bankacılık sektörünün geleceğine ilişkin beklentiler

Transkript

bankacılık sektörünün geleceğine ilişkin beklentiler
B Ý L Ý M S E L
Y A Y I N
O R G A N I
TMSF
yýl:6 sayý:25 Ocak - Þubat - Mart 2011
TASARRUF
MEVDUATI SÝGORTA
FONU
BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN GELECEÐÝNE ÝLÝÞKÝN BEKLENTÝLER
Egemen EROÐLU, Sayfa 23’te
BANKA
ÇÖZÜMLEME
FONLARI
BÝR DÖNÜÞÜM
HÝKAYESÝ
Sayfa 10’da
Sayfa 6’da
Yasemin ÞENOL
Doðan Sami AKÇÝÇEK
KÖPRÜ BANKA
UYGULAMASI
Defne ÜSTÜNSOY
Sayfa 33’te
TEMEL PARAMETRELER
SÝGORTA VE RÝSK ÝZLEME DAÝRE BAÞKANLIÐI
Eylül 2009
1,485
2,168
2,416
*Serbest Piyasa
FAÝZ ORANLARI (%)
30.09.2010
31.12.2009
30.09.2009
Gecelik
6,25
6,5
7,25
Mevduat Faizleri*
8,19 **
8,29
8,84
TRLIBOR (O/N)
6,68
6,5
7,25 Kaynak:
TCMB / TBB *Sektör Ortalamasý/1 aylýk **31.07.2010
BORSA ENDEKSÝ
ÝMKB
Sýnai
Mali
Kaynak: ÝMKB
Eylül 2010
65.774
48.926
102.174
Aralýk 2009
52.825
37.899
79.763
YATIRIM ARAÇLARININ GETÝRÝLERÝ
Son Deðer
1 ay öncesine
(12.10.2010)
göre (%)
ÝMKB
Dolar
Altýn (TL/gr)61,81
Altýn (Usd/Ons)
DÝBS Endeksi
(3 aylýk)*
DÝBS Endeksi
(12 aylýk)*
Kaynak: ÝMKB,Reuters
Eylül 2009
47.910
35.238
72.436
1 yýl öncesine
göre (%)
69.675
1,419
3,0
1.348
1.232,25
11,9
-0,5
24,9
8,4
0,5
49,6
-0,5
34,4
8,0
1.329,01
0,6
9,1
*ÝMKB DIBS performans endeksi
GSYÝH
2010 (2.çeyrek) 2009 (2.çeyrek) 2009 (yýllýk)
GSYÝH (milyon TL)
268.495
229.326
952.635
GSYIH (Büyüme)*
%10,3
-%7.6
-%4,7
Kaynak: TÜÝK
*Büyüme oranlarý sabit fiyatlarla ve çeyrek dönemlere aittir.
Avrupa Hesaplamalar Sistemi’ne (ESA95) göre hazýrlanan yeni seri
ÝÞGÜCÜ VERÝLERÝ(%)
Haziran2010
Aralýk 2009
Haziran 2009
Ýstihdam Oraný*
44,7
41,2
42,5
Ýþsizlik Oraný
10,5
14
13
Kaynak: TÜÝK
*Ýstihdam/15 ve daha yukarý yaþtaki nüfus
ÖDEMELER DENGESÝ ÖZET (BÝRÝKÝMLÝ)
(milyon USD)
Aðustos 2010 Aralýk 2009 Aðustos 2009
Cari Ýþlemler Hesabý
-33.645
-14.042
-15.663
Dýþ Ticaret Dengesi
-42.192
-24.856
-26.136
Toplam Ýhracat
117.530
109.646
112.128
Toplam Ýthalat
-159.722
-134.491
-138.264
Ýhracat/Ýthalat
%73,58
%81,5
%81,1
Kaynak: TCMB (Veriler bir sonraki ayýn 2 inci haftasý açýklanmaktadýr.)
MERKEZÝ YÖNETÝM BORÇ VERÝLERÝ
(milyar USD)
Aðustos 2010 Aralýk 2009 Aðustos 2009
Ýç Borç Stoku
229,2
219,2
211,7
Dýþ Borç Stoku
76,3
74,1
73,4
Toplam
305,5
293,3
285,1
Kaynak: Hazine Müsteþarlýðý
Temmuz 2009
215.458
268.219
52.761
440
BANKACILIK SEKTÖRÜ VERÝLERÝ
ÞUBE ve PERSONEL SAYILARI (Aðustos 2010)
Mevduat
Katýlým
Kalkýnma ve
Bank.
Bank.
Yatýrým Bank.
Banka sayýsý
32
4
Yurtiçi Þube
9.167
592
41
Yurtdýþý Þube
61
2
1
Yurtiçi Personel
170.695 12.387
5.390
Yurtdýþý Personel
593
7
2
BÝLANÇO BÜYÜKLÜKLERÝ (Aðustos 2010)
Mevduat
Katýlým
Kalkýnma ve
milyon YTL
Bank.
Bank.
Yatýrým Bank.
Toplam Aktifler
Toplam Krediler
Konut Kredileri
Kredi Kartlarý
Takipteki Alacaklar
Menkul Kýymet
Mevduat/Kat.Fon
Özkaynak
Toplam Bilanço
Dýþý Ýþlemler
-Gayrinakdi Kredi
ve Yükümlülükler
-Taahhütler
YPNGP*
Toplam
13
9.800
64
188.472
602
Toplam
838.737
422.462
51.016
41.298
2.929
266.847
537.229
104.831
732.741
38.611
26.968
2.913
838
359
1.474
29.275
5.169
126.190
28.341
14.481
57
66
3.806
13.237
21.506
905.739
436.911
53.986
42.136
3.454
272.128
566.503
123.237
880.137
122.802
20.346
8.221
151.369
609.939
2.121
105.844
66
13.285
60
728.768
2.247
MEVDUAT VE KATILIM FONU
milyon TL
Aðustos 2010
MEVDUAT HESABI
537.229
Dth oraný
%31
29.275
KATILIM FONU
%36,5
Dth oraný
566.503
TOPLAM
Dth oraný
%31,4
milyon TL
49
Temmuz 2007 Aralýk 2009
487.907
539.570
%33,5
%30
26.711
28.710
%37
%35
514.618
568.279
%33,7
%36
Aðustos
2010
Temmuz
2010
Aralýk
2009
Sigorta kapsamýndaki mevduat
136.290 135.717 129.002
Dth oraný
%22,64 %22,48 %24,49
9.366
Sigorta kapsamýndaki katýlým fonu
10.411 10.329
Dth oraný
%23,36 %22,70 %23,64
TOPLAM
146.701 146.223 138.388
Dth oraný
%22,69 %22,49 %24,43
*Mudiler her bir bankada ayrý ayrý sayýlmýþtýr.
BANKACILIK SEKTÖRÜ SERMAYE YETERLÝLÝK ORANI (%)
%
Aðustos 2010 Temmuz 2010 Aralýk 2009
18,07
18,05
Mevduat Bankalarý
19,12
14,48
15,38
Katýlým Bankalarý
15,34
61,31
60,20
Kalk. ve Yat.Ban.
60,31
19,33
19,34
Bankacýlýk Sektörü
20,47
Kaynak: BDDK
SÝGORTA PRÝM TAHSÝLATLARI
Milyon TL
Haziran 2010
Mevduat Bankalarý
172.892
Katýlým Bankalarý
16.606
TOPLAM
189.498
2009
693.829
46.117
739.936
Haziran 2009
170.889
12.350
183.249
TMSF - Büyükdere Cad. No:143 Esentepe Ýstanbul Tel: (212) 340 22 00 Faks: (212) 288 53 35 www.tmsf.org.tr
Bilgi ve Önerileriniz için: Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi e-mail:[email protected] Tel: (212) 340 10 57
Kurum içinde baþvuru kaynaðý olarak kullanýlmak üzere derlenmiþ bilgilerden oluþur. Resmi baðlayýcýlýðý yoktur.
NOTLAR
Bankacýlýk sektörü aktif büyüklüðü Nisan 2008 tarihi itibariyle 629,9 milyar YTL seviyesindedir.
Toplam aktiflerin %51,6’sýný krediler, %28,3’ünü menkul deðerler cüzdaný oluþturmaktadýr.
Toplam mevduat / katýlým fonu büyüklüðü 395,4 milyar YTL seviyesindedir. Mevduat / katýlým fonunun %35,7’si YP, %64,3’si TP mevduat / katýlým fonlarýndan oluþmaktadýr.
Aralýk 2009
1,497
2,148
2,428
Aralýk 2009
215.060
267.275
-52.215
986
Kaynak: BDDK
DÖVÝZ KURU GELÝÞMELERÝ*
Eylül 2010
USD
1,447
EURO
1,975
GBP
2,316
Kaynak: REUTERS
KONSOLÝDE BÜTÇE (BÝRÝKÝMLÝ)
(milyon TL)
Temmuz 2010
Gelirler
236.794
Harcamalar
286.981
Bütçe Dengesi
50.187
Faiz Dýþý Denge
2.578
Kaynak: Maliye Bakanlýðý
*Yabancý Para Net Genel Pozisyonu-
FÝYATLAR GENEL DÜZEYÝNDEKÝ GELÝÞMELER (%) (Eylül)
Aylýk 12 aylýk ortalama* Önceki yýlýn ayný ayýna göre
ÜFE
0,51
6,89
8,91
TÜFE
1,23
8,16
9,24
Kaynak: TÜÝK (Veriler bir sonraki ayýn ilk haftasý açýklanmaktadýr.)
(*Cari ay dahil 12 ay ortalamasýnýn, bir önceki 12 aya oraný)
Kaynak: BDDK
milyon USD
GENEL EKONOMÝK VERÝLER
ÝÇÝNDEKÝLER
B Ý L Ý M S E L
Y A Y I N
O R G A N I
TMSF
yýl:6 sayý:25 Ocak - Þubat - Mart 2011
TASARRUF
MEVDUATI SÝGORTA
FONU
BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN GELECEÐÝNE ÝLÝÞKÝN BEKLENTÝLER
2. EDÝTÖR’DEN
Dr. Yusuf ADIGÜZEL
3. YENÝ FÝNANSAL DÜZEN
Þakir Ercan GÜL
Egemen EROÐLU, Sayfa 23’te
6. BÝR DÖNÜÞÜM HÝKAYESÝ
Kaynak Kullanan Kurumdan Kaynak Saðlayan Kuruma; TMSF
Doðan Sami AKÇÝÇEK
10. BANKA ÇÖZÜMLEME FONLARI
Yasemin ÞENOL
14. KURTARMA ve ÇÖZÜMLEME PLANLARI
Burcu GÜR
BANKA
ÇÖZÜMLEME
FONLARI
BÝR DÖNÜÞÜM
HÝKAYESÝ
Sayfa 10’da
Sayfa 6’da
Yasemin ÞENOL
Doðan Sami AKÇÝÇEK
KÖPRÜ BANKA
UYGULAMASI
Defne ÜSTÜNSOY
Sayfa 33’te
19. KRÝZ DÖNEMLERÝNDE FÝNANSAL GÜVENLÝK AÐLARI
ve MEVDUAT SÝGORTA SÝSTEMLERÝ
Erol ORTABAÐ
23. SICAK PARAYA KARÞI ALINAN ÖNLEMLER
ve BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN GELECEÐÝNE ÝLÝÞKÝN BEKLENTÝLER
Egemen EROÐLU
28. SÝSTEMÝK ÖNEMÝ HAÝZ FÝNANSAL KURULUÞLAR
ve ALINABÝLECEK TEDBÝRLERE ÝLÝÞKÝN ÖNERÝLER
Evrim APAN CEYLAN
33. KÖPRÜ BANKA UYGULAMASI
Defne ÜSTÜNSOY
38. KREDÝ RÝSKÝ TRANSFERÝ (Credit Risk Transfer-CRT)
Elif ARIPINAR
44. SWOT ANALÝZÝ
Muhlis TURAN
47. KÝTAP
Kamil OÐUZ
48. DÜNYADAN HABERLER
Fatih DENÝZ
: H. Bayram Babacan
: Dr. Yusuf Adýgüzel
Sorumlu Yazýiþleri Müdürü
: Kamil Oðuz
Danýþma Kurulu
: Doç. Dr. Cüneyt Koyuncu - Dumlupýnar Üniversitesi, Doç. Dr. Fuat ErdaL - Adnan Menderes Üniversitesi,
Y A Y I N
Yayýn Yönetmeni
Prof. Dr. Halil Seyidoðlu - Doðuþ Üniversitesi, Doç.Dr. Muhsin Kar - Kahramanmaraþ Sütçü Ýmam Üniversitesi, Doç. Dr. Rahmi
B Ý L Ý M S E L
O R G A N I
TMSF Adýna Sahibi
Doç. Dr. Yusuf Bayraktutan - Kocaeli Üniversitesi, Prof. Dr. Zekai Özdemir - Ýstanbul Üniversitesi, Dr. A. Kadir Tuna - Ýstanbul
Deniz Özbay - Marmara Üniversitesi, Doç. Dr. Rasim Yýlmaz - Trakya Üniversitesi, Prof. Dr. Recep Tarý - Kocaeli Üniversitesi, Dr. Ýlyas
Karabýyýk - Selçuk Üniversitesi, Prof. Dr. Sabri Orman - Ýstanbul Ticaret Üniversitesi, Doç. Dr. Selahattin Bekmez - Muðla Üniversitesi,
Üniversitesi, Dr. Bekir Gövdere – Süleyman Demirel Üniversitesi
Yayýn Kurulu
: Dr. Rýdvan Çabukel, Zülfükar Kamberoðlu, Turan Korkmaz, Haluk Ersoy, Ahmet Yýlmaz, Ali Göçer, Ýsmail Güler
Yayýn Türü
: Yerel Süreli
Yayýn Periodu
: 3 Aylýk - Ocak - Þubat - Mart 2011
Görsel Tasarým
: 1111 Adam Yapým & Tanýtým
Adres
: Büyükdere C. No:143 34394 Esentepe/ istanbul
E-posta
: [email protected]
Tel
: 0 212 340 16 11
Faks
: 0 212 288 53 35
Baský
: Yöm Basým
Baský Tel
: 0 212 671 16 17
TMSF Çatý Basýn ve Halkla iliþkiler Müdürlüðü tarafýndan hazýrlanmaktadýr. Telif haklarý TMSF'ye aittir. Yazýlarýn sorumluluðu yazarlarýna aittir.
TMSF
EDÝTÖR’DEN
Merhaba
TMSF özerk bir kurum olarak 8. yýlýna
girdi. Oldukça kýsa sayýlabilecek bu süre
içerisinde Türkiye ve dünya ölçeðinde
önemli baþarýlara imza attý. Geçen 7 yýlda
20 milyar dolara yakýn tahsilat saðlanýrken,
geçtiðimiz yýl kurumumuz Dünya Mevduat
Sigortacýlarý Birliði (IADI) tarafýndan
Dünyada Yýlýn Mevduat Sigortacýsý seçildi.
Türkiye kamuoyu ve bankacýlýk sektörü ise
TMSF’yi, çok kýsa bir sürede hazineden
kaynak kullanarak batan bankalardaki
mevduat sahiplerine ödeme yapan bir
kurumdan, hazineye kaynak aktarmaya
baþlayan bir kuruma dönüþmesini yakýndan
takip ediyor. 2011 yýlýnýn Ocak ayýnda
yapýlan ödemelerle TMSF’nin Hazine’ye
yaptýðý geri ödeme miktarý 10 milyar dolarý
aþmýþ bulunuyor.
Kamu alacaklarýnýn en hýzlý þekilde geri
kazanmayý hedefleyen TMSF, 10 milyar
TL’lik rezervi ile kamu kaynaðýný kullanan
deðil, kamuya ve bankacýlýk sektörüne
kaynak saðlayan bir kurum haline
dönüþmüþtür. Bu sayýda kapaðýmýza
taþýdýðýmýz bu konuyu Finansman Dairesi
Baþkaný Doðan Sami Akçiçek ve yine
Finansman Dairesi Uzmanlarýndan Asuman
Abakay karþýlaþtýrmalý olarak rakamsal
verilerle ortaya koyuyorlar.
Dr. Yusuf Adýgüzel
Yayýn Yönetmeni
TMSF Basýn ve Halkla Ýliþkiler Müdürü
2
Baþkanýmýz Sayýn Þakir Ercan Gül 8-9 Ocak
tarihlerinde Active Academy tarafýndan
düzenlenen 8. Uluslararasý Finans
Zirvesinde bir konuþma yaptý. Baþkanýmýz
konuþmasýnda, 2008 yýlýnda patlak veren
ve halen devam etmekte olan küresel kriz
ile ilgili yapýlan tartýþmalarda en fazla dile
getirilen ifadelerden biri olan “Yeni Finansal
Düzen”i deðerlendirdi. Sayýn Gül’ün bu
konuþmasýnýn esas alýnarak hazýrlanan
yazýyý dergimizin ilk makalesi olarak
dikkatlerinize sunuyoruz.
Ayrýca, Yasemin Þenol’un kaleme aldýðý
“Banka Çözümleme Fonlarý”, Burcu
Gür’ün kaleme aldýðý “Kurtarma ve
Çözümleme Planlarý” ve Egemen
Eroðlu’nun kaleme aldýðý “Sýcak Paraya
Karþý Alýnan Önlemler” bu sayýmýzda yer
alan inceleme ve makalelerden bir kaçý.
Bunlarý ve daha fazlasýný bulabileceðiniz
dergimizin hazýrlanmasýnda katký saðlayan
tüm akademisyen ve araþtýrmacý
arkadaþlara teþekkür ediyor, önümüzdeki
sayýlarda da katkýlarýný bekliyoruz.
Gelecek sayýmýzda buluþmak üzere...
TMSF
YENÝ FÝNANSAL DÜZEN*
2008 sonbaharýnda patlak veren küresel krizin halen devam ettiðini görmekteyiz. En
son Ýrlanda’da yaþanan sorunlar, baþta Avrupa olmak üzere dünyada krizin bir süre daha
konuþulacaðýna iþaret ediyor. Krizin baþlangýcýndan bu yana bir çok þey konuþuldu ve tartýþýldý.
Yapýlan tartýþmalarda “yeni bir finansal düzen” ya da “yeni bir finansal mimari” en çok
telaffuz edilen ifadeler arasýnda yer aldý.
Yeni bir finansal düzen ya da finansal mimari
arayýþýnda birçok ulusal ve uluslararasý çalýþmalar
baþlatýldý, çalýþmalarýn bir kýsmý sonuçlandýrýldý,
bir kýsmý ise hala devam ediyor. Bu konudaki
çalýþmalar uluslararasý alanda IMF, Dünya Bankasý,
Finansal Ýstikrar Kurulu (FSB) ile Basel Bankacýlýk
Denetim Komitesi (B CB S) bünyesinde
yoðunlaþmaktadýr. Diðer taraftan krizin sýnýr
ötesine taþýnan boyutu ve finansal hizmetlerin
yapýsý gereði Avrupa Birliðinde (AB) önemli
çalýþmalar yapýlmaktadýr. Söz konusu çalýþmalarda
düzenleme, denetleme, kriz yönetimi ve
çözümleme faaliyetlerinin etkinleþtirilmesine
odaklanýldýðý görülmektedir. Ayrýca, globalleþen
finansal sistemin söz konusu çalýþmalarýn yönünü
ve içeriðini önemli ölçüde etkilediðini görüyoruz.
Nitekim, özellikle uluslararasý finansal faaliyetleri
ya da sýnýr ötesi faaliyette bulunan büyük
bankalarý (SIFI) düzenleme, denetleme ve
çözümleme yetki ve sorumluluklarýnýn kimde
olacaðý konularý geniþ katýlýmlý bir uluslararasý
mutabakatý gerektirmektedir.
Temel Prensipler ve Metodoloji
Finansal alanda tüm bu geliþmeler yaþanýrken
finansal güvenlik aðýnýn önemli bir parçasý olan
mevduat sigortacýlýðýný ve dolayýsýyla da TMSF’yi
ilgilendiren alanlarda da çeþitli çalýþmalar
yapýlmaktadýr. Gerçekten de, küresel kriz mevduat
sigortacýlýðýnýn önemini tüm dünyada bir kez
daha ortaya koydu. (Yangýn olduðunda itfaiyenin
varlýðý toplum tarafýndan algýlanýr.) Bu nedenle,
Avrupa Mevduat Sigortacýlarý Birliði, IMF, Dünya
Bankasý ve Avrupa Komisyonu’nun da katýmýyla,
Basel Bankacýlýk Denetim Komitesi (BCBS) ve
Uluslararasý Mevduat Sigortacýlarý Birliði (IADI)
tarafýndan bütün dünya ülkelerine referans
olacak “Etkin Mevduat Sigortacýlýðý için Temel
Prensipler” ve uygulama metodolojisi
yayýnlanmýþtýr.
Söz konusu Temel Prensipler’de; ahlaki riskin
azaltýlmasý, çözümleme süreçlerinin
etkinleþtirilmesi, fonlama, sýnýr ötesi faaliyetler
ve kamuoyu farkýndalýðý gibi hususlar da dahil
olmak üzere mevduat sigortacýlýðýný ilgilendiren
konularda 18 adet prensip bulunmaktadýr. “Temel
Prensipler” ve uygulama metodolojisi, mevduat
sigorta sistemlerinin kurulmasýnda ya da reforme
edilmesinde dikkate alýnmasý gereken temel
ölçütleri belirlemektedir. Bu amaçla, söz konusu
standartlar Hindistan, Meksika ve Çek
Cumhuriyeti’nde uygulandýktan sonra revize
edilerek son hali verilmiþtir. Bundan sonra G-20
tarafýndan tematik gözden geçirmeye yönelik
kararlar alýnmasý beklenmektedir. Temel
prensiplerin oluþturulmasýna çalýþmalarý ile katký
saðlayan TMSF, söz konusu prensiplere büyük
ölçüde uyumlu durumdadýr.
AB Direktifleri
Mevduat Sigortacýlýðýna iliþkin önemli geliþmelerin
yaþandýðý diðer bir alan ise Avrupa Birliði’dir
(AB). Türkiye’nin AB’ye aday bir ülke olmasý
nedeniyle, AB’de mevduat sigortacýlýðý alanýnda
yaþanan geliþmeleri TMSF olarak yakýndan takip
ediyoruz. Ayrýca, TMSF olarak Avrupa Mevduat
Sigortacýlarý Birliði (EFDI) bünyesinde yapýlan
çalýþmalarda aktif görevler almaktayýz.
AB’de en son Temmuz 2010 tarihinde Avrupa
Komisyonu tarafýndan mevduat sigortacýlýðýna
iliþkin yeni bir Direktif Tasarýsý hazýrlanmýþtýr.
Direktif Tasarýsýnýn temel nedeni: 94/19/EC sayýlý
direktif ile çerçevesi çizilmiþ olan Avrupa Mevduat
Sigorta Sistemlerinin mevduat sahiplerinin
güvenini temin etme ve finansal istikrara katký
saðlama hedeflerini ekonomik stres dönemlerinde
tutturamadýklarýnýn ortaya çýkmasýdýr.
Mevduat sigortacýlýðýna iliþkin 70’i aþkýn hususta
politika revizyonuna gidilmesini ele alan Tasarýda
7 temel husus öncelikli önem taþýmaktadýr.
Bunlardan ilki sigortalý mevduatýn kapsam ve
tutarýna iliþkin yapýlan revizyondur. Günümüze
kadar uygulanan minimum harmonizasyon
politikasý, AB ülkelerinin sigortalý mevduat kapsam
ve tutarlarýnda farklýlýklara, dolayýsýyla da finansal
Þakir Ercan GÜL
TMSF Baþkaný
*8-9 Aralýk 2010 Active Academy 8.
Uluslararasý Finans Zirvesi Konuþmasý
3
TMSF
AB’de, finansal kriz yönetimi,
büyük finansal kuruluþlar,
çözümleme fonlarýnýn kullanýmý,
özel bir banka tasfiye rejiminin
oluþturulmasý ve harmonize
edilmesi konusunda direktif
çalýþmalarý ile birlikte bankalarýn
yaþam vasiyetlerini (living will)
hazýrlamasý, faaliyetlerinin
sýnýrlandýrýlmasý, köprü banka,
yeni denetim otoritelerinin
(Avrupa Bankacýlýk Otoritesi
(EBA), Avrupa Birliði Menkul
Kýymetler ve Piyasalar Otoritesi
(ESMA)) kurulmasý çalýþmalarý
devam etmektedir.
kurumlar arasýnda rekabet tahrifi ve mevduat
akýþlarýna yol açmýþtýr. Bu duruma çözüm getirmeyi
amaçlayan yeni Direktif Tasarýsý maksimum
harmonizasyonu öngörmekte, gerçek ve tüzel
kiþileri kapsayan mevduat sigortasýný 100.000
Euro olarak bütün ülkelerde sabitlemektedir.
Türkiye’de ise uzun bir süredir sigortalý mevduat
tanýmý gerçek kiþilerle, sigortalý mevduat tutarý
ise 50.000 TL ile sýnýrlýdýr. Sigortalý mevduatýn
kapsamýnýn geniþletilmesine yönelik taslak Kanun
deðiþikliði büyük ölçüde tamamlanmýþtýr. Ancak,
AB’deki taslak çalýþmalarýn sonuçlanmasýna baðlý
olarak ilave deðiþiklikler yapýlabilecektir.
Mevduat sigorta tutarýnýn 100.000 EUR karþýlýðý
200.000 TL’ye yükseltilmesi ise “topping-up
sözleþmeleri”nden kaynaklanan sorunlarýn bir
sonucu olup aslýnda geliþmekte olan AB ülkeleri
için de bu tutarýn yüksek olduðunu düþünüyoruz.
Þu anda, 50.000 TL garanti düzeyi düþük olmakla
birlikte mevcut veriler ve analizler 100.000 TL’ye
çýkartmanýn daha uygun olacaðýný göstermektedir.
Bu konuda, AB müktesebatýna tam uyumun
üyelikle birlikte saðlanmasýnýn uygun olacaðýný
düþünüyoruz.
Diðer taraftan, global krizle birlikte mudilere
yapýlan ödemelerde yaþanan gecikmelerin büyük
sakýncalar yarattýðý ve krizin diðer bankalara sirayet
edebileceði tecrübe edilmiþtir. Bu nedenle, AB
Direktifi mevcut bankacýlýk sektörünün alt yapýsýný
ve düzenlemelerini dikkate alarak en fazla 30 gün
içinde ödemeyi öngörmüþtür. Ancak, yeni tasarýda
ödeme süresinin 7 güne indirilmesi
düþünülmektedir. TMSF’nin ödemeye karar verme
konusunda yetkisinin ve kaynaðýnýn olmasý ve
bankacýlýk sistemi alt yapýsýnýn BDDK’nýn
düzenlemeleri ile çok ileri seviyeye taþýnmýþ olmasý
hususlarý AB düzenlemelerine uyumlu olmamýza
imkan saðlayacaktýr.
Direktif Tasarý’sýnda ayrýca, sýnýr ötesi bankacýlýkta
mevduat ödemeleri için merkez-ev sahibi (homehost) iliþkileri yeniden tanýmlanmýþtýr. Bu
kapsamda, mevduat ödemelerinin ev sahibi (host)
ülke tarafýndan yapýlmasý ve merkez (home) ülkeye
rücu edilmesi politikasý benimsenmektedir.
Öte yandan, mudi bilgilendirmenin
etkinleþtirilmesi, tasarýda yer alan önemli
hususlardan bir diðeridir. Tasarý, duyuru, reklam,
afiþ, bilgi dokümanlarý ve hesap sözleþmesi ile
tam bilgilendirmeyi öngörmektedir. Yaþanan krizler
TMSF’nin varlýðý ve bilinirliliðini üst seviyeye
taþýmýþtýr ve bilgilendirmeye dair düzenleme ve
uygulamalarýmýz mevcuttur. Bunlarý daha ileri
seviyeye taþýyarak mevduat sahiplerinin tam
1 Kaynak: IMF, 2010, WP/10/236
4
bilgilendirilmesini saðlayacak ilave çalýþmalar
düþünülmektedir.
Direktif Tasarýsý, mevduat sigortacýlýðýnda
fonlamaya iliþkin hususlarda da önemli ölçüde
revizyonlara ve harmonizasyona gidilmesini
öngörmektetir. Söz konusu Tasarý’da, sigorta prim
sisteminin ex-ante ve riske dayalý olmasýnýn
yerindeliði vurgulanmakta, zaman içinde
geçilebilecek standart bir prim tarifesi kaleme
alýnmaktadýr. TMSF’ce uygulanan mevcut prim
sistemi öngürülen þekilde ex-ante ve riske dayalý
olup þartlara baðlý olarak dinamik bir yapýda revize
edilmesi planlanmaktadýr. Tasarýda, Mevduat
Sigorta Fonunun sekördeki toplam sigortaya tabi
veya sigortalý mevduata oraný olarak tanýmlanan
Fon Rasyosuna da yer verilmektedir. Ayrýca,
mevduat sigorta ödemelerinde ve bankanýn
devrinde kullanýlacak fonlarýn ayrýþtýrýlmasýna
yönelik hükümler bulunmaktadýr. Bu alandaki
TMSF uygulamalarýnýn kendi içinde tutarlý ve
Tasarýnýn amaçlarýný karþýlar nitelikte olduðu
düþünülmekte olup TMSF’nin Fon Rasyosu,
t a s a r ý d a ö n g ö r ü l e n l e r i n ü z e r i n d e d i r.
Diðer taraftan AB’de, finansal kriz yönetimi,
batmayacak kadar büyük finansal kuruluþlar,
çözümleme fonlarýnýn kullanýmý, özel bir banka
tasfiye rejiminin oluþturulmasý ve harmonize
edilmesi konusunda direktif çalýþmalarý ayrýca
yürütülmektedir. Bankalarýn yaþam vasiyetlerini
(living will) hazýrlamasý, faaliyetlerinin
sýnýrlandýrýlmasý, köprü banka, yeni denetim
otoritelerinin (Avrupa Bankacýlýk Otoritesi (EBA),
Avrupa Birliði Menkul Kýymetler ve Piyasalar
Otoritesi (ESMA)) kurulmasý çalýþmalarý devam
etmektedir.
Sistemik Öneme Sahip Finansal Kuruluþlar
Mevduat sigortacýlýðýný ilgilendiren önemli
çalýþmalardan biri de FSB bünyesinde yürütülen
“Sistemik Öneme Sahip Finansal Kuruluþlar” (SIFI)
ile ilgili çalýþmalardýr. Global kriz ülkelerin daha
etkili kriz yönetim mekanizmalarýna sahip olmalarý
gerektiðinin yaný sýra sýnýr ötesi faaliyetleri bulunan
büyük ölçekli bankalarýn çözümlenmesinde de
önemli sorunlarýn bulunduðunu ortaya koymuþtur.
Globalleþme, uluslararasý faaliyetlerde bulunan
ve SIFI olarak adlandýrýlan kuruluþlarýn sayýsýný ve
büyüklüðünü artýrmýþ, ülkelerin finansal
sistemlerinin birbirine baðlýlýk derecelerini
yükseltmiþtir. Örneðin, geliþmiþ ülkelere ait büyük
bankalarýn uluslararasý alacaklarý toplamý 2000
yýlýnda 7 trilyon USD’nin altýnda iken, 2008 yýlýnda
26 trilyon USD’ye yükselmiþtir1. SIFI’lerin bir çok
TMSF
ülkeye yayýlmýþ, geniþ çaplý ve karmaþýk faaliyet
yapýlarý küresel kriz sýrasýnda ve sonrasýnda söz
konusu kuruluþlara müdahale edilmesi
konusunda birçok sorunu beraberinde
getirmiþtir. Bu nedenle, global kriz sonrasýnda
FSB bünyesinde SIFI’ler ile ilgili çalýþmalar
baþlatýlmýþtýr. Söz konusu çalýþmalarda
amaçlanan; (i) Yerel ve global bazdaki SIFI’lerin
risklerinin azaltýlmasý (batma olasýlýklarýnýn
düþürülmesi) ve (ii) SIFI’lerin batmalarý
durumunda ise olumsuz etkilerinin azaltýlmasý
suretiyle kriz esnasýnda finansal istikrarýn
bozulmasýnýn, vergi mükelleflerine
baþvurulmasýnýn ve böylece ahlaki tehlikenin
önüne geçmektir. Bu konuda uluslararasý
geliþmeler yakýndan takip edilmektedir.
Buna ilave olarak, SIFI’lerin çözümlenme
kapasitelerinin artýrýlmasýna yönelik çalýþmalar
da yürütülmektedir. Bu konudaki çalýþmalar;
(i) Etkin çözümleme rejimlerine sahip olunmasý
(ii) Sýnýr ötesi iþbirliði için bir çerçeve
oluþturulmasý ve (iii) SIFI’lerin her an
çözümlenebilmesini saðlayacak iyileþtirme ve
çözümleme planlarýnýn hazýr bulundurulmasý
baþlýklarý altýnda sürdürülmektedir. Ayrýca, SIFI
denetimlerinin etkinliðinin ve yoðunluðunun
artýrýlmasý ise çalýþma yapýlan baþka bir alaný
oluþturmaktadýr.
Sonuç olarak, birçok ezberi bozup birçok
düþünceyi deðiþtiren küresel kriz bir yandan
yaþanmaya devam ederken, diðer yandan da
gelecek yýllarda benzer krizlerin tekrar
yaþanmamasý için neler yapýlmasý ve yeni
normalin nasýl olmasý gerektiðine iliþkin
tartýþmalar uluslararasý platformlarda bütün
hýzýyla sürmektedir. Bu noktada TMSF olarak,
mevduat sigortacýlýðýný ilgilendiren konular ile
ilgili geliþmeleri dikkatle izlemekte ve yeni
normalde nerede olacaðýmýzý þimdiden
öngörmeye çalýþmaktayýz.
Birçok ezberi bozup birçok
düþünceyi deðiþtiren küresel kriz
bir yandan yaþanmaya devam
ederken, diðer yandan da gelecek
yýllarda benzer krizlerin tekrar
yaþanmamasý için neler yapýlmasý
ve yeni normalin nasýl olmasý
gerektiðine iliþkin tartýþmalar
uluslararasý platformlarda bütün
hýzýyla sürmektedir.
5
ÝNCELEME
BÝR DÖNÜÞÜM HÝKAYESÝ
Kaynak Kullanan Kurumdan Kaynak Saðlayan Kuruma; TMSF
Ülkemiz bankacýlýk sisteminde gerek 1994 yýlýnda yaþanan sorunlar gerekse 1998
ve izleyen yýllarda yaþanan ekonomik krizler sonucunda sistemdeki 25 banka
yükümlülüklerini yerine getiremez duruma düþmüþ, sistemin sigortasý konumundaki
Tasarruf Mevduatý Sigorta Fonu da (Fon-TMSF) bu aþamada devreye girerek kendisine
verilen görevler çerçevesinde bankalarýn zararlarýný karþýlamak durumunda kalmýþtýr.
Ülkemiz bankacýlýk sisteminde gerek 1994
yýlýnda yaþanan sorunlar gerekse 1998 ve
izleyen yýllarda yaþanan ekonomik krizler
sonucunda sistemdeki 25 banka
yükümlülüklerini yerine getiremez duruma
düþmüþ, sistemin sigortasý konumundaki
Tasarruf Mevduatý Sigorta Fonu da (Fon-TMSF)
bu aþamada devreye girerek kendisine verilen
görevler çerçevesinde bankalarýn zararlarýný
karþýlamak durumunda kalmýþtýr. Bankacýlýk
sektörünün toplam aktiflerinin yaklaþýk %
34’ünü (43,6 milyar USD) oluþturan bu
bankalarýn TMSF tarafýndan devralýnmasý
sonucunda, söz konusu bankalara aktarýlan
kaynaklar için TMSF’nin birikimleri yeterli
olmamýþ, Hazine Müsteþarlýðýndan (Hazine)
ikrazen Devlet Ýç Borçlanma Senedi (DÝBS)
almak zorunda kalýnmýþtýr.
Fon kendisine devredilen bankalarýn rehabilite
edilmesi, satýlmasý veya tasfiyesi için ihtiyaç
duyulan kaynaklarýn 4,2 milyar USD’lik kýsmýný
kendi kaynaklarýndan, 25,9 milyar USD’lik
kýsmýný ise Hazine Müsteþarlýðýndan
borçlanmak suretiyle karþýlamýþ ve bu krizin
tarihi maliyeti yaklaþýk 30 milyar USD düzeyine
ulaþmýþtýr. Sözkonusu borçlanmalar karþýlýðýnda
elde edilen varlýklar borçlarýn geri ödenmesini
karþýlamayýnca faiz yükleri ve anapara taksitleri
Tablo 1’de görüleceði gibi Fonun bilançosunu
ve özkaynaklarýný olumsuz yönde etkilemiþ ve
finansal sisteme mali anlamda da güven veren
bir kurum olma algýsýný zedelemeye baþlamýþtýr.
2008 yýlýna kadar yaklaþýk (-)60 milyar TL
özkaynak düzeyine kadar varan, bir anlamda
batmýþ durumda gözüken Fon, 2008 yýlýnda
Hazine’ye olan borçlarýnýn terkin edilmesiyle
birlikte pozitif bir özkaynaða kavuþmuþtur.
Tablo 1: Yýllar itibarýyla TMSF’nin özkaynaklarýndaki deðiþim
Kaynak: TMSF III. Strateji Zirvesi- Finansman Daire Baþkanlýðý Sunumu
Doðan Sami AKÇÝÇEK
Daire Baþkaný
Finansman Dairesi
6
ÝNCELEME
Fon, bankalara aktarmýþ olduðu kamu
kaynaklarýnýn en hýzlý þekilde geri kazanýmý
amacýyla kendisine hedefler koymuþ ve yýllar
itibarýyla bu konuda önemli baþarýlar saðlamýþtýr.
Tablo 2’de de görüleceði gibi 30 Eylül 2010
tarihi itibarýyla 19,5 milyar USD düzeyinde
bulunan Fonun brüt çözümleme gelirlerinden
10 milyar USD’si ikrazen borçlanma karþýlýðýnda
Hazineye, 5,3 milyar USD’si ise kanuni
düzenlemeler gereði baþta Maliye Bakanlýðý ve
Hazine olmak üzere yine kamu kurumlarýna
aktarýlarak 15 milyar USD geri kazandýrýlmýþtýr.
Diðer bir ifadeyle sistemik krizin maliyetinin
(tarihi maliyetlerle ve faiz yükü hariç) geri
kazaným oraný; çözümleme gelirleri dikkate
alýndýðýnda % 64’e, kamuya aktarýlan kaynaklar
dikkate alýndýðýnda ise % 50’ye ulaþmýþ
bulunmaktadýr. Bununla birlikte, Fon Hazineye
olan borçlarýnýn terkin edilmesinden sonra da
kendisine devredilen bankalarýn kamuya olan
maliyetini en aza indirmek amacýyla,
çözümleme faaliyetlerini halen devam
ettirmektedir (Tablo: 2).
Fon, bankalara aktarmýþ
olduðu kamu kaynaklarýnýn en
hýzlý þekilde geri kazanýmý
amacýyla kendisine hedefler
koymuþ ve yýllar itibarýyla bu
konuda önemli baþarýlar
saðlamýþtýr.
Tablo 2: Çözümleme Geliri ve Hazine Ödemeleri
Kaynak: TMSF III. Strateji Zirvesi- Finansman Daire Baþkanlýðý Sunumu
TMSF’nin sistemik kriz ile birlikte yönetim ve
denetimi kendisine devredilen bankalarýn
çözümleme faaliyetlerini sürdürürken, diðer
taraftan esas varoluþ gerekçesi olan bankacýlýk
sektöründeki tasarruf sahiplerinin mevduat ve
katýlým fonlarýný ahlaki riski artýrmayacak
tutarlarda sigorta altýna almak ve sektöre güven
vermek görevlerini sürdürebilmesi için yeterli
mali güce sahip olmasýnýn gerektiði açýktýr.
Fonun bu kapsamda yürütmekte olduðu
faaliyetleri mevduat sigortacýlýðý faaliyeti olarak
adlandýrýlmaktadýr.
Fon, mevduat sigortacýsý olarak; bankacýlýk
sektöründe mevduat sigortacýlýðýna iliþkin
politikalarýn belirlenmesi ve gerekli
düzenlemelerin yapýlmasý, risklerin ölçülmesi
ve yönetilmesi, sektör ve bankalarýn riskinin
izlenmesi görevlerini yürütürken bu faaliyetler
için gerekli kaynaðý Bankacýlýk Kanununda
belirtilen gelirleri tahsil ederek elde etmekte
ve bir rezerv oluþturmaktadýr.
Eylül 2010 dönemi itibarýyla Fonun mevduat
sigortacýlýðý amacýyla bulundurduðu rezervi
7.729 milyon TL’dir (5.346 milyon USD). Ayný
dönem itibarýyla, bankacýlýk sektöründe faaliyet
gösteren 32 mevduat bankasý ve 4 katýlým
bankasý nezdinde toplam 573 milyar TL
tutarýnda mevduat ve katýlým fonu
bulunmaktadýr. Bu tutarýn % 25,85’i sigorta
kapsamýnda olup, sigortalý mevduat ve katýlým
fonlarýnýn tutarý 148 milyar TL seviyesindedir.
Fon rasyosu olarak da adlandýrabileceðimiz,
rezervin toplam sigortalý mevduat ve katýlým
fonuna oraný Eylül sonu itibarýyla % 5,22
seviyesine ulaþmasýyla TMSF, finansal sistemin
mali açýdan da güçlü bir kurumu durumuna
gelmiþtir (Tablo: 3).
7
ÝNCELEME
TMSF, varlýklarýný
deðerlendirirken fon yönetiminin
temel prensiplerini uygulayarak
faiz, likidite, kredi ve vade risklerini
göz önünde bulundurmaktadýr.
Tablo 3: Yýllar itibarýyla Fon rasyosunun geliþimi
Kaynak: TMSF Sigorta Risk Ýzleme Daire Baþkanlýðý ve Finansman Daire Baþkanlýðý verileri
TMSF, varlýklarýný deðerlendirirken fon
yönetiminin temel prensiplerini uygulayarak
faiz, likidite, kredi ve vade risklerini göz önünde
bulundurmaktadýr. Rezervinin daðýlýmýnda ise
tercihini bankalar ve Hazinenin ihraç etmiþ
olduðu yatýrým araçlarýnda kullanmaktadýr.
2004 yýlýna kadar çözümleme faaliyetlerinde
yaklaþýk 30 milyar USD düzeyinde kamu kaynaðý
kullanan Fonun, 2004 yýlýndan itibaren
çözümleme gelirleri dýþýndaki mevduat
sigortacýlýðý gelirlerinden elde ettiði nakit ve
menkul kýymet niteliðindeki finansal varlýk
tutarýnýn Aralýk 2010 itibarýyla 8,3 milyar TL’ye
(5,4 milyar USD) ulaþtýðý ve finansal sektördeki
en büyük likiditeye sahip kurumlardan biri
olduðu gözlenmektedir (Tablo: 4). Bu tutara
halihazýrda çözümleme süreci devam eden
faaliyetlere iliþkin 1,6 milyar TL (1 milyar USD)
çözümleme rezervi de dahil edildiði zaman
Fon rezervi 9,9 milyar TL (6,4 milyar USD) gibi
bir büyüklüðe ulaþmaktadýr.
Tablo 4: 2004 – 30.09.2010 dönemi mevduat sigortacýlýðý faaliyet rezervi
Kaynak: TMSF IV. Strateji Zirvesi- Finansman Daire Baþkanlýðý Sunumu
8
ÝNCELEME
Fon, 2007 yýlýndan itibaren hem finansal
gelirlerini artýrmak hem de yatýrým risklerini
azaltmak amacýyla mevduat sigortacýlýðý
kapsamýnda bulundurduðu rezervinin bir
kýsmýný Hazinenin iç borçlanma senetlerinde
deðerlendirmeye baþlamýþ olup yýllar itibarýyla
rezervindeki DÝBS oranýný artýrmýþtýr (Tablo: 5).
2007 yýlý itibarýyla mevduat sigortacýlýðý
rezervindeki DÝBS oraný % 17 iken Eylül 2010
itibarýyla % 55 seviyesine ulaþmýþtýr. Bu oran
Aralýk ayýnda % 59 seviyesine kadar yükselmiþtir.
Fon, rezervindeki menkul kýymet oranýný 2011
yýlý sonuna kadar % 70’e çýkarmayý
hedeflemektedir. Mevduat sigortacýlýðý
rezervinin 2011 yýlýnda yaklaþýk 9,5 milyar TL’ye
(6,1 milyar USD) ulaþmasý beklenen Fonun,
2011 yýlsonu itibarýyla rezervindeki Hazine
borçlanma senedi tutarýnýn yaklaþýk olarak 6,7
milyar TL (4,3 milyar USD) seviyesinde olacaðý
tahmin edilmektedir.
TMSF 9,9 milyar TL’lik rezervi
ile kamu kaynaðý kullanan deðil,
kamuya ve bankacýlýk sektörüne
kaynak saðlayan bir kurum haline
dönüþmüþtür.
Tablo 5: Mevduat sigortacýlýðý rezervinin yýllar itibarýyla kredi riskine göre daðýlýmý
Kaynak: Tasarruf Mevduatý Sigorta Fonu IV. Strateji Zirvesi- Finansman Daire Baþkanlýðý Sunumu
Kaynaklar
1-TMSF’ye devredilen bankalarýn aktif
büyüklükleri
(TMSF Raf Temizliði Projesiwww.raftemizligi.com)
2-TMSF’ye devredilen bankalar listesi
(TMSF Raf Temizliði Projesiwww.raftemizligi.com)
3-Çözümleme faaliyetleri 2010 yýlý mali
hedefleri ve gerçekleþmeleri tablosu
(TMSF 2010 Yýlý Üçüncü Üç Aylýk
Raporu-www.tmsf.org.tr)
4-Çözümleme gelirlerinin daðýlýmý
tablosu
(TMSF 2010 Yýlý Üçüncü Üç Aylýk
Raporu-www.tmsf.org.tr)
5-TMSF diðer kurum/kuruluþ ödemeleri
(TMSF 2010 Yýlý Üçüncü Üç Aylýk
Raporu-www.tmsf.org.tr)
Ayrýca, Fon 2010 yýlýnda, menkul kýymet
portföyündeki yatýrým araçlarýný çeþitlendirme
yoluna gitmiþ, sabit getirili DÝBS’lerin yaný sýra
deðiþken getirili DÝBS ve Devlet Dýþ Borçlanma
Senedi (DDBS) alýmý yaparak faiz riskini
azaltmayý ve vadeyi uzatarak da faiz gelirlerini
artýrmayý hedeflemiþtir. Bu iþlemlerin
sonucunda, Eylül 2010 itibarýyla Fonun
menkul kýymet portföyü 2.246 milyon TL
tutarýnda sabit getirili (% 53), 2.003 milyon
TL tutarýnda deðiþken getirili (% 47) DÝBS’lerden
oluþmuþtur.
Fon, Hazinenin Kasým ayýnda gerçekleþtirdiði
2011 yýlý için önfinansman niteliðindeki Euro
cinsinden Eurobond ihracýndan da 30 milyon
EUR nominal deðerli Eurobond alýmý yaparak
ilk kez DDBS’yi portföyüne ilave etmiþtir.
Fonun mevduat sigortacýlýðý ve çözümleme
rezervi kapsamýnda bankalarda deðerlendirdiði
mevduat tutarýnýn toplamý yaklaþýk 5 milyar
TL seviyesinde olup, bu tutar bankacýlýk
sektöründeki toplam 617 milyar TL olan
mevduat tutarýnýn ve 532 milyar TL olan kredi
büyüklüðünün yaklaþýk % 1’ine karþýlýk
gelmektedir. Fonun Hazinenin ihraç ettiði
menkul kýymetlerde deðerlendirdiði yatýrým
tutarý ise 4,9 milyar TL seviyesinde olup, bu
tutar 465 milyar TL olan Merkezi Yönetim Borç
Stokunun yaklaþýk % 1’ine, 350 milyar TL olan
Ýç Borçlanmanýn ise % 1,4’üne karþýlýk
gelmektedir.
Bu ifadelerden Fonun, bankacýlýk sektörüne
kaynak saðlayan 100 mevduat sahibinden biri
olduðu, yine Hazineye iç borçlanma esas
alýndýðýnda 70, toplam borçlanma esas
alýndýðýnda ise kaynak saðlayan 100
yatýrýmcýdan biri olduðu anlaþýlmaktadýr.
Sonuç olarak, TMSF artýk 9,9 milyar TL’lik
rezervi ile kamu kaynaðý kullanan deðil, kamuya
ve bankacýlýk sektörüne kaynak saðlayan bir
Kurum haline dönüþmüþtür.
6-TMSF Banka çözümleme faaliyetleri
geri kazaným oranlarý
(TMSF 2010 Yýlý Üçüncü Üç Aylýk
Raporu-www.tmsf.org.tr)
7-Sigorta kapsamýndaki mevduat ve
katýlým fonlarýnýn geliþimi
( TMSF 2010 Üçüncü Üç Aylýk Raporuwww.tmsf.org.tr)
8-30.09.2010 itibarýyla Fon rezervinin
daðýlýmý
( TMSF 2010 Üçüncü Üç Aylýk Raporuwww.tmsf.org.tr)
9-30.12.2010 itibarýyla Fon rezervinin
daðýlýmý
(TMSF Finansman Daire Baþkanlýðý
Haftalýk Finansal Veriler Raporu30.12.2010)
10-Bankacýlýk sektörü istatistiksel veriler
(TMSF Sigorta ve Risk Ýzleme Daire
Baþkanlýðý Haftalýk Sunumu07.01.2011)
11-Merkezi yönetim toplam borç
stokunun döviz-faiz yapýsý
(T.C. Baþbakanlýk Hazine MüsteþarlýðýAralýk 2010-www.hazine.gov.tr)
9
ARAÞTIRMA
BANKA ÇÖZÜMLEME FONLARI
Sorunlu banka çözümleme iþlemlerine iliþkin düzenlemelerde dünya genelinde ortak
unsur mevduat sigortasýdýr. Ancak yaþanan kriz mevduat sigorta fonlarýnýn sistemik bir
krizi çözümlemede yetersiz olduðunu da göstermiþtir. Sistemik kriz durumunda otoriteler
bankalarý kurtarmak için likidite desteði, banka yükümlülükleri üzerindeki garantinin
geniþletilmesi, sermaye desteði, sorunlu varlýklarýn alýnmasý, devletleþtirme gibi sýra dýþý
önlemler almaktadýr.
1.Giriþ
Kriz süresince AB ülkeleri de dahil olmak üzere
birçok ülke yüksek düzeyde kamusal fonu
finansal sektöre aktarmýþtýr. Bu durum vergi
mükelleflerine ve gelecek jenerasyonlara aðýr
bir ekonomik yük yüklemiþtir. IMF tarafýndan
yapýlan hesaplamaya göre doðrudan saðlanan
destek G20 ülkelerinin GDP’lerinin %2.8’i
düzeyindedir.
Eylül 2009’da gerçekleþtirilen G 20 zirvesinde
vergi mükelleflerinin parasýnýn bir daha bu
konuda harcanmamasý konusunda açýk bir
politik mesaj verilmiþtir. Sistemik öneme sahip
kuruluþlarýn vergi ödeyicilere maliyet
yüklemeden ve finansal istikrarý riske etmeden
batýþýna izin vermeye yönelik düzenlemeler
yapýlmasý gerektiði konusunda görüþbirliði
oluþmuþtur.
Sistemik krizlere yönelik birinci en iyi çözüm
(first best) yapýlan düzenlemeler ve sýký
denetimlerle kriz olasýlýðýný düþürmektir.
Bununla birlikte ne kadar etkin bir þekilde
düzenlense de sistemik finansal krizlerin
döngüsel bir þekilde tekrar eden olaylar olduðu
gözlenmektedir. Bu nedenle ikinci en iyi çözüm
olarak bankalarýn ekonomik ve sosyal maliyeti
minimize ederek çözümlenmesi için etkin
çözümleme araçlarý ve bu araçlarýn finansmaný
gündeme gelmektedir.
Sorunlu banka çözümleme iþlemlerine iliþkin
düzenlemelerde dünya genelinde ortak unsur
mevduat sigortasýdýr. Ancak yaþanan kriz
mevduat sigorta fonlarýnýn sistemik bir krizi
çözümlemede yetersiz olduðunu da
göstermiþtir. Sistemik kriz durumunda otoriteler
bankalarý kurtarmak için likidite desteði, banka
yükümlülükleri üzerindeki garantinin
geniþletilmesi, sermaye desteði, sorunlu
Yasemin ÞENOL
Fon Uzman Yrd.
Varlýk Yönetimi Dairesi
varlýklarýn alýnmasý, devletleþtirme gibi sýra dýþý
önlemler almaktadýr. Bu uygulamalar
çözümleme maliyetini oldukça yükseltmekte
ve sorunlu bankayý destekleyerek rekabeti
bozucu etki oluþturmakta veya sistemde etkin
olarak çalýþan bankalarý kapalý bir þekilde
cezalandýrarak ahlaki tehlikeye yol açmaktadýr.
Bu nedenle söz konusu maliyete çevre
politikalarýndan bilinen “kirleten öder” prensibi
(polluter pay) gereðince ilgili finansal
kuruluþlarýn katlanmasý ve bir çözümleme
fonunun oluþturulmasý gerektiði görüþü
benimsenmiþtir.
Söz konusu finansman açýðýný gidermek için
farklý yaklaþýmlar geliþtirilmiþtir. Bu çalýþmada
gelecekteki olasý krizlere yönelik finansman
açýðýný gidermek için geliþtirilen öneriler
incelenmiþtir.
2. Banka Çözümleme Fonu- Mevduat
Sigorta Fonu
Mevduat Sigorta Fonu daha çok problemli
kuruluþun sýkýntýlarýnýn diðer kuruluþlara
yayýlmasýný önler. Çoðu mevduat sigorta
fonunun mevcut düzeyi bir çok finansal
kuruluþun batmasý veya sistemik açýdan önemli
büyük bir kuruluþun batýþýný finanse edecek
düzeyde deðildir. Ayrýca kriz sürecinde
bankacýlýk sektörü ciddi sýkýntý yaþayanlar dahil
birçok ülkede fon dengesi bozulmamýþtýr. Bu
gözlem mevduat sigorta fonlarýnýn bu ülkelerde
þoklarý giderme gücüne sahip olmadýðýný
göstermiþtir1.
AB dahil bir çok ülkede mevduat sigorta
fonunun kullaným miktarý sigortalý mevduatýn
ödenmesi durumunda gerekli olan fon
miktarýný geçmemek üzere sýnýrlandýrýlmýþtýr.
Yaþanan finansal kriz mevduat sigorta
fonlarýnýn sistemik kriz durumunda yetersiz
1 Sebastian Schich, Byoung-Hwan Kim Systemic Financial Crises: How to Fun Resolution, OECD Journal:Financial Market Trends, Aralýk, 2010, s.8
10
ARAÞTIRMA
olduðunu göstermiþtir ve sözkonusu finansman
açýðýný gidermek amacýyla banka çözümleme
fonlarýnýn oluþturulmasý gündeme gelmiþtir.
Banka çözümleme fonlarý ve mevduat sigorta
fonlarý ortak yönleri olmakla birlikte farklý
amaçlar taþýmaktadýr. Mevduat sigorta fonlarý
sorunlu hale gelen kuruluþun tasfiyesi ve
sigortalý mevduatýn ödenmesi aþamasýnda
kullanýlacaktýr. Banka çözümleme fonlarý ise
varlýk ve yükümlülüklerin kýsmen veya tamamen
transferi, köprü banka uygulamasý, iyi bankakötü banka uygulamasý gibi çözümleme
araçlarýnýn finansmanýnda kullanýlacaktýr. Ancak
bu ayrým çok net olmayýp bazý ülkelerde zaman
içinde iki fonun birleþtirilmesi beklenmektedir.
Ayrýca, finansal sistemin çözümlenmesinin
sigortalý mevduata dayalý olarak fonlanmasý
küçük ve uzmanlaþmýþ mevduat kabul eden
kuruluþlarý, karmaþýk bilanço yapýsýna sahip ve
sistemik açýdan daha önemli uluslararasý
kuruluþlar lehine adil olmayan bir þekilde
cezalandýrmaktýr2.
3. Banka Çözümleme Fonu- Ahlaki Tehlike
Banka Çözümleme Fonu oluþturulmasýna
yönelik en önemli eleþtiri krizde uygulanan
istisnai politikalarýn bir yetkiye dönüþtürülmesi
ve bankalarýn kurtarýlacaðý beklentisi yaratarak
ahlaki tehlikeye neden olacaðý yönündedir.
Ancak fonun batýþa karþý bir sigorta veya
kurtarma fonu olmadýðý bankanýn finansal
istikrara zarar vermeden kurallý ve düzenli bir
þekilde batýþýna olanak saðlamaya yönelik
olduðu vurgulanmaktadýr.
Ayrýca mevcut durum bankalarý devletin
kurtaracaðý beklentisi oluþturarak ahlaki
tehlikeye yol açmaktadýr. Piyasa için kuruluþun
kurtarýlmak yerine kurallý bir biçimde iflasýna
olanak saðlanacaðý ve hissedarlarýn ve
kreditörlerin zarara ilk katlananlar olacaðýna
iliþkin bir belirlilik oluþturulmasý tam aksine
ahlaki tehlikeyi düþürecektir.
IMF’in de önerdiði gibi banka çözümleme
fonlarý finansal istikrar ve kriz çözümleme
düzenlemelerini bir parçasý olarak
düþünülmelidir. Diðer düzenlemelerle birlikte
deðerlendirildiðinde en iyi çözüm olarak daha
sýký denetim ve düzenlemelerle batýþ olasýlýðýný
düþürmek amaçlanmakta baþarýlý olunamazsa
ikinci en iyi çözüm olarak etkin çözümleme
araçlarý ve fonun kullanýmý gündeme
gelmektedir.
4.Fonun Kapsamý
Kuruluþ
Saðlýklý
Problemin
Belirlenmesi
Kuruluþ
Ýyileþtirilemezse
Banka
Çözümleme
Fonunun
Kullanýmý
Mevduat
Sigorta
Fonunun
Kullanýmý
Risk
Deðerlendirmesi,
Düzeltme
iyileþtirme hazýrlýðý
ve çözümleme
planlarý
Erken
müdahale &
kurtarma
planý
Çözümleme
araçlarýnýn
fonlanmasý: köprü
banka, iyi
banka/kötü banka;
varlýklarýn transferi
ve ilgili yönetimsel
maliyetler
Batan kuruluþun
kýsmen veya
tamamen
likidasyonu,
tasfiyesi
Önleme
Erken
Müdahale
Çözümleme
Likidizasyon
Banka Çözümleme Fonu
oluþturulmasýna yönelik en önemli
eleþtiri krizde uygulanan istisnai
politikalarýn bir yetkiye
dönüþtürülmesi ve bankalarýn
kurtarýlacaðý beklentisi yaratarak
ahlaki tehlikeye neden olacaðý
yönündedir.
* Communication From The Commision to the European
Parliament, The Council, The European Economic and Social
Committee and The European Central Bank “Bank Resolution
Fund”, 26.05.2010, Brrussels,s.5
Finansal sistemin aktif oyuncularý olmalarýna
raðmen yatýým fonu ve sigorta þirketleri gibi
diðer finansal kuruluþlar bankalardan farklý
özelliklere sahip olduklarýndan þu aþamada
uygulama kapsamýnda alýnmasý
düþünülmemektedir. Banka çözümleme fonlarý,
köprü banka, iyi banka-kötü banka, satýnalma
ve üstlenme çözümleme yöntemlerinin
uygulanmasý ve bunlara iliþkin maliyetlerin
finansmanýnda kullanýlacaktýr.
5.Banka Çözümleme Fonunun Finansmaný
Finansman düzenlemelerine iliþkin tartýþýlan
konular arasýnda gerekli fon miktarýnýn
belirlenmesi, fonun ex-ante veya ex-post
katkýlarla oluþturulmasý, fon oluþturulmasýnýn
konjonktürel etkileri ve katkýlara esas teþkil
edecek parametrenin belirlenmesi yer
almaktadýr.
Finansman düzenlemelerinin iki temel
amacýndan biri olasý krizler için gerekli miktarda
fonu toplamak diðeri ise çözümleme maliyetini
içselleþtirmektir. Gerekli fon miktarýnýn
belirlenmesi sistemik krizlerin tekrar olasýlýðýnýn
ve þiddetinin hesaplanmasýnýn güçlüðünden
dolayý zor olacaktýr. Bu durum karþýsýnda exante katkýlarla oluþturulmasý düþünülen fonun
gerektiðinde ex-post olarak desteklenmesi
düþünülmektedir.
Ekonomideki dalgalanmalarý þiddetlendirerek
ekonominin istikrarýný bozucu etki yaratma
potansiyeline sahip uygulamalar (procyclical)
konjonktür yanlý politika; ekonomideki
dalgalanmalarý hafifleten uygulamalar ise
konjonktür karþýtý (countercyclical) politika
olarak tanýmlanýr. Buna göre konjonktür karþýtý
bir pirim uygulamasý, ekonomi iyi durumdayken
11
ARAÞTIRMA
Bazý ülkeler özel fonlarýn
oluþturulmasý amacýyla bankalar
üzerine pirim uygulamasý kararýný
almýþ ve gerekli düzenlemeleri
yapmýþtýr. Ancak bu fonlarýn
amacý, özellikleri ve finansal etkileri
farklýlaþmaktadýr.
yüksek pirim alýnarak ekonominin ýsýnmasýnýn
önlenmesini, ekonomi sýkýntýdayken ise daha
düþük pirim alýnarak ekonominin canlanmasýný
saðlayacaktýr. Ex-post fon uygulamasý ise tam
aksi yönde etki oluþturacak zaten sýkýntýda olan
ekonomide kriz sonrasý yeni yükümlülükler
getirmek ekonomiyi daha da zayýflatacaktýr.
Ayrýca böyle bir uygulama krizin nedeni
olmayan, makul bir þekilde yönetilen ve saðlýklý
olan bankalarý batan kuruluþlar yerine
cezalandýrmak olacaktýr.
Finansman düzenlemelerine iliþkin bir diðer
konu katkýlara esas teþkil edebilecek
parametrenin belirlenmesine iliþkindir. Bu
konuda üç temel parametre dikkatli bir þekilde
deðerlendirilmektedir3.
1- Banka varlýklarý: Bankanýn batýþ olasýlýðý ve
riski açýsýndan iyi bir göstergedir. Çözümlemede
gerekli olabilecek fon miktarýný dolaylý olarak
gösterir. Bununla birlikte mevcut durumda
banka varlýklarý risk aðýrlýklý sermaye
yükümlülüklerinin belirlenmesine konu
olmaktadýr. Bu nedenle varlýða dayalý yeni bir
yükümlülük getirmek ek sermaye yükümlülüðü
getirecektir. Bu konuda sermaye yeterliliðine
iliþkin devam etmekte olan çalýþmalar
gözönünde bulundurulmalýdýr.
2-Banka yükümlülükleri: Banka çözümleme
maliyeti belli yükümlülükleri karþýlama
ihtiyacýndan kaynaklandýðýndan çözümleme
için gerekli fon miktarýnýn en iyi göstergesi
olarak kabul edilmektedir. Ancak banka riskini
göstermede yetersizdir.
3-Banka karý ve bonuslar: Bankanýn
büyüklüðünün göstergesi olarak kar ve ödenen
bonuslar kullanýlabilir. Bunlar ayrýca “kirleten
ö d e r ” p r e n s i b i n i d a h a i y i y a n s ý t ý r.
Çözümlemenin maliyeti ve batýþ olasýlýðý
konusunda fikir vermez.
6.Alternatif Bir Öneri Pigou Vergisi
Hükümetler vergi uygulamalarýnda verginin
nötr olmasý yani ekonomik birimlerin kararlarýný
etkilememesini temel ölçüt olarak alýrlar. Ancak
bazý durumlarda arzulanmayan iþlemler üzerine
yükümlülük getirilerek verginin nötr olmasý
ilkesinden uzaklaþýlabilmektedir. Negatif
dýþsallýklar gibi piyasa baþarýsýzlýklarýný, vergilerle
içselleþtirmek suretiyle düzeltmeyi hedefleyen
bu tür vergiler Pigou vergisi olarak (Arthur
Cecil Pigou’ya ithafen) isimlendirilir. Sistemik
risk vergisi büyüklüðü, baðlantýlarý ve iþlerinin
özelliði nedeniyle bütün finansal sistem için
istikrarsýzlýk kaynaðý olma potansiyeli taþýyan
finansal kuruluþlara uygulanmalýdýr. Böyle bir
uygulama sistemik riskin düþürülmesi yanýnda
içselleþtirilmesini de saðlayacaktýr. Bu tür bir
vergi FDIC tarafýndan uygulanmýþtýr 4 .
Arzulanmayan finansal iþlemlerden vergi
alýnmasýna yönelik öneriler arasýnda verginin
spekülatif finansal iþlemlere uygulanmasý
yeralmaktadýr. Ancak bu tür vergiler sadece
finansal krize neden olan iþlemleri
etkilemeyecek ayný zamanda ekonomi
açýsýndan önemli finansal iþlemleri de
etkileyecektir. Örneðin ayný iþlem hedging
amaçlý olabileceði gibi spekülatif de
olabilecektir. Bu ikisi arasýnda ayrým yapmak
oldukça zordur. Ayrýca, bu tür bir verginin
baþarýsý global olarak uygulanmasýna baðlýdýr
ve bu konuda henüz uluslararasý bir konsensus
oluþmamýþtýr5.
Bir diðer düzeltici vergi önerisi Ýngiltere’de
geliþtirilen banka bonus ödemelerine vergi
uygulanmasýdýr. Verginin amacý belli bir düzeyin
üzerindeki bonus ödemelerinde bankalarýn
sermaye pozisyonlarýný düþünmesini ve risk
deðerlendirmesi yapmasýný teþvik etmektir.
Bonus vergisi uygulamasý ayrýca Fransa ve
Ýtalya’da benimsenmiþtir6.
7.Fon Oluþturmaya Yönelik Giriþimler
Bazý ülkeler özel fonlarýn oluþturulmasý amacýyla
bankalar üzerine pirim uygulamasý kararýný
almýþ ve gerekli düzenlemeleri yapmýþtýr. Ancak
bu fonlarýn amacý, özellikleri ve finansal etkileri
farklýlaþmaktadýr.
Almanya’da Ekim 2010’da banka yeniden
yapýlandýrma, kurallý çözümleme ve yeniden
yapýlandýrma fonunun oluþturulmasýna iliþkin
yasa parlementodan geçmiþtir. Yasanýn amacý
sistemik öneme sahip kuruluþlar dahil
bankalarýn finansal istikrarda bozulmaya neden
olmadan çözümlenmesini saðlamaktýr. Özel
çözümleme araçlarýnýn finanse edilmesine
yönelik olarak ödenecek sistemik pirim önerileri
hazýrlanmaktadýr. Pirimin oluþturulmasýnýn
detaylarý, fonun büyüklüðü, fonun yatýrýlma
ve kullanýlma þekli hala geliþtirilmektedir.
Ýsveç’te 2009 yýlýnda kuruluþun yükümlülüklerinin 0.036 ‘sý oranýnda uygulanacak yýllýk
bir pirim ile “banka istikrar fonu”
oluþturulmuþtur. Ex-ante fonun amacý Ýsveç
3 Communication From The Commision to the European Parliament, The Council, The European Economic and Social Committee and The European
Central Bank “Bank Resolution Fund”, 26.05.2010, Brrussels,s.8
4 Schich, Kim, a.g.e., s.19
5 Schich, Kim, a.g.e., s.20
6 Schich, Kim, a.g.e., s.20
12
ARAÞTIRMA
Finansal Sisteminin sistemik bir krizle
karþýlaþmasý durumunda uygulayacaðý
önlemleri finanse etmektir. 15 yýl içinde fonun
büyüklüðünün GDP’nin %2,5’una ulaþmasý
tasarlanmaktadýr. Fon Ulusal Borç Ofisi
tarafýndan yönetilecektir. Fonun 2011 yýlý içinde
mevduat sigorta fonu ile birleþmesi
beklenmektedir.
AB, Ekim 2010’da yayýnladýðý tebliðde Avrupa
Çözümleme Çerçevesinin en önemli amacýnýn
sorunlu kuruluþun türü ve büyüklüðü
farketmeksizin vergi mükelleflerine maliyet
yüklemeden ve finansal istikrarý riske etmeden
batýþýna izin vermek olduðunu belirtmiþtir.
Sözkonusu çözümleme çeçevesinin bir parçasý
olan banka çözümleme fonlarý, çözümleme
araçlarýnýn maliyetinin “kirleten öder”prensibine
dayalý olarak finansal sektör tarafýndan
karþýlanmasýný amaçlamaktadýr. Mevduat
sigorta fonunda olduðu gibi her bir çözümleme
fonu ayný üye ülkeden lisanslý tüm
kuruluþlardan ex-ante pirimlerle oluþturulacaktýr
ancak gerektiðinde ex-post fonlama ile
desteklenecektir. Fon çözümleme araçlarýnýn
finansmanýnda kullanýlacaktýr. Çözümleme
maliyetinin iyi bir yansýtýcýsý olan yükümlülükler
üzerinden alýnmasý planlanmaktadýr. Kýsa
vadede ulusal uygulamalarýn koordineli bir
þekilde uygulanmasý zamanla tek AB
Çözümleme fonuna dönüþtürülmesi
hedeflenmektedir.
IMF son kriz deneyimine dayalý olarak
çözümleme fonlarý için GDP’nin yaklaþýk %2-
4’ü oranýnda hedef rasyonun yeterli olacaðýný
belirtmiþtir.
8.Sonuç
2007-2009 finansal krizi çok büyük ölçüde
devlet desteði ile çözümlenmiþ ve ulusal borçlarý
önemli ölçüde artýrmýþtýr. Mevduat sigorta
fonlarýnýn sistemik krizleri çözümlemede
yetersiz olduðunu göstermiþtir. Sözkonusu
finansman açýðýný gidermek amacýyla banka
çözümleme fonlarýnýn oluþturulmasý gündeme
gelmiþtir. Banka çözümleme fonlarýnýn amacý
olasý krizler için yeterli miktarda fon oluþturmak
ve finansal krizin maliyetini içselleþtirmektir.
Finansal sektörün katkýlarýyla oluþturulacak
olan fon, bankalarý kurtarmayý deðil bankalarýn
kurallý bir þekilde batýþýný saðlayan özel
çözümleme araçlarýný finanse etmeye yönelik
olacaktýr. Çözümleme fonu oluþturulmasýna
yönelik uluslararasý ortak yaklaþýmlar belirlemek
düzenleme arbitrajýný, rekabette bozulmayý ve
çifte vergilendirme durumunu sýnýrlandýracaktýr
ve sýnýr ötesi faaliyet gösteren bankalarý olumlu
yönde etkileyecektir. Bu kapsamda, ülkemizin
hem üyelik sürecinde bulunduðu Avrupa Birliði
açýsýndan hem de global düzenlemelere uyum
açýsýndan
konuyu deðerlendirmesi
gerekmektedir.
AB, Ekim 2010’da yayýnladýðý
tebliðde Avrupa Çözümleme
Çerçevesinin en önemli amacýnýn
sorunlu kuruluþun türü ve
büyüklüðü farketmeksizin vergi
mükelleflerine maliyet yüklemeden
ve finansal istikrarý riske etmeden
batýþýna izin vermek olduðunu
belirtmiþtir.
*Düzenleme arbitrajý (regulatory arbitrage): Bir
kuruluþun yatýrým yapacaðý ülkeyi belirlerken vergisel
ve yasal düzenlemeler açýsýndan daha düþük maliyetli
olaný tercih etmesidir.
Kaynaklar
1.Schich, Sebastian, Kim, Byoung-Hwan, Systemic Financial Crises: How to Fund Resolution, OECD JournalFinancial Market Trends, December, 2010
2. Communication From The Commision to the European Parliament, The Council, The European Economic
and Social Committee and The European Central Bank “Bank Resolution Fund”, 26.05.2010, Brrussels
3. Communication From The Commision to the European Parliament, The Council, The European Economic
and Social Committee and The Commýttee Of The Regions and The European Central Bank “An EU Framework
for Crisis Management in the Financial Sector”, 20.10.2010, Brussels
The regions and The European Central Bank “Bank Resolution Fund”, 26.05.2010, Brrussels,20.10.2010
4.http://europa.eu/rapid/pressReleasesAction.do?reference=IP/10/1353&format=HTML&aged=0&langua
ge=EN&guiLanguage=en
5.http://europa.eu/rapid/pressReleasesAction.do?reference=MEMO/10/506&format=HTML&aged=0&lan
guage=EN&guiLanguage=en
6.http://europa.eu/rapid/pressReleasesAction.do?reference=IP/10/610&format=HTML&aged=0&languag
e=EN&guiLanguage=en
7.http://europa.eu/rapid/pressReleasesAction.do?reference=IP/10/610&format=HTML&aged=0&languag
e=EN&guiLanguage=en
8.http://europa.eu/rapid/pressReleasesAction.do?reference=MEMO/10/214&format=HTML&aged=0&lan
guage=EN&guiLanguage=en
9. http://www.voxeu.org/index.php?q=node/4487
13
GÜNCEL
KURTARMA VE ÇÖZÜMLEME PLANLARI
Küresel finansal kriz sonrasý otoriteler tarafýndan gelecekte sistem çapýnda finansal
krizleri engellemeye yönelik atýlacak adýmlar, alýnacak aksiyonlar tartýþýlmaya baþlanmýþtýr.
Krizleri engellemeye yönelik çeþitli öneriler bulunmakla birlikte otoritelerin kapsamlý çözüm
yaklaþýmlarý içerisinde mutlaka yer almasý konusunda uzlaþtýklarý ilk konu, finansal
kuruluþlarýn Kurtarma ve Çözümleme Planlarý (Living Will/Recovery and Resolution PlansRRP) hazýrlamasýdýr.
1-Giriþ
Küresel finansal kriz sonrasý otoriteler tarafýndan
gelecekte sistem çapýnda finansal krizleri
engellemeye yönelik atýlacak adýmlar, alýnacak
aksiyonlar tartýþýlmaya baþlanmýþtýr. Krizleri
engellemeye yönelik çeþitli öneriler bulunmakla
birlikte otoritelerin kapsamlý çözüm yaklaþýmlarý
içerisinde mutlaka yer almasý konusunda
uzlaþtýklarý ilk konu, finansal kuruluþlarýn
Kurtarma ve Çözümleme Planlarý (Living
Will/Recovery and Resolution Plans-RRP)
hazýrlamasýdýr.
Kurtarma ve çözümleme planý kavramý ilk
olarak 2009 yýlý ortalarýnda Finansal Ýstikrar
Forumu (Financial Stability Forum-FSF) -þimdiki
adýyla Finansal Ýstikrar Kurulu (Financial Stability
Board-FSB)- tarafýndan hazýrlanan ve ilgili
otoritelerce finansal kuruluþlarýn beklenmedik
durumlarda plan ve prosedürlerini
oluþturmalarýnýn desteklenmesi ve bu planlarýn
doðruluðu ve uygunluðunun düzenli olarak
gözden geçirilmesi gerekliliðini vurgulayan
“Sýnýr - Ötesi Ýþbirliði ve Kriz Yönetimi için
Prensipler”1 dokümanýnda yer almýþtýr. G-20
Liderleri tarafýndan sistemik öneme sahip
finansal kuruluþlara (SIFI) iliþkin sorunlarý
deðerlendirecek çalýþmalarý yapmak ve önlemler
ortaya koymakla görevlendirilen FSB’nin bu
kapsamda hazýrladýðý “Reducing The Moral
Hazard Posed By Systemically Ýmportant
Financial Ýnstitutions – FSB Recommendations
and Timeline” baþlýklý doküman, Kasým 2010’da
Güney Kore’nin baþkenti Seul’de yapýlan zirvede
onaylanmýþtýr. Dokümanda, küresel bazda
faaliyet gösteren sistemik öneme sahip
kuruluþlarýn (Global SIFI/G-SIFI) kaynak
ülkelerinin uluslararasý müdahale ve çözümleme
planlarýný G-SIFI’lar için zorunlu hale getirmeleri
ve Sýnýr Ötesi Kriz Yönetim Gruplarý bünyesinde,
Burcu Gür
Fon Uzmaný
Varlýk Yönetimi Dairesi
kriz sýrasýnda yapýlacak iþbirliðine dair finansal
kuruluþ bazýnda anlaþmalar hazýrlamalarý
hususu da yer almýþtýr. Söz konusu anlaþmalarýn
Küresel SIFI’lar için kuruluþ bazýnda 2011
sonuna kadar tamamlanmasý öngörülmektedir.
Bu çalýþmada, kurtarma ve çözümleme
planlarýnýn tanýmý, planlarda yer almasý gereken
hususlar ve uluslararasý platformlarda ne þekilde
d e ð e r l e n d i r i l d i ð i ö z e t l e n m e k t e d i r.
2-Kurtarma ve Çözümleme Planlarýnýn
Tanýmý
Kurtarma ve çözümleme olmak üzere iki
aþamadan oluþan bu planlarda; kurtarma planý
ile finansal kuruluþun ekonomik faaliyetine
devam ederken karþýlaþtýðý olaðanüstü stres
durumunda alýnacak aksiyonlarýn
düzenlenmesi, çözümleme planý ile kuruluþun
baþarýsýzlýðý söz konusu olduðunda,
çözümleme sürecinin finansal sistemi
etkilemeyecek þekilde ve minimum maliyet ile
yönetilmesi amaçlanmaktadýr.
Finansal stres durumlarýnda bankalardan bu
duruma karþý alabileceði önlemler ve bu
durumdan kurtulmak için alýnacak aksiyonlarý
deðerlendirerek hazýrlýklý olunmasý amacýyla
kurtarma planlarý hazýrlamasý istenmektedir.
Kýsacasý, bankalarýn ekonomik fonksiyonlarýný
yerine getirmesi için gerekli olan likidite ve
sermayenin devamlýlýðýný saðlamak amacýyla
bankalar tarafýndan neler yapýlmalýdýr sorusuna
finansal kuruluþ bazýnda cevap aranmaktadýr.
Çözümleme planýyla ise çözümleme
uygulanmasý gerektiðinde, otoritelerin
uygulanacak çözümleme metodunu seçmesini
saðlamak üzere gerekli olan bilgileri bankalarýn
en kýsa sürede temin etmelerini saðlayacak
planýn yapýlmasý istenmektedir. Belli bir yere
kadar bu planlar, otoritelerce uygulanmasý
1 Report and recommendations of the Cross-border Bank Resolution Group - final paper
14
GÜNCEL
daha uygun olabilecek yöntemlerin belirlenmesi
ve bu yöntemlerin uygulanmasýnda varsa engel
olan unsurlarýn gerek banka gerek otorite
nezdinde gerekirse yeni kanuni düzenlemeler
ile kaldýrýlmasýnýn saðlanmasýna imkân
verecektir.
Kurtarma ve çözümleme planlarýnýn, sistemde
problemli tek bir banka bulunduðunda
uygulanmasýnýn sistemik bir kriz dönemine
kýyasla daha kolay ve baþarýlý olacaðý aþikardýr.
Bu planlar, bankaya özel problemlerin
çözümlenmesi ve tek bir bankanýn batma
ihtimalinin diðerleri üzerindeki etkisini
azaltmada daha etkili olabilir. Ancak piyasada
oluþan genel bir kriz durumunda bu planlarýn
tek baþlarýna etkili olma ihtimali düþüktür. Bu
nedenle, krizlerin engellenmesine yönelik
getirilen tedbirlere iliþkin öneriler birbirini
tamamlayýcý unsurlar olarak deðerlendirilmeli
ve uygulanmalýdýr.
2-a) Kurtarma Planlarý
Bir kurtarma planýnýn hazýrlanmasý, kontrolü
ve güncel tutulmasý bankanýn inisiyatifinde
olabileceði gibi, denetim otoriteleri tarafýndan
bankanýn bu planlarý problemlere doðrudan
ve acilen cevap verecek þekilde hazýrlandýðýnýn
kontrolü de yapýlmalýdýr. Kurtarma planlarý;
sermaye planlamasý, likidite planlamasý,
bulaþma riskine karþý alýnacak önlemlerin
planlanmasý ve banka yönetiminin kurtarma
sürecinde risklerin azaltýlmasýna yönelik alacaðý
aksiyonlara dair bilgileri içerecek þekilde
hazýrlanmalýdýr. Kurtarma planlarý ile kabul
edilmiþ stres senaryolarý dahilinde alýnacak
önlemler yetersiz kaldýðýnda, bankanýn nasýl
yeterli sermaye ve likidite saðlayacaðý
sorgulanmakta, yani B Planý olarak bankanýn
ikinci çýkýþ yolunu hazýrlamasý istenmektedir.
Bir kurtarma planýnda, bankanýn finansal
anlamda yeterliliðini saðlayacak büyüklükte
çözüm getiren ve makul bir zaman dilimi
içerisinde uygulanabilir birden çok seçenek
bulunmalý ve uygulama sýrasýnda güveni
saðlamak ve korumak için paydaþlar ve
kamuoyu ile iletiþim yollarý belirlenmiþ olmalýdýr.
Bu kapsamda, kurtarma planýnda yeni sermaye
ihracý, faaliyet gösterdiði bazý iþ alanlarýnýn
devri veya iþtiraklerin satýþý hatta bankanýn
satýlmasý gibi, bankanýn normal dönemlerde
almak istemeyeceði önlem ve aksiyonlarýn yer
almasý mecburi tutulabilir.
• Faaliyet gösterilen hangi iþ alanlarýndan
çýkýlacaðý ve/veya hangi varlýklarýn
satýlacaðýnýn belirlenmesi,
• Ýþtirak ve varlýk satýþýna iliþkin kýsýtlarýn
belirlenmesi ve gelecekte yapýlabilecek
satýþlarda bu engellerin ne þekilde
kaldýrýlabileceðinin belirlenmesi,
• Ýþ alanlarýna iliþkin risklerin kaldýrýlmasýnda
atýlacak adýmlarýn belirlenmesi,
• Likidite ve sermaye güçlendirme planlarý
hazýrlanmasý,
Bir kurtarma planýnda,
bankanýn finansal anlamda
yeterliliðini saðlayacak büyüklükte
çözüm getiren ve makul bir
zaman dilimi içerisinde
uygulanabilir birden çok seçenek
bulunmalý ve uygulama sýrasýnda
güveni saðlamak ve korumak için
paydaþlar ve kamuoyu ile iletiþim
yollarý belirlenmiþ olmalýdýr.
• Diðer kriz senaryolarýna yönelik alýnacak
aksiyonlarýn belirlenmesi.
2-b) Çözümleme Planlarý
Çözümleme planlarý iki temel amaca hizmet
etmelidir;
1- Çözümlemenin otoriteler açýsýndan
doðrudan ve daha az maliyetli bir hale
getirilmesi ve çözümlemeye her zaman
hazýrlýklý olunmasýnýn saðlanmasý,
2- “Çözümlemek için çok karmaþýk”
durumu ile uðraþabilecek þekilde yapýlmasý
gereken yapýsal deðiþikliklerin ortaya
konulmasýnýn saðlanmasý.
Kurtarma planlarý finansal kuruluþ tarafýndan
oluþturulup uygulanýrken, çözümleme planlarý
otoriteler tarafýndan uygulanmak üzere
hazýrlanýr. Çözümleme planlarýnda finansal
kuruluþ tarafýndan yapýlmasý gereken;
çözümleme otoritelerinin kullanma yetkisi
bulunan çözümleme metotlarý arasýnda bir
seçim yapabilmek amacýyla ihtiyaç duyacaðý
bilgilerin, otoritenin müdahalesi gerektiði
noktada kýsa sürede eriþilebilir ve hazýr olmasýna
yönelik hazýrlýklarýn yapýlmasýný saðlamaktýr.
Bu doðrultuda, kuruluþlar bir çözümleme
planýnýn uygulanabilmesi için gerekli olan
bilgileri/verileri ve çözümlemede
karþýlaþýlabilecek problem ve hususlarý ortaya
koymalýdýrlar. Bu bilgiler ýþýðýnda ilgili otoriteler
kanun ve düzenlemeler ile kendilerine verilen
yetkiler çerçevesinde uygulanabilecek
çözümleme yöntemini belirlemek üzere
deðerlendirme yapabileceklerdir.
Çözümleme planlarý oluþturulurken otorite
ve/veya finansal kuruluþlar tarafýndan alýnacak
ana aksiyonlara aþaðýda yer verilmiþtir;
Kurtarma planlarý hazýrlanýrken alýnacak ana
aksiyonlara aþaðýda yer verilmiþtir;
• Finansal gruplarýn/finansal holding
þirketlerinin yapýsýnýn açýkça ortaya
konulmasý (yasal kuruluþ, faaliyet alanlarý,
IT, insan kaynaklarý, vb.),
• Kurtarma planlarýnýn ne zaman aktive
edileceðinin belirlenmesi,
• Etkin bir çözümlemenin önünde bulunan
kýsýtlar/engeller ve bunlarýn nasýl aþýlabileceði
15
GÜNCEL
Kurtarma planlarýnda
kuruluþlarýn ciddi bir stres
durumuna nasýl cevap vereceði
ve yönetim tarafýndan alýnacak
aksiyonlarýn adýmlanarak
planlarda yer almasý
istenmektedir. Tanýmlanan her
bir aksiyon için, karar ve yürütme
sürecinin, hangi koþullarda
uygulanabileceðinin, gerekli olan
bilgilerin ve tüm yasal, finansal ve
operasyonel kýsýt ve zorluklarýn
ortaya konulmasý gereklidir.
(kuruluþun yasal yapýsý, sýnýr ötesi veri temini,
personel),
• Her bir iþ alaný için detaylý çözümleme
planý hazýrlanmasý,
• Mudi tazmini için alýnmasý gereken
aksiyonlarýn belirlenmesi,
• Piyasa ve ödeme altyapýsýna potansiyel
etkinin belirlenmesi.
3-Ulusal ve Uluslararasý Platformlarda
Ku r t a r m a v e Ç ö z ü m l e m e P l a n ý
Yaklaþýmlarý
Son yaþanan kriz sürecinde ülkeler, özellikle
SIFI’larýn krizi aþabilmeleri ve finansal istikrarýn
saðlanmasý amacýyla çeþitli tedbirler
uygulamýþlar, bu kapsamda saðlanan
desteklerin tüm maliyeti kamu kaynaklarýndan
karþýlanmýþtýr. Uygulanan tedbirler, saðlanan
destekler neticesinde oluþan yüksek maliyetin
kamu, diðer bir deyiþle vergi ödeyenlerce
üstlenilmesine neden olmuþ ve piyasa disiplini
bozulmuþtur. Finansal sistemdeki bir kuruluþun
sorun yaþamasý durumunda, piyasa disiplinine
zarar verilmeyerek kamu fonlarý dýþýndaki
kaynaklarla söz konusu sorunun zamanýnda
çözülmesine imkân saðlanmasý ve sistemik
þoklarýn olumsuz etkilerinin önüne geçilmesi
amacýyla bazý ülkelerde (Ýngiltere, ABD) finansal
reformlar yapýlmýþtýr. Bu reformlar içerisinde,
kurtarma ve çözümleme planlarýnýn ne þekilde
yer aldýðýna aþaðýda kýsaca deðinilmektedir.
3-a) Birleþik Krallýk (UK) Reformunda
Kurtarma ve Çözümleme Planý
2010’un Nisan ayýnda kabul edilen Finansal
Hizmetler Kanunu ile Finansal Hizmetler
Otoritesi (Financial Services Authority-FSA),
banka ve yatýrým þirketlerinin kurtarma ve
çözümleme planlarýnýn hazýrlanmasý ve bunlarýn
güncel tutulmasýna yönelik düzenlemeler
yapmakla görevlendirilmiþtir. 8 Haziran’da
yürürlüðe giren bu hüküm ile kurtarma ve
çözümleme planlarýnýn yeterliliðinin
deðerlendirilmesi ve revizyonunu talep etme
yetkisi de FSA’ya verilmiþtir. Ayrýca FSA bu
kurallarý belirlerken, ilgili uluslararasý standartlarý
ve gelecekte oluþturulabilecek Avrupa Birliði
yasal düzenlemelerini de dikkate alacaktýr.
FSA’nýn bu çerçevede yaptýðý deðerlendirmeler
ile kurtarma ve çözümleme planlarýna iliþkin
görüþlerine aþaðýda yer verilmektedir:
Kurtarma Planlarý: Kurtarma planlarýnda
kuruluþlarýn ciddi bir stres durumuna nasýl
cevap vereceði ve yönetim tarafýndan alýnacak
aksiyonlarýn adýmlanarak planlarda yer almasý
istenmektedir. Tanýmlanan her bir aksiyon için,
16
karar ve yürütme sürecinin, hangi koþullarda
uygulanabileceðinin, gerekli olan bilgilerin ve
tüm yasal, finansal ve operasyonel kýsýt ve
zorluklarýn ortaya konulmasý gereklidir. FSA
tarafýndan kurtarma planýnda yer almasý
gereken hususlar;
1- Sermaye iyileþtirme planý,
2- Likidite iyileþtirme planý,
3- Bulaþma kontrol planý,
4- Kuruluþu kurtarma sürecini desteklemek
üzere risklerin azaltýlmasýna yönelik
yönetimin alacaðý aksiyonlara dair bilgiler
olarak belirlenmiþtir. Ayrýca kurtarma
planlarýnda önerilen seçenekler belirlenirken;
1- Makul bir sürede uygulanabilir olmasý
(altý aydan uzun olmamalý),
2- Kuruluþun ekonomik varlýðýný devam
ettirmesine yetecek büyüklükte maddi bir
etki saðlamasý,
3- Çeþitlilik arz etmesi,
4- Hissedar, kreditörler, mudiler, merkez
bankasý, denetim otoritesi gibi ana
paydaþlar tarafýndan kabul edilebilir olmasý
dikkate alýnmasý gereken kriterler olarak
belirlenmiþtir.
Çözümleme Planlarý: Ýngiltere’de otoriteler
problemli finansal kuruluþlar hakkýnda alýnacak
aksiyonlarý uygun bulunan çözümleme yöntemi
çerçevesinde belirler. Halihazýrda, 2009’da
yürürlüðe giren Özel Çözümleme Rejimi
(Special Resolution Regime-SRR) ile mevduat
kabul eden finansal kuruluþlarýn varlýk ve
yükümlülüklerinin kýsmen köprü banka veya
özel sektör alýcýlarýna transferi, bütün banka
varlýk ve yükümlülüklerinin transferi ve geçici
kamu mülkiyeti çözümleme seçenekleri olarak
belirlenmiþtir. Diðer (mevduat toplamayan)
finansal kuruluþlar ise genel tasfiye rejimine
tabidir. Bu bilgiler ýþýðýnda FSA açýsýndan
çözümleme planlarý ele alýndýðýnda, bu
planlarýn kuruluþ tarafýndan temin edilecek
bilgiye odaklandýðý görülmektedir. Bu
çerçevede, uygun olan çözümleme
seçeneklerine baðlý olarak, mümkün olabilecek
en kýsa sürede sanal veri inceleme odasý
hazýrlanmasý en iyi alternatif olarak
görülmektedir. Talep edilen bilgiler aþaðýdaki
hususlarý içermelidir;
1- Grup içerisindeki finansal, personele ve
mülklere iliþkin baðlantýlar temelinde
grubun yasal yapýsý,
GÜNCEL
2- Bu iliþkilerin kesilmesi durumunda
devamlýlýk düzenlemeleri ,
3- Çözümleme yöntemlerinin
uygulanmasýnda yasal, finansal veya
operasyonel engeller,
4- Kuruluþun baðlantýlý olduðu piyasa ve
ödeme altyapýsýnýn belirlenmesi ve düzenli
bir çýkýþ için planlama,
5- Müþteri varlýklarýnýn ayrýþtýrýlmasýna iliþkin
bilgi ve üçüncü taraflara aktarýlabileceklere
yönelik prosedürlerin oluþturulmasý,
6- Kuruluþun mevduat tabanýna iliþkin
bilgiler (içerisinde sigortalý ve sigortasýz
mevduat ayrýmý, vade yapýsý ve hesaplara
iliþkin kayýt ve þartlar yer almalýdýr).
3-b) ABD Reformunda Kurtarma ve
Çözümleme Planý
Temmuz 2010’da yasalaþan “Dodd-Frank Wall
Street Reformu ve Tüketici Koruma Kanunu”
ABD finansal denetim çerçevesinde federal
düzeyde tüm denetim otoritelerini ve ülkenin
finansal sektörünün tüm alanlarýný etkileyecek
deðiþiklikler getirmiþtir. Söz konusu kanunda,
SIFI’lar tarafýndan kurtarma ve çözümleme
planlarý hazýrlanmasý hususu yer almýþtýr. Ayrýca
kanun ile, Merkez Bankasý Kurulu (Federal
Reserve Board-Fed) ve Federal Mevduat Sigorta
Kurumu’na (Federal Deposit Insurance
Corporation-FDIC) SIFI’larýn hýzlý ve düzenli bir
çözümleme planý sunmalarýný saðlayýcý
düzenlemeler çýkarmasý için yetkiler verilmiþ
ve ilgili düzenlemelerin 18 ay içerisinde
tamamlanmasý istenmiþtir.
Tüm kurtarma ve çözümleme planlarý;
1- Diðer finansal kuruluþlardaki kredi riskinin
boyutunu,
2- Diðer finansal kuruluþlarýn planýn
hazýrlandýðý kuruluþtaki kredi risklerini,
3- Ortaklýk yapýsýnýn, varlýk ve
yükümlülüklerin ve sözleþme
yükümlülüklerinin tüm ayrýntýlarýný,
4- Çeþitli menkul deðerlerle baðlantýlý
verilmiþ karþýlýklý garantileri, önemli karþý
taraflarýn listesini ve teminatlarýn
belirlenmesi sürecini
içermelidir.
Ayrýca, bu planlarýn periyodik olarak
güncellenmesi ve yýlda en az bir kere gözden
geçirilmek üzere Fed ve FDIC’ye sunulmasý
gerekmektedir.
Bu kapsamda, herhangi bir iflas durumunda
kuruluþlarýn hýzla çözümlenerek sistemden
çýkarýlmasýnýn saðlanmasý hedeflenmektedir.
3-c) Küresel Yaklaþýmlar
Ülke bazýnda yapýlan çalýþma ve reform
giriþimlerinin yaný sýra, küresel krizi takip eden
dönemde çeþitli uluslararasý platformlarda
finansal sektörün reformuna yönelik birçok
çalýþma baþlatýlmýþtýr. G-20 Liderleri, Finansal
Ýstikrar Kurulu’nu (FSB), SIFI’lara iliþkin söz
konusu sorunlarý deðerlendirecek çalýþmalarý
yapmak ve önlemler ortaya koymakla
görevlendirmiþtir. SIFI’lardan kaynaklanan
risklerin kýsýtlanmasý konusu FSB-Düzenleme
ve Denetime Ýliþkin Ýþbirliði Daimi Komitesi’nin
yaný sýra Basel Bankacýlýk Gözetim Komitesi
(Basel Committee on Banking SupervisionBCBS) ve Uluslararasý Para Fonu (International
Monetary Fund-IMF) olmak üzere iki ayrý
platformda daha ele alýnmaktadýr. FSB,
SIFI’lardan kaynaklanacak suistimal riskini ele
alarak uluslararasý politika reformlarý
geliþtirmekte, BCBS altýnda çalýþan Makro
Riskleri Azaltýcý Politikalar Çalýþma Grubu
(Macro Prudential Working Group-MPG) ise
sistemik öneme sahip finansal kuruluþlarýn
ayrýþtýrýlmasý ve bunlara iliþkin sermaye, likidite
ve benzeri düzenleyici tedbir önerileri üzerinde
çalýþmaktadýr. Yapýlan çalýþmalar kapsamýnda
en önemli ve kabul gören tedbir daha yoðun
ve kapsamlý denetim yapýlmasý olup bu
çerçevede uluslararasý kabul görecek genel
prensipler oluþturulmuþtur. Ayrýca çalýþmalar
çerçevesinde her ülkenin, banka ve banka dýþý
finansal kuruluþlarýn çözümlemesine yönelik
sistemler oluþturmasý, bu sistemlerin sýnýr ötesi
çözümlemelere imkân veren bir yapýda, yani
küresel bazda uyumlaþtýrýlmýþ olmasý ve
ülkelerin kuruluþa özgü kurtarma ve
çözümleme planlarýnýn hazýrlanmasý alýnacak
baþlýca tedbirler olarak sýralanmaktadýr. Bu
deðerlendirmeler kapsamýnda FSB tarafýndan
politika önerilerini içeren taslak bir doküman
yayýmlanmýþtýr2. Doküman, sorun yaþayan
SIFI’larýn, mümkün olduðunca kamu
kaynaklarýna baþvurulmadan çözümlenmesine
yönelik tavsiyeleri içermektedir.
Tüm bu çalýþmalarda asýl
amaç; finansal kuruluþun sorun
yaþamasý durumunda vergi
mükelleflerine herhangi bir maliyet
yaratmadan, piyasa disiplinine
zarar vermeden, herhangi yayýlma
riskine ve piyasalarda güven
kaybýna ve baþta kredi
mekanizmasý olmak üzere önemli
bir ekonomik faaliyetin
aksamasýna yol açmadan, sorun
yaþayan finansal kuruluþun
kurtarýlmasý ve/veya
çözümlenmesidir.
Tüm bu çalýþmalarda asýl amaç; finansal
kuruluþun sorun yaþamasý durumunda vergi
mükelleflerine herhangi bir maliyet
yaratmadan, piyasa disiplinine zarar vermeden,
herhangi yayýlma riskine ve piyasalarda güven
kaybýna ve baþta kredi mekanizmasý olmak
üzere önemli bir ekonomik faaliyetin
2 Making SIFI Resolution a Viable Option, 10 Eylül 2010
17
GÜNCEL
Özellikle sýnýr ötesi finansal
kuruluþlarýn çözümlenmesinde
ülkelerin farklý yasal zeminleri
nedeniyle ortaya çýkabilecek
problemlerin aþýlmasý ve karmaþýk
yapýdaki kuruluþlarýn
çözümlenmesini basitleþtirmek
açýsýndan kuruluþa özgü
hazýrlanan kurtarma ve
çözümleme planlarý finansal
sistemin korunmasýnda önemli bir
rol üstlenmektedir.
aksamasýna yol açmadan, sorun yaþayan
finansal kuruluþun kurtarýlmasý ve/veya
çözümlenmesidir.
Bu amaç doðrultusunda her ülkenin banka ve
banka dýþý finansal kuruluþlarýný içeren kapsamlý
ve etkili çözümleme sistemlerinin olmasý, bu
sistemlerin sýnýr ötesi çözümlere imkân
verebilecek þekilde küresel bazda
uyumlaþtýrýlmalarý, sistemik öneme sahip her
bir kuruluþun kendine özgü kurtarma ve
çözümleme planýnýn olmasý ve bu planlarýn
denetim otoritelerince düzenli gözden
geçirilmesi gerektiði ile kullanýlan kredilerin
belirli þartlar altýnda hisse senedine
dönüþtürülmesi suretiyle sorun yaþayan SIFI’ya
kamu kaynaklarýna baþvurulmadan sermaye
desteði saðlamasýna imkân verecek yöntemlerin
gözden geçirilmesi ve araþtýrýlmasý gerektiði
ortaya konulmaktadýr.
Bu çerçevede, problemli kuruluþlarýn sistematik
olarak çözümlenebilmesine yönelik politikalar
geliþtirmek ve krize önceden hazýrlýklý olunmasý,
acil durum planlamasý ve ilgili otoriteler arasý
iþbirliði ve bilgi paylaþýmý konularýný incelemek
üzere, Sýnýr Ötesi Kriz Yönetimi Çalýþma Grubu
çalýþmalarýný sürdürmektedir. Söz konusu
çalýþma grubu, büyük finansal kuruluþlarýn
mevcut ulusal mevzuatlar çerçevesinde nasýl
çözümlenebileceðini ve farklý ulusal
mevzuatlarýn birbirleriyle etkileþimini
deðerlendirmektedir. Ayrýca, önemli finansal
kuruluþlar için merkez ve ev sahibi ülkelerin
ilgili otoritelerinden oluþan kriz yönetim gruplarý
kurulmuþtur. Kriz yönetim gruplarý, uzun süredir
faaliyet gösteren ve büyük finansal kuruluþlarýn
ilgili otoritelerinden oluþan denetim
gruplarýndan farklýdýr. Bu gruplar, büyük
finansal kuruluþlarýn merkez ve önemli ev sahibi
ülke otoritelerinden oluþmakta ve kuruluþa
özgü kurtarma ve çözümleme planlarýnýn
hazýrlanmasý üzerinde çalýþmaktadýr.
Son olarak, Eylül 2010’da gerçekleþtirilen FSB
toplantýsý sonrasýnda ortaya konan tavsiyelerin
G-SIFI’lar ve yerel SIFI’lar þeklinde bir ayrýma
gitmesi ve G-SIFI’larýn diðerlerinden ayrýþtýrýlýp,
zarar karþýlama kapasitesinin ilk etapta özellikle
G-SIFI’lar için arttýrýlmasýný öngörmesi sonucu,
tavsiyelerin ilk etapta G-SIFI’lara uygulanmasý
üzerine çalýþmalar yoðunlaþmýþtýr3.
4-Sonuç
Bankalar açýsýndan kurtarma planlarýnýn
oluþturulmasý ve uygulanmasý çözümleme
planlarýna kýyasla daha kolaydýr. Çünkü
halihazýrda bankalarýn saðlýklý risk yönetimi
çerçevesinde bu tarz planlarý yapmasý
gerekmektedir.
Çözümleme planlarýnýn oluþturulmasý ise
zorlayýcý bir süreç olacaktýr. Oysa finansal
sistemin korunmasýnda çözümleme planlarý
önemli bir savunma mekanizmasý olarak yerini
almalýdýr. Bu planlarýn oluþturulmasý süreci
dahi, sistemde yer almasý gereken
düzenlemelerin belirlenmesi ve finansal
kuruluþlarýn kendi uygulama ve yapýlarýný
geliþtirici bir uyarýcý olmasý açýsýndan faydalý
olacaktýr. Tüm bankalarýn gerektiðinde
kurtarýlmayarak çözümlenebilir olmasýnýn
saðlanmasý piyasa disiplinini koruyacak ve
batamayacak/batýrýlamayacak kadar büyük
banka algýsý ortadan kalkacaktýr.
Sonuç olarak, özellikle sýnýr ötesi finansal
kuruluþlarýn çözümlenmesinde ülkelerin farklý
yasal zeminleri nedeniyle ortaya çýkabilecek
problemlerin aþýlmasý ve karmaþýk yapýdaki
kuruluþlarýn çözümlenmesini basitleþtirmek
açýsýndan kuruluþa özgü hazýrlanan kurtarma
ve çözümleme planlarý finansal sistemin
korunmasýnda önemli bir rol üstlenmektedir.
3 FSB SIFI tavsiyelerinin 20 Ekim 2010’da yayýmlanan en son þeklinde bu görev 43. Madde’de þu þekilde ifade edilmektedir:
“43. FSB ve ulusal otoriteler, BCBS, CGFS, CPSS, IOSCO ve IAIS’e danýþarak ve sayýsal-niteliksel göstergelere dayanarak, 2011 yýlý ortasýna kadar
tavsiyelerin uygulanacaðý G-SIFI’larý belirleyeceklerdir.”
Kaynaklar
1. Speech by Thomas F. Huertas, Director, Banking Sector, FSA and Vice Chairman, CEBS, 12.02.2010
2. Financial Stability Board, “Reducing the moral hazard posed by systemically important financial institutions
FSB Recommendations and Time Lines” 20.10.2010
3. Basel Committee on Banking Supervision:”Report and Recommendations of the Cross-Border Bank
Resolution Group”, March 2010
4. Emilios Avgouleas, Charles Goodhart, Dirk Schoenmaker, “Living Wills as a Catalyst for Action”, February
2010
5. Deloitte, Positionning for a new financial landscape Rolling out a recovery and resolution plan, 2010
6. FSB, Cross Border Crisis Management Working Group, “Making SIFI Resolution a Viable Option”, 10.09.2010
18
MAKALE
KRÝZ DÖNEMLERÝNDE
FÝNANSAL GÜVENLÝK AÐLARI
VE MEVDUAT SÝGORTA SÝSTEMLERÝ
“Finansal kriz (bizim kültürümüzde) güzel kadýn gibidir, tanýmlanmasý zordur fakat karþýlaþýnca anlarsýnýz.”
*
C. P. Kindleberger, “Cinnet, Panik ve Çöküþ”, s.9.
Ekonomi ve finans dünyasýnýn bir mekanizmaya sahip olduðunu kabul ettiðimizde,
mekanizmanýn iþleyiþinde meydana gelebilecek aksamalarýn etkisinin nasýl azaltýlabileceði
sorusunun da cevabýný vermemiz gerekecektir. Sigorta gerekli midir? Gelecekte meydana
gelebilecek olumsuzluklarýn etkisini en aza indirgemek için; Evet gereklidir.
“Denize düþen yýlana sarýlýr”. Bu söz genel
olarak ele alýndýðýnda tümüyle doðru bir
gerçeðe iþaret etmektedir. Gerek insan
tarafýndan gerekse doðal olarak meydana
gelen, ancak insanlýðý ister dolaylý isterse
doðrudan doðruya ilgilendirsin, olumsuz
geliþmelere karþý önlem almak son derece
“doðal” bir eylemdir. Gelecekte meydana
gelebilecek olumsuzluklarý minimuma
indirgeme arzusu, bu kapsamda olmak üzere,
çeþitli yöntemlerin geliþtirilmesine yol açmýþtýr.
Elektrik/ elektronik araçlarda sigorta uygulamasý
bunun ilk iyi örneklerinden birisidir. Voltaj
dalgalanmalarýnda sigorta devreyi kesmekte,
söz konusu elektrik/elektronik aracý böylelikle
korunmaktadýr.
Sistem yaklaþýmý konuyu açýklamak için
seçilebilecek yararlý bir yaklaþýmdýr. Ekonomi
ve finans dünyasý en nihayetinde bir sisteme
sahiptir. Bu sistem veya mekanizma yaklaþýmý,
Isaac Newton tarafýndan temeli atýlan ve daha
sonra takipçileri tarafýndan geliþtirilen ve kendi
içinde son derece tutarlý bir yaklaþýmdýr
(Newton’un Newtonculukla iliþkisi olmadýðý
gibi Marx’ýn da Marxizm ile bir ilgisi yoktur1.).
Ekonomi ve finans dünyasýnýn da bir
mekanizmaya sahip olduðunu kabul
ettiðimizde, mekanizmanýn iþleyiþinde meydana
gelebilecek aksamalarýn etkisinin nasýl
azaltýlabileceði sorusunun da cevabýný vermemiz
gerekecektir. Sigorta gerekli midir? Gelecekte
meydana gelebilecek olumsuzluklarýn etkisini
en aza indirgemek için gereklidir. Bu noktada
Arthur C. Clarke’n “Büyük Av” (Bkz. Ek) adlý
kýsa öyküsünü hatýrlamak yararlý olabilir.
Finansal güvenlik aðlarýný, bu açýklamalarýn
çerçevesinden bakýldýðýnda finansal sistemde
ortaya çýkabilecek olumsuzluklarý gidermek
üzere kurulan çeþitli mekanizmalar olarak
adlandýrmak mümkündür. Finansal Güvenlik
Aðý veya Aðlarý,, her bir piyasa kolunu
denetleyen ve düzenleyen kurum ve
kuruluþlardan oluþur. Söz konusu kurumlarýn
birbirleri ile iliþkileri aþaðýdaki gösterimde
olduðu gibidir2.
Mevduat Sigortasý
Basiretli
Düzenleme
ve Denetleme
Son Kredi Mercii
Kaynak: OECD
Yukarýda yer alan þema, hem ulusal bazda,
hem de uluslararasý bazda geçerli bir þemadýr.
Ulusal ölçekte örneðin son kredi mercii (lender
of last resort) söz konusu ülkenin merkez
bankasý olurken, global ölçekte bu mercii IMF
olmaktadýr. Daha önce Finansal Ýstikrar Forumu
(Financial Stability Forum- FSF) olan ve
dönüþüm geçirerek G-20’nin desteðini arkasýna
alan Finansal Ýstikrar Kurulu (Financial Stability
Board- FSB), diðer alanlarý düzenleyen ve daha
sonra da denetleyecek bir kurum haline
gelmiþtir. Global kriz sonrasý hem ulusal ölçekte,
hem de global ölçekte daha önce belirtilen
mekanizmanýn aksaklýklarýný gidermek üzere
önemli düzenlemeler yapýldýðý görülmektedir.
Ülkeler finansal güvenlik aðýnda yer alan
denetim otoritelerini gözden geçirmektedirler.
Dünyanýn özellikle teknoloji ve diðer unsurlarýn
yardýmýyla global hale gelmesi nedeniyle söz
konusu düzenleme ve denetleme otoritelerinin
global bazda olmasý zorunlu hale gelmiþtir.
Bununla birlikte bazý ara sýnýflar da mevcuttur.
1 Immanuel Wallerstein, “Tarihsel Kapitalizm”, Çev. Necmiye Alpay, Metis Yay., Beþinci Basým, Kasým 2009, Ýstanbul, s. 8.
2 Sebastian Schich, “Financial Turbulence: Some Lessons Regarding Deposit Insurance”, OECD 2008,
Erol ORTABAÐ
Fon Uzmaný
Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi
19
MAKALE
Son geliþmeler, denetim
otorilerine yapmýþ olduklarý
hukuksal düzenlemeleri gözden
geçirme fýrsatý saðlamaktadýr. Bu
fýrsat sadece finansal piyasalar
için deðil, ayný zamanda güvenlik
aðý konusu için de geçerlidir.
Bu ara sýnýflarýn en baþýnda, bölgesel finansal
güvenlik aðý kurum ve kuruluþlarý yer
almaktadýr. Diðer önemli bir sýnýf Ýslami merkezli
denetim ve denetleyici otoritelerdir.
Global ve bölgesel ölçek dikkate alýndýðýnda,
finansal güvenlik aðý kurum ve kuruluþlarýnýn
sayýsýnýn fazla olmayacaðý ve birbirleri ile
gerçekten iyi bir iletiþim kurduklarýnda dünya
ölçeðinde bir denetim ve düzenlemeden söz
etmek mümkün olacaktýr. Gerçekte de nihai
hedef bu olmalýdýr.
FÝNANSAL GÜVENLÝK AÐI’NDA TMSF’NÝN KONUMU
Güçlü ve
Saðlýklý Bankacýlýk
Sistemi
FÝNANSAL
ÝSTÝKRAR
Tasarruf Sahiplerinin
Güveninin Temini ve
Haklarýnýn Korunmasý
FÝNANSAL GÜVENLÝK AÐI
Düzenleme ve
Denetleme
(BDDK)
Likidite
Ýhtiyaçlarýnýn
Giderilmesi
(TCMB)
Kamu Kaynaðý
Saðlanmasý
(Hazine)
Mevduat
Sigortacýlýðý Sistemi
(TMSF)
Türkiye’de finansal güvenlik aðý sistemini
oluþturan ana kuruluþlar yukarýda gösterilmiþtir.
5411 sayýlý Bankacýlýk Kanunun 72. maddesine
göre finansal sistemin bütününe sirayet
edebilecek ölçüde olumsuz bir geliþmenin
ortaya çýkmasý ve bu durumun BDDK’nýn
koordinasyonunda TMSF, Hazine Müsteþarlýðý
ve Merkez Bankasýnca müþtereken tespiti
halinde, alýnacak olaðanüstü tedbirleri
belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkili olup ilgili
bütün kurum ve kuruluþlar belirlenen
olaðanüstü tedbirleri derhal uygulamakla yetkili
ve sorumludurlar. Ayrýca yine Kanunun 99 ve
100’üncü maddelerinde yer alan “Finansal
Sektör Komisyonu” ve “Eþ Güdüm Komitesi”
faaliyetleri de bu kapsamda deðerlendirilmelidir.
Finansal güvenlik aðlarý temel olarak finansal
sistemin istikrarýnýn sürdürülmesini hedef alýr.
Finansal sistemde ortaya çýkan herhangi bir
aksama, finansal güvenlik aðlarýnda yer alan
kurum ve kuruluþlarý harekete geçirerek önlem
almaya zorlar. Bu tür önlemler lokal ölçekte
olabileceði gibi global bazda da olabilir. Global
bazda alýnacak önlemler günümüzde oldukça
ciddi bir þekilde irdelenmektedir. Ancak bu
konuda yapýlmasý gereken birçok þey vardýr ve
bunlarýn gerçekleþtirilmesi de zaman alacaktýr.
Önlemlerin ya da diðer bir anlatýmla
düzenlemelerin þiddetinin ayarlanmasý,
düzenleyicilerin karþýlaþtýðý en önemli
sorunlardan bir tanesidir. Düzenleyicilerin
“baþarýlý” olmasý, finansal sistem içinde yer
alan oyuncularla sistem arasýnda saðladýklarý
“denge”de yatmaktadýr. Ancak geleceðin
tahmin edilmesinin sanýldýðýnýn aksine çok
daha zor olduðunun farkýna varýlmýþtýr.
Newtoncu ilkeleri taçlandýran Laplace’çý görüþ
günümüzde geçerliliðini yitirmiþtir3. Moliére’in
“Hastalýk Hastasý”ndaki doktoru gibi
söyleyebiliriz: “Her þey mümkündür, her þey
olabilir”. Gelecekteki olaylarý “tahmin” etmek
istiyorsak, geleneksel yöntemleri terk etmemiz
gerçeði önümüzde durmaktadýr. Bohr bu
konuda þöyle demektedir: “Tahmin zor bir
þeydir, özellikle de geleceði”4.
Son geliþmeler, denetim otorilerine yapmýþ
olduklarý hukuksal düzenlemeleri gözden
geçirme fýrsatý saðlamaktadýr. Bu fýrsat sadece
finansal piyasalar için deðil, ayný zamanda
güvenlik aðý konusu için de geçerlidir. Ancak
güvenlik aðýnda mevduat sigortasý, ayrýcalýklý
bir yere sahiptir. Örneðin, mevduat sigortasý
olmayan veya sýnýrlý bir mevduat garantisine
sahip olan ülkelerde güvenlik aðýnýn etkin bir
þekilde iþleyip iþlemediði sorgulanýr. Eðer
mevduat sigortasý var ise bu sefer de bunun
kapsamý ve garanti limitleri tartýþma konularýný
oluþturur.
Kaynak: http://www.sanfranciscosentinel.com/wpcontent/uploads/2009/04/safety-net-1.jpg
Mevduat sigortasý uygulamalarýnda tartýþýlan
bir baþka önemli konu ahlaki bozulmadýr
(moral hazard). Kindleberger5, “Bana göre
buradaki ikilem þudur: Eðer piyasalar önceden
bonkör bir yardýmýn geleceðini bilirlerse, daha
az etkin çalýþýp daha sýk týkanmaya baþlarlar.”
ve “Nükleer enerji santrallerinin kontrol
odalarýnda da karþýlaþýlan bir sorun olarak,
bankanýn kötü yönetimini olay gerçekleþmeden
3 Laplace Þeytaný, Kaos ve Kelebek Etkisi”, http://www.biltek.tubitak.gov.tr/gelisim/psikoloji/deneme.htm#laplace
4 H.Peitgen-H.Jürgens and D.Saupe, “Chaos and Fractals: New Frontiers of Science”, Springer-Verlag,1992.
5 Kindleberger, a.g.e., s.10.
20
MAKALE
denetlemek zor, yolsuzluklarý denetlemek daha
da zordur. Yükseliþ zamanýnda düzenleme ve
denetimdeki karýþýklýk, yükseliþ yavaþladýðýnda
göze batacak tehlikeli noktalarý oluþturur. O
zaman tasfiye, erteleme, teminat verme, kefil
olma, devralma veya son kredi merciine bel
baðlama gibi tartýþmalar baþlar.”6 demektedir.
Buradaki asýl sorun “kime yardým edilip
edilmeyeceðinin”7 belirlenmesidir. Mevduat
sigortasý, bir yandan bankalar için genel bir
güven mekanizmasý oluþturup finansal sistemin
daha iyi bir þekilde çalýþmasýný saðlarken, diðer
yandan bazý bankalarýn basiretsiz risk
davranýþlarýnda bulunmalarýný artýrabilir.
Herþeye raðmen mevduat sigorta sistemi iki
þeye hizmet eder:
1.Bankacýlýk sisteminin istikrarý,
2. Banka iflaslarýnda mevduat sahiplerinin
kayýplarýnýn önlenmesi.
Mevduat sigorta sistemi daha önce belirtildiði
gibi finansal güvenlik aðýnýn önemli bir
parçasýdýr. Diðer parçalarý, basiretli düzenleyici
ve denetleyici kurumlar ile kredi kuruluþlarýdýr.
Bu parçalarýn birbirleri ile olan iliþkileri oldukça
karýþýktýr. Ancak yeterli olmayan veya garanti
limitinin yüksek olduðu sistemler ahlaki
çöküntüye sebep olabilmektedir.
Bir mevduat sigorta sistemi için diðer önemli
soru, kriz yönetiminde oynayacaðý rolün
geniþliðidir. Bir sistemde ilgili finansal kuruluþ
kapatýlýr ve ödemelere baþlanabilir. Diðer bir
sistemde ise mevduat sigortacýsýnýn yetkileri
geniþletilerek çözümleme faaliyetlerinde
bulunmasý saðlanabilir. Her ne þekilde olursa
olsun, kriz yönetiminde rol alan kuruluþlarýn
bilgi paylaþýmý ve sorumluluklarýnýn farklý olmasý
esastýr. Bu faaliyet ayný zamanda uluslararasý
düzeyde de olmalýdýr. Banka çözümleme
faaliyetlerinde en temel sorun hýzdýr.
Zamanýnda ve hýzlý bir þekilde yapýlan
çözümleme faaliyeti sistemik istikrarýn ve genel
güvenin tekrar kurulmasýnda etkin bir rol oynar.
Global krizin sürdüðü günümüzde mevduat
sigortacýlýðý konusunda finansal güvenlik ðýnýn
yanýnda, üç temel konu daha önem
kazanmaktadýr:
Her ne þekilde olursa olsun,
kriz yönetiminde rol alan
kuruluþlarýn bilgi paylaþýmý ve
sorumluluklarýnýn farklý olmasý
esastýr. Bu faaliyet ayný zamanda
uluslararasý düzeyde de olmalýdýr.
1.Mevduatlara uygulanan sigortanýn limit
ve kapsamý
2.Finansal kuruluþun iflasýndan sonra
uygulanacak süreçte ödemelerin hýzý
3.Konu hakkýnda kamu bilincinin artýrýlmasý.
Kriz yönetimleri direkt olarak finansal güvenlik
aðý ile iliþkilidir. Günümüzde yaþanan krize
baktýðýmýzda mevduat sigortacýsýnýn kriz
yönetiminde oynadýðý rol gittikçe artmaktadýr.
Sistemik krizlerde genel olarak verilecek tam
garantinin geçici olarak uygulanmasý tavsiye
edilmektedir. Ýyi bir mevduat sigorta sistemi
ise, acil eylem planýna sahip, düþük koruma
limitleri olan ve ödemeleri hýzlý bir þekilde
gerçekleþtiren sistem olarak tanýmlanmaktadýr.
Zamanýnda görmezden gelinen hatalar, artýk
görülmek zorunda kalýnmýþtýr. Bunun maliyeti
ise oldukça aðýrdýr. Meydana gelecek yeni
finansal sistemde mevduat sigortacýsýnýn
kendini daha fazla görev ve sorumlulukla özellikle çözümleme faaliyetleri açýsýndanbulmasý kaçýnýlmazdýr. Süreç bu noktaya doðru
gitmektedir. Söz konusu düzenlemeler eninde
sonunda toplumun/toplumlarýn refahýný
artýrmayý hedeflemektedir. Global bazda ise
bu hedef anlamýný yitirmekte, Wallerstein de
haklý olarak “…Kapitalistler, ayak deðirmeninde
daha da hýzlý koþmak için gitgide daha hýzlý
koþan beyaz fareye benziyor.”8 demekte ve
“Bu süreç içinde kuþkusuz bazý insanlar iyi
yaþýyor, ama diðerleri yoksul; peki, iyi yaþayanlar
ne kadar ve nereye kadar iyi yaþayacak?” diye
sormaktadýr.
6 Kindleberger, a.g.e., s.225.
7 Kindleberger, a.g.e., s.304.
8 Wallerstein, a.g.e, s.36.
Kaynaklar
1. Sebastian Schich, “Financial Turbulence: Some Lessons Regarding Deposit Insurance”, OECD 2008.
2. Güven Delice, Adem Doðan, Meral Uzun, “Finansal Regülasyon ve Piyasa Disiplini”, C.Ü. Ýktisadi ve Ýdari Bilimler Dergisi,
Cilt 5, Sayý 1, s.101-130.
3. Immanuel Wallerstein, “Tarihsel Kapitalizm”, Çev. Necmiye Alpay, Metis Yay., Beþinci Basým, Ýstanbul, Kasým 2009.
4. C.P. Kindleberger, “Cinnet, Panik ve Çöküþ”, Çev. Halil Tunalý, Ýstanbul Bilgi Üniversitesi Yayýnlarý, Ýkinci baský, Ýstanbul,
Ekim 2008.
5. Can Pamir, “Tarihte Ýlk Bankacýlýk Krizi”, Para Dergisi, s.7.
6. Dirk J. Bezemer, “ “No One Saw This Coming”: Understanding Financial Crisis Through Accounting Models”, 16 June
2009, MPRA Paper No.15892, s.1-51.
21
MAKALE
7. Paul Krugman, “How Did Economists Get It So Wrong?”, The New York Times, September 2 , 2009.
8. David Colander-Hans Föllner-Armin Haas-Michael Goldberg-Katarina Juselius-Alan Kirman-Thomas Lux-Brigitte Sloth, “ The Financial Crisis and Systemic Failure of
Academic Economics”, Univ. of Copenhagen Dept. of Economics Discussion Paper No. 09-03, 9 March 2009, s.1-17,
http://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=1355882
9. http://dailybail.com/home/must-see-citizen-journalists-ask-bernanke-about-nassim-taleb.html
10. Benoit B.Mandelbrot-Richard L.Hudson, “Finans Piyasalarýnda (saklý) Düzen”, Çev. Mete Hüner, Güncel Yayýncýlýk, Haziran 2005.
11. Justin Fox, “Why didn’t people in finance pay attention to Benoit Mandelbrot?”, http://blogs.reuters.com/justinfox/2010/10/18/why-didn%E2%80%99t-peoplein-finance-pay-attention-to-benoit-mandelbrot/
12. Mandelbrot, “Why 'efficient markets' collapse”, http://video.ft.com/v/63078298001/Why-efficient-markets-collapse-Mandelbrot
13. Thomas Levenson, “Even a genius get suckered”, Wed 29 2009, http://www.cnn.com/2009/POLITICS/07/29/levenson.finance.regulation/index.html
14. Erik S. Reinert, “The Financial Crisis and Economic Theory”, Desa Working Paper No.88, December 2009, Res Publica Notat 1-2010, ST/ESA/2009/DWP/88, s.130.
15. James K. Galbraith, “How the Economists Got It Wrong”, The American Prospect Vol. 11, No.7, February 14, 2000, s.1-4.
16. Brian Keeley, “Time for new rules?”, From Crisis to Recovery Draft Chapter, OECD Insights 2010, s.1-13.
17. Kevin T. Jackson, “The Scandal Beneath The Financial Crisis: Getting A View From A Moral-Cultural Mental Model”, Harvard Journal of Law and Policy, Vol.33 No.2,
s.735-778.
18. Charles W. Calomiris-Gary Gorton, “The Origins of Banking Panics: Models, Facts, and Bank Regulation”, http://www.nber.org/chapters/c11484.
19. Joseph E.Stiglitz, “Symposium on Bubbles”, Journal of Economic Perspectives, Volume 4, Number 2, Spring 1990, s.13- 18.
20. Robert J. Shiller, “ From Efficient Markets Theory to Behavioral Finance”, Journal of Economic Perspectives, Volume 17, Number 1, Winter 2003, s.83- 104.
21. Michele Fratianni, “ Financial Crises, Safety Nets and Regulation”, Mofir Working Paper N.5, October 2008, s.1-40.
22. Peter M.Garber, “Famous First Bubbles”, Journal of Economic Perspectives, Volume 4, Issue 2, Spring 1990, s.35-54.
23. Werner Bonefeld, “GLOBALISATION: CRISIS OF REGULATION OR CRISIS OF CAPITAL?”, http://www.rcci.net/globalizacion/2002/fg255.htm
24. G.J.Santoni, “ The Great Bull Markets 1924-29 and 1982-87: Speculative Bubbles or Economic Fundamentals?”, Federal Reserve Bank Of St.Louis, November 1987,
s.16-30.
25. Douglas E.French, “Early Speculative Bubbles and Increases in the Supply of Money”, Second Edition, Ludwig von Mises Institute, 2009, s.1-11.
26. Caroline Thomas, “ The South Sea Bubble”, Student Economic Review, University of Dublin, 2003, Vol 17, s.17-37.
27. Maurice Obstfeld-Kenneth Rogoff, “Ruling Out Divergent Speculative Bubbles”, Journal of Monetary Economics 17 (1986), s. 349-362.
28. Gerard Caprio, Jr. Daniela Klingebiel, “Bank Insolvencies: Cross-country Experince”, Worldbank Policy Research Working Paper 1620, July 1996, s.1-60.
29. Hyman P.Minsky, “The Financial Instability Hypothesis”, Working Paper No.74, May 1992, The Jerome Levy Economics Institute of Bard College, s.1-10.
30. George A.Akerlof-Robert J.Shiller, “Hayvansal Güdüler”, Çev. Neþenur Domaniç-Levent Konyar, Scala Yayýncýlýk, Ocak 2010, Ýstanbul, s.114-125.
31. Fernand Braudel, “Maddi Uygarlýk-Dünyanýn Zamaný”, Çev. Mehmet Ali Kýlýçbay, Ýmge Kitabevi Yayýnlarý, Cilt3, Ýstanbul, Ýkinci Basým, Nisan 2004, s.58-72.
32. Dani Rodrik, “One Economics Many Recipes”, Princeton University Press, First paperback printing 2009, s.237-242.
33. Arthur C.Clarke, “Büyük Av”, Bilim Dergisi, Ocak 1983.
34. Waleed El-Ansary, “ The Quantum Enigma and Islamic Sciences of Nature: Implications for Islamic Theory”, 6th International Conference on Islamic Economics
and Finance, Jakarta, Indonesia, November 2006, s.143-175.
35. Luca Lambertini, “ Quantum Mechanics and Mathematical Economics are Isomorphic”, Feb 29 2000, www2.dse.unibo.it/wp/370.pdf.
36. Willliam T.Ganley, “ Institutional Economics and Neoclassicism in the Early Twentieth Century: The Role of Physics”, Journal of Economic Issues, Vol. XXIV, No.2,
June 1995, s.397-406.
37. Siegfried G.Karsten, “Quantum Theory and Social Economics: The Holistic Approach of Modern Physics Serves Better Than Newton’s Mechanics in Approaching
Reality ”, The American Journal of Economics and Sociology, Volume 49, October 1990, Number 4, s.385-400.
38. Emmanuel Haven, “Elemantary Quantum Mechanical Principles and Social Science: Is There A Connection?”, Romanian Journal of Economic Forecasting, 1/2008,
s.41-58.
39. Stefan Baumgärtner, “Thermodynamic Models”, J. Proops and P. Safonov (eds), Modelling in Ecological Economics, Cheltenham, UK, and Northampton, MA, USA:
Edward Elgar, 2004, s.102-129.
40. Goerge Soros, “Finansal Piyasalar Ýçin Yeni Paradigma”, Çev. Coþkun Üçüncü, Ýnkýlap Yayýnevi, Eylül 2010, s.52.
41. J.P. Bouchaud, “Economics Needs A Scientific Revolution”, Real-World Economics Review, Issue No.48, December 2008, s.291-292.
42. A.N. Panchenkov, “ Econophysics and Financial-Economic Monitoring”, http://arxiv.org/ftp/arxiv/papers/0707/0707.3490.pdf.
43. Paul Ormerod, “ Econophysics and the Social Sciences: Challenges and Opportunities”, http://www.paulormerod.com/pdf/scienceandculturejune2010.pdf.
44. “Laplace Þeytaný, Kaos ve Kelebek Etkisi”, http://www.biltek.tubitak.gov.tr/gelisim/psikoloji/deneme.htm#laplace
45. J. Orlin Grabbe, “ Chaos and Fractals in Financial Markets”, http://www.orlingrabbe.com/chaos_index.htm
46. H.Peitgen-H.Jürgens and D.Saupe, “Chaos and Fractals: New Frontiers of Science”, Springer-Verlag,1992.
22
ÝNCELEME
SICAK PARAYA KARÞI ALINAN ÖNLEMLER
ve BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN GELECEÐÝNE ÝLÝÞKÝN BEKLENTÝLER
Dünya finans sisteminde deðiþen koþullar ve küresel düzenleyici otoritelerin sistemdeki
riskler ile söz konusu risklerin önlenmesi ve giderilmesine yoðunlaþmasý, Türkiye’deki ilgili
otoriteleri de harekete geçirmekte, Türkiye’ye özel koþullar da göz önünde bulundurularak
risklerin öngörülmesi ve önlenmesine çalýþýlmaktadýr.
2008 yýlýnda baþlayan, 2009 ve 2010
yýllarýnda etkisini sürdüren küresel mali kriz ve
bu krize karþý alýnan önlemler, sermaye
hareketlerinde serbestlik esasýna dayalý Türk
finansal sistemini de büyük ölçüde
etkilemektedir. Dünya finans sisteminde deðiþen
koþullar ve küresel düzenleyici otoritelerin
sistemdeki riskler ile söz konusu risklerin
önlenmesi ve giderilmesine yoðunlaþmasý,
Türkiye’deki ilgili otoriteleri de harekete
geçirmekte, Türkiye’ye özel koþullar da göz
önünde bulundurularak risklerin öngörülmesi
ve önlenmesine çalýþýlmaktadýr. Bu çalýþmada,
küresel kriz sonrasý cari açýða iliþkin geliþmeler,
yetkili kurumlarca cari açýðýn doðurduðu sýcak
para riskine karþý alýnan önlemler ve söz konusu
önlemlerin bankacýlýk sektörüne yansýmalarý
ile bankacýlýk sektörüne iliþkin beklentilere yer
verilecektir.
Sýcak Para ve Türkiye’de Sýcak Paraya
Karþý Alýnan Önlemler
3- Cari Ýþlemler Dengesi: Dýþ ticaret dengesi
ve görünmeyenler dengesinin toplamý olup
pozitif ise cari fazla, negatif ise cari açýk söz
konusudur.
4- Net Hata ve Noksan:3 Ölçüm hatalarý ve
tablodaki verilerin eksik veya fazla
derlenmesinden kaynaklanmaktadýr.
5- Sermaye Hesabý: Kâr, faiz gibi kazançlar
elde etmek amacýyla ekonomiye giren
sermaye ile ayný amaçlarla ekonomiden çýkan
sermaye arasýndaki farktýr. Sermaye hesabý
üç ana kategoriden oluþur 4: Doðrudan
yabancý sermaye yatýrýmlarý, portföy
yatýrýmlarý ve diðer yatýrýmlar.
6- TCMB Döviz Rezervleri: Ödemeler dengesi
raporunda, incelenen dönemde TCMB’nin
döviz rezervlerindeki deðiþimin incelendiði
kalem, döviz rezervleri kalemidir. Bu kalemde
(-) iþaret bankanýn döviz rezervinin arttýðýný,
(+) iþaret ise azaldýðýný göstermektedir.
Ödemeler Dengesi
Sýcak Para
Bir ekonomide tüm yerleþiklerin, diðer
ekonomilerde yerleþik kiþilerle, belirli bir
dönemdeki tüm ekonomik iliþkilerini gösteren
rapor ödemeler dengesidir 1 . Ödemeler
dengesinin ana kalemleri aþaðýdaki gibidir:
Sýcak para, “beklenen getiri oranlarý ve
risklerdeki deðiþimlere hýzlý tepki veren sermaye
akýmlarý” þeklinde tanýmlanmaktadýr. 5 Bu
tanýma göre sýcak para, ödemeler dengesinde
sermaye hesabýnda yer alan portföy yatýrýmlarýný
(yabancýlarýn yurtiçindeki hisse senedi ve DÝBS
alým/satýmlarýný), sermaye hesabýnda yer alan
diðer yatýrýmlar içindeki kýsa vadeli sermaye
akýmlarýný (bankalarýn yurt dýþýnda
kullandýrdýklarý kýsa vadeli krediler, yurt içinde
yerleþik bankalarýn ve bankacýlýk dýþý özel
sektörün yurt dýþýndan kullandýklarý kýsa vadeli
krediler ve yabancýlarýn yurt içinde yerleþik
bankalarda tuttuklarý kýsa vadeli mevduatlardaki
deðiþim) ve net hata noksaný etkilemektedir.6
1- Dýþ Ticaret Dengesi: Dýþarýya yapýlan mal
satýþlarý (ihracat) ile dýþarýdan yapýlan mal
alýmlarý (ithalat) arasýndaki fark olup pozitif
ise dýþ ticaret fazlasý, negatif ise dýþ ticaret
açýðý söz konusudur.
2- Görünmeyenler Dengesi:2 Gümrüklerde
iþlem bazýnda izlenmeyen, ancak döviz
hareketi halinde kaydedilen hizmetler, yatýrým
gelirleri ve transferler (karþýlýksýz ödemeler)
görünmeyenler dengesini oluþturmaktadýr.
1 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasý, Ödemeler Dengesi Ýstatistikleri Taným ve Türkiye Uygulamasý, s. 1
2 AKAT, A. S. (2004), Ödemeler Dengesi Yazýlarý, s. 3
3 ÇIPLAK, U. (2005), Ödemeler Dengesinde “Net Hata ve Noksan” Kalemi Üzerine Bir Deðerlendirme, s. 1
4 AKAT, A. S., a.g.m, s. 7
5 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasý (2005), Para Politikasý Raporu 2005/1, 2005, s.28
6 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasý (2005), Para Politikasý Raporu 2005/1, 2005, s.29
Egemen EROÐLU
Fon Uzman Yrd.
Varlýk Yönetimi Dairesi
23
ÝNCELEME
ABD’de baþlayan küresel
ekonomik kriz, ilk dönemlerde
ortaya çýkan endiþelerle dünya
ticaret hacmini ciddi biçimde
daraltmýþtýr. Dýþ ticaret hacmindeki
küresel daralma Türkiye’ye de
yansýmýþ ve Türkiye’nin de dýþ
ticaret hacmi daralmýþ, buna baðlý
olarak cari açýðý da azalmýþtýr.
Sýcak Para ve Türkiye
Geliþmekte olan ülkeler sýnýfýnda yer alan
Türkiye’de dýþ ticaret açýðýndan kaynaklanan
cari iþlemler açýðý kronik hale gelmiþtir.
Türkiye’de ekonomik yapý, büyüme için cari
açýðý zorunlu kýlmakta; cari açýða
katlanýlmaksýzýn ekonomi büyüyememektedir.
Özellikle Türkiye gibi geliþmekte olan ülkelerde
cari açýk, doðrudan yabancý yatýrýmlar ya da
uzun vadeli kredilerle büyük ölçüde finanse
edilememekte ve finansal risk oluþturan sýcak
para ile kapatýlmaktadýr.
Güncel Geliþmeler
ABD’de baþlayan küresel ekonomik kriz, ilk
dönemlerde ortaya çýkan endiþelerle dünya
ticaret hacmini ciddi biçimde daraltmýþtýr. Dýþ
ticaret hacmindeki küresel daralma Türkiye’ye
de yansýmýþ ve Türkiye’nin de dýþ ticaret hacmi
daralmýþ, buna baðlý olarak cari açýðý da
azalmýþtýr. Cari açýk ve doðrudan yatýrýmlarýn
milyar $ olarak sol eksende, doðrudan
yatýrýmlarýn cari açýðý karþýlama oranýnýn yüzde
olarak sað eksende belirtildiði aþaðýdaki
grafikten, 2003 yýlý Temmuz ayýndan, 2008
yýlý Aðustos ayýna kadar cari açýðýn sürekli
yükseldiði görülmektedir. 2008 yýlý Aðustos
ayýndan itibaren küresel krizin etkisiyle azalmaya
baþlayan cari açýk, 2009 yýlý sonunda 14 milyar
$ seviyesine kadar gerilemiþtir.
geliþimdir. Cari açýðýn yýllýk birikimli tutarýnýn
49,2 milyar $ ile en yüksek düzeye ulaþtýðý
2008 yýlý Aðustos döneminde %40 seviyelerine
inen doðrudan yatýrýmlarýn cari açýðý karþýlama
oraný, cari açýðýn azalmasý ile 2009 yýlýnýn
genelinde yükselmiþtir. 2009 yýl sonu itibariyle
%70 seviyelerine kadar yükselen söz konusu
oran, 2010 yýlý baþýndan itibaren yükseliþ
gösteren cari açýkla birlikte ciddi azalýþ
göstererek 2010 yýlý son çeyreðinde %15
seviyelerine kadar gerilemiþtir. Cari açýk sürekli
yükselirken doðrudan yatýrýmlarýn 5 milyar $
düzeyinde sabit kalmasý sonucu, cari açýðýn
finansman kompozisyonunda doðrudan
yatýrýmýn payý 2009 yýlý sonundan itibaren hýzla
azalarak %70 seviyesinden 2010 yýlý sonu
itibariyle %15 seviyesine kadar gerilemiþtir.
Cari açýðýn finansmanýnda doðrudan yatýrýmýn
payýndaki gerileme ise finansman kalitesinin
düþtüðüne, finansal riskin ise arttýðýna iþaret
etmektedir.
Son küresel krizde geliþmiþ ülkelerin risklerinin
büyük ölçüde açýða çýkmasý tüm dünyada
güvensizlik yaratýrken, sýký ekonomi politikalarý
ve görece azalan riskleriyle geliþmekte olan
ülkeler, yüksek getiri imkânlarýyla küresel
sermayenin güvenilir limanlarý haline gelmiþtir.
ABD’de baþlayan kriz Avrupa ülkelerine
yayýlýrken, finans sektörünün sýkýntýlarýnýn
giderilmesi amacýyla baþlatýlan ve trilyon
dolarlarla ifade edilen kurtarma paketleri,
geliþmiþ ülkelerin geliþmekte olan ülkelere
sermaye ihracý yöntemi haline gelmiþtir.
“Kurtarma paketleri” olarak adlandýrýlan ve
özünde geniþletici para politikalarý olan
politikalar Türkiye’nin dýþ ticaret hacminin ve
dolayýsýyla cari açýðýnýn artmasýna neden
olurken; küresel sermayenin uzun vadeli
yatýrýmlar yerine kýsa vadeli ve görece yüksek
getirili yatýrýmlarý, dolayýsýyla da geliþmekte
olan ülkelerde kýsa vadeli yatýrýmlarý tercih
etmesi nedeniyle açýðýn finansmaný da sýcak
para ile saðlanmýþtýr.Yukarýdaki grafikte sýcak
Türkiye’de Cari Açýk ve Doðrudan Yatýrýmlar7
2010 yýlý baþýndan itibaren yeniden ve büyük
bir hýzla artmaya baþlayan cari açýðýn 2010 yýlý
Kasým ayý itibariyle 12 aylýk birikimli tutarý 44,9
milyar $ seviyesine kadar yükselmiþ olup yýl
sonu beklentisi 47 milyar $ düzeyindedir8.
Ekonomik toparlanmanýn sürmesi halinde cari
açýðýn 2011 yýlýnýn ilk aylarýnda 50 milyar $’ý
geçmesi beklenmektedir9. Yukarýdaki grafikte
dikkat çekici bir diðer nokta, doðrudan
yatýrýmlarýn cari açýðý karþýlama oranýndaki
Türkiye’de Sýcak Para Hacmi10
7 Cari açýk, http://www.aksam.com.tr/cari-acik-703y.html
8 Cari açýðýn yüzde 85'i sýcak parayla finanse ediliyor. Bütçe ise KDV ve ÖTV gibi dolaylý vergilerle,
http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1036298
9 Cari açýk, http://www.aksam.com.tr/cari-acik-703y.html
10 Sýcak Para Yine Sahnede, http://www.dunyabulteni.net/index.php?aType=haber&ArticleID=131614
24
ÝNCELEME
para stokunu oluþturan ÝMKB, devlet iç
borçlanma senetleri ve mevduat tutarlarýnýn
2007 yýlý sonunda 2010 yýlý Eylül ayýna kadar
geçen süredeki geliþimi yer almaktadýr. 2007
yýlý sonunda 107,1 milyar $ seviyesinde olan
sýcak para stoku, krizin etkilerinin hissedilmeye
baþlandýðý 2008 yýlý boyunca azalmýþ, 2008
yýlý sonunda 53,5 milyar $ seviyesine kadar
gerilemiþtir. 2009 yýlý itibariyle 83,4 milyar $’a
yükselen sýcak para stoku 2010 yýlýnda da
artýþýný sürdürmüþ ve Eylül ayý itibariyle 108,2
milyar $ seviyesine yükselmiþtir. Sýcak para
stokundaki geliþmeler yukarýdaki verilerle
paralellik arz etmekte olup 2009 yýlý baþýndan
2010 yýlý dördüncü çeyreðine kadar sýcak
parada yaþanan artýþýn ciddi boyutta olduðu,
2011 yýlýnda sýcak para artýþ hýzýnýn
düþürülememesi halinde sýcak paranýn ekonomi
için daha ciddi finansal risk doðurabileceði
öngörülmektedir.
Sýcak Paraya Karþý Alýnabilecek Önlemler
“Beklenen getiri oranlarý ve risklerdeki
deðiþimlere hýzlý tepki veren sermaye akýmlarý”
olarak tanýmlanan sýcak para, finansal istikrarý
tehdit eden bir risktir. Ülkede ortaya çýkabilecek
bir sorun, sýcak paranýn hýzla ülkeyi terk ederek
dýþ ticaretin finansmanýný sýkýntýya sokabilecektir.
Bu sebeple ekonomistler, sýcak paranýn yýkýcý
etkilerini bertaraf etmek için çalýþmalar
yapmýþlardýr. Bu çalýþmalar içinde en çok yanký
uyandýran, Tobin 11 ’in her döviz deðiþim
iþleminde belirli bir oranda vergi alýnmasý önerisi
olmuþsa da, uygulamalar sonucunda söz
konusu önerinin sýcak paranýn yýkýcý etkilerinin
ortadan kaldýrýlmasýnda etkin olmadýðý kanaati
yaygýnlaþmýþtýr. Kýsa vadeli sermaye akýmlarýna
karþý çeþitli ülkeler, kýsa vadeli yurtdýþý krediler
için yüksek zorunlu karþýlýk uygulamasý,
doðrudan yabancý yatýrýmlarýn ülkede asgari
bir süre kalma zorunluluðu gibi önlemler
almýþlardýr.
Türkiye’de Sýcak Paraya Karþý Alýnan
Önlemler
Merkez Bankasý Tarafýndan Alýnan Önlemler
16.12.2010 tarihinde yapýlan toplantýdan sonra
28.12.2010 tarihinde yayýmlanan TCMB Para
Politikasý Kurulu (PPK) Toplantý Özeti’nde dýþ
talebin zayýf, iç talebinse güçlü olduðunu ve
bu durumun cari açýðý artýrýcý yönde etki
yaptýðýný belirtmiþtir. Cari açýðýn finansal istikrarý
tehdit ettiðini belirten PPK, bu baðlamda kredi
artýþýnýn sýnýrlandýrýlmasý için zorunlu karþýlýk
oranlarýnýn kapsamýnýn geniþletilerek
yükseltileceðini belirterek, banka
bilançolarýndaki mevduat-kredi vade
uyumsuzluðu ile mevduatlarýn vadelerinin
kýsalýðýna dikkat çekerek, zorunlu karþýlýk
oranýnýn vade kýsaldýkça yükseltilerek vade
uyumsuzluðunun giderilmesi yönünde hareket
edileceðini açýklamýþtýr.12
Toplantýnýn ardýndan, 17.12.2010 tarihinde
TL mevduatlar için %6 düzeyinde olan zorunlu
karþýlýk oraný vadesiz ve 1 aya kadar vadeli
mevduatlar için %8; 3 ve 6 aya kadar olan
vadeli mevduatlar için %7, 1 yýla kadar vadeli
mevduatlar için %6, 1 yýl ve üzeri vadeli
mevduatlar için ise %5 oranýnda belirlenmiþtir.
Ayrýca vadesiz mevduata uygulanacak azami
yýllýk faiz oraný %0,25 olarak belirlenmiþ ve
bankalarýn TCMB ile ve birbirleriyle
gerçekleþtirdikleri repo iþlemlerinden saðlanan
fonlar dýþýnda kalan yurt içi ve yurt dýþý tüm
repo iþlemlerinden saðladýklarý fonlar da
zorunlu karþýlýða tabi tutularak zorunlu karþýlýk
tabaný geniþletilmiþtir. TCMB bu tedbirlerle
piyasadan 7,6 milyar TL ve 200 milyon $
çekmiþtir. Ayrýca, döviz tevdiat hesaplarýnýn ve
diðer yabancý para yükümlülüklerin de
vadelerinin uzamasýný teþvik etmek amacýyla
yabancý para yükümlülükler için uygulanan
zorunlu karþýlýk oranýnýn önümüzdeki dönemde
vade dilimlerine göre farklýlaþtýrýlmasýnýn da
söz konusu olabileceði belirtilmiþtir. 13
“Beklenen getiri oranlarý ve
risklerdeki deðiþimlere hýzlý tepki
veren sermaye akýmlarý” olarak
tanýmlanan sýcak para, finansal
istikrarý tehdit eden bir riskdir.
Ülkede ortaya çýkabilecek bir
sorun, sýcak paranýn hýzla ülkeyi
terk ederek dýþ ticaretin
finansmanýný sýkýntýya
sokabilecektir.
Bankacýlýk Düzenleme ve Denetleme Kurulu
Tarafýndan Alýnan Önlemler
Bankacýlýk Düzenleme ve Denetleme Kurulu
(BDDK), aþýrý kredi geniþlemesinin iç talebi
artýrarak cari açýðý tetiklediði gerekçesiyle kredi
geniþlemesini yavaþlatacak tedbirler almýþtýr.
BDDK Baþkaný Tevfik Bilgin, dünyanýn tüm
krizlerinin temel nedeninin büyük çoðunlukla
mortgage kredileri olduðunu ve önemli olanýn
bir iþ olduktan sonra deðil, baþlamadan
önlemini alabilmek olduðunu belirtmiþ; 1 Ocak
2011’den geçerli olmak üzere bankalarýn
vereceði konut edinme amaçlý kredilerde, kredi
tutarýnýn söz konusu gayrimenkul deðerinin
%75’ini; ticari gayrimenkul alýmý amaçlý
kredilerde ise teminata konu olacak
gayrimenkul deðerinin %50’sini aþmamasý
kararý alýnmýþtýr.
BDDK iç talebin aþýrý geniþlemesini önlemek
için ayrýca, %20 oranýnda bulunan kredi kartý
asgari ödeme oranýnýn %40’a kadar
11 Tobin tax, http://en.wikipedia.org/wiki/Tobin_tax
12 Para Politikasý Kurulu Toplantý Özetine Ýliþkin Basýn Duyurusu, http://www.tcmb.gov.tr/yeni/duyuru/2010/DUY2010-70.php
13 Zorunlu Karþýlýklara Ýliþkin Basýn Duyurusu, http://www.tcmb.gov.tr/yeni/duyuru/2010/DUY2010-68.htm
25
ÝNCELEME
TCMB ve BDDK'nýn, finansal
istikrarý tehdit eden cari açýða
karþý aldýklarý tedbirler, kredi
hacmindeki aþýrý geniþlemenin
durdurulmasý ve kýsa vadeli
mevduatýn azaltýlarak, mevduatýn
vadesinin uzatýlmasýnýn teþvik
edilmesini amaçlamaktadýr.
yükseltilmesi ve dönem borcunu 3 defa
ödeyemeyen kredi kartý sahiplerinin nakit çekme
haklarýnýn sonlandýrýlmasý kararý almýþtýr.14
Diðer taraftan BDDK, mevduat vadelerinin kýsa
olmasý bankalarýn mevduat-kredi vade
uyumsuzluðuna neden olduðundan,
30.09.2010 tarih ve 3875 sayýlý karar ile
bankalarýn Türk Lirasý cinsinden tahvil ve bono
ihraç edebilmesinin önünü açmýþtýr. Özkaynak,
tasarruf mevduatý, aktif büyüklüðü ve sermaye
yeterliliði, banka tahvil-bono ihracýnýn sýnýrlarýný
belirleyecek olup tahvil-bono ihraç edecek
bankanýn sermaye yeterlilik oranýnýn %12’den
yüksek olmasý þartý getirilmiþtir15.
Maliye Bakanlýðý Tarafýndan Alýnan Önlemler
Mevcut durumda %10 olan yurt dýþýnda ihraç
edilen tahvillerin faizi stopaj oraný, 29.12.2010
tarihinde yayýmlanan Kararname ile vadeye
göre azalan oranlý biçimde düzenlenmiþtir.
Kararname’ye göre16:
• Vadesi 1 yýla kadar olanlardan elde edilen
faizlerden %10,
• Vadesi 1 yýl ile 3 yýl arasý olanlardan elde
edilen faizlerden %7,
• Vadesi 3 yýl ile 5 yýl arasý olanlardan elde
edilen faizlerden %3,
• Vadesi 5 yýl ve daha uzun olanlardan elde
edilen faizlerden %0,
• Yukarýdaki belirtilenler dýþýnda kalanlar için
% 10
oranýnda stopaj uygulanacaktýr. Söz konusu
düzenleme ile yurtdýþýnda ihraç edilen tahvillerin
vadelerinin uzatýlarak, borç yapýsýnýn finansal
istikrarý desteklemesi hedeflenmiþtir.
Bakanlar Kurulu Tarafýndan Alýnan Önlemler
28.10.2010 tarihinde Resmi Gazete’de
yayýmlanarak yürürlüðe giren, 2010/974 sayýlý
25.10.2010 tarihli Bakanlar Kurulu Kararý ile
bankalar ve finansman þirketlerince kullandýrýlan
tüketici kredilerinde (ticari amaçla
kullanýlmamak kaydýyla gerçek kiþilere
kullandýrýlan krediler) Kaynak Kullanýmýný
Destekleme Fonu (KKDF) kesintisi oraný
%10’dan % 15’e yükseltilmiþtir. Söz konusu
karar ile bütçe açýðýnýn daraltýlmasýnýn yaný
sýra, tüketici kredilerinin maliyetinin yükseltilerek
tüketici kredi talep ve hacminin daraltýlmasý
yoluyla iç talebin ve ithalatýn azaltýlmasý
hedeflenmiþtir. Ýthalatýn azalmasý cari açýðý
azaltacaðýndan, ekonominin sýcak paradan
doðan kýrýlganlýðýnýn da azalmasýný
saðlayacaktýr.
Türkiye’de Sýcak Paraya Karþý Alýnan
Önlemlerin Bankacýlýk Sektörüne Olasý
Yansýmalarý
TCMB ve BDDK'nýn, finansal istikrarý tehdit
eden cari açýða karþý aldýklarý tedbirler, kredi
hacmindeki aþýrý geniþlemenin durdurulmasý
ve kýsa vadeli mevduatýn azaltýlarak, mevduatýn
vadesinin uzatýlmasýnýn teþvik edilmesini
amaçlamaktadýr. Maliye Bakanlýðý’nýn aldýðý
tedbir ise yurtdýþýna ihraç edilecek tahvillerin
maliyetinin düþürülmesi ve söz konusu
tahvillerin vadelerinin uzatýlmasý yoluyla
yurtdýþýna tahvil ihracý ile borçlanma
maliyetlerinin azaltýlmasýný amaçlamaktadýr.
Bakanlar Kurulu Kararý ile tüketici kredilerinin
KKDF oranýnýn %10’dan %15 yükseltilmesi,
tüketici kredilerinin azaltýlmasý yoluyla iç talebin
kýsýlmasýna yönelik bir tedbirdir.
Bankacýlýk sektörü için 2010 yýlý, kârlýlýðýn
yüksek olduðu bir yýl olmuþ17, sektörün küresel
kriz nedeniyle yüksek oranda ayýrdýðý karþýlýklar
da kârlara eklendiðinden18, kârlar beklenenden
yüksek seviyede gerçekleþmiþtir.
Bankacýlýk sektörünün son yýllardaki yüksek
kârlýlýðýnda, mevduat-kredi vade uyumsuzluðu
ve düþen faizler de etkili olmuþtur19. Bankacýlýk
sektöründe kronikleþen, kredi-mevduat vade
uyumsuzluðu neticesinde, faizlerin düþtüðü
yakýn dönemler, bankalar için mevduat faizlerini
rahatlýkla düþürebildikleri ve vadeleri uzun
olduðundan, kredilerin faizlerinin yüksek
kaldýðý, böylece kredilerden elde edilen faizler
yüksek seviyede kalýrken mevduata ödenen
faizlerin azaldýðý ve marjýn geniþlediði dönemler
olmuþtur. Kredilerin vadelerinin gelmesi ile
yapýlacak yeni kredi anlaþmalarýnýn güncel ve
görece düþük faiz oranlarý ile düzenlenecek
olmasýnýn, söz konusu marjýn önümüzdeki
dönemde daralarak banka kârlýlýklarýný
azaltacaðý öngörülmektedir20. Kredi-kaynak
vade uyumsuzluðunun giderilmesine yönelik
olarak alýnan, uzun vadeli mevduatlarýn zorunlu
karþýlýklarýnýn düþürülmesi ve bankalarýn, Türk
Lirasý cinsi tahvil bono ihracý yoluyla mevduata
oranla uzun vadeli kaynaklara eriþiminin
14 Kredi kartlý hayata fren!, http://haber.gazetevatan.com/borcunu-aksatanin-karti-nakit-cekime-kapanacak/346961/1/Gundem
15 Bankalarýn TL Cinsi Tahvil/Bono Ýhraçlarý Hakkýnda Usul ve Esaslar,
http://www.bddk.org.tr/WebSitesi/turkce/Duyurular/Basin_Aciklamalari/8515tahvilbonobasin.pdf
16 Tahvil Ýhracýna Teþvik Saðlayan Kararname Yayýmlandý, http://www.gumruknet.net/dtt/11/Vergi-Sirkuleri-2010-104.aspx
17 Ekim 2010 itibariyle Dönem Net Kârý / Ortalama Özkaynaklar oraný %17,09 seviyesindedir. http://ebulten.bddk.org.tr/aylikbulten/
18 Saðlam, E. (2010), Mevduat Faizlerinde Artýþ Beklentisi, http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/16630072.asp?yazarid=8&gid=61
19 Özel, S. (2010), Kamu'dan faiz geliri alýnamayacak bir döneme hazýr mýyýz?, http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=1068348
20 Özel, S. A.g.m.
26
ÝNCELEME
saðlanmasý gibi önlemler de gelecekte
bankalarýn bu imkânýný daraltabilecektir. Öte
yandan, iç borç stokunun %33’ünü saðlayan
bankalarýn, tahvil faizlerinin düþmesi nedeniyle
oluþan fiyat artýþlarýndan yararlanma imkâný
da, faizlerin daha fazla düþmeyeceði öngörülen
seviyelere inmesiyle ortadan kalkmaktadýr.
Elinde bulundurduðu tahvillerden faiz geliri
elde eden bankalar, tahvil faizlerinin en düþük
seviyelerine geldiði bu dönemden sonra,
kârlýlýklarýný sürdürebilmek için daha yüksek
faiz getirisi elde edebilecekleri reel sektöre
kredi açmak durumunda kalacaklardýr. Fakat
sýcak paranýn yarattýðý riskten ötürü TCMB ve
BDDK’nýn aldýðý önlemlerle bankalara
uygulanan zorunlu karþýlýklar artacak, konut
kredileri sýnýrlandýrýlacak ve kredi kartlarýyla
yapýlan iþlemlerin hacmi daralacaktýr. Ayrýca
tüketici kredilerinde KKDF oranýný %10’dan
%15’e yükselten Bakanlar Kurulu Kararý, tüketici
kredilerinin cazibesini azaltacaktýr. Söz konusu
önlemler bankacýlýk sektörünün aþýrý büyümesini
önleyici nitelikte olup sonuçlarýnýn sektör
kârlýlýðýnýn sýnýrlanmasý yönünde olacaðý
öngörülmektedir. Bu durumun bankacýlýk
sektöründe mevcut þartlarda pek hareketli
olmayan rekabeti canlandýracaðý
düþünülmektedir. Rekabetin yoðun olacaðý
alanýn ise kaynak olacaðý, banka tahvilleri ile
uzun vadeli tahviller için getirilen vergi
kolaylýðýnýn ise büyük bir etkisinin olmayacaðý,
ana kaynaðýn mevduat olmayý sürdüreceði;
mevduat konusundaki yoðun rekabetin,
mevduat faizlerinin yükselmesine neden olacaðý
belirtilmektedir. 2 1 TCMB’nin zorunlu
karþýlýklarda gerçekleþtirdiði artýþ, bir yandan
mevduatýn bankanýn kullanabileceði kýsmýný
azaltýrken, diðer yandan mevduatýn maliyetini
yükseltecek, böylece banka kârlarý daha da
düþebilecektir.
Türkiye’de bankacýlýk sektörü
kârlýlýðýnýn önümüzdeki yýldan
itibaren azalacaðý yönündeki
öngörüler yoðunluktadýr. Faiz
gelirleri ve dolayýsýyla kârlýlýðý
düþecek olan bankalarýn söz
konusu düþüþleri, komisyon,
hizmet ve diðer gelirlerini artýrarak
telafi etme çabasýna girmesi
beklenmekte ve bu beklenti doðal
karþýlanmaktadýr.
Sonuç olarak, Türkiye’de bankacýlýk sektörü
kârlýlýðýnýn önümüzdeki yýldan itibaren
azalacaðý yönündeki öngörüler yoðunluktadýr.
Faiz gelirleri ve dolayýsýyla kârlýlýðý düþecek olan
bankalarýn söz konusu düþüþleri, komisyon,
hizmet ve diðer gelirlerini artýrarak telafi etme
çabasýna girmesi beklenmekte ve bu beklenti
doðal karþýlanmaktadýr22. Ýleri teknoloji ve
nitelikli insan emeði ile geliþtirilen ve sürdürülen
bankacýlýk faaliyetlerinin kârlardaki azalýþlardan
ötürü kesintiye uðramasý, sektörün
ekonomideki konumu itibariyle mümkün
olmadýðý gibi düzenleyici otorite de buna izin
vermeyecektir23.
21 Saðlam, E. A.g.m.
22 Saðlam, E. A.g.m.
23 Özel, S. A.g.m.
27
MAKALE
SÝSTEMÝK ÖNEMÝ HAÝZ FÝNANSAL KURULUÞLAR
VE ALINABÝLECEK TEDBÝRLERE ÝLÝÞKÝN ÖNERÝLER
Son finansal kriz neticesinde sistemik riske ve sistemik önem arzeden finansal
kuruluþlara karþý ne gibi tedbirler alýnabileceði, finansal istikrarý saðlamak görevini yürüten
uluslararasý kuruluþlarca gerçekleþtirilen faaliyetlerin odak noktasý haline gelmiþtir.
Son finansal kriz neticesinde sistemik riske
ve sistemik önem arzeden finansal kuruluþlara
karþý ne gibi tedbirler alýnabileceði, finansal
istikrarý saðlamak görevini yürüten uluslararasý
kuruluþlarca gerçekleþtirilen faaliyetlerin odak
noktasý haline gelmiþtir. Bugüne kadar izlenen
uluslararasý dokümanlardan, konu hakkýnda
pek çok çözüm önerisi geliþtirildiði görülmekle
birlikte, her bir tedbirin kendine özgü avantajý,
dezavantajý ve uygulama zorluðu bulunduðu
anlaþýlmaktadýr. Bu nedenle, uluslararasý
platformlarda vergi mükelleflerini kayba
uðratmadan, ayný zamanda finansal istikrarý
koruyan öneriler hakkýnda halihazýrda yoðun
bir çalýþma temposu ve tartýþmalar sürmektedir.
Sistemik Risk ve Kriterleri:
Sistemik kriz, sistemik risk olasýlýðýnýn
gerçekleþmesidir. Sistemik risk, finansal sistemin
tümünde veya bir kýsmýnda meydana gelen
bir aksaklýk neticesinde finansal hizmetlerin
bozulmasý ve bu bozulmanýn reel ekonomi
için ciddi negatif etkiler yaratma potansiyelidir.1
Gerek piyasalarýn gerekse kuruluþlarýn sistemik
önem içerip içermediklerinin belirlenmesinde
üç ana kriter göz önünde bulundurulmalýdýr:
(i) Büyüklük (Size): Bir birimin finansal sistem
için önem arz etme niteliði, genellikle söz
konusu birimin saðladýðý finansal hizmetler
arttýkça artar; (ii) Ýkame Edilemezlik (Lack of
Substitutability): Bir birimin saðladýðý hizmetin
aynýsýnýn veya benzerinin, sistem içerisindeki
baþka birimler tarafýndan saðlanamadýðý
hallerde, hizmetleri ikame edilemeyen birimin
sistemik önemi artar; (iii) Ýçsel Baðlantýlýlýk
(Interconnectedness): Bireysel iflaslar veya
arýzalar, finansal sistem bileþenlerinin arasýndaki
doðrudan veya dolaylý baðlantýlar sonucunda
bulaþýcý etki yaratarak sistemik riski oluþturabilir.2
Evrim APAN CEYLAN
Söz konusu ana kriterlere sistemik önemi
artýran bir dizi faktör eþlik edebilir: (a) Kaldýraç
(Leverage) Faktörü: Kaldýraç oraný finansal
kýrýlganlýðý gösterir. Ayný zamanda, kaldýraç
oraný bir kuruluþun krizi sisteme yayma
kapasitesini de gösterdiðinden, baðlantýlýlýk
kriteri ile iliþkilidir; (b) Likidite Riski ve Büyük
Montanlý Vade Uyumsuzluðu (Liquidity Risks
and Large Mismatches): Bir kuruluþun likit
olmayan varlýklara sahip olmasý, onu likidite
ve piyasa riskine açýk hale getirir. Bu durum,
söz konusu kuruluþun diðer kuruluþlarýn
risklerinin bulunduðu büyük montanlý varlýklarý
likidite etmekte zorlanmasý halinde sistemik
riski tetikleyebilir. Vade uyumsuzluðunun hangi
noktada sistemik risk tehdidi oluþturabileceði,
varlýk piyasalarýnýn büyüklüðüne ve açýk
pozisyonda bulunan diðer kuruluþlarýn varlýðýna
baðlý olarak münferiden deðerlendirilmelidir.
Bu nedenle, eðer vade uyumsuzluðu kuruluþun
normal iþ planlamasý içerisinde yoðun olarak
yer alýyorsa veya vade uyumsuzluðunun bir
varlýk tipinde yoðunlaþmasý yüksekse, söz
konusu kuruluþ sistemik risk sýnýfýnda
deðerlendirilebilir; (c) Karmaþýklýk
(Complexity): Birden çok alanda birçok birim
ile faaliyet göstermek veya sermaye ve likiditesi
merkezden yönetilip sýnýr dýþý faaliyet göstermek
veya yeni ve karmaþýk ürünler ile faaliyet
göstermek, karmaþýklýk faktörleri olarak
deðerlendirilebilir. Söz konusu faaliyetlerin tek
baþýna sistemik risk yaratma potansiyelleri çok
az olarak düþünülmekle birlikte, büyük ve
baðlantýlý bir kuruluþun söz konusu faaliyetlerde
bulunmasý þeffaflýðýn bulunmadýðý hallerde
asimetrik bilgi sorununu büyüterek sistemik
riske yol açabilir.3
Tespit Metodolojisi:
Bir kuruluþun sistemik önemi haiz finansal
1 OECD (2010), “OECD Journal:Financial Market Trends”,Issue 2010/02.
2 FSB/IMF/BIS (2009), “Guidance to Assess the Systemic Importance of Financial Institutions, Markets and Instruments: Initial Considerations”,
http://www.financialstabilityboard.org/publications/r_091107c.pdf
3 FSB/IMF/BIS (2009), a.g.e.
Fon Uzmaný
Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi
28
MAKALE
kuruluþ (systemically important financial
institutions, SIFI) olup olmadýðýnýn tespit
edilebilmesinde nicel yöntemler kullanýlabileceði
gibi, sistemik risk kriterlerine iliþkin çeþitli
göstergelere dayalý nitel yöntemler veya að
analizi (network analysis), portföy modelleri
(portfolio models) ve stress testi ile senaryo
analizi gibi sofistike teknikler de
kullanýlabilmektedir. Ancak sofistike modeller
dahi mikroekonomik perspektife
dayandýklarýndan, kriz zamanlarýnda kuyruk
riskini (tail risk) ve fiyat korelasyonlarýný doðru
tahmin edemeyebilirler; veri setleri kriz
dönemlerinden önceki aþýrý büyüme
koþullarýndan yanlýþ etkilenebilir; olduðundan
daha fazla risk transferi gerçekleþtirildiði tahmin
edilebilir; kredi, piyasa ve likidite riskleri
arasýndaki etkileþim testlerde gözardý
edildiðinden, bu durum yanlýþ sonuçlara yol
açabilir, ayrýca kuruluþlarýn karmaþýk yapýsý ve
raporlamalarýn homojen olmamasý nedeniyle
de saðlýklý sonuçlara ulaþýlamayabilir. 4
Sistemik riskin tespit edilmesindeki zorluklar
uygulanan testlerin yalnýzca yukarýda sayýlan
eksiklikleri ile de sýnýrlý deðildir. Konu hakkýnda
metodoloji kaynaklý eksikliklerin yanýsýra,
asimetrik bilgi sorunu da bulunmaktadýr.
Yukarýdaki metodolojilerin etkin bir þekilde
kullanýlabilmesi ancak yeterli bilginin temin
edilmesiyle mümkündür. Ulusal bazda varolan
asimetrik bilgi sorunu denetim mekanizmasýyla
aþýlabilir olsa da sýnýr ötesi kuruluþlar ve sýnýr
ötesi kuruluþlarýn yurt dýþý tarafýndan
denetimleri yapýlan yerel þubeler hakkýnda
mevcut bilgi eksikliðinin giderilmesi çok güçtür.5
Gündemdeki Öneriler:
I-SIFI’larýn Kayýp Karþýlama Kapasitelerinin
(Loss Absorbation Capacity) Artýrýlmasý:
SIFI’lardan kaynaklanan maliyetin vergi
mükelleflerine yansýtýlmamasý amacýyla önerilen
yaklaþýmlardan bir tanesi, kuruluþlara ex-ante
olarak alýnacak sistemik vergi veya harç
(systemic taxes or levies) ödeme zorunluluðu
getirilmesidir. Toplanan gelirlerin oluþturulacak
bir çözümleme fonuna aktarýlmasý veya genel
gelirlere kaydedilmesi alternatifleri mevcuttur.
Böyle bir vergi veya harç düzenlemesi sabit
oranlý deðil, kuruluþlarýn sistemik riske olan
katkýlarýna göre ayarlanmalýdýr. Bu konudaki
diðer bir yaklaþým ise, SIFI’larýn mevcut
düzenlemelerin gerektirdiði sermaye tutarýnýn
üzerinde ilave sermaye tutmalarýnýn (capital
surcharge) saðlanmasýdýr.6
Bilindiði üzere Basel Komitesi, 12 Eylül 2010
tarihinde mevcut sermaye yeterliliði
standartlarýný güçlendirecek önlemler
yayýmlamýþtýr. Basel III standartlarýna göre;
Tier 1 sermaye yeterlilik rasyosu (common
equity tier 1 capital ratio, CET 1) %2’den
%4,5’e çýkarýlmýþtýr. Ayrýca %2,5 oranýnda
sermaye koruma tamponu (capital
conservation buffer) tutulmasý
kararlaþtýrýlmýþtýr. Diðer taraftan, aþýrý kredi
geniþlemesinin önüne geçebilmek için %0%2,5 aralýðýnda ülke koþullarýna göre
belirlenecek ters döngüsellik tamponu
(countercyclical buffer) ilave edilmiþtir. Basel
III uygulamalarýna 2013 yýlýnda baþlanmak
üzere aþamalý olarak 2019’da tam geçiþ
öngörülmektedir.7 SIFI’lar için, Basel III’ün
getirdiði sermaye yeterliliði ve likidite
düzenlemelerinin de ötesinde ilave
düzenlemeler getirilmesi tartýþýlmaktadýr.
Sistemik riskin tespit
edilmesindeki zorluklar uygulanan
testlerin yalnýzca yukarýda sayýlan
eksiklikleri ile de sýnýrlý deðildir.
Konu hakkýnda metodoloji
kaynaklý eksikliklerin yanýsýra,
asimetrik bilgi sorunu da
bulunmaktadýr.
Gerek ilave sermaye düzenlemeleri, gerekse
sistemik vergi ve harçlar, hissedarlarýn kârýný
azaltarak sistemik riskin azaltýlmasýnda teþvik
mekanizmasý olarak kullanýlabilirler. Ýki
uygulama arasýndaki temel fark, ilave sermaye
ve likidite düzenlemeleri ile saðlanan ilave
kaynaðýn, finansal kuruluþlarýn bilançolarýnda
muhafaza edilerek ancak finansal kuruluþlar
bazýnda kullanýlabilmesi, sistemik vergi ve
harçlarýn ise bir kriz/çözümleme fonunda veya
devlet bütçesinde biriktirilmesi ve sistemin
tümünü kapsayacak kayýplar için
kullanýlabilmesidir. Ayrýca uygulamanýn arbitraj
sorunu yaratmamasý açýsýndan, sistemik vergi
ve harçlar merkez ülke tarafýndan merkez
kuruluþ için toplanýrken söz konusu kuruluþun
sýnýrötesi birimlerinin bulunduðu evsahibi
ülkeler tarafýndan da ayný fonun ayný oranda
toplanmasý gerekmektedir. Bu bakýmdan
incelendiðinde sistemik vergi ve harçlar, sýnýr
ötesi uygulamalar açýsýndan çok zor bir yöntem
olarak öngörülmekle birlikte, sistemik harç
veya vergi toplanarak çözümleme fonu
oluþturulmasýnýn gelecekteki finansal krizlerin
maliyetinin karþýlanmasý açýsýndan çok etkili
olabileceði düþünülmektedir.8
4 IMF (2009), “Addressing Information Gaps”, http://www.imf.org/external/pubs/ft/spn/2009/spn0906.pdf
5 IMF (2009), a.g.e.
6 Lipsky, John (2010) “Taking Stock of Financial Sector Reform”, Remarks by John Lipsky, First Deputy Managing Director in IMF,
http://www.imf.org/external/np/speeches/2010/092710.htm
7 Basel Committee on Banking Supervision (2010), “Group of Governors and Heads of Supervision announces higher global minimum capital
standards”, http://www.bis.org/press/p100912.pdf
8 Lipsky, John (2010),a.g.e.
29
MAKALE
Yapýsal tedbirlerden en göze
çarpaný Volcker Kuralý olup, söz
konusu düzenleme ile bankalarýn,
iþtiraklerinin ve banka sahibi
holding kuruluþlarýnýn piyasalarda
kendi adlarýna ve hesaplarýna,
baþka bir deyiþle kendi portföyleri
için, kâr etme amaçlý alým-satým
yapmalarýnýn (proprietary trading)
ve hedge fonlara sponsor
olmalarýnýn engellenmesi amacýyla
düzenlemeler getirilmesi
öngörülmektedir.
Hisseye dönüþebilen þartlý sermaye (contingent
capital, Cocos) yöntemi uygulamasý ise hibrid
sermaye (hybrid capital) kullanýlarak önceden
belirlenen koþullarýn oluþmasý halinde, sermaye
benzeri borçlanma araçlarýnýn gerektiðinde
hisseye dönüþtürülmesidir. Söz konusu
koþullarýn hangi hallerde oluþabileceðine iliþkin
halihazýrda tartýþmalar mevcut olup
dönüþümün yalnýzca piyasa koþullarý gözönüne
alýnarak deðil, denetçilerce yapýlan stress testi
sonuçlarý da deðerlendirilerek baþlatýlmasý
gerektiði öne sürülmektedir. Ancak yine de
borçlanma araçlarýnýn hisseye
dönüþtürülmesindeki koþullarýn belirlenmesi
ve hisseye dönüþebilen þartlý sermaye araçlarýnýn
fiyatlanmasý çok karmaþýk konular olduðundan,
bu uygulamanýn geliþtirilebilmesi için analitik
çalýþmalarýn yapýlmasýna ihtiyaç duyulmaktadýr.
Bu nedenle her koþulda, hisseye dönüþebilen
þartlý sermaye uygulamasýnýn etkin çözümleme
rejimlerinin alternatifi deðil ancak tamamlayýcýsý
olabileceði göz ardý edilmemelidir. Nitekim
þarta baðlý sermaye araçlarý ancak kredibilitesi
yüksek bir çözümleme mekanizmasý içerisinde
etkin olabilir.9
Finansal açýdan sýkýntýya düþen kuruluþlarý
kamu kaynaklarý ile fonlama yerine (bail-out)
bir tür otofinansman (bail-in) sistemi
kurulmasý (finansal sýkýntý içerisindeki kuruluþ
kamu müdahalesini gerektirecek duruma
geldiðinde veya en azýndan resmi olarak iflas
açýklamasý yapýlmadan önce, bilançosundaki
imtiyazlý alacaklýlar dahil bazý yükümlülüklerinin
hisseye dönüþtürülmesi suretiyle söz konusu
kuruluþun fonlanmasý) gündemde yoðun olarak
tartýþýlan diðer bir alternatiftir. Böylelikle kamu
kaynaklarý kullanýlmadan, kuruluþlara kendi
kaynaklarý ile finansman imkaný saðlanabilecek
ve zor durumdaki kuruluþ tasfiye olmasýna
veya iyi banka-kötü banka olarak ayrýþtýrýlmasýna
gerek kalmadan faaliyetine devam edebilecektir.
Söz konusu yöntemde zor durumdaki kuruluþ,
tasfiyeden kamu kaynaklarý ile deðil bizzat
kendi kaynaklarý ile kurtulduðundan, bu durum
ahlaki tehlikeye de yol açmamýþ olacaktýr. Otofinansman mekanizmasýnýn tetikleyicisi, yani
imtiyazlý alacaklýlar dahil yükümlülüklerin
hisseye dönüþtürülmesi eylemi kamu
müdahalesi noktasýna ulaþýldýðý zaman
b a þ l a t ý l m a l ý d ý r. B u þ e k i l d e i þ l e y e n
otofinansmanýn baþarýya ulaþabilmesi için bazý
koþullarýn varlýðý gereklidir: Öncelikle, kuruluþun
hisseye dönüþtürülecek yeterli sermaye benzeri
yükümlülüklerinin olmasý gereklidir. Böylelikle,
uygulacak iþlem sonrasýnda kuruluþ temiz ve
güçlü bir bilançoya sahip olabilecektir. Bu
koþullarda, hisseye dönüþtürülecek borçlarýnýn
(back-up capital) risk aðýrlýklý varlýklarýnýn (risk
weighted assets, RWAs) en azýndan %5’ine,
ideal olarak ise %10’una tekabül etmesi
gerekmektedir. Piyasa disiplininin saðlanmasý
için alacaklýlarýn alacaklarýnýn hisseye
dönüþtürülmesi iþlemi sýraya baðlý olarak
uygulanmalýdýr. Hýzlý ve kararlý uygulama,
ihtiyaç duyulan diðer bir koþuldur. Örneðin
büyük bir SIFI için uygun olan, söz konusu
uygulamanýn ilk 36 saat içerisinde
tamamlanmasýdýr. Ayný zamanda, bu þekildeki
bir otofinansmanýn baþarýya ulaþmasý için iþlem
neticesinde ilgili kuruluþun faaliyetlerine devam
etmesi, tasfiyeden kurtulmuþ olmasý lazýmdýr.10
II-Yapýsal Tedbirler:
Yapýsal tedbirlerden en göze çarpaný Volcker
Kuralý olup, söz konusu düzenleme ile
bankalarýn, iþtiraklerinin ve banka sahibi
holding kuruluþlarýnýn piyasalarda kendi
adlarýna ve hesaplarýna, baþka bir deyiþle kendi
portföyleri için, kâr etme amaçlý alým-satým
yapmalarýnýn (proprietary trading) ve hedge
fonlara sponsor olmalarýnýn engellenmesi
amacýyla düzenlemeler getirilmesi
öngörülmektedir. Volcker Kuralý, ABD’de
Dodd-Frank Wall-Street Reformu ve Tüketiciyi
Koruma Yasasý kapsamýnda diðer bir dizi
önlemle birlikte 21 Temmuz 2010 tarihinde
uygulamaya konulmuþtur.11
Volcker Kuralýnýn, bankalarýn faaliyetlerinin
geleneksel iþlemler ile sýnýrlandýrýlmasý
gerektiðini öne süren dar bankacýlýk yaklaþýmý
(narrow banking approach) kaynaklý bir tedbir
olduðu söylenebilir. Uluslararasý dokümanlarda
yer alan dar bankacýlýk yaklaþýmý kaynaklý diðer
tedbirler ise, banka faaliyetlerinin
sýnýrlandýrýlmasý veya faaliyet tipine göre
iþtirakleþme gerçekleþtirilmesi gibi önerilerdir.
Ýþtirakleþme (subsidiarisation by country),
yani bankalarýn þubeler yerine iþtirakler þeklinde
ev sahibi ülkelerde faaliyet göstermeleri,
bankalarýn ölçeklerinin merkez ülke
kaynaklarýna göre çok büyük olduðu
durumlarda tercih edilir. Böylelikle her bir ev
sahibi ülke kendi ülkelerindeki banka iþtirakleri
hakkýnda þu sorumluluklara sahip olur: (i) yerel
9 Lipsky, John (2010),a.g.e.
10 Huertas, T.F. (2010), “The road to better resolution”, speech by Thomas F. Huertas at the Euro and Financial Crises Conference,
http://www.fsa.gov.uk/pages/Library/Communication/Speeches/2010/0906_th.shtml
11 http://banking.senate.gov/public/_files/070110_Dodd_Frank_Wall_Street_Reform_comprehensive_summary_Final.pdf
30
MAKALE
iþtiraklerin batmasýný engelleyecek yeterli
sermaye ve likiditeye sahip olmasýnýn
saðlanmasý; (ii) vergi mükelleflerinin desteði
olmadan yerel mevzuata baðlý çözümleme
rejimine tabi olmalarý; (iii) yerel iþtiraklere, milli
çýkarlarýn ve sistemik risk tehdidinin zorunlu
kýldýðý hallerde, ev sahibi ülkenin vergi
mükelleflerince sermaye aktarabilmelerinin
saðlanmasý.12
III-FSB (Financial Stability Board, FSB)
Tavsiyeleri:13
3 Ekim 1998’de G-7 Maliye Bakanlarý ve Merkez
Bankasý Baþkanlarý toplantýsýnda uluslararasý
finansal istikrarý güçlendirmek amacýyla, iþbirliði
ve bilgi paylaþýmýný saðlamak, finansal sistemi
etkileyen kýrýlganlýklarý deðerlendirmek ve bu
kýrýlganlýklara karþý politika tedbirleri geliþtirmek
üzere bir yapý oluþturulmasýna karar verilmiþtir.
Bu çerçevede 20 Þubat 1999’da FSF (Financial
Stability Forum, FSF) kurulmuþtur. Ancak son
finansal kriz, uluslararasý finansal istikrar için
sadece geliþmiþ ülkelerin iþbirliðinin yeterli
olmadýðýný ve FSF’in yetkilerinin geniþletilmesi
gerektiðini göstermiþtir. Nitekim, 12 Mart
2009’da üyelik tabaný G-20 ülkelerinin tümü
ile Ýspanya ve Avrupa Komisyonunu da
kapsayacak þekilde geniþletilmiþtir. 2 Nisan
2009’da FSF’in yetkileri ve görev tanýmý
geliþtirilerek “Finansal Ýstikrar Kurulu (FSB)”
olarak faaliyetlerine devam etmesi
kararlaþtýrýlmýþtýr. Yetkileri geniþletilen FSB’nin
görev tanýmlarýna, özellikle SIFI’lara iliþkin
olarak politika tedbirleri ve uluslararasý acil
eylem planlarý oluþturmak eklenmiþtir.14 Bu
çerçevede, SIFI’lara iliþkin politika tedbirlerinin
oluþturulmasý hakkýnda süregelen FSB
çalýþmalarýndan en kapsamlý ve güncel olaný
11-12 Kasým Seoul Zirvesi neticesinde, G-20
liderleri tarafýndan onaylanan “Reducing the
moral hazard posed by SIFIs” baþlýklý
dokümandýr.
Bahsi geçen dokümanda, SIFI’lardan
kaynaklanan ahlaki tehlikenin azaltýlabilmesi
için öncelikle her ülkenin sahip olmasý gereken
genel politik çerçeveye iliþkin tavsiyelere yer
verilmiþtir. Buna göre bir ülkenin gerek GSIFI’larýnýn (global SIFI), gerekse D-SIFI
(domestic SIFI)‘larýnýn için ahlaki tehlikeyi
azaltacak, güvenli ve hýzlý iþleyen, finansal
istikrarsýzlýða yol açmayacak ve vergi
mükelleflerini kayba uðratmayacak þekilde
daha fazla kayýp karþýlama kapasitesine sahip
olmalarý gerektiði belirtilmektedir. Ayrýca
G-SIFI’larýn kurulu bulunduðu merkez ülke
otoritelerince G-SIFI risklerinin koordineli bir
þekilde ölçülmesinin, uluslararasý acil eylem
planlarý imzalanmasýnýn ve mevzuatýn FSB
nezdinde kurulacak olan Emsal Deðerlendirme
Kurulu’nun (Peer Review Council) yapacaðý
denetimler için uygun hale getirilmesinin önem
arz ettiði ifade edilmektedir.
SIFI çözümlemesi için getirilen
tavsiyeler incelendiðinde öncelikle
kapsamlý çözümleme araçlarý ve
rejimlerine sahip olunmasý
gerektiðinin belirtildiði
görülmektedir.
SIFI’larýn kayýp karþýlama kapasitelerinin
artýrýlmasý, dokümanda yer verilen diðer bir
düzenleyici önlemdir. FSB SIFI’larýn Basel-III
minimum standartlarýnýn öngördüðünden
daha fazla kayýp karþýlama kapasitelerine sahip
olmasý gerektiðini belirterek, bu kapasitenin
ülke koþullarýna baðlý olarak pek çok alternatifle
saðlanabileceðini (ilave sermaye, sermaye
benzeri enstrümanlar, borç enstrümanlarý veya
otofinansman) belirtmektedir.
SIFI çözümlemesi için getirilen tavsiyeler
incelendiðinde öncelikle kapsamlý çözümleme
araçlarý ve rejimlerine sahip olunmasý
gerektiðinin belirtildiði görülmektedir. Buna
göre, sermayedarlarýn ve sigortaya tabi
olmayan kreditörlerin zararý karþýlamasýný
saðlayan politikalarla finansal kuruluþlar hayati
ekonomik fonksiyonlarýný devam ettirirken,
vergi mükelleflerinin çözümleme desteðinden
kaynaklanacak zararý ödemelerini engelleyecek
çözümleme rejimi için, tüm ülkeler gerekli
yasal reformlarý gerçekleþtirmelidir. Ayný
zamanda tüm ülkeler, finansal kuruluþlar
üzerinde çözümleme yetkisi bulunan
çözümleme otoritelerine sahip olmalý ve bu
otoriteler FSB’nin “Key Attributes of Effective
Resolution Regimes” baþlýklý dokümaný ve
BCBS CBRG’nin (Basel Committee on Banking
Supervision Cross-border Bank Resolution
Group) tavsiyelerinde belirtilen yetki ve araçlara
ve finansal kuruluþlarýn ulusal ve uluslararasý
aktivitelerine göre çözümleme önlemlerini
uyarlama esnekliðine sahip olmalýdýr.
SIFI çözümlemesinde gerekli olan ikinci koþul,
etkin uluslararasý koordinasyon
mekanizmalarý olarak belirtilmiþtir. Buna göre,
çözümleme otoritelerinin görev ve yetkileri
yabancý çözümleme otoriteleri ile iþbirliðinin
gözetilmesini saðlayacak þekilde
oluþturulmalýdýr. Çözümleme otoriteleri kanunla
uluslararasý alanda iþbirliði ve bilgi paylaþýmý
12 IMF (2010), “Resolution of Cross-border banks-A Proposed Framework for Enhanced Coordination”,
http://www.imf.org/external/np/pp/eng/2010/061110.pdf
13 FSB (2010), “Reducing the moral hazard posed by systemically important institutions:FSB Recommendations and Timelines”,
http://www.financialstabilityboard.org/publications/r_101111a.pdf
14 http://www.financialstabilityboard.org/
31
MAKALE
Özellikle 2001 krizinin
ardýndan bankacýlýk sistemimizin
yeniden yapýlandýrýlmasý
sonucunda ülkemiz daha etkin
bir yasal çerçeveye kavuþmuþtur.
konusunda yetkilendirilmelidirler. Uluslararasý
çözümlemenin adil ve doðru bir þekilde
gerçekleþtirilmesine zarar verecek engeller, ulusal
mevzuatlardan kaldýrmalý (etkin iþbirliði ve bilgi
paylaþýmýnýn bulunmadýðý hallerde kendi
insiyatiflerine göre hareket etme haklarý saklýdýr)
ve SIFI çözümlemesinde merkez ülke evsahibi
ülkede yarattýðý etkiyi dikkate almalýdýr.
Bu açýdan bakýldýðýnda, going concern living
wills ile RRP’lerin hemen hemen ayný iþleve
sahip olduðu görülmektedir. FSB, þu aþamada
öncelikle G-SIFI’ler için kuruluþ bazýnda RRP
düzenlenmesinin zorunlu hale getirilmesini
tavsiye etmektedir. Ayrýca RRP’nin bir defaya
mahsus düzenlenmesi deðil, sürekli olarak
güncellenmesi gerektiði ifade edilmektedir.
Ayrýca G-SIFI için merkez ülke ve ev sahibi ülke
arasýnda finansal kuruluþlar bazýnda
hazýrlanýlacak uluslararasý iþbirliði
anlaþmalarýnýn önemine deðinilerek, bu
anlaþmalarda amacýn, iþbirliði sürecinin, bir
krizin muhtemel her aþamasý için otoritelerin
rol ve sorumluluklarýnýn ve olaðan ve kriz
zamanlarýndaki bilgi paylaþýmý koþullarýnýn
tanýmlanmýþ olmasý gerektiði belirtilmektedir.
Söz konusu dokümanda, SIFI’lara iliþkin diðer
politika tedbirleri; SIFI denetiminin
sýkýlaþtýrýlmasý, temel altyapýnýn güçlendirilmesi
ve G-SIFI’lar için etkin ve tutarlý politikalar
izlenmesi olarak sayýlmýþ olup, FSB üyeleri (üye
ülke otoriteleri) tarafýndan yapýlmasý gereken
adýmlara iliþkin 2011 ve 2012 yýllarýný kapsayan
bir uygulama takvimi hazýrlanmýþtýr.
Bilindiði üzere daha önceki uluslararasý
dokümanlarda, living wills olarak adlandýrýlan
planlar finansal bir kuruluþun gerek tasfiye
olmasý için gereken planlarý (gone concern
living wills), gerekse faaliyetlerine devam etmesi
için gereken çözümleme planlarýný (going
concern living wills) içermektedir. Kurtarma
ve çözümleme planlarý (recovery and
resolution plans, RRPs) ise, finansal kuruluþlarýn
hýzlý bir þekilde ve kamuya maliyet yaratmadan
çözümlenebilmeleri için ex-ante olarak
hazýrlanan acil eylem planlarýný ifade etmektedir.
Sonuç olarak, özellikle 2001 krizinin ardýndan
bankacýlýk sistemimizin yeniden yapýlandýrýlmasý
sonucunda ülkemizin daha etkin bir yasal
çerçeveye kavuþtuðu bilinmekle birlikte, ilgili
otoriteler arasýnda konu hakkýndaki iþbirliði ve
koordinasyonun devam ettirilmesinin ve
uluslararasý platformlarda sürdürülmekte olan
çalýþmalarýn bundan önce olduðu gibi
önümüzdeki dönemlerde de yakýndan
izlenmesi ve deðerlendirilmesinin önem arz
ettiði düþünülmektedir.
Referanslar
1-Basel Committee on Banking Supervision (2010), “Group of Governors and Heads of Supervision announces
higher global minimum capital standards”, http://www.bis.org/press/p100912.pdf
2-FSB/IMF/BIS (2009), “Guidance to Assess the Systemic Importance of Financial Institutions, Markets and
Instruments: Initial Considerations”, http://www.financialstabilityboard.org/publications/r_091107c.pdf
3- FSB (2010), “Reducing the moral hazard posed by systemically important institutions:FSB Recommendations
and Timelines”, http://www.financialstabilityboard.org/publications/r_101111a.pdf
4-Huertas, T.F. (2010), “The road to better resolution”, speech by Thomas F. Huertas at the Euro and Financial
Crises Conference, http://www.fsa.gov.uk/pages/Library/Communication/Speeches/2010/0906_th.shtml
5-IMF (2009), “Addressing Information Gaps”, http://www.imf.org/external/pubs/ft/spn/2009/spn0906.pdf
6-IMF (2010), “Resolution of Cross-border banks-A Proposed Framework for Enhanced Coordination”,
http://www.imf.org/external/np/pp/eng/2010/061110.pdf
7-Lipsky, John (2010) “Taking Stock of Financial Sector Reform”, Remarks by John Lipsky, First Deputy
Managing Director in IMF, http://www.imf.org/external/np/speeches/2010/092710.htm
8-OECD (2010), “OECD Journal:Financial Market Trends”,Issue 2010/02.
9-http://banking.senate.gov/public/_files/070110_Dodd_Frank_Wall_Street_Reform_comprehensive_sum
mary_Final.pdf
10-http://www.financialstabilityboard.org/
32
ANALÝZ
KÖPRÜ BANKA UYGULAMASI
“Köprü Banka” çözümleme yöntemi, mevduat sigortacýsýna bankacýlýk faaliyetlerini
kesintiye uðratmadan sorunlu bankayý deðerlemesinde zaman ve esneklik kazandýrýr ve
bankanýn deðerinin kaybedilmeden satýþa çýkarýlmasýný saðlar ”
Giriþ
Finansal krizlerin, bankacýlýk sistemi üzerinde
býraktýðý kötü etki ile baþa çýkabilmek için
sorunlu hale gelmiþ büyük ölçekli bankalarýn
etkin bir þekilde çözümlenebilmesi finansal
güvenlik aðýnýn katýlýmcýlarý için daima önem
arz eden konulardýr. Sistemik risk etkisi
yaratabilecek bankalarýn iflasý durumunda,
tasfiye aþamasýnda yaþanan güçlükler, sigortalý
olmayan mevduat sahiplerine yansýyan kayýplar
ve sistemdeki diðer bankalara sirayet edecek
bulaþýcý etki sistemik etkiye sahip bankalarýn
çözümlenmesinde yeni yöntemler geliþtirilmesi
ihtiyacýný ortaya çýkarmýþtýr.
“Köprü Banka”(bridge bank) çözümleme
yöntemi mali yapýsý bozulan ve yükümlülüklerini
yerine getirememe tehlikesiyle karþý karþýya
kalan bankalarýn, uygun görülen varlýklarý ile
yükümlülüklerinin mevduat sigortacýsý
tarafýndan geçici süre ile kurulan bir bankaya
aktarýlarak bankanýn faaliyetlerini kesintiye
uðratmadan ve deðerini kaybetmeden satýþa
çýkarýlmasýný saðlayan bir çözümleme aracýdýr.
Mevduat sigortacýsýna etkin çözümlemeye
ulaþýlana kadar zaman ve esneklik kazandýrýr.
Köprü Banka uygulamasýnda sorunlu bankanýn
iyi aktifleri ile uygun görülen yükümlülükleri
köprü bankaya aktarýlýrken, kötü aktifler ve
diðer yükümlülükler ise sorunlu bankada tasfiye
edilmek üzere býrakýlmaktadýr.
“Köprü Banka” yöntemi ilk olarak ABD Mevduat
S i g o r t a Ku r u m u ( F D I C ) t a r a f ý n d a n
uygulanmýþtýr. FDIC, 1987-1992 yýllarý arasýnda
yaþanan finansal krizde sorunlu hale gelen
büyük ölçekli bankalara uyguladýðý “Açýk Banka
Yardýmý (ABY)” yönteminin uygulamada
yaþanan zorluklarý ve çoðunlukla geri
dönmeyen mali yardýmlarýn kamuoyunda
yarattýðý olumsuz etkileri dikkate alarak ABY
uygulamasýna alternatif olarak, bankanýn eski
hissedarlarý ile baðýný koparan ve yapýlan mali
yardýmlarýn direkt olarak mevduat sigortacýsýnýn
kontrolünde geri kazanýmýný saðlayan “Köprü
Banka” çözümleme yöntemini uygulamaya
geçirmiþtir. 1987’de yürürlüðe giren “Rekabet
Eþitliðine Dayalý Bankacýlýk Kanunu”
(Competitive Equality Banking Act-CEBA) ” ile
FDIC’ye “Köprü Banka” kurma yetkisi
tanýnmýþtýr. Ýlk Köprü Banka uygulamasý 1987
yýlýnda The Capital Bank & Trust Company,
Louisiana’ya uygulanmýþtýr. FDIC, günümüze
kadar 117 sorunlu bankayý bu yöntemle
çözümlemiþtir.
Bu çalýþmada, Köprü Banka uygulamasý,
özellikleri, dünyadaki uygulamalarý mevcut
yasal çerçeve dahilinde incelenmiþ ve Köprü
Banka” uygulamasýnýn Fona kazandýrýlmasýnýn
sistemik bankacýlýk krizlerinde zamanlýca ve
etkin bir çözümleme için Fona katký saðlayacaðý
öngörülmüþtür.
1. Köprü Banka Uygulamasý
Uluslararasý Mevduat Sigortacýlarý Birliði
(IADI)’nin yayýnladýðý “Banka Ýflaslarýnýn
çözümlenmesine Ýliþkin Genel Kýlavuz ”da
Köprü Banka; “Nihai çözümlemeye ulaþýlana
kadar sorunlu bankanýn varlýklarýný devralmak
ve yükümlülüklerini üstlenmek üzere mevduat
sigortacýsý tarafýndan kurulan ve iþletilen geçici
bir banka” olarak tanýmlanmaktadýr. Bu
yöntemle, sorunlu hale gelen bankanýn iyi
varlýklarý ve uygun görülen yükümlülükleri
mevduat sigortacýsý tarafýndan yeni kurulan
köprü bankaya aktarýlmakta, kötü aktifler ve
kalan yükümlülükler ise sorunlu bankada
býrakýlarak sorunlu banka tasfiye edilmektedir.
Böylece, sorunlu bankanýn eski hakim ortaklarý
ile hukuki baðý kesilerek mevduat sigortacýsýnýn
yönetiminde ve kontrolünde, iyi aktifler ve
sigortalý mevduatý içeren temiz bir banka olarak
daha kolay satýlmasý saðlanmaktadýr.
Köprü Banka sadece belirli bir süre için mevcut
olan geçici bir banka olduðundan belirlenen
süre sonunda köprü bankanýn satýþý, diðer bir
banka ile birleþme veya tasfiyesi þeklinde
sonlandýrýlmaktadýr.
Defne ÜSTÜNSOY
Fon Uzmaný
Varlýk Yönetim Dairesi
33
ANALÝZ
Köprü Banka çözümleme
metodu, ilk olarak ABD’de 19871994 yýllarý arasýnda art arda
gelen banka iflaslarýnda
uygulanmaya baþlanmýþ ve
özellikle karmaþýk yapýda büyük
bankalarýn çözümlenmesine
saðladýðý katký ile Avrupa, Asya
ve Latin Amerika ülkelerinde de
kabul gören bir çözümleme
metodu olarak yaygýnlaþmýþtýr.
1.1. Niteliði ve Uygulanma Amaçlarý: Köprü
Banka nitelik itibariyle bir kamu bankasý olup,
mevduat sigortacýsýnýn yönetiminde ve
kontrolünde kurulur ve sorunlu bankanýn
bankacýlýk faaliyetlerinin devamýný saðlar.
Köprü Banka çözümleme yönteminin kullaným
amaçlarý aþaðýda sýralanmýþtýr.
• Çözümleme için zaman kazanmak (Büyük ölçekli, aðýrlýklý olarak sýnýr ötesi
faaliyetleri olan kompleks yapýdaki bankalarýn
ani olarak sorunlu hale gelmesi durumunda
bankanýn deðerlemesi ve muhtemel alýcýlara
veri incelemesi için zaman kazandýrýr. )
• Bankanýn deðerini korumak – (Sorunlu
bankanýn kritik bankacýlýk faaliyetlerinin
devamý saðlanarak, iyi aktiflerinin köprü
bankaya aktarýlmasý ve kötü aktiflerin sorunlu
bankada býrakýlmasý ile bankanýn piyasa
deðeri korunur, mevduat sigortacýsýnýn
yönetiminde operasyonel kayýplarýn kontrol
edilmesini saðlanýr.)
• Finansal sistemde stabilizasyon saðlamak
– (Bankacýlýk hizmetlerini kesintisiz devam
ettirir, mevduat kaçýþý engellenir ve piyasa
disiplini saðlanarak sistemik risk oluþmasý
önlenir. )
• Birden fazla bankanýn çözümlenmesini
saðlamak – (Sistemik bankacýlýk krizlerinde
birden fazla bankanýn iflas etmesi
durumunda iflas eden bankalarýn tek bir
köprü banka çatýsý altýnda toplanmasý saðlanýr
ve operasyon maliyetlerinin minimum
seviyeye inmesi saðlanýr.)
• Hissedarlarýn banka ile hukuksal baðýna
son vermek – (Mevduat sigortacýsý tarafýndan
kurulan ve yönetilen köprü banka ile banka
hissedarlarýnýn payý sorunlu bankada
býrakýlarak doðabilecek hukuki yükümlülükler
önlenir.)
Yukarýda belirtilen amaçlardan görüldüðü üzere
yöntemin ana hedefi sorunlu bankanýn “Köprü
banka” altýnda bankacýlýk hizmetlerini
sürdürmesi ve nihai etkin çözümleme
yöntemine ulaþmak için zaman kazanmaktýr.
Bu yolla, büyük ölçekli finansal kuruluþlarýn
durumu daha detaylý olarak deðerlendirilir,
kuruluþun piyasa deðeri (franchise value) ve
aktif deðeri korunur, operasyonel riskler kontrol
altýnda tutulur ve muhtemel alýcýlara veri
inceleme (due-dillingence) için yeterli zaman
kazandýrýlmýþ olur. Kamu politikalarý açýsýndan
bakýldýðýnda nihai amaç ise, tasarruf sahiplerinin
bankacýlýk sistemine duyduðu güveni
sürdürmek ve bankacýlýk hizmetlerinin devamýný
34
temin etmek ve iyi aktiflerin saðlýklý bir bankaya
aktarýlarak deðerini kaybetmeden bankacýlýk
sistemi içinde kalmasýný saðlamaktýr.
1.2. Uygulanma Kriterleri: Köprü Banka
çözümleme yönteminin seçiminde aþaðýdaki
kriterlerin mevcut olup olmadýðý göz önüne
alýnmalýdýr.
• Cazip piyasa deðerine sahip olmasý ve
köprü banka yoluyla bu deðerin
korunacaðýnýn öngörülmesi.
• Bankanýn büyük ölçekli, karmaþýk bir yapý
teþkil etmesi.
• Bankanýn hissedarlarý ile baðýnýn sona
erdirilmesinin elzem olmasý.
• Ani olarak sorunlu hale gelen bankanýn
çözümlenmesi için yeterli zaman veya satýþý
için alýcý bulunamamasý.
• Sistemik kriz unsurlarý bulunmasý.
2. Dünya Uygulamalarý
Köprü Banka çözümleme metodu, ilk olarak
ABD’de 1987-1994 yýllarý arasýnda art arda
gelen banka iflaslarýnda uygulanmaya
baþlanmýþ ve özellikle karmaþýk yapýda büyük
bankalarýn çözümlenmesine saðladýðý katký ile
Avrupa, Asya ve Latin Amerika ülkelerinde de
kabul gören bir çözümleme metodu olarak
yaygýnlaþmýþtýr.
Asya Bölgesi ülkelerinin Köprü Banka
uygulamalarý incelendiðinde, mevduat
sigortacýsý tarafýndan uygun bulunan aktiflerin
köprü bankaya aktarýldýðý, istenmeyen aktiflerin
ise doðrudan Varlýk Yönetim Þirketlerine
satýldýðý ve yükümlülüklerden sadece sigortalý
mevduatýn üstlenilerek köprü bankaya
aktarýldýðý görülmektedir. Sigortasýz mevduat
alacaklýlarý iflas masasýna kaydedilmekte ve
mevduat sigortacýsý ile zararý paylaþmaktadýr.
Köprü Banka uygulamasý Asya ülkelerinde
gelecekteki potansiyel banka iflaslarýna karþý
hizmet verecek zorunlu bir bileþen olarak
görülmektedir.
Dünya örneklerinden yola çýkýldýðýnda Köprü
Banka uygulamasýnýn ortak hususlarý;
• Köprü banka kuruluþunda asgari sermaye
koyma zorunluluðu bulunmamasý,
• Köprü banka kuruluþu için düzenleyici
otoriteden izin alýnmasý,
• Köprü bankanýn süresinin ortalama iki yýl
ile sýnýrlandýrýlmýþ olmasý ancak bir yýllýk süre
uzatým hakký verilmesi,
• Ýyi aktifler ve sigortalý mevduatýn köprü
bankaya aktarýlmasý,
ANALÝZ
• Mevduat sigortacýsýnýn köprü bankaya
gerektiðinde mali yardýmda bulunmasý,
• Köprü bankanýn satýlamamasý durumunda
tasfiye edilmesi
olarak tespit edilmiþtir.
3. Köprü Bankanýn Bankacýlýk Mevzuatý
Açýsýndan Ýncelenmesi
Köprü Banka yöntemi bankacýlýk mevzuatý
açýsýndan incelendiðinde, 4389 sayýlý Bankacýlýk
Kanununun 14 üncü maddesinin 7 inci
fýkrasýnda Fona devredilen ve hisseleri Fon
tarafýndan devralýnan bankalarýn aktif ve
pasiflerinin devredilmesi amacýyla Fon
tarafýndan yeni bir banka kurulabileceði açýkça
düzenlenmiþ iken, 5411 sayýlý Bankacýlýk
Kanununda Fon tarafýndan, banka aktif ve
pasiflerinin devri amacýyla bir banka kurulup
kurulmayacaðý hususunda bir açýklýk
bulunmamaktadýr.
Köprü Banka yönteminin uygulanmasýna karar
verilmesi durumda, Bankacýlýk Kanunundaki
yasal boþluðun giderilmesi için yeni
düzenlemeye gidilerek 4389 sayýlý Bankacýlýk
Kanununun 14’üncü maddesinin (7) numaralý
fýkrasýnda yer alan düzenlemeye paralel bir
düzenlemenin 5411 sayýlý Bankacýlýk Kanununa
e k l e n m e s i n d e y a r a r g ö r ü l m e k t e d i r.
4. Köprü Banka Yönteminin Ülkemizde
Uygulanabilirliði
Fon kendisine devredilen sorunlu bankayý
mevcut yasal çerçeve dahilinde, en geç 9+3
(12) aylýk süre zarfýnda çözümlemesi
gerekmektedir. Geçmiþ bankacýlýk krizlerindeki
çözümleme deneyimine bakýldýðýnda, bu
sürenin etkin çözümleme için yetersiz kaldýðý
ve zararlarýn devralýnmasý suretiyle çözümleme
gerçekleþtirildiðinden, tüm aktif ve pasifiyle
üstlenilen bankanýn çözümleme maliyetinin
yüksek kaldýðý görülmüþtür. Öte yandan, Fona
devredilen bankalarýn eski hakim ortaklarý
tarafýndan geri iadesi için açýlan davalar
bankalarýn satýþýna olumsuz etki yapmýþ, uygun
alýcýlara ulaþýlmasýný ve satýþa kadar bankanýn
deðerinin muhafaza edilmesini güçleþtirmiþtir.
Köprü Bankanýn süresi dünya uygulamalarýnda
ortalama 2 yýldýr. Fonun çözümleme süresinin
yetersiz kalmasý durumunda, Köprü Banka
yöntemi mevduat sigortacýsýna çözümleme
için ek süre saðlamaktadýr. Diðer taraftan,
Köprü Banka uygulamasýnda iyi aktifler ile
uygun görülen yükümlülükler köprü bankaya
aktarýlarak tüm zararlar devralýnmadýðýndan
çözümleme maliyeti mevduat sigortacýsýnýn
kontrolünde bulunmaktadýr. Ayrýca, kötü
aktifler ile istenmeyen kalemlerin sorunlu
bankada býrakýlarak tasfiye edilmesi neticesinde,
Fonun önceki çözümleme deneyiminde Birleþik
Fon Bankasý A.Þ.’ye (BFB)’ye devredilen bu
kalemlerin yarattýðý maliyet azalmýþ olacaktýr.
Diðer önemli bir kazaným ise, Köprü Banka
uygulamasý ile bankanýn eski hakim ortaklarý
ile hukuki baðý kesileceðinden bankanýn geri
iadesine iliþkin muhtemel davalarýn
önlenmesidir.
Köprü Banka uygulamasýnda
öncelikle minimum maliyetli
yöntem analizinin yapýlmasý, diðer
bir ifadeyle tahmini Köprü Banka
uygulamasý maliyeti ile sigortalý
mevduat ödemesinden doðacak
zararýn karþýlaþtýrýlmasý
gerekmektedir.
Köprü Banka uygulamasýnda öncelikle
minimum maliyetli yöntem analizinin yapýlmasý,
diðer bir ifadeyle tahmini Köprü Banka
uygulamasý maliyeti ile sigortalý mevduat
ödemesinden doðacak zararýn karþýlaþtýrýlmasý
gerekmektedir. Bu karþýlaþtýrmada köprü
bankanýn satýþýndan beklenen kazanç, sorunlu
bankanýn tahmini piyasa deðeri, köprü
bankanýn tahmini operasyon maliyetleri
(kriterler: sorunlu bankanýn en az 1 yýllýk gelir
gider kalemleri + mevduat sigorta kurumuna
baðlý oluþan giderler), sigortasýz mevduatýn
durumu, üstlenilecek yükümlülükler, köprü
banka kurulmadan sorunlu banka satýlýrsa
tahmini gelir (kriterler: vadesiz mevduat, þube
aðý, pazarlama için gerekli süre vb.) gibi
hususlar göz önüne alýnmalýdýr. Ancak, sistemik
kriz etkisinin bulunduðu finansal ortamlarda,
bankanýn kapatýlmasýnýn finansal piyasalarda
paniðe yol açacaðý ve bulaþýcý etki yaratacaðý
öngörülmesi durumunda, ABD ve Asya ülkeleri
uygulamalarýnda mevduat sigortacýsý
tarafýndan minimum maliyetli yöntem analizi
yapýlmadan Köprü Banka uygulamasýna karar
verildiði görülmektedir.
Dünya genelindeki Köprü Banka
uygulamalarýna bakýldýðýnda, mevduat
sigortacýsýna köprü banka kuruluþunda asgari
sermaye koyma zorunluluðu getirilmediði, her
ülke bazýnda farklýlýk gösteren izin ve
sýnýrlamalardan ari olarak köprü banka
kurulmasýna izin verildiði görülmektedir.
Kanunlar, finansal sistemin istikrarýný hedefleyen
Köprü Banka çözümleme yönteminde mevduat
sigortacýsýna muafiyetler tanýmýþtýr. Bu husus,
Köprü Banka yönteminin ülkemizde de
uygulanmasý durumunda göz önünde
bulundurulmasý gerekmektedir. Bu çerçevede,
banka kuruluþu ile ilgili izin ve sýnýrlamalardan,
banka kuruluþ, devir ve birleþme iþlemlerinde
her türlü vergi, resim ve harçtan ve sermaye
yeterliliðine iliþkin düzenlemelerden muaf bir
köprü banka kurabilme yetkisinin mevduat
sigortacýna tanýnmasý gereklidir. Ayrýca, Köprü
bankanýn kurulduðundan itibaren nihai hedefi
olan satýþýna yönelik bir aksiyon planýnýn
h a z ý r l a n m ý þ o l m a s ý g e r e k m e k t e d i r.
35
ANALÝZ
Finansal piyasalarýn istikrarýnýn
korunmasý, bu piyasalarýn can
damarlarý olan bankacýlýk
sisteminin deðiþen ve geliþen
yapýlara cevap verecek gerekli
basiretli bankacýlýk
düzenlemelerine ve etkin
çözümleme yöntemlerine sahip
olmasýný gerektirmektedir.
Köprü Banka Uygulamasý Örneði
Köprü Banka çözümleme yönteminin
uygulanmasý durumunda ihtiyaç duyulan diðer
d ü z e n l e m e l e r a þ a ð ý d a b e l i r t i l m i þ t i r.
• Köprü bankaya devredilen sorunlu aktifler
için opsiyonlu satýþ imkaný verilmesi,
• Köprü bankaya devredilecek sigortalý
mevduat dýþýndaki pasiflerin belirlenmesinde,
sorunlu banka alacaklýlarý için 2004 sayýlý
Kanunda öngörülen alacaklýlar arasýnda
garameten paylaþým usulünün uygulanmasý,
• Köprü bankanýn verilen yasal süre içinde
satýþ, aktif-pasif satýþý veya baþka bir banka
ile birleþme yöntemleri ile nihai olarak
çözümlenmesi, çözümlenemezse faaliyet
izninin kaldýrýlarak tasfiye edilmesi,
• Tasfiyeye giden bankada 1.ve 2.
alacaklýlardan sonra gelen alacaklýlar için
yeterli miktarda aktif býrakýlmasý
Köprü banka geçici bir süre ile kurulan bir
bankadýr. Bu sýnýrlý süre mevduat sigortacýsýnýn
daimi bir bankaya sahip olmasýnýn getireceði
ahlaki tehlike riskini önlemektedir. Bu kapsamda
yöntemin ülkemizde uygulanmasý durumunda
dünya genelindeki ortalama köprü banka süresi
dikkate alýnmalýdýr.
5. Köprü Banka Simülasyonu
Köprü banka çözümleme yöntemine iliþkin
uygulama sorunlu hale gelen (X) Bankasý örneði
ile aþaðýdaki tabloda açýklanmaktadýr.
Örneðimizde, sorunlu hale gelen (X)
Bankasýnýn Fona devir tarihi itibariyle bilançosu
Köprü Banka ve Tasfiye Halinde (X) Bankasý
olarak ikiye ayrýlmaktadýr. (X) Bankasýnýn iyi
36
aktifleri ile sigortalý mevduatý ve vergi
yükümlülükleri yeni kurulan Köprü bankaya
aktarýlmakta, takipteki krediler, kötü aktifler
ile sigortasýz mevduat yükümlülüðü ise (X)
Bankasýnýn tasfiye masasýnda býrakýlmaktadýr.
Bu örnekleme de, sorunlu (X) Bankasýndaki
sigortasýz mevduat yükümlülüðünün
büyüklüðü dikkate alýnmýþ ve tasfiyeye giden
(X) bankasýnda 1. ve 2. alacaklýlarýndan sonra
gelen alacaklýlar için yeterli miktarda aktif
býrakýlmasýna dikkat edilmiþtir.
Köprü Bankaya mevduat sigortacýsý tarafýndan
10.000 bin TL sermaye konulmuþ olup köprü
bankanýn satýþý durumunda mevduat
sigortacýsýnýn maliyeti olan 10.000 bin TL
mevduat sigortacýsý tarafýndan alýnacak kalan
satýþ tutarý da tasfiye masasýna aktarýlacaktýr.
Özkaynak ihtiyacý alýcý tarafýndan bankaya
konulmaktadýr. Ayrýca, örnekte bilanço dýþý
yükümlülükler üstlenilmeyerek (X) bankasýnýn
tasfiyesine býrakýlmýþ ve hisse devir sözleþmesi
kapsamýnda oluþmasý muhtemel riskler
önlenmiþtir.
Köprü Banka yöntemi uygulanmasý
durumunda, yukarýda verilen örneðimizde 1.
ve 2. derece alacaklýlarýn haklarý korunarak
daha küçük bir bilanço ve temiz aktiflerle
Köprü Bankasý kurulmuþ ve bu yöntemle
bankanýn satýþý daha cazip hale getirilmiþtir.
Sonuç ve Öneriler
Finansal piyasalarýn istikrarýnýn korunmasý, bu
piyasalarýn can damarlarý olan bankacýlýk
sisteminin deðiþen ve geliþen yapýlara cevap
verecek gerekli basiretli bankacýlýk
ANALÝZ
düzenlemelerine ve etkin çözümleme
yöntemlerine sahip olmasýný gerektirmektedir.
“Köprü Banka” çözümleme yöntemi, dünya
genelinde büyük ölçekli, sistemik risk
yaratabilecek yapýdaki bankalara uygulanmakta
olup amaç, bankanýn faaliyetlerinin devamý
saðlanarak finansal istikrarýnýn korunmasý ve
bankanýn deðeri korunarak etkin
çözümlenmenin gerçekleþtirilmesidir.
Köprü Banka yönteminin, köprü bankanýn
kuruluþ aþamasýnda yasal sýnýrlamalardan muaf
olarak kurulmasý, operasyonel riskler ve maliyet
kontrol edilerek bankanýn piyasa deðeri
kaybedilmeden, nihai çözümlemeye
ulaþýlmasýnda uygun alýcýlarýn bulunmasýna
yönelik bir aksiyon planýnýn hazýrlanmasý ve
geçici bir süre için kurulmasý koþuluyla, finansal
istikrarýn saðlanmasýnda ve sistemik kriz
doðuracak bankalarýn etkin çözümlenmesinde
mevduat sigortacýna katký saðlayacaðý
öngörülmektedir.
Mevcut Bankacýlýk Kanununda, Fon’un Köprü
Banka kurma yetkisi bulunmamaktadýr.
Yöntemin uygulanmasý durumunda Fonun
yetkilendirilmesi ihtiyacý bulunmaktadýr. Bu
kapsamda, 5411 sayýlý Kanun’un 106 ve
107’inci maddelerinin, 4389 sayýlý Kanun’da
tanýnan yetkilere paralel olarak düzenlenmesi
ve Fona Köprü Banka kurma yetkisi tanýnmasý
gerekmektedir.
“Köprü Banka” çözümleme
yöntemi, dünya genelinde büyük
ölçekli, sistemik risk yaratabilecek
yapýdaki bankalara uygulanmakta
olup amaç, bankanýn faaliyetlerinin
devamý saðlanarak finansal
istikrarýnýn korunmasý ve bankanýn
deðeri korunarak etkin
çözümlenmenin
gerçekleþtirilmesidir.
Kaynaklar
1. DEPOSIT INSURANCE CORP. JAPAN, A Guide To The Deposit Insurance System, 2005
2. FDIC (Federal Depposit Insurance Corp.), Managing The Crisis, Washington D.C.,1998
3. FDIC (Federal Depposit Insurance Corp.), Introduction To Bridge Bank Manuel, Washington D.C.,1998
4. FDIC (Federal Depposit Insurance Corp.), An Examination of the Banking Crises of the 1980s and Eearly
1990s, Washinton D.C.
5. IADI, Bridge Bank Schemes in the Asian Region Past Experiences and Perspectives, Asya Bölge Komitesi
Toplantýsý, Mart 2007
6. IADI, General Guidance For The Resolution Of Failed Banks, 5 Aralýk 2005
7. IADI, Core Principles For Effective Deposit Insurance Systems, 29 Þubat 2008
8. JOHNSTON Chen, Comment on Receivership and Resolution Taiwan Experince, IADI Asya Bölge toplatýsý,
2007
9. KAUFMAN G. George, Using Efficient Bank Insolvency Resolution to Solve The Deposit Insurance Problem,
Federal Reserve Bank Chicago, 2005
10. MAYES G David, Bridge Banks and Too Big To Fail Systemic Risk Exemption, University Of Auckland,
New Zeland
11. MISHKIN S. Frederich, Lessons From The Asian Crisis, NBER Working Papers,
12. REIDHILL Jack, DAVISON Lee, WILLIAMS Elizabeth,The History of Bridge Banks in The United States,
Federal Deposit Insurance Corporation
13. FEDERAL DEPOSIT INSURANCE ACT, USA, www.fdic.gov.tr
14. DEPOSIT INSURANCE ACT, Central Deposit Insurance Corporation, Taiwan, R.O.C. www.cdic.gov.tw
15. DEPOSIT INSURANCE ACT, Korean Deposit Insurance Corporation, Seul,
37
ARAÞTIRMA
KREDÝ RÝSKÝ TRANSFERÝ
(Credit Risk Transfer-CRT)
Bu çalýþma yazýsýnda esas olarak, Finansal Ýstikrar Kurulu (Financial Stability BoardFSB) tarafýndan hazýrlanan ve Mart 2005 tarihli “Credit Risk Transfer” adlý raporun
güncellenmesini içeren Nisan 2008 tarihli “Credit Risk Transfer: Developments from
2005 to 2007” adlý rapor esas alýnmýþtýr. Rapor, 2007 ortalarýnda baþlayan global
ekonomik krizin baþlamasýndan sonra hazýrlandýðý için -krizin henüz baþlangýç aþamasýnda
olmasý nedeni ile nispeten iyimser yaklaþmakla birlikte- krizin etkilerini de içermektedir.
CRT Ürünlerinin Özellikleri
Bankalarýn taþýdýðý risklerin içerisinde kredi
riski, piyasa riski ve operasyonel risk, en çok
üzerlerinde durulan ve sermaye yeterliliði
hesaplamalarýnda da kullanýlan risklerdir. Bu
risklerden de kredi riski, bankalarýn ilk sýrada
deðerlendirdiði risktir. Kredi riski özellikle 2000’li
senelerde alýnabilir ve satýlabilir bir risk haline
gelmiþtir ve kredi riski baðlantýlý bankacýlýk
ürünleri oluþmuþtur. Kredi riskinin alýnmasý ve
satýlmasý kredi riskini azaltmamýþtýr, sadece
transfer etmiþtir. Dolayýsýyla kredi riskinin
gerçekleþmesi baþlangýçta bu riski taþýmakta
olan kuruluþlarý etkilemiþ olmakla birlikte,
devamýnda bankacýlýk sisteminin, finansal
sistemin ve ekonominin tamamýný etkiler hale
gelmiþtir.
Bu çalýþma yazýsýnda, Finansal Ýstikrar Kurulu
(Financial Stability Board-FSB) tarafýndan
hazýrlanan ve Mart 2005 tarihli “Credit Risk
Transfer” adlý raporun güncellenmesini içeren
Nisan 2008 tarihli “Credit Risk Transfer:
Developments from 2005 to 2007” adlý rapor
esas alýnmýþtýr. Rapor, 2007 ortalarýnda
baþlayan global ekonomik krizin baþlamasýndan
sonra hazýrlandýðý için -krizin henüz baþlangýç
aþamasýnda olmasý nedeni ile nispeten iyimser
yaklaþmakla birlikte-krizin etkilerini de
içermektedir.
Bilindiði üzere FSB Þubat 1999’da G7 olarak
bilinen ülkeler tarafýndan yetkilendirilmiþtir.
Nisan 2009’da G20 olarak bilinen ülkeler
tarafýndan FSB’nin yetkileri arttýrýlmýþtýr. FSB’nin
amacý, ulusal finansal kuruluþlar ve uluslararasý
standartlarý belirleyen kuruluþlarýn finansal
istikrarý saðlama amaçlý olarak birlikte
çalýþmalarýný saðlamaktýr.
Elif ARIPINAR
Rapor, CRT’nin hýzla arttýðý, çoðunlukla
karmaþýk ürünlerden oluþtuðu ve global finansal
sisteme kesin katkýsý olduðu görüþündedir. Bu
Fon Uzmaný
Sigorta ve Risk Ýzleme Dairesi
38
þekilde riskin transferi kolaylaþmýþ, risk daha
geniþ alana yayýlmýþ ve riskin fiyatlamasý daha
nakde çevrilebilir ve þeffaf hale gelmiþtir.
Kredi riski transferi için kredi türev ürünleri
kullanýlmaktadýr. CRT iþlemleri, varlýða dayalý
menkul deðerler (asset based securities-ABS)
ve kaldýraçlý krediler (leveraged loans)
alanlarýnda önemli hale gelmiþtir. Piyasada
teminatlandýrýlmýþ borç yükümlülüklerini
(collateralised debt obligations-CDO) esas alan
varlýða dayalý menkul deðerlere (ABS CDOs)
ve teminatlandýrýlmýþ kredi yükümlülüklerine
(collateralised loan obligations-CLOs) yüksek
talep olmuþtur. ABS CDO’lar ABD alt gelir
grubu ipotekle teminatlandýrýlmýþ konut
menkul deðerlerine (US subprime residential
mortgage-backed securities-RMBS) yönelmiþ,
CLO’lar ise kurumsal birleþmeler, satýn almalar
ve kaldýraçlý satýn almalar için verilmiþ olan
kaldýraçlý kredilere yönelmiþlerdir.
Bunlarla birlikte çeþitli CRT endeksleri
oluþmuþtur. Endeksler yatýrým yapýlabilir
kurumsal kredi riski için birçok belli baþlý
pazarda (Kuzey Amerika, Avrupa, Asya) yaygýn
olarak kullanýlmaktadýr. ABS ve kaldýraçlý kredi
piyasalarýnda da ABX ve LCDX adlý endeksler
oluþmuþtur. Kurumsal kredi riski endeksleri
daha likit olmakla birlikte, belirtilen endeksler
de likidite ve fiyatlamada þeffaflýk saðlayarak
kredi riskini alýnýp satýlabilir bir varlýk sýnýfý
haline getirmiþtir.
CRT ürünlerinin karmaþýklýðýnýn arttýðý
bilinmektedir. ABS CDO’lar teminat havuzlarýnýn
varlýða dayalý menkul deðerlerden oluþmasý
nedeni ile daha karmaþýk ürünlerdir, her bir
teminat havuzunda yüzlerce, binlerce tek kredi
bulunmaktadýr. Bununla birlikte CRT ürünlerinin
yatýrýmcýlarý daha yaygýn ve global hale
gelmiþtir. Serbest fonlar (Hedge funds) da
CRT piyasalarýnda önemli bir güç haline
gelmiþtir.
ARAÞTIRMA
Karmaþýk ürünler ve yeni yatýrýmcýlar kredi
derecelendirme kuruluþlarý için yeni bir iþ
alaný oluþturmuþtur. Yapýlandýrýlmýþ ürünler
derecelendirme kuruluþlarýnýn gelirlerinin artan
bir bölümünü oluþturmaktadýr. Bütün bunlar
2007 ortasýnda baþlayan ekonomik krizi
hazýrlamýþtýr. Yatýrýmcýlar yatýrým yaptýklarý ABS
CDO ürünlerinin karmaþýk yapýsýný anlamamýþ,
alt gelir grubu ipotek piyasasýnýn risklerini
görememiþ ve sadece kredi derecelendirme
kuruluþlarýnýn verdikleri notlara dayanarak
yatýrým yapmýþlardýr. CRT ürünlerini
oluþturanlar da menkul deðer piyasalarýnda
bu kadar kolay satýlan bir ürünü incelemeye,
alt gelir grubu ipotek piyasasýný
deðerlendirmeye gerek görmemiþlerdir. Alt
gelir grubu ipotek piyasasý düþen ev
fiyatlarýndan etkilenince, yatýrýmcýlar risk
aldýklarýnýn farkýna varmýþlardýr.
CRT ürünlerinin bir özelliði dilimlere ayrýlmýþ
olmalarýdýr. Senior dilimler öncelikli ödenecek
dilimler, junior dilimler daha sonra ödenecek
dilimlerdir. CRT piyasalarýnda junior dilimlere
yatýrým yapanlar zarar ettiklerinde bu durum
piyasanýn tamamýný etkilememiþtir. Fakat senior
dilimlerde durum bu þekilde deðildir. Senior
dilimler, kýsa vadeli ticari kaðýt çýkararak CRT
ürünlerine yatýrým yapan -Türkiye’de kurumsal
karþýlýðý bulunmayan çeþitli yapýlanmadakifinansal kuruluþlarýn elindedir. Bu kuruluþlarýn
zorluk yaþamalarý sonucunda, alt gelir grubu
ipotek piyasasýnýn yarattýðý zorluklar daha geniþ
olarak finansal piyasalara yayýlmýþtýr.
Büyük bankalarýn ve menkul deðerler
kuruluþlarýnýn risk yönetimi konusundaki
hata ve eksikleri krizin yayýlmasýna neden
olmuþtur. Bir zorunluluklarý olmadýðý halde bu
kuruluþlarýn bazýlarý CRT ürünleri ile ilgili bilanço
dýþý iþlemleri bilanço içine almýþ veya bu bilanço
dýþý iþlemler için kredi vermiþlerdir. Az sayýda
kuruluþ bu iþlemlerin bilanço likiditesini
etkilemesine hazýrlýklý olmuþtur. Kriz
derinleþtikçe, ABS CDO ürünlerini piyasaya
süren kuruluþlar, bu ürünleri piyasaya göre
fiyatlamýþ/mark-to-market ve zarar yazmýþlardýr.
Bununla birlikte bu ürünler piyasada nakde
çevrilebilir olmaktan uzaklaþtýðý için bu
ürünlerin deðerlenmesinde de zorluklar
yaþanmýþtýr. Alt gelir grubu ipotek piyasasýna
yoðun yatýrým yapýlmasý nedeni ile ABS CDO
piyasasýnda baðlantý riski (correlation risk)
oluþmuþtur. Borçlarýn bu borçlarý garanti eden
kuruluþlarda yoðunlaþmasý nedeni ile karþý
taraf riski oluþmuþtur.
Düzenleyici ve denetleyici kuruluþlarýn CRT
piyasalarýnýn çeþitli yönleri ile ilgili görüþleri
vardýr; karmaþýklýk, deðerleme, likidite,
operasyonal risk, itibar riski ve CRT ürünlerinin
artýþýnýn daha geniþ etkileri gibi. Rapor, bu
konular ve benzeri konulara da deðinmekte
ve tavsiyelerde bulunmaktadýr.
CRT piyasalarý ile ilgili olarak, menkul
kýymetleþtirmenin geliþmesi, ürün oluþturma
ve elden çýkarma iþ modelinin büyük bankalar
ve menkul deðerler kuruluþlarý tarafýndan
uygulanmasý ile artmýþtýr. Bu þekilde bu
kuruluþlar kredi riskini taþýmadan ve uzun
süreli fonlama zorunluluðu olmadan bu
ürünlerden para kazanabilmektedir. Bu kredi
ürünleri bankalar ve menkul deðer kuruluþlarý
tarafýndan uzun süreli elde tutmak için riskli
bulunurken yatýrýmcýlar tarafýndan yüksek
getirilerinden ötürü tercih edilmiþtir. Ýpotekle
teminatlandýrýlmýþ ticari emlak menkul deðer
piyasalarýnda da menkul kýymetleþtirmenin
benzer þekilde geliþtiði belirtilmektedir.
Karmaþýk ürünler ve yeni
yatýrýmcýlar kredi derecelendirme
kuruluþlarý için yeni bir iþ alaný
oluþturmuþtur. Yapýlandýrýlmýþ
ürünler derecelendirme
kuruluþlarýnýn gelirlerinin artan bir
bölümünü oluþturmaktadýr. Bütün
bunlar 2007 ortasýnda baþlayan
ekonomik krizi hazýrlamýþtýr.
CRT’nin Geleceði
Bu raporun hazýrlanma tarihi itibarý ile piyasa
tahminlerine göre, yapýlandýrýlmýþ kredi
piyasalarýnýn güçlü olmamakla birlikte devam
edeceði, bununla birlikte iki katlý menkul
deðerleþtirme ürünleri ABS CDO’larýn riske çok
duyarlý olmasý, zor yönetilmesi ve
derecelendirme kuruluþlarýna baðýmlý olmasý
nedeni ile bu ürünlerin piyasasýnýn çok
küçüleceði veya yok olacaðý öngörülmektedir.
C R T R i s k i n i K i m Ta þ ý m a k t a d ý r ?
Yapýlandýrýlmýþ bir CRT iþlemi, örnek olarak bir
CDO, bir kredi portföyüne yatýrým yapar ve
farklý dereceleri (seniority) olan borç dilimleri
piyasaya sürer. Bu dilimlerin risk-getiri
özellikleri birbirinden farklýdýr. Bu þekilde
ürünler, farklý müþterilere hitap edebilmektedir.
Dilimler öncelik özelliklerine göre yüksek
dereceli (senior/super-senior), orta dereceli
(mezzanine) ve hisse (equity) olarak
belirlenmiþtir.
Bazý kuruluþlar, bölgesel ve küçük bankalar
senior ve super-senior dilimlerin alýcýlarýdýr.
Yatýrým bankalarý da bu dilimdeki borçlarýn
önemli bir kýsmýný ellerinde tutmaktadýr.
Belediye borçlarýný garanti eden kuruluþlarýn,
daha fazla risk alarak yüksek getiri hedefleyen
kuruluþlar ve yüksek sermaye sahibi kiþiler de
bu dilime yatýrým yapmaktadýr.
Sigorta kuruluþlarý ve varlýk yöneticileri
mezzanine dilimlerin en büyük alýcýlarýdýr.
Bununla birlikte hemen hemen tüm alýcýlar
belli bir oranda bu dilime yatýrým
yapmaktadýrlar. Sigorta kuruluþlarý CRT
39
ARAÞTIRMA
Piyasa karýþýklýðýnda bazý
kuruluþlar, kanuni bir zorunluluklarý
olmadýðý halde, kaynak saðladýklarý
bilanço dýþý kuruluþlardan ve para
piyasasý fonlarýndan varlýk satýn
almýþ veya bu kuruluþlara kredi
saðlamýþtýr. Bu iþlemler itibar riski
nedeni ile yapýlmýþtýr. Bazý
kuruluþlar ise yine itibar riski nedeni
ile kaynak saðladýklarý kuruluþlarýn
taþýdýklarý riskleri piyasaya
açýklamýþlardýr.
ürünlerini hisse senetleri ve bono/tahvil
piyasalarý ürünlerine tercih etmektedirler.
Varlýk yöneticileri, yoðun alým-satým yapan
kiþiler (serbest fonlar ve banka adýna alýmsatým masalarý) ve kurumsal yatýrýmcýlar (sigorta
þirketleri, emeklilik fonlarý) equity dilimlerinin
alýcýlarýdýr ve yatýrýmlarýný çeþitlendirme amacý
ile equity dilimlerini almaktadýr.
CRT Zararlarýný Kim Taþýmaktadýr?
Belirtilen öncelik sýralarýna göre tüm CRT
yatýrýmcýlarý zarara uðramýþtýr. Piyasada en çok
duyulan zarar tipi, az sayýda büyük bankanýn,
menkul deðer kuruluþlarýnýn ve belediye
borçlarýný garanti eden kuruluþlarýn senior
ve super-senior dilimlerde uðradýðý zarardýr.
Bu kuruluþlar, o seneki veya birkaç seneki
kazançlarýnýn tamamýný kaybetmiþlerdir.
Mezzanine dilimlere yatýrým yapanlar üç aylýk
kazançlarýný kaybettiklerini belirtmiþlerdir, equity
dilimlere yapanlarýn risklerinin iyi daðýlmýþ veya
hedge edilmiþ olduðu varsayýlmaktadýr. ABS
CDO’larýn tutarý, esas aldýklarý alt gelir grubu
menkul deðerlerinin tutarýndan daha fazla
olduðu için, ABS CDO’lar nedeni ile uðranýlan
zarar da daha yüksek olmuþtur.
CRT Riskinin Coðrafi Daðýlýmý
Coðrafi olarak CRT tüm dünyaya yayýlmýþtýr.
CRT ürünleri çoðunlukla ABD kaynaklý olarak
ABD, Avrupa ve Asya pazarýnýn tümüne
daðýlmakta, toplam ürünlerin az bir kýsmýný
oluþturan Avrupa kaynaklý ürünler de Avrupa
ve Asya pazarlarýnda iþlem görmektedir.
Bankalar ve Menkul Deðer Kuruluþlarýnýn
Risk Yönetiminde Karþýlaþtýklarý Zorluklar
Büyük bankalar ve menkul deðer kuruluþlarý
CRT ürünleri ile ilgili olarak çeþitli risk yönetimi
zorluklarý ile karþýlaþmaktadýr. 2007’de baþlayan
piyasa karýþýklýðýnda bu zorluklardan bazýlarý
hassaslýk olarak ortaya çýkmýþtýr.
Piyasa karýþýklýðýnda bazý kuruluþlar, kanuni bir
zorunluluklarý olmadýðý halde, kaynak
saðladýklarý bilanço dýþý kuruluþlardan ve para
piyasasý fonlarýndan varlýk satýn almýþ veya bu
kuruluþlara kredi saðlamýþtýr. Bu iþlemler itibar
riski nedeni ile yapýlmýþtýr. Bazý kuruluþlar ise
yine itibar riski nedeni ile kaynak saðladýklarý
kuruluþlarýn taþýdýklarý riskleri piyasaya
açýklamýþlardýr.
CRT ürünlerinin iþ modeli riski daðýtmak yerine
elde tutmak olarak deðiþmek zorunda kalmýþtýr.
Daha düþük dereceli ve daha yüksek getirili
CRT ürünlerine olan yoðun talep, super-senior
dilimlerin bankalarýn elinde kalmasýna neden
40
olmuþtur. Bankalar bu ürünleri ellerinde olduðu
þekilde tutmuþ veya hedge etmiþ veya bilanço
d ý þ ý k u r u l u þ l a r ý n a t a þ ý m ý þ l a r d ý r. B u
uygulamalarýn üçü de ürünlerin risk yönetimi
için yeterli olmamýþ, bu ürünler özellikleri
nedeni ile risk hesaplamalarýnda yeralmamýþ
ve fonlama zorunluluðu devam etmiþtir.
CRT ürünlerinin riskini taþýyan kuruluþlarýn, bu
ürünlerin karmaþýklýðý, likit olmamasý ve
deðerinin ölçülememesi hususlarýný gözönüne
almalarý gerekmektedir. CRT ürünlerinin
çoðunluðu riskin daðýtýlmýþ olduðu varsayýmý
esas alýnarak yapýlandýrýlmýþtýr. Baðlantý
(correlation) riskinin ölçülmesi bu nedenle
çok önemlidir. Özellikle ABS CDO’larýn öncelikli
dilimleri ekonominin tamamýný etkileyen
deðiþikliklere baðlantýlý olmaya karþý daha
hassastýrlar.
CRT ürünlerini garanti eden ve hedge eden
kuruluþlar karþý taraf kredi riskini
(counterparty credit risk) oluþturmaktadýr.
Yatýrýmcýlarýn karþý taraf riskini iyi ölçmeleri ve
iyi yönetmeleri gerekmektedir. Piyasa
karýþýklýðýnda öncelikli CRT dilimlerinin karþý
taraf riski sorgulanýr hale gelmiþtir.
CRT Konusunda FSB ve Denetleme
Kuruluþlarýnýn Sorularý
•CRT Ürünleri Ýle Ýlgili Bilgi Eksiklikleri Var
mý?
Burada incelenmesi gereken üç konu vardýr:
CRT ürünleri ile ilgili yatýrýmcýlara ve halka
açýk ne kadar bilgi bulunmaktadýr?
Yatýrýmcýlar, sadece derecelendirme notuna
göre hareket etmek yerine, bu mevcut
bilgiyi gerçekten kullanýyorlar mý? CRT
piyasalarýnda gerçekleþen brüt ve net risk
transfer akýþýnýn þeffaflýðý nedir?
Geçtiðimiz senelerde CRT ürünleri ve piyasasý
ile ilgili mevcut bilgi oldukça artmýþtýr,
sade ürünlerin günlük fiyatlarýný gösteren
endeksler oluþturulmuþtur, bazý karmaþýk
ürünler üçüncü kuruluþlar tarafýndan
deðerlendirilmiþtir. Bunlarla birlikte fiyat
þeffaflýðý olmayan karmaþýk CRT iþlemleri
de oldukça artmýþtýr. Karmaþýk ürünlerle
ilgili bilgi sadece belirli yatýrýmcýlara
verilmekte ve günlük bilgi bulunmamaktadýr.
Ürünlerin likit olmamasý, finansal kuruluþun
alým satým stratejisini açýklamak istememesi
ve yapýlan iþlemlerde tahsisli satýþ ve türev
olarak iþlem yapýlmasý, dolayýsýyla ürünün
kayýtlý bir ürün olmamasý, ürünlerle ilgili
gerçek zamanlý bilgi bulunmamasýnýn
nedenlerindendir.
ARAÞTIRMA
Yatýrýmcýlar karmaþýk CRT ürünleri ile ilgili
daha fazla, daha düzenli ve devamlý bilgi
istemektedir. Bilgi verilmesi durumunda ise
yatýrýmcýlarýn çoðunluðu, bu bilgileri
anlayacak ve kullanacak becerilere, altyapýya
ve kaynaklara sahip deðildir. Sadece temel
analiz yapan geliþmiþ yatýrýmcýlar bu bilgileri
deðerlendirebildiklerini belirtmektedir. CRT
ürünlerinde kredi riski transferi þeffaf deðildir,
ürünlerle ilgili bilgi açýklamalarý artmakla
birlikte, kredi riskini kimin taþýdýðý her
zaman açýk deðildir. Bazen riskin tutarýný
belirlemek de zor olmaktadýr.
•Ýçeriden Bilgi Alýmý Ticareti (Insider Trading)
Yapýlmakta mýdýr?
Ýçeriden bilgi alýmý ticareti, halka açýk
olmayan önemli bir bilginin kötü amaçla
kullanýlmasý olup CRT ürünlerinde de bu
olabilmektedir. Bu konuda bankalar ve
diðer piyasa oyuncularý tarafýndan tedbir
alýnmasý gerekmektedir. CRT ürünleri
pazarýnda görülen bu tip olumsuzluklarla
ile ilgili kaygýlar hisse senedi piyasalarýnda
görülenlere benzerdir. Tek bir isimden
alacaklý olan CDS iþlemleri özellikle bu
konuda en riskli ürünlerdir.
• Piyasa Altyapýsý Nasýldýr?
Piyasa altyapýsý ile ilgili konulardan birincisi,
CRT ürünlerinin alým-satým iþlemlerinin
onaylanmasýnýn uzun zaman almasý ve
bu þekilde onaylanmamýþ iþlemlerin
birikmesidir. Bununla birlikte elektronik
olarak yapýlan iþlemlerin payý artmaktadýr
ve bu iþlem uzlaþma (settlement) sürelerini
kýsaltmaktadýr. Uzlaþmalarý zorlaþtýran
nedenlerden biri de, piyasada iþlem gören
CRT ürünlerinin deðerinin, bu ürünlerin esas
aldýðý borçtan çok daha yüksek olmasýdýr.
Ýkinci konu, ikincil piyasada iþlem
yapýldýðýnda ilk iþlemdeki karþý tarafýn
onayýnýn alýnmamasý olup bu konuda da
iyileþtirmeler yapýlmaktadýr. CRT’lerde kredi
sorunu olduðunda, açýk artýrma
düzenlenerek ürünlerin elden çýkarýlmasý
u y g u l m a s ý d a y a p ý l m a k t a d ý r. B u
uygulamalarýn da belgelenmesi ve
denenerek belirli bir þekilde düzenlenmesi
gerekmektedir.
Denetleyici Kuruluþlarýn Önerileri
? CRT piyasalarýna katýlan finansal kuruluþlarýn
üst yönetimleri, bu iþlemleri sürekli takip etmeli
ve alýnan risklerin kuruluþun risk yapýsý ile
uygunluðunu temin etmelidirler.
? Piyasa katýlýmcýlarýnýn CRT ürünleri ile ilgili
olarak kapsamlý kredi analizi yapmalarý
gerekmektedir.
? Piyasa katýlýmcýlarýnýn kapsamlý stres testi
veya senaryo analizleri çalýþmalarýný risk
yönetimi çalýþmalarýna dahil etmeleri
gerekmektedir.
? CRT ürünlerinin riski, finansal kuruluþun
tüm ilgili birimleri tarafýndan
deðerlendirilmelidir.
Yatýrýmcýlar karmaþýk CRT
ürünleri ile ilgili daha fazla, daha
düzenli ve devamlý bilgi
istemektedir. Bilgi verilmesi
durumunda ise yatýrýmcýlarýn
çoðunluðu, bu bilgileri anlayacak
ve kullanacak becerilere, altyapýya
ve kaynaklara sahip deðildir.
? Piyasa katýlýmcýlarý CRT ürünlerinde
yoðunlaþmadan kaçýnmalý ve özellikle aldýklarý
likidite riskini dikkatli deðerlendirmelidirler.
? Karmaþýk CRT ürünleri alýþýlmýþ risk yönetimi
süreçlerine uymamaktadýr ve baðýmsýz
deðerlendirme gerektirmektedir.
? CRT ürünlerinin muhasebeleþtirilmesinin, bu
ürünlerin risk yönetimi ile ilgili çalýþmalarýn
etkilediði piyasa deðerleri üzerinden yapýlmasý
gerekmektedir.
? Piyasa katýlýmcýlarý, CRT ürünlerinin -özellikle
likidite riskini gözönüne alarak- risk yönetimi
ve fiyatlamalarý ile ilgili doðrulanmýþ bir model
oluþturmadan, bu ürünlere kayda deðer bir
yatýrým yapmamalýdýr.
? Derecelendirme kuruluþlarý yapýlandýrýlmýþ
finansman menkul deðerlerinin derecelendirme
notlarýný, diðer ürünlerin derecelendirme
notlarýndan farklý olarak belirlemeli, piyasa
katýlýmcýlarý yapýlandýrýlmýþ finansman menkul
deðerlerini farklý olarak deðerlendirmelidir.
? CRT ürünlerinde karþý taraf riskileri arasýnda
olan baðlantýlar gözönüne alýnmalý, ayný karþý
tarafa olan riskler toplu olarak, baðlantýlý riskler
baðlantý etkileri ile deðerlendirilmelidir.
? Piyasa oyuncularý, CRT iþlemlerini tüm kanuni
sorumluluklarýný bilerek gerçekleþtirmelidir.
CRT iþlemlerinde olabilecek kanuni riski
azaltmak için, piyasa oyuncularýnýn CRT
belgelerinin standardizasyonu hususunda
çalýþmalara devam etmeleri gerekmektedir.
? Kanuni bir zorunluluk olmadýðý durumlarda
da piyasa oyuncularý bilanço dýþýna çýkarmiþ
olduklarý kalemleri itibar riski ve diðer nedenlerle
bilanço içine geri almaktadýr. Bu nedenle piyasa
oyuncularý kanuni risklerini ve itibar risklerini
likidite riski içerisinde belirlemeli ve tedbirlerini
almalýdýr.
? Halka açýk olmayan önemli bilgilerin uygun
olmayan þekilde kullanýmýný önlemek için,
piyasa oyuncularýnýn, ilgi alanlarý çatýþmalarýna
41
ARAÞTIRMA
FSB tarafýndan hazýrlanan
kredi riski transfer raporu, CRT
ürünleri ve piyasalarýný oldukça
kapsamlý olarak deðerlendiren ve
sorunlar ile çözüm önerilerinin
üzerinde duran bir çalýþmadýr.
Raporun hazýrlanma tarihi
sonrasýnda CRT ürünleri ve
piyasalarýnda yaþanan sorunlar
artmýþ ve global ekonomi bu
sorunlardan daha fazla etkilenir
hale gelmiþtir.
iþaret eden, katý uygunluk kurallarý uygulamaya
koymalarý gerekmektedir.
? CRT ürünlerinin alým satým iþlemleri
sonucunda deðiþen alacaklý ve borçlular
otomatik olarak takip edilebilmelidir.
? CRT iþlemleri yeterli sayýda ve tecrübede
çalýþanlar tarafýndan gerçekleþtirilmeli, bilgi
iþlem sistemleri, iþlemlerin yapýsýna ve sayýsýna
uygun olmalýdýr.
? Piyasa oyuncularý kredi türev ürünlerinin özellikle mahkeme dýþý- kredi çözümleme
çalýþmalarýna olan etkilerinin farkýnda
olmalýdýrlar.
? Piyasa oyuncularýnýn, CRT varlýklarýn kýsa
vadeli borçlarla finanse edilmesi nedeni ile
oluþan likidite riskini yönetmeleri gerekmektedir.
? Finansal kuruluþlarýn CRT çalýþmalarý
hususunda piyasayý anlamlý bir þekilde
bilgilendirmeleri gerekmektedir.
? Denetim kuruluþlarý, yapýlandýrýlmýþ kredi
ürünleri - özellikle derecelendirme kuruluþlarýnýn
notlarýný esas alan ürünler- için gerekli olan
sermaye tutarlarýný deðerlendirmelidir.
? Denetim otoriteleri, finansal kuruluþlarýn CRT
çalýþmalarýný yürütebilecek, denetim
otoritelerinin de bu çalýþmalarý gözetebilecek
kaynak ve tecrübeye sahip olduklarýný temin
etmelidirler.
CRT Ürünleri ve Piyasalarý ile ilgili görüþler
FSB tarafýndan hazýrlanan kredi riski transfer
raporu, CRT ürünleri ve piyasalarýný oldukça
kapsamlý olarak deðerlendiren ve sorunlar ile
çözüm önerilerinin üzerinde duran bir
çalýþmadýr. Raporun hazýrlanma tarihi
sonrasýnda CRT ürünleri ve piyasalarýnda
yaþanan sorunlar artmýþ ve global ekonomi bu
sorunlardan daha fazla etkilenir hale gelmiþtir.
Sorunlarýn artmasý ile, finansal kuruluþlara,
devlet kaynaklarý kullanýlarak yardýmda
bulunulmuþ olup bu yardýmlarýn önemli bir
bölümü halen devam etmektedir. Bunlara ek
olarak, global ekonomik kriz sonucunda bazý
ülkeler borçlarýný ödemekte zorlanýr hale
gelmiþlerdir. CRT ürünleri ile ilgili sorunlar da
halen çözülmüþ deðildir, devam etmektedir.
Raporda çeþitli çözüm önerileri olmakla birlikte
burada en önemli husus CRT ürünleri ile ilgili
çözüm önerilerinin uygulanabilir olup
olmadýðýdýr.
CRT ürünlerinin piyasa oyuncularý tarafýndan
anlaþýlmasý, sorunlarýn çözümü için yapýlan
önerilerden biridir. Bu uygulanmasý oldukça
42
zor olan bir öneridir. Piyasanýn, piyasa
oyuncularý tarafýndan anlaþýlmamasý,
halihazýrda ürünlerin anlaþýlmasýnýn
zorluðundan kaynaklanmaktadýr ve bu
düzeltme kararý alýnarak derhal tersine
çevrilebilecek bir durum deðildir.
Raporda da belirtildiði gibi, CRT ürünlerinin
riski konut piyasalarýnýn riski haline gelmiþ,
ekonomik ortamýn riskinden etkilenir olmuþtur.
Buna ek olarak, CRT ürünlerinin riskini daha
da zor deðerlendirilebilir hale getiren, bu
ürünlerin senior ve mezzanine gibi dilimlere
ayrýlmýþ olmalarý ve çeþitli aracý kuruluþlar
tarafýndan garanti edilmiþ olmalarýdýr. Sonuçta
farklý dilimlere de ayrýlsa, garanti edilmiþ de
olsa CRT ürünlerini alan kuruluþlar konut
piyasalarýnýn riskini ve ekonomik ortamýn riskini
almýþlardýr. Esas olarak, CRT ürünlerinin
risklerinin tam olarak anlaþýlmasý
durumunda, CRT alým satým piyasalarýnýn
bu þekilde geliþmemiþ olmasý çok
mümkündür. Bu anlamda piyasalarýn geliþmiþ
olmasýnýn nedenlerinden biri de CRT ürünlerinin
risklerinin tam olarak anlaþýlamamýþ olmasýdýr.
Baþka bir husus, bankacýlýk ürünlerinin farklý
yapýda ürünlerden oluþmasýdýr. Geleneksel
bankacýlýk kredi ve mevduat ürünlerinden
oluþmakla birlikte, yatýrým bankacýlýðý veya
yapýlandýrýlmýþ bankacýlýk ürünleri menkul deðer
haline getirilmiþ ürünlerden oluþmaktadýr. Her
iki farklý yapýdaki ürünlere de piyasada
gereksinim ve yer vardýr, ve biri diðerinin yerini
tutmamaktadýr. CRT ürünlerinde yapýlmaya
çalýþýlan bir geleneksel bankacýlýk ürününü
yapýlandýrýlmýþ bir ürün haline getirmek
olmuþtur. Bu nedenle raporda belirtilen CRT
ürünlerinin çözümleme zorluðunu önemli
ölçüde ortadan kaldýracak bir tedbir
bulunmamaktadýr.
Piyasa altyapýsýnýn geliþtirilmesi CRT ürünleri
ile ilgili sorunlarýn çözümlenmesi için yapýlan
baþka bir öneridir. CRT ürünlerinin piyasalarýnýn
geliþmesi durumunda, piyasa altyapýsýnýn da
geliþmesi mümkündür, fakat CRT ürünlerinin
piyasalarýnýn geliþmesi, özellikle bankacýlýk
krizinin de etkileri ile mümkün
görünmemektedir.
CRT ürünlerinin oluþturduðu zarar sadece bu
ürünlere yatýrým yapanlarýn uðradýðý zararla
sýnýrlý kalmamýþtýr. Güvene dayalý olarak çalýþýlan
bankacýlýk alanýnda, bu þekilde zarara uðratan
ürünlerin bulunmasý, bankalarýn diðer
ürünlerinin ve bankalarýn yetkinliðinin
sorgulanmasýna neden olmuþtur. Ek olarak
bu ürünleri bulunduran bankalarýn mali
ARAÞTIRMA
durumlarý bozulmuþ, bu da bankalara olan
güveni azaltmýþ ve öncelikle bankalararasý
iþlemlerin sonra da tüm bankacýlýk iþlemlerinin
azalmasýna neden olmuþtur.
Halen devam etmekte olan ekonomik krizin
çözümlenmesi, mevcut bankacýlýk sistemi ve
finansal sistem içerisinde mümkün
görünmemektedir. Piyasalar bu durumu henüz
kabul etmemiþ olmakla birlikte, krizin
çözümlenmesi ve tekrarlanmamasý daha
farklý bir yapý gerektirmektedir.
CRT ürünlerinin piyasalarýnýn
geliþmesi durumunda, piyasa
altyapýsýnýn da geliþmesi
mümkündür fakat CRT ürünlerinin
piyasalarýnýn geliþmesi, özellikle
bankacýlýk krizinin de etkileri ile
mümkün görünmemektedir.
Kaynaklar
• Basel Committee on Banking Supervision The Joint Forum Credit Risk Transfer Developments from 2005
to 2007, Consultative Document April 2008
• Basel Committee on Banking Supervision The Joint Forum Credit Risk Transfer March 2005
• Basel Committee on Banking Supervision The Joint Forum Credit Risk Transfer October 2004
• Core Principles for Effective Banking Supervision October 2006
43
GÖRÜÞ
SWOT ANALÝZÝ
SWOT analizi için kýsaca, kurumun iç ve dýþ durumunun deðerlendirmesini içeren ve
yönetim açýsýndan þu an ki konumunu ve gelecek açýsýndan da önünü görebilmeyi, bu
baðlamda plân ve proje üretilebilmesi açýsýndan büyük kolaylýk saðlayan stratejik bir
yönetim uygulamasý denilebilir.
Giriþ :
SWOT Analizi, genellikle analistler veya strateji
uzmanlarý tarafýndan kullanýlan bir
deðerlendirme yöntemidir. Yöntemin esasý
deðerlenen birimin(þirket, kurum, kiþi, durum
vb.) olumlu ve olumsuz yönleri veya fýrsatlar
ve tehditler dikkate alýnarak plan ya da strateji
oluþturulmasýna dayanmaktadýr.
Bu bakýmdan “SWOT Analizi” þirketin kurumsal
yapýsýnýn bir takým tekniklere tabi tutularak
incelenmesi yöntemlerinden de biri olup; bu
yöntem vasýtasýyla þirketin piyasadaki yerini ve
konumunu, rekabet gücünü, dýþsal tehditleri
vb. dikkate alýnarak deðerlendirme yapýlmasý
mümkündür.
Bir baþka anlatýmla þirketin konumu ve izlenen
strateji bakýmýndan baþvurulan SWOT
Analizine; þirketin rakipleri karþýsýndaki içsel ve
dýþsal durumunun deðerlendirilmesi(otokritik),
þirketin organizasyon yapýsý, rakipleri ile
karþýlaþtýrýldýðýnda üstün yanlarý ile zayýf
yanlarýnýn tespiti, tehditlerin algýlanmasý ve
fýrsatlarýn yakalanmasý yolunu açan ve buna
göre strateji oluþturulmasýný saðlayan bir
yöntem biçimi de denebilir.
Bu yöntemle hedeflenen; içinde bulunulan iç
ve dýþ etkenler dikkate alýnarak, var olan güçlü
yönlerimizden ve fýrsatlardan azami düzeyde
yararlanacak, tehditlerin ve zayýf yanlarýmýzýn
etkisini en aza indirecek plân ve stratejiyi
belirlemektir. SWOT Analizi, sadece güçlü
olduðumuz ve büyük fýrsatlarýn yattýðý alanlara
odaklanmamýzý saðlamakla kalmayýp, zayýf
olduðumuz ve gelecekte bizi bekleyen tehditleri
de görmemize yardýmcý olur.
1. Taným :
SWOT analizi için kýsaca, kurumun iç ve dýþ
durumunun deðerlendirmesini içeren ve
yönetim açýsýndan þu an ki konumunu ve
Muhlis TURAN
Fon Uzmaný
Tahsilat Dairesi
44
gelecek açýsýndan da önünü görebilmeyi, bu
baðlamda plân ve proje üretilebilmesi açýsýndan
büyük kolaylýk saðlayan stratejik bir yönetim
uygulamasý denilebilir.
2. Açýklamalar :
Ýngilizce alt alta sýralanan kelimelerin baþ
harflerinden oluþan SWOT kelimesinin açýlýmý;
• S - Strength (Þirketin güçlü yönlerinin
tespiti)
• W-Weakness (Þirketin zayýf yönlerinin
tespiti)
• O- Opportunity (Þirketin sahip olduðu
fýrsatlarýn tespiti)
• T- Threat (Þirketin olasý risk ve piyasa
tehditlerinin algýlanarak tespiti)
þeklindedir. Baþka bir anlatýmla SWOT Analizi,
iç ve dýþ faktörler de göz önünde
bulundurularak,
• Kuvvetli yönlerimizin tespiti,
• Zayýf yönlerimizin ortaya konmasý,
• Fýrsatlarýn araþtýrýlmasý,
• Tehditlerin algýlanmasýný içeren bir
yöntemdir.
4 kapsamlý bir analiz alanýný ifade etmektedir.
S ve W harfleri ile ifade edilen analizin ilk kýsmý,
kurumun güçlü ve zayýf yönlerinin (olumluolumsuz iþ akýþý ya da performansýnýn)
belirlenmesi/ortaya konmasý kurumun
"kendisini" ya da ” konumunu” bilmesi
anlamýnda önemli bir edinim ve bilgi saðlar.
O ve T harfleri ile belirtilen analizin ikinci
bölümü ise, daha çok dýþsal etkileri, piyasadaki
oluþumu, kurumun burada olasý fýrsat ve
tehditlere karþý "ne yapabileceðinin" bir
analizidir. Yani ikinci kýsým, þu aný deðil,
gelecekteki olasý geliþmelere yönelik bir durum
GÖRÜÞ
deðerlendirmesini içerir, bu açýdan biraz daha
tahmine ve öznel verilere dayanýr. Bu anlamda
SWOT Analizi, 4 kapsamý içeren 2 yönlü (hem
iç hem dýþ) bir analiz tekniðidir.
önemin verilip verilmediði ya da ne ölçüde
verildiði,
SWOT Analizinin her iki yönde de kurumsal
iþlerliði ortaya koymasý açýsýndan o kuruma
büyük olanak saðladýðýný ifade etmiþtik. Fakat
bu olanaðýn iyi biçimde deðerlendirilmesi,
firmanýn iç yapýsý ve iþ akýþýnýn, çalýþanlarýn
durumunun, çevresel ortam ve çalýþma
düzeninin, teknoloji düzeyinin, müþteri
profilinin, kurum kültürünün, performans
deðerlerinin, bilgi akýþýnýn ve diðer tüm
unsurlarýn dikkate alýnmasý gerekir. Aksi
takdirde, eksik bilgi ve yetersiz verilerle firma
için gerçek sonuçlara ulaþýlmasý ve baþarýlý
olunmasý güçleþebilecektir.
• Satýþ, pazarlama, ürün ya da hizmet
kalitesi ve verimlilikte düþüþ olup olmadýðý
3. SWOT Analizinde Durum Deðerlemesi:
Ýç ve dýþ durum deðerleri :
SWOT Analizinde baþarýnýn temeli, doðru
soruyu sorup doðru cevabý verebilmekte yatar.
Deðerlendirmenin ilk kýsmý olan "mevcut
durumun" ya da sürecin güçlü ve zayýf
yanlarýnýn belirlenmesinde; deðerlendirilmesi
gereken faktörlerin seçimi ve bunlara ait
deðerlerin doðru belirlenmesi çok önemlidir.
Örneðin herhangi bir firma için, mevcut durum
deðerleri þöyle belirlenebilir ve burada belirlenen
faktörler analizde sorulacak sorular olarak
sýralanýr. Örneðin “þirketin veya kurumun”
güçlü ve olumlu yönlerini belirleme kýsmýnda;
• Þirket ya da kurumu ileriye taþýyabilecek
kapasite ve güçte(vizyon sahibi) kadroya
sahip mi?
• Yeni teknoloji kullanýmýna açýk mý?
• Kalifiye ve üretken eleman istihdamýna
yatkýn mý?
• Yeni ürün ve stratejiler(innovation)
geliþtirebiliyor mu?
• Rekabete ve dýþa açýk mý? Þirketçe izlenen
politikalar buna uygun mu?
• Kurum kültürümüzde aþýnma ya da
eksikliðin söz konusu olup olmadýðý, mu?
vb.gibi içsel yapýnýn zayýf ve olumsuz yönlerinin
(W bölümü) tespit edilmesine yönelik sorular
sýralanabilir.
Dýþsal göstergeler ise "O" ile simgelenen
potansiyel dýþsal fýrsatlar ve "T" ile simgelenen
tehlikelerden/tehditlerden oluþur.
Tehlike/Tehditlerle ilgili bu kýsýmlar için
deðerlendirmeye alýnabilecek deðerleri þöyle
özetleyebiliriz;
Fýrsat yaratan deðerler;
• Rekabetçi ortamda fýrsat yaratan
deðerlerin yakalanmasý,
• Teknolojideki hýzlý deðiþikliklerin takip
edilmesi/Teknolojide ve iç-dýþ pazarlarda
oluþan deðiþimleri yakalamakta geç
kalýnmamasý,
• Devletin, hükümetin ya da uluslararasý
kurumlarýn (AB gibi) politikalarýndaki
deðiþiklikler,
• Ülkedeki ekonomik ve sosyo-kültürel
yapýdaki geliþmeler,
Olarak çeþitlendirilebilir.
Tehdit ve risk yaratan deðerleri ise;
• Kurum olarak karþýlaþabileceðimiz
engellerin neler olduðu,
• Mevcut ve potansiyel rakiplerimizin ne
yapmakta olduklarý,
Ürün ve hizmet üretirken, iç ve dýþ sektörde
iþ, ürün veya hizmet standartlarýnýn deðiþip
deðiþmediði,
• Durmadan ilerleyen ve deðiþen
teknolojinin piyasadaki konumumuzu
tehdit edip etmediði,
• Nakit durumumuzu zora sokacak finansal
sorunlarýmýzýn var olup olmadýðý
vb. gibi sorular çoðaltýlarak SWOT Analizinin
"S" bölümü yani içsel güç ve baþarý durumu
analiz edilmiþ olur.
þeklinde belirtebiliriz.
Benzer þekilde;
4. Sonuç :
• Kurumsal yapýda stratejik bir hedefleme
eksikliðinin var olup olmadýðý,
• Lider, yönetici ve çalýþanlarýn yetenek ve
bilgilerinde bir yetersizliðin söz konusu
olup olmadýðý,
• Ar-Ge (araþtýrma ve geliþtirme)ye gerekli
SWOT Analizinde baþarýnýn
temeli, doðru soruyu sorup doðru
cevabý verebilmekte yatar.
Deðerlendirmenin ilk kýsmý olan
"mevcut durumun" ya da sürecin
güçlü ve zayýf yanlarýnýn
belirlenmesinde; deðerlendirilmesi
gereken faktörlerin seçimi ve
bunlara ait deðerlerin doðru
belirlenmesi çok önemlidir.
SWOT analizinden beklenen baþarýnýn elde
edilmesi; deðerlendirmeden anlamlý ve doðru
sonuçlar çýkarýlmasýna, buna baðlý olarak
kurumsal yapýnýn iç-dýþ durumunun
belirlenmesine; analizde deðerlendirmeye
alýnan faktörlerin deðerlerinin baþka analizlerle
desteklenmesine baðlýdýr. Çevresel fýrsatlar
45
GÖRÜÞ
SWOT analizi özetle,
birbirinden baðýmsýz ve farklý
analizlerle donatýlan ve desteklenen
bir yapýya benzetilebilir.
SWOT analizinde deðerlendirilecekse, örneðin
müþteri istek ve düþüncelerinin belirlenmesi
için "müþteri analizi" yapýlmalýdýr. Analiz
sonucunda çýkacak müþteri beklentileri
deðerleri, fýrsatlar hanesine yazýlabilmelidir.
Benzer þekilde risk ve tehditler deðerlendirilmesi
isteniyorsa iç ve dýþ pazarlardaki rekabet yapýsýný
ve rakiplerin gücünü belirlemek için "rekabet
analizi" mutlaka yapýlmalýdýr, burada çýkan
deðerler de tehdit ve riskler bölümüne
yazýlabilmelidir. Benzer þekilde piyasa yapýsýný
öðrenmek için "pazar analizi", sosyo-ekonomik
ve demografik yapýyý belirlemek, devletin
ekonomi yönetimi politikalarýný deðerlendirmek
için "çevre analizi", kurumun kendi iç durum
ve performansýný öðrenmek için "performans
analizi", þirketin-kurumun içinde bulunduðu
piyasadaki faaliyet alanlarýnýn geniþliði ile ilgili
"stratejik seçeneklerin belirlenmesi" gibi çok
Kaynakça
1. http://www.soruman.com/swot-analizi
2. vizyon2023.tubitak.gov.tr/ etkinlikler/bilgilendirme
3. www.kobinet.org.tr/haber
4. http://www.kobitek.com/makale.
5. Doç.Dr. Elçin TAÞ – Stratejik Yönetim
46
sayýda analiz ve teknikle SWOT analizi için
yeterli veri ve bilgi aktarýlmalýdýr. Mali analiz
çalýþmasý yapýlýrken, mali analizi yapýlacak
þirketin içinde bulunduðu sektörde rakiplerine
göre artý veya eksileri, örneðin borç ödeme
gücü ya da likidite durumu, aktifin kalitesi,
pasifin yapýsý, öz sermaye karlýlýðý vb.hususlar
SWOT analizi yoluyla deðerlendirilebilir.
SWOT analizi özetle, birbirinden baðýmsýz ve
farklý analizlerle donatýlan ve desteklenen bir
yapýya benzetilebilir. Swot analizinden net ve
kapsamlý sonuçlar elde edebilmek için, çeþitli
bilgi ve veri sunan baðýmsýz analizlere de ihtiyaç
duyulabilir.Bu gibi analizlere baðlý olarak; daha
net sonuçlara ulaþýlacaðý gibi, kurum
yöneticilerinin karar almalarýnda da daha net
öngörü ve gelecek için daha saðlýklý bir bakýþ
açýsý kazandýrýlabilecektir.
KÝTAP
Ýktisadý Deðiþtirmek
Alt Lejant Neoklasik Ýktisada Eleþtirel Bir
Yaklaþým
Gökmen Tarýk Acar
• Son küresel krizde bir banka batmamasýna
raðmen Türkiye neden krizden bu kadar çok
etkilendi?
• Büyük sermaye Balyoz Operasyonu'ndan sonra
neden Türkiye'nin kredi notunun düþürülmesini
bekledi?
• Ergenekon Soruþturmalarýný baltalamak için
medya nasýl IMF'yi joker olarak sahaya sürdü?
• IMF neden hiçbir programýnda “Silaha fazla
para harcamayýn” demiyor? Türkiye'de silah
alýmlarý neden denetlenemiyor?
Süleyman Yaþar, tarihsel bir perspektif dahilinde
Türkiye'deki derin ekonomik yapýlanmanýn
þifrelerini çözümlüyor, ‘ekonomi' mahreçli birçok
olayýn ve haberin röntgenini çýkarýyor. Bu kitabý
okuduðunuzda, Türkiye manzarasýnýn sadece
görünenden ibaret olmadýðýný anlayacak, ekonomi
haberlerini baþka bir gözle deðerlendirecek ve
þu gerçekle tanýþacaksýnýz:
Ekonomi, sadece ekonomi deðildir!
Ýktisatta temel ve hâkim yaklaþým durumundaki
“neoklasik iktisat”, ortaya çýktýðý andan itibaren
kapitalizmin mütemmim cüzü olarak, sistemi
tekrar ve tekrar üretiyor. “Görünmez bir el”in her
zaman doðal düzeni saðladýðý, piyasalarý dengeye
getireceði, bireysel çýkarlarýný gözeten insanlarýn
toplumun refahýný da saðlayacaðý, fiyat
mekanizmasýnýn düzgün iþlediði fikri, öteden beri
iktisatçýlarýn analizlerine temel oluþturuyor. Oysa
iktisadý, çok da gerçekliði olmayan salt matematik
veriler üzerinden algýlayan, fizik gibi doða
bilimleriyle eþ tutan bu anlayýþ, dünya üzerindeki
milyarlarca yoksul, aç, son derece geri koþullarda
yaþayan insaný açýklamanýn çok uzaðýnda.
2000’lerin baþýnda Fransa'da bir grup iktisat
öðrencisinin yayýmladýðý bir bildiriyle baþlayan
“Post Otistik Ýktisat” anlayýþýnýn yarattýðý dalgayla
ortaya çýkan, neoklasik iktisadýn bu “hastalýklý”
haline getirilen eleþtiriler çerçevesinde þekillenen
kitap, iktisat ders kitaplarýndan baþlayarak, hâkim
düþünce sistematiðinde yeni ve matematiðe baðlý
olmayan sosyal bir bakýþ öneriyor. Ýktisadýn, sadece
para ve matematik formülasyonlar olmadýðýnýn,
neoliberalizmin doymak bilmez azgýnlýðýna karþý
baþka bir iktisadýn gerekliliðinin altýný çiziyor.
Ýktisada farklý bir perspektiften bakmak,
iktisatçýlarýn yarattýðý “illüzyonlarý” kavramak
isteyenler için olduðu kadar, iktisat öðrencileri
için de önemli bir kaynak.
Derin Ekonomi
Ekonomi / Politika / Siyaset
Süleyman Yaþar
• Siyaset ve bürokrasideki derin yapýlanmalarýn
ekonomiyle ne gibi bir ilgisi var?
•Küresel kriz bahane edilerek 2009'da neden ve
nasýl Türkiye'de ekonomik kriz ve sosyal kargaþa
çýkartýlmak istendi?
21. Yüzyýlda Karl Polanyi’yi
Okumak (Piyasa Ekonomisi)
Yazarý: Kaan Aðartan, Ayþe Buðra
Polanyi’nin ilkel ve antik ekonomiler üzerine
yapýlmýþ antropolojik araþtýrmalarýn bulgularýndan
yararlanarak 19. yüzyýl piyasa ekonomisini
karþýlaþtýrmalý tarihsel bir perspektifle ele aldýðý
çalýþmalarýnda merkezî sorun bellidir: Toplumun,
piyasa mantýðýna siyasi iradeyi baltalayacak þekilde
boyun eðmesi. Ancak Polanyi sadece bir akademik
figürden ibaret deðildir; siyasi gündemi olan bir
araþtýrmacý, karmaþýk bir toplumda bireysel
özgürlüðün temeli ile derinden ilgilenen, Marksist
olmayan bir sosyalisttir. Polanyi piyasa
ekonomisinin kendiliðinden ortaya çýkmýþ bir
olgu olmadýðýný, aksine emek, toprak ve parayý
meta olarak gösteren birtakým kurumsal
deðiþiklikler aracýlýðýyla gerçekleþtirilen bir “siyasi
proje” olduðunu güçlü bir biçimde savunmuþtur.
Ýþte bu derleme de söz konusu metalaþma
sürecinin günümüzdeki dinamiklerini inceliyor.
Piyasa ekonomisinin “doðal” bir düzen olduðuna
dair liberal algýnýn etrafýndaki gizem perdesini
daðýtmaya odaklanýyor.
Kamil OÐUZ
Fon Uzman Yrd.
Basýn ve Halkla Ýliþkiler Müdürlüðü
47
DÜNYADAN HABERLER
Tasarruf Mevduatý Sigorta Fonu ile Ukrayna
Mevduat Garanti Fonu DGF arasýndaki iþbirliði
ve iletiþimin artýrýlmasý amacýyla, iki kurum
arasýnda 1 Aralýk 2010’da Ýstanbul’da üç yýl
süreli bir Mutabakat Zaptý imzalanmýþtýr.
TMSF- DGF Mutabakat Zaptý
Fatih DENÝZ
Fon Uzmaný
Strateji Geliþtirme Dairesi
48
1 – 3 Aralýk 2010 tarihleri arasýnda
Kurumumuza çalýþma ziyaretinde bulunan
Ukrayna Mevduat Garanti Fonu DGF heyetine
Kurumumuzun misyonu, yetkileri, tarihi arka
planý, temel fonksiyonlarý, idari yapýlanmasý ve
geçirdiði dönüþüm, finansal güvenlik aðý, BDDK
ile iliþkiler, risk esaslý prim sistemi, risk izleme,
raporlama ve analiz, 2001 finansal krizi,
müdahale ve çözümleme tecrübesi, yeni
çözümleme süreci ve batýk banka eylem planý,
Kurumumuzun banka çözümlemesi ile ilgili
yetkileri, varlýk yönetimi ve çözümleme
yöntemleri, 5411 sayýlý bankacýlýk kanunu,
banka hâkim ortaklarý, yöneticileri ve denetçileri
ile ilgili sorumluluklarý, TMSF insan kaynaklarý
yönetimi, bilgi iþlem sistemleri ile basýn ve
halkla iliþkiler gibi konularda bilgiler aktarýlmýþ
ve sorulan sorulara cevaplar verilmiþtir.
araþtýrmasý, ERC Baþkan ve Baþkan Yardýmcýsýnýn
seçilmesi, ERC stratejileri ve IADI hedeflerine
katkýlarý ile 2011 yýlýnda yapýlmasý planlanan
seminerler gibi konular ele alýnmýþtýr.
Tasarruf Mevduatý Sigorta Fonu ile Ukrayna
Mevduat Garanti Fonu DGF arasýnda Aralýk
2010’da imzalanmýþ olan Mutabakat Zaptý
çerçevesinde, 15 – 17 Þubat 2011 tarihleri
arasýnda Ukrayna’nýn Kiev kentinde Ukrayna
Mevduat Garanti Fonu DGF ev sahipliðinde
TMSF temsilcileri tarafýndan “Mevduat
Sigortacýlýðý ve Çözümleme: TMSF Tecrübesi”
konulu bir Seminer verilecektir. Seminerde
finansal güvenlik aðý, risk esaslý prim sistemi,
banka çözümleme, batýk banka eylem planý,
5411 sayýlý bankacýlýk kanunu, sorumluluk
davalarý gibi konular ele alýnacaktýr.
Uluslararasý Mevduat Sigortacýlarý Birliði
(IADI), Asya - Pasifik Bölgesel Komitesinin
(APRC) yýllýk toplantýsý ile “Krizlerin Mevduat
Sigortacýlarýna Öðrettiði Dersler ve Arz Ettiði
Tehlikeler” konulu uluslararasý konferans
Tayland Mevduat Koruma Ajansý DPA ev
sahipliðinde 19 – 21 Ocak 2011 tarihlerinde
Tayland’ýn Bangkok kentinde gerçekleþtirilmiþtir.
Konferansta krizin etkisi ve finansal sistemin
istikrara kavuþturulmasý, güvenlik aðý
aktörlerinin krizdeki rolü, sorunlu banka
çözümlemesinde ülke tecrübeleri, gelecekteki
tehlikeler, banka çözümlenmesinde IADI rehberi
gibi konular ele alýnmýþtýr.
Uluslararasý Mevduat Sigortacýlarý Birliði
32. Ýcra Kurulu Toplantýsý ve Daimi Komite
Toplantýlarý Ürdün Mevduat Sigorta Kurumu
(JODIC) ev sahipliðinde 21 – 24 Þubat 2011
tarihlerinde Ürdün’ün Ölü Deniz kentinde
gerçekleþtirilecektir.
Uluslararasý Mevduat Sigortacýlarý Birliði
(IADI), Avrupa Bölgesel Komitesinin (ERC) yýllýk
toplantýsý 27 – 29 Ocak 2011 tarihlerinde Çek
Cumhuriyeti’nin Prag kentinde Kurumumuz
temsilcilerinin de katýlýmý ile gerçekleþtirilmiþtir.
Toplantýda mevduat sigortacýlýðý asli prensipleri
için metodoloji geliþtirilmesi, görüþülmesine
devam edilen yeni AB Mevduat Sigortacýlýðý
Direktif taslaðý ile ilgili durum raporu, mevduat
sigortacýlarýnýn karþýlaþtýðý dolandýrýcýlýk
eylemleri, geri ödeme süreci ile ilgili IADI
Uluslararasý Mevduat Sigortacýlarý Birliði
(IADI), Latin Amerika Bölgesel Komitesinin
(LARC) 8. Yýllýk Toplantýsý Kolombiya Finansal
Kurumlar Garanti Fonu (FOGAFIN) ev
sahipliðinde 9 – 11 Mart 2011 tarihlerinde
Ko l o m b i y a ’ n ý n C a r t a g e n a k e n t i n d e
gerçekleþtirilecektir.
TÜRKÝYE’DEKÝ TASARRUF MEVDUATI HESAPLARININ SÝGORTALANMASINA ÝLÝÞKÝN
SORULAR ve CEVAPLAR
Tasarruf Mevduatý ve Katýlým Fonu sigortasý
nedir?
Tasarruf mevduatý ve katýlým fonu sigortasý, mevduat
ve katýlým fonu toplamaya yetkili mevduat ve katýlým
bankalarýnýn (kredi kuruluþlarýnýn) Bankacýlýk Düzenleme
ve Denetleme Kurumu tarafýndan faaliyet izinlerinin
kaldýrýlmasý durumunda, mevduat ve katýlým fonu hak
sahiplerinin maruz kalacaðý kayýplarýn devlet veya bu
amaçla kurulmuþ özel bir kurum tarafýndan kýsmen ya
da tamamen ödenmesinin garanti edilmesidir.
Türkiye'de mevduatýn ve katýlým fonlarýnýn
sigortalanmasý yetki ve görevi kamu tüzel kiþiliðini haiz
Tasarruf Mevduatý Sigorta Fonu'na (TMSF) aittir.
Türkiye'de hangi bankalar mevduat ve
katýlým fonu sigorta sistemine dahildir?
Türkiye'de faaliyet gösteren, mevduat ve katýlým fonu
kabulüne yetkili yerli ve yabancý tüm kredi kuruluþlarý
ile merkezi yurt dýþýnda bulunan kredi kuruluþlarýnýn
Türkiye'deki þubelerinde bulunan mevduat ve katýlým
fonlarý sigorta sistemine dahildir.
Tasarruf mevduatý ve katýlým fonuna iliþkin
sigorta primleri kim tarafýndan ödenir?
Tasarruf mevduatý ve katýlým fonuna iliþkin sigorta
primleri ilgili kredi kuruluþu tarafýndan TMSF'ye ödenir.
Türkiye'de tüm mevduatlar ve katýlým fonlarý
sigorta kapsamýnda mýdýr?
Türkiye'de faaliyet gösteren bir kredi kuruluþunun yurt
içi þubelerinde gerçek kiþiler adýna açýlmýþ olan ve
münhasýran çek keþide edilmesi dýþýnda ticari iþlemlere
konu olmayan Yeni Türk Lirasý, döviz ve kýymetli maden
cinsinden;
a) Tasarruf mevduatý hesaplarýnýn anaparalarý ile bu
hesaplara iliþkin faiz reeskontlarý toplamýnýn,
b) Katýlma hesaplarý birim hesap deðerleri ve özel cari
hesaplarýn,
50 bin YTL'ye (ellibin YTL) kadar olan kýsmý sigorta
kapsamýndadýr.
Yurt dýþýnda yaþayan kiþilerin mevduatlarý
veya katýlým fonlarý sigorta kapsamýnda mýdýr?
Yurt dýþýnda yaþayan yerli ya da yabancý gerçek kiþilere
ait yurt içi þubelerde bulunan tasarruf mevduatý
hesaplarýnýn anaparalarý ile bu hesaplara iliþkin faiz
reeskontlarý toplamý, katýlma hesaplarý birim hesap
deðerleri ve özel cari hesaplarý sigorta kapsamýndadýr.
Türkiye'de faaliyet gösteren kredi
kuruluþlarýnýn yurt dýþý þubelerinde açýlan
mevduat, katýlma ya da özel cari hesaplarý
sigorta kapsamýna dahil midir?
Bir gerçek kiþinin birden fazla bankada hesabý
bulunmakta ise, her bir bankadaki hesap veya
hesaplarýnýn, belirtilen limite kadar olan kýsýmlarý (limitler
her bir banka için ayrý ayrý geçerli olmak üzere) garanti
kapsamýndadýr.
Ticari hesaplar sigorta kapsamýnda mýdýr?
Gerçek veya tüzel kiþiler adýna açýlan ticari iþlemlere
konu olan hesaplar (münhasýran çek keþide edilmesi
hariç) sigorta kapsamýnda deðildir.
Kýyý Bankacýlýðý (Off-Shore) faaliyetinde
bulunan kredi kuruluþlarýnda açýlan hesaplar
sigortaya tabi midir?
Kýyý Bankacýlýðý (Off-Shore) faaliyetinde bulunan kredi
kuruluþlarýnda açýlan hesaplar sigorta kapsamýnda
deðildir.
Türkiye'de faaliyet gösteren mevduat ve
katýlým fonu kabulüne yetkili bulunan kredi
kuruluþlarý, yurt dýþýnda kurulu ortaklýklarý,
baþka banka veya finansal kuruluþlar adýna
Türkiye'de ikamet eden kiþilerden mevduat
veya katýlým fonu kabul edebilirler mi?
Türkiye'de faaliyet gösteren mevduat ve katýlým fonu
kabulüne yetkili bulunan kredi kuruluþlarý yurt dýþýnda
kurulu ortaklýklarý, baþka banka veya finansal kuruluþlar
adýna Türkiye'de ikamet eden kiþilerden mevduat veya
katýlým fonu kabul etmeleri, evrak ya da cüzdan
bulundurmalarý, personel istihdam etmeleri, bu
kuruluþlarýn reklamýný yaptýrmak suretiyle müþterilerini
anýlan kuruluþlara yönlendirmeleri, bu ve benzeri
yöntemler kullanarak yurt dýþýnda kurulu kuruluþlar
adýna mevduat ve katýlým fonu kabul etmeleri yasaktýr..
Mevduat ve katýlým fonu sigortasýna tabi
olmayan diðer hesaplar hangileridir?
5411 sayýlý Bankacýlýk Kanunu'nun 63 üncü maddesinin
üçüncü fýkrasý uyarýnca, 07.11.2006 tarihli ve 26339
sayýlý Resmi Gazete'de yayýnlanan “Sigortaya Tabi
Mevduat ve Katýlým Fonlarý ile Tasarruf Mevduatý
Sigorta Fonunca Tahsil Olunacak Primlere Dair
Yönetmeliðin” 5 inci maddesi uyarýnca;
a) Kredi kuruluþunun hakim ortaklarý ile bunlarýn ana,
baba, eþ ve velayet altýndaki çocuklarýna ait mevduat
ve katýlým fonu ile diðer hesaplar,
b) Kredi kuruluþunun yönetim veya müdürler kurulu
baþkan ve üyeleri, genel müdür ve yardýmcýlarý ile
bunlarýn ana, baba, eþ ve velayet altýndaki çocuklarýna
ait mevduat ve katýlým fonu ile diðer hesaplar,
c) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayýlý Türk Ceza
Kanunu'nun 282 nci maddesindeki suçtan kaynaklanan
malvarlýðý deðerleri kapsamýna giren mevduat ve
katýlým fonu ile diðer hesaplar sigortaya tabi deðildir.
Kredi kuruluþlarý tarafýndan satýþýna aracýlýk
edilen devlet tahvili, hazine bonosu, yatýrým
fonu gibi yatýrým araçlarý sigorta
kapsamýnda mýdýr?
Kredi kuruluþlarý tarafýndan satýþýna aracýlýk edilen
devlet tahvili, hazine bonosu, yatýrým fonu gibi yatýrým
araçlarý TMSF'nin sigorta kapsamýnda deðildir.
Serbest bölgelerde kurulu kredi
kuruluþlarýnda bulunan mevduat, katýlým
ya da özel cari hesaplar sigorta kapsamýnda
mýdýr?
Serbest bölgelerdeki bankacýlýk faaliyetlerinin 5411
sayýlý Bankacýlýk Kanunu kapsamýnda bulunmasýndan
hareketle, kredi kuruluþlarýnýn serbest bölgelerdeki
þubeleri nezdindeki hesaplarý da sigorta kapsamýndadýr.
TMSF tarafýndan bankacýlýk faaliyetine
devam etmekte olan bir kredi
kuruluþundaki mevduat/katýlým fonu ile
ilgili olarak sigorta kapsamýnda ödeme
yapýlýr mý?
TMSF, 5411 sayýlý Kanunun 63 üncü maddesinin
altýncý fýkrasý uyarýnca yalnýzca faaliyet izni kaldýrýlan
kredi kuruluþlarý nezdinde bulunan ve doðruluðu
hiçbir þüpheye yer vermeyecek þekilde kanýtlanan
mevduat ve katýlým fonunun sigorta kapsamýndaki
kýsmýný öder.

Benzer belgeler