ürün ve hizmet kataloğumuzu indirebilirsiniz

Transkript

ürün ve hizmet kataloğumuzu indirebilirsiniz
iZOMAS
Şirketler Grubu
Ürün Broşürü
 Bentoshield ® Max
 Drainage Geocomposite 
WaterStop BS®
 Adcos
 Kemper System
 Endüstriyel Zemin
Kaplama
 Onarım ve Güçlendirme
 Korozyon Tamirleri 
İskele Onarımları 
Statik Takviyeler

Isı Pompası Sistemleri
 Öz-Arı Endüstriyel Tekstil
İzomas Şirketler Grubu
İzomas
Korozyon
Kontrol
Mühendislik San. Tic.
inşaat ve sanayi sektörünün sorunlarına çözüm bulmak
için hizmetler sunar hale gelmiştir.
A.Ş.1974 yılında “İzomas
Gürbüz Arıburnu” adı altında, ısı ve su yalıtımı, beton
tamirleri ve perlit üretimi konularında çalışmak üzere
kurulmuş, ilk kuruluş aşamalarından itibaren, izolasyon
ve korozyon koruma alanlarında çağdaş teknolojinin
olanaklarını, ülkemiz koşullarına uyarlama, olağan dışı
çözümleri geliştirme ve uygulama alanında çalışmayı
temel çalışma ilkesi olarak benimsemiştir. 1983 yılında
“İzomas Ltd. Şirketi” kurulmuş, genel çalışma konuları
da, daha yoğun bir şekilde, epoksi ve vinilester reçine
esaslı korozyona karşı dayanıklı kaplamalar ve su
geçirimsizliği sağlayan yapı kimyasallarının uygulaması
yönünde odaklanmıştır. Bu dönemde yapısal gelişmeler
geçiren firma, özel uzmanlık uygulamaları alanında
çalışmalarını yurt çapında yoğunlaştırmıştır. Çözüme
ulaşmada etkin ve başarılı, konularında da Türkiye’de
ilk uygulama örnekleri oluşturan birçok özel
mühendislik ve teknolojik çözüm, bu dönemlerde
üretilme ve uygulanma başarısına erişmiştir.
Uzmanlık alanı genişleyen ve daha ieleri teknolojik
adımlara gerek duyan şirket, 1995 yılında İzomas
Korozyon Kontrol Ve Mühendislik Sanayi ve Ticaret
A.ş. olarak tümüyle yeniden bir yapılanma ile daha
etkin bir şirket organizasyonu altında kabuk
değiştirerek, ürünlerini pazarlamada Gema Dış Ticaret
Ltd. Şti. Yapı teknolojileri üzerine araştırma konusun da
Ace Yapı Teknolojileri Araştırma Geliştirme San.ve Tic.
A.Ş ısıtma-soğutma-havalandırma konusunda ISIMAS
Teknoloji
Uzmanlığı,
Profesyonel
Geosentetik
Çözümlerinde Geomas Geokompozit San. Müh. Tic.
A.Ş, Endüstriyel Tekstil Üretiminde öz-arı End.Tekstil
San.ve Tic. A.Ş nin de bünyesine dahil ederek toplam
yedi şirketten oluşan İzomas Şirketler Grubu olarak
ISO 9000 (EN29000) standartlarının öngördüğü bir yapı
içine büyümeyi hedefleyen İzomas A.Ş., geleneksel
hizmet ve teknolojide öncülük niteliklerini, Toplam
Kalite yaklaşımının güçlü araçları ile, müşterilerinin
gereksinimlerini eksiksiz olarak ve zamanında
karşılamakta ödünsüz çalışmayı vazgeçilmez bir ilke
olarak kabul etmiştir.
Bu temel amacın gereği olarak firmanın sunduğu tüm
ürün ve hizmet demetinin tümünü kapsayan bir
Toplam Kalite yaklaşımını, işletmenin her düzeyinde
eksiksiz olarak sağlamak durumundadır.
Bu temel doğrultular çerçevesinde, Firma Kalite
İlkelerinin amaçları aşağıdaki gibidir:
- Firma bütününü kapsayacak şekilde ortak bir kalite
kavramı, disiplini, ortamı ve bilinci yaratmak
- Kurumun kalite hedef ve yöntemlerini işletme içinde
olduğu kadar, işletme dışında kalan müşterilerinin de
bilgi ve değerlendirmesine sunmak
- Sürekli gelişme ilkesi doğrultusunda, tüm işletme
işlevlerinin kurum hedeflerine uygun bir kapsam, bilinç ve
açıklıkta iletilmesini ve uygulanmasını sağlamak
- Kalite çalışmalarını sistemli bir çatı altında
toplayarak kurum bünyesi ile kaynaşmasını ve birliktegeliştirdiğini sağlamak
Gürbüz ARIBURNU
Yönetim Kurulu Başkanı
İnteraktif Temel ve Perde Yalıtımı
BentoShield® Max
BentoShield® Max
BentoShield®Max,sodyum bentonit killerin üstün su yalıtımı
performansını, birbirine iğneleme teknolojisi ile kenetlenmiş
geotekstil liflerin dayanıklı ve esnek yapısıyla birleştirir.
Yapısındaki Sodyum Bentonitler su ile temas anında hacmen
şişerek betondaki kılcal çatlaklara derinlemesine nüfuz eder.
Doğal yapısı sayesinde yapının ömrü boyunca aktif kalır.
BentoShield®Max uygulama teknikleri açısından geleneksel
sistemlere oranla birçok avantaj sağlayan, hem en yüksek
performans gösteren, hem de en az yüzey hazırlığı gerektiren sistemdir. Her türlü zorlu
detaylarda sağladığı kolaylık sayesinde zaman kazandırır. Esnek yapısı sayesinde kesilerek
uygulanabilir.
Uygulaması kolay ve hızlıdır. Vasıfsız işçiler tarafından yatay zeminde halı gibi serilerek, dik
yüzeylerde ise çivi ile çakılarak uygulanabilir. Membran uygulamalarında olduğu gibi hassas işçilik
gerektirmez.
Dünyanın sadece 3 firmasının sahip olduğu patentli iğneleme üretim sistemi sayesinde
BentoShield®Max mevcut temel ve perde yalıtım sistemleri içerisinde en etkin sistemdir.
Bu başarının en büyük göstergesi, Dünya çapında bir çok prestijli projenin yer aldığı milyon m² yi
aşan uygulama referansıdır.
 Grobetona ihtiyaç hissetmeden direkt toprak yüzeye dikey veya yatay olarak uygulanabilir.
 Suyun yoğun olduğu ortamlarda, yağmurlu havalarda, -40˚C ‘yi bulan sıcaklıklarda dahi su
yalıtım özelliğini kaybetmeden uygulanabilir. Donma çözülme döngüsünden etkilenmez.
 Beton dökülüp kalıplar kaldırılır kaldırılmaz uygulanabilir. 7-28 gün gibi bekleme periyoduna
ihtiyacı yoktur.
 İnşaat sırasında oluşabilecek hasarlardan(donatıları bağlarken) etkilenmez, kendi kendini
onarır.

İstinat duvarlarına, dolgu duvarlara herhangi bir yüzey hazırlığı gerektirmeksizin
uygulanabilir.(Metal Palplanş, diyafram duvarlar, secant ve contigious piling, Keson kazıklar,
iksa, tahtakalıp)
Membranlar(hdpe takviyeli bentonit membranlar, bitüm,pvc) ve sürme svı su yalıtım
sistemlerinin zeminin zamanla oturması sonucu oluşabilcek çatlaklar ve yarıklara sonuçsuz
kalmalarına karşın; BentoShield®Max kendi kendini onarabilme özelliği sayesinde bu yarıkları
kendiliğinden doldurarak yapının ömrü boyunca su yalıtımı sağlar.
Genel Detaylar
Uygulama esnasında, BentoShield®Max Su Yalıtım
Sistemi’nin örgülü tarafı (koyu gri renkli), koruması
yapılacak beton yüzeye doğru bakmalıdır.
BentoShield®Max uçları en az 10 cm üst üste gelecek
şekilde ve bir diğerine en az 30 cm şaşırtmalı olarak
döşenir.
Ek yerlerinde ve kritik alanlarda takviye için BS Granules serpilir.
İki şerit halindeki mavi çizgiler uygulayıcıya kılavuzluk ederek
minimum bindirme alanını garanti altına alır.
Yatay ve düşey uygulama alanlarındaki bindirme alanları çivi
yardımı ile birbirine sabitlenir.
Düşey uygulamalarda, her zaman beton
döküm doğrultusu ya da toprak dolgu göz
önüne alınarak üst üste bini yönü
belirlemekte
Bento Paste detay harcı ile ankraj başı,kazık
başları ve tie-rad delikleri gibi detay
problemleri kolayca çözülür.
Toprak dolgu bindirme yönünde dökülerek
malzemenin altına girmesi ve malzemeyi
kaldırma ihtimali önlemektedir.
Dolgu malzemesi Bentoshield®Max’a zarar
verecek muhteviyatta olmamalı ve yeterli
basıncı oluşturmaktadır.
Yüzey
Hazırlığı
Bentoshield®Max detay bir yüzey hazırlığı gerekmediği gibi çoğunlukla
grobetona ihtiyaç duymaz. Beton, toprak, kum veya stabilizeden oluşabilecek
yüzeyin yeterince düzgün olması güvenli uygulama için yeterlidir.
Bentoshield®Max uygulamadan önce,son bir tesviye ve sıkıştırma çalışması ile
yüzeydeki boşluklar doldurulmalı, keskin çıkıntılar temizlenmeli ve minimum
%85 Proktor yoğunluğu sağlanmalıdır.
Döşeme Altı
Uygulaması
Bentoshield®Max, sıkıştırılmış toprak veya stabilize tabaka üzerinde, minimum 15
cm. kalınlıktaki betonarme döşemenin oluşturacağı sınırlayıcı basınç altında
kullanılmak üzere tasarlanmıştır.
Bentoshield®Max, esnek yapısı sayesinde kazık başları, temel kirişleri ve
penetrasyonlar gibi en zorlu geometrik şekillere kesilerek biçimlendirilir. Ve
sıkıca kavrayacak şekilde yerleştirilir. Bu detayların ve malzemelerin etrafı
Bentopaste macun ile kaplanır.
Derin Temel
Uygulamaları
DDuva r
UUygualaaları
maları
Bentoshield®MAX Metal Palplans, İksa, Shotcrete, toprak formlu duvarlar veya
keson kazıklı duvarlara kolayca uygulanabilir. Bentoshield®MAX yüzeye beton
çivisi ile sabitlenir. Güvenli uygulama için büyük boşluklar rötresiz tamir harcı
veya BentoPaste ile kapatılarak düzgün bir yüzey elde edilmeli, BS Granules ile
köşelerde bir pah oluşturulduktan sonra uygulamaya geçilmelidir.
Dolgu duvar uygulamalarında Bentoshield®MAX iki şekilde Uygulanabilir.İster
önceki kalıba düşey doğrultuda sabitlenir ve sonrasında beton dökülür; ister
toprak dolgu öncesinde çivi ile çakılarak doğrudan beton duvara uygulanabilir.
Kullanılan dolgu malzemesi Bentoshield®MAX’a zarar verebilecek muhteviyatta
olmamalı ve %85 Proktor yoğunluğu sağlanana kadar sıkıştırılmalıdır. Ayrıca,
 Döşeme yalıtımı ile duvar yalıtımı kesişimler’inde BS Granules ile pah
oluşturulmasına;
 Ankraj ve bağlantı boşlukların rötresiz tamir harcı ile doldurulmasına;
 Sonlandırma çıtası tepe noktasının BentoPaste ile kaplanmasına dikkat
edilmelidir.
Teknik
Özellikleri
BENTONİT TABAKASI
GEOKOMPOZİT
Bentonit Miktarı
ASTM D5993
5,0kg/m2
Kalınlık
EN 964-1
6mm
Şişme İndeksi
ASTM D5890
30ml/2 gr
Sıvı Geçirimsizliği
ASTM D5887
3x10 -11 m/s
Sıvı Kaybı
ASTM
15ml
Hidrostatik Basınç
ASTM D5084
70m
Çekme Mukavemeti
ASTM D6768
13kN/m
Soyulma Dayanımı
ASTM D6496
60N/m
2gr sodyum bentonit saf su
içerisinde minimum 30ml
şişer.
Standart Ebat ve Paketleme
BentoShield®MAX saha
şartlarına uygun olarak
ambalajlanmıştır.
Ebat*
5 m x 40 m
1.1 m x 5.0 m
2.5 m x 40 m
Alan
200 m2
5.5 m2
100 m2
Ağırlığı
1100 kg
30kg
550 kg
* Bentoshield®MAX proje ihtiyaçlar doğrultusunda farklı ebatlarda tedarik edilmektedir.
BentoShield®Max Kullanım Alanları
BentoShield®Max Kullanım Alanları
 Temel Perde ve Duvarlar
 Tünel & Metro Uygulamaları
 Klasik Bohçalamanın Kullanıldığı Her Durum 
Dolgu Duvarlar
 Püskürtme Beton Duvarlar
 Beton veya Toprak Dolgulu Çatı ve Teraslar
DRAINAGE
GEOCOMPOSİTE
WATERSTOP® BS
SOĞUK DERZ YALITIM FİTİLİ
Duvar
Radye
Penetrasyon
Ürünün Tanımı:
Waterstop BS, suyla temas edip genişleyerek sürekli bir izolasyon sağlayan esnek, soğuk derz su yalıtım
şeritidir. Waterstop BS aktif sodyum bentonit bazlı bir yalıtım ridi
olup, alışılagelmiş PVC su yalıtım şeritlerinin yerini mak için
tasarlanmış bir üründür. Uygulama kolaylığı ve
ton yapının ömrü boyunca sürecek etkin bir soğuk derz
ıtımı yapması amacıyla geliştirilmiştir. Waterstop BS hem
ak hem de soğuk havalarda döşenebilmesi için hafif ve
külebilir halkalar şeklinde imal edilmiştir.
Waterstop BS, farklı zamanlarda dökülmesi nedeniyle soğuk derz
oluşturan beton birleşimlerinin kalıcı su yalıtımlarını sağlamak
üzere tasarlanmışlardır. Waterstop BS uygulamaları dikey ve
yatay soğuk derzlerinin, eski ve yeni beton arasında oluşan soğuk
derzlerin düzgün olmayan yüzeylerin ve su ve elektrik tesisatı gibi
beton duvarın içinden ve çevresinden geçmesi vb. durumlarda su
yalıtımını sağlamak üzere kullanılırlar. Waterstop BS hem kalıcı su
basıncı olan uygulamada, hem de su basıncının zaman zaman
ortaya çıkabildiği durumlar için uygundur.
Waterstop BS bir dilatasyon derzi yalıtım malzemesi olmayıp bu
amaçla kullanılmamalıdır.
Waterstop BS basınç mukavemeti en az 3000 psi ( 43 Kg/cm²) lik
yapısal beton için tasarlanmıştır. Waterstop BS 101 ün üzerinde
en az 75 mm beton kaplamasına gerek vardır. Bu nedenle, kalıba
yerleştirilirken, betonun Kenarından en az 75 mm içeride
kalmasına özen gösterilmelidir.
Bunun yanı sıra Waterstop BS 103 ün üzerinde en az 50 mm beton
kaplamasına gerek vardır. Bu nedenle, kalıba yerleştirilirken,
betonun kenarından en az 50 mm içeride kalmasına özen
gösterilmelidir.
Kazık Başı Detayı
BS ürünleri min.125 mm veya daha kalın dikey betonarme ve min.100 mm veya daha kalın yatay
betonarme uygulamalar için tasarlanmıştır. BS ürünleri, bir sıra
destekli beton, beton bordürler, destek duvarları ve hafif
beton için de başarı ile kullanılırlar. (BS 101 T (yamuk), shotcret
veya benzeri püskürtme beton üretimleri ve çok zor uygulamalar
için önerilir
Başlıca uygulama alanları:
* temel / istinat duvarları
* su sızdırma riski olan beton bölmeler (döşeme, tavan, vs.)
* su taşıyan ve muhafaza eden yapılardaki soğuk derzler
* su deposu ve yüzme havuzlarına ait soğuk derzler
* lağım ve pis su arıtma tesislerindeki soğuk derzler ve boru geçişleri, boru ekleri
* su kanalları ve su boruları ve uygun tasarım ile bunlara ait ekler ve geçiş noktaları
Özellikleri:
Waterstop BS’in en önemli özelliği içerdiği sodyum bentonit maddesidir. Sodyum bentonit su ile temas
ettiği zaman kolloid hale geçerek şişer ve su geçirimsiz bir
tabaka oluşturur. Bu şişme özelliği Waterstop BS’in soğuk
derzlerde sürekli bir basınç izolasyonu oluşturmasını sağlar;
böylece suyun üstünden veya şerit
boyuna geçişini önler.
Pozitif bir basınç yalıtımına ilaveten, ürünün genleşme
özelliği nedeniyle ürün küçük çatlakları ve boşluk bölgeleri
doldurarak yalıtımlarını sağlar. Waterstop BS, 50 metre
üstündeki hidrostatik basınç altında bağımsız test kuruluşlarınca başarıyla test edilmiştir.
WATERSTOP BS - alışılagelmişin dışında iyi özellikler taşımakta olup, mekanik zararlar, büzülme ve oturma
çatlaklarını da kendi kendine onarır. +100º C'ye kadar ısıya dayanır. Dayanıklılığı sınırsızdır. Çevreye
zararsız, uygulama maliyeti düşüktür. Uygulamak için derin bir teknik bilgiye ihtiyaç yoktur. Kullanımı kolay olup
yerleştirmesi basittir.
Bu yüzden kullanım alanları çok geniştir. Bilhassa yeraltı suları ile temas eden yapılarda kullanılır (metro, yeraltı
tankları, nükleer santralar, yeraltı parkları, sivil savunma sığınakları
Deriyi tahriş etmez ve boyamaz
Astbest, katran ve bitüm içermez
Okside olmaz, kırılgan değildir
İçme suyu depo ve tankları için uygundur
% 75'i mineral esaslı doğal malzemeden oluşur.
Zeminin Hazırlanması:
Volclay Waterstop BS uygulanacak bütün beton yüzeylerin toz, yağ vb. maddelerden arındırılmış ve temiz
olması, zayıf beton, segregasyon vb. beton kusurlarından arındırılmış olması gereklidir. Durgun su içinde
Waterstop BS uygulanmaz.
Uygulama:
Volclay Waterstop BS, arka kısmında yapışık durumda bulunan yapışkan şeridi ile birlikte gelir. Zemin
hazırlığı yapıldıktan sonra, yapışkan bant üzerindeki koruyucu kağıt kaldırılarak yapışkan yüzey açığa
çıkarılır ve önceden belirlenen beton yüzey üzerine düzgün bir şekilde tutturulur.
Yapışmanın zor olduğu durumlarda veya düşey uygulamalarda, istenilirse, Waterstop
BS zemine çivi ile de tesbit edilebilir. Sürekli Waterstop BS elde etmek için ürünün
uçlarını ekleyiniz.(Boru geçişlerinde ise, malzeme,
betonun kenarından en az 50mm olmak üzere
boru etrafına tam bir tur sarılır ve bu uçlar
birleştirilir. Beton kalınlığı uygun ise, borunun her
iki tarafına da sarım yapılır. Beton dökümü
sırasında uçların açılmaması için ek noktasını alt
tarafa getirin ve diğer gerekli önlemleri alın.
Betonu dökün.
Waterstop BS beton dökümünden önce su ile temasta bırakılarak veya sulanarak önceden ıslatılmamalıdır. Eğer
ürün derz sınırları dışında bir genleşme sergilerse, yeni malzeme ile değiştirilmelidir.
Sağlık ve İş Emniyeti:
Waterstop BS 101/103 kullanımı sağlığa zararlı değildir.
Tüketim:
Soğuk derz uzunluğu kadar
Paketleme:
BS 101, kesidi 25 X 19 mm ebatlarında hazır şeritlerden oluşan 5 metrelik rulolardan 6 adedinin yer aldığı
30 metrelik karton kutularda satışa sunulur. BS 103, kesidi 10 X 15 mm ebatlarında hazır şeritlerden
oluşan 6 metrelik rulolardan 12 adedinin yer aldığı 72 metrelik karton kutularda satışa sunulur.
Depolama:
Waterstop BS su ile doğrudan temas etmeyecek şekilde saklanılmalıdır. Açılmamış ve hasar görmemiş
paketlerin depolama süresi sonsuzdur.
Teknik Özellikleri:
Malzeme Cinsi : % 100 Doğal Sodyum Bentonit Aktif Malzemesi %75 (SS-S-210-A) Bütil
Lastik - Hidrokarbon %24,9 (ASTM D-297)
Uçucu Maddeler : %0.1 (ASTM D-6)
(ÖNEMLİ NOT: Malzeme içinde Asbest Lifler ve Asfalt Türevleri Bulunmaz !)
Rengi
Kitle yoğunluğu
Uygulama Sıcaklığı
: Siyah
: yaklaşık 1.57 kg/dm³
:-15° ile +52° C arasında
Kullanım Sıcaklık Sınırı
:-40° ile +100° C arasında
Su Basıncına Dayanım
: 70m Su Sütunu, min. (7 Bar)
Yukarıdaki bilgiler laboratuvar koşullarındaki ortalama değerler olup, dahili kalite kontrol sistemine
uygundur.
Kütlesel Beton Koruması
Su Yalıtımı
Beton Koruması
Beton Onarımı
Vandex® Super
Binalar
Vandex® Super beton yüzeylere uygulanan,
Endüstriyel Tesisler
betonun derinliklerine işleyerek bünyesindeki aktif
kimyasallar sayesinde çözünmez kristal yapı
oluşturan su izolasyonu ve kütlesel beton koruması
malzemesidir.
KULLANIM ALANLARI
•
•
•
•
•
•
Çok katlı yer altı otoparkları
İçme suyu depoları
Yüzme Havuzları
Toprak altı temel ve perde yalıtımı
Negatif ve pozitif taraftan su yalıtımı
Kanalizasyon ve atık su depoları
Tüneller
İçme Suyu Depoları
Kanalizasyon
Atık Tesisleri
AVANTAJLARI
İçme suyuna onaylıdır.
Islak betona uygulanabilir.
Esnektir ve yüksek aderans sağlar.
• 0,5mm’e kadar çatlakları kapatabilme özelliği vardır.
Pozitif ve negatif basınç altında 7 atm su geçirimsizliği
sağlar
Sülfata dayanımlı çimentosu atık tesisleri kullanımına
elverişli kılar.
ÇALIŞMA PRENSİBİ
Beton içindeki bütün kapiler boşluklar suyla doyana kadar beton sulanır
Nemli yüzeye uygulanan Vandex SUPER beton içerisine 10-15 cm işler
ve içindeki aktif kimyasallar ortamdaki nem ile birleşerek kimyasal
kompleksler oluşturur.
Bu kompleksler kılcal boşlukları kapatır ve betondaki çekme çatlaklarını
küçülterek basınç altında dahi su geçirimsizliği sağlar.
SARFİYAT MİKTARLARI
Temel Döşeme
Temel Döşeme
Duvarlar
Su Yapıları
Yer altı Döşeme
Rutubete karşı Su Basıncı Yok
Pozitif ve\veya Negatif su basıncı
Pozitif ve\veya Negatif su basıncı
Negatif Su basıncı
Pozitif ve\veya Negatif su basıncı
0,8 kg/m² × 1 kat
1,2 kg/m² × 1 kat
0,75 kg/m² × 2 kat
0,75 kg/m² × 2 kat
1,0 kg/m² × 1 kat
YÜZEY HAZIRLIĞI
ÖN SULAMA
Vandex SUPER'in beton içine derinlemesine nüfuz
edebilmesi ve maksimum aderansı sağlayabilmesi
için, beton yüzeyinin temiz ve açık bir kapiler
sistemine sahip olması gerekmektedir. Yalıtılacak
yüzeyler yapısal hatalar açısından incelenmeli ve
kabul edilemeyecek durumlar rapor edilmelidir.
Vandex'in uygulanacağı yüzey nemli olmalı fakat
ıslak olmamalıdır. Vandex Super'i uygulamadan
önce izole edilecek yüzeyler temiz suyla ön
sulanır. Bu işlem birkaç kez tekrarlanır ve beton
tamamen suya doyurulur.
Kaymak tabakası (latent tabakası), kalıp ayırıcı
maddeler, sertleştirme maddeleri, yağ, pas gibi
tabakalar yüksek basınçlı su, sulu kumlama, tel
veya bazı durumlarda yatay alanlar taraklama
yöntemleri ile temizlenmelidir.
Temizlik aşamasından sonra beton doyana
kadar bir ön sulama yapılır.
Vandex SUPER mutlaka sağlam bir yüzeye
uygulanmalıdır. Bu yüzden temizlik aşamasının
akabinde sulanan kat henüz yeşilken yüzeyde
bulunan çatlak, çukur ve segregasyon gibi
kusurlu alanlar sağlam betona ulaşılana kadar
düzeltilmelidir. Bu alanlar Vandex Mortar tamir
harcı ile doldurulur ve beton yüzeyinin tümü
yaklaşık olarak aynı seviyeye getirilir.
Yapı derzleri ve 0.3mm’yi geçen çekme
çatlakları en az 20 mm derinliğinde V şeklinde
genişletilip, kalıp delikleri pürüzlendirilmelidir.
Yüzeyde aktif su kaçakları ve sızıntıları varsa bu
alanlar hızlı priz alan su tıkama harcı olan,
Vandex Plug ile kapatılmalıdır. Vandex plug 30
saniye içersinde aktif su kaçaklarını durdurur.
Detaylı uygulama prosedürleri için Vandex Plug
broşürüne başvurunuz.
Dikkat: Yüzey nemlendirme işlemi uygulamaya
başlamadan önce mutlaka yapılmış olmalıdır.
ORTAM ŞARTLARI
VANDEX SUPER’ i +5˚C nin altında ve donmuş
yüzeylerde uygulamayınız.
Ancak VANDEX
SUPER +60˚C ‘ye kadar sıcak yüzeylere
uygulanabilir.
Aşırı sıcaklarda ve rüzgarlı ortamlarda gerekli
önlemler alınmalıdır. Yüzeyler plastik örtülerle,
yaş battaniyelerle veya ıslak kumla kapatılabilir.
Kurutma membranlarının kullanılması tavsiye
edilmemektedir.
TEKNİK ÖZELLİKLERİ
Hidrostatik Basınç
146m
BS 6920
Sıvı Geçirgenliği
0 cm/sec
CRD-C-48
Su Buharı Geçirgenliği
2,6, metric
ASTM C 355-74
Aşınma
%30 daha az
ASTM C 348
Radyasyon, 3.8 Mrad/saat
Bozulmamıştır
Static Mode
Klorid ve Sülfat Dayanımı
%100 dayanımlı
AASTO T 260
Çekme Mukavemeti
10200 Psi
ASTM C190-95
Eğilme Dayanımı
ASTM C 348
7300 Psi
KARIŞIMIN HAZIRLANMASI
VANDEX Super temiz su ile homojen ve sürülebilir bir
kıvama gelinceye kadar yaklaşık 3 dakika boyunca
düşük devirli bir (400-600rpm) mekanik karıştırıcı
yardımıyla karıştırılır.
Yaklaşık hacimce 0,8 parça su için 2 parça
Vandex Super eklenir.
Püskürterek uygulama
Eğer karışım priz almak üzereyse daha fazla
su eklemeyin, çalışabilirliği artırmak için
1
dakika bekledikten sonra 1 dakika daha
karıştırın.
Her seferinde 20dk. içinde uygulayabileceğiniz
miktarda malzemeyi karışıma hazırlayın.
UYGULAMA
Mala ile uygulama
VANDEX SUPER kuru serpme, fırça veya sprey ile
uygulanabilir. Uygulama alanına göre toplamda 1 veya
2 kat halinde uygulanır. Katlar arasında en az 3 saat en
fazla 24 saat kuruması için beklenmelidir. Kuruma ve
sertleşme ortamın sıcaklığına ve nem oranından
etkilendiği unutulmamalıdır.
Vandex
Super
uygulamasından
maksimum
performansın alınabilmesi için, uygulanan katların en
az 5 gün nemli olarak muhafaza edilmesi gerekir.
Ayrıca yapının rüzgar ile güneşin etkisiyle kuruması ve
içerdiği suyun buharlaşmasına karşı korunması çok
önemlidir. Bu yüzden uygulamayı takip eden günden
itibaren düzenli aralıklarla sulamaların yapılması
gerekir. Gerekirse yüzeyler plastik örtülerle, yaş
battaniyelerle veya ıslak kumla kapatılabilir.
Fırça ile uygulama
Taze uygulama yapılmış yüzeyler en az
24 saat
boyunca yağmurdan 5 gün boyunca dondan
korunmalıdır. Don ihtimali var ise ısı izolasyon
battaniyeleri kullanılmalıdır.
Kapalı yerlerde ve derin kuyularda Vandex
uygulamasının bitmesinden 24 saat sonrasına kadar
hava değişiminin sağlanması gerekmektedir.
Helikopter ile uygulama
Not: Vandex Super su geçirimsizlik uygulamaları
dekoratif finişler değildir. Reaksiyon sonucu yüzeyin
rengi değişebilir su geçirimsizlik özelliklerini hiçbir
surette etkilemez.
SU YAPILARI
TEKNİK DESTEK
“
VANDEX SUPER’in içme suyu depolarına
uygulanabilirliği dünyanın birçok bağımsız test
laboratuarlarınca (BBA, WRAS vb.) onaylanmıştır.
VANDEX SUPER sıcak yüzeylere uygulanabilme
onayı olan ilk ve tek kapiler aktif kristalize su
yalıtım malzemesidir. +60˚C ‘ye kadar güvenle
sıcak su depolarında uygulayabilirsiniz.
İzomas Teknik Departmanı proje spesifikasyonları ve
çizimlerini hazırlayarak müşterilerine çözüm
ortaklığı sunmaktadır. Ayrıca sahada sağladığımız
supervizörlük hizmetinin yanısıra müşterilerimize
merkez ofisimizde uygulamalı ve teorik olarak
eğitim verilmektedir.
AMBALAJ & DEPOLAMA
Vandex Super 25 kg’ lik polietilen torbalardadır.
Orijinal torbasında açılmadan kuru ortamda
saklayınız. Raf ömrü 12 aydır.
İÇME SUYU DEPOSU
Yüksek kimyasal dayanım gerektiren atık su,
proses suyu ve arıtma suyu gibi su yapıları
uygulamalarında standardı yakalayabilmek için şu
noktalara önem vermek gerekir:
Bütün yüzeyler (duvar, tavan, döşeme,
merdiven vb.) içme suyu ile temizlenmeli.
basınçlı su kullanılmamalıdır.
Bütün temizleme suyu ortamdan kaldırıldıktan
sonra bütün yüzey onaylanmış bir dezenfektan
madde ile dezenfekte edilmelidir. Son olarak
dezenfektan madde ortamdan temizlenmelidir.
Suyun dolum işlemi yüzeyin sertleştiğinden
emin olunduktan sonra en az 7 - 14 gün sonra
yapılmalıdır.
Dikkat: İçme suyu depoları ve atık depolama
sistemleri hakkında detaylı bilgi için lütfen ilgili
broşürlere bakınız.
DIŞ TARAFTAN SU YALITIMI
ASANSÖR KUYUSU
ÇOK KATLI YER ALTI OTOPARKI
Technical data
CRISTALPROOF ADMIX
Cristalproof Admix is added to fresh concrete easily at the batch plant or directly into ready mix
trucks. It is designed to enhance by effectively waterproofing the concrete and reducing the
shrinkage cracks.
 Description
CRISTALPROOF ADMIX is designed to enhance by effectively
waterproofing the concrete and reducing the shrinkage cracks.
This provides a cost effective solution to membrane systems
while increasing concrete's durability.
CRISTALPROOF ADMIX is added to fresh concrete easily at
the batch plant or directly into ready mix trucks. It works to
continuously prevent moisture from penetrating through the
Concrete by creating a chemical reaction within the pores and
capillaries to enhance the hydration process of the cement
component within the concrete.
As an additive for concrete, the CRISTALPROOF ADMIX will
promote additional crystals to grow within the concrete
utilizing the concretes own natural hydration process to reduce the
permeability of the concrete. The increased hydration process
also allows for an increased ability for the concrete to self-heal
micro cracking upon the presence of moisture.

Recommended use













Features, benefits and
advantages
 Replaces all membranes
 Eliminates waterproofing sub-trade and related
problems
 Increases productivity, lowers costs and
increases durability
 Virtually eliminates water penetration through
concrete

Stops corrosion of reinforcing steel, stops
penetration of waterborne contaminants resulting
in increased durability
Page: 1 of 3
Swimming pools
Tunnels and subway systems
Parking garages
All below grade concrete foundations
Rooftops
Dry vaults
Sewage and water treatment plants
Water towers and water reservoirs
Marine structures
Pipes
Bridge decks
Concrete walls and floor
Technical data





and reduction of opportunity costs
Lowers overall costs through increased life span
User Friendly - simply added to the concrete mix
Less chance of error, and no impediment to productivity
Very low application cost, No problems due to worker
error
 Will stop water under high hydrostatic pressure
 Can be used to stop water penetration through
concrete under dramatic conditions
 Completely
eliminates
the
need
for
alternative Waterproofing systems
 Reduces cracking by up to 60%
 Requires less repairs, provides a better quality finish 
Lower repair costs
 Will self-heal new hairline cracks
 Increasing the life of concrete
 Lower maintenance costs and increases effective life
CRISTALPROOF ADMIX is a dry powder that is added directly to the wet
mix concrete during batching. It may be added directly to the ready
mix truck prior to site arrival or even at site. The dosage rate is 1 to 2 kg
per 100kg of cement.
Reduce the water component by 7 to 10%, even though the
concrete will look less wet than it would normally look, it wil
provide an increased slump and workability to offset the reduction in
water, making it easy for pouring and placing. CRISTALPROOF ADMIX
will actually increase productivity.
Reduce or eliminate air-entraining admixtures as required
CRISTALPROOF ADMIX will normally increase air entrainment by 1
to 3%.
Mix for 10 minutes at high speed before placing to insure a
thorough mix. Should a superplasticizer be required, add it after the
addition of the CRISTALPROOF ADMIX. Do not add water to the mix
to increase slump. Place the concrete within 45 minutes to utilize
the maximum benefits of flow and placement values. Avoid early
finishing and over toweling.
NOTES
 CRISTALPROOF ADMIX does delay initial and final set
times under most conditions.
 CRISTALPROOF ADMIX is free of oils,
stearates, chlorides, sodium and silicate based
materials.
Page: 1 of 2
Technical data
 Technical data
 Dosage







Color
Appearance
Max Particle Size
Solids
Bulk density
PH
Water Resistance
gray
granular powder
US mesh 30
100%
1.4
13
150 m head pressure
Dosage is 2% of cement content = 2kg of Cristalproof Admix
per 100kg of cement, 6kg of Cristalproof Admix for every 300 kg
of mortar.
Concrete's with higher cement contents will require
proportionally more Cristalproof Admix
NOTE: Cristalproof Admix is measured to the cement and
cementitious components such as fly ash and silica fume only
and is not measured to the full concrete design. Be sure
not to include water, sand or aggregates in the dosage
component.
 Packaging
20/ 25kg bags or pails.
Alternate packing/private label available upon request
 Conservation
Store in dry location, opened bags or pails will deteriorate
if subjected to moisture.
 Health precautions
Cristalproof Admix is a cementitous based system and as
such is alkaline. It may cause skin and eye irritation. Use
appropriate and suitable protective clothing and eye
protection when mixing and or using Cristalproof Admix.
Please refer to Manufacturer's Safety Data Sheets for health and
safety information.
All information is given in good faith and without any warranty. The application, use and processing of these products are beyond our control and
therefore entirely your responsibility. Established liability if any, through bad application or any other reason , for any damages, is
always limited to the value of the goods supplied by ADCOS nv. The products and systems are manufactured under total quality management
.(February 6, 2005)
Page: 3 of 3
®
KEMPEROL 2K-PUR
Hassas Ortamlar İçin Solventsiz Sıvı Su Yalıtımı
Kemper® 2K - PUR
KEMPEROL® 2K-PUR, özel olarak hassas
ortamlar için geliştirilmiş kokusuz,
solventsiz bir sıvı su yalıtımıdır. Hassas
ortamlar, solventlerin buharlaşmasından
Dolayı ortaya çıkan kokuların istenmediği
veya
normal
işletme
düzeninin
bozulabileceği ortamlardır.
KEMPEROL® 2K-PUR;
su yalıtımı teknolojisindeki 40 yılı aşkın
Deneyimi, modern yapı ürünlerine ilişkin
çağdaş ve güncel beklentilerle bir araya
getirir.
İç mekânlar için de elverişli olan solventsiz
su yalıtımı. Kokusuz sıvı su yalıtımı;
Kullanım
Amacı
Nitelikleri
CE İşareti
 Yalıtım detayları için olan KEMPEROL® 165 Donatı ile birlikte su yalıtımı
olarak, bağlantıların oluşturulması ve yüzey yalıtımı için kullanılır
 UV dayanımlı teras ve çatıların izolasyonunda
 Beton binalarda, asfalt kaplamların altındaki beton yollarda, otopark
katlarında, köprülerde, rampalarda vs. su yalıtımı olarak. 
Hemen hemen tüm zeminlere uygulanabilir
 Yeni binalarda ve onarım işlerinde








Solventsiz ve kokusuzdur,kapalı alanlarda uygun
UV Dayanımı (koruyucu kaplama gerektirmez)
Su buharı difüzyon kabiliyeti
0,5 mm’ ye kadar çatlakları kapatır
-30 ˚C ile + 90 ˚C arasında daimi elastik (ETA)
FLL kontrolü uyarınca bitki köklerine dayanıklıdır
250 ˚C ‘de asfalt üzerine uygulanabilir
Üstünde yürünebilir hafif araç trafiğine uygun
2’ye ilişkin komponent
ETA 03/0044
Su buharına direnç katsayısı µ
~ 3100
Rüzgar yüklerine karşı direnç
>= 50 kPa
Dıştan etkili olan yangın
BROOF(t1) **
sayesinde zorlanma
Yangın karakteristiği
E ***
Tehlikeli maddelere ilişkin bilgi Yok
Kullanım süresi
W3
İklim bölgeleri
M ve S
Taşıma kapasiteleri
P1 - P4
Çatı eğimi
S1 - S4
Minimum yüzey sıcaklığı
TL4
Maksimum yüzey sıcaklığı
TH4
**
DIN EN 13501-5 standardına göre sınıflandırma
2006: DIN 4102-7 - Uçuşan alevli parçalara ve yansıyan ısıya karşı direnç.
*** DIN EN 13501-1 standardına göre sınıflandırma.
2006: DIN 4102-1 - Sınıflandırma B2’ye göre yapılmıştır.
Şekli
Özel renkler
Komp. A sıvı
Komp. B sıvı
Sarı gri, yeşil gri,
antrasit
Lütfen sorunuz
Uygulama süresi*
Yakl. 30 dakika
Yağmura dayanıklılık*
Yakl. 2 saat sonra
Standart renk
Özellikleri
Üstüne basma*
Yakl. 16 saat
sonra
Sertleşme*
Yakl. 72 saat
sonra
Yeni tabakaların uygulanması* Yakl. 16 saat
sonra
Dökme asfalt ile
Yakl. 2 gün sonra
Kısa süreli olarak direnç
Karışımı
Ticari
Ambalaj
Şekli
Depolama
Tüketim
250°C
Poliüretan reçine esaslı, çözücü madde içermeyen 2 komponentli yalıtım
malzemesi.
2,5 kg, 5 kg ve 12,5 kg bidon
Serin, don etkisi olmayan, kuru bir yerde ve açılmamış vaziyette 12 ay
boyunca depolanabilir
Uygulanan zeminin özelliklerine göre 2 mm tabaka kalınlığında yakl. 3 kg/m².
Önemli
Bilgiler
Su yalıtımını uygulama çalışmalarında, "Su Yalıtımlı Çatılar İçin Çalışma
Kuralları"nın güncel metni ya da sözkonusu yapı için geçerli olan standartlar ve
en güncel teknoloji geçerlidir. Kimyasallara dayanım ile ilgili olarak A’dan Z’ye
dayanım listesine bakınız. Transport, depolama ve uygulama işlemlerinde
güvenlik bilgi formları, bidonların etiketi, bidonların üzerinde yazılı tehlike
uyarıları ve güvenlik önerileri ve ayrıca Alman Kimya Sanayi Birliği’nin (BGChemie) bilgi formları da dikkate alınacaktır.
Hava şartlarından ve/veya UV ışınlarından dolayı meydana gelen renk tonu
değişikliklerinin teknik parametrelere herhangi etkisi yoktur.
Verilen süreler; yüksek ortam ve zemin sıcaklıklarında kısalır, düşük ortam ve
zemin sıcaklıklarında uzar. Ürünlerimizin daima yüksek kalitede olmasını
sağlarız. KEMPER SYSTEM ürünlerine başka sistemlere ait maddeler
karıştırılamaz.
Genel
Bilgiler
Burada vermiş olduğumuz teknik bilgiler ve uygulama ile ilgili danışmanlık
hizmetleri, yalnızca elimizde mevcut olan güncel bilgileri ve ürünlerimizle
edindiğimiz deneyimleri yansıtmaktadır. Yayınlanan her yeni teknik bilgi formu
önceki teknik bilgi formunu geçersiz kılar. Bu nedenle, elinizde daima güncel bilgi
formunun olması gereklidir. Ürünlerimiz uygulanmadan ve kullanmadan önce her
münferit durumda, ilgili ürünün ve/veya uygulama tekniğinin spesifik şartlara ve
hedeflenen amaçlara uygun olup olmadığı detaylı bir şekilde ve uzmanca kontrol
edilmelidir. Biz, sadece ürünlerimizin kusursuz olduğuna dair sorumluluk üstleniriz,
ürünlerimizin usulüne uygun şekilde ve uzmanca işlenmesi sizin sorumluluk
alanınıza girer. Ürünlerimizin satışı, Genel Satış ve Teslimat Koşulları esasına dayalı
olarak gerçekleşir.
Yayım: Vellmar, Haziran 2008
Bertarafı
Komp. A+B sıvı
Komp. A+B sertleşmiş EAK
GISCODE
PU40
EAK 08 04 09
08 04 10
Malzemenin uygulanacağı zeminler kuru (beton içinde üst 2 cm’lik bölümde
geriye kalan rutubet oranı %5’ten az olmalıdır) , taşıyıcı özelliğe sahip ve
tutunmayı azaltıcı maddelerden arınmış olmak zorunda olup gerektiği şekilde
hazırlanmalıdır. Bazı zeminlerde astarlama yapmaktan vazgeçilebilir.
KEMPEROL® 2K-PUR Su Yalıtımı için olan astarlama tavsiyesi genelde dikkate
alınmalıdır.
Yalıtım uygulaması, yalnızca +5 °C’den daha yüksek zemin ve ortam
sıcaklığında yapılmalıdır. Yoğunlaşma noktasının altına düşüldüğünde, işlenen
yüzey üzerinde ayırıcı etkiye sahip bir nem tabakası oluşabilir (DIN 4108 - 5
Tablo 1).
Yüzey sıcaklığı, malzeme uygulanırken yoğunlaşma noktasının 3K üstünde
olmalıdır. +10 °C’nin altındaki sıcaklıklarda A komponentine, KEMPEROL® 2KPUR için KEMPEROL® A2K-PUR Priz Hızlandırıcı ilave edilmeli ve
karıştırılmalıdır.
A. Ambalaj: 2,5 kg poşet
Alüminyum ambalajdaki poşeti alın. A komponentini iyice yoğurun.
komponenti birbirinden ayıran lastik kordonu aşağıya doğru çekerek
komponentlerinin karışmasını sağlayın. Şimdi poşeti, haresiz renk
sahip homojen bir yalıtım malzemesi oluşuncaya kadar seri bir şekilde
dakika) yoğurun. Poşetin bir köşesini kesin ve KEMPEROL® 2K-PUR Su
Yalıtımı’nı yüzeyin üzerine dağıtın.
Uygulanması
Her iki
A ve B
tonuna
(yakl. 1
B. Ambalaj: Teneke bidon
KEMPEROL® 2K-PUR Su Yalıtımı A komponentini iyice karıştırın. B komponenti
ilave edin ve homojen kıvam elde edinceye kadar karıştırın. Karıştırma
hatalarından kaçınmak için karışım başka bir kaba alınır ve tekrar karıştırılır.
Önce, KEMPEROL® 2K-PUR Su Yalıtımı’nın yakl. 2/3’ü dağıtılır, sonra
KEMPEROL® 165 Donatı yerleştirilir ve perlon rulo ile 5 cm üst üste binecek ve
hava kabarcığı kalmayacak şekilde işlenir. Henüz ıslak olan tabakanın üstüne
yakl. 1/3 KEMPEROL® 2K-PUR Su Yalıtımı dökülür ve tam doydurulur.
Kapı ve pencerelere vs. yüksekliği 15 cm’den (su taşıyan yüzeyin üst
kenarından itibaren) az olan bağlantılarda minimum 5 cm bindirme
gerçekleştirilecektir. Yüzey yalıtımına olan bağlantılarda minimum 10 cm
bindirme yapılacaktır.
Eğimi %2’nin altında olan yüzeylerde ve kullanılan yüzeylerde minimum 2 mm
tabaka kalınlığı elde edilmelidir. Su yalıtımına KEMPERDUR® Finish parlak veya
dekoratif bir son kat uygulanmalıdır.
Alkalilere karşı koruma: Yalıtım, alkalilere karşı yalnızca şartlı olarak
dayanıklıdır. Bu nedenle, uzun süreli zorlanma beklendiğinde, yalıtım
malzemesinin üstüne KEMPERTEC® EP Astar, KEMPERTEC® EP5 Astar veya
KEMPERTEC® AC Astar uygulanır ve KEMPERTEC® NQ 0712 Doğal Kuvars
serpilir (Bkz. TI No. 15 - Alkalite).
Yeni tabakaların uygulanması: Çalışmalara 7 günden fazla bir süre ara
verildikten sonra yalıtımın yüzeyi KEMPERTEC® MEK Temizleyici ile
temizlenmelidir. Dekoratif bir tabaka uygulanacaksa, kenar bölümü
zımparalanmalı (P40 zımpara kağıdı) ve yüzey KEMPERTEC® 1K Astar ile
astarlanmalıdır.
Kişisel koruyucu donanım giyilmelidir.
Uygulama esnasında kullanılan aletler kullanıldıktan hemen sonra
KEMPERTEC® MEK Temizleyici ile temizlenmelidir. Eller temizlenmeli, cilde
KEMPER SYSTEM Bakım Kremi sürülmelidir.
Not
TI 21 - Zemin Değerlendirme - Teknik Bilgi Formu’nu lütfen dikkate alınız !
KEMPEROL®’un
Uygulanması
1. Zemini ön işlemden geçirin ve gerekirse
astarlayın
(Bkz. Teknik bilgi föyü)
2. KEMPEROL®’u zemin üzerine bir kat
uygulayın
3. KEMPEROL® Elyaf’ı yerleştirin ve bir
perlon rulo ile bastırın
4. Beklemeden elyaf tamamen doyacak
şekilde ikinci kat KEMPEROL®’u uygulayın
ENDÜSTRİYEL
ZEMİN KAPLAMALARI
Size Mükemmeli sunuyoruz…
BEKLENTİLERİNİZ DETAYLARIMIZDA GİZLİ
Epoksi, suya, asitlere ve alkaliye dirençli, zaman içerisinde bu direncini yitirmeyen, yapıştırıcı bir kimyasal
reçinedir. Çatlağa doldurulmuş epoksi yapıştırıcısı, çatlağın yarattığı süreksizlik ortamını sürekli duruma
dönüştürür, çatlağın her iki tarafını çatlak boyunca sürekli olarak birbirine bağlar ve gerilme birikimlerini
önler.
Cam veya karbon elyaf ile epoksi birlikteliği mükemmel mekanik
dayanıklılığa sahiptir. Bu yüzden uzay ve havacılık teknolojilerinde ve
denizcilik alanında çok kullanılır. Genellikle iki bileşenli olan epoksiler,
diğer termoset plastikler gibi belli süre sonra sıvı halden katı hale
geçer ve bir iki hafta içinde kürlenerek nihai sertliğe ulaşır.
Epoksi, inşaat alanında da çok yaygın olarak kullanılan bir malzemedir.
Çatlakların doldurulmasında, sonradan betonun içine eklenecek çelik
donatıların yerleştirilmesinde (filiz ekimi) kullanılır. Betonarme içine
ekilen donatılar için çekme mukavemetleri oldukça yüksektir.
Epoksi, ayrıca boya veya astar olarak da uygulanmaktadır.
Epoksi; endüstriyel üretim tesisleri, gıda üretim tesisleri, tekstil
fabrikaları, ilaç fabrikaları, entegre büyükbaş hayvan çiftlikleri süt
sağım ve sağmal üniteleri, hastaneler, okullar, elektrik santralleri,
depolar, yükleme boşaltma alanları, montaj alanları, oto galeri, gösteri
alanları, boyahane ve bakım üniteleri, otoparklar, servis alanları ve
benzeri tesislerde, betonun aşınma, darbe ve kimyasal dayanımını
arttırmasından ötürü zemin kaplaması olarak da kullanılmaktadır. Kaplanmış alanların, tozumaz lığın
artması, çeşitli sıvıların emiliminin ortadan kalkması, kolay temizlenebilmesi ve bakteri oluşumunun
engellenmesinden dolayı hijyen standartları yükselir.
ELASTİK EPOKSİ SLS
Kullanım alanları:
Okullar
Bürolar
Hasta haneler
Teşhir salonları
Laboratuvarlar
Temiz oda (tozsuz ve korumalı) tesisleri
Üretim tesisleri
Paketleme ve depolama tesisleri
İlaç depoları
Ameliyathaneler
Nükleer santrallar
Kontrol odaları
Jeneratör odaları
Elektronik mühendisliği (temiz odalar)
Dokuma ve örme tesisleri
Kuru gıda paketleme tesisleri
Özellikleri:
Hijyenik
Derzsiz ve eksiz, pürüzsüz ve su geçirmez,
Tozumayan zeminler
Temizliği ve sterilizasyonu kolay
Bakteriye besin ortamı oluşturmaz
Dekoratif Görünümlü
Kimyasal Dayanımlı
Yaygın kullanılan çok sayıda kimyasala karşı dayanım
Sıcak veya soğuk sudan etkilenmez
Kaplamanın Fiziksel Özellikleri
Basınç Mukavemeti
Eğilme Mukavemeti
Beton Zemine Yapışma
Elastikiyet Modülü
Elektriksel Direnci
: 65 N/mm²
: 25 N/mm²
: 4 N/mm²
: 15,000 N/mm²
: 1012 Ohm
EPOKSİ SLS UYGULAMA
MORTAR KAPLAMA
Kullanım alanları:
Üretim Sanayi
Araba, kamyon, motor fabrikaları ve savunma sanayi
Ağır araç test tesisleri
Üretim alanları, atelyeler ve hangarlar
Yakıt, yağlama ve kimyasal işleme tesisleri
Paketleme tesisleri
Ağır Trafik Bölgeleri
Ağır forklift ve taşıt trafiğine açık alanlar
Posta dağıtım alanları (postaneler9
Garajlar ve araç rampaları
Gıda ve Meşrubat Sanayi
Özellikleri:
Çok Yüksek Mekanik Dayanım
Darbeye karşı yüksek dayanım
Mükemmel aşınma direnci
Temiz
Tozumaz
Derzsiz
Geçirimsiz
Temizliği kolay
Güvenli
Kaymaz özelliklerde
Kimyasal Dayanımlı
Yaygın kullanılan çok sayıda kimyasala karşı dayanım
Sıcak veya soğuk sudan etkilenmez
Kaplamanın Fiziksel Özellikleri
Basınç Mukavemeti
Eğilme Mukavemeti
Beton Zemine Yapışma
Elastikiyet Modülü
Elektriksel Direnci
: 80 N/mm²
: 25 N/mm²
: 4 N/mm²
: 10,000 N/mm²
: 1012 Ohm
EPOKSİ MORTAR UYGULAMASI
ANTI-STATIC ZEMİN KAPLAMASI
Kullanım Alanları:
Kimya ve Elektronik Sanayi
Yanıcı ve parlayıcı sıvı üretim ve işleme tesisleri
Solvents ve diğer yüksek tehlike riskli sıvıların depolama alanları
Laboratuvarlar
Temiz oda (tozsuz ve korumalı) tesisleri
Bilgisayar odaları
Sağlık Hizmetleri
Yoğun bakım odaları
Ameliyathaneler
Savunma Sanayi
Patlayıcı madde üretim tesisleri
Patlayıcı madde depo alanları
Karmaşık elektronik kontrollü güdümlü mermi
Depolama tesisleri
Özellikleri:
Antistatik
Statik elektrik yüklerinin boşalması nedeniyle kıvılcım oluşumunun engellenmesi
Patlamaya karşı güvenceli
Hassas elektronik aletlerin korumasını sağlar
Hijyenik
Derzsiz ve eksiz, pürüzsüz ve su geçirmez, tozumayan zeminler
Temizliği ve sterilizasyonu kolay
Bakteriye besin ortamı oluşturmaz
Dekoratif Görünümlü
Kimyasal Dayanımlı
Yaygın kullanılan çok sayıda kimyasala karşı dayanım
Sıcak veya soğuk sudan etkilenmez
Kaplamanın Fiziksel Özellikleri
Basınç Mukavemeti
: 80 N/mm²
Eğilme Mukavemeti
: 25 N/mm²
Beton Zemine Yapışma
: 4 N/mm²
Elastikiyet Modülü
: 4,000 N/mm²
Elektriksel Direnci
: <106 Ohm
ANTI-STATIC UYGULAMASI
ÇOK KATLI ZEMİN KAPLAMASI
Kullanım Alanları:
Mezbahalar ve et işleme tesisleri
Mandralar ve pastahaneler
Meşrubat tesisleri
Gıda marketleri
Soğuk hava tesisleri
Hastanenler, restoranlar, kantinler ve diğer yüksek kapasiteli mutfak tesisleri
Fabrika ve üretim tesisleri
Uçak hangarları ve motor test birimleri
Tamirhane ve garajlar
Matbaa ve basım tesisleri
Kağıt ve tekstil tesisleri
Boya tesisleri
Kimyasal tesisler
Su arıtma ve tatlı su üretim tesisleri
Uzak deniz platformları
Rafineriler
Özellikleri:
Hijyenik
Derzsiz, su geçirmez, yekpare zeminler
Temizliği kolay
Tozumaz
Aşınmaya Dayanımlı
Betona mükemmel yapışma
Yüksek mekanik mukavemet
Aşınmaya dayanımlı
Forklift ve araç trafiğine dayanımlı
Güvenilir
Kaymaz özeliklerde
Kimyasal Dayanımlı
Yaygın kullanılan çok sayıda kimyasala karşı dayanım
Sıcak veya soğuk sudan etkilenmez
Kaplamanın Fiziksel Özellikleri
Basınç Mukavemeti
Eğilme Mukavemeti
Beton Zemine Yapışma
Elastikiyet Modülü
Elektriksel Direnci
: 65 N/mm²
: 20 N/mm²
: 4 N/mm²
: 10,000 N/mm²
: 1012 Ohm
ÇOK KATLI ZEMİN KAPLAMA UYGULAMASI
VINYLESTER ZEMİN KAPLAMASI
Kullanım Alanları:
Kimya sanayi
Kimya fabrikaları
Boyahaneler
Akü odaları
Üretim Sanayi
Araba, kamyon, motor fabrikaları ve savunma sanayi Ağır
araç test tesisleri
Üretim alanları, atölyeler ve hangarlar
Yakıt, yağlama ve kimyasal işleme tesisleri
Paketleme tesisleri
Ağır Trafik Bölgeleri
Ağır forklift ve taşıt trafiğine açık alanlar
Posta dağıtım alanları (postaneler9
Garajlar ve araç rampaları
Gıda ve Meşrubat Sanayi
Özellikleri:
Çok Yüksek Kimyasal ve Mekanik Dayanım
Darbeye karşı yüksek dayanım
Mükemmel aşınma direnci
Temiz
Tozumaz
Derzsiz
Geçirimsiz
Temizliği kolay
Güvenli
Kaymaz özelliklerde
Kimyasal Dayanımlı
Yaygın kullanılan çok sayıda kimyasala karşı yüksek konsantrasyonlarda ve sıcaklık ’da dayanım Sıcak
veya soğuk sudan etkilenmez
Kaplamanın Fiziksel Özellikleri
Basınç Mukavemeti
Eğilme Mukavemeti
Beton Zemine Yapışma
Elastikiyet Modülü
Elektriksel Direnci
: 80 N/mm²
: 25 N/mm²
: 4 N/mm²
: 10,000 N/mm²
: 1012 Ohm
VINYLESTER UYGULAMASI
ONARIM VE GÜÇLENDİRME
KOROZYON TAMİRLERİ
İSKELE ONARIMLARI
STATİK TAKVİYELER
Betonarme Yapılarda Korozyon
Korozyon genel anlamda, kademeli bir aşınma veya elektro kimyasal reaksiyonlarla bozulma olarak
tanımlanır. Metallerin mekanik yollar dışındaki bozunumlarına kısaca korozyon diyoruz. Demir ve çelik
genellikle oksijen ve suyun bulunduğu her ortamda korozyona uğrar.
Günümüzde Korozyon Kontrolü çok önemli bir
konu olduğu halde pratikte yeteri kadar üzerinde
durulmamakta, bununla birlikte endüstriyel
yatırım ve üretim maliyetlerini etkileyen en önemli
faktör olmaktadır. Korozyon nedeni ile ülkelerin
uğradıkları malzeme, enerji, emek ve bilgi kaybının
yıllık değeri "Gayri Safi Milli Gelir"'in %3,5 ile %5'i
düzeyindedir. Ülkemiz için bu kaybın %4,5
civarında olduğu tahmin edilmektedir. Bu ise yılda
yaklaşık 2,5 milyar dolarlık bir kayıp demektir.
Demek oluyor ki demir ve çeliğin korozyona karşı
korunması bakım mühendislerinin vazgeçilmez bir
alanıdır.
Normal şartlarda betonun içindeki donatı paslanmaz. Betonun yüksek alkali seviyesi, içindeki donatıyı
korozyona karşı koruyan bir zırh teşkil eder. İşte bu sebepledir ki bir çok deniz yapısı da dahil olmak üzere uygun
koşullarda inşa edilmiş betonarme yapılar korozyona karşı oldukça dirençlidir. Fakat sebebi her ne olursa olsun
söz konusu koruyucu zırhın ortadan kalkması yoğun ve yıkıcı bir korozyon aktivasyonunun da başlangıcı
olmaktadır.
Endüstride çeşitli ortamlarda bulunan bir çok beton yapı, çevre etkisiyle (deniz suyu ile temas, buzlanmayı
önlemek amacıyla kullanılmış olan tuzlar, gübre artıkları, vb.) zamanla kirlenebilir. Beton bünyesine girmiş olan
klorür iyonları, çelik yüzeylerinde oluşmuş bulunan pasif oksit filminin bozulmasına neden olur. Bu durumda
betonarme demirleri şiddetli korozyona uğrayabilir. Betonun, 1 m³ de yaklaşık olarak 0,7-1,2 kg dan fazla klorür
bulunması halinde korozyonun devamı için uygun bir ortam sağlanmış olur.
Betonarme demirlerinin korozyona uğraması yalnız çeliğin kaybedilmesi ile kalmaz. Korozyon sonucu
oluşan kimyasal bileşikler (pas), metale göre çok daha büyük hacim kaplaması nedeniyle beton
bünyesinde içsel gerilmeler ve çatlamalara sebep olur. Böyle bir durumdaki beton için hayati tehlike söz
konusudur. Yoğun fiziksel ve kimyasal etkiler altında hasara uğrayan betonarme yapılarda korozyon,
birçok zaman yapının hizmet süresini kısaltmakta bazı durumlarda da tamamen sona erdirmektedir.
Betonun içindeki çimentonun kimyası ile birleşen donatı korozyonu, sualtı, toprak altı yada atmosfere açık
yapılardaki korozyona göre büyük farklılıklar göstermektedir. Bu sebeple betonun içindeki donatının
korozyonu söz konusu olduğunda, korozyona karşı korunma yada korozyon onarımı konusunda
konuşmadan önce bu kimyanın ve etkilerinin bilinmesi gerekmektedir.
Betonun pH Seviyesi ve Karbonasyon
Beton esas itibariyle agrega + çimento + su karışımından oluşur. Çimentonun bağlayıcı özelliğini sağlayan asıl
kimyasal reaksiyon, su ile çimento (klinker bileşikleri) arasında meydana gelir. Agrega, betonun fiziksel yapısını
oluşturan inert bir dolgu maddesi olarak kullanılır. Klinker bileşikleri su ile kimyasal reaksiyona girerek
kalsiyum silikat hidrat ve kalsiyum alüminat hidratları oluşturur. Bu hidrat bileşikler zamanla kristalleşerek
sertleşirler.
Klinker bileşiklerinin su ile reaksiyonu sırasında, silikatların hidrolizi ile kalsiyum hidroksit de meydana
gelir. Kuvvetli bazik karakterde olan bu hidroksit, betonun sertleşmesinden sonra da, beton boşlukları
içinde doygun çözelti halinde kalır. Bunun sonucu olarak ve klinker bileşiminde bulunan az miktardaki
alkali oksitlerinin de etkisi ile taze betonun pH derecesi, doygun kireç çözeltisinde olduğu gibi 12,5 (alkali
oksitlerinin bulunması halinde 13,2) değerine
yükselir. Değişik çimento cinslerinde klinker
bileşiminin farklı olması nedeniyle beton pH
derecesi 12-13 arasında değişebilir. Beton
yaşlandıkça, atmosferdeki karbondioksidin beton
bünyesine difüzyonu sonucu pH değerinde azalma
gözlenir. Ancak eski betonlarda bile pH derecesi
çok aşağı düşmez.
Beton pH derecesinin yüksek oluşu, beton içinde
bulunan çelik yüzeylerinde kısa süre içinde Fe2O3
filminin oluşmasına ve metalin pasifleşmesine
neden olur. Normal bir betonda bu oksit filmi
bozulmadan uzun süre çeliğin korozyonunu önler.
Fiziko-kimyasal bir süreç olan karbonasyon ise ortamın alkalinitesini düşürerek koruyucu oksit tabakasının
tahrip olmasına neden olur. Betonun alkalinitesi, hidrate olmuş çimentonun içerdiği Ca(OH)2 ile sağlanır ve
pH 12-13 civarındadır. Ancak Ca(OH) 2 zamanla havadaki CO2 ile reaksiyona girerek CaCO 3’e dönüşürek
betonun yapısını bozar. Betonun yapısındaki bu bozulma kimyasal olarak betonun pH seviyesinde düşüş
olarak kendisini gösterirken pH 8’in
dahi altına düşebilir. Atmosferdeki
miktarı hacimce %0.03 olan CO2’nin
kırsal
bölgelerde
bile
karbonatlaşmaya olan etkisi söz
konusudur.
Özellikle
sanayi
bölgelerinde atmosferdeki CO2
konsantrasyonu
arttıkça
karbonatlaşma oranı artmaktadır.
Karbonatlaşma derinliğinin bir kaç
mm ile sınırlı olduğu bilinmesine
karşın kusurlu betonda, herhangi bir
mekanik
zorlama
olmaksızın
çatlaklar o1uştuğundan, karbonasyon derinliğinin 10 cm’den fazla olduğu tespit edilmiştir.
Karbonasyon etkisinde fiziksel olarak da çimento bağlayıcılık özelliğini kaybeder ve betonun
mukavemetinde büyük bir düşüş gözlenir. Bunun yanı sıra beton pH derecesi düşük olduğu zaman klorür
iyonlarının betonarme demirlerinin üzerindeki zararlı etkisi daha fazla olmaktadır.
Betonda Klorür Etkisi
Bilindiği gibi betonun içindeki klorür doğrudan paslanma oluşturmamaktadır. Ancak donatılarda
paslanmanın hızını arttırıcı etkisi bulunmaktadır. Beton normal halde betonarme demirleri için hem
kimyasal, hem de fiziksel olarak iyi bir koruyucu ortam oluşturur. Çimentonun su ile reaksiyonu sonucunda
kalsiyum hidroksit oluşur ve beton oldukça yüksek bir alkali özellik kazanır. Betonun pH derecesinin yüksek oluşu
betonarme demiri yüzeylerinde pasif bir oksit film tabakası oluşmasına neden olur. Bu pasif tabaka
günümüzde kullandığımız birçok koruyucu kaplamadan çok daha güvenli bir şekilde betonarme
donatılarını korozyona karşı korur.
Betonun içindeki klor, limit değerlerin altında ise korozyonda fark edilebilir bir artışa sebep olmaz. Beton
içindeki tuzun (Cl¯ iyonu) çimentoya ağırlıkça oranı %0.2’den fazla (4.5 kg Cl¯/m³) olursa donatılarda
paslanma başlar. Ön gerilmeli betonarme demirleri klorür etkisine daha duyarlıdır. Ön gerilmeli betonlar için
maksimum klorür limiti %0.08 olarak verilmektedir.
Klorür beton içerisine iki yolla girer. Bunlardan
birincisi beton karışımındaki kum, çakıl ve su
vasıtası ile, ikincisi de beton sertleştikten sonra
rüzgar yada yapının içinde bulunduğu deniz suyu
gibi diğer dış şartlar vasıtasıyla olmaktadır. Beton
karışımındaki bileşenlerin ihtiva ettiği klor
miktarları oldukça düşük seviyededir. Ortam
şartlarından dolayı betonarmeye giren klorür
yüzeyden derine doğru gidildikçe azalır. Beton
yapımındaki farklılıklar nedeniyle klorür yoğunluğu
yer yer artış veya azalış gösterebilir.
Metallerdeki korozyon basit anlamıyla bir elektrik
akımı olarak karşımıza çıkar. Betonun içindeki
donatının korozyonunda yüzeye yakın olan
betonarme demirleri anot olurken alt kısımda kalan
ve klorür iyonlarının erişemediği demirler katot
olur. Elektrolit yolu ile anottan katoda doğru bir
elektron akımı başlar. Bu iki betonarme demiri
arasında bir korozyon hücresi oluşur.
Beton yüzeyine yakın demirle daha derindeki demir
arasında klorür ve dolayısı ile gerilim yoğunluğu
ayrılığı oluştuğundan, bu durum donatının galvanik
bir pil gibi doğru akım üretmesine ve böylece
iyonizasyon oluşması nedeniyle paslanmaya sebep
olmaktadır. Donatı üzerinde farklı potansiyellere sahip bölgelerin bulunması da akımın sürekli olarak
iletilmesine ve dolayısı ile korozyonun yayılmasına neden olmaktadır. Donatılardaki paslanma hızını
belirleyen faktör de Cl¯ / OH¯ oranıdır.
Başlangıçta beton içine giren klorür
iyonlarının bir kısmı, çimentonun
hidratasyon
reaksiyonu
sırasında
çimento klinker bileşiklerinden tri
kalsiyum alüminat ile reaksiyona
girerek suda çözünmeyen bir bileşik
olan tri kalsiyum alüminyum klorürü
(Friedel tuzu) (3CaO. Al2O3 .CaCl2 .n
H2O) oluşturur.
Böylece klorür
iyonunun bir kısmı bağlanmış olur. Bu
bağlı klorürün pasifliği bozucu etkisi
yoktur. Korozyon üzerine beton boşluk
suyu içinde çözünmüş halde bulunan
klorür iyonları etkili olur. Beton içinde
bulunan klorür iyonlarının pasifliği
bozucu etkisi aşağıdaki
şekilde
açıklanmaktadır:
Klorür iyonu elektro negativitesi yüksek
bir iyondur. Bu nedenle metal
yüzeyinde oksijen ve hidroksit iyonlarından daha sağlam şekilde absorbe edilir. Absorbe olan bu klorür
iyonları korozyon sonucu oluşan demir iyonları ile birleşerek demir klorür halinde çözeltiye geçer. Beton
içindeki klorür iyonları donatıların üzerindeki alkali ortamda kimyasal etkiler ile oluşmuş koruyucu ince oksit
tabakayı bozarak metal
yüzeyinde Fe(OH)2 çökelterek donatının paslanmasına neden olur ve bu paslanma donatıda sürekli olarak
ilerler. Bu bölgede korozyon olayı artık oto katalitik olarak devam eder. Çünkü çözelti içine giren demir
klorür su ve oksijenle birleşerek pası oluştururken, klorür iyonu yeniden çözelti içine karışır. Aşağıda
verilen reaksiyonlardan açıkça görüldüğü üzere klorür iyonu doğrudan korozyon yaratmaz. Ancak bir
katalizör gibi korozyon olayının hızını artırıcı olarak rol oynar.
Fe = Fe2+ + 2 eFe + 2 Cl¯ = FeCl2
3FeCl2 + ½ O2 + 3H2O = Fe3O4 + 6 H+ + Cl¯
Normalde kaliteli
bir
betonun
geçirgenliğinin düşük oluşu, korozyona
neden olan bileşenlerin beton içine
girmesini ve betonarme demirleri
yüzeyine kadar ulaşmasını güçleştirir. Bir
elektrolit olarak betonun iyonik
iletkenliği de çok düşüktür
(elektrik
direnci yüksektir). İletkenliğin düşüklüğü
betonarme demirleri üzerinde korozyon
hücrelerinin gelişmesini güçleştirici bir
etki gösterir. Betonun iletkenliği ise nem
muhtevasına, gözeneklerdeki suyun
iyonik bileşimine ve gözenekli yapının
sürekliliğine bağlı olmaktadır.
Normal
halde bulunan bir beton içindeki
betonarme demirler pasif halde
bulunurlar ve demirlerin korozyona uğraması süreci yavaştır. Fakat beton kalitesinin yetersiz olması ve
beton içine çevreden bazı zararlı bileşenlerin girmesi halinde betonarme demirleri daha hızlı bir şekilde
korozyona uğramaktadır. Betonarme demirlerinin korozyonu için oksijene ve suya mutlaka ihtiyaç vardır.
Yani kuru haldeki beton içinde betonarme demirleri korozyona uğramaz. Yeterli oksijen bulunmaması
halinde de korozyon olayı yürümez. Ancak poroz bir malzeme olan beton içine oksijen kolaylıkla girebilir.
Beton içine oksijen girişi iki yolla olabilir. Birincisi oksijen ile doymuş haldeki su beton içine penetre
olurken oksijeni betonarme demirlerine kadar beraberinde taşır. Bu olay periyodik olarak ıslanan ve
kuruyan betonlarda daha etkili olarak yürür. İkincisi hava doğrudan beton çatlak ve boşlukları içine dolarak
oksijeni taşır. Eğer beton boşlukları su ile dolu değilse bu olay çok hızlı olarak gerçekleşir. Aksi halde
oksijenin beton boşlukları içindeki suda çözünerek oradan betonarme demirlerine kadar çözelti içinde
difüzlenmesi gerekir. Oksijenin çözelti içindeki difüzlenme hızı çok düşük olduğundan, bu yolla oksijen
transferi son derece yavaştır. Klorürüz bir ortamda meydana gelen korozyon olayında anot bölgesinde
çözünen demir iyonları demir hidroksit halinde metal yüzeyinde çökeldiği halde, ortamda klorür
bulunması halinde çökelme ve metalin pasifleşmesi söz konusu olmaz. Aksine olarak, anot reaksiyonu ile
çıkan hidrojen iyonları pH’ı düşürür ve korozyon hızlanarak devam eder. Korozyon hızı katot bölgesine
oksijen difüzyon hızının kontrolüne girer ve katotta oksijen redüksiyon reaksiyonu için harcanan
elektronlara eşdeğer miktarda demir çözeltiye geçer. Böylece daha az oksijen alan bölgelerde şiddetli bir
korozyon olayı başlamış olur. pH değeri yüksek olan (12-13) beton bir katot gibi, donatı anot gibi davranır.
Betonda su-çimento oranı arttıkça, betonun gözenekliliği artar ve oksijenin demire ulaşması kolaylaşır.
Sürekli su altında kalan betonda paslanma çok az iken, dönemsel olarak kuru ve nemli betonda daha fazla
olmaktadır. Oksijenin su içerisindeki çözünürlüğü, tuzluluk ve sıcaklık arttıkça düşmektedir.
Özet olarak betonun kalitesi, porozitesi ve ortam şartları (klor muhtevası, hava şartları, ortamdaki gazlar,
vs.) beton içindeki donatılardaki korozyon hızını etkilemektedir. Beton içindeki demirlerin korozyona
uğraması iki açıdan önem kazanır. Birincisi korozyon sonucunda donatının orijinal hacminden birkaç kat
daha fazla genişleyerek betonda donatılara paralel çatlakların oluşmasına ve betonda ciddi hasarlara
sebep olmasıdır. Oluşan çatlaklar aynı zamanda donatıların açığa çıkarak agresif dış etkilere daha kolay
maruz kalmalarına neden olmaktadır. İkincisi ve daha da önemlisi, anot haline dönüşen donatıların
korozyon süreci sonucunda elektro kimyasal reaksiyonlar ile elektron kaybetmeleri ve çaplarının azalması
neticesinde yük taşıma kapasitelerinin azalmasıdır. Beton yüzündeki klorür farklı yöntemler (iyon
taşınması, elektro kimyasal olarak yüzeydeki klorürün temizlenmesi, katodik koruma) kullanılarak
temizlenebilir. Beton içindeki klorürü beton yüzeyinden basınçlı su ile yıkayarak kısmen temizlemek
mümkündür. Basınçlı su beton boşluklarına girerek orada bulunan klorür iyonlarını çözerek dışarı
taşıyabilir. Ancak bu tip temizleme sadece yüzeyde etkili olmaktadır ve kesin sonuç vermez. Bununla
beraber pas payı kaldırılarak, gevşek malzemenin temizlenmesinden sonra basınçlı su ile yıkama yapılması daha
etkili olmakta ve pas payı altına işlemiş olan klorürün temizlenebilmesine olanak vermektedir. Daha sonra
kırılan kısımlar polimer modifiyeli, rötresiz beton tamir harçları ile onarılmalıdır. Uzun süreli koruma sağlayan en
etkili yöntem katodik korumadır.
Betonarmede Tahribatsız Testler (NDT)
DONATI POTANSİYELLERİNİN ÖLÇÜLMESİ VE KOROZYON HIZI
Donatının korozyon reaksiyonu beton içerisinde elektrik akımı meydana getiren farklı elektrokimyasal
potansiyel bölgelerin oluşmasına ve genişlemesine yol açar. İşte oluşan bu potansiyellerin ve korozyon
akımlarının ölçülmesi, betonarme içinde var olan korozyon bölgelerinin ve mevcut korozyon oranının
bulunabilmesini sağlar. Atmosferik şartlar ve ortam değişmediği sürece, gelecekteki korozyon hasarları
tahmin edilebilir. Betonarme demirlerinin elektro kimyasal potansiyellerinin tespit edilmesinde bakır bakır
sülfat elektrodu (CuCuSO4) ile potansiyel ölçümlerinin yapılmaktadır. Betonarme demirlerinin potansiyeli
ASTM C876-91 1991 normuna göre ölçülür. Bu amaçla, doygun bakır/bakır sülfat referans elektrodu
kullanılarak bu elektroda göre donatı potansiyelleri belirlenerek karşılaştırma yapılmaktadır. Bu yöntemde
açığa çıkarılan donatıya gerekli bağlantılar yapılarak hassas bir voltmetre vasıtası ile donatı potansiyeli
ölçülür.
Elektropotansiyel ölçümleri genel olarak Half-Cell potansiyel ölçümleri olarak adlandırılır ve genellikle
beton içerisindeki donatıda korozyonun aktif olup olmadığı hakkında bilgi alınmasına olanak sağlar. Deney
sonunda elde edilen değerler ASTM C-876 ‘ya göre değerlendirilerek betonarme demirlerinin korozyon
durumu hakkında aşağıdaki sonuçlar çıkarılabilir:
a) Potansiyel değeri bakır - bakır sülfat
elektroduna göre -200 mV dan daha pozitif ise,
betonarme demirleri % 90 bir ihtimalle pasif
halde bulunmaktadır.
b) Potansiyel değeri
bakır - bakır sülfat
elektroduna göre -350 mV dan daha negatif
ise, betonarme demirleri % 95 ihtimalle
korozyona uğramaktadır.
c)
Potansiyel değeri -200 mV ile - 350
mV arasında bulunuyor ise,
demirleri
%50 ihtimalle
betonarme
korozyona
uğramışlardır ancak, korozyona uğrayıp
uğramadığı hakkında kesin bir karar verebilmek mümkün değildir.
Korozyon Hızı
Korozyon hızının ölçülmesi bir çeşit hızlı
hasarsız polarizasyon tekniğidir. Galvanostatik
akım aleti, ölçülen serbest korozyon
potansiyeli, betonun elektriksel direnci ve
donatı korozyon oranının PC’ye aktarılması ve
değerlendirmelerin yapılabilmesi amacıyla
kullanılmaktadır. Belirli süre boyunca sabit
küçük akımlar verilerek donatı polarize edililir.
Donatıya bağlanan sayaç elektrotdan beton
yüzeyi üzerinde belirlenen alandaki noktalar
üzerine yerleştirilen referans elektrodu vasıtası
ile galvanostatik olarak kısa süreli anodik akım
verilir. Bu akım genellikle 25-50 μA civarındadır
ve 10 saniye süre uygulanmaktadır. Akımın
donatıya
ulaşması
sonrasında
yapılan
ölçümlerde Direnç (kOhm), Korozyon Oranı
(μm/yıl), Potansiyel (mV) değerleri tespit
edilerek PC’ye aktarılır ve 3 Boyutlu Grafik
olarak çizdirilir.
Kullanılan sistemde donatının elektro kimyasal potansiyeli,
polarizasyon zamanının fonksiyonundaki değişim cinsinden
referans elektrodu tarafından kaydedilir. Bu potansiyel
değişimin izlenmesi neticesinde, eğer beton içerisindeki
korozyona uğrayan donatı alanı biliniyorsa, korozyon oranı
bulunabilir. Ölçülen korozyon hızı bize yapının ekonomik
ömrünün hesaplanmasındaki en büyük verilerden biridir.
Bu sayede incelenen yapının ekonomik ömrünün
neresinde olduğu hesaplanabileceği gibi, ileri tarihlerdeki
yapının ulaşacağı hasar seviyesi de belirlenebilir.
Hasarsız olarak Donatı Durumu Tespiti
Profometre yada radar (GPR - Ground Penetrating Radar) yardımıyla tahribatsız olarak betonarme
yapılardaki donatılarının yeri, adeti, çapı ve paspayı rahatlıkla tespit edilebilmektedir. Bu tespitler
sonrasında, yapıdan elde edilen veriler bilgisayar ortamına aktarılarak mevcut durumu değerlendirilir. Bu
cihazlar sayesinde mevcut betonarme yapıların statik rölevesi çıkartılmakta ve çıkartılan röleve ışığında statik
sistem analiz edilmektedir.
pH Tespiti
Betonarmede korozyona sebep olan
karbonasyon reaksiyonunun tespiti pH
seviyesini ölçülmesi ile yapılmaktadır.
Karbonasyon sonucu betonun alkali
seviyesi pH 13’den pH 8’e kadar
düşmektedir. Betonarmede karbonasyon
tespiti için kullanılan limit değer ise pH
10’dur. Kullanılan indikatör spreyleri ile
betonun alkali
düzeyi
rahatlıkla
belirlenerek karbonasyon reaksiyonu olup
olmadığı tespit edilir.
Klor Konsantrasyonu Tespiti
Betonarmede belirli derinliklerden alınan toz numuneler
test edilerek içeri işleyen klorun çimentoya olan oranı
tespit edilir. Klorun çimentoya ağırlaştıkça oranı %0,2 yi
aştığı zaman betonarmede yoğun bir korozyon
görülmektedir.
Yapılarda Onarım ve Korozyona Karşı Koruma
Yapılarda uygulanacak her tülü onarım ve korozyona
karşı korumada öncelikle ne ile savaşılacağı tespit
edilmeli ve uygulanacak sistemler buna göre
seçilmelidir.
Bu tespitlerde
özellikle
klor
konsantrasyonları, alkali-silika reaksiyonu, sülfat
atakları ve ortamdaki agresif kimyasallar tespiti büyük
önem taşımaktadır.
Unutulmamalıdır ki esas olan herhangi bir korozyon
kasarı ile karşılaşmadan önce yapının korozyona karşı
korunmasıdır. Yapıdaki korozyona karşı müdahale ne
kadar gecikirse meydana gelen hasar artacak buna
bağlı olarak da maliyetler yükselecektir. Yeni bir
yapıyı korozyona karşı korumak uygun kaplama,
inhibitör yada katodik koruma yöntemleri ile oldukça
ekonomik olmakla birlikte, hasara uğramış sistemlerde öncelikli olarak onarım yapılmakta ve sonrasına uygun
koruma yöntemi kullanılarak yapının ileriki hizmet ömrü boyunca güvenliği sağlanmaktadır.
Beton Onarımları
Betonarme sistemlerde korozyon onarımları için kullanılan yöntem İzo-BTS® Beton Tamir sistemidir.
Korozyon hasarı görülen yerler, mekanik kırma aletleri yardımıyla kırılarak, donatılar ortaya çıkarılır. Kırma
işlemine sağlam betona ulaşılana kadar devam edilir. Beton yapı içinde, betonun rijitliğini bozan yarık,
çatlak vs oluşmuş ise, bunlar epoksi enjeksiyon malzemesi ile doldurularak betonun monolitik yapısı
yeniden sağlanır. Açığa çıkan donatılar yüksek basınçlı (>500bar) water-jet ile temizlenerek sulu kumlama
yapılır.
Temizlenen donatılar üzerine koruyucu kaplama sürülerek donatının ileride korozyondan etkilenmesi
önlenir. Koruyucu kaplamanın uygulanmasından sonra açılan tüm beton yüzeyler polimer katkılı beton tamir
astarı ile ıslatılır. Onarım yapılacak yüzeyin cinsine göre kalıp yöntemi veya mala işçiliği ile hasarlı bölüm özel
polimer tamir harcı ile onarılır. Bu harçların en önemli özellikleri arasında, eski betona yüksek yapışma
sağlamalarını ve priz alma sırasında çatlama (rötre) oluşturmamalarını sayabiliriz. Ayrıca, harcın su geçirmez
özelliği de donatının korozyonunu geciktiren ek bir özellik kazanmasını sağlar.
Katodik Koruma
Korozyona karşı önlemlerin en güçlüsü katodik korumadır. Katodik korumanın temel ilkeleri
elektrokimyasal korozyon teorisine dayanmaktadır.
Zemine gömülü ve boyu yüzlerce kilometreyi bulan boru nakil hatlarından evlerde kullanılan sıcak su
hazırlama tesislerine kadar hemen hemen her alanda başarılı uygulamaları vardır. Bundan da öteye zemin, su ve
deniz suyu gibi değiştirilmesi veya korozifliğini sınırlama işlemine genellikle olanak bulunamayan ortamlarda,
geniş yüzeyli çelik yapılar (zemine ve suya terk edilen çelik boru hatları, depolar, deniz taşıma araçları, su veya
zemine gömülü köprü ayakları, iskeleler vb.) korozyona karşı korumak için alternatifsiz bir yöntemdir. Katodik
koruma korozyona uğrayan metallerin katot olarak polarizasyonunu gerektirir. Bu korunacak metali daha
aktif bir meta ile (galvanik anot veya kurban anot) eşleyerek sağlanacağı gibi dıştan akım uygulayarak da
gerçekleştirilebilir. İlk yöntem de koruma için gerekli doğru akım korunan metal ve galvanik anot çiftinin
oluşturduğu hücre tarafından üretilir. Galvanik anotlar koruma sırasında belirli hızlarla çözünerek
ağırlıklarını kaybederler. Bunları uygun zaman aralıklarıyla yenileyerek koruma işlevine süreklilik kazandırılır.
İkinci yöntemde korunan metal ve anot çiftinin akım üretir nitelikte olması gerekmez. Çünkü koruma
için gerekli akım uygun bir dış kaynaktan çekilir. Yavaş çözünürlük yanında ekonomik olan malzemeler anot
malzemesi olarak kullanılır.
Korozyon İnhibitörleri
Tüm konularda olduğu gibi korozyon alanında da esas olan yapıların korozyona maruz kalmadan önce
korunmasıdır. Yeni yada eski, korozyon riski altındaki bir yapıyı korozyona maruz kalmadan önce korumak, olası
korozyon onarımları ile karşılaştırıldığında en ekonomik yöntemdir. Bir çok durumda kullanılan korozyon
inhibitörleri hem çok kolay uygulanabilmekte, hem de korozyon hızını tatminkar seviyede
yavaşlatmaktadır.
Betonarmede kullanılan korozyon inhibitörleri betonun içindeki donatının korozyonunu tamamıyla
durdurmamakla birlikte, yoğun klor olan ortamlarda bile söz konusu donatı korozyonunu yeterli düzeyde
yavaşlatarak yapının servis ömrü boyunca sağlıklı hizmet vermesini sağlarlar.
Yeni bir betonun yapımı sırasında inhibitör kullanımı çok basittir. Inhibitörler de diğer katkı maddeleri gibi
karışım suyu içinde çözülerek katılır. Korozyon etkisiyle hasar görmüş ve tamir edilmesi gereken betonlara tamir
sırasında inhibitör katılabilir. Eğer betonarme demirleri açığa çıkmış ise, demir yüzeylerine inhibitör içeren
boyalar da uygulanabilir.
Betonarme demirleri korozyonunu önlemek amacıyla çeşitli inhibitörler kullanılmaktadır. Beton
inhibitörlerinde aranan en önemli özellik bunların beton fiziksel özelliklerine olumsuz bir etki
göstermemesidir.
İnhibitör Etki Mekanizması
İnhibitörlerin korozyon hızını azaltıcı etkileri çeşitli şekillerde gerçekleşir. Bazı inhibitörler metal yüzeyinde
ince bir film oluşturarak metali pasifleştirirler. Metal yüzeyinde çökelti oluşturan bazı inhibitörler, metal ile
çevresi arasındaki reaksiyonun yürümesine engel oluştururlar. Bazı halde ortamda bulunan korozyon
yapıcı bileşenin, örneğin oksijenin inhibitör tarafından kimyasal olarak bağlanması ile korozyon önlenebilir.
Amaç korozyon olayını etkisiz hale getirmek olduğu halde, inhibitörlerin her birinin etkime mekanizması
farklıdır.
Bir binanın güçlendirilmesi çok bilinmeyenli bir denklemdir. Bu denklemin birçok bilinmeyenini de
maalesef çeşitli tahminlerle varsaymakta ve çözümlerimizi bu varsayımlar üzerine kurmaktayız.
Binalarımızı dizayn ederken taşıyacağı yükü varsayarız, olabilecek depremin yapıya uygulayacağı ivmeyi
varsayarız, binamızın aynı anda ne oranda kar, rüzgar yada deprem yüküne maruz kalabileceğini varsayarız ve
hatta söz konusu yapının üstünde aynı anda kaç kişini zıplayacağını dahi varsayarız.
İşte bu varsayımlar üzerine inşa edilmiş olan yapılarımızı güçlendirmek gündeme geldiğinde eğer tekrar bu
varsayımları yaparsak birçok durumda yanlış sonuçlarla karşılaşırız. Örneğin olası imalat hatalarını
karşılamak için betonun taşıma gücünde kullandığımız güvenlik katsayılarını, bitmiş bir imalatta, betonun
gerçek mukavemetini bilirken kullanmak ne kadar doğru olur.
Mevcut bir binanın güçlendirilmesinde esas olan öncelikle elimizdeki yapının incelenmesi ve etüt
edilmesidir. Bu amaçla kullanılan tahribatsız yöntemler ile yapının gerçekteki malzeme özellikleri tespit edilir.
Korozyon reaksiyonları belirlenir ve yapının taşıyıcı sistemine olan etkisi hesaplanır. Söz konusu korozyonun
yapının servis ömrü boyunca gelebileceği nokta belirlenerek yapının onarım ve güçlendirme projeleri bu
temeller üzerine oturtulur.
Yapının mevcut halinin statik analizinde elde edilen değerler yerinde yapılan ölçümlerle doğrulanmalıdır.
Yapılan statik hesaplar sonucunda yapıların periyodu yani basitçe deprem yükleri altında nasıl salınacağı
bulunur. Bu yaklaşım bir projenin sıfırdan gerçekleştirilmesi aşamasında doğrudur ve yukarıda belirtildiği gibi
birçok varsayımları da kapsamaktadır. Fakat zaten inşa edilmiş bir yapıda bu yaklaşım yeterli değildir. Yapıya
yerleştirilecek sismik algılayıcılar sayesinde söz konusu yapının salınım değerleri rahatlıkla tespit edilir. Bu
değerler gerçekte yapının deprem yükleri altında nasıl hareket edeceğini vermektedir. Aynı değerlerin
statik hesaplarla karşılaştırılması ise bize yapının inşası sırasında meydana gelen aksaklıkları bizlere
bildirmekte ve birçok durumda taşıyıcı eleman başına indirgenebilecek şekilde sıkıntı yaratan bölgeler
tespit edilebilmektedir.
Yapılan bu tespit ve incelemeler sonucunda elde edilen verilerle hazırlanacak onarım ve güçlendirme
projesinde ana amaç mümkün olduğunca yapının statik sistemini değiştirmemek ve yapının sünekliğini
kısıtlamamaktır. Deprem dayanımında birinci kuralın yapının sünek bir hareket ile enerjiyi absorbe etmesi
olduğu unutulmamalıdır.
Bu kural doğrultusunda İzo-PST® Polimer Statik Takviye Sistemi ile yapılan güçlendirmede yapı elemanları
boyutları büyütülerek rijitleştirilmez ve hatta yapılan confinement sayesinde yapı elemanlarının süneklik
seviyesi arttırılır. Binalar mevcut deprem şartnamesini birebir sağlayacak konuma getirilmekte ve yapıya ilave
bir ağırlık yüklenilmemektedir.
İzo-PST® Polimer Statik Takviye Sistemi betonarmeye dışarıdan ilave donatı eklemek için geliştirilmiş bir
sistemdir. Sistemin uygulamasında bu iş için hazırlanmış çelik elemanlar özel epoxy adhesivler sayesinde
betonarme ile beraber çalışacak şekilde yüzeyden betona yapıştırılır ve yapıştırılan bu çelik elemanlar
betonun içindeki donatılar ile aynı şekilde çalışırlar. Yapılan tüm hesaplamalar klasik betonarme
hesaplama yöntemleri doğrultusundadır.
SİSMİK İZOLASYON
Binalarda Yeni Teknolojik Yöntemler ve Deprem Güvenliği
Son yıllarda yapı sanayindeki şaşırtıcı gelişmelerin başında
yapıların deprem güvenliğini sağlayan yöntemler yer
almaktadır. Bu yöntemler çoğu zaman yapıyı depreme karşı
100% güvenli hale getirebilmektedir. Bir yapıda Sismik
mesnetler kullanıldığında titreşim periyodu birkaç kat
artmakta, deprem sırasında enerji büyük ölçüde yapıya
intikal etmemekte ve yapının davranışı lineer seviyesinde
kalıp akma sınırına varmamaktadır. Kullanılan sönümleyiciler
(damper) sayesinde depremin enerjisinin büyük bir kısmı
taşıyıcı sisteme iletilmeden soğurulmaktadır. Ayrıca bu
sistemler ile taşıyıcı sistemlerdeki açıklıklar arttırılıp, perde
ve kesit ebatları azaltılabilir ve çok kompleks mimariler
kolayca uygulanabilir. Sismik izolasyon sistemi yeni yapılarda
kullanılmakla birlikte mevcut yapılarda da rahatlıkla
kullanılabilmekte bu sayede bir çok güçlendirme işi
geleneksel yöntemlere nazaran daha ekonomik olmaktadır.
Yapıların Deprem avranışı
Depreme dayanıklı yapı dizaynında esas olan yapıya gelen yükleri hiç kıpırdamadan karşılamak değil, söz
konusu yükler altında gereği gibi hareket edebilip depremin enerjisini soğurabilmektir. Bu sebepledir ki
genellikle binalar sünek ve enerjiyi absorbe edebilecek şekilde tasarlanır. Deprem sırasında kolon ve
kirişlere dizayn değerlerinin de üzerinde bir yük gelmesi durumunda kirişlerde deformasyonlar meydana
gelir ve bu aşırı enerji de sönümlenir. Bu deformasyonlar genelde kalıcıdır ve geri dönüşümsüzdür. Fakat
şartnamelerimizde her ne kadar zayıf kiriş, kuvvetli kolon prensibi esas olsa da birçok yapıda söz konusu
deprem yükleri altında kolonlar da deforme olmakta ve yapıya yüksek seviyede hasar vermekte ve hatta
yapılar yıkılmaktadır.
Sismik İzolatör Sistemi
Sismik izolatör sistemi deprem sırasında yapıya intikal eden enerjiyi büyük ölçüde engeller. Bu demektir ki
yapı emniyet katsayısı aynı ölçüde daha fazla artar. Sismik izolasyon, yapının depreme dayanma
kapasitesini arttırmak yerine binaya gelen sismik enerjiyi binaların periyodunu uzatarak azaltma esasına
dayanan depreme dayanıklı bir dizayn yaklaşımıdır. Bu teknolojinin doğru uygulamaları büyük depremler
sırasında bile binaların elastik davranmasını sağlar. Yani deprem sırasında bina şiddetli hareket yerine çok
daha yumuşak bir titreşimle sallanmasını sağlar. Şaşırtıcı olan da bu yaklaşım prensibinin hayli basit
olmasıdır.
Yapılan araştırmalara göre Sismik izolasyonlu bina Richter ölçeğine göre 8 büyüklüğündeki bir depremi
sanki Richter ölçeğine göre 5.5 büyüklüğündeki deprem gibi hisseder. Sismik izolasyon sistemi
uygulanacak yeni binalarda bina toplam maliyetin projeye bağlı olarak arttıracaktır. Fakat bina
fonksiyonunun önem (hastaneler, okullar, v.b.) ve muhteviyatının değerini (bilgi işlem merkezleri,
hastaneler, laboratuarlar, v.b.) düşünürsek bu oran deprem sonrası hasarlar ve fonksiyon kaybı
düşünüldüğünde çok komik kalacaktır.
ENERJİ SÖNÜMLEYİCİLER
Geleneksel metotlarda, yapıların deprem esnasında maruz kaldığı sismik enerji, yapının taşıyıcı sistemi
içerisinde sönümlenmektedir. Bu durum; yapının deprem esnasında hasar görmesinin kabullenilmesi
anlamını taşımaktadır. Taşıyıcı sisteme ek olarak uygulanan enerji sönümleyici Damper’ler ile sismik
enerjiyi, yapısal hasara yol açmadan tüketmek ve deprem titreşimlerini kısa sürede sönümlendirmek
mümkün olmaktadır. Damper’ler, yapının maruz kaldığı sismik enerjiyi, sürtünme prensibi ile ısı enerjisine
dönüştürerek sönümlendirmektedirler. Bu durum otomobillerde kullanılan fren sistemi ile
özdeşleştirilebilir. Damper’ler, taşıyıcı sistemin rahatlatılmasının yanı sıra, yapısal olmayan elemanların
yüksek ivmeler altında hareketi ile oluşan can ve mal kayıplarının önlenmesinde de etkin rol
oynamaktadırlar. Yapıların deprem esnasında ve sonrasında tüm fonksiyonlarını yerine getirmesi, hizmet
ve üretimde kesinti yaşanmaması, montaj kolaylığı, düşük maliyet, deprem sonrası kolaylıkla izlenebilme
gibi diğer özellikleri ile başta Japonya ve ABD gibi ülkelerde kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır.
Damper’ler; okul, hastane, konut, endüstriyel tesis, tarihi yapı, ticari kompleks, köprü, viyadük vs. gibi
geniş bir kullanım alanına sahiptir. İnşaat esnasında tatbik edilebilmesinin yanı sıra, mevcut yapılara da
geleneksel metotlara nazaran çok daha hızlı ve kolaylıkla tatbik edilebilmektedir.
Damperler, üstyapıda kullanılmasının yanı sıra sismik izolatörler ile
birlikte temel seviyesinde de kullanılmaktadır. Yapı strüktürünü
tabandan ayırarak altyapı ile üstyapının farklı periyotlarda
titreşmelerini sağlayan taban izolasyonu yönteminde, kurşun
çekirdeksiz kauçuk yastıklar ile uyumlu bir şekilde çalışmaktadır.
Damper’ler, taban izolasyonu yönteminde enerji sönümleyici olarak,
özellikle uzun periyotlu depremlerde etkili bir çözüm sunmakta ve
yüksek deplasmanları başarı ile kontrol altına almaktadır. Bu özelliği
sayesinde yüksek katlı binalarda da kullanımı yaygınlaşmaktadır.
Kauçuk izolatör ve Damper’lerin birlikte kullanıldığı sistemlerde, her iki
eleman da ayrı ayrı izlenebilmekte, deprem performansları takip
edilebilmekte ve Enerji sönümleme işlevini kauçuk yastıkların iç
kısmında yer alan kurşun çekirdeklerle (kurşun çekirdekli izolatörler) yerine getiren sistemlere nazaran çok kolay
bir gözlem imkanı sunmaktadır.
DENİZ YAPILARINDA ONARIMLAR
Deniz taşımacılığına dayalı sanayilerde, işletmenin can damarını oluşturan deniz yapıları (iskele, liman vb.),
içinde bulundukları ağır işletme koşullarının yıpratıcı etkileri yanında, denizin tuzlu ve çoğu zaman da aşırı
derecede korozif özellikleri taşıyan suyunun sürekli mekanik ve kimyasal etkilerine ve deniz canlılarının
verdikleri zararlara son derece açıktır.
Tasarım aşamasında korozyona karşı hiçbir önlem alınmayan, yapım ve kullanım sırasında hiçbir koruyucu
önlemle desteklenmeyen birçok deniz yapısı, ortam koşullarına bağlı olarak zamanla tasarlandıkları
özelliklerini ve daha da önemlisi mukavemetlerini giderek kaybederler. Belli bir süre bakım görmeden
kullanımda kalan bu yapılar, zaman içinde çeşitli dış etkenler nedeniyle giderek yıpranır ve iş görmez
duruma gelirler. Aşırı derecede korozyona uğrayan yapılar, kullanım açısından son derece ciddi tehlikeler
oluşturdukları gibi, herhangi bir nedenle hasar görmeleri durumunda da hala mümkün ise bakımlarının
yapılabilmesi, mümkün değilse de yenilenmesi çok yüksek maliyetlere ve zaman kayıplarına yol açar.
Yeterli seviyede korunmamış, normal kullanım sonunda aşınma ve yıpranmaya uğramış, kaza sonucu
hasara uğramış veya ilk tasarım değerlerinden farklı statik ve dinamik yüklere dayanmak zorunda kalan deniz
yapıları da, bu olumsuzlukları kaldırmak amacıyla bakım, onarım ve statik güçlendirme işlemlerine gerek
duyarlar.
Yapılacak koruma, bakım, onarım ve güçlendirme işlemlerinde gözönüne alınacak en önemli noktalar,
yapılacak işlemlerin, mevcut bozulma, korozyon, hasar vb. nedenleri öncelikle göz önüne alarak, yapılacak
işlerin yapıların faydalı kullanım ömürleri boyunce etkin ve ekonomik olarak kullanımlarını sağlayacak
önlem ve katkıları içermesidir. Çözümlerin etkinliği, yapılacak onarımların ilk yatırım maliyetleri ile bu
onarımlar sonucunda kazanılacak özellik ve faydaların yapının faydalı ömrü boyunca getireceği yararlara
karşı tartılmalıdır.
Çelik Yapılarda Korozyon
:
Deniz
yapılarında
kullanılan
çelik
elemanlar, deniz ve çevresindeki ortamın
korozif etkilerine açıktır. Deniz suyunun
etkinliği nedeniyle oluşan su çalkantısı
(türbülans)
ve
yüksek
derecede
uçunlandırma
(havalandırma-aerasyon)
nedeniyle, özellikle suyun gel-git ve çırpıntı
alanlarında yüksek hızda ve oranda
korozyon görülür. Sıcak iklime sahip körfez
bölgesinde 8 yıllık kullanım sonucu
korozyon koruması yapılmamış çelik bir
iskele ayağının 11mm civarındaki ilk et
kalınlığı, çırpıntı bölgelerinde yaklaşık %90
en yüksek ortalama korozyon oranına sahipken, deniz üstü alanlarda bu oran %5, deniz altında ise %30
olarak gözlenilmiştir. Yine, ülkemiz koşullarında İzmit körfezinde kurulu 25 yıllık bir iskele ayağının Ø508
mm lik spiral sargı dikişli 10mm et kalınlığındaki içi beton dolgulu kazıklarda, çırpıntı bölgelerinde 50mm
nin üzerinde, su altı bölgelerinde ise yaklaşık 6mm lik korozyonlara yoğun olarak rastlanılmıştır. Yukarıdaki
örneklerden de görüleceği şekilde, çırpıntı bölgelerinde oluşan korozyon, kısa sürede korumasız çelik
çeperleri yok etmekte, boru içindeki beton dolguyu hızla eritmekte, ve sonuç olarak da, deniz yapısının
tüm mukavemetini yok etmektedir. Çırpıntı bölgelerinde görülen korozyon miktarı, atmosferik
ortamdakine oranla 10-20 kat, su altı bölgelerine oranla da 1.5-3 kat yoğunlukta gerçekleşmektedir. Bu
oranlar ve süreler, normal deniz suyu ortamı ve sıcak-ılıman iklimler için elde edilmiş olup, içeriğinde
yoğun olarak sanayi atıkları (sülfat, nitrat, klor vb.) bulunan deniz suyu ortamları için çok daha kısa
sürelerde tahribata yol açmaktadır.
Betonarme Yapılarda Korozyon :
Deniz yapılarında yoğun olarak kullanılan betonarme yapılar,
beton kazıklardan, betonarme tabliyelere kadar değişik kullanım
alanları bulmuştur. Olumsuz çevre koşullarının betonarme yapılar
üzerindeki bozucu etkileri uzun zamandır bilinmektedir. Bu etkiler
altında yüksek oranda bozulma göstermiş ve yoğun bakım onarım
gerektiren betonarme yapılarla sık sık karşılaşılmaktadır.
Bu sebeplerden oluşan hataların giderilmesi için, hata
nedenlerinin iyi anlaşılması gereklidir. Klor atakları deniz içindeki
betonarme yapılardaki korozyonun ana sebebini oluşturmaktadır.
İskele Ayaklarının korozyona karşı korunması
Daha önce de belirtildiği gibi, en çok korozyona
uğrayan bölgeler, sırasıyla, çırpıntı bölgeleri, su
altında kalan bölgeler, ve atmosfer içindeki
bölgelerdir. Korozyon
için
öncelikle,
deniz
seviyesinden yaklaşık 1 metre aşağıda ve yukarıdaki
bölgeler birinci derecede önemlidir.
Deniz yapılarındaki bütün kazıklarda, eğer hasarlı
olanlar varsa yapılacak onarım ve güçlendirme
sonrasında, ortamın yoğun korozif etkilerine karşı
koruma sağlamak amacıyla özel bir kılıf sistemi olan
İzo-KTS® proses sistemi uygulanır.
Bu sistemde onarım işine, onarım görecek bölgenin raspa ile kaba, kumlama veya basınçlı su püskürtme
yöntemi ile öncelikle yüzey temizliği ile başlanır. İzo-KTS® kazık yenileme ve koruma sisteminde, rijit uPVC kılıflar
çelik yada betonarme kazıkların etrafına özel kilit mekanizması ile monte edilerek içi gereğine göre underwater
epoxy yada özel çimento esaslı dolgu harcı ile doldurulur. İstenildiğinde bu kılıf içinde kalacak şekilde bir katodik
koruma da yapmak mümkündür.
ISI POMPASI
SISTEMLERI
EKW Serisi - SUDAN SUYA ISI
90 /130 KW
EKW Serisi - SUDAN SUYA ISI POMPASI
POMPASI
6/8/12/17 KW
EC Serisi - SUDAN HAVAYA ISI POMPASI
1,5 KW - 90 KW
EC Split Serisi - SUDAN HAVAYA ISI
POMPASI
4,5 KW / 18 KW
Versatec Konsol Tipi - SUDAN HAVAYA ISI POMPASI
1,7 KW - 5,2 KW
*Diğer WaterFurnace Isı Pompası çeşitleri için irtibata geçiniz.
YER KAYNAKLI ISITMA - SOĞUTMA NEDİR, NASIL ÇALIŞIR?
Dış hava sıcaklığı, mevsimlerle birlikte değişiklik gösterir. Yeraltı sıcaklığı, yıl boyunca yer yüzeyinin 1,5 m 2 m altında nispeten sabit kalır. Bir iç üniteyle, toprağın altına gömülmüş bir ısı değiştirgecinden meydana
gelen Yer Kaynaklı Isıtma Soğutma (YKIS) sistemi, bu sabit sıcaklığı daha ucuz enerji elde etmek için
kullanır. Kış mevsiminde, toprak altındaki ısı değiştirgecinden dolaşan sıvı, yeraltında depolanmış ısıyı
taşıyarak bina içine getirir. İç ünite, bu ısıyı sıkıştırarak daha yüksek sıcaklıklara çıkarır ve binanın içine
verir. Yaz mevsiminde ise sistem ters yönde çalışabilir. Isıyı bina içerisinden çekerek, ortamdan daha serin
olan toprağa bırakması için ısı değiştirgecine aktarır. Görüldüğü gibi sistemde bir yakıt yakılması söz
konusu değildir. Toprak altında var olan enerjinin ihtiyaç olan yere taşınması yani kısaca pompalanması
söz konusudur. Bu nedenle yakıt harcanan doğalgaza göre %25, LPGye göre %65 karlıdır. Bundan sonraki
anlatımlarda bu sistem, yapılan işin daha net anlatılması için Yer Kaynaklı Isı Pompası YKIP olarak
anlatılacaktır.
YER ISI DEĞİŞTİRİCİSİ:
YKIP sisteminde iki bölüm vardır. Isıtılacak ya da soğutulacak mekân yani yük tarafı ve ısının çekileceği
veya atılacağı kısım kaynak tarafıdır. YKIP sisteminde yük tarafına su veya hava ısıtılmış veya soğutulmuş
şekilde verilebilir. Bina içerisinde mevcut sistemlerle uyum içerisinde çalışır. Kaynak tarafı işin önemli
kısmıdır ve birkaç ayrı yöntemi vardır. Bu yöntemler iki ana kalemde Kapalı veya Açık Sistem olarak
adlandırılabilir. Bu yöntemler daha sonra kendi aralarında ayrılarak değişik isimlerde adlandırılırlar.
Yatay Tip - Evsel Yer Kaynaklı
Isı Değiştiricisi Uygulaması
Dikey Tip - Evsel Yer Kaynaklı
Isı Değiştiricisi Uygulaması
KAPALI ISI DEĞİŞTİRİCİ SİSTEMİ:
Kapalı sistem ısı değiştirgeçleri, kapalı devre ve toprağın altına
gömülü olan polietilen borulardan oluşur. Kapalı sistem yer ısı
değiştirgeci borusu, mahal içinde bulunan ısı pompasına
Dikey Tip - Ticari Yer Kaynaklı
Bağlıdır ve içinde doğayla dost antifriz döndürülmektedir.
Kapalı sistem, ısı taşıyan sıvıyı, basınç altında bulunan boru içerisinde
Sürekli olacak şekilde dolaştırır, açık sistemdeki gibi kuyudaki suyu tüketmez.
Birçok kapalı sistem, binaya bitişik ve yatay olarak toprağın altına serilir. Bununla birlikte, eğer yeterli alan yok
ise ısı değiştiricileri dikey olarak toprağın altına yerleştirilir. İş yerinizin veya evinizin yakınında, boruların
yerleştirilmesi için belirli bir toprak alanına sahip olmak sistem için yeterlidir.
Kapalı sistemin alt dalı olan yatay sistem için kullanılan hendekler, içindeki boru sayısına göre değişkenlik
göstermekle birlikte normal koşullarda 2m-3m derinlikte kazılır. İyi bir şekilde ısı yalıtımı yapılmış 600 m2 bir
ev için 45 kW’ lık bir sistem ve toprak özelliklerine bağlı olarak 1700 m - 2500 m uzunluğunda boru yeterli
olacaktır.
Ayrıca yatay sermenin bir değişik şekli de helezon uygulamasıdır. Bu uygulamada polietilen borular sarmal
şekline getirilerek daha kısa ama geniş bir hendek kazılmasıyla uygulanabilmektedir. Bu uygulama düz
yatay serme yöntemine göre daha az kazı yapılmasından dolayı görece daha az toprak alanı gerektirir.
Kapalı sistemin diğer bir alt dalı da dikey sistemdir. Bu sistemde yer ısı değiştirgeci dikey olarak açılan
sondaj kuyularına uygulanır. Ucunda bir U parçası olan boru çifti kapalı sistem olarak içerisinden sıvıyı
dolaştırmak için 3,5 kW için yaklaşık 60 m derinliğe indirilir. Bu deliklerin, yani sondajların, normal su
sondajlarında farkı daha küçük çaplarda olması ayrıca kuyu çökmesini önleyici gömleklere ihtiyaç
duymamasıdır.
Açık sistemde kaynak olarak kullanılan göl ve deniz suyunun içeriğinden dolayı açık olarak
kullanılamayacağı durumda helezon yöntemiyle kapalı olarak kullanılabilir. Bu kaynakların kullanımında
hangi yöntemin daha ekonomik ve uygun olduğu sistemi kuran teknik personelin karar vermesi gereken
bir konudur.
Evsel Göl Kaynaklı
Uygulamalar
Ticari Göl Kaynaklı
Uygulamalar
AÇIK ISI DEĞİŞTİRİCİ SİSTEMİ
Açık sistem, ısı kaynağını olarak sıradan bir kuyu, göl
veya akarsu, deniz ve fabrikalarda atık proses suyunu
kullanabilir. Kullanılan su eğer cihaza zarar verebilecek
etkenlere sahipse araya bir plakalı ısı değiştirici kurularak
sistem çalıştırılır. Kaynaktan alınan su ısı pompası
ünitesinin içine, ısısı alınarak çevreye ve doğaya zarar
Vermeyecek şekilde geri pompalanmak üzere çekilir. Bu
kaynaklardaki suların sıcaklığının yıl boyunca
neredeyse sabit kalması onu çok iyi bir ısı kaynağı yapar.
Su ihtiyacı, belirli bir model için litre/sn olarak, o modele
ait teknik tablolarda yer alır. Genellikle ortalama bir
sistem, 3.5 kW için 5.6 lt/sn su kullanılır. Bu debi ısıtma
veya soğutma için kullanılacak olan cihazın kapasitesine
yani evin kapasitesine göre değişiklik gösterir
HİBRİT SİSTEMLER
Ticari Açık Sistem Uygulamaları
Evsel Açık Sistem Uygulamaları
Alışveriş merkezleri gibi yüksek kapasite
gerektiren uygulamalarda geniş jeotermal sistemlerin uygulanması gerekir. Bunun
olanaksız olduğu durumlarda verimli bir yol olarak kazan/soğutma kulesi sistemleri
oldukça tercih edilmektedir. Hibrit sistem olarak adlandırılan bu uygulama düşük
kapasiteli bir kazan ve soğutma kulesi ile ısı pompasının yüksek verimliliğinden
faydalanarak ısıtma soğutma sağlar. Sistem bunu sağlarken dört boruya ihtiyaç
duymaz. İhtiyaca göre bazı makinelerin ısıtmaya bazı makinelerin soğutmaya
çalıştığı bu sistemde kazan veya kule dönüş suyu karışımının ihtiyacına göre
devreye girip çıkmaktadır
Ticari Hibrit
Uygulamaları
HAVA KAYNAKLI ISI POMPALARI
Hava kaynaklı ısı pompaları toprak kaynaklı ısı
pompalarından farklı olarak dış havayı ısı
kaynağı olarak kullanmaktadır. Bu yüzden
daha pratik, kurulumu daha basit ve daha
ucuzdur. Uygulamanın özelliklerine göre
toprak kaynaklıya ciddi bir alternatiftir. Yeni
teknoloji gelişmiş cihazlar ile -20 0C ye kadar
dış hava sıcaklığında ısıtma yapabilmekte ve
tesisat sıcaklığı olarak 65 0C ye
ulaşabilmektedir.
Hava kaynaklı ısı pompaları son yıllarda
teknolojisi hızla gelişmiş, toprak kaynaklı
uygulamalar için yeterli alanın olmadığı veya
dış hava sıcaklığı
-100C ve altına
düşmeyen yerlerde kullanılabilmektedir.
Özellikle kışları çok soğuk geçmeyen yerlerde toprak kaynaklı uygulamalara göre verimliliği rekabet
edebilecek düzeydedir. Hatta bazı uygulamalarda toprak tarafı sirkülasyon pompası ihtiyacı ortadan
kalktığı için toplam sistem verimliliğinde daha yüksek değerlere ulaşabilmektedir. Hava kaynaklı
cihazlarda kapasite aralığı 6kw ile 4.000 kw arasında değişebilmektedir. Cihazların tek ısıtma veya hem
ısıtma hem soğutma yapabilen modelleri bulunmaktadır. Her türlü ev tesisatında rahatlıkla
kullanılabilmekte ve revize işlerde ev içerisinde herhangi bir kırıma ihtiyaç duymadan mevcut kazan veya
kombi tesisatına bağlanarak çalışabilmektedir.
SU KAYNAKLI ISI POMPALARI
Isı pompası sistemleri kullandığı kaynak cinsine göre adlandırılmaktadır. Toprak ve yeraltı kaynaklarından
faydalanan sistemlere Yer Kaynaklı Isı
Pompaları, kaynağın bir kazan ve
soğutma kulesi eşliğinde sağlandığı
sistemlerde kullanılan ısı pompaları
cihazlarına Su Kaynaklı Isı Pompaları
denilmektedir. Temel olarak cihazlar
farklılık içermezler ve kullanım yerlerine
göre yük tarafında su veya havayı
şartlandırabilirler.
Su Kaynaklı Isı Pompası Sisteminde her
cihazda, yük tarafında fanlı bir, soğutucu
akışkandan havaya ısı değiştiricisi,
kaynak tarafında, soğutucu akışkandan
suya bir ısı değiştiricisi, kompresör ve
kumanda panosu bulunmaktadır. Cihaz yük tarafında havayı soğutmaya başladığında kaynak tarafı suyu
ısınırken, ısıtmaya başladığında kaynak tarafı suyu soğur.
Her cihaz kendi içerisinde kompresörünü bulundurduğu için diğer cihazlardan bağımsız olarak dış
şartlardan etkilenmeden yüksek COP de ısıtma ya da soğutma yapabilmektedir. Bina otomasyonu
tarafından her mekânın ve her cihazın sıcaklık kontrolü, ısıtma veya soğutma yapması, hava debileri,
drenaj tavası taşma kontrolü, cihaz çalışma saatleri, voltaj koruması, arıza alarmları, bir termostat ile
birden çok cihazı veya bölgeleri kontrol etmesi ve izlemesi sağlanabilir.
TÜM CIHAZLAR ISITMADA
kazan
sogutma
TÜM CIHAZLAR SOGUTMADA
kazan
kulesi
Binanın tümü soğutmaya ihtiyaç duyduğunda soğutucu
akışkandan havaya ısı değiştiricisi fan ile havayı
soğuturken, kaynak tarafına atılan ısıdan dolayı su
sıcaklığı 30 0C ‘nin üzerine çıkar. Bu durumda soğutma
kulesi devreye girer ve ısı dışarı atılır. Bina ısıtmaya
ihtiyaç duyduğunda bu sefer kaynak tarafından çekilen
ısıdan dolayı su sıcaklığı 200C altına iner ve kazan
devreye girerek hattaki suyu ısıtır. Bu sayede hattaki su
sıcaklığı sürekli 20 0C ile 30 0C arasında tutulur. Binada
ısıtmaya ihtiyaç duyulan mekânlar ile soğutmaya ihtiyaç
duyan mekânların kapasitelerinin eşit olması
durumunda kazan ya da soğutma kulesinin devreye
girmesine ihtiyaç olmadan hat dengede kalabilir, bu da
bina için ciddi tasarruflar sağlar.
sogutma
kulesi
HEM ISITMA HEM SOGUTMA
kazan
sogutma
kulesi
Kendi kendine dengeye kavuşabilen bu sistem, yüksek
katlı binalarda geçiş mevsimlerinde batıya ve kuzeye bakan cepheler ısıtma isterken, doğu ve güney
cephelerin soğutma istemesi veya birbirine komşu mahallerde farklı ihtiyaçların oluşması durumunda
hiçbir ek desteğe ihtiyaç duymadan binanın kendini dengeleyebilmesini ve tasarruf etmesini sağlar.
WaterFurnace Isı Pompası Cihazlarının Özellik ve Avantajları;
o R410A soğutucu akışkanı kullanımıyla muadillerine göre yaklaşık %20 enerji tasarrufu o
ISO, ARI, ETL, CE ve UL sertifikalı, USA imalatı
SUDAN HAVAYA ISI POMPALARI
o Tek cihazda muadillerine göre daha büyük kapasiteler
o VAV ve 4 borulu fan-coil sistemlerinin tüm konfor ve avantajlarına
EC Serisi
sahip olmakla birlikte 2 boru kullanımıyla düşük ilk yatırım ve
Yatay Üniteler
1,5 - 60 kW
işletme maliyetleri
Dikey Üniteler
1,5 - 90 kW
o 2 boru kullanımıyla binalarda daha küçük alanlı tesisat şaftı ve Konsol Üniteler
2 - 7 kW
kazan dairesi ihtiyacı
o Bina içerisinde farklı mekânlarda bağımsız olarak aynı anda ısıtma
SUDAN SUYA ISI POMPALARI
ve soğutma yapabilme özelliği
o Soğutmada, hava soğutmalı chillerler yerine su soğutmalı kule
EKW Serisi
kullanımından dolayı düşük ilk yatırım ve işletme maliyetleri
Normal Üniteler
6 - 17 kW
o Geçiş mevsimlerinde ısıtma ve soğutma ihtiyacının dengede olduğu
Genişletilmiş Üniteler
90 - 130 kW
durumlarda kazana veya kuleye ihtiyaç duyulmamasından dolayı
düşük işletme maliyeti
o Belli bir kapasiteye kadar ilave cihaz veya bölge ekleme imkânı
o Alışveriş ve yüksek katlı binalarda ofis, ortak mekân, dükkân için bağımsız kullanım ve kullanılan enerji
kadar bedel ödeme imkânı
YER KAYNAKLI ISI POMPASINA
ÖRNEK HELEZON (SLINKY) UYGULAMASI ve ÖRNEK HAFRİYAT
Isı pompası yapılması istenen binanın bulunduğu alana göre toprak altı uygulamasının ne şekilde
tasarlanacağı tespit edilir. Eğer arazi sıkıntısı mevcut ise toprak altı ısı değiştiricisi aşağıdaki örnekteki gibi
helezon (slinky) tipi uygulanmaktadır.
Uygulama olarak örnek olması açısından aşağıdaki resimlerde Kocaeli iline bağlı Karamürsel ilçesinde 2 katlı
bir villanın bahçesine uygulanmış helezon (slinky) tipi toprak ısı değiştiricisi görülmektedir.
Uygulama için hazırlanmış 4m derinlikte
10*12 ebatlarında çukur
Helezon olarak hazırlanmış ısı değiştiricisinin
toprak altına indirilmesi
Polietilen boru kaynaklarının tamamlanması
Toprak altı kolektörünün oluşturulması
Yukarıdaki resimlerde tipik bir helezon(slinky) uygulaması görülmektedir. Bu uygulamada toplam 1100m SDR11 1 ¼” polietilen boru kullanılmıştır. Uygulama villanın kapladığı alan ve bulunduğu hava şartlarına göre ısıl
kapasitesini karşılayabilecek 1 adet EKW17 sudan suya ısı pompası kullanılmıştır.
WFI Fort Wayne, IN, USA - c. 1991’ den beri kullanılan üretim binası (12.000 metrekare)
Öz-Arı
Endüstriyel Tekstil San. Ve Tic. A.Ş
An İzomas Group Company
Öz-Arı Endüstriyel Tekstil San. ve Tic. A.Ş. İstanbul'da kurulu İzomas Şirketler Grubu'nun bir kuruluşudur
İzomas Şirketler Grubu inşaat ve sanayi sektörünün çeşitli alanlarında faaliyet gösteren 7 şirketten oluşan,
sektörde iyi bilinen güçlü bir gruptur.
Öz-Arı Endüstriyel Tekstil İzmir ili Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesinde bulunan, 13500 m2 açık ve 5800
m2
kapalı
tesisleri
alandan
oluşan
üretim
ile, Türkiye'nin bu alanda
faaliyet gösteren en büyük fabrikasıdır.
Fabrikamız, tekstil karkaslı konveyör
bantlarında takviye malzemesi olarak
kullanılan
ve
bantların
en
kritik
girdilerinden biri olan EP, PP VE EE tipi
endüstriyel
tekstil
üretimini
gerçekleştirmekte olup, endüstrinin
ihtiyacı olan ürün çeşitliliği ile sektörün
hizmetindedir.
Öz-Arı Endüstriyel Tekstil, iç pazardaki tekstil karkaslı konveyor bandı üreten diğer üreticilere ürünleri ile
hizmet etmekte olup, ayrıca İtalya, İspanya, Fransa, Almanya, Yunanistan, Slovakya, İspanya, Mısır, İran,
Brezilya ve Hindistan gibi geniş bir ihracat müşterisi yelpazesine de sahiptir. Dünyada, bu sektörde
kullanılan teknolojilerin çoğunun onayını almış olması Öz-Arı Endüstriyel Tekstil'e geniş bir yelpazede
müşteri kazandırmıştır.
Büyüme planları çerçevesinde, müşteri yelpazesini arttırmak üzere çalışmalarını yoğunlaştırmış ancak
kaliteden ödün veremeyen bir çalışma prensibi benimsemiştir.
Yıllık 1800 ton dokuma ve 3600 tonluk lateksleme kapasitesi ile Öz-Arı Endüstriyel Tekstil sektörde
faaliyet gösteren Türkiye'nin ikinci büyük fabrikasıdır. Yıllık bakımları hiç aksatılmadan yapılmakta olan
dünya markalarından oluşan makina parkı, kalitesini aksatmadan yürütmesine yardımcı olmaktadır. İş
felsefemiz müşterilerimize tam memnuniyet sağlamak ve kalıcı bir büyüme sağlamaktır.
K onveyör bandı, konveyör bant bezi ile kauçuğun kat kat preslenmesi ile elde edilen kompozit bir
ürünüdür. Konveyör bant bezi bandın tüm yükünü taşıyan malzeme
olup çeşitli kalınlık ve mukavemetlerde üretilmektedir. Malzeme
olarak polyester ve polyamid 6.6 kullanılır.
Konveyör bant bezinin sahip olması istenen özellikler: iyi yapışma,
mukavemet, boyutsal denge, ısı-ışık ve rutubete dayanıklılıktır.
Özellikle kauçuğa iyi yapışma ve mukavemet en çok aranılan
özelliklerdir.
Polyester ve polyamid 6.6 iplikler sırasıyla büküm,
çözgü, dokuma ve terbiye işlemlerinden geçerek
.
konveyör bant bezine dönüşürler
Terbiyeleme hattı sürekli bir hat olup, belli hızda
çalışmaktadır.
İlk 3 prosesten geçip ham bez halini alan rulolar
terbiye prosesinde RFL banyosuna daldırılıp
fırınlanır.
Polyester kendi yapısal özelliğinden dolayı polyamid kadar yapışmaya duyarlı olmayıp hidrofob
özelliktedir. Bu durum polyesterin boyanması, kaplanması gibi işlemlerde zorluk çıkarmaktadır.
Bu nedenle, firmamız, standart polyester yerine yurt dışından zorunlu olarak «ADHESIVE ACTIVITED»
özellikli polyester ithal etmektedir. Bu iplik standart polyester ipliğe göre pahalıdır. Bu durum rekabet
etmemizi zorlaştırmaktadır.
Firmamız bu pahalı ipliği almak yerine bez yüzeyinde yapılacak modifikasyon teknikleri ile yapışma
değerini yükseltmeyi amaçlayan bir AR-GE çalışması yapmıştır.
7120157 nolu «KONVEYÖR BANT BEZİ ÜRETİMİNDE DAHA YÜKSEK YAPIŞMA VE MUKAVEMET
SAĞLAYAN TERBİYELEME BANYOSU ÇALIŞMALARI» adlı TÜBİTAK projemiz sonucunda başarı ile üstün
özellikleri olan yeni bir ürün geliştirildi.
Elde edilen yeni ürünün terbiyeleme hattında kullanılabilmesi için hattın gerekli şartları sağlaması
gerekmektedir. Sıcaklık, tansiyon ve fikse değerlerinin belli değerlerde olması gerekmektedir
.
Süper yapışma ve mukavemet gösteren yeni ürün, standart bir polyester iplik ile imal edilebileceğinden
ithalat maliyetlerinin %10 azalacağı hedeflenmektedir.
Laboratuvar koşullarında başarıyla üretilen bu ürünün mevcut terbiyeleme hattımızda uygulanabilir
olması için hattın her noktasında sıcaklık, tansiyon ve fikse değerlerinin belirlenebilmesi ve kontrol
edilmesi gerekmektedir. Terbiyeleme hattı üzerinde yapılacak mekanik ve otomasyon revizyonlarıyla
«SÜPER YAPIŞMA VE MUKAVEMET GÖSTEREN KONVEYÖR BANT BEZİ» üretilebilecektir.
Proje tamamlandığında, üretim maliyetinin %10 azalması, üstün nitelikli ürün ile küresel alanda rekabet
gücü, kimyasal kullanımının minimuma indirilmesi, enerji kontrolü ve verimliliği gibi faydalar
oluşacaktır.
MİSYONUMUZ

Müşteri taleplerini taahhüt edildiği şekilde karşılamak, zamanında teslim ettiğimiz kaliteli ürünlerimiz
ile mutlak müşteri memnuniyeti sağlamak.
 Çalışanlarımızın tatmini ve moral değerlerini arttırmak.
 İnsanlığa, çevreye ve evrensel değerlere olan sorumluluklarımızı yerine getirmek.
Öz-Arı Endüstriyel Tekstil San. ve Tic. A.Ş. dünyaca çok iyi bilinen tedarikçilerle olan işbirliği sayesinde
kalitesini ulaştığı seviyede tutmak ve hatta arttırarak devam
ettirmek prensibi ile çalışmaktadır. Dünyada hızla gelişmekte olan
küreselleşme şartlarının farkında lığı ile faaliyet alanımızın gelişmesi için
çalışmakta olup, ürünlerimizin sorumluluğunu taşıyan bir bilinçle
hizmet vermekteyiz. Kalite ve başarı sorumluluk, sorumluluk ise bağlılık
ve çalışmayı gerektirir.
KALİTE POLİTİKAMIZ
Kaliteyi vazgeçilmez bir esas alarak, faaliyet gösterdiğimiz konveyör bezi üretiminde kalıcı müşteri
memnuniyetini sağlamak.
KALİTE düzeyini arttırıcı katkıları teşvik etmek ve bulunduğu düzeyi ile yetinmeyen bir hizmet anlayışı
yaratmak.
Ürün kalitesini ve Kalite Yönetim Sistemi'nin etkinliğini sürekli iyileştirmek ve bu amaçla kaynaklarımızı en etkin
şekilde kullanmak.
İç ve dış müşterilerimiz tarafından talep edilen hizmetlerin ihtiyaçlarına göre belirlenmiş kalite, şartlar ve
kriterlere uygun ürünler üretmek, satın alınacak tedarikçilerin kalite düzeylerini sürekli gözden geçirerek,
kalitesi yüksek tedarikçilerle çalışmak.
Üretimimiz sırasında çevresel etkileri önemseyerek dikkate almak ve sonraki nesillere yaşanabilir bir
dünya bırakmaya katkıda bulunmak.
İzomas Şirketler Grubu
Cumhuriyet Mah.Ferman Cad.No:6 Yakacık
www.izomas.com.tr - [email protected]
Kartal - İstanbul - TÜRKİYE
www.geomas.com.tr - [email protected]
Tel:+90 216-451 48 48
www.isimas.com.tr - [email protected]
Fax:+90 216-309 74 57

Benzer belgeler