Tıp ve Sağlık Kuruluşlarında Bilgi Erişim, Bütünleşik Enformasyon

Transkript

Tıp ve Sağlık Kuruluşlarında Bilgi Erişim, Bütünleşik Enformasyon
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ
Tıp ve Sağlık Kuruluşlarında Bilgi Erişim, Bütünleşik Enformasyon Yönetimi
Sistemi ve Bilgi Yönetimi Uygulaması: Başkent Üniversitesi Hastanesi İçin Bir
Model Önerisi
Hazırlayan: Remzi SALİHOĞLU
Ankara, 2010
İÇİNDEKİLER
1.GİRİŞ
1.1. Çalışmanın Amacı
1.2. Çalışmanın Yöntemi
2. Tıp ve Sağlık Bilimleri Kütüphaneleri
2.1. Tanım
2.2. Tarihçe
3
3
3
3
3
3. Tıp ve Sağlık Bilimlerinde Bilgi Erişimi
3.1. Tanım
3.2. Bilgi Erişim Kaynakları
3.3. Kanıta Dayalı Bilgi Erişim
3.3.1. Kanıta Dayalı Tıp
3.3.1.1. Tanım
3.3.1.2. Tarihçe
3.3.1.3. KDT Aşamaları
3.3.1.4. Kanıt Kaynakları ve Kanıt Hiyerarşisi
4
4
6
7
8
8
9
9
10
4. Tıp ve Sağlık Bilimlerinde Bütünleşik Enformasyon Sistemi (IAIMS)
4.1. Sisteme Dahil Edilmesi Gereken Bilgiler
11
12
5. Tıp ve Sağlık Kuruluşlarında Bilgi Yönetimi
13
6. Başkent Üniversitesi Hastanesi’nde Bilgi Erişimi
14
6.1. Başkent Üniversitesi Hastanesi
14
6.2. Başkent Üniversitesi Hastanesi’nde Sunulan Bilgi Erişim Hizmetinin
Özellikleri ve Geliştirilmesi
14
6.3. Başkent Üniversitesi Hastanesi’nde Bütünleşik Enformasyon
Yönetimi Sisteminin Oluşturulması
15
6.4. Model Önerisi
16
7. Sonuç ve öneriler
Kaynakça
2
1. Giriş
Gelişen teknoloji ve artan akademik iletişim, bilimsel literatürün boyutlarını oldukça
genişletmiştir. Sadece son otuz yıl içerisinde tıp ve sağlık bilimlerindeki yayınlar on kattan
fazla artarak değişik bilgi kayıt ortamlarında kendine yer edinmiştir. Sayısal artış bilginin
depolanmasının yanı sıra, nitelikli bilgiye erişim sorununu da beraberinde getirmektedir.
Bilgiye erişim konusunda artık hız, zaman ve maliyet hesapları kadar doğru bilgiye
erişim de önemlidir. Bunun için bütünleşik sistemler gün geçtikçe önemini arttırmaktadır.
Sağlık alanında hastayı ve hastaya ait bilgileri de içine katan, kanıta dayalı sistemler önemini
arttırmaktadır.
Elektronik kayıt ortamlarının gelişmesi ve internet ağının yaygınlaşması ile birlikte
verilerin depolandığı alanlar da değişime uğramıştır. Bilgiye dönüşen verinin yönetilmesi de
kütüphaneciler başta olmak üzere diğer alanlardaki uzmanların ortak çalışma grupları
oluşturmalarını gerekli kılmaktadır.
1.1. Çalışmanın amacı
Bu çalışma değişen koşullar içerisinde tıp ve sağlık bilimleri konusunda bilgi
yönetiminin geldiği noktayı belirlemek ve bir model olarak Başkent Üniversitesi
Hastanesi’nde uygulanabilecek bütünleşik bilgi hizmeti üzerine önerisi sunmaktır.
1.2. Çalışmanın yöntemi
Çalışma, literatürde yer alan konuyla ilgili bilimsel yayınların taranması, seçimi,
özetlemesi ve sentezlenmesi ile yürütülmüştür. Bu amaçla ulasal ve uluslar arası çeştli
veritabanları taranarak ilgili yayınlar ulunmuştur. Kütüphanelerin kataloglarında yer ala basıl
kayaklar temin edilmiştir. Araştırma elde edilen bilgi ve belgelerin incelenmesiyle
gerçekleştirilmiştir.
2. Tıp ve Sağlık Bilimleri Kütüphaneleri
2.1. Tanım
Mevcut bilgilerimiz ışığında, tıp ve sağlık bilimleri kütüphanelerini, tıp ve sağlık
alanında (eczacılık, hemşirelik, diş hekimliği vb. dahil olmak üzere) çalışan sağlık
profesyonellerine bilgi hizmeti sağlayan kuruluşlar olarak tanımlayabiliriz. Bu hizmetten ilk
olarak hekimler faydalanmaktadır. Ancak hekimden hastaya kadar uzanan zincir içerisinde
yer alan herkesin hizmetin kapsamında olduğunu çalışmamızın ileriki aşamalarında
işleyeceğiz. Üretilen bilgi hizmetinin, kütüphaneciler tarafından yürütüldüğünü özellikle
belirtmek gerekir. Anlamlı, çabuk erişilebilen, zamanı iyi değerlendiren ve olabildiğince
ekonomik bir biçimde bilgiyi sunmak, bu alandaki kütüphanelerin ve kütüphanecilerin temel
misyonudur.
2.2. Tarihçe
Tıpla ilgili kütüphanecilik çalışmalarının çok eskiye dayandığını yapılan arkeolojik ve
tarihsel çalışmalar göstermektedir. Alkan’ın (2003, s.17) Birchette’den (1973, s.302- 303)
aktardığına göre “Tıpla ilgili bilginin Mezopotamya’da kil tabletlere, eski Mısır’da
papirüslere aktarılması, insanların ilkçağdan beri hastalıkların tanı ve tedavisine verdikleri
önemi ifade eder. Sağlığa verilen önemin kanıtları olan bu ilk tıp belgelerinin bulundurulduğu
ortamlar, tıp kütüphanelerinin en eski biçimleri olarak değerlendirilebilir. Mezopotamya’da
3
Asur kralı Asurbanipal (M.Ö. 668-626) tarafından kurulan büyük Ninova Kütüphanesi’nde,
gerçek yaşları bilinmemekle beraber, M.Ö. 2000’lere ait oldukları belirtilen çok sayıda kil
tablet arasında tıpla ilgili olanlar da vardı. Bu kütüphane, her konuda tabletin bulunduğu genel
bir kütüphane olmakla beraber, tıpla ilgili kaynaklara da erişim olanağı sağlayan ilk
kütüphane olarak değer taşır. Tıp kütüphanelerinin asıl kökenini, eski Mısır’da özellikle
şifa/tedavi merkezleri olarak kullanılan tapınaklar içerisindeki tıp papirüslerinin
bulundurulduğu mekanlara dayandırmak mümkündür. Bilinen en eski tıp papirüsleri M.Ö.
1900-1500 yılları arasında yazılmıştır.” (Birchette, 1973, s. 302-303).
Modern çağa giden tıp ve sağlık bilimleri kütüphaneciliğinin temelleri ise Amerika
Birleşik Devletleri’nde günümüzden yaklaşık 200 yıl önce atılmıştır. Amerikan Ulusal Tıp
Kütüphanesi’nin (National Library of Medicine) öncü kuruluşu olan Askeri Tıp Kütüphanesi
(Army Medical Library), ilk önce ABD Genel Sağlık Hizmetleri Sorumlu Başhekimi
(Surgeon General) tarafından satın alınan referans kitaplarının koleksiyona katılmasıyla 1818
yılında kurulmuştu. Aynı yıl yayınlanan ilk katalogda kütüphanede yer alan 2100 kitabın
künyesi bulunuyordu. 1871 yılında kütüphane “Ülkede basılan bütün tıp kitapları ile devlet ve
eyaletlerin sağlık konusunda yayınladığı her türlü belgenin koleksiyona katılması” kararı
sonucunda ulusal bir tıp kütüphanesi oluşturulmaya başlandı; 1873-74 yıllarında bu
kütüphane ülkenin en büyük tıp kütüphanesi durumuna geldi. Ulusal Tıp Kütüphanesi bu
alanda eğitim amaçlı olarak kurulmuştur ve bir devlet kurumu olarak bu kütüphaneye mevcut
potansiyeli geliştirmesi için sorumluluk verilmiştir( Alakuş, 2007: s. 201).
20. yüzyılın ortalarına kadar ‘tıp kütüphanesi’ olarak adlandırılan kütüphaneler, önce,
araştırmaya yönelik dermeleri de barındırmaya başlayarak ‘biyotıp kütüphanesi’, sonraki
yıllarda da ‘sağlık bilimleri kütüphanesi’ veya ‘tıp merkezi kütüphanesi’ adını almışlardır. Tıp
okullarının yanı sıra, diş hekimliği, eczacılık, hemşirelik okulları vb. ile genellikle uygulama
ve öğretim hastanelerini bünyelerine alan akademik nitelikteki tıp ya da sağlık bilimleri
merkezlerinde kurulan bu kütüphaneler, çeşitli kullanıcı gruplarına, farklı düzeylerde hizmet
veren büyük kütüphanelerdir (Alkan, 2003, s.18).
3. Tıp ve Sağlık Bilimlerinde Bilgi Erişimi
3.1. Tanım
Bilgi yönetimi, bir kurumun bilgiyi yaymak için uyguladığı tüm süreçleri, yani
bilginin sağlanıp saklanmasını, depolanmasını,,yayımını ve kullanılmasını işin içine katan
geniş bir kavramdır (Alkan, 2003, s. 24).
Bilgi üretimi sürecinde değer yaratan unsurlar, enformasyon zincirinin halkalarında rol
alan aktörler, ‘yazarlar/araştırıcılar/bilim insanları’ ve dolayısıyla ürettikleri bilgi kaynakları,
‘yayınevleri’, ‘dağıtıcı kuruluşlar’, kütüphaneler ve diğer bilgi merkezleri, veritabanları,
tarama motorlarını içeren ‘bilgi erişim sistemleri’dir (Tamdoğan, 2009, s.154).
Tamdoğan’ın (2009, s.159) çalışmasında King ve Roderer’den (1979, s.8.2) aktardığı
şekilde, bilginin üretimi ve dolaşım süreci kolay kavranabilir bir biçimde sunulmuştur (Bkz.
Şekil 1).
4
(Şekil 1): Bilginin üretimi ve dolaşımı
Araştırma ile başlayan ve bilginin ortaya çıkışıyla sonuçlanan bilginin üretimi ve
dolaşımı süreci, bilgi akışını önemli kılan on işlevi/halkayı içermektedir. Bilimsel bilginin
üreticisi olan yazarlar/araştırıcılar/bilim insanları, zihinlerinde oluşan merak ya da şüphelerini
gidermek üzere bilgi isteğini duyumsarlar, ardından soru ve/veya sorun’un çözümü için bilgi
isteğine yönelik sorular sorarlar. Bilgi ve/veya bilimin birikimli ilerlemesi ilkesi ile aynı ya da
benzer soruların daha önce başkalarınca sorulup sorulmadığına ilişkin yanıt bulmak üzere
bilgi erişim sürecini yaşamak isterler. Bu amaçla bilgi erişim sistemlerine ve/veya
bibliyografik denetim araçlarına başvururlar; ‘kavramlar dizini’ (thesaurus), sözlükler (genel,
dil, konu, etimoloji vd. sözlük türleri), konu başlığı listeleri, sınıflama sistemleri vd. ‘denetim
araçları’nı kullanarak bilgi isteğine uygun anahtar kelimeleri belirlerler. Sorularına yönelik
önerme doğrultusunda ve bir mantık çerçevesinde anahtar kelimeleri ilişkilendirirler; böylece
bilgi gereksinimini sorgu cümlesine dönüştürürler. Ardından bilgi kaynağı türü, dil, yıl, yer,
ortam vd. açısından sınırlamalar getirirler ve böylece sorgulama formülasyonunu oluştururlar.
Bilgi erişim sistemlerinde, sistemin sunduğu bilgi erişim modelinin izin verdiği ölçüde,
formülasyona uygun sorgulama sürecini yaşarlar; sistem(ler)den aldıkları geribildirimi
uygunluk açısından değerlendirirler ve gerekirse sisteme geri bildirimde bulunurlar; böylece
bilgi erişim süreci tamamlanmış olur. Sonrasında eleştirel okuma ve eleştirel düşünme yolu ile
edindikleri bilgiyi irdelerler, analiz ederler ve başlangıçtaki soru ya da önermeye yönelik
çözümlemeye varırlar (Tamdoğan, 2009, s.154,155).
Tıp ve sağlık bilimlerinde de bilginin üretiminden kullanımına kadar geçen süreci bu
şemanın içeriğiyle değerlendirmek mümkündür. Burada dikkat edilecek nokta değişen rol ve
ünvanlardır.
5
Medical Library Association (MLA) tarafından hazırlanan hastane kütüphaneleri
standartları özetle, bir tıp kütüphanecisinin rolünü, “bilgiye dayalı faaliyetler ile hasta bakımı,
hastaların eğitimi, performans gelişimi, eğitim ve diğer uygulamaların arasındaki ilişkilerin
bütünü,” olarak tanımlar. Bunlara ek olarak, kütüphaneci bilgi temeline dayalı bilgi
gereksinimlerinin değerlendirilmesi, saptanması ve planlanmasına; bilgiye dayalı hizmetlerin
iyileştirilmesi ve duyurulmasına; ayrıca kütüphanenin yer, donanım ve gerekli personelin
sağlanmasına yardımcı olur. (Alakuş, 2007, s. 203)
Yapılan tanımlardan da anlaşılacağı üzere tıp ve sağlık bilimlerinde bilgi erişimi,
kütüphanecinin ilgilendiği alan (tıp ve sağlık) ve kişileri (hekim, hasta, hemşire, eczacı, sağlık
çalışanı, hasta yakınları vb.) içine katarak şekillenmektedir.
3.2. Bilgi Erişim Kaynakları
Hızla artan bilgiyle birlikte özellikle teknolojini gelişmesi ve bilgi kayıt ortamlarının
da çeşitlenmesiyle birlikte bilgi erişim kaynakları hem boyut olarak hem de çeşitlik olarak
artmıştır. Tıp ve sağlık alanında ise yapılan çalışmaların yıllar geçtikçe katlanarak arttığı
gözlemlenmektedir. Sadece ISI atıf indekslerinde yapılan bir araştırmada yıllar geçtikçe tıp ve
sağlık konusunda yapılan çalışmaların katlanarak arttığı gözlemlenmektedir.
Tablo1. de yer alan araştırmada geçmiş 10 yıllarda yıllık indekslere giren çalışmaların
nicelik değerlerine bakılmıştır. Buna göre 1980 yılı için yapılan tıp konusundaki taramada bir
yılda sadece 1412 yayının indekse girdiği belirlenirken bu rakam 2009 yılı sonunda 18882’ye
ulaşmıştır. Yıllık yayın üretimi yaklaşık 13 kat artmıştır. Aynı araştırma sağlık anahtar
sözcüğü seçiler yapıldığında ise 1980 ile 2009 yılları arasındaki yayın üretim farkı yaklaşık 24
kat olarak gerçekleşmiştir. Sadece bir yıllık süre için yapılan araştırma bilimsel çalışmaların
ve bilimsel yayın üretiminin boyutlarını ortaya koymaktadır.
(Tablo 1): ISI dizinine giren tıp ve sağlık konulu yayınların yıllara göre sayısı.
Tıp (Medicine)
Sağlık (Health)
1980
1.412
3.098
1990
1.809
4.883
2000
8.041
28.757
2009
18.882
76.013
Kaynak: ISI Web of Science (2010)
Yayın bolluğu aynı zamanda nitelikli bilgiye erişim sorununu da gündeme
getirmektedir. Bu nedenle, tıp ve sağlık gibi insan yaşamını doğrudan ilgilendiren konularda
yapılacak çalışmalar için nitelikli kaynakların kullanılması gerekir. Araştırmanın bu
bölümünde bazı önemli bilgi kaynaklarına değinilecektir.
Medline: MEDLINE (Medical Literature Analysis and Retrieval System Tıbbî
Literatür Analizi ve Erişim Sistemi) yaşam bilimleri ve biyomedikal kaynaklara ilişkin bir
bibliyografik veritabanıdır. Tıp, hemşirelik, eczacılık, diş hekimliği, veterinerlik ve sağlık
hizmetini kapsar. Biyoloji, biyokimya ve moleküler evrim konularının büyük bir bölümü de
doğal olarak aynı sistemde yer alır. ABD Ulusal Tıp Kütüphanesi (NLM) tarafından derlenen
MEDLINE çevirimiçi olarak erişilebilir durumdadır ve veritabanında Entrez, Pubmed ya da
benzer arama motorlarıyla arama yapılabilmektedir. Veritabanı 1950'den günümüze
biyomedikal ve tıpla ilgili yaklaşık 5 bin seçilmiş yayından 18 milyondan fazla kayıt
6
içermektedir. (NLM Systems, Feb 2007) Veritabanı 1950’lere dek genişletilmiştir.
Veritabanına Pubmed ara yüzünden ulaşılabilmektedir. Yeni alıntılar Salı-Cuma arasında
eklenir. MEDLINE bilgi toplamak için Medical Subject Headings (MeSH) kullanmaktadır.
Entrez gibi bazı MEDLINE arama motorları makalelerin özetlerini, başlıklarını, yayın
tarihlerini, yazarlarını kaydetmektedir. Ayrıca sözcük içeriğine göre benzer makaleleri de
gösterebilmektedir. MEDLINE dünyanın dört bir yanından dergi kulüpleri ve biyomedikal
araştırmacıları için önemli bir bilgi kaynağıdır. Cochrane Library ve diğer bazı
veritabanlarıyla birlikte MEDLINE, kanıta dayalı tıp sürecini kolaylaştırmaktadır.
Günümüzde yayınlanan birçok sistematik inceleme MEDLINE'a dayalıdır. Dahası,
MEDLINE araştırmacıların yayın yapmak isteyebilecekleri dergileri tanımalarına olanak
sağlamıştır.
Embase (Excerpta Medica 1973-) : Excerpta Medica’ nın çevrimiçi versiyonu olan
EMBASE, biyotıp ve temel klinik bilimleri konusundaki literatürü indekslemektedir.
Biyokimya konusunda detaylı bilgi içermektedir. Biomedikal alan kullanıcıları genelde
kapsamlı bilgiye ihtiyaç duyar. EMBASE kombinasyonu bu hizmeti sunmada MEDLINE ile
birlikte etkilidir. EMBASE.com, Biyomedikal ve Farmakolojik bilgi için Elsevier’in webbazlı veri tabanı hizmetidir. EMBASE.com 18 milyondan fazla kaydıyla, 1966 öncesine
uzanan ilave MEDLINE kayıtlarıyla tüm Excerpta Medica veritabanını (EMBASE)(10
milyon kayıt) içine alır. (ULAKBİM)
MeSH(Medical Subject Headings): Tıpla ilgili konu başlıkları listesidir. Tıpla ilgili
hemen hemen her tür yayının katologlanması sürecinde rehber görevi üstlenerek konu
başlıklarının verilmesinde kolaylık ve standardizasyon sağlar.
PubMed: NLM’nin oluşturduğu Tıp, biyotıp ve diğer sağlık bilimleri kapsamına giren
yayınları indeksleyen veri tabanıdır. MEDLINE için tarama ara yüzü sağlamaktadır.
NLM: Amerikan Ulusal Tıp Kütüphanesi(NLM), kökeni 1818’e giden ve özelikle
1865’den itibaren gelişen dünyanın en büyük tıp kütüphanesidir. 1879 da Indeks Medicus’u
çıkarmaya başlamıştır. Tıbbi literatüre erişim çabalarına dünya çapında önderlik eden NLM,
hala etkin bir şekilde çalışmalarını sürdürmektedir. 1983’de ABD’de oluşturulan “Bütünleşik
Akademik Enformasyon Yönetim Sistemleri (IAIMS)” ni desteklemeye başlamıştır.
Açık Arşivler: Tıp alanında açık erişim arşivi kurma girişimleri yoğundur. Bu arşivler
içinde en çok tanınanı National Institude of Health (NIH) tarafından kurulan PubMed Central
(PMC) dır. Bu arşiv Amerika’da NIH tarafından desteklenen tıpla ilgili araştırmalara
dayanılarak üretilen yayınlara ücretsiz erişim olanağı sağlamaktadır. Bir milyondan fazla
makaleye tam metin olarak erişim olanağı sağlayan PMC’ye yılda yaklaşık 70.000 makale
eklenmektedir. Diğerleri; PLOS, BMC, Free Medical Journals, DOAJ…
Bunların dışında bir sonraki başlıkta ele alınacak olan, kanıta dayalı tıp (KDT)
konusunda önemli bir kaynak veritabanı olan Cochrane Library araştırmacılar için çok önemli
bir kaynaktır.
3.3. Kanıta Dayalı Bilgi Erişim
Gerçekte tıp çalışmalarının tamamı belirli kanıtlar üzerinden yürütülmektedir. Gerek
geleneksel tıp gerekse modern tıp uygulamaları zaman içerisinde oluşan kanıtlar ile tanı ve
tedavi yöntemlerini geliştirmiştir. KDT’nin uygulanmasında bugün tıp ve sağlık alanında
7
üretilen kaynakların niteliği etkili olmaktadır. Yüzlerce araştırmanın taranarak,
kütüphanecilerin de dahil olduğu belirli çalışma gruplarının ürettiği yüksek kaliteli ürünler
ortaya çıkmaktadır. Bunlar klinik çalışmaların raporlanması, literatürün araştırılarak, tedavi
yöntemlerine ait bulguların sentezlenmesiyle oluşan kanıtlardır. Dolayısıyla bilimsel niteliği
ve başarılı sonuçlar vermesi açısından sağlık alanında önemli katkılar sunmaktadır.
3.3.1. Kanıta Dayalı Tıp
3.3.1.1. Tanım
Hastalıkların tanı ve tedavi sürecinde hekimlerin, deneyimlerini tıp literatüründe yer
alan araştırma bulgularıyla güçlendirerek karar vermeleri esasına dayanan bu eski yaklaşım
1991’de Guyatt tarafından bu terimle adlandırılmıştır. (Alkan, 2005, s.43). Tıp literatüründe,
önyargıların, sistematik olmayan klinik deneyimlerin, fizyopatoljiye dayalı akıl yürütmelerin
karar vermede yeterli zemini oluşturmadığı ve klinik araştırmaların ortaya koyduğu kanıtların
değerlendirilmesi gereği vurgulanmaktadır. Bu ise hekinlerin yeni beceriler kazanmasını ve
bu konuda eğitilmelerini gerektirmektedir. KDT’nin savunucularına göre, klinik tababette
hekimler karar verirken, mevcut en bilimsel kanıtları,kendi deneyimlerini ve hastanın
tercihlerini birleştirerek karar vermek zorundadırlar. Bu önerme çok basittir ve hasta
bakımının mükemmel olması, mevcut en son kanıtların, hekimin bilgi ve becerisiyle
birleştirilmesiyle sağlanır. KDT savunucularına göre, karar verirken iki kaynağa dayanılır.
Bunlar;
Hasta: Kendisinden anamnez1 ve fizik muayene ile bilgiler elde edilir.
Tıp literatürü: Tanısal testlerin doğruluk derecesi, tedavinin etkinliği ve prognostik2
göstergelerin yararı gibi bilgiler elde edilir.
Bu temel bilgilerden sonra Sincan (2003, s.65) Kanıta Dayalı Tıp nedir? Sorusuna şu
yanıtı vermektedir. “Kanıta dayalı tıp (KDT) hastaların tanı ve tedavi sürecinde karar verirken
var olan en iyi kanıtların dikkatli, özenli ve akıllıca kullanılmasıdır. Dikkat edilecek olursa bu
cümlede önemli bazı kavramların varlığı fark edilir. “Tanı”,“tedavi süreci”, “karar vermek”,
“var olan en iyi kan›t” ve “akıllıca kullanım” gibi kavramlar aslında KDT uygulamasının
temel yapısını oluşturur.”
Kanıta dayalı tıp ile geleneksel tıp arasındaki fark birisinin kanıtlara bakarak karar
vermesi, diğerinin bunu yapmaması değildir. Her iki durumda da kanıtlar kullanılır; fark
Kanıta Dayalı Tıpta geleneksel tıbba göre daha iyi kanıtların kullanılmasıdır. Son 50 yıldır
hekimler kanıtları kullanarak karar vermekle beraber, geçmişte araştırmaların her zaman iyi
olduğu söylenemez. Hekimler bir araştırmanın sonuçlarının sadece bir dergide yayımlanmış
olmasına bakarak doğru olduğuna ve hastalarına uygulayabileceklerine karar verebilmekteydi.
Ama bugün biliyoruz ki, bu çalışmalardan elde edilen sonuçların kalitesi farklı olabilmektedir.
(Edirne, 2009).
Medikal çalışmalarda değerli bilginin üretilmesi uzun zaman almıştır. İnsanlık tarihi
ile tıbbın gelişmesi paralellik göstermektedir. Kanıta dayalı tıbbın gelişimi ve ortaya çıkardığı
ürünleri inceleyeceğimiz ileriki bölümlerde bu çalışmaların en önemli ürünlerinden olan
sistematik (dizgesel) derlemeler (Systematic review) modern tıp için önemli bir yere sahiptir.
Buna paralel olarak geliştirilen meta-analizler de tıbbın kanıt ihtiyacına yardımcı olan
kaynakları teşkil etmektedir. Bu yöntemlerle araştırmacılar bir konu hakkında birden fazla
araştırma bulabilir, en iyilerini ayırabilir ve eleştirel analiz yaparak var olan en iyi kanıtların
bir özetini oluşturabilir. Son yıllarda daha önce üzerinde durulmayan pratik ve faydalı konular
1
Anamnez: Tanı ve tedavi için hastanın sağlık geçmişini, yaşama şarlarını ve aile öyküsünü anlamaya yönelik
sorgulama.
2
Prognoz: Hasalığın olası seyrine öneden karar erme.
8
hakkında sistematik derlemelerin ve meta-analizlerin sayısında bir patlama olmuş ve hekimler
başkaları tarafından yapılan bu çalışmaların ürünlerine kolaylıkla ulaşır hale gelmiştir.
3.3.1.2. Tarihçe
Alkan’ın (2005, s. 43) Saclett ve diğerlerinden ( 1996) aktardığına göre, kanıta dayalı
tıbbın ilk kez 19. yüzyıl ortalarında Paris’te uygulandığı, hatta kökeninin daha da eskilere
gittiği belirtilmektedir. 1990'ların başında Kanada'da, Ontario şehrinde, McMaster
Üniversitesinde çalışan bir grup hekim ve epidemiyolog resmi olarak “kanıta dayalı tıp”
tanımından bahsettiler. O günden bu yana, bu konuda değişik yorumlar yapıldı:
akademisyenler ve araştırmacılar konuyu coşkuyla kabul ederken, “gerçek dünyada”
çalışanlar şüpheyle karşılayarak yoğun iş yaşamlarında kanıta dayalı tıbbın uygulanamaz
olduğunu ileri sürdüler. Bugün ise, tıbbi araştırmalara ait veri tabanlarının, yeni kanıtlara
dayalı kaynakların kullanıldığı sağlık sistemlerinin artması ve internet üzerinden bilgiye
erişimin kolaylaşması ile kanıta dayalı tıp tüm işi başından aşkın hekimler için uygulanabilir
bir şekil aldı (Edirne, 2009).
3.3.3. KDT Aşamaları
KDT sürecinin temel aşamalarının çeşitli kaynaklarda farklılıklar göstermektedir
(Alkan, 2005, s.44) Bunlardan bir tanesi sürecin beş aşamadan oluştuğunu belirtmektedir:
1.
2.
3.
4.
5.
İyi yapılandırılmış, kliniğe yönelik sorular oluşturmak
Soruları yanıtlamak ve en iyi kanıtları bulmak üzere literatür taramaları yapmak.
Karar vermeyi desteklemek üzere erişilen literatüre değer biçmek.
Erişilen kanıtlar doğrultusunda karar vermek ve kanıtları hastalara uygulamak.
Süreci değerlendirmek.
Kütüphaneciler, bilgiyi en iyi yöneten meslek grubu olarak KDT’nin verimli bir
şekilde yürütülebilmesi için üretecekleri danışma hizmetinde kaliteli bilgiyi en hızlı şekilde ve
en az maliyetle hedeflediği kitleye ulaştırmakla yükümlüdürler. Buradaki amaç katma değer
oluşturmaktadır. Tablo 2’de üretilecek nitelikli hizmetin koşulları kaliteli bilgi, zaman ve
maliyet olarak belirtilmiştir.
9
Kaliteli bilgi







Problem
çözücü
Anlamlı
Kaliteli
Süzülmüş
Güçlü kanıtlar
içeren
Değer
biçilmiş
Sentezlenmiş
Zaman

Hızlı
Maliyet

Ucuz
Katma Değerli Hizmet
Tıp ve Sağlık Bilimlerinde Danışma Kütüphaneciliği
(Tablo 2): Tıp ve sağlık bilimlerinde danışma kütüphaneciliği
3.3.1.4 Kanıt kaynakları ve kanıt hiyerarşisi
Alkan’ın çalışmasına göre (2004, 15) yüksek düzeyde kanıt sunma potansiyeli taşıyan
kaynaklar, kliniklerde yatan hastaların denek olarak kullanılmasıyla yürütülen araştırmaların
bulgularını raporlaştıran kaynaklardır. Bu tip kaynakların en önemlisi Rasgele Denetimli
Denemeler (RDD)’dir.
Kanıta dayalı tıp literatürü incelendiğinde, ortaya çıkan kanıt hiyerarşisi ise Tablo 3’
de gösterilmiştir. Bu tablodan da anlaşılacağı üzere kanıt hiyerarşisinin en tepesinde Dizgesel
(Sistematik) Denemeler (DD)yer almaktadır. DD’ler özellikle belli bir hastalığın tedavisine
yönelik olarak yüksek düzeyde kanıt sunma potansiyeli taşıyan RDD’lerin bulgularını
sentezledikleri zaman, o hatalığın tedavisine ilişkin kanıtları en yüksek düzeyde sunarlar
(Aklan, 2004, s.16).
Belli bir sağlık sorununu ele alan bu kanıta dayalı kaynaklar, ilgili bütün birincil
araştırma kaynaklarının toplanmasında, bu kaynaklara eleştirel bir yaklaşımla değer
biçilmesinde ve bulgularının sentezlenmesinde bilimsel strateji ve yöntemler uygulanarak
hazırlanırlar (Aklan, 2004, s.16).
10
(Tablo 3): Kanıt hiyerarşisi
Dizgesel derleme
Kanıt özetleri
Rasgele denetimli
deneme
Klinik araştırma
eleştirileri
Literatürdeki diğer
derlemeler
Kanıt rehberleri
Durum raporları,
serileri vs.
Klinik danışma
metinleri
Kaynak: www.brainshark.com 25.11.2009
4. Tıp ve Sağlık Kuruluşlarında Bütünleşik Enformasyon Sistemi (Integrated
Academic Information Management Systems – IAIMS)
Kuruluşların özgün yapısı, her kuruluşta uygulanacak sistemin farklı olmasını
gerektirir. Bilgi yönetim sistemleri de kuruluşların yapısı, ihtiyaçları ve hedefleri
doğrultusunda hazırlanmalıdır. Böylece hedeflere ulaşmada doğabilecek sorunları aşmak
mümkün olur. Alkan’ın aktardığına göre, Bütünleşik Akademik Enformasyon Yönetim
Sistemi (Integrated Academic Information Management Systems- IAIMS) alandaki bilgi
yönetiminin ilk örneklerinden biri olarak değerlendirilmektedir. Bu başlangıç etkinliği aslında
bütünleşik, kapsamlı bir enformasyon yönetimi girişiminden başka bir şey değildir. Bununla
birlikte ABD’de tıp ve sağlık alanlarındaki bilgi yönetimi, IAIMS’in temelleri üzerinde
gelişme olanağı bulmuştur (Alkan, 2003b, s.133). IAIMS büyük çaplı organizasyonlarda bilgi
yönetimini (knowledge management) sağlayabilmek üzere geliştirilmiş ve sağlık sistemi
içerisinde kullanılarak yaygınlaştırılmıştır. Amerika’da yaygınlaşan bu sistem ile birlikte
bugün büyük merkezlere dönüşen IAIMS kuruluşları, büyük ölçekli kuruluşlarda bilgi
ağlarının planlanması, düzenlenmesi ve yayılması için örnek model oluşturmaktadırlar.
(Lindberg ve diğerleri, 1992, s.244)
Hasta kayıtlarını, laboratuvar testlerini, klinik bilgilerini, klinik karar sistemlerini,
araştırma sonuçlarını, sağlıkla ilgili verileri ve enformasyonu bibliyografik veri tabanlarıyla
bütünleştirerek sunma olanağı sağlayan IAIMS’in esas amacı, tıp ve sağlığa yönelik
enformasyon sistemleri kanalıyla, araştırma, eğitim ve hasta bakımını geliştirmektir. (Alkan,
2003, s.133).
11
IAIMS’in daha iyi kavranması için, içeriğinde yer alan unsurları maddeleştirmek
gerekirse:
1. Bireysel ve kurumsal veriler
2. Hasta kayıtları
3. Laboratuvar testleri
4. Klinik karar sistemleri
5. Çeşitli klinik bilgileri
6. Araştırma sonuçları
7. Yayınlanmış biyomedikal bilgi.
Sağlık çalışanlarının hastanın tedavisi bakımı için gereksinim duyduğu literatür
bilgisine ulaşılmasını sağlayan sistemlerin, elektronik sağlık kayıt sistemleri ile bütünleşik
olarak hizmete sunulması sağlık çalışanlarının hastanın tedavisi, bakımı için gereksinim
duyduğu literatür bilgisine ulaşılmasını sağlayan sistemlerin, elektronik sağlık kayıt sistemleri
ile bütünleşik olarak hizmete sunulmasının yararlarını Küyük ve diğerleri (2005,s.8) şu
şekilde belirtmişlerdir:

Sağlık çalışanlarının bilgi kaynaklarına daha kısa zamanda ve daha az maliyetle
ulaşımına olanak tanır. Bu sistem, sağlık çalışanlarının bilgi edinmek için sıkça
başvurduğu dizinler, öz dergiler, makaleler, danışma kaynakları ve kitaplar gibi bilgi
kaynaklarına erişmesini kolaylaştırmakta; tarama, kaynağı bulma, kopyalama,
yorumlama gibi işlemlerin daha kısa süre içinde yapılmasını mümkün kılmaktadır.

Sağlık çalışanları için, her geçen gün sayısı hızla artan özellikle web sayfalarından
kolaylıkla erişilebilen tıbbi bilginin taranması, elenmesi ve klinik uygulamalarda kanıt
olarak yorumlanmasındaki güçlükleri ortadan kaldırarak, elenmiş ve güvenilir bilginin
kolaylıkla elde edilmesi sağlanmaktadır.

Sağlık hizmetlerinde giderek artan maliyetlerin düşürülmesi önemli konulardan
birisidir. Sağlık çalışanlarının tanı ve tedavi için gereksinim duyduğu literatüre hızlı
erişmesi hastanın hastane kaynaklarını kullanma sürecini (yatış süresi gibi) azaltacağı
için genel anlamda sağlık giderlerinin maliyetini düşürecektir.
4.1. Sisteme Dahil Edilmesi Gereken Bilgi
Bu sistemde yer alacak bilgi, sistemin yürütülebilmesi ve kuruluşların bilgi ihtiyacını
bütün olarak karşılayabilecek yetkinliği sağlaması gerekir. Bunun için seçimin dikkatli ve titiz
bir biçimde yapılması, sistemin başarıya ulaşması açısından önemlidir. Sistemde yer alması
gereken unsurları şu şekilde sıralamak mümkündür.
a. Bibliyografik veri tabanları: Sistem için gerekli veri tabanlarının belirlenmesi için
kuruluşun mevcut ihtiyaçları belirlenmeli ve bu ihtiyaçları karşılayacak uygun veri tabanları
uzman kişilerce belirlenmelidir. Bunun için sağlık profesyonelleri, kütüphaneciler ve
veritabanı üreticilerinin ortak katkısı gereklidir.
b. Kanıta Dayalı Bibliyografik Veri Tabanları: Kanıta Dayalı Tıp konusunda
üretilen veri tabanları içerisinde en kapsamlı ve en çok bilineni Cochrane Library’dir.
Cochrane derlemeleri, merkezi İngiltere’nin Oxford kentinde bulunan Cochrane Collaboration
12
kuruluşunun, hatalıklara ilişkin kararları destekleyecek kanıtları sağlamak üzere ürettiği
yayınlardır (Aklan, 2004, s.15).
Cochrane toplamda yedi veritabanından oluşmaktadır. En önemlisi CDSR- The
Cochrane Database of Systematic Reviews’tür. CDSR tıp alanında tedavi ve rehabilitasyon
sırasında yapılan müdahalelerin etkilerini araştırır tam metin erişimli bir veritabanıdır.
Veritabanı, ayrıca deneysel metodolojik çalışmaların tam metinlerini de içermektedir. Belirli
bir konu başlığında çalışma bulunmadığı takdirde The Cochrane Library’de bulunan diğer
veritabanlarından nitelikli ve rastlantısal çalışmalarla bu konu ile ilgili gerekli bilgi
sağlanacaktır.
DARE (Database of Abstracts of Reviews of Effectiveness): The Cochrane
Collaboration ağı dışındaki çalışmalarla The Cochrane Reviews’ı tamamlayan ve destekleyen
birveritabanıdır. DARE, alanlarında yetkin sistematik çalışma özetçelerini kapsayan eşsiz bir
veritabanıdır.
The Cochrane Controlled Trials Register: Bibliyografik veritabanlarından ve diğer
yayınlanmış kaynaklardan alınan makalelerin detaylarını içermektedir. Kayıtlar makale
başlığını, yayınlanmış olduğu yer bilgisini ve özetlerini içerir.
The Cochrane Methodology Register: Kontrollü çalışmalarda kullanılan metod
raporları üzerine yapılan yayınların bibliyografyasını sunmaktadır. Dergi makaleleri, kitaplar
ve konferans bildirilerini kapsamaktadır.
Health Technology Assesment Database: Dünya çapında tamamlanmış ya da sürmekte
olan tıp teknolojileri çalışmalarının detaylarını sunmaktadır.
National Health Service (NHS) Economic Evaluation Database: Dünya çapındaki
ekonomik değerlendirmeleri tanımlayarak, güçlü ve zayıf yönlere ışık tutarak karar vericilere
yardımcı olmaktadır.
c. Kurumda Tedavi Edilen Hastalıklara İlişkin Bilgi: Sağlık kuruluşlarının
ürettikleri hizmetler karşılığında hasta kayıtları oluşmaktadır. Bu kayıtlar birleştirilerek
hastalara ait dosyalar hastane arşivlerinde tutulmaktadır. Hasta dosyaları hasta yönünden,
araştırma ve eğitim yönünden, adli tıp yönünden, halk sağlığı yönünden, hekim ve tıbbi
bakımın değerlendirilmesi yönünden olmak üzere çeşitli açılardan açıklanabilir (Artukoğlu,
2002, s. 32). Bununla birlikte laboratuar testleri ve bu testlere ilişkin sonuçlar elde
edilmektedir. Hazırlanan raporlarla birlikte kuruluştaki veriler çoğalmakta ve arşivlere
dönüşmektedir. Hastalara ilişkin bu veriler sadece o hastanın tedavisi ile sınırlı kalmayıp,
yapılacak çalışmalarda kanıt olma niteliği de taşır.
5.Tıp ve Sağlık Kuruluşlarında Bilgi Yönetimi
Bilginin hızlı üretimi ve daha önce de bahsedildiği gibi özellikle tıp ve sağlık alanında
yıllar geçtikçe yayın üretiminin katlanarak çoğalmasıyla bilgi yönetimi sorunu da ortaya
çıkmıştır. Literatürde bilgi, bir bütünün bir bölümü olarak ele alınmaktadır. Alkan’ın ( 2003,
s.125) Marrow ve Townley’den aktardığına göre; veriden enformasyona, enformasyondan
bilgiye, bilgiden bilgeliğe doğru seyir gösteren bilme (knowing) bütünü, bir piramit olarak
düşünüldüğünde, piramidin tabanında veri, tepesinde ise bilgelik yer alır (Morrow, 2001, s.
385; Townley, 2001,s. 46).
Bilgi yönetimi ise “bir kuruluşun bütün enformasyon varlıklarını belirlemek, elde
etmek, değerlendirmek, onlara erişim sağlamak ve onları paylaşmak üzere bütünleşik bir
yaklaşımı benimseyen bir disiplindir. Bu enformasyon varlıkları arasında veri tabanları,
belgeler, politikalar, tutulan yol ve yöntemler (prosedürler) ve kuruluşta çalışan bireylerin
13
daha önceden ele geçirilememiş uzmanlıklarına yönelik bilgi, beceri ve deneyimleri de
vardır”(Alkan, 2003, s.127).
Bilgi yönetimi söz konusu olduğunda bilginin iki türünden bahsedilmektedir. Bunlar,
örtük bilgi (tactd knowledge) ve açık bilgi (explicit knowledge) olarak adlandırılmaktadır.
Alkan’ın (2003, 128) Broadbent’den (1998) aktardığına göre bilgi yönetiminin dayandığı
temel noktalar, kuruluş çalışanlarının yeterlilik, beceri, yetenek, düşünce, fikir, sezgi,
bağlantı, motivasyon ve hayallerinin işe uygulanmasıdır. Sıralananlar, bireylerin beyinlerinde
barındırılan örtük bilgilerdir. Örtük bilginin aktarılabilmesi ve yönetilebilmesi için açık
bilgiye dönüştürülmesi gerekir. Örtük bilginin açığa çıkarılıp kullanılmaması durumunda, bu
bilgi türü bireylerin beyninde kalır ve kuruluşun verimliliğinin yükseltilmesine katkısı
olabilecek iken kullanılamaz, özellikle karar verme süreci üzerinde önemli olabilecek etkisini
kaybeder.
6. Başken Üniversitesi Hastanesi’nde Bilgi Erişim: Bütünleşik Enformasyon Yönetimi
Sistemi ve Bilgi Yönetimi (Knowledge Management) Uygulaması İçin Bir Model
Önerisi.
6.1. Başkent Üniversitesi Hakkında Genel Bilgi
Başkent Üniversitesi, 1993 yılında Yanık Tedavi Vakfı olarak başladığı akademik
hayatına Ankara Hastanesi ve Bağlıca Kampusu başta olmak üzere 13 değişik merkezde
faaliyetlerini sürdürmektedir. Bünyesinde ağırlıklı olarak sağlık konulu kuruluşlar bulunduran
üniversitenin, radyo-tv, denek hayvanları yetiştirme, hayvansal gıda üretimi, petrol, turizm
otelcilik vb yan yatırımları da söz konusudur.
Üniversite bugün itibariyle 9.000 civarında öğrenciye ve yaklaşık 7.500 çalışana
sahiptir. Ankara merkez olmak üzere Türkiye’nin farklı illerinde hastaneler başta olmak üzere
çeşitli kuruluşları barındırmaktadır. Bunların hastaneler, diyaliz merkezleri, fizik tedavi
merkezi ve geriatri birimlerinden oluşmaktadır.
Üniversitenin merkezi yerleşkesi Ankara’da bulunmakta ve merkezi tek kütüphanesi
bu yerleşkede yer almaktadır. Tıp Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Diş Hekimliği bölümü
öğrencileri temel eğitimlerini yerleşke içerisinde almakta, staj dönemlerini ise hastanelerde
tamamlamaktadırlar.
Ünversitenin bilgi ve belge ihtiyacı yerleşkede yer alan kütüphane üzerinden
gerçekleştirilmektedir.
6.2. Başkent Üniversitesi Hastanesi’nde Sunulan Bilgi Erişim Hizmetinin Özellikleri ve
Geliştirilmesi
Başkent Üniversitesi Hastaneleri, üniversitenin Bağlıca yerleşkesinde bulunan
kütüphanesinden ihtiyaç duyulan yayınları temin etmektedir. 2009 yılı sonu itibariyle
kütüphanenin yaklaşık 1.050 süreli yayın ve 110.000 kitap ve diğer materyallerden oluşan
koleksiyonu mevcuttur.
Bunların dışında ULAKBİM-EKUAL kapsamında kullanıma açık olan elektronik tam
metin ve bibliyografik veri tabanları tüm Başkent Üniversitesi kuruluşlarına IP denetimli
olarak açık durumdadır. Ulusal veri tabanları ve diğer ücretsiz kaynaklar için kullanıcılara
web sayfasında ilgili linkler sunulmuştur.
B.Ü. Ankara Hastanesi yerleşke dışında yer alan bir hastane olduğu için,
akademisyenler, doktorlar ve diğer sağlık personelinin doğrudan kütüphaneden yararlanma
olanakları sınırlıdır. Sağlık çalışanlarının bilimsel çalışmalarına yardımcı olacak veya bir
14
rekreasyon faaliyeti olarak ulaşabilecekleri kütüphane bulundukları fiziksel koşullar içerisinde
mevcut değildir.
Hastanelerde çalışan araştırmacılar üniversite kütüphanesinin hazırladığı web sayfası
üzerinden taramaları gerçekleştirmekte şayet elektronik tam metin erişim imkanı yoksa
kütüphanecilerden yardım istemektedirler.
Basılı materyaller kütüphaneye gelen istekler doğrultusunda hazırlanarak iç posta
dağıtım sistemi ile doktorlara ve diğer sağlık çalışanlarına ulaştırılmaktadır. Kütüphane
üyeliği olmasa bile B.Ü. çalışanı olan bir doktor kütüphanenin kaynaklarından imzaladığı
formlar karşılığında faydalanabilmektedir. Kaynaklar dağıtım görevlileri tarafından bizzat
hastanelere ulaştırılmaktadır.
Elektronik kaynakların kullanımı için kütüphane bütün kullanıcılarına uzaktan erişim
(proxy) hizmeti sunmaktadır. Ayrıca istekte bulunan bütün akademik birimlere kütüphane
hizmetlerini, kaynakları ve araştırma yöntemlerine tanıtan eğitim amaçlı çalışmalar
gerçekleştirilmektedir.
Kütüphaneciler, tıp ve sağlık bilimleri fakülteleri ile diş hekimliği gibi bazı
bölümlerde özellikle araştırma yöntemleri konulu bazı derslerin verilmesinde
akademisyenlerin yanında yer almakta ve bu derslerin bir kısmını vermektedirler. Ancak
üniversitenin bütününe bakıldığında özellikle hastanelerin ve buralarda çalışanların yeterli
miktarda eğitim al-a-madıkları ve bu nedenle araştırma alanlarında sıkıntılar yaşadıkları
gözlemlenmektedir.
Bütünleşik bilgi sistemlerinde özellikle hastayı da kapsayan hizmet zincirinde Başkent
Üniversitesi Hastaneleri’nde bu yönde kütüphanecilerin herhangi bir katkı sağlaması söz
konusu değildir. Sadece doktorların bilgi, daha doğru ifadeyle belge ihtiyaçları
karşılanmaktadır. Akademik çalışma içerisinde olmayan (yüksek lisans, doktora vs
yapmayan) doktorların dışındaki diğer sağlık mensupları (pratisyen hekimler, hemşireler,
eczacılar, laborant, anestezi uzmanı vb.) kütüphaneden yararlanmayı tercih etmemektedirler.
Hasta kayıtlarının, klinik çalışmaların, testler veya laboratuvar sonuçlarının bütünleşik
olduğu ve bunların kütüphane olanaklarıyla desteklendiği bir sistem mevcut değildir. Bunu
gelistirmek için bir sistem kurulmalı ve sağlık çalışanlarının açık ve örtük bilgisini de bu
sistem içerisine dahil etmek gereklidir.
Üniversitenin kanıta dayalı tıp konusunda yeterli kaynağı yoktur. Bunun için Cochrane
gibi kapsamlı çalışmalar sunan veri tabanlarına ihtiyaç vardır. Aynı zamanda RDD ve DD
üretimi için çalışmalar başlatılmalı, en azından ileriki dönemlerde bu tip çalışmaların
gerçekleştirilebilmesi için ilk adımlar atılmalıdır.
6.3. Başkent Üniversitesi Hastanesi’nde Bütünleşik Enformasyon Yönetimi Sisteminin
Oluşturulması
Üniversite, eğitimli personeli içerisinden bir ekip oluşturarak IAIMS modeli bir
çalışmayı başlatacak ilk adımı atmalıdır. Bu çalışma grubu içerisinde, sağlık çalışanları,
kütüphaneciler, bilgisayar ve elektronik mühendisleri, konuyla ilgili akademisyenler
olmalıdır.
Dünyada uygulanan bütünleşik enformasyon hizmetleri incelenmeli ve her meslek
grubu kendi açısından bir sentez oluşturmalı, buna göre yapılacak işin algoritması
oluşturulmalıdır.
Sistem tasarlandıktan sonra deneme çalışmaları başlatılmalı ve dönemsel olarak
sonuçları gözlemlenmelidir. Gözlemlerden elde edilen sonuçlar raporlaştırılmalı ve dünyadaki
diğer çalışmaların sonuçları ile karşılaştırılmalıdır. Sistemde oluşabilecek her hata için
çalışma güncellenmeli ve hata payı ortadan kaldırılmalıdır.
15
Altyapı oluşumu esnasında eğitim çalışmaları da sürdürülmeli, değişik çalışma
gruplarının birbirinin yaptığı çalışmaların içeriğinden haberdar olması sağlanmalıdır.
Sistem kurulduktan sonra kütüphaneciler eğitim çalışmalarını sürdürmeli literatürdeki
en güncel, en nitelikli kanıtlara sağlık çalışanlarını götürecek araştırma yöntemlerini
tanıtmalıdırlar. Kurumun ihiyacı olan elektronik veya basılı kaynaklar belirlenmeli ve eldeki
ekonomik koşullar göz önünde bulundurularak kuruma kazandırılmalıdır.
Bütünleşik enformasyon sistemi içerisinde hasta kayıtları, biyomedikal veriler,
laboratuar test sonuçları, sağlık çalışanlarının bilgi ve tecrübelerini içeren görsel veya işitsel
materyaller (Örneğin Üniversitenin sahip olduğu TV kanalı belirli operasyonların
görüntülerini kaydederek enformasyon sistemi içerisine bir kanıt olarak sunabilir) kütüphane
araştırma sonuçları ve bu bütünün sentezlenmesiyle oluşacak kanıtlar yer alabilir.
6.4. Model Önerisi
Çalışmada belirtilen açık ve örtük bilginin ortaya çıkarılması, yapılan çalışmaların
kayıtlarının tutulması ve her birinin sentezlenmesiyle oluşacak kanıtların bütünleşik sistem
içerisinde yer alamsı önemlidir.
Hastaları ve hasta yakınlarını sisteme dahil edecek prosesler oluşturulmalı ve bu
kesimin bilgi ihtiyacını karşılayacak modeller geliştirilmelidir. Dünyadaki örneklerinde
olduğu gibi kütüphaneciler hastanelerin veya kliniklerin birer daimi üyesi gibi görev almalı,
her zaman bulunmasa bile dönemsel olarak bu birimlerde bulunmalıdır.
Eğitim çalışmaları sürekli hale getirilmeli ve özellikle sağlık personeli ile birlikte hasta
ve hasta yakınlarını da bilgilendirecek çalışmalar gerçekleştirilmelidir.
Araştırmaları için yeterli zaman bulamayan sağlık çalışanlarına belirli kütüphaneciler
birim bazında (örneğin bir kütüphaneci gastroenteroloji, endokrinoloji gibi bölümlere hizmet
verirken; bir başkası nöroloji, psikiyatri gibi bölümlerde) uzman yardım sunmalıdır. Bütün
literatür hakkında fikir sahibi olmakla beraber, kütüphanecilerin kendi ilgilendikleri
birimlerde uzmanlaşması için sağlık çalışanlarıyla birlikte hareket etmeleri sağlanmalıdır.
Dünyada üretilen ve yüksek düzeyde kanıt sunma özelliğine sahip olan dizgesel
derlemelere sağlık çalışanlarının yönlendirilmesi ve bunlar gibi çalışmaların yapılması
ülkenin sağlık alanındaki gelişimi için çok önemlidir. Bu çalışmalara katılacak gönüllü
grupların sadece Başkent Üniversitesi değil diğer kuruluşların mensuplarıyla da bir araya
gelerek oluşturulması önemli bir çalışma olacaktır. Bu amaçla kütüphaneciler öncülük
başlatabilir ve yönetebilirler.
Tıp ve sağlık konusunda uzmanlaşmış kütüphaneci ihtiyacı vardır. Bu alanda
kütüphanecilerin eğitilmesi ve bu eğitimin sürekli hale getirilmesi gerekir. Böylece özellikle
enformasyon literatür çalışmalarında hız, zaman ve verimlilik artışı sağlanabilir.
7.Sonuç ve öneriler
Ülkemizde ilerleyen tıp ve sağlık hizmetleri çağın gerekleri doğrultusunda özellikle
KDT alanında ilerleyişini sürdürmek zorundadır. Bu amaçla bütünleşik enformasyon
hizmetlerinin altyapısının oluşturulması ve geliştirilmesi gerekir. Hastaları ve yakınlarını da
kapsayan bu hizmet anlayışı bilimsel başarının sağlanmasında önemli katkı sunacaktır.
Her kuruluş dünyadaki gelişmeleri takip edecek sistemlere ihtiyaç duymaktadır. Tıp ve
sağlık alanında ise bunlardan daha öte kanıtlara da ihtiyaç vardır. Bu kanıtların sunulduğu
16
kaynaklar ve bu kaynaklardaki bilgiyi yönetebilecek beceride profesyonellerin varlığına her
zaman ihtiyaç vardır.
Dünya literatürüne tıp ve sağlık alanında önemli kanıtlar sunan çalışmalar belirli
ülkelerde hızla artmaktadır. Başkent Üniversitesi amaçladığı muasır medeniyetler seviyesinin
üzerine çıkmak doğrultusunda bu çalışmalar içerisinde yer alabilir. En önemli kanıt
kaynakları olan RDD ve DD’lerin oluşturulmasında öncülük başlatabilir.
Bu tip çalışmaların hiçbirinde kütüphaneciler sistemin dışında tutulmamalıdır. Bilginin
üretilmesi kadar, depolanması, erişimi kısacası yönetimi de önemlidir. Artan bilgi denizinde
araştırmacıların güvenebilecekleri bir kıyı bulmaları kütüphanecilerin kılavuzluğunda
gerçekleşebilir.
Kaynakça
Alakuş, M. (2007). Sağlık bilimlerinde süreli yayıncılık. O. Yılmaz (Ed.) Sağlık bilimlerinde
süreli yayıncılık-2007 içinde (ss. 201-211). Ankara: TÜBİTAK.
Alkan, N. (2003a). Günümüzde tıp ve sağlık kütüphaneciliği. F. Rukancı [ve başkaları]. (Yay.
Haz.). Elektronik Gelişmeler Işığında Araştırma Kütüphaneleri Sempozyumu Bildirileri
içinde (ss. 17-28) Ankara: Ankara Üniversitesi.
Alkan, N. (2003b). Tıp ve sağlık kuruluşlarında bilgi yönetimi. Bilgi Dünyası. 4(2): 122-145.
Alkan, N. (2004). Cochrane derlemeleri. D. Atılgan (Yay. Haz.). Ankara Üniversitesi Dil ve
Tarih Coğrafya Fakültesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü’nün Kuruluşunun 50. Yılına
Armağan içinde (ss.15-27). Ankara: AÜ Bilgi Yönetimi Bölümü.
Alkan, N. (2005). Dizgesel derlemelerin kanıta dayal tıp uygulamasındaki önemi ve dizgesel
derleme üretme sürecinde kütüphanecilerin rolü. M.E Küçük (Yay. Haz.). Prof. Dr.
Nilüfer Tuncer’e armağan içinde (ss.42-71). Ankara: TKD yayınları.
Artukoğlu, A. (2002). Tıbbi dokümantasyon. Ankara: KUM Baskı.
Edirne, T. (2009). Nedir bu kanıta dayalı tıp dedikleri. Aile Hekimliği Dergisi. 27 Aralık 2009
tarihindehttp://www.ailehekimligidergisi.org/Journal/Default.aspx?Ctrl=Text&IDArticle=
61 adresinden
Birchette, Kathleen P. (1973). “The history of medical libraries from 2000 B.C. to 1900
A.D.”, Bulletin of the Medical Library Association 61(3): 302-308.
King, D.W. ve Roderer, N. K. (1979). Information transfer cost/ benefit analysis. Information
and Industry. AGARD Conference Proceedings, 18-19 October 1978 içinde (ss. 8.1-8.9).
London: AGARD.
Küyük, A., Kaplan, A. ve Yılmaz, A. (2005). Elektronik sağlık kayıt sistemlerinin
kütüphanelerle bütünleştirilmesi. Bilgi Dünyası. 6(1): 3-14
Lindberg, D.A.B., West, R.T., Corn, M. (1992). IAIMS: an overview from the National
Library of Medicine. Bulletin of the Medical Library Association. 80 (3): 244-248.
17
Morrow, N.M. (2001). Knowledge management: An introduction. Annual Review of
Information Science and Technology, 35: 381-421.
Saklett, David L. ve diğerleri. (1996). Evidence-based medicine: what it is and what it isn’t.
British Medical Journal 312: 71.72.
Sincan, M. (2003). Kanıta dayalı tıp ve tıp kütüphaneciliği. Bilgi Dünyası 4(1), 64-72.
Tamdoğan, O.G. (2009). Enformasyon Zincirinde Bilgi Erişim Sistemleri, Bilgi Erişim
Sürecinde Kütüphane Kurumu ve Diğer Bilgi Merkezleri, Türk Kütüphaneciliği 23(1):
151-168.
Townley, C.T. (2001). Knowledge management and academic libraries. College and Research
Libraries, 62: 44-56.
ULAKBİM. Embase 26 Aralık 2009 tarihinde http://www .ulakbim. gov. tr/ cabim / ekual /
veritabani / embase.doc adresinden erişilmiştir.
18

Benzer belgeler