tıklayınız…

Transkript

tıklayınız…
www.yaygara.info
www.yaygara.info
G Ü N C E L S A N AT İ N İ S İ YAT İ F İ
CONTEMPORARY ART INITIATIVE
1
YAYG A R A G Ü N C E L S A N AT İ N İ S İ YAT İ F İ
/
CONTEMPORARY ART INITIATIVE
Gözün hikayesi, nesnenin kendi gerçekliği ve
zihnimizde oluşan kurgusal gerçekliğinin inşasını
anlatır. Her şeyin temeli olan ‘Var olmak’ fikri,
aynı zamanda görünür olmanın zorunluluğunu da
içerir. Zihnimiz bu duyumsanabilir olanı sınıflandırırken, kendi gerçeğini yeniden şekillendirir.
Böylece gözün kararı, zihinde sorgulanarak, aklın
ve vicdanın kararını inşa eder. Günümüz iletişim
ortamında hemen her şey görsel algılama alanı
üzerinden şekillenmektedir. İmajların, göstergeler
halinde zihinlere baskıcı bir etkiyle sunulduğu, görsel şoklamalara maruz kalan insanların, gerçekte
neyi gördüğü ve nasıl anlamlandırdığı hep muğlak
bir durumdur. Bu muğlaklığın sürekliliğini isteyen
odaklar, kendi gözetleme kulelerinden büyük bir
göz gibi her şeyi seyretmekte ve istediği an müdahale etmektedir. Emperyalizmin gökdelenlerinde
senaryolar hazırlanıp toplumların kaderi kurgulanırken, yaşayacağı coğrafyanın sınırları bile neredeyse ‘göz kararı’yla belirlenmektedir. Şimdilerde
ise toplumsal alanda yaşam tarzlarının sınırları belirlenmeye çalışılırken, siyasi ayrımcılık, inançların
ötekileştirilmesi, otoritenin dönüştürülmesi, bireyin özgürlüklerinin sınırlarını sorgulanır bir hale
gelmesi söz konusudur. Otorite yeni bir birey ve
toplum tasarımı yaparken, onun şeklini de kendi
belirlemek istemektedir. Gerçeğe açılan pencere
olarak bakma, görme ve anlama süreci, maniple
edilmiş görüntülerle her zaman aldatılabilir. Bu
aldatılmışlık hali bir süre sonra zihnin kontrol
edemediği bir bağımlılığa dönüşür. Ve otorite
tarafından kurgulanmış durumun sahnelendiği her
görüntüyü sorgulamadan izlemeye başlar. Birey
artık gördüğünün etkisiyle şekillenen bir dünyaya
transfer olmuş demektir. Kitleleri tasarlayan yeni
olanaklar çoktan devreye girmiştir ve işlemektedir.
17.12.2012 - 13.01.2013
Çankaya Belediyesi
Çağdaş Sanatlar Merkezi - ANKARA
2
Günümüz insanı tam da ‘göz bebeği’nden isabet
almıştır. Hipnotik bir hal ile, kendi gerçeği ve
görüntüleri arasında uykuya dalmış durumdadır.
Bu süreç, onu kodlamak ve kumanda etmek için
ideal bir ortamdır. Daha öncesinde gizli kodlarla
tasarlanmış ve uygun ortamda harekete geçecek
olan kitle artık hazırdır. Ve müdahale başlamıştır.
www.yaygara.info
ALİ ŞENTÜRK
ALPER AYDIN
AMIN DAWAIE
ARZU EŞ
BARAN ÇAĞINLI
CEVAHİR ÖZDOĞAN
CEVDET SARI
ENGİN ASLAN
ELİF YILDIZ
ERDAL DUMAN
FATİH TAN
GAVİN TURK
GENCO GÜLAN
GENÇ PROJE
GISELE TREMBLEAU
GİZEM ŞENDUR
JOHANNES VOGL
MEHMET ALİ BORAN
MEHMET ALİ UYSAL
MEHMET ÇEPER
MEHMET YILMAZ
MEHTAP BAYDU
MUSTAFA DUYMAZ
MUSTAFA DUYULUER
Ancak gözün bağımlı hali, bireyi uyur gezer halde dolaştırmaya devam etmektedir. Nitekim gözle
oranlanarak belirtilen miktar, gözle yapılan ölçme
ya da oranlama, anlamına gelen “Göz Kararı”
ölçüyü kaçırmış ve odağını kaybetmiştir.
Bu durumdan çıkmanın yolu sadece görünen
gerçeğe değil, algılayan zihinlere müdahale ile
mümkündür. Artık sanal ortam tecridinden uyanmak, gerçeğin kendisine evrilmek ve dönüşmek gerekmektedir. Dolayısıyla “Göz Kararı” sürecinde
Yaygara, irade ve tavrın, otoriteyi sorgulayan,
güncel gerçeklikle hesaplaşan, asıl olanın meselesini ortaya çıkaran, bireyin alternatif özelliklerini
ve sosyal alanın çeşitliliğini yücelten bir anlayışla, günümüz sanatçılarının akıl ve vicdanlarının
kararını ortaya koymaya çalışacaktır.
Metin: Şevket Arık
The story of the eye explains the construction of the object’s own reality and the fictional reality created in our
minds. It includes the idea of “be in existence”, which is
the basis of everything, as well as the difficulty of being
visible. While our mind is classifying this sensible, it
reshapes its own reality. In this way, the decision of the
eye constructs the decision of the mind and conscience by
being questioned in the mind. In today’s communication
environment, almost anything is shaped through the visual perception area. People exposed to visual shocking,
where images are presented to the mind with a repressive
effect in the type indicators, it is always ambiguous what
he really sees and how he gives the meaning. Focus groups
who desire the continuity of this ambiguity are watching
everything from their observation towers like a big eye and
are intervening at any desired time. While the fate of societies is fictionalized in the skyscrapers of imperialism by
preparing scenarios, even the boundaries of the geography
he will live are almost determined with the “decision of the
eye”. In the present, while the boundaries of their way of
life in the social sphere are tried to be determined, political discrimination, factionalizing of beliefs, conversion
of authority, it is in question that the boundaries of the
individuals’ liberty is being questioned. While authority
OSMAN DİNÇ
OSMAN BOZKURT
ÖZLEM ŞİMŞEK
SAEED ENSAFİ
SARKİS
SERKAN DEMİR
SİBEL HORADA
SİNEM DİŞLİ
ŞENİZ AKSOY
ŞEVKET ARIK
TANZER ARIĞ
TİMUR ÇELİK
TIM HAILEY
TUBA MERDEŞE
TUFAN BALTALAR
VEYSEL ŞAYLİ
constructs the design of a new individual and society, it
wants to determine the shape by itself. The looking, seeing and understanding process, as the window opening to
reality, can always deceived by manipulated images. This
condition of being deceived turns into an addiction after a
period, which cannot be controlled by the mind. Then, it
starts to monitor each image fictionalized by the authority
without questioning. Now, it is recognized that the individual is transferred into a world with the effect of what he is
seeing. New opportunities that design masses have already
been activated and are processing. The modern man was
hit precisely from his pupil. With a hypnotic state, he has
falling asleep between his own reality and images. This
process is an ideal environment to encode and control him.
The mass, pre-designed by secret codes that will take action
in the appropriate condition is ready now and the intervention has started. However, the condition of being dependent
of the eye is continuing to entangle the individual in the
state of a sleepwalker. In fact, “the decision of the eye”,
which means the amount determined through the estimation of the eye, measurement or rationing conducted with
the eye, has passed the limits and its focus.
The way to exit from this situation is possible through the
intervention with not only to the visible reality but also
with perceiving minds. Now, it is necessary to wake up
from the isolation of the virtual environment, to evolve and
turn into the reality itself. Thus, with an understating of
clamor, will and attitude that is questioning the authority,
settling a score with the actual reality, reveals the issue of
the real fact, which elevate the alternative characteristics
of the individual and the diversity in social space, it will
try to reveal the decision of the mind and conscience of contemporary artists.
3
YAYG A R A G Ü N C E L S A N AT İ N İ S İ YAT İ F İ
/
CONTEMPORARY ART INITIATIVE
Sanatçılar
Artists
ŞEVKET ARIK
SERKAN DEMİR
ERDAL DUMAN
MUSTAFA DUYMAZ
MEHMET ALİ UYSAL
Proje Asistanları
Project Assistans
ZOE BARATON
SİBEL ERDEM
SİNEM YILDIRIM
Sunum Projesi
Presentation Project
VEYSEL ŞAYLİ
24-27.11.2011
İstanbul Kongre Merkezi - İSTANBUL
4
www.yaygara.info
Yaygara,
Contemporary İstanbul’da
Ernst Bloch Mümkünü anlatabilmek için kalem oynattığı satırlarda söylüyordu bunları; elbette mümkünü gerçek kılacak olan, nesnesi karşısında özne konumunda bulunan faildi. Peki
ya ‘-e doğru olma’ halinde bulunan nesne, özne karşısında her zaman edilgin miydi? Olanak
halinde olan materia ile ilgili kritik soru tam da buydu. Paralaks, Öznenin bakışı doğrultusunda, bir arka plan kaymasında, perspektifte oluşan değişiklik değildir sadece; aynı zamanda,
bileşenlerinin farklılaşması aracılığıyla nesne de değişmiştir ve artık bir öncekiyle aynı değildir. Özne, konumunu değiştirmek suretiyle nesnesiyle oyun oynadığını sanarken, büyük oyun
aslında nesne tarafından kurulmaktadır. Post-modern yanılgı tam da burada vücut bulur: her
daim imkânı gerçekleştirme konusunda özneye sınırsız bir yetenek bahşederken, nesne güçsüz
ve edilgin olarak düşünülüyordu. Fakat Gerçek hep kendini hatırlatır ve esaslı soru kendini
tekrar deklare eder: özne ya da nesnenin hükümranlığı konusundaki paralaks yarığın derin
uçurumuna köprü kurulabilir mi?
İşte hendek, işte deve…
5
YAYG A R A G Ü N C E L S A N AT İ N İ S İ YAT İ F İ
/
CONTEMPORARY ART INITIATIVE
ALİ ALIŞIR
ALİ KAZMA
ALİ TAPTIK
ANNA HEIDENHAIN
AYÇA TELGEREN
BASHIR BORLAKOV
BURCU PERÇİN
CEM SONEL
ERDAL DUMAN ERİNÇ
ULUSOY
ERSİNHAN ERSİN
FIRAT ENGİN
GÖZDE İLKİN
GÜNEŞ TERKOL
HATİCE ÇİÇE
İREM TOK
İRFAN ÖNÜRMEN
JOSE M. RODRIGUES
LÜTFİ ÖZDEN
MEHMET ALİ UYSAL
MÜMTAZ DEMİRKALP
MUSTAFA DUYMAZ
NEJAT SATI
OLCAY KUŞ
ONUR GÜLFİDAN
SERAP ÖNEY
SERKAN DEMİR
ŞEVKET ARIK
VOLKAN ASLAN
YAŞAM ŞAŞMAZER
ZOE BARATON
25.02 - 11.04.2011
CERMODERN, ANKARA
6
www.yaygara.info
Toplumsal eşitsizliğin yarattığı sınıf farkının,
mekan ifadelerinde sunulmasıyla yan yana
gelen hayatlar bir tür sıkışma, gerilim ve
çatışma yaşamaktadır. Bununla birlikte her
mekan kendi sınıfını yarattığı gibi, bu sınıfın
işaretlerini, trendlerini, kodlarını içinde
taşımaktadır. Birbirinden ayrılma, birbirini
dışlama durumunun bir duvarla gerçekleştiği
yada mekanın kendisinin bu özerk alanları
yarattığını söyleyebiliriz. Diğerinden ayrılan
ve kapalı bir topluluk formuna dönüşen bu
yerleşme türlerinde izole edilmiş yaşamlar kendi iktidarlarını da seçerek, duvarın
diğer tarafında kalanlara mesafesini koymuştur. Kent parçalara ayrılmış, ortak alan
olarak değerlendirebileceğimiz kamusal alanlar işlevini yitirmiştir. Dolayısıyla kentte
lokal alanlar ve bu alanlarda kutuplaşan,
birbirinden uzaklaşan topluluklar oluşmaya
başlamıştır. Bu ayrımı en basitinden zamanlarının farklılığından görebiliriz. Burada
zaman mekanın içine taşınır ve zamanını da
belirleyen moda kavramıdır. En yeni olan en
ileride olandır. Kapitalizmle ilişkili olan moda
kavramı zaman olgusunu kullanarak mekanlara sızar. Böylelikle mekanlar iktisadi bir anlamla ilişkilenir ve temel itici gücünü kazanır.
Kentler önceleri birçok değişik coğrafyadan
gelen, toplanılan alanlarken şimdi ayrışan
ve birbirine temas etmeyen gruplara bölünmüştür. Bu ise kentin oluşumuna çelişkili bir
durumu yaratmaktadır. Birbirine bu kadar
yakınken uzak olma hali, diğerinin yaşamına kayıtsız kalma refleksini de geliştirmiştir.
Kent, içinde barındırdığı farklı ırk, din, dil,
kavramlarının üzerinde sınıfsal farka dayalı
mekan ayrımcılığıyla tanımlanabilecek yeni
sosyal grupları doğurmaktadır. Bu sosyal
gruplar mekansal ayrımlarla kendi içlerinde
homojen yeni bir kimlikle kentin içinde ayrılmaktadır. Ne zaman ki karşılaşmanın zorunlu
olduğu hallerde mekansal olarak ayrımlaşan
sosyal gruplarda çatışma da kaçınılmazdır.
Charles Baudlaire göre kent doğa gibi hakiki değil sahtedir sunidir; tanrısal değil şeytanidir. Kahramanlarıda lanetlidir, kötüdür,
çirkindir. Doğa cennetse, kent cehennemdir.
In the past the lives which have come together by the
proposition of the class difference occured with social
inequality within spatial expressions which tended
to experience certain tensions and conflicts. Moreover, each space created its own social class with its
own codes, trends and signs. The creation of walls
and the space itself enforced the autonomous separation from eachother and exclusion of the others. The
isolated lives in the settlements which have transformed into closed social forms by seperating individuals which elect their political power ensured the
continual polarization of society keeping the walls
of seperation strong. The public spaces had lost their
function and the city was fragmented. This had resulted in the formation of some local spaces and social groups in the city seperating from eachother and
working within their own spheres. This distinction
is visible through the time differences which exist
between these spaces. In these places the “time” is
carried inside of the “space” and the determinant of
“time” is the trend. The best trend is the newest one.
The concept of “trend” and “trendy” related with
capitalism leaks into the spaces by using “time”.
In this way the spaces relate themselves to an economic meaning and achieve their impetus. The cities
which in the past used to be the places where people
from different cultures came together, now have decomposed into social groups which do not interact
with one another. Therefore it creates a conflict on
the existence and socialization processes of cities.
Individuals now seem to be away from eachother
even though in reality they are geographically and
physically so close to one another. This in return
has resulted in an attitude of indifference to other
individuals and groups lives. The city generates new
social groups which rely on social differences according to different nationalities, religions and languages that are sheltered within it. These homogenious
social groups in their spaces differentiate with a new
identity in the city. However, conflicts are inevitable
when these groups have to meet. According to Baudlaire, the city is fake and artificial; diabolical, not
godlike and its heros are damned, bad and ugly. If
the nature is haven; the city is hell.
* Charles Baudelaire
7
YAYG A R A G Ü N C E L S A N AT İ N İ S İ YAT İ F İ
/
CONTEMPORARY ART INITIATIVE
ALİ ALIŞIR
ALİ KAZMA
ALİ TAPTIK
ANNA HEIDENHAIN
AYÇA TELGEREN
BASHIR BORLAKOV
BURCU PERÇİN
CEM SONEL
ERDAL DUMAN ERİNÇ
ULUSOY
ERSİNHAN ERSİN
FIRAT ENGİN
GÖZDE İLKİN
GÜNEŞ TERKOL
HATİCE ÇİÇE
İREM TOK
İRFAN ÖNÜRMEN
JOSE M. RODRIGUES
LÜTFİ ÖZDEN
MEHMET ALİ UYSAL
MÜMTAZ DEMİRKALP
MUSTAFA DUYMAZ
NEJAT SATI
OLCAY KUŞ
ONUR GÜLFİDAN
SERAP ÖNEY
SERKAN DEMİR
ŞEVKET ARIK
VOLKAN ASLAN
YAŞAM ŞAŞMAZER
ZOE BARATON
26.04 - 22.05.2010
CERMODERN, ANKARA
8
www.yaygara.info
Fasa Fiso… değişikliğin itici gücü, zıtların
mücadelesidir. Şimdiki zamanın çelişen
değerleri üzerine söylenceler var eder ve
sezgisel gerçeğin su yolunu arar. Sürekli
değişim karşısında yön algısını kaybeden
kitlelerin anlamsızlaşan değerlerine bir isim
koyar. Etik olanı ararken, sanal kahramanlara
dönüşen ve her seferinde yeni ahlakçılığın tokadıyla ayılan şimdiki zaman insanının beyhudeliğinin belgesidir. Bilgeliği bir romantizm müptelalığına dönüştüren modernitenin,
zevk ve mutluluk saplantısı üstüne kurulmuş
konformist bir geleceğine ve mekanikleşen
yüzüne tutulan bir aynadır. Bilmecemsi bir
süreci var eden enformatik çağını anlama
güçlüğünü hatırlatır. Bilgisizliğin farkına varma anı ve onu yenme arzusunun sancılarını
çekme sürecidir. Enformatik çağın akışkan
bir nesnesi haline gelen ve sürekli sanal bellek
transferine maruz kalan günümüz insanının,
benzeşen, tek tipleşen ve sezgilerini kullanma
yetisini rafa kaldıran, soyuttan somuta, somuttan soyuta gidiş geliş anlarının suretidir.
Hep bir sarhoşluk anının rahatlığında oluşan
yaşam algısı ve maruz kalınan başka gerçek
baskısından kurtulma anında yapılan bir sorgulama, nesne ile öznenin yani “şey”lerle zihnin konuşma anıdır.
“fasa fiso” “Değeri ve önemi olmayan şey ya
da boş laf”, “gereksiz”, “değersiz”, “yalan anlamına da gelen söz” gibi anlamlara gelirken;
bu sergide tanım olarak yöneltildiği her durumu yok sayan, anlamsızlaştıran sakıncalı
anlamı sahiplenilerek, üzerine söylenceler
üretilen temel bir kavram haline getirilmiştir.
Bu sergide kullanılan, Nihilist bir protestoyu yansıtan söylemi ile, günümüz değerler silsilesine eleştirel bir sabotaj başlatır.
Değişken durumlar arasında bir ilişki zemini oluşturabilecek bir kavram olarak ortaya
konulmuştur. İtici bir kuvvet mantığıyla, bir
şeylerin özelliklerini, niteliklerini, mekânsal
ilişkilerini etkileyen faaliyetler oluşturarak,
karşı bir eylem bilinci ile hareket etme tavrına vurgu yapar.
Fasa Fiso.... is the impetus of change and the struggle of opposites. It creates some myths on conflicting
values of the moment and searches the water-way
of intuitive reality. It names the meaningless values of the masses that have lost their perception of
orientation. It is a document proving the vanity of
the present day human turning into a virtual hero
and coming to oneself by the slap of the new morality. It is a mirror reflecting the mechanical face and
conformist future of modernism which has turned
the sagacity into a romantic addiction. It reminds
us the struggle to understand information age which
has given way to a complicated period. It is the painful process of recognizing ignorance and desiring to
defeat it. It is the face of the present day individual
being exposed to a continuous transfer of virtual
memory and becoming a fluid object of the information age. It is the image of current human conflicts
between abstract and concrete. And it is a moment
of inquiry generally seen in the coziness of drunkenness, at a moment of escaping from the pressures
of an alternative reality; a moment of conversations
between “things” and “mind”; object and subject.
Although “fasa fiso” literally means “worthless/
unimportant things or expressionless speech”,
“worthless”, “hallow speech”; in this exhibition it
is transformed into a basic concept on which myths
have been created by appropriating its’ unfavorable
meaning (neglecting everything, regarding everything meaningless). It departs as a critical sabotage to the contemporary mass of values with its’
statement reflecting a nihilist protest. It has been
proposed as a concept which can create a common
base to the variable cases. It emphasizes the attitude
of moving together in an opposite activist manner
by creating some activities affecting the spatial relations and the properties of objects with an impetus.
9
YAYG A R A G Ü N C E L S A N AT İ N İ S İ YAT İ F İ
/
CONTEMPORARY ART INITIATIVE
ALEXEJ TCHERNYI
ASLI IŞIKSAL
AYSEL ALVER
ÇİĞDEM MENTEŞOĞLU
DENİZ KOŞAR
DİLEK DAVUTOĞLU
EDA KAYTAN
ENGİN ESEN
ERDAL DUMAN
FATİH TAN
HACER KIROĞLU
HATİCE KARADAĞ
HAYDAR BALSEÇEN
KEYMO TEMUR
MEHMET ALİ UYSAL
MEHMET VANLIOĞLU
MUSTAFA DUYMAZ
MUSTAFA KULA
MUSTAFA KUNT
ÖZGÜR ÖNÜRME
ÖZLEM GÜNYOL
SEMRA KARAHAN
SERKAN DEMİR
SERKAN SÖKMEN
SEVAL ŞENER
ŞEVKET ARIK
ULU BRAUN
VEYSEL ŞAYLİ
ZEYNEP AKTAŞ
02-26.06.2009
GOETHE INSTITUTE, ANKARA
10
www.yaygara.info
KIMI ZAMAN
SOMETIMES
AYSEL ALVER
AYŞENUR İPEK
BANU ÇOLAK
CEVDET SARI
ERDAL DUMAN
MEHMET ALİ UYSAL
MUSTAFA DUYMAZ
SERKAN DEMİR
ŞEVKET ARIK
VEYSEL ŞAYLİ
29.12.2008 - 09.01.2009
GAZİ ÜNİVERSİTESİ, ANKARA
11
YAYG A R A G Ü N C E L S A N AT İ N İ S İ YAT İ F İ
/
CONTEMPORARY ART INITIATIVE
cruise seyir
experiences deneyimleri
ASAF ERDEMLI
AYSEL ALVER
AYŞENUR IPEK
BANU ÇOLAK
BARAN KAMILOĞLU
BERIL OR
CEVDET SARI
ENGIN ESEN
ERDAL DUMAN
ERINÇ ULUSOY
GÖZDE MULLA
HAKAN DEMIR
HAYDAR BALSEÇEN
IBRAHIM TAYFUR
MAUD LEMAITRE
MEHMET ALI UYSAL
MERYEM ALÇIN IÇÖZ
MUSTAFA DUYMAZ
MUSTAFA ELMAS
MUSTAFA KULA
ÖZGÜR ÖNÜRME
SENIHA ÜNAY
SERKAN DEMIR
SOYDAN YILMAZ
ŞEBNEM DÖNMEZ
ŞEVKET ARIK
VEYSEL ŞAYLİ
VOLKAN ARSLAN
YAVUZ AYHAN
15-30.12.2008
ÇAĞDAŞ SANATLAR MERKEZİ, ANKARA
12
www.yaygara.info
“şüpheyi askıya almak”
TANZER ARIĞ
ŞEVKET ARIK
NAZLI AYDEMİR
YAVUZ AYHAN
ERKAN AYIK
BANU ÇOLAK
SERKAN DEMİR
ERDAL DUMAN
MUSTAFA DUYMAZ
MUSTAFA ELMAS
FIRAT ENGİN
ASAF ERDEMLİ
BARAN KAMİLOĞLU
ASUMAN ÖZDEMİR
LÜTFİ ÖZDEN
MEHTAP PAZARLIOĞLU
HÜDA SAYIN
SOYDAN YILMAZ
05-09.11.2007
GAZİ ÜNİVERSİTESİ, ANKARA
13
Her yer ‘Yaygara’ mekanı, her şey
‘Yaygara’ konusu ve her an, kopmaya
hazır bir ‘Yaygara’dır.
www.yaygara.info

Benzer belgeler