NİN SESİ

Transkript

NİN SESİ
’NİN SESİ
EKİM 2014 SAYI: 386
Uluslararası Nakliyeciler Derneği Yayın Organı
İran, Türk araçlarından akaryakıt fiyat farkı ve geçiş
ücreti alarak, firmalarımızın maliyetlerini artırıyor.
İran’ın bu uygulaması sonucunda son 10 yılda
bu ülkeye 1 milyar 56 milyon TL ödemek zorunda kaldık.
İran, Türk araçlarını
AKARYAKIT
FiYAT FARKI
ile hapsediyor
Ergün Bilen: “2023 ihracat
hedefine ulaşmanın yolu lojistikten geçiyor”
Lojistiğin
liderleri
Almanya ve Hollanda
Sayı: 386
50
34
14 Rusya ihracatımız,
UND ve ASMAP temsilcileri tarafından tartışıldı
UND ve ASMAP, Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin
ev sahipliğinde gerçekleşen toplantı ile bir araya geldi.
16 Çelik ihracatında
Mısır ve ABD’de sular durulmuyor
Türk çelik sektörünün anti-damping, koruma önlemi ve telafi edici
vergilerle mücadelesi aralıksız sürüyor.
18 Borusan Logistics International Kazakhstan Türk
Markalarına lojistik çözümlerini paylaştı
Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) tarafından Soysal işbirliği ile düzenlenen Kazakistan Ticaret Turu sponsorlarından olan Borusan Logistics International Kazakhstan, ülke pazarını anlattı, Kazakistan’da ki lojistik çözümler ile ilgili bilgi verdi.
Ekim
2014
20 Trabzon İpekyolu İşadamları Zirvesi gerçekleştirildi
Geleneksel olarak 3 yılda bir gerçekleştirilen Trabzon İpekyolu İşadamları
Zirvesi’nin üçüncüsü, 21 ülkeden 260’a yakın işadamının katılımıyla
17-19 Ekim tarihlerinde Trabzon’da gerçekleştirildi.
’NİN SESİ
UND Danışmanlık ve Tanıtım
Hizmetleri A.Ş Adına Sahibi
Ömer Çetin Nuhoğlu
Genel Yayın Yönetmeni
Fatih Şener
Sorumlu ve Yazı İşleri Müdürü
Hatice Hacısalihoğlu
Yayın Kurulu
Ali Çiçekli, Şerafettin Aras,
Nagihan Soylu,
Banu Damla Alışan
48
63
24 UND çalışmalara başladı,
Yazı Kurulu
Alper Özel, Evren Bingöl,
Muammer Ünlü, Elif Sevim
Haber Merkezi
Alpdoğan Kahraman, Berkalp Kaya,
Erman Ereke, Gürol Gülbeyaz,
İbrahim Çolak, Burak Çığa,
Kadir Çirkin
Mali İşler Müdürü
Muhammet Haybarlık
nakliyeci İran’ı by-pass edebilecek
Reklam Sorumlusu
Hatice Hacısalihoğlu
0212 359 26 00 / 208
26 Tırsan 50 bininci aracı Eyüp Lojistik’e teslim etti
Yayına Hazırlık
LOCA MEDYA
ORG. VE REK. HİZ. LTD. ŞTİ
Karayolu taşımacılığında yaşanan kriz sonrası İran’ı
by-pass edecek alternatif güzergahlar belirlendi.
Son 10 yılda 50 bin treyler üreterek büyük bir rekora imza atan Tırsan, bu başarısını
2015 yılında hedeflediği Avrupa’nın en büyük ilk 3 treyler üreticisinden biri olma
hedefine 1 yıl erken ulaşarak taçlandırdı.
32 Bahçıvan: ‘OSB’ler
demiryoluyla limanlara açılmalı’
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, organize sanayi bölgeleri ve üretim
merkezlerine yönelik taşımacılık sistemini geliştirecek düzenlemelerin acilen
yapılması gerektiğini belirtti.
36 Maliye Bakanı Mehmet Şimşek
ekonomide 2015 vizyonunu CEO’larla paylaştı
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek,
Türkiye’nin lider kurumlarının üst düzey yöneticileriyle bir araya geldi.
38 “AB ekonomisinin geleceği için
genişleme politikasının devamı çok önemli”
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, AB’nin ekonomisinin geleceğinde genişleme
politikasının devamının çok önemli olduğunu vurguladı.
Genel Yönetmen
Mutlu Doğan
Editör
Ahmet Doğan
Grafik Tasarım
Erhan Aydın
İletişim
0212 579 92 35
ctp baskı ve cilt
İstanbul Basım Ltd.Şti
0212 603 26 20
Ekim 2014
adres
Cennet Mah. Hürriyet Cad.
No: 1/1 B Blok
Cennet / Küçükçekmece
İSTANBUL - TÜRKİYE
Tel: 0212 579 92 35
Fax: 0212 598 47 62
[email protected]
Yerel ve Süreli Yayın
BAŞYAZI
ÖMER ÇETİN NUHOĞLU
UND YÖNETİM KURULU BAŞKANI
Değerli Dostlarım,
Türkiye, ihracat odaklı büyümesini sürdürüyor. 2023 ihracat hedeflerimiz doğrultusunda 500 milyar dolarlık bir ihracat rakamı sürekli olarak ilgili bakanlıklarımızca telaffuz
ediliyor. 500 milyar dolarlık bir ihracat rakamı ülkemiz için
bir ideal… Bu ideale ulaşmak için çok çalışmak gerektiği ortada. TİM’in açıkladığı verilere göre ilk 9 ayda ihracat yüzde 5,7 artışla 118 milyar 225 milyon dolar oldu.
Türkiye’nin son 12 aylık ihracatı ise yüzde 4,2 artışla 157
milyar 654 milyon dolara yükseldi. Türkiye’nin ‘ihracata
dayalı büyüme modeline’ geçiş yaptığını tüm otoriteler söylüyor. Eylül ayı ihracatı geçen yılın aynı ayına göre yüzde
6,5 artışla 13 milyar 294 milyon dolar oldu. 9 aylık toplam ihracat ise yüzde 5,7 artışla 118 milyar 225 milyon dolar oldu. Türkiye, Asya-Avrupa ve Afrika’nın kesişim alanında bulunan çok özel bir konumdadır. Ülke olarak 2014 yılını komşularımızda meydana gelen ‘kaotik’ ortamlarla geçirmek durumunda kaldık. Bir yandan güneyimizdeki Suriye ve Irak diğer yandan kuzeyimizdeki Rusya-Ukrayna gerginlikleri ülkemizi ve ülkemizin ticari hayatını önemli ölçüde etkiledi. Euro Bölgesi’ne baktığımızda bu bölgenin geçtiğimiz yıllara göre ciddi bir toparlanma içerisinde olduğunu görebiliyoruz. Dünyaya entegre olan Türkiye’nin bu durumlardan etkilenmemesi elbette düşünülemez.
Uzmanlar, bu yıl Euro Bölgesi için büyüme tahminini yüzde
0,8, ABD ekonomisi büyüme tahmininin de yüzde 2,1 olarak değerlendiriyorlar. ABD ekonomisi, geçmiş yıllara oranla gözle görülür bir şekilde toparlanıyor. ABD artık finansal
krizin çıkış merkezi olarak görülüyor. Bunun sonucunda dolara talep artıyor. Tüm Euro Bölgesi’nin 2014 yılının 2. çeyreğinde büyüme kaydedemediğini ve 28 üyeli AB’nin sadece
yüzde 0,2 büyüdüğünü görüyoruz. Fakat son derece önemli bir krizi atlatan AB, ufak da olsa toparlanma ve iyileşme
sinyali verdi. Türkiye Uluslararası Nakliyecileri’nin vazgeçilmez pazarlarından olan Avrupa ülkelerindeki bu gelişmeler
ve iyileşmeler elbette bizleri de etkileyecektir. AB performan-
sımıza baktığımızda ülkemizin son derece önemli gelişmeler
kaydettiğini görebiliyoruz. Türkiye, AB’ye ihracatını artırabilen beş ülke arasında ikinci sırada bulunuyor. AB pazarında
bu seneki performansımız son derece iyi. Senenin ilk 6 ayında AB’ye ihracatını artırabilen sadece 5 ülke var. Bunlar sırasıyla; Güney Kore, Türkiye, Çin, İsviçre ve ABD. Türkiye,
Aralık ayından itibaren G–20 başkanlığını devralıyor. Bu durum da ülkemizin uluslararası arenada gerçek bir oyun kurucu olduğunu gösteriyor. Türkiye artık küresel ölçekte bir
oyuncu olduğunu bir kere daha tescilledi. Türkiye’nin büyüme kaynağı ilk çeyrekte olduğu gibi ikinci çeyrekte de ihracat oldu. AB pazarında yakaladığımız olumlu hava hala sürüyor. İlk 9 ayda AB’ye ihracatımız yüzde 13 arttı. İhracatımızın performansı dünyaya göre de gayet iyi. İlk 7 ayda dünyanın ilk 70 ülkesinin ihracat artışı yüzde 2,8 iken biz yüzde
6,1 artış yakaladık. Dünya ortalamasının 2 kat üzerinde artış
sağladık. Dolayısıyla yılın geri kalanı için ümitliyiz. Ekonomimiz bu yıl, daha dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde ilerliyor. Bu dengede en önemli rollerden biri hiç kuşkusuz lojistik
sektörüne düşüyor. 2023 ihracat hedeflerine ulaşabilmenin
en önemli ve kestirme yolu kuşkusuz ki lojistik sektöründen
geçiyor. Sanal prangalarımıza rağmen bu denli ciddi bir başarıyı yakalıyorsak, prangalarımızdan kurtulduğumuzda neler yapabileceğimiz çok iyi düşünülmeli. Turizmden sonra en
fazla katma değeri sağlayan lojistik sektörü olmadan 2023
ihracat hedeflerine ulaşılamayacağı da ortada. Lojistik sektörümüzün önemli konularını gerek bakanlıklar nezdinde gerekse de Sivil Toplum Kuruluşları ile UND olarak paylaşıyoruz. Sektörümüze yönelik uygulanan bu ‘haksız rekabet’in
bir an önce son bulacağına inancımız tam. Lojistik sektörü Fransa’da, Almanya’da en önemli sektörlerden biri olarak gösteriliyor. Ülkemizde de lojistik sektörünün önemi gün
geçtikçe daha anlaşılıyor. Lojistiği, biz sektör oyuncuları olarak çok iyi anlamak ve anlatmak durumundayız. Lojistikçilerimizin daha yapacak çok işi olduğunu biliyoruz.
Saygı ve Sevgilerimle...
8
UND’DEN
Ekim 2014
Türk ihracatçısı ve lojistikçisi her zaman
alternatif üretebilmiştir. Önümüzdeki engeller bizi
yavaşlatsa da daha da güçlü kılıyor. Filozofun
dediği gibi “Beni öldürmeyen şey, beni güçlü yapar...”
Editör’den
Fatih ŞENER
UND İcra Kurulu Başkanı
Merhaba,
Son dönemde Türk lojistik firmalarına yabancı firma ve fon şirketlerinin büyük bir ilgisinin olduğunu gözlemliyoruz. Küresel
hizmet üreten, rekabette belirli bir güce ve bilgiye ulaşmış firmalarımızın yanı ısıra yurtiçi dağıtım alanında etkin olan firmalarımıza da ilginin yöneldiğini gözlemliyoruz. Türkiye’nin
yükselen iç ticaret hacmi ve bunun yanında barındırdığı potansiyel diğer ülkelerin iştahını kabartıyor. Özellikle bu alanda organize lojistik hizmet veren firma sayısının çok az olması,
bu boşluğun doldurulması gerekliliği önümüzdeki dönemde
yeni satın almaların daha fazla gündeme geleceğinin en büyük işareti. Hem uluslararası, hem de yurtiçi yapılanması bulunan firmalarımız sürekli mercek altındalar. ADR, ATP gibi kanunların da tam olarak devreye girmesiyle büyüyecek lojistik
pazardan pay almak isteyen global lojistik firmaların yanı sıra
fon şirketlerinin de daha sık kapımızı çaldığını göreceğiz. Bu
noktada hepimizin çok dikkatli olması gerekiyor. Bize dayatılan haksız rekabet sonucu şirketlerimizin mevcut durumu hak
etiğinin altında bir değere karşılık geliyor. Bu zorlukları aştığımızda şirketlerimiz gerçek değerine ulaşacaktır. Ayrıca, lojistik
bir ülkenin en stratejik sektörlerinin başında geliyor bunu da
Kamu’nun ve sektörün hiç unutmaması gerekiyor.
Türk lojistik firmalarının da yurtdışında stratejik yatırımlar yaptığına şahit oluyoruz. Özellikle Avrupa merkezli bu yatırımların
yanı sıra Kafkasya, Ortadoğu ve Türki Cumhuriyetler’e olan ilgimizin artması bu bölgelerdeki yatırım fırsatlarının kollanması kayda değer bir gelişmedir. Rekabeti uluslararası yapıyorsak
fiziki olarak başka bölge ve coğrafyalarda bulunmamız gerekliliği aşikardır. Türkiye’nin yurtdışı yatırımlarında hizmet sektörünün yüzde 60 pay ile ilk sırada olduğu gerçeğini unutmamalıyız. Bunun içinde lojistik oransal olarak henüz önemli bir
yer tutmasa ivmenin yukarı doğru oluşu bizleri umutlandırıyor.
2008 yılında patlak veren krizin ardından Türk ihracatçısı ve lojistikçisi alternatif pazarlar aramaya yönelmişlerdi.
Ortadoğu’dan Uzak Asya’ya, Kuzey Afrika’dan Afrika içlerine
kadar yeni pazarların oluşturulduğunu yeni hatların açıldığını
gördük. Lojistik firmalarımız arka arkaya yeni bölgelere taşıma
yapmaya başladıklarını duyurdular ve o dönemde açılan hatların çoğu hala işliyor. Ancak krizin izlerinin silinmesiyle birlikte firmalarımızın eski alışkanlıklarına döndüğüne şahit olduk.
Ancak bu güne kadar sektör kazanımlarını daha da artırmak
istiyorsak, bu atılgan ve ektin özelliğimizi daima sergilememiz gerekiyor. Kazandığının üzerine bir şey eklemek hiç yokken bir şeyi ortaya çıkarmaktan çok daha kolaydır. Ama bunun için o motivasyonun sürekli canlı tutulması ve beslenmesi
gerekiyor. Bizim en büyük eksikliğimiz de açıkçası bu. Değişime uyak uyduruyoruz, ancak değişimin mimarlığını yapamıyoruz. Bunu da yaptığımız zaman, daha sağlam bir yapıya kavuşmuş olacağız.
Tüm bu süreç içerisinde biz şunu gördük: Türk ihracatçısı ve
lojistikçisi her zaman alternatif üretebilmiştir. Önümüzdeki engeller bizi yavaşlatsa da daha da güçlü kılıyor. Filozofun dediği gibi “Beni öldürmeyen şey, beni güçlü yapar.” Avrupa yönlü
taşımalarımızda yıllardır engeller ve kotalarla mücadele ederek ayakta kalıyoruz. Bu engelleri ortadan kaldırmak için var
gücümüzle çalışıyoruz. Ancak son dönemde İran ile yaşadığımız sıkıntı da buna eklendi. Akaryakıt fiyat farkı uygulaması ve
geçiş ücreti adı altında bu ülkenin bizden aldığı ücretlere devam etmesi, geri adım atmayacağını yönündeki açıklamaları bizim geri adım atmamızı sağlamaz. Biraz önce de dediğim
gibi biz her zaman alternatif üretebilmiş bir sektörüz. İran olmazsa Hazar geçişi olur. Kimse tek başına kalkıp bir ülkenin
ihracatıyla, taşımasıyla oynayamaz.
Bir sonraki sayıda buluşuncaya kadar hoşçakalın…
Saygılarımla…
10
UND’DEN
Bolu Çalışma Grubu toplantısı gerçekleştirildi
Bolu Çalışma Grubu Toplantısı 20
Ekim’de UND İcra Kurulu Başkanı
Fatih Şener ve İcra Kurulu Başkan
Yardımcısı Alper Özel’in katılımı ile
UND Bolu Bölge Temsilciliği’nde
gerçekleştirildi. Toplantıda Ro-La
hatlarında yaşanan sorunlar, Rusya
geçiş belgeleri, Azerbaycan’da yaşanan sorunlar, sürücü vizeleri, Belçika, Fransa ve Hollanda’da sürücü dinlenme kuralları ile ilgili yeni
uygulamalar, İran’ın haksız uygulamaları ile ilgili gelişmeler görüşüldü. Toplantıya; Ömer Gülen (Bolubeyi), İbrahim Çelikbaş (Köroğlu),
Selçuk Hitit (Hitit Global), Cemalettin Tut (Kartal Lojistik), Aydın Ataş
(Çağ Nakliyat), Şaban Özcan (Türkcan), Necati Özmen (Keskin Kartal) Resul Emin Kaya (Alibey), Tugay
Çapar (MTS Trans), Emrah Çapar
(Martı Trans), Burak Altundağlı (Çarıkcı), Orhan İşci (Hasanoğulları),
Engin Ergin (Özay), Yılmaz Bakırcı, Rıdvan Tepetaş (Kökez), İbrahim
Türker (Abant), Aydın Perçin (Bolkar), Zekeriya Özsoy (Pay), Turgut
Türk (Trans 14), ve UND Bolu Bölge Temsilcisi Nusret Özarslan katılım sağladı.
Pakistan’ın taşımacılık alanındaki önemli isimlerinden
Babar Badat UND’yi ikinci kez ziyaret etti
Pakistan’da uluslararası taşımacılığın gelişmesinde büyük katkıları olan Pakistan Uluslararası Forwarderler Derneği Kurucusu, Pakistan TIR Komisyonu Başkanı ve FIATA Başkan Yardımcısı Babar Badat
ile UND arasında Türkiye ile Pakistan arasında taşımacılığın geliştirilmesi, Pakistan karayolu taşımacılığının gelişmesine katkı sağlamak ve Pakistan’ın transit ve lojistik bir üs olarak gelişimi hususundaki çalışmalar uzun bir süredir devam ediyor. Söz konusu çalışmalar
kapsamında Babar Badat, UND’yi
ikinci kez ziyaret etti. Toplantıda
Pakistan’da uluslararası karayolu
taşımacılığının gelişmesi için Avrupa Birliği paralelinde oluşturulan ve
bölgede bir başarı örneği olan Türkiye uluslararası karayolu taşımacılığı ve karayolları gelişimi, karayolu taşımacılık mevzuatı, Türkiye’nin
üye olduğu uluslararası konvansiyonlar, lojistik akademileri hususunda önemli bilgiler UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener tarafından
detaylarıyla paylaşıldı. Pakistan’da
aynı sürecin başlaması için ortak
başlatılacak projeler, Pakistan’dan
Türkiye’ye staj ve öğrenim için gelecek taşımacılık sektörü çalışanlarının UND Eğitim Ofisi ve UND üyeleri bünyesinde staj yapmaları için
ortak çalışmalara başlanması kararı söz konusu toplantı vesilesi ile kabul edildi.
Ekim 2014
Pakistan ile Türkiye
arasında lojistik güzergahlar
Toplantının diğer önemli gündem
maddelerinden biri de Pakistan ve
Türkiye arasında lojistik güzergahların oluşturulması idi. Pakistan’ın
komşusu dünyanın en büyük ihracatçılarından Çin’in ürünlerinin
Türkiye’ye ve Avrupa’ya ulaştırılması için Pakistan ve Çin sınırında
oluşturulabilecek lojistik üs ve güzergah çalışmaları da toplantının
bir diğer önemli gündem maddesi idi. Ayrıca mevcut Pakistan, İran
ve Türkiye güzergahında yaşanan sorunlar, İran tarafından alınan akaryakıt fiyat farkı, sınır beklemeleri sorunun altı çizilerek, çözüm önerileri hususunda istişarelerde bulunuldu. UND’yi ziyaret
eden Babur Badat ve BSEC-URTA
Genel Sekreter Yardımcısı Adrian Albu’yla son derece verimli geçen toplantıda, UND’yi İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Evren Bingöl,
İcra Kurulu Üyeleri Erman Ereke
ve Alpdoğan Kahraman temsil etti.
12
GÜNDEM
“Üç kaçakçı yüzünden
ihracatçıların önü kesilmemeli”
DİR’de getirilen sıkı denetimler tekstik ve gıda sektörleri temsilcilerinin tepkisine neden
oldu. Temsilciler zor dönemden geçerken işlerinin sekteye uğramasından korkuyor.
Zekeriya Mete
Tekstil, demir-çelik ve gıda sektörlerine ‘Dahilde İşleme Rejimi (DİR)
kapsamında getirilen sıkı denetimlere sektör temsilcilerinden tepki geldi. DİR’in her zaman daha da kolaylaştırılması gerektiğini savunmalarına
rağmen uygulamanın zorlaştırıldığını söyleyen sektör temsilcileri, bu tip
zorlaştırıcı uygulamalarla 2023 hedeflerine ulaşmanın mümkün olmadığını ifade ediyor. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın, DİR’e yönelik geniş kapsamlı bir denetimi başlattığı ve sonuçlarına bağlı olarak rejimde değişiklik yapılacağı belirtildi. Bu
uygulama ile ilgili kapsamlı bir çalışma için veri toplanıyor. Gümrük ve
Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, sadece 6 gün süreyle Mersin gümrük
bölgesinde yapılan incelemelerde,
DİR kapsamında ithalata bağlı yapılan ihracata konu 703 kalem ürünün 70’inde taahhütlere uyulmadığını tespit ettiklerini açıklamıştı.
Sistem daha da zorlaşacak
Bu kapsamda geniş incelemelerin
başlatıldığı sektörlerin temsilcileri
çeşitli açıklamalarda bulundu. Denetlemeler yapılırken çok dikkatli davranılması gerektiğini anlatan
İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon
İhracatçıları Birliği (İHKİB) BaşkaEkim 2014
Hikmet Tanrıverdi
nı Hikmet Tanrıverdi “Kurunun yanında yaş da yanmasın. Genelde bu tür uygulamalarda herkesin
canı yanar. Bu kadar zor dönemden geçerken işlerin sekteye uğramaması gerekiyor” dedi. Her zaman DİR’in kolaylaştırılması gerektiğini savunduklarını belirten
Tanrıverdi, son gelişmelere bakıldığında sistemin daha da zor hale
getirileceğini beklediklerini anlattı. Tanrıverdi, bunun tüm ihracatçılara sıkıntı yaratacağını vurgulayarak ‘Üç tane kaçakçı var diye
herkesin önü kesilmemeli” mesajını verdi.
2023 hedefinin
yarısına ulaşamayız
DİR konusunda yaşanan son gelişmeleri bilgi kirliliğine bağlayan
İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Zekeriya Mete de
“DİR’i eleştirenler ya da bir sektörü eleştirenler bilgi sahibi değil. İstanbul’daki laboratuvarla
Mersin’deki laboratuvar arasında
değer farklılıkları çıkabiliyor. Sadece bu yüzden koskoca sektörler töhmet altında bırakılmamalı”
diye konuştu. “2023 hedeflerine
ulaşmak için kaybedecek vaktimiz
Veysel Yayan
yokken arefe gününden beri Çin işkencesi çekiyoruz” diyen Mete, bu
mantıkla 250 milyar dolarlık dahi
ihracat yapılamayacağını savundu.
Mete, şöyle devam etti: “Milyonlarca lira laboratuvarlara ödemek zorunda kaldık, mallarımızı gemilere
geç yükledik. Burada bir yanlış yapan varsa bunu bulmak kolluk güçlerinin görevi. Herkese işkence edilmemeli.”
“DİR kapsamında gelen
ürünü iç pazara sürüyorlar”
DİR’in bazı kişiler tarafından demirçelik sektöründe amacı dışında kullanıldığını söyleyen Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) Genel Sekreteri Veysel Yayan, “İhracat yapmak için DİR kapsamında ithal edilen ürünleri iç piyasaya sürüyorlar.
Sonra yükümlülüklerini yerine getirmek için de iç piyasadaki ürünü dışarıya gönderiyorlar. Dışarıdan alınan
ürün düşük kaliteliyken, dışarıya kaliteli ürün gidiyor” dedi. DİR kapsamında kalite kontrol yapılması gerektiğini ifade eden Yayan, gelen kalitesiz ürünü ucuz diye kullanan sektörlerin de adının kirlendiğini belirtti. Yayan, DİR için yapılacak incelemenin
kağıt üzerinde kalmaması gerektiğine
dikkat çekti.
14
UND’DEN
Rusya ihracatımız, UND ve ASMAP
temsilcileri tarafından tartışıldı
UND ve ASMAP, Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen toplantı ile
bir araya geldi. Toplantıda UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, Türk ve Rus liderlerinin
2015 yılı için koyduğu 100 milyar dolarlık dış ticaret hedefine ulaşmak için tüm sektörlere görev düştüğünü, geçiş belgeleri sorununun ihracatımızın verimliliği, gıda yüklerinin
hızlı ve zamanında ulaştırılmasının önünde ciddi bir engel olduğunu, mevcut geçiş belgeleri kotasının çözümü için gerekli tüm çalışmaların sürdürüleceğini aktardı.
Rusya’nın Avrupa’ya uyguladığı gıda
ithalatı ambargosu ve alternatif pazarların başında Türkiye’yi göstermesi ile Rusya’ya ihracatımızın 2015 yılında büyük bir artış göstereceği öngörülüyor. Gıda ihracatındaki artış ile
beraber 2015 yılında iki ülke arasında yıllık 50 bin adet uluslararası taşımacılık faaliyeti bekleniyor. Bu, Türkiye ve Rusya arasındaki taşımaların
yüzde 50 daha da artması anlamına geliyor. Bu bağlamda, Türk ve Rus
nakliyecilere sunulan ülke bazında 8
bin adet normal + 1.000 adet frigorifik geçiş belgesi olmak üzere toplam
18 bin adet geçiş kotasının bu taşımaları karşılamak için yetersiz kalması artış göstereceği öngörülen ihracatın taşınmasına engel oluyor. Ulaştırma Bakanlığımızın da talebi olan iki
ülke nakliyecilerinin bir araya gelmesi
hedefi doğrultusunda, UND yeni ekonomik gelişmelerin ve 2015 yılı taşımalarının değerlendirilmesi amacıyla Rus Derneği ASMAP ve Rus nakliyecileri ülkemize davet etti. Genel durumun ihracat perspektifinden değerlendirilmesi amacıyla, Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin desteği ve himayesi ile 24 Ekim 2014 tarihinde
İstanbul’da gerçekleşen toplantıda iki
ülke nakliyecileri bir araya gelerek,
Ekim 2014
taşımaların mevcut sorunları ve gelecek potansiyeli üzerinde istişarelerde bulundu. UND, beklenen gıda ticareti artışını da göz önüne alarak, iki
ülke makamlarının girişimleri neticesinde 3. ülke taşımacılarının payının
Türk ve Rus nakliyeciler lehine azaltılması hedefi doğrultusunda UND ve
ASMAP’ın stratejik işbirliği içinde olması gerektiğini ifade ederek, özellikle geçiş belgelerinin biteceği dönemlerde resmi kurumlara ivedi bilgilendirilme yapılması talebinde bulundu.
Yeni alternatif güzergahlar
Toplantının ilk bölümünde, Türkiye ve
Rusya arasındaki taşımalar için Ukrayna üzeri transit güzergahı dışında yeni alternatif güzergahların belirlenmesi ve mevcut güzergah sorunlarını periyodik olarak görüşmek üzere
dernekler arasında ortak çalışma grubunun kurulması kararı alındı. Kurulan çalışma grubunun ilk olarak Aralık ayında toplanması planlandı. Toplantının konferans bölümünde ise, ev
sahibi Türkiye İhracatçılar Meclisi adına Genel Sekreter Mustafa Mente
yaklaşık 80 kişilik Türk ve Rus nakliyecileri heyetine hitap ederek, güncel
ekonomik gelişmeler ışığında Türkiye
ve Rusya arasındaki ihracat rakamla-
rını bildirdi ve Türkiye-Rusya arasındaki ticaretin ve lojistiğin beraber gelişimi ve büyümesi için Türkiye’deki
ihracatçıların taleplerini sektöre sundu. Toplantı, UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener ve Rus derneği temsilcisi Peter Pavlyuk’un sunumlarıyla devam etti. UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener sunumunda, “Türk
ve Rus liderlerinin 2015 yılı için koyduğu 100 milyar dolarlık dış ticaret hedefine ulaşmak için tüm sektörlere görev düştüğünü, geçiş belgeleri sorununun ihracatımızın verimliliği, gıda yüklerinin hızlı ve zamanında ulaştırılmasının önünde ciddi bir engel olduğunu, mevcut geçiş
belgeleri kotasının çözümü için gerekli tüm çalışmaların sürdürüleceğini” aktardı. Şener, İhracatçılarımızın
iki ülke ticaretinin lojistiği için Türk
ve Rus taşımacılarını tercih etmelerini
talep ederek, özellikle gıda ihracatımızın Rusya’ya ulaşmasında yaşanacak engelleri önlemek, Türk ihracatçısı ve Rus tüketicisine daha etkin
hizmet sunabilmek için, ihraç mallarımızın Rusya’ya ulaşmasının önündeki tüm engel ve sorunların Rus tarafı ile paylaşıldığını bildirdi. Toplantı
firmalar arası ikili görüşmeler ile devam etti.
16
UND’DEN
Çelik ihracatında
Mısır ve ABD’de sular durulmuyor
Türk çelik sektörünün anti-damping, koruma önlemi ve telafi edici
vergilerle mücadelesi aralıksız sürüyor.
Mısırlı yerli üreticilerin ithal edilen inşaat çeliğindeki artışı sebep göstererek
Mısır Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na
yaptığı başvuru, bakanlığın, ithal edilen inşaat çeliğine 200 günü kapsayan
yüzde 7,3 oranında geçici vergi uygulamasını başlatması ve korunma önlemi soruşturması açması ile sonuçlandı.
Yerli üretimin korunması amacını taşıyan kararın soruşturma süresince 200
günü aşmamak üzere uygulanacağı bilgisi alındı. 2012 yılında yine aynı
gerekçe ile Mısır tarafından korunma
önlemi soruşturması kapsamında yüzde 6,8 oranında geçici vergi uygulanmaya başlanmış ancak yapılan detaylı inceleme neticesinde Türk ürünlerinin
yerli sanayiye zarar vermediğine hükmedilmiş, soruşturma önlemsiz olarak
kapatılmıştı.
ABD’den ise telafi
edici vergi kararı
ABD’de yerli üreticiler, Türk inşaat çeliğine karşı yürüttüğü çalışmaları aralıksız sürdürüyor. ABD’nin Türk inşaat çeliği ürünlerinin ithalatına karşı
başlattığı damping ve telafi edici vergi soruşturmasının kararı 9 Eylül’de
açıklanmıştı. Kararda Türk ürünlerinde damping bulgusuna rastlanmadığı açıklanırken; soruşturmanın telafi
edici vergi kısmına konu olan iki Türk
firmasından biri için vergi oranı yüzde 0, diğeri için ise yüzde 1,25 olarak belirtilmişti. 14 Ekim’de ise ABD
Uluslararası Ticaret Komisyonu’nun
gerçekleştirdiği zarar tespiti nihai oylaması sonucunda Türkiye için sıfır damping marjı ve yüzde 1,25 oranındaki telafi edici vergi oranı kesin-
Ekim 2014
leştirildi. Türk çelik ihracatçıları olarak belirlenen bu küçük verginin de
kaldırılması yönünde çalışmalar yürütülürken; ABD’li yerli üreticilerin
de karardan hoşnut olmayarak temyiz yoluna gidecekleri bilgisine ulaşıldı. Çelik İhracatçıları Birliği Başkanı Namık Ekinci konuyla ilgili yaptığı
açıklamada; “Sektörümüzün son dönemlerde karşı karşıya geldiği damping ve telafi edici vergi soruşturmalarının ardı ardası kesilmiyor. Bunun
son örneklerini Mısır ve ABD’de yaşıyoruz” dedi. Namık Ekinci sözlerine, “Daha önceki yıllarda, karlılıklarını arttırmak isteyen Mısır’lı yerli üreticilerin baskıları ile Mısır hükümeti benzer bir soruşturma başlatmıştı.
Ancak Mısırlı yetkililerin yaptıkları derin ve detaylı inceleme sonucunda,
inşaat çeliği ithalatının yerli sanayiye
zarar vermediği sonucuna varılmış ve
de dava önlemsiz olarak kapatılmıştı. Türk çelik sektörü ihracatını Dünya Ticaret Kuralları çerçevesinde gerçekleştirmektedir. Bu nedenle bahsedildiği gibi Mısır sanayisine zarar vermesi tezinin tam aksine; söz konusu ülke sanayisine ve ticaretine çok
olumlu katkı sağlayacağı aşikârdır”
dedi. “Aslında bu tarz önlemlerin bizim gibi ülkelere karşı kullanılması yerine; kural tanımadan ihracatını gerçekleştiren ve ürünlerin kimyası ve şekli (Gtip) ile oynayarak hileli yollara başvuran bazı Uzak Doğu
ülkelerinin yaptıkları ihracatın durdurulması için çalışmalar yapılmalıdır.
Sanayiye ve ticarete asıl kalıcı zararın
bu tip ülkelerden yapılacak ithalattan
kaynaklanacağının görülmesi gerekmektedir” diye konuşan Namık Ekinci, “Örneğin; ABD, Çin’den gerçekleştirdiği filmaşin ithalatına karşı yüzde 110,25’e varan bir damping uygulaması başlattı. Buna karşın geçtiğimiz günlerde Türk çelik sektörü,
DTÖ kuralları çerçevesinde gerçekleştirdiği ihracat ile Avrupa Birliği’nce
“Güvenli Piyasa Ekonomisine Emsal Ülke” olarak gösterildi. Bu tespitler zarar veren bir ülke olmadığımızın en güzel kanıtıdır” dedi. Ekinci
Mısır’daki son gelişmelerle ilgili görüşünü; “Mısır hükümeti bugüne kadarki tutumunda ülke siyasetine ticareti alet etmeyerek, takdire şayan bir duruş sergilemişti. Ancak son gelişmeler
maalesef gösteriyor ki Mısır da kendi
siyasetine ticareti alet etmiştir” diyerek tamamladı. ABD Uluslararası Ticaret Komisyonun zarar tespit toplantısında aldığı kararın haksız olduğunu
belirten Ekinci; “ABD Ticaret Bakanlığı 9 Eylülde yaptığı nihai karar açıklamasında Türk ürünlerinde damping
marjı olmadığını açıklamıştı. Soruşturmanın telafi edici vergi kısmında
ise yüzde 1,25’lik vergi uygulanması kararı alınmıştı. Dün komisyon tarafından bu oranların zarar tespiti yapıldı. Oylama sonucunda telafi edici
vergi oranı ne yazık ki aynı kaldı ancak yapacağımız hukuki mücadele ile
önümüzdeki kısa süreç içerisinde kaldırılacağına inanmaktayız” dedi. ABD
karar verici makamlarının inşaat çeliği soruşturması süresince yerli üreticilerden, siyasiler aracılığı ile önemli ölçüde baskı gördüğüne de dikkat çeken Ekinci; “ABD Ticaret Bakanlığı,
yerli üreticilerin tüm baskılarına rağmen, ticareti siyasete alet etmeden inşaat çeliği soruşturmasında adil bir
yargılama yapmayı başarmıştır. Bu tutumun diğer soruşturmalarımız için de
örnek teşkil etmesini diliyoruz” diyerek
sözlerine son verdi.
17
Ekim 2014
18
LOJİSTİK
Borusan Logistics
International Kazakhstan Türk
Markalarına lojistik çözümlerini paylaştı
Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) tarafından Soysal işbirliği ile düzenlenen Kazakistan
Ticaret Turu sponsorlarından olan Borusan Logistics International Kazakhstan, ülke
pazarını anlattı, Kazakistan’daki lojistik çözümler ile ilgili bilgi verdi.
International şirketlerinden sorumlu
Borusan Lojistik Yabancı Ülkeler Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Öcalır da bir sunum yaparak genel olarak Kazakistan ile ve Kazakistan pazarı hakkında bilgi verdi. Tüm markaların üretim kadar önem verdikleri lojistik süreçler ile ilgili çözüm önerilerini paylaştı. Borusan Lojistik’in
Kazakistan da ki şirketi Borusan Logistics International Kazakhstan’ın
sponsorları arasında yer aldığı ziyaret eylül ayında yapıldı. Şirket sahipleri, CEO’lar ve genel müdürlerden
oluşan BMD heyeti Kazakistan’ın Almati ve Astana kentlerinde incelemelerde bulundu.
KAAN GÜRGENÇ
Perakende sektörünün yurtdışı açılımı hızlanırken, Birleşmiş Markalar
Derneği, Soysal işbirliği ile , “Yurtdışı Açılımı Toplantıları” düzenleyerek
Türk markaların uluslararası alandaki rekabet gücünü artırmayı ve işbirliği olanaklarını geliştirmeyi hedefliyor. Yurt dışında faaliyet gösteren
ya da yurtdışına açılmak isteyen Türk
markalarını, yatırımcılarla ve danışmanlık kuruluşlarıyla buluşturan
Yurtdışı Açılımı Toplantıları’na BMD
üyesi şirketlerin sahipleri ve konuyla ilgili üst düzey yöneticileri katılmakta. Bu kapsamda Birleşmiş Markalar Derneği (BMD), Soysal Danışmanlık işbirliği ile Kazakistan’a bir ticaret turu düzenledi. Aralarında Collezione, Mavi, Koton, Aydınlı, Roman, Penti ve Beymen gibi önemli markaların yer aldığı, Türkiye’nin
önde gelen perakende şirketlerinin
temsilcileri bu ülkedeki yatırım fırsatları ve koşulları hakkında bilgilendirildiği gezinin Almati’de gerçekleştirilen toplantısında Borusan Logistics
Ekim 2014
Potansiyel yatırımcılar
Kazakistan’daki yatırım koşulları hakkında bilgilendirildi
Almati’da düzenlenen Borusan Lojistik Genel Müdürü Kaan Gürgenç’in
de katıldığı toplantıda Borusan Logistics International şirketlerinden sorumlu Borusan Lojistik Yabancı Ülkeler Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Öcalır, Kazakistan pazarını, ülkenin ön plana çıkan kentlerini , kentler bazında ki ticari faaliyetleri, pazar eğilimlerini, şirketin lojistik alanındaki deneyimlerini, ülke de ki uygulamaları ve getirdikleri lojistik çözümleri aktardı. Öcalır sunumunda
Kazakistan’da taşıma sektörünün yılda yüzde 7’den fazla büyümesi, ülkede finansal istikrar ve pozitif yatırım iklimi bulunması nedeniyle büyük fırsatlar sunduğunu belirtti. Öcalır bunun yanı sıra ülkeye girişte yaşanabilecek kısıtlar, avantajlar, yasal yükümlülükler, Çin ve diğer komşu ülkelerle ilişkiler gibi konularda da bilgi verdi. Aynı günün akşamında ise BMD heyeti Borusan Logistics International Kazakhstan’ın ev
sahibi olduğu akşam yemeğine katıldı. Borusan Logistics Internatio-
nal Kazakistan’ın verdiği ülke içi ve
uluslararası taşımacılık hizmetleri içinde demiryolu, konteyner, karayolu ve havayolu taşımacılığı bulunuyor. Borusan Logistics International Kazakhstan aynı zamanda depo
ve dağıtım yönetimi, gemi acenteciliği & gemi kiralama, liman operasyonları, multi-model taşımacılık
ve proje – kargo yönetimi hizmetleri sunuyor. Şirket standart tenteli,
Frigo, CoilLiners, LowBed&FlatBed
araçları içeren çok amaçlı filosuyla yurtiçi ve uluslararası komple taşıma ve parsiyel taşımacılık hizmeti veriyor. Borusan Logistics International Kazakhstan’ın güçlü ve
çok yönlü filosu 28 4x2 Volvo Tır,
1 6x4 Volvo Ağır Araç, 18 KroneProfiLiner Standart Tenteli Dose, 5
KroneCoolLiner Soğutuculu Dorse, 5 KroneCoilLiner Tenteli Dorse, 1 KassbohrerLowBedDorse ve 1
KassbohrerFlatBedDorse’den oluşuyor. Bugünlerde Rusya ve Ukrayna
arasındaki gelişmeler nedeni ile riski yükselen bölgede Borusan Logistics International Kazakhstan Türkiye – Kazakistan arasındaki uluslararası taşımacılık hizmetlerinde güvenli alternatif çözümler sunmakta,
daha verimli rotalar üzerinden gerçekleştirdiği taşımalar ile fark yaratmakta. Bu nedenle Borusan Logistics International Kazakhstan bölge de Türk yatırımcılar ve uluslararası şirketler açısından tercih edilen güvenilir bir iş ortağı konumunda. Borusan Lojistik Yabancı Ülkeler Lojistik Hizmetleri kapsamında çalışmalarını Kazakistan’ın yanı
sıra Ortadoğu ülkelerinde, Birleşik Arap Emirlikleri’nde, Cezayir’de,
Hollanda’da ve ABD’de Borusan
Logistics International markasıyla sürdürüyor. Yüzde 100 Borusan
Lojistik’e ait şirketlerle 3PL ve 4PL
hizmetleri veriliyor.
19
Ekim 2014
20
UND’DEN
Trabzon İpekyolu İşadamları
Zirvesi gerçekleştirildi
Geleneksel olarak 3 yılda bir gerçekleştirilen Trabzon İpekyolu İşadamları Zirvesi’nin
üçüncüsü, 21 ülkeden 260’a yakın işadamının katılımıyla 17-19 Ekim tarihlerinde
Trabzon’da gerçekleştirildi. TİM Başkanı Büyükekşi, ihracatın ve üretimin önemine
vurgu yaparken UND İcra Kurulu Başkanı Şener ise Türkiye’nin içinde bulunduğu
lokasyonun altını çizdi.
G
eleneksel olarak 3 yılda bir gerçekleştirilen Trabzon İpekyolu
İşadamları Zirvesi’nin
üçüncüsü, 21 ülkeden
260’a yakın işadamının
katılımıyla 17-19 Ekim tarihlerinde
Trabzon’da gerçekleştirildi. Trabzon
3. İpekyolu İşadamları Zirvesi’nde
Ekonomi Bakanlığı’nın alım heyeti
programı kapsamında inşaat ve yapı
malzemeleri, gıda ve makine sektörlerinden bölge genelindeki işadamlarıyla ikili iş görüşmeleri yapılarak bölge ihracatının artırılması hedeflendi. Düzenlenen zirveye, Ekonomi Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım, Gümrük Ve Ticaret Bakan Yardımcısı Fatih Metin, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Salih Zeki Murzioğlu, Bangladeş Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Zulfipar Rahman, Çin Halk
Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi YU
Hongyang, Gürcistan-Acara Özerk
Cumhuriyeti Başkanı Archil Khabadze, İran İslam Cumhuriyeti Trabzon
Ekim 2014
Başkonsolosu Meşhud Nohasi, Rusya Federasyonu Trabzon Başkonsolosu Dimitry Talanov, Trabzon Valisi Abdil Celil Öz, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, Ak Parti Trabzon Milletvekilleri Faruk Nafiz Özak, Aydın Bıyıklıoğlu, Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Şadan Eren, Yönetim Kurulu Başkanı M.Suat Hacısalihoğlu, DKİB Başkanı Ahmet Hamdi
Gürdoğan, TTB Başkanı Şükrü Güngör Köleoğlu ile çok sayıda davetli katıldı. Açılış konuşmasın yapan TTSO
Başkanı M.Suat Hacısalihoğlu, Zirvenin Çin’den Avrupa’ya kadar uzanan bir güzergah doğrultusunda yapılan önemli bir ekonomi zirvesi olduğunu dile getirdi.
Büyükekşi: Yükte hafif,
pahada ağır mallar üretirsek
rekabette öne geçeriz
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi;
“Özellikle katma değeri artırma yönünde çalışmalar yapıyoruz Bunun
yolu da tasarımdan, araştırma ve geliştirmeden, inovasyondan ve mar-
kadan geçiyor. Buradaki ülkeler, bu
konuda yaptıkları çalışmalarla diğer
ülkelerin bir adım önüne geçecek.
Bu konuda da sizleri işbirliğine davet
ediyorum. Bundan sonra yapacağımız ticarette yükte hafif pahada ağır
mallar üretirsek rekabette o kadar
öne geçeriz. İpek Yolu çevresindeki
ülkeleri bu konuda işbirliğine davet
ediyoruz” dedi. “Sınır kapılar modernize edilmeli. Bu coğrafyayı yeniden
ticaret merkezi haline getirmek için
çalışıyoruz” diyen TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Salih Zeki Murzioğlu ise,
İpek Yolu güzergahının eskisinden
daha cazip bir konuma sahip olduğunu, bölgedeki ülkeler olarak ticaret ilişkilerimizi geliştirmemiz gerektiğini dile getirdi. Açılış konuşmalarının ardından Lojistik, Turizm ve Ticaret/Finans konularının görüşüleceği
paralel oturumlara geçildi.
Şener: Türkiye, çok önemli bir
noktada bulunuyor
UND’nin katkıları ile hazırlanan Lojistik oturumuna BSEC-URTA Genel
Sekreteri Adrian ALBU, İran Anka-
21
ra Büyükelçiliği Ticaret Müşaviri Hamid Zadboom; China Shipping Türkiye Direktörü Wang XiuPing, Rusya
Federasyonu Ankara Büyükelçiliği Ticaret Mümessilliği Başuzmanı Denisov Aleksandr Gennadyeviç, Özbekistan Kara ve Nehir Ulaştırma Ajansı
Dışilişkiler Dairesi Başuzamanı Bahtiyar Adilo, Bulgaristan Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Tzvetan Sımeonov, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Yılmaz ve UND İcra
Kurulu Başkanı Fatih Şener katılım
gösterirken oturumu Karadeniz Teknik Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Birdoğan Baki başkanlık etti. Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener yaptığı sunumda Türkiye’nin
Doğu-Batı; Kuzey-Güney arasındaki çok önemli bir mal hareketinin geçiş noktasında olduğunu; Avrupa,
Balkanlar, Karadeniz, Kafkasya, Orta
Asya, Kuzey Afrika ve Ortadoğu arasındaki mal ve hizmet akışlarının ve
“Yeniden Canlanan İpek Yolu’nun”
en önde gelen bağlantı merkezlerinden biri konumunda yer aldığını belirtti. Şener, Yeni İpekyolu Projesi için
mevcut güzergahtaki demiryolu ağı
ile denizyolu hattının etkin bir şekilde
kullanılması, mevcut güzergah maliyetlerinin düşürülmesine yönelik girişimlerin oluşturulması gerektiğini
söyledi. Fatih Şener konuşmasında,
“Bu hedefe ulaşmak için elbette hem
ülkemiz içinde, hem de bölge ülkeleri olarak yapmamız gereken bazı
ödevlerimiz, aşmamız gereken birçok
engelimiz var. Standartların sağlanması, vize prosedürlerinin basitleştirilmesi, geçiş belgeleri, uluslararası konvansiyonlara taraf olunması, standart
geçiş ücreti politikaların belirlenmesi
ve uyumlaştırılması bu ödevlerden sadece bir kaçıdır” dedi. Diğer panelistlerin de yeni İpekyolu projesinin hayat
geçirilmesi için yapılması gerekenleri
ve önerilerini anlatıldığı oturum TTSO
Başkanı M.Suat Hacısalihoğlu’nun
konuşmacılara teşekkür plaketi vermesi ile son buldu.
Ekim 2014
22
ULAŞTIRMA
Kalkavan: Böyle giderse 2023’te
30 milyar dolar navlun açığı vereceğiz
Deniz Ticaret Odası Başkanı Metin Kalkavan Deniz taşımacılığı navlun açığının
Türkiye’de 8.5 milyar dolara ulaştığını dile getirdi. Kalkavan, “Önlem alınmazsa açık
2023’te 30 milyar dolara çıkabilir” dedi
Deniz Ticaret Odası (DTO) Başkanı Metin Kalkavan, Türkiye’nin deniz
taşımacılığı navlun açığının 8.5 milyar dolar civarında olduğunu, önlem
alınmazsa 2023’te açığın 30 milyar
dolara çıkacağını söyledi. Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan’ın da katıldığı
ekim ayı Deniz Ticaret Odası Meclis Toplantısı’nda konuşan Kalkavan, sektörle ilgili sorunları dile getirdi. Kalkavan’ın konuşmasını dinleyen Bakan Elvan, bakanlık ilgililerine
çalıştay talimatı verdiğini, eylem planı hazırlanacağını ve sektöre destek
vermeye kararlı olduklarını söyledi.
DTO Başkanı Metin Kalkavan, meclis toplantısında özellikle navlun açığı ve teminat, kredi sorunlarına dikkat çekti. Kalkavan, “Türkiye’nin deniz taşımacılığı navlun açığının 8.5
milyar dolar civarında. Biz şu anda
kendi yükümüzün yüzde 12’sini taşıyoruz. Bu yüzde 12’nin değer olarak
navlun bedelinin yüzde 57’si denizyoluyla taşınıyor. Böyle giderse 2023
yılında 30 milyar dolar navlun açığı vereceğiz. Bu çok büyük bir rakam” dedi.
TÜİK verilerine göre
açık çok büyük
Sanayi strateji planları çıktığını ancak henüz navlun ayağında çalış-
Ekim 2014
ma yapılamadığını anlatan Kalkavan, şöyle devam etti: “TÜİK verilerine göre şu anda açık çok büyük. Dış
ticaretimizin yüzde 87’si tonaj olarak
denizyoluyla yapılıyor. Değer olarak
yüzde 57’si ama 2013’te bu oran
yüzde 70 seviyelerine gelecek çünkü
konteyner taşımacılığı büyüyor. Kara
nakliyesinin ciddi bir kısmı konteyner
ile taşınır hale geldi. Ticaretin büyük bir kısmı Avrupa’ya oluyor. Konteyner bundan ciddi bir pay alıyor.
Ne olursa olsun biz hep bu sektörde var olacağız. Türkiye hep var olacak. Ama büyük ama küçük. Uluslararası bir oyuncu olamaya devam
edeceğiz sadece onun büyük mü küçük mü olacağına devlet karar verecek. Devleti yönetenlerin vizyonu karar verecek. Çünkü bulunduğumuz
alan devletlerin yarıştığı bir alan. Biz
kendimiz firmalarla yarışıyoruz ama
öyle değil. AB, 2020 denizcilik projesi kapsamında 80 milyar dolarlık bir araştırma destek fonu ayırdı. Bu sene bunun bir kısmı kullanılacak. Destek vermek ve Uzakdoğu
ile rekabet için. Diğerleri ne yapıyor
buna karşın? Japonya’nın sektörde
ciddi bir hamlesi var. Son iki üç yılda
ciddi sipariş aldılar. Dolayısıyla onlar 2008’de küçülmeyi seçtiler ama
şimdi siparişlere yetişemiyorlar. Yeterli iş gücünü toplamakta sıkıntı yaşıyorlar. Şimdi o iş gücünün bir kısmı dağıldı.”
En büyük sorunlarımızdan biri
finansmana ve teminata erişim
Ulaştırma Bakanı Elvan’a seslenen
Metin Kalkavan, daha fazla destek
beklediklerini, yardım değil sadece
rekabet ettikleri ülkelerdeki koşulların sağlanmasını istediklerini söyledi.
Kalkavan, şöyle devam etti: “2002
yılına kadar çok ciddi destekler alarak önemli noktalara geldik. Maalesef bu teşvikler durdu. Dünyanın belki de gemi inşa ülkesi olup da desteklenmeyen tek ülkesiyiz. Ana konularımızdan biri teşvik dendiğinde ne
istiyorsunuz diye bakılıyor. Gemi inşada sipariş almakta sıkıntı yaşamıyoruz. Teminatlandırmakta sıkıntı yaşıyoruz. Yüzde 80’i bulan teminatları bulmakta sektör sıkıntı yaşıyor. Dolayısıyla bunu Kredi Garanti Fonu ile aracı bankaya yüzde 15 bırakıp yaptığımız takdirde bu
para değildir. Proje bittiğinde tekrar geriye döner. Devletin cebinden
para çıkmadan bu sıkıntı giderilebilir. Yabancı ülkeler sadece teminat değil üstüne bir de para veriyorlar. Geçen gün Norveç ihracat fonu
Türkiye’deydi. Çok ciddi rakamlarla
14 yıla kadar vadeli çok düşük faizli krediler verebiliyorlar. Ama bizim
istediğimiz o değil. Bizim istediğimiz
iki senelik teminatlandırmanın devreye sokulabilmesi.
Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan:
Denizcilik sektörümüzü
güçlendirmekte kararlıyız
DTO meclis toplantısında konuşan
Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan, sektöre destek sözü verdi. Elvan, şöyle
konuştu: “Sorunların üstesinden birlikte geleceğiz. Kararları birlikte alacağız. Teşvikler önemli. Ama teşviğin nasıl olduğu da önemli. Öyle
teşvikler var ki kısa vadede o teşvikler sizleri ısıtır. Ama orta ve uzun vadede sizleri yakar. Ama öyle teşvik
sistemleri var ki kısa vadede size etkisi olmadığını düşünürsünüz ama
orta ve uzun vadede sizi ayağa kaldırır. Sizin rekabet gücünüzü artırır. Öyle bir yol haritamız olacak ki
o sektörün hem rekabet gücü artacak hem de dünyada yaşanan sarsıntılar karşısında dimdik ayakta durabilecek. Bunu biz sağlamak zorundayız. Müşteşarımıza da talimat
verdim. Denizcilik sektörünün içinde
olan arkadaşlarımızla birkaç günlük
bir araya gelip bir çalıştayla masaya
yatırıp gerçek anlamda bu sektörün
önünü açabilecek tedbirleri birlikte
alacağız. Yol haritamızı ortaya koyacağız. Eylem planı oluşturacağız.”
24
GÜNDEM
“AB ekonomisinin geleceği için
genişleme politikasının devamı çok önemli”
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, AB ekonomisinin geleceğinde genişleme politikasının devamının çok önemli olduğunu vurguladı. AB’nin mevcut ekonomik, siyasi ve sosyal sorunlarına ancak genişleyerek çözüm üretebileceğini belirten Hisarcıklıoğlu, AB Komisyonu Başkanlığı’nı gelecek ay devralacak Jean-Claude Juncker’in önümüzdeki 5 yılda AB’ye yeni üye alınmayacağı yönündeki sözlerinin genişleme sürecinin sona erdiği
şeklinde yorumlanmaması gerektiğini dile getirdi.
TOBB Başkanı ve Avrupa Ticaret ve
Sanayi Odaları Birliği (Eurochambres) Başkan Yardımcısı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Avrupa iş dünyasına,
AB’nin genişleme politikasının bir
başarı hikayesi olduğunu topluma
anlatmaları çağrısında bulundu. Eurochambres ve TOBB’un Brüksel’de
ortaklaşa düzenlediği, “İş dünyası
AB’nin genişleme sürecine nasıl katkı sağlar?” konferansında konuşan
Hisarcıklıoğlu, derin ekonomik krizin ardından, kırılgan bir toparlanma
sürecine giren AB’nin ekonomisinin
geleceğinde genişleme politikasının
devamının çok önemli olduğunu vurguladı. AB’nin mevcut ekonomik, siyasi ve sosyal sorunlarına ancak genişleyerek çözüm üretebileceğini belirten Hisarcıklıoğlu, AB Komisyonu
Başkanlığı’nı gelecek ay devralacak
Jean-Claude Juncker’in önümüzdeki 5 yılda AB’ye yeni üye alınmayacağı yönündeki sözlerinin genişleme
sürecinin sona erdiği şeklinde yorumlanmaması gerektiğini dile getirEkim 2014
di. Hisarcıklıoğlu, AB’nin 2004’ten
itibaren 13 yeni üye almasının ekonomik faydalarını gördüğünü kaydederek, Avrupa iş dünyasından bunları topluma anlatmalarını istedi. AB
Komisyonu’nun geçen hafta açıkladığı genişleme stratejisinde ekonomiye ve rekabet gücüne ağırlık verdiğini hatırlatan Hisarcıklıoğlu, eko-
nomik büyümenin ana aktörleri olarak genişlemeyi başarı hikayesi haline getirmede katkıya hazır olduklarını vurguladı. Eurochambres Genel Sekreteri Arnaldo Abruzzini ise
AB ve aday ülkeler arasındaki somut ilişkilerin Avrupa’daki zayıf ekonomik toparlanma ve artan işsizliğe
çare olabileceğini ifade etti.
25
Ekim 2014
26
TİCARİ ARAÇ
10 yılda 50 bin araç üreten
Tırsan hedef büyüttü
Kurulduğu 1977 yılından bu yana Türkiye treyler sektörünün öncü lideri Tırsan, Adapazarı fabrikasında son 10 yılda üretilen 50 bininci aracının teslimatını gerçekleştirdi. Tırsan Adapazarı fabrikasında, 10 milyon euro yatırımla kurulan kataforez tesisinin
açılışı Tırsan Treyler A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu tarafından yapıldı.
T
ırsan, Adapazarı fabrikasında üretilen 50 bininci semi-treyler aracının
teslimatını gerçekleştirdi.
Adapazarı fabrikasında
düzenlenen törende 50
bininci araç Gaziantep merkezli lojistik hizmeti sağlayıcısı Eyüp Lojistik tarafından teslim alınırken, sektör basının geniş katılımının yanı sıra Tırsan
ve DAF bayilerinin katıldığı törende,
Tırsan Treyler A.Ş. Yönetim Kurulu
Başkanı Çetin Nuhoğlu ve Eyüp Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Bartık birer konuşma yaptılar.
Çetin Nuhoğlu: 2018 itibarıyla
yılda 20 bin adet araç üretmek
için tüm planlamayı yaptık
Tırsan Treyler A.Ş. Yönetim Kurulu
Başkanı Çetin Nuhoğlu, “Bugün biEkim 2014
zim için çok özel bir gün. Tırsan bu yıl
kuruluşunun 37. yılını kutluyor. İnşallah 2017 yılında da 40. yılımızı sizlerle kutlayacağız” dedi. Son 10 yılda
ürettikleri 50 bininci aracın teslimatı için toplanmış bulunduklarını ifade eden Nuhoğlu, “1994 yılında kurulan Adapazarı fabrikamızın ilk 10
yılında 19.314 adet araç, ikinci 10
yılda ise 50.000 adet araç ürettik.
50.000 aracın yarısını son 3 yılda
ürettik. Bu planlı hedefimiz 2018’e
kadar gidecektir. 2018 yılı itibarıyla
Tırsan olarak yılda 20.000 adet araç
üreteceğiz. Bunun için gerekli olan
tüm planlamayı yaptık” dedi. Almanya, Polonya, Hollanda ve İtalya’ya
sadece Tırsan ihracatı yapıldığını ifade eden Nuhoğlu, başarılarının çok
net olduğunu söyledi. Pazar paylarının yüzde 40 olduğunu kaydeden
Nuhoğlu, hedeflerinin 2018’de üretilen 20 bin aracın 10 binini ihraç etmek olduğunu da vurguladı. Nuhoğlu konuşmasını şu şekilde sürdür-
27
dü: “Mevcut durumda, Türkiye’den
Almanya, Polonya, Hollanda ve
İtalya’ya ihraç edilen semi-treylerlerin
tamamına yakını Tırsan tarafından
üretilmiştir. Tırsan bu seneyi yaklaşık
70 milyon euro ihracat cirosu ile kapatacak. Yabancı piyasalara Yaklaşık
2 binin üzerinde araç göndermiş olacak ve bu araçlar da çok özel araçlar olacak. Tırsan, tanker ve silo segmentinde 2015 yılında, low-bed segmentinde ise 2016 yılında pazar lideri olacak. Hava kargo segmentinde
ise halihazırda Avrupa’da pazar lideriyiz. Türkiye’de pazar lideri olan Tır-
Tırsan ile kimse yarışamaz. Ben kullanıcı olarak bunu huzurlarında söylüyorum ki ellerine sağlık, çok güzel
bir ürün üretiyorlar. Türkiye’de böyle bir tesiste böyle bir ürün ürettikleri
için Tırsan ekibini ve Çetin Bey’i kutluyorum” açıklamasını yaptı.
Tırsan 10 milyon euro yatırım
yaptı 10 yıl paslanmazlık garantisi veriyor
Tırsan Adapazarı tesislerinde 10 milyon euro yatırımla kurulan ve 2014
yılı haziran ayında tam otomasyona
geçilen kataforez (KTL) tesisinin açılı-
san bugün itibarı ile Avrupa’nın üçüncü büyük treyler üreticisidir.”
Eyüp Bartık: Tırsan’dan yaptığımız alım bin adedin üzerinde
Tırsan’ın ürettiği 50 bininci aracı teslim alan Eyüp Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Bartık ise, “Tırsan kalitesi tartışılmaz seviyede. Son üç yıldır Tırsan ile iyi bir sinerji tutturduk ve
bu durum devam ediyor. Tırsan ürünlerinden çok memnunuz. Tırsan’dan
bugün teslim aldığımız araç, 150
araçlık bir yatırımın parçası. Önümüzdeki yıl için de 250 araçlık bir yatırım
için konuşmaya başladık. Yani bugüne kadar Tırsan’dan yapmış olduğumuz alım bin adedin üzerindedir. Biz
ürünlerde özellikle ilk yatırım maliyetinden ziyade işletme maliyetinin düşük, 2. el değerinin ise yüksek oluşuna önem veriyoruz. Bu konuda da
Eyüp Lojistik Yönetim
Kurulu Başkanı Eyüp Bartık,
Tırsan’ın ürettiği 50 bininci
treyleri Çetin Nuhoğlu’ndan teslim
aldı. Bartık: “Tırsan ile iyi bir
sinerji tutturduk, önümüzdeki yıl
250 araç daha alacağız, böylece
bugüne kadar 1000 araç alımı
yapmış olacağız.”
şında konuşan Tırsan Bakım ve Yardımcı Tesisler Koordinatörü İlker Akgün ise tesise dair yaptığı bilgilendirmede, kataforez kaplamanın metal
yüzeylerin paslanmaya karşı direncinin artırılmasına yönelik bir uygulama olduğunu ifade etti. Akgün açık-
lamasında, “10 milyon euro yatırımla kurduğumuz bu tesisle treyler şasi
ve parçalarının paslanma direncini artırıyor ve bu sayede paslanmaya karşı 10 yıl garanti veriyoruz. Tırsan, kataforez teknolojisi olarak etkinliği ispat
edilmiş en etkin yöntem olan çinkofosfat tri-elektron metodunu benimsemiştir. 12 istasyonda gerçekleşen kataforetik kaplama öncesinde şasi ve
parçalar otomatik kumlamadan geçirilmekte, kataforetik kaplama sonrasında ise kaplamanın kalıcılığının pekiştirilmesi için fırınlama gerçekleştirilmektedir,” ifadelerini kullandı.
Tırsan, Pazar lideri
olmayı hedefliyor
1997 yılında kurulan Tırsan Adapazarı fabrikasında ilk 10 yılında 19 bin
314 adet araç, ikinci 10 yılda ise 50
bin adet araç üretildi. 2018 yılı itibarıyla Tırsan yılda 20 bin adet araç
üretmeyi, bu rakamın yarısını ise ihraç etmeyi planlıyor. 2014 yılının ilk
sekiz ayında Türkiye’den Almanya,
Polonya, Hollanda ve İtalya’ya gerçekleşen treyler ihracatının tamamına
yakını Tırsan tarafından gerçekleştirildi. Tırsan, 2015 yılında Avrupa’da
tanker ve silo segmentinde, 2016 yılında ise low-bed segmentinde pazar lideri olmayı hedefliyor. Tırsan
Avrupa’nın üçüncü büyük treyler üreticisi, Türkiye’de ise pazar lideri konumunda yer alıyor.
Ekim 2014
28
ARAŞTIRMA
Lojistiğin baş aktörü değişmiyor:
Almanya ve Hollanda
Avrupa Komisyonu taşımacılıkla ilgili skor tablosunu 2014 yılında ilk kez yayınladı.
AB’ye üye ülkeleri kapsayan araştırmada ülkelerin 22 farklı kategoride taşımacılık performansları karşılaştırıldı. En yüksek puanı Hollanda ve Almanya’nın aldığı araştırmada, Yunanistan, Bulgaristan ve Polonya’nın son sırada yer aldığı görülüyor. Dünya
Bankası Lojistik İndeksi’nde de Almanya ve Hollanda’nın yine ilk sıralarda yer alması
bu ülkelerin lojistik ve taşımacılıktaki performansının sürekliliğini ortaya koyuyor.
AB Komisyonu Kriterleri
Avrupa Komisyonu taşımacılıkla ilgili sonuç/skor tablosunu ilk kez yayımladı. Tabloda, AB üye ülkelerinin
taşımacılıkla alakalı 22 kategoride
performansları karşılaştırılıyor ve bu
kategorilerin bir çoğu için, en iyi beş
ile en kötü beş performansı gösteren
ülkeler öne çıkarılıyor. Karşılaştırmalarda 11 kategoride en yüksek puanları alan Hollanda ve Almanya en
başarılı ülkeler olurken, bu ülkeleri
sırasıyla İsveç, Büyük Britanya (İngiltere) ve Danimarka takip ediyor.
AB´nin bu ilk taşımacılık skor tablosunun amacı, Avrupa genelinde üye
ülkelerin taşımacılık sektöründe elde
ettiği sonuçlara ışık tutmak, üye ülkelere eksiklikleri tespit etmede ve öncelikli yatırım hedeflerini ve politikalarını belirlemede yardımcı olmak.
Skor tablosunda farklı kaynaklardan (Örneğin Eurostat, Avrupa ÇevEkim 2014
re Ajansı, Dünya Bankası ve OECD)
elde edilen bilgiler bir araya getirildi.
Komisyon, önümüzdeki yıllarda üye
ülkeler, sektör ve diğer paydaşlarla birlikte göstergeleri belirlemeyi ve
üye ülkelerin zaman içerisindeki gelişmelerini takip etmeyi hedefliyor.
Taşımacılık ve Ulaşımdan Sorumlu Komisyon Başkan Yardımcısı Siim
Kalas, yeni sonuç tablosunun harika bir araç olduğunu belirtiyor. Kalas, ”Sonuç tablosu, taşımacılık sistemimizi daha verimli, (daha) kullanıcı dostu, (daha) güvenli ve (daha) temiz hale getirmeye çalışırken, mevcut durumumuzu grafiksel olarak
gösteriyor. Tablo, yalnızca kısa bir
durum değerlendirmesi sunmasına
karşın, aynı zamanda Komisyon ve
üye ülkelere bir çıkış/referans noktası veriyor ve ortak çalışmalarımız için
ilham kaynağı oluyor ” diyor.
-Ortak pazar (pazara/piyasaya erişim,
düzenleme (mevzuata uygunluk))
-Altyapı
-Çevre etkileri
-Güvenlik
-AB hukukunun iç hukuka aktarılması
-AB hukukunun ihlalleri
-Yenilik ve araştırma
-Lojistik
Sonuçların değerlendirildiği tabloların çoğunda, en iyi performansı gösteren ilk beş ülke yeşil, en kötü performansa sahip beş ülke ise kırmızı renkle gösteriliyor.
Skor tablosu, herhangi bir sıralamanın
olmadığı ülkeye özgü istatistiklerle (taşıma harcamaları, farklı taşıma şekillerinin payı, AB fonlarının taşıma bölgesindeki kullanımı) tamamlanıyor.
Tabloda, her bir ülkenin kaç kez en iyi
ve en kötü performansları sergileyen
ülkeler arasında yer aldığı gösteriliyor.
Toplam puanlar, eksi puanların artı puanlardan çıkarılmasıyla hesaplandı.
DÜNYA BANKASI LPI KRİTERLERİ
•Gümrük süreçlerinin verimliliği
(hız, süreçlerin öngörülebilirliği ve basitliği, sınır kapılarından geçiş
kolaylığı, vb.)
•Taşımacılık ve ticaret açısından
lojistik altyapı (limanlar, demiryolları,
karayolları, bilişim teknolojileri, vb.)
•Rekabetçi maliyetlerle taşıma
organizasyonu kolaylığı
•Lojistik hizmetlerin kalitesi ve
rekabetçiliği (lojistik şirketler,
gümrük müşavirleri, vb.)
•Sevkiyatların izlenebilirliği ve
•Zamanında teslimat
29
Dünya Bankası LPİ’de
Türkiye 30’uncu sırada yer almıştı
Bu yıl 20 Mart tarihinde açıklanan Dünya Bankası Lojistik Performans İndeksi’nde (LPİ) Türkiye 3,50 puanla 30’uncu sırada yer almıştı. Ülkelere göre endeksler
yıllar itibarıyla incelendiğinde İsveç, Norveç, Lüksemburg ne kadar yükleme ve boşaltma açısından yoğun
trafik içermeyen ülkeler olsa da LPI endeksine göre,
Dünya üzerindeki lojistik mükemmelliğe sahip ülkeler
olarak değerlendiriliyor. Singapur, Almanya ve Hollanda sürekli olarak ilk sıralarda yer alıyor. Türkiye ise
2014 yılına kadar inişli ve çıkışlı bir puan seyri izledi,
2014 yılında puanı 3,50’ye düştü ve 30. sıraya geriledi. Bunun dışında Türkiye tüm komşu ülkelere göre
LPI puanı en fazla olan ülke olarak öne çıktı.
AB Komisyonu skor tablosu
İlk 5
Son 5
arasında arasında
Toplam
puan
Dünya Bankası LPI sıralaması
Hollanda
İlk 5
Son 5
arasında arasında
Almanya
isveç
İngiltere
Danimarka
Finlandiya
Lüksemburg
Malta
Avusturya
Fransa
İrlanda
SIovenya
İspanya
Belçika
Estonya
Slovakya
Letonya
Cek Cum.
Macaristan
italya
Hırvatistan
Kıbrıs
Portekiz
Romanya
Litvanya
Yunanistan
Bulgaristan
Polonya
Hollanda ve
Almanya hem
AB Komisyonu
tarafından
açıklanan
lojistik skor
tablosunda hem
de Dünya
Bankası tarafından yapılan
Lojistik
Performans
İndeksi’nde
ilk sırada
yer alan
ülkeler oldu.
Almanya Hollanda Belçika İngiltere Singapur İsveç Norveç Lüksemburg ABD
Japanya İrlanda Kanada Fransa İsviçre Hong Kong Avustralya Danimarka İspanya Tayvan İtalya Kore Avusturya Yeni Zellanda Finlandiya Malezya Portekiz B.A.E
Çin Katar Türkiye 1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
4.12
4.05
4.04
4.01
4.00
3.96
3.96
3.95
3.92
3.91
3.87
3.86
3.85
3.84
3.83
3.81
3.78
3.72
3.72
3.69
3.67
3.65
3.64
3.62
3.59
3.56
3.54
3.53
3.52
3.50
Toplam
puan
100.0
97.6
97.5
96.6
96.2
94.9
94.8
94.4
93.5
93.4
91.9
91.5
91.2
91.1
90.5
90.0
89.1
87.1
87.0
86.2
85.4
84.8
84.7
84.0
83.0
82.0
81.3
81.1
80.6
80.1
Ekim 2014
30
ARAŞTIRMA
AB Lojistik Değerlendirmesi üye ülkeleri taşımacılık ile ilgili 22 kategoride
karşılaştırıyor. Bu sayede üye ülkelerin Avrupa taşımacılığındaki performanslarının farklarını gösterirken, üyelere eksikliklerini belirlemede ve
bu eksiklikleri gidermede yol gösteriyor. Puanlama yapılırken Eurostat,
Avrupa Çevre Ajansı, Dünya Bankası ve OECD gibi birçok farklı kaynaktan
veriler bir araya getiriliyor.
İrlanda’da demiryolu pazarı tüm AB’de elektrikli demiryolu hatlarında kapalı olması sebebiyle düşük payı sahip.
Ancak, İrlanda’ da bekleyen
ihlal vakası bulunuyor.
İngiltere AB’de demiryolu yolcu taşımacılığında en fazla pazar payına sahip. Taşımacılık sektörü araştırma ve geliştirme alanlarındaki en fazla özel sektör yatırımları olan ülkeler arasında yer alıyor.
Belçika elektrikli demiryollarında yüksek paya sahip ve liman alt
yapısı çok verimli olarak nitelendiriliyor. Ülke Dünya Bankası lojistik performans endeksinde üçüncü
durumda. Kıyasla yüksek sayıya sahip bekleyen ihlal durumları var.
Hollanda, liman ve hava yolu taşımacılığı için sahip olduğu altyapı kalitesi ile AB’de
en yüksek puana sahip olan ülke. Hollanda ve
Danimarka her kategoride alt seviyelerde olmayan tek ülkeler. Hollanda aynı zamanda
Dünya Bankası endeksine göre Almanya’dan
sonra en iyi performans endeksine sahip.
Portekiz , yüksek oranda inovatif taşımacılık şirketler açısından üst sıralarda. En fazla sayıda ihlal davası devam eden ülkeler arasında yer alıyor.
Ekim 2014
İspanya’da, havacılık ve
demiryolu alt yapısı yüksek
seviyede olup, yol güvenliği olarak üst sıralarda yer
alıyor. Ancak havacılık taşımacılığında yüksek sayıda bekleyen ihlal durumları var.
Danimarka yol güvenliği konusunda en
yüksek puana sahip
olan ülkeler arasında
bulunuyor.
Fransa , demiryolu ve havacılık alt yapısı olarak iyi bir dereceye sahip. Fransa ayrıca taşımacılıkta araştırma ve geliştirme özel yatırımları sıralamasında en yüksek üçüncü sıraya sahip olup, AB Taşımacılık direktiflerine geçişte yüzde 100 başarı sağladı. Ülke demiryolu taşımacılığı ile ilgili çok sayıda ihlal davalarıyla karşı karşıya.
Almanya Dünya Bankası lojistiktik sıralamasında (Lojistik Performans Endeksi) konusunda birinci. Aynı zamanda Almanya
inovasyon göstergeleri konusu dahil olmak
üzere 11 kategoride birinci konumda. Ancak ülke hava yolu taşımacılığında açık ihlallerde en alt seviyelerde bulunuyor.
31
Estonya’da, demiryolu yolcu taşımacılığında
diğer ülkeler yüksek pazar payına sahip. Estonya
karayolu taşımacılığının çevresel etkilerinde alt
sıralarda yer alıyor. Ancak ülke AB kurallara geçişte yüzde 100 oranında başarı sağlıyor.
İsveç AB genelinde ölümlü trafik kazalarında milyon kişi başına en düşük
orana sahip olmakla beraber, elektrikli demiryolu
hatlarında yüksek bir paya
sahip.
Çek Cumhuriyeti hava taşımacılığı ve yolcu haklarını bekleyen ihlal
işlemlerinde nispeten yüksek sayıda
olması ile birçok gösterge tablosunun ortasında bulunuyor.
Polonya, karayolu ve demir yolu
güvenliğinde bir çok zorlukla karşılaşılıyor ve demiryolu taşımacılığında yüksek sayıda ihlali var.
Avusturya , inovasyon kategorisinde iyi puana sahip olması ve filo taşımacılığında az sayıda regülasyona ile
beraber bir çok kategoride orta sıralarda yer alıyor.
Macaristan birçok göstergede
tablosunun ortasında yer alıyor.
Ancak, havacılık altyapısı ve lojistiği için düşük puan alıyor.
Hırvatistan, otoyol yoğunluğunun yüksek olmasına karşın, yol
güvenliği puanlarının arttırılması gerekiyor.
İtalya, elektrikli demir yolları hatlarında yüksek paya sahip olan ülkeler arasında yer alıyor. AB taşımacılık direktiflerine geçişte en düşük orana sahip ve bir çok bekleyen ihlal davası mevcut.
Romanya demiryolu kargo taşımacılığı en yüksek pazar payına sahip. Ancak demiryolu altyapısı yetersiz olarak değerlendiriliyor. Bir milyon kişi başına düşen ölümlü
trafik kazalarında AB’nin en
yüksek oranına sahip.
Bulgaristan’da ortalama CO2 emisyonlarının yeni binek araçlarda yüksek olmasına
karşın denizcilik açısından iyi bir performans
sergiliyor. Ülkenin inovasyon puanlarının düşük olmasına rağmen AB kurallarının uyarlanması ve ihlallerde iyiye doğru gidiyor.
Yunanistan sınırlandırılmış hava yolu yolcu
taşımacılığı pazarı ve rekabete açık olmayan
demiryolu sektörü ile birçok kategoride performansını geliştirmesi gerekiyor. Sadece kara
yolu çevresel etkileri kategorisinde yüksek bir
puan alıyor.
Ekim 2014
32
LOJİSTİK
Bahçıvan: ‘OSB’ler
demiryoluyla limanlara açılmalı’
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, organize sanayi bölgeleri ve üretim
merkezlerine yönelik taşımacılık sistemini geliştirecek düzenlemelerin acilen
yapılması gerektiğini belirtti.
İ
stanbul Sanayi Odası (İSO)
Meclisi, ekim ayı toplantısını “Türkiye’nin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Vizyonu’nun Ekonomimiz
ile Sanayimizin Rekabet gücü
ve Geleceği Açısından Önemi” ana
gündemi ile gerçekleştirdi. Açılış konuşmasını İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın yaptığı toplantıya, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan konuk konuşmacı olarak katıldı. Toplantıda Lütfi Elvan, güçlü bir ulaşım ve iletişim
alt yapısı ile hem ekonominin kalkınacağını hem de sanayinin güçleneceğini söyledi. Bu noktadan hareketEkim 2014
le ulaşım ve iletişim alanında önemli yatırımlar yaptıklarını belirten Elvan, 2015 yılında demiryollarını özel
sektöre açıp serbestleştireceklerini ve
İstanbul-Kapıkule hızlı tren projesine ilk kazmayı vuracaklarını açıkladı. Meclis’in açılış konuşmasını yapan
İSO Yönetim Kurulu Başkanı, sözlerine Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyada yaşanan sıcak gelişmeleri değerlendirerek başladı. İSO Başkanı
Erdal Bahçıvan, adeta bir yangın yerini andıran Ortadoğu coğrafyasında insanlık trajedisine tanıklık edildiğini söyledi. Toplumsal barış ve bir arada yaşama arzusunu korumanın herkes için çok önemli olduğuna dikkat
çeken Bahçıvan, “Bu topraklarda çok
kültürlülük ve eşsiz toplumsal zenginlik; farklılıklarını geçmişten bugüne koruyarak yoluna devam ediyor.
Ne mutlu bizlere ki, geçtiğimiz günlerde de tanık olduğumuz gibi her
türlü provokasyona rağmen toplumsal çimentomuzun sağlamlığı sayesinde bin yıldır sahip olduğumuz birlik ve beraberliği korumayı başarıyoruz. Bunlar varsa, başta ekonomi olmak üzere diğer alanlarda kalkınmak
ve gelişmek mümkündür” dedi.
Üretim yerlerinin denizlere
açılması sağlanmalı
İSO Meclisi’nin ana gündem mad-
33
desine ilişkin görüşlerini paylaşan
Bahçıvan, dünya nüfusunun 7 milyar kişiye, ekonomik büyüklüğün yıllık 70 trilyon dolara ulaştığı günümüzde haberleşme ve ulaştırmanın ekonominin en temel unsurlarından birisi olduğunu vurguladı. Türkiye’de son yıllarda Marmaray, üçüncü boğaz köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu gibi projelerle taşımacılıkta önemli mesafeler
kaydedildiğini dile getiren Bahçıvan,
ekonomik katma değer oluşturmak
için OSB’lere ve üretim merkezlerine yönelik kombine taşımacılık sistemini geliştirecek yasal ve idari düzenlemelerin acilen yapılması gerektiğini söyledi. Bahçıvan, “Sanayinin demiryollarından faydalanması için üretimin yapıldığı yerlere ara
demiryolu bağlantıları kurulması ve
limanlara ulaşımın sağlanması gerekiyor. Bu sayede taşınacak yük
ve işgücü miktarı artacak, ihracat
ve üretim noktaları birbirine bağlanacak, sanayici için daha ucuz bir
taşıma sistemi kurulacak. İstanbulTrakya hızlı tren hattının kurulması
da nitelikli iş gücünün taşınması olmak üzere bölge sanayisi için çok
önemli” diye konuştu.
Ulaşım yatırımları, İstanbul’un
lojistik üs olması için gerekli
Bakanlığın yurt dışı bağlantılı Ro-Ro
seferlerini, deniz ticaret filosunu büyütmesini, yeni liman yatırımlarını,
gemi sanayinde gerçekleştirdiği ilerlemeleri çok önemli bulduklarını da
kaydeden Bahçıvan, “Yeni liman yatırımları devam etmeli, mevcutların
verimliliği ve kapasiteleri artırılmalı. Limanlarımızdaki alt yapı yetersizlikleri giderilerek dünya ölçeğinde
marka limanlara kavuşmalıyız. Ulaşıma yönelik yatırımlar, İstanbul’un
bölgesel ve küresel önemini artırarak, bir lojistik üs olma hedefini
de perçinleyecek” dedi. İstanbul’da
trafik sorununun ise bir türlü tam
olarak çözülemediğine de dikkat çeken Bahçıvan, şunları söyledi: “Yaşam kalitesini her geçen gün
daha fazla olumsuz etkileyen trafik
sorununun çözümüne daha fazla
önem verilmesi gerekiyor. İstanbul
trafiğinde yaşanan önemli sorunlardan birisine değinecek olursam;
otoyol gişelerinde yaşanan yoğunluktur. Bu soruna bir çözüm olarak
gişeler kaldırılmalı veya şehrin dışına taşınmalıdır.” Bahçıvan ayrıca
ulaşımda dış bağımlı olmaktan kurtularak yerli girdi katkısını artırmanın gerek ekonomimiz gerekse sanayimiz için büyük önem taşıdığını kaydederek “Gelecek 15 yıl içinde sadece metro-tramvay vagonu
ihtiyacı bile yaklaşık 20 milyar dolar olacak. İhracat imkanları da değerlendirildiğinde bu alanda büyük
bir potansiyel olduğu açıkça görülüyor. Başta İstanbul olmak üzere birçok şehrimizde hızla yaygınlaşmakta olan raylı ulaşım projelerinin ihalelerinde ülkemizde üretilen
ürünlerin tercih edilmesi sanayimizin gelişmesine çok büyük katkılarda bulunacak” değerlendirmesinde bulundu.
Bütçe performansının ve
bankacılık sektörünün
istikrarı sevindirici
Konuşmasında ülke ekonomisine ilişkin görüşlerini aktaran Bah-
çıvan, Türkiye’nin işsizlik, enflasyon
ve cari açık sorununun çözümüne önem vermesi gerektiğini, bütçe performansı ve bankacılık sektörü göstergelerinin istikrarlı olmasının ise sevindirici olduğunu kaydetti. Bahçıvan, “Petrol fiyatlarındaki düşüş bizim gibi petrol üreticisi olmayan ülkeler için son derece
sevindirici. Bu düşüş toplam enerji
faturamızı olumlu etkilemenin yanı
sıra akaryakıt kullanımının yoğun
olduğu ulaştırma ve lojistik sektörünü de rahatlatacak. Genel tabloda ise büyüme yavaşlarken, enflasyon ve cari açık yüksek düzeylerde
seyrediyor. Bu da geçtiğimiz 10 yıllık dönemde elverişli dış koşulların
katkısıyla parlak bir büyüme performansı gösteren Türkiye ekonomisinin, son derece hızlı değişen küresel ortamda dinamik ve dirençli bir
ekonomi olarak ayakta kalabilmesi
için yeni bir büyüme hikayesi yaratması gerektiğini açıkça ortaya koyuyor” dedi. Yeni hikayenin verimlilik ve teknolojiye yönelerek yapısal reformları hızla hayata geçirmeye bağlı olduğunu kaydeden Bahçıvan, şöyle konuştu: “Önümüzde seçim var. Böyle bir ortamda
bu reformlara odaklanmak çok zor.
İşte bu noktada, geçtiğimiz günlerde açıklanan 2015-2017 Orta Vadeli Programı çok önemli. Büyük
ölçüde iş dünyasının beklentileriyle
örtüşen ve öncelikli dönüşüm programları çerçevesinde hazırlanan eylem planlarının, programda da ifade edildiği gibi bir an önce uygulamaya geçirilmesi çok önemli olduğunu düşünüyoruz.”
Ekim 2014
34
İHRACAT
Eylül ayı ihracatı
13 milyar 294 milyon dolarla rekor kırdı
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, eylül ayı ihracat
rakamlarını Van’da açıkladı. TİM verilerine göre eylül ayı ihracatı, geçen yılın aynı
ayına göre yüzde 6,5 artışla 13 milyar 294 milyon dolar oldu. Böylelikle Cumhuriyet
tarihinin eylül ayı rekoru kırılmış oldu.
T
İM’in açıkladığı verilere
göre ilk 9 ayda ihracat
yüzde 5,7 artışla 118
milyar 225 milyon dolar oldu. Türkiye’nin son
12 aylık ihracatı ise yüzde 4,2 artışla 157 milyar 654 milyon dolara yükseldi. TİM Başkanı
Mehmet Büyükekşi, “Türkiye ihracata
dayalı büyüme modeline geçiş yaptı. Bunu kredi derecelendirme kuruluşlarının da objektif olarak görebilmesini ve değerlendirmesini bekliyoruz” dedi. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi,
Eylül ayı ihracat rakamlarını Van’da
açıkladı. Buna göre Eylül ayı ihracatı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 6,5 artışla 13 milyar 294 milyon
dolar oldu. 9 aylık toplam ihracat
ise yüzde 5,7 artışla 118 milyar 225
milyon dolar oldu. İhracat rakamlaEkim 2014
rı toplantısında konuşan TİM Başkanı Büyükekşi, Van’ın 2013 yılında 20
milyon dolar ihracat yaptığını hatırlatarak teşvikte 6. bölge kapsamında
olan kente yatırım yapmaları için işadamlarına çağrıda bulundu.
de büyüme kaydedemediğini ve 28
üyeli AB’nin sadece yüzde 0,2 büyüdüğünü hatırlattı.
ABD finansal krizden çıkış
merkezi olarak öne çıkıyor
Türkiye’nin AB’ye ihracat performansını değerlendiren TİM Başkanı Büyükekşi, “AB pazarında bu seneki performansımız son derece iyi.
Senenin ilk 6 ayında AB’ye ihracatını artırabilen sadece 5 ülke var.
Bunlar sırasıyla; Güney Kore, Türkiye, Çin, İsviçre ve ABD” dedi.
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi
Türkiye’nin Aralık ayından itibaren
G-20 Başkanlığı’nı devralıyor olmasının önem taşıdığını ve bu gelişmenin Türkiye’nin artık küresel ölçekte
bir oyuncu olduğunun bir kere daha
tescillediğini ifade etti.
Mehmet Büyükekşi, küresel ekonomik veriler hakkında da değerlendirmelerde bulundu. Bu yıl euro bölgesi
için büyüme tahmininin yüzde 0,8’e;
ABD ekonomisi büyüme tahmininin
de yüzde 2,1’e indiğine dikkat çeken
Büyükekşi, “ABD ekonomisi, geçmiş
yıllara oranla gözle görülür bir şekilde toparlanıyor. ABD artık finansal krizin çıkış merkezi olarak görülüyor. Bunun sonucunda dolara talep
artıyor” dedi. Büyükekşi, tüm Euro
Bölgesi’nin 2014 yılının 2. çeyreğin-
Türkiye, AB’ye ihracatını
artırabilen beş ülke
arasında ikinci sırada
35
İhracat rekorlar kırarak
büyümeye katkı
vermeye devam ediyor
Türkiye’nin büyüme kaynağının ilk
çeyrekte olduğu gibi ikinci çeyrekte
de ihracat olduğunu hatırlatan Büyükekşi, ihracatın katkısının 1.5 puan,
net ihracat katkısının ise 2.9 puan
olduğunu belirtti. Büyükekşi, “Ekonomi bu yıl, daha dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde, ihracata dayalı büyüme modeline geçiş yaptı. Çok sağlıklı ve önemli bir gelişme. Dünyaya baktığımız zaman Türkiye’nin büyüme performansının gayet iyi olduğunu görüyoruz. Örneğin 2.çeyrekte Brezilya yüzde 0,8 küçülürken, AB
yüzde 0,2, Rusya yüzde 0,8, İspanya
yüzde 1,2, Meksika yüzde 1,6 büyüyebildi. Dolayısıyla Türkiye, büyüme
oranı ve büyüme kalitesiyle bir adım
öne çıkıyor. Temennimiz bu büyümenin kredi derecelendirme kuruluşları
tarafından objektif bir şekilde değerlendirilmesi” diye konuştu. TİM Başkanı Büyükekşi, büyümeyi daha da
hızlandırmak için dış talepten destek
alınması gerektiğine dikkat çekti. Yılın ilk yarısında özel sektör yatırımlarının büyümeyi 0,62 puan aşağıya
çekmesi ve bu yatırımların uzun süredir gerilemesinin kritik bir sinyal olduğunu belirtti.
AB’ye ihracatta
bahar havası sürüyor
Mehmet Büyükekşi, AB’ye yapılan ihracatı da değerlendirdi. İstikrarlı kur
talebine vurgu yapan Büyükekşi şöyle konuştu: “ AB pazarında yakaladı-
ğımız olumlu hava hala sürüyor. İlk
9 ayda AB’ye ihracatımız yüzde 13
arttı. İhracatımızın performansı dünyaya göre de gayet iyi. İlk 7 ayda
dünyanın ilk 70 ülkesinin ihracat artışı yüzde 2,8 iken biz yüzde 6,1 artış yakaladık. Dünya ortalamasının
2 kat üzerinde artış sağladık. Dolayısıyla yılın geri kalanı için ümitliyiz.
Diğer taraftan döviz kurlarında FED
kaynaklı bir hareketlenme var. Tüm
dünyada dolara olan talep artıyor.
Biz bu noktada, yüksek değil, istikrarlı kur talebimizi tekrar yinelemek
istiyoruz”
Sayın Başbakan’a sanayiciliğin yeniden yükselmesine
dair önerilerimizi ilettik
Türkiye’nin önündeki hedeflere ulaşması için çalışmalarını sürdürdüklerini söyleyen Büyükekşi, “Geçtiğimiz hafta Sayın Başbakanımıza ve Kalkınma Bakanımıza birer ziyaret gerçekleştirdik. Kendisine ihracatımızdaki güncel gelişmeleri, Orta ve uzun vadeli hedeflerimizi ile İhracatçılarımızın sorunlarını içeren bir sunum yaptık ve Sayın
Başbakanımız’ın bize gösterdiği ilgi,
ihracatçılarımız adına bizleri son derece mutlu etti” dedi.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın
katılımıyla Türkiye’nin yeni
marka ve logosunu tanıttık
28 Eylül tarihinde İstanbul’da
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan’ın ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin himayelerinde Tür-
kiye markası ve sloganının lansmanını yaptıklarını söyleyen TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi şöyle konuştu:
“1.5 senedir emek verdiğimiz Türkiye Markasını Türkiye kamuoyuna tanıttık. Bu slogan, bayrağımızı dünyada gururla dalgalandıracak. Türk
ürünlerini daha yakından tanıtacak.
Dünya’ya artık Türk ürün ve hizmetlerini “Turkey, Discover the Potential”,
“Türkiye, Gücü ve Potansiyeli Keşfet”
mesajıyla pazarlayacağız. TİM olarak
oldukça yoğun bir ayı geride bıraktıklarını söyleyen Mehmet Büyükekşi,
“19-21 Eylül tarihlerinde 65 ülkenin
büyükelçi ve bürokratlarını Mardin’de
ağırladık. Dünya nüfusu ve milli gelirinin yüzde 64’ünü, dış ticaret hacminin yüzde 52’sini oluşturan ülke temsilcilerini bir araya getirdik. Ülkemizin
tanıtımını yaptık” dedi.
İhracat Rakamları
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi tarafından açıklanan
Eylül ayı rakamlarından öne çıkan bazı başlıklar ise
şöyle: Eylül ayında ihracat, geçen yılın aynı ayına göre
yüzde 6,5 artışla 13 milyar 294 milyon dolara yükseldi. Bu rakam Cumhuriyet tarihinin en yüksek Eylül ayı
ihracat rakamı oldu. İlk 9 ayda ihracat yüzde 5,7 artışla 118 milyar 225 milyon dolar oldu. Son 12 aylık ihracat ise yüzde 4,2 artışla 157 milyar 654 milyon dolara yükseldi. Eylül ayında en fazla ihracatı, 1
milyar 959 milyon dolarla otomotiv endüstrisi sektörü yaparken, hazır giyim ve konfeksiyon sektörü, 1 milyar 669 milyon dolar ihracat ile ikinci sırada, kimyevi maddeler sektörü ise 1 milyar 517 milyon dolar ihracat ile üçüncü sırada yer aldı. Eylül ayında en fazla ihracat artışını yüzde 99 ile mücevher, yüzde 92
ile tütün ve yüzde 40 ile savunma ve havacılık sanayii sektörleri yakaladı. Eylül ayında en fazla ihracat yapılan ilk 5 ülke sırasıyla Almanya, İngiltere, Irak, ABD
ve İtalya oldu. Almanya’ya ihracat yüzde 13 artarken,
ABD’ye ihracat yüzde 38, İtalya’ya ihracat ise yüzde 4 arttı. İngiltere’ye ihracat yüzde 0,3 azalırken, Irak’a ihracat
ise yüzde 14 azaldı. En fazla ihracat yapılan 30 ülke arasında en yüksek ihracat artışı yüzde 119 ile İran’a gerçekleşti. İran’ı yüzde 94 artışla Mısır ve yüzde 90 artışla Suriye
takip etti. Eylül ayında ihracat artışında öne çıkan ülkeler
şöyle oldu; Eylül’de Malta’ya ihracat yüzde 150 artarken,
Singapur’a yüzde 108, Peru’ya yüzde 93, Umman’a yüzde 91, Hindistan’a yüzde 64 ihracat artışı yakalandı. Eylül ayında AB’ye ihracat yüzde 8 artarken, Orta Doğu’ya
yüzde 6, Afrika’ya yüzde 15 arttı. En fazla ihracat yapan
ilk 10 il arasında ihracatını en fazla artıran il yüzde 49 artış ile Hatay oldu. Hatay’ı yüzde 13 artış ile Gaziantep ve
yüzde 9 artış ile İstanbul takip etti. Kocaeli’nin ihracatı yüzde 8 artarken, Manisa’nın yüzde 7, Sakarya’nın yüzde 5,
Bursa’nın yüzde 0,2, Ankara’nın yüzde 0,1 arttı. İzmir’in
ve Denizli’nin ihracatı ise yüzde 2 geriledi. Van’ın eylül ayı
ihracatı yüzde 16 artarak 2,3 milyon dolara, ilk 9 aylık ihracatı ise yüzde 59 artarak 24,5 milyon dolara yükseldi.
Ekim 2014
36
EKONOMİ
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ekonomide
2015 vizyonunu CEO’larla paylaştı
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye’nin lider kurumlarının üst düzey yöneticileriyle bir araya geldi. Capital
ve Ekonomist dergileri öncülüğünde, Vodafone Türkiye
ana sponsorluğunda, Türk
Ekonomi Bankası (TEB) etkinlik sponsorluğunda, AXA
Sigorta, Finansal Kurumlar
Birliği ve Mikrosaray cosponsorluğunda düzenlenen
“Türkiye Ekonomisi 2015”
temalı CEO Club organizasyonuna katılan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ekonomimizin gelecek vizyonunu
CEO’larla paylaştı.
Capital ve Ekonomist dergileri öncülüğünde, Vodafone Türkiye ana
sponsorluğunda düzenlenen geleneksel CEO Club toplantıları kapsamında, özel bir buluşma gerçekleştirildi. Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek, Türkiye’nin lider kurumlarının CEO’larıyla bir araya geldi. Türk Ekonomi Bankası’nın etkinlik sponsorluğunda, AXA Sigorta, Finansal Kurumlar Birliği ve Mikrosaray co-sponsorluğundaki etkinlik 21 Ekim tarihinde İstanbul Marriott Hotel Şişli’de gerçekleşti. “Türkiye Ekonomisi 2015” başlıklı buluşmada, Türkiye’de lider şirketlerin üst yöneticileri, 62. Hükümetimizin 2015’e yönelik ekonomik vizyonunu Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten dinleme fırsatı buldu. Zirve, Vodafone Türkiye CEO’su
Gökhan Öğüt, Türk Ekonomi Bankası Genel Müdürü Ümit Leblebici ve Capital ve Ekonomist Dergileri Yayın Direktörü M. Rauf Ateş’in
açılış konuşmalarıyla başladı. Ardından Türkiye Cumhuriyeti Maliye Bakanı Mehmet Şimşek “Türkiye EkoEkim 2014
nomisi 2015” vizyonunu toplantıya katılan CEO’larla paylaştı. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, konuşmasında şunları söyledi: “Bir ülkenin temelleri sağlamsa, kaygılar olsa da ekonomi güçlenerek yoluna devam eder. Esas belirleyici
olan o ülkenin bilançosunun ne kadar sağlam olduğudur. Biz de politika çerçevemizi ona göre şekillendirdik. Son dönemlerin en büyük küresel krizine, Avrupa’da kalıcı durgunluk dönemine girilmesine
ve Ortadoğu’daki kargaşaya rağmen Türkiye iyi bir performans yakaladı. Karşı taraftan esen rüzgarlara rağmen yüzde 5 büyüme yakaladık. Bundan sonraki 10 yılda performansı iyi olan ülkeler, bugünden
hazırlığını yapıp güçlü reform programlarını uygulayan ülkeler olacak.
2023 vizyonumuzda iddialı hedeflere erişmek için ilave eforun ortaya konması gerekiyor. 2002-2007
arasında reelde yüzde 7 büyüme
kaydettik. 2007 sonrasında küresel krizle büyüme oranımız azalmıştı. Şimdi yeniden yükseliş döneminin eşiğindeyiz. 2019’a kadarki 4 yıllık dönemi değerlendirmek
için uzun süredir çalışıyoruz. Geçen
yıl yenilikçi bir kalkınma planı açıkladık. Bu planı Türkiye’nin değişim
ve dönüşüm programına dönüştürdük. 25 farklı dönüşüm alanı belirledik. Bu dönüşüm alanlarına ilişkin büyük bir kısmı mikro düzeyde
olan 1250’ye yakın reform tedbiri
belirledik. Patent kanunu ve kişisel
verilerin korunması gibi Avrupa Birliği sürecinde ve Türkiye’ye yatırım
çekme anlamında ortamı iyileştiren birçok reform geçecek. Enflasyonu tek haneye indirmeyi başardık
ve düşük tek haneye indirmek en
büyük önceliklerimiz arasında. Cari
açığın kapanması için ekonomimizin verimliliğini artırmamız gerekiyor. Rekabetin önündeki engelleri kaldırarak ve rekabeti güçlendirerek verimliliği artırabiliriz. İnovasyon ve verimlilik için sermaye piyasalarının derinleştirilmesi gerekiyor.
Geçen yıl yüzde 4,1 büyüyen Türkiye ekonomisi, gelişmekte olan Latin
Amerika ve Avrupa’nın en hızlı büyüme oranını yakaladı. Asya düzeyinde büyümeyi sağlamak için mikro reformları ön plana aldık. Genel
devlet açığımız yüzde 0,8 olmasına karşın, gelişmekte olan ülkelerin ortalaması yüzde 2,1 seviyesinde. Bunların içinde petrol ihraç
eden ülkeler de var. Gelişmiş ülkelerdeyse bu oran bizden 4-5 kat
daha yüksek. 5,6 milyon yeni istihdam yarattık. İş yüküne katılım oranı çok hızlı artıyor. Nominal olarak
2017 yılında Türkiye’nin bütçe fazlası vereceğini öngörüyoruz. Ayrıca özel sektörün tasarruflarını desteklemek ve yatırımı desteklemek,
Türkiye’nin kalkınmasını sürdürülebilir kılmak için mali alan oluşturmamız gerekiyor.”
37
Dünyada bol likidite
döneminin sonuna geldik
Rifat Hisarcıklıoğlu
TOBB Başkanı
E
konomideki öncü göstergeler ikinci çeyrekte
tüketim ve yatırımlarda
canlanmanın zayıf kaldığına işaret ediyor. Altın hariç ihracat ve ithalatın benzer oranlarda artıyor olması net ihracatın çeyreklik büyümeye katkısını sınırlıyor. Sanayi üretimi
yatay seviyede seyrediyor. Tüketim
ve aramalı ithalatındaki artış temposunun düşmesi ve dayanıklı tüketim malı imalatında düşüşler, tüketim görünümünün de yeterince güçlü olmadığını gösteriyor. Cari açık
altın ithalatının azalması ile azalmaya devam ediyor. Cari açığın milli gelire oranının ilk çeyrek sonunda yüzde 7,5’den ikinci çeyrek sonunda yüzde 6,4’ düşmesi bekleniyor. Altın hariç cari açık oranının ise
yüzde 6,4’ten yüzde 5,8’e ineceği
tahmin ediliyor. İhracat artmaya devam ediyor ancak Avrupa’da büyümenin bir miktar yavaşlamış olması
ihracatta artış hızını düşürüyor. İthalattaysa aylık bazda ılımlı artışlar devam ediyor. Dayanıksız tüketim malları üretimi bir önceki çeyrek seviyesinin üzerinde gerçekleşirken, dayanıksız tüketim malları ithalatı ise bir
önceki çeyreğe kıyasla geriliyor. Dayanıklı tüketim malları üretimi ve ithalatıysa bir önceki çeyrek seviyelerinin üzerinde olduğu gözlemleniyor. Otomobil satışları ilk çeyrekteki
sert düşüşün ardından ikinci çeyrekte yatay seyrederken, beyaz eşya satışları iki çeyrek aranın ardından yeniden artış gösteriyor. Böylelikle ikinci çeyrekte dayanıksız tüketim malları talebindeki artış eğiliminin devam
ettiği, dayanıklı mal talebindeki gerilemenin de durmuş olabileceği düşünülüyor. Makine-teçhizat yatırım-
larına ilişkin göstergeler yatırımlardaki zayıf seyrin korunduğuna işaret ediyor. İnşaat yatırım göstergeleri ise ikinci çeyrekte inşaat yatırımlarındaki artışın yavaşlayarak sürdüğünü gösteriyor.
Irak’taki olaylar
ekonomimizi etkiliyor
Geçtiğimiz yıldan buyana süregelen
güçlü istihdam artışı ilk çeyrek sonunda hız kesmiş, mevsimsellikten arındırılmış verilerle işsizlik oranları yatay
bir seyir izlemişti. Bu dönemde inşaat istihdamı gerilerken, sanayi istihdamı yatay seyretmiş, tarım dışı istihdam hizmet sektörünün katkısıyla artış gösterdi. Yılın ikinci çeyreğine ilişkin ilk göstergeler istihdam artışında
ılımlı bir seyre işaret ediyor. Irak’ta
meydana gelen olayların ekonomi üzerindeki oluşturduğu riskler halen devam ediyor. Petrol fiyatları da
Irak’a bağlı endişeler nedeniyle bir
miktar arttı. Ancak olayların Irak’ın
güney bölgesine yayılmaması nedeniyle sınırlı kaldı. Amerika Merkez
Bankası’nın (FED) izlediği iki önemli
gösterge, işsizlik oranı ve enflasyon,
ABD ekonomisinde iyileşme sinyalleri
veriyor. Tahvil alımlarının Ekim ayında sonlandırılması bekleniyor. Önümüzdeki aylarda olumlu verilerin gelmeye devam etmesi ABD’de faiz artırımı tartışmalarının süreceğini gösteriyor. Avrupa Merkez Bankası’nın
faiz indirimi ve uzun süreli düşük faizli finansman politikasının yanında varlık alımlarına gitme ihtimali oldukça düşük görünüyor. Dolayısıyla Avrupa’dan kısa vadede sermaye akımlarını canlandıracak bir hamle gelmesi beklenmiyor. ABD’den gelecek haberler de muhtemelen ters
yönlü akımları güçlendiriyor. Tüm bu
gelişmeler yılın ikinci yarısında Türkiye ekonomisinde büyümenin %4’ün
üzerine çıkmasını güçleştiriyor. Veriler iç talepte canlanmanın zayıf olduğunu, dış talebin büyümeye katkısının da ilk çeyrek kadar güçlü olmadığını gösteriyor. Büyüme görünümünde riskler devam ediyor. Önümüzdeki
dönemde belirsizlik algısındaki azalma, güven endekslerinde gözlenen
iyileşme ve Türk Lirası’ndaki oynaklığın düşmesiyle birlikte tüketim talebinin yeniden güçlenmesi ve böylelikle yurt içi talebin yeniden toparlanma
olasılığı var. Küresel ölçekteki ılımlı
toparlanmanın ve dünya ticaretindeki canlanmanın etkileriyle önümüzdeki dönemde ihracatın da büyümeye olumlu katkısının artması öngörülüyor. Diğer taraftan ABD öncülüğünde başlayan bol likidite döneminin sonuna gelindi. Dünyada yeni
bir dönem başlıyor. Bol likiditenin
getirdiği rahatlıkla kolay para bulma
ve harcama günleri bitiyor. Türkiye
olarak buna hazırlıklı olmalıyız. Yıllık
3-4 civarında vasat büyümeye razı
olmak istemiyorsak, istihdam, üretim
ve tasarruf alanlarındaki yapısal sorunlara çözüm bulunmamız gerekiyor. Üretmek için cari açık veren, büyümek için borçlanan bir ülke olarak
kalırsak, istikrarlı ve yüksek büyümeyi başaramayız. Yeni bir büyüme modeli için de bir dizi yapısal reforma ihtiyaç duyuluyor. Siyasetçisi, bürokratı,
akademisyeni, iş dünyası el ele verip,
ortak akılla, doğru politikaları tasarlamak gerekiyor. Bu çerçevede dışarıdan kaynak gelmesine daha az bağımlı, devlette ve ekonomide kurumsallaşmayı öne çıkaran, yurt içi üretimi
ve tasarrufları çoğaltmaya yönelik yeni
bir büyüme modeli bulmamız lazım.
Ekim 2014
38
İRAN KRİZ
UND’den Türkiye İran krizine çözüm atağı
Türkiye ile İran arasında sular durulmuyor. İran’ın Türkiye uluslararası taşımacılarına yıllardır uyguladığı ‘akaryakıt fiyat farkı’na ülkemizden sert cevap gelmesi olayı daha da çetrefilleştirdi. Türkiye ile İran arasında her geçen gün bir kriz haline gelen akaryakıt fiyat farkı ve
geçiş ücreti gerginliği için alternatif çözüm yolları aranıyor. Aradaki haksız rekabete dikkat
çeken Uluslararası Nakliyeciler Derneği İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, UND’nin gerçekleştirdiği basın toplantısında süreçle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Şener, “İran’a alternatif olarak Hazar’da Ro-Ro’lardan oluşan bir Deniz Otoyolu yapmalıyız” dedi.
Uluslararası Nakliyeciler Derneği
(UND), Türkiye-İran arasında “akaryakıt farkı” ve “geçiş ücretinden” tırmanan gerginliğe çözüm için alternatif çözüm yolları arıyor. UND İcra
Kurulu Başkanı Fatih Şener, UND
Genel Merkezi’nde yaptığı basın
toplantısında girişimleri hakkında bilgiler vererek, şunları söyledi: “Yaşanan bu süreçte iki önemli görüşme gerçekleştirdik. Bunlardan ilki
Azeri bir yatırımcı ile idi. Azeri yatıEkim 2014
rımcının netleşmesiyle birlikte Hazar
Denizi’nde yapılacak yatırım şu an
sadece tren vagonu taşımaya yönelik
olan Ro-Ro’ların yenilenmesini kapsıyor. Yatırım kapsamında 200 TIR
kapasiteli Ro-Ro’ların alınması planlanıyor. Türk tarafı şimdiden Gürcistan, Azerbaycan ve Türkmenistan’a
İran’dan kayabilecek TIR trafiği konusunda bilgilendirme yapmış durumda. Şu anda oradan yılda geçen
araç sayısı sadece yılda 3 bin…”
Türk ve İranlı nakliyeciler
bir araya geldi
Fatih Şener, gerginliğin giderilmesi için iki ülkenin nakliyeciler birliği
yetkililerinin bir araya geldiğini belirterek, şöyle devam etti: “İki ülkenin nakliyeciler birliği yetkilileri 20
yıldır uygulanan bu ücretleri konuşmak üzere İran tarafından gelen davet üzerine UND merkezinde bir
araya gelmiştir. Dernek Başkanımız
Çetin Nuhoğlu İranlı muhataplarına
39
İran’da gördükleri haksız uygulamaları detaylı bir şekilde anlatarak İranlı dernek başkanına eşit şartlarda çalışmayı sembolize eden bir terazi hediye etmiştir.
Yapılan görüşmede iki dernek başkanı:
•Her iki ülke nakliyecisi eşit şartlarda
çalışmalıdır.
•Her ne adla olursa olsa devlet para
almamalı, sonuçta devlete giden bu
para nakliyecinin ve ihracatçının cebinden çıkıyor.
Görüşünde uzlaşmış İran heyeti UND taleplerini İranlı yetkililere ileteceğini belirterek toplantıdan ayrılmıştır” dedi.
UND’den, İranlı bakana
sert cevap
İran Yol ve Şehir Planlama Bakan
Yardımcısı Davud Keşaverziyan’ın,
ekim ayı içerisinde yaptığı “Misilleme Hakkımızı Saklı Tutuyoruz” şeklindeki açıklamasına da tepki gösteren Fatih Şener, şunları söyledi: “Sayın bakan 20 yıl öncede kalan bir
anlaşmaya dayanarak konuşuyor. O
anlaşmadan 7 yıl sonra, 2001 yılında iki ülke Ekonomi Bakanları tarafından imzalanan KEK (Karma Ekonomik Komisyonu) Protokolü’nde,
sadece yakıt alması halinde fiyat farkı alınabileceği hükmü açıkça olmasına rağmen, yakıt alınsa da alınmasa da Türk araçlarından İran’da fark
ücreti alınıyor. Kaldı ki; referans alınan 1994 tarihli anlaşma da dikkate
alındığında bile ikili taşımalar yer almasa da, bu taşımalardan ücret alarak, anlaşmayı hükümsüz hale getirip yüz milyonlarca dolar haksız kazanç sağlayan yine İran hükümetidir.
Türk araçlarına ‘Siz ülkenizde bu fiyatı ödemeye alışıksınız, İran’a geldiğinizde de aynı parayı ödeyeceksiniz’ demek, hiçbir uluslararası kurala uymaz, eskide kalmıştır. Bu yolla İran araçları lehine haksız rekabet avantajı sağlanmasını kabul etmiyoruz. İranlı Bakan Yardımcısının
hala ‘Misilleme Hakkımızı Saklı Tutuyoruz’ ifadesi gerçeklerden uzaktır. İran şu anda her türlü misillemeyi fazlasıyla yapmış durumdadır.”
Kriz nasıl başladı?
İran, 20 yıldan bu yana “İran’da
akaryakıt ucuz, sizde pahalı” diyerek Türk araçlarından transit geçişte
tek yönde 750 dolar ekstra ücret ile
beraber Türkiye’ye dönüşte depoda bulundurulan yakıt için 550 dolar ek vergi alıyordu. 1/10 yakıt fiyatı ile Türkiye’ye gelen İran araçları ise İran-Türkiye, Türkiye-İran taşımalarının yüzde 90’ını ele geçirmiş
durumdaydı. Bu haksızlıklar ve zorluklar sebebiyle geçtiğimiz yıl İran
üzerinden Türki Cumhuriyetlere giden araçlarımızdan 13 bin 800 tanesi yüklerini İran araçlarına devretmek zorunda kaldı. İran tarafından
uygulanan ayrımcılık, bugün için bir
taşımacılık meselesi olmaktan çıkıp
uluslararası hukuk meselesi haline
gelmiş Türkiye’nin Orta Asya ile ticaretinin geleceğini tehdit eden bir
problem haline geldi. Türkiye, son
bir yıldır, yapılan 3 toplantıda sabırla bu haksızlıklara son verilerek, her
iki ülke taşımacılarının eşit muamele görmesi gerektiğini dile getirmiş,
buna karşılık yapılan ilk iki toplantıda çözüm için süre isteyen İran son
toplantıda daha önce hiç süre iste-
memiş gibi red cevabı verdi. Buna
karşılık Türkiye, 10 Ekim 2014 tarihi itibarıyla mütekabiliyet gereği aynı
ücreti İran araçlarından almaya başlamış, İran buna karşılık ücrete yüzde 100 oranında zam yaptı. Türkiye de kısa süre içerisinde buna cevap
vermiş ve fiyatı iki katına çıkardı. Şu
anda her iki ülkede km başına alınan
ücret eşit seviyeye geldi.
Benden bu yakıt fiyat farkı
denen geçiş parasını alamazsın
UND, İran konusunda çok önemli
çalışmalar gerçekleştiriyor. İran konusunda sınır kapısında çeşitli eylemlere imza atan UND, İran’ın uygulamış olduğu bu haksızlığın biran önce giderilmesi konusunda
kamu’nun gerekli kesimleri ile de
görüşüyor. UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, “Devlet eliyle pahalılaştırılan Türk araçları artık İran’a
gidemez ve İran’dan geçemez hale
getiriliyor. İki ülke arasındaki taşıma
yüzde 70 oranla İran araçlarının eline geçmiş durumda. Bu, İran devleti ve taşımacısının organize işbirliğinin bir sonucu… Bugüne kadar alınan yakıt fiyat farkında indirim isteyen Türkiye, ilk kez yüksek sesle bu
haksızlığa dur diyerek ‘Benden bu
yakıt fiyat farkı denen geçiş parasını alamazsın’ diyerek sesini yükselmiş durumda… İran’ın ‘Yakıt Fiyat
Farkı’ olarak adlandırdığı geçiş ücretine ilave olarak, Türk araçlarına
yük verenden alınan yüzde 10 navlun vergisi gibi ilave maliyetler haksızlığın bir başka boyutu. Gümrük
geçişlerinde her türlü önceliği olan
İran araçları yanında vicdansızca
günlerce bekletilerek oyunun dışın-
Ekim 2014
40
İRAN KRİZ
da tutulan Türk araçları bu haksız
rekabetin diğer sebepleri. Eylül ayı
içerisinde İran Türkmenistan sınırının İran tarafında sürücülerimizden
gelen şikayetler üzerine gidip yerinde gördüğümüz Lütfabad Kapısı
gerçekten içler acısı bir haksızlığa
sahne oluyor. Parka çekilip ‘sözde
sıra’ bekletilen Türk araçları gayrı
insani, gayrı sıhhi şartlarda 12 gün
parkta tutulurken İran araçları 2-3
kez Türkmen tarafına taşıma yapıp
dönüyor” dedi.
İran ihracatı önceliklidir
dayatması ile karşı karşıyayız
UND İcra Kurulu Başkanı Şener, İran’ın ticari değerleri kendine doğru yonttuğunu ifade ederek, “İran ihracatı önceliklidir diyerek İran araçlarını bekletmeden geçiren doğu komşumuz uluslararası hukuk bir yana vicdanları sızlatan bir ayrımcılık uyguluyor. Gürbulak’tan ülkemize giriş yapan araç sayılarına bakıldığında durum benzerlik arz ediyor.
Ekim 2014
Gümrüklerimiz de maalesef, iyi niyetle, nasıl oluyor da İran araçları
hep çoğunlukta oluyor. Türk araçları parkta neyi bekliyor demeden
onun gönderdiği kadar araca işlem yapıyor. Geçtiğimiz yıl 13 bin
700 araç, İran’ı transit geçmek yerine yükünü Bazergan’da İran araçlarına devrederek Türkiye’ye döndü… Yani, Türki Cumhuriyetler’e
olan taşımalar da İranlılar tarafından yapılıyor artık… Transit geçişlerde yakıt limitine bakmaksızın depoyu mühürleyerek geçişe izin veren Türkiye’ye karşılık, daha ucuz
olan Türkmenistan’dan yakıt almış
olsa bile mühür uygulaması yapmayıp, yakıt alandan da almayandan da yakıt fiyat farkı alan taşımalarımızı pahalı hale getiren İran…
Bu vesileyle, bir konuya dikkat çekmek isterim. İran’da yapılan KUKK
toplantısı sırasında bir ara İran resmi heyetinin ‘Türkmenistan’dan boş
dönen Türk araçlara mühür uygulaması yaparız ancak İran’dan yük almalarına izin vermeyiz’ şeklinde bir
ifadesi olduğunda, toplantıya katılan İran taşımacılarından gelen itiraz üzerine konuştuğum İranlı katılımcı, ‘Türkiye’ye gidecek yüklerde biz parayı Türk taşımacılardan
kazanıyoruz’ demişti. İranlı forwarder çok haklıydı… Çünkü İranlı taşımacının 2 bin 500 dolara taşıdığı İstanbul yükünü yarı fiyatına
Türk aracına taşıtabiliyordu… O
pazarda İran taşımacılar fiyatı belirlerken, ülkesine dönmek zorunda olan Türkler forwarderin rantını belirliyordu. Bu sebeple de dönüş yolunda olan Türk araçları onlar için bulunmaz nimet oluyor doğal olarak” dedi.
İhracatçılarımız İran ile
olan ticarette Türk
taşımacılarını kullanmalı
İki ülke arasında yapılan KUKK
toplantılarında İran heyetinde taşımacılar yerine bu ranta odaklanmış
sektör temsilcilerinin olmasının çözümsüzlüğün bir başka sebebi olduğunu dile getiren Şener şu bilgi-
41
leri verdi: “Doğal olarak, Türk araçlar üzerinde haksızlıktan kaynaklanan maliyetin kaldırılmasını hiçbiri istemiyor… Bu haksız maliyet kal-
karsa iki fiyat arasındaki fark, doğal olarak da rant azalmış olacak… Meseleyi Türkiye’ye taşırsak İstanbul-Tahran yükünü bin bir
türlü dezavantaj sebebiyle ancak
4 bin 500 dolara taşıyabilen Türk
aracına karşılık bu yükü bin bir türlü avantajla 2 bin dolara taşımaya
hazır İran aracı var. … Aradaki fiyat makası ve rant çok daha büyük
bizim topraklarda… Bu rantın cazibesi, birçok yetkili, yetkisiz kişiyi kuruluşu cezbediyor. Bu rant sebebiyle sektörün İran pazarında sadece
yüksek fiyatı belirleyen figüran konumunda kullanılması ve pazarın
dışına itilmesine izin vermeyeceğiz.
Bugün, İran araçlarının bu avantajlarını da kullanarak yaptıkları usulsüz taşımalara özellikle dikkat etmek zorundayız. Bazergan’da yapılan binlerce aktarmanın büyük çoğunluğu usulsüz taşımadır ve göz
yumulması mümkün değildir. İran
devleti tarafından yürütülen haksızlıklara karşı mücadelemiz zaten
başlamış durumda. Türkiye, ilk kez
kısasa kısas kararı aldı. Hep birlikte
usulsüz taşıma yapan, yetki belgesiz işlem yapan kesimlere karşı mücadele etmek zorundayız. İhracatçımıza çağrımız, İran ile olan ticaretinde Türk taşımacısı kullanmasıdır. En azından, ‘yükleme yapıldıktan
sonra pencereden uzanıp yola çıkan
araca bakın, eğer İran plakalı ise
size faturayı kesenden 2 bin dolarınızı geri isteyin. Feda ettiğiniz Türk taşımacının ekmeğini başkalarının yemesine izin vermeyin’ diyeceğiz.”
Fatih Şener, “Türkiye aldığı kararla dengeyi sağlarken, İran başka
bir yerden yaptığı zam ile bir kat
fiyat artışı daha yapmıştır. Böyle bir durumda İranlı Bakan Yardımcısının hala “Misilleme Hakkımızı Saklı Tutuyoruz” ifadesi gerçeklerden uzaktır” dedi.
UND’den İran misilleme
haberine sert yanıt:
Aşağıdaki konularda
misilleme haklarımız saklıdır!
•“Gümrük kapılarında İran ihracatı önceliklidir” diyerek, transit geçen
Türk araçlarını 15 gün bekleterek,
Türk mallarının bozulmasına sebep
olan uygulamanızı, ülkemizi transit
geçen İran araçlarına aynen uygulama hakkımız saklıdır.
•Türkiye girişinde yılda sadece 12
aracınızın geçtiği ama bizi 22.500
defa geçmek zorunda bıraktığınız verimsiz Sero sınır kapısını İran araçlarına kullandırma hakkımız saklıdır.
•Gümrük’ten Türkiye’ye çıkışta aldığınız 1100 USD yakıt ek vergisini aynen sizin araçlarınızdan alma hakkımız saklıdır.
•Araçlarımızı izlemek için zorla 110
USD karşılığında taktığınız Araç takip
cihazı karşılığında, tüm araçlarınıza
ücretli ATS (araç takip cihazı) takma
hakkımız saklıdır.
•İran’ı 4 günden önce transit geçen
Türk araçlarına uyguladığınız ağır cezayı, Türkiye’yi boydan boya kelle
koltukta 1.5 günde geçen İran araçlarına uygulama hakkımız saklıdır.
•Türk araçlarına yük veren İranlı tüccarlara 22.926 sayılı yasa ile verdiğiniz %10 vergi cezasını, sizin araçlarınıza uygulama hakkımız saklıdır.
•Transit geçeceği vaadiyle ülkemize boş giren ve yakıtını satarak geri
dönen binlerce İran aracıa hak ettiği
cezayı uygulama hakkımız saklıdır.
•Şehirden şehire ancak izinle hareket
edebilen Türk araçlarına yaptığınız
muameleyi, Türkiye’yi babasının tarlası gibi kullanan İran araçlarına uygulama hakkımız saklıdır.
•Hiçbir anlaşmaya dayanmayan “ikili” taşımalardan aldığınız milyonlarca USD’ı mahkeme yoluyla geri alma
hakkımızı saklı tutuyoruz.
•Yüzlerce yıldır komşumuz olan sizleri, uluslararası hukuk ve komşuluk
hukukuna uymaya davet ediyor ve
Sadece eşit muamele talebimiz tekrar ediyoruz!
Ekim 2014
42
GÜNCEL
UND çalışmalara başladı,
nakliyeci İran’ı by-pass edecek
Karayolu taşımacılığında yaşanan kriz sonrası İran’ı by-pass edecek alternatif
güzergahlar belirlendi. Nakliyeci, Gürcistan- Azerbaycan hattını kullanacak,
Bakü’den direkt Türkmenbaşı’na yeni bir Ro-Ro hattı açılacak.
İran’a taviz vermemek konusunda kararlı olan Türkiye, transit yükler için İran’ı bypass edecek alternatif güzergahları belirledi. Transit taşımalar için Gürcistan- Azerbaycan
hattı kullanılacak, Bakü’den direkt
Türkmenbaşı’na yeni bir Ro Ro hattı açılacak. İran’ın geçiş ücreti alınmasına rest çeken Türkiye’ye sert uygulamalarla yanıt vermesiyle iki ülke
arasındaki kriz hat safhaya ulaştı. Ekim ayı içerisinde İran’ın transit taşımalarda Türk TIR’larından tek
yönde 750 dolar geçiş ücret alması üzerine Türkiye de transit geçen
İran plakalı araçlardan ücret almaya başlamıştı. İran da bunun üzerine
tepki olarak 750 dolarlık geçiş ücretini 1500 dolara çıkardı. Bu gelişme
üzerine Türkiye ise ülkeden transit
geçen İran TIR’larından 1500 dolar
almaya başladı. Son olarak İran’ın
Türk TIR’larından litre başına aldığı yakıt ücretini 1 dolardan 2 dolara
çıkarmasıyla nakliyeciler yeni güzergah arayışına girdi.
UND olarak
çalışmalara başladık
Transit taşımalarda İran’ı by-pass
etmek için alternatif güzergahlar
üzerinde çalıştıklarını ve yeni bir RoRo hattı kurmak için görüşmelere
başladıklarını belirten UND Başkanı
Çetin Nuhoğlu, şu açıklamayı yaptı:
“İran’a bu konuda taviz vermemekte kararlıyız. Şu anda İran’a alternatif güzergahlar üzerinde çalışıyoruz. Azarbaycan-Gürcistan hattı alternatif hat olarak taşımacılarımıza
öneriliyor. Şu anda Hazar geçişi konusunda UND oradaki görüşmelere başladı. Kendi Ro-Ro’su ile veya
ortak Ro-Ro’lar ile yeni bir hattı kuruyoruz. Türkmenistan’a güçlü bir
hat kuruyoruz. Bu hat Bakü’den direkt Türkmenbaşı’na olacak. Çalık Holding Türkmenbaşı’nda yeni
bir liman yapıyor, önümüzdeki sene
bitirecek. Ama şu anda mevcut li-
Ekim 2014
Yakıt alımındaki son durum
man bu işe için elverişli. Hem Ekonomi hem de Ulaştırma Bakanlığı Türkmenler ve Azerbaycanlılarla bu yol üzerindeki engellerin kaldırılması konusunda çalışıyor. UND
olarak da biz oradaki şu anda mevcut olan şirketle beraber projelerin
geliştirilmesi çalışmalarına başladık.” Gürbulak’ta yaşanan kriz sebebiyle alternatif Sarp ve Türkgözü üzerinden taşımaların başladığına dikkat çeken Nuhoğlu, Sarp Sınır Kapısı’nda günlük araç kapasitesinin 500, bekleme süresinin de
16-20 saat olduğunu belirtti. Türkgözü Sınır Kapısı’nın kapasitesinin
ise 50 araç olduğunu belirten Nuhoğlu, beklemeksizin geçişler yapılabildiğine dikkat çekti. Nuhoğlu,
“Bakü-Türkmenbaşı Ro-Ro seferleri
ise 40 araç kapasiteli gemi ile karşılıklı olarak 2 günde bir yapılabiliyor. Gemi sayısı ve kapasitenin artırılması konusunda sonuç alınmak
üzere İran-Türkmen sınır beklemeleri sebebiyle 20 güne ulaşan İran
transit taşıma yerine 7-15 günde tamamlanan Gürcistan-Azerbaycan
güzergahı kullanımını tavsiye ediyoruz” dedi.
Sarp Sınır Kapısı ile Azerbaycan’a
giriş noktası olan Kırmızıköprü Sınır Kapısı arasındaki mesafe 490 km. Bu mesafe, Türkgözü
ile Kırmızıköprü arasında ise 240
km. Gürcistan içinde motorinin ortalama litre fiyatı 1.20 dolar. Sarp Sınır Kapısı sonrasındaki güzergah yıl boyunca açık tutuluyor. Sarp ya da Türkgözü Sınır Kapısı üzerinden yapılan girişlerde, şayet Gürcistan transit geçilmekte ise 200 Lari (yaklaşık olarak 260 TL) yol geçiş bedeli ödeniyor. Kırmızıköprü’den
Azerbaycan’a giriş yapıldıktan
sonra, Bakü’ye olan mesafe 500
km. Azerbaycan’da da motorinin
litre fiyatı ortalama 0.77 dolar.
Azerbaycan’a ikili taşıma yapacak transit geçecek araçlar Azerbaycan gümrüğüne, ADR kapsamı dışındaki eşya taşımaları için
37 tona kadar 400 dolar, 37-40
ton arası 480 dolar, 40 tondan
sonrası için 560 dolar ödeme
yapıyor. Türkmenbaşı Limanı’na
Ro-Ro fiyatı ortalama 1500 dolar, Atrau Limanı’na Ro-Ro fiyatı
ortalama 1600 dolar.
43
TİM ve Ekonomi Bakanlığı, Türkiye
Markası’nı kamuoyuyla tanıştırdı
Türk sanayiini yurt dışında üst düzeyde temsil etmek ve Türk Malı’ algısını yükseltmek
amacıyla Ekonomi Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) koordinasyonu ile
başlatılan ‘Türkiye Markası’ çalışmaları tamamlandı ve Türkiye’nin yeni logosu ve sloganı tanıtıldı. Türkiye’nin yeni sloganı, “Turkey Discover the potential” oldu.
Türk sanayiini yurt dışında üst düzeyde temsil etmek ve ‘Türk Malı’ algısını yükseltmek amacıyla Ekonomi Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) koordinasyonu
ile başlatılan, yaklaşık bir buçuk yıldır süren ‘Türkiye Markası’ çalışmaları tamamlandı ve Türkiye’nin yeni
logo ve sloganı tanıtıldı. İşadamlarından reklamcılara, tasarımcılardan
sanatçılara ve akademisyenlere kadar yaklaşık 150 kişilik ekibin ortak
görüş alışverişleri ile şekillenen ve
kreatif yüzünü Saffron Brand Consultant danışmanlık firmasının tasarladığı yeni slogan ve logo; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı
sıra Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ve Kültür ve Turizm Bakanı Ömer
Çelik’in katıldığı lansman ile tanıtıldı. “Turkey Discover the potential”
sloganı ve yeni logo, bugünden itibaren Türkiye’nin yurtdışındaki yeni
yüzünü temsil edecek. Logo, tarihte
Türklerin kilim, mimari, el sanatları
gibi alanlarda kullandığı 8 ayrı motiften esinlenerek geliştirildi.
Büyükekşi: Bu tüm dünyaya
yapılmış bir tekliftir
Lansmanın açılışında konuşan TİM
Başkanı Mehmet Büyükekşi, bir dağınıklık ve karmaşayı sona erdirmek
için yola çıktıklarını belirterek, “Bugün, tüm paydaşları ile, Türkiye kendisini dünyaya tanıtmak noktasında
yeni bir değer kazanıyor. Bugün, bir
kez daha, hikayemizi dünyaya anlat-
mak için yeni bir atağa odaklanıyoruz” dedi. Türkiye’nin tüm ihraç mallarında ve tanıtım materyallerinde
kullanacağı yeni logosunu tanıttıklarını vurgulayan Büyükekşi şöyle devam
etti: “Bu bir marka değildir. Marka olan Türkiye’nin kendisidir. TURKEY Discover the Potential bir tekliftir. TURKEY Discover the Potential’la
tüm dünyaya bir teklif yapıyoruz. Gel,
bu potansiyeli keşfet. Keşfet ve kendine değer kat. Keşfet ve kendini tamamla. Keşfet ki kendini keşfetmiş ol.
Keşfet ve zenginleş. Keşfet ki hepimiz
kazanalım Keşfet ki insan medeniyeti zenginleşsin. Keşfet ki hep birlikte
mutlu olalım.”
Erdoğan: Bu logo ve
slogan bugünden itibaren
tüm dünyaya yayılacak
Lansmanın onur konuğu olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
ise taslaklarını önceden gördüğü ve
son hali verilen logo ve sloganın hayırlı olmasını temenni etti. “Slogan
Türkçeye çevrilirken gücünü keşfet’
olarak çevrilmeli diye konuşan Erdoğan, “Bugünden itibaren bu logo
tüm dünyaya yayılacak ve tüm dünya
bu logoyu tanıyacak. Türkiye’de üretilen tüm ürünlerin üzerinde bu logo
bulunacak. Dünyaca tanınan markalarımız bu logoyu kullanacak. Türkiye
gücüne güç, itibarına itibar ve güvenine güven katacak” dedi.
Ekim 2014
44
GÜMRÜK
İstanbul Gümrük İdareleri’nde
yaşanan sorunlar masaya yatırıldı
İstanbul Gümrük İdareleri’nde yaşanan sorunlar İTO’da düzenlenen toplantı ile
masaya yatırıldı. Toplantıda özellikle Halkalı ve Erenköy Gümrük Müdürlükleri’nde
yaşanan ve gümrük süreçlerini ve taşımacılarımızın operasyonlarını sekteye uğratan
sorunlar gündeme getirildi.
İstanbul Gümrük ve Ticaret Bölge
Müdürlüğü’nün görev alanına giren
ve bağlı gümrük idarelerindeki süreçleri etkileyen ve verimi düşüren sorunların masaya yatırıldığı zümre toplantısı 30 Eylül’de İstanbul Ticaret Odası bünyesinde gerçekleştirildi. İstanbul
Ticaret Odası Yönetim Kurulu Baş-
kan Yardımcısı Dursun Topçu ve İstanbul Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Nevzat Er başkanlığında gerçekleştirilen toplantıya Bölge Müdür Yardımcıları ve bağlı Gümrük İdarelerinin Müdürleri katılım sağladı. Toplantıya UND’yi temsilen Yönetim Kurulu
İkinci Başkanı Şerafettin Aras, Başkan
Yardımcısı Cavit Değirmenci, Başdanışman Cahit Soysal ve İcra Kurulu Üyesi Erman Ereke katıldı. Toplantıda özellikle Halkalı ve Erenköy
Gümrük Müdürlükleri’nde yaşanan
ve gümrük süreçlerini ve taşımacılarımızın operasyonlarını sekteye uğratan sorunlar gündeme getirildi.
Soysal: İTO’da yapılan toplantıyla
sorunlar yetkililere iletildi
UND Yönetim Kurulu Başdanışmanı Cahit Soysal,
İTO’da yapılan bu toplantıların ‘empati’ anlamında
önemli olduğunu ifade ederek sorunların yetkililere bu
toplantılar vesilesiyle aktarıldığını belirtti.
Konuyla ilgili olarak dergimize değerlendirmede bulunan UND Yönetim Kurulu Başdanışmanı Cahit Soysal, “İstanbul Ticaret Odası’nın dış
ticaret ile ilgili komiteleri 30 Eylül’de
İTO’da ortak bir toplantı yaptı. Toplantıya İstanbul Gümrük ve Ticaret
Bölge Müdürü Nevzat Er Bölge Müdür Yardımcıları Halkalı, Erenköy,
Ambarlı, AHL, Haydarpaşa gibi işlem hacmi büyük gümrük müdürlüklerinden de müdür düzeyinde katılım sağlandı. Toplantıya sektör temsilcisi olarak İTO’nun Taşımacılık ve
Lojistik Hizmetleri Komitesi, Gümrük Müşavirliği Komitesi, Kargo Posta ve Depolama Meslek Komitesi
üyeleri katıldı. Açılış konuşmasını yapan İTO Başkan Yardımcısı Dursun
Topçu, dış ticaret erbabının gümrük
mevzuatına hâkimiyetinin çok önemli olduğunu, bu konudaki doğru ve
hızlı işlem ile yetkinliğin artırılacağını, bu çabaların istihdam artışına katkı sağlayacağını söyledi. BölEkim 2014
ge Müdürü Nevzat Er de yaptığı konuşmada, gümrük idaresi olarak dış
ticaretin önünü açmak için çaba sarf
ettiklerini, kendilerinin bilgisi dışında
gümrüklerde karşılaşılan tıkanıklıklar var ise bunun çözümü için sektör
temsilcilerini dinleyeceklerin belirtti”
dedi. Taşımacılık ve Lojistik Hizmetleri Meslek Komitesi ve Meclis Üyesi Şerafettin Aras’ın, nakliyecilerin
gümrüklerde karşılaştıkları sorunları
dile getirdiğini ifade eden Soysal, bu
sorunlardan birinin elektronik ortamda işlem gören TIR karne yaprakları üzerinde gümrük memurlarının
YGM meşruhatını da görmek istediklerini bu durumun elektronik ortamda yürütülen işlemlerin yanı sıra kağıt ortamında da yürütülmesine yol
açtığını, bu paralel işlemlerin nakliyecilere ek maliyet ve zaman kaybı olarak yansıdığını ve tüm bu sorunların bu toplantıda dile getirildiğini belirtti. İstanbul Gümrük Müşavirleri Derneği Başkan Vekili Serdar
Keskin’in esasen gümrükte işlemlerin hızlı yürüdüğünü, ancak yeterli ve deneyimli personel sıkıntısı bulunduğunu belirterek, “Gümrükte
başlayan bir iş en geç ertesi gün tamamlanır. Fakat memur kaynağında da problem var” dediğini aktaran Soysal, lojistikçiler adına konuşan Kayıhan Özdemir Turan’ın da
“İşlemlerimizi fiziksel olarak onaylatmak zorunda kalıyoruz. Oysa bunlar ekranda görülebiliyor” dediğini
ifade etti. Toplantıda yurt içinde aktarma konusu konteyner taşımacılığında da sıkıntılar yaşandığının belirtildiğini ifade eden Soysal, bunların aktarılmasında bir gün önceden
plaka verilmesi şartının kaldırılmasının istendiğini belirtti. Soysal şöyle konuştu: “İTO’da yaptığımız toplantı sektör adına önemli bir toplantıydı. Sektör temsilcileri tarafından çok önemli konular dile getirildi. Bunlardan biri de gümrükler ara-
45
sında farklı uygulamaların yarattığı
sıkıntı idi. Konu, ‘bazı işlemler Halkalı Gümrük Müdürlüğü’nde başka, Erenköy Gümrük Müdürlüğü’nde
başka bir şekilde sonuçlandırılıyor’
diye dile getirilerek, gümrükler arası işlem farklılıklarının giderilerek ‘işlemlerde tek tip uygulamalar’ ile karşılaşılmak istendiği dile getirildi.”
Soysal, yerleşim yerleri içinde kaldığı için şehir trafiğini de uluslararası taşımacılığı da kilitleyen Halkalı Gümrük Müdürlüğü’nün şehir dışına taşınması için yapılan çalışmaların hangi aşamada olduğu hususun da Bölge Müdürü’ne sorulduğu-
nu söyledi. Bölge Müdürü Nevzat
Er’in Büyükçekmece Gölü’nün batısındaki arazide TOBB tarafından yapılmakta olan yeni tesislerin birkaç
hafta içinde tamamlanacağı bilgisini verdiğini ifade eden Soysal, Er’in
bu tesislerin 64 bin metrekare kapalı alan ve 220 bin metrekare açık
alanı içeren komple bir tesis olarak inşa edildiği ve Halkalı Gümrük Müdürlüğü’nün de buraya taşınacağını belirttiğini söyledi. Soysal, Bölge Müdürü Er’in şu bilgileri verdiğini de özellikle belirtti: “Ancak bu alana ulaşmak için 7 kilometrelik bir yolun yapılması gere-
kiyor. Bunun ihalesinde 400 işgünü
öngörülmüş. Bu yerde yolun geçeceği arazilerle ilgili davalar da mevcut.
Fakat sektörün bu kadar bekleyemeyeceği de aşikar. Çözüm olarak, tesislerle yol irtibatı sağlayacak 3 kilometrelik bir yol yapılacağı yönünde
talimat verildi.” Soysal, İTO tarafından belirli aralıklarla tertiplenmekte
olan bu toplantıların sektör temsilcileri ile gümrük yöneticilerini bir araya getirerek birbirlerini anlamalarına
ve arada empati kurulmasına katkı
sağladığını ve bu bakımdan yapılan
toplantıların sektör adına bir kazanç
olduğunu sözlerine ekledi.
Değirmenci: “2023 hedeflerine ulaşmak
istiyorsak daha hızlı olmalıyız”
“Şayet biz 2023 hedeflerini yakalamak istiyorsak, kesinlikle hızımızı artırmak ve yaşanan sorunlara ilişkin paralel
olarak da oluşan ekstra maliyetimizi düşürerek ihracatçımızın elini güçlendirmeliyiz. Aksi halde bu hedeflere ulaşmak mevcut konjönktürdeki uygulamalarla asla mümkün
olmayacaktır. Bu hedeflerin ulaşılmaz olduğundan değil
maalesef mevcut etkenlerin bir sonucunun olduğunu belirtmek asla yanlış olmayacaktır.”
UND Başkan Yardımcısı ve Ekol Lojistik Genel Müdürü Cavit Değirmenci, İstanbul Ticaret Odası bünyesinde,
dış ticarete yönelik uygulamalarda
gümrük ayağında yaşanan operasyonel ve mevzuatsal sorunlara ilişkin altı
aylık dönemlerde yapılan zümre toplantısının gerçekleştirildiğini söyledi.
Değirmenci, özellikle süreçlerde gümrük idarelerinin aynı işlemler özelindeki farklı uygulamaları, ya da böyle olduğu algısı çıkan uygulamalar, NCTS
sistemine ilişkin süreçlerde yaşanan
sorunlar, limanlarda da kati ithalatlara ilişkin süreçlerdeki uygulamalarda
yaşanan zaman kayıpları gibi genel
konular üzerinde konuşulup iyileştirmeye yönelik neler yapılabilir’in üzerinde durulduğunu belirtti. Değirmenci, “Sektörümüzü yakından ilgilendiren önemli üç konu üzerinde durulup, çözüme ilişkin neler yapılabilir’in
cevapları aranmıştır. Bunlar: Özellikle belge kontrollerinin iç gümrüklerde
başlamasıyla birlikte, komple kara-
dan çıkacak araçların çekici plaklarının istenmesine yönelik gümrük müdürlüklerinin değişik mütealaları üzerinde duruldu. Burada asıl olan treylere bir önceki seferinde verilen Geçiş Belgeleri Dağıtım Formu’nun ibrazının olduğu, yurt içinde yükleme
ve boşaltmaları sadece yurt içi hareketlerde kullanılan çekicilerle yapıldığını, bu nedenle ihracat gümrükleme esnasında çekicinin treylerin altında olmasının gerekmediği, Ulaştırma Ve Haberleşme Bakanlığı’nın da
bunu istemediği anlatıldı. Bunun üzerine toplantıya katılan Gümrük Müdürleri ile mutabık kalınarak sadece
sisteme treyler plakası ve Geçiş Belgesi Dağıtım formu numarası yazılarak sürecin işlemesine yönelik karar alınmıştır. Transit taşımalarda,
beyanname açılırken plakanın istenmesinin operasyonel kaynakların etkin kullanılmasına mani olduğu, üç
gün sonra yapılacak bir transit taşıma için plaka her ne kadar önceden
ön görülerek verilse bile çıkışın yapılacağı günü anılan plakayı organize etmek için bazen boş bekletmelerin olduğunu, aksi halde taşımanın yapılacağı güne denk getirmenin zor olduğu anlatıldı. Bunun karşılığında çözüm
önerisi olarak da beyanname açılırken
plakanın istenmemesini, gümrükte çıkış işlemi esnasında ürünlerin yüklendiği aracın plakasını gümrük kontrol
memurunun girmesinin daha sağlıklı ve doğru olacağı anlatılmıştır. Katılımcılar tarafından önerilere sıcak bakılmasına rağmen, hayata geçebilmesi için mevzuatsal ve sistemsel değişikliğin olması gerektiği belirtilmiştir. Dolayısıyla bahse konunun Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı’na taşınarak çözüm
aranması hususu hasıl olmuştur. Transite yönelik açılan beyanname muhteviyatı eşyaların, varış gümrüğünde eksiklik ve fazlalık olması durumunda çıkış yapan gümrüğe sormadan, varış
gümrük müdürlükleri tarafından takibatların başlatılmasında yaşanan so-
Ekim 2014
46
GÜMRÜK
runlar aktarılmıştır. Çözüme yönelik
süreçlerin işleyişi hatırlatılıp bunda da
mutabık kalınmıştır” dedi.
Modern ticaretin parametreleri
hız, kalite ve ucuz maliyettir
Halkalı ve Erenköy Gümrük İdareleri
ülkemizin dış ticaret hacminin önemli
bir kısmının gerçekleştiği gümrük idareleri olduğunu belirten Değirmenci, “Halihazırdaki gümrük idarelerinin bulundukları lokasyonlardan kaynaklı fiziki sıkıntılar ve uygulamadaki süreçler üzerinde durulmuştur. Her
ne kadar Halkalı Gümrük İdaresi’nin
Çatalca’ya taşınacak olması ve Erenköy Gümrük idaresi için uygun bir
alanın tahsisine binaen takvimi belirsiz olan taşınma sözkonusu olsa da,
bu durum sektörü ve dış ticaret erbaplarını rahatlatmayacaktır. Önemli olan risk analizlerinin sağlıklı yapılarak, belirlenecek olan riskli gruplar
üzerine odaklanılacak olmasıdır. Zira
sepette ne kadar olduğunu bilmediğimiz çürük yumurtalar içinde sağlam
yumurtaları kırmanın getirisi olmayacaktır. Süreçlere ilişkin amaca yönelik
metodolojilerin geliştirilmesi insan ve
teknoloji ile harmonize edilerek amaca yönelik set edilmesidir. Halihazırda yapılacak olan çalışmalar, sadece anılan gümrük idarelerinde görev yapan vefakar memur arkadaşların medeni çalışma ortamlarına kavuşmalarından başka amaca hizmet
etmeyecektir. Sürekli ekonomisi büyüyen bir ülkeyiz. Bundan beş sene sonra da Çatalca yerine başka alternatifler bakmak yerinde kalmak kaçınılmaz olacaktır” dedi. Tüm çıkış kapılardaki sorunlar hakkında Değirmenci, Türkiye’nin jeopolitik durumundan
kaynaklı çok önemli çıkış kapıları olduğunu söyledi. Bu kapılarda meydana gelen yoğunluğun, altyapı yetersizliğinin, kapılardaki süreçler ve uy-
Ekim 2014
gulamaların sektörün hızını değil aynı
zamanda dış ticaretin hızını olumsuz
anlamda etkilediğini belirtti. Değirmenci, “Globalleşen dünyada ekonominin en önemli parametreleri hız,
kalite ve ucuz maliyettir. Maalesef kapılarda yaşanan bu sorunlar nedeniyle dış ticarete firmalarımızın dünyadaki rekabet arenasında elinden bu kozları alıyoruz. Rekabette hareket ve nefes alanı bırakmıyoruz” dedi.
UND, Kapıkule’de süreç iyileştirme çalışması başlattı
UND’nin Gümrük ve kapılardaki durumu yakından takip ettiğini ifade eden
Değirmenci, “UND bir çalışama grubu oluşturup, Trakya Gümrük ve Ticaret Müdürlüğü ile birlikte Kapıkule Sınır
Kapısı’nda süreç iyileştirme çalışmalarını başlatmıştır. Öncelikle mevcut süreçleri izleyip ölçümleri yapıldıktan sonra nasıl olması gerektiğine ilişkin süreç
haritaları çıkartılıp hayata geçirilmeye
çalışılıyor. Buradaki amaç işlem hacmi bizim 10 katımız olan ülkelerin sınırlarındaki hıza ulaşmak ve transit geçitleri hızlandırmaktır” dedi. Genel olarak
iç ve dış gümrüklerde yaşanılan bu durumların ihracatçıyı da etkilediğini ifade eden Değirmenci, “Yaşananlar şüphesiz sektörümüzü ilgilendirmekle birlikte aslında dış ticaretimizi, ihracatçımızı olumsuz etkiliyor. Şayet biz 2023
hedeflerini yakalamak istiyorsak, kesinlikle hızımızı artırmak ve yaşanan sorunlara ilişkin paralel olarak da oluşan
ekstra maliyetimizi düşürerek ihracatçımızın elini güçlendirmeliyiz. Aksi halde bu hedeflere ulaşmak mevcut konjöktördeki uygulamalarla asla mümkün olmayacaktır. Bu hedeflerin ulaşılmaz olduğundan değil maalesef mevcut etkenlerin bir sonucunun olduğunu belirtmek asla yanlış olmayacaktır.
Zira uluslararası arenada sektör olarak hep dayak yiyoruz. Maalesef yapı-
lan uluslararası anlaşmalara taraf ülkelerin bunları yok sayarak bireysel
uygulamalarından kaynaklı nefes alamayacak duruma geldik. Bir de ulusal
kaynaklı sıkıntıların olması hayatı yaşanmaz hale getirmektedir. Bu hususta özellikle uluslararası arenada UND
olarak seferberlik ilan ettik. Yapılan
uluslararası anlaşmalardaki haklarımızı almak için uluslararası arenada hukuk süreçlerini başlattık. Bizim bu haklı girişimlerimizde, dış ticaretimizin yaşam fonksiyonlarını çürüten her geçen
gün bitkisel hayata doğru sürükleyen
uygulamaların sona ermesi için Türkiye İhracatçılar Meclisi de yanımızda
olarak destek olmaktadırlar” dedi. Ülkemizdeki stratejik planların içerisinde lojistik planlamalarını bugüne kadar maalesef hep ıskaladığımızı, hiç
hesaplara dahil etmediğimizi ifade
eden Değirmenci, bugün artık yaşamın lojistik demek olduğunun farkına vardığımızı belirtti. Değirmenci
son olarak şunları söyledi: “Son yıllarda Kalkınma Bakanlığı’na bağlı Kalkınma Ajansları’nın lojistik yapılanmasına ilişkin vziyonları, çalışmaları ve teşviklerini görmekten bir
sektör mensubu olarak son derece
mutlu olduğumu ifade etmek istiyorum. Her ne kadar zaman kayıp etsek de geç kalmadığımızı, daha gidilecek çok yol olduğunu düşünüyorum. Beni bu konuda en çok ümitlendiren hususun, Gümrük ve Ticaret Bakanlığımız; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımız, Ekonomi Bakanlığımız ve Kalkınma Bakanlığımızın yapmış oldukları çalışmalar ve değerli bürokratlarının sorunlara duyarlı yaklaşımları, çözüm odaklı olmalarıdır. Bunun en somut örneği yapılan zümre toplantılarına bölge
müdürümüz Sayın Nevzat Er ve değerli gümrük müdürlerinin eksiksiz katılımı
ve yaklaşımlarıdır.”
47
Mars Logistics’in yeşil çizgisi büyüyor
Çevreye verdiği zararı en aza indirmek için çalışmalar yürütenMars Logistics, son dönemde bu adımlarını
hızlandırdı. Mars Logistics Kurumsal
Gelişim Müdürü Aydan Bilgel, çevrenin korunmasını kurumsal bir sorumluluk olarak gördüklerini söylüyor.
Kara, hava, deniz ve demiryolu nakliyesi, fuar ve etkinlik lojistiği, proje taşımacılığı, gümrükleme, sigorta, depolama ve diğer tüm lojistik hizmetleri
müşterilerine sunan Mars Logistics, faaliyetlerinden doğan karbon ayak izini hesaplayarak sahip olduğu yönetim sistemleri standartlarına eklediği
ISO 14064-1 ile çevreyi koruyan lojistik firması misyonunu sürdürüyor. İklim
değişikliği, hükümetlerin, sanayicilerin ve insanların gelecek yıllarda karşılaşacakları en büyük zorluklardan biri
olarak kabul ediliyor. İklim değişikliğinin hem insanlar hem de doğal sistem
üzerindeki olumsuz etkisi, kaynakların yanlış kullanımı, üretim ve ekonomik faaliyetlerinde önemli değişikliklere sebep olabiliyor. Bu sebeple dünya atmosferindeki sera gazı değişimlerinin sınırlandırılması için uluslararası, bölgesel, ulusal ve yerel girişimler
geliştiriliyor ve uygulanıyor. Sera gazına yönelik bu tür tedbirler, sera gazı
emisyonlarının ve/veya uzaklaştırılma-
larının hesaplanmasına, izlenmesine, rapor edilmesine ve doğrulanmasına dayanıyor. Küresel İklim Değişikliği ile mücadelede ilk ve en önemli
adımın emisyonların ölçülmesi olduğunun bilincinde olan Mars Logistics,
bünyesindeki sera gazı emisyonlarına
neden olan faaliyetleri ISO 14064-1
standardı ışığında belirleyerek, GHG
protokolüne uygun olarak hesaplatmış ve dünyanın lider gözetim, denetim, test ve belgelendirme kuruluşu
olan SGS firması tarafından doğrulama çalışmaları gerçekleştiren ilk lojistik şirketi oldu. Bu çalışmalar esnasında, kapsam 1 olarak değerlendirilen,
araçlardan, iş makinelerinden, jeneratörlerden oluşan yakıt emisyonları,
ısınma, havalandırma ve soğutma işlemlerinden kaynaklanan emisyonlar,
klima/soğutucu gazları, yangın söndürme cihazlarının gazlarının emisyonları ve kapsam 2 olarak yer alan
elektrik tüketiminden kaynaklı emisyonlar hesaplanarak doğrulama gerçekleştirildi.Karbon ayak izi (sera gazı
salınımı) ölçümünde uzun süren ve
yoğun denetimler sonrasında kazanılan ISO 14064-1 belgesi ile Mars
Logistics; çevre koruma anlamında büyük bir adım daha atmış oldu.
Mars Logistics Kurumsal Gelişim Mü-
dürü Aydan Bilgel, iklim değişiklikleri
ile mücadele adına ISO 14064-1 belgesinin çevreye ve dünyanın geleceğine duyarlı iş anlayışlarının yansımaları olduğu söyledi. Sosyal ve toplumsal sorumluluğunun her zaman bilincinde olduklarını; hem doğal kaynakları hem de çevreyi titizlikle kullanmak
adına çalıştıklarını belirten Bilgel; “Filomuzu çevre dostu araçlardan oluşturmayı, ISO 14064-1 gibi standartları uygulamayı kurumsal sorumluluğun
bir gereği olarak kabul ediyoruz. İlerleyen süreçlerde bu alandaki hassasiyetimizi arttırarak sürdürmeyi hedefliyoruz.” diye konuştu.
Ekol, dünyada ilk sürdürülebilir lojistik şirket oldu
FIATA 2014 Dünya Kongresi’nin ana
sponsorluğunu üstlenen Ekol, sürdürülebilir hizmet anlayışını benimseyerek yürüttüğü faaliyetlerinin başarısını tescilledi. Ekol, Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) ve Bureau Veritas işbirliği ile dünyada öncü olarak,
ilk kez Türkiye’de geliştirilen “Sürdürülebilir Lojistik Belgesi”ni alan ilk şirket oldu. UTİKAD ile 186 yıllık bir geçmişe sahip uluslararası bağımsız belgelendirme ve denetim kuruluşu Bureau Veritas, lojistik ve taşımacılık sektörü firmalarını sürdürülebilir büyümeye yönlendirmek amacıyla öncü çalışmalar yürütüyor. Bu kapsamda çevre,
enerji, iş sağlığı güvenliği, çalışan hakları, yol güvenliği, varlık ve müşteri geri
bildirimi yönetimi kriterleri göz önünde bulundurularak denetlenen Ekol Lojistik, belgenin sahibi oldu. Öncü ve girişimci yapısını her platformda kanıtla-
yan Ekol, bu teşvikle sürdürülebilir büyümesine ivme katarak performans seviyesini daha üst seviyelere taşımayı hedefliyor. “GOLD” seviyesindeki “Sürdürülebilir Lojistik Belgesi” Ekol’e FIATA
2014 Dünya Kongresi’nde takdim edildi. 13-18 Ekim tarihleri arasında Hilton İstanbul Bomonti Hotel&Conference
Center’de düzenlenen FIATA 2014 Dünya Kongresi’nde, dünyanın dört bir yanından 1000’in üzerinde katılımcı yer
aldı. Ekol’ün aynı zamanda resmi lojistik
sağlayıcılığını da üstlendiği, UTİKAD
ve Uluslararası Taşıma İşleri Organizatörleri Dernekleri Federasyonu (FIATA) işbirliği ile gerçekleştirilen bu organizasyon, dünya lojistik otoritelerini ve sektör
temsilcilerini bir araya getirdi. “Lojistikte
Sürdürülebilir Büyüme” temalı bu kongrede, sektörle ilgili gelişmeler ve yenilikler paylaşıldı, bu sayede lojistikte yeni
işbirliklerinin sağlanması hedeflendi.
Kongrede ayrıca FIATA’nın yeni projeleri
sektöre tanıtılarak, FIATA bünyesindeki enstitü, danışma kurulu ve çalışma
gruplarındaki güncel konular da paylaşıldı. Önemli misafir konuşmacıların,
sektörün farklı alanlarındaki gelişmeleri aktaracağı kongrede, Türk lojistik
sektörü temsilcileri perspektiflerini geliştirme fırsatı da yakalamış oldu.
Ekim 2014
48
PANEL
Nakliye sektörü İş Hukuku
Uygulamaları’nı masaya yatırdı
Uluslararası karayolu taşımacılığının en önemli sorunlarından biri haline gelen İş Hukuku konusu ile ilgili ‘Taşımacılık Sektöründeki İş Hukuku Uygulamaları Paneli’ 22
Ekim’de İstanbul Ticaret Üniversitesi Eminönü Yerleşkesi’nde yapıldı. Nakliyeciler özellikle şoför davalarında mahkemelerin nakliye firmalarını ağır para cezalarına çarptırdıklarını ve haksızlıklara uğradıklarını söyleyerek, ‘bilirkişilerin sahaya inmeden, kağıt
üzerinde’ kararlar verdiklerinden yakındılar.
Taşımacılık Sektöründeki İş Hukuku Uygulamaları Paneli 22 Ekim’de
İstanbul Ticaret Üniversitesi Eminönü Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi. Panel’de ‘Ulusal ve Uluslararası Mevzuat ve Uygulamalardan Örnekler’, ‘Karayolu Taşımacılığında
Ücret, Harcırah ve Yasal Tazminatların Hesaplanmasına Etkisi’, ‘Karayolu Taşımacılık Sektöründe Ücret,
Harcırah ve Yasal Tazminatların Hesaplanmasına Etkisi’, ‘Karayolu Taşımacılık Sektöründe Çalışma Süreleri ve İzinler’ ve ‘Karayolu Taşımacılık
Sektöründe İş Sözleşmesinin Feshinin
Hukuki Sonuçları ve İşe İade Davaları’ konuları derinlemesine işlendi.
Ülkemizin 2023 yılına dair 500 milyar dolarlık ihracat hedefinin gerçek-
Ekim 2014
leştirilmesinde kilit rol oynayacak olan
ve yan sektörleri ile birlikte 400 bin
kişiye istihdam sağlayarak ülkemiz ihracatının yüzde 40’ını taşıyan sektörümüz özellikle son dönemlerde çalışma barışına zarar veren girişimler ve
eylemler sebebiyle mağdur oluyor. Bu
durum ise ülkemiz hedeflerini sekteye uğratıyor. Bu neden doğrultusunda, işçi ve işveren arasındaki çalışma
barışına katkı sağlayabilmek, sektörümüzün iş hukuku ile ilgili uygulamaları ve konu ile ilgili yaşadığı sorunları
ele alabilmek ve sektörümüzü ilgilendiren iş hukuku uygulamalarını bizzat
uygulamacılarında dinleyebilmek adına İstanbul Barosu ve UND işbirliğinde İstanbul Ticaret Üniversitesi Eminönü Yerleşkesi’nde 22 Ekim’de “Ta-
şımacılık Sektöründeki İş Hukuku Uygulamaları Paneli” gerçekleştirildi.
Panel’e lojistik sektörünün önde gelen oyuncuları, yöneticileri, akademisyenler, uzmanlar, bilirkişiler katılım gösterdi.
Değirmenci: 400 bin kişiye
istihdam sağlayan lojistik
sektörü, turizmden sonra
ikinci sırada
Panel’in açılış konuşmasını gerçekleştiren UND Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Cavit Değirmenci,
“40 yıl önce 1974 yılında 7 uluslararası nakliyecinin bir araya gelerek
oluşturduğu Uluslararası Nakliyeciler Derneği bu sene 40. yılını kutlamaktadır. 40 yıldır Türkiye’nin ih-
49
racatında uluslararası alandaki kendine düşen tüm sorumluluğu yerine
getiren, hem ulusal mevzuata, hem
uluslararası mevzuata tabi olan bir
sektörün en büyük temsilcisi olarak
ülke ekonomisi ve uluslararası karayolu taşımacılığı sektörünün ve çalışanlarının daha iyi bir geleceğe sahip olabilmesi adına faaliyetlerine
devam etmektedir.
Ulaştırma sektörü, diğer sektörlerin
performansında ve gelişiminde kilit rol oynayan ve belirleyici özelliğe
sahip bir sektördür ve ülke ekonomisinin temel taşlarından biridir. Ülkemizdeki uluslararası karayolu taşımacılığı sektörü 1960’ların sonlarına
doğru Türkiye sebze ve meyvesini ihraç etmek için devlet eliyle bir kamu
yatırımı olarak doğmuştur. 1970’li
yıllarda ise az sayıda nakliyeci uluslararası kurallara uygun olarak yapılanmalarını devam ettirmiştir” dedi.
Değirmenci, bugün gelinen noktada yaklaşık 2 bin 100 adet uluslararası nakliye yapan firma bulunduğunu belirterek, “Bu firmalarımız hem
yurt içinde hem de yurt dışında lojistik alanında faaliyet göstermekte
olup hem hizmet ihracatçısı hem de
hizmet yurt dışı yatırımcısı olarak ülke
ekonomisi adına çok önemli faaliyetler yürütmektedir” dedi.
layan değişimde Türk müteahhitlerin başarılarının temelinde ülkemiz kara taşımacılarının Rusya’ya
gerçekleştirdiği taşıma faaliyetleri yatmaktadır. Yine, Kazakistan’da
da aynı şekilde Türkiye müteahhitlerinin başarılarının arkasında gizli güç Türk kara taşımacılığı sektörünün başarılı operasyonlarıdır. Son
dönemde yaşanan gelişmeler ihracat ve taşıma rakamlarını düşürmüş
olsa da Türkiye’nin ihracat yaptığı en büyük ikinci ülke olan Irak’a
Türk taşımacıları tarafından bir yılda yapılan 600 binden fazla seferde Irak’a olan ülke ihracatımızın temelinde yatan ana etmendir. Yani,
ülkelerin rekabetçiliği, ülkelerdeki mal sevkiyatı ve onun önündeki temel belirleyici unsur, öncelikle ülke taşımacılarının o ülkeye gitmesiyle alakalıdır. O ülkelere yapılan taşımaların önünü açan, öncü
kuvvet olan kara taşımacıları doğal
olarak o bölgedeki diğer sektör yatırımcılarına destek vermekte ve diğer sektörlerin büyümesi ve gelişmesi ve dolayısı ile ülke ekonomisinin büyümesi adına büyük katkı
sağlamaktadır.” Türkiye’de kara ta-
şımacılığının toplam eşya taşımacılığı
içinde önemli bir paya sahip olduğunu belirten Değirmenci, Türkiye’nin
üç tarafının denizlerle çevrilmiş olmasına rağmen, Türkiye’deki taşımacılığın yüzde 90’na yakınının
kara yoluyla yapıldığının da özellikle altını çizdi. Yurtdışına bakıldığında da İspanya’da kara taşımacılığının payının toplam taşımacılığın içinde yüzde 76, İngiltere’de yüzde 80,
Almanya’da yüzde 70, Amerika’da
yüzde 84 olduğunu kaydeden Değirmenci, “Dünyadaki küreselleşmenin getirisi olarak, herkes birbirinin müşterisi, rakibi olmakta, ortadan kalkan sınırlar sebebiyle rekabet her geçen gün artmaktadır. Yaşanan her kayıp ise sadece firmaya
değil, tüm sektöre, ülke ekonomisine ve ülkemizin uluslararası rekabet
gücüne darbe vurmaktadır. Birleşmiş
Milletler’in raporuna göre; eşya taşımacılığında yaşanan her 1 günlük
gecikme ticaretin yapıldığı ülke ile
olan ticarette yüzde 10’luk bir daralmaya neden olmaktadır. Bu nedenle, uluslararası karayolu taşımacılığı sektörü gerek Avrupa’da gerek ise
Türkiye’de önemi gittikçe artan, diğer taşıma modlarına göre çok daha
avantajlı olan, çevreye verdiği etkisi
çok az olan ülke ekonomilerinin performansını belirleyen önemli bir sektördür. Sektör için yapılan çalışmalar
ve verilen mücadeleler de gelecekteki Türkiye’nin performansının artmasına ve önündeki engellerin kaldırılmasına büyük katkı sağlayacaktır. Ülkemizin 10. kalkınma planlarına bakıldığında 2018 yılı içinde 288
milyar dolarlık, 2023 yılında ise 500
milyar dolarlık ihracat hedefimizin
tutturulması çok önemlidir. Uluslararası karayolu taşımacılık sektörünün
hizmet alanında verdiği mücadeleler
kapsamında hedefi ise 2023 yılı için
150 milyar dolarlık hedefe vereceği
katkıyı maksimize etmektir” dedi. Bu-
Kara taşımacıları
öncü kuvvetlerdir
Uluslararası karayolu taşımacılığının Türkiye ekonomisine katma değer kattığını ifade eden Değirmenci konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ülkemiz uluslararası karayolu taşımacılığı sektörünün ülkemiz ekonomisine olan katkısına bakıldığında;
1991-1992 yıllarında Rusya’da başEkim 2014
50
PANEL
gün toplam hizmet ihracatında turizmden sonra en fazla döviz getiren
sektörün taşımacılık sektörü olduğunu ifade eden Değirmenci, 2023
yılı içindeki 150 milyar dolarlık hizmet ihracatı içinde sektörümüze düşen payın 60 milyar dolar olduğunu
belirtti. Değirmenci, ülkemiz karayolu taşımacılığı sektörünün 65 ülkeye taşıma yaptığını ve 83 ülkeyle ticari faaliyette bulunduğunu söyledi.
Kuzey Afrika, Ortadoğu, Suudi Arabistan, Kuveyt, Dubai gibi körfez ülkelerine, Avrupa’nın her yerine Türk
mallarının sektör tarafından taşındığını belirten Değirmenci, sektörümüzün ülkemiz ihracatının toplamda
yüzde 40’nı karayoluyla yurt dışına
taşıyarak çok büyük bir hizmet verdiğini de sözlerine ekledi.
Haksız rekabetler,
ayrımcı uygulamalar
ile büyük yara aldık
Ülkemiz uluslararası karayolu taşımacılık sektörünün ekonomiye önemli faydalar sağlamakla birlikte özellikle son yıllarda yaşadığı haksız rekabetler, ayrımcı uygulamalar ile büyük
yara aldığını ifade eden Değirmenci, “2008’den bugüne kadar 6 yılda
toplam taşıma 400 binden, 500 bine
çıkmasına rağmen Türk taşımacıları taşıma sayısı 335 binden, 310 bine
düşmüştür. Yabancıların payı ise 65
binden, 180 bine çıkmıştır. Yaşanan
bu kayıplar da sektörümüz açısından
rekabetin nasıl sürdürülebileceği konusunda ciddi kaygıların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. AB’ye taşıma yapan araç filomuzun yüzde 68’i
Euro 4 ve Euro 5 olup, gerek donanım anlamında gerek ise standart anlamında yüzde 68’i Euro 4 ve üzeri
olan hiçbir uluslararası nakliye filosu
Avrupa’da bulunmamaktadır ve hiçbir ülke böyle bir çalışma sistematiğine sahip değildir. Bu nedenle ülkemiz
uluslararası karayolu taşımacılığı sektörü firmalarına, iş süreçlerine, çalışanlarına ve araçlarına ciddi anlamda yatırım yapmaktadır” dedi.
Batıya yapılan
taşımalarda payımız azalıyor
Son 8 yıla bakıldığında Türk taşımacıların payının yüzde 77’den,
yüzde 65’e düşmüş ve yabancı taşımacıların ülkemizdeki pazar payında önemli bir artış görülmüş olduğunu ifade eden Değirmenci, özellikle rekabette Batı’ya yapılan taşımalarımızda inanılmaz şekilde paEkim 2014
zar payı kaybedildiğini söyledi.
“Önemli olan Türk mallarının yurt
dışına taşınırken kendi filosuyla taşınabilecek alt yapının oluşturulmasıdır ki, bu durum sadece firmalarımızı değil ülkemiz ekonomisini ve
sağladığı istihdam ile ülke istihdamını önemli şekilde ilgilendirmektedir” diyen Değirmenci, Türkiye’nin
ihraç yükünü yabancı taşımacılar ile
gerçekleştirilmeye başladığı bir dönemin geleceğe olan yansımalarına
bakıldığında ne Türk Uluslararası
Taşımacılık sektöründen söz etmenin ne de ülkeye ve istihdama sağladığı katkıdan bahsetmenin mümkün olmayacağını vurguladı. Sektörümüze vurulan her darbenin aynı
zamanda ülkemiz ekonomisine ve
ülke istihdamına verilen zarar, firmalar ve çalışanları adına kaybedilen bir gelecek anlamına geleceğini belirten Değirmenci şunları söyledi: “Sektörümüzdeki araç sayısına
bakıldığında; uluslararası nakliye
yapan çekici sayımız 60 bin, kamyon sayımız ise 15 bindir. Kamyonlar özellikle yurt içi taşımacılarda bu
malların yurt içindeki mal hareketlerinde kullanılmaktadır. Bugüne kadar çok kez söylenen fakat bir o kadar yanlış olan bir husus da sektörümüzün Avrupa’nın en büyük filosu olduğu vurgusudur. Zira, sektörümüz Avrupa’nın en büyük değil
en gelişmiş filosuna sahiptir. Toplam da 60 bin çekici sayısının sadece 21 bini Batı’ya taşıma yapmaktadır. Diğer 40 bini Ortadoğu’ya,
Irak’a, Orta Asya’ya, Rusya’ya taşıma yapmaktadır. Sadece bir Alman
firmasının sahip olduğu Avrupa
içinde taşımacılık faaliyetlerinde bulunan araç sayısı 19 binin üzerindedir. İkinci Alman firmasının 17 bin,
üçüncü Alman firmasının 11 bin
aracı olduğu düşünüldüğünde sektörümüz uluslararası pazarda küçük
fakat donanım anlamında büyük
gelişmişlik gösteren bir yapıdadır.”
400 bin kişiye
iş imkanı sağlıyoruz
Ülkemizin refahtan daha fazla pay
alabilmesinin Doğu’yla, Batı arasında Kuzey’le, Güney arasındaki ticaretten daha fazla pay alabilmesi
ile direkt bağlantılı olduğunu ifade
eden Değirmenci, “Sektörümüzdeki genel istihdama bakıldığında toplamda yan sektörleri ile birlikte 400
bin kişiye iş olanağı sağlanmaktadır. Profesyonel sürücü sayımız 65
bin, depo çalışanımız 16 bin ve diğer çalışanlarımızla beraber toplam
400 bin kişi uluslararası karayolu taşımacılığı sektöründen geçinimini sağlamaktadır. Bu sayının yüzde 75’i ise beyaz yakalı olarak istihdam edilmektedir. Ülkemiz ve sektörümüz hedeflerini gerçekleştirebilmemiz sadece araç sayısı ya da ticari faaliyetlerimiz artırmak ile değil aynı zaman da çalışanlarımızın
standartlarının, yetkinliklerinin yükseltilmesi ve performanslarının artırılması ile mümkün olabilecektir.
Bu sebeple sektörümüzdeki firmalarımız büyük gayret göstermekte ve
çalışanlarına büyük yatırımlar yapmaktadır” dedi. Ülkemizdeki diğer
sektörlerin performansının yükseltilmesi, ülkemizin ihracat rakamlarının yükseltilmesi ve 2023 yılına ilişkin hedeflerinin tutturulması, ülke istihdam oranının artırılması sektörümüzün performansının artırılması,
önündeki engellerin kaldırılması ve
daha sağlam temeller ile geleceğinin inşa edilmesi ile mümkün olacağını kaydeden Değirmenci, bu neden doğrultusunda sektörümüzün
gerek ulusal ve uluslararası rekabetteki gücünün artırılması gerek ise iş
hukuku uygulamalarındaki ihtiyaçlarının ve sorunlarının karşılıklı olarak
firma ve çalışanlarına fayda sağlayacak şekilde belirlenmesi ve çözüme katkı sağlanmasının önem arz
ettiğini sözlerine ekledi.
51
Taşımacılık Sektöründeki
İş Hukuku Uygulamaları
UND avukatlarından Ege Hukuk Ofisi Avukatı Avukat Naz Ege Ege, ‘İş
Akdi Feshine Yönelik Sürücü İddiaları’ konusunda; mazot ya da yakıt kesintisi, yakıt oranlarının düşürülmesi, sefer harcırahlarının ödenmemesi ya da eksik ödenmesi, SGK primlerinin kuruma eksik bildirimi, genel
tatil ve bayram çalışma alacaklarının
ödenmemesi, fazla mesai ücretlerinin ödenmemesi, yıllık izin alacaklarının kullandırılmaması veya bedellerinin ödenmemesi yönündeki iddialar konularında bir sunum gerçekleştirdi. “Mazot ya da Yakıt Kesintisi Yapılması, Yakıt Oranlarının Düşürülmesi İddiası” konusunda Avukat Ege,
“Mahkemelerde açılan davalarda,
sürücülerin iddialarından birisi yakıt
kesintisi yapıldığı veya yakıt miktarının düşürüldüğü iddiasıdır. Bu iddia
ile sürücüler zaman zaman haklı nedenle iş akdi feshi yapmakta, sonuçta açılan davalar çoğunlukla sürücü
lehinde sonuçlanmaktadır. Taşımacı şirketler tarafından, fazladan yakıt
harcaması yapıldığının tespitiyle, iş
akdi feshi yapıldığında da yargı sürecinde sürücü iddiaları dikkate alınarak, bu konuda teknik inceleme yapılmaksızın, şirketlerin aleyhinde sadece bu sebeple kararlar oluşturulmaktadır. Oysaki yakıt, maaş alacağı gibi sürücü adına oluşmuş bir hak
değil, şirketin yaptığı iş gereği yine
şirkete yansıyan masrafı, maliyeti ve
gideridir. Şirketin sorumluluğu, sürücünün görevlendirilmiş olduğu güzergahla ilgili, aracın yakıt sarfiyatını karşılamaktır. Ancak maalesef sürücüler, araçların yaktığından daha
fazla yakıt talebinde bulunmakta bu
nedenle, iş akdi feshinde kendilerine haklı neden yaratmakta ve bu sebeple tazminat talebinde bulunmaktadırlar” dedi. “Sefer Harcırahlarının
Ödenmemesi ya da Kesinti Yapılması İddiası” konusunda Ege, “Sürücülere, şirketler tarafından verilen sefer harcırahları, yurt dışında kalacağı dönem için verilen, gidilen ülkeye göre farklılık gösteren bir bedeldir. Esasen bu bedel sürücünün yurt
dışındaki, yemek ve barınma gibi zorunlu ihtiyaçları için ödenmektedir.
Bu bedel şirketten şirkete göre değiş-
kenlik göstermekle birlikte, Balkan
Ülkeleri için 200-250 Euro ; Orta
Avrupa için 300-350 Euro; Kuzey
Avrupa için 400-450 Euro civarındadır. Bu bedellerin tamamı sürücünün kazancı olarak değerlendirilmekte, tüm tazminat hesaplamaları belirtilen bedellerin tamamı + asgari ücretin toplamı üzerinden yapılmaktadır. Bu durum şirketler aleyhine ciddi maliyetlerin ve sonuçların çıkmasına, sürücülerin ise haksız kazançlar sağlamasına sebebiyet vermektedir. Mahkemeden mahkemeye de değişiklik gösteren harcırah miktarları konusunda bir birliktelik olmadığından, sadece sürücü
beyanlarına veya tanık beyanlarına
itibar edilerek değişik sonuçlara ulaşılmaktadır” dedi.
SGK primlerinin, kuruma eksik
bildirilmesine yönelik iddialar
“SGK Primlerinin, Kuruma Eksik Bildirilmesine Yönelik İddialar” konusunda Ege, “Bilindiği üzere yurt dışına çalışan sürücüler, asgari ücret + sadece sefere gidildiğinde alınan sefer harcırahı ile çalışmaktadır. Bu husus belirtilen şekilde Yargıtay kararları ile içtihat haline gelmiştir. Sürücülere verilen sefer harcırahları, sadece şoförün sefere gitmesi
halinde verilen, arizi nitelikteki ödemelerdir. Diğer bir değişle şoför sefere çıkmaz ise verilmeyen bir ödeme şeklidir. Sürücülere verilen harcırahlar prime esas olacak bir ödeme şekli değildir. SGK kanunu da
harcırahların ücret eki niteliğinde bir
ödeme olmadığını belirtmektedir”
dedi. Sürücünün temel ücreti asgari ücret olmasına rağmen, son zamanlarda, sürücüler ve avukatları
tarafından, taşıma sektöründeki işveren şirketlerin adeta tehdit edilerek, açılan tazminat davalarının sonucu beklenilmeksizin tazminatları almak noktasında pazarlık konusu yapıldığını belirten Ege, hatta ve
hatta şirketlere ödemeleri yapmamaları halinde SGK’ya şikayet edecekleri, dava açacakları şeklindeki beyanlarıyla tehditlerin had safhalara ulaştırıldığının altını çizdi. “Genel Tatil ve Bayram Çalışma Ala-
caklarının Ödenmemesi Yönündeki İddialar” konusunda Ege, “Sürücülerin davalardaki diğer bir iddiaları da, genel tatillerde ve bayramlarda çalışma yaptıkları yönündeki iddialarıdır. Öncelikle ve önemle belirtmek gerekir ki, sürücüler yurt dışında
çalıştıklarından, genel tatil günü olan
Pazar günü çalışmaları yasal düzenlemeler karşısında mümkün değildir.
Diğer bir deyişle genel tatil günlerinde, TIR gibi büyük araçların yürüme
yasağı bulunduğundan çalışma yapmaları fiilen mümkün değildir. Ancak
yapılan yargılamalarda tüm bu itirazlara ve yasal düzenlemelere karşı sürücüler lehine genel tatil alacaklarına
hükmedilmektedir” dedi. Ege, yine
sürücülerin bayramlarda çalışmalar yapıldığı iddiası ile çok ciddi tazminatlar aldığını belirterek, sürücüler sadece yurt dışında görevli olduklarında, Türkiye’de bayram olduğu
halde çalışmakla birlikte, yine bulundukları ülkenin tatillerine denk geldiklerinde ise çalışmadıklarını belirtti. Ancak bu özel durum gözetilmeksizin, herhangi bir denkleştirmede yapılmaksızın, taşımacı şirketler aleyhine çok ciddi tazminatlara hükmedildiğini ifade eden Ege, sürücülerin çalışmalarındaki bu özel durumlar dolayısı ile denkleştirme yapılmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi, taşımacı şirketler aleyhine hakkaniyetsiz sonuçlara da yol
açtığını söyledi. “Fazla Mesai Ücretlerinin Ödenmemesi Yönündeki İddialar” konusunda Ege, sürücüler tarafından, çalışma dönemleri içerisinde
fazla çalışma yapmış oldukları gerekçesi ile talep edilen tazminatlar, sürücünün yurt dışında kendi mesaisini kendisinin ayarlayabilme inisiyatifinin olmasının yine yurt dışındaki yasal düzenlemeler gereğince, dokuz
Ekim 2014
52
PANEL
(9) saatten fazla çalışılamayacağı
yönündeki içtihat niteliğindeki Yargıtay kararları dolayısı ile, fazla mesai ücretleri talepleri işveren şirketlerin lehine olacak şekilde reddedildiğini vurguladı.
Yıllık izin alacaklarının
kullandırılmaması
“Yıllık İzin Alacaklarının Kullandırılmaması ve Bedellerinin Ödenmemesi Yönündeki İddialar ve Talepler”
konusunda Ege, “Sürücüler tarafından yıllık izinlerinin işveren şirketler
tarafından kullandırılmadığı ve bedellerinin ödenmediği iddiası ile talep edilen yıllık izin ücret alacakları ile ilgili çok ciddi tazminatlar içeren kararlar verilmektedir. Oysa yurt
dışı sürücülerin çalışma şekline bakıldığında, sürücünün bir yurtdışı seferi gidiş-dönüş gittiği yere göre değişmekle birlikte yaklaşık 15 gün kadar sürmekte, ülkeye geri dönüşünde ise yaklaşık her sefer sonrasında 7-10 gün arasında işe gelmeyerek tatil yapmaktadır. Esasen bu süreç sektörde bir uygulama şekline
dönüşmüş olup, bu husus gerek sürücüler gerekse sektör şirketleri tarafından kabul edilmiş bir gerçekliktir.
Bu sebeple yıllık izin alacak taleplerinde bu fiili durumun değerlendirilmemesi ve hep sürücü lehine olacak
şekilde kararların verilmesi de çok
ciddi bir eksikliktir. Ancak işveren şirketlerin yukarıda belirtilen fiili durumu belgelendirmemesi nedeniyle bu
sonuçların ortaya çıktığını belirtmekte de fayda vardır” dedi. “Dava Sürecinde Karşılaşılan Sıkıntılar ve Sorunlar” konusunda Ege, her hal ve
şart altında sürücünün haklı olduğu prensibinin geçerli kılınmaya çalışılmasının, işveren taşımacı şirketler nezdinde, yasal haklarının dikkate alınmadığı haklarının korunmadıEkim 2014
ğı algısını yarattığını söyledi. Davalardaki bilirkişilerin, hakim yerine geçerek hukuki konularla ilgili kanaat bildirmesinin, konusunda uzmanlığı bulunmayan bilirkişilerin dava sürecini yanlış yönetmesinin, yanlış sonuçların ortaya çıkmasına sebebiyet
verdiğini söyledi. Ege, davalı işveren
delillerinin ve özellikle davalı tanıklarının ifadelerinin dikkate alınmamasının da işverenler tarafından şikayet
edilen bir diğer konu olduğunu sözlerine ekledi. “Her Hal ve Şart Altında Şoförün Haklı Olduğu Prensibinin
Geçerli Kılınmaya Çalışılması” konusunda Ege şu bilgileri verdi: “Davaların en başından itibaren tüm süreçlerine bakıldığında, her türlü delilin
sürücü lehine uygulandığı, her hal
ve şart altında sürücünün haklı olduğu sonucuna ulaşılarak, işveren şirketler aleyhine son derece adaletsiz
ve hakkaniyetsiz sonuçlara ulaşıldığı
görülmekte. Hatta bu hukuksuz yaklaşım ,İş yasasının çok temel prensibi olan İSTİFA durumunda dahi, istifa etmenin hayatın olağan akışına
aykırı olduğu gibi gayri hukuki yaklaşımlarla , sürücülerin istifa ederek
ayrıldıkları işyerlerine karşı açmış oldukları davaları kazanmalarıyla sonuçlanmaktadır. Çoğu zaman kendi
iradesiyle hiçbir belge imzalamadan
işyerinden ayrılan deyim yerindeyse çekip giden sürücüler tarafından
, işverenim beni işten çıkarttı iddiasıyla açılan davalar işveren şirketler
aleyhine neticelenmekte, İş yasasıyla hüküm altına alınan 25/II-g maddesi işverenlerin tüm belgeleri usulüne uygun olarak düzenlemesine karşın uygulanma alanı bulamamakta,
tüm bu durumlar işverenler nezdinde
hukuka olan güveni ciddi anlamda
zedelemekte, işverenler yasada koruma altına alınan haklarının dikkate alınmadığı, haklarının korunmadığı algısını yaratmakta, hukuka olan
inanç yok olmaktadır.”
Uzmanlığı bulunmayan
bilirkişilerin görevlendirilmesi
“Davalarda Uzmanlığı Bulunmayan
Bilirkişilerin Görevlendirilmesi, Bilirkişilerin Hakim Yerine Geçerek Hukuki Konularla İlgili Kanaat Bildirmesi” konusuna da değinen Ege, hukukun genel prensibi gereğince ancak
ve ancak mahkeme hakimlerinin teknik bir görüş almak açısından davaları bilirkişilere göndermeleri gerekirken ve esasen İş Mahkemeleri’nde
dosyaların bilirkişilere hesap yapıl-
mak üzere sevk edilmesine rağmen,
bilirkişilerin yaygın bir şekilde, davada verilecek hükmü etkileyecek
ve hukuki kanaat bildirecek şekildeki beyanları dolayısı ile mahkemeleri de etki altında kaldıkları ve adeta
bilirkişi kararları şeklindeki sonuçlara ulaşılacak neticelerle karşılaşıldığını vurguladı. Ege, “Her mahkeme
bakmakla görevli olduğu dosyaları aynı bilirkişiye göndermekle tek tip
kararların oluşmaya başladığı hususu bir vakıa haline dönüşmüştür. Kişi
ve şirketlerde yargılamanın yapıldığı Mahkeme ile ilgili, bu mahkeme
bu şekilde karar verir algısının yerleşmesine sebebiyet vermiştir. Tüm
bu açıklanan nedenlerle, mahkemelerin dosyaları farklı bilirkişilere göndermesi, hukuki anlamda görüşlerin alınacağı durumlarda ise akademik kökenli bilirkişilerin tercih edilmesi daha hakkaniyetli sonuçlar doğuracaktır. Ancak uygulamada konusunda uzmanlığı bulunmayan bilirkişilerin dava sürecini yanlış yönetmesi, yanlış sonuçların ortaya çıkmasına sebebiyet vermektedir. Bu
durumda özellikle işveren şirketlerin
mağduriyetine sebebiyet vermektedir” dedi. “Davalı İşveren Delillerinin
ve Özellikle Davalı Tanıklarının İfadelerinin Dikkate Alınmaması” konusunda Ege; dava sürecinde, sürücülerin iddialarını çürütmek adına,
işveren şirketler tarafından dosyaya sunulan birtakım deliller (belgeler, tanık beyanları) usule aykırı bir
şekilde dikkate alınmamakta, gerek
mahkeme kararları gerekse mahkeme kararlarının dayanak aldığı bilirkişi raporlarına bakıldığında, değerlendirmelerin, davacı sürücü delillerine göre yapıldığı, çoğu zaman deyim yerindeyse davalı işveren şirketlerin dosyaya sundukları delil niteliğindeki bilgi ve belgeler ile tanık beyanları hiç yokmuş gibi değerlendirilerek, sadece davacı sürücülerin delilleri ile sonuca ulaşılmaktadır. Yukarıda da izah edildiği üzere tüm bu
ifade edilen hususlar davalı işveren
şirketler nezdinde, ben ne yaparsam
yapayım, haklıda olsam, her halükarda davayı kaybederim düşüncesi ile hukuka olan güven zedelenmektedir” dedi. “İşveren Tarafından
İş Sözleşmesinin Sona Erdirilmesi”
konusunda Ege, “İşveren açısından
haklı sebeplerle derhal fesih, işverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı: 4857 Sayılı İş Kanunu Madde
25. - Süresi belirli olsun veya olma-
53
Doç. Dr. Kabakçı:
Bilirkişiler günah keçisi oldu
İstanbul Teknik Üniversitesi, İşletme Fakültesi’nden Doç. Dr. Mahmut Kabakçı, ‘bilirkişi’ olarak hizmet verdiğini belirterek bütün olumsuzlukları bilirkişilere yıkmanın gerçekçi olmadığını ve sorunları çözemeyeceğini söyledi. Doç. Dr. Kabakçı, sektörde çeşitli sorunların olduğunu fakat mahkemelerin verdikleri kararlarda bilirkişilerin adeta
‘günah keçisi’ olarak ilan edildiğine vurgu yaptı. Kabakçı, bilirkişiler
olarak gördüklerini raporladıklarını
ve bu raporlarda nihai kararı mahkemelerin, hakimlerin verdiğini belirtti. Herkesin kendi penceresinde
haklı olduğunu ifade eden Kabakçı, kanunun bu konuda gayet net ve
sın işveren, aşağıda yazılı hallerde iş
sözleşmesini sürenin bitiminden önce
veya bildirim süresini beklemeksizin
feshedebilir: Haklı nedenler: Sağlık
sebepleri (25/I), Ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık (25/II), Zorlayıcı sebepler (25/III), Gözaltı ve tutukluluk
(25/IV)” dedi. “Taşıma Sektöründe
İşverenin Haklı Sebeple İş Akdi Feshi Uygulaması” konusunda Ege, taşıma sektöründe sıkça karşılaşılan sorunlardan birinin sürücülerin haber
vermeksizin araçları çoğu zaman içerisindeki yüklerle birlikte terk edip gitmesi şeklinde cereyan ettiğini söyledi.
Bu kapsamda işveren taşıyıcılar tarafından mevcut durum tutanak altına
alınarak, noterden ihtarname göndermek suretiyle iş akdi feshi yapıldığını, ancak yine sürücüler tarafından
tazminat talepli açılan davaların çoğunlukla sürücüler lehine sonuçlandığını söyledi. Ege, yine aynı kapsamda sürücüler tek taraflı olarak işe devam ederken, noterden ihtarname
göndermek suretiyle, sanki işveren iş
akdini fesih etmiş gibi ifadelerle tazminat talebinde bulunmakta, işe gelmeyen sürücüler için İş Kanunu 25/
II-g maddesi kapsamında tutanaklar
düzenleyen hatta işe daveti noter vasıtasıyla gönderen işverenlerin, yasaya uygun yapmış oldukları bu işlemlerin hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, yasanın bu amir hükmünün işveren açısından yok farz edildiğini, sürücü yasanın bu amir hükmünü ihlal
etmesine rağmen, bu kapsamda yapılan fesihlerin geçersiz kabul edilerek, sürücüler lehine ciddi tazminatlara hükmedildiğini sözlerine ekledi.
açık olduğunu belirtti. Avrupa’dan
çeşitli uygulamalarla örnekler veren Kabakçı, şoföre verilen asgari ücretin yetersizliğinden bahsederek, yola çıkan şoförlerin mutlaka
yol harcırahları alması gerektiğini
ifade ederek, “Sizler sadece şoför
yola çıktığında yol harcırahı (sefer harcırahı) verin diye o şoförleri
işe almadınız. Bu kişiler 4 ila 6 aylık zaman dilimlerinde yola çıkmış
olsalar dahi düzenli olarak bu paraları almaya hak kazanmışlardır.
Kanunda bunun yeri gayet açıktır” dedi. Türkiye’de uygulamadan
kaynaklı aksaklıkların ve eksikliklerin olduğunu ifade eden Kabakçı,
bilirkişilerin tarafgir davranmadığını, davranamayacağını da sözlerine ekledi.
Bahaddin Karakuş:
Bilirkişiler sahaya inmeden karar veriyor
Panelin soru-cevap bölümünde bir yorumla katkıda bulunan UND Yüksek
İstişare Kurulu Başkanı ve Karakuş Nakliyat Yönetim Kurulu Başkanı Bahaddin Karakuş, mahkemelerin karar aşamasında şoförler lehine kararlar verdiğini, nakliyecilerin bu durum karşısında haksızlığa uğradığını ifade etti. Karakuş, “Bu iş, benim baba mesleğim. Çekirdekten bu işi öğrendim. Masa başında oturan bir patron hiçbir zaman olmadım. Fakat, özellikle şoförlerin biz işverenleri mahkemeye vermesi halinde mahkemeler biz
işverenlere çok ciddi haksızlıklar yapıyor. Bizler, bu durumdan rahatsızız.
Almanya’da lojistik sektörü çok ayrı bir yerde ve lojistik Alman ekonomisi
içerisinde ‘itici bir güç’ halinde. Fransa’da özelleştirilemeyecek sektörlerden
biri halindedir lojistik. Fransız yetkililer, Fransız başkan lojistiğe çok ayrı bir
önem veriyor. Fakat biz ülke olarak lojistiğin önemini hala anlayabilmiş değiliz. Sektörde bir bir yok oluyoruz. Bu durum bizleri derinden üzüyor. Belirli bir korumacılığın, belirli bir adaletin olması gerekiyor” dedi. 2023 hedeflerine ulaşabilmek için lojistiğin vazgeçilemeyecek sektörler arasında olduğunu ifade eden Karakuş, 500 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmanın anahtarının lojistikten geçtiğini ifade ederek, yabancı taşımaların gitgide arttığını ve bunun bir tehlike olduğunu, lojistikçinin üzerinde gereğinden
fazla yük bulunduğunu ve lojistikçilerin kamburlarından kurtulması gerektiğini belirtti. Karakuş, ‘bilirkişi’lerin sahaya inmediklerini, sahaya inmeden
karar vermenin adil olmadığını ve bilirkişilerin mutlaka sahaya inmeleri gerektiğini de belirtti.
Ekim 2014
54
RÖPORTAJ
2023 ihracat hedefine ulaşmanın
yolu lojistikten geçiyor
ABC Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı ve UND Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Ergün Bilen, 2023 ihracat hedefine ulaşmanın en etkili ve kestirme yolunun lojistik
sektöründen geçtiğini belirtiyor. Bilen, “Geçmişi uzun yıllara dayanan ve ‘sanal
prangalar’ olarak nitelediğimiz engelleri, kamburları yok etmeden rolümüzü tam
olarak yerine getirebilmemiz olası değil” diyor.
ABC Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı ve UND Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı Ergün Bilen, 2014 yılında komşu ülkelerimizde meydana gelen kaos durumunun nakliye sektörümüzü etkilediğini ifade ediyor. Bilen, Türkiye karayolu taşımacılığına
‘haksız rekabet’ uygulandığını da ifade ederek 2023 hedefleri doğrultusunda 500 milyar dolarlık ihracat rakamının sıklıkla telaffuz edildiğini belirtiyor. Bu rakamlara ulaşabilmek için
lojistikçiye büyük rol düştüğünü anlatan Bilen, ‘sanal prangalar’dan kurtulmadan bu rolün gerçekleşmeyeceğinin de altını özenle çiziyor. Bilen’le
lojistik sektöründeki son gelişmeleri
değerlendirdik.
2014 yılı ilk 6 aylık
değerlendirmenizi alabilir miyim?
2014 yılı genel anlamda sıkıntılı başEkim 2014
ladı ve sektörün iç-dış olaylardan etkilenmesi artarak devam ediyor. Sınırlarımızda özellikle Suriye’de yaşanan
savaş hali, yerel seçim, cumhurbaşkanlığı seçimi, Rusya-Ukrayna gerginliği, son olarak Irak’ta yaşanan tatsız
olaylar ve İran ile yaşadığımız milletlerarası olağanüstü durum, bunlara
bağlı piyasalardaki durgunluk lojistik
sektörünü oldukça olumsuz etkilemiştir. 2013 ile kıyasladığımızda maalesef bütçe olarak büyüme beklentilerimizin altında gitmekteyiz.
Firma olarak 2014’teki hedefleriniz nelerdi, 2014’ün ilk yarısı itibarıyla bu hedeflere ulaştığınızı
söyleyebilir miyiz? ABC Lojistik’in
2014 yılsonu hedefleri nelerdir?
Sayısal hedeflerimizi dönemsel gerekli revizyonlar ile tutturduğumuzu söylemek mümkün. Bu yılın özel-
likle son çeyreğinde ciddi yatırım
planlarımız var. Bunların sonuçlarını 2015’te görmek arzusundayız.
Ancak 2014’ün özellikle ikinci yarısı maalesef Suriye, Irak ve İran’da
yaşanan gelişmelerden ötürü çok
sancılı geçiyor. Belirsizlik artan
maliyetler operasyonel verimliliğimizi ve öngörü kabiliyetimizi çok
sınırladı. Özellikle 3. ülke taşımalarında anılan sıkıntılardan ötürü
artan maliyetler, azalan iş hacmi
Avrupa trafiğindeki planlarımızı da
direkt etkiliyor.
Anadolu’da
insan ilişkileri ön planda
Anadolu (Kayseri) merkezli bir
lojistik firmasınız. Anadolu ile
İstanbul’un artıları ve eksilerini
kıyaslar mısınız?
Anadolu ile İstanbul arasında her
55
şeyden evvel ticaret hacim olarak
büyük bir fark var. İstanbul’u Marmara bölgesi olarak biraz daha genellersek Türkiye’de ticaretin kalbi
ve toplam pastanın yüzde 65’i… Süreçler her anlamda çok dinamik ve
net. Hal böyle iken Anadolu’nun görece durağan hacmi ve geleneksel
iş alışkanlıkları elbette Marmara’ya
göre taban tabana zıtlıklar içeriyor. Anadolu’da insan ilişkileri çok
daha ön planda. Marmara’da sistem odaklı çalışma şekilleri, kurumsal yapılar ve daha tavizsiz uygulamalar aktif iken; Anadolu’da ataerkil yapılar, patron egemen süreç yönetimleri egemen. Bunların elbette kendi içerisinde artı ve eksileri var.
Marmara’nın Anadolu’dan iletişim,
Anadolu’nun Marmara’dan kurumsallık anlamında öğrenecek çok şeyi
olduğuna inanıyorum.
le belli ülkelerde uygulanan kotalar,
haksız fiyat artışları, geçiş zorlukları,
kasti ve menfi uygulamalar sektörün
belini büküyor.
Irak ve Suriye’de yaşanan
kaos ve savaş durumu
sizleri nasıl etkiliyor?
Güney sınırımızda yaşanan olumsuz gelişmelerin tamamı sektördeki
belirsizliği körüklüyor. Bu ülkeler ile
yapılan direkt ve transit ticaret belli dönemlerde durdu veya kısıtlı imkanlar ile yapılabilen alternatif yama
çözümler üretilmek durumunda kalındı. Burada sektörün yaşadığı sıkıntıdan ziyade ülkemizin kaybı mil-
yarlarca dolar. Elbette kaos ve savaş dünyanın hiçbir yerinde istemediğimiz, onaylamadığımız bir insanlık ayıbı. Bunun sonuçlarından başta bölge halkı olmak üzere tüm komşular, ekonomiler elbette olumsuz etkileniyor. Bunların yansımalarını telafi
etmek uzun yıllar sürebiliyor.
Türkiye, çok önemli bir stratejik
bölge üzerinde bulunuyor.
Bu durumdan lojistik firmalarımız
nasıl fayda sağlayabilir. Stratejik
durumumuzdan yeterince
sizce faydalanabiliyor muyuz?
Ülkemiz elbette Avrupa-Asya-Afrika
üçgeninde çok stratejik bir konum-
Haksız uygulamalar
sektörün en önemli
sorununu oluşturuyor
Lojistik sektörümüz birçok sıkıntı ile uğraşmak durumunda. Siz,
sektörün en önemli sıkıntılarını
ne olarak görüyorsunuz?
Kara taşımacılığı olarak değerlendirirsek; sektörün en önemli sıkıntıları Türk nakliyecisinin geçiş ülkelerinde yaşadığı haksız uygulamalar, belirsizlikler. Tamamı taşıma süresini ve
maliyeti etkileyen unsurlar. ÖzellikEkim 2014
56
RÖPORTAJ
da. Bunun uzun yıllar nimetlerinden yeterince faydalanamasak dahi
son 10 yıllık periyodda bir farkındalığımız ve önemli hamlelerimiz olduğunu söylemek mümkün. Özellikle Uzak Doğu’nun yükseliş periyodunda Avrupa’ya süre olarak ulaşım
avantajımızı daha efektif kullanabilmeli, bunu fırsata çevirebilmeli idik.
Eski İpek yolu geçişinde demiryolu
altyapımızın çok daha evvel nitelikli
kullanılabilir hale gelmesi gerekli idi.
Geleneksel taşıma yöntemlerine alternatif taşıma modelleri ile bu konumumuzu belirgin bir avantaja çevirmek mümkün. Bu anlamda kombine taşıma çözümleri, intermodal taşımacılık, limanların kapasite ve işlev
hızı gibi önemli gelişmeler var. Lojistik şirketlerinin meseleye daha geniş
bir perspektif ile bakarak, vizyonunu
büyütmesi ve hizmet çeşitliliğini artırarak beklentilere daha katma değerli çözümler geliştirmesi gerekir.
Ekim 2014
UND, sektörün
sözcülüğünü yapıyor
Siz, UND’de de ‘Başkan
Yardımcısı’ olarak görev
alıyorsunuz. UND’nin çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
UND Başkanımız Sayın Çetin
Nuhoğlu’nun önderliğinde belki de
tarihinin en etkin süreçlerinden birini yaşıyor. Pek çok çalışma grubu ile uluslararası nakliye sektörünün lokal ve uluslararası sıkıntılarını derinlemesine irdeleyerek yetkili makamlar nezdinde sektörün sözcülüğünü yapıyoruz. Enerjimizin büyük kısmını gümrük birliği çerçevesinde AB sınırları içerisinde serbest
dolaşım hakkımızı almak için harcıyoruz. Bu konuda ülkemizde ilgili bakanlıklar ve yurt dışında yetkili kurumlar nezdinde haklı davamızı
savunuyor, uygulanan haksız kota
ve uygulamaları durdurmaya gayret ediyoruz.
UND, birçok konuyu Kamu’nun
gerekli kesimlerine anlattı.
Kamu, lojistik sektörüne nasıl
bakıyor, lojistik sektörünün sorunlarını UND sayesinde artık
daha net görebiliyor mu?
UND’nin son dönemdeki etkinliği
sayesinde kamu’nun meseleye bakışında olumlu değişim ve gelişmeler var. UND olarak ilgili bakanlıklar, TOBB ve TİM nezdinde sürekli
irtibatımız ve sektöre ilişkin sıcak raporlamalarımız var. Turizm’den sonra ülkemize en önemli katma değeri
sağlayan lojistik sektörünün konumu
ve önemini UND olarak bıkmadan
vurgulamaya devam edeceğiz.
‘Sanal prangalar’dan
kurtulmalıyız
UND Başkanı Çetin Nuhoğlu,
2023 ihracat hedeflerine ulaşma noktasında lojistik sektörünün vazgeçilmez olduğunu söylüyor. Siz konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kesinlikle doğru… Netice olarak
bu hedeflenen rakamların gerçekleşebilmesinin teminatı sanayici, üretici kadar, bu ürünleri alıcısına ulaştıracak olan taşıyıcıların performansı. Bizlerin halihazırda yaşadığı geçmişi uzun yıllara dayanan ve “sanal
prangalar” olarak nitelediğimiz engelleri, kamburları yok etmeden rolümüzü tam olarak yerine getirebilmemiz olası değil. Bunun sonucunda da Türkiye bu hedefine ulaşamaz. Neticede bahsettiğimiz döngünün içinde nakliyeci en önemli halkalardan birisi.
57
Taşımacılıkta müşteri ilişkileri
“Karayolu taşımacılığı arza göre talebin daha düşük olması nedeniyle rekabetin daha sert yaşandığı ve bu rekabetten dolayı taşıma ücretlerinin oldukça düşük kaldığı bir sektördür. Fiyatla rekabet çok mümkün olmayınca taşımacılık firmalarının rakiplerinden bir adım önde
olabilmek için müşteri ilişkilerine daha fazla önem vermeleri gerekmektedir. Günümüzde verimlilik, müşteriyi memnun etmekten ve müşteri sadakatini sağlamaktan geçmektedir. Müşteri sadakati, müşterinin bir seçim
hakkı olduğunda, aynı firmayla iş yapmayı tercih etmesi
ya da benzer ihtiyaçlarına çözüm bulabilmek için her zamanki sıklıkla aynı firmayı seçme eğilimi ve eylemidir.”
K
üresel rekabet günümüzde ürün ve hizmet
sektöründe faaliyet gösteren firmaları müşteri odaklı bir yapılanma
gerçekleştirmeye zorlamaktadır. Bunun en önemli nedeni
müşteri memnuniyeti sağlamanın, rakiplerden farklı olmak, rakiplerin önüne geçebilmek ve kar elde etmek için
zorunlu olmasıdır. Müşteri memnuniyeti sağlamanın yolu ise doğru Müşteri İlişkileri Yönetimi’nden (CRM) geçmektedir. Bir hizmet sektörü olan lojistiğin en önemli faaliyet alanlarından
biri taşımacılıktır. Özellikle ülkemizde
karayolu, yük ve yolcu taşımacılığında diğer taşıma modlarına göre çok
daha yoğun kullanılmaktadır. Karayolu taşımacılığı arza göre talebin daha
düşük olması nedeniyle rekabetin
daha sert yaşandığı ve bu rekabetten
dolayı taşıma ücretlerinin oldukça düşük kaldığı bir sektördür. Fiyatla rekabet çok mümkün olmayınca taşımacılık firmalarının rakiplerinden bir adım
önde olabilmek için müşteri ilişkilerine
daha fazla önem vermeleri gerekmektedir. Günümüzde verimlilik, müşteriyi
memnun etmekten ve müşteri sadakatini sağlamaktan geçmektedir. Müşteri sadakati, müşterinin bir seçim hakkı olduğunda, aynı firmayla iş yapmayı tercih etmesi ya da benzer ihtiyaçlarına çözüm bulabilmek için her zamanki sıklıkla aynı firmayı seçme eğilimi ve eylemidir.
Yeni bir müşteri kazanmak, mevcut
müşteriyi elde tutmaktan çok daha
maliyetlidir
Yeni bir müşteri kazanmak, mevcut
müşteriyi elde tutmaktan çok daha
maliyetlidir. Müşteri ilişkilerini yönetemeyen ve müşterilerin farklı ürün
grupları için farklı taşıma taleplerine
doğru çözüm üretemeyen firmalar,
hem kaynaklarını etkin kullanmamış
hem de mevcut müşterilerinin hızla
rakip taşıma firmalarına yönelmesine
neden olmuş olurlar. Memnuniyetsiz
müşteriler hızla kaybedilir. Aldığı taşıma hizmetinden memnun kalmayan müşterilerin çoğu aynı firmaya
bir kez daha şans vermemekte aynı
Arzu Durusu
Arel Üniversitesi
güzergahta hizmet veren bir başka firmayla iş yapmaya başlamaktadır. Taşımacılık sektöründe müşteri şikayetine neden olacak konuların başında,
söz verilen termine uyulmaması, malların yanlış, eksik ya da fazla veya hasarlı olarak teslim edilmesidir. Taşıma firmaları, müşterilerinin beklentileri, şikayetleri, öneri ve memnuniyetleri konusunda duyarlı olmak zorundadır. Bu duyarlılığa sahip olan, gerektiği durumlarda alternatif çözümler geliştirebilen, müşteriye ait geribildirimleri değerlendirip, iş süreçlerinde iyileştirme sağlayan firmalar rekabet yarışında öne geçebilmektedir.
Ekim 2014
58
GÜNCEL
Pirelli’den yeni kış lastikleri
yönetmeliğine uygun treyler lastiği
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı’nın kış lastiği kullanımı zorunluluğu ile ilgili yayınladığı genelge 1 Aralık itibarıyla yürürlüğe giriyor. Genelgede yer alan “Yarı römork ve römorkların frenleme tertibatı bulunan dingilleri üzerindeki tüm lastiklerinin kış lastiği olması
zorunluluğu aranır” ibaresi, 1 Aralık
tarihinden sonra M+S ibareli lastik
kullanımını treylerde de zorunlu kılıyor. Pirelli’nin geçtiğimiz yıl Türkiye
yollarına özel olarak geliştirip İzmit
fabrikasında ürettiği ST01 M+S lastikleri, hem yönetmeliğe uygunluğu,
hem de konfor ve güvenlik özellikleriyle ağır vasıta kullanıcılarına hitap
ediyor. Pirelli’nin sektörde referans
haline gelen 01 serisi lastiklerini baz
alarak geliştirilen ST:01 M+S, yenilikçi profili, yapısal özellikleri ve düşük dönme direnci sağlayan yapısı sayesinde enerji, konfor ve yakıt
ekonomisi sağlıyor. Bünyesinde çevreye zararlı aromatik yağlar bulun-
durmayan ve diğer 01 serisi lastiklerde olduğu gibi çevreci ve ekonomik
özellikleriyle rakiplerinden ayrışan
ST:01 M+S, ses seviyesi olarak da
Avrupa Normları limitlerine uygunluk
gösteriyor (73 decibel).
Bileşenleri ve yapısı, kullanım ömrü
Çakır çaldı, dostluk kazandı
Sertrans Logistics, hizmet verdiği
Türkiye’nin önemli şirketleriyle bir araya gelerek “Dostluk Kazansın” adlı bir
futbol etkinliği düzenledi. Sertrans çalışanları ve müşterilerinden oluşan takımların karşı karşıya geldiği futbol
maçının hakemliğini ise Cüneyt Çakır yaptı.
FIFA kokartlı ünlü hakemimiz Cüneyt
Çakır’ın düdük çaldığı çok eğlenceli bir halı saha futbol karşılaşmasında
bir araya gelen Sertrans Logistics çalışanları ve Türkiye’nin önemli şirketlerinden oluşan iki takım kıyasıya mücadele etti. Fair play ruhu ve dostluğun
Ekim 2014
kazandığı maçta ter döken her iki takım da kupasını Sertrans Logistics Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Keleş’in
elinden aldı. “Sertrans- Dostluk Kazansın” futbol maçı, Sertrans Logistics
Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Keleş,
Sertrans Logitics CEO’su Nilgün Keleş, şirket yöneticileri ve çalışanlar tarafından ilgiyle izlendi. Cüneyt Çakır’ın
yönetiminde oynadıkları maç sonrası
hatıra fotoğrafı çektiren yöneticiler ve
Sertrans çalışanları, daha sonra başlayan Türkiye-Çek Cumhuriyeti milli maçını da birlikte izleyerek unutulmayacak bir gece yaşadılar.
boyunca minimum aşınma ve kış
koşullarında mükemmel güvenlik
ve performans için tasarlanan yeni
ST:01 M+S, +7 derecenin altında
ve üstündeki tüm hava koşullarında
bölgesel ve uzun yol (otoyol) kullanımı için ideal çözüm sunuyor.
İnci Lojistik’e
Japon ortak
Tokyo merkezli Yusen Logistics, İnci
Holding iştiraki İnci Lojistik’in hisselerinin yüzde 32’sine ortak oldu.
Lojistik sektöründeki bu işbirliği ile
taraflar Türkiye’de ve uluslararası pazarlarda büyük bir atılıma hazırlanıyor. Dünyanın 40 ülkesinde ofisi ve 17 bin çalışanı bulunan,
deniz, hava, karayolu taşıması ve
kontrat lojistiği konusunda deneyimi ile dünyadaki ilk 15 lojistik şirketi arasında yer alan Yusen Logistics,
Türkiye’deki faaliyetlerine 1 Ekim
2012 tarihinde Yusen Logistics Turkey ismiyle başladı.
59
Ebola virüsü lojistik
dünyasını da tehdit ediyor!
Dünyada yaklaşık 4 bin insanın hayatını kaybetmesine sebep olan, Batı Afrika’dan
Londra, Paris, Oslo, Frankfurt ve Madrid gibi Avrupa şehirlerine yayılan ve son olarak
Amerika’da görülen Ebola hastalığı büyük bir hızla yayılıyor. Halen tedavisi
bulunamayan Ebola virüsüne karşı yapılabilecek tek şey ise önleyici tedbirler almak.
Ebola ve benzeri virüslerden kaynaklanan salgınlara yakalanma olasılığı
bazı meslek grupları için daha yüksek seviyelerde bulunuyor. Özellikle
hastalığın baş gösterdiği ülke ve şehirlere iş amacıyla giden havayolu,
lojistik gibi sektörlerde çalışanların
bu virüse yakalanma ihtimalleri daha
yüksek. Bulaşıcı hastalıklar karşısında firmaların nasıl önlemler alması
gerektiğine dair açıklamalarda bulunan işyeri hekimi ve Güvenbir OSGB
(Ortak Sağlık Güvenlik Birimi) Genel Müdürü Dr. Ali Çolak, Ebola virüsüne karşı henüz bir tedavi yöntemi
geliştirilemediği için önleyici tedbirler almanın hayati önem arz ettiğinin
altını çizdi. Dr. Ali Çolak açıklamalarına şöyle devam etti: “Kişilerin çalışmış olduğu sektör iş sağlığı ve gü-
venliği açısından “az tehlikeli” sınıfta
yer alsa bile tedavisi olmayan bu tür
bir hastalık karşısında “çok tehlikeli”
sınıf kapsamına girebiliyor. Özellikle
yurtdışı bağlantıları olan ve seyahat
hali gerektiren sektörlerde çalışanlar, gittikleri ülkelerde kişilerle yakın temas kurmaktan kaçınmalıdır.”
diyerek henüz tedavisi geliştirilmemiş global bir salgına karşı alınacak
en aktif önlemin bu olduğunu söyledi. Bu sektörlerde hizmet veren işletmelerin işyeri hekimlerine de düşen
sorumluluklar olduğunu belirten Dr.
Çolak, yurtdışına gidecek olan çalışanlara, hastalığa yakalanmamak
için ne tür önleyici tedbirler almaları
gerektiği konusunda çalışanların ayrıntılı olarak bilgilendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Hastalık nasıl ilerliyor?
Semptomlar hastalık kapıldıktan
8-10 gün sonra ortaya çıkıyor. Fakat virüs tam olarak 21 gün sonra tespit ediliyor. İlk olarak baş ağrısı, ateş ve vücut ağrısı belirtileri ortaya çıkıyor. Nadiren de kaşıntı görülüyor. Sonrasında ishal ve
kusma ile devam ediyor. Bir sonraki evre, şimdiye kadar vakaların yarısında iç kanama olarak görüldü.
Kan kusma, idrarda kan, deri altından, gözlerden veya ağızdan kanama görülüyor. Hastaları öldüren
şey ise iç kanama olmuyor. Vücuttaki kan damarlarının sıvı sızdırması
sonucu azalan kan basıncının kalp,
böbrek, karaciğer ve başka organ
yetmezliklerine sebep olması ölüme
sebep oluyor.
Ekim 2014
60
KONGRE
Lojistik sürdürülebilir
olursa büyür
IATA Dünya Kongresi 2014 “Lojistikte Sürdürülebilir Büyüme” teması ile İstanbul’da
yapıldı. Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Diane Arkas Aktaş, son dönemde yeşil şirketlerin sayısının artmasıyla yeşil rekabetin de arttığını söylerken, Ekol
Lojistik Forwarding Genel Müdürü Mehmet Özal ise “Yeşil koridorlar oluşturmalıyız” dedi. Dünya Gümrük Örgütü Genel Sektereteri Kunio Mikuriya’nın gümrüklerdeki beklemenin en büyük sorumlusu olarak lojistik firmalarını göstermesi ise kongrenin
hayret uyandıran açıklaması oldu.
A
na Sponsorluğunu Ekol
Lojistik, Platin Sponsorluğunu ise Arkas’ın yaptığı FIATA Dünya Kongresi binden fazla katılımcıyla İstanbul’da yapıldı. Ekonomi Bakan Yardımcısı Adnan Yıldırım, Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Vekili Talat Aydın, İstanbul
Ticaret Odası (İTO) Başkanı İbrahim Çağlar’ın yanı sıra lojistik sektöEkim 2014
rü ile ilgili yerli ve yabancı çok sayıda davetli katıldı. Kongrenin konuşmacıları arasında Dünya Gümrük
Örgütü Genel Sekreteri Kunio Mikuriya, Dünya Ticaret Örgütü Genel
Müdür Yardımcısı Yonov Frederick
Agah yer aldı.
Kongrenin konuşan Ekonomi Bakan
Yardımcısı Adnan Yıldırım, küreselleşmenin lojistik üzerine kurulu olduğunu ifade ederek, “Küreselleşmenin ruhu, üretmek, dünya pazarları-
na açılmak ve rekabetçi olabilmekten geçiyor. Lojistikte bu zincirin en
önemli halkalarından biridir” dedi.
2013 yılında 385 milyon tonluk
ürünün Türkiye limanlarından geçtiği ve 277 milyon tonun da dış ticarete gittiği bilgisini aktaran Yıldırım,
Türkiye’nin son 10 yılda diğer alanlarda olduğu gibi lojistik sektöründe de önemli başarılara imza attığını ifade etti.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleş-
61
Mehmet Özal
me Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Vekili Talat Aydın da son 10 yıldır
ulaştırma alanında çok önemli projeler gerçekleştirildiğini belirterek, bu
projelerin Türkiye’nin lojistik merkez
olma hedefine hizmet ettiğini söyledi. Talat Aydın, taşımacılık ve lojistik sektörünün geliştirilmesi için bakanlık olarak tüm çalışmaları gerçekleştirdiklerini belirterek, Türkiye’nin
kara, hava ve tren yollarını geliştirmek için projelerin hayata geçirildiğini söyledi.
FIATA Akademisi kuruluyor
Ulaştırma ve lojistiğin, sürdürülebilir
büyümenin temel taşları ve FIATA’nın
en önemli ayaklarından biri olduğunu belirten FIATA Başkanı Francesco
Parisi, “FIATA’nın politika seçenekleri ve pozisyonu daha gelişmiş lojistik bağlantılar ve çevreye daha az
zarar vererek ulaştırma yapılması yolunu seçmiştir. FIATA’nın bir amacı
da sanayiyi geliştirmek için istihdamı
geliştirmektir. Mesleki eğitim en gurur duyduğumuz çalışmalarımızdandır. FIATA diploması, bütün dünyada
geçerli olan tek sertifikadır. Şimdi FIATA Akademisi için çalışmalara başladık” dedi.
UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı
Turgut Erkeskin ise lojistik sektörünün
sürdürülebilir gelişmesine yönelik çalışmalar yaptıklarını ifade ederek,
“Sürdürülebilir Lojistik” belgelendirmesi çalışmasının öncüsü olduklarını söyledi.
Açılış töreninde FIATA ve TT Club tarafından düzenlenen ve uluslararası forwarding sektörünün en prestijli ödülleri arasında sayılan “Uluslararası Genç Forwarder Yarışması”nın
birincisi de açıklandı. TT Club Bölgesel Direktörü Andrew Kemp, yarışmanın sektörde kaliteyi artırmak ve
genç yeteneklere eğitim imkânı sağ-
Kunio Mikuriya
lamak amacıyla verildiğini söyledi.
Birincilik ödülünü Güney Afrikalı katılımcı Fortunate Mboweni aldı.
Yöresel dans gösterilerinin gerçekleştirildiği açılış töreninin ardından
Dünya Gümrük Örgütü Genel Sekreteri Kunio Mikuriya, Dünya Ticaret Örgütü Genel Müdür Yardımcısı Yonov Frederick Agah’ın da aralarında yer aldığı “Lojistikte Sürdürülebilir Büyüme” temalı ana oturum
gerçekleştirildi.
Yeşil koridorlar oluşturmalıyız
Ana oturumda konuşan Ekol Lojistik Forwarding Genel Müdürü Mehmet Özal, dünya kaynaklarının sınırlı olmadığını belirterek, “Kongrenin teması ‘Lojistikte Sürdürülebilir Büyüme’. Günümüzde artık sadece büyüme ve karlılık şirketlerin tek
amacı değil. Son araştırmalarda görülüyor ki, şirketlerin yüzde 31’i sürdürülebilirliğin çok önemli olduğunu söylüyor” dedi. Özal, Ekol Lojistik olarak lojistikte sürdürülebilir büyüme için yeni yöntemler geliştirdiklerini ve özellikle intermodal alanında önemli yatırımlar gerçekleştirdiklerini belirtti.
“Yeşil Lojistik zinciri oluşturabilmeliyiz, yeşil koridorlar geliştirmeliyiz, kayıpları azaltmalıyız, kent lojiztiğinde
en etkin dağıtım yollarını bulmalıyız”
diyen Özal, bunun yanında ekonomideki büyüklüklerin de önemli olduğunun altını çizde. Gelişmiş ülkelerin yüzde 2, gelişmekte olan ülkelerin
ise yüzde 5.4 oranında büyümesinin
beklendiğini aktaran Özal, bunun da
daha fazla Lojistik Hizmet anlamına
geldiğini kaydetti.
Tercihimiz daha fazla
kar değildir
Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Diane Arkas Aktaş
Diane Arkas Aktaş
ise, “sürdürülebilirlik” konusunu uzun
vadeli düşünmek gerektiğini belirterek, son dönemlerde artan yeşil şirketlerin sayısı ile rekabet ortamının
oldukça yüksek olduğunu söyledi.
Aktaş, Arkas Holding olarak yakıt tasarruflu ve karbon emisyonunu daha
az tüketecek çalışmalar imza attıklarını söyledi.
Çevresel faktörlerin Arkas’ın stratejisini oluşturmada etkili olduğunu
söyleyen Aktaş, “Biz kar yapmakla
sürdürülebilirlik arasında tercih yapmıyoruz” dedi. Aktaş, sürdürülebilirliğin uzun vadeli bir düşünce gerektirdiğini belirterek, “Nüfus artışı,
kaynakların azalması, su kıtlığı aslında ekonojik çevremizin limitlerine
geldiğini gösteriyor. Müşteri tercihleri de değişiyor. Toplumdan bize baskılar geliyor. Dolayısıyla daha iy performans çıkarmak zorundayız. Hatalarımız bize pahalıya patlayabilir.
Yeşil şirketlerin sayıca artıyor ve bu
şirketlerin marka değeri yükseliyor.
Çevresel sürdürülebilrilk rekabetçi
bir pozisyon elde etmeyi de sağlıyor”
diye konuştu.
Kunio Mikuriya:
Gümnükteki beklemelerin
sorumlusu lojistikçiler
Dünyada 179 gümrük teşkilatının olduğunu söyleyen Dünya Gümrük Örgütü Genel Sektereteri Kunio Mikuriya, gümrük işlemlerinin basitleştirilmesi gerektiğini söyledi. Mikuriya gümrüklerdeki uzun beklemelerin yüzde 30 oranında gümrüklerden
kaynaklandığını ancak en büyük sorunun yüzde 70 oranla lojistikçilerin
olduğunu kaydetti.
Kunio Mikuriya, “Sınırlar ayırır gümrükler birleştirir” diyerek başladığı konuşmasında, basitleştirilmiş gümrük
uygumalarının tüm gümrükler tarafından kabul edildiğini belirtti.
Ekim 2014
62
MAKALE
Stajlar bir zorunluluk
değil fırsat olarak görülmeli
Yrd.Doç.Dr.A.Özgür Karagülle
İstanbul Üniversitesi
Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu
L
ojistik; işletmecilik, mühendislik, hukuk gibi
farklı akademik alanlara yönelik uzmanlık içeren multi-disipliner (çok
disiplinli) bir bilim alanı.
Bu bakış açısından bakıldığında teori ve uygulamanın iç içe geçmesi büyük önem kazanıyor. Konuya bir taraftan bakıp diğer tarafın önemini
yok saymak lojistik eğitiminde arzu
edilen düzeyin yakalanamamasına
neden olur. Bugüne kadar da bunun
sıkıntısı iş hayatı tarafından da akademik taraftan da görüldü ve vurgulandı.
Teorinin uygulamaya yönelik, uygulamaların da teorilerin ışığında sarmal bir şekilde birbirini destekleyerek
gelişmesi lojistik alanındaki eğitimin
kalitesinin artmasına ortam sağlayacaktır. Gelinen noktada okulların
yönetmelik gereği (genellikle yaz dönemlerinde) uyguladıkları ve yaklaşık
1 ay kadar süren stajlar öğrenci ve
mezunlara sektöre arzu edilen düzeyde oryantasyon imkanı verememektedir. Bu nedenle okulların müfredatı ile daha bütünleşik staj ya da
kısmi zamanlı çalışma uygulamaları
gündeme gelmek zorundadır.
Akademik/örgün eğitim sektörün yıllardan beri süregelen talebi olmakla birlikte öğrencilerin okulun ilerleyen yıllarında kısmı zamanlı çalışmalara yönlenmesi akademik eğitime devamı ve verilen eğitim kalitesinin düşmesine sebep olmaktadır.
Klasik staj anlayışından uzaklaşarak, müfredat yani akademik eğitimle iş başında eğitimin entegre olacağı bir eğitim modülü tasarlayıp uygulamaya koymak gerekmektedir.
Bu yönde özellikle devlet üniversiteleri için sorun yaratan mevzuatın koEkim 2014
nuya ve ihtiyaçlara uygun olarak yeniden düzenlenmesi de konuya yönelik ön açıklığının sağlanması açısından önemlidir.
Temel eğitimi almış öğrencilerin son
ve sondan önceki akademik yıllarda
daha geniş bir takvime yayılarak iş
başında eğitim almaları sağlanmalıdır. Sektörde yer alan kurumların da
staja bir zorunlu misafir etme olarak
değil, gelecekte birlikte çalışacakları ekip arkadaşlarını tanıma, seçme
ve yetiştirme fırsatı olarak bakmaları gerekmektedir. Öğrencileri kariyer
yönetimi ile sektördeki şirketlerin insan kaynakları planlaması örtüştürülmeli, öğrenciler daha mezun olmadan şirketler tarafından izlenir ve tanınır hale gelmelidir. Bu şekilde entegre ve interaktif yürütülecek staj uygulamaları insan kaynakları birimle-
rinin maliyetlerini azaltacağı gibi işe
alım ve oryantasyon süreçlerinin de
etkinliğini arttıracaktır.
Mesleki eğitimin paydaşlarını oluşturan akademik kurumlar, sektörel kurumlar ve öğrenciler/mezun
adayları konuya bir zorunluluktan
çok fırsat bakış açısıyla yaklaşmalıdır. Karşılıklı tanıma ve öğrenme
süreçleri yaşanmalı, özellikle akademik ve sektörel kurumlar arasında empati ve iletişim sağlanmalıdır. Bunun yanı sıra başta Avrupa ve özellikle Almanya olmak üzere mesleki eğitim programlarının
yapısı, üniversite-sektör işbirliklerinin mesleki eğitim boyutu taraflarca araştırılmalı bu alanlarda çalışmalar yapılarak staj uygulamalarının fonksiyonelliği arttırılmaya çalışılmalıdır.
63
Küreselleşme, Lojistik Sektörü,
Sektör -Üniversite İşbirliği
Doç. Dr. Serap İNCAZ
Nişantaşı Üniversitesi
Uluslararası Ticaret ve Lojistik
Bölümü Bölüm Başkanı
U
luslararası ticaretin ahenk içinde gerçekleşmesi ve sistemin devamlılığı için lojistik sektörünün güçlü olması bir ön şart
olarak karşımıza çıkmaktadır. Lojistik yönetimi, müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere başlangıç olarak ham maddeden ürünün tüketildiği son noktaya kadar malzemelerin, hizmetlerin ve bilgi akışının etkili ve verimli bir şekilde planlanması, örgütleme, uygulanması ve denetim süreçlerini içeren bir alan olarak
önemi artmaktadır. Küreselleşmenin
de etkisiyle lojistiğin uluslararası ölçekte değerlendirilmesi uluslararası ticaretin, kurallarına uygun bir biçimde uygulanabilmesi ve uzun dönemli fayda yaratabilmesi için profesyonelce ele alınması bir ihtiyaç
olarak kendini hissettirmektedir. Bu
ihtiyaç lojistik eğitiminin sektörel işbirliğini de zorunlu kılmaktadır. Sektör üniversite işbirliği konusu eğitim
süreci içinde sadece staj olanaklarının yaratılması değil, aynı zamanda
sektörün profesyonellerinin de öğrencilerle karşıya getirilerek bilgi kazanılması şeklinde de mümkün olabilmektedir.
Lojistik, ihmal edilemeyecek
ölçüde pahalı bir sektördür
Lojistik sektörü ihmal edilemeyecek
ölçüde pahalı bir sektördür. Bu nedenle de işgücü ihtiyacı karşılanırken, sektörü tanıyan ve bilgi birikimi olan kalifiye işgücüne her zaman gereksinim duyulacaktır. Bunu
sağlayan en önemli kaynak da üniversitelerin ilgili bölümleri ve programlarıdır. Doğru yönetilebilen bir
lojistik eğitimi doğru yönetilebilen
bir lojistik sisteme de gidişi kolaylaştıracağından lojistik eğitimi lojistik faaliyetlerin temelinde yer almaktadır. Doğru zaman, doğru yer, doğru kalite, doğru adet,
doğru şekil, doğru malzeme koşullarında lojistik sistemde hedeflenen faydaların sağlanması, lojistik
eğitimi veren Üniversitelerin henüz
eğitim sürecinde iken öğrencilerini doğru yönetmeleri yanında mezunlarını da doğru yönlendirmeleri ile mümkün olacaktır. Avrupa’da
lojistik şirketleri, uluslararası firmalar, bilgi üretim enstitüleri, araştırma enstitüleri, teknoloji tedarik merkezleri, üniversiteler, danışmanlık girişim grupları haberleşme
ağı ile birbirlerine bağlıdır. Bu ağ
sayesinde bilgilerini paylaşırlar, iletişim ağı geleneksel sektör analizinin ötesinde global bir haberleşme ağı içerisindedirler. Bu haberleşme ağı içinde üniversitelerin rolü
de unutulmamıştır. Bunun öneminin idrakinde olan Nişantaşı Üniversitemiz hem paydaşlar bağlamında sektörle iç içe olmakta hem
de sektörün profesyonellerini çeşit-
li toplantılar ve konferanslarla öğrenci ile karşılaştırmakta ve iş olanaklarını yaratmaktadır. Nişantaşı
Üniversitesi’nde, lojistik sektörü ile
ilgili bölüm ve programlarımızdan
mezun olan öğrencilerimiz için istihdam olanakları çok geniş bir yelpazede ortaya çıkmaktadır. Bunlar
tüm dünyada ve ülkemizde faaliyette
olan lojistik işletmeleri, liman işletmeleri, ulusal ve uluslararası ihracat
ve ithalat yapan dış ticaret firmaları, ihracat ve ithalat yapan sanayi işletmeleri, her türlü üretim ve hizmet
işletmelerinin lojistik bölümleri başta gelen çalışma alanlarıdır. Ayrıca,
mezunlarımız kamuda ve kamu iktisadi teşebbüslerinde aldıkları eğitimle ilişkili tüm lojistik kadrolarında
çalışabilmektedirler. Uzman ve deneyimli akademik kadrosu, üniversite – sanayi işbirliğine dayalı eğitim, uluslararası standartlarda İngilizce ve ikinci bir yabancı dil eğitiminin varlığı, kuruluşla birlikte Bologna sürecine eşgüdüm sağlanması ve
sektörün ihtiyaçlarına göre şekillendirilen müfredatlar, Nişantaşılı öğrencileri farklı kılacaktır.
Ekim 2014
64
KISALAR
Türk spor tarihinin en uzun
sponsorluğu Mercedes’ten
Omsan’da iki
önemli atama
Mercedes-Benz Türk, Türkiye Futbol Federasyonu ile 1996 yılından
bu yana sürdürdüğü sponsorluk sözleşmesini 2018 sonuna kadar uzattı. Türk futbolunun en uzun soluklu
sponsorluğu olan bu anlaşma kapsamında; özel tasarlanan Milli Takım otobüsünün yanı sıra, otomobil
ve hafif ticari araçlardan oluşan dev
bir Mercedes-Benz filosu da Türkiye Futbol Federasyonu’nun hizmetine sunuluyor.
Yeni dönemde Türkiye Futbol
Federasyonu’nun kullanımına sunulan
25 adet B-Serisi, 38 adet C-Serisi, 4
adet E-Serisi, 2 adet GL-Serisi, 3 adet
S-Serisi, 7 adet Vito, 3 adet Sprinter ve
3 adet Travego ile filodaki araç sayısı
85’e çıkacak.
Sponsoruk anlaşması için gerçekleştirilen törene, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören, Türkiye Futbol Federasyo-
Omsan’da Depolar ve Dağıtım
Operasyonları Grup Müdürü görevine Serkan Çelik, Gaziantep Bölge
Müdürü görevine ise Serdar Doğruer atandı.
Serkan Çelik 1997 yılında Orta
Doğu Teknik Üniversitesi, Makine Mühendisliği bölümünden mezun oldu. Lojistik sektöründeki kariyerine 2000 yılında başlayan Çelik,
sektörün önemli firmalarında çalıştı. Çelik ileri seviyede İngilizce biliyor. Gaziantep ve çevre illerindeki
lojistik faaliyetlerin etkinliğinin artırılması ve geliştirilmesi amacıyla bu
yıl içinde kurulan Gaziantep Bölge
Müdürlüğü’ne Bölge Müdürü olarak atanan Serdar Doğruer, İstanbul Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümü mezunu. Lojistik sektöründeki kariyerine 2002 yılında başlayan
Doğruer, sektörün önemli firmalarında çalıştı. Doğruer ileri seviyede
İngilizce biliyor.
nu Başkan Vekili Servet Yardımcı,
A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Fatih Terim, Milli Takım oyuncuları, Mercedes-Benz Türk Direktörler Kurulu Başkanı Rainer Genes, Mercedes-Benz Türk Pazarlama ve Satış Direktörü Süer Sülün
ve Mercedes-Benz Türk yöneticileri katıldı.
Mercedes-Benz Türk Pazarlama ve
Satış Direktörü Süer Sülün toplantıda yaptığı konuşmada, ”96 yılında adım attığımız işbirliğimiz, o zaman tek bir otobüsle başlamıştı. Bugüne geldiğimizde ise toplamda 72
otomobil, 3 otobüs ve 10 hafif ticari araçla Türkiye’nin en uzun soluklu işbirliği devam ediyor. MercedesBenz Türk olarak milli takımımızın
yanında olmaktan çok memnunuz.
Umarız bu anlaşma milli takıma
uğur getirir. Önümüzdeki maçlarda
takımımıza başarılar diliyoruz” dedi.
Etis dağıtıma Hamidiye Su’dan başladı
Etis Lojistik uzun dönem kontratlı
müşterilerine Hamidiye Kaynak Suları A.Ş’yi de ekledi. Etis, bu anlaşma
ile dağıtım lojistiğindeki ilk önemli adımı Hamidiye Su için şehiriçi ve
şehirlerarası dağıtım hizmeti vererek
atmış olacak. Hamidiye Su ile 28 aylık bir dağıtım sözleşmesi imzalayan
atan Etis, Hamidiye Su’yun 22 farklı
ambalaj tipinde üretilen damacanadan bardak suya, 1.5 litrelik pet şişelerden 330 ml’lik suya kadar tüm
ambalajlı ve tüketime hazır sularının
sevkiyatını gerçekleştirecek.
Ekim 2014
Etis Lojistik Genel Müdürü Erdal Kılıç, Etis’in 2014 yılını yüzde 50 büyüyerek ve hedeflerini tutturarak belirterek, her geçen gün müşterilerine
bir yenisini eklediklerinin altını çizdi.
Kılıç, “Önümüzdeki günlerde mevcut operasyonlarımızın verimliliğini artırarak hizmet verdiğimiz müşteri sayımızı ve taşıma kapasitemizi arttırmaya devam edeceğiz. Stratejik plan hedeflerimiz doğrultusunda yeni yatırımlarla hizmet ağımızı ve çeşitliliğimizi artıracağız” diye
konuştu.
65
Hilal, Renault alımlarıyla 207 adetlik filoya ulaştı
Doğu Avrupa ve Balkanlar’da “en
iyi olma” hedefinde ilerleyen Hilal Trans Uluslararası Nakliyat, 207
araçlık dev filosuna 10 adet Premium 460.18T GV 4X2 dahil etti.
bu alımla birlikte filodaki Renault
Trucks sayısı 104’e, toplam araç sayısı ise 217’ye yükseldi. Teslim töreninde Hilal Trans Yetkilisi Murat Soyaslan ile Renault Trucks Satış Temsilcisi Turgay Demirbilek hazır bulundular. Soyaslan toplantıda yaptığı konuşmada, “Renault Trucks’ı,
satış ve satış sonrası hizmet konusunda birlikte çalışmaktan memnuniyet duyduğumuz bir marka olması nedeniyle tercih ettik. Ayrıca Volvo Group çatısı altında özellikle satış
sonrası konularında hızlı ve kaliteli
hizmet almamız da kararımızda etkili oldu. Alımını gerçekleştirdiğimiz
10 aracın 5’i Hilal Taşımacılık bünyesinde hizmet verecek” dedi.
Renault Trucks Satış Temsilcisi Turgay Demirbilek ise, “Sektörün güçlü, saygın ve önde gelen firmalarından Hilal Trans’ın araç seçiminde tekrar Renault Trucks markasını
tercih etmesi nedeniyle gururluyuz.
Sunduğumuz satış ve satış sonrası
hizmetlerimizle işbirliğimizin uzun
yıllar devam etmesini arzuluyoruz”
diye konuştu.
Margül DAF ile devam ediyor
Margül Uluslararası Taşımacılık
1 adet DAF FT XF105.460 Medium Deck çekiciyi Samandıra lokasyonunda düzenlenen törende teslim
aldı. Gerçekleştirilen teslimat töreni,
Margül Uluslararası Taşımacılık Yönetim Kurulu Başkanı Lokman Çakmak ve DAF-Tırsan Otomotiv Satış
Temsilcisi Alper Ata’nın katılımı ile
gerçekleşti.
Margül Uluslararası Taşımacılık Yö-
netim Kurulu Başkanı Lokman Çakmak, törende yaptığı açıklamada,
“DAF çekicilerinin kalitesi, sağlamış olduğu yakıt tasarrufu ve 2. el
değerinin yüksek olması bizim için
büyük avantaj. Ayrıca, DAF-Tırsan
Otomotiv’in uzman kadrosu ile sunduğu satış sonrası hizmet olanaklarının memnuniyet verici olması da
DAF markasını tercih etmemizdeki en
önemli nedenlerdir” dedi.
Best, Volvo Kamyon’dan vazgeçmiyor
İngiltere ve Kıta Avrupası’na komple ve parsiyel yük taşımacılığı gerçekleştiren Best Freight Uluslararası Nakliyat, filosunu Volvo Kamyon’un FH
460 çekicisi ile güçlendirdi. Firma satın aldığı araçlarla birlikte filosundaki
toplam Volvo Kamyon ve araç sayısını
32’ye yükseltti. Araçların teslimatı için
yapılan törene, Volvo Kamyon adına
Volvo Kamyon Marmara Bölgesi Satış Danışmanı Tolga Cem Aykaç, Best
Freight Uluslararası Nakliyat adına ise
Genel Müdür Ahmet Yayman katıldı.
Yayman, “Yakıt tasarrufu ve şoförlerimizin güvenliği ile konforu bizim için
oldukça önemli. Volvo FH’ın dikkat
ettiğimiz konularda öne çıkması, filomuzu Volvo Kamyon ile güçlendirmemizi sağladı. Mevcut işbirliğimizin süreceğine inancımız tam” dedi.
Volvo Kamyon adına teslimat töreninde konuşan Aykaç ise, “Best Freight
Uluslararası Nakliyat ikinci kez Volvo Kamyon ile çalışıyor. Tek bir araç
alımı ile başlayan işbirliğimiz, bugün 10’a yükseldi. Volvo Kamyon’un
özellikleri Best Freight Uluslararası
Nakliyat’ın bizi tercihinde öne çıkan
unsurlardır. Kendileri ile işbirliğimizin
bugün olduğu gibi önümüzdeki dönemde de artarak süreceği inancındayım” diye konuştu.
Ekim 2014
medya

Benzer belgeler