bülten 2 - Medicine Hospital
Transkript
bülten 2 - Medicine Hospital
12 KİLO VERMEDE Sendromu Kalp Damar Cerrahi Merkezimizde başarılı bir operasyon 08 VARİS TEDAVİSİNDE SON NOKTA 13 İDRAR KAÇIRMAK KADER DEĞİL HASTALIKTIR TEDAVİ EDİLEBİLİR 11 ENDOVENÖZ LAZERRADYOFREKANS ABLASYON Çağın hastalığı 07 CİLDİNİZE YA Z BAKIMI DİYABET Dünyada her 10 saniyede 2 kişiye yaşamı tehdit eden ve uzuv kaybına yol açabilen diyabet (şeker hastalığı) tanısı konuluyor. Dünyada her 10 saniyede bir kişi diyabet ya da diyabete bağlı komplikasyonlar sonucu yaşamını yitiriyor. Bilim insanları, diyabetin görülme sıklığının giderek arttığına işaret ederek, aşırı kilodan kaçınılması, fiziksel aktiviteye önem verilmesi ve düzenli sağlık kontrolü yaptırılması konusunda uyarıyor. Çünkü, 2010'da dünya nüfusunun yüzde 6.6'sında görülen diyabetli hasta sayısının, 2030 yılında kadar 438 milyona ulaşmasından endişe ediliyor. 04’TE Diyabetli Ünlüler 06’DA 10 Böbrek taşından korunmak için Portakal suyu ve limonata 10 SORUDA SAÇ EKİMİ14’TE Medicine Hospital BÜYÜYOR 02 02 Medicine Hospital BÜYÜYOR Medicine Hospital mevcut kapasitesini dev bir yatırımla büyütüyor. Hastaneler zincirine çok büyük bir halka daha katılıyor. 2002 yılında Güneşli’deki ilk yatırımı yaparak sağlık sektörüne giriş yapan Medicine Hospital daha sonra Pendik’te yaptığı yatırımla büyümeye devam etti. 2010 yılında Kosova’da yaptığı hastane ile ülkemizde uluslararası ilk yatırım yapan sağlık kuruluşu olan grubumuz, Medicine İnternational ile Balkanlar’ın kalbinde yer aldı. Medicine Hospital yapacağı yatırımla Güneşli’de mevcut kapasitesinin üç katına ulaşacak dev bir yatırımın temelini atıyor. Güneşli Hastanesi’ne entegre olacak ek yatırım 2015’te tamamlanacak. İnşaatına başlanan proje ile 12.000 metrekarelik ana binaya ek olarak 19,500 metrekarelik yeni bir hastane ekleniyor. Yeni yapılacak dev tesis ile merkez hastane binasının kapalı kullanım alanı 31.500 metrekareye çıkacak. Büyüyen yüzü ile göz kamaştıracak ek binada bir çok yeni bölümde hasta kabulü yapılacak. Yeni tesis ile hizmet alanlarına onkoloji, radyasyon onkolojisi ve organ nakli gibi özel uzmanlık bölümleri eklenirken, tüm yoğun bakım ünitelerinde yatak kapasiteleri iki katına çıkacak. Hastanenin genel yatak kapasiteside ek bina ile birlikte 250’ye çıkacak. Mevcut olduğu bölgelerde çağdaş ve modern hastanecilikte liderliğini sürdüren Medicine Hospital yeni projeyle yakın bölgede 500 kişiye istihdam yaratacak. Üniversite kurma projesinide hızlandıran Medicine Hospital Grup, yapılacak eklemelerle araştırma hastanesi olma yolunda büyük bir adım atmış oldu. Grup Sağlık alanında açacağı Üniversite’yi yeni tesisle eşzamanlı açmayı düşünüyor. RANDEVULAR, LABORATUVAR SONUÇLARI ONLİNE ‘Artık Medicine Hospital’a ulaşmak daha kolay. Hastanemizde gitmek istediğiniz bölüme randevunuzu internet üzerinden kendiniz de alabilirsiniz.’ Yapılanan internet sitemizden artık randevularınızıda alabilecek, sağlık hizmetlerini zamanında vakit kaybetmeden alabileceksiniz. Bunun yanında laboratuvar sonuçlarınıda internetten öğrenmeniz mümkün olacak. Yapılan tetkikleri hem öğrenecek hemde çıktı alabileceksiniz. 03 ED?T RDEN Uz.Dr.Cevat ŞENGÜL Şimdi Büyüme Zamanı Medicine Hospital’da tamamlayıcı sağlık sigortası günleri 'Tamamlayıcı Sağlık Sigortası', Medicine Hospital ve Mapfre Genel Sigorta ve Axa sigorta işbirliğinde uygulanmaya başlandı. Her iki sigortadan Tamamlayıcı Sağlık Sigortası' uygulaması ile SGK'lı kişiler, Medicine Hospital’da fark ödemeden hizmet alabilecekler. SGK'lı kişiler Özel Sağlık Sigortasının yaklaşık 3'te 1 fiyatına 'Tamamlayıcı Sağlık Sigortası' poliçelerini satın alabilecekler. 'Tamamlayıcı Sağlık Sigortası'nı çok uygun fiyatlara yaptıranlar ayakta ve yatarak tedavi teminatı alabildikleri gibi sadece "yatarak" tedavi teminatını da seçebilecekler." Medicine Hospital Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Yusuf Elgörmüş yapılan anlaşmanın ardından “Hastalarımız imzalanan 'Tamamlayıcı Sağlık Sigortası' ile tek kuruş ödemeden tüm hastanelerimizde tedavi olabilecekler. Hastanelerimizden bu zamana kadar mutlulukla ayrılan hasta ve hasta yakınlarımız artık çok uygun fiyatlarla daha sağlıklı olacaklar. Bu sistemle fark ödemeden tedavilerini tamamlayıp hastanelerimizden ayrılabilecekler" dedi. Medicine Hospital Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Yusuf Elgörmüş sistemin faaliyete geçmesiyle “Tamamlayıcı Sağlık Sigortası” yapanların hastaneye gelmeye başladığını, anlaşmanın çok kısa zamanda ilk olumlu sonuçlarını verdiğini sözlerine ekledi. Medicine Hospital’ı ziyaret edenler iki şeyi soruyorlar. 1- Birden fazla hastaneniz mi var, yurtdışında bir şubeniz varmış doğru mu? 2- Yan tarafınızdaki dev inşaat nedir? Sorulara hemen cevap verelim: Evet Hastanelerimiz var, evet yurtdışında da şubelerimiz var. Şube açmaya devam edeceğiz. Araştırmalarımız devam ediyor. Bağcılardaki Hastanemizin yan tarafındaki inşaat, mevcut olan hastanemizin tam 2 buçuk katı büyüklüğünde. Daha düne kadar meskenlerle çevrili, otopark olarak kullandığımız bu alanda sağlık hizmeti vermek üzere yeni hastane binamız yükselecek. Peki neler oluyor Medicine Hospital’da? Tek kelimeyle büyüyoruz... Neden büyüyoruz? Zamanı geldi o yüzden. Sağlıklı bir hayat geçiren genç bir insanın boy, kilo ve iskeletinde büyüklük anlamında değişimler olur. Bizimki de buna benziyor. Ana binamız, derken Pendikteki hastanemiz, sonra Kosova.... Şimdide hayallerimizi süsleyen, Hastanecilikte çığır açacak bir bina yapıyoruz. Bir kaç ipucu vereyim size: Bu hastane mevcut olan hastanemizden çok çok farklı olacak, teknolojik olacak. Sağlık işletmeciğinde geldiğimiz noktada istenen fakat ertelediğimiz her şeyi burada uygulayacağız. Bir araştırma hastanesi olacak, onkoloji, kalp damar , yoğun bakım, organ nakli, aklınıza gelen tüm branşlarda hizmet vermeyi hedefliyoruz. Özel hastanecilik Ülkemizde bir çığ gibi büyüyor. İnsanlarımız özel hastanelerin önemine inandı ve güvendi. Hükümet, insanımızın hak ettiği sağlık hizmetlerine erişimini kolaylaştırdı. Bizlerinde buna destek olması gerekiyor. Bazen değişimlere girmek zorunda kalıyorsunuz. İnsanlar size geliyorsa, sizden eminse, size güveniyorsa neden büyümeyesiniz ki? Daha fazla istihdam. daha fazla hasta, daha yeni teknoloji ve en önemlisi daha fazla hastamıza şifa dağıtmak için büyüyoruz. Sağlıcakla kalın... 04 ÇAĞIN HASTALIĞI DİYABET Uzmanların günümüzün en sinsi hastalığı olarak adlandırdığı diyabet her geçen gün artıyor. 2030 yılında diyabetli sayısının 438 milyon kişiye ulaşması bekleniyor. Diyabet, vücudumuzda pankreas adlı salgı bezinin yeterli miktarda insülin hormonu üretmemesi ya da ürettiği insulin hormonunun etkili bir şekilde kullanılamaması durumun da gelişen ve ömür boyu süren bir hastalıktır. Sonuç olarak kişi, yediği besinlerden kana geçen şekeri yani glukozu kullanamaz ve kan şekeri yükselir (hiperglisemi). Yediğimiz besinlerin özellikle karbonhidrat içeren besinlerin çoğu vücutta enerji için kullanılmak üzere glukoza dönüştürülür. Midenin arka yüzeyinde yerleşik bir organ olan pankreas, kaslarımızın ve diğer dokuların kandan glukozu alıp enerji olarak kullanmalarını sağlayan "insülin" adı verilen bir hormon üretir. Besinlerle kana geçen glukoz, insülin hormonu aracılığı ile hücrelere girer. Hücreler glukozu yakıt olarak kullanır . Eğer glukoz miktarı vücudun yakıt ihtiyacından fazla ise karaciğerde (şeker deposu=glikojen), yağ dokusunda depolanır. Diyabeti olmayan bir birey kan şekeri düzeyi açlık halinde 120 mg/dl, tokluk halinde (yemeğe başladıktan iki saat sonra) 140 mg/dl’nin üstüne çıkmaz. Açlıkta veya toklukta ölçülen kan şekeri düzeyinin bu değerlerin üstünde olması diyabetin varlığını gösterir. Bir kişinin diyabetli olup olmadığı Açlık Kan Şekeri (AKŞ) ölçümü veya Oral Glikoz Tolerans Testi (OGTT) yapılarak saptanır. AKŞ ölçümü 100-125 mg/dl olması gizli şeker (pre-diyabet) sinyalidir. AKŞ ölçüm sonucunun 126 mg/dl veya daha fazla olması diyabetin varlığını gösterir. OGTT’ de glikozdan zengin sıvı aldıktan 2 saat sonraki kan şekeri değeri önemlidir. İkinci saat kan şekeri ölçümü 140-199 mg/dl ise gizli şeker, 200 mg/dl veya daha yüksek ise diyabet tanısı konulur. Şeker ve İnsülin Vücut, sürekli olarak kanda bir miktar şekere (glukoza) ihtiyaç duyar. İnsülin kan dolaşımındaki glukozu hücrelere taşımakla görevlidir. İnsülin pankreas tarafından üretilen bir hormondur. Hücrelerdeki glukoz, günlük yaşamımızı devam Şekerin yüksek olması sonucunda ● İdrara çıkmada artış (özellikle geceleri) ● Sıvı kaybı ● Susama, ağız kuruması ● Çok idrar yapmak : Vücutta insülin yapılamadığı zaman, insülinin, normalde sorumlu olduğu işlevler yapılmaz, yani glukoz hücreler tarafından enerji olarak kullanılamaz ve kanda birikir, belli bir düzeyden sonra da böbrekten atılmaya başlar. Şeker beraberinde suyu da sürükleyeceğimden kişi çok idrara çıkmaya başlar. ● Çok su içmek : İdrarla aşırı su kaybedince aşırı su içilir. ● Zayıflamak : Öte yandan alınan gıdalardan yararlanamayan vücut hücreleri enerji kaynağı olarak depolardaki yağları yakıt olarak kullanmaya başlar ve kişi zayıflar. 05 ettirmeyi sağlayacak enerji kaynağıdır. Tip 1 Diyabet Her yaşta görülebildiği gibi, sıklıkla çocukluk ve gençlik yaşlarında başlar, bu nedenle juvenil diyabet adı da verilir. Ülkemizde 4 milyonun üzerinde olduğu sanılan şeker hastalarının %10'u, yani yaklaşık 400.000 kişi bu tip şeker hastasıdır. Tip 2 Diyabet Erişkinlerde görülen diyabettir. Pankreas insülin üretir fakat vücut bunu gerektiği gibi kullanamaz. Daha çok 40 yaş üzeri kişilerde ortaya çıkar. Şeker Hastalığının Nedenleri - Pankreas Bezesinin yorulması - Kandaki şekerin belli seviyede kalması, pankreas bezinin salgıladığı insülin hormonu ile olur. Diyabetin Belirtileri Aşırı susama, sık idrara çıkma, yorgunluk ve açıklanamayan kilo kaybı, sık görülen belirtiler olmakla birlikte hiçbir açık belirti de olmayabilir. Yukarıdaki belirtilerden biri veya birkaçı var ise vakit geçirmeden bir sağlık kuruluşuna giderek danışınız. Tip 1 diyabetin ortaya çıkışı genelde ani ve dramatik olur aşırı susama, sık idrara çıkma, yorgunluk, beklenmeyen kilo kaybı ve tekrarlayan enfeksiyonlar gibi belirtiler olabilir. Tip 1 diyabetin belirtileri daha az sıklıkta ama aynı biçimde Tip 2 diyabetli kişilerde de olabilir. Tip 2 diyabetin ortaya çıkışı daha yavaştır ve bu yüzden tespiti de daha zordur. Bazı Tip 2 diyabetli kişilerde hiç bir erken belirti görülmez ve başlangıçtan bir kaç yıl sonra diyabetin çeşitli komplikasyonlarının varlığıyla diyabet teşhis edilir. (Diyabet Riskinizi Test Edin), Diyabetli olabileceklerini düşünen riskli kişiler tanı için bir sağlık kurumuna danışmalıdır. ● Sık sık idrara çıkma ● Aşırı susama ● Bulanık görme ● Halsizlik,bitkinlik ● Beklenmedik kilo kaybı ● Acıkma hissi. ● Mide bulantısı ● Kusma ● Nefes kokusu ● Sık idrar yolu enfeksiyonu ● Adetten kesilme ● Kuru ve kaşıntılı deri ● Yaraların geç iyileşmesi Bunlara dikkat edelim Yılda bir defa göz muayenesi olunuz. Göz doktorunuza seker hastası olduğunuzu söylemeyi unutmayınız. Doktorunuzun önerdiği ilaç veya insülin tedavisi ve diyete aynen uygulamaya çalışın. İlaçlarınızı doktorunuza sormadan değiştirmeyin veya kesmeyiniz. Şeker düşmeleri oluyorsa doz ayarlaması için hemen doktorunuza başvurunuz. İki yılda bir diş doktoruna giderek muayene olunuz. Özellikle diş etlerindeki iltihap şeker hastaları için çok önemlidir. Her yıl Eylül ayında grip aşısı olunuz. Ayaklarınızı her gün ılık sabunlu suyla yıkayınız ve arkasından kurulayınız. DİYABET SÖZLÜĞÜ Alfa hücreleri: Pankreasın Langerhans adacıklarında bulunan ve glukagon üreten hücreler Aseton: Vücut yağlardan enerji elde ettiğinde ortaya çıkan ve ketonlar olarak adlandırılan maddelerden biri Aspartam: Düşük kalorili yoğun bir tatlandırıcı Balayı dönemi: İnsülin tedavisine başlandıktan kısa bir süre sonra dozunun azaltıldığı dönem Berrak insülin: Kristalize insülin Beta blokerler: Stres hormonlarının kalp damar sistemi üzerindeki etkilerini bloke eden ilaçlar Beta hücreleri: Pankreasın Langerhans adacıklarında bulunan ve insülin üreten hücreler Diyabet: Yüksek kan şekeri ile karakterize pankreas rahatsızlığı Diyabet komplikasyonları: Yeterli düzeyde kontrol edilemeyen kan şekerinin kısa ve uzun vadeli olumsuz sonuçları Diyabetik amyotrofi: Diyabete bağlı olarak belli sinirlerin hasarı sonucu bacaklarda ağrı ve/veya güç kaybı ile seyreden nadir bir durum. Diyabetik koma: Genellikle ketoasidoz ve bilinç kaybı ile birlikte bulunan aşırı kan şekeri yükselmesi sonucu görülen bilinç yitimi Diyabetik nefropati: Şeker hastalığı seyrinde ortaya çıkan böbrek rahatsızlıkları Diyabetik nöropati: Şeker hastalığı seyrinde ortaya çıkan sinir sistemi rahatsızlıkları Diyabetik retinopati: Şeker hastalığı seyrinde ortaya çıkan göz rahatsızlıkları Enjektör: İğne yapmaya yarayan cihaz Fruktoz: Doğal olarak meyvelerde bulunan şeker Gestasyonal diyabet: Gebelik sırasında oluşan şeker hastalığı Glikojen: Karbonhidratların karaciğerde depolanma şekli Glikolize hemoglobin: Kan şekeri kontrolünün ne kadar "yeterli" olduğunu gösteren kriterlerden biri Glikoz: Karbonhidratların sindirimi sonu açığa çıkan bir şeker türü Glikoz tolerans testi: Diyabet tanısı için kullanılan test Glikozüri: İdrarda glikoz bulunması Glokom: Göz küresinin içindeki basıncın artmasına neden olan hastalık Glukagon: Kan şekerini yükselten ve pankreasın alfa hücrelerinde üretilen bir hormon Hemoglobin: Alyuvarlardaki renk veren madde, glikozun bağlandığı bölüm Hiperglisemi: Kan şekerinin yükselmesi Hipoglisemi: Kan şekerinin düşüklüğü Hormon: İç salgı bezlerinden kana verilen protein yapısındaki madde İmpotans: İktidarsızlık İnsülin: Kan şekerini dengeleyen ve pankreasın beta hücrelerinden salınan hormon İnsülin reaksiyonu: Kan şekeri düşmesinin diğer adı İntradermal: Cilt içine İntramusküler: Kas içine Kalori: Enerji veya ısı ölçü birimi Ketoasidoz: İnsülin eksikliğine bağlı olarak yağların yakılmasının sonucunda keton ve asit oluşumu ile seyreden ciddi bir durum. Keton: Enerji elde etmek üzere vücuttaki yağlar kullanıldığında açığa çıkan asit yapısındaki madde Ketonüri: İdrarda aseton ve keton bulunması Ketoz: Kanda keton cisimciklerinin aşırı artması Lipoatrofi: İğne yapılan yerde yağ dokusunun azalması Pankreas: Sindirim sistemine dahil olan ve insülin salgılayan, midenin arkasında yer alan bez Sakarin: Kalori içermeyen sentetik bir tatlandırıcı Sülfonilüreler: Pankreasın insülin salgılanmasını uyararak kan şekerini düşüren haplar Tip 1 Diyabet: Yalnızca diyet veya haplarla tedavi edilmeyen insüline bağımlı diyabet Tip 2 Diyabet: İnsüline bağımlı olmayan diyabet Toksemi: Toksinlerin (zehirlerin) emilimi sonucunda vücudun zehirlenmesi 06 Diyabetli Ünlüler Ünlü oyuncu Hazal Kaya, bu yıl 125. yılını kutlayacak olan mezun olduğu İtalyan Lisesi'nin 2013-2014 ders yılı için kayıt yaptıracak öğrencilere tanıtım için düzenlediği organizasyona katıldı. Bir süredir başı fazla kilolarıyla dertte olan 23 yaşındaki Kaya, şeker hastası olduğunu açıkladı. Kaya, 'Hastalığım yüzünden dengeli beslenmek zorundayım. Şeker hastası olduğum için su içsem yarıyor. Tedavi sürecim olumlu geçiyor ve ciddi bir hastalığım olmadığı için de çok mutluyum' dedi. HAZAL KAYA Sabah gazetesinin renkli yazarı Hıncal Uluç, 43 yıldır basın dünyasının içinde. Hemen hemen her konuda yazıyor, ama diyabetli olduğuna dair ser veriyor sır vermiyor yazılarında. Oysaki 15 yıldır diyabetli. Ve diyabetli olduğunu bilenlerin sayısı çok az, çünkü Uluç, diyabetle birlikte daha bir çok hastalığı olmasına karşın, hastalıklarını beyninde bitirdiği için onlardan bahsetmeyi gereksiz buluyor. Uluç’un diyabetlilere mesajı şöyle “Toplum olarak karamsar yaratılmışız. Adeta kendimize üzülecek bir şeyler arıyoruz. En sağlam insanlar bile beyinlerinde bir rahatsızlık yaratıp, kabul ediyor ve hayatını da hep bu rahatsızlığı düşünerek yaşıyor. Ben karamsar bir aile ortamında büyüdüğüm halde iyimser olmayı öğrenmiş biriyim. Bir sürü hastalığım olmasına rağmen hiç biri umurumda değil, hiçbir şeyim yokmuş gibi yaşıyorum. Herkes bunu başarabilir” diyor HINCAL ULUÇ Halle Berry, dünyaca tanınan bir aktris. Geçtiğimiz yıl aldığı Oscar ödülü ile yeteneği tescillenmiş bir oyuncu. Kimi zaman bir James Bond kızı, kimi zaman da güzellik kraliçesi. Bütün bunların yanı sıra o aynı zamanda bir diyabetli. Halle Berry’ nin diyabetle tanışması ve hastalığını kabul etme öyküsü ilginç. Berry’e diyabet hastalığı teşhisi (Tip I yani insuline bağımlı tür) 20’li yaşlarının başında konmuş. İlk önceleri hastalığını kabullenip, düzenli bir şekilde tedavi olma yerine hastalığı reddetmeyi seçmiş. Çünkü set aralarında insülin iğnesi olmak için izin istemekten utanmış, çevresine hastalığını bir türlü söyleyememiş. O günlerde geçirdiği ciddi bir kriz sonrası ise yaptığı yanlışın farkına varmış. Halle Berry artık diyabetini kabullenmiş durumda ve düzenli egzersiz ile doğru beslenmeyi yaşamının bir parçası haline getirmiş. Hastalığını herkes biliyor ve Berry Amerika’daki diyabet kuruluşlarının önemli bir bağışçısı olmakla da tanınıyor. İZEL Şarkıcı İzel de diyabet hastaları arasında. İzel hastalığını öğrendiğinde ve sonrasında şunları söyledi “İnanmadım, ciddiye almadım ve hiç önemsemedim. Kabul etmedim, öyle bir şeyim yok gibi davrandım. Tatlı ve çikolatamı yemeye devam ettim. Ama şikayetlerim artmaya başladı. Sonra kendime iyi bir doktor bulup, bunu bir düzene sokmaya karar verdim. Şimdi diyabet konusunda çok daha bilinçli davranabiliyorum. Eğer diyabetseniz ve dikkatli yaşarsanız bu hayatınızın uzamasını sağlayabiliyor. Ancak dikkat etmezseniz çok tehlikeli bir hastalık oluyor.” HALLE BERRY DERYA BAYKAL Derya Baykal , diyabetli olduğunu geçen yıl üst üste sıkıntı yaşadığı bir dönemde aniden başgösteren belirtilerle öğrenmiş. İlk dönem depresyona girmiş, ensülin iğnelerini gizli gizli yapmış. Tiyatro oyuncusu Derya Baykal Şensoy programlarında hastalığından bahsedip uyarılarda bulunuyor. 07 CİLDİNİZE YA Z BAKIMI Baharın gelişiyle birlikte yenilenen doğa gibi cildimizin de yenilenmeye, canlanmaya ihtiyacı var. Medicine Hospital Dermotoloji Uzmanı Dr. Burcu Işık, bahar aylarında cilt sağlığının korunması ve yaz aylarında cildimizde yapılacaklar hakkında önerilerini söyledi. Dermotoloji Uzmanı Dr. Burcu Işık Öncelikle kozmetik dermatoloji nedir? “Kozmetoloji” ve “Dermatoloji” terimlerinin birleştirilmesiyle oluşan” Kozmetik Dermatoloji” kavramı, kısaca cilt kusurlarının non invaziv ya da minimal invaziv yöntemlerle (ameliyatsız olarak) iyileştirilmesi yöntemlerinin genel adıdır. Nasıl yararlanılır? Cilt gençleştirme (anti aging), kırışıklıkların giderilmesi, selülit ve çatlak tedavisi, leke tedavisi, damarsal problemlerin tedavisi, akne ve yanık izlerinin de tedavisini içeren bir çok durumda kozmetik dermatolojiden yararlanılabilir. Botulinum toksin uygulamaları ( botoks), dolgu , kimyasal peeling, mezoterapi (saç-yüz-selülit), roller, PRP (trombositten zengin plazma) uygulamaları , lazer ile damar- leke tedavisi kozmetik dermatolojinin başlıca uygulamaları arasında yer almaktadır. Yaz boyunca daha sağlıklı ve güzel nasıl görünebiliriz? Yaz aylarına daha ışıltılı, daha genç ve daha sağlıklı bir cilt ile girmek için kişiye uygun dermatokozmetik yöntem ve ürün seçilmedir. Bunun için de mutlaka bir dermatoloji uzmanından görüş alınmalıdır. Selülitlere neler yapalım? Kadınların sıkça sorduğu sorulardan biri “kremlerin selülit tedavisinde etkili olup olmadığıdır? “ Kremlerin selülit tedavisine etkileri çok azdır. Selülit tedavisinde kullanılan en etkili yöntemlerden biri mezoterapidir. Mezoterapi yönteminde cilt altına dolaşımı hızlandıran, ödemi azaltan, yağ hücrelerinde yıkımı hızlandıran maddeler verilir. Radyofrekans uygulamaları da selülit tedavisinde oldukça etkilidir. Bu yöntemler birlikte kullanıldığında, diyet ve sporla desteklendiğinde sonuçlar yüz güldürücü olmaktadır. Cildimizi gençleştirmek için başka metodlar var mı? Yaz aylarına girerken kırışıklıklardan kurtulmak istiyorsanız botulinum toksin ve dolgu maddesi uygulamaları sizin için uygun olacaktır. Tekrarlayan kas hareketlerine bağlı mimik çizgilerinin giderilmesinde botulinum toksin uygulaması yapılabilir. Botulinum toksin (botoks) zannedildiği gibi yılan zehiri değildir. Bakterilerden elde edilen bu toksin enjeksiyon yapılan bölgede geçici kas zayıflığına neden olur. Bu sayede mimik çizgilerinin (kaş çatma çizgisi, göz çevresi kırışıklıkları, alın çizgileri vb.) derinliği azalır, daha aydınlık, daha genç ve daha yumuşak hatlı bir yüz görünümü elde edilebilir. Uygun dozlarda ve uygun teknikle yapıldığı takdirde, korkulanın aksine, ifadesiz ve donuk bir yüz görünümüne neden olmaz. Derin kırışıklıklar ve hacim kaybı için, hiyalüronik asit içeren dolgu maddesi enjeksiyonları uygulanabilir. Hiyalüronik asit; deri altı dokuya sağlamlık ve esneklik veren doğal bir yapı taşı olduğundan zamanla kendiliğinden erir. Bu nedenle dolgu uygulamalarının kalıcılığı 9-12 ay arasında değişmektedir. Hiyalüronik asit; cildinizde hacim yaratarak, sağlıklı ve canlı bir görünüm verir. Bu yöntemle; yaklaşık yarım saat içinde, dudak kenarlarında gülmeye bağlı olarak oluşan oluklar, dudak üstünde beliren sigara çizgileri, gözaltındaki çukurlar giderilebilir. Aynı zamanda yüze daha oval bir hat verilebilir ve elmacık kemiklerinin üzeri daha belirgin hale getirilebilir, dudaklar dolgunlaştırılabilir. Güneşin cilde verdiği zararlar nelerdir ? Güneşin yaşam için yararlı etkileri tartışmasız olsa da, zararlı etkileri de mevcuttur. Güneşin başlıca zararlı etkileri, erken dönemde güneş yanıkları ve cilt lekeleri olarak kendini gösterirken, geç dönemde fotoyaşlanma dediğimiz güneşe bağlı erken yaşlanma ve deri kanserleri oluşumudur. Deri kanserleri son yıllarda çok hızlı bir artış göstermektedir. Brozlaşma tüm dünya toplumlarında sağlıklı bir görünüm ile ilişkilendirilse de, anlamı aslında deri hasarıdır. Bronzlaşma derinin kendini koruma yöntemidir. Deri ne kadar bronz ise, o kadar hasar almış demektir. 08 VARİS TEDAVİSİNDE SON NOKTA ENDOVENÖZ LAZERRADYOFREKANS ABLASYON Endovenöz Lazer Ablasyon ile Varis Tedavisi ile varislerinizden ağrısız acısız kurtulmanız mümkün. Medicine Hospital Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Batuhan Özay ilk kez 2000’li yılların başında büyük varislere neden olan damarların tedavisinde adeta bir devrim yaşandığını belirterek, “ Klasik varis ameliyatları, eğer ana safen toplardamarında ciddi kaçaklar varsa kasık ve diz-ayak bileği seviyelerinde 3-4 cm.lik kesiler yapılarak toplardamarın çıkarılması şeklinde yapılıyordu. Bu yöntemde hastaların ayağa kalkması günlük aktvitelerine dönmesi günler alıyor, bacakta ameliyat bölgesinde izler rahatsız edici oluyordu. “Endovenöz ablasyon” yönteminde ise; dizden sadece bir iğne yardımı ile damarın içine girilip damar çıkarılmadan lazer yada radyofrekans yöntemi ile yakılıyor. Çoğu zaman lokal anestezi ile yapılan bu yöntemde aynı gün taburcu olmak, ertesi gün işe başlamak, yara izi kalmaması gibi avantajlar mevcut.” dedi. Doç. Dr. Batuhan Özay Endovenöz Lazer Ablasyon ile Varis Tedavisi ile ilgili merak edilenleri cevapladı. Endovenöz lazer hangi durumlarda yapılır? Varisler sadece kozmetik sorun değil, aynı zamanda şikayet oluşturarak yaşam kalitenizi olumsuz yönde etkileyebilirler. Lazer tedavisi ile varisler yanında, kaşıntı, kramplar, şişme, ağrı ve ağırlık hissinden de kurtulabilirsiniz. Eğer venöz yetmezliğe bağlı iyileşmeyen yaralarınız (venöz ülser) varsa bunların hızla iyileşmezi ve tekrarının engellenmesi lazer ile mümkündür. Endovenöz lazer nasıl yapılır? Bu yöntemlerde genelde diz hizasından ultrason eşliğinde hastalıklı safen safen ven isimli toplardamara lazer kateteri (tel) yerleştirilip, damarın başladığı yer olan kasık bölgesine kadar ilerletilir. Anestezik sıvı damar çevresine enjekte edildikten sonra lazer enerjisi verilmeye başlanır ve kateter yavaşça geriye doğru çekilir. Tüm damara lazer verildikten sonra kateter çıkartılır ve bacak sarılır. İşlemin tamamı 30-60 dk sürer. Endovenöz lazer ağrılı bir işlem midir? Her nekadar bireyler farklı tepkiler versede, genelde lazer tedavisi sırasında ağrı hissedilmez. Eğer işlem gerektiği şekilde yapılmamış ise, lazer verilirken yanma tarzında ağrı hissedilebilir. Bunu engellemek içinde damar çevresine anestezik madde içeren sıvı enjekte edilir. Lazer tedavisi ne oranda başarılıdır? Başarı safen toplardamarının ortadan kaldırılması olarak tanımlandığında bu hedefe %9398 oranında ulaşılabilmektedir. Lazer tedavisinin avantajları nelerdir? ● 30 dakika süren işlem sonrası semptomlarda anında iyileşme görülür. ● Günlük aktivitelere hemen dönüş mümkündür. Çok az bir ağrı ve morarma olabilir. ● Cerrahi yara izi yada dikiş olmaz. Çünkü cilde açılan kesi kalem ucu kadardır. ● Cerrahiye kıyasla daha yüksek başarı ve daha az tekrarlama oranı . ● İşlem sonrası hasta memnuniyeti çok yüksek ● Başarı oranı %93-100 arasındadır. Bacaklarımda boğum boğum varisler var. Bunlar lazer ile tedavi edilebilir mi? Genelde bacaklarınızda gördüğünüz varislere değil de, o varisleri oluşturan kasık ile ayak bileği arasında yer alıp kanın geri akımına (reflü) neden olan safen toplardamarına lazer uygulanır. Sizin gördüğünüz variler ise çoğu kez aynı seansta flebektomi (pake eksiyonu) adı verilen cerrahi yöntemle çıkartılır, veya ayrı bir seansta skleroterapi yapılarak ortadan kaldırılabilir Varislerim için ameliyat mı lazer mi tercih etmeliyim? Lazerin avantajı ameliyata göre daha az rahatsızlık ile yetmezlikli safen toplardamarınızdan kurtulup, normal hayatınıza daha kısa sürede dönebilmektir. İlk bir kaç gün geçtikten sonra lazer ile bu dönem çok daha rahat geçirilir ameliyat ve lazer arasında sonuçlar açısından belirgin bir fark bulunmaz. Bu nedenle eğer daha az acı ile daha kısa sürede normal yaşantınıza dönmekve estetik bir görüntü istiyor iseniz lazer sizin için daha uygundur. Endovenöz lazer için nasıl bir hazırlık gerekir? Aşağıda hazırlık için genel kurallar belirtilmiştir. ◆ İşlem öncesi bol su içebilirsiniz ama birkaç saat öncesinden itibaren gıda almayın, ◆ Hastaneye birisinin sizi getirmesi ve götürmesi gereklidir. Kendiniz araç kullanamazsınız. ◆ Varis çoraplarınızı yanınızda getirmeyi unutmayın, ◆ Bacaklarınızda kıllar varsa, işlemden önce banyo yaparak temizleyin. Bunu yapmasanız bile işlemden hemen önce hastanede yapılacaktır. ◆ Daha önceden kullanmakta olduğunuz ilaçlara bize danışarak devam edin Varislere lazer yapıldıktan sonra iyileşme dönemi nasıldır? İşlem ameliyat yada kesi izi bırakmadan ve ameliyata gore çok daha az ağrı ile iyileşme sağlar. Hastalar hızla iyi olup, daha kısa sürede normal hayatlarına dönebilirler. Uyluk iç yüzünde ağrılı morluklar ve yürürken çekilme hissi çoğu kez ilk hafta olup, sonraki günlerde azalarak kaybolur. Hastaların işlem sonrası yürümeleri serbesttir ve özellikle yürümeleri istenir. 09 PRP İLE CİLT GENÇLEŞTİRME PRP nedir? PRP, “Platelet Rich Plasma-platelet yönünden zenginleştirilmiş plazma uygulaması” adı verilen tedavi yönteminin kısaltılmış ismidir.Bu uyguUz. Dr. Esra lama bir kişiden alıÇınaroğlu Azman nan küçük miktardaki kanın özel bir tüpe konularak santrfüj işlemine tabi tutulduktan sonra bileşenlerine ayrılması ve elde edilen az miktardaki “ platelet yönünden zenginleştirilmiş plazma” nın (PRP) yine aynı kişiye enjeksiyon yoluyla geri verilmesini temel alır. PRP uygulamasında amaç nedir? Plateletler-veya diğer adıyla trombositlervücudumuzdaki hasarlı dokuların onarımını ve doğal hallerine dönmelerine sağlamak için gerekli olan “büyüme faktörlerini” yapısında barındıran kan bileşenleridir. Dokularımızda her hangi bir hasar oluştuğunda kanımız plateletleri bu dokuya toplayarak bir onarım süreci başlatır. PRP uygulamasının amacı ise bu hedef dokuya kan dolaşımı ile taşınabilecek olandan çok daha fazla sayıda plateleti verebilmektedir. Böylece hasarlı dokunun onarımı da bu kadar hızlı ve güçlü bir şekilde başlar ve daha çabuk sonuçlanır, çünkü PRP ile elde edilen plateletlerin yoğunluğu kandakinden 2 ile 4 kat fazladır. PRP'nin hedefi yara iyileşmesinin sağlamak mıdır? Derinin gençleşmesi ile yara iyileşmesi arasındaki ilişki nedir? Derimizin yaşlanması aynı yaralanma sürecinde olduğu gibi bazı fiziksel özelliklerini kaybetmesinden kaynaklıdır. Bu nedenle derimizi gençleştirmeye yönelik uygulamalarda aslında vücudumuzun bir yarayı iyileştirken yaptıklarını çeşitli yöntemlerle taklit ederiz. Örneğin lazer, peeling gibi yöntemlerle derimizde limitleri belli, hafif bir hasar verir ve bu hasarı derimize hızla iyileştirmek için tetikleyici bir güç olarak kullanırız, bu hasar sonrasında büyüme faktörleri salınır ve iyileşme süreci başlar. Dermokozmetik ürünler de benzer şekilde derimizi yeniden yapılandıran maddelerin veya sentetik olarak elde edilmiş büyüme faktörlerinin bir iyileşme süreci başlatmasını sağlar. Derideki bir hasarı en etkili, en hızlı ve en doğal biçimde onarabilecek yapı, yine derinin ait olduğu bütünün bir parçasıdır. Bu nedenle plazma uygulaması damarlarımızda dolaşan bu sihirli gücü harekete geçiren bir yöntem olarak gelişmiştir. Hastanın kendi kanının işlemden geçirilip hastaya tekrar verilmesi güvenilir bir uygulama mıdır? PRP uygulması “otolog” dur, yani kullanılan plateletler hastanın kendisinden alınanlardır, ayrıca kanın alınması, plateletlerin ayrıştırılması gibi işlemler steril ve kapalı bir kit yardımıyla yapılmaktadır, yani dışarıdan da bir bulaşma riski yoktur. Bunların dışında, verilen plataletlere eklenen hiçbir şey mevcut değildir. Bu nedenle bu uygu- lama güvenilir olarak değerlendirilebilir. Bu tedavinin uygulaması ne kadar sürüyor? Özel bir koşul gerekiyor mu? Toplamda yaklaşık 30 dakikalık bir uygulamadır. Kolayca, acısız biçimde uygulanır. PRP uygulamasında olumlu etki ne zaman görülür? Uygulamadan hemen sonra ciltte sağlıklı bir parlaklık ortaya çıkar. Daha sonra bu parlak görünümde biraz gerileme olur, ancak 3 veya 4 uygulamadan sonra (yani 1 kür uyguladıktan sonra) kalıcı bir etki belirgin hale gelir. PRP tedavisi hangi amaçlarla kullanılır? Saçdökülmesi tedavisinde kullanılır. Saçlı deride PRP uygulaması güçsüz, kırılmış, hasarlı saçları ve saç üretimi yeteneği durmuş olan saç köklerini uyararak,saç dökülmesini durdurur. Saçların daha parlak, canlı görülmesini sağlar Cilt gençleştirici olarak kullanılır. Zaman içerisinde cildimizde bazı dokularun kaybına ve cilde sıkılığını veren kollajen maddesinin azalmasına bağlı çökmeler,sarkmalar,kırışıklıklar or- taya çıkar. PRP uygulanan bölgede salgılanan büyüme faktörleri sayesinde iyileşme görülür.Kollajenin yeniden yapılanmasına ve üretiminin artmasına bağlı ciltde elastikiyet artar,cilt sarkmaları ve kırışıklıklar azalır. Cilt lekelerinde kullanılır. PRP ile cilde verilen pıhtı hücrelerinin salgıladığı büyüme faktörleri ile ciltde renk oluşumunu sağlayan melanin hücrelerinin çalışma sistemi normal sınırlarda tutularak cilt lekelerinin tedavisi sağlanır Akne izi,skar ve çatlak tedavisinde kullanılır. Ciltde herhengi bir nedene bağlı olarak ortaya çıkmış çatlaklar,izler,sivilce izleri,skar gibi lezyonların etrafında yara iyileştirici mekanizma ile çalışan pıhtı hücreleri,salgıladığı büyüme faktörleri ile lezyonlarda iyileşme ,görünümlerinde azalma ve küçülme sağlamaktadır. Etkinin tam olarak sağlanması için kaç uygulama yapmak gerekir? Tam etki toplam 3 veya 4 uygulamadan, yani bir kür tamamladıktan sonra kalıcı bir ışıltı, bir toparlanma şeklinde ortaya çıkacaktır. PRP uygulamasından beklentiler neler olmalıdır? ● Uzun etkilidir ● Deriyi en doğal biçimde yeniden canlandırır, yapılandırır ● Sadece yeni kollajen oluşumunu değil, derinin tüm yaşamsal işlevlerini destekler ● Kırışıklıkları ve çizgileri deriyi doldurarak değil gençleştirerek giderir ● İlk uygulama sonrası sağlanan parlak sağlıklı görünüm bir süre sonra hafifçe gerileyebilir, bunun için ardışık uygulamalar yapılmalı ve gençleştirici etkinin yığılması sağlanmalıdır. 10 Tıbbi masaj olarak da bilinen medikal masaj, hekim tarafından hastaya önerilen ve mütehassıs kişiler tarafından gerçekleştirilen iyileştirici amaçlı bir masaj çeşididir. Medikal masaj hasar görmüş ve yorgun düşmüş organı eski haline geri döndürmek için uygulanan bir masaj olup, hastanın yaşam kalitesini arttırır ve psikolojik destek sağlar. Medikal masajın insan sağlığına birçok faydası bulunur. Medikal masaj el, su ve elektrik gibi çeşitli teknikler kullanılarak yapılır ve hasta masajın ardından büyük bir rahatlama yaşar. Medikal masaj, birçok hastalığın tedavisinde uygulanmaktadır. Oldukça geniş bir kullanım alanı olan tıbbi masaj; ödem, parkinson hastalığı, kemik erimesi, omurga eğrilikleri, bel fıtığı, karpal tünel sendromu, menüsküs, omurilik hastalıkları, siyatik sinir hastalıkları, travmatik beyin hastalıkları, menopoz, psikolojik sorunlar gibi birçok sağlık problemini tedavi etmede başarı sağlar. Medikal masaj nasıl yapılır? Medikal masaj göğüs ve sırt bölgesi dışında dış yüzeylerden merkeze doğru uygulanır. Medikal masaj Böbrek taşından korunmak için Portakal suyu ve limonata I B B I T J A S MA muhakkak uzman kişiler tarafından yapılmalıdır. Her kas grubu ele alınarak uygulanan medikal masajda büyük dolaşım sistemi esas alınmaktadır. Hareketler yumuşak ve akıcıdır. Medicine Hospital doktorlarından Opr. Dr. Mustafa Gürkan Yenice, yaz aylarında artan böbrek taşı problemlerinden limonata ve portakal suyu tüketilerek korunulabileceğini söyledi Medicine Hospital doktorlarından Opr. Dr. Mustafa Gürkan Yenice, toplumun yüzde 15’inde görülmekte olan böbrek taşlarının modern diyetlere bağlı olarak son dönemlerde özellikle çocuklarda ciddi artış gösterdiğini de kaydetti. Kalsiyum oksalat veya ürik asit gibi maddelerin idrardaki yoğunluğunun normalden daha yüksek değerlere ulaşması sonucu böbrek taşlarının oluşmaya başladığını kaydeden Yenice, "Bu mineral ve tuzların yoğunlaşıp kristalleşmesi ve birbirine yapışmasıyla böbrek taşları oluşmaktadır. Taşlar idrar kanallarından aşağıya doğru hareket ederek vücuttan atılabilir. Fakat idrar kanalı boyunca herhangi bir yerde takılarak idrar akışını engelleyen taşlar genellikle korkulan, şiddetli tipik böbrek ağrısına Masaj vücuda etki edecek şekilde ve tonda uygulanmaktadır. Kronik ağrılar ve yorgunluklar için kullanılan medikal masaj kas ve hareket sistemine büyük etki eder. yol açar." diye konuştu. Böbrek taşlarından korunmada beslenmenin rolünün büyük önem arz ettiğini kaydeden operatör doktor, özellikle yaz aylarında aşırı çay ve kahve tüketimi, az su tüketilmesi, tuzun fazla tüketilmesi, oksalattan zengin sebzelerin ve hayvansal kaynaklı proteinin fazla alınmasının risk artıran faktörler olduğunu belirtti. Sebzelerin haşlanıp, suyu süzüldükten sonra pişirilmesini ve tüketilirken yanında kalsiyum kaynağının bulunmasını (yoğurt, peynir, süt gibi) öneren Gürkan Yenice, "Yaz aylarının vazgeçilmez içeceği limonata ve portakal suyu önerilen içecekler arasındadır. Taş oluşumunu etkileyen oksalattan zengin yağlı tohumlardan fındık, yer fıstığı, badem gibi yiyeceklerin azaltılması, kakao ve kakaolu içecekler ile kolanın az tüketilmesi önemlidir. Yaz aylarında terlemeye bağlı olarak sıvı ihtiyacının artacağı göz önüne alınarak günlük su tüketiminin en az 2-2, 5 litre (yaklaşık 810 bardak su) olarak ayarlanması ve alınan tuz miktarının kısıtlanması böbrek taşlarından korunmada dikkat edilmesi gereken önemli faktörlerdir." ifadelerini kullandı. 11 İDRAR KAÇIRMAK KADER DEĞİL HASTALIKTIR TEDAVİ EDİLEBİLİR Oysa idrar kaçırma kader değil, çözümü olan bir hastalıktır. Bugün tedavide son derece yüz güldürücü sonuçlar almaktayız. İdrar kaçırma şikayetleriniz başladıysa bir an önce hekime gidip, zamanında tedavi olun. İdrar kaçırma, dünyanın her tarafında, normal doğum yapmış kadınların yaklaşık % 25 ila 30'unda görülür. Yaklaşık üç doğum yapmış kadından birisinde az ya da çok idrar kaçırma görülür. Bir başka deyişle, 3-4 kadından birinde rastlanıyor ki bu da Opr. Dr. Mustafa çok yüksek bir rakam. Gürkan Yenice Ancak bu sıklığa rağmen hastaların çok az bir kısmı doktora müracaat ediyor, çünkü utanıyorlar. Bunu kader olarak kabul ediyor, normal doğumun, menopozun ve yaşlılığın doğal bir sonucu olduğuna, bu sorunla birlikte yaşaması gerektiğine kendilerini inandırıyorlar. Oysa idrar kaçırma kader değil, çözümü olan bir hastalıktır. Bugün tedavide son derece yüz güldürücü sonuçlar almaktayız. Özellikle hasta erken gelirse, tedavi şansı ve başarı oranı çok yüksektir. O nedenle diyoruz ki, Ne olur idrar kaçırma şikayetleriniz başladıysa bir an önce hekime gidip, zamanında tedavi olun. Çünkü erken dönemde gelirlerse, bazı ilaçlar ve bazı egzersizlerle, ameliyata bile gerek kalmadan tedavi edilebilir. Ama gecikirlerse hem idrar torbasında bozukluk ve sarkmalar, hem de sinir sistemindeki sorunlar daha da artar. O yüzden erken tedavi çok önemli. Hastalığın tedavisinde önemli olan idrar kaçırmanın hangi tip olduğunu belirlemektir. Tipini belirledikten sonra, tedavi yöntemine karar verilir. Sinir sistemine bağlı olanların tedavisi tıbbi, doğumdan kaynaklı sarkmalara bağlı olanların tedavisi ise ameliyattır. Eğer hastalık erken teşhis edilmişse, ilaç tedavisiyle birlikte, 'idrar torbası günlüğü' dediğimiz işeme programı ve bir de perine bölgesi egzersizleri verilir. Bunların üçünü yaptığımızda % 60-70 oranında hastalar toparlanır, adaleler güçlendiği için idrar torbasını kasarak yukarı kaldırır ve idrar kaçışını önler. Ameliyata gerek kalmaz. İlerleyen Yaş: Menapoz oluşunca yaşın ilerlemesiyle östrojen hormonunun azalması leğen kemiği içindeki mesane ve rahmi yerinde tutan destek dokular zayıflamakta ve idrar kaçırma, (üriner inkontinans) artmaktadır. Doğum: Fazla sayıda doğum, iri bebek, doğumda vakum kullanılması gibi sebepler idrar kaçıran kadınlarda sıklıkla mevcuttur. Fazla kilolu olmak-Obezite: Aşırı kilolularda karın içi basınç artmakta ve idrar kaçırma daha sık olmaktadır. Kalıtımsal Sebepler: Bazı kadınların destek dokuları ve bağları doğumlarından itibaren zayıftır ve idrar kaçırmaya yatkındırlar. Kabızlık: Ikınma destek dokuları zayıflatmaktadır. Kronik Hastalıklar: Astım, bronşit, diyabet, kas hastalıkları ve omurganın kaza sonucu travması risk faktörüdür. İdrar kaçırma hastalık değil, bir bulgudur. Bu bulgu, altta yatan ve muhtemelen tedavi edilebilir bir hastalığı gösterir. Yapılacak kapsamlı bir değerlendirme ile idrar kaçırmanızın ardında hangi sorun veya hastalığın olduğu belirlenmelidir. İdrar kaçıran bir kadına, tüm testler yapılarak sorunun nedeni ortaya konmalıdır. Tedavi bu aşamadan sonra planlanmalıdır. Tedaviyle kadınlarımızın eve kapanmasına, toplumdan kopmasına ve yalnızlaşmasına neden olan idrar kaçırma problemini çözebiliyoruz. İdrar kaçırma tanısında ilk adım, tam bir tıbbi muayenedir. Eksiksiz bir muayene idrar kaçırma sorununuz hakkında ipuçları verir. Doktorunuz, idrar yolu enfeksiyonu ve kabızlık gibi idrar kaçırma nedenlerini araştırır. Yapılacak testlerle de sorunun nedeni tam olarak ortaya konabilir. İdrar kaçırma bunların hiçbirinden kaynaklanmıyorsa, hasta öksürünce, hapşırınca, ağır bir şey kaldırınca, gülünce idrar kaçırıyorsa, idrar torbasında da sarkma varsa, tedavisi ameliyattır. Ameliyatı ya karından yapılır ya da küçük bir kesi ile vajinal bölgeden idrar torbasının boynunu kalça kemiğinin iç yüzüne asılır. Kısa, on dakikalık bir ameliyattır. Bu ameliyatla hastaların % 95'e yakınında olumlu sonuç alınabilmektedir. 10 Dakikada Yepyeni Bir Hayat Eğer geç kalındığıysa en önemli şey, öncelikle sinir sisteminde bir sorun olup olmadığını tespit etmektir. Hastada, mesanenin sinirsel uyarısına bağlı oluşan bir idrar kaçırma mı var ona bakılır. Sinirsel idrar kaçırma olan hasta, oturmuştur, misafiri vardır ve birden idrar yapma isteği gelir. Bu türler genellikle sinirsel bozukluğa bağlıdır. İşte o zaman acaba beyinde, omurilikte bir bozukluk, Parkinson, MS, Alzheimer var mıdır ya da şeker hastalığının yan etkisi midir, sinirlerde hasar var mıdır bunlar değerlendirilir. Bunlara bağlıysa, tedavisi özellikle, ilaç, egzersiz ve fizik tedaviyle yapılır. 12 KİLO VERMEDE Sendromu Dyt. H. Gamze Karslı Çabuk zayıflatan bir zayıflama diyeti ile başarıyla kilo verip, fakat diyeti bıraktıktan sonra tekrar kilo almaya başladıysanız, gar dolabınızdaki kıyafetler 34 bedenden 42 bedene kadar geniş bir yelpazede ise, artık yoğun egzersizlerde zayıflama konusunda size yardımcı olamıyorsa; sizde YO-YO döngüsüne takılmış olabilirsiniz… Yo-Yo Sendromu Nedir? Çok sık ve yanlış tarzda yapılan diyetlerle hızla verilen kilolar, hızla geri alınıyor. Hızla kilo verip, diyeti bırakınca geri almaya “yo-yo sendromu” denir. Bu süreçte kilolar da tıpkı oyuncak yo-yo gibi bir gidip bir gelir, diyet yapan bireylerin bütün emekleri boşa gider ve metabolizma ne yazık ki deforme olur. Çünkü aç kalarak yapılan diyetlerin ardından kilo kaybının hızlı bir şekilde gerçekleştiğini ve bu diyetlerin süresinin her zaman kısa olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz artık. Çünkü vücudumuz uzun süre aç kalmayı reddeder, bir süre sonra otomatik kontrol mekanizması devreye girerek metabolizmanın minimumda çalışmasını sağlar. Hızla kaybedilen 3-5 kilodan sonra tartıda bir değişiklik görülmediği için motivasyon düşer, moral bozukluğu ile açlık birleşir ve yemeye devam ederiz. Sonrasında yavaşlayan metabolizma ile hızla kilo alımı gerçekleşir. Bu kısır bir döngüdür. Her bir diyet süreci bir öncekine göre daha zor geçer, kilo probleminiz büyür ve ideal kilonuzdan gitgide uzaklaşırsınız. Nedenleri Nelerdir? ● Aşırı yemek yeme ataklarının periyodik olarak tekrarlanması ● Sürekli kilo vermek amaçlı diyet uygulama ● Kendi sosyal yaşamına uymayan diyetleri kilo verme pahasına devam ettirme ● Egzersizi sadece diyet süresince yapma ve diyet bitiminde tamamen bırakma ● Zayıflama ilacı kullanımı ● Diüretik kullanma Yo-Yo Sendromunda Nasıl Bir Tedavi İzlenmelidir? Yo-yo sendromu sonrasında uygulanacak diyetin başarısı, hiç diyet yapmamış bir kişiye uygulanan diyet programına göre daha ZORDUR. Bu kişilere uygulanacak diyet tedavisinin başlıca amacı, vücut ağırlığını istenilen düzeye indirmek, kişinin besin öğesi gereksinimlerini yeterli ve dengeli oranda karşılamak, yanlış beslenme alışkanlıklarını ortadan kaldırmak, sürekli kilo kontrolünü sağlamak ve uygulanan diyet programını bir yaşam tarzı haline getirmektir. Sonrasında ise ulaşılan ideal ağırlığı kalıcı kılabilmek adına en az bir yıl bu kilo değerinin korunması gerekmektedir. ● Diyet kampları ● Psikolojik durum değişiklikleri ● Akapunktur ile sıkı diyetler ● Toplu şişmanlık tedavileri Yo-Yo Sendromunun olumsuz sonuçları nelerdir? Vücudumuz her duruma adapte olmaya programlanmıştır. Fakat açlığa olan adaptasyonu tokluk durumu adaptasyonundan çok daha güçlüdür. Vücudunuzu aç bıraktığınızda veya yediklerinizi çok fazla kısıtladığınızda, vücut yaşamını sürdürmek için kendisine gerekli olan enerjiyi azaltmaya başlar. Metabolik hız adı verilen bu enerji ne kadar azalırsa ileri dönemlerde kilo vermek o kadar zorlaşmaktadır. Hızlı kilo verdiren diyetlerin önerilmemesi oluşturdukları bu olumsuz etkiye bağlıdır. Çevrenize baktığınızda da, yarı açlık diyetleri ile hızla zayıflayıp bir daha kilo alan ve aldığı kiloları bir dahaki açlık diyetinde vermeyi başaramayan birçok insan görmeniz mümkündür. Buna ekranlarda seyrettiğimiz sanatçıların bir kaçı da dâhildir. Alınan verilen bu kilolar metabolizmayı yavaşlattığı gibi yağ dokusunun artmasına ve bireylerde psikolojik etkilenmelere de sebep olmaktadır. Bilinçsiz ilaç kullanımı sırasında; metabolizma hızlanır, kalp ritminde artış olur, sık dışkılama oluşur, terleme artar, kan basıncı yükselir, adet düzensizliği görülür ve sinirlilik, anksiyete gibi psikolojik durum bozuklukları oluşur. Hiçbir ilacın bire bir uzun süre kullanımına ilişkin çalışma ya da veri yoktur. Ayrıca laksatif ya da diüretik kullanımı hiçbir zaman kilo verme amaçlı olmamalıdır. Bu ilaçlar vücutta sadece su kaybı yaratır. Yağ eritmez, kilo verdirmez. Uzun süre kullanımında da bağırsaklar bu bileşiklere cevapsız hale gelmektedir. Bilinçsiz kullanımı potasyum düzeyinde düşmelere ve kalp ritim bozukluna sebep olmaktadır. 13 Kalp Damar Cerrahi Merkezimizde başarılı bir operasyon Kasıktan damar değiştirme yöntemi uygulandı Medicine Hospital Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Batuhan Özay Akut ve kronik aort disseksiyonlarında ve aort anevrizmalarında hastayı ameliyat riskinden kurtaran EVAR ve TAVAR yöntemi Medicine Hospital ‘da yapılmaya başlandı. EVAR ve TEVAR uygulaması Medicine Hospital Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Batuhan Özay, ve Doç Dr. Mahmut Çakmak tarafından iki hasta üzerinde başarıyla yapıldı ve sağlıklarına kavuştular. Ülkemizde 5 yıldan beri uygulanan yöntem hakkında Medicine Hospital Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Batuhan Özay şunları söyledi. Endovasküler tedavi yönteminde karın ve göğüs bölgesinde damarlarda oluşan baloncukların kasıklardan kateterle ilerletilen stentle tamir edilmesi yöntemine tıp dilinde EVAR-TEVAR ameliyat yöntemi denir. Bu tedavi işlemleri kasık seviyesinden yapılan küçük bir kesi ile yapılmaktadır. İşlem sonrası 1 gün yoğun bakımda takip edilen hastalar 2 gün sonra taburcu olacak hale gelmektedir. Hastanın konforu, hastanede yatış süresinin kısalığı ve başarı oranındaki yükseklik bu yöntemi daha da cazip kılmaktadır. Şu anda daha çok ek hastalıkları nedeniyle cerrahi müdahale riski yüksek olan hastalarda uygulanıyor olmakla birlikte, sağlık güvencesi kapsamında ödenmeye başlamasıyla giderek EVAR ve TAVAR uygulanması da artmaktadır. EVAR- TAVAR Nedir? " EVAR (EndoVascular Aneurysma Repair) damar içerisinden girerek balonlaşmış, yırtılmış veya patlamış olan damarın stentli greftle tamir edilme yöntemidir. Bu yöntemin göğüs kafesi seviyesindeki aort segmentine olan uygulamasına ise TEVAR ( Thoracic EndoVascular Aneurysma Repair) adı verilmektedir. 14 10 SORUDA SAÇ EKİMİ İşlem ne kadar sürer? Saç ekimi yapılacak bölgenin büyüklüğü, cilt ve saç yapısı, uygulanacak tekniğe bağlı olarak değişmekle birlikte, yaklaşık olarak 4–6 saat arası süren bir işlemdir. Ağrı ya da acı hisseder miyim? Saç ekimi operasyonu lokal anestezi altında gerçekleştirilip kesinlikle ağrı ya da acı hissedilmeyen bir işlemdir. Hangi tekniği öneriyorsunuz? Kullanılacak tekniği biz değil, sizin saçlarınızın ve cildinizin yapısı belirleyip doğru tekniğin uygulanması çok önemlidir. Öngörüşme esnasında yapılacak teknik ve neden o tekniğin seçildiği detaylı bir şekilde anlatılıp karar verilir. Ekilen saçlar kesinlikle çıkar mı? Evet çıkar. Greftlerin (saç kümesi) hazırlanması, bekletildiği koşullar ve doğru tekniğin uygulanması sonucu direkt etkileyen faktörler olup, yerine getirildiği takdirde sonuç %100 başarılıdır. 1 2 Saçlarındaki dökülmeden şikayet eden kişiler en etkili çözüm olarak saç ekimini tercih ediyor. Bu yöntemi uygulamayı düşünenlerin önce uzman görüşlerini okumasında fayda var. Medicine Hospital Saç Ekim Koordinatörü Görkem Vural Uz FUE yöntemi ile saç ekme işleminde akılda kalan soruları yanıtladı. 3 4 Ne zaman dışarı çıkabilirim? Operasyondan sonra dışarıya çıkmanızı engelleyecek bir durum yoktur. İlk 2–3 gün minik minik pembe noktacıklar görülüp, yavaş yavaş solmaya başlayarak bir hafta içinde normal haline dönüp dışarıya çıkmanızı engelleyecek bir durum teşkil etmez. Ne zaman banyo yapabilirim? Operasyon sonrası dikkat etmem gereken şeyler nelerdir? Bu bilgiler öngörüşme esnasında aklınızda en ufak soru işareti kalmayacak şekilde anlatılacaktır. Ekilen saçlar ne zaman çıkar? Operasyon tarihinden 3 ay sonra küçük küçük görünmeye başlayıp, yaklaşık 6 ay içinde normal uzunluğuna erişir. Ekilen saçlar ileriki tarihlerde dökülür mü? Hayır dökülmez. Çünkü ekilen saçlar dökülmemeye kodlanmış bölgeden alınıp, bu özelliğini yeni ekilen bölgede de devam ettirir. Saç ekimi yaptırdığım belli olur mu? Uygun teknikle doğal bir şekilde ekilmiş saçlar kesinlikle belli olmaz. Bunun için operasyonu yapacak ekibin deneyimli olması çok önemlidir. Çünkü uygulanacak ekimin şekli kişinin cilt ve saç yapısına, ekim yapılacak bölgeye göre değişip, her biri teker teker değerlendirilmelidir Fiyatı ne kadardır? Fiyat verilebilmesi için cildinizin yapısı, saçınızın yapısı, uygulanacak teknik ve ekim yapılacak bölgenin büyüklüğünün değerlendirilmesi gerekir. Bunun için ücretsiz olan öngörüşme randevunuzu alarak, uzmanımızdan daha sağlıklı bilgi edinebilirsiniz 5 6 7 8 9 10 hayat sağlıkla güzel... 444 0 205 GÜNEŞLİ PENDİK www.medicinehospital.com.tr KOSOVA