3-TAMAMLANDI-Burhan ALICI-İbrahim USTA

Transkript

3-TAMAMLANDI-Burhan ALICI-İbrahim USTA
Đbrahim USTA-Burhan ALICI
Adalet Dergisi, Yıl:2013, Sayı:45, (s.36/62)
BELÇĐKA’DA ELEKTRONĐK ĐZLEMENĐN
TUTUKLAMA ÇERÇEVESĐNDE
CEZA ĐNFAZ KURUMLARININ KALABALIKLAŞMASINA
BĐR ÇÖZÜM OLUP OLMAYACAĞI KONUSUNDA DÜŞÜNME
Eric Maes, Benjamin Mine
Caroline De Man ve Rosamunda Van Brakel(1)
Çevirenler: Đbrahim Usta
CTE Genel Müdürlüğü
Denetimli Serbestlik Daire Başkanı
Burhan ALICI
CTE Gn. Md. Tetkik Hâkimi
1. Belçika’da ceza infaz kurumlarında kalabalıklaşma ve
tutuklanma
Ceza infaz kurumlarındaki kalabalıklaşma uzun yıllardan beri siyasi
ajandada ve kamuoyu tartışmalarında üzerinde durulan bir konudur. 30 yıllık
bir periyot dikkate alındığında Belçika ceza infaz kurumlarındaki mevcut
sayısında önemli bir artış olmuştur. 1980 ile 2004 yılları arasında bu artış
oranı %63’den aşağı olmamıştır (Maes, 2010: 48-49). 2007 yılının bazı
dönemlerinde, “tarihi” eşik olan 10.000 adet mahkum sayısı, Belçika ceza
infaz kurumlarında 1 Mart 2007 tarihinde 10.008 sayısına ulaşılarak
aşılmıştır.(bkz. Justitie in cijfers 2010, sh. 56) 2010 yılının sonunda ceza
infaz kurumlarının mevcudu yeni bir rekor olan 11.000’i görmüştür. Ceza
infaz kurumlarının mevcudu, 1960’lı yılların sonu ile 1980’lı yılların ikinci
yarısında aynı olmasına karşılık (± 6.500 mahkum), 1990’lı yılların başından
itibaren ceza infaz kurumlarının mevcudunda çok hızlı bir artışa oldu.
(Maes, 2010:49)
(1)
Eric Maes ve Benjamin Mine Belçika Federal Devleti Adalet Bakanlığı
bünyesinde bulunan Ulusal Suç ve Krimonoloji Enstitüsü’nde (NICC) araştırmacı
olarak görev yapmaktadırlar. Caroline De Man Brüksel Serbest Üniversitesi (ULB)
Kriminolojik Araştırmalar Merkezinde araştırmacı olarak çalışmaktadır. Rosamunde
Van Brakel ise Brüksel Serbest Üniversitesi (VUB) Hukuk, Bilim, Teknoloji ve Toplum
araştırmaları grubuna bağlı olarak çalışmaktadır. Makaleile ilgili iletişim kurulacak
yazar: Eric Maes, e- posta: [email protected]
36
Belçika’da Elektronik Đzlemenin Tutuklama Çerçevesinde
Ceza Đnfaz Kurumlarının Kalabalıklaşmasına Bir Çözüm
Olup Olmayacağı Konusunda Düşünme
Figure 1: Evolution of the average daily prison population
(Belgium, 1951-2006)
10000
9.330
9000
8.543
7.693
8000
N
7000
6.506
5.975
6000
6.510
6.454
6.549
6.095
5.677
5.549
5000
4.313
2005
2000
1995
1990
1985
1980
1975
1970
1965
1960
1955
1950
4000
Year
Kaynak: Maes (2010:49)
Soruşturma evresinin temel ilkelerinden olan masuniyet ilkesine
rağmen yargılama öncesi tutuklama, şüphelilerin daha fazla suç işlemelerini
engellemek ve/veya ceza soruşturması sürecinin daha etkili olmasını garanti
altına almak amacıyla uygulanan istisnai bir tedbir olarak kabul edilmesine
rağmen, bu şekilde özgürlüğünden yoksun bırakılan mahkumların sayısı
1980 ile 2009 yılları arasında ikiye katlanmıştır. Bugün, tutukluların ceza
infaz kurumlarındaki oranı tüm mahkumlar içerisinde yaklaşık %40 oranına
ulaşarak, 1980 yılında ortalama 1500 tutuklu varken bu sayı 2009 yılında
3500’e ulaşmıştır. (bkz. Maes 2010; Justitie in cijfers 2010, sh. 56)
37
Đbrahim USTA-Burhan ALICI
Adalet Dergisi, Yıl:2013, Sayı:45, (s.36/62)
Figure 2: Evolution of the average daily prison population,
according to legal status (1980-2005), and the EM-population
(on the 1st of March, 1999-2008)
6.000
5.000
4.000
N 3.000
2.000
1.000
2 00 8
2 00 7
2 00 6
2 00 5
2 00 4
2 00 3
2 00 2
2 00 1
2 00 0
1 99 9
1 99 8
1 99 7
1 99 6
1 99 5
1 99 4
1 99 3
1 99 2
1 99 1
1 99 0
1 98 9
1 98 8
1 98 7
1 98 6
1 98 5
1 98 4
1 98 3
1 98 2
1 98 1
1 98 0
0
Year
Remand prisoners
Sentenced prisoners
Mentally ill prisoners
Other
EM
Kaynak: Maes (2010:54)
Belçika hukukuna göre (20 Temmuz 1990 tarihli Yargılama Öncesi
Tutuklama Kanunu), tutuklama ancak suçun/suçların 1 yıl veya daha fazla
hapis cezası ile cezalandırılabilmesi hali ve kuvvetli suç belirtilerinin olması
durumunda mümkündür. Yine, işlenen suç için verilen azami ceza 15 yıl
hapis cezasını aşmıyorsa, tutuklanma için mükerrir olma riski, kaçma
(escape) suç delillerini karartma veya yok etme (embezzlement) gibi ilave
sebeplerin varlığı zorunludur.
Toplam hükümlü sayısı içerisindeki tutukluların yüksek miktarda
oluşu ve ceza infaz kurumlarındaki kalabalıklaşma olgusuyla yüzleşilmesi,
bir önceki Belçika Adalet Bakanı Jo Vandeurzen’ın 2009 yılına ait genel
politikaları belirlediği belgede şu ifadeleri kaullanmasına neden olmuştur.
38
Belçika’da Elektronik Đzlemenin Tutuklama Çerçevesinde
Ceza Đnfaz Kurumlarının Kalabalıklaşmasına Bir Çözüm
Olup Olmayacağı Konusunda Düşünme
“yargılama öncesi tutuklama, elektronik izlemenin kabulü ve GPS
izlemesi gibi modern tekniklerin tutuklamaya alternatif tedbirler olarak
yaygınlaştırılması ile en uygun seviyelere çekilebilir.(2)”
Bu ifade, Belçika’daki ceza infaz kurumlarının kalabalıklaşması ile
mücadelede yeni bir adım atılmasını amaçlamaktadır.
Şu anda elektronik izleme (EĐ) sadece hapis cezasının infazı yerine
kullanılmaktadır. 3 yıl veya daha az hapis cezası hükmedilmiş hükümlüler,
cezalarını elektronik izleme şeklinde infaz etme imkanına sahiptirler. Bu
infaz da çoğu kez öncesinde hapsedilme olmadan yerine getirilmektedir.
3 yıldan fazla hapis cezasına mahkum olan hükümlüler bakımından ise
elektronik izleme şartlı tahliyeden veya mahkumiyetin bitiminden önce
serbest kalmanın, başka bir ifadeyle “arka kapı” stratejisi olarak
kullanılmaktadır. 3 yıl ve aşağı mahkumiyetler için EĐ kararını ceza infaz
kurumu idaresi kendisi verirken, 3 yıl üstü cezalar bakımından ise bu kararı
yargısal otoriteler vermektedir.(Đnfaz Mahkemeleri)
Sorular, EĐ sisteminin herhangi bir şekilde soruşturma evresine
yaygınlaştırılmasının mümkün olup olmadığı konusundadır? Bu gerçekleştirilirse, bu uygulama tutuklamanın alternatifi olabilir. Mevcut kanun
tutuklama için gerekli tüm şartların (Flamanca: aanhoudingsbevel;
Fransızca: mandat d’arrệt) varlığı halinde sadece kefaletle salıverme ile
belirli koşullar altında serbest kalmayı (örneğin; çalışma zorunluluğu,
profesyonel eğitim yada özel tedavi, mağdurları rahatsız etmeme…)
tutuklamanın alternatifi olarak düzenlemektedir.
Diğer taraftan Belçika hukukuna göre tutuklamada süre sınırlaması
yoktur. Bununla birlikte tutuklama kararı sorgu hâkimi (Flamanca:
onderzoeksrechter; Fransızca: juge d’instruction) tarafından verildiyse
yargısal konsey (ağır ceza mahkemesi, Flamanca: raadkamer; Fransızca:
chambre de conseil) beş gün içerisinde tutuklama kararının devam edip
etmeyeceği ile ilgili karar vermektedir. Soruşturma devam ettiği müddetçe
ağır ceza mahkemesi (yargısal konsey) ayda bir yada 3 ayda bir (çoğu ciddi
suçlardaki davalarda) tutukluluğun devam edip etmeyeceğine karar vermektedir. Yargı konseyinin kararlarına karşı Temyiz Mahkemesinin bu tür
itirazlara bakan dairesine (Court of Appeal, Flamanca: kamer van
inbeschuldigingstelling; Fransızca: chambre des mises en accusation) itirazda bulunma hakkı vardır.(Belçika Yargılama Öncesi Tutuklama Kanunu
(2)
Parlamento Belgesi, Temsilciler Meclisi, 2008-2009, no. 52 1529/016, sh.,. 71Adalet Bakanlığı genel Politika Belgesi.
39
Đbrahim USTA-Burhan ALICI
Adalet Dergisi, Yıl:2013, Sayı:45, (s.36/62)
için daha kapsamlı bir değerlendirme konusunda bkz. Kalmthout et al.,
2009: 149 - 181).
Elektronik izlemenin tutuklamaya bir alternatif olarak arzu edilirliği
ve mümkün olup olmamasına ilişkin çalışmalar 2009 yılı Mart ile Aralık
ayları arasında Ulusal Suç ve Kriminoloji Enstitüsü (NICC)(3) tarafından
yürütülen bir araştırmada incelenmiştir. Elektronik izlemenin Belçika’da
tutuklama çerçevesinde olası yürürlüğe konulmasının altında yatan gerekçe,
yukarıda Bakanlık Politika Belgesinde ifade edildiği gibi açıkça
belirtilmemişti. Bununla birlikte araştırma projesinde NICC’nin(4) açıkça
ceza infaz kurumlarındaki kalabalıklaşma ve bu kurumlarda tutuklu kişilerin
sayısındaki artışın tüm hükümlüler içerisinde yüksek bir orana ulaşmasından
kaynaklı olarak görevlendirildiği söylenebilir.
2. Araştırmada kullanılan metodoloji ve sorular
Bu araştırmanın merkezinde, elektronik izlemenin tutuklama yerine
olası kullanımının soruşturma evresi kapsamında tutukluğun verilmesinde
bir azalmaya neden olup olmayacağı sorusunun bulunduğunu düşünmek
şaşırtıcı olmayacaktır. Başka bir ifadeyle, elektronik izleme mevcut
tutuklama sürecinde hangi çerçevede yer alabilir (bu hem tutuklamanın
süresi hem de miktarıyla ilgilidir )? Bu nedenledir ki, bu konuyu inceleme
teşebbüsüne girişildi:
* elektronik izleme, mevcut durumda ek bir alternatif olarak
uygulandığı şekliyle ne kadar yaygın kullanılabilecek;
* hangi somut davalarda elektronik izleme (cezai eylemlerin tanımı
ve/veya şüphelinin profili) uygulanabilecek;
* hangi şekil veya model bir elektronik izleme tercih edilecek (bu
modellerle ilgili kısa bir açıklama için bkz. aşağıda paragraf 3.4 );
* elektronik izlemenin nihai olarak kullanılmamasına yönelik ne tür
itirazlar ortaya çıkabilecek;ve
(3)
NICC Belçika Hükümeti Adalet Bakanlığına bağlı Federal bir araştırma
kuruluşudur.
(4)
Daha kapsamlı bir değerlendirme için şu rapora bakınız: De Man, C., Maes, E.
(promotor), Mine, B. Ve Van Brakel, R. (2009) Toepassingsmogelijkheden van het
elektronisch toezicht in het kader van de voorlopige hechtenis – Possibiletes
d’application de la surveillance electronique dans le cadre de la detention preventive
(onderzoeksrapport/ rapport de recherche nr. 23), Brussels: Nationaal Instituut voor
Criminalistiek en Criminologie, Operationele Directie Criminologie (Dec. 2009), 304
page + appendices (Bundan sonra, Report, 2009 olarakreferans gösterilecektir ).
40
Belçika’da Elektronik Đzlemenin Tutuklama Çerçevesinde
Ceza Đnfaz Kurumlarının Kalabalıklaşmasına Bir Çözüm
Olup Olmayacağı Konusunda Düşünme
* araştırma sonucunda, elektronik izlemeye ne tür bir hukuki şekil
verilmesi gerekmekte ve hangi pratik konuların çözümlenmesi gerektireceği
ortaya çıkartılmalı mıdır?
Araştırma, tartışmalar ışığında 3 bileşenden oluştu. Her bileşen özel
bir sorgulama ve bakış açısı doğrultusunda yapılmakta ve uygun araştırma
metodolojisini referans göstermektedir.
Đlk olarak literatür çalışması ile birlikte saha incelemeleri yapıldı. Bu
bize çeşitli tipte elektronik izleme uygulamalarının tespitinde yardımcı oldu.
3 çeşit olası elektronik izleme modelinin var olduğu sonucuna ulaştık.
Bunları sayacak olursak: “geleneksel” model, “ev hapsi” modeli ve “GPS
modeli”. Araştırmamızda geleneksel model denildiğinde, kişinin tanımlanan
yerde ve belirlenen sürelerde bulunmasını ifade etmekteyiz. Bu elektronik
olarak doğrulanmaktadır (elektronik bileklik ve belirlenen meskende
bulunan bir alıcı ile). Elektronik izleme altında bulunan kişi meskenini
ancak programlanan takvim ve süreler içerisinde belirli aktivitelere (çalışma,
eğitim, tedavi…) katılmak için terk edebilir. (Goossens et al.,2005; Beyens
et al., 2007) Biz bu modeli -sadece Belçikalı bir bakış açısıyla- “geleneksel”
model olarak adlandırmaktayız. Çünkü bu model yıllardır hapis cezasının
infazı ile ilgili Belçika’da kullanılan elektronik izleme türüdür. Bu
sebepledir ki; Belçika yargısı ve diğer uygulayıcılar tarafından en iyi bilinen
elektronik izleme modeli budur. “Ev hapsi” modeli “geleneksel” modele
çok benzeyen türdür (burada koşul, belirlenen meskenin sınırlarında
bulunmadır). Ancak bu modelin özelliği mesken dışında geçirilebilecek
sürenin önemli ölçüde sınırlandırılmış olmasıdır.(örneğin; ev dışındaki işleri
görmek için 2 saate kadar, vs.) (bkz. Kelk, 2005; Goossens and Maes, 2010).
GPS modelinde, bileklik ile taşınabilir izleme ünitesinin kullanılması
sonucunda, elektronik izleme altında bulunan kişinin tüm hareketlerinin
sürekli olarak izlenmesi sağlanır. Bu model prensip olarak daha önceden
belirlenmiş özel yerlere girmeme ya da daha önceden belirlenen yerlerde
kalma gibi özel şartların gözetlenmesinin kontrolünde kullanılır. Burada da
yine “geleneksel” model ile karşılaştırıldığında, elektronik izleme altında
bulunan kişinin evin dışında daha fazla vakit geçirme imkanına sahip olduğu
görülmektedir.(Nellis, 2005)
Literatür incelemesinde elektronik izlemenin Hollanda (yerinde
ziyaret ederek), Fransa, Đngiltere ve Galler’deki (yine yerinde ziyaretlerle)
uygulaması detaylı bir şekilde incelenmiştir.(mevzuatın analizi, uygulanma
şekilleri, değerlendirme çalışmaları, istatistikler…) Buna ilaveten, elektronik
izlemenin tutuklama yerine ya da tutuklama yerine olmayan uygulamalarının yürürlüğe konulmasına karar verildiği birkaç farklı bölge veya ülkelerde
41
Đbrahim USTA-Burhan ALICI
Adalet Dergisi, Yıl:2013, Sayı:45, (s.36/62)
de incelemelerde -daha genel bir bakışla- bulunduk (Hungary, Portugal,
Scotland, New Zealand, Quebec)(5) Bu ülkelerle ilgili elektronik izleme
kapsamında literatürde var olan konuyla ilgili eleştiri ve yorumlar kısaca
gözden geçirilmiştir. Literatür çalışmasını sonlandırmak için Belçika’daki
son durumla ilgili kısa bir kroki verildi (hapis cezasının infazı ile ilgili
olarak). Yine elektronik izlemenin ev hapsi ve tutuklamaya alternatif olarak
yerine getirilmesi için birkaç eski ve daha çok yeni teklifler üzerinde
açıklama ve yorumlarda bulunuldu.
Literatür taramasına ilaveten, tutuklamaya alternatifler konusunda
karar verme veya talep etme ile ilgili yetkisi olan sahadaki bir kısım
aktörlerle yuvarlak masa toplantıları yapıldı. Đlk olarak sorgu hâkimleri, ağır
ceza mahkemesi üyeleri, tutukluluğa itiraz merci üyeleri, savcılık teşkilatı
üyeleri ve avukatlarla -biri fransızca diğeri flamanca- yuvarlak masa
tartışmaları yapıldı. Bu toplantılardaki amaç, somut dava örnekleri
üzerinden bu aktörlerin elektronik izlemeye karar verip vermediklerini
sorgulamak ve bu konuyla ilgili daha çok hukuki- teknik veya pratikorganizasyonel yönleri içeren hususlarda düşüncelerini almaktı (elektronik
izlemenin süresi, elektronik izleme altında geçirilen sürenin sonuç cezadan
indirilmesi, tedbirin denetiminde ve elektronik izleme kararının
verilmesinde yer alan farklı aktörlerin yeterlilikleri ve rolleri, …). Olay
tartışmaları ile ilgili olarak bu aktörlerden iki somut (anonim) dava
sunmaları istendi. Bu vakalardan birinin elektronik izlemeye karar verdikleri
bir olay olması (bu elektronik izlemenin tutuklamanın doğrudan yerine
geçen uygulaması olabileceği gibi; belirli koşullar altında serbest bırakılması
şeklindeki özel şekli de olabilir), diğerinin ise elektronik izlemeye karar
vermeyecekleri bir olay olması talep edildi. Bunun yanında tercih ettikleri EĐ
–modeli konusunda eğer EĐ tercih etmedilerse gerekçeleri konusunda
sırayla sorgulandılar. Daha sonraki aşamada, daha geniş sayıdaki dava dosyalarına elektronik izlemenin uygulanabilir olup olmama ihtimalinin analizi
yapıldı. Daha önce tespit edilen vakalar doğrultusunda araştırmacılar sorgu
hâkimlerini (SH), ağır ceza mahkemesi üyelerini (ACÜ) ve itiraz merci
üyelerini (ĐMÜ); şüphelilerin tutuklu olduğu veya yargılama öncesi tutuklama kararının devam ettiği dosyalarla ilgili söyleşi yaptılar.(bkz. tablo 1).
Bu vakalarda şüpheli ve mevcut tutuklama hakkında, tutuklama kararının
(5)
Daha detaylı bilgi ve literatür referansları için Rapor 2009’a bkz., (sh. 11-101):
The Netherlands (sh. 11-25), Fransa (sh. 27-44), Đngiltere ve Galler (sh.45-69),
Macaristan (sh.71-72), Portekiz (72-74), New Zealand (sh. 85-86), Quebec (sh. 86),
Đskoçya (sh. 87-88) ve Belçika (89-96).
42
Belçika’da Elektronik Đzlemenin Tutuklama Çerçevesinde
Ceza Đnfaz Kurumlarının Kalabalıklaşmasına Bir Çözüm
Olup Olmayacağı Konusunda Düşünme
anlatımı temelinde bazı bilgiler (cinsiyet, yaş, milliyet, eylem ve konu ile
ilgili kısa bir olay tarifi, tarih ve tutuklama kararının gerekçesi ile) not
edilmiş oldu ve/veya söyleşi sırasında (ek) bilgiler yargısal aktörlerce
verildi. Đlaveten,yargısal aktörlere bu somut olaylarda elektronik izlemeye
hükmedip etmeyecekleri (eğer söyleşi anında uygun ise), hangi türü tercih
ettikleri (hangi tür EĐ izleme modeli),veya tam aksine neden hiçbir şekilde
elektronik izlemeye hükmetmeyecekleri (elektronik izlemeye hükmetmeme
gerekçeleri) soruldu.(6) Ağır ceza mahkemesi üyeleri ile itiraz mercii
üyelerinin incelenen olayları, söyleşilerin yapıldığı tarihte yargılaması
devam eden ve tutuklamaya devam kararı verilen olaylardı; sorgu
hâkimlerine ilişkin olaylar ise bu aktörlerin öncelikle tutuklamaya karar
verdikleri ve söyleşi tarihinde şüphelinin halen ceza infaz kurumunda
olduğu vakalardı.
Tablo 1. Yargı dosyalarına (davaların sayısı) hukuki aşama,
bölge/yetki ve dil kaydına göre taranmış haline genel bir bakış
District
IJ
JC
CI
Total
Liege
19
-
23
42
38
22
26
86
24
-
(24)**
24
Antwerp
17
14
22
53
Total
98
36
71
205
Brussels
(French)
Brussels
(Dutch)
98
French/Dutch*
128
77
107
* Flaman ve Valon dosyalar arasındaki sayısal fark, bu bölgelerdeki
araştırmaya katılımdaki isteklilik, araştırmanın her bir aşaması ile ilgili son
katılım tarihi ve bazı dosyalarda yeterince detaylı bilginin olmaması gibi
çeşitli faktörlerle açıklanabilir.
** Vakaların yer aldığı formun cevaplandırılması için tüm katılımcı
yargısal aktörlerle bire bir görüşmeler gerçekleştirildi. Sadece Brüksel
eyaletindeki Flamanca konuşan Đtiraz mercii üyeleri vakalar formunu tek
başına doldurmayı arzu ettiler. Doldurulan bu formlarda sorduğumuz
sorularla ilgili belli açılardan yeterince detaylı bilginin olmayışı, nihai olarak
(6)
Şu kategoriler sunulmuştu: Tutuklama kararının verilebileceği 4 tane hukuki
neden ve eylemin ağırlığına referans olan 2 adet ek kriter ile yasadışı ikamet statüsü
(bkz. 2 ve 3 nolu tablolar).
43
Đbrahim USTA-Burhan ALICI
Adalet Dergisi, Yıl:2013, Sayı:45, (s.36/62)
bu olayların detaylı analizler yapılmasına uygun olmaması sonucunu
doğurmuştur.
Son olarak, ceza infaz kurumlarının SIDAS veri bankası temelinde
tutuklananlarla ilgili en son rakamlara göre, hapsedilen kişilerin profili ve
uygun karakterlerin çeşidine göre değişen tutuklu kalma sürelerinin (azami
yargılamanın sona ermesi anına kadar) bir resmi çıkartıldı.(2008) Denetimli
Serbestlik Teşkilatının (Flamanca: Directoraat- general Justitiehuizen;
Fransızca: Direction Generale Maisons de Justice) veri bankası olan SIPAR
temelindeki bilgilerde ise, aynı yıla ait belirli koşullar altında serbest
bırakılan kişilerin rakamları ile de bağlantılı kuruldu.
3. Araştırmanın bazı önemli sonuçları üzerine genel bir bakış
Đfade edildiği gibi, araştırma projesi, ilke olarak ceza infaz
kurumlarındaki sanıkların tüm mevcut içerisindeki yüksek oranın varlığının
diktesi ile ortaya çıkmıştır.(elektronik izleme “sistematik” bakış açısıyla ele
alınmıştır.) Hala teorik olarak, ceza infaz kurumunun kapalı ortamında,
geleneksel olarak kapatılmaya kıyasla, tutuklama çerçevesinde elektronik
izlemenin yürürlüğe konulmasına değişik gayeler (veya avantajlar)
atfedilebilir. Bu hedefler aşağıdaki başlıklar altında kategorize edilmesi
mümkündür: Sistematik hedef (ceza infaz kurumların kalabalıklaşması ile
mücadele), etik-penolojik hedef (hapsetmenin zararlarını azaltma) hukuki
hedef (masuniyet ilkesinin korunması), sosyal hedef (ailenin korunması ve
marjinalleşmeyi önlemek için profesyonel çevrenin oluşturulması) ve
ekonomik hedef (hapsetme ile ilgili masraflardan tasarruf).
Elektronik izlemenin yürürlüğe konulması, bu farklı hedeflerin
arkasında yatan düşüncelere aykırı olarak değerlendirilmiş olması gerçeğine
rağmen, bu çalışmamızda elektronik izlemenin ceza infaz kurumlarındaki
kalabalıklaşma ile “mücadelesi” veya daha iyi bir ceza infaz kurumu
mevcudu “artışına” olan katkısının olup olamayacağı alanına daha geniş yer
verilmiştir. Bu nedenle, çalışmamızın seyri ve yoğunlaşması, özellikle
elektronik izleme kararı verilmesi veya verilmemesi ile ilgili nedenler
(davaların özelliği ve gündeme gelen itirazlar; par. 3.1 ve 3.2),(7) elektronik
(7)
Her iki paragraf elektronik izlemenin uygulanmasına belirli itirazlara atıf yapıyor
olmasına rağmen, biz araştırmanın bu konuya ilişkin sonuçlarının iki ayrı bölüme
ayrılmasının faydalı olabileceğini tahmin etmekteyiz. Paragraf 3.1 somut olarak eyleme
veya sanıkla ilgili konulara (dava özelindeki unsurlara) atıf yapmakta iken, paragraf 3.2
temelde tutuklama karının verilebileceği hukuki nedenler sebebiyle elektronik izlemeye
44
Belçika’da Elektronik Đzlemenin Tutuklama Çerçevesinde
Ceza Đnfaz Kurumlarının Kalabalıklaşmasına Bir Çözüm
Olup Olmayacağı Konusunda Düşünme
izlemeye başvurunun olası kapsamı ve bağlantılı metodolojik ve diğer
gözlemler (par. 3.3) ile elektronik izlemenin tercih edilen modelleri üzerine
odaklanılacaktır.(par. 3.4) Son olarak, elektronik izlemenin soruşturma
evresinde kabul görüp görmeyeceğini ortaya koyacak önemli bazı spesifik
teknik- hukuki yönler incelendi.(par. 3.5)
3.1. Bazı spesifik (eylem ve sanık ilgili) dava özellikleri ve
elektronik izlemenin kabulü/kabul edilmeyişi
Elektronik izlemenin tutuklanma yerine verilebileceği olası dava
türleri ile ilgili, yuvarlak masa toplantıları esnasında, hangi dava türlerinin
olası olarak elektronik izlemenin kullanımına uygun olabileceği değişik
durumlara atıf yapıldı (tutuklamaya gerçek bir alternatif tedbir olarak veya
belirli koşullar altında serbest kalmanın özel bir alternatif şekli). Böylece
örneğin, taciz davaları yanında aile içi şiddet(8) davalarına ancak belirli
koşullar altında gönderme yapılmıştır. Şöyle ki, eşlerin aynı yerde ikamet
etmemeleri halinde elektronik izleme düşünülebilir. Bu olaylarda öncelikle
GPS teknolojisi uygulamasına, ilişkinin yasaklanması kararlarının izlenmesi
amaç edinilmişti (mağdur ile şüpheli arasında). Belirli aktörlere göre,
elektronik izleme duruma bağlı olarak (eşin öldürülmesi gibi) taksirli ve
kasten adam öldürme gibi önemli davalarda da mümkün olabilirdi. Bu arada
bazıları elektronik izlemenin komite kararından (yargılamanın bitmesi)
sonra verilebileceğini de belirtmektedir. Diğerleri ise hüküm anındaki
(hapsetme) gibi kovuşturma aşamasındaki seçimin isteğe bağlı olduğunu ve
bunun bu nedenle elektronik izleme kararının verilmesi kararından farklı
olarak görülmesi gerektiğini beyan etmişlerdir. Elektronik izlemenin
verilebileceği diğer kategori, ilk defa suç işleyen genç yetişkinler diye
adlandırılan kişilerdir. Bu kişilerle ilgili kısa bir ilk gözaltı süresini takiben
tutuklama veya elektronik izleme uygulaması “kanunu (normu)” onaylayan
ve netleştiren bir araç olarak görülmektedir.(aşağıya da bakınız)
tutuklamanın alternatifi olarak karar verilemeyeceğine ilişkin argümanların kullanmasını rapor etmektedir.
(8)
Burada hangi ölçüdeki aile içi şiddetin tutuklamaya neden olacağını, mevcut
istatistikler çerçevesinde daha geniş suç kategorilerine gönderme yaptığı yerde karar
vermek mümkün değildir. Ancak taciz suçlarıyla ilgili olarak, ceza infaz kurumlarından
elde ettiğimiz verilere göre bu suç 2008 yılında (n= 206 toplam 11.226 içinden) infaz
edilen tutuklamaların %1.8’ine karşılık geldiğini analiz etmekteyiz. Hakaret ve kötü
muamele suçları örneğin %10.8’e karşılık gelmektedir. (başka bir suçla birlikte ya da
tek olarak).
45
Đbrahim USTA-Burhan ALICI
Adalet Dergisi, Yıl:2013, Sayı:45, (s.36/62)
Elektronik izleme başvurularının verilmemesi eğiliminin olduğu
davalar, küçüklere yönelik cinsel istismarın söz konusu olduğu davalardır.
Özellikle suç ev çevresinde uyuşturucu bağlantılı işlendiği zamanlarda.
Daha özelde ise -ki bu diğer suç tipleri bakımından da geçerlidir- suçun
belirlenen yerde tekrar etme ihtimali olduğunda da verilmemelidir.
Elektronik izleme kararı verilecek kişinin hukuka aykırı olarak ülkede
kalması konusu da elektronik izleme kararın verilip verilmemesi
değerlendirmesinde çok önemlidir. Çünkü bu olasılıklar elektronik izlemeye
karar vermenin yanında diğer alternatiflere karar vermede de ciddi şekilde
tehlike (risk) arz eden konulardır. “Yasadışı” olarak ülkede kalan
yabancıların Belçika ceza infaz kurumları içerisindeki yüksek oranı, ceza
infaz kurumlarındaki mevcudu yeni hukuki tedbirlerle veya enstrümanlarla
olası azaltma etkisi (ceza infaz kurumlarının mevcudunu kısıtlama
anlamında) gerçeğinin reddinin önemli bir dereceye ulaşması, hukuka aykırı
olarak kalan yabancıların bu tedbir ve enstrümanlardan dışlanması, hukuka
aykırı olarak ülkede kalan kişilerin dikkate alınmasını hak eder hale
getirmektedir.(örneğin; tutuklu kalma süresinin sınırlandırılması durumunda
olduğu gibi; bakınız Deltenre ve Maes, 2004:367). Mevcut araştırmada, ceza
infaz kurumları idaresinin SIDIS veri bankasından yapılan sayısal temelli
analizde, “hukuka aykırı olarak ülkede bulunan yabancıların” şüpheliler
arasındaki tam oranı ile ilgili sonuca götürücü resmi açıklama yapılmış
değildir. Ancak yasadışı olarak kalan yabancıların (kayıt durumlarına göre)
ortalamadan daha fazla tutuklu kaldıkları çok açık bir durumdur (Rapora
bakınız. 2009: 233). Her halükarda dosyaların taranmasında (daha detaylı ve
çok sayıdaki davaların sonuçları için bakınız. paragraf 3.2), ülkede yasadışı
olarak kalma probleminin -özellikle bazı bölgelerde- çok kötü bir durum
olduğunu göstermektedir. Ülkede yasadışı olarak kalan yabancılar
kavramsal olarak elektronik izlemenin kapsamından dışlanmamış ise de,
onlar ortalamanın çok altında daha az sıklıkla elektronik izleme için
seçilmekteydiler (ve sadece sıklıkla özel önkoşullarla örneğin: mülteci
merkezinde ikamet etmekle birlikte elektronik izlemenin konusu
olmaktadır.) Konumuzla ilgili ankete katılan bazı hâkimler, yasadışı olarak
ülkede bulunan yabancıların Belçikalı vatandaşların veya yasal olarak
ülkede bulunan kişilerin tutuklanmayacakları (şiddet içermeyen) kapkaç gibi
oldukça hafif suçlar için dahi bazen tutuklandıklarını belirtmişlerdir (Rapor,
2009: 189 ve 273). Ülkede yasadışı olarak kalan yabancıların tutuklanması,
özellikle bu kişilerin kaçma ihtimalinin yüksek oluşu değerlendirilmesi
temelinde ortaya çıkmaktadır.
46
Belçika’da Elektronik Đzlemenin Tutuklama Çerçevesinde
Ceza Đnfaz Kurumlarının Kalabalıklaşmasına Bir Çözüm
Olup Olmayacağı Konusunda Düşünme
Yuvarlak masa toplantılarında, bununla birlikte elektronik izlemenin
yargılama öncesi tutuklama kapsamında uygulanması imkanları üzerinde de
duruldu. Buna rağmen elektronik izlemenin kapsamını mevcut tutuklamanın
veya koşullu serbest kalmanın kapsamı yerine kullanılacak şekilde olmasını
değerlendirmek -eğer karar veriliyorsa- oldukça güçtür. Başka bir ifadeyle,
elektronik izlemenin tutuklama yerine geçen uygulama olarak ne tür bir
etkisinin olabileceği açık değildir. Her halükarda genel eğilim, elektronik
izlemenin tutuklama yerine geçecek örneklerini bulmanın oldukça güç
olmasıdır. Buna karşılık elektronik izlemenin saf haliyle hükümlülerin
normal serbest bırakılmalarında belirli şartlar altında ve ek bir uygulama
anlamında (ek bir izleme imkanı) verilmesi veya hiçbir şekilde
verilmemesine ilişkin örnek bulmak oldukça kolaydır.
Dava dosyalarının detaylı incelenmesinde (N= 205 dava), şüphelilerin
elektronik izleme gibi bir alternatifin olmaması nedeniyle tutuklanmasında,
elektronik izleme kararı verilebilecek dosyaların işlenen suçların cinsine
bağlı olarak önemli farklılıklar gösterdiği ortaya çıkmaktadır. Bu uyuşturucu
maddelere sahip olma, ithali ve ticareti, adi hırsızlık veya soygun, bilgisayar
sahtekarlığı gibi, hakaret ve kötü muamele ve hatta adam öldürme ile
ilgilidir. Yuvarlak masa toplantısındaki durum gibi, hiçbir suçun önceden (a
priori) elektronik izlemeye başvurma kapsamından çıkartılamayacağı
sonucuna varmamız mümkündür. Bilakis, elektronik izlemeye başvurma
imkanlarının değerlendirilmesi her dava bakımından ayrı ayrı değerlendirilmekteydi. Suçların cinsi dikkate alınırken şüphelinin profili de göz ardı
edilmiyor. Suçun işlendiği somut koşullar ile adli soruşturmanın süreci ve
ilerleyişi… de dikkate alınmaktadır.(9) (1 no’lu metinde tutuklama yerine
elektronik izlemeye karar verilen bazı olay tanımlamalarına da bakınız).
(9)
Önceki sunumdan da genelde net olduğu gibi, elektronik izleme kabulü belirli
olaylarda sorulan olaya özgü soruların cevabına bağlıdır. Bu sorular: Mağdur ile suçlu
(şüpheli) arasındaki ilişki nedir? Şüpheli ile mağdur birlikte yaşamaktalar veya aynı
semtte mi oturmaktalar? Şüphelinin ülkede ikamet etme hakkının olup olmadığı
(paragraf 3.2’ye de bakınız)? Elektronik izleme ile yerleşmeye mecbur olduğu yerde
aynı tipteki suçları tekrar işleme ihtimali var mı? Mahkemeye çıkmadan önce şüphelinin
kovuşturmaya tabi tutulması için yeterli delil (materyal) saptandı mı? (paragraf 3.2’ye
de bakınız)
47
Đbrahim USTA-Burhan ALICI
Adalet Dergisi, Yıl:2013, Sayı:45, (s.36/62)
Metin 1. Örnek dava açıklamaları (dava dosyaları/mülakatların
taranmasından oluşan: mülakat tarihinde mümkün olsaydı elektronik
izlemeye karar verilecek dosyalar)
[1] Cinayete taksirli teşebbüs: Brüksel’in merkezinde bir gece
kulübünün önünde şüpheli ile diğer iki kişi arasındaki söz düellosu vardı.
Öyle görünüyor ki, insanlardan biri gece kulübünün önünden geçerken
arkadaşının yüzüne tükürdü ve bir tuğla attı.Onuruna ve fiziki bütünlüğüne
yapılan bu saldırıya tepki olarak,Şüpheli mağduru takip ederek onu
sırtından bıçakla bıçakladı..
[“Geleneksel” model -sorgu hâkimi- Fransızca konuşulan yerde
uygulanan dava]
[2] Şiddet içermeyen dükkan hırsızlığı veya şiddet içermeyen dükkan
hırsızlığına iştirak: Şüpheli kanunlara aykırı olarak Belçika’da
yaşamaktadır. Şüpheli ortağı dükkanda bir şeyler çalarken dışarıda
gözlemcilik yapıyordu. Adresi var fakat hiçbir geliri yok.
[“Ev hapsi” modeli -sorgu hâkimi- Flamanca- konuşulan yerde
uygulanan dava]
3.2. (Daha çok hukuki olarak) Elektronik izlemenin tutuklama
çerçevesinde kullanılmasına karşı argümanlar
Elektronik izleme sadece suç tekrarından kaçınmaya odaklanıldığı
davalarda kabul edilebilir. Elektronik izleme kararının kabulü delillerin
toplanması sürecini (adli soruşturmayı) engellemeyecektir (uzatmayacak).
Yuvarlak masa tartışmalarında şu belirtilmişti -eleme sürecinde-. Suç tekrarı
tehlikesinin varlığı, elektronik izlemenin kabulünü peşin olarak hariç
tutmayan tek faktördür. Elektronik izlemenin kullanılmasına karşı sıklıkla
gündeme getirilen argümanlar adli soruşturmanın gereksinimleri ile önemli
bağlantıları olan hususlar olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle elektronik
izlemenin, örneğin delilli olarak hile ve tahrifat riski gibi bir kısım riskleri
nötrleştirmesiyle ilgili (tutuklamanın şu anda kullanıldığı) yeterli garanti
sağlamadığı ifade edilmiştir. Bunun yanında tekrar suç işleme tehlikesi ve
kaçma riski de çok önemli role sahiptir. Taranan dosyalar (mülakatlar)
temelinde varılan sonuca göre, kaçma tehlikesi elektronik izlemeye
hükmetmemenin en önemli nedenlerinden biri (Hatta Flaman bölgesi
dosyalarında en önemli faktör; bakınız tablo 2) olarak ortaya çıkmaktadır.
48
Belçika’da Elektronik Đzlemenin Tutuklama Çerçevesinde
Ceza Đnfaz Kurumlarının Kalabalıklaşmasına Bir Çözüm
Olup Olmayacağı Konusunda Düşünme
Tablo 2. Tutuklama kararları ile elektronik izlemeyi kullanmama
gerekçelerine genel bir bakış (Flamanca konuşan bölge dosyalarında
elektronik izlemeye karar verilmeyenler)
Kriter
Suçun ağırlığı
Hile riski
Delilleri karartma
riski
Kaçma riski
Mükerrerlik riski
Yasa dışı ikamet
Tutuklama kararının
gerekçesi
--%41.3
EĐ’ye hükmetmemenin
gerekçesi
%33.9
%33.9
%9.5
%12.9
%74.6
%66.7
%58.7
%75.8
%56.5
%61.3
* N= 62 (tutuklama kararının gerekçesi)
** N=63 (elektronik izlemeye hükmetmeme gerekçesi)
Mükerrerlik tehlikesi ihtimalinin varlığı ile suçun ağırlığı da
elektronik izlemenin kullanılmasına ilişkin önemli engeller olarak ortaya
çıkmaktadır. Fransızca konuşulan bölgedeki dosyalarda da mükerrerlik
tehlikesinin en önemli itiraz konusu olduğunu görmekteyiz.(bkz. tablo 3;
Rapor 2009: 179 ve 188-189). Hile ve delilleri karartma daha düşük
derecede bir tehlike olarak kabul edilmektedir. Bu özellikle tutuklama
süresinin zaten uzun olduğu durumlarda daha belirgindir.
Tablo 3. Tutuklama kararları ile elektronik izlemeyi kullanmama
gerekçelerine genel bir bakış (Fransızca konuşan bölge dosyalarında
elektronik izlemeye karar verilmeyenler)
Kriter
Suçun ağırlığı
Hile riski
Delilleri
karartma
riski
Kaçma riski
Mükerrerlik riski
Yasa dışı ikamet
Tutuklama kararının
gerekçesi
--%41.2
EĐ’ye hükmetmemenin
gerekçesi
%53.6
%38.1
%21.6
%20.6
%40.2
%73.2
%24.7
%40.2
%73.2
%24.7
*10 dosyada tutuklamaya ilişkin gerekçeler konusunda bilgi mevcut
olmaması nedeniyle oranlar 97 dosya üzerinden hesaplanmıştır.
49
Đbrahim USTA-Burhan ALICI
Adalet Dergisi, Yıl:2013, Sayı:45, (s.36/62)
Tutuklama kapsamında elektronik izlemeye hükmedilmesinin
uygunluğuna ait argümanlara karşı, tutuklamanın nadiren de olsa “uygun
olmayan” şekilde kullanılması izleniminin (dolaylı olarak) birkaç kez
-örneğin yuvarlak masa tartışmalarında- ortaya çıktığı durumlar olmuştur.
Örnek olarak tutuklamanın “korkutucu” veya şok edici etki oluşturabilmesi
referans gösterilmiştir (bakınız ilk defa suç işleyen genç yetişkinlere).
“Onlar uzun süreden beri her şeyi yapmışlarsa, bizden faydalanmaya
devam edeceklerdir. Karşılaştığımız insanların tümü, istisnasız kuralları
bizim anladığımızdan daha farklı anlamaktadır, (…) çünkü gerçekte
çekmedikleri (…) cezanın acısını yaşamadılar. Tutuklama bir ceza olarak
verilmesi gerekmemektedir ancak mevcut durumla baş edildiği konusunda
onlara bir mesaj verilmesi zorunluluğu vardır ve bu durumun tekrar
başlayacak olması onların ilgi alanı kapsamında değildir (…).”
(Fransızca’dan tercüme edilmiştir; Rapor, 2009: 146)
Ayrıca, dış dünyadan (basın, kamuoyu görüşleri) özellikle kasten
adam öldürme veya taksirli adam öldürme davalarında belli miktarda baskı
geldiği de ifade edilmiştir. Ki bu durum bazı hâkimlerin şüphelilerin serbest
bırakılmasını (koşullu veya koşulsuz) göz ardı etmesine neden
olabilmektedir.
“(…), katılımcı E elektronik izlemeyi kasten adam öldürme veya
taksirli adam öldürme davalarında sadece belirli süre tutuklu kaldıktan
sonra dikkate almaktadır. O, birilerin sosyal düzeni ve bir bireyin serbest
bırakılması ile topluma bir mesaj verildiğini dikkate alması gerektiğine
inandığını ifade etmiştir.” (Fransızcadan tercüme edilmiştir; Rapor, 2009:
139)
Bu tür bir ortamda, birilerinin bize göre hapsetmeye alternatif olarak
nelerin yürürlüğe sokulabileceğine ilişkin fazla soru sormaması gerekir.
Daha ziyade burada temel konu, oldukça istisnai bir tedbir olarak öngörülen
tutuklamanın doğru kullanılması ile ilgilidir. Araştırmaya katılan bazı
aktörler arasında hapis cezalarının infazı konusunda memnuniyetsizlik (kısa
süreli hapis cezaların infaz edilmemesi, belirli hapis cezaların baştan itibaren
ya da şartlı tahliye olarak elektronik izleme ile infaz edilmesi, böylece
elektronik izlemenin “ön kapı stratejisi” olması gibi) olduğu da eklenebilir.
Ki bu memnuniyetsizlik tutuklamanın “önceden cezalandırma” türü olarak
kullanılması sonucunu (doğurabilecek) doğurmuştur. Buda en azından
cezanın bir kısmının kesinlikle hapis cezasından oluşması anlamına
gelecektir.
“katılımcı E (ifade etti) tutuklamaların %40’ının 3 yılın altındaki
hapis cezalarının infaz edilmemesine (veya . indirimli olarak infaz
50
Belçika’da Elektronik Đzlemenin Tutuklama Çerçevesinde
Ceza Đnfaz Kurumlarının Kalabalıklaşmasına Bir Çözüm
Olup Olmayacağı Konusunda Düşünme
edilmesine) yönelik gerçeğe tepki olduğunu: “çünkü cezalar infaz edilmiyor,
basit bir şekilde denge ile ilgili bir sorundur” (Fransızcadan tercüme
edilmiştir; Rapor, 2009: 164); ve “ Kısa süreli hapis cezasına mahkum belli
hükümlüler, cezalarının infaz edilmediğini görmektedirler (…) ve cezasız
kalabileceklerini düşünmeye başlamaktadırlar” (Fransızcadan tercüme
edilmiştir; Rapor, 2009: 138).(10)
3.3 Tutuklama çerçevesinde elektronik izlemeye karar vermenin
kapsamı
Dava dosyalarının taranması çerçevesinde, elektronik izlemeye karar
verilmesi (şimdiki tutuklama yerine) kapsamında sayısal etkisinin ne
olabileceği de bu çalışmamızda tespit edilmeye çalışıldı. Yaklaşık 200
dosyanın analizi sonucu yapılan tarama, bize elektronik izlemenin
dosyaların %15’inde herhangi bir model ile karar verileceğini ortaya
çıkarmıştır. Bu sayı, sorgu hâkiminin genişletilmiş yetkisinin tutuklamayı
yargılama sürecinin her aşamasına (yargısal konseyin/temyiz dairesinin
müdahalesi olmaksızın veya sorgu hâkimleri tarafından alınan tahliye
kararlarına karşı itiraz imkanlarında) genişlettiği dikkate alındığında,
tahminen daha yüksek bir tahmini hak eder. Dolayısıyla sadece sorgu
hâkiminin kararlarını incelediğimizde, %25’lik bir kararın bu kapsamda
olduğunu söyleyebiliriz (bakınız metin 2’ye)
Metin 2. Elektronik izlemenin verildiği mahkeme ve topluma
göre genel değerlendirmesi
Genel: 15 dosyada →davaların %25’i (sadece sorgu hâkimi
dosyalarında)
Flaman (77 dosyadan 14’ü; ör. %18.2):
Sorgu hâkimleri: 41 dosyadan 11’i (%26.82)
Yargısal konsey (%14.28)
Đtiraz dairesi (%4.54)
Fransızca (128 dosyadan 19’u; ör. %14.8’i):
Sorgu hâkimleri: 57 dosyadan 15’i (%26.31)
Yargısal konsey (%8.69)
Đtiraz dairesi (%4.08)
(10)
Bir gösterge olması açısından burada sadece kendilerini en iyi ifade edenlerin
pasajlarını seçtik.
51
Đbrahim USTA-Burhan ALICI
Adalet Dergisi, Yıl:2013, Sayı:45, (s.36/62)
Elektronik izlemenin rapor edilen bu kapsamdaki kararlarının
(tutuklamadan elektronik izlemeye geçiş) her halükarda, ceza infaz
kurumlarındaki mahkum popülasyonunu da elektronik izlemenin yürürlüğe
girmesi halinde aynı oranda azaltacağı sonucunu çıkartmak çeşitli
nedenlerden dolayı kolay olmayabilir. Bunlar başlıca:
* Araştırmamıza katılan sorgu hâkimleri diğer katılımcılardan
mümkün olduğunca daha çok elektronik izlemeden yana olmuşlardır. Diğer
taraftan, kural olarak pozitif olanlar içerisinde dahi nadiren bazı şüpheler
mevcuttu; örneğin; teknolojinin somut olarak çalışması ile ilgili sorular ile
ekipmanın güvenilirliği ve müdahalelere karşı yeterliliği gündeme
getirilmişti.
* Elektronik izleme büyük bir ihtimalle daha etkili denetim imkanı
tanıması nedeniyle daha yüksek ihlalleri de beraberinde getirecektir. Yine
sadece tutuklama yerine değil de başka bir açıdan belirli koşullar altında
tahliye davaların da da (tutuklama değil) verilecekse, bu durum muhtemelen
önemli derecede tekrar hapsedilme durumu ile sonuçlanacaktır.
* Elektronik izleme sayesinde tutuklama altında geçirilen sürenin
kesin olarak hesaplanamayışı, eleştirel bir gerçek olmasına karşılık; ceza
infaz kurumlarının mevcudu sadece geçiş (flow) yapan tutukluların
saptanması ile değil, gözaltında bulunma süresi ile de saptanır. (Formüle
bakınız: Mevcut= Ceza infaz kurumuna giriş-çıkış * Süre (gün olarak/365)).
* Bazı tür davalarda, tutuklanmadan kurtulmak başka tutuklama
nedenlerinin varlığı nedeniyle (hemen) mümkün değildir (daha önceki bir
cezanın infazı gibi).
* Bazen elektronik izleme ancak diğer özel koşulların yerine
getirilmesi durumunda verilecektir (örneğin; mülteci merkezine kabul
(girme) şartı, GPS teknolojisinin kabulü…).
* Sorgu hâkimlerinin kararlarının projeksiyonundan çıkan düşünce
yansımalarında, onlar elektronik izlemeye ancak (daha) ileriki bir aşamada
(şartlı veya şartsız serbest kalma kararı) karar vereceklerdir.(11)
* Eğer elektronik izleme altında geçirilen süre açıklanacak olan son
ceza üzerinde bir etkisi yoksa (cezalandırma aşaması), elektronik izleme
(11)
Araştırmacıların sorgu hâkimlerine mülakat tarihinde tutuklamanın yerine
“alternatif” olarak elektronik izleme verip vermeyecekleri sorulmasına rağmen ve
gerçekte elektronik izlemenin kabulünün onaylanması imkansız değilken, bir kısım
hâkimlerin adli soruşturmanın sonraki aşamasında elektronik izlemeye karar
verebileceklerini konuşuyorlardı (mülakat tarihlerinde değil)
52
Belçika’da Elektronik Đzlemenin Tutuklama Çerçevesinde
Ceza Đnfaz Kurumlarının Kalabalıklaşmasına Bir Çözüm
Olup Olmayacağı Konusunda Düşünme
ceza infaz kurumu mevcudunda sadece “tutuklulukta geçirilen süre”
anlamında bir etkisi olacaktır (tutukluluk altında; somut örnek için alttaki
dipnota bakınız).
Bu hikayenin sonucu olarak, elektronik izlemenin elbet tutuklama
kapsamında belirli ölçüde karar altına alınacağı ihtimal dahilindedir,
dolayısıyla ceza infaz kurumlarında elektronik izlemenin kısmen azaltıcı
etkisi beklenebilir. Hala bir kısım belirsizliklerin (tutuklama süresi
karşılığında elektronik izlemede geçirilen süre) var olması ve elektronik
izlemeye karar vermenin beraberinde getireceği olası yan etkilere ilişkin
(hedeflenen suç alanından, profilinden daha çok yayılması (net widening),
olası daha fazla sayıda tekrar hapsedilme) beklentiler elektronik izlemeden
beklenen faydayı azaltabilir. Bu açıklamalar ışığında, elektronik izleme bir
taraftan ceza infaz kurumlarının mevcudunu azaltıcı (a de- population)
katkısı olacakken, diğer taraftan çoğaltıcı (re- populating) etkisinin olacağı
beklenmektedir.
3.4. Elektronik izlemenin tercih edilen modelleri
Daha önce de ifade edildiği gibi, elektronik izleme çok çeşitli şekilde
verilebilir. Bizim araştırmamızda elektronik izlemenin 3 modelini birbirinden ayırdık. “geleneksel” model, “ev hapsi” modeli ve GPS modeli. Bizim
incelememiz her 3 modelin de belirli oranda kabul gördüğünü ortaya koymuştur. Dolayısıyla -eğer elektronik izleme soruşturma evresinde uygulanacaksa- kişiye göre adapte edilebilen farklı kabul şekillerinin mümkün olması
gerekir. Farklılıklar, anket yapılan grubun Flamanca yada Fransızca
konuşmasına bağlı olarak ortaya çıkacaktır. Bir taraftan adli dosyaların
taranmasında Flamanca konuşan bölgede aynı olay için birden fazla modelin
elektronik izlemede kullanışlı olduğu düşünülmüştür (Fransızca konuşulan
bölgede bu genelde tek model olarak). Diğer taraftan, çoğu Fransızca
konuşan hâkimler tek bir modeli tercih ediyorlardı. 10 davadan 7’sinde
elektronik izlemenin “geleneksel” modeline hükmetmeyi seçmişlerdir. Bu
durum, önerilen modeller içerisinde daha fazla çeşitliliği ve daha dengeli bir
kullanımı tercih eden Flamanca konuşan meslektaşlarının tam aksi bir
durumdur. Ancak bazı Fransızca konuşan hâkimler -yuvarlak masa
tartışmalarında- teorik olarak “ev hapsinin” tutuklama ile daha çok ortak
noktalarının olduğunu ifade etmişlerdir. Elektronik izlemenin diğer
modelleri ile karşılaştırıldığında, onlara göre “ev hapsi” modeli
tutuklamanın infazına en çok benzeyen model olarak gözükmektedir (infazın
bir türü olarak elektronik izleme; bakınız Rapor, 2009: 153-156). Bu teorik
yansıma ile (“ev hapsi” modelinin tutuklamaya en fazla benzeyen oluşu)
vaka uygulamalarında elektronik izlemenin çeşitli modelleri konusunda
53
Đbrahim USTA-Burhan ALICI
Adalet Dergisi, Yıl:2013, Sayı:45, (s.36/62)
Fransızca konuşan hâkimlerin ifade ettikleri (yukarıda çoğunlukla
“geleneksel” modelin tercih edilmesi) görüşler arasındaki farklılık, büyük
ölçüde belki, yargısal aktörlerin daha çok “geleneksel” modele aşina
oldukları (hapis cezasının infazının bir türü olarak halen kabul edilmesi)
gerçeği ve/veya “ev hapsinin” çok sıkı bir model olması ile açıklanabilir. Ev
hapsi modeli, elektronik izleme koşullarının daha kolay ihlaline neden
olabilmesi ihtimali dolayısıyla daha az uygun bir model olarak düşünülebilir
fakat tanınmışlığı nedeniyle buna rağmen Fransızca konuşan hâkimler
arasında tercih edilendir.
3.5. Elektronik izlemenin değişik modellerinin (arzu edilen)
hukuki karakteri ve bu karaktere bağlı sonuçlar
Elektronik izlemenin tercih edilen modelleri ile ilgili tartışmalar ve
sayısız diğer (daha çok pratik ve organizasyonel) yönler (kapsamlı
değerlendirme için bakınız, Maes ve Mine, 2010) ışığında, önemli (legal) bir
soru gündeme gelmektedir. Örneğin, elektronik izleme tutuklamanın infazını
yerine getirmenin şekli midir (“gerçek tutuklama süresi” olarak mı kabul
edilmeli) veya daha çok mevcut, belirli koşullar altında tahliyenin
alternatifinin özel şekli olarak mı anlaşılmalıdır?
Elektronik izlemenin modellerine yargısal (kanuni) çerçevede atıflar
sorunu ile ilgili olarak, bizim araştırmamız, bazılarının tüm davalarda
elektronik izlemeyi -ve özelde elektronik izlemenin tedbir olarak
genişletilmesi/sürdürülmesine bağlanan sonuçlar, maksimum uzunluğu,
haksız yere (hatalı) tutuklamalardaki tazminat ve hükümle verilen cezadan
yapılacak indirim- hukuki olarak, belirli koşullar altında serbest kalmaya
eşdeğer göreceklerini öğretmiştir (model ne olursa olsun). Diğer taraftan,
diğerleri (gerçekten çoğu) elektronik izlemenin belirli koşullar altında
serbest kalmanın özel bir şekli ile tutuklamanın (infazın bir şekli) infazının
özel şekli (daha yoğun) olduğu arasında ayrım yapmaktadırlar.
Genel olarak, GPS modelinin kabulü, çok özel koşulları (örneğin;
belirlenen bölgelere girmemeye atıf yapması gibi) izlemek için kullanılması
halinde, daha çok belirli koşullar altında serbest bırakılmanın (özel) türü
olarak ifade edilmektedir. Diğer modeller, (“geleneksel model” ile “ev
hapsi” modeli) daha çok tutuklamanın infazının yapılacağı türler olarak
kategorize edilmiştir. Bu durumda belirli derecede özgürlükten yoksun
bırakmadan (deprivation) söz etmemiz mümkün iken diğer kural koymalar
(yasaklayıcı) -belirlenen yerden veya evden özel belirlenmiş zamanlarda
ayrılmamak- özgürlüğün sınırlanmasına yol açan tedbirler olarak görülmektedir. Elbette “ev hapsi” modeli ile ilgili olarak, anketimize katılan çoğu
kişiler bu elektronik izleme şeklinin gerçek hapsedilmeye eşdeğer olduğu
54
Belçika’da Elektronik Đzlemenin Tutuklama Çerçevesinde
Ceza Đnfaz Kurumlarının Kalabalıklaşmasına Bir Çözüm
Olup Olmayacağı Konusunda Düşünme
konusunda ikna olmuşlardı. “Geleneksel” model ile ilgili görüşler biraz
farklılık göstermesine rağmen Flamanca konuşan bölgedeki katılımcılar
arasında bu modelin tutuklamanın bir şekli olarak görüldüğüne güçlü bir
eğilim mevcuttu.
Yukarıda formüle edilen ayrım aslında hukuki sonuçları anlamında,
bir seçenek veya diğer seçeneklerle çok farklı olması dolayısıyla temelde
doğal bir ayrımdır.
Bu manada egemen olan görüşlerin değerlendirilmesinde, elektronik
izleme tutuklamanın bir infaz şekli olarak kabulü halinde, şu çok açıktır:
* kural olarak, elektronik izlemenin devam etmesinin uygunluğunun
değerlendirilmesi daha düzenli bir şekilde olmalıdır. Örneğin; tutuklamanın
aylık olarak değerlendirilmesi sistemine benzer (asliye ceza mahkemelerinde
yargılaması yapılamayan çoğu ağır suçlar bundan istisnadır);
* elektronik izleme altında geçirilen süre sonuç hapis cezasından
mahsup edilmelidir;
*yine tutuklamaya benzer şekilde, haksız olarak (hatalı) karar verilen
elektronik izlemelerde tazminata hükmedilmesi öngörülmelidir (kabul
edilmiş zararla ilgili).
Elektronik izleme belirli koşullar altında serbest bırakılmanın özel
şekli olarak (“şartlı salıverilmenin “yeni stili”) verilmesi durumunda,
mevcut şartlı salıverme sistemi ile paralelliklerin kurulması zorunludur (en
fazla 3 ay için verilmeli, uzatılabilmeli; tazminat mümkün olmamalı; sonuç
cezadan mahsup mümkün olmamalı).
“Geleneksel model” ile “ev hapsi” modelini normal geleneksel
hapsetme (ceza infaz kurumuna) ile eşdeğer kabul edersek o zaman mevcut
yürürlükte bulunan hapis cezasının infazı gibi olur. Elektronik izlemeyi
nihayetinde infaz edilen hapis cezasının özel bir şekli olarak düşünmek,
etkileri bakımından zorunlu hapis cezasının infazı gibi tasarlanmasını
zorunlu kılmaktadır. Hatta elektronik izleme kararı ileriki aşamalarda geri
alınsa dahi (bu durumda, elektronik izleme altında yerine getirilen günler
tutuklama altında geçirilen günlerle tamamen aynıdır.).(12)
(12)
Bakınız 17 Mayıs 2006 tarihli kanunun birinci bölümünün hapis cezasına
çarptırılan mahkumların harici hukuki durumları ile cezaların infazı çerçevesinde
mağdurlara verilen hakları düzenleyen madde 68,§ 5, 15 Haziran 2006 tarihi Belçika
Resmi Gazetesi.
55
Đbrahim USTA-Burhan ALICI
Adalet Dergisi, Yıl:2013, Sayı:45, (s.36/62)
Hapis cezasının infazı aşamasının mantığı, “çevirme kuralı” olarak
adlandırılabilecek durumun kabulünde de takip edilmelidir. Yani bu, bir
gün elektronik izleme altında geçirilen süre bir gün tutuklulukta geçirilen
süreye eşit olabilecek olması anlamındadır (hapis cezası verilmesi
durumunda da, bir gün elektronik izleme süresi bir gün hapis cezasına
karşılık gelecektir). Başka yerlerde farklı çevirme kuralları kabul edilmiş
olsa dahi (örneğin Đngiltere ve Galler’de; en fazla 1/2’lik hapis cezasına
karşılık gelebilir, bakınız bu konu ile ilgili daha ayrıntılı bilgi için: rapor,
2009: 252-253). Đlaveten, tutuklama ile sonuç hapis cezası arasındaki ilişki
ile ilgili olarak tutuklama (geleneksel hapsetme ve elektronik izlemenin
uzatılmasında) altında geçirilen sürenin sonuç hapis cezası hesabı yapılırken
“daha ağır” olup olmadığı sorusu sorulabilir.(örneğin; bir gün tutuklama,iki
gün hapis cezasına eşittir gibi)(13) Bu şekildeki herhangi bir kişi, özgürlükten
yoksun bırakılıp bırakılmama durumuna göre, sonuç cezadan ceza
soruşturması aşamasındaki tüm tedbirlerden dahi indirim yapılmasını
isteyebilir.
Her halükarda, yukarıda sırası geldiğinde açıkladığımız gibi (bakınız
yukarı paragraf 3.3), eğer elektronik izleme altında geçirilen süre fiilen
sonuç cezadan düşülüyor ise bu sadece ceza infaz kurumlarının mevcudunubu da kendine özgü bir durumdur (a conditio sine qua non ) azaltma etkisi
olacak veya olabilir. Benzer bir etki şüphelinin özgürlüğü kısıtlamayan bir
ceza ile cezalandırılması ve beraat ettirilmesinde de elde edilmektedir.
Şüpheli hapis cezasından indirilme imkanı olmayan bir elektronik izleme ile
cezalandırılmışsa, elektronik izleme altında “geçirilen” sürenin ileriki bir
aşamada, hapis cezasının infazı kapsamında yerine getirilmesi gerektiği
sonucu çıkmaktadır.(14) Ceza yargıcı elektronik izleme altında geçirilen
(13)
Bu çeşitli argümanlara dayanabilir. Her şeyden önce tutuklama, henüz suçlu
bulunmayan şüphelilerin özgürlüğünden yoksun bırakılmasıdır.(masuniyet karinesi).
Sonuç cezadan daha fazla indirim yapılması tutuklamanın bu yüzden daha sınırlı
kullanılmasını temin eden ek bir garanti olabilir. Yine tutuklama tutukluluk
merkezlerinde infaz edilmektedir. Buralarda tutukluluk şartları genelde hapis
cezalarının infazı için tahsis edilen ceza infaz kurumlarından daha serttir.(yapı ve
aktiviteler…) Ek olarak, tutuklamaya alternatiflerin gerçek (toplumsal) yaptırımlarla
sıkı bir ortaklıkları, ortak noktaları vardır (örneğin; uyuşturucu tedavisi programına
katılmak). Bu nedenle, bu tip tedbirler dahi aynı mantıkla “cezanın yerine getirilmesi
süresi” olarak hesap edilebilir.
(14)
Durumu aydınlatmaya somut bir örnek yardımcı olacaktır. Farz edelim:
Tutuklama kapsamında 6 ay elektronik izleme ile izlenmiş olan şüpheli, sonuç olarak
24 ay hapis cezası ile cezalandırılmış olsun. Eğer elektronik izlemeyi ceza süresi
56
Belçika’da Elektronik Đzlemenin Tutuklama Çerçevesinde
Ceza Đnfaz Kurumlarının Kalabalıklaşmasına Bir Çözüm
Olup Olmayacağı Konusunda Düşünme
süreyi esasa ilişkin değerlendirmesinde verilecek cezanın süresinde ve
doğasını belirlemede dikkate alabilir.(örneğin hafifletici neden olarak)
Burada gündeme gelen hukuki konular elektronik izlemenin
tutukluluk çerçevesinde fiilen yürürlüğe girmesi halinde ifade edilmesi
gereken hususlardır. Araştırma kapsamında, sonuç olarak eğer elektronik
izleme yürürlüğe konulacaksa tespit edilen çok sayıda diğer konuların da
kesinlikle çözümlenmesi zorunludur. Örneğin; elektronik izleme için
maksimum bir süre öngörülmeli mi, eğer görülecekse ne olmalıdır?
Elektronik izleme bileklikleri ve/veya GPS teknolojisinin sayısı ne kadar
olarak öngörülmeli ve sadece elektronik izlemenin tutukluluk aşaması için
belirli sayıda bir kapasitenin rezerve edilmesi zorunluluğu olmalı mı?
Elektronik izlemeyle getirilen şartlar devamlı bir şekilde izlenmeli mi
(“gerçek zaman”/yarı pasif) veya geçmişe yönelik izleme yeterli mi?
Elektronik izlemeyi kim uygulamalı (özel ya da kamunun yapması
gerektiğine ilişkin tartışmalara bakınız)? Elektronik izlemeye ilişkin şartların
her ihlali rapor edilmeli mi ve bunu kim ve ne zaman yapmalı? Öncesinde
sosyal araştırma raporu gerekli mi ve gerekliyse hangi temel konular bu
raporda yer almalı ve bu bilgileri kim vermeli? Evde oturulan diğer
sakinlerle öncesinde anlaşma yapılması gerekli mi? Elektronik izlemeye
ilişkin programdan kim sorumlu olmalı ve bu ne zaman hazırlanmalı?
Đzlenen kişinin sosyal güvenlik durumu hakkında ne yapılmalı (işsizlik
ödenekleri)? Özellikle GPS’in olası kabulü halinde, şüphelinin özel
hayatının gizliliği ve teknolojinin uygunluğu ve performansı hakkında nasıl
değerlendirme olacaktır?
Sonuç
Elektronik izlemeye ilişkilendirilebilecek olan hedeflere ve
araştırmamıza -daha önce bu çalışmamızda formüle edilmiş- dönerek
araştırmamızın sonuçlarını dikkate alacak olursak, elektronik izlemenin
tutuklama yerine infaz edilmesine ilişkin olası karar; ek bir bütçeyi
(muhtemelen çok büyük) gerektirecektir. Belki de tutuklama kararları
üzerinde daha ziyade mütevazi -kesinlikle önemli olmayan- bir etkisi
kapsamında değerlendirirsek, hapis cezasının 18 ayı daha infaz edilmelidir (Mevcut
Belçika ceza infaz kurumu düzenlemelerine göre 2 ay sonra şartla tahliye edilecek, (24
ay/3)- 6 ay tutuklama= 2 ay). Eğer elektronik izleme dikkate alınmayacaksa ( başka bir
ifade ile hapis cezasına eşdeğer değilse), verilen 24 ay cezanın tamamı infaz edilecek
konumda kalmaktadır(şartlı tahliye 8 ay sonra olacaktır 24 ay/3= 8). Böylece, somut
olarak “infaz edilen” 6 aylık elektronik izleme süresi basit bir ifade ile sonraki bir
zamanda infaz edilmek zorundadır.
57
Đbrahim USTA-Burhan ALICI
Adalet Dergisi, Yıl:2013, Sayı:45, (s.36/62)
olacaktır. Dahası elektronik izlemeyi, sayısız hukuki ve pratikorganizasyonel konularla kuşatılmış siyasi bir tedbir olarak tarif etmek
zorundayız.
Elektronik izlemeyle ilgili tutuklama çerçevesinde en çok gündeme
gelen pratik -organizasyonel ve hukuki- teknik konuları zaten yukarıda
listelemiş ve detayları ile bu çalışmamızda incelemiştik. Elektronik
izlemenin ceza infaz kurumlarındaki yükü rahatlatma (mevcudu azaltma
açısından) sağlayıp sağlamayacağı ile ilgili çetrefil soru daha önce
çalışmamızın başka yerlerinde açıklanmıştı. Bu açıklamalarımızda,
elektronik izlemenin ceza infaz kurumlarındaki mevcudu (hızlı bir şekilde)
azaltma sonucunu doğurabilme etkisinin olabileceği apaçık olmayabilir.
Elektronik izlemenin tutuklama çerçevesindeki azaltıcı etkisi, bir olasılıkla
elektronik izlemenin bir kısım (arzu edilmeyen) yan etkiler meydana
getirmesiyle dengelenebilecektir. Elektronik izleme ilgili ceza davalarının
soruşturma aşamasına yönelik beklenti ve hedefler bu çerçeve kapsamında
da olgunlaştırılmalıdır. Elektronik izlemenin yürürlüğe konulmasının
masrafları ile azaltıcı etkisinin olup olmayacağı da tamamen birbirinden
farklı bir konudur. Gerçekte elektronik izlemenin kendisi hapis cezasının
yerine getirilmesinden daha uygun olmasına rağmen,(15) biz inanıyoruz ki
elektronik izlemenin soruşturma evresinde yürürlüğe konması önemli
miktarda ek mali yatırımları gerektirecek olmasının yanında ceza infaz
kurumlarındaki olası mevcut azalması ile bir kısım cari masraflardan
(yiyecek, elbise,çalışma ücretleri...) tasarruf sağlanabilir. Ancak daha çok
“sabit” -en önemli kısmı bütçe ile ilgili- masraflarla ilgili (altyapı ve
personel) bir tasarruf ceza infaz kurumlarının mevcudunda büyük miktarda
bir azalma ve dolayısıyla ceza infaz kurumlarının azalması, quad non ile
başarılabilecektir. Tutuklamaya özgü konu ile ilgili diğer bir olumsuzluk,
ceza infaz kurumlarındaki potansiyel azalmanın sadece tek bir kurumda
hissedilmeyecek olmamasıdır. Ancak zorunlu olarak tüm ülkede yaygın olan
tutuklulara ilişkin kurumlara yayılacaktır. (yani, bu kurumların belirli
ünitelerinde indirime sebep olacaktır)
Bütün bu açıklamalar, elektronik izlemenin tutuklama yerine ek bir
alternatif olarak yürürlüğe konulmasıyla ilgili başlangıçta terk edilmesi
gerektiğinin düşünülmesi manasına gelmemelidir. Elektronik izleme
her şeyin ötesinde insani, ahlaki perspektif ve insan hakları temelinde,
(15)
Bakınız Parlamento Soru Önergeleri, Meclis (Temsilciler Meclisi ), 2009-2010,
QVRA no. 52-88, 4 Ocak 2010 (soru no. 103 - 10 Aralık 2009, 29 Aralık 2009 cevaplı),
sh. 132-133.
58
Belçika’da Elektronik Đzlemenin Tutuklama Çerçevesinde
Ceza Đnfaz Kurumlarının Kalabalıklaşmasına Bir Çözüm
Olup Olmayacağı Konusunda Düşünme
tutuklamanın zararlarını sınırlama manasında (düşünülen her derecede)
hukuki bir ilke olan masuniyet ilkesi çizgisinde değerli bir girişim olarak
değerlendirilebilir. Bununla birlikte, mali tasarruf ve ceza infaz
kurumlarında ciddi azalma ile ilgili umutlar büyük bir kumar oynama
manasındadır.
Nihayetinde elektronik izlemenin Belçika ceza adalet sisteminde
tutuklama yerine bir alternatif olarak yürürlüğe konulabilecek olması, henüz
net değildir. Bunun yanında bu sorunla ilgili gelecekte daha ileri parlamento
tartışmalarını teşvik edeceği konusunda şüphe yoktur (bakınız De Clerck,
2010: 10-11(16)). Bu tartışmada, birilerinin başka ülkelerde gerçekleşen
gelişmelerle ve tecrübelere de dikkat çekmek gerekir. Elektronik izleme ile
ilgili diğer yargı sistemlerinin literatür taramasından çıkarttığımız en önemli
sonuç, -ki biz bu katkımızda bunu detaylı tartışmadık- elektronik izlemenin
ceza soruşturması evresinde yürürlüğe konulup konulmaması ile ilgili
gerçek bir konsensüsün olmadığıdır. Çeşitli yargı sistemleri çok farklı
politikalar geliştirmişlerdir (elektronik izlemenin nihai olarak yürürlüğe
konulmamasına karar verilen Quebec ve Đskoçya’daki durum için örneğin
bakınız; Barry et al., 2007; Kaminski et al., 2001; Dallaire and Lalande,
2000). Yargı sistemleri, elektronik izlemenin değişik modellerini kullandılar
(Đngiltere ve Đskoçya ve Hollanda’daki GPS altyapısının deneme
uygulamasını karşılaştırınız) veya elektronik izlemenin uygulanması
aracılığıyla farklı hedefler güttüler (örneğin; ceza infaz kurumlarının
kalabalıklaşmasını azaltmak, ceza infaz kurumlarının idaresine ilişkin idari
masrafların azaltılması, serbest bırakılan şüphelilerin yeni teknolojilerle
izlenmesi ile “hapsin acılarını” azaltmak...)
Bununla birlikte bu çalışmamızda daha önce de ifade ettiğimiz gibi,
tartışma tutuklama sisteminin kendisinin kullanılmasına da odaklanmalıdır.
Bu çalışmamızda, tutuklamaya bazen “uygun olmayan” bir şekilde karar
verildiğini tespit ettik (“keskin kısa şok ceza”). Yine tutuklama, yasadışı
olarak ülkede bulunan yabancılara yönelik çok sık olarak kullanılan bir
“standart” tedbir olarak ortaya çıkmıştır. Şu andan itibaren elektronik
izlemenin tutuklama yerine yürürlüğe konulması durumunda,(17) ceza infaz
(16)
Yine bakınız: Parlamento Gazetesi, Meclis (Temsilciler Meclisi), 2009-2010, no.
52-2501/001 (Adalet Komisyonu adına Bayan Mia De Schampelaer’e hazırlanan -Cezave cezaların infazı politikaları), 24 Mart 2010, sh. 44.
(17)
Çevirmenlerin notu: Belçika’da bugün itibariyle 3 tip elektronik izleme
uygulaması ya yürürlükte ya da pilot uygulamasına başlanmış durumdadır. Hapis
cezasının infazı olarak, infaz aşamasında uygulanan elektronik izleme uzun zamandır
59
Đbrahim USTA-Burhan ALICI
Adalet Dergisi, Yıl:2013, Sayı:45, (s.36/62)
kurumlarının mevcudunu önemli bir şekilde azaltabileceği ve uygulamadaki
sorunları gerçekten çözebileceğine ilişkin soru gündeme gelmektedir.
yürürlükte olan klasik elektronik izlemedir. Ağustos 2012 tarihinden itibaren de 8 ay ve
aşağı hürriyeti bağlayıcı cezalar elektronik izlemenin farklı bir türü olana “ses tanıma
sistemi ile ev hapsi” şeklinde takip edilmektedir. Bu uygulamada uygun olması halinde
hükümlünün evine bir cihaz ve özel telefon hattı çekilerek ses tanıması ile evde olup
olmadığı denetlenmektedir. Hükümlü belirli kısıtlamalar ve program dahilinde dışarıya
çıkabilmekte ve ek kısıtlamalarla karşı karşıya kalabilmektedir. Bu türdeki mahkumiyet
kararları daha önce hiçbir şekilde infaz edilmemekteydi. Konumuzla ilgili olarak;
tutuklama yerine verilen elektronik izleme kararlarına ilişkin ise, 13 Kasım 2012
tarihinden itibaren deneme uygulamalarına başlanmış ve bir kaç ay sürmesi
planlanmaktadır. Eğer test sonuçları olumlu olursa 2013 yılı başından itibaren sorgu
hâkimlerine tutuklama yerine elektronik izleme ile takip edebilme imkanı getirilecektir.
8 ay ve daha az hapis cezalarında uygulanan elektronik izleme sisteminde bileklik
yoktur. Burada ses tanıma sistemi ile takip yapılmaktadır. Tutuklama yerine verilecek
elektronik izlemede, GPS takip sistemi ile takip yapılacaktır ve elektronik bileklik
vardır.
60
Belçika’da Elektronik Đzlemenin Tutuklama Çerçevesinde
Ceza Đnfaz Kurumlarının Kalabalıklaşmasına Bir Çözüm
Olup Olmayacağı Konusunda Düşünme
REFERANS (K A Y N A K Ç A)
•Barry, M.; Malloch; M.; Moodie, K.; Nellis, M.; Knapp, M.; Romeo, R.;
Dhanasiri; S.; (2007) An evaluation of the use of electronic monitoring as a condition of
bail in Scotland, Scottish Executive Social Research.
•Beyens, K.; Bas, R.; Kaminski, D.; (2007) ‘Elektronisch toezicht in België, Een
schijnbaar penitentiair ontstoppingsmiddel’ Panopticon, 28(3): 21-40.
•Dallaire, J.-Cl.; Lalande, P. ; (2000) Surveillance électronique ou panache, Rapport
de la direction générale des Services correctionnels, Québec: Ministère de la Sécurité
publique.
•De Clerck, S.; (Minister of Justice) (2010) Nota straf- en strafuitvoeringsbeleid,
Overzicht & ontwikkeling, Brussels (Feb. 2010).
•Deltenre, S.; Maes, E.; (2004) ‘Pre-trial Detention and the Overcrowding of
Prisons in Belgium: Results from a Simulation Study into the Possible Effects of
Limiting the Length of Pre-trial Detention’ European Journal of Crime, Criminal Law
and Criminal Justice 12(4): 348-370.
•De Man, C.; Maes, E.; (promotor), Mine, B.; Van Brakel, R.; (2009)
Toepassingsmogelijkheden van het elektronisch toezicht in het kader van de voorlopige
hechtenis - Possibilités d’application de la surveillance électronique dans le cadre de la
détention préventive (onderzoeksrapport/rapport de recherche nr. 23), Brussels:
Nationaal Instituut voor Criminalistiek en Criminologie, Operationele Directie
Criminologie (Dec. 2009).
•Goossens, F.; Vanneste, C.; (promotor), coll. Maes, E.; Deltenre, S.; (2005)
Onderzoek met betrekking tot het invoeren van het elektronisch toezicht als autonome
straf (onderzoeksrapport nr. 14), Brussels: Nationaal Instituut voor Criminalistiek en
Criminologie, Hoofdafdeling Criminologie.
•Goossens, F.; Maes, E.; (2010) ‘Omdat het aangewezen is te bezinnen alvorens te
beginnen... Enkele aandachtspunten vanuit Belgisch onderzoek voor een eventuele
regeling van thuisdetentie of elektronisch toezicht als hoofdstraf in de Lage Landen’
Sancties, Tijdschrift over straffen en maatregelen (afl. 2): 56-79.
•Justitie in cijfers 2010, Brussels: Federale Overheidsdienst Justitie, Vast Bureau
Statistiek en Werklastmeting.
•Kaminski, D.; Lalande, P.; Dallaire, J.-Cl.; (2001) ‘Actualités de la surveillance
électronique des condamnés au Québec et en Belgique’ Revue de Droit Pénal et de
Criminologie 81(6): 560-574.
•Kelk, C.; (2005) ‘Het huisarrest als nieuw beoogde hoofdstraf’ Delikt en
Delinkwent 35(10): 1112-1129.
•Maes, E.; Mine, B.; (2010) ‘La surveillance électronique, alternative plausible à la
détention préventive?’ Journal des Tribunaux 129(30): 517-519.
•Maes, E.; (2010) ‘Evoluties in punitiviteit: lessen uit de justitiële statistieken’, in
Aertsen, I.; Beyens, K.; Daems, T.; Maes, E.; (Eds.) Hoe punitief is België?,
Antwerp/Apeldoorn: Maklu.
•Nellis, M.; (2005) ‘Out of this World: The advent of the satellite tracking of
offenders in England and Wales’ The Howard Journal of Criminal Justice 44(2): 125150.
61
Đbrahim USTA-Burhan ALICI
Adalet Dergisi, Yıl:2013, Sayı:45, (s.36/62)
•van Kalmthout, A.M.; Knapen, M.M.; Morgenstern, C.; (Eds.) (2009) Pre-trial
Detention in the European Union, An Analysis of Minimum Standards in Pre-Trial
Detention and the grounds for Regular Review in the Member States of the EU,
Nijmegen: Wolf Legal Publishers.
•http://nicc.fgov.be/upload/files/ODcriminologie/prononceetapplicationdespeineset
mesures/condamnationspenales/EINDRAPPORT_ET_VH_def%28rapport%29.pdf
•http://nicc.fgov.be/upload/files/ODcriminologie/prononceetapplicationdespeineset
mesures/condamnationspenales/EINDRAPPORT_ET_VH_def%28bijlagen%29.pdf
62

Benzer belgeler