arter pdf için tıklayınız

Transkript

arter pdf için tıklayınız
içindekiler
içindekiler
02 Sevgili Meslektaşlarım...
Prof. Dr. Aytuğ ATICI
FA
AL
T
03 Oda Faaliyetleri
10 Başkanlar Toplandı
13 Mersin’de Görev Yapan Hekimlerin
Sahibi
Mersin Tabip Odası adına
Dr. Aytuğ ATICI
10
n tarihine
bakmak
istersek
kayıtlar
ına bakmam
tarihide
n bu
yana başkanl
yapan tüm ık
hekimle
rimizi
arayıp
odamıza
ettik. Tümdavet
başkanl
arımız
davetim
ize
cevap verdi.
Bazı başkanl
nedeni
ile
arımız mazeret
anılarını katılamayacağın
leri
ı ama o
ve yazılı yazılı olarak bildirece
döneme
olarak odamıza
klerini belirtile ait
anılarını
kendi döneml
r
davetim ilettiler. Bazı başkanl
ize katılaca
arımız ise erine ait
klarını bildirdil
bizzat
2 Kasım
2010 Salı
er.
olarak odamızd
akşamı
yönetim
başladık
a
kurulu
. Bu hekimbaşkanlarımızı
hiç görmem
bekleme
ağabeyl
ye
iş ve tanımıyo erimizin
odamıza
Dr. Cevat
rduk. İlk kimisini
diğer başkanl
Dedeoğ
olarak
lu geldi,
arımızda
teker teker daha sonra
odamızı
ız bize mutlak
a ışık tutacak
tır”
onurlan
dırdılar.
eskimey
Zeki
en dostların Müren’in dediği
ardında
sohbeti
gibi
n
ve tanışma
toplantı dönem başkanı
nın
nın
Daha sonra amacı ile ilgili mız Prof Dr Aytuğ
kısa
sohbet
döneml
havasın bir bilgi verdi.Atıcı
erine ait
anılarını da başkanlar
kendi
anlatma
ya başladıl
ar.
Dr. Cevat
Dedeoğ
lu 1972-19
O dönemd
74
için telefonl e üyeler
çok
çok güzel a insan toplardıazdı. Kongre
yapmak
geçerdi.
kişi mutlaka
Atatürk k ama 14 Martlar
Anıtı önünde
bulunur
Balosun
duk.
a
yönden günlerce önce Hanımlar 14 8-10
Mart
sıkıntım
hazırlan
Dondur
ız vardı.
ırdı. Maddi
macı
Mühend
Tabip odasınınHalil’in sırasınd
islerle
a apartma beraber
yeri
Oktar’ın
n altında
evinin altınavardı. Daha
Daha sonra
taşındı. sonra Dr.
Daha sonra Akdeniz Hastane Eski Mersin Kayhan
eviydi.
si’nin
plaj yolundaMühendis
ve Teknike oraya taşındı.
ki yere
rler Derneği
taşındı.
Biz diş tabipler
ile
inin
YO
RU
18 Türk Erkeklerinde Erken Boşalma
Sorunu ve Güncel Tedavi
Prof. Dr. Selahittin ÇAYAN
de
z! 1923
nin,
yaşıyoru
devrimi
biz henüz
Burjuva
sürecini şmiş gecikmiş ara çözüm olarak
, şimdi
gerçekle
de
lmek için
çökmüş sermaye
z. 1923’ler
i” model
minin
batıya yetişebi
yaşıyoru
ığı “devletç
kapitaliz Güvencesiz,
bir ülkede iyeti’nin kuruluş
uygulad 19.yy’ın vahşi
aları,
üştür.
Cumhur kurumlarının
Artık “başka”
e dönülm işçi uygulam
yeniden
Türkiye
tarzı,
rinin ve
modelin
taşeron
başlayan
birikim
eyiz.
nin, değerle
sağlayan kazalara yaklaşım
nu
evresind
felsefesi
bu olgunun
ndaki
ucuz emek
ünün son
de kuruluşu
ocakları a uygulamaları
çözülüş
iyet 1923 üzerine devam ı’nın
maden
sızlaştırm
ları
ıdır.
“Artık Cumhur
için
sendika
dayanak “1923 de Osmanl
ştirmek binlerce
somut kanıtlar
ı temel
ir”(1)
bilinen
leri”
sağladığ
karı azamile
yitirmişt için bulunan Türkiye
yıl
a “yöntememeği
ak
ştır.” (2)15
etme şansını
Elde edilecek
da ucuzlatm
ü durdurm artık tıkanmı in ne kadar
amaçla
Bu
daha
ir.
a zaman
çöküşün
emeği
ndirmen
açıkça
hikâyed tarih boyunc
iyeti cevabı
ıştır.
Cumhur
bu değerle ımız son yıllarAKP
yıllık bilinen olanlara
ler kullanılm işçilerin
bugün
önce yapılmış u yaşadığ
yöntem
gasp edilecek
erinde
i (bunu
olduğun
minin
madenl bileklerinin
en vahşi
yerinde “Refah hareket
zaman sistemi, elmas
ı
Batı kapitaliz
i.
ayak
gösterd
gerekir) dininin oynadığ
k üzere
Kölecilik
rını önleme grevci işçilerin
olarak okumakProtestan
ile emeğin
ye’nin laiklik min
ması,
kaçmala
sinde
r…Türki
çalıştırıl Yalnızca “sopa”
kçe
gelişme
takımı kapitaliz ni
oynatıyo
kırılarak
büyüdü
nması v.s!
rolü İslam’a tefeci ve hırsız üzerinde geliştiği arı
“ikna edici”
kurşunla
esinin maliyeti
daki
hırsızlıkl
temel
sözel,
r, sağlık
iddiasın
üzere
bir ahlaki nedenle kendiadıkları
ucuza devşirilm
şsa
ı ikna etmek Örneğin hekimle
dır. Bu
batıda belli
insanlar
miştir. k” söylemi başlamı
zorunda nedeniyle başaram(yani
da
bilmek
Refah’ın
lıkları
sında
diller geliştiril
rı için “kutsallı atılacak kazığın ın
ve ahlaksızsermeye birikimi de başarma
çalışanla emekçilerine . Dinsel inançlar da,
t
açık ki, tler,
kapitalis İslami ahlak temelin
(3) Şu da
u gösterir edildiği koşullar
bu sağlık
)
olduğun
AKP’nin bir taraf yoktur.” dışında hüküme
son
aracı
çok
geliyor
k
bir kaçı
, ticarete
alınıp satıldığı
şaşılaca
nin daha
ince
se ülkelerin
da siyasete“uygun fiyata” kalmış ki, insan
olabildiğ
ne
neredey ve güçlerini sermaye
Adalet,
her şeyin kutsal olan kutsallık söylemi
de emeğin
aktadır.
tüm yetki bunun için
ası,
iki yüz yılda neden hala çıkarlar için, politik
e kullanmgerçekleşmeyen
hayatı
kazanm
bile
a
uyor? Ticari amaçlı, salt eye
sağlığı,
lması yönünd
ucuzlatı grupları arasında çok kazanırs
konuşul
i
altında hegemonya kurmakinsanı öldürtm n
sermaye
a da sermaye sadaka projesin
binlerce
çiğnene
da
bölgede
yüz
düşen
kalkınm
onların
nu için
bir laf,
payına
ı ağızların
pozisyo
politikac hala inanan varsa bir kırık
ek
eğer, kitlelerin
Düşünm
erine
ktadır.
hazır malum
gerek. Orada
söyleml
i Yeniden
anlatma
kutsallık omuna bakmak
Türkiye’y sf. 10
an
1.T. Akçam
ı 1995
Kromoz
21.
Yayınlar
ı yatırımd
Birikim
parça olabilir! sağlığa yapacağ öncelikle
sf 49
nin
elbette
ndür.
2.Aynı kitap
Sermaye azamileşmesi
ile mümkü
sf 172- 173
olması k için askeri
karın
işgücü
alacağı
3.Aynı kitap
geçirme
rin ucuz
hekimle
ları neyi
ni sancısız
Politika
Geçiş dönemi
yılın Sağlık
Son yedi
tleşme
ürüyor?
n kapitalis
dönüşt
da yaşanıla
Batıda 19.yy
Dr. Gürsel
20 Adalet ve Kalkınma mı?
Azgın Kapitalizm mi?
Dr. Gürsel ERKILINÇ
Erkılınç
MERSİN
TABİP
OD
MUT GÜ
LNAR GEZ ASI
İSİ
kemal
24 Mersin Tabip Odası Mut - Gülnar Gezisi
Mustafa Kemal DOĞAN,
Sedef Kayahan MUT
Doğan -
Zİ
ODASI
GEZİSİ
TABİP
AMUR
MERSİN BOZYAZI AN
IK
AYDINC
Suyunda Son Durum: 2010 Ekim
Yrd. Doç. Dr. A.Öner KURT
29 Mersin Tabip Odası
[email protected]
[email protected]
Not: Bu dergideki reklam ve ilanlarda sözü edilen
ürün ve hizmetlerin etkinliği ve niteliği Mersin
Tabip Odası garantisi altında değildir. Yazıların
sorumluluğu yazarlarına aittir.
30 Türk Tabipleri Birliği 59. Büyük
Kongresi’nden İzlenimler
31 Yeniden Merhaba
28
• Mersin’i
185 milyon n Tarsus Berdan
m3 su depolay Çayı
vardır.
üzerind
abilen bir
e
su havzası
• Su
görülmehavzasının debisi
olarak iki diği “Kadıncık” yüksek ve kirlenm
kolu vardır. ve “Cehenn
enin
em Deresi”
• Havzanı
n kaynakl
durumu
yaşanm nda en kurak arı, mevcut kullanım
yıllarda
ayacak
bile
dereced
• Su
e yüksek susuzluk
debiye
bölgesinhavzası, hem Mersin
sahiptir.
hem de
karşılaya in içme kullanm
Tarsus
bilmekt
a suyu ihtiyacın
• Su havzasın edir.
ı
canlı girişini
ın etrafınd
a bazı bölgele
önleyec
yoktur.
ek mutlak
koruma rde
• Havzanı
bandı
n çevresin
yapılma
Kamula ktadır ve birkaçin %1-2’sinde
ştırma çalışma yerleşim
tarım
• Baraj gölünde
ları devam yeri mevcut
tur.
etmekte
n yapılan
dir.
analizle
rde bugüne
EKİM
Odası Halk
Sağlığı Komisyo
n Başkanı
kadar kimyasa
l kirliliğe
• Son
rastlanm
amıştır.
görülmü yıllarda havzada
ştür.
tatlı su
midyesi
• Havzanı
n güvenliğ
• Havzanı
ini DSİ sağlama
n 1-2
hizmet
ktadır.
veren bir km güneyin
de 26
su arıtma
• Su
tesisi yer yıldır
kontrolüarıtma tesisinin
almakta
nü MESKİ
işletmes
dır.
ini özel
yapmak
• Arıtma
sektör,
tadır.
tesisind
m3 ve
en
Tarsus’a
98 000 günde Mersin’e
• Arıtma
m3 su verilebil 292 000
tesisinin
yapılan
teknik donanım mektedir.
öngörül işlemler içme
ve
ları ve
getirebi en yasal mevzua kullanma suyu
lmekted
tın gerekler
için
ir.
ini yerine
• Arıtma
tesisi 24
sürekli
saat çalışan
olarak suyun
laboratu
analizin
• Ham
için geçen suyun kullanım i yapmaktadır.varı ile
süre yaklaşık a hazır
hale gelmesi
• Mersin’i
50 dakikad
baraj gölüdürn şu an için
ır.
tek su kaynağı
.
• Mersin’d
Berdan
e kaçak
çıkmakt
adır (2008 su oranı
yılındak %60’lara kadar
• İleriki
i durum)
yıllarda
barajı yapılma
.
aynı
sı planlansu üzerinde başka
• Mersin’e
maktad
bir
ır.
suyun girdiği
Güneyk
ilk
deposu ent su deposu
nda 20 yer olan
mevcut
olarak analizi
000 tonluk
tur ve
yapılma depodaki suyun su
ktadır.
• Depolar
günlük
sınırı olan dan çıkan
su, Mersin’i
verilebil Mezitli ve Davulte
n batı
mekted
pe’ye kadar
• MESKİ’n ir.
in “İnsani
hakkınd
gereken a yönetmelik” tüketim amaçlı
bütün analizleesasların
sular
sahip merkez
a göre yapılma
ri
yapma
laboratu
• İl Sağlık
varı vardır.kapasitesine sı
Müdürlü
oluşan
ğü,
ekipler
örnekle
Mersin’d MESKİ
ri alıp, analizin e günlük görevlilerinden
• Alınan
i yapmak olarak su
su numune
tadır.
sayısı mevzua
ta göre
32 Nobel Ödüllü Yazar Necif MAHFUZ
ve Hit Kitabı Kahire Üçlemesi...
Çiğdem AYTÜRK
34 Gündem ve Sanat
Bengi ÖZDÜLGER, Ali ÖZDÜLGER
35 Kayıp Aranıyor
Yrd. Doç. Dr. A.Öner KURT
Baskı: Güven Ofset
Tel: 0324 231 14 16
[email protected]
Mersin Tabip
LİZ
KURT /
Mersin
Merkez,
köylere
Tarsus ve
içme
Baraj Havzası ve kullanm Mersine bağlı
analiz sonuçla, su arıtma a suyu sağlayanbazı
rı Mersin tesisi, su depolar Berdan
Komisyo
Tabip Odası
ı ve su
Değerle nu tarafından
Halk
değerle
ndirme
ndirilmi Sağlığı
almakta
sonuçla
dır.
rı ve öneriler ştir.
aşağıda
yer
ANA
Tel: 0324 238 41 62
Fax: 0324 237 97 05
24
aralıksız
nsında
ambüla
bu iş? dedik.
diğeri 112 “Nasıl olur
çalışan
Biri acilde nı söyledi. acil ve 112’de
ş.
le
boşalmı
saat çalıştığı i nedeniy
buralar
olunca
geçici
Aile hekimliğ
r aile hekimi için buralara sayıda
hekimle
bilmesi lmiş. “Yeterli
acil
İşlerin yürütüle r gönderi ihtiyaç oldukça
er.
hekimle her an,
rını” söyledil
görevle
ca,
na baktıkla tekrarlandığı
hekim olmayın
112 çağrılarırında sık sık
hekim
hasta ve
reklamla hizmeti, bir
çalışma dan
Banka ATMsaat hekimlik
böyle bir
gibi 7x24 yararlı olabilir dedik ve yanların
gelsin
ne kadar
da? Kolay
ortamın
Devlet
Bozyazı bahçesinde
ayrıldık.
zun üstünde . Hastane , şöyle içine
Yolumu
uğradık
re
si aciline ambülans bekliyor
ventilatö
an
Hastane
lı bir
be,
cihazınd
tam donanım ik, ambu durumda. Vay z ne
gezdird
bir göz şey var ve çalışır ambülanslarımı
ında
kadar her
ri kapsam
112 hizmetle
MERSİN’D
SUYUN E İÇME VE KU
DA SON
LLA
DURUM: NMA
Yrd. Doç.
2010
Dr. A.Öner
İlk Yardım Merkezi Çalışmaları
Özgür Çocuk Parkı Bitişiği
Kurulu
l
nin evrense
mesleği
hekimlik
ür.
ın korunup
örgütüd
hakların
Tabip Odaları
ri ve özlükönemli bir meslek esi
değerle
nı
mesi için görevleri yapabilm
ği
geliştiril
rin tamamı
üstlendi
kadar
hekimle
Odanın
ğu yerde
i
en yakınına
için bulundu si, onlarınını yerinde görmes Bu
yabilme koşullar
ektedir.
kucakla
gerekm
Tabip
çalışma
etmesi
Mersin
giderek
ını tespit döneminde rı yerlerde
ve sorunlar 2010-2012
rle
rimizi çalıştıkla rimizi bize
nedenle
hekimle ık. İlk ziyaretle
verdik.
Odası olarak amaçlad
a karar
etmeyi
yapmay
07:00’da
ziyaret
ilçelere
saat
olan
e sabah
Geziye
en uzak
yola çıktık. Prof.
2010 tarihind
dan
’a doğru
16 Ekim
en Anamur yönetim kurulun
Şaşmaz, Gül
Mersin’d
C. Tayyar
Tabip Odası
Suna
imiz
Mersin Atıcı, Doç.Dr.
Devlet
ve sekreter
Dr. Aytuğ
Tülay demirüstünde Aydıncık genç
Uzm.Dr.
zun
iki tane
Yolumu
. Acilde
katıldı.
sine uğradık
Hastane
ımızla
hekim arkadaş
ık. Birisi
karşılaşt n geçici
gelmiş,
Tarsus’ta
buraya
görevle
Mersin
iki yıl önce inden
Tıp Fakültes BİR
olmuş
mezun
aşımız.
meslekt
izi
Kendim
Mersin
tanıttık,
an
ce
Tabip Odasınd
izi söyleyin
geldiğim Varsa
er.
sevindil çaylarını
bir bardak
çalışma
içelim, hakkında
ı
koşullar istedik.
ım
konuşal
unuz,
“Ne yapıyors
iz nasıl
günlerin dedik, sen
”
geçiyor?
soran.
misin bunu
Adres: Kiremithane Mahallesi
M.Arif Yavuz İşh. Kat: 4 33060 MERSİN
Yönetim
40 Mizah
02
faturasın
hekimi ı tasdik ediyord
38
uk. Tarsus’ta
bir kısmı tane diş çekmiş.
n bir
çekim,
Tabip Odası
bir kısmı telefon edip diş
aradım
tamirat
Başkanl
Bana
sigorta
ığı bir devlet dedi. Eskiden
hastane
Demirta bir koruma verdiler.
sinden
ş Mahalle
olurdu. hastanesi bir
Dr. Yüksel
Çay kahve
geri dönüyo
si’ndeki
Burkuto
söyledim rum. Sonra evine bırakıyo içiyor.
ğlu
Tabip
koruma
rum,
plaket bu . O dönem doktorla
Mersin’n Odası ilk önce
istemed
de temsilci
Adana’y
doldura dönemde verildi. r ön plandayiğimi
odası seçimi
a bağlıydı
lik vardı.
n
hekimle hekimlere gümüş, Meslekte 25 dı. İlk
parka giymişsivar. Gülnar’d 1968 yılında .
re altın
yılını
30 yılını
n, bıyıklar an geldim, söz tabip
ve
Ali İçgören
doldura
Dr. Mustafa şilt verildi.
sarkık Mustafa istedim
doktor
n
dediler.
olmayan
Nihat Kuruloğ
Ben de
Sağlar,
a söz
İl Özel
söyledim
üyenizi
lu
tanımıyo vermiyoruz
.
katında İdaresi’ne ait
rsunuz
plaj
yıllık
diye
1978
Kirayı mimarla5 milyon kira yolunun zemin
kullanılı döneminde Oda
r ödüyord ödeniyordu.
ilk bilgisay
yor. Üyeler
seçimle
Dr. Asaf
rinde
posta ile
hekimle ar orada alındı.u. Tabip Odası’na
Yörük
oy kullandı oy
ri ile beraber
oyları kabul divan başkanı
Yan
işlerle ilgilenird
lar.
dik. Dr. tarafta diş
etmedil
ydı.
Nükleer
Ayşe Vural
er. Seçimle Mektupla
i.
alacaktı
Santrale
k. EntegreTece’de 14 dönüml
sosyal
Eylül dönemi
karşı çıkan ri biz kazandı
ilk hekim
k.
nde
Dr. İbrahim bir tesis yapmak ük bir arsa
yakalan
benim.
dı diye yakalandığımda
için,
Dal
olmadı.
12
televizy
Mesudiy
onda haber kızıl doktor
Dr. Mehme
(daha önce e Mahallesi’nde
yaptılar.
t Korkut
14 Mart’ta
bir tabip mühendislerle bağımsız olarak
bir
Validen
meslekt odası lokali açtık. birlikteydik)
randevu tıp balosu tertipliy
aşlarımı
vermeye
Lokale
aldık. Vali
oruz.
yolunda
zda geliyord
bayan
beye
Özel İdare’nin
ile bir beygittik. Bizi 10
u. Sonrada
ettiği lokal
dakika davetiye
bekletti
bakmıyo sohbet ediyor,
yerini birliktemühendislere n plaj
lokal kapatıld
. Vali
tahsis
bırakma r. Biz de arkadaş yüzümüze bile
ı. Meslekt kullanmak üzere
meslekt
dan ayrıldık.
larla beraber
e belirli
aşlara
düzenle
eski
önce böyle plaket verilmey
Soli
yılını doldura
davetiye
dik.
gıcık kapan 3 tane kuzu de 14 Mart Balosu
bir uygulam
n
e başland
a var mı
ı.
Dr. Enver
ilişkilerle biriymiş. Dr. çevrildi. Vali balolard
hatırlam Daha
Sedat Tütüncü
Şahin
an
ıyorum.
arazi vardı.ilgilenirdi. Tömük
ilk defa
dış
Doktorla
‘de 90 dönüml
düşünd
gayrime Mersin Tabip
ra bir
ük. Arsa
nkul
Odası’na
beraber
alınama site yaptıralım ük bir
daire Camişeralarak odanın
bir
sayımız
dı. Diş hekimle diye
kendi malı
if Mahalle
130’du.
faaliyetl
ri ile
olan bir
erine orada
si’nde
devam satın alınarak
Mersin
edildi.
oda
tabip Odası
telefon
70’den
rehberi
fazla dernek,
basıldı.
oda, siyasi
partinin
bir
rdı. Bugün
n belki
tepki toplarla
lı işçisinde ır.
ve büyük
sendika
maktad
katıydı
e çalıştırıl
işçi o günün
maliyetl
taşeron
sı’nın
mış,
daha az
Sendika bin civarında
hortlatıl
üçte bir
v Sağlık-İs
yeniden
m 300
yeniden
“… DİSK/De göre, …toplaı yarı yarıya taşeron
lmasının
lüğün yasası
diktatör mecburi hizmet in ucuzlatı piyasa
alarına
ı bugün ğu
Bakanlığ
re
araştırm
emeğin dışında
hekimle
olan Sağlık Sağlık Bakanlığ
ile
uştur. Hekimdayatmalar
ının bulundu
çalışanı
aktadır.
konulm
yasal
istihdam taşeron
inin “sopası”
politik,
a
taşeron
işçi çalıştırm
yolu
eri…
temini maları ve ekonom
en çok
ir. Bakanlığ
emekçil
eğitim
kamuda
nın en “akıllıca”
edilmişt
mekaniz
ur… Sağlık
sağlama
. Alt yapıda,masa
kurumd kâr hırsına teslim
adan
de tehdittir
kalıcı olarak
ın
işsizlikle gelişme sağlanmkontenjanları
firmalar
elbette
ında bir tıp fakülteleri
kadrolar
ştır.
arı ile
artırılmı
başı talimatl
keyfi olarak
iki, üç kat,
ehane
muayen
ahlaki
Kamu ve birlikte icrası
lı ise bu
inin
hekimliğ kadar tartışma sağlık
için
olarak ne edebilmek ahlakiliği
yok
sı
sistemi ının aynı şekilde
çıkarma a
bakanlığ yönetmelik
bir
i ucuzlatm
tartışılır
hekim emeğin den başka
ifadesin
da yine
açık bir
hırsının
az!
ne olabilir?
l davranmprofesör
e
Para duygusa
ı öncelikl
ye
i sermaye
Sağlık bakanlığ
rın emeğin olmanın
doktorla
miş
ehane
çekeme
peşkeş
muayen çıkarttı.
hırsla o
topar
verdiği
eliğini apar
e
yönetm
” zihniyet r ve
Sağlık “çağdaş
ik bir sektördü
rdığı
göre ekonompara kazandı
sahiptir.
insan sağlığı
ait
bir öneme sağlığına
l
ölçüde
insan
duygusa
zaman
a
Zaman yer alan ahlaki,
a
kazanm
medyad sağlıkta para
ğin
er
makalel ait acımasız gerçekli
işlevi
e
bir sos
düzenin
yarayan
geçiş
esine
gizlenm Şimdilik biz bir
m,
.
görüyor eyiz ve vahşi kapitaliz
e
sürecind
kları yeterinc
Sağlık sigortat
eski alışkanlı
iş değil.
kırabilm acımasız kapitalis
in
tümüyle
sistemin
bal
henüz kendini
ilişkileri edi; şimdilik “ağızlara
Yeşil kart
gösterm
ndeyiz. çalma”
ve temizlik
dönemi
sonra 112
çalma” ası da “ağza bal
olarak güvenlik
-İktidar
arda ilk
aşma, daha
inde
uygulam bir parçası. a da bu
taşeronl
birimler
bağlı kuruluşl
nin
röntgen
başlayan
aldığınd den
dönemi
sağlama
alanında laboratuar ve ştır.”
kendini a umarız değişme
çıkmış.
10 milyon
Acil Servis, maya başlamı
sağlık
uygulam -2000 yılında
15 milyona
a sistemi karını
de uygulan
lür.
sürdürü kartlı, 2008 yılında
işçi çalıştırmsermayenin ür
Taşeron
ekte,
olan yeşil
)
işçi
ni düşürm Yarı köle statüsüd
bakınız.
Taşeron
edir.
ı
maliyeti
“… işini
(EK 3’e
izm ve
ştirmekt
işçilikte takım hakların
azamile
Vahşi Kapital
işçilik! Taşeron yasal bir ortaya
temizlik
taşeron ek korkusu ile
a
lerinde
bir durum
hastane rı da 657 sayılı
çalıştırm
kaybetm a yönünde
r kamu
o
sayıları
aramam
Bir zamanla thane çalışanla
da
li, ameliya ardı. 20 yıl önce lı işçiler
persone
iki
tabi memurl azalmış sendika
arın belki
yasaya
ı memurl
bile oldukça
maaşlar
zaman
onların
ki,
vardı
20
6 No’lu
Tarsus Merkez
Mersin
yılında
ve
4. 2010
bir emek
a ciddi ödüllerin
Sağlık Ocağı
Bu
n arkasınd
bir
Her başarını bir ekip vardır. çalışanlarına
sağlık
er vardır,
emekçil ve emek veren
ni
öyküleri
Ocağı
.
bakalım
Sağlık
Limonlu
’yi
Erdemli
Mersin
yerde,
Sağlık Ocağı
yakın bir
Limonlu
denize
Mersin
yolun sağında
geçince
yeni hekimle
rin geldiği
yaşanm
adığı öğrenild ve hekim
Devlet
sıkıntısı
i. Daha
Hastane
önce
sine
gitmedi
ği, hastane giden hastalar Karaman
kart sistemiy
içinde elektron ın artık
le kayıtlı
kaydedi
ik hasta
hasta sayısının
ldi.
arttığı
Mut’a
ile görüşmgelinir de Musa
Eroğlu
ne kadar eden olur
mu?
temizm
Eroğlu’ndan
iş, yolda Kalbimiz
merkezinde bahsetmiştik,Musa
ilçenin
bir sarıldık karşımıza
, ayak üstü çıkıverdi.
yaptıkt
Şöyle
çıktık. an sonra Gülnarkısa bir sohbe
t
’a doğru
yola
Öğleye
doğru
Devlet
Hastane Gülnar temsilci
si Başheki
Doğan
miz ve
ile
mi Dr. Mustafa
ve merkez buluştuk. Gülnar
Kemal
Devlet
Meslekt aile sağlığı merkezi
Hastane
aşlarımı
si
ni ziyaret
şartlar altında z küçük
çalışmak bir hastanede ettik.
zorunlu
taydı. Hekimle zor fiziki
hizmet
görevle
kapsam
rin çoğu
rini yapmak
ında
meslekt
taydılar. buraya gelmiş
aşlarımı
Odasına
zın hiçbirin Konuştuğumuz ve
öğrendi üyeliğinin olmadığin Mersin Tabip
k.
ını üzülerek
görüşm Hemen orada
eler yapıldı
odaya
işlemler
ve en kısa üyelikle ilgili
inin başlatılm
sürede
asına karar
üyelik
Sonuç
verildi.
meslekt olarak bu ziyaretle
aşlarımı
sorunlar
zın çalışma rle
ı
arasında yerinde gözlend koşulları ve
daha sıkı
i.
bu ziyaretle
ilişkilerin Oda ile hekimle
r
kurulab
kadar önemlirin düzenli
ilmesi için
olduğu olarak yapılma
yıllardır
ortaya çıktı.
sının ne
ülkemiz
sağlıkta
de
dönüşü uygulanmaya Diğer yandan
de Mersin
m süreci
çalışılan
kaygılar Tabip Odasını üzerine hem
TTB
ın
n ortaya
ile yavaş Pilot Aile Hekimli
koyduğ hem
gözlend yavaş su yüzüne ği uygulam u
aları
i.
çıkmaya
başladığ
ı
kten
r ama polikliniiken ben her
r,
iz gerekiyo ocağında
yakalıyo
Sağlık
vermem
oruz ki. diyabet hastası
ayda bir
çıkamıy
yeni
eğitim
izliyor, 3-4
ay 3-4 tane hastalarımı topluyor onlara
eski diyabet ı olanları bebeklerimi izliyor, rini
imi
hizmetle
kronik hastalığ
u sağlık nerede ne
um, gebeler
um,
yapıyord gereken koruyuc
bir bölgem
yapmam um. Bölgemi tanıyord
Şimdi böyle kişiler
yapıyord u biliyordum.
e
gelecek
olduğun yok, sadece bana hizmeti veremeyri ne
en sağlık yarın hekimle
ik
üzerind
bir belirsizl
um. Ayrıca
çalışıyor bilmiyoruz, büyük
bekliyor
Otuza yakın
var.” dedi.
gittik.
memuru
ns yerine
Konfera hemşire ve sağlıkKamu
du.
ebe,
bekliyor
hekim,
üzerine
ımız bizi
da
arkadaş Birlikleri Yasa Tasarısı
sonrasın
Sunum
Hastane yaptık.
de sağlıkta
bir sunum tasarısı hem üzerine
hem yasagüncel konular olarak hekim
yaşanan konuştuk. Genel arasında
rı
karşılıklı sağlık çalışanla karamsarlık
bir
ve diğer dönük olarak
e
birinci
geleceğ hekimliği ile irilirken,
ri özelleşt
vardı. Aile
lerinin
hizmetle
hastane
devlet
k sağlık
basama tasarısı ile de rın performansave
ağı
çalışanla
bu kanun
ımız
i
irilmesi, çalışmaya zorlanac nedenin
yaşadığ
rlığın
özelleşt
eli
u görünce Yıllarca acilde
lı olduğun
iği bu karamsa
kaldı.
dayalı sözleşm
üzere
belirsizl
a
donanım kursağımızda ÇİLYAD olmak
gelecek aktaydı.
k
re başta işler yerine oturmay
mutlulu
oluşturm
hekimle
, tam
ağın eden
çalışan
kurs verilmişşeyi darmad yıllarını
her
pek çok
aları,
derken
başlıyor Hekimliği uygulamgücünü
insan
Pilot Aile
yetişmiş
ış. Hekim
acile vermiş en kaçırtmdileyip,
acil ve 112’lerdkolaylıklar
ımıza
arkadaş ayrıldık.
n
’a
yanında
i Anamur Tabip
başkent
Mersin
Muzun
Yıllardır liğini yapan
vardık.
k.
12:00’da Anamur temsilci
buluştu
n
Odasını Gökduman’la
ız
Dr Erhan
den yaptığım
öncesin
’da çalışanrının
Günler
arda Anamur
duyurul diğer sağlık çalışanla
Birlikleri
hekim vela “Kamu Hastane ns
ıştık.
katılımıy
ı” bir konfera
n
ayı planlam
Yasa Tasarısın
Tabip Odasınıan
önce
da konuşm
a Mersin
z tarafınd kadar
ortamın öncesinde daha şimdi
sonund
aşlarımı
na
ve
ns
Günün
ayakları
meslekt
Konfera
a çalışan
larla
bu gezi
dı. Odanın konuşulması
yaptığı
sağlık ocağındi yapan arkadaşocağı
karşılan
üzerine zda büyük
konular
arını Nusret
çok olumlu
aile hekimliğ Yıllarını sağlık
, gencel de meslektaşlarımı Bu gezilerin
ettik.
ve çalışmal
rmış bir
uştu.
gelmesi
sohbet
hem
e taçlandımemnun
ile
arına adamış
hem bizde k kaynağı oluşturm
çalışmal
sının oda
Ocağı Ödülüyl inden
re
yapılma bağ oluşturacağı
bir mutlulu
Fişek Sağlık “Aile hekimliğ
bir
az bir defa
güzel hekimle iz?”
aşımız
yılda en arasında güçlü ayrıldık.
meslekt ını” ifade etti. “Ne mutlu değilsin
r
Aile
hekimle siyle Anamur’dan
olmadığ veriyorlar, nedenaşımız “ Pilot
r,
düşünce
ğe kapatıyo iz
çok para eyledik. Meslekt
ri poliklinihizmet vermem
diye sual
a
rde
ğinin hekimle
ve hastalar hizmetle
Hekimli
gezici
gelen kişi
sadece or. Teorik olarak
bekleniy
içeri girdik,
ımız
. Acilden
diye sevindikbir hekim arkadaş
sohbet
kadar değişti tayin olmuşTanışalım biraz
yeni
sayısının
Van’dan
a bakıyor.
de hekim
hem
gelen hastalar Acil ve hastane
dedik. u, acildeki hekimin ı, 112
edelim
na baktığın
olduğun
yetersiz de 112 çağrıları doktorsuz gittiğinir
nsın
hekimle
acile hem
ambüla
olunca aynı, acilde çalışan tam
çağrısı
nsının
k. Sebep 112 ambüla
öğrendi
olmuş.
aile hekimi
GE
Tabip Odası
2010
Nisan,
19 Nisan
sı
toplantı
Onur Kurulu
2010
sı
20 Nisan
toplantı
Kurulu
NİSAN
Yönetim
)
Yaşama
2010
2010
Kaymak
Torlak)
02 Nisan
(Dr. Edip
21 Nisan r Tehlike ve Sağlıklı
Uğurhan
şiir dinletisi
“Nüklee
sı (Dr. Ful
İçel Koleji
TÖK’ün
toplantı
2010
ilgili basın
Hakkı” konulu
02 Nisan
çalışanla (Dr. Ful Uğurhan
2010
hamile
Çocuk Bayramı
i)
C.
23 Nisan Egemenlik ve
Doç. Dr.
Tıp Fakültes
İşten çıkarılan
Doğan,
Ulusal
ası (MEÜ
(Dr. Yemliha
açıklam
23 Nisan
sunumu
Torlak)
çelenk
basın
ilgili
2010
Tayyar Şaşmaz)
Yasası ile Dr. Bilge
05 Nisan
2010
da meslek
Birlikleri
Torlak,
Sarayı’n
27 Nisan
Kamu Hastane
Ful Uğurhan
ve Sergi
ası (Dr.
Kongre
açıklam
Mersin (Dr. Bilge Nomer)
Nomer)
tanıtımı
2010
sı
06 Nisan
MAYIS
toplantı
2010
Kurulu
05 Mayıs sı
Yönetim
Aytuğ Atıcı)
2010
toplantı
Nisan
(Prof.Dr.
07
yapılan
MESAP
2010
4.kurs açılışı
İnönü’ye
07 Mayıs
ası. İsmet Atıcı)
Gebe Okulu
2010
basın açıklam Dr. Aytuğ
12 Nisan
sı
KESK’in e ile ilgili (Prof.
toplantı
Kurulu
benzetm
Onur
2010
Devlet
işten
2010
07 Mayıs
ası. Toros
işçilerin
sı
13 Nisan
açıklam 40 yaşındaki
toplantı
Kurulu
SES’in basın
Atıcı)
Yönetim
si’nde çalışan
ilgili oylama
Dr. Aytuğ
2010
Hastane
Yasası ile
ası. (Prof.
14 Nisan
Torlak)
Birlikleri Ful Uğurhan
çıkarılm
2010
İnönü’ye
ası (Dr.
Kamu Hastane
ası. İsmet Dr. C. Tayyar
07 Mayıs
açıklam
(Doç.
hk. basın
basın açıklam
sı (Dr.Ful
2010
e ile ilgili.
ADD’nin
toplantı
benzetm
15 Nisan
asyon Kurulu
yapılan
Koordin
şaşmaz)
Turizm Torlak)
2010
ilk yardım
Uğurhan
Aytuğ
ğü’ne temel
08-09 Mayıs
2010
(Prof. Dr.
Bölge Müdürlü
15 Nisan
si’ne ziyaret
Orman
ir Belediye
kursu
Yenişeh Yemliha Doğan)
2010
Atıcı, Dr.
sı
11 Mayıs
sine yürüyüş
2010
toplantı
r, Dr.
Kurulu
15 Nisan
devlet Hastane
Yılmaze
Yönetim
2010
Dr. Ayşın
te’den Toros
Torlak,
Üniversi
15-16 Mayıs
Uğurhan
(Dr. Ful
Bilge Nomer)
a ziyareti
2010
’nin Odamız
16 Nisan
asi Derneği
Sosyal Demokr
n Mut
24
Mersin
Ağustos,
Sedef Kayaha
26 Mersin Tabip Odası
28 Mersin’de İçme ve Kullanma
Temmuz,
T
Mustafa
Mersin
Tabip Odası
“Gidem
Yönetim
ediğin
Kurulu
yer
başlattığ
ımız ilçe senin değildir olarak
2010 tarihind
gezilerim
” düşünce
izin ikincisin
nedenle
siyle
e Mut ve
ri
Bu geziye
Gülnar’a
i 26 Ekim
öncesin sorgulandığında
yaptık.
de aile
kurulun Mersin Tabip
pilot
sağlığı
ücret alacakla
dan
Odası yönetim
elemanl uygulam
C. Tayyar Prof.Dr. Aytuğ
rı vaat edilmiş arına dolguna
alamadı
kları için
sekreter Şaşmaz, Uzm.Dr. Atıcı, Doç.Dr.
ama bu
katılmad
çalışmal
imiz
ücretler
Hanife
Mut’a ulaştık.Suna Gül katıldı.
Kara ve
Hekimli ıkları ifade edildi.ara etkin bir şekildei
ği uygulam
İlçe temsilci
Saat 10:00’a
ile buluştu
Bu
temel sağlık
alarının durum Pilot
doğru
giderek k ve çalıştığı miz Dr Meriç
alışık olduğum Aile
hizmet
değiştird
,
Aile
Tunca
sunumu
sohbet orada çalışan aile Sağlığı Merkezi
uz
hekimliğ iğini, TTB ve Mersin nu kökten
ettik.
hekimi
arkadaş ne
koymak i sistemi konusun Tabip Odası’nı
Hepsini
larla
tadır.
n
daki kaygılar
n aile
iş yüklerinortak sıkıntısı
ını ortaya
İkinci
in çok arttığınısağlık ocakları
yaptığı
Burada durağımız Mut
na
işi
yıllarca
aile sağlığışimdi iki kişinin, daha önce 5-6 kıyasla
Mersin Devlet Hastane
temsilci
kişinin
yapmay
elemanl
liğini yapan Tabip Odası
si.
çoğunu
a çalıştığı
arının
ve yeni
n
Uzm Dr.
temsilci
ebe/hem istifa ettiğini, mutlu olmadık nı,
İdris Günteki
miz Uzm.Dr.
buluştu
yerlerin
k.
e görevle larını ve
çalışmal şirelerin
Sedef Kaya n
arkadaş Hastanede bulunan
ara aktif
ndirilen
larla teker
ile
olarak katılmad
bütün hekim
hizmet
teker
nedeniy
merhab
bu nedenle
ığını,
le geçen
alaştık.
Zorunlu
2-3 ayda
işleri yalnız bütün
hastane
yapmay
zorland
ye
a
ıklarını
ifade
ettiler. Aynı
aile sağlığı sorun ikinci
gezdiğim merkezini
karşımız izde de
a
Buradak çıktı.
i
arkadaş hekim
larımız
da
yanların
da çalışan
sağlığı
aile
elemanı
ndan
şikayetç
i
sağlığı idi. Aile
elemanl
gebe bebek arının
gibi temel izlemi
görevle
bile yapmad
ri
aile hekimle ıkları,
boyu her rinin gün
başların türlü işi yalnız
a yaptıkla
ifade edildi.
rı
Bunun
Aydıncık - Bozyazı - Anamur Gezisi
Yayın Kurulu
Dr. Oya ÖGENLER
Dr. Çiğdem AYTÜRK
Dr. Ahmet SARAÇLAR
Dr. Metin UZABAÇI
M
NMA MI?
VE KALKI
ADALET PİTALİZM Mİ?
KA
AZGIN
Haziran,
ARE
Yazı İşleri Müdürü
Dr. Alfert SAĞDIÇ
Dr. Nedim İNCE
BAŞKA
NLA
TOPLAND R
I
“Bir kurumu
Bir kurumu
bakmam n tarihine bakmak
ız bize mutlaka
istersek
Ancak kayıtlara
kayıtları
na
da öğrenm
geçmem ışık tutacaktır.
iş olaylar
ek istiyor
tanıklar
isek o dönemive anıları
ına da başvurm
kurulu
olarak Mersin ak gerekir. n canlı
kayıtları
Tabip Odası’nıBiz yönetim
mızdan
baktığım
n tarihine
gibi bir ız
de
o döneme
tanıklık
etmiş
başkanl
arla
toplantı
sohbet yapıp
etmek
istedik.
Bunun
için odamızı
Adana Tabip n
Odasınd
ayrıldığı an
Mayıs,
2010
Eylül, Ekim
ZİY
Editör
Dr. Murat BOZLU
16 Hekimlik Mesleği
r.
edilmişti
asının içini
sine teslim
” uygulam
hizmeti
ekonomi
Sigortası şekilde sağlık bir
en iyi
nasıl
“Genel Sağlık
nlar herkesin Oysa bununçıkan katkı
ektedir.
okumaya
Atıcı
cebinden
zannetm
aldığını a olduğu halkın
Aytuğ
tedir.
Prof. Dr.
aldatmac gözler önüne serilmek perde gerisine
asının
u,
payları ile
i” uygulamhekimi olduğun
e kolayca
“Aile Hekimliğ
ailenin bir
nlar her halkın sağlık hizmetin
bir şekilde
bakmaya
ta
in de mutlu
sağlık
şlarım,
hekimler Oysa koruyucu
birinci basamak
saha
Kutlu Olsun!”
iğini ve
Sevgili Meslekta Bayramımız
ulaşabildrını sanmaktadır. ü, pek çok yerde
a dek
riyet
ı “Sonsuz 87.
çalıştıkla rinin nasıl çöktüğün hastanın müşteri, ek
“Cumhu
yet Bayramın iyetimizin
el
dığını;
ini görmem
Cumhuri
hizmetle
Cumhur
mükemm
yapılama
yılki
Bu
getirildiğ
ının
çalışmas de tüccar haline
ya ant içtiğimiz ve ardından n oluşan
yaşatma olsun” mesajıyla 10 kelimede
aralarını
hekimin
asının satırbol
olmak gerekir.
yaşı kutlu kutladık. Sadece ümüz ile laik,
ki
için kör
uygulam
ile
Çalışma” in tek yerde çalışıpbunun
bir balo bölünmez bütünlüğdevletimiz hakkında
ifade
“Tamgün
hukuk
şekilde
,
bir
bu mesaj tik ve sosyal
ktedir. Oysa
nlar hekimler
çalıştırılıp
ve içten
okumaya
ğını düşünme
demokralerimizi en yalın
in köle gibi ödemelerine
para kazanaca , hekimler
sermaye
düşünce ir.
ve ölüm
an döner sıyla ortaya çıkmıştır.
doğru olmadığı
doğumu
etmekted
gereği yaşam
e yansımay
anlaşılma koşullarda,
bebeğin ardından
in doğası
in
bir
emekliliğ
,
edildiğin beri, insani ücret alarak tek
Mesleğin
bulunan n ölümünün
mahkûm
ki çizgide
yaşam” için
öteden
uygun bir
arasında doğan, hastasını a “özgürce ve kardeşçe
Biz hekimler
.
imize yansıyan
barışı
ile yenidenve kurtuluş savaşınd
iyi
emekliliğ
hekimler
ı arzu ediyoruz
yasa tasarısını
yas tutan
hiçe sayanhissederler. Kardeşçe
inadına
olarak
yerde çalışmay
Birlikleri”
değil,
birlik
canlarını
erin
kendi ı iliklerine kadar ötekileştirerek
ğini;
“Kamu Hastaneler hastanel ektedir. Oysa neye
olabilece
yaşamay ın ayrılarak veya
dirmeyen
mümkün üstünlüğü,
ticaretha
değerlengüçleneceğini zannetm
yaşaman severek ve sayarak
hukukun
erinin bir
eceğini
yaşama,
daha da da devlet hastanel hastanelerin ötesi
daha çok
ve özgür anlayışıyla ulaşılabilçıkarları
eden
n ulus
kendi
ve zarar
ayrıntılar
sağlığını zincirlerine
tam bağımsız tik ve sosyal
üzerinde
rülmesi
güçler
dönüştü edilmesi ve halkın
laik, demokradeğildir. Ülkemiz emperyalistnı kardeş
olan hastane ktedir.
zor
yapan
ölüme terk güdümünde olduğu görülme
görmek sunda hesaplar ki tüm umutları
nin
ıcı
nin saklı
sermaye
doğrultu görmüş olmalılar ve kutsal değerler
e
edilmesi
mide bulandır
yet’in
ye
emanet
Üniversit bir
bunu
.
oynanan
n
de
Cumhuri
ayrı
toplumu
sonrası bölünme sonrası
Sağlık alanındabazılarına değindim
kavgası n yapılan kavga Hastasının ve etmiş olan
çirkin hesaplar
sadece
üzerinde na bağlamışlardır. görmeye yemin
r.
oyunların üzerinde yapılan
sağlığını
önemlidi
eri
siper
yıkılması baş kaygısı olarak ruh ve sosyal
hastanel
oyunu
göğsünü
olacak kadar
akına
konusu
nan bu çirkin
sağlığını insanların beden,
yazı
alanda
tezgâhla
de bu hayâsızca
hekimler yönelik olarak varmış ve her
Şimdi gel
bozmaya tehlikenin farkına lardır.
etme!
la,
arın yasını n
görmüş, e etmeye başlamış
saygılarım
yaşananl
Sevgi ve
mücadel
ve Sivas’ta İnegöl ve ülkemizi
an ve
nmaraş
Kahrama ederken, Dörtyol, oyunlard
Aytuğ Atıcı
en aşağılıkdeneyim kazanan
devam
Prof. Dr.
sahnelen
tutmaya
fazla
yet’in
yerinde
Kurulu Başkanı
pek çok
nden oldukça er Cumhurir, bu
Yönetim
zihniyetl
süreçleri
sinsi
darbe
anlamışla k ve sosyal
güçler ve
acağını
karanlık
n
yıkılamayÜlkemizin ekonomi
işlerdir. Dünyanı
top ve tüfekle
lara ek olarak
kları neokışkırtma çökertmeyi hedeflem
nenler,
de uyguladı
da
yapısını gelişmiş ülkelerin
ve cesaretle
satışa net
çeşitli az
rdan beslenen
çok
n her şeyini
liberal politikala
erle Ülkemizi sağlık alanında gelen
yerli işbirlikçil Bu sinsi planı dür. Kulağa hoş piyasa
ardır.
rle sağlık
sunmuşl görmek mümkün
söylemle
bir şekildeboşaltılmış süslü
ancak içi
TI
LAN
TOP
Tabip Odası İle İlişkileri
A.Öner KURT, Gülçin YAPICI, Tayyar
ŞAŞMAZ, Metin UZABACI, Aksel TOL,
İ.Hakkı BOZGEDİK, Gülin ÖZTÜRK
Mersin Tabip Odası
Yayın Organı
2010 / 2-3 (ücretsizdir)
İYE
ERİ
LİYETL
ODA FAA
bu
Sağlık Ocağı li
Limonlu
persone
deniz feneri. Sağlık ocağı ilkelerini
adeta bir yılında aldı.
ca hizmet ideal bir
ödülü 1994 göreve başlayındeğiştirerek,
işlerdi.
1991 yılında baştan aşağı özetlem kadar
ocağını
” şeklinde
ğın ne
“Sağlık
yapmak
basama
ışığında
”
sağlık ocağı riyle “Birinciz, bu bilincin
başladık
Kendi deyimle u biliyoru a çalışmaya
Fişek
olduğun hızımızl
Nusret
önemli
tüm
şlardı. Mersin,
kolları sıvayıp
1994 yılında
işe koyulmu ile ilk defa buluştu.
diyerek
Ödülü sayesinde
Sağlık Ocağı
Sağlık Ocağı
Limonlu
yeterli düzeyde
alınmak
dir. Hatta
tadır.
daha fazla
bile
• Herhang
i bir kirlilik
Müdürlü
ğü ile MESKİ
durumu
nda İl Sağlık
ortak çalışma
• Berdan
baraj
yaklaşık
10 saatte gölünden alınan ktadır.
Mezitli’y
• Su
e ulaşmakham su
kullanmanaliz sonuçla
tadır.
rına
bölgele a suyunun MESKİ’dgöre, içme
rde zaman
ve
kirlilik rapor
zaman en verildiği
suda
edilmek
çözülme
le birlikte, bakteriyolojik
kte ve bakteriy
2010 yılının
sorun hemen
geçmem ilk sekiz ayı olojik kirlilik oranı
ektedir.
için yüzde
biri
• Sonuç
olarak;
kullanm
Berdan
a suyu güvenle
kaynakl
Önerile
kullanıla ı içme ve
r
bilir.
1. Mevcut
havzaya
korunm
önlemle ası için alınan su sağlayan kaynakl
ve uygulan
r artırılara
k devam
an bütün arın
2. Havzanı
n bazı bölgeleetmelidir.
rinde eksik
olan
26
“mutlak
tamaml koruma bandı”
anmalıd
en kısa
zamand
3. Havzanı ır.
a
alan tarımsal n etrafınd
a az da
alanlar
kaldırılm
ve yerleşimolsa yer
alıdır.
yerleri
4. Mersin’e
yapılma
ikinci su
lıdır.
kaynağı
için çalışma
5. Havzada
lar
çoğalma
görülen
sı önlenm
tatlı su
midyesi
elidir.
6. Su
nin
önlenm nakil hatların
daki kaçaklar
sağlaştı esi için en kısa
ın
rılmalıd
sürede
şebeke
7. Halkın ır.
hattı
içme,
kurumla
ra güveninkullanma suyuna
analiz sonuçla
i devam
ettirmek ve ilgili
rı düzenli
yerel yazılı
için su
olarak internet
paylaşılm ve görsel medya
alıdır.
ortamı,
aracılığı
yla halkla
8. Su,
nedenle ulusal bir zenginli
tarafınd su arıtma tesisinin k ve kaynakt
an yapılma
ır, bu
işletmes
lıdır.
i kamu
MERSİN
İLK YAR
TAB
DIM MER İP ODASI
KEZİ ÇAL
IŞMALA
Mersin
Merkezi Tabip Odası
İlk
03.02.20
mesul müdürü
09 yılındaYardım Eğitim
kuruldu
veren Genel yıllardır
ilk yardım . Merkezin
Temel
Cerrahi
Demirs
kursları
Uzmanı
anlatılan ilk yardım eğitim
oy’dur.
Dr. A. Oğuz
konular
olay yerinin
İlk yardım
dan bazıları:programında
merkezi
belirlen
çocuk için değerlendirilme hasta, yaralı
nde sağlık
en
ilk yardım müfredata
si, yetişkin ve
yaralanm temel yaşam
bakanlığ
uygun
olanlara eğitimi” ve sınav olarak “temelınca
çarpma alarda, yanık, desteği, kanamave
larında,
donma
yardım sertifika verilmek sonucu başarılı
bilinç bozuklu kırık, çıkık
ve sıcak larda,
konusun
tedir. Eğitimle
ve burkulm
olan hekimle
klarında
da deneyim
hayvan
,
alarda,
r, ilk
li,eğitici
ilk yardım r tarafınd
yabancı ısırmalarında, zehirlenmelerde
an verilmek sertifika
göz,
eğitimin
,
saattir.
ilkyardımcisim kaçmasında, kulak ve buruna
in süresi
tedir. Temelsı
Genellik
boğulm
ders ile
le günlük 16
teknikle uygulamaları
bir
alarda
ridir.
ve hasta
tamaml hafta sonund 8’er saatlik
/ yaralı
anmakt
a eğitim
taşıma
ders anlatım
adır. Eğitimle
ının yanında
r teorik
uygulam
Verilen alarla da desteklemutlaka
ilkyardım
ve ilkyardım
cı sertifikanmektedir.
cı kimlik
ları
geçerlili
belgesin
k
süresi
sonund
in
üç yıldır.
a
Bu sürenin
güncelle yapılması zorunlu
olan
tarafınd me eğitimi de
eğitimlean verilmektedir.merkezimiz
rinin süresi
Güncell
bir gündür. eme
İlk yardım
temel eğitim merkezi
materya mizde gerekli
yanında
llerinin
yetişkin grupların ihtiyacın
,
bebek
de bulunm
ve çocuk ı karşılayacak
sayıda
gruplara aktadır. EğitimCPR eğitim
manken
bir kurs
Açıldığı
niteliğin 12-14 kişilik küçük i
günden
merkezi
de verilmek
bugüne
kadar
kurum miz tarafından
tedir.
çalışanın
birçok kamuilk yardım
güncelle
a temel
me eğitimle
ilk yardım ve özel en
eğitimi
ri verilmiş
yönünd
ya da
tir. ri sunan
sağlık hizmetle
u: “Temel üzerinde hizmet n yapısı
yenileye adır.
yazıyord
tlarının
durumd olan
Ocağı, kendini
ülke standar
az
e Sağlık
ına örnek
Karader Sağlık Ocaklar e uygulanması ki
vardı:
ile diğer
a Türkiye’d ası yani bölgede
ik
Ekipte kimler
sağlık
Sağlık Ocağınd
Fişi uygulamçıkarılarak
Hakkı Bozged
a
• Dr. İsmail
k
Kişisel Sağlık e sağlık kartı Ocağı şartların
Karabıyı
kta,
tüm bireyler ktadır. Sağlık sunulma
• Dr. Mustafa Bal
ar hizmeti z ön planda
izlemi yapılma
İlkay
laboratu
köy
iyi
güleryü
• Hemşire
göre en ve vatandaşa Sağlık Ocağı bir özverili
Öztan
lin
e
temizlik
persone
• Ebe Sevda
ktadır. Karader
Uğuz
a rağmenve sürdürülebilir
tutulma
ta,
olmasın
• Ebe Emine ) Kadriye Çelik
sağlık ocağı kaliteli, sürekli içinde sunmak
ı
arıyla
(Merhum
• Ebe
çalışmal
i ekip anlayışı ve katılımın kelime
Aydın
n sevgi
yazacak
Ali Uğuz
rini
sağlık hizmetin
toplumu
• Ebe Selver
n sonra
Bayram
Bu ifadede k sağlık hizmetle
bu nedenle
memuru
Meşe
bir
ktadır.”
• Sağlık
Ali Rıza
sağlama
Birinci basama e çok net daki gibi
n Akman
orum.
memuru
diyenler
ni Ramaza
bulamıy
• Sağlık
gerekir e Sağlık Ocağı’n kimler
sağlık teknisye (Merhum) Mustafa
nasıl sunmak Karader sunan ekipte
• Çevre
hizmeti
yanıt; Anamur
savaş memuru
r. Peki bu
• Sıtma
an
olacaktı
Yazıcı
s
Gökdum
İbrahim
vardı:
Barbaro
• Dr. Erhan
r
savaş memuru
r Çöme
Aydemi
• Sıtma
Muzaffe
• Dr. Şükrü
Şahin
savaş işçisi
Ümmü
• Sıtma
Hemşire
Balcı
Çopur
•
Şahin
Necati
Ayşe
• Şoför
• Hemşire
Satıcı
• Ebe Ayşe
Göçer
• Ebe Sonnur
Balcı
Ali
memuru
• Sağlık
man Yaşar
Abdurah
• Memur
RI
70. Yıl
Mersin Merkez
Cumhuriyet
Ocağı
Sağlık
Mersin
Ocağı
Anamur
Karadere
Sağlık
n
Ocağını
e Sağlık şunlar
Karader
sinde
gerekçe
Anamur
Mersin aldığı ödül
2002 yılında
iyet
70. Yıl Cumhur
ın
Mersin
Sağlık Ocağı’n
ğu yılın
Merkez
kuruldu
kuruluş
ismi ocağın
iyet’in 70.
sı
Cumhur
müne rastlamabeş
yıldönü
ledir. Yıllardır
nedeniy ve yaklaşık 35000
k
mahalle
birinci basama tadır.
nüfusa
sunmak
sağlık hizmeti bütün i
yanında
Bunun rıyla tıp fakültes staj
sağlığı
çalışanla
lerinin halk
destek
öğrenci alarına da
uygulam Sağlık ocağınınFişek
dır.
olmakta rı 2009 yılı Nusret
e aday
çalışanla
Ödülü’n
Sağlık Ocağı açıklamaktadır:
şekilde içinde sağlık
lerini şu
süreci
yapmış
olma gerekçe ine geçme şimdiye kadar ve
ken,
önemli
“Aile hekimliğ
nın
ne kadar
mız kapatılır
ocakları
ocakları uz hizmetlerin
ak, sağlık
u hatırlatm
olduğum
olduğun
başarılı
35
Prof. Dr. Aytuğ Atıcı
Sevgili Meslektaşlarım,
“Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun!”
Bu yılki Cumhuriyet Bayramını “Sonsuza dek
yaşatmaya ant içtiğimiz Cumhuriyetimizin 87.
yaşı kutlu olsun” mesajıyla ve ardından mükemmel
bir balo ile kutladık. Sadece 10 kelimeden oluşan
bu mesaj bölünmez bütünlüğümüz ile laik,
demokratik ve sosyal hukuk devletimiz hakkındaki
düşüncelerimizi en yalın ve içten bir şekilde ifade
etmektedir.
Mesleğinin doğası gereği yaşam ve ölüm
arasındaki çizgide bulunan, bir bebeğin doğumu
ile yeniden doğan, hastasının ölümünün ardından
yas tutan ve kurtuluş savaşında “özgürce yaşam” için
kendi canlarını hiçe sayan hekimler barışı ve kardeşçe
yaşamayı iliklerine kadar hissederler. Kardeşçe
yaşamanın ayrılarak veya ötekileştirerek değil, inadına
daha çok severek ve sayarak mümkün olabileceğini;
tam bağımsız ve özgür yaşama, hukukun üstünlüğü,
laik, demokratik ve sosyal anlayışıyla ulaşılabileceğini
görmek zor değildir. Ülkemiz üzerinde kendi çıkarları
doğrultusunda hesaplar yapan emperyalist güçler
de bunu görmüş olmalılar ki tüm umutlarını kardeş
kavgası sonrası bölünmeye ve kutsal değerler
üzerinden yapılan kavga sonrası Cumhuriyet’in
yıkılmasına bağlamışlardır. Hastasının ve toplumun
sağlığını baş kaygısı olarak görmeye yemin etmiş olan
hekimler insanların beden, ruh ve sosyal sağlığını
bozmaya yönelik olarak tezgâhlanan bu çirkin oyunu
görmüş, tehlikenin farkına varmış ve her alanda
mücadele etmeye başlamışlardır.
Kahramanmaraş ve Sivas’ta yaşananların yasını
tutmaya devam ederken, Dörtyol, İnegöl ve ülkemizin
pek çok yerinde sahnelenen aşağılık oyunlardan ve
darbe süreçlerinden oldukça fazla deneyim kazanan
karanlık güçler ve sinsi zihniyetler Cumhuriyet’in
top ve tüfekle yıkılamayacağını anlamışlar, bu
kışkırtmalara ek olarak Ülkemizin ekonomik ve sosyal
yapısını da çökertmeyi hedeflemişlerdir. Dünyanın
çeşitli az gelişmiş ülkelerinde uyguladıkları neoliberal politikalardan beslenen ve cesaretlenenler,
yerli işbirlikçilerle Ülkemizin her şeyini satışa
sunmuşlardır. Bu sinsi planı sağlık alanında çok net
bir şekilde görmek mümkündür. Kulağa hoş gelen
ancak içi boşaltılmış süslü söylemlerle sağlık piyasa
ekonomisine teslim edilmiştir.
“Genel Sağlık Sigortası” uygulamasının içini
okumayanlar herkesin en iyi şekilde sağlık hizmeti
aldığını zannetmektedir. Oysa bunun nasıl bir
aldatmaca olduğu halkın cebinden çıkan katkı
payları ile gözler önüne serilmektedir.
“Aile Hekimliği” uygulamasının perde gerisine
bakmayanlar her ailenin bir hekimi olduğunu,
birinci basamakta halkın sağlık hizmetine kolayca
ulaşabildiğini ve hekimlerin de mutlu bir şekilde
çalıştıklarını sanmaktadır. Oysa koruyucu sağlık
hizmetlerinin nasıl çöktüğünü, pek çok yerde saha
çalışmasının yapılamadığını; hastanın müşteri,
hekimin de tüccar haline getirildiğini görmemek
için kör olmak gerekir.
“Tamgün Çalışma” uygulamasının satır aralarını
okumayanlar hekimlerin tek yerde çalışıp bol
para kazanacağını düşünmektedir. Oysa bunun
doğru olmadığı, hekimlerin köle gibi çalıştırılıp,
emekliliğe yansımayan döner sermaye ödemelerine
mahkûm edildiğinin anlaşılmasıyla ortaya çıkmıştır.
Biz hekimler öteden beri, insani koşullarda,
emekliliğimize yansıyan uygun bir ücret alarak tek
yerde çalışmayı arzu ediyoruz.
“Kamu Hastane Birlikleri” yasa tasarısını iyi
değerlendirmeyenler hastanelerin birlik olarak
daha da güçleneceğini zannetmektedir. Oysa
ayrıntılarda devlet hastanelerinin bir ticarethaneye
dönüştürülmesi ve zarar eden hastanelerin
ölüme terk edilmesi ve halkın sağlığının ulus ötesi
sermayenin güdümünde olan hastane zincirlerine
emanet edilmesinin saklı olduğu görülmektedir.
Sağlık alanında oynanan mide bulandırıcı
oyunların sadece bazılarına değindim. Üniversite
hastaneleri üzerinde yapılan çirkin hesaplar ayrı bir
yazı konusu olacak kadar önemlidir.
Şimdi gel de bu hayâsızca akına göğsünü siper
etme!
Sevgi ve saygılarımla,
Prof. Dr. Aytuğ Atıcı
Yönetim Kurulu Başkanı
A
FA
ET
LİY
ODA FAALİYETLERİ
Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim 2010
NİSAN
02 Nisan 2010
İçel Koleji şiir dinletisi (Dr. Edip Kaymak)
02 Nisan 2010
İşten çıkarılan hamile çalışanla ilgili basın
açıklaması (MEÜ Tıp Fakültesi) (Dr. Ful Uğurhan
Torlak)
05 Nisan 2010
Kamu Hastane Birlikleri Yasası ile ilgili basın
açıklaması (Dr. Ful Uğurhan Torlak, Dr. Bilge
Nomer)
06 Nisan 2010
Yönetim Kurulu toplantısı
07 Nisan 2010
Gebe Okulu 4.kurs açılışı (Prof.Dr. Aytuğ Atıcı)
12 Nisan 2010
Onur Kurulu toplantısı
13 Nisan 2010
Yönetim Kurulu toplantısı
14 Nisan 2010
Kamu Hastane Birlikleri Yasası ile ilgili oylama
hk. basın açıklaması (Dr. Ful Uğurhan Torlak)
15 Nisan 2010
Turizm Koordinasyon Kurulu toplantısı (Dr.Ful
Uğurhan Torlak)
15 Nisan 2010
Yenişehir Belediyesi’ne ziyaret (Prof. Dr. Aytuğ
Atıcı, Dr. Yemliha Doğan)
15 Nisan 2010
Üniversite’den Toros devlet Hastanesine yürüyüş
(Dr. Ful Uğurhan Torlak, Dr. Ayşın Yılmazer, Dr.
Bilge Nomer)
16 Nisan 2010
Sosyal Demokrasi Derneği’nin Odamıza ziyareti
19 Nisan 2010
Onur Kurulu toplantısı
20 Nisan 2010
Yönetim Kurulu toplantısı
21 Nisan 2010
TÖK’ün “Nükleer Tehlike ve Sağlıklı Yaşama
Hakkı” konulu toplantısı (Dr. Ful Uğurhan Torlak)
23 Nisan 2010
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
çelenk sunumu (Dr. Yemliha Doğan, Doç. Dr. C.
Tayyar Şaşmaz)
27 Nisan 2010
Mersin Kongre ve Sergi Sarayı’nda meslek
tanıtımı (Dr. Bilge Nomer)
MAYIS
05 Mayıs 2010
MESAP toplantısı
07 Mayıs 2010
KESK’in basın açıklaması. İsmet İnönü’ye yapılan
benzetme ile ilgili (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı)
07 Mayıs 2010
SES’in basın açıklaması. Toros Devlet
Hastanesi’nde çalışan 40 yaşındaki işçilerin işten
çıkarılması. (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı)
07 Mayıs 2010
ADD’nin basın açıklaması. İsmet İnönü’ye
yapılan benzetme ile ilgili. (Doç. Dr. C. Tayyar
şaşmaz)
08-09 Mayıs 2010
Orman Bölge Müdürlüğü’ne temel ilk yardım
kursu
11 Mayıs 2010
Yönetim Kurulu toplantısı
15-16 Mayıs 2010
Kamu Hastane Birlikleri Yasası ile ilgili basın açıklaması
(Dr. Ful Uğurhan Torlak, Dr. Bilge Nomer)
n
isa
5N
Sosyal Demokrasi Derneği’nin
Odamıza ziyareti
16
Ni
n
sa
Orman Bölge Müdürlüğü’ne temel ilk yardım
kursu
17 Mayıs 2010
SES’in basın açıklaması. Toros Devlet
Hastanesi’nde çalışan 40 yaşındaki işçilerin işten
çıkarılması. (Dr. Hanife Kara)
18 Mayıs 2010
Yönetim Kurulu toplantısı, Sağlık ve Sosyal
Hizmet Emekçileri Sendikası’nın Odamıza
ziyareti
20 Mayıs 2010
2010/2-3
Emek ve Demokrasi Platformu’nun 26 Mayıs
2010 tarihinde ki iş bırakma eylemi hk. (Dr.
Hanife Kara)
20 Mayıs 2010
IV. Gebe Okulu sertifika töreni (Dr. Hülya Taze)
21 Mayıs 2010
Birinci Ulusal Okul Sağlığı Sempozyumu (Doç.
Dr. C. Tayyar Şaşmaz, Yrd. Doç. Dr. A. Öner Kurt)
22 Mayıs 2010
Birinci Ulusal Okul Sağlığı Sempozyumu
(Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz,
Orman Bölge Müdürlüğü’ne
temel ilk yardım kursu
18
ıs
ay
M
26
ıs
ay
M
Yrd. Doç. Dr. A. Öner Kurt)
22 Mayıs 2010
CNN Türk ile Nükleer Santral hakkında röportaj
(Prof. Dr. Aytuğ Atıcı)
22-23 Mayıs 2010
Orman Bölge Müdürlüğü’ne temel ilk yardım
kursu
25 Mayıs 2010
Yönetim Kurulu toplantısı
26 Mayıs 2010
Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarısına karşı,
İşsizliğe, yoksulluğa karşı, Performansa değil,
güvenceli ve insanca yaşanacak temel ücretler
için, Paran kadar sağlık politikalarına karşı,
Sağlık ve sosyal hizmetlerin ticarileştirilmesine,
özelleştirilmesine karşı İş Sağlığımız ve işyeri
güvenliğimiz için, 4/c’li güvencesiz çalışmaya
karşı durmak ve herkese sağlık, güvenceli iş,
güvenli gelecek için 26 Mayıs Çarşamba günü
KESK, DİSK ve Türk –İş ve Kamu-Sen’in destek
verdiği greve katıldı.
26 Mayıs 2010
2010/2-3
05
Nükleer Santrale hayır demek için enerji
bakanlığına faks çekme
27 Mayıs 2010
Tarım İl Müdürlüğü ziyareti (Halk Sağlığı
Komisyonu)
28 Mayıs 2010
Mersin’de 5 Temmuz 2010 başlayacak olan Aile
Hekimliği hakkında basın açıklaması
29-30 Mayıs 2010
Orman Bölge Müdürlüğü’ne temel ilk yardım
kursu
31 Mayıs 2010
Emek ve Demokrasi Platformu’nun basın
açıklaması. İsrail’in Gazze’ye giden yardım
gemisine saldırı. (Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz)
HAZİRAN
01 Haziran 2010
Yönetim Kurulu toplantısı
02 Haziran 2010
“Gazze’ye Yardım Götüren Gemilere Saldıran
İsrail’i Kınıyoruz”, “İskenderun’da Askerlerimize
Yapılan Hain Saldırıyı Kınıyoruz” basın açıklaması
02 Haziran 2010
Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarısında Hemşire
Nerede? Paneline (Yrd. Doç. Dr. A. Öner Kurt)
07 Haziran 2010
Yönetim Kurulu toplantısı
07 Haziran 2010
MESAP toplantısı
08 Haziran 2010
Mesap olarak Nükleer Santral sağlığa zararlıdır
basın açıklaması
09 Haziran 2010
İl Özel İdaresi personeline insan hakları sunumu
(Yrd. Doç. Dr. A. Öner Kurt)
09 Haziran 2010
Akdeniz Kent Konseyi toplantısı (Dr. Tülay
Demir)
12 Haziran 2010
Hatay’da yapılan GİTO toplantısı (Prof. Dr. Aytuğ
Atıcı, Dr. Tülay Demir)
15 Haziran 2010
KESK’in basın açıklaması“657 sayılı devlet
memurları kanununda yapılan değişiklikleri”
protesto için (Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz)
16 Haziran 2010
Cem Evinde 2 Temmuz etkinlikleri ile ilgili
toplantı (Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz,
Dr. Yemliha Doğan)
06
2010/2-3
18 Haziran 2010
Yönetim Kurulu toplantısı
21 Haziran 2010
Yerel Gündem 21 Kent Konseyi’nin Nükleer
Santral ile ilgili basın açıklaması (Dr. Yemliha
Doğan, Dr. Tülay Demir)
23 Haziran 2010
NKP toplantısı (Dr. Ful Uğurhan Torlak)
23 Haziran 2010
19 Haziran ve 21 Haziran 2010 tarihinde
yaşanan terör olaylarını kınamak için Mersin
tabip Odası, Mersin Eczacı Odası ve Mersin Diş
hekimleri Odası olarak basın açıklaması yapıldı.
(Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz, Dr. Yemliha Doğan,
Dr. Hülya Taze, Dr. Bilge Nomer, Dr. Ful Uğurhan
Torlak, Dr. Bekir Özçivit, Dr. Ali Dündar, Dr.
Hüseyin Şendağ, Dr. Mehmet Demir, Dr. Halim
Demirçay ve Dr. Nedim İnce)
25 Haziran 2010
KESK’in son günlerde yaşanan terör olayları
hakkında görüşmek üzere yapılan toplantı. (Doç.
Dr. C. Tayyar Şaşmaz)
26 Haziran 2010
Nükleer Santrale hayır mitingi (Dr. Tülay Demir,
Dr. Ful Uğurhan Torlak, Dr. Alfert Sağdıç, Prof.
Dr. Volkan Öztuna, Dr. Sinem Hale Öztuna, Dr.
Muhsin Sırım)
29 Haziran 2010
Yönetim Kurulu toplantısı
29 Haziran 2010
Aile Hekimliği ile ilgili SUN TV röportaj. (Prof. Dr.
Aytuğ Atıcı)
29 Haziran 2010
Yenişehir İlçe İnsan Hakları toplantısı (Dr.
Yemliha Doğan)
29 Haziran 2010
İl İnsan hakları Kurulu toplantısı (Prof. Dr. Aytuğ
Atıcı)
30 Haziran 2010
2 Temmuz Sivas katliamı ile ilgili basın
açıklaması (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, Doç. Dr. C.
Tayyar Şaşmaz)
30 Haziran 2010
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi mezuniyet
töreni (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, Doç. Dr. C. Tayyar
Şaşmaz)
TEMMUZ
02 Temmuz 2010
Yönetim Kurulu’nun Mersin valisi Hasan Basri
Güzeloğlu’nu ziyaret
05 Temmuz 2010
Yönetim Kurulu’nun Mersin valisi
Hasan Güzeloğlu’nu ziyareti
z
mu
em
2T
Kanal 33 Mersin’in Nabzı Programı. Aile
Hekimliği (Tabip Odası’ndan Doç. Dr. C. Tayyar
Şaşmaz, Mersin Sağlık İşletmeleri Derneği adına
Dr. Abbas Taşdemir, Aile Hekimleri Derneği
adına Dr. Gürbüz Şen)
Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz, Dr. Hülya Taze)
15 Temmuz 2010
Gündoğdu ve Hal Aile Sağlığı Merkezi ziyareti
Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, Yrd. Doç. Dr. A. Öner Kurt)
05 Temmuz 2010
Nükleer Santral kararının meclise gelmesi ile
ilgili basın açıklaması (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı)
17 Temmuz 2010
SUN TV röportaj. Tam Gün Yasası kısmi iptali
hakkında (Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz)
07 Temmuz 2010
İl Özel İdaresi personeline insan hakları sunumu
(Prof. Dr. Aytuğ Atıcı)
19 Temmuz 2010
Akkuyu’da yapılması planlanan nükleer santralin
yapımı ve işletim sözleşmesinin TBMM’de
onaylanmasını kınamak amacıyla AKP İlçe Binası
önünde “kefenli siyah çelenk bırakma” eylemi
(Dr. Tülay Demir)
07 Temmuz 2010
Emek ve Demokrasi Platformu’nun “06.07.2010
tarihinde Ankara’da yapılan “Türkiye Nükleer
istemiyor” “Kirli anlaşmaya Hayır De” eyleminde
göz aylına alınan 58 kişi ile ilgili basın açıklaması
(Prof. Dr. Aytuğ Atıcı)
11 Temmuz 2010
Saklı Bahçe’de Mersin Hekimleri Kahvaltıda
buluşuyor.
13 Temmuz 2010
Yönetim Kurulu toplantısı, Halk Sağlığı
Komisyonu toplantısı
13 Temmuz 2010
Anayasa Mahkemesi’nin Tam Gün Yasası ile
ilgili karar vermeden önce Türk Tabipleri Birliği
yetkilileri görüşme hakkında basın açıklaması
14 Temmuz 2010
Adnan Özçelik Aile Sağlığı Merkezi, Palmiye
Aile Sağlığı Merkezi ve Güvenevler Aile Sağlığı
Merkezi ziyareti (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı,
20 Temmuz 2010
Aile Hekimlerinin yaşadıkları sorunlar ve çözüm
önerileri konusunda toplantı.
20 Temmuz 2010
Güney TV’de röportaj. Tam Gün Yasası (Prof. Dr.
Aytuğ Atıcı) Kanal 2000 Tam Gün Yasası kısmi
iptal (Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz)
23 Temmuz 2010
Bugün Mersin Gazetesi röportaj (Prof. Dr. Aytuğ
Atıcı)
24 Temmuz 2010
TTB’de, Tam Gün Yasası kısmi iptali ile ilgili
bundan sonra yapılabilecekler konulu toplantı
(Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz)
24 Temmuz 2010
TTB İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kol toplantısı
(Dr. Hülya Taze)
2010/2-3
07
26 Temmuz 2010
Tarsus İtfaiye Müdürlüğü personeline ilk yardım
kursu güncelleme eğitimi yapıldı.
11 Ağustos 2010
Toros Gübre çalışanlarına ilk yardım kursu
güncelleme eğitimi
27 Temmuz 2010
Yönetim Kurulu toplantısı
11 Ağustos 2010
TMMOB makine Mühendisleri Odası İl
Koordinasyon Kurulu’nun Odamıza ziyareti
27 Temmuz 2010
Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ’ın
Anayasa Mahkemesi’nin Tam Gün Yasasının
bazı maddelerini kısmen iptal etmesi ve
Danıştay 5. Dairesi’nin verdiği yürütmeyi
durdurma kararlarının ardından yaptığı basın
açıklamalarında hekimlere karşı takındığı
düşmanca tavır ve hekimlik meslek etiğine
yakışmayan incitici sözler sarf etmiş olması
nedeniyle hakkında disiplin soruşturması
açılmasının gerekli olduğuna ve konunun
Ankara Tabip Odası’na bildirildi.
29 Temmuz 2010
Sağlık Bakanı’nın Anayasa Mahkemesi’nin kararı
ile birlikte hekimlere yönelik etik dışı söylem
ve tutumlarını protesto etmek üzere Mersin
Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde basın açıklaması
yapıldı.
AĞUSTOS
4 Ağustos 2010
İl Özel İdaresi İl Genel Meclisi üyelerine Kadın
Hakları sunumu (Dr. Ful Uğurhan Torlak)
10 Ağustos 2010
Yönetim Kurulu toplantısı
21 Ağustos 2010
78’liler Derneğini’nin düzenlediği “Mersin Solu
Referandumu Konuşuyor” toplantısı (Doç. Dr. C.
Tayyar Şaşmaz)
23 Ağustos 2010
TMMOB Makine Mühendisleri Odası, Tabip
Odası, Mersin Eczacı Odası’nın birlikte yaptığı 12
Eylül 2010 tarihinde yapılacak olan referandum
ile ilgili basın açıklaması (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı,
Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz, Dr. Yemliha Doğan, Dr.
Hanife Kara, Dr. Tülay Demir)
24 Ağustos 2010
Yönetim Kurulu toplantısı
28 Ağustos 2010
Yargı Bağımsızlığı, Hukuk Devleti ve Anayasa
konulu konferans (Doç. Dr. Ümit Kocasakal)
30 Ağustos 2010
30 Ağustos Zafer Bayramı çelenk sunumu (Prof.
Dr. Aytuğ Atıcı, Dr. Hanife Kara)
31 Ağustos 2010
12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak olan
referanduma hayır diyen kurumların toplantısı
Yargı Bağımsızlığı,
Hukuk Devleti
ve Anayasa
konulu konferans
(Doç. Dr. Ümit
Kocasakal)
28
Ağ
tos
us
08
2010/2-3
(Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, Dr. Cüneyt Taze)
Halk Sağlığı Komisyonu toplantısı
EYLÜL
02 Eylül 2010
Onur Kurulu toplantısı
23 Eylül 2010
Arter Yayın Kurulu toplantısı
3 Eylül 2010
Referanduma hayır yürüyüşü (Prof. Dr. Aytuğ
Atıcı)
4 Eylül 2010
Hatay’da yapılan TTB Barışı konuşuyor toplantısı
(Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, Dr. Yemliha Doğan, Dr.
Tülay Demir, Dr. Ful Uğurhan Torlak)
07 Eylül 2010
Yönetim Kurulu toplantısı
10 Eylül 2010
Dr. Kemal Gül, Huzurevi ve Hastane acil
servislerine bayram ziyareti (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı,
Dr. Yemliha Doğan, Dr. Tülay Demir)
14 Eylül 2010
Yönetim Kurulu toplantısı
15 Eylül 2010
Gebe Okulu altıncı kursun açılışı (Prof. Dr. Aytuğ
Atıcı)
16 Eylül 2010
Aile Hekimleri derneği, Tabip Odası ve Aile
Hekimliği Çalışma Grubu toplantısı (Doç. Dr.
C. Tayyar Şaşmaz, Dr. Gürbüz Şen, Dr. Olgan
Çavdar, Dr. İsmail Aydın, Dr. Halit Ergönül, Dr.
Ayşın Yılmazer)
17-18 Eylül 2010
Toros Gübre işçilerine ilk yardım eğitimi temel
eğitimi kursu
25 Eylül 2010
TTB GYK toplantısı (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, Dr.
Hanife Kara)
27 Eylül 2010
Kadın hekimlik ve Kadın Sağlığı Komisyonu
toplantısı
28 Eylül 2010
Yönetim Kurulu toplantısı
28 Eylül 2010
Dr. Mustafa Deveci’nin 4. Asliye Hukuk
Mahkemesi’nde duruşması. (Prof. Dr. Aytuğ
Atıcı)
28 Eylül 2010
İl İnsan Hakları Kurulu toplantısı (Dr. Tülay
Demir)
28 Eylül 2010
Yenişehir İlçe İnsan Hakları Kurulu toplantısı (Dr.
Yemliha Doğan)
29 Eylül 2010
İşyeri Hekimliği Komisyonu toplantısı
30 Eylül 2010
Sağlıkta Dönüşümü İzleme Komisyonu
toplantısı
30 Eylül 2010
TÖK seçimi (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, Doç. Dr. C.
Tayyar Şaşmaz)
18 Eylül 2010
TTB İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kol toplantısı
(Dr. Yemliha Doğan)
EKİM
4 Ekim 2010
Akdeniz Kent Konseyi Kadın Meclisi toplantısı
(Dr. Tülay Demir)
20 Eylül 2010
Toros Gübre ve Özel IMC Hastanesi personeline
ilk yardım eğitimi güncelleme kursu
5 Ekim 2010
Yönetim Kurulu toplantısı, Pratisyen Hekim
Komisyonu toplantısı
21 Eylül 2010
Yönetim Kurulu toplantısı
6 Ekim 2010
Dr. Hasan Uyan’ın 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nde
duruşması (Dr. Tülay Demir)
21 Eylül 2010
Elektrik Mühendisleri Odası’nın düzenlediği
“Türkiye-Rusya Nükleer Teknoloji Transfer
Anlaşması ve Akkuyu Santrali Projesi” konulu
konferans (Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz)
21 Eylül 2010
Pratisyen Hekimlik Komisyonu toplantısı
23 Eylül 2010
Kültürel, Sportif ve Sanatsal Çalışmalar
komisyonu toplantısı
23 Eylül 2010
9 Ekim 2010
“Sağlık Alanında Sık Karşılaşılan Hukuksal
Sorunlar” sempozyumu Prof. Dr. Hakan Hakeri,
Diş hekimi Gamze Bulut
9 Ekim 2010
Kahramanmaraş GİTO toplantısı (Doç. Dr. C.
Tayyar Şaşmaz)
12 Ekim 2010
Yönetim Kurulu toplantısı, Mezuniyet sonrası
sürekli tıp eğitimi toplantısı
2010/2-3
09
TO
AN
PL
TI
BAŞKANLAR
TOPLANDI
“Bir kurumun tarihine bakmak istersek kayıtlarına bakmamız bize mutlaka ışık tutacaktır”
Bir kurumun tarihine bakmak istersek kayıtlarına
bakmamız bize mutlaka ışık tutacaktır.
Ancak kayıtlara geçmemiş olaylar ve anıları
da öğrenmek istiyor isek o dönemin canlı
tanıklarına da başvurmak gerekir. Biz yönetim
kurulu olarak Mersin Tabip Odası’nın tarihine
kayıtlarımızdan
baktığımız
gibi bir de
o döneme
tanıklık etmiş
başkanlarla
toplantı yapıp
sohbet etmek
istedik. Bunun
için odamızın
Adana Tabip
Odasından
ayrıldığı
tarihiden bu
yana başkanlık
yapan tüm
hekimlerimizi
arayıp
odamıza davet
ettik. Tüm
başkanlarımız
davetimize
cevap verdi. Bazı başkanlarımız mazeretleri
nedeni ile katılamayacağını ama o döneme ait
anılarını yazılı olarak bildireceklerini belirtiler
ve yazılı olarak odamıza kendi dönemlerine ait
anılarını ilettiler. Bazı başkanlarımız ise bizzat
davetimize katılacaklarını bildirdiler.
2 Kasım 2010 Salı akşamı yönetim kurulu
olarak odamızda başkanlarımızı beklemeye
başladık. Bu hekim ağabeylerimizin kimisini
hiç görmemiş ve tanımıyorduk. İlk olarak
odamıza Dr. Cevat Dedeoğlu geldi, daha sonra
diğer başkanlarımızda teker teker odamızı
10
2010/2-3
onurlandırdılar. Zeki Müren’in dediği gibi
eskimeyen dostların sohbeti ve tanışmanın
ardından dönem başkanımız Prof Dr Aytuğ Atıcı
toplantının amacı ile ilgili kısa bir bilgi verdi.
Daha sonra sohbet havasında başkanlar kendi
dönemlerine ait anılarını anlatmaya başladılar.
Dr. Cevat Dedeoğlu
O dönemde üyeler çok azdı. Kongre yapmak
için telefonla insan toplardık ama 14 Martlar
çok güzel geçerdi. Atatürk Anıtı önünde 8-10
kişi mutlaka bulunurduk. Hanımlar 14 Mart
Balosuna günlerce önce hazırlanırdı. Maddi
yönden sıkıntımız vardı. Mühendislerle beraber
Dondurmacı Halil’in sırasında apartman altında
Tabip odasının yeri vardı. Daha sonra Dr. Kayhan
Oktar’ın evinin altına taşındı. Eski Mersin eviydi.
Daha sonra Akdeniz Hastanesi’nin oraya taşındı.
Daha sonra Mühendis ve Teknikerler Derneği ile
plaj yolundaki yere taşındı. Biz diş tabiplerinin
faturasını tasdik ediyorduk. Tarsus’tan bir diş
hekimi 38 tane diş çekmiş. telefon edip aradım
bir kısmı çekim, bir kısmı tamirat dedi. Eskiden
Tabip Odası Başkanlığı bir devlet hastanesi bir
sigorta hastanesinden olurdu.
Dr. Yüksel Burkutoğlu
Tabip Odası ilk önce Adana’ya bağlıydı.
Mersin’nde temsilcilik vardı. 1968 yılında tabip
odası seçimi var. Gülnar’dan geldim, söz istedim
parka giymişsin, bıyıklar sarkık Mustafa Sağlar,
Ali İçgören doktor olmayana söz vermiyoruz
dediler. Ben de üyenizi tanımıyorsunuz diye
söyledim.
1978 döneminde Oda seçimlerinde oy
kullanılıyor. Üyeler posta ile oy kullandılar.
Dr. Asaf Yörük divan başkanıydı. Mektupla
oyları kabul etmediler. Seçimleri biz kazandık.
Nükleer Santrale karşı çıkan ilk hekim benim. 12
Eylül döneminde yakalandığımda kızıl doktor
yakalandı diye televizyonda haber yaptılar.
Dr. Mehmet Korkut
14 Mart’ta bir tıp balosu tertipliyoruz.
Validen randevu aldık. Vali beye davetiye
vermeye gittik. Bizi 10 dakika bekletti. Vali
ile bir bey sohbet ediyor, yüzümüze bile
bakmıyor. Biz de arkadaşlarla beraber davetiye
bırakmadan ayrıldık. Soli de 14 Mart Balosu
düzenledik. 3 tane kuzu çevrildi. Vali balolardan
gıcık kapan biriymiş. Dr. Sedat Tütüncü dış
ilişkilerle ilgilenirdi. Tömük ‘de 90 dönümlük bir
arazi vardı. Doktorlara bir site yaptıralım diye
düşündük. Arsa alınamadı. Diş hekimleri ile
beraber sayımız 130’du.
Bana bir koruma verdiler. Çay kahve içiyor.
Demirtaş Mahallesi’ndeki evine bırakıyorum,
geri dönüyorum. Sonra koruma istemediğimi
söyledim. O dönem doktorlar ön plandaydı. İlk
plaket bu dönemde verildi. Meslekte 25 yılını
dolduran hekimlere gümüş, 30 yılını dolduran
hekimlere altın ve şilt verildi.
Dr. Mustafa Nihat Kuruloğlu
İl Özel İdaresi’ne ait plaj yolunun zemin
katında yıllık 5 milyon kira ödeniyordu.
Kirayı mimarlar ödüyordu. Tabip Odası’na
ilk bilgisayar orada alındı. Yan tarafta diş
hekimleri ile beraberdik. Dr. Ayşe Vural sosyal
işlerle ilgilenirdi. Tece’de 14 dönümlük bir arsa
alacaktık. Entegre bir tesis yapmak için, olmadı.
Dr. İbrahim Dal
Mesudiye Mahallesi’nde bağımsız olarak
(daha önce mühendislerle birlikteydik)
bir tabip odası lokali açtık. Lokale bayan
meslektaşlarımızda geliyordu. Sonradan plaj
yolunda Özel İdare’nin mühendislere tahsis
ettiği lokal yerini birlikte kullanmak üzere eski
lokal kapatıldı. Meslekte belirli yılını dolduran
meslektaşlara plaket verilmeye başlandı. Daha
önce böyle bir uygulama var mı hatırlamıyorum.
Dr. Enver Şahin
ilk defa Mersin Tabip Odası’na bir
gayrimenkul alarak odanın kendi malı olan bir
daire Camişerif Mahallesi’nde satın alınarak oda
faaliyetlerine orada devam edildi.
Mersin tabip Odası telefon rehberi basıldı.
70’den fazla dernek, oda, siyasi partinin
2010/2-3
11
bir araya gelerek oluşturduğu Mersin
Dayanışma Grubu’nda odamız aktif rol aldı.
Cumhurbaşkanımıza Mersin’in temel ve acil
yapılması gereken 5 sorununu dosya halinde
sunarak, bunların içinde tıp fakültesinin açılması
işlevinde o zaman aktif rol aldı. İlk defa Sağlık
Bakanı İçel Tabip Odası’nı resmi olarak ziyaret
etti. İşyeri hekimliği sıralama listesini uygulandı.
Yönetim Kurulu üyesinin sayısını ilk defa
7 kişiye çıkarıldı. Nükleer Santral başta olmak
üzere, gerek hekim hakları gerekse diğer
toplumsal olaylarda televizyon, gazete, toplantı
ve yürüyüşlerde odamız en aktif şekilde yer
almıştır. Ama hekim hakları bakımından kalıcı
haklar elde edemedik. (Bakan Kazım Dinç)
Dr. Mustafa Güleç Erkılınç
İçel Tabip Odası olarak GİTO’nun kuruluş
çalışmalarına başladık. Çok güzel kültürel bir
miras aldık. Uyumlu bir dönem başladı. Bir adli
tıp kursu düzenlenmesi ve 1998 yılında işyeri
hekimliği kursu düzenledik. Bu gelir getirdi.
PTT dinlenme tesislerinde kurs yapıldı. Hepimiz
canla başla çalışıp gelir elde ettik. Kaotik bir
süreç vardı. Ulus devleti savunan, demokrasiden
ödün vermeyen mersin ulusal güçler meclisi
içerisindeydik. İlk Mersin’de kuruldu, sonra 21 ile
daha yayıldı. Nükleer Santral kurma tartışmaları
başlamıştı. Akkuyu’da yapılan eyleme destek
verdik. Sağlık meslek Birlikleri olarak bir araya
geldik. İçel Sanat Kulübü’nde Yönetim Kurulu
üyelerine plaket verdik.
Dr. Teoman Uğurlu (1998-2000)
Necdet Tamamoğulları’nın lokal açma
taahhüdü vardı. Mustafa Arif Yavuz İşhanı’nda
12
2010/2-3
lokal alındı. 1997 yılında 2 otobüsle Ankara’ya
eyleme gittik.
Dr. Mustafa Nihat Kuruloğlu
Camişerif Mahallesi’ndeki eski bina eğitim
salonu olarak kullanılsın diye tadilat yaptırdık.
Lokalden çok sıkıntı çektik. Doktor olmayanlar
geliyor dediler. İşyeri hekimliği kursunu
açmamızdaki gaye para kazanmaktı. Kurs 175.00
TL. idi. Sağlık Meslek Lisesi’nde kurslar yapıldı.
İyi gelir elde ettik.
Dr. Oktay Deniz
Sağ sol kavgası vardı. Sağcılarda solcularda
beni severlerdi başkan yaptılar. Çocuk Sağlığı
ve Hastalıkları uzmanı Dr. Ali Nadir Hayta’yı 14
Martt’ta MHP’li olduğu için öldürdüler. Katiller
yakalandığında Cevat Dedeoğlu’nu vuramadık,
onun yerine Ali Nadir Hayta’ karşımızdan gelince
onu vurduk demişler.
Mersin’e Sağlık Bakanı Cengiz Gökçek
(MHP’liydi) Mersin’e geldi. Ogün onu
karşılamaya gitmedim. Taraf tutuyor demesinler
diye.
Dr. Önal Özdemir
Hekim Meclisi kuruldu. İlk defa ilçeler ziyaret
edilerek temsilciler seçildi. grevdeyiz eylemleri
yapıldı. İşyeri hekimliği kursu düzenlendi.
Eski başkanlarımız veya genel sekreterlerimiz
o dönemden akıllarında kalan anılarını bizler ile
bir sohbet ortamında paylaşmışlardı.
Şeker tadında ki bu sohbetin ardından anı
fotoğrafları çekildi. Herkesin tekrar görüşelim
dileğinin ardından eski başkanlarımızı
uğurladık.
AR
AŞ
R
TI
A
M
MERSİN’DE GÖREV YAPAN
HEKİMLERİN TABİP ODASI
İLE İLİŞKİLERİ
A.Öner Kurt*, Gülçin Yapıcı**, Tayyar Şaşmaz***, Metin Uzabacı****, Aksel Tol****,
İ.Hakkı Bozgedik*****, Güliz Öztürk******
Mersin Tabip Odası Hekim Meclisi’nde
alınan karar sonrasında Kasım-Aralık 2009
tarihlerinde Mersin’de görev yapan hekimlerin
sosyodemografik özelliklerini, çalışma yaşamı
ilişkilerini ve karşılaştıkları sorunlar ve tabip
odası ile olan ilişkilerini belirlemek amacıyla
yapılan bilimsel çalışma sonuçlandı. Çalışmanın
koordinatörlüğünü Halk Sağlığı Komisyonu
adına Yrd.Doç.Dr. A.Öner Kurt yürüttü.
Araştırmanın sonuçları; 30 Eylül - 02 Ekim 2010
tarihlerinde Pleven/Bulgaristan’da yapılan
“Public Health in the 21st Century - Realities and
Perspectives” Kongresinde ve 18-22 Ekim 2010
tarihleri arasında İzmir’de düzenlenen “13. Ulusal
Halk Sağlığı Kongresi”nde poster bildiri olarak
sunuldu. Kongrelerde sunulan poster bildirinin
özet şekli aşağıda verilmiştir.
Mersin ilinde görev yapan hekimlerin
meslek örgütleriyle ilişkilerinin
değerlendirilmesi
Giriş
Türkiye’de “sağlıkta dönüşüm programı”nın
etkisiyle hekimlerin çalışma yaşamları olumsuz
olarak etkilenmiştir. Tabip odaları üyelerinin
hak ve yararları korumak amacıyla daha fazla
çalışmalı, hekimler de meslek örgütlerini daha
fazla sahiplenmelidir. Bu çalışmada; Mersin
İlinde görev yapan hekimlerin meslek örgütleri
olan tabip odası ile ilişkilerinin değerlendirilmesi
amaçlanmıştır.
Gereç Yöntem
Mersin Tabip Odası Halk Sağlığı Komisyonu
üyeleri tarafından yürütülen bu çalışma kesitsel
tipte planlandı. Verileri Kasım-Aralık 2009
tarihlerinde anket formu kullanılarak toplandı.
Mersin İlinde toplam 1875 hekim görev
yapmaktadır. Çalışmaya 550 hekimin alınması
hedeflendi ve tamamına (100.0%) ulaşıldı.
Çalışmaya alınacak hekimler; çalıştığı yerleşim
yeri, kurumu, unvanı ve cinsiyete göre tabakalı,
orantılı sistematik örnekleme yöntemi ile
belirlendi. Verilerin özetlenmesinde tanımlayıcı
istatistikler ve değişkenlerin karşılaştırılmasında
ki kare önemlilik testi kullanıldı.
Bulgular: Hekimlerin 393’ü (71.5%) il
merkezinde, 157’si (28.5%) ilçede görev
yapıyordu. Hekimlerin 380’i (%69.1) erkek,
454’ü (82.5%) evli, 445’i (%80.9) kamu sağlık
kurumlarında çalışıyordu. Çalışmaya katılanların
207’si (37.6%) pratisyen hekim, 49’u (8.9%)
araştırma görevlisi ve 294’ü (53.5%) uzman
hekim olarak görev yapıyordu. Hekimlerin yaş
ortalaması 42.5±9.7 (24-82) yıl ve ortalama
görev süresi 17.4±9.6 (1-52) yıldı.
Hekimlerin 175’i (31.8%) çalışma koşullarını
kötü/çok kötü olarak tanımlıyor, 312’si (56.7%)
mesleğini yönetsel veya parasal baskı altında
yaptığını, 292’si (53.1%) son bir yıl içerisinde
hasta/hasta yakınlarından, 155’i (28.2%) son bir
yıl içerisinde yöneticiler/çalışma arkadaşlarından
şiddet gördüğünü belirtiyordu. Hekimlerin
522’si (94.9%) son 10 yılda mesleki saygı ve
statülerinde gerileme olduğunu belirtiyordu.
Hekimlerin tabip odasından talep ve beklentileri
sorulduğunda ilk üçünün sırasıyla; çalışma
koşullarının iyileştirilmesi (78.7%), ücretlerinin
artırılması (68.2%) ve hekimlerin meslektaşları
2010/2-3
13
ve hastalarla olan ilişkilerinin yeniden
düzenlenmesi (57.1%) konusunda etkinlikler
yapılması olduğu görüldü.
Hekimlerin 424’ü (77.1%) tabip odasına
üyeydi. Üye olmayan 126 hekimin 90’ı (71.4%)
sonraki süreçte de üye olmak istemiyordu.
Hekimlerin 173’ü (31.5%) son bir yılda tabip
odası çalışmalarına katılmış ve 147’si (26.7%)
bugünden sonraki süreçte tabip odası
çalışmalarında görev almak istiyordu.
Kadın, evli olan, özelde çalışan, uzman olan
ve görev süresi fazla olan hekimlerin diğer
gruplara göre tabip odasına daha fazla üye
oldukları ve bu farkında istatistiksel olarak
anlamlı saptandı. Son bir yılda araştırma
görevlilerinin tabip odası çalışmalarına daha
az katıldığı görüldü. Bundan sonraki süreçte
bütün hekimler benzer oranda tabip odası çalışmalarına katılacaklarını belirtiyordu (Tablo 1).
Tablo 1. Hekimlerin sosyodemografik özellikleri
ile tabip odası ilişkilerinin değerlendirilmesi
Tabip
Tabip odası
odasına üye çalışmalarına
olanlar
katılanlar
Değişkenler (n)
n (%)a
n (%)a
Tabip odası
çalışmalara
katılacaklar
n (%)a
Görev yeri
İl merkezi (393)
İlçeler (157)
306 (77.9)NS 130 (33.1)NS 106 (27.0NS
118 (75.2)
43 (27.4)
41 (26.1)
Cinsiyet
Male (380)
Female (170)
307 (80.8)*** 114 (30.0)NS 100 (26.3NS
117 (68.8)
59 (34.7)
47 (27.6)
Medeni durum
Marital (454)
Not marital (96)
365 (80.4)*** 146 (32.2)NS 122 (26.9NS
59 (61.5)
27 (28.1)
25 (26.0)
Görev yeri
Kamu sağlık kurumu (445) 319 (71.7)*** 143 (32.1)NS 123 (27.6NS
24 (22.9)
Özel sağlık kurumu (105) 105 (100.0) 30 (28.6)
Görev unvanları
Pratisyen hekim (207)
Araştırma görevlisi (49)
Uzman hekim (294)
143 (69.1)***
20 (40.8)
261 (88.8)
72 (34.8)***
7 (14.3)
94 (32.0)
59 (28.5)NS
11 (22.4)
77 (26.2)
Görev süresi (yıl)
1- 9 (110)
10-19 (238)
20-29 (136)
30+ (66)
57 (51.8)***
189 (79.4)
115 (84.6)
63 (95.5)
30 (27.3)NS
76 (31.9)
52 (38.2)
15 (22.7)
30 (27.3)NS
72 (30.3)
36 (26.5)
9 (13.6)
Toplam
424 (77.1)
173 (31.5)
147 (26.7)
: Chi-square test, : fark yok, : P<0.05, : P<0.01, : P<0.001
a
NS
*
**
***
Çalışma koşullarının iyileştirilmesini
bekleyen hekimlerin tabip odasına daha fazla
oranda üye olduğu saptandı. Hekimlerin son
bir yılda tabip odası çalışmalarına katılma ve
gelecek dönemde oda çalışmalarına destek
olma düşünceleri meslek yaşamına ilişkin
özellilerinden etkilenmiyordu (Tablo 2).
14
2010/2-3
Tablo 2. Hekimlerin meslek yaşamına ilişkin
özellikler ve tabip odasından beklentileri ile tabip
odası yaklaşımlarının değerlendirilmesi
Tabip odasına
üye olanlar
Tabip odası
çalışmalarına
katılanlar
Tabip odası
çalışmalara
katılacaklar
n (%)a
n (%)a
n (%)a
Görev yeri
İl merkezi (393)
İlçeler (157)
306 (77.9)NS
118 (75.2)
130 (33.1)NS
43 (27.4)
106 (27.0)NS
41 (26.1)
Cinsiyet
Male (380)
Female (170)
307 (80.8)***
117 (68.8)
114 (30.0)NS
59 (34.7)
100 (26.3)NS
47 (27.6)
Medeni durum
Marital (454)
Not marital (96)
365 (80.4)***
59 (61.5)
146 (32.2)NS
27 (28.1)
122 (26.9)NS
25 (26.0)
Görev yeri
Kamu sağlık kurumu (445)
Özel sağlık kurumu (105)
319 (71.7)***
105 (100.0)
143 (32.1)NS
30 (28.6)
123 (27.6)NS
24 (22.9)
Görev unvanları
Pratisyen hekim (207)
Araştırma görevlisi (49)
Uzman hekim (294)
143 (69.1)***
20 (40.8)
261 (88.8)
72 (34.8)***
7 (14.3)
94 (32.0)
59 (28.5)NS
11 (22.4)
77 (26.2)
Görev süresi (yıl)
1- 9 (110)
10-19 (238)
20-29 (136)
30+ (66)
57 (51.8)***
189 (79.4)
115 (84.6)
63 (95.5)
30 (27.3)NS
76 (31.9)
52 (38.2)
15 (22.7)
30 (27.3)NS
72 (30.3)
36 (26.5)
9 (13.6)
Değişkenler (n)
Toplam
424 (77.1)
173 (31.5)
147 (26.7)
: Chi-square test, : fark yok, : P<0.05, : P<0.01, : P<0.001
a
NS
*
**
***
Tartışma
Hekimlerin çalışma yaşamı mesleğin
doğası gereği farlılıklar göstermektedir.
Çalıştıkları kurumun kentsel olup olmaması,
unvanları, görev yaptıkları kurumun kamu
ya da özel olması başta olmak üzere çalışma
yaşamlarını doğrudan etkilemektedir. Sağlıkta
dönüşüm programının çalışanlar aleyhine
etkileri ortadayken hekimlerin yaklaşık dörtte
birinin tabip odasına üye olmaması olumsuz
bir durumdur. Bu, bütün üyelerine karşı
kendisini görevli sayan bir meslek örgütünün
meslektaşlarının tümüne ulaşamaması ya da
hekimlerin çalışma yaşamlarına ilişkin sorunların
çözümünde meslek odalarına destek olmaması
sonucunu getirebilir.
Çalışmamızda erkek hekimlerin daha fazla
oranda üye olmaları, kadın hekimlerin örgütlü
yaşam konusunda erkeklere göre daha geri
durmalarına bağlanabilir. Hekimlerin görev
süreleri arttıkça tabip odalarına daha fazla üye
olma eğiliminde oldukları görülmektedir. Bu
durum; ülkemizde 1980 yılından sonra çıkarılan
kanunla hekimlerin mesleği yapabilmeleri için
tabip odalarına üye olma zorunluluklarının
kaldırılması ve sağlıkta dönüşüm programlarının
örgütlü yaşamı gerileten etkileri ile açıklanabilir.
Hekimlerin özel kurumlarda çalışma ve
muayenehane açma izni
alabilmesi için gereken
yasal zorunluluk özel
sağlık kurumlarında ve
uzman hekim gruplarında
tabip odası üyeliğinin
yüksek olmasına yol
açmıştır.
Tabip odasından
çalışma koşullarının
iyileştirilmesi talebinde
olanların tabip odasına
daha fazla oranda üye
olması, hekimlerin
çalışma yaşamlarındaki
sorunların çözümünde
meslek odalarından
geleceğe yönelik
umut ve beklentilerini
göstermektedir. Bunun
yanında mevcut
çalışma koşulları yetersiz, yönetimden baskı
gören, hasta ve yöneticiler tarafından sözel
ya da fiziksel şiddete maruz kalan, mesleki
değerlerinde kayıp olduğunu düşünen
hekimlerin de daha fazla oranda üye olması
beklenirdi. Hekimlerin sadece tabip odasına
üye olması örgütsel ilişki açısından yeterli
değildir. Üyelik yanında oda çalışmalarına da
katılması gereklidir. Son bir yılda tabip odası
çalışmalarına araştırma görevlilerinin daha az
katılması; üyeliğin zorunlu olmaması, meslek
yaşamında yeni olmaları ve işlerinin yoğunluğu
nedeniyle olabilir. Hekimlerin sosyodemografik
ve çalışma yaşamı özellikleri açısından, tabip
odası çalışmalarına katılmalarına birbirine
benzerdi. Hekimlerin tabip odasından çalışma
yaşamındaki sorunların çözümüne ilişkin
talepte bulunurken çalışmalara yeterince destek
olmadıkları görüldü. Çalışma yaşamında çeşitli
sorunlar yaşayan hekimlerin çalışmalara daha
fazla katılması ve destek vermesi beklenirdi.
Sonuç ve Öneriler
Sonuç olarak; hekimlerin dörtte üçünden
fazlası tabip odasına üye, üçte biri son bir
yılda oda çalışmalarına katılmış ve gelecek
süreçte de çalışmaların içinde yer almak
istediğini belirtiyordu. Sağlıkta dönüşüm
nedeniyle yaşanan olumsuzlukların sonucunda
hekimlerin örgütten beklentileri de özellikle
çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve gelirlerinin
artırılması ve hekimlerin meslektaşları
ve hastalarla olan ilişkilerinin yeniden
düzenlenmesi konusunda etkinlikler yapılması
yönündeydi.
TTB ve tabip odaları hekimlerin özlük
hakları başta olmak üzere çalışma yaşamını
daha yüksek konuma getirebilmek için önemli
bir güçtür. Hekimlerin meslek örgütü olan
tabip odaları üyelerinin haklarını korumak için
daha fazla çaba göstermelidir. Tabip odalarının
sağlık ortamındaki olumsuz değişimlere karşı
durabilmesi için üyelerin de örgütlü yaşamın
gereklerini yerine getirerek meslek örgütlerine
daha fazla sahip çıkması gerekmektedir.
Gelecek süreçte çalışmalara katılacak
26,7%
Son bir yılda çalışmalara katılmış
31,5%
Tabip Odası üyesi
77,1%
Grafik: Mersin İlindeki Hekimlerin Tabip Odası
Üyeliği ve Çalışmalarına Katılma Durumu
Teşekkür
Araştırmamızda, verilerin toplanması ve veri girişindeki
emeklerinden dolayı Dr. Filiz Akcan, Dr. Mithat Cemal Aydın, Dr.
Mustafa Kemal Doğan, Dr. Zeki Sinan Doğan, Dr. Gürsel Erkılınç,
Dr. Erhan Gökduman, Dr. İdris Gültekin, Dr. Ö.Özkan Özdemir, Dr.
Serdar Sağıroğlu, Dr. A.Taner Saydere, Dr. Mahmut Senem, Dr.
A.Burhan Söker, Dr. Recep Tepe, Dr. Akın Yıldırım, Dr. Hüseyin Yıldız,
Dr. Nurcan Yürek, Serap Çetinalp, Dilber Kılınç’a teşekkür ederiz.
*Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim
Dalı, Mersin
**Tarsus 6 Nolu Sağlık Ocağı, Mersin
***Silifke Verem Savaş Dispanseri, Mersin
**** Erdemli Limonlu Sağlık Ocağı, Mersin
*****Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları Anabilim Dalı, Mersin
******Mersin Tabip Odası Halk Sağlığı Komisyon Üyesi
2010/2-3
15
M
RU
YO
HEKİMLİK MESLEĞİ
Dr. Nedim İnce
Meslek tanımı için Türk Dil Kurumu’nun Güncel
Türkçe Sözlüğü’ne göz attığımızda “Belli bir
eğitim ile kazanılan sistemli bilgi ve becerilere
dayalı, insanlara yararlı mal üretmek, hizmet
vermek ve karşılığında para kazanmak için
yapılan, kuralları belirlenmiş iş” cümlesi ile
karşılaşırız.
Yine TDK’nın İktisat Terimler Sözlüğü mesleği;
“Bir kimsenin geçimini sağlamak için sürekli
yaptığı; bilgi, eğitim veya yaratıcı güç gerektiren
etkinlik” şeklinde tanımlamaktadır.
Zanaat tanımı ise şu şekildedir: “1. İnsanların
maddeye dayanan gereksinimlerini karşılamak
için yapılan, öğrenimle birlikte deneyim, beceri ve
ustalık gerektiren iş, sınaat. 2. El ustalığı isteyen
işler”
Usta için iki tanım şu
şekildedir: “1. Bir zanaatı
gereği gibi öğrenmiş olan
ve kendi başına yapabilen
kimse. 2. Zanaat öğreten
kişi.”
Tıp doktorluğu; yani hekimlik yukarıdaki
tanımlardan da anlaşıldığı gibi bir meslek olup
usta çırak ilişkisinin kendine yer bulduğu bir
zanaattır. Gelişen bilgi, tıbbi teknik ve teknoloji
sonucunda sanat tanımını da içeren özellikler
taşımaya başlamıştır.
2010/2-3
Hastalık gibi insan bizzat kendisi için
normalden sapma olan, acı çekmesini neden
olup, yaşamını tehdit eden hatta sonlandıran
şeyler de tanrıların gazabı, kötü ruhların
işi olarak değerlendirildi. Hekimlik görevi
büyücülere, şamanlara düştü.
İnsan sosyalleştikçe ve aklını kullanıp
bilgi dağarcığını zenginleştirdikçe büyücü ve
şamanların bazıları daha öne çıkmaya başladı;
tapınaklarda sağlık alanında özelleşmiş,
babadan oğula, ustadan çırağa geçen ilk
hekimler tarihteki yerini aldı.
Bir tapınakta
rahip hekim olan
Hipokrat modern
tıbbın temellerini
atan kişi olarak
kabul edilir. Hipokrat
ile birlikte tanrısal
boyutu biraz geri
plana çekilen ve
dünyevi özelliği
baskın olmaya
başlayan hekimlik mesleği, Hipokrat’ın
tanımladığı yemin ile de ilk kurallarını da
yaşama geçirmeye başladı.
Artık hekimler sermayenin ücretli çalışanlarıdır. Sağlık
hizmeti üretirken mesleki kurallar ticari kaygıların izin
verdiği ölçüde uygulanacaktır. Sağlık ekibinin hala lideri
olsa da onu nasıl yöneteceğini patronları, özel sigorta
şirketleri, Sosyal Güvenlik Kurumu ve ilgili bürokrasi ve
siyasi iktidar belirlemektedir. Sağlık artık kar etmenin ön
planda olduğu ve hizmetlerin buna göre yürütüleceği bir
alan olmuştur.
Sanat tanımına göz
attığımızda karşımıza
çıkan manzara ise
şudur: “1. Bir duygu,
tasarı, güzellik vb.nin anlatımında kullanılan
yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda
ortaya çıkan üstün yaratıcılık. 2. Belli bir uygarlığın
veya topluluğun anlayış ve zevk ölçülerine uygun
olarak yaratılmış anlatım. 3. Bir şey yapmada
gösterilen ustalık. 4. Bir meslekte uyulması gereken
kuralların tümü 5. Zanaat.”
16
İlk çağlarda insanlar yolunda gitmeyen her
şeyi tanrılara, ruhlara bağlayarak nedenlerini
açıklamaya çalışmışlardır.
Başlangıçta usta- çırak sistemi ile kişisel
düzeyde gerçekleştirilen tıp eğitimi; sosyal
örgütlenmeler geliştikçe yine usta- çırak sistemi
bazında ancak kurumsal temele dayanmaya
başladı. Yeryüzünde açılan ilk okullar arasında
tıp eğitimi verenlerin de olduğunu biliyoruz.
Tıp mesleği, artan bilgiler ve gelişen
beceriler sonucunda hastalıkları tanımaya,
doğru tanılar koymaya, etkili tedavi yöntemleri
geliştirmeye başladı. İnsanların acılarını
dindiren, yeniden sağlığına kavuşmasını
sağlayan hekimler, tarihsel kökenlerindeki
kutsallıklarının dünyevi beceriler ile devam
etmesine olanak tanıdılar.
Tarih boyunca saygı duyulan, sosyal statüsü
yüksek, rahat geçinecek bir gelire sahip
olan hekimler, özenilen, gıpta duyulan hatta
kıskanılan bir meslek grubu oldular.
Bilgi birikiminin yoğunluğu, geliştirilen özel
beceriler, mesleğin doğrudan insanı ilgilendiren,
insanı etkileyen bireysel ve toplumsal özelliği ve
de iç denetimi, hasta- hekim ilişkisinin öznelliği,
tıp doktorlarını toplumda ayrıcalıklı bir konuma
getirdi.
20. yüzyılda hızlanan, 21. yüzyılda akıl
almaz gelişmelere
imza atan bilim ile
sağlık hizmetleri çok
daha özelleşti ve aynı
oranda da hekim dışı
uzmanlaşmış sağlık
personeline de yer
açtı. Hekim yine sağlık
hizmet ekibinin başı
olmakla birlikte ciddi
eğitimlerden geçen bir
sağlık ekibi ile görev
yapmaktadır. Önceleri
sadece hekimlere has
bazı beceriler artık
ekibin diğer üyelerine
ait olamaya başlamış,
hekim alanında daha da
uzmanlaşırken çekildiği
yerlere diğer üyeler
yerleşir olmuştur.
Yaygınlaşan eğitim,
olağan üstü artan
iletişim kanalları,
bilgi üretimindeki
ve paylaşımındaki
baş döndürücü hız
ayrıcalığının temel
taşlarından olan
hekimlerin bilgi
tekelini de sarsan diğer
gelişmelerdir.
Bunların üzerine sağlık hizmetlerinin
ticarileşmesi gelince binlerce senedir
damıtılarak gelen meslek kuralları ticari kurallar
ile yer değiştirmeye başlamıştır. Sermaye sağlık
sektörünü kar edecek bir alan olarak tespit
ettiğinde Ulaş İnce’nin bir önceki Arter’de
ayrıntılı olarak tanımladığı gelişmeler hız
kazanmıştır.
Artık hekimler sermayenin ücretli
çalışanlarıdır. Sağlık hizmeti üretirken mesleki
kurallar ticari kaygıların izin verdiği ölçüde
uygulanacaktır. Sağlık ekibinin hala lideri olsa
da onu nasıl yöneteceğini patronları, özel
sigorta şirketleri, Sosyal Güvenlik Kurumu ve
ilgili bürokrasi ve siyasi iktidar belirlemektedir.
Sağlık artık kar etmenin ön planda olduğu ve
hizmetlerin buna göre yürütüleceği bir alan
olmuştur.
Sosyal statüsü, geliri düşen, insanlar ve
toplum nezdinde ayrıcalığını yitiren hekimin
mesleğini yaparken uğrayacağı motivasyon
kaybının işine nasıl yansıyacağı; olası
olumsuz etkilerinin cezai yöntemlerle ne
kadar engellenebileceği bir muamma olarak
durmaktadır.
Mahallelinin tanıdığı, bildiği bakkal, artık
çok daha fazla kişinin gördüğü ama kimsenin
tanımadığı hipermarketteki bir kasiyer olmuştur.
Sermayenin işleyişi gereği bakkalın kasiyer
olmasının bireysel ve toplumsal etkisi çok
olumsuz olmayabilir.
Anca söz konusu hekim olunca sonuçlarının
nasıl olacağını ise kestirmek pek de kolay
olamayacak gibi durmaktadır.
2010/2-3
17
AR
AŞ
TIR
MA
TÜRK ERKEKLERİNDE
ERKEN BOŞALMA SORUNU
VE GÜNCEL TEDAVİSİ
Prof. Dr. Selahittin Çayan / Türk Androloji Derneği Genel Sekreteri, MEÜ Tıp Fak. Anabilim Dalı Öğr. Üyesi
Erken boşalma,
meninin daima veya
çoğu zaman vajinal
penetrasyon öncesi
veya yaklaşık bir
dakika süresinde
gerçekleşmesidir.
Vajinal
penetrasyonların
tümü veya
tama yakınında
meni gelişini
geciktirememe durumudur. Erken boşalma
sorunu olan erkeklerde sıkıntı, rahatsızlık ve/
veya cinsel ilişkiden kaçınma gibi negatif kişisel
etkiler görülür.
Türk Androloji Derneği tarafından Türkiye’de
17 ilde 2875 çift üzerinde yapılan araştırma
sonucunda erken boşalma görülme sıklığı % 20
olarak saptanmıştır. Görülme sıklığı bölgeler ve
iller arasında belirgin farklılık göstermemekle
birlikte; ilerleyen yaş, düşük ekonomik, eğitim ve
gelir düzeyi varlığında erken boşalma görülme
sıklığı artmaktadır.
Erken boşalmanın 4 farklı tipi vardır. Yaşam
boyu, kazanılmış, doğal değişkenli ve erken
boşalma benzeri ejakülasyon bozukluğu olarak
Türkiye’de bölgelere göre erken boşalma görülme sıklığı
18
2010/2-3
sınıflandırılmaktadır.
Yaşam boyu erken boşalma; ilk cinsel
deneyimden itibaren yakınmaların başlaması
ve vajinal penetrasyondan önce ya da
penetrasyon başladıktan sonra 1-2 dakika içinde
boşalma olmasıdır. Erkeklerin % 2-5 civarında
görülmektedir. İlişkilerin hemen tamamında
görülmektedir. Olguların çoğunda yaş ile
görülme sıklığı artmaktadır. Nörobiyolojik
temele bağlı olduğu düşünülmektedir. Bu
nedenle bu tip erken boşalmada ilaç tedavisi
faydalıdır.
Kazanılmış erken boşalma; daha önce
boşalma sorunu olmayan olmayan bir kişide
sonradan ani veya yavaş gelişen erken boşalma
görülmesidir. % 2-5 oranında görülmektedir.
Altta yatan psikolojik ya da somatik bir bozukluk
mevcuttur. Prostat bezi iltihabı ve tiroid bezi
bozuklukları en sık altta yatan nedenlerdir. Altta
yatan nedenin tedavisi genellikle şikayetlerde
düzelme sağlamaktadır.
Doğal değişkenli erken boşalma;
boşalmaya kadar geçen zamanın düzensiz ve
değişken olması olarak tanımlamaktadır. %
10-20 oranında görülmektedir. Genellikle süre
1,5 dakika civarındadır. Altta yatan gerçek bir
patoloji yoktur. Bu olgularda psikoterapinin
etkili olduğu bilinmektedir.
Erken boşalma sorunu yaşayan erkeklerin
yaklaşık %10’lik bir kısmının partnerleri de erken
boşalmadan yakınmaktadır.
Şimdiye kadar erken boşalma
şikayetiniz olduğunu düşündüğünüz
için bir doktora başvurdunuz mu?
80
70
60
50
40
30
20
10
0
Erken boşalma sorunu yaşayan erkeklerin
sadece % 10 kadarı sorunlarını bir hekimle
paylaşırken, yaklaşık % 90’ı sorunu için bir
hekime başvurmamıştır.
Erken boşalma benzeri ejakülasyon
bozukluğu; boşalmaya kadar geçen süre
normal olmasına karşın kişinin öznel algısında
problem olmasını göstermektedir. % 10-20
oranında görülmektedir. Cinsel ilişki sırasında
düzenli ve düzensiz olarak erken boşalma
görülmektedir. Bu durumun gerçek bir tıbbi
rahatsızlık olmadığı düşünülmektedir. Bu
olguların tedavisinde psikoterapi uygun bir
seçenektir.
Erken Boşalmada Tedavi yaklaşımları
Boşalma süreniz size göre ve eşinize
göre nasıldır?
80
70
60
50
40
30
20
10
0
Erken boşalma birçok ilişkide problem
yaşanmasına neden olmaktadır ve böyle
bir durumda bu rahatsızlığın giderilmesi
gerekmektedir. Erken boşalma sorunu yaşayan
Türk erkeklerinin sadece %10’u hekime
başvurarak tedavi arayışına girmektedir.
Tedaviye başlamadan önce hasta beklentileri
belirlenmeli ve altta yatan ereksiyon bozukluğu
benzeri cinsel fonksiyon bozuklukları veya
prostatit gibi rahatsızlıklar giderilmelidir.
Günümüzde erken boşalma tedavisi için
Türkiye’de Sağlık Bakanlığı tarafından
onaylanmış bir ilaç bulunmasa da, sadece kronik
selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI)
ve bölgesel anestezik ajanların bu hastalığın
tedavisinde etkili oldukları bilinmektedir.
2010/2-3
19
R
YO
UM
ADALET VE KALKINMA MI?
AZGIN KAPİTALİZM Mİ?
Dr. Gürsel Erkılınç
Artık “başka” bir ülkede yaşıyoruz. 1923’lerde
başlayan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş
felsefesinin, değerlerinin ve kurumlarının
çözülüşünün son evresindeyiz.
“Artık Cumhuriyet 1923 de kuruluşunu
sağladığı temel dayanakları üzerine devam
etme şansını yitirmiştir”(1) “1923 de Osmanlı’nın
çöküşünü durdurmak için bulunan Türkiye
Cumhuriyeti cevabı artık tıkanmıştır.” (2)15 yıl
önce yapılmış bu değerlendirmenin ne kadar
yerinde olduğunu yaşadığımız son yıllar açıkça
gösterdi. “Refah hareketi (bunu bugün AKP
olarak okumak gerekir) Batı kapitalizminin
gelişmesinde Protestan dininin oynadığı
rolü İslam’a oynatıyor…Türkiye’nin laiklik
iddiasındaki tefeci ve hırsız takımı kapitalizmin
batıda belli bir ahlaki temel üzerinde geliştiğini
bilmek zorundadır. Bu nedenle kendi hırsızlıkları
ve ahlaksızlıkları nedeniyle başaramadıkları
kapitalist sermeye birikimi Refah’ın (yani
AKP’nin) İslami ahlak temelinde başarmasında
şaşılacak bir taraf yoktur.” (3) Şu da açık ki,
neredeyse ülkelerin bir kaçı dışında hükümetler,
tüm yetki ve güçlerini sermayenin daha çok
kazanması, bunun için de emeğin olabildiğince
ucuzlatılması yönünde kullanmaktadır. Adalet,
sermaye grupları arasında bile gerçekleşmeyen
bir laf, kalkınma da sermaye çok kazanırsa
eğer, kitlelerin payına düşen sadaka projesini
anlatmaktadır.
1.T. Akçam Türkiye’yi Yeniden Düşünmek
Birikim Yayınları 1995 sf. 10
2.Aynı kitap sf 49
3.Aynı kitap sf 172- 173
Son yedi yılın Sağlık Politikaları neyi
dönüştürüyor?
Batıda 19.yy da yaşanılan kapitalistleşme
20
2010/2-3
sürecini biz henüz yaşıyoruz! 1923 de
gerçekleşmiş gecikmiş Burjuva devriminin,
batıya yetişebilmek için ara çözüm olarak
uyguladığı “devletçi” model çökmüş, şimdi
yeniden 19.yy’ın vahşi kapitalizminin sermaye
birikim modeline dönülmüştür. Güvencesiz,
ucuz emek sağlayan taşeron işçi uygulamaları,
maden ocaklarındaki kazalara yaklaşım tarzı,
sendikasızlaştırma uygulamaları bu olgunun
bilinen somut kanıtlarıdır.
Elde edilecek karı azamileştirmek için
emeği daha da ucuzlatma “yöntemleri” binlerce
yıllık bilinen hikâyedir. Bu amaçla emeği
gasp edilecek olanlara tarih boyunca zaman
zaman en vahşi yöntemler kullanılmıştır.
Kölecilik sistemi, elmas madenlerinde işçilerin
kaçmalarını önlemek üzere ayak bileklerinin
kırılarak çalıştırılması, grevci işçilerin
kurşunlanması v.s! Yalnızca “sopa” ile emeğin
ucuza devşirilmesinin maliyeti büyüdükçe
insanları ikna etmek üzere sözel, “ikna edici”
diller geliştirilmiştir. Örneğin hekimler, sağlık
çalışanları için “kutsallık” söylemi başlamışsa
bu sağlık emekçilerine atılacak kazığın da
geliyor olduğunu gösterir. Dinsel inançların
da siyasete, ticarete aracı edildiği koşullarda,
her şeyin “uygun fiyata” alınıp satıldığı son
iki yüz yılda kutsal olan ne kalmış ki, insan
sağlığı, hayatı neden hala kutsallık söylemi
altında konuşuluyor? Ticari çıkarlar için,
bölgede hegemonya kurmak amaçlı, salt politik
pozisyonu için yüz binlerce insanı öldürtmeye
hazır malum politikacı ağızlarında çiğnenen
kutsallık söylemlerine hala inanan varsa onların
21. Kromozomuna bakmak gerek. Orada bir kırık
parça olabilir!
Sermayenin sağlığa yapacağı yatırımdan
alacağı karın azamileşmesi elbette öncelikle
hekimlerin ucuz işgücü olması ile mümkündür.
Geçiş dönemini sancısız geçirmek için askeri
diktatörlüğün yasası yeniden hortlatılmış,
hekimlere mecburi hizmet yeniden
konulmuştur. Hekim emeğinin ucuzlatılmasının
temini politik, yasal dayatmalar dışında piyasa
mekanizmaları ve ekonominin “sopası” ile
kalıcı olarak sağlamanın en “akıllıca” yolu
elbette işsizlikle de tehdittir. Alt yapıda, eğitim
kadrolarında bir gelişme sağlanmadan masa
başı talimatları ile tıp fakülteleri kontenjanları
iki, üç kat, keyfi olarak artırılmıştır.
Kamu ve muayenehane
hekimliğinin birlikte icrası ahlaki
olarak ne kadar tartışmalı ise bu
sistemi yok edebilmek için sağlık
bakanlığının aynı şekilde ahlakiliği
tartışılır bir yönetmelik çıkarması
da yine hekim emeğini ucuzlatma
hırsının açık bir ifadesinden başka
ne olabilir?
katıydı ve büyük tepki toplarlardı. Bugün bir
taşeron işçi o günün sendikalı işçisinden belki
üçte bir daha az maliyetle çalıştırılmaktadır.
“… DİSK/Dev Sağlık-İs Sendikası’nın
araştırmalarına göre, …toplam 300 bin civarında
çalışanı olan Sağlık Bakanlığı yarı yarıya taşeron
işçi çalıştırmaktadır. Sağlık Bakanlığı bugün
kamuda en çok taşeron istihdamının bulunduğu
kurumdur… Sağlık emekçileri… taşeron
firmaların kâr hırsına teslim edilmiştir. Bakanlığa
Para duygusal davranmaz!
Sağlık bakanlığı öncelikle profesör
doktorların emeğini sermayeye
peşkeş çekememiş olmanın
verdiği hırsla o muayenehane
yönetmeliğini apar topar çıkarttı.
Sağlık “çağdaş” zihniyete
göre ekonomik bir sektördür ve
insan sağlığı para kazandırdığı
ölçüde bir öneme sahiptir.
Zaman zaman insan sağlığına ait
medyada yer alan ahlaki, duygusal
makaleler sağlıkta para kazanma
düzenine ait acımasız gerçekliğin
gizlenmesine yarayan bir sos işlevi
görüyor. Şimdilik biz bir geçiş
sürecindeyiz ve vahşi kapitalizm,
eski alışkanlıkları yeterince
kırabilmiş değil. Sağlık sigorta
sisteminin acımasız kapitalist
ilişkileri henüz kendini tümüyle
göstermedi; şimdilik “ağızlara bal
çalma” dönemindeyiz. Yeşil kart
uygulaması da “ağza bal çalma”
döneminin bir parçası. -İktidar
kendini sağlama aldığında da bu
uygulama umarız değişmeden
sürdürülür. -2000 yılında 10 milyon
olan yeşil kartlı, 2008 yılında 15 milyona çıkmış.
(EK 3’e bakınız.)
Vahşi Kapitalizm ve Taşeron işçi
çalıştırma
Bir zamanlar kamu hastanelerinde temizlik
personeli, ameliyathane çalışanları da 657 sayılı
yasaya tabi memurlardı. 20 yıl önce sayıları o
zaman bile oldukça azalmış sendikalı işçiler
vardı ki, onların maaşları memurların belki iki
bağlı kuruluşlarda ilk olarak güvenlik ve temizlik
alanında başlayan taşeronlaşma, daha sonra 112
Acil Servis, laboratuar ve röntgen birimlerinde
de uygulanmaya başlamıştır.”
Taşeron işçi çalıştırma sistemi sağlık
maliyetini düşürmekte, sermayenin karını
azamileştirmektedir. Yarı köle statüsüdür
taşeron işçilik! Taşeron işçilikte “… işini
kaybetmek korkusu ile yasal bir takım haklarını
da aramama yönünde bir durum ortaya
2010/2-3
21
çıkarmaktadır.” Sendikalı olmaları düşünülemez
bile “… çalışanların iş kaybı, daha düşük ücretler,
çalışma koşullarının kötüleşmesi …bu işçilerin
sigortalılık süreleri oldukça kısadır. Genel-İş
sendikasının yaptığı bir araştırmada taşeron
işçilerin %65’in toplam sigortalılık sürelerinin 1-3
yıl olduğu saptanmıştır. …Taşeronlaşma kimi
durumlarda işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından
işyeri hekimi bulundurma, iş sağlığı ve güvenliği
kurumları oluşturma gibi düzenlemelerde
yasanın aradığı işçi sayısını aşağıya çekmek için
kullanılmaktadır…”
Özel hastanecilik ve sağlık piyasası
Hekim emeğinin “kutsallığı” özel hastane
kapısından içeride de devam eder mi? Sağlıkta
dönüşüm, sağlığa harcanılan paranın bir avuç
sermaye sahibinin kasalarına girmesi için
gerçekleştirilmiş pis bir oyundur yalnızca. (EK
2) Bu arada sağlık hizmeti kalitesi artı mı? Evet.
İnsanlar daha kaliteli ve zahmetsiz sağlık hizmeti
alabiliyorlar mı? Evet! Bu sistem bu maliyetle
böylece sürdürülebilir mi? Hayır!
İki kat maliyetle sağlanacak iyileşme için 4
kat para harcanıyor! Devlet eliyle adam zengin
etme politikasının sağlık hizmetleri alanında
uygulamasının adıdır dönüşüm. ( EK 1)
Denildi ki “hastalar müşteridir ve müşteri
memnuniyeti sağlanmalıdır.” Hep birlikte
itiraz ettik. “Olur mu? Hasta bir insandır; insani
gereksinmeler ticaret mantığı ile ele alınamaz!”
Ne kadar yanlış anlamışız biz! Ne budalaca
bir önyargı ile konuşmuşuz. Onlar her şeyi,
sürecin evrileceği durumu çok iyi bilmelerine
karşın bize bir açıklama yapmakta her zamanki
gibi bir tenezzül buyurmadılar. Şimdi her
şey apaçık ortada. Evet, hastalar gerçekten
müşteriler ama hekimlerin değil. Biz neden
üzerimize alınmıştık ki? Hastalar Özel Hastane
patronlarının müşterisi kardeşim! Biz hekimler
olsa olsa patronunun müşterisine iyi davranması
gerekli birer ücretli işçiyiz! Bu “iyi davranma”
hadisesi de patronunun müşterisi kaçmasın diye
oynanılacak bir rol! Profesyonel gülümsemeler,
göz teması, sakin ve güven veren bir eda; çok
şey bilen adam duraksamaları; hastanın ağzının
içine bakma (diş hekimi olmasan da), ödenecek
fatura bedeli içine dahil olmayan esnaf
konuşmaları; (meyveler) bizden bonkörlüğü…
Hekim Örgütlülüğü
Bir çobanın oyu elbette bir doktorun,
profesörün oyuna eşittir! Bir tıp hekimi
gerçekten dağdaki çobandan daha “akıllı” ise
aklını kullanır; uzun vadeli çıkarlarını koruma
adına örgütlenebilir, aleyhine kurulmuş oyunu
bozabilir; daha “değerli” ise değerini örgütlülük
içinde kanıtlar; emeğinin özel, vazgeçilmez,
22
2010/2-3
kolayca yerine konulamazlığı gerçeğini
anlar; kendini ve emeğini ucuza pazarlamak
isteyenlerin hevesini kursağında bırakır.
“Özel sektörde çalışan hekimlerin birçoğu
maaşlarını zamanında alamama, hastane
sahibinin baskısı, sözleşmesiz çalıştırılma,
sigorta primlerinin düşük ödenmesi gibi
sorunlarla karşı karşıya kalırken yaşananlar
hekimlerin ruh sağlığını da olumsuz etkiliyor. Bir
ay önce kurulan Özel Sektör Hekimleri Derneği
(ÖSHED) Başkanı Op. Dr. Filiz Küçük … sağlıkta
özelleştirmenin arttığını belirterek “Hastaneler
ticarethane, hastalar müşteri gibi görülüyor.
Devletin özel hastanelerde bir denetimi yok.
Araştırmalara göre hekimlerin yüzde 40’ı
depresyonda. Böyle bir hekimden nasıl verim
alınabilir” diye konuştu…Hekimler ve Tabip
Odaları’nın hızlı özelleştirme karşısında yetersiz
kaldığını hissettiğimiz için derneğimizi kurarak
mücadeleye başladık” dedi.
Sağlık bakanlığının hekim emeğini
sermayeye ucuza sunma gayreti bu denli açığa
çıkmışken, TTB’nin “Tam Gün Hekimliğe” karşı
çıkması “ilkesel” olarak eleştirilse de, haklı
olduğu söylenebilir.
“Biliyoruz ki;
Ne “Tam Gün Yasası”nın çıkarılmasındaki,
ne 3 Ağustos düzenlemelerindeki amaç
vatandaşların eşit, ücretsiz ve nitelikli sağlık
hizmeti almasıdır. Bugün artık sermayeye
kaynak aktarma ve “Özelleştirme ve Taşeron
Bakanlığı”na dönüşmüş olan Sağlık Bakanlığı
eliyle yürütülen bu operasyonun bütün hedefi;
Bir yandan; hekimlerin, sağlık çalışanlarının
emeklerini değersizleştirmek, işgüçlerini
ucuzlatmak ve özelleştirilmiş bir sağlık
piyasasında kötü koşullarda, iş güvencesiz
ve düşük ücretlerle çalışmaya zorlamak,
diğer yandan; sağlık için harcanan paranın
mecrasını değiştirmek, başta yandaş tarikat
özel hastaneleri olmak üzere özel sektöre
yönlendirmektir…
Bunun için mümkün olan en geniş hekim
ve sağlık çalışanları dayanışmasına gerek
vardır.,, Emeğimizin değersizleştirilmesine,
işgücümüzün ucuzlatılmasına yönelik
saldırılar cevapsız kalmayacak, yürüttüğümüz
mücadeleyi önümüzdeki dönemde bütün
hekimler, bütün sağlık çalışanlarıyla birlikte
yükselterek sürdüreceğiz” TTB Basın Açıklaması
13.8.2010
Evet. Başka yolu yok. “Emeğimizin
değersizleştirilmesine, işgücümüzün
ucuzlatılmasına yönelik saldırılar” ancak birlikte,
kararlı bir mücadele sınırlandırılabilir.
EK 1
ÜLKEMİZ SAĞLIK HARCAMALARININ
BOYUTU NE KADARDIR ?
…Sadece Sağlık Bakanlığı bütçesi olan 14 milyar TL,
SGK sağlık harcamaları olan 26 milyar TL’ yi topladığınızda,
40 milyar TL’ ye ulaşılıyor. Buna üniversitelerin, Kızılay’
ın, MSB’nin, Emniyet’ in, diğer kuruluşların… sağlık
harcamaları dahil değil.
2008 yılı kamu sağlık harcamalarının toplam boyutu,
51 milyar TL olarak belirtilmekteydi. Bu miktarın şu
anda 55-60 milyar TL arasında olduğu büyük ihtimaldir.
Toplam bütçemizin 286 milyar TL olduğu…kamu sağlık
harcamalarımızın gerçek boyutunun, genel bütçenin % 20’
si civarında olduğunu söylemek daha doğru bir yaklaşım
olmaz mı ? …
MSB bütçesi 16 milyar TL civarındadır. Bu haliyle
Sağlık Bakanlığı harcamaları, MSB’ nin ve MEB’ nın
neredeyse birbuçuk katına ulaşıyor.
NEREDEN NEREYE ?
2002’de Sağlık Bakanlığı bütçesinin 3 milyar TL
olduğu belirtiliyor. Diğer kurumlardan aldıklarıyla, bu
miktarın 4-5 milyar TL’yi aşmadığını belirtmek gerekir.
Bugün ise, 26-27 milyar TL harcama boyutuna ulaşmış
durumdadır. Toplam sağlık harcamalarının da 10 milyar TL
civarından 50 milyar TL üzerine çıktığını varsayabiliriz.
…
BU YÜK TAŞINABİLİR Mİ ?
Taşınamayacağı kanısındayız. Türkiye, her yıl 50
milyar TL üzerinde borç faizi ödemektedir. SGK açıkları
için 31.8 milyar TL ödüyor. Bütçe açığı iki yıl önce 5-6
milyar TL iken, 2009’ da 50 milyar TL’ nin üzerine çıkmış
durumdadır.
…Yunanistan iflas etmiş durumda. İspanya, Portekiz,
İrlanda arkadan geliyor…
DURUMUN VEHAMETİ BİLİNİYOR MU ?
Bilindiğinden kuşkuluyuz. …
Sağlıkta temel politikalar yeniden gözden
geçirilmelidir. Popülizm mi, gerçekçi adımlar mı?
Geciktikçe bedelin boyutları büyüyor. Acı olan, bu
bedeli gelecek nesillerin ödeyecek olmasıdır… Doç. Dr.
Paşa Göktaş 28-06-2010
EK 2
Kayseri sanayi Odası
…Türkiye’de özel sağlık kuruluşları sayısı hızla artıyor.
2004 yılında 167 olan özel hastane sayısı 2007’de 355’e
çıktı… Bir milyon 100 bin nüfuslu Kayseri’de 2006 yılında
6 milyon 100 bin hastaya bakıldı…
Özel hastaneler içinde yıllık hasta sayısına göre
606 bin 358 hasta ile Universal Hospitals Group ilk
sırada yer alıyor. Universal Hospital grubunun ardından
504 bin 517 hasta ile Acıbadem Sağlık grubu, 330 bin 485
hasta ile Medical Park grubu geliyor.
… hazır yemek, tekstil, tıbbi cihaz ve mobilya
sektörüne altın çağını yaşatıyor. Hastanelere ürün tedarik
eden pek çok firma son on yılın en verimli dönemini
yaşadığını dile getiriyor…
Medical Park otuz, Universal Group otuz altı yeni
hastane açmak için düğmeye basarken 2009’a kadar
Acıbadem Grubu yedi, Medicana Grubu beş, Dünya Göz
Hastaneleri de beş şube daha açacak.
…Türkiye’nin sağlık turizmi pastasından yıllık 200
milyon dolarlık bir pay aldığı tahmin ediliyor. Hindistan’da
ise bu rakam yıllık üç milyar dolar civarında olduğu
belirtiliyor. Türkiye’nin de doğru politikalar geliştirildiği
takdirde önümüzdeki beş yıl içinde beş milyar dolara
çıkarabileceği kaydediliyor.
… Avrupa ve Amerika’da üç bin dolardan başlayan
lazer ameliyatlarının fiyatı Türkiye’de 500 Euro ile 700 Euro
arasında değişiyor.
…Medical Park Sağlık Grubu, 2008 yılı sonuna
kadar Türkiye’nin otuz ilinde otuz hastane kurma projesini
yürürlüğe koydu. 2008 sonuna kadar Mersin, G. Antep,
Elazığ, Samsun, Şanlıurfa, Erzurum, Trabzon, Ankara,
Eskişehir, Konya, İzmir, Siirt, Erzincan, Kayseri ve
Edirne’nin de aralarında bulunduğu illerde hizmete açılacak
Medical Park hastanelerinin tümünde dört bin personel
çalışacak.
EK 3
Rakamlar ne anlatır?
…SSK kapsamındaki nüfus, 1980 yılında 10 milyon
674 bin 172 iken, 2002 itibariyle yüzde 203 artarak 35
milyon 261 bin 104’e ulaştığı bu süreçte, SSK hastanesi
sayısındaki artış yüzde 63, hastane yatak sayılarındaki artış
ise yüzde 55 oranında olmuştur. 10 bin SSK’lıya düşen
hasta yatağı sayısı 1980’de 16.81 iken, 2002 yılında bu
sayı 7.91’e gerilemiştir.(Egemen Cevahir) (Ne kadar açık
değil mi? Bilerek, taammüden o ilaç, hastane kuyrukları
olsun istenmiştir! Adı geçen dönemde SSK’lı nüfus 3.5 kat
artarken, yatırımdaki artış yalnızca 0.5 kat!)
“Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı Emin
Zararsız, 2002’den bu yana kamunun sağlık harcamalarının
yaklaşık dört kat artarak 36 milyar TL’ye ulaştığını…
söyledi.” 08/08/2009 “Sağlık-Sen Genel Başkanı
Önder Kahveci… Boyutu belirsiz ve kontrolsüz biçimde
büyüyen ve sürekli olarak da kamunun sırtına yükletilen
sağlık harcamaları, ülkemizi Yunanistan’ın durumuna
sürükleyebilir.” 5.7.2010
2002 yılında tedavi için harcanan 2,8 milyar TL’nin en
önemli bölümü (%64) devlet hastanelerine aktarılırken onu
üniversite hastaneleri (%21,9) ve özel hastaneler (%14)
takip ediyordu. …2009 yılında 15 milyar TL’yi geçen tedavi
harcamalarından devlet hastanelerine ayrılan pay %52’ye
gerilerken, özel hastanelerin payı %30’un üzerine çıktı…
Üniversite hastanelerine aktarılan pay ise %17’lere geriledi.
(http://www.referansgazetesi.com/haber.)
2002 yılında hekimlerin %88’i kamuda istihdam
edilirken, 2008’de bu oran %81’e geriledi. Aynı oran
uzman hekimlerde %78’den %69’a; hemşirelerde
ise %92’den %85’e geriledi. Bu, Sağlıkta Dönüşüm
Projesi ile sağlık alanının kamudan özel sektöre devrinin
amaçladığının ve belli ölçülerde de başarıya ulaşıldığının
önemli bir göstergesidir.
2009 yılında yeşil kartlılar için harcanan ilaç ve tedavi
masrafları 2002 yılındaki 0,5 milyar TL seviyesinden 5,5
milyar TL’ye yükselmiş oldu. (Sağlıkta dönüşümde en çok
zarar görecek kitleyi korumak, muhalefeti önlemek için
sürdürülen bu “yardım” dileriz ki sürdürülür.)
… Vergi ve danışmanlık şirketi Deloitte’ın 2009 Aralık
ayında yayınladığı ilaç sanayi raporunda… Türkiye, 2003
yılında dünyanın 18. büyük ilaç pazarı iken, 2008 yılında
13. sıraya yükselmiş durumda. Ayrıca 2002 yılında 4.8
milyar TL olan kutulu ilaç pazarı
2008 yılında 12.1 milyar dolara ulaştı. …Ülkemizde
faaliyet gösteren en büyük 20 ilaç firmasından 14’ü
yabancı ilaç tekelleri tarafından satın alınmış, ya da
bu tekellerle ortaklıklara girmiştir. … ithal ilaçların TL
cinsinden payı 2002 yılında yüzde 33.5 iken, 2008 yılında
neredeyse tüm pazarın yarısına ulaşmıştır.
2010/2-3
23
AR
ZİY
ET
MERSİN TABİP ODASI
MUT GÜLNAR GEZİSİ
Mustafa kemal Doğan - Sedef Kayahan Mut
Mersin Tabip Odası Yönetim Kurulu olarak
“Gidemediğin yer senin değildir” düşüncesiyle
başlattığımız ilçe gezilerimizin ikincisini 26 Ekim
2010 tarihinde Mut ve Gülnar’a yaptık.
Bu geziye Mersin Tabip Odası yönetim
kurulundan Prof.Dr. Aytuğ Atıcı, Doç.Dr.
C. Tayyar Şaşmaz, Uzm.Dr. Hanife Kara ve
sekreterimiz Suna Gül katıldı. Saat 10:00’a doğru
Mut’a ulaştık. İlçe temsilcimiz Dr Meriç Tunca
ile buluştuk ve çalıştığı Aile Sağlığı Merkezine
giderek, orada çalışan aile hekimi arkadaşlarla
sohbet ettik.
Hepsinin ortak sıkıntısı sağlık ocaklarına kıyasla
iş yüklerinin çok arttığını, daha önce 5-6 kişinin
yaptığı işi şimdi iki kişinin yapmaya çalıştığını,
aile sağlığı elemanlarının mutlu olmadıklarını ve
çoğunun istifa ettiğini, yerlerine görevlendirilen
ebe/hemşirelerin
çalışmalara aktif
olarak katılmadığını,
bu nedenle bütün
işleri yalnız yapmaya
zorlandıklarını ifade
ettiler. Aynı sorun ikinci
aile sağlığı merkezini
gezdiğimizde de
karşımıza çıktı.
Buradaki hekim
arkadaşlarımız da
yanlarında çalışan aile
sağlığı elemanından
şikayetçi idi. Aile
sağlığı elemanlarının
gebe bebek izlemi
gibi temel görevleri
bile yapmadıkları,
aile hekimlerinin gün
boyu her türlü işi yalnız
başlarına yaptıkları
ifade edildi. Bunun
24
2010/2-3
nedenleri sorgulandığında pilot uygulama
öncesinde aile sağlığı elemanlarına dolgun
ücret alacakları vaat edilmiş ama bu ücretleri
alamadıkları için çalışmalara etkin bir şekilde
katılmadıkları ifade edildi. Bu durum Pilot Aile
Hekimliği uygulamalarının alışık olduğumuz
temel sağlık hizmet sunumunu kökten
değiştirdiğini, TTB ve Mersin Tabip Odası’nın aile
hekimliği sistemi konusundaki kaygılarını ortaya
koymaktadır.
İkinci durağımız Mut Devlet Hastanesi.
Burada yıllarca Mersin Tabip Odası
temsilciliğini yapan Uzm Dr. İdris Güntekin
ve yeni temsilcimiz Uzm.Dr. Sedef Kaya ile
buluştuk. Hastanede bulunan bütün hekim
arkadaşlarla teker teker merhabalaştık. Zorunlu
hizmet nedeniyle geçen 2-3 ayda hastaneye
yeni hekimlerin geldiği ve hekim sıkıntısı
yaşanmadığı öğrenildi. Daha önce Karaman
Devlet Hastanesine giden hastaların artık
gitmediği, hastane içinde elektronik hasta
kart sistemiyle kayıtlı hasta sayısının arttığı
kaydedildi.
Mut’a gelinir de Musa Eroğlu
ile görüşmeden olur mu? Kalbimiz
ne kadar temizmiş, yolda Musa
Eroğlu’ndan bahsetmiştik, ilçenin
merkezinde karşımıza çıkıverdi. Şöyle
bir sarıldık, ayak üstü kısa bir sohbet
yaptıktan sonra Gülnar’a doğru yola
çıktık.
Öğleye doğru Gülnar temsilcimiz ve
Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Mustafa Kemal
Doğan ile buluştuk. Gülnar Devlet Hastanesi
ve merkez aile sağlığı merkezini ziyaret ettik.
Meslektaşlarımız küçük bir hastanede zor fiziki
şartlar altında çalışmaktaydı. Hekimlerin çoğu
zorunlu hizmet kapsamında buraya gelmiş ve
görevlerini yapmaktaydılar. Konuştuğumuz
meslektaşlarımızın hiçbirinin Mersin Tabip
Odasına üyeliğinin olmadığını üzülerek
öğrendik. Hemen orada odaya üyelikle ilgili
görüşmeler yapıldı ve en kısa sürede üyelik
işlemlerinin başlatılmasına karar verildi.
Sonuç olarak bu ziyaretlerle
meslektaşlarımızın çalışma koşulları ve
sorunları yerinde gözlendi. Oda ile hekimler
arasında daha sıkı ilişkilerin kurulabilmesi için
bu ziyaretlerin düzenli olarak yapılmasının ne
kadar önemli olduğu ortaya çıktı. Diğer yandan
yıllardır ülkemizde uygulanmaya çalışılan
sağlıkta dönüşüm süreci üzerine hem TTB hem
de Mersin Tabip Odasının ortaya koyduğu
kaygıların Pilot Aile Hekimliği uygulamaları
ile yavaş yavaş su yüzüne çıkmaya başladığı
gözlendi.
2010/2-3
25
Zİ
GE
MERSİN TABİP ODASI
AYDINCIK BOZYAZI ANAMUR GEZİSİ
Mersin Tabip Odası Yönetim Kurulu
Tabip Odaları hekimlik mesleğinin evrensel
değerleri ve özlük haklarının korunup
geliştirilmesi için önemli bir meslek örgütüdür.
Odanın üstlendiği görevleri yapabilmesi
için bulunduğu yerde hekimlerin tamamını
kucaklayabilmesi, onların en yakınına kadar
giderek çalışma koşullarını yerinde görmesi
ve sorunlarını tespit etmesi gerekmektedir. Bu
nedenlerle 2010-2012 döneminde Mersin Tabip
Odası olarak hekimlerimizi çalıştıkları yerlerde
ziyaret etmeyi amaçladık. İlk ziyaretlerimizi bize
en uzak olan ilçelere yapmaya karar verdik.
16 Ekim 2010 tarihinde sabah saat 07:00’da
Mersin’den Anamur’a doğru yola çıktık. Geziye
Mersin Tabip Odası yönetim kurulundan Prof.
Dr. Aytuğ Atıcı, Doç.Dr. C. Tayyar Şaşmaz,
Uzm.Dr. Tülay demir ve sekreterimiz Suna Gül
katıldı. Yolumuzun üstünde Aydıncık Devlet
Hastanesine uğradık. Acilde iki tane genç
hekim arkadaşımızla
karşılaştık. Birisi
Tarsus’tan geçici
görevle buraya gelmiş,
iki yıl önce Mersin
Tıp Fakültesinden
mezun olmuş BİR
meslektaşımız.
Kendimizi
tanıttık, Mersin
Tabip Odasından
geldiğimizi söyleyince
sevindiler. Varsa
bir bardak çaylarını
içelim, çalışma
koşulları hakkında
konuşalım istedik.
“Ne yapıyorsunuz,
günleriniz nasıl
geçiyor?” dedik, sen
misin bunu soran.
26
2010/2-3
Biri acilde diğeri 112 ambülansında aralıksız 24
saat çalıştığını söyledi. “Nasıl olur bu iş? dedik.
Aile hekimliği nedeniyle acil ve 112’de çalışan
hekimler aile hekimi olunca buralar boşalmış.
İşlerin yürütülebilmesi için buralara geçici
görevle hekimler gönderilmiş. “Yeterli sayıda
hekim olmayınca, her an, ihtiyaç oldukça acil
hasta ve 112 çağrılarına baktıklarını” söylediler.
Banka ATM reklamlarında sık sık tekrarlandığı
gibi 7x24 saat hekimlik hizmeti, bir hekim
ne kadar yararlı olabilir böyle bir çalışma
ortamında? Kolay gelsin dedik ve yanlarından
ayrıldık.
Yolumuzun üstünde Bozyazı Devlet
Hastanesi aciline uğradık. Hastane bahçesinde
tam donanımlı bir ambülans bekliyor, şöyle içine
bir göz gezdirdik, ambu cihazından ventilatöre
kadar her şey var ve çalışır durumda. Vay be,
112 hizmetleri kapsamında ambülanslarımız ne
kadar değişti diye sevindik. Acilden içeri girdik,
Van’dan yeni tayin olmuş bir hekim arkadaşımız
gelen hastalara bakıyor. Tanışalım biraz sohbet
edelim dedik. Acil ve hastanede hekim sayısının
yetersiz olduğunu, acildeki hekimin hem
acile hem de 112 çağrılarına baktığını, 112
çağrısı olunca ambülansın doktorsuz gittiğini
öğrendik. Sebep aynı, acilde çalışan hekimler
aile hekimi olmuş. 112 ambülansının tam
donanımlı olduğunu görünce yaşadığımız
mutluluk kursağımızda kaldı. Yıllarca acilde
çalışan hekimlere başta ÇİLYAD olmak üzere
pek çok kurs verilmiş, tam işler yerine oturmaya
başlıyor derken her şeyi darmadağın eden
Pilot Aile Hekimliği uygulamaları, yıllarını
acile vermiş yetişmiş insan gücünü
acil ve 112’lerden kaçırtmış. Hekim
arkadaşımıza kolaylıklar dileyip,
yanından ayrıldık.
Muzun başkenti Anamur’a
12:00’da vardık. Yıllardır Mersin Tabip
Odasının Anamur temsilciliğini yapan
Dr Erhan Gökduman’la buluştuk.
Günler öncesinden yaptığımız
duyurularda Anamur’da çalışan
hekim ve diğer sağlık çalışanlarının
katılımıyla “Kamu Hastane Birlikleri
Yasa Tasarısını” bir konferans
ortamında konuşmayı planlamıştık.
Konferans öncesinde daha önce
sağlık ocağında çalışan ve şimdi
aile hekimliği yapan arkadaşlarla
sohbet ettik. Yıllarını sağlık ocağı
çalışmalarına adamış ve çalışmalarını Nusret
Fişek Sağlık Ocağı Ödülüyle taçlandırmış bir
meslektaşımız “Aile hekimliğinden memnun
olmadığını” ifade etti. “Ne güzel hekimlere
çok para veriyorlar, neden mutlu değilsiniz?”
diye sual eyledik. Meslektaşımız “ Pilot Aile
Hekimliğinin hekimleri polikliniğe kapatıyor,
sadece gelen kişi ve hastalara hizmet vermemiz
bekleniyor. Teorik olarak gezici hizmetlerde
vermemiz gerekiyor ama poliklinikten
çıkamıyoruz ki. Sağlık ocağında iken ben her
ay 3-4 tane yeni diyabet hastası yakalıyor,
eski diyabet hastalarımı izliyor, 3-4 ayda bir
kronik hastalığı olanları topluyor onlara eğitim
yapıyordum, gebelerimi bebeklerimi izliyor,
yapmam gereken koruyucu sağlık hizmetlerini
yapıyordum. Bölgemi tanıyordum, nerede ne
olduğunu biliyordum. Şimdi böyle bir bölgem
yok, sadece bana gelecek kişiler
üzerinden sağlık hizmeti veremeye
çalışıyorum. Ayrıca yarın hekimleri ne
bekliyor bilmiyoruz, büyük bir belirsizlik
var.” dedi.
Konferans yerine gittik. Otuza yakın
hekim, ebe, hemşire ve sağlık memuru
arkadaşımız bizi bekliyordu. Kamu
Hastane Birlikleri Yasa Tasarısı üzerine
bir sunum yaptık. Sunum sonrasında
hem yasa tasarısı hem de sağlıkta
yaşanan güncel konular üzerine
karşılıklı konuştuk. Genel olarak hekim
ve diğer sağlık çalışanları arasında
geleceğe dönük olarak bir karamsarlık
vardı. Aile hekimliği ile birinci
basamak sağlık hizmetleri özelleştirilirken,
bu kanun tasarısı ile de devlet hastanelerinin
özelleştirilmesi, çalışanların performansa
dayalı sözleşmeli çalışmaya zorlanacağı ve
gelecek belirsizliği bu karamsarlığın nedenini
oluşturmaktaydı.
Günün sonunda Mersin Tabip Odasının
yaptığı bu gezi meslektaşlarımız tarafından
çok olumlu karşılandı. Odanın ayaklarına kadar
gelmesi, gencel konular üzerine konuşulması
hem bizde hem de meslektaşlarımızda büyük
bir mutluluk kaynağı oluşturmuştu. Bu gezilerin
yılda en az bir defa yapılmasının oda ile
hekimler arasında güçlü bir bağ oluşturacağı
düşüncesiyle Anamur’dan ayrıldık.
2010/2-3
27
AN
AL
İZ
MERSİN’DE İÇME VE KULLANMA
SUYUNDA SON DURUM: 2010 EKİM
Yrd. Doç. Dr. A.Öner KURT / Mersin Tabip Odası Halk Sağlığı Komisyon Başkanı
Mersin Merkez, Tarsus ve Mersine bağlı bazı
köylere içme ve kullanma suyu sağlayan Berdan
Baraj Havzası, su arıtma tesisi, su depoları ve su
analiz sonuçları Mersin Tabip Odası Halk Sağlığı
Komisyonu tarafından değerlendirilmiştir.
Değerlendirme sonuçları ve öneriler aşağıda yer
almaktadır.
• Mersin’in Tarsus Berdan Çayı üzerinde
185 milyon m3 su depolayabilen bir su havzası
vardır.
• Su havzasının debisi yüksek ve kirlenmenin
görülmediği “Kadıncık” ve “Cehennem Deresi”
olarak iki kolu vardır.
• Havzanın kaynakları, mevcut kullanım
durumunda en kurak yıllarda bile susuzluk
yaşanmayacak derecede yüksek debiye sahiptir.
• Su havzası, hem Mersin hem de Tarsus
bölgesinin içme kullanma suyu ihtiyacını
karşılayabilmektedir.
• Su havzasının etrafında bazı bölgelerde
canlı girişini önleyecek mutlak koruma bandı
yoktur.
• Havzanın çevresinin %1-2’sinde tarım
yapılmaktadır ve birkaç yerleşim yeri mevcuttur.
Kamulaştırma çalışmaları devam etmektedir.
• Baraj gölünden yapılan analizlerde bugüne
28
2010/2-3
kadar kimyasal kirliliğe rastlanmamıştır.
• Son yıllarda havzada tatlı su midyesi
görülmüştür.
• Havzanın güvenliğini DSİ sağlamaktadır.
• Havzanın 1-2 km güneyinde 26 yıldır
hizmet veren bir su arıtma tesisi yer almaktadır.
• Su arıtma tesisinin işletmesini özel sektör,
kontrolünü MESKİ yapmaktadır.
• Arıtma tesisinden günde Mersin’e 292 000
m3 ve Tarsus’a 98 000 m3 su verilebilmektedir.
• Arıtma tesisinin teknik donanımları ve
yapılan işlemler içme ve kullanma suyu için
öngörülen yasal mevzuatın gereklerini yerine
getirebilmektedir.
• Arıtma tesisi 24 saat çalışan laboratuvarı ile
sürekli olarak suyun analizini yapmaktadır.
• Ham suyun kullanıma hazır hale gelmesi
için geçen süre yaklaşık 50 dakikadır.
• Mersin’in şu an için tek su kaynağı Berdan
baraj gölüdür.
• Mersin’de kaçak su oranı %60’lara kadar
çıkmaktadır (2008 yılındaki durum).
• İleriki yıllarda aynı su üzerinde başka bir
barajı yapılması planlanmaktadır.
• Mersin’e suyun girdiği ilk yer olan
Güneykent su deposunda 20 000 tonluk su
deposu mevcuttur ve depodaki suyun günlük
olarak analizi yapılmaktadır.
• Depolardan çıkan su, Mersin’in batı
sınırı olan Mezitli ve Davultepe’ye kadar
verilebilmektedir.
• MESKİ’nin “İnsani tüketim amaçlı sular
hakkında yönetmelik” esaslarına göre yapılması
gereken bütün analizleri yapma kapasitesine
sahip merkez laboratuvarı vardır.
• İl Sağlık Müdürlüğü, MESKİ görevlilerinden
oluşan ekipler Mersin’de günlük olarak su
örnekleri alıp, analizini yapmaktadır.
• Alınan su numune sayısı mevzuata göre
yeterli düzeydedir. Hatta daha fazla bile
alınmaktadır.
• Herhangi bir kirlilik durumunda İl Sağlık
Müdürlüğü ile MESKİ ortak çalışmaktadır.
• Berdan baraj gölünden alınan ham su
yaklaşık 10 saatte Mezitli’ye ulaşmaktadır.
• Su analiz sonuçlarına göre, içme ve
kullanma suyunun MESKİ’den verildiği
bölgelerde zaman zaman suda bakteriyolojik
kirlilik rapor edilmekle birlikte, sorun hemen
çözülmekte ve bakteriyolojik kirlilik oranı
2010 yılının ilk sekiz ayı için yüzde biri
geçmemektedir.
• Sonuç olarak; Berdan kaynaklı içme ve
kullanma suyu güvenle kullanılabilir.
Öneriler
1. Mevcut havzaya su sağlayan kaynakların
korunması için alınan ve uygulanan bütün
önlemler artırılarak devam etmelidir.
2. Havzanın bazı bölgelerinde eksik olan
“mutlak koruma bandı” en kısa zamanda
tamamlanmalıdır.
3. Havzanın etrafında az da olsa yer
alan tarımsal alanlar ve yerleşim yerleri
kaldırılmalıdır.
4. Mersin’e ikinci su kaynağı için çalışmalar
yapılmalıdır.
5. Havzada görülen tatlı su midyesinin
çoğalması önlenmelidir.
6. Su nakil hatlarındaki kaçakların
önlenmesi için en kısa sürede şebeke hattı
sağlaştırılmalıdır.
7. Halkın içme, kullanma suyuna ve ilgili
kurumlara güvenini devam ettirmek için su
analiz sonuçları düzenli olarak internet ortamı,
yerel yazılı ve görsel medya aracılığıyla halkla
paylaşılmalıdır.
8. Su, ulusal bir zenginlik ve kaynaktır, bu
nedenle su arıtma tesisinin işletmesi kamu
tarafından yapılmalıdır.
MERSİN TABİP ODASI
İLK YARDIM MERKEZİ ÇALIŞMALARI
Mersin Tabip Odası İlk Yardım Eğitim
Merkezi 03.02.2009 yılında kuruldu. Merkezin
mesul müdürü yıllardır ilk yardım kursları
veren Genel Cerrahi Uzmanı Dr. A. Oğuz
Demirsoy’dur.
İlk yardım merkezinde sağlık bakanlığınca
belirlenen müfredata uygun olarak “temel
ilk yardım eğitimi” ve sınav sonucu başarılı
olanlara sertifika verilmektedir. Eğitimler, ilk
yardım konusunda deneyimli,eğitici sertifikası
olan hekimler tarafından verilmektedir. Temel
ilk yardım eğitiminin süresi 16
saattir. Genellikle günlük 8’er saatlik
ders ile bir hafta sonunda eğitim
tamamlanmaktadır. Eğitimler teorik
ders anlatımının yanında mutlaka
uygulamalarla da desteklenmektedir.
Verilen ilkyardımcı sertifikaları
ve ilkyardımcı kimlik belgesinin
geçerlilik süresi üç yıldır. Bu sürenin
sonunda yapılması zorunlu olan
güncelleme eğitimi de merkezimiz
tarafından verilmektedir. Güncelleme
eğitimlerinin süresi bir gündür.
İlk yardım merkezimizde gerekli
temel eğitim materyallerinin
yanında grupların ihtiyacını karşılayacak sayıda
yetişkin, bebek ve çocuk CPR eğitim mankeni
de bulunmaktadır. Eğitim 12-14 kişilik küçük
gruplara bir kurs niteliğinde verilmektedir.
Temel ilk yardım eğitim programında
anlatılan konulardan bazıları: hasta, yaralı ve
olay yerinin değerlendirilmesi, yetişkin ve
çocuk için temel yaşam desteği, kanamalarda,
yaralanmalarda, yanık, donma ve sıcak
çarpmalarında, kırık, çıkık ve burkulmalarda,
bilinç bozukluklarında, zehirlenmelerde,
hayvan ısırmalarında, göz, kulak ve buruna
yabancı cisim kaçmasında, boğulmalarda
ilkyardım uygulamaları ve hasta / yaralı taşıma
teknikleridir.
Açıldığı günden bugüne kadar ilk yardım
merkezimiz tarafından birçok kamu ve özel
kurum çalışanına temel ilk yardım eğitimi ya da
güncelleme eğitimleri verilmiştir.
2010/2-3
29
ÇİM
SE
25-27 HAZİRAN 2010, ANKARA:
TÜRK TABİPLERI BİRLİĞİ
59. BÜYÜK KONGRESİ’NDEN İZLENİMLER
Yrd. Doç. Dr. A.Öner KURT / Mersin Tabip Odası 2010-2012 Dönemi Büyük Kongre Delegesi
Türk Tabipleri Birliği 59. Büyük Kongresi 25-27
Haziran 2010 tarihlerinde Ankara Üniversitesi
Tıp Fakültesi Morfoloji Binası Abdülkadir Noyan
Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantıya
Mersin Tabip Odasından; Prof. Dr. Aytuğ Atıcı
(Başkan) ve büyük kongre delegeleri Yrd. Doç. Dr.
A. Öner Kurt, Dr. Necip Tolga Yüceer, Dr. Metin
Uzabacı, Dr. Suzan Çetin, Dr. Y. Ayşın Yılmazer,
Dr. Gülçin Nebioğlu Bozlu ve Dr. Güliz Öztürk
katıldı.
Üç gün süren kongrenin ilk günü olan 25
Haziran 2010 Cuma tarihinde saat 14.00’de Saygı
Duruşu ile kongre açıldı. Türk Tabipleri Birliği
Başkanı açış konuşmasından sonra konukların
konuşmaları oldu.
26 haziran 2010 cumartesi günü 09:30’da
kongre başkanlık divanı seçimi yapıldı. 59.
Büyük kongre gündeminin okunarak oylamaya
sunuldu. Merkez konseyi çalışma raporunun, mali
raporunun ve denetleme raporlarının okundu ve
aklandı. Tahmini bütçenin görüşülerek oylanması.
Karar önerilerinin okundu ve oylanarak kabul
edildi. Tabip odası temsilcileri konuşmalarında,
sağlıkta dönüşüm olarak adlandırılan programın
aslında sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi
olduğuna ve bu sürecin hem hekimlere hem de
halka zarar vereceği konusuna vurgu yaptılar.
27 Haziran 2010 Pazar günü saat 09:00-17:00
arasında Merkez konseyi, Yüksek Onur Kurulu
ve Denetleme Kurulu üyelerinin belirlenmesi
için seçim yapıldı. Hekimler Merkez konsey
seçimlerine; Etkin Demokratik TTB Grubu,
Hekimlerin Güçbirliği Grubu ve Türkiye Hekim
Platformu olarak üç listeyle katıldı. Seçimlerde,
65 tabip odasının toplam 502 delegesinden
457’si oy kullandı. TTB 59. Büyük Kongre seçimini
mevcut yönetimdeki Etkin Demokratik TTB
Grubu’nun listesi kazandı. Sonraki süreçte 20102012 dönemi görev dağılımı yan sütundaki
şekilde belirlendi:
30
2010/2-3
Merkez Konseyi
Dr. Eriş Bilaloğlu
Başkan
Dr. Özdemir Aktan
II. başkan
Dr. Feride Aksu
Genel Sekreter
Dr. Arzu Erbilici
Veznedar üye
Dr. Özlem Kurt Azap
Muhasip üye
Dr. Gülriz Ersöz
Üye
Dr. Halis Yerlikaya Üye
Dr. Hüseyin Demirdizen
Üye
Dr. Osman Öztürk
Üye
Dr. Mehmet Zencir
Üye
Dr. Zülfikar Cebe
Üye
Yüksek Onur Kurulu
Dr. Aytaç Aras
Dr. Berna Arda
Dr. Hakan Giritlioğlu
Dr. Şükrü Güner
Dr. Sermet Koç
Dr. Orhan Odabaşı
Dr. Selim Ölçer
Dr. Fatih Sürenkök
Dr. Yaşar Uluta
Denetleme Kurulu
Dr. Taha Karaman
Dr. Umut Karasu
Dr. Cafer Tuncer
Zİ
GE
YENİDEN
MERHABA
Mersin Tabip Odası Tıp Öğrenci Komisyonu yeni döneme piknikle merhaba dedi.
Uzun ve zorlu bir dönem bizi yeniden aldı içine.
Sonu gelmez çalışmalar, yorgunluklar, hayattan
kopuşların bolca yaşandığı bir dönem daha…
Biraz da olsa bu sıkıntılardan uzaklaşmak istedik.
İyi hekim olmanın şartlarından birinin de insanlarla
iyi iletişim kurabilmek ve sosyalleşebilmek
olduğunu düşündük. Bizimle bu fikirde ortaklaşan
kırk beş arkadaşımızla güneşli bir Akdeniz
sabahında yola koyulduk.
Biraz gezi bizi kendimize getirir dedik ve güzel
bir ortam yaratıp yeni ilişkiler yakalayabiliriz, aynı
yolda yürüdüğümüz insanlarla. Piknik sepetlerimizi
sırtlayıp, topumuzu, ipimizi alıp gittik, Erdemli
çamlığına.
Hayatımızı ortaklaştırdık. Yedik, içtik, eğlendik ve
sohbet ettik elbette ki. Dünümüze, bugünümüze,
yarınımıza dair ve daha birçok şeye.
Sadece bizim değil, yaşadığımız toplumun,
ülkenin geleceğinden bahsettik ve neler getirip
neler götüreceğinden hayatlarımıza. Doğrusu
karamsar bir tablo çıktı ortaya. Malumunuz, gericilik
yavaş yavaş iliklerimize işlemekte. Sağlıktaki
değişimler can yakmakta. Artık Mersin’de yaşayan
bizler de aile hekimliğinin ‘ kurbanları’ arasında
yerimizi aldık ya da ‘müşterileri’ hangisini kulağınıza
hoş geliyorsa.
Yine de umudumuzu yitirmedik geleceğe dair. E
tabi genç doktorlar mesleklerini her yönüyle tanıyıp
örgütlü mücadele etmek istiyor şimdiden ve bir
araya geliyor; yine her şeye rağmen. Daha duyarlı,
daha bilinçli, halkın doktoru olma çabasında hepsi.
Hepimizin gözlerinde aynı umut, aynı parıltı.
Nihayet, güzel bir günden geriye kalan; tanışıp
kaynaşmalar, biraz yorgunluk ve neyi niye yaptığını
bilen dimağlar hem de çok genç.
En karanlığa doğru ilerliyoruz hızla, yakındır
doğacak aydınlık
Ama öncesinde eşsiz bir fırtına
Sağlıcakla…
2010/2-3
31
AP
KİT
NOBEL ÖDÜLLÜ YAZAR NECİP MAHFUZ
VE HİT KİTABI KAHİRE ÜÇLEMESİ
HAKKINDA UFAK BİR PENCEREYİ AÇTIM,
BUYRUN DAVETLİSİNİZ..
Dr. Çiğdem Aytürk
Arapça’nın 20. yüzyıldaki en büyük
romancısının magnus opum’u 52 yıl sonra
nihayet Türkçe’de. Kahire Üçlemesi’nin ilk cildi
Saray Gezisi’nden sonra, Işıl Alatlı’nın güzel
çevirisi ile Şevk Sarayı ve Şeker Sokağı yayınlandı..
Hitkitap’a bu kararı ve özenli çeviri çalışması için
bir alkış rica ediyoruz.
Bir söyleşide Mahfuz’a soruyorlar:
“Kalbinize en yakın, hakkında yazmayı en
çok sevdiğiniz konu nedir!” Yanıtı: “Özgürlük”
oluyor; “Sömürgecilikten özgürleşme, bir kralın
mutlakiyetinden özgürleşme, toplum ve aile
bağlamında temel insani özgürlüklere sahip
olma. Bu özgürlük türleri birbirlerini takip ederler.
Sözgelimi Kahire Üçlemesinde devrimden sonra
politik özgürlük geldiği zaman, Abdülcevat’ın
ailesi de ondan daha fazla özgürlük talep etmişti.”
Mahfuz karakterlerin tasvirinde, diyaloglarda,
betimlemelerde kusursuz. Hikâyelerini kalbi ile
hızlıca ve ön hazırlıksız yazdığını oysa Kahire
Üçlemesi’nin her karakteri için uzun bir ön
çalışma yaptığını ve ayrı dosyalar hazırladığını
söylemişti. Nitekim roman sizi alıyor, götürüp
Kahire’ye Abdülcevat’ın evine yerleştiriyor.
Romanda Abdülcevat’ın küçük oğlu olarak
okuduğumuz Kemal otobiyografik özellikler taşır,
Mahfuz’a göre baba Abdülcevat ve Kemal’in
karışımı, kendisidir.
1-KONU (1. Saray gezisi 2. Şevk Sarayı 3.
Şeker Sokağı)
Üçleme Ahmed Abdülcevat adlı bir tüccarın
kendisi, çocukları ve torunlarını hayatın her
yönünde karşılaşabileceğiniz, karakterleriyle
betimleniyor.Konu üç nesille birlikte 1919Mısır’ın İngiliz işgalindeki direnişi ve 1944 de 2
dünya savaşı ile son şeklini alıyor.
İlk roman “Saray Gezisi” adını 1. nesli
temsilen Ahmed Abdülcevat’ın yaşadığı sokaktan
alıyor., 2.roman “Şevk Sarayı” en büyük oğul
Yasin’în yaşadığı yerden ve 3. sokak Şeker Sokağı
32
2010/2-3
ise Abdülcevat’ın kızı Hatice’nin ve ailesinin
yaşadığı sokağın adı olarak görünüyor.
Kitapta önceden belirtildiği gibi, yazar
kendini, en küçük olan oğul Kemal’in bir parçası
olarak ortaya koyuyor. Kahire üniversitesinde
okuyan felsefeye ilgi duyan bir öğretmen
Kemal. Batı ile Doğu’ nun kritiğini yapan; bilimin
geleneksel inançlarla ilişkisini, hayatı sürekli her
şeyi sorgulayan bir karakter. İlk romanda neşeli
bir çocuktur, 2. romanda üniversite de öğrenci,
3 üncü romanda hiç evlenmemiş bir öğretmen
olarak görünür Kemal. Kadere, aşka, geleneklere
olan inancını yitirmiş biridir. Sürekli hayatı
sorgular ve hep düşünür. Ama sonunda hayatta
idealist olarak bir umut yakar. Ayrı bir gelişim de
kadınlarında da görülür. Baştaki erkeğe hizmet
eden ve karşısında tek söz edemeyen anne
Emine’nin yerini, 3. romanda üniversite okuyan,
bir çok konuda erkeklerle birlikte görüşünü
rahatça savunan Kemal’in aşık olduğu Ayda alır.
Romanda “Şeker Sokağı” üçlemenin en can
alıcı noktasının kritiği gibidir. Okur Modern
Mısır’ın yapısını oluşturan toplumundan kesitleri,
torunların seçimleri ve hayatlarında görür.
Torun Ahmet komünist bir aktivist, kardeşi
Abdülmümin Radikal bir İslamcıdır ve kuzenleri
Rıdvan ise babası ve dedesinin yakışıklılığı
ve cazibesinin mirasçısı olarak ünlü bir
homoseksüel siyasetçinin etkisiyle, politikada söz
sahibi bir politikacıdır.
2- KİŞİSEL GÖRÜŞ VE BİLGİ
KARŞILAŞTIRMA Bu roman ben de, Dostoyevski
‘nin Karamazov Kardeşlerini” hatırlatır. Orda ki
kardeşler de Rusya’nın yapısında şekillenen,
Dostoyevski’yi veriyordur çünkü.
BİRİNCİL KARAKTER Dostoyevski romanda
önce en büyük oğul şehvet ve herhangi bir
erkeğin ilgilendiği konulara düşkün Dimitri’dir.
(Mahfuz’ da bu, Mısır ‘da en büyük oğul Yasin)
İKİNCİL KAREKTER Dostoyevski’nin Çarlık
Rusyasına karşı çıktığı dönemlerinde ki asiliğini
anlatır, 2. oğul İvan; nihilist akımdan etkilenen
bir düşünür olarak çıkar, yazar okur karşısına.
(Mahfuz’da yalnızca düşünce olarak,; en küçük
oğul Kemal ve torun Ahmed) ,
ÜÇÜNCÜL KAREKTER: Dostoyevski’nin Sibirya
Rusya’sında ki sürgününü ve dine yönelişinin
alaraktan anlatıldığı 3. oğul Alyoşa’dır,(Mahfuz’
da karakter olarak Kemal,benim kişisel
görüşüm.)
Sonuç olarak tüm iyi romancılarda olduğu
gibi olaylar- hangi ülkede yaşanırsa yaşansıntoplumda görülen insanların birer yansıması
olarak sunulur, okuyucuya. Tarihin sayfalarında
yaşayan insan karakterleri hep aynıdır. Bu
yazarlar da, yazılarını yazarken o insanların
kişiliğine bürünürler. Kimi zaman bazı karakterler
de baskın olarak hissedilen kişiliklerini, objektif
olarak ortaya sürer ve bize olabildiğince
çıplaklığıyla gösterirler.
3- YAZAR Bir
söyleşisinde Mahfuz’a
“Kendinizi nasıl tarif
edersiniz!”diye sorulmuş,
yanıt: “Edebiyatı seven
birisi. Kendi işine sadık ve
inanan birisi. İşini para ve
şöhretten daha fazla seven
birisi. Şüphesiz, para ve
şöhret gelirse, bu kötü bir
şey olmaz. Ancak onlar
benim amacım olmadılar.
Niçin! Zira yazmayı başka
her şeyden daha çok sevdim. Belki sağlıksızdı
ancak edebiyat olmadan hayatımın hiçbir anlamı
olmayacağını hissederim. Bir sürü arkadaşlara
sahip olabilir, seyahatler yapabilir, lüks içinde
yaşayabilirdim ama edebiyat olmadan yaşamım
berbat olurdu. Bu tuhaf bir şey, ama gerçekte
öyle değil, zira bir çok yazar bu şekilde yaşar.
Ama bu hayatımda yazmaktan başka bir
şey yapmadım anlamına gelmesin. Evliyim,
çocuklarım var. 1935’den beri gözlerimdeki bir
rahatsızlık beni yaz aylarında yazmaktan ve
okumaktan alıkoyuyor, dolayısıyla bu durum
yaşamıma zorunlu bir denge getirdi. – Allah
tarafından gönderilen bir denge! Her yıl üç
aylığına yazar olmayan birisi olarak yaşamak
zorundayım. O üç ay boyunca arkadaşlarımla
buluşur ve sabahlara kadar kalırım.”
Mısır’dan dışarıya adımını bile atmadı Mahfuz.
1988’de Nobel’i aldığında bile. Nobel’i aldığı
gecenin öyküsü de çok komiktir. Eve gelen
telefonları, karısının kendisini uyandırmasını,
arkadaşlarının aramasını hep şaka olarak
nitelendirir; pijamasını bile çıkarmaz, uyumaya
devam eder, ta ki kapının zili çalıncaya kadar.
Pijaması üzerinde kapıyı açtığında karşısında
gördüğü İsveç’in Kahire Büyükelçisidir
Nobel ödül törenine gönderdiği mesajda
kendisini tanıtmaya “tarihin belli bir noktasında
mutlu bir evlilik yapan iki uygarlığın oğlu”
olarak başlıyordu. Bu uygarlıklardan birisi 7000
yıllık Mısır uygarlığı, diğeri de 1400 yıllık İslam
uygarlığıdır. İslâm ile ilgili verdiği örnek ise
Bizans’a karşı kazanılan bir zafer sonrasında,
Müslümanların Bizanslı savaş esirlerinin
salıverilmesi karşılığında eski Grek felsefe, tıp
ve matematik kitaplarını talep etmelerinin
hikâyesidir. Ona göre bu insan ruhunun bilgiye
olan ihtiyacının bir şahadetidir. “İşte”, der “ben bu
iki uygarlığın kucağında doğdum, onların sütünü
içip, onların edebiyatı ve sanatı ile beslendim.
Sonra da sizlerin zengin ve göz kamaştırıcı
kültürünüzün nektarını içtim.” Kendi eseri işte bu
sentezin bir sonucudur.
SON-UÇ: İyi bir hayat tecrübelerle yoğrulur.
Biz de, belki de bu büyük yazarlar gibi: nasıl onlar
yazarken kişilikleri birebir yaşıyorlarsa; okuyarak
diğer hayatları yaşayabiliriz. Bunun da bizim,
hayata daha sağlam bakmamızı sağlayacağına
inanıyorum. Bence elinize geçen her kitabı
okuyun, çünkü içinde ki hayatlarda mutlaka
bir şey bulacaksınız. Her yaşam bir romandır
ve romanlarda insanı anlatır; yani ayrılmaz bir
bütündür. Tanıtmaya çalıştığım yazar ve roman
da inanın okunmaya değer bir şaheserdir.
Popüler kitaplara bağlı kalmayın-mutlak
onların içinde de iyisi vardır ama hepimiz gizli
güzelliklerin daha değerli olduğunu biliriz.
YANİ “Necip Mahfuz” KAHİRE ÜÇLEMESİ (HİT
YAYINCILIK)
1. SARAY GEZİSİ
2. ŞEVK SARAYI
3. ŞEKER SOKAĞI
VE YANİ ‘Dostoyevski’ KARAMAZOV
KARDEŞLER …..
Mutlaka okuyun, sevgiyle ve saygıyla; kendinize
bir romanın penceresinden iyice bakın.
2010/2-3
33
T
NA
SA
GÜNDEM
ve SANAT
Bengi Özdülger - Ali Özdülger
Mersin Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü
2010-2011 Sanat yılında seyircisinin
karşısına opera, bale, müzikaller ve çocuk
oyunlarıyla çıkmaya devam ediyor.
2010’un son ayında da geçen sezondan
bu yana devam eden opera ve operetlerin
yanı sıra , geçtiğimiz kasım ayında seyircilerle
yeni buluşmuş opera ve bale eserleri ve yepyeni
bir gençlik müzikalinin prömiyeri göz dolduran
ederler olacak.
2 Aralık Perşembe günü saat 20.00’de geçen
Tosca operası sahnelenecek. Bu temsil, Tosca
operasının Mersin’de ikinci kez sahnelenişi
olacak. Giaccomo Puccini’ nin bestelediği
üç perdelik görkemli opera dünya opera
sahnelerinde en çok oynanan eserlerden biri
olmak özelliğini de taşımaktadır. Bu büyüleyici
operanın bizim açımızdan bir diğer önemi
de ulu Önder Atatürk’ün en sevdiği opera
oluşudur. Özellikle son perdede ressam
Cavaradossi rolünü oynayan tenorun son
aryası da en sevdiği arya... Her dinlediğinde
anlam ve içeriğinden çok etkilendiğini büyük
bir samimiyetle çevresiyle paylaştığı belirtilir.
Arya’ nın adı “E lucevan le stelle- Artık yıldızlar
parlamıyor”.
9 Aralık Perşembe günü saat 20.00’de
Fantastik Müzikalinin prömiyerini izleyeceğiz.
Fantastik Müzikali 42 yıldır sahnelenmektedir.
Aileleri tarafından sevgileri engellenmiş ve
birbirlerine kavuşamamış iki sevgili temasının
farklı bir yorumudur. Babalarının ördüğü bir
duvarla birbirlerinden ayrılan iki genç büyük
bir özlem içindedirler ve babalarına da büyük
kızgınlık duymaktadırlar. Zamanla duvarın
aslında birbirlerine duydukları aşkı körüklemek
ve evliliği sonsuz bir istekle arzulamaları
için hazırlanmış bir fikir olduğu ortaya çıkar.
İkinci perdede ise evlenmelerinin ardından
birbirlerinden sıkılmaları da alaycı bir dille
34
2010/2-3
ifade edilir. Ulaşılan
her şey bir süre sonra
büyüsünü kaybediyorsa
aşkın anlamı nedir?
Fikirlerinin sorgulandığı
bu keyifli müzikale tüm
Mersin’li sanat severleri bekliyoruz.
11 Aralık Cumartesi oynanacak Hürrem
Sultan Balesi ile 23 Aralık Perşembe gecesi
sergilenecek VI. Murat operaları da Osmanlı
tarihinde çok önemli yer tutan farklı zamanlarda
yaşamış iki büyük karakterin, yaşadıkları
dönem içindeki hırs, kıskançlık ve entrikaları
gözler önüne seriyor. Gerek bale gerek opera
sanatçıları rollerini büyük başarıyla sergileyerek
dönem tarihine ışık tutarak izleyicileri etki altına
almayı başarıyorlar.
25 Aralık ta geçen sezondan devam eden
Don Kişot balesini izliyoruz.
28 Aralık Salı akşamı yine geçen sezon
ilk gösterimi yapılan, bu dönemde de aynı
coşkuyla seyirciyi kucaklayan Strauss’un Yarasa
operetini izleyeceğiz. Büyük keyifle izlenen üç
perdelik bu görkemli operette dansın, coşkunun
ve kostümlerin ışıltısının keyfine varırken
solistlerin etkileyici yorum ve oyunculukları da
seyirciyi çepeçevre sarıyor.
Bu ayda çocuklar da unutulmadı.
Geleceğimizin çok sevgili opera seyircilerine
sanatçılarımız kuklacı (Pinokyo) oyununu
sergileyecekler. 16 Arlık Perşembe saat 13.00 ve
21 Aralık Salı saat 10.30’da minik izleyicilerimizi
salonumuza bekliyoruz.
Ayrıca 6 Aralık pazartesi saat 14.00’de
Atatürk evinde ve 24 Aralık Cuma saat 20.00’de
Kültür Merkezi Şeref Salonunda ücretsiz şan
konserlerimiz de sanatseverlerin beğenisine
sunulacak. Şimdiden keyifli seyirler dileğiyle ,
yeni gösterilerde buluşmak üzere...
YIP
KA
NI
İLA
KAYIP
ARANIYOR
Yrd.Doç.Dr. A.Öner Kurt / MEÜTF Halk Sağlığı AD
Zülfü Livaneli’nin 1993 yılında çıkardığı kasette
bir şarkının sözleri; “Haydi çık pazara her şey
satılık, Üç otuz paraya her şey satılık, Dostluk şeref
namus hep haraç mezat, Üstte başta ne varsa her
şey satılık” diye devam ediyor ve “Rüzgarlarla
yarışan atlar satılık” diye sonlanıyordu. Yayın
kurulunda Arter için Mersin’de “Nusret Fişek
Sağlık Ocağı Ödülü” alan sağlık ocaklarının
öyküsünü yazalım
diye konuştuktan
sonra ansızın aklıma
bu şarkının sözleri
geldi. Sovyet Sosyalist
Cumhuriyetler
Birliği’nin 1991’de
dağılması sonrasında
kapitalizm eleştirisi
olarak yazılmış,
söylenmiş ve sonra
unutulmuştu sözleri,
özü… Yıl 2010, acaba
o günden bugüne
neler değişmişti, neler
yaşanmıştı ki, 20 yıl
öncesini anımsadım?
Siyasi iktidar bilindiği
üzere, Sağlıkta (Geri)
Dönüşüm Programı’nın
bir ayağı olan Aile
Hekimliği Modeliyle
birinci basamağın
özelleştirilmesini
yani sağlık ocaklarının satışını 2010 yılının
sonuna kadar tamamlayacak. Gelecek yıldan
itibaren ülkemizde sağlık ocakları kalmayacak.
Ve, rüzgarla yarışan atların satıldığı dünyada,
sıranın sağlık ocaklarına geldiği acı gerçeğiyle
yüzleşeceğiz…
şekilde ve olanakları ölçüsünde; başarılı bir
ekip hizmeti veren, entegre sağlık hizmeti
sunan, bölgesindeki toplumla kaynamış sağlık
ocaklarını kamuoyuna duyurarak bütün sağlık
ocaklarını daha iyi hizmet vermek yönünde
özendirmek amacıyla Nusret Fişek Sağlık
Ocağı Ödülünü vermektedir. Bu ödül 20 yılda
toplam 52 sağlık ocağına bu verildi. Mersin’in
Türk Tabipleri Birliği 1991 yılından beri
“Sosyalleştirme Yasası”nın ruhuna uygun bir
3. 2009 yılında Mersin 70. Yıl Cumhuriyet
Merkez Sağlık Ocağı
doğusundan batısına toplam dört sağlık
ocağımız da bu ödülü kazandı.
1. 1994 yılında Mersin Limonlu Sağlık Ocağı
2. 2002 yılında Mersin Anamur Karadere
Sağlık Ocağı
2010/2-3
35
4. 2010 yılında Mersin Tarsus Merkez 6 No’lu
Sağlık Ocağı
Her başarının arkasında ciddi bir emek ve
emekçiler vardır, bir ekip vardır. Bu ödüllerin
öykülerini ve emek veren sağlık çalışanlarına bir
bakalım.
Mersin Limonlu Sağlık Ocağı
Mersin Limonlu Sağlık Ocağı Erdemli’yi
geçince yolun sağında denize yakın bir yerde,
36
2010/2-3
adeta bir deniz feneri. Limonlu Sağlık Ocağı bu
ödülü 1994 yılında aldı. Sağlık ocağı personeli
1991 yılında göreve başlayınca hizmet ilkelerini
“Sağlık ocağını baştan aşağı değiştirerek, ideal bir
sağlık ocağı yapmak” şeklinde özetlemişlerdi.
Kendi deyimleriyle “Birinci basamağın ne kadar
önemli olduğunu biliyoruz, bu bilincin ışığında
kolları sıvayıp tüm hızımızla çalışmaya başladık”
diyerek işe koyulmuşlardı. Mersin, Nusret Fişek
Sağlık Ocağı Ödülü ile ilk defa 1994 yılında
Limonlu Sağlık Ocağı sayesinde buluştu.
Ekipte kimler vardı:
• Dr. İsmail Hakkı Bozgedik
• Dr. Mustafa Karabıyık
• Hemşire İlkay Bal
• Ebe Sevda Öztan
• Ebe Emine Uğuz
• Ebe (Merhum) Kadriye Çelik
• Ebe Selver Aydın
• Sağlık memuru Bayram Ali Uğuz
• Sağlık memuru Ali Rıza Meşe
• Çevre sağlık teknisyeni Ramazan Akman
• Sıtma savaş memuru (Merhum) Mustafa
Barbaros
• Sıtma savaş memuru İbrahim Yazıcı
• Sıtma savaş işçisi Muzaffer Çöme
• Şoför Necati Çopur
yazıyordu: “Temel sağlık hizmetleri yönünden
ülke standartlarının üzerinde hizmet sunan
Karadere Sağlık Ocağı, kendini yenileyen yapısı
ile diğer Sağlık Ocaklarına örnek durumdadır.
Sağlık Ocağında Türkiye’de uygulanması az olan
Kişisel Sağlık Fişi uygulaması yani bölgedeki
tüm bireylere sağlık kartı çıkarılarak sağlık
izlemi yapılmaktadır. Sağlık Ocağı şartlarına
göre en iyi laboratuar hizmeti sunulmakta,
temizlik ve vatandaşa güleryüz ön planda
tutulmaktadır. Karadere Sağlık Ocağı bir köy
sağlık ocağı olmasına rağmen personelin özverili
çalışmalarıyla kaliteli, sürekli ve sürdürülebilir
sağlık hizmetini ekip anlayışı içinde sunmakta,
bu nedenle toplumun sevgi ve katılımını
sağlamaktadır.” Bu ifadeden sonra yazacak kelime
bulamıyorum. Birinci basamak sağlık hizmetlerini
nasıl sunmak gerekir diyenlere çok net bir
yanıt; Anamur Karadere Sağlık Ocağı’ndaki gibi
olacaktır. Peki bu hizmeti sunan ekipte kimler
vardı:
• Dr. Erhan Gökduman
• Dr. Şükrü Aydemir
• Hemşire Ümmü Şahin
• Hemşire Ayşe Şahin Balcı
• Ebe Ayşe Satıcı
• Ebe Sonnur Göçer
• Sağlık memuru Ali Balcı
• Memur Abdurahman Yaşar
Mersin 70. Yıl
Cumhuriyet Merkez
Sağlık Ocağı
Mersin Anamur Karadere Sağlık
Ocağı
Mersin Anamur Karadere Sağlık Ocağının
2002 yılında aldığı ödül gerekçesinde şunlar
Mersin 70. Yıl Cumhuriyet
Merkez Sağlık Ocağı’nın
ismi ocağın kurulduğu yılın
Cumhuriyet’in 70. kuruluş
yıldönümüne rastlaması
nedeniyledir. Yıllardır beş
mahalle ve yaklaşık 35000
nüfusa birinci basamak
sağlık hizmeti sunmaktadır.
Bunun yanında bütün
çalışanlarıyla tıp fakültesi
öğrencilerinin halk sağlığı staj
uygulamalarına da destek
olmaktadır. Sağlık ocağının
çalışanları 2009 yılı Nusret Fişek
Sağlık Ocağı Ödülü’ne aday
olma gerekçelerini şu şekilde açıklamaktadır:
“Aile hekimliğine geçme süreci içinde sağlık
ocaklarımız kapatılırken, şimdiye kadar yapmış
olduğumuz hizmetlerin ne kadar önemli ve
başarılı olduğunu hatırlatmak, sağlık ocaklarının
2010/2-3
37
desteklenmesi durumunda bu hizmetlerin çok
daha başarılı olacağını gözler önüne serebilmek,
şimdiye kadar bir başarı yakalandıysa bunun
bizler tarafından yapıldığını hatırlatmak içindir.”
Sağlık ocağı ekibinde yer alanlar:
• Ebe Kadriye İzci (Mahalle ebesi)
• Ebe Müslüme Yıldız (Mahalle ebesi)
• Ebe Müzeyyen Kılıç (Mahalle ebesi)
• Ebe Aysel Nalbant (Mahalle ebesi)
• Dr. Senay Demiroğlu
• Ebe Fatma Narinç (Mahalle ebesi)
• Dr. Hüseyin Bozgeyik
• Ebe Nursel Bolacalı (Mahalle ebesi)
• Dr. Hülya Sözen
• Ebe Gül Yeter Uz (Mahalle ebesi)
• Dr. Ayhan Ekinci
• Ebe Duygu Ustaoğlu (Ocak ebesi)
• Dr. Mehmet Cavlım
• Ebe Ayten Şimşek (Ocak ebesi)
• Dr. Nadir Uyanık
• Ebe İlknur Obaoğlu (Gece çalışıyor)
• Dr. Ahmet İzci
• Ebe Ayşe Şimşek (Gece çalışıyor)
• Dr. A. Duran Akat
• Ebe Zübeyde Özdemir (Gece çalışıyor)
• Hemşire Ayşegül Mil Sandallı
• Ebe Ayşe Selçuk (Gece çalışıyor)
• Hemşire Hatice Yürük Dilbaz
• Ebe Serpil Köprübaşı (Ocak ebesi)
• Hemşire Zülfiye Bilgin
• Ebe Emine Arık (Karaisalı Sağlık Evi)
• Ebe Hüsniye Özsubaşı (İzlem sorm)
• Sağlık memuru Atilla Salış
• Ebe Ayşe Çiçeklioğlu (AP sorm)
• Çevre sağlık teknisyeni Yahya Yirci
• Ebe Esmanur Erken (Bağışık sorm)
• Laboratuvar teknisyeni Özden Doydu
• Ebe Fatma Toptaş (Mahalle ebesi)
• Tıbbi sekreter Ömer Taşpınar
• Ebe Şerife Yılmaz (Mahalle ebesi)
• Ebe Sadiye Dülger (Mahalle ebesi)
• Ebe Filiz Toktaş (Mahalle ebesi)
• Ebe Selma Şahbaz (Mahalle ebesi)
38
2010/2-3
Mersin Tarsus Merkez 6 No’lu
Sağlık Ocağı
Tarsus Merkez 6 No’lu Sağlık Ocağı; Nato
Yolu’nun kenarında, üç mahalle ve üç köyde
yaklaşık 14000 nüfusa hizmet veren bir
sağlık ocağıdır. Sağlık ocağı her türlü kültürel
yapıyı içinde barındıran bir göç bölgesinde
yer almaktadır. Mersin Tarsus Merkez 6 No’lu
Sağlık Ocağı’nın ödül başvurusu öyküsü
“güneş doğudan yükselir” sözünden yol çıkarak
başlamıştır. 1994 yılında Mersin’in en batısı, 2002
yılında merkezin batısı, 2009 yılında merkezden
bir sağlık ocağı ödül aldı. Burada doğudan bir
şeyler eksikti. Bir uçtan diğerine sağlık ocağı
hizmet sunumu açısından güzel bir örnek
oluşturabilir miyiz? diye düşünürken Tarsus
Merkez 6 No’lu Sağlık Ocağı ekibi bu işe girdi.
Hem de günlerden temmuz sıcağı, aile hekimliği
kuraları yeni çekilmiş. Ortalık toz duman. Sağlık
ocağı raporu hazırlanıyor, ama sağlık ocağı yok.
Kayıp…
Nusret Fişek Sağlık Ocağı Ödülü son kez,
Tarsus Merkez 6 No’lu Sağlık Ocağı’na verildi.
Sağlık ocağı ekibinin ödül başvuru amaçları
aslında birçok şeyi anlatmaktadır; “Artık hem
sağlık çalışanlarına hem de topluma kendini
hissettiren Sağlıkta dönüşüm sürecinde sağlığın
metalaştırıldığı bir süreçten geçmekteyiz.
Mersin İlinde de 05 Temmuz 2010 tarihinden
itibaren aile hekimliği modelinin yürürlüğe
konulmasıyla sağlık ocaklarının yerini aile sağlığı
merkezleri almıştır. Bugüne kadar bizim diyerek
sahiplendiğimiz, ülkemizde sağlık ortamının
yapıtaşları olan sağlık ocaklarının sonuncusu
olacağımızı bilmek elbette üzücü. Biz her türlü
olumsuzluğa rağmen sağlık ocağımızda ekip
anlayışı ile doktoru, hemşiresi, sağlık memuru,
ebesi ve personeli ile sağlık hizmeti üretmeye
çabaladık. Bununla birlikte ülkemizde Polio
hastalığının eradike edilmesinde, kızamık
hastalığının eliminasyonun sağlanmasında
6000 civarında sağlık ocaklarında çalışan sağlık
ekibinin çabalarının unutulmaması gerekir.
Uzun yıllar ekip ruhu ile birlikte çalıştığımız
sağlık çalışanları ile birlikte her şeye rağmen
sosyalizasyonu uygulamaya çalışmış bir sağlık
ocağı olarak, bu zor dönemde çalışmalarımızı
derleyip bizlere sağlık alanında her zaman önder
olan Hocamız Sayın Prof.Dr. Nusret Fişek adına
verilen Sağlık Ocağı ödülüne başvurarak sağlık
ocağı çalışmalarımızı sizlerle paylaşmak istedik.”
Sağlık ocağı ekibi:
• Dr. Metin Uzabacı
• Dr. Sermet Engin
• Dr. Turgut Öğ
• Sağlık Memuru Osman Çarlak
• Hemşire Esma Soruklu Akyüz
• Ebe Fadime Kaya
• Ebe Vezire Kaya
• Ebe Yasemin Çeliktaş
• Ebe Ayfer Anıl
• Ebe Zülal Dediğidoğru (AP)
• Ebe Özlem Orhan (AP)
• Personel Mustafa Nenni
Sonuç ya da Başlangıç!?
Nusret Fişek Sağlık Ocağı Ödülü alan her
sağlık ocağına pirinçten yapılmış bir plaket
ve her çalışana bir belge verilmektedir. 2010
yılı ödülünü nereye asacağız, bu belgeleri
sahiplerine nasıl vereceğiz? sorularının yanıtını
netleştiremedik. Biraz daha geriye gidince
acaba önceki yıllarda ödül alan sağlık ocakları ve
çalışanlar nerede, ne durumda ? diye düşündük.
Belirsizlikler, soru işaretleri arttı. Durum böyle
olunca yazının başlığı “kayıp aranıyor” ortaya
çıktı.
Arananlar listesi
• Bu ödülleri alan sağlık ocakları ve ekibi
• Mersin’in doğusundan batısına bütün sağlık
ocakları ve buralarda çalışanlar
• Giderleri bütçeden karşılanan, herkes için
eşit, ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir ve kamusal bir
sağlık hizmeti
• Bu topraklarda sağlığın alınıp satılır bir mal
olarak dayatılmayıp sağlığın doğuştan kazanılmış
bir hak olarak sunulması.
SAĞLIKLI YAŞAM REHBERİ
Çalışma ortamı gittikçe kötüleşiyor. Yerini bilmediğim Tabip Odası
“benim için ne yapıyor” diyor ve depresyona giriyorsanız hemen arayın.
Tel: 0324 238 41 62
www.mersintabipodasi.org.tr • [email protected]
2010/2-3
39
Mizah
YUMURTA YAPMANIN 100
YOLU
İki horoz mutfağa girerler.
Etrafa meraklı gözlerle bakarlarken
tezgahın üzerinde bir yemek kitabı
görürler.
Kitabın üzerinde : “Yumurta
yapmanın 100 yolu” yazmaktadır.
Biri diğerini dürter ve der ki :
-Olum bak lan seks kitabı
bulduk alaaaaaaa ...
KAVGA SEBEBİ
Karakolun kapisindan içeri bir
küçük oğlan girmiş...
“Polis amca, lütfen yardım edin
babam sokakta 3 kişiyle kavga
ediyo...”
Ve birlikte sokağa inmişler
gerçekten de çocuğun babasi 3
tane adamla tekme tokat dövüşüyo,
polis sormuş:
“Peki hangisi senin baban????”
Çocuk cevap vermiş:
40
2010/2-3
ANLAMLI ANLAMLI
Karadenizlinin biri hemşerisine
anlatıyor :
-Dün belediye otobüsüne
bindim; yan koltuktaki adam bilet
almamışım gibi bana anlamlı
anlamlı baktı.
-Sen ne yaptın?
-Bende bilet almışım gibi
anlamlı anlamlı ona baktım.
Çıkarmış Leonardo’nun fotoğrafını,
kendi fotoğrafını yapıştırmış. Uçmuş
Türkiye’ye. Atatürk Havalimanı’nda
görevli gümrük memuru Temel’in
Karsısına geçmiş.
Temel, almış pasaportu; adamın
ismine bakmış:
“Leonardo Di Caprio”; fotoğrafa
bakmış ; bir zenci adama bakmış;
ayni zenci.
Birkaç şaşkın bakıştan sonra
öbür masaya seslenmiş: “Ula Cemal,
bu Titanik batmış mıydı, yanmış
mıydı?
PASAPORT
Amerika’da zencinin biri,
pasaportunu kaybetmiş. Aksilik bu
ya, o gün de Türkiye’ye uçacakmış.
Kara kara düşünürken yolda bir
pasaport bulmasın mı!
Hemen almış yerden, bir
bakmış ki Leanardo Di Caprio’nun
pasaportu. “Ne olursa olsun,” demiş
ve şansını denemeye karar vermiş.
TAVŞAN
Temel ava çıkmış, eli boş
dönmemek için kasaptan bir tavşan
almış.
Fadime,
- Ha pu netur, soyulmuş tavşanı
nasıl avlaysun?
- Sex yaparçen yakaladum,
çiyinmeye firsatu olmadu...
“Bilmiyorum.. zaten bu yüzden
kavga ediyolar....”

Benzer belgeler