Türkiye işçi cehennemi
Transkript
Türkiye işçi cehennemi
cmyk 12 Eylül Eylül nasýl nasýl hatýrlanmalý hatýrlanmalý 12 Zengin sevdalýsý anayasa istemiyoruz AKP’nin seçim ve cumhurbaþkaný zaferlerinin ardýndan anayasa tartýþmalarý hýzla yaygýnlaþýyor. Düzenin hakim güçleri arasýndaki güçler dengesinin yeniden yapýlandýrýlmasýnýn köþetaþlarýndan biri de muhakkak ki bu raundda yaþanacak. Hýzla uluslarasý sermaye ile baðlarýný geliþtiren ve küresel bir oyuncu olmaya çalýþan sermaye kesimleri, devlet ile iliþkilerini bu yeni koþullarda yeniden tanýmlamak istiyorlar. Sermaye içindeki öbekler arasý çekiþmelerin, yeni bir plan çerçevesinde uzlaþtýrýlmaya çalýþýlmasýnýn bir ihtiyaç olarak görülmesi ortaya bir “sivil” anayasa tartýþmasý çýSAYFA 2’DE kardý. SAYFA 3’TE Ýsteyen okurlarýmýza ücretsiz Linux veriyoruz/gönderiyoruz [email protected] 0212 584 31 05 22 EYLÜL 2007 SAYI: 22 / 1 YTL AYLIK H ALK G AZETESÝ Patronlarýn kar hýrsý ve devletin göz yummasý sonucunda binlerce iþçi iþ “kazalarýnda” hayatýný yitiriyor Türkiye iþçi cehennemi Tuzla’da halk yýkýmlara direndi! AKP hükümeti “kentsel dönüþüm” adý altýnda yürüttüðü yýkým çalýþmalarýna seçimlerden sonra hýz verdi. Seçimlere kadar erzak ve kömür yardýmlarýyla aldattýðý yoksul halka, þimdi yýkým ekipleri ve polis gücüyle saldýrýyor, onlarý sokaða atýyor. SAYFA 5’TE Sözümüz Var Kamyon kasalarýna balýk istifi taþýnan tarým iþçileri yollarda can veriyor. Taþeron iþçiler kanalizasyon borularýnda boðuluyor. Maden ocaklarýnda ölümlerin ardý arkasý kesilmiyor. Tersanelerde, fabrikalarda, inþaatlarda iþ cinayetleri sürüyor. Gözü dönmüþ dershane patronlarýnýn insafýna terk edilen genç öðretmenler þiddete maruz kalýp sakatlanýyor. 21. yüzyýlda köleliðe geri dönüyoruz. Türkiye yoksullar, emekçiler için tam bir cehenneme dönmüþ durumda. Patronlar içinse tam bir cennet. Vergi muafiyetleri, teþvikler, krediler parababalarýna akýyor. Onlarýn iþleri þimdilik týkýrýnda. Ama sadece þimdilik… Çünkü iþçiler býkmadan usanmadan cennetin kapýlarýný tekmelemeye devam ediyor. Yeryüzü cennetini kamulaþtýrmak adýna. Ortaboy eðitim büyük boy çeliþki SAYFA 5’TE Ýþçi Hakký Metin Burak Ýkramiye ve fazla mesailer için yapýlacak mücadele SAYFA 9’DA Kedi Gözü Mert Sinan Balçýk ve güneþ SAYFA 11’DE SAYFA 3’TE Novamed fabrikasýnda bir yýldýr grev yapan 81 kadýn iþçiden biri olan Meryem Yýlmaz, kendisiyle röportaj yapan gazeteciye öfkeli bir ses tonuyla: “Sadece ekmeðimiz deðil, onurumuz iSAYFA 6’DA çin de direniyoruz” diyor. Tersane iþçileri artýk ölmek istemiyor Ölümü göster sýtmaya razý et E. Hüseyin Hançer Bakmak ve görmek Novamed’de 81 kadýn iþçi 1 yýldýr grevde AKP istikrar getirdiðini söyleyerek, bizleri liberal politikalarýna razý etmeye çalýþýyor. Özelleþtirmeler ile yýlda devlet kasasýna milyarlarca dolarlýk karlar býrakmýþ olan kamusal iþletmeler satýldý, birkaç aileye peþkeþ çekildi. Telekom, TÜPRAÞ, Karabük Demir Çelik bunlarýn sadece bir kýsmý. Örneðin TÜPRAÞ, yýlda yaklaþýk 1 milyar dolar kar ediyor ve koç grubuna 5-6 yýllýk karýna satýldý.Türkiye’nin aldýðý tüm petrolü rafine eden tek þirket artýk devletin deðil 3-5 kapitalistin kasasýný dolduracak. AKP’nin neoliberal politikalarý önceki kuþaklarýn toplumsal birikimlerini çarçur etti. Emeklilik, eðitim ve saðlýkta özelleþtirmeler ve ticarileþtirmeler yoðunlaþtý. SAYFA 4’TE 15 Eylül günü saat 17:00’de Limter-Ýþ Sendikasý’nýn çaðrýsýyla Tuzla Ýçmeler Tren Ýstasyonu’nda iþ cinayetleri ve yýSAYFA 7’DE kýmlar protesto edildi. Teksim iþçileri haklarýný arýyor Merter’de bulunan ve 400 iþçinin çalýþtýðý Teksim Giyim San Tic Ltd Þti’nde iþçiler, iþyerlerinde yaþadýklarý hukuksuzluklarýn düzeltilmesi için 2 aydýr mücadele ediyorlar. Bu süreçte iþten atýlan iþçiler, 27 Aðustos’ta fabrika önünde bir basýn açýklamasý düzenleyerek haksýz yere iþten çýkarýlmalarý protesto ettiler. Ýþçiler 2 aydýr fazla mesailere kalmýyorlar ve çalýþma saatlerinin düzeltilmesini istiyorlar. SAYFA 8’DE 2 GÜNDEM Sivil ama zengin sevdalýsý dalýsý anayasa istemiyoruz Dayanýþma AKP’nin seçim ve cumhurbaþkaný bir güç dengesi ve oluþan yeni koþullar ya dökebiliyor. Benzeri bir ruh hali zaferlerinin ardýndan anayasa tartýþma- yeni bir anayasanýn da zeminini hazýrlý- T.Erdoðan’ýn Diyarbakýr kornuþmasý larý hýzla yaygýnlaþýyor. Düzenin hakim yor. Burada özellikle Özal döneminden sonrasýnda da ortaya çýkmýþtý. DTP, bu güçleri arasýndaki güçler dengesinin ye- bu yana hýzlý bir þekilde palazlanan Ana- yaklaþýmýnýn AKP’ye icazet vermek olniden yapýlandýrýlmasýnýn köþetaþlarýn- dolu sermayesinin güçler dengesinde duðunu ve tabanýnýn bu partiye yöneldan biri de muhakkak ki bu raundda ya- yarattýðý yeni kýrýlmalarý hesaba katmak mesine yeþil ýþýk yaktýðýný farketmiyor þanacak. Hýzla uluslarasý sermaye ile önemli gibi gözüküyor. Finans kapitale mu? Kürt sorununun sadece askerden baðlarýný geliþtiren ve küresel bir oyun- raðmen büyümeyi hedefleyen Erbakan kaynaklý olduðunu düþünmek, burjuvacu olmaya çalýþan sermaye kesimleri, stratejisi, 28 Þubat ile törpülenip Erdo- ziye kalsa sorunu bir çýrpýda çözüveredevlet ile iliþkilerini bu yeni koþullarda ðan’ýn finans kapital ile birlikte büyüme ceðine inanmak 75 yýllýk tarihi fazla bayeniden tanýmlamak istiyorlar. Sermaye stratejisine dönüþünce, arkaya alýnan u- sit algýlamak anlamýna gelmiyor mu? 2. içindeki öbekler arasý çekiþmelerin, yeni luslarasý sermaye desteði ile birlikte Cumhuriyetçilik, burjuvazinin tüm gübir plan çerçevesinde uzlaþtýrýlmaya ça- karþýmýza bir AKP mucizesi çýkmýþ ol- nahlarýný temize çekeceði bir zemin ol- müþtü. Ölüm oruçlarýnda elde edilen balýþýlmasýnýn bir ihtiyaç olarak görülmesi du. Neo-liberalizmin Özal’dan bu yana duðu için mi bu kadar cazip görülüyor? þarý ve Susurluk atmosferi bizleri de devrim programlarýmýzý anayasa metinortaya bir “sivil” anaTürkiye solunun Kema- leri halinde tartýþma ortamýna sunma duyasa tartýþmasý çýkar- Fakat içinde sendikalarýn, kitle örgütlerinin, lizmle malül olduðunu her rumuna getirmiþti. Bugün ise ülkenin dý. derneklerin bulunduðu geniþ bir halk platfor- aðzýný açan söylüyor ki çok ciddi bir anayasa tartýþma momentine doðru bir tespittir. Fakat buFaþist Darbebir aþamada nasýl bir politik tumu, temel sorunlarýný daha görünür hale ge- gün bir baþka aðýr basan ma- girdiði tum takýnmalýyýz? Sonuç itibariyle tasnin Anayasasý lüliyet daha ortaya çýkamaya lak, halk oyuna sunulacak. Bu dönemde tirecek, sivil anayasanýn yaldýzlarýný dökecek, 1982 anayasasý baþladý: Liberalizmle malüli- anayasa tartýþmalarý ile ilgili bir tutum sermayenin devrim- gerçek meselelerimizle ilgili çözüm talepleri- yet. Genel bir güçsüzlük ve belirlememek bizleri de apolitik bir çerden ödünün koptuðu, ne yapacaðýný bilemezlik hali çeveye sokacak. mizi yükseltecek bir zemin yaratabilir. sosyalizmin daha hesonucunda liberalizmin yaratÞu andaki etkinlik seviyemiz bir nüz çözülmediði, sotýðý yoðun etki sadece liberal ðuk savaþýn uluslarasý siyasetin temel en katýksýz savunucusu Erdoðan, burju- sol ile sýnýrlý kalmaz hale geldi. Liberal devrim anayasasýný tartýþtýrma þansýmýzý vazi içi deðiþen iliþkileri hukukileþtireengelliyor. Fakat içinde sendikalarýn, parametresi olduðu bir dönemin anayasol, solun ideoloji üretim merkezi gibi sasýdýr. Bir yönüyle bakýldýðýnda da 24 cek bir metini ortaya koymayý hedefli- hareket ettikçe, liberalizmle malül olma- kitle örgütlerinin, derneklerin bulunduOcak kararlarýnýn uygulanabileceði bir yor. Deðiþenin sadece ülke içindeki ha- yan bir sol söylem güç kazanamadýkça ðu geniþ bir halk platformu, temel sotoplum yaratma projesi idi. Tüm top- kim odaklar arasýndaki güç dengeleri ol- bu durum þiddetlenerek devam edecek. runlarýný daha görünür hale getirecek, lumsal iliþkileri, ihracata dayalý bir kal- madýðýný, uluslararasý iliþkilerin geçmi- Bu liberalizm, AKP’ye sempati ile ba- sivil anayasanýn yaldýzlarýný dökecek, kýnma modelinin örgütsüz, güdük ve þe oranla belirleyiciliðinin çok artmasý- kan bir ruh halini besliyor. Ý. Küçükö- gerçek meselelerimizle ilgili çözüm tatepkisizleþtirilmiþ iþçi sýnýfýný yaratma nýn da temel etkenlerden biri olduðunu mer’in tezlerinin seçimler öncesinde ye- leplerimizi yükseltecek bir zemin yaraamacýyla devletin zapturaptýna almaya akýldan çýkarmamak gerekiyor. niden piyasaya sürülmesi de bu ruh hali- tabilir. Gerçekten insanca yaþanacak bir toplum yaratabilmek için, halký güçlençalýþan bir metindi. Ne hazýrlanýþý ne o“Sivil” sözü neyi örtüyor? ninin iþareti olarak okunabilir. Halk nez- direcek, örgütlü olarak davranmasýnýn naylanýþý itibariyle bir anayasa özelliðidinde elde edilen itibar ve milliyetçi Dolayýsýyla bugün “sivil” anayasa cephenin geriletilmesi AKP’ye sol için- önündeki tüm engeleri ortadan kaldýrane sahip deðildir. Darbenin özel koþullarýnýn özel bir tür ürünü olarak topluma diye önümüze konan ve neredeyse alkýþ- de itibar kazandýrýyor. AKP yoksullarý cak, emekçilerin yaþamsal sorunlarýna giydirilen bir deli gömleði vazifesi gör- lamamýz istenen Anayasa metninde yok- zekatlarla, sol aydýnlarý da demokrasi güvenceli çözümler sunan bir noktaya varabilmek bizler için oldukça önemlimüþtür. Zaten 25 yýl gibi kýsa bir sürede sullara, iþsizlere, emekçilere yine yer ol- kýrýntýlarý ile teslim alýyor. dir. Anayasa ile ilgili politik açýlýmlarýonlarca defa deðiþtirilerek, belki de tari- mayacaðýný tahmin etmek için anayasa Dolayýsýyla Anayasa tartýþmalarý semýzý böylesi bir bakýþ açýsýyla geliþtirehin gördüðü en zayýf anayasalardan biri hukukçusu olmak gerekmiyor. Anayasa çimler öncesi bir atmosferin yeniden yabiliriz. eðer hakim güç odaklarýnýn arasýndaki iolarak tarihe geçmiþtir. liþkilere nizami bir kýlýf biçmek için or- þanmasýna hizmet edebilir. Bir yanda 1982 Anayasasý bir darbe anayasasýNeden Yeni Anayasa “devlet elden gidiyor, demokrasi diye taya konan temel metinse, iþçi sýnýfýnýn dýr. Dolayýsýyla bizler için bir kriter olBugün 1982 Anayasa’sýnýn deðiþti- siyasal olarak en zayýf olduðu günlerden diye ülkeyi bölecekler, laikliði yok ede- mamasý gerekiyor. Yani hazýrlanan anarilmek istenmesinin altýnda yatan sebep, geçtiði bu aþamada Anayasa’nýn sosyal cekler” diyen CHP-asker bloðu diðer yasanýn, 1982’ye göre ilerleme içermesi AKP’nin demokrasi hevesi olarak de- yanýnýn çok zayýf kalacaðýný söylemek yanda ülkenin tüm sorununun askeri ve- bir olumluluk anlamýna gelmiyor. Cunðerlendirilemez. Tarih böylesi öznel is- de Lapalis’in doðrusunu ortaya koymak sayet olduðu tespitinden hareketle ana- tacýlarýn yargýlanmasýný imkansýz hale yasanýn asker olmayanlar tarafýndan hateklerin tahakkümünde akmýyor. Yeni olacaktýr. zýrlanmasýnýn, onun halk desteðini ha- getiren bir anayasaya göre daha kötüsüBu konuda böylesi bir kettiðini anlatmaya çalýþan AKP mer- nü yazmak zaten mümkün deðildir. giriþ yapmak zorunda kal- kezli liberal kanat. Hazýrlanacak yeni anayasa içinde mamýzýn sebebi ise anayamutlaka bulunmasýnýn talep edeceðimiz sanýn “sivil”liðinin baþlý maddeler þu baþlýklarý içermelibaþýna göz kamaþdir diye düþünübiliriz: týrýcý bir olgu ola- Yani hazýrlanan anayasanýn, 1982’ye Çalýþma hakký güvence rak sunulmaya ça- göre ilerleme içermesi bir olumluluk altýna alýnmalýdýr. Devlet, 18 lýþýlmasýdýr. Seçimlerde AKP’nin anlamýna gelmiyor. Cuntacýlarýn yar- yaþýný geçen vatandaþýnýn iþ saðlamak zorundadýr. Kürtlerden yoðun gýlanmasýný imkansýz hale getiren bir bulmasýný Ýstihdam edilemeyen iþçi için oy aldýðýnýn ortaya çýkmasý sonrasýnda anayasaya göre daha kötüsünü yaz- asgari ücretin belli bir oranýnda yaþam geliri garanti edilmelibu partiye karþý mak zaten mümkün deðildir. dir. söylemini sertleþtiren DTP, nasýl oHer vatandaþ, doðal olarak saðlýk Halk Anayasasý luyorsa anayasa gündeme güvencesi hakkýna sahip olmalýdýr. Kageldiðinde iyimser bek1990’larýn ikinci yarýsýnda sosyalist mu hizmetlerinin sunumunda kar amacý lentilerini rahatlýkla orta- cenahta da bir anayasa tartýþmasý yürü- güden özel sermaye dýþlanmalýdýr. Eylül 2007 Her vatandaþ, emeklilik sigortasý kapsamýnda bulunmalýdýr. Ne kadar çalýþtýðýna bakýlmaksýzýn 60 yaþýna gelen herkes emekli olabilmelidir. Asgari standartlardaki bir konutta barýnma hakký güvence altýna alýnmalýdýr. Toplu konut projelerinde öncelikle ev sahibi olmayanlarýn konut sahibi olmasý saðlanmalýdýr. Sigortasýz çalýþtýrana aðýrlaþtýrýlmýþ hapis cezasý verilmelidir. Ülke tarýmý güvence altýna alýnmalý, tarým destek alýmlarý yeniden baþlatýlmalýdýr. Kürt dili ve kültürü baþta olmak üzere ülkedeki tüm deðerlerimiz üzerindeki baskýlar kaldýrýlmalý, anadilde eðitim güvence altýna alýnmalýdýr. Yerel yönetimlere halk katýlýmýný destekleyen düzenlemeler yapýlmalýdýr. Zorunlu askerlik ve MGK kaldýrýlmalýdýr. YÖK kaldýrýlmalýdýr. Bu ilk bakýþta akla gelen maddeler muhakkak ki zenginleþtirilmelidir. Burada esas baþarýlmasý gereken, halkýn anayasa hazýrlanýrken kendi geleceði ile ilgili seyirci konumundan etkin, talep eden, etkileyen bir konuma taþýnabilmesidir. Bu noktada kimi olumlu giriþimlere destek olmak, anayasa tartýþmalarý üzerinden taraf olmak politik olarak doðru bir tutum olarak görünmektedir. “Anayasa tartýþmalarýný halk önemser mi?” Birçok arkadaþýmýz, meseleyi böyle formüle ettikleri için bu konuda yürütülecek bir pratiðe soðuk yaklaþabilirler. Böylesi politik meselelere etkin olamama kaygýsýyla az ilgi gösterildiðini biliyoruz. Ama kendi politik hattýmýzý, halkýn birebir ilgi göstereceði birkaç alanla sýnýrlamak, bizi dar pratikçi yapýyor, kýsmen de apolitikleþtiriyor. Bu soruyu dayanýþma çerçevesindeki çalýþmalar için kendimize sormak ne kadar anlamlýysa, SODAP seviyesinde sormak o kadar daraltýcýdýr. Nasýl bir sonuç alýnacaðý konunun kendi mahiyetinden ziyade kampanyanýn nasýl iþlendiði ve genel kamuoyuyla nasýl iliþkilenildiði ile çok daha fazla ilgili. Yetersiz gördüðümüz ideolojik-politik seviyemizi ancak böylesi çalýþmalar içinde sýçratabiliriz. Beykoz’da hastaneme dokunma kampanyasý Beykoz’da þu anda deprem olasýlýðýna karþý bina güçlendirme tadilatý yapýldýðý gerekçesiyle hizmet vermeyen Beykoz Devlet Hastanesi’nin geleceði ile ilgili söylentiler bölgedeki halk insiyatifini harekete geçirdi. Beykoz’da uzunca bir süredir yaþanan deðiþiklikler halký tedirgin etmiþ durumda. Özellikle zenginlerin gözdesi birçok sitenin bulunduðu ilçede, fabrikalarda çalýþan iþçilerin yoðunluðu, fabrikalarýn kapanmasýyla azalýyor, semt geleneksel bir iþçi semti olma özelliðini de yitiriyor. Son birkaç yýl içinde kapanan fabrikalar sonrasýnda halk arasýnda evlerin yýkýlacaðý, Kentsel Dönüþümün emekçileri mahalleden söküp atacaðý, Bekoz’un marina ve oteller ile zenginler için tasarlanmýþ bir yerleiþm haline dönüþtürüleceði ile ilgili beklenti- ler ve kaygýlar mevcut. Dolayýsýyla yaþanan her olay da bu bakýþ açýsýyla deðerlendiriliyor. Dillere destan bir manzaraya sahip Beykoz Devlet Hastanesi’nin baþýna gelecekler de bu planla ilgili deðerlendiriliyor. Yoðun nüfusa hizmet veren devlet hastanesinin apar topar kapatýlmasý, personelinin diðer hastanelere daðýtýlmasý hastanenin yeniden ayný statü ile açýlýp açýlmayacaðýný þüpheli hale getirdi. Bölge halký, tadilatýn hastane kapatýlmadan gerçekleþtirilemeyiþini eleþtiriyor. Ýl Saðlýk Müdürlüðü ile hastane baþhekimliði arasýnda yaþanan çekiþmelerin bir sonucu olarak da ortaya çýkan bu durum, hastanenin tadilatýný yürüten inþaat firmasýnýn kendilerine bir psikiyatri hastanesi planý çerçevesinde çalýþma direktifi verilidði açýklamasý ile daha da çetrefilli bir hal alýyor. Þu anda ilçenin tüm yükünü taþýmaya çalýþan Paþabahçe Devlet Hastanesi, okullarýn da açýlmasýyla birlikte muazzam bir yükün altýna girmiþ durumda. Hastanedeki aþýrý yoðunlaþma alýnan hizmetin niteliðini de ciddi bir biçimde düþürüyor. Dolayýsýyla bölge halký hastanenin statüsünün deðiþtirilmesine karþý. Hastanin statüsünün deðiþtirilmesi, bölge halkýnýn acil ihtiyaçlarýna karþýlýk vermeyen bir biçimde yeniden düzenlenmesi, yatak sayýsýnýn azaltýlmasý, yine bölgedeki en geliþkin diyaliz bölümünün tadilat dolayýsýyla atýl kalmýþ olmasý zaten eðitim ve istihdam açýsýndan yaþamanýn zorlaþtýðý ilçede saðlýk sorunlarýnýn da artmasýna yol açacak. 11 Eylül’de Çiðdem Mahallesi meydanýnda toplanan yaklaþýk 100 kiþilik topluluk, hastanenin kapatýlmasýna karþý tepkilerini dile getirdiler. Hastanenin durumu ile ilgili yapýlan deðerlendirmeler sonrasýnda meselenin sadece Çiðdem Mahallesinin meselesi olmadýðý, tüm Beykoz’u kapsayacak bir çalýþmanýn planlanmasý ve duyarlýlýðý büyütmek için bir imza kampanyasý baþlatýlmasý planlandý. Beykoz’da genel seçimler sürecinde canlanan halk insiyatifi kendisine yerel meseleleri etkin bir biçimde sahiplenip, özellikle yerel seçimlerde baþarýlý bir sonuç alabilmek gi- bi bir yol haritasý çizmiþ durumda. Çalýþmalarýný bu iddia ile sürdürüyor. Dayanýþma Eylül 2007 HABER 12 Eylül’ü nasýl hatýrlamalýyýz? 12 Eylül askeri darbesi 27 yýl sonra bir kez daha lanetlendi. Ýþkenceler, katliamlar, idamlar sürgünler, yasaklar bir kez daha hatýrlandý. Gölgesi hala üzerimizden çekilmeyen bu faþist darbenin yýldönümü, tarihsel bir hatýrlamadan öte güncel politik bir anlama sahip. Çünkü hala 12 Eylül rejiminin uzantýsý sözde “demokratik” bir rejimde yaþýyoruz. Darbecileri ve uygulamalarýný özgürce yargýlayamadýðýmýz sürece 12 Eylül rejimi tüm çürümüþlüðüyle yaþamaya devam edecektir. Bugün 12 Eylül rejiminin haylaz çocuðu olan siyasal Ýslam’a karþý orduya göz kýrpanlarýn darbenin ardýndan yaþanan devlet terörünü hatýrlamasýnda büyük fayda vardýr. 12 Eylül sonrasýnda yaþanan vahþet, askeri darbelerden medet umanlara ders olacak niteliktedir. Darbeden sonra 230 bin kiþi yargýlandý 122 bin kiþi tutuklandý. Yüzlerce kiþi gözaltýnda iþkence sonucunda ya da sokak ortasýnda vurularak katledildi. 30 bin kiþi iþinden atýldý, 400 gazeteci için toplam 4 bin yýl hapis istendi. 24 bin dernek kapatýldý. Listeyi uzatmak mümkün. 12 Eylül’ün yarattýðý acýlar bugün hakim medya içinde konuþulabilir konulardan birisi haline geldi. Fa- þist cuntanýn yarattýðý dehþet tablosu bölük pörçük de olsa kamusal alanda daha fazla tartýþýlmaya baþlandý. 12 Eylül’deki devlet terörünü konu edinen filmler çekildi, aný kitaplarý yayýnlandý. Ancak bu yayýnlarýn genel bir özelliði 12 Eylül’ün yol açtýðý acýlarýn salt kiþisel dramlar biçiminde sunulmasý ve þiddete maruz kalanlarýn maðduriyet sembolü olarak kodlanmasýdýr. 12 Eylül’ün yarattýðý maðduriyetleri kiþisel dramlar biçiminde defalarca sergilemek bir yerden sonra devletin þiddetini deþifre etmekten çýkarak devleti güçlendiren bir ve solu güçsüzleþtiren bir anlatýma dönüþüyor. 12 Eylül’e karþý direniþi öne çýkaran bir hatýrlama biçiminin ise hakim medya içinde kolayca yer bulabilmesi mümkün gözükmüyor. Oysa maðduriyetler kadar onurlu direniþler de 12 Eylül gerçekliðinin bir parçasýdýr. Kiþisel dramlar toplumsal ve siyasal boyutlarýndan soyutlanarak ele alýndýðýnda “öðrenilmiþ çaresizliði” yeniden üretmeye yol açacaktýr. Sonuçta 12 Eylül, 1970’li yýllarda yükselen toplumsal mücadeleleri bastýrmak amacýyla gerçekleþtirildi. Kiþisel dramlar bu büyük resmin içine oturtulabildiði ölçüde yeni bir siyasi duruþun yaratýlmasýna vesile olabilir. Bu büyük tablodan koparýlmýþ maðduriyet hikayeleri ise sadece düzeni yeniden üretmeye yarayacaktýr. BATÝS’in 21 üyesi ile katýldýðý eylem Setbaþý’ndan baþladý. Toplamda yaklaþýk 250 kiþi barýþ sloganlarýyla Heykel’e kadar 1 km yürüdü. Sloganlar atýldý, barýþ þarkýlarý söylendi, halaylar çekildi. Katýlýmýn düþük olmasýna raðmen eylem canlý ve coþkuluydu. Bursa Demokrasi Platformu Barýþ’ýn dünyanýn kardeþ halkalarý için acil bir ihtiyaç olduðunu, barýþýn bir temenni bir dua deðil, dünya halklarýnýn elbirliði ile elde edilecek baþka bir dünya olduðunu dile getirdi. Yürüyüþ boyunca “Yaþasýn halklarýn kardeþliði”, “Ýþçi sýnýfýnýn iktidarý ile halklara barýþ gelecek”, “ABD ve AB emperyalizmi yok edilerek halklara barýþ gelecek”, “Özgürlük olmadan, Kardeþlik olmadan, Eþitlik ve Barýþ olmaz”, “Sýnýfsýz toplum mücadelemizle halklara barýþ gelecek” yazýlý dövizler taþýndý, sloganlar atýldý. Yapýlan ortak basýn açýklamasýnda; “Baþka bir dünya mümkündür!” Bugünün koþullarýnda tüm Orta- doðu bölgesi savaþýn tutsaðý haline getirilmiþ durumdadýr. Afganistan ve Irak’taki ABD iþgali iç savaþlar eþliðinde devam etmektedir. Buralardan gelen ölüm haberleri artýk adeta sýradanlaþmýþ durumdadýr. Ýran ve Suriye üzerindeki iþgal tehdidi devam etmektedir. Filistin’de Ýsrail’in yýkýcý savaþ siyaseti devam etmektedir. ABD’nin Ortadoðu projesi tüm bölgeyi bir savaþ kasýrgasýnýn içine sürüklemiþ durumdadýr.Açýkça ifade etmek gerekir ki; ABD, Ortadoðu halklarýnýn ortak mücadelesinin sonucu olarak bölgeden defedilmediði müddetçe barýþtan söz etmek olanaklý olmayacaktýr. Öyleyse, barýþ için mücadele doðrudan ABD emperyalizmine karþý mücadele demektir.”…. “Türkiye Ýstanbul’daki NATO zirvesinden bu yana fiili olarak ABD iþgallerinin ortaðýdýr, Irak, Afganistan ve Filistin’de ki her ölümün vebalini üzerlerinde taþýmaktadýrlar. Kürt sorununun barýþçýldemokratik çözümünü saðlamak yerine savaþa silaha dayalý yaklaþým biçimi, birçok gencin yaþamýna mal olmasýnýn yanýnda, tüm çalýþanlarýn, iþsizlerin, gençlerin ve kadýnlarýn yaþam koþullarýnda kötüleþmeye neden olmaktadýr. Savaþ Kedi Gözü Mert Sinan Balçýk ve güneþ Bu yüzden 12 Eylül’ü anlamanýn en iyi yolu 11 Eylül’de nasýl bir Türkiye olduðunu hatýrlamakla mümkündür. 12 Eylül 1970’li yýllarýn güçlü halk muhalefetine düzenin verdiði bir yanýttýr. Koltuklarý sallanan devlet ve para babalarý sömürü ve tahakkümlerini ancak 12 Eylül dehþetini yaratarak garanti altýna alabildiler. Patronlarýn temsilcisi Halit Narin’in deðdiði gibi, “bugüne kadar iþçiler güldü artýk biz güleceðiz”. Parababalarýnýn, devlet bürokrasisinin ve tabi ABD emperyalizminin tüylerini diken diken eden bu mücadele mutlaka sona erdirilmeliydi. Ýþte 12 Eylül, emperyalizmin, parababalarýnýn ve devlet bürokrasisinin iþbirliði ile halk güçlerine karþý gerçekleþtirilmiþ bir darbedir. 12 Eylül’den sonra iþçi ücretleri düþürülmüþ, halk örgütlenmeleri daðýtýlmýþ, üniversiteler ve basýn susturulmuþ, sokaklar zapturapt altýna alýnmýþtýr. 12 Eylül öncesinde Türkiye’de güçlü sendikalar ve halk örgütlenmeleri mevcuttu. Kamu çalýþanýndan fabrika iþçisine, köylüden esnafa tüm halk kesimleri emeðinin deðerini korumak ve devlet baskýsýna karþý özgürlüklerini geniþletmek uðruna þiddetli bir mücadeleye giriþmiþti. Devrimci sosyalist örgütler geniþ bir kitle tabaný yaratmayý baþarmýþlardý. Büyük kentlerin gecekondu mahalleleri solun kaleleri durumundaydý. Kasaba ve köylerde de yaygýn bir sol örgütlenme mevcuttu. Ýþçiler insanca bir yaþam için grevler yapýyor, halk baskýlara karþý sokaklarý dolduruyor, aydýnlar iþsizliðe ve yoksulluða karþý sosyalizmi tek çýkar yol olarak görüyordu. Eðer bugün Türkiye’de siyasal Ýslam en büyük siyasi parti haline gelmiþse, ülkenin tüm deðerleri uluslar arasý sermayeye peþkeþ çekiliyorsa, çalýþma hayatý tam bir cehenneme dönmüþse, üniversiteler suskunsa, mafya toplumsal yaþamýn her alanýna sinmiþse, toplumsal çürüme bu boyutlara gelmiþse bunda 12 Eylül darbesinin belirleyici bir rolü vardýr. Ve bu ülkenin özgürlük, emek, adalet ve kardeþlikten yana güçleri 12 Eylül düzenini paramparça ettiðinde sadece geleceðimizi deðil acý ve direniþlerle dolu olan geçmiþimizi de kurtarmýþ olacaðýz. O zaman 12 Eylül’ün tarihi, toplumsal mücadelelerin ve direniþlerin penceresinden yeniden yazýlacaktýr. Barýþ için emperyalizmle mücadeleye 27.08.2007 günü Bursa Heykel’de 1 Eylül dünya barýþ günü için bir yürüyüþ yapýldý barýþ talebi dile getirildi. 3 demek, yoksulluk, iþsizlik, sendikasýzlaþtýrma, örgütlenme özgürlüðünün ortadan kaldýrýlmasý demek. Türkiye halklarýnýn, çalýþanlarýn, emekçilerin savaþtan çýkarý yoktur”…. “1 Mart tezkeresinin Meclis’ten geçmesi, savaþ karþýtý, barýþ yanlýsý demokratik kitle örgütleri ve halk tarafýndan engellenebilmiþtir. Bu engelleme Türkiye’nin þu anda ABD’nin saplandýðý bataklýða girmemesini saðlamýþtýr. Halk isterse savaþlarý durdurabilir”…”Barýþ içinde yaþayacaðýmýz günler için, Türkiye halklarýný ABD emperyalizmine ve ülkemize de egemen olan savaþ siyasetine karþý mücadeleye çaðýrýyoruz. 1 Eylül ülkemiz için bir bayram günü olsun.” denilerek acil barýþ talebi dile getirilmiþtir. Bildiriyi düzenleyen kurumlar; BATÝS, DÝSK Tekstil, DÝSK Geneliþ DÝSK Birleþik Metal, DÝSK Oleyis, KESK Bursa Þubeler Platformu, Ýþçi Haklarý Derneði, ÝHD Bursa Þubesi, ÇHD Bursa Þubesi, ÇGD Bursa Þubesi, Ekmek Davasý, DOÐADER, SHP Bursa Ýl Örgütü, DTP Bursa Ýl Örgütü, SDP Bursa Ýl Örgütü, ÖDP Bursa Ýl Örgütü, EMEP Bursa Ýl Örgütü, SEH, ESP, Halkevleri, Nilüfer Yerel Gündem 21, Günyüzü Kadýn Dayanýþma Kooperatifi 12 Eylül’den sonra “þimdiye kadar hep iþçiler güldü, artýk gülme sýrasý bizde “diyen bir Halit Narin vardýr, meþhur tekstilci. Geçen gün, yine böyle hiddetli demeçleri basýna yansýdý. Sendika nasýl olduysa bu sene biraz diþ göstermiþ, patronlarýn % 0 zam teklifini kabul etmemiþ, yeni iþe baþlayanlara ikramiye ödememe talebini reddetmiþ diye aðzýndan köpükler saçarak tehditler savuruyor “bir daha bu sendikayla masaya oturmayýz” diye. Avrupa’daki fuardan buradaki iþçilerine tehditler savuruyor. Oysaki 12 Eylül’den beri kesintisiz gülüyordu. Ýþçilerin maaþ karþýlýðý çalýþýyor olmasý bile artýk neredeyse beylerin zoruna gitmeye baþladý. THY greve gidecek diye ortalýk ayaða kalktý. Hâlbuki grev, emekçinin hakkýný almak için kullanabileceði en önemli silahý. Hem de yasal. Patron iþçilere zorla grev oylamasý yaptýrdý. Türlü baskýlarla, tehditlerle iþçileri greve hayýr oyu verdirmeye çalýþtý. Olmadý. Grev kararý çýktý. Ama bu seferde hükümet ve Türk-Ýþ devreye girdi. Hava-Ýþ’e nasýl bir baskýnýn yöneldiðini bilmiyoruz. Atilay Ayçin bu yaþananlarý kamuoyuna açýklasa iyi olurdu. Ama o da “sözleþmenin kötü olmadýðýný” yinelemekle yetindi. Grev hayata geçirilse, büyük olasýlýkla hükümet tarafýndan “ulusal güvenlik, genel saðlýk koþullarý” gibi ipe sapa gelmez gerekçelerle ertelenecekti. Birkaç sene Ýþ Bankasý’na ait Þiþecam’daki grev bu gerekçelerle ertelenmiþti. Basýn da iþçilerin açgözlülüðünden, kötü niyetliliðinden falan bahseden yazýlar basacaktý. Kötü niyetli iþçiler.... Para hýrsýyla gözü dönmüþ iþçiler... Bindiði dalý kesen, iþletmesine sahip çýkmayan iþçiler... Çalýþmayan, kaytaran, rüþvet yiyen memurlar... Ýstihdam yaratan, ülkenin çýkarlarýn düþünen patronlar, yatýrýmlarý teþvik eden, 24 saat bizim için çalýþan bankalar.... Nasýl bir kuþatma altýnda olduuðmuzun farkýndasýnýz deðil mi? Peki bu yalanlara karþýlýk, ülkemizde son birkaç günde yaþanan olaylara bir bakalým... Aðustos ayý “aslýnda Türkmen olup, sonradan biz Kürdüz” diyen, hep “rahatsýz, hep sorunlu” bir coðrafyanýn baðrý yanýk emekçilerinin kamyon tepelerinde yollarda telef oluþunu izledik. 10, 20 liralýk yevmiyeler için yapýlan ölüm yolculuðu insan olanlarýmýz dehþete düþürdü, komplocular bu olayýn ardýnda da kimi bölücü senaryolar aradý. Kimse de niye bu ülkedeki en aðýr kabaklar hem Kürt hem de yoksul olanlarýn baþýna patlýyor diye sormadý... Bakanlarýn, milletvekillerinin yatýrýmlarýnýn bulunduðu tersane bölgesinde 15 günde 5 iþçi hayatýný kaybetti. Bölgeyi bilenler aslýnda bunun yeni bir durum olmadýðýný biliyordu. Ýnsan olanlarýmýz dehþete düþtü, bakan “valla patronlarýn bir kusurunu göremedim” deyiverdi. Canlarýmýz unutuþun kör kuyusuna atýldý. “Outsourcing”-patronlarýn büyülü icadý taþeronlaþtýrmanýn Frenkçesi. Ne güzel oldu, onlar maliyetlerini düþürdü. “ ÝSKÝ taþeron iþçisi kanalizasyonda 100 metre sürüklenip öldüler. Gencecik çocuklardý, hayalleri vardý ama kimin umurundaydý? Taþeronlaþtýrma güzeldi. Antalya Serbest Bölgesi’nde kadýn iþçiler ne zaman hamile kalacaklarýna kendileri karar verebilmek ve belki biraz daha insan muamelesi görebilmek için sendikalý oldular. Sendika %0 zammý bile kabul ediyordu. Ama þirket kýzmýþtý kirli çamaþýrlarý ortalýða döküldüðü için o yüzden anlaþmaya yanaþmýyordu. Kadýnlar 1 yýldýr grevde. 180 bin öðretmen kadrolu olabilmek için gün sayarken Bakan çýkýp “tüm ihtiyacýmýz 25 bin” diyebilmeyi içine sindirebiliyordu. Girilen bunalýmlar, yüzüne bakýlamayan yakýnlar onun için detaydý. Alýnan öðretmenlerin 10 bininin sözleþmeli olarak istihdam edilmesinin izahýný yapmaya bile tenezzül etmiyordu. Ölen biz, hayatý kayan biz, aþaðýlanan biz, en küçük sarsýntýda kapý önüne konup geleceði karartýlan biz, insan yerine konmayan, hayatýnýn her aný teslim alýnmýþ biz... Ýyi, güzel, yaratýcý, üretken, zengin, akýllý, saðlýklý, diri, güzel; hepsi onlar... Bu yalana kanmayanlarýn o koskocaman kalabalýðý önüne ucunda ümit ýþýðý görülebilen bir yol açabilmek için, bu yola inanmalarýný ve güvenmelerini saðlamak için gerekenleri bulur ve yapabilir hale gelirsek..... Ondan sonra dünyanýn cennete dönüþmesi an meselesidir belki de... 4 EKONOMÝ Arkadaþ’a Notlar [email protected] Salih İncesoy Yerel seçimlere doðru, umudu büyütmek için... “Yeter ki solmasýn sol memenin altýndaki cevahir…” Yeniden hedefimizi netleþtirmenin zamanýdýr dedik. O zaman söylediðimizi yapalým. “Sol tartýþýyor” baþlýðý altýnda çýkan yazýlardan birinde bir ifade var. “Solda birlik” meselesiyle ilgili soruya konuþmacý, “olmayan þeyin birliði olur mu?” benzeri bir yanýt vermiþ. Canýmýzý acýtan bir yanýt. Aslýnda yanýtýn kendisinden ziyade canýmýzý acýtan þey, bunun bir gerçekliðe denk düþmesi. Peki yoksak, örneðin genel seçim sürecinde bir araya gelen binler, on binler neyin nesi? Hayal görmüyorsak böyle bir gerçeklik de duruyor karþýmýzda. Ve iþin bu kýsmý da moral veriyor. Ýki gerçeklik yan yana. Biri keyfimizi kaçýrýyor, diðeri keyif veriyor. “Varýz da yokuz” gibi sanki. Bu nasýl bir çeliþki?.. Ýþte bu çeliþkinin çözümünden hareket etmek gerekiyor. Gerçekten de varýz; bir potansiyel güç olarak. Yani daðýnýk, umutsuz, çaresiz. Ve bir umut ýþýðý parýldadýðýnda da o ýþýða doðru akan, umuda aç bir potansiyel. Fakat ayný zamanda bu potansiyeli kucaklayamadýðýmýz oranda da yokuz. Bu sözden rahatsýz olmayalým, kendimizi inkar saymayalým. Çubuðu biraz da baþka yana bükelim ve bu gerçekliði açýk yüreklilikle teslim edelim. Sözünü ettiðimiz, politik olarak aðýrlýk oluþturamamak, siyasi denklemlerde bir yer tutamamak. O zaman önce varolmaya, varolduðumuzu hissetmeye ihtiyacýmýz var. Üstelik de bu hissetme konusu politik öznenin hava, su kadar yaþamsal bir ihtiyacý. Yoksa yaþamýn dýþýnda, “kendi söyleyip kendisi dinleyen” bir varoluþ çýkar karþýmýza. Gittikçe de kabuk baðlayan bir “varlýða” dönüþülür. Varolmak! Yaþamla bað kurmak anlamýna geliyor. Yaþamýn ritmini yakalamak, onunla nefes alýp vermek, kendi dilimizle deðil yaþamýn diliyle konuþmak anlamýna geliyor. Yani somut konuþacaksak, bir umut ýþýðý parýldadýðýnda ona akan halkýn umudu olmak, bu günden yarýna umudu büyütmek anlamýna geliyor. Genel seçim çalýþmalarýnda ter attýk, nefesimizi açtýk. Tempolu, coþkulu bir çalýþma dönemi de olsa kýsa bir zamana sýkýþtýðýný biliyoruz. Bu kadarlýk zamanda ancak bu kadarý olabilirdi. Þimdi bizim halk örgütleri yaratma anlamýnda daha uzun soluklu bir çalýþma temposu içine girmemiz gerekiyor. Ve burada önümüze koyulacak uzun soluklu bir hedef olarak yerel seçimler görünüyor. Yerel seçim gündeminin yerellerde, yani yaþamýn tam göbeðinde halk inisiyatifleri yaratma anlamýnda elveriþli bir çalýþma ortamý açýða çýkardýðýný geçmiþ deneyimlerimizden biliyoruz. Acil görevimiz olan halkla bað kurma, halk örgütleri yaratma hedefine bizi taþýyacak doðru bir hareket noktasý, hýz alýnacak doðru bir baþlangýç adýmý. Ayrýca bu günden baþlayacak bir çalýþmanýn çeþitli düzeylerde baþarýlý olma þansý da var. Ve bu baþarýlara da ihtiyacýmýz var. Bir düþünün mahallelerde “mahalle meclisleri”, ilçelerde “kent meclisleri”, ya da adý her ne olursa olsun filizlenip yeþerecek ve gitgide biri birleriyle etkileþime girip yaygýnlaþacak halk örgütleri. Ýþte güçlerimizi yan yana getireceksek de bu hedefi büyütme adýna bir araya gelmemiz gerekmez mi? Halk örgütlerinin gücüyle halkýn gerçek sesi olabilecek muhtarlýklar, belediyeler. Ve belki bunlar üzerinden “halktan yana muhtarlar birliði”, “halktan yana belediyeler birliði”. Ve bu yerel yönetimlerin güçlerini, olanaklarýný paylaþmasý, dayanýþmasý. Bir buçuk yýldan az bir zaman kaldý, vakit kaybetmemek lazým. Olmayacak þeyler deðil bunlar. Hatta bunlarý oldurtmak artýk bir varlýk, yokluk meselesi de ayný zamanda. O halde tüm araçlarýmýzý elden geçirelim, bu uzun soluklu yolculuða hazýrlanalým. Kazanmak zorundayýz, baþka çare yok. Dayanýþma Eylül 2007 AKP politikasý: Ölümü göster sýtmaya razý et AKP istikrar getirdiðini söyleyerek, bizleri liberal politikalarýna razý etmeye çalýþýyor. AKP ne yaptý? 1. Özelleþtirmeler ile yýlda devlet kasasýna milyarlarca dolarlýk karlar býrakmýþ olan kamusal iþletmeler satýldý, birkaç aileye peþkeþ çekildi. Telekom, TÜPRAÞ, Karabük Demir Çelik bunlarýn sadece bir kýsmý. Örneðin TÜPRAÞ, yýlda yaklaþýk 1 milyar dolar kar ediyor ve koç grubuna 5-6 yýllýk karýna satýldý. Türkiye’nin aldýðý tüm petrolü rafine eden tek þirket artýk devletin deðil 3-5 kapitalistin kasasýný dolduracak. AKP’nin neoliberal politikalarý önceki kuþaklarýn toplumsal birikimlerini çarçur etti. 2. Emeklilik, eðitim ve saðlýkta özelleþtirmeler ve ticarileþtirmeler yoðunlaþtý. Ormanlar, su kaynaklarý hatta deniz kullaným haklarý bile sermaye kullanýmýna açýlýyor. Emeklilik þirketlerine ödenen primler vergiden düþürülerek þirketlere büyük kolaylýklar saðlanýp yeni kar alanlarý açýlýyor. Emekçilerin sosyal dayanýþma kurumlarý (SSK vb.) kooperatifler vesaire sistem dýþýnda býrakýlarak bu kurumlarýn yerine kar eden özel þirketler yerleþtirilmeye çalýþýlýyor. 3. Gerçek iþsizlik oraný yüzde 19’da sabitlenmiþ durumda. Ücretlerde hiçbir artýþ gözlemlenmedi. Ev kiralarý ve bizlerin en büyük harcama kalemi gýda fiyatlarýnda ise enflasyonun da üstünde bir artýþ oldu. 4. Cari açýk 30 kat arttý, merkezi yönetim borcu 2 kat, dýþ ticaret açýðý 3 kat arttý. 5. Ýhracat 100 milyar dolara yaklaþýrken ithalat ondan daha da hýzlý arttý. Ýthalat artýþý AKP döneminde %171. 6. Sermayenin ödediði kurumlar vergisi %33’ten %20’ye indirildi. 49 ilde uygulanan teþvik yasasý gibi pek çok teþvik, yeni piyasalaþan alanlara vergi indirimleri uygulamalarý ile sermaye kesimine teþvikler arttýrýldý. 7. Ürettiðimiz deðerlerden alýnan vergilerden yapýlan sosyal yardýmlar, daðýtýlan erzaklar ise kesinlikle kalýcý çözüm olmayan, hak olarak tanýmlanmayan geçici mekanizmalar olarak görülebilir. Sosyal haklar, yasal ve anayasal olarak güvence altýna alýnmazken AKP çeþitli yardýmlar aracýlýðý ile halkýn elektrik, su, doðalgaz gibi her üründe bulunan dolaylý vergilerle ödediklerinin bir kýsmýný ona daðýtýyor. “Ýstikrar saðladýk” diyerek ölümü gösterip sýtmaya razý ediyorlar. AKP’nin Ne Yapacak? Mikro Reformlar ile sermaye karlýlýðý arttýrýlacak! AKP ekonomi ve sanayi bakanlarýnýn açýklamalarýnda piyasacý, küresel kapitalist iþleyiþe dayalý ve özelleþtir- meci yaklaþýmlar devam ederken yeni ortak bir ifade öne çýkýyor. “Genel ekonomik istikrar saðladýk sýra mikro reformlarda.” AKP’liler neyi kastediyor? AKP’nin programýna göre; 1. ““Önümüzdeki dönemde SSK iþveren prim oranýnýn, 2008 yýlýnda beþ puan ile baþlamak üzere kademeli olarak indirilmesini” 2. Zorunlu özürlü istihdamýnda SSK iþveren prim tutarýnýn Hazine tarafýndan karþýlanmasýný; Zorunlu istihdam (özürlü vs.) ve diðer zorunlu birimler (kreþ, revir) konusunda özendirici ve kolaylaþtýrýcý düzenlemeler yapýlmasýný” 3. “Öncelikle istihdam üzerindeki yükler olmak üzere vergi oranlarýnýn indirilmeye devam edilmesini” 4. “Mesleki eðitim sisteminin geliþtirilerek, mesleki eðitimle iþgücü piyasasý iliþkisinin geliþtirilmesini” 5. “Ýþsizlik Sigortasý Fonu önümüzdeki dönem daha etkili kullanýlacak, kullaným koþullarý kolaylaþtýrýlacaktýr. Fon kaynaklarý, iþsizlere verilecek desteklerin yaný sýra, istihdamý artýrmak amacýyla geliþtirilecek projelerde de kullanýlacaktýr.” Mikro reformlardan kastedilen, þirketlerin karlýlýklarýný arttýrmalarýný, emekten daha çok deðer elde etmelerini saðlayacak düzenlemeler. Sermayedarlar, dünyadaki rakipleri ile yarýþabilmek söylemiyle ücretleri, iþçilerin saðlýk ve sosyal yardýmlarý için ödedikleri vergileri ( bu vergiler zaten iþçilerin ürettiði deðerden ödenmektedir), aldýklarý enerjinin ücretlerini düþürmeyi, altyapý yatýrýmlarýnýn hatta yýllardýr büyük ölçüde yaptýklarý gibi kurulum ve üretim maliyetlerinin yükünü topluma yýkmayý amaçlýyorlar. Zorunlu olarak özürlü çalýþtýrma, kreþ, iþyeri hekimi uygulamalarýný artýk yapmak istemiyorlar. Taþeronlaþma, esneklik ve düzensiz çalýþmayý yaygýnlaþtýrmaya çalýþýyorlar. Ýþsizlik fonunda biriken iþsizlere daðýtýlmasý ya da kamusal yatýrýmlar yapýlmasý gereken paralara “biz istihdam yaratýrýz” diyerek göz dikiyorlar. Kýdem tazminatýný kaldýrýlmasýný saðlamaya çalýþýyorlar. Özelleþtirilecek, peþkeþ çekilecek deðerler azaldýkça sermayedarlar kar etmenin baþka yollarýný arýyor. AKP’nin yukarýdaki programýndaki tüm maddeler bu istekler göz önüne alýnarak yazýlmýþ. AKP Programý = Patronlarýn Ýstedikleri Ýstanbul Sanayi Odasý Baþkaný Tanýl Küçük “Önerdiðimiz mikro reformlar arasýnda Kaynak Kullanýmý Destekleme Fonu’nun sýfýrlanmasý, elektrikte yüzde 2 TRT kesintisinin kaldýrýlmasý ve Ýþsizlik Fonu’nun yüzde 2’den yüzde 1’e indirilmesi bulunuyor. Yine zorunlu istihdam ile ilgili þartlar yeniden gözden geçirilmeli. Yapýsal ve mikro reformlarýn gecikmesi ve eksik kalmasý nedeniyle, þirketlerin kârlýlýklarý düþüyor ve ekonomiye katkýsý artmýyor. Yerli üreticinin koþullarýný iyileþtirerek ithal girdileri azaltmamýz mümkün.” Kocaeli Sanayi Odasý Baþkaný Yýlmaz Kanbak daha açýk konuþuyor: “Yerli ara malýný teþvik edeceðiz demekle olmaz. Önce hangi branþlarda hangi ara mallarýnýn alýnmasý halinde teþvik verileceði belirlenmeli. Bugün þirketlerin ödediði vergiler o kadar yüksek ki, yerli üretici için hammadde almak bile zorlaþtý.” (Dünya Gazetesi, Aðustos 2007) Görüldüðü gibi piyasacý AKP programýna eklenen yeni hedefler iþverenle- rin istedikleriyle birebir örtüþüyor. “Dünya ile rekabet için bunlar þart” denecek. Dünyadaki tüm emekçilere tüm patronlar bunu dedikçe, emekçiler birbirine rakip oldukça emeðin çilesi bitmiyor. Emekçiler, iþsizler, yoksullar olarak “Yaþamýmýz onlarýn karlarýndan daha önemli” dememiz gerekiyor. Zira iyi bir yaþam ve geliþkin bir üretim için patronlara ihtiyacýmýz yok. Ýþçilerin ürettiði deðerden ödenen prim ve vergiler onlara çok geldi Sermaye SSK primlerine göz dikti Daha açýk bir ifade ile Türkiye’de asgari ücretle çalýþan bir kiþinin 2006 baþý itibariyle “iþverene maliyeti” 645 YTL. Bir baþka ifade ile 478 dolar olan toplam “maliyetin” sadece 282 dolarý iþçinin eline geçiyor. Geriye kalan 197 dolarýn, 132 dolarý SSK’ya, 53 dolarý Hazine’ye, 12 dolarý ise Ýþsizlik Sigortasý Fonu’na gidiyor.5 milyon civarýnda kiþinin asgari ücretle çalýþtýðý varsayýldýðýnda; asgari ücretle çalýþanlardan (yaklaþýk) SSK’ya 8 milyar dolar, Hazine’ye 3,1 milyar dolar, Ýþsizlik Sigorta Fonu’na 840 milyon dolar kaynak aktarýlýyor. Bu kaynaklarý þöyle düþünmek mümkündür, iþverenler iþçilerden el koyduklarý “deðer”in bir kýsmýný bu fonlara ödeyerek çeþitli kamusal hizmetlerin verilmesi için kaynak saðlamýþ olurlar. Ama unutmayalým bu paralar iþçilerin ürettiði deðerin bir kýsmýndan verilir. Ýþverenler iþçi baþýna vergi ve prim vererek, el koymuþ olduklarý deðerin bir kýsmýný kamu ile paylaþmýþ olurlar. Bu iþlem asgari düzeyde yapýldýðýnda kendi iþlerine gelir. Neden? Çünkü iþyerinde çalýþanlarýn asgari ölçüde saðlýklarýný, emeklilik haklarýný ve güvencelerini tek tek iþverenler yapmaktansa bunun kendi bilançolarýndaki maliyetini kamuya yüklerler ve aslýnda sadece el koyduklarý deðerin bir kýsmýndan vazgeçerek emekçilerin asgari ihtiyaçlarýnýn saðlanmasýný ( ertesi gün iþe gelecek kadar asgari ölçüde) devlete býrakýrlar. Bu hizmetlerin topluca ve asgari ölçüde verilmesi hem emekçilerin tepkilerini yumuþatýr hem de sermayedarlar açýsýndan daha ekonomiktir. Ayrýca iþçi mücadeleleri de kapitalistler tarafýndan bu hizmetlere ayrýlan paylarýn artmasýna neden olabilir. Fakat iþverenler ne zaman kar sýkýntýsý çekmeye baþlasalar, ya da dünya tekelleri ile rekabet sýkýntýsýna girseler, iþçi dayanýþma ve örgütlülüðünü düþük görseler “ istihdam vergileri düþürülsün, þirketlerin ödediði kurumlar vergileri düþürülsün, ücretler düþürülsün dünya ile rekabet edemiyoruz” demeye baþlarlar. “OECD ülkelerinde istihdam vergisi %24 bizde %42’lere varýyor” türünde ifadeler kullanýrlar. Bunu günümüz neo-liberal politikalarý çerçevesinde tüm dünya sermayedarlarý kendi ülkelerinde yaptýðýndan ve kapitalizmdeki rekabet gereði yapmak zorunda olduðundan özellikle emek yoðun sektörlerde tüm dünyadaki emekçilerin haklarý ve onlar için ayrýlan fonlar kýsýtlanmýþ olur. “Vergileri indirin yoksa sermaye vergilerin düþük olduðu yere kaçar ” tehditleri ile her ülkede vergiler ve emekçi ücretleri aþaðý çekilmeye çalýþýlýr, emekçiler esnek çalýþmaya zorlanýr. Buna ekonomi literatüründe “Aþaðýya Doðru Yarýþ” denmektedir. Sadece emekçi ücretleri ve haklarý deðil, çevre ve doðanýn bu acýmasýz rekabet içinde tahrip edilmesi de gerçekleþir. Ekonomi bakaný küresel finans patronu, sanayi bakaný sanayi patronu Nerde emeðiyle geçinen çoðunluðun hakký Önceki ekonomi bakaný da bu ekonomi bakaný da ABD’li finans þirketlerinde çalýþýyordu. Dýþarýdan yüksek faiz toplamaya giren sýcak para hareketlerine bu ölçüde baðlý bir ekonomi yaratýnca, %18’lik borç faizleri ile halkýn vergileri sürekli yerli yabancý sermayedarlara aktarýlýnca, Türkiye ekonomi bakanlarý da halkýn deðil dünya finans piyaslarýnýn güvenini kazanmýþ olmalý tabiî ki… Sanayi ve Ticaret Bakaný Ankara Sanayi Odasýnýn son baþkaný Zafer Çaðlayan oldu. Aliminyum iþinde 1980’den beri sanayicilik yapýyor. Çaðlayan yýllardýr “sanayicilerin önündeki engellerin kaldýrýlmasý” türünde raporlar yayýnlayan ve emeði bir maliyet ölçütü olarak gören anlayýþýn temsilcisi olarak ASO içinde önemli görevlerde bulunmuþtu. Basýna göre Çaðlayan’ýn Devlet Bakaný Mehmet Þimþek ile birlikte “mikro reformlar” denen sermaye yanlýsý reformlar ile teþvik sisteminde de sanayinin ihtiyaçlarý doðrultusunda deðiþiklikleri gündeme getirmesi beklentiler arasýnda yer alýyor. Sermaye yazarlarý “Ýþ dünyasýnýn bir ferdi olan yeni bakan Zafer Çaðlayan iþverenlerle bu diyaloðu rahatlýkla kurabilecek, sorunlarý yakýndan bilen bir kiþidir …Girdi maliyetlerindeki olumsuzluklarý ortadan kaldýracaðýna…enerjiyi sanayici için ucuzlatacaðýna…inanýyorum” ( Osman Arolat, Dünya Gazetesi) yani halkýn vergileri ile sermayeye enerji ve iþçi ücreti indirimi yapýlacaðýna inançlarýný dile getiriyorlar. Ekonomi Bakanýmýz ise dünyaca tanýnmýþ Merrill Lynch finansal yönetim ve pazarlama þirketinde ve daha önce de ABD elçiliðinde ekonomist olarak çalýþmýþ. Daha önceki ekonomi bakaný da küresel sermayenin “güvenini saðlamak” için Amerikan finans þirketlerinden seçilmiþti. Sýcak para hareketlerine bu ölçüde baðlý bir ekonomi yaratýnca Türkiye ekonomi bakanlarý da halkýn deðil dünya finans piyaslarýnýn güvenini kazanmýþ olmalý tabiî ki… Þöyle haberleri daha çok okuyacaðýz “Faiz ödemeleri ve dýþ ticaretteki dengesizliklerden oluþan Cari Açýk 2002-2006 döneminde 1.5 milyar dolar seviyesinden 32.8 milyar dolara yükselerek GSMH’nin yüzde 8.2’sine ulaþan cari açýkta oranýn; bu yýl %6.6 olmasý bekleniyor. Bu tehlikeli trendin en önemli nedeni ithalattaki çok hýzlý artýþ... 2002 - 2006 döneminde ithalat yüzde 171 oranýnda artarak 139 milyara yükseldi.” Dayanýþma Eylül 2007 HABER Tuzla’da halk yýkýmlara direndi AKP hükümeti “kentsel dönüþüm” adý altýnda yürüttüðü yýkým çalýþmalarýna seçimlerden sonra hýz verdi. Seçimlere kadar erzak ve kömür yardýmlarýyla aldattýðý yoksul halka, þimdi yýkým ekipleri ve polis gücüyle saldýrýyor, onlarý sokaða atýyor. Ýstanbul’da Acarkent denilen kaçak villalara ve benzerlerine dokunamazken yoksul mahallelerdeki evleri içinde yaþayanlarýn baþýna yýkmaya çalýþýyor. Þifa Mahallesi’nde bir hafta önce yaþanan yýkým gerginliði 12 Eylül günü sabahýn erken saatlerinde yeniden baþladý. Saat 06.00 sýralarýnda mahalleye gelerek yýkýma baþlayan belediye ekipleri ve Çevik Kuvvet ekiplerine mahalleli taþ ve sopalarla direndi. Bu direniþ sayesinde belediye ekipleri Emiroðlu Caddesi üzerindeki ruhsatsýz olduðu belirtilen evlerden 7 tanesi yýkabildi. Caddenin çeþitli noktalarýna mahalle sakinleri tarafýndan barikatlar kuruldu. Lastik yakan ve yollarý kesen mahalle sakinleri, polise taþlarla karþýlýk verdi. Çevik kuvvet ekipleri ise mahalle sakinlerine karþý gaz bombasý kullandý. Polisle mahalle sakinleri arasýnda sokak aralarýnda zaman zaman kovalamaca yaþanýrken, mahalledeki gerginlik akþam saatlerine kadar sürdü. Direniþ esnasýnda gözaltýna alýnan 60 kiþi, Tuzla Emniyet Müdürlüðü’ndeki sorgu ve iþlemlerinin tamamlanmasýnýn ardýndan Tuzla Adliyesi’ne sevk edildi. Bu kiþilerden, 26’sý yaþlarýnýn küçük olmasý nedeniyle serbest býrakýlýrken kalan 34 kiþiden 8’i, ‘Devlet malýna zarar vermek ve po- lise mukavemet’ suçlarýndan tutuklandý. Halkýn barýnma hakkýna sldýrý protesto edildi. Aralarýnda SODAP’ýn da bulunduðu siyasi parti, sendika ve kitle örgütleri Tuzla’da ve Ýstanbul’da yaptýklarý basýn açýklamalarýyla yaþananlarý protesto ettiler. Yapýlan açýklamada “Sistemin gerçek yüzünü perdelemek için þiþirilen ‘demokratikleþiyoruz’ balonu bir kez daha patladý. Oynanan demokrasi oyunu halkýn haklarýný sahiplenmek için harekete geçmesiyle, bu balon yine sistemin kendisi tarafýndan patlatýldý. Saðlam bir alt yapýdan yoksun, ulaþým, yol gibi bir çok imkaný sorunlu ve sýnýrlý olan emekçi semtlerde, insanlara alternatif konut imkanlarý sunulmadan, gecekondu yýkýmlarýyla adeta sokaða mahkum edilmek isteniyorlar. Emekçi halkýmýz, en insani gereksinimlerinden biri olan barýnma haklarýný savunmak için gösterdiði direniþin karþýlýðýnda, gaz bombalarýna, kurþunlara hedef olmaktadýr.” Denilerek yýkýmlara hemen son verilmesi istendi. AKP’nin yoksullara havuç gösterisi seçime kadardý Bu ülkede yýllardan beri ormanlar yakýlarak, yerlerine villalar yapýlýrken, kamu arazileri büyük sermaye çevrelerine ya da AKP yandaþlarýna peþkeþ çekilirken, yoksullarýn mahallelerine kaçak yapýlaþma var diye saldýrmanýn anlamý açýktýr. AKP’nin de bütün düzen partileri gibi halkýn “barýnma hakký” ve “yaþanabilir konut” talebine yönelik, adaletli ve hakkaniyetli, kalýcý çözümler bulma niyeti ve iddiasý yoktur. Hükümet, bu örnekte de görülen icraatlarýyla, yoksul emekçi halka karþý, zengin azýnlýðýn iktidarý olacaðýný kuþkuya yer býrakmayacak ölçüde kanýtlamýþtýr. Bunlar yeni liberal sömürü ve yýkým politikalarýný pervasýzca yaþama geçirmeye devam edecektir. Ve bunlarýn “yýkým” politikalarýna karþý Þifa mahallesi halkýnýn yaptýðý gibi direnmek en meþru haktýr. Rüzgarlýbahçe’de halk arsasýný zengine vermeyecek Yýkýma karþý halk direniþi 17 eylül günü saat 15:00’de mahalle halkýnýn talepleri Belediye önünde yapýlan bir basýn açýklamasýyla bir aylýk bir kampanya þeklinde imzaya açýldý. Rüzgarlýbahçe Koruma Kalkýndýrma Ve Dayanýþma derneði öncülüðünde gerçekleþtirilen basýn açýklamasýna, Çiðdem Mahalesi, Soðuksu Mahalesi, Beykoz Ayazma Mahallesi ‘ derneklerinden oluþan Beykoz Mahalle Dernekleri Birliði de destek verdi. Ýmza metninde yer alan belli baþlý talepler þöyle: ”Üzerinde evlerimiz bulunan arsalarýmýzýn, ihale yoluyla yapýlacak satýþý, gerek fiyatýn yüksekliði, gerekse bir seferde ödeme þansý Rüzgarlýbahçe Mahallesi halkýmýzýn %95’ inden fazlasýnda olamadýðýndan; Mahalelerimizde üzerinde evlerimiz bulunan arsalarýmýzýn doðrudan bize tahsisi yoluna gidilmesi, bunun için: 1- Þu anda üzerinde konutlarý bulunan her arsanýn istinasýz mutlaka konut sahibine tahsisi yoluna gidilmesi için meclisin karar almasýný, 2- Buna baðlý olarak üzerinde konut bulunan ancak baþka bir alan olarak planlamanýzda belirtilen arsalarýn mutlaka konut alaný olarak belirlenmesini, 3- Ev sahiplerinin arsalarýnýn tapularýna karþýlýk belediyenizce alýnmasý düþünülen miktarýn mahalle sakinlerimizin her birince gelir düzeyine baðlý olarak hesaplanýp, ödenebilir olarak belirlenmesini, 4- Bunun bir seferde ödenmesinin mümkün olmadýðý tarafýnýzca bilindiðinden, taksinlendirilerek uzun zamana yayýlan bir ödeme biçimine karar alýnamasýný (aylýk asgari ücretin üçtebiri kadar), 5-Yol çalýþmalarý, park alanlarý, sosyal donatý alanlarý, ticari alanlar, yeþil alanlarda kalan konutlar, planlamanýn mahalle halkýna danýþýlmadan yapýlmasýnýn bir sonucudur: Evlerimizin neredeyse üçte ikisini yýkýmla karþý karþýya getiren yollarýn ve yol geniþliklerinin vb. nin, evlerimize zarar vermeyecek þekilde yeniden planlanmasýný; Ya bu planlamanýn mahalle halkýyla birlikte yeniden yapýlamsý ya da bu alanlarda kalan konutlara hemen en yakýn alandan yer gösterilmesi, evin yeniden yapýmý için gerekli imkanýn belediyece saðlanmasýný; Belediye Meclisince karara baðlanmasýný talep ediyor, barýnma hakýnýn insani olduðu kadar vazgeçilmez Sözümüz Var E. Hüseyin Hançer [email protected] Bakmak ve görmek Kýsa bir an için gözlerinizi kapatýn. Etrafýnýzda bulunan tüm olgular nasýl da kapkara oluyor. Siyah bir boþluktasýnýz. Düþünebilen varlýk insanoðlu nasýl tahammül edebilir? Doðuþtan âma iseniz, belki bir ölçüde katlanabilirsiniz. Dünyadaki ve çevrenizdeki güzellikleri gördükten sonra âma olursanýz, hayat gerçekten çekilmez oluyor. Eðer dünyaya bir inek olarak gelseydim sorun yok. Yeþil çimenleri görmek belki mutluluk kaynaðý olabilirdi. Ama ben, Ýnsaným 17 Aðustos Marmara Depremi ellerini þifa mahallesine deðdirememiþti. Ama bugün (12 Eylül) bizzat devlet eliyle þifa mahallesi sabah 06:00’da sallanmaya baþladý. Kentsel dönüþüm adýna yine yýkým, yine gözyaþý, yine gözaltý… Sabah saat 6’da Þifa mahallesine bütün giriþ çýkýþlar tutulmuþtu. Gün aðarmaya baþlarken iþ makineleri sadece beton duvarlarý deðil, insanlarýn yýllardýr harcadýklarý emeði de yýkýp, yok ediyordu. Yýkama karþý çýkanlar, cadde ve sokaklara barikat kurdu. Yýkým ekiplerine taþ atan göstericiler, bir baraka ile bir itfaiye aracý ve eski kullanýlmayan bir kamyonu ateþe verdiler. Göstericilere panzer eþliðinde gaz sýkarak müdahale eden polis, gruptan bazý kiþileri gözaltýna aldý. Diðer göstericiler ise ara sokaklara daðýldý. Yaþanan arbede sýrasýnda göstericilerden Kerem Öztürk, Ali Yurt, Gökhan Kaygusuz ve Ali Osman Eser kurþunla yaralandý. Yaralýlar Kartal Dr. Lütfi Kýrdar Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi’ne kaldýrýldý. Göstericiler, polisin ateþ ettiðini ileri sürerken, polis yetkilileri silah kullanýlmadýðýný söylediler. Gerginlik gün boyu sürerken, polis 100’e yakýn göstericiyi gözaltýna aldý. Çatýþmalar az da olsa durulduktan sonra saat 18:00’de basýn açýklamasý yapýldý. Basýn açýklamasýný SODAP, HÖC, ESP, Deri Ýþ ve Limter Ýþ organize etti. Yapýlan açýklamada “12 Eylül darbecileri gene iþ baþýnda” denildi ve yýkama karþý halkýn yanýnda olunacaðý vurgulandý. Basýn açýklamasý sýrasýnda “Yýkýma karþý omuz omuza”, “Yýkýmlara izin vermeyeceðiz”, “Barýnma hakkýmýz engellenemez”, “Katil polis Þifa’dan defol” sloganlarý atýldý. Tuzla’dan bir Dayanýþma Okuru ‘Arsalarýmýzý satamazsýnýz!’ Temmuz ayý içinde Beykoz Belediyesi, AKP’li ve CHP’li meclis üyelerinin oylarýyla Rüzgarlýbahçe’de 199 parseli arttýrmalý açýk ihale yoluyla satýþa çýkarma kararý aldý. Beykoz belediyesinin bu planýyla Rüzgarlýbahçe ‘de 1500 ev yýkýmla karþý karþýya geliyor. Belediyenin bu planýna karþý çýkan mahalle halký aylardýr bu karara karþý örgütleniyor. 5 olduðunu da belirterek, taleplerimizin en kýsa sürede cevaplanmasý bekliyoruz.” “Ýhale istemiyoruz, bize tahsis edilsin” Halk ilk olarak 17 Aðustos depreminin yýldönümünde belediye önünde bir basýn açýklamasý yaparak belediyeye taleplerini iletmiþ ancak bu talepler Beykoz Belediyesince cevaplanmamýþtý. Mahalleli adýna Rüzgarlýbahçe Mahallesi Koruma Kalkýndýrma ve Dayanýþma Derneði Baþkaný Osman Hýdýr’ýn okuduðu basýn açýklamasýnda: “Mahallemizde evlerimizin bulunduðu arsalar ihale yoluyla satýþa çýkarýlmaya baþlandý. Mahalle halkýmýzýn yüzde 95’i, 45 ile 85 bin YTL arasý bu paralarý ödeyecek duruma sahip deðil. Haliyle evlerimizi kendimiz alamayacaðýmýzdan ihale, açýk artýrmayla baþkalarýnýn, yani parasý olanlarýn almasý anlamýna geliyor. Buda kendimizi, yýllardýr diþimizden, týrnaðýmýzdan artýrarak sahip olduðumuz ve baþýmýzý soktuðumuz evimizin kapýsýnda bulmamýz, sürgün edil- memiz anlamýna geliyor. “Biz Rüzgarlýbahçe halký olarak en temel insani hak olan barýnma hakkýmýza sahip çýkýyoruz. Evlerimizin bulunduðu arsalarýn (çoðu bahçe) ihale edilerek deðil, bize tahsis edilmesini istiyoruz. Ýlla bir ödeme yapýlacaksa bunun mahalle halkýnýn çoðunun asgari ücretle çalýþan emekçiler olduðu göz önüne alýnarak yýllara yayýlan bir taksitlendirmeyle yapýlmasýný talep ediyoruz. “ denilmekteydi. Mahalle halkýnýn ve derneðinin yürüttüðü çalýþmalar 17 Ekim’e kadar sokak sokak her evde, yapýlacak yýkýmýn boyutlarýnýn anlatýlmasý ve ortak bir karþý çýkýþýn örgütlenmesi için tüm mahallelinin ve destekçilerin harekete geçirilmesi þeklinde sürecek. Beni yalnýzca görmek mutlu etmiyor, ayrýca hissetmeliyim de. Çünkü aklým gördüklerimi yorumlamama yol açýyor. Ýlk öðretim yýllarýmda öðretmenlerim, suyun 0 derecede donduðunu, 100 derecede buharlaþtýðýný öðretmiþlerdi. Bu bilgiyi ömrümün sonuna kadar tanrý kelamý gibi kabul mü etmeliydim? Ýleriki yýllarda bu deðerlerin doðru, fakat eksik olduðunu öðrenmiþtim. Bu bilgiler, deniz seviyesinde meydana gelen deðerlerdi. Oysa suyu Everest tepesi gibi yüksek seviyelerde kaynatýnca 89 derecede buharlaþtýðýný öðrenmiþtim. Demek ki yaþamda hiç bir þey göründüðü gibi sabit ve duraðan olmuyormuþ. Dünya ve onun üzerindeki olgulara bilimsel gözle ve akýlla bakmayýnca, gördüklerimizi yorumlamakta zorlanabiliriz. Þimþek çaktýðýnda gök tanrýsýna, fýrtýna çýktýðýnda deniz tanrýsýna, savaþlar çýktýðýnda savaþ tanrýsýna, bolluk olduðunda bereket tanrýsýna iþi havale edebiliriz. 21. yüzyýlda ne kadar gerçekçi olur bu düþünme tarzý. Aslýnda anlatmaya çalýþtýðým konu, bakar körlükle ilgili biraz. Mesela Amerikan iç savaþýna bakalým bir an. Tarih kitaplarý Kuzey ve Güney savaþlarýnýn nedenlerini anlatýrken, Kuzeylilerin Afrika kýtasýndan getirilen kölelerin özgürlüðünü savunarak köleliðin kaldýrýlmasýný istemeleri savaþa sebep olmuþ der. Güneylilerin ise köleliðin kaldýrýlmasýna karþý olduklarý için 13 eyalet ile birlikte Amerika Konfedere Devletini kurarak kuzeylilere savaþ açtýklarý anlatýlýr. Kuzeylilerin özgürlük adýna verdiði mücadele ne kadar güzel ve anlamlý deðil mi? Eðer böyle olsaydý devrimciler Fidel’in, Che’nin yanýna Abraham Lincoln’un posterini niye ilave etmediler ki? Tarihte detaylara indiðimizde savaþýn sebep ve sonuçlarýna baktýðýmýzda, olaylarýn söylendiði gibi olmadýðýný görürüz. Amerika’nýn kuzeyi endüstrileþtiði için, fabrikalarda çalýþtýrmak amacýyla Afrikalý kölelerin ucuz emek gücüne ihtiyaç duyuyordu. Bu yüzden sözde “özgürlüðü” savunuyorlardý. Güneyde ise tarýma dayalý bir üretim vardýr. Þeker kamýþý, tütün ve en önemlisi pamuk. Pamuk üretimi için kölelik þarttýr. Üstelik Güneyliler Ýngilizlere pamuk veriyor ve karþýlýðýnda onlardan Afrikalý köle satýn alýyorlardý. Endüstrileþen Kuzeyin pamuða ve ucuz emeðe þiddetle ihtiyacý vardý. Ama Güneyliler buna yanaþmýyorlardý. 1861 Yýlýnda beklenen oldu. Kuzeyde seçimi Abraham Lincoln’ün kazanmasýyla Güney eyaletleri için kabus baþlamýþtý. Kuzeyliler 82.000, Güneyliler ise 75.000 askerle savaþa baþladýlar. Her iki taraf da askerlerinin üçte birini kaybetti. 1865 yýlýnda savaþý Kuzeylilerin kazanmasýyla Amerika’da kölelik kaldýrýldý ve siyahlara oy kullanma hakký tanýndý. 21. yüzyýlda yaþarken Amerika’ya baktýðýmýzda Afrikalý kölelerin özgür olduðunu ve Abraham Lincoln’un özgürlük savaþçýsý olduðunu görüyor musunuz? Bizleri diðer insanlardan ayýran farklýlýðýmýz, üçüncü göz, yani akýl gözümüzün oluþu deðil mi? Kýzýlderili’lere, Afrikalý siyahlara, Vietnam’a ve yüzlerce masum halklara özgürlük daðýtan ABD þimdi de geri kalmýþ Ortadoðu halklarýna özgürlük daðýtýyor silah zoruyla. Irak’ta 2 milyon insan kayýpmýþ. Belki de özgürlükten kaçmýþlardýr cahil insanlar, kim bilir? Afrika’da 25 milyon siyah AIDS hastalýðýndan ölmüþ, bir o kadarý da ölümü bekliyor bu hastalýktan. Ama ne hikmetse beyazlarda bu hastalýða yakalananlar yok denecek kadar az. Fiziksel olarak sporda beyazlara oranla baþarýlý olan siyahlar hastalýkta nakavt oluyorlar. Gizli bir el sanki onlarýn genleriyle oynayarak hastalanmalarýný saðlýyor. Acaba üstün insan ýrký mý yaratýlmak isteniyor dünyada? Saf kan beyaz bir ýrk. Acaba zencileri ve Araplarý beyaza mý boyasak, sarýþýn mý yapsak? Ölmelerine engel olabilir miyiz? Ama Balkanlarda ölen beyazlar ne olacak. Belli ki Tavuk Karasý hastalýðý ilerleyerek insanlarýn gündüzleri görmelerini de engellemeye baþlamýþ. Ýki gözümüz kör olsa da, akýl gözümüzün sonuna kadar açýk kalmasý dileðiyle yürek dolusu sevgiler. 6 EMEK Dayanýþma Eylül 2007 Novamed’de 81 kadýn iþçi 1 yýldýr grevde ‘Ekmeðimiz ve onurumuz için direniyoruz’ Novamed fabrikasýnda bir yýldýr grev yapan 81 kadýn iþçiden biri olan Meryem Yýlmaz, kendisiyle röportaj yapan gazeteciye öfkeli bir ses tonuyla: “Sadece ekmeðimiz deðil, onurumuz için de direniyoruz” diyor. Novamed, Antalya Serbest Bölgesi’nde diyaliz setleri üretiminde dünya devi olan, çeþitli ülkelerde 100 bin kadar çalýþaný bulunan FMC’ye baðlý faaliyet gösteren bir fabrika. Fabrikadaki çalýþma koþullarý ise hemen hemen tüm serbest bölge iþyerlerinde olduðu gibi son derece vahþi. Yüzde 95’ini kadýn iþçilerin oluþturduðu iþyerinde ücretler düþük, çalýþma koþullarý zor, iþçiler aþaðýlanýyor. Günlük çalýþma sýrasýnda iþçilere 15 dakikalýk tek bir mola ve 25 dakikalýk yemek arasý veriliyor. Ýþyerinde yemek daðýtýmý kaldýrýlmýþ, öðle yemeði olarak bir poðaça ve çay veriliyor, çalýþma saatlerinde ve servis aracýnda dahi iþçilerin birbiriyle konuþmasý yasak. Novamed’de, çoðunluðu oluþturan kadýn iþçilere yönelik baskýlarsa daha da zorluydu. Kadýn iþçilerin evlenmek için fabrika yönetiminden izin almalarý gerekiyor, kadýn iþçiler asla insan yerine konulmuyorlardý. Evli kadýnlar yönetimin belirlediði zamanlarda hamile kalýp çocuk doðurmak için sýraya girmeye zorlanýyorlardý. Ýþçilere iþ saatleri dýþýnda birbirleriyle görüþmemeleri, evlerine misafir almamalarý hatta eþleriyle bile oturup konuþmamalarý söylenmekte, “ertesi gün iþe geleceksiniz, yemeðinizi yiyip yatýn” denmekteydi. Novamed iþçisi Petrol-Ýþ Sendikasýnda örgütlendi Novamed’li kadýn iþçiler bu çalýþma koþullarýna isyan ederek Petrol-Ýþ sendikasýnda örgütlenme baþlattýlar. Mart 2005 tarihinde baþlayan örgütlenme çalýþmasý sonucunda, iþveren “Sendika size bir þey veremez. Ýstediklerinizi biz vereceðiz” diyerek yukarýda örneklerini verdiðimiz baskýlarý hafifletti. Sendikalaþmanýn ilk olumlu sonuçlarý alýnmaya baþlanmýþtý bile. Ancak iþverenin baskýlarý bu kez sendikaya ve sendikalý iþçilere yöneldi. Þefler ve müdürler, iþçileri tek tek “sorguya” aldýlar ve sendikadan istifa etmeleri, sendikaya üye olmamalarý için tehdit ettiler. Sendikalý iþçilere iþyerindeki en aðýr iþleri yaptýrmaya baþladýlar. Ýþçiler “fabri- Novamed direniþi ile kadýn dayanýþmasý Ýstanbul’daki birçok kadýn örgütü ve sendikalarla demokratik kitle örgütleri tarafýndan oluþturulan “Novamed Greviyle Dayanýþma Kadýn Platformu” 15 Eylül günü Novamed þirketinin Maslak Giz 2000 Plaza’daki Türkiye temsilciðinin önünde dayanýþma eylemi gerçekleþtirdi. 100 kadar kadýnýn katýldýðý eylemde Platform adýna yapýlan açýklamayý Hava-Ýþ sendikasý 2. Baþkaný Eylem Ateþ okudu. Eylemde üzerinde “Novamed greviyle kadýn dayanýþmasý” sloganý yazan bir pankart açan dayanýþma platformu Novamed’li 81 kadýn iþçinin 26 Eylül’de 1. yýlýný dolduracak olan grevine destek verdi. Novamed grevinin kadýn iþçilerin sendikalaþma mücadelesinin sesi olduðu vurgulandý. Okunan dayanýþma bildirisinde : kayý Mýsýr’a taþýyacaðýz, sendika yüzünden hepiniz iþsiz kalacaksýnýz” diye tehdit edildiler. Novamed’de iþçiler 1 yýldýr direniyor Novamed iþvereninin tüm baskýlarýna raðmen Petrol-Ýþ Sendikasý Novamed’de çoðunluðu saðlayarak Toplu Ýþ Sözleþmesi yapma yetkisini aldý. Yasal TÝS prosedürü iþlemeye baþladý. Ýþverenin baskýlarý bu dönemde de devam etti. Bazý sendika üyeleri baskýlara ve tehditlere dayanamayarak sendikadan istifa ettiler. Bu arada iþveren olasý bir grevi kýrmak için 60’a yakýn yeni iþçi aldý. Novamed yönetiminin uzlaþmaz ve sendika düþmaný tutumu sonucu 26 Eylül 2006 tarihinde Novamed iþçisi greve çýktý. Greve çýkan 84 iþçinin 82’sini oluþturan kadýn iþçiler, 1 yýlýný dolduran grevde bütün hayatlarýný deðiþtiren bir deneyim yaþayarak, hem sermaye egemenliðine hem de erkek egemenliðine karþý mücadeleyi grev çadýrlarýnda, dayanýþma etkinliklerinde sürdürüyorlar. Grevin birinci yýlýný dolduracaðý 26 Eylül günü ülkenin dört bir yanýndan ve yurtdýþýndan yüzlerce kadýn Antalya Serbest Bölgesi’ne gelerek grevci kadýnlara Dayanýþma Haber Servisi destek verecek. BATÝS’e Sorun Ýþyerinde yaþadýðýnýz sorunlarýnýzý, bilmek istediklerinizi sorun yanýtlayalým. [email protected] Taþeronda çalýþan iþçilerin haklarý nelerdir? Sayýn hocam, ben bir Dayanýþma gazetesi okuru olarak, bir konu hakkýnda birkaç soruma cevap bulmak istiyorum. Bu sorum sadece beni deðil benim gibi belediyelerde çüp toplama iþçisi olarak çalýþan bir çok iþçiyi ilgilendiriyor. Ben Bursa Osmangazi Belediyesinin çöp toplama iþini yapan bir alt iþveren (taþeron) iþçisiyim. Bu belediyede çalýþarak dört doldu. 5.yýla girdim. Ýþe baþladýðým tarihten itibaren, asgari ücretle çalýþtýrýlýyorum. Sürekli olarak ihale yapýlýyor ve alt iþveren “taþeron” isim deðiþikliði oluyor. Bu nedenle her yýl çýktý girdi oluyor ve her defasýnda iþe yeni girmiþ iþçi sayýlýyorum. Birde anlayamadýðým her yýl iþveren isim deðiþtiriyor. Bursa Osmangazi ilçesi her gün geçtikçe nüfus olarak büyüyen, her gün daha çok çöpü artan bir ilçe. Ancak iþe baþladýðým tarihteki iþçi sayýsýyla bugün kýyasladýðýmýz zaman iþçi sayýsý yarý yarýya düþürülmüþtür. Çöp toplama iþleri bölge bölge iþçilere bölünerek yaptýrýlmaktadýr. Haftada 6 gün çalýþýyoruz. Haftanýn 4 günü sabah 07.oo’de iþbaþý, akþam saat 20.oo’ye kadar devam ediyor. Haftanýn 2 günü ise sabah 07.oo’de iþbaþý, bölgede pazar kurulduðu için, akþam saat 23.oo’e kadar iþ ancak bitiyor. Bu çalýþmalar karþýlýðýnda tarafýmýza ulusal bayram, genel tatil, dini bayram yevmiyelerimiz, fazla mesaiÝ ücretlerimiz hiç ödenmiyor. Sürekli çýktý girdi yapýldýðý için yýllýk izinlerimiz hiç kullandýrýlmýyor. Ýþten çýkarýlan iþçilere kýdem ve ihbar tazminatý ödenmiyor. Sorularým; Asýl iþveren Osmangazi Belediyesi’nde, ayný iþi yapan sendikalý iþçi günlük 7,5 saat çalýþtýrýlýrken bizlerin günlük 13-16 saat çalýþtýrýlmasý yasal mýdýr? Sayýn okurumuz ve okurlarýmýz, her sayýda tarafýmýza sorduðunuz sorulara, uzmanlýk alanýmýza girdiði ölçüde cevap vermeye çalýþýyoruz. Bu sayýda sorduðunuz 10 sorunun, ülkemizde iþçilerin yaþadýðý en büyük sorunlardan birine vurgu yaptýðýný söylemek istiyorum. Taþeronlarýn Sendikamýzýn gündemini de oldukça meþgul eden ve sürekli olarak çözüm aradýðýmýz sorunlar arasýndadýr. Öncelikle þunun iyi bilinmesi gerekir. Ne olursa olsun bir iþçinin çalýþma saati günlük 11, haftalýk 45 saati geçemez. Ýþçi günlük 11, haftalýk 45 saatten sonra çalýþmak zorunda deðildir. Günde 13-16 saat, üstelik çöp toplama iþinde sürekli ayakta çalýþtýrýlamaz, çalýþtýrýlmasý yasal deðildir. Asýl iþverenin iþçilerine ulusal bayram, genel tatil, dini bayram yevmiyeleri ile fazla mesai ücretleri ödenirken, bize ödenmemesi yasal mýdýr? Ulusal bayram, genel tatil günleri iþçinin çalýþmasý, tamamýyla iþçinin iradesine baðlýdýr. Zorla iþçi çalýþtýrýlamaz. Haftalýk 45 saati geçen fazla çalýþmalar sel, zelzele, afet olmadýðý sürece tamamýyla iþçilerin muvafakatine baðlýdýr. Ýþçi muvafakat etse dahi, fazla çalýþmalarýn fazla mesai ücreti ödenmek zorundadýr. Karþýlýksýz iþçi çalýþtýrmak aðýr suçtur. Türk Ceza Kanunu gereði, buna neden olan iþveren veya vekilleri cezalandýrýlýr. Fazla mesai ücretleri ile ulusal bayram, genel tatil ve dini bayram yevmiyelerinin ödenmemesi yasal deðildir. Asýl iþverenin iþçilerine her yýl, yýlýn yorgunluðunu atmak için verilen ücretli yýllýk izinlerin, bizlere verilmemesi yasal mýdýr? Bir iþçi parça parça deðiþik sürelerde, ayný iþverenin iþyerlerinin tamamýnda, çalýþmalarý günlerin toplamý 365 günü doldurduðunda, her iþçi yýllýk izin hakký kazanýr. Sürekli ihale nedeniyle deðiþik unvanlar altýnda çýktý girdi yapýlan iþçilerin tüm çalýþmalarý birleþtirilerek her 365 günde bir yýllýk izin verilmek zorunludur. Yýl- “Novamed’deki kadýnlar kapitalizme ve erkek egemenliðine direniyor. Novamed’li kadýnlar, ucuz iþ gücü olmaya, güvencesiz çalýþmaya ve sendikasýzlaþtýrýlmaya, önlemler alýnmadýðý için kimyasal maddelerle zehirlenmeye, tuvalet dakikalarýnýn sayýlmasýna, kadýn olduklarý için aþaðýlanmaya, ne zaman doðuracaklarýna patronun karar vermesine hayýr dedikleri için grevdeler. Biz kadýnlar, kadýn emeði ve kadýn bedeni üzerindeki kapitalist sömürüye karþý çýkmak, Novamed’de direnen kadýn iþçileri desteklemek için grevin birinci yýlýnda sokaklardayýz. Açacaðýmýz stantlarda toplayacaðýmýz imzalarla, düzenleyeceðimiz panel ve þenliklerle sesimizi Novamed’li kadýnlarýn sesine katmaya kararlýyýz. Biz kadýnlar serbest bölgelerin serbest sömürü bölgeleri olmaktan çýkarýlmalarý için gerekli yasal düzenlemelerin yapýlmasý, Novamed’li kadýnlarýn taleplerinin kabul edilerek sendikal haklarýnýn ve örgütlülüklerinin korunmasý için sokaktayýz” denildi. Eylem, “Novamed’li kadýnlar yalnýz deðildir”, “Yaþasýn kadýn dayanýþmasý”, “Sendika, sigorta, 8 lýk izni kullandýrmamak yasal deðildir. Asýl iþverenin iþçisine her yýl çýktý girdi yapýlmaz iken, biz alt iþveren “taþeron” da çalýþan iþçilerin her yýl çýktý girdi yapýlmasý yasal mýdýr? Bir iþçi ister asýl iþverende, isterse alt “taþaron” iþverende çalýþsýn, ayný iþyerinde ara vermeden çalýþmýþ ise, o iþçi her iþveren deðiþtiðinde, önceki iþverendeki tüm iþçilik haklarý yeni iþverene devir olduðuna dair belge verilir. Ayný iþyerinde ara vermeden sürekli her iþveren deðiþtiðinde iþçiyi çýktý girdi yapýlmasý yasal deðildir. Asýl iþverenin iþçisi, 2 devlet ikramiyesi, 2 sendika ikramiyesi alýrken, biz üvey evlat alt iþveren “taþeron” iþçilerine ikramiye ve Toplu Ýþ Sözleþmesi ile getirilen yakacak yardýmý, ayakkabý, çocuk ücreti, tahsil ücreti verilmemesi yasal mýdýr? Asýl iþverenin iþçilerine uygulanan Toplu Ýþ Sözleþmesinden alt iþveren “taþeron” iþçilerinin yararlanabilmesinin 2 þartý vardýr. Toplu Ýþ Sözleþmesi yapan sendikaya üye olmak yada Toplu Ýþ Sözleþmesi yapan sendikaya dayanýþma aidatý ödemek. Bu talepler iþverenin veya sendikanýn iradesine baðlý deðildir. Ýþçinin talebine baðlýdýr. Ayrýca Belediyelerde ve Kamu kurumlarýnda çalýþan sendikalý sendikasýz iþçilere verilen ikramiyelerin 2 tanesi devlet ikramiyesidir. Her yýl verilen 2 devlet ikramiyesi bu iþyerinde çalýþan alt iþveren “taþeron” iþçilerin tamamýna uygulanmak zorundadýr. Ayrýca 4857 sayýlý Ýþ Kanunun 2.maddesi gereði asýl iþ bölünemeyeceði gibi ayný Kanunun 5.maddesi gereði de iþçiler arasýnda kesinlikle ayrým yapýlamaz. Ýþçi Toplu Ýþ Sözleþmesinden yararlanma talebinde bulunmuþsa asýl iþverenin iþçisi gibi Toplu Ýþ Sözleþmesinden aynen yararlandýrýlmak zorunludur. Alt iþverenin iþçisinin talebine raðmen, asýl iþverenin iþçisinin yararlandýðý haklardan yararlandýrmamak yasal deðildir. Asýl iþverenin iþçileri iþten atýlamazken, atýlsalar dahi kendilerine ihbar ve kýdem tazminatý ödenirken, biz alt iþveren iþçilerini iþveren istediði zaman iþten atmasý, ihbar ve kýdem tazminatý ödememesi saat iþ günü”, “ Eþit iþe eþit ücret” sloganlarýyla son buldu. Platformun eylemlilikleri 26 Eylül tarihine kadar devam edecek. 26 Eylül’de ise Türkiye’nin çeþitli yerlerinden gelen kadýnlarla birlikte Antalya’da Novamed’de direnen kadýnlarla buluþulacak ve dayanýþma duygularý iletilecek. Platformda yer alan kurumlar: Akýllara Zarar, Amargi Kadýn Kooperatifi, Baðýmsýz Feministler, Demokratik Özgür Kadýn Hareketi, Emekçi Kadýnlar Birliði, Feminist Kadýn Çevresi, Filmmor, Gökkuþaðý Kadýn Derneði, Ýmece Kadýn Kooperatifi,Mor Çatýlý Kadýnlar, Kadýn Mühendisler, Pazartesi’nden Kadýnlar, Sosyalist Feminist Kolektif, KEÝG Platformu, KESK’li Kadýnlar, Hava Ýþ’li Kadýnlar, TMMOB IKK Kadýn Komisyonu, Devrimci Saðlýk Ýþ’ten Kadýnlar, Genel Ýþ-Konut Ýþ Þubesi’nden Kadýnlar, DÝSK’li Kadýnlar, Sosyal Haklar Derneði’nden Kadýnlar, Halkevleri’nden Kadýnlar, Tüm ÝGD’li Kadýnlar, Çaðrý Gazetesi’nden Kadýnlar, DTP’li Kadýnlar, EHP’li Kadýnlar, EMEP’li Kadýnlar, ÖDP’li Kadýnlar, SDP’li Kadýnlar) yasal mýdýr? Alt iþverende çalýþan “taþeron” iþçileri de iþten çýkarýldýklarýnda tüm çalýþtýklarý kýdem süreleri 365 günden fazla ise kýdem tazminatý almak hakký kazanýrlar. Ýhbar tazminatýndan ise, çalýþtýklarý sürelere göre aynen asýl iþverenin iþçisi gibi yararlandýrýlýr. Asýl iþveren iþçisi gibi iþe iade davasý açabilir, hatta asýl iþ bölünerek alt iþverene “taþerona” verilmiþ ise, ortada bir muvazaa varsa, iþçi iþe iade davasýný, alt iþverene “taþerona” deðil asýl iþverene açabilir. Bu durumda iþçi iþe baþladýðý tarihten itibaren, asýl iþverenin iþçisi sayýlýr. Alt iþveren “taþeron” iþçilerini bu haklardan yararlandýrmamak yasal deðildir. “Taþeron” iþverenlerde çalýþan bizler, asýl iþverenin iþçilerinin üye olduðu sendikaya üye olmak istediðimizde burada örgütlü sendikanýn “asýl iþverenin baskýsý altýnda” bizleri üye yapmamasý yasal mýdýr? Tüm iþyerlerinde asýl iþverenlerde, “taþeronlar” vasýtasýyla çalýþan iþçilerin tamamý, asýl iþverenin iþçisinin üye olduðu sendikaya üye olabilirler. Sendikalarýn veya iþverenlerin alt iþveren “taþeron” iþçilerinin üye olmasýna engel olmak, Anayasa ve 2821 sayýlý Sendikalar Kanunu ile Türk Ceza Kanunu hükümleri gereði suç sayýlýr. Ýþçilerin sendika üyesi olmasýna engel olmak Türk Ceza yasasýnda da suçtur. Sendika Anayasal hak ise, asýl iþveren iþçilerin örgütlü olduðu sendika bizleri “asýl iþveren baskýsý altýnda” üye yapmaya kabul etmediði taktirde, bizlerin baþka sendikaya üye olduðum gibi sendikal faaliyetlerden dolayý iþten çýkarýlmamýz yasal mýdýr? Çalýþan her iþçinin çalýþtýðý iþkolundaki sendikaya üye olma özgürlüðü vardýr. Ýþçinin sendikaya üye olmasýna engel olmak Anayasa, 2821 sayýlý Sendikalar Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve Yargýtay kararlarýný hiçe saymak anlamýna gelir. Buda aðýr suçtur. Sendikalý olmaya engel olmak yasal deðildir. Asýl iþverenlerin alt iþveren “ taþeron” iþçilerine karþý sorumlu- luðu var mýdýr? Asýl iþveren ister kamu kuruluþu, ister özel sektör, ister belediye olsun, kendi bünyesinde çalýþtýrdýklarý alt iþveren “taþeron” iþçilerinin tüm haklarýndan kendi iþçilerine sorumlu olduklarý kadar aynen sorumludurlar. Yukarýdaki haklarýnýz ile Kanunlardan doðan diðer haklarý talep ettiðiniz alt iþveren veya asýl iþveren vermediði taktirde çalýþýrken veya iþten çýktýktan sonrada açacaðýnýz davalarda, asýl iþveren ile alt iþveren “taþeron” birlikte muhatap alarak haklarý talep edeceksiniz. Haklarýnýzýn tamamýný yapacaðýnýz bu mücadele ile alabilirsiniz Bu soru bizim gibi çalýþanlar adýna birazda özel olacak, neden bizim iþkolunda BATÝS gibi iþçilerin tüm haklarýyla mücadele edecek baðýmsýz bir örgüt kurulmuyor? Bu özel sorunuza cevabýmýz, tüm iþçiler öncelikle tüm sorunlarýna cevap bulabilmek için mevcut sendikalarda mücadeleyi zorlamak zorundadýr. Mevcut sendikalar iþçiler için mücadele etmiyor diye her önüne gelenin sendika kurmasýný doðru bulmuyoruz. BATÝS modeli sendikal mücadele sýnýf sendikacýlýðý modelidir. Bu model tüm sendikalarda uygulanabilir. BATÝS modelini uygulamanýn asýl yolu iþçilerin örgütlü olmasýdýr. BATÝS sendikasýnýn siyasi politikasý sýnýf savaþýdýr. Kapitalist sistemin karþýsýnda tek güç olan, sosyalizmin ilkeleri doðrultusunda mücadele vermesi BATÝSBaðýmsýz Tekstil Ýþçileri Sendikasýný farklý kýlmaktadýr. Diðer sendikalarý da sosyalizm ilkelerinde, sýnýf mücadelesi veren konuma getirdiðimizde, tüm sendikalar BATÝS gibi iþçilerin tüm sorunlarýna cevap verecek örgütlenmeyi yapabilir. Tüm çabalarýnýza raðmen mevcut sendikalarý sýnýf mücadelesi ile Sosyalizmin, sýnýf çizgisinde tüm sorunlarýnýza cevap verecek duruma getiremezseniz. Devrimci Sosyalist iþçiler ile alacaðýnýz ortak kararlar sonucu BATÝS modeli sýnýf mücadelesi veren sýnýf sendikacýlýðý çizgisinde hizmet iþ kolunda bir sendika kurabilirsiniz. BATÝS bu konuda dayanýþmaya ve üzerine düþen tüm görevi iþçi sýnýfý ve sosyalizm adýna yapmaya hazýrdýr. Dayanýþma Eylül 2007 EMEK 7 Ýþ cinayetlerinin sorumlusu patronlar ve devlettir! 4857 sayýlý iþ kanunun iþçi saðlýðý ve iþ güvenliðini düzenleyen hükümleri Avrupa Birliði normlarý çerçevesinde yenilendi, sözde geniþletildi ama Türkiye’de deðiþen bir þey yok. Her gün bir baþka iþ kazasý. Her gün bir baþka iþçi cinayeti. Ýnsanlar yok pahasýna ölüm tehlikesiyle iç içe çalýþtýrýlýyorlar ve daha fazla kar etmek uðruna iþverenler üzerine düþen ve yasayla sorumluluk altýna girdikleri hükümleri yerine getirmiyorlar. Bu tedbirleri almamak onlara birkaç lira daha fazla kar yaptýrýyor ama iþçiler zehirleniyor, ellerini kollarýný, daha doðrusu hayatlarýný kazanma yetilerini kaybediyor, kalp, astým hastasý oluyor ve ölebiliyorlar. Onlarýn 3-5 kuruþluk karlarýnýn bedelini iþçiler bedenleriyle, ömürleriyle ödüyorlar. En son süreçte Tuzla Tersaneleri’nde iki hafta içinde 5 iþçinin yaþamýný yitirmesiyle gündeme gelen iþ cinayetlerine iliþkin Hak-Ýþ bir araþtýrmasýný açýkladý. Rapora göre 2006 yýlýnda 1.601 kiþi ‘iþ kazasý ve meslek hastalýðý’ nedeniyle hayatýný kaybetti. Bu yükümlülüklere uymamanýn cezasý ise iþçilerin birkaç gün fazla mesaiye býrakýlmasý ile iþveren açýsýndan çözülüyor. Ne iþletmesi kapatýlýyor, ne ölümden dolayý cezaevine gönderilebiliyor. Onlara kimse dokunamýyor. Ama iþçiler yaralanýyor, sakat kalýyor ve ölüyorlar. Ýþte son bir ay içinde sadece kulaðýmýza gelen, sýnýrlý imkanlarla öðrenebildiðimiz, üstü kapatýlamamýþ iþ cinayetlerinden sadece bir kaçý: Atýk su kanalýnda can pazarý kipleri çalýþma baþlattý. Yapýlan ilk incelemede iþçilerde metan gazýndan etkilenmelerini önleyen maskelerinin olmadýðý Ýski’nin ve taþeron firmanýn aðýr ihmali neticesinde iþçilerin metan gazýndan etkilenerek yaþamlarýný yitirdiði anlaþýldý. Kolektörde kaybolan iþçilerden birinin cesedine ulaþýldý. Diðer iþçilerin aranmasýna devam ediliyor. Tarým iþçilerini taþýyan araç kaza yaptý: 1 ölü 12 Eylül; Mersin’de tarým iþçilerini taþýyan kamyonetin bir özel otomobille çarpýþmasý sonucu 1 kiþi öldü, 9 kiþi yaralandý. Kazada, kamyonet kasasýnda bulunan tarým iþçilerinden Fatma (55) ve Emine Kurt (54), Gül (14) ve Halil Çelebi (13), Lütfiye Altýnýþýk (12), Emine Yaman (34), Yýldýz Ceylan (21), Baðdat Çelebi (40), Nazlý Teke (19), Nazlý Özkan (16), Mersin Devlet ve Toros Devlet hastanelerinde tedavi altýna alýndý. Mersin Devlet Hastanesine kaldýrýlan yaralýlardan Fatma Kurt, yapýlan müdahalelere raðmen kurtarýlamadý. Elektrik akýmýna kapýlan iþçi direkten düþerek öldü 11 Eylül 12 Eylül; Bursa’da elektrik direðine çýkan bir iþçi, akýma ka- Büyükçekmece’de yerin 4 metre derinliðinde bulunan atýk su kolektörüne temizlik yapmak üzere maske takmadan giren bir iþçi metan gazýndan zehirlenerek bayýldý. Arkadaþýný kurtarmak için halatla kolektöre inen diðer iþçi de bayýlýnca, bu kez þoför olarak çalýþan 3’üncü iþçi de aþaðý indi. O da bayýldý. 3 iþçi akýntýya kapýlarak kayboldu. Durumu fark eden vatandaþlarýn ihbarý üzerine, Akfen Hidroteknik firmasýnýn taþeronu THAÞ Kanal firmasýna baðlý iþçileri bulmak için itfaiye ve ÝSKÝ e- Taþkömürü ocaðýnda göçük 8 Eylül Zonguldak’ta, Türkiye Taþkömürü Kurumu (TTK) maden ocaðýnda meydana gelen göçükte 1 iþçi öldü. Kuruma ait Asma-Dilaver Ýþletme Müdürlüðü kömür ocaðýnýn eksi 170 kodunda tavan kýsmýndan toprak kaymasý sonucu oluþan göçüðün altýnda kalan üretim iþçisi Esat Üstünsoy (29), yaþamýný yitirdi. Fabrikada ‘iþ cinayeti’ 5 Eylül Kocaeli’nin Körfez ilçesi Hereke beldesinde faaliyet gösteren bir çimento fabrikasýnda meydana gelen patlamada 1 iþçi öldü, 2 iþçi yaralandý. Olay, Körfez ilçesi Hereke beldesinde faaliyet gösteren bir çimento fabrikasýnda saat 14.00 sýralarýnda meydana geldi. Fabrikanýn hemen arka kýsmýnda bulunan araziye iþçiler tarafýndan yerleþtirilen dinamit büyük gürültüyle patladý. Olayda Cemil Tekmil (36) hayatýný kaybederken, Nizamettin Çalýk (27) ile Ýkramettin Taþ (33) yaralandý. Yaralýlar kaldýrýldýklarý Derince Devlet Hastanesi’nde tedavi altýna alýndý. Tarým iþçileri yine ölümden döndüler Þanlýurfa’nýn Siverek ilçesi yakýnlarýnda meydana gelen kazada 4’ü aðýr 65 tarým iþçisi yaralandý. Kamyon sürücüsü kazadan sonra kayýplara karýþtý.Kazanýn nedeni henüz belirlenemedi. Fýndýk iþçilerini taþýyan minibüs devrildi: 22 yaralý ‘Bu gemi bir kara tabut’ “Türkiye, Tuzla tersaneleri sayesinde dünyada en çok sipariþ alan 5. ülke...” diyor...Ya tersanelerde çalýþan 20,000 iþçinin dramý? Tersanecilik sektörünün kalbi Tuzla’da atýyor. Sektörün baþarýsý, Türk ekonomisine olan katkýlarýný, o parýltýlý haberleri hepiniz gazetelerde okuyorsunuzdur. “Türkiye, Tuzla tersaneleri sayesinde dünyada en çok sipariþ alan 5. ülke...” Peki ya o parýltýlý haberlerin arkasýnda yaþananlar... Ya tersanelerde çalýþan 20,000 iþçinin dramý... Sigortasýz, iþ güvencesiz, taþeronlarýn elinde bir lokmaya muhtaç çalýþtýrýlan gencecik insanlarýn yaþadýklarý... Ne acýdýr ki, o vahþetin haber olabilmesi için onlarýn ölmesi bile yetmiyor çoðunlukla... Tuzla’da son 12 gün içinde 5 iþçi öldü ardý ardýna.... 5 genç adam... Kimi çocuklarýný býraktý ardýnda, kimi yaþanmamýþ hayatlarýný... 21 Aðustos Cabbar Ongun. Gemsa teþeronunda Torgem Tersanesi için çalýþýrken elektrik çarpmasý sonucu; 23 Aðustos, Günay Akarsu, Bora Denizcilik Teþeronunda Selah Tersanesi için çalýþýrken, henüz 28 yaþýndayken elektrik çarpmasý sonucu; 30 Aðustos, Bayram Tatlý, Umut Gemi Taþeronunda, henüz 36 yaþýndayken ardýnda üç çocuðunu býrakarak elektrik çarpmasý sonucu; 31 Aðustos, Kenan Kara, 30 yaþýnda aþýrý sýcakta yoðun çalýþtýrýlmasý sonucu kalp krizi sonucu; 3 Eylül, Bekir Özmen, 40 yaþýnda elektrik çarpmasý sonucu, yaþamlarýný yitirdiler.... Tuzla’da ortalama her ay ‘iþ kazasýnda’ bir iþçi ölüyor. Tuzla’da her ay onlarca iþçi iþ kazasý geçirip yaralanýyor ve sakat kalýyor. Duyan var mý..? Ýþçiler geçtiðimiz günlerde bir basýn toplantýsý yaptý. Bu insanlarýn iþ güvenliði yok. Bu insanlarýn çoðunun sigortasý yok. Bu insanlarý sendikasýzlaþtýrmak için her yol deneniyor. Bu insanlar baretle çalýþmak için bile mücadele etmek zoruna kalýyor. Bu insanlar taþeronlarýn elinde oyuncak... Basýn toplantýsý için toplanan iþçiler “Artýk ölmek istemiyoruz” diye haykýrýyorlardý. Duyan var mý? Gemi Ýnþa Sanayicileri Birliði (GÝSBÝR) Yönetim Kurulu Baþkaný Murat Bayrak Anadolu Ajansý’na diyor ki, “Türkiye’nin gemi yapýmýnýn yüzde 60 oranýnda dýþ alýma baðlý. Bizim kârýmýz tamamen iþçilikten, iþçilik fiyatlarý da Avrupa’nýn fiyatlarý düzeyine gelirse, Türkiye’deki Diyarbakýr’ýn Ergani Ýlçesi’nden, Adapazarý’na fýndýk iþçilerini götüren Ramazan Toka’nýn kullandýðý 21 AR397 plakalý minibüs, saat 03.30 sýralarýnda, Hasandede rampasýndan aþaðýya inerken devrildi. Kazada minibüste bulunan 22 kiþi yaralandý. Yaralýlar, Kýrýkkale Yüksek Ýhtisas Hastanesi ve Devlet Hastanesi’ne kaldýrýldý. Yaralýlardan 2’sinin durumu aðýr. Yolcular sürücünün uyukladýðýný ve dinlenme isteklerini reddettiðini iddia ederken, Ramazan Toka, minibüsün bagajýnýn yolcu sayýsýnýn fazla olmasýndan dolayý eþya yüküne dayanamayarak yerinden fýrladýðýný ve aracýn kontrolünü kaybederek kaza yaptýðýný belirtti. Ýþçileri taþýyan minibüs kaza yaptý: 24 ölü 7 Aðustos 16 Aðustos Sivas’ýn Kangal ilçesinde fýndýk iþçilerini taþýyan pýlýp, düþerek hayatýný kaybetti. Karacabey’in Orhaniye köyündeki bir inþaatta çalýþan Murtaza Tanrýverdi (31) elektrik direðine týrmandý. Birden bire orta gerilim hattýna temas eden Tanrýverdi yere düþtü. Hem elektrik çarpmasý hem de düþmenin etkisiyle aðýr yaralanan genç iþçi, hemen Týp Fakültesi Hastanesi’ne kaldýrýldý, ancak kurtarýlamadý Olayla ilgili olarak savcýlýk soruþturma baþlattý Kýrýkkale-Kayseri karayolunun Hasandede Beldesi yakýnlarýnda, fýndýk iþçilerini taþýyan minibüsün devrilmesi sonucu 22 iþçi yaralandý. gemi inþa sanayisinin avantajlarý yavaþ yavaþ ortadan kalkar”. Duyan var mý? Biz Tuzla’da yayýnlanan “küçücük” bir yerel gazeteyiz. Tersanelerdeki ölüm haberlerini, kazalarý haberleþtirmek yüreðimizi yakýyor. Yazýyoruz ama “duyan var mý” sorusuna cevap veremiyoruz. Bu çaresizlik içimizi daha çok acýtýyor. Ýstiyoruz ki, milyonlarca dolara mal olan, denize indirilmeleri bazen þampanya patlatýlarak , bazen gülsuyu akýtýlarak parýltýlý haberlerde gazete sütunlarýndan duyurulan bu gemilerin aslýnda “bir kara tabut” olduðu duyulsun... Belki o zaman “Ey insanlar nerdesiniz?” sorusunun cevabý alýnabilir. “Bu gemi bir kara tabut,/ Lumbarýndan giren ölür / Üstümüzden geçti bulut Badem gözlüm beni unut / Boynuma sarýlma gülüm Benden sana geçer ölüm / Badem gözlüm beni unut” (Çaðdaþ Tuzla Gazetesi’nden Bianet aracýlýðý ile alýnmýþtýr.) 11 Aðustos minibüs ile meyve yüklü kamyonun çarpýþtýðý kazada 24 iþçi yaþamýný yitirdi. Malatya-Sivas kara yolunun 38. kilometresi Alacahan beldesi Abdalboðan mevkinde Tokat’tan Diyarbakýr’a meyve götüren ve sürücüsü henüz belirlenemeyen 21 AV 266 plakalý kamyon ile karþý yönden gelen, fýndýk iþçilerini taþýyan Mustafa Akgün yönetimindeki 02 J 6029 plakalý minibüs çarpýþmýþtý. Tersane iþçileri artýk ölmek istemiyor 15 Eylül günü saat 17:00’de Limter-Ýþ Sendikasý’nýn çaðrýsýyla Tuzla Ýçmeler Tren Ýstasyonu’nda iþ cinayetleri ve yýkýmlar protesto edildi. Yaklaþýk 400 kiþinin katýldýðý eylem iþçi sýnýfý mücadelesinde þehit düþenler ve iþ cinayetlerine kurban giden iþçiler için yapýlan saygý duruþuyla baþladý. Ardýndan Limter-Ýþ Baþkaný Cem Dinç bir konuþma yaptý. Dinç, patronlarýn ve Çalýþma Bakaný’nýn gerçekleri çarpýttýðýný belirtti. Binlerce iþçinin tersanelerde kaçak çalýþtýrýldýðýný vurgulayan Dinç, taþeron sistemiyle, güvenlik önlemlerini almayarak ve aþýrý çalýþma sonucu iþ cinayetlerinin ortaya çýktýðýný söyledi. Dinç konuþmasýnda yoksul mahallelere dönük yürütülen yýkým politikalarýna da deðinerek Þifa Mahallesi’nde, Mamak’ta, Dikmen’de emekçilerin direndiðini ve direneceðini belirtti. Diðer iþ kollarýnda yaþanan iþ cinayetlerini de hatýrlatan Dinç mücadeleyi yükseltecekleri vurgusu yaptý. Dinç konuþmasýnda taþeron sistemine karþý üretimden gelen gücün kullanýlacaðýný, Ankara’da eylem yapýlacaðýný da belirtti. Ýþ kazalarýna karþý içinde sendikanýn, GÝSBÝR’in, TTB, Barolar Birliði, TMMOB ve Gemi Mühendisleri Odasý’nýn bulunduðu bir izleme komisyonu kurulmasý talebinde bulundu. Eylemde iþ cinayetinde ölen Günay Akarsu’nun kardeþi, Þifa mahallesinden bir emekçi, Deri-Ýþ Tuzla Þube Baþkaný Binali Tay, Almanya Sendikalar Birliði’nden Brigitte Dihmann, Peru Uluslararasý Dostluk ve Dayanýþma Derneði’nden Eusebio Martel Huado, DTP Ýstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve Ferhat Tunç birer konuþma yaptýlar. Eyleme ÖDP, EMEP, TKP, DTP yöneticileri, Birleþik Metal-Ýþ, Emekli-Sen, DÝSK/Basýn-Ýþ, TTB, Halkevleri, SODAP, ESP, Partizan, DHP, Köz, Barýþ Anneleri, UÝDDER, HKM de destek verdi. 8 HABER Dayanýþma Eylül 2007 Yangýndan kaçýrýlan mal büyük oldu TEKSÝF ile TÜTSÝS arasýnda yaklaþýk 6 aydýr devam etmekte olan 21. Dönem Grup Toplu Ýþ Sözleþmesi görüþmeleri iþverenler lehine bir anlaþma ile sonuçlandý. Anlaþma gerçekleþmeseydi tekstil sektöründe 11 bin çalýþan greve çýkacaktý. 9 firmada da 24 Eylül itibarýyla grev kararý alýnmýþtý. Türkiye Tekstil, Örme ve Giyim Sanayi Ýþçileri Sendikasý (TEKSÝF) ile Türkiye Tekstil Sanayi Ýþverenleri Sendikasý (TÜTSÝS) arasýnda sürdürülen grup toplu iþ sözleþmelerin greve saatler kala anlaþmayla sonuçlandý. Anlaþma öncesi Narin Tekstil, Yünsa, Levis, Saray Halý, Altýnyýldýz, Bahariye, Kordsa ve Vakko’nun da içinde bulunduðu 11 firmada 10 Eylül itibarýyla, 9 firma da ise 24 Eylül’de greve çýkma kararý alýnmýþtý. Yeni tekliflerle masaya oturan TÜTSÝS, tekliflerine mesai, hafta sonu tatilleri ve denkleþtirme maddelerini de eklemiþti. Ýþveren sendikasý TÜTSÝS, ilk altý ay sýfýr, ikinci altý ay için yüzde 3 zam ve yeni iþe girecekler için ise sýfýr ikramiye teklif etmiþti. Bunun üzerine TEKSÝF, ücret ve ikramiye maddelerinde anlaþma saðlayamayan 20 firmada greve gitme kararý almýþtý. Ancak iþçi ve iþveren tarafý arasýnda son görüþmelerde anlaþma saðlandý. Buna göre ücretlere ilk 6 ay için yüzde 4, ikinci 6 ay için yüzde 5 zam yapýlacak. Yeni iþe girenlere ikramiye uygulamasý da sürecek. Toplu sözleþme görüþmeleri sýrasýnda Türkiye Tekstil Sanayii Ýþverenleri Sendikasý (TÜTSÝS) Yönetim kurulu Baþkaný Halit Narin’in yaptýðý açýklamalar ve savurduðu tehditler aslýnda sözleþmenin nereye gideceðini gösteriyordu. Narin; “Türk-Ýþ ve Türkiye Tekstil Örme ve Giyim Sanayi Ýþçileri Sendikasý (TEKSÝF) ile camia olarak sevgi ve saygý ile bir araya gelmemiz mümkün deðil” … “40 senedir yapýlan köprüler atýldý” diyerek tehditler savurmuþ, 11 bin çalýþanýn emeði üzerine nasýl bir oyun oynayabileceklerinin sinyallerini vermiþti. Ve düzen içi dayanýþma sonuç verdi. Tekstil iþçileri üretimden gelen güçlerini kullanmaktan bir kere daha alýkondular. Hem de çok komik bir toplu sözleþme sürecinin ardýndan. Narin “Çok üzgünüz, böyle insanlarýn Türk iþ hayatýnda olmalarýndan dolayý kýzgýnýz” derken Teksif’in kulaðýný öyle bir büktü ki, iþçiler maaþlarýna %5 zam istedikleri için yavuz hýrsýz konumuna düþürüldüler. Narin’e göre verilen teklif (ilk altý ay sýfýr, ikinci altý ay için yüzde 3 zam ve yeni iþe girecekler için ise sýfýr ikramiye) tekstilin desteklenmesinin önünü açacaktý ve iþverenler daha çok kazanacaktý. Narin’e göre iþçi açlýktan ölmeyecek kadar doyduðuna göre her þey normaldi. Narin’in kimsenin oyunbozanlýk TEKSÝF yöneticileri etmesine tahammülü yoktu. çisinin maaþý anlaþma çerçevesinde yýlVe bütün azarlarý iþe yaradý. Ýþçiler ellesonunda sadece 45,00ytl artmýþ olmayariyle ürettiklerinden hak isterken en azýndan iþe girerken kazandýklarý ikrami- caktý. Toplu sözleþme süreci boyunca yeleri kurtardýlar. Tekstil iþverenleri bu yavuz hýrsýz ev sahibini bastýrýrken iþçi sözleþmeye kýzar gibi göründü ama yan- sendikasýnýn nasýl bir rolünün olduðu ise gýndan kaçýrdýklarý malýn ederi 3 milyar bir baþka tartýþma konusu olarak durudolar kadardý. Eðer iþçiler greve çýkacak yor. Ýþçilerin mahcup ev sahibi konuolursa bunun maliyeti 3 milyar dolar omundan çýkmalarý ise kendi öz örgütlerilacaktý. Ýþçilerin üretimden gelen güçlerini kullanýp, taleplerini kabul ettirmek ni yaratmalarý ve kendi kaderlerini kendi için greve gitmelerinin yolu açýlsaydý ellerine almalarýyla mümkün görünüyor. bugün 500,00ytl ile çalýþan bir tekstil iþDayanýþma Haber Servisi Teksim iþçileri haklarýný arýyor Merter’de bulunan ve 400 iþçinin çalýþtýðý Teksim Giyim San Tic Ltd Þti’nde iþçiler, iþyerlerinde yaþadýklarý hukuksuzluklarýn düzeltilmesi için 2 aydýr mücadele ediyorlar. Bu süreçte iþten atýlan iþçiler, 27 Aðustos’ta fabrika önünde bir basýn açýklamasý düzenleyerek haksýz yere iþten çýkarýlmalarý protesto ettiler. Ýþçiler 2 aydýr fazla mesailere kalmýyorlar ve çalýþma saatlerinin düzeltilmesini istiyorlar. Yýllardýr keyfi ve hukuksuz uygulamalara son verilmesini, mesai ücretlerinin eksiksiz ödenmesini ve sigorta primlerinin asgari ücretten deðil aldýklarý maaþlar üzerinden tam olarak yatýrýlmasýný istediklerini her fýrsatta dile getiriyorlar. Yasal olarak 8 saatin üstünde çalýþmaya razý olmayan iþçilere mesaiye kalmadýklarý için iþveren, 2 aydýr akþam servislerinden yararlandýrtmýyor. Merter’de kurulu bulunan, 13 ülkeye ihracat yapan, dikimhane, ütü-paket, modelhane ve kesimhane bölümleri olan Teksim Tekstil Fabrikasý’nda 400 iþçi çalýþýyor. Birkaç sokak yanýnda ise 200 iþçinin çalýþtýðý Teksim Triko iþletmesi var. Ýþten atýlan iþçilerin yaný sýra içerde de baskýlar devam ediyor. Bordro isteyen iþçilere maaþlarý hala verilmedi. Fazla mesaiye kalmayan ve 18.30 da çýkan iþçilere hala servis verilmiyor. Gün içinde iþçiler yan yana gelemiyor ve birbirlerine merhaba diyemiyor. Dikimhane iþçileri yerin 2 kat altýnda gün ýþýðý almadan 12 saat çalýþýyor ve rutubet yüzünden hepsinin ciddi rahatsýzlýlarý var. Ýþçiler haklarýna sahip çýkacak bir sendika, saðlýklý çalýþma koþullarý ve piyasa koþullarýnýn altýnda olmayacak bir insanca yaþam ücreti istiyor. Ýþten atmalarla bu sürecin önüne geçeceðini düþünen iþveren bir kere daha yanýlmýþ oluyor. Ýþçiler içerde de direnmeye devam ediyor ve haklarýný hiç koþulsuz talep ediyor: Ýþte Teksim iþçilerinin talepleri: Sigortalarýmýz 6 ayda 10’ar gün olarak yatýrýlýyor. Eksik sigortalarýmýz tamamlansýn istiyoruz. Primlerimiz asgari ücretten deðil aldýðýmýz gerçek maaþlar üzerinden yatýrýlsýn istiyoruz. Asgari ücrete yani sefalet ücretine çalýþýyoruz. Maaþlarýmýz iyileþtirilsin, en azýndan piyasa seviyesine getirilsin Bordrolarýmýz verilmiyor. Ýmzaladýðýmýz yasal bordrolarýn bir nüshasýný istiyoruz Zorunlu mesailere býrakýlýyoruz. Kimi zaman sabahlara kadar çalýþtýrýlýyoruz. Mesai ücretleri sabahlamalar için yüzde 75 olmasý gerekirken yüzde 50, pazar günleri için ise yüzde 100 olmasý gerekirken yüzde 75 olarak hesaplanýyor. Fazla mesaiye hayýr. Bir baþka iþçi arkadaþýmýzýn çalýþma hakkýný engellemek istemiyoruz. Ailemize vakit ayýrmak, çocuðumuzun yüzünü görmek istiyoruz. Fazla çalýþmalarýmýzýn ücretleri yasal olarak hesaplansýn istiyoruz Servis geç geldiði koþullarda bizim ücretlerimizden kesinti yapýlýyor. Þeflerin ve müdürlerin sürekli küfür ve hakaretlerine maruz kalýyoruz. Þefler ve müdürler aðza alýnmayacak küfürler savuruyorlar. Ýnsanca muamele istiyoruz Yoðun ve kötü koþullarda çalýþtýrýlmamýzdan dolayý hastalanan arkadaþlarýmýz fenalaþýp çalýþamayacak halde olduklarýnda bile çalýþtýrýlýyorlar. Hasta olduðumuz durumlarda bile doktor rapor vermiyor. Sabahlamalarda sürekli kahvaltý veriliyor. Saðlýklý çalýþma koþullarý istiyoruz “Artýk zorunlu mesaiye kalmayacaðýz” dediðimizde akþam servisleri kaldýrýldý. Servis hakkýmýz istiyoruz. Dayanýþma Haber Servisi kitap tanýtýmý Direnen Haliç Yazar: Nejat Elibol Evrensel Basým Yayýn Direnen Haliç, yazarý da iþçi olan bir iþçi romaný. Bir zamanlar fabrikalarla çevrili olan Haliç’in, Alibeyköy ucundaki iki fabrikada yaþanan olaylarý, sürdürülen uzun direniþi konu alýyor. Olaylarý sürükleyici bir dille anlatýrken, iþçilerin fabrika ve mahalle hayatlarý, iç dünyalarý da baþarýyla ve büyük bir canlýlýk ile sergileniyor. Bu romanla bir dönemin iþçi mücadelelerini, Ýstanbul’un deðiþen yapýsýný, o gün ile bu günkü iþçi sýnýfýnýn durumu arasýndaki farklarý ayrýmsayabiliyoruz. Yazar, 1970’lerde Sungurlar Kazan Fabrikasý’ndaki direniþi de yaþandýðý dönemin canlýlýðýyla belleklerimize kazýmayý baþarýyor. Direnen Haliç, emekçilerin kimi kazanýmlarla, kimi yenilgilerle sonuçlanan daha iyi, yaþanýr bir hayat için verdiði uzun mücadelenin belgesel özellikler taþýyan canlý, hareketli bir kesiti. Nejat Elibol’un iþçi yaþamýný odakladýðý romanlarý Yýkýk Evde Düþ (Koral Yay., 1991), Yolculuk (Scala Yay., 1998), Direnen Haliç (Evrensel Yay., iki cilt, 2002). Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Kýsa... Türk Telekom’da “grev” kararý asýldý 14 Eylül Haber-Ýþ Sendikasý ile Türk Telekom A.Þ. arasýnda yürütü- len 7. Dönem Toplu Ýþ Sözleþmesi görüþmelerinde anlaþma saðlanamamasý üzerine Yönetim Kurulu tarafýndan 14 Eylül 2007 Cuma günü sabah saatlerinde grev kararý alýndý. 14 Eylül 2007 tarihinde saat:14.00’de Türk Telekom A.Þ. Genel Müdürlüðü önünde 2000’e yakýn üyenin katýlýmýyla basýn açýklamasý yapýldý. Ýþçileri davul zurna eþliðinde halaylar çektiler ve “Telekom Ýþçisi Grev’e hazýr”, “Ýþçiler el ele genel greve”, “Haber-Ýþ Nerede Biz Oradayýz”, “Vur de Vuralým, Öl de ölelim” sloganlarý atarak, alýnan karara destek verdiler. Sendikal mücadeleler sonucu kazanýlmýþ haklarýnýn ellerinden alýnmak istediðine dikkat çeken iþçiler “Bizim sendikal örgütlenmemizi ortadan kaldýrmak istiyorlar buna izin vermemiz mümkün deðildir. Bu güne kadar yasalarýn bize tanýdýðý çerçevede mücadelemizi sürdürdük. Bundan sonrada yasalarýn bize tanýdýðý en büyük hakkýmýzý olan “Grev” hakkýmýzý kullanacaðýz” dediler. Genel Baþkan Ali Akcan’ýn basýn açýklamasý tamamlamasýndan sonra iþçilerin yoðun tezahüratlarý ve alkýþlarý eþliðinde “Grev” kararý Türk Telekom A.Þ. Genel Müdürlüðü’nün ilan panosuna asýldý. Ayný zamanda tüm iþyerlerinde grev kararý asýldý. Ýþçiler, Ýstanbul, Ankara ve Ýzmir’de basýn açýklamalarý yaptý. Öte yandan Haber-Ýþ üyeleri Ýzmir’de de Alsancak Ýskelesi’nden Cumhuriyet Meydaný’na kadar yürüyüþ yaptý, Telekom yönetimini protesto etti. Ýþçiler, “Hükümetten Oger’e kýyak, iþçiye tuzak”, “Ekmek yoksa barýþ da yok”, “Alo sesimiz geliyor mu?” yazýlý dövizler taþýdý. Emekliler sendikalarýný kapattýrmayacak 17 Eylül DÝSK’e baðlý Emekli-Sen üyeleri, sendikalarý hakkýnda açýlan kapatma davasýna karþý ey- lemlerine Kadýköy Ýskelesi’nde devam etti. Destek çaðrýsý yapan emekliler, ‘Emekli-Sen’in kapatýlmasý emeklilerin sesinin kýsýlmasýdýr’ dedi.Emekliler sendikalarýna sahip çýkmak ve 20 Eylül’de Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülecek davaya katýlým çaðrýsý yapmak için Kadýköy Ýskelesi önünde basýn açýklamasý yaptý. Emekli-Sen adýna açýklamayý okuyan Kartal Þube Baþkaný Yýlmaz Gündoðdu, “1995’ten bugüne kesintisiz olarak faaliyet yürüten sendikamýza açýlan davalarýn bir çoðunu kazanmamýza ve bilirkiþi raporlarýna raðmen siyasi iktidar tatmin olmamýþtýr” þeklinde konuþtu. Gündoðdu, emeklilerin örgütlenme hakkýnýn gasp edilmek istendiðini belirtti. Eylemde “Emeklinin umudu Emekli-Sen”, “Kapatmalar bizi yýldýramaz”, “Yaþasýn örgütlü mücadelemiz” sloganlarýný atýldý. Muhtarlar da sendika kurdu 25 Aðustos Türkiye Köy ve Mahalle Muhtarlarý Sendikasý (Muhtar Sen) kuruldu. Sendika Genel Baþkaný Mustafa Altay, yaptýðý yazýlý açýklamada, sendikanýn aylýk 280 YTL ödenek alan ve sosyal güvenlik primlerini kendileri ödeyen muhtarlarýn, sorunlarýna çözüm bulmak amacýyla 57 kurucu üye tarafýndan kurulduðunu bildirdi. Dayanýþma Haber Servisi Dayanýþma Eylül 2007 HABER 9 Mevsimlik tarým iþçileri 21. yüzyýlýn ‘gazap üzümleri’ Yollarda ölen tarým iþçisi haberi duymak istemiyoruz artýk. Çadýrlarda yaþayýp, 12-13 saat karþýlýðý 15-20 YTL alan insanlar bizim kardeþlerimiz. Biraraya gelmeli, dayanýþmalý, hedeflerimizi ortaya koymalýyýz...Hem bu koþullar düzeltilmeli, hem de insanlarýmýzý yaþadýklarý yerlerden kopartan iþsizlik yoksulluða çözüm bulunmalý....Liberal hükümetler para babalarýnýn iþine yaramayacak þeyleri yapmak istemiyor tabi. Sermayedarlara, zenginlere yatýrým yapsýn- lar diye yalvarmayý, yeni yasalar çýkararak teþvik vermeyi býrakýn da üretken devlet yatýrýmlarý yapýn, tarým-hayvancýlýk çiftliklerini, halkýn kendisinin kuracaðý kooperatifleri, ekolojik ve saðlýklý tarýmý destekleyin, oralara para ayýrýn. Halkýn kendi iþletmelerine ön ayak olun, kamusal iþletmelere destek verin kredi verin. Böylece yaþadýklarý yerleri terketmek ve bu koþullarda çalýþmak zorunda kalmaz insanlarýmýz. Tarým iþçileri hiçbir güvenceleri olmadan, kamyonlarda, eski minibüslerde yolculuk yapýp, çadýrlarda yaþayýp 15-19 YTL arasý günlükle sabahýn erken saatlerinden gecenin geç saatlerine kadar çalýþýyorlar. Yollarda kazalarda ölen tarým iþçisi sayýsý her yýl yüzlere ulaþýyor. Özellikle Kürt illerinden Çanakkale’den Ýzmir’e, Yozgat’tan Düzce’ye, Adana’dan Ordu’ya yýlýn 8-9 ayýnda fide dikmek, soðan çýkarmak, narenciye ve fýndýk toplamak gibi çeþitli iþler için çalýþmaya geliniyor. maya, 3-5 kuruþu çalýþmaya mahkum eden memleketlerindeki koþullar deðiþmelidir. Þirketlere yatýrým yapsýnlar diye halkýn parasýyla hiçbir iþe yaramayan teþvik üstüne teþvik verileceðine baþta geri kalmýþ iller ve Kürt illeri olmak üzere kamusal üretken yatýrýmlar yapýlmalý, kooperatifleþme, tarým üretim çiftlikleri, kolektif mülkiyete sahip iþletmeler bizzat devlet desteði ile hýzla yaygýnlaþtýrýlmalýdýr. Birlik olup, hak aramalýyýz Tarým iþçilerinin örgütlenme deneyimleri þimdilik sýnýrlý olsa da hýzla geliþtirilmek zorunda. Yoðun sömürü koþullarýnda çalýþan ve hiçbir hakký olmayan tarým iþçilerinin, düþük ücretlere karþý 2001 yýlýnda Adana’da gerçekleþtirdikleri iki günlük eylem, 1980 sonrasý tarým iþçilerinin gerçekleþtirdiði ilk “grev” olma özelliði taþýdý. Tarým iþçileri, 2005 Þubatý’nda sendikalar, meslek odalarý ve öðretim üyelerinin de destek verdiði bir kurultay gerçekleþtirdiler. “Ýnsanca yaþayacak bir ücret, çalýþma ve yaþam koþullarýnýn düzeltilmesi, saðlýk ve emeklilik hakkýnýn kazanýlmasý ve tarým iþçileri arasýnda birliðin saðlanmasý” tale- biyle gerçekleþen kurultayda, örgütlenme çalýþmalarýnýn ilk adýmý olarak sendikalaþma yürütecek bir temsil heyeti seçtiler. “Köle deðiliz insanýz, insanca yaþamak istiyoruz-Çukurova Tarým Ýþçileri” pankartý arkasýnda ilk kez 2005 yýlý 1 Mayýs’ýna katýldýlar. Ayrýca çeþitli illerde dernekleþme çalýþmalarý yapmýþ durumdalar. Kürt sorunu ile emek sorunun iç içe geçtiði bir alan olan bu alanda birlikte çalýþmalar ve koordinasyonlar yapan dayanýþma örgütleri ve koordinasyonlarý hýzla geliþtirmemiz gerekiyor. Hedefler ne olmalý? Tarým iþçilerinin örgütlerinin hedefleri yine örgütlerce ve tarým emekçilerince belirlenmelidir. Talep edilecekler ve acil olduðu için ortaklaþa dayanýþma içinde yapýlabilecek olanlar belirlenmelidir. Bazý öneriler þunlar olabilir; Tarým iþçileri yola çýktýklarý andan döndükleri ana kadar yasal olarak sigortalý yapýlmalý, primleri karþýlanmalýdýr. Yaþanýlabilir bir “asgari günlük ücret” belirlenmeli ve bu il bazýnda deðil tüm ülke bazýnda uygulanmalý ve her yýl yenilenmelidir. Kalacaklarý yerler asgari koþullarda belediyelerce hazýrlanmalý, saðlýk, çocuk bakýmý, ortak mutfak, temiz su, elektrik altyapýlarý mutlaka kurulmalýdýr. Dönemde 10 bin iþçinin gelip yerleþtiði, Adana’nýn Ýncirlik ilçesi gibi, ilçeler var, buralarda bu önlemler acil olarak alýnmalýdýr. GAP kapsamýnda yapýlan yatýrýmlarýn önemli kýsmý enerji yatýrýmlarýdýr. Bölge Türkiye’de üretilen enerjinin %40’ýný üretirken %4’ünü kullanmaktadýr. Örneðin Diyarbakýr iline yapýlan yatýrýmlarýn %70’i enerji, geriye kalan altyapý yatýrýmýdýr, üretken yatýrým sýfýra yakýndýr. Sermaye çevrelerine üretken yatýrým yapmalarý için peþkeþler çekileceðine devletçe üretken yatýrýmlar yapýlmalý, iþçi denetiminde çiftlikler kurulmalý, tarýma dayalý sanayileþme ve kooperatifleþme teþvik edilmelidir. Böylece insanlarýmýz memleketlerinden kalkýp, bu koþullarda çalýþmaya mahkum býrakýlmamýþ olur. GAP’ta sulama projelerinin %20 si enerji projelerinin %88’i bitirilmiþtir. Sulama projeleri tamamlanmalý, etkin ve ekolojik sulama ve tarým için önlemler alýnmalýdýr. Sulama büyük toprak sahiplerine yaramakta, sulama birlikleri büyük aþiretlerce kendi çýkarlarýnca kullanýlmaktadýr. Bu konuda halkýn katýlýmý ile adil çözümler geliþtirilmelidir. Dayanýþma Haber Servisi Geçici çalýþmaya gelinen yerlerde ayrýmcýlýk, dýþlama ve hor görülmeyle karþýlaþýlmamasý için yayým ve eðitim çalýþmalarý yapýlmalýdýr. Ýnsanlarýmýzý yaþadýklarý yerden kalkýp hurda minibüslerde yolculuk yapýp, çadýrlarda yaþa- Sorularýnýz için; Tel: 0224 2515584 [email protected] Metin Burak Ýkramiye ve fazla mesailerin kazanýmý için yapýlacak mücadele Bursa’da kurulu bulunan 1982 yýlýnda 175’i sendikalý 200 çalýþaný olan, 1986 yýlýnda maðazalarýn açýlmasý ile birlikte 900 çalýþana ulaþan, Özdilek Havlu Tekstil AÞ’de 1982–1992 yýllarý arasý sendikal örgütlenmenin yoðun olduðu süreçte, idari personel dahil her iþçinin, her yýl aldýðý 4 tam aylýk ücret tutarý ikramiyeleri vardý. Özdilek AÞ’de idari bölümler ile maðazalarda çalýþanlarýn sayýsýnýn artmasý ve yapýlan her türlü mücadeleye raðmen “aydýn elit tabaka denilen iþveren bize sendikanýn haklarýný veriyor diye sendikalý olmaya karþý olan” idari bölümler ile maðazalarda çalýþanlarýn sendikalý olmamasý, Özdilek A.Þ.’den sendikanýn yetkisinin düþmesine neden olmuþtur. Ýþveren iþyerinin unvanýný Özdilek “Alýþveriþ Merkezleri” Tekstil A.Þ. olarak deðiþtirmiþ, iþyerinin her bir bölümünü hatta vardiyalarý bile alt iþverenlere “taþerona” bölmüþtür. Sendika gitti taþeronlar geldi Özdilek Havlu Tekstil A.Þ. iþyerinde sendikanýn yetkisinin düþmesiyle birlikte iþyerinin alt iþverenlere bölünmesi sonucu idari personelde, satýþ maðazalarýnda, dokuma ve boyahane bölümlerinde çalýþanlar 4 ikramiye alýrken konfeksiyon, yemekhane, inþaat, kutu- lama, iç piyasa, paketleme, yükleme, büküm bölümlerinde çalýþanlar 1993 yýlýndan itibaren ikramiyelerden hiç yararlandýrýlmamaktadýr. Asýl iþ bölünerek alt iþveren, üst iþveren iliþkisi kurmak, iþçiler arasýnda farklý muamele yaparak düþük ücret vermek, var olan 4 ikramiyeyi tüm iþçilere uygulamamak 4857 sayýlý Ýþ Kanunun 2.ve 5.maddesine aykýrýdýr. Özdilek Alýþveriþ Merkezleri Tekstil AÞ’de asýl iþverene ait alt iþverenler dahil 6 bin civarý iþçi çalýþmaktadýr. Bu çalýþanlarýn yarýsýna, hiç ikramiye verilmemektedir. BATÝS burada devreye girmiþ ve Özdilek Alýþveriþ Merkezleri Tekstil A.Þ. asýl ve alt iþverenlerde çalýþan ve ikramiye ödenmeyen iþçilerin tamamýna ikramiye saðlamak için mücadele etmiþ ve ikramiye ödenmeyen iþçilerin bir kýsmýna ikramiyeyi uygulatabilmiþtir. Bir iþçinin iþyerinde emeðine sahip çýkmasýný saðlamak için iþçiyi ya sýnýf bilinci ile örgütleyip dönüþtüreceksiniz, yâda iþçiye iþ güvencesini saðlayacaksýnýz. BATÝS bu anlamda her örgütlediði ve dönüþtürdüðü iþçiyle, her iþyerinde iþçilere ekonomik hak kazandýracak kanallar açabiliyor. Taþeron iþçilerinin haklarý gasp ediliyor BATÝS Özdilek Alýþveriþ Merkezleri Tekstil AÞ’de inþaat iþçisi olarak günlük yevmiye üzerinden iþe baþlayan iþçilere iþ güvencesini ve haklarýný anlatýr. “Piyasadaki inþaat iþçileri gibi” 30 gün tatil yapmadan çalýþan ve yevmiye üzerinden sadece kendilerine aylýk ödenen, 7 yýldýr çalýþan 2 inþaat iþçisi, çalýþmadan verilmesi gereken ulusal bayram, genel tatil, pazar ve dini bayram yevmiyeleri ile 3 yýllýk evli ve 1.5 yaþýndaki çocuðu ile çalýþmaya gelen Fatma Çiçek (28), kucaðýndaki çocuðuyla soðan topluyor. Çocuðuna bakacak kimse olmadýðý için Adana’nýn sýcaðýnda onu da tarlaya getirmek zorunda kaldýðýný ifade eden Çiçek, çoðu zaman çocuðunu yeterli düzeyde besleyemediðini dile getiriyor. Çiçek, yaþadýklarý sorunlarý þöyle anlatýyor: “Burada çalýþtýðýmýz yetmezmiþ gibi akþam eve gittiðimizde yemek, çamaþýr, temizlik iþleri yapmak zorunda kalýyoruz. Bu kötü koþullarýn en büyük sýkýntýsýný kadýnlar çekiyor. Soðan topladýðýmýz için ellerimiz hep nasýr tutmuþ ve elimizi deterjanlý suya sokamýyoruz. Yani bulaþýk yýkadýðýmýzda çok zorluk yaþýyoruz. Tüm bunlar yaþamýmýzý ciddi anlamda olumsuz etkiliyor.” Urfa’nýn Siverek Ýlçesi’nden 1, 3 ve 5 yaþýndaki 3 çocuðuyla buraya gelen Besna Ekinci (38) de, soðan tarlasýnda, gölgelik yaparak çocuklarýný güneþten korumaya çalýþýyor. Ekinci, “Bazen çocuklar altlarýný kirletiyor ama paydos saati gelmeyene kadar onlarý temizleyemiyorum. Biz bu güneþ sýcaðýnýn altýnda çektiðimiz rezaleti 15 yýldýr çekiyoruz. Ancak bunu hiç kimse görmüyor” diye anlatýyor yaþadýklarýý. Gezici mutfaklar, sahra mutfaklarý, gezici saðlýk kabinleri ve çocuk beslenme ekipleri acil olarak devlet tarafýndan saðlanmalýdýr. Ýþçi Hakký Fatma, Besna ve diðerleri... günlük 7,5 saat ve haftalýk 45 saatten fazla çalýþtýklarý zaman fazla mesai ücretlerinin ödenmesi gerektiði, eþit iþe eþit ücret ödenmesi gerektiði ve çalýþýrken hak aramaktan dolayý bir iþçinin iþ akdinin fesih edilemeyeceðini öðrenir. Özdilek “Alýþveriþ Merkezleri” Tekstil A.Þ. iþyerinde 7 yýldýr çalýþan inþaat iþçisi Bekir Kalyoncu ve Mehmet Kaya, bir iþçinin de sendikalý olabileceði, bir iþçiye de sendikanýn öncülük ederek ekonomik kazanýmlar saðlayabileceðine inanýr ve BATÝS-Baðýmsýz Tekstil Ýþçileri Sendikasýna üye olur. Bekir Kalyoncu ile Mehmet Kaya adýna BATÝS, ihtarname ile çalýþtýðý süre boyunca verilmeyen ikramiyelerinin, ulusal bayram, genel tatil, pazar, dini bayram yevmiyeleri ile haftalýk 45 saatin üzerindeki fazla çalýþmalarýn mesai ücretlerinin ödenmesini iþyerine ihtar eder. Ýhtarname üzerine iþçinin sendikadan istifa etmesi için iþveren vekilleri baský yapar. Hatta inþaat iþçisi olmasýndan dolayý BATÝS’e üye olamayacaðýný söylerler. Bunun üzerine açýlan davalardan biri taleplerimiz doðrultusunda kazanýlýr. Davalý taraf Özdilek “Alýþveriþ Merkezleri” Tekstil A.Þ. iþyerinin sahibi genel müdürü Hüseyin ÖZDÝLEK dava süresince her 2 inþaat iþçisine tüm alacaklarý için her iþçiye 7.500,00 YTL teklif eder. Ýþçiler kabul etmez. Teklif 10.000,00 YTL.’ye çýkar, iþçiler yine kabul etmez. Teklif bir hafta içersinde her iþçi için 26.000,00 YTL.’ye çýkar, iþçiler sendikasýna gelir teklifi deðerlendirir. Sendikasý ile yapýlan deðerlendirme sonucu, iþveren tarafýndan yapýlan tekliflerin kabul edilmemesi gerektiðine karar verilir. BATÝS-Baðýmsýz Tekstil iþçileri Sendikasýnýn bu davanýn sonucunda çýkacak Mahkeme kararýnýn, ikramiye alamayan tüm iþçiler için emsal oluþturmasýndan dolayý mücadeleye devam edilmesini savunur. Davalý Ýþveren Özdilek “Alýþveriþ Merkezleri” Tekstil A.Þ. ise bu davalarýn emsal oluþmamasý için her iþçiye teklifi 30.000,00 YTL’ye çýkarýr. Ayný hafta içersinde teklif her iþçi için 32.000,00 YTL.’ye çýkarýlýr. Özdilek “Alýþveriþ Merkezleri” Tekstil A.Þ.’de 2 iþçi açýsýndan yapýlan ekonomik mücadele hedefine ulaþmýþtýr. BATÝS ayný iþyerinde alt iþverenlerde “yemekhane iþçisi olarak” çalýþtýrýlan 7 iþçiye daha eþit iþe eþit ücretten, çalýþmaya baþladýklarý tarihten itibaren verilmeyen ikramiyelerin verilmesi için dava açmýþtýr. Açýlan bu davalarda ayrýca alt iþveren iþçilerinin iþe baþladýklarý tarihten itibaren asýl iþveren Özdilek “Alýþveriþ Merkezleri” Tekstil A.Þ. iþçisi olmasýna karar verilmesini talep etmiþtir. BATÝS hukuk mücadelesiyle alt iþverenlere “taþeronlara” meydan okuduðunu da göstermektedir. BATÝS ayrýca sendikalarýn görevinin sadece Toplu Ýþ Sözleþmesi yapmaktan ibaret olmadýðýný göstermektedir. BATÝS öncülüðünde Özdilek “Alýþveriþ Merkezleri” Tekstil A.Þ. iþyerinde eþitsizliðe karþý ve inþaat iþçilerinin verilmeyen ulusal bayram, genel tatil, Pazar, dini bayram yevmiyeleri ile haftada 45 saatten fazla çalýþmalar için, verilen bu mücadele tüm inþaat iþçileri için büyük bir kazanýmdýr. Ayný mücadeleyi veren tüm inþaat iþçileri ayný haklara sahip olabilirler. BATÝS asýl mücadelenin örgütlü ve siyasal güçte olduðuna inanmaktadýr. Yukarýdaki yapýlan mücadele ise örgütlenerek dönüþtürmek için iþçiler ile BATÝS arasýndaki iletiþimdir. 10 KÜLTÜR Dayanýþma Eylül 2007 Linux kullanýmý ve özellikleri Linuxtan söz ederken artýk bundan kastýmýz Ubuntu 7.04 olacaktýr. Genel olarak grafik ekran kullanýmýndan bahsedeceðiz ama en temel özelliklerinden biri olan konsol (terminal ekran, uç birim) konusuna deðinmemiz gerekiyor. Uygulamalar- Donatýlar - Uç birim yoluyla konsola ulaþabilirsiniz. Ýsterseniz uç birim üzerine sað mause ile týklatarak panele ekle seçeneðini seçerek fazla aramadan gözünüzün önünde bir yerlerde olmasýný saðlayabilirsiniz. o n . o rg / e n / O p e n P r i n t i n g / D a t a b a se/DatabaseIntro sitesinden Linux uyumlu printer listesini öðrenebilirsiniz. Sürücü tar.gz, tarbz2 veya rpm uzantýlý olabilir. Konsolu açtýðýmýzý farz ederek nasýl kullanýldýðýna bir göz atalým. Grafik ekranýn rahatlýðý tartýþýlmaz ama baþýnýz sýkýþtýðýnda sizi komut ekranýnda diyebileceðimiz konsol kurtaracaktýr. 4) Alýþýldýðýnda grafik ekrandan daha hýzlý olduðunu söyleyebilirim. 1) Konsol baþta kernel dediðimiz Linux çekirdeðiyle ilgili deðiþiklikleri yapmamýzý saðlar. Bunu yapmak için C baþta olmak üzere programlama dilleriyle ilgili bilgi sahibi olmak gerekir. Ama çoðu kullanýcý için bu gerekli deðildir. Bir sorun yasadýðýmýzda (Linux dosyalama hiyerarþisini göz önüne alarak) sorun çýkan dosyanýn bulunmasý ve gerekli ayarlamalarýn yapýlmasý daha yaygýn bir kullanma biçimidir. Böylece Windows gibi çökmelerden sonra format atmak yerine Ubuntu’da sorununuzu kendinizde çözebilirsiniz. Örnek; gedit /etc/apt/sources.list komutuyla kaynaklarýn indirileceði dosyaya yeni kaynak sunucular eklenerek liste zenginleþtirilebilir, böylece indirmede hýz ve baþarý arttýrýlýr. Donatýlar Menüsü: 2) Grafik ekran kullanýcýnýn bir hatasý sonucu ortadan kalkarsa konsoldan verilecek komutlarla sorun rahatlýkla çözülür. 3) Driver (yazýcý, ekran kartý sürücüsü) tanýtýmý konusunda hayat kurtarýcýdýr. Daha önce bahsetmiþtim. Linux uyumlu donaným almak isimizi her zaman kolaylaþtýrýr.Örnek; h t t p : / / w w w. l i n u x f o u n d a t i - kitap tanýtýmý Avrupa’da ve Türkiye’de Saðlýk Politikalarý : Reformlar Sorunlar Tartýþmalar Örnek; Bir yazýcý sürücüsü lexmark7000linux-990516.tar.bz2 gibi olabilir. Makale Derlemesi /Ýletiþim Yayýnlarý, 2007 Derleyenler: ÇAÐLAR KEYDER, Nazan Üstündað, Tuba Aðartan, Çaðrý Yoltar Grafik ekranda da Ark gibi yöneticilerle kurmak mümkün ama konsol benim için daha öðretici olduðundan tercih sebebim olmaya devam ediyor. Kurulumdan sonra GNOME masaüstünde sol üstte Uygulamalar (aplications), Yerler ve Sistem baslýklarýný göreceksiniz. Uygulamalar altýnda; Programlama Menüsü: Ark (Dosya acma progra- Anjuta IDE mý) Emacs (Editör) Sözlük Hesap Makinesi Grafik Menüsü KPDF (Acrobat Reader al- Automatix(Multimedya codeclerini indirir) Internet Menüsü Mozilla Firefox internet tarayýcýsý (Web Browser-Internet Explorer alternatifi) Gaim-Anlýk ileti aracý (herhangi bir messenger (MSN,Hotmail) hesabýnýz olmasý yeterli hepsini kullanabiliyor. F-Spot fotograf düzenleyici Ofis-OpenOffice.org Kelime islemci OpenOffice.org Sunum O p e n O ff i ce.org Veritabani O p e n O ff i ce.org Hesap Cizelgesi Oyunlar Bu oyunlar daha eðitici olduðundan annebabalarýn gözü arkada kalmasýn. TuxMath, Patates adam, TuxTyping , Satranç (üç boyutlu) vs. adli oyunlar hem eðlendirir hem de eðiticidir. Kaya Güler Hey çokbilmiþ Bazen olur, az bildiði konuda insan lafý uzatýp durur, sanki her konuyu bilmek zorundaymýþ gibi (bazen ben bile), ama ben bundan bahsetmiyorum. Bir yanlýþý alýþkanlýk edinmekten bahsediyorum. Ey çokbilmiþ sen bunu huy edinmiþsin. Huylu huyundan da vazgeçmez. Nede çoksunuz. Deðiþik kýyafet ve suratla gezip duruyorsunuz. Sizi anlatmak da ne sýkýcý… Bilgiyi bir cesede çevirmiþsin, ölü kelimeler fýrlatýp duruyorsun yüzümüze. Bak bizden saygý falan bekleme, yaþamýyor çünkü bahçemizde o fikirler. Bazýlarýný tohum sanýp ekmiþtik tarlamýza, ama olmadý yaþamadý, bir Sistem Araçlarý: Beryl (üç boyutlu pencere yöneticisi) ternatifi) Deneme Ses ve Video-Amarok ve Kaffeine gibi multimedya araçlarý Gimp (Adobe Photoshop alternatifi) [email protected] Eclipse Ekle –Kaldýr - Birçok programýn indirilmesini saðlayan programdýr Yerler Baslýðý Altýnda: Baþlangýç, Masaüstü, Bilgisayar, CD/DVD oluþturucu, VistaOs, Ag, Sunucuya Baðlan, Dosya ara, Açýlan son pencereler seçenekleri vardýr. Sistem Altýnda: Yönetim-Synaptic paket yöneticisi vs birçok ayar ve donaným kontrolü gibi seçenekler mevcut. Bu kadar örnekle yetinmek zorundayýz ayrýca indirilecek programlar Synaptic Paket Yöneticisinde bulunabilir. Kamera, Fotoðraf makinesi, USB bellekler için ayrýca sürücü gerekmez. Mültimedya kodeklerini Synaptic Paket Yöneticisi ile indirmeniz gerekebilir. Örneðin bunlarý indirdikten sonra çalýþmazsa (Mplayer gibi) üzülmeyin bazý ufak ayarlarý yapmak için forumlara bakmanýz yeterlidir. Donatýlar-Ekran Görüntüsü Al seçeneði ile pencere açýlýr. Burada ekran görüntüsü al butonu týklanýr ve yeni bir pencere açýlýr. Solda mevcut ekranýn küçük bir görüntüsü sað üstte görüntünün dosya adý ve uzantýsý ve onun altýnda da görüntünün indirileceði yeri gösterir. Kaydet dediðinizde ekran görüntüsü kaydedilir. Bu yazýdaki görüntüler bu þekilde hazýrlanmýþtýr. yaprak bile vermedi. Denemeye gelmiyor fikirlerin. Söylediklerin birbiriyle pek tutarlý deðil, bir gün öyle söylüyorsun ertesi gün baþka. Sözlerin fiyakadan baþka bir þey deðil, biraz tutarlý ol. Buðdayýn nasýl yetiþtirileceðini Bol bol anlatýyorsun, tarlada bize yardým ettiðini bir gün görmedik. Bilgi bir þeyler yeþertmek içindir. Sen hep konuþup duruyorsun. Geçen dans hakkýnda saatlerce konuþtun, bir kere halaya kalktýðýný görmedik. Yapmadýðýn þeyler hakkýnda iddialý konuþma. “Delikanlýlýk toplumun onurudur diyorsun”. Yakýnýndaki gençler tacize çýkmýþ, kýz çocuklarýna laf atýp duruyorlar, “ben bunlarla polemiðe girmem” diyip duruyorsun. Söylediklerin lafta kalýyor. Ee bu nasýl iþ? Bizim çocuklar torbacýlarý kovalarken sen Taksim otobüs duraðýnda ne arýyorsun? Bak! Kendini yüksekte sanýp kasýlýp duruyorsun, sahte bir alçakgönüllülükle de bunu gizlemeye çalýþýyor- Bu arada Sistem Araçlarý-Beryl Manager ile pencereler üç boyutlu yapýlabilir. Aþaðýda simge halinde olan pencerelerin üzerine mausla geldiðiniz zaman küçük bir pencere karsýmýza çýkar. Bu özellik Vista’dan önce vardý ve taklit edilmiþtir. Kablosuz að baðlantýsý için network manager yüklü gelmektedir. Son olarak Linux eðitimi konusu sanýldýðýndan daha önemlidir. Linux Sistem Mühendislerinin sayýsý yok denecek kadar azdýr. Piyasalarda Linux server kullanýmý çok yaygýn olduðundan öðrenmek için caba gösteren arkadaþlarýmýzýn is bulma konusunda çok daha þanslý olacaðýný söyleyebilirim. Linux konusunda uzman olmak için mühendis olmak gerekli deðildir. Temel olarak Linux bilgisi, C programlama dili için güçlü bir hafýza, teorik olarak network(að) bilgisi ve onun pratik uygulamasý gereklidir. Bunlarin hepsi çok çalýþmak demektir. Özellikle varoþlardaki genç arkadaþlarýmýza sesleniyorum kendinize güvenin bir adim atin gerisi gelecektir. Çalýþmadan toplum tarafýndan saygýn bir kabul göremezsiniz, toplumu anlayamazsýnýz, dýþýnda kaldýðýnýz bir þey içinde çözüm üretemezsiniz. Çalýþmak, çalýþan insanlarla birlikte olmak, onlarla benzer þeyler yasamak hem emekçi insanlarýn neler yasadýðýný öðrenmek hem de emekçilerin solu tanýmasýný saðlamaktýr ki halkýn soldan uzaklaþma sebebini de ancak bu þekilde öðrenip çözüm bulacaðýz. Kaynaklar Yararlý Siteler: http://csystem.org www.fazlamesai.com http://www.acikbilgi.com/2005/12/14/ozet-linux-konsol-komutlari/ http://forum.linux-sevenler.org/ http://acik-kaynak.org.tr/ Saðlýk hizmetleri, devletin vatandaþlarýna karþý taþýdýðý sorumluluklarýn daima baþýnda gelir. Ama bu hizmetler, nüfusun kaçta kaçýný kapsar, kimleri ‘görmezden gelir’? Geliþmiþ ülkelerin hemen hepsinde, saðlýk bir vatandaþlýk hakkýna dönüþürken, dünyanýn öteki bölgeleri de bu reform “rüzgârlarýna” kapýlýyorlar. IMF ile Dünya Bankasý’nýn da desteklediði bu ‘insanî’ tutumun gerçek nedeniyse, insanlarý küresel piyasa oyununda tutmak. Elbette her yeni reform paketiyle, özel sektörün saðlýk alanýndaki iþgali geniþliyor ve devletin tek baþýna hizmet vermesinin etkin olmadýðý ileri sürülerek, maaþlý saðlýk personeli istihdamýnýn daraltýlmasý öneriliyor. Geliþmekte olan ülkeler, reformlarý kendi koþullarýna göre eðip bükerek, vaat edilen eþitlik ve hakkaniyet koþullarýný en baþta ortadan kaldýrýyorlar. Peki ya Türkiye? Nüfusun tamamýný kapsamaktan uzak “Genel Saðlýk Sigortasý” tasarýsý, primlerini ödemeyenlerin saðlýk hizmetinden mahrum býrakýlmasýný esas alýyor. Prim sistemi üzerine kurulan bir saðlýk sigortasýnýn, Türkiye gibi ekonomik istikrarsýzlýklarýn hüküm sürdüðü bir ülkede yol açabileceði felaketleri düþünmek bile korkutucu. Avrupa’nýn farklý ülkelerinden akademisyenlerin, Avrupa’daki “saðlýk hizmetleri” kavramýný ve uygulamalarýn tarihini ele aldýklarý, sorunlarýný ulusal ölçeklerde tartýþtýklarý ve reform önerilerini deðerlendirdikleri bu kitap, saðlýk hizmetinin devletin vatandaþa karþý asli görevi olduðunu ve yaratýlmaya çalýþýlan ‘müþteri-satýcý’ iliþkisinin çarpýklýðýný bir kez daha tüm açýklýðýyla gözler önüne seriyor. sun. Bu ikinci sýnýf pazarlamacýlýðý býrak, alay konusu olma. Kimsenin sana nezaketen “kral çýplak” demiyor diye öyle rüzgâr yapma. Elbisesiz vücudun da çirkin üstelik… sözler, yav bunun ana fikrini birkaç cümle ile söylesene. Bilgi çok sade bir þeydir, insanýn yürüdüðü yolu aydýnlatýr. Hey zevzek laf ebeliði ne zaman teori oldu? Latin Amerika da isyan rüzgârý esiyor. Bölük pörçük ezberlediðin hikâyeleri anlatýp duruyorsun. Latin halklarýnýn yarattýklarý yardýmlaþma dayanýþma hareketleri aðzýndan düþmüyor. Daha kimseye bir çay ýsmarladýðýn görülmedi. Hep menfaatini kovaladýn, toplumun için çalýþmak hep ikincil kaldý sende. Bu nasýl iþ... Zerzevat yetiþtirseydin daha hayýrlý olurdu. Sen kitap deðil domates fidesi okumalýsýn, emeði büyütmeyi öðrenebilmek için. Kývýlcýmlý “düþünce davranýþtan ayrýlmaz” diyor. Senin ki öyle bir ayrýlmýþ ki peygamber gelse birleþtiremez. Düþüncen tek kale maç yapýyor, davranýþýn sahilde röntgencilik… Düþüncen davranýþýný güçlendirmiyor, davranýþýnda düþünceni… Zayýflýðýn buradan geliyor. Geçen uðradýðýnda fenada konuþmadýn ama çok uzun konuþtun. Halkýn düzene sabretmesi gibi bizde sana öyle sabrettik. Çay bardaklarý yýkandý, çay demlendi, hatta bir arkadaþ saçlarýný yýkadý. Sen hala konuþuyordun. Tasvir, tasvir, süslü süslü Bak! Ciltler dolusu insan davranýþý kitabý okuduðunu söylüyorsun, kiþilik sorunlarýn çözememiþsin daha. Tatmin olamayan bir iþtahýn var. Edindiðini söylediðin bilgi ve tecrübe ne iþe yarar ki o zaman. Birkaç acemi genci etkileyeceðim diye bilgiyi paspasa çevirme. Hey çokbilmiþ! Kafandaki bir kamyon hýrdavat bilgi ile gezip duruyorsun, insanlar seni görüp, nerdeyse bilgiden okumaktan soðudu. Bazýlarý da teori yapmayý, anlaþýlamaz ve mantýksýz konuþmak sanmaya baþladý. Kötü örnek oluyorsun hey boþ boðaz. Ey hayta madem düþüncelerin bu kadar iþe yarar, niye hep gizli gizli anlatýp duruyorsun, dernekte tartýþmaktan bu kadar niye çekiniyorsun. Hadi çekiniyorsan bir kaç satýr yazýp gönderseydin. Düþünce cesurdur, Karanlýk yerlere yakýþmaz. Yok birey çaðý, mirey çaðý diyorsun; toplum ve örgüt bitti diyorsun, madem devlet, mafya çete niye parçalanmýyor bitmiyor. Hep bunlar yoksullarýn baþýna mý geliyor? Sen dik duramadýn, çözüldün diye emekçileri niye kendin gibi görüyorsun. “Kürt Ahmet” sýfýr noktasýna düþmedi, sen düþtün. Hey çokbilmiþ! Kafanda düþünce çöplüðüyle gezip duruyorsun. Bazýlarý belki iþe yarar, ancak bu enkazýn ayýklanmaya ihtiyacý var. Gövdenin üzerinde taþýdýðýn “ahþap parça”, ancak bizlerin elinde öðretici olacaktýr. Dayanýþma Eylül 2007 EÐÝTÝM Eðitim sisteminin zayýf halkasý orta öðrenim Orta boy eðitim büyük boy çeliþki Fidan Saraç OKS – ÖSS üzerine her geçen gün yeni bir tartýþma, öneri ve deðiþiklik haberi saçýlýyor ortalýða. Oysa eðitim sistemine dair müthiþ bir duraðanlýk hissi var bende. Çünkü sýnav sistemleri deðiþtiriledursun; öylesine sabit bir eðitim anlayýþý var ki býrakýn deðiþip geliþmeyi, duruyor, bulanýyor ve kokuþuyor. Maddi-Manevi Geliþim Deðil Çocuklarý Elek Gibi Eleyen Sýnavlar Öne Çýkýyor Yeni önerilere göre OKS yerine 3 ayrý seviye tespit sýnavý düþünülüyor. ÖSS’nin ise ortaöðretim (lise) yýllarýna yayýlan 4 sýnavla yer deðiþtirmesi planlanýyor. Görünen o ki öðrencilerin sýnav stresi 2 iken, son önerilerle sayý 7’ye çýkartýlmak isteniyor. Ayrýca en son 4 yýla çýkarýlan liselerde öðrenim süresinin, Anadolu liselerinin hazýrlýk sýnýfý talebi doðrultusunda birçok Anadolu lisesinde 5 yýla çýkarýlmasý da gündemde. Zaten þu anda 9 Anadolu lisesinin öðrenim süresi 5 yýl. Bu tabloya göre önümüzdeki günlerde öðrencilerin 7 hatta 8 yýlý, 7 tane önemli sýnavla kuþatýlacak gibi görünüyor. Tabi bu süreye öðrenimin ilk 5 yýlýný da eklemek yanlýþ olmaz. Öðrencilerin üniversiteye adým attýklarý güne kadar sýnav stresinin her çeþidini tadabilmelerine imkân saðlayan bu deðiþiklikler, eðitim sistemimizde artýk kangrenleþmiþ yanlýþlýklarda ise en ufak bir iyileþme sunmuyor. Sürekli deðiþen ama geliþemeyen sistem Ýki sýnav sisteminin de (OKSÖSS) aslýnda son derecede çarpýk, adaletsizliði týrmandýran ve eðitimi ticarileþtiren niteliði toplumdaki hemen herkesin görebileceði netlikte ortada duruyor. Bu gerçeklik karþýsýnda ilgili bakanlýðýn sakince yerinde oturmasý mümkün deðil. Ama bu ayný zaman bir çözüm üretmeye çalýþýldýðý anlamýna da gelmiyor. Çünkü bunun yerine milli eðitim bakanlýðý, sistemle habire oynayýp, ‘bu sefer güzel olacak, deneyip görelim’ beklentisiyle; asýl deðiþimi zorlayacak olan veliler ve öðrencileri adeta sersemleþtiriyor. Artýk eðitim sisteminin son halini sýradan bir velinin takip edebilmesi nerdeyse imkânsýz. Öðrenciler ise bu karmaþa girdabýnda savrulup duruyor. Ortaöðretimdeki sorunlarý sýnav tartýþmalarýna kitleyen bu karmaþanýn ötesine baktýðýmýzda ise her yanýyla çürümüþ bir sistemin; öðrencileri, öðretmenleri ve velileri dayanma sýnýrýnýn eþiðine getirdiðini görüyoruz. Öðretmenler çalýþma koþullarýnýn zorluklarýna, maaþlarýnýn azlýðýna, ideallerinin yitip gitmesine dair bir yýðýn haksýzlýða karþý ses çýkaralým derken þimdi de bu koþullara bile ulaþmalarýna engel olan atamalar ve sözleþmeler cenderesine girdiler. Öðretmenlik statüsü hýzla flulaþýyor. Sözleþmeli, ücretli derken artýk en çok da iþsiz diye anýlýyor öðretmenler. Bu koþullar altýnda, sýnýf kapýsýndan içeri girmeyi baþarabilmiþ öðretmenler, enteresan müfredat, bir yýðýn sorun yaþayan öðrenciler, býkmýþ veliler, öðrenciye güven kazandýrmak adýna(!) özel güvenlikli kameralý okullar yani kýsacasý çürümüþ bir sistem karþýsýnda dayanmaya çalýþýyorlar. Veliler ise her yeni öðretim yýlýna eðitim masraflarýyla belleri biraz daha bükülmüþ olarak giriyorlar. Üstelik bu kadar fedakârlýk sonunda çocuklarýna bir gelecek garantisi vermekten de çok uzaklar. Liselerde her sene gittikçe artan þiddet olaylarý ve adli vakalar ise velilerin sýkýntýlarýný, kaygýlarýný daha da katlýyor. Bir yandan da çocuklarýyla beraber onlar da sýnav maratonuna giriyorlar. Dershane masraflarýndan tutunda, ‘aman bir sorun çýkarmayalým, sessiz olalým çocuk sýnava hazýrlansýn’ diye katlanýlan bin zahmete kadar çocuklarýnýn her adýmýnda onlarda terliyor aslýnda resmen çile dolduruyorlar. Öðrencinin sesi yok Böyle bir ortamda geçen sene, 2006-2007 eðitim öðretim yýlýnda, ortaöðretime 959 bin 570 öðrenci yeni kayýt yaptýrdý. Geçen sene ortaöðretimde yeni katýlanlarla beraber öðrenimlerini sürdüren öðrenci sayýsý 3 milyon 32 bin 821’e ulaþtý. Yani gelecekleri hakkýnda bir yýðýn sýnav enflasyonu üretenleri, bu sene yapýlan kayýtlarla beraber sayýlarý tahminen 3 milyon 950 bini bulan lise öðrencisi, izlemekte. Bu karmaþa yýðýnýnda onlarýn hayatlarýna dair bir talepte bulunmalarý ya da onlara fikirlerinin sorulmasý ise gerçek dýþý. Çünkü bu kadar büyük bir rakamý temsil etse de öðrenciler güçlü bir temsiliyet yaratabilmiþ deðiller. Karný tostla, beyni testle doldurulmuþ kuþak Gerçek þu ki eleme sýnavý sayýsý 3 olmuþ 5 olmuþ fark etmeden onlar için deðiþen tek þey sýnav streslerinin boyutu olacak. Bir yandan okullar arasýndaki eðitim seviyesi her geçen gün daha da artarken öte yandan bu uçurumun dibinde hýzla dershaneler türemekte. Böylece eðitim ticarileþtikçe eþitlik yerini çürümeye terk ediyor. Adaletsiz bir sistemde gelecek ufku elinden alýnan liseliler ise örgütsüzlüðün de olmadýðý yerde çürümeyi yaþýyor. Çeteler, kötü alýþkanlýklar, çarpýklaþmýþ yaþam tarzý, sistemin çürüyen yerlerinden gençlerin hayatlarýna sýzýyor. Üniversiteye girmeye kararlý liseliler ise Eðitim-Sen Genel Baþkanýnýn dediði gibi “karný tostla, beyni testle doldurulmuþ, psikolojisi bozulmuþ” bir kuþak haline geliyor. Üniversiteye girmek için ödenen bütün bedeller yetmezmiþ gibi bu gençler bir de sosyal hayatla baðlarýný koparmak zorunda kalýyorlar. Okul - ev - dershane üçgeninde hayatlarý daralan gençlerin çilesinin üzerinde dershane sektörünün maliyeti 9,2 milyar dolara ulaþýyor. Devletin; ihtiyaç sahibi bir yýðýn liseliden sadece birkaçýna sunduðu burs imkâný ise 2007 yýlýnda 43 YTL den 55 YTL’ ye ‘yükseliyor’. Aylýk öðrenci akbilinin 50 YTL olduðunu da düþünürsek bu durumda lise öðrencisinin karnýnýn tostla bile buluþmasý zor görünüyor. Üniversite stresi hem öðrenciye hem ailesine çile, Para yutan dershaneler ve özel okullar zaten zenginleri sýnavda avantajlý yapýyor Üniversite sayýsýný istihdam olanaklarýna baðlayan, lisedeki eðitimi elemeye deðil üretmeye ve yaratýcý insan etkinliðine göre düzenleyen bir plan yapma gibi herhangi bir çözüm düþünmeyen ilgili bakanlýklar ise bu tabloyu sessizlikle örtmeye çalýþýyor. Bu sessizlik; öðretmenlerin, velilerin ve en önemlisi öðrencilerin sessizliði olduðu sürece de liselere dair oluþan Deniz Toprak bir tarih öðretmeni. Devletin kadrolu atama yapmamasý sonucu dershanelerde çalýþmak zorunda. Harçlýðýný çýkarmak için günlük 20 YTL’ ye özel bir dershanenin broþürlerini daðýtýyor. O esnada rakip dershanenin sahibi Deniz öðretmeni arabasýyla eziyor. Hastaneye kaldýrýlan Deniz öð- retmen 5 saatte kaldýrýldýðý hastanede bekletiliyor. Ve aracýn çarpmasý sonucu aðýr yaralanan Deniz öðretmenin bacaðý aldýðý yaralarýn aðýrlýðý ve geç müdahale edilmesi nedeniyle kesiliyor. Bu kadarla da kalmýyor. Toprak’ýn yakýnlarý, hastane bahçesinde ülkü ocaklarý reisi ve üyesi olduðu söylenen kiþiler tarafýndan silahla tehdit ediliyor. Nezarethanede gözaltýnda tutulmasý gereken kiþiler, komiserin odasýnda çay içerken ifadesi alýnmak için karakola gelen Toprak’ýn yakýnlarý ise nezarethanede bekletiliyor. Bütün bu olanlardan sonra tekrar düþünmeye çalýþýyorum. Devletin özelleþtirme politikalarý yüzünden her geçen gün sayýsý artan dershaneler arasýndaki bu rant savaþýnda Deniz öðretmenin yeri nedir diye? Görüyoruz ki, devletin eðitim alanýnda uyguladýðý, özelleþtirme çabalarýnýn son kurbaný 27 yaþýnda bir öðretmen adayý oldu. Her geçen gün öðrenciyi özel dershanelere ve özel eðitim kurumlarýna baðýmlý hale getiren eðitim sistemi, atanamayan öðretmen adaylarýný da köle gibi çalýþtýrarak onlarýn bu zor durumlarýn- dan faydalanýp kendilerine kar saðlayan dershanelerin sayýsýnýn çoðalmasýna neden oluyor. Bu dershanelerde yaþanan rant kavgasý bir öðretmen adayýnýn bacaðýný kaybetmesine neden oluyor. Daha geçen sene iki öðretmenin atanamadýðý için girdikleri ruhsal bunalým sonucu intihar ettiklerini unutmadýk. Atanamadým demek utanç verici hale geliyor bu koþullarda. Atanamayan öðretmenler aile ile birlikte bir de toplumun baskýsý altýnda beceriksiz öðretmen muamelesi görüyorlar. 180 bin öðretmen açýðýna raðmen 20 bin atama yapan milli eðitim bakanlýðýný sorunun asýl muhatabý olarak görmek gerekiyor. Hem kadrolu atamalarýn yapýlmamasý hem de rekabet koþullarýnýn bunca yaygýnlaþtýrýlmasý ile birlikte dershanelerde köle gibi çalýþmak zorunda kalan öðretmenlerin artýk can güvencelerinin de olmadýðýný görüyoruz. Dershanelerin bu piyasa koþullarýnda yaptýklarý savaþlarda daha çok bu olaylarla Gen-Che Bakýþ Yılmaz Budak Pies Bir tiyatro sahnesinde perdeler açýlýr, oyuncu görünür ve oyun baþlar. Rolünü baþtan sona kadar ezberlemiþsin, nerde nasýl davranacaðýný defalarca çalýþmýþ, sahnenin her karýþýnda pozisyonunu biliyorsun. Ve birden müzik giriyor ve senin sahnen artýk! tek ilgi, haber bültenlerindeki heyecanlý kavga görüntüleri, internet alanýndaki dehþet verici liseli sohbetleri ve mankenlerin boy gösterdiði saçma sapan hatta sakýncalý lise dizileri boyutunda kalýyor. Oysa liselilere yönelen bu tutarsýz ilginin yanýnda toplum onlarý henüz kendi kararlarýný verme yetisinde bile görmezken onlara sistemin en büyük çeliþkilerini yüklüyor. Bugün liseliler, yoksulluðun evlere yansýdýðý yerde; evin kendini kurtaramamýþ daha öðrenci statüsündeki çocuklarý olarak, en çok etkilenen aile bireyleri oluyorlar. Ýþsizliðin yaygýnlaþtýðý yerde; gelecek ufuklarýný yitirirken, çocuklukla yetiþkinlik sýnýrýnda durmaktan ötürü en hýzlý çürüyen, en savunmasýz kalan bireyler oluyorlar. Bu duruma karþý eðitim sisteminin maalesef tek refleksi, sorumlularýn çözüm üretme zahmetinden kurtulup, beyinlerini yormadan görev yapma rahatlýðýyla ürettikleri katý bir disiplin anlayýþý ve ceza sistemi olarak kendini gösteriyor. Bu yüzden lise öðrencilerinin bilinçlenmesi, haklarýna, eðitim hayatlarýna kýsacasý geleceklerine sahip çýkmalarý tek çýkýþ yolu olabilir. Bu ayný zamanda toplumun da geleceðine sahip çýkmak demektir. Velilerin ve öðretmenlerin de bu konuda öðrencilerle birlikte hareket etmeleri ve bir an önce ortaöðretimde seslerini yükseltmeleri en önemli ihtiyaç. Böylesi bir adým en baþta eðitim sisteminin her yeni gün bir sürprize deðil tutarlý bir ilerleme projesine sahip olmasýný saðlayabilir. Sýnav sayýlarý, dershane sayýlarý ve fiyatlarý, okullar arasýndaki eþitsizlik, okullardaki ticarileþme ve iþsiz öðretmen sayýsý arttýkça toplum olarak bizim cefalarýmýzýn da arttýðýný unutmamak gerekir. Bu artýþlarýn karþýsýnda ise ancak örgütlü duran öðrencilerin, öðretmenlerin ve velilerin artan sayýsý durabilir. Deniz öðretmen ve düþündürdükleri… Geçen günlerde bir tarih öðretmeninin baþýna gelenleri okuduk hep birlikte. Elbetteki merak ettiðimiz þeyler oldu. Bir tarih öðretmeninin elinde ilanlarla sokaklarda ne iþi vardý. Sýnýfta öðrencileriyle birlikte olmasý gereken bir öðretmen nasýl oluyor da çalýþtýðý dershanenin getir- götür iþlerini yapmak zorunda kalýyordu. Anlamaya çalýþalým. 11 karþýmýza çýkmasý ve öðretmenlerin de bu savaþlarda zarar görmesi olasý gibi görünüyor önümüzdeki günlerde. Bundan ötürü öfkemizi ve mücadelemizi doðru yere kanalize etmek gerekiyor. Bu anlamda milli eðitim bakanlýðýnýn eðitim politikalarýný ve öðretmen atamasý yapmamasýnýn sebeplerini de bu özelleþtirme politikalarý çerçevesinde tekrar düþünmek gerekiyor. Sen zengin bir adamýn oðlunu oynuyorsun. Altýnda arabalarýn, emrinde aþçýn, hizmetlilerin, geri kalanlarda sana uþak olmuþ. Baban bu serveti diþinden týrnaðýndan artýrýp, simit satarak elde ettiði paralarý deðerlendirerek biriktirmiþ ve bu servete eriþmiþ ( ben de senaristin yalancýsýyým). Babanýn yaptýrdýðý fabrikalar ülkelere sýðmaz olmuþ, baþka ülkelere de fabrikalar yaptýrmýþ (neden acaba?). Sahne kararýr, aradan on beþ saniye geçer, ýþýklar birden yanmaz, hafiften biraz puslu bir þekilde yanar. Fabrikanýn içini anlatan bir dekorasyon ve bir de iþçiler var. Ýþçilerin yüzlerinde makine yaðý lekesi harýl harýl çalýþmaktalar. Baban bürosunda orta þekerli bir kahve yaptýrmýþ TV karþýsýnda keyifle içmekte. Makinelerin sesiyle kahve höpürtüsü birbirine karýþmakta. Sahnedeki oyuncular birden donuyor! Hiçbiri kýmýldamýyor, sahnede sadece iki ses var; makine sesi ve kahve höpürtüsü. Sesler uðultu haline dönüþüyor, kulaklarý týrmalarcasýna. Ýþçilerden esmer ve uzun boylu olan sahnenin ön tarafýna yaklaþarak seyircilere karþý konuþmaya baþlýyor. “Sesleri duyuyorsun deðil mi, bu sesler sömürünün görselliðinin yanýna eklenen bir fon müziði gibidir. Hiçbir iþçi nota bilmeden vurur çekici demire, buna biz ‘Kara Düzen’ deriz.” Ýþçi sol yumruðunu havaya kaldýrarak ‘Avusturya Ýçi Marþýný’ söyler. “Hayat denilen kavgaya girdik Çelik adýmlarla yürüyoruz Biz bu karanlýk yolun sonunda Doðacak güneþi görüyoruz...!” Biz üretiyoruz biz yönetelim Aðustos 2007 tarihli dayanýþma aylýk gazetenizde yazmýþ olduðunuz arka sayfaya istinaden yazýyorum. “40 bin iþçi 70 fabrika yönetiyor” isimli yazý vardý. Biz iþçiler bu ülkedeki kamu kuruluþlarýný yönetiyoruz çünkü KPSS (Kamu Personeli Seçme Sýnavý) kapsamýnda gelen iþçilerin hiç bir mesleki bilgileri olmadýðýndan dolayý, biz teknik iþçiler olmasa kamu kuruluþlarý batma noktasýna geleceklerdir. Bu sýnavlar sadece meslek lisesi mezunlarýný kapsamakta bir ama mesleki eðitim düzeyi hiç olmayan elemanlar bu sýnavla iþe yerleþtirilmekteler. Bu anlamda gelenlerin hiç bir mesleki eðitimi olmadýðý için 30 kiþilik bir birimde mesleki bilgisi olan 5 kiþi bulunmaktadýr ve kamu kuruluþlarýnýn özelleþtirilmesinin temelini atmakta olan yine bu sistemdir. Bilinçli bir þekilde kamu kuruluþlarýný zarar ettirerek özelleþtirmeye zemin hazýrlamakta sonra kendi yandaþlarýna peþkeþ çekmektedirler. Türkiye’de siyasal sendikalist bir hareket olmadýðýndan ve kar eden kamu kuruluþlarýný yok edip kendi yandaþlarýna peþkeþ çekmek istediklerinden dolayýdýr ki biz iþçiler kamu kuruluþlarýna ve kitlere sahip çýkmadýkça kamu kuruluþlarý elimizden alýnarak sermayeye peþkeþ çekilecektir. Kamuculuk devrimcilerin anlayýþýdýr. Kamu mallarýna biz devrimciler sahip çýkmadýkça yoksullar iyice yoksullaþacak, para babalarý biraz daha sermayelerine sermaye katacaktýr. Saygýlarýmla kamu iþçisi Öðretmenler dershaneyi kýnadý 8 eylül günü çalýþtýðý dershanenin broþürlerini daðýtýrken Ümit dershanesi (rakip dershane) sahibinin aracýyla çarpmasý sonucu bacaðýný kaybeden Deniz Toprak’ý meslektaþlarý yalnýz býrakmadý. 16 Eylül günü Maðdur Öðretmenler ve Eðitim Emekçileri Derneði (MEDER) üyeleri Avcýlar Ümit dershanesi önünde bir basýn açýklamasý düzenledi. MEDER’in yaptýðý açýklamada “atanamayan öðretmen adaylarýný da köle gibi çalýþtýrarak onlarýn bu zor durumlarýndan faydalanýp kendilerine kar saðlayan dershanelerin sayýsýnýn çoðalmasýna neden olmuþtur. Yaþanan rant kavgasýnýn genç öðretmen adayý Deniz Toprak’ýn bacaðýný kaybetmesine neden oldu. “Ümit Kalko’nun kullandýðý aracýn çarpmasý nedeniyle aðýr yaralanan öðretmen arkadaþýmýz Deniz Toprak, götürüldüðü hastanede 5 saat bekletildi ve aldýðý yaralarýn aðýrlýðý ve geç müdahale edilmesi nedeniyle öðretmen arkadaþýmýzýn bacaðý kesildi” açýklamasýnda bulundu. Eylemde “Deniz öðretmen yalnýz deðildir, tüccar deðil öðretmeniz, kadrolu atama istiyoruz!” Sloganlarý atýldý. Basýn açýklamasýnýn okunmasýnýn ardýndan eylem sonlandýrýldý. Dayanýþma Haber Servisi cmyk DAYANIÞMA - Aylýk Halk Gazetesi Uyanýþ Kültür Sanat Ýletiþim Tanýtým Film Yayýncýlýk ve Organizasyon Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Limited Þirketi Sorumlu Yazýiþleri Müdürü: Özlem Deniz Coþkun, Adres: Keçihatun Mah. Cerrahpaþa Cad. Endican Ýþ Merkezi No:14/32 Aksaray/Ýstanbul Ýrtibat Tel / Fax: 0212 584 31 05 E-posta: [email protected] Baský: Ser Matbaacýlýk - Merkezefendi Mah. Fazýlpaþa Cad. 4. Zer San. Sit. No:16/26 Ýstanbul Tel: 0212 565 17 74 Venezuella Anayasasý örnek olmalý Demokratik ve adil bir anayasa örneði Venezuella’da 1999’da Chavez yönetimi tarafýndan yapýlan ve halkýn onayladýðý halkçý anayasa, ifade ve örgütlenme özgürlüðü yanýnda adalet, eþitlik ve toplumsal katýlýmýn en ileri örneklerini veriyor. Halkýn seçilenleri geri çaðýrma Anayasanýn önemli maddeleri þöyle; Devlet Ýþ Bulmak Zorundadýr 87. maddeye göre; herkesin çalýþma hakký ve yükümlülüðü vardýr. Devlet, herkesin üretim sürecine girmesi, onurlu bir yaþam sürmesi için gerekli önlemleri alýr ve aldýðý önlemlerin uygulanmasýný garanti eder. Ýþ sahalarý yaratmak devletin görevidir. Kanunlar iþçilerin çalýþma haklarýnýn yerine getirilmesi için gerekli önlemleri alýr. Çalýþma özgürlüðü, yasanýn koyduðu diðer sýnýrlamalara tabi tutulamaz. Ev Kadýnlarý Ücretli ve Sigortalý Kabul Edilmelidir Venezüella Cumhurbaþkaný Hugo Chávez en yoksulundan baþlayarak yarým milyon kadýnýn evlerinde yaptýklarý iþ için ücretlendirileceðini açýkladý. Ve Mayýs itibari ile bu uygulanmaya baþlandý. Madde 88 þöyle diyor: hakkýndan, ev kadýnlarýnýn çalýþan kabul edilmesine kadar sosyalist ilkelerin önemli örnekleri anayasaya girmiþ durumda. Cumhuriyetin anayasasý bu yýl içinde tekrar yenileyecek ve daha da geliþtirilecek. özgürce geliþtirmesi için, kaderlerini belirlemesi, insan haklarýndan yararlanmasý ve mutluluðu aramak konusunda eþit fýrsatlar bulmasýný saðlayarak yapar” Türkiye gibi pek çok ülkede “adalet devleti” vurgusu anayasalarda yer almaz. Bilgilenme Hakký Venezuela Anayasasý’ndaki bilgilenme hakký maddesi 58. maddedir. Herkesin zamanýnda doðru ve tarafsýz bilgi edinme hakkýný sonsürsüz olarak elde etme hakký vardýr demektedir. Yerli Halklarýn Durumu: Çok Dil Anayasa Güvencesinde Venezuella’da 1999’da yapýlan halkçý anayasaya göre, Venezuella tarihinde ilk kez devlet yerli topluluklarýnýn dillerini, özerk bölge haklarýný ve kültürlerini garanti altýna alýr ve destekler, bu konuda yardýmcý olur. “…Devlet ev içindeki iþi katma deðer yaratan ve toplumsal refah ve zenginlik üreten ekonomik bir faaliyet olarak tanýr. Ev kadýnlarýna ayný zamanda sigorta hakký da verilir.” Kadýnlara Yönelik Ayrýmcýlýða Karþý Sözleþme(CEDAW) Venezuella Anayasasýna bütünüyle uyarlanmýþtýr. Anayasa bilinçli bilinçsiz her çeþit ayrýmcýlýk ve ayrýmcýlýða neden olan durum karþýsýnda aktif önlemlerin alýnmasýný gerektirecek biçimde yazýlmýþtýr. Örneðin üniversitelerde kadýnlarýn sayýsýnýn azlýðý sorununa karþý aktif önlemlerin alýnmasýný gerekli kýlar. Anayasa dil olarak da hem kadýn hem erkeklere seslenecek þekilde tekrar yazýlmýþtýr. Saðlýk Yaþam Hakkýnýn Parçasýdýr “Saðlýk hakkýn yaþama hakkýnýn bir parçasý olarak devletin sorumluluðu ve garantisi altýndadýr” Demokratik-Sosyal Hukuk ve Adalet Devleti 2.madde ise þöyledir.“Venezuella sosyal ve demokratik bir hukuk ve adalet devletidir. Devlet Venezuella’lýlarýn refahýný, sosyal ve ruhsal geliþim için gerekli koþullarý saðlayarak ilerletir. Bunu tüm insanlarýn kiþiliklerini Ekonomik Demokrasi ve Sosyal Haklar “Devlet ekonomik demokrasiyi yani kooperatifler gibi herkese ait iþletmeleri geliþtirmekle görevlidir.” “devlet tarým ve sanayi ile birlikte balýkçýlýk, kooperatifler, turizm, el sanatlarý, gibi diðer küçük dallar da dahil olmak üzere tüm ekonomiyi geliþtirmekle yükümlüdür“ “Her iþçinin ailesi ile birlikte temel maddi sosyal ve entelektüel ihtiyaçlarýný karþýlayarak onurlu bir hayat süreceði yeterli gelir hakký vardýr.” Bu maddeler, devletin uygulayamayacaðý kadar aðýr olmakla eleþtirilmiþlerdir. Ancak anayasadaki bu maddeler bu isteklerin gerçekleþmesiyle ilgili programý göstermek açýsýndan zorunlu görülmüþtür. Ekolojik Haklar Çevre, biyolojik çeþitlilik, genetik kaynaklar, ekolojik süreçler ve ulusal parklarýn korunmasý kesin olarak ifade edilmiþtir. Çevresel zarar verebilecek her faaliyet için çevresel ve sosyo-kültürel etki raporu hazýrlanma zorunluluðu bizzat anayasada ifade edilmektedir ve bu dünyadaki anayasalarda daha önce yer almayan bir maddedir. Üç Deðil Beþ Güç: Yasama, Yürütme, Yargý, Yurttaþ ve Halk Gücü, Seçmen Gücü Çok-dilli eðitim anayasal güvence altýndadýr, nüfusun %1.4’ünü oluþturan yerlilerin toplam 130 vekil bulunan parlementoda en az 3 milletvekilleiði garanti edilmiþtir. Her türlü doðal kaynaklarýn kullanýmýnýn bölgelere zarar vermemesi ve olumsuz etkilememesi anayasal garanti altýndadýr. Yerli halklarýn zenginliklerinin patentlenip kullanýlmasýna karþý, halklarýn haklarý garanti altýndadýr. Halkýn Referandum ile Kararlarý Oylama ve Seçileni Geri Çaðýrma Hakký Meclis ve devlet baþkanýnýn yanýsýra halk da %10 ila %20 arasýnda bir seçmen çoðunluðunun dilekçeleri ile referandum isteyebilir. Görev süresinin yarýsýný doldurmuþ olan her seçilmiþ kiþi (devlet baþkaný, belediye baþkaný, bölge valisi, milletvekili) yeterli seçmen dilekçesi ile uygulamaya konulan referandumda geri çaðýrýlabilir. Geri çaðýrma dýþýnda, önemli ulusal kararlar ve ulusal baðýmsýzlýkla ilgili her yasayý halk referanduma götürebilir. Ayrýca mevcut yasalarý kaldýrmak için referandum isteyip kaldýrabilir. Ülkenin uluslar arasý bir para birliðine kabul edilmesinden petrol yasasýna, saðlýk yasasýna her uygulama referanduma götürülebilir. Venezuella anayasasýnda yasama, yürütme (hükümet etme) ve yargý dýþýnda Yurttaþ ve Halk Gücü ile Seçmen Gücü olarak 5 güç tanýmlanmýþtýr. Yurttaþ gücü diðer 4 gücün anayasal olarak belirlenen görevlerini yapýp yapmadýklarýyla ilgili “ombudsman” olarak yer alýr. Bu güç kendi içinde 3 e ayrýlýr. Halkýn haklarýný savunma, baþ savcýlýk ve genel denetmenlik.. Bu güçlerin toplamý “ devletin tüm yönetimini izleme, iyi yönetim ve genel ahlaki deðerlere uygunluk konusunda denetleme, kamu görevlerinin ve finansal her uygulamanýn uygulanmasýnýn etik denetimini gerçekleþtirme” gücüdür. Halkýn haklarýný savunma devlete karþý vatandaþlarýn haklarýný ve devletin insan haklarýna olan uyumunu denetler. Seçim Gücü ise hem genel ve yerel seçimleri düzenler ve denetler hem de toplumdaki her organizasyonun(sendika, dernek,parti), o kurumun isteði doðrultusunda iç seçim süreçlerini ve iþleyiþini denetler. Baþkanlýk Baþkanlýk süresinin anaysada 5 yýldan 6 yýla uzatýlmasý, 2. kez baþkanlýk yapýlabilmesi maddeleri 1999 tarihli Venezuella anayasasýnýn en çok eleþtirilen maddeleri olarak ortaya çýktý. Chavez yönetimi ise ülkenin yeniden yapýlanmasý için ikinci kez baþkan seçilebilmenin gerekliliðini öne sürmüþtü. 2007’de anayasa’da yapýlan düzenleme ile baþkanýn 2 kezden daha fazla aday olabilmesi anayasaya konmaya çalýþýlýyor. Muhalefet bu tasarýlara karþý tepkili. 1999 anayasasýnda baþkanlýðýn arttýrýlan yetkileri de ciddi eleþtiri alýyor. Anayasa savunucularý ise halkýn referandum ve geri çaðýrma haklarýna, yasalarý deðiþtirme haklarýna vurgu yaparak güçlenen baþkanlýk makamýnýn bu gücünün dengelendiðini ifade ediyorlar. Sivil Ýtaatsizlik ve Darbelere Direnme Hakký Anayasa’ya göre “Venezuela halkýnýn anayasayý yeniden tesis etme sorumluluðu vardýr… bu çerçevede deðer, ilke ve demokratik garantilerle çeliþen ya da insan haklarýna aykýrý herhangi bir rejim, yasa ya da otoriteyi reddeder.” Ancak bu sivil itaatsizlik maddesi 2002’de burjuvalarýn yaptýðý ama sonuca ulaþmayan darbe sonrasýnda ”seçenekleri” kalmayan iþverenler tarafýndan petrol endüstrisini felç eden grevlere gerekçe olarak kullanýlmaya çalýþýlmýþtýr. Kullanýlmayan Topraklarýn Topraksýz Köylülerce Alýnabilmesi Anayasa kullanýlmayan topraklarýn topraksýz köylü kooperatiflerince alýnabilmesinin önüne engel getirmiyor. Bu anlamda çýkarýlan bir yasa ile topraksýz köylülerin önemli kýsmý topr a k l a n d ý r ý l ý y o r. Toprak sahiplerinin karþý koymasý sonucu 80’e yakýn köylü toprak sahiplerince öldürülmüþ durumda. Ordu köylülere bu konuda yardýmcý oluyor. Sonuç olarak 1999 Venezuella Anayasasý tartýþmasýz dünyanýn en iyi anayasalarýndan biri ve toplumsal mülkiyet vb. sosyalist ilkeler çerçevesinde daha da geliþtirilmeye çalýþýlýyor. Ezilenlerin, emekçilerin, kadýnlarýn, yerlilerin haklarýný ve ekonomik demokrasiyi açýkça savunuyor. Ancak anayasalarda yazanlarýn yanýnda bunlarýn uygulanabilmesinin imkanlarýnýn olmamasý ve uygulanmamasýnýn bir kural haline gelmesi durumlarý eski sosyalist ülkelerde ve günümüzdeki pek çok neo-liberal rejimde görülüyor. Chavez yönetimi anayasayý devlet eliyle 5x10 cm büyüklüðünde hatta daha küçük boylarda bastýrýp herkese ulaþtýrýyor, maddeleri bisküvi kutularýndan poþetlerin üzerine kadar bastýrýyor. Gösterilerde insanlarýn ellerinde anayasayý sallýyorlar. Çalýþma gruplarýnda anayasa okunuyor. Yönetimin eski bakanlarýndan Rolan Denis anayasanýn önemini þöyle ifade ediyor“Güçlü bir toplumsal örgütlenmenin olmadýðý durumda sadece Chavez’in etkisi ve liderliði bu daðýnýklýðý toplamak ve halký mobilize etmek için yeterli deðil. Anayasa bir boþluðu dolduruyor ve politik bir program olarak iþlev görüyor. Þu anda Mao’nun Kýrmýzý Kitabý gibi iþlev görüyor. Taban hareketinin talep ve hedeflerini dile getiriyor.” Tanýnmýþ akademisyen Lebowitz’e göre anayasa 21.yy sosyalizmine yönelik önemli vurgular yapýyor. “Aslýnda ben, sosyalistlerce 20. yüzyýldan çok dersler çýkartýldýðýný ve bunlarýn Bolivarcý Anayasa’ya [ Venezuela Anayasasý] konduðunu düþünüyorum. Madde 299’daki “insanýn tam geliþiminin saðlanmasý” vurgusu, Madde 20’de “ herkesin kendi kiþiliðini özgürce geliþtirebilme hakký vardýr” ifadesi, madde 102’de “ her insanýn yaratýcý potansiyelini geliþtirmesi ve kendi kiþiselliðini demokratik bir toplumda tam olarak ifade edebilmesi ve uygulayabilmesi”, madde 62’de halk katýlýmýnýn “insanlarýn kendi kiþisel ve kollektif geliþimlerini saðlayabilmek için gerekli yöntem” olarak ifade edilmesi, tüm toplumsal düzeylerde demokratik planlama ve katýlýmcý bütçe yaklaþýmýnýn tanýnmasý, madde 70’te “karþýlýklý iþbirliði ve dayanýþma deðerleri ile yoðrulmuþ birliktelik modelleri” örnekleri olarak “her çeþit öz-yönetim, birlikte-yönetim ve kooperatif” biçimlerinden bahsedilmesi ve son olarak madde 135’te “dayanýþma, sosyal sorumluluk ve insani yardým, kendi yetenekleri ölçüsünde herkesin sorumluluðudur” anlayýþýnýn bir yükümlülük sayýlmasý ifadelerinin bir arada 21.yy daki bir sosyalizmin baþlýca esaslarýnýn ideal biçimleri olduðunu düþünüyorum.”