa
sürede cevaplanmasý
bekliyoruz.”
“Ýhale istemiyoruz, bize tahsis edilsin”
Halk ilk olarak 17 Aðustos
depreminin yýldönümünde belediye önünde bir
basýn açýklamasý
yaparak belediyeye taleplerini
iletmiþ ancak bu
talepler Beykoz Belediyesince cevaplanmamýþtý. Mahalleli adýna Rüzgarlýbahçe Mahallesi Koruma Kalkýndýrma ve Dayanýþma Derneði Baþkaný
Osman Hýdýr’ýn okuduðu basýn açýklamasýnda:
“Mahallemizde evlerimizin bulunduðu arsalar ihale yoluyla satýþa
çýkarýlmaya baþlandý. Mahalle halkýmýzýn yüzde 95’i, 45 ile 85 bin YTL
arasý bu paralarý ödeyecek duruma sahip deðil. Haliyle evlerimizi kendimiz alamayacaðýmýzdan ihale, açýk
artýrmayla baþkalarýnýn, yani parasý
olanlarýn almasý anlamýna geliyor.
Buda kendimizi, yýllardýr diþimizden,
týrnaðýmýzdan artýrarak sahip olduðumuz ve baþýmýzý soktuðumuz evimizin kapýsýnda bulmamýz, sürgün edil-
memiz anlamýna geliyor.
“Biz Rüzgarlýbahçe halký olarak
en temel insani hak olan barýnma hakkýmýza sahip çýkýyoruz. Evlerimizin
bulunduðu arsalarýn (çoðu bahçe) ihale edilerek deðil, bize tahsis edilmesini istiyoruz. Ýlla bir ödeme yapýlacaksa bunun mahalle halkýnýn çoðunun
asgari ücretle çalýþan emekçiler olduðu göz önüne alýnarak yýllara yayýlan
bir taksitlendirmeyle yapýlmasýný talep ediyoruz. “ denilmekteydi.
Mahalle halkýnýn ve derneðinin
yürüttüðü çalýþmalar 17 Ekim’e kadar
sokak sokak her evde, yapýlacak yýkýmýn boyutlarýnýn anlatýlmasý ve ortak
bir karþý çýkýþýn örgütlenmesi için
tüm mahallelinin ve destekçilerin harekete geçirilmesi þeklinde sürecek.
Beni yalnýzca görmek mutlu etmiyor, ayrýca
hissetmeliyim de. Çünkü aklým gördüklerimi
yorumlamama yol açýyor. Ýlk öðretim yýllarýmda öðretmenlerim, suyun 0 derecede donduðunu, 100 derecede buharlaþtýðýný öðretmiþlerdi. Bu bilgiyi ömrümün sonuna kadar tanrý
kelamý gibi kabul mü etmeliydim? Ýleriki yýllarda bu deðerlerin doðru, fakat eksik olduðunu
öðrenmiþtim. Bu bilgiler, deniz seviyesinde
meydana gelen deðerlerdi. Oysa suyu Everest tepesi gibi yüksek seviyelerde kaynatýnca 89 derecede buharlaþtýðýný öðrenmiþtim.
Demek ki yaþamda hiç bir þey göründüðü gibi sabit ve duraðan olmuyormuþ. Dünya ve onun üzerindeki olgulara bilimsel gözle ve akýlla bakmayýnca, gördüklerimizi yorumlamakta
zorlanabiliriz. Þimþek çaktýðýnda gök tanrýsýna, fýrtýna çýktýðýnda deniz tanrýsýna, savaþlar
çýktýðýnda savaþ tanrýsýna, bolluk olduðunda
bereket tanrýsýna iþi havale edebiliriz. 21.
yüzyýlda ne kadar gerçekçi olur bu düþünme
tarzý. Aslýnda anlatmaya çalýþtýðým konu, bakar körlükle ilgili biraz. Mesela Amerikan iç
savaþýna bakalým bir an.
Tarih kitaplarý Kuzey ve Güney savaþlarýnýn nedenlerini anlatýrken, Kuzeylilerin Afrika
kýtasýndan getirilen kölelerin özgürlüðünü savunarak köleliðin kaldýrýlmasýný istemeleri savaþa sebep olmuþ der. Güneylilerin ise köleliðin kaldýrýlmasýna karþý olduklarý için 13 eyalet ile birlikte Amerika Konfedere Devletini kurarak kuzeylilere savaþ açtýklarý anlatýlýr.
Kuzeylilerin özgürlük adýna verdiði mücadele ne kadar güzel ve anlamlý deðil mi? Eðer
böyle olsaydý devrimciler Fidel’in, Che’nin yanýna Abraham Lincoln’un posterini niye ilave
etmediler ki? Tarihte detaylara indiðimizde
savaþýn sebep ve sonuçlarýna baktýðýmýzda,
olaylarýn söylendiði gibi olmadýðýný görürüz.
Amerika’nýn kuzeyi endüstrileþtiði için, fabrikalarda çalýþtýrmak amacýyla Afrikalý kölelerin
ucuz emek gücüne ihtiyaç duyuyordu. Bu
yüzden sözde “özgürlüðü” savunuyorlardý.
Güneyde ise tarýma dayalý bir üretim vardýr. Þeker kamýþý, tütün ve en önemlisi pamuk. Pamuk üretimi için kölelik þarttýr. Üstelik
Güneyliler Ýngilizlere pamuk veriyor ve karþýlýðýnda onlardan Afrikalý köle satýn alýyorlardý.
Endüstrileþen Kuzeyin pamuða ve ucuz emeðe þiddetle ihtiyacý vardý. Ama Güneyliler buna yanaþmýyorlardý. 1861 Yýlýnda beklenen
oldu. Kuzeyde seçimi Abraham Lincoln’ün kazanmasýyla Güney eyaletleri için kabus baþlamýþtý. Kuzeyliler 82.000, Güneyliler ise
75.000 askerle savaþa baþladýlar. Her iki taraf da askerlerinin üçte birini kaybetti. 1865
yýlýnda savaþý Kuzeylilerin kazanmasýyla Amerika’da kölelik kaldýrýldý ve siyahlara oy
kullanma hakký tanýndý. 21. yüzyýlda yaþarken Amerika’ya baktýðýmýzda Afrikalý kölelerin
özgür olduðunu ve Abraham Lincoln’un özgürlük savaþçýsý olduðunu görüyor musunuz?
Bizleri diðer insanlardan ayýran farklýlýðýmýz,
üçüncü göz, yani akýl gözümüzün oluþu deðil
mi? Kýzýlderili’lere, Afrikalý siyahlara, Vietnam’a ve yüzlerce masum halklara özgürlük
daðýtan ABD þimdi de geri kalmýþ Ortadoðu
halklarýna özgürlük daðýtýyor silah zoruyla. Irak’ta 2 milyon insan kayýpmýþ. Belki de özgürlükten kaçmýþlardýr cahil insanlar, kim bilir? Afrika’da 25 milyon siyah AIDS hastalýðýndan ölmüþ, bir o kadarý da ölümü bekliyor bu
hastalýktan. Ama ne hikmetse beyazlarda bu
hastalýða yakalananlar yok denecek kadar
az. Fiziksel olarak sporda beyazlara oranla
baþarýlý olan siyahlar hastalýkta nakavt oluyorlar. Gizli bir el sanki onlarýn genleriyle oynayarak hastalanmalarýný saðlýyor. Acaba üstün insan ýrký mý yaratýlmak isteniyor dünyada? Saf kan beyaz bir ýrk. Acaba zencileri ve
Araplarý beyaza mý boyasak, sarýþýn mý yapsak? Ölmelerine engel olabilir miyiz? Ama
Balkanlarda ölen beyazlar ne olacak. Belli ki
Tavuk Karasý hastalýðý ilerleyerek insanlarýn
gündüzleri görmelerini de engellemeye baþlamýþ. Ýki gözümüz kör olsa da, akýl gözümüzün
sonuna kadar açýk kalmasý dileðiyle yürek dolusu sevgiler.
6 EMEK
Dayanýþma
Eylül 2007
Novamed’de 81 kadýn iþçi 1 yýldýr grevde
‘Ekmeðimiz ve onurumuz için direniyoruz’
Novamed fabrikasýnda bir yýldýr grev yapan 81 kadýn iþçiden biri olan Meryem Yýlmaz, kendisiyle röportaj yapan gazeteciye öfkeli bir ses tonuyla: “Sadece ekmeðimiz deðil, onurumuz için de direniyoruz” diyor.
Novamed, Antalya Serbest Bölgesi’nde diyaliz setleri üretiminde dünya devi olan, çeþitli ülkelerde 100
bin kadar çalýþaný bulunan FMC’ye baðlý faaliyet gösteren bir fabrika.
Fabrikadaki çalýþma koþullarý ise hemen hemen
tüm serbest bölge iþyerlerinde olduðu gibi son derece
vahþi. Yüzde 95’ini kadýn iþçilerin oluþturduðu iþyerinde ücretler düþük, çalýþma koþullarý zor, iþçiler aþaðýlanýyor. Günlük çalýþma sýrasýnda iþçilere 15 dakikalýk
tek bir mola ve 25 dakikalýk yemek arasý veriliyor. Ýþyerinde yemek daðýtýmý kaldýrýlmýþ, öðle yemeði olarak
bir poðaça ve çay veriliyor, çalýþma saatlerinde ve servis aracýnda dahi iþçilerin birbiriyle konuþmasý yasak.
Novamed’de, çoðunluðu oluþturan kadýn iþçilere
yönelik baskýlarsa daha da zorluydu. Kadýn iþçilerin evlenmek için fabrika yönetiminden izin almalarý gerekiyor, kadýn iþçiler asla insan yerine konulmuyorlardý.
Evli kadýnlar yönetimin belirlediði zamanlarda hamile
kalýp çocuk doðurmak için sýraya girmeye zorlanýyorlardý. Ýþçilere iþ saatleri dýþýnda birbirleriyle görüþmemeleri, evlerine misafir almamalarý hatta eþleriyle bile
oturup konuþmamalarý söylenmekte, “ertesi gün iþe geleceksiniz, yemeðinizi yiyip yatýn” denmekteydi.
Novamed iþçisi Petrol-Ýþ Sendikasýnda örgütlendi
Novamed’li kadýn iþçiler bu çalýþma koþullarýna isyan ederek Petrol-Ýþ sendikasýnda örgütlenme baþlattýlar. Mart 2005 tarihinde baþlayan örgütlenme çalýþmasý
sonucunda, iþveren “Sendika size bir þey veremez. Ýstediklerinizi biz vereceðiz” diyerek yukarýda örneklerini
verdiðimiz baskýlarý hafifletti. Sendikalaþmanýn ilk olumlu sonuçlarý alýnmaya baþlanmýþtý bile. Ancak iþverenin baskýlarý bu kez sendikaya ve sendikalý iþçilere
yöneldi. Þefler ve müdürler, iþçileri tek tek “sorguya”
aldýlar ve sendikadan istifa etmeleri, sendikaya üye olmamalarý için tehdit ettiler. Sendikalý iþçilere iþyerindeki en aðýr iþleri yaptýrmaya baþladýlar. Ýþçiler “fabri-
Novamed direniþi ile kadýn dayanýþmasý
Ýstanbul’daki birçok kadýn örgütü ve sendikalarla demokratik kitle örgütleri tarafýndan oluþturulan “Novamed Greviyle Dayanýþma Kadýn Platformu” 15 Eylül günü Novamed þirketinin Maslak Giz
2000 Plaza’daki Türkiye temsilciðinin önünde dayanýþma eylemi gerçekleþtirdi. 100 kadar kadýnýn
katýldýðý eylemde Platform adýna yapýlan açýklamayý Hava-Ýþ sendikasý 2. Baþkaný Eylem Ateþ okudu.
Eylemde üzerinde “Novamed greviyle kadýn
dayanýþmasý” sloganý yazan bir pankart açan dayanýþma platformu Novamed’li 81 kadýn iþçinin 26
Eylül’de 1. yýlýný dolduracak olan grevine destek
verdi. Novamed grevinin kadýn iþçilerin sendikalaþma mücadelesinin sesi olduðu vurgulandý. Okunan dayanýþma bildirisinde :
kayý Mýsýr’a taþýyacaðýz, sendika yüzünden hepiniz iþsiz kalacaksýnýz” diye tehdit edildiler.
Novamed’de iþçiler 1 yýldýr direniyor
Novamed iþvereninin tüm baskýlarýna raðmen Petrol-Ýþ Sendikasý Novamed’de çoðunluðu saðlayarak
Toplu Ýþ Sözleþmesi yapma yetkisini aldý. Yasal TÝS
prosedürü iþlemeye baþladý. Ýþverenin baskýlarý bu dönemde de devam etti. Bazý sendika üyeleri baskýlara ve
tehditlere dayanamayarak sendikadan istifa ettiler. Bu
arada iþveren olasý bir grevi kýrmak için 60’a yakýn yeni iþçi aldý.
Novamed yönetiminin uzlaþmaz ve sendika düþmaný tutumu sonucu 26 Eylül 2006 tarihinde Novamed iþçisi greve çýktý. Greve çýkan 84 iþçinin 82’sini oluþturan
kadýn iþçiler, 1 yýlýný dolduran grevde bütün hayatlarýný
deðiþtiren bir deneyim yaþayarak, hem sermaye egemenliðine hem de erkek egemenliðine karþý mücadeleyi grev çadýrlarýnda, dayanýþma etkinliklerinde sürdürüyorlar.
Grevin birinci yýlýný dolduracaðý 26 Eylül günü ülkenin dört bir yanýndan ve yurtdýþýndan yüzlerce kadýn
Antalya Serbest Bölgesi’ne gelerek grevci kadýnlara
Dayanýþma Haber Servisi
destek verecek.
BATÝS’e Sorun
Ýþyerinde yaþadýðýnýz sorunlarýnýzý, bilmek istediklerinizi
sorun yanýtlayalým. [email protected]
Taþeronda çalýþan iþçilerin haklarý nelerdir?
Sayýn hocam, ben bir Dayanýþma
gazetesi okuru olarak, bir konu hakkýnda birkaç soruma cevap bulmak istiyorum. Bu sorum sadece beni deðil
benim gibi belediyelerde çüp toplama
iþçisi olarak çalýþan bir çok iþçiyi ilgilendiriyor. Ben Bursa Osmangazi Belediyesinin çöp toplama iþini yapan
bir alt iþveren (taþeron) iþçisiyim. Bu
belediyede çalýþarak dört doldu. 5.yýla girdim. Ýþe baþladýðým tarihten itibaren, asgari ücretle çalýþtýrýlýyorum.
Sürekli olarak ihale yapýlýyor ve alt iþveren “taþeron” isim deðiþikliði oluyor. Bu nedenle her yýl çýktý girdi oluyor ve her defasýnda iþe yeni girmiþ
iþçi sayýlýyorum. Birde anlayamadýðým her yýl iþveren isim deðiþtiriyor.
Bursa Osmangazi ilçesi her gün geçtikçe nüfus olarak büyüyen, her gün
daha çok çöpü artan bir ilçe. Ancak iþe baþladýðým tarihteki iþçi sayýsýyla
bugün kýyasladýðýmýz zaman iþçi sayýsý yarý yarýya düþürülmüþtür. Çöp
toplama iþleri bölge bölge iþçilere bölünerek yaptýrýlmaktadýr. Haftada 6
gün çalýþýyoruz. Haftanýn 4 günü sabah 07.oo’de iþbaþý, akþam saat
20.oo’ye kadar devam ediyor. Haftanýn 2 günü ise sabah 07.oo’de iþbaþý,
bölgede pazar kurulduðu için, akþam
saat 23.oo’e kadar iþ ancak bitiyor.
Bu çalýþmalar karþýlýðýnda tarafýmýza
ulusal bayram, genel tatil, dini bayram yevmiyelerimiz, fazla mesaiÝ ücretlerimiz hiç ödenmiyor. Sürekli çýktý
girdi yapýldýðý için yýllýk izinlerimiz hiç
kullandýrýlmýyor. Ýþten çýkarýlan iþçilere kýdem ve ihbar tazminatý ödenmiyor. Sorularým;
Asýl iþveren Osmangazi Belediyesi’nde, ayný iþi yapan sendikalý
iþçi günlük 7,5 saat çalýþtýrýlýrken
bizlerin günlük 13-16 saat çalýþtýrýlmasý yasal mýdýr?
Sayýn okurumuz ve okurlarýmýz,
her sayýda tarafýmýza sorduðunuz sorulara, uzmanlýk alanýmýza girdiði ölçüde cevap vermeye çalýþýyoruz. Bu
sayýda sorduðunuz 10 sorunun, ülkemizde iþçilerin yaþadýðý en büyük sorunlardan birine vurgu yaptýðýný söylemek istiyorum. Taþeronlarýn Sendikamýzýn gündemini de oldukça meþgul eden ve sürekli olarak çözüm aradýðýmýz sorunlar arasýndadýr.
Öncelikle þunun iyi bilinmesi gerekir. Ne olursa olsun bir iþçinin çalýþma
saati günlük 11, haftalýk 45 saati geçemez. Ýþçi günlük 11, haftalýk 45 saatten sonra çalýþmak zorunda deðildir. Günde 13-16 saat, üstelik çöp
toplama iþinde sürekli ayakta çalýþtýrýlamaz, çalýþtýrýlmasý yasal deðildir.
Asýl iþverenin iþçilerine ulusal bayram, genel tatil, dini bayram
yevmiyeleri ile fazla mesai ücretleri ödenirken, bize ödenmemesi yasal mýdýr?
Ulusal bayram, genel tatil günleri
iþçinin çalýþmasý, tamamýyla iþçinin iradesine baðlýdýr. Zorla iþçi çalýþtýrýlamaz. Haftalýk 45 saati geçen fazla çalýþmalar sel, zelzele, afet olmadýðý
sürece tamamýyla iþçilerin muvafakatine baðlýdýr. Ýþçi muvafakat etse dahi, fazla çalýþmalarýn fazla mesai ücreti ödenmek zorundadýr. Karþýlýksýz
iþçi çalýþtýrmak aðýr suçtur. Türk Ceza
Kanunu gereði, buna neden olan iþveren veya vekilleri cezalandýrýlýr.
Fazla mesai ücretleri ile ulusal bayram, genel tatil ve dini bayram yevmiyelerinin ödenmemesi yasal deðildir.
Asýl iþverenin iþçilerine her
yýl, yýlýn yorgunluðunu atmak için
verilen ücretli yýllýk izinlerin, bizlere verilmemesi yasal mýdýr?
Bir iþçi parça parça deðiþik sürelerde, ayný iþverenin iþyerlerinin tamamýnda, çalýþmalarý günlerin toplamý 365 günü doldurduðunda, her iþçi
yýllýk izin hakký kazanýr. Sürekli ihale
nedeniyle deðiþik unvanlar altýnda
çýktý girdi yapýlan iþçilerin tüm çalýþmalarý birleþtirilerek her 365 günde
bir yýllýk izin verilmek zorunludur. Yýl-
“Novamed’deki kadýnlar kapitalizme ve erkek
egemenliðine direniyor. Novamed’li kadýnlar, ucuz
iþ gücü olmaya, güvencesiz çalýþmaya ve sendikasýzlaþtýrýlmaya, önlemler alýnmadýðý için kimyasal
maddelerle zehirlenmeye, tuvalet dakikalarýnýn sayýlmasýna, kadýn olduklarý için aþaðýlanmaya, ne
zaman doðuracaklarýna patronun karar vermesine
hayýr dedikleri için grevdeler.
Biz kadýnlar, kadýn emeði ve kadýn bedeni üzerindeki kapitalist sömürüye karþý çýkmak, Novamed’de direnen kadýn iþçileri desteklemek için grevin birinci yýlýnda sokaklardayýz. Açacaðýmýz
stantlarda toplayacaðýmýz imzalarla, düzenleyeceðimiz panel ve þenliklerle sesimizi Novamed’li kadýnlarýn sesine katmaya kararlýyýz. Biz kadýnlar
serbest bölgelerin serbest sömürü bölgeleri olmaktan çýkarýlmalarý için gerekli yasal düzenlemelerin
yapýlmasý, Novamed’li kadýnlarýn taleplerinin kabul edilerek sendikal haklarýnýn ve örgütlülüklerinin korunmasý için sokaktayýz” denildi.
Eylem, “Novamed’li kadýnlar yalnýz deðildir”,
“Yaþasýn kadýn dayanýþmasý”, “Sendika, sigorta, 8
lýk izni kullandýrmamak yasal deðildir.
Asýl iþverenin iþçisine her yýl
çýktý girdi yapýlmaz iken, biz alt iþveren “taþeron” da çalýþan iþçilerin
her yýl çýktý girdi yapýlmasý yasal
mýdýr?
Bir iþçi ister asýl iþverende, isterse
alt “taþaron” iþverende çalýþsýn, ayný
iþyerinde ara vermeden çalýþmýþ ise,
o iþçi her iþveren deðiþtiðinde, önceki
iþverendeki tüm iþçilik haklarý yeni iþverene devir olduðuna dair belge verilir. Ayný iþyerinde ara vermeden sürekli her iþveren deðiþtiðinde iþçiyi
çýktý girdi yapýlmasý yasal deðildir.
Asýl iþverenin iþçisi, 2 devlet
ikramiyesi, 2 sendika ikramiyesi alýrken, biz üvey evlat alt iþveren
“taþeron” iþçilerine ikramiye ve
Toplu Ýþ Sözleþmesi ile getirilen
yakacak yardýmý, ayakkabý, çocuk
ücreti, tahsil ücreti verilmemesi yasal mýdýr?
Asýl iþverenin iþçilerine uygulanan
Toplu Ýþ Sözleþmesinden alt iþveren
“taþeron” iþçilerinin yararlanabilmesinin 2 þartý vardýr. Toplu Ýþ Sözleþmesi
yapan sendikaya üye olmak yada
Toplu Ýþ Sözleþmesi yapan sendikaya
dayanýþma aidatý ödemek. Bu talepler iþverenin veya sendikanýn iradesine baðlý deðildir. Ýþçinin talebine baðlýdýr. Ayrýca Belediyelerde ve Kamu
kurumlarýnda çalýþan sendikalý sendikasýz iþçilere verilen ikramiyelerin 2
tanesi devlet ikramiyesidir. Her yýl verilen 2 devlet ikramiyesi bu iþyerinde
çalýþan alt iþveren “taþeron” iþçilerin
tamamýna uygulanmak zorundadýr.
Ayrýca 4857 sayýlý Ýþ Kanunun 2.maddesi gereði asýl iþ bölünemeyeceði gibi ayný Kanunun 5.maddesi gereði de
iþçiler arasýnda kesinlikle ayrým yapýlamaz. Ýþçi Toplu Ýþ Sözleþmesinden
yararlanma talebinde bulunmuþsa asýl iþverenin iþçisi gibi Toplu Ýþ Sözleþmesinden aynen yararlandýrýlmak
zorunludur. Alt iþverenin iþçisinin talebine raðmen, asýl iþverenin iþçisinin
yararlandýðý haklardan yararlandýrmamak yasal deðildir.
Asýl iþverenin iþçileri iþten atýlamazken, atýlsalar dahi kendilerine ihbar ve kýdem tazminatý ödenirken, biz alt iþveren iþçilerini iþveren istediði zaman iþten atmasý, ihbar ve kýdem tazminatý ödememesi
saat iþ günü”, “ Eþit iþe eþit ücret” sloganlarýyla
son buldu.
Platformun eylemlilikleri 26 Eylül tarihine kadar devam edecek. 26 Eylül’de ise Türkiye’nin çeþitli yerlerinden gelen kadýnlarla birlikte Antalya’da Novamed’de direnen kadýnlarla buluþulacak
ve dayanýþma duygularý iletilecek.
Platformda yer alan kurumlar: Akýllara Zarar,
Amargi Kadýn Kooperatifi, Baðýmsýz Feministler,
Demokratik Özgür Kadýn Hareketi, Emekçi Kadýnlar Birliði, Feminist Kadýn Çevresi, Filmmor, Gökkuþaðý Kadýn Derneði, Ýmece Kadýn Kooperatifi,Mor Çatýlý Kadýnlar, Kadýn Mühendisler, Pazartesi’nden Kadýnlar, Sosyalist Feminist Kolektif,
KEÝG Platformu, KESK’li Kadýnlar, Hava Ýþ’li Kadýnlar, TMMOB IKK Kadýn Komisyonu, Devrimci
Saðlýk Ýþ’ten Kadýnlar, Genel Ýþ-Konut Ýþ Þubesi’nden Kadýnlar, DÝSK’li Kadýnlar, Sosyal Haklar
Derneði’nden Kadýnlar, Halkevleri’nden Kadýnlar,
Tüm ÝGD’li Kadýnlar, Çaðrý Gazetesi’nden Kadýnlar, DTP’li Kadýnlar, EHP’li Kadýnlar, EMEP’li
Kadýnlar, ÖDP’li Kadýnlar, SDP’li Kadýnlar)
yasal mýdýr?
Alt iþverende çalýþan “taþeron” iþçileri de iþten çýkarýldýklarýnda tüm
çalýþtýklarý kýdem süreleri 365 günden
fazla ise kýdem tazminatý almak hakký
kazanýrlar. Ýhbar tazminatýndan ise,
çalýþtýklarý sürelere göre aynen asýl
iþverenin iþçisi gibi yararlandýrýlýr. Asýl
iþveren iþçisi gibi iþe iade davasý açabilir, hatta asýl iþ bölünerek alt iþverene “taþerona” verilmiþ ise, ortada bir
muvazaa varsa, iþçi iþe iade davasýný, alt iþverene “taþerona” deðil asýl
iþverene açabilir. Bu durumda iþçi iþe
baþladýðý tarihten itibaren, asýl iþverenin iþçisi sayýlýr. Alt iþveren “taþeron”
iþçilerini bu haklardan yararlandýrmamak yasal deðildir.
“Taþeron” iþverenlerde çalýþan bizler, asýl iþverenin iþçilerinin
üye olduðu sendikaya üye olmak
istediðimizde burada örgütlü sendikanýn “asýl iþverenin baskýsý altýnda” bizleri üye yapmamasý yasal
mýdýr?
Tüm iþyerlerinde asýl iþverenlerde, “taþeronlar” vasýtasýyla çalýþan iþçilerin tamamý, asýl iþverenin iþçisinin
üye olduðu sendikaya üye olabilirler.
Sendikalarýn veya iþverenlerin alt iþveren “taþeron” iþçilerinin üye olmasýna engel olmak, Anayasa ve 2821 sayýlý Sendikalar Kanunu ile Türk Ceza
Kanunu hükümleri gereði suç sayýlýr.
Ýþçilerin sendika üyesi olmasýna engel olmak Türk Ceza yasasýnda da
suçtur.
Sendika Anayasal hak ise, asýl iþveren iþçilerin örgütlü olduðu
sendika bizleri “asýl iþveren baskýsý altýnda” üye yapmaya kabul etmediði taktirde, bizlerin baþka sendikaya üye olduðum gibi sendikal
faaliyetlerden dolayý iþten çýkarýlmamýz yasal mýdýr?
Çalýþan her iþçinin çalýþtýðý iþkolundaki sendikaya üye olma özgürlüðü vardýr. Ýþçinin sendikaya üye olmasýna engel olmak Anayasa, 2821 sayýlý Sendikalar Kanunu, Türk Ceza
Kanunu ve Yargýtay kararlarýný hiçe
saymak anlamýna gelir. Buda aðýr
suçtur. Sendikalý olmaya engel olmak
yasal deðildir.
Asýl iþverenlerin alt iþveren “
taþeron” iþçilerine karþý sorumlu-
luðu var mýdýr?
Asýl iþveren ister kamu kuruluþu,
ister özel sektör, ister belediye olsun,
kendi bünyesinde çalýþtýrdýklarý alt iþveren “taþeron” iþçilerinin tüm haklarýndan kendi iþçilerine sorumlu olduklarý kadar aynen sorumludurlar. Yukarýdaki haklarýnýz ile Kanunlardan doðan diðer haklarý talep ettiðiniz alt iþveren veya asýl iþveren vermediði
taktirde çalýþýrken veya iþten çýktýktan
sonrada açacaðýnýz davalarda, asýl
iþveren ile alt iþveren “taþeron” birlikte muhatap alarak haklarý talep edeceksiniz. Haklarýnýzýn tamamýný yapacaðýnýz bu mücadele ile alabilirsiniz
Bu soru bizim gibi çalýþanlar
adýna birazda özel olacak, neden
bizim iþkolunda BATÝS gibi iþçilerin tüm haklarýyla mücadele edecek baðýmsýz bir örgüt kurulmuyor?
Bu özel sorunuza cevabýmýz, tüm
iþçiler öncelikle tüm sorunlarýna cevap bulabilmek için mevcut sendikalarda mücadeleyi zorlamak zorundadýr. Mevcut sendikalar iþçiler için mücadele etmiyor diye her önüne gelenin sendika kurmasýný doðru bulmuyoruz. BATÝS modeli sendikal mücadele sýnýf sendikacýlýðý modelidir. Bu
model tüm sendikalarda uygulanabilir. BATÝS modelini uygulamanýn asýl
yolu iþçilerin örgütlü olmasýdýr. BATÝS
sendikasýnýn siyasi politikasý sýnýf savaþýdýr. Kapitalist sistemin karþýsýnda
tek güç olan, sosyalizmin ilkeleri doðrultusunda mücadele vermesi BATÝSBaðýmsýz Tekstil Ýþçileri Sendikasýný
farklý kýlmaktadýr. Diðer sendikalarý
da sosyalizm ilkelerinde, sýnýf mücadelesi veren konuma getirdiðimizde,
tüm sendikalar BATÝS gibi iþçilerin
tüm sorunlarýna cevap verecek örgütlenmeyi yapabilir. Tüm çabalarýnýza
raðmen mevcut sendikalarý sýnýf mücadelesi ile Sosyalizmin, sýnýf çizgisinde tüm sorunlarýnýza cevap verecek duruma getiremezseniz. Devrimci
Sosyalist iþçiler ile alacaðýnýz ortak
kararlar sonucu BATÝS modeli sýnýf
mücadelesi veren sýnýf sendikacýlýðý
çizgisinde hizmet iþ kolunda bir sendika kurabilirsiniz. BATÝS bu konuda
dayanýþmaya ve üzerine düþen tüm
görevi iþçi sýnýfý ve sosyalizm adýna
yapmaya hazýrdýr.
Dayanýþma
Eylül 2007
EMEK
7
Ýþ cinayetlerinin sorumlusu
patronlar ve devlettir!
4857 sayýlý iþ kanunun iþçi saðlýðý ve iþ güvenliðini düzenleyen hükümleri Avrupa Birliði normlarý çerçevesinde yenilendi, sözde geniþletildi ama
Türkiye’de deðiþen bir þey yok. Her gün bir baþka
iþ kazasý. Her gün bir baþka iþçi cinayeti. Ýnsanlar
yok pahasýna ölüm tehlikesiyle iç içe çalýþtýrýlýyorlar ve daha fazla kar etmek uðruna iþverenler üzerine düþen ve yasayla sorumluluk altýna girdikleri
hükümleri yerine getirmiyorlar. Bu tedbirleri almamak onlara birkaç lira daha fazla kar yaptýrýyor ama iþçiler zehirleniyor, ellerini kollarýný, daha doðrusu hayatlarýný kazanma yetilerini kaybediyor,
kalp, astým hastasý oluyor ve ölebiliyorlar. Onlarýn
3-5 kuruþluk karlarýnýn bedelini iþçiler bedenleriyle, ömürleriyle ödüyorlar. En son süreçte Tuzla Tersaneleri’nde iki hafta içinde 5 iþçinin yaþamýný yitirmesiyle gündeme gelen iþ cinayetlerine iliþkin
Hak-Ýþ bir araþtýrmasýný açýkladý. Rapora göre 2006
yýlýnda 1.601 kiþi ‘iþ kazasý ve meslek hastalýðý’
nedeniyle hayatýný kaybetti. Bu yükümlülüklere
uymamanýn cezasý ise iþçilerin birkaç gün fazla
mesaiye býrakýlmasý ile iþveren açýsýndan çözülüyor. Ne iþletmesi kapatýlýyor, ne ölümden dolayý
cezaevine gönderilebiliyor. Onlara kimse dokunamýyor. Ama iþçiler yaralanýyor, sakat kalýyor ve ölüyorlar. Ýþte son bir ay içinde sadece kulaðýmýza
gelen, sýnýrlý imkanlarla öðrenebildiðimiz, üstü kapatýlamamýþ iþ cinayetlerinden sadece bir kaçý:
Atýk su kanalýnda can pazarý
kipleri çalýþma baþlattý.
Yapýlan ilk incelemede iþçilerde metan gazýndan etkilenmelerini önleyen maskelerinin olmadýðý
Ýski’nin ve taþeron firmanýn aðýr ihmali neticesinde
iþçilerin metan gazýndan etkilenerek yaþamlarýný
yitirdiði anlaþýldý. Kolektörde kaybolan iþçilerden
birinin cesedine ulaþýldý. Diðer iþçilerin aranmasýna devam ediliyor.
Tarým iþçilerini taþýyan araç kaza
yaptý: 1 ölü
12 Eylül;
Mersin’de tarým iþçilerini taþýyan kamyonetin bir
özel otomobille çarpýþmasý sonucu 1 kiþi öldü, 9 kiþi yaralandý. Kazada, kamyonet kasasýnda bulunan
tarým iþçilerinden Fatma (55) ve Emine Kurt (54),
Gül (14) ve Halil Çelebi (13), Lütfiye Altýnýþýk
(12), Emine Yaman (34), Yýldýz Ceylan (21), Baðdat Çelebi (40), Nazlý Teke (19), Nazlý Özkan (16),
Mersin Devlet ve Toros Devlet hastanelerinde tedavi altýna alýndý.
Mersin Devlet Hastanesine kaldýrýlan yaralýlardan Fatma Kurt, yapýlan müdahalelere raðmen kurtarýlamadý.
Elektrik akýmýna kapýlan iþçi direkten düþerek öldü
11 Eylül
12 Eylül; Bursa’da elektrik direðine çýkan bir iþçi, akýma ka-
Büyükçekmece’de yerin 4 metre derinliðinde bulunan atýk su kolektörüne temizlik yapmak üzere
maske takmadan giren bir iþçi metan gazýndan zehirlenerek bayýldý. Arkadaþýný kurtarmak için halatla kolektöre inen diðer iþçi de bayýlýnca, bu kez þoför olarak çalýþan 3’üncü iþçi de aþaðý indi. O da
bayýldý. 3 iþçi akýntýya kapýlarak kayboldu. Durumu fark eden vatandaþlarýn ihbarý üzerine, Akfen
Hidroteknik firmasýnýn taþeronu THAÞ Kanal firmasýna baðlý iþçileri bulmak için itfaiye ve ÝSKÝ e-
Taþkömürü ocaðýnda göçük
8 Eylül
Zonguldak’ta,
Türkiye
Taþkömürü
Kurumu
(TTK) maden ocaðýnda
meydana gelen göçükte 1
iþçi öldü. Kuruma ait Asma-Dilaver Ýþletme Müdürlüðü kömür ocaðýnýn
eksi 170 kodunda tavan kýsmýndan toprak kaymasý
sonucu oluþan göçüðün altýnda kalan üretim iþçisi
Esat Üstünsoy (29), yaþamýný yitirdi.
Fabrikada ‘iþ cinayeti’
5 Eylül
Kocaeli’nin Körfez ilçesi Hereke beldesinde faaliyet gösteren bir çimento fabrikasýnda meydana gelen patlamada 1 iþçi öldü, 2 iþçi yaralandý. Olay,
Körfez ilçesi Hereke beldesinde faaliyet gösteren
bir çimento fabrikasýnda saat 14.00 sýralarýnda
meydana geldi. Fabrikanýn hemen arka kýsmýnda
bulunan araziye iþçiler tarafýndan yerleþtirilen dinamit büyük gürültüyle patladý. Olayda Cemil Tekmil
(36) hayatýný kaybederken, Nizamettin Çalýk (27) ile Ýkramettin Taþ (33) yaralandý. Yaralýlar kaldýrýldýklarý Derince Devlet Hastanesi’nde tedavi altýna
alýndý.
Tarým iþçileri yine ölümden döndüler
Þanlýurfa’nýn Siverek ilçesi yakýnlarýnda meydana
gelen kazada 4’ü aðýr 65 tarým iþçisi yaralandý.
Kamyon sürücüsü kazadan sonra kayýplara karýþtý.Kazanýn nedeni henüz belirlenemedi.
Fýndýk iþçilerini taþýyan minibüs
devrildi: 22 yaralý
‘Bu gemi bir kara tabut’
“Türkiye, Tuzla tersaneleri sayesinde
dünyada en çok sipariþ alan 5. ülke...” diyor...Ya tersanelerde çalýþan 20,000 iþçinin dramý?
Tersanecilik sektörünün kalbi Tuzla’da atýyor. Sektörün baþarýsý, Türk ekonomisine olan katkýlarýný, o parýltýlý haberleri hepiniz gazetelerde okuyorsunuzdur. “Türkiye, Tuzla tersaneleri sayesinde dünyada en çok sipariþ alan 5. ülke...”
Peki ya o parýltýlý haberlerin arkasýnda
yaþananlar... Ya tersanelerde çalýþan
20,000 iþçinin dramý... Sigortasýz, iþ güvencesiz, taþeronlarýn elinde bir lokmaya
muhtaç çalýþtýrýlan gencecik insanlarýn yaþadýklarý... Ne acýdýr ki, o vahþetin haber
olabilmesi için onlarýn ölmesi bile yetmiyor çoðunlukla...
Tuzla’da son 12 gün içinde 5 iþçi öldü
ardý ardýna.... 5 genç adam... Kimi çocuklarýný býraktý ardýnda, kimi yaþanmamýþ hayatlarýný...
21 Aðustos Cabbar Ongun. Gemsa
teþeronunda Torgem Tersanesi için çalýþýrken elektrik çarpmasý sonucu; 23 Aðustos, Günay Akarsu, Bora Denizcilik Teþeronunda Selah Tersanesi için çalýþýrken,
henüz 28 yaþýndayken elektrik çarpmasý
sonucu; 30 Aðustos,
Bayram Tatlý, Umut Gemi Taþeronunda, henüz 36 yaþýndayken ardýnda
üç çocuðunu býrakarak elektrik çarpmasý sonucu; 31 Aðustos, Kenan Kara, 30 yaþýnda aþýrý
sýcakta yoðun çalýþtýrýlmasý
sonucu
kalp krizi sonucu; 3
Eylül, Bekir Özmen, 40 yaþýnda elektrik çarpmasý sonucu, yaþamlarýný
yitirdiler....
Tuzla’da ortalama her ay ‘iþ kazasýnda’ bir iþçi ölüyor. Tuzla’da her ay onlarca iþçi iþ kazasý geçirip yaralanýyor ve sakat kalýyor. Duyan var mý..?
Ýþçiler geçtiðimiz günlerde bir basýn
toplantýsý yaptý. Bu insanlarýn iþ güvenliði
yok. Bu insanlarýn çoðunun sigortasý yok.
Bu insanlarý sendikasýzlaþtýrmak için her
yol deneniyor. Bu insanlar baretle çalýþmak için bile mücadele etmek zoruna kalýyor. Bu insanlar taþeronlarýn elinde oyuncak... Basýn toplantýsý için
toplanan iþçiler “Artýk ölmek
istemiyoruz” diye haykýrýyorlardý. Duyan var mý?
Gemi Ýnþa Sanayicileri
Birliði (GÝSBÝR) Yönetim
Kurulu Baþkaný Murat Bayrak
Anadolu Ajansý’na diyor ki,
“Türkiye’nin gemi yapýmýnýn
yüzde 60 oranýnda dýþ alýma
baðlý. Bizim kârýmýz tamamen iþçilikten, iþçilik fiyatlarý
da Avrupa’nýn fiyatlarý düzeyine gelirse, Türkiye’deki
Diyarbakýr’ýn Ergani Ýlçesi’nden, Adapazarý’na
fýndýk iþçilerini götüren Ramazan Toka’nýn kullandýðý 21 AR397 plakalý minibüs, saat 03.30 sýralarýnda, Hasandede rampasýndan aþaðýya inerken
devrildi. Kazada minibüste bulunan 22 kiþi yaralandý. Yaralýlar, Kýrýkkale Yüksek Ýhtisas Hastanesi
ve Devlet Hastanesi’ne kaldýrýldý. Yaralýlardan
2’sinin durumu aðýr.
Yolcular sürücünün uyukladýðýný ve dinlenme
isteklerini reddettiðini iddia ederken, Ramazan Toka, minibüsün bagajýnýn yolcu sayýsýnýn fazla olmasýndan dolayý eþya yüküne dayanamayarak yerinden fýrladýðýný ve aracýn kontrolünü kaybederek
kaza yaptýðýný belirtti.
Ýþçileri taþýyan minibüs kaza yaptý:
24 ölü
7 Aðustos
16 Aðustos Sivas’ýn Kangal ilçesinde fýndýk iþçilerini taþýyan
pýlýp, düþerek hayatýný kaybetti.
Karacabey’in Orhaniye köyündeki bir inþaatta
çalýþan Murtaza Tanrýverdi (31) elektrik direðine
týrmandý. Birden bire orta gerilim hattýna temas eden Tanrýverdi yere düþtü. Hem elektrik çarpmasý
hem de düþmenin etkisiyle aðýr yaralanan genç iþçi, hemen Týp Fakültesi Hastanesi’ne kaldýrýldý, ancak kurtarýlamadý Olayla ilgili olarak savcýlýk soruþturma baþlattý
Kýrýkkale-Kayseri karayolunun Hasandede Beldesi
yakýnlarýnda, fýndýk iþçilerini taþýyan minibüsün
devrilmesi sonucu 22 iþçi yaralandý.
gemi inþa sanayisinin avantajlarý yavaþ
yavaþ ortadan kalkar”.
Duyan var mý?
Biz Tuzla’da yayýnlanan “küçücük”
bir yerel gazeteyiz. Tersanelerdeki ölüm
haberlerini, kazalarý haberleþtirmek yüreðimizi yakýyor. Yazýyoruz ama “duyan var
mý” sorusuna cevap veremiyoruz. Bu çaresizlik içimizi daha çok acýtýyor.
Ýstiyoruz ki, milyonlarca dolara mal olan, denize indirilmeleri bazen þampanya
patlatýlarak , bazen gülsuyu akýtýlarak parýltýlý haberlerde gazete sütunlarýndan duyurulan bu gemilerin aslýnda “bir kara tabut” olduðu duyulsun... Belki o zaman
“Ey insanlar nerdesiniz?” sorusunun cevabý alýnabilir.
“Bu gemi bir kara tabut,/ Lumbarýndan
giren ölür / Üstümüzden geçti bulut
Badem gözlüm beni unut / Boynuma
sarýlma gülüm
Benden sana geçer ölüm / Badem gözlüm beni unut”
(Çaðdaþ Tuzla Gazetesi’nden Bianet
aracýlýðý ile alýnmýþtýr.)
11 Aðustos
minibüs ile meyve yüklü kamyonun çarpýþtýðý kazada 24 iþçi yaþamýný yitirdi. Malatya-Sivas kara
yolunun 38. kilometresi Alacahan beldesi Abdalboðan mevkinde Tokat’tan Diyarbakýr’a meyve götüren ve sürücüsü henüz belirlenemeyen 21 AV 266
plakalý kamyon ile karþý yönden gelen, fýndýk iþçilerini taþýyan Mustafa Akgün yönetimindeki 02 J
6029 plakalý minibüs çarpýþmýþtý.
Tersane iþçileri artýk
ölmek istemiyor
15 Eylül günü saat 17:00’de
Limter-Ýþ Sendikasý’nýn çaðrýsýyla Tuzla Ýçmeler Tren Ýstasyonu’nda iþ
cinayetleri ve
yýkýmlar protesto edildi. Yaklaþýk 400 kiþinin
katýldýðý eylem
iþçi sýnýfý mücadelesinde þehit
düþenler ve iþ
cinayetlerine
kurban giden iþçiler için yapýlan saygý duruþuyla baþladý. Ardýndan Limter-Ýþ
Baþkaný Cem Dinç bir konuþma
yaptý. Dinç, patronlarýn ve Çalýþma
Bakaný’nýn gerçekleri çarpýttýðýný
belirtti. Binlerce iþçinin tersanelerde kaçak çalýþtýrýldýðýný vurgulayan Dinç, taþeron sistemiyle, güvenlik önlemlerini almayarak ve aþýrý çalýþma sonucu iþ cinayetlerinin ortaya çýktýðýný söyledi.
Dinç konuþmasýnda yoksul mahallelere dönük yürütülen yýkým
politikalarýna da deðinerek Þifa
Mahallesi’nde, Mamak’ta, Dikmen’de emekçilerin direndiðini ve
direneceðini belirtti. Diðer iþ kollarýnda yaþanan iþ cinayetlerini de
hatýrlatan Dinç mücadeleyi yükseltecekleri vurgusu yaptý. Dinç konuþmasýnda taþeron sistemine karþý
üretimden gelen gücün kullanýlacaðýný, Ankara’da eylem yapýlacaðýný
da belirtti. Ýþ kazalarýna karþý içinde sendikanýn, GÝSBÝR’in, TTB,
Barolar Birliði, TMMOB ve Gemi
Mühendisleri Odasý’nýn bulunduðu
bir izleme komisyonu kurulmasý
talebinde bulundu.
Eylemde iþ cinayetinde ölen
Günay Akarsu’nun kardeþi, Þifa
mahallesinden bir emekçi, Deri-Ýþ
Tuzla Þube Baþkaný Binali Tay, Almanya Sendikalar Birliði’nden
Brigitte Dihmann, Peru Uluslararasý Dostluk ve Dayanýþma Derneði’nden Eusebio Martel Huado,
DTP Ýstanbul Milletvekili Sebahat
Tuncel ve Ferhat Tunç birer konuþma yaptýlar.
Eyleme ÖDP, EMEP, TKP, DTP
yöneticileri, Birleþik Metal-Ýþ, Emekli-Sen, DÝSK/Basýn-Ýþ, TTB,
Halkevleri, SODAP, ESP, Partizan,
DHP, Köz, Barýþ Anneleri, UÝDDER, HKM de destek verdi.
8 HABER
Dayanýþma
Eylül 2007
Yangýndan kaçýrýlan mal büyük oldu
TEKSÝF ile TÜTSÝS arasýnda yaklaþýk 6 aydýr devam etmekte olan 21. Dönem Grup Toplu Ýþ Sözleþmesi görüþmeleri iþverenler lehine bir anlaþma ile sonuçlandý. Anlaþma gerçekleþmeseydi
tekstil sektöründe 11 bin çalýþan greve
çýkacaktý. 9 firmada da 24 Eylül itibarýyla grev kararý alýnmýþtý.
Türkiye Tekstil, Örme ve Giyim Sanayi Ýþçileri Sendikasý (TEKSÝF) ile
Türkiye Tekstil Sanayi Ýþverenleri Sendikasý (TÜTSÝS) arasýnda sürdürülen
grup toplu iþ sözleþmelerin greve saatler
kala anlaþmayla sonuçlandý.
Anlaþma öncesi Narin Tekstil, Yünsa, Levis, Saray Halý, Altýnyýldýz, Bahariye, Kordsa ve Vakko’nun da içinde bulunduðu 11 firmada 10 Eylül itibarýyla, 9
firma da ise 24 Eylül’de greve çýkma kararý alýnmýþtý.
Yeni tekliflerle masaya oturan TÜTSÝS, tekliflerine mesai, hafta sonu tatilleri ve denkleþtirme maddelerini de eklemiþti. Ýþveren sendikasý TÜTSÝS, ilk
altý ay sýfýr, ikinci altý ay için yüzde 3
zam ve yeni iþe girecekler için ise sýfýr
ikramiye teklif etmiþti. Bunun üzerine
TEKSÝF, ücret ve ikramiye maddelerinde anlaþma saðlayamayan 20 firmada
greve gitme kararý almýþtý. Ancak iþçi ve
iþveren tarafý arasýnda son görüþmelerde
anlaþma saðlandý.
Buna göre ücretlere ilk 6 ay için yüzde 4, ikinci 6 ay için yüzde 5 zam yapýlacak. Yeni iþe girenlere ikramiye uygulamasý da sürecek.
Toplu sözleþme görüþmeleri sýrasýnda Türkiye Tekstil Sanayii Ýþverenleri
Sendikasý (TÜTSÝS) Yönetim kurulu
Baþkaný Halit Narin’in yaptýðý açýklamalar ve savurduðu tehditler aslýnda sözleþmenin nereye gideceðini gösteriyordu.
Narin; “Türk-Ýþ ve Türkiye Tekstil Örme
ve Giyim Sanayi Ýþçileri Sendikasý
(TEKSÝF) ile camia olarak sevgi ve saygý ile bir araya gelmemiz mümkün deðil” … “40 senedir yapýlan köprüler atýldý” diyerek tehditler savurmuþ, 11 bin
çalýþanýn emeði üzerine nasýl bir oyun
oynayabileceklerinin sinyallerini vermiþti. Ve düzen içi dayanýþma sonuç verdi. Tekstil iþçileri üretimden gelen güçlerini kullanmaktan bir kere daha alýkondular. Hem de çok komik bir toplu sözleþme sürecinin ardýndan. Narin “Çok
üzgünüz, böyle insanlarýn Türk iþ hayatýnda olmalarýndan dolayý kýzgýnýz” derken Teksif’in kulaðýný öyle bir büktü ki,
iþçiler maaþlarýna %5 zam istedikleri için yavuz hýrsýz konumuna düþürüldüler.
Narin’e göre verilen teklif
(ilk altý ay sýfýr, ikinci altý ay
için yüzde 3 zam ve yeni iþe
girecekler için ise sýfýr ikramiye) tekstilin desteklenmesinin önünü açacaktý ve iþverenler daha çok kazanacaktý.
Narin’e göre iþçi açlýktan ölmeyecek kadar doyduðuna
göre her þey normaldi. Narin’in kimsenin oyunbozanlýk TEKSÝF yöneticileri
etmesine tahammülü yoktu.
çisinin maaþý anlaþma çerçevesinde yýlVe bütün azarlarý iþe yaradý. Ýþçiler ellesonunda sadece 45,00ytl artmýþ olmayariyle ürettiklerinden hak isterken en azýndan iþe girerken kazandýklarý ikrami- caktý. Toplu sözleþme süreci boyunca
yeleri kurtardýlar. Tekstil iþverenleri bu yavuz hýrsýz ev sahibini bastýrýrken iþçi
sözleþmeye kýzar gibi göründü ama yan- sendikasýnýn nasýl bir rolünün olduðu ise
gýndan kaçýrdýklarý malýn ederi 3 milyar bir baþka tartýþma konusu olarak durudolar kadardý. Eðer iþçiler greve çýkacak yor. Ýþçilerin mahcup ev sahibi konuolursa bunun maliyeti 3 milyar dolar omundan çýkmalarý ise kendi öz örgütlerilacaktý. Ýþçilerin üretimden gelen güçlerini kullanýp, taleplerini kabul ettirmek ni yaratmalarý ve kendi kaderlerini kendi
için greve gitmelerinin yolu açýlsaydý ellerine almalarýyla mümkün görünüyor.
bugün 500,00ytl ile çalýþan bir tekstil iþDayanýþma Haber Servisi
Teksim iþçileri haklarýný arýyor
Merter’de bulunan ve 400 iþçinin çalýþtýðý
Teksim Giyim San Tic Ltd Þti’nde iþçiler, iþyerlerinde yaþadýklarý hukuksuzluklarýn düzeltilmesi için 2 aydýr mücadele ediyorlar. Bu süreçte iþten atýlan iþçiler, 27 Aðustos’ta fabrika önünde
bir basýn açýklamasý düzenleyerek haksýz yere iþten çýkarýlmalarý protesto ettiler. Ýþçiler 2 aydýr
fazla mesailere kalmýyorlar ve çalýþma saatlerinin düzeltilmesini istiyorlar. Yýllardýr keyfi ve
hukuksuz uygulamalara son verilmesini, mesai
ücretlerinin eksiksiz ödenmesini ve sigorta primlerinin asgari ücretten deðil aldýklarý maaþlar üzerinden tam olarak yatýrýlmasýný istediklerini
her fýrsatta dile getiriyorlar. Yasal olarak 8 saatin
üstünde çalýþmaya razý olmayan iþçilere mesaiye
kalmadýklarý için iþveren, 2 aydýr akþam servislerinden yararlandýrtmýyor. Merter’de kurulu bulunan, 13 ülkeye ihracat yapan, dikimhane, ütü-paket, modelhane ve kesimhane bölümleri olan
Teksim Tekstil Fabrikasý’nda 400 iþçi çalýþýyor.
Birkaç sokak yanýnda ise 200 iþçinin çalýþtýðý
Teksim Triko iþletmesi var. Ýþten atýlan iþçilerin
yaný sýra içerde de baskýlar devam ediyor. Bordro isteyen iþçilere maaþlarý hala verilmedi. Fazla
mesaiye kalmayan ve 18.30 da çýkan iþçilere hala servis verilmiyor. Gün içinde iþçiler yan yana
gelemiyor ve birbirlerine merhaba diyemiyor.
Dikimhane iþçileri yerin 2 kat altýnda gün ýþýðý
almadan 12 saat çalýþýyor ve rutubet yüzünden
hepsinin ciddi rahatsýzlýlarý var. Ýþçiler haklarýna
sahip çýkacak bir sendika, saðlýklý çalýþma
koþullarý ve piyasa
koþullarýnýn altýnda
olmayacak bir insanca yaþam ücreti istiyor. Ýþten atmalarla
bu sürecin önüne geçeceðini düþünen iþveren bir kere daha
yanýlmýþ oluyor. Ýþçiler içerde de direnmeye devam ediyor
ve haklarýný hiç koþulsuz talep ediyor:
Ýþte Teksim iþçilerinin talepleri:
Sigortalarýmýz
6 ayda 10’ar gün olarak yatýrýlýyor. Eksik
sigortalarýmýz tamamlansýn istiyoruz.
Primlerimiz asgari ücretten deðil aldýðýmýz gerçek maaþlar üzerinden yatýrýlsýn istiyoruz.
Asgari ücrete yani sefalet ücretine çalýþýyoruz. Maaþlarýmýz iyileþtirilsin, en azýndan piyasa seviyesine getirilsin
Bordrolarýmýz verilmiyor. Ýmzaladýðýmýz
yasal bordrolarýn bir nüshasýný istiyoruz
Zorunlu mesailere býrakýlýyoruz. Kimi zaman sabahlara kadar çalýþtýrýlýyoruz. Mesai ücretleri sabahlamalar için yüzde 75 olmasý gerekirken yüzde 50, pazar günleri için ise yüzde 100
olmasý gerekirken yüzde 75 olarak hesaplanýyor.
Fazla mesaiye hayýr. Bir baþka iþçi arkadaþýmýzýn
çalýþma hakkýný engellemek istemiyoruz. Ailemize vakit ayýrmak, çocuðumuzun yüzünü görmek
istiyoruz. Fazla çalýþmalarýmýzýn ücretleri yasal
olarak hesaplansýn istiyoruz
Servis geç geldiði koþullarda bizim ücretlerimizden kesinti yapýlýyor.
Þeflerin ve müdürlerin sürekli küfür ve hakaretlerine maruz kalýyoruz. Þefler ve müdürler
aðza alýnmayacak küfürler savuruyorlar. Ýnsanca
muamele istiyoruz
Yoðun ve kötü koþullarda çalýþtýrýlmamýzdan dolayý hastalanan arkadaþlarýmýz fenalaþýp
çalýþamayacak halde olduklarýnda bile çalýþtýrýlýyorlar. Hasta olduðumuz durumlarda bile doktor
rapor vermiyor. Sabahlamalarda sürekli kahvaltý
veriliyor. Saðlýklý çalýþma koþullarý istiyoruz
“Artýk zorunlu mesaiye kalmayacaðýz” dediðimizde akþam servisleri kaldýrýldý. Servis hakkýmýz istiyoruz.
Dayanýþma Haber Servisi
kitap
tanýtýmý
Direnen Haliç
Yazar: Nejat Elibol
Evrensel Basým Yayýn
Direnen Haliç, yazarý da iþçi
olan bir iþçi romaný. Bir zamanlar
fabrikalarla çevrili olan Haliç’in,
Alibeyköy ucundaki iki fabrikada
yaþanan olaylarý,
sürdürülen uzun
direniþi konu alýyor. Olaylarý sürükleyici bir dille anlatýrken,
iþçilerin fabrika ve mahalle hayatlarý, iç dünyalarý da baþarýyla ve büyük bir canlýlýk ile
sergileniyor. Bu romanla bir dönemin iþçi
mücadelelerini, Ýstanbul’un deðiþen yapýsýný, o gün ile bu günkü iþçi sýnýfýnýn durumu
arasýndaki farklarý ayrýmsayabiliyoruz. Yazar, 1970’lerde Sungurlar Kazan Fabrikasý’ndaki direniþi de yaþandýðý dönemin canlýlýðýyla belleklerimize kazýmayý baþarýyor.
Direnen Haliç, emekçilerin kimi kazanýmlarla, kimi yenilgilerle sonuçlanan daha iyi, yaþanýr bir hayat için verdiði uzun mücadelenin belgesel özellikler taþýyan canlý, hareketli bir kesiti.
Nejat Elibol’un iþçi yaþamýný odakladýðý
romanlarý Yýkýk Evde Düþ (Koral Yay.,
1991), Yolculuk (Scala Yay., 1998), Direnen
Haliç (Evrensel Yay., iki cilt, 2002).
Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa...
Türk Telekom’da
“grev” kararý asýldý
14 Eylül
Haber-Ýþ Sendikasý ile Türk
Telekom A.Þ. arasýnda yürütü-
len 7. Dönem Toplu Ýþ Sözleþmesi görüþmelerinde anlaþma
saðlanamamasý üzerine Yönetim
Kurulu tarafýndan 14 Eylül 2007
Cuma günü sabah saatlerinde
grev kararý alýndý.
14 Eylül 2007 tarihinde saat:14.00’de Türk Telekom A.Þ.
Genel
Müdürlüðü
önünde
2000’e yakýn üyenin katýlýmýyla
basýn açýklamasý yapýldý. Ýþçileri davul zurna eþliðinde halaylar
çektiler ve “Telekom Ýþçisi
Grev’e hazýr”, “Ýþçiler el ele genel greve”, “Haber-Ýþ Nerede
Biz Oradayýz”, “Vur de Vuralým, Öl de ölelim” sloganlarý atarak, alýnan karara destek verdiler.
Sendikal mücadeleler sonucu kazanýlmýþ haklarýnýn ellerinden alýnmak istediðine dikkat
çeken iþçiler “Bizim sendikal
örgütlenmemizi ortadan kaldýrmak istiyorlar buna izin vermemiz mümkün deðildir. Bu güne
kadar yasalarýn bize tanýdýðý
çerçevede mücadelemizi sürdürdük. Bundan sonrada yasalarýn
bize tanýdýðý en büyük hakkýmýzý olan “Grev” hakkýmýzý kullanacaðýz” dediler.
Genel Baþkan Ali Akcan’ýn
basýn açýklamasý tamamlamasýndan sonra iþçilerin yoðun tezahüratlarý ve alkýþlarý eþliðinde
“Grev” kararý Türk Telekom
A.Þ. Genel Müdürlüðü’nün ilan
panosuna asýldý.
Ayný zamanda tüm iþyerlerinde grev kararý asýldý. Ýþçiler,
Ýstanbul, Ankara ve Ýzmir’de
basýn açýklamalarý yaptý. Öte
yandan Haber-Ýþ üyeleri Ýzmir’de de Alsancak Ýskelesi’nden Cumhuriyet Meydaný’na kadar yürüyüþ yaptý, Telekom yönetimini protesto etti.
Ýþçiler, “Hükümetten Oger’e
kýyak, iþçiye tuzak”, “Ekmek
yoksa barýþ da yok”, “Alo sesimiz geliyor mu?” yazýlý dövizler
taþýdý.
Emekliler sendikalarýný kapattýrmayacak
17 Eylül
DÝSK’e baðlý Emekli-Sen üyeleri, sendikalarý hakkýnda açýlan kapatma davasýna karþý ey-
lemlerine Kadýköy Ýskelesi’nde
devam etti. Destek çaðrýsý yapan
emekliler, ‘Emekli-Sen’in kapatýlmasý emeklilerin sesinin kýsýlmasýdýr’ dedi.Emekliler sendikalarýna sahip çýkmak ve 20 Eylül’de Ankara 17. Asliye Hukuk
Mahkemesi’nde görülecek davaya katýlým çaðrýsý yapmak için
Kadýköy Ýskelesi önünde basýn
açýklamasý yaptý.
Emekli-Sen adýna açýklamayý okuyan Kartal Þube Baþkaný
Yýlmaz Gündoðdu, “1995’ten
bugüne kesintisiz olarak faaliyet
yürüten sendikamýza açýlan davalarýn bir çoðunu kazanmamýza
ve bilirkiþi raporlarýna raðmen
siyasi iktidar tatmin olmamýþtýr”
þeklinde konuþtu. Gündoðdu, emeklilerin örgütlenme hakkýnýn
gasp edilmek istendiðini belirtti.
Eylemde “Emeklinin umudu
Emekli-Sen”, “Kapatmalar bizi
yýldýramaz”, “Yaþasýn örgütlü
mücadelemiz” sloganlarýný atýldý.
Muhtarlar da sendika
kurdu
25 Aðustos
Türkiye Köy ve Mahalle
Muhtarlarý Sendikasý (Muhtar
Sen) kuruldu.
Sendika Genel Baþkaný
Mustafa Altay, yaptýðý yazýlý açýklamada, sendikanýn aylýk 280
YTL ödenek alan ve sosyal güvenlik primlerini kendileri ödeyen muhtarlarýn, sorunlarýna çözüm bulmak amacýyla 57 kurucu
üye tarafýndan kurulduðunu bildirdi. Dayanýþma Haber Servisi
Dayanýþma
Eylül 2007
HABER
9
Mevsimlik tarým iþçileri
21. yüzyýlýn ‘gazap üzümleri’
Yollarda ölen tarým iþçisi haberi duymak istemiyoruz artýk. Çadýrlarda yaþayýp, 12-13 saat karþýlýðý 15-20 YTL alan insanlar bizim
kardeþlerimiz. Biraraya gelmeli, dayanýþmalý, hedeflerimizi ortaya
koymalýyýz...Hem bu koþullar düzeltilmeli, hem de insanlarýmýzý
yaþadýklarý yerlerden kopartan iþsizlik yoksulluða çözüm bulunmalý....Liberal hükümetler para babalarýnýn iþine yaramayacak þeyleri
yapmak istemiyor tabi. Sermayedarlara, zenginlere yatýrým yapsýn-
lar diye yalvarmayý, yeni yasalar çýkararak teþvik vermeyi býrakýn
da üretken devlet yatýrýmlarý yapýn, tarým-hayvancýlýk çiftliklerini,
halkýn kendisinin kuracaðý kooperatifleri, ekolojik ve saðlýklý tarýmý
destekleyin, oralara para ayýrýn. Halkýn kendi iþletmelerine ön ayak
olun, kamusal iþletmelere destek verin kredi verin. Böylece yaþadýklarý yerleri terketmek ve bu koþullarda çalýþmak zorunda kalmaz insanlarýmýz.
Tarým iþçileri hiçbir güvenceleri olmadan, kamyonlarda, eski minibüslerde yolculuk yapýp, çadýrlarda yaþayýp 15-19 YTL arasý günlükle sabahýn erken saatlerinden gecenin geç saatlerine kadar çalýþýyorlar. Yollarda kazalarda ölen tarým iþçisi sayýsý
her yýl yüzlere ulaþýyor. Özellikle Kürt illerinden
Çanakkale’den Ýzmir’e, Yozgat’tan Düzce’ye, Adana’dan Ordu’ya yýlýn 8-9 ayýnda fide dikmek, soðan çýkarmak, narenciye ve fýndýk toplamak gibi
çeþitli iþler için çalýþmaya geliniyor.
maya, 3-5 kuruþu çalýþmaya mahkum eden memleketlerindeki koþullar deðiþmelidir. Þirketlere yatýrým yapsýnlar diye halkýn parasýyla hiçbir iþe yaramayan teþvik üstüne teþvik verileceðine baþta geri
kalmýþ iller ve Kürt illeri olmak üzere kamusal üretken yatýrýmlar yapýlmalý, kooperatifleþme, tarým
üretim çiftlikleri, kolektif mülkiyete sahip iþletmeler bizzat devlet desteði ile hýzla yaygýnlaþtýrýlmalýdýr.
Birlik olup, hak aramalýyýz
Tarým iþçilerinin örgütlenme deneyimleri þimdilik sýnýrlý olsa da hýzla geliþtirilmek zorunda. Yoðun sömürü koþullarýnda çalýþan ve hiçbir hakký olmayan tarým iþçilerinin, düþük ücretlere karþý 2001
yýlýnda Adana’da gerçekleþtirdikleri iki günlük eylem, 1980 sonrasý tarým iþçilerinin gerçekleþtirdiði
ilk “grev” olma özelliði taþýdý.
Tarým iþçileri, 2005 Þubatý’nda sendikalar,
meslek odalarý ve öðretim üyelerinin de destek verdiði bir kurultay gerçekleþtirdiler. “Ýnsanca yaþayacak bir ücret, çalýþma ve yaþam koþullarýnýn düzeltilmesi, saðlýk ve emeklilik hakkýnýn kazanýlmasý
ve tarým iþçileri arasýnda birliðin saðlanmasý” tale-
biyle gerçekleþen kurultayda, örgütlenme çalýþmalarýnýn ilk adýmý olarak sendikalaþma yürütecek bir
temsil heyeti seçtiler. “Köle deðiliz insanýz, insanca yaþamak istiyoruz-Çukurova Tarým Ýþçileri”
pankartý arkasýnda ilk kez 2005 yýlý 1 Mayýs’ýna
katýldýlar. Ayrýca çeþitli illerde dernekleþme çalýþmalarý yapmýþ durumdalar. Kürt sorunu ile emek
sorunun iç içe geçtiði bir alan olan bu alanda birlikte çalýþmalar ve koordinasyonlar yapan dayanýþma
örgütleri ve koordinasyonlarý hýzla geliþtirmemiz
gerekiyor.
Hedefler ne olmalý?
Tarým iþçilerinin örgütlerinin hedefleri yine örgütlerce ve tarým emekçilerince belirlenmelidir. Talep edilecekler ve acil olduðu için ortaklaþa dayanýþma içinde yapýlabilecek olanlar belirlenmelidir.
Bazý öneriler þunlar olabilir;
Tarým iþçileri yola çýktýklarý andan döndükleri ana kadar yasal olarak sigortalý yapýlmalý,
primleri karþýlanmalýdýr.
Yaþanýlabilir bir “asgari günlük ücret” belirlenmeli ve bu il bazýnda deðil tüm ülke bazýnda uygulanmalý ve her yýl yenilenmelidir.
Kalacaklarý yerler asgari koþullarda belediyelerce hazýrlanmalý, saðlýk, çocuk bakýmý, ortak
mutfak, temiz su, elektrik altyapýlarý mutlaka kurulmalýdýr. Dönemde 10 bin iþçinin gelip yerleþtiði,
Adana’nýn Ýncirlik ilçesi gibi, ilçeler var, buralarda
bu önlemler acil olarak alýnmalýdýr.
GAP kapsamýnda yapýlan yatýrýmlarýn önemli kýsmý enerji yatýrýmlarýdýr. Bölge Türkiye’de üretilen enerjinin %40’ýný üretirken %4’ünü kullanmaktadýr. Örneðin Diyarbakýr iline yapýlan yatýrýmlarýn %70’i enerji, geriye kalan altyapý yatýrýmýdýr,
üretken yatýrým sýfýra yakýndýr. Sermaye çevrelerine üretken yatýrým yapmalarý için peþkeþler çekileceðine devletçe üretken yatýrýmlar yapýlmalý, iþçi
denetiminde çiftlikler kurulmalý, tarýma dayalý sanayileþme ve kooperatifleþme teþvik edilmelidir.
Böylece insanlarýmýz memleketlerinden kalkýp, bu
koþullarda çalýþmaya mahkum býrakýlmamýþ olur.
GAP’ta sulama projelerinin %20 si enerji
projelerinin %88’i bitirilmiþtir. Sulama projeleri
tamamlanmalý, etkin ve ekolojik sulama ve tarým için önlemler alýnmalýdýr. Sulama büyük toprak sahiplerine yaramakta, sulama birlikleri büyük aþiretlerce kendi çýkarlarýnca kullanýlmaktadýr. Bu konuda halkýn katýlýmý ile adil çözümler geliþtirilmelidir.
Dayanýþma Haber Servisi
Geçici çalýþmaya gelinen yerlerde ayrýmcýlýk, dýþlama ve hor görülmeyle karþýlaþýlmamasý için yayým ve eðitim çalýþmalarý yapýlmalýdýr.
Ýnsanlarýmýzý yaþadýklarý yerden kalkýp hurda minibüslerde yolculuk yapýp, çadýrlarda yaþa-
Sorularýnýz için;
Tel: 0224 2515584
[email protected]
Metin
Burak
Ýkramiye ve fazla mesailerin
kazanýmý için yapýlacak
mücadele
Bursa’da kurulu bulunan 1982 yýlýnda
175’i sendikalý 200 çalýþaný olan, 1986 yýlýnda maðazalarýn açýlmasý ile birlikte 900 çalýþana ulaþan, Özdilek Havlu Tekstil AÞ’de
1982–1992 yýllarý arasý sendikal örgütlenmenin yoðun olduðu süreçte, idari personel dahil her iþçinin, her yýl aldýðý 4 tam aylýk ücret
tutarý ikramiyeleri vardý. Özdilek AÞ’de idari
bölümler ile maðazalarda çalýþanlarýn sayýsýnýn artmasý ve yapýlan her türlü mücadeleye
raðmen “aydýn elit tabaka denilen iþveren bize sendikanýn haklarýný veriyor diye sendikalý olmaya karþý olan” idari bölümler ile maðazalarda çalýþanlarýn sendikalý olmamasý, Özdilek A.Þ.’den sendikanýn yetkisinin düþmesine neden olmuþtur. Ýþveren iþyerinin unvanýný Özdilek “Alýþveriþ Merkezleri” Tekstil A.Þ.
olarak deðiþtirmiþ, iþyerinin her bir bölümünü
hatta vardiyalarý bile alt iþverenlere “taþerona” bölmüþtür.
Sendika gitti taþeronlar geldi
Özdilek Havlu Tekstil A.Þ. iþyerinde sendikanýn yetkisinin düþmesiyle birlikte iþyerinin
alt iþverenlere bölünmesi sonucu idari personelde, satýþ maðazalarýnda, dokuma ve boyahane bölümlerinde çalýþanlar 4 ikramiye alýrken konfeksiyon, yemekhane, inþaat, kutu-
lama, iç piyasa, paketleme, yükleme, büküm
bölümlerinde çalýþanlar 1993 yýlýndan itibaren ikramiyelerden hiç yararlandýrýlmamaktadýr.
Asýl iþ bölünerek alt iþveren, üst iþveren iliþkisi kurmak, iþçiler arasýnda farklý muamele yaparak düþük ücret vermek, var olan 4 ikramiyeyi tüm iþçilere uygulamamak 4857 sayýlý Ýþ Kanunun 2.ve 5.maddesine aykýrýdýr.
Özdilek Alýþveriþ Merkezleri Tekstil AÞ’de
asýl iþverene ait alt iþverenler dahil 6 bin civarý iþçi çalýþmaktadýr. Bu çalýþanlarýn yarýsýna, hiç ikramiye verilmemektedir. BATÝS burada devreye girmiþ ve Özdilek Alýþveriþ Merkezleri Tekstil A.Þ. asýl ve alt iþverenlerde çalýþan ve ikramiye ödenmeyen iþçilerin tamamýna ikramiye saðlamak için mücadele etmiþ
ve ikramiye ödenmeyen iþçilerin bir kýsmýna
ikramiyeyi uygulatabilmiþtir.
Bir iþçinin iþyerinde emeðine sahip çýkmasýný saðlamak için iþçiyi ya sýnýf bilinci ile örgütleyip dönüþtüreceksiniz, yâda iþçiye iþ güvencesini saðlayacaksýnýz. BATÝS bu anlamda her örgütlediði ve dönüþtürdüðü iþçiyle,
her iþyerinde iþçilere ekonomik hak kazandýracak kanallar açabiliyor.
Taþeron iþçilerinin haklarý gasp
ediliyor
BATÝS Özdilek Alýþveriþ Merkezleri Tekstil
AÞ’de inþaat iþçisi olarak günlük yevmiye üzerinden iþe baþlayan iþçilere iþ güvencesini
ve haklarýný anlatýr. “Piyasadaki inþaat iþçileri gibi” 30 gün tatil yapmadan çalýþan ve yevmiye üzerinden sadece kendilerine aylýk ödenen, 7 yýldýr çalýþan 2 inþaat iþçisi, çalýþmadan verilmesi gereken ulusal bayram, genel
tatil, pazar ve dini bayram yevmiyeleri ile
3 yýllýk evli
ve 1.5 yaþýndaki çocuðu ile
çalýþmaya gelen Fatma Çiçek (28), kucaðýndaki çocuðuyla
soðan
topluyor. Çocuðuna bakacak kimse olmadýðý için Adana’nýn sýcaðýnda onu da tarlaya getirmek zorunda kaldýðýný ifade eden Çiçek, çoðu zaman
çocuðunu yeterli düzeyde besleyemediðini
dile getiriyor. Çiçek, yaþadýklarý sorunlarý
þöyle anlatýyor: “Burada çalýþtýðýmýz yetmezmiþ gibi akþam eve gittiðimizde yemek, çamaþýr, temizlik iþleri yapmak zorunda kalýyoruz. Bu kötü koþullarýn en büyük sýkýntýsýný
kadýnlar çekiyor. Soðan topladýðýmýz için ellerimiz hep nasýr tutmuþ ve elimizi deterjanlý
suya sokamýyoruz. Yani bulaþýk yýkadýðýmýzda çok zorluk yaþýyoruz. Tüm bunlar yaþamýmýzý ciddi anlamda olumsuz etkiliyor.”
Urfa’nýn Siverek Ýlçesi’nden 1, 3 ve 5 yaþýndaki 3 çocuðuyla buraya gelen Besna Ekinci (38) de, soðan tarlasýnda, gölgelik yaparak çocuklarýný güneþten korumaya çalýþýyor.
Ekinci, “Bazen çocuklar altlarýný kirletiyor ama paydos saati gelmeyene kadar onlarý temizleyemiyorum. Biz bu güneþ sýcaðýnýn altýnda çektiðimiz rezaleti 15 yýldýr çekiyoruz.
Ancak bunu hiç kimse görmüyor” diye anlatýyor yaþadýklarýý.
Gezici mutfaklar, sahra mutfaklarý, gezici
saðlýk kabinleri ve çocuk beslenme ekipleri acil olarak devlet tarafýndan saðlanmalýdýr.
Ýþçi Hakký
Fatma, Besna
ve diðerleri...
günlük 7,5 saat ve haftalýk 45 saatten fazla
çalýþtýklarý zaman fazla mesai ücretlerinin ödenmesi gerektiði, eþit iþe eþit ücret ödenmesi gerektiði ve çalýþýrken hak aramaktan dolayý bir iþçinin iþ akdinin fesih edilemeyeceðini
öðrenir.
Özdilek “Alýþveriþ Merkezleri” Tekstil A.Þ.
iþyerinde 7 yýldýr çalýþan inþaat iþçisi Bekir
Kalyoncu ve Mehmet Kaya, bir iþçinin de
sendikalý olabileceði, bir iþçiye de sendikanýn
öncülük ederek ekonomik kazanýmlar saðlayabileceðine inanýr ve BATÝS-Baðýmsýz Tekstil Ýþçileri Sendikasýna üye olur. Bekir Kalyoncu ile Mehmet Kaya adýna BATÝS, ihtarname
ile çalýþtýðý süre boyunca verilmeyen ikramiyelerinin, ulusal bayram, genel tatil, pazar, dini bayram yevmiyeleri ile haftalýk 45 saatin üzerindeki fazla çalýþmalarýn mesai ücretlerinin ödenmesini iþyerine ihtar eder. Ýhtarname
üzerine iþçinin sendikadan istifa etmesi için
iþveren vekilleri baský yapar. Hatta inþaat iþçisi olmasýndan dolayý BATÝS’e üye olamayacaðýný söylerler. Bunun üzerine açýlan davalardan biri taleplerimiz doðrultusunda kazanýlýr. Davalý taraf Özdilek “Alýþveriþ Merkezleri”
Tekstil A.Þ. iþyerinin sahibi genel müdürü Hüseyin ÖZDÝLEK dava süresince her 2 inþaat
iþçisine tüm alacaklarý için her iþçiye
7.500,00 YTL teklif eder. Ýþçiler kabul etmez.
Teklif 10.000,00 YTL.’ye çýkar, iþçiler yine kabul etmez. Teklif bir hafta içersinde her iþçi için 26.000,00 YTL.’ye çýkar, iþçiler sendikasýna gelir teklifi deðerlendirir. Sendikasý ile yapýlan deðerlendirme sonucu, iþveren tarafýndan yapýlan tekliflerin kabul edilmemesi gerektiðine karar verilir.
BATÝS-Baðýmsýz Tekstil iþçileri Sendikasýnýn bu davanýn sonucunda çýkacak Mahkeme
kararýnýn, ikramiye alamayan tüm iþçiler için
emsal oluþturmasýndan dolayý mücadeleye
devam edilmesini savunur. Davalý Ýþveren
Özdilek “Alýþveriþ Merkezleri” Tekstil A.Þ. ise
bu davalarýn emsal oluþmamasý için her iþçiye teklifi 30.000,00 YTL’ye çýkarýr. Ayný hafta
içersinde teklif her iþçi için 32.000,00 YTL.’ye
çýkarýlýr.
Özdilek “Alýþveriþ Merkezleri” Tekstil
A.Þ.’de 2 iþçi açýsýndan yapýlan ekonomik
mücadele hedefine ulaþmýþtýr.
BATÝS ayný iþyerinde alt iþverenlerde “yemekhane iþçisi olarak” çalýþtýrýlan 7 iþçiye daha eþit iþe eþit ücretten, çalýþmaya baþladýklarý tarihten itibaren verilmeyen ikramiyelerin
verilmesi için dava açmýþtýr. Açýlan bu davalarda ayrýca alt iþveren iþçilerinin iþe baþladýklarý tarihten itibaren asýl iþveren Özdilek
“Alýþveriþ Merkezleri” Tekstil A.Þ. iþçisi olmasýna karar verilmesini talep etmiþtir. BATÝS
hukuk mücadelesiyle alt iþverenlere “taþeronlara” meydan okuduðunu da göstermektedir.
BATÝS ayrýca sendikalarýn görevinin sadece
Toplu Ýþ Sözleþmesi yapmaktan ibaret olmadýðýný göstermektedir.
BATÝS öncülüðünde Özdilek “Alýþveriþ
Merkezleri” Tekstil A.Þ. iþyerinde eþitsizliðe
karþý ve inþaat iþçilerinin verilmeyen ulusal
bayram, genel tatil, Pazar, dini bayram yevmiyeleri ile haftada 45 saatten fazla çalýþmalar için, verilen bu mücadele tüm inþaat iþçileri için büyük bir kazanýmdýr. Ayný mücadeleyi veren tüm inþaat iþçileri ayný haklara sahip
olabilirler.
BATÝS asýl mücadelenin örgütlü ve siyasal
güçte olduðuna inanmaktadýr. Yukarýdaki yapýlan mücadele ise örgütlenerek dönüþtürmek için iþçiler ile BATÝS arasýndaki iletiþimdir.
10 KÜLTÜR
Dayanýþma
Eylül 2007
Linux kullanýmý ve özellikleri
Linuxtan söz ederken artýk bundan kastýmýz Ubuntu 7.04 olacaktýr.
Genel olarak grafik ekran kullanýmýndan bahsedeceðiz ama en temel özelliklerinden biri olan konsol (terminal
ekran, uç birim) konusuna deðinmemiz gerekiyor. Uygulamalar- Donatýlar - Uç birim yoluyla konsola ulaþabilirsiniz. Ýsterseniz uç birim üzerine
sað mause ile týklatarak panele ekle
seçeneðini seçerek fazla aramadan
gözünüzün önünde bir yerlerde olmasýný saðlayabilirsiniz.
o n . o rg / e n / O p e n P r i n t i n g / D a t a b a se/DatabaseIntro sitesinden Linux uyumlu printer listesini öðrenebilirsiniz. Sürücü tar.gz, tarbz2 veya rpm uzantýlý olabilir.
Konsolu açtýðýmýzý farz ederek
nasýl kullanýldýðýna bir göz atalým.
Grafik ekranýn rahatlýðý tartýþýlmaz ama baþýnýz sýkýþtýðýnda sizi komut ekranýnda diyebileceðimiz konsol kurtaracaktýr.
4) Alýþýldýðýnda grafik ekrandan
daha hýzlý olduðunu söyleyebilirim.
1) Konsol baþta kernel dediðimiz
Linux çekirdeðiyle ilgili deðiþiklikleri yapmamýzý saðlar. Bunu yapmak için C baþta olmak üzere programlama
dilleriyle ilgili bilgi sahibi olmak gerekir. Ama çoðu kullanýcý için bu gerekli deðildir. Bir sorun yasadýðýmýzda (Linux dosyalama hiyerarþisini
göz önüne alarak) sorun çýkan dosyanýn bulunmasý ve gerekli ayarlamalarýn yapýlmasý daha yaygýn bir kullanma biçimidir. Böylece Windows gibi
çökmelerden sonra format atmak yerine Ubuntu’da sorununuzu kendinizde çözebilirsiniz. Örnek; gedit
/etc/apt/sources.list komutuyla kaynaklarýn indirileceði dosyaya yeni
kaynak sunucular eklenerek liste zenginleþtirilebilir, böylece indirmede
hýz ve baþarý arttýrýlýr.
Donatýlar Menüsü:
2) Grafik ekran kullanýcýnýn bir
hatasý sonucu ortadan kalkarsa konsoldan verilecek komutlarla sorun rahatlýkla çözülür.
3) Driver (yazýcý, ekran kartý sürücüsü) tanýtýmý konusunda hayat
kurtarýcýdýr. Daha önce bahsetmiþtim.
Linux uyumlu donaným almak isimizi
her
zaman
kolaylaþtýrýr.Örnek;
h t t p : / / w w w. l i n u x f o u n d a t i -
kitap
tanýtýmý
Avrupa’da ve Türkiye’de
Saðlýk Politikalarý : Reformlar
Sorunlar Tartýþmalar
Örnek; Bir yazýcý sürücüsü lexmark7000linux-990516.tar.bz2 gibi
olabilir.
Makale Derlemesi /Ýletiþim Yayýnlarý, 2007
Derleyenler: ÇAÐLAR KEYDER, Nazan Üstündað, Tuba Aðartan, Çaðrý Yoltar
Grafik ekranda da Ark gibi yöneticilerle kurmak mümkün ama konsol
benim için daha öðretici olduðundan
tercih sebebim olmaya devam ediyor.
Kurulumdan sonra GNOME masaüstünde sol üstte Uygulamalar (aplications), Yerler ve Sistem baslýklarýný göreceksiniz. Uygulamalar altýnda;
Programlama Menüsü:
Ark (Dosya acma progra-
Anjuta IDE
mý)
Emacs (Editör)
Sözlük
Hesap Makinesi
Grafik Menüsü
KPDF (Acrobat Reader al-
Automatix(Multimedya codeclerini indirir)
Internet Menüsü
Mozilla Firefox internet tarayýcýsý (Web Browser-Internet Explorer alternatifi)
Gaim-Anlýk ileti aracý
(herhangi bir messenger (MSN,Hotmail) hesabýnýz olmasý yeterli hepsini
kullanabiliyor.
F-Spot fotograf düzenleyici
Ofis-OpenOffice.org Kelime islemci
OpenOffice.org Sunum
O p e n O ff i ce.org Veritabani
O p e n O ff i ce.org Hesap
Cizelgesi
Oyunlar
Bu oyunlar daha eðitici olduðundan annebabalarýn gözü
arkada kalmasýn. TuxMath,
Patates adam,
TuxTyping
,
Satranç (üç boyutlu) vs. adli
oyunlar hem
eðlendirir hem
de eðiticidir.
Kaya
Güler
Hey çokbilmiþ
Bazen olur, az bildiði konuda insan lafý uzatýp durur, sanki her konuyu bilmek zorundaymýþ gibi (bazen
ben bile), ama ben bundan bahsetmiyorum. Bir yanlýþý alýþkanlýk edinmekten bahsediyorum. Ey çokbilmiþ sen
bunu huy edinmiþsin. Huylu huyundan da vazgeçmez. Nede çoksunuz.
Deðiþik kýyafet ve suratla gezip duruyorsunuz. Sizi anlatmak da ne sýkýcý…
Bilgiyi bir cesede çevirmiþsin, ölü
kelimeler fýrlatýp duruyorsun yüzümüze. Bak bizden saygý falan bekleme,
yaþamýyor çünkü bahçemizde o fikirler. Bazýlarýný tohum sanýp ekmiþtik
tarlamýza, ama olmadý yaþamadý, bir
Sistem Araçlarý:
Beryl (üç boyutlu pencere yöneticisi)
ternatifi)
Deneme
Ses ve Video-Amarok ve
Kaffeine gibi multimedya araçlarý
Gimp (Adobe Photoshop
alternatifi)
[email protected]
Eclipse
Ekle –Kaldýr - Birçok programýn indirilmesini saðlayan programdýr
Yerler Baslýðý Altýnda: Baþlangýç,
Masaüstü, Bilgisayar, CD/DVD oluþturucu, VistaOs, Ag, Sunucuya Baðlan, Dosya ara, Açýlan son pencereler
seçenekleri vardýr.
Sistem Altýnda:
Yönetim-Synaptic paket yöneticisi vs birçok ayar ve donaným kontrolü gibi seçenekler mevcut.
Bu kadar örnekle yetinmek zorundayýz ayrýca indirilecek programlar
Synaptic Paket Yöneticisinde bulunabilir. Kamera, Fotoðraf makinesi,
USB bellekler için ayrýca sürücü gerekmez. Mültimedya kodeklerini
Synaptic Paket Yöneticisi ile indirmeniz gerekebilir. Örneðin bunlarý
indirdikten sonra çalýþmazsa (Mplayer gibi) üzülmeyin bazý ufak ayarlarý yapmak için forumlara bakmanýz
yeterlidir.
Donatýlar-Ekran Görüntüsü Al seçeneði ile pencere açýlýr. Burada ekran görüntüsü al butonu týklanýr ve
yeni bir pencere açýlýr. Solda mevcut
ekranýn küçük bir görüntüsü sað üstte
görüntünün dosya adý ve uzantýsý ve
onun altýnda da görüntünün indirileceði yeri gösterir. Kaydet dediðinizde
ekran görüntüsü kaydedilir. Bu yazýdaki görüntüler bu þekilde hazýrlanmýþtýr.
yaprak bile vermedi. Denemeye gelmiyor fikirlerin.
Söylediklerin birbiriyle pek tutarlý
deðil, bir gün öyle söylüyorsun ertesi
gün baþka. Sözlerin fiyakadan baþka
bir þey deðil, biraz tutarlý ol. Buðdayýn nasýl yetiþtirileceðini Bol bol anlatýyorsun, tarlada bize yardým ettiðini
bir gün görmedik. Bilgi bir þeyler yeþertmek içindir. Sen hep konuþup duruyorsun. Geçen dans hakkýnda saatlerce konuþtun, bir kere halaya
kalktýðýný görmedik. Yapmadýðýn þeyler hakkýnda iddialý konuþma.
“Delikanlýlýk toplumun onurudur
diyorsun”. Yakýnýndaki gençler tacize
çýkmýþ, kýz çocuklarýna laf atýp duruyorlar, “ben bunlarla polemiðe girmem” diyip duruyorsun. Söylediklerin
lafta kalýyor. Ee bu nasýl iþ? Bizim çocuklar torbacýlarý kovalarken sen Taksim otobüs duraðýnda ne arýyorsun?
Bak! Kendini yüksekte sanýp kasýlýp duruyorsun, sahte bir alçakgönüllülükle de bunu gizlemeye çalýþýyor-
Bu arada Sistem Araçlarý-Beryl
Manager ile pencereler üç boyutlu yapýlabilir. Aþaðýda simge halinde olan
pencerelerin üzerine mausla geldiðiniz zaman küçük bir pencere karsýmýza çýkar. Bu özellik Vista’dan önce
vardý ve taklit edilmiþtir.
Kablosuz að baðlantýsý için network manager yüklü gelmektedir.
Son olarak Linux eðitimi konusu
sanýldýðýndan daha önemlidir. Linux
Sistem Mühendislerinin sayýsý yok
denecek kadar azdýr. Piyasalarda Linux server kullanýmý çok yaygýn olduðundan öðrenmek için caba gösteren arkadaþlarýmýzýn is bulma konusunda çok daha þanslý olacaðýný söyleyebilirim. Linux konusunda uzman
olmak için mühendis olmak gerekli
deðildir. Temel olarak Linux bilgisi,
C programlama dili için güçlü bir hafýza, teorik olarak network(að) bilgisi
ve onun pratik uygulamasý gereklidir.
Bunlarin hepsi çok çalýþmak demektir. Özellikle varoþlardaki genç arkadaþlarýmýza sesleniyorum kendinize
güvenin bir adim atin gerisi gelecektir. Çalýþmadan toplum tarafýndan
saygýn bir kabul göremezsiniz, toplumu anlayamazsýnýz, dýþýnda kaldýðýnýz bir þey içinde çözüm üretemezsiniz.
Çalýþmak, çalýþan insanlarla birlikte olmak, onlarla benzer þeyler yasamak hem emekçi insanlarýn neler
yasadýðýný öðrenmek hem de emekçilerin solu tanýmasýný saðlamaktýr ki
halkýn soldan uzaklaþma sebebini de
ancak bu þekilde öðrenip çözüm bulacaðýz.
Kaynaklar Yararlý Siteler:
http://csystem.org
www.fazlamesai.com
http://www.acikbilgi.com/2005/12/14/ozet-linux-konsol-komutlari/
http://forum.linux-sevenler.org/
http://acik-kaynak.org.tr/
Saðlýk hizmetleri, devletin vatandaþlarýna
karþý taþýdýðý sorumluluklarýn daima baþýnda
gelir. Ama bu hizmetler, nüfusun kaçta kaçýný
kapsar, kimleri ‘görmezden gelir’? Geliþmiþ
ülkelerin hemen hepsinde, saðlýk bir vatandaþlýk hakkýna dönüþürken, dünyanýn öteki bölgeleri de bu reform “rüzgârlarýna” kapýlýyorlar.
IMF ile Dünya Bankasý’nýn da desteklediði
bu ‘insanî’ tutumun gerçek nedeniyse, insanlarý küresel piyasa oyununda tutmak. Elbette her
yeni reform paketiyle, özel sektörün saðlýk alanýndaki iþgali geniþliyor ve devletin tek baþýna hizmet vermesinin etkin olmadýðý ileri sürülerek, maaþlý saðlýk personeli istihdamýnýn daraltýlmasý öneriliyor. Geliþmekte olan ülkeler,
reformlarý kendi koþullarýna göre eðip bükerek, vaat edilen eþitlik ve hakkaniyet koþullarýný en baþta ortadan kaldýrýyorlar.
Peki ya Türkiye? Nüfusun tamamýný kapsamaktan uzak “Genel Saðlýk Sigortasý” tasarýsý,
primlerini ödemeyenlerin saðlýk hizmetinden
mahrum býrakýlmasýný esas alýyor. Prim sistemi üzerine kurulan bir saðlýk sigortasýnýn, Türkiye gibi ekonomik istikrarsýzlýklarýn hüküm
sürdüðü bir ülkede yol açabileceði felaketleri
düþünmek bile korkutucu.
Avrupa’nýn farklý ülkelerinden akademisyenlerin, Avrupa’daki “saðlýk hizmetleri” kavramýný ve uygulamalarýn tarihini ele aldýklarý,
sorunlarýný ulusal ölçeklerde tartýþtýklarý ve reform önerilerini deðerlendirdikleri bu kitap,
saðlýk hizmetinin devletin vatandaþa karþý asli
görevi olduðunu ve yaratýlmaya çalýþýlan
‘müþteri-satýcý’ iliþkisinin çarpýklýðýný bir kez
daha tüm açýklýðýyla gözler önüne seriyor.
sun. Bu ikinci sýnýf pazarlamacýlýðý býrak, alay konusu olma. Kimsenin sana nezaketen “kral çýplak” demiyor
diye öyle rüzgâr yapma. Elbisesiz vücudun da çirkin üstelik…
sözler, yav bunun ana fikrini birkaç
cümle ile söylesene. Bilgi çok sade
bir þeydir, insanýn yürüdüðü yolu aydýnlatýr. Hey zevzek laf ebeliði ne zaman teori oldu?
Latin Amerika da isyan rüzgârý esiyor. Bölük pörçük ezberlediðin
hikâyeleri anlatýp duruyorsun. Latin
halklarýnýn yarattýklarý yardýmlaþma
dayanýþma hareketleri aðzýndan düþmüyor. Daha kimseye bir çay ýsmarladýðýn görülmedi. Hep menfaatini
kovaladýn, toplumun için çalýþmak
hep ikincil kaldý sende. Bu nasýl iþ...
Zerzevat yetiþtirseydin daha hayýrlý
olurdu. Sen kitap deðil domates fidesi okumalýsýn, emeði büyütmeyi öðrenebilmek için.
Kývýlcýmlý “düþünce davranýþtan
ayrýlmaz” diyor. Senin ki öyle bir ayrýlmýþ ki peygamber gelse birleþtiremez. Düþüncen tek kale maç yapýyor,
davranýþýn sahilde röntgencilik… Düþüncen davranýþýný güçlendirmiyor,
davranýþýnda düþünceni… Zayýflýðýn
buradan geliyor.
Geçen uðradýðýnda fenada konuþmadýn ama çok uzun konuþtun.
Halkýn düzene sabretmesi gibi bizde
sana öyle sabrettik. Çay bardaklarý
yýkandý, çay demlendi, hatta bir arkadaþ saçlarýný yýkadý. Sen hala konuþuyordun. Tasvir, tasvir, süslü süslü
Bak! Ciltler dolusu insan davranýþý kitabý okuduðunu söylüyorsun, kiþilik sorunlarýn çözememiþsin daha.
Tatmin olamayan bir iþtahýn var. Edindiðini söylediðin bilgi ve tecrübe
ne iþe yarar ki o zaman. Birkaç acemi
genci etkileyeceðim diye bilgiyi paspasa çevirme.
Hey çokbilmiþ! Kafandaki bir kamyon hýrdavat bilgi ile gezip duruyorsun, insanlar seni görüp, nerdeyse
bilgiden okumaktan soðudu. Bazýlarý
da teori yapmayý, anlaþýlamaz ve
mantýksýz konuþmak sanmaya baþladý. Kötü örnek oluyorsun hey boþ boðaz.
Ey hayta madem düþüncelerin bu
kadar iþe yarar, niye hep gizli gizli anlatýp duruyorsun, dernekte tartýþmaktan bu kadar niye çekiniyorsun. Hadi
çekiniyorsan bir kaç satýr yazýp gönderseydin. Düþünce cesurdur, Karanlýk yerlere yakýþmaz. Yok birey çaðý,
mirey çaðý diyorsun; toplum ve örgüt
bitti diyorsun, madem devlet, mafya
çete niye parçalanmýyor bitmiyor.
Hep bunlar yoksullarýn baþýna mý geliyor? Sen dik duramadýn, çözüldün
diye emekçileri niye kendin gibi görüyorsun. “Kürt Ahmet” sýfýr noktasýna
düþmedi, sen düþtün.
Hey çokbilmiþ! Kafanda düþünce
çöplüðüyle gezip duruyorsun. Bazýlarý belki iþe yarar, ancak bu enkazýn ayýklanmaya ihtiyacý var. Gövdenin üzerinde taþýdýðýn “ahþap parça”, ancak bizlerin elinde öðretici olacaktýr.
Dayanýþma
Eylül 2007
EÐÝTÝM
Eðitim sisteminin zayýf halkasý orta öðrenim
Orta boy eðitim büyük boy çeliþki
Fidan Saraç
OKS – ÖSS üzerine her geçen gün
yeni bir tartýþma, öneri ve deðiþiklik
haberi saçýlýyor ortalýða. Oysa eðitim
sistemine dair müthiþ bir duraðanlýk
hissi var bende. Çünkü sýnav sistemleri deðiþtiriledursun; öylesine sabit bir
eðitim anlayýþý var ki býrakýn deðiþip
geliþmeyi, duruyor, bulanýyor ve kokuþuyor.
Maddi-Manevi Geliþim
Deðil Çocuklarý Elek Gibi Eleyen Sýnavlar Öne
Çýkýyor
Yeni önerilere göre OKS yerine 3
ayrý seviye tespit sýnavý düþünülüyor.
ÖSS’nin ise ortaöðretim (lise) yýllarýna yayýlan 4 sýnavla yer deðiþtirmesi
planlanýyor. Görünen o ki öðrencilerin
sýnav stresi 2 iken, son önerilerle sayý
7’ye çýkartýlmak isteniyor. Ayrýca en
son 4 yýla çýkarýlan liselerde öðrenim
süresinin, Anadolu liselerinin hazýrlýk
sýnýfý talebi doðrultusunda birçok Anadolu lisesinde 5 yýla çýkarýlmasý da
gündemde. Zaten þu anda 9 Anadolu lisesinin öðrenim süresi 5 yýl. Bu tabloya göre önümüzdeki günlerde öðrencilerin 7 hatta 8 yýlý, 7 tane önemli sýnavla kuþatýlacak gibi görünüyor. Tabi
bu süreye öðrenimin ilk 5 yýlýný da eklemek yanlýþ olmaz. Öðrencilerin üniversiteye adým attýklarý güne kadar sýnav stresinin her çeþidini tadabilmelerine imkân saðlayan bu deðiþiklikler,
eðitim sistemimizde artýk kangrenleþmiþ yanlýþlýklarda ise en ufak bir iyileþme sunmuyor.
Sürekli deðiþen ama geliþemeyen sistem
Ýki sýnav sisteminin de (OKSÖSS) aslýnda son derecede çarpýk, adaletsizliði týrmandýran ve eðitimi ticarileþtiren niteliði toplumdaki hemen herkesin görebileceði netlikte ortada duruyor. Bu gerçeklik karþýsýnda ilgili
bakanlýðýn sakince yerinde oturmasý
mümkün deðil. Ama bu ayný zaman bir
çözüm üretmeye çalýþýldýðý anlamýna
da gelmiyor. Çünkü bunun yerine milli eðitim bakanlýðý, sistemle habire oynayýp, ‘bu sefer güzel olacak, deneyip
görelim’ beklentisiyle; asýl deðiþimi
zorlayacak olan veliler ve öðrencileri
adeta sersemleþtiriyor. Artýk eðitim
sisteminin son halini sýradan bir velinin takip edebilmesi nerdeyse imkânsýz. Öðrenciler ise bu karmaþa girdabýnda savrulup duruyor.
Ortaöðretimdeki sorunlarý sýnav
tartýþmalarýna kitleyen bu karmaþanýn
ötesine baktýðýmýzda ise her yanýyla
çürümüþ bir sistemin; öðrencileri, öðretmenleri ve velileri dayanma sýnýrýnýn eþiðine getirdiðini görüyoruz.
Öðretmenler çalýþma koþullarýnýn
zorluklarýna, maaþlarýnýn azlýðýna, ideallerinin yitip gitmesine dair bir yýðýn
haksýzlýða karþý ses çýkaralým derken
þimdi de bu koþullara bile ulaþmalarýna engel olan atamalar ve sözleþmeler
cenderesine girdiler. Öðretmenlik statüsü hýzla flulaþýyor. Sözleþmeli, ücretli derken artýk en çok da iþsiz diye
anýlýyor öðretmenler. Bu koþullar altýnda, sýnýf kapýsýndan içeri girmeyi
baþarabilmiþ öðretmenler, enteresan
müfredat, bir yýðýn sorun yaþayan öðrenciler, býkmýþ veliler, öðrenciye güven kazandýrmak adýna(!) özel güvenlikli kameralý okullar yani kýsacasý çürümüþ bir sistem karþýsýnda dayanmaya çalýþýyorlar.
Veliler ise her yeni öðretim yýlýna eðitim masraflarýyla belleri biraz
daha bükülmüþ olarak giriyorlar. Üstelik bu kadar fedakârlýk sonunda çocuklarýna bir gelecek garantisi vermekten
de çok uzaklar. Liselerde her sene gittikçe artan þiddet olaylarý ve adli vakalar ise velilerin sýkýntýlarýný, kaygýlarýný daha da katlýyor. Bir yandan da çocuklarýyla beraber onlar da sýnav maratonuna giriyorlar. Dershane masraflarýndan tutunda, ‘aman bir sorun çýkarmayalým, sessiz olalým çocuk sýnava hazýrlansýn’ diye katlanýlan bin zahmete kadar çocuklarýnýn her adýmýnda
onlarda terliyor aslýnda resmen çile
dolduruyorlar.
Öðrencinin sesi yok
Böyle bir ortamda geçen sene,
2006-2007 eðitim öðretim yýlýnda, ortaöðretime 959 bin 570 öðrenci yeni
kayýt yaptýrdý. Geçen sene ortaöðretimde yeni katýlanlarla beraber öðrenimlerini sürdüren öðrenci sayýsý 3 milyon
32 bin 821’e ulaþtý. Yani gelecekleri
hakkýnda bir yýðýn sýnav enflasyonu üretenleri, bu sene yapýlan kayýtlarla beraber sayýlarý tahminen 3 milyon 950
bini bulan lise öðrencisi, izlemekte. Bu
karmaþa yýðýnýnda onlarýn hayatlarýna
dair bir talepte bulunmalarý ya da onlara fikirlerinin sorulmasý ise gerçek dýþý.
Çünkü bu kadar büyük bir rakamý temsil etse de öðrenciler güçlü bir temsiliyet yaratabilmiþ deðiller.
Karný tostla, beyni testle doldurulmuþ kuþak
Gerçek
þu ki eleme sýnavý sayýsý 3
olmuþ 5 olmuþ fark etmeden onlar için deðiþen
tek þey sýnav
streslerinin
boyutu olacak. Bir yandan okullar arasýndaki eðitim seviyesi
her geçen gün
daha da artarken öte yandan bu uçurumun dibinde
hýzla dershaneler türemekte. Böylece
eðitim ticarileþtikçe eþitlik yerini çürümeye terk ediyor. Adaletsiz bir sistemde gelecek ufku elinden alýnan liseliler
ise örgütsüzlüðün de olmadýðý yerde
çürümeyi yaþýyor. Çeteler, kötü alýþkanlýklar, çarpýklaþmýþ yaþam tarzý,
sistemin çürüyen yerlerinden gençlerin
hayatlarýna sýzýyor. Üniversiteye girmeye kararlý liseliler ise Eðitim-Sen
Genel Baþkanýnýn dediði gibi “karný
tostla, beyni testle doldurulmuþ, psikolojisi bozulmuþ” bir kuþak haline geliyor. Üniversiteye girmek için ödenen
bütün bedeller yetmezmiþ gibi bu
gençler bir de sosyal hayatla baðlarýný
koparmak zorunda kalýyorlar. Okul - ev
- dershane üçgeninde hayatlarý daralan
gençlerin çilesinin üzerinde dershane
sektörünün maliyeti 9,2 milyar dolara
ulaþýyor. Devletin; ihtiyaç sahibi bir yýðýn liseliden sadece birkaçýna sunduðu
burs imkâný ise 2007 yýlýnda 43 YTL
den 55 YTL’ ye ‘yükseliyor’. Aylýk öðrenci akbilinin 50 YTL olduðunu da
düþünürsek bu durumda lise öðrencisinin karnýnýn tostla bile buluþmasý zor
görünüyor.
Üniversite stresi hem
öðrenciye hem ailesine çile, Para yutan dershaneler
ve özel okullar zaten zenginleri sýnavda avantajlý
yapýyor
Üniversite sayýsýný istihdam olanaklarýna baðlayan, lisedeki eðitimi elemeye deðil üretmeye ve yaratýcý insan etkinliðine göre düzenleyen bir
plan yapma gibi herhangi bir çözüm
düþünmeyen ilgili bakanlýklar ise bu
tabloyu sessizlikle örtmeye çalýþýyor.
Bu sessizlik; öðretmenlerin, velilerin
ve en önemlisi öðrencilerin sessizliði
olduðu sürece de liselere dair oluþan
Deniz Toprak bir tarih öðretmeni.
Devletin kadrolu atama yapmamasý sonucu dershanelerde çalýþmak zorunda.
Harçlýðýný çýkarmak için günlük 20
YTL’ ye özel bir dershanenin broþürlerini daðýtýyor. O esnada rakip dershanenin sahibi Deniz öðretmeni arabasýyla
eziyor. Hastaneye kaldýrýlan Deniz öð-
retmen 5 saatte kaldýrýldýðý hastanede
bekletiliyor. Ve aracýn çarpmasý sonucu
aðýr yaralanan Deniz öðretmenin bacaðý aldýðý yaralarýn aðýrlýðý ve geç müdahale edilmesi nedeniyle kesiliyor. Bu
kadarla da kalmýyor. Toprak’ýn yakýnlarý, hastane bahçesinde ülkü ocaklarý reisi ve üyesi olduðu söylenen kiþiler tarafýndan silahla tehdit ediliyor. Nezarethanede gözaltýnda tutulmasý gereken
kiþiler, komiserin odasýnda çay içerken
ifadesi alýnmak için karakola gelen
Toprak’ýn yakýnlarý ise nezarethanede
bekletiliyor. Bütün bu olanlardan sonra
tekrar düþünmeye çalýþýyorum. Devletin özelleþtirme politikalarý yüzünden
her geçen gün sayýsý artan dershaneler
arasýndaki bu rant savaþýnda Deniz öðretmenin yeri nedir diye?
Görüyoruz ki, devletin
eðitim alanýnda uyguladýðý,
özelleþtirme çabalarýnýn
son kurbaný 27 yaþýnda bir
öðretmen adayý oldu. Her
geçen gün öðrenciyi özel
dershanelere ve özel eðitim
kurumlarýna baðýmlý hale
getiren eðitim sistemi, atanamayan öðretmen adaylarýný da köle gibi çalýþtýrarak
onlarýn bu zor durumlarýn-
dan faydalanýp kendilerine kar saðlayan
dershanelerin sayýsýnýn çoðalmasýna
neden oluyor. Bu dershanelerde yaþanan rant kavgasý bir öðretmen adayýnýn
bacaðýný kaybetmesine neden oluyor.
Daha geçen sene iki öðretmenin atanamadýðý için girdikleri ruhsal bunalým sonucu intihar ettiklerini unutmadýk. Atanamadým demek utanç verici
hale geliyor bu koþullarda.
Atanamayan öðretmenler
aile ile birlikte bir de toplumun baskýsý altýnda beceriksiz öðretmen muamelesi görüyorlar.
180 bin öðretmen açýðýna
raðmen 20 bin atama yapan
milli eðitim bakanlýðýný sorunun asýl muhatabý olarak görmek gerekiyor. Hem kadrolu
atamalarýn yapýlmamasý hem
de rekabet koþullarýnýn bunca
yaygýnlaþtýrýlmasý ile birlikte
dershanelerde köle gibi çalýþmak zorunda kalan öðretmenlerin artýk can güvencelerinin
de olmadýðýný görüyoruz.
Dershanelerin bu piyasa
koþullarýnda yaptýklarý savaþlarda daha çok bu olaylarla
Gen-Che Bakýþ
Yılmaz
Budak
Pies
Bir tiyatro sahnesinde perdeler açýlýr, oyuncu görünür ve oyun baþlar. Rolünü baþtan sona kadar ezberlemiþsin, nerde nasýl
davranacaðýný defalarca çalýþmýþ, sahnenin
her karýþýnda pozisyonunu biliyorsun. Ve
birden müzik giriyor ve senin sahnen artýk!
tek ilgi, haber bültenlerindeki heyecanlý kavga görüntüleri, internet alanýndaki dehþet verici liseli sohbetleri ve
mankenlerin boy gösterdiði saçma sapan hatta sakýncalý lise dizileri boyutunda kalýyor. Oysa liselilere yönelen
bu tutarsýz ilginin yanýnda toplum onlarý henüz kendi kararlarýný verme yetisinde bile görmezken onlara sistemin
en büyük çeliþkilerini yüklüyor. Bugün
liseliler, yoksulluðun evlere yansýdýðý
yerde; evin kendini kurtaramamýþ daha
öðrenci statüsündeki çocuklarý olarak,
en çok etkilenen aile bireyleri oluyorlar. Ýþsizliðin yaygýnlaþtýðý yerde; gelecek ufuklarýný yitirirken, çocuklukla
yetiþkinlik sýnýrýnda durmaktan ötürü
en hýzlý çürüyen, en savunmasýz kalan
bireyler oluyorlar. Bu duruma karþý eðitim sisteminin maalesef tek refleksi,
sorumlularýn çözüm üretme zahmetinden kurtulup, beyinlerini yormadan görev yapma rahatlýðýyla ürettikleri katý
bir disiplin anlayýþý ve ceza sistemi olarak kendini gösteriyor. Bu yüzden lise öðrencilerinin bilinçlenmesi, haklarýna, eðitim hayatlarýna kýsacasý geleceklerine sahip çýkmalarý tek çýkýþ yolu
olabilir. Bu ayný zamanda toplumun da
geleceðine sahip çýkmak demektir. Velilerin ve öðretmenlerin de bu konuda
öðrencilerle birlikte hareket etmeleri
ve bir an önce ortaöðretimde seslerini
yükseltmeleri en önemli ihtiyaç. Böylesi bir adým en baþta eðitim sisteminin
her yeni gün bir sürprize deðil tutarlý
bir ilerleme projesine sahip olmasýný
saðlayabilir. Sýnav sayýlarý, dershane
sayýlarý ve fiyatlarý, okullar arasýndaki
eþitsizlik, okullardaki ticarileþme ve iþsiz öðretmen sayýsý arttýkça toplum olarak bizim cefalarýmýzýn da arttýðýný unutmamak gerekir. Bu artýþlarýn karþýsýnda ise ancak örgütlü duran öðrencilerin, öðretmenlerin ve velilerin artan
sayýsý durabilir.
Deniz öðretmen ve düþündürdükleri…
Geçen günlerde bir tarih öðretmeninin baþýna gelenleri okuduk hep birlikte. Elbetteki merak ettiðimiz þeyler oldu. Bir tarih öðretmeninin elinde ilanlarla sokaklarda ne iþi vardý. Sýnýfta öðrencileriyle birlikte olmasý gereken bir
öðretmen nasýl oluyor da çalýþtýðý dershanenin getir- götür iþlerini yapmak zorunda kalýyordu. Anlamaya çalýþalým.
11
karþýmýza çýkmasý ve öðretmenlerin de
bu savaþlarda zarar görmesi olasý gibi
görünüyor önümüzdeki günlerde. Bundan ötürü öfkemizi ve mücadelemizi
doðru yere kanalize etmek gerekiyor.
Bu anlamda milli eðitim bakanlýðýnýn
eðitim politikalarýný ve öðretmen atamasý yapmamasýnýn sebeplerini de bu
özelleþtirme politikalarý çerçevesinde
tekrar düþünmek gerekiyor.
Sen zengin bir adamýn oðlunu oynuyorsun. Altýnda arabalarýn, emrinde aþçýn, hizmetlilerin, geri kalanlarda sana uþak olmuþ.
Baban bu serveti diþinden týrnaðýndan artýrýp, simit satarak elde ettiði paralarý deðerlendirerek biriktirmiþ ve bu servete eriþmiþ (
ben de senaristin yalancýsýyým). Babanýn
yaptýrdýðý fabrikalar ülkelere sýðmaz olmuþ,
baþka ülkelere de fabrikalar yaptýrmýþ (neden acaba?).
Sahne kararýr, aradan on beþ saniye geçer, ýþýklar birden yanmaz, hafiften biraz
puslu bir þekilde yanar. Fabrikanýn içini anlatan bir dekorasyon ve bir de iþçiler var. Ýþçilerin yüzlerinde makine yaðý lekesi harýl
harýl çalýþmaktalar. Baban bürosunda orta
þekerli bir kahve yaptýrmýþ TV karþýsýnda
keyifle içmekte. Makinelerin sesiyle kahve
höpürtüsü birbirine karýþmakta. Sahnedeki
oyuncular birden donuyor! Hiçbiri kýmýldamýyor, sahnede sadece iki ses var; makine
sesi ve kahve höpürtüsü. Sesler uðultu haline dönüþüyor, kulaklarý týrmalarcasýna.
Ýþçilerden esmer ve uzun boylu olan
sahnenin ön tarafýna yaklaþarak seyircilere
karþý konuþmaya baþlýyor. “Sesleri duyuyorsun deðil mi, bu sesler sömürünün görselliðinin yanýna eklenen bir fon müziði gibidir.
Hiçbir iþçi nota bilmeden vurur çekici demire, buna biz ‘Kara Düzen’ deriz.” Ýþçi sol
yumruðunu havaya kaldýrarak ‘Avusturya Ýçi
Marþýný’ söyler.
“Hayat denilen kavgaya girdik
Çelik adýmlarla yürüyoruz
Biz bu karanlýk yolun sonunda
Doðacak güneþi görüyoruz...!”
Biz üretiyoruz biz yönetelim
Aðustos 2007 tarihli dayanýþma aylýk gazetenizde yazmýþ olduðunuz arka sayfaya istinaden
yazýyorum. “40 bin iþçi 70 fabrika yönetiyor” isimli yazý vardý. Biz iþçiler bu ülkedeki kamu kuruluþlarýný yönetiyoruz çünkü KPSS (Kamu Personeli Seçme Sýnavý) kapsamýnda gelen iþçilerin
hiç bir mesleki bilgileri olmadýðýndan dolayý, biz
teknik iþçiler olmasa kamu kuruluþlarý batma noktasýna geleceklerdir. Bu sýnavlar sadece meslek lisesi mezunlarýný kapsamakta bir ama mesleki eðitim düzeyi hiç olmayan elemanlar bu sýnavla iþe
yerleþtirilmekteler. Bu anlamda gelenlerin hiç bir
mesleki eðitimi olmadýðý için 30 kiþilik bir birimde mesleki bilgisi olan 5 kiþi bulunmaktadýr ve
kamu kuruluþlarýnýn özelleþtirilmesinin temelini
atmakta olan yine bu sistemdir. Bilinçli bir þekilde kamu kuruluþlarýný zarar ettirerek özelleþtirmeye zemin hazýrlamakta sonra kendi yandaþlarýna
peþkeþ çekmektedirler. Türkiye’de siyasal sendikalist bir hareket olmadýðýndan ve kar eden kamu
kuruluþlarýný yok edip kendi yandaþlarýna peþkeþ
çekmek istediklerinden dolayýdýr ki biz iþçiler kamu kuruluþlarýna ve kitlere sahip çýkmadýkça kamu kuruluþlarý elimizden alýnarak sermayeye peþkeþ çekilecektir. Kamuculuk devrimcilerin anlayýþýdýr. Kamu mallarýna biz devrimciler sahip çýkmadýkça yoksullar iyice yoksullaþacak, para babalarý biraz daha sermayelerine sermaye katacaktýr.
Saygýlarýmla kamu iþçisi
Öðretmenler dershaneyi kýnadý
8 eylül günü çalýþtýðý dershanenin broþürlerini
daðýtýrken Ümit dershanesi (rakip dershane) sahibinin aracýyla çarpmasý sonucu bacaðýný kaybeden
Deniz Toprak’ý meslektaþlarý yalnýz býrakmadý. 16
Eylül günü Maðdur Öðretmenler ve Eðitim Emekçileri Derneði (MEDER) üyeleri Avcýlar Ümit
dershanesi önünde bir basýn açýklamasý düzenledi.
MEDER’in yaptýðý açýklamada “atanamayan öðretmen adaylarýný da köle gibi çalýþtýrarak onlarýn
bu zor durumlarýndan faydalanýp kendilerine kar
saðlayan dershanelerin sayýsýnýn çoðalmasýna neden olmuþtur. Yaþanan rant kavgasýnýn genç öðretmen adayý Deniz Toprak’ýn bacaðýný kaybetmesine
neden oldu. “Ümit Kalko’nun kullandýðý aracýn
çarpmasý nedeniyle aðýr yaralanan öðretmen arkadaþýmýz Deniz Toprak, götürüldüðü hastanede 5
saat bekletildi ve aldýðý yaralarýn aðýrlýðý ve geç
müdahale edilmesi nedeniyle öðretmen arkadaþýmýzýn bacaðý kesildi” açýklamasýnda bulundu.
Eylemde “Deniz öðretmen yalnýz deðildir, tüccar deðil öðretmeniz, kadrolu atama istiyoruz!” Sloganlarý atýldý. Basýn açýklamasýnýn okunmasýnýn ardýndan eylem sonlandýrýldý.
Dayanýþma Haber Servisi
cmyk
DAYANIÞMA - Aylýk Halk Gazetesi
Uyanýþ Kültür Sanat Ýletiþim Tanýtým Film Yayýncýlýk ve Organizasyon Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Limited Þirketi
Sorumlu Yazýiþleri Müdürü: Özlem Deniz Coþkun, Adres: Keçihatun Mah. Cerrahpaþa Cad. Endican Ýþ Merkezi No:14/32 Aksaray/Ýstanbul
Ýrtibat Tel / Fax: 0212 584 31 05 E-posta: [email protected]
Baský: Ser Matbaacýlýk - Merkezefendi Mah. Fazýlpaþa Cad. 4. Zer San. Sit. No:16/26 Ýstanbul Tel: 0212 565 17 74
Venezuella Anayasasý örnek olmalý
Demokratik ve adil bir anayasa örneði
Venezuella’da 1999’da Chavez yönetimi tarafýndan yapýlan ve halkýn onayladýðý halkçý anayasa, ifade ve örgütlenme
özgürlüðü yanýnda adalet, eþitlik ve
toplumsal katýlýmýn en ileri örneklerini
veriyor. Halkýn seçilenleri geri çaðýrma
Anayasanýn önemli maddeleri þöyle;
Devlet Ýþ Bulmak Zorundadýr
87. maddeye göre; herkesin çalýþma hakký ve yükümlülüðü vardýr.
Devlet, herkesin üretim sürecine girmesi, onurlu bir yaþam sürmesi için
gerekli önlemleri alýr ve aldýðý önlemlerin uygulanmasýný garanti eder. Ýþ
sahalarý yaratmak devletin görevidir.
Kanunlar iþçilerin çalýþma haklarýnýn
yerine getirilmesi için gerekli önlemleri alýr. Çalýþma özgürlüðü, yasanýn
koyduðu diðer sýnýrlamalara tabi tutulamaz.
Ev Kadýnlarý Ücretli ve
Sigortalý Kabul Edilmelidir
Venezüella Cumhurbaþkaný Hugo
Chávez en yoksulundan baþlayarak
yarým milyon kadýnýn evlerinde yaptýklarý iþ için ücretlendirileceðini açýkladý. Ve Mayýs itibari ile bu
uygulanmaya
baþlandý.
Madde 88 þöyle diyor:
hakkýndan, ev kadýnlarýnýn çalýþan kabul edilmesine kadar sosyalist ilkelerin
önemli örnekleri anayasaya girmiþ durumda. Cumhuriyetin anayasasý bu yýl
içinde tekrar yenileyecek ve daha da geliþtirilecek.
özgürce geliþtirmesi için, kaderlerini
belirlemesi, insan haklarýndan yararlanmasý ve mutluluðu aramak konusunda eþit fýrsatlar bulmasýný saðlayarak yapar” Türkiye gibi pek çok ülkede “adalet devleti” vurgusu anayasalarda yer almaz.
Bilgilenme Hakký
Venezuela Anayasasý’ndaki bilgilenme hakký maddesi 58. maddedir.
Herkesin zamanýnda doðru ve tarafsýz
bilgi edinme hakkýný sonsürsüz olarak
elde etme hakký vardýr demektedir.
Yerli Halklarýn Durumu:
Çok Dil Anayasa Güvencesinde
Venezuella’da 1999’da yapýlan
halkçý anayasaya göre, Venezuella tarihinde ilk kez devlet yerli topluluklarýnýn dillerini, özerk bölge haklarýný
ve kültürlerini garanti altýna alýr ve
destekler, bu konuda yardýmcý olur.
“…Devlet ev içindeki iþi
katma deðer yaratan ve toplumsal refah ve zenginlik üreten ekonomik bir faaliyet
olarak tanýr. Ev kadýnlarýna
ayný zamanda sigorta hakký
da verilir.”
Kadýnlara Yönelik Ayrýmcýlýða Karþý Sözleþme(CEDAW) Venezuella Anayasasýna bütünüyle uyarlanmýþtýr.
Anayasa bilinçli bilinçsiz her
çeþit ayrýmcýlýk ve ayrýmcýlýða neden olan durum karþýsýnda aktif önlemlerin alýnmasýný gerektirecek biçimde
yazýlmýþtýr. Örneðin üniversitelerde
kadýnlarýn sayýsýnýn azlýðý sorununa
karþý aktif önlemlerin alýnmasýný gerekli kýlar. Anayasa dil olarak da hem
kadýn hem erkeklere seslenecek þekilde tekrar yazýlmýþtýr.
Saðlýk Yaþam Hakkýnýn
Parçasýdýr
“Saðlýk hakkýn yaþama hakkýnýn
bir parçasý olarak devletin sorumluluðu ve garantisi altýndadýr”
Demokratik-Sosyal Hukuk ve Adalet Devleti
2.madde ise þöyledir.“Venezuella
sosyal ve demokratik bir hukuk ve adalet devletidir. Devlet Venezuella’lýlarýn refahýný, sosyal ve ruhsal geliþim
için gerekli koþullarý saðlayarak ilerletir. Bunu tüm insanlarýn kiþiliklerini
Ekonomik Demokrasi ve
Sosyal Haklar
“Devlet ekonomik demokrasiyi yani kooperatifler gibi herkese ait iþletmeleri geliþtirmekle görevlidir.”
“devlet tarým ve sanayi ile birlikte
balýkçýlýk, kooperatifler, turizm, el
sanatlarý, gibi diðer küçük dallar da
dahil olmak üzere tüm ekonomiyi
geliþtirmekle yükümlüdür“ “Her iþçinin ailesi ile birlikte temel maddi sosyal ve entelektüel ihtiyaçlarýný karþýlayarak onurlu bir hayat süreceði yeterli gelir hakký vardýr.” Bu maddeler,
devletin uygulayamayacaðý kadar aðýr
olmakla eleþtirilmiþlerdir. Ancak anayasadaki bu maddeler bu isteklerin
gerçekleþmesiyle ilgili programý göstermek açýsýndan zorunlu görülmüþtür.
Ekolojik Haklar
Çevre, biyolojik çeþitlilik, genetik kaynaklar, ekolojik süreçler ve ulusal parklarýn korunmasý
kesin olarak ifade edilmiþtir. Çevresel zarar verebilecek her faaliyet için çevresel ve sosyo-kültürel etki
raporu hazýrlanma zorunluluðu bizzat anayasada ifade
edilmektedir ve bu dünyadaki anayasalarda daha önce yer almayan bir maddedir.
Üç Deðil Beþ
Güç: Yasama, Yürütme, Yargý, Yurttaþ ve
Halk Gücü, Seçmen
Gücü
Çok-dilli eðitim anayasal güvence altýndadýr, nüfusun %1.4’ünü oluþturan
yerlilerin toplam 130 vekil bulunan
parlementoda en az 3 milletvekilleiði
garanti edilmiþtir. Her türlü doðal
kaynaklarýn kullanýmýnýn bölgelere
zarar vermemesi ve olumsuz etkilememesi anayasal garanti altýndadýr. Yerli
halklarýn zenginliklerinin patentlenip
kullanýlmasýna karþý, halklarýn haklarý
garanti altýndadýr.
Halkýn Referandum ile
Kararlarý Oylama ve Seçileni Geri Çaðýrma Hakký
Meclis ve devlet baþkanýnýn
yanýsýra halk da %10 ila %20 arasýnda
bir seçmen çoðunluðunun dilekçeleri
ile referandum isteyebilir. Görev süresinin yarýsýný doldurmuþ olan her seçilmiþ kiþi (devlet baþkaný, belediye baþkaný, bölge valisi, milletvekili) yeterli seçmen dilekçesi ile uygulamaya konulan referandumda geri çaðýrýlabilir.
Geri çaðýrma dýþýnda, önemli
ulusal kararlar ve ulusal baðýmsýzlýkla ilgili her yasayý halk referanduma götürebilir. Ayrýca mevcut yasalarý kaldýrmak için referandum isteyip kaldýrabilir. Ülkenin uluslar arasý bir para birliðine
kabul edilmesinden petrol yasasýna, saðlýk yasasýna her uygulama
referanduma götürülebilir.
Venezuella anayasasýnda yasama, yürütme (hükümet etme) ve yargý dýþýnda
Yurttaþ ve Halk Gücü ile Seçmen Gücü olarak 5 güç tanýmlanmýþtýr.
Yurttaþ gücü diðer 4 gücün anayasal olarak belirlenen görevlerini yapýp yapmadýklarýyla ilgili “ombudsman” olarak yer alýr. Bu güç kendi içinde 3 e ayrýlýr. Halkýn haklarýný savunma, baþ savcýlýk ve genel denetmenlik.. Bu güçlerin toplamý “ devletin tüm yönetimini izleme, iyi yönetim ve genel ahlaki deðerlere uygunluk konusunda denetleme, kamu görevlerinin ve finansal her uygulamanýn uygulanmasýnýn etik denetimini
gerçekleþtirme” gücüdür. Halkýn
haklarýný savunma devlete karþý vatandaþlarýn haklarýný ve devletin insan haklarýna olan uyumunu denetler.
Seçim Gücü ise hem genel ve yerel seçimleri düzenler ve denetler
hem de toplumdaki her organizasyonun(sendika, dernek,parti), o kurumun isteði doðrultusunda iç seçim
süreçlerini ve iþleyiþini denetler.
Baþkanlýk
Baþkanlýk süresinin anaysada 5
yýldan 6 yýla uzatýlmasý, 2. kez baþkanlýk yapýlabilmesi maddeleri 1999
tarihli Venezuella anayasasýnýn en
çok eleþtirilen maddeleri olarak ortaya çýktý. Chavez yönetimi ise ülkenin
yeniden yapýlanmasý için ikinci kez
baþkan seçilebilmenin gerekliliðini
öne sürmüþtü. 2007’de anayasa’da
yapýlan düzenleme ile baþkanýn 2
kezden daha fazla aday olabilmesi anayasaya konmaya çalýþýlýyor. Muhalefet bu tasarýlara karþý tepkili. 1999
anayasasýnda baþkanlýðýn arttýrýlan
yetkileri de ciddi eleþtiri alýyor. Anayasa savunucularý ise halkýn referandum ve geri çaðýrma haklarýna, yasalarý deðiþtirme haklarýna vurgu yaparak güçlenen baþkanlýk makamýnýn
bu gücünün dengelendiðini ifade ediyorlar.
Sivil Ýtaatsizlik ve Darbelere Direnme Hakký
Anayasa’ya göre “Venezuela halkýnýn anayasayý yeniden tesis etme
sorumluluðu vardýr… bu çerçevede
deðer, ilke ve demokratik garantilerle çeliþen ya da insan haklarýna aykýrý herhangi bir rejim, yasa ya da otoriteyi reddeder.” Ancak bu sivil itaatsizlik maddesi 2002’de burjuvalarýn
yaptýðý ama sonuca ulaþmayan darbe
sonrasýnda ”seçenekleri” kalmayan
iþverenler tarafýndan petrol endüstrisini felç eden grevlere gerekçe olarak
kullanýlmaya çalýþýlmýþtýr.
Kullanýlmayan Topraklarýn Topraksýz Köylülerce Alýnabilmesi
Anayasa kullanýlmayan topraklarýn topraksýz
köylü kooperatiflerince alýnabilmesinin önüne engel getirmiyor. Bu
anlamda çýkarýlan
bir yasa ile topraksýz köylülerin
önemli kýsmý topr a k l a n d ý r ý l ý y o r.
Toprak sahiplerinin karþý koymasý
sonucu 80’e yakýn
köylü toprak sahiplerince öldürülmüþ durumda.
Ordu köylülere bu
konuda yardýmcý
oluyor.
Sonuç olarak
1999 Venezuella Anayasasý tartýþmasýz dünyanýn
en iyi anayasalarýndan biri ve toplumsal mülkiyet
vb. sosyalist ilkeler çerçevesinde
daha da geliþtirilmeye çalýþýlýyor.
Ezilenlerin,
emekçilerin, kadýnlarýn, yerlilerin
haklarýný ve ekonomik demokrasiyi açýkça savunuyor. Ancak anayasalarda
yazanlarýn yanýnda bunlarýn uygulanabilmesinin imkanlarýnýn olmamasý
ve uygulanmamasýnýn bir kural haline
gelmesi durumlarý eski sosyalist ülkelerde ve günümüzdeki pek çok neo-liberal rejimde görülüyor.
Chavez yönetimi anayasayý devlet
eliyle 5x10 cm büyüklüðünde hatta
daha küçük boylarda bastýrýp herkese
ulaþtýrýyor, maddeleri bisküvi kutularýndan poþetlerin üzerine kadar bastýrýyor. Gösterilerde insanlarýn ellerinde anayasayý sallýyorlar. Çalýþma
gruplarýnda anayasa okunuyor. Yönetimin eski bakanlarýndan Rolan Denis
anayasanýn önemini þöyle ifade ediyor“Güçlü bir toplumsal örgütlenmenin olmadýðý durumda sadece Chavez’in etkisi ve liderliði bu daðýnýklýðý toplamak ve halký mobilize etmek
için yeterli deðil. Anayasa bir boþluðu
dolduruyor ve politik bir program olarak iþlev görüyor. Þu anda Mao’nun
Kýrmýzý Kitabý gibi iþlev görüyor. Taban hareketinin talep ve hedeflerini
dile getiriyor.”
Tanýnmýþ akademisyen Lebowitz’e göre anayasa 21.yy sosyalizmine yönelik önemli vurgular
yapýyor.
“Aslýnda ben,
sosyalistlerce 20.
yüzyýldan
çok
dersler çýkartýldýðýný ve bunlarýn
Bolivarcý Anayasa’ya [ Venezuela
Anayasasý] konduðunu düþünüyorum.
Madde
299’daki “insanýn
tam geliþiminin saðlanmasý” vurgusu, Madde 20’de
“ herkesin kendi kiþiliðini özgürce geliþtirebilme
hakký vardýr” ifadesi, madde 102’de “ her insanýn
yaratýcý potansiyelini geliþtirmesi ve kendi kiþiselliðini demokratik bir toplumda tam olarak ifade edebilmesi ve uygulayabilmesi”, madde 62’de halk katýlýmýnýn “insanlarýn kendi kiþisel ve kollektif geliþimlerini saðlayabilmek için gerekli yöntem” olarak
ifade edilmesi, tüm toplumsal düzeylerde demokratik planlama ve katýlýmcý bütçe yaklaþýmýnýn tanýnmasý, madde 70’te “karþýlýklý iþbirliði ve dayanýþma
deðerleri ile yoðrulmuþ birliktelik modelleri” örnekleri olarak “her çeþit öz-yönetim, birlikte-yönetim ve
kooperatif” biçimlerinden bahsedilmesi ve son olarak madde 135’te “dayanýþma, sosyal sorumluluk ve
insani yardým, kendi yetenekleri ölçüsünde herkesin
sorumluluðudur” anlayýþýnýn bir yükümlülük sayýlmasý ifadelerinin bir arada 21.yy daki bir sosyalizmin baþlýca esaslarýnýn ideal biçimleri olduðunu düþünüyorum.”

Benzer belgeler