Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası ve Türkiye`nin Uyumu

Transkript

Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası ve Türkiye`nin Uyumu
T.C.
BASBAKANLIK
GÜMRÜK MÜSTESARLIGI
AT ve Dis Iliskiler Genel Müdürlügü
AVRUPA BIRLIGI
ORTAK TARIM POLITIKASI
ve
TÜRKIYE’NIN UYUMU
Uzmanlik Tezi
Mehtap ATAKAN
Ankara, Eylül 1998
4
TABLOLAR LISTESI
Sayfa
Tablo 1
Ortak Tarim Politikasinin AB Bütçe Harcamalarindaki Payi
11
Tablo 2
AB’nin Baslica Ülke Gruplarina Tarim ve Gida Ürünleri
68
Ihracati
Tablo 3
AB’nin Baslica Ülke Gruplarindan Tarim ve Gida Ürünleri
69
Ithalati
Tablo 4
AB’nin Ihracatimiz Içindeki Payi
70
Tablo 5
AB’nin Ithalatimiz Içindeki Payi
71
Tablo 6
AB ile Ihracatimizin Sektörel Yapisi
71
Tablo 7
AB ile Ithalatimizin Sektörel Yapisi
72
Tablo 8
Gayri Safi Milli Hasilada Sektörlerin Payi
74
Tablo 9
Sektörlerin Sivil Istihdama Katkilari (%)
75
Tablo 10 Sektörlerin GSYIH’ya Katkilari (%)
77
Tablo 11 Tarim Ürünleri Üretiminde Bitkisel ve Hayvansal Ürünlerin
78
Payi
Tablo 12 Tarim Ürünlerinin Dis Ticaretteki % Payi
80
Tablo 13 Tarimda Baslica Devlet Harcamalari
86
Tablo 14 Risk analizinden önce
128
Tablo 15 Risk analizinden sonra
128
EKLER LISTESI
Sayfa
Ek 1
Roma Antlasmasi Ek II
135
Ek 2
DTÖ Tarim Anlasmasi Kapsami Ürünler Listesi (Tarim Anl.
137
Ek 1)
Ek 3
Ithalat Beyannamesi
138
Ek 4
Ithalat Sertifikasi
139
5
Ek 5
Ihracat Sertifikasi
141
KISALTMALAR
AB
: Avrupa Birligi
AET
: Avrupa Ekonomik Toplulugu
AKÇT
: Avrupa Kömür ve Çelik Toplulugu
AS
: Armonize Sistem
AT
: Avrupa Toplulugu, Topluluk
ATRG
: Avrupa Topluluklari Resmi Gazetesi
DPT
: Devlet Planlama Teskilati
DTM
: Dis Ticaret Müstesarligi
DTÖ
: Dünya Ticaret Örgütü
DIE
: Devlet Istatistik Enstitüsü
EAGGF : Avrupa Tarimsal Yönlendirme ve Garanti Fonu
(European Agricultural Guidance and Guarantee Fund)
EFTA
: Avrupa Serbest Ticaret Alani (European Free Trade
Association)
FAO
: Gida ve Tarim Örgütü (Food and Agriculture Organization)
FEOGA : Avrupa Tarimsal Yönlendirme ve Garanti Fonu
(Fonds Européen d’Orientation et de Garantie Agricole)
GAP
: Güneydogu Anadolu Projesi
GATT
GSMH
: Gümrük Tarifeleri ve Ticareti Genel Anlasmasi
(General Agreement on Tariffs and Trade)
: Gayri Safi Milli Hasila
GSYIH
: Gayri Safi Yurtiçi Hasila
KIT
: Kamu Iktisadi Tesebbüsü
MDAÜ
: Merkezi ve Dogu Avrupa Ülkeleri
OECD
OGT
: Avrupa Ekonomik Isbirligi Teskilati
(Organisation of Economic Cooperation and Development)
: Ortak Gümrük Tarifesi
OKK
: Ortaklik Konseyi Karari
OPD
: Ortak Piyasa Düzenleri
OTP
: Ortak Tarim Politikasi
TIB
: Tek Idari Belge
6
GIRIS
Tarim, insanlarin en temel ihtiyaci olan beslenme gereksinimini
karsilayan bir sektör olmasindan dolayi, ülke ekonomilerinde ve toplumlarin
gündelik hayatinda oldukça önemli bir yere sahiptir.
1957 yilinda Roma Antlasmasi ile alti Bati Avrupa devleti arasinda
kurulan Avrupa Ekonomik Toplulugu’nda ortak bir tarim politikasi
olusturulmasi en bastan öngörülmüstür. Ortak Tarim Politikasi, tüm üye
devletlerin tabi olacagi bir sistemin, ortak kurallarin ve mekanizmalarin
uygulamaya koyuldugu ilk ortak politika olma özelligini tasimaktadir. 1960
yilinda tesis edilen Ortak Tarim Politikasi ayni zamanda, Toplulugun,
üzerinde en fazla tartismalarin yapildigi ve sürekli reform önerilerine konu
olan en önemli politikalarindandir.
Türkiye ile Avrupa Ekonomik Toplulugu arasinda ortaklik kuran
1963 tarihli Ankara Antlasmasi, ortaklik rejiminin tarim ürünlerini de
kapsadigini belirtmektedir. Ortaklikta, hazirlik dönemi, geçis dönemi ve son
dönem olmak üzere üç asama öngörülmekte, 1973’te yürürlüge giren 1971
tarihli Katma Protokol ile geçis döneminin süresi ve bu döneme iliskin, tarim
da dahil olmak üzere, taraflar arasindaki ticarette geçerli olacak kurallar
tespit edilmektedir. Katma Protokol’e göre, tarim ürünlerinin serbest
dolasima girmesi için, Türkiye’nin 22 yillik geçis döneminde, Ortak Tarim
Politikasina uyum saglamasi gerekmektedir.
Geçis döneminin tamamlanmasini takiben, Türkiye-Avrupa Toplulugu
Ortaklik Konseyi’nin, 6 Mart 1995 tarihli 1/95 sayili Karari ile gümrük
7
birliginin son asamasinin uygul anmasina iliskin esaslar belirlenmis, 1.1.1996
tarihi itibariyle Avrupa Toplulugu (AT) ile Türkiye arasinda gümrük birligi
uygulamasi baslamistir.
Geçis döneminde, Ortak Tarim Politikasinin
üstlenilmesi yönünde mesafe alinamamasi nedeniyle, 1/95 sayili Karar’da,
tarim ürünleri ticaretinde serbest dolasima geçilebilmesi için belirsiz bir ek
süre taninmistir.
Ankara Antlasmasi’nin 11. maddesinde, tarim ürünlerinden kast
edilenin Roma Antlasmasi’nin II sayili Ekini olusturan listede yer alan
ürünler oldugu belirtilmektedir. Toplulugun Ortak Tarim Politikasi, Roma
Antlasmasi II sayili Ekinde yer alan ürünlere iliskin olup, Ek II’de yer
almayan ürünler olarak da tabir edilen, imalatinda hububat, seker, süt ve süt
tozu gibi temel tarim ürünleri kullanilan islenmis tarim ürünleri AT ile
ticarette gümrük birligi kapsaminda yer aldigindan, çalismamizda islenmis
tarim ürünlerine iliskin düzenlemelere detayli olarak yer verilmemistir.
Katma Protokol’de, tarim ürünlerinde serbest dolasim tesis edilinceye
kadar, taraflarin birbirlerine tercihli bir rejim taniyacaklari hükme
baglanmistir. Topluluk, bu hüküm çerçevesinde, Katma Protokol ve çesitli
Ortaklik Konseyi Kararlari ile tarim ürünlerinde Türkiye’ye tavizler tanimis,
geçis dönemi boyunca, Türkiye, benzer yükümlül ügü oldugu halde Topluluga
kayda deger bir taviz tanimamistir. 1993 yilinda, gerek Katma Protokol’ün
ilgili hükmü gerekse GATT kurallari geregi, Topluluk ile tarim ürünleri
ticaretinde karsilikli taviz görüsmeleri baslatilmistir. Müzakereler 1997
yilinda tamamlanmis ve 1/98 sayili Ortaklik Konseyi Karari ile 1 Ocak
1998’den itibaren yürürlüge girmistir.
Türkiye ile AT arasindaki tarim ürünleri ticaretini ve Türkiye’nin
uyum saglamasi öngörülen Ortak Tarim Politikasini etkileyen önemli bir
unsur da GATT Uruguay Round müzakereleri sonucunda kabul edilen
8
Tarim Anlasmasidir. GATT Uruguay Round müzakereleri sonucunda,
Dünya Ticaret Örgütü kurulmus ve Kurulus Anlasmasi’nin ekinde yer alan
Tarim Anlasmasi ile, dünya tarim ürünleri ticaretinde yeni kurallar
getirilmistir. Bu Anlasma’ya AT’nin de taraf olmasi nedeniyle, tarim
alanindaki iliskilerimizin sekillenmesinde belirleyici bir rol oynamasi
kaçinilmazdir.
Bu çalismanin ilk bölümünde, Türkiye’nin uyum saglamasi gereken
Toplulugun Ortak Tarim Politikasi, reformlari ve gelecek için öngörüler
incelenmis, ikinci bölümünde, Türkiye ile AT arasindaki tarim ürünleri
ticaretine iliskin düzenlemelere yer verilmistir.
Üçüncü bölümde ise, Türk tarim sektörü ve tarim politikasi irdelenmis,
Topluluk Ortak Tarim Politikasi ile karsilastirilarak bu politikaya uyumu
degerlendirilmistir.
Ortak Tarim Politikasina tabi tarim ürünlerinin kontrollerinin ve
bunlarda uygulama birliginin önemi dolayisiyla, çalismanin son bölümü
gümrük islemlerine ve kontrollerine ayrilmis, Türkiye’nin Ortak Tarim
Politikasina uyum saglamasi durumunda, gümrük açisindan uyulmasi
gereken düzenlemelere deginilmistir.
Ortak Tarim Politikasi çesitli ürün ve ürün gruplari için ayri ayri
belirlenen kapsamli ortak piyasa düzenleri çerçevesinde yürütülmektedir
ancak, ayri bir inceleme konusu olabilecek ürün ve ürün grubu bazinda
detayli incelemeye, Ortak Tarim Politikasi ve uyumunu daha global olarak
ele alan bu çalismada yer verilmemistir.
9
BIRINCI BÖLÜM
AVRUPA TOPLULUGU ORTAK TARIM POLITIKASI
I- Ortak Tarim Politikasinin Olusumu
Tarimsal üretimin artirilmasi, üreticilere daha iyi bir yasam seviyesi
saglanmasi
ve
piyasalarin
istikrara
kavusturulmasi
suretiyle
arzin
devamliliginin saglanmasi hedeflerini gerçeklestirmek üzere tesis edilen
Ortak Tarim Politikasi 40 yillik bir geçmise sahiptir. Dayanagini, 1957
yilinda, alti Bati Avrupa Devleti (Belçika, Hollanda, Lüksemburg, Fransa,
Almanya ve Italya) arasinda imzalanan ve 1 Ocak 1958’de yürürlüge giren
Roma Antlasmasi’ndan alan ortak politikanin temelleri, Temmuz 1958
tarihinde
Stresa
Konferansinda
atilmistir.
Ortak
Tarim
Politikasi,
Toplulugun en önemli, en gelismis, üzerinde en fazla tartismalarin yapildigi
ve sürekli olarak reform önerilerine konu olan politikasini meydana
getirmekte olup, Topluluk bütçesinin önemli bir bölümü bu amaçla
kullanilmaktadir.
Sanayi ülkeleri olarak tanimlanan ülkelerin olusturdugu Avrupa
Toplulugu’nun kurulusundan önce tarim politikalarinin ortak olarak
belirlenmesi kararlastirilmistir. Gerçekten de Avrupa ülkelerinin tarimsal
alanda izlenecek politikalari bir esgüdüm olarak ele almasi ve böylece
Avrupa tariminin yönlendirilmesi düsüncesi ilk önce 1950’li yillarda
10
gündeme gelmistir. 1950 yilindan itibaren tarim ürünleri fiyatlarinin bir
“otorite” tarafindan belirlenmesi esasina dayandirilan görüsleri içeren
raporlar hazirlanmis, ama bu otoritenin uluslar üstü yetkilerle mi, yoksa
hükümetlere öneri getirecek sekilde hükümetler arasi düzeyde yetkilerle mi
donatilmasi gerektigi konusunda Avrupa ülkeleri arasinda bir anlasma
saglanamamistir.
Avrupa Toplulugu’nun temellerinin atildigi Haziran 1955’de toplanan
Messina Konferansinda olusturulan komite, diger konular yaninda tarimi da
ele alarak, tarimsal sorunlari ortaya koymus, tarimda uzmanlasmanin
yararlari belirtilerek, üye ülkeler arasinda ticari çikarlarin dengelenmesi
açisindan ortak politikalar arasinda tarim politikasina da yer vermenin
önemini vurgulamistir. O dönemde, tarimin Altilar’in ekonomisi içindeki
önemi, günümüz kosullarinda sanayi ülkesi olarak adlandirilan ülkelerdekine
oranla çok yüksekti. Tarim, orman ve balikçilik sektöründe çalisanlar, faal
nüfusun ortalama %24’üne ulasmakta, tarimin payi, Altilar’in toplam Gayri
Safi Milli Hasilasi içinde ortalama %11 dolaylarinda bulunmaktaydi.1 Tarim
kesiminde çalisanlarin gelirleri diger sektörlerde çalisanlara göre daha
düsüktü ve artirilmasi gerekiyordu, tarimsal üretimde verimlilik az, tarim
isletmeleri küçük ve güçsüzdü. Bu nedenlerle, ulusal hükümetler farkli yönde
ve yogunlukta tarima müdahale etmekteydiler. Tarim ürünleri fiyatlarinin
bir ülkeden digerine farklilik göstermesi, bu ürünlerin serbest dolasimini
olumsuz etkileyecekti. Nihayet, yine tarim ürünleri fiyatlarinin farkli olusu,
besin maddesi fiyatlarinin her ülkede degismesi, ücretlerin de besin
fiyatlarindan etkilenmesi demekti. Besin maddesi fiyatlarindaki farkliligin
yarattigi ücret düzeyleri farki sonuçta sanayi kesimini de etkileyecek ve tarim
ürünlerinin ucuza saglandigi ülkede sanayi mal iyetleri de ücretler yoluyla
1
Gülcan Eraktan, “Ortak Tarim Politikasi ve Tarimsal Alanda Türkiye-AB Iliskileri”, Tarim Haftasi 1996
Sempozyumu, Yeni Dünya Düzeni ve Türkiye Tarimi, T.C. Ziraat Bankasi Kültür Yayinlari No.30, 1997,
s.101
11
daha düsük düzeyde olusacakti. Bu da sanayi sektöründe rekabet esitligini
bozacak bir etki yaratabilecekti.
II- Ortak Tarim Politikasinin Esaslari
Roma Antlasmasi’nin 2. maddesine göre Toplulugun amaci, “Ortak bir
pazarin kurulmasi ve üye ülkelerin zamanla ekonomi politikalarinin birbirine
yaklasimi ile, Toplulukta ekonomik yasamin uyumlu bir sekilde gelismesi,
daha büyük ekonomik stabilite ile hayat standardinin da hizli bir sekilde
yükselmesinin temini ve üye ülkeler arasinda daha siki iliskilerin tesviki”
seklinde ifade edilmektedir. Antlasmanin 3. maddesine göre bu amaci
geçeklestirebilmek için, üye ülkelerin yapmayi karar altina aldiklari isler
arasinda ortak bir tarim politikasinin kabulü ve uygulamasi da gelmektedir.
Ortak Tarim Politikasi (OTP) özellikle “Tarimsal kesimde çalisanlarin
gelirlerini arttirarak kendilerine adil bir yasam düzeyi” saglamayi
amaçlamaktadir.
1962’den itibaren uygulanmaya baslanan Ortak Tarim Politikasina
- pazarin organizasyonu,
- yapisal iyilestirmeler,
- ortak mali dayanisma,
- sinirlardan arinmis bir iç pazar yaratma,
- bölgesel sorunlar,
- çevre kirlenmesini önleme politikasi yönlerinden bakilmaktadir.
Hedeflenen, AT ülkelerinin uyguladiklari tarim politikalarinin
ahenklestirilmesi ve bütünlestirilmesidir.
A- Ortak Tarim Politikasinin Amaçlari
12
OTP, dayanagini Roma Antlasmasi’nin 38-45. maddelerinden almakta,
amaçlari 39. maddede su sekilde siralanmaktadir:
Madde 39 :
1. Ortak Tarim Politikasi’nin amaçlari :
(a) teknik ilerlemeyi gelistirerek, tarimsal üretimi rasyonel biçimde artirarak ve
üretim faktörlerini, özellikle isgücünü en iyi biçimde kullanarak tarimda
verimliligi yükseltmek;
(b) böylece özellikle tarimla ugrasanlarin kisisel gelirlerini artirarak çiftçilerin
iyi bir yasam düzeyine kavusmasini saglamak;
(c) piyasalara istikrar kazandirmak;
(d) bu ürünlerin arzini güvence altina almak;
(e) ürünlerin tüketiciye uygun fiyatlarla ulasmasini saglamaktir.
2. Ortak tarim politikasiyla, bu politikanin gerektirdigi özel yöntemlerin
olusturulmasinda :
(a) tarimsal faaliyetin tarimin sosyal yapisindan ve degisik tarim bölgeleri
arasindaki dogal ve yapisal farkliliklardan kaynaklanan özel niteligi;
(b) gerekli düzeltmelerin asamali olarak gerçeklestirilmesinin gerekliligi;
(c) üye devletlerde tarimin, bir bütün olarak ekonomiyle siki sikiya bagli bir
sektör olusturmasi gerçegi
gibi hususlar dikkate alinir.
Bu amaçlarin gerçeklestirilmesine yönelik olarak Madde 40’da bir
tarim pazarlari ortak organizasyonunun olusturulmasi öngörülmüs; bu
organizasyonun ilgili ürüne bagli olarak üç biçimden birini alabilecegi
belirtilmistir:
- rekabete iliskin ortak kurallar,
- çesitli ulusal pazar organizasyonlari arasinda zorunlu koordinasyon,
- bir Avrupa pazar organizasyonu.
13
B- Ortak Tarim Politikasinin Ilkeleri
Tarimsal üretimin artirilmasi, üreticilere daha iyi bir yasam düzeyi
saglanmasi ve piyasalari istikrara kavusturarak arzin devamliliginin
saglanmasi hedeflerini gerçeklestirmek üzere tesis edilen Ortak Tarim
Politikasi, Stresa Konferansinda belirlenen üç temel ilkeye dayandirilmistir:
- Tek Pazar (Pazar Bütünlügü)
- Topluluk Tercihi
- Mali dayanisma.
Tek pazar ilkesi ile hedeflenen, mallarin üye devletler arasinda serbest
dolasiminin saglanmasidir. Bu amacin gerçeklestirilmesi, ortak fiyatlari,
ortak rekabet kurallarini, istikrarli döviz kurlarini, idari alanda, insan ve
hayvan sagligi konularinda ilgili kural ve mevzuatin yakinlastirilmasini
gerektirmektedir.
Topluluk tercihi ilkesi, Toplulugun kendi üretimiyle ihtiyacinin
karsilanmasi
ancak
üretimin
yetersiz
olmasi
durumunda
ithalata
basvurulmasi, bir baska deyisle Topluluk üretimine öncelik verilmesi, iç
pazarin düsük fiyatli ithalata ve dünya pazarlarinda gerçeklesebilecek asiri
fiyat dalgalanmalarina karsi korunmasini da beraberinde getirmektedir.
Mali dayanisma ilkesi, tarim alaninda ortak bir politika izlenmesi ve bu
politika
çerçevesinde
çesitli
mekanizmalarin
olusturulmasi,
gerekli
harcamalari karsilayabilecek bir finansman kaynaginin olusturulmasini da
gerekli kilmistir. Bu hedefe yönelik olarak 4 Nisan 1962’de, Toplulugu kuran
alti üye ülkenin Bakanlar Konseyi, Roma Antlasmasi’nin 40 ve 43.
maddelerini dikkate alarak, Avrupa Tarimsal Yönlendirme ve Garanti
Fonu’nu (The European Agriculture Guidance and Guarantee Fund:
14
EAGGF- Fonds Européen d’Orientation et de Garantie Agricole: FEOGA)
kurmuslardir.
FEOGA - Avrupa Tarimsal Yönlendirme ve Garanti Fonu
Fon, Birligin yüksek fiyatli destekleme politikasinin finansmanini
saglamaktadir. Gelirleri ise sunlardir:
• Prelevmanlar,
• Ortak piyasa
düzeni
kapsamina
giren
tarim
ürünlerinin
üçüncü
ülkelerden ithalatindan alinan vergiler,
• Ortak piyasa düzeni içindeki seker vergileri,
• Ortak Gümrük Tarifesine göre, üçüncü ülkelerden yapilan ithalatta alinan
gümrük vergileri,
• Katma deger vergisinin bir kismi.
Ortak Tarim Politikasi’nin mali araci olan FEOGA, aslinda bagimsiz
bir Fon ise de, Topluluk bütçesinin ayrilmaz bir parçasidir ve bütçe
harcamalarinin ortalama üçte ikisini kapsamaktadir. Tarim Fonu FEOGA,
1964 yilinda ikiye bölünmüs ve yönlendirme ve garanti bölümleri ortaya
çikmistir.2
Garanti Bölümü: Fonun Garanti bölümü temel tarim ürünleri
pazarlarinin
desteklenmesini
hedeflemektedir.
Temel
tarim
ürünleri
pazarlarinin desteklenmesi kapsaminda, Topluluk tercihini (ithalattan alinan
vergi)
ve
dis
pazarlara
girisi
(ihracat
sübvansiyonu)
saglayan
mekanizmalarin yani sira, fiyatlar düstügünde ürünleri depolayan veya satan
ulusal müdahale kuruluslarinca saglanan fiyat destekleriyle, Topluluk ürün
fiyatlarinin istikrarli bir düzeyde tutulmasi hedeflenmektedir.
Garanti bölümünden karsilanan harcamalar sunlardir:
2
Ridvan Karluk, Avrupa Birligi ve Türkiye, 3. Baski, Eskisehir, 1995, s.121-123
15
• Topluluk disi ülkelere ihracatta ödenecek iadeler (Harcamalarin
yaklasik %40’ini kapsamaktadir).
• Iç piyasaya müdahaleler: müdahale, ortak piyasa düzenleri ile
belirlenmis üretim ve isleme yardimlari, primler, stoklama, satin alma ve geri
çekme yardimlari seklindedir. ( Tüm garanti harcamalarinin ortalama
%60’ini müdahale harcamalari olusturmaktadir)
FEOGA’nin Garanti Bölümü, Topluluk bütçesinin ortalama üçte
ikisine yakindir. Garanti Bölümü harcamalarinin ortalama %95’i, süt ve
sütlü ürünler, tahil ve pirinç, meyve, sebze, sarap, tütün, et, zeytin ve yagli
tohumlar ile seker sektörlerine yapilmaktadir.3
3
a.g.e, s.122
16
Yönlendirme
Antlasmasi’nin
Bölümü:
39.
gerçeklestirilmesine
FEOGA’nin Yönlendirme Bölümü, Roma
maddesinde
yönelik
sayilan
ortak
ve
eylemleri
OTP’nin
finanse
hedeflerinin
etmek
için
olusturulmustur. Yönlendirme Bölümü, orta ve uzun dönemde tarimsal
yapinin iyilestirilmesine yönelik çalismalarin gerektirdigi mali destegi yerine
getirmekte, AT’de bölgelerin ekonomik kalkinmasi, istihdamin tesviki,
çevrenin korunmasi, yeni enerji kaynaklari, alt yapinin gelistirilmesi ve
tarim, balikçilik vb. sektörlerin uyumunu saglamaya yönelik, birlik içinde
yürütülen proje ve uygulamalari finanse eden yapisal fonlar kapsaminda yer
almaktadir. Ayrica, verimliligi artirmaya yönelik çalismalari mali yönden
desteklemektedir.
Yönlendirme Bölümü’nün finansmani, dolayli ve dogrudan olmak
üzere, iki sekilde yapilmaktadir.
Dolayli olarak, Yönlendirme Bölümü, Topluluk kurallarina uygun bir
sekilde, üye devletlerce finanse edilen harcamalari geri ödemektedir. Geri
ödenen miktar, yatirimin %25’i kadar olup, geri kalmis bölgeler için %65’e
kadar çikabilmektedir.
Dogrudan ise, Yönlendirme Bölümü, basvuruda bulunan kurulusa
belirli bir yatirim projesi için dogrudan yardimda bulunmaktadir. Burada
tek sart, üye ülkenin projeyi onaylamasi ve finansmanina katkida
bulunmasidir. Yardimin orani bölgelere göre farklilik gösterir.
Ister dogrudan ister dolayli sekilde olsun, Toplul uk mali katkisi
projelerin tamamlanmasindan sonra ödenmektedir.
Ayrica, belli piyasalara veya bazi ürün gruplarina yönelik bölgesel
nitelikli projeler de söz konusu olabilmektedir. Bu çerçevede, sermaye ve faiz
17
katkilari, götürü yardim ve primler yer almakta ve Topluluk katkisi toplam
maliyetin degisen yüzdelerine denk gelmektedir.
Yönlendirme Bölümü tarafindan finanse edilen projeler genel olarak,
sosyal ve alt yapi tedbirleri, az gelismis bölgelerle ilgili tedbirler, tarimsal
altyapiya iliskin tedbirler, tarimsal piyasalarin düzenlenmesiyle ilgili
tedbirlerdir.
Yönlendirme harcamalari toplam FEOGA harcamalarinin ancak
%3’ü dolayindadir.
Tablo 1
Ortak Tarim Politikasinin AB Bütçe Harcamalarindaki Payi
AB Bütçesi
FEOGA Garanti Bölümü
FEOGA Yön Verme Böl.
Diger Tarimsal Harcama.
Top.Tarimsal Harcama.
1992
58,857
32,108
2,715
158
34,981
1993
65,269
34,748
3,386
111,6
38,246
1994
59,909
32,970
2,586
127
35,683
OTP’nin AB Bütç. % Payi
59.4
58.6
59,6
(Milyon ECU)
*
1995
1996
75.438 82.015
36,894 40,828
2,953 3,933
121
141
39,968 44,903
52,6
54,7
*
Geçici
Kaynak: The Agricultural Situation in the European
Union,1996
Ortak Tarim Politikasi, AT bütçesine yillar itibariyle giderek artan
bir yük getirmistir. Ortak piyasa düzenlemelerinin kademeli olarak
genisletilmesi, tarimsal ürünlerin %96’sinin ortak finansmana dahil
edilmesi, Toplulugun 6 üye devlet tarafindan kurulup, 1973’te Danimarka,
Irlanda ve Ingiltere’nin, 1981’de Yunanistan’in, 1986’da Portekiz ve
Ispanya’nin, 1995’de Avusturya, Isveç ve Finlandiya’nin katilmasiyla 15
üyeli hale gelmesi, özellikle Yunanistan, Portekiz ve Ispanya’da tarimin
önemli bir ekonomik faaliyet alani olmasi, kendi kendine yeterlilik çabasi,
18
tarimda meydana gelen teknik ilerlemenin boyutu FEOGA’nin ve özellikle
Garanti bölümünün harcamalarinda büyük bir artisa neden olmustur.
C- Ortak Piyasa Düzenleri ve Fiyat Politikalari
1) Ortak Piyasa Düzenleri
OTP’nin yukarida belirtilen üç temel ilkesi çerçevesinde, her bir
sektör için tesis edilen “Ortak Piyasa Düzenl eri” (OPD) yoluyla tarimsal
ürünlerin
üretimi,
desteklenmesi,
dis
ticaretine
iliskin
politikalar
yürütülmektedir.
Genel hatlari ile belirtilen ortak fiyat politikasi çesitli ürün ve ürün
gruplari için ayri ayri belirlenen, kapsamli ortak piyasa düzenleri ile
yürütülmektedir. Piyasa düzenleri disinda kalan ürünler için ise bir fiyat
garantisi söz konusu degildir. Ancak bu ürünlerin sayisi birkaç taneyi
geçmemektedir.
1966/67 üretim döneminde hububatla baslayan ortak piyasa düzenleri
günümüzde 23 tarim ürünü veya tarim ürünü grubunda uygulanmaktadir.4
Bunlar:
4
DTM, Avrupa Birligi ve Türkiye, 3. Baski, Ankara, Ocak 1996, s.42-43
19
1. Tahillar
2. Pirinç
3. Seker
4. Zeytinyagi
5. Sigir eti
6. Domuz eti
7. Koyun ve keçi etleri
8. Kümes hayvanlari eti
9. Yumurta
10. Sarap
11. Süt ve sütlü ürünler
12. Yaprak tütün
13. Su ürünleri
14. Taze sebzeler ve sofralik
meyveler
15. Tahillarin islenmesinden
saglanmis ürünler
16. Meyve ve sebzelerin
islenmesinden saglanmis
ürünler
17. Keten ve kenevir
18. Serbetçi otu
19. Kurutulmus
hayvan
yemleri
20. Tohumluklar
21. Yagli tohumlar
22. Ipek böcegi
23. Muz
(
1993’te
olusturulmustur)
20
Söz konusu piyasa düzenleri;
• Fiyat ve müdahale,
• Topluluk içi serbest dolasim,
• Üçüncü ülkelerle ticaret,
• Rekabet ve finansman politikalarini
içermektedir.
Topluluk, çiftçi gelirlerini arzu edilen seviyede tutmak üzere iki temel
mekanizmayla desteklemek yoluna gitmektedir:
- Topluluk sinirinda gümrük vergisi ve prelevman tahsili yoluyla, ithal
edilen ürünlerin, Topluluk içi piyasalarda olusmasi amaçlanan hedef fiyat
düzeyinin altindaki fiyatlarla satilmasi önlenmekte,
- Piyasa fiyatlarinin, müdahale fiyatlarinin altina düsme egilimi göstermesi
halinde, piyasadaki fazlalik ürünün satin alinmasi yoluna gidilmektedir.
Toplulugun
tarimsal
ürünler
için
uygulamakta
oldugu
piyasa
düzenlemeleri ve fiyat politikalari, Topluluk içinde ve üçüncü ülkelere karsi
olmak üzere iki sekilde görülmektedir.
Topluluk içinde, tavan fiyati özelligini tasiyan hedef fiyat ile, taban fiyati
özelligini tasiyan müdahale fiyatlari, üretim döneminden önce saptanmakta ve
fiyat olusumu arz ve talep kosullarina göre otomatik isleyen piyasa
mekanizmalarina birakilmaktadir. Ancak piyasa fiyati, saptanan hedef fiyatin
üstüne çikma veya müdahale fiyatinin altina düsme egilimi gösterirse, yetkili
organlar tarafindan piyasaya müdahale edilerek fiyatin tekrar arzulanan düzeye
gelmesi saglanmaktadir.
Üçüncü ülkelere karsi ise, iç piyasalari koruyucu bir sistem gelistirilmistir.
Bu sistemde referans fiyatlari, prelevman ve restitüsyon uygulamalari büyük
önem tasimaktadir. Iç piyasadaki yüksek fiyatlarla, bu fiyatlardan genellikle
21
daha düsük dünya fiyatlari arasindaki fark ithalatçidan alinan degisen vergilerle
giderilerek, ürünün ithal fiyati Topluluk içi fiyatlar düzeyine getirilmektedir.
Ihracatta ise, ihracatçiya ödenen restitüsyonlar ile ihraç fiyatlari dünya
fiyatlarina yaklastirilmaktadir. Bu islemler sonucu, ithalatta, ithalatçidan alinan
vergiler tarimin desteklenmesinde kullanilan fonun gelirinin, ihracatta,
ihracatçilara
ödenen
iadeler
de,
fonun
harcamalarinin
bir
bölümünü
olusturmaktadir.
2)Fiyat Politikalari
Fiyat politikasinin amaci, Komisyonun ortak piyasa düzenlerine tabi
ürünler için, üreticilere gelir garantisi saglamak ve Topluluk pazarini korumak
amaçlariyla belirledigi farkli fiyatlari yönetmektir.
a) Iç Piyasa Fiyat Düzenlemeleri
Ulasilmaya çalisilan iç piyasa fiyatlari:
Iç piyasa fiyatlari, Topluluk içindeki destekleme ve disa karsi koruma
açisindan bir temel olustururlar.
Hedef Fiyat (Target Price - Prix Indicatif )
Üreticinin hakli bir gelir saglamasi için elde edilmesi istenen fiyat olup,
belli basli hububat türleri, seker, süt, zeytinyagi, kolza ve ayçiçegi tohumu için
belirlenir.
Yönlendirme Fiyati (Guide Price - Prix d’Orientation)
Hedef fiyat ile ayni isleve sahip olup, piyasada olusmasi arzu edilen fiyattir.
Bazi yagli tohumlar, sarap, sigir eti ve balik gibi ürünler için uygulanmaktadir.
Amaç Fiyat (Norm Price - Prix d’Objectif)
Hedef ve yönelim fiyati ile ayni isleve sahip olup, rasyonel olarak çalisan
bir isletmenin ekonomik olarak varligini devam ettirmesine ve üreticinin yeterli
bir geliri elde etmesine olanak verecek fiyati tanimlamaktadir. Islenmis tütün için
uygulanmaktadir.
22
Temel Fiyat (Basic Price - Prix de Base)
Iki farkli sekilde kullanilmaktadir. Meyve ve sebze için uygulanan birici
tipte, üretimin en fazla oldugu yörelerde, üreticiler tarafindan elde edilmesi
istenilen en düsük fiyat düzeyini ifade etmektedir. Ikinci tip, domuz eti için
uygulanan yönlendirme fiyatina benzer bir islev görmektedir.
Topluluk içinde ürünlerin desteklenmesi amaciyla belirlenen fiyatlar:
Müdahale Fiyati (Intervention Price - Prix d’Intervention)
Asgari garanti edilen fiyattir. Bir ürünün AT içinde satilabilecegi en düsük
fiyati ifade eder ve Konsey tarafindan bir yil öncesinden ilan edilmektedir. Ürüne
göre degisen ve hedef, yönlendirme, amaç veya temel fiyatin belirli bir yüzdesi
olarak belirlenen (genellikle hedef fiyatin %5-10’u kadar altinda) minimum
garanti fiyat düzeyidir. Fiyatlarin herhangi bir nedenle müdahale fiyatinin altina
düsmesi veya üzerine çikmasi durumunda AT görevli organlari piyasaya girerek
alim yapma veya stoklardan satis yapmakla görevlilerdir. Müdahale Kuruluslari
o ülkede üretilen ve kendilerine getirilen tüm ürünleri belli kalite ve miktar
özelliklerini dikkate alarak satin alirlar. Müdahale fiyatlari tahillarin önemli bir
bölümü, seker, tütün, yagsiz süttozu, bazi peynirler, sigir, dana, koyun ve keçi eti
için uygulanmaktadir.
Geri Çekme Fiyati (Withdrawal Price - Prix de Retrait)
Üreticilerin bir araya gelerek olusturduklari kuruluslarca piyasadaki ürün
fazlasini satin aldiklari fiyat düzeyidir. Balik, bazi meyve ve sebzeler için
uygulanmaktadir.
Satinalma Fiyati (Buying-in Price - Prix d’Achat)
Geri çekme fiyatina benzer bir islevle, üretici kuruluslar yerine, kamu
kuruluslarinca piyasadaki ürün fazlasini satin almak için belirlenen fiyat
düzeyidir. Meyve ve sebzeler için uygulanmaktadir.
Asgari Fiyat (Minimum Price - Prix Minimum)
Desteklemenin tarim ürünleri isleyicilerine yapildigi durumda, isleyicilerin
üreticilere ödemeleri zorunlu olan en düsük fiyat düzeyidir. Seker pancari, patates,
23
fasülye ve bezelye için uygulanmaktadir.
Üretim Yardimlari (Production Aid- Aide à la Production)
Bir
fiyat
belirleme yöntemi olmayip, ürün miktarina ve ekim alanina bagli olarak
hesaplanan ve üreticilere dogrudan yapilan ödemelerdir. Durum bugdayi, keten
ve kenevir lifi, ipek böcegi, kuru meyveler, zeytinyagi, serbetçi otu, tohumluk ve
tütün için uygulanmaktadir.
b) Dis Piyasa Fiyat Düzenlemeleri
AT’nin dis ticarette izledigi fiyat politikalarini üç bölümde ele almak
mümkündür:
Ithalatta uygulanan koruma mekanizmalari
Esik Fiyat (Treshold Price-Prix de Seuil)
Üçüncü ülkelerden alinan ürünlerin Topluluga giris fiyatidir. Ithal tarim
ürününün fiyatini, Topluluk içindeki en yüksek maliyetli bölgelerdeki hedef fiyat
düzeyine çikartmayi amaçlayan fiyattir. Belirlenen esik fiyatin altinda ürünlerin
Topluluk piyasal arina girisine izin verilmemektedir. Tahil, seker, tereyagi, yagsiz
süttozu, bazi peynirler ve zeytin için uygulanmaktadir.
Set Fiyati (Sluice-Gate Price- Prix d’Ecluse)
Esik fiyati ile ayni fonksiyonu görmektedir. Üretim masraflarina bagli
olarak hesaplanan en düsük ithal fiyatidir. Domuz eti, kümes hayvanlari ve
yumurta için uygulanmaktadir.
Referans Fiyati (Reference Price- Prix de Référence)
Üçüncü ülkelere karsi uygulanan fark giderici vergi miktarinin
saptanmasinda esas alinan fiyattir. Dampingli fiyatlarin Topluluk piyasalarini
dalgalandirmasini önleme amaci ile, Toplulugun üretiminin en fazla oldugu
bölgesinde üç yillik bir dönemde tespit edilen fiyatlarin aritmetik ortalamasina,
pazarlama giderlerinin eklenmesiyle hesaplanmaktadir. Balik, meyve ve sebze,
sarap ve tohumluklarda uygulanmaktadir.
Prelevman (Variable Levy- Prélèvement)
Üçüncü ülkelerden ithal edilen ürünlerin fiyatini esik fiyat düzeyine
24
ulastirmak için uygulanan ve dünya fiyati ile esik fiyat arasindaki fark kadar
olan bir vergidir. Gümrük vergileri, ithal edilen ürünlerin fiyatini içerideki
destekleme fiyatlarina esitleme amacini gütmekte olup, tarim ürününden ne
kadar vergi alinacagi esik fiyatina baglidir. Prelevmanlar klasik gümrük vergileri
gibi sabit oranli degildir, ürünün ithal fiyati ile esik fiyat arasindaki farka esittir.
Prelevman sistemi 5, AT toplam tarimsal üretiminin %40’ini kapsamaktadir. Bu
ürünler tahil, seker, süt ve süt ürünleri, zeytinyagi, koyun eti gibi temel tarim ve
gida ürünleridir. Prelevmanlar Topluluk tarim bütçesinin en önemli gelir
kaynaklarindandir.
Ilave Vergi (Suplementary Levy- Droit Supplémentaire)
Set fiyat veya referans fiyati uygulamasinin oldugu ürünlerde, fiyat
düzeyini Topluluk tarafindan belirlenen fiyat düzeyine yükseltmek amaciyla
ithalata konulan bir vergidir.
Gümrük Vergisi (Customs Duty- Droit de Douane)
Ithal edilen ürünün degerinin belirli bir yüzdesi olarak (ad valorem) alinan
bir vergidir. Gümrük vergileri Topluluk tarafindan uygulanmakta olan Ortak
Gümrük Tarifesi (OGT) kapsaminda alinmaktadir. Tarim ürünleri için ithalatta
uygulanan diger koruma mekanizmalari nedeniyle gümrük vergisi sarap, tütün,
balik, meyve, sebze, sigir ve koyun eti ve serbetçi otu gibi belirli ürünler için
uygulanmaktadir.
Telafi Edici Vergi (Countervailing Charge-Charge Compensatoire)
Referans fiyati uygulanan ürünlerde, üçüncü ülke çikisli ithalatta
Topluluga giris fiyati gümrük vergisine ragmen referans fiyatinin altinda kalirsa
alinmaktadir. Taze meyve, sebze, sarap ve su ürünlerinde uygulanmaktadir.
Ihracatta uygulanan koruma mekanizmalari
Ihracati Tesvik Iadesi (Restitution): Topluluk tarim ürünleri fiyatlari dünya
fiyatlarindan yüksek oldugundan, ürünlerinin dünya piyasalarina girip rekabet
edebilmesi için, Topluluk, tarim ürünleri ihracatinda bir prim ödemektedir. Bu
5
1995 yilinda GATT Uruguay Round Tarim Anlasmasi çerçevesindeki yükümlülükleri çerçevesinde, AT’de
prelevmanlar kaldirilarak, yerine sabit gümrük vergileri uygulamasi getirilmistir.
25
ihracat sübvansiyonu, ortalama dünya fiyatlariyla Topluluktaki pazar fiyatlari
arasindaki fark düzeyinde olup, dünya piyasa fiyatlarindaki dalgalanmalara
paralel olarak degismektedir. Söz konusu fiyat dengesi tersine döner yani dünya
fiyatlari Topluluk fiyatlarindan düsük olursa, ihracati tesvik primi vergiye
dönüsmektedir.
Topluluk, bu ihracati tesvik uygulamasi ile, tahil, seker, tütün, süt ve süt
ürünleri, koyun eti, sigir eti, domuz eti, kümes hayvanlari, yumurta, meyve,
sebze, sarap, pirinç, balikçilik ürünleri, bazi sivi yaglar seklinde siralanabilecek
tarimsal ürünlerin büyük bir bölümünün ihracatini özendirmektedir.
Diger koruma mekanizmalari
Imalatçilara Verilen Sübvansiyonlar:
Topluluk tarim ürünleri fiyatlari dünya fiyatlarindan yüksek oldugundan
ve tahil ve seker gibi bazi ürünlerdeki desteklemeden dolayi, imalatçilarin
hammadde maliyetleri yüksek olmaktadir. Bu durumu ortadan kaldirmak için
belirli ürünlerde, imalatçilarin hammaddeleri dünya fiyatlari düzeyinde temin
etmelerini saglayacak degerde sübvansiyon verilmektedir.
Tüketici Yardimlari:
Belirli ürünlerin tüketimini artirmak veya tarim ürünlerinin yüksek
fiyatlarinin düsük gelirliler üzerindeki etkisini azaltmak amaciyla tüketicilere
yardimda bulunulmasidir. Üretim fazlaliklarini eritmek amaciyla bazi ürünlerin
(örnegin süt) okullarda dagitimi yoluna da gidilmektedir.
Niteligini Degistirme Primi:
Ürünün pazara asiri miktarda geldigi dönemlerde, fazla ürünü piyasadan
çekmek için uygulanan bir primdir.
Üretim Kotalari:
Üretim fazlaliklarinin oldugu ürünlerde uygulanmaktadir. Özellikle Ortak
Tarim Politikasi’nin reformu çerçevesinde etkin olarak uygulanmaya baslanmistir.
Ortak Sorumluluk Vergisi:
26
Üretim fazlaliklarinin finansmaninda üretici ile bu maliyeti paylasma
amaciyla uygulanmaktadir. Üretimin belli bir düzeyi asmasi durumunda,
üreticinin bu fazlaligin neden oldugu bazi harcamalarin bir kismini üstlenmesi
istenmektedir. Bu ise, ortak fiyatlarda ve üretici yardimlarinda indirim, belirli
bir orandaki fazlaligin elden çikartilmasinda harcamalara katkida bulunma veya
satis kontenjanlari olarak tanimlanan ve satisi garanti edilen miktarlarla
sinirlama sekillerinde olmaktadir. Seker, süt, hububat, islenmis domates ve sarap
gibi ürünlere uygulanmaktadir.
Ihracat Vergileri:
Dünya fiyatlarinin Topluluk fiyatlari üzerinde olusmasi durumunda,
ihracat sübvansiyonunun aksine bir uygulama olarak vergi alinmasi yoluna
gidilmektedir. Ancak, genelde Topluluk fiyatlari dünya fiyatlarindan yüksek
oldugundan, fazla uygulanmamaktadir.
III- Ortak Tarim Politikasinin Reformlari
A- Neden OTP’de Reform?
Ortak Tarim Politikasinin önemli bir unsuru da yapisal reformlardir.
Daha 1968 yilinda “Mansholt Plani”6 ile Ortak Tarim Politikasinin reformu geregi
üzerinde durulmus, en radikal denebilecek öneriler yapilmis ve büyük tepki
görmüstür.
Topluluk içinde tarim politikasinin reformu için baski belli basli üç
konuda toplanmaktadir:
6
Komisyon üyesi Sicco MANSHOLT tarafindan, 1968 yilinda
hazirlanan ve 10 yillik bir dönemi kapsayan “1980 Tarim
Programi” olarak bilinen reform plani, 25 Mart 1971’de kabul
edilmistir.
27
1- Bütçe baskisi: OTP’nin sürdürülmesinin giderek daha büyük kaynak
gerektirmesi,
2- Tüketicilerin baskisi: Ülkelerindeki gida fiyatlarinin yüksekligi, büyük
gida stoklari, buna karsilik üçüncü ülkelerdeki açlik sorunu tüketicilerin,
vergi yükünü tasiyanlarin tepkisini çekmektedir,
3- Çevreciler: OTP sonucu, kirsal bölgelerde bozulan dogal dengeleri
elestiren gruplar (yesiller) vardir.
Bati Avrupa ülkelerinde, gida harcamalari aile giderlerinin yaklasik
1/5’ini olusturmakta, tarim sektörü ise 15 üyeli AT’nin GSMH’sinin %2’sini
olusturmakta, isgücünün %5’ini istihdam etmektedir. Tarimdaki sosyal
öncelikler degismistir. 1960’larda 6’lar Avrupa’sinda, tarim isgücünün
%20’sini istihdam etmekte ve bugün 15 üyeli Toplulugun, 7.8 milyonluk
çiftçisinin iki misline yakin (14 milyon) çiftçi var iken, fiyat desteklemelerine
dayali bir tarim politikasinin sosyal, gida arz eden ve hatta kirsal bir politika
olma amaçlarina hizmet ettigi söylenebilirdi.7
Bugün, Roma Antlasmasi’ndan 40 yil sonra, Topluluk’ta artik gida
arzi sikintisi kalmadigi, Avrupali çiftçilerin ve gida sanayinin ticari boyutta
gida arzinda önemli rol oynadigi görülmektedir. Iliman iklimi ve verimli
topraklari gelismis teknikler ve iyi egitilmis bir isgücü tarafindan islenen
Avrupa, uluslararasi gida sektöründe önemli bir yere sahiptir. Çiftçilerin de
büyük bir kismi, birden fazla isle ugrasmakta ve tarim disi sektörlerden
gittikçe artan gelirler elde etmektedirler.8
Dolayisiyla, tarim politikalari da artik bu degisen sosyal yapiya uyumlu
hale getirilmeli ve daha çok uluslararasi rekabet ile çevre bilinci konularina
odaklanmaya dogru gitmeli görüsü ortaya çikmaktadir.
7
European Commission, “Towards a Common Agricultural and Rural Policy for Europe”,Report of an Expert
Group, April 1997, http://europa.eu.int/en/comm/dg06/new/buck_en/1.htm (1/8/1998)
8
ibid
28
Toplulukta
hosnutsuzluklar
bugün,
ve
genisleme 9,
GATT
Uruguay
OTP’ye
Round
karsi
sonrasi
içte
duyulan
tarim
ürünleri
ticaretindeki liberalizasyon OTP’de yeni bir reforma ihtiyaç duyulmasinin
baslica nedenleri olarak sayilabilir.
Sürekli
reform
baskilarina
ragmen,
OTP’nin
ana
çizgilerinin
degismemis olmasinin baslica nedenleri olarak ise:
- Tarim sektörlerinin ülkelere göre gösterdigi önemli yapisal farkliliklarin,
bir ortak çözüm bulmayi güçlestirmesi,
- Tarim kesiminin politik gücü,
- Bazi kesimler için Tarim Politikasinin “Ortaklik” simgesi olarak görülmesi,
tarim politikalarinin yeniden millilesmesi tehlikesine karsi köklü önlemler
almaktansa, üzerinde herkesi uzlasabilecegi kadar degisiklik yapilmasinin tercih
edilmesi sayilabilir.
B- Reformlar
Yüksek fiyat, sinirsiz destekleme ve etkin koruma ilkelerine dayanan
Ortak Tarim Politikasi, son yillarda üretim fazlaliklari, bütçe maliyeti ve üretici
gelirlerinde azalma gibi sorunlarla karsilasmistir. Baslangiçta tarimsal yapinin
olusturulmasi ve tarimsal üretimin güvenligini saglamaya yönelik olan OTP,
daha sonra önemli üretim artislarina yol açmis, ortaya çikan fazlaliklarin
stoklanmasi sorun yaratmistir. Roma Antlasmasi’nda öngörülen “tarimsal
gelirlerin artirilmasi” amacindan kaynaklanan ve arzin sürekliligini saglayacak
bir araç olarak öngörülen müdahale alimlari, zamanla üretimi körükler hale
gelmis, Topluluk çiftçisinin gelir seviyesinin korunmasi, bütçeye daha pahaliya
mal olmaya baslamistir. Ayrica, fiyat garantisine dayanan gelir desteklemesi
9
Aralik 1997’de toplanan Lüksemburg Avrupa Konseyi’nde, AB’nin 11 yeni ülkeye genislemesi karari ifade
edilmistir. Bu baglamda, ilk etapta AB’ye katilacak ülkeler, Macaris tan, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovenya,
Estonya ve Kibris olarak belirlenmis, ikinci etapta ise, Romanya, Slovakya, Letonya, Litvanya ve Bulgaristan
sayilmistir.
29
üretimin hacmi ile orantili oldugundan, desteklemenin büyük bölümü en genis ve
yogun çiftliklerde toplanmistir.
Bu sorunlara Toplulugun her genislemesiyle OTP’nin karsilastigi yeni
olgulari da eklemek gerekir. Ingiltere, Irlanda ve Danimarka’nin 1973’te Avrupa
Topluluguna katilmalari, az gelismis tarimsal bölgeler ile daglik bölgeler lehine
tüzükler çikmasina neden olmustur. 1981’de Yunanistan, 1986’da Portekiz ve
Ispanya’nin katilimi ile, Akdeniz ülkelerinin farkli yapisal düzenlemeleri için de
yeni önlemler alinmistir. Bu önlemlerden birisi de Akdeniz Entegre
Programlaridir.
Komisyon, bu çerçevedeki sorunlar karsisinda, reforma gidilmesi
yönündeki niyetini önce 1985 yili programinda vurgulamis, daha sonra bu
politikanin perspektiflerini kapsayan ve Yesil Kitap (Green Paper) olarak anilan
Raporunu Konseye sunmustur. Yesil Kitap temelinde baslatilan tartismalar,
Komisyon’un 18 Aralik 1985 tarihli Memorandumunda ortaya konulan ilkelerle
sonuçlanmistir. Bu ilkeler sunlardir:
• Piyasa taleplerini yansitan bir fiyat politikasi araciligiyla fazlalik veren
sektörlerdeki üretimin zamanla azaltilmasi,
• Kirsal kalkinma, sosyal dengenin sürdürülmesi ve çevrenin korunmasi
açisindan, zaruri oldugu alanlarda tarimin desteklenmesi,
• Küçük çiftçi ailelerinin gelir sorunlarinin daha etkin ve sistematik sekilde
çözülmesi,
• Çiftçilerin çevre bilincinin artirilmasi.10
Bu ilkeler isiginda piyasa düzenleri reforma tutulmustur. Subat 1988
tarihli Avrupa Konseyi’nde “dengeleyiciler” (stabilizerler) kavrami ortaya
çikmistir. Her ortak piyasa düzeninin özelliklerine göre farkliliklar göstermekle
birlikte, bu reformlar, üretimin belli bir esigi asmasi durumunda fiyatlarin
düsürülmesi, harcamalarin finansmanina üreticilerin katkisinin artirilmasi,
10
Ridvan Karluk, Avrupa Birligi ve Türkiye, 3. Baski, Eskisehir, 1995, s.124
30
müdahale sisteminden kaynakl anan garantilerin azaltilmasi gibi ortak amaçlar
tasimaktadir.
1) Dengeleyiciler Politikasi
Özellikle fiyat politikasina dayanan bu pazar politikasi, asagidaki iki
hedefe yönelik tedbirler araciligiyla yürütülecektir:
1. Üretimden ayirma (set-aside), üretimin ekstansiflestirilmesi, tür degistirilmesi
(conversion, diversification) ve emeklilikle tarim disi birakilan arazilerle baglantili
erken emeklilik yardimlari gibi tedbirlerle üretimin düsürülmesi.
2. Fiyatlardaki düsüsün ve artirilan ortak sorumlulugun en çok zarar gören küçük
çiftçi gelirlerindeki olumsuz etkisinin hafifletilmesi ve bu amaçla küçük çiftçiler için
ortak sorumlulugun azaltilmasi ile çesitli yardim programlarinin yürütülmesi.
Bu tedbirler kisaca su sekilde açiklanabilir:11
Fiyat Politikasinin Kullanilmasi: Her bir ürün için kampanya döneminden
önce belirlenen ortak fiyatlarin, bir sonraki kampanya döneminde düsürülmesi
veya ayni seviyede dondurulmasidir.
Garanti Esikleri: Topluluk, üretim ve harcamalarin kontrolü amaciyla,
maksimum üretim miktarlari tespit etmekte ve bu miktarlarla sinirli müdahaleyi
garanti etmektedir. Bu sinirin üzerine çikilmasi durumunda, ortak fiyatlarda
indirim, üretici yardimlarinin azaltilmasi ve fazlaliklarin elden çikarilmasinda
dogrudan katki talebi gibi tedbirlere basvurmaktadir. Bu tedbirler, tahillar, süt,
domates mamulleri, ayçiçegi, zeytinyagi, yagli tohumlar, proteinli ürünler ve bazi
yas meyve ve sebze sektörü ürünlerinde uygulanmaktadir.
Ortak
Sorumluluk
Vergisi:
Fazlaliklar
sonucu
artan
mali
yükün
hafifletilebilmesi için üreticilerin, piyasa, üretim düzeyi ve stoklarin elden
çikarilmasi gibi hususlarda sorumluluk almalaridir. Garanti esigi denilen garanti
edilmis üretim miktarlarinin asilmasi durumunda fazlaligin elden çikarilmasi
11
DTM, Avrupa Birligi ve Türkiye, 3. Baski, 1996, s.46-47
31
amaciyla üreticinin maliyete katilmasidir. Bugday ve süt sektörlerinde bu tarz
bir tedbir söz konusudur.
Müdahaleye Getirilen Düzenlemeler: Müdahalenin arzin sürekliligini
saglama
yönündeki
amacindan
sapmasi
sonucunda,
alimlarin
kampanya
dönemleri sonuna alinarak, bu alimlarla ihracat için alim yapanlar arasindaki
rekabetin ortadan kaldirilmasi ile kaliteli ürün alimini saglamak üzere,
farklilastirilmis
müdahale
fiyatlarinin
belirlenmesi
gibi
tedbirler
öngörülmektedir.
Üretimden Ayirma (set-aside), Üretimin Yayginlastirilmasi (extensification)
ve Tür Degistirilmesi (diversification): Topluluk, baslangiç olarak, hububat, sigir
ve dana eti, sarap gibi sektörlerde tarimsal alanlarin üretimden çekilmesi, bu
alanlarin nadasa birakilmasi, agaçlandirilmasi ya da tarim disi amaçlarla
kullanilmasi, bu sektörlerdeki üreticilerin gelir kayiplarinin tazmini seklinde
özetlenebilecek bir üretimden ayirma programi öngörmektedir. Öte taraftan,
alternatif ürünler üretilmesi olanaklari da arastirilmaktadir. Özellikle, fazlalik
yaratan zeytin ve sarap gibi ürünlerin, topragin verimliligini koruyacak ve çevre
üzerinde
olumlu
etkiler
yaratacak
ürünlerle
degistirilmesi
üzerinde
durulmaktadir. Alternatif olarak, sert kabuklu meyveler, yagli tohumlar,
pamuk, baklagiller, tropik ürünler, tibbi ürünler ön planda tutulmaktadir.
Yapisal
Tedbirler:
Bu
kapsamda,
belirlenmis
maksimum
üretim
seviyelerini asmayan küçük üreticilerin tamamen veya kismen üretim
vergilerinden muaf tutulmasi, küçük çiftçilere dogrudan yardim verilmesi, 55
yasin üzerindeki çiftçilere erken emeklilik saglanmasi gibi tedbirler vardir.
Ancak dengeleyiciler politikasi OTP’nin sorunlarini çözmede tam basari
gösterememistir.
Söz
konusu
uygulamalar,
OTP’de
köklü
degisiklikler
öngörmemekte, aksine, belli bir üretim esiginin ötesinde fiyat ve garantilerin
azaltilmasi seklinde özetlenebilecek otomatik mekanizmalar yoluyla harcama ve
üretimin istikrara kavusturulmasina yönelik bir politika özelligi tasimaktadir.
FEOGA kanaliyla yapilan desteklemelerin üretim miktarlariyla orantili
32
olarak sürdürülmesi, daha fazla üretimde bulunulmasi için bir tesvik
olusturmaya devam etmistir. Konsey tarafindan öngörülen tazmin edici
tedbirler, ancak marjinal bir rol oynamislardir. Üretimden ayirma, üretimin
yayginlastirilmasi, gelir yardimlari ve erken emeklilik gibi yan tedbirler ise,
kendilerinden beklenen sonucu yaratmamislardir. Böylece, 1985-1988 yillarinda
geçeklestirilen reformlar sonuçsuz kalmis, OTP bir kez daha ciddi krizlerle
karsilasmistir. Toplulugun piyasada gittikçe çogalan fazlalik ürünleri karsisinda,
ticaret ortaklarindan gördügü baskinin yani sira, çiftçilerin de politikaya karsi
güvenleri sarsilmistir.
Bütün bu gelismeler sonucunda, Komisyon, 9 Temmuz 1991 tarihli
toplantisinda, Komiser Mac Sharry tarafindan hazirlanan ve politikanin
olusumundan itibaren geçen 30 yillik süre esnasinda yapilan en radikal
degisiklikleri içeren reform paketini benimsemistir.
2) Mac Sharry Reformu
Mac Sharry reform paketi:
• Piyasa düzenleri ve garanti edilmis fiyatlarla ilgili önlemler,
• Çevre bakimindan daha az riskli, üretimin ve ormanlandirmanin tesvikine
iliskin önlemler,
• Sosyal önlemler
olmak üzere üç ana bölümden olusmaktadir.
Söz
konusu reform tedbirleri ortak piyasa düzenine tabi ürünlerin
üretiminin deger olarak yaklasik %75’ini kapsamaktadir.12
Reform çerçevesinde en ayrintili ve radikal kararlar, kurulan ilk ortak
piyasa düzeni olan hububat sektörüne yöneliktir. Bu sektörde, üç yillik bir
12
M.Gündüz, AB Ortak Tarim Politikasi Çerçevesinde Tarim Ürünleri Fiyat Mekanizmalari ve Türkiye’de
Uygulanabilirligine Iliskin Bir Analiz, Hazine Müstesarligi, Uzmanlik Tezi, Ankara, Nisan 1997, s.11
33
dönemde iç müdahale fiyatlarinin %29 oraninda indirilmesi öngörülmekte,
üreticilerin fiyat indirimlerinden dogan kayiplarini telafi etmek amaciyla da
hektar basina dogrudan yardim esasina dayali bir tazminat mekanizmasi
getirilmektedir.
Hububat disindaki sektörlerde (tütün, süt mamulleri, sigir ve koyun eti)
karara varilan hususlar, üretim artisini kontrol altina almaya yönelik üretim
kotalarinin azaltilmasi, müdahale alimina konu olacak maksimum garanti
miktarlarinin azaltilmasi gibi daha ilimli tedbirleri içermektedir.
Reform paketi, Topluluk ortak piyasa düzenine tabi 5-6 sektöre yöneliktir.
Reforma tabi sektörler, Topluluk’ta üretim fazlaligi bulunan ve temel ürün
niteliginde olan sektörlerdir. Reform uygulamalari ile üreticiler önemli gelir
kayiplarina ugrayacagindan, bu kayiplari gidermek için reform uygulamalari ile
fiyat
desteklemeleri
giderek
üreticilere
dogrudan
gelir
yardimlarina
dönüstürülmüstür.
Reformlar, zorunlu nadasa birakma ile sosyal ve çevre ile ilgili önlemleri
de içermektedir.
Diger taraftan, Topluluk GATT Uruguay Round Tarim Anlasmasi
kapsamindaki yükümlülüklerini de 1 Temmuz 1995 tarihinde yürürlüge
koymustur. Uruguay Round sonuçlarinin AT’ye etkileri IV. Baslik’ta ayrintili
olarak ele alinmistir.13
Reformun Sonuçlari
1992 reformlarinin belli alanlarda basarili oldugu söylenebilir:
• Piyasalar belli bir dengeye kavusmus ve kamu stoklari önemli ölçüde
azalmistir,
• Topluluk tarim ürünlerinin fiyatlari dünya fiyatlarina yaklasmistir,
13
Bkz. sayfa 32-37
34
• FEOGA Garanti Bölümü’nün harcamalari daha öngörülebilir ve kontrol
edilebilir duruma gelmistir,
• FEOGA Yönlendirme Bölümü çerçevesindeki yapisal faaliyetler 1989 ile 1995
yillari arasinda iki katina çikmistir,
• Ortalama tarim geliri 1992 ile 1996 yillari arasinda %4.5 artmistir,
• Tüketiciler bazi fiyat indirimlerinden yararlanabilmislerdir,…
Ancak, 1992 reformunun olumlu sonuçlari sonsuza dek etkili olamayacagi
gibi yeterli de degildir. Bugün Ortak Tarim Politikasinin yeni ihtiyaçlara cevap
vermesi gerekmektedir:
• Toplulugun önemli tarim unsuru içeren ülkelere genislemesi,
• Dünya yiyecek talebinin artmasi,
• Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) çerçevesindeki gelecek tur müzakereleri,
• Tek para birimine geçilmesi,
• Kirsal gelisme politikasinin güçlendirilmesi,
• Daha iyi bir çevre korumasi ve ürünlerin kalitesinin artirilmasi.14
Komisyon, Aralik 1995’te Madrid’de toplanan Avrupa Konseyi’ne,
tarimsal strateji konusunda bir belge sunmustur. Bu belgede, ticaretinin
liberalizasyonu ve gida ürünleri talebinde beklenen gelisme çerçevesinde, gerek
iç pazar gerekse dünya pazarinda Avrupa tarim ve gida sanayi sektörlerinde
rekabet düzeyini artirmanin öneminin alti çizilmektedir. Ayrica, 1992
reformundaki politikalar gelistirilerek, Ortak Tarim Politikasinda yeni bir
degisime ihtiyaç duyuldugu vurgulanmakta, bu reforma kirsal bir politikanin da
eslik
etmesinin
gerekliligi
belirtilmektedir.
AB
düzeyinde
mevzuatin
sadelestirilmesi ve politikanin uygulanmasinda, merkeziyetçiligin azaltilmasina
dogru gidilmesi de önerilmektedir.
14
Commission
Européenne,
Comment
Fonctionne
http:/europa.eu.int/en/comm/dg06/new/leaflet/02_fr.htm, (1/8/1998)
35
la
Politique
Agricole
Commune,
Bu görüsler çerçevesinde, Komisyon’un “Agenda 2000” (Gündem 2000)
Genisleme Raporu’nun tarima iliskin bölümünde, Ortak Tarim Politikasi’ni
gelecek yüzyila hazirlamak ve yeniden sekillendirmek için somut öneriler
getirilmesinin zamaninin geldigi belirtilmektedir.15
Reformun degerlendirilmesinde, tarim piyasalarina yönelik politikalar
çerçevesinde, 1992 reformunun, piyasalarin dengeye kavusmasinda ve kamu
stoklarinin azalmasinda etkili oldugu, hububat sektöründe, topraklarin tarim
disi birakilmasi üretimin kontrolüne katkida bulundugu ve fiyatlarin rekabet
düzeyinin artirilmasiyla, özellikle hayvan yeminde, önemli ilave miktarlarin iç
piyasaya sürülmesinin saglandigi gözlemlenmistir. Sigir eti sektöründe ise,
piyasa durumu olumlu gelismeler göstermis ve 1996 martinda BSE krizinin
ortaya çikisina kadar, müdahale stoklarinda hizli bir düsüs kaydedilmistir.
Genel olarak, reformun uygulanmasi ile kisi basina tarim gelirindeki
gelisme pozitif olmus ve 1992-1996 yillari arasinda, yillik ortalama %4.5 artis
göstermistir.
Reformun çevre konusundaki etkilerinde ise, hem pozitif, hem negatif
sonuçlar gözlemlenmistir.
Fiyatlama desteklerinin azaltilarak, dogruda yardimlara basvurulmasi,
tarimsal fiyatlarin desteklenmesinin yükünün bir kismini artik üstlenmeyen
tüketicinin lehine olmus, ayrica, çiftçiye yapilan dogrudan yardimlar, sistemin
seffafligini arttirmistir.
Kirsal gelisme politikalari çerçevesinde ise, 1992 reformu, topraklarin en
büyük kullanicisi olan tarim sektörünün çevre boyutunun önemini vurgulamis,
15
Commission Européenne, “Agenda 2000”- Agriculture,
http://europa.eu.int/en/comm/dg06/ag2000/text/text_fr.htm, (24/3/1998)
36
ve reforma eslik eden çevreye iliskin önlemler genelde halk ve çiftçiler tarafindan
olumlu karsilanmistir.
3) Beklentiler
Agenda 2000’de, asagida özetlenen uzun vadeli öngörüler ve beklentilere
de yer verilmistir.
Uzun vadede, tarim piyasalarindaki gelismelerin ihracatçi ülkeler için
olumlu olacagi beklenmektedir. Özellikle, nüfus ve gelir düzeyi artisi ile gida
ürünlerine talebin artacagi beklentisi mevcuttur. Gelecek on yillik dönemde,
tarimsal üretimin geçmise göre daha yavas artacagi, özellikle gelismekte olan
ülkelerde, bu artisin talep artisinin altinda kalacagi öngörülmektedir.
Dünyadaki bu olumlu duruma ragmen, bir çok tarim ürününün Avrupa
için vaad edici bir sekilde gelisme göstermeyecegi düsünülmektedir. Simdiye
kadar uygulanan politikalara devam edilmesi halinde, bir çok sektörde, Birlik
fiyatlari ile dünya fiyatlari arasinda önemli bir fark olmaya devam edecegi ve
Uruguay Round sonrasindaki, özellikle de ihracattaki yardimlar konusundaki
taahhütler çerçevesinde, muhtemelen 2000 yilindan sonra, ihraç edilemeyecek
fazlaliklarin ortaya çikacagi ve Birligin gelismekte olan dünya pazarlarindaki
payinin gerileceginden endise edilmektedir.
Ayrica,
Uruguay
Round’dan
sonraki,
yeni
çok
tarafli
ticaret
müzakerelerinin 1999 yilinda baslayacagi da dikkate alinmalidir.
Avrupa Birligi’nin doguya genislemesi, 100 milyon yeni tüketici
getirecektir ancak, bunlarin ortalama satin alma gücünün, su andaki Birlik
tüketicisinin yaklasik olarak üçte birini olusturdugu hatirlanmalidir. Tarimsal
alan, su andakinin yarisi kadar artarken, tarimsal isgücü en az iki misline
çikacaktir. Merkezi ve Dogu Avrupa Ülkeleri’nin (MDAÜ) tarimsal yapilarini
37
düzeltmek için çok büyük çabalar harcamalarinin gerekecegi açiktir. OTP
araçlarinin, özellikle de fiyat desteklemeleri ve dogrudan yardimlarin, su andaki
sekil ve düzeyleri ile MDAÜ’lerde uygulanmasi durumunda, sorunlar yasanmasi
kaçinilmazdir. Dogrudan yardimlar kanaliyla,
belli kisilere yüksek nakit
akisinin saglanmasi ile gelirler arasinda önemli farkliliklar ve bu ülkelerin kirsal
alanlarinda sosyal sorunlar çikarmasi ihtimali vardir.
Ancak, tüketicinin tarim ve gida sektöründen beklentilerinin de arttigi
gözden kaçirilmamalidir: Saglik kosullarinin gittikçe daha fazla önem
kazanmasi, yasam kosullarindaki gelismelerden dolayi hazir gida sektörünün
öneminin artmasi da bunun bir göstergesidir.
Art arda yapilan reformlar, seffaflik ve etkinligi artirirken, çesitli
politikalar arasinda bazi uyumsuzluklar ve kesismeler de meydana gelmistir.
Çesitli politikalar çerçevesinde, ayni bölgede, çok sayida program ve önlem ayni
anda uygulanabilmekte, bu sistemin bütünlügüne zarar vermektedir. Dolayisiyla,
AB düzeyinde mevzuatta büyük bir sadelestirmeye acilen gidilmesi, önlemlerin
uygulamasinin merkezi degil de bölgesel olarak yapilmasi yani üye ülkeler ve
bölgelere, uygulamada belli bir esneklik saglanmasi gerekmektedir. Ancak, bu
desantralizasyon yapilirken, politikalarin tekrar millilestirilmesine kesinlikle izin
verilmemelidir.
OTP’nin
siyasi
amaçlari
çerçevesinde,
Avrupa
tariminin,
dünya
pazarindaki olumlu görünen gelismeden faydalanmasini saglamak üzere,
OTP’nin yeni reformu, Avrupa tariminin hem iç hem de dünya pazarlarindaki
rekabet düzeyini artirmalidir. Rekabet açisindan, sadece fiyatlarin düsmesi degil,
ayni zamanda, gida maddelerinin güvenilirligi ve kalitesi de önem arz
etmektedir. Bu baglamda, üretim metotlarinin, hayvanlara iyi davranma
ve
ekolojik gereklilikler ile bagdastirilmasinin da önemi artmaktadir.
OTP’nin, tarim nüfusuna belli bir gelir düzeyi saglama amaci geçerli
38
olmaya devam edecek, çevrenin korunmasi ve çiftçilerin bu kapsamdaki
rollerinin artirilmasi da OTP’nin önemli amaçlarindan biri haline gelecektir.
Tarim sektöründeki is imkanlarinin azalmasi nedeniyle, çiftçiler ve ailelerine
yeni gelir kaynaklari ve is imkanlari yaratilmasi da OTP’nin gelecekteki baslica
amaçlarindan biri olacaktir.
4) Yeni Reform Önerileri
“Agenda 2000”de, Komisyon, 1992 reformunun bilançosunun yapmis ve
yeniliklere neden gerek duyuldugunu açiklamistir. Komisyon, daha sonra,
Konsey ve Parlamento’ya sundugu belgede 16 “Agenda 2000” kapsamindaki
görüsler dogrultusunda yapilmasi gerekenlere yönelik öneriler sunmustur.
Komisyon, öncelikle Ortak Tarim Politikasi’nda neden tekrar reforma
gerek duyuldugunun açiklamis, bunun en az üç adet iç ve iki adet dis
nedenlerden kaynaklandigini belirtmistir:
Içsel nedenler:
• Dünya pazarlarinda bir talep artisi beklenirken, AT’de uygulanmakta
olan politikalar dolayisiyla, fiyatlarin çok yüksek olmasi ve dolayisiyla dünya
pazarindaki gelismeden faydalanmamasi, bunun sonucunda da fazlaliklarin
ortaya çikmasi, stoklarin artmasi ve harcamalarin dayanilmaz boyutlara
ulasmasi
gibi
sorunlar
yasanmasi
beklenmektedir.
Bir
düzeltme
gerçeklestirilmemesi durumunda ise, AT gittikçe hem dünya hem de iç
piyasadaki yerini kaybedecek ve bu istihdam açisindan da olumsuz etkilere yol
açacaktir.
• OTP’nin bazi olumsuz etkileri de olmus ve 1992 reformu ile bunlarin
ancak bir bölümü düzeltilebilmistir. Saglanan yardimlar, oldukça dengesiz bir
biçimde dagitilmakta ve en kötü durumda olan bölgeler ve üreticilerde
16
Proposals for Council Regulations (EC) Concerning the Reform of the CAP, Explanatory Memorandum, The
Future for European Agriculture, ATRG COM(1998)158 Final, 18.03.1998
39
yogunlasmamaktadir. Ayrica, bazi bölgelerde uygulanan entansif yöntemler,
çevre ve hayvan sagligi açisindan önemli sorunl ar ortaya çikarmis, bu da
OTP’nin kamuoyu önündeki itibarini zedelemistir.
• 15 üyeli Avrupa Toplulugu’nda tarim, dogal kaynaklari, üretim
yöntemleri, gelir ve rekabet düzeyleri açisindan çesitlilik göstermekte, bu durum
Avrupa tariminin kalitesini ve oriji nalligini olusturmaktadir. OTP’nin, bu
çesitlilikten azami fayda saglayacak sekilde olusturulmasi ve isletilmesi
gerekmektedir. Oysa, OTP’nin mevcut isletilme yöntemi, alti üyeli bir Topluluk
için tanimlanmis ve büyük degisiklige ugramamis olup, yeni üyelerin katilacak
oldugu, 15 üyeli bir Birlik için artik uygun degildir. Bu da, OTP’nin karmasik,
bürokratik ve çiftçiler tarafindan anlasilmayan bir politika olmasi sonucunu
dogurmustur. O halde, yapilmasi gereken, üye ülkelere, sektörün veya bölgenin
belli özelliklerini dikkate alarak, bir kisim sorunlari kendilerinin çözmesini
saglayacak imkanlari saglayan, daha az merkeziyetçi olan yeni bir model
olusturmaktir. Ancak, bu tür bir gelisme, OTP’nin tekrar millilestirilmesi veya
rekabetin bozulmasi riskini engelleyecek sekilde tasarlanmalidir. Üye ülkelere
taninan serbestlik derecesinin artirilmasi, ortak, açik ve belirgin kriterler ile, bir
Topluluk finansmani sistemi ve siki kontrol mekanizmalari çerçevesinde
yapilmalidir. Gelecek yillarin baslica sorunlarindan biri de, tarim politikasinin
ortak isletmesi ile artan bir adem-i merkeziyetçilik arasinda yeni bir dengenin
tanimlanmasi ve korunmasi olacaktir.
Dissal nedenler:
• Birligin gelecekteki genislemesi, basitlestirmeye ve pazara yönelik zaten
alinmasi gereken önlemlerin önemini daha da artirmaktadir.
• Ikinci neden ise, gerek Dünya Ticaret Örgütü bünyesinde yeni bir tur
gerekse ikili ticari anlasmalara iliskin müzakereler seklinde planlanan
uluslararasi ticari müzakerelerden kaynaklanmaktadir.
40
OTP’nin reformuna gerek duyulmasini açiklayan bu nedenler, Avrupa
Konseyi, Parlamentosu, Ekonomik ve Sosyal Komite ve Bölgeler Komitesinde de
tartisilmakta ve bu nedenlere büyük çapta katilindigi gözlemlenmektedir. Bu
konuda, 1997 Aralik ayinda Lüksemburg’ta toplanan Avrupa Konseyi de,
“1992’de
baslanan
reformun,
devam
ettirilmesi,
derinlestirilmesi,
uyumlastirilmasi ve tamamlanmasinin uygun oldugu”nu belirtmistir.
Önerilen reformun baslica özellikleri ise asagida özetlendigi sekilde
sayilmistir:
Yeterli derecede gerçeklestirilecek fiyat indirimleri ile rekabet düzeyi
arttirilacak Topluluk tariminin, dünya pazarinin gelismesine katkisi artacak,
üreticilerin gelirlerini korumak için, fiyatlardaki bu düsüs dogrudan yardimlarin
artirilmasi ile telafi edilecektir.
Görevlerin Brüksel (merkez) ve üye ülkeler arasinda yeni paylasimi
konusunda, üreticilere dogrudan yapilacak yardimlarin bir kismi, 1992
reformundan farkli olarak, tamamen FEOGA Garanti Bölümü tarafindan
finanse edilen, ulusal “zarflar” seklinde verilecek, her üye ülke bunu, belli
Topluluk kriterlerine uyarak, kendi tercihleri dogrultusunda dagitacaktir. Üye
ülkeler entansif veya ekstansif üretim arasindaki tercihi de kendileri yapacaktir.
Kirsal gelismeye iliskin yeni düzenleme ise, üye ülkelere, önceliklerini
kendilerinin
belirlemesi
ve
uygulanacak
önlemleri
seçme
imkanlarini
taniyacaktir.
Bu adem-i merkeziyetçi hareket, mevzuatta da önemli bir basitlestirme
çabasini beraberinde getirecektir.
Ortak Tarim Politikasi’na, çevrenin korunmasi ve kirsal gelisme
konularinda önemli görevler yüklenecektir.
41
Komisyon Akdeniz ürünlerine verdigi önemi vurgulamak için, daha önce
tütün konusundaki önerisine ilaveten, zeytinyagi piyasa düzeninde de reform
önerisi sunmus, sarapla ilgili önerisini de sunmaya hazirlanmaktadir.
OTP’nin imajina zarari dokunan bazi hususlarda da düzeltme yapilmasi
öngörülmektedir. Bu kapsamda, bir tarim isletmesinin alabilecegi dogrudan
yardimlarin toplam tutarina, gittikçe azalacak bir üst sinir konularak, reformun
bazi isletmelerin asiri sübvansiyonuna neden olmasi engellenmeye çalisilacaktir.
1992’den sonra, çiftçi olmayan bazi kisilerin, hukuki usulsüzlükler yolu ile, OTP
yardimlarindan faydalandiklari gözlemlenmistir, buna son verebilmek için, üye
ülkelere, dogrudan yardimlarin, gerçekten tarimla istigal eden kisilere
verilmesini saglayacak hukuki imkanlar saglanacaktir. Üye ülkeler, isletmede
çalisan isgücüne göre belirlenecek kriterler dogrultusunda, dogrudan yardimin
düzeyini degistirebilecek yani düsürebilecektir.
Bu öneriler çerçevesinde, önümüzdeki yillardaki Avrupa tarim modelinin
asagidaki özellikleri tasimasi beklenmektedir:
• Uluslararasi düzeyde gittikçe daha az kabul gören sübvansiyonlarda asiriya
kaçmadan, tedricen dünya pazarlariyla karsi karsiya gelebilecek rekabet
düzeyine sahip bir tarim;
• Üretim metodlari saglikli ve çevreyi koruyan, toplumun beklentilerine cevap
veren kalitede ürünler sunabilen bir tarim;
• Çesitliligi, gelenekleri ile zengin bir tarim, görevi sadece üretmek olmayan,
ayni zamanda, çesitliligi, canli ve aktif bir kirsal hayati ve varolan istihdami
koruyan ve yenisini yaratan bir tarim;
• Basitlestirilmis, anlasilir, ortak kararlastirilmasi gereken hususlar ile üye
ülkelere birakilmasi gerekenler arasinda net bir ayirim yapabilmis bir ortak
tarim politikasi;
• Neden oldugu harcamalarin, toplumun çiftçilerden bekledigi görevleri
üstlenmesini sagladigini açiklayabilecek bir ortak tarim politikasi.
42
Ortak Tarim Politikasi, hem Topluluk hem de dünyada degisen kosullar
çerçevesinde, yenilenmeye ihtiyaç duymus, bir çok kez reformuna gidilmistir.
Önümüzdeki yillarda da, öngörülen genisleme, degisen sartlar ve GATT
Uruguay Round çerçevesindeki taahhütler dogrultusunda tekrar degisiklik
yapilmasi planlanmaktadir. Bu baglamda, OTP’nin finansmani, FEOGA’nin
kirsal kalkinmaya destegi gibi konularda, 1.1.2000 yilindan itibaren uygulanmasi
planlanan yönetmelik taslaklari üzerinde çalismalar sürdürülmektedir.17
IV- GATT-Uruguay Round Sonuçlari ve Ortak Tarim Politikasi
Yedi yillik müzakereler sonunda, 15 Aralik 1993’te kabul edilen ve 15
Nisan 1994’te, Marakes’te imzalanan Uruguay Round Senedi ile Dünya Ticaret
Örgütü kurulmus ve “tarim istisnasi”na son verilmistir. Bundan böyle, tarim
sektörü de DTÖ çerçevesinde belirlenen çok tarafli kurallara tabi olacaktir.
Uruguay Round tarim müzakerelerinde, tarim sektöründe bir reform
süreci baslatilarak, bu sektördeki ticaretin piyasa kurallarina göre islemesini
saglamak amaçlanmistir.
GATT
Tarim
Anlasmasi
dünya
tarim
ticaretinde
yeni
kurallar
getirmektedir. Bunlar :
• Pazar Izni : Bu konuda tarifikasyona gidilmesi öngörülmüstür. Bu çerçevede
imzaci ülkelerin tümü prelevman, asgari fiyat ya da kota gibi tarife disi
engelleri
sabit
gümrük
vergisine
dönüstürmeyi
taahhüt
etmislerdir.
Ayarlamalarin baslangiç tarihi olarak 1986 yili esas alinmistir. Ayrica tarife
disi engellere konu olan ürünlerin ithalatinin 1986-88 dönemi iç tüketiminin
%3’ünden az olmamasi kosulu getirilmistir.
17
Örnegin 4.6.1998 tarih ve C170 sayili ATRG’de bu konulardaki taslak yönetmelik metinleri görülebilir
43
• Ihracat Sübvansiyonlari : 1986-1990 (1991-92 dönemindeki sübvanse edilmis
ihracatin
ortalama
miktarinin
1986-90
döneminden
yüksek
oldugu
durumlarda 1991-1992) dönemi esas alinarak ihracat sübvansiyonlarinin belli
süreler zarfinda kademeli olarak azaltilmasi öngörülmüstür.
• Iç Destekler : Tarimsal üretime dogrudan ya da dolayli olarak saglanan
desteklerin belli oranlarda azaltilmasi, ancak üretici gelirlerinin kapsam
disinda birakilmasi kararlastirilmistir.
Tüm bu indirimlerin gelismis ve gelismekte olan ülkeler için degisik
sürelerde ve degisik oranlarda gerçeklesmesi öngörülmüs ve az gelismis ülkeler
indirimlerden
muaf
tutulmustur.
Tarim
Anlasmasinin
getirdigi
yeni
düzenlemelere uyum süresi gelismis ülkeler için 6 yil, gelismekte olan ülkeler için
ise 10 yil olarak belirlenmistir.
GATT
Uruguay
Round
Görüsmelerinde
AB’nin
Tarim
Alanindaki
Yükümlülükleri
AB’nin tarim alanindaki yükümlülüklerinin uygulama dönemi 1995
yilindan baslamak üzere 6 yildir. Bunlar üç bölümde incelenebilir :
Pazar Izni : (Sistemin 1986-88 temel dönemi verilerine göre olusturulmasi
öngörülmüstür.)
- tarife disi engellerin esdeger gümrük tarifesine dönüstürülmesi
- mevcut tarifelerin dondurulmasi ve yenilerinin koyulmamasi
- gümrük tarifelerinin (tarife esdegerliler dahil olmak üzere) basit ortalama
esasina göre yillara esit sekilde %36 oraninda indirilmesi. Ancak her bir ürün
için indirim en az %15 olacaktir
- tarife disi engellere konu olan ürünlerde ithalatin, temel dönem yurt içi
tüketiminin en az %3’ü olmak üzere, %5 oraninda artirilmasi
- ithalat artisinin %5’in üzerinde oldugu tarife disi engellere konu olan
44
ürünlerde mevcut artisin sürdürülmesi
- tarifikasyona konu olan ürünlerde belirli bir miktar ve fiyat düzeyine göre
harekete geçen özel ithalat güvencelerinin olusturulmasi.
Ihracat Sübvansiyonlari : (Sistemin 1986-1990 temel dönemine göre-belirli
durumlarda 1991-92 temel dönem olarak alinabilmektedir-olusturulmasi
öngörülmüstür.)
- 1986-1990 temel dönemi esas alinarak ihracat sübvansiyonuna konu olan
ürünlerin fiziksel miktarinin yillara göre esit sekilde %21 oraninda azaltilmasi
- 1986-1990 temel dönemi esas alinarak ihracat sübvansiyonuna konu olan
ürünler için yapilan bütçe harcamalarinin yillara göre esit sekilde %36 oraninda
azaltilmasi
- yeni sübvansiyonlarin olusturulmamasi
- indirim taahhütlerinin ürüne özgü olmasi
- islenmis ürünlerde ihracat sübvansiyonlarina bütçe disiplininin koyulmasi
- temel dönem boyunca ihracat sübvansiyonuna konu olmayan ürünlere ihracat
sübvansiyonu koyulmamasi.
Yurt Içi Destekler : (1986-88 temel dönemine göre sistemin olusturulmasi)
- desteklemenin Toplu Destek Ölçümüne (TDÖ) 18 göre esit sekilde %20 oraninda
azaltilmasi
- üretimi kisitlayici politikalar için kriterlerin olusturulmasi.
Özetle, Tarim Anlasmasi sonucunda, üçüncü ülkelerden gelen tarim
ürünlerinin Topluluk pazarina girisi kolaylastirilmis ve Toplulugun tarim
ürünleri ihracatina yaptigi yardimlarin tedricen azaltilmasi öngörülmüs ancak,
bu anlasma Ortak Tarim Politikasi’nin temel prensiplerine ve fiyat politikasina
18
Toplu Destek Ölçümü, DTÖ Tarim Anlasmasi’nin 2. ekinde belirtilen (indirim taahhüdü gerektirmeyen)
desteklerin disinda kalan, bir temel ürünün üreticisine ya da bir ürünle sinirli olmadan tüm tarim üreticilerine
saglanan yillik destek düzeyinin parasal ifadesidir.
45
dokunmamistir. GATT Tarim Anlasmasi ile Avrupa Toplulugu 6 yil içinde
asagidaki hususlara uyma taahhüdünde bulunmustur:19
Ithalatta:
◊ Üçüncü ülkelerden gelen tarim ürünlerinin Topluluk pazarina giris
kolayliklarinin genisletilmesi. Bir ürünün ithalat düzeyi, iç tüketimin
%5’inin altinda kaliyorsa, asgari giris kolayligi adina, (düsük veya sifir
vergi saglayan) tarife kontenjanlarinin açilmasi.
◊ Ortak gümrük tarifesine, yilik ad valorem ve/veya spesifik gümrük
vergilerinin konulmasi ve gerektiginde bunlara, özel koruma hükümleri
dogrultusunda, ek vergilerin ilave edilmesi. Bu sekilde, prelevman,
degisken vergi gibi daha önce kullani lan koruma önlemleri kalkacaktir.
◊ 1986/1990 dönemine göre, AB’ye yapilan tarim ürünleri ithalatindaki
tarife korumasinin 2001 yilina kadar %36 indirilmesi.
Ihracatta:
◊ Sübvanse edilen ihracat hacminin %21 azaltilmasi.
◊ Iade tutarlarinin, ortak piyasa düzeni çerçevesinde %36 azaltilmasi.
◊ Iadelerin, belli ürün gruplarina sinirlandirilmasi.
Anlasma hükümlerinin yürürlüge sokulmasi, Toplulugun üçüncü ülkelerle
tarim ürünleri ticaretinde bazi degisiklikler gerektirmistir:
ÖIthalatta
• Tarim prelevmanlarinin ve ithalattaki diger vergilerin (degisken unsur,
telafi edici vergiler) kaldirilmasi.20
• Yerine, ortak gümrük tarifesinde yer alan ad valorem ve/veya spesifik
gümrük vergileri konulmasi.
19
Marc Dagorn, La Politique Agricole Commune, DNRFP, Neuilly Gümrük Okulu ders notlari, Nisan 1996
Meyve ve sebzelerde, kuru üzüm ve islenmis kirazlar için Topluluk pazarinin korunmasina iliskin hükümler 5
yil daha muhafaza edilebilir.
46
20
• Bir Ortak Piyasa Düzenine tabi her tarim ürünü veya ürün grubu için
ithalat sertifikasi düzenlenmesinin zorunlu olmasi.
• Bir hasat dönemi veya bir yil için geçerli, düsük veya sifir vergi avantaji
saglayan tercihli anlasmalarin çogalmasi.
• Tercihli
bir
rejim
saglayan
(düsük
veya
sifir
vergi),
tarife
kontenjanlarinin, ürün sektörü basina hacim olarak artirilmasi.
Topluluk pazarinin dengesinin bozulmamasi için, miktarlarin bir hasat
dönemi veya üç veya alti ay gibi dönemler için belirlenmesi.
• Hububat, pirinç, sarap ile meyve ve sebzeler gibi bazi sektörler için
ilave mekanizmalarin uygulamaya sokulmasi 21.
• Özel koruma önlemlerinin uygulanmasi, dünya fiyatlarindaki önemli
bir düsüs ve/veya ithalat hacmindeki asiri bir artis sonucunda, asgari
düzeyde bir pazar korumasi saglamak üzere, ek vergiler uygulanmasina
izin vermektedir. Bir tarim ürünün CIF kiymeti, belirlenen bir fiyatin
altina düser düsmez, bu ek vergiler uygulanir. (Örnegin, yumurta,
seker, süt ürünleri sektörleri için uygulamaya konulmustur.)
Ö Ihracatta
• Sübvansiyonlu ihracatlarin 6 yilda azaltilmasi
• Ihraç edilen miktarlarin kaydinin tutulmasi: Bir OPD’ye tabi ürün veya
ürün gruplari için, iade miktarinin bastan belirlenecegi zorunlu ihracat
sertifikasi uygulamasi getirilmistir (iade miktarinin 60 ECU’den düsük
oldugu durumlar hariç).
Avrupa Toplulugu’nun Ortak Tarim Politikasi ve gelismelerinden sonra,
ikinci bölümde, Türkiye’nin ortaklik iliskisi içinde bulundugu Avrupa Toplulugu
ile tarim ürünlerine iliskin düzenlemelerini inceleyecegiz.
21
Bazi hububat için, ithalat vergileri, Avrupa Komisyonu tarafindan 15 günde bir belirlenmektedir.
47
IKINCI BÖLÜM
TÜRKIYE-AT TARIM ÜRÜNLERI
TICARETINE ILISKIN DÜZENLEMELER
I- Türkiye-AT Anlasmalari ve Ortaklik Konseyi Kararlarinda Tarim Sektörü
A- Ankara Antlasmasi’nda Tarim
Alti Bati Avrupa ülkesinin aralarinda imzaladiklari Roma Antlasmasi’nin
1958’de yürürlüge girmesinin ardindan, 1959 yili Temmuz ayinda Türkiye
Topluluga katilmak için müracaat etmistir. Türkiye ile AET arasindaki
görüsmeler dört yil sürmüs ve
“Türkiye ile Avrupa Ekonomik Toplulugu
Arasinda Bir Ortaklik Yaratan Antlasma” 12 Eylül 1963 tarihinde Ankara’da
imzalanarak, 1 Aralik 1964 tarihinde yürürlüge girmistir. Roma Antlasmasi’nin
238. maddesine dayandirilan ortakligin, hazirlik, geçis ve gümrük birligi olmak
üzere üç asamada gerçeklesmesi öngörülmüstür.
Ankara
Antlasmasi’nin
10.
maddesinde,
“gümrük
birligi
mal
alisverislerinin tümünü kapsar” denilmekte ve kurulacak gümrük birliginin
sadece sanayi ürünleri için degil, ayni zamanda tarim ürünleri için de söz konusu
oldugu ortaya konulmaktadir.
Antlasma’nin Ikinci Bölümü “Tarim” basligini tasimakta ve bununla ilgili
hükümler 11. maddede asagidaki sekilde yer almaktadir:
1- Ortaklik rejimi, Toplulugun ortak tarim politikasini göz önünde bulunduran özel
usullere göre, tarimi ve tarim ürünleri alis verisini de kapsar.
2- Tarim ürünlerinden, Toplulugu kuran Antlasma'nin II. Ekinin konusu olan ve
sözü edilen Antlasma'nin 38. maddesinin 3. fikrasi hükümlerinin uygulamasi ile
tamamlanmis bulunan listede sayili ürünler anlasilir.”
48
Bu maddelerde de görüldügü üzere, Ankara Antlasmasi taraflar arasinda
bir gümrük birligi amaçlamakta ve tarim ürünleri bu gümrük birligi kapsami
içinde sayilmaktadir.
Ancak, tarimla ilgili öngörülen düzenlemeler, Roma Antlasmasi’nda
oldugu gibi Ortaklik Antlasmasi’nda da ayri bir uygulama alani seklinde
belirlenmistir.
Hazirlik Döneminde tek tarafli yükümlülük üstlenilerek, Türkiye’nin
Toplulugun yardimi ile ekonomisini güçlendirmesi düsünülmüs, bunun için de
Ankara Antlasmasi’na ekli 1 sayili Geçici Protokol ile Türkiye’nin geleneksel
ihracat ürünleri olan kuru üzüm, kuru incir, findik, ve tütün için ülkelere göre
açilan kontenjanlar dahilinde gümrük indirimi uygulamasina gidilmistir. Daha
sonra bu kontenjanlar Topluluk için global olarak açilan tek bir kontenjanda
birlestirilmis ve gene ayni Protokol’ün 6. maddesine dayanilarak bazi sü ürünleri,
sofralik taze üzüm, turunçgiller ve sarapta 1 Aralik 1967 tarihinden itibaren bazi
sürüm kolayliklari taninmistir.
Ankara Antlasmasi ile Hazirlik Döneminde Türk tarafindan genel olarak
ekonomik gelismesini saglayacak çabalara girismesi beklenmekte, ancak bunun
disinda bir yükümlülük getirilmemektedir. Geçis Dönemindeki düzenlemelerin
ne olacagi ise Ankara Antlasmasi’nda yer almamaktadir.
B- Katma Protokol’de Tarim
1970’de imzalanan ve 1 Ocak 1973’de yürürlüge giren Katma Protokol,
hukuk açisindan Ankara Antlasmasi’nin ayrilmaz bir parçasi olup, Geçis
49
Dönemi’nin uygulanmasina iliski n sartlari, usulleri ve süreleri belirlemektedir.
Ankara Antlasmasi’nin 4., Geçici Protokol’ün 1. maddesine dayanilarak
hazirlanan Katma Protokol, bir “Uygulama Anlasmasi”dir. Zira, Ankara
Antlasmasi’nin belirledigi genel çerçeve, Katma Protokol ile doldurulmus ve
uygulamaya geçilmistir.
Katma Protokol’ün birinci kisminin 3. ve 4. bölümleri taraflar arasinda
tarim alaninda uygulanacak rejimin esaslarini saptamaktadir. Bu rejim, ana
kural olarak, Türk tariminin OTP’ye uyumunu öngörmektedir. Ancak uyum
konusu, 22 yillik geçis döneminin sonunda Ortaklik Konseyi’nin saptayacagi
hükümler çerçevesinde ele alinacaktir. Bu konular, Katma Protokol’ün 31 ila 35.
maddelerinde ayrintili olarak yer almaktadir:
Bölüm III : Ortak tarim politikasinin uygulama alanina konulmasi sonucu
olarak Topluluga ithali özel düzene bagli ürünler
Madde 31 :
Tarim ürünleri için IV. bölümde belirtilen rejim, ortak tarim politikasinin uygulama
alanina konulmasi sonucu olarak Topluluga ithali özel bir düzene bagli ürünlere
uygulanir.
31. madde, bu maddelerdeki hükümlerin tüm tarim ürünlerine degil,
sadece ithali bir pazar düzenlemesine konu olan ürünlere uygulanacagini
belirtmektedir. Burada amaçlanan, Roma Antlasmasinin II sayili ekindeki listede
yer alan (EK 1) ve Ortak Piyasa Düzenlerine tabi olup da iç pazarda desteklenen,
ayni zamanda disa karsi korunan ürünlerdir. Söz konusu listenin disinda kalan
ve tamamen veya kismen tarim ürünlerinin islenmesinden elde edilen ürünler ise,
sanayi mallari sayilarak (tarim ve sanayi paylari ayrilmak suretiyle) gümrük
birligi kurallarina tabi tutulmakta dolayisiyla serbest dolasima konu olmaktadir.
Bölüm IV : Tarim
Madde 32 :
50
Bu Protokolün hükümleri, 33 ilâ 35. maddelerde öngörülen aykiri hükümler sakli
kalmak üzere, tarim ürünlerine uygulanir.
Madde 33 :
1- Yirmi iki yillik dönem içinde, Türkiye, tarim ürünlerinin Türkiye ile Topluluk
arasinda serbest dolasimi için Türkiye'de uygulanmasi gerekli ortak politikasi
tedbirlerini bu dönemin sonunda alabilmek amaciyla, kendi tarim politikasinin
uyumu yoluna gider.
2- 1. fikrada belirtilen sürede Topluluk, tarim politikasinin tespiti veya ilerideki
gelismesi sirasinda Türk tariminin çikarlarini göz önünde tutar. Türkiye, bu amaca
yararli bütün unsurlari Topluluga bildirir.
3- Topluluk, Ortak Tarim Politikasinin tespiti veya gelismesi ile ilgili Komisyon
tekliflerini, bu tekliflere iliskin görüsleri ve alinan kararlari Türkiye'ye bildirir.
4- Tarim alaninda Türkiye tarafindan Topluluga bildirilmesi gereken hususlari
Ortaklik Konseyi kararlastirir.
5- 3. fikrada belirtilen Komisyon teklifleri ve 1. fikra uyarinca Türkiye'nin tarim
alaninda almayi öngördügü tedbirlerle ilgili olarak, Ortaklik Konseyi çerçevesinde,
danismalar yapilabilir.
33. madde ile, Türkiye’ye Ortak Tarim Politikasina uyum yükümlülügü
getirilmistir. Ayrica, 2. paragraf ile Topluluga da önemli bir yükümlülük
getirilmektedir: buna göre, Topluluk, Türkiye’nin kendi tarimi hakkinda
verecegi düzenli bilgilere göre, OTP’nin saptanmasinda Türk tariminin
çikarlarini koruyacaktir. 3. paragraf ile getirilen ikinci bir yükümlülük ise,
Toplulugun OTP veya bununla ilgili yapisal ve gereginde uygulamaya yönelik
kararlari Türkiye’ye bildirme zorunlulugudur.
Bu maddeden anlasilan, Türkiye’nin tarim politikasini Geçis Dönemi
içinde OTP’ye uydurmasinin beklendigi, bu konuda Topluluk’tan bazi isteklerine
olumlu yanit alabilecegi, ya da Ortaklik Konseyi’nde danismalar yapabilecegi,
ancak Ortaklik Konseyi’nin istegi üzerine de, gerekli konularda Topluluga bilgi
vermek durumunda oldugudur. Topluluk ise OTP ile ilgili teklif, görüs ve
51
kararlari Türkiye’ye bildirmeyi ve bu konularda Ortaklik Konseyi’nde
danismalar yapmayi kabul etmektedir. Görüldügü gibi, Katma Protokol
çerçevesinde tarim politikalarinda uyumla yükümlü tutulan taraf Türkiye’dir.
Madde 34 :
1- Yirmi iki yillik dönemin sonunda Ortaklik Konseyi, Türkiye'nin 33. maddenin 1.
fikrasinda belirtilen Ortak Tarim Politikasi tedbirlerini aldigini tespit ettikten sonra,
tarim ürünlerinin Türkiye ve Topluluk arasinda serbest dolasiminin gerçeklesmesi
için gerekli hükümleri tespit eder.
2- 1. fikrada belirtilen hükümler, bu Protokolde öngörülen kurallardan gerekli her
türlü sapmayi kapsayabilir.
3- Ortaklik Konseyi 1. fikrada belirtilen tarihi degistirebilir.
Bu maddenin 1. paragrafinda yer alan önemli husus, serbest dolasim
sürecinin baslamasinin otomatik olmayip, Ortaklik Konseyi’nce yapilacak
incelemenin olumlu sonuç vermesine bagli bulunmasidir. Ortaklik Konseyi,
Türkiye’nin 22 yillik süre içinde OTP önlemlerini uygulayacak biçimde gerekli
uyum girisimlerinde bulunup bulunmadigini saptamaya yetkilidir. 2. paragraf,
ürünlerin serbest dolasimi için Ortaklik Konseyi tarafindan saptanacak
hükümlerin, Katma Protokol’ün tarim bölümünde öngörülmüs olan kurallara
bagli kalmayabilecegini belirtmektedir. 3. paragrafta ise 22 yillik sürenin de
kesin olmadigi ve Ortaklik Konseyi karari ile bu tarihin degistirilebilecegi ifade
edilmektedir.
Madde 35 :
1- 34. maddede öngörülen hükümlerin tespit edilmesine kadar ve 7 ilâ 11, 15 ilâ 18.
maddeler, 19. maddenin 1. ve 5. fikralari, 21 ilâ 27 ve 30. maddeler hükümlerinden
sapma olarak, Türkiye ve Topluluk, birbirlerine, tarim ürünleri alis verisleri için,
genisligi ve usulleri Ortaklik Konseyi tarafindan tespit edilecek olan tercihli bir
rejim tanirlar.
2- Bununla beraber, geçis döneminin basindan itibaren uygulanacak rejim 6 sayili
52
ekte tespit edilmistir.
3- Bu Protokolün yürürlüge girisinden 1 yil sonra ve bundan sonra da iki yilda bir,
Ortaklik Konseyi, iki taraftan birinin istegi üzerine, tarim ürünlerine uygulanan
tercihli rejimin sonuçlarini inceler. Ortaklik Konseyi, Ortaklik Antlasmasinin
gitgide gerçeklestirilmesini saglamak üzere, gerekli olabilecek iyilestirmeleri
kararlastirabilir.
4- 34. maddenin 2. fikrasi hükümleri bu madde için de geçerlidir.
Bu maddede, taraflar arasindaki tercihli tarim ürünleri ticaretinin
genisligini ve usullerini Ortaklik Konseyi’nin belirlemesi kabul edilmistir. Tarim
ürünlerinin serbest dolasimi kabul edilinceye kadar da, Katma Protokol’ün
gümrük vergileri indirimi ile ilgili 7-11. maddelerle 19. maddenin iki fikrasi,
gümrük vergileri ve ortak gümrük tarifesine uyumla ilgili 15-18. maddeleri;
miktar kisitlamalari ile ilgili 21-27. maddeler ve ulusal tekellerle ilgili 30. madde
tarim ürünleri için uygulanmayacaktir.
Katma Protokol’ün 6 sayili Ek’inde yer alan Türkiye tarim ürünleri için
uygulanacak tercihli rejimi söyle özetleyebiliriz: kuru ve taze üzüm, kuru ve taze
incir, kuru sebze, baklagiller, çay, çesitli hayvan, vs Topluluga gümrük
vergilerinden muaf olarak; çok sayida taze meyve-sebze, narenciye, findik, fistik,
islenmis çesitli meyveler-sebzeler Topluluga çesitli düzeylerde gümrük vergisi
indirimleriyle; prelevman sistemi ile korunan tahil, zeytinyagi gibi ürünler
Topluluga prelevman indirimleriyle ithal edilirler. Türkiye menseli tarim
ürünlerinin ithalatina saglanan kolayliklar karsisinda, Ek’in 17. maddesinde,
Türkiye’nin de Topluluk menseli tarim ürünleri ithalatinda tatminkar bir artis
gerçeklestirilebilmesi için Topluluga içeri belirlenmeyen tercihli bir rejim
tanimasi istenir.
Söz konusu ekte taninan tercihli uygulama sadece Türkiye menseli
ürünlere taninmistir. Ek’in 16. maddesinde, “menseli ürünler” kavraminin
taniminin Ortaklik Konseyince tespit edilecegi belirtilmistir.
53
4/72 ve 1/75 sayili Ortaklik Konseyi Kararlari
29 Aralik 1972 tarih ve 4/72 sayili “Ankara Antlasmasi’na ekli Katma
Protokol’ün 6 Sayili Ek’inin I. Bölümü hükümlerinin uygulanmasi için Türkiye
‘menseli ürünler’ kavraminin tanimlanmasina iliskin” 4/72 sayili Ortaklik
Konseyi Karari 22 ile, Topluluga ithalatta tercihli rejimden faydalanabilecek
Türkiye “menseli ürünler” kavrami tanimlanmistir.
4/72 sayili Karar, 26 Mayis 1975 tarih ve 1/75 sayili Ortaklik Konseyi
Karari 23 ile degistirilmistir. Söz konusu degisiklikle, Topluluk menseli ürünlerin
kümülasyonu imkani taninmistir.
C- 1/80 sayili Ortaklik Konseyi Karari’nda Tarim
Tercihli rejim, Türkiye-AET Ortaklik Konseyi'nin 1973 yilinda 1/73, 1977
yilinda 1/77 sayili kararlari ve özellikle 1980 yilindaki 1/80 sayili karari ile
iyilestirilmistir.
Ortaklik Konseyi’nin 30 Haziran 1980 tarihinde aldigi 1/80 sayili Karar
ile, bazi istisnalar hariç, OTP geregince uygulamaya konulan Ortak Piyasa
Düzenlerine tabi ürünlerin tümünde Türkiye’ye yeni bir ödün daha taninmistir.
Ayrica, Türkiye’nin tarimini ve tarim politikasini Topluluk tarimina ve tarim
politikasina uydurmasi ve bunun için gerekli arastirmalara hemen baslanmasi
benimsenmistir.
1/80 sayili Karar ile, Topluluk, Türkiye çikisli tarim ürünlerinden alinan
gümrük vergilerinden, %2 kadar veya daha düsük olanlarin 1 Ocak 1981
tarihine kadar, %2'nin üzerinde olanlarin ise 1 Ocak 1987 tarihine kadar 4
22
23
ATRG, L 59 05.03.1973
ATRG, L 142 04.06.1975
54
asamada24 kaldirilmasini kabul etmistir. Ayrica Türkiye çikisli bazi meyve ve
sebze (turfanda patates, fasulye, bakla, sogan, patlican, kabak, kereviz, sofralik
taze üzüm, erik, kavun ve karpuz) için yilin belirli dönemlerinde gümrük
muafiyeti tanimistir. Bu gümrük vergisi bagisikligi sadece Ortak Gümrük
Tarifesine tabi olan tarim ürünleri için geçerlidir. Gümrük vergisi disinda kalan
Topluluk koruma önlemleri, örnegin prelevman, telafi edici vergiler, vs. Türk
tarim ürünleri ithalatinda geçerliliklerini korumaktadir. Fakat bazi ürünler i çin
bu koruma rejimlerinden de kismi ödünler verilmistir. Öte yandan, bazi
ürünlerin gümrük vergisi muafiyetinden yararlanmasi belli miktar kisitlamalari
çerçevesinde olacaktir. Örnegin, Toplulugun Türkiye’ye tanidigi yillik ithalat
kontenjanlari, findik için 25 000 ton, kayisi pulpu için 90 ton olarak
belirlenmistir, bu miktarlara kadar gümrük vergisinden muafiyet uygulanirken,
miktarlarin asilmasi halinde, findikta %4, pulpta %17 vergi uygulanacaktir.
Domates salçasi ve konservelerinde ise yillik toplam 16500 tonluk otolimitasyon
çerçevesinde vergi indirimi yapilacaktir. Yine vergi indirimi taninan turfanda
patates, fasülye, bakla, sogan, patlican, kereviz gibi taze sebzeler ile sofralik
üzüm, erik, kavun, karpuz gibi taze meyveler, belli ihraç takvimleri disinda
Ortak Gümrük Tarifesi uygulamasi ile karsilasmaktadir.
Diger taraftan, Katma Protokol’ün ilgili maddesi geregince, Türkiye, ilk
kez 1993 Ithalat Rejimi ile Topluluga bazi ürünlerde taviz marji tanimis, 1994
yilinda bazi ürünler için bu marj genisletilerek ilave taviz verilmistir.
D- Tam Üyelik Basvurusu Çerçevesinde Türkiye-AT Tarim Iliskileri
Türkiye, 14 Nisan 1987’de tam üye olmak amaciyla AT Konseyi’ne
basvurmus, Konsey 27 Nisan 1987’de, Türkiye’nin basvurusu konusunda
görüsünün
hazirlanmasi
amaciyla
konuyu
Komisyon’a
havale
etmistir.
Komisyon, 18 Aralik 1989’da, hazirladigi raporu Konsey’e sunmustur. Rapor, 10
24
1 Ocak 1981'de %30, 1 Ocak 1983'de %60, 1 Ocak 1985'de %80 ve 1 Ocak 1987'de %100
55
sayfalik bir ana metin (görüs bölümü) ve 125 sayfalik bir teknik rapordan
olusmaktadir.
Komisyon Raporunun teknik rapor bölümünde, tarim ile ilgili olarak su
ifadeler yer almaktadir:
• Zengin toprak ve su kaynaklarina ve farkli ekolojilere sahip olmasi Türkiye'yi
tarim alaninda elverisli ülkeler arasina sokmaktadir ve tarim sektörü
Türkiye’de önemli bir yere sahiptir.
• Hizli nüfus artisina ragmen, Türkiye tarim ürünlerinde kendine yeterli, önemli
bir tarim ürünleri ihracatçisi ülkedir ve genis bir ürün grubunda (kuzey
ürünleri ve Akdeniz ürünleri dahil olmak üzere) tarima dayali sanayiye ham
madde saglamaktadir.
• Verimlilikte
saglanan
önemli
artislara
ragmen,
modern
tekniklerin
kullanimindaki yetersizlikler, isletme yapilari, çiftçilerin düsük egitim düzeyi
ve sulamadaki sinirli gelisme düzeyi nedeniyle tarim ürünleri üretimindeki
verim düzeyi, Topluluk ortalamasinin çok gerisindedir.
• Türk tarimi, hiçbir azalma egilimi göstermeyen asiri tarimsal isgücü, küçük
tarim isletmelerinin çogunlukta olusu ve bu isletmelerinin gittikçe daha da
küçülmeleri, toprak erozyonu, çayir ve meralarin asiri kullanimi ve az gelismis
yörelerdeki
nüfus
yogunlugu
ile
temel
yapisal
ve
sosyo-ekonomik
yetersizliklerle karakterize edilmektedir.
• Devlet tarim sektöründe her alanda önemli role sahiptir. Üretim, pazarlama vs.
asamalarinda tarim sektörünü desteklemektedir.
• Türkiye ile Topluluk arasinda destekleme sistemleri farkli oldugundan bir
kiyaslama yapmak güçtür ancak, Türkiye'deki tarim ürünleri fiyat seviyeleri
Topluluk düzeyinin altindadir. Et ve diger hayvansal ürünlerin fiyatlarinin
yaklasik ayni düzeyde olmasina ragmen, meyve ve sebzede fiyat düzeyleri
Topluluk tarim ürünleri fiyatlarinin yarisi ile üçte ikisi arasinda degismektedir.
Çogunlukla dünya fiyatlarina yakin düzeydedir.
• Türkiye'nin Topluluga katilmasi durumunda Toplulugun fiyat düzeyinin
56
uygulanmasi
ve
tarim
sektörüne
yapilacak
yardimlar özel ve kamu
kuruluslarinin yatirimlarini tesvik edecek ve verimlilik düzeyinde saglanacak
artislarla tarimsal üretimde bir patlama ortaya çikabilecektir.
• Türkiye'nin simdiye kadar yaptigi en büyük proje ve ayni zamanda hedef ve
büyüklük bakimindan bu alanda dünyanin en büyük projesi olan Güneydogu
Anadolu Projesi (GAP), tarimsal üretimi artirmada Türkiye'nin sahip oldugu
olanaklari göstermesi bakimindan iyi bir örnektir.
Raporda yer alan ifadeler Türk tariminin uyumda ortaya çikabilecek
sorunlarini ve Topluluk tarimindan farkliliklarini açik bir sekilde ortaya
koymaktadir.25
E- 1/95 Sayili Ortaklik Konseyi Karari’nda Tarim
Gümrük Birligi’nin Tamamlanmasina Iliskin, 6 Mart 1995 tarihli ve 1/95
sayili
25
36.
Dönem
Türkiye-AT
Ortaklik
Konseyi
Karari
ile,
Ankara
C. Ertugrul, “DPT Açisindan Türk Tariminin Topluluga Uyum Çalismalari”, AT ile Bütünlesme
Hareketlerinde Türk Tarim Sempozyumu, Izmir Ticaret Borsasi Yayin no.44, Izmir, 1991
57
Antlasmasi’nda öngörülen, gümrük birligine iliskin son döneme 1 Ocak 1996
itibariyle girilmistir.
Söz konusu Kararin, tarimla ilgili hükümleri II. Kisim’da, 24 ila 27.
maddelerde yer almaktadir:
II. Kisim : Tarim ürünleri
Madde 24 :
1- Ortaklik Konseyi, Taraflarin, Katma Protokol'ün 32-35. Maddelerinde ortaya
kondugu üzere aralarinda tarim ürünlerinin serbest dolasimini saglama hedeflerini
teyit etmektedir.
2- Ortaklik Konseyi, bu ürünlerin serbest dolasimini saglamak amaciyla gerekli
kosullarin olusturulmasi için ek bir sürenin gerekli oldugunu kaydetmektedir.
Görüldügü üzere, Ankara Antlasmasi ve Katma Protokol’de yer alan,
tarim ürünlerinin serbest dolasiminin saglanmasi yani gümrük birligi kapsamina
alinmasi hedefi 1/95 sayili Karar ile teyide edilmekte, ancak bunun henüz
mümkün olmadigi ve ek bir süre gerektigi ifade edilmektedir.
Madde 25 :
1- Türkiye, politikasini, tarim ürünlerinin serbest dolasimini saglamak için gerekli
olan Ortak Tarim Politikasi tedbirlerini benimseyecek biçimde uyumlastiracaktir.
Türkiye, bu dogrultuda alinan kararlari Topluluga bildirecektir.
2- Topluluk, tarim politikasini gelistirirken mümkün oldugu ölçüde Türk tariminin
çikarlarini göz önünde bulunduracak ve ilgili Komisyon önerileri ile bu öneriler
temel alinarak benimsenen kararlar konusunda Türkiye'ye bilgi verecektir.
3- Paragraf 2'de atifta bulunulan öneriler ve kararlar ile Türkiye'nin 1. paragraf
dogrultusunda
almayi
amaçladigi
tedbirler
konusunda
Ortaklik
Konseyi
bünyesinde, danisma toplantilari yapilabilecektir.
25. madde, Katma Protokol’ün 33. maddesinde yer alan hükümlerin bir
58
nevi tekrari seklindedir. Türkiye, tarim ürünlerinin taraflar arasinda serbest
dolasimini saglamak için gerekli olan OTP tedbirlerini alacak, bu dogrultuda
alinan kararlari Topluluga bildirecek, Topluluk ise, tarim politikasindaki
gelismelerde Türk tariminin çikarlarini dikkate alacak ve Türkiye’ye bilgi
verecektir.
Madde 26 :
Topluluk ve Türkiye, tarim ürünleri ticaretinde birbirlerine tanidiklari tercihli
rejimleri,
asamali
gelistireceklerdir.
olarak
Ortaklik
ve
karsilikli
Konseyi,
bu
avantajlar
tercihli
yaratacak
biçimde
düzenlemelerde
yapilan
iyilestirmeleri düzenli olarak inceleyecektir.
Bu maddede yer alan, Taraflarin, tarim ürünleri ticaretinde birbirlerine
tanidiklari tercihli rejimi gelistirmeleri hükmü dogrultusunda, teknik ayrintilari
saptamak üzere, Türk tarafindan Tarim ve Köyisleri Bakanligi, Dis Ticaret
Müstesarligi ve Devlet Planlama Teskilati Müstesarligi temsilcilerinin katildigi,
AT’nin ise Tarim Genel Müdürlügü (DG VI) yetkililerince temsil edildigi Tarim
Teknik Komitesi görevlendirilmistir. Uzun bir aradan sonra Eylül 1993’te zaten
yeniden toplanmaya baslamis olan Komite, 6 Mart Karari üzerine genislettigi
gündemi üzerindeki çalismalarini Nisan 1997’de tamamlamistir26. Söz konusu
müzakereler
sonucu
olusturulan,
Türkiye’nin
Topluluga
ve
Toplulugun
Türkiye’ye tarim ürünleri ticaretinde uygulayacagi tercihli rejim, 1/98 sayili
Ortaklik Konseyi Karari ekinde yer almistir.
Madde 27 :
26
IKV, Türkiye ile AB Arasinda Karsilikli Tarim Tavizlerini Düzenleyen 25 Nisan 1997 Tarihli “Protokol”,
Temmuz-Agustos 1997, Sayi 137
59
Ortaklik Konseyi, Türkiye'nin 25 (1). Maddede bahsedilen Ortak Tarim Politikasi
tedbirlerini aldigini tespit ettikten sonra, Toplulukla Türkiye arasinda tarim
ürünlerinin serbest dolasimini saglamak için gerekli hükümleri benimseyecektir.
25 ve 27. maddelerden, tarim ürünlerinin Türkiye ile Topluluk arasinda
serbest dolasiminin dört etap sonrasinda gerçeklestirilecegi sonucu çikmaktadir:
1. Türkiye, gerekli görülen OTP önlemlerini benimseyecek ve bunu AT’ye bildirecek.
2. Ortaklik Konseyi, Türkiye’nin gerekli OTP tedbirlerini uyguladigina karar
verecek.
3. Ortaklik Konseyi, tarim ürünlerinin serbest dolasiminin tamamlanmasi için
gerekli hükümleri benimseyecek.
4. Tarim ürünleri gümrük birligi kapsamina alinacak.
F- 1/98 Sayili Ortaklik Konseyi Karari
Mektup teatisi ile kabul edilen ve 20 Mart 1998 tarihinde Avrupa
Topluluklari Resmi Gazetesi’nde yayimlanan, 25 Subat 1998 tarih ve 1/98 sayili
“Tarim ürünleri ticaret rejimine iliskin” Ortaklik Konseyi Karari, 1 Ocak 1998
tarihinden itibaren geçerli olmak üzere27 yürürlüge girmistir.
Kararin Giris bölümünde, Katma Protokol’ün 35. maddesine ve 1/95 sayili
OKK’nin 26. maddesine atif yapilmakta, ekinde 3 protokol yer almaktadir:
-Türkiye menseli tarim ürünlerinin Topluluga ithalinde uygulanacak tercihli
rejime iliskin Protokol 1,
-Topluluk menseli tarim ürünlerinin Türkiye’ye ithalinde uygulanacak tercihli
rejime iliskin Protokol 2,
-Mense kurallarina iliskin Protokol 3.
27
Toplulugun, findik için sabit gümrük vergisi uygulamasi 1999 yili basinda, domates salçasi için 30 000
ton/yillik muafiyete tabi tarife kotasi ise 1997 yili basinda yürürlüge girecektir.
60
Türkiye ve Toplulugun tarim ürünlerinde birbirlerine tanidiklari tercihli
rejimi tek bir metinde toplayan bu Kararin, ilk iki protokolü, Tarim Teknik
Görüsmeleri sonucunda, 25 Nisan 1997’de paraflanan metinlere iliskin olup,
sonuncusu bu tercihli rejimlerin uygulanacagi ürünleri belirleyen mense
kurallarina iliskindir. Söz konusu Karar çerçevesinde, tarim ürünleri ticaretinde
ülkemiz
tarafindan
Topluluk
lehine
açilacak
tarife
kontenjanlarinin
uygulanmasina dair 97/10467 sayili Bakanlar Kurulu Karari 28, 9.1.1998 tarihinde
yayimlanarak 1.1.1998’den itibaren yürürlüge konulmustur.
Bu Karar ile saglanan tavizlerle, Topluluga yönelik tarim ürünleri
ihracatimizin hemen hemen tamami tercihli rejime dahil olacaktir. Yeni saglanan
tavizler kapsamina giren ihracatimizin degeri (1996 yili ticaret esas alinarak) 640
milyon $ olarak hesaplanmaktadir. Buna mukabil, Türkiye’nin de Topluluk
kaynakli yaklasik 230 milyon $ degerinde (1996 yili istatistikleri esas alinarak)
ürün için vergi veya diger pazara giris kolayliklari saglamis oldugu
belirtilmektedir. Saglanan tavizlerin yürürlüge girmesi ile, Türkiye’nin
Topluluga yönelik tarim ürünleri ihracatinin (%68’i gümrük vergisinden muaf,
%25’i vergi indirimli olmak üzere) %93’ü tavizli rejim kapsaminda olacak,
Toplulugun Türkiye’ye yönelik tarim ürünleri ticaretinin ise (%22’si muaf,
%11’, vergi indirimli olarak) %33’ü tavizden yararlanacaktir.29
G- Avrupa Komisyonu’nun Türkiye Için Avrupa Stratejisi
12-13 Aralik 1997 tarihlerinde toplanan Lüksemburg AB Konseyi,
Türkiye’nin Avrupa Birligi’ne katilmaya ehil oldugunu ve diger aday devletlerle
ayni kriterler temelinde mütalaa edilecegini teyit etmistir. Bu kapsamda, Avrupa
Konseyi, tüm alanlarda AB’ye yakinlastirmak suretiyle, Türkiye’yi katilima
hazirlayacak bir strateji belirlemis, burada tarim ürünlerinin serbest dolasimi ve
OTP’ye uyum konulari da ele alinmistir.
28
9.1.1998 tarih ve 23225 sayili Resmi Gazete.
IKV, Türkiye ile AB Arasinda Karsilikli Tarim Tavizlerini Düzenleyen 25 Nisan 1997 Tarihli “Protokol”,
Temmuz-Agustos 1997, Sayi 137
61
29
Avrupa Komisyonu’nun Türkiye için Avrupa Stratejisi uygulamaya
yönelik baslangiç önerilerinde, tarim ürünlerinde serbest dolasimin saglanmasi
amaciyla OTP tedbirlerine uyum açisindan, Türkiye’nin tarim politikasinda
gerekli düzenlemeleri yapmasi gerektigi belirtilmistir. 15 Temmuz 1997 tarihli
Bildirim ile, Türkiye’ye ülkenin tarimsal yapisini ve bu alanda pek fazla bir
gelisme kaydedilmedigini dikkate alarak, Topluluk müktesebatini kendi hukuk
düzenine dahil etmesinin tesvik edilmesi önerisinde bulunulmustur. Bu amaç
dogrultusunda, Komisyon Merkezi ve Dogu Avrupa Ülkeleri için kullanilan
yaklasimdan esinlenerek üç asamali bir süreç önermistir.30
Birinci asamada, Komisyon Türk makamlarina yönetim için gerekli tüm
araçlar ve kurumlara iliskin ayrintilar ile birlikte, pazar organizasyonunun
degisik yönleri ile saglik ile ilgili baslica yasal düzenlemelerin envanterini
verecektir. Türkiye ise bu baglamda, Komisyona Türk tarim politikasini
anlamaya yönelik ayrintilar sunmak durumunda olacaktir.
Ikinci asama, OTP’nin çesitli yönleri ve sektörleri ile Türk tarim
politikasinin derinlemesine tartisilmasini kapsayacaktir.
Üçüncü asama ise, degisik sektörler bazinda OTP ve Türk tarim politikasi
arasindaki farkliliklarin bir özetinin çikarilmasini kapsayacaktir.
Bu sürecin sonunda, Türkiye’nin Komisyona Topluluk müktesebatinin
kabulü için izleyecegi programini sunmasi istenecektir.
Sürecin ilk asamasinin 1998 yilinin ikinci yarisinda baslayabilecegi ve bilgi
teatisinin gerçeklesmesini müteakiben kapsamli görüsme turlarina geçilebilecegi
belirtilmistir.
30
DPT, “Avrupa Komisyonu’nun Türkiye Için Avrupa Stratejisi Uygulamaya Yönelik Baslangiç Önerileri”,
AB’den Haberler, Sayi 3/98, Mart 1998, http://www.dpt.gov.tr/dptweb/edergi/abhaber/abh98-3i.html,
(24/6/1998)
62
Toplulugun saglayacagi mali ve teknik yardim, Türk tariminin yeniden
yapilanmasi ve ülke tarim politikasinin OTP’ye uyumu çalismalari için çok
önemli bir unsurdur. Bu baglamda, Türkiye Komisyona öncelikli tedbirleri
içeren bir liste sunmalidir. Ancak, böyle bir liste üzerinde görüsüldükten sonra
bir teknik yardim programi hazirlanabilir.
II- Türkiye-AT Islenmis Tarim Ürünleri Ticareti
Ankara Antlasmasi’nin 11. maddesinde, tarim ürünlerinden kast edilenin
Roma Antlasmasi’nin II nolu Ekini olusturan listede yer alan ürünler oldugu
belirtilmektedir. Islenmis tarim ürünleri bu kapsamda yer almamakta ve AT ile
Türkiye arasinda gümrük birligi çerçevesinde serbest dolasim hükümlerine
tabidir.
Çalismamizda, Ortak Tarim Politikasi çerçevesinde, Roma Antlasmasi’nin
Ek II’sinde yer alan tarim ürünleri ve bu politikaya Türkiye’nin uyumu
incelendiginden islenmis tarim ürünleri ticareti ve buna iliskin düzenlemelere
detayli olarak deginilmemistir.
Topluluk’ta, islenmis tarim ürünlerinin ticaretinde serbest piyasa kosullari
dahilinde, tarim ürünlerinden farkli bir rejim uygulanmaktadir. Islenmis tarim
ürünlerinin Topluluga ithalatinda, bir grubu için yalnizca advalorem olarak
adlandirilan sabit bir vergi orani uygulanirken, muhtevasinda temel ürünler (süt
ve sütlü ürünler, hububat, seker) bulunan bir diger grup ise yerli imalatçiyi
korumayi amaçlayan sabit vergi oranina (sanayi unsuru) ek olarak, temel
ürünlerin yerli üretimini korumak için degisken bir vergi tahsil edilmektedir. Bu
sistem, Toplulukta ilk kez 1966’da bir yönetmelik ile kurulmustur. Bu çerçevede,
üç ayda bir belirlenen degisken tarimsal unsur, GATT Uruguay Round
çerçevesinde, 1.7.1995 tarihinden itibaren degisken vergiden sabit bir vergiye
dönüstürülerek, 6 yil içinde %36’lik bir indirime konu olacaktir.
63
Topluluk’ta 1966 yilinda bir yönetmelikle uygulanmaya baslanilan bu usul
ile ilgili düzenlemeler en son 3448/93/EC isaretli Topluluk Konsey Yönetmeligi
ile, söz konusu koruma oranlarini belirlemeye yönelik analiz metodlari
konusundaki son düzenlemeler ise 22/12/1987 tarih ve 4154/87/EEC isaretli
Komisyon Yönetmeligi ile yapilmistir.31
Islenmis tarim ürünleri itibariyle, Türkiye ile Topluluk arasindaki iliskiler
ise, 1.1.1996 itibariyle gerçeklestirilen gümrük birliginin sanayi ürünlerini
kapsamasi ve bu çerçevede islenmis tarim ürünlerindeki sanayi paylarinin
belirlenerek sifirlanmasi konusundaki mutabakata dayanmaktadir.
1/95 sayili OKK’nin 17 ila 23. maddeleri islenmis tarim ürünleriyle
ilgilidir. Islenmis tarim ürünlerinin Roma Antlasmasi Ek II’de yer almayan
ürünleri kapsamasi nedeniyle, bu ürünler genellikle “Ek II’de yer almayan
ürünler” (non-Annex II goods) olarak tanimlanmaktadir. Söz konusu ürün ve
ürün gruplarinin bir kismi Katma Protokol’ün 11. maddesi çerçevesinde 3 sayili
ek kapsaminda 22 yillik listede bulunan ürünlerdir.
Bu kapsamda, islenmis tarim ürünlerinde taraflarin karsilikli olarak
sanayi
payina
uygulanan
vergiyi
kaldirmalari
gerekmektedir.
Topluluk
mevzuatina uygun olarak, islenmis tarim ürünlerindeki sanayi ve tarim paylari
tespit edilerek, sanayi payina tekabül eden kismin karsilikli olarak sifirlanmasi
öngörülmüstür. Türkiye, üçüncü ülkelere karsi,Toplulugun sanayi korumasini
kullanacak, tarim payi ise Türkiye’nin mevcut korumasi ve fiyatlari baz alinarak
hesaplanacaktir.
Bu dogrultuda yapilan çalismalar sonunda korunacak tarim paylarini
ihtiva eden ilk düzenleme Ithalat Rejimi Kararina Ek Karar olarak 9/7/1995
tarihli ve 22338 mükerrer sayili Resmi Gazete’de yayimlanmistir. Yapilan
31
Gümrük Genel Tebligi (Giris Rejimi) Seri No.19, 19.03.1998 tarih ve 23291 sayili Resmi Gazete, s.8
64
çalismalarin devaminda yeniden belirlenen islenmis tarim ürünlerindeki tarim
paylarina ait sabit ve degisken koruma paylarini kapsayan diger düzenleme ise
31/12/1995 tarihli ve 22510 sayili Resmi Gazete’de yayimlanan Ithalat Rejimi
Karari Eki seklinde gerçeklesmistir.
Söz konusu islenmis tarim ürünlerindeki tarim payi ve sanayi payinin
belirlenmesi için kimyasal analize tabi tutulmalari, analiz sonuçlarina göre
Bilesim Tablosu (Meursing Tablosu) 32 uygulanarak hesaplamanin yapilmasi
gerekmektedir. Gümrük birligi çerçevesinde tesis edilen islenmis tarim
ürünlerinin ithalati sirasinda yapilmasi gereken analizler Gümrük Müstesarligi
tarafindan, Gümrük Genel Tebligi (Giris Rejimi) Seri No.1933 çerçevesindeki
düzenlemeler kapsaminda yapilmaktadir.
Sanayi payi, gümrük birliginin 1.1.1996’da gerçeklesmesi ile karsilikli
olarak sifirlanmistir. Tarim payinda ise, Türkiye’nin “hedef tarim payi”na
(AB’de uygulanan tarim payi) ulasmasinin
bazi ürünlerde hemen, bazilarinda
ise kademeli olarak gerçeklesmesi öngörülmüstür.
1.1.1996 itibariyle uyum saglanan ürünler: Bu grupta yer alan 79 ürün
arasinda, bazi makarna çesitleri, dondurma, katkili yogurtlar, margarin gibi
ürünler bulunmaktadir. Bu ürünlerdeki koruma yalnizca hedef tarim payi ile
saglanmaktadir.
Geçis
dönemi
uygulanacak
ürünler: Bu
grupta, Türkiye’nin hassas
ürünlerinin bulunmasi nedeniyle, üç yillik bir süre sonunda hedef tarim payina
ulasilmasi öngörülmüstür. Bu ürünler, bazi makarna çesitleri, bisküvi ve
pastacilik ürünleri ve çikletleri içermektedir. Bu ürünler için sanayi payinin
AB’ye karsi sifirlanmasinin yaratacagi olumsuz etkiyi azaltmak amaciyla, mevcut
32
Bilesiminde üç ve/veya daha fazla temel ürün bulunan islenmis tarim ürünlerinin tarim paylari “Meursing
Tablosu”adi verilen tablo, mamulün bünyesine giren bilesenlerin süt yagi, süt proteini, nisasta/glükoz ile
sakkaroz miktarlari esas alinarak hazirlanan ve verginin dogrudan tespitine yarayan bir tablodur.
33
19.03.1998 tarih ve 23291 sayili Resmi Gazete
65
sanayi payinin bir kismi tarim payina eklenmis ve bu yükseltilmis tarim payinin
1.1.1996’dan baslayarak her sene indirime tabi tutularak, 1.1.1999 itibariyle
hedef tarim payina ulasilmasi planlanmistir.
Katma Protokol’ün 22 yillik listesinde yer alan ve 1,5 yillik geçis dönemi
istenen ürünler: Bu grupta bulunan 51 ürün arasinda çikolata ve çikolatali
ürünler, sekerlemeler, hazir gidalar sayilabilir. Bu ürünler için de ilave koruma
yöntemi benimsenmis ve 1.7.1995 tarihinden itibaren, alti aylik dönemlerde
indirim uygulanmak üzere, hedef tarim payina 1,5 yillik bir geçis dönemi
sonunda ulasilmasi öngörülmüstür.
Ayrica, islenmis tarim ürünü kapsamina girdigi halde, gümrük birligi
çerçevesinde sanayi ürünü gibi islem gören, bira, viski, sigara, kakao gibi ürünler
sadece sanayi payi (ad-valorem vergi) ile korunmalari nedeniyle, gümrük
birliginin tamamlanmasiyla birlikte, AT ile Türkiye arasinda serbest dolasima
girmislerdir.
III- Türkiye-AT Tarim Ürünleri Ticareti ve Mense Kurallari
A- Mense Kurallarina Iliskin Düzenlemeler
Katma Protokol’ün 6 sayili Ek’i ile tarim ürünlerindeki tercihli uygulama
sadece Türkiye menseli ürünlere taninmis, Ek’in 16. maddesinde, “menseli
ürünler”
kavraminin
taniminin
Ortaklik
Konseyi’nce
tespit
edilecegi
belirtilmistir.
Topluluk ile Türkiye arasindaki tarim ürünleri ticaretinde uygulanacak
mense kurallari, “Ankara Antlasmasi’na ekli Katma Protokol’ün 6 Sayili Ek’inin
I. Bölümü hükümlerinin uygulanmasi için Türkiye ‘menseli ürünler’ kavraminin
tanimlanmasina iliskin” 4/72 sayili Ortaklik Konseyi Karari ile belirlenmistir. Iki
maddeden olusan Karar’in ilk maddesinde, asagidaki ürünler, Türkiye menseli
66
ürünler olarak sayilmislardir:
a) Türkiye’de hasat edilen bitkisel ürünler,
b) Türkiye’de dogan ve yetistirilen canli hayvanlar,
c) Türkiye’de yetistirilen canli hayvanlardan elde edilen ürünler,
d) Türkiye’de elde edilen avcilik ve balikçilik ürünleri,
e) Türk gemileri tarafindan denizden çikarilan deniz ürünleri,
f) Imallerine, menseleri ne olursa olsun, tali olarak baska ürünler girmis olsa bile,
(a) ila (e) fikralarinda belirtilen ürünlerin islem veya isçilige tabi tutulmasi ile
Türkiye’de elde edilen esya.
Kararin ikinci maddesinde ise, açiklayici notlarin Karar’in ayrilmaz bir
parçasi oldugu belirtilmektedir. Bes notun yer aldigi Açiklayici Notlarda,
Türkiye menseli ürünler kavraminin tanimina iliskin ilave açiklamalar yapilmis,
besinci notta, 1. maddenin (f) fikrasindaki “tali” kavrami konusunda, Kararin 1.
maddesinin (a) ila (e) fikralarinda belirtilen ürünlerin miktar olarak %10’unu
geçmeyen ürünlerin, imallerine tali olarak girmis sayilacaklari belirtilmistir.
4/72 sayili Karar, 1/75 sayili Ortaklik Konseyi Karari ile degistirilmis, 1.
maddenin (f) fikrasinda yapilan bu degisikligin nedeni olarak, söz konusu fikra
ve 5 No.’lu açiklayici notta yer alan hükmün gereginden fazla kati olmasi
belirtilmistir. 1/75 sayili Karar ile, 1. maddenin (f) fikrasi asagidaki sekilde
degistirilmistir:
“f) Imallerinde baska ürünler kullanilmis olsa bile, Türkiye veya Topluluk disinda
elde edilen ürünlerin imallerinde sadece tali olarak kullanilmis olmasi sartiyla, (a)
ila (e) fikralarinda belirtilen ürünlerin islem veya isçilige tabi tutulmasi ile
Türkiye’de elde edilen esya.”
Yapilan bu degisiklik ile, tali olarak kullanilabilecek ürünlerin Topluluk
veya Türkiye disinda elde edilen ürünler olmasina izin verilmekte, baska bir
deyisle, Topluluk ile Türkiye menseli ürünler arasinda ikili kümülasyona olanak
taninmaktadir. Bu husus, Topluluk içinde tartisma konusu olmus, Komisyon’un
67
Hukuk Servisi’nin görüsüne basvurulmus ve Mart 1997’de bildirilen görüse göre
de, söz konusu degisiklik ile, Topluluk ve Türk menseli ürünler arasinda
kümülasyon imkani oldugu belirtilmistir.
Ancak bu Kararlarda, “Türkiye menseli ürünlerin” tabi olacagi kurallar
belirlenmis olmakla birlikte, “Topluluk menseli” kavrami tanimlanmamistir.
Türkiye’nin de Topluluk tarim ürünlerine tercih uygulamasi ve 1/75 sayili
Kararin Topluluk menseli ürünlerin ikili kümülasyonuna izin verdiginin açikliga
kavusturulmasi ile bir bosluk oldugu ortaya çikmistir. Tek tarafli isleyen bu
mense kurallari yerine iki tarafli isleyebilecek ve Türkiye menseli kavrami
yaninda Topluluk menseli kavramini da açiklayan düzenleme, 1/98 sayili Ortaklik
Konseyi Karari34’nin 3 nolu Protokol’ünü olusturan “Mense Kurallari Protokolü”
ile yapilmistir. Söz konusu Mense Protokolü, AT’nin EFTA, MDAÜ ve Baltik
ülkeleri ile olusturdugu- Türkiye’nin ise sanayi ürünlerinde 1.1.1999 tarihi
itibariyle katilmasi öngörülen- “Pan Avrupa Mense Kümülasyonu Sistemi”35
çerçevesinde bu ülkeler ile yapilan mense protokolleri modeline uygundur.36
Ancak, sadece tarim ürünlerini kapsamasi nedeniyle küçük bazi degisikliklere ve
çapraz kümülasyon maddesinin yer almamasi gibi önemli bir farkliliga sahiptir.
Topluluk, Türkiye’ye tarim ürünlerinde önemli tavizler tanimis oldugunu ve
tarim sektörünün önem ve hassasiyetini göz önünde bulundurarak, tarim
ürünlerinin kümülasyon sistemine dahil edilip edilmeyecegi konusunun
degerlendirmesi gerektigini belirtmis, bu yöndeki çalismalara baslangiç olarak
34
ATRG, L86 20.03.1998
AT Konseyi, 1993 Kopenhag ve 1994 Essen zirvelerinde alinan kararlar dogrultusunda, tüm Avrupa ülkelerini
içine alan ve bu ülkeler menseli ürünlerin kümülasyonuna izin veren bir sistemin kurulmasi için gerekli
çalismalari baslatmis, “Pan Avrupa Mense Kümülasyonu Sistemi” olarak adlandirilan ve AT, Polonya,
Macaristan, Çek ve Slovak Cumhuriyetleri, Bulgaristan, Romanya, Letonya, Litvanya, Estonya, Slovenya,
Izlanda, Norveç ve Isviçre’nin dahil oldugu bu sistem, 1.7.1997’de islemeye baslamis olup, 1.1.1999’dan
itibaren Türkiye’nin de söz konusu ülkelerle serbest ticaret anlasmalarini da tamamlamasi ile, gümrük birligi
kapsami sanayi ürünleri ve islenmis tarim ürünleri ile AKÇT ürünlerinde sisteme dahil edilmesi
öngörülmektedir. Bkz, M. Atakan, V. Sözdinler, K. Tokgöz, Sorularla Dis Ticarette Mense Kurallari, IKV:149,
Subat 1998, s. 19-30
36
“Pan Avrupa Mense Kümülasyonu Sistemi”nin uygulanabilirligi için, sistem kapsami ülkelerin aralarindaki
analasmalarin tamamlanmis olmasi ve bu anlasmalarda ayni mense kurallarina yer verilmis olmasi
gerekmektedir. Dolayisiyla, tarim ürünlerinin de kümülasyon sistemine dahil edilmesi halinde, Türkiye-AT
arasindaki tarim ürünleri ticaretine iliskin mense protokolündeki küçük farkliliklarin da kaldirilmasi
gerekecektir.
68
35
da, Türkiye’nin serbest ticaret anlasmalarinda tarim ürünleri tavizlerini
incelemek üzere talep etmistir.
Türkiye ile AT arasindaki tarim ürünleri tercihli ticaretinde uygulanacak
mense protokolünün bir farkliligi da, geri ödemenin ve gümrük vergilerinden
muafiyetin
yasaklanmasina
iliskin37
madde
(madde
13(6))
hükmünde,
Türkiye’nin uyguladigi gümrük vergilerinin Toplulukta uygulananlardan yüksek
olmasi durumunda, gümrük vergilerinde veya es etkili vergilerde geri ödeme
veya muafiyete izin vermesidir.
Ayrica, mense protokollerinde, geri ödemenin ve gümrük vergilerinden
muafiyetin yasaklanmasina iliskin hükmün, tarim ürünlerinde bir ihracat iadesi
sisteminin uygulanmasina engel olusturmadigi belirtilmekte, tarim ürünlerinin
ayricalikli statüsü burada da kendini göstermektedir.
B- Türkiye-AT Tarim Ürünleri Ticaretinde Belge Düzeni
Türkiye ile AT arasinda, gümrük birligi kapsaminda, serbest dolasimda
bulunan esya için kullanilan belge A.TR Dolasim Belgesidir. Türkiye ile AT
arasinda Avrupa Kömür ve Çelik Toplulugu (AKÇT) ürünleri, mense esasina
dayali bir serbest ticaret anlasmasina konu olup, kullanilan belge EUR.1 Dolasim
Sertifikasidir.
1/98 sayili Karar’in uygulanmasindan önce, tercihli düzenlemeye tabi
tarim ürünleri için de A.TR Dolasim Belgesi 38 kullanilmistir. Ancak, esasen
esyanin serbest dolasimda oldugunu göstermek amaciyla kullanilan bu belge,
tarim ürünleri için, esyanin Türkiyeli menseli oldugunu göstermekteydi. 1/96
sayili AT-Türkiye Gümrük Isbirligi Komitesi Karari 39’nin (Köprü Mevzuat) 6 ve
7. maddeleri, söz konusu belgenin, Türkiye ile Topluluk arasindaki tarim
37
“No-drawback” kurali olarak da bilinir.
1.7.1996’dan önce A.TR.1 veya A.TR.3 Dolasim Belgesi
39
ATRG, L 200 09.08.1996
38
69
ürünlerine
saglandigini
iliskin
da
tercihli
düzenlemelerin
gösterecegini
uygulanmasindaki
belirtmektedir.
kosullarin
Ye ni mense protokolünün
uygulanmasi ile, Türkiye ile Topluluk arasindaki tarim ürünleri tercihli
ticaretinde mense ispat belgesi olarak, EUR.1 Dolasim Sertifikasi ile fatura
beyani kullanilmaya baslanmistir. (Ancak 31.12.1998’e kadar, A.TR Dolasim
Belgelerinin de kullanilabilecegi bir geçis süresi taninmis bulunmaktadir.) Bahse
konu mense protokolüne iliskin iç düzenleme, 17 mayis 1998 tarih ve 23345 sayili
Resmi Gazete’de yayimlanan “Türkiye ile Avrupa Toplulugu Arasinda Tarim
Ürünleri Ticaretine Iliskin Mense Ispat Belgeleri Yönetmeligi” seklinde
yapilmistir.
AT ile tarim ürünleri ticaretinde, tavizden faydalanilmasini saglayan ve
tarim ürünlerinin menseini gösteren A.TR veya EUR.1 belgeleri yaninda, bitkisel
ürünlerde bitki saglik sertifikasi, hayvansal ürünlerde veteriner saglik sertifikasi
ve bazi ürünlerde (balikçilik ürünleri ve yumusakçalarda Veteriner Saglik
Kontrol Numarasi, sarap, üzüm suyu ve siralarinda V.I.1 Analiz Belgeleri gibi)
aranilan diger spesifik belgeler kullanilmaktadir.
70
C- AT ile Tarim Ürünleri Ticaretinde Karsilasilan Mense ve Saglik Sorunlari
1) Mense Sorunlari
Yukaridaki açiklamalardan, Türkiye ile AT arasindaki ticarette kullanilan
belge düzeni ve uyulmasi gereken kurallarin yeknesak olmadigi görülmektedir.
Gerçekten de, Türkiye ile AT arasindaki ticarette:
- sanayi ve islenmis tarim ürünleri gümrük birligi kapsaminda olup, serbest
dolasim kurallarina tabidirler ve ticaretleri A.TR Dolasim Belgesi kapsaminda
yapilmaktadir.
- Avrupa Kömür ve Çelik Toplulugu ürünleri serbest ticaret anlasmasi 40 konusu
olup, mense kurallarina tabidirler ve ticaretlerinde EUR.1 Dolasim Sertifikasi
kullanilmaktadir.
- Tarim ürünleri ise gümrük birligi kapsaminda olmayip, tercihli düzenlemeler
çerçevesinde, mense kurallarina tabidirler. Ticaretlerinde daha önce A.TR
Dolasim Belgesi kullanilmakta iken 1/98 sayili Kararin mense protokolü ile
EUR.1 Dolasim Sertifikasi kullanimina geçilmistir.
Gerek Türkiye ile AT arasindaki ticari düzenlemelerin karmasikligi,
gerekse, gümrük birligi öncesinde 41 mense kurallarina iliskin düzenlemelerin
detayli
olarak
yapilmamis
olmasi
ve
mense
kurallarina
uygunlugun
kontrollerinin
40
“Türkiye ile AKÇT arasinda AKÇT Anlasmasi’nin Kapsamina Giren Ürünlerin Ticareti ile ilgili Anlasma” 25
Temmuz 1996 tarihinde imzalanmis ve 1 Agustos 1996 tarihinde yürürlüge girmistir. AKÇT Anlasmasi
Kapsamina Giren Ürünlere iliskin EUR.1 Dolasim Sertifikalari Yönetmeligi de 12.08.1996 tarihli Resmi
Gazete’de yayimlanmistir.
41
1/95 sayili Ortaklik Konseyi Karari’nin 16.maddesi 1. ve 2. fikralari ile 28. maddesinin 1(a) bendindeki
hükümler dogrultusunda, Türkiye’nin Toplulugun tercihli ve tercihsiz mense düzenlemelerini benimsemesi
gerekmektedir. Bu çerçevede, Türkiye Toplulugun tercihli rejimlerini üstlenmekte ve menseye iliskin
düzenlemeler önem kazanmaktadir.
71
yetersiz kalmasi nedeniyle, AT ile özellikle tarim ürünlerinin mense kurallarini
saglamamis olmasi nedeniyle bazi sorunlarla karsilasilmaktadi r.
Türkiye’den Topluluga, tercihli rejim çerçevesinde ihraç edilen ton baligi
konservelerinin 4/72 ve 1/75 sayili Ortaklik Konseyi Kararlari hükümlerine
uygun olmadigi süphesiyle, 1996 tarihinde bir inceleme yapilmis42 ve mense
kurallarina uygunlugunun belgelendirilmesi konusunda düzenlemelerde eksiklik
oldugu fark edilmistir. Türkiye-AT Ortaklik Konseyi Kararlari Avrupa
Topluluklari Resmi Gazetesi’nde yayimlanmakta ancak Türkiye Cumhuriyeti
Resmi Gazetesi’nde yayimlanmamaktadir, dolayisiyla 4/72 ve 1/75 sayili Karar
hükümlerinin duyurulmasini saglamak ve bunlara iliskin düzenlemelerin
uygulanmasi esnasinda dikkate alinacak hususlara açiklik getirmek amaciyla, 1
Subat 1997 tarih ve 22895 sayili Resmi Gazete’de bir Gümrük Genel Tebligi
(Uluslararasi Anlasmalar- Sira No:5) yayimlanmistir.
Türkiye’den Topluluga ihraç edilen tarim ürünlerinin mensei ile ilgili
süpheler ton baligi konservesi ile sinirli kalmamis, Türkiye menseli olmayan elma
suyu, visne suyu, domates salçasi ve havyar gibi tarim ürünleri için de A.TR
Dolasim Belgesi düzenlendigi süphesi Komisyon’un ilgili birimleri tarafindan
iletilmis ve bu konularda da incelemelere gidilmistir.
Topluluk tarafindan Türkiye’ye tarim ürünlerinde taninan tavizler sadece
Türkiye menseli ürünler için oldugundan, mense kuralini saglamayan ürünlerin
tercihten faydalanmasini engellemek için bu kurallara uygunlugun kontrolü
önem tasimaktadir.
Türkiye’nin tarim ürünlerinde Toplulugun Ortak Tarim Politikasina
uyumu hedefi göz önüne alindiginda, bu ürünlerin menseinin kontrolünü
saglayamayan ülkenin, OTP gibi karmasik bir sistemi uygulamada ve sistemin
42
1/75 sayili OKK ile yapilan degisikligin Topluluk ürünleri ile kümülasyona izin verip vermedigi konusundaki
tartisma da bu kapsamda gündeme gelmis ve Komisyon Hukuk Servisinin görüsüne basvurulmustur.
72
gerektirdigi siki kontrollerin yapmakta zorlanacagi görüsü dogabilecek ve
olumsuz bir izlenim edinilebilecektir.
2) Saglik Sorunlari
1997 yili sonlarinda, AT’ye yapilan bazi su ürünleri ihracatimizda, üretim
sürecindeki yetersiz hijyen sartlarindan kaynaklandigi düsünülen, sagliga zararli
mikro organizmalarin tespit edilmesi üzerine, 2 Aralik 1997 tarihinde 97/806/EC
sayili yasaklamaya iliskin Karar 43 yayimlanmis ve 1998 yili Subat ayinda bir
Komisyon heyeti, incelemelerde bulunmak üzere Türkiye’ye gelmistir. Inceleme
sonucu hazirlanan raporda, hijyen kosullarinin saglanmadigi ve yetkili
makamlarca düzeltilmesi gereken ciddi aksakliklar oldugu belirtilmistir.
Türkiye menseli veya çikisli çift çenekli yumusakçalar ile taze balikçilik
ürünlerine iliskin koruma önlemleri konusundaki 16 Haziran 1998 tarihli ve
98/407 sayili Komisyon Karari 44 ile 97/806 sayili Karar kaldirilmistir. Söz konusu
Karar ile, AT üye ülkelerine Türkiye menseli veya çikisli, çift çenekli
yumusakçalar ile taze balikçilik ürünlerinin ithalinin yasaklandigi, dondurulmus
veya islenmis balikçilik ürünlerinin ise mikrobiyolojik analize tabi tutulacagi
belirtilmektedir. Kararda, Türkiye’den alinacak garantiler dogrultusunda,
yasaklama kararinin Eylül ayinda tekrar gözden geçirilecegi belirtilmis, bu
kapsamda Tarim ve Köyisleri Bakanligi’nca çalismalar yapilmis, bir Acil Eylem
Plani ve Su Ürünleri Kalite Kontrolü Uygulama Talimati devreye sokulmus ve
yapilan çalismalar ile garantileri içeren bir dosya hazirlanarak Temmuz ayinda
AT’ye sunulmustur.
Topluluk’la ticarette tarim ürünlerinin saglik ve hijyen kosullarina verilen
önem ve hassasiyetin, Türkiye’de de gösterilmesi gerekmekte, bu husus OTP’ye
uyum çerçevesinde daha da önem kazanmaktadir.
43
44
ATRG L 330, 2.12.1997
ATRG L 180, 24.6.1998
73
IV- Türkiye-AT Tarim Ürünleri Ticareti
Türkiye
ile
AT
arasindaki
tarim
ürünleri
ticareti,
Ankara
Antlasmasi’ndan bugüne, iki tarafli olarak önemli gelismeler göstermistir.
Türkiye’nin Topluluga gerçeklestirdigi tarim ürünleri ihracati, Topluluk’tan
yaptigi tarim ürünleri ithalatindan daha fazla olmustur. 1990’larin basinda,
AT’nin, Türkiye’nin tarim ürünleri ihracati içindeki payi üçte bir iken,
Türkiye’nin ithalati içindeki payi dörtte bir civarindaydi. Türkiye’nin AT’ye
ihracatindaki en önemli pay (1994’de %59), taze meyve, sebze ve findikta
olmustur. En önemli artis ise, 1988’de %21’den 1994’de %31’e çikan hazir gida
maddelerinde
Almanya’ya
gözlemlenmistir.
yapilmaktadir.
Türkiye’nin
Türkiye’den
Topluluga
AT’ye
ihracatinin
yapilan
tarim
%40’i
ürünleri
ihracatindaki artis, tüm ülkelerden AT’ye yapilan ihracatin ortalamasindan daha
hizli olmustur. Bu basarinin bir bölümü, Türkiye’nin arzinda basta geldigi
ürünlerin, AT’nin tarim ürünleri ithalatindaki artisin yogunlastigi ürünler
olmasi ile açiklanabilir. 45
Tablo 2
45
D.McClatchy, “Agricultural Policy Reform in Turkey Relating to WTO and EU Agreements”, Ministry of
Agriculture and Rural Affairs of Turkey, Food and Agriculture Organization of the United Nations, Ankara,
November 1997, s.37
74
AB’nin Baslica Ülke Gruplarina Tarim ve Gida Ürünleri Ihracati
Milyon ECU
1994(6)
1995
15'ler AB’sinde % pay
1996
1994(6) 1995
1996
1. Dünya Toplami
154 109 171 658 176 275
-
-
-
2. AB içi
108 885 125 084 127 277
-
-
-
3. AB disi
45 224
46 573
48 998
100
100
100
6 556
6 319
7 165
14,5
13,6
14,6
- ABD
- Kanada
5 228
911
5 203
856
5 895
923
11,6
2.0
11,2
1.8
12.0
1.9
5. MDAÜ (2)
4 127
5 256
5 877
9.1
11.3
12.0
1 177
462
195
1 359
480
317
1 620
423
334
2.6
1.0
0.4
2.9
1.0
0.7
3.3
0.9
0.7
8 273(4)
4 570
4 641
18.3
9.8
9.8
4 505
5 748
5 165
10.0
12.3
10.5
359
862
918
0.8
1.8
1.9
2 205
2 381
2 518
4.9
5.1
5.1
4.
NAFTA (1)
- Polonya
- Macaristan
- Romanya
6. EFTA (3)
7. Akdeniz Havzasi (5)
- Türkiye
8. AKP (Lome
Konvansiyonu)
Kaynak: EUROSTAT, Avrupa Komisyonu Tarim Genel
Müdürlügü, 1997
(1) ABD, Kanada, Meksika
(2) Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya, Çek Cumhuriyeti,
Slovakya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Arnavutluk,
Slovenya,
Hirvatistan,
Bosna-Hersek,
Sirbistan,
Makedonya
3
( ) Norveç, Isviçre, Izlanda, Lihtenstayn
(4) Avusturya, Finlandiya, Norveç, Isviçre, Izlanda,
Lihtenstayn
(5) Cezayir, Misir, Israil, Ürdün, Lübnan, Libya, Malta, Kibris,
Fas, Tunus, Suriye, Türkiye
(6)12’li AB
75
Tablo 3
AB’nin Baslica Ülke Gruplarindan Tarim ve Gida Ürünleri Ithalati
Milyon ECU
1994(6)
1995
15'ler AB’sinde % pay
1996
1994(6)
1995
1996
1. Dünya Toplami
169 452 186 120 189 363
-
-
-
2. AB içi
105 672 121 901 123 258
-
-
-
3. AB disi
63 780
64 219
66 105
100
100
100
9 483
11 024
11 249
14.5
13.6
14.6
- ABD
- Kanada
7 531
1 719
8 745
1 891
9 186
1 665
11.8
2.7
13.6
2.9
13.9
2.5
5. MDAÜ (2)
3 583
4 600
4 709
5.6
7.2
7.1
1 101
877
131
1 249
1 065
157
1 174
1 147
167
1.7
1.4
0.2
1.9
1.7
0.2
1.8
1.7
0.3
8 455(4)
4 038
4 087
13.3
6.3
6.2
3 843
4 205
4 363
6.0
6.5
6.6
1 545
1 629
1 723
2.4
2.5
2.6
7 820
8 756
8 860
12.3
13.6
13.4
4.
NAFTA (1)
- Polonya
- Macaristan
- Romanya
6. EFTA (3)
7. Akdeniz Havzasi (5)
- Türkiye
8. AKP(Lome
Konvansiyonu)
Kaynak: EUROSTAT, Avrupa Komisyonu Tarim Genel
Müdürlügü, 1997
(1) ABD, Kanada, Meksika
(2) Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya, Çek Cumhuriyeti,
Slovakya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Arnavutluk,
Slovenya,
Hirvatistan,
Bosna-Hersek,
Sirbistan,
Makedonya
3
( ) Norveç, Isviçre, Izlanda, Lihtenstayn
(4) Avusturya, Finlandiya, Norveç, Isviçre, Izlanda,
Lihtenstayn
(5) Cezayir, Misir, Israil, Ürdün, Lübnan, Libya, Malta, Kibris,
76
Fas, Tunus, Suriye, Türkiye
(6)12’li AB
77
Tablo 2 ve 3’ün incelenmesinden de görüldügü üzere, AB’nin toplam tarim ve
gida ürünleri ithalati, ihracatindan yüksektir. Gerek ithalat, gerekse ihracatta en
önemli pay ise NAFTA ülkelerinin (1996’da %14.6), özellikle de ABD’nindir
(1996’da %12). Türkiye’nin AB’ye ithalattaki payi ise ihracattakinden önemlidir, yani
Türkiye’nin Toplulugun tarim ve gida ürünleri ticaretindeki payi, hem deger hem de
pay olarak Topluluk ithalatinda, ihracatina göre daha önemlidir. Ayrica, (tabloda yer
alan ve) ilk etapta Topluluga katilmalari öngörülen MDAÜ’den Polonya ve
Macaristan’a göre, Türkiye’nin Toplulugun tarim ve gida ürünleri ithalatindaki payi
daha yüksektir (1995’de, Polonya ve Macaristan’in ithalattaki paylari sirasiyla %1.9
ve 1.7 iken Türkiye’nin %2.5, 1996’da ise %1.8 ve 1.7 ile Türkiye için %2.6).
Toplulugun ihracatinda ise Polonya’nin payi Türkiye’ninkinden yüksektir (Polonya
için 1995 ve 1996’da oranlar, %2.9 ve 3.3 iken Türkiye için %1.8 ve 1.9 olarak
gerçeklesmistir.)
Asagidaki tablolarda (Tablo 4 ve 5 ) da gözlemlendigi üzere, genel olarak
dis ticaretimiz içinde AB’nin payi %45-50 dolaylarinda seyretmekte, yani dis
ticaretimizin yaklasik yarisi AB üye ülkeleri ile gerçeklestirilmektedir.
Tablo 4
AB’nin Ihracatimiz Içindeki Payi (Milyon $)
1993
1994
1995
1996
1997
Toplam
15.348
18.105
21.636
23.224
26.244
10.283
10.587
Deg (%)
-
18,0
19,5
7,3
13,0
-
3,0
AB
7.288
8.634
11.078
11.548
12.247
4.810
5.197
Deg (%)
-
18,5
28,3
4,2
6,1
-
8,0
AB’nin Payi
47,5
47,7
51,2
49,7
46,7
46,8
49,1
Kaynak:
1997(*) 1998(*)
DTM,DIE,
http://www.foreigntrade.gov.tr/AB/rakamlar/absektör.htm
(5/9/1998)
(*) Ocak-Mayis Dönemi
78
Tablo 5
AB’nin Ithalatimiz Içindeki Payi (Milyon $)
1993
1994
1995
1996
1997
1997(*) 1998(*)
Toplam
29.429
23.270
35.707
43.626
48.585
18.368
18.950
Deg (%)
-
-20,9
53,4
22,2
11,4
-
3,2
AB
12.950
10.279
16.860
23.138
24.869
9.131
9.763
Deg (%)
-
-20,6
64,0
37,2
7,5
-
6,9
AB’nin Payi
44,0
44,2
47,2
53,0
51,2
49,7
51,5
Kaynak:
DTM,DIE,
http://www.foreigntrade.gov.tr/AB/rakamlar/absektör.htm
(5/9/1998)
(*) Ocak-Mayis Dönemi
Tablo 6
AB ile Ihracatimizin Sektörel Yapisi (Milyon $)
1994
1995
1996
1997
1997(*)
1998(*)
Tarim
1.212
1.335
1.386
1.486
406
407
Pay (%)
14,0
12,1
12,0
12,0
10,6
9,9
Deg (%)
-
10,1
3,8
5,9
-
0,2
Maden
154
194
193
192
48
66
Pay (%)
1,8
1,8
1,7
1,6
1,3
1,6
Deg (%)
-
26,0
-0,5
-0,5
-
37,5
Sanayi
7.268
9.549
9.970
10.588
3.359
3.363
Pay (%)
84,2
86,2
86,3
86,4
88,1
88,5
Deg (%)
-
31,4
4,4
6,2
-
8,2
Toplam
8.634
11.078
11.549
12.248
3.813
4.106
79
Deg (%)
-
28,3
4,3
6,1
-
7,7
Kaynak:
DTM,
http://www.foreigntrade.gov.tr/AB/rakamlar/absektör.htm
(5/9/1998)
(*) Ocak-Nisan Dönemi
Tablo 7
AB ile Ithalatimizin Sektörel Yapisi (Milyon $)
1994
1995
1996
1997
1997(*)
1998(*)
Tarim
260
609
658
622
210
147
Pay (%)
2,4
3,6
2,8
2,5
3,0
1,9
Deg (%)
-
134,2
8,0
-5,5
-
-30,0
Maden
38
70
84
113
23
22
Pay (%)
0,3
0,4
0,4
0,5
0,3
0,3
Deg (%)
-
84,2
20,0
34,5
-
-4,3
Sanayi
10.617
16.180
22.395
24.134
6.791
7.421
Pay (%)
97,3
96,0
96,8
97,0
96,7
97,8
Deg (%)
-
52,4
38,4
7,8
-
9,3
Toplam
10.915
16.859
23.137
24.869
7.024
7.590
Deg (%)
-
54,5
37,2
7,5
-
8,1
Kaynak:
DTM,
http://www.foreigntrade.gov.tr/AB/rakamlar/absektör.htm
(5/9/1998)
(*) Ocak-Nisan Dönemi
AB ile dis ticaretimizde sektörel olarak en önemli pay ise, sanayi
80
ürünlerine ait olup (ihracatta %86, ithalatta %97 dolaylarinda), tarim ürünleri
AB ile ihracatimizin yaklasik %12’sini, ithalatimizin ise %3’ünü
olusturmaktadir.
81
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
TÜRKIYE’NIN TARIM POLITIKASI VE ORTAK TARIM POLITIKASINA
UYUMU
I-Türkiye’de Tarim Sektörü ve Tarim Politikasi
A.
Türkiye’de Tarim Sektörü
Bir ülkede mevcut tarimsal yapi, o ülkenin izlemesi gereken tarim
politikasini sekillendireceginden, çalismada öncelikle bu konu ele alinmis ve
OTP’ye uyum çerçevesinde AT ile karsilastirmalara yer verilmistir. Baslangiçta
deginilmesi gereken bir husus ta, Türkiye’de tarima iliskin verilerin genelde
yeterli ve saglikli bir biçimde kullanima hazir olmadigidi r.46 Belirlenecek
politikalar ve yapilacak karsilastirmalar açisindan, istatistiki verilerin bu
durumu da göz önünde bulundurulmalidir. (Örnegin bir yildan kisa dönemler
için tarimsal üretime iliskin veri eksikligi, çift hasat alanlari ve hayvancilik
açisindan önemli bir husustur.47)
Tarimin Türkiye ekonomisindeki yerini degerlendirmek açisindan, Tablo
8’de de görüldügü üzere, 1980’lerde, tarim sektörünün Gayri Safi Milli
Hasiladaki (GSMH) payi %20’lerde iken, 1990’li yillarda %15.5 seviyelerine
düsmüstür. Kalkinma planlarinda sanayiye öncelik verilmesinden dolayi sanayi
kesimi büyük bir hizla büyümüs, ancak tarimda bir daralma yasanmistir.
46
L Çaglayan, AT ve Türkiye Tariminda Uygulanmakta Olan Destekleme Politikalarinin Karsilastirilmasi,
Tarimsal Ürünlerde Destekleme Politikalari, Izmir Ticaret Borsasi Yayinlari, Yayin no. 46, Mayis 1992,s.89
47
D.McClatchy, “Agricultural Policy Reform in Turkey Relating to WTO and EU Agreements”, Ministry of
Agriculture and Rural Affairs of Turkey, Food and Agriculture Organization of the United Nations, Ankara,
November 1997, s.70
82
Tablo 8
Gayri Safi Milli Hasilada Sektörlerin Payi
(1987 sabit fiyatlariyla Milyar TL)
1980
Tarim
Tarimin Payi %
Sanayi
Sanayinin Payi %
Hizmet
Hizmetin Payi %
1985
1990
1995
1996
12 636
12 669
14 177
14 640
15 395
27
22
19
16
16
11 197
15 909
22 302
27 766
29 743
24
27
29
31
31
22 398
29 728
39 280
46 796
50 236
48
51
52
52
53
Kaynak: DPT, Temel Ekonomik Göstergeler, Ekim 1997
Tarim sektöründe istihdam edilen nüfus, Birinci Bes Yillik Plan döneminin
sonunda %71’lerde iken, 1990’larda %45’lere düsmüstür (Tablo 9). Tarimda
istihdam edilen nüfusun, yillar içinde sehirlere göç ederek diger sektörlere
kaydigi gözlemlenmektedir. 1980’lerin basinda köy nüfusu çogunlugu temsil
ederken (%56), günümüzde yasanan göç ile bu oran %35’lere varmistir48.
Tarim sektörünün Gayri Safi Yurtiçi Hasila (GSYIH) içindeki payi 1990
yilinda %17.5 iken, bu oran son yillarda %15 seviyesine düsmüstür. Buna
karsilik, tarimin sivil istihdamdaki payi ise %45 ile agirligini sürdürmektedir.
Tarimin GSYIH’ye olan oraninin nisbi olarak azalmasi ekonomik gelisme
sürecinin dogal bir sonucu olup, esasen tarim sektörünün milli ekonomi
içerisindeki önemi devam etmekte, nüfusun önemli bir kismi geçimini tarimdan
saglamaktadir.
Tablo 9
48
Izmir Ticaret Borsasi, Son On Yilda Tarimin Durumu ve Iç Ticaret Hadleri, Izmir, Subat 1998
83
Sektörlerin Sivil Istihdama Katkilari (%)
Tarim
1996
1986
Almanya
Avusturya
Belçika
Danimarka
Ispanya
Finlandiya
Fransa
Yunanistan
Irlanda
Italya
Lüksemburg
Hollanda
Portekiz
Ingiltere
Isveç
AB-15
Türkiye
3.3
7.2(2)
2.5(3)
4.0
8.7
7.1
4.6
20.4(3)
10.7
7.0
2.8(3)
3.9
12.2
2.0
2.9
5.1
44.9
4.4(1)
8.6
3.0
5.9
16.2
11.0
7.3
28.5
15.7
10.9
4.3
4.8
21.9
2.2
4.2
7.9
48.3
Sanayi
1996
1986
37.5
33.2(2)
26.5(3)
27.0
29.7
27.6
25.9
23.2(3)
27.2
32.1
..
22.4
31.4
27.4
26.1
30.3
22.0
40.8(1)
37.8
29.6
28.2
31.9
32.0
31.4
28.1
28.7
33.1
33.5
26.8
34.1
34.3
30.1
33.9
21.6
Hizmetler
1996
1986
59.1
59.6(2)
71.0(3)
69.0
61.6
65.3
69.5
56.4(3)
62.3
60.9
..
73.8
56.4
70.6
71.0
64.7
33.1
54.8(1)
53.6
67.4
65.9
51.9
57.0
61.3
43.4
55.6
56.0
62.2
68.4
44.0
64.0
65.6
58.3
29.4
Kaynak: Statistiques de la population active:1976-1996,
OCDE, Paris,1997; Statistiques trimestrielles de la
population active, OCDE, Paris,1998; Comptes nationaux,
OCDE, Paris,1998; division des comptes nationaux, STD.
http://www.oecd.org/publications/figures/sectcont_f.pdf(
30/6/98)
(1) Sadece Federal Almanya Cumhuriyeti
(2) 1994
(3) 1995
Tablo9’da da açikça görüldügü gibi, tarim sektörünün istihdamdaki payi,
1986 ve 1996 yillari arasinda bir azalma göstermesine ragmen, Türkiye’de, üye
ülkeler ve Topluluk ortalamasina göre oldukça yüksektir (Türkiye’de tarimin
payi 1986’da %48, 1996’da %45 civarinda iken, AT ortalamasi, %7.9 ve
%5.1’dir).
Ayrica, yine ayni tablodan, Topluluga 1986’da katilimlardan sonraki on yil
içerisinde, Ispanya ve Portekiz’de tarim sektörünün istihdamdaki payinin yaklasik yari
84
yariya düstügü gözlemlenmektedir.
Esasen, dünyanin gelismis ülkelerinde sektörler itibariyle nüfus dagilimina
bakildiginda, nüfuslarinin %10’undan daha azinin tarimla ugrastigi, geri kalan
kesimin sanayi ve hizmetler sektöründe çalistigi görülmektedir. Türkiye’de planli
dönemin baslarinda istihdamdaki payi %76.8 olan tarim, yildan yila gerileyerek
%45 düzeyine düsmüsse de bu gelismis ülkelere göre oldukça yüksek bir orandir.
Tarimda istihdam edilen kisi basina düsen arazi büyüklügü Avrupa
Toplulugu’nda 6.9 hektar, ABD’de 55 hektar, Türkiye’de ise 2.8 hektardir. Bu
veriler, Türkiye’de kirsal nüfusun fazlaligi ve birim alan basina düsen nüfus
yükünün çok fazla oldugunu ortaya koymaktadir.49
Ayrica, tarimin genel ekonomi içerisindeki yerinin degerlendirilmesinde,
sanayiye hammadde temini yönünden ve sanayi mallarinin tüketicisi olmasi
açisindan önemini de göz ardi etmemek gerekir. Türkiye’de, hammaddesini
tarimdan saglayan sanayi gelisme içindedir, ancak tarimsal ürünlerin islenme
orani henüz istenilen ölçüye ulasmamistir. Diger taraftan, kirsal kesimde yasayan
nüfus diger sektörler için önemli bir pazar durumunda oldugundan, bu kesimde
yasayan insanlarin gelirleri, yasam standartlari arttirildiginda diger sektör
ürünlerine talep artacak ve dolayisiyla bu sektörlerde canlanmaya yol açacaktir.
49
1.
Tarim
Surasi
2.
Komisyon
Raporu,
Tarimsal
http://www.tarim.gov.tr/Sura/SuraHTML/komisyon_2.htm,(13/6/1998)
85
Yapi
ve
Degismeler,
Tablo 10
Sektörlerin GSYIH’ya Katkilari (%)
Tarim
1996
1986
Almanya
Avusturya
Belçika
Danimarka
Ispanya
Finlandiya
Fransa
Yunanistan
Irlanda
Italya
Lüksemburg
Hollanda
Portekiz
Ingiltere
Isveç
Türkiye
1.0(1)
1.5(1)
1.3(1)
3.6(1)
3.5(3)
3.7(1)
2.3
12.0(1)
5.1(1)
2.9(1)
1.0(1)
3.1(1)
3.7(3)
1.6(1)
2.0(4)
15.7(1)
1.4(2)
3.3
2.1
4.5
5.6
6.8
3.7
14.3
7.8
4.3
2.2
4.2
7.1
1.7
3.2
19.5
Sanayi
1996
1986
30.6(1)
30.5(1)
28.5(1)
24.3(1)
31.7(3)
31.4(1)
26.0
20.0(1)
40.2(1)
31.6(1)
24.0(1)
27.1(1)
33.4(3)
27.5(1)
27.5(4)
31.8(1)
34.6(2)
33.2
31.0
24.5
35.7
32.2
30.3
26.5
35.1
34.7
33.2
30.2
37.5
32.4
30.8
32.4
Hizmetler
1996
1986
68.4(1)
67.9(1)
70.2(1)
72.1(1)
64.8(3)
64.9(1)
71.7
67.9(1)
54.7(1)
65.5(1)
74.9(1)
69.8(1)
62.9(3)
70.8(1)
70.5(4)
52.5(1)
64.0(2)
63.5
66.9
71.0
58.7
61.0
65.9
59.2
57.1
61.1
64.7
65.6
55.4
65.9
66.1
48.1
Kaynak: Statistiques de la population active:1976-1996,
OCDE, Paris,1997; Statistiques trimestrielles de la
population active, OCDE, Paris,1998; Comptes nationaux,
OCDE, Paris,1998; division des comptes nationaux, STD.
http://www.oecd.org/publications/figures/sectcont_f.pdf(
30/6/98)
(1)1995
(2)1991
(3)1993
(4)1994
Tablo 10’da görülen tarim sektörünün Gayri Safi Yurtiçi Hasilaya katkisi,
1986 ve 1996 yillari arasinda bir azalma göstermesine ragmen, AT üye
ülkelerindeki en yüksek payin görüldügü Yunanistan’a göre bile oldukça
yüksektir. 1995’te Yunanistan’da tarim sektörünün GSYIH’ya katkisi %12 iken,
Türkiye için bu oran %16 civarindadir. Topluluk üyeleri içinde Yunanistan’i,
86
1995 yili için %5.6’lik pay ile Irlanda’nin izlemesi, diger üye ülkelerde ise bu
oranin %1 ila %3.5 arasinda olmasi farkliligin önemini daha net bir sekilde
göstermektedir.
Tablo 11
Tarim Ürünleri Üretiminde Bitkisel ve Hayvansal Ürünlerin Payi (1995)
bitkisel ürünlerin
tarim üretiminde
deger olarak % payi
Almanya
Avusturya
Belçika
Danimarka
Ispanya
Finlandiya
Fransa
Yunanistan
Irlanda
Italya
Lüksemburg
Hollanda
Portekiz
Ingiltere
Isveç
Türkiye
Macaristan
Polonya
Çek Cum.
hayvan ve hayvansal ürünlerin
tarim üretiminde
deger olarak % payi
61.3
65.0
60.9
68.4
43.6
72.1
48.9
30.8
87.4
38.4
82.4
53.8
50.5
61.0
67.8
35.7(1)
44.6(2)
59.1
53.4(2)
38.7
35.0
39.1
31.6
56.4
27.9
51.1
69.2
12.6
61.6
17.6
46.2
49.5
39.0
32.2
64.3
55.4(2)
40.9
46.6(2)
Kaynak: Banque de données centrale, AGR.
http://www.oecd.org/publications/figures/agri1_f.pdf
(30/6/98)
(1) Hayvanlar hariç
(2) 1994
Tablo 11’de, Türkiye’nin aksine, AT üye ülkelerinde genelde tarim
87
ürünleri üretiminde hayvan ve hayvansal ürünlerin payi nin agirlikli oldugu
görülmektedir. Bitkisel üretimin payinin Türkiye’den yüksek oldugu tek
Topluluk ülkesi ise Yunanistan’dir (Bitkisel ürünlerin payi, Türkiye’de %64.3,
Yunanistan’da %69.2). Topluluk üye ülkelerinde, Türkiye gibi, bitkisel üretimin
agirlikli oldugu ülkeler Italya (%61.6), Ispanya (%56.4) ve Fransa (%51.1)
olarak sayilabilir.
Türkiye’de tropikal bitkiler disinda pek çok ürünün üretimi yapilmakta,
ancak ülkemiz insanlari hayvansal protein yönünden eksik beslenmektedir.
Dolayisiyla hayvansal üretimin artirilmasina ihtiyaç vardir.50
Öte
yandan,
Türkiye’deki
hayvan
sayisi,
tarimi
ileri
pek
çok
ülkeninkinden fazla olmasina ragmen birim hayvan basina elde edilen verim
düsüktür. Hayvanciligi ileri ülkelerde ortalama sigir karkas agirligi 250 kg
dolayinda iken, Türkiye’de 160-170 kg’dir. Sigir basina süt verimi bu ülkelerde
ortalama 5000-6000 kg/laktasyon iken, Türkiye’de 1500-1700 kg/laktasyondur.51
Türkiye’de hayvanciligin meralara bagimli olmasi nedeniyle, maliyet
düsürücü bir unsur olarak meralarin önemi büyüktür. Nitekim, uzun bir
bekleyisten sonra, 4342 sayili Mera Kanunu kabul edilerek, 28 Subat 1998 tarih
ve 23272 sayili Resmi Gazete’de yayimlanmistir52. Söz konusu Kanunun
amaçlari, mera, kislak ve yaylaklarin tespiti, tahdidi ile tahsislerinin yapilmasi,
belirlenecek kurallara uygun kullanimin saglanmasi, mera alanlarinin bakim ve
islahlarinin yapilarak verimliliklerinin artirilmasi, kullanimlarinin denetlenmesi,
bu alanlarin korunmasi ve gerektiginde kullanim amacinin degistirilmesi olarak
belirtilmistir.53
50
1.
Tarim
Surasi
2.
Komisyon
Raporu,
Tarimsal
Yapi
ve
Degismeler,
http://www.tarim.gov.tr/Sura/SuraHTML/komisyon_2.htm (13/6/1998)
51
DPT, 1998 Yili Programi, Ankara, Kasim 1997
52
14 Haziran 1998 tarih ve 23372 sayili Resmi Gazete’de ise, Mera Kanununun Bazi Maddelerinin
Degistirilmesi Hakkinda Kanun yayimlanmistir.
53
Tarim ve Köyisleri Bakanligi, Icraatimiz, Tarim Sektöründe 12 Altin Ay (30 Haziran 1997- 30 Haziran 1998),
http://www.tarim.gov.tr/_private/Icraat/mera_kanunu.htm (8/9/1998)
88
Tarimin ekonomi içindeki önemini ortaya koyan göstergelerden biri de,
tarimsal ürünlerin dis ticaretteki payidir. 1980 yilindan sonra Türkiye’de
uygulamaya konulan liberal ve disa açik ekonomi ve dis ticaret politikalari,
ihracatin tesviki, ithalatta korumalarin azaltilarak serbestligin artirilmasi
uygulamalari
tarim
ithalatini
önemli
89
ölçüde
artirmistir.
Tablo 12
Tarim Ürünlerinin Dis Ticaretteki % Payi (1995 yili)
Almanya
Avusturya
Belçika
Danimarka
Ispanya
Finlandiya
Fransa
Yunanistan
Irlanda
Italya
Lüksemburg
Hollanda
Portekiz
Ingiltere
Isveç
Türkiye
Macaristan
Polonya
Çek Cumh.
Ihracatta
%pay
5.2
4.3
10.6(*)
21.9
14.7
3.1
14.4
32.1
19.2
6.8
10.6(*)
22.2
6.4
6.8
2.0
19.9
22.5
10.3
7.4
Ithalatta
% pay
10.3
6.5
11.1(*)
10.6
12.3
6.4
10.5
15.8
8.7
12.4
11.1(*)
14.0
13.1
9.8
6.3
10.2
6.5
10.7
9.1
Kaynak: Banque de données centrale,AGR.
http://www.oecd.org/publications/figures/agri1_f.pdf
(30/6/98)
(*) Belçika-Lüksemburg Ekonomik Birligi
Türkiye’de tarim ürünlerinin ihracattaki payi, ithalattaki payindan daha
önemli oldugu, Tablo 12’de de görülmektedir. Topluluk üyelerinin çogunlugunda
durum tersine olmakla birlikte, Danimarka, Fransa, Yunanistan, Irlanda ve
Hollanda’da da Türkiye’dekine benzer sekilde, tarimin ihracattaki payi,
ithalattakinden fazladir.
Zaman içinde sanayi, ticaret ve hizmetler gibi sektörlerin çok hizli
büyümesiyle tarimin ekonomideki göreli önemi azalmistir. Nitekim 1970 yilinda,
90
yaklasik 600 milyon $’lik genel ihracatimizin %83’ünü tarim sektörü
olustururken, 1980 yilinda 2.9 milyar $’lik genel ihracatimiz içinde 1.9 Milyar $
ile %64 paya sahip olmus ve tarim sektörü ihracatinin payi yillar itibariyle
azalarak, 1994 yilinda %23’lere kadar düsmüstür. Bu dönem içerisinde, tarim
ürünleri ihracati 1970 yilinda 487 milyon $’dan 1995 yilinda 4.57 milyar $’a
yükselmistir. Ancak, genel ihracatimizin ayni dönemde 600 milyon $’dan 21.6
milyar $’a yükselmesi sonucunda tarim sektörü ihracatinin toplam ihracata orani
düsmüstür.54
VI. Bes Yillik Plan döneminde, tarim sektörü üretiminde yillik ortalama
%1.7 artis, ihracatinda %1.3, ithalatinda ise, %5 azalis olmustur.
1994 yili
verilerine göre, tarimsal üretimin %66.7’si bitkisel ürünler, %25.2’si hayvancilik,
%2.7’si ormancilik ve %5.3’ü su ürünleri üretiminden olusmaktadir.55
B- Türkiye’de Tarim Politikasi
Ekonomi içerisindeki göreli agirligi azaliyor olmasina karsin, ülkemiz
açisindan agirlikli önemini koruyan tarim sektörüne yönelik politikalar çok genis
bir nüfusu ilgilendirmesi nedeniyle, tüm hükümetlerin dikkatle üzerinde
durduklari bir konu olmustur.
Arazi kullanim planlarinin bulunmayisi, tarim arazilerinin tarim disi
kullaniminin artisi ve erozyon gibi nedenlerle tarim alanlari azalmakta, arazi
mülkiyetindeki dagilimin bozuklugu sonucunda, küçük isletmelerin payi
artmaktadir. Tarim sektöründe istihdam edilenlerin gelirleri diger sektörlere
göre düsük olup, tarim sektörünün kendi içerisinde de gelir dagilimi büyük
ölçüde farklilik göstermektedir. Uygulanan destekleme politikalari ile üretici
gelirlerinde istikrar saglanamadigi gibi, dünya fiyatlarinin üstünde seyreden
destekleme fiyatlari, bazi ürünlerde ekim alanlarinin asiri genislemesine, üretim
54
DTM,
Tarim
Ürünlerinin
Ekonomi
http://www.foreigntrade.gov.tr/ihr/madde/tarime.htm
55
DPT, VII. Bes Yillik Kalkinma Plani, Ankara, 1996
91
ve
Ihracat
Içerisindeki
Yeri,
fazlasi olusmasina ve devletin fazla alim yaparak yüksek stok maliyetine neden
olmaktadir.
Ilgili kuruluslarda ve isletme düzeyinde yeterli ve düzenli kayit
tutulmamasi nedeni ile istatistiki bilgilerin saglanamamasi tarim sektörü ile ilgili
politikalarin olusturulmasinda önemli bir sorun olmaya devam etmektedir.
Üretimin yönlendirilmesi, pazarlanmasi, fiyat olusumu, üreticilere hizmet
götürülmesine yönelik üretici düzeyinde örgütlenme yetersizdir. Kamu kesiminde
yetki daginikligi ve koordinasyon yetersizligi devam etmektedir.
Türk tarim sektöründe karsilasilan sorunlarin ortaya konulmasi, çözüm
yollarinin aranmasi amaciyla, sektör temsilcileri, konunun uzmanlari ve
üniversitelerdeki bilim adamlarindan olusan 420 Sura üyesinin katilimiyla, 25-27
Kasim 1997 tarihlerinde Ankara’da toplanan 1. Tarim Surasi’nin Tarimsal
Üretim Politikalarina iliskin 6. Komisyon Raporunda, Türkiye’de tarimin
sorunlari asagidaki sekilde özetlenmistir.
◊ Isletme ölçeklerinin küçük ve çok parçali olmasi,
◊ Üreticilerin bölgesel ve ülke seviyesinde ürünler bazinda demokratik
örgütlerinin olmayisi,
◊ Etkili ve sistematik tarim politikalarinin uygulanmayisi,
◊ Ürün kalite ve standartlarinda dünya standartlarinin altinda olunmasi
nedeniyle Türkiye’nin rekabet gücünün giderek azalmasi,
◊ Bitki -hayvan sagligi tedbirlerinin yetersizligi sebebiyle birçok tarim
ürününde yurt içi ve yurt disi pazarlarda kayiplara ugranilmasi,
◊ Türk tarim politikasinin amaçlarinin net olarak belirlenerek, bu
amaçlara yönelik politikalarin Tarim ve Köyisleri Bakanligi tarafindan belirlenip
uygulanmamasi ve AB ile ortaklik anlasmamiz olmasina ragmen tarim
ürünlerinin tanimlari ve bu ürünlerle ilgili yetkinin kamu kurumlari arasinda
paylasilmis olmasi.
92
Tarim politikalari içerisinde destekleme politikalarinin önemli bir yer
tuttugu görülmektedir. Türkiye’de devlet, tarimsal desteklemeler yoluyla ürün
fiyatlarinin olusumunda, ürünlerin pazarlamasinda, girdilerin tesvik edilmesinde
etkili olmaktadir. Destekleme politikalarimiz genel olarak asagidaki araçlarla
uygulanmaktadi r. 56
Fiyatlar ve alimlar yoluyla destekleme: destekleme fiyatlari açiklamak, ürün
almak, depolamak, islemek ve bunlari iç ve dis pazarda satmak, ithalat koruma
mekanizmalari ile iç fiyatlarin düsmesini önlemek ve ihracat sübvansiyonlari
vererek, fazla ürünün dis satimini kolaylastirmak gibi uygulamalar bu
destekleme kapsamindadir.
Girdi sübvansiyonlari: Desteklenen girdiler, baslica kimyevi gübre,
tohumluk, tarimsal ilaç, zirai kredi ve damizlik hayvandan olusmaktadir.
Dogrudan yardimlar: Üreticilere dogrudan saglanan gelir destegi arasinda,
süt ve et tesvik primleri, prim sistemi çerçevesinde üreticilere verilen fiyat farki
primleri, tütünde kota ve çayda budama tazminati uygulamasi çerçevesinde
yapilan ödemeler sayilabilir.
Destekleme politikalari açisindan, 1994 yili önemli bir dönüm noktasini
temsil etmektedir. 1980’de fiyat yoluyla destekleme 24 ürünü kapsarken, bu sayi
1990’da 10’a düsmüs, 1994 yilinda alinan bir kararla, fiyat yoluyla yapilan
desteklemelerin ürün kapsami daraltilmis, devlet destegine tabi ürünler;
hububat, seker pancari ve tütün ile sinirlandirilmistir.
Türkiye’de bugüne kadar uygulanan destekleme politikalarinin, olumlu
sonuçlarina örnek olarak, destekleme kapsamindaki ürünlerde pazar fiyatlarinin
genellikle dünya fiyatlarinin üzerinde olusmasi, ürün fiyatlarinin devlet
56
1.
Tarim
Surasi
7.
Komisyon
Raporu,
http://www.tarim.gov.tr/Sura/SuraHTML/komisyon_7.htm (13/6/1998)
93
Tarimsal
Destekleme
Politikalari,
alimlarinin etkisiyle istikrarda tutulabilmesi; desteklemeye tabi ürünlerde verim
artisinin saglanmasi; girdi sübvansiyonlarinin, gübre, tohumluk, zirai ilaç gibi
verim artirici girdilerin kullanimini tesvik etmesi ve bu sekilde tarimsal üretim
artisina olumlu katkilar saglanmasi sayilabilir.
Bu olumlu sonuçlar yaninda, uygulanan destekleme politikalarinin üretici
gelirlerinde istikrar saglayamamasi, girdi fiyatlarinin ürün fiyatlarina göre daha
hizli artmasi sonucunda, çiftçilerin satin alma gücünün zayiflamasi; üreticilere
intikal eden reel desteklemenin yetersiz kalmasi; faydanin, üreticiler ve bölgeler
arasinda dengesiz dagilmasi; ürün stoklari olusmasi ve stok maliyetinin artmasi;
fiyatlarin dalgalanmasi önlendiginden ve asiri devlet alimlari yüzünden
borsaciligin gelismesinin gecikmesi olumsuz sonuçlar olarak sayilabilir.
Dis ticaret açisindan, tarim ürünleri ithalatinda uygulanmakta olan
gümrük vergileri, Bakanlar Kurulu’nca; söz konusu ürünün yerli üretim
maliyeti, ithal maliyeti, üretim-tüketim dengesi, iç ve dis piyasa fiyatlari,
sektörden gelen talepler, ilgili kurum ve kuruluslarin görüsleri ile uluslararasi
anlasmalardan dogan yükümlülüklerimiz çerçevesinde tespit edilmektedir. Tarim
ürünleri dis ticaretini etkileyen en önemli anlasmalar, Dünya Ticaret Örgütü
Kurulus Anlasmasi, AT ile olan Ortaklik Anlasmasi ile serbest ticaret alani
anlasmalaridir.57 DTÖ Kurulus Anlasmasi hükümleri uyarinca, tarim ürünleri
ithalatinda (islenmis tarim ürünleri ile balik ve diger su ürünleri hariç) koruma
araci olarak sadece gümrük vergisi kullanilabilmektedir. Bu itibarla, Ithalat
Rejimi Karari çerçevesinde gümrük vergilerinin ödenmesi ve Tarim ve Köyisleri
Bakanligi’ndan kontrol belgesi alinmasi kosuluyla bütün tarim ürünlerinin ithali
serbesttir. Ancak tarim ürünleri ithalatinda uygulanmakta olan gümrük
vergilerinin degistirilmesine iliskin karar süreci uzun zaman almakta ve bazi
spekülatif olusumlara meydan vermektedir. Ayrica, sinir ticareti kapsaminda,
57
Türkiye, 1/95 sayili OKK’nin 16. maddesi uyarinca AT’nin tercihli rejimlerini üstlenmek yükümlülügüne
girmis, bu kapsamda, 1996-1998 yillarinda, Israil, Macaristan, Litvanya, Estonya, Letonya, Romanya, Slovenya,
Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya ile serbest ticaret alani anlasmalarini imzalamis, Polonya ve
Makedonya ile müzakereler devam etmekte olup, 1998 yili içerisinde, Tunus ve Fas ile de müzakerelere
baslanilmasi planlanmaktadir.
94
sinir illerinin ihtiyaçlari çerçevesinde ithal edilen tarim ürünlerinin sadece söz
konusu illerde tüketilmeyerek, diger illerde pazara sunulmasi durumunda, üretici
üzerinde olumsuz etki meydana gelmektedir.58
Türkiye’de
tarimsal
destekleme
politikasinin
verimsizligi,
gerek
destekleyen, gerekse desteklenen kesim tarafindan elestirilmektedir. Temel
elestiri, destekleme adina tarima yapilan harcamanin gerçekte tarima gitmemesi,
harcanan kaynaklarin büyüklügüne ragmen tarim kesiminin istenildigi gibi
desteklenememesidir. Mevcut destekleme fiyatlari yapisinin, düsük kaliteli
ürünleri yüksek fiyatlandirma yönünde oldugu söylenebilir.
Ürün türüne göre destekleme kurumu kurulmus olmasi (örnegin hububat
için Toprak Mahsulleri Ofisi, tütün için TEKEL) ve destekleme politikasiyla ilgili
kurum ve kuruluslar arasinda koordinasyon eksikliginin bulunmasi, uygulanan
politikalarin amaçlarina ulasmasini zorlastirmaktadir. Simdiki uygulama ile
yalniz bazi ürünleri üreten üreticiler desteklenmekte, ancak bu destekleme,
ürünün kolay satilabilmesi, girdinin yüksek oranlarda desteklenmesi, desteklenen
ürünlerin fiyatlarinin diger ürünlere göre yükselmesi gibi sebeplerle tarimsal
desteklemeden beklenen amaçlara hizmet etmekten uzak kalabilmektedir.
Türkiye’de yaklasik olarak 4 milyon çiftçi bulunmakta, ancak bunlarin
yarisi, bir milyon kadari (genelde büyük çiftçiler) dogrudan Ziraat Bankasi’ndan
ve diger bir milyonu (küçük çiftçiler) kredi kooperatifleri araciligiyla, kredi
sübvansiyonlarindan faydalanmaktadir.
Türkiye’de 1995 yilinda tarima aktarilan 2.3 milyar $’lik kaynagin %65’i
piyasa fiyati destegi, %3’ü dogrudan ödemeler ve %32’si diger bütçe
yardimlaridir. OECD ortalamasina bakildiginda piyasa fiyati desteginin payi
58
1.
Tarim
Surasi
9.
Komisyon
http://www.tarim.gov.tr/Sura/SuraHTML/komisyon_9.htm (13/6/1998)
95
Raporu,
Tarimsal
Pazarlama,
%58, diger bütçe yardimlarinin payi %19 ve dogrudan ödemelerin payi ise
%23’tür.59
Tarim sektörüne yapilan baslica harcamalarin dagilimi ise Tablo 13’te
görülmektedir.
Tablo 13
Tarimda Baslica Devlet Harcamalari (Milyar $)
1990
1991
1992
1993
1994
Toplam
%
Bakanlik Bütçeleri
0.45
0.65
0.75
0.67
0.41
2.93
14
KIT’ler
0.33
2.21
0.35
0.88
0.48
4.25
20
Dogrudan Ödemeler
0.06
0.06
0.26
0.03
0.16
0.57
3
Gübre
0.54
0.42
0.44
0.38
0.18
1.96
9
1.70
1.77
2.41
2.03
2.59
10.50
50
Diger
0.14
0.12
0.13
0.12
0.08
0.59
3
Toplam
3.22
5.23
4.34
4.11
3.90
20.80
100
Sübvansiyonlari
Kredi
Sübvansiyonlari
Kaynak: D.McClatchy, “Agricultural Policy Reform in Turkey
Relating to WTO and EU Agreements”, Ministry of Agriculture
and Rural Affairs of Turkey, Food and Agriculture Organization
of the United Nations, Ankara, November 1997
1990’li yillarin ilk yarisinda, tarim programlari çerçevesindeki devlet
harcamalarinin 3 ila 5 milyar dolar civarinda oldugu görülmektedir. Baslica
harcama ise kredi sübvansiyonlari seklinde yapilmaktadir. Kredi sübvansiyonlari
1990-1994 dönemi içinde artis gösterirken, gübre sübvansiyonlarinda azalma
yasanmaktadir. Kamu Iktisadi Tesebbüslerine yapilan transferlerin seyrinin ise
59
M.C. Yener, R. Tezcan, M. Gündüz, Ö. Yeni, L. Arslan, “Tarimsal Destekleme Politikalarinin
Degerlendirilmesi: Alternatif Model”, Hazine Müstesarligi, Arastirma ve Inceleme Dizisi 9, Ekonomik
Arastirmalar Genel Müdürlügü, Kasim 1996 kaynagindan Agricultural Policies, Markets and Trade in OECD
Countries, Monitoring and Evaluation, 1996
96
düzenli olmadigi ve 1991 yili dikkate alinmadigi takdirde, %20’nin çok altinda
bir paya sahip oldugu gözlemlenmektedir.
Devlet Planlama Teskilati, hazirladigi bes yillik kalkinma planlari
çerçevesinde, Tarim ve Köyisleri Bakanligi ile koordineli olarak tarim politikasini
da hazirlamakla yükümlüdür. Hazirlanan tarim politikasinin uygulanmasi ise,
Tarim
ve
Köyisleri
Bakanligi’nin
sorumlulugundadir.
Ayrica,
tarim
politikalarinin uygulanmasi ve izlenmesi konusunda faaliyet gösteren pek çok
kurulus da bulunmaktadir. Bu kurum ve kuruluslar arasinda, Toprak
Mahsulleri Ofisi, Türkiye Ziraat Odalari Birligi ve Ziraat Odalari, üretici
birlikleri vb. sayilabilir.
C- Yedinci Bes Yillik Kalkinma Plani (1996-2000) ve Tarim
1996-2000 yillarini kapsayan VII. Bes Yillik Kalkinma Planinda, tarimsal
politikalar ile ilgili yapisal degisim projesi basligi altinda, asagida özetlenen
amaçlar, ilkeler ve politikalar belirtilmistir.
VII. Bes Yillik Plan’da, artan nüfusun dengeli ve yeterli beslenmesini
saglamak, mukayeseli üstünlüge sahip oldugumuz ürünlere agirlik vererek,
üretimin ve ihracatin artirilmasi ve üretici gelirlerinde artis ve istikrarin
saglanmasinin temel amaç oldugu belirtilmektedir.
Tarim politikalarinin, Uruguay Round sonunda imzalanan Dünya Ticaret
Örgütü
Kurulus
Anlasmasi’nin
tarimla
ilgili
hükümleri
çerçevesindeki
yükümlülüklerimiz ve AT Ortak Tarim Politikasinda beklenen gelismelere uygun
olarak düzenlenecegi eklenmektedir.
Tarimsal destekleme politikalari, üretimin serbest rekabet sartlarinda
pazar sinyallerine uygun gelismesi esas alinarak ve bu amaçla ayrilan kamu
kaynaklarinin daha rasyonel kullanilmasi gözetilerek yeniden yapilandirilacaktir.
97
Bu çerçevede, tarim ürünleri fiyatlarina olan devlet müdahaleleri azaltilarak,
bunun yerine kayitli üreticilere dogrudan gelir destegi verilmesi yoluna gidilecek,
girdi destekleri asamali olarak kaldirilacak, arz fazlasi olan ürünlerin üretimleri,
belli kriterler dogrultusunda ekim alanlari sinirlandirilarak veya benzeri
tedbirler alinarak azaltilacak ve bunlarin yerine iç ve dis talebi olan ürünlerin
üretimine yönelme saglanacaktir.
GAP çerçevesinde, sulamaya açilan alanlarda arazi toplulastirmasi ve tarla
içi gelistirme hizmetlerinin etkinlestirilmesi ve sulama yatirimlari ile uyumunun
saglanmasi, ürün deseninin tespitinde karsilastirmali üstünlüge sahip oldugumuz
ürünlere agirlik verilmesi öngörülmektedir.
Plan döneminde, kimyasal gübre kullaniminin yillik %4.5 oraninda
artarak 1995 düzeyi olan 5.1 milyon tondan 2000 yilinda, 6.4 milyon tona
yükselecegi tahmin edilmektedir. Bitkisel üretimin artirilmasinda, çevre
boyutuna önem verilerek, gübre ve ilaç kullaniminda çevreye zarar verilmemesi
esas olacaktir.
Ülkelerin gelismislik düzeyleri ile, et, süt yumurta gibi hayvansal protein
içeren maddelerin tüketim miktarlari arasinda yakin ilgi bulundugu dikkate
alinarak, tarimda hayvancilik sektörünün payinin artirilmasi, ülkemizdeki
hayvansal protein eksikliginin giderilmesi ve üreticilerin gelir düzeyinin
yükseltilmesi amaciyla, hayvanciliga özel önem verilmesi, hayvancilikta, sermaye
sirketlerinin kurulmalarinin desteklenmesi planlanmaktadir.
Serbest piyasada olusan fiyatlardan üreticilerin daha fazla pay alabilmeleri
ve tarim ürünlerinin rekabet ortami içinde pazarlanabilmesi için, ürün borsalari,
haller ve bunlarla ilgili altyapinin gelistirilmesi, vadeli islem borsalarinin
kurulmasi, tarimsal üretimin yönlendirilmesi, pazarlanmasi ve üreticilere hizmet
götürülmesi
konularinda
faaliyet
göstermek
üzere,
üretici
birliklerinin
kurulmalari ve kooperatiflerin gelistirilmelerinin özendirilmesi öngörülmektedir.
98
Tarimsal politikalarin düzenli olarak yürütülebilmesi ve istatistiklerin
güvenilir hale gelmesi için üreticilerin kayitli olmalari ve isletme sahiplerinin
isletmeleri ve üretim faaliyetleri hakkinda kayit tutmasi saglanacak, istatistiki
bilgilerin toplanmasi ve yayimi çalismalari belli bir sisteme kavusturulacaktir.
VII. Plan döneminde, yillik ortalama tarimsal üretim artisinin %2.9-3.7
oranlari arasinda olacagi tahmin edilmektedir.
VII. Bes Yillik Kalinma Planinin en önemli yani, benimsenen hedef, ilke ve
düzenlemelerin daha çagdas, uluslararasi kurulus ve anlasmalarla uyumlu,
sürdürülebilir kalkinmada büyük rolü olan dogal kaynaklari koruyucu ve
sürdürülebilirliklerini saglayici, çevre boyutuna daha fazla önem verici, üretimin
artirilmasi ve milli gelirin dagitilmasinda belli yapilar getiriyor olmasidir.60
Yedinci Bes Yillik Plan’da, tarim politikalarinin OTP’deki gelismelere uygun
olarak düzenlenecegi belirtilmekte, bu da OTP’deki gelismelerin düzenli takibini
gerektirmektedir. Plan’da öngörülen girdi desteklerinin kaldirilmasi, dogrudan
desteklerin artirilmasi, ekim alanlarinin belli kriterler dogrultusunda sinirlandirilmasi
gibi düzenlemeler, gerçeklestirilmesi halinde, OTP’ye uyum yönünde adimlar olarak
degerlendirilebilir. Çevre boyutuna önem verilmesi de AT’deki gelismelere paralellik
arz etmektedir.
II- GATT-Uruguay Round Sonuçlari ve Türkiye
Ülkemiz tarim politikalarinin belirlenmesi sürecinde, dünya tarim
ticaretine yön veren bazi olusumlarin da dikkate alinmasi zorunlulugu
bulunmaktadir. Özellikle GATT Anlasmasi ve bu çerçevede olusturulan Dünya
Ticaret Örgütü’ne taraf olan Türkiye’nin, bu olusumlardan kaynaklanan
60
Izmir Ticaret Borsasi, Son on yilda tarimin durumu ve iç ticaret hadleri, Izmir, Subat 1998
99
yükümlülükleri de ulusal politikalarina uyumlastirmasi gerekmektedir. Bu
hususa VII. Bes Yillik Plan’da da yer verilmis bulunmaktadir.
Uluslararasi ticaret konusunda ortak kurallar getiren genis kapsamli
GATT Anlasmasi’nin amaci, “dünya ticaretinde liberalizasyonu saglamak ve
bunu güvenli bir temele oturtmak suretiyle ülkelerin refah ve ekonomik
kalkinmalarina katkida bulunmak” biçiminde özetlenebilir.
GATT Anlasmasi’nin temel ilkeleri:
- en çok kayrilan ülke,
- korumaciligin azaltilmasi,
- iyi niyet ve müzakereye açiklik ve
- tarife indirimi ve tarife disi engellerin azaltilmasi olarak siralanabilir.
“En çok kaçirilan ülke” ilkesi, akit taraflarin herhangi bir ülkeye
tanidiklari ticari ayricaligi diger tüm ülkelere de tanimak zorunlulugunu
getirmektedir. Bu kuralin önemli bir istisnasi, bölgesel ticari birlesmelerdir.
Korumaciligin azaltilmasi ilkesi ile, ulusal üretimin korunmasina yönelik tarife,
tarife disi engeller ve miktar kisitlamalari seklindeki mekanizmalarin zamanla
kaldirilmasi amaçlanmakla birlikte, gelismekte olan ülkelerin dis ödeme
güçlükleri dikkate alinarak istisnalar öngörülmüstür.
GATT Uruguay Round müzakerelerinde ele alinarak olusturulan Tarim
Anlasmasi 61, tarim ürünleri ticaretinde bir reform sürecinin baslatilmasina
zemin hazirlanmasi ve serbest piyasa kurallarina göre isleyen adil bir tarim
ürünleri ticaret sisteminin tesisi ile destekleme ve koruma politikalarinda
verilebilecek tavizler konusunda uzlasmaya varilmasi, daha güçlü ve islevsel
etkinlige sahip olan GATT kural ve disiplinlerinin tespit edilmesini
amaçlamaktadir.
61
25 Subat 1995 tarih ve 22213 Mükerrer sayili Resmi Gazete
100
Bu amaçlar dogrultusunda, taraflar, tarimsal destekleme ve korumalarda,
belirli bir süreye yayilmis büyük oranlarda ve artan ölçülerde indirimler
saglayarak dünya tarim pazarindaki kisitlama ve çarpikliklari önlemeye yönelik
çalismalar gerçeklestireceklerdir. Bu çerçevede, üye ülkeler, saglik, pazara giris,
iç destek, ihracatta rekabet gibi konularin her biri için taahhütlerde
bulunacaklardir.
Tarim Anlasmasi kapsaminda yer alan (EK 2) ve taahhüde baglanan
ürünler disindaki ürünlere, uygulama döneminde destek saglanamayacagi ve
taahhüt listelerinde olup da taahhüt seviyelerini asacak sekilde sübvansiyon
verilemeyecegi hususlari da hükme baglanmistir.
GATT Uruguay Round Sonucu imzalanan Tarim Anlasmasinin getirdigi
yeni düzenlemelere uyum süresi gelismis ülkeler için 6 yil, gelismekte olan ülkeler
için ise 10 yil olarak belirlenmistir.
Bu çerçevede, Türkiye’de gelismekte olan ülke statüsü ile, GATT
çerçevesindeki taahhütlerini yerine getirmesi için 1995-2004 yillarini kapsayan
10
yillik
bir
süreye
sahiptir.
Ayrica,
Türkiye’nin
tarife
ve
ihracat
desteklemelerindeki indirim oranlari da, gelismis ülke statüsü ile, taahhütlerini
1995-1999 döneminde gerçeklestirmesi gereken AB’ninkilere göre daha
düsüktür.
Türkiye, Tarim Anlasmasi çerçevesinde, tarim ürünlerinde yaklasik %100
konsolidasyona gitmis ve tarim ürünleri gümrük vergilerinde genelde ortalama
%24, her bir üründe de (tarife pozisyonuna göre) %10 indirim taahhüdünde
bulunmustur.
Türkiye’de destekleme alimlari yoluyla yapilan yardim miktari, üretim
degerinin %10’unu geçmemekte, dolayisiyla Tarim Anlasmasi’nin asgari destek
“de minimis” ilkesi kapsamina girmekte olup, destekleme konusunda indirim
101
taahhüdüne girmesi gerekmemistir. Baska bir deyisle GATT, asgari destek
durumunda gelismekte olan ülkelerin iç desteklemede bir indirime gitmelerini
beklememektedir. Türkiye’nin bu konuda taahhüt altina girmemesi, gerek
mevcut destekleme politikalarinin devami gerekse bu politikalarda reform
yapilabilmesi açisindan önem tasimaktadir.62
Iç desteklerde ise, Türkiye, spesifik bir liste vermek yerine, diger bir çok
gelismekte olan ülke gibi, GATT’in azami limitlerini kendi taahhütleri olarak
sunmanin daha avantajli olacagini düsünerek, iç destek oranlarini bu sekilde
tespit etmistir. Bu destek oranlarinin, ülkemizde uygulanan oranlarin çok
üzerinde olmasi nedeniyle, 1995-2004 döneminin sonrasinda da önemli bir
indirim sorunu ile karsilasmayacagimiz düsünülebilir.
Ihracat
sübvansiyonlarina
iliskin düzenlenen tablolarda 1986-1990
yillarinda vergi iadesi ya da 1991-1992 tarihlerinde bütçe kaynaklarindan
yapilan sübvansiyonlarin yillik ortalama degeri ABD dolari olarak gösterilmis,
bu degerler üzerinden 10 yil içinde esit dilimler halinde kaynak tahsisinde %24,
sübvansiyonlu mal miktarlarinda ise %14 oraninda indirim yapilacagi
belirtilmistir. Ayrica, Türkiye’nin ihracat sübvansiyonlari ile ilgili taahhütleri,
1986-1990 yilari arasinda kalan dönemde sübvansiyon verilmeyen ürünlere
bundan sonra da sübvansiyonda bulunulmayacagi ve bu dönemde kaldirilan
sübvansiyonlarin yeniden tesis edilemeyecegi hususlarini da içermektedir.
Bunlarin yaninda, Türkiye AB ile olusturacagi Gümrük Birligi
çerçevesinde ortak gümrük tarifelerini en düsük düzey olarak kullanabilme
hakkini sakli tuttugunu bildirmistir.
Gelismekte olan ülkelerin, kalkinma planlarinin önemli bir bölümünü
olusturan, tarimsal ve kirsal gelismeyi destekleyici dolayli ve dolaysiz devlet
62
M.C. Yener, R. Tezcan, M. Gündüz, Ö. Yeni, L. Arslan, “Tarimsal Destekleme Politikalarinin
Degerlendirilmesi: Alternatif Model”, Hazine Müstesarligi, Arastirma ve Inceleme Dizisi 9, Ekonomik
Arastirmalar Genel Müdürlügü, Kasim 1996, s.14-15
102
yardimlari ile tarima uygulanan yatirim sübvansiyonlari, düsük gelirli üreticilere
saglanan tarimsal harcama sübvansiyonlari ve uyusturucu madde üreticilerinin
diger ürünlere yönelmeleri için yapilan tesvik tedbirlerinin iç destek taahhütleri
kapsami disinda tutulmasi, ülkemizin ulusal tarim politikalari reformu s ürecinde,
GATT Tarim Anlasmasi’nin önemli bir kisitlayici faktör olma özelligini büyük
ölçüde azaltmaktadir.
III- Türkiye’nin Tarim Politikasi Ile Topluluk Ortak Tarim Politikasinin
Karsilastirilmasi
Türk tariminin Topluluk tarimina göre büyük farklar göstermesinin yani
sira tarim politikalari da birbirinden önemli farkliliklar tasimaktadir.
Toplulukta tarim nüfusunun ve tarimsal isletmelerin sayisinin azaltilmasi,
buna bagli olarak isletmelerin büyütülmesi esas politika olarak benimsenmis ve
zaman içinde bu alanda önemli ilerlemeler kaydedilmistir. Isletmelerin daha
modern, daha rasyonel çalisir hale getirilmesi için önlemler alinmaktadir.
Türkiye’de ise ne tarimsal nüfusun, ne isletme sayisinin azaltilmasi, ne
isletmelerin
büyütülmesi
ve
modernlestirilmesi konusunda bir politika
izlenmektedir.63
Kurumsal
yapilar
açisindan
önemli
bir
fark
pazarlama
organizasyonlaridir. Topluluk’ta üreticiler, üretici birlikleri ve kooperatifler
seklinde örgütlenmislerdir. Birçok ürün için yüksek fiyat politikalari ve üretici
yardimlari seklindeki üreticiyi desteklemeye yönelik araçlardan yalniz bu tür
birliklerin çatisi altinda toplanmis üreticiler yararlandirilmaktadir. Türkiye’de
ise kooperatiflerin güçlendirilmesi yönünde bir politika olusturulmamistir.64
63
G. Eraktan, “OTP ve Tarimsal Alanda Türkiye-AB Iliskileri”, “Gümrük Birligi Sonrasi Türkiye Tarimi”,Tarim
Haftasi 1996 Sempozyumu: Yeni Dünya Düzeni ve Türkiye Tarimi tebligi, TCZB Kültür Yayinlari no.30,1997,
s.108
64
a.g.e., s.109
103
Topluluk ve Türkiye’de en önemli farkliliklardan biri de üretim politikasi
alanindadir. Topluluk’ta asiri üretim en önemli tarim politikasi sorunudur.
Üretim fazlalari büyük masraflarla ihraç edilmeye veya baska amaçlarla
tüketilmeye
çalisilmaktadir.
Zaman
içinde
yapi lan
reformlarla
üretim
azaltilmaya çalisilmistir. Türkiye ise hangi ürünlerin üretiminde hedefinin ne
oldugunu belirlemis degildir. Topluluk’ta üretim artislarina engel olmak için
üretim kotalari, garanti esigi gibi uygulamalar getirilmektedir.65
Tarim politikalarina uyum açisindan en önemli sorunlardan biri ise,
Türkiye’deki
destekleme
politikalari
ile
OTP’nin
fiyat
ve
yardim
mekanizmalarindaki temel farkliliklardir.
AT ve Türkiye arasinda, tarimsal destekleme politikalarindaki temel
farkliliklari özetleyecek olursak: 66
AT’de tarim ürünlerinin yaklasik %97’si fiyat politikalariyla korunmakta,
Türkiye’de ise fiyat destekleme politikasina konu olan ürünler 1980’li yillardan
itibaren giderek azalmaktadir.
AT’de tarimsal girdilerde sübvansiyon söz konusu degilken, Türkiye’de,
çesitli girdiler sübvanse edilmis fiyatlarla üreticiye intikal ettirilmektedir.
AT’de Ortak Tarim Politikasi’nin finansmani tek bir bütçeden (FEOGA)
karsilanmaktayken, Türkiye’de desteklemenin finansmanini degisik kuruluslar
gerçeklestirmektedir.
AT’de uygulanan fiyat politikalariyla tarim ve tarim disi sektörlerde
çalisanlar arasinda denge kurma ve tarimsal üretimi artirma amaçlanmaktadir.
65
ibid
R. Aydin, “Tarim Ürünlerini Destekleme Politikalariyla Ilgili Özel Sektör Görüsü Sorunlar ve Öneriler”,
Tarimsal Ürünlerde Destekleme Politikalari, Izmir Ticaret Borsasi Yayinlari, Yayin no46, Izmir 1992, s.79
104
66
Türkiye’de ise destekleme daha çok, üretim düzeyini koruma, üreticiye belirli
fiyatlarda pazar garantisi saglama amacina yöneliktir.
Toplulukta her ürün için gereksinme duyuldukça, yeni düzenlemelere
gidilebilmekte yani yeterince esnek bir tarim politikasi uygulanmaktadir.
Türkiye’de ise destekleme politikasi daha çok siyasal seçimlere bagli olarak fi yat
ayarlamalari yapan bir yapiya sahiptir.67
Topluluk’ta destekleme amaciyla uygulanan politikalarin esasi, Ortak
Tarim Politikasi çerçevesinde, iyi organize olmus pazar ve fiyat mekanizmalarina
dayanmaktadir. Karmasik gibi görülmekle birlikte, istikrarli politikalar ve
gelismis bir sistem içerisinde, madde politikalari bazinda isletilen sistemde,
merkezi bir finansman organi olan FEOGA yaninda üretici ve meslek
kuruluslarinin da kararlara katilimlari saglanmaktadir.
Türkiye’de tarimin desteklenmesi, genelde kisa dönemlik politikalarla ve
daginik bir sekilde yürütülmektedir. Bu esnada üretici örgütlerinin ve mesleki
kuruluslarinin etkinlikleri, Topluluga kiyasla hemen hemen yok gibidir. Fiyat
desteklemelerinde, kapsam olarak bir süreklilik olmadigi gibi, destekleme fiyatlarinin
saptanmasi esnasinda da Topluluk’taki gibi objektif ölçütlerden yararlanma yoluna
gidilmemektedir. Pazar politikalarinda ise, prim ödemeleri yaninda, Topluluk’ta
uygulanmayan girdi sübvansiyonlari ön plandadir.
IV- Türkiye’nin Ortak Tarim Politikasina Uyumu
Ankara Antlasmasi’nda, ortakligin tarim ve tarim ürünleri ticaretini de
kapsadigi belirtilmekte, Katma Protokol ve 1/95 sayili Ortaklik Konseyi
Karari’na göre de, Ortak Tarim Politikasi’na uyumu gereken Türk tarimi ile
67
C.Arikbay, Avrupa Topluluguna Tam Üyeligin Türkiye’nin Tarimsal Ürünler Üretimi, Fiyatlari ve Dis
Ticaretinde Yaratacagi Olasi Degismeler, Milli Prodüktivite Merkezi Yayinlari:479, Ankara, 1992
105
ilgili çalismalarda söz konusu politika kurallarinin göz önünde bulundurulmasi
önemli görülmektedir.
AT’de Ortak Piyasa Düzenleri’ne tabi olan ürün ve ürün gruplari için
olusturulan
çalismalidir.
mekanizmalara,
Bu
arada,
Türkiye’de
gerekli
belirli
araliklarla
organizasyon
ve
yaklasmaya
mekanizmalar
gerçeklestirilinceye ve Ortaklik Konseyince de onaylanincaya kadar, ulusal
düzeydeki çesitli uygulamalar devam edecektir. Ancak, Türkiye Topluluga tam
üye olmadigindan, geçis dönemi güçlüklerini ortadan kaldiracak FEOGA ve
benzeri fon ve yardimlardan faydalanamayacak ve bu da Türk tarim ürünlerinin
rekabet düzeyini önemli ölçüde sinirlayacaktir. Türkiye OTP’ye uyumda, bütçe
imkanlari ölçüsünde kendi kaynaklarini kullanmak durumundadir. Bunun,
yapilmasi gereken harcamalari karsilamada çok yetersiz kalacagi söylenebilir. Bu
yüzden, asamali da olsa, OTP’ye uyumun Türk ekonomisinde önemli sorunlara
yol açmasi beklenmektedir. O halde, finansman güçlügü de dikkate alinarak, ilk
asamada daha az sorunlu ürün veya ürün gruplarini n OTP kapsamina alinmasi
için çalisilmalidir. Bu baglamda,
- Toplugun kendine yeterli olmadigi ve üretim fazlasinin da bulunmadigi, ayni
zamanda ihracat açisindan potansiyel vaad eden ürünlerle, üçüncü ülkelerce
talep edilmesi olasi görülen ürünlerin (OPD’ye tabi olanlar) ilk asamada OTP
kapsamina alinmasi uygun olacaktir.
- OTP kapsamina alinacak bitkisel ve hayvansal ürünlerle ilgili pazarlama
organizasyonlarinin
(üretici
kooperatifleri
ve
birlikleri,
tarim
satis
kooperatifleri,…) yeniden yapilanarak, ülkesel ve bölgesel anlamda, hem üretici
hem de tüketiciyi temsil edecek hale getirilmesi, OTP’ye uyumu ve gerekli
altyapinin olusturulmasini da kolaylastiracaktir.
- Ilk asamada seçilecek ürünler, bitki ve hayvan sagligi, standardizasyon, kalite
vb. açilardan rekabet edebilecek düzeyde olmalidir.
- OTP’ye uyumda finansman kaynaginin sürekliligi ve yeterliligi de önem arz
etmektedir. Bu nedenle, AT, tarim sektörünün az gelismisligini ve çiftçinin düsük
gelir sahibi olmasini dikkate alarak, 1964 yilinda FEOGA’yi yürürlüge
106
koymustur. Zaman içinde ve kaynaklar uygun oldugu takdirde, böyle bir fon
Türkiye’de de olusturulmalidir.
- Iç tüketim, hammadde ve ihracat açisindan önemli bir potansiyel olusturan,
ayni zamanda büyük bir çiftçi toplulugunu ilgilendiren ürünlerin destekleme
kapsaminda muhafaza edilmesi, AB pazarlarinda güçlü bir rekabet ortami da
hazirlayacagi için önemli görülmektedir.
- OTP’ye uyumu kolaylastirmak ve dolayisiyla geçis süresini kisaltmak için,
tarim sektöründe altyapinin olusturulmasina, toplam üretimin büyük bir
bölümünü kapsayan, ihracatta da önemli payi olan ve OPD kapsaminda yer alan
ürünlerden baslanilmasi gerekmektedir.68
OTP’ye
uyumda,
tarimsal
altyapinin
iyilestirilmesi,
yeniden
yapilandirilmasi, verimlilik ve üretim artisi yaninda, çiftçi basina düsen milli
gelirin yükseltilmesi açisindan da önem tasimaktadir. Ancak Türkiye’de tarimda
bir yandan yüksek istihdam, diger yandan arazinin miras yolu ile giderek daha
küçük parçalara bölünmesi ve isletme sayisinin artmasi nedeniyle ekonomik bir
isletmecilik mümkün olmamakta ve bu da beklenen gelismeyi engellemektedir.
Türkiye’nin
Topluluga
tam
üyeliginin
gerçeklesme
tarihi
belli
olmadigindan, tam üyeligin gerçeklestigi tarihe dek OTP simdikinden farkli bir
görünüm alabilecektir. Bu nedenle, de olasi üyeligin Türkiye üzerine sonuçlari
ancak sinirli varsayimlarla tartisilabilir.69
Bu durum göz önüne alinarak, tam üyeligin FEOGA’nin da katkisiyla
tarimsal yapiyi iyilestirici etkiler yapacagi, bunun da Türk tarimini daha
rasyonel bir çalisma ortamina kavusturacagi söylenebilir. Ayrica OTP’ye uyum
ile tarim ürünleri fiyatlari artacak ve tarimsal ürünlerin göreli fiyat yapisi
degisecektir. Yeni fiyatlar üretici gelirini artiracak ancak, tüketicilerin alim gücü
68
Karabagli, Alpkent; “Türk Tariminin Avrupa Birligi Tarim Politikasina Uyumu ve Gümrük Birligi Ile
Iliskisi”, Milli Prodüktivite Merkezi Yayinlari:573, Ankara 1996, s.82-83
69
Canan Arikbay, Avrupa Topluluguna Tam Üyeligin Türkiye’nin Tarimsal Ürünler Üretimi, Fiyatlari ve Dis
Ticaretinde Yaratacagi Olasi Degismeler, Milli Prodüktivite Merkezi Yayinlari:479, Ankara, 1992
107
ayni oranda degismeyecegi için sorunlar ortaya çikabilecek ve tarim ürünleri
fiyat artisi, tarim ürünlerini kullanan tarim disi sektörlerde maliyet artisina yol
açacaktir. Girdi sübvansiyonlarina son verilmesi ile de fiyat artislari söz konusu
olacak, bu da beklenen ürün artisini sinirlayici etki yapacaktir. Bitkisel üretime
destek veren destekleme politikamiz, bu agirligi hayvansal ürünlere veren OTP
ile yer degistirecektir. Destekleme kapsamindaki ürünler degisecek, Türkiye’de
su anda desteklenen bazi ürünler kapsam disinda birakilip, bazi lari da kapsam
içine alinabilecektir. Topluluk, Türkiye’nin de üreticisi oldugu bazi tarim
ürünleri için üretim fazlalari vermekte ve üretimi kisma yoluna gitmektedir, tam
üye olmasi halinde Türkiye’den de bu uygulama istenecektir. Türkiye’de
yaratilan tarimsal katma deger düsük oldugundan, Türkiye’nin Topluluk
bütçesine katkisi çok yüksek toplamlara erismeyecek, Topluluk fonlarindan
Türkiye’ye saglanacak katkilar, Türk tariminin gelisimi açisindan önemli bir
kaynak olacaktir.70
Tarim
sektörünün
Toplulugun
OTP’sine
uyumunda
GATT-Tarim
Anlasmasi da dikkate alinmalidir. Tarim sektörünün gümrük birligi disinda
kalmasi esasen müzakereler sirasindaki istege bagli bir pazarlik sonucu
kararlastirilmis degildir. Ortak Tarim Politikasinin Türkiye tarafindan
uygulanamamasi, tarim sektöründe gümrük birligini olanaksiz kilmaktadir. Her
iki tarafin müdahale ettikleri ürün kapsami dahi farklidir. Iki taraf tarima farkli
politikalarla müdahale ederken, gümrük birligine giderlerse, çesitli alt
sektörlerde kabul edilemez rekabet sapmalarina yol açilabilir. Degil gümrük
birligi, Türkiye tam üye olsaydi, tarimda gümrük birligi gene de hemen degil,
zaman içinde gerçeklestirilmek durumunda kalinirdi.71
Türkiye’nin Topluluga tam üye olmadan, kendi basina ve olanaklariyla
OTP’yi uygulamasi ve tam üyelik sonrasi erisilebilecek durumu daha önce elde
edebilmesi teknik açidan da olanakli görünmemektedir. Türkiye açisindan ancak
70
ibid
Halis Akder, “Gümrük Birligi Sonrasi Türkiye Tarimi”,Tarim Haftasi 1996 Sempozyumu: Yeni Dünya Düzeni
ve Türkiye Tarimi tebligi, TCZB Kültür Yayinlari no.30,1997, s.113
108
71
OTP’ye yakinlasma saglayacak politikalar uygulanabilir. Ankara Antlasmasi bu
yönde çabalara girilmesini zaten öngörmüstü. Öte yandan, GATT Tarim
Anlasmasi da yakinlasma saglayacak politikalar kümesinin bir kismini
tanimlamaktadir. Türkiye’nin simdiye kadar OTP’ye uyum göstermemesini
bagislatabilecek, daha iyi oldu dedirtebilecek konu yine GATT kurallaridir. Yeni
anlasma hem OTP’nin ne yönde degisecegi konusunda daha net bir izlenim
verebilmektedir hem de Türkiye’yi ayni dogrultuya yönlendirmektedir.72
Ayrica, tarimin gümrük birligi kapsaminda olmamasinin, üçüncü ülkelerle
ticaretimizde, politikalarimizi düzenl emekte tarim açisindan serbest oldugumuz
anlamina geldigi de unutulmamalidir.
AT’ye karsi taahhütleri çerçevesinde, Türkiye tarim politikasini OTP’ye
uyumlastirmalidir ancak, bu uyumun gerçeklesmesi gereken tarih belirlenmis
degildir. Dolayisiyla, Türkiye öncelikle bu uyum için kendisine uygun bir takvim
belirlemelidir.
Tarim ürünlerinin AT ile gümrük birligi kapsamina alinmasi durumunda,
Türkiye’nin tüm tarim ürünleri Topluluga ve Toplulugunkiler Türkiye’ye
gümrüksüz olarak girecek, Türkiye üçüncü ülkelerden ithalatta alinan gümrük
vergilerini Topluluk düzeyine getirecek, Türkiye’deki destekleme fiyatlari
Topluluk düzeyine getirilecek, Türkiye’de uygulanmakta olan gübre desteklemesi
kaldirilacaktir.73
Birlesmis Milletler Gida ve Tarim Teskilati (FAO) ve T.C. Tarim ve
Köyisleri Bakanligi tarafindan yaptirilan bir arastirmaya göre, Türkiye’nin
önümüzdeki yillardaki tarim politikasini belirleyebilmesi için, öncelikle, tarim
ürünlerinde önemli bir liberalizasyona gidip gitmeyecegini kararlastirmasi
72
age, s.113
D.McClatchy, “Agricultural Policy Reform in Turkey Relating to WTO and EU Agreements”, Ministry of
Agriculture and Rural Affairs of Turkey, Food and Agriculture Organization of the United Nations, Ankara,
November 1997, s.96
109
73
gerektirdigi ve eger liberalizasyon olacaksa, bunu tek basina veya AT ile uyumlu
olarak yapma alternatifleri ile karsi karsiya oldugu belirtilmektedir. Tarim
sektörü için mevcut politikalarda bir degisiklik yapilmadigi takdirde, OTP’de
önemli degisiklikler olmayacagi varsayimiyla OTP’ye uyum saglandigi takdirde
ve OTP’ye uyum saglanarak veya saglanmayarak önemli reformlara gidilmesi
durumlarinda, 2005 yilinda ulasilacak duruma dair yapilan incelemeden özetle
asagidaki sonuçlara ulasilmistir.
Mevcut tarim politikalarinda önemli degisiklikler yapilmadigi takdirde,
nüfus artisi ve gelir artisindan dolayi tarim ve gida ürünleri talebinin artacagi ve
üretimdeki artisin bu talebi karsilayamayacagi öngörülmektedir. Bu da ihracat
fazlalarinin azalmasi ve belli ürünlerde ithalatin artmasi ile sonuçlanacak ve
Türkiye 2005 yilinda tarim ürünlerinde dis ticaret açigi yasayacaktir. Yapilan
incelemede, 1993-95 yilinda 475 milyon $ olan tarim ürünleri dis ticaret
fazlasinin, 2005 yilinda yerini 340 milyon $’lik açiga birakacagi sonucuna
ulasilmistir.
Ayrica, tüketiciler için 2005 yilindaki fiyatlarin, ürünlerin çogu için sabit
ABD Dolari cinsinden daha yüksek olacagi beklenmektedir.
OTP’de önemli degisiklikler olmayacagi varsayimiyla, OTP’ye uyum
saglanmasi durumunda, 2005 yi linda tarim ürünlerin çogunlugunun, özellikle de
hayvansal ürünlerin fiyati daha düsük olacaktir (OTP’de reform yapilmadigi
takdirde, destekleme fiyatlarinin 2005 yilinda reel olarak %15 düsecegi varsayimi
kabul edilmistir).
Bu ikinci olasilikta, özellikle hayvancilik ürünlerinde olmak üzere, daha
düsük üretim ve daha fazla tüketim yasanacaktir. Üretimde azalma, çiftçi
gelirlerinde düsüse neden olacak, öte yandan, tüketici %6 daha az harcayarak,
daha
fazla
yiyebilecektir.
Vergi
açisindan,
kaldirilacak
ihracat
sübvansiyonlarindan saglanacak kazanç tarife indirimlerinden kaynaklanan
110
vergi gelirindeki düsüsten dolayi, net etki ilk senaryoya göre, yarim milyar
dolarlik bir kayip olarak ortaya çikacaktir.
Arastirmaya göre, bu ikinci senaryoda genel olarak, tüketicilerin
kazancinin, çiftçilerin kaybini ve göreceli olarak küçük sayilabilecek vergi
kaybini geçecegi ve Türk ekonomisine 0.3 ila 0.4 milyar dolar net kazanç
saglanacagi öngörülmektedir.
Serbest ticaret senaryolari olarak adlandirilan, OTP’ye uyum saglansin
veya saglanmasin, tarim politikalarinda önemli reformlara gidilmesi durumunda
ise, fiyatlarin bir önceki senaryodakinden de düsük olacagi, genel olarak
sonuçlarin, ikinci durumdakilerle ayni yönde ancak daha genis etkili olacagi ve
net kazancin, 1 milyar dolar civarinda olacagi sonucuna ulasilmaktadir.
Arastirmada, hangi durum gerçeklesirse gerçeklessin, her halükarda,
Türkiye’nin kendine yeterlilik düzeyinde azalma olacagi ve tarim ürünleri
ticaretindeki açigin büyüyecegi öngörülmektedir. Mevcut durumda düsük
korumaya
tabi
olan
bazi
ürünlerin
fiyatinin,
Türkiye’deki
destekleme
politikalarinin OTP’ye uyumlastirilmasi veya uyum olmaksizin tarim ürünleri
ticaretinde
liberalizasyona
düsünülmektedir.
gidilmesi
Çiftçilik ürünlerinin
kararlarindan
çogunda,
bu
çok
az
arada
etkilenecegi
Türkiye’deki
desteklemelerin OTP düzeyine getirilmesi durumunda, üretici fiyatlarinin 2005
yilinda daha düsük olacagi beklenmektedir. OTP’ye uyum saglanmasi veya
saglanmamasi durumlarindan en çok etkilenecek sektörün ise hayvancilik oldugu
söylenmektedir.
Arastirmada, ekonomik bir bakis açisiyla, Türk ekonomisinin genel
olarak, tam bir tarim politikasi ve ticaret liberalizasyonundan önemli ölçüde
fayda saglayacagi söylenmektedir. Ancak, saglanacak potansiyel faydanin
dagitiminin ne sekilde olacagi önem tasimaktadir. Daha hizli bir liberalizasyonun
seçilmesi halinde, genel ekonomik kazançlardan vazgeçilmeden çiftçilerin
111
kayiplarinin telafi edilmesinin yollari aranmalidir. Ki tam bir liberalizasyon
durumunda, bu kayiplarin yillik 5 milyar $ civarinda olacagi tahmin
edilmektedir, ancak çiftçiler de ayni zamanda gida ürünü tüketicisi olarak,
tüketicilerin faydalanacagi ve 6 milyar $ olarak öngörülen kazancin önemli bir
bölümünden faydalanacaklardir.
Uzun vadede Türkiye’nin AT’ye tam üyelik hedefi göz önüne alindiginda,
Türk tarim politikasinin OTP’ye uyumun gerekliligi ortaya çikmaktadir.
Türkiye’nin, OTP’ye uyum saglamasi durumunda, GATT çerçevesinde gidilen
yön olan liberalizasyonu da, AT’nin ritminde gerçeklestirmesi gerekecektir.
Ancak, AT’nin bu yönde hizli veya yavas gelisme mi gösterecegi bilinmedigi gibi,
gümrük birliginin yakin gelecekte tarim ürünlerine genisletilmesi niyetine
yaklasiminin ne olacagi da belirsizdir. AT’nin yakinda öngörülen doguya
genisleme çerçevesinde, Türkiye’nin tarim politikasina uyumun daha sonra ele
alinmasini tercih etmesi ihtimali yüksektir. Dolayisiyla, Türkiye’nin reformlarini
kendine uygun bir hizda yapmayi tercih etmesi durumunda, bunu
AT ve
OTP’nin muhtemelen daha hizli olacak liberalizasyonundan “bagimsiz” olarak
yapmasi, OTP’ye uyumu bir süre daha ertelemesi daha uygun olacaktir.
Koruma oranlari farkli oldugundan belli sektörler daha fazla düzenleme
gerektireceginden, tarimda liberalizasyonun, tüm ürünlerde ayni hizda degil de,
belli ürünler için daha yavas olmasi, daha uygun görülmektedir.
Türkiye ulasmak istedigi duruma göre tercihini yapmali ve önümüzdeki
yillardaki tarim politikasini buna göre belirlemelidir. Bu tercihi baslica üç
seçenek arasindan yapabilir:
- Mevcut politikalarda, sadece uluslararasi zorunluluklarin gerektirdigi asgari
degisiklikleri yapmak;
- Gümrük birliginin tarim ürünlerini de kapsamasi için AT ve OTP ile uyum
saglamak;
- Tek tarafli liberalizasyona dogru gitmek.
112
Hedefin belirlenerek, politikadaki belirsizliklerin asgari düzeye getirilmesi
ve çiftçilerin ile sanayinin önünü net görebilmesi, ayarlamalarin daha kolay
yapilmasini saglayacaktir. Bu belirleme yapilmadan, diger önemli politika
kararlarinin alinmasi da zor olacaktir.
OTP’ye uyumu, baslica asagidaki basliklar açisindan degerlendirecek
olursak,74
Verimlilik ve teknoloji kullanimi açisindan, AT, kurulus yillari ve özellikle
OTP’nin yürürlüge kondugu 1962 yilindan beri, modern tekniklerin kullanimina
agirlik verilmek suretiyle verim ve üretimde önemli gelismeler saglamis ve çiftçi
gelirlerini artirmistir. Türkiye tarim politikasinda da temel amaç verimliligin
artirilmasidir. Ancak, sahip oldugu dogal avantajlara ragmen, arazinin miras
yolu ile parçalanarak küçük isletmeler haline dönüsmesi, tarimsal altyapinin
iyilestirilememesi, üreticilerin faal bir sekilde örgütlenememesi, gübre ve tarimsal
ilaçlar gibi girdilerin yeterli düzeyde kullanilamamasi nedeniyle kaliteli ürün elde
edilmesinde güçlüklerle karsilasilmasi gibi nedenlerle Türk tariminda verim pek
fazla artirilamamaktadir.
Gerek Topluluk gerekse dünya ekonomisiyle entegrasyonda, Türkiye tarim
politikasini, verimlilik ile saglanacak artislarla rekabet gücünün yükseltilmesi
esasina dayandirmalidir.
Fiyat ve pazar politikalari çerçevesinde, OPD kapsaminda yer alan tarim
ürünleri, fiyat ve pazar garantisine sahiptir. Bu politikalarin ana hedefleri, çiftçi
gelirlerinin yükseltilmesi, piyasada denge saglanmasi, üretimin iç ve dis talebe
göre ayarlanmasi ve tüketicinin korunmasi seklinde özetlenebilir. OTP’ye uyum
74
Karabagli, Alpkent; “Türk Tariminin Avrupa Birligi Tarim Politikasina Uyumu ve Gümrük Birligi Ile
Iliskisi”, Milli Prodüktivite Merkezi Yayinlari:573, Ankara 1996, s.85-108
113
saglanmasi için, diger konular yaninda, tarim sektörünün belkemigi niteliginde
olan pazar ve fiyat düzenlemelerine agirlik verilmelidir.
Tarimsal yapi politikasi açisindan, Türkiye ile AT tarimi arasinda önemli
yapisal farkliliklar bulundugu söylenebilir. Toplulugun kurulus yillari ve sonraki
genisleme
dönemlerinde,
özellikle
Akdeniz
ülkelerinin
tarimsal
yapisi,
Türkiye’ninkinden geri idi. Söyle ki, baslangiçta AT ülkeleri, isletme sayisinin
fazlaligi, arazinin çok parçali olmasi, isgücünün fazla ve egitim düzeyinin düsük
olmasi, verim düsüklügü, üretimin talebi karsilamamasi, pazarlama imkanlarinin
sinirli olmasi, kisi basina düsen gelirin azligi, teknolojinin eski ve yetersiz olusu,
sosyal güvenlik alaninda dikkate deger bir uygulama bulunmamasi, destekleme
ve yardim imkanlarinin sinirli olmasi gibi durumlarla karsilasmislardir. OTP
çerçevesinde olusturulan FEOGA’nin devreye sokulmasi ile, tarimda altyapinin
iyilestirilmesi ve gelistirilmesine öncelik verilmis ve bununla ilgili çözüm
önerilerini içeren programlar hazirlanarak uygulamaya konulmustur.
Türkiye, AT’ye üye olmadigi için, OTP’ye uyumla ilgili altyapi
düzenlemelerini
kendi
bütçesinden
ayirabilecegi
ödeneklerle
yapmak
durumundadir. Gerçekten, sinirli gelismeler disinda altyapisi olusmamis bir
sektörün OTP’ye uyumu, AT’nin mali destegi olmadan gerçeklestirilmesi kolay
degildir. Bu arada, baslangiçta çok parçali arazilerin toplulastirilmasi konusunda
bazi somut adimlar atilabilir ve bunun yararlari da pratikte görülebilirse,
çiftçinin bu uygulamaya daha sicak bakabilecegi düsünülmektedir.
Finansman
politikasi
açisindan,
AT’nin
tarim
sektöründe
yapmakla
yükümlü oldugu harcamalari karsilayan ve genel bütçe içinde yer alan FEOGA,
kurulusundan bu yana bütçeden en büyük payi alan fon olmustur. Tarim
sektörünün gida ihtiyacini ve sanayi için gerekli olan hammaddeyi saglamasinin
yani sira düsük olan çiftçi gelirlerinin artirilmasi zorunlulugu, bütçeden daha
fazla pay ayrilmasina yol açmistir. Buna karsilik Türkiye’nin AT’ye üye
olmamasi nedeniyle, FEOGA ve diger yardim-destekleme agirlikli finansman
114
imkanlarindan faydalanmasi söz konusu degildir. Ancak büyük sorunlari olan
tarim sektörü, yeterli finansman yardimi olmadan, OTP’ye uyumda ciddi
güçlüklerle karsilasacak ve bu da dogal olarak uyum sürecini uzatacaktir.
Türkiye, kendi bütçe olanaklari dahilinde, uyum çalismalarini sürdürmekle
yetinecektir. Ancak, AT’nin tarimla ilgili finansman politikasinin agirlikli olarak
dayandigi, OTP çerçevesinde isletilen FEOGA benzeri, sadece sektöre hizmet
edecek bir “Tarim Fonu”nun Türkiye’de olusturulmasini gündeme getirecek
ortamin hazirlanmasinin uygun olacagi düsünülmektedir.
Üretici gelirlerini arttirici politikalar açisindan, Roma
Antlasmasi’nda,
tarimda çalisanlara, gelirlerini yükseltmek suretiyle, uygun bir yasam düzeyi
saglanmasi öngörülmektedir. Bu yükümlülük çerçevesinde,
AT OTP ile, bir
yandan verimlilik ve üretim artisina agirlik verirken, diger yandan da pazarlama
altyapisini olusturmustur. Bu sekilde toplam tarimsal üretimin %95’den
fazlasinin çesitli sistemlerle desteklenmesi ve korunmasi sayesinde çiftçi gelirleri
giderek yükseltilmistir.
Ayrica, AT içinde daha az gelismis bölgeler75 olarak tespit edilen bölgelerin
kalkindirilmasi için, sosyal fonlar (FEOGA Yönverme Fonu, Avrupa Bölgesel
Kalkinma Fonu, Avrupa Sosyal Fonu,…) ile Uyum Fonu kullanilirken, diger
taraftan dogrudan yapilan yardimin yani sira ulusal hükümetler de gerekli
destegi saglamislar, ayrica, Avrupa Yatirim Bankasi da düsük faizli kredi
saglamistir.
AT’de çiftçiyi ve kirsal kesimi kalkindirmak için bunca ugras verilirken,
Türkiye’de de devlet destegi ile çiftçinin ekonomik bir varlik haline getirilmesi
için gerekli önlemler alinmalidir. Tarimda, devlet desteginin çekilmesi veya
giderek azaltilmasi, bir anlamda OTP’ye uyumun askiya alinmasi demek
75
12’ler Avrupa’sinda, tarima elverisli topraklarin, yaklasik %55’inin daha az gelismis bölgelerde - ortalama
gelir düzeyinin %75 altinda kalan yerler - oldugu belirlenmistir. (Karabagli, Alpkent; “Türk Tariminin Avrupa
Birligi Tarim Politikasina Uyumu ve Gümrük Birligi Ile Iliskisi”, Milli Prodüktivite Merkezi Yayinlari:573,
Ankara 1996)
115
olacaktir. Bunun yaninda, çiftçinin uyum konusunda kilit rol oynayacagi gerçegi
gözden kaçirilmamalidir. DPT’nin yaptigi bir çalismaya göre76, OTP’ye uyum
için her yil yaklasik 3.1 milyar $’a ihtiyaç olacaktir. Bunun, pratikte
gerçeklesmesi olasi görülmemektedir. Dolayisiyla, Türk tariminin OTP’ye Ispanya ve Portekiz kadar yardim görmedikçe- tam uyumunun ancak üyelikle
saglanabilecegi seklindeki bir yaklasimin yanlis olmayacagi söylenebilir.
Tüketiciyi Koruma Politikalari açisindan, AT’de gida maddeleri kalite
standartlari, hem iç pazarlarda hem de dis ticarette aynidir ve her asamada,
konuya göre, kamu ve özel kuruluslarin kontrolüne tabidir. Dis ticaretteki
kontrol tümüyle devlet kuruluslarinin yetkisindedir. Tüketici, gida maddeleri
seçiminde fiyatin yani sira, kaliteye de önem vermektedir. Bunun anlami, insan
sagligina zararli etkileri olan kalitesiz ürünlere prim verilmeyecegidir. Teknik
kosullara uyulmadan uygulanan ve insan sagligina zararli etkileri görülen
gübreler, tarimsal ilaçlar ve hormonlarin kullaniminda da giderek sinirlamalar,
yerine göre yasaklamalar gündeme gelmekte ve “dogal tarima” duyulan ilgi
artmaktadir. Türkiye’de ise, iç pazarlarda satisa sunulan ürünlerin standardi
olmadigi için, kalite kontrolü de söz konusu edilmemektedir. Ancak, uzun yillar
süren tartismalardan sonra, “gida yasasi”nin çikarilmasi, Gümrük Birligi’ne
girisin agirlikli olarak gündeme gelmesiyle, Haziran 1995’de 560 sayili Kanun
Hükmünde Kararname olarak yayinlanmistir77. Bu Kararname ile, özellikle
gidalarin üretim, tüketim ve denetlenmesi esas alinmistir. Ayrica, 8 Mart 1998
tarihli Resmi Gazete’de yayimlanan 23.2.1995 gün ve 4077 sayi ile kabul edilen
“Tüketicinin Korunmasi Hakkinda Kanun” özetle, gida maddeleri basta olmak
üzere, öteki mal ve hizmetleri kullanan ve tüketenlerin tümünü, beklenen veya
beklenmeyen
çesitli
anlasmazliklardan
dolayisiyla
zararlardan
korumayi
amaçlamaktadir.
76
Ertugrul, Cemil (1995), “Tarim Alaninda Türkiye-AT Iliskiler,”, DPT AB ile Iliskiler Genel Müdürlügü,
Ankara, Mayis 1995
77
28.06.1995 gün ve 22327 sayili Resmi Gazete
116
Ürün ve ürün gruplari politikalari çerçevesinde, Roma Antlasmasi’nin ürün
arzinin garanti edilmesi amaci dogrultusunda, tarimsal üretimin verimlilik
yoluyla arttirilarak, talebin kesintiye ugratilmadan ve yeterli ölçüde saglanmasi
gerekmektedir. AT, verimlik ve üretimde büyük boyutlara varan gelismeler
saglayarak, temel gida maddeleri basta olmak üzere, çogu ürünlerde kendine
yeterli düzeyin de üstüne çikmistir. Müdahale, sübvansiyon, yardim, ihracat
iadesi gibi uygulamalari agirlikli olarak, OPD kapsamindaki bitkisel ve
hayvansal ürünlere yöneliktir. Buna göre, toplam üretimin büyük bir kismini
olusturan bu ürünlerdeki üretim fazlaliklarinin bütçeye agir yük getirmesi
nedeniyle, bu fazlaliklari engellemek için, ürünler itibariyle maksimum üretim
kotalari uygulamaya konmus, bu miktarlari asan çiftçilere “sorumluluk vergisi”
getirilmis, erken emeklilik tesvi k edilmistir. Ancak, tüm bu önlemlerden saglanan
olumlu sonuçlar sinirli kalinca, bu kez arazinin belirli bir bölümünün tarim disi
birakilmasi uygulamasina geçilmistir. Üretim açisindan, Türkiye’nin Topluluga
uyum saglamasi, ürünler bazinda durumun incelenmesini ve sonra da her bir
ürün için ayri ayri düzenlemelerin yapilmasini gerektirmektedir. Bu düzenleme
çalismalarinda, yalniz AT’ye satis olanaklari degil, ayni zamanda Topluluk disi
ülkelere yönelik ihracat olanaklari da dikkate alinmalidir. Türkiye tariminda
üretim artisi politikasina devam edilmeli, Toplulugun kendi kendine yeterli
oldugu ürünlerde, Türkiye’nin de kendine yeterli duruma gelmesine
çalisilmalidir.
117
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ORTAK
TARIM
POLITIKASINA
TABI
TARIM
ÜRÜNLERINDE
GÜMRÜK
ISLEMLERI
Ortak Tarim Politikasi, Avrupa düzeyinde uyumlastirilmis ilk politika ile ortak
politikalarin en gelismisi olma özelligini tasimakta ve Avrupa’nin kurulmasindaki en
saglam çimentolardan biri olarak kabul edilmektedir. Bu çerçevede, Topluluk üyesi
ülkeler arasinda, uygulamada uyum birliginin saglandigi ilk alanlardan biri de OTP
kapsaminda olmustur. Bu birligin saglanabilmesi için, Topluluk düzeyinde tarim
ürünlerine iliskin çok sayida düzenleme yapilmistir.
Ilk bölümde, Toplulugun tarimsal ürünler için uygulamakta oldugu
düzenlemelerin, Topluluk içinde ve üçüncü ülkelere karsi olmak üzere iki sekilde
oldugunu görmüstük. Tarim ürünlerinin gerek Topluluk içi, gerekse üçüncü
ülkelerle ticaretinde - tüm diger ürünlerin dis ticaretinde oldugu gibi - gümrük
idareleri
ve
gümrük
islemleri
devreye
girmektedir.
Dolayisiyla,
OTP
kapsamindaki kontrollerin de büyük bir bölümü gümrük idarelerince
yapilmaktadir.
I- AT’ye Ithalatta Gümrük Islemleri
A- Vergilendirme Usulleri
Avrupa Toplulugu’nda, 1 Temmuz 1995’ten yani Uruguay Round
sonuçlarinin uygulanmasindan önce, sinirlarda degisken vergilemeye dayali bir
korumacilik sistemi uygulanmakta idi. Bu sekilde, üçüncü ülkelerden gelen tarim
ürünlerinin fiyati Toplulukta garanti edilen fiyatin düzeyine getirilmekteydi.
Ürüne göre, prelevmanlar telafi edici vergiler ve degisken (mobil) unsurlar ile
tamamlanmaktaydi. Dolayisiyla, vergilendirme dünya fiyatlarina göre yapiliyor
yani zaman içinde degisiyordu. Uruguay Round sonrasinda, Amerikalilarin,
118
Topluluk pazarina girmeden önce, ödemeleri gereken fiyati bilme istekleri
karsilanmistir.
Uruguay Round sonrasi, Topluluk alanina giristeki vergilendirme sistemi
basitlestirilmistir: tarimsal prelevmanlar, telafi edici vergiler, degisken unsurlar
kaldirilmistir. Artik, ithalatta ad-valorem (kiymete dayali) ve/veya spesifik
(agirlik veya miktara dayali) gümrük vergileri uygulanmaktadir. Bu vergi
oranlari ise, yillik olarak belirlenmekte ve Ortak Gümrük Tarifesinde
yayinlanmaktadir.
Ancak bunlar genel düzenlemeler olup, özel düzenlemelerin uygulandigi
istisnalar vardir:
• Tarim ürünlerinin tabi oldugu tercihli anlasmalar artmakta, bu
kapsamda, belli bir dönem için düsük veya sifir vergi uygulanmaktadir.
• Belli ürün sektörleri için uygulanan tarife kotalarinin hacmi
artmakta, bu kapsamda ithalatçilar düsük veya sifir vergilendirme seklinde
tercihli bir düzenlemeden faydalanmaktadirlar. Topluluk pazarinin dengesi
için, miktarlar belli (üç aylik veya alti aylik) dönemler itibariyle
belirlenmektedir.
• Bazi sektörlerde, ek mekanizmalar uygulanmaktadir, örnegin tahillar,
pirinç, sarap, meyve ve sebzeler için, ithalatta uygulanacak vergiler on bes
günlük dönemler itibariyle Avrupa Komisyonu tarafindan belirlenmekte ve
üye ülkelere bildirilmektedir.
• GATT Anlasmasi, 2000 yilina kadar özel koruma önlemlerinin
uygulanmasina izin vermistir. Dünya fiyatlarinda önemli bir düsüs ve /veya
ithalat
hacminde
önemli
bir
artis
olmasi
uygulanmasina imkan taninmaktadir.
119
durumunda,
ek
vergiler
Ek vergilendirme: OTP’ye tabi her ürün için, Topluluk koruma sistemini
harekete geçirme fiyati olarak da adlandirilan, asgari bir garanti fiyat
belirlemektedir. Diger yandan, Komisyon, temsili fiyat olarak adlandirilan, söz
konusu ürünün çesitli uluslararasi piyasalardaki ortalama CIF fiyatini
gözlemlemektedir. Bu ortalama fiyat, harekete geçirme fiyatindan düsük
oldugunda, ek vergiler uygulanacaktir.
“Temsili” fiyat, Avrupa Komisyonu tarafindan uluslararasi piyasalarda
gözlemlenen CIF fiyat oldugundan, ithalatçinin, bu ürünü daha pahaliya satin
aldigini beyan etmesi durumunda, her seyden önce, beyannamenin 44 nolu
kutusunda (EK 3), ek vergilerde indirim talebinde bulunmalidir. Ayrica, ürüne
Komisyon tarafindan belirlenen fiyattan daha yüksek bir fiyat ödedigini ispat
etmelidir. Ispat, beyannameyi verdikten sonraki bir ay içinde asagidaki
belgelerin ibrazi ile yapilmalidir:
- satin alma sözlesmesi (kontrat),
- sigorta poliçesi,
- fatura,
- tasima sözlesmesi,
- mense belgesi,
- konsimento (var ise),…
Ayni zamanda, ithalatçinin, ithal gümrügüne, Komisyon tarafindan
belirlenen, ödemesi gereken ek vergi miktari ile kendi talep ettigi miktar
arasindaki farka tekabül eden bir teminat vermesi gerekir.
Islenmis tarim ürünlerinin vergilendirilmesi
Roma Antlasmasi Ek II harici ürünler olarak da adlandirilan islenmis
120
tarim ürünlerinin gümrük vergisi iki bölümden olusmaktadir:
- ad-valorem vergi,
- spesifik vergi: vergilendirmenin tarim payini yansitmakta ve spesifik bir tutar
seklini almaktadir (örn. ECU/100Kg seklinde). Bu miktar, nihai ürünün içindeki
temel ürünlerin payina göre belirlenmekte, {bu payda Meursing tablolar ile
hesaplanabilmektedir.}
B- Ithalat Sertifikasi
AT, GATT anlasmalari çerçevesinde, tarim ürünleri sektörlerinde, düsük
veya sifir vergi saglayan tarife kotalari hacmini arttiracagini, ayrica, bir ürünün
ithalat düzeyi, topluluk içi tüketiminin %5’inden az oldugunda, bu tür yeni
kotalar açacagini taahhüt etmistir. Komisyonun bu taahhütlerine uymasini
saglamak için, ithalatçinin sistematik olarak bir ithalat sertifikasi düzenlemesi
zorunlulugu getirilmistir78.
Ithalat sertifikalari, bir ortak piyasa düzenine tabi ve serbest dolasima
girecek her ürün için zorunlu hale getirilmistir. Ancak istisnalar vardir:
• Vergilerin askiya alinmasi rejimine (örnegin antrepo veya dahilde isleme
rejimi) tabi tutulan ürünler bu formaliteye tabi degildir.
• Sadece asagidaki iki durumda, ithalat sertifikalari sonradan ibraz edilebilir:
- belge hali hazirda var ve geçerli ise,
- beyan sahibinin iradesi disinda gerçeklesen olaylardan dolayi, belge
beyannameye eklenememis ise.
78
Marc Dagorn, La Politique Agricole Commune, DNRFP, Neuilly Gümrük Okulu ders notlari, Nisan 1996
121
• Ithalat sertifikasinin ibrazini gerektirmeyen diger islemler:
- Roma Antlasmasi Ek II harici ürünler için,
- 5 ECU’lük veya daha düsük tutarlarda garanti gerektiren miktarlar için
sertifika düzenlenmesini gerektirecek islemler için.
Ithalat sertifikalari sahsa düzenlenmektedir. Sertifika sahibi, belgede yer
alan miktari - belli durumlarda arti veya eksi %5’lik tolerans kabul edilebilir ithal etmek zo rundadir. Ithalatçinin taahhütlerini yerine getireceginden emin
olmak için, belgeyi düzenleyen idare, nakit veya teminat olarak garanti talebinde
bulunacaktir.
Sertifika sahibi ithal etme hakkini tek bir kisiye devredebilir. Ancak, bu
kisi hakkini devredemez, hatta ilk sahibine bile iade edemez. Devire, belgeyi
düzenleyen kurum izin verir.
Sertifikalar iki nüshadan olusmakta, birinci nüsha79, ilgili esyanin gümrük
islemlerinde kullanilmak üzere sahibine verilmekte, ikincisi, düzenleyen
kurumda kalmaktadir. (EK 4)
Her sertifikanin sag üst kösesindeki seri numarasinin önünde düzenlendigi
üye ülkenin kodu yer almaktadir (örn Fransa için “FR”, Almanya için “DE”).
Ayrica,
verildiginde,
düzenleyen
kurumun
mührü
ve
yetkilinin
imzasi
bulunmalidir. Sertifikalar, verildikleri ülkenin dilinde düzenlenmekte olup,
gümrük idaresi gerektiginde çevirisini talep edebilmektedir.
Sertifikadaki önemli bilgiler:
79
Sertifikanin birinci nüshasinin iki yüzü de yesil menevis zeminlidir.
122
- 4 nolu kutuda yer alan sertifikanin sahibi; sayet sertifika devredilmisse,
devredilen kisinin adi ve adresi 6 nolu kutuda belirtilir ve düzenleyen kurum
tarafindan onaylanir. Ayrica, devir tarihi de belirtilmelidir.
- 7 nolu kutuda yer alan ürünün geldigi yer; eger Topluluk mevzuati ürünün
geldigi yerin belirtilmesini zorunlu tutmussa, “evet” kelimesinin önündeki kutu
isaretlenir ve belirtilen ülke ürünün gerçekten geldigi yer degilse, sertifika
geçersiz olur.
- 12 nolu kutuda yer alan sertifikanin son geçerlilik tarihidir.
Ithalat sertifikalarinin müfrezi, kayip edilmesi durumunda ikinci nüshasi
veya kismen veya tamamen zayi olmasi durumunda, yeniden düzenlenmesi
mümkündür.
Ayni sertifika birden fazla ithalat isleminde kullanilabilir. Geçerli ve
beyanname bilgileri ile tutarli olan sertifikanin arka sayfasina80, her bir ithalat
islemi islenir ve mükellefe, daha sonraki islemlerinde kullanmasi veya
teminatlarini çözmesi için iade edilir. Sonradan kontrolleri kolaylastirmak için,
islenmis sertifikanin bir örnegin beyannameye eklenir.
II- AT’den Ihracatta Gümrük Islemleri
A- Genel Prensipler
Topluluk tercihi kapsaminda, ihracat iadeleri (restitution) sisteminin üçüncü
ülkelerle ticaretin önemli unsurlarindan biri olduguna deginilmisti. Sistemin
esasi, Topluluk fiyatlari ile dünya fiyatlari arasindaki farkin sübvanse edilerek
80
Arka sayfanin dolmasi ve yetmemesi durumunda, bir veya daha fazla ek ilave edilmesi mümkündür. Bunlar da
sertifika gibi yesil menevis desenli olup, ulusal matbaalardan alinir.
123
telafi edilmesidir. Dolayisiyla iadeler, fiyatlarin dünya pazarlarindaki seyrine
göre degismekte ve ürünün kiymetine bagli olmaktadir.
Bu avantajdan faydalanmak için ihracatçi, esyasini “Iade Kodu” 81 (Code
Restitution) olarak adlandirilan özel bir siniflandirma kodunu kullanarak beyan
etmelidir. Bu kod ile iadenin verilmesinin belirlenmesini ve OTP’ye iliskin
mevzuatin
uygulanmasini
saglayacaktir.
Kombine
Nomanklatürden
daha
kompleks bir siniflandirmaya ihtiyaç duyulmasinin nedeni ise, iadelerin
çogunlukla ürünün kalitesine veya bilesimine göre verilmesi ve Kombine
Nomanklatürün bu ayirimi yapmada yetersiz kalmasidir.
B- Ihracat Sertifikasi
Ihracat sertifikasi (EK 5), ithalat sertifikasi gibi belli haklar saglamakla
birlikte, belli zorunluluklar da getirmektedir, belli durumlarda, sertifikada yer
alan miktar üzerinden, %5’lik bir tolerans saglanmaktadir. Ihracat sertifikasi
olmaksizin iadeden faydalanmak mümkün degildir.
Ancak, bazi islemler için, ihracat sertifikasinin ibrazi gerekmemektedir:
- Iade tutari 60 ECU’den az olan islemler için,
- Belli özel yerlere (askeri üsler,…) yapilan teslimatlar için,
- Küçük miktarlarda ve düzenli olarak yapilan ihracat için (tahillar için, Iade
Nomanklatürü Kodu basina 5000 Kg’den az miktarlar, diger ürünler için, Iade
Nomanklatürü veya Kombine Nomanklatür Kodu basina 500Kg’den az
miktarlar)
Roma Antlasmasi Ek II kapsami disi ürünler ihracat sertifikasi uygulama
alani disinda birakilmistir.
81
Iade Kodu: Kombine Nomanklatür+3 rakamdan olusmaktadir.
124
Bazi hassas sektörler (pirinç, tahillar, seker ve zeytin yagi) için ise,
sistematik olarak ihracat sertifikasinin bulunmasi gerekmektedir.
Ihracat sertifikasi da ithalat sertifikasi gibi, birinci nüsha sahibinde
kalmak, ikincisi ilgili kurum için olmak üzere iki nüshadan olusmaktadir.
Sertifika talebinde bulunuldugunda, ilgili kuruma teminat verilmektedir.
C- Ihracat Iadesi (Restitüsyon)
1) Ihracat Iadesinin Özellikleri
Tarim ürünlerinde ihracat iadeleri rejiminin uygulanmasina iliskin ortak
hükümler, Komisyonun 3665/8782 sayi ve 27.11.1987 tarihli yönetmeligi ile
düzenlenmistir.
Ortak Piyasa Düzenlerine iliskin düzenlemeye göre, iadeler ihracati
saglamak için “verilebilirler”, yani Avrupa Toplulugunda bu iadenin verilip
verilmemesi ihtiyari bir özellige sahiptir83. Topluluk düzeyinde belirlenen ihracat
iadelerinin verilmesi üye ülkelerin yetkili kurumlarina birakilmistir. Avrupa
Komisyonu periyodik olarak, ihracat iadelerinden faydalanabilecek ürünlerin
listesini belirlemekte ve bu ürünlerin listesi Avrupa Topluluklari Resmi
Gazetesinde yayimlanmaktadir.
Komisyon ayni zamanda, periyodik olarak ihracat iadelerinin miktarini
da belirlemektedir, yani bunlar zaman içinde degisken bir özellige sahiptir.
Ihracat iadelerinin miktari da Avrupa Topluluklari Resmi Gazetesinde
yayimlanmaktadir.
82
ATRG L 351, 14/12/1987, son olarak 604/98 sayili Komisyon Yönetmeligi ile degistirilmistir (ATRG L 080,
18/3/98)
83
Nitekim bazi ürünler iadeden faydalanmamaktadir.
125
Pazarin birligi ilkesinin bir sonucu olarak, ihracat iadelerinin de “birligi”
söz konusudur. Ihracatin yapildigi üye ülke hangisi olursa olsun, belli bir ülkeye,
belli bir zamanda, belli bir ürünün ihracatinda ödenen iade ayni olur.
Ihracat iadesi spesifik olarak belirlenir: matrahi miktar olarak ifade edilir
(örn. F/Kg…). Esyanin içindeki belli oranda bir maddeye göre de ifade edilebilir
(örn. yag orani).
Ihracat iadesi, ürünün cinsine, kalitesine veya varis yerine göre
degisebilmektedir.
2) Ihracat Iadesinin Ödenmesinin Kosullari
Ihracat
iadelerinin
ödenmesi
için
belli
kosullarin
saglanmasi
gerekmektedir:
ÖIhracat gümrügüne verilen gümrük beyannamesinde belli bilgiler yer
almalidir:
Ä13
nolu
bulunmalidir84.
tasimaktadir:
kutuda, FEOGA yardimi talep edildigine dair ibare
Bu ibare hem ihracatçi hem de gümrük idaresi için önem
ibarenin
faydalanamamakta;
bulunmamasi
gümrük
idaresi
durumunda,
açisindan
ise,
ihracatçi
bu
iadeden
beyannamelerin
ayirdedilebilmesini saglamaktadir, çünkü söz konusu beyannamelerin ayri
olarak arsivlenmesi gerekmektedir ki FEOGA hesaplari kapatilana dek (üç yillik
nizami süreden daha uzun bir süre) muhafaza edilebilsin. Ayni zamanda, kontrol
edilen beyanname oraninin, Topluluk kurallarina uygun oldugunun ispatini
saglamaktadirlar 85.
84
85
Fransa’da “AFD” ibaresi (Aide FEOGA Demandée- FEOGA Yardimi Talep Edilmistir) yazilir.
Bakiniz OTP’de Gümrük Islemlerinin Kontrolüne Iliskin III. Baslik
126
Ä16 nolu kutuda, mense ülke mutlaka belirtilmelidir.
Ä31
nolu
kutuda,
beyan
edilen
esyanin
iade
kodu,
iadenin
hesaplanmasinda kullanilacak miktarlar ve ihracat sertifikasinin numarasi
belirtilmelidir. Yani bu kutuda, OTP ürününe iliskin tüm bilgiler yer almalidir.
Ä44 nolu kutuda, ihracat sertifikasina iliskin bilgiler yer alir, tarih, sayi,
belgeyi düzenleyen kurumun ismi, ülkesi,…
ÖÜrüne iliskin bazi kosullarin da saglanmasi gerekmektedir:
ÄKalite açisindan, ürün ATRG’de yayimlanan listede bulunan ürünlerden
olmalidir, Topluluk’tan çikista, ürün sihhi ve ticari olarak uygun kalitede
olmalidir. Dolayisiyla, çikista, ürünün bozularak tüketilmeye elverissiz bir
duruma gelmemis olmasi ve AT’de pazarlanabilir veya varis ülkesindeki ulusal
normlara uygun olmasi gerekmektedir. Bazi sektörler için, özel kalite unsurlari
da öngörülmüstür.
ÄMense açisindan, iadeler sadece AT’de serbest dolasimda bulunan
ürünler için uygulanmaktadir. Üçüncü ülkelerden, ilk halinde ithal edilen ve
AT’den tekrar ihraç edilen bazi ürünler için, iade tutari, Topluluk topraklarina
giriste alinan vergi tutarini asamaz. Baska bazi sektörler için ise, iadeye konu
olacak ürünün Topluluk menseli olmasi gerekmektedir, üçüncü ülkelerden ithal
edilerek AT’de serbest dolasima sokulan ve daha sonra AT’den ihraç edilen
ürünler iadeden faydalanamamaktadir (örn. sigir eti).
ÄVaris yeri açisindan, ihracat iadesinden faydalanabilmesi için, ürünün
üçüncü bir ülkeye ihraç edilmesi veya AT’de yerlesik uluslararasi kuruluslar
veya askeri üslere yapilan teslimat gibi benzeri sekilde kabul edilebilecek yerlere
yönelik olmasi gerekir.
127
Ö Belli ibarelerin yer almasi gereken ihracat beyannamesinden baska üç
özel formalitenin yerine getirilmesi gerekmektedir:
ÄIlk formalite olarak, gümrük islemlerinin kurallara uygun bir sekilde
tamamlanmasi, özellikle de ihracat sertifikasinin mutlaka ibraz edilmesi
gerekmektedir.
GATT’a göre (Uruguay Round sonrasinda), AT ihracat iadesinden
faydalanan tarim ürünlerinin hacmini, 6 yilda %21 azaltmalidir. Deger olarak
ise bu azalma ayni dönemde %36 düzeyinde olmalidir. Dolayisiyla, iadelerin
ortak piyasa düzenleri ile tanimlanan belli tarim ürünü gruplari ile
sinirlandirilmasi öngörülmüstür.
Bu taahhütten dolayi, AT artik sinirsiz bir sekilde ihracatta iadeler
veremeyeceginden,
her
ortak
piyasa
düzenine
göre
bir
iade
bütçesi
olusturulmustur ve bu yeni sistemde, ihracatçi her islemi için iade
alabileceginden artik emin degildir.
Ihraç edilen miktarlar ve bütçe harcamalarinin optimum isletmesi için,
Komisyon, iadelerin tutarinin önceden belirlenmesini zorunlu kilarak, ihracat
sertifikasina dayali bir sistem olusturmustur. Bu sistem ile, ihracat hacminin
hesabi tutulabilecektir, zira tarimdaki çesitli sektörler için, iadeden faydalanarak
ihraç edilen gerçek miktarlar, sertifikalar ile takip edilebilecektir. Ayrica,
ihracatlarin parasal hesabi da tutulabilecektir, sertifikada, iadelerin degeri yer
alacagindan, bu iadelerin belirlenen tavani asmamasina iliskin taahhütlere
uyulabilecektir.
ÄIkinci formalite, ihracat beyannamesinin kayda alinmasindan itibaren
60
günlük
süre
içinde,
esyanin
Topluluk
topraklarindan
çiktiginin
kanitlanmasidir. Esya, 60 günlük süre içinde Topluluk’tan çikmaz ise, iade
uygulamasi iptal edilmez ancak, geçen zamana orantili olarak, iade miktari
128
düsürülür.
ÄÜçüncü formalite, üzerinde Topluluk’tan çikis tarihinin yer aldigi
ihracat beyannamesi nüshasinin, gümrük idaresi tarafindan, ilgili müdahale
kurumuna gönderilmesi seklindedir. Mükellef, ödeme dosyasini getirmesi için,
bu islemden haberdar edilir.
3) Iadelerin Ödenmesi
Ödeme, gümrük islemlerinin tamamlandiginin, esyanin Topluluk’tan
çiktiginin
kanitlandigi
olusturulmasindan
sonra
bir
“ödeme
yapilir.
dosyasi”nin
Hakkin
ihracatçi
kaybedilmemesi
tarafindan
için,
ihracat
beyannamesinin kaydindan itibaren 12 ay içinde, bu dosya ilgili müdahale
kurulusuna86 verilmelidir.
III- Ortak Tarim Politikasinda Gümrük Islemlerinin Kontrolü
A- Ortak Tarim Politikasi Kontrollerine Iliskin Mevzuat
Ortak Tarim Politikasi çerçevesinde, gümrük idaresi tarafindan yapilan
kontrollerin kapsami çesitli Topluluk düzenlemeleriyle belirlenmistir.
27.11.1987
tarih ve 3665/87 sayili Komisyon Yönetmeligi tarim
ürünlerinde ihracat iadelerine iliskin olup, OTP kontrollerinin temelindeki
düzenleme, OTP’nin finansmanina iliskin 21.04.1970 tarih ve 729/70 sayili
Konsey Yönetmeligi 87’dir.
86
Müdahale kuruluslari: OTP’nin finansmanina iliskin yönetmelik çerçevesinde, FEOGA, müdahale alimlari,
yardimlar, ihracat iadeleri gibi üye ülkelerde yapilmasi gereken ödemeleri dogrudan yapmamakta, her üye
ülkede bu amaçla belirlenmis kuruluslara “müdahale kuruluslari” denmektedir.
87
ATRG L 94, 28/04/1970, son olarak 1287/95 sayili Konsey Yönetmeligi ile degistirilmistir (ATRG L 125,
8/6/1995)
129
FEOGA finansman sistemi kapsamindaki
islemlerin,
üye
ülkeler
tarafindan kontrolüne iliskin 21.12.1989 tarih ve 4045/89 sayili Konsey
Yönetmeligi 88’nin 1. maddesi, bu yönetmeligin, faydalananlarin ticari belgelerine
dayanarak, FEOGA garanti bölümünün finansman sistemindeki islemlerin
gerçekliliginin ve uygunlugunun kontrolüne iliskin oldugunu belirtmektedir.
Ihracat iadesi veya baska yardimlardan faydalanan tarim ürünlerinin
ihracatindaki kontrollere iliskin 12.02.190 tarih ve 386/90 sayili Konsey
Yönetmeligi 89 ise, bu kontrollerin ne sekilde yapilacagini, özellikle de fiziki
kontrollerin (muayene) oranlarini belirlemektedir.
Fiziki kontrollerin, sondaj usulü ile habersiz ve sik sik yapilmasi ve ihracat
iadesi talebinde bulunulan beyannamelerin en az %5’lik temsili bir kismi
üzerinde yapilmasi gerektigi belirtilmektedir. Bu %5’lik oran ise, her bir
gümrük idaresi için, bir takvim yili içinde ve ürün sektörü basina
uygulanmalidir.
163/94 sayili Yönetmelik ile yapilan degisiklik ile, ürün sektörü basina
%5’lik oranin, üye ülkenin risk analizlerine dayali bir seçme sistemi uygulamasi
halinde, her bir sektör için %2’nin altina düsmemek kaydiyla, sektörlerin
tümünün %5’i olarak degistirilebilecegi düzenlenmistir. Ihracat iadesinden
faydalanan tarim ürünleri için risk analizi kriterleri ise, 20.12.1994 tarih ve
3122/94 sayili Komisyon Yönetmeligi 90 ile belirlenmistir.
20.09.1995 tarih ve 2221/95 sayili Komisyon Yönetmeligi 91 ise 386/90 sayili
Konsey Yönetmeliginin, ihracat iadesinden faydalanan tarim ürünlerinin
ihracatinda
yapilan
fiziki
kontrollere
iliskin
uygulama
hükümlerini
düzenlemektedir. Bu düzenleme, ihracat islemlerinin yapildigi gümrük ile çikis
88
ATRG L 388, 30/12/1989, son olarak 3235/94 sayili Yönetmelik ile degistirilmistir (ATRG L 338,
28/12/1994)
89
ATRG L 42, 16/2/1990, 163/94 sayili Konsey Yönetmeligi ile degistirilmistir (ATRG L 24, 29/1/1994)
90
ATRG L 330, 21/12/1994
91
ATRG L 224, 21/9/1995, 1167/97 sayili Yönetmelik ile degistirilmistir (ATRG L 169, 27/6/1997)
130
gümrügünün farkli olmasi durumunda, esyanin degistirilmemesine iliskin
kontrolleri de içermektedir.
B- Ortak Tarim Politikasi Kontrolleri
Ihracat iadeleri, önce üye ülkeler tarafindan ödenmekte, daha sonra,
Komisyon,
hesaplari
kontrol
etmekte
ve
gereken
mahsup
islemleri
yapilmaktadir. Komisyon bu islemi, üye ülkeler tarafindan yapilan kontrolleri
inceledikten sonra yapar. Bu kontrollerin tabi olmasi gereken nitelik ve nicelik
kriterleri Komisyon tarafindan belirlenmistir:
Miktarla ilgili olarak, her bir gümrük idaresi için, bir takvim yili içinde ve
her bir ürün sektörü için, (risk analizleri uygulanmiyorsa) %5’lik muayene
oranina uyulmalidir.
Kalite konusunda, FEOGA görevlileri, yapilan kontrollerin gerçekligini ve
hem sekil hem esas olarak kalitesini denetlemek üzere, gümrük idarelerine
giderler. Gümrük idareleri tarafindan yapilacak fiziki kontroller sondaj usulü
ile, sik sik ve habersiz olarak yapilmalidir.
Sayet gerekli kontroller yapilmamis veya yapilmis ancak FEOGA
görevlileri tarafindan uygun bulunmamissa, Komisyon, üye ülkenin iadeler için
ödedigi avansi karsilamaz ve bunlar ulusal bütçeye yüklenir.
C- Gümrük Idaresince Yapilmasi Gereken Kontroller
Ihracatta,
gümrük
beyannamesinin
verildigi
beyannamede bulunmasi gereken tüm bilgilerin
ihraç
gümrügünde,
mevcut oldugu, gerekli
belgelerin (fatura, ihracat sertifikasi,…) beyannameye eklendigi, 13 nolu kutuda
FEOGA yardiminin talep edildigine dair ibarenin bulundugu, 31 nolu kutuda
iade kodunun belirtildigi, 44 nolu kutuda ihracat beyannamesi referanslarinin
131
yer aldigi ve beyannamedeki agirlik, koli sayisi gibi bilgilerin faturadakiler ile
uyumlu olduguna bakilir. Ayrica, Topluluktan çikis için isletilecek 60 günlük
süreden dolayi, detayli beyannamenin kayit tarihine dikkat edilmelidir.
Daha sonra, esyanin muayene edilip edilmeyecegine karar verilir92. Hangi
islemlerin muayeneye tabi tutulacaginin belirlenmesi için, bir seçme metodu
olarak nitelendirilebilecek risk analizleri uygulanabilir.
Gümrük idaresince yapilan fiziki kontrol, ihracat beyannamesinde yer
alan bilgiler ile ekinde yer alan belgelerdeki bilgilerin ve esyanin karsilastirilarak
(miktar, özellikler,…) uygun olup olmadiginin belirlenmesi seklindedir. FEOGA
yardimlari, esyanin miktari üzerinden belirlendiginden, miktar kontrolü
mutlaka yapilmalidir. Genellikle laboratuar analizlerine de gerek duyulur çünkü
çogunlukla, esyanin beyan edilen türü, kalitesi, ilgili Topluluk mevzuatina
uygunlugu, iade kodunun dogru olup olmadigi ancak bu sekilde belirlenebilir.
Iade, esyanin içindeki belli oranda bir maddeye göre belirleniyorsa, (2221/95
sayili yönetmeligin 5. maddesinin 4. paragrafi uyarinca) mutlaka laboratuar
tahliline basvurulur.
Ayrica, ihraç islemlerinin yapildigi gümrük ile Topluluk’tan çikis
gümrügü farkli oldugunda, tasit aracinin veya kolilerin mühürlenmesi gerekir.
Ancak, tüm tasit araçlari bu uygulamaya uygun olmadigindan, tasima esnasinda
esyanin degistirilmesi riski vardir. Bu nedenle, 164/94 ve 2221/95 sayili
Yönetmelikler ile, çikis gümrügünde yapilacak kontrollere iliskin yeni
düzenlemeler getirilmistir. Bu kontrolün amaci, esyanin, ihracat beyannamesinin
kabulü ile Topluluk gümrük alanindan çikisi arasinda degistirilmesini önleyerek,
haksiz iadelerin faydalanilmasini engellemektir. Çikis gümrügünde, esya ile ona
eslik eden belgelerin (T1 ve T5 93) uyumlu olup olmadigina bakilir. Sadece esyaya
92
Genelde, AT üye ülkelerinde, gerek ithalatta gerek ihracatta tüm islemler fiziki muayeneye tabi tutulmazlar.
Ihracatta kontrole tabi tutulan ürünler ise, iadelere konu olacak OTP kapsami ürünlerdir.
93
Transitte, Tek Idari Belgenin (1), (4), (5) ve (7) sayili nüshalari kullanilmakta; T1 belgesi, Topluluk transit
beyannamesi, T5 ise teyit nüshasidir.
132
bakarak bunun tespiti mümkün degilse, ambalajlar ve diger belgelerde yer alan
bilgilere bakilir ve gerekirse, tahlil amaciyla numune alimina gidilebilir.
(Numune alindigi T5 teyit nüshasi üzerinde belirtilmelidir).
Gümrük veya veterinerlik servisleri tarafindan mühürleme yapildiginda,
çikis
gümrügünde
yapilan
bu
kontrollere,
usulsüzlük
veya
kaçakçilik
süphelerinin olusmasi durumlari disinda gerek yoktur. Diger durumlarda,
(2221/95 sayili Yönetmeligin 9. maddesi uyarinca) bu kontrollerin günde en az
bir defa yapilmasi gerekmektedir.
Esya ve belge üzerinde ihracat aninda yapilan kontroller disinda, belgeler
üzerinde veya firma nezdinde sonradan kontroller de yapilmaktadir.
D- Risk Analizi
Topluluk için risk analizinde dikkate alinacak kriterler, Avrupa
Komisyonu’nun 3122/94 sayili Yönetmeligi ile belirlenmistir.
Bu çerçevede, risk analizi yönteminin amaci, fiziki kontrollerin, en yüksek
risk tasiyan esya, gerçek veya tüzel kisi ve sektörlere yönlendirilmesi olarak
belirtilmistir. Bu baglamda, riskler tespit edilerek, muayeneye tabi tutulacak
esyayi seçmek için risk düzeyleri belirlenmektedir.
Risk analizi yönteminin uygulanmasinda, fiziki kontrole tabi tutulacak
esyaya iliskin ihracat beyannamelerini belirlenmesi için, asagidaki kriterler
dikkate alinabilir94:
• Esyaya iliskin olarak: esyanin mensei, kalitesi, iade nomanklatüründe
yer alan özellikleri, kiymeti, tarife sinirlandirmasinda olabilecek kayma
94
3122/94 sayili Komisyon Yönetmeligi, madde 1
133
riskleri, miktari, daha önce numuneleri üzerinde yapilan analizler, baglayici
tarife bilgisi,…
• Ticaretine iliskin olarak: bu esyanin ticaretinin ne siklikla yapildigi,
yeni bir ticarete konu olup olmadigi, trafik sapmalarina konu olabilecek bir
esya olup olmadigi,…
•Iade nomanklatürüne iliskin olarak: iade orani, bu kodlar arasinda
olabilecek kayma riskleri,…
• Ihracatçiya iliskin olarak: taninmisligi, güvenilirligi, mali durumu,
yeni ortaya çikan bir ihracatçi olup olmadigi, ekonomik gerekçesi olamayacak
bir ihracat yapilip yapilmadigi, ihracatçinin geçmiste usulsüzlük veya
kaçakçiliktan takip edilmis olup olmamasi,
• Kullanilan gümrük rejimine iliskin olarak: gümrük islemlerinin
normal veya basitlestirilmis prosedürler çerçevesinde yapilmasi.
Gümrük kontrollerindeki çalisma yöntemlerinin iyilestirilmesinin yani
sira, risk analizleri ile gerek Komisyon gerekse üye ülkeler düzeyinde
amaçlananin, kontrollerin daha etkin olmasi için kurallarda esneklik saglanmasi,
insan
kaynaklarinin
yüksek
risk
arz
eden
ürünlerde
yogunlasmasinin
saglanmasi, fiziki kontrolleri daha iyi yönlendirebilmek için daha genis bir
hareket alaninin saglanmasi ve Topluluk mevzuatinin tüm üye ülkelerde ayni
sekilde uygulanmasini saglamak için kontrol kurallarinin uyumlastirilmasi
oldugu söylenebilir.
IV- Türkiye’nin Ortak Tarim Politikasina Uyumu Durumunda Gümrük
Islemleri
Bu bölümdeki açiklamalardan da görüldügü üzere, OTP kapsami ürünler,
134
Topluluk’ta özel düzenlemelere tabi oldugundan, gümrük idaresi açisindan da
ayri bir dikkat ve uygulama gerektirmektedir. Nitekim, gümrükte genelde
kontroller esyanin girisinde yani ithalinde yapilirken, tarim ürünleri (ihracat
iadelerinden dolayi maddi çikarlar ve dolayisiyla risk söz konusu oldugundan),
Toplulukta çikista yani ihracatta da siki kontrollere konu olmaktadirlar.
Ayrica OTP kapsaminda, ithalat ve özellikle de ihracatta gümrük
idaresince yapilan kontrollerde, Topluluk bütçe harcamalarinin büyük bir
kismini teskil eden FEOGA harcamalarinin etkin kullanimi ve kontrolü için, üye
ülkeler arasinda uygulama birligi önem arz etmekte ve dis ticaret politikalarinin
uygulayici birimi olan gümrüklere önemli görevler düsmektedir. Nitekim,
Topluluk mevzuatinda, OTP çerçevesindeki finansman ve kontrollere iliskin bir
çok düzenleme mevcut olup, kontrole iliskin uygulamayi yapmak gümrük
idaresine düsmektedir.
Türkiye’nin Toplulugun Ortak Tarim Politikasina uyumu durumunda, bu
kontrollerin de Topluluk düzenlemeleri ve uygulamalari ile uyumlu olmasi talep
edilecektir. Yani uyum sadece politika düzeyinde degil, uygulama düzeyinde de
olacaktir. Bu kapsamda Türk gümrükleri, Topluluk üye ülke gümrüklerindeki
kontrol sistemine paralel bir sistem olusturmalidir. Daha önce de deginildigi
üzere, ürünler genelde ithalatta kontrole tabi tutulurken, OTP kapsaminda
tarim ürünleri ticaretinin özelliklerinden biri, ihracat iadesi sisteminden dolayi,
ihracatta siki kontroller yapilmasidir. Türkiye’nin geçmisinde yasanmis hayali
ihracat vakalarinin, tarim ürünlerinde tekrarlanmamasi uyum açisindan önem
tasimaktadir.
OTP kapsaminda, tarim ürünleri ticaretinin tabi oldugu bu kontrollerin,
sekli, orani, sikligi,… ortak kurallarla belirlenmis durumdadir. Bu kapsamda,
ülkede risk analizi yönteminin uygulaniyor olup olmamasi da
kontrollere
farklilik getirmektedir. Esasen risk analizleri sadece tarim ürünleri için degil,
tüm islemlerin kontrolü için, Topluluk’ta gittikçe yayginlik kazanmakta olup,
135
bunun için bilgi degisimi ve veri tabanlarinin olusturulmasi önemli olgular
olarak karsimiza çikmaktadir.
Türkiye’de de risk analizlerine dayali bir sistem olusturulmasinin önemi,
tarim ürünlerinde ortak tarim politikasina uyum çerçevesinde bir kez daha
ortaya çikmaktadir.
24.1.1994 tarih ve 163/94 sayili Konsey Yönetmeligi, üye ülkelerin risk
analizlerine dayali bir kontrol sistemi olusturmus olmasi halinde, her bir gümrük,
takvim yili ve ürün sektörü basina %5’lik kontrol oraninin, bir ortak piyasa düzenine
tabi her bir sektör için fiziki kontrollerin oraninin %2’nin altina düsmemesi kaydiyla,
her bir gümrük ve takvim yili için, sektörlerin tamaminin global olarak %5’i olarak
degistirilebilecegini düzenlemistir.
Ihracat iadesinden faydal anan tarim ürünleri için risk analizi kriterlerini
belirleyen 3122/94 sayili Komisyon Yönetmeligi uyarinca, Ek II kapsami
disindaki ürünlerin, %5’lik global oranin hesaplanmasinda dikkate alinmamasi,
ancak asgari %2’lik bir oranin fiziki kontrole tabi tutulmasi gerekmektedir.
Asagidaki tablolarda, risk analizi uygulamasi yapilmasi ve yapilmamasi
durumlarina iliskin bir örnek ele alinmistir.95
Tablo 14 : Risk analizinden önce
Tarim Ürünü Sektörü Basina Ihracat
Kontrol Oranlari
Beyannamesi Sayisi
2000 adet - Ek II kapsami disi
Fiziki Kontrol
(Muayene) Sayisi
%5
100
ürünler
95
Marc Dagorn, La Politique Agricole Commune, DNRFP, Neuilly Gümrük Okulu ders notlari, Nisan 1996
136
700 ade t - domuz eti
%5
35
300 adet - sigir eti
%5
15
Toplam : 3000 adet TIB96
%5
150
Tablo 15 : Risk analizinden sonra
Tarim Ürünü Sektörü Basina Ihracat
Kontrol Oranlari
Beyannamesi Sayisi
2000 adet - Ek II kapsami disi
Fiziki Kontrol
(Muayene) Sayisi
%2
40
700 adet - domuz eti (düsük riskli)
%2
14
300 adet - sigir eti (yüksek riskli)
%12
36
%5
50
ürünler
Dikkate alinan: 1000 adet TIB
Toplam : 3000 adet TIB
90
Risk analizi uygulandiginda, Ek II kapsami disindaki ürünler, %5’lik
global oranin hesaplanmasinda dikkate alinmamaktadir. Bu örnekte de
görüldügü üzere, risk analizi uygulamasi gümrük idaresinin is hacmini
arttirmamakta, kontrollerin daha hassas sektörlere yönlendirilmesine imkan
tanimaktadir.
Türkiye’de gümrüklerin modernizasyonu projesi çerçevesinde, bir risk
analizi sisteminin ve bunun için gerekli olan veri tabaninin olusturulmasi
mümkün olabilecektir.
Topluluga tam üye olunmasi durumunda, Türkiye’nin Toplulugun tüm
mevzuatini üstlenirken, OTP kapsamindaki kontrollere iliskin düzenlemelere ve
96
TIB: Tek Idari Belge
137
uygulama
birligine
de
uyum
saglamasi
gerekecek,
dolayisiyla
Türk
gümrüklerinde de bu yönde bir çalisma yapilmasi kaçinilmaz olacaktir.
Tam üye olunmadan, OTP’ye uyum ve tarim ürünlerinin AT ile Türkiye
arasinda serbest dolasima girmesi durumunda ise, çok büyük harcamalara konu
olan bu ürünlerin ticaretindeki kontrollerin, Topluluk tarafindan titizlikle takip
edilecegi süphesizdir. Bugün, bu ürünlerin menseini n kontrolünün gerektigi gibi
yapilmadigi süphesinin ortaya çikmasina neden olan uygulama aksakliklarinin
giderilmesi bu nedenle de önem arz etmektedir.
Türk gümrük idaresince, Ortak Tarim Politikasina uyum çalismalarinin
gelismelerini takip ederek, kaydedilen asamalara göre, bu çerçevede özellikle
kontrollere iliskin düzenlemelere uyum saglamak için gerekli yapiyi olusturmasi
ve hazirliklarini yapmasi faydali olacaktir.
138
SONUÇ
Tarim sektörü kendine özgü bir takim özellikleri ve ayricaliklari nedeniyle
korumayi gerektiren bir sektör konumundadir. Liberal ekonomilerin en yaygin
sekilde uygulandigi AB ülkelerinde ve ABD’de bile tarim, ürün bazinda
korunmakta ve desteklenmektedir.
1958 yilinda kurulan Topluluk’ta tarim ürünleri ve tarimsal destekleme,
bir ortak tarim politikasinin konusunu olusturmus, bu politika, tüm üye
ülkelerin tabi olacagi bir sistemin ve ortak kurallarin uygulamaya koyuldugu ilk
ortak politika olmustur. Ancak Ortak Tarim Politikasi, hem Topluluk hem de
dünyada degisen kosullar çerçevesinde, yenilenmeye ihtiyaç duymus, bir çok kez
reformuna gidilmistir. Önümüzdeki yillarda da, öngörülen genisleme, degisen
sartlar ve GATT Uruguay Round çerçevesindeki taahhütler dogrultusunda
tekrar degisiklik yapilmasi planlanmaktadir.
Türkiye, dis ticaretinin yaklasik olarak %50’sini, 1963 yilinda ortaklik
iliskisine girdigi AT ile yapmaktadir. Türkiye ile AT arasinda, Ankara
Antlasmasi ile kurulmus olan ortaklik iliskisinin tarim ürünlerini de kapsamasi
öngörülmüs, geçis döneminin düzenlendigi Katma Protokol ile de, tarim
ürünlerinin taraflar arasinda serbest dolasiminin saglanmasi, Türkiye’nin Ortak
Tarim Politikasina uyum için gerekli tedbirleri almasina baglanmistir.
Katma Protokol ile öngörülmesine ragmen Türk tariminin OTP'ye uyumu
konusunda
gelisme
saglanamamis,
ayni
sekilde
tam
üyelik
basvurusu
çerçevesindeki Komisyon Raporu, tarim konusunda olumsuz bir tutum
sergilemistir. Avrupa Komisyonu’nun Türkiye için Avrupa Stratejisi uygulamaya
yönelik baslangiç önerilerinde, tarim ürünlerinde serbest dolasimin saglanmasi
amaciyla OTP tedbirlerine uyum açisindan, Türkiye’nin tarim politikasinda
gerekli düzenlemeleri yapmasi gerektigi belirtilmis, ülkenin tarimsal yapisi ve bu
alanda pek fazla bir gelisme kaydedilmedigi göz önünde bulundurularak,
139
Türkiye’ye, Topluluk müktesebatini kendi hukuk düzenine dahil etmesinin tesvik
edilmesi önerisinde bulunulmustur.
6 mart 1995 tarih ve 1/95 sayili Türkiye-AT Ortaklik Konseyi Karari ile,
1.1.1996 tarihi itibariyle, sanayi ürünleri ve islenmis tarim ürünlerinde gümrük birligi
tesis edilmistir. Tarim konusunda ise, Karar’da, Türkiye’nin gerekli OTP önlemlerini
benimsemesi ve bunu AT’ye bildirmesi, Ortaklik Konseyi’nin, Türkiye’nin gerekli
OTP tedbirlerini uyguladigina karar vermesi ve tarim ürünlerinin serbest dolasiminin
tamamlanmasi için gerekli hükümleri benimsemesinden sonra, tarim ürünlerinin
gümrük birligi kapsamina alinmasi öngörülmektedir. Karar’da ayrica, taraflarin tarim
ürünleri ticaretinde birbirlerine tanidiklari tercihli rejimleri, asamali olarak ve karsilikli
avantajlar yaratacak biçimde gelistirecekleri de hükme baglanmistir. Bu çerçevede, AT
ve Türkiye’nin, tarim ürünlerinde birbirlerine tanidiklari tercihli rejimi ve mense
kurallarini içeren 25 Subat 1998 tarih ve 1/98 sayili “Tarim Ürünleri Ticaret Rejimine
Iliskin” Ortaklik Konseyi Karari, 1 Ocak 1998 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere
yürürlüge girmistir.
Bu baglamda, AT ile tarim ürünleri ticaretinde geçerli olan kriter serbest
dolasim
olmayip,
menseye
dayandigindan,
uygulamada
bazi
karisikliklar
yasanabilmektedir. Ayrica, Topluluk ile tarim ürünleri ticaretimizde, Türkiye’nin
gerek saglik gerekse mense kosullarini yerine getirmedigi süpheleri mevcut olup, bu
konulardaki sorunlarin kisa vadede çözülememesi, Türkiye’de kompleks ve kati
kurallari olan OTP’ye uyum saglanabilecek yapinin mevcut olmadigi ve OTP
çerçevesindeki uygulamalarin ve kontrollerin gerektigi gibi yapilamayacagi izlenimini
dogurabilecek ve bu konudaki güveni sarsabilecektir. Bu nedenle, AT ile tarim
ürünleri ticaretimizin düzenli islemesi ve çikabilecek sorunlarin gerekli önlemler
alinarak kisa sürede çözülmesi ve yinelenmemesinin saglanmasi önem arz etmektedir.
Türkiye’nin, OTP’ye uyum çerçevesinde, bu kapsamdaki kontrollere
iliskin düzenlemelere ve uygulama birligine de uyum saglamasi gerekecek, dis
ticaretteki kontrollerin yapilmasinda gümrük idaresinin rolü dolayisiyla, Türk
140
gümrüklerinde de bu yönde bir çalisma yapilmasi kaçinilmaz olacaktir. Türk
gümrük idaresinin, Ortak Tarim Politikasina uyum çalismalarinin gelismelerini
takip ederek, kaydedilen asamalara göre, bu çerçevede özellikle kontrollere
iliskin düzenlemeler için gerekli yapiyi olusturmasi ve hazirliklarini yapmasi
faydali olacaktir.
Tarim sektörünün Türkiye-AT gümrük birligi disinda kalmasi esasen
müzakereler sirasindaki istege bagli bir pazarlik sonucu kararlastirilmis
degildir.97 Türkiye ile Topluluk arasinda destekleme sistemleri farkli oldugundan
bir kiyaslama yapmak güçtür ancak, Ortak Tarim Politikasinin Türkiye
tarafindan uygulanamamasi, tarim sektöründe gümrük birligini olanaksiz
kilmaktadir. Her iki tarafin müdahale ettikleri ürün kapsami dahi farklidir. Iki
taraf tarima farkli politikalarla müdahale ederken, gümrük birligine giderlerse,
çesitli alt sektörlerde kabul edilemez rekabet sapmalarina yol açilabilir. Bu
farkliliklardan ötürü, Türkiye’nin tam üyelik çerçevesinde dahi, tarimda gümrük
birligini hemen degil, zaman içinde gerçeklestirmesi daha uygun olacaktir.
Türkiye uyum sagladiginda bile, uzun tartismalar sonunda ve üyelerin
çikarlari esas alinarak olusturulmus bulunan OTP’de, Türk tariminin ihtiyaçlari
ve çikarlari dogrultusunda degisiklikler yapma ve yeni kurallar ekleme olanagi
son derece sinirli olacaktir. Türkiye’nin Topluluga tam üye olmadan, kendi
basina ve olanaklariyla OTP’yi uygulamasi ve tam üyelik sonrasi erisilebilecek
durumu daha önce elde edebilmesi teknik açidan da olanakli görünmemektedir.
Türkiye
açisindan
ancak
OTP’ye
yakinlasma
saglayacak
politikalar
uygulanabilir. Türkiye’nin Topluluga uyum saglamasi, ürünler bazinda durumun
incelenmesini ve sonra da her bir ürün için ayri ayri düzenlemelerin yapilmasini
gerektirmektedir. Bu düzenleme çalismalarinda, yalniz AT’ye satis olanaklari
degil, ayni zamanda Topluluk disi ülkelere yönelik ihracat olanaklari da dikkate
alinmali, ve uyum ilk asamada daha az sorunlu ürün veya ürün gruplarinin OTP
97
Halis Akder, “Gümrük Birligi Sonrasi Türkiye Tarimi”,Tarim Haftasi 1996 Sempozyumu: Yeni Dünya Düzeni
ve Türkiye Tarimi tebligi, TCZB Kültür Yayinlari no.30,1997 , s.113
141
kapsamina alinmasi için çalisilmasi seklinde yapilmalidir. OTP’ye uyum için
gerekli görülen fonlar konusunda ise, zor da olsa Toplulugun katkisinin
saglanmasi yönünde çaba gösterilmelidir.
Ilgili kuruluslarda ve isletme düzeyinde yeterli ve düzenli kayit
tutulmamasi nedeni ile istatistiki bilgilerin saglanamamasi, Türkiye’de tarim
sektörü ile ilgili politikalarin olusturulmasinda önemli bir sorun olmaya devam
etmektedir. Tarim sektöründe bir yapi degisikligi yerine getirilmeden, gerekli
kurumsal altyapi kurulmadan OTP’ye uyumla ilgili hususlari gerçeklestirmek
zordur. Topluluk tariminin bugün geldigi nokta, OTP’de çesitli adimlar ve
reformlarla gerçeklesmistir. Bugün Türkiye’nin de bunlari uygulayabilmesi için
mevcut daginik yapidan daha sistematik bir yapiya dönüsmesi lazimdir. Bu tarim
politikalarinin yürütülmesi için ise, tarimda yeniden yapilandirmaya gidilmeli,
bu
çerçevede,
Tarim
Bakanligi’nin
reformu
ve
reorganize
edilmesi
gerekmektedir. Topluluk ile OTP’yi tesis edebilmek için belli bir yapinin
gelistirilecegi bir süreçten geçmek gerekli görülmektedir. Zira tarim
politikalarinin
bütünlestirilmesi
kaldirilmasiyla
gerçeklestirilebilecek
mallarindakinden
daha
fazla
sadece
bir
ortak
gümrük
olay
veya
vergilerinin
degildir.
benzer
Hatta,
kurumsal
ortadan
sanayi
yapilarin
olusturulmasi gereklidir.
Türk tariminin OTP'ye uyumu gerçeklestirilsin veya gerçeklestirilmesin,
Türkiye
herseyden
önce,
dünya
tarimindaki
gelismeleri
göz
önünde
bulundurmali ve buna uygun politikalar gelistirmelidir. Türkiye, AT ile iliskisi
çerçevesinde, Ortak Tarim Politikasina uyum saglamak yükümlülügündedir,
ancak tarim sektörünün tüm dünyada hizli ve sürekli bir degisim içerisinde
oldugu dikkate alindiginda, uyumun ne zaman gerçeklestirilecegi konusu önem
kazanmaktadir. Tarim sektörünün Toplulugun OTP’sine uyumunda GATTTarim Anlasmasi da dikkate alinmalidir.
Türkiye’nin simdiye kadar OTP’ye uyum göstermemesini bagislatabilecek,
142
daha iyi oldu dedirtebilecek konu ise yine GATT kurallaridir. Yeni anlasma hem
OTP’nin ne yönde degisecegi konusunda daha net bir resim verebilmekte hem de
Türkiye’yi ayni dogrultuya yönlendirmektedir. 98
Uzun vadede Türkiye’nin AT’ye tam üyelik hedefi göz önüne alindiginda,
Türk tarim politikasinin OTP’ye uyumunun gerekliligi ortaya çikmaktadir.
Türkiye’nin, OTP’ye uyum saglamasi durumunda, GATT çerçevesinde gidilen
yön olan liberalizasyonu da, AT’nin hizinda gerçeklestirmesi gerekecektir.
Ancak, OTP’ye uyum için Türkiye’nin takvimini tek basina belirlemesi yeterli
olmayip, AT’nin de bu konudaki yaklasimi degerlendirilmelidir. Uyumun,
Türkiye tarafindan önümüzdeki yillarda düsünülmesi durumunda ise, AT’nin
yakinda
öngörülen
doguya
genisleme
çerçevesinde,
Türkiye’nin
tarim
politikasina uyumunun daha sonra ele alinmasini tercih etmesi ihtimali yüksek
görülmektedir. Dolayisiyla, Türkiye’nin reformlarini kendine uygun bir hizda
yapmayi tercih etmesi durumunda, bunu AT ve OTP’nin muhtemelen daha hizli
olacak liberalizasyonundan “bagimsiz” olarak yapmasi, OTP’ye uyumu bir süre
daha ertelemesi daha uygun olacaktir.
Türkiye’nin Dünya Ticaret Örgütü çerçevesindeki gelismeleri de dikkate
alarak, öncelikle Ortak Tarim Politikasina uyum için takvimini belirlemesi, ilk
etapta uyum saglanacak ürünleri ve uygulamalari tespit etmesi, gerekli yapisal
degisiklikleri yapmasi ve OTP çerçevesindeki gelismeleri yakindan takip ederek,
uyum konusunda Topluluk’tan saglanabilecek teknik yardimdan azami fayda
elde etmeye çalismasi gerekli görülmektedir.
98
a.g.e., s.113
143
KAYNAKÇA
Kitaplar ve Makaleler
AKDER Halis, “Gümrük Birligi Sonrasi Türkiye Tarimi”,Tarim Haftasi 1996
Sempozyumu: Yeni Dünya Düzeni ve Türkiye Tarimi, TCZB Kültür Yayinlari
no.30,1997
ALATAS Cahit, Avrupa Birligi Ortak Tarim Politikasi ve Türk Tarim
Politikasinin Ortak Tarim Politikasina Uyumu, DTM Uzmanlik Tezi, Ankara,
1995
ARIKBAY Canan, Avrupa Topluluguna Tam Üyeligin Türkiye’nin Tarimsal
Ürünler Üretimi, Fiyatlari ve Dis Ticaretinde Yaratacagi Olasi Degismeler, Milli
Prodüktivite Merkezi Yayinlari:479, Ankara, 1992
ATAKAN M., SÖZDINLER V., TOKGÖZ K., Sorularla Dis Ticarette Mense
Kurallari, IKV:149,Istanbul, Subat 1998
AYDIN Riza, “Tarim Ürünlerini Destekleme Politikalariyla Ilgili Özel Sektör
Görüsü Sorunlar ve Öneriler”, Tarimsal Ürünlerde Destekleme Politikalari,
Izmir Ticaret Borsasi Yayinlari, Yayin no. 46, Izmir, 1992
BAKAN Yasar, “Tarim Politikasi ve Birlikler”, Ekonom Dergisi, Dosya: Uçsuz
Bucaksiz Sorunlar Sektörü: Tarim, Ekonomi Muhabirleri Dernegi Yayin
Organi, Ocak-Mart 1998, Sayi 8
COSKUNOGLU Fatma, “GATT ve AT Karsisinda Türk Tarimi”, Ekonom
Dergisi, Dosya: Uçsuz Bucaksiz Sorunlar Sektörü: Tarim, Ekonomi Muhabirleri
Dernegi Yayin Organi, Ocak-Mart 1998, Sayi 8
144
ÇAGLAYAN Latif, AT ve Türkiye Tariminda Uygulanmakta Olan Destekleme
Politikalarinin Karsilastirilmasi, Tarimsal Ürünlerde Destekleme Politikalari,
Izmir Ticaret Borsasi Yayinlari, Yayin no. 46, Mayis 1992
DAGORN Marc, La Politique Agricole Commune, DNRFP, Neuilly Gümrük
Okulu ders notlari, Nisan 1996
DTM, AB Tarim Politikasina Uyum,
http://www.foreigntrade.gov.tr/AB/abtarim/abtarim.htm (5/9/98)
DTM, Avrupa Birligi ve Türkiye, 3. Baski, Ankara, Ocak 1996
DTM, Dis Ticaret Yönüyle Gümrük Birligi El Kitabi, Genisletilmis 2. Baski,
Mart 1996
DTM,
“Tarim
Ürünlerinin
Ekonomi
ve
Ihracat
Içerisindeki
Yeri”,
http://www.foreigntrade.gov.tr/ihr/madde/tarime.htm
DPT, VII. Bes Yillik Kalkinma Plani, Ankara, 1996
DPT, 1998 Yili Programi, Ankara, Kasim 1997
DPT, Avrupa Topluluklarina Iliskin Temel Belgeler, Avrupa Topluluklarini
Kuran Temel Antlasmalar (AKÇT, AET,AAET), Cilt 1, Agustos 1993
DPT, Avrupa Topluluklarina Iliskin Temel Belgeler, Ankara Anlasmasi ve
Katma Protokol, Cilt 2, Agustos 1993
DPT, “Avrupa Komisyonu’nun Türkiye Için Avrupa Stratejisi Uygulamaya
Yönelik Baslangiç Önerileri”, AB’den Haberler, Sayi 3/98, Mart 1998
ERAKTAN Gülcan, Avrupa Toplulugu Ortak Tarim Politikasi, A.Ü. Ziraat
145
Fakültesi Tarim Ekonomisi Bölümü Notlari, Ankara, 1992
ERAKTAN Gülcan, “Ortak Tarim Politikasi ve Tarimsal Alanda Türkiye-AB
Iliskileri”, Tarim Haftasi 1996 Sempozyumu, Yeni Dünya Düzeni ve Türkiye
Tarimi, T.C. Ziraat Bankasi Kültür Yayinlari No.30, 1997
ERTUGRUL Cemil, “DPT Açisindan Türk Tariminin Topluluga Uyum
Çalismalari”, AT ile Bütünlesme Hareketlerinde Türk Tarim Sempozyumu,
Izmir Ticaret Borsasi Yayin no.44, Izmir, 1991
ERTUGRUL Cemil, “Tarim Alaninda Türkiye-AT Iliskiler,”, DPT AB ile
Iliskiler Genel Müdürlügü, Ankara, Mayis 1995
GÜNDÜZ Mehtap, AB Ortak Tarim Politikasi Çerçevesinde Tarim Ürünleri
Fiyat Mekanizmalari ve Türkiye’de Uygulanabilirligine Iliskin Bir Analiz,
Hazine Müstesarligi, Uzmanlik Tezi, Ankara, Nisan 1997
GÜRAKAN Tulu, SOMUNKIRAN Doruk, KUMBARACI Serdar, “Toplulugun
Tarim Ürünlerindeki Ortak Piyasa Düzenleri, Fiyat Politikalari ve Destekleme
Sistemleri,
HDTM,
Ekonomik
Arastirmalar
ve
Degerlendirme
Genel
Müdürlügü, Ocak 1993
IKV, Türkiye ile AB Arasinda Karsilikli Tarim Tavizlerini Düzenleyen 25 Nisan
1997 Tarihli “Protokol”, IKV Dergisi Temmuz-Agustos 1997, Sayi 137
IKV, Gümrük Birligi Çerçevesinde Islenmis Tarim Ürünleri Paneli, IKV Dergisi
Kasim-Aralik 1996, Sayi 133
IKV, Gümrük Birligi Çerçevesinde Avrupa Birligi ve Türkiye’de Islenmis Tarim
Ürünleri, IKV:No.142, Istanbul, Aralik 1996
146
Izmir Ticaret Borsasi, Son On Yilda Tarimin Durumu ve Iç Ticaret Hadleri,
Izmir, Subat 1998
KARABAGLI Arslan, ALPKENT Nurettin, Türk Tariminin Avrupa Birligi
Tarim Politikasina Uyumu ve Gümrük Birligi Ile Iliskisi, Milli Prodüktivite
Merkezi Yayinlari:573, Ankara 1996
KARLUK Ridvan, Avrupa Birligi ve Türkiye, 3. Baski, Eskisehir, 1995
MCCLATCHY D., “Agricultural Policy Reform in Turkey Relating to WTO and
EU Agreements”, Ministry of Agriculture and Rural Affairs of Turkey, Food
and Agriculture Organization of the United Nations, Ankara, November 1997
OCKENDEN Jonathan and FRANKLIN Michael, European Agriculture:
Making the CAP Fit the Future, Chatham House Papers, The Royal Institute of
International Affairs, London, 1995
ÖZKAN Sonay, “Islenmis Tarim Ürünü Ithalatinda Gümrük Uygulamasi”,
Gümrük Dergisi, Aralik 1996, Sayi 19
SAHINÖZ Ahmet, Avrupa Toplulugu’nda Ortak Tarim ve Dis Ticaret Politikasi,
A.Ü. Avrupa Toplulugu Arastirma ve Uygulama Merkezi, Arastirma Dizisi,
Yayin no.12, Ankara, 1993
Tarim ve Köyisleri Bakanligi, Icraatimiz, Tarim Sektöründe 12 Altin Ay (30
Haziran 1997- 30 Haziran 1998),
http://www.tarim.gov.tr/_private/Icraat/mera_kanunu.htm (8/9/1998)
Tarim
ve
Köyisleri
Bakanligi,
1.
Tarim
Surasi
Komisyon
Raporlari,
http://www.tarim.gov.tr/Sura/SuraHTML/komisyon.htm (13/6/1998)
TÜMAY I., “Tarim:Nereden nereye?”, Ekonom Dergisi, Dosya: Uçsuz Bucaksiz
147
Sorunlar Sektörü: Tarim, Ekonomi Muhabirleri Dernegi Yayin Organi, OcakMart 1998, Sayi 8
UYSAL Gül, “Türkiye’nin Hayvancilik Politikasi Yok”, Ekonom Dergisi, Dosya:
Uçsuz Bucaksiz Sorunlar Sektörü: Tarim, Ekonomi Muhabirleri Dernegi Yayin
Organi, Ocak-Mart 1998, Sayi 8
YENER M.C.,TEZCAN R., GÜNDÜZ M., YENI Ö., ARSLAN L., “Tarimsal
Destekleme Politikalarinin Degerlendirilmesi: Alternatif Model”, Hazine
Müstesarligi, Arastirma ve Inceleme Dizi si 9, Ekonomik Arastirmalar Genel
Müdürlügü, Kasim 1996
Ministère de l’Agriculture et de la Pêche, ”Les Dosiers de la PAC”, Nov.1997,
http://www.agriculture.gouv.fr/mapa/agriweb/internat/pacword.stm, (18/8/98)
RESMI BELGELER
Commission Européenne, Comment Fonctionne la Politique Agricole Commune,
http:/europa.eu.int/en/comm/dg06/new/leaflet/02_fr.htm, (1/8/1998)
Commission
Européenne,
“Agenda
2000”-
Agriculture,
http://europa.eu.int/en/comm/dg06/ag2000/text/text_fr.htm, (24/3/1998)
European Commission, The Agricultural Situation in the European Union, 1995
Report
European Commission, The Agricultural Situation in the European Union, 1996
Report
European Commission, “Towards a Common Agricultural and Rural Policy for
Europe”,Report
of
an
Expert
148
Group,
April
1997,
http://europa.eu.int/en/comm/dg06/new/buck_en/1.htm (1/8/1998)
Proposals for Council Regulations (EC) Concerning the Reform of the CAP,
Explanatory Memorandum, The Future for European Agriculture, ATRG
COM(1998)158 Final, 18.03.1998
RESMI GAZETELER:
T.C. Resmi Gazeteleri
DTÖ Tarim Anlasmasi, 25 Subat 1995 tarih ve 22213 (mükerrer) sayi
560 sayili Kanun Hükmünde Kararname, 28 Haziran 1995 tarih ve 22327 sayi
AKÇT Yönetmeligi, 12.08.1996 tarih 22725 sayi
A.TR Dolasim Belgeleri Yönetmeligi, 24 Agustos 1996 tarih, 22737 sayi
Gümrük Genel Tebligi (Uluslararasi Anlasmalar) Sira No: 5, 1 Subat 1998 tarih
ve 22895 sayi
Tarim ürünleri ticaretinde Türkiye tarafindan Topluluk lehine açilacak tarife
kontenjanlarinin uygulamasina dair 97/10467 sayili Bakanlar Kurulu Karari, 9 Ocak
1998 tarih ve 23225 sayi
Mera Kanunu, 28 Subat 1998 tarih, 23272 sayi
Gümrük Genel Tebligi (Giris Rejimi) Seri No:19, 19 Mart 1998 tarih ve 23291
sayi
Türkiye ile AT Arasinda Tarim Ürünleri Ticaretine Iliskin Mense Ispat Belgeleri
149
Yönetmeligi, 17 Mayis 1998 tarih ve 23345 sayi
Mera Kanununun Bazi Maddelerinin Degistirilmesi Hakkinda Kanun, 14
Haziran 1998 tarih ve 23372 sayi
AT Resmi Gazeteleri
OTP’nin finansmanina iliskin, 729/70 sayili ve 21 Nisan 1970 tarihli Konsey
Yönetmeligi, L94, 28.04.1970
4/72 sayili “Ankara Antlasmasi’na ekli Katma Protokol’ün 6 Sayili Ek’inin I.
Bölümü hükümlerinin uygulanmasi için Türkiye ‘menseli ürünler’ kavraminin
tanimlanmasina iliskin” AT-Türkiye Ortaklik Konseyi Karari, L 59, 5.03.1973
4/72 sayili Karari degistiren, 1/75 sayili Türkiye-AT Ortaklik Konseyi Karari,
L142, 4.06.1975
Tarim ürünlerinin ihracatindaki restitüsyonlara iliskin, 3665/87 sayili ve 27
Kasim 1987 tarihli Komisyon Yönetmeligi, L 351, 14.12.1987
FEOGA Garanti Bölümü finansman sistemi kapsamindaki islemlerin, üye ülkeler
tarafindan kontrolüne iliskin, 4045/89 sayili ve 21 Aralik 1989 tarihli Konsey
Yönetmeligi, L 388, 30.12.1989
Restitüsyondan veya baska yardimlardan faydalanan ürünlerin ihracatindaki
kontrollere iliskin 386/90 sayili ve 12 Subat 1990 tarihli Konsey Yönetmeligi, L42,
16.2.1990
Restitüsyondan veya baska yardimlardan faydalanan ürünlerin ihracatindaki
kontrollere iliskin 386/90 sayili Yönetmeligi degistiren, 163/94 sayili ve 24 Ocak
1994 tarihli Konsey Yönetmeligi, L 24, 29.1.1994
150
FEOGA Garanti Bölümü finansman sistemi kapsamindaki islemlerin, üye ülkeler
tarafindan kontrolüne iliskin, 4045/89 sayili Yönetmeligi degistiren, 3094/94 sayili
ve 12 Aralik 1994 tarihli Ko nsey Yönetmeligi, L 328, 20.12.1994
Restitüsyondan faydalanana tarim ürünlerine iliskin risk analizleri kriterlerini
düzenleyen 3122/94 sayili ve 20 Aralik 1994 tarihli Komisyon Yönetmeligi, L330,
21.12.1994
FEOGA Garanti Bölümü finansman sistemi kapsamindaki islemlerin, üye ülkeler
tarafindan kontrolüne iliskin, 4045/89 sayili Yönetmeligi degistiren, 3235/94 sayili
Konsey Yönetmeligi, L 338, 28.12.1994
OTP’nin finansmanina iliskin, 729/70 sayili Yönetmeligi degistiren, 1287/95 sayili
ve 22 Mayis 1995 tarihli Konsey Yönetmeligi, L 125, 8.6.1995
386/90 sayili Konsey Yönetmeliginin, ihracat iadesinden faydalanan tarim
ürünlerinin ihracatinda yapilan fiziki kontrollere iliskin uygulama hükümlerini
düzenleyen, 20.09.1995 tarih ve 2221/95 sayili Komisyon Yö netmeligi, L224,
21.9.1995
1/95 sayili ve 22 Aralik 1995 tarihli, AT-Türkiye Ortaklik Konseyi Karari, L 35,
13.02.1996
1/96 sayili ve 20 Mayis 1996 tarihli, AT-Türkiye Gümrük Isbirligi Komitesi
Karari, L 200, 09.08.1996
2221/95 sayili Yönetmeligi degistiren, 1167/97 sayili Komisyon Yönetmeligi, L169,
27.6.1997
Türkiye menseli bazi balikçilik ürünlerine iliskin koruma önlemlerine dair
97/806/EC sayili Komisyon Karari, L 330, 2.12.1997
151
Tarim ürünlerinin ihracatindaki restitüsyonlar rejiminin uygulanmasina dair
ortak hükümleri düzenleyen, 3665/87 sayili Yönetmeligi degistiren, 604/98 sayili
ve 17 Mart 1998 tarihli Komisyon Yönetmeligi, L 80, 18.3.1998
1/98 sayili AT- Türkiye Ortaklik Konseyi Karari, L 86, 20.03.1998
97/806 sayili Karari kaldiran, Türkiye menseli çift çenekli yumusakçalar ile taze
balikçilik ürünlerine iliskin koruma önlemleri konusundaki 16 Haziran 1998
tarihli ve 98/407 sayili Komisyon Karari, L 180, 24.6.1998
152

Benzer belgeler