Dergiyi Görüntüle

Transkript

Dergiyi Görüntüle
AYIN MAKALESĠ
KURUMLARDA KAR DAĞITIMINA BAĞLI
VERGĠ KESĠNTĠSĠ
Hasan Zeki SÜZEN
Yeminli Mali MüĢavir
Vergi ve muhasebe iĢleriyle ilgilendiğimiz
1974 yılından bu yana, Ticaret Kanunu‟nun kar
dağıtımına iliĢkin hükümleri hariç, kurumlar vergisi
oranı ve karın dağıtılıp, dağıtılmamasına göre
yapılacak vergi kesintisi bir çok defa değiĢikliğe
uğramıĢtır.
Gerçekten kurum kazançları bazı dönemler
sadece bir aĢamada, bazen iki aĢamada, bazen de
üç aĢamada vergilemeye tabi tutulmuĢtur. ġu
anda karın dağıtılması halinde normal olarak üç
aĢamalı bir vergileme vardır. Birinci aĢama % 20
oranında kurumlar vergisi (Yatırım indirimi özelliği
hariç), ikinci aĢama % 15 dağıtım kesintisi (Tam
mükellef kurumlar hariç), üçüncü aĢama ise
gerçek kiĢilerin beyannamesinde % 15-35 arası
vergileme. (Ġstisna sınırı içinde kalanlar hariç)
2006 yılından baĢlayarak kurumlar kar
dağıtımı yapmadığı takdirde kurum kazancı
üzerinden % 20 oranlı vergi öderler. Dolayısıyla
vergi yükü bu oranda kalır. Karın dağıtılması
halinde bazı istisnalar hariç vergiden sonra kalan
kısımdan % 15 oranında vergi kesintisi yapılır.
Daha sonra, kar payını alan gerçek kiĢiler karın
tutarına bağlı olarak % 15-35 arasında gelir
vergisi hesaplarlar. Hesaplanan bu vergiden kar
dağıtımı sırasında kesilen % 15 kesinti tutarı
indirilir. Sonuç olarak kar payını alan gerçek
kiĢinin vergi oranını % 35 olarak kabul ettiğimizde
nihai vergi yükü % 34 „e ulaĢır.
1
ġimdi karın dağıtıldığı kiĢi ve kurumları
belirterek kesinti konusunu irdelemeye devam
edelim.
1- Elde ettikleri kar payları (avans kar
payı dahil) üzerinden vergi kesintisi
yapılacak olan kiĢi ve kurumlar:
+ Kurumlar vergisinden muaf olan
kurumlar
+ Dar mükellef kurumlar (Türkiye de bir
iĢyeri veya daimi temsilci aracılığıyla kar
payı elde edenler hariç)
+ Kurum statüsünde olup, bu kanunla veya
özel kanunlarla kurumlar vergisinden muaf
olan dar mükellefler
+ Tam mükellef gerçek kiĢiler
+ Gelir ve kurumlar vergisi mükellefi
olmayanlar
+ Gelir vergisinden muaf olanlar
+ Dar mükellef gerçek kiĢiler
+ Gelir vergisinden muaf olan dar mükellef
gerçek kiĢiler
Kar dağıtımı sırasında kesinti yapmak için
kurum kazancının istisnadan
kaynaklanıp,
kaynaklanmadığı önemli değildir. Kar payı ilgilisi
tarafından hesaben ve nakden elde edildiğinde
kesinti yapılır. Burada hesaben elde etmekten
amaç, genel kurulda kar dağıtım kararı alınması ve
karın muhasebe hesaplarında toplu veya kiĢisel
olarak ortağın hesabına geçmesidir. Genel kurul
bazen kar paylarının ödenmesini zaman ve tutar
olarak yönetim kuruluna bırakabilir. Bu durumda
yönetim kurulunun alacağı kararı izlemek gerekir.
Kurumun
nakit
akıĢının
uygun
olmadığı
dönemlerde yönetim kurulu kendine verilen yetkiyi
kullanamaz ise karın dağıtılmamıĢ sayılması
gerekir. Vergi hukukunda iĢlemlerde fiili - gerçek
durum esastır.
2
Yönetim kurulu karar almadığı takdirde gelir
tahakkuk
etmediği
gibi
esasen
tahsil
edilemeyecektir.
2- Elde ettikleri kar payları üzerinden
vergi kesintisi yapılmayacak olanlar:
+ Tam mükellef kurumlar
+ Türkiye de bir iĢyeri veya daimi temsilci
aracılığıyla kar payı elde eden dar mükellef
kurumlar
Diğer taraftan, tam mükellef kurumların
dağıtmayarak,
sermayeye
ilave
ettiği
kar
üzerinden vergi kesintisi yapılmaz.
3- Vergi kesintisi yapılmayacak diğer kar
dağıtımları:
+ 31.12.1998 ve daha önceki dönemlerde
sona eren hesap dönemlerinde elde edilen
kazançlar
+ 31.12.2002 veya daha önceki tarihlerde
sona eren hesap dönemlerinde elde edilen
kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlar
(Serbest bölge kazancı, teknoloji geliĢtirme
bölge kazancı, Türk uluslararası gemi siciline
kayıtlı gemi kazancı v.b.)
+ Gelir Vergisi Kanunu‟nun geçici 61‟nci
maddesine göre vergi kesintisine tabi
tutulmuĢ kazançlar (TeĢvik belgesine bağlı
yatırım indirimi istisnasından yararlanan
kazançlar)
4- Kurum bünyesinde
kesintisi:
yapılacak
vergi
+ TeĢvik belgesi kapsamında devam eden
yatırım harcamaları dolayısıyle istisnadan
yararlanılırsa % 19,8 oranında kesinti yapılır.
3
5- Kar payı elde eden kiĢilerin hukuki
statüsü:
Yukarıda belirttiğimiz gibi tam mükellef
kurumlara ve Türkiye de bir iĢyeri veya daimi
temsilci aracılığıyla kar payı elde eden dar
mükellef kurumlara yapılan kar payı ödemeleri
üzerinden kesinti yapılmaz. Bu nedenle, kar payı
elde eden bu kurumların hukuki statülerini Ticaret
sicili gazetesi, vergi levhası veya bağlı oldukları
vergi
dairesinden
alacakları
bir
yazı
ile
belgelendirmeleri gerekir. Bu durum daha ziyade
borsada iĢlem gören Ģirketlerin hisse senetlerinden
kar payı elde eden kurumlar için geçerlidir. Kar
payının tahsil yöntemine göre ilgili belgeler aracı
kurum, Takasbank, merkezi kayıt kuruluĢu ve
nihayet kar dağıtan kuruma ulaĢtırılmalıdır. Aksi
halde vergi kesintisi yapılır.
6- Avans kar dağıtımında vergi kesintisi:
Uygulamaya geçilmesi halinde normal kar
dağıtımında olduğu gibi avans kar dağıtımında da
kesinti yapılır. Avans kar dağıtımı belli koĢullara
bağlı olarak geçici vergi dönemleri itibariyle yapılır
ve vergi kesintisine tabi tutulur.
7- Vergi kesintisinin beyanı:
Kurumların hesaben ve nakten yaptıkları kar
payı ödemeleri üzerinden hesaplanan kesintiler
ödemenin yapıldığı ayın muhtasar beyannamesiyle
vergi dairesine bildirilir. Eskiden olduğu gibi, ayrı
bir muhtasar beyannameye gerek yoktur. Maliye
Bakanlığı
konuyu
sirkülerle
açıklığa
kavuĢturmuĢtur.
4
Gerçek kiĢi ortakların elde ettiği kar payları
net olduğundan beyanname verme döneminde
brüte çıkarılarak ona göre beyana konu edilmelidir.
Bilindiği üzere, kar payının brüt tutarının yarısı
beyan dıĢı bırakılır. Geriye kalan tutarın gelir
vergisinden daha önce kar dağıtan kurumun
yaptığı vergi kesintisinin tamamı indirilir.
5
AYLIK BÜLTEN DĠZĠNĠ
Sayı: 78 Mayıs-Haziran 2007
Ayda Bir Yayımlanır.
Adres:
Kıbrıs ġehitleri Cad. Kervan Apt. No:7
Alsancak/ĠZMĠR
Yazı DanıĢma
ve Okuma
Kurulu
Hazırlayan
Ünal AYDIN (YMM)
AyĢe AKAY (Yazı ĠĢleri
(Genel Yayın Sorumlusu)
Sorumlusu)
Hasan Zeki SÜZEN (YMM)
(Genel Yayın Sorumlusu)
ODAMIZ BANKA HESAP NUMARALARI
BANKA
ġUBE HESAP
ADI
KODU NO
ZĠRAAT BANK.ALSANCAK ġB.
5004
6969135
YAPI KREDĠ BANK.MUSTAFABEY ġB.
65248362
Not: Bültenimizde yayımlanan makaleler Odamızın
görüĢü olmayıp yazanların kiĢisel görüĢleridir.
6
I-
ODAMIZDAN HABERLER
+ 18.GENEL KURULUMUZ YAPILDI:
18‟nci Olağan Genel Kurulumuz 12 Mayıs
Cumartesi
günü Karaca Oteli salonunda
yapıldı.Toplantıya TÜRMOB Genel
BaĢkanı
Mehmet Timur, BaĢkan Yardımcısı Yahya Arıkan,
Ankara Odası BaĢkanı Sami Kazıcı ve bazı Oda
BaĢkanları ile çok sayıda meslektaĢımız katıldı.
TÜRMOB BaĢkanı Mehmet Timur mesleğimizle
ilgili
çok
samimi
ve
yapıcı
konuĢarak
mesleğimizin tüm sorunlarına açıklık getirdi.
Bazı üyelerimizde söz alarak oda faaliyetleri
hakkında görüĢlerini ifade ettiler.
Ayrıca toplantıda ilk defa barkovizyon
vasıtasıyla odanın faaliyetleri görsel olarak
aktarıldı. Toplantı sonrası kokteyl verildi.
+ TASDĠK RAPORU VERĠLME SÜRESĠ
(41) nolu ve hazırlanmakta olan (1) nolu
tebliğde de belirtildiği üzere, tam tasdik
raporları, yatırım indirimi tasdik raporları ve
diğer kurumlar vergisi istisna kazancı tasdik
raporları
30
Haziran
tarihine
kadar
verilebilecektir.
+ GÜNEY DOĞU GEZĠSĠ YAPILDI
(7) Üyemiz ve eĢlerinin katıldığı, Malatya,
Elazığ, Diyarbakır, Tunceli ve Mardin illerini
kapsayan gezi son derece yararlı geçti. Gezinin
organizasyonunu yapan ve bize iyi bir ev
sahipliği yapan meslektaĢımız YaĢar Zengin ve
eĢine en içten teĢekkürlerimizi sunuyoruz.
Ülkemizin her bölgesi ve Ģehri ayrı bir güzel.
Terör
olaylarının
arttığı
bugünlerde
insanlarımıza dostluk ve kardeĢlik dileklerimizi
bu vesileyle iletmiĢ olalım.
7
+YENĠ DÖNEM UFRS SEMĠNERĠ
OluĢan yeterli talep üzerine 19-21 Haziran
tarihleri arasında yine aynı Hocalarımızın
vereceği UFRS semineri yapılıyor. Odamız gerek
meslek içi eğitim komitesinden, gerekse
üyelerimizden gelecek talepler doğrultusunda
eğitim çalıĢmalarına devam edecektir.
+ ODA ARACILIĞI ĠLE MUKTEZA TALEBĠ
Düne kadar üyelerimizden gelen tüm teknik
soruları Odamız aracılığı ile yanıtlayan Bakanlık
ilgilileri yazılarımıza verdiği cevaplarda artık
doğrudan mükellef sorularına cevap verileceğini
iletmiĢtir. Konu hakkında TÜRMOB ve Bakanlık
nezdinde giriĢimlere baĢlanılmıĢtır.
+ VEFAT VE BAġSAĞLIĞI
Değerli üyemiz M.Haldun Okyay‟ın çok
sevdiği annesi vefat etmiĢtir. Merhumeye Allahtan
rahmet, üstadımıza sabır diliyoruz.
Sağlıklı bir yaz geçirmeniz dileğiyle……
8
ODAMIZA GELEN YAZILAR
YENĠ BĠR VERGĠ SĠSTEMĠNE GEÇĠLMELĠ
Prof. Dr. Adnan GÜLERMAN
Yeminli Mali MüĢavir
A-VERGĠ SĠSTEMĠNE YENĠLENME
ĠHTĠYACI:
1950‟lerin ilk yıllarından bu yana uygulanan
vergi sistemimizi o
günden bu yana geliĢen
toplumun
ekonomik,
sosyal,
kültürel
v.s.ihtiyaçlarına göre bazı değiĢikliklere uğratılarak
yeniden
ĢekillendirilmiĢse
de,
kayıt
dıĢı
ekonominin hala önemli bir miktar ve oranda
bulunması,
hastalığa
uygun
bir
teĢhis
konulmadığını ve tedavinin de yanlıĢ veya yetersiz
olduğunu göstermektedir.
Kısa bir süre önce ( 15.05.2007) basında
yer alan bir haberin baĢlığı Ģöyle idi:
“Hesap Uzmanları, sahillerde yabancılara
satılan yazlıkları incelemeye aldı. Ġnceleme
sonrası yabancıların satın aldıkları mülkler için
ödedikleri her 100 YTL.nin 40YTL.si
vergi
kaçağı”
Ġzmir Yeminli Mali MüĢavirler Odasının
bülteninde daha önce yayınlanmıĢ olan bir
yazımda ( Kasım-Aralık 2006 ) bir öğretim üyesi
dostumuzu Ġstanbul‟dan Ġzmir‟e kazandırmaya
kalkıĢtığımızda, kendisinin “Osman bey‟deki evimi
satıp buradan bir daire alarak Ġzmir‟e yerleĢmek
istiyorum. Yalnız, daireye ödeyeceğim miktar,
tapuya da aynen kaydedilmeli” demiĢti. Bütün
Fakülte elemanları seferber olduğumuz halde
ödenilen bedeli tapuya da kaydettirecek bir satıcı
bulamadığımız için sevgili dostumuz Ġstanbul‟a
dönmek zorunda kalmıĢtı.
9
Yabancı ülkeler incelendiğinde onlarda da bir
miktar kayıt dıĢılığın mevcut olduğu görülürse de
onlardaki
kayıt
dıĢılık
bizdekilerle
karĢılaĢtırılmayacak kadar düĢük orandadır.
ĠĢte kendi ülkelerinin, kayıt dıĢılığına geçit
vermeyen vergilendirme ve denetim sistemine
alıĢık olan insanlar ülkemize geldiklerinde yüzde
40 oranlı bir kayıt dıĢılığın objesi oluyorlarsa, bizim
sistemimizde bir noksanlığın olduğu sonucuna
ulaĢılır.
BaĢka
bir
anlatımla
vergilendirme
sistemimiz, gönlümüzden koptuğu kadar vergi
ödemenin de ötesine geçerek, böyle bir siteme
alıĢık olmayan yabancıları da bizim sistemimize
uyum sağlayabilir hale getirmiĢtir.
B – SĠSTEMĠ BOZAN ETKENLER:
En çok yakınılan konuların arasında vergi ve
prim oranlarının yüksekliği gelmektedir.
Ama sistem islah edilmeden kısır döngünün
içinden çıkmak da mümkün değildir.
Kısır döngü deyimini Ģunun için kullandık:
Kayıt dıĢı yüksekse, ihtiyacınız olan geliri
sağlayabilmek için vergi ve prim oranlarını
yükseltme zorunda kalırsınız.Bu önlem aynı
zamanda kayıt dıĢılığı körükler.
Bu düzeni tersine çevirmenin, gelirleri
arttırmanın prim ve vergi oranlarını düĢürmenin en
denenmiĢ yollarının baĢında etkin ve yaygın bir
denetim
mekanizmasına
sahip
olunması
gelmektedir.
Batı‟nın baĢarılı ülkelerinin yöntemleri bu
yöndedir. Zaten tersini düĢünmek de mantık
dıĢıdır.
10
Her ne kadar son zamanlarda AB üyeliği için
yapılan çalıĢmalara karĢı yapılan eleĢtirilerin dozu
yükselmekte ise de, bu eleĢtirilerin büyük bir kısmı
da insanlarımızın tam üyeliğin ve bu üyeliğe
ulaĢmak için gerekli olan yol haritasının ne olup,
ne olmadığını iyi bilmemesinden ve kendilerine
göre
bir
uyum
süreci
hayali
içinde
bulunmalarından kaynaklanmaktadır.
C- AB UYUM SÜRECĠ ĠLE ĠLGĠLĠ
ÇALIġMALAR:
1950‟lerin baĢından bu yana AB tam üyelik
sürecinden geçmiĢ olan 27 ülke için farklı olmayan
kurallar uygulandığı gibi Türkiye için de aynı
kurallar uygulanacaktır.
Bir süre önce AB‟ye katılan 375.000 nüfuslu
Malta ile 70 milyon nüfuslu Türkiye‟nin Birlik
açısından farklı değerlendirmelere tabi tutulması
kaçınılmazdır. Mesela, Malta‟daki iĢsizlik oranı
hangi ölçüde yüksek olursa olsun Nüfusu 400
milyonu aĢmıĢ bir birlik içinde bu iĢsizlik deyim
yerinde ise “denizde bir damla su” kadardır.
Kısa bir süre önce için de girdiğimiz “uyum
süreci” bir “pazarlık süreci” değildir.Her ülke belli
bir plan ve programa göre Birlik Normlarına uyum
sağlayacaktır.
Zaten baĢlatılan müzakerelerde yapılan da ,
önce Türkiye‟nin açılan baĢlıktaki durumunu
açıklaması, sonra karĢı tarafın AB Normları‟n a
göre Türkiye‟nin noksanlıklarını ortaya koyması,
daha sonra Türkiye‟nin bu noksanlıkları ne zaman
ve nasıl gidereceğinin
plan ve programını
açıklaması ve en sonunda da açılan baĢlıkta uyum
sağlanıp sağlanmadığının
belirlenerek “BaĢlığın
kapatılması” sürecidir.
11
Sonraları sayısı artmıĢ olan 31 baĢlıktan
birisi de genel ifadesi ile “Mali Alan” da uyumun
sağlanmasıdır.
Aslında bu uyumun bütünü ile sağlanması
hiç de kolay değildir.Nitekim birlik üyeleri içinde de
henüz tam bir uyum sağlanamamıĢtır ama,
uyumsuzluğun sıkıntıları da çekilmektedir.
Bir örnek vermek gerekirse “...ortak vergi
esasının AB genelinde var olan mali engellerin
kaldırılması için gerekli olduğu, bu yaklaĢımın
Ģirketlerin rekabet güçlerini artırmalarına ve
Avrupa‟nın iĢ yapma konularında daha çekici bir
hale gelmesine yardımcı olacağının ifade edilmesi
yanında AB genelinde organize olan bir Ģirketin
neden karını her ülkede ayrı ayrı hesaplama
zorunda kaldığı”
biçiminde de bir yakınmaya
sebep olmaktadır.
Ama buna karĢılık “tek tip bir vergi
esasının, üye ülkelerin vergi toplama konusunda
esnek davranma yeteneklerinin kısıtlanacağı ve
ulusal bağımsızlığın aĢınacağı gibi konularda da
itirazlar bulunmaktadır.
Bu tür farklı değerlendirmelerin mevcut
olduğu 27 ülke ortamında uyum sağlamanın kolay
olmadığı bilinmelidir. Bu nedenle “ortak bir vergi
esası”nın oluĢturulması için harekete geçilmesi
2010 yılına ertelenmiĢtir.
Ama AB de henüz “Ortak bir vergi
politikası”nın oluĢturulmamıĢ olması Türkiye için
önümüzdeki
dönemde
açılması
beklenilen
baĢlıklardan biri olan “Maliye politikası” baĢlığının
açılması, müzakerelerin baĢlatılması ve uyum
çalıĢmalarının yapılmasına da engel değildir.
12
D2006 DÖNEMĠNDE
ERÇEKLEġTĠRĠLEN UYUM ÇALIġMALARI:,
Ġncelememizi uzatıp daha eskilere gitmeden
2006 yılında konumuzla ilgili Birlik ĠliĢkilerinde
hangi adımların atıldığını, kısa açıklamalarla ele
almakta fayda görmekteyiz.
2006 yılı baĢından itibaren meydana gelen
geliĢmeleri ele almamızın
özel bir anlamı
bulunmaktadır. Bu yıl müzakerelerin baĢladığı ve
baĢlıkların müzakereye açıldığı bir yıldır.
2006 döneminde atılan adımlar kısa baĢlıklar
halinde ve sırası ile aĢağıdaki gibidir.( 1 )
16 ġubat 2006
Ekonomik ve Parasal Politika Faslında tanıtıcı
tarama politikası gerçekleĢtirildi.(s.13)
Toplantıya katılan heyet, ortak para Avro ,
Avrupa Merkez Bankası‟nın iĢleyiĢ, Ġstikrar ve
Büyüme AnlaĢması, Ekonomik ve Parasal Birliğe
katılım, ekonomik verilerle ilgili istatistiklerin
hazırlanıĢı ve döviz kuru politikası gibi konularda
Topluluk müktesebatı hakkında bilgilendirildi.
23 Mart 2006
Ekonomik ve Parasal Politika Faslı‟nda
ayrıntılı tarama toplantısı gerçekleĢtirildi.( s.25)
Toplantıda
Türk
Heyeti
Türkiye‟de
uygulanmakta olan politikanın esasları , AB‟ye
katılım sürecinde uygulanan para politikası
Merkez Bankası‟nın bağımsızlığı ile EFB‟ye yönelik
yürütülen hazırlık çalıĢmaları konusunda Komisyon
yetkililerini bilgilendirdi.
13
18 Mayıs 2006
Mali
Kontrol Faslı‟nda tanıtıcı
toplantısı gerçekleĢtirildi.( s. 43-44)
tarama
Toplantıda,
Kamu
iç
mali
denetim
mekanizmaları, AB mali yardımları için uygulama
yapıları , AB mali çıkarlarının korunması gibi
konulardaki AB mevzuatı Türk Heyeti‟ne aktarıldı.
06 Haziran 2006
Vergilendirme
Faslı‟nda
tanıtıcı
tarama
toplantısı gerçekleĢtirildi.( s. 47-48 )
Toplantıda Kurumlar Vergisi alanında çifte
vergilendirmenin önlenmesi, sermaye kazançları
ve hisse senedi iĢlemlerinin vergilendirilmesi;
iĢletme vergilendirilmesine yönelik
davranıĢ
kuralları ilkeleri; gelir vergisi ve tasarruflar ile
Katma Değer Vergisi (KDV ) alanında vergi iadesi
ve muafiyetleri; Özel Tüketim Vergilerine ( ÖTV)
iliĢkin vergi yapısı ve oranlarıyla ilgili genel
hükümlerin yanı sıra, tütün mamulleri, alkollü
içecekler, petrol ürünlerinin vergilendirilmesi , sınır
ötesi faaliyetler; idari iĢbirliği ve karĢılıklı yardım;
bireysel vergi muafiyeti; vergi kaçakçılığı ve
vergiden
kaçınmaların
engellenmesi;
KDV
alanındaki idari iĢbirliğinde ve vergilendirilebilir
ürünlerin dolaĢım ve denetimin de bilgisayarlı
sisteme
geçilmesi
konularına
iliĢkin
yasal
düzenlemelerin aktarılması.
13 Haziran 2006
2006
AB
Kamu
yayımlandı.(S.53)
Maliyesi
Raporu
Ekonomik
ve Parasal Uyum‟a
ĠliĢkin
Rapor‟da yenilenen istikrar ve Büyüme Paketi‟nin
ilk yılı ile ilgili tespitler yer aldı. Raporda AB
genelinde 2005 yılında devlet bütçesi açığının
14
%2,6‟dan %2,3‟e düĢtüğü belirtildi. Avro
bölgesinde ise aynı oranın 2004‟de % 2,8 iken
2005‟de %2,6 olduğu hatırlatıldı.
21 Haziran 2006
Avrupa Parlamentosu‟nun Türkiye‟nin katılım
sürecinde kaydettiği ilerlemeye iliĢkin taslak
raporu açıklandı. ġirketler Hukuku Faslı‟nda tanıtıcı
Tarama Toplantısı gerçekleĢtirildi.( s.55-56)
Toplantıda, komisyon yetkilileri tarafından
“ġirketler Hukuku ve Kurumsal yönetiĢim”baĢlığı
altında hisse sahipleri ve Ģirketlerle ilgili üçüncü
tarafların
eĢit
biçimde
korunması,limited
Ģirketlerde ve Ģubelerde Ģirket belgelerinin ifĢa
edilmesi, saklı pay, devralma fiyat teklifi , ulusal
ve ulus ötesi birleĢmeler, limited Ģirketlerin
bölünmesi , Avrupa Ģirketi, yıllık bilanço, konsolide
hesapları, Avrupa Ekonomik Çıkar Grubu ve
Uluslar arası Mali Raporlama Standardları gibi
konular hakkında bilgi verildi.
30 Haziran 2006
Mali Kontrol Faslı‟nda
ayrıntılı
toplantısı gerçekleĢtirildi.( s.59 )
tarama
Avrupa Komisyonu, mali kontrol baĢlığında
müktesebata uyum açısından Türkiye‟nin önemli
ilerlemeler sağladığını belirterek, SayıĢtay‟ın dıĢ
denetimde daha etkin hale getirilmesini, özellikle
kamu mali yönetimi ve kontrolü açısından
uygulamadaki eksikliklerin giderilmesini beklediğini
vurguladı.
15
11 Temmuz 2006
Vergilendirme Faslı‟nda ayrıntılı
toplantısı gerçekleĢtirildi.( s. 64)
tarama
Toplantıda hukuki çerçeve ve idari yapı,
Kurumlar Vergisi, iĢletmelerin vergilendirilmesine
yönelik
davranıĢ
kuralları,
tasarrufların
verilendirilmesi zararlı vergi rekabeti, KDV ( vergi
iadesi ve istisnaları) ÖTV ( bu kapsama giren
mallar ve ortak hükümler)vergi kaçakçılığı ve
vergiden kaçınmaların engellenmesi alanında
karĢılıklı yardım ile bilgisayar teknolojisinin
yaygınlaĢtırılması ( VIES, EMCS Sistemleri)
konularında
yapılan
sunumlarla
komisyon
yetkililerine Türkiye‟nin mevcut uyum düzeyine
iliĢkin bilgi sunulması.
20 Temmuz 2006
ġirketler Hukuku Faslı‟nda ayrıntılı tarama
toplantısı. ( S.70)
ġirketler Hukuku ve Kurumsal YöneliĢim
baĢlığı altında, hisse sahipleri ve Ģirketlerle ilgili
üçüncü tarafların eĢit biçimde korunması, limited
Ģirketlerde ve Ģubelerde Ģirket belgelerinin ifĢa
edilmesi, saklı pay, devralma fiyat teklifi, ulusal ve
ulus
ötesi
birleĢmeler,
limited
Ģirketlerin
bölünmesi, Avrupa ġirketi, yıllık bilanço, konsolide
hesaplar, Avrupa Ekonomik Çıkar Grubu ve Uluslar
arası Mali Raporlama standartları gibi konularda
Komisyon yetkililerine Türkiye‟nin AB müktesebatı
ile mevcut uyum durumu hakkında bilgi verilmesi.
30 Kasım 2006
AB, mali kontrolün kolaylaĢtırılması ve
iyileĢtirilmesi
ve
AB
fonlarına
eriĢimin
kolaylaĢtırılmasına yönelik kurallarla KOBĠ‟ler ,
okullar, üniversiteler, araĢtırma laboratuarları,
kalkınma ajansları ve belediyelerin AB fonlarını
kullanmalarının teĢvik edilmesi hedeflendi.
16
Yeni kurallarla ayrıca , AB mali yardımlarının
aday ülkelerin makamları tarafından yönetilmesine
olanak
sağlayacak
esnek
bir
yapıya
kavuĢturulması amaçlandı. Yeni Kuralların
01
Mayıs 2007 „de yürürlüğe girmesi kararlaĢtırıldı.
13 Nisan 2007
Türkiye Mali Kontrol Faslı‟na ĠliĢkin Müzakere
Pozisyon Belgesini Sundu. ( 2 )
....bu fasılda müzakere pozisyonu belgesinin
sunulması için Almanya Dönem BaĢkanlığı
tarafından gönderilen davet mektubu 14 ġubat
2007 tarihinde alınmıĢtı.Türkiye , Almanya Dönem
BaĢkanlığı sona ermeden Mali Kontrol, Ekonomik
ve Parasal Politika ve Ġstatistik Fasıllarında da
müzakerelerin baĢlamasını istiyor. Bu güne kadar
Türkiye tarafından Mali Kontrol dahil 6 fasılda
müzakere pozisyon belgesi sunuldu.
E- SONUÇ VE DEĞERLENDĠRMELER:
Görüldüğü gibi 2006 yılının baĢından bu
yana bazı önemlilerine yer verdiğimiz geliĢmeler
bir süreklilik göstermektedir.
Her ne kadar kamuoyunda müzakereler
aĢamasında bir durgunluk yaĢandığı biçimde
değerlendirmeler
yapılmakta
ise
de, öteki
baĢlıkların yanında “Mali Düzenlemeler” ile ilgili
müzakere ve gözden geçirme çalıĢmalarına da ara
verilmeden devam edilmektedir.
Burada, daha önceki yazı ve istiyoruz.Bizim
için, AB nin tam üyesi olmamız konferanslarımızda
dile getirdiğimiz bir değerlendirmemize bir kere
daha yer vermek ikinci planda gelmektedir.Bizce
önemli
olan
Türkiye‟nin
AB
Normları‟nı
yakalayabilecek bir düzenlemeye ve uygulamaya
kavuĢturulmasıdır.
17
BaĢlangıçta da yer verdiğimiz gibi
- Yasal düzenlemelerimiz,
- Uygulamalarımız,
- Mevcut düzenlemelerimize bile uyum sağlama
noksanlıklarımız,
Yönünden pek çok yeniden yapılandırılması
gerekli hususlar mevcut bulunmaktadır.
Yani bütün bu olumsuzluklar mevcutken bu
sistemden olumlu bir sonuç beklemek mümkün
değildir.Burada durumu özetleyecek bir halk
deyimine yer vermemiz uygun olacaktır: Eski
kereste ile yeni bina yapamazsınız, çöker.
Bu nedenle AB‟ye girebilir miyiz, girememiyiz
tartıĢmalarını bir yana bırakarak hataları ve
olumsuzlukları en aza indirebilmiĢ ve vergi
adaletini sağlamıĢ sistemin usul, kural ve
yöntemlerine Türkiye‟nin biran önce uyum
sağlamasının çalıĢmasını aksatmadan sürdürülmelidir.
Yalnız, uyum çalıĢmalarının son bulmasını ve
buna göre yeniden düzenlemelerin yapılmasını
bekleme yerine, o zamana kadar mevcut
düzenlemenin ihmal, aksaklık ve noksanlıklara
uğratılmaksızın uygulanması ihmal edilmemelidir.
Kaydedilen her gün zarar hanesinin yükünü
artırmaktadır.
Çünkü, mevcut sistemimizin gerçekleĢen ve
basına yansıyan tablosu Ģöyledir.
“Denetim birimlerinin incelemeleri en fazla
vergi kaçağının veraset ve intikal vergisinde
yaĢandığını da ortaya koydu. Bu vergide her
100YTL. lik gelirin yaklaĢık 91 Lirası gizlendi.
102 milyon YTL. lik kazancın sadece 9 milyon YTL.
si beyan edildi.Gelir vergisinde 1 milyar 518
milyon YTL. lik beyana karĢılık 1 milyar 533 milyon
YTL; kurumlar vergisinde 3 milyar 424 YTL.lik
beyana karĢılık 2 milyar 830 milyon YTL. banka ve
sigorta muameleleri vergisinde 15 milyar 804
milyon YTL. lik beyana karĢılık da 32 milyar 969
milyon YTL. kazanç devletten kaçırıldı. ( Türkiye
Gazetesi 3.5.2007)
18
Dip Notlar:
1)Avrupa Birliği ve Türkiye AB ĠliĢkileri
2006 Almanağı
Ġktisadi Kalkınma Vakıf Yayınları N:198
Ġst-2007
( 2006 Döneminde ÇeĢitli Tarihlerde YapılmıĢ
Bulunan ÇalıĢmalar Bu Kaynaktan
Özetlenerek AktarılmıĢtır.)
2)ĠKV Bülteni
13- 30 Nisan 2007 s:1
19
AB.NCE FĠNANSMANI TEMĠN EDĠLEN
PROJELERĠN, MERKEZĠ FĠNANS VE
ĠHALE BĠRĠMĠNĠN DENETĠM YETKĠSĠ VE 3568
SAYILI YASAYA GÖRE
DENETĠM RAPORUNA BAĞLANMASI KONUSU
Dr. Mustafa ALPASLAN
SMMM
Doç.Dr. Mustafa SAKAL
DEÜ.ĠĠBF.Maliye Bölümü
I-GiriĢ :
T.C ile AB arasındaki Mali iĢbirliği çerçevesinde
Temin Edilecek Mali Yardımların Uygulamasına
ĠliĢkin Çerçeve AnlaĢmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair 5303 sayılı Kanun
22.5.2005 tarihinde kabul edilmiĢtir. 5303 sayılı
yasaya dayalı olarak, M.B. Gelir Ġdaresi BaĢkanlığı,
Çerçeve AnlaĢması Tebliğleri ve Çerçeve AnlaĢması
bünyesindeki Gümrük Genel Tebliğini yayınlamıĢ
bulunmaktadır(l). Bu tebliğlere göre, Avrupa
Birliği'nce finanse edilen projeler KDV, ÖTV,
Damga Vergisi ve Gümrük Vergilerinden muaf
tutulmaktadır. AB.ce proje bazında yapılan hibe
yardımlarının, öngörülen amaçlar doğrultusunda,
AB ve Türk mevzuatına uygun olarak etkili
kullanımı gerek, AB.'nin gerekse Türk Hükümetinin
öncelikleri
arasında
yer
almaktadır(2). AB
mevzuatı gereğince, hibe projelerinin hesaplarının,
50.000 Euro'nun üstündeki projelerin YMM.lerce
denetlenmesi, tasdik raporuna eklenmesi ve nihai
hibe
tutarının
tespit
edilerek
ödemelerin
sözkonusu denetim raporuna göre yapılması
gerekmektedir.
20
II - AB.GENEL SEKRETERLĠĞĠ, MERKEZĠ
FĠNANS VE ĠHALE BĠRĠMĠ GÖREV VE
YETKĠLERĠ :
Merkezi Finans ve Ġhale Birimi, Türkiye'de Avrupa
Birliği tarafından finanse edilen programlar
çerçevesinde, gerçekleĢen hizmet, mal, iĢ ve
hibelere ait ihalelerin genel bütçe, ihaleye
çıkarma,
mukavele
imzalama,
ödemeler,
muhasebe ve mali raporları açısından tek yetkili
merciidir. Öyle ki bu birim, mal ve hizmetlerin,
diğer iĢlerin ve hibelerin ihalesine ait, Avrupa
Birliği kuralları, düzenlemeleri ve usullerine bağlı
kalınmasını ve uygun bir raporlama sisteminin
iĢlemesini
temin
edebilecektir.
Programların
uygulanmasına
ait
teknik
olayların
bütün
sorumluluğu her bir program için, uygulamadan
sorumlu olan yetkilidedir. Burada, Kıdemli Program
Görevlisine, istemi üzerine, Avrupa Birliği, DıĢ
Yardım Uygulama Usulleri, ile ilgili önerilerde
bulunacaktır.
Bununla
beraber,
teknik
uygulamanın bütün sorumluluğu, Kıdemli Program
Görevlisinde olacaktır. Merkezi Finans ve Ġhale
Birimi,
uzmanlaĢmıĢ
müĢavirlik
kapasitesi
geliĢtirebilecek
ve
bu
amaç
için
gerekli
materyalleri temin edecektir. Merkezi Finans ve
Ġhale Biriminin görevleri kısaca Ģöyledir:
1-Ġhaleye çıkılması,
2-SözleĢme yapılması,
3-Muhasebe,
4-Ödemeler,
5-Raporlama,
AB.Genel Sekreterliği, Merkezi Finans ve Ġhale
Birimi
bu çerçevede hibe kazanan proje
sahiplerine, projelerde sözleĢme yapmakta, hibe
ödemesini yapmakta ve yararlanıcılardan ara ve
nihai rapor talep etmektedir. Genelde projelerin,
Avrupa Birliği'nce finanse edilen
21
kısmının %80'i hibe sahiplerine avans niteliğinde
ödenmekte kalan kısım ise, proje bitiminde, nihai
raporların Merkezi Finans ve Ġhale Birimi'ne
yollanması sonrasında ödenmektedir(3).
Merkezi Finans ve Ġhale Birimi, kendi denetiminin
yanısıra bu projelerin, Yeminli Mali MüĢavirlerce
de, denetlenmesini talep etmektedir. Daha
önceden, 100.000 Euro ve üstü projelerden,
Yeminli Mali MüĢavir denetimi istenirken, en son
bu uygulamalarda, 50.000 Euro ve üzerindeki
projeler içinde uygulanmaya geçilmiĢtir.
III- DENETĠMĠN ĠÇERĠĞĠ VE DENETĠM
FORMALĠTE BOYUTU :
Proje sahibi faydalanıcı, hibe yardımını alan ve
SözleĢme Makamıyla Hibe SözleĢmesini imza eden
kurumdur. Bu kiĢi veya kurumlar denetçi, Yeminli
Mali MüĢavir ile, sözleĢme yaparak ve Yeminli Mali
MüĢavirin adını, soyadını varsa Ģirketinin unvanını,
Merkezi Finans ve Ġhale Birimi'ne bildirmek
zorundadır. Faydalanıcı, merkezi finans ve ihale
birimine finanse edilen faaliyet için YMM Mali
Rapor düzenlenerek ve bu YMM Mali Raporun,
temel hesap ve kayıtlarını kendi muhasebe ve
defter
tutma
yöntemiyle
tam
olarak
bağdaĢtırılabilmesini temin etmekle mükelleftir.
Diğer yandan, faydalanıcı, hibe sözleĢmesinin
gerektirdiği
prosedürleri
denetçinin
yerine
getirebilme ehliyetinin, kendisine ve de ortaklarına
bağlı olduğunu; personeline, muhasebe kayıtlarına
ve diğer ilgili kayıtlara tam ve serbest eriĢimi
sağlayarak kabul eder(4).
Denetimin, denetçi tarafından, belirli standartlara
uygun olması yanısıra, Uluslar arası Denetim
Standartlarına (ISA) uygun olarak, Profesyonel
Muhasebeciler Etik Kuralları'nın bağımsızlıkla ilgili
hükümlerine riayet etmesi gerekmektedir.
22
Denetimin prosedürlerine gelince; denetimin
maksadı, yararlanıcı tarafından istenilen gerçek,
doğru ve uygun olan masraflarla, ilgili mali yada
mali olmayan bilgileri doğrulamak ve hibenin
sağlamıĢ olduğu fonları Hibe Mukavelesinde yer
alan hükümlere ve koĢullara uygun sarf edilmiĢ
bulunduğunu
saptamaktadır.
Buna
göre,
denetimde
aĢağıdaki
konuların
tespiti
yapılmaktadır:
1-Faaliyetlerin uygulandığını ve proje tanımına
uygun bulunup bulunmadığını,
2-Alt sözleĢmede yer alan yapım iĢleri, mal ve
hizmet alımlarının kamu ihale kurallarına uygun
olup, olmadığı,
3-Yapılan harcamaların muntazam olarak
kayıtlandırılıp kayıtlandırılmadığı,
4-Mali yönetimin güvenli olup olmadığını,
5-Projenin kabul gören ve sözleĢmede
bulunan konular çerçevesinde uygulanıp
uygulanmadığı
6- Projenin maliyet etkinliği ve paranın karĢılığına
uyup uymadığı,
7-Ara- Nihai rapor kayıtlarının faaliyet ve gider
belgeleriyle kanıtlanıp - kanıtlanmadığı, mevcut
belgelerle desteklenip - desteklenmediğinin teyidi,
YMM, teyid ve iĢ programını, denetim görevinin
hedef ve içeriği ile uyumlu olarak planlar ve
tamamlar ve ilgili diğer prosedürleri yaparak
denetim faaliyetlerini gerçekleĢtirir.
Denetimin sonunda, denetçi, Avrupa Birliği
Kaynaklı DıĢ Faaliyetler Hibe SözleĢmelerinin
Harcama Teyidi için Somut Bulgular Raporunu
tanzim ederek, Merkezi Finans ve Ġhale Birimi'ne
sunar, rapor ekin de, "Raporlamanın Prosedürel
ġartlara Uygunluğu", "Harcamaların Bütçe ve
Analitik Denetimle Uygunluğu", "Harcamaların
Uygunluğuna ĠliĢkin Değerlendirme Tablosu",
"Nihai Hibe Miktarının Belirlenmesine ĠliĢkin Özet
Tablo", "Uygun Bulunmayan Harcamalara ĠliĢkin
Açıklamalar"eklice yer verilmelidir.
23
(1) 5303 sayılı yasa,
Milletlerarası AndlaĢma.
2005/
8636
sayılı
(2)SAĞLAM Necdet,"Avrupa Birliğince Finansmanı
Sağlanan
Projelerin
Yeminli
Mali
MüĢavir
Denetimi'Tusula Dergisi, Mart/ 2007,s.35 Maliye
Hukuk Yayınları Ankara
(3)SAĞLAM agm,s.36
(4)SAĞLAM agm,s.36-37
YARARLANILAN KAYNAKLAR:
-1,2,3, sıra nolu Türkiye- Avrupa Birliği Çerçeve
AnlaĢması Genel Tebliğleri, bkz.RG: 20.5.2005
gün ve 25820 s. ve 20.4.2006 gün ve 26145 29.8.2006 gün ve 26274 s.
-SAĞLAM Necdet, Avrupa Birliği Projeleri Finansal
Raporlama
Eğitim
Semineri
Notları
EkimKasım2006
www.mfib.gov.tr/news.php?action=show&id=244&
Ing=tr
-Antonina Stoyanovska,CFCU Grant Adviser,
TÜRMOB Yeminli Mali MüĢavirler
Hibe Denetimi Bilgilendirme Toplantısı Seminer
Notları, Ankara, Ağustos 2006.
24
ENFLASYON DÜZELTMESĠNDEN
(TESĠRLERĠNDEN) KURTULDUK MU?
-Sermaye Düzeltmesi Olumlu Farkları Ticari
Zararlara Mahsup Edilebilir mi?
Atanur ONUR (SM-Kıd. Den.)
ĠĢletmelerimizde
enflasyon
düzeltmesi
iĢlemlerimizi yaptık. Peki, etkileri geçti mi? Halâ bu
konuda dikkat etmemiz gereken hususlar var mı?
Sıkıntı ile anımsanan bir konu oldu bu enflasyon
düzeltmesi. Ancak eski bilgilerimizi Ģöyle bir genel
olarak tazelersek, ilk yaptığımız iĢ 2003 yılı
bilançosunu düzeltmek olmuĢtu. Burada amaç
yıllardır
ağır
enflasyonun
atlında
ezilmiĢ
bilançolardaki tahribatın giderilerek bir baĢlangıç
noktası oluĢturulmasıdır. Yine 2003 yılı bilançoları
ile ilgili olarak, anımsanacağı üzere (çok basit bir
genelleme ile) parasal olmayan bilanço aktif
kalemlerinin düzeltilmesi sonucu oluĢan kârlar ile
parasal olamayan pasif bilanço kalemlerinin
düzeltilmesi sonucu doğan zararlar 698 (enflasyon
düzeltme hesabı) hesapta toplanmıĢtır. Bu hesaba
öz kaynak grubundaki 31.12.2003 tarihine kadar
oluĢan 522, 523, 524 vb. kodlu hesaplardaki fonlar
ile 570, 580, 590, 591 kodlu hesaplarda yer alan
kâr/zararlar da ilave edilmiĢtir. Bu düzeltme
iĢlemleri sonucu 2003 yılı bilançosunda oluĢan
geçmiĢ yıl kârı vergiye tabi tutulmamıĢ, geçmiĢ yıl
zararı ise mali zarar olarak kabul edilmemiĢti.
Sermaye
hesabındaki
(ayrıntılarından
uzak
durulmuĢtur) düzeltme sonuçlarının olumlu veya
olumsuz olmasına göre 698 hesaba karĢılık 502 ya
da 503 sermaye düzeltmesi olumlu farkları veya
olumsuz farkları hesabına kayıt yapılmıĢtır.(VUK
geç md 25, VUK GT 328,…)
25
Diğer taraftan 31.12.2003 bilançolarından
devir gelen aktif ve pasif parasal olmayan
değerleri “taĢıma katsayıları” ile 31.12.2004
değerine taĢıdık. 2004 yılı içinde edinilmiĢ olanları
ise “düzeltme katsayıları” ile düzelttik. Yine 2004
bilançosunda sermaye hesabının dönem baĢı
değerini taĢıdık. Yıl içindeki sermaye artıĢını
düzelttik. Bu hesaptaki olumlu ya da olumsuz
farkları daha önce olduğu gibi 698 hesaba karĢılık
502/503 hesaplara aldık. Kısaca taĢıma/düzeltme
sonuçlarını 698 hesapta topladık. Bu hesabın
kalanının borç bakiye vermesi halinde 658 kodlu
enflasyon zararları, alacak bakiye vermesi halinde
ise 648 kodlu enflasyon kârları hesabına
aktarılmasını sağladık. (VUK mük md 298, VUK GT
338,…)
Yazımıza konu için tasarladığımız Ģirketin
2005 yılındaki kapanıĢ bilançosu aĢağıdaki gibidir;
YTL (net) ABC Aġ/Ltd ġti
Dönen Varlıklar14.900,-Kısa Vd Kaynaklar5.800,Duran Varlıklar56.500,-Uzun Vd Kaynaklar40.000500 Hs
502 Hs
580 Hs (-)
Toplam
32.750,5.250,(52.400,-)
71.400,-Toplam
71.400,-
Diğer bilgiler Ģöyledir;
502 kodlu enflasyon düzeltmesi olumlu
farkları hesabının 35.900,-YTL‟lik kısmı 2003 yılı
enflasyon düzeltmesinden, 9.350,- YTL‟lik kısmı
ise
2004
yılı
enflasyon
düzeltmesinden
kaynaklanmaktadır.
GeçmiĢ yıl zararlarının dökümü
gibidir;
1.000,- YTL
1998 yılı ticari
5.700,- YTL
1999 yılı ticari
2.900,- YTL
2000 yılı ticari
6.800,- YTL
2001 yılı ticari
9.700,- YTL
2002 yılı ticari
26
ise aĢağıdaki
zararı,
zararı,
zararı,
zararı,
zararı,
5.100,- YTL 2003 yılı ticari zararı,
8.900,- YTL 2004 yılı ticari zararı,
5.800,- YTL 2005 yılı ticari zararı, (580 geçmiĢ
yıl zararları hesabı içinde dahil edilmiĢtir.)
45.900,YTL Ticari zararlar toplamı,
1.300,- YTL 2003 yılı enflasyon düzeltmesi
zararı,
5.200,- YTL 2004 yılı enflasyon düzeltmesi
zararı,
6.500,- YTL Enflasyon
düzeltme
zararları
toplamı,
52.400,-YTL 580 hesap geçmiĢ yıllar zararları
toplamı.
ġimdi soru Ģu “45.250,- YTL tutarındaki 502
enflasyon
düzeltmesi
olumlu
farklarının
37.250,YTL‟lik
kısmı
ile geçmiĢ
yıl
ticari
zararlarının
bir
kısmını
kapatıp,
kalanını
sermayeye ekleyebilir miyiz?”
Tabii asıl soru;
enflasyon olumlu düzeltme farkları ticari zararlara
mahsup edilebilir mi?
Bir görüĢ (kısaca) “…2003 yılı düzeltmesi
sırasında öz kaynak kalemlerinden pek çoğu
(fonlar, geçmiĢ yıl kâr/zararlar vs) 698 hesap
içinde “harman” olmuĢtur. Dolayısıyla artık bunları
ticari zarar, enflasyon zararı olarak ayrıĢtırmak
mümkün değildir. Bu çerçevede olumlu farklar
geçmiĢ yıl zararlarına mahsup edilebilir. …”
demektedir.
GeçmiĢ yıl kâr/zararlarının “harman” olma
hususuna gelince 17 VUK sirkülerinin 18‟inci kısmında
“...
31.12.2003
tarihli
bilançonun
düzeltilmesi sonucu oluĢan geçmiĢ yıllar kar veya
zararları, kaydedildiği GeçmiĢ Yıllar Kar/Zararları
Hesabının alt hesabında izlenmeye devam
edilecek…” denmektedir. Bu açıklamadan hesap
ayrıntılarının bilinmesi gerektiği düĢünmekteyiz.
27
VUK mük md 298, A/5 bendinin 5‟inci
paragrafında ise “…Pasif kalemlere ait enflasyon
fark hesapları, herhangi bir suretle baĢka bir
hesaba nakledildiği veya iĢletmeden çekildiği
takdirde, bu iĢlemlerin yapıldığı dönemlerin
kazancı ile iliĢkilendirilmeksizin, bu dönemde
vergiye
tâbi
tutulur.
Ancak
öz
sermaye
kalemlerine ait enflasyon farkları düzeltme sonucu
oluĢan geçmiĢ yıl zararlarına mahsup edilebilir
veya kurumlar vergisi mükelleflerince sermayeye
ilave edilebilir; bu iĢlemler kâr dağıtımı sayılmaz.
…” hükmü yer almaktadır. Bu hükmün son cümlesi
01.01.2004 tarihinden itibaren yürürlüğe girmek
üzere, 5228 sayılı kanunla 31.07.2004 tarihinde
getirilmiĢtir. Aynı düzenleme VUK geçici 25‟inci
maddesinin (g) bendinde de yine 5528 sayılı
kanunla getirilmiĢtir.
Kanun koyucu; olumlu farkların, düzeltme
sonucu oluĢan geçmiĢ yıl zararlarına mahsubuna
izin vermektedir. Bunu da sonradan ayrıca
düzenlemiĢtir. Bunun nedeni ne olabilir? 5528
sayılı kanun gerekçesinde ilgili bölüme (md 9)
baktığımızda “…yapılan değiĢiklik ile mükelleflere,
öz sermaye kalemlerine ait enflasyon fark
hesaplarında yer alan tutarları düzeltme sonucu
oluĢan
geçmiĢ
yıl
zararlarına
mahsup
edebilmelerine imkân sağlanmıĢ olunmaktadır. …”
açıklaması ile karĢılaĢmaktayız.
Daha önce andığımız görüĢ sahipleri
“..enflasyon zararlarının geçmiĢ yıl zararlarına
mahsup edilmesinin, öz kaynakların toplam olarak
değerlendirildiğinde sonucun değiĢmeyeceğini, öz
kaynak hesapları dıĢına baĢka bir hesaba nakil
edilmesinin, ancak iĢletmeden çekiĢ anlamına
gelebileceğini..” savunmaktadırlar.
28
Peki kanun koyucunun açık olan lafzına göre
niçin enflasyon olumlu farklarının (sadece)
düzeltme sonucu oluĢan geçmiĢ yıl zararlarına
mahsup edilebilmektedir? Bunun ardındaki mantık
ne olabilir? Bizim alçakgönüllü düĢüncemize göre;
kanun koyucu Ģunu diyor olabilir “…Ey bilanço
sahibi
sermayendeki
yılların
ekonomik
yıpranmıĢlığının giderilmesi için sana enflasyon
düzeltmesi müessesesini sunuyorum. Buradan
doğan olumlu farkları bu müessesenin getirdiği
zararlara mahsup edebilirsin. Ama bu kadar.
Bundan gayrı; eski ticari beceriksizliklerini, karne
kırıklıklarını benim sana verdiğim enstrümanın
fonu ile kapatamazsın. Aksini yaparsan bilançon
yine gerçeği yansıtmayacaktır. …”
Hal böyle olmakla birlikte içi rahat
etmeğinden olsa gerek mükellef(ler), idareden
görüĢ de istemiĢtir. Bu konuda iki de (bizce aynı
yönde) özelge verilmiĢtir.
Ġlkinde (B.07.1.GĠB.4.34.19.02/VUK-1-MÜK298-12583-18/12/2006*10388) kısaca “…Diğer
taraftan, öz sermaye kalemlerine ait enflasyon
farklarının (dolayısıyla 502 Sermaye Düzeltmesi
Olumlu Farklarının da) düzeltme sonucu oluĢan
geçmiĢ yıl zararlarına mahsup edilebilmesi
mümkün olduğundan 31/12/2003 ve 31/12/2004
tarihli bilançolarda yer alan geçmiĢ yıl zararlarının
sermaye düzeltmesi olumlu farklarından mahsup
edilmesi mümkündür.
29
Ancak, 2004 yılı dönem net zararının sermaye
düzeltmesi olumlu farklarından mahsup edilmesi
mümkün bulunmamaktadır….” denilmiĢtir.
Ġkincisinde
(B.07.1.GĠB.4.34.19.02/VUK1/MÜK-298-12716-26/02/2007*1549) ise “…Bu
açıklamalara göre, öz sermaye kalemlerine ait
enflasyon farklarının (dolayısıyla 502 Sermaye
Düzelt-mesi Olumlu Farklarının da) düzeltme
sonucu oluĢan geçmiĢ yıl zararlarına mahsup
edilebilmesi mümkün olduğundan 31/12/2003 ve
31/12/2004 tarihli bilançolarda yer alan geçmiĢ yıl
zararlarının
sermaye
düzeltmesi
olumlu
farklarından mahsup edilmesi mümkündür. …”
denilmektedir.
1-http:// www.gib.gov.tr/fileadmi n/mevzuatek /gerek celer/
6183/5228_s ayili_Kanun.pdf Erişim 12.05.2007
2- http:// www.ivdb.gov.tr/ Muk teza/2006/usul2006/ 10388.htm Erişim 12. 05.2007
3- http://www.ivdb.gov.tr/ Muk teza/2007/us ul2007/1549.htm Erişim 12.05.2007
30
KAMBĠYO MEVZUATINA GÖRE ĠHRACAT
HESAPLARININ KAPATILMASI- 1
Mehmet Ġnan
Denetçi
Bilindiği üzere; 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik,
Serbest Muhasebeci Mali MüĢavirlik ve Yeminli Mali
MüĢavirlik Kanununa bağlı 34 Seri No‟lu Genel
Tebliğinde açıklandığı üzere “Katma Değer Vergisi
Kanunu‟ nun 11 inci maddesi kapsamında yapılan
katma değer vergisi iadesi iĢlemlerinde, hizmet
ihracı, bavul ticareti ve ihraç kaydıyla satıĢlarda
satıĢın bavul ticareti kapsamında ihracat yapanlara
yapılması dıĢındaki iĢlemlerden doğan iadeler
nedeniyle düzenlenecek tasdik raporlarına döviz
alım
belgelerinin
eklenmesi
zorunluluğu
bulunmamaktadır.
Dolayısıyla
yeminli
mali
müĢavirler bu konuda düzenlenecek tasdik
raporlarına söz konusu döviz alım belgelerini
(DAB) eklemeyecekler, ancak herhangi bir Ģekil
Ģartına bağlı olmaksızın bu belgelerin gerçeği
yansıttığına iliĢkin tespitlerini raporlarında açıkça
belirteceklerdir.”
Bu
doğrultuda
kambiyo
mevzuatına göre bazı tanımlar ile ihracat
bedellerinin
tahsili,
tahsil
süreleri,
Yurda
getirilecek zorunlu Ġhracat bedellerine iliĢkin
açıklamalar
yazımızda
ayrıntılı
olarak
değinilecektir.
A- Ġhracat Ġle Ġlgili Tanımlar:
Bir mal ve değerin ticari amaçlarla yürürlükteki
gümrük ve Kambiyo mevzuatına uygun bir biçimde
gümrük hattını geçmesi ve bedelinin (bedelsiz
ihracat hariç) yurda getirilmesidir.
31
Diğer bir tabirle ihracatı, dar ve geniĢ anlamlarda
tanımladığımızda;
En geniĢ anlamda ihracat, bir ülke sınırları
içerisinde serbest dolaĢımda bulunan (bu ülkede
yetiĢen, üretilen, veya baĢka ülkelerden ithal
edilmiĢ) malların ve hizmetlerin baĢka ülkelere
satılması/gönderilmesi anlamına geliyor.
Dar anlamda ise, yabancılara ya da Türkiye
dıĢında yerleĢik Türklere yapılan mal satıĢlarını ve
söz konusu malların bu amaçla yurtdıĢına
gönderilmesini Ġfade ediyor.
Bir satıĢın ihracat sayılabilmesi için Ģu özelliklere
sahip olması gerekli;
1-Mal ve değerin ticari amaçla yabancı ülkeye
yapılması,
2-Ġki taraflı ve çok taraflı yapılan ticaret
anlaĢmalara uyuma yükümlülüğü,
3-AlıĢveriĢte bir yabancı paranın söz konusu
olması,
4-Malların taĢınması,
5-Malın varıĢ ülkesine ithal edilmesi ile ilgili
gümrük vergisi, katma değer vergisi ve varsa
baĢka türlü vergiler ve diğer ithalat formaliteleri,
6-Malın çıkıĢ yerinden varıĢ yerine kadar maruz
kalabileceği risklere karĢı sigorta edilmesi,
ödemelerde/bedellerin tahsilinde bankacılık
sisteminin devreye girmesi.
7-Ġhracat desteklerinden yararlanabilmek için
gerekli koĢullara uyum,
32
Kapsamının bu kadar geniĢ olması nedeniyle,
dünyanın bütün ülkelerinde, ihracat mevzuatı,
gümrük
mevzuatı,
kambiyo
mevzuatı,
standardizasyon mevzuatı, teĢvik mevzuatı, katma
değer vergisi mevzuatı gibi birçok bağlayıcı
mevzuat
tarafından
ayrıntılı
bir
Ģekilde
düzenleniyor.
Bütün ülkeler (özellikle Dünya Ticaret Örgütü ve
diğer uluslararası örgütlere üye olan ülkeler) bu
tür mevzuat düzenlemelerinde, iki taraflı ya da çok
taraflı ticaret anlaĢmaları ve uluslararası ticari
teamüllere uygun hareket etme gayreti içerisinde
oluyor. Uluslar arası teamüllere göre, dıĢ ticaret
istatistiklerinde ihracatlarında genellikle;
FOB (Free on board): Malların belirtilen yükleme
limanında gemi bordasına aktarılmasıyla satıcının
teslim yükümlülüğünün yerine getirildiği anlamına
gelir.
CIF (Cost, insurance, freight): Satıcının, mal
bedeli ve navlunun yanısıra taĢıma sırasında
malların kayıp ve hasar riskine karĢı deniz
sigortası sağlama yükümlülüğü olduğu anlamına
gelir.
CFR (Cost and freight): ĠĢleme konu olan malların,
belirlenen varıĢ yerine kadar taĢınması için gerekli
olan masrafları ve navlun bedelini satıcının
ödemesi anlamına gelir.
FAS (Free alongside ship) Ġhraç edilecek mal
Geminin güvertesinde teslim edilir, gemiye
yükleme masrafları fiyatın içindedir, navlun sigorta
masrafları, alıcıya aittir.
33
B-Gümrük Ġle Ġlgili Tanımlar:
Bilindiği üzere Küresel ekonomideki geliĢmeler baĢ
döndürücü bir hızla devam etmesinden. Artan
dünya ticaret hacmi ve gittikçe Ģiddetlenen
rekabet ile birlikte, Ģirketlerin pazar paylarını
yükseltme çabaları hızla artmasından ve bu
rekabet ortamında ayakta kalabilmek uluslararası
alanda baĢarılı olmaya bağlıdır.
Bu durumdan en fazla kar ile çıkmayı hedefleyen
sanayileĢmiĢ ve yeni sanayileĢen ülkeler ekonomik
güvenliklerine
daha
fazla
önem
vermeye
baĢlamıĢlardır.
Bu
küreselleĢme
sürecinde
uluslararası ticarette mal, miktar kısıtlaması gibi
engellerin azaldığı ve bölgesel bütünleĢmelerin
güçlendiği görülmektedir. Ülkeler bu bağlamda
siyasi sınırlarından farklı olarak yeni gümrük
sınırları çizilmeye baĢladı. Ülkelerin konumlarına
göre
gerek
küresel
tabanda
oluĢan
organizasyonlarda yer almak bunun yanı sıra
bölgesel oluĢumlara katılma ihtiyacı doğmuĢtur.
Kürsel ekonomi hızlı bir değiĢim geçirmekte. Bu
değiĢimle birlikte daha güçlü bir ekonomik yapıya
ulaĢmak için bulunduğunuz ülkenin mevzuatları ile
uluslar arası mevzuatı uyumlaĢtırma Bu bağlamda
dünya ticaret örgütleri ile bölgesel olarak oluĢan
gümrük birliği ve Avrupa ülkeleri arasında
karĢımıza çıkan en önemli ekonomik bütünleĢme
Avrupa Birliğidir. Yukarıdaki gerekliliklere göre
gümrük tanımını yaparken;
Ġki Yada daha fazla ülke arasında siyasi sınırlardan
farklı olarak belirlenen sınırlara gümrük denir.
GeliĢen global ekonomiyle birlikte gümrükler siyasi
sınırlardan farklı olarak çizilmeye baĢladı. Bunun
nedeni de ülkelerin uygulamıĢ oldukları dıĢ ticaret
politikaları nedeniyle kurulan” Serbest Bölgeler”
yada “Ortak Pazarlar dır” bir ülkenin siyasi sınırları
içersinde gümrüklerden arındırılmıĢ
serbest
bölgeler, limanlar, antrepolar gibi gümrük dıĢı
34
bölgeler olabileceği gibi bulunduğu bölge ülkeleri
birlikte gümrük birlikleri de kurabilirleriler.
C-Kambiyo Ġle Ġlgili Tanımlar:
Kambiyo
sözcüğü,
Ġtalyancadan
Türkçeye
GeçmiĢtir.
Latince
deki
Kelime
anlamıyla
“cambiare”
olup
değiĢtirmek
anlamına
gelmektedir. kambiyo, nakit para veya para yerine
geçen her türlü araç ve senetlerin alım, satımı,
değiĢtirme transfer iĢlemlerini ifade eder. Kambiyo
kavramını
iki
anlamı
ile
değerlendirmek
gerekmektedir. Milli para ve yabancı paraların
dolaĢımına iliĢkin olarak kambiyo; para yerine
geçen ve ödeme aracı olarak kullanılabilen her
türlü bono, çek, poliçe ve diğer menkul kıymetler
anlamında kambiyo olarak tanımlanabilir.
Kambiyo Mevzuatı:
Para ve diğer menkul kıymetler ile maden ve
taĢların iç piyasada tedavülü ve memleketten ihraç
veya memlekete ithaline iliĢkin usul ve esasları
düzenleyen hukuki metinler bütününe kambiyo
mevzuatı denilir.
Efektif:
Banknot
Ģeklindeki
paralarını ifade eder.
bütün
yabancı
ülkeler
Döviz:
Efektif dahil yabancı parayla ödemeyi sağlayan her
nev‟i hesap, belge ve vasıtaları ifade eder.
Merkez Bankası:
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası ve Ģubelerini
ifade eder.
35
Özel Finans Kurumları:
16.12.1983 tarihli, 83/7506 Sayılı Kararname‟nin
eki karar uyarınca tespit edilen usul ve esaslar
çerçevesinde sermayelerine ilaveten yurt dıĢından
ve içinden fon toplayarak ekonomiye fon tahsis
eden anonim Ģirket Ģeklindeki mali kuruluĢları
ifade eder.
Konvertibl Dövizler:
Uluslararası para piyasalarında bütün ülkelerce
kabul gören ve bu sebeple bir diğer ülke parasına
serbestçe çevrilebilme imkanına sahip dövizlerdir.
Döviz Alım Belgesi :
Ġhracat bedellerinin ve ihracatçının bankası
tarafından talep edilen banka komisyonlarının alıĢı
yapılırken düzenlenen belgeye denir.
Döviz Satım Belgesi:
DıĢarıya
ödenen
ithalat
bedelleri,
aracı
komisyoncunun
komisyonları,
yurtiçindeki
bankanın yurtdıĢındaki muhabir Ģubelerinin talep
ettiği komisyonlar, vb. için düzenlenen belgeye
denir.
Döviz Tevdiat Hesabı :
Gerek yurt dıĢında gerek yurt içinde yerleĢik
gerçek veya tüzel kiĢilerin serbest tasarruflarında
bulunan döviz veya efektiflere banka veya özel
finans
kurumlarında
açtırdıkları
tevdiat
hesaplarıdır. Bu hesaplardaki dövizlerin kullanımı
serbesttir.
D-ĠHRACAT
ġEKĠLLERĠ:
BEDELLERĠNĠN
Ġhracat bedellerinin tahsil
gibidir;
36
Ģekilleri
TAHSĠL
aĢağıdaki
1- Akreditifli Ödeme;
Alıcının (amir) talep ve talimatına dayanarak bir
bankanın (amir banka), belirli bir tutara kadar ve
belirli bir vade içinde, akreditifte öngörülen
Ģartlara uygun belgelerin ibrazı karĢılığında
satıcıya (lehdar) Ödeme yapacağını taahhüt
etmesidir.
Akreditif ile, uluslararası ticari faaliyetler bankalar
tarafından düzenlenmiĢ, taraflar için bir çeĢit
güvence unsuru sağlanmıĢ, akreditif koĢulları
yerine getirildiğinde Ödeme garantilenmiĢ ve
Ödeme belgelere dayandırılmıĢ olmaktadır.
Akreditifli iĢlemler Milletlerarası Ticaret Odası'nın
500 sayılı "Vesikalı Krediler Ġçin Yeknesak
Teamüller ve Uygulamalar" isimli broĢürüne
tabidir. Söz konusu broĢür, akreditifte aksi
belirtilmemiĢ ise, tüm taraflar için bağlayıcıdır.
Akreditifte bankalarca mallar değil, belgeler göz
önünde bulundurularak iĢleme alınılır.
Akreditifler, belgelerin ibrazında Ödemeler, vadeli
Ödeme, kabul veya iĢtira yollarından biri ile
kullanılacak Ģekilde açılabilir.
Akreditifin
açılması
satıĢ
sözleĢmesi
ile
kararlaĢtırılır. Bu satıĢ sözleĢmesinin hükümlerini
yerine getirmek üzere ithalatçı, kendi bankasına
(amir banka) akreditif açma teklifinde bulunur.
Akreditif bu banka tarafından açılarak ihracatçının
ülkesindeki bir bankaya gönderilir. Ġhracatçının
bankası akreditifin açıldığını ihracatçıya ihbar eder.
Bunun üzerine ihracatçı malı yükler ve akreditif
uyarınca ibraz etmesi gereken belgeleri de
(vesaik) akreditife aracılık eden bankası aracığıyla,
ithalatçının bankasına gönderir. Ġbraz ettiği
belgelerin akreditif Ģartlarına uygun olması
durumunda ihracatçıya Ödeme bankaca yapılır.
Ġthalatçının bankası mal bedelini ithalatçıdan tahsil
ederek, malları gümrükten çekmesi için belgeleri
teslim eder.
37
2- Vesaik Mukabili Ödeme;
Ġhracatçı için risk taĢıyan bir ödeme Ģeklidir.
Vesaik mukabili ödemede ithal
ülkeye gelmiĢ olması Ģart değildir.
konusu malın
Bu tür ödemede ihracatçı sevk ettiği mallar
karĢılığı bu malların sevk edildiğini gösteren
belgeler
(vesaik)
karĢılığında
bir
kredi
kullanmaktadır.
Gerek ithalatçının ülkesindeki bankanın ve gerekse
ihracatçının ülkesindeki bankasının hiçbir ödeme
taahhüdü bulunmamaktadır. Vesaik Mukabili
Ödeme yönteminde bankaların aval veya garanti
vermemiĢlerse
satıĢ
iĢleminin
aksamadan
geliĢmesini
garanti
edecek
herhangi
bir
yükümlülükleri söz konusu değildir. Bankalar
sadece ihracatçının kendilerine verdiği vesaikin
ithalatçının
ülkesindeki
muhabirlerine
gönderilmesini ve tahsil emrindeki direktifler
uyarınca alıcıya teslimi sorumluluğunu taĢırlar.
Vesaik
mukabili
ödemenin
birinci
türü
görüldüğünde ödemeli poliçe (sight bill of
exchange), sevk belgeleri ithalatçıya ancak
ödemeyi yaptığı takdirde teslim edilir. Vesaik
mukabili ödemenin ikinci türü “ticari kabul”
(commercial acceptance) olup, belgeler alıcıya,
adına çekilen poliçedeki bedeli ödeyeceği dair
“kabul” alındıktan sonra teslim edilir. Ġhracatçının
bankası kabul edilmiĢ poliçeyi saklar ve süresi
geldiğinde tahsil eder.
38
Kabul edilmiĢ bir poliçe güvenli midir? Kabul
edilmiĢ poliçe “bir borcun hukuki delili” sayılır. En
azından alıcı, senetlerini ödemeyen birisi olarak
ilan edilecek ve uluslararası piyasada ciddi bir
itibar kaybı olacaktır. Fakat, satıcılar, ödememe
riskine karĢı genellikle ibraz bankasının veya
birinci sınıf bir diğer bankanın “aval” veya
“garanti” vermesini istemelidir.
Kabul edilmiĢ poliçenin ihracatçıya bir finansman
imkanı sağlama özelliği de vardır. Ġhracatçı bu
poliçeyi bankasına cari faiz haddinden “iskonto”
ettirebilir.
Uluslararası ticarette vesaik mukabili yanında,
“mal mukabili ödemeler” de yapılabilmektedir. Bu
uygulama da ise, ihracatçı, herhangi bir ödeme
yapılmadan veya bir poliçe tanzim etmeden,
malları ithalatçıya gönderir. Mal bedeli sözleĢmede
belirlenen ilerdeki bir tarihte veya mallar
satıldıktan sonre ödenir. Açıkça görüldüğü gibi,
böyle bir uygulama ihracatçı için oldukça risklidir.
Vesaik mukabili ödeme Ģeklinde kullanılan
belgelerden biri
koniĢmentodur. KoniĢmento
ithalatçının bankası adına kesilmektedir. Bir baĢka
ifade ile koniĢmentoda gönderilen (cosignee)
bölümünde ithalatçının bankasının isim, unvan ve
adresi yazılır. Bildirim yapılacak kiĢi (notify)
bölümünde ise alıcı firmanın isim, unvan ve adresi
yazılır.Ġthalatçının bankası (tahsil bankası) mal
bedelini tahsil edince koniĢmentoyu ithalatçıya cira
eder. Böylece ithalatçı, bankanın kendisine
koniĢmentoyu ciro etmesi üzerine malların alıcısı
sıfatını kazanmaktadır.
39
3- Mal Mukabili Ödeme;
Mal mukabili ödeme, ithalatçının satın aldığı malın
bedelini, o malın satıĢ sözleĢmesinde gösterilen
varıĢ yerine gelmesi ve teslim alınmasından sonra
ödemesidir.
Bu ödeme Ģeklinde ihracatçı malları alıcı adına
sevk ettikten sonra, malı temsil eden belgeleri
ithalatçıya, ya doğrudan ya da bedelsiz teslim
koĢuluyla banka aracılığıyla gönderir. Ġthalatçı
malları gümrükten çektikten sonra mal bedelini
öder. Bu ödeme Ģeklinde, ithalatçı, ödeme
yapmadan malları gümrükten çekeceği ve kontrol
imkanı bulacağı için avantajlıdır. ihracatçı ise,
ithalatçının mal bedelini ödememesi riski ile karĢı
karĢıyadır. Mal bedelinin ödenmesinin güvence
altına alınması, ihracatçının ithalatçı üzerine
çekeceği poliçenin ithalatçı tarafından kabul
edilmesini takiben bankanın aval vermesi ile
sağlanabilir.
4-PeĢin Ödeme;
PeĢin ödeme, ithalatçının mal bedelini kendi
bankası
aracılığıyla
ihracatçıya
ödemesi,
ihracatçının da bedelini tahsil ettiği malı sonradan
ithalatçıya
göndermesi
suretiyle gerçekleĢir.
Burada ithalatçının ihracatçıya tanıdığı bir kredi
söz konusudur.
Bu ödeme Ģeklinde, malın ihracatçısı tamamen
güvende olduğu halde ithalatçı riskle karĢı
karĢıyadır. Ġhracatçı malları göndermez veya
gönderdiği mallar sipariĢe uygun bulunmazsa
ithalatçı güç durumda kalıp, zarara uğrayabilir. Bu
nedenle alıcının satıcıya güven duyması Ģarttır.
PeĢin ödeme Ģekillerinden birine göre döviz yurda
getirilerek
bir
banka
yada
özel
finans
kurumlarından birine satılır. Alıcıdan temin edilen
prefinansaman peĢin döviz hükmünde olup döviz
alıĢı peĢin olarak yapılır. PeĢin döviz karĢılığındaki
ihracat 18 ay içersinde yapılması yapılması
zorunludur. Ancak; gemi inĢaatı ve ihracatı (hazır
40
giyim hariç) bedeli olan peĢin dövizlerde bu süre
24 aydır. Dahilde iĢleme izin belgesi ve
Vergi,resim ve harç istisna belgesi kapsamındaki
ihracat, ihracat sayılan hallerde , sağlanan peĢin
dövizlerin kullanım süresi (ek süreler dahil)
kadardır. Ġade edilen veya süresi içinde ihracatı
gerçekleĢmeyen peĢin dövizler prefinansaman
hükümlerine tabidir.
BU
kapsamda;
yurt
dıĢından
sağlanan
prefinansaman kredileri ile ihracatların finansmanı
için Türkiye de yerleĢik kiĢilere açılan döviz
kredilerinin vadesi 18 ve 24 aydır.
5- Kabul Kredili Ödeme:
Mal bedelinin belirli bir vadede ödenmesini taahhüt
eden ve bu ödemeye bir poliçenin araç olduğu
Ödeme Ģeklidir.
a) Kabul Kredili Ödeme Akreditif:-Uluslararası
kurallara ve mevzuata göre açılan akreditiflerde
sevk belgelerinin, bu belgelerle birlikte sunulan
poliçenin ithalatçının bankası veya muhabir
bankaca kabulünü takiben serbest bırakılarak
bedellerin poliçe vadesinde ödenmesine imkan
veren bir Ödeme Ģeklidir.
b)
Ödeme Vesaik Mukabili: Bankanın sevk
belgelerini bu belgelere ekli poliçenin ithalatçı
tarafından kabulünü takiben ithalatçıya teslim
etmesinden sonra poliçe vadesinde mal
bedelinin ihracatçıya ödendiği bir Ödeme
Ģeklidir.
c)
Ödeme Mal Mukabili: Ġhraç edilen malın
bedelinin malın ithalatçı tarafından teslim
alınmasından ve poliçeyi kabul etmesinden
sonra poliçe vadesinde ödemenin gerçekleĢtiği
bir Ödeme Ģeklidir.
41
E.ĠHRACAT
SÜRELERĠ:
BEDELLERĠNĠN
TAHSĠLĠ
VE
Ticari amaçlarla ihraç edilen malların bedelinin, 32
Sayılı Karar‟da öngörülen haller ve Karar‟a iliĢkin
Tebliğ‟de
belirtilen
mücbir
sebeplerden
kaynaklanan gecikmeler hariç, fiili ihraç tarihinden
itibaren en çok 180 gün içinde ihracatçılar
tarafından yurda getirilerek bankalara veya özel
finans kurumlarına, Türk parası olması halinde
tevsik edilmesi, döviz olması halinde ise satılması
zorunludur. Ancak ihraç bedeli dövizin % 70‟inin
fiili ihraç tarihinden itibaren 90 gün içerisinde
getirilerek bankalara veya özel finans kurumlarına
satılması halinde, kalan % 30‟una tekabül eden
kısmı üzerinde ihracatçılar serbestçe tasarrufta
bulunabilirler.
Türk Lirası ile tahsil edilecek ihracatta, ihracat
bedellerinin tamamının tahsil edilmesi zorunludur.
Ġhracat bedeli konvertibl dövizlerin alıĢı ihracatçı
ile banka arasında mutabık kalınan serbest kur
üzerinden DAB düzenlemek suretiyle yapılır.
Fiili ihraçtan sonra ihraç edilen malın bedelinde
lehte değiĢiklik yapılması halinde, ihracatçının
talebi üzerine bu farkların ihracat bedeli olarak
alıĢının yapılabilmesi için, bu farka iliĢkin veya bu
farkı da içeren fatura ibraz edilmelidir.
Ġhracat bedelinin, en geç bedel getirme süresi
sonunda alıĢı yapılmak kaydıyla ihracatçı adına
açılacak döviz tevdiat hesabına alınması ve bu
hesapta tutulması mümkün olup, bu hesaptan
kısmen veya tamamen ihracat bedeli olarak alıĢ
yapılabilir.
Bir ihracatçı firmanın vekili bulunan kiĢi veya
firmalar adına yurt dıĢından gelen döviz veya
efektiflerle
açılan
döviz
tevdiat
hesabına,
vekâletnamenin fiili ihraçtan önce düzenlenmesi
Ģartıyla vekili bulunan ihracatçı firma adına ihracat
bedeli alıĢı yapılabilir.
42
Ancak iĢlenmemiĢ altın ve hizmet (taĢıma
hizmetleri,sigorta, turizm gelirleri vb.) ihracında
ihracat bedellerinin yurda getirilmesi yükümlülüğü
aranmaz. Bu itibarla CFR, CIF teslim Ģekline göre
yapılan ihracatta navlun ve sigorta bedelleri bir
hizmet ihracı kabul edilerek ihracatçının serbest
kullanımına bırakılmıĢtır.
Ġhracat bedelleri, konvertibl döviz veya Türk Lirası
olarak Türk Parasını Koruma Kanunu, Mevzuatı
çerçevesinde ihracatçı ile ithalatçı arasındaki
sözleĢmeye ve uluslararası kurallar ile bankacılık
teamüllerine göre tahsil edilir.
F.ĠHRACAT BEDELLERĠNĠN TAHSĠL SÜRELERĠ
a)Genel Esaslar
Sürelerin hesaplanmasında, iĢlemin yapıldığı gün
hesaba katılmaz; hesaplama ertesi günden
itibaren baĢlar. Ġhracat bedellerinin tahsil edildiği
tarih DAB‟nin düzenlendiği tarihtir.
b)Tahsil Süreleri
-PeĢin Döviz KarĢılığı Ġhracat
PeĢin döviz karĢılığında ihracatın 18 ay içinde
gerçekleĢtirilmesi zorunludur. Ancak, gemi inĢa ve
ihraç (hazır gemi hariç) bedeli olan peĢin
dövizlerde bu süre 24 aydır. Dahilde ĠĢleme Ġzin
Belgesi ve Vergi, Resim ve Harç Ġstisna Belgesi
kapsamında ihracat, ihracat sayılan satıĢ ve
teslimler ile
döviz
kazandırıcı
hizmet ve
faaliyetlerle ilgili olarak sağlanan peĢin dövizlerin
kullanım süresi belge süresi (ek süreler dahil)
kadardır.
43
Ġade
edilen
veya
süresi
içinde
ihracatı
gerçekleĢtirilemeyen peĢin dövizler prefinansman
hükümlerine tabi olur. Prefinansman hükümlerine
tabi hale gelen peĢin dövizlerin, ihracat taahhüt
sürelerinin ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde
uzatılması halinde, alıcının muvakafat etmesi
kaydıyla kullanım süreleri de verilen ek süre kadar
uzatılmıĢ sayılır.
1-Özelliği Olan Ġhracatlar:
a)-YurtdıĢına müteahhit firmalarca yapılacak
ihracat ile kitap, gazete, mecmua, pul ihracında
bedellerin 365 gün içinde,
b)Konsinye
veya
müĢterek
hesap
yapılacak ihracatta kesin satıĢını,
yoluyla
c)Uluslararası fuar, sergi ve haftalara bedelli
olarak satılmak üzere gönderilen malların
bedellerinin gönderildikleri fuar, sergi veya
haftanın bitimi,
d)Serbest bölgelere
yapılacak ihracatta
müteakip 180 gün
bankaya veya özel
zorunludur.
veya gümrüksüz antrepolara
mal bedelinin fiili ihracını,
içinde, yurda getirilerek bir
finans kurumuna satılması
Geçici ihracata ait hesaplar bankalar veya özel
finans kurumlarınca mukabil ithalata ait ithal
belgelerine istinaden kapatılır. Yurt dıĢına ticari
geçici ihracı yapılan malların verilen süre veya ek
süre
içinde
yurda
getirilmemesi
halinde,
bedellerinin süre bitiminden itibaren 90 gün içinde
yurda getirilerek bir banka veya özel finans
kurumuna satılması zorunludur.
44
-Konsinye Ġhracat;
-Konsinye veya MüĢterek Hesap Yolu Ġle Yapılan
Ġhracatta, ihracatçılar, ihraç edilen malların kesin
satıĢını müteakip;
1-SatıĢ fiyatı, satılan miktar ve satıĢ bedelini,
2-Depolama, bakım, fümügasyon, muhafaza ve
satıĢ masrafları ile satıĢa ait diğer masrafları
(ambalaj malzemesi bedelleri dahil),
3-Varsa fire miktarını,
4-SatıĢ komisyonlarının oran ve tutarını, gösterir
konsinyatörler tarafından düzenlenmiĢ kesin satıĢ
faturaları ile döviz alım belgelerini gümrük çıkıĢ
beyannamesinde beyan edilen ihracata aracılık
edecek banka veya özel finans kurumlarına ibraz
ederek hesaplarını kapatmak zorundadırlar.
-Kredili Veya
Ġhracatta;
Kiralama
Yolu
Ġle
Yapılan
Yürürlükteki Ġhracat Rejimi ve Finansal Kiralama
(leasing) Mevzuatı çerçevesinde kredili veya
kiralama yoluyla yapılan ihracatta, ihracat
bedelinin
kredili
satıĢ
veya
kiralama
sözleĢmelerinde belirtilen süreleri izleyen 30 gün
içinde yurda getirilerek bankalar veya özel finans
kurumlarına
satılması
zorunludur.
Ġhracat
bedelinin tahsiline iliĢkin usul ve esaslar Merkez
Bankası‟nca belirlenir.
-Kıymetli Maden ve TaĢların Ġhracında;
Ziynet ve süs eĢyası dıĢındaki iĢlenmiĢ altının
geçici ihracı gümrük idarelerine baĢvurulmak
suretiyle gerçekleĢtirilmektedir. Ziynet ve süs
eĢyası dıĢındaki iĢlenmiĢ altının geçici ihracı
karĢılığında iĢlenmemiĢ altın ithali talepleri, geçici
ihracat yapılan yurt dıĢındaki ilgili rafineri veya
kuruluĢun belgesine istinaden gümrük idarelerince
sonuçlandırılır.
45
Geçici olarak ihraç edilen ziynet ve süs eĢyası
dıĢındaki iĢlenmiĢ altının ihraç tarihinden itibaren
180 gün içinde iĢlenmemiĢ altın olarak ithal
edilmemesi halinde bedelinin genel esaslar
dahilinde yurda getirilmesi zorunludur.
Kıymetli madenler, taĢlar ve eĢyaların dıĢ ticaret
rejimi esasları dahilinde Türkiye‟ye ithali ve ihracı
serbesttir. Ancak, iĢlenmemiĢ altının ithal ve
ihracında gümrük idarelerine beyan verilmesi esas
olup, ithalat ve ihracat rejim hükümleri ve ilgili
yönetmelik hükümleri uygulanmaz. ĠĢlenmemiĢ
altının ithali, Merkez Bankası ve Altın Borsası
Aracılık Belgesi bulunan bankalar tarafından
yapılır.
Kıymetli madenler, taĢlar ve eĢyaların yurt içinde
alım ve satımı serbesttir.
ĠĢlenmemiĢ altın ihracatında, ihracat bedellerinin
yurda getirilmesi zorunlu değildir.
F-EK SÜRELER
Ġhracat bedellerinin süresi içinde tahsil edilerek
bankalara satılmasına engel olan ve aĢağıda
belirtilen “mücbir sebep halleri” nde bu durumu
tevsik eden belgelerle müracaat edildiği takdirde
mücbir sebep hallerinin devamı müddetince
kambiyo müdürlüklerince 3‟er aylık dönemler
itibariyle ek süre verilebilir.
AĢağıda belirtilen mücbir sebep halleri dıĢında
kalan haklı durumların varlığı halinde ihracat
bedelinin tahsiline iliĢkin ek süre talepleri Hazine
MüsteĢarlığı‟na (HM) yapılır. HM, uygun görmesi
halinde bedellerin tahsil süresini uzatabileceği gibi
konvertibl döviz olarak gelen bedellerin alıĢında
uygulanacak kuru da belirleyebilir.
46
a)-Mücbir Sebep Halleri
1-Ġthalatçı veya ihracatçı firmanın infisahı, iflası,
ithalatçı firmanın konkordato ilan etmesi ve Ģahıs
firmalarında firma sahibinin ölümü,
2-Grev, lokavt, avarya hali,
3-Ġthalatçı memleket resmi makamlarının karar ve
iĢlemleri
dolayısıyla
ihracat
bedellerinin
gelmemesi,
4-Tabii afet, harp ve abluka hali,
5-Malların kaybı, hasara uğraması veya imha
edilmesi,
6-Ġhtilaf nedeniyle dava açılması veya tahkime
baĢvurulması.
b)-Mücbir Sebep Hallerinin Tevsiki
Yukarıda belirtilen mücbir sebep hallerinde;
(1) ve (6) durumlarının yetkili mercilerden, (2) ve
(4)
durumlarının
ithalatçının
bulunduğu
memleketin resmi makamlarından veya mahalli
odaca tasdik edilmiĢ olmak kaydıyla alıcı veya
ithalatçı firmadan (harp ve abluka hali hariç), (3)
durumunun ithalatçının bulunduğu memleketin
resmi makamlarından, (5) durumunun ise sigorta
Ģirketlerinden, uluslararası gözetim Ģirketlerinden
veya ilgili ülke resmi makamlarından alınmıĢ
belgelerle tevsik edilmesi Ģarttır.
Mücbir sebep halleri ile ilgili olarak yurt dıĢından
temin edilecek belgelerin dıĢ temsilciliklerimizce
veya Lahey Devletler Özel Hukuku Konferansı
çerçevesinde hazırlanan Yabancı Resmi Belgelerin
Tasdik Mecburiyetinin Kaldırılması SözleĢmesi
hükümlerine göre onaylanmıĢ olması gerekir.
47
c-Mücbir sebep halinde Kur Farkı
Uygulaması:
Mücbir Sebep hallerinin, döviz getirmesi süresi
içinde meydana geldiğinin kambiyo müdürlüklerine
tevsik edilerek, ek süre alınması durumunda,
verilen ek süreler için getirilen ihracat bedeli
dövizlerin alıĢı ilgili kambiyo müdürlüğünün
vereceği 90 günlük ihtarname süresi sonuna kadar
dava açıldığını ve tahkime baĢ vurulduğunu tevsiki
halinde mahkeme veya hakem heyetinin kararının
sonucuna bağlı olarak getirilen ihracat bedeli
dövizlerin alıĢı serbest kurdan yapılarak Türk
liralarının tamamı ihracatçılara ödenecektir.
48
AB’DE DENETĠM FĠRMALARINA SINIRLAMA
Avrupa Birliği denetim firmalarının yasal
sorumlulukları üzerine sınırlama getiriyor.
Yapılan çalıĢmada pazarın 4 büyük firmanın
kontrolünde olduğu saptaması yapılarak, orta
büyüklükteki
firmaların
geliĢiminin
engellendiği ifade edildi.
Yıllık ve konsolide hesapların yasal denetimi
ile ilgili olarak yayınlanan ve aynı zamanda
78/600/EC
Direktifini
tadil
eden
Avrupa
Parlamentosu ile Konseyinin 17 Mayıs 2006 sayılı
Direktifi uyarınca, Avrupa Komisyonu'nun, 1 Ocak
2007
tarihinden
önce,
'Avrupa
sermaye
piyasalarında yapılmakta olan yasal denetimler için
varolan cari sorumluluk kurallarının etkileri"
konusunda bir rapor sunması gerekmekte.
Komisyon sözkonusu raporun hazırlanmasında
yararlanılmak üzere bir danıĢmanlık firmasına
(London
Economics)
denetim
firmalarının
sorumlulukları ile ilgili bir çalıĢma yaptırmıĢtı.
London Economics firması tarafından hazırlanan
Raporun amacı, Komisyona, kendi raporunu
hazırlamasında yardımcı olmaktı. AĢağıda London
Economics tarafından yürütülen çalıĢma sonucu
elde edilen bulgular özet halinde verilmektedir:
• Yasal denetimlerde denetim elemanlarının
taĢıdıkları
sorumlulukların
ekonomik
etkileri
üzerinde yoğunlaĢan çalıĢma, büyük ve çok büyük
Ģirketlerin yasal denetimlerini kapsayan piyasanın
yüksek derecede bir yoğunlaĢma sergilemekte
olduğunu ve 4 büyük denetim firması ağının
hakimiyeti
altında
bulunduğunu
ortaya
koymaktadır, çalıĢmaya göre bu piyasa yapısının
ileriki yıllarda belirgin bir Ģekilde değiĢime
uğraması pek olası değildir,
49
•Zira orta büyüklükteki firmalar bu piyasaya girme
yolunda çok sayıda engelle karĢılaĢmaktadırlar. Bu
engelleri, firma Ģöhreti, bu firmaların hizmet ağının
kapasite ve geniĢliği ve bir çok üye ülkede varolan
sınırsız
sorumlulukla,
mesleki
sorumluluk
sigortasının çok sınırlı oluĢu oluĢturmaktadır,
•Netice olarak, görünen gelecek dönemde, bu orta
çaplı denetim
firmalarının 4 büyükler için bir
alternatif oluĢturmaları veya 4 büyüklerden birinin
iflası halinde onu ikame edebilmeleri olası değildir,
• Ticari piyasada yüksek limitler için mevcut olan
denetim sorumluluğu sigortasının düzeyi, hem
sigortanın düzeyi ve miktarı hem sigortanın etkin
olarak kapsamına aldığı koĢullar itibariyle son
yıllar zarfında keskin bir biçimde düĢmüĢtür.
Ticari sigortanın bu günkü düzeyi öyle bir
noktadadır ki, bazı firmaların Ģu anda bazı AB üye
ülkelerinde karĢı karĢıya kaldıkları büyük tazminat
taleplerinin
yüzde
5'inden
daha
azını
karĢılayabilmektedir,
• Halihazırda AB'nde denetim firmaları, tutarı 200
milyon dolar Imilyar dolar arasında değiĢen II
tazminat davası ve tutarı 1 milyar doların üstünde
5 tazminat davası ile karĢı karĢıyadırlar,
• Bu duruma ilave olarak sigorta poliçesinin bedeli,
4 büyük muhasebe firması ağında yer alan
Ģubeler için, son beĢ yıllık dönemde reasürans
temin edilmesi kaydıyla iki katı yükselmiĢtir,
• Dolayısıyla 4 büyük muhasebe firmasının
doğrudan veya Ģubeleri aracılığıyla, aleyhlerine
açılmıĢ bir davayı karĢı tarafla anlaĢarak
sonuçlandırma durumunda kalmaları veya bir
tazminat ödemesi ile karĢılaĢmaları halinde
ödeme durumunda kalacakları tazminat veya
zarar tazmini tutarı, yakın geçmiĢ dönemde çok
yükselmiĢtir,
50
• Yasal denetim sorumluluğu üzerine getirilebilecek
bir sınırlama için çeĢitli seçenekler bulunsa da,
denetim faaliyetleri ve Ģirket büyüklüğü itibariyle
koĢullar çok farklılık gösterdiği için, AB genelinde
geçerli olacak tek bir yaklaĢım türünün en faydalı
yöntem olması pek beklenilmemelidir,
• Göreli olarak yüksek bir sorumluluk tavanı 4
büyük firmayı denetim kalitesine daha fazla önem
vermeye özendirirken, orta çaptaki firmaların bu
piyasaya girmeleri açısından pek olumlu bir
etkide bulunmayacaktır,
• Aksine orta çaplı firmaları büyük Ģirketlerin
denetimini üstlenmeye özendirecek yeteri kadar
düĢük bir sorumluluk tavanı, 4 büyük muhasebe
firması için, denetim kalitesine gereken önemin
verilmesi
açısından
yeterli
teĢviki
sağlamayacaktır.
Avrupa Komisyonu'nun, denetim firmalarının mali
sorumlulukları üzerine tavan getirilmesi gerektiğini
ileri süren bu raporu açıklamasıyla, dört muhasebe
firması bu gün kendileri için tahrip edici etkiler
doğuran tazminat talepleri karĢısında yürüttükleri
kampanyada önemli bir güç kazanmıĢ bulunuyorlar,
London Economics tarafından
yürütülen bu
çalıĢmanın,
Ģirket
çözülmelerinin
ardından
muhasebe firmalarının, karĢılaĢmak durumunda
oldukları
milyarlarca
dolarlık
davalardan
kurtarılması için, ki bu onların uzun zamandır
hasretle bekledikleri bir yasal değiĢiklikti, Brüksel
üzerindeki baskıyı arttırması bekleniliyor.
Avrupa Birliği'nin iç piyasadan sorumlu komiseri
Charlie
McCreevy,
muhasebe
firmalarına
sorumluluk yükleyen tazminat talepleri üzerine
sabit bir tavan getirilmesi lehinde düĢünce
taĢıdığını açıklamıĢ bulunuyor ve Komisyon da bu
yılın sonundan evvel konuyla ilgili kendi raporunu
açıklayacağını vaat etmiĢ durumda.
51
Esasen Enron skandali ile ilgili olarak 2002 yılında
karĢılaĢtığı mahkumiyet sonucu Arthur Ander-sen
firmasının kapanma durumunda kalmasından
buyana, büyük muhasebe firmalarından birisinin
daha kaybedilmesi riski konusunda ilgili çevreler
büyük kaygı duyuyorlardı.
KPMG'nin, Ernst & Young'ın, PwC veya Deloitte'nin
- kalan dört büyük muhasebe firması - birisinin
çökmesi durumunun, büyük bankaların, sigorta
Ģirketlerinin ve firmaların, bunlann sunduğu hizmetlerle çalıĢmalarını sürdürmek durumunda
olmaları nedeniyle, finansal istikrar üzerinde
büyük bir tehdit oluĢturabileceği düĢünülüyor.
Bu firmalar uzun süreden beri bu alanda
düzenlemeler yapan kurumlan ve yasa koyucuları,
kendileri aleyhine açılan tazminat taleplerine iliĢkin
sorumlulukları
üzerine
sınırlama
getirmeleri
konusunda ikna etmeye çalıĢıyorlardı ve hem
Amerika'da hem Avrupa'da bazı politikacılar bu
talebe sempatiyle yaklaĢıyorlardı.
Diğer bazıları ise - McCreevvy'nin selefi dahil
sınırsız sorumluluğu dikkatli ve eksiksiz bir
muhasebe hizmeti sağlanmasında bir yönlendirici
unsur olarak değerlendiriyorlar ve sorumluluk
üzerine getirilecek bir tavanın, verilen hizmet konusunda gerçekçi olmayan bir yeterli bulma,
onunla iktifa etme duygusunu özendirebileceği ve
dolayısıyla denetim kalitesini olumsuz Ģekilde
etkileyebileceği uyarısında bulunuyorlar.
Bir danıĢmanlık firması olan 'London Economics'
tarafından yapılan çalıĢma bu iddiayı reddediyor.
Firma,
getirilecek
bir
tavanın
piyasa
yoğunlaĢmasını
azaltacağı
ve
muhasebe
firmalarının deneyimli elemanları bünyelerinde
tutmalarına yardımcı olacağı sonucuna varıyor.
52
Sonuç olarak, çalıĢma "dört büyük muhasebe
ağından birisinin çökmesi olanaklıdır" demekte ve
denetim firması sorumluluğu üzerine getirilecek bir
tavanın olası tahripkar tazminat taleplerinden
kaynaklanacak
riskleri
azaltacağını
ifade
etmektedir.
Halen beĢ AB ülkesinde - Almanya, Avusturya,
Belçika, Yunanistan ve Slovenya - denetim
firmaları için sorumluluk tavanı bulunmakta ve
çalıĢma "her AB üyesi ülke için uygun tek ve tutarlı
bir yaklaĢım" üzerindeki Ģüphelerini dile getirmektedir.
Ġngiltere, denetim firmalarına, kendi müĢterileri
ile,
onların
kendi
hataları
nedeniyle
sorumluluklarını
idame
ettiren
"oransal
sorumluluk" anlaĢmaları yapmaları olanağı sağlayan bir yasal düzenleme sürecini baĢlatmıĢ
bulunuyor.
Denetim firmalarının sorumluluğu konusu, FEE
(Avrupa Muhasebeciler Federasyonu) tarafından
12 Ekim 2006 tarihinde Brüksel -Belçika'da
düzenlenmiĢ olan "Denetim Düzenlemeleri" konulu
Konferansta da önemli bir gündem maddesi olarak
yer almıĢtır. Ġlgili panelde London Economics
firmasından Patrice Muller sözkonusu çalıĢmanın
yöntemi ve bulguları ile ilgili açıklamalarda
bulunurken, FEE konsey üyesi Andre Kilesse, FEE
BaĢkan Yardımcısı Klaus Günter Klein ve Ġngiltere
Standard Life ġirketi Kurumsal YönetiĢim Direktörü
Guy Jubb denetim firmalarının sorumluluğu
konusunda görüĢlerini dile getirmiĢlerdir. Belçika
ĠĢletme Ġnceleme Elemanları Enstitüsü BaĢkanı
olan Andre Klesse, ülkesinde bu alandaki genel
kanaatin, denetim firmaları için, tümüyle sigorta
edilmesi esa sen olanaklı olmayan sınırsız bir sorumluluktan ziyade, tümüyle sigorta edilmiĢ
zorunlu bir sınırlı sorumluluğun tercih edilmesi
yönünde olduğunu ifade etmiĢtir.
53
Klaus-Günter Klein ise konunun çok yönlü
olduğuna dikkat çekerek, AB Komisyonunun bu
alanda yapacağı belirli öneriler konusunda FEE'nin
bir tavsiye görüĢü belirtme durumunda olmadığı,
bununla
beraber
Komisyonun
çalıĢmasının
gündeme taĢıdığı sorunlann ve ilgili değiĢik
görüĢlerin tartıĢıldığı bir "danıĢma" sürecinin
baĢlatılmasını memnuniyetle karĢılayacağı düĢüncesini taĢıdığını söylemiĢtir. KonuĢmasında
yatınmcıların görüĢünü yansıtan Guy Jubb ise,
denetim kalitesinin düĢmesine yol açabileceği,
denetimci sorumluluğu üzerine konulabilecek
uygun bir tavan düzeyi saptamanın güçlüğü gibi
nedenlerle tavan konulmasına karĢı olduğunu,
bunun yerine oransal sorumluluk getirilmesinin
daha uygun ve mantıki olacağını ifade etmiĢtir.
Konferansın
kapanıĢ
konuĢmasında
Avrupa
Komisyonu üyesi Ġç Piyasa Komiseri Charlie
McCreevy, Komisyonun talebi üzerine London
Economics
tarafından
yapılan
çalıĢmanın
sonuçlarına
temas
ederek,
sorumluluğun
sınırlandınlması ve bir tavan getirilmesinin olumlu
sonuçlar vereceği Ģeklindeki düĢüncesini ana
çizgileriyle dile getirmiĢtir.
(TÜRMOB’un Bilanço dergisinden alınmıĢtır)
54
Belki…….
Berna Sağlam Naipoğlu
Belki olabilir veya olmayabilir anlamına gelen garip
bir kelimedir. Kimi zaman suya sabuna dokunmaz
cinsinden politik bir yaklaĢıma tercüman olur, kimi
zaman da evet deyip sorumluluğunun alınmıĢ
olması istenmeyen veya hayır diyerek reddetmiĢ
konumuna düĢülmemesi gereken durumlarda
kullanılır.
"Belki yapabilirim. Sonra belki alabilirim. Belki
ilgilenebilirim. Belki zamanla unutabilirim veya
sevebilirim. Belki bu pozisyonu üstlenebilirim.
Belki haklısındır" gibi yüzlerce cümleye odak nokta
olarak kullanılabilir. Ama;
•
Hiçbir konuya net bir yaklaĢım içermez.
•
Güven vermez. Çünkü her an tersi bir
durumun da gerçekleĢebileceğini baĢtan ifade
eder.
•
Bekleme gerektirir. O an için herhangi bir
cevap teĢkil etmez.
•
Beyaz veya siyah asla olamaz. Olsa olsa gri
olur.
•
Ġçinde heyecan barındırmaz. Çünkü beklenti
içine soktuğu için olabilirliği veya olamayacağı
konusunda baĢtan tavrını koymuĢtur. Öyle de olsa
böyle de olsa sonuç beklenendir.
•
Kararlı değildir. Çekimserdir.
Bütün
bunlar "belki kelimesini
sevmememi
sağladı yıllarca.
Benim için tek elle tutulur tarafı, gizli bir umut
içermesidir. Özellikle de yanına iki kelime daha
eklediğimde …..”Belki bir gün"
Bu sözü çok severim. Yüzüme küçük de olsa bir
gülümseme yerleĢtirir. Hayal kurdurur. Karamsar
veya mutsuz anlanmda bir ıĢık olur. Umut verir.
"Neden olmasın?" diye sorarım hemen arkasından.
Zorlarım
"belki"yi.
Daha
net
birĢeyler
hissettirmesini, daha çok umut vermesini isterim.
55
Ama o yine ölçülüdür. Hemen tersi durumu da
hatırlatır. "Olmayabilir de" der.
Bu noktada fazla havaya girmememi, temkinli
olmamı ve olası bir tatsız durumda hayal kırıklığına
daha az uğramamı sağlar.
"Belki" ile ilgili güzel ve eski bir yazı buldum
bir yerlerde. Ġyimser tavırla hayata bakabilen,
acıyı azaltan, umudu çoğaltan. ġöyle diyordu:
Belki, Tanrı yanlıĢ insanlarla tanıĢmamızı istedi
doğru insanı tanımadan önce. Böylece en sonunda
doğru insanla tanıĢtığımızda, bu hediyenin ne yüce
olduğunu anlamamız için.
Belki, bir mutluluk kapısı kapandığında, baĢkası
açılıyordun
Fakat böyle zamanlarda kapanan kapıya öyle uzun
bakarız ki, bizim için açılan diğer kapıyı görmeyiz
bile.
Belki, elimizde olanın kıymetini kaybettiğimizde
anladığımız doğru olabilir. Fakat elimize gelene
kadar neler kaçırdığımızın farkına varamadığımız
da doğrudur.
Bu belki ile baĢlayan saptamalar, "belki"
hakkındaki fikirlerimi değiĢtirmese de içerdiği
felsefeyi sevdim.
Ama ben yine de açık olmayı ve gri olmamayı
seçmenin doğru olduğuna inanıyorum.
Umutlarımıza gelince, "belki"nin vereceği Ģartlı
koĢullardansa bırakalım onlar gerçeklerden uzak,
sınırsız ve özgür olsunlar.
(02/03/2007Dünya Gazetesinden alınmıĢtır.)
56
DeğiĢmek, değiĢtirmek değiĢilmek...
Tuba Ġlze
Hayatın belli dönemleri vardır... O dönemlerin
özneleri, sıfatlan ve eylemleri... Hayatın belli
dönemleri vardır... Bazılan uzun, bazılan daha kısa
olan... Ve her dönemin bir bitiĢi, herkesin bir gidiĢi
ve her kapının bir açılıĢı vardır.
DeğiĢmek, değiĢtirmek ve değiĢilmek zordur, uzun
zaman alır.
DeğiĢmek, farkındalık ister. Farkındalık ise,
objektiflik.
Eğer
taraf
tutarsanız,
farkında
olamazsınız. Biraz dıĢandan bakmak, biraz
eleĢtirmek, biraz baĢkalanna kulak vermek
gerekir, farkında olmak için. Kolay değildir, uzun
zaman alır. içinizde fırtınalar kopar, bugüne kadar
savunduklannızı sorguladığınızı görürsünüz bazen.
Kendinizi kendinizin karĢısında çıplak bulursunuz.
Cesaret ister, insanın kendisine bile her Ģeyi
apaçık göstermesi. Tüm bu sancılan atlattıktan
sonra değiĢimi yönetmek daha kolaydır. Kendinize
açıklayabilirseniz gerekçeleri, değiĢimi içinize
sindirebilir ve verdiğiniz kararlann arkasında daha
rahat durabilirsiniz. Bu durumda gelecek tepkilere
direnmek, çok daha kolay olacaktır.
DeğiĢmek, değiĢtirmeyi gerektirir genellikle. Önce
değiĢmeye karar verir, yol haritanızı çizersiniz,
sonra sıra gelir değiĢtirmeye. DeğiĢtirmek demek,
bazen bitiĢler ve baĢlangıçlar demektir. Bazense
varolanı dönüĢtürmek.
Her dönemin bir öznesi, sıfatı ve eylemi vardır
dedik ya, baĢka isimler, baĢka tanımlamalar,
baĢka yapılacaklar girer hayatınıza. Her bir
dönemin kapanıĢı, hem burar, insanın içini, hem
de yeni ufuklara açılacak olmanın heyecanı ile
kıpırdatır.
57
Okulunuz biter, iĢinizden aynlırsınız, evinizden
taĢınırsınız,
alıĢtıklannızdan,
tanıdıklarınızdan,
bildiklerinizden, her gün yaptıklannızdan uzağa
düĢer, yeniye doğru ilerlersiniz.
DeğiĢilmek,
daha
farklıdır
değiĢmek
ve
değiĢtirmekten. Bu sefer siz, öbür tarafta yer
alırsınız. DeğiĢmek ve değiĢtirmek karannı alandır,
baĢrol oyuncusu. DeğiĢilmek, daha acı verendir.
Siz farkında değilseniz olan bitenin ve yaklaĢmakta
olan değiĢimin, her Ģey bir anda olmuĢ gibi
hissedersiniz.
Yaralandığınızı,
terkedildiğinizi,
yalnız kaldığınızı, "baĢkasına gidilmiĢ" olduğunu ve
"o"nun size tercih edildiğini düĢünürsünüz. Siz, bir
anda oldu zannedersiniz. Ama aslında siz farkında
olmadan,
değiĢme
ve
değiĢtirme
sancılan
yaĢanırken, değiĢilmenin iĢaretleri de veriliyordur
mutlaka. Farkında olmak gerekir, değiĢme sancısı
ile
kıvrananlan,
bir
Ģeyleri
değiĢtirmeye
çalıĢ'anlan, bunun için hazırlananlan görmek
gerekir.
Bir sabah uyandığınızda düzenin değiĢtiğini
farkedersiniz. Bir sabah iĢe gittiğinizde iĢinizden
olduğunuzu
öğrenirsiniz,
bir
gün
en
yakınınızdakinin sizi terkettiğini görürsünüz. Hiç
anlayamazsınız nedenini, neden aniden böyle bir
Ģeyin yaĢandığını. "Her Ģey birden bire oldu" gibi
gelir.
Ama aslında hiçbir Ģey, bir anda olmaz.
(13/06/2007 Tarihli Dünya Gazetesinden
alınmıĢtır.)
58
Terörün anlam ve hedefi bağlamında
Türkiye
Dr.Sıddık ARSLAN
(AB Uluslar arası ĠliĢkiler
Uzmanı ve Siyaset Bilimi Doktoru)
Terör, isyan ve kalkıĢma hareketleri, Türkiye
Cumhuriyeti kuruldu kurulalı Ģu ya da bu Ģekilde
ülke bütünlüğümüzü ve ulusal birliğimizi tehdit
ediyor. Devletimizin kuruluĢ koĢullan dikkatle
irdelenince, ülkemizin baĢına musallat edilen terör,
iç kargaĢa ve gereksiz gerilimlerin tesadüfi
olmadığı rahatlıkla kavranabilir. Mesela, Misak-ı
Milli sınırlarımızın içerisinde yer alan Musul ve
Kerkük bölgesini Türkiye'ye kaptırmak istemeyen
Ġngiltere'nin,
"ayrılıkçı
unsurları
kullanarak"
Türkiye'yi söz konusu bölgelerden vazgeçme
noktasına getirme hadisesi, Türkiye üzerinde
oynanan terör, isyan ve kalkıĢma oyunlarının
tesadüfi olmadığının delilidir. Öyle ise gerek
geçmiĢ dönemlerde ve gerekse son çeyrek asırdan
bu yana Türkiye'yi zor duruma düĢüren terör
olaylarının gerçek mahiyetini anlayabilmek için,
yaĢanan
hadiselerin
görüntüsünden
ziyade,
"anlam" ve "hedefleri" üzerinde durulması
gerekmektedir. Zira görüntüye dayalı olarak
oluĢan kanaatler, çoğunlukla yanıltıcı sonuçlar
doğurmaktadır.
Bu bağlamda baktığımızda, yaĢadığımız terör
olaylarının "Ģu anlamlara geldiğini" ileri sürebiliriz:
1- Ülkemizdeki toplum katmanları arasında
korku, dehĢet ve endiĢe dalgaları yayarak
insanları, ne yapacaklarını bilemez bir hale
getirmek.
Bu
sayede
savunma
refleksleri
köreltilecek olan kitleler, en acıklı
geliĢmeler
karĢısında bile neredeyse tamamen savunmasız bir
konuma bulundurulmuĢ olacaklardır.
59
2- YaĢanacak yoğun ve yaygın terör hadiseleri
karĢısında, devlet erkini baĢarısızlık ve çaresizlik
açmazlarına sürükleyerek; milletin, devletine olan
güvenini tamamen sarsmak. Devletine güveni
kalmayan millet, ümitsizlik bataklığına düĢeceği
için, ülkenin bütünlüğü ile milletin birliği ciddi
anlamda savunma zaafım yaĢayacaktır. Böylece,
ortaya
çıkacak
olan
karĢılıklı
suçlamalar
neticesinde, devlet ile millet kavgalı hale getirilmiĢ
olacaktır.
3- Terör olaylarını olabildiğince , yaygın, ağır ve
külfetli bir konuma getirerek Türkiye'yi, "arandan
kalkamayacağı derecede" ekonomik zararlara
uğratmak. Zaten, ekonomisi olabildiğince kırılgan
ve bağımlı bir yapıya sahip olan Türkiye, yaygın
terör
giriĢimlerim
bertaraf
etme
uğraĢım
sürdürecek olursa; daha önceki siz israf sebebiyle,
Türkiye'nin dıĢa bağımlılığı daha da kronik bir
yapıya bürünecektir.
4- KutuplaĢma siyasetine hizmet edecek bir
yaklaĢım ve yöntem çerçevesinde hareket ederek
Türk halkını, farklı kamplara ayrılma noktasına
sürüklemek. Hakikaten PKK, Kürt kökenli Türk
halkının ayrılıkçı damarlarım kabartarak, Türk-Kürt
kutuplaĢması oluĢturmaya çalıĢmaktadır. Maalesef,
Osmanlı'nın dağılmasından sonra bağımsızlığına
kavuĢan onlarca devletin baĢına
açılan binbir
gailelerden gerekli dersler çıkarılmamıĢcasına,
Türkiye'nin parçalanması üzerinden "gelecek
hesaplan" yapan kimi yerli safdiller, iç ve dıĢ
düĢmanların oyununa gelerek, iç kutuplaĢmalara
çanak tutmaktadırlar.
5- Sabırlı ve dirençli bir eylem programı
benimsenmek suretiyle terörü, olabildiğince yaygın
ve uzun bir döneme yayarak Türk devleti ve
milletini usandırarak pes ettirmek. Açıkçası, terör
odaklarının siyasal haklar elde ederek ülkeleri
bölünme
tehdidiyle
yüzleĢme
zorunda
bırakmalarının
çıkıĢ
noktası
buradan
kaynaklanmaktadır.
60
Bu korkunç yöntem, Ġspanya gibi Avrupa
ülkelerinde bile belli ölçüde baĢarıya ulaĢmıĢtır.
Türkiye, meselenin bu yönüne karĢı olabildiğince
dikkatli davranmak zorundadır.
Benzer biçimde; yaĢadığımız terör olaylarım,
benimsedikleri "temel hedefleri" bağlanımda da
değerlendirmek gerekmektedir. KuĢkusuz, terörün
hedef yapısı olabildiğince karmaĢık ve girift nitelik
arz etmektedir. Çünkü terör olaylarının ortaya
çıkıĢında sadece iç dinamikler değil, dıĢ dinamikler
de belirleyici bir konuma sahiptir. O nedenle, terör
hadiseleri üzerinden kurgulanan hedefleri anlaĢılır
ve net bir Ģekilde ortaya koyabilmek için, sürece
etki eden iç ve dıĢ dinamiklerin hedeflerine birlikte
değinmek gerekmektedir.
Bu yönden bakınca,
yaĢadığımız terör olaylarının
"Ģu hedeflere
kilitlenmiĢ olduğunu " iddia edebiliriz:
1- Orta büyüklükteki Türkiye'n medeniyetler arası
"kültürel ve dinsel kutuplaĢmayı esas alan"
postmedern küresel sistemde, "kutup baĢı” olması
ihtimali dikkate alınarak, Türkiye‟nin parçalanması
planlanmaktadır. Soğuk savaĢ yıllarda, Batı‟nın iler
karakolu
ve
asker
deposu
konumundaki
Türkiye‟nin “orta büyüklükte olması” Batılıları
fazlaca rahatsız etmiyordu. Soğuk savaĢ sonrası
dönemde, özellikle 1 MART 2003 tarihli "Irak'a
kuzeyden cephe açmak amacıyla Türk toprakları
ABD askerlerine açmayı konu alan tezkere" TBMM
tarafından reddedildikten sonra, "orta büyüklükte
bir Türkiye" Batı çıkarları için dal da riskli bir güç
olarak görülme; baĢlanmıĢtır.
2- Osmanlı mirası üzerinde hak iddia edebilecek
anlamda "bağımsız açılım ve atılımlara" girebilme
yeteneğine sahip bir Türkiye'nin varlığından
duyulan endiĢe sebebiyle Türkiye'yi, kendi ayaklan
üzerine
duramayacak
derecede
zayıflatma
çalıĢmaları öncelikli hale getirilmiĢtir. Bu anlamda,
Irak'ın kuzeyindeki bölgesel Kürt yönetimi ile PKK
terör örgütüne ciddi görev ve sorumluluklar
yüklenmiĢ görünüyor.
61
Bu görüntüden rahatsızlık duyan Türkiye'nin Kuzey
Irak'a kapsamlı bir operasyon düzenlenmesi
hususu,
dıĢ
mihrakların
da
yanlıĢ
yönlendirmelerinin etkisiyle epeyce yol almıĢ
bulunuyor. Eğer, söz konusu savaĢa girecek
olursak Türkiye, asıl bu Ģekilde güç ten
düĢürülebilir. O nedenle, hissi ve ideolojik
davranıĢları bir tarafa bırakarak,
rasyonel
davranıĢ sergileme ye mecburuz.
3- Küresel ısınma, çevre kirliliği su kaynaklarının
artan nüfusa kifa yet etmemesi ve kıt kaynaklar
bağlamında düĢünüldüğünde; Türki ye'nin sahip
olduğu su kaynaklarının kontrolünü sağlayacak
uluslararası mekanizmalara zemin hazırlanma ya
çalıĢılmaktadır. Mesela Dicle ve Fırat nehirlerinden
akan suların kullanımıyla ilgili yönetimi üstlenecek
bir
“uluslararası
komisyon"
oluĢturulması
yönündeki dıĢ kaynaklı görüĢler dikkate alınınca,
bu konunun ne derece önemsendiği anlaĢılacaktır.
Ayrıca, günümüzde yaĢanmakta olan "enerji
savaĢları "nın yerine, yakın bir zaman sonra "su
savaĢlarının gündeme geleceği iddiaları da
meselenin ehemmiyetini belirgin bir biçimde
artırmaktadır.
4- Henüz belirgin verilere rastlanılmasa da dön
bir etrafı enerji kaynaklarıyla kaynayan Türkiye'nin
altından akan petrol denizi, doğalgaz kaynaklan,
Bor ve diğer önemli madenlerin kontrolünü ele
geçirmek üzere Türkiye'yi, eli mahkûm bir duruma
düĢürmek istiyorlar. Son bir yıl içerisinde bulunan
ciddi doğalgaz ve petrol yatakları
dikkate
alındığında; Türkiye'nin, iddiaların ve beklentilerin
de ötesinde zengin doğal kaynaklara sahip olduğu
anlaĢılmaktadır. Hatta zengin doğal kaynaklara
sahip topraklarımızın yabancılar tarafından satın
alındığı yönünde ileri sürülen iddia ve belgelere
bakılırsa, Türkiye'nin terör belasına müptela
edilmesinin arkasındaki bir nedenin de bu zengin
doğal kaynaklarımızı kontrol etme hedeflerinin
olduğu söylenebilir.
62
5- Bazı kesimlerin iddialarına bakılırsa; Ġsrail
devleti ve Yahudi cemaatinin, "vaat edilmiĢ
topraklar" hülyasının kapsam alam içerisine giren
Türkiye topraklarının bir bölümünü ele geçirmek
üzere, piyon unsurları (etnik, din, ırk, vs.
yönünden) Türkiye'ye karĢı ayrılıkçılığa teĢvik
etmektedirler. Bu bağlamda, örneğin; Ali Ünal'ın
görüĢüne göre: "Bugün, ...ABD ile Ġsrail, Kuzey
Irak'ı en ağır silahlarla donatıp bir silah deposu
haline getirmiĢ bulunuyor. Dolayısıyla, artan terör
bizi görünüĢte Kuzey Irak'a müdahaleye davet
ederken, ...Davetin altında, Türkiye içinde
demokratik sistemi ve seçim sürecini torpilleme,
mitinglerle lâik-antilâik
olarak
bölünemeyen
halkımızı Türk-Kürt, Sünnî-Alevî fay hatlarında
bölme, iç savaĢ çıkarma, dıĢarıda Türkiye'yi
içinden çıkamayacağı bir batağa sürükleme, Ġran
ve Suriye ile karĢı karĢıya getirme, bü¬tün bu
ülkeleri de zayıf düĢürme, sonuçta Türkiye'yi de
parçalama gayeleri yatıyor. Ve bütün bunlardan en
çok istifade edecekler, ABD'nin neoconları
ile
Ġsrail'dir."
6- Avrupa Birliği (AB) projesinin dayandırıldığı
"Antik Yunan ve Roma" uygarlıklarının merkezi
konumundaki Ban Anadolu'yu "AB sınırları”
içerisine katabilmek için, ülkemizin doğu kısmının
Türkiye'nin
elinden
çıkarılmasının
altyapısı
oluĢturulmaya çalıĢılmaktadır. Hâli hazırdaki AB
gündeminde tutular Türkiye'nin tam üyeliğinin
esası da doğu kısmı elden çıkarılmıĢ bir Türkiye'nin
üyeliğini esas almaktadır. Bu amaçla, AB'nin
Türkiye'ye
karĢı
yapmıĢ
olduğu
"resmi
dayatmaların" haddi hesabının olmadığı arĢivlerle
sabittir.
7- Öte yandan, iç dinamiklerin en önemlilerinden
biri
konumundaki
ayrılıkçı
yerli
unsurlar,
Türkiye'nin doğu ve güneydoğu bölgelerindeki
topraklar üzerinde bağımsız bir devlet kurmak
üzere, Türkiye'yi bölmeyi hedeflemektedirler.
Ayrıntısına girmeyeceğim ve herkesin malumu
olan bu üzüntü verici süreç sebebiyle 30-40 bin
düzeyinde Ģehit verilmiĢtir.
63
Bu önemli kesimin kazanılması sağlanmadığı
sürece, kötüye gidiĢi durdurmak çok zordur.
8- Ayrıca, iç siyasi hesaplaĢmalar sebebiyle ya
da iç siyasete dıĢarıdan yön verebilme amacıyla,
terör aracını farklı biçimlerde kullanan iç ve dıĢ
dinamiklerin hamlelerine ise girmek istemiyorum.
9- Diğer yandan ulusal, bölgesel ve küresel
nitelikteki organize suç örgütleri, 'küçük hesaplar"
uğruna Türkiye ve Türk halkım "hissi davranıĢlar"
girdabına girdirerek, ülke gündemini kendi
menfaatleri
doğrultusunda
yönlendirmeye
çalıĢmaktadırlar. Böylece, kendi menfaat ve
hedefleri sanki ülkenin menfaatiymiĢ gibi bir
anlayıĢı piyasaya empoze etmeye (dayatmaya)
çalıĢmaktadırlar. En tehlikeli ve organize dinamik
ise aslında budur.
Sonuç olarak Türkiye, terör olaylarının geliĢim,
etkileĢim ve yöneliĢim seyrine odaklanarak
hareket
etme
görüntüsünden
kurtulamadığı
sürece, terörün anlam ve hedefi ıĢığında hareket
edebilme becerisini gösteremeyecektir. O nedenle,
meselenin sosyolojik, psikolojik, ekonomik politik,
teknolojik, askeri, istihbari, kültürel, dinsel, ırksal
ve etnik yönleri ıĢığında, öncelikle içinde bulunulan
sürecin anlam ve hedefleri analiz edilerek belli bir
"acil eylem planı" oluĢturulmalıdır. Aksi davranıĢ,
giriĢim ve atılımların hiçbir iĢe yaramayacağının
kanıtı, geçmiĢte devreye girdirmiĢ olduğumuz
baĢarısız uygulamalardır vesselam.
(14 Haziran 2007 Tarihli Dünya Gazetesinden
alınmıĢtır.)
64
HUKUK KÖġESĠ
ALT ĠġVEREN (TAġERON)
4857 Sayılı iĢ Yasasında iĢyeri kavramına,
iĢveren tarafından mal veya hizmet üretmek
amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile
iĢçinin birlikte örgütlendiği birim anlayıĢı ile
yaklaĢılmaktadır.
Bu yaklaĢım doğrultusunda, bir iĢverenden
iĢyerinde, yürüttüğü mal veya hizmet üretimine
iliĢkin olarak, yardımcı iĢyerlerinde veya asıl iĢin
bir bölümünde, iĢletmenin ve iĢin gereği ile
teknolojik nedenler ile uzmanlık gerektiren
iĢlerde iĢ alan ve bu iĢ için görevlendirdiği
iĢçilerini sadece bu iĢyerinde aldığı iĢte
çalıĢtıran diğer iĢveren ile iĢ aldığı iĢveren
arasında kurulan iliĢkiyi asıl iĢveren-alt iĢveren
iliĢkisi
olarak
nitelendirilmesi
sonucuna
ulaĢılmaktadır.
Asıl
iĢverenAlt
ĠĢveren
iliĢkisinden
bahsedebilmek için bazı unsurların varlığı
aranmaktadır. Bu unsurlar aĢağıda belirtilen
Ģekilde gruplanabilir.
1 Asıl iĢverenin, iĢveren özelliğini taĢıması;
Asıl iĢverenin, iĢveren niteliğini taĢıması
gerekir bir baĢka ifade ile, asıl iĢverenin de
iĢçi çalıĢtırıyor olması gerekmektedir. Asıl
iĢverenin iĢçi çalıĢtırmadığı durumlarda,
asıl iĢveren alt iĢveren iliĢkisi mevzu bahis
olmayacaktır.
2 Alt iĢverenin iĢçileri tarafından yapılan iĢin,
aslı iĢveren tarafından yapılan üretim ile
ilgili yardımcı iĢlerde veya asıl iĢin bir
bölümünde iĢletmenin veya iĢin yapısından
kaynaklanan
ve
teknolojik
uzmanlık
gerektiren
konularda
yapılması
gerekmektedir.
65
3 Alt iĢveren sözleĢmesine konu iĢin, aslı
iĢverenin
iĢyerinde
yapılması
gerekmektedir.
4 Alt iĢverenin iĢçilerinin sadece asıl iĢverenin
iĢinde çalıĢtırılması gerekmektedir.
Kanun koyucu, alt iĢverenlik müessesesi nedeni
ile asıl iĢverenin iĢçilerinin hak kaybına
sebebiyet verilmesini önlemek amacı ile daha
önce asıl iĢveren için çalıĢan bir kimse ile alt
iĢveren iliĢkisi kurulması durumuna muvazaalı
iliĢki olarak yaklaĢmakta ve alt iĢverenin
iĢçilerini asıl iĢverenin iĢçileri olarak kabul
etmektedir.
Asıl iĢverenin sorumluluğu;
Asıl iĢverenin alt iĢverenin iĢçileri yönünden
müteselsil sorumluluğu söz konusudur. Ancak
müteselsil sorumluluğun, cezai sorumluluğu
kapsamadığı, ceza hukukunun Ģahsiliği ilkesi
gereği
tartıĢmasız
kabulü
gereken
bir
durumdur.
Asıl iĢverenin müteselsil sorumluluğu hukuki
sorumluluk yönündendir. Asıl iĢveren alt
iĢverenin iĢçileri yönünden alt iĢverenin bağlı
olduğu, iĢ mevzuatı hükümleri, iĢ sözleĢmesi ve
varsa toplu iĢ sözleĢmesini de kapsamaktadır.
Ancak asıl iĢverenin sorumluluğunun söz
konusu olabilmesi için, asıl iĢveren ve alt
iĢveren iliĢkisinin mevcut olması ve alt iĢverenin
iĢçilerinin
sadece
asıl
iĢverenin
iĢinde
kullanılması
gerekmektedir.
Müteselsil
sorumluluk, iĢçilerin haklarını güvence altına
almak amacı ile getirilmiĢ bir müessesedir. Asıl
iĢverenin müteselsil sorumluluk nedeni ile
yerine getirmek zorunda kaldığı ödemeler için
alt iĢverene rücu hakkı mevcuttur.
66
T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAĠRESĠ
E. 2005/18822
K. 2005/24469
T. 11.7.2005
•
ĠġE ĠADE DAVASI ( ĠĢ Akdi Feshedilen ĠĢçinin
Alt ĠĢveren Tarafından ĠĢe Alınarak ÇalıĢtırılmaya
Devam Edilmesi Halinde ĠĢçi BaĢlangıçtan Ġtibaren
Asıl ĠĢverenin ĠĢçisi Sayılacağı - Feshin Haksız
Olduğu )
•
Ġġ AKDĠNĠN HAKSIZ FESHĠ ( Feshedilen
ĠĢçinin Alt ĠĢveren Tarafından ĠĢe Alınarak
ÇalıĢtırılmaya Devam Edilmesi Halinde ĠĢçi
BaĢlangıçtan Ġtibaren Asıl ĠĢverenin ĠĢçisi Sayıldığı
- Haklarını Talep Edebileceği)
•
ALT ĠġVEREN ( ĠĢ Akdi Feshedilen ĠĢçinin Alt
ĠĢveren Tarafından ĠĢe Alınarak ÇalıĢtırılmaya
Devam Edilmesi Halinde ĠĢçi BaĢlangıçtan Ġtibaren
Asıl ĠĢverenin ĠĢçisi Sayılacağı - Feshin Haksız
Olduğu )
•
FESHĠN GEÇERSĠZLĠĞĠNĠN TESPĠTĠ (ĠĢ Akdi
Feshedilen ĠĢçinin Alt ĠĢveren Tarafından ĠĢe
Alınarak ÇalıĢtırılmaya Devam Edilmesi Halinde
Dava Açabileceği/ĠĢçi BaĢlangıçtan Ġtibaren Asıl
ĠĢverenin ĠĢçisi Sayılacağı - Asıl ĠĢverene KarĢı
Haklarını Talep Edebileceği )
•
ĠHBAR VE KIDEM TAZMĠNATI ( Ģ Akdi
Feshedilen ĠĢçinin Alt ĠĢveren Tarafından ĠĢe
Alınarak ÇalıĢtırılmaya Devam Edilmesi Halinde
ĠĢçi BaĢlangıçtan Ġtibaren Asıl ĠĢverenin ĠĢçisi
Sayılacağı - Asıl ĠĢverene KarĢı Haklarını Talep
Edebileceği)
•
KIDEM TAZMĠNATI ( Ģ Akdi Feshedilen ĠĢçinin
Alt ĠĢveren Tarafından ĠĢe Alınarak ÇalıĢtırılmaya
Devam Edilmesi Halinde ĠĢçi BaĢlangıçtan Ġtibaren
Asıl ĠĢverenin ĠĢçisi Sayılacağı - Asıl ĠĢverene KarĢı
Haklarını Talep Edebileceği)
4857/m. 2, J8
1475/m.14
67
ÖZET : Dosya kapsamından davacının, davalı
iĢyerinde çalıĢırken temizlik iĢinin dava dıĢı Ģirkete
devredilmesi üzerine iĢ sözleĢmesinin feshedildiği
ve ertesi gün taĢeron Ģirket tarafından düĢük
maaĢla çalıĢtırılmaya baĢlandığı anlaĢılmaktadır.
Asıl iĢveren tarafından iĢ akdi feshedilen iĢçinin alt
iĢveren tarafından çalıĢtırılmaya devam edilmesi
halinde iĢçi baĢlangıçtan itibaren asıl iĢverenin
iĢçisi sayılır. TaĢeron nezdinde çalıĢma feshin
geçersizliğinin tespiti davası açmaya engel teĢkil
etmez.
DAVA : Davacı, iĢe iadesine karar verilmesini
istemiĢtir. Yerel mahkeme, davayı reddetmiĢtir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından
temyiz edilmiĢ olmakla dosya incelendi, gereği
konuĢulup düĢünüldü:
KARAR : Davacının davalı belediye iĢyerinde
çalıĢırken asli iĢi olan temizlik iĢinin dava dıĢı
Ģirkete devredilmesi üzerine iĢ sözleĢmesinin
feshedilip, ertesi günü taĢeron Ģirket tarafından
düĢük ücretle çalıĢtırılmaya baĢlandığı dosyadaki
bilgi ve belgelerden anlaĢılmaktadır.
4857 sayılı ĠĢ Kanunu'nun 2/VII. maddesi
uyarınca, asıl iĢveren iĢçilerinin alt iĢveren
tarafından iĢe alınarak çalıĢtırılmaya devam
ettirilmesi
suretiyle
hakları
kısıtlanarmayacağından, asıl iĢveren alt iĢveren
iliĢkisinin muvazaalı iĢleme dayandığı kabul
edilerek alt iĢverenin iĢçileri baĢlangıçtan itibaren
asıl iĢverenin iĢçisi sayılacaktır.
öte yandan iĢletmenin mevsim gereği ile
teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren iĢler
dıĢında
asıl
iĢ
bölünerek
alt iĢverenlere
verilemeyeceğinden ve temizlik iĢinin belediyelerin
asli iĢi olduğundan iĢin taĢeron Ģirkete devri
geçerli kabul edilemez, iĢin taĢerona devri
nedeniyle
yapılan
fesih geçerli
sayılamaz.
Davacının feshi takip eden gün davalı belediyenin
68
taĢeron ile yaptığı sözleĢme uyarınca olsa da
taĢeron nezdinde çalıĢmaya baĢlatılması feshin
geçersizliğinin
istenilmesinde
hukuki
yarar
bulunmadığını göstermez.
Zira davacının kıdem ve ihbar tazminatı ve diğer
iĢçilik hakları yanında ücretinin düĢürülmesinin
önlenmesini
sağlamak
için
yargı
yoluna
baĢvurması gerekir. Mahkemece davanın kısmen
kabulü gerekirken yazılı Ģekilde reddi hatalıdır.
4857 sayılı ĠĢ Kanunu'nun 20/3. maddesi uyarınca
dairemizce aĢağıdaki Ģekilde karar vermek
gerekmiĢtir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Bayburt 1. Asliye ( ĠĢ ) Mahkemesi'nin 08.04.2005
tarih 595/106 sayılı kararının bozularak ortadan
kaldırılmasına,
Davanın kısmen kabulü ile feshin geçersizliğinin
tespitine, belediye nezdinde taĢeron tarafından
çalıĢtırıldığı dönem için ücret ve diğer haklarının
eksik olan kısmının davalı iĢverence ödenmesi
gerektiğinin tespitine,
3.Harç peĢin alındığından yeniden alınmasına yer
olmadığına,
Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar
tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari
Ücret Tarifesi uyarınca 350.-YTL vekalet ücretinin
davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 29.- YTL yargılama
giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde
bırakılmasına,
6.PeĢin alınan temyiz harcının isteği halinde
ilgilisine iadesine, kesin olarak 11.07.2005
tarihinde oybirliği ile karar verildi.
69
T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAĠRESĠ
E. 2001/10264
K. 2001/15254
T. 2.10.2001
•
ĠHBAR
TAZMĠNATI
(Taraf
Ġradelerinin
BirleĢtiği ĠĢ Aktinin Tasfiyesi - Farkları da Dahil
ÖdenmiĢ Olması/Açılan Dava Üzerine Mahkemenin
Tekrar Hesaplattırma Zorunluluğu)
•
KIDEM TAZMĠNATI ( Taraf Ġradelerinin
BirleĢtiği ĠĢ Aktinin Tasfiyesi - Farkları da Dahil
ÖdenmiĢ Olması/Açılan Dava Üzerine Mahkemenin
Tekrar Hesaplattırma Zorunluluğu)
•
Ġġ AKDĠNĠN TASFĠYE EDĠLMESĠ ( ĠĢçi ve
ĠĢverenin Ġradeleri BirleĢerek - Tazminatlar
Ödendikten Sonra Tekrar Ödenmesinin Dava
Edilmesi)
•
ĠġÇĠ VE ĠġVERENĠN ĠRADELERĠ BĠRLEġEREK
Ġġ AKDĠNĠN TASFĠYE EDĠLMESĠ ( Tazminatlar
Ödendikten Sonra Tekrar Ödenmesinin Dava
Edilmesi)
1475/m.13,14
ÖZET : Dava konusu olayda davalı idarenin gerçek
iĢveren durumunda bulunduğu ve onun tarafından
yapılan iĢlemde davacı iĢçinin ihbar ve kıdem
tazminatları, farkları da ödenmek suretiyle tasfiye
edildiği ve bu tasfiyeyi davacı da kabul etmiĢtir. Bu
nedenle ortada taraf iradelerinin birleĢtiği bir
tasfiye olayının bulunduğu, dava konusu olayın
özellikleri bakımından kabul edilmelidir.
70
DAVA : Taraflar arasındaki ihbar ve kıdem
tazminatlarının
ödetilmesi
davasının
yapılan
yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle
reddine iliĢkin hükmün süresi içinde duruĢmalı
olarak temyizen incelenmesi davacı avukatınca
istenilmesi
üzerine
dosya
incelenerek
iĢin
duruĢmaya tabi olduğu anlaĢılmıĢ ve duruĢma için
02/10/2000 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı
kağıdı gönderilmiĢti. DuruĢma günü davacı adına
Avukat Ġsmail Satıkboğa geldi. KarĢı taraf adına
kimse gelmedi. DuruĢmaya baĢlanarak hazır
bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten
sonra duruĢmaya son verilerek dosya incelendi,
gereği konuĢulup düĢünüldü:
KARAR : Davacı iĢçi davalı idareye ait iĢyerinde
ihaleyle iĢin bir bölümünü üstlenmiĢ olan taĢeron
iĢçisi olarak uzun yıllardan beri çalıĢtığı,
Dairemizin denetiminden de geçen bu çalıĢma
Ģeklinin gerçek duruma uygun olmadığı, bir baĢka
anlatımla davacının taĢeron iĢçisi gibi gösterilmiĢ
bulunmakla birlikte gerçek iĢverenin davalı
idarenin olduğu, gerçek iĢverenin durumunda
bulunan bu davalı tarafından hizmet akdinin
31/12/1998 tarihinde feshedildiği 1999 Mart ayı
içinde de kendisine ihbar ve kıdem tazminatları
ödendiği, davalı idarenin yönetim kurulu kararına
dayanılarak bu ödemenin eksik olduğu kabul
edilerek geri kalan kısmının da ödenmek sureti ile
hizmet akdi iliĢkisinin tasfiye edildiği davacı iĢçinin
de anlatılan bütün bu olguları kabul ettiği ve
tasfiyeyi
doğruladığı
01/01/1999
tarihinden
itibaren davacının çalıĢtığı bölümün yeni bir
taĢerona ihale ile verildiği ve böylece MARSAġ
isimli firmanın aynı iĢi yürüttüğü, davacı iĢçinin de
MARSAġ firmasının iĢçisi olarak 01/01/1999
tarihinden itibaren iĢe baĢladığı dosyadaki bilgi ve
belgelerden anlaĢıldığı gibi, bütün bu hususlar her
iki tarafında kabulündedir.
71
Davacı iĢçinin 1998 Aralık ayı sonuna kadarki
dönem için gerçekleĢmiĢ olan ihbar ve kıdem
tazminatlarının eksik ödendiğini ileri sürerek fark
tazminat isteğiyle bu davayı açtığı açıktır.
Mahkemece Dairemizin içtihatlarına dayanılarak
davacının ara vermeksizin çalıĢmasını sürdürdüğü,
kendisine yapılmıĢ olan ihbar ve kıdem tazminatı
ödemelerinin gerçek tazminatlar olmayıp avans
niteliğinde bulunduğu, bu bakımdan gerçek bir
feshin söz konusu olmadığı vurgulanarak davanın
reddine karar verilmiĢtir.
Somut olayda bu konuya iliĢkin daha önceki
dairemiz kararlarında da vurgulandığı üzere davalı
idarenin gerçek iĢveren durumunda bulunduğu ve
onun tarafından yapılan iĢlemde davacı iĢçinin
ihbar ve kıdem tazminatları, farkları da ödenmek
suretiyle tasfiye edildiği ve bu tasfiyeyi davacıda
kabul
etmiĢ olduğuna göre ortada
taraf
iradelerinin
birleĢtiği
bir
"tasfiye"
olayının
bulunduğu, somut olayın özellikleri bakımından
kabul edilmelidir. Bu bakımdan mahkemenin,
vardığı sonuç doğru değildir. Ayrıca belirtmek
gerekir ki, dayanak olarak gösterilen dairemiz
kararında tasfiye ile ilgili olmayıp muvazaaya
iliĢkin bulunmaktadır.
Açıklanan bu olgular karĢısında gösterilen gerekçe
hatalı olduğu için 1998 yılı sonuna kadar
gerçekleĢmiĢ olan haklar denetime elveriĢli bir
Ģekilde hesaplattırılarak önceki ödeme tutarlarının
daha yüksek olduğu takdirde davanın reddine,
aksi halde aradaki farkın hüküm altına alınmasına
karar verilmelidir.
72
SONUÇ : Yazılı Ģekilde hatalı değerlendirme ile
davanın reddi isabetsizdir SONUÇ : Temyiz olunan
kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,
Davacı yararına takdir edilen 97.500.000 TL.
duruĢma
avukatlık
parasının
karĢı
tarafa
yükletilmesine, peĢin alınan temyiz harcının istek
halinde ilgiliye iadesine, 02/10/2001 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
73
MALĠYE BAKANLIĞI ÖZELGELERĠ
T.C
GELĠR ĠDARESĠ BAġKANLIĞI
Ġzmir Vergi Dairesi BaĢkanlığı
(Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler
Grup Müdürlüğü)
Sayı
:B.07.1.GĠB.4.35.17.01/KDV:02-855/998
ĠZMĠR YEMĠNLĠ MALI MÜġAVĠRLER ODASI
Kıbrıs ġehitleri Cad. No:7 Kervan Apt.
Kat: 4 D: 8 3522 Alsancak / ĠZMĠR
ilgi : 14/2006 tarih ve 2006/291 sayılı
yazınız.
Odanız tarafından Maliye Bakanlığı Gelir
Ġdaresi BaĢkanlığına verilen ilgide kayıtlı yazınız
ekinde yer alan üyelerinizden YMM Erhan
OGAN'NIN 09/11/2006 tarihli dilekçesinde
sorulan hususlara iliĢkin olarak adı geçen
makamdan alınan 24/04/2007 tarihli yazıda;
"20 Seri No'lu Serbest Muhasebecilik,
Serbest Muhasebeci Mali MüĢavirlik ve Yeminli
Mali MüĢavirlik Kanunu Genel tebliğinin 1.2.
bölümünde,
"Yeminli malı müĢavirlerin katma değer
vergisi iadesi tasdik raporlarında yeminli mali
müĢavirlerin incelemesi sonucu ortaya çıkan
iadesi gereken katma değer vergisi ile
mükellefçe beyan edilen ve iade edilmesi
istenen katma değer vergisi arasında fark
olduğu takdirde, yeminli mali müĢavirin tasdik
raporundaki iadesi gereken katma değer vergisi
tutarı esas alınır.
74
Maddi
hatalardan
veya
hatalarından kaynaklananlar dıĢında,
hesap
a)
Katma değer vergisi iadesini talep eden
mükellefe, mal veya hizmet teslim eden
mükellef ya da mükelleflerin bulunamadığı veya
kendisine ulaĢılamadığı,
b)
Bu mükelleflerin defter ve belgelerinin
yeminli malı müĢavirlerce temin
edilemediği,
c)
Alt mükelleflerin kullandıkları belgelerin
gerçek
durumu
yansıtıp
yansıtmadığı
konusunda tereddütler bulunduğu,
d)
Katma değer vergisini talep eden
mükellef adına düzenlenen belgelerin gerçeği
yansıtmalarına rağmen, alt firmalarca bu
belgelerde yer alan tutarların ilgili dönem
beyannamesine
aktarılmadığı
veya
eksik
aktarıldığı,
Alt firma ya da firmaların, sahte veya
muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlenmesi
veya
kullanılması
organizasyonunda
yer
aldıklarının Yeminli Mali MüĢavirlerce tesbit edildiği
veya bu yönde tereddütler bulunduğu, gibi
nedenlerle yeminli malı müĢavirler, talep edilen
katma değer vergisi iadesi miktarında indirim
yapabilirler. Böyle hallerde vergi
daireleri,
indirimden sonra kalan tutar üzerinden katma
değer
vergisi
iadesini
gerçekleĢtireceklerdir.
Katma değer vergisi iadesi talep eden mükellef
adına belge düzenleyen ancak bu belgelerde yer
alan katma değer vergisi Yeminli Mali MüĢavir
tarafından yukarıdaki nedenlerle kabul edilmeyen
alt firmanın yeminli mali müĢavirle tam tasdik
sözleĢmesi düzenlemiĢ olması halinde, sözkonusu
tasdik raporları iĢleme konulduktan sonra birer
örneği vergi dairelerince, indirim yapıldığı hususu
da belirtilerek Bakanlığımıza gönderilecektir.
75
Sözkonusu
alt
firmalar
yeminli
mali
müĢavirlerle tam tasdik sözleĢmesi düzenlememiĢ
iseler, yeminli mali müĢavirlik tasdik raporunda
katma
değer
vergisi
iadesi
Yeminli
Mali
MüĢavirlerce dikkate alınmayan bu mükelleflerle
ilgili hususlar mahalli denetim elemanlarınca
incelenecektir. Bu alt firmaların Yeminli Mali
MüĢavirlerle tam tasdik sözleĢmesi düzenleyip
düzelemedikleri katma değer vergisi iadesi tasdik
raporunda ayrıca belirtilecektir.
Yeminli mali müĢavirlik tasdik raporunda
iadesi öngörülen tutar ile mükellefçe iadesi talep
edilen
tutar
arasında
yukarıda
belirtilen
nedenlerden dolayı bir fark ortaya çıkması ve bu
nedenle tasdik raporu doğrultusunda mükelleflerce
düzeltme
beyannamesi
verilmesi
gereken
durumlarda, düzeltme beyannamelerinde yer alan
hususlar vergi dairelerince ayrıca incelemeye sevk
edilmeyecektir. " denilmektedir.
Diğer Yönden, 84 Sen No'lu KDV Genel
Tebliğinin;
H/1.5. bölümünde yapılan yoklama ve
araĢtırmalarda mükellefin bilinen adreslerinde
bulunmamasının olumsuz tespit sayılacağı,
II/2.3.3.
bölümünde,
adreslerinde
bulunmadıkları, konusunda tespit bulunanlar iade
taleplerinin münhasıran vergi inceleme raporu
sonucuna göre yerine getirileceği, düzenlenecek
raporda bu olumsuz tespitlerin ortadan kalktığının
belirtilmesi halinde genel esaslara dönüleceği,
II/3.1
bölümünde,
kendileri
hakkında
olumsuz rapor veya tespit bulunmayanların mal
veya hizmet satın aldığı mükellefler hakkında
olumsuz rapor veya tespit bulunması halinde. bu
mükelleflerden yapılan (haklannda olumsuz tespit
bulunanlardan sadece olumsuz tespitin yapıldığı
dönemlerdeki)
76
alıĢlara isabet eden kısma dört kat teminat
gösterilmesi veya bu alıĢlara isabet eden kısmın
iade talebinden çıkarılması halinde, kalan kısma ve
diğer dönemlere iliĢkin iade taleplerinin genel
esaslara göre yerine getirileceği;
Ancak,
-Ġade
talebinde
bulunan
mükellefin,
haklarında SMĠYB düzenleme dıĢında olumsuz
tespit veya SMIYB kullanma raporu bulunanlardan
alıĢlarına iliĢkin ödemelerini veya,
-Ġade talebinde bulunan mükellefe satıĢ
yapan ve haklerinde SMĠYB düzenleme dıĢında
olumsuz tespit veya SMĠYB kullanma raporu
bulunanların kendi alıĢlarına iliĢkin ödemelerini,
Anılan tebliğin müteselsil sorumluluğuna
iliĢkin (III/l.l.) bölümünde belirtildiği Ģekilde
yaptıklarını tevsik etmeleri halinde; kendileri
hakkında olumsuz rapor veya tespit bulunmayan
ancak haklarında SMĠYB
düzenleme dıĢında
olumsuz tespit veya
SMĠYB kullanma raporu
bulunanlardan mal veya hizmet alanların iade
taleplerinin de genel esaslara göre yerine
getirileceği;
-Ödemenin,
iade
talebinde
bulunan
mükellefin yeminli malı müĢaviri tarafından
düzenlenmiĢ tasdik raporuyla veya tasdik raporu
sonradan ibraz edilmek üzere teminat karĢılığı
iade talep edilmiĢse bu konuda düzenlenmiĢ kısa
bir raporla da tevsik edilebileceği,
-Haklarında olumsuz rapor veya tespit
bulunanlar hakkında tebliğin önceki bölümlerinde
açıklandığı üzere genel esaslar uygulandığı
dönemlerde, bunlardan mal veya hizmet alanların
iade taleplerinin de genel esaslara göre yerine
getirileceği,
77
II/3.1.6. bölümünde, Katma Değer Vergisi
Kanununun 9 uncu maddesinin Bakanlığımıza
verdiği yetkiye dayanılarak yapılan düzenleme
gereğince fason tekstil ve konfeksiyon iĢleri ile
hurda ve atık, metal, kağıt, plastik, cam vb.
alımları nedeniyle tevkifat uygulayan alıcıların,
ihracat veya diğer iĢlemlerden doğan iade
taleplerinin, tevkif etmiĢ oldukları vergiyi beyan
edip ödemiĢ olmaları Ģartıyla genel esaslara göre
yerine getirileceği,
BelirtilmiĢtir.
Buna göre;
-KDV tevkifatı uygulanmayan alt firmalara
bilinen adreslerinde ulaĢılamaması nedeniyle
defter
ve
belgelerinde
karĢıt
inceleme
yapılamaması olumsuz tespit sayılacağından bu
firmalardan yapılan alıĢların iade talebinden
çıkarılması ya da dört kat teminat gösterilmesi
halinde iade talebi yerine getirilebilecektir. Ancak,
yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde müteselsil
sorumluluk kapsamında ödemenin yapılması
halinde genel esaslara göre iade yapılması
mümkündür.
-KDV tevkifatı uygulanan alt firmalara bilinen
adreslerinde ulaĢılamaması nedeniyle defter ve
belgelerinde
karĢıt
inceleme
yapılamayan
durumlarda 84 Seri Nolu KDV Genel Tebliğinin
II/3.1.6.bölümüne
göre,
fason
tekstil
ve
konfeksiyon iĢleri ile hurda ve atık; metal,
iĢlemlerden doğan iade taleplerinin, tevkif etmiĢ
oldukları vergiyi beyan edip ödemiĢ olmaları
Ģartıyla genel esaslara göre yerine getirilmesi
mümkün bulunmaktadır."
78
Açıklamasına
yer verilmiĢtir.
Bilgi edinilmesi ile keyfiyetin adı geçen
üyenizin dilekçesine cevaben duyurulmasını rica
ederim
M.Yavuz ÖNER
Vergi Dairesi BaĢkanı a.
Gelir Ġdaresi Grup Müdür V.
79
T.C,
MALĠYE BAKANLIĞI
Gelir Ġdaresi BaĢkanlığı
SAYI : B.07.1.GĠB.0.29/2959-M290-41
KONU :
046528*23.05.2007
Ġzmir Yeminli Mali MüĢavirler Odası
Kıbrıs ġehitleri Caddesi No:7 Kervan Apt.
K:4 D:8 35220 Alsancak/ĠZMĠR
ĠLGĠ : 08/05/2007 tarih ve 2007/139 sayılı
yazınız.
Ġlgide kayıtlı yazınız incelenmiĢtir.
Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul
Kanununun 413 üncü maddesinde mükelleflerin
Bakanlığımızdan
veya
Bakanlığımızın
bu
hususta yetkili kıldığı makamlardan vergi
durumları ve vergi uygulaması bakımından
müphem ve tereddüde mucip gördükleri
hususlar hakkında izahat isteyebilecekleri
hüküm altına alınmıĢ olup konu hakkında 188
sıra nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 1 Bilgi Ġsteme bölümünde gerekli açıklamalara
yer verilmiĢtir.
Söz konusu maddeye göre bir özelge
talebinin değerlendirilebilmesi için, mükellefin
kendi mükellefiyeti ile ilgili olarak baĢvurması
ve özelgede açıklanması istenilen konuya iliĢkin
bilgilerin
tam
ve
eksiksiz
verilmesi
gerekmektedir.
80
Bu durumda, Ģahsi mükellefiyetle ilgili
olmayan, somut bir olaya dayanmaksızın genel
ve soyut bir Ģekilde ifade edilen konu hakkında
Vergi Usul Kanununun 413 üncü maddesine
göre bilgi verilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
BaĢkan a.
Serdal Dağdemir
Gelir Ġdaresi Grup BaĢkanı
81
TÜRMOB
YAZILAR
VE
YMM
ODALARINDAN
GELEN
TÜRKĠYE
SERBEST
MUHASEBECĠ
MALĠ
MÜġAVĠRLER VE YEMĠNLĠ MALĠ MÜġAVĠRLER
ODALARI BĠRLĠĞĠ
Sayı
: 2007/
Konu :Sosyal
Ertelenmesi Hk.
Güvenlik
Reformunun
Tekrar
YMM ve SMMM ODASI BAġKANLIKLARINA
Bilindiği üzere, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel
Sağlık
Sigortası
Kanunu'nun
bazı
hükümlerinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal
edilmesi nedeniyle yasanın yürürlük tarihi 1
Temmuz 2007'ye ertelenmiĢti. Söz konusu yasanın
yürürlük tarihi bu defa 09 05.2007 tarihli ve 5655
sayılı Kanunla 1 Ocak 2008'e ertelenmiĢtir.
ĠĢverenlerin 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile
1479
sayılı
Bağ-Kur
Kanunundan
doğan
yükümlülüklerine iliĢkin iĢlemlerin bu tarihe kadar
mevcut uygulamalar çerçevesinde sürdürülmesi
gerektiğinden,
emekli
aylığı
kesilmeden
çalıĢanlardan da;
1) Bir iĢverene bağlı olarak ücretle çalıĢıyorsa,
%22,5 iĢveren %7,5 çalıĢan payı olmak üzere,
prime esas kazancının %30'u oranında,
2) Serbest avukatlık ve noterlik görevini
sürdürüyorsa, emekli aylığının %15'i oranında,
3) Bağ-Kur emeklisi olup gelir vergisi mükellefi,
Ģirket ortağı, esnaf ve sanatkâr ya da serbest
meslek sahibi olarak çalıĢıyorsa, emekli aylığının
%10‟u oranında,
82
4)
Sosyal Sigortalar veya Emekli Sandığı
emeklisi olup gelir vergisi mükellefi, Ģirket ortağı,
esnaf ve sanatkâr ya da serbest meslek sahibi
olarak çalıĢıyorsa, 12 nci gelir basamağının %10'u
oranında,
Sosyal güvenlik destek primi alınmasına devam
edilecektir.
Sosyal güvenlik destek primi uygulamasının 1
Ocak 2008 tarihinden sonra devam edip
etmeyeceği devam edecekse yeni usul ve esasları,
Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen yasa
hükümlerinin yerine yapılacak düzenlemelerle
belirlenecektir.
Bilgi edinilmesi rica olunur.
Mehmet Timur
Genel BaĢkan
83
ANKARA YEMĠNLĠ MALI MÜġAVĠRLER ODASĠ
MEVZUAT ĠZLEME VE DEĞERLENDĠRME
KOMĠSYONU KARARI
Karar Tarihi : 2.5.2007
Karar No
: 2007/72-2
I- KONU
1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel
Tebliği'nde yer alan, alınan avansların örtülü
sermaye hesabında borç olarak dikkate alınacağı
Ģeklindeki açıklamanın değerlendirilmesi amacıyla
aĢağıdaki karar alınmıĢtır.
II- YAPILAN ĠNCELEME
1 Seri Numaralı Kurumlar Vergisi Genel
Tebliği'nin 12.1.6 numaralı bölümünün son
paragrafı aĢağıdaki gibidir:
"Öte yandan, gelecekte yapılacak bazı mal ve
hizmet teslimleri karĢılığında peĢin alınan ya da
verilen değerleri ifade eden avanslar, sipariĢ
yöntemi ile mal alan iĢletmenin, sipariĢ ettikleri
iktisadi değerlerin üretiminde üretici iĢletmeye
finansman imkanı sağlamak amacıyla verilebileceği
gibi, satıĢ fiyatını düĢük tutmak veya satıĢ
garantisi sağlamak amacıyla da verilebilmektedir.
Avanslar hangi amaçla verilirse verilsin iĢletmeye
finansman imkanı sağladığı açıktır. Dolayısıyla,
alman avanslar da iĢletme bakımından alınan borç
olarak değerlendirilecek ve örtülü sermaye
hesaplamasında dikkate alınacaktır. Ancak, inĢaat
iĢlerinde yapılan iĢ kısmı ile orantılı olarak
hesaplanıp ödenen istihkak bedellerinin avans
olarak kabul edilip örtülü sermayenin hesabında
borç unsuru olarak dikkate alınması söz konusu
değildir."
84
Belirtmek
gerekir
ki, avanslar piyasa
koĢullarına göre; ya kıt bir malı veya hizmeti
alabilmeyi garanti etmek, ya da malın teslim
alınacağı veya hizmetin ifa edileceği tarihteki
fiyatından daha düĢük bir fiyata alabilmek, yada
fiyat istikrarsızlığı dönemlerinde iĢlem tarihindeki
fiyatı sabitlemek için verilir. Avans sisteminde en
önemli
unsur
avans
üzerinden
faiz
hesaplanmamasıdır. Avansın veren açısından
finansman hizmeti sağlama amacı yoktur, amaç
malın zamanında alınmasına garantiye almak veya
daha ucuz fiyata almak ya da aynı Ģekilde fiyat
hareketlerinden
etkilenmemektir.
Böyle
bir
durumda amaç ne olursa olsun finansman hizmeti
verildiğinden hareketle bunu ortaklarla veya iliĢkili
bulunduğu kiĢilerle ticari iliĢki dıĢında borçlanma
sayılamaz. Amaç ve sonuç birlikte gözetilmek
zorundadır. Amaç ne olursa olsun avans koĢulları
dıĢında çıkılmıĢsa iliĢki avans iliĢkisi dıĢında
çıkacaktır. Fakat amaç yukarıda belirtilenlerden
biriyse ve sonuçta da bu amaç gerçekleĢmiĢse bu
iliĢkinin borç iliĢkisi olarak kabul edilmesi ticari ve
ekonomik gereklere aykırı olur.
ĠliĢkinin içinde finansman kaynağı sağlama
amacı varsa yapılan iĢlem avans vermek değil,
borç vermek olur. Muvazaa kastedilmek istenirse
bunu tartıĢmak bile gereksizdir. Çünkü muvazaalı
avans verme iĢlemi piyasa koĢullarına uygun
olmaz. Piyasa koĢullarına uymayan avans iliĢkisi
borçlanma kabul edilir. Ama piyasa koĢullarına
uyan bir iliĢki varsa, avansın örtülü sermaye
kapsamında borçlanma sayılması söz konusu
olamaz. Ekonomik birimler ortaklık iliĢkisi olan ya
da onların iliĢkili olduğu kiĢilerle üçüncü kiĢilerle
iĢlem yaptıkları koĢullardan daha kötü koĢullarda
iĢlem yapmaya zorlanamazlar.
85
Örneğin bir Ģirket, bir malı peĢin bedelle bin
YTL'ye alırken üç ay önceden avans vererek 950
YTL'ye alabiliyorsa, kendi ortağına ya da iĢtirakine
de üç ay önceden avans vererek 950 YTL'ye
alması durumunda bu iĢlemin eleĢtirilmesi söz
konusu olamaz. Aksi verginin tarafsızlık ilkesine de
aykırı düĢer.
Avans almak ile borç almak arasındaki fark ilk
bakıĢta önemli görünmeyebilir. Örtülü sermaye
üzerinden faiz hesaplanmadığı durumda, toplam
faizlerden borcun bu kısmına düĢen kısım
hesaplanmayacağı görüĢü kabul edilirse bu
önemsizlik kısmen doğru olur. Bu durumda bile
yabancı para cinsinden avanslarda ise kur farkı
doğduğu sürece önem kazanacaktır. Örneğin bir
Ģirket ortaklık iliĢkisi olan bir Ģirketten avans almıĢ
ve avans aldığı tarih ile malı veya hizmeti verdiği
tarih ya da dönem sonu arasında kur farkı
doğmuĢsa malını daha düĢük fiyata satmasına
karĢın fiyatındaki bu düĢüklüğün karĢılığı olan
avans kur farkını gider yazamayacaktır. Oysa
arada bir borç verip alma iliĢkisi değil, tamamen
piyasa
koĢullarına
göre
avans
iliĢkisi
bulunmaktadır.
Tebliğin aynı bölümünde, vadeli mal alımı ile
ilgili olarak yapılan açıklama aĢağıdaki gibidir:
"Piyasa koĢulları ve ticari teamüllere göre
yapılan vadeli mal ve hizmet alımları ile ilgili olarak
ortaya çıkan borçlanmalarda, vade farkı tutarları
ayrıca hesaplanmıĢ olsa da bu borç tutarları örtülü
sermayenin
varlığının
tespitinde
dikkate
alınmayacaktır. Söz konusu süreleri aĢan vadeli
alımlar nedeniyle ortaya çıkan borçlar örtülü
sermayenin varlığının tespitinde dikkate alınacak;
bu Ģekilde hesaplanan örtülü sermaye tutarına
isabet eden vade farkları tespit edilerek örtülü
sermaye üzerinden ödenen faiz olarak kabul
edilecektir."
86
Avans önceden ödeme, vadeli ödeme ise
sonradan ödeme olduğuna, her ikisi de bir
yapıldığı zamana göre ödemeye verilen ad
olduğuna göre, örtülü sermaye hesaplamasında da
aynı Ģekilde değerlendirilmeleri gerekir. Farklı
Ģekilde değerlendirmeye tabi tutulmaları örtülü
sermayeye iliĢkin hükümlerin de, örtülü sermaye
kurumunun amacını da aĢan sonuçlar doğurur ve
ekonomik olarak da açıklaması olamaz.
Piyasa koĢullan ve ticari teamüllere göre
yapılan vadeli mal ve hizmet alımları ile ilgili olarak
ortaya çıkan borçlanmalarda, vade farkı tutarları
ayrıca hesaplanmıĢ olsa da bu borç tutarlarının
örtülü sermayenin varlığının tespitinde dikkate
alınmayacağı kabul edilirken, aynı Ģekilde piyasa
koĢullarına göre verilen avanslar için tam tersi bir
uygulamanın kabul edilmesinin mantığı ve yasal
dayanağı olmadığı düĢünülmektedir. Tebliğde yer
alan açıklama aynen kalırsa piyasa koĢullarına
göre iĢlem yapan pek çok firma örtülü sermaye
hükümlerini ihlal etmiĢ sayılmak durumunda
kalabilecek, bunun sonucunda da uzlaĢmazlıklar
doğacaktır.
III- SONUÇ
Komisyonumuz açıklanan nedenlerle Tebliğde
yer alan avanslarla ilgili açıklamanın vadeli mal
alımları ile ilgili açıklamaya paralel Ģekilde yeniden
düzenlenmesinin
uygun
olacağı
görüĢüne
varmıĢtır.
ĠRFAN ERMĠN
ABDULVAHAP ġENYURT
SAKIP ġEKER
KAZIM YILMAZ
87
DANIġTAY KARARLARI
T.C.
ĠZMĠR
2. VERGĠ MAHKEMESĠ
ESAS NO
KARAR NO
: 2006/1072
: 2007.250
DAVACI
: …………………
VEKĠLLERĠ
: Av.Nazlı SERTBULUT
456 Sokak Punta ĠĢmerkezi No: 10-1 Kat: 13Alsancak - ĠZMĠR
DAVALI
:HASAN
TAHSĠN
DAĠRESĠ MÜDÜRLÜĞÜ Merkez/ĠZMĠR
VERGĠ
DAVANIN ÖZETĠ :Davacı vekilince müvekkili
Ģirket tarafından ihtirazı kayıtla beyan edilen
2006/2 dönemine ait katma değer vergisi
beyannamesi üzerine yapılan vergi tahakkukunun,
uluslararası
taĢımacılık
firması
aracılığı
ile
yurtdıĢında bulunan müĢterilerine gönderdiği
satıĢını yaptığı emtialara iliĢkin numunelerin
ihracat kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ileri
sürülerek terkini istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETĠ: YurtdıĢı taĢımacılığı yapan
firma adına düzenlenen gümrük çıkıĢ beyannamesi
ile yurtdıĢına gönderilen malların davacı fırına
tarafından
yapılan
ihracat
olarak
kabul
edilemeyeceği, yapılan tahakkukun mevzuata
uygun olduğu savunulmaktadır,
88
TÜRK MĠLLETĠ ADINA
Karar veren Ġzmir 2, Vergi Mahkemesince,
gereği görüĢüldü;
UyuĢmazlık;
davacı
Ģirket
tarafından
2006/2dönemine iliĢkin olarak ihtirazı kayıtla
verilen katma değer vergisi beyannamesi üzerine
yapılan tarhiyata iliĢkindir.
213
sayılı
Vergi
Usul
Kanununun
3,maddesinde; vergi kanunlarının lafzı ve ruhu ile
hüküm ifade edeceği lafzın acık olmadığı hallerde
vergi
kanunlarının
hükümleri,
konusundaki
maksadın hükümlerin kanunun yapısındaki yerinin
ve diğer maddelerle olan bağlantısının gözönünde
tutularak uygulanacağı; vergilendirmede vergiyi
doğuran olay ve bu olaya iliĢkin muamelelerin
gerçek mahiyetinin esas alınacağı ve gerçek
mahiyetin
yemin
hariç
her
türlü
delille
ispatlanabileceği hükmüne yer verilmiĢtir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun
1 1.maddesinde; ihracat teslimleri ve bu teslimlere
iliĢkin hizmetler ile yurt dıĢındaki müĢteriler için
yapılan hizmetlerin istisna kapsamında oldukları;
ihraç edilmek Ģartıyla imalatçılar tarafından
kendilerine teslim edilen mallara ait katına değer
vergisinin, ihracatçılar tarafından ödenmeyeceği,
mükelleflerce tahsil edilmeyen ancak ilgili dönem
beyannamesinde beyan edilecek olan bu verginin,
vergi dairesince tarh ve tahakkuk ettirilerek tecil
olunacağı, söz konusu malların, ihracatçıya teslim
tarihini takip eden ay baĢından itibaren 3 ay içinde
ihraç edilmesi halinde, tecil edilen verginin terkin
olunacağı hükmü düzenlenmiĢtir. Yine aynı
Kanun'un 12,maddesinde; bir teslimin ihracat
teslimi sayılabilmesi için teslimin yurtdıĢındaki bir
müĢteriye veya bir serbest bölgedeki alıcıya ya da
yetkili gümrük antreposu iĢleticisine yapılması
gerektiği Ģartı düzenlenmiĢtir.
89
Dosyanın incelenmesinden, davacı Ģirket
taralından
yurtdıĢında
bulunan
bir
Ģirkete
uluslararası taĢımacılık firması aracılığı ile mal
gönderiminde bulunulduğu, gönderilen söz konusu
emtiaların davacı Ģirket tarafından verilen gümrük
çıkıĢ beyannamesi ile değil taĢımacılığını yapan
firma
tarafından
düzenlenen
gümrük
beyannamesinde beyan edildiği. davacı Ģirket
taralından 2006 dönemine katma değer vergisi
beyannamesinde bahsi geçen emtia teslimini
istisna kapsamında ihracat teslimi olarak beyan
ettiği, davalı idare tarafından davacı Ģirket
tarafından
düzenlenen
gümrük
çıkıĢ
beyannamesinde
beyan
edilmeyen
emtia
tesliminin
istisna
kapsamında
değerlendirilemeyeceğinden bildirilmesi üzerine
düzeltilerek ihtira/i kayıtla verilen ilgili döneme ait
katma değer vergisi beyannamesi doğrultusunda
tahakkuk eden katma değer vergisinin terkini
iĢlemiyle görülmekle
olan
davanın
açıldığı
anlaĢılmaktadır.
Olayda davacı Ģirket tarafından içeriğini yurt
dıĢına
gönderilen
söz
konusu
emtiaların
oluĢturduğu
faturanın
düzenlendiği,
aynı
emtiaların taĢımacılığını üstlenen firma tarafından
söz konusu firmanın Türkiye'deki Ģubesinden yurt
dıĢında bulunan Ģubesine gönderildiğini gösteren
gümrük çıkıĢ beyannamesi düzenlenmek sureliyle
gerçek bir ihracat oluĢtuğu görülmektedir.
Bu
durumda anılan yasalar hükmünce
ihracat teslimi olarak kabul edilmesi için gerekli
olan yurt dıĢında bulunan müĢteriye teslim edilme
Ģartını taĢıdığı anlaĢılan emtia tesliminin vergiye
doğuran olayın gerçek mahivetine bakılmaksızın.
90
Davacı tarafından düzenlenen gümrük çıkıĢı
beyannamesi
ile beyan
edilmeyip
emtianın
gönderilmesini
gerçekleĢtirecek
taĢımacılık
firmasının gümrük çıkıĢ beyannamesinde beyan
edilmesinin var olan ihracatın varlığına engel kabul
edilerek istisna kapsamından çıkartılarak yapılan
tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmamakladır.
Açıklanan nedenlerle: davanın kabulüne,
dava konusu vergi tahakkukunun kaldırılmasına
aĢağıda dökümü yapılan 34.80YTL yargılama
giderinin ve 350,00YTL avukatlık ücretinin davalı
idare tarafından davacıya ödenmesine, artan posta
avansının istemi halinde davacıya iadesine, kararın
tebliğinden itibaren (30) gün içinde DanıĢtay'da
temyizi kabil olmak üzere 28.03.2007 tarihinde
oybirliği ile karar verildi.
91
DanıĢtay 4.Daire
Tarih
: 06.02.2007
Esas No : 2006/4226
Karar No : 2007/224
VUK.Md.3/B,134
ADRESTE BULUNAMAMA NEDENĠYLE TÜM
FATURALARIN
GERÇEĞĠ
YANSITMADIĞI
ĠDDĠSASININ YERSĠZLĠĞĠ
Sadece faturayı adresinde bulunamaması
nedeniyle firmanın düzenlediği tüm faturaların
düzenleyen firmanın gerçeği yansıtmadığı
sonucunu varılmasının mümkün olmadığı.
Ġstemin Özeti: 2002 yılı iĢlemlerinin incelenmesi
sonucu düzenlenen vergi inceleme raporuna göre
davacı adına, 2002/8, 9, 10, 11 ve 12. dönemleri
için katma değer vergisi salınmıĢ, vergi ziyaı cezası
kesilmiĢtir. (...) Vergi Mahkemesi kararıyla, 3065
sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 29.
maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, mükelleflerin
yaptıkları vergiye tabi iĢlemler üzerinden hesaplanan
katma değer vergisinden kendilerine yapılan teslim
ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen
fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer
vergisini indirebileceklerinin belirtildiği, dosyanın ve
davacı adına fatura düzenleyen (...) inĢaat Hafriyat
Nakliyat Gıda Giyim Sanayi Ticaret Limited ġirketi,
(...) Petrol Ürünleri Pazarlama inĢaat Hafriyat
Nakliyat Taahhüt ve Ticaret Limited ġirketi, (...)
Hafriyat inĢaat Nakliyat Maden ve Orman Ürünleri
Ticaret Limited ġirketi hakkında düzenlenen vergi
inceleme raporlarının incelenmesinden, bu Ģirketlerin
adreslerinde bulunamadıkları, fatura içeriği iĢler
yapacak araç, makina ve teçhizata sahip olmadıkları,
iĢçi
çalıĢtırmadıkları
ve
mükellefiyetle
ilgili
yükümlülüklerini yerine getirmedikleri (...) Limited
ġirketinin defter ve belgelerinin yandığını belirterek
ibraz etmediği, ancak bunların yandığına iliĢkin zayi
belgesi
verilmesi
istemiyle
açılan
davanın
reddedildiği, dolayısıyla bu firmaların düzenlediği
92
faturaların gerçek bir mal ve hizmet teslimine dayalı
olmaksızın komisyon karĢılığı düzenlendiklerinin
tespit edildiğinin anlaĢıldığı, söz konusu faturaların
gerçeği yansıtmadığı ve Kanun'da öngörülen Ģekilde
katma değer vergisi ödemesi yapılmadığı sonuç ve
kanaatine varıldığı, vergi ziyaı cezasına iliĢkin hüküm
Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edildiğinden,
vergi ziyaı cezası kesilemeyeceği gerekçesiyle vergi
aslına iliĢkin davanın reddine, vergi ziyaı cezasının
kaldırılmasına karar vermiĢtir. Davacı, indirim
konusu faturaların gerçeği yansıttığını, davalı idare,
vergi ziyaı cezası kesilmesi gerektiğini ileri sürerek
kararın bozulmasını istemektedirler.
Karar: 2002 yılı iĢlemleri incelenen davacının bir
kısım mal alıĢlarını içeriği itibariyle yanıltıcı
mahiyette olan faturalarla belgelendirmek suretiyle,
bu faturalarda yer alan katma değer vergilerini
haksız yere indirim konusu yaptığı ileri sürülerek ve
inceleme raporuna dayalı olarak salınan katma değer
vergisine karĢı açılan davayı kısmen reddeden Vergi
Mahkemesi kararının taraflarca temyizen incelenerek
bozulması istenilmektedir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 29.
maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; mükelleflerin,
yaptıkları vergiye tabi iĢlemler üzerinden hesaplanan
katma değer vergisinden, bu Kanun'da aksine hüküm
olmadıkça faaliyetlerine iliĢkin olarak, kendilerine
yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak
düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen
katma değer vergisini indirebilecekleri hükmüne yer
verilmiĢ, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3/B
maddesinde de; vergilendirmede vergiyi doğuran
olay ve bu olaya iliĢkin muamelelerin gerçek
mahiyetinin esas olduğu, aynı Kanun'un 134.
maddesinin 1. fıkrasında ise; vergi incelemesinden
maksadın,
ödenmesi
gereken
vergilerin
doğruluğunu
araĢtırmak,
tespit
etmek
ve
sağlamak olduğu kurala bağlanmıĢtır.
93
Ġnceleme raporunda, davacıya fatura düzenleyen
(...) ĠnĢaat Hafriyat Nakliyat Gıda Giyim Sanayi
Ticaret Limited ġirketi, (...) Petrol Ürünleri
Pazarlama inĢaat Hafriyat Nakliyat Taahhüt ve
Ticaret Limited ġirketi, (...) Hafriyat inĢaat
Nakliyat Maden ve Orman Ürünleri Ticaret Limited
ġirketinin ve ortaklarının bilinen adreslerinde
bulunamadığı, vergi dairesine olan borçlarını
ödemedikleri, çok yüksek cirosuna karĢın düĢük
miktarda katma değer vergisi beyan ettikleri
tespitlerinden
hareketle,
anılan
Ģirketlerin
davacıya düzenlemiĢ olduğu faturaların içeriği
itibarıyla yanıltıcı olduğu sonucuna varılıp, bu
faturalarda yer alan ve davacı tarafından ilgili
oldukları dönemlerde haksız yere indirim konusu
yapıldığı ileri sürülen katma değer vergisi
indirimlerinin reddi suretiyle davacının yeniden
düzenlenen katma değer vergisi beyanlarına göre
ödenecek verginin doğduğu dönemlere iliĢkin
olarak tarhiyat yapılmıĢtır. Vergi mahkemesi,
davacıya fatura düzenleyen Ģirketler hakkında
düzenlenen raporda yer alan tespitleri esas alarak
ve vergilendirme açısından yeterli
bularak
tarhiyata karĢı açılan davayı kısmen reddetmiĢtir.
Dava konusu tarhiyata esâs alınan inceleme
raporunda, davacının iĢlemleri ile ilgili olarak
ayrıntılı tespitler yapılmayıp; sadece mal alımında
bulunduğu firmalar hakkında düzenlenen vergi
tekniği raporundan hareketle, bu firmalardan
yapılan tüm alımların gerçeği yansıtmadığı
sonucuna varılmıĢtır. Vergi incelemesinin amacı,
ödenmesi
gereken
vergilerin
doğruluğunu
araĢtırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğuna
göre, davacı adına yapılan tarhiyatta, sadece
faturalan
düzenleyen
firmanın
adresinde
bulunmaması
gibi
nedenlerle
o
firmanın
düzenlediği tüm faturaların gerçeği yansıtmadığı
sonucuna varılması mümkün değildir. Komisyon
karĢılığı gerçek dıĢı fatura düzenlendiği iddia
edilen
firmalar
hakkında
bu
iddiaların
doğruluğunun tespiti açısından bu nedenle veya
indirim konusu yaptığı vergilerle ilgili olarak bir
94
tarhiyat yapılıp yapılmadığı, yapılmıĢ ise yargıya
intikal edip etmediği ve etmiĢ ise sonucunun ne
olduğu hususları önem taĢımaktadır.
2577 sayılı Ġdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20.
maddesinin 1. fıkrasında, "DanıĢtay ile idare ve
vergi mahkemeleri, bakmakta oldukları davalara
ait
her
çeĢit
incelemeleri
kendiliklerinden
yaparlar.'' denilmek suretiyle, re'sen araĢtırma
ilkesi benimsenmiĢtir. Bu ilke gereğince, vergi
incelemesinin amacına uygun olarak içeriği
itibarıyla yanıltıcı
olduğu sonucuna varılan
faturaları düzenleyerek veren Ģirketler hakkında
düzenlenen raporlar üzerine idarece ne gibi
iĢlemler yapıldığı, bu raporlara dayalı olarak
tarhiyat
yapılıp
yapılmadığı,
yapılmıĢ
ise
sonucunun ne olduğu, bu raporlarla ilgili yargı
kararlarının
bulunup
bulunmadığı,
anılan
Ģirketlerin davacıya fatura düzenlediği dönemlerde
katma değer vergisi beyannamelerini verip
vermediği hususlarında bir araĢtırma yapılıp,
inceleme sonucunda bir matrah farkı bulunması
halinde ise, Anayasa Mahkemesi'nin 06.01.2005
günlü ve E:2001/3, K:2005/4 sayılı Kararı dikkate
alınarak vergi ziyaı cezası hakkında yeniden bir
karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, (...) Vergi Mahkemesinin
kararının belirtilen hususlar incelenerek yeniden
bir karar verilmek üzere bozulmasına, esasta
oybirliğiyle, gerekçede oyçokluğuyla karar verildi.
(*) KarĢı Oy (X) : ĠnĢaat taahhüt iĢi yapan
davacının, yaptığı iĢe iliĢkin mal ve hizmet alımı
nedeniyle
adına
düzenlenmiĢ
bulunan
ve
bedellerini banka kanalıyla ödediği, usulüne uygun
düzenlenmiĢ faturalarda yer alan katma değer
vergilerinin indirim konusu yapılması yasal
olduğundan, varsayıma ve eksik incelemeye dayalı
olarak yapılan tarhiyata karĢı açılan davanın reddi
yolundaki Mahkeme kararının bu gerekçeyle
bozulması gerektiği oyu ile kararın gerekçesine
karĢıyım.
95
YARGI KARARLARI
DANIġTAY 4. DAĠRE
YANLIġ DEFTER TUTMANIN KDV
ĠNDĠRĠMLERĠNĠN REDDĠNĠ
GEREKTĠRMEDĠĞĠ
Bilanço defteri yerine iĢletme defteri tutulması
nedeniyle
takdir
komisyonuna
gidilmesi
sonucu matrahı aynen kabul eden komisyon
karan üzerine, KDV indirimlerinin reddedilmesi
yoluyla tarhiyat yapılamayacağı.
istemin Özeti: Bilanço esasına göre defter tutması
gerekirken iĢletme hesabı esasına göre defter
tuttuğu ileri sürülen davacının indirimleri kabul
edilmeyerek 2002 Nisan dönemi için re'sen katma
değer vergisi salınıp, vergi ziyaı cezası kesilmiĢtir.
(...) Vergi Mahkemesi kararıyla; Vergi Usul
Kanunu'nun
30.
maddesinde
re'sen
takdir
nedenlerinin belirtildiği, Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 34. maddesinde ise alınan mal ve hizmetlere
iliĢkin katma değer vergisinin alıĢ vesikalarında
gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere
kaydedilmesi
Ģartıyla
indirilebileceği
kuralının
getirildiği, olayda, 1999 yılı hasılatı nedeniyle
davacının 01.01.2001 tarihinden itibaren bilanço
esasına göre defter tutması gerekirken iĢletme
hesabı esasına göre defter tutması nedeniyle dönem
matrahının
tespiti
için
takdir
komisyonuna
sevkedildiği, takdir komisyonunca matrah artırıcı bir
delil bulunmadığı belirtilerek, beyan edilen matrahın
aynen kabul edildiği, davalı Ġdarece, alıĢlara ait
vesikaların yasada belirtilen esaslara uygun
defterlere kaydedilmediğinden indirimlerin reddi
suretiyle tarhiyat yapıldığı, re'sen takdir nedeni
bulunmakla birlikte takdir komisyonunca da
mükellefin beyanı aynen kabul edildiğinden ve defter
kayıtlarının gerçeği yansıtmadığı yolunda bir somut
tespit yapılmadan, indirimlerin kabul edilmemesi
suretiyle
yapılan
tarhiyatta
hukuka
uyarlık
96
bulunmadığı gerekçesiyle tarhiyatın kaldırılmasına
karar vermiĢtir. Davalı Ġdare, yapılan tarhiyatın
kanuna uygun olduğunu ileri sürerek kararın
bozulmasını istemektedir.
Karar: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar,
bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler
karĢısında,
yerinde
ve
kararın
bozulmasını
sağlayacak durumda görülmemiĢtir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddine, (...) Vergi
Mahkemesi kararının onanmasına oybirliğiyle karar
verildi.
97
T.C. GAZĠANTEP
VERGĠ MAHKEMESĠ
ESAS
NO: 2004/...
KARAR NO : 2005/...
Özet: Davacı Ģirket ile iliĢkisi olduğu tespit
edilen kiĢilerin banka hesaplarında gerçekleĢen
iĢlemlerin tamamın Ģirketinin ticari iĢlemleri ile
ilgili olduğu, gelen bu tutarların bir kısmının yurt
içinde belgesini düzenlemedikleri mal satıĢları
karĢılığında müĢterilerden tahsil edilen paraların
karĢılığı olduğu, ürettikleri ürünlerde kullandıkları
hammaddelerin
alıĢında
satıcıları
belge
düzenlemek için zorlamalarına rağmen belge
temin edemedikleri hammadde alıĢlarının da
olduğu bu nedenle kayıtlarına intikal ettirmedikleri,
satıĢlarının hammadde maliyetini de kayıtlarına
yansıtmadıkları
yönündeki
davacı
Ģirket
yetkililerinin
ifadelerinin
tutanağa
alınması
suretiyle bir kısım hasılatının kayıt ve beyan dıĢı
bırakıldığının maddi delil niteliği taĢıyan vergi
inceleme raporu eki tutanakla saptanmıĢ olması ve
söz konusu hesaplara gelen çek ve havale tutarları
ile bu hesapların birbirleri ile olan hareketlerinin
kurum yetkilisi tarafından
2002 ve 2003 yıllarına
iliĢkin olarak
hazırlanan imzalı
ve kaĢeli dökümlerle sabit
olması karĢısında
davacı Ģirket temsilcilerince
ihtirazı
kayıt
konulmaksızın
imzalanan
tutanaklardaki ifade ve tespitler esas alınarak
bulunan fark matrah üzerinden davac Ģirket âdına
2003/1-12 dönemlerine
ĠliĢkin olarak re'sen salınan dava konusu
vergi cezalı katma değer vergisi tarhiyatında
hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
98
Ġstemin Özeti: Bisküvi, çiklet ve gofret
imalatı ve satıĢı yapan davacı Ģirketin 2003 yılı
hesap ve iĢlemlerinin, banka hesapları yoluyla
tahsil edilen paralarla bağlantılı olarak incelenmesi
sonucu düzenlenen vergi inceleme raporu ile bir
kısım satıĢ hasılatının kayıt ve beyan dıĢı
bırakıldığının tespit olunduğundan bahisle 2003/112 dönemlerine iliĢkin olarak adına re'sen tarh
olunan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin;
Ģirketleri tarafından ithal edilen mamullerin iç
piyasaya doğrudan satılmayıp tamamına yakınının
ihraç kayıtlı olarak ihracatçı firmalara yada grubun
pazarlama Ģirketi vasıtasıyla iç piyasaya satıldığı,
yasal defter ve kayıtlarının tam ve doğru bir
incelemeye tabu tutulmuĢ olsaydı kayıt dıĢı satıĢ
hasılatı olduğu iddia edilen banka hesaplarındaki
iĢleyiĢin kendi çalıĢma sistemleri ile ilgisi
olmadığının tespit edileceği, inceleme raporunda
tespit edilen banka hesaplarının Ģirketleri ile iliĢkisi
ve
mahiyetinin
somut
bilgi
ve
belgeye
dayandırılmadığı, baĢkaca herhangi bir araĢtırma
ve inceleme ve tespit yapılmaksızın sadece ifadeye
dayanılarak tarhiyat yapıldığından hukuka aykırı
olduğu ileri sürülerek kaldırılması istenmektedir.
Savunmanın özeti: Davacı hakkında tanzim
olunan vergi inceleme raporu uyarınca yapılan
tarhiyatın yasal ve yerinde olduğu savunularak
davanın reddi istenilmektedir.
TÜRK MĠLLETĠ ADINA
Hüküm veren Gaziantep Vergi Mahkemesi'nce
duruĢma için önceden tayip olunan gün ve saatte
davacı vekili .... ile davalı idareyi temsilen Hazine
Avukatı ....in geldikleri görülüp, taraflara usulüne
uygun söz verilip gerekli açıklamaları dinlendikten
ve dosya incelendikten sonra iĢin gereği
görüĢüldü;
99
UyuĢmazlık; davacı Ģirketin 2003 yılı hesap
ve iĢlemlerinin, banka hesapları yoluyla tahsil
edilen paralarla bağlantılı olarak incelenmesi
sonucu düzenlenen vergi inceleme raporu ile bir
kısım satıĢ hasılatının kayıt ve beyan dıĢı
bırakıldığının tespit olunduğundan bahisle 2003
dönemine iliĢkin olarak adına re'sen tarh olunan
vergi zıyaı cezalı katma değer vergisinin hukuka
uygun olup olmadığına iliĢkindir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 30
maddesinde
re'sen
vergi
tarhı
matrahının
tamamen veya kısmen defter kayıt ve belgelere
veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan
bulunmayan hallerde takdir
komisyonlarınca
takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya
yetkili olanlarca düzenlenmiĢ vergi inceleme
raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı
üzerinden tarh olunmasıdır Ģeklinde tanımlanmıĢ
olup, aynı maddenin 4- fıkrasında, defter kayıtlan
ve bunlarla ilgili vesikaların, vergi matrahının
doğru ve kesin olarak tespitine imkan vermeyecek
derecede noksan, usulsüz ve karıĢık olması
dolayısıyla ihticaca salih bulunmaması hali re'sen
takdir nedenleri arasında sayılmıĢtır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 134.
maddesinde ise, vergi incelemelerinin amacının;
ödenmesi
gereken
vergilerin
doğruluğunun
araĢtırılması, tespit edilmesi ve sağlanması olduğu
hüküm altına alınmıĢ olup bu amaç, vergilendirmede vergiyi doğuran olayın ve bu olaya iliĢkin
muamelelerin
gerçek
mahiyetinin
ortaya
çıkarılması ile sağlanır.
Kanunu 3. maddesine göre vergiyi doğuran
olay ve bu olaya iliĢkin iĢlemlerin yemin hariç her
türlü
delille
ispatlanabileceği,
Vergi
Usul
Kanununun 140. ve 141. maddesiyle de; inceleme
sırasında gereke görülen maddi olaylar ve hesap
durumlarının belgelendiği, ilgililerin varsa itiraz ve
açıklamalarının geçirildiği, birer nüshalarının
nezdinde inceleme yapılan kimseye bırakılmasının
100
mecburi olduğu kurala bağlanan tutanaklar, vergi
incelemesinde delil olarak kullanılabilen ölçütler
arasında yer almıĢtır.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı
Ģirketin 2003 yılı hesap ve iĢlemlerinin, banka
hesapları yoluyla tahsil edilen paralarla bağlantılı
olarak Kurumlar Vergisi yönünden incelenmesi
sonucu düzenlenen ././2004 tarih ve ..../24-12
sayılı kısa vergi inceleme raporu ile ... Gaziantep
ġubesi
ile
....
ġubesi
nezdinde
yapılan
araĢtırmalar neticesinde müĢterilerden .... ile ....
ait hesaplar vasıtasıyla 2002 ve 2003 yıllarında
yüklü miktarlarda çek tahsilatının yapıldığı, bu
hesaplara yüklü miktarlarda havalelerin geldiği
dolayısıyla
bu
hesapların
ticari
mahiyette
çalıĢtığının tespit edilmesi üzerine gerek ilgili
banka Ģubeleri gerekse hesap sahipleri nezdinde
yapılan araĢtırmalarla söz konusu hesapların
davacı Ģirket ile iliĢkili olduğunun tespit edilmesi
üzerine ilgili Ģirket temsilcilerinin ifadesine
baĢvurulması sonucu düzenlenen tutanaklar esas
alınarak bir kısım satıĢ hasılatının kayıt ve beyan
dıĢı bırakıldığının tespit olunduğundan bahisle
adına re'sen matrah farkı takdir edildiği ve söz
konusu Vergi Ġnceleme Raporuna dayalı olarak
Katma Değer Vergisi yönünden tanzim edilen
././2004 tarih ve ..../24-12 sayılı vergi inceleme
raporu ile, ... Gaziantep Ģubesi ile ... ġubesi
nezdinde
yapılan
araĢtırmalar
neticesinde
müĢterilerden ... ile .... ait hesaplar vasıtasıyla
2002 ve 2003 yıllarında yüklü miktarlarda çek
tahsilatının
yapıldığı,
bu
hesaplara
yüklü
miktarlarda havalelerin geldiği dolayısıyla bu
hesapların ticari mahiyette çalıĢtığının tespit
edilmesi üzerine gerek ilgili banka Ģubeleri
gerekse
hesap
sahipleri
nezdinde
yapılan
araĢtırmalarda söz konusu hesapların davacı Ģirket
ile iliĢkili olduğunun tespit edildiği, bunun üzerine
kurum yetkilisi ....'e söz konusu kiĢi ve hesaplarla
iliĢkilerinin
sorulması
üzerine
tutanakla
kendisinden,
"söz
konusu
kiĢiler
bizim
yakınlarımızdır. .. benim yeğenim,... baldızımın
101
akrabasıdır. Bu kiĢiler adına açılan hesaplarda
yapılan iĢlemlerin tamamı Ģirketimizin
ticari
iĢlemleri ile ilgilidir. Bu hesaplarda iĢlem yapılan
tutarların ... ile'la ilgisi yoktur." yanıtının alındığı
ve bunun üzerine inceleme neticesi düzenlenen
nihai tutanağı kurum adına imzalayan kurum
temsilcisinin Ģirketin diğer yetkililerince verilen
ifadelerin doğru olduğunu ifade ve beyan ederek
kendisinden... ile.... adına kayıtlı hesaplan
mahiyetinin açıklanmasının istenilmesi üzerine" ...
benim yeğenimdir... ortağımız
olan
....'in
hanımının akrabasıdır. Bu kiĢiler adına açılan
hesaplarda yapılan iĢlemlerin tamamı Ģirketimizle
ilgilidir. Gelen bu tutarların bir kısmı yurt içinde
belgesini
düzenlemediğimiz
mal
satıĢlarımız
karĢılığında
müĢterilerimizden
tahsil
edilen
paralardır. Diğer kısmı ise belgeli satıĢlarımız
karĢılığında müĢterilerimizden aldığımız paralardır.
Burada vergi kaçırmak gibi bir kastımız yoktur,
tüm amacımız iĢletmemizin ihtiyacı olan nakit akıĢını daha hızlı bir biçimde gerçekleĢtirmekti. Bunu
da ancak bu yolla gerçekleĢtirebileceğimizi
düĢündük. Ürettiğimiz ürünlerde kullandığımız
hammaddelerin
alıĢında
satıcıları
belge
düzenlemek için zorlamamıza rağmen belge temin
edemediğimiz hammadde alıĢlarımız da olmuĢtur.
SatıĢlarımızda belge düzenlememizin diğer bir
nedeni de bu dur" Ģeklinde yanıt verdiği, davacı
kurum yetkilisi ile birlikte ilgili hesaplara gelen
paralar
ile
hesapların
birbirleri
arasındaki
hareketlerin düĢülmesi sonucu bulunan .-TL net
tahsilat tutarının hangi satıĢlar karĢılığında
yapılmıĢ olduğu ve yasal kayıtlara intikal ettirilip
ettirilmediğinin sorulması üzerine" söz konusu
tahsilatın çok büyük bir kısmı 2003 yılında
ürettiğimiz mamullerin satıĢından bir kısmı da
yaptığımız hammadde satıĢından elde ettiğimiz
hasılattır. Bunlardan bir kısmını kayıtlarımıza
yansıttık, istendiği takdirde kayıtlarımıza yansıyan
tutarların
dökümünü
sunabiliriz."
ġeklinde
yanıtladığı, bu açıklama çerçevesinde kurum
yetkilisi ile birlikte 2003 yılında yapılan satıĢlar
102
karĢılığı tahsilatı yapılan ..-TL'den ...-TL'lik
kısmının fatura düzenlenerek yasal defter kayıtlara
intikal ettirildiğinin tespit edilmesi üzerine banka
hesapları yoluyla yapılan tahsilatlardan kayıtlara
intikal eden kısmın düĢülmesi sonucu kalan tutarın
hangi ürünlerin satıĢı karĢılığında elde edildiği ve
bunların ne zaman satıldığının sorulması üzerine"
kayıtlarımıza yansıtmadığımız bu tutarın çok
büyük kısmı ürettiğimiz bisküvi, çiklet, gofret
mamulleridir.
Bir
kısmı
ise
bazı
kiĢilere
ihtiyaçlarına binaen yaptığımız un satıĢlarıdır.
Bunların her birinin ne zaman satıldığını hatırlamıyoruz. Ama kayıtlı satıĢlarımızla paralel olduğunu
söyleye biliriz. Daha öncede belirttiğim gibi
satıcılardan tüm çabalarımıza rağmen belge
alamadığımız hammadde alıĢlarımız da olmuĢtur.
Bu nedenle kayıtlarımıza intikal ettirmediği' miz
satıĢlarımızın
hammadde
maliyetlerini
de
kayıtlarımıza yansıtmadık" Ģeklinde cevap verdiği,
yine kayıt dıĢı yaptıkları satıĢların ne kadarının un
satıĢı ne kadar bir karla sattıklarının sorulması
üzerine ise" Kayıtlarımıza intikal ettirdiğimiz
satıĢlarımızın büyük çoğunluğunu ürettiğimiz
mamuller oluĢturmaktadır. Ancak azda olsa un
satıĢımızda olmuĢtur. Bunun nispeti yaklaĢık
%20'dir. Biz un satıĢımızı kar etmekten çok sıcak
para ihtiyacımız nedeniyle yapıyoruz. Ancak yinede
%5
gibi
kar
elde
etmekteyiz"
Ģeklinde
cevaplanması üzerine söz konusu beyanlardan
hareketle bahsi geçen banka hesapları vasıtasıyla
tahsil edilen toplam ...-TL'den ...-TL'lik kısmının
fatura düzenlenerek yasal defter kayıtlara intikal
ettirildiğinin tespit edilmesi nedeniyle kurum
tarafından yasal kayıtlara yansıtılmayan satıĢ
tutarının (..-..)= ..-TL olduğu.kurum yetkilisine bu
tutarın hangi malların satıĢı karĢılığı tahsil edildiği
sorusuna karĢılık verdiği cevabında, "çok büyük bir
kısmının üretimi yaptıkları bisküvi.çiklet ve gofret
gibi mamuller olduğu zaman zaman bazı kiĢilere
ihtiyaçlarına binaen un satıĢı da yaptıkları
ifadesinden hareketle kurum kayıtlarına hasılat
olarak yansıtılmayan mamul satıĢlar ile un satıĢları
103
ayrımı yapılarak bunların maliyetlerinin de
belgelendirilmediği nedeniyle hesaplanan maliyet
tutarı da dikkate alınmak suretiyle söz konusu
miktarın ( ... x0.20)= ..-TL'lik kısmının kayıt dıĢı
un satıĢlarına isabet eden, ( ... - ...)= ...-TL'lik
kısmının ise kayıt dıĢı mamul satıĢlarına isabet
eden miktar olduğu, kurumun yasal defter kayıtları
üzerinden 2003 yılında yaptığı toplam mamul satıĢ
tutarının ..-TL.bu mamuller içerisinde yer alan
hammadde maliyet tutarının ise ...-TL olarak tespit
edilerek kayıt dıĢı satıĢı yapılan belgesiz alıĢlar
nedeniyle kayıtlara intikal ettirilmeyen hammadde
maliyeti yasal defter kayıtlarında yer alan mamul
satıĢlarına isabet eden hammadde oranına göre
hesaplanarak (...: ...=0,77) yasal kayıtlara
yansıtılmayan ..-TL tuta¬rındaki mamul satıĢının
0,77 oranındaki kısmına isabet eden ...-TL' nin
kayıt dıĢı satıĢı yapılan hammadde maliyeti olarak
hesaplandığı %5 karlılık oranı dikkate alınmak
suretiyle de kayıtlara intikal ettirilmeyen un
maliyetinin ise ( ... /1.05)= ...-TL olduğu
dolaysıyla kayıt dıĢı satıĢları nedeniyle kayıtlara
intikal ettirilmeyen un maliyeti ile birlikte
değerlendirildiğinde 2003 yılında hasılat kayıtlarına
intikal ettirilmeyen satıĢlar için maliyet olarak
alınması gereken tutarın (... + ...)= ...-TL olduğu
ve kayıt dıĢı satıĢ yoluyla elde edilen hasılat
tutarından bu satıĢ nedeniyle katlanılan maliyetin
düĢülmesi sonucu bulunan (... -...) = ...-TL' nin
re'sen fark matrah olarak tespit edildiği
anlaĢılmaktadır.
Tüm bu yapılan tespitler ve varılan sonuçların
değerlendirilmesinden; .. Gaziantep Ģubesi ile ...
ġubesi nezdinde yapılan araĢtırmalar neticesinde
müĢterilerden ... ile ... ait hesaplar vasıtasıyla
2002 ve 2003 yıllarında yüklü miktarlarda çek
tahsilatının
yapıldığı,
bu
hesaplara
yüklü
miktarlarda havalelerin geldiği dolayısıyla bu
hesapların ticari mahiyette çalıĢtığının tespit
edilmesi üzerine gerek ilgili banka Ģubeleri gerekse
hesap sahipleri nezdinde yapılan araĢtırmalarda
104
söz konusu hesapların davacı Ģirket ile iliĢkili
olduğunun tespit edilmesi üzerine ilgili Ģirket
temsilcilerinin ifadesine baĢvurulması sonucu; bu
kiĢiler adına açılan hesaplarda yapılan iĢlemlerin
tamamı Ģirketinin ticari iĢlemleri ile ilgili olduğu
gelen bu tutarların bir kısmının yut içinde belgesini
düzenlemedikleri
mal
satıĢları
karĢılığında
müĢterilerden tahsil edilen paralar, diğer kısmının
ise belgeli satıĢları karĢılığında müĢterilerden
aldıkları paralar olduğu, ürettikleri ürünlerde
kullandıkları hammaddelerin alıĢında satıcıları
belge düzenlemek için zorlamalarına rağmen belge
temin edemedikleri hammadde alıĢlarının da
olduğu bu nedenle kayıtlarına intikal ettirmedikleri
satıĢlarının hammadde maliyetini de kayıtlarına
yansıtmadıkları
yönündeki
davacı
Ģirket
yetkililerinin
ifadelerinin
tutanağa
alınması
suretiyle bir kısım hasılatının kayıt ve beyan dıĢı
bırakıldığının maddi delil niteliği taĢıyan vergi
inceleme raporu eki tutanakla saptanmıĢ olması ve
söz konusu hesaplara gelen çek ve havale tutarları
ile bu hesapların birbirleri ile olan hareketlerinin
kurum yedcilisi tarafından 2002 ve 2003 yıllarına
iliĢkin olarak hazırlanan imzalı
ve kaĢeli
dökümlerle sabit olması karĢısında, davacı Ģirket
temsilcilerince
ihtirazı
kayıt
konulmaksızın
imzalanan tutanaklardaki ifade ve tespitler esas
alınarak bulunan fark matrah üzerinden davacı
Ģirket adına 2003/1-12 dönemlerine iliĢkin olarak
re'sen salman dava konusu vergi cezalı katma
değer vergisi
tarhiyatında hukuka aykırılık
bulunmamaktadır.
105
Açıklanan nedenlerle davanın reddine,dava
konusu vergi zıyai cezalı katma değer vergisi
tarhiyatının aynen tasdikine aĢağıda dökümü
yapılan 26.10 YTL.yargılama giderinin davacı
üzerinde bırakılmasına ,davacıdan 11.20 YTL'den
az olmamak üzere binde 3,6 nispetinde
hesaplanacak karar harcının alınmasına. Avukatlık
Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca duruĢmaya katılan
Hazine
Avukatı
lehine
takdir
edilen
350.O0O.O0O.TL
vekalet
ücretinin
davacı
tarafından davalı idareye ödenmesine posta
ücretinden artan kısmın istemi halinde davacıya
iadesine kararının tebliğinden itibaren 30 gün
içinde DanıĢtay BaĢkanlığı nezdin de temyiz yolu
açık olmak üzere ././2005 tarihinde oybirliği ile
karar verildi.
106
DanıĢtay Dördüncü
Daire Kararı
Tarih
: 22.11.2006
Esas No : 2006/2998
Karar No : 2006/2299
Konu
: Özel usulsüzlük cezası
Ġlgili Kanun ve Madde ;VUK 353/1
Ġstemin Özeti : 2001 yılı iĢlemleri incelenen
davacının bazı
emtia satıĢları için fatura
düzenlemediği, eksik fatura düzenlediği ve
faturasız mal aldığı ileri sürülerek 213 sayılı Vergi
Usul Kanunu'nun 353 üncü maddesinin 1 inci
fıkrası uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilmiĢtir.
EskiĢehir 1. Vergi Mahkemesi 24.11.2004
günlü
ve E:2003/605, K-.2004/768 sayılı kararıyla; 213
sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 353 üncü maddesinin
1 inci fıkrasında, verilmesi ve alınması gereken
faturanın verilmemesi ve alınmaması halinde bu
belgeleri düzenlemek ve almak zorunda olanların
herbirine özel usulsüzlük cezası kesileceği, 231 inci
maddesinin 1 inci fıkrasının 5 inci bendinde ise,
faturanın malın teslimi veya hizmetin yapıldığı
tarihten
itibaren
azami
on
gün
içinde
düzenleneceğinin belirtildiği, davacının iĢlemlerinin
incelenmesi sonucu, bir kısım tarım aletlerini senet
mukabili sattığı, vadesi geldiği halde ödenmeyen
senetlerin icra takibine konulduğu, ifadesine
baĢvurulan senet borçlusu alıcıların davacıdan zirai
alet
satın
aldıkları
halde
faturasının
düzenlenmediğini ifade ettikleri, bu tespitlerin
davacının emtia
satıĢı için fatura düzenlemediğini gösterdiği
gerekçesiyle davayı reddetmiĢtir. Davacının itirazı
EskiĢehir Bölge Ġdare Mahkemesinin 22.2.2005
günlü ve E:2005/20, K:2005/80 sayılı kararıyla
reddedilmiĢtir. Bu kararın 2577 sayılı Ġdari
Yargılama Usulü Kanunu'nun 51 nci maddesi
uyarınca
kanun
yararına
bozulması
istenilmektedir.
107
DanıĢtay BaĢsavcısı
DüĢüncesi
:
UyuĢmazlıkta, 1999 yılı hesap ve iĢlemlerinin zirai
aletler alımı satımı iĢi ile ilgili olarak incelenmesi
sonucu, satıĢını yaptığı zirai aletler için fatura düzenlemediği, noksan tutarlı belge düzenlendiği,
belgesiz teslime konu zirai aletlerden dolayı belge
alınmadığı yolunda düzenlenen vergi inceleme
raporuna dayanılarak teklif yılı için kesilen özel
usulsüzlük cezasının kaldırılması istemiyle açılan
davayı reddeden EskiĢehir 1. Vergi Mahkemesinin
tek hakimle verdiği 24.11.2004 tarih ve
E.No:2003/605, K.No:2004/768 sayılı kararına
yapılan itiraz üzerine EskiĢehir Bölge Ġdare
Mahkemesince verilip kesinleĢen kararın davacı
tarafından yürürlükteki hukuka aykırı olduğundan
bahisle kanun yararına
temyizen incelenerek
bozulması istenilmektedir.
2577
sayılı
Ġdari
Yargılama
Usulü
Kanunu'nun değiĢik 51. maddesinde, Bölge idare
mahkemesi
kararları
ile
idare
ve
vergi
mahkemelerince ve DanıĢtayca ilk derece
mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden
geçmeden kesinleĢmiĢ bulunan kararlardan
niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı
sonucu ifade edenlerin, ilgili
bakanlıkların
göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden
BaĢsavcı tarafın dan kanun yararına
temyiz
olunabileceği açıktanmıĢtır.
213
sayılı
Vergi
Usul
Kanunu'nun
353.maddesinin birinci fıkrasında, verilmesi ve
alınması
icabeden
fatura,
gider
pusulası,
müstahsil
makbuzu
ile
serbest
meslek
makbuzlarının verilmemesi, alınmaması veya
düzenlenen bu belgelerde gerçek meblağdan
farklı meblağlara yer verilmesi halinde; bu
belgeleri düzenlemek ve almak zorunda olanlann
herbirine, her bir belge için özel usulsüzlük cezası
kesileceği öngörülmüĢtür.
108
Bu madde uyarınca özel usulsüzlük cezası
kesilebilmesinin, satılan emtianın veya yapılan
iĢin hem satıcısının hem de alıcısının birlikte
tespitiyle mümkün olduğu açık olup belgelerin
alınmadığı ve verilmediği yolunda hukuken geçerli
bir tespitin yapılması gerekmektedir.
Olayda ise belirtilen hükme göre kesilen cezanın
uygulanmasında böyle bir tespit olmayıp inceleme
elemanı tarafından zirai aletler için faturasız alıĢ
ve satıĢları ile noksan belge düzenlendiği, mal
bedellerinin belgelere noksan intikal ettirilmesi
nedeniyle muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge
kapsamında değerlendirilmesinin icabettiği tespit
edilerek matrah farkı bulunmuĢ ve alınmayan ve
verilmeyen faturalardan söz edilerek ceza
kesilmiĢtir.
Bu durumda, özel usulsüzlük cezası'
kesilmesini öngören ve bu cezanın kesilmesine
dair koĢulları düzenleyen maddede belirtilen
unsurlar
bir
arada
gerçekleĢmemiĢ
bulunduğundan, idari cezalar için de geçerli olan
"cezayı gerektiren fiilin tüm unsurları tamam
olmadan failin cezalandıramayacağı" yolundaki
genel ceza hukuku ilkesinin varsayım ya da kıyas
yoluyla ceza
tayinine olanak
tanımaması
yönünden, davacı adına kesilen özel usulsüzlük
cezasının usul ve kanuna uygun olmadığı
sonucuna ulaĢılmaktadır.
Bu bakımdan yoruma ve varsayıma dayalı
olarak kesilen özel usulsüzlük cezasına karĢı açılan
davanın mahkemece reddedilmesinde isabet
görülmemiĢtir.
Açıklanan nedenlerle, EskiĢehir Bölge Ġdare
Mahkemesinin 22.2.2005 tarih ve E.No:2005/20;
K.No:2005/80 sayılı kararının hukuka aykırılığı
nedeniyle 2577 sayılı Ġdari Yargılama Usulü
Kanununun 51. maddesi uyarınca kanun yararına
bozulması için temyizi gerekli görülmüĢtür.
Konuyu temyizen yüksek Daireniz takdir ve
kararına saygı ile sunarım.
109
Tetkik Hakimi ...'in DüĢüncesi : 213 sayılı
Vergi Usul Kanunu'nun "Fatura ve benzeri evrak
verilmemesi ve alınmaması ile diğer Ģekil ve usul
hükümlerine uyulmaması" halinde kesilecek özel
usulsüzlük cezasına iliĢkin 353 üncü maddesinin
1 inci fıkrasındaki düzenleme dikkate alındığında,
maddede sayılan belgelerin verilmediği ve alınmadığına iliĢkin hukuken geçerli bir tespitin
yapılması gerekmektedir. Ġnceleme elemanınca
davacının fatura düzenlemediği, eksik fatura
düzenlendiği ve fatura almadığını ortaya koyacak
hukuken geçerli bir tespit yapılmamıĢ olduğundan özel usulsüzlük cezasını onayan
EskiĢehir Bölge Ġdare Mahkemesi kararının
kanun
yararına
bozulması
gerektiği
düĢünülmektedir.
TÜRK MĠLLETĠ ADINA
Hüküm veren DanıĢtay Dördüncü Dairesince
gereği görüĢüldü:
Davacının 2001 yılı iĢlemlerinin incelenmesi
sonucu
bazı
emtia
satıĢları
için
fatura
düzenlenmediği, eksik fatura düzenlendiği ve
faturasız mal alındığı ileri sürülerek özel
usulsüzlük cezası kesilmiĢtir. Özel usulsüzlük
cezasının kaldırılması istemiyle açılan dava EskiĢehir 1. Vergi Mahkemesince, karara karĢı yapılan
itiraz ise EskiĢehir Bölge Ġdare Mahkemesince
reddedilmiĢtir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 232 nci
maddesinde; birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı
basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak
mecburiyetinde olan çiftçilerin, birinci ve ikinci sınıf
tüccarlarla, serbest meslek erbabına, kazançları
basit usulde tespit olunan tüccarlara defter tutmak
mecburiyetinde olan çiftçilere ve vergiden muaf
esnafa sattıkları emtia veya yaptıkları iĢler için
fatura vermek ve bunların da fatura almak
zorunda oldukları, ayrıca sayılan kiĢiler dıĢında
110
kalan ve belli bir bedeli aĢan emtia satıĢı ve
yaptıkları iĢ karĢılığında ya da istenmesi halinde bu
miktarın altındaki satıĢ ve iĢler için de fatura
vermek zorunda oldukları öngörülmüĢtür. Aynı
Kanunun 353 üncü maddesinin 1 nci fıkrasında,
verilmesi ve alınması icabeden fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu ile serbest meslek
makbuzlarının verilmemesi, alınmaması veya
düzenlenen bu belgelerde gerçek meblağdan farklı
meblağlara yer verilmesi halinde; bu belgeleri
düzenlemek ve almak zorunda olanların herbirine,
herbir
belge
için 10.000.000 liradan aĢağı
olmamak üzere bu belgelere yazılması gereken
meblağın veya meblağ farkının %10‟u nisbetinde
özel usulsüzlük cezası kesileceği öngörülmüĢtür.
Bu madde uyarınca özel usulsüzlük cezası
kesilebilmesi için öncelikle maddede sayılan
belgelerin düzenlenmediğinin, kullanılmadığının ve
bulundurulmadığının saptandığına iliĢkin hukuken
geçerli bir tespitin mevcut olması gerekmektedir.
Davacının iĢlemlerinin incelenmesi
sonucu
davacının fatura düzenlemediği, eksik fatura
düzenlediği ve faturasız satılan emtia için fatura
alınmadığı ileri sürülerek özel usulsüzlük cezası
kesilmiĢtir. Özel usulsüzlük cezası kesilmesine
dayanak oluĢturan inceleme raporunda, 213 sayılı
Vergi Usuk Kanunu'nun 353 üncü maddesinin 1
inci fıkrasında öngörülen nitelikte bir tespit
yapılmamıĢtır. Ġnceleme raporunda davacının zirai
alet satıĢında bulunduğu kiĢilerden bazılarının
ifadelerine baĢvurulmuĢ olup, bu ifadelerde satın
alınan emtianın yılı, fiyatı konusunda kesin
bilgilere rastlanılmamıĢtır. Ġnceleme elemanınca
bazı satıĢlarla ilgili olarak ise sadece Sivrihisar
Ġcra Müdûrlüğü'nden alman bilgiler doğrultusunda
yapılan icra takiplerine konu senetlerdeki rakamlar
dikkate alınmıĢtır. Bu tespitler davacının satıĢtan
dolayısıyla fatura düzenlemediği, eksik fatura düzenlediğini ve emtia alımında fatura almadığını
gösterecek nitelikte değildir.
111
Bu durumda idari cezalar için de geçerli olan
cezayı gerektiren fiilin tüm unsurların
tamam
olmadan failin cezalandırılamayacağı yolundaki
ceza hukuku ilkesi gereğince varsayım ya da kıyas
yoluyla
ceza
uygulanması
olanağı
bulunmadığından davacı adına kesilen özel usulsüzlük
cezasında isabet görülmemiĢtir.
Bu nedenle, DanıĢtay BaĢsavcılığının kanun
yararına temyiz isteminin kabulü ile EskiĢehir
Bölge Ġdare Mahkemesinin 22.2.2005 günlü ve
E:2005/20, K:2005/80 sayılı kararının, 2577
sayılı Ġdari Yargılama Usulü Kanununun 51 nci
maddesi uyarınca kanun yararına ve hükmün
hukuki sonuçlarına etkili, olmamak koĢulu ile
bozulmasına, kararın bir örneğinin Adalet
Bakanlığı
ile
DanıĢtay
BaĢsavcılığına
gönderilmesine
ve
Resmi
Gazete'de
yayımlanmasına 22.11.2006 gününde oybirliğiyle
karar verildi.
112
SEÇĠLMĠġ BĠR KAÇ GÜZEL YAZI VE ġĠĠR
TANRIM BENĠ YAVAġLAT
Tanrım beni yavaĢlat, Aklımı sakinleĢtirerek
kalbimi dinlendir.
Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaĢlı
hızımı dengele. Günün karmaĢası içinde bana
sonsuza kadar yaĢayacak tepelerin sükunetini ver.
Sinirlerim
ve
kaslarımdaki
gerginliği,
belleğimde yaĢayan akarsuların melodisiyle yıka,
götür. Uykunun o büyüleyici ve iyileĢtirici gücünü
duymama yardımcı ol.
Anlık zevkleri yaĢayabilme sanatını öğret; bir
çiçeğe bakmak için yavaĢlamayı, güzel bir köpek
yada kediyi okĢamak için durmayı, güzel bir
kitaptan birkaç satır okumayı, balık avlayabilmeyi,
hülyalara dalabilmeyi öğret.
Her gün bana kaplumbağa ve tavĢanın
masalını hatırlat. Hatırlat ki, yarıĢı her zaman hızlı
koĢanın bitirmediğini, yaĢamda hızı arttırmaktan
çok daha önemli Ģeyler olduğunu bileyim. Heybetli
meĢe ağacının dallarından yukarı doğru bakmamı
sağla. Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve
büyük olması yavaĢ ve iyi büyümesine bağlıdır.
Beni yavaĢlat Tanrım ve köklerimi yaĢam
toprağının kalıcı değerlerine doğru göndermeme
yardım et. Yardım et ki, kaderimin yıldızlarına
doğru daha olgun ve daha sağlıklı olarak
yükseleyim.
Ve
hepsinden önemlisi, tanrım,
bana
değiĢtirebileceğim
Ģeyleri
değiĢtirmek
için
CESARET, değiĢtiremeyeceğim Ģeyleri kabul etmek
için SABIR, ikisi arasındaki farkı bilmek için AKIL
ver.
Bu yazı milattan 2000 yıl önce HĠTĠTLERE ait
kalıntılar içerisinde bulunan bir duvar yazısına
aittir.
113
Bir yerlerde tıkanıp kaldıysa hayat, soluk
almak güçleĢtiğinde,
Yüreğin
susup,
mantığın
sürüklemeye
baĢladığında ayaklarını,
Dağlara dönmeli yüzünü insan.
Yeni patikalar, yeni yollar seçmeli, yüreğini
ferahlatacak;
Yeni insanlarla 'tanıĢmalı, yeni keĢifler
yapacak....
Hep isteyip de, bir gün yaparım diye
ertelediği ne varsa,
GerçekleĢtirmeyi denemeli!
Her geçen gece, ölüme bir gün daha
yaklaĢtığını zamanın bîr nehir,
Kendisinin bir sal olup da, O dursa da
yolculuğun devam ettiğini
anlamalı.
BaĢ döndürücü bir hızla geçiyorsa birbirinin
aynı günler,
Her aksam aynı can sıkıntısıyla eve
giriliyorsa,
DeğiĢtirmeye çalıĢmalı bir Ģeyleri;
Küçük Ģeylerle baĢlamalı belki; örneğin, bir
kaç durak önce inip
Servisten, otobüsten; yürümeli eve kadar,
yüreğine takmalı güneĢ
gözlüklerini;
Gördüğünü hissedebilmeli!
Sağlığını
kaybedip,
ölümle
yüz
yüze
gelmeden önce,
Değerli olabilmeli hayat!
Ġlla
büyük
acılar
çekmemeli,
küçük
mutlulukları fark etmek için!
BaĢkasının yerine koyabilmeli kendini;
Ağlayan birine "gül", inleyen birine "sus"
dememeli!
Ağlayana omuz, inleyene çare olabilmeli!
ġu adaletsiz, merhametsiz dünyaya ayak
uydurmamalı;
Sevgisiz, soysuz kalarak!
114
HAYATA DAĠR NE VARSA
Dikeni yüzünden hesap sormak yerine
gülden,
Derin bîr soluk alıp, hapsetmelî kokusunu
içine...
GüneĢin doğuĢunu seyretmeli arada bir,
seher yeli okĢamalı saçlarını...
Karda, yağmurda; sevincine, coĢkusuna;
fırtınada boranda;
Öfkesine, isyanına ortak olabilmeli doğanın!
Bir çocuğun ilk adımlarında umudu; bir
gencin düĢlerinde geleceği;
Bir yaĢlının hatıralarında geçmiĢi görebilmeli!
ÇalıĢmadan baĢarmayı, sevmeden sevilmeyi,
mutlu etmeden mutlu
Olmayı beklememeli!
Ama küçük, ama büyük; her hayal kırıklığı,
her acı;
Bir fırsat yaĢamdan
yeni
bir Ģeyler
öğrenebilmek için; kaçırmamalı!
Çünkü hiç düĢmemiĢsen, el vermezsin
kimseye kalkması için, hiç
Çaresiz kalmamıĢsan, dermanı olamazsın
dertlerin; ağlamayı bilmiyorsan,
NeĢesizdir kahkahaların;
Merhaba dememiĢsen, anlamsızdır
elvedaların...
Ne, herkesi düĢünmekten kendini, ne;
kendini düĢünmekten herkesi
unutmamalı!
Bilmeli; çok kısa olduğunu hayatın; hep
vermek ya da hep almak için...
Sadece, anlatacak bir Ģeyleri olduğunda değil,
Söyleyecek bir Ģey bulamadığında da
dinleyebilmeli!
Aklı ve kalbiyle katılabilmeli sohbetlere...
Hafızası olmalı insanın; hiç değilse, aynı
hataları, aynı bahanelerle
tekrarlamaması için!
115
Soruları olmalı, yanıtları bulmak için bir ömür
harcayacak!
Dostları olmalı, ruhunun ve zihninin sınırlarını
zorlayacak!
Herkese yetecek kadar büyük olmalı sevgisi;
Ama kapasitesi sınırlı olmalı yüreğinin ki,
hakkını verebilsin
sevdiklerinin;
Zaman bulabilsin;
Bir teĢekkür, bir elveda için...
YaĢam dedikleri bir sınavsa eğer;
Asla vazgeçmemeli sevmek ve öğrenmekten;
Ama herkesi sevemeyeceğini de her Ģeyi
bilemeyeceğini de fark
edebilmeli insan!
Tıpkı, her Ģeye sahip olamayacağı gibi...
Zamanın ninnisiyle, uykuda geçirmemeli
hayatı...!
116
Kıssadan Hisse
Bir zamanlar Ayaz adlı bir köle varmıĢ. Takdir
bu ya, köle bir gün Sultan Mahmud‟ un kölesi
olmuĢ.
Sultan, köleyi taĢıdığı asil karakteri sebebiyle
çok sevmiĢ.
Derken Sultan‟ın öylesine itimadını kazanmıĢ
ki, bütün sultanlığın haznedârı tayin edilmiĢ ve en
kıymetli ve zarif mücevherler, taĢlar ona emanet
edilir olmuĢ.
Bu geliĢmeyi gören saraylılar ise durumdan
pek rahatsız olmuĢlar. Hasetleri ve kibirleri
yüzünden, sözüm ona basit bir köleye böyle bir
mevki
verilmesini
ve
kendi
rütbelerine
çıkarılmasını bir türlü hazmedememiĢler.
Bu
duygular
içinde,
özellikle
Sultan
yakınlardaysa ondan gün geçtikçe daha çok
Ģikayet etmeye baĢlamıĢlar ve asil ruhlu kölenin
itibarını
zedelemek
için
ellerinden
geleni
yapmıĢlar.
Bir gün Sultanın huzurunda bir saraylının
diğerine Ģöyle dediği duyulmuĢ: Köle Ayaz‟ın sık
sık hazineye gittiğini biliyor musun? Onun
mücevherlerimizi çaldığından adım gibi eminim.
Sultan kulaklarına inanamamıĢ. ĠĢin aslını kendi
gözlerimle görmeliyim demiĢ. Duvara küçük bir
delik
yaptırıp, içeride
olanları
seyretmeye
hazırlanmıĢ. Kölenin sessizce içeri girdiğini, kapıyı
kapattığını ve sandığa gittiğini görmüĢ.
Orada sakladığı küçük bir bohçaymıĢ bu.
Bohçayı öpmüĢ alnına koymuĢ ve sonra da açmıĢ.
Ġçinden çıkan köleyken giydiği yırtık pırtık bir
elbise! Aynanın karĢısına geçmiĢ.
117
Kendi kendine, Daha önceleri bu elbiseyi
giydiğin zamanlar kim olduğunu hatırlıyor musun?
diye sormuĢ. Bir Hiçtin sen...
Hepsi hepsi satılacak bir köleydin ve Allah,
Sultanın eliyle sana rahmetinden belki de hiç hak
etmediğin nimetler lutfetti. Asla nereden geldiğini
unutma! Çünkü mal mülk insanın hafızasını
uçurur, unutuluĢlara sürükler.
ġimdi sen de, nimetçe senden aĢağı olanlara
kibirle bakma ve daima hatırla Ayaz, hatırla!
Sandığı kapatmıĢ, kilitlemiĢ ve sessizce kapıya
doğru yürümüĢ.
Hazine dairesinden çıkarken birden Sultanla
yüz yüze gelmiĢ. Sultan gözlerini Ayazın yüzüne
dikmiĢ dururken, yanaklarından aĢağı yaĢlar
süzülüyormuĢ ve boğazı öyle düğümlenmiĢ ki,
konuĢmakta güçlük çekmiĢ.
Ve
sultan
mahmut:Bugüne
kadar
mücevherlerimin hazinedârıydın, ama Ģimdi...
kalbimin hazinedârısın. Bana benim de önünde bir
hiç olduğum kendi Sultanımın huzurunda nasıl
davranmam gerektiği dersini verdin demiĢ.
118
YaĢayınca Anladım
Can Yücel
Bunca zaman bana anlatmaya çalıĢtığım,
kendimi bulduğumda anladım.
Herkesin mutlu olmak için baĢka bir yolu
varmıĢ,
Kendi yolumu çizdiğimde anladım..
Bir tek yaĢanarak öğrenilirmiĢ hayat,
okuyarak,dinleyerek değil..
Bildiklerini bana neden anlatmadığını,
anladım..
Yüreğinde aĢk olmadan geçen her gün
kayıpmıĢ,
AĢk peĢinden neden yalınayak koĢtuğunu
anladım..
Acı doruğa ulaĢtığında gözyaĢı gelmezmiĢ
gözlerden,
Neden hiç ağlamadığını anladım..
Ağlayanı güldürebilmek,ağlayanla ağlamaktan
daha değerliymiĢ,
GözyaĢımı kahkahaya çevirdiğinde anladım..
Bir insanı herhangi biri kırabilir,ama bir tek
en çok sevdiği, acıtabilirmiĢ,
Çok acıttığında anladım..
Fakat,hak edermiĢ sevilen onun için dökülen
her damla gözyaĢını,
GözyaĢlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde
anladım..
Yalan söylememek değil, gerçeği
gizlememekmiĢ marifet,
Yüreğini elime koyduğunda anladım..
"Sana ihtiyacım var, gel ! " diyebilmekmiĢ
güçlü olmak,
Sana "git" dediğimde anladım..
Biri sana "git" dediğinde, "kalmak istiyorum"
diyebilmekmiĢ sevmek,
Git dediklerinde gittiğimde anladım..
119
Sana sevgim Ģımarık bir çocukmuĢ,her
düĢtüğünde zırıl zırıl ağlayan,
Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım..
Özür dilemek değil, "affet beni" diye
haykırmak istemekmiĢ piĢman olmak, Gerçekten
piĢman olduğumda anladım..
Ve gurur, kaybedenlerin,acizlerin
maskesiymiĢ,
Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmıĢ,
Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..
Ölürcesine isteyen,beklemez,sadece umut
edermiĢ bir gün affedilmeyi,
Beni af etmeni ölürcesine istediğimde
anladım..
Sevgi emekmiĢ,
Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür
bırakacak kadar sevmekmiĢ...
120
CAMDAN KALP
YAR SENĠN HEDĠYEN
BÎR GÖNÜL AĞRISI
AH ÖLÜM OLMALI
YOK AġK DEĞĠL BUNUN ADI
AġK BĠZĠ TERKETTĠ
AH NE GELĠR ELDEN
DERTLĠ BAĞRIMDA CAMDAN BĠR KALP VAR
ARTIK DÖNSEN DE GEÇMEZ Kî BU KIRIKLAR
SEN GĠTTĠN
YASTIĞIMDA KOKUN MĠSAFĠR KALDI
GÖZLERĠMDEN HAYLAZ YAĞMURLAR YAĞDI
AYRILIK MI SEN MĠ YOKSA SEVDA MI
HANGĠSĠ SEBEBĠM OLUR
BESTE : FEBYO TAġEL
SÖZ :GÜNAY ÇOBAN
121
YMM’LERĠN 2007 YILINDA DĠKKATE ALACAĞI
HADLER
KONU
-SM ve SMM‟lerin
imzalayacağı
beyannameler için sınır
-Tam tasdik sözleĢmesi
yapılmadan ihracatta
KDV iadesi rapor
yazma sınırı
-Ġndirimli orana tabi
mallarda tam tasdik
sözleĢmesi yapılmadan
rapor yazma sınırı
-Yolcu beraberinde
satıĢta (ihraç) YMM
raporu ile alınabilecek
iade sınırı
-KDV iadesine karĢıt
inceleme sınır
DAY ANAĞI
4 Nolu 37
Nolu SMM
Tebliği
31 ve 37
Nolu YMM
Tebliği
HADLER
-Net SatıĢ:7.102.000.-YTL
31 ve 37
Nolu YMM
Tebliği
465.000.-YTL
31 ve 37
Nolu YMM
Tebliği
60.000.-YTL (DıĢ Ticaret
ġirketleri Hariç )
29 ve 37
Nolu YMM
tebliği
-Stopaj Ġadesi
29 ve 37
Nolu YMM
Tebliği
35 ve 37
Nolu YMM
Tebliği
32 ve 37
Nolu YMM
Tebliği
10 Nolu
Muhasebe
Sistemi
Uygulama
Tebliği
10 Nolu
Muhasebe
Sistemi
Uygulama
Tebliği
-Fatura BaĢına:
13.000.-YTL
-Bir Mükellefin Aylık AlıĢlar
Toplamı:
39.000.-YTL
139.000 -YTL
Yatırım Ġndirim Raporu
Yazmada Harcama
Tutarı
-Kurumlar Vergisi
Ġstisnaları
-Tek Düzene göre ek
mali tablo düzenleme
alt sınırı
-7/A Seçeneğine göre
muhasebesini tutacak
olanlar
122
-Aktif Top:3.551.000.-YTL
3.551.000.-YTL (Eski Dönemler
Dahil)
Yatırım Harcaması Tutarı
250.000.-YTL‟nin Üzerinde ise
rapor düzenlenecek
130.000.-YTL
-Aktif Toplamı: 7.415.800.-YTL
-Net SatıĢ Tutarı: 16.479.500
YTL
-Aktif Toplamı:
1.235.000-YTL
-Net SatıĢ Tutarı:
2.472.000.-YTL
123

Benzer belgeler