ticari işletme hukuku

Transkript

ticari işletme hukuku
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
^1.TİCARET HUKUKUNA GİRİŞ
I.TİCARET HUKUKU KAVRAMI
Ticaret hukuku,esas itibariyle kendisine ticari faaliyetleri konu edinen,ticaret hayatına ilişkin
sürat,güven ve işlemlerde kolaylık gibi ilkelere sahip olan bir özel hukuk dalıdır.Ticari faaliyetler ise,sadece
ticaret hukukunu değil,aynı zamanda ekonomi biliminin de konusunu oluşturur.
Özel hukuk dalları arasında kamu hukukunun etkisi altında en fazla kalan dal ticaret hukukudur.
II.TİCARET HUKUKUNUN TARİHÇESİ
İlk olarak yazılı şekle dönüştürülmüş ticaret hukuku düzenlemelerine Hammurabi Kanunlarında
faizle ödünç para verme,komisyonculuk ve vedia gibi hukuki işlemlere yer verilmiştir.
Ticaret ortaçağda sadece belirli bir sınıfta,diğer bir deyimle tacir sınıfına özgü iştikal alanı
olduğundan,ticaret hukukunu bu dönemde teamüller oluşturmaktaydı.
Yakınçağda modern anlamda ilk kodifikasyon 1673 tarihli Fransız “Ordonnance surle commerce de
terre”dir.
III.TİCARET HUKUKUNUN SİSTEMELERİ
Sistemlerin farklı olmasının sebebi ticaret hukukunun konusunun ne olacağını ve kimlerin hukuku
olacağı tartışmasıdır.Bu sebepten hepsinin dayanak noktalarında karşımıza çıkan ayrışmadır.
A.Subjektif Sistem
Bu sistem ticaret hukukunun odak kavramını ticari işletme sahibi,yani taciri dikkate almıştır.
B.Objektif Sistem
Objektif sistem ticaret hukukunun süjesini,yani taciri değil,ticari işi odak noktası almıştır.
C.Modern Sistem
6102 Sayılı TTK da bu sistemin odak kavram olarak kabul ettiği “ticari işletmeyi” kabul etmiştir. Bu
kavramın tanımı TTK m.11 f.1’de verilmiştir.
^2.TİCARİ İŞLETME KAVRAMI
I.TİCARİ İŞLETME
A.TANIMI VE UNSURLARI
1.Tanımı
TTK m.11 f.1: Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı
hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir.
2.Unsurları
aa)Gelir Sağlamayı Amaçlayan: İşletmenin çeşitli şekillerde ekonomik çıkarlar elde etmeye
yönelik faaliyet göstermesi kast edilmektedir.Bu durum doğrudan kazanç yani kar paylaşmak şeklinde
olabileceği gibi,yapılacak olan giderlerin azaltılması şeklinde de olabilir.
Gelir sağlamayı hedeflemiş olmak her zaman bu amacı gerçekleştirmek anlamında değildir,zarar etse
de olur.Esas alınan,işletmenin,amacı gelir sağlamak olsun.
bb) Devamlılık: işletmenin devamlılığından,faaliyetlerinin sonsuza kadar süreceği şeklinde bir
anlam çıkarılmamalıdır.Hatta bazı işler nitelikleri gereği kısa süreli olabilir.Örneğin,sürekli fuar ve
panayırlara katılan işletmeler. Devamlılıktan kast olunan, düzenli ve periyodik aralıklarla işletme şeklinde
yürümesidir,yani, arızi ve tesadüfi olarak gerçekleştirilmemiş olmasıdır.
1
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
cc)Bağımsızlık: Bu unsur işletmenin kendisi ile şubeleri arasındaki hukuki ilişkiyi belirlemek
amacıyla getirilmiştir. İşletmenin ekonomik değil hukuki bakımdan bağımsızlığı önemlidir. Acente,şube
değil bağımsız bir niteliğe sahiptir.
dd)Amaçlanan gelirin esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde olması: İşletme
kapsamında yürütülen faaliyetlerin belirli bir kapasiteyi(hedeflenen gelir) aşması gerekir.Bu sınırı bakanlar
kurulu çıkaracağı kararname belirler ve ölçüt kabul eder.
II.TİCARİ İŞLETMEDE MERKEZ VE ŞUBE
Her tacir kural olarak bir ticari işletmeye ve işletmesi dolayısıyla sahip olduğu faaliyetleri gerçekleştirdiği
işyerine sahiptir.Aynı tacire ait birden fazla işyeri bulunması durumunda hangisinin diğerlerinden bağımsız
işletme niteliğinde olduğuna hukuk düzeni sonuç bağlamıştır.
A.Merkez
Ticari işletmede merkez bulunması şarttır. TTK m.40 f.1 hükmüne göre, her tacir,ticari işletmenin
açıldığı günden itibaren 15 gün içinde,ticari işletmesini ve seçtiği ticaret ünvanını,işletme merkezinin
bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilan ettirir.
İşletmeye ilişkin tüm ticari faaliyetlerin aynı yerde yürütülmesi durumunda esasen herhangi bir sorun
yoktur.Buna karşılık,işletmenin idari,hukuki ve ticari faaliyetlerinin yürütüldüğü yer ile üretim depolama
faaliyetlerinin gerçekleştirildiği yer farklı coğrafi ortamlarda ise TTK anlamında merkez,doktrindeki hakim
görüşe göre,işletmenin idari,hukuki ve ticari faaliyetlerinin toplandığı ve yürütüldüğü yer olarak kabul edilir.
Tüzel kişiler tarafından işletilen ticari işletmelerde merkez,tüzel kişilik statü belgesinde açıkça
gösterilmek zorunda olunduğundan ihtilafla karşılaşılmayacaktır.
B.Şube
Ticari işletme kapsamında yürütülen faaliyetlerin yaygınlaşması,işlerin tek bir merkezden
yönetilmesini zorlaştırabilir.Ve bu durum karşısında tacir,işlerini merkezden yönetmek yerine kuracağı yarı
bağımsız birimler aracılığıyla yerinden yürütmek isteyebilir.Bu istek,şubelerin açılmasına neden olur.
1.Tanımı ve Unsurları
Şube,iç ilişkilerinde ve örgütlenmesinde merkeze bağlı ,merkezle aynı ticaret unvanı ve aynı iştigal
alanına sahip bulunan,merkezle birlikte aynı gerçek veya tüzel kişi tacirine ait olan,yetkilendirilmiş olduğu
bölgede dış ilişkilerinde bağımsızlığı bulunan ve farklı bir fiziki mekana sahip işyeri niteliğindeki bir
birimdir.Bu tanıma göre şubenin unsurları:
-Merkez ve şube aynı gerçek ya da tüzel kişi tacirine ait olmalıdır.
-İç ilişkiler ve personel örgütlenmesi bakımından merkeze bağlıdır.
-Dış ilişkiler açısından yetkili olduğu çevre içerisinde bağımsızdır.
-Merkez ile şube arasında mekan ayrılığı bulunmalıdır.(aynı binada olabilir)
2.Şube Olmaya Bağlanan Hukuki Sonuçlar
-Şube ticari işletmenin bir bölümüdür.Bu itibarla ticari işletmenin devri, şubenin de devrini
kapsaması gerekir.
-Ticari temsilcinin yetkisi şubenin işleriyle sınırlandırılabilir.
-Her şube kendi merkezinin ticaret ünvanını,şube olduğunu belirterek kullanmak zorundadır.
-Şubenin yaptığı hukuki muamelelerde ifa yeri şubenin bulunduğu yerdir.
-Bir şubenin işlerinden doğan uyuşmazlıklarda,yetkili mahkeme şubenin bulunduğu yer
mahkemesidir.
-Şubeler bulundukları yerin ticaret siciline tescili ve ilanı şarttır.
-Her şube ticaret ve sanayi odasına kaydolunur.
2
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
III.TİCARİ İŞLETMENİN HUKUKİ NİTELİĞİ
Bir ticari işletme,tacirin çeşitli üretim öğelerini bir araya getirerek onları işletmeye müsait bir
malvarlığı haline getirmesi ile meydana gelmektedir.Bir işletmenin işletebilmesi için sürekli olarak
işletmenin faaliyetine özgülenmiş olan maddi ve maddi olmayan unsurlar işletmeyi oluşturur.
Ticari işletmenin mal varlığı tacirin mal varlığı içinde düşünülebilir.
Ticari işletme,TTK m.11 f.3 hükmüne göre, duran malvarlığı ve işletmeye özgülenen unsurları maddi
unsur ; işletme değerini, kiracılık hakkını, ticaret unvanı ile diğer fikrî mülkiyet haklarını da maddi olmayan
unsurlardan oluşan ekonomik bir bütündür.
A.Maddi Unsur
TTK m.11 f.3’e göre, işletme tesisatı(bilgisayar vs.),ham maddeler, işetmenin faaliyetine özgülenmiş
olan gayrimenkuller ve bunlara bağlı makine,alet ve edevat,işletmede kullanılan motorlu nakil araçları,iş
makineleri ve gemi gibi işletmenin konusuna dahil olan tüm menkul unsurlar ticari işletmenin maddi
unsurudur.
B.Maddi Olmayan Unsur
TTK m.11 f.3 ile ifade edilen değerler ile mahiyetçe bunlara benzer başkaca değerler bu gruba
girer.Örneğin: ticaret ünvanı,işletme adı ve diğer adlar,kiracılık hakları,pantentler ve markalar,fikri haklar ve
işletilmesi için sürekli şekilde işletmeye dahil maddi olmayan unsurlardandır.
IV.TİCARİ İŞLETMENİN DEVRİ
Bir malvarlığı veya ticari işletmenin bir bütün olarak-aktif ve pasifleriyle- devre konu olması
ihtimalinde,TTK’da hükme bağlanan hükümler saklı kalmak kaydıyla,TBK m.202 hükmü uygulama alanı
bulur.Bu hüküm emredici niteliktedir. Hükme göre,ticari işletmesini devreden tacirin sorumluluğunu ortadan
kaldıran veya hafifleten herhangi bir işlem,iç ilişkide geçerli olmakla birlikte,bu hükmün koruma kapsamına
aldığı üçüncü kişi alacaklılara karşı geçerli olmayacaktır.
TTK’daki özel hükme göre,ticari işletmenin malvarlığı unsurlarının devri için zorunlu tasarruf
işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına gerek olmadan bir bütün halinde devredebilineceğini ve diğer hukuki
ilişkilere de bütün halinde konu olabileceğini düzenlemiştir. Aynı hüküm,aksi öngörülmemişse,devir
sözleşmesinin duran malvarlığını,işletme değerini,kiracılık hakkını,ticaret ünvanı ile diğer fikri mülkiyet
haklarını ve sürekli olarak işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarını içerdiğinin kabul olunacağını,devir
sözleşmesiyle ticari işletmeyi bir bütün halinde konu alan diğer sözleşmelerin yazılı olarak yapılacağını ve
ticaret siciline tescil ve ilan edileceğini düzenlemiş bulunmaktadır.
TTK m.11 f.3’te zikredilen ve sözleşme ile devir kapsamı dışında bırakılmayan tüm unsurlar
işletmeyi devralana geçer.Kiracılık hakkı da dahil.
Devir sözleşmesi yazılı yapılmak zorundadır. Yazılı sözleşmenin yapılmasından sonra devrin tamam
olabilmesi için devir sözleşmesinin tamamının ticaret siciline tescil edilmesi gerekir. Devrin üçüncü kişilere
karşı açıklanmış sayılması için ise tescilin ilanı şarttır.
Devirde önemli olan husus,işletmenin malvarlığına dahil olan borç ve yükümlülüklerdir,yani pasifin
durumudur. Adi borcun nakli işleminde, borcu devredenin,alacaklısına karşı borçtan kurtulabilmesi ancak
alacaklının rızası ile mümkündür. Ticari borcun nakli işlemenide,pasifin durumu TBK.202’de farklı şekilde
düzenlenmiştir. Buna göre, bir ticari işletmeyi aktif ve pasifleriyle ile birlikte devralan,bunu Ticaret Sicil
Gazetesinde yayımlanacak ilanla duyurduğu tarihten başlayarak, alacaklılara karşı ticari işletmedeki
borçlardan dolayı sorumlu olur.Ticari işletmeyi devreden de iki yıl süreyle devralanla birlikte müteselsilen
borçtan sorumlu kalmaya devam eder. İki yıllık müteselsil sorumluluk süresi,muaccel borçlar için
duyurduğu tarihten itibaren; müeccel borçlar için ise,muacceliyet tarihinden işlemeye başlar. İki yıllık süre
devri ticaret sicil gazetesindeki ilandan sonra başlar.
3
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
Ticari işletmesini devreden kişi,ticareti terk etmiş olur ve buna bağlı olarak da,tacir sıfatını
kaybeder.Ticari işletmenin devri halinde devreden şirket,işletme konusu kalmadığı için tasfiye haline girse
bile ,hukuki varlığını iki yıl daha sürdürmesi gerektirir.
Ticari işletmenin devri halinde kefilin veya rehin veren üçüncü kişinin muvafakatini aramadan
kefaletin veya rehinin iki yıl daha devamını kabul etmek uygun olur.
V.TİCARİ İŞLETMENİN REHNİ
TMK’ya göre menkul mallarda rehinin kurulabilmesi için malik, menkulün zilyetliğini rehin
alacaklısına veya onun rızasıyla bir üçüncü kişiye devri gerekmektedir. Oysa menkul rehini karşılığında
kredi temini çabasında olan işletme sahibi borçlunun,borcunu ödeyebilmesi için üretim araçlarının
kendisinde bırakılması ve işletmenin kendisi tarafından işletilmesi gerekmektedir. Bu sakıncanın giderilmesi
için TİRK(Ticari İşletme Rehin Kanunu) kabul edilmiştir.Bu kanunun kabulüyle özellikle gayrimenkulu
bulunmayan işletme sahipleri,menkullerini alacaklılara teslim etmeden işletmeye dahil unsurlar üzerinde
menkul rehini kurma imkanına kavuşmuştur.
A.Rehin verebilecek kişiler
Ticari işletme rehini bir teminat kurumudur.TİRK m.1 gereğince,ancak Ticaret veya Esnaf ve
Sanatkar Siciline kayıtlı ticari işletme üzerinde bu rehin türü tesis edilir.
Birden fazla ticari işletmesi olan tacir,bir ticari işletme rehini üzerinde kurulan rehin diğer ticari
işletmeleri ilgilendirmez;ayrı ayrı başkaca rehinlerin konusu olabilirler.
B.Lehine Rehin Hakkı Kurulabilecekler
Ticari işletme rehini karşılığı kredi verecek olan kuruluşlar kanunda sınırlı sayımla(numerus clausus)
gösterilmiştir.Bu kişi veya kuruluşlar:
1.Tüzel kişiliği haiz ve sermaye şirketi olarak kurulmuş kredi müesseseleri:
Kast edilen kredi müesseseleri bankalar ve katılım bankalarıdır.
2.Kredili satış yapan gerçek veya tüzel kişiler
Kredili satış yapan gerçek veya tüzel kişiler,münhasıran satımını kendi gerçekleştirmiş oldukları menkul
eşya üzerinde bu rehin türünü kurabilirler.Pratikte bir yararı yoktur çünkü,mülkiyeti saklı kalmak kaydıyla
da satış yapabilirler.
3.Kooperatifler
C.Rehinin Kapsamı
Ticari işletme rehini sözleşmesinin kapsamına,ticari işletmenin ticaret ünvanı,eğer kullanılıyorsa
işletme adı,rehinin tescili anında mevcut ve işletmenin faaliyetine özgülenmiş her türlü makine,araç,alet ve
edevat ve motorlu ulaştırma araçları,patentler,markalar,modeller ve fikri sınai haklar dahildir.
Ancak taraflar,işletmenin bazı unsurlarını rehin dışında bırakabilseler dahi,ticari işletmeyi temsil
eden asgari unsurları rehin dışı tutamazlar.Bu asgari unsurlar,ticari işletmeyi ifade eden ve ondan ayrı olarak
devredilemeyen ticari unvanı ile ticari işletmenin başlıca maddi unsurlarını oluşturan menkul işletme
tesisatıdır.Ticari işletmenin unsurları arasında kabul edilen gayrimenkuller ile ticari işletmenin alacak ve
borçları,rehinin kapsamına dahil edilmemiştir. Ayrıca taraflar isterlerse,sınai hakları da rehin kapsamı
dışında bırakabilirler.
4
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
Ç.Rehin Sözleşmesinin Şekli ve Tescili
Ticari işletme rehini sözleşmesi geçerlilik açısından şekle tabi tutulmuştur. Rehin sözleşmesi ticari
işletmenin kayıtlı bulunduğu sicil çevresindeki noter tarafından r’sen düzenlenir.Taraflar arasındaki
muhtemel anlaşmazlıkları önlemek,kamuya açık olan ticaret sicilini inceleyecek kişilerin bilgi edinmelerini
sağlamak amacıyla rehine dahil unsurları,ayırt edici özellikleri ile birlikte bir liste halinde sözleşmede yer
alması kural olarak kabul edilmiştir. Noterlerce r’sen düzenlenmemiş ya da ticari işletmenin kayıtlı
bulunduğu sicil çevresi dışındaki noterlerce düzenlenen sözleşmeler geçerli değildir.
Rehin hakkının doğumu için noterlikçe düzenlenen rehin sözleşmesi yeterli olmayıp,rehinin ticari
işletmenin kayıtlı olduğu Ticaret veya Esnaf ve Sanatkar Siciline tescili gerekmektedir.Üçüncü kişileri
korumak,özellikle ticari işletme sahibinin mal kaçırmasını önlemek bakımından tescil isteminin 10 gün
içerisinde yapılması kuralı getirilmiştir.10 günlük sürenin kaçırılması keyfiyete bırakılmamalıdır,makul
gecikme süresinde tamamlanmalıdır.Rehinin diğer sicillere(türk patent enstitüsüne,trafik siciline)
bildirilmemesi ticari işletme rehininin geçerliliğine etki etmez.
Rehinin tescilinde alacaklının ticaret ünvanı,açık adresi ve yerleşim yeri,alacağın miktarı,miktar belli
değilse ticari işletmenin ne miktar için teminat teşkil edeceğidi ve alacak faizliyse faiz oranı kaydolunur.
TMK’ya göre gayrimenkul rehini,ondan ayrılmayan parçaları ve ona tahsis edilen şeyleride içine
alır.Ticari işletme rehininin kurulmasından sonra,borçlunun işletmenin faaliyette bulunduğu binayı ipotek
etmesi halinde, ticari işletme rehinine konu olan menkuller, binanın eklentisi olmaları nedeniyle de tesis
edilmiş olan bu ipoteğe dahil olacaktır.Bu yüzden,ticari işletmeyi rehin alanın rehin hakkını söz konusu
tehlikeden korumak amacıyla da işletme rehininin tapu kütüğüne kaydedilmesi zorunlu kılınmıştır.
D.Müteaddit(Çeşitli) Ticari İşletme Rehinlerinde Sıra
Ticari işletme rehinlerinde,birden fazla rehin tesis edilmiş olan ticari işletme üzerinde alacaklıların
hakları,rehin tescil tarihine göre belirlenir. Zamanca önce olan hakça da öncedir.
E.Rehin Hakkının Ayni Hak Niteliği/Hükümleri
Rehin hakkı,ticari işletmeyi devralan herkese karşı ileri sürülebilir.Çünkü rehin hakkı mutlak
haklardan olup hak sahibi tarafından herkese karşı ileri sürülebilen sınırlı bir ayni haktır.Bununla
birlikte,ticari işletmenin sicil bölgesi dışındaki bireysel unsurları üzerinde üçüncü kişilerin subjektif iyi
niyetleri korunmuş ve hakları da saklı tutulmuştur.
İşletme sahini,işletmenin rehinli değerini korumak için gerekli özeni göstermek zorundadır.İşletme
sahibi,bu özeni göstermediği ve kanunun öngördüğü hallerde alacaklının onayını almadığı ve bundan dolayı
da alacaklının zararına ticari işletmenin teminat değeri düştüğü taktirde hakim tarafından verilecek süre
içinde ,işletme sahibi, ek teminat vermek zorundadır.Bu süre içinde ek teminat verilmez veya evvelki hali
iade edilmezse,talep üzerine alacaklıya teminat noksanına karşılık teşkil edecek miktarın ödenmesine karar
verilir.Bunun için alacağın muaccel olması şartıda aranmaz.
Ticari işletmeyi veya rehine dahil münferit unsurları devretmek,ayni bir hakla yükümlemek,başka
yere nakletmek veya başkalarıyla değiştirmek için alacaklının muvafakatının aranması,muvafakat alınması
veya ticari işletmenin rehinli değerinin muhafazası için gerekli özenin gösterilmemesi nedeniyle işletmenin
teminat değerinin düşmesi halinde de ek teminat vermek,eski hali iade etmek ve teminat noktasına tekabül
eden miktarı ödemek zorunluluğu alacaklının hakkını korumak için yeterli görülmemiştir.Bu yüzden ayrıca
cezai yaptırım kabul edilmiştir.Ticari işletme sahibi,işletmesini veya rehine dahil münferit unsurları
alacaklının onayı olmaksızın başkalarıyla değiştirir veya temlik ederse,ayni bir hakla sınırlar veya alcaklıya
zarar vermek kastıyla tahrip veya imha ederse,bu yüzden alacağını tamamen veya kısmen tahsil edemeyen
alacaklının şikayeti üzerine,uğranılan zarar fahiş olduğu taktirde işletme sahibi aleyhine cezaya hükmedilir.
Üçüncü kişilerin işletmeye karşı zararlı olabilecek fiillerini yasaklama yetkisi işletme sahibine
aittir.Aynı yetki rehin alacaklısına da tanınmıştır.Ticari işletmeye veya rehne dahil unsurlarına,rehinin
sağladığı teminat tehlikeye düşecek surette üçüncü şahıslar tarafından yapılacak fiillerin önlenmesini
5
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
alacaklı mahkemeden isteyebilir. Bu hükümle işletme sahibi ve üçüncü kişilerin alacaklıya karşı danışıklı
işlem(muvaaza) yapmalarının önüne geçilmek istenmiştir.
İşletmeye dahil unsurların tamamı veya bir kısmı için tazminat ya da sigorta tazminatı ödenmesi
gerekirse,alacaklı,bu tazminatlar üzerinde de rehin hakkına sahip olur.
Madde 9 – Alacaklının bu kanundan doğan rehin hakkı, ticari işletmeyi devralan herkese karşı ileri sürülebilir.
Şu kadar ki, rehinden haberdar olmaksızın ticari işletmenin sicil bölgesi dışındaki münferit unsurları
üzerinde mülkiyet veya diğer ayni bir hakkı iktisabeden hüsnüniyet sahibi üçüncü şahsın hakları mahfuzdur.
Ticari işletme sahibinin bu iktisap dolayısiyle bir talep hakkı varsa bu talep hakkı üzerinde alacaklının rehin
hakkı devam eder.
Ticari işletmenin bu kanuna göre rehnedilen unsurlarının tamamı veya bir kısmı için tazminat veya
sigorta bedeli ödenmesi icabettiği takdirde, tazminat veya bedel üzerinde de alacaklı rehin hakkına sahip
olur.
İkinci ve üçüncü fıkrada yazılı hallerde, üçüncü şahıs kendisine yapılan ihbara rağmen işletme
sahibine tediyede bulunursa alacaklının bundan doğan zararını tazmin ile yükümlü olur.
Ticari işletme sahibinin, alacaklının muvafakatini almak şartiyle işletmenin münferit bir unsurunun
devri veya üzerinde bir ayni hak tesisi dolayısiyle alacaklı olduğu meblağ veya kendisine verilecek tazminat
yahut sigorta bedeli ile, işletmeden çıkan unsur yerine yenisini alma veya eski durumu iade etme hakkı
saklıdır.
F.Ticari İşletme Rehninde 3.Kişilerin Durumu (TİRK m.9)
TİRK m.9 bu konuyu şu hükümlerle düzenlemiştir:
Kanun koyucu bu hükümle,ticari işletmenin rehininin mümkün olduğunca geniş bir çevre tarafından
görülmesini ve üçüncü kişilerin iyi niyet iddialarında bulunmalarının asgariye indirilmesini amaçlamıştır.Bu
hüküm,işletmenin devri durumunda devralanın,işletmenin kayıtlı olduğu sicili incelemesi gerektiğini ve
dolayısıyla iyi niyet iddiasında bulunamayacağını düşünerek getirilmiştir. Buna karşılık,rehinden habersiz
ticari işletmenin sicil bölgesi dışındaki münferit unsurları üzerinde mülkiyet veya diğer bir ayni hakkı iktisap
eden iyi niyetli üçüncü kişinin hakları yine m.9 f.2’de koruma altına alınmış ve bu kimselerin iyi niyet
iddialarına öncelik vermiştir.
G.Ticari İşletme Rehninin Son Bulması
1.Alacağın son bulması
Rehin hakkı,asıl alacağa bağlı bir yan haktır. Asıl alacağın son bulmasıyla birlikte,işletme sahibi,Ticaret
veya Esnaf ve Sanatkar Sicilindeki rehin kaydının silinmesini alacaklıdan ister.Alacaklının gaip veya
alacağını almaktan kaçınması halinde borçlu borcunu icra dairesine yatırarak rehin kaydının silinmesini
isteyebilir.
2.Borçlunun borcunu ifa etmemesi durumu-Rehinin Paraya Çevrilmesi Yoluyla SatışBorçlu,borcunu vadesinde ifa etmezse alacaklı rehinli malı sattırarak satış bedelinden alacağı tahsil etmek
hakkını kazanır.Borçlunun borcunu ödememesi halinde,alacaklıya ticari işletmeyi veya münferit bir
unsurunu devralma hakkını veren her türlü anlaşma geçersizdir.
3.Ticari İşletmenin sicilden terkini durumu
Ticari işletmenin kaydının Ticaret veya Esnaf ve Sanatkar Sicilinden terkini yani silinmesi
halinde,alacaklının işletmeye dahil münferit unsurlar üzerindeki rehin hakkı devam eder. Ayrıca,alacağın
tamamı muaccel hale gelir. Ancak,alacaklı silinme hususunun ticaret sicili müdürü tarafından
bildirilmesinden itibaren iki ay içinde rehinin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi yapmadığı taktirde ayni
hak niteliğinde olan rehin hakkı düşer.Bu durumda alacaklının hakkı şahsi hak niteliğine dönüşür ve bundan
sonra başvurabileceği hükümler bundan böyle TBK ve İİK genel hükümleri olacaktır.
6
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
H.Yetkili Mahkeme
Ticari işletme rehininin uygulamasından çıkacak anlaşmazlıkların çözüm yeri mahkemesi, işletmenin
ticaret siciline kayıtlı bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesidir. Asliye Ticaret Mahkemesinin
olmaması durumunda görevli kılınmış mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.
^3.TİCARİ İŞLER VE TABİ OLDUKLARI HÜKÜMLER
Ticari işlere başta TTK olmak üzere ticari hükümler uygulanırken;ticari olmayan yani adi iş olarak
nitelendirebileceğimiz işlere de medeni hukuk ve özellikle borçlar hukuku hükümleri uygulanacaktır.
TTK hükümlerine göre hangi işin ticari sayılacağına ilişkin 4 temel kriter bulunmaktadır:
1-TTK’da düzenlenen bütün hususlar(TTK m.3),
2-Bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller(TTK m.3),
3-Ticari iş karinesi(TTK m.19 f.1),
4-Bir taraf için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler(TTK m.19/2)
I.TİCARİ İŞ KRİTERLERİ
A.TTK m.3’e Göre Ticari İşler
1.TTK’da düzenlenen bütün hususlar
TTK m.3’e göre TTK’da düzenlenen hususlardan doğan bütün işler tarafların kim olduklarına
bakılmaksızın ticari iş sayılır. Örneğin bono,çek vd.
2.Bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller
TTK m.3’ün getirmiş olduğu bir diğer kriter gereğince,bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve
fiiller ticari işlerden sayılır.Bu bağlamda,işletmeye araç alımı,kira sözleşemsi yapılması ticari sayılacaktır.
B.TTK m.19’a Göre Ticari İşler
1.Ticari İş Karinesi
TTK m.19 f.1, kural olarak bir tacirin tüm işleri ticari iş sayılır.TTK bu hükümle bir karine
getirmektedir.Tüzel kişi tacirler bu karineyi çürütme imkanına sahip değildir ancak gerçek kişi tacirler,işlemi
yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari
sayılmasına durum elverişli olmadığı taktirde karine çürütülür ve borç adi sayılır.
2.Taraflardan biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler
TTK.m.19/2 hükmüne göre, “Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler,
kanunda aksine hüküm bulunmadıkça,diğeri için de ticari iş sayılır.” Bu hükmün uygulanabilmesinin ön
şartı,taraflar arasındaki ilişkinin sözleşmeden kaynaklanıyor olması gerekir.
Karşı taraf,işin kendisi için ticari nitelikte olmadığını bildirse dahi taraflardan biri için ticari iş
sayılıyor olması yeterlidir.
II.TİCARİ İŞ SAYILMAYA BAĞLANAN ÖZEL SONUÇLAR
A.Ticari İşlerde Zamanaşımı
Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça kanunla belirlenen zamanaşımı süreleri sözleşme ile
değiştirilemez.Kanun tarafından istisnaen verilen hallerde ise zamanaşımı sürelerinin değiştirilmesi
mümkündür.
7
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
B.Ticari İşlerde Faiz
Faiz,alacaklının borçluya vermiş olduğu bir miktar paradan belli bir süre yoksun kalmasının
kanundan veya sözleşmeden doğan medeni karşılığıdır.İşin ticari sayılması,adi işlere nispetle faiz açısından
bazı önemli farklılıkları da beraberinde getirir. Faize ilişkin önemli düzenlemeler:
-TBK’da genel nitelikli hükümler(m.88,120,121,131)
-Faiz Kanunu
-Ödünç para verme işleri hakkındaki KHK düzenlemeleri
-Amme alacaklarının tahsili usulü hakkındaki kanun düzenlemesi
Faiz alacağının söz konusu olabilmesi için öncelikle ortada para borcu bulunmalıdır.Faiz
borcu,borcun konusu ifa edilmediği sürece çoğalır. Bir hukuki ilişkide faiz borcunun doğabilmesi
için,taraflar ya açıkça faiz kaydını kararlaştırmalılar ya da kanunda para borçlusunun faiz ödemesi
gerektiğine dair özel bir düzenleme bulunmalıdır.
Asıl borç sona erdiğinde faiz borcuda sonra erer.
1.Faizin Çeşitleri
a.Niteliği açısından yapılan faiz ayırımı
aa.Kapital(anapara) faizi:Para borcunun vadesi gelene kadar sözleşme veya kanun hükümleri
gereğince anaparaya işletilen faize kapital faiz adı verilir.
bb)Temerrüt Faizi:Temerrüt faizi,herhangi bir para alacağı nedeni ile zararın doğup doğmadığına
ve borçlunun kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın,vadeden sonra temerrüt koşullarının oluşması
durumunda ödenmek zorunda kalınan faize verilen isimdir. Geciktiği süre kadar temerrüt faizi ödemek
zorundadır.
Temerrüt faizi,temerrüt şartları oluşmuş anapara borcu için gündeme gelir. Ve temerrüt faizine
yeniden temerrüt faizi yürütülemez.
b.Hesaplanması bakımından faiz
aa.Basit Faiz: Basit faiz,bir alacağa belirli bir zaman dilimi için işletilen faizdir.Belirgin özelliği
sadece anaparaya faiz işletilmesidir.
bb.Bileşik(Mürekkep) Faiz: Mürekkep faiz,işlemiş olan faizin belirli dönemlerde anaparaya
eklenmesi ve böylelikle elde edilen tutara yeniden faiz işletilmesi olarak karşımıza çıkmaktadır.Faize
işletilen faizdir.
c.Kaynağı Açısından Faiz
aa.İradi Faiz: İradi faiz,oranı sözleşme ile belirlenmiş olan faizdir.Kaynağı alacaklı ve borçlunun
karşılıklı iradeleridir.
bb.Kanuni Faiz: Kanunla belirlenmiş olan ve taraflar aksini sözleşme ile kararlaştırmadıkları
taktirde devreye giren kapital veya temerrüt faizi oranları olarak tarif edebiliriz.
d.Ticari nitelikte olup olmamasına göre faiz
Para borcu ,TTK m.3 ve 19 çerçevesindeki ölçütlere göre doğmuş ise bu para borçlarına yürütülen
faize ticari faiz adı verilir.
8
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
2.Ticari İşlerde Faizin Özellikleri
Ticari iş olmaya bağlanan bir sonuç olarak bu farklılık birkaç noktada kendisini gösterir.
a.Sözleşmede kararlaştırılmamış olsa dahi faiz yürütülmesi
Adi işler niteliğindeki tüketim ödünçlerinde ancak kararlaştırılmış olmak koşuluyla faiz yürütülebilir.
Ticari işlerde faiz,ticari nitelikte bir iş varsa faiz zımnen kararlaştırılmış olduğu kabul edilir.
b.Faiz oranı serbestisi
Kural olarak ticari işlerde kapital faizinin miktarı taraflarca serbestçe kararlaştırılabilir. Kanun açıkça
faiz oranı serbestisi prensibi vurgulamış ve bu miktarın sözleşme ile serbestçe belirlenebileceğini ifade
etmiştir. Faiz oranları sözleşme ile belirlenemediği durumlarda devreye yedek hukuk kuralı olarak Faiz
Kanunu girer.
aa.Anapara(Kapital) Faizinde Kanuni Oran: Anapara faizi ödenmesi gereken hallerde taraflar eğer
sözleşme ile kararlaştırmadılarsa uygulanacak kanuni oran,adi-ticari iş ayrımı yapılmaksızın %9’dur.
bb.Temerrüt Faizinde Kanuni Oran: Temerrüt faizi oranı sözleşmede belirlenmemişse bu oran adi işlerde
%9’dur. Ticari işlerde temerrüt faizi oranı açısından kanun koyucu farklı düzenleme getirmiştir.Temerrüt
faizi oranı belirlenmemişse,ticari işlerde temerrüt faizi,kapital faiz oranı olan yıllık %9 üzerinden hesaplanır.
Temerrüt faizinin,kısa vadeli avanslar için uygulanan faiz oranı üzerinden hesaplanması için ancak
alacaklının bu yönde açık bir talepte bulunmasını gerektirir. Kısa vadeli avanslar için uygulanan faiz oranı
ise, Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı %9’dan
fazla ise, arada sözleşme olmasa bile bu orandan istenebilir.
Taraflar aralarında bir anlaşma yapmamış ise temerrüt faizinde kanuni oran,kapital faizi oranı
üzerinden hesaplanır.
cc.Yabancı Para Borçlarında Kanuni Faiz Oranı : Sözleşmede daha yüksek anapara veya temerrüt faizi
kararlaştırılmadığı durumlarda,yabancı para borcunun faizinde devlet bankalarının o yabancı para birimi ile
açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabında ödediği en yüksek faiz oranı uygulanabilir. Aynen ödeme şartı
yoksa borç vade günündeki kur üzerinden TL olarak ödenebilir.
c.Bileşik (mürekkep) Faiz veya Faize Faiz Yürütülmesi
Faizin anaparaya eklenerek yeniden faiz yürütülmesi kural olarak kararlaştırılamaz.Ancak bu kuralın
bazı istisnaları mevcuttur. Gerçekten üç aydan aşağı olmamak üzere faizin ana paraya eklenerek,mürekkep
faiz uygulanması sadece cari hesaplarla her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğindeki ödünç
sözleşmelerinde geçerli olacağı,ancak bu kuralın taraflarını tacir sıfatına haiz olmayanların oluşturduğu
ödünç sözlemeleri ve cari hesaplar için uygulanmayacağı açıktır.
ç.Temerrüt Faizinin İşlemeye Başlayacağı Tarih
Ticari işlerde taraflar temerrüt faizinin hangi tarihten itibaren başlayacağını kararlaştırabilirler.
Sözleşmede yer verilmemişse,faizin vadenin bitiminden itibaren ve belli bir vade yoksa ihtar gününden
itibaren başlayacağı kabul edilmiştir.
d.Faizin anaparayı geçmesi
Adi-Ticari iş ayrımı yapılmaksızın faiz anaparayı geçebilir.
9
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
C.Ticari İşlerde Müteselsil Sorumluluk Esası
İki veya daha fazla kişi,içlerinden yalnız biri veya hepsi için ticari niteliğe sahip iş dolayısıyla,diğer
bir kimseye karşı birlikte borç altına girerse,kanunda veya sözleşmede aksi öngörülmemişse müteselsilen
sorumlu olurlar. Adi işlerde müteselsil sorumluluk istisna iken ticari işlerde kuraldır.
Ticari işlerde müteselsil sorumluluk hakkındaki bu kural ticari borçlara kefalet halinde,hem asıl
borçlu ile kefil, hem de kefiller arasındaki ilişkide geçerli olacaktır.
^4.TİCARİ HÜKÜMLER VE UYGULAMA SIRASI
I.Ticari Hükümler
TTK m.1. f.1 c.2 hükmüne göre, “Bu kanundaki hükümlerle,bir ticari işletmeyi ilgilendiren işlem ve
fiillere ilişkin diğer kanunlarda yazılı hükümler ticari hükümlerdir.”
II.Ticari Hükümlerin Uygulanma Sırası
A.Uygulama Sırası
Kanun,ticari uyuşmazlıklara uygulanması için saydığı hükümleri eksik bırakmıştır.Doğrusu:
Emredici Hükümler > Sözleşme Hükümleri > Tamamlayıcı ya da Yorumlayıcı Ticari Hükümler > Ticari Örf
ve Adet > Genel hükümler dir.
1.Emredici Hükümler
Emredici hükmün TTK’da olması şart değildir.Herhangi bir emredici hüküm uygulanma şartları mümkünse
uygulanır.
2.Sözleşme Hükümleri
Bu hükümler,tarafların emredici olmayan hükümlerin aksini kendi iradeleri ile kararlaştırabildikleri
hükümlerdir.
3.Tamamlayıcı ve Yorumlayıcı Hükümler
Tarafların yapmış oldukları sözleşme hükümlerini tamamlayıcı veya iradelerini yorumlamak amacıyla
dikkate alınan hükümlerdir.
4.Ticari Örf ve Adet
Anlaşmazlığa uygulanacak yazılı bir hükmün bulunmadığı durumlarda hakim ticari örf ve adeti dikkate
alacaktır.Tacir olmayanlar hakkında ticari örf ve adetin uygulanması ancak onlar tarafından bu adetin
bilinmesi ve bilinmesi gerekiyor olması lazımdır.
Özel ticari örf ve adetler(bir bölgeye veya bir ticaret dalına özgü ticari örf ve adetlerdir), genel olanlara
nazaran öncelikle uygulanır. Taraflar farklı yerdeyse ifa yerindeki örf ve adet dikkate alınır.
Mahkeme,ticari örf ve adeti ticaret ve sanayi odalarına,diğer meslek kuruluşlarına sorarak bilgi almakla
yükümlüdür.
Ticari teamül,örf ve adet haline gelmedikçe hakim tarafından hükme esas alınmaz.Kanunda teamülün hükme
esas alınması kararlaştırılmışsa teamül esas alınır.Aksi taktirde teamül sadece irade açıklamalarının
yorumunda dikkate alınır.
5.Genel Hükümler
TMK m.1’e göre anlaşmazlığa uygulanacak hüküm bulunmazsa,hakim,kanun koyucu olsaydı nasıl kanun
koyacak idiyse ona göre uyuşmazlığa çözüm bulur.
10
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
^5. TİCARİ YARGI
TTK’dan yola çıkarak,ticari davalar,ticari işler kapsamına giren tüm uyuşmazlıklara değil çözümü
özel uzmanlığı getiren davalar olarak öngörüldüğü söylenebilir.
I.Ticari Dava Türleri
TTK m.4 hangi davaların ticari dava olduğunu tespit etmiştir.Bunlar esas itibariyle hukuk davaları ve
çekişmesiz yargı işleridir.
Ayrıca özel kanun veya kurallarla belirtilen kimi dava ve işler TTK m.4’te tespit edilmemiş olsa da
ticari davadır.
A.Mutlak ticari davalar
Bu davalar,taraflarının tacir olup olmamasına;ticari işletmeyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın
kanun gereği ticari sayılan davalardır.
1.TTK m.4’de sayılan işlerden doğan davalar
TTK’da düzenlenmiş olan bütün konulardan doğan davalar,mutlak ticari davalardır.
TTK m.4’te sayılan işler gerek TMK’ya gerek TBK’ya ve FSEK’teki işlere atıf yaparak,sayarak
bunlarıda ticari dava olarak saymıştır.
2.Özel Kurallar Gereğince Mutlak Ticari Sayılan Davalar
TTK m.4 f.1’de sayılan haller dışında da mutlak ticari davalar mevcuttur.
B.Havale,Saklama ve Fikir ve Sanat Eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar
Havale,Saklama ve Fikir ve Sanat Eserlerine ilişkin haklardan doğan davanın ticari dava sayılabilmesi için
davanın asgari olarak bir ticari işletmeyi ilgilendirmesi gerekmektedir.
C.Her iki taraf için ticari sayılan konulardan doğan davalar
TTK’da sayılan davalar,Özel Kanunlar gereğince sayılan davalar,Havale,Saklama ve Fikir ve Sanat
Eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar dışında kalan diğer tüm davaların ticari dava olarak
nitelendirilebilmesi için davanın her iki tarafınında ticari işletmesiyle ilgili bir husustan doğması
gerekmektedir.
II.Ticari Davaların Görüleceği Mahkemeler ve Yargılama Usulü
Ticari davalar ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ile ilgili olarak asliye ticaret mahkemesi
görevlidir.
Davanın asliye ticaret mahkemesinin görev alanına girmediği hususu,mahkeme tarafından re’sen
incelenerek dava dosyasının ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verir.Ancak davaya görevli mahkemede
devam edilebilmesi için davacı ya da davalının 2 hafta içerisinde görevsizlik kararı veren mahkemeye
başvurarak dosyayı görevli mahkemeye göndermesini talep etmesi gerekir.Asliye ticaret mahkemesinin
bulunmadığı yargı çevresindeki bir ticari davada görevsizlik kararı verilmesi gerekmez,dava asliye hukuk
mahkemesinde devam eder.
Ticari davalarda,özel bir yargılama usulüne gerek olmamaktadır.HMK’ya bağlı kalınmıştır.
11
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
^6.TACİR VE TACİR OLMANIN SONUÇLARI
TTK m.12 taciri, “bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir.” diyerek
tanımlamıştır. Ticari işletmeyi işletmek,tacir sıfatının kazanılması açısından yeterlidir.
Ticaret şirketleri gibi tüzel kişilerde ise tacir sıfatına haiz olan,tüzel kişiliğin kendisidir;tüzel kişiyi
oluşturanlar değil.Tüzel kişi tacirleri nitelikleri gereği,yetkili kişi ya da organları aracılığı ile ticari işletmeyi
işletirler.Bu organlar aynı zamanda tüzel kişiliğin kanuni temsilcisidir.
I.Tacir Sıfatının Kazanılması
A.Gerçek Kişilerde Tacir Sıfatının Kazanılması
TTK m.12 f.2 ve f.3’te tacir sayılanlar ile tacir gibi sorumlu olanları düzenlemiştir buna göre:
(2) Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş
veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile
tacir sayılır.
(3) Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var
sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi
sorumlu olur.
1.Ticari İşletmenin Kısmen Dahi Olsa Kendi Adına ve Fiilen İşletilmeye Başlanması
Kanun, “kısmen dahi olsa” diyerekten tacir sıfatının kazanılması için, ticari işletmeyi kendi adına işletmek
esas unsur ve kriter olarak kabul etmiştir.
2.Ticari İşletme Açıp Fiilen İşlemeye Başlamayan Gerçek Kişinin Tacir Sayılması
a.Fiilen İşletmeye Başlamadan Reklamlar Yapmak Suretiyle: TTK m.12 f.2 uyarınca ,bir ticari işletmeyi
kurup açtığını,sirküler,gazete,radyo,televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş olan kişi ,fiilen ticari
işletmesini işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır.
b.Fiilen İşletmeye Başlamadan Ticaret Siciline Tescil ve TTSG’de ilan suretiyle: Ticari işletme sahibinin
işletmesini sadece sicile kaydettirmiş olması,resmi ilan niteliğinde olan TTSG’de yapmadığı sürece onun
tacir sayılmasına sebep olmayacaktır. Tacir sayılan kişi hakkında tacir olmaya bağlanan tüm sonuçlar geçerli
olacaktır.
3.Tacir Sayılmayan Gerçek Kişinin Ancak Tacir Gibi Sorumlu Tutulması
Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken
var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyi niyetli üçüncü kişilere
karşı tacir gibi sorumlu olur. Yani bu kimseler TTK’nın tacire sağladığı haklardan,imtiyazlardan
yararlanamazlar;ancak tacir için öngörülen sorumluluklar,külfetler bu kimseleri bağlar.
4.Ticaretten Yasaklanan Kişilerin Tacir Sıfatları
TTK m.14 f.1 uyarınca, Kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri
dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından doğan bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin
veya resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten
kişi de tacir sayılır.
Yukarıdaki paragrafa(m.14 f.1’e) aykırı hareketin doğurduğu hukuki, cezai ve disipline ilişkin sorumluluk
saklıdır. Gerçekten yasaklı kişiler yaptıkları usulsüz işlemlerle tacir sıfatını kazanacaklardır,ancak bu tacir
sıfatının kazanılmış olması, cezai müeyyide öngören hükümlerin kendileri hakkında uygulanmasına engel
teşkil etmeyecektir.
B.Tüzel Kişilerde Tacir Sıfatının Kazanılması
TTK m.16 f.1 hükmüne göre tüzel kişi tacirler şunlardır:
12
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
1.Ticaret Şirketleri
Ticaret şirketleri,tüzel kişiliğe sahip olan ve TTK m.124’te sayılan kollektif,komandit,anonim,
limited ve kooperatif şirketlerinden ibarettir. Kollektif ve komandit şirketler ancak bir ticari işletmeyi
işletmek üzere kurulabilirler. Anonim ve limited şirketler ise kanunen yasak olmayan her türlü iktisadi
maksat ve konu için kurulabilirler. Kooperatifler, ortakların belirli bir ekonomik menfaatlerini ve özellikle
meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını karşılıklı yardım ve kefalet sayesinde sağlayıp korumak amacıyla
kurulan bir ticaret şirket türüdür.
Ticaret şirketleri,ticaret siciline tescil edildikleri anda tüzel kişilik kazanırlar ve tacir sıfatına haiz
olurlar.
2.Ticari İşletme İşleten Dernekler
Dernekler,kazanç paylaşma dışında sadece sosyal ve manevi amaçlar içinde kurulabilirler.Ancak
dernek bazen,kendine edindiği amacın gerçekleştirebilmesi için bir ticari işletme işletmeyi seçebilir.Bu
durumda dernek tacir sayılır ve ticari işletmenin ticaret siciline tescili gerekir.
3.Ticari İşletme İşleten Vakıflar
Vakıflar,gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle
kurulan tüzel kişiliğe sahip mal topluluklarıdır.Bunlar da amaçlarına hizmet etmek için ticari işletme
işletebilir ve vakıf tüzel kişiliğine tacir sıfatı kazandırabilirler.
4.Kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde
işletilmek üzere kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar
Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri(il özel idaresi,belediye,köy) doğrudan doğruya veya kamu
hukuku hükümlerine göre yönetilen bir tüzel kişi eli ile ticari işletme işletebilir.Devlet ve kamu tüzel kişileri
bu faaliyetlerinden dolayı tacir sayılmazlar ancak onlar tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar kendi
kuruluş kanunlarının müsade ettiği ölçüde,bu ölçü yönetilmek ve ticari şekilde işletilmek olması,tacir
sayılırlar.
a.Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile bunlara ait müesseseler
İktisadi devlet teşekkülü,sermayesinin tamamı devlete ait,iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet
göstermek üzere kurulan kamu iktisadi teşebbüsleridir. Bütün kamu iktisadi teşebbüsleri tacirdir.
b.Özel Hukuk Hükümleri uyarınca yönetilen veya ticari şekilde işletilen diğer kurum ve
kuruluşlar
Kamu tüzel kişileri tarafından kurulan,özel hukuk hükümlerince yönetilen ve ticari şekilde yönetilmek
amacı taşıyan kurum ve kuruluşlardır. İSKİ,ASKİ..
C.Donatma İştirakinin Durumu
Birden çok kişinin paylı mülkiyet şeklinde malik oldukları bir gemiyi, menfaat sağlamak amacıyla
aralarında yapmış oldukları sözleşme gereğince, hepsi adına ve hesabına suda kullanmaları hâlinde donanma
iştiraki vardır.Tacire ilişkin hükümler donatma iştirakine de aynen uygulanır.
II.Tacir Olmanın Sonuçları
A.Genel Sonuçlar
1.Ticaret Unvanı Seçme ve Kullanma
Her tacir ,ticari işletmesinin açıldığı günden itibaren on beş gün içinde,ticari işletmesini ve seçtiği ticaret
unvanını ,işletme merkezinin bulunduğu yer ve ticaret siciline tescil ve ilan ettirmek ve ticari işletmesine
13
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
ilişkin işlemleri, seçtiği ticaret ünvanıyla yapmak ve işletmesiyle ilgili senetlerle diğer belgeleri bu unvan
altında imzalamak zorundadır.
2.İflasa tabi olma
Tacir her türlü borcu için iflasa tabidir.Gerçek kişi tacirin borcunun ticari olması gerekli olmayıp,adi
borçlardan dolayı da iflas yoluyla takip edilir.
Bir ticari işletme açmış gibi,hukuken var olmayan bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse
de tacir gibi sorumlu olduğundan iflasa tabidir.
Ticareti terk eden tacir,on beş gün içinde keyfiyeti kayıtlı bulunduğu ticaret siciline bildirmek
zorundadır.Böylece,ticareti terk eden kimse,tacir sıfatını taşımamasına rağmen bir yıl süreyle iflasa tabidir.
3.Ticaret siciline kaydolma
Her tacir ,ticari işletmesinin açıldığı günden itibaren on beş gün içinde,ticari işletmesini ve seçtiği ticaret
unvanını ,işletme merkezinin bulunduğu yer ve ticaret siciline tescil ve ilan ettirmekle yükümlüdür.
4.Ticari Defterleri Tutma ve Saklama
Tacir,TTK m.18 ve m.64, uyarınca gerekli ticari defterleri tutmak ve defter ve belgeleri saklamakla
yükümlüdürü.
5.Ticaret ve Sanayi Odalarına Kaydolma
Ticaret siciline kayıtlı bütün tacirler,ticaret hayatının bir gereği olarak,şubelerinin ve fabrikalarının
bulundukları yerdeki odalara kaydolma zorunluluğu getirmektedir.
6.Basiretli İş Adamı Gibi Hareket Etme
TTK m.18 f.2’ye göre,her tacirin,ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi
gerekir.
Basiretli iş adamı gibi hareket etmek,hukuki ve fiili durumu dikkate alarak,ileriyi görecek şekilde
davranmak anlamına gelir. Bu sadece bir özen ölçüsü değil aynı zamanda getirdiği borçları yükümlenmektir.
Tacirin,ticari işletmesi ile ilgili işlerde objektif özen borcunda ölçü,kendisi ile aynı sınıfa giren tedbirli,
sağduyulu bir tacirin aynı duruma göstermesi gereken özendir.
7.Ücret ve Faiz İsteme
Tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, uygun bir
ücret isteyebilir. Ayrıca, tacir, verdiği avanslar ve yaptığı giderler için, ödeme tarihinden itibaren faize hak
kazanır.Karşı tarafın tacir olması kriter değildir.
8.Ticari İş Karinesine Tabi Olma
Tacirlerin borçlarının ticari olması asıldır.Gerçek kişiler açısından bu karineyi çürütmek mümkün olmasına
karşın tüzel kişi tacirler açısından mümkün değildir.
9.Fatura Verme
Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden,
diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini
isteyebilir. Faturayı talep etmek için tacir olmak gerekmemektedir.
10.Ücret ve Cezai Şartın İndirilmesini İSTEYEMEME
Borçlu,TBK’nın ilgili hükümlerini dayanak göstererek mahkemeye başvurup fahiş ücret ve cezanın
indirilmesini isteyebilir.Ancak tacir,aşırı ücret veya ceza kararlaştırılmış olduğu iddiasıyla ücret veya
sözleşme cezasının indirilmesini isteyemez.
11.Fatura ve Teyit Mektubuna Sekiz Gün İçerisinde İtiraz Etme
Teyit mektubu,telefonla,telgrafla,herhangi bir iletişim veya bilişim aracıyla veya diğer teknik bir araçla ya
da sözlü olarak kurulan sözleşmelerle yapılan açıklamaların içeriğini doğrulayan bir yazı olarak kabul
edilmiştir. TTK m.21 f.2 c.3 hükmünce bir fatura veya teyit mektubu alan tacir,8 gün içerisinde faturaya
veya teyit mektubuna itiraz etmemişse karine olarak kabul etmiş sayılır.
12.Ticari örf ve adetin uygulanması
Ticari örf ve adet kural olarak tacirlere uygulanacaktır.Bununla birlikte tacir olmayanlar hakkında ise ticari
örf ve adet ancak onlar tarafından bilindiği veya bilinmesi gerektiği hallerde uygulanacaktır.
14
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
B.Her İki Tarafın Tacir Olması Durumunda Uygulanacak Özel Sonuçlar
1.İhtar ve İhbarları Belirli Şekillerle Yapma
Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar
veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak
kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır. Bu şekil,geçerlilik şartı değil ispat şekil şartıdır. Bu sebeple ispat
edildiği müddetçe söz konusu ihtar ve ihbar farklı şekillerde de yapılabilir.
2.Satış ve Mal Değişimlerinde Özel Hükümlere Tabi Olma
TBK’daki satış sözleşmesine ve mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümleri tacirler arasında da
uygulacaktır. Ancak kanun koyucu,tacirlere ilişkin olarak satış ve mal değişim sözleşmelerinde uygulanacak
özel hükümler getirmiştir. TTK m.23’te düzenlenen özel hükümlerin uygulanması için tarafların tacir
olmaları ve ticari işletmelerini ilgilendiren satış veya trampa işlemlerinden birini yapmış olmaları gerekir.
a) Sözleşmenin niteliğine, tarafların amacına ve malın cinsine göre, satış sözleşmesinin kısım kısım
yerine getirilmesi mümkün ise veya bu şartların bulunmamasına rağmen alıcı, çekince ileri sürmeksizin
kısmi teslimi kabul etmişse; sözleşmenin bir kısmının yerine getirilmemesi durumunda alıcı haklarını
sadece teslim edilmemiş olan kısım hakkında kullanabilir. Ancak, o kısmın teslim edilmemesi
dolayısıyla sözleşmeden beklenen yararın elde edilmesi veya izlenen amaca ulaşılması imkânı ortadan
kalkıyor veya zayıflıyorsa ya da durumdan ve şartlardan, sözleşmenin kalan kısmının tam veya gereği gibi
yerine getirilemeyeceği anlaşılıyorsa alıcı sözleşmeyi feshedebilir.
b) Alıcı mütemerrit olduğu takdirde satıcı, malın satışına izin verilmesini mahkemeden isteyebilir.
Mahkeme, satışın açık artırma yoluyla veya bu işle yetkilendirilen bir kişi aracılığıyla yapılmasına karar
verir. Satıcı isterse satış için yetkilendirilen kişi, satışa çıkarılacak malın niteliklerini bir uzmana tespit ettirir.
Satış giderleri satış bedelinden çıkarıldıktan sonra artan para, satıcının takas hakkı saklı kalmak şartıyla,
satıcı tarafından alıcı adına bir bankaya ve banka bulunmadığı takdirde notere bırakılır ve durum hemen
alıcıya ihbar edilir.
c) Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar
etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya
incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için
durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü
maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.
3.Hapis Hakkından Yararlanmada Kolaylık
Borçlunun rızasıyla,menkul eşyasına veya kıymetli evrakına zilyet olan alacaklı,muaccel ve bu eşya ve
evrakla tabii bir bağlantısı bulunan alacağını tahsil edinceye kadar,bunları yedinde hapsetmek hakkına
sahiptir.Hapis hakkı,alacaklı tarafından iyiniyetle alınmış olmak şartıyla borçlunun malik olmadığı eşyayı da
kapsar.
III.Tacir Sıfatının Son Bulması
Gerçek kişilerde tacir sıfatı,gerçek kişi tacirin ticareti terk etmesi,ticareti terk etmek için gerekli
şartları tamamlamış olmak kaydıyla,tacir sıfatı sona erer.
Tüzel kişilerde tacir sıfatının son bulması,tüzel kişiliklerinin bitmesiyle olur.Ancak son bulma
nedeninin gerçekleşmesi,tüzel kişiliği kendiliğinden sona erdirmez.Bu nedenin gerçekleşmesinden hemen
sonra tasfiye işlemi tamamlanarak,tacire ait kaydın ticaret sicilinden terkini ile son bulur.
15
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
^7.ESNAF
Esnaf kavramının tanımı,TTK m.15’te, “İster gezici olsun ister bir dükkanda veya bir sokağın belirli
yerlerinde sabit bulunsun,ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedeni çalışmasına dayanan ve geliri
11.maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle
uğraşan kişi esnaftır.” şeklinde tanımlanmaktadır.
Bu tanım gereğince esnaf sayılabilmek için şu üç unsurun birlikte bulunması gerekir:
-Ekonomik faaliyetin parasal sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanması,
-Gelirin ticari işletme için aranan sınırı aşmaması,
-Sanat veya ticaret sahibi olması.
Tacirlere özgü hükümlerin bazılarının esnaflara da uygulanabileceği açıkça tespit edilmiştir,bu
hükümler:
-ücret ve faiz isteme hakkına,
-işletme adına ve
-hapis hakkından yararlanmada kolaylığa sahip olmaya
ilişkin hükümleridir.
Bununla birlikte,TTK m.15’te tespit edilmemiş olsa dahi ticari işletme rehinine ilişkin TİRK
hükümlerinin esnaf işletmelerine de uygulanabileceğini belirtmek gerekir.
^8.TİCARET SİCİLİ
Ticaret sicili,ticari işletme ile ilgili işlerin,tacirin ve üçüncü kişilerin çıkarları bakımından
açıklanmasına ve alenileşmesine hizmet eden bir müessesedir.
Ticaret sicili,kamuya açık resmi bir sicil olarak tanımlanabilir.TTK m.24-38 arasında düzenlenmiştir.
I.Ticaret Sicili Örgütü ve Yönetimi
Ticaret sicili,ticaret sicili müdürlükleri tarafından tutulan resmi sicillerdendir.Ticaret sicili
müdürlükleri ise ticaret ve sanayi odaları bünyesinde kurulur ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığının gözetimi
ve denetimi altında çalışır.
Ticaret sicili kayıtları elektronik ortamda tutulabilir.İçeriklerin ve kayıtların düzenli olarak
depolandığı ve elektronik ortamda sunulabilen merkezi ortak veri tabanı,Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile
Odalar ve Borsalar Birliği nezdinde oluşturulacaktır.
Ticaret sicilinin yönetimi ticaret sicili müdürü tarafından gerçekleştirilir.Ticaret sicili müdürü,
yönetmelikte belirlenen niteliklere haiz kişiler arasından ve oda meclisi tarafından Gümrük ve Ticaret
Bakanlığının uygun görüşü alınarak atanır.
Ticaret sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet ve ilgili oda müteselsilen sorumludur.
II.Ticaret Sicilinin Aleniyeti ( Kamuya açıklık prensibi)
Kamu düzenine ilişkin bir sicil olması hasebiyle ticaret sicili kamuya açık bir sicili olarak
öngörülmüştür.
Tescil işleminin dayandığı dilekçe,beyanname,senetler,belgeler ve ilanları içeren gazeteler,üzerlerine
sicil defterlerinin tarih ve numaraları yazılmak suretiyle saklanır.
Kural,tescil edilen hususlar tescil ile kalmamakla birlikte tümünün aynı zamanda ilana tabi olmasıdır.
İlan ise Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi ile gerçekleştirilir.
III.Sicil İşlemleri
Sicil işlemleri tescil,değişiklik ve silinme olmak üzere üçe ayrılır.Bir konunun sicile resmen
işlenmesi anlamına gelen tescil kavramı,geniş anlamda hem değişiklik hem de silinme kavramlarını ifade
eder.Dar anlamda tescil,bir vakıanın ticaret siciline ilk defa işlenmesidir. Değişiklik,sicile işlenmiş bir
olgudaki farklılaşma dolayısıyla sicildeki kayıtların değiştirilmesi,düzeltilmesi ve tescilidir.Silinme ise,sicile
16
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
yazılmış olan bir olgunun ortadan kalkması ve sona ermesi nedeniyle ona ilişkin kayıtların tamamen
silinmesidir.
IV.Tescil Prosedürü
A.Tescil Çeşitleri
1.Talep üzerine tescil
Kural,tescil işleminin ancak talep üzerine gerçekleştirilebilmesidir.Talep,ilgililer,temsilcileri veya
hukuki halefleri(mirasçıları veya işletmeyi devralanlar) tarafından yetkili sicil müdürlerine iletilmek
suretiyle gerçekleştirilir.
Tescil talebi dilekçe ile yapılmalıdır.
Kanunda aksine hüküm olmadıkça,tescili talep süresi on beş gündür.Tescil talebi ticaret sicil
müdürlüğünün yetki çevresi dışında oturanlar için ise bir aydır.Bu süre,tescili gerekli işlemin veya olgunun
gerçekleştiği tarihten,tamamlanması bir senet veya belgenin düzenlenmesine bağlı olan durumlarda ise senet
veya belgenin düzenlenme tarihinden itibaren başlar.
2.Re’sen Tescil
Re’sen tescil,kanundaki açık bir hüküm gereğince,ilgili kişilerin talebi olmaksızın,tescili gerekli bir
konunun tescilinin sicil müdürü tarafından görevi gereği yerine getirilmesidir.
B.Sicil Müdürünün İnceleme Yetkisi
Sicil müdürü tescil için aranılan kanuni şartların var olup olmadığını incelemekle mükelleftir.
Tescil edilecek hususların gerçeğe uygun olması,üçüncü şahıslarda yanlış bir fikir yaratacak
mahiyette bulunmaması ve kamu düzenine aykırı olmaması da şarttır.
C.Sicil Müdürünün İncelemesinin Sonuçları
Sicil müdürü,inceleme sonucunda tescil talebine karşılık, “kabul”, “red” veya duruma göre “geçici
tescil” şeklinde üç tür karara varabilir.
İlgililer,sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı,tebliğinden itibaren sekiz gün içinde sicilin
bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilir.
V.Geçici Tescil
Çözümü mahkeme hükmüne bağlı ya da tescilinde sicil müdürünün tereddütleri bulunan bir husus,
ilgililerin talepleri üzerine sicil müdürlüğünce geçici olarak tescil edilebilir.Taraflar üç ay içerisinde
mahkemeye başvurduklarını ya da aralarında anlaştıklarını ispat edemezse geçici tescil re’sen silinecektir.
Mahkemeye başvurulduğu taktirde kesinleşmiş olan hükmün sonucuna göre işlem yapılır.
VI.Tescilin Sonuçları(Sicilin kamuya açık olmasının sonuçları)
Ticaret sicili kayıtları nerede bulunurlarsa bulunsun,üçüncü kişiler hakkında,tescilin Türkiye Ticaret
Sicili Gazetesinde ilan edildiği;ilanın tamamı aynı nüshada yayımlanmamış ise,son kısmının yayımlandığı
günü izleyen iş gününden itibaren hukuki sonuçlarını doğurur.
A.Tescilin Açıklayıcı ve Yaratıcı Niteliği
1.Tescilin açıklayıcı niteliği
Bir hususun tescili zorunlu olmakla birlikte o husus tescilden önce doğmuş ve hüküm ifade
etmişse,bu taktirde sicilin açıklayıcı,bildirici rolünden söz edilir.Prensip itibariyle tescil,açıklayıcı etkiyi
haizdir.
17
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
2.Tescilin Yaratıcı niteliği
Kanun koyucu tarafından istisnaen işaret edilen işlemler,kanunun getirmiş olduğu açık bir hüküm
gereğince ticaret siciline kayıt ve ilan ile kurulmuş sayılır ve hüküm ifade eder.Tescil ve ilandan önce bu gibi
işlemlerin hukuken var olduğundan söz edilemez.Yani tescilden önce tüzel kişilik yoktur.Ticari işletme
rehini de böyledir.
B.Tescilin Müspet(olumlu) ve Menfi(olumsuz) Etkisi
1.Tescilin Müspet Etkisi
Ticaret sicilinin aleniliği prensibi sonucu,ticaret siciline kanunca tescili ve ilanı gerekli hususlar
tescil ve ilan edilmişlerse , artık üçüncü kişiler bu hususlardan haberdar olmadıklarını ileri süremezler.
Usulüne uygun tescil ve ilan edilmiş bir hususun herkesçe bilindiği varsayılır.
2.Tescilin Menfi Etkisi
Ticaret siciline tescili zorunlu olduğu halde tescil edilmemiş veya tescil edilip de ilanı zorunlu iken
ilan olunmamış bir husus,ancak bunu bildikleri veya bilmeleri gerektiği ispat edildiği taktirde,üçüncü
kişilere karşı ileri sürülebilir.Aksi taktirde üçüncü kişilerin bu hususu bilmedikleri karine olarak kabul edilir.
VII.Sicilden Doğan Sorumluluk
A.Hukuki Sorumluluk
Tescil ve kayıt için bilerek gerçeğe aykırı beyanda bulunanlar,gerçeğe aykırı tescil sebebiyle zarar
görenlere karşı bu zararı tazmin ile mükelleftir.
B.Cezai Sorumluluk
Sicil müdürlerince verilen süre içinde tescil isteminde bulunmayan ve kaçınma sebeplerini de
bildirmeyen kişi,sicil müdürünün teklifi üzerine mahallin en büyük mülki amiri tarafından bin türk lirası
idari para cezasıyla cezalandırılır.
Tescil ve kayıt için gerçeğe aykırı beyanda bulunanlar da,iki bin türk lirası idari para cezasıyla
cezalandırılır.
^9.TİCARET UNVANI VE DİĞER TACİR ADLAR
I.Ticaret Unvanı
Ticaret unvanı,tacirin ticari işletmesine ilişkin iş ve işlemlerinde kullandığı ve bu sayede ticari
işletme sahibini işaret eden,taciri diğer tacirlerden ayıran bir tanıtma aracıdır.TTK m.39-52’de
düzenlenmiştir.
Ticaret unvanı seçmek ve kullanmak tacir açısından bir hak olduğu kadar aynı zamanda bir
yükümlülüktür de.Nitekim kanun koyucu her tacirin,ticari işletmesine ilişkin işlemlerini,ticaret unvanıyla
yapmak ve işletmesiyle ilgili senetlerle diğer belgeleri de bu unvan altında imzalamak zorunda olduğunu
düzenlemiştir.
Ticaret unvanı,sahibine unvanı tescil ve ilan etme hakkı tanır.Her tacir,ticari işletmenin açıldığı
günden itibaren on beş gün içinde,ticari işletmesini ve seçtiği ticaret unvanını,işletme merkezinin bulunduğu
yer ticaret siciline tescil ve ilan ettirmesi tacir olmaya bağlanan özel bir sonuç olarak düzenlenmiştir.
Merkezi Türkiye’de bulunan ticari işletmelerin şubeleri de bulundukları yerin ticaret siciline tescil ve
ilan edilecektir.
Kanun koyucu ticaret unvanına,TTK’da yer alan özel hükümlerden yararlanmak suretiyle ayrıcalıklı
bir koruna imkanı tanımıştır.Bu korumadan yararlanabilmenin öncelikli şartı,ticaret unvanının tescil edilmiş
18
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
olmasıdır.Tescil edilmemiş ticaret unvanı;genel hükümler çerçevesinde haksız rekabete ilişkin hükümler ile
sağlanacaktır.
A.Ticaret Unvanın Şekli
1.Gerçek Kişi Tacirin Ticaret Unvanı
Gerçek kişi tacirin ticaret unvanı,kısaltılmadan yazılacak ad ve soyadından ibaret çekirdek ile başka
ticaret unvanları ile karıştırılmaması için zorunlu eklerden veya tamamen tacirin tercihine bırakılmış ihtiyari
eklerden oluşur. ÖRN, Mehmet Pehlivan ve Ortakları
2.Tüzel Kişilerin Ticaret Unvanı
2.a Kollektif Şirket
Kollektif şirketin ticaret unvanı,bütün ortakların veya şirket ortaklarından en az birinin adı ve soyadı
ile şirketi ve türünü gösteren ibareyi taşıyan çekirdek ile zorunlu veya ihtiyari eklerden oluşur.
Örneğin: 1-Mehmet Pehlivan ve Kemal Kaynak Kollektif Şirketi (ünvanın tamamı çekirdekten oluşur)
2-Ali İlkakın Nakliye Kollektif Şirketi (çekirdek: Ali İlkakın Kollektif Şirketi, ek:nakliye)
2.b Komandit Şirket
Komandit şirketin ticaret unvanı, komandite ortaklardan en az birinin adı ve soyadı ile şirketi ve
türünü gösteren ibareyi taşıyan çekirdek ile zorunlu ve ihtiyari eklerden oluşur.
Örneğin: 1-Ali İlkakın Elektrik Elektronik Taahhüt İşleri Komandit Şirketi ( çekirdek: Ali İlkakın-Komandit
Şirketi, ek: Elektrik Elektronik Taahhüt İşleri)
2.c Donatma İştiraki
Tüzel kişiliği ve dolayısıyla tacir sıfatı bulunmamasına rağmen tacir olmanın hukuki sonuçlarına
bağlı olan ve deniz ticaretinde karşımıza çıkan bir ortaklık şekli olan donatma iştirakinin ticaret unvanı,ortak
donatanlardan en az birinin adı soyadı ya da deniz ticaretinde kullanılan geminin adı ve donatma iştiraki
olduğunu gösteren ibareleri haiz çekirdek ile zorunlu veya ihtiyari eklerden oluşmaktadır.Ticaret unvanında
yer alan soyadları ve gemi adı kısaltılamaz.
Örneğin: Bilal Erdoğan Donatma İştiraki ( çekirdekten oluşu)
Bilal Erdoğan Yolsuzluk Taşımacılık Donatma İştiraki (çekirdek: Bilal Erdoğan-Donatma İştiraki ,
ek: Yolsuzluk Taşımacılık)
2.ç Anonim,Limited ve Kooperatif Şirketleri
Bu şirketlerde ticaret unvanı,şirketlerin konusu ve şirket ve türünü gösteren ibareleri haiz çekirden ile
zorunlu veya ihtiyari eklerden oluşur.Bu şirketlerin ticaret unvanında,gerçek bir kişinin adı veya soyadı yer
aldığı taktirde,şirket türünü gösteren ibareler,baş harflerle veya başka bir şekilde kısaltma yapılarak
yazılamaz.
Örneğin: -Ali İlkakın Elektrik Aydınlatma Anonim Şirketi( Çekirdek:Elektrik Aydınlatma Anonim Şirketi;
ek:Ali İlkakın
-Kültür Matbaacılık Yayıncılık Limited Şirketi ( çekirdek: Matbaacılık Yayıncılık Limited Şirketi
ek:Kültür)
-Kürdistan Petrol Fabrikası Mensupları Yardımlaşma ve Dayanışma Kooperatifi
(çekirdek:Yardımlaşma ve dayanışma kooperatifi; ek:Kürdistan Petrol Fabrikası Mensupları)
2.d Tacir Sayılan Diğer Tüzel kişiler
Ticari işletmeye sahip olan dernekler,vakıflar ve diğer tüzel kişilerin ticaret unvanları,bu tüzel
kişilerin adlarından oluşmaktadır. 1-Kanarya Sevenler Derneği
19
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
B.Zorunlu ve İhtiyari Ek Seçmede Kanuni Sınır
Ticaret unvanının asgari zorunlu unsuru çekirdektir.Bu sebeple çekirdeksiz ticaret unvanı söz konusu
olamaz.Buna karşın ek,ticaret unvanında kural olarak tacirin isteğine bırakılmış bir unsurdur.
Tacirin kimliği ve işletmesinin genişliği,önemi ve finansal durumu hakkında üçüncü kişilerde yanlış
bir görüşün oluşmasına sebep olacak nitelikte bulunmamak,gerçeğe ve kamu düzenine aykırı olmamak
şartıyla ile her ticaret unvanına işletmenin özelliklerini belirten veya unvanda yer alan kişilerin kimliklerini
gösteren ya da hayali adlardan oluşan ekler yapılabilir.
Ekler konusunda getirilecek bir başka sınırlandırma da,tek başlarına ticaret yapan gerçek kişilerin
ticaret unvanlarına bir şirketin var olduğu izlenimini uyandıracak ekleri dahil edememesi olarak tespit
edilmiştir.
Bir kısım eklerin de ticaret unvanına dahil edilebilmesi için Bakanlar Kurulu kararına ihtiyaç
bulunmaktadır. Bu ekler, “Türk,Türkiye,Cumhuriyet,Milli” şeklinde sınırlı sayıda tespit edilmiştir.
Ek kullanımı ile ilgili olarak getirilen bir diğer sınırlama,bazı hallerde ek kullanımının tacirin
isteğine bırakılmaması şeklinde belirtilebilir.Bir ticaret unvanına Türkiye’nin herhangi bir sicil dairesinde
daha önce tescil edilmiş bulunan diğer bir unvandan ayırt edilmesi için ek yapılması,her şubenin,kendi
merkezinin ticaret unvanını şube olduğunu belirterek kullanması ve bunu yaparken unvana şube ile ilgili
eklerin yapılması,merkezi yabancı ülkede bulunan bir işletmenin Türkiye’deki şubesinin ticaret
unvanında,merkezin ve şubenin bulunduğu yerlerin ve şube olduğunun gösterilmesinin şart olması bahsi
geçen zorunluluklar arasında sayılabilir.(ŞU PARAGRAFI OKU DÜZELT)
C.Ticaret Unvanının Korunmasından Doğan Sorumluluk
1.Hukuki Sorumluluk
Ticaret unvanının,ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması halinde hak
sahibi,bunun tespitini, yasaklanmasını;haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir
şekilde değiştirilmesini veya silinmesini,tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını,
gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını ve zarar varsa,kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi
zararın tazminini isteyebilir.
2.Cezai Sorumluluk
Bütün mahkemeler,memurlar,ticaret ve sanayi odaları,noterler ve Türk Patent Enstitüsü,görevlerini
yaparken bir ticaret ünvanının tescil edilmediğini,kanun hükümlerine aykırı olarak tescil edildiğini veya
kullanıldığını öğrenirlerse durumu yetkili makamlara bildirmek zorundadır.
Ticaret unvanının kullanımını ihlal edenler ikibin Türk Lirası idari para cezasıyla cezalandırılırlar.
II.İşletme Adı
İşletme sahibini,yani taciri hedef tutmaksızın doğrudan doğruya işletmeyi tanıtmak ve benzeri
işletmelerden ayırt etmek için kullanılan isimlere işletme adı denir.Örneğin,Emek Sineması,Kervan
Pastanesi,Kültür Kitabevi,Aksu Kasabı gibi isimler işletme adıdır.
Ticaret unvanı taciri diğer tacirlerden;işletme adı doğrudan doğruya bir işletmeyi diğer işletmelerden
ayıran bir ticari isimdir. Ticaret unvanının kullanılması kanun gereği zorunlu olduğu halde,işletme adının
kullanılması tacirin isteğine bağlıdır.Ancak bir işletme adı seçilerek kullanılmaya başlanırsa,bunun da tıpkı
ticaret unvanında olduğu gibi,ticaret siciline tescil edilmesi şarttır.
Ticaret unvanının ticari işletmeden ayrı devrine engel teşkil eden düzenleme olan TTK m.49, kanun
koyucu tarafından işletme adı hakkında uygulanacak hükümler arasında sayılmadığından, ticaret unvanı
TTK m.49 gereğince işletmeden ayrı olarak devre konu olamaz iken,işletme adının ticari işletmeden ayrı
olarak devredilmesine ilişkin kanuni bir engel bulunmamaktadır.
20
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
III.Markalar
A.Marka Kavramı ve Unsurları
Tescil olunan markaların hukuken korunması Türk Patent Enstitüsü nezdinde olacaktır; Tescil
olunmayan markaların korunması ise ,özellikle TTK m.54 vd. hükümleri ile öngörülen haksız rekabet
hükümleri çerçevesinde olacaktır.
Marka,bir işletmenin mal veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal ve hizmetlerinden ayırt etmeye
yarayan her türlü işarettir. İşletme,marka tanımının bir unsuru değildir.
Bir gerçek veya tüzel kişi markayı tescil ettirebilir ve markanın sahibi olabilir.Tüzel kişiliği olmayan
topluluklar ise marka sahibi olamaz.Marka olarak kullanılacak işaretin,bir işletmenin mal veya hizmetlerini
diğer işletmelerin mal veya hizmetlerinden ayırt etme gücünün bulunması gerekmektedir.Bu itibarla,bu
niteliğe sahip olamayan işaretler,marka değeri kazanmayacaktır.
B.Hukuki Niteliği ve Çeşitleri
1.Hukuki Niteliği
Türk hukuk doktrininde marka üzerindeki hakkın,özel bir koruma ihtiyacının ortaya çıkardığı
kendine özgü bir hak olduğu belirtilmiştir.
Markanın sahibi bir tacir ise,marka,tacirin ilgili olduğu ticari işletmenin gayri maddi unsurları
arasında yer alır.
Marka hakkı,esas itibariyle haklar kategorisinde,değeri para ile ölçülebilen haklardan olup,ileri
sürülebileceği çevre bakımından da gayri maddi mallar üzerindeki mutlak haklar arasında yer alan fikri
haklara ve fikri haklar içinde de sınai haklara dahil olan bir hak olarak karşımıza çıkmaktadır.
2.Markanın Çeşitleri
Markalar tanıttıkları şeyin niteliğine göre,
a.Ticaret Markaları
b.Hizmet Markaları
c.Garanti Markaları
şeklinde;kullancıların niceliklerine göre,
ç.Bireysel Markalar
d.Ortak Markalar
şeklinde çeşitli türlere ayrılabilir.
a.Ticaret Markaları
Bir işletmenin üretimini veya ticaretini yaptığı malları,başka işletmelerin ürettiği veya ticaretini
yaptığı mallardan ayırt etmeye yarayan işaretlerdir.Malların üzerinde veya ambalajında kullanılan markalar
ticaret markalarıdır.Görüldüğü üzere ticaret markaları emtianın hangi işletme tarafından üretildiğini veya
hangi işletme tarafından piyasaya sunulduğunu gösteren markalardır.Örneğin,Beko,Vestel,Profilo
b.Hizmet Markaları
Belirli bir malla herhangi bir ilişkisi olmayan,sadece bir hizmeti diğer işletmelerin hizmetlerinden
ayırt etmek için kullanılan işaretler de vardır.Bu işaretlere hizmet markası adı verilir.Hizmeti veren
firmaların markaları hizmet markaları kapsamına dahildir.
c.Garanti Markaları
Marka sahibinin kontrolü altında,birçok işletme tarafından o işletmelerin ortak özelliklerini,üretim
usullerini,coğrafi menşelerini ve kalitesini garanti etmeye yarayan işaretler garanti markalarıdır. ISO,CE..
21
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
ç.Bireysel Markalar
Bireysel markalar,gerçek veya tüzel kişiler tarafından bireysel ve bağımsız olarak kullanılan
markalar olarak tanımlanmaktadır. Örneğin,Beşler,Toyota,Bizim Yağ…
d.Ortak Mallar
Üretim,ticaret veya hizmet işletmelerinden oluşan,bir grubun mal veya hizmetlerini diğer
işletmelerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan işaretlerdir.Burda ortak markayı kullanan grubun
tüzel kişiliği yoktur. Pankobirlik,Marmarabirlik…
C.Markanın İşlevi
1.Kaynak İşlevi
Marka her şeyden önce bir mal veya hizmetin hangi işletme tarafından piyasaya arz edildiğini veya
üretildiğini gösterir.Buna markanın menşei(kaynak) gösterme işlemi denir.
2.Garanti veya Kalite İşlevi
Bir mal veya hizmetin hangi işletmeye ait olduğunun bilinmesi o mal veya hizmetin kalitesi üzerinde
bir güven ve zaman içersinde de garanti sağlayıcı etkiyi haiz olmaktadır.Burada marka ile hukuki anlamda
bir garanti altına girilmiş olmaz.
3.Reklam İşlevi
Bir mal veya hizmete ilişkin marka seçilirken onun reklam kabiliyeti de dikkate alınır.Bundan dolayı
müşteriler ülke veya ülke sınırları dışında en çok tanınan ve tercih edilen markalı ürünlere talepte bulunurlar.
Ç.Marka Olarak Tescil Edilebilecek İşaretler
Marka olarak tescilinde hukuki bir engel bulunmayan işaretleri aşağıdaki şekilde kısaca başlıklar
halinde belirtebiliriz.
-Kişi Adları ve soyadları
-İmza
-Sözcük veya Sözcük gurupları
-Şekil ve terkipler
-Harfler
-Rakamlar ve sayılar
-Renkler
-Sesler ve melodiler -Etiket
-Koku
-Kişi portreleri
-Malların ve ambalajların biçimi
-Amblemler
IV.Coğrafi İşaretler
Coğrafi işaret,belirgin bir niteliği,ünü veya diğer özellikleri itibariyle kökenin bulunduğu bir
yöre,alan,bölge veya ülke ile özdeşleşmiş bir ürünü gösteren işaret olarak tanımlanmaktadır.Amasya
Elması,Anzer balı….
555 sayılı KHK coğrafi işaretleri,menşe adı ve mahreç işareti olarak ikiye ayırmıştır:
Bir ürün,coğrafi sınırları belirlenmiş bir yöre,alan,bölge veya çok özel durumlarda ülkeden
kaynaklanıyorsa,üretimi,işlenmesi ve diğer işlemlerinin tümüyle bu yöre,alan veya bölge sınırları içinde
yapılan bir ürün özelliği gösteriyorsa menşe adına sahip olabilecektir.
Bir ürünün menşei olan yöre,alan veya bölge adı,ürün coğrafi sınırları belirlenmiş bir yöre,alan veya
bölgeden kaynaklanıyorsa,belirgin bir niteliği,ünü veya diğer özellikleri itibariyle bu yöre,alan veya bölge
ile özdeşliyorsa,üretimi,işlenmesi ve diğer işlemlerinden en az birinin belirlenmiş yöre,alan veya bölge
sınırları içinde yapılan bir ürün ise mahreç işareti olarak nitelendirilecektir.
22
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
^10.HAKSIZ REKABET
Birçok ülke hukuk sistemi,rekabet hakkının objektif iyiniyet kuralları aşılarak kötüye
kullanılmasını,yani haksız rekabeti yasaklamış ve rekabet hakkının kötüye kullanılması keyfiyetini bir dizi
yaptırıma bağlamıştır.
Ticari nitelikte olmayan haksız rekabet ihtilaflarına TBK m.57;ticari nitelikteki haksız rekabet
ihtilaflarına ise kural olarak TTK m.54 vd. hükümleri uygulanmalıdır.
I.Haksız Rekabetin Tanımı ve Unsurları
TTK,haksız rekabetin tanımına değil;haksız rekabet müessesinin amaç ve ilke düzenlemesine yer
vermiştir.Unsurları:
-Rakipler arasında veya tedarik edenler ile müşteriler arasındaki ilişkilerin varlığı,
-Bu ilişkilerin aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışların ve ticari uygulamaların
varlığı.
II.Başlıca Haksız Rekabet Halleri
TTK m.55’te haksız rekabet hallerinden başlıcalarını altı başlık altında toplamış ve her bir başlığın
altında ise bu başlıkların kapsamına girecek ve dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eden ve dolayısıyla haksız
rekabet niteliğini haiz rekabet uygulamalarını, “özellikle” ifadesi gereği,yine sadece örnek vermek amacıyla
saymak yolunu tercih etmiştir.
TTK m.55’te altı bent halinde haksız rekabet hallerinin başlıcaları;
1)Dürüstlük Kuralına Aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar,
2)Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek,
3)Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak,
4)Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek,
5)İş şartlarına uymamak ve
6)Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak
şeklinde belirlenmiştir.
TTK m.55’e hakim olan sistematiğe göre,başlıca haksız rekabet hallerinin karşımıza çıkan örnek hallerini
yine tadadi surette saymak gerekirse:
1)Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve
özellikle;
a.Başkalarını veya onların mallarını,iş ürünlerini,fiyatlarını,faaliyetlerini veya ticari işlerini
yanlış,yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,
b.Kendisi,ticari işletmesi,işletme işaretleri,malları,iş ürünleri,faaliyetleri,fiyatları,stokları,satış
kampanyaları- nın biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya
aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek,
c.Paye,diploma veya ödül almadığı halde bunlara sahipmişçesine hareket ederek müstesna yeteneğe
malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve
sembolleri kullanmak,
ç.Başkasının malları,iş ürünleri,faaliyetleri veya işleri işle karıştırılmaya yol açan önlemler almak,
d.Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini
gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş
ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek,
e.Seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa
sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin veya
23
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki, satış fiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya
faaliyetlerinin benzer hacimde alımında uygulanan tedarik fiyatının altında olması hâlinde yanıltmanın
varlığı karine olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını ispatladığı takdirde bu fiyat
değerlendirmeye esas olur,
f.Müşteriyi ek edimlerle sunumun gerçek değeri hakkında yanıltmak,
g.Müşterinin karar verme özgürlüğünü özellikle saldırgan satış yöntemleri ile sınırlamak,
h.Malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerin özelliklerini, miktarını, kullanım amaçlarını, yararlarını
veya tehlikelerini gizlemek ve bu şekilde müşteriyi yanıltmak,
ı. Taksitle satım sözleşmelerine veya buna benzer hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilanlarda
unvanını açıkça belirtmemek, peşin veya toplam satış fiyatını veya taksitle satımdan kaynaklanan ek
maliyeti Türk Lirası ve yıllık oranlar üzerinden belirtmemek,
i.Tüketici kredilerine ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek veya kredilerin
net tutarlarına, toplam giderlerine, efektif yıllık faizlerine ilişkin açık beyanlarda bulunmamak,
j.İşletmesine ilişkin faaliyetleri çerçevesinde, taksitle satım veya tüketici kredisi sözleşmeleri sunan
veya akdeden ve bu bağlamda sözleşmenin konusu, fiyatı, ödeme şartları, sözleşme süresi, müşterinin cayma
veya fesih hakkına veya kalan borcu vadeden önce ödeme hakkına ilişkin eksik veya yanlış bilgiler içeren
sözleşme formülleri kullanmak
2) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek; özellikle;
a. Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları
sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek,
b. Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, haketmedikleri ve onları
işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek,
kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak,
c. İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş
sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek,
d. Onunla kendisinin bu tür bir sözleşme yapabilmesi için, taksitle satış, peşin satış veya tüketici
kredisi sözleşmesi yapmış olan alıcının veya kredi alan kişinin, bu sözleşmeden caymasına veya peşin
satış sözleşmesi yapmış olan alıcının bu sözleşmeyi feshetmesine yöneltmek.
3) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle;
a. Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak,
b. Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak
tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak,
c. Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini
teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak.
4) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele
geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını
değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
5) İş şartlarına uymamak; özellikle kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir
meslek dalında veya çevrede olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
6) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak. Özellikle yanıltıcı bir şekilde diğer taraf
aleyhine;
a. Doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak kanuni düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan, veya
24
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
b. Sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, önceden
yazılmış genel işlem şartlarını kullananlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
III.Haksız Rekabetin Sonuçları
A.Hukuki Sorumluluk
1.Hukuki Sorumluluğa İlişkin Davalar
Haksız rekabet neticesinde açılacak hukuki sorumluluğa dair davaları şu şekilde sıralamak mümkündür:
a.Tespit Davası
Fiilin haksız rekabet teşkil edip etmediğinin tespiti için açılan dava tespit davasıdır.
b.Men Davası
Haksız rekabetin gerçekleşmesine engel olmak için açılan dava men davasıdır.
c.Sonuçların Ortadan Kaldırılması Davası
Haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa ve bu beyanların düzeltilmesi tecavüzün
önlenmesi için kaçınılmaz ise,haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhası için
açılan dava haksız rekabetin ortadan kaldırılması davasıdır.
ç.Maddı Tazminat Davası
Haksız rekabet neticesinde meydana gelen zarara kusur ile yol açılmışsa bu zarar ve ziyanın tazmini
için açılan dava maddi tazminat davasıdır.
Hakim,davacı lehine maddi tazminatı belirlerken,davalının haksız rekabet sebebiyle elde etmesi
mümkün görülen menfaatin karşılığını da karar verebilecektir.
d.Manevi Tazminat Davası
TBK’nın 58’inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi zararın tazmini için açılan dava
manevi tazminat davasıdır.
Manevi zararın tazmini için de davalının kusurunun varlığı aranmaktadır.
2.Davacı ve Davalı Olabilme Ehliyeti
a.Aktif Dava Ehliyeti(Davacı olabilecekler)
aa.Rakip
Rakibin davacı olabilmesi için haksız rekabet sebebiye müşterileri,kredisi,meslek itibarı,ticari
faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatlerinin zarar görmesi veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek
durumda olması gerekir.Rakip tüm davaları açabilecektir.
bb.Müşteriler
Müşterilerin davacı olabilmesi için TTK m.56 f.2 gereği ekonomik çıkarlarının zarar görmesi veya
böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek durumda olması gerekir.Müşterinin davacı olabilmesi için gerekli
koşullar gerçekleşse ve TTK m.56 f.1’deki davalar açılabilse dahi,kanun koyucu müşterilerin sonuçların
ortadan kaldırılması davasında araçların ve malların imhasını isteyemeyeceklerini düzenlemiştir.
cc.Mesleki ve Ekonomik Birlikler
Ticaret ve Sanayi Odaları,esnaf odaları,borsalar ve tüzüklerine göre üyelerinin ekonomik
menfaatlerini korumaya yetkili bulunan diğer mesleki ve ekonomik birlikler ile tüzüklerine göre tüketicilerin
ekonomik menfaatlerini koruyan sivil toplum kuruluşlarıyla kamusal nitelikteki kurumlar da haksız rekabet
neticesinde dava açabilirler.Kanun koyucu mesleki ve ekonomik birliklerin haksız rekabet davalarından
sadece tespit,men ve sonuçların ortadan kaldırılması davası açabileceklerini ayrıca belirtmiştir.
25
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
b.Pasif Dava Ehliyeti(Davalı Olabilecekler)
aa.Fail
Haksız rekabet teşkil eden fiili işleyen kişi haksız rekabet davalarında davalı tarafta yer alacaktır.
İstisnaen hükmün üçüncü bir kişi aleyhine icrası da mümkündür.
bb.Çalıştıranlar ( İstihdam Eden Kişiler)
Haksız rekabet fiili,hizmetlerini veya işlerini gördükleri sırada çalışanlar veya işçiler tarafından
işlenmiş olursa,tespit davası,men davası ve sonuçların ortadan kaldırılması davası çalıştıran kimselere de
açılabilir.
cc.Basın,Yayın,İletişim ve Bilişim Kuruluşları-TTK m.58(1) Haksız rekabet, her türlü basın, yayın, iletişim ve bilişim işletmeleriyle, ileride gerçekleşecek
teknik gelişmeler sonucunda faaliyete geçecek kuruluşlar aracılığıyla işlenmişse, tespit davası,men davası ve
haksız rekabetin sonuçlarının ortadan kaldırılması davaları, ancak, basında yayımlanan şeyin, programın;
ekranda, bilişim aracında veya benzeri ortamlarda görüntülenenin; ses olarak yayımlananın veya herhangi
bir şekilde iletilenin sahipleri ile ilan veren kişiler aleyhine açılabilir; ancak;
a) Yazılı basında yayımlanan şey, program, içerik, görüntü, ses veya ileti, bunların sahiplerinin veya ilan
verenin haberi olmaksızın ya da onayına aykırı olarak yayımlanmışsa,
b) Yazılı basında yayımlanan şeyin, programın, görüntünün, ses veya iletinin sahibinin veya ilan verenin
kim olduğunun bildirilmesinden kaçınılırsa,
c) Başka sebepler dolayısıyla yazılı basında yayımlanan şeyin, programın, görüntünün, sesin, iletinin
sahibinin veya ilan verenin meydana çıkarılması veya bunlara karşı bir Türk mahkemesinde dava açılması
mümkün olmazsa,
yukarıda anılan davalar, yazı işleri müdürü, genel yayın yönetmeni, program yapımcısı, görüntüyü, sesi,
iletiyi, yayın, iletişim ve bilişim aracına koyan veya koyduran kişi ve ilan servisi şefi; bunlar
gösterilemiyorsa, işletme veya kuruluş sahibi aleyhine açılabilir.
(2) Birinci fıkrada öngörülen hâller dışında, aynı fıkrada sayılan kişilerden birinin kusuru hâlinde
sıraya bakılmaksızın dava açılabilir.
(3) 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (d) ve (e) bentlerinde yazılı davalarda(maddi ve manevi
tazminat davaları) Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.
(4) Haksız rekabet fiilinin iletimini başlatmamış, iletimin alıcısını veya fiili oluşturan içeriği
seçmemiş veya fiili gerçekleştirecek şekilde değiştirmemişse, bu maddenin birinci fıkrasındaki davalar
hizmet sağlayıcısı aleyhine açılamaz; tedbir kararı verilemez. Mahkeme haksız rekabet eyleminin olumsuz
sonuçlarının kapsamlı veya vereceği zararın büyük olacağı durumlarda ilgili hizmet sağlayıcısını da
dinleyerek, haksız rekabet fiilinin sona erdirilmesini veya önlenmesine ilişkin tedbir kararını hizmet
sağlayıcı aleyhine de verebilir veya içeriğin geçici olarak kaldırılması dâhil somut olaya uyan uygulanabilir
başka tedbirler alabilir.
3.Kararların İlanı
Haksız rekabet neticesinde açılan hukuki sorumluluk davasına bakan mahkeme,davayı kazanan
tarafın talebi üzerine ve masrafları dava neticesinde haksız çıkan taraftan alınmak kaydıyla,hükmün,
kesinleşmesinden sonra ilan edilmesine de karar verebilir.İlan mahkeme tarafından tespit edilen şekilde ve
kapsamla gerçekleşecektir.
4.Zamanaşımı
TTK m.56’da yazılı davalar,davaya hakkı olan tarafın bu hakların doğumunu öğrendiği günden
itibaren bir yıl ve her halde bunların doğumundan itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
26
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
B. Cezai Sorumluluk
-TTK m.55’te sayılmış olan haksız rekabet fiillerinden birini kasten işleyenler,
-Kendi icap ve tekliflerinin rakiplerininkine tercih edilmesi için kişisel durumu,ürünleri,iş ürünleri,
ticari faaliyeti ve işleri hakkında kasten yanlış veya yanıltıcı bilgi verenler,
-Çalışanları,vekilleri veya diğer yardımcı kimseleri,çalıştıranın veya müvekkillerinin üretim veya
ticaret sırlarını ele geçirmelerini sağlamak için aldatanlar,
-Çalıştıranlar veya müvekkillerden,işçilerin veya çalışanlarının ya da vekillerinin,işlerini gördükleri
sırada cezayı gerektiren bir haksız rekabet fiilini işlediklerini öğrenip de bu fiili önlemeyenler veya gerçeğe
aykırı beyanları düzeltmeyenler,
fiil daha ağır cezayı gerektiren ve cezai hüküm getiren başka bir kanunda düzenlenen bir suç teşkil etmediği
müddetçe yukarıda saydığım maddelere giren her bir fiil dolayısıyla iki yıla kadar hapis veya adli para
cezasıyla cezalandırılırlar.
Bu suçların takibi şikayete bağlıdır.
^11.TİCARİ DEFTERLER (TTK M.64-88)
I.Ticari Defter Tutma ve Envanter Çıkarma Yükümlülüğü
A.Defter Tutma Yükümlülüğü ve Tabi Olduğu Esaslar
TTK m.64 f.1, her taciri ticari defterleri tutmakla ve defterlerinde,ticari işlemleriyle ticari
işletmesinin iktisadi ve mali durumunu,borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen
neticeleri,açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymakla yükümlü kılmıştır.
Defterlere yazımların ve diğer gerekli kayıtların,eksiksiz,doğru,zamanında ve düzenli olarak
yapılması gerekir.Buna göre tacirin,defterlerini TTK’ya uygun şekilde tutmak yükümlülüğü bulunmaktadır.
1.Defter tutma yükümlülüğünün kapsamı
Genel anlamda defter tutma tükümlülüğünün kapsamına saklama yükümlülüğünü de dahil etmek
mümkündür.
Defter tutma yükümlülüğünün yerine getirilmiş sayılabilmesi için tabi olunan bazı şekil koşulları da
bulunmaktadır.Fiziki ortamda tutulan yevmiye defteri,defteri kebir ve envanter defteri ile TTK m.64 f.4’te
sayılan defterlerin(pay defteri,yönetim kurulu karar defteri ve genel kurul toplantı ve müzakere defteri) açılış
onaylarının kuruluş sırasında ve kullanılmaya başlamadan önce noter tarafından yapılması;bu defterlerin
izleyen faaliyet dönemlerindeki açılış onaylarının,defterlerin kullanılacağı kullanılacağı faaliyet döneminin
ilk ayından önceki ayın sonuna kadar notere yaptırılması;yevmiye defteri ile yönetim kurulu karar defterinin
kapanış onayının ise,izleyen faaliyet döneminin üçüncü ayının sonuna kadar notere yaptırılması kanun
koyucu tarafından işaret edilen şekle ilişkin koşullar olarak belilenmiştir.
Kanun koyucu,ticari defterlerin elektronik ortamda tutulması halinde bu defterlerin açılışlarında ve
yevmiye defteri ile yönetim kurulu karar defterinin kapanışında noter onayı aranmayacağını hükme
bağlandıktan sonra,fiziki ortamda veya elektronik ortamda tutulan ticari defterlerin nasıl tutulacağı,defterlere
kayıt zamanı,onay yenileme ile açılış ve kapanış onaylarının şekli ve esasları hakkında,Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı ile Maliye Bakanlığınca müştereken çıkarılan tebliğin esas alınacağını belirlemiştir.
2.Yükümlülüğün kapsamına dahil olan defterlerin belirlenmesi
Defter tutma yükümlülüğünün kapsamına dahil olan defterler ticari defterler olarak nitelendirilebilir.
Ticari defterlerin kapsamına 6102 sayılı TTK ile işletmenin muhasebesi ile ilgili olan defterlerin(yevmiye
defteri,defteri kebir ve envanter defteri) yanında pay defteri,yönetim kurulu karar defteri ve genel kurul
toplantı ve müzakere defteri gibi işletmenin muhasebesiyle ilgili olmayan defterler de dahil edilmiş
bulunmaktadır.Yevmiye defteri,defteri kebir ve envanter defteri tutulması mecburi asgari defterlerdir.
27
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
3.Defterlerin tutulmasında şekil şartları
TTK m.65’e göre defterlerin ve tutulması gerekli diğer kayıtların tabi olduğu şekil şartları:
-Defterler ve gerekli diğer kayıtlar Türkçe tutulur.Bu emredici bir kuraldır.
- Kısaltmalar, rakamlar, harfler ve semboller kullanıldığı takdirde bunların anlamları açıkça belirtilmelidir.
-Defterlere yazımlar ve diğer gerekli kayıtlar, eksiksiz, doğru, zamanında ve düzenli olarak yapılır.
-Bir yazım veya kayıt, önceki içeriği belirlenemeyecek şekilde çizilemez ve değiştirilemez. Kayıt sırasında
mı yoksa daha sonra mı yapıldığı anlaşılmayan değiştirmeler yasaktır.
-Defterler ve gerekli diğer kayıtlar, olgu ve işlemleri saptayan belgelerin dosyalanması şeklinde veya veri
taşıyıcıları aracılığıyla tutulabilir; şu şartla ki, muhasebenin bu tutuluş biçimleri ve bu konuda uygulanan
yöntemler Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun olmalıdır. Defterlerin ve gerekli diğer kayıtların
elektronik ortamda tutulması durumunda, bilgilerin saklanma süresince bunlara ulaşılmasının ve bu süre
içinde bunların her zaman kolaylıkla okunmasının temin edilmiş olması şarttır. Elektronik ortamda tutulma
hâlinde birinci ilâ üçüncü fıkra hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.
B.Envanter Çıkarma Yükümlülüğü
Kanun koyucu TTK m.66 ile defter tutma ve saklama yükümlülüğünün yanında her taciri envanter
çıkarmakla da yükümlü kılmıştır.Tacir ticari işletmesinin açılışında, gayrimenkullerini, alacaklarını,
borçlarını, nakit parasının tutarını ve diğer varlıklarını eksiksiz ve doğru bir şekilde gösteren ve varlıkları ile
borçlarınının değerlerini teker teker belirten bir envanter çıkarmak zorundadır.
Tacir açısından envanter çıkarmak yükümlülüğü sadece ticari işletmesinin açılışında söz konusu
olmaz.Açılıştan sonra her faaliyet döneminin sonunda da tacir açısından böyle bir envanter düzenleme
yükümlülüğünden bahsetmek mümkündür.
Envanterin,düzenli bir işletme faaliyetinin akışına uygun düşen süre içinde çıkarılması gerekir.Uygun
süre her somut durumda işletmenin büyüklüğüne ve faaliyet konusunun türüne göre belirlenecektir.
Envanter çıkarma şekil ve usulleri TTK m.66 f.3 ve f.4’te ve m.67’de düzenlenmiştir.
II.Açılış Bilançosu ve Yıl sonu Finansal Tabloları
TTK m.68’e göre,her tacir, ticari faaliyetinin başında ve her faaliyet döneminin sonunda,varlık ve
borçlarının tutarlarının ilişkisini gösteren finansal tabloyu(sırasıyla açılış bilançosunu ve yıllık bilançoyu)
çıkarakla yükümlüdür.Buna ilaveten kanun koyucu,taciri gelir tablosunu hazırlamakla da yükümlü kılmıştır.
Nitekim çıkarılmış olan bilançolar ile hazırlanmış olan gelir tablosu yıl sonu finansal tablolarını meydana
getirecektir.
III.Ticari Defterler ve Belgelerin Saklanması Yükümlülüğü
A.Genel Esaslar
Her tacir ticari defterlerini,envanterlerini,açılış bilançolarını,ara bilançolarını,finansal tablolarını ve
yıllık faaliyet raporlarını,topluluk finansal raporlarını ve bu belgelerin anlaşılabilirliğini kolaylaştıracak
çalışma talimatları ile diğer organizasyon belgelerini,alınan ticari mektupları,gönderilen ticari mektupların
suretlerini,ticari defterlere yapılan kayıtların dayandığı belgeleri sınıflandırılmış bir şekilde saklamakla
yükümlüdür.
Ticarete yeni başlayanlar için ticari defter ve belgelerin tutulması ve saklanmasına ilişkin olarak
kanun koyucu tarafından öngörülen yükümlülükler,ancak işletmenin ticaret siciline tescil ettirilmesi
yükümlülüğü doğduğu andan itibaren geçerli olmaya başlayacaktır.
Gerçek kişi olan tacirin ölümü halinde mirasçıları ve ticareti terk etmesi halinde kendisi ticari defter
ve belgeleri saklamakla yükümlüdür.
28
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
B.Saklamanın Gerçekleştirileceği Ortam
Görüntü veya veri taşıyıcılarında saklanabilir.Saklama süresi boyunca söz konusu kayıtlara her an
ulaşılabilecek ve uygun bir süre içinde bu kayıtların okunabilir bir hale getirilebilecek niteliği haiz olmaları
gerekmektedir.
C.Saklama Süresi
Saklama yükümlülüğünün kapsamına dahil olan defter ve belgelerin tabi olduğu saklama süresi on
yıldır.On yıllık saklama süresi,ticari defterler açısından son kaydın yapıldığı,envanter açısından envanterin
çıkarıldığı,ara bilançolarda ara bilançonun düzenlendiği,yıl sonu finansal tabloları ile konsolide finansal
tablolar açısından bu tabloların hazırlandığı,ticari yazışmalarda ise bu yazışmaların yapıldığı, muhasebe
belgeleri için bu belgelerin oluştuğu takvim yılının bitişiyle başlayacaktır.
Ç.Defter ve Belgelerin Zayi Olması
Tacir tarafından saklanması icap eden bir defter veya belge,yangın,su baskını veya yer sarsıntısı gibi
bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten
itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge
verilmesini(zayi belgesi) isteyebilir.
Basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğünün gereğini yerine getiren bir tacir buna rağmen
elinde olmayan,önleyemediği sebeplerle defter ve belgelerin zayi olduğunu ispat edebildiği ölçüde zayi
belgesini mahkemeden talep edebilecektir.
IV.Ticari Defter ve Belgelerin Hukuki Uyuşmazlıklardaki Fonksiyonu
Ticari niteliği haiz uyuşmazlıklara bakan mahkemenin,tarafların ticari defterlerinin ibrazına re’sen
veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebileceği açıkça tespit edilmiştir.
Bir hukuki uyuşmazlıkta ticari defterler ibraz edilmişse,defterlerin uyuşmazlıkla ilgili kısımları
ancak tarafların katılımı ile incelenecektir.Defterlerin tamamınında incelenmesi mümkündür.
V.Kamu Gözetimi,Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun Yetkisi
TTK m.88 f.1’e göre gerçek ve tüzel kişiler münferit ve konsolide finansal tablolarını
düzenlerken,Kamu Gözetimi,Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yayımlanan Türkiye
Muhasebe Standartlarına,kavramsal çerçevede yer alan muhasebe ilkelerine ve bunların ayrılmaz parçası
olan yorumlara TTK’nın ilgili maddelerindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla aynen uymak ve bunları
uygulamak zorundadır.
TTK m.64 ila 88’e ilişkin getirilecek düzenlemeler,uygulamada birliği sağlamak ve finansal tablolara
milletlerarası pazarlarda geçerlilik kazandırmak amacıyla,uluslararası standartlara uyumlu olacak şekilde,
yalnız kamu gözetimi, muhasebe ve denetim standartları kurumu tarafından belirlenecektir.
^12.TACİR YARDIMCILARI
Tacirin yardımcılarından bir kısmı tacire bağımlı olarak çalışırlar,diğer bir deyişle tacirin vermiş
olduğu emir ve talimatlar çerçevesinde ve nihayet yine tacirin gözetiminde yani ona bağlı olarak uğraşlarını
sürdürürler.Bu kategorideki tacir yardımcılarına bağımlı tacir yardımcıları adı verilmektedir. Bağımlı tacir
yardımcılarını isim olarak belirtmek gerekirse ticari temsilci,ticari vekil ve diğer tacir yardımcıları olarak
sayılabilir. Tacir yardımcılarından bir kısmı ise faaliyetlerini bağımsız olarak sürdürmektedirler.Bu
kategorideki tacir yardımcılarına da bağımsız tacir yardımcıları adı verilmektedir. Alım satım
komisyoncusu,komisyonculuğun taşıma hukukuna özgü özel bir türü olan taşıma işleri komisyoncusu,simsar
ve acente tacirin bağımsız yardımları olarak sayılabilir.
29
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
I.Bağımlı Tacir Yardımcıları
A.Ticari Temsilci
1.Tanımı
TBK m.547 f.1’e göre, Ticari temsilci,işletme sahibinin,ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye
ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında,ticari temsilci yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere,açıkça ya da
örtülü olarak yetki verdiği kişidir.
2.Hukuki Niteliği
Ticari temsilci tacirin en geniş yetkili yardımcısıdır.TBK m.40 vd. anlamındaki genel temsilciden
çok geniş ve sınırlandırılması kural olarak mümkün olmayan yetkiler ile donatılmıştır.
3.Tayini
a.Tayinin Şekli
Ticari temsilci ticari işletmeyi yönetmek ve ticari işletmeye ait işlemleri ticaret unvanı altında
gerçekleştirmek için işletmenin sahibi tarafından tayin edilir.TBK açısından ticari temsilcilik müessesesi
ticari işletmeye hasredilmiştir.
Ticari temsilcilik şeklinde bir tacir yardımcılığı ilişkisinin doğumu için tabi olunan herhangi bir
geçerlilik şartı bulunmamaktadır.Öte yandan TBK m.547 f.2’ye göre işletme sahibi,ticari temsilcilik yetkisi
verildiğini ticaret siciline tescil ettirmekle yükümlüdür.Bu husus ticari işletme sahibi için bir zorunluluktur
ancak ticari temsilciliğin doğumu için zorunluluk değildir.Tescil ettirmez ise,işletme sahibi,ticari temsilcinin
fiillerinden sorumludur.
b.Tayine Yetkili Kişi
Prensip itibariyle ticari temsilci atama yetkisi ticari işletme sahibine yani tacire ait olmakla birlikte,
bu yönde tek yetkili kişi her zaman işletmenin sahibi olmayabilir.Genellikle işletme sahibi ile işletmeyi
işleten kişi aynı kişi olmakla beraber,bu iki sıfatın birbirinden ayrıldığı ihtimallerde ticari temsilci, işletmeyi
işleten kişi tarafından tayin edilir.
Tüzel kişilerde ticari temsilci tayini yetkili organlar eliyle yapılır.
Merkezleri Türkiye dışında bulunan işletmelerin de,Türkiye’deki şubeleri için yerleşim yeri
Türkiye’de bulunan tam yetkili bir ticari temsilciyi atamaları gerekmektedir.
Temsil yetkisi şahsa bağlı bir yetki olduğu için bizzat ticari temsilci tarafından kullanılmalı,bir
başkasına devredilmemelidir.
c.Tayin Edilecek Kişi
Sadece gerçek kişiler ticari temsilci olarak tayin edilebilir.Çünkü temsilcilik ilişkisi temsilci ile
işletme sahibi arasında çok sağlam bir güven ilişkisini zorunlu kılar.
Ticari temsilci olarak atanabilecek kişilerin ayırt etme gücüne sahip olmaları gereklidir ve yeterlidir.
Devlet memurları ticaretle uğraşamayacakları gibi,ticari temsilci olarak da atanamazlar.
4.Temsil Yetkisinin Kapsamı
a.Yetki Kapsamına Dahil İşlemler
Ticari temsilcinin yetkisinin kapsamı kanunla belirlenmiştir.Bu itibarla,yetkisinin kapsamının
belirlenmesinde tacirin ilke olarak herhangi bir yetkisi yoktur.
Ticari temsilci,iyiniyet sahibi üçüncü kişilere karşı,işletme sahibi adına kambiyo taahhüdünde
bulunabileceği gibi işletme sahibi adına işletmenin amacına giren her türlü işlemleri yapmakla dahi
yetkilidir.
30
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
Her ticari işletmenin amacı ticari faaliyetler ile ekonomik bir kazanç elde etmek olarak
belirlenebilmektedir.Ticari işletmenin bahsi geçen bu amacına ulaşabilmesi için yapılması gereken olağan ve
olağanüstü tüm işlemler ticari temsilcinin temsil yetkisinin kapsamına dahildir.Örneğin,alım-satım,borç alıp
verme,menkul ve gayrimenkulleri kiralama veya kiraya verme…
Ticari temsilci davaları tacir adına ve hesabına teoride avukat tutmak zorunda olmaksızın yürütme
yetkisine sahiptir.
Bu yetkiler ticari temsilci sıfatının kazanılması ile birlikte kendiliğinden elde edilen yetkilerdir.
b.Ticari Temsilci Tarafından Hiç Yapılamayacak İşlemler İle Ancak Özel Yetki Verilmesiyle Yapılacak
İşlemler
Ticari işletmenin varlığı ticari temsilcinin varlığının ön şartıdır.Bu itibarla, işletmenin ortadan
kalkmasına neden olabilecek işlemler,ticari temsilci tarafından gerçekleştirilemeyecektir.Ticari temsilci bu
işlemler için özel olarak yetkilendirilmiş olsa dahi bu yetki bir anlam ifade etmez.
Ticari işletmenin konusu gayrimenkul devrini vs. kapsamadığı veya tacir tarafından özel olarak
yetkilendirilmediği müddetçe ticari işletmeye ait gayrimenkulleri devredemez veya rehin,irtifak gibi sınırlı
bir ayni hak ile sınırlandıramaz.Bu işlemleri yapabilmesi için tacir tarafından özel olarak yetkilendirilmiş
olmaları gerekir.
5.Temsil Yetkisinin Tacirin İradesi İle Sınırlandırılması
Ticari temsilcinin yetkileri,müvekkil tacirin iradesi ile ancak belirli bir veya birkaç şubenin işleriyle
veya birlikte temsil kaydıyla ya da her iki şekilde de kısıtlanabilir.Bunun haricindeki iradi kısıtlamalar tescil
edilmiş olsa dahi iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez.
Şube işlerine veya birlikte temsil kaydına ilişkin sınırlamaların iyi niyet sahibi üçüncü kişilere karşı
da ileri sürülebilmesi için tescil edilmesi gerekir.Tescilden sonra,üçüncü kişilerin iyi niyet iddası
dinlenmeyecektir.
Ticari temsilcinin yetkilerinin sınırlandırılması,bu iki durum dışında da iyi niyet sahibi üçüncü
kişileri bağlamaz.
a.Şube İşleriyle
Ticari temsilcinin temsil yetkisi belirli bir veya birkaç şubenin işleriyle sınırlandırılabilir.Şube
işleriyle sınırlandırma,ticari temsilcinin sahip olduğu yetkilerin belirli bir yer itibariyle sınırlandırılmasıdır.
Ticari temsilci yetkilendirilmiş olduğu şubenin işleriyle ilgili olarak ticari işletmenin amacına ulaşabilmesi
noktasında olağan ve olağanüstü her türlü işlemi yapmakla etkili olmaktadır.Ancak bu yetkileri sadece
yetkilendirilmiş olduğu şube veya şubeler dahilinde kullanabilecektir.
b.Birlikte Temsil Yoluyla
Ticari işletme için atanan her ticari temsilci,prensip itibariyle işletmeyi tek tek ve bağımsız idare ve
temsil edebilme yetkisine sahiptir.Ancak,işletme için birden fazla ticari temsilci atanmış olması durumunda,
her bir ticari temsilcinin birbirinden bağımsız ve tek başına hareket etmesi istenmez ise,bu yetkilerin
kullanımı en az iki ticari temsilcinin birlikte hareket etmesi şartına bağlı tutulabilir.Bu sınırlandırmaya,
birlikte temsil kaydıyla sınırlandırma denilir.
6.Rekabet Yasağına Tabi Olma
Ticari temsilci,işletme sahibi müvekkilinin iznini almaksızın,doğrudan doğruya veya dolaylı olarak,
kendilerinin ya da bir üçüncü kişinin hesabına işletmenin yaptığı türden bir işi yapamayacağı gibi kendi
hesabına bu tür işlemleri üçüncü kişilere de yaptıramaz.Aksi takdirde rekabet yasağını ihlal etmiş olur.
Bunun üzerine işletme sahibi müvekkil,aralarındaki hukuki ilişkiden doğan hakları saklı kalmak
kaydıyla,uğradığı zararın giderilmesi için talepte bulunabilir veya bunun yerine ticari temsilcinin,kendi
31
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
hesabına yaptığı veya üçüncü kişilere yaptırdığı işlerin kendi hesabın yapılmış sayılmasını ve bu işler
dolayısıyla aldığı ücretin kendisine devredilmesini isteyebilir.
Temsil yetkisinin nihayete ermesinden sonra da sözleşmede belirtilmiş olmak kaydıyla yasağın
sürdürülebilmesi mümkündür.
7.Ticari Temsilcinin Temsil Yetkisinin Sona Ermesi
a.Azil ve İstifa
İşletme sahibi müvekkil tacir,ticari temsilcinin yetkisini aralarındaki hizmet,vekalet,şirket ve benzeri
sözleşmelerden doğan haklar saklı kalmak koşuluyla,her zaman geri alabilir.Yetkinin geri alınması uygun
olmayan bir zamanda gerçekleşmiş ise ve ticari temsilci bu sebeple zarar uğramışsa,tacir açısından ticari
temsilcinin zararını tazmin mükellefiyeti doğar.Müvekkilin azil hakkından önceden feragat etmesi
hükümsüzdür.
Ticari temsilci de her zaman istifa edebilme hakkına sahiptir.Bununla birlikte ticari temsilcinin
uygun olmayan bir zamanda istifa etmesi ve bu sebeple taciri zarara uğratması halinde, temsilci, müvekkili
tacirin zararını tazmin etmesi yükümlülüğü ile karşı karşıya kalacaktır.
Azil veya istifa suretiyle temsil yetkisi sona erdiğinde,keyfiyet ticaret siciline tescil ve ilan
edilmelidir.Temsil yetkisi verilirken ticaret siciline tescil edilmemiş olsa dahi,sona erdiğinin mutlaka tescili
gerekmektedir.
b.Ölüm ve Fiil Ehliyetinin Yitirilmesi
TBK m.554 f.2 uyarınca ticari işletme sahibinin fiil ehliyetini kaybetmesi veya ölümü, ticari
temsilcinin yetkisini kendiliğinden sona erdirmez.
TBK m.43 f.1’deki genel kuralın aksine bir düzenleme içeren istisnai bu hüküm,işletme
devamlılığını sağlama amacına yöneliktir.Aksi söz konusu olsaydı, bundan özellikle işletme sahibi,
mirasçıları ve hatta işletme ile hukuki ilişki halindeki üçüncü kişiler zarar görebilirdi.
Buna karşılık,ticari temsilcinin ölümü veya ayırt etme gücünün kaybına yol açacak şekilde fiil
ehliyetini kaybetmesi ile temsil yetkisi kendiliğinden sona erer.Çünkü ticari temsilcilik sıkı sıkıya kişiye
bağlıdır.
c.İflas
İflas eden işletme sahibi ise,müflis tacirin iflas ile malları üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi de
ortadan kalkacağından, aynı yetkisizlik atamış olduğu ticari temsilci için de geçerli olacaktır.Ancak ticari
temsilci aynı zamanda tacir sıfatını haiz olması sebebiyle kendi tacir sıfatı gereği iflas etmesi halinde, sahip
olduğu tacir sıfatı ile ticari temsilcilik faaliyeti birbirinden ayrı faaliyet alanları olduğu için ticari temsilcilik
yetkisinin temsilcinin iflası sebebiyle kendiliğinden kaybı söz konusu olmamalıdır.
ç.İşletmenin Devri ve Tasfiyesi
İşletmenin devri,şahsi güvene dayanan ticari temsilcilik ilişkisini sona erdirir.İşletmenin tasfiyesi
halinde de ticari temsilcilik ilişkisinin kendiliğinden sona erdiğini görmekteyiz çünkü işlemleri tasfiye
memurları devam edecektir.
B.Ticari Vekil
1.Tanım
Ticari vekil,bir ticari işletme sahibinin,kendisine ticari temsilcilik yetkisi vermeksizin,işletmesini
yönetmek veya işletmesinin bazı işlerini yürütmek için yetkilendirdiği kişidir.Ticari vekil ya işletmenin tüm
yönetimi ve işleri için yetkili kılınmıştır,ki bu halde genel yetkili ticari vekilden; ya da işletmenin belirli bazı
işleri için yetkili kılınmıştır, ki bu ihtimalde de özel yetkili ticari vekilden söz edilir.
32
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
2.Tayini
Ticari vekil,ticari işletme sahibi tarafından tayin edilebileceği gibi ticari temsilci tarafından da tayin
edilebilir.Ticari vekilin tayini hiçbir şekle bağlı değildir.
Ticari temsilcinin aksine,ticari vekil ticaret siciline tescil ve ilan edilmez.Edilse dahi herhangi bir
sonuç meydana doğurmaz.
3.Yetkileri ve Sınırlandırılması
Ticari vekillerin yetkilerinin sınırları tacir tarafından belirlenir.İşletme sahibi bunları işletmenin
bütün işleri veya belirli bazı özel iş ve işlemleri için yetkilendirebilir.Bu açıdan ticari vekiller genel ve özel
ticari vekiller olarak kategorize edilmektedir.
Ticari vekil işletmenin tamamı için yetkilendirilmiş ise,yani genel yetkili ticari vekil ise, temsil
yetkisi işletmenin alışılmış bütün işlemlerini kapsar.Alışılmış olan işlemler belirlenirken öncelikle ticaret
hayatının şartlarına,ilgili işletmenin büyüklüğüne,işletmenin türüne,konusuna,yerel ve ticari örfe ve bu arada
ticari vekilin yerine,durumuna ve ödevlerine bakılır.
Ancak genel yetkili ticari vekilin,ödünç olarak para ve benzerlerini alabilmesi,kambiyo taahhüdünde
bulunabilmesi,dava açabilmesi ve açılmış davayı takip edebilmesi için açıkça yetkilendirilmiş olması, bu
gibi işler için özel bir yetkiyi haiz olması gerekir.Aksi taktirde ticari vekilin yerine,durumuna ve ödevlerine
bakılır.
Genel yetkili ticari vekilin yetkileri,üçüncü kişilere uygun araçlarla bildirilmek suretiyle
sınırlandırılabilir.Bildirimin yeterli olup olmadığı dürüstlük kuralına bakılarak tespit edilir.
Özel yetkili ticari vekilin temsil yetkisinin genişliği ise,işletmenin sadece belirli işlemleri için
yetkilendirilmiş olan kişi olması sebebiyle,görevlendirildiği işin ya da işlemin niteliğinin ticari örf ve
adetlerce bağlanan kriterler aracılığı ile belirlenir.
4.Rekabet Yasağı
Rekabet yasağına ilişki olarak ticari temsilci hakkında ifade etmiş olduğumuz hususlar aynen ticari
vekiller hakkında da geçerlidir(TBK m.553)
5.Temsil Yetkisinin Sona Ermesi
Ticari vekilin temsil yetkisinin sona ermesi hiçbir şekle bağlı tutulmamıştır.Bununla birlikte,üçüncü
kişilerin subjektif iyi niyetlerinin bertaraf edilebilmesi açısından ilan gibi yollarla durumdan üçüncü kişilerin
haberdar edilmesi isabetli olur.
C.Diğer Tacir Yardımcıları
1.Kavram
Ticari temsilci ve ticari vekil haricindeki tüm bağımlı tacir yardımcılarını esas itibariyle kapsayacak
şekilde “diğer tacir yardımcıları” başlıklı bir düzenlemeye 552’nci maddede geçerlilik tanımayı tercih
etmiştir.
2.Yetkilerinin Kapsamı
Ticari temsilci veya ticari vekil sıfatını haiz olmaksızın toptan,yarı toptan veya perakende satışlarla
uğraşan ticari işletmelerin görevli veya hizmetlileri o ticari işletme içinde,müşterilerin kolaylıkla
görebilecekleri bir yerde ve kolayca okuyabilecekleri bir biçimde yazıyla aksine duyuru yapılmış olmadıkça,
aşağıdaki işlemler için yetkilendirilirler:
-Ticari işletmenin alışılmış bütün satış işlemlerini yapmak,
-Yetkili oldukları işlemler hakkında faturaları imzalamak,
33
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
-Ticari işletmenin alışılmış işlemlerinden doğan borçların ifa edilmesine veya bunların hiç ya da gereği gibi
ifa edilmemesine ilişkin ihtar veya diğer açıklamaları işletme sahibi adına yapmak; bu nitelikteki ihtar veya
diğer açıklamaları, özellikle alışılmış işlem dolayısıyla teslim edilmiş mallara ilişkin ayıp bildirimlerini
ticari işletme adına kabul etmek.
Dolayısıyla diğer tacir yardımcılarının bahsi geçen işlemler konusunda yetkili olmamaları
isteniyorsa, bu hususun mutlaka o ticari işletme içinde ve müşterilerinin kolaylıkla görebilecekleri bir yerde
ve de kolayca okunabilecek bir biçimde yazıyla duyurulmuş olması gerekir.
3.Rekabet Yasağı ve Temsil Yetkisinin Sona Ermesi
Ticari temsilci hakkında yapmış olduğumuz açıklamalar aynen geçerli olacaktır.Diğer tacir
yardımcılarına yetki belgesi yazılı olarak verildiği taktirde iyi niyetli üçüncü kişiler açısından yetkinin
ortadan kaldırılmasının veya yetkinin sınırlandırılmasının sonuç doğurabilmesi için verilmiş olan yetki
belgelerinin mutlaka geri alınması,geri alınamıyorsa,diğer bir deyişle diğer tacir yardımcısı yetki belgesini
geri vermekten imtina ediyorsa bu durumun uygun araçlarla duyurulması ve tespit edilmesi gerekir.
II.Bağımsız Tacir Yardımcıları
A.Simsar
1.TBK’da Düzenlenişi
Simsarlık olarak tanımlanabilen aracılık faaliyetinin düzenlendiği TBK hükümleri hem adi iş
niteliğini haiz sözleşmelere hem de ticari iş niteliğini haiz sözleşmelere aracılık faaliyeti için uygulanacaktır.
Biz burada TBK m.520-525’teki hükümleri inceleyeceğiz.
Geçici olarak ara sıra bu faaliyeti icra eden kişiler hakkında dahi TBK’daki simsarlık hükümleri
uygulanabilecektir.
Simsarlık genel itibariyle vekaletin bir alt türü olarak kabul edilebilir.Bu nedenle, TBK m.520-525’te
hüküm bulunmayan hallerde TBK’nın vekalete ilişkin hükümleri boşluk doldurmak amacıyla
uygulanacaktır.
2.Simsarlık Sözleşmesinin Tanımı,Unsurları ve Şekli
Simsarlık sözleşmesi tanımı:Simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulmasına aracılık etmeyi
üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir.
Simsarlık sözleşmesinin unsurları:
-Simsarın üstlendiği borç,taraflar arasında bir sözleşmenin kurulmasının hazırlanması veya kurulmasına
aracılık edilmesini konu alır.
-Simsarın yapmış olduğu faaliyet neticesinde ücrete hak kazanabilmesi için aracılık girişimlerinin olumlu
sonuç vermesi ve dolayısıyla taraflar arasında sözleşmenin kurulması şarttır.
-Simsar ile simsardan yararlanan müvekkil arasındaki ilişki devamlılık arz etmemektedir.
Simsarlık sözleşmesi,geçerlilik açısından kural olarak herhangi bir şekil şartına tabi değildir.Ancak
simsarlık sözleşmesi gayrimenkullere ilişkin sözleşmelere aracılık faaliyeti için yapılmışsa bu simsarlık
sözleşmesinin tabi olduğu geçerlilik şekil şartı yazılı şekil şartıdır.
3.Ücrete Hak Kazanma,Ücretin Miktarının Belirlenmesi ve Giderlerin Ödenmesi
Ücret,simsarlık sözleşmesinin doğal bir unsuru olarak kabul edilir.Simsar ancak faaliyeti olumlu
sonuç verirse,diğer bir deyişle faaliyeti sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanacaktır.
Simsara ödenecek ücretin miktarı simsarlık sözleşmesinin taraflarınca belirlenebilir.Taraflar
simsarlık ücretinin miktarı konusunda sessiz kalmışlarsa ücret tarifeye göre,ücret miktarı konusunda geçerli
bir tarife de yoksa bu ihtimalde ücretin teamüle bakılarak belirlenmesi gerekir.
Simsardan yararlanan kişi tacir ise,ücretin fahiş olmasından ötürü indirilmesini talep edemeyeceğini
kabul etmemiz gerekir.
34
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
Sözleşmenin mutlak butlan sebepleri ile geçersizliği söz konusu ise simsarın ücret hakkının
doğmadığını kabul etmemiz gerekir.Simsarın faaliyeti sonucunda kurulan sözleşme geciktirici koşula
bağlanmışsa ücret,ancak koşulun gerçekleşmesi halinde ödenecektir.
Kural olarak simsarın faaliyeti sebebiyle yapmış olduğu giderler kendisine ödenmez,ancak
sözleşmede kararlaştırılması halinde giderler kendisine ödenir.
4.Simsarın Haklarını Kaybetmesi
Simsar,üstlendiği borcuna aykırı davranarak diğer tarafın menfaatine hareket etmesi veya dürüstlük
kurallarına aykırı olarak diğer taraftan ücret sözü alması halinde,simsarlık faaliyeti gereği sahip olduğu
ücrete ve yaptığı giderlere ilişkin haklarını kaybedecektir.
5.Simsarlık İlişkisinin Sona Ermesi
Vekalet sözleşmesinin sona ermesine ilişkin TBK m.512-514’te yer alan hükümler simsarlık
ilişkisinin sona ermesi hakkında da uygulacaktır.
B.Acente
1.Tanımı
“Ticari temsilci,ticari vekil,satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi işletmeye bağlı bir hukuki
konuma sahip olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticari bir
işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen
kimseye acente denir”.
Bu maddeye göre,acentenin,tacire bağımlı olmaksızın bir ticari işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde
aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinmesi gereğinden söz edilmektedir.
2.Unsurları
a.Tacire Bağımlı Bir Sıfatının Olmaması
Acente tacirin bağımsız yardımcılarındandır. Genellikle faaliyet düzenini, işletmesinin iç
örgütlenmesini ve çalışma zamanını kendi ayarlayabilen kişiler,bağımsız konumdadır.Bu yönüyle acente,
kendi adına bir işletme işletirse kural olarak tacir sıfatına sahip olur.Müvekkil,acenteye idari talimat vermesi
söz konusu değildir.Buna karşılık,müvekkil,yapılacak sözleşmelerin tür,içerik ve şartları hakkında acenteye
talimat verebilir.
b.Bir ticari işletme ile ilgili olma
Acente,bir ticari işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etme veya bunları o işletme sahibi tacir
adına yapma şeklinde faaliyet gösterir.
c.Belirli Bir Yer veya Bölge İçinde Faaliyet İcrası
Acenteye,acenteliğini yaptığı işletmenin bölgesi dışında faaliyetlerini icra edebileceği ayrı bir yer
veya bölge tahsis edilmelidir.
ç.Faaliyetin Süreklilik Arz Etmesi ve Meslek Edinilmesi
Buradaki süreklilik ve meslek edinmekten maksat faaliyetin sürekli olarak ve meslek edinme
tarzında yürütülmesinin amaçlanmış olması,faaliyetlerin belirli bir zaman dilimi içerisine yayılabilmesi ve
arızi nitelik taşımamasıdır.Nitekim aracı acenteliği simsarlıktan ayıran ve sözleşme yapan acenteyi
vekillikten ayıran önemli fark budur.
d.Faaliyetin bir sözleşmeye dayanması
Acentelik faaliyetinin bir sözleşmeye dayanarak yürütülmesi de acenteliğin unsurları arasındadır.
35
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
e.Aracılık Etme veya Sözleşme İmzalama Yetkisi
Acentelik faaliyetinin konusu ya işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmek ya da bu
sözleşmeleri tacir adına yapmaktadır.Konularındaki bu farklılıktan dolayı acenteler,aracı acenteler ve
sözleşme yapma yetkisini haiz acenteler ikiye ayrılır.Asıl olan aracı acenteliktir,acenteye sözleşme yapma
yetkisi ancak özel ve yazılı olarak verilmelidir.Acente kendisine verilen sözleşme yapma yetkisini ticaret
siciline tescil ve ilan ettirmek zorundadır.
3.Acentenin Hakları
a.Tekel Hakkı
Acente,sözleşme ile sınırları belirlenmiş olan belirli yer veya bölgede ve aynı zaman sürecinde
müvekkilinin kendisine tanımış olduğu işlerini görme hususunda tekel hakkına sahiptir.Müvekkil,aynı
zaman ve aynı yer veya bölge içinde aynı ticaret dalı için ancak bir acente tayin edebilir.Bu hususun
aksi,sözleşme ile yazılı olarak kararlaştırılabilir.
b.Olağanüstü Giderleri İsteme Hakkı
Acente,işinin gerektirdiği bütün rutin giderleri kendisi üstlenir.Bu esasen onun bağımsız bir tacir
yardımcısı olmasının sonucudur.Acente ancak olağanüstü giderlerin tazminini müvekkilden isteyebilir.
Olağanüstü gider,müvekkilin talimatıyla ya da acentenin vekaletsiz iş gören sıfatıyla müvekkilin
menfaatlerini korumak amacıyla gerçekleştirdiği harcamalardır.
c.Ücret ve Tahsil Komisyonu Hakkı
Acente,acentelik ilişkisinin devamı süresince kendi çabasıyla veya aynı nitelikteki işlemlerle
kazandırdığı üçüncü kişilerle kurulan işlemler için ücret isteyebilir.(TTK m.113/1)
Öte yandan acenteye belirli bir bölge veya müşteri çevresi bırakılmışsa,acente,acentelik ilişkisinin
devamı süresince bu bölgedeki veya çevredeki müşterilerle kendi katkısı olmadan kurulan işlemler için de
ücret isteyebilecektir.(TTK m.113/2) Bundan dolayıdır ki,müvekkil acentenin bölgesi içindeki kişilerle
doğrudan doğruya yaptığı işlemleri acenteye derhal bildirmek zorundadır.
Acente,acentelik ilişkisinin bitmesinden sonra kurulan işlemler için de istisnai hallerde ücrete hak
kazanabilecektir.Buna göre acente,işleme aracılık etmişse veya işlemin yapılmasının kendi çabasına
bağlanabileceği ölçüde işlemi hazırlamış ve işlem de acentelik ilişkisinin bitmesinden sonra uygun bir süre
içinde kurulmuşsa ücret isteyebilecektir. Buna ilaveten,TTK m.113/1-2 uyarınca ücret istenebilecek bir
işleme ilişkin olarak üçüncü kişinin icabı,acentelik ilişkisinin sona ermesinden önce acenteye veya
müvekkile ulaşmışsa yine ücret isteyebilecektir.Bu ihtimalde ücretin,hal ve şartlara göre paylaşılması
hakkaniyet gereği ise ,sonraki acentenin de uygun bir pay alması gerekmektedir.
Acente,müvekkilinin talimatına uygun olarak tahsil ettiği paralar için de ayrıca tahsil komisyonu
isteyebilecektir.
Acente,kurulan işlem yerine getirildiği anda ve ölçüde ücrete hak kazanır.Taraflar bu kuralı acentelik
sözleşmesiyle değiştirebilir;ancak müvekkil işlemi yerine getirince,acente, izleyen ayın son günü
istenebilecek uygun bir avansa hak kazanır.
Üçüncü kişinin işlemi yerine getirmeyeceği kesinleşirse,acentenin ücret hakkı da düşer.Bu durumda
daha önceden ödenmiş tutarların geri verilmesi gerekir.
Aracılık edilen sözleşmeyi müvekkilin kısmen veya tamamen yahut öngörüldüğü şekliyle yerine
getirmeyeceği kesinleşse bile,acente yine de ücret isteyebilir.Buna karşın,sözleşmenin yerine getirilememesi
müvekkile yüklenemeyen sebeplerden kaynaklanmışsa acentenin ücret hakkı söz konusu sebep ölçüsünde
sona erecektir.
Ücretin miktarının belirlenmesin öncelikle acentelik sözleşmesi dikkate alınır.Sözleşmede hüküm
yoksa ücretin miktarı,acentenin bulunduğu yerdeki ticari teamüle göre belirlenir.Acentenin bulunduğu yerde
bu hususta bir ticari teamül de yoksa bu durumda ücret o yerdeki Asl. Tic. Mah. tarafından belirlenir. Ücretin
36
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
tamamı sabit bir ücret şeklinde belirlenemez;zira bu durum acentenin bağımsızlık unsurunun zedelendiği
anlamına gelir.Bağımsız olmayan tacir yardımcısı ise acente olamaz
Acentenin hak kazanmış olduğu ve miktarı yukarıdaki şekilde belirlenmiş ücretin,taraflarca aksi
kararlaştırılmamış ise,ücret hakkının doğumu tarihinden itibaren en geç üç ay içinde ve her halde
sözleşmenin sona erdiği tarihte ödenmesi gerekir.
Ücretin ödenme zamanına ilişkin olarak TTK m.116’da öngörülen hükümlerin aksi kararlaştırılabilir.
Ancak söz konusu hükümlerin aksinin kararlaştırılması acentenin aleyhine olduğu taktirde geçersizdir.
ç.Hapis Hakkı
Acentenin acentelik sözleşmesi gereği sahip olduğu bir diğer hak ise hapis hakkıdır.Bu hak,TTK m.
119’da düzenlenmiştir.Buna göre,acente,müvekkilindeki bütün alacakları ödeninceye kadar,acentelik
sözleşmesi dolayısıyla alıp da gerek kendi elinde gerek özel bir sebebe dayanarak zilyet olmakta devam
eden bir üçüncü kişinin elinde bulunan menkuller ve kıymetli evrak ile herhangi bir eşyayı temsil eden senet
aracılığıyla kullanabildiği mallar üzerinde hapis hakkına sahiptir.Dolayısıyla acentenin hapis hakkının
kapsamına menkuller,kıymetli evrak ve herhangi bir eşyayı temsil eden senet aracılığıyla kullanabildiği
mallar dahil olmaktadır.
Tacir niteliğine sahip acente,acentelik sözleşmesi gereğince elinde bulundurduğu menkul mal ve
kıymetli evrak üzerindeki hapis hakkını,sadece bu sözleşme nedeniyle müvekkilden olan alacakları için
değil,müvekkili ile arasında yapılmış olan bir başka sözleşmeden doğan alacakları için de kullanabilir.Zira
acente,genellikle tacir sıfatına sahip olduğu için doğal bağlantı karinesi uygulama alanı bulur.
Müvekkile ait mallar acente tarafından sözleşme veya kanun gereği satıldığı taktirde,acente bu
malların bedelini ödemekten kaçınabilir.Bu sebeple hapis hakkı bu ihtimalde söz konusu malların bedelleri
üzerinde devam eder.
Acentenin hapis hakkından yararlanabilmesi için müvekkilden olan alacağın muaccel olması
gerekmektedir.Muaccel olmayan alacak için hapis hakkının kullanılması istisnai bir halde mümkündür,bu
istisnai hal,müvekkilin aciz halinde bulunmasıdır.
4.Acentenin Yetkileri
a.Beyanda Bulunma,Beyanları Kabul,Davacı ve Davalı Olabilme
Acente,faaliyet alanı içinde aracılıkta bulunduğu veya yaptığı sözleşmelerle ilgili her türlü ihtar ve
protesto gibi hakkı koruyan beyanları müvekkili adına yapmaya ve bunları kabule yetkilidir.
Ayrıca acente,aracılıkta bulunduğu veya bizzat yaptığı sözleşmelerden doğacak uyuşmazlıklardan
dolayı,müvekkili adına dava açabileceği gibi,kendisine karşı da aynı sıfatla dava açılabilir.Bu yetki o derece
kesindir ki,kanun koyucu yabancı tacirler adına acentelik yapanlar hakkındaki sözleşmelerde yer alan ve
acentenin dava açabilme ve davalı olabilme yetkisini ortadan kaldıran şartların geçersiz olacağını peşinen
kabul etmiştir.Bu düzenlemenin aksi de kabuldür.
Aynı ihtilaftan dolayı müvekkil hakkında daha önce dava açılmışsa,artık acente hakkında tekrar dava
açılmaz.Acentenin aracılık ettiği veya akdettiği sözleşmelerden doğmayan ihtilaflarda ise,acentenin aktif ya
da pasif dava ehliyeti bulunmamaktadır.
Diğer yandan,bu davalar sonucunda verilen ilamlar,davalı her ne kadar müvekkile izafeten acente ise
de,müvekkile ilişkindir ve ancak müvekkile karşı icra edilebilir.
b.Mal Bedellerini Kabul,Malları Teslim,Alacağın Yenilenmesi ve Alacağın miktarının indirilmesi
Acente bizzat teslim ettiği malların bedelini kabul edebilir,bedelini bizzat ödediği malları teslim
alabilir ve bu gibi işlemlerden doğan alacağını yenileyebilir veya miktarını indirebilir.
Buna karşılık,acente bizzat teslim etmediği malların bedelini kabul edemez,bedelini bizzat
ödemediği malları teslim alamaz ve bu gibi işlemlerden doğan alacağı yenileyemez veya miktarını
indiremez.Bu işlemleri yapabilmesi için acentenin özel ve yazılı olarak yetkilendirilmiş olması lazım.
37
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
c.Sözleşme yapma
Acentenin aracılık faaliyetinin yanında ayrıca sözleşme yapabilmesi için özel ve yazılı bir yetkinin
kendisine verilmesi gerekmektedir.Aksi taktirde acente sadece tacir adına sözleşmelerde aracılık yapabilme
yetkisini haiz olacaktır.Acentenin kendisine özel olarak verilen yetkinin yer aldığı belgeleri tescil ve ilan
ettirmesi gerekir.
ç.Acentenin Yetkisiz Temsilciliği
Acente,yetkisi olmaksızın veya yetkisinin sınırlarını aşarak müvekkili adına bir sözleşme
yaparsa,müvekkil sözleşmenin yapıldığını haber alır almaz üçüncü kişiye sözleşmeye icazet verdiğini
bildirmez ise yapılan bu sözleşme müvekkili bağlamayacaktır.Bu durumda yetkisiz temsil neticesinde
yapılan sözleşmeden dolayı bizzat acente sorumlu olacaktır.
5.Acentenin Borç ve Yükümlülükleri
a.Rekabet Yasağı
Tekel hakkı,acente için hem bir hak hem de bir borç doğurmaktadır.Gerçekten acente,tekel hakkının
geçerli olduğu alan ve coğrafi sınırlar içerisinde,müvekkili ile rekabet eden diğer bir ticari işletme adına
aracılık yapamaz.Fakat ayrı ayrı ticaret alanları için acentelik yapabilir.Ancak müvekkil ile acente rekabet
yasağına ilişkin bu yükümün aksini yazılı olarak kararlaştırabilirler.
b.Müvekkilinin İşlerini Görme ve Menfaatlerini Koruma
Acentenin göreceği işlerin kapsamı esas itibariyle acentelik sözleşmesiyle belirlenir.Sözleşme ile
acentenin yapacağı işler sayılmamış yada sınırlanmamış ise,acente,ticari işletmenin konusuna giren
işlemlerde aracılık etme veya bu işlemleri müvekkili tacir adına yapma borcu altındadır.TTK m.109
Kanun koyucu TTK m.109 ile acenteyi sadece müvekkilin işlerini görmek ve menfaatlerini
korumakla yükümlü tutmamış; hemen devamında TTK m.109 f.2 ile de acentenin bu yükümlülüğü yerine
getirmemesi halinde bunun hukuki sonuçlarını tespit etmiştir.Buna göre acente, kusursuz olduğunu ispat
etmediği taktirde, özellikle müvekkili hesabına saklamakta olduğu malın veya eşyanın uğradığı hasarlardan
dolayı müvekkile karşı sorumlu olur.
c.Haber Verme
Acente,üçüncü kişilerin kabule yetkili olduğu beyanlarını,bölgesindeki piyasanın ve müşterilerin
finansal durumunu,meydana gelen değişiklikleri ve yapılan işlemlere ilişkin olarak müvekkilini ilgilendiren
bütün hususları ona zamanında bildirmek zorundadır.Diğer bir deyişle, Acentelik faaliyeti gereği
gerçekleştirilen işlemlere ilişkin tüm hususları bildirmekle yükümlü tutulmuştur.Acente,bu bilgileri
zamanında müvekkiline ihbar etmez ise,doğacak zararlardan sorumlu olur.
ç.Müvekkilinin Talimatlarına Uygun Hareket Etme
Acente bağımsız bir tacir yardımcısı olmakla birlikte,müvekkilinin kendisinin bu niteliği ortadan
kaldırmayacak nitelikteki talimatlarına uymakla yükümlüdür.
Haber verme yükümlülüğünün bir yansıması olarak acente,müvekkilin açık talimatı olmayan
konularda, emir alıncaya kadar işlemi geciktirebilir.Ancak,işlem geciktirlemeyecek nitelik taşıdığı
durumlarda,acente de müvekkilinden talimat alamayacak durumdaysa,acente basiretli bir iş adamı gibi kendi
görüşüne göre işlemi yapmakla hem yetkilidir hem yükümlüdür.
d.Önlemler Alma
Acente,müvekkili hesabına teslim adlığı eşyanın taşınma sırasında hasra uğradığına dair belirtiler
varsa,müvekkilinin taşıyıcıya karşı dava hakkını teminat altına almak üzere,hasarı tespit ettirmek ve gereken
diğer önlemleri almak,eşyayı mümkün olduğu kadar korumak veya tamamen telef olması tehlikesi varsa,
38
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
TBK’nın 108’nci maddesi gereğince yetkili mahkemenin izniyle sattırmak ve gecikmesizin durum hakkında
müvekkiline haber vermekle yükümlüdür.Aksi taktirde ihmali yüzünden doğacak zararı tazmin etmesi
gerekecektir.
Müvekkilin menfaatleri gerektiğinde sattırmak konusundaki yetkinin kullanılması artık acente
açısından bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır.
e.Müvekkiline ait parayı ödeme veya teslim etme
Acente,müvekkiline ait paranın gönderilmesi veya teslim edilmesi gereğini zamanında icra etmez ise
yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren faiz ve gerekirse ayrıca tazminat ödemek zorundadır.
6.Acentelik Sözleşmesinin Sona Ermesi
a.Sona Erme Sebepleri
aa.Fesih
Belirsiz bir süre için yapılmış olan acentelik sözleşmesini taraflardan ger biri üç ay önceden ihbarda
bulunmak şartıyla feshedebilir.Bu ihbarın kural olarak TTK m.18/3’de öngörülen şekilde yapılması gerekir.
Sözleşme belirli bir süre için yapılmış olsa bile haklı sebeplerden dolayı her zaman fesholunabilir.
Haklı sebepler,acentenin haksız yere ödeme borcunu yerine getirmemesi,acentenin veya müvekkilinin
borçları açık şekilde ihlal etmesi,acente olarak faaliyette bulunabilmek için gereken resmi iznin alınmamış
olması,ehliyetsizlik,rekabet yasağına aykırılık ya da talimatlara riayetsizlik gibi durumlardır.
bb.Sürenin Dolması
Acentelik sözleşmesi belirli bir süre için de yapılabilir.Bu sebeple kural olarak sürenin dolması
halinde acentelik sözleşmesinin sona ermesi gerekir.Süre dolduktan sonra da uygulanması halinde belirsiz
süreli hale gelmektedir.
cc.Ölüm,İflas ve Kısıtlama
Müvekkilin veya acentenin iflası,ölümü veya kısıtlanması halinde,TBK’nın 513’üncü maddesinde
yer alan “Sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça sözleşme,vekilin veya vekalet verenin
ölümü,ehliyetini kaybetmesi ya da iflası ile kendiliğinden sonra ermiş olur.” hükmü uygulanacaktır.
Acenteliğin bu nedenlerden birinin gerçekleşmesi üzerine derhal son bulması,müvekkilinin çıkarlarını
tehlikeye sokuyorsa acente veya yerine göre mirasçısı ya da kanuni temsilcisi,geçici bir süre daha işlere
devam etmekle yükümlüdür.
b.Sona Ermenin Sonuçları
aa.Genel Sonuçları
Haklı bir sebep olmadan veya üç aylık ihbar süresine uymadan sözleşmeyi fesheden taraf,başlanmış
işlerin tamamlanmaması sebebiyle diğer tarafın uğradığı zararı tazmin etmek zorundadır.
Müvekkilin veya acentenin ölümü,ehliyetini kaybetmesi veya iflası sebebiyle acentelik sözleşmesi
sona ererse,işlerin tamamlanması halinde acenteye verilmesi gereken ücret miktarına oranlanarak
belirlenecek uygun bir tazminat acenteye ya da bu madde de yazılı hallere göre onun yerine geçenlere
verilir.
39
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
bb. Denkleştirme İstemi ve Rekabet Yasağı Anlaşması
aaa.Denkleştirme İstemi-TTK m.122Denkleştirme istemi,acentenin acentelik sözleşmesi sona ermesinden sonra müvekkilden talep
edebileceği bir tazminat şeklidir.Buna göre,acentenin müvekkilden denkleştirme istemi adı altında ve
acentelik sözleşmesi ilişkisinin sona ermesinden sonra uygun bir tazminat talep edebilmesi için,
-Müvekkilin,acentenin bulunduğu yeni müşteriler sayesinde,sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da
önemli menfaatler elde etmesi,
-Acentenin,sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak,onun tarafından işletmeye kazandırılmış
müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla,sözleşme ilişkisi devam etmiş
olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybetmesi,
-Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde,ödenmesinin hakkaniyete uygun düşmesi,
koşullarının tamamının gerçekleşmesi gerekmektedir.(TTK m.122 f.1)
Tazminatın,acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin
ortalamasını aşamayacağını emredici şekilde öngörmüş bulunmaktadır.Sözleşme ilişkisi beş yıldan daha kısa
bir süre devam etmişse,faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınacaktır.
Denkleştirme isteminin söz konusu olamayacağı haller bulunmaktadır.Müvekkilin feshi haklı
gösterecek bir eylemi olmadan,acente acentelik sözleşmesini feshetmemişse veya acentenin kusuru
sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse,acente denkleştirme isteminde
bulunamaz.
Denkleştirme isteminden peşinen feragat geçersizdir.Buna göre,denkleştirme istem hakkının
sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren en geç bir yıl içinde ileri sürülmesi gerekir.
bbb. Rekabet Yasağı Anlaşması-TTK m.123Rekabet yasağı anlaşması,acentenin işletmesine ilişkin faaliyetlerini,sözleşme ilişkisinin sona
ermesinden sonrası için sınırlandıran bir anlaşmadır.Müvekkilin,rekabet sınırlaması dolayısıyla,acenteye
uygun bir tazminat ödemesi şarttır.
Rekabet yasağı anlaşmasının yazılı şekilde yapılması geçerlilik şartıdır ve rekabet yasağı anlaşması
hükümlerini içeren müvekkil tarafından imzalanış bulunan belgenin acenteye verilmesi müvekkil açısından
bir zorunluluktur.
Rekabet yasağı anlaşmasının en çok acentelik ilişkisinin bitiminden itibaren iki yıllık süre için
geçerli olabilecek şekilde yapılabilmesi mümkündür.Rekabet yasağı anlaşmasının yer ve konu yönünden
sınırı ise,yalnızca acenteye bırakılmış olan bölge veya müşteri çevresi ve kurulmasına aracılık ettiği
sözleşmelerin taalluk ettiği konulardan müteşekkil olmasıdır.
Müvekkil,sözleşme ilişkisinin sona ermesine kadar rekabet sınırlamasının uygulanmasından yazılı
olarak vazgeçebilir.
Taraflardan biri,diğer tarafın kusurlu davranışı nedeniyle haklı sebeplerle acentelik sözleşmesi
ilişkisini feshederse,fesihten itibaren bir ay içinde rekabet yasağı anlaşmasıyla bağlı olmadığını diğer tarafa
yazılı olarak bildirebilir.Aksi taktirde rekabet yasağı anlaşması ile bağlılık devam edecektir.
Taraflar rekabet yasağı anlaşmasına ilişkin hükümlerin aksini öngörebilir,ancak öngörülen bu
hükümler acentenin aleyhine olduğu ölçüde geçersiz olarak kabul edilir.
7.Acentelik İlişkisine Tabi Bazı İş ve İşlemler
Özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla,acenteliğe ilişkin TTK m.102-123 hükümleri
aşağıda işaret edilen hukuki ilişkiler hakkında da uygulanacaktır:
-Sözleşmeleri yerli veya yabancı bir tacir hesabına ve kendi adına yapmaya sürekli olarak yetkili
bulunanlar.
-T.C içinde merkez veya şubesi bulunmayan yabancı tacirler ad ve hesabına ülke içinde işlemlerde
bulunanlar.
40
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
C.Alım Satım İşlerinde Komisyoncu
1.Türk Hukukunda Düzenlenişi
TBK m.532-546.
2.Tanımı ve Unsurları
Genel olarak komisyoncu,bir sözleşmeye dayanarak ücret karşılığında,kendi adına ve müvekkili
hesabına hukuki işlem yapmayı üstlenen kişi olarak tanımlanabilir.Bu tanıma göre komisyonculuk müessesi
şu unsurlardan oluşmaktadır:
a.Faaliyetin Bir Sözleşmeye Dayanması
Komisyonculuk faaliyetinin müvekkil ile komisyoncu arasında yapılan bir sözleşmeye dayanması
gerekir.Bu sözleşme geçerlik şartına bağlı tutulmamıştır.Açık veya zımni,yazılı veya sözlü olarak yapılabilir.
b.Kendi Adına ve Müvekkil Hesabına Hareket Etmelidir
Komisyoncu faaliyeti sırasında,kendi adına ve müvekkili hesabına hareket etmelidir.Komisyoncuyu
acenteden ve simsardan ayıran en büyük unsur budur.Komisyonculuk,diğer tacir yardımcılarından farklı
olarak bünyesinde dolaylı temsil ilişkisini barındırır.
Komisyoncu ile müvekkil arasındaki sözleşmeden dolayı komisyoncu kendi adına ve müvekkili
hesabına yaptığı sözleşmelerden doğan alacak ve borçları alacağın temliki ve borcun nakli hükümleri
çerçevesinde müvekkile devretmelidir.
c.Ücret
Komisyoncu bir ücret karşılığında faaliyet gösterir.Yapılan sözleşmede ücretin öngörülmemesi
halinde komisyon ilişkisinin değil,vekalet ilişkisinin varlığının kabulü gerekir.
3.Komisyoncunun Hakları
a.Giderleri,Avansları ve Faizlerini İsteme Hakkı
Komisyoncu, vekâlet verenin yararı için yaptığı bütün giderleri ve ödediği paraları faiziyle birlikte
isteyebilir. Bu özellik,onu acenteden ayıran bir özelliktir.
Komisyoncu, ardiye ve taşıma bedellerini vekâlet verenin hesabına geçirebilirse de, kendi
çalışanlarının ücretlerini geçiremez.
b.Ücret Hakkı
Komisyoncu, ücretinin ödenmesini kendisine verilen işi yapınca isteyebileceği gibi, işin yapılmaması
vekâlet verene yükletilebilen bir sebepten kaynaklanması hâlinde de isteyebilir.
Komisyoncu bazı ihtimallerin gerçekleşmesi ile ücret talep hakkını kaybeder.Komisyoncunun
vekalet verene karşı dürüstlük kurallarına aykırı davranması ve özellikle ona satın aldığından fazla veya
sattığından eksik bir bedel bildirmesi halinde ücret talep hakkını kaybedeceği açıkça düzenlenmiştir.
Bedelin gerçekleşen bedelden farklı gösterilmesi durumunda vekâlet veren, komisyoncuyu
gerçekleşen bedel üzerinden satılanın alıcısı veya satıcısı sayma hakkına sahiptir.
c.Hapis Hakkı
Komisyoncunun,müvekkilindeki alacaklarını teminat altına almak için, sattığı malın bedeli ve satın
aldığı mal üzerinde hapis hakkı sahibidir.
41
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
ç.Malı açık artırma ile sattırma hakkı
Komisyoncuya verilen malın satılamaması veya satış emrinden cayılması durumunda vekâlet veren,
malı geri almakta ya da o malla ilgili başka işlem yapmakta aşırı ölçüde gecikirse komisyoncu, malı
bulunduğu yer mahkemesinden karar alarak açık artırmayla sattırabilir. Ancak, mal borsada kayıtlıysa veya
piyasa fiyatı varsa ya da yapılacak masrafa oranla değeri azsa, hâkim satışın başka bir yolla yapılmasına da
karar verebilir.
Malın bulunduğu yerde vekâlet veren ya da temsilcisi hazır bulunmazsa, satış kararı vekâlet veren
dinlenmeksizin de verilebilir.
Malın hızla değer kaybetmesi hâli dışında, artırmanın yer ve zamanının mahkemece vekâlet verene
bildirilmesi zorunludur.
d.Komisyoncunun Kendisiyle İşlem Yapma Hakkı
Borsada kayıtlı veya piyasa fiyatı bulunan kambiyo senetleri veya diğer kıymetli evrakı ya da ticari
malları satmaya veya satın almaya yetkili kılınan komisyoncu, vekâlet veren tarafından aksine talimat
verilmemişse, satın alacağı mal yerine kendi mallarını satabilir veya satacağı malı kendisi için satın alabilir.
Bu hâllerde, komisyoncunun kendisiyle işlem yaptığı andaki değerler esas alınır; komisyoncunun, komisyon
işlerinde alışılmış olan ücret ve giderlerini, bu hâllerde bile isteme hakkı vardır. Komisyoncu, bu tür bir
işlemin yapıldığını aynı gün vekâlet verene bildirmek zorundadır.
Komisyoncu, kendisinin doğrudan doğruya alıcı veya satıcı olabildiği durumlarda, sözleşmenin diğer
tarafını göstermeksizin vekâletin yerine getirildiğini vekâlet verene bildirirse, işlemi kendisiyle yapmış
sayılır.
Vekâlet verenin vekâleti geri aldığı haberi komisyoncuya ulaştığı anda, komisyoncunun işlemi
kendisiyle yapma hakkı düşer. Ancak, bu haber kendisine ulaşmadan önce komisyoncu, işlemin yapıldığı
bildirimini göndermişse, bu hüküm uygulanmaz.
4.Komisyoncunun Borçları
a.Bildirme ve Sigortalama Borcu
Komisyoncu, yaptığı iş hakkında vekâlet vereni bilgilendirmek ve özellikle talimatının yerine
getirildiğini kendisine hemen bildirmekle yükümlüdür.
Vekâlet verenin talimatı olmadıkça komisyoncu, sözleşmenin konusunu oluşturan şeyleri sigorta
ettirmekle yükümlü değildir.
b.Özen Borcu
Satılmak üzere kendisine gönderilen eşya açıkça ayıplı ise komisyoncu, vekâlet verenin taşıyıcıya
karşı haklarının korunması için gerekeni yapmak, zararı tespit ettirmek, olabildiğince eşyayı koruma altına
almak ve durumdan vekâlet vereni hemen bilgilendirmekle yükümlüdür; aksi takdirde, her türlü ihmalinden
doğan zarardan sorumlu olur.
Satılmak üzere gönderilen eşya kısa sürede bozulabilecek nitelikte ise komisyoncu, vekâlet vereni
hemen bilgilendirmek koşuluyla eşyayı satmakla yükümlüdür.
c.Bedel İle İlgili Vekalet Verenin Talimatına Uyma Borcu
Vekâlet verenin belirlediği bedelin altında mal satan komisyoncu, malı satmasaydı vekâlet verenin
daha fazla zarar göreceğini ve durumun yeniden talimat almaya elverişli bulunmadığını ispat etmedikçe,
belirlenen bedel ile satış bedeli arasındaki farkı gidermekle yükümlüdür. Bunun dışında komisyoncu, kusuru
varsa, talimatına aykırı davranmasından dolayı vekâlet verenin uğradığı diğer zararlardan da sorumludur.
Vekâlet verenin belirlediği bedelin altında mal alan veya üstünde satan komisyoncu, bu işlemlerden doğan
farkı alıkoyamaz.
42
MEHMET PEHLİVAN
TİCARİ İŞLETME HUKUKU
ç.Veresiye Satmama ve Teslim Almadan Ödememe Borcu
Komisyoncu, vekâlet verenin izni olmaksızın malı veresiye satar veya malı teslim almadan bedelini
öderse, bundan doğan zarara katlanmak zorundadır. Ancak, vekâlet veren yasaklamadıkça, malı satış
yerindeki ticari teamüle göre veresiye de satabilir.
d.Komisyoncunun Garanti Borcu
Yetkisi olmaksızın veresiye mal satması dışında, komisyoncu işlemde bulunduğu borçluların
ödememelerinden ve diğer borçlarını ifa etmemelerinden sorumlu olmaz. Ancak, komisyoncu açıkça garanti
vermişse veya bulunduğu yerdeki ticari teamül gerektiriyorsa bundan sorumlu olur.
Garanti veren komisyoncunun bundan dolayı ayrıca ücret isteme hakkı vardır.Buna “dükrüar
komisyoncu” denir.
5.Komisyonculuk Sözleşmesinin Sona Ermesi
Komisyonculuk sözleşmesi komisyoncuya verilen işin görülmesiyle normal olarak sona ereceği
gibi,vekalet sözleşmesi hükümleri çerçevesinde her zaman sona erer.Bu bağlamda istifa ve azil hakkı
komisyonculuk sözleşmesi için de geçerlidir.Ancak,zamansız istifa ve gereksiz azilde olduğu gibi,
sözleşmeden uygun olmayan zaman ve şekilde dönülmüş ise,dönen taraf için diğer tarafın zararını
karşılamakla yükümlüdür.
6.Zamanaşımı
Komisyon sözleşmesinden doğan bütün davalar talebin doğuşu anından itibaren beş yıllık
zamanaşımı süresine tabidir.
Ç.Taşıma İşleri Komisyoncusu
İFLAHIM KURUDU YAZAMIYORUM,SAAT SABAHIN 4’Ü…. Tacir yardımcıları konu
başlığı altındaki tek eksik
konu,bunu da salı akşamı güncelleyebilirim artık. Benim gözden
kaçırdığım,sizin farkettiğiniz eksiklikler için lütfen mail atınız…
43

Benzer belgeler