merhaba - İbrahim Çeçen Vakfı

Transkript

merhaba - İbrahim Çeçen Vakfı
İ B R A H İ M Ç E Ç E N VA K F I D E R G İ S İ
B
A
K
I
Yayın Sahibi
İbrahim Çeçen Vakfı adına
Ayşe Günseli Çeçen
Ş
MERHABA,
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Aslı Türkan Çeçen
2015’te, Vakfımızın 10. yılını geride bırakıp 11. yılımıza daha güçlü
girerken, 725 bursiyer okutmanın haklı gururunu yaşıyoruz.
Yayın Koordinatörü
Dr. Meral Dinçer
Gönüllülüğü bireyin maddi bir karşılık veya çıkar beklemeksizin,
toplum yararına bir hedef için, diğer bireylere kendi isteği ile
yaptığı faaliyetler olarak görüyoruz. Yani gönüllülük, bireysel
varlığımızı çözüm bulmak için kullanmaktır, karşılık beklemeden
yapmaktır, iç huzurdur, hep ben değil bizi de düşünmektir, hem
mutlu etmek, hem de mutlu ettiğinden mutlu olmaktır, zorla
değil isteyerek yapmaktır, hem paylaşmak hem de paylaşmayı
öğretebilmektir.
Yayın Danışmanları
Aysel Çeçen Başbuğ
Ruhi Yamaner
Zeynep Çeçen
Koordinatör Yardımcıları
Ayça Jones
Neslihan Arslan
Dergi Tasarımı
Ersin Deniz Durum
Yayın İdare Yeri
Kızılırmak Sokak No:31 Kocatepe
Kızılay / ANKARA
Tel.(0312) 417 82 64
Fax.(0312) 417 82 96
www.icvakfi.org.tr
Baskıya Hazırlık
MB Tanıtım Danışmanlık, www.mbtanitim.com
Baskı
İlkay Ofset - Ankara
Yayın Türü
Yaygın Süreli Yayın
Dergideki reklamların sorumluluğu firmalara, yazıların
sorumluluğu yazanlarına aittir. Bu yayının bir bölümü ya
da tamamı yapımcısının izni olmaksızın çoğaltılmaz ve
tekrar yayınlanamaz.
Kapak: Ağrı İbrahim Çeçen İlkokulu
Sayı 08 2014
Birileri için küçük şeyler, başkaları için hayata açılan yeni kapılar
olabiliyor. Sadece bir kişinin hayatına her ne şekilde olursa olsun
ihtiyacı olduğunda dokunabilmek bile çok önemli. Ona yalnız
olmadığını hissettirmek, ona ışık olmak, yani umut olmak...
Bugüne kadar 10 binden fazla bursiyer mezun etmiş bir
Vakıf olarak, Mezun Gönüllülerimizle çok daha faydalı ve
etkin faaliyetler yapacağımıza inanıyoruz. Ayrıca IC Grubu
çalışanlarından oluşan IC Gönüllülerimizle bu gücü birleştirerek
büyüteceğiz.
IC Vakfı 2015’te de Türkiye’nin dört bir yanındaki gençlere umut
olmaya devam edecek.
Dr. Meral DİNÇER
İbrahim Çeçen Vakfı Müdürü
İ Ç İ N D E K İ L ER
04
16
Öğrenciler Kaynaşma Yemeğinde Bir
Araya Geldi
28
17
Ağrı İbrahim Çeçen
Üniversitesi’nde
İbrahim Çeçen Anıtı
Anadolu Vakfı
32
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
5. Akademik Gelişim Semineri
08
18
Vakfımızın Desteklediği
Yeni Kitaplar Yayınlandı
19
IC Enerji İK’dan Sorumlu Genel Müdür
Yardımcısı İlkşen Çetintaş ile Söyleşi
Tredaş Genel Müdürü Hikmet Sezer
ile Söyleşi
11
Atatürk ve Cumhuriyet Konulu Resim
Sergisi IC Santai Hotel’de Sergilendi
12
AİÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Fahri
Bayıroğlu’nun Vedası
22
Tarihe Yön Veren İsimler Çeşmelerde
Yaşıyor
16
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
Tayland’da
2
24
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
Akademik Açılış
35
Birincilikle Mezun Olan Bursiyerlerimize
Ödül
36
IC’den Haberler
40
Burundi’den Ağrı’ya
Trepaş’tan“Bir Çift Mutluluk” Projesi“Bir
Çift Ayakkabıdan Mutlu Yüzlere”
IC Vakfı Müdürü Polonya Walbrzych’da
44
53
GYODER Etkinliğindeki Vakıf Standımız
54
Mezunlarımızla Bülteni Yayınlandı
65
Engelli Öğrenciler İçin Özel Alt Sınıf
66
Kaynaştırma Eğitiminde Özel Alt Sınıflar
68
IC Vakfı Sosyal Medyada
46
YOURVID YES DIGITAL
47
Ağrı Kalkınma Derneği
48
Kampüs Planı
56
Mezunlardan
70
60
Ülkemizde Sosyal Politikalar ve
Uygulama Alanı
51
Ağrı Suvar Köyü Örnek Okul Projesi
52
Eliz Esra Şimşek’in Yazıları
Harvard Business Review’da
62
72
Çağın Vazgeçilmezi İnternet
64
Tenis ve Gençlik
IC Vakfı Olarak
Ağrı İbrahim Çeçen İlkokulumuzu
Yeniledik
Engeller Eğitimle Aşılabilir;
Yeter ki Düşünce Körü Olmayalım!
Avrupa Birliği’nin Tüm Fırsatları
ab-ilan.com ile Bir Adım Ötenizde
3
İÇTEN BAKIŞ › 2014
43
HA B E R L E R
İÇTEN BAKIŞ › 2014
AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ
5. AKADEMİK GELİŞİM SEMİNERİ
4
Üniversitemiz ve
IC Vakfı tarafından
gerçekleştirilen
Akademik Gelişim
Seminerinin
5’incisi Antalya’da
düzenlendi.
Belek’teki İC Hotels Santai’de düzenlenen
5. Akademik Gelişim Seminerine
Rektörümüz Prof. Dr. İrfan ASLAN,
TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Erol
ARCAKLİOĞLU, TOVAG Bilim Kurulu üyesi
Prof. Dr. Mustafa ALİŞARLİ, Romanya
Piteşti Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İonel
DİDEA ve Dr. Anca SUTAN ile Polonya
Angelus Silesius Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Elzbieata LONG ile Rektör
Yardımcısı Prof. Dr. Teofil MOSCAL, İsveç
Karlstad Üniversitesinden Dr. Karin
GRANSTROM, Rektör Yardımcılarımız
Prof. Dr. Telat YANİK, Prof. Dr. Fahri
BAYİROĞLU, Prof. Dr. Yücel ÜNAL ve IC
Vakfı Müdürü Yrd. Doç. Dr. Meral DİNÇER
ile öğretim üyeleri katıldı.
IC Holding tanıtım filminin izlenmesinden
sonra, IC Vakfı’nın çalışmaları hakkında
bilgi veren Vakıf Müdürü Yrd. Doç. Dr.
Meral DİNÇER, “Üniversitemizin öğretim
görevlileri ve idarecilerden sonra, bu
yıl da öğretim üyelerimizle bir arada
olmaktan mutluyuz.. ” dedi. İbrahim Çeçen Vakfı olarak üniversite
ile birlikte projeler geliştirmeye önem
verdiklerini ifade eden Dr. DİNÇER, “Vakıf
olarak Üniversitemizle başlattığımız
akademik destek çalışmaları devam
ediyor, üniversite öğretim üyelerimizin
görüş ve önerilerine değer veriyor,
kendilerine yapılacak destekleri de
önemsiyoruz. Düzenlediğimiz bu
seminerde ilk gün TÜBİTAK Başkan
Yardımcısı Prof. Dr. Erol Arcaklıoğlu
ve TOVAG Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr.
Mustafa Alişarlı “Proje hazırlamada
dikkat edilmesi gereken hususlar” ve
TÜBİTAK proje hazırlama konularında
bilgi verecekler. Sonraki gün ise
öğretim üyelerimizle bir araya gelerek
üniversitemizin daha da gelişmesi için
gerekenler tartışılacak. Üniversitemizi
daha ileriye nasıl götürebiliriz?
Üniversitemizi diğer üniversitelerden
İÇTEN BAKIŞ › 2014
5
farklı hale nasıl getirebiliriz?
Üniversitemizde eksikler var mı?
Üniversitemizde neler yapılsa daha
iyi olur? Ağrı ilinin sosyal, ekonomik,
kültürel kalkınmasında üniversitemiz
neler yapmalı? Akademisyenlerimiz Ağrı
ili için ne gibi projeler geliştirebilir? Ağrı
halkını üniversitemizle nasıl entegre
edebiliriz? gibi konular üzerinde öğretim
üyelerimizin tek tek görüş ve önerileri
bizler için çok önemli. Bu önerileri
çalışmaları neticesinde kısa sürede büyük
ilerlemeler kaydedildi ve uluslararası
işbirlikleri geliştirildi. Seminer sırasında
Romanya, Polonya ve İsveç’ten
konuğumuz olan profesörleri ağırlamak
ve bu üniversitelerin rektörleriyle karşılıklı
işbirliği protokollerinin imzalanması
da ayrı önem taşıyor. Vakfımız,
üniversitemizin daha da gelişmesi için
proje desteklerini sürdürecek” dedi.
Cumhuriyetimizin 91. yıldönümünü
kutladığını ve bundan sonrada bu
ülkenin huzur ve mutluluk içerisinde
devam etmesini dilediğini belirten Prof.
Dr. ASLAN, şöyle konuştu:
değerlendirerek üniversitemizi daha da
ileriye götürme girişimleri artırılmalıdır.”
dedi.
Beşinci Akademik Gelişim Seminerinin
açılışında konuşan Prof. Dr. İrfan ASLAN,
Üniversitemiz akademisyenlerine IC
Hotels Santai’de toplanma imkanı sunan
üniversitemizin ismini her zaman şerefle
taşıdığı değerli iş adamımız İbrahim
Çeçen Bey’e ve IC Vakfı’na yürekten
teşekkür ettiğini söyledi.
sizlerin çok büyük katkılarıyla hızlı
bir şekilde gelişimini sürdürecektir.
Üniversiteler, hemen her toplumun
gelişmesinde ana parametreler ve
lokomotifler olmuştur. Bugün birçok
bilim insanı üniversiteler ve bilim
dünyasına 4 kategoride arz ettiğini
görüyoruz. Bunlardan birincisi Hint
Seminerle üniversitede yapılacaklar
konusunda olumlu sonuçlar çıkacağını
beklediklerini söyleyen Yrd. Doç. Dr.
DİNÇER, “Henüz çok genç bir eğitim
yuvası olan üniversitemizin başarılı
“Kıymetli misafirlerimiz, beşincisini
düzenlediğimiz bu toplantımızda
sizlerle bir arada olmaktan duyduğum
mutluluğu belirtmek istiyorum. Altı yıllık
bir geçmişe sahip olan üniversitemiz,
matematiğinin güçlü olduğu dönem
ki bugün hala hepinizin bildiği Mısır
piramitlerinin veya Selimiye Camisinin
sırrını çözemiyorlar. Güçlü bir üniversite
bilim yapısının olduğu ikinci dönem,
İslamiyet’le birlikte gelişen ve yüzyıllar
boyunca dünyada hâkimiyetini sürdüren
bilim çağıdır. Bir diğeri Rönesans ve
Reform dönemiyle başlayan, Fransız
İhtilaliyle gelişerek ciddi atılımlar yapan
Avrupa ve Amerika’nın öncü olduğu
dönem. Bilimin yükselişinin hızlandığı,
asıl ve hızlı gelişimin olduğu dönem ise
bugün ki yaşadığımız çağ ve dönemdir.
Bugün artık bilgi, dijital ortama düşmüş,
İÇTEN BAKIŞ › 2014
çok hızlı değişebilen, belki bir günlük iki
günlük bir aylık on aylık değil, yüzyılın
ötesine çok hızlı bir şekilde giden
bir değişim içerisinde olduğumuzu
görüyoruz.
6
Biraz önce tanıtım filminde de ifade
ettiğim gibi ‘bilgi artık parmakların
ucunda.’ Çok kısa sürede artık
istediğiniz yere ulaşabiliyorsunuz.
Aslında üniversite kültürüne baktığınız
zaman geçmişten bu yana bilgi ve
öğrenim sirküsü her zaman usta kalfa
çırak ilişkisiyle gelmiştir. Çıraklıktan
alır, önce kalfa sonra usta yetişir. Aynı
durumu üniversite kültüründe de
görürsünüz. Bunu İslam kültüründe,
Avrupa kültüründe ya da biraz önce
ifade ettiğim diğer önceki kültürlerde
görürsünüz. Ama bu dönemde hemen
tamamı kaybolmuş ve herkes bilgiyi çok
küçük cep telefonundaki dijital ortamda
istediği şekilde alabiliyor. Peki bu ne
getirdi, ne götürdü? Bizim için önemli
olan bu. Aslında baktığımız zaman anlık
bilgiyi edinmek çok güzel bir şey, ama
bunun bir de zararı ortaya çıktı. Çünkü
yeni nesil, hızla değişen bir ortamda
aldığı bilginin kaynağının ne olduğunu
maalesef bilmez oldu. Doyumsuz,
sorumsuz ve mutsuz bireyler yetiştirdik.
Eskiye dayanan, sorgulayan, sorumluluk
alan, bilgiyi temeline dayandırarak
özümseyerek öğrenebilen, yeri
geldiğinde bilgiyi öğrendiği kaynağına
hocasını ya da büyüğünü eleştirebilen
yada onunla tartışmaya girebilen bir
ortamdan uzaklaşıp, koterize edilmiş
yada dijital ortama atılmış bilgileri doğru
bilgi olarak kabul edip, hiçbir yorum
katmayan sadece o bilgiyi kullanan bir
nesil ortaya çıktı. Üniversiteler her türlü
rengin, dilin, dinin, ırkın, çeşitliliğin farklı
renk cümbüşü oluşturduğu yerlerdir
ve olmak zorundadırlar. İnanıyorum ki
üniversitemiz kısa sürede elde ettiği
bu gelişmişliğini hızlı bir şekilde devam
ettirecektir. Tabi ki bu durum sizlerin
sayesinde olacaktır. Üniversitelerde
çalışmalar yapıp topluma sunan elbette
siz değerli akademisyenlersiniz. Bu azim
ve gayretinizin hızlı bir şekilde devam
edeceğine inanıyorum.” Dedi.
Akademik Gelişim Semineri’nin bir diğer oturumu, profesör,
doçent ve yardımcı doçent AİÇÜ Akademisyenleri ile AİÇÜ
Rektör Yardımcıları moderatörlüğünde düzenlenen “2014 Yılı
Değerlendirilmesi ve 2015 Yılı İnovasyon Çalışması” idi.
AİÇÜ AKADEMİK GELİŞİM SEMİNERİ TUBİTAK EĞİTİMLERİ
Akademik Gelişim Semineri süresince farklı oturumlarla AİÇÜ Akademisyenleri, TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Erol Arcaklıoğlu ve
TOVAG Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Alişarlı’nın “Proje Hazırlamada Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar” konusundaki eğitimlerine
katıldılar.
AİÇÜ AKADEMİK GELİŞİM SEMİNERİ YABANCI ÜLKE
ÜNİVERSİTELERİ İLE İŞ BİRLİĞİ PROTOKOLLERİ
AİÇÜ’nden katılan akademisyenler, Romanya Piteşti
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İonel Didea ve Dr. Anca
Sutan ile Polonya Angelus Silesius Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Elzbieata Long ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr.
Teofil Moscal ve İsveç Karlstad Üniversitesi’nden Dr.
Karin Granstrom ile bir araya geldi. Bu üniversitelerin
Erasmus Sunumları ardından, AİÇÜ ve diğer üniversiteler
arası, karşılıklı iş birliği protokolleri imzalandı.
7
İÇTEN BAKIŞ › 2014
AİÇÜ AKADEMİK GELİŞİM
SEMİNERİ REKTÖR YARDIMCILARI
VE AKADEMİSYENLER OTURUMU
S ÖY L E Ş İ
TREDAŞ
GENEL MÜDÜRÜ
HİKMET SEZER
İLE SÖYLEŞİ
-IC İÇTAŞ Enerji ve TREDAŞ ile tanışma
süreciniz nasıl gerçekleşti?
IC İÇTAŞ Enerji ile AES Corporation
Türkiye Müdürü olarak görev yaptığım
yıllarda, AES’in İC İÇTAŞ Enerji Üretim ve
Ticaret A.Ş ortaklığında tanıştım. Daha
sonra İÇTAŞ Enerji Üretim ve Ticaret
A.Ş. Genel Müdürlüğü görevimin
ardından TREDAŞ’ın özelleşmesi
sonrasında 2013 yılından itibaren
TREDAŞ’ta görev yapmaktayım..
-TREDAŞ hakkında kısaca bilgi
verebilir misiniz?
Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ)
Elektrik Elektronik Mühendisliği
Bölümünden mezun olduktan
sonra çalışma hayatına TEK Genel
Müdürlüğünde başladı. Daha sonra
İÇTEN BAKIŞ › 2014
sırasıyla Çalık Enerji, ABD›li AES
8
Corporation ve NTF İnşaat’ta üst düzey
yönetici olarak çalıştı. IC İÇTAŞ Enerji
Üretim ve Ticaret A.Ş. Genel Müdürlüğü
görevini yerine getirdi. Halen IC Holding
bünyesinde Trakya Elektrik Dağıtım
A.Ş. Genel Müdürü olarak çalışmalarını
sürdürmektedir.
Trakya Bölgesi sınırları içerisinde
Elektrik Dağıtım hizmeti veren
TREDAŞ, 1995 yılında kurulmuş olup
30.12.2011 tarihinde İC İÇTAŞ ENERJİ
tarafından özelleştirme kapsamında
devralınmıştır. TREDAŞ, yeni dönemde
de sahip olduğu sorumluluğun
bilinciyle ekonomik ve sosyal
hayatımızdaki yeri tartışılmaz olan
elektrik enerjisinin Trakya genelinde
tüm müşterilerine yeterli, kaliteli ve
sürekli şekilde sunulmasını temel amaç
edinmiştir.
TREDAŞ olarak Genel Müdürlük ve 4
İşletme Müdürlüğü’ne bağlı toplam 26
farklı lokasyonda Tekirdağ, Kırklareli,
Edirne İl ve İlçe merkezleriyle toplam
947 bin 834 müşteriye hizmet
sunmaktayız. Trakya Bölgesi’nde 19 bin
125 kilometrekare alanda yaklaşık 2
milyon nüfusa hizmet vermekte olan
şirketimiz, hızla artan nüfusa paralel
olarak yatırımlarını da arttırarak devam
ettirmektedir.
Dağıtım şebekemize bağlı
tüketicilerimize 2011 yılında
bölgemizde dağıtılan enerji 5.4 milyar
kWh’tır. Bu rakam 2012 yılında 5.76
milyar kWh seviyesine çıktı. 2013
yılında da 5.9 milyar kWh ulaştı. 2014
yılında ise 6.02 milyar kWh olarak
gerçekleşti.
-TREDAŞ’ın devrolunmasından
bugüne kadar yaşadığınız süreci
kısaca özetleyebilir misiniz?
Özelleşme sonrasında temel
rakamlarda ciddi iyileşmeler sağladık.
Türkiye genelinde her bir puanlık kayıp
kaçağın maliyetinin 150 milyon TL’yi
bulduğunu düşünürsek, ülkemizde
kayıp kaçak ile mücadelenin ne
kadar önemli olduğunu vurgulamış
olabiliriz. TREDAŞ, Türkiye’deki dağıtım
şirketleri arasında kayıp kaçak oranları
bakımından örnek bir dağıtım şirketidir.
Ayrıca, dağıtım şirketlerinin kar elde
edebilecekleri en önemli unsurlardan
biri kayıp-kaçak oranlarıdır. EPDK
tarafından şirketimiz için 2011-2015
yılları arasında belirlenen kayıp-kaçak
hedefi yüzde 7,70’dir. Bu rakam 2011
yılında yüzde 7,76 iken son yılarda
yaptığımız çalışmalarla kayıp kaçak
oranımızı hızlı bir şekilde yüzde 6
seviyelerine düşürdük.
Özelleştirmelerin yapılma sebepleri
arasında yer alan önemli bir konu da
ödeme disiplinin sağlanması ve satılan
elektriğin bedelinin tahsil edilmesi
konusudur. Bu noktada, tahsilat
oranımızı 2011 yılında yüzde 88 olarak
devraldık. 2012 yılında bu oranı hızlı
bir şekilde yüzde 99,5’e çıkardık.
Devlet geleneklerine, devletin yapısına
alışmış, yıllarca devlet geleneğiyle
çalışmış bir şirketi özel sektöre adapte
etmek kolay değildir. Bu konuda
da önemli mesafeler kat ettiğimizi
düşünüyorum. Şirketimiz çalışanlarını,
hedef odaklı çalışan, verimli, müşteri
memnuniyeti ve karlılığı ön planda tutan
bir felsefeye oturttuk.
-TREDAŞ’ın yatırımlarından bahsedebilir
misiniz?
Özelleşme öncesi yatırımlara
baktığımızda bölgemize 20 milyon TL
civarında yatırımlar gerçekleştiriliyordu.
Şirketi devraldığımız 2012 yılından
itibaren geçmişin de açığını kapatacak
şekilde, 62 milyon TL, 2013 yılında da
68,7 milyon TL yatırım yaptık. 2014
yılında da 61,9 milyon TL yatırımımız
gerçekleşti. Bu yatırımların büyük kısmı
tesis yatırımlarından oluşuyor. Biz bu
tesisleri yaptıkça, düşen kayıp-kaçak
oranları, azalan müşteri şikayetleri ve
kesintiler olarak olumlu neticelerini
alıyoruz.
Bunun yanında yatırımlarımız
kapsamında, şebekeyi ve sahayı daha
iyi yönetmemizi sağlayacak teknoloji
yatırımlarına özel bir önem veriyoruz.
-Peki teknolojinin dağıtım sektöründeki
rolü nedir?
TREDAŞ’ın teknoloji konusunda stratejik
hedeflerini belirlerken iki nokta üzerine
yoğunlaşmaktadır. İlki, verimlilik, güncel
teknolojilerin uyarlanarak geliştirilmesi
ve sahaya uygulanması, diğeri ise uzun
vadeli ihtiyaçlar, sektörel beklentiler ve
regülasyonlara, Müşteri beklentilerine
ve proses teknolojilerine uyumlu,
güncel trendleri takip eden ve somut
ölçüm sonuçlarına dayanan bir yapı
oluşturmaktır.
20 bin km2 alanda 300 bin direk, 20 bin
km hat, 10 bin trafo ve 1500 personel
ile yaklaşık 1 milyon müşteriye sağlanan
hizmet ile ilgili operasyonu teknoloji
altyapısı kullanılarak, verimli, kaliteli ve
doğru bir şekilde yönetilmesi için yoğun
şekilde çalışıyoruz. Bu bakımdan alana
hakim olmamız çok önemlidir. Alana
hakim olmanın en önemli ve kolay yolu
da teknolojiyi kullanmaktan geçmektedir.
Örneğin; saha faaliyetleri yönetim sistemi
ile arıza bakım onarım ekiplerimiz
tablet ile birçok işlem gerçekleştiriyor.
Şirketimiz, teknolojik alt yapısı sayesinde
ayda ortalama 300.000 işlemi tablet
üzerinden yapmaktadır.
-TREDAŞ’ta teknolojik alt yapı
konusunda şimdiye kadar yapılanlar
nelerdir?
TREDAŞ’ın özelleşmesi sonrası en çok
önem verdiğimiz konuların başında
teknolojik yatırımlar gelmektedir.
Tredaş Bölgesinde teknoloji odaklı
yatırımlar ve hizmet kalitesinin
iyileştirilmesine yönelik yenilikçi
uygulamalar yürütülmektedir.
SAP ERP ile Mali muhasebe ve duran
varlıklar, fon yönetimi, nakit yönetimi,
maliyet muhasebesi , Proje yönetimi,
Malzeme yönetimi, İnsan kaynakları ve
Bakım onarım süreçlerinin entegre bir
şekilde çalışması için gerekli yapının
kurulması 5,5 ay gibi kısa bir sürede
sağlanmıştır.
SAP İSU uygulamasının dağıtım
faaliyetine yönelik modülleri de kısa
sürede hizmete alınacaktır. Tredaş’ın
böylelikle Türkiye’de dağıtım süreçlerini
kurumsal kaynak planlama yazılımı
ile entegre ederek bütünsel bir bilgi
sistemleri altyapısını oluşturan dağıtım
şirketi olmuştur.
Türkiye’nin elektrik dağıtımında ilk saha
otomasyon altyapısı devreye alınmıştır.
SAP tabanlı bir sistem olan “İş Gücü
Yönetimi” sistemi ile de hizmet kalitesini
iyileştirecek süreçler elektronik ortama
taşınmıştır. Coğrafi bilgi sistemleri ve
uzaktan sayaç okuma projeleri de dahil
olmak üzere gelişmiş otomasyon projeleri
tamamlanmış ve geliştirme çalışmaları
devam etmektedir.
- Teknolojik yatırımlarda önümüzdeki
süreçte yapmayı planladıklarınız
nelerdir?
2015 yılı projelerimize baktığımızda,
SCADA/DMS/OMS ile dağıtım
sisteminden tüketiciye kadar olan
şebekenin uzaktan izlenmesi, kontrol
edilmesi ve kesintilerin kısa zamanda
giderilmesi sağlanacaktır. Mevzuatın
tanımladığı kesinti yönetimi ve
raporlama sistemleri tamamlanmıştır.
2015 Haziran ayı itibariyle 32 dağıtım
merkezinde kontrol ve izleme sistemi
kurulması planlanmaktadır. 350 dağıtım
9
İÇTEN BAKIŞ › 2014
2013 yılında da yüzde 99,6 seviyesinde
gerçekleştirdik. 2014 yılında ise tahsilat
oranımız yine yüzde 99,6 seviyesinde
gerçekleşmiştir.
uygulamalarında yetkinliğe dayalı
olarak hareket edecek çalışmalar
gerçekleştiriyoruz. Temel amaç,
çalışanların bilgi, yetenek ve becerilerini
rasyonel şekilde kullanarak şirkete
olan katkılarını maksimum düzeye
çıkarmak, beklenen kritik iş sonuçları
ile çalışanlarının kabiliyetleri arasında
bir ilişki kurarak orta ve uzun vadedeki
kurumsal performansı arttırmaktır.
Hedefe göre nerede olduğumuzu
değerlendirmek ve ölçmek için hedefleri
kullanarak, İK ile ilgili süreçlerimizi daha
profesyonel yöneteceğiz.
-Dağıtım sektöründe 2015 yılını nasıl
değerlendiriyorsunuz?
İÇTEN BAKIŞ › 2014
merkezinde de izleme sistemlerinin
kurulumu tamamlanmış olacaktır.
10
Türk Telekom TTNET ile yürütülen proje
kapsamında yaklaşık 600.000 ADSL
abonesi için internet kesildi sinyalinin
dağıtım şebekesindeki kesintilere
karşılık gelen kayıtları kurulan algoritma
sayesinde webservisler aracılığı ile SCADA
Kesinti Yönetim Modülüne aktarılacaktır.
Kesinti yönetimine katkısı 300.000
binada OSOS sistemi ile haberleşme
sağlamaya eşdeğerdir. Bu iş birliği
sayesinde 186 Çağrı Merkezine ihbar
gelmeden kesinti yaşanan bölgeler
SCADA merkezinden izlenerek ilgili iş
emirleri saha ekiplerine gönderilecek
ve en kısa sürede arızalara müdahale
edilmesi sağlanacaktır. Anahtarlama
noktası iş emrinde yer alacağı için arıza
tespit süreleri kısalacak, kesinti bildirimini
186 Çağrı Merkezi üzerinden yapacak
aboneler için İVR sistemi otomatik
devreye girerek bölgelerindeki kesinti
hakkında bilgi verecektir.
Bunun yanında, 350 Dağıtım Merkezine
endüstriyel modem montajları
yapılmaktadır. TREDAŞ Orta Gerilim
Hatlarının yüzde 30’u bu sistem
sayesinde izlenerek yapılan entegrasyon
ile kesinti ve yük bilgileri SAP PM
sistemine gelmektedir. 2015’de devreye
alınacak SCADA Dağıtım Yönetim ve
Kesinti Yönetim modülleri ile bu sistem
entegre dilecektir.
TREDAŞ, TREPAŞ ve ETİC şirketlerimizin
2015 ve 2016 yıllarında SAP
İS-U Projesine entegre edilmesi
planlanmaktadır.
Son olarak Mobil Uygulamalar Projesi
ile TREDAŞ için arıza, aydınlatma, kaçak,
şikayet bildirimi ve başvuru sorgulama,
TREPAŞ için müşteri sorgulama,
borç sorgulama, bilgi güncelleme,
fatura görüntüleme, şikayet bildirimi
ve başvuru sorgulama işlemlerinin
cep telefonlarından yapılabilmesi
planlanmaktadır.
-TREDAŞ’ın 2015 yılı hedefleri nelerdir?
2015 yılında da stratejik düşünen, planlı
ve organize olan bir yönetim modeliyle
TREDAŞ’a farklı değerler katacağız.
Müşteri memnuniyeti, insan kaynağımız
ve teknolojiye daha fazla önem vererek
bu konulardaki çalışmalarızı etkin şekilde
sürdüreceğiz.
Geçen yıl dağıtım şirketimiz, ihtiyacı olan
teknolojik yatırımlarını başlattı ve bir
kısmını tamamladı. 2015 yılında da en
önemli hedeflerimizden biri teknolojik alt
yapımımız tamamlamak olacaktır.
Tüm insan kaynakları yönetimi
2015 yılı 2016-2020 yılının tarifelerinin
belirleneceği yıl olacak. Bizim açımızdan
önemli bir süreç. Çünkü Dağıtım
şirketinin ana gelir kaynağını işletme
giderleri ve kayıp kaçakta sağladığı
verimlilik oluşturmaktadır. Mevzuatta
ise geçmiş dönem gerçekleşmelerini
baz alan bir yapı var. TREDAŞ olarak
bu anlamda sektörde en verimli birkaç
şirketten biriyiz. Yeni tarife döneminde
beklentimiz, sağladığımız verimliliğin
cezalandırıcı değil, ödüllendirici şekilde
belirlenmesidir. Sürdürülebilirlik açısından
bu konu büyük önem taşıyor.
-“Kayıp kaçak bedellerinin iadesi ile
ilgili yasal düzenlemenin yapılmasını
bekliyoruz”
Diğer yandan, elektrikte kayıp-kaçak
bedelleri ile ilgili belirsizlikleri ortadan
kaldıracak yasal düzenlemelerin
beklentisi içerisindeyiz.Bu konu, tüm
kamuoyunda, tüketici derneklerinde,
dağıtım şirketlerinde, devlette, Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nda sorunlar
yaratan bir konu haline geldi. Biz
görevli bir şirketiz. Dolayısıyla Türkiye
Cumhuriyeti devleti ve Enerji Piyasası
Düzenleme Kurumu bize bu görevi
vermiştir.
2015 yılı içerisinde bu konuların sonuca
ulaşması ve yeni döneme daha umutlu
bakarak müşteri memnuniyetini
arttırmaya yönelik çalışmalarımız devam
edecektir.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
11
AĞRI
İBRAHİM ÇEÇEN
ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİNİN
ATATÜRK VE CUMHURİYET KONULU RESİM SERGİSİ
IC SANTAİ HOTEL’DE SERGİLENDİ
IC Hotels Santai’de gerçekleştirilen Ağrı
İbrahim Çeçen Üniversitesi akademisyenlerine yönelik Akademik Gelişim Semineri,
aynı zamanda “Cumhuriyet Coşkusu” adlı
sergiye de ev sahipliği yaptı. Ağrı İbrahim
Çeçen Üniversitesi Resim İş Öğretmenliği
4. Sınıf öğrencilerinin Atatürk ve Cumhuriyet temalı yağlı boya eserinden oluşan
sergi Antalya’da büyük ilgi gördü.
Vakfı Müdürü Dr. Meral Dinçer “Ağrı’daki
İbrahim Çeçen Vakfı Müdürü Dr. Meral
Dinçer ve Romanya Piteşti Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr. Ionel Didea’nın açılışını
birlikte yaptıkları sergiye, akademisyenlerin yanı sıra, yabancı turistler de büyük
ilgi gösterdi.
miz akademisyenlerinden Yrd. Doç. Dr.
Açılışta konuşma yapan IC İbrahim Çeçen
devam edeceğiz ” dedi.
gençlerimizin yaptıkları resimleri Antalya’da sergilemenin heyecanını yaşıyoruz.
Üniversitemiz öğrencilerinin duygu ve
coşkusunu resme yansıtmaları ve bu
resimleri de Antalya’da sergilememiz
ayrı bir anlam taşıyor. Bu organizasyonu
birlikte gerçekleştirdiğimiz üniversiteAydın Zor’a teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Üniversitemizde gerçekleştirilen bilimsel
çalışmaların yanı sıra, sanatsal ve kültürel
etkinlikleri de Vakıf olarak desteklemeye
HA B E R L E R
AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ
AKADEMİK AÇILIŞ
Üniversitemizin 2014 – 2015 Akademik
Öğretim Yılı açılış töreninde konuşan
Rektörümüz Prof. Dr. İrfan ASLAN, çağdaş
ve demokratik yapısı ile bölgenin en
önemli bilim merkezlerinden birisi haline
gelen üniversitenin model bir üniversite
olduğunu belirtti.
temizin, 6 yıldan bu yana, bu toprakların
geleneksel değerleri ile evrensel değerleri
bütünleştirmeyi başarmış, çağdaş ve
demokratik bir üniversite olarak bölgesinin en önemli bilim merkezlerinden birisi
haline geldiğini belirten Prof. Dr. İrfan
ASLAN, üniversitemizin her geçen gün
içinde birçok alanda katkı sağladığını
ifade eden Prof. Dr. ASLAN, şöyle
konuştu:
“Yerelde Ağrı’nın, genelde ise Türkiye’nin
demokratikleşme furyasına üniversitemiz
temel hak ve hürriyetlerin etkin şekilde
kullanılması konusunda vatandaşların
bilinçlendirilmesi, çok renkli ve kültürlü
bir yurttaşlığın benimsenmesi ve unutula
gelmiş yerel kültürün diriltilmesi ve yayılması üzerine çeşitli çalışmalar yapmış
ve önemli ölçüde geribildirim almıştır.
Temel hak ve özgürlükler çerçevesinde,
üniversitemiz, özellikle kadın hakları konusunda sıklıkla çalıştaylar düzenleyip,
özellikle kadına şiddet temasına vurgu
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Mevlana Değişim
Programı kapsamında
8 ülkeden 16 üniversite
ile protokol...
12
Çok Amaçlı Spor Salonunda
gerçekleştirilen 2014–2015 Akademik
yılı açılış törenine Prof. Dr. İrfan ASLAN,
İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr. Yunus SÖYLET, Erzurum Teknik
Üniversitesi (ETÜ) Rektörü Prof. Dr.
Muammer YAYLALI, Atatürk Üniversitesi
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet
TAKKAÇ, Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr.
Telat YANİK, Prof. Dr. Fahri BAYİROĞLU ile
Prof. Dr. Yücel ÜNAL, Ağrı Belediye Başkan Vekili Fehim ÇETİNKAYA, IC Holding
Yönetim Kurulu üyesi Murat ÇEÇEN, IC
Vakfı Müdürü Dr. Meral DİNÇER, kamu
kurum müdürleri, sivil toplum temsilcileri,
akademisyenler, idari personel ve öğrenciler katıldı.
Doğu’nun dünyaya açılan kapısı Ağrı’nın,
bilim dünyasına armağanı olan Üniversi-
daha fazla gelişen, fiziki imkânları, artan
eğitim-öğretim kalitesi, güçlenen Ar-Ge
altyapısı, yürüttüğü projeleri, gerçekleştirdiği bilimsel ve kültürel etkinlikleri,
öğrenci odaklı eğitim anlayışı ve katılımcı
yönetim biçimi ile uluslararası bir üniversite olma yolunda kararlı adımlarla ilerlediğini söyledi.
Üniversitelerin dünyanın hemen
her ülkesinde toplumsal ilerlemenin
lokomotifi konumunda olduğunu
kaydeden Prof. Dr. ASLAN, fiziki alt
yapısını hızla tamamlayan Üniversitemizin
bilimsel alanda yaptığı çalışmalarla
ülkemizde bir ‘Model Üniversite’ olarak
dikkatleri üzerine topladığını dile getirdi.
yapmaktadır. Ağrı’nın ya da geniş
anlamda Türkiye’nin ataerkil ve erkekmerkezli bir yapıda olması ve yaklaşık bir
asır önce Virgina Woolf’un belirttiği gibi
‘Sekiz çocuk doğurmuş bir kadın dünyanın gözünde yüz bin pound kazanmış bir
avukattan daha mı değersiz?’ anlayışının
hâlâ hüküm sürmesi ihtimaline karşı
üniversitemiz neredeyse bir bilinçlendirme kampanyası düzenlemiştir. Üniversitemizin sürekli eğitim merkezi ilgili
kuruluşlarla ortak toplantılar yapmış ve
yöre kadınlarının kutsal bir görev taşıdığı
ve hak ettikleri saygıyı görmeleri gerektiğini bu bilgilendirme toplantılarıyla halka
büyük ölçüde yaymıştır.
Üniversitemizin ülkenin demokratikleşme
atmosferine, sivil toplum örgütleri,
dernekler ve sendikalarla koordinasyon
‘Küreselleşme’ kavramının yaygınlaştığı
şu günlerde, Üniversite olarak, anadilleri
önemseyen, etnik, dinsel ayrılıklara mahal
vermeden, öğrenci ve akademisyenlere
fikir özgürlüğü şiarını aşılayarak, bilimin
zıtlıklardan yeşereceğini ve bu zıtlıkların
zenginlik olarak görülmesi gerektiği sonucuna ulaşmıştır. Ayrıca, üniversitemiz
yerel kültürü yaygınlaştırmaya çalışan,
farklılıklara rağmen hoşgörü temelinde,
Ağrı ilinin kültür ve din alanındaki önemli
figürlerinden olan Ahmedi Hani’ye adanmış ve her yıl geleneksel olarak gerçekleştirilen ‘Ahmed-i Hani Bilim ve Kültür
Etkinliklerine’ ev sahipliği yapmaktadır.
1100 yabancı öğrenci
alacağımızı ilan
etmemize rağmen
2300 civarında yabancı
öğrenci üniversitemizi
tercih etmiştir.
Büyük oranda tamamladığımız ve gerek
fiziki alt yapısı gerekse de yeşil alan ve
peyzaj çalışmaları ile daha nitelikli bir
hâle kavuşan; sanatsal, kültürel ve spor
faaliyetlerini içinde barındıran öğrenci
merkezli cıvıl cıvıl bir kampüs oluşturduk.
Kuruluş itibariyle 3 olan fakülte sayımızı 6’ya ve 2 olan Meslek Yüksekokulu
sayımızı 6’ya ve 2 olan Yüksekokul sayımızı da 6’ya çıkardık. Öğrenci sayımızı
1500’lerden 15 binlere taşıdık. Öğretim
üyesi ve öğretim elemanı (asistan, uzman
ve öğretim görevlisi) sayımızı artırarak
360’lere, idari personel sayımızı 210’lara
çıkardık.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
13
Üstüne basarak ifade etmeliyim ki,
Eleşkirt Celal Oruç Hayvansal Üretim
Yüksekokulu, Sağlıklı Yaşam Yüksekokulu,
Tarihi Eserleri ve Kültür-Doğa Değerlerini
Araştırma ve Uygulama Merkezi, Ahmed-i
Hani Bilim, Kültür ve Sanat Araştırmaları
Merkezi, Engelli Bakım ve Rehabilitasyon
Programı, Ulaştırma Hizmetleri Programı
ve Posta Hizmetleri Programını açarak
Türkiye’de ilklerin üniversitesi olduk.
Değişik ülkelerden farklı 60 üniversite
ile MOU imzalanmıştır. Ayrıca, Mevlana
Değişim Programı kapsamında 8 ülkeden
16 üniversite ile protokol imzalanmıştır.
Bu kapsamda 16 akademisyen ve öğrenci
değişimi gerçekleştirilmiştir.
2014-2015 dönemi gidecek öğrenci sayımız 10, gidecek akademisyen sayımız
19 ve anlaşma yapılan üniversite sayısı
ise 10 farklı ülkeden 15 üniversitedir.
Bunun sonucu olarak da bu yıl 1100
yabancı öğrenci alacağımızı ilan etmemize rağmen 2300 civarında yabancı
öğrenci üniversitemizi tercih etmiştir.
Üniversitemizden ERASMUS kapsamında
bugüne kadar 13 ülkeden 41 üniversiteye
53 öğretim üyesi, 34 idari personel ve 71
öğrenci gönderilmiştir. Bu sene 50 öğretim üyesi, idari personel ve öğrencinin
gönderilmesi planlanmaktadır. Bunun
yanı sıra Azerbaycan, Bulgaristan, Bosna
Hersek, Gürcistan, İran, Kazakistan, Nahcivan Özerk Cumhuriyeti ve Rusya’daki
çeşitli üniversiteler ile ikili mutabakat
zaptı imzalanmıştır. 2014-2015 yılımız da
ise 50 öğretim üyesi, 30 idari personel,
60 öğrenci planlanmıştır. Farabi Değişim
Programıyla ülke içinde öğrenci hareketliliği sağlanmaktadır. Bu kapsamda 78
üniversite ile değişim protokolleri imzalanmış olup, 2014 yılında değişik üniversiteler yine gönderdiğimiz öğrenci sayısı
Farabi Değişim
Programında
üniversitemiz,
Türkiye birincisi
HA B E R L E R
Üniversitemizde,
bilimsel ve teknolojik
alt yapı anlamında
dünya standartlarını
yakalayabilecek bir
merkezi araştırma
laboratuvarı
oluşturulmuştur.
dünyadaki en gelişmiş
laboratuvarlarla aynı
standartlara sahiptir.
Laboratuvarımız gıdalarda
özellikle mikrobiyolojik
analizleri dünyadaki
en son teknik olan
Real-Time PCR ile
İÇTEN BAKIŞ › 2014
tamamen gen düzeyinde
14
yapabilen Doğu Anadolu
Bölgesinde tek Türkiye’de
8 laboratuvardan birisi
durumundadır.
Bir Devlet Üniversitesi olan üniversitemizin 2.000 dönüm alan üzerinde kurulu
Altı yıl içerisinde daha çiçeği burnunda olan bu üniversite kampüsümüzde
yaklaşık 200 bin m2 kapalı alan, açık ve
kapalı spor alanları, yeşil alanlar ve sosyal
alanlar oluşturulmuştur. Üniversitemizde,
bilimsel ve teknolojik alt yapı anlamında
dünya standartlarını yakalayabilecek bir
merkezi araştırma laboratuvarı oluşturulmuştur. dünyadaki en gelişmiş laboratuvarlarla aynı standartlara sahiptir.
Laboratuvarımız Doğu Anadolu Bölgesinde Akredite olmuş tek Laboratuvar olan
Merkezi Araştırma ve Uygulama Laboratuvarı bilimsel ve teknolojik alt yapı anlamında mevcut durumda bölgenin sürekli
olarak ihtiyaç duyduğu içme suyu, atık
bulunan yerleşkesinde; her zaman eğitime büyük katkılar sağlayan ülkemizin
değerli ve müstesna iş adamı, eğitim
gönüllüsü Sayın İbrahim Çeçen Bey’in
önemli desteğiyle, kısa sürede fiziki gelişimini tamamlamıştır. Ayrıca, Türkiye’de
ilk olarak bu bağlamda eğitim verecek
olan Eleşkirt Celal Oruç Hayvansal Üretim
Yüksek Okulunu yaptıran saygıdeğer iş
adamımız Sayın Celal Oruç Bey’e, Üniversite Camiini yaptıran Rahmetli Hayrettin
Atmaca Bey’e, Doğubayazıt Ahmed i
Hani Yüksekokulu’nu yaptıran değerli iş
adamı Sayın Abdulbari Güzel’e, Taşlıçay
İlçemizde Nurali Turan Meslek Yüksekokulu yaptıran değerli iş adamı Sayın
Adalet Turan Bey’e de yürekten teşekkürlerimi sunarım.
su, gıda, bal, toprak, tarımsal analizler,
GDO analizleri, mikrobiyolojik analizler,
enzim, hormon, petrol ürünleri ve kömür
analizleri gibi rutin analizleri bünyesinde
yapabilecek alt yapıya sahiptir. Laboratuvarımız, Doğu Anadolu Bölgesinde en
fazla parametre analizi yapabilen ve en
düşük dedeksiyon limitlerine inen tek
laboratuvar konumundadır. Bunun haricinde laboratuvarımız gıdalarda özellikle
mikrobiyolojik analizleri dünyadaki
en son teknik olan Real-Time PCR ile
tamamen gen düzeyinde yapabilen Doğu
Anadolu Bölgesinde tek Türkiye’de 8
laboratuvardan birisi durumundadır. Su
analizlerinde toplamda 310 farklı parametre ile Doğu Anadolu Bölgesinde en
kapsamlı laboratuvardır.”
210 olup üniversitemize gelen öğrenci
sayısı 37’dir. Böylelikle Farabi Değişim
Programında üniversitemiz, Türkiye birincisi olmuştur. 2014-2015 Eğitim Öğretim
Yılında gidecek öğrenci sayımı 180 öğrenci, gelecek öğrenci sayımız ise 68’dir.
Üniversite olarak en iyi eğitimi vermeye
çalışırken, düzenlenen bilimsel, kültürel
ve sosyal etkinliklerle de öğrencilerimizin
akademik gelişimine pozitif katkı sağlanmaktadır. Bunun yanı sıra ihtiyaç sahibi
öğrencilerimizin eğitim-öğrenimlerine
maddî katkı sağlamak amacıyla çeşitli
burslar verilmektedir.
İL K D E RS
İS TA N BU L ÜN İ V E RS İ T ESİ R E KT Ö R Ü
PR O F . D R. YUN US S ÖY L E T ’ DE N
‘‘Üniversite ve Sosyal Sorumluluk’’
konulu bir ders veren İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus SÖYLET
toplumsal yaşamda önemli bir yere
sahip olan sosyal sorumluluğun herkesin üzerinde durması gereken bir olgu
olduğunu ifade ederek şöyle konuştu:
“Bugün sizlere üniversitelerdeki sosyal
sorumluluk projelerinden bahsedeceğim.
Sosyal sorumluluk, çağımızda mutlaka
her üniversitenin görevleri arasında bulunan bir konudur. Günümüzde sürekli
olarak küreselleşmeden bahsediyoruz.
Küreselleşme, istesek de istemesek
de bütün dünyayı, kurumları ve bizleri
doğal olarak etkiliyor. Günümüzde artık
devletler, özellikle gelişmiş devletler
birçok sosyal alandan çekildiler. Bir
taraftan küresel ekonomi sürecinde
özelleştirmeler yaygınlaştı bir yandan
da yoksulluklar ve çevre sorunları
ortaya çıkmaya başladı. Sürdürülebilir
bir sosyal devlet için devletler sivil
toplum kuruluşları eliyle yardım etmeye
başladı. Tüm paydaşların menfaatlerinin
dikkate alındığı bir durum haline geldi.
1990’lı yılardan itibaren sürdürülebilir
gelişme kavramından çok daha fazla
bahsedilmeye başlandı. Özellikle
kar amacıyla başlanılan tüm işlerde
kısa vadede ekonomik fayda ediliyor
ama bu asla toplumun bütünün
refahına yol açmıyordu. Dolayısı ile
teknoloji, ekonomi ve çevre arasındaki
ilişkilerde insanlığın ortak hareket
etmesi önemli bir konu haline geldi.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Sosyal sorumluluk,
çağımızda mutlaka her
üniversitenin görevleri
arasında bulunan bir
konudur.
15
Bundan dolayı ekonomi öncelikli kısa
vadeli gelişme stratejilerinin yerine
uzun vadeli stratejilerin yerine geçilmesi
gerekmektedir. Kısa vadeli amaçlar yerine
uzun vadeli, toplum temelli gelişmeyi ön
plana çıkarmak gerekiyor.
Bu kapsamda üniversitelerin üç temel
görevi vardır. Bunlardan birincisi
araştırma, ikincisi öğretme, üçüncüsü
bütün bu üretilen ve nakledilen bilginin
toplumun hizmetine sunulmasıdır. Elbette bütün bunların arkasında üniversite
denen aziz kurumun asli bir görevi var.
Bu da gerçeği yani hikmeti araştırmaktır.
Toplumun üniversitelerden beklentisinin
ilk sırasında bilgi toplumu oluşturma,
ikinci sırada ise daha kaliteli toplum
oluşturma vardır. Peki bilgi toplumu nasıl
olur? Açık, çoğulcu, demokratik, objektif
bir bakış kullanan, rasyonel davranan,
bu değerleri paylaşan, dünyada yer ve
rol alan bir toplum. Üniversitenin sosyal
sorumluğu ne demektir? Üniversite strateji planının ve organizasyonel yapısının
sürdürülebilir sosyal sorumluluk anlayışına uygun olarak yapılandırılmasıdır.
Temel fonksiyonların belirlenip toplumsal
yararlar uğruna önceden planlanmasıdır.
Kampüs hayatında sosyal sorumluluğun
sürekli hissedilir olmasıdır. Yüksek duvarların arkasından yani fildişi kulelerden
çıkıp toplumla iç içe bir yaşam oluşturulmalıdır.
Sürdürülebilir bir kalkınma için üniversitelerin şu prensip ve değerlerle
donanması gerekir. Bunlar; diğer gamlık,
dürüstlük ve eşitlik, çevre bilinci, sürdürülebilir kalkınma, kültürel zenginlik, güçlü
sivil toplum ve insan hakları, şeffaflık ve
hesap verebilirliktir. Bunun için üniversitenin yüksek duvarlar ardından çıkmasını
sağlayın, yerel ve merkezi yönetimle sivil
toplum örgütleri ile özel sektörle uluslararası kurum ve kuruluşlarla yakın işbirliği
Üniversitelerin üç temel
görevi vardır. Bunlardan
birincisi araştırma, ikincisi
öğretme, üçüncüsü bütün
bu üretilen ve nakledilen
bilginin toplumun
hizmetine sunulmasıdır.
kurun, ulusal ve uluslararası üniversitelerle sosyal sorumluluk alanında işbirliği
içinde olun.”
Merkezi Araştırma ve Uygulama Laboratuvarı, İbrahim Çeçen Parkı, Çok Amaçlı
Spor Salonu, Merkezi Yemekhane ve
Kafeterya, Nurettin Atmaca Üniversite Camisi ve diğer sosyal donatılardan dolayı
Üniversitemizin kendisini gururlandırdığını kaydeden Prof. Dr. SÖYLET, merkezi
yerleşkede emeği bulunan Rektör Prof.
Dr. İrfan ASLAN’a, değerli işadamı, eğitim
gönüllüsü sayın İbrahim Çeçen Beye ve
destek veren tüm hayırsever işadamlarına teşekkür ettiğini söyledi.
Konuşmalar sonrası Rektör Prof. Dr. İrfan
ASLAN, İbrahim ÇEÇEN’in oğlu Murat
ÇEÇEN adına IC Vakfı Müdürü Yrd. Doç.
Dr. Meral DİNÇER’e ETÜ Rektörü Prof. Dr.
Muammer YAYLALİ da İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus SÖYLET’e
teşekkür plaketi takdim etti. Akademik
açılış töreni üniversite çok sesli korosunun müzik dinletisi ile sona erdi.
HA B E R L E R
ÖĞRENCİLER
KAYNAŞMA
YEMEĞİNDE
BİR ARAYA GELDİ
Üniversitemiz Eğitim
Fakültesi’nden bir grup
öğrenci, düzenlenen
yemekte bir araya
geldi. Konukevinde
düzenlenen yemekte
İÇTEN BAKIŞ › 2014
öğrenciler tek tek söz
16
alıp kendilerini tanıtarak,
üniversiteli olmanın
yarattığı duyguları dile
getirdiler.
Farklı şehirlerden gelen öğrencilerin
birbirleri ile kaynaşmaları amacıyla
gerçekleştirilen yemekte konuşan IC Vakfı
Müdürü Dr. Meral DİNÇER “Üniversite
yılları hayatımızın en unutamadığımız
dönemlerindendir. Üniversitede
eğitiminizin yanı sıra birbirinizle sevgi,
saygı içerisinde güzel dostluklarında
kurulacağı yıllar geçireceğinize
inanıyorum. Binaları, teknik donamı ile
örnek gösterilen, çağdaş bir üniversitede
öğrenim görüyorsunuz. Sayın İbrahim
Çeçen bu topraklarda doğup büyümüş
ve kurduğu şirketlerle 45 yıldır Türkiye’de
ve dünyada çok önemli projeleri
gerçekleştirmiş büyük bir iş adamıdır.
Fakat Ağrı’yı hiç unutmamış, en önemli
yatırımın eğitim olduğu düşüncesinden
hareketle, hayatının en önemli
projesi dediği bu harika üniversiteyi
memleketine yaptırarak devlete
bağışlamıştır. Bundan daha değerli
karşılıksız yapılan bir hizmet olabilir mi?
Üniversitenizin ismini taşıyan bu zat-ı
çok iyi tanıyın arkadaşlar. O hayat öyküsü
ile, yaptıkları, başarıları ile sizlere ışık
olacaktır, sizlere örnek olacaktır, sizlere
umut olacaktır. Sizlerin de üniversite
yıllarınızdan sonra birer meslek sahibi
olarak başarılı görevler yapmanız ve
üniversitemizin demokratik, çağdaş bir
yapıda, bilimin yanı sıra spor, kültür,
sanat alanlarında da saygın üniversiteler
içinde yer alması onun en büyük
arzusudur. Sayın İbrahim Çeçen Bey
sizlere sevgilerini ve başarı dileklerinizi
gönderdi” dedi.
Keyifle yenen yemeğin ardından
öğrenciler, hep birlikte halay çekerek
kaynaştılar Anadolu Vakfı’nın
Genel Müdürü Selim GÜVEN ve
Müdür Yardımcısı Nil ÇELTEK de bu
organizasyonda bizlerleydi.
AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ’NDE
İBRAHİM ÇEÇEN ANITI
Taş, Diyadin de çıkarılan traverten taşı. Mermerden daha sert ve dayanıklı bir malzemedir.
Anıtın genel bütününe bakıldığında bir eğriliği
söz konusudur ama zirveye giden yolda bir
eğilme. Bunun sebebi elli yıllık bir geçmişi
olan holdingin zaman süreci içerisinde gerek
kırılmalar gerek zor şartlarda ayakta kalma
ve asla ilerleyişini bertaraf etmeyen bir yaklaşımla zirveyi zorlamıştır. Yani örneğini çok
gördüğümüz mantar gibi birden meydana
gelip sonrada kaybolan holdingler gibi değil. Özünde başarı, direnç ve hedefi olan bir kuruluş. Tabi bu süreçte birçok engelleri de aşarak
bugünlere gelen bir kuruluş. En üste ay yıldızı koymamamın sebebi, bu
ülkenin kendi küllerinden yarattığı bir değeri
ve buna bağlı olarak kendinide bu ülkeden
gücünü alan bir kuruluş olması sebebiyle
kompozisyonu bu şekilde yerleştirdim. Siyah granit üzerine darbe noktalama ile yapılan portre, taş’ın belli bir kısmında gömülü
olması ve bir kısmının da dışarda olması İbrahim Bey’in kendi kabuğuna sığmaması ve
bütünlük içindeki taşın dışına tasması bulunduğu yöre, bölge ve ülkesine sığmamasıdır.
En alt bölümde de bilindigi gibi eğitime ve
kalkınmaya önem veren biri olması sebebiyle
İbrahim Bey’in bu dünyada maneviyatın ötesinde iki çok önemli değeri var biri IC Holding
biri de AİÇÜ üniversitesidir. Dolayısı ile ikisinin
amblemini yerleştirdim.
Anıt tamamiyle kendi dengesi üzerinde durmaktadır hiç bir destek ve bağlayıcı unsur
yoktur.
Naci EDİ
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
Öğretim Görevlisi
İÇTEN BAKIŞ › 2014
17
HA B E R L E R
VAKFIMIZIN DESTEKLEDİĞİ YENİ KİTAPLAR YAYINLANDI
‘’DİL ÖĞRETİMİNDE TEKNİK VE İLKELER’’
ÇEVİRİ KİTABI OKURLARI İLE BULUŞTU.
Dr. Mehrali CALP
Erzurum’da doğdu. İlköğrenimini tamamladıktan
sonra öğretmen okulundan mezun oldu. 1972-74
yılları arasında Çorum’da; 1974-1983 yılları arasında
Erzurum’da ilköğretimde çalıştı. Erzurum Atatürk
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı
bölümünden 1981 yılında mezun olan Mehrali CALP,
1983-85 yılları arasında Kırklareli-Alpullu Lisesinde
öğretmen; Pehlivanköy Lisesinde öğretmen ve okul
müdürü olarak görev yaptı. 1983-1984 öğretim yılında
İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı
Ana Bilim Dalında Yüksek Lisans yapmaya başladı. 1987 yılında
“Tacizâde Cafer Çelebi Divanın Şerhi” adlı tezi ile bilim uzmanı unvanını
aldı.1987-89 yılları arasında Hakkâri Milli Eğitim Müdür Yardımcılığı
1989-91 yılları arasında Bayburt Milli Eğitim Müdür Yardımcılığında
bulundu.1993-1996 yılları arasında Erzurum İbrahim Hakkı Sağlık Eğitim
Enstitüsü Müdür Yardımcısı ve Müdürü olarak görev yaptı. Bu Enstitüde
üç yıl Genel Öğretim Yöntemleri, Ölçme Değerlendirme ve Rehberlik
derslerini okuttu. 02.10.1995 tarihinde Atatürk Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü nezdinde doktora öğrenimine başlayan Mehrali CALP,
12.10.2001 tarihinde doktora öğrenimi tamamladı. Atatürk Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ortaöğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Ana Bilim
Dalı, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bilim dalında “İlköğretim
Okulları İkinci Kademede Dil Bilgisi Öğretimi Üzerine Bir Araştırma”
konulu doktora tezi ile bilim doktoru unvanını aldı.1996 yılından beri
Ağrı Eğitim Fakültesinde Öğretim Elemanı olarak görev yapmaktadır.
Evli ve beş çocuk babasıdır.
AKDEMİK MAKALELERİ DIŞINDA YAYINLANAN KİTAPLARI
İlkokuma Yazma Öğretimi, Nobel Yayın Dağıtım / Eğitim Bilimleri Dizisi 2007
Özel Öğretim Alanı Olarak Türkçe Öğretimi, Nobel / Eğitim Bilimleri Dizisi 2007
Yazılı ve Sözlü Anlatım (Editör) Lisans Yayıncılık, İstanbul, 2005
‘’MEVLÂNÂ HÂLİD ZİYÂÜDDİN-İ NAKŞİBENDÎ’’
ARAŞTIRMA KİTABI OKURLARI İLE BULUŞTU.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Yrd. Doç. Dr. Abdulcebbar KAVAK
18
1970 Yılında Van’da doğdu. 1977 yılında başladığı öğrenim hayatını
1992’de Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun olarak
tamamladı. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı farklı ortaöğretim kurumlarında
öğretmen ve idareci olarak görev yaptı. 2001 yılında Ankara Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü İslam Hukuku Anabilim Dalında yüksek lisansını
tamamladı. 2012 yılında Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi İslami İlimler
Fakültesinde öğretim görevlisi olarak göreve başladı. 2013 yılında Atatürk
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tasavvuf Anabilim Dalında hazırladığı
“Mevlânâ Hâlid-i Bağdadî ve Hâlidî Tasavvuf Geleneğinin Tarihi Gelişim
Süreci” konulu teziyle doktor oldu. Halen Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
İslami İlimler Fakültesi Tasavvuf Anabilim Dalında yardımcı doçent olarak
görev yapmaktadır.İbrahim İslamoğlu ile birlikte İmam Hatip Liseleri
Orta kısmı için hazırladığı Arapça I, Arapça II ve Arapça III ders kitapları,
1996-2000 yılları arasında İmam-Hatip Liselerinde okutuldu. Mevlânâ
Hâlid-i Bağdadî’nin Arapça, Farsça ve Kürtçe dillerinde şiirlerinden oluşan
dîvân’ının tercüme, tahkik ve şerhini yaptı. Bu eser 2009 yılında Ensar
Yayınları tarafından, 2013’te de Semerkand Yayınları
tarafından neşredildi. 2010-2014 arasında Ulusal ve
uluslararası çok sayıda sempozyumlarda tebliğ sundu
ve panellere katıldı.Evli ve dört çocuğu olan Yrd. Doç.
Dr. Abdulcebbar KAVAK, ileri seviyede Arapça, orta
seviyede Farsça ve İngilizce bilmektedir.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
19
Üniversitemizde Rektör Yardımcılığı
görevini 5 yıldır yürüten Prof. Dr. Fahri
BAYIROĞLU, üniversiteye veda etti.
AİÇÜ
REKTÖR
YARDIMCISI
PROF. DR.
FAHRİ
BAYIROĞLU’NUN
VEDASI
Prof. Dr. BAYIROĞLU için Konukevinde
Rektörümüz Prof. Dr. İrfan ASLAN
tarafından verilen veda yemeğine, Rektör
Yardımcısı Prof. Dr. Yücel ÜNAL, Akademik
ve İdari Birimlerin Yöneticileri katıldı. Prof.
Dr. Fahri BAYIROĞLU ile 5 yıl boyunca
güzel çalışmalara imza attıklarını belirten
Prof. Dr. İrfan ASLAN, ailesinden uzakta
zor günler yaşamasına karşın Prof. Dr.
BAYIROĞLU’nun üniversitenin gelişimine
büyük katkılar sağladığını söyledi.
Prof. Dr. ASLAN, “Fahri beyin geldiği
günü bugün gibi hatırlıyorum. Bir yaz
günüydü. Bu Yerleşkeyi yeni oluşturmaya
başlamıştık, ortalık toz dumandı.
Öyle bir günden bu güne yaklaşık
5 yıl geçti. Ailesinden uzak olmanın
oluşturduğu büyük sıkıntılara rağmen
gecesini gündüzüne katarak çalıştı.
Birçok çalışmalarımızda, yerleşkenin
her aşamasında önemli katkılar sağladı.
Sevindirici olan kısa sürede böylesine
güzel bir kampüs ortaya çıkarmış olmamız
oldu. Buradaki işler hepimizin çok iyi
bildiği gibi kolay yapılan işler değil. Yeni bir
üniversite kurmak, onu kurumsallaştırmak
zor bir şey. Burada hepinizin çok büyük
katkısı emeği var. Bu duygularla Fahri beye
çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.
“Yeni kurulan üniversitede yapılan
çalışmalarda küçücük de olsa katkımız
oldu ise kendimizi mutlu addederiz” diyen
Prof. Dr. BAYIROĞLU, “Buna vesile olan
Rektörümüz Prof. Dr. ASLAN’a teşekkür
ediyorum. Memleket adına, ilimiz adına
sevindirici çalışmalar yaptı. Sizlerle
beraber çalışırken şunu gördüm ki bizlere
karşı çok anlayışlı yaklaşımlarınız oldu.
Beraberce birbirimizi anlayarak çalıştık.
Hepinize teşekkür ediyorum. Hakkınızı
helal etmenizi diliyorum. Rektör beyin de
ifade ettiği gibi bir görevi ifa ediyorsunuz.
Bütün mesele iyilik, güzellik, insanlık
adına bir şeyler ortaya koyabilmek, bunun
çabası içerisinde olabilmekte. Her zaman
istediğiniz kadar katkı sağlayamaz iseniz
de en azından gönlünüze bakıp da orada
bir hoşluk görüp bozulma görmemişseniz,
bu bile tek başına bir saadet kaynağıdır”
diye konuştu.
Yemek sonrası Prof. Dr. İrfan ASLAN,
Prof. Dr. BAYIROĞLU’na plaket ve çeşitli
hediyeler verdi.
Biz de IC Vakfı olarak çok sevdiğimiz
değerli hocamız Prof. Dr. Fahri
BAYIROĞLU’na üniversitede göstermiş
olduğu özverili çalışmaları ve emekleri
için çok teşekkür ediyor, bundan sonraki
hayatında da başarılar diliyoruz.
HA B E R L E R
GELİŞEN
HAYVANCILIK
SEKTÖRÜNDE
İŞLETME
YÖNETİMİNİN
ÖNEMİ ELE
ALINDI
Üniversitemiz Eleşkirt Celal Oruç Hayvansal Üretim Yüksekokulu’nda ilk konferans
verildi.
Zeliha Oruç Konferans Salonu’nda Veteriner Hekim Kamil Özceylan tarafından
“Gelişen Hayvancılık Sektöründe İşletme
Yönetiminin Önemi” adlı konferans öncesi yüksekokulun kurucu müdürü olan
Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Yücel Ünal,
yüksekokulda ilk konferansın verildiğini
söyledi.
İnsanların temel gıda ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için mevcut kaynakların en
verimli şekilde kullanılması gerektiğini
belirten Özceylan, “Bu amaca uygun ola-
rak, hayvancılık sektörü de gerek dünya
çapında gerekse ülkemizde hızlı bir şekilde büyüme eğilimine girmiştir. Ülkemizde
yıllardan beri küçük ölçekli aile işletmeciliği olarak yürütülen hayvancılık modeli,
son yıllarda verilen teşviklerin de etkisiyle
hızlı bir değişim göstererek büyük kapasiteli profesyonel işletme modeline doğru
gelişim göstermiştir” diye konuştu.
Özceylan, 2014 yılında 100 baş üzerinde
hayvan içeren işletme sayısının ülkede 2
bin 500 adedi bulduğunu vurgulayarak,
“Ancak gerek süt inekçiliği ve gerekse
besi hayvancılığında verimli bir hayvancılık yapılabildiği pek söylenemez” dedi. Bu
sebeple son yıllarda sayıları gittikçe artan
büyük işletmelerde işletmenin kuruluş
aşamasından itibaren yönetici olarak
görev alabilecek ve bu görevi profesyonel
olarak yürütebilecek bilgi ve beceriye
sahip “teknik eleman-yönetici” yetiştirecek bir okula ihtiyaç olduğu konunun
uzmanı olan sektör çalışanları ve akademisyenlerin ortak görüşüdür.Dolayısıyla
bu amaçlara hizmet edecek yöneticileri
yetiştirecek olan Hayvansal Üretim Yüksekokulunun ülkemizde kurulmuş olmasını önemsiyorum ve söz konusu okulun
kurulmasında emeği geçenlere teşekkür
ediyorum” dedi.
AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ’NDEN
ERASMUS ÖĞRENCİLERİNE
İÇTEN BAKIŞ › 2014
ANADOLU MİSAFİRPERVERLİĞİ
20
Üniversitemize 2014-2015 güz yarıyılında
Erasmus Hareketliliği kapsamında, Romanya’dan gelen öğrencilerimiz Elena NİCA-VASİLE ve Vadim SCHİTCO, Türkiye ‘de,
eğitim hayatlarının önemli bir durağında,
çok güzel günler geçirmektelerdir. Misafir
Öğrenciler, üniversite tarafından kendilerine sağlanan ücretsiz konaklama, yemek
ve spor salonu haklarından çok memnun
olduklarını özellikle belirtmektedirler.
AİÇÜ Öğrencileri ise, Anadolu misafirperverliği ilkelerinden asla ödün vermeyerek,
kendilerine hem eğitim, hem de serbest
zaman sürelerinde içtenlikle rehberlik
ve eşlik ederek, güzel dostlukların ve
paylaşımların temellerini atmışlardır. Ağrı
İbrahim Çeçen Üniversitesi Öğrencileri
için düzenlenen Gürcistan ve Karadeniz
Bölgesi Gezisi’ne dahil olan Romanyalı
Öğrenciler, bu imkan sayesinde ülkemizin güzelliklerine tanık olmakla beraber,
ayrıcalıklarını ve değerlerini hissetmekten
de çok memnun kalmışlardır. İbrahim
Çeçen Vakfı’nın, Erasmus kapsamındaki
öğrencilerin ulaşımına verdiği destekten
de yararlanan misafir öğrenciler, Ağrı
İbrahim Çeçen Üniversitesi’nde olmaktan
duydukları heyecan ve gururu , Romanya
dönüşünde arkadaşlarına Erasmus için
üniversitemizi tavsiye edeceklerini her
fırsatta dile getirmektedirler.
için arkadaşlarımızla beraber “HER ÇOCUK
BİR KİTAP” kampanyası adı altında ilkokul
ve ortaokul öğrencilerine “Dünya Çocuk
Klasikleri”, temin etmek için bir kampanya başlattık.
Biz Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
öğrencileri olarak staj gördüğümüz
okullarda ilk ve ortaokul öğrencilerinin
okuma ve yazma konusunda büyük
eksikliklerinin olduğunu gördük. Bu eksikliklerin temelinde yatan sebeplerden
birinin çocuklarının seviyelerine uygun
kitap bulamamasından dolayı okumaması olduğunun kanısına vardık. Biz, Ağrı
İbrahim Çeçen Üniversitesi öğrencileri
olarak çocuklar için ne yapabiliriz diye
düşünürken onların seviyesine uygun
kitap temin etmek ve onlara ulaştırmak
Başta Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’nde
başlattığımız kampanyamız kısa sürede
Ağrı içinden, çeşitli kurumlardan ve diğer
illerden destek alarak 6 bin civarında
kitaba ulaştık. Bu kampanyada yüreğini
ortaya koyarak çalışan arkadaşlarımızla
birlikte topladığımız kitaplardan 400 adetini ilk olarak staj gördüğümüz Ağrı PİRİ
REİS ORTAOKULU’na bağışladık. Kitap bağışı yaptığımız ikinci okul kütüphanesine
400 kitap kazandırdığımız Ağrı İMKB GAZİ
ORTAOKULU oldu. Bu kampanyada çaba
sarfeden arkadaşlarımızla birlikte kitap ihtiyacı olan okullar belirleyerek onlara kısa
zamanda kitap kazandırmaya çalışıyoruz.
Bu hafta içinde 2 köy okulu bir merkez
okulu olmak üzere 3 okula daha kitap-
larımızla destek olacağız. Kampanyamız
dönem sonuna kadar devam edecek ve
bu süre içinde topladığımız kitapları belirlediğimiz okullara ulaştıracağız.
Bu kampanyada bize destek olan herkese
ve İbrahim Çeçen Vakfı’na “ HER ÇOCUK
BİR KİTAP” adı altında devam ettirdiğimiz
kampanyamıza yaptığınız destek için yürekten teşekkür ediyoruz ve kitapları dağıtırken çocukların yüzünde gördüğümüz
o mutluluğu onlara hediye ediyoruz.
Necmettin AKKUŞ
Biz de IC Vakfı olarak bu kampanyada
büyük bir özveri ile çalışan; başta Necmettin AKKUŞ olmak üzere, Hakan BUZKUŞ, Çidem PEKGÖZ, Nevroz BAYRAM,
Adem KIZILASLAN, Imranay ARAPKIRLI,
Seda GEDIK, Songül USLU, Binefş CIN,
Ercan Özden, Erken ŞILENGER, Emrah
BAYRAM, Abdulkahar DOĞAN ve daha
bir çok arkadaşı kutluyoruz.
Karanlıklara ışık yakan ;
yüreklere umut olan saygıdeğer
büyüklerim;
Toplumsal Uygulamalar Dersi’mizle ilgili
talebimiz sonucunda gönderdiğiniz kitaplarla
Cemil Meriç Ortaokulu’nun bir kütüphanesi
oldu. Kütüphane projemize verdiğiniz
destekten dolayı İbrahim Çeçen Vakfı ve
çok değerli çalışanlarına kendim ve proje
arkadaşlarım adına şükranlarımı sunarım.
Burak KALAY
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
Sosyal Bilgiler Öğrencisi
Ağrı Merkeze 30 km mesafedeki
bir dağ köyünün öğretmeniyim..
Hayatında doğuyu hiç
görmemiş; buradaki masum
minik yüreklerden habersizdim..
Vatanımızın en ücra unutulmuş
ve yalnız yerlerinde de olsa
al bayrağımızın dalgalandığı
heryerde kardelenler yetiştirmeyi
amaçlayıp Yalnızkonak için umut
aradım. 27 çocuğuma umut
olduğunuz ; ve yüzlerinde masum
bir gülümseme oluşturduğunuz
için hepinize çok teşekkür ederim.
Ümit İKİZ
Murat Bucağı, Yalnızkonak Köyü
Ağrı Yalnızkonak İlkokulu
Öğretmeni
21
İÇTEN BAKIŞ › 2014
AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ
‘‘HER ÇOCUK BİR KİTAP’’ KAMPANYASI
HA B E R L E R
TARİHE
YÖN VEREN
İSİMLER
ÇEŞMELERDE
YAŞIYOR
Üniversitemiz merkezi kampüsünün farklı
noktalarına konulan tarihi su çeşmeleri
ile Türkiye’nin bilimsel, kültürel ve sosyal
hayatına yön veren şahsiyetlerin isimleri
yaşatılıyor.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Yaklaşık 6 yıl önce Ağrı Şeker Fabrikası’nın
eski yerleşkesinde devlet tarafından
tahsis edilen boş arazide temelleri atılan
üniversitemiz, fiziki, akademik ve idari
personel ile öğrenci sayısı bakımında büyük
bir gelişim gösterdi. Fakülte binaları, Merkezi
Araştırma ve Uygulama Laboratuvarı,
Merkezi Yemekhane ve Kafeterya, Çok
Amaçlı Spor Salonu, Nurettin Atmaca
Üniversite Camisi, 6.5 kilometrelik Bisiklet,
Yürüme ve Çevre yolu, Sosyal tesis, Stadyum,
5 adet tenis kortu, halı saha ve tesisleri, Garaj
ve Atölyeler ile Lojmanların yer aldığı toplam
200 bin m2alan kullanıma sunularak 20 yıla
eşdeğer bir büyüme gerçekleştirdi.
22
Fiziki yapılaşmanın yanı sıra yeşillendirme
ve peyzaj çalışmalarının da hızla devam
ettiği üniversitede kampüsün çeşitli
noktalarına tarihi su çeşmeleri konulmaya
başlandı. Tarihi su çeşmelerinin öğrencilerin
ilgi odağı olduğunu belirten Rektörümüz
Prof. Dr. İrfan ASLAN, ülkenin kültürüne,
tarihine, bilimine ve sosyal hayatına yön
veren şahsiyetler arasında yer alan Ahmed-i
Hani, İbn-i Sina, Mevlana Celaleddini Rumi,
Ahmet Yesevi, Hayrettin Atmaca, Selahattin
Salman ve Yunus Emre gibi isimlerin tarihi su
çeşmelerinde yaşatılacağını söyledi.
Çalışmanın Özeti:
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi,
21-23 Ocak 2015 tarihleri arasında
Bangkok - Tayland’da düzenlenen
“2015 Misafirperverlik, Serbest Zaman
Aktiviteleri, Spor ve Turizm Uluslararaası
Konferansı” katılımcılarındandı.
Kongreye Ağrı İbrahim Çeçen
Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor
Yüksek Okulundan öğretim üyeleri Doç.
Dr. Gökhan BAYRAKTAR ve Yrd. Doç.
Dr. Serkan T. AKA, Sağlık Kültür Spor
Daire Başkanlığından Daire Başkanı ve
Genel Sekreter Yardımcısı Murat TOK
katılmışlardır. 4 farklı bildiri ile gidilen
Kongrede sunulan bildirilerden birisi
Yrd. Doç. Dr. Serkan T. AKA, Doç. Dr.
Gökhan BAYRAKTAR, Murat TOK, Yrd.
Doç. Dr. Meral DİNÇER ve Yrd. Doç. Dr.
Yaşar ÇORUH’ un katkıları ile hazırlanmış
olan “DEVLET ÜNİVERSİTELERİNİN
GELİŞİMİNDE VAKIFLARIN ROLÜNÜN
İNCELENMESİ: IC VAKFI - AĞRI İBRAHİM
ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ” başlıklı
çalışmadır.
Yrd. Doç. Dr. Serkan T. AKA tarafından
sunulan çalışmanın amacı; IC Vakfı
ve Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
örneği temelinde vakıfların devlet
Tüm insanlığın mutluluğunu amaçlayan
bir sistemler bütünü olan vakıf; tarih
boyunca süregelmiş yardımlaşma ve
dayanışma duygusunun kurumsallaşmış
halidir. Vakıflar yardımlaşma ve
dayanışma duygusu ile servetin zengin
kesimlerden daha fakir kesimlere doğru
akışını önemli ölçüde gerçekleştirerek,
sosyal bütünleşmenin sağlanması,
toplumsal barışın sürekliliği, sınıf
çatışmalarının önlenmesi, kamunun
hizmet taleplerinin karşılanması, siyasî
ve ekonomik istikrarın sağlanması
gibi amaçları benimseyerek merkezî
yönetimlerin en büyük yardımcıları
olmuşlardır. Bu bağlamda, çalışmanın
amacı; IC Vakfı ve Ağrı İbrahim Çeçen
Üniversitesi (AİÇÜ) örneği temelinde
vakıfların devlet üniversitelerine
eğitimsel, kültürel, sanatsal ve sportif
faaliyetler kapsamında sağladıkları
katkıların incelenmesidir.
üniversitelerine eğitimsel, kültürel,
sanatsal ve sportif faaliyetler kapsamında
sağladıkları katkıların incelenmesidir.
Gerek Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesinin,
gerek IC Vakfının isimlerinin 30 farklı
ülkeden katılımın sağlandığı Uluslararası
akademik bir ortamda akademik bir
çalışma içerisinde kullanılması hem
bu kurumların hem de ülkemizin
tanıtımı açısından çok önemlidir.
Ayrıca Çalışmadan elde edilen sonuçlar
ışığında vakıfların özellikle yeni kurulan
devlet üniversitelerinin gelişimlerine
sağladığı çok yönlü katkıların üzerinde
durulmuş ve çok önemli olduğu gerçeği
vurgulanmıştır.
Araştırmada, evrendeki belli bir ünitenin
(birey, aile okul, hastane, dernek vb.),
derinliğine ve genişliğine, kendisini ve
çevresi ile olan ilişkilerini belirleyerek,
o ünite hakkında bir yargıya varmayı
amaçlayan örnek olay (durum)
çalışması modellerinden durum tespit
çalışması deseni benimsenmiştir.
Verilerin toplanmasında ise araştırılması
hedeflenen olgu veya olgular hakkında
bilgi içeren yazılı materyallerin analizini
kapsayan “Doküman İncelemesi” veri
toplama yöntemi tercih edilmiştir.
Bu doğrultuda IC Vakfının, AİÇÜ’ye
kuruluşundan itibaren her açıdan
sağladığı katkılar ve bu katkıların olumlu
göstergeleri ele alınmış ve doğurduğu
sonuçlar irdelenmiştir. Elde edilen
bulgulara göre vakıfların desteğinin
üniversitelerin eğitimsel, kültürel, sanatsal
ve sportif faaliyetlerinin zenginleştirilmesi
bakımından önemli katkılar sağladığı
sonucuna ulaşılmıştır.
23
İÇTEN BAKIŞ › 2014
AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ TAYLAND’DA
“The 2015 International Conference on Hospitality, Leisure, Sports, and Tourism”
“2015 Uluslararası Misafirperverlik, Serbest Zaman Aktiviteleri, Spor ve Turizm Konferansı”
S ÖY L E Ş İ
BURUNDİ’DEN AĞRI’YA
Otobüse binen kadın ve yaşlılara kalkıp
yer veriyorlar. Bizim kültürümüzde
öyle birşey yok. Yani buna kültür farkı
diyebiliriz.
AİÇÜ’yü Nasıl Buldunuz Ya da Kimlerin
Önerisiyle Geldiniz ?
Röportajı: Muhammet KAYANER
AİÇÜ, PDR 1. Sınıf Öğrencisi
sonunda savaşlar bitti. Ulusal marşımızın
ve bayrağımızın manası bize “umudu,
birliği, ilerlemeyi” hedefler. Ekonomi
bütçesi çok düşük çok fakir bir ülkeyiz.
İnsanlarımızın çoğu geçimini tarımla
sağlar. Arazilerimizin %55 ekilebilir
arazilerdir. Coğrafyamız olarak da iki
mevsim yaşanıyor. Kış ve yazdır. Ülkemiz
ne çok sıcak ne de çok soğuktur. En fazla
sıcaklık 30 derece an az 20 dercedir.
Burundi ile Türkiye’nin Ortak Yanları
Var Mıdır?
Kendinizi Bize Tanıtabilir Misiniz ?
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Ben Adamu Ntunzwenimava Burundi
de doğdum. İlkokuldan liseye kadar
Burundi de okudum. Üniversiteyi
“AİÇÜ”okuyorum. PDR 1.sınıftayım. Ailem
Burundi de yaşıyor. Babam vefat etti,
annem altı kardeşimle birlikte yaşıyor.
24
Burundi’yi Bize Biraz Tanıtabilir Misiniz ?
Ülkemiz 1962 yılına kadar
“Belçika’nın”sömürüsüydük.
Bağımsızlığımızı 1962 yılında kazandık.
Bağımsızlığımızı aldıktan sonra biz
de daha çok sıkıntı başladı. Milletimiz
arasında iç savaşlar vardı. Savaşlarımız
2005 yılına kadar devam etti. Nihayet
Tabiki ülkelerimizin ortak yanları vardır
ama çok fazla değildir. İnanç olarak
bizde de müslümanlık vardır. Ama
%30 oranındadır. Ülkemizde en çok
Hristiyanlar bulunur %50 oranından
fazladır. Her müslüman ülkede
insanların davranışları aynıdır. Çünkü
islamiyetin kuralları her yerde aynıdır
ve değişmez. Bizde müslümanlar fazla
olmadığı için kültür farklılığı olabilir.
Ülkemiz laik bir ülke olduğundan dolayı
bizde farklı inançlar vardır. Bunlar
müslümanlar,hristiyanlar ve ateistlerdir.
İnançlarımız çok fazla olduğu için kültür
farklılığı oluşmuştur. Örnek olarak
ben buraya geldikten sonra otobüse
bindim ve otobüste çok değişik bir şey
gördüm.Ülkenizin insanları yaşlılara,
kadınlara otobüste saygı gösteriyorlar.
AİÇÜ’yü biz sınava girdikten sonra
kazandık. Çünkü bizde şu anda
öğrencilerin hepsi Türkiye’ye gelmek
istiyorlar. Türkiye’ye talep çok
olduğundan dolayı bizi sınava tabi
tutuyorlar. Yüksek puan yapan öğrencileri
yurt dışına gitme izni veriyorlar. Biz
kazandıktan sonra internet üzerinden
Türkiye’de bazı üniversitelere tercih
yaptık ve AİÇÜ. kazandık.
Bizde geçmişteki öğrenciler
Avrupa’ya okumaya gidiyorlardı.
Mezun olup döndüklerinde biz de
başbakan,cumhurbaşkanı,bakanlar
olmuşlar. Oralarda eğitimi iyi alabiliriz,
iyi şartlarda okuyabiliriz veya iyi yerlere
gelebiliriz. Çünkü eğitimi Fransızca
veriyor ve biz de Fransızca’yı iyi biliyoruz.
Ama kimse ırkçılığa, kötü durumda
yaşamayı istemez. Benim şuanda Fransa
da arkadaşım okuyor. Orda hayat
nasıl diye sordum? O bana “ülkeme
dönmek istiyorum, kötü durumdayım,
bizi sevmiyorlar, ırkçılık yapıyorlar”dedi.
Bundan dolayı kimse gitmek istemiyor,
gidenler ise dönmek istiyor. Ama
Türkiye de okuyup gelen arkadaşlarımız
Türkiye‘nin insanları bizi çok seviyorlar,
aramızda hiçbir sıkıntı çıkmıyor,
Türkiye de hayatın çok güzel olduğunu
söylüyorlar. Türkiye de inançlarımızı
rahat yaşayabiliyoruz, buralarda bize
karşı ırkçılık yapmıyorlar. Türkiye insanları
yardımsever , insanlara zarar vermeyen
ve de en önemlisi insanları sömürmemiş
ve sömürmeyi düşünmeyen bir ülkedir.
Türkiye’de yeni bir dil öğreniyoruz,
eğitim kalitesi çok iyi, gelişmiş bir
ülke olduğundan dolayı ülkemizdeki
öğrenciler Türkiye’ye gelmek istiyorlar.
Ağrı’ya ve AİÇÜ’ye gelmeden önce
beklentilerimiz vardı tabi. Burda eğitimin
İngilizce yada Fransızca olduğunu
düşünüyordum. Çünkü tam bilgim
yoktu. Geldikten sonra öğrendim ki
Türkçe eğitim veriliyor. Ben Türkçe hiç
bilmiyordum. Bundan dolayı Türkçe
eğitim almak zorunda kaldım. Şimdi
Türkçeyi konuşmayı ve okumayı
öğrendim. Bizim ülkemizde bazı
öğrenciler yurt dışında eğitim gördükten
sonra aldıkları diplomala ülkemizde
geçerli oluyor. Aldığım bilgilere göre
eğitimimizi bitirdikten sonra aldığımız
diplomayı ülkemizde geçerli olduğunu
öğrendim, bu da beni çok memnun etti.
Türkiye de Aldığınız Eğitim Sizi
Zorluyormu?
Aldığımız eğitimden zorlanıyoruz. Çünkü
biz yeni geldik, Türkçemiz o kadar iyi
değil. Burada okuyan Türk öğrencileri
Türkçeyi bildikleri halde dersi anlamakta
zorlanıyorlar, biz ise hem Türkçemizi
geliştirmeye çalışıyoruz, hem de dersi
anlamaya çalışıyoruz. Bundan dolayı dersi
iyi anlayamıyoruz ve biraz zorlanıyoruz.
Bence Türkiye’ye gelen yabancılar az
Türkçe eğitimi görüyorlar. 7-8 ay görüyor
bu da az bir zamandır. Çünkü Türkçe yeni
bir dil olduğu için bu 7-8 ay Türkiyede
yaşamak için uygundur ama okumak
için yetmez. Bence bunun 2 yıl olması
gerekir.
Burada Yaşadığınız Sıkıntılar var mı?
Yaşadığımız sıkıntılar var ama bu
sıkıntılar öğrenciden öğrenciye
değişiyor. Biz yurt dışından geldik,
ailemiz,akrabalarımız,tanıdıklarımız
burada yok, bu da bize maddi olsun
manevi olsun sıkıntı yaratıyor. Türkiye
gelişmiş bir ülke olduğundan dolayı hayat
şartları pahalı her şey parayla bu bize
maddi sıkıntıya sebep oluyor. Yabancı
olduğumuzdan dolayı bize burs çıkmıyor.
Bazı yabancı arkadaşlarımız ailelerinin
durumları iyi olduğundan dolayı aileleri
para gönderiyorlar ama benim ailemin
maddi durumum iyi olmadğından dolayı
bana para gönderilemiyor.Eğitimimiz için
bize burs yardımı yapacak,maddi destek
sağlayacak yada bize sahip çıkacak
insanlarımızı canı gönülden arzularız.
Kendinizi Bize Tanıtabilir Misiniz?
Ben Jim-Peige Bishang Burundi’de
doğdum. AİÇÜ’de okuyorum. PDR 1.
Sınıftayım. Burundi’de yaşıyoruz 9
kardeşiz.
Burundi’den Bize Bahsedebilir Misiniz?
Burundi Afrika’da küçük bir ülkedir.
Dünya’nın en fakir 3 ülkesinden biridir.
Ekonomi durumu çok kötü, eğitim için
çok yetersiz bir ülkedir. Burundi ve
Türkiye’nin insanları sıcak kanlıdır. Ama
yemekleri çok farklıdır. Bazı yemeklerimiz
aynıdır. Örnek olarak; pirinç fasülye gibi
yemeklerimiz aynıdır.
AİÇÜ’ye Kimlerin Önerisiyle Geldiniz?
AİÇÜ’yi Erzurum’da okuyan arkadaşımdan
yardım aldım ve internette araştırarak
buldum.
Buraya gelirken beklentilerimiz iyi bir
eğitim, sıcak hocalar ve sıcak öğrenciler
bekliyorduk. Buranın hocaları, arkadaşları,
insanlara çok sıcakkanlı, cana yakın
kişilerdir. Burada tek beklemediğimiz şey
havasının bu kadar soğuk olması. Ama
yavaş yavaş uyum sağlamaya başlıyoruz.
Burada Yaşadığınız Sıkıntılar Var mı?
Otobüse binerken çocuklar bize
“Zenciler“ demesi bizi biraz şaşırttı. Ama
insanları bize karşı çok yardımsever ve iyi
niyetliler.
BRUNDİ’YE
KISA
BİR
BAKIŞ
Orta Afrika’da, Tanzanya, Ruanda, Demokratik Kongo Cumhuriyeti (Zaire)
ile komşu küçük bir ülke olan Burundi, Dünya Bankası verilerine göre yıllık
560 dolar gelir ile kişi başına düşen
milli gelir sıralamasında dünyanın
en yoksul ikinci ülkesi. 10 milyon
civarındaki nüfusunun %85’i Hutulardan, %14’ü Tutsilerden oluşuyor,
küçük bir kısmı ise Twa (Pigme) ve
birkaç bin Avrupalı ve Güneydoğu
Asyalı. Resmi dili Fransızca ve Kirundi,
bu dili Tutsiler ve Hutular kullanıyor. Bu iki dilin dışında yerel halk Svahili
dilini de konuşuyor. Ülkede dinî inanç
oran Hıristiyan %67 (Roma Katolikleri %62, Protestanlar %5), yerel
inançlar %23, Müslüman %10 olarak
gözüküyor. Burundi, Batı Afrika bölgesinde olduğunun tersine, ancak
1800’lü yıllarda sömürge ülkeleri ile
karşılaşmış. Sömürge ülkelerinin geç
gelmesinin nedeni ise bu bölgeye
karayolu ile ulaşmanın imkansız olmasıymış. Ancak 1870 yılında bir
Alman gezgin Tanganyika Gölü’nü
takip ederek ilk defa Burundi’ye
ulaşmış ve Burundi’de o zamanlar
bir krallığın olduğunu ifade etmiş.
Bundan sonra Almanlar 1890 yıllarında yine Tanganyika gölünü izleyerek
Burundi’ye ulaşmışlar, ilk başlarda
Almanlara karşı direnen Burundi Kralının 1903 yılında Almanlarla anlaşma
imzalayarak Almanya’nın bir anlamda
25
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Ağrı İlimiz ve AİÇÜ’ne Gelmeden
Önce Beklentileriniz Neydi ve Bu
Beklentilerinizi Karşıladımı?
İÇTEN BAKIŞ › 2014
26
sömürgesi olmayı kabul ettiğini görüyoruz. 1. Dünya Savaşı’nda Almanlar’ın yenik
düşmesi üzerine 1919 yılında Versailles
Konferansı’nda Milletler Cemiyeti kabulü
ile Burundi Belçika’nın sömürgesi olmuş.
Belçika ise aynı dili konuşan ve aynı
ırktan gelen Ruanda ve Burundi’yi Ruanda-Urundi adıyla tek bir yönetim altında
birleştirmiş. Ve yine Belçika yönetimi, bu
dönemde, Burundi’de yaşayan grupları
Hutu, Tutsi ve Twa(pigme) olarak üç ayrı
etnik yapıya ayırmış. Afrika’nın diğer
bölgelerinde olduğu gibi Burundi de
1960 yılında Belçika’dan ayrılarak meşruti bir krallık olarak bağımsızlığını ilan etmiş.
1964 yılında ise krallıktan cumhuriyet rejimine geçmiş. Bağımsızlığından hemen
sonra 2000 yılına kadar Hutu ve Tutsiler
arasında amansız ve kanlı çatışmalar
ve katliamlar yaşanmış. 1993 yılında
başlayan iç savaş 2005 yılına kadar sürmüştü. Sonrası hepimizin malumu: Kan
ve gözyaşı. Ülkenin adı, komşu ülke Ruanda’da 1994’te dünyanın gözü önünde
gerçekleşen etnik savaşlar yüzünden
çok duyulmuş ve bu savaşta 1 milyon
kadar insan öldürülmüştü. 2000 yılında
Tanzanya’da Afrika Birliğinin girişimiyle
taraflar (Hutu-Tutsi) bir araya getirilerek
anlaşma sağlanmış. Bu anlaşmaya göre,
iktidar Hutu ve Tutsiler arasında oransal
olarak paylaştırılmış, dengeleyici şartlar
getirilmiş. Burundi; kara ile çevrili, zayıf
imalat sektörü ve fakir kaynakları olan
bir ülke. Nüfusun büyük bölümü tarımla
uğraşıyor ve ekonomisinin dayanağı dış
kazancın %80’ini oluşturan kahve. Bütün
arazinin % 41’i ekilebilir arazi, başlıca gıda
maddeleri muz, baklagiller, darı, yerfıstığı ,
tatlı patates ve kabak türü bitkiler.
Burundi’de kalay, az miktarda altın çıkarılıyor, diğer madenler yerli tüketim ile
sınırlı. Sanayi merkezleri başkent Bujumburu’da toplanmıştır. Yoksulluğa rağmen
Burundi’de güvenlik sorunu artık günümüzde yaşanmıyor. Birkaç sene öncesine
kadar can güvenliği yokken, artık rahatça
sokaklarda dolaşmak mümkün. Tanganyika gölü Bujumbara’ya sakin bir tatil
kasabası havası katıyor. Stresten uzak,
gülümseyen insanlarıyla insanın zihninde
hoş bir anı bırakıyor. Tangayika Gölü’nün
kenarında olan plajlar görülmeye değer.
Timsahları ve hippoları yakından görmek
isterseniz Rusizi Doğal Parkı’na uğramanız
gerekiyor, ayrıca Nil Nehri’nin en büyük
timsahlarını gözlemlemek isterseniz Gusteve Bölgesi’ne gidebilirsiniz. Tanganika
Gölü çıkarılan balıklar dünyanın dört bir
yanındaki evlerin akvaryumlarını süslüyor.
Tıpkı Akdeniz ülkelerinde olduğu gibi
burada da öğle vakti insanlar dükkanlarını
kapatıp siesta’ya (istirahat) yatıyorlar. Bujumbura’da Sojemak isimli pazarı geziyoruz. İndegala isminde kurutulmuş balıklar
tezgahlarda yerini almış. Bizim hamsiye
benzeyen bu balığa bayılıyor Burundililer. Yalnız alışık olmayanlar için buradaki
balık kokusu tahammül edilemeyecek
durumda. Kent merkezinde Galatasaray’lı
Şabani Nonda’nın yetiştiği stadı, büyük
camiyi, Almanlar döneminden kalma
katedrali gezip1960’lı yılların ortasında
Kongo’dan tekneyle Tanganika’yı geçerek
buraya gelen Che Guevara’nın geçtiği
mekanları dolaşabilirsiniz. Burundi’de
Afrika yaban hayatının tüm örneklerini
görebileceğiniz Rumonge, Kigwena, Kibira, Ruvubu, Rusizi, Bururi, Vyanda, Rwihinda Gölü, Tanganyika Gölü Ulusal Doğa
Parkı, Yaban Hayatı Koruma Rezervleri ve
göçmen kuş cennetlerini gezebilir, yerel
halkın geleneksel yaşamını tanıyacağınız
kültür gezilerine katılabilirsiniz. Belki de
tarihe geçmiş 200’den fazla insan yediği
söylenen ve filmlere de konu olmuş olan
timsah Gustave The Crocodile ile de tanışırsınız! Bir de Burundi’nin davul şovu
dünyaca ünlü., bu ilginç gösteriyi sakın
kaçırmayın.
Dr. Meral DİNÇER
İÇTEN BAKIŞ › 2014
27
HA B E R L E R
ANADOLU VAKFI
Anadolu Vakfı olarak 2014 yılı itibariyle
“Bu topraklardan kazandıklarını yine bu
topraklara verme” ilkesi ile geçen 35 yılı
geride bıraktık. Bu 35 yıl içerisinde, 50’nin
üzerinde kalıcı eserin; okullar, yurtlar, spor
salonları, üniversite binaları, hastaneler,
sağlık ocakları, yapımını gerçekleştirdik.
Vakıf, 20 binin üzerinde ihtiyaç sahibi ve
başarılı öğrencilere burs desteği sağladı.
Anadolu Vakfı olarak çalışmalarımızda,
gençlerimizin yetkinliklerini önemsiyor,
sosyal girişimcilik yeteneklerini
geliştirmeyi hedefliyoruz. Yeni fikirlere
açık olmanın, yeni fikirler ve projeler
ortaya çıkarmanın ülkemize katacağı
değere olan inancımızla onlara yön
göstermeye çalışıyoruz.
Gençlere yönelik olarak uyguladığımız
“Gelecek İçin Gençlik” programı ile
gençlerin gelişim sürecini farkındalık,
uzlaşma ve hoşgörü kültürü, liderlik
yetkinlikleri, çevre ve sürdürülebilir
kalkınma, yaratıcılık ve yenilikçilik
kültürü gibi çağdaş değerlerle
desteklemek, dünya görüşlerinin ve
genel donanımlarının bu yönlerde
olgunlaşmasını sağlamayı hedefliyoruz.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Eğitimin yanı sıra sağlık alanında
toplumumuza fayda sağlamaya önem
veriyoruz. Sağlık alanındaki en büyük
yatırımımız Anadolu Sağlık Merkezi.
Bunun dışında eserlerimizin arasında
yapımı tamamlanıp devlete devredilen
28
hastanelerimiz de mevcut. Anadolu Vakfı
tarafından 2005 yılında ABD’de 21 yıl üst
üste en iyi hastane seçilen Johns Hopkins
Medicine ile iş birliği içinde kurulan
Anadolu Sağlık Merkezi ile bugüne kadar
ihtiyaç sahibi hastalara yaklaşık olarak
85.000 muayene, 234.000 tetkik, 6.500
ameliyat hizmeti bedelsiz olarak sağlandı.
Merkezimiz, 66 farklı ülkeden gelen hasta
sayısıyla, Türkiye’nin en çok yabancı
hastaya hizmet veren hastanesi seçildi
ve bölgenin kanser tedavi merkezi olma
yolunda hızla ilerliyor. Anadolu Sağlık
Merkezimiz 2010 yılında hizmete açılan
Kemik İliği Nakli Merkezimiz, her yıl 250
hastaya kemik iliği nakli gerçekleştiriyor.
Anadolu Sağlık Merkezi bünyesinde 145
hekimimiz olup üçte ikisi profesör ve
doçent hocalarımızdan oluşmaktadır.
Anadolu Sağlık Merkezi, 2002 yılında
Johns Hopkins Medicine International
ile eğitim ve kalitenin geliştirilmesine
yönelik alanlarda stratejik işbirliği
anlaşması imzaladı. Bu anlaşma Anadolu
Sağlık Merkezi hekimleri ile Baltimore,
Maryland’deki Johns Hopkins’ten
meslektaşları arasında bilgi paylaşımını
kolaylaştırırken, video-konferans
yoluyla tıbbi fikirlerini paylaşmalarını
ve tıp konusundaki eğitimlerine devam
etmelerini de sağlamaktadır.
Anadolu Vakfı olarak kısa vadeli, acil
gereksinimleri karşılamaya yönelik
çalışmaların yanı sıra, aynı zamanda
toplumsal kalkınmayı destekleyici ve
toplumun yaşam koşullarını iyileştirici
çalışmalar içerisindeyiz. İnsana yatırımı
ilke edinen, ortak aklı benimseyen, sosyal
etkisi güçlü, kullandığı kaynağı sosyal
girişimci yaklaşımıyla yönetebilen ve
kalıcı çözümlerle toplumun daha fazla ve
sürekli desteklediği bir sosyal değer ve
bağışçılık platformu olabilme hedefindeki
“Anadolu’nun Vakfı”olarak, bugüne
kadar eğitim alanında 20.000’den fazla
öğrenciye burs verdik.
Vakıf olarak, gençlerle iletişim
kuracağımız alan olarak kendimize
sosyal medyayı belirledik. Onlarla
iletişim kurabilmek için onların arasında
yaşamak gerekiyor. Onların konuştuğu
dilden konuşmak ve onları anladığınız
göstermeniz gerekiyor. Bu nedenle, üç
senedir başvurularımızı online olarak
alıyoruz. Bu sisteme geçmemizden sonra
rakamların hızla arttığını gözlemledik.
Gençlerle kurduğumuz dijital iletişimle
onların Vakfımıza karşı olan farkındalıkları
arttı. Bu sayede de ilk yılımızda başvuru
sayımızı yaklaşık on katı artırarak 40.000
sayısına, ikinci yılımızda 53.000 sayısına
çıkarttık, bu yıl ise 64.000 başvuru aldık.
“Gelecek İçin Gençlik” programımız
ile gençlere yönelik olarak yaşamdan
söyleşilerle deneyimler paylaşılmakta,
akademik bilgilerle zenginleştirilerek
gençlerin soruları ele alınıp irdelenmekte,
yine deneyimlere dayalı somut çözüm
önerileri paylaşılmaktadır. Böylelikle
Koçluk ve Mentorluk çalışmalarımızla,
etkileşim sağlanmaktadır. Bunlara ek
olarak gençlere kendilerini geliştirme,
hayata hazırlanma, kariyerini planlama,
sosyal girişimcilik vb konularda da
seminerler düzenliyoruz. Çeşitli
sosyal etkinliklerle gençlere akademik
çalışmaları dışında nefes alacak
ve kendilerini geliştirecek fırsatlar
sunuyoruz.
Anadolu Vakfı, TÜSEV Türkiye Üçüncü
Sektör Vakfı’nın kurucu üyesi olarak
bağışçılığı geliştirici çalışmalara ve
etkinliklere destek oluyor. Ayrıca
Anadolu Vakfı olarak, Sosyal Sorumluluk
kapsamında, dezavantajlı gruplar için de
çeşitli projeler yürütüyoruz. Geçtiğimiz
Mayıs ayı içerisinde Engelliler Haftası
nedeniyle Vakfımız Dilovası Belediyesi
ile işbirliği yaparak 100 engelli çocuğun
sağlık sorunlarının giderilmesini sağladı.
Yine çevre belediyelerin ortaklığında
gerçekleştirilen “Sağlıklı Çocuklar, Mutlu
Yarınlar“ projesine Ocak ayı itibariyle
başlanıldı. Proje kapsamında;
•
İhtiyaç sahibi ailelerin çocuklarının
genel sağlık muayenelerini yaptırmak.
•
Çocuklara el hijyeni konusunda eğitim
vermek.
•
Emziren anneleri bebek bakımı ve
anne sütü hakkında bilinçlendirmek.
•
Çocuklara hastane ortamını pozitif
biçimde tanıtmak amaçlandı.
•
Sağlıklı Çocuklar, Mutlu Yarınlar
Projemizin diğer ayağında, Anadolu
Sağlık Merkezi çalışanlarının da
gönüllü olarak destek verdiği, resim ve
boyama aktiviteleri gerçekleştirildi.
Yine bir bölgemizde ihtiyaç sahibi
çocuklarda genetik sorunlardan
dolayı ortaya çıkan el ve ayak şekil
bozukluklarının tedavisi amacıyla, gerekli
muayene, tetkik ve ameliyatlar Vakfımız
tarafından Anadolu Sağlık Merkezimizde
yaptırılmıştır.
15 Ocak – 5 Kasım tarihleri arasında
gerçekleştirilen çocuk sağlığına yönelik
bu kapsamlı projede 2.200 çocuğa
ulaşıldı. 6.380 muayene, 1.500 sünnet,
250 ameliyat 5.250 tetkik hizmeti verildi.
Ulaşılan pozitif sonuçlar değerlendirilerek,
Anadolu Vakfı Sosyal Sorumluluk Projeleri
2015 yılı programına 2.500 çocuğu
kapsayacak projenin 2. Fazı eklendi.
Son iki yıldır Anadolu Vakfı, eğitim ve
sağlık alanındaki harcamalarına, verdiği
burslar dahil, 32 milyon TL’nin üzerinde
bir bütçe ayırıyor. Sadece geçen yıl
Aksaray ilinde açılışı gerçekleştirdiğimiz
Yazıcı Eğitim ve Öğretim Kampüsüne 7
milyon TL, bu yıl içerisinde Ankara’daki
Kazan Efes Mesleki ve Teknik Anadolu
Lisesi Eğitim Tesisi’nin yeni kampusu
için 4.5 milyon TL’lik bir bütçe ayırdık.
Tabii grup şirketlerimizin kendi Kurumsal
Sosyal Sorumluluk Projeleri için ayırdıkları
bütçeler buna dahil değildir.
Anadolu Sağlık Merkezi’nin bölgesel
bir tedavi merkezi olarak uluslararası
alanda öne çıkması, Anadolu Vakfı olarak
öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor.
Bu sayede, ihtiyaç sahibi daha çok
hastaya ulaşmış olacağız.
Bunun yanı sıra “Gelecek İçin Gençlik”
adı altında gençlere yönelik olarak
başlatmış olduğumuz Mentorluk ve
Koçluk çalışmalarının geliştirilerek
sürdürmek eğitim alanındaki en
önemli hedeflerimiz arasında yer
alıyor. Ayrıca gençlerin ve çocukların
akademik alandaki yetkinliklerinin
yanı sıra sosyal ve kültürel yetkinlikler
de geliştirebilmeleri ve onlara bu
yetkinlikleri geliştirebilecekleri ortamlar
sağlanabilmesi açılarından, bu süreçte
hayati öneme sahip öğretmen,
eğitim kurumu yöneticisi ve öğretim
görevlilerinin de desteklenmesi genç
kuşaklar üzerinde büyük bir sosyal
etki yaratmaktadır. Biz de bu hedefle
29
İÇTEN BAKIŞ › 2014
European Foundation Center (EFC)
ve European Venture Philanthropy
Association üyesidir.
HA B E R L E R
öğretmenlere yönelik eğitimlerimizi
sürdüreceğiz.
Yine Anadolu Vakfı tarafından İstanbul
Kalkınma Ajansı’nın “Çocuklar ve Gençler
Mali Destek Programı” için geliştirilen
“Sosyal Girişimci Gençler” projemiz hibe
almaya hak kazandı. Bu projemizi plan
çerçevesinde hayata geçiriyoruz.
Bu projemizle
•
Genç kadın ve engelli bireyleri
kapsayacak şekilde İstanbul’da
18-29 yaş aralığındaki gençlerin
sosyal girişimcilik alanında bilgi ve
becerilerini geliştirmeyi,
•
Sosyal girişimci olarak gençlerin
ekonomik, profesyonel ve toplumsal
yaşama katılmalarında yenilikçi
yaklaşımlar geliştirmeyi,
•
Bununla birlikte sosyal girişimcilik
alanında sınır ötesi işbirliğini
geliştirmek ve kamuoyunda farkındalık
yaratmak ile birlikte Vakfın sosyal
girişimcilik kapasitesini arttırmayı
hedefliyoruz.
Türkiye genelinde yürüttüğümüz
“Değerli Öğretmenim” projemizden
bu yıl çok olumlu geri dönüşler
aldık. İl Milli Eğitim Müdürlükleri ile
birlikte çalışarak, öğretmenlerin kişisel
İÇTEN BAKIŞ › 2014
ANADOLU VA KFI’NDAN
ÜNİVE RSİTEMİZ
ÖĞRE NCİLERİNE
B URS İMKANI
30
Üniversitemiz öğrencilerine,
Anadolu Grubu Vakfı
tarafından IC Vakfı aracığıyla
burs verilecek. Henüz 6
yıllık bir eğitim kurumu
olmasına rağmen gelişimini
hızlı bir şekilde sürdüren
Üniversitemizde öğrenim
gören öğrencilere, Anadolu
Vakfı tarafından burs
verilmeye başlanmıştır.
internet üzerinden kabul
eden Anadolu Vakfının Genel
Müdürü Selim GÜVEN ve
Müdür Yardımcısı Nil ÇELTEK,
burs verilecek öğrencilerle
bir araya geldi. Öğrenci ile
bireysel mülakat yapan
GÜVEN ve ÇELTEK, burs
almaya hak kazanan 52
öğrenci belirlendi.
IC Vakfı’nın aracılığı ile
üniversiteye özel kontenjan
ayıran ve burs başvurularını
Anadolu Vakfı’na bu
katkıları için yürekten
teşekkür ediyoruz.
gelişimlerine ve sahip oldukları sosyal
donanıma katma değer yaratmasını
hedeflediğimiz projemizde bugüne
kadar 1.500’in üzerinde öğretmene
eğitimler verdik. Samsun ilimizde,
Karadeniz Bölgemizde yürüttüğümüz
Sosyal Girişimcilik Yarışmamızın başarılı
projelerini seçtik ve hem proje sahibi
öğretmenlerimizi hem de okullarını çeşitli
hediyelerle ödüllendirdik. Yine bu proje
kapsamında iki grup halinde öğretmen
ve okul yöneticilerimize proje geliştirme
eğitimleri verdik. Değerli Öğretmenim
projemizi uygulamalar ve yeni seminerler
ile geliştirerek, devam edeceğiz.
“AB PROJELERİ KARİYER OLANAKLARI” SEMİNERİ
IC Vakfı Müdürü Dr. Meral DİNÇER
yaptığı açılış konuşmasında, “Bu
eğitim seminerini, siz öğrencilerimiz
için çok önemli görüyoruz. Biliyorum
ki pek çoğunuz yurtdışına gitmekten
çekiniyor ya da nasıl yapacağınızı, nereye
başvuracağınızı bilmiyorsunuz. Ama bu
korkuyu yenmeli ve önyargılarınızdan
uzaklaşmalısınız. İnanıyorum ki bu
seminer bu anlamada çok etkili olacak,
sizlerin arasında pek çok proje yazan veya
yurtdışı projelerde çalışmak için gidenler
çıkacak” şeklinde konuştu. DİNÇER,
konuşmasının sonunda Ağrı İbrahim
Çeçen Üniversitesi’nde 52 öğrenciye burs
veren ve bugüne kadar pek çok anlamlı
projeye imza atan Anadolu Eğitim ve
Sosyal Yardım Vakfına teşekkür etti.
Anadolu Vakfı bünyesinde seminer veren
eğitmen ile öğrenciler arasında keyifli
ve bir o kadar da verimli bir söyleşi
gerçekleşti. Öğrencilere yurtdışında eğitim
almalarına, projelerde aktif çalışmalarına
ve kariyer planlamalarını yapmalarına katkı
sağlamak amacıyla düzenlenen seminerde,
projelerin değerlendirilmesi konusunda
önyargılı olmamaları gerektiğine vurgu
yapıldı. Ayrıca seminerde, bağımsız
değerlendiriciler tarafından incelenip,
onay verilerin projelerin, maddi kaynakları,
burs ve hibe programları ve bu konuda
izlenecek yol ile ilgili detaylı bilgi verildi.
“AB projelerine yönelik ilgi yerindeyse,
bilgiyi de biz veririz” fikriyle yola çıkan
seminerde ayrıca öğrencilerin iş başvurusu
için kilit rol oynayan CV hazırlanması
hususunda da örnekler verildi.
Seminer, katılımcılara plaket ve öğrencilere
katılım belgesi verilmesi ile sona erdi.
GELENEKSEL ELSANATLARI
Geleneksel El sanatları bölümü,
geleneksel ve sanatsal değeri olan el
sanatı ürünlerini araştıran, saptayan, yeni
tasarımlar oluşturabilen ve böylece maddi
kültürümüz olan el sanatlarını ileriye
götürmeyi hedefleyen, el sanatlarının
geleneksel boyutuyla teknolojiyi bir
arada kullanabilen bireyler yetiştirmeyi
amaçlayan bir bölümdür.
Geleneksel El sanatları bölümünde ebru
sanatı, takı tasarımı, süs eşya yapımı,
vitray sanatı, minyatür, çini, tezhip, hat
sanatı, filografi sanatı gibi alanlarda
eğitim gören öğrenciler mezun olduktan
sonra bu alanda birer usta ve zanaatkâr
olmaktadırlar.
Ağrı İbrahim ÇEÇEN Üniversitesi
Geleneksel El sanatları bölümünü
kazandığımda; yaşadığım coğrafyadan
dolayı bölümle ilgili pek de iyi bir
bilgiye sahip değildim. Bunun yanı sıra
bölümün de yeni açılmasının verdiği
dezavantajlarda vardı. Sadece okulumdan
31
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Anadolu Vakfı İbrahim Çeçen Vakfı’nın
işbirliği ile üniversitemizde “AB Projeleri
Kariyer Olanakları” Semineri düzenledi.
Gerçekleşen seminere, Rektör Yardımcısı
Prof. Dr. Fahri BAYIROĞLU, akademisyenler
ve öğrenciler katıldı.
ve derslerimden sorumlu değildim,
yaşadığım çevreye de karşı okuduğum
bölümün yüklediği sorumluluklar da vardı.
Bölümümü en iyi şekilde tanıtıp kaliteli
işler yapmam gerekiyordu. Nitekim öylede
oldu ilk öğrencilerden biri olarak ve bunu
gayretiyle gereğinden fazla çalışıp gün
geçtikçe basamak atladım.
Çalışmamın, araştırmalarımın ve en
büyük destekçilerim olan hocalarımın da
desteğiyle bölümümü başarılı bir şekilde
bölüm birincisi olarak bitirdim.
Bundan sonra hayatımı Geleneksel El
sanatları bölümünü kazanmadan önce ve
kazandıktan sonra olarak ikiye ayırdım.
Çünkü bana çok şey kattı, bakış açımı
değiştirdi, insanlara yaklaşımımı olumlu
yönde etkiledi ve sanatsal bir bakış
kazandırdı.
Söz ile ifade edemediğimiz düşüncelimizi,
yaptığımız sanatla hayat verebiliriz...
Hakan AYDIN
S ÖY L E Ş İ
IC ENERJİ’DE 2015 YILI,
“İNSAN KAYNAKLARI VE TEKNOLOJİ YILI”
OLARAK İLAN EDİLDİ
İC Enerji İnsan Kaynakları Departmanı’nı
kurmaya başlamamız ile birlikte, İC
Enerji’nin vizyonu ile uyumlu bir İnsan
Kaynakları yönetim modeli üzerinde
çalışmalarımıza başladık. Modeli,
“Mükemmel Performans Yönetimi” olarak
adlandırdık. Bu model, 21 Şubat 2015
tarihinde, İstanbul’da gerçekleştirilen İC
Enerji 2015 Yılı İletişim Toplantısı’nda,
tüm IC Enerji yöneticilerine tanıtılarak,
paylaşıldı.
İÇTEN: “Mükemmel Performans
Yönetimi” nedir ?
‘‘Yüksek Performans
kültüründe, fark yaratan
çalışan ayırt edilir’’
İÇTEN: Öncelikle yeni görevinizi kutlarız.
Aramıza hoş geldiniz.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
İ.Çetintaş: Teşekkür ederim. Bildiğiniz
gibi bu büyük çatı altında yıllar sonra
yeniden görev alıyorum. İC ile yollarımızın
kesiştiği ilk seferden bugüne değin araya
giren yıllara rağmen, duyduğum aidiyet
duygusu, gücünü daima korudu. Hislerimi
tarif etmek zor. Burada olmak, yuvaya
dönmek gibi.
32
İÇTEN: İnsan Kaynakları alanında
uzun yıllardır profesyonel çalışmalar
sürdürdüğünüzü ve gerek ulusal gerekse
uluslararası şirketlerde, kurumsallaşma
süreçlerinin içinde doğrudan yer aldığınızı
biliyoruz. İC Enerji’de gerçekleştirmeyi
hedeflediğiniz İnsan Kaynakları Yönetimi
yaklaşımından bahseder misiniz;
“Yönetimin stratejik iş ortağı olmak” ne
anlama gelmektedir ?
İ.Çetintaş: Açıkçası, göreve gelmem ve
İ.Çetintaş: Biz diyoruz ki, yüksek
performanslı organizasyonlarda, her
birey kendisinden ne beklendiğini bilir;
Ve sadece mükemmel performans
sergileyen çalışanlarla sürdürülebilir, karlı
bir büyüme sağlanabilir.
Yüksek Performans Kültürü, çalışanın
yetkinlik ve performans farkını ayırt
etmeye odaklanır. Çalışanların, kendi
denkleri arasında performans seviyelerini
ve farklarını gözetir. Fark yaratanlar için
net sonuçlar doğurur (ücretlendirme,
kariyer fırsatı, gelişim olanakları). Fark
yaratanların ayırt edilmesi, sisteme
güvene arttırır; fark yaratma hevesi
uyandırır.
İÇTEN: Bu Yüksek Performans Kültürü’nü
nasıl oluşturacaksınız ?
İ.Çetintaş: Farklılığı ayırt eden aksiyon ve
önlemlerin sürekli gözden geçirilmesine
liderlik eden bir İnsan Kaynakları yönetim
anlayışını hayata geçirerek.
Ancak elbette bu o kadar kolay değil.
Geleceğe “fark yaratanlar” ile yürürüz.
Geleceğe yürümek ise ancak kurumsal bir
yapılanma ile mümkün olabilir. Şirketin
finansal kaynakları ne kadar güçlü olursa
olsun, kurumsallaşmamış yapılar bıçak
sırtında yaşarlar.
İÇTEN: Hangi ölçütlere göre “biz
kurumsalız” denilebilir ?
İ.Çetintaş: “Yıllara yayılmış kararlılık,
tutarlılık, profesyonel sorumlulukların
yetkilerle birlikte delegasyonu, yalın ve
matris işleyen organizasyon yapıları,
yenilikçi süreç yönetimi, sürdürülebilirlik,
tarafsız, şeffaf yönetim ilkeleri, biat
kültürüne prim vermemek, aldığı kararları
uygulayan ve uygulanmasına liderlik
eden Üst Yönetim” diye özetleyebilirim.
En önemli gösterge ise elbette yaşadığı
dünyaya, çevreye, insan haklarına,
çalışan işgücüne karşı duyarlı ve
korumacı politika ve standartları ile
sosyal sorumluluklarını yerine getiriyor
olmak. Bu etkenlerin varlığında,
kurumsallaşmadan mutlak olarak söz
edilebilir.
Çalışanların fikirlerini açıkça
söyleyemedikleri, yaratıcı önerilerini
sunabilecekleri zeminleri bulamadıkları,
karşı argüman ya da görüşlerini ifade
etmeye cesaretlendirilmedikleri, Üst
Yönetim’in fikrine ters düşmek kaygısı ile
kendi bakış açılarını ortaya koyamadıkları
yapılarda, ne şirket ne de çalışanların
gelişiminden bahsedilemez.
Gelişim, birbirinin görüşünü koşulsuz
onaylayan, aynı şekilde düşünüyor ve
davranıyor görünen, hiyerarşik dizilim ile
sorgulamadan iş yapanlarla değil; farklı
düşünenlerin zihinsel zenginliklerini
ortaya koyabildikleri çalışma ortamları ile
mümkün olabilir.
İÇTEN: Bu çalışma ortamları nasıl
oluşturulabilir ?
İ.Çetintaş: Çalışanları tutundurabilmek
yani onlarda bir kurum vatandaşlığı
oluşturabilmek ve nitelikli işgücünü
kaybetmemek için insana değer veren
adil işveren olabilmek esastır. Tarafsız
bir değerlendirme için çalışanların
yetkinlik, nitelik ve deneyimlerini ortaya
koyabilecekleri eşit fırsatların sunulduğu,
haklarının gözetildiği, şeffaf bir yapının
varlığından söz etmek gerekir.
Bir diğer anlatımla çok belirleyici
temel esaslar vardır. Öncelikle işe
alım politikaları oluşturulurken,
eşit koşullardaki kişilere eşit fırsat
sağlanması ilkesinin benimsenmiş olması
önemlidir. Çeşitliliğe saygılı davranarak,
çalışanlar arasında din, dil, ırk ve cinsiyet
ayrımı yapılmaması ve çalışanların şirket
içi fiziksel, ruhsal ve duygusal olumsuz
tutumlara karşı korunması için önlemler
alınmış olması, birincil önemdedir.
Yanı sıra, İnsan Kaynakları yönetimine has
teknik hususlar vardır. Şirket bünyesinde
var olan her bir pozisyon için eğitim
düzeyi, okul, fakülte, branş, alan içi &
alan dışı zorunlu mesleki yeterlilikler,
yabancı dil düzeyi vb. tanımlanmış
olmalıdır. İşe alımlarda, adayın nitelikleri
ve deneyimi ile pozisyonun nitelik ve
deneyim gereklilikleri kıyaslanarak,
ücret tespit edilmelidir. Dolayısı ile
ücretin belirlenmesine esas oluşturacak
kurallarla tanımlanmış bir ücretlendirme
sistematiği mutlaka olmalıdır. Ücretlerin
belirlenmesinde tavizsiz tutarlılık kritik
değer taşır.
Denkler arasında performans ve
yetkinlikleri kıyaslama olanağı sağlayan
ortak değerlendirme araçları tasarlanmış
ve hayata geçmiş olmalıdır.
Şirket hedeflerinin, bölüm, birim ve
bireysel hedeflere dönüşümü sağlanmalı
ve ölçülebilir, başarılabilir kıstaslarla,
hedeflerle yönetim gerçekleştirilmelidir.
“Fark yaratan çalışan ayırt edilir” ilkesini
açıkça yansıtan ödüllendirme araçları;
Hedefler, Performans, Elde Edilen
İÇTEN: Bahsettiğiniz bütün bu çalışmalar
nasıl hayata geçecek ?
İ.Çetintaş: Güvenle ifade etmeliyim ki,
“önemlidir; olmalıdır” dediğimiz plan
dahilinde her uygulamayı tasarlamayı
tamamladık. Bir kısmı hayata geçti
bir kısmı ise hayata geçmek üzere
çalışmalar devam ediyor. Bu sürekliliği
olan ve geliştirildikçe yeni uygulamaların
ekleneceği bir süreç elbette. Tek seferde
mükemmeli yakalamak ya da hedeflemek
gerçekçi değil.
2015 yılına umutla başladık. İC Enerji
İK ekibi olarak heyecanlıyız; kendimize
ve şirketimize güveniyoruz. Değerli
Başkanımız Sn. Serhat Çeçen bu yılı,
“İnsan Kaynakları ve Teknoloji” yılı olarak
ilan etti. Bu öncelik müthiş bir farkındalık
ve beklenti yarattı. Bizim de yolumuzu
aydınlattı. Heves ve inanç duyuyoruz.
İnsan Kaynakları Yönetimi, çok yönlü ve
birbirine entegre bir yapı. Tamamen bir
denge kurmayı zorunlu kılıyor. Her bir
çalışmanın neticesinin, tüm diğer işleyişe
etkisini göz ardı etmemek önem taşıyor.
İK uygulamalarımızda duygusal veya
yanlı kararlar değil, şeffaf ve tarafsız
ilkelerle yönetim sergileyeceğimiz için
hemen her uygulamayı, Kurumsal Kaynak
Planlaması (ERP) bazına çekeceğiz.
e-İK projemizi tasarladık ve başlatmak
üzereyiz. Her şey sistemde tanımlı olacak.
Pozisyonların ücret aralıkları, sağlanacak
yan haklar, hedefler, yetkinlikler vb.
Çalışanlar işleyişin mutlaka bir parçası
olacaklar. Kişisel hedefleri belirlenirken
sürece dahil olabilecekler; yetkinlikleri
ve performansları sistem üzerinden
değerlendirilirken, tüm değerlendirme
ve sonuçlara ulaşabilecekler. Geri
bildirim sürecinde kendileri ile ilgili öz
değerlendirme yaparak, yöneticilerinin
görüş ve değerlendirmesine öncelikle
kendileri sunacaklar.
İÇTEN: Şeffaflığı sıklıkla vurguluyorsunuz.
İ.Çetintaş: Kesinlikle öyle. Adil yönetim
için açıklık çok önemli. İşleyişi sisteme
taşıma hedefimiz de bu yüzden.
Öncesinde ise çalışmalarımızı hemen
hemen manuel olarak tamamladık.
Ücretlendirme sistematiğimizi tamamen
değiştirdik. Sektör kıyaslamalarına olanak
tanıyacak şekilde, global yöntemlerle
uyumlu hale getirdik. Bu çalışmaların
esaslarını belirledik. “Organizasyon
Gözden Geçirme” dönemlerimizi
belirledik. Enflasyona bağlı ücret
artış dönemi ile ücret iyileştirme
ve performansa bağlı prim ödeme
dönemlerini birbirinden ayırdık. Hepsinin
bir arada gerçekleştirilmesi işleyişi
zorlaştırıyor.
Performans değerlendirme sürecini,
“Yuvarlak Masa Görüşmeleri” ile
başlattık. Tüm İC Enerji grup şirketlerinde
tamamlayacağız. Bu yıl Genel Müdür,
Direktör, Müdür ve İşletme Müdürleri
düzeyinde performans değerlendirmeleri,
yetkinlik bazlı davranış göstergelerine
göre gerçekleştirilecek. 2015 yılında
hedeflerle yönetime geçiş ile birlikte,
tanımlanmış performans kriterlerine
göre başarı ölçümlenecek. Yetkinliklerin
gözden geçirilmesi, değerlendirmenin
bir çarpanı olacak ancak tek ögesi
olmayacak.
Çalışanlarla ilgili tüm tarafsız
değerlendirmeler ve sonuçları,
nihayetinde bizi “fark yaratan çalışan”ı
ayırt etmeye yöneltecek. Bu kapsamda
kariyer planlama ve yedekleme
çalışmaları gerçekleştirilecek; ki bunlar
için de alt yapı çalışmaları tamamlandı.
İçimizden, “Şampiyonlar” ve “Kilit
‘‘Gelişim, farklı
düşünenlerin zihinsel
zenginliklerini ortaya
koyabildikleri çalışma
ortamları ile mümkün
olabilir’’
33
İÇTEN BAKIŞ › 2014
‘‘Şirketin finansal
kaynakları ne kadar
güçlü olursa olsun,
kurumsallaşmamış
yapılar bıçak sırtında
yaşarlar’’
Sonuçlar, Ücretlendirme, Gelişim ve
Kariyer Fırsatları arasında güçlü ilişki
olduğu güvenini veren kurumsal bir
işleyiş ve bu güveni sarsmayan yönetim
kararları, çalışanların önemsedikleri
göstergelerdir.
Oyuncular” çıkacak. Bu çalışanlar için üst
seviyede gelişim yatırımı planlanacak.
Orta ve uzun vadeli gelecekte, orta ve üst
kademe yönetici pozisyonlarına ve kilit
pozisyonlara aday olacaklar.
İÇTEN: Bir kurumsal plan dahilinde
ilerlediğiniz ve İK hedeflerinizin net
olduğu anlaşılıyor.
İ.Çetintaş: Evet elbette. “Yönetimin
İlkşen ÇETİNTAŞ
İÇTEN BAKIŞ › 2014
IC Enerji
İK’dan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı
34
stratejik iş ortağı olmak nedir ?”
sorunuzu, bu sebeple sona bıraktım.
Bahsettiklerimizi başarmak, geleceğin
yönetiminde kurumsal katkımızı net
biçimde ortaya koyabilmek, stratejik
iş ortaklığındaki rolümüzün özünü
oluşturur. Ancak biz kendimizi aynı
zamanda, “Mutluluk Yönetimi Takımı”
olarak da adlandırıyoruz. Çalışanlarımızın
mutluluğu, iş yerlerinde keyifle
çalışmaları bizim için çok önemli. Belki bu
bahsettiğim çalışmaların bireylere birebir
yansıması hemen olmayacaktır. Çünkü
önce sistemi kuruyoruz. Ancak şundan
eminim ki içtenliğimiz ve samimiyetimiz,
çalışanlarımıza verdiğimiz değer ve bunu
ilkeli biçimde ortaya koymamız daima
kalplerine dokunacaktır…
TED Ankara Koleji’nden 1983 yılında
mezun oldu. Lisans eğitimini ODTÜ
İşletme Bölümü’nde tamamlaması
sonrasında, 1988 yılında İnsan Kaynakları
alanında ilk adımını, (TAI) Türk Havacılık
ve Uzay Sanayii’nde göreve başlayarak
attı. Burada edindiği 8 yıllık kurumsal
deneyimin ardından, 1996 yılında İnsan
Kaynakları Müdürlüğü’nü kurmak üzere
görevlendirilerek, SIEMENS A.Ş.’ye geçti
ve 10 yıl süresince, Kurumsal İnsan
Kaynakları Müdürü görevini üstlendi. Bu
dönemde, İnsan Kaynakları Bölümü’nün
“hizmet bölümü” işleyişinden, “kar
merkezi” işleyişine dönüştürülmesi
projesinde önder sorumluluk üstlendi.
190 ülkede faaliyet gösteren Siemens
şirketleri içinde bir ilk olan “İK’nın kar
merkezi yapısına geçiş projesi” ve
beraberinde yürütülen İK çalışmaları,
Türkiye Siemens A.Ş.’ye “İK yönetiminde
liderlik ödülü” getirdi.
sistem ve modellerin tasarımında,
“Seçme ve Yerleştirme”, “Eğitim ve
Liderlik” süreçlerinin geliştirilmesinde
aktif görev alarak, liderlik yaptı.
İlk iş deneyiminden 2006 yılına kadar
geçen 18 yıl boyunca İnsan Kaynakları
kurumsal yönetim süreçlerinin
içinde doğrudan yer alan ÇETİNTAŞ,
Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP)
ve İnsan Kaynakları Yönetimi yazılım
uygulamaları (e-bazlı global işe alma,
e-performans yönetimi, e-değişken gelir
sistematiği yönetimi, e-yetkinlik yönetimi
vb.), insan kaynakları hizmetlerinin
fiyatlandırılmasına dönük “Kar Merkezi”
uygulamaları, “Ölçme ve Değerlendirme
Merkezi” uygulamaları, kariyer planlama,
yetkinlik bazlı ölçümler, uluslararası
kıyaslama çalışmaları, ücretlendirme
politikaları ve yapılarının oluşturulması
gibi değişik projelerin yönetilmesinde,
İÇTEN: Teşekkür ederiz. Çalışmalarınızda
başarılar dileriz.
2006 yılından itibaren bilgi ve
deneyimini aktarmak üzere inşaat ve
enerji sektöründe faaliyet gösteren
ulusal şirketlerin bünyesine geçti ve
kurumsallaşma çalışmalarında İnsan
Kaynakları Direktörü rolü ile görevini
sürdürdü. 2007 - 2009 yılları arasında
IC İçtaş İnşaat bünyesinde İK Direktörü
olarak görev yapan ÇETİNTAŞ, 2009
yılından itibaren uluslararası zincirlerde
görev üstlenmeye devam ederek,
İcra Kurulu Üyeliği ve İK Direktörü
rolleri ile stratejik yönetimin içinde
aktif sorumluluklar taşıdı. 2012 yılında
öğretime başlayan TED Üniversitesi’nde
İnsan Kaynakları Departmanı’nı
kurmak üzere, ulusal yapılara geri
dönen ÇETİNTAŞ, iki yılı aşkın süre TED
Üniversitesi’nde İK yönetiminin kurumsal
normlara göre yapılandırılmasında
doğrudan sorumluluk üstlendi.
Personel Yönetimi Derneği (PERYÖN) İç
Anadolu Yönetim Kurulu Başkanı olarak,
Türkiye’de çağdaş insan kaynakları
yönetimi anlayışının yaygınlaştırılması ve
gelişiminde etkin rol aldı.
Türk Eğitim Derneği’nde devam eden
sorumluluklarının yanı sıra, 2014 yılı Eylül
ayında, bağlarının kopmadığı IC ailesine
yeniden katılarak, IC Enerji çatısı altında
İK’dan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı
olarak görevini sürdürmektedir.
İyi düzeyde İngilizce ve Almanca bilen
ÇETİNTAŞ, evli ve iki çocuk annesidir.
IC Vakfı Yönetim Kurulu ile AİÇÜ
Rektör ve Rektör Yardımcılarının
katıldığı iş birliği toplantısı
İC Vakfı’nda düzenlendi. Bu
toplantıda 2014’te yapılanlar
değerlendirilerek ve 2015’te Vakıf
/ üniversite işbirliği ile yapabilecek
projeler ve teklifler görüşüldü.
Toplantıya AİÇÜ Rektörü Prof.
Dr. İrfan Aslan, rektör yardımcıları
Prof. Dr. Telat Yanık, Prof. Dr.
Yücel Ünal ve Prof.Dr. Fahri
Bayıroğlu’nun yanısıra IC Vakfı
Yönetim Kurulu Başkanı Günseli
Çeçen, Yönetim kurulu üyeleri Aslı
Çeçen, Dr. Zeynep Çeçen, Aysel
Çeçen Başbuğ ve IC Vakfı Müdürü
Dr. Meral Dinçer katıldı.
Toplantı sonunda alınan kararlar
doğrultusunda, 2015 yılında Ağrı
İbrahim Çeçen Üniversitesi’nde
yapılabilecek projelerin ana
başlıkları ve bütçe belirlendi.
Belirlenen plan çerçevesinde Ağrı
İbrahim Çeçen Üniversitesi ve
IC Vakfı çalışmaları sürdürülerek,
üniversitemize destekler devam
edecektir.
BİRİNCİLİKLE MEZUN OLAN BURSİYERLERİMİZE ÖDÜL
Bu yıl bölümlerinden birincilikle mezun
olan bursiyerlerimize İC Vakfımız 4 burs
miktarı ödüllerini dağıttı. Buna göre Ağrı
İbrahim Çeçen Üniversitesi Hemşirelik
Bölümü’nden Büşra Karadeniz , AİÇÜ Fen
Bilgisi Öğretmenliği bölümünden Semiha
Oflaz , AİÇÜ Biyoloji Bölümü’nden Kasım
Kaya, Selçuk Üniversiutesi Türk Dili
ve Edebiyatı bölümünden Elif Gizem
Karaoğlu ödüllerini aldı.
Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, Alman
Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden birincilikle
mezun bursiyerimiz Didem Kaya ise
para ödülünü İC Vakfı Yönetim Kurulu
Başkanı Günseli Çeçen’in elinden aldı.
Tüm gençlerimizi kutluyor, bu
başarılarının hayatları boyu sürmesini
diliyoruz.
İC Vakfı’na desteklerinden
dolayı çok teşekkür
ederim.
Semiha OFLAZ
Vakfınızdan almış olduğum
burs için başta sayın
İbrahim Çeçen’e olmak
üzere tüm vakıf üyelerine
sonsuz teşekkürlerimi
sunarım. Aldığım bursun
karşılığını bölüm birincisi
olarak vermeye çalıştım.
Verdiğiniz destek için çok
teşekkür ederim .
Büşra KARADENİZ
35
İÇTEN BAKIŞ › 2014
IC VAKFI YÖNETİM KURULU İLE
AİÇÜ REKTÖR VE REKTÖR YARDIMCILARI TOPLANTISI
I C ’ D E N HA B ER L ER
İLKLERİN KÖPRÜSÜ
yıl süreyle dünyanın en uzun asma
köprüsü unvanının sahibi olan Seine
Nehri üzerinde kurulu olan Normandiya
Köprüsü’dür.
KUZEY MARMARA OTOYOLU
Projenin, Odayeri – Paşaköy kesiminde;
19 adet kavşak ve bağlantı yollarına
sahip yaklaşık 115 km’lik Kuzey Marmara
Otoyol’u bulunmaktadır.
IC İçtaş - Astaldi JV tarafından yapılacak
Kuzey Marmara Otoyolu Projesi
kapsamında yer alan İstanbul Boğazı
üzerinde yapılacak 3. köprünün inşaatı,
taşımacılığın ve ticaretin geleceği olarak
görülüyor.
1973 yılında faaliyete geçen Boğaziçi
Köprüsü ve 1988 yılında tamamlanan
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nden sonra
İstanbul Boğazı’na yapılacak 3. Köprü,
ilklerin köprüsü olarak adlandırılıyor.
3. BOĞAZ KÖPRÜSÜ
Çoğunluğu Türk mühendislerden oluşan
bir ekip tarafından inşa edilecek, yüksek
mühendislik ve teknoloji ürünü olacak
3. Boğaz Köprüsü üzerinden 8 şeritli
karayolu ve 2 şeritli tren yolu aynı
seviyede geçecek. Gerek estetik gerekse
teknik özellikleriyle dünyanın sayılı
köprüleri arasında yer alacak.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
İlklerin köprüsü olacak 3. Boğaz Köprüsü,
59 metrelik genişliği ile dünyanın en
geniş, 1408 metrelik ana açıklığı ile
üzerinde raylı sistem olan dünyanın en
uzun asma köprüsü olacak. Köprünün bir
başka ilki ise 322 metreyi aşan yüksekliği
ile dünyanın en yüksek kuleye sahip
asma köprüsü olması.
36
“3. Boğaz Köprüsü: Çağdaş Türkiye’nin
Simgesi”
2013 yılında yapımına başlanan ve 2015
yılında tamamlanması hedeflenen 3.
Boğaz Köprüsü, Kuzey Marmara Otoyolu
projesi’nin Odayeri – Paşaköy kesiminde
yer alacak. Köprü üzerindeki raylı sistem,
Edirne’den İzmit’e kadar yolcu taşıyacak.
Marmaray ve İstanbul Metrosu ile
entegre edilecek raylı sistemle Atatürk
Havalimanı, Sabiha Gökçen Havalimanı ve
yeni yapılacak 3. Havalimanı da birbirine
bağlanacak.
Kuzey Marmara Otoyolu ve 3. Boğaz
Köprüsü, “Yap, işlet, devret’ modeliyle
gerçekleştirilecek. 4.5 milyar TL yatırım
bedeline sahip projenin yapım dahil
işletmesi, 10 yıl 2 ay 20 günlük süre ile IC
İçtaş – Astaldi JV tarafından yapılacak ve
bu süre sonunda Ulaştırma Bakanlığı’na
devir edilecek.
Kuzey Marmara Otoyolu ve 3. Boğaz
Köprüsü Projesi, 2023 yılında dünyanın
en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı
hedefleyen Türkiye’yi bu hedefine daha
da yaklaştıracak ve çağdaş Türkiye’nin
simgelerinden biri olacak.
3. Boğaz Köprü Konsept Tasarımı
Hakkında
Kuzey Marmara Otoyolu Projesi
kapsamında İstanbul Boğazı üzerinde
yapılacak 3. köprünün konsept tasarımı
yapı mühendisi “Fransız köprü üstadı”
olarak nitelendirilen Michel Virlogeux ile
İsviçreli T-Engineering firması tarafından
ortak olarak yapıldı.
Köprü tasarımı konusunda dünyanın
en tecrübeli isimlerinin başında gelen
Virlogeux’nin imzasını taşıyan önemli
köprülerden bazıları: Portekiz’in başkenti
Lizbon’daki Tejo Nehri’nin üzerinden
geçen ve 17.2 kilometrelik uzunluğuyla
Avrupa’nın en uzun köprülerinden olan
Vasco da Gama Köprüsü ve Fransa’da,
yapıldığı 1 Ocak 1995’ten sonra dört
Bu otoyol projesi; Odayeri - Paşaköy
hattının, halen kullanılmakta olan 1.
Boğaz Köprüsü ile 2. Boğaz Köprüsü’nün
trafik yükünü rahatlatmak ve İstanbul’un
ulaşım sorununu giderebilmek için Yap,
İşlet, Devret modeli ile 20.04.2012 günü
ihale edilen ve içerisinde 2015 yılında
bitmesi planlanan 3. Boğaz Köprüsü’nü
de kapsayan bir otoyol projesidir.
BU BÜYÜK PROJE SAYESİNDE
» Odayeri - İkitelli ve Paşaköy - Çamlık
bağlantı yolları, hem otoyolun İstanbul’un
şehir içi ile bağlantılarını sağlayacak
hem de TEM Otoyolu’ndaki yoğun trafiği
rahatlatacak.
» Araçlar hem kesintisiz bir şekilde transit
geçiş yapabilecek hem de İstanbul’un
şehir içindeki ve mevcut boğaz
köprülerindeki trafiği azalmış olacak.
Böylece, önemli ölçüde yakıt tasarrufu da
sağlanacak.
» Yük taşıyan araçların ulaşım
kısıtlamasının ortadan kalkmasıyla,
ithalat ve ihracatımızdaki zaman maliyeti
düşecek.
» 3. Boğaz Köprüsü ve Kuzey Marmara
Otoyolu Projesi, 2023 yılında dünyanın
en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı
hedefleyen Türkiye’yi bu hedefine daha
da yaklaştıracak ve çağdaş Türkiye’nin
simgelerinden biri olacak.
» 3. Boğaz Köprüsü ve Kuzey
Marmara Otoyolu’nun işletmesi, 10
yıl 2 ay 20 günlük süre ile IC İçtaş –
Astaldi JV tarafından yapılacak. Bu süre
sonunda Ulaştırma Bakanlığı’na teslim
edilecektir.
DAVUTOĞLU
3. KÖPRÜYÜ
ZİYARET ETTİ
Başbakan Ahmet Davutoğlu,
yapımı devam eden 3.Boğaz
Köprüsü’nü ziyaret etti.
Projedeki çalışmaları havadan
inceleyen Davutoğlu,
yetkililerden brifing aldı. Başbakan Ahmet Davutoğlu,
ICA’nın hayata geçirdiği 3.
Boğaz Köprüsü ve Kuzey
Marmara Otoyolu Projesi’nde
incelemelerde bulundu.
Davutoğlu helikopterle yapımı
devam eden 3. Köprünün
köprünün Anadolu ve Avrupa
yakalarındaki ayaklarını ve buraya
yapılacak bağlantı yollarını
havadan inceledi.
Ardından inşaat alanına inen
Davutoğlu’nu Garipçe merkez
ofiste IC Holding Yönetim
Kurulu Başkanı İbrahim Çeçen,
yönetim kurulu üyeleri Fırat
Çeçen ve Serhat Çeçen
karşıladı. Davutoğlu, yetkililerden
yaklaşık bir saat brifing aldı.
Daha sonra projede çalışan
işçilerle sohbet eden Başbakan
Davutoğlu, 3. köprünün yükselen
ayakları önünde fotoğraf
çektirdi. Başbakan Davutoğlu’na
ziyaretinde, Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan
ve KGM Genel Müdürü Cahit
Turan da eşlik etti.
İTALYA BAŞBAKANI RENZİ’DEN 3. KÖPRÜYE ZİYARET
ziyaretinin ikinci gününde İstanbul’da
temaslarda bulundu. Türkiye-İtalya İş
Forumu’nda konuşan Renzi, 3. köprünün
çok önemli bir proje olduğunu söyledi.
Renzi, daha sonra köprü yapımının
devam ettiği Garipçe’de yer alan merkez
ofisi ziyaret etti. İtalya Başbakanı Matteo
Renzi’yi Karayolları Genel Müdürü
Mehmet Cahit Turan, IC Holding
Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çeçen
İtalya Başbakanı Matteo Renzi,
İstanbul ziyareti sırasında 3. Köprü ve
Kuzey Marmara Otoyolu Projesi’ni de
ziyaret etti. Renzi, IC Holding Yönetim
Kurulu Başkanı İbrahim Çeçen
ve ASTALDİ Yönetim Kurulu Başkanı
Paolo Astaldi ile biraraya geldi. İtalya Başbakanı Matteo Renzi, ICA’nın
hayata geçirdiği 3. Boğaz Köprüsü ve
Kuzey Marmara Otoyolu Projesi’nde
incelemelerde bulundu. Başkent
Ankara’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu
ile görüşen İtalya Başbakanı Renzi,
ve ASTALDİ Yönetim Kurulu Başkanı
Paolo Astaldi karşıladı. Başbakan Renzi, proje hatıra defterine
ise, “ İşinizle gurur duyuyorum, yaptığınız
işle, Avrupa ve Asya’daki kalpleri
birleştiriyorsunuz” diye yazdı.
37
İÇTEN BAKIŞ › 2014
BAŞBAKAN
★ YENİKÖY, KEMERKÖY
TERMİK SANTRALLARININ
DEVİR SÖZLEŞMELERİ İMZALANDI.
Cumhuriyet tarihinin 5. en büyük özelleştirme ihalesi olarak
kayıtlara geçen Kemerköy ve Yeniköy Termik Santrallarının
Varlık Satışı, Maden Ruhsatlarının ve Kemerköy Liman
Sahasının İşletme Hakkının Devir Sözleşmesi, EÜAŞ ile Yeniköy
Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. arasında 23.12.2014
tarihinde imzalandı.
Yeniköy ve Kemerköy Termik Santralları Muğla ili, Milas
ilçesinde yerli linyit kömürü yakıtlı olarak elektrik üretimi
amacı ile sırasıyla 1987 ve 1995 yıllarında devreye alınarak
faaliyete geçirilmişlerdir.
•
Yeniköy Termik Santrali, her biri 210 MW gücünde 2 adet
üniteden oluşmaktadır.
•
Kemerköy Termik Santrali, her biri 210 MW gücünde 3 adet
üniteden oluşmaktadır.
Devir Sözleşmesi ile birlikte söz konusu Maden Ruhsatlarının
işletme hakkı 2047, Kemerköy Liman Sahasının işletme hakkı
ise 2062 yılına kadar IC Enerji Grubu verilmiştir.
★ ST. PETERSBURG
PULKOVO HAVA LİMANI
YENİ TERMİNAL BİNASI
GEÇİCİ KABUL BELGESİ ALINDI
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Yapımı IC İÇTAŞ-ASTALDİ ortaklığı tarafından tamamlanan
38
Rusya Federasyonu St.Petersburg Pulkovo Yeni Terminal
binası geçici kabul (ZOS )belgesi alındı. Yeni terminal
binasının yanı sıra ,otel,çok katlı otopark , açık otopark,enerji
merkezi ve apron inşaatları da tamamlanarak geçici kabul
belgesi alınmıştır. Proje kapsamında eski terminal binası
(PK1) yenileme inşaatları devam etmektedir.
39
İÇTEN BAKIŞ › 2014
İÇTAŞ’A BİR ÖDÜL DAHA
Engineering News Record (ENR) tarafından açıklanan listede 2014 yılı itibarıyla “Dünyanın En Büyük 250 Uluslararası Müteahhidi” 42
Türk firmanın arasına giren IC İçtaş İnşaat’a “Türkiye Müteahhitler Birliği Yurt Dışı Müteahhitlik Hizmetleri Ödülü” Sayın Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip ERDOĞAN tarafından Sayın Fırat ÇEÇEN’e verildi.
★ IC İÇTAŞ İNŞAAT
DÜNYANIN EN BÜYÜK
103. İNŞAAT ŞİRKETİ
★ IC İÇTAŞ İNŞAAT,
FORTUNE 500’DE
24. SIRAYA
YÜKSELDİ
★ HİLTON İSTANBUL
BOMONTİ OTELİ’NE
“EN İYİ TASARIM”
ÖDÜLÜ
Fortune 500 en büyük firma
Hilton İstanbul Bomonti Otel,
IHMRS tarafından verilen dünyanın
önemli ödüllerinden biri olan ve bu
yıl 34.sü düzenlenen “Golden Key
Awards” yarışmasında 100’den fazla aday
arasından birinci olarak “En İyi Tasarım”
ödülünü kazandı.
sıralamasında IC İÇTAŞ İNŞAAT 24.
IC İÇTAŞ İNŞAAT, ENR (Engineering News
sırada yer aldı. Her yıl açıklanan Fortune
Record) dergisinin yapmış olduğu, 2013
500 en büyük firma sıralamasında
yılı dünyanın en büyük 250 uluslararası
2012 yılında 38. sırada yer alan IC İÇTAŞ
yüklenicisi sıralamasında 129. sıradan
İNŞAAT 2013 yılı sıralamasında 14 sıra
103. sıraya yükseldi.
birden yükselerek 24. sırada yer aldı.
HA B E R L E R
TREPAŞ’TAN
“BİR ÇİFT MUTLULUK” PROJESİ
“BİR ÇİFT AYAKKABIDAN MUTLU YÜZLERE”
İÇTEN BAKIŞ › 2014
İbrahim Çeçen Vakfı ile
her yıl yüzlerce üniversite
öğrencimize burs imkanı
sağlanmasının ardından
bu kez de TREPAŞ olarak
“Bir Çift Mutluluk” Projesi
ile Trakya bölgesinde
ihtiyaç sahibi toplam 1000’i
aşkın öğrenciye ayakkabı
yardımında bulunuyoruz.
40
IC Holding bünyesinde TREPAŞ olarak,
Türkiye’de ve özellikle Trakya’da
gerçekleştirdiğimiz önemli yatırımlara
ek olarak, geleceğimizin teminatı olan
çocuklarımızın yere sağlam adımlarla
basmalarını kolaylaştırmak için kolları
sıvadık.
Bu kapsamda “ Enerjimiz Çocuklarımız
İçin” sloganıyla bir yatırım da
çocuklarımıza yapıyoruz.
Taşımalı eğitim sistemi ile köylerinden
okullarına gitmeye çalışan ihtiyaç
sahibi ilk ve ortaokul öğrencilerimize
‘Bir Çift Mutluluk’ projemiz ile ayakkabı
yardımında bulunuyoruz.
Bu amaçla projenin açılışı Tekirdağ’ın
Süleymanpaşa İlçesinin Ferhadanlı
Mahallesi’nde Ferhadanlı İlk ve Orta
Okulu bahçesinde yapıldı.
Açılış törenine, Süleymanpaşa
Kaymakamı Kamil Kıcıroğlu,
Süleymanpaşa Belediye Başkan
Yardımcısı Talat Akköse ve Süleymanpaşa
Milli Eğitim Müdürü Ünal Mamur ile
TREPAŞ Müşteri Hizmetleri Müdürü Nihat
Ülkücü, TREPAŞ Perakende Hizmetleri
Yöneticisi Zeki Çalışkan ve TREPAŞ
Personel Müdürü Hülya Akman katıldı.
Kaymakam Kamil Kıcıroğlu, törende
yaptığı konuşmada TREPAŞ’ın öğrencilere
yaptığı yardımın çok anlamlı olduğunu
ifade etti.
İlçe Milli Eğitim Müdürü Ünal Mamur da
konuşmasında, kış aylarında öğrencilerin
ayaklarını sıcak tutacak bu proje için
TREPAŞ yetkililerine teşekkürlerini iletti.
TREPAŞ Personel Müdürü Hülya Akman
da konuşmasında, TREPAŞ’ın sosyal
sorumluluk bilinciyle hareket ederek,
öğrencilere yönelik yaptıkları yardımların
hayırlı olmasını diledi.
Akman, “IC Holding çatısı altında kurulan
İbrahim Çeçen Vakfı ile her yıl yüzlerce
üniversite öğrencimize burs imkanı
sağlanıyor. Bizim amacımız da bu
paralelde TREPAŞ olarak bir çift ayakkabı
ile mutlu yüzler görmektir. Umarım minik
çocuklarımıza hayırlı olur” dedi.
Açılış konuşmalarının ardından
Kaymakam Kıcıroğlu, Belediye Başkan
Yardımcısı Akköse, İlçe Milli Eğitim
Müdürü Mamur ile TREPAŞ yöneticileri
tarafından toplam 112 öğrenciye
ayakkabıları verildi.
Süleymanpaşa ilçesinde, taşımalı eğitim
gören toplam 355 öğrenciye ayakkabı
yardımında bulunulacağı bildirilirken,
proje kapsamında Edirne ve Kırklareli
illerinde de ihtiyaç sahibi öğrencilere
yardımların devam edeceği kaydedildi.
Tören, öğrencilerle birlikte okul önünde
hatıra fotoğrafı çektirilmesinin ardından
sona erdi.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
41
HA B E R L E R
Institute of Socio-Legal
Studies: occupational
health and safety
POLONYA - The
WALBRZYCH
THE ANGELUS
SILESIUS
YÜKSEK MESLEK EĞİTİMİ DEVLET OKULU
occupational health and safety
THE ANGELUS •SILESIUS
STATE SCHOOL
(engineering studies)
OF HIGHER VOCATIONEL EDUCATION IN WALBRZYCH - POLAND
!
NEW
Extensive engineering studies prepare for work in health and safety (OHS)
services in all industries. Students gain knowledge that allows for rational
organization and management of each company, with particular emphasis
on the management of occupational health and safety. They gain general
knowledge in the field of technical sciences and specialised knowledge in
the field of occupational health and safety (OHS) including risks occurring
in technological processes and methods for their elimination or reduction,
occupational risk assessment, studies of occupational accidents and diseases, and the tasks and working methods of OSH services.
Career
Graduates of the occupational health and safety are prepared to undertake work related to the protection of human health and life in the work
environment, including in the service of occupational safety and health in
small, medium and large businesses. They can also work in enterprises
which provide services in the field of occupational health and safety and
in bodies of supervision of working conditions. Graduates are prepared
to work in research units engaged in designing and implementing technical
and organizational solutions to minimize the impact of the work on huBaltık Denizi sahilinde, Avrupa’nın
şehirlerinden
biri olan
Walbrzych’dedir.
man. What is more, they can also
work in in education
after the
completion of additional
to the standards
kuzeyinde yer alan ve Avrupa’nın
enteacher’s specialization
Şehirdeki,(according
Polonya’nın
en eskiofüçüncü
training which prepare for teaching profession).
İÇTEN BAKIŞ › 2014
yoğun nüfusa sahip sekizinci ülkesi olan
Polonya, 2004 yılından itibaren Avrupa
Birliği üyesi olmuştur.
42
Bu nedenle yüksek eğitimde de “Bologna
Process in Europe Higher Education
System ECTA” üyesidir ve eğitimde, diğer
Avrupa ülkeleri ile uyumu korumak için
bu öğretim sisteminin rehberliğini takip
etmektedir. Bu sistem 3 dönemden
oluşmaktadır. 1. Dönem, öğrencileri
gelecekteki mesleklerine ve eğitimlerine
devam etmek isterlerse yüksek lisansa
hazırlar. ( mühendislik, mühendislik
alanları, tarım ve ekonomi) Toplamda 3- 4
sene sürer ve kazanmaları için 180 – 240
kredi almaları gerekmektedir. 2. Dönem
Yüksek lisans dönemidir. Eğitimlerine
kişisel yaratıcılığı da eklemeyi öğrenmek
sureti ile devam ederler. Yaklaşık 1,5 – 2
sene sürer ve kazanmak için 90 – 120
kredi gerekmektedir. 3. Dönem Doktora
dönemidir. Üniversite düzeyindeki
okullarda ve araştırma enstitülerinde
programa devam ederler. Eğitim yaklaşık
3 – 4 senede tamamlanır.
THE ANGELUS SILESIUS YÜKSEK MESLEK
EĞİTİMİ DEVLET OKULU, Polonya’nın
güney batısındaki, 700 yıllık tarihi ve
turistik değerleri ile bölgenin en önemli
yapısı olan kale, atçılık klübü, tarihi
eser yapıtları, tarihi multi kültürel parkı,
17
bisiklet yolları ve bisiklet yarışları ile sene
boyunca turistlerin ilgisini çeker.
THE ANGELUS SILESIUS YÜKSEK MESLEK
EĞİTİMİ DEVLET OKULU, tarihi bir okul
olmakla beraber, adı seneler içinde
birçok kez değişikliğe uğrayarak en son
bu ismi almıştır ve bölgenin en büyük
eğitim merkezidir. Daima devam eden
gelenekleri, binlerce mezun öğrencisi,
ücretsiz birçok öğrenci aktivitesi,
prestiji, kaliteli ve tecrübeli akademik
kadrosu, modern eğitim yöntemi, zengin
kütüphanesi, Erasmus programı desteği,
ulusal ve uluslararası platformlarda
diğer üniversiteler ile iş birliği, kariyer
merkezi, öğrenci meclisi, öğrenci
medya faaliyetleri, spor destekleri ve
öğrencilerin profesyonelliğe hazırlanırken
aldıkları eğitimi ayrıca eğlenerek devam
ettirmeleri, kurumun en önemli tanımı ve
ilkeleridir.
Okulun eğitim alanları ve fakülteleri ise
Filoloji (İngilizce, Almanca, İspanyolca,
Rusça ve Bachelor Derecesi Programı),
Sosyal Bilgiler (Gazetecilik , Sosyal İletişim,
Pedagoji), Doğal ve Teknik Çalışmalar
(Peyzaj Mimarlığı, Mühendislik, Lojistik),
Sosyo -Legal Eğitim (Mesleki Sağlık ve
Güvenlik, Uzamsal Yönetim, Kamusal
Yönetim), Turizm ve Hobi Enstitüsü
(Kozmetik, Kozmetoloji, Turizm ve
Hobi, Diş Teknisyenliği) bölümlerinden
oluşmaktadır.
Öğrenciler için Akademik Turizm Klübü,
Genç Lojistikçiler Araştırma ve İlgi Klübü,
Gönüllü Sosyal Aktiviteler için EVENTUS
Klübü, Öğrenci Özerk İdaresi, Öğrenci
Dergisi, Öğrenci TV’si gibi, kendilerini
özgürce ifade edecekleri birçok olanak
sağlanmıştır. Ancak kurumun en
önemli önceliği ise, her türlü bilimsel ve
akademik araştırma için donanımı, etkin
hizmet anlayışı ve farklı dillerden zengin
kaynakları ile Üniversite Kütüphanesidir.
ERASMUS Faaliyetleri konusunda da,
hem kendi hem de dışardan gelen
öğrencilere, sadece başvurularla değil,
aynı zamanda ilk uluslararası bilimsel bilgi
ulaşımı ve ilk kontakları olarak algılayan
üniversite, tam destek sağlamaktadır.
ERASMUS kapsamında, Belçika,
Çek Cumhuriyeti, Fransa, Litvanya,
Yunanistan, İspanya, Malta, Portekiz gibi
ülkelerin en önemli üniversiteleri ile
anlaşması olan kurumun, Türkiye’de iş
birliği içinde olduğu üniversite ise Ağrı
İbrahim Çeçen Üniversitesi’dir.
Ertesi gün Walbrzych şehrinde
düzenlenen 3. International Cooperation
in Higher Professional Education
Akademic Conference’a katılarak IC
Vakfı’nın projeleri ile Ağrı İbrahim Çeçen
Üniversitesi hakkında bildiri sunan Dr.
Dinçer, karşılıklı işbirliği konuları üzerinde
durdu.
IC Vakfı Müdürü Dr. Meral Dinçer The
Angelus Silesius State School of Higher
Vocational Education University Rektörü
Prof. Dr. Elzbieta Lonc’un daveti üzerine
Polonya’ya gitti.
Önce Wroclaw Üniversitesini gezen
Dr. Dinçer’e üniversite ile Genetik ve
Mikrobiyoloji Enstitüsü’nde yapılan
araştırmalar hakkında brifing verildi.
Yüksek mesleki eğitimde uluslararası
işbirliği konularının tartışıldığı konferansta
Prof. Dr. Marek Frankowicz üniversitelerin
uluslararasılaşma kalitesinde kriterler ve
göstergeler, Polonya’da yüksek eğitimin
politikasının geliştirilmesine ilişkin destek
konusuda ise Hipolit Cegielski State
Collage of Higher Education in Gniezno
Rektörü Prof. Dr. Jozef Garbarczyk ve
State Higher Education in Gniezno
Rektörü Prof. Dr. Jolanta Witek İsviçre
örneğini anlattı. Academic Affairs of
the State School of Higher Education
in Chelm Rektör Yardımcısı Doç. Dr.
Beata Falda da Norveç, Oslo Üniversitesi
örneğini verdi.
Krepsz Onur sal Başkanı Prof. Dr.
Andrzej Kolasa EURASHE’nın faaliyetleri
hakkında detaylı bir bildiri sunarken,
Vanşova Üniversitesi’nden Dr. Malgorzata
Roge-Wisniewska çift ve çoklu diploma
nasıl alınır? Varşova eğitimi Geliştirme
Vakfı’ndan Beata Skibinska ise çok taraflı
projelerin hayata geçirilmesi sunuşunu
yaptı.
Erasmus Koordinatörü Justyna
Jaskolska’nın profesyonel yüksek
öğretimde uluslararası işbirliği ağı
organizasyonu konuşmasının ardından
Yunanistan’dan gelen Ausrine Paukstyte
öğrenciler için iş kariyer fırsatları bildirisini
sundu.
İki günlük yoğun bir konferans
programının ardından tüm katılımcılar
Mysterious Yer altı şehri Osawka’ya
geziye katıldılar.
Daha sonra özel yapılan toplantıda
IC Vakfı Müdürü Dr. Meral Dinçer,
The Angelus Silesius State School of
Higher Vocational Education University
Rektörü Prof. Dr. Elzbieta Lonc ve Rektör
Yardımcısı Doç. Dr. Teofil Moscal’ın yakın
konukseverlikleri için teşekkür ederken,
üniversitelerinin Ağrı İbrahim Çeçen
Üniversitesi ve IC Vakfı ile birlikte ortak
projeler yapma konularını tartıştılar.
43
İÇTEN BAKIŞ › 2014
IC VAKFI MÜDÜRÜ POLONYA WALBRZYCH’DA
S OS YA L MEDYA
IC VAKFI
SOSYAL
MEDYADA
IC Vakfı facebook ve twitter resmi
hesapları 2014 yılında IC Holding
koordinasyonunda faaliyete
başlamıştır. IC Vakfı bursiyerlerinin,
mezun bursiyerlerin ve IC Şirketleri
çalışanlarının yoğun ilgisini sağlayan
sosyal medya hesaplarında, IC Vakfı
tarihçesi, vizyonu, misyonu, ayrıca
vakfımız ve Ağrı İbrahim Çeçen
Üniversitesi hakkındaki önemli
İÇTEN BAKIŞ › 2014
haber ve duyurular yer almaktadır.
44
facebook.com/icibrahimcecenvakfi
twitter@IC_vakfi
İÇTEN BAKIŞ › 2014
45
Y O U R V I D Y E S D I G I TA L
HA B E R L E R
AVRUPA BİRLİĞİ EĞİTİM VE GENÇLİK
PROGRAMLARI ‘’YOURVID YES DIGITAL LLP‘’
ULUSLARARASI PROJESİ ROMANYA MESLEK
OKULLARI ÖĞRETMENLERİ “FİNAL TOPLANTISI”
Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik
Programları Merkezi Başkanlığı’nca,
Hayat Boyu Öğrenme Programı
(LLP) Leonardo Da Vinci (LdV) Yenilik
Transferleri (IT) Proje Faaliyetleri
kapsamında, İSPANYA - CECE Spanish
Confederation of Training Centers in
Spain Koordinatör Kuruluş olmak üzere
İÇTEN BAKIŞ › 2014
AVRUPA BİRLİĞİ EĞİTİM VE GENÇLİK
PROGRAMLARI ‘’YOURVID YES DIGITAL / LLP‘’
ULUSLARARASI PROJESİ 5. TOPLANTISI ROMANYA
46
IC VAKFI’NIN TÜRKİYE’Yİ TEMSİL
ETTİĞİ AVRUPA BİRLİĞİ EĞİTİM
VE GENÇLİK PROGRAMLARI
‘’YOURVID YES DIGITAL / LLP
‘’ ULUSLARARASI PROJESİ 5.
TOPLANTISI Romanya - Matei
Basarab Meslek Okulları’nda
düzenlendi.
Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik
Programları Merkezi Başkanlığı’nca,
Hayat Boyu Öğrenme Programı
(LLP) Leonardo Da Vinci (LdV) Yenilik
Transferleri (IT) Proje Faaliyetleri
kapsamında, İSPANYA - CECE Spanish
Confederation of Training Centers in
Spain Koordinatör Kuruluş olmak üzere,
İTALYA - Centro Studi e Formaziones
Villa Montesca, YUNANİSTAN – The
University of Patras, ROMANYA - Colegiul
Tehnic Matei Basarab eğitim kurumları
ve Türkiye’yi temsilen İbrahim Çeçen
Vakfı ortaklığında geliştirilen ‘’Yourvid
YESdigital (2012-1ES1-LEO05-49498)
başlıklı uluslararası projenin 5. toplantısı,
11 - 12 Eylül 2014 tarihlerinde Romanya
Caracal’de düzenlendi. Toplantıya, IC
Vakfı’nı temsilen Proje Koordinatörü
Ayça Jones ve AİÇÜ Rektör Yardımcısı
Prof. Dr. Telat Yanık katıldı.
5 ülkenin dahil olduğu AB Projesi’nin,
Projeye katılım gösteren Meslek Okulları
Eğitmenlerine yönelik toplantısı,
Romanya Matei Basarab Meslek
Okulları’nda düzenlendi. Eğitimcilere,
her ülke proje koordinatörünün proje
faaliyetlerini aktardığı toplantı, sertifika
töreni ile son buldu.
AĞRI KALKINMA DERNEĞİ
Ağrı Kalkınma Derneği 2004 yılında
Ağrı’da bulunan bir grup esnaf
tarafından kurulmuştur. Derneğimiz
kurulduğu yıldan bu güne kadar İlin
kalkınmasında önemli olan başlıkları
Ağrı kamuoyunun gündemine taşıyarak
şehrin kalkınmasına odaklanacak
çalışmalar başlatmıştır. İlk olarak şehrin
en önemli ihtiyacının yıllardır ertelenen
üniversite olduğunu kamuoyunun
gündemine taşımış ve bu konuda
Ağrı ilinde 8000 kişinin katıldığı miting
düzenlemiş, Ankara’ya çıkarma yaparak
sayın büyüğümüz İbrahim ÇEÇEN
Bey’in de maddi ve manevi desteği ile
üniversite ile ilgili kararı hızlandırmıştır.
Nihayetinde Ağrı için önemli bir şans
olan Rektör İrfan ASLAN’nın da gayretleri
ile 5 yıl gibi kısa bir sürede 1500
öğrenciden 15000’e çıkan öğrencisi, %
85 biten fiziki mekanları ile şehrin en
önemli dinamiği haline gelen ve şehrin
yüz akı olacak bir eğitim kompleksinin
kurulmasına vesile olmuştur.
Bunun yanında kapatılan Et Balık
Kombinası yeniden açılsın , süt
fabrikamız açılsın, Şeker fabrikamız
kapatılmasın, şehre kentsel dönüşüm
istiyoruz, 30 yıldır bitmeyen Yazıcı
barajımız bitsin, serbest pazarımız
kurulsun, Jeotermal kaynaklarımız
değerlendirilsin, hayvan borsası
kurulsun, doğal gaz Ağrı ilinin hakkıdır,
Ağrı Dağı turizme açılsın, gibi başlıklar
kamuoyunun gündeminde tutarak
birçok önemli sorunun çözülmesine
katkı sunmuş, sivil toplum kuruluşlarını,
belediyeyi , yerel dinamikleri harekete
geçirerek hayati öneme sahip projelerin
yürütülmesinde etkin rol oynamıştır.
Bunun yanında Ağrı’da bulunan STK’ları
bir araya toplayarak ASTÖB Ağrı Sivil
Toplum Örgütleri Birliği’nin kurulmasına
ve şehrin problemleri konusunda güç
birliği yapılmasına vesile olmuştur. Birçok
kurum ve kuruluşa şehir için önemli
projeler sunmuş ve sunmaktadır. İstanbul
merkezli TOGEM (Toplum Geliştirme
Merkezi) ile ortaklaşa engelli ve ihtiyaç
sahibi ailelere yardım kampanyası,
Ağrılı esnaflar Vanlı kardeşlerinin
yanında projesi, Ağrı İbrahim Çeçen
Üniversitesi öğrencileri ile ortak ana sınıfı
öğrencilerinin ihtiyaçlarının karşılanması
projesi, Ağrı Belediyesi ile 50 ihtiyaç
sahibi ailenin evlerinin onarılması projesi,
Ağrı Valiliği Sodes kapsamında ‘’ 50
Engellinin Spor ile topluma kazandırılması
projesi, Gençlik Spor İl Müdürlüğü
ile ortak ‘’Ağrı masa tenisi ile zirveye”
projesi , Altı Nokta Körler Derneği ile
ortak proje sunulması gibi şehir için
çok önemli çalışmalar yapmıştır. Daha
bir çok sosyal ve kültürel çalışmaların
yanında derneğimize üye olsun olmasın
bir çok esnafın destekleri ile vermiş
olduğumuz burslar ve yardım çalışmaları
da olmuştur.
Bu ülkede hayırseverler olduğu
sürece dernekler , hayır kurumları
da olacaktır. Derneğimiz kurulduktan
sonra birçok hayır sever gerek ziyaret
ederek gerekse arayarak motive etmiş,
bizi yüreklendirmişlerdir. Bunların
başında da, Üniversitemizin mimarı ,
Sayın büyüğümüz İbrahim ÇEÇEN Bey
gelmektedir. Sayın İbrahim ÇEÇEN
Bey’e bu hayırlı çalışmalarından dolayı
ne kadar teşekkür etsek azdır. Tabi ki
bugune kadar derneğimize katkısı olan
tüm esnaflarımızı ve hayırseverlerimizi
de burada kutlamak ve bize olan
desteklerinden dolayı da teşekkür
etmeyi bir borç biliriz. “’ Halka hizmet
eden hakka hizmet etmiş gibidir” sözü
en büyük gayemizdir. Bu çerçevede bize
güvenen , hayır işlerinde derneğimizi
adres gören bütün hemşehrilerimizin ,
büyüklerimizin, Allah ömürlerine bereket
versin. Bu millet yapılan iyilikleri hayır
işlerini ömür boyu unutmayacaktır.
Ömer YILDIZ
Ağrı Kalkınma Derneği Başkanı
İÇTEN BAKIŞ › 2014
47
MAKALE
ÜLKEMİZDE SOSYAL POLİTİKALAR VE UYGULAMA ALANI
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın sosyal
devlet ilkesi gereği ülke vatandaşlarımızın
yurt içinde ve yurt dışında olmak üzere
sosyal yönden desteklenmesi devletin
temel çalışma alanı ve sorumluluğu
halindedir. Bu çalışmamızda ülkemizde
ki sosyal devlet uygulamaları hakkında
bilhassa, dezavantajlı kesimlere dikkat
çekilerek bu uygulamalar hakkında bir
çerçeve oluşturulmaya çalışılacaktır.
48
Kişilerin ve toplumun refah, huzur ve
mutluluğunu sağlamaya, kişinin temel
hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti
ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak
şekilde sınırlayan siyasal, ekonomik ve
sosyal engelleri kaldırmaya, insanın
maddi ve manevi varlığının gelişmesi
için gerekli şartları hazırlama devletin
temel görevleri arasında sayılmaktadır.
Sosyal demokrasinin temel değerleri
ise özgürlük, adalet ve dayanışmadır
(Petring, A.2012). Bu noktada kamu
hizmetlerinin sunumunda ülkede
yaşayan tüm bireylerin yaşamlarını
daha nitelikli biçimde sürdürebilmeleri
için her türlü seçenek üzerinde
durulmalıdır. Bu anlamda, alanda bir
çok araştırma yapılmıştır. Ancak son
derece hızlı bir sosyal değişim, dönüşüm
ve küreselleşme döngüsünde birey
ve toplumların ihtiyaçları gün be gün
değişmekte olduğu bilinmektedir.
Sosyal yaşam değişime endeksli sürekli
çeşitlilik göstermektedir. Sosyal gruplar
ve tabakaların ihtiyaçları farklı formlarda
ortaya çıkmaktadır. Hatta sosyal sorunlar
referanslı günümüzün demokratik baskı
grupları arasında yer alan bir çok sivil
toplum kuruluşu da devlet odaklı sosyal
beklentilerin çıtasını yükseltmektedirler.
Bütün bu talep ve beklentiler ışığında
bir çok yasal düzenleme yapılması
kaçınılmaz bir durumu ortaya çıkarmış;
İsmail KILIÇ, İl Müdürü Ağrı
bu gerekçe ile de ülkemizde uzun
yıllardır farklı kurumsal yapılar olarak
faaliyetini sürdüren sosyal hizmetler
çocuk esirgeme kurumu, aile ve sosyal
araştırmalar genel müdürlüğü, kadının
statüsü genel müdürlüğü, sosyal
yardımlaşma ve dayanışma genel
müdürlüğü tek bir çatı altında daha
etkin ve verimli hizmet üretebilmeleri ve
toplumun bütün kesimlerine daha üst
“Aile
kralların giremediği bir
kaledir”,
“Çocukda o kalenin
gülüdür.”
düzeyde hizmet sunabilmeleri amacıyla
2011 yılında Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı kurulmuştur.(R.G.03.06.2011)
Bakanlığın teşkilat yapısı incelendiğinde 90 yıllık cumhuriyet tarihinde
ülkemiz açısından son derece önemli
toplumun her kesimine hitap eder
derecede sosyal devlet adına çok geniş
bir çalışma alanı karşımıza çıkmaktadır.
Milletimizin maneviyatı ve geleneksel
kültürü çerçevesinde yer alan değerleri
ile toplumsal hassasiyetlerinin
anlamlandırıldığı ve kategorisel açıdan
her biri son derece öznel çalışmalara
odaklanan birimler teşekkül ettirilmiş
ve bu birimlerde akademisyen ve alan
uzmanları çalışmalarını sürdürmektedir.
Tam bu noktada ülkede bir çok yerel
yönetim, sivil toplum kuruluşu, ulusal ve
uluslar arası sosyal sorumluluk alanında
faaliyette bulunan dernek ve vakıflar
çeşitli projelerle, atölye çalışmaları ile,
sosyal fırsatlar oluşturma yolunda adeta
bir yarış içerisine girmiştir. Önemli bir
örneğini mutlulukla ifade etmeliyiz ki
03 Aralık Dünya Engelliler Gününde
ülkemizin bütün kesimleri hassasiyetle
ilgi göstermiştir. Konu hakkındaki
izlenimlerimiz, yazılı ve görsel medya,
sosyal paylaşım ağlarını incelendiğinde
ise milletimizin bütününün yüksek
düzeyde bir mesuliyet algısı toplumun
bütün katmanları tarafından kabul
görmüş, fark edilmiştir. Son dört yıl
içerisinde bu çerçevede çok sayıda
konferans, sempozyum, çalıştay ve
bilimsel araştırma ile basılı kaynak
üretilmiştir.
Sosyal devlet anlayışında yüksek bir ivme
ile yapılan düzenlemeler uluslar arası
alan pek çok yabancı ülkeler açısından da
Dijital teknolojinin toplumumuzda
bireylerin sosyal yaşamları ile ilgisinin
gün geçtikçe arttığı bilinmektedir. Bu
gelişme bireyin ve toplumun ihtiyaçları
bakımından öncelik ve ölçek bakımından
da değişime uğramış, beraberinde
ise bir çok sorunu birey ve toplumun
gündemine taşımıştır. Bu da normalin
dışındaki yaşamsal süreçler bir çok
sorunla kişi ve kurumları karşı karşıya
getirmiştir. Kamu mevzuatı bakımından
da birey lehine demokratik hakları
konusunda hukuki düzenlemeler
yapılmıştır. Ancak; sorunlara bakıldığında
evvela doğum öncesi ve ilk çocukluk
dönemindeki bebek ve çocuklarda
görülen fizyolojik, sosyolojik, psikolojik
ve çevresel kaynaklı gelişimsel sorunlar.
Aile yapısında görülen çözülmeler. Aile
bireylerinin rol ve sorumluluklarındaki
değişimler. Genç nüfusun gelişimsel ve
ergenlik sorunları. İnternet kullanımı,
e-ticaret, sosyal paylaşım, medya, pembe
ve sanal bir dünya. Obezite, bağımlılık,
her türlü şiddet ve istismar, bölünmüş
aile, erken yaşta edinilen olağan dışı
kronik sağlık sorunları. Yeni hastalık türleri
tanımlanmıştır. Panikatak, hipertansiyon,
ani ve beklenmeyen kalp krizleri, çeşitli
virüs kaynaklı hastalıklar, hareketsizlikten
kaynaklı kalp ve damar hastalıkları,
Alzheimer, Parkinson vb.
Kamu kuruluşlarının her birinin temel
görevi birey odaklı sağlıklı bir toplumun
devamı için çaba sarf ederek kamu
hizmetlerinin istikrarlı ve koordineli
devamını sağlamaktır.
ve toplumumuzun bütün imkanları
ile buluşmasını sağlayarak, yaşamsal
bağlarını kuvvetlendiren çalışmalara
ait rol ve sorumlulukların yer aldığı
görülmektedir. Şöyleki;
Aile ve toplum hizmetleri genel
müdürlüğü aile ve topluma yönelik
koruyucu, önleyici, eğitici, geliştirici,
rehberlik ve rehabilite edici sosyal hizmet
faaliyetlerini yürütmektedir. Son derece
önemlidir ki aile yapısının ve değerlerinin
korunması, güçlendirilmesi ve ailenin
sosyal refahının artırılması için ulusal
politika ve stratejilerin belirlenmesi
çalışmalarını da koordine etmektedir.
Aile içi şiddet ve istismar töre cinayetleri
gibi sorunları nedenleri ve sonuçları
bakımından incelemek araştırmak
bunların önlenmesine ve sorunların
çözümüne yönelik aileyi destekleyici
ve eğitim programlar (aile eğitim
programları) hazırlamaktadır.
Çalışmamızda yukarıda bahsettiğimiz
sosyal gelişme ve değişmelerin sonucu
toplumun bütün kesimlerine yönelik orta
ve uzun vadeli politikaların geliştirilmesi
mevcut iyi uygulamaların desteklenmesi
önem taşımaktadır.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı teşkilat
yapısına bakıldığında, toplumumuzda
aile yapısı başta olmak üzere, çocuklara,
kadınlara, yaşlı, engelli, şehit yakınları
ve gazilerimize yönelik her türlü
destek çalışmaları, riskli durumları
önleyici ve bu kesimlerin devletimizin
rehabilite edici sosyal hizmet faaliyetleri
yürütülmekte, çocukların her türlü ihmal
ve istismardan korunması ve sağlıklı
gelişimi için gerekli önleyici ve telafi edici
mekanizmaları oluşturmak her türlü
önlemi alma çalışmaları yürütülmektedir.
Kadına karşı ayrımcılığın önlenmesi,
kadının insan haklarının ve toplumsal
statüsünün korunması ve geliştirilmesi,
kadının toplumsal hayatın tüm
alanlarında etkin hale getirilmesine
yönelik ulusal politika ve stratejilerin
belirlenmesi ile kadınlarımıza eğitim
kültür çalışma ve sosyal güvenlik başta
olmak üzere bütün alanlarda kadının
toplumda ilerlemesini sağlamaya
yönelik çalışmalar kadının statüsü genel
müdürlüğü ve ilgili kuruluşları tarafından
yürütülmektedir.
Toplumun önemli bir kesimini
oluşturan yaşlılarımıza yönelik toplumla
bütünleşme statü ve rollerini yeniden
kazanmalarını işlevlerinin artırılması
boş zamanlarının etkili biçimde
değerlendirilmesine ilişkin sosyal
çalışmaların yanı sıra kuruluşlar vasıtasıyla
barınma hizmetleri sunulmaktadır.
Çocuklara yönelik hizmetler, çocuk
hizmetleri genel müdürlüğünce yürütülmekte olup, çocuklara yönelik koruyucu,
önleyici, eğitimi, geliştirici, rehberlik ve
Her birimizin birer potansiyel engelli birey
olduğumuz olgusundan yola çıkılarak
engelliğin önlenmesi ile engellilere
yönelik eğitim, istihdam, rehabilitasyon,
49
İÇTEN BAKIŞ › 2014
model olma niteliği taşımaktadır.
hizmetlerine ve maddi imkanlarına kadar
yapılan destek manasında kurumsal
çalışmaları unutmamak gerekir.
azımsanamayacak derecede anlamlı
görülmektedir.
insan haklarından yararlanarak toplumsal
hayata katılmaları ve diğer konularda
ulusal düzeyde makro ölçekli çalışmalar
engelli ve yaşlı hizmetleri genel
müdürlüğü tarafından yürütülmektedir.
Engellilerin toplumda kabul edilebilirliği,
birtakım pozitif haklara sahip olmaları
evde bakım hizmeti sunulması sosyal
devlet ilkesinin en üst düzeyde bu
kesime fırsatlar sağladığının göstergesidir.
Ağrı ilimiz ölçeğinde 4022 engelli evde
bakım hizmeti almaktadır ki bu rakam
Sosyal destek yardımları her vakit ihtiyaç
sahiplerinin yaşama tutunmalarını
sağlayacak, çocuklarının eğitimlerinin
kimselere muhtaç olmadan devletin
desteği ile sürdürecekleri ve gerçekten
muhtaç kesime fark gözetmeden
sağlanan hizmet modelidir. Sosyal
riski önleyici devlete olan bağlılığı ve
sadakati tamamlayıcı bir çalışma alanıdır.
Aynı zamanda sosyal yardımlaşma ve
dayanışma kültürünü kökleştirici çalışma
ve kampanyalar bu alanda önemli
adımlar olarak nitelendirilmektedir.
Bu noktada vatanı için canını feda etmiş
aziz şehitlerimiz, şehit yakınlarımız,
yaşamını devam ettiren gazilerimizin
ve yakınlarının istihdamından ulaşım
Sonuç olarak, ülkemizde her türlü
yasal metinde anlam bulan sosyal
devlet anlayışı Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığımızın kuruluşu, işleyişi ile
milletimizin manevi iklimi ve kültürel
değerleri ile bütünleşmiş toplumda her
kesimin gerek vatandaşlık bilinci gerekse
toplumun birer yaşayan ferdi olarak her
insanımızda sosyal etki ve mana iklimi
oluşturmuştur.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
İBRAHİM ÇEÇEN VAKFI’NDAN
PATNOS DEĞİRMENDÜZÜ İLKÖĞRETİM OKULU
ANASINIFI ÖĞRENCİLERİNE OYUNCAK YARDIMI YAPILDI.
50
Patnos Değirmendüzü İlköğretim
Anasınıfı öğretmeni Tuba Yıldız, Ağrılı
işadamı İbrahim Çeçen ve İbrahim Çeçen
Vakfı Başkanı Meral Dinçer’in kendilerini
düşünüp böyle bir yardımda bulundukları
için teşekkürlerini iletti. Anasınıfı
öğretmeni Tuba Yıldız, ’’Gönderilen
oyuncaklar ile çocuklarımızdaki sevinç ve
gözlerindeki mutluluk ifadesinden dolayı
bizlerde mutlu oluyoruz. Emeği geçen
herkese teşekkürler ediyorum. Bizleri
unutmayıp bu oyuncakları gönderen
ve bu çocukları sevindiren İbrahim
Çeçen Vakfı yetkililerine çok teşekkür
ediyorum. Gerçekten bu tür yardımlara
ihtiyacımız var ayrıca bu oyuncakları bize
ulaştırmakta büyük emeği olan Patnos
gazeteciler Cemiyeti üyelerine teşekkür
ediyorum’’ dedi.
Patnos Gazeteciler Cemiyeti Başkanı
Faruk Yavuz ise, vakfın başkanı Meral
Dinçer ile irtibata geçerek, Patnos
ilçesinde oyuncak, giyim, kırtasiye ve
buna benzer ihtiyaçların olduğunu
ilettiğini belirtti.
Yavuz, “Sağ olsun kendisi bize dönüş
yaptı ve bize çocuklar için oyuncak
göndereceğini söyledi. Bir kaç gün sonra
bu oyuncaklar bize ulaştı ve bizde aracı
olup bu oyuncakları ihtiyaç sahibi okula
verdik. Biz Gazeteciler Cemiyeti olarak
kendilerine teşekkürlerimizi sunuyoruz ve
bu tür yardımların devamını bekliyoruz’’
şeklinde konuştu.
Başkan Yavuz, ayrıca İbrahim Çeçen
Vakfı yetkililerine yaptıkları yardımlardan
dolayı plaket ve teşekkür belgesi
göndereceklerini söyledi.
THY AĞRI HAVALİMANI PERSONELİNİN
“BİZLER İÇİN KÜÇÜK AMA MİNİK
YAVRULARIMIZ İÇİN OLDUKÇA BÜYÜK”
KAMPANYASI
Türk Hava Yolları (THY) personelleri,
‘‘Bizler İçin Küçük Ama Minik Yavrularımız için Oldukça Büyük’’ kampanyası kapsamında öğrencilere kırtasiye
yardımı yaptı.
Türk Hava Yolları Ağrı Havalimanı istasyon şefi Cafer Canşi gönüllü olarak
köy okulları için yardım toplayıp, bizzat toplanan yardımları götürüp köy
okullarındaki öğrencilere ulaştırıyor.
Şuana kadar yaklaşık 15 köy okulluna
kırtasiye bilgisayar ve bot, mont yardımı yapıldı.
Canşi, yaptığı açıklamada, çocuklar
güldüğünde dünyanın daha bir güzel olduğunu ifade ederek, bu tip
yardım ve kampanyaların takipçisi
olacaklarını ifade etti. Bu mutluluğun
sürmesi için ellerinden gelen her
şeyi yapacaklarını ifade eden Canşi,
‘‘O güzel gönüller ve sıcak gülüşlerin
daim olması için herkesin elini taşın
altına koyması gerekir. Bu mutluluğu
görünce insan her şeyi unutuyor’’
diye konuştu.
Biz de IC Vakfı olarak Cafer Canşi ve
THY Ağrı Havalimanı ekibini bu anlamlı projelerinden dolayı yürekten
kutluyoruz.
JAPONYA
BÜYÜKELÇİLİĞİ
YEREL PROJELERE
DESTEKLER
AĞRI SUVAR KÖYÜ
ÖRNEK OKUL PROJESİ
Japonya Büyükelçiliği’nin yerel projelere
destek kapsamında hibe almaya hak
kazandığımız ve Ağrı Tutak İlçesi Suvar
Köyü’nde uygulanan “Suvar Köyü Örnek
Okul” Projemiz, Japonya Büyükelçiliği
tarafından ziyaret edildi. Japonya
Büyükelçiliği’nden Müslüme Gozalu
Scarpa ve IC Vakfı’ndan Koordinatör
Ayça Jones tarafından gerçekleştirilen
ziyaret sırasında öğrencilere çeşitli
hediyeler dağıtıldı.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
51
HA B E R L E R
TENİS
VE
GENÇLİK
Değerli İçten Dergisi Okurları,
Teknolojinin nimetlerinden
faydalandığımız dönem, artık yavaş yavaş
teknolojiye esir olduğumuz bir döneme
bırakıyor yerini. Belki bizler kuşak olarak
bu akımdan olumlu etkileniyoruz,
hayatımızı kolaylaştırabiliyoruz, fakat
çocuklarımız, ülkemizin yarınları için
durum aynı mı?
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Ayni masada otururken arkadaşıyla
konuşmak yerine mesajlaşmayı tercih
eden, temiz havada yapabileceği bir
sporu, ekran başında elindeki kumandayı
hareket ettirmek suretiyle yapmayı
yeğleyen, kendi denediğinde saatlerce
çalışarak öğrenebileceği hareketleri,
oyunlarda kolaylıkla yaptırabildiğini
görüp, çalışmanın, başaramasa da
yılmadan, her gün biraz daha gelişerek
amacına ulaşmanın hazzını yasayamayan
bir nesil...
52
karşı pek de fazla çözüm yolu yok.
Çocuklarımıza; çalışkanlığı, azmi, disiplini,
olumlu düşünmeyi, sağlıklı kararlar
almayı, sağlam dostluklar kurmayı,
adaleti, kazanmayı, kaybetmeyi, kendini
gelişime açık kılmayı, “doğru insan”
olmayı öğretmek isterken, etki alanımızın
sınırlı olduğu ve desteğe ihtiyaç
duyduğumuz muhakkak.
İşte tam da bu noktada çalan acı sireni
işitip, imdadımıza koşarak yetişiyor
SPOR...
Bedenine iyi bakmayı öğretmekle
koyuluyor işe. Kendini önce sen
seveceksin, sağlığına kıymet vereceksin
diyor. Kazanmanın, başarmanın
önkoşulunun çalışmak olduğunu,
özveri ve fedakarlık olduğunu anlatıyor
çocuklarımıza. Her gün, kendini biraz
daha geliştirmenin verdiği hazzın, nasıl
eşsiz bir duygu olduğunu, bu duygunun
hayattaki en büyük itici güç, bireyin ruh
dünyasına yapılabilecek eşsiz bir yatırım
olduğunu hissettiriyor ve vazgeçilmez
kılabiliyor kendini.
Hepimizin ortak kaygısı, korkusu bu
manzara değil mi?
Sporun farklı branşlarında, sporculuğu
deneyimlemiş, yönetici olarak da uzun
yıllar çeşitli spor dallarında görev almış
biri olarak, sporun çocuklara, gençlere
yaptığı katkıları yakından deneyimleme
fırsatı buldum. Sporla büyüyen neslin
nasıl ayrıştığını gördükçe, spora hizmet
etmeyi kendime görev addettim. Her
birinin hayatımda yeri çok kıymetli ancak
tenisle tanışıklığımın ardından tenisin
sadece bir spor değil, çok daha ötesinde
bir eğitim aracı, bir yaşam felsefesi
olduğunun farkına vardım.
Ve ne yazık ki biz ebeveynlerin elinde
son derece cazip seçenekleri bünyesinde
barındıran bir hayatın tehditlerine
Tenisi ayrıcalıklı kılan çok farklı
unsurlardan söz etmek mümkün. Beni
en derinden etkileyen anıyı sizlerle
AVM’lerde arkadaşlık arayan, üzerine
giydikleriyle kendine değer kattığına
inanan, vaktini kişisel gelişimine yatırım
yapmaksızın akıtan, büyüdükçe de türlü
zararlı alışkanlığın tehdidine bırakılan
çocuklarımız, gençlerimiz...
kısaca paylaşmak isterim. Tenisle
yeni tanıştığım zamanlardı. Ankara
Tenis Kulübü’nde 10-12 yaş grubunda
çocukların kıyasıya yarıştığı bir turnuvaya
denk geldim. O an fark ettim ki maçlar
hakemsiz oynanıyordu ve her sporcu
kendi sahasından sorumluydu. Diğer
yandan birbirlerine karşı amansız bir
rekabete girişmiş, kazanmak için her yolu
deniyorlardı. Kendi sahanda, rakibinin
haklarını savunmanın, bunu yaparken de
kazanmaya çalışmanın çocuğa katacağı
adalet duygusunu, rol tanımlarını doğru
yapabilme becerisini düşününce, tenisle
daha yakından ilgi duymaya başladım.
Süreye karşı yarışılan bir çok branşın
aksine, süre sınırı olmayan, son
puanı alanın kazandığı ve sonucun
her an değişebileceği dinamizmi
sayesinde, “an”da kalmayı, geçmişten
ders çıkarmayı, geleceğe dair plan
kurmayı ama yine dönüp dolaşıp,
ruhunu bedenini “an”a taşımayı gerekli
kılıyor tenis. Belki başına gelenleri
değil ama olaylara vereceği tepkiyi
değiştirebileceğini öğreniyor tenisçi.
Belki de bu yüzden uzmanlar tarafından
duygusal zeka gelişiminde en çok tavsiye
edilen branşların başında geliyor.
Yaşam boyu yapılabilecek bir aile
sporu olması, kaliteli bir sosyal çevre
sunması ve sağlık açısından faydalarını
da düşündüğünüzde çocuklarımızın
geleceğine yapılabilecek en akıllıca
yatırımlardan biri olabileceğini söylemek
sanırım yanlış olmaz.
Cengiz DURMUŞ
Türkiye Tenis Federasyonu Başkanı
NORM Eğitim Danışmanlık Derneği ile KÖPRÜ
(Kültürlerarası Öğrenme ve Pratik Ünitesi)’nün
ortaklaşa gerçekleştireceği ‘Yaşamda Kültürlerarası
İletişim’ Semineri IC Vakfımızın Seminer salonunda
gerçekleşti. Kültürel farklılıklar nedeniyle iş,
okul, özel, sosyal hayatımızı ve iletişim tarzımızı
etkileyen temel kavramlar için farkındalık yaratmak
amaçlanan seminerde, Kendini Tanıma, Kişilik
Tipleri, Karakter Özellikleri, Swot Analizi, Duygusal
Zeka, Karşıdakini Tanıma, Farklılıklar ve Farklılığın
Yönetimi, Çatışma, İkna, Güven Oluşturma,
İletişimin Temel Bileşenleri, Beden Dili, Yazılı, Sözlü ve
Etkin Dinleme konuları işlendi.
KÖPRÜ - KÜLTÜRLERARASI ÖĞRENME VE PRATİK ÜNİTESİ
Sosyal Girişimcilikte yeni bir ufuk açan
Kültürlerarası Öğrenme ve Pratik Ünitesi
(KÖPRÜ) adlı sosyal girişim 15 Eylül 2014
tarihinde Ankara’da faaliyetlerine başladı.
KÖPRÜ, sosyal girişimcilik açısından
Türkiye’de tamamiyle ‘kültür’ konusuna
odaklanan ve hedef kitlesine 18-24
yaş arasındaki gençleri koymuş olması
yönünden bir ilk olarak görülebilir.
‘Kültürlerarası hoşgörünün, hayat
standardı olarak barışçıl, eşitlikçi bir
anlayışla sevgi ve saygı ortamında
gerçekleşmesini sağlamak.’ vizyonuyla
yola çıkan bu oluşum kısa sürede birçok
kişiye ulaşmış ve çalışmalarına aralıksız
devam etmektedir.
18-24 yaş arası gençlerin kültürlerarası
etkileşimini sağlarken kişisel gelişimlerine
katkı sağlamak ve ekonomik yönden
güçlenmeleri için atölye çalışmaları
gerçekleştiren KÖPRÜ, dört farklı atölyesi
ile gençlere birçok fırsat sunuyor. Dil,
Müzik, Sanat ve Paylaşım Atölyeleri ile
gençlerin kültürlerarası etkileşimine
GYODER ETKİNLİĞİNDEKİ
VAKIF STANDIMIZ
GYODER üyelerinin ve devlet erkanının katıldığı
bir günlük etkinlikte, Türkiye’nin karar vericileri
ve kanaat önderleri çeşitli GYO firmalarının
yanı sıra IC İbrahim Çeçen Vakfı ve Ağrı İbrahim
Çeçen Üniversitesi standını da ziyaret etti.
Standımızda, Vakıf ve Üniversite ile ilgili detaylı
bilgilerin yanı sıra, vakfın ‘Paylaştıkça…’ misyonu
çerçevesinde başarıya ulaşan insanların
hikayelerini paylaştık.
Üniversitemiz ve vakfımızın görüntüleri
eşliğinde önemli bilgilerin paylaşıldığı video ise
gün boyunca tanıtım ekranlarımızda gösterildi…
Etkinlik 3 Aralık 2014 tarihinde, Hilton
Bomonti’de gerçekleşti.
imkan sunan oluşum, bu atölyeler
aracılığıyla Türkiye’de yaklaşık %70’inin
ekonomik bağımsızlığının söz konusu
olmadığı 18-24 yaş arasındaki gençlere
sosyal fayda yaratırken, gençlerin
ekonomik olarak da kendileri için bir
fırsat yaratmalarını sağlıyor.
Kültürlerarası hoşgörünün, hayat
standardı olarak barışçıl, eşitlikçi bir
anlayışla sevgi ve saygı ortamında
gerçekleşmesi
Fırat ALKAN
53
İÇTEN BAKIŞ › 2014
YAŞAMDA KÜLTÜRLER ARASI
İLETİŞİM SEMİNERİ
HA B E R L E R
mezunlarımızla
Bülten :aralık/2014
Değerli Mezun Bursiyerimiz,
İbrahim Çeçen Vakfı olarak üniversite hayatınızda size
sağladığımız destekle bir parça da olsa başarınıza katkı
sağlamaya çalıştık. Şimdi ise her biriniz kim bilir
nerelerde, hangi görevlerde bulunuyorsunuz ve
mesleğinizi en iyi şekilde yerine getirmek için hayata
atıldınız.
İbrahim Çeçen Vakfı olarak, bundan sonraki hayatınızda
da sizinle sıcak ilişkimizin devam etmesi arzusundayız
Vakıf Yönetim Kurulumuz olarak sizlerin nerelerde, hangi
işler yaptığınızı ve başarılarınızı çok merak ediyoruz.
Gerçekleştireceğimiz organizasyonlarımızda,
etkinliklerde sizi de aramızda görmeyi istiyoruz. Tüm
bunlarla ilgili haberleri Mezunlarımızla Bülteni’nde
sizlerle paylaşacağız.
Vakfın eski bir bursiyeri olarak nerede, ne iş yaptığınızla
ilgili bilgi bizim için çok önemli. Sizlerden gelen bilgileri,
öneri ve taleplerinizi hemen değerlendireceğiz.
Bu nedenle sizlere ulaşabilmemiz için güncel iletişim
bilgilerinizi bekliyoruz.
Neler mi yapabilirsiniz?
IC Vakfı’nın eğitim, sağlık, spor, kültür, sanat
konularındaki projelerine destek olabilirsiniz.
IC Vakfı’nda bursiyer okutabilirsiniz
IC Vakfı’nda bursiyer okutacak kişileri bulabilirsiniz.
IC Vakfı’na bağış yapacak kişileri bulabilirsiniz.
Bursiyerlere seminer verebilirsiniz
IC Vakfı’na AB ve benzeri projeler geliştirip
yazabilirsiniz.
IC Vakfı’na yurtiçi / yurtdışından kaynak / hibe / destek
bulabilirsiniz.
IC Vakfı’nın İÇTEN Bakış Dergisi’ne yazı yazabilirsiniz.
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’ne proje
geliştirebilirsiniz.
IC Vakfı’na kitap, giysi, kırtasiye, oyuncak bağışı
yapabilirsiniz.
IC Vakfı’na İkinci el ürün toplayıp gönderebilirsiniz.
IC Vakfı bursiyerlerine “mentor”* olabilirsiniz.
IC Vakfı Mezun Gönüllüsü olabilirsiniz.
IC Mezun Gönüllüleri Projesi…
IC İbrahim Çeçen Vakfı olarak, IC Mezun Gönüllüleri’ni
oluşturmaya başladık. IC Vakfı’ndan eskiden burs
almış kişilerden oluşacak olan IC Mezun Gönüllüleri
Projesi; bilgi, deneyi ve katkılarını IC Vakfı’na
aktarmak amacıyla düşünülmüştür.
Sn. İbrahim Çeçen Bey’in destekleri ile başlatılan bu
çalışma ile; IC Mezun bursiyerler gerek kendi
geliştirdikleri projeler ile, gerek işbirliği içinde oldukları
kuruluşların projelerini veya katkılarını Vakfa
yönlendirerek, gerekse IC Vakfı bursiyerlerine farklı
destekler sağlayarak IC Vakfı’na güç vererek, gönüllü
bir grup yaratılmaya çalışılmaktadır.
İbrahim Çeçen Vakfı bugüne kadar 10.000’den fazla
gence burs vermiş olup, bu yıl da 725 üniversite
öğrencine burs vermektedir. Bildiğiniz gibi vakfımız
başta eğitim olmak üzere sağlık, spor, kültür, sanat
konularında da projeler düzenlemektedir..
Sizler de İbrahim Çeçen Vakfı’nın değerli mezun
bursiyerleri olarak; iş ve ilgi alanlarınıza göre ve
çevrenizdeki iletişimde olduğunuz kişi ve kuruluşları da
yönlendirerek mutlaka Vakfa katkı sağlayabilir, eğitim,
sağlık, spor, kültür, sanat ve çevre konularında birçok
fikir üretebilirsiniz.
Bu anlamda sizlerin düşünce ve katkıları bizim için
büyük önem taşımaktadır.
Sizleri IC Gönüllüleri olmaya davet ediyoruz,
İletişim:
Mezunları Bulalım…
IC İBRAHİM ÇEÇEN VAKFI
Kızılırmak Sokak 31
Kızılay-ANKARA
0 312 4178264
[email protected]
[email protected]
Sizin bildiğiniz eskiden bizim bursiyerimiz olan başka
arkadaşlarınız, tanıdıklarınız varsa, onların mail veya
cep telefonlarını bize gönderirseniz memnun olacağız.
Zira maalesef bilgi alamadığımız eski mezun
bursiyerlerimle temasa geçmek ve onlara da sizin
vereceğiniz bilgilerle ulaşabilmek bize çok fayda
sağlayacak.
Dr. Meral DİNÇER
Değerli Mezun Bursiyerimiz,
İbrahim Çeçen Vakfı olarak üniversite hayatınızda size
sağladığımız destekle bir parça da olsa başarınıza katkı
sağlamaya çalıştık. Şimdi ise her biriniz kim bilir nerelerde, hangi
görevlerde bulunuyorsunuz ve mesleğinizi en iyi şekilde yerine
getirmek için hayata atıldınız.
İbrahim Çeçen Vakfı olarak, bundan sonraki hayatınızda da
sizinle sıcak ilişkimizin devam etmesi arzusundayız
Vakıf Yönetim Kurulumuz olarak sizlerin nerelerde, hangi işler
yaptığınızı ve başarılarınızı çok merak ediyoruz.
Gerçekleştireceğimiz organizasyonlarımızda, etkinliklerde sizi
de aramızda görmeyi istiyoruz. Tüm bunlarla ilgili haberleri
Mezunlarımızla Bülteni’nde sizlerle paylaşacağız.
Vakfın eski bir bursiyeri olarak nerede, ne iş yaptığınızla ilgili
bilgi bizim için çok önemli. Sizlerden gelen bilgileri, öneri ve
taleplerinizi hemen değerlendireceğiz.
Bu nedenle sizlere ulaşabilmemiz için güncel iletişim bilgilerinizi
bekliyoruz.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Neler mi yapabilirsiniz?
54
IC Vakfı’nın eğitim, sağlık, spor, kültür, sanat konularındaki
projelerine destek olabilirsiniz.
IC Vakfı’nda bursiyer okutabilirsiniz
IC Vakfı’nda bursiyer okutacak kişileri bulabilirsiniz.
IC Vakfı’na bağış yapacak kişileri bulabilirsiniz.
Bursiyerlere seminer verebilirsiniz
IC Vakfı’na AB ve benzeri projeler geliştirip yazabilirsiniz.
IC Vakfı’na yurtiçi / yurtdışından kaynak / hibe / destek
bulabilirsiniz.
IC Vakfı’nın İÇTEN Bakış Dergisi’ne yazı yazabilirsiniz.
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’ne proje geliştirebilirsiniz.
IC Vakfı’na kitap, giysi, kırtasiye, oyuncak bağışı yapabilirsiniz.
IC Vakfı’na İkinci el ürün toplayıp gönderebilirsiniz.
IC Vakfı bursiyerlerine “mentor”* olabilirsiniz.
IC Vakfı Mezun Gönüllüsü olabilirsiniz
MEZUNLARIMIZLA
BÜLTENİ
YAYINLANDI
IC Mezun Gönüllüleri Projesi…
IC İbrahim Çeçen Vakfı olarak, IC Mezun Gönüllüleri’ni
oluşturmaya başladık. IC Vakfı’ndan eskiden burs almış
kişilerden oluşacak olan IC Mezun Gönüllüleri Projesi;
bilgi, deneyi ve katkılarını IC Vakfı’na aktarmak amacıyla
düşünülmüştür.
Sn. İbrahim Çeçen Bey’in destekleri ile başlatılan bu
çalışma ile; IC Mezun bursiyerler gerek kendi geliştirdikleri
projeler ile, gerek işbirliği içinde oldukları kuruluşların
projelerini veya katkılarını Vakfa yönlendirerek, gerekse IC
Vakfı bursiyerlerine farklı destekler sağlayarak IC Vakfı’na
güç vererek, gönüllü bir grup yaratılmaya çalışılmaktadır.
İbrahim Çeçen Vakfı bugüne kadar 10.000’den fazla gence
burs vermiş olup, bu yıl da 725 üniversite öğrencine burs
vermektedir. Bildiğiniz gibi vakfımız başta eğitim olmak
üzere sağlık, spor, kültür, sanat konularında da projeler
düzenlemektedir..
Sizler de İbrahim Çeçen Vakfı’nın değerli mezun
bursiyerleri olarak; iş ve ilgi alanlarınıza göre ve
çevrenizdeki iletişimde olduğunuz kişi ve kuruluşları da
yönlendirerek mutlaka Vakfa katkı sağlayabilir, eğitim,
sağlık, spor, kültür, sanat ve çevre konularında birçok fikir
üretebilirsiniz.
Bu anlamda sizlerin düşünce ve katkıları bizim için büyük
önem taşımaktadır.
Sizleri IC Gönüllüleri olmaya davet ediyoruz,
Mezunları Bulalım…
Sizin bildiğiniz eskiden bizim bursiyerimiz olan başka
arkadaşlarınız, tanıdıklarınız varsa, onların mail veya cep
telefonlarını bize gönderirseniz memnun olacağız.
Zira maalesef bilgi alamadığımız eski mezun
bursiyerlerimle temasa geçmek ve onlara da sizin
vereceğiniz bilgilerle ulaşabilmek bize çok fayda
sağlayacak.
Bülten :aralık/2014
İ B R A H İ M Ç E Ç E N VA K F I D E R G İ S İ
İÇTEN Dergimize Yazılarınızı Bekliyoruz
IC MEZUN MENTORLAR PROJESİ
Mentor , kendi deneyimlerinden, bilgi ve birikimimden
yola çıkarak öneride bulunan, yol gösteren, ilham
veren, öğreten, model olan kişi anlamına gelmektedir.
Projenin amacı İbrahim Çeçen Vakfı eski bursiyerleri ile
IC Vakfı’nın yeni bursiyer öğrencilerini eşleştirmek,
mezun bursiyerlerimizin kariyer ve iş hayatında
edindikleri deneyimleri şimdiki bursiyerler ile
paylaşmalarını sağlamak ve onları iş hayatına en iyi
şekilde hazırlamaktır.
Mentorluk programı ile IC Vakfı bursiyerlerinin
kararlarını daha sağlıklı bir şekilde almalarına destek
olmak, üniversite ve yetişkin hayatına en iyi şekilde
hazırlanmalarına olanak sağlamak amacıyla, onları
deneyim sahibi olan sizlerle bir araya getirerek
paylaşımda bulunmaları amaçlanmıştır.
Bu proje kapsamında bir bursiyer, bir mentorla bire bir
eşleştirilmekte ve dönem içerisinde düzenli olarak
belirli aralıklarla yüzyüze olmasa da mail yoluyla
görüşmektedir. Öncelikle Mentor öğrencinin gözünde
bir danışman gibi yaşadığı deneyimleri aktaracak,
öğrenciye destek ve arkadaş olacaktır.
IC Vakfı bursiyerlerinin geleceğe dönük gelişimlerine
önem vermekte ve bu konuda onlara yardımcı olmaya
çalışmaktadır. IC Mezun Mentorlar Projesi ile
bursiyerlerimizin gelecekle ilgili planlarını yaparken
daha emin adımlar atmalarında siz değerli
mezunumuzun onlara yol göstermesini arzuluyoruz.
Bildiğiniz gibi Vakfımızın dergisi İÇTEN’i
yayınlamaktayız ve 8. sayısını da yakında çıkaracağız.
Bu dergiyi bursiyerlerimizin yazıları ve katkıları ile
çıkarıyoruz. İstiyoruz ki siz değerli mezun
bursiyerimizin de bu dergi de bir sözü olsun.Sizler
öğrencilik dönemini, o zorlu gençlik yıllarını çok iyi
biliyorsunuz, şimdi her biriniz dünyanın ve Türkiye’nin
değişik köşelerinde ve farklı konumlarında hizmet
etmektesiniz. Hepinizle gurur duyuyoruz.
Değişik mesleklerde görev yapan siz eski
bursiyerlerimizin: yeni bursiyerlerimiz olan gençlere
tavsiyeleriniz, önerileriniz olacaktır ya da ilginizi çeken
bir konuda yazacağınız yazı ile katkınız olacaktır.
İsterseniz kendi öğrencilik döneminizden de
bahsedebilirsiniz, kariyer sürecinizde başınızdan
geçenleri ve şimdiki pozisyonunuzu anlatabilir, IC Vakfı
veya bursiyerlik konusu hakkında görüşlerinizi
yazabilirsiniz. Sizler ağabeyleri ablaları olarak bursiyer
gençlerimize örnek olabilirsiniz.
A
K
I
Ş
Örneğin bilimde, sanatta vb. konularda güzel
çalışmalar yapmışsınızdır ya da ilgilendiğiniz sporda
kişisel veya takım halinde başarı elde etmişsinizdir,
herhangi bir yarışmada ödül almışsınızdır,
bulunduğunuz mevkide önemli bir faaliyete, projeye
katılmışsınızdır.
Lütfen bunları bizimle paylaşın ki biz de sizlerin bu
güzel haberlerinizi aktarabilelim.
Yazılarınızı İÇTEN Dergimizde yayınlamak üzere
maillerinizi heyecanla bekliyoruz.
Geçmişte İbrahim Çeçen Vakfı’ndan burs almış ve
şimdi çalışmakta olan ve IC Vakfı’nın bu seneki
bursiyerine deneyim ve bilgilerini aktarmaya gönüllü
olmak isteyenler mentor olabilir. Vakıf bursiyerlmizle
ilgilenmeye gönüllü, insan ilişkileri kuvvetli ve liderlik
özelliğine sahip mezunlarımız mentorluk için
uygundur.
Sizlerin bilgi ve deneyiminizle bursiyerlerimizin çok
şeyler öğreneceği ve gelişeceğine inanıyoruz.
Mentor olmak isteyen Siz değerli IC mezunumuz
Vakfımızla temasa geçebilirsiniz.
B
IC Mezun Bursiyerler Gurubu Facebook’da…
Mezunlarımızın hem kendi aralarında düşüncelerini,
önerilerini, istemlerini, dileklerini ve anılarını paylaşabilmeleri
hem de vakfımızla bağlarını sağlayan platformumuz…
IC MEZUN MENTORLAR PROJESİ
Mentor , kendi deneyimlerinden, bilgi ve birikimimden yola
çıkarak öneride bulunan, yol gösteren, ilham veren, öğreten,
model olan kişi anlamına gelmektedir.
Projenin amacı İbrahim Çeçen Vakfı eski bursiyerleri ile IC
Vakfı’nın yeni bursiyer öğrencilerini eşleştirmek, mezun
bursiyerlerimizin kariyer ve iş hayatında edindikleri deneyimleri
şimdiki bursiyerler ile paylaşmalarını sağlamak ve onları iş
hayatına en iyi şekilde hazırlamaktır.
Mentorluk programı ile IC Vakfı bursiyerlerinin kararlarını daha
sağlıklı bir şekilde almalarına destek olmak, üniversite ve yetişkin
hayatına en iyi şekilde hazırlanmalarına olanak sağlamak
amacıyla, onları deneyim sahibi olan sizlerle bir araya getirerek
paylaşımda bulunmaları amaçlanmıştır.
Bu proje kapsamında bir bursiyer, bir mentorla bire bir
eşleştirilmekte ve dönem içerisinde düzenli olarak belirli
aralıklarla yüzyüze olmasa da mail yoluyla görüşmektedir.
Öncelikle Mentor öğrencinin gözünde bir danışman gibi yaşadığı
deneyimleri aktaracak, öğrenciye destek ve arkadaş olacaktır.
IC Vakfı bursiyerlerinin geleceğe dönük gelişimlerine önem
vermekte ve bu konuda onlara yardımcı olmaya çalışmaktadır.
IC Mezun Mentorlar Projesi ile bursiyerlerimizin gelecekle ilgili
planlarını yaparken daha emin adımlar atmalarında siz değerli
mezunumuzun onlara yol göstermesini arzuluyoruz.
Geçmişte İbrahim Çeçen Vakfı’ndan burs almış ve şimdi
çalışmakta olan ve IC Vakfı’nın bu seneki bursiyerine deneyim
ve bilgilerini aktarmaya gönüllü olmak isteyenler mentor
olabilir. Vakıf bursiyerlmizle ilgilenmeye gönüllü, insan ilişkileri
kuvvetli ve liderlik özelliğine sahip mezunlarımız mentorluk için
uygundur.
Sizlerin bilgi ve deneyiminizle bursiyerlerimizin çok şeyler
öğreneceği ve gelişeceğine inanıyoruz.
Mentor olmak isteyen Siz değerli IC mezunumuz Vakfımızla
temasa geçebilirsiniz.
İÇTEN Dergimize Yazılarınızı Bekliyoruz
Bildiğiniz gibi Vakfımızın dergisi İÇTEN’i yayınlamaktayız ve
8. sayısını da yakında çıkaracağız.
Bu dergiyi bursiyerlerimizin yazıları ve katkıları ile
çıkarıyoruz. İstiyoruz ki siz değerli mezun bursiyerimizin
de bu dergi de bir sözü olsun.Sizler öğrencilik dönemini,
o zorlu gençlik yıllarını çok iyi biliyorsunuz, şimdi her
biriniz dünyanın ve Türkiye’nin değişik köşelerinde ve
farklı konumlarında hizmet etmektesiniz. Hepinizle gurur
duyuyoruz.
Değişik mesleklerde görev yapan siz eski bursiyerlerimizin:
yeni bursiyerlerimiz olan gençlere tavsiyeleriniz,
önerileriniz olacaktır ya da ilginizi çeken bir konuda
yazacağınız yazı ile katkınız olacaktır.
İsterseniz kendi öğrencilik döneminizden de
bahsedebilirsiniz, kariyer sürecinizde başınızdan geçenleri
ve şimdiki pozisyonunuzu anlatabilir, IC Vakfı veya
bursiyerlik konusu hakkında görüşlerinizi yazabilirsiniz.
Sizler ağabeyleri ablaları olarak bursiyer gençlerimize
örnek olabilirsiniz.
Örneğin bilimde, sanatta vb. konularda güzel çalışmalar
yapmışsınızdır ya da ilgilendiğiniz sporda kişisel veya
takım halinde başarı elde etmişsinizdir, herhangi bir
yarışmada ödül almışsınızdır, bulunduğunuz mevkide
önemli bir faaliyete, projeye katılmışsınızdır.
Lütfen bunları bizimle paylaşın ki biz de sizlerin bu güzel
haberlerinizi aktarabilelim.
Yazılarınızı İÇTEN Dergimizde yayınlamak üzere maillerinizi
heyecanla bekliyoruz.
IC Mezun Bursiyerler Gurubu Facebook’da…
Mezunlarımızın hem kendi aralarında düşüncelerini,
önerilerini, istemlerini, dileklerini ve anılarını
paylaşabilmeleri hem de vakfımızla bağlarını sağlayan
platformumuz…
55
İÇTEN BAKIŞ › 2014
mezunlarımızla
M E Z U N L A R DA N
Cahit ÇELİK
Hatay, Samandağ Kaymakamı
Öğrenci olarak Ankara’da
yaşadığım yıllarda İbrahim
Çeçen Vakfı tarafından
sağlanan bursun bana çok
büyük bir katkısı olduğunu,
maddi olarak beni çok
rahatlattığını ifade etmek
isterim. İbrahim Çeçen
Vakfı Onursal Başkanı
Sayın İbrahim ÇEÇEN’e
bizlere sahip çıktığı için ve
okumamıza vesile olduğu
daha sıkıntısız, gailesiz bir
öğrencilik hayatımız oldu.
ÇEÇEN ailesine, bana ve
benim gibi binlerce insana
sağladıkları karşılıksız burs
için çok teşekkür ediyorum.
Ayrıca, Vakıf çalışanlarına
geçmişte bize, şimdi de
memleketimizin binlerce
gencine gösterdikleri
nezaket, saygı ve hürmet için
teşekkürü borç bilirim.
için canı gönülden teşekkür
ediyorum. O gün aldığımız
burslar, bugün bizleri bir
şehri yönetecek pozisyona
kadar taşıdı. Abartısız bir
şekilde söylüyorum, eğer
bugün kaymakam olarak
bir ilçeyi idare ediyorsam;
İbrahim Çeçen Vakfının
bana sağladığı bursun
bunda katkısı çok fazladır.
Sağlanan burs sayesinde
Dr. Şevin YARDIMCI
Gazi Ünv. Tıp Fak. Pediatri ABD
Araştırma Görevlisi
BU AİLENİN BİR ÜYESİ OLMAK...
Üniversite hayatı, bize
bugünümüzü hazırlayan
önemli bir süreç. Benim
için İbrahim Çeçen Vakfı,
gerek öğrenciliğim boyunca
gösterdiği maddi desteğiyle
gerek sevgi dolu, sıcak,
yardımsever ortamıyla
hayatımda hep ayrı bir yerde
olacak.
Eğitimime ailem ve
hocalarımla birlikte katkı
sağlamış olan Sayın
İbrahim Çeçen’e ve vakıf
üyelerine teşekkürü borç
biliyor, bu ailenin bir üyesi
olmaktan gurur ve mutluluk
duyuyorum…
BURS VERMENİN ÖTESİNDE BİR VAKIF IC VAKFI
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Suat ÇAKAN
Avukat,
YYÜ’de Öğretim Görevlisi
56
İbrahim Çeçen Vakfı sadece
ekonomik anlamda bir
desteğin ötesinde yapmış
olduğu sosyo-kültürel
faaliyetleri, proje yapma,
toplumsal hayata dahil olma
ve buna benzer çalışmaları
ile ikinci bir üniversite
diyebileceğimiz bir vakıftır.
Bu vakfın gözden kaçmayan
bir tarafı da yönetimi ve
çalışanlarının kadın olması.
Bu da vakfın çalışmalarında
titiz ve İÇTEN çalışmayı
belirgin kılmaktadır.
Vakıf mezun olduktan
sonra da bursiyerlerine
iş yaşamında da destek
olmakta ve hatta
şirketlerinde iş imkanı da
tanıyabilmektedir.
Benim ilk vakıf ile tanışmam
2002 yılındaydı. Bizim
için o dönem önemli olan
alacağımız burstu. Tabii
vakfı tanıdıkça bu algımız
değişti. Yapılan projelere
katılma, birlikte proje
üretme, sanatsal ve kültürel
faaliyetleri etkin kılma ile bir
şekilde farkındalık yaratmakta
ve donanımlı bir birey olarak
destek olmaktadır İC Vakfı.
Ayrıca farklı bölümlerden
ve farklı üniversitelerden
gelen öğrencilerin olmasıyla
zengin bir arkadaş çevresi de
yaratmaktadır.
Kürsünün diğer tarafına
geçtiğimde öğrenciye burs
vermenin önemini ve doğru
bir vakıftan burs almasını
sağlamanın ne demek
olduğunu hatırladıkça daha
da iyi anlıyorum.
Öğrencileri bu vakıfla
tanıştırmak için desteğinizi
esirgemeyin…
Adana’da gecekondu
mahallesinde zorluklarla
okudum. Üniversiteyi
kazanınca bir yandan
sevinç bir yandan endişe
hissediyordum. Özellikle
tıp eğitiminin getireceği
ağır maddi yük beni
endişelendiriyordu.
Tesadüfen karşılaştığım
vakıf binasında burs için
başvurusunda bulundum.
Çok sıcak bir şekilde
karşılandım. sonraki süreçte
bu sıcaklığı hep hissettim. Hem maddi açıdan hep IC
Vakfı’nın desteğini hissettim,
hem de manevi açıdan
desteklerini gördüm. Çoğu
kez vakıf binasına dertleşmek
için gelip gittim. Üniversite
eğitimimin son yılında tıpta
uzmanlık sınavı içinde vakfın
desteğini hep hissettim.
Şu an Bağcılar Eğitim ve
Araştırma Hastanesi’nde
İç hastalıklar servisinde
çalışmaktayım. Manevi ve
maddi destekleri için başta
İbrahim Çeçen olmak üzere
IC Vakfı’nda emeği olan
herkese en içten dileklerimle
teşekkür ederim. 3. KÖPRÜDE
ÇALIŞAN
MEZUN
BURSİYERİMİZ...
Merhabalar;
Bu satırları hepinizin
yakından bildiği, ülkemizin en
büyük projelerinden biri olan
3. Köprü ve Kuzey Marmara
Otoyolu Projesi şantiyesinden
yazıyorum. Nice hayatları
değiştirmiş olan İbrahim
Çeçen Holding benimkini
değiştirdiği gibi pek çoklarını
daha şekillendirmeye devam
ediyor. Sayısı 6600’e
yaklaşan personelin çalıştığı
bu projenin ve yıllardır onca
insana iş imkanı sağlayıp
çoğunun hayatını değiştiren
İbrahim Çeçen Holding’in
bir parçası olmaktan gurur
duyuyorum.
Böylesi büyük bir projede
IC Vakfı’nın Ağrı’da Ankara’da
hep biz öğrencilere sağladığı
imkanları gördüm ve
deneyimledim. Benim gibi
bir çok insan bu imkanlar
sayesinde geleceğe daha
güvenle bakabildiler.
Mesleğe atıldıktan sonra da
şirketin sağladığı imkanla
böyle büyük bir ekibin
parçası oldum. Şimdi
beraber çalışıp beraber daha
yükseğe çıkma vaktidir.
vakıf aracılığıyla yıllarca
çalışmanın insanda yarattığı
mesleki tatminin yanında,
eğitimime katkıda bulunup
bir anlamda bu günlere
gelmemi sağlamış olan bu
aileye yaptığım iş, mesleğim
sayesinde katkıda bulunuyor
olmak ayrıcalıklı bir his
gerçekten.
Hep beraber nice mutluluklar
yaşamak dileğiyle. Sevgi ve
saygılarımla
57
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Dr. Sedat YILDIRIM
İstanbul Bağcılar Eğt. Hastanesi
İç Hastalıklar Doktoru
Arif Baran YARDIMCI
IC İçtaş İnşaat Müh.
M E Z U N L A R DA N
MERHABA SEVGİLİ İÇTEN BAKIŞ OKURLARI;
İbrahim Çeçen İlköğretim
Okulu’nun eski bir
mezunu ve İbrahim
Çeçen Vakfı’nın mezun bir
bursiyeri olmanın verdiği
gururun mutluluğu ile
selamlayarak başlamak
istiyorum.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Kamuran ÇELİK
Çevre Müh.
Dizayn Proje Müh. Firması Sahibi
58
Mutluluk diyorum
çünkü değerli büyüğüm
İbrahim Çeçen Bey’
in belki de ilk eğitim
hizmetlerinden biri olarak
ilimizde yaptırmış olduğu
İbrahim Çeçen İlköğretim
Okulu’nda geçirdiğim
eğitim süreci öğrencilik
hayatımın en keyifli
dönemlerinden biriydi.
İlk ve orta öğrenimimi
Ağrı’da tamamladıktan
sonra Atatürk Üniversitesi
Çevre Mühendisliği
Bölümü’nü kazanarak
Erzurum’da yüksek
öğrenimime devam ettim.
İmkanları kısıtlı bir şehrin
ferdi olarak başladığım
üniversite hayatımda IC
Vakfı’nın bursiyeri olarak
öğrenimimi devam
ettirirken, Vakfın hem
maddi, hem manevi
desteğinin yanımda
olduğunun verdiği güven
ve aidiyet duygusu
hayatın zorlukları
karşısında durabilme
noktasında hep ciddi bir
destekçim olmuştur.
Atatürk Üniversitesi’nden
mezun olduktan sonra
kürkçü dükkanı misali
olan ve vazgeçilmezliği
ile içimde yer edinmiş
olan Ağrı’ya geri dönerek
iş hayatına atılmaya
karar verdim. Aldığım
kararın akabinde Dizayn
Proje Danışmanlık &
Mühendislik Firması’nı
kurarak çalışma
hayatıma başladım.
Bugüne kadar serbest
çevre mühendisi olarak
ÇED raporu yazılımı,
çevre danışmanlık
hizmetleri gibi alanlarda
çalışmakla birlikte,
Avrupa Birliği kalkınma
programları çerçevesinde
gerçekleştirilen birçok
yatırım projesinde
görev aldım. Avrupa
Birliği’nin Katılım Öncesi
Mali Destek Programı
kapsamında bugüne
kadar yaklaşık bütçesi
altı milyon lira olan proje
çalışmalarını Dizayn Proje
Danışmanlık&mühendislik
firması bünyesinde
gerçekleştirdik. Şuan
itibari ile yaklaşık bütçesi
sekiz milyon lira olan
projelerin çalışmalarını
devam ettirmekteyiz.
Çalışmalarını
yürüttüğümüz projelerin
hayat bulduğunu görmek
ve bu projeler sayesinde
birtakım yatırımların
Ağrı’da gerçekleşmesinde
paydaş olma duygusunun
verdiği memnuniyet
ile yeni projelerle daha
hevesli ve istekli olarak
bu sektörde ilerleme
düşüncesindeyiz.
Ağrı’daki bütün kamu
kurum ve kuruluşlarının,
sivil toplum örgütlerinin
ve özel müteşebbislerin
kolektif olarak çalışması
ile birlikte Proje
kültürünün Ağrı’da
yerleşmesi neticesinde
sosyo-ekonomik alanlarda
ciddi ilerlemelerin
kaydedileceği kanaati ile
çalışmalarımıza devam
etmekteyiz. Tanıştığımız
günden bugüne
kadar gerek öğrencilik
hayatımda, gerekse iş
hayatımda maddi ve
manevi desteklerini
esirgemeyen IÇ Vakfı’nın
tüm çalışanlarına
teşekkür ediyor ve başarılı
çalışmalarının devamını
diliyorum.
HERŞEY GÜZEL BİR YARIN İÇİN
Yolunda gitmeyen bir ekim ayıydı, yıl
1995 babamın ağır hastalığı ailemizi
çok sarsmıştı zaten şoförlük yaparak
bir düzine boğazı doyuran babam
yataktan kalkamaz olmuştu, en büyük
abim sorumluluktan kaçmayan, ailesine
düşkün ve çalışkan bir adamdı. Babamın
işine o çıkıyordu o sıralar. 25 Ekim, hiç
unutmuyorum o geceyi, önce telefon
sesine uyandım. Saat 3.30 civarıydı.
Yatağımda doğruldum, sonra annemin
iç parçalayan ağlama sesi… Baba! diye
bağırarak fırladım yatağımdan. Telefon
elinde boş gözlerle bana bakıyordu
babam, annem ve ninem feryat figan
ağlıyorlardı donup kaldım anlam
verememiştim. Dediler ki Kemal abin kaza
geçirdi. Günlerdir yataktan kalkamayan
babama sanki ilahi bir güç gelmişti,
apar topar hazırlanıp Erzurum’a abimi
görmeye hastaneye gitti. Abim aynı gün
içinde hayata gözlerini kapamıştı. Mekanı
cennet olsun. Abimin zamansız ölümü
beni ve ailemi çok derinden yaraladı. Bu
olay beni erken olgunlaştırdı daha çok
sorgulamaya başlamıştım artık hayatı ve
hayatın ötesini.
Mukaderrat deyip yaramızı sarmaya
çalıştık senelerce. Zaman çabuk
akıyordu. İlk ve orta öğretimimi
Doğubeyazıt’ta imkansızlıklar içinde
tamamladıktan sonra, çok zor şartlarda
ve bölgede çok ağır hissettiğim mahalle
baskısına rağmen, ailemi ikna edip,
hedefim olan Ankara Üniversitesi Dil
Tarih ve Coğrafya Fakültesi’ni kazanıp
Alman Dili ve Edebiyatı bölümüne
kaydımı yaptırmıştım. İdeallerimi
kovalayabileceğim yeni bir hayatın
kapısı açılıyordu artık önümde. Heyecan
ve umut doluydum. Yabancı dil
ağırlıklı lisede okurken, dil öğrenmeye
karşı olan yatkınlığımı keşfetmiştim.
İngilizceyi lisede öğrenip konuşmaya
başlamıştım bile. Bu yeteneğim
sayesinde Almancayı da hızlı bir şekilde
öğrenip kavradım. Daha 1. Sınıfta
Ankara Üniversitesi’ni temsil etmek için
Almanya Naumburg’daki Avrupa Birliği
Kültürlerarasılık Programı (Eurocamp)
na katıldım. Verilen bu fırsat benim
için büyük bir dönüm noktası oldu. Bu
programın bende yarattığı farkındalık
yapabileceklerimin sınırsız olduğunu
görmekti. Kazandığım burslarla ve
İbrahim Çeçen Vakfı’nın destekleriyle
tekrar Almanya’ya dönerek dilimi
kusursuz hale getirdim. Üniversitemdeki
hocalarımın hazırladığı akademik
makalelere katkı da bulundum. 5 yıllık
yüksek öğrenim sürecimi bölüm birincisi
olarak neticelendirdim ve bu süreçte bir
sürü kişisel gelişim programına katılıp
sertifikalar aldım.
Okul biter bitmez IC Vakfı’nın
yönlendirmesiyle ICF Airport Antalya’da
Danışma Memurluğu yapmaya başladım.
Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER)’nin
mülakatını kazanıp eğitim sürecini
tamamladıktan sonra Geleceğin Kadın
Lideri Adayı olmaya hak kazandım.
Mentorlerimin yönlendirmesiyle şu an
birçok sosyal sorumluluk projelerinde
yer almaktayım. Bu bana büyük bir güç
veriyor ve hayata karşı dik bir duruş
sergilememde büyük bir etken.
Şimdi durup geriye baktığımda ne
kadar güçlü ve şanslı olduğumu daha
net bir şekilde görebiliyorum. Çünkü
benim doğduğum coğrafyada her 10
kadından 8’ i çocuk yaşta evlendiriliyor,
çocukluğunu yaşayamadan doğurduğu
çocuğun sorumluluğu altında eziliyor,
çoğu okula gönderilmiyor, doğru düzgün
saygı görmüyor. Bu acı gerçeklerle bütün
çıplaklığıyla yüzleşmiş biri olarak, başka
Didemlerin, Ayşelerin, Zeyneplerin
bunları yaşamasını istemiyorum. Ve
buna daha fazla dikkat çekilmesini
sağlamak için çalışmalar yürüteceğim. Var
olduğumuz sürece, hayat bize acı ve tatlı
yüzünü hep gösterecektir. Önemli olan
zor şartlar karşısında güçlü kalabilmek.
Belki de sayamayacağım binlerce
zorluklarla karşılaştım hayatımda, ama hiç
bir zaman umutsuzluğa ve mutsuzluğa
kapılmadım. Çünkü mutsuzluk,
başarısızlık getirir. Daha çok çalıştım ve
‘’her şey güzel bir yarın için” diyerek;
daha çok direnmeyi öğrendim. Biliyorum
ki sonsuzluğun ötesi içimizdedir.
Hayatımın önemli dönemlerindeki
desteklerinden dolayı özellikle İbrahim
Çeçen Vakfı’na minnetlerimi sunar,
ilişkilerimizin ilerleyerek devam etmesini
temenni ederim.
Didem KAYA
Almanca Öğretmeni
İÇTEN BAKIŞ › 2014
15 Mart 1990 tarihinde serin bir
ilkbaharın Perşembe sabahı Ağrı
Doğubeyazıt’ta Mami Kaya ve Hanım
Kaya’nın dokuzuncu çocuğu olarak
dünyaya geldim. Benden iki yıl sonra
bir kız kardeşim daha oldu. En büyük
İki kardeşim erkek, geri kalan sekizimiz
kız idik. Ağrı Dağı’nın ihtişamlı silüetinin
gölgesinde geçti çocukluğum. Yaşadığım
coğrafyanın zorluğu ve imkansızlıkları çok
çetindi. 90’lı yıllarda ülkede tırmanan
gerilim ve yüzyıllar öncesinden gelen
derin tabular ve toplumsal yargılar küçük
bir kız çocuğu için hayatı daha da zor bir
hale getiriyordu. 5 yaşındaydım görkemli
Ağrı Dağı’nın arka bahçelerinde güzel
bir yaz mevsimi daha bitiyordu ve sarı
sonbahar İshakpaşa Sarayı’nı olduğundan
daha hüzünlü ve ihtişamlı bir altın bilezik
gibi kırsalda parlatıyordu.
59
MAKALE
Patchwork Yönetim Yaklaşımı
Yazının başlığı sizi yanıltmasın, moda
içerikli bir konu işlemeyeceğim ama en
az moda kadar renkli olacağı konusunda
söz verebilirim. İş dünyasındaki temel
beklentinin kârlılık elde etmek olduğunu
tartışmaya gerek yok; hiçbir yatırımcının
aksini düşündüğünü de sanmıyorum. Bu
yüzden konuya verimlilikten bahsederek
giriş yapmak istiyorum.
ELİZ ESRA
ŞİMŞEK’İN
YAZILARI
HARVARD
BUSINESS
İÇTEN BAKIŞ › 2014
REVIEW’DA
60
IC Holding Enerji Grubu Şirketlerinde
Yönetim Sistemleri Müdürü olarak
görev yapan Eliz Esra ŞİMŞEK HBR
Türkiye’nin yazar kadrosuna kabul
edildi. Dünyanın en prestijli iş ve
yönetim dergisi olan Harvard Business
Review’da yayınlanan 2 yazısına yer
veriyoruz.
(Bu yazı hbrturkiye.com’dan alınmıştır.
Eliz Esra Şimşek hbrturkiye.com
bloggerlarındandır.)
http://www.hbrturkiye.com/kisi/yazar/
esra-simsek)
Bir şirketin hedeflerini gerçekleştirme
oranı ve etkililiği, kaynakların etkin
kullanımı, performansın izlenebilirliği
gibi konular verimliliği etkileyen en
önemli faktörler. Söz konusu bir şirket
yönetimiyse süreçlerin etkileşimi, şirketler
topluluğuysa süreçler ve şirketlerin
etkileşimli yönetimi anlaşılmalı. Büyük
resim dediğimiz konu tam olarak bu:
Şirket yönetimlerinde tüm faaliyetler
ve insan kaynağı tek bir süreç, tek bir
çalışan gibi düşünülmeli. Çünkü her biri
bütünün en değerli parçası. Mutlaka
kendi aralarındaki risk derecelendirmeleri
farklı, ama hiçbir süreç ya da görevin
büyük resme etkisi göz ardı edilmemeli.
Bir süreci veya görevi bu resmin dışında
bırakmak, az riskli bir durumun dahi risk
derecesinin artmasına neden oluyor.
Şirketlerin yönetim stratejilerini
belirlerken “bütünleşik yönetim
yaklaşımı” olarak bilinen, bütün
sistemleri ve süreçleri tek bir çerçevede
bütünleştiren ve birleştirilmiş hedeflerle
tek bir birim gibi çalışılmasını sağlayan bir
yapıyı benimsemelerini öneriyorum. Bu
yaklaşımın en önemli yararı verimliliğin
yönetilmesini; şirketin hızlı, doğru
ve sağlıklı karar almasını sağlaması.
Faydalarını şöyle gruplayabiliriz:
Sistem açıklarının belirlenmesi. Yönetimin
her aşamasındaki detaylar eksiksiz
irdelendiğinden, ilgili yasal düzenlemeler
ve uluslararası standartlara tam uyum
elde edilir. Sistemdeki açıkları giderir.
Doğru yönetim sistemlerinin, projelerin,
yazılımların, insan kaynağının seçilmesini
sağlar. Her adımın başka bir adımla olan
etkileşimini, risklerinin belirlenmesini
kolaylaştırır.
Kontrol noktaları. Yaklaşımın şirket
yönetiminin kritik noktalarına yerleştirdiği
kontrol noktalarıyla; potansiyel sorunlar
önceden tespit edilir, yani riskler proaktif
bir yaklaşımla yönetilerek gündeme
gelmeden çözümlenir.
Önceden tanımlanmış görevler. Bir
şirketin yönetilmesini en zorlaştıran
meselelerden biri çalışanlar arasında
kimin neyi yapacağı konusunda bir
belirsizlik olmasıdır. Bu belirsizlik, şirket
için çok önemli işlerin sahipsiz kalmasına
yol açabileceği gibi, bir işi benimseyip
yapan insanları yeterli krediyi almasına
da engel olur. Oysa bu yaklaşımda
çalışanların sorumlulukları nettir ve
performansları rahatlıkla şeffaf olarak
izlenebilir, ölçülebilir.
Yazının başında bahsi geçen kârlılığa
ulaşma ve onu mümkün olduğunca
artırma beklentisiyse ancak tüm
paydaşların memnuniyetini
sürdürülebilir kılmakla mümkün. Yani bir
organizasyonun yaşam döngüsünde yer
alan müşteri, tedarikçi, resmi kurumlar,
yatırımcılar, danışmanlar ve çalışanların
etkileşimini kapsayan büyük bir resim
çizmekle.
Peki, bir şirket parça parça yönetilir,
parçaların birbirinden haberi olmaz ve
bu parçalar sonradan birleştirilmeye
kalkışılırsa ne olur?
Yönetim terminolojisine yeni bir kavram
hediye etmek istiyorum: “Patchwork
Yönetim Yaklaşımı” Entegrasyondan bir
hayli uzak olan bu yaklaşımın, sanatsal
yöne sahip rengarenk ve yamalı büyük bir
resimden ibaret olduğunu söyleyebilirim.
Moda dünyasında inanılmaz trend olan
bu tasarımın iş dünyasına yakışacağını
düşünmek kısa vadede olmasa da,
orta ve uzun vadede geri dönülmesi
zor olumsuzluklar yaratacaktır. Bu
yaklaşımı benimseyen şirketlerde birbirini
tamamlamayan sistemler, yazılımlar satın
alınır ve birbirini tekrarlayan ama asıl
açık noktalar tespit edilemediğinden bir
türlü sonuç alınamayan projelerle zaman
kaybedilir. Çalışanlar, çabalarının bir
yere varamadığını gördükçe demoralize
olur ve çalışan sirkülasyon oranı artar.
Veri analizleri ve raporlamalar, alındığı
Çalışan Sadakati ve Müşteri
İlişkisi
Çalışanların ihtiyaçları bazı araştırma
projeleriyle ortaya çıkarılmaya çalışılıyor.
Genel amaç ise, daha mutlu ve daha
yüksek performanslı bir iş ortamının
formülünü bulmak. 19 binden fazla
katılımcıyla gerçekleştirilen bir HBR
anketinin sonucuna göre çalışanların dört
temel ihtiyacı var “yenilenme (fiziksel),
değer (duygusal), odak (zihinsel), amaç
(manevi)” ve bu ihtiyaçların çalışan
bağlılığı, çalışma süresi, çalışanların odak
noktaları ve işyerindeki enerjilerinde
büyük ölçüde olumlu bir etkiye sahip
olduğu belirtiliyor. Bu ve benzeri
araştırmalar çalışan refahının önemini
vurgularken, işverenlerin henüz tam
olarak bu noktaya gelemediklerini
düşünüyorum.
Birkaç yıl önce çevreci yönetim
uygulamalarının mevcut yönetim
fonksiyonlarına entegrasyonunun
uluslararası standartlar açısından
değerlendirilmesi üzerine bir proje
hazırladım. Bu esnada çok sayıda şirketle
görüştüm ve projeme veri sağlamak
üzere hazırladığım anketi uygulama fırsatı
buldum. Araştırmamın bir bölümünde
şirketleri çevreci yönetim uygulamalarına
yönelten faktörleri inceledim, şirketlerin
değerlendirmesine sunduğum
seçeneklerse; çalışanların refahını
sağlama, rekabet ve ticari engeller,
maliyet azaltma etkisi, üst yönetimin
isteği, yasal zorunluluklar ve ürün/
hizmet kalitesinde artış beklentisiydi.
Verilen cevaplarla şirketlerin demografik
yapılarının karşılaştırmalı analizini
yaptığımdaysa şaşırtıcı bir sonuca
ulaştım: Büyük, küçük ve orta ölçekli,
yerli veya yabancı sermayeli tüm şirketler
açısından çalışanların refahını sağlama
en etkisiz amaç olarak görülüyordu. Bu
seçeneğin şirketleri çevreci yönetim
uygulamalarına yönelten en etkili
amaç olmasını beklememekle birlikte,
şirketlerin en önemli paydaşına sunması
gereken “değer” ve karşılığında göreceği
“sadakat ve performansın” henüz
yeterince fark edilmediğini görmemi
sağladı.
61
İÇTEN BAKIŞ › 2014
her birim veya sisteme göre farklılık
gösterir; performanslar ölçülemez.
Eninde sonunda bu olumsuz etkiler
tüm paydaşlarınıza ulaşır. Sistemler,
operasyonlar, projeler, süreçler
yönetilemez. Kısacası, şirket bir sis
bulutunun içinde zamanla kaybolur…
Artık müşteri odaklı olmadığını düşünen
bir şirket kaldığını sanmıyorum, ancak
çalışanlarında bir çeşit müşteri olduğunu
ve toplam kalite yönetiminde “iç müşteri”
olarak ifade edildiğini unutmamak
gerekiyor. Nasıl ki müşterilerin bir ürün/
hizmeti tercih etmelerinin tek ve kalıcı
nedeni
diğerlerinden daha ucuz olması
değilse, çalışanların da bir şirketi tercih
etmelerinin tek ve kalıcı nedeni iyi bir
ücret olamaz. Her çalışan için değer
algısı başka bir “daha ...” olabilir; daha
sağlıklı, daha güvenli, daha huzurlu, daha
kişisel gelişim odaklı, daha özgür, daha
yaratıcılığı besleyen, daha iletişim dolu bir
çalışma ortamı…
Yukarıda sözünü ettiğim HBR
araştırmasıyla işe bağlılığı bir hayli yüksek
olan çalışanlara sahip işverenlerin,
bağlılığı düşük çalışanlara sahip
işverenlere göre yüzde 22 daha kârlı
olduğu tespit edilmiş. Hal böyleyken
şirketler çalışan sadakati yaratmayı da
en az müşteri sadakati yaratmak kadar
dikkate almalı, iyi bir müşteri markası ile
birlikte iyi bir işveren markası yaratmak
konusuna da daha fazla önem vermeliler.
Özellikle 2009 yılından bu yana devam
eden Türkiye’nin En Gözde Şirketlerinin
belirlendiği araştırmaların bu konuda bir
rekabet ortamı yaratmaya başladığını
düşünüyorum. Hatta en gözde şirket
imajının müşterilerin gözündeki marka
imajına da oldukça katkısı olduğuna
inanıyorum. İşverenler ve çalışanlar
arasındaki bağın sürdürülebilir olmasını
sağlamak kolay değil ama şirketin ana
hedefleri arasına yerleştirilmiş başarılı bir
stratejik insan kaynakları yönetimiyle zor
olmayacağından da eminim.
Eliz Esra ŞİMŞEK
Stratejik yönetim, kurumsal gelişim,
kalite vb. yönetim sistemleri, yönetim
bilişim sistemleri ve proje yönetimi
alanlarında uzman olan Eliz Esra
Şimşek, IC Holding’e bağlı Enerji Grubu
Şirketlerinde Yönetim Sistemleri
Müdürü olarak görev yapmaktadır.
Ayrıca Profesyonel Koçluk kariyeri
üzerine çalışmalarına devam
etmektedir. Kendisine @elizesrasimsek
üzerinden ulaşabilirsiniz.
MAKALE
ÇAĞIN VAZGEÇİLMEZİ İNTERNET
hizmetleri, çevrim içi borsa ve kumar
gibi hizmetlere ulaşmak için internetin
belirli fonksiyonlarına bağımlıdır. Genel
problemli internet kullanımında ise
genç temel bir amaç olmaksızın çevrim
içi vakit geçirir. Chat, email, whatsapp
gibi uygulamalarla bağlantılı olan genel
problemli internet kullanımı daha çok
internetin sosyal yönü ile ilişkilidir (Davis
vd, 2001).
Doç. Dr. F. Ebru İKİZ
Türk Psikolojik Danışma Ve Rehberlik
Derneği Üyesi
Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Bölümü, [email protected]
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Arş. Gör. Esra ASICI
Dokuz Eylül Üniversitesi, Eğitim Bilimleri
Bölümü, [email protected]
Türk Psikolojik Danışma Ve Rehberlik
Derneği Üyesi
62
İstediğimiz bilgiye anında ulaşma
ve insanlarla hızlı bir şekilde iletişim
kurma imkanıyla internet, büyük küçük
her yaştan insan için vazgeçilmez bir
iletişim aracıdır (Ceyhan vd., 2007).
Akıllı telefonlar ve tabletler aracılığıyla,
zaman ve mekandan bağımsız olarak
internete ulaşabiliyor olmak, interneti
günlük yaşantımızın önemli bir parçası
haline getirmiştir. Her ortamda
kolaylıkla araştırma yapabilme, faturaları
ödeyebilme, arkadaşlarla anında iletişim
kurabilme ve alışveriş yapabilme gibi
yönleriyle bizleri cezp eden internet
yaşamımıza ekonomiklik ve verimlilik
getirmiştir. Yaşamımızı birçok yönden
olumlu olarak etkileyen internet, bugün
küçük yaştaki çocuklar tarafından bile
aktif olarak kullanılmaktadır. Günlük
yaşantımıza bu derece hakim olan
bir aracın olumlu etkilerinin yanında
olumsuz etkilerinin de göz önünde
bulundurulması son derece önemlidir.
Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım
Araştırması (TÜİK,2013) verilerine göre,
Türkiye’de internet kullanımı en yoğun
olarak 16-24 yaş grubundaki gençler
arasında görülmektedir. Ellerinden
düşürmedikleri akıllı telefonları ile
bugün pek çok genç, yüz yüze iletişim
kurmak yerine sanal iletişim kurmayı
tercih etmekte, internet üzerinde
oynanan sanal oyunlara çok fazla
vakit ayırarak sorumluluklarını yerine
getirememekte, facebook gibi sosyal
iletişim ağları üzerinden tanımadıkları
kişilerle arkadaşlıklar kurmaktadır. Bu
durum internetin tüm olumlu yönleriyle
birlikte aynı zamanda gençler için bir
tehlike kaynağı da olabileceğini gösterir.
Gençlerin zihinlerinin sürekli internetle
meşgul olması ve internet kullanımları
nedeniyle yaşamın gerekliliklerine yerine
getirememeleri bir sorun olarak karşımıza
çıkar.
İnternetin aşırı kullanımı problemli
internet kullanımı olarak tanımlanır
(Sırakaya ve Seferoğlu, 2013).
Problemli internet kullanımında genç
internet kullanımını kontrol edemez
ve bu nedenle de rahatsızlık yaşar.
Gençlerin problemli internet kullanımı
davranışı özgül ve genel olarak iki
başlıkta incelenebilir. Özgül problemli
internet kullanımında genç cinsel
materyal ve hizmetler, açık arttırma
İnternetin doğru kullanımı gençlerin
kişisel olarak gelişmesini, akademik
olarak ilerlemesini ve sosyal ilişkilerini
geliştirmesini sağlayabilir. Ancak bazı
gençler interneti yararlı bir şekilde
kullanırken, bazıları internetin olumsuz
sonuçlarına maruz kalabilmektedir
(Sırakaya ve Seferoğlu, 2013). Yapılan
araştırmalara göre, özellikle sosyal
ilişkilerinde sorun yaşayan kişiler,
sosyal ilişkiler kurmak için internete
yönelmektedir (Ceyhan, 2008; Kubey
vd., 2001). Arkadaşlık ilişkilerinin önem
kazandığı gençlik yıllarında da sosyal
iletişim becerilerinden yoksun olan
ve yüz yüze kişilerarası ilişkilerinde
sorun yaşayan gençler sıklıkla sanal
iletişime başvurabilir. Yalnızlık, anksiyete,
somatizasyon, obsesif-kompulsif
bozukluk, depresyon, mutsuzluk,
düşmanlık, narsisizm, psikotizm ve
anti sosyal eğilimler problemli internet
kullanımının birer işareti olabilmektedir
(Adalıer ve Balkan, 2012; Ceyhan, 2010;
Ceyhan ve Ceyhan, 2007; Durak-Batıgün
ve Kılıç, 2011; Ekşi, 2012; Esen ve Siyez,
2011; Turnalar - Kurtaran, 2008; Yılmaz,
2013). Gençlerin üniversite yaşamına
uyumu azaldıkça problemli internet
kullanımı artmakta, uyum sağlamakta
zorluk yaşayan gençler interneti sosyal
rahatlama aracı olarak kullanabilmektedir
(İkiz vd., 2014). Bu durum psiko-sosyal
problemlerin ve stres altında olmanın
internetin sağlıksız kullanımını ortaya
çıkarabildiğini gösterir (Davis, 2001; Li vd.,
2010; Yan vd., 2013).
Çalışmalar problemli internet
kullanımının erkeklerde kadınlara oranla
daha çok var olduğu göstermektedir
(İkiz vd., 2014; Sırakaya ve Seferoğlu,
2013; Ni vd., 2009; Reisoğlu vd., 2013;
Zorbas ve Tuzgöl-Dost, 2014). Erkeklerin
problemlerini çözmek için sosyal destek
sistemlerini kullanmaya yanaşmıyor
olmaları (Erkan vd., 2012) ve duygusal
zekanın önemli yönleri olan kişilerarası
ilişkiler ile şartlara ve çevreye uyum
düzeylerinin düşük olması (Reisoğlu vd,
2013) onların sorunlardan kaçmanın bir
aracı olarak internete yönelmelerine yol
açabilir.
Sonuç olarak, internetin yaşama olumlu
etkilerinin yanında, gençler için bir tehlike
kaynağı da olabileceği açıktır. Bu nedenle,
gençlerin yoğun internet kullanımının var
olan bir problemin işareti olabileceğini
göz önünde tutmak gerekir. Ebeveynler
ve öğretmenler gençlerim internet
kullanımındaki tehlikenin farkında,
gençlerle sürekli iletişim halinde ve sabırlı
olmalıdır.
KAYNAKÇA
Adalıer, A. ve Balkan, E. (2012). The
Relationship between Internet
Addiction and Psychological
Symptoms. International Journal of
Global Education. 1(2), 42-49.
Ceyhan, A. A. (2008). Predictors of
Problematic Internet Use on Turkish
University Students. CyberPsychology
& Behavior. 11 (3), 363-366.
Ceyhan, E. (2010). Problemli İnternet
Kullanım Düzeyi Üzerinde Kimlik
Statüsünün, İnternet Kullanım
Amacının ve Cinsiyetin Yordayıcılığı.
Kuram ve Uygulamada Eğitim
Bilimleri Dergisi. 10(3), 1323-1355.
Ceyhan, E. ve Ceyhan, A. A. (2007).
An Investigation of Problematic
Internet Usage Behaviors on Turkish
University Students. Proceedings of 7.
International Educational Technology
conference. Vol. II, 115-120. Near East
University, North Cyprus.
Davis, R. A. (2001). A CognitiveBehavioral Model of Pathological
Internet Use. Computers in Human
Behaviour. 17, 187-195.
Durak-Batıgün A. ve Kılıç, N. (2011).
İnternet Bağımlılığı İle Kişilik
Özellikleri, Sosyal Destek, Psikolojik
Belirtiler ve Bazı Sosyo-Demografik
Değişkenler Arasındaki Ilişkiler. Türk
Psikoloji Dergisi. 26 (67), 1-13.
Ekşi, F. (2012). Narsistik Kişilik
Özeliklerinin İnternet Bağımlılığı ve
Siber Zorbalığı Yordama Düzeyinin
Yol Analizi ile İncelenmesi. Kuram ve
Uygulamada Eğitim Bilimleri. 12 (3),
1683-1706
Erkan, S., Özbay, Y. Cihangir-Çankaya, Z.,
vd.(2012). Üniversite Öğrencilerinin
Yaşadıkları Problemler ve Psikolojik
Yardım Arama Gönüllükleri. Eğitim ve
Bilim, 37 (164), 94-107.
Esen, E. ve Siyez, D. (2011). Ergenlerde
İnternet Bağımlılığını Yordayan PsikoSosyal Değişkenlerin İncelenmesi.
Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik
Dergisi. 4 (36), 127-138.
İkiz, F. E., Asıcı, E. vd. (2014). Üniversite
Öğrencilerinin Problemli İnternet
Kullanımı İle Üniversite Yaşamına
Uyumlarının İncelenmesi. Sözel Bildiri,
23. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi,
Kocaeli.
Kubey, R. W., Lavin, M. J., et al. (2001).
Internet use and collegiate academic
performance decrements: early
findings. journal of communication,
51(2), 366-382. DOI: 10.1111/j.14602466.2001.tb02885.x
Ni, X., Yan, H., Chen, S., et. al. (2009).
Factors Influencing Internet Addiction
in A Sample of Freshmen University
Students in China. Cyber Psychology
& Behaviour. 13 (3), 327-330.
Li, D. P., Zhang, W., et.al. (2010). Stressful
Life Events and Problematic Internet
Use by Adolescent Females and
Males: A Mediated Moderation Model.
Computers in Human Behavior. 26,
1199–1207.
Reisoğlu, İ., Gedik, N., vd. (2013).
Öğretmen Adaylarının Özsaygı ve
Duygusal Zekâ Düzeylerinin Problemli
İnternet Kullanımıyla Ilişkisi. Eğitim ve
Bilim. 38(170), 150-165.
Sırakaya, M. ve Seferoğlu, S. S. (2013).
Öğretmen adaylarının problemli
internet kullanımlarının incelenmesi,
Hacettepe Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Dergisi, 28 (1), 356-368.
Turnalar-Kurtaran, G. (2008). İnternet
Bağımlılığını Yordayan Değişkenlerin
Incelenmesi. Yayımlanmamış Yüksek
Lisans Tezi. Mersin Üniversitesi.
Mersin.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), (2013).
Hanehalkı Bilişim Teknolojileri
Kullanım Araştırması. http://www.
tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1028
(Erişim Tarihi: 2014, 26 Haziran).
Yan, W., Li, Y. et. al. (2013). The
Relationship between Recent
Stressful Life Events, Personality
Traits, Perceived Family Functioning
and Internet Addiction among
College Students. Stress & Healt., 30,
3-11.
Yılmaz, M. F. (2013). Üniversite
Öğrencilerinin Psikolojik İyi Oluşlarının
Problemli Internet Kullanımı ve Bazı
Demografik Değişkenler Açısından
İncelenmesi. Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi. Anadolu Üniversitesi,
Eskişehir.
Zorbaz, O. ve Tuzgöl Dost, M. (2014).
Lise Öğrencilerinin Problemli İnternet
Kullanımının Cinsiyet, Sosyal Kaygı ve
Akran İlişkileri Açısından Incelenmesi.
Hacettepe Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Dergisi. 29 (1), 298-310.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
63
MAKALE
ENGELLER EĞİTİMLE AŞILABİLİR;
YETER Kİ DÜŞÜNCE KÖRÜ OLMAYALIM!
Akraba evliliğinden dolayı beş kardeşten
üçümüz sonradan görme engelli olduk.
Evde üç görme engelli olmamıza
rağmen, dışarıdan görme engelli bir
arkadaşım olmamıştı o zamanlar. Bir gün
kardeşim, “dernek kuralım ve birlikte
çalışalım” dediğinde karar vermeden
önce çok düşünmüştüm. İlk başlarda
ya yapamazsak kaygısı oluşmuştu.
duyan görme engellilerin talebinin,
beklediğimizin de üzerinde olması
nedeniyle ve de kiralanan yerin talebi
karşılamaması üzerine TED Ankara Koleji
Vakfı yönetimiyle yazışmalara girdik.
Görüşmeler sonunda hafta sonları da
okulda ders verebilme imkanını elde
etmiştik. Artık cumartesi ve pazar günleri
okulumuz ve öğrencilerimiz gelecek
derslere katılır olmuştu. Onların bu
azimleri ve çalışmalarımız karşılıksız
kalmadı, gençlerimizden Emrah Öcal,
Mehmet Saygılı Gazi Üniversitesi Eğitim
Fakültesini kazanmışlardır. 2004 yılında
çoğunluğu Bilkent ve ODTÜ olmak üzere
Ankara’daki birçok üniversitelerimizden
gelen gönüllü öğretmenlerimizin de
katılımları ile eğitim kadromuz çığ gibi
büyüdü. Çoğu öğrenci olan gönüllü
öğretmenlerimizin kendi okulları
dışında kalan o kısıtlı zamanlarında
bile öğrencilerimize heyecanla ders
anlatmaya gelmeleri bizleri gelecek adına
daha da umutlandırdı.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
2002 yılında başlattığımız kurslar
2008 yılında 100% başarı sağlayan
dershanemiz 2011 yılında ise ÖSS Türkiye
sıralamasında 2 öğrencisi ilk 1000 öğrenci
arasına girmiştir. Öğrencilerimiz Ankara
Ünversitesi Hukuk Fakültesi, ODTÜ
Sosyoloji, ODTÜ Tarih, Atılım Ünversitesi.
Burslu PDR, Bilkent Üniversitesi. Psikoloji,
Gazi Ünv. Eğitim Fakültesi, Hacettepe
Ünv. Edebiyat Fakültesi Türkçe, Sosyal
Bilgiler Öğretmenlikleri gibi bölümlere
girdiler.
64
2000 yılının başlarında Uygar Görme
Engelliler Derneği’nin Ankara Şubesini
açtık ve sonrasında kamu yararı çalışır
dernek statüsü aldık. Görme engelliler
için ne tür çalışmalar yapılabileceği
konusunda araştırmalarımızı, eğitimi
öncelikli kılarak başlattık. 2002 yılında
yaptığımız gözlemler ve gelen talepler
doğrultusunda görme engellilerin
eğitim yönünden daha fazla bir desteğe
ihtiyaç duydukları sonucuna vardık.
İlk zamanlar küçük bir daire kiralayıp
görme engellilere eğitim kursları
verme çabasında bulunduğumuzu
gönüllü öğretmenleri beklemekteydi. Çok
kısa bir zaman diliminde yeterli öğretmen
sayısına ulaştık.
22 Aralık 2002 tarihinde görme engelli
milletvekili olan Lokman AYVA’nın ve
TED Yönetim Kurulunun katılımları
ile Türkiye’de ilk defa görme engelli
öğrencilere yönelik ücretsiz Lise Destek
ve ÖSS hazırlık kurslarını açan engelsiz
dershanemiz eğitimine başladı. Zamanla
Türkiye’nin her yerinden engelsiz
dershanemize talep artmış, öğrenciler
eğitim almak için Ankara’ya gelip
4-5 görmeyen arkadaş ev kiralayarak
Dershanemiz eğitim çalışmalarına
Bilkent, ODTÜ Hacettepe, Ankara
Yıldırım Beyazıt Atılım, Gazi, Çankaya
Üniversitelerden katılan 100’ü aşkın
gönüllü öğretmenlerimizden oluşan
eğitim kadromuzla devam etmektedir.
Dershanemiz öğrencileri, mezun olanlar
ve lisede okumakta olan gruplardan
oluşup, sınıf mevcudu en fazla 4-5
öğrenciden oluşmaktadır. Bütün hafta
boyunca 10:00-19:00 saatleri arasında
ders verilmektedir. Öğrenciler iki haftada
bir, birebir okuyucu ile deneme sınavı
olmaktadırlar. Haftada iki saat rehberlik
çalışmalarına katılırlar. Bu çalışmaların
temelinde öğrencinin kendini tanıması,
güven duymasını sağlamak yatar.
Engelsiz Dershane’nin yönetiminde bir
koordinatör içinde devam zorunluluğu
Dernek başkanı olarak, birçok ulusal yazılı
ve görsel basında söyleşi ve programlara
konuk oldum. Unutamadığım bir
olayı sizinle paylaşmak isterim. 2007
yılında Ankara’dan yayın yapan bir TV
programına konuk olduğumda program
yapımcısının reklam aralarında benimle
çok yakından ilgilendiğini, sürekli beni
takip ettiğini hissettim. Son reklam
arasında, programdan sonra kendisinin
misafiri olmamı, benimle özel konuşmak
istediğini dile getirdi. Program bitiminde
bir odaya gittik ve içeri kimsenin
alınmaması telefon bağlanılmamasını rica
ettiğini duydum.
Benden kendi yaşam öykümü anlatmamı
istedi. Sonradan görme engelli
olduğumu ve ailede 2 görme engelli
kardeşimin bulunduğunu ama hiç bir
zaman vazgeçmediğimizi, hepimizin
Üniversite okuduğunu ve bir meslek
sahibi olduğunu anlattığımda çok şaşırdı.
Tek başıma Yunanistan’a Avrupa Görme
Engelliler Futbol Şampiyonasına gittiğimi
söylediğimde, inanamayıp hayretler
içinde kaldığını hissedebiliyordum. Yavaş
ve ürkek bir sesle “size bir sır vereceğim,
çok utanıyorum, sizi dinledikten sonra
bana yardım edebileceğinizi düşündüm”
dedi. Kendisinin 14 yaşında az gören
bir çocuğunun olduğunu, çocuğunu
utandığı için gizlediğini ve onu korumak
adına evden çıkarmadığını söyledi. Bunun
üzerine kendisini hemen derneğimize
davet ettim. Birlikte derneğe geldik ve
çalışmalarımızı bizzat yerinde gösterdim.
Farklı illerden gelen 4-5 görmeyen
arkadaşın bir araya gelerek ev tuttuğu
ya da yatılı okulda kalan öğrencilerimizle
sohbet ettiğinde kendine kızdığını, hata
yaptığını kabullenip onun engelinin değil,
asıl utanması gerekenin “çocuğuna engel
olan düşüncelerin” olduğunu söyledim.
Eğitimini aralıksız sürdüren ücretsiz
engelsiz dershanemiz bugüne kadar
125 görme engelli gencimizin üniversite
hayallerini gerçekleştirmiştir. İbrahim
Çeçen Vakfı da Üniversiteyi kazanan
maddi durumu yerinde olmayan
öğrencilerimize eğitim bursu vererek
görme engelli eğitimini desteklemiştir.
Yusuf SAYYIDAN
Uygar Görme Engelliler Derneği Başkanı
“Engelsiz Yaşama Derneği”
aracılığı ile IC Vakfı’na ulaşan
Ankara Öğretmen Hüsnü Hüseyin
Tekışık İlkokulu’nun, engelli
öğrencilere eğitim verebilmek
için kurmaya çalıştıkları özel alt
sınıf için yardım çağrısı yanıtsız
kalmadı. IC Vakfı sponsorluğu
ile özel alt sınıf için gerekli olan
sıralar, bilgisayarlar ve diğer
özel malzemeler alınarak sınıf
oluşturdu.
“IC Vakfı Sınıfı” olarak adlandırılan
özel alt sınıf, örnek olması adına
diğer okul müdürlerinin, Ankara
Halk Eğitim Merkezi Müdürü,
eğitime başlayabilecek engelli
öğrencilerin ve velilerinin, IC
Vakfı’ndan Ayça Jones’un ve okul
eğitimclerinin katıldığı açılış töreni
ile faaliyetine başladı. Öğretmen
Hüsnü Hüseyin Tekışık Okulu
Müdürü, törende özel alt sınıfların
önemini belirten bir konuşma
yaptı ve IC Vakfı’na katkılarından
dolayı teşekkür plaketi sundu.
ENGELLİ
ÖĞRENCİLER
İÇİN ÖZEL
ALT SINIF
65
İÇTEN BAKIŞ › 2014
bulunmaktadır. Öğretmenlerimizin
dâhil olduğu program ve 6 tane branş
başkanı vardır. Gönüllerimiz haftada 3
veya 6 saat ders verirler. Her öğrencinin
gönüllülerden bir tane danışmanı
olur. Bu danışman, öğrencinin yıl
boyunca çalışmasını yakından takip
eder, ödevlerini kontrol eder, öğrencinin
derslerle ilgili sorunlarını hocalarına ve
koordinatöre iletir.
MAKALE
KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNDE ÖZEL ALT SINIFLAR
İÇTEN BAKIŞ › 2014
Ahmet MERT
Engelsiz Yaşama Derneği
Gönül Turgut Bireysel Eğitim
Danışmanlığı
Özel Eğitim Uzmanı
66
İnsanlar arasındaki boy, kilo, göz
rengi, ten rengi vs. gibi bireysel
farklılıklar öğrenme özelliklerine de
yansıyabilmektedir. Her bireyin öğrenme
biçimi, hızı ve öğrendiklerini uygulamaya
dökmesi farklılıklar gösterebilmektedir.
Öğrenmeye ilişkin bireysel faklılıklar
bazen belli bir nedene (engel tanısı,
yetersiz yaşantı…vs.) bağlı olabilirken,
bazen de herhangi bir nedene bağlı
olmayabilmektedir. Okullarımızda
fiziksel, sosyal ve akademik açıdan
benzer özelliklerde, öğrencilerden oluşan
homojen sınıfların mümkün olmadığı
günümüzde, öğretmenlerin sınıflarındaki
farklı öğrenme özellikleri gösteren
öğrencilerin öğrenme gereksinimlerine
uygun yanıtlar vermeleri gerekmektedir.
Bu heterojen sınıflarda belirli
düzenlemeler ve destek hizmet birimleri
olmaksızın ise öğretmenlerin bu ihtiyaca
karşılık vermeleri pek mümkün değildir.
Öğrenmeyle ilgili bireysel farklılıklara
sahip öğrencilerin ise örgün eğitim
dışında tutularak farklı programlar
dahilinde akademik yaşantılarına
devam etmesi, günümüz dünyasında
“ayrımcılık” olarak kabul görmüştür.
İzole mantığının bir tür meşruiyeti
anlamına gelen bu türden bu uygulama
ise, “Kaynaştırma Eğitim Modeli” ile
aşılmaya çalışılmaktadır. Kaynaştırma
Eğitim Modelini anlatabilmek için de
“Özel Eğitim” kavramının açıklanması
gerekmektedir.
Özel Eğitim, bilişsel, davranışsal, sosyalduygusal, fiziksel ve duyusal alanlarda
yetersizlikleri ya da üstünlükleri
olan öğrencilere kapsamlı, araştırma
temelli değerlendirme ve öğretimin ve
destek hizmetlerinin özel hazırlanmış
programlar dahilinde sunulması olarak
tanımlanmaktadır.
Kaynaştırma Eğitim Modeli aslında
bir tür felsefi görüş hareketi olarak
adlandırılabilir. Bu görüş ya da felsefe,
farklılıkları, faklılıkları ile birlikte bireyleri
bir araya getirmeyi hedefler. Eğitim
öğretim bağlamında ise, güçlü ve zayıf
yanları ile birlikte ama öğrencilerin, güçlü
ve zayıf yanlarının göz önüne alındığı bir
bağlamda tüm öğrencilerin birlikte eğitim
alabileceği anlamına gelmektedir. Güçlü
ve zayıf yönlerin göz önüne alınması
demek, gerektiğinde öğrencilerin ve
öğretmenlerin destek özel eğitim
hizmetlerinden yararlanması, programda
ve fiziksel ortamda uyarlamalar yapılması
demektir.
Özel eğitimin en temel özelliklerinden
biri, özel eğitime gereksinimi olan
öğrencilerin kendilerini en az kısıtlayan
eğitsel ortamlarda, eğitim öğretim
sürecine dahil edilmeleridir. En az
kısıtlayıcı ortam, özel gereksinimli
öğrencilerin normal gelişim gösteren
akranları ile mümkün olduğunca
birlikte eğitim almalarını gerektirir. En
az kısıtlayıcı ortam, özel gereksinimli
öğrencilerin genel eğitim sınıflarında
normal gelişim gösteren akranları
ile eğitim almalarını desteklerken,
öğrencilerin eğitsel gereksinimleri
temelinde ( öğrenci için daha olumlu
sonuçlar doğuracaksa) “özel alt
sınıf, kaynak oda “ gibi uygulamaları
içerebilmektedir.
Özel Alt Sınıflar normal eğitim
müfredatının beklentilerine karşılık
veremeyecek düzeydeki çocukların,
normal gelişen akranları ile birlikte aynı
okul içerisinde farklı bir sınıfta eğitim
alması için düzenlenmiştir. Derslerde
kendi gelişim düzeylerine uygun
eğitim alırken teneffüslerde, okul giriş
çıkışlarında ise normal gelişen akranları
ile birlikte vakit geçirebilmelerini
sağlamaktadır. Bu hem yetersizlikten
etkilenen öğrenciye yaşantı zenginliği
sunmakta, hem de normal gelişen
öğrencilere farklı gelişen bireylerle ilgili
farkındalık kazandırmaktadır. Engelli
bireylerin yaşadığı olumsuzluklara
karşı yeteri derecede bilgisi olmayan
toplumun, Özel Alt Sınıf uygulamaları gibi
yöntemlerle bilinç düzeyi ve farkındalık
durumları artış sağlayacaktır.
AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ
KONUKEVİ PERSONELİ SERTİFİKA ALDI
pratik uygulamalar ile pekiştirmek üzere
otelin hemen her alanında çalışmalara fiili
olarak katıldılar. Söz konusu çalışmalar
esnasında personel, eğitime verdikleri
olumlu tepkiler ve fiili çalışmalardaki
performansı ile göz doldurdular.
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
Konukevi çalışanları iki grup halinde,
12-18 Ekim 2014 ve 22-28 Ekim 2014
tarihleri arasında mesleki eğitimlerini
gerçekleştirmek amacıyla Antalya’da IC
Hotels Santai’de ağırlandı.
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Konukevi
personeli eğitim süresince her biri kendi
branşlarında olmak üzere hem teorik
eğitim aldılar, hem de aldıkları eğitimi
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Konukevi
personeli, IC Hotels Santai’nin güler
yüzlü ve yetkin personeli tarafından
verilen yerinde eğitimin yanı sıra, boş
vakitlerinde otelin her imkânından
faydalanmak suretiyle eğitimi aynı
zamanda bir tatile dönüştürmüş olup, iki
kurum personeli arasında yeni dostluklar
ve arkadaşlıkların kurulduğu da gözlerden
kaçmadı.
Eğitim sonunda AİÇÜ Konukevi personeli
sertifikalarını Otel Müdürü Hakan Saltık’ın
elinden aldı.
ÜNİVERSİTEMİZ
ÖĞRENCİLERİNDEN
BÜYÜK BAŞARI
Üniversitemiz erkek ve kız
atletizm takımı, 10 Kasım
Atatürk’ü Anma Koşusunda
Türkiye birincisi oldu.
Türkiye Atletizm Federasyonu
tarafından Ankara’daki Atatürk
Kültür Merkezi Hipodrom alanında
düzenlenen 10 Kasım Atatürk’ü Anma
Koşusu, 4 kategoride gerçekleştirildi.
34 üniversiteden 90’ı bayan, toplam
210 öğrencinin katıldığı koşuda,
Üniversitemiz öğrencileri önemli
bir başarıya imza attı. 4000 metre
bayanlarda Beden Eğitim ve Spor
Yüksekokulu öğrencileri Sevilay
EYTEMİŞ birinci olurken, Gülşen
Karataş ikinci, Sevim KABAY dördüncü,
Nuran SATILMIŞ ise beşinciliği elde etti.
Üniversitemiz bayan atletizm takımı
hem ferdi hem de takım halinde
Türkiye birincisi oldu.
6000 metre erkeklerde Vedat GÖNEN
ikinci, Davut SASA dördüncü, Şehymus
SARIHAN altıncı, Adem KARAGÖZ
sekizinci oldu. Erkek atletizm
takımımız da Türkiye birincisi oldu.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
67
İÇTEN BAKIŞ › 2014
AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ KAMPÜS PLANI
68
(1) Rektörlük, (2) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, (3) Fen Edebiyat Fakültesi, (4) Labaratuvarlar,
(5) Merkezi Yemekhane ve Kafeterya, (6) Çok Amaçlı Spor Salonu, (7) Eğitim Fakültesi, (8) Isı ve Güç Merkezi,
(9) Meslek Yüksekokulu, (10) Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu
İÇTEN BAKIŞ › 2014
69
(11) Atölye ve Garajlar, (12) Nurettin Atmaca Üniversite Camisi, (13) Sosyal Tesis, (14) Rektör Evi, (15) Lojmanlar,
(16) İslami İlimler Fakültesi, (17) İshak Paşa Modeli Kültür Merkezi, (18) Stadyum, (19) Tenis Kortları,
(20) 6,5 Kilometrelik Yürüyüş ve Bisiklet Yolu
AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN İLKOKULUNDAN HABERLER
IC VAKFI OLARAK
AĞRI
İBRAHİM ÇEÇEN
İLKOKULUMUZU
YENİLEDİK
İÇTEN BAKIŞ › 2014
1998 Yılında yapımı
gerçekleştirilen ana bina 1986
yılında eğitime başlanılan
ek binanın tamamı IC Vakfı
tarafından büyük onarımdan
geçirilerek 2014-2015 Eğitim
öğretim yılına yetiştirildi.
70
2014-2015 Eğitim Öğretim
yılı açılışında konuşan okul
müdürü İsmail Durak ”Minik
öğrencileri temiz yürekleri
ve sayfaları ile birlikte bizlere
teslim ettiniz. Biz bunun
sorumluluğunu ve onurunu
taşıyoruz, öğrencilerimizi en iyi
şekilde hep birlikte eğiteceğiz.
Hayırsever eğitim gönüllüsü
İlimizin yetiştirdiği kıymetli
büyüğümüz tarafından
yapımı gerçekleştirilen her
iki okulumuzun bu yaz
döneminde büyük onarım
ve bakımları yapılarak ilimize
örnek olacak bir okul haline
getirildi. Her safhası mimar
Göksal ÖZENGİ tarafından
denetlenen ve takip edilen
okulda kazan dairesinden
başlamak kaydıyla, okulun iç
dış tümü boyandı, elektrik, su
tesisatları, tüm kapı pencereler
yenilendi, ıslak zeminler
tamamen değiştirildi, okul
kilit taş yapıldı. İlimizde bir
örnek haline gelen okulumuz
halkımız ve velilerimizin büyük
beğenisini kazanmıştır” dedi.
Okul müdürü İsmail DURAK
İlimizde kuruluşundan itibaren
başarılı eğitim veren bu güzel
okulu bizlere kazandırdığı
için başta İbrahim ÇEÇEN
ve ailesine, İbrahim Çeçen
Vakfı’na ve emeği geçenlere
Ağrı halkının , velilerin ,
öğrencilerin idareci ve
öğretmenlerin saygı ve şükran
duygularını sunduğunu ifade
etti.
Durak “Okulun yaz
döneminde İbrahim ÇEÇEN
tarafından baştan sona
onarımını yapıldığını İlde
Örnek bir okul olduğunu bu
nedenle öğrenci, öğretmen
ve tüm veliler adına Sayın
ÇEÇEN’e ve emeği geçenlere
saygı ve şükranlarımızı
sunuyoruz” dedi.
İÇTEN BAKIŞ › 2014
71
dalında ikinci olan öğrencinin ödülünü
de Tugay Komutanı Tuğgeneral Mustafa
YAŞAR tarafından verildi.
ÖĞRENCİLERİMİZ BİRİNCİLİK VE
İKİNCİLİK ELDE ETTİ
10 Kasım Atatürk’ü Anma günü
münasebetiyle yapılan yarışmalarda
öğrencilerimiz yine dereceler elde etti
Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından il
genelinde düzenlenen 10 Kasım ve
Atatürk konulu İlkokullar arası resim ve
şiir yarışmasından okulumuz öğrencileri
bir birincilik ve bir de ikincilik elde ettiler.
Resim Yarışmasında 3/C sınıfı
öğrencilerinden Arda KIZILKAYA Birinci,
Şiir yarışmasında Mustafa YAKAR ikinci
olmuştur.
Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü toplantı
salonunda yapılan törenlerden sonra
Resim dalında birinci olan öğrencimiz
Arda Kızılkaya ya ödülünü
Vali Dr. Mehmet TEKİNARSLAN verdi. Şiir
Müdür Yardımcısı İshak Hasanoğlu, şube
müdürleri Murat Karakurt ve Kutbettin
Kaya, okul müdürleri, öğretmenler
ve öğrenciler katıldı.Öğrencimiz arda
Kızılkay nın ödülü İl Milli Eğitim Müdür
Yardımcısı İshak Hasanoğlu tarafından
verildi.
EKMEK İSRAFI RESİM
YARIŞMASINDADA ÖĞRENCİMİZ
İKİNCİ OLDU
Milli Eğitim Müdürlüğü tarafında İl
genelinde Ekmek israfıyla ilgili yapınla
resim yarışmasında okulumuz öğrencisi
Arda Kızılkaya ikinci oldu.
Toplumuzun nimet bildiği ve
kutsal bir değer atfettiği ekmeğin
üretimi, tüketimi, israf ve tüketici
alışkanlıklarından toplumsal bir bilinç ve
farkındalık oluşturulması için Başbakanlık
tarafından başlatılan kampanya
kapsamında yapılan resim yarışmasında
öğrencimiz il ikincisi oldu. Konuyla
ilgili Murat Yatılı Bölge Ortaokulu’nda
düzenlenen ödül törenine İl Milli Eğitim
Müdür Vekili Yakup Turan, Milli Eğitim
ÖĞRENCİLERİN EBRU KEYFİ
Okulumuz 3/C sınıfı öğrencileri ebru
çalışmasından zevk aldılar.
3/C Görsel sanatlar dersinde
öğretmenleri Şükran DOĞAN
yönetiminde yapmış oldukları ebru
çalışmasıyla hem öğrendiler hem de
eğlendiler.
Yapılan çalışmalar sonunda birbirinden
güzel eserler ortaya çıktı bu eserler in
önemli bir kısmı yıl sonunda okulunda
yapılacak olan sergide kullanılacaktır.
HABERLER
İÇTEN BAKIŞ › 2014
AVRUPA BİRLİĞİ’NİN TÜM FIRSATLARI
ab-ilan.com İLE BİR ADIM ÖTENİZDE
72
Bugün birçok kamu kurumu,
yerel yönetim, odalar, sivil toplum
kuruluşları, birlikler, sendikalar,
üniversiteler gibi farklı kuruluşlar
Avrupa Birliği (AB) Projeleri
yürütmekte; binlerce genç eğitim ve
staj için AB ülkelerine gitmektedir.
Yaklaşık bir milyon kişilik bir kitle de
AB’nin fırsatlarından faydalanmak
istemektedir. AB’nin Türkiye’ye
sağladığı desteklerden, Kalkınma
Ajansları programlarından, burs
ve eğitim gibi birçok fırsattan
yararlanmak isteyen bu kitlenin
ihtiyacından yol çıkan AB-ilan.com,
karşılıklı bilgi akışını en hızlı, doğru ve
kapsamlı bir şekilde tek bir sayfada
toplamaktadır.
1999 yılında Türkiye’nin aday ülke
konumuna gelmesiyle başlayan
hibe nitelikli fonlar, projeler aracılığı
ile kullandırılmakta ve Türkiye’nin
adaylık sürecinde AB müktesebatına
uyumunu ve bu uyum için gerekli
olan idari kapasitenin oluşmasını
hedeflemektedir. Öte yandan
2002 tarihinde AB ile imzalanan
Çerçeve Anlaşması ile Türkiye, Birlik
programlarına katılmaya başlamış, bu
programlar aracılığı ile gençlerden,
yetişkinlere tüm vatandaşlar için çeşitli
imkanlar duyurulmaya başlanmıştır.
AB konusunda Türkiye’nin en popüler
bilgi kaynağı haline gelen
ab-ilan.com’da, AB ile ilgili yeni
iş ilanlarından, hibe, fon ve proje
fırsatlarına, STK’ların çalışmalardan,
KOBİ’ler için uygun fırsatlara,
etkinlik duyuruları, seminerler,
eğitim imkanları, burslar, akademik
çalışmalar, seyahat ve vize bilgileri,
göçmenlik gibi Türkiye’nin üyelik
sürecini yakından ilgilendiren tüm
haberlere yer verilmektedir. Aylık
ortalama 250.000 kullanıcı tarafından
ziyaret edilen ab-ilan.com, Türkiye’deki
AB aktörleri için buluşma platformu
haline gelmiş ve referans bir site
olmayı başarmıştır.
AB-ilan.com ile aynı hedef
doğrultusunda, 2013 yılında yola çıkan
Avrupa İşbirliği Ağı Derneği (AİAD)
de Avrupa Birliği ve Türkiye arasında
köprüler kurarak, Türkiye’yi AB’ye hazır
hale getirmeyi amaçlamaktadır. AİAD,
program fırsatlarını ve projelerdeki
istihdam olanaklarını, üniversite
öğrencileri ile paylaşmak amacıyla
başladığı söyleşi toplantılarına ile
gençlere fırsatlar haritası oluşturmakta,
böylece öğrencilerin kariyer planı
çizmelerinde yardımcı olmaktadır.
Siz de Avrupa Birliği’nin sunduğu son
fırsatları yakından takip etmek ve bu
fırsatlardan yararlanmak istiyorsanız
Türkiye’nin Avrupa Birliği Platformunu
takip edebilir, ab-ilan.com’ın
e-bültenlerine üye olabilirsiniz.
Hüseyin AKTÜRK
AB Proje Yönetim Akademisi ve AB-ilan.
com Genel Müdürü Hüseyin Aktürk, İzmir’de
doğdu. İlk ve orta öğrenimini İzmir’de
tamamlayan Aktürk, 2000 yılında Birleşik
Dünya Kolejleri Bursunu kazanarak Güney
Afrika’daki Swaziland Krallığında bulunan,
onursal başkanlığını Ürdün Kraliçesi Nur ve
Güney Afrika Eski Devlet Başkanı Nelson
Mandela’nın yaptığı Waterford Koleji’nde
lise öğrenimini tamamladı. 2003 yılında
Davis Vakfı Bursunu kazanan Aktürk,
ABD’de bulunan Colby Üniversitesi’nde
Uluslararası İlişkiler, İktisat ve İşletme
okudu. Proje Yöneticisi olan Aktürk, proje
kariyerine Güney Afrika’da Birleşmiş Milletler
Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne bağlı Mpaka
mülteci kampında başladı. Çoğunluğu 1994
Rwanda soykırımından kaçan mültecilerin
oluşturduğu mülteci kampında 1 yıl gönüllü
hizmet yapan Aktürk, 1 yıl da Güney Afrikalı
sokak çocuklarını koruyucu aileler bulmayı
amaçlayan SACRO Projesi’nde görev aldı.
2007 yılında Birleşmiş Milletler Kalkınma
Programı’nda “Türkiye’de Gençlik” konulu
2008 Ulusal İnsanı Gelişme Raporu’nun
hazırlanmasına destek olan Aktürk, 2008
yılında Türkiye’ye dönüş yaptı ve Uluslararası
Stratejik Araştırmalar Kurumu’nda (USAK)
Afrika Uzmanı olarak çalışmaya başladı. Bu
dönemde sahra-altı Afrika çalışan ve bir
çok rapor yayınlayan Aktürk, televizyon ve
radyo kanallarında yorumcu olarak yer aldı.
2009 yılında Irak Yerel Seçimlerinde Birleşmiş
Milletler seçim gözlemcisi olarak Al-Hillah,
Kerbela, Babil bölgelerinde bulunan Aktürk,
Türkiye’ye döndükten sonra Türkiye’de,
Avrupa Birliği tarafından finanse edilen en
büyük sosyal projesi olan İç Göç Entegrasyon
Projesi’nde uzman olarak çalıştı. Aktürk,
projenin tamamlanmasından sonra 2010
yılından bu yana AB-ilan.com ve AB Proje
Yönetim Akademisi Genel Müdürü olarak
görevini sürdürmektedir.

Benzer belgeler

Sayı 6 - İbrahim Çeçen Vakfı

Sayı 6 - İbrahim Çeçen Vakfı Yayın Sahibi İbrahim Çeçen Vakfı adına Ayşe Günseli Çeçen Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Aslı Türkan Çeçen Yayın Koordinatörü Dr. Meral Dinçer Yayın Danışmanları Aysel Çeçen Başbuğ Ruhi Yamaner Zeynep ...

Detaylı

Sayı 5 - İbrahim Çeçen Vakfı

Sayı 5 - İbrahim Çeçen Vakfı İbrahim Çeçen Vakfı adına Ayşe Günseli Çeçen Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Aslı Türkan Çeçen Yayın Koordinatörü Dr. Meral Dinçer Yayın Danışmanları Aysel Çeçen Başbuğ Ruhi Yamaner Zeynep Çeçen

Detaylı

Sayı 10 - İbrahim Çeçen Vakfı

Sayı 10 - İbrahim Çeçen Vakfı olabiliyor. kişinin hayatına her neyer şekilde olursa olsun yıl içinde Sadece dikkat bir çeken etkinliklerimize vermeye ihtiyacı olduğunda dokunabilmek bile çok önemli. Ona yalnız çalıştık. olmadığ...

Detaylı