Haftalık okumaya erişmek için tıklayınız.
Transkript
Haftalık okumaya erişmek için tıklayınız.
13 Celal Metin, Türk Modernleşmesi ve İran (1890-1936), Basılmamış Doktora Tezi, Ankara: Hacettepe Üniversitesi, A.İ.İ.T.E., 2006. 1. B ÖLÜM MOD ER N LEùME VE B ATI D IùI T OPLUMLARDA modernleúmeye yönelten tarihî sebepler nelerdir ve modernleúmeyi algõlama, uygulama ve sonuçlarõnõn kazandõrdõ÷õ "pratik# ne olmuútur? Türkiye ve øran ba÷lamõnda øslâm M ODERNLEùME toplumlarõnõn modernleúme çabalarõnda kavramdan çok simgelere yaslanmasõnõn arka planõndaki temel itici dinamikler nelerdir? Tüm bu ve bunlara benzer sorularõn üzerinde 1. Modernlik, Modernleúme ve Batõ Dõúõ Modernleúme durarak tez çalõúmasõnõn bu bölümünde "modernlik# (modernity) kavramõ ve onun ideolojik versiyonu olan "modernleúme kuramõ#, bu kuramõn tarihî geliúimi ile beraber Bugün yazõlan ve okunan Dünya Tarihi Batõ!nõn bir medeniyet hikâyesidir. Batõ bu hikâyenin her köúesine sinmiú olmakla birlikte Batõ dõúõ, Do÷u ve özelde øslâm bu hikâyenin önemli figürlerindedir. Tarihin bir dönemine kadar Dünya Tarihinin Do÷ulu kimli÷i parçalanarak ondan neúet eden Batõ, kendini farklõ bir kod ve kimlikte yeniden, bir medeniyet üslubunda biçimlendirirken, Do÷u varoldu÷u medeniyet dairesi içinde ele alõnacak, bu noktadan hareketle de Batõ dõúõ toplumlarõn tecrübeleri ile øslâm dünyasõndaki modernleúme çabalarõ içinde Türkiye ve øran deneyiminin kuramsal, bir o kadar da ideolojik çerçevesi oluúturulmaya, neticede ise bazõ temel kavramlaútõrmalara ulaúõlmaya ve tezin di÷er bölümlerinde de bunlarõn tarihî olay ve olgularla iliúkilendirilmesine çalõúõlacaktõr. kalarak Dünya Tarihinin uzun süre belirleyicisi olmuútur. 19 yüzyõlla birlikte Dünya tarihinin rakipsiz belirleyicisi Batõ!dõr. Kendi dönüúümüne uygun yeni bir tarih ve dünya 1.1. Batõ Modernli÷inin Tarihî Geliúimi tasavvuru ile Batõ, Batõ-Do÷u ayrõmõnõ zihnî gündeme yerleútirmiútir. Bundan sonra Batõ ve Do÷u, farkõnda olunmasa da, zihnî meúguliyetlerimizin entellektüel dogmalarõnõ 1.1.1. Bir Kavram Olarak Modernlik oluúturmuúlardõr. Kendimiz ve kendimiz dõúõndaki kültürel ve ideolojik nitelikli her úeyi bu meúguliyetin kategorik sõnõrlandõrmalarõ içinde de÷erlendirmek istem dõúõ alõúkanlõ÷a "Modern# kelimesi Batõ literatürüne dinî bir bakõú açõsõnõn sonucu girmiútir. 5- 6. dönüúmüútür. Kendilikle ötekilik arasõnda kurdu÷umuz tarihî durum ba÷lantõsõna ve Batõ!nõn Do÷u!dan farklõ ve görece ileri olmasõna bakarak gõpta edilen ve öykünülen yüzyõllarõ içine alan Hõristiyan metinlerinde Latince $modernus! olarak karúõlaúõlan Batõ, bu rol da÷õlõmõnda arzu eden ve öykünen Do÷u olmuútur. Temel paradigmanõn kelimenin ifade etti÷i anlam, "geçmiú pagan toplumlarla hâli hazõrdaki Hõristiyan "de÷iúmek# üzerine kurgulandõ÷õ bu çözümlemede, adõ ve amacõ her ne olursa olsun, toplumlar arasõndaki farklõlõ÷a#vurgu yapan bir içeri÷e sahiptir 22 . Burada pagan Do÷u!nun Batõ!ya yönelik istemleri, Batõ!nõn da bu durumda Do÷u!dan kendine toplumlar "eski# olanõ "modern# Hõristiyan toplumlar "yeni# olanõ temsil etmektedir. 23 dönüúme yönündeki beklentileri temel tarihî yönelimi belirlemiútir. Do÷u!nun Batõ!ya Henüz yönelik istemlerinin çok çeúitli adlandõrmalarõ olmuútur: $Modernleúme!, $Batõlõlaúma!, Hõristiyanlaúmõú di÷er Avrupa topluluklarõnõ ayõrmak için de kullanõlan $modern! $Ça÷daúlaúma!, $ølerleme!, $Yenileúme!.. Tüm bu adlandõrmalarõn altõnda yatan temel kelimesi 24 asõl anlamõnõ Rönesans!la birlikte de÷iúen dünya algõlamasõ ile almõútõr. Hõristiyanlaúmamõú øzlanda, øskandinav ve kuzey Slav halklarõndan gerçeklik ise Batõ!nõn Do÷u!ya göre bilimsel bilgi ve teknolojideki ilerili÷ine ba÷lõ 22 olarak siyasal, askerî, kültürel ve ekonomik üstünlük kurmasõ; devlet, toplum ve fert konumlandõrõlmasõnda Batõ!nõn verdi÷i görüntünün akõlcõ de÷erler içermesidir. Sõnõrlarõnõn bir türlü çizilemedi÷i Batõ nerede baúlar? Do÷u ne demektir? Do÷u!nun Batõ!ya öykünme çabalarõnõn adlandõrmalarõ hangi kavramsal çerçevelere dayanmaktadõr? Batõ modernli÷inin geliúim çizgisinin tarihî arka planõ ve Batõ dõúõ toplumlarõn bu tarihî süreçle karúõlaúmalarõnõn do÷urdu÷u problem ve sonuçlarõn etkisinin Batõ ve Do÷u!da oluúturdu÷u ideolojik anlam ne olmuútur? øslâm toplumlarõnõ Jürgen Habermas, "Modernlik: Tamamlanmamõú Bir Proje#, Çev. Gülengül Naniú, Postmodernizm, Der. Necmi Zeka, 2. Baskõ, østanbul: Kõyõ Yayõnlarõ, 1994, s. 31. Etimolojik kökeni 5. yüzyõl Latincesine dayanan "modern# kelimesinin, eski ça÷lara ait geçmiúle yeni bilinçlili÷e sahip oldu÷unun ileri sürüldü÷ü bir ça÷õ belirlemek üzere kullanõlmasõ ve geçmiúten bir "kopuú# olarak algõlanmasõ üzerine bir tartõúma için bkz. Ahmet Özkiraz, Modernleúme Teorileri ve Postmodern Durum, Konya: Çizgi Yayõnlarõ, 2003, s.14, ve Nazan Aksoy- Bülent Aksoy, "øki Aydõnlanma#, Birikim, Sayõ 33 (Ocak 1992), s.58. Moderniteyi $ça÷daúlõk! olarak kullanan C. E. Black, kelimenin tarihsel kökenini 6. yüzyõl Latincesine kadar götürmekte ancak bugünkü anlamda kullanõúõnõn 17.- 18. yüzyõllarda gerçekleúti÷ini belirtmektedir. Cyril E. Black, Ça÷daúlaúmanõn øtici Güçleri, Çev. Fatih Gümüú, Ankara: Verso Yayõnlarõ, 1989, s. 16-17. 23 Hõristiyanlõ÷õn "modern# oldu÷u üzerine Ahmet Demirhan, Modernlik, østanbul: ønsan Yayõnlarõ, 2004, s. 17. 24 Zamana veya ça÷a iliúkin bir kelime olan "modern#, Fransõz Aydõnlanmasõ içinde sanat üzerine yapõlan "eski-yeni# tartõúmalarõ sõrasõnda kullanõlmaya baúlanmõú ve bugünkü kullandõ÷õmõz anlama ulaúmõútõr. Demirhan, age, s. 22 vd. 14 15 Do÷aya, co÷rafyaya, tekni÷e ait artan bilgilenmeye ve aklõ öne çõkaran felsefî geçmiú bilgi ve birikimlerini sorgulamasõna yol açmõútõr. Batõlõ tarafõndan Hõristiyan düúünmeye ba÷lõ olarak bilimsel, kültürel ve sosyal alanda yeni ve de÷iúmekte olan bir dünyasõnõn sanõldõ÷õ gibi yalnõz ve biricik olmadõ÷õ ancak kendisinden görece bu "ileri# durumun ortaya çõkmasõyla birlikte asõl tarihî hattõna oturan $modernlik! kavramõ yine de olmayan Batõ dõúõ dünyanõn kendine özgü bir yapõsõnõn oldu÷una dair algõlama ortaya çok kullanõlan bir kelime olmamõúsa da unutulmamõútõr da. Aslõnda modernlik ne bir çõkmõútõr. Aynõ Batõlõ bu dünyayõ kendi bakõú açõsõndan yorumlamaya ve kendisini hareket ne de bir akõm olarak do÷muútur. Ne belirli bir programõ ne de belirli düúünürleri oldu÷u kadar "öteki# olan bu dünyayõ anlamlandõrmaya da yönelmiútir. Modernlik mevcuttur. Co÷rafî keúifler ve rasyonel düúüncenin geliúmesiyle seküler dünya kavramõ bu yeni yorumlama ve anlamlandõrmanõn Batõlõ genel adõ olurken "öteki# ise görüúünün yaygõnlaúmasõ Batõ-Hõristiyan zihniyet ve yaúam biçimlerini köklü de÷iúime "barbar#, "ilkel#, "geri# ve "geleneksel# olarak görülmüútür. 27 u÷ratmõútõr. Bu de÷iúim yeni bir durum olarak algõlanmõú ve daha çok bilimsel bilgi, yeni 1.1.2. Bir Tarihî Geliúme Fikri olarak !Modernlik" teknik, ekonomik refah, istihdam artõúõ, iúbölümü, boú vakit, siyasal katõlõm, özgürlük ve benzeri yeni ilgi alanlarõ olarak zihinlere yerleúmesiyle yeni bir ça÷ olarak görülmüútür. ølerlemeci tarih algõlamasõna dayanarak tarihsel ve ideolojik bir devamlõlõk sa÷layan Batõ tarihinin geri döndürülemez bir yön kazandõ÷õ bu süreçte modernlik kavramõnõn kendisi, 18. yüzyõl Aydõnlanma düúüncesine 25 çok úey borçludur. geliúme düúüncesi, modern Batõ düúüncesinin temel hareket noktalarõndan biridir. 28 Eleútirel aklõn, özgür bireycili÷in, geri döndürülemez ilerleme fikrinin ve do÷a Felsefî anlamda bireyin özgürleúmesine atõf yapan ve bunu tarihin daima ileriye do÷ru bilimlerinin mutlak do÷rulu÷una olan inancõn hakim oldu÷u bir felsefenin adõ olan ve hamle yapmasõ üzerine kurgulayan $modernlik! (modernity), ilerleme, geliúme, Hobbes, Locke, Hume, Kant, Hegel, Vico, Bacon, Voltaire, Rousseau gibi düúünürlerin yenileúme ve ça÷daú olma gibi durumlara karúõlõk gelecek de÷iúim olgusunu vurgular. 29 katkõda bulundu÷u Aydõnlanma düúüncesi, dinsel ve geleneksel kurumlara olumsuz Weber, modernli÷in kültürel bir olgu oldu÷unu, Batõ!ya özgü ve yalnõzca orada bakarak, tarihe baúat bir rol biçmiútir. Bu düúünceye göre tarih, daima ilerleyen, gerçekleúti÷ini sorunsallaútõrõrken aslõnda rasyonel aklõn üretti÷i bilgiye dayalõ bir mantõksal kurgulu, aúamalarõ olmakla bu aúamalarõn "ileri# ve "geri# toplumsal ve kültürel de÷iúimi gündeme getirir. 30 Tüm bu modernlik durumlarõnõn baúlangõç noktasõ bireysel durumu belirleyen kurallar içerdi÷ini öne süren bir anlayõúõ Batõ algõlamasõnõn Batõ tarihinin geçirdi÷i dönüúüme dayandõrõlõr. Batõ Avrupa!nõn tarihin bir döneminden merkezine yerleútirmiútir. Ethnocentrique bakõú açõsõyla tarihin merkezine Batõ!yõ baúlayarak yaúadõ÷õ düúünsel, siyasal, kültürel ve ekonomik dönüúümlerin konu yerleútiren Aydõnlanma, Batõ dõúõndaki dünyayõ (görece øslâmiyet!e olumlu bakõlmõúsa edildi÷inden dolayõ Batõlõ bir öz taúõyan modernlik ço÷unlukla Batõ!ya özgü ve ona ait da) "ilkel# ya da tarihin ve uygarlõ÷õn ilk aúamalarõ olarak görmüútür. Aydõnlanma olarak düúünülmüútür. 31 Ancak 19. yüzyõlla birlikte bu düúünce anlam geniúlemesine sekülarizm, hümanizm, evrenselcilik, özgürlük gibi temel birleúenleri sahiplenerek 27 gelecekteki laik, ba÷õmsõz, milliyetçi, demokratik ve hukukun üstünlü÷üne dayalõ devlet ve toplumlarõn fikrî alt yapõsõnõ oluúturmuútur. 26 Özne, nesne ve akõl gibi unsurlarõn öne çõktõ÷õ Aydõnlanma düúüncesi, artan bilimsel bilgi yanõnda, farklõ co÷rafya ve uygarlõklarla karúõlaúmasõnõn sonucunda Batõlõ insanõn 25 Genellikle "Tanrõ merkezli bir dünya düzeninden insan merkezli bir dünya düzenine geçiú# olarak tanõmlanan ve eleútirel aklõn kazanõmlarõ üzerine kurgulanan Aydõnlanma do÷a, tarih ve insan üzerine geçmiúten bir kopuú ve bunlarla ilgili dinin üretti÷i ruhanî atmosferin kaldõrõlarak maddî gerçekli÷in dile getirilmesi olarak anlaúõlõr. Kartezyen dünya görüúü, ilerlemeci tarih anlayõúõ, bilginin ve özgür düúüncenin evrenselli÷ine dayalõ bir program olarak Aydõnlanma 17. ve 18. yüzyõl Fransõz, øngiliz ve Alman düúünürlerine çok úey borçludur. Laiklik, özgürlük, evreselcilik, eúitlik ve pozitif bilimlerin geliúmesine önemli katkõlarõyla modernleúmenin temelini oluúturmuútur. Aydõnlanma düúüncesi için Ahmet Çi÷dem, Aydõnlanma Düúüncesi, 2. Baskõ, østanbul: øletiúim Yayõnlarõ, 2001. 26 Fahrettin Altun, Modernleúme Kuramõ: Eleútirel Bir Giriú, østanbul: Yöneliú Yayõnlarõ, 2002, s. 91. Hentsch, "Avrupa Do÷u!ya baktõ÷õnda kendini modern olarak görmeye baúlõyor. Ve modernlikle ilgili bu bilinçlenme (henüz bulanõk da olsa), di÷er bütün farklõlõklardan da fazla, hatta Ortaça÷daki dinsel dõúlamadan da fazla, Do÷uluyu (bu kez Türk de buna dahildir) bir baúka dünyaya attõ÷õnõ..# ifade etmektedir. Thierry Hentsch, Hayali Do÷u Batõnõn Akdenizli Do÷uya Politik Bakõúõ, Çev. Aysel Bora, østanbul: Metis Yayõnlarõ, 1996, s. 124. 28 Altun, age., s. 13. 29 Orta ça÷larõn Tanrõnõn takdirine ba÷lõ olarak úekillenen Hõristiyan tarih anlayõúõna karúõ akõlcõ din anlayõúõnõn yer almaya baúlamasõ ile birlikte tarihe bakõú da rasyonelleúmiútir. Önce Kant ve sonra da Hegel!de görülen akõl ve onun özgürleúmesine dayalõ geliúim süreci yeni bir dönem ve farklõlõk olarak algõlanmõútõr. Modern olma çok yönlü yeni anlayõúlarõn yerleúmesinden dolayõ bir hareket, akõm ve ideolojiden çok bir ça÷ olarak adlandõrõlmõútõr. Aydõnlanmanõn kronolojisine göre de Rönesans sonrasõ dönem "modern ça÷# olarak nitelendirilmiútir. Özkiraz, age, s. 21. 30 Weber akla uygun karar vermenin geçmiú tüm anlayõúlarõ yõktõ÷õnõ ve bunun da "büyü bozumuna# yol açtõ÷õnõ öne sürer. Bu noktada modernli÷i "dünyanõn büyüsünün bozulmasõ# olarak görür; Max Weber, Protestan Ahlâkõ ve Kapitalizmin Ruhu, Çev. Zeynep Gürata, 3. Baskõ, Ankara: Ayraç Yayõnlarõ, 2002, s. 13- 25; Özkiraz, age, s. 25-26. 31 Hegel!e göre tarih, öznenin özgürleúme sürecidir ve do÷rusal bir ilerleme yasasõna tâbidir. Özne tarihî süreç içerisinde kendisini daha fazla gerçekleútirmekte ve daha fazla özgürleúmektedir. Hiç kuúkusuz özgürleúen de, tarih yapan da Batõlõ öznedir. Do÷u!da ise böyle bir özgürleúme süreci, dolayõsõyla bir tarih 16 17 u÷ramõú, yine de merkezin Batõ olmasõ fikri de÷iúmemiútir. Emperyalizmi ve entellektüel kalõplarõ de÷iútirmiútir. Sanayi Devrimi ile büyük ölçekli sanayi üretimi sömürgecili÷i meúrulaútõran ve bunu da modernleúmeye giden yolun önemli bir aúamasõ artmõú; iúgücü ihtiyacõna ba÷lõ olarak úehirleúme, enformasyon, iúbölümü, nüfus ve olarak gören Batõ kaynaklõ modernleúme olgusu, Batõ lehine siyasal tavra ve ekonomik e÷itim alanlarõnda büyük de÷iúimler yaúanmõú ve yeni bir hayat tarzõ geliúmiútir. çõkara hizmet edecek bir araç hâline gelmiútir. Bu anlayõúa ba÷lõ olarak da tüm dünyanõn Toplumsal ve kültürel alandaki bu de÷iúmeler siyasal talepleri artõrmõú; laiklik, özgürlük, modernli÷in göstergelerini elde edebilece÷i ve bunu da Batõlõ tonda gerçekleútirebilece÷i eúitlik, sosyalizm ve milliyetçilik entellektüel gündeme yerleúmiú ve bunlarõ talep eden Batõ!nõn dõúõndaki tüm toplumlara Batõ tarafõndan empoze edilmiútir. Ancak her durumda siyasal örgütlenmeler ortaya çõkmõútõr. 19. yüzyõlõn baúõnda görülmeye baúlayan bu bir modernlik olmasõ hesabõ ile bunun merkezinin Batõ Avrupa (ve Kuzey Amerika) ve geliúmeler bu yüzyõlõ uzun bir yüzyõl yapacak düúünce, politik ve sosyal hareketleri buradan yayõlan modernli÷in dünyanõn di÷er kõsõmlarõ için modernleúme olmasõ ile hõzlandõrmõútõr. Modern olma, ekonomik refahõ, sosyal güvenli÷i, seküler yaúamõ, kadõn tarihsel de÷iúim tek yönlü bir hâl almõútõr. özgürlü÷ünü ve e÷itime ba÷lõ olarak bilimsel geliúmeyi ve kültürel de÷iúimi sa÷lar. Buna Modernli÷in Batõ Avrupa ve Kuzey Amerika!ya ait olmasõnõn tarihsel nedenleri bu bölgelerde meydana gelen çok yönlü dönüúüm ve de÷iúimle ilgilidir. Askerî hedefler ve ekonomik çõkarlarla do÷rudan ilgili olan dönüúümün baúlangõcõ, Batõ Avrupa'da yo÷unlaúan teknik buluúlara ve co÷rafî keúiflerin artmasõna ba÷lõdõr. Özellikle øngiltere, 32 karúõn söz konusu de÷iúimi yaúayan toplumlar nüfus artõúõ, milliyetçi ve ayrõlõkçõ hareketlerin patlamasõ, ulus-devlet talepleri, iúçi haklarõnõ talep eden sendikal hareketler ve dinî muhafazakârlõk, bunun karúõtõ materyalist düúünce ve eylemlerin neden oldu÷u bir çok problemle de yüz yüze gelmiúlerdir. bu ülkelerde siyasal yapõlardan gündelik Batõ Avrupa!da yaúanan çok yönlü de÷iúim ve buna ba÷lõ problemlerin ortaya çõkmasõ yaúama kadar her alanda yeni anlayõúlarõn ortaya çõkmasõna yol açmõútõr. 18. yüzyõl ile birlikte baúlayan çözüm arayõúlarõ sosyal alanda sosyoloji disiplininin, düúünce Aydõnlanmasõna kadar elde edilen bilgi birikimine dayanarak akõlcõ tutumu öne çõkaran alanõnda felsefî ekollerin ve siyasal alanda demokratik tutumlarõn geliúmesine zemin Hollanda ve Fransa!da görülen bu geliúmeler bu Batõ Avrupa ülkeleri e÷itime ve pozitif bilimlere de÷er atfetmiúler, öncelik vermiúler hazõrlamõútõr. Batõ Avrupa!daki bu geliúmeler 19. yüzyõl içinde Avrupa!nõn di÷er ve ekonomik üretimi artõran fabrikasyona yönelmiúlerdir. Co÷rafî keúiflerle ve yeni bölgelerine ve Asya!nõn do÷u ucundaki Japonya!ya kadar yayõlmõú; sanayileúme ve tekniklerle donanõmlõ ordularõ sayesinde elde ettikleri sömürgelerini çift yönlü hem sömürgecilik yarõúõnõ hõzlandõrarak askerî çatõúmalarõ ve emperyalist kutuplaúmalarõ hammadde kayna÷õ hem de pazar olarak kullanarak sermayeyi ve toplumsal refahõ artõrmõútõr. Ancak Batõ!nõn ulaútõ÷õ ve göstergeleri olan refah artõúõ, úehir kültürü, üretim artõrmõúlardõr. Yeni teknik kullanõmõ ve seri üretimin yaygõnlaúmasõ ile Batõ Avrupa!nõn çeúitlili÷i ve ürün bollu÷u, yo÷un istihdam, siyasal kitle katõlõmõ, akõlcõ yönetim, artan rekabet gücü dönemin önde gelen devletleri olan Osmanlõ ømparatorlu÷u, Çin, øran, rasyonel bilgi ve e÷itim, millî dil ve devlet, insan haklarõ ve düúünce özgürlü÷ü, seküler Hindistan, Rusya, Avusturya ve øspanya gibi ülkelerin geleneksel üretim biçimleri yaúam ve laik düzen gibi benzeri yapõlarõn hakim oldu÷u modern toplum ve devlet, üzerinde yõkõcõ etki yapmõú; ço÷unu Batõ!nõn yarõ sömürgesi ve pazarõ hâline getirmiútir. uygarlõk fikrine oldu÷u kadar tarih akõúõna da yeni bir yön kazandõrmõútõr. 19. yüzyõlõn Batõ Avrupa!nõn modern olma sürecinde iki olay; øngiltere Sanayi Devrimi ve 18. baúõndan günümüze kadar tek uygarlõk ve tek tarih fikri; onun da "Batõ Uygarlõ÷õ# ve yüzyõlõn son çeyre÷inde gerçekleúen Amerikan Ba÷õmsõzlõ÷õndan ilham alan Fransõz "Batõ Tarihi# oldu÷u fikri bütün insanlõ÷õn úuuraltõna yerleútirilmiútir. Bu durum Batõ øhtilâli önemli de÷iúmelere yol açmõútõr. Sanayi Devrimi ekonomik ve toplumsal toplumlarõnda fazla sorun yaratmamõú, tarihin sonu fikrini do÷urmuútur. Ancak daha çok alandaki üretim ve tüketim kalõplarõnõ de÷iútirirken, Fransõz øhtilâli siyasal ve Orta ça÷larda büyük uygarlõklara sahip øslâm, Slav, Çin ve Hind toplumlarõna Batõ!yõ izleme yolunda ve geleneksel yapõlarõn dönüúümünde büyük sõkõntõlar yaúatmõú ve hâlâ yoktur. Do÷u dura÷andõr ve dura÷an olanõn tarihi de olmaz. Tarih, Batõ!da akmakta ve ilerlemektedir. Reform hareketi, Aydõnlanma felsefesi ve Fransõz devrimi gibi öznenin kendi bilincini duyumsadõ÷õ tarihî deneyim tarzlarõ ancak Batõ!da ortaya çõkar. Altun, age, s. 23. 32 Parsons!a göre, modernlik ilk olarak Avrupa!nõn kuzeybatõ köúesinde, özellikle øngiltere, Fransa ve Hollanda!da kristalleúir. øngiltere bu sürecin yönlendirilmesi noktasõnda daha fazla öne çõkar ve Avrupa sistemindeki en farklõlaúmõú toplum hâlini alõr. Talcott Parsons, The System of Modern Societies, New Jersey: Prentice Hall Pr., 1971, s. 67. yaúatmaya devam etmektedir.33 33 Batõ dõúõ toplumlarõn tarihle randevularõnõ kaçõrdõ÷õ, tarihi õskaladõklarõ ve daha çok tarihten çekildikleri yolundaki görüúleri için Daryush ùhayegan, Yaralõ Bilinç, 4. Basõm, østanbul: Metis Yayõnlarõ, 2002, s. 24 ve 53; ayrõca günümüz küreselleúme olgusunun Batõ dõúõ toplumlara en ciddî darbesinin Batõ medeniyetinin 18 19 var olan modern olma durumuna kendini uyarlama eylemi olarak bir süreç durumu 1.1.3 Bir Tarihî Süreç Olarak #Modernleúme$ yaratõr. 40 Modernlik öncelikli bir yere sahiptir, modernleúme ise var olana ba÷lõ olarak sonra gerçekleúir. Modernleúme, bilgi ve bilgiye ba÷lõ olarak üretilen geliúmiú/ ileri 41 kurumlarõn hõzlõ iúlevsel de÷iúimine ve yeni biçimine toplumun uyarlanmasõ süreci Modernleúme, kimilerine göre "eylem halindeki modernli÷i# nitelemekte, 34 olarak tanõmlanabilir. kimilerine göre ise "insanlõ÷õn hayatî bir deneyim tarzõ olarak sürekli bir oluú halinde yaúadõ÷õ süreçleri# 35 tanõmlamaktadõr. Bu kavram di÷er yandan "Batõ Avrupa'da Orta Ça÷õn sonunda baúlayan ve günümüzde en uzak ülkeleri bile içine alan devasa dönüúüm# 36 olarak da adlandõrõlmaktadõr. S. N. Eisenstadt ise aynõ kavramõ, "on yedinci yüzyõldan on dokuzuncu yüzyõla kadar Batõ Avrupa ve Kuzey Amerika!da geliúen, daha sonrasõnda di÷er Avrupa devletlerine ve (nihayet) on dokuzuncu ve yirminci yüzyõllarda da Asya, Afrika ve Güney Amerika kõtalarõna yayõlan, ekonomik, siyasal ve toplumsal süreçler yönünde açõ÷a çõkan dönüúümler# olarak ele almaktadõr. 37 Black, modernleúme yerine daha çok "ça÷daúlaúma# terimini kullanmakta 38 ve ça÷daúlaúmayõ "tarih boyunca Modernleúme kavramõ, teorik olarak, tarihsel süreç içinde "eskimiú# olan gelene÷e dayalõ toplumsal, kültürel, siyasal yapõlarõn, de÷erlerin ve ilkelerin çözülerek, yerlerine "yeni ve daha iyi# oldu÷u düúünülen ölçütlerin geçirildi÷i bir evrim sürecidir. Daha çabuk ve hõzlõ de÷iúen ekonomik ve siyasal yapõlarla hayat tarzlarõnõn öne çõktõ÷õ bir de÷iúim sürecinin adõ olan modernleúme, öncelik ve zorunluluk arasõnda, belirli amaçlarõ gerçekleútirmeye çalõúõr. Daha ileri ve daha çok modern olan Batõ!ya bakõlarak belirlenmiú bu amaçlar meúruluk, katõlõm, hareketlilik, kurumlaúma, istikrar, demokrasi, refah, eúitlik, bütünleúme, bürokratlaúma, güvenlik, adalet, rasyonelleúme, hürriyet olarak sõralanabilir. 42 geliúmiú kurumlarõn insanõn bilgisindeki görülmemiú artõúõ yansõtan ve hõzla de÷iúen Modernleúme Batõ dõúõnda özgür ve iradî bir de÷iúimden çok, Batõ!ya bakõlarak ve iúlevlere uyarlanmasõ süreci# olarak tanõmlamõútõr. 39 onun empoze etti÷i biçimde yaúanmasõ gereken güdümlü bir süreç olarak ortaya çõktõ÷õ Fakat bu çalõúmanõn ekseninde ise modernlik, "modern olanõn# belirledi÷i gerçekliklere uygun hâle dönüúme olarak bir olgu durumu yaratõr. Modernleúme ise bu ya da yayõlmaya baúladõ÷õ andan itibaren hem modern olan ve hem de modernleúen ülkelerde önemli tartõúmalar baúlatmõútõr. 43 Ancak bu tartõúmalarda a÷õrlõklõ olarak yine modern olan ülkelerin entelektüellerinin rol almõú olmasõ, 19. yüzyõldan günümüze kadar tarih paradigmasõnõ e÷itim yoluyla dünyaya yaydõ÷õnõ ve di÷er toplumlarõ yok olduklarõna kendilerini inandõrdõ÷õ üzerine Ahmet Davudo÷lu, "Müzakere#, Modernleúme, øslâm Dünyasõ ve Türkiye, Milletlerarasõ Tartõúmalõ ølmi Toplantõ, 17-19 Kasõm 2000, østanbul, østanbul: øslâm Araútõrmalarõ Vakfõ, 2001, s. 73. 34 Alain Touraine, Modernli÷in Eleútirisi, Çev. Hülya Tufan, østanbul: Yapõ Kredi Yayõnlarõ, 2000, s. 44. 35 Marshall Berman, Katõ Olan Her ùey Buharlaúõyor, østanbul: øletiúim Yayõnlarõ, 1999, s. 23. 36 Robert E.Ward- Dankwart A. Rustow, "Introduction#, Political Modernization in Japan and Turkey¸ Eds. Robert E. Ward- Dankwart A. Rustow, Princeton&New Jersey: Princeton University Press, 1964, s. 3. 37 S. N. Eisenstadt, Modernization: Protest and Change, New Jersey: Prentice Hall Pr., 1966, s. 1. 38 Cyril E. Black!in "Ça÷daúlaúmanõn øtici Güçleri# adlõ karúõlaútõrmalõ ve kavramsal olarak çözümlemeli çalõúmasõ, hayatõnõn önemli bir kõsmõnõ Türkiye!de geçirmesi ve ilgi alanõnõn Batõ dõúõ toplumlardaki geliúme süreçleri üzerine olmasõndan dolayõ, hem konjonktürel kavramsallaútõrmalarõ kullanmasõ hem de bu toplumlara nispeten içeriden bakmaya çalõúmasõndan dolayõ Türk ve øran modernleúmesinin izledi÷i yolu anlamamõzõ sa÷layacak yöntemsel kavramlar üretmektedir. Ayrõca modernleúme yoluna giren toplumlarõn farklõ tarihî geçmiúlerinin altõnõ çizmesinden ve aralarõnda modernleúme ölçütü olarak birçok de÷iúik göstergelerin oluúaca÷õnõ kabul etmesinden dolayõ bu tez çalõúmasõnõn yaklaúõmõna uygun argümanlar içermektedir. Black!õn modernleúme sürecini kavrayõúõ onun her toplumda, belli adõmlarõn atõlmasõ úartõyla, genel geçer kurallar içerdi÷ini, evrensel oldu÷unu ve belli noktalarõ öne çõkarõp bunlarõ kesin do÷rular gibi sunmasõna ba÷lõ olarak araútõrmacõyõ tek yönlü koúullandõrmasõndan dolayõ eleútiriye açõktõr. Ancak bu tez çalõúmasõ açõsõndan yaklaúõldõ÷õnda, onun çalõúmasõ modernleúmiú ve modernleúen toplumlarõn nasõl tarihî bir seyir izlediklerini/ izleyeceklerini anlatmasõ bakõmõndan bir çok ipuçlarõ sunar. Black ça÷daúlaúma kavramõnõ tercih sebebini, "Batõlõlaúma#, "Avrupalõlaúma#, "Sanayileúme# ve "Yenileúme# kavramlarõndan daha geniú anlam içeri÷ine sahip olmasõ ve daha az yõpranmõú olmasõna ba÷lamaktadõr. Black, age, s. 19. 39 Black, s. 1; ayrõca Shills, insanlõ÷õn ilerlemesini gözleme dayalõ bilimle yargõnõn akõlcõlaúmasõna dayandõ÷õnõ belirtir. Edvard Shills, "Gelenek#, Do÷u Batõ, Yõl 7, Sayõ: 25 (2003-2004), s. 103. yapõla gelen tüm modernleúme tartõúmalarõnõn belirli noktalarda toplanmasõna yol açmõútõr: Batõ merkezili÷ine vurgunun yapõlmasõ, modern kavramõnõ benzer úekilde algõlama, gelenekselin olumsuzlu÷una aynõ anlamõn yüklenmesi, tarihin yalnõzca Batõ!ya göre akõúõ ve Batõ!nõn dõúõnda yoklu÷u, din, kültür ve de÷erlerin mutlaka Batõlõ biçimlerde görünmesi gerekti÷i, ihtiyaçlarõn zaman ve mekândan ba÷õmsõz olarak Batõlõ iliúkilere göre belirlenmesi zorunlulu÷u. Ancak, özellikle günümüzde yo÷unlaúan ki 40 Özkiraz, age, s. 43. 41 Peter F. Sugar, "Toplumsal de÷iúme konusunda $geliúme! terimi $ilerleme! terimine göre daha uygun düúer. Ne úekilde olursa olsun, tarihin hangi devresinde gerçekleúirse gerçekleúsin, her de÷iúme bir $geliúmeyi! gösterir. Bu nedenle, $geliúme! sözcü÷ü yansõzdõr ve bunun böyle olmasõ iyi bir úeydir.# demektedir. "Economic and Political Modernization- Turkey#, Political Modernization in Japan and Turkey, s. 146. 42 Halis Çetin, "Gelenek ve De÷iúim Arasõnda Kriz: Türk Modernleúmesi#, Do÷u Batõ, Sayõ 23 (20032004), s. 12. 43 "Daha eski# bir úeyin yerine "daha yeni# bir úey getiren her eylemin haklõ oldu÷u önermesine dayanan modernleúme, her zaman "daha yeni#nin iyi, "daha eski#nin kötü oldu÷unu savunmasõndan dolayõ eleútiriye u÷ramõú ve bunun böyle olmadõ÷õ yaúanan geliúmelerle ortaya çõkmõútõr. Schabart, "Modernity and History I#, The Promise of History, Ed. Athanasios Moulakis, Berlin: Walter de Gruyter, 1985, s. 17- 18. 20 21 bunda modernleúme yolundaki toplumlarõn yaúadõ÷õ sõkõntõlar ve hayal kõrõklõklarõnõn modernleúme kavramõ, esasõnda Batõ dõúõnda kalan toplumlarõn, Batõlõlaúma yönünde rolünün büyük olmasõndan dolayõ, modernleúme eleútirileri daha çok modernleúme yaúadõklarõ toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel de÷iúimlere karúõlõk gelmektedir. 46 yolunda umduklarõ sonuca ulaúamayan toplumlarõn entellektüellerince sürdürülmektedir. Batõlõ bir kõsõm entellektüel ise kõsmen bu Batõ dõúõ entellektüellerin eleútirilerinin haklõlõ÷õna ve kõsmen de kendi toplumlarõnõn açmazlarõna karúõ uyarõda bulunma sorumluluklarõndan katõlmõúlardõr. 1980!lerde ortaya çõkan "post-modernist# e÷ilimler bu eleútirilerden beslenerek geliúmiútir. Bu tez çalõúmasõnõn dayandõ÷õ modernleúme süreci, daha çok Batõ dõúõ toplumlarõn Batõ modernli÷i ile karúõlaúmasõ sonucu ona benzemek, onun gibi olmak veya ona dönüúmek refleksinin anlamlandõrdõ÷õ bir dizi tarihî olayla iliúkili olgularõn bilgi-yorum düzleminde aldõ÷õ anlamlara dayanõr. Bu sürecin daha iyi anlaúõlmasõ için önceden bazõ kavramsallaútõrmalara ve de÷er yüklenilen durum tespitlerine ihtiyaç vardõr. Tek yönlü Modernleúme genel anlamda siyasal, toplumsal, kültürel ve ekonomik olmak üzere koúullandõrmalardan ve anakronizme düúmeden modernleúmenin bir toplumda hangi dört ana alandaki de÷iúimin adõdõr: Siyasî partiler, oy hakkõ, parlamentolar gibi katõlõmcõ úartlar, öngörüler ve ideal tipler ba÷lamõnda kendini ortaya koydu÷unun genel geçer karar vermeyi sa÷layan anahtar kurumlarõ içine alan siyasal modernleúme; ço÷unlukla sayõlabilecek bir çerçevesini oluúturmaya yarayacak argümanlarõn tartõúõlmasõ bu sekülerleúme ve milliyetçi ideolojiye ba÷lõlõ÷õn üretildi÷i kültürel modernleúme; artan seviyede faydalõ olacaktõr. iúbölümü, yeni iú yönetimi tekniklerinin kullanõmõ, yeni teknolojiye ba÷lõ olarak entegre nitelikli fabrikasyona dayalõ iú alanlarõ ve mekanizasyona dayalõ tarõm üretimi, ticarî yeteneklerin artmasõ ve büyük ölçekli ticarî örgütlenme gibi unsurlarõ bünyesinde barõndõran ekonomik modernleúme; artan okuma yazma oranõ, enformatik bilginin yayõlmasõ, yo÷un úehirleúme, salgõn hastalõklarõn kontrol edilmesinden dolayõ halk sa÷lõ÷õnõn iyileúmesine ba÷lõ nüfus artõúõ, geleneksel otoritenin zayõflamasõ ve bireyin yetkinleúmesi gibi ö÷elerden oluúan toplumsal modernleúme. 44 Ancak tüm bunlarõn gerçekleúmesi için zihnî kabullerin dönüúüme u÷ramasõ gerekmektedir. Di÷er úart olan zihniyet dönüúümü noktasõnda akõlcõ, pozitif, laik, evrensel ve özgür düúünceyi özümseme durumlarõ ise zihinsel modernleúme olarak eklenebilir. 45 Ço÷unlukla kabul gördü÷ü biçimde çok yönlü bir toplumsal de÷iúme sürecini bünyesinde barõndõran Modernleúme her úeyden önce modernli÷i yakalamõú toplumlara bakõlarak anlaúõlan bir durum olarak çok yönlü dõú zorlamalarõn sonucu görülebilir. En erken modern olan toplumlar bu zorlamayõ dõúsal de÷il; iç yapõlarõn üretti÷i tepkiler sonucu uzun dönemlere yayarak ve sürekli evrimleúerek gerçekleútirmiúlerdir. Sonradan modernleúen toplumlarõn ise bunu tarihî úartlarõn getirdi÷i zorunluluk sonucu ani, hõzlõ ve köklü dönüúümlerle gerçekleútirmeleri gerekmiútir. øster içsel ister dõúsal zorlama olsun sonuçta zihnî, siyasî, ekonomik, sosyal ve psikolojik insan etkinlikleri de÷iúimi harekete geçiren baúlõca eylem alanlarõdõr. Bu alanlar birbiriyle ba÷lantõlõ olarak bilimsel bilgilenme ve teknoloji kullanõmõnõn yaygõnlaúmasõna ba÷lõ olarak insanõn kendine ve kendi dõúõndaki dünyaya bakõúõnõ de÷iútirmektedir. Yeniliklerin hayatõ kolaylaútõrmasõnõn yanõnda tarz de÷iúimi ve yeni iliúki biçimleri toplumsal ve kültürel alanõ farklõlaútõrmakta ve birey de buna uyum sa÷lamak için yeni iletiúim kanallarõ ve davranõú kodlarõ geliútirmektedir. 47 Modernleúme yolundaki birey, sürekli de÷iúimin yarattõ÷õ atmosfer 44 Altun, age., s. 25. Abel Jeannière modernli÷e geçiúi belirleyen bilimsel, siyasal, kültürel ve endüstriyel olmak üzere dört devrimden bahseder. "Modernite Nedir?#, Modernite Versus Postmodernite, Çev. Mehmet Küçük, 2. Baskõ, Ankara: Vadi Yayõnlarõ, 1994, s. 16; Marshall H. S. Hodgson Batõ!nõn büyük dönüúümünü kültürün üç alanõ olan ekonomik, sosyal ve entellektüel hayattaki de÷iúmelere ba÷lar. Dünya Tarihini Yeniden Düúünmek, Çev. A. Kanlõdere- A. Aydo÷an, østanbul: Yöneliú Yayõnlarõ, 2001, s. 97- 98. Berman ise modernli÷in üç evrede; 16. ve 18.yüzyõllar arasõnda her úeyin el yordamõ ile anlaúõlmaya çalõúõldõ÷õ yeni hayat algõsõnõn oldu÷u birinci evre, 1789 Fransõz øhtilâli ile ortaya çõkan "devrim dalgalarõ# ile dolu modern kamu alanõnõn oluútu÷u ikinci evre ve son olarak da modernist kültür ve sanatõn göz alõcõ baúarõlar sa÷ladõ÷õ ve modernleúmenin tüm dünyaya yayõldõ÷õ üçüncü evre olarak ele almõútõr. Berman, age, s. 29. Ayrõca teknolojik ve bürokratik bilgi edinme süreçlerinin uzun vadeli ve karmaúõk bir yaúam planlarõ oluúturdu÷unu iddia eden Berger, modernli÷in "sembolik bir alem# yarattõ÷õnõ ve bunu çeúitli bilgilenme yollarõ (medya, tv, okul vs) ile ancak bilinç düzeyinde duyumsadõ÷õmõzõ söyler. Modernleúmeyi belirli kurumsal birikimlerin ve bilinç içeriklerinin iletildi÷i bir süreç olarak düúünür. Peter L. Berger vd., Modernleúme ve Bilinç, 2. Baskõ, østanbul: Põnar Yayõnlarõ, 2000, s. 133. içinde, geleneksel toplumun bireyine göre dinamiktir; devamlõ tetiktedir. 48 Modernleúme 45 sürecinde merkezî devlet fikrinin yeniden düzenlenmesi ve temel haklara dayalõ 46 Modernleúme kavramõnõn içinde kendili÷inden bir de÷er hükmü taúõdõ÷õnõ ve medeniyetlerin birbirlerine üstünlü÷ünü ölçecek elde herhangi bir objektif kriterin olmadõ÷õnõ öne süren ønalcõk, Malinowski!nin tanõmõ do÷rultusunda, modernleúmeyi "bir cemiyetin mevcut nizamõnõ yani içtimaî, maddî ve manevî medeniyetini bir tipten baúka bir tipe çeviren bir süreçtir# úeklinde ifade etmektedir. Halil ønalcõk, "Atatürk ve Türkiye!nin Modernleúmesi#, Belleten (Atatürk Özel Sayõsõ), Cilt: LII, Sayõ: 204 (Kasõm 1988), s. 33. Batõ toplumlarõ hali hazõrda modernli÷i zaten gerçekleútirmiú durumda olduklarõndan modernleúmenin Batõlõ olmayan toplumlarõn problemi ve gündemi oldu÷una dair Özkiraz, age, s. 10. 47 Harvey, bunun yeni koúullarõn yaratõlmasõna öncü olmaktan çok, modernleúmeye bir cevap oldu÷unu dile getirir. David Harvey, Post- Modernli÷in Durumu, 2. Baskõ, østanbul: Metis Yayõnlarõ, 1999, s. 37. 48 Berger, age, s.92- 93. 22 23 hukuksal düzenlemeler bireyin di÷er bireyler, devlet ve toplum karúõsõnda yeniden bireyler arasõ ba÷lõlõk yoksunlu÷unun, kimlik yitiminin, güvenlik kaygõsõ ve toplumsal konumlandõrõlmasõnõ gerektirmektedir. 49 Verimlili÷e dayalõ ekonomik imkânlar, de÷iúen suç artõúõnõn birey psikolojisini olumsuz etkiledi÷inin altõ çizilmelidir. 53 toplum koúullarõ ve yabancõ yaúam biçimlerinin etkisi yeni davranõú modelleri Üretilen modern bilgi ve teknolojinin daha kolay, çok yönlü ve hõzlõ yayõlmasõna geliútirmesine ve özgürleúmesine giden süreci baúlatmaktadõr. 50 Modernli÷e yönelim karúõlõk 54 modernleúmenin di÷er göstergelerinin ortaya çõkõúõ bunlara göre çok daha hem yaratõcõ hem de yõkõcõ sonuçlar do÷urmakta; düúünce ve faaliyet çeúitli÷i, toplumsal yavaú gerçekleúmekte ve yayõlma etkilerinin görülmesine ra÷men bu etkilerin de÷iúik ve ekonomik iliúkilerin çok yönlülü÷ü ve hukukî düzenlemelerin ayrõntõlaúmasõ sonuçlar verdi÷i saptanmaktadõr. Toplumu harekete geçiren iç ve dõú dinamiklerin ba÷õmsõzlõkla ba÷õmlõlõk arasõnda çeliúkili bir durum yaratmaktadõr. 51 toplumlar arasõnda farklõ özellikler taúõmasõna göre bakõldõ÷õnda bir toplumdan di÷erine Bu durum bütünleúmiú ya da kitlesel bir toplumda niteli÷i (özü, kendilik) korumayõ güçleútirmektedir. 52 Bu noktada, toplumun öze ait nitelik ve kendi olma durumunu yeniden kazanabilmesinin de önünde duran yeni olumsuzluklar belirmektedir. Bu olumsuzluklarõn izole edilmesinde genellikle devlet, birey ve toplumdan fedakârlõk beklemektedir. Toplumsal fedakârlõ÷õn kendi refah düzeylerini düúürmesinden insanlarõn huzursuz oldu÷u; nüfus artõúõ ve ölüm oranlarõnõn düúmesine ba÷lõ olarak üretim tüketim dengesinde tüketimin artmasõnõn (açlõk) tehdit oluúturdu÷u; bireyin, geleneksel yüz yüze iliúkilerinin yerini modern toplumda yalnõzlõ÷õn ve yabancõlaúmasõnõn aldõ÷õ, bu noktada tek tip modernleúme ya da aynõ modernleúme modeli görülmez. 55 Black, #Kesinlikle bilinen úey úudur: Daha sonra ça÷daúlaúanlar arasõnda hiçbir toplum, ça÷daúlaúmayõ en önce baúaran toplumlarõnkine çok benzeyen bir ça÷daú kurumlar modeli geliútiremez. Bazõ toplumlar merkezî siyasal kurumlar geliútirmeyi kolay, bazõlarõ bunu güç bulur; bazõlarõ sanayinin yaúam biçimine kendilerini çabuk uydurur, oysa baúkalarõ geleneksel inanç ve pratiklerden gelen büyük engelleri aúmak zorunda%# kaldõ÷õnõ ileri sürer.56 Çin örne÷inden hareketle Black, bazen toplumun ça÷daúlaúmaya uzun süre duyarsõz kalabilece÷ini ve ça÷daúlaúmaya ihtiyaç hissetmeyebilece÷ini söyler. 57 Ancak ihtiyaç hissetti÷i andan itibaren de geç kalmõúlõ÷õn verdi÷i açõ÷õ kapatma güdüsü geçmiúten radikal bir "kopuú# veya "acõmasõz bir unutuú# yaratmaktadõr. Kõsmen Cumhuriyet 49 Bu noktadan olmak üzere øslâm dünyasõnda 19. yüzyõlda yönetici elit tarafõndan baúlatõlan modernleúme sürecinde hukukî güvence arayõúlarõ Anayasa Hareketlerini do÷urmuútur. Osmanlõ ømparatorlu÷u!nda Tanzimat Fermanõ (1839) ve Islahat Fermanõ (1856) ile baúlayan modern hukukî süreç, 1876 Kanun-i Esasî!nin (Anayasanõn) kabulü ile sonuçlanmõútõr. 1877!de II. Abdülhamid!in Meclisi kapatmasõ ve anayasayõ askõya almasõ ile süreç kesintiye u÷ramõú ama bõraktõ÷õ siyasal miras 1890!larda ortaya çõkan muhalefet hareketinin en önemli ideolojik silahõ olmuú ve 1908 øhtilâli Kanun-i Esasî!nin kabul edilmesi ile sonuçlanmõútõr. Ancak øslâm dünyasõnda ilk Batõlõ anlamda anayasal metin (Osmanlõ Tanzimat ve Islahat Fermanlarõnõn etkisinde) 1857!de Tunus!ta ortaya çõkmõú ve 1861!de Ahd el-Aman adõyla yürürlü÷e girmiútir. Ancak Tunus 1881!de Fransõz sömürgesi olunca anayasa da yürürlükten kalkmõútõr. øran!da 1890!larda baúlayan muhalefetin en temel talebi anayasal güvenceler aramak olmuú ve 1906!da Meúrutiyetin ilân edilmesi ile birlikte 1906-1907 yõllarõnda ilk Anayasa hazõrlanmõútõr. Tunus için Salih Tu÷, øslâm Ülkelerinde Anayasa Hareketleri, østanbul: ørfan Yayõnevi, 1969, s. 152 vd.; Ahd el-Aman!õn metni için The Emergence of Modern Middle East- Selected Readings, Ed. Robert G. Landen, New York: Von Nostrand Reinhold Company, 1970, s. 88- 93. 1905-1911 øran Anayasacõlõk hareketleri için Mangol Bayat Philipp, Iran!s First Revolution, Oxford: Oxford University Press, 1991; Janet Afary, The Iranian Constitutional Revolution, 1906-1911, New York: Columbia Universty Press, 1996. Ayrõca Osmanlõ ve øran anayasalarõnõn hazõrlanmasõnda dönemin en liberal Batõlõ anayasasõ olan Belçika anayasasõndan esinlenildi÷ine dair bkz. Gustave Edmund von Grunebaum, øslâmiyet, Çev. Esat Mermi Erendor, 2. kitap, Ankara: Bilgi Yayõnevi, 1993, s.110, 171. Modernleúme sürecindeki ülkelerde birey- toplum- devlet iliúkilerinin yerel- tarihî özgün konumlarõyla ça÷daú ihtiyaçlarõn sentezleúmesiyle bütüncül yaklaúõldõ÷õ ve ço÷unlukla devlete göre belirlenmesi üzerine Japonya örne÷i için Janet E. Hunter, Modern Japonya!nõn Do÷uúu- 1853!ten Günümüze, Çev. Müfit Günay, Ankara: ømge Yayõnevi, 2002, s. 107 vd.; Türkiye için Orhan Türkdo÷an, Kemalist Modelde Fert-Devlet øliúkileri, Erzurum: Atatürk Üniversitesi Yayõnlarõ, 1977, s.36 vd. 50 Levent Köker, Modernleúme, Kemalizm ve Demokrasi, 6. Baskõ, østanbul: øletiúim Yayõnlarõ, 2000, s. 4047 ve s. 94- 97. 51 Black, age, s. 36. 52 Bütünleúme ve yarattõ÷õ gerilimler için Anthony D. Smith, Toplumsal De÷iúme Anlayõúõ, Ankara: Gündo÷an, 1996, s. 35. Türkiyesi ve 1949 Komünist øhtilâli sonrasõ Çin!deki geliúmeler bu açõdan birçok örnek içerir. 58 Türkiye ve øran gibi øslâm toplumlarõnda inanç ve kültürün güçlü do÷asõ ve merkezî otorite fikrinin uzun tarihî geçmiúi avantaj ve dezavantajlarõ beraberinde getirir. øslâm do÷uúundan itibaren medeniyet üslubunda birey, toplum ve devlet iliúkilerinde bütün davranõú biçimlerini önceden belirleyecek kurallar ortaya koymuú ve zaman içinde 53 Black, age, s. 38 vd. 54 Matematiksel bilginin ve teknoloji ürünü bir aletin yerine getirdi÷i iúlevin dünyanõn her yerinde aynõ oldu÷u üzerine Berger, age, s.162; Orta Do÷u için bunun böyle oldu÷una vurgu için Roy R. AndersenRobert F. Seibert, Politics and Change in the Middle East, New Jersey: Rentice-Hall, Inc., Englewood Cliffs, 1987, s. 101-102. 55 Smith, age, s. 90. 56 Black, age, s. 63. 57 Black, s. 64. 58 20. yüzyõlõn ikinci yarõsõndan sonra Çin!de dinin birey ve toplum hayatõndan dõúlanmasõ, kutsal imparator fikrine dayalõ tarihin reddi, komünist idealler çerçevesinde aidiyet ve mülkiyetin kötülenmesi, tarihî ve toplumsal kökenleri olmayan bir kültür yaratma çabalarõ ile Türkiye!de alfabe de÷iúimi, antik döneme vurgu yapan ve yakõn tarihi "öteki# yapan tarih söylemi, dinin kamusal ve kültürel alanlardan dõúlanmasõ, laik ve milliyetçi e÷itim kanalõyla yeni insan yetiútirme çabalarõ, bireysel ve toplumsal travmalar yarataca÷õ göz ardõ edilerek, "kopuú# meúrulaútõrõlmaya çalõúõlmõútõr. Türkiye için Erik Jan Zürcher, Modernleúen Türkiye!nin Tarihi, 3. baskõ, østanbul: øletiúim, s. 264-265; Nilüfer Göle, Çin ve Türkiye örneklerinden hareketle tepeden inmeci (otoriter) modernleúmenin geçmiúi reddetme ve farklõ tarihî dinamikte kendini tanõmlama iste÷ini "gönüllü gelenekselliksizleúme# olarak görmektedir. Nilüfer Göle, "Batõ dõúõ Modernlik Üzerine Bir ølk Desen#, Do÷u Batõ, Yõl: 1, Sayõ: 2 (1998), s. 59-60. 24 25 bunlarõ rafine hale getirerek hareket alanlarõnõ ve çizgilerini belirginleútirmiútir. øslâm engelleyen mekanizmalara karúõ de÷iúimci siyasal tepkinin verildi÷i tarih alanõdõr. bireye, topluma ve devlete inancõn varlõk alanõnda yaúama hakkõ tanõmõútõr. 59 Batõ Sonuçta siyasal mücadeleler, tarih yazõmõna temel bir hat sa÷ladõ÷õ gibi, yönetim modernli÷i ile karúõlaúan øslâm toplumlarõ pozitif bilgi, teknoloji kullanõmõ, seküler mekanizmasõnõ ele geçirme ve meúruluk sa÷lama aracõdõrlar. Hele iktidarõ ele yaúam, milliyetçilik, liberalizm, do÷al hukuk gibi modern unsurlar karúõsõnda øslâmî geçirenlerin belli ilkelerden oluúan bir çalõúma programõ varsa ço÷u zaman toplumu kimli÷in açõklamakta yetersiz kaldõ÷õ durumlarõ aúmak zorunda kalmõúlardõr. 60 Ancak köklü de÷iúiklere u÷ratõr ve kendi adõnõ alan siyasal rejimler olarak (meselâ Napoleonik, uzun devlet geleneklerine ba÷lõ olarak Batõ karúõsõnda gerili÷inin farkõna varmalarõ ve Victoryan, Meiji, Kemalist veya Stalinist) kültürel yapõyõ kendine özgü tarzõyla çözüm arayõúlarõ de÷iúim ve dönüúümü harekete geçirmelerine olanak sa÷lamõútõr. Güçlü damgaladõ÷õ görülür. Çok karmaúõk bir süreç olan modernleúme siyasal olarak devlet imajõnõn tarihî kökenlerinden dolayõ çok çeúitli geleneksel çõkar gruplarõnõn örgütlenmiú toplumlarda daha kolay incelenebilir. 62 Yine de siyasal örgütlü toplumlarõn tasfiyesi, birçok sõkõntõlar yaúatmakla birlikte, gerçekleútirilebilmiútir. Sömürgeleúen seçilmesini keyfî bulan Black, bu örgütlerin ebedî olmadõ÷õnõ, zaman içinde parçalanõp øslâm toplumlarõ ise varlõklarõnõ koruma adõna ço÷u zaman modernleúmenin siyasal ve baúka birleúmeler olabilece÷ini belirterek, dipsiz kuyu gibi yo÷un bilgi gerektiren kültürel de÷iúim dinamiklerine direnç gösterirken ekonomik ve teknolojik nimetlerine toplumsal ve ekonomik incelemeleri karúõlaútõrma aúamasõnda üretti÷i zorluklar daha açõk olmuúlardõr. oldu÷unu, bunun yerine gelenekle ça÷daúlaúma arasõndaki etkileúimin anlaúõlmasõnõn, Modernleúmeyi birey, devlet ve toplum düzlemlerindeki de÷iúim ve dönüúümle ilgili maddî ve manevî alanlarõn yeni bir hâl almasõ olarak görmek gerekir. Yeni durumun yönünün belirlenmesinin ve sorunlarõnõn daha kapsamlõ kavranabilmesi için politikaya yönelmek gerekti÷ini vurgular. 63 Modernleúme süreci aynõ zamanda bir de÷iúim sürecidir. Tarihin önemli ekonomik, kültürel, toplumsal yapõ ve kurumlarõn dönüúümü ile görülmesi icap eder. veriler dinamiklerinden olan de÷iúim olgusu, karúõlaúõlan problemler ve bunlara üretilen oluúturmayabilir. Çok sayõda fabrika kurulabilir ama ticarî geliúmeler az olabilir. Baúka çözümler üzerinden anlaúõlõr ve incelenebilir. Bu olgunun din, ideoloji, üslup ve de÷er bir kültürel hayata girilmesine ra÷men sanat ve estetik alanlarõnda hiçbir baúarõ sistemine nüfuz ederek bütün ifadelendirme yollarõnõ biçimlendirdi÷i görülür. Tarih görülmeyebilir. Modern okullar açõlabilir ama müfredatõ eski úekliyle sürdürülebilir. Bu içinde de÷iúimi sa÷layan aktörlerin varlõ÷õ toplumsal bütünleúmenin belli aúamalara tür olumsuzluklarõ sa÷lõklõ biçimde görmek zordur. Onun için modernleúmenin aldõ÷õ ulaúmasõ ile mümkündür. Toplumun kendini ve sorunlarõnõ kavramasõ, kimlik ve amaç Ancak tarihî perspektif içinde yeni durumun göstergeleri anlamlõ mesafe en sa÷lõklõ ve de÷iúken yapõlarõyla siyasal geliúmeleri izleyerek görülebilir. birlikteli÷inin sa÷lanmasõ toplumsal bir ruhun oluúmasõnõ sa÷lar. Bu ruhu dillendirenler Siyasal geliúmeler çözümleme, karúõlaútõrma ve dönemleútirme için elveriúli bir çerçeve genellikle siyasal gücü ellerinde tutanlar ya da bu gücü ele geçirmek için hareket sa÷ladõ÷õ gibi bir toplumun örgütsel temelini sa÷layan kurum da, politik yapõdõr. 61 edenlerdir. 64 Modernleúme süreci aynõ zamanda siyasal bir ideolojinin ve eylem tarzõnõn Siyasal mücadeleler tarihi aynõ zamanda çürüyen rejimlerin ve toplumsal geliúmeyi hayata geçirilmesi ile sonuçlanõr. 65 Modernleúme yönünde de÷iúim ve dönüúümü 59 62 Andersen- Seibert, age, s. 110-111. øslâm dininin Kur!an ve Sünnete dayalõ kural koyucu ve kuúatõcõlõ÷õ ile e÷itim yoluyla Müslümanlarõn modern unsurlarõ içselleútirme çabalarõ için John Obert Voll, øslâm- Süreklilik ve De÷iúim I, Çev. Cemil Aydõn- Cengiz ùiúman- Mehmet Demirhan, østanbul: Yöneliú Yayõnlarõ, 1991, s. 7 vd; Fazlur Rahman, øslâm ve Ça÷daúlõk, 5. Baskõ, Ankara: Ankara Okulu, 2002, s. 51- 80 ve 145- 194, ayrõca bkz. 1. ve 3. bölümler. Aynõ yazarõn úeriatõn ilke olarak tüm insan hayatõnõ kapsamlõ düzenledi÷i üzerine øslâm, Çev. Alparslan Açõkgenç- M. Hayri Kõrbaúo÷lu, Geniúletilmiú 3. Baskõ, Ankara: Selçuk Yayõnlarõ, 1993, s. 140 vd; ayrõca øslâm!õn toplumsal yaúamõ belirleyicili÷inin Budist, Hindu, Hristiyan ve øslâm dinleri arasõndaki karúõlaútõrmalõ bir de÷erlendirmesi için Donald Eugene Smith, Religion and Political Development, Boston: Little, Brown and Co., 1970, s. 144 vd.; 19. yüzyõl ve 20. yüzyõlda Müslüman entellektüellerin øslâmî dayanõúma, iktidar, hukuk, úahsiyet, anti-emperyalizm, yeniden yorum, milliyetçilik, ideoloji, reform, sosyalizm, laiklik, medeniyet gibi kavramlar üzerine özgün düúünceleri için John Esposito- John Donohue, (Yay. Haz.), De÷iúim Sürecinde øslâm, østanbul: ønsan Yayõnlarõ, 1991. 61 James A. Bill- Carl Leiden, Politics in Middle East, 2nd edition, Boston&Toronto: Little, Brown and Company, 1984, s. 6 vd. 60 Black, age, s. 64. Black, s. 65. Almanya, Japonya, Türkiye ve øran gibi sonradan modernleúmeye yönelen toplumlarda "maaúlõ orta sõnõflar#õn varlõ÷õ devletin modernleúmedeki öncülü÷ünü belirledi÷i gibi toplumsal reformlarõn gerçekleútirilmesinde de öncü olmaktadõr. Toker Dereli, Aydõnlar, Sendika Hareketi ve Endüstriyel øliúkiler Sistemi, østanbul: østanbul Üniversitesi øktisat Fakültesi Yayõnlarõ, 1975, s. 254- 255. 65 Alain Touraine modern olmada ideolojinin ve eylem biçiminin milliyetçilik ve modernleúmecilik oldu÷unu söylerken modern olanlardan çok modernleúme yolunda olan toplumlarõn siyasal dinamiklerine dikkat çekmektedir. Ona göre milliyetçi tutum ve moderni izleme modernli÷in ideolojik gere÷idir. Touraine, age, s. 155 vd. Geleneksel toplumdan modern topluma geçiúte milliyetçili÷in ve sömürge yapõlarõnõn sömürülenler üzerinde yarattõ÷õ tepkinin ideolojik do÷asõ ve de÷iúim yönü için W. W. Rostow, The Stages of Economic Growth, Cambridge: Cambridge Universty Press, 1960, s.26- 27. Orta Do÷u!da elitlerin yasallaúma ihtiyacõ ve ideolojiye olan gereksinim için Bill- Leiden, age, s. 287. Türk modernleúme sürecinde Atatürk eylemin bir ideoloji olup olmadõ÷õ üzerine tartõúmalar vardõr. Dönemin Kadro hareketi bir ideoloji oluúturmaya çalõúmõútõr. Bunun en iyi örne÷i ùevket Süreyya Aydemir!in ønkõlâp ve Kadro 63 64 26 27 sa÷layanlar ya geleneksel yapõnõn ça÷õn gereklerine uygun hâle getirilmesi için evrimci modernleúmeyi zorunlu gören ideolojik hareketleri do÷urmuútur. Bu modernleúmeci tavrõ benimseyenler ya da geleneksel yapõnõn ça÷a uymadõ÷õ için kökten de÷iútirilmesini politik tutumlar devletin yeniden tanõmlanmasõnõ, rejim de÷iúimini, sosyo-ekonomik öneren devrimci tavrõ temsil edenler olarak iki biçimde ortaya çõkarlar. 66 ølki ço÷u iliúkilerin yeniden belirlenmesini, toplumsal ve siyasal bütünleúmeyi ve bir ideoloji zaman toplumda güçlü geleneksel ba÷larõ olan ve konumlarõnõ güçlendirecek ama oluúturulmasõnõ talep etmiúlerdir. toplumu daha az sarsacak giriúimlerde bulunan temsilcilerdir; di÷erleri ise daha çok Modernleúme yoluna giren toplumlar varolan merkezî yapõlarõnõn gücü oranõnda toplumun geniú ama zayõf geleneksel ba÷larõ olan kesimlerinden gelirler. Daha çok modern unsurlarõn giriúini, benimsemek istediklerini ve modernleúmenin etkisini toplumu dönüútürecek radikal giriúimleri hayata geçirmeyi hedeflerler. denetleme imkânlarõ ölçüsünde farklõlõklar oluútururlar. Sömürge toplumlarõnda Modernleúme, e÷er iradî olarak bir toplumun seçkinlerince talep ediliyorsa, belli ön modernleúmeye direnç daha çok kültürel kurumlara ba÷lõlõk yoluyla gerçekleúirken, úartlarõn gerçekleúti÷i bir zemin oluúur. En baúta bireyin, toplumun veya devletin merkezî siyasal gücünü yitirmeyen toplumlarda direnç ve denetleme ise daha çok siyasal modernleúmeye ihtiyaç duymasõnõ sa÷layacak modern düúünce ve kurumlarla elitlerin çabalarõna dayanõr. Black, ilk ça÷daúlaúan toplumlarõn sõnõr komúularõ olan karúõlaúõnca halihazõrdaki geleneksel durumun yetersizli÷ini görmesi gerekir. Birçok Batõ Ruslar dõúõ toplum Batõ ile karúõlaúmasõnda Batõ emperyalizminin askerî, ekonomik, kültürel ve denetleyebilecek güçlü merkezî yapõlarõnõn varlõ÷õna iúaret eder ve e÷er ba÷õmsõz ve Türklerin bulunduklarõ co÷rafyada !modernleúmenin etkisini" teknik üstünlü÷ü karúõsõnda yenilgi yaúamõútõr. Ço÷unlukla sömürgeleúen toplumlarda varlõklarõnõ sürdürmek istiyorlarsa Batõlõ yöntemleri kabul etmek zorunda olduklarõnõ içe kapanma ve geleneksele sõkõ sõkõya sarõlma gerçekleúirken az sayõda da olsa anlayan uzak görüúlü yönetimlere sahip olduklarõnõ söylemektedir. 69 øran gibi görece galiplerin güçlerinin do÷asõnõ anlamak ve benimsemek isteyenler çõkmõútõr. Ancak Batõlõ Batõ etkisini geç hisseden devletlerde ise hem merkezî otoritenin gücünü tesiste çevresel güçlerin genellikle emperyalist yüzü ile karúõlaúan birçok toplumda acil olarak güçlerin onayõna ba÷lõlõk úartõ ve güçsüz do÷asõ, hem de toplumun modernleúmeye modernleúmek gerekti÷ine iman etmiú yerel modernleúme taraftarlarõ ortaya çõkmõútõr. kayõtsõzlõ÷õnõn yanõnda co÷rafî ve toplumsal bütünleúmenin zayõflõ÷õ modern unsurlarõn Bunlarõn çõkõúõ ile siyasal gücü yönlendirmeleri ço÷u zaman hõzlõ gerçekleúmiútir. Rusya, giriúini kontrol etmeyi güçleútirdi÷i gibi benimsenmesini sa÷layacak öncülerin Japonya, Osmanlõ/ Türkiye, øran ve Mõsõr gibi ülkelerde modernleúme yönünde adõmlar oluúumunu da geciktirmiútir. Ancak øran#da 19. yüzyõlõn ilk yarõsõndan itibaren sosyal atõlõrken modernli÷in zihniyet dünyasõna vakõf olma aynõ zamanda; eú zamanlõ protesto hareketlerinin en önemli argümanõ Batõlõ teknik ve ürünlerin yerel teknik ve gerçekleúmemiútir. Ço÷u zaman kurumsal yenilikler yapõlõrken Batõlõ modern kurumlar ürünleri yok etti÷i üzerinde toplanmõú ve merkezî hükümeti Batõlõ sõzmalara karúõ uyarõcõ aynen alõnmõú varolan toplumsal yapõnõn buna nasõl tepkiler verece÷i ve sonuçlarõ hesap etki yapmõútõr. 70 67 Modernleúme birçok toplumda bu yüzden sorunlu ve sancõlõ bir Modernleúme süreci içindeki toplumlarõn temel özelli÷i bu toplumlarõn geleneksel baúlangõca sahiptir. Modernleúme birçok Batõ dõúõ toplumda modern e÷itim ve üretim üretim iliúkilerine dayalõ tarõm toplumlarõ olmasõ ve modern endüstriyel yapõlarõ yapõlarõnõn oluúturulmasõ ile baúlamõútõr. 68 Zaman içinde büyüyen e÷itimliler ve oluúturmaya elveriúli dönüúümü sa÷layacak maddî ve manevî itici güçlerin ekonomik geliúmeler toplumsal, siyasal ve kültürel yapõlarõn de÷iúimini talep eden ve bulunmamasõdõr. Endüstri toplumlarõnõn birçok açõdan bütünleúmiú ve örgütlü yapõlarõ edilmemiútir. çalõúmasõdõr. ønkõlâbõn ideolojisi için ùevket Süreyya Aydemir, ønkõlap ve Kadro, 3. Basõm, østanbul: Remzi Kitabevi, 1986, s.79 vd. Atatürk!ün doktriner ya da ideolojik üslubu tasvip etmedi÷i, kendilerini dogmaya götürece÷i yönündeki tutumu için Yümni Sezen, Hümanizm ve Atatürk Devrimleri, østanbul: Ayõúõ÷õ Kitaplarõ, yty, s. 221. Bir inkõlâp ideolojisi oluúturma ihtiyacõ ve ortaya çõkan Kadro Hareketinin geliúimi hakkõnda daha fazla bilgi için Temuçin Faik Ertan, Kadrocular ve Kadro Hareketi, Ankara: T.C. Kültür Bakanlõ÷õ, 1994. 66 Bunun Orta Do÷u için böyle oldu÷u üzerine Bill -Leiden, age, s. 177. 67 Türkiye ve Mõsõr gibi Orta Do÷u ülkelerinde Batõ kurumlarõnõn taúõndõ÷õ üzerine Andersen- Seibert, age, s. 107. 68 Szymon Chodak, Social Devolopment, Oxford: Oxford Press, 1974, s. 254- 255; Frank Tachau, "Introduction#, Political Elites and Political Development in Middle East, Ed. Frank Tachau, London: Schenkman Publishing Company, Inc., 1975, s. 10 vd. bünyesinde barõndõrõrken tarõm toplumlarõnda modern unsurlarõ biçimlendirecek bu tür bütünleúmenin olmamasõ modernleúmeci önderlerin modern devlet ve toplum yaratabilmek için ideolojik argümanlarõ öne çõkarmalarõ gerekmiútir. 71 Bu toplumlarda modern dil, tarih ve kültür çalõúmalarõnõn önemli yer tutmasõ ve merkezden çevreye 69 Black, age, s. 74- 76. Charles Issawi, The Economic History of Iran, 1800-1914, Chicago: Chicago University Press, 1971, s. 76 vd. 71 Dereli, age, s. 57. 70 28 29 do÷ru kültürel bir bütünleúme arayõúõ bürokratik, halkçõ ve milliyetçi bir siyasal üslubun do÷ru yayõlma e÷ilimi gösterir. 75 Bu durum modernleúmenin yönünü, biçimini ve geliúmesine yol açmõútõr. 72 Sonradan modernleúmeye yönelen birçok toplumda siyasal modernleúmenin varaca÷õ noktayõ anlamlandõracak modernleúme argümanlarõnõ da üretir. Birçok modernleúme sürecinde ihtilâlci, milliyetçi, halkçõ ve radikal tutumlar gözlemlenebilir. 76 gereklerini yerine getirenler ço÷unlukla devletle iliúkili bürokratik zihniyetli ancak Türk ve øran modernleúmelerinde ihtilâlci úiddet oldu÷u gibi milliyetçi, halkçõ temalarõn modernli÷in geleneksel yapõlardaki yõkõcõ etkisine paralel meydana gelen toplumsal yanõnda laik ve inkõlâpçõ adõmlar önemli bir yer tutar. 77 hareketlenmelerin sonucunda ortaya çõkan modern e÷itimli olmakla birlikte toplumun Modernleúme sürecinde toplumsal bütünleúme, bireyin yerel-geleneksel iliúkilere geleneksel geniú alt katmanlarõ ile güçlü ba÷larõ olan orta sõnõflara mensupturlar. dayalõ ve tek yönlü somut çõkarlarõnõ kollayan sosyo-ekonomik dayanõúma ve kültürel Bunlarõn en belirgin özellikleri her yönüyle modernleúmeye kararlõ olmalarõ, benzerlik üzerine kurulu ba÷larõnõn çözülerek, çok yönlü ve soyut ba÷lõlõk kodlarõ ile toplumlarõnõn genel görünümü olan geleneksel- kõrsal yapõlarõnõ de÷iúime u÷ratarak çevrelenmiú rafine úehir kültürü ve bilimsel bilgi ve teknolojik yenili÷e dayalõ endüstri úehirli endüstriyel toplumlara dönüútürmeyi ülkü edinmeleri ve ulus- devlete dönüúecek merkezli ba÷larõnõn güçlenmesi olarak ortaya çõkar. Toplumsal refah artõúõnõn ve rasyonel bir devlet ve bütünleúmiú bir toplum arzularõdõr. 73 Bu kararlõlõk, ülkü ve yenili÷in hayatõ kolaylaútõrmasõ istenen sonucu; e÷itimli iú gücü açõ÷õ, geleneksel arzularõn gerçekleúmesi için modernleúmeci elitler bürokraside yer almaktan siyasal üretimin yõkõlmasõ ile iúsizlik ve göç olgusu, teknolojik hõza ayak uyduramama yönetimi ele geçirmeye kadar geniú bir hareket tarzõ ortaya koyarlar. Prusya istenmeyen sonuçlarõ do÷urur. Çok yönlü toplumsal bütünleúme bireyin e÷itim alma, Militarizminden Meiji Restorasyonuna; Avusturya-Macaristan ço÷ulculu÷undan Rus teknoloji kullanma ve yeni anlayõúlarla kendini gerçekleútirme imkânlarõnõ ço÷altõrken Sovyet øhtilâline; daha özgün olarak Osmanlõ Tanzimat Reformculu÷undan Atatürk toplum içindeki dayanõúma duygusunu zayõflatmasõ, yalnõzlõk ve yabancõlaúmanõn ønkõlâbõna ve øran Kaçar Meúrutiyetçili÷inden Pehlevî monarúik ulus-devletçili÷ine artmasõ huzursuzluklara yol açmaktadõr. Bireyi aynõ toplumda birlikte yaúamaya iten güç uzanan çok çeúitli örnekleri bu noktada ele almak mümkündür. ùu da bir gerçektir ki ise dil anlaúmasõ, dinî inanç, tarih duygusu ve ortak zevkler gibi kültürel de÷erlere kendi iradeleri ile modernleúmeye yönelen devletlerde ço÷unlukla önce devlet dayanmaktadõr. Toplumsal bütünleúmenin üretti÷i sorunlarõn aúõlmasõnda toplumun mekanizmasõnõn temel yürütücüleri olan bürokrasi modernleúmekte ve modernleúmiú dönüúen kültürel de÷erlerinin katkõsõnõn yanõ sõra siyasal iktidarõn biçimi, hukukun bürokrasi toplumsal modernleúmeyi gerçekleútirmek için hem topluma öncülük etmekte iúleyiú tarzõ ve siyasal katõlõmõn türü belirleyicidir.78 Türkiye ve øran gibi ülkelerin hem de modernleúme yönünde dayatmaya gitmektedir. Alman, Rus, Japon ve Çin modernleúmeci elitleri, modernleúme sürecinde, büyük tarihi geçmiúlerinin gücünden, modernleúmelerinde oldu÷u gibi Türk ve øran modernleúmelerinde bürokratik dillerine ba÷lõlõktan, antik kültürel miras ve toplumsal bütünleúmeyi güçlendirecek ve modernleúme öncelikli bir yere sahiptir. 74 øster reformlarla (Japonya için !restorasyon") sürdürecek geçmiú tarihi olaylardan güç almõúlardõr. 79 ister inkõlâplarla gerçekleúsin birçok geleneksel toplumda modernleúme bürokrasinin önemli bir kesimince veya daha sonra bürokrasiyi üstlenen elitlerce tavandan tabana 72 Manfred Halpern, The Politics of Social Change in the Middle East and Nort Africa, New Jersey: Pinceton University Press, 1963, s. 53. Orta Do÷u için Halpern, s. 68 vd; Bill- Leiden, age, s. 123 vd; øran için Azadeh Kian- Thiebaut, Secularization of øran: A Doomed Failure?, Paris: Diffusion Peeters, 1998, s. 14- 25, 62, 68- 88; øran toplumsal sõnõflarõnõn devletle ba÷larõ için Homa Katouzian, State and Society in Iran, London & New York: I. B. Tauris Publishers, 2000, s. 4. 74 Örne÷in Çin#de modernleúmeyi önce bürokrasinin istedi÷i ve atõlan modernleúme adõmlarõnõn bürokrasiyi modernleútirirken Batõlõlaúmacõ aydõnlarõ ortaya çõkardõ÷õ üzerine Rahman Nurdun, Çin Modernleúmesi ve Türkiye, Ankara: Hacettepe Üniversitesi Atatürk ølkeleri ve ønkõlâp Tarihi Enstitüsü- Yayõnlanmamõú Doktora Tezi-, 2002, s. 101-105. 73 75 Tahsin Görgün, !Bir Problem Olarak Modernleúme", øslâm ve Modernleúme, østanbul: Türkiye Diyanet Vakfõ, 1997, s. 32- 33. 76 Ellen Kay Trimberger, Tepeden ønmeci Devrimler, Çev. Fatih Uslu, østanbul: Gelenek, 2003, s. 21- 22. 77 Atatürk#ün yapõlan inkõlâplara gösterilen tepkilere hiçbir zaman taviz vermedi÷i, yeri geldi÷inde zor kullanarak bu tepkileri tasfiye etti÷i ve inkõlâplarõn kalõcõ olmasõ için hukukî temeller oluúturdu÷u bilinen bir gerçektir. Sezen, age, s. 209; øran#da ise Rõza ùah kendi modernleúme uygulamalarõnda zaman zaman din adamlarõ ile karúõ karúõya gelmiútir. Rõza ùah iki politika izlemiútir. Elzem olan uygulamalarda (e÷itim, hukuk, giyim ve askere alma vb.) geri adõm atmayarak din adamlarõna karúõ úiddet kullanmaktan çekinmemiú ya da din adamlarõnõn bazõsõnõ ikna ederek karúõ bloku zayõflatarak muhalefeti susturmuútur. ùahruh Ahavi, øran!da Din ve Siyaset, østanbul: Yöneliú , 1990, s.74 vd. 78 Black, age, s.77- 85. 79 Türkiye ve øran#la ilgili Batõlõ oryantalist çalõúmalar hemen hemen aynõ dönemde ortaya çõkmõútõr. 20. yüzyõlda yo÷un modernleúme yoluna giren Türkiye ve øran bu çalõúmalarõn dil, kültür, tarih ve millî temalarõndan geniú biçimde yararlanmõúlardõr. Oryantalizm için Edward W. Said, ùarkiyatçõlõk, Çev. Berna Ünler, østanbul: Metis Yayõnlarõ, 1999; Oryantalist çalõúmalarõn Türkiye ve øran#daki millî kimliklerin oluúumuna etkisi için David Kushner, Türk Milliyetçili÷inin Do÷uúu, østanbul: Fener Yayõnlarõ, 1998, s. 39 vd.; Mustafa Vaziri, Iran as Imagined Nation: The Construction of National Identity, New York: Paragon 30 31 Her bir toplumun modernleúme baúarõsõ, kendi özgün geleneksel durumu, öncelikleri, mõ karúõlaútõrõlmõútõr; toplum ça÷daú dönemde kendi kendini mi yönetiyordu, yoksa uzun kullanõlabilir kaynaklarõ, kültürel geliúmiúlik ve elitlerin yeterlili÷i ile görülebilir. Bu bir dönem sömürge olarak mõ yönetildi; toplum ça÷daú döneme ça÷daúlõ÷õn iúlevlerine genel kabuller modernleúmeyi dünya ölçüsünde görmemizi sa÷layacak genelleútirmeler önemli düzeyde uyarlanabilen kurumlarla mõ girmiútir, yoksa daha ça÷daú toplumlardan üretmekle birlikte hiçbir toplum kendinden öncekilerin úart ve imkânlarõ ile donanõmlõ alõnan kurumlar karúõsõnda gerilemek zorunda kalmõú olan aslõnda geliúmemiú olmadõ÷õndan kendi yolunu belirlemede baúka toplumlarõn deneyimiyle bulabilece÷i kurumlarla mõ?..." 84 anlamõna gelmez. 80 Modernleúmenin zorlu do÷asõ ve bugün görülen modernleúme Modernleúme sürecinin önemli bir tartõúma konusu kronolojik önceli÷in etkisi süreçlerindeki çeúitlilik ve gösterge farklõlõklarõ modernleúmenin daha çok toplumlarõn iç üzerinde toplanõr. Modern olma açõsõndan bu durumu önemli bir kriter olarak görüp dinamiklerinin hareketlili÷i ve tarihî tecrübelerinin daha belirleyici oldu÷unu meseleye yaklaúan Black, 85 modernleúme yolundaki toplumlara etkisini inkâr edilemez göstermektedir. 81 Yine de siyasal modernleúmenin bütün toplumlar için geçerli olarak görmektedir. Daha önce modernleúmeyi baúarmõú toplumlarõn hazõr modeller olabilecek özellikleriyle her bir toplumun kendine özgü olanlar arasõnda yer alan olarak karúõlarõnda durmasõ, modernleúmeyi hedefleyen toplumlar için yönlerini ve karakteristiklerinin belirlemesine dayalõ belli aúamalardan geçen modeller üretmek atmalarõ gereken adõmlarõ somut gerçeklere dönüútürmüútür. Daha önce modernleúmiú mümkündür. Ancak genel, eú zamanlõ ve kendine özgü sõnõrlõlõklarõ olan, siyasal olgu ve toplumlar gizil özgünlüklerini bünyelerinde taúõyarak modernleúmenin üretti÷i sorunlarla kararlara dayalõ bu modelleútirmenin öne sürülebilecek ve kabul edilebilecek tek ortak erken yüzleúmiúler ve çözüm yollarõnõ arayõúta erken ve sancõlõ ama rahat bir ortam tarihin, kronolojik temelde 1789 Fransõz øhtilâli oldu÷unun altõnõ çizmek gerekir. 82 oluúturarak yabancõ modellerin akõl karõútõran etkilerinden ve yanlõú örneklerinden Birçok toplumun ortak modernleúme özelliklerinin yanõnda özgün yanlarõnõn çok kurtulmuúlardõr. Modernleúmenin bu toplumlardaki yavaú, çetin ama dengeli sürecine çeúitlilik gösterdi÷ini ve bunun da o toplumlarõn modernleúme problemlerini anlamada karúõlõk daha sonra modernleúen toplumlar önlerinde seleflerinin genellikle baúarõlõ sõnõrlõ bir yararõ oldu÷unu göz önünde bulundurarak, modernleúme sürecinde benzer görünen çabalarõnõ bulmuúlar ve bu toplumlarõn önderleri kendi sorunlarõnõ bu modellere problemler ve üretilen politikalar çerçevesinde tipleútirmelere gitmek modernleúmeyi göre algõlamõúlar ancak yine de anõlan modellerin yerel duruma uygun olup olmadõ÷õ anlamada ve modernleúme sürecindeki toplumlarõ karúõlaútõrarak de÷erlendirme yapmada üzerine geniú tartõúmalara girmeye çalõúmõúlardõr. 86 øki ya da üç yüzyõl süren bu canlõ 83 Ancak bunun keyfili÷i ve fayda temelli oldu÷u tartõúma, yabancõ modellerin aynen kabulü veya toptan reddi ya da geleneksel unutulmamalõdõr. Black karúõlaútõrmayõ belli konular üzerinde yo÷unlaútõrõr ve úu úekilde kurumlarõn dönüútürülmesi veya daha önce modernleúmiú toplumlarca geliútirilen sõralar: !Acaba toplumda siyasal iktidarõn geleneksel önderlerden ça÷daúlaútõrõcõ olanlara kurumlarõn evrenselli÷ine olan inanç gibi kutuplaúmalarda kendine anlam kazandõrmõútõr. geçmesi öteki toplumlara göre erken mi yoksa geç mi olmuútur; toplumda ça÷daúlõ÷õn Black, geç modernleúmenin avantajlarõnõ teknik geliúmelerin satõn alõnabilirli÷i ve kopya geleneksel önderlere do÷rudan yönelen siyasal zorlamasõ içsel mi yoksa dõúsal kaynaklõ edilebilirli÷indeki kolaylõkta görürken dezavantajõ köklü geleneksel kurumlarõn yerine mõdõr; toplum ça÷daú dönem içinde toprak ve nüfus açõsõndan süreklilik durumunu yabancõ modellerin ikame edilmesinde çatõúan de÷er ve yargõlarõn yõkõcõ etkisinde korumuú mudur, yoksa toprak ve halklarõnõn temelli biçimde yeniden gruplaútõrõlmasõyla görmektedir. Çözüm olarak da, !bu toplumlarõn önderlerinin ça÷daúlõ÷õn genellikle çok sayõda kolaylõklar sa÷lar. House, 1993, s. 103 vd.; Mohammad Tavakoli-Targhi, Refashioning Iran: Orientalism, Occidentalism, New York: Palgrave, 2001, s. 20 vd. 80 Black, age, s. 92. 81 Smith, age, s. 85. Türkiye#nin de içinde bulundu÷u Orta Do÷u toplumlarõnõn yaygõn köylülük yapõsõnõn modernleúmenin giriú sürecinde di÷er geleneksel toplumlarõn birço÷una göre avantaj sa÷ladõ÷õ üzerine Andersen- Seibert, age, s. 104. 82 Örne÷in Black#õn modelleútirmesinde Türkiye ve øran beúinci model içinde yer alõr. Bu iki ülkede ça÷daúlaúma atõlõmlarõnõn yakõn tarihî dönemde baúlamasõnõ, Fransõz ihtilâlinin bu iki toplumun siyasal ça÷daúlaúma dürtüsündeki etkisini ve iki karizmatik liderin (Atatürk ve Rõza ùah) hemen hemen aynõ tarihlerde iktidarõ devralmalarõ hakkõnda Black, age, s.92- 93. Fransõz ihtilâli#nin de÷iúimi teúvik eden tüm toplumsal devrimlerde etkili oldu÷una dair Skocpol, age., s. 63. 83 Üç tip modernleúme biçimi üzerine Smith, age, s. 88 vd. uygulanabilir iúlevlerini yabancõ geleneklerden alõnan kurumsal biçimlerden ayõrt etme akõllõlõ÷õnõ gösterme" ile aúõlabilece÷ini, yoksa geleneksel olanla ça÷daú olanõn çatõúmasõnõn kaçõnõlmaz oldu÷una iúaret etmektedir. 87 84 Black, age, s. 99-100. Black, s. 100. Türk modernleúmesi için bu tür tartõúmalar yo÷un olarak daha çok II. Meúrutiyet döneminde görülür. Bu tür tartõúmalardan çõkmõú iki örnek çalõúma için Said Halim Paúa, Buhranlarõmõz, østanbul: Tercüman 1001 Temel Eser, yty; Ahmet A÷ao÷lu, Üç Medeniyet, østanbul: Milli E÷itim Basõmevi, 1972. 87 Black, age, s. 101. 85 86 32 33 Modernleúme taraftarõ elitlerin geleneksel elitlere karúõ modern e÷itim kurumlarõndan Sömürge toplumlarõnõn modernleúme sürecindeki ilk deneyimleri sömürgeci güçlerin yetiúmeleri, modernli÷in gücüne vakõf olmalarõ ve yeni durumlara uyum sa÷layacak sömürge politikalarõ ile belirlenmiútir. Sömürge yönetimleri ba÷lõ olduklarõ metropol çözümler üretmelerinden dolayõ güçlü konumlar elde etmeleri ço÷u zaman kaçõnõlmaz ülkelerin birer prototipini oluúturan yönetim birimlerinin yanõnda siyasal ve hukuksal olmuútur. Modernleúme için iç ve dõú koúullarõn zorlayõcõ etkisi söz konusu oldu÷unda kurumlar getirmiúler, bunlarõ hayata geçirecek kararlõlõ÷õ göstermiúler; bunun altyapõsõnõ önceli÷i, geleneksel odaklarla modernleúmeci odaklar arasõndaki mücadelenin boyutu, oluúturmaya ve e÷itime a÷õrlõk vermiúlerdir. Sömürge amaçlarõ için gerekli olan modernleúmeci elitin ortaya çõkõú ve geliúim süreci, modern kurumlarõn tespit ve demiryolu, karayolu ve liman yapõmõnõ gerçekleútirmiúler; iletiúimi sa÷layacak tesis ve 88 Bu belirlemede gelenekçi-modern zõtlaúmasõ veya araçlarõ kurmuúlar, çalõúma ve koruyucu sa÷lõk düzeni ile iúgücü ihtiyacõna ba÷lõ e÷itim uzlaúmasõ, ideolojik katõlõk veya esneklik, geleneksel kurumlarõn dönüúüm yetene÷i veya kurumlarõ oluúturmuúlar ve yeni veya verimli ürünler ile bunlarõ mamul hâle direnci, sömürge olma hâli veya tersi, kurtuluú savaúõnõn yapõlõp yapõlmamasõ gibi dönüútürecek sanayiler getirmiúlerdir. Modernleúmenin pahalõ, köklü ve úiddetli etkiler olgularõnõn varlõ÷õ modernleúmenin seyrini ve biçimini anlamlandõrmõútõr. do÷urabilecek sonuçlarõnõn bir kõsmõ sömürgeci güçlerce üstlenilmiútir. Sömürge yerleúim biçimi belirlemiútir. Bir toplumun modernleúme sürecine girmeden önce nüfus ve toprak süreklili÷ine sahip olup olmadõ÷õ veya toprak ve halklarõn yeniden bütünleúme zorunlulu÷u ile toplumlarõnda ba÷õmsõzlõk sonrasõna birçok açõlardan ulaúõlmõú modernleúme göstergelerinin yanõnda modernleúmenin nimetlerinden toplumun hõzlõ yararlanma ve karúõlaúõp karúõlaúmadõ÷õ modernleúme süreci için önemlidir. 89 Rusya, Japonya, Çin, faydalarõnõ görme imkânlarõ miras kalmõútõr. Bu durum modernleúmeyi devralan yerel Türkiye ve øran#õn içinde bulundu÷u süreklili÷i olan ülkeler milletleúmenin birçok elitlerin iúini kolaylaútõrmakla birlikte sömürgeci güçlerin kendi ihtiyaçlarõna göre aúamasõnõ daha önceden yaúamalarõna ra÷men güvenlik sorunlarõnõn üstesinden gelmek belirledikleri bir yapõ kalmõú ve ba÷õmsõzlõ÷õnõ kazanan birçok devletler kendi için büyük miktarda maddî ve manevî enerjilerini harcamõú ve milletleúmenin belli ihtiyaçlarõnõ belirlemede ve ürettikleri ürünler için pazar bulmada sõkõntõlar aúamalarõnõ geçmiúlerdir. Bu ülkeler güvenlik sorunlarõnõ geleneklerindeki derin kökleri yaúamõúlardõr. Bu da yeni bir ba÷õmlõlõk durumu yaratõrken ba÷õmsõzlõklarõnõ olan ortak yaúama deneyimlerine dayanarak üstesinden gelmiúlerdir. 90 Ancak bu kazanmalarõnõn önemi tartõúõlõr hâle gelmiútir. Birçok Asya ve Afrika ülkesi bugün bile toplumlarõn dõúõnda kalan çok sayõda toplum gerek milletleúme ve modernleúme; gerekse sömürgesi olduklarõ ülkelerin dilini, kültürünü benimsedi÷i gibi dõú ekonomik iliúkileri güvenlik sorunlarõndan kaynaklanan bir çok problemi aúmak için çok de÷iúik ve a÷õr de bu sömürgeci ülkelere ba÷lõdõr. 92 bedeller ödemiúlerdir. Birçok toplum nüfus, sõnõr, devlet, iktidar ve kültür Modernleúme sürecinde geleneksel kurumlarõn modern yapõlara dönüúümü için bu de÷iúimlerinden kaynaklanan sorunlarla hâlâ u÷raúmaktadõrlar. Ancak øranlõlar ve toplumlarõn geleneksel kurumlarõnõ ça÷daú iúlevlere dönüútürebilecek düzeyde geliúmiú Türkler, sahip olduklarõ büyük tarihî geçmiúlerinin ve uygarlõklarõnõn verdi÷i özgüvene olup olmadõklarõna bakmak gerekir. Modernli÷in ilk ortaya çõktõ÷õ Batõ Avrupa dayalõ olarak, ça÷daú ulus-devlet olgusunu gerçekleútirebilmek için süreklilik ve birlik toplumlarõ geleneksel kurumlarõnõ modern iúlevlere uyarlayarak gerçekleútirmiúlerdir. Bu duygusunu daha sesli dile getirmiúlerdir. 91 Ayrõca birçok ülke ulus olmanõn çok önemli toplumlarõn modern olmaya hazõr maddî kurumlarõnõn yanõnda zihnî kabiliyeti ortaya aúamalarõnda, kõsa sürelerde de olsa yabancõ yönetim altõnda yaúamõúlardõr. Örne÷in Orta çõkaracak dil ve düúünce düzeyinde uzun birikimleri olmuútur. Batõ Avrupa dõúõnda ve Güney Avrupa ülkeleri Napoleon ordularõnca iúgal edilmiú; Çin, Türkiye, øran ve modernleúme sürecine giren Alman, øspanyol, øtalyan, Rus, Türk, Çin, Japon ve Arap Etiyopya yabancõlarõn çeúitli biçimlerdeki iúgal ve müdahalesine maruz kalmõúlar ama bu toplumlarõ kullanõlabilir ve geliúebilir bir yazõ diline, üzerinde uzlaúõlan bir kültüre, tarihî yabancõ yönetim süreleri görece kõsa olmuú; genellikle de millî uyanõú ve yenileúmenin deneyime dayalõ siyasal kurumlara, yerleúik bir inanca ve bireyleri kuúatan ba÷õmlõ yo÷un aúamalarõ için uyarõcõ etki yaratmõúlardõr. 92 88 Trimberger, age., s.32 vd. Black Türkiye ve øran gibi ülkeleri bu yapõlanma içinde de÷erlendirir. Black, age, s. 102. Black, s. 103. 91 Black, s. 104-5. 89 90 Afrika sömürge sonrasõ aydõnlarõn haleti ruhiyeleri üzerine Franz Fanon, Yeryüzünün Lanetlileri, østanbul: Birleúik Yayõncõlõk, yty, s. 135 vd.; Afrika#nõn sömürge ve sömürge sonrasõ için Türkkaya Ataöv, Afrika Ulusal Kurtuluú Mücadeleleri, Ankara: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayõnlarõ, 1977; Ali Mazrui, Afrikalõlar, østanbul: ønsan Yayõnlarõ, 1992. Afrika#daki sömürgeciye ba÷lõ olarak sömürülenin modernleúmesi üzerine bilgiler için Mazrui, s.15 vd. Mazrui#in kitabõnõn 8, 9 ve 10. bölümlerinde Afrika#daki Sömüren- sömürülen iliúkileri üzerine geniú bilgi bulunmaktadõr. 34 35 sosyo-ekonomik iliúkilere sahiplerdi. Denilebilir ki modern düúünceleri açõklayabilen bir 1.1.4 Tarihî Süreci Anlamlandõrma: Modernleúme Kuramõ dile sahip olmak için önce anlamlarõn ço÷altõlmasõ, yeni terimler alõnmasõ veya (/Kuramlarõ) bulunmasõ yoluyla geliúmeye yatkõn yazõlõ bir dille iúe baúlanmasõ gerekir. Dil için geçerli olan, de÷iúen derecelerde dinî, hukukî ve siyasî kurumlar için de geçerlidir. Soyut bilgi alanõnda bile, Do÷u Akdeniz ve Asya toplumlarõnõn ça÷daú düúüncelerinin geliúmesine katkõda bulunan araútõrma ve derin düúünme gelenekleri vardõr ve bu toplumlar ça÷daú bilgiyle (daha az sorunsuz) ba÷lantõ sa÷lamõúlardõr. 93 Yazõlõ bir dilleri olmayan ya da siyasal, hukuksal ve dinsel kurumlarõndan yoksun toplumlara ait bazõ geleneksel kurumlarõn geliúmiúlik düzeylerinin uyarlanmaya elveriúli olmadõ÷õnõ da ekleyen Black, bu toplumlarõn bu sorunu sömürgeci ülkenin dilini benimseyerek aútõklarõnõ ve bunun pratikte iyi sonuçlar verdi÷ini belirtir. Ancak bunun gelenekle ça÷daúlõk arasõnda geniú bir boúluk bõraktõ÷õnõ ve !ça÷daú kurumlarõn geleneksel olanlarla daha çok ba÷daútõ÷õ toplumlardakinden çok de÷iúik bir geliúmeye yol açtõ÷õnõ" ifade etmektedir. 94 1930#lu yõllardan baúlayarak sömürge karúõtõ ve milliyetçi hareketlerin ortaya çõkõúõ Avrupalõ sömürgecili÷in gücünü büyük oranda tahrip etmiútir. Sömürgecili÷in düúüúe geçmesi, yeni bir dünya düzeninin gündeme gelmesi ve Batõ dõúõ toplumlara akan bilgi ve teknoloji transferi, Batõ#nõn kendini yeniden tanõmlamasõna yol açarken, Batõ dõúõ toplumlarda yeni kimlik arayõúlarõnõ da gündeme getirmiútir. II. Dünya Savaúõndan sonra sosyalist ve milliyetçi hareketlerin Batõ dõúõ dünyada hõzlandõ÷õ bu dönemde ABD#nin Do÷u Blo÷una kayma e÷ilimindeki bu dünyanõn ulus-devletlerinin akõbetleri ile ilgilenme zorunlulu÷u bu dünyanõn tarihî açõ÷õ kapatmasõ ve geliúmiúli÷i yakalamasõ konusu merkezî bir problem olarak ortaya çõkmõútõr. Avrupa#nõn uluslar arasõ siyasete yön verme gücünün tükenmesine paralel olarak ABD#nin bu iúi üstlenmek için ortaya çõkõúõ, acil olarak komünizm tehdidinin azaltõlmasõ, aúõrõ nüfus artõúõnõn kontrolü, Batõ Bu tez çalõúmasõnõn konu düzleminde ele alõnan dönem için söz konusu olan endüstrisinin ihtiyacõ olan ham madde kaynaklarõnõn ve pazarlarõn güvenli÷inin yanõnda modernleúme süreci, siyasal olanõn öne çõktõ÷õ ve !yeni" devlet biçiminin sosyal, siyasal, Batõ dõúõ ülkelerin iç ve dõú sorunlarõnõn varlõ÷õ Amerikalõ toplum kuramcõlarõnõn Batõ kültürel ve ekonomik de÷iúimlerde baúat rol oynadõ÷õnõ göstermektedir. Güçlü bir ordu, dõúõ dünyaya bakõúlarõnõ belirlemiútir. 96 Teorik bir kavram olarak modernleúme kuramõ geniú bir bürokrasi ve dev ekonomik yatõrõmlarõ gerçekleútirebilecek ve sürdürebilecek (veya kuramlarõ), Batõ düúünce atmosferine, II. Dünya Savaúõ sonrasõ dünyanõn yeniden malî gücü bulunan devlet, yasa koyma, güç kullanma ve yargõlama tekellerini de elinde yapõlanmasõ ve yorumlanmasõna ba÷lõ olarak girmiútir. 97 Bunda ABD#nin yeni bir dünya tutmaktadõr. Klasik modern devlet gelene÷inin !egemenlik" anlayõúõna tekabül eden bu gücü olarak kendini görmesi ve buna ba÷lõ olarak uluslar arasõ iliúkilerde en önemli durum sonradan modernleúme yoluna giren devletlerce devralõnmõú ve modernleútirici problemi oluúturan geliúmiú ve geliúmekte olan ülkeler arasõndaki sosyo-ekonomik devlet ideolojisine dönüútürülmüútür. Modernleúme yolundaki toplumlar için !güçlü uçurumun giderilmesinde ideolojik alt yapõyõ oluúturacak devlet" imajõ önemli bir ideolojik argümandõr. Bu durumu meúrulaútõrmak için ferdî bir yol haritasõ sunacak stratejik bir model oluúturulmasõ gerekti÷i ihtiyacõ da belirleyici haklar ve toplumsal rõza egemen devletin !muktedir"li÷i içine çekilir; fert ve toplumun olmuútur. 99 Ayrõca bu ihtiyacõ karúõlayacak sosyoloji disiplindeki toplumsal yapõlarõn devletle özdeúleútirildi÷i, fert ve toplumdan fedakâr olmasõnõn istendi÷i ve devletin önce geldi÷i kutsal bir hava oluúturulur. 95 Black, age, s. 106. Bu durumu kültürel geliúme açõdan ele alan Weber, Batõ dõúõndaki Hind, Çin ve øslâm dünyasõnda sanat, dil, bilim, siyaset ve rasyonel düúünme alanlarõnda birikimleri oldu÷unun altõnõ çizer ancak onun amacõ modern dünyanõn gereklerinin Batõ#da nasõl biraraya geldi÷i üzerinedir. Weber, age, s. 13 vd. 94 Black, s. 107. 95 Çetin, agm, s. 11- 12. 93 96 98 ve geliúmekte olan ülkelere Altun, age., s. 42- 49. Modernleúme kuramõ, II. Dünya Savaúõ sonrasõnda, Amerikan sosyal bilim çevrelerinde ortaya çõkan, Batõ#nõn model alõnmasõ suretiyle tüm dünya toplumlarõnõn modernleúebilece÷ini varsayan ve Amerika#yõ modernli÷in temsilcisi olarak sunan bir toplumsal de÷iúme yaklaúõmõdõr. Modernleúme kuramõ, büyük oranda yapõsal iúlevselcili÷in kuramsal öncüllerine yaslanõr ve toplumlarõn gelenekten modernli÷e do÷ru yaúanan evrensel bir sürece muhatap olduklarõ takdirde geliúebileceklerini söyler. Altun, s. 26; øsmail Coúkun, !Modernleúme Kuramõ Üzerine", østanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Dergisi, Sayõ 1 (1988-1989), s. 289. 98 S. N. Eisenstadt, !Kemalist Yönetim ve Modernleúme: Bazõ Karúõlaútõrmalõ ve Analitik Görüúler", Atatürk ve Türkiye!nin Modernleúmesi, Ed. Jacob M. Landau, østanbul: Sarmal Yayõnlarõ, 1999, s. 20 99 Kissinger, Modernleúme kuramõnda Amerikan vurgusunu úöyle ifade etmektedir: !Amerikan resmî ideolojisi, ABD#nin kuruluúundan beri kendine ait iki önemli niteli÷inin oldu÷una inanõr: Demokrasiyi kendi toplumunda gerçekleútirip, di÷er toplumlara !õúõldak" olma; Amerikan de÷erlerinin tüm dünyaya taúõnmasõnõ sa÷lama." Henri Kissinger, Diplomasi, 3. Baskõ., østanbul: Türkiye øú Bankasõ Yayõnlarõ, 2002, s.10; Köker, age., s. 28-29. 97 36 37 incelenmesinde geliútirilen yöntemlerin de modernleúme kuramõnõn inúasõnda rolü büyük olmuútur. 100 Batõlõ geliúmiú ülkelerin emperyalist siyasetlerine uygun düúen modernleúme kuramõnõn do÷asõna iliúkin en vurucu kavramsallaútõrmayõ Samuel Huntington yapmõútõr. Batõ muhayyilesinde daha çok azgeliúmiú ülkelerin geliúmiú ülkeleri takip ve taklit ederek Batõ tipi bir geliúme düzeyine ulaúacaklarõ üzerine 101 kurgulanan modernleúme Ona göre modernleúme, devrimci, karmaúõk, sistematik, küresel, uzun erimli, tedricî, homojenleútirici, geri döndürülemez ve ilerlemeci bir süreçtir. 106 olarak Modern-geleneksel ayrõmõnõ, modernleúme kuramõnõn favori dikotomisi olarak gören kavramsallaútõrmõú ve bu geçiúin, iktisadî düzeyde piyasanõn ve dõú yatõrõmlarõn devreye Altun, kuramõn toplumlarõ modern ve geleneksel olarak ikiye ayõrdõ÷õnõ; daha sonra bu girmesiyle, toplumsal düzeyde uygun Batõ kurumlarõ, de÷erleri ve davranõúlarõnõn ayrõma !geçiú (aúamasõndaki) toplumlarõ" (transitional societies) da ekledi÷ini 107 ve bu kuramõ !geliúmeyi gelenekten modernli÷e do÷ru aúamalõ bir geçiú benimsenmesiyle, siyasal düzeyde de parlamenter demokrasinin uygulanmaya konmasõ" toplum tiplerine uygun düúen modeller ve bu modelleri niteleyen özellikler tespit ile baúarõlaca÷õ varsayõmõnõ taúõr. 102 Batõ#nõn sanayileúmiú ve úehirleúmiú toplumunu edildi÷ini belirtmektedir. Modern toplum, kentleúmenin, endüstrileúmenin, medyatik odak alan ilerleme kuramcõlarõnõn tümü, tarihe geri döndürülemeyen ve özünde bir amaç iletiúimin, yüksek bir okuma yazma oranõnõn, seküler bir sistemin, demokratik ideallerin, taúõyan evrimci bir süreç olarak bakmõúlar ve mevcut koúullara en iyi uyum sa÷layan !evrensel insanî de÷erlerin" görünür oldu÷u toplumun adõyken geleneksel toplum; bu Batõ#yõ nihaî evrim noktasõ olarak görmüúlerdir. 103 Bu açõdan bakõldõ÷õnda do÷al bir kõstaslarõn olmadõ÷õ ama bu kõstaslara göre belirlenen toplumu nitelemektedir. Bu süreç olmasõ gereken modernleúme, Batõ dõúõ toplumlar için Batõ modelini izlemek noktada geleneksel kendi özgün paradigmasõna göre tanõmlanmamakta, Batõ suretiyle baúarõlabilecek bir ev ödevi niteli÷i taúõr. 104 modernli÷inin kavramsallaútõrmasõ içinde anlamlandõrõlmaktadõr. 108 Modernleúme Batõ dõúõ toplumlarõn da modernleúebilece÷i varsayõmõnõ ortaya atõp bunun yollarõnõ kuramõnõn özellikle klasik versiyonu geleneksel ve modern arasõnda ciddî çatõúmalarõn araútõrma iddiasõyla öne çõkan modernleúme kuramõ, II. Dünya Savaúõ sonrasõ Amerikan oldu÷unu, dolayõsõyla da modernleúme süreçlerinin önünün açõlmasõ için toplumdaki sosyal bilimcilerinin düúünsel çabalarõnõn ürünü olmakla birlikte temelde 18. ve 19. geleneksel unsurlarõn tasfiye edilmesi gerekti÷ini öngörmektedir. 109 yüzyõl Aydõnlanma felsefesiyle yeni yeni alanõnõ belirleyen sosyoloji disiplinin teorik Modernleúme kuramõ geleneksel Batõ modernli÷inin ideolojik zemini olan yaklaúõmlarõndan beslenmiútir. Ayrõca bir yandan !tarihsiz" Batõ dõúõ toplumlarõn Aydõnlanmanõn anlam dünyasõ, pozitivizmin ilerlemeci tarih anlayõúõ, klasik sosyolojinin bilgisini üretme arayõúõndaki antropolojinin bir yandan da Batõ dõúõnda kalan !tarihli" organizmacõ ve rasyonelli÷in dönüútürücü gücü, geliúen kapitalizmin eylem mantõ÷õndan toplumlarõ inceleyen oryantalizmin tarihî misyonunu üstlenmiútir. 105 beslenmiútir. Açõk manifestolu bir düúünce okulu olmayan modernleúme kuramõ, her ne kadar !ortak bir duyuú"un yansõtõldõ÷õ bir entellektüel zemin olarak karúõmõza çõksa da, bünyesinde farklõ tarzlarõ, yaklaúõmlarõ ve beklentileri taúõmaktadõr. 110 Genel olarak 100 Altun, age., s. 60-61. Altun, s. 50. Gordon Marshall, Sosyoloji Sözlü÷ü, Çev. O. Akõnhay, D. Kömürcü, Ankara: Bilim ve Sanat, 1999, s. 261 103 Altun bunu úöyle yorumlamaktadõr: !Modernleúme kuramõ içerisinde modernlik ve Batõ iliúkisi iki úekilde yorumlanõr. Birinci yoruma göre, modernli÷i tarihte ilk kez yakalayanlar Batõlõ toplumlardõr ve dolayõsõyla modernlik Batõnõn malõ de÷ildir. Batõ, modernli÷i di÷er toplumlara nazaran daha erken yakaladõ÷õ için daha ileri bir konumdadõr. Bu ileri konum, Batõlõ toplumlara modernli÷in yayõlmasõ noktasõnda sorumluluk yüklemektedir. økinci yoruma göre ise, Batõ, kendi içsel dinamikleri ve sahip oldu÷u erdemler sayesinde modernli÷i kendi bünyesinden çõkartmayõ baúarabilmiútir. Buna karúõlõk, Batõ-Dõúõ toplumlar da kendi içsel sõnõrlõlõklarõ ve bünyevi zaaflarõ dolayõsõyla modernli÷e ulaúamamõúlardõr. Bu nedenle dünyanõn modernleútirilmesi için yapõlmasõ gereken, söz konusu Batõlõ erdemlerin dünyaya yayõlmasõnõ sa÷lamak ve Batõ-Dõúõ toplumlarõn dünyevi zaaflarõnõn ortadan kaldõrõlmasõna yardõmcõ olmaktõr. Bu iki yorumunda ortaklaútõ÷õ nokta, Batõ#nõn önderli÷inin tartõúmasõz kabul edilmesi ve modernleúme süreçlerinde kurucu özne olarak Batõ#nõn gösterilmesidir. Bu iki yorumda da içselci tarih okumasõ göze çarpar." Altun, age., 55, 183. 104 Altun, s. 185. 105 Altun, s. 187. söylenirse 1950#ler sonrasõnda modernleúme kuramõ, toplumsal yapõyõ belirleyen kurum, 101 102 norm ve rollerin toplumun varlõ÷õnõ sürdürmesi, geliúmesi ve dönüúmesi gibi belli bir 106 Samuel P. Huntington#un bu kavramsallaútõrmalarõnõn bir özeti için Altun, s. 180-181; Köker, age., s.4849. S. N. Eisenstandt, !Convergence and Divergence of Modern and Modernizing Societies From the Analysis of the Structring of Social Hierarchies in Middle Eastern Societies", International Journal of Middle East Studies, No. 8 (1977), s.3. 108 Modern-gelenekselin ayõrõcõ özellikleri için Alev Erkilet Baúer, !Müzakere", Modernleúme, øslam Dünyasõ ve Türkiye, Milletlerarasõ Tartõúmalõ ølmî Toplantõ, 17-19 Kasõm 2000, østanbul, østanbul: øslâm Araútõrmalarõ Vakfõ, 2001, s. 134-135. 109 Altun, age., s. 183-184; Köker, age., s.48-49. Ayrõca barbar yerine gelenekselin niçin tercih edildi÷ine gelince, barbar kavramõ ötekini mekânsal düzlemde insanlõ÷õn uza÷õna yerleútiriyorken, geleneksel kavramõ, bir geç kalmõúlõ÷õ, zamansal bir uzaklõ÷õ ifade etmekteydi. Peter Wagner, Modernli÷in Sosyolojisi, Çev. Mehmet Küçük, østanbul: Sarmal Yayõnlarõ, s. 69 110 Altun, age., s. 179-182. 107 38 39 amaca hizmet etti÷ini savunan Parsons#õn !yapõsal iúlevselcili÷i"nden; modernli÷in dönüúen paradigmasõndan görece farklõlõklar taúõr. Her iki dönemde Aydõnlanma, pozitif göstergelerinden olan úehirleúme, okuryazarlõ÷õn artõúõ, medya ba÷õmlõlõ÷õ, siyasal bilimlerdeki geliúme, kapitalizmin nimetleri ve Batõ kültürel üstünlü÷ü gibi de÷er ve katõlõma ilgi, empati kurabilme yetene÷inin geliúmesi gibi de÷iúim olgularõnõn, Batõlõ anlayõúlar modern olma düúünce ve kuramõnõ biçimlendirmiúlerdir. Temel farklõlõk geçmiúleri olmakla birlikte, Batõlõ olmayõ arzulayan tüm toplumlar için evrensel dünyayõ algõlama ve onu dönüútürme sürecinde !kendi"ni ve !öteki"ni tanõmlamada ve olabilece÷ini ve gelenekselin yerini alabilece÷ini savunan Lerner#in !geçiú aúamasõnõ !öteki"ne bakõúõnda göstermiútir. 19. yüzyõl ile 20. yüzyõlõn ikinci yarõsõ arasõnda yaúayan toplum" yaklaúõmõndan beslenmiútir. Modernleúme kuramõ aynõ zamanda modernleúme savunucularõ toplumlarõ daha çok ileri/ilkel, geliúmiú/geri diye keskin ve Uygun e÷itimle modernleúmeyi algõlayabilecek insan yetiútirilebilece÷ini savunan önyargõlara dayalõ ayõrõrken, 1950#ler sonrasõ modernleúme kuramcõlarõ toplumlarõ Inkeles#in !sosyalleúme tezi"ne; modernleúme için tüm toplumsal alanlarõn birlikte modern/geleneksel, kalkõnmõú/kalkõnmakta olan/kalkõnmamõú gibi daha yansõz (ya da de÷iúmesini savunan Smelser#in !toplumsal de÷iúim" yaklaúõmõna ve modernleúmeyi bir kökeni bulanõk) genelleútirmelerle ayõrmõútõr. Bu noktadan olmak üzere 19. yüzyõlda ve öncelik-sonralõk sorunsalõnda dü÷ümlendiren ve elitlere önemli görevler yükleyen 20. yüzyõlõn ilk yarõsõnda Türkiye ve øran#õn karúõlaútõ÷õ Batõ modernli÷i daha çok Eisenstadt#õn !güdümlü de÷iúim" modeline çok úey borçludur. 111 Avrupa#nõn her yönden üstünlü÷ünü ve bu üstünlü÷ün ait olunan tüm kültürün Modernleúme kuramõ, bilgi üretiminin iktidarõn hizmetine nasõl sunuldu÷u ve yine reddedilmeden eriúilemeyece÷i tezine dayanõr. Batõ dõúõ toplumlarõn toplumsal kuramõn ortaya koydu÷u sistemli çerçeve etrafõnda dikkate de÷er biçimde günümüzde iliúkilerini, kültürel dokularõnõ ve dünyayõ algõlama biçimlerini derinden etkileyen dinî hâlâ tartõúõlmaktadõr. Tez çalõúmasõnda ele alõnan modernleúme dürtüsünün de÷iúme, yapõnõn (özellikle øslâmiyet) buna izin vermeyece÷i öne sürülür. Do÷u#nun !irrasyonel" yenileúme ve varlõ÷õnõ sürdürme yönü belirginken, 1950#ler sonrasõ modernleúme düúünce atmosferinin modern olanõn yeúeremeyece÷i bir iklim oluúturdu÷unu ve bu dürtüsü ise daha çok ilerleme, kalkõnma, benzeúme, dönüúme ya da açõ÷õ kapatma atmosferin ortadan kaldõrõlmadan hiçbir modern giriúimin, ne kadar iktibas, telif ve yönünün olmasõ yüzünden bazõ açõlardan kavram anlam kaymalarõna u÷ramõútõr. sentez yapõlsa da, baúarõlõ olamayaca÷õnõ öne süren ve emperyalist emelleri için güçlü Günümüz modernleúme kuramõnõn oluúturulmasõ için referans olan olay ve olgular, II. fikrî dayanaklar bulan Batõ zihniyetine karúõ, Batõ dõúõ toplumlarõn siyasal ve entellektüel Dünya Savaúõ#nõn sonrasõndaki geliúmelere ba÷lõ ise de özünde Modern olma ve elitleri hem iç ve hem de dõú koúullarõn olumsuz ortamõnda kendi yollarõnõ bulmaya modernleúme olgusu 18. ve 19. yüzyõllarda Batõ Avrupa#daki sosyal, siyasal, bilimsel ve çalõúmõúlardõr. 112 kültürel de÷iúimle do÷rudan ba÷lantõlõdõr. Ancak 19. yüzyõlõn sonunda baúat hale gelen modern olma ve modernleúme düúüncesi, II. Dünya Savaúõ sonrasõ dönemin kurama 111 Modernleúmeyi tarihî anlamda kuram olarak düúünmek kanaatimce yanlõútõr. Tarihî bir dönem olarak resmetmek ve dondurmakla eú anlamlõdõr. Tarih yaúanan ve yaúanmakta olan bir gerçekliktir. Kuram düzlemine yerleútirmek ve kuram perspektifinden bakmak tarihi durdurmaktõr. Ancak modernleúme kuramõna daha çok ideolojik içeri÷i ve uygulama sonuçlarõna dayalõ olarak günümüzde bir karúõtlõk söz konusudur. Modernleúme kuramõna karúõ ileri sürüldü÷ü andan itibaren birçok eleútiri yapõlmõútõr. Bu eleútiriler genel olarak úu noktalarda toplanmaktadõr: Bu kuramõn nihaî hedefinin geliúmiúlik açõ÷õnõ kapatmaktan çok Batõ gücünü tesis etmeye yaradõ÷õ, geri kalmõúlõ÷a çözüm bulmadõ÷õ, farklõ arayõúlara izin vermedi÷i, Batõ dõúõ toplumlarõ tek potada görerek kesin yargõlar içeren çözümler üretti÷i, gelenekselin çözülmesine ba÷lõ olarak yerine koyma÷a çalõútõ÷õ modern de÷erlerin bu toplumlarda kültürel kimlik yitimine, yabancõlaúmaya ve aúõrõ rasyonelleúmeye yol açtõ÷õ, ekonomik eúitsizlik yarattõ÷õ, tarihî birikimi ve toplumsal iliúkilerin varlõ÷õnõ göz ardõ etmesi ve en önemlisi katõ ideolojik kalõplarda sunulmasõ gibi noktalar öne çõkmaktadõr. Bu eleútirileri getirenlerin kimlikleri çok de÷iúiklik göstermektedir. NeoMarksistler, Üçüncü Dünyacõlar, dinî köktenciler, post-modernistler, küreselleúme karúõtõ tüm hareketler gibi çok dilli, çok renkli ve bir o kadar da modernleúmenin yõkõmlarõndan zarar gören gruplarõn kendi çõkarlarõ için oluúturduklarõ yekpare olmayan bir cephe mevcuttur. Ayrõca modernleúmenin yanlõú yola saptõ÷õnõ iddia edenler veya onun daha tamamlanmamõú bir proje oldu÷unu öne süren Habermas gibi düúünürler de vardõr. Eleútiriler için bakõlabilecek çok çeúitli yerli ve yabancõ kaynak olmakla birlikte, bu çalõúmada Türkçe literatürde Köker#in, Arma÷an#õn, Belge#nin, Göle#nin; Coúkun#un, Cirhinlio÷lu#nun, Altun#un, Önkiraz#õn çalõúmalarõ a÷õrlõklõ olarak incelenmiú ve yararlanõlmõútõr. 112 Coúkun, agm., s.302-303. Ayrõca øslâm#õn modern bilimsel düúünceye engel oldu÷u üzerine 19. yüzyõl Batõ entellektüel çevrelerinde yaygõn bir kanaat vardõr ve bunu ilk ciddî biçimde sesli ifade eden Fransõz düúünür Ernest Renan olmuútur. 1883 yõlõnda !øslam ve Bilim" konulu konferansõnõn temel tezi øslâm#õn bilime engel oldu÷u üzerinedir. Dönemin øslâm dünyasõnda büyük tepkiler toplayan bu konferansa karúõ Namõk Kemal#den Cemaleddin Afganî#ye sayõsõz reddiye yazõlmõútõr. Batõ zihniyetindeki bu kanaat fazla bir de÷iúikli÷e u÷ramadan günümüze kadar ulaúmõútõr. Son dönemlerde Japonya merkezli Batõlõ açõklamalar, Japonlarõn teknolojik yenilikle kültürel muhafazakârlõ÷õ birlikte uzun müddet götüremeyecekleri ve bir tercihle karúõ karúõya kalacaklarõ yönündedir. Hunter, age., s. 121; øslâm dünyasõ içinde Türk örne÷inin Batõlõ algõlayõúõ 1926#larda !ulusal bir ihtida" olarak görülmüú ve 1990#larda ise Türkiye !bölünük bir ülke" olarak algõlanmaktadõr. !Ulusal ihtida" olgusunu Basil Matthews#den aktaran Ahmet Davudo÷lu, !Modernleúme Sürecinde Entellektüel Dönüúüm ve Zihniyet Parametreleri", Modernleúme, øslam Dünyasõ ve Türkiye, Milletlerarasõ Tartõúmalõ ølmî Toplantõ 17-19 Kasõm 2000, østanbul, østanbul: øslâm Araútõrmalarõ Vakfõ, 2001, s. 362; !bölünük ülke" problemati÷i ve Batõlõ seçkinlerin Türkiye#yi Batõlõ kabul etmemesi üzerine Samuel P. Huntington, !Medeniyetler Çatõúmasõ mõ?", Medeniyetler Çatõúmasõ, Der. Murat Yõlmaz, 2. Baskõ, østanbul: Vadi Yayõnlarõ, 1997, s. 36. Ancak 1923#ten sonra Atatürk#ün Türkiye#de gerçekleútirdi÷i köklü inkõlâplarõn sonuçlarõ ve øran#õn 1927#lerden sonra Rõza ùahõn siyasal, sosyal ve ekonomik reformlarõn üzerine bina edilen, özellikle 1960 ve 70#lerde petrol gelirlerine ba÷lõ olarak, hõzla úehirleúmesi, tüketim artõúõ ve Batõlõ yaúamõn yaygõnlaúmasõ Batõ kamuoyunda bu iki ülke için olumlu yorumlarõn yapõlmasõna yol açmõútõr. Ancak yakõn dönemlerde Türkiye ve øran#õn yaúadõ÷õ krizler gözden uzak tutulmamalõdõr. Örne÷in Atatürk dönemi yabancõ gözlemcilerin Türkiye hakkõndaki gözlemleri için, Yabancõ Gözüyle Cumhuriyet Türkiyesi, Ankara: Dahiliye Vekaleti Matbuat Umum Müdürlü÷ü Neúriyatõndan, 1938. øngiliz kamuoyunun Türkiye#deki 41 40 1.2. Batõ Dõ õ Toplumlarõn Modernle me !ste"i “yönelik “ Batõ dõ õ toplumlarõn modernle me e!ilimlerini anla õlmasõna yardõmcõ olan bu durum aynõ zamanda Batõnõn benzersizli!ini vurgulamasõ ve öne çõkarmasõ Referans noktasõ olarak bireyin yerine toplumu koyan ve toplumun i leyi inde belli yasalarõn oldu!unu varsayan ve bu yasalarõn “ke fine” a!õrlõk veren 19. yüzyõl sosyolojisi, saf pozitivizme ve onun uzantõsõ biyolojik materyalizmin evrimci teorisine, organik analojiye ve toplumsal farklõla ma ile ilerlemeye ba!lõ kalarak, tarihe ve topluma bütüncül bir biçimde yakla mõ tõr. Ansiklopedik bilgilerin artõ õna ba!lõ olarak kavramlar geli tiren ve Comte, Montesquieu, Tönnies, Durkheim, Marx, Weber, Simmel ve Pareto gibi birçok aydõnõn katkõda bulundu!u 19. yüzyõldan 20. yüzyõlõn ilk yarõsõna damgasõnõ vuran klasik sosyoloji, geleneksel-modern ayrõmõna girmekle birlikte, bunlarõn Batõ toplumlarõndaki görünümleri üzerinde durmu lar, Batõ dõ õ toplumlar için ne anlam ifade ettiklerini sorgulama gere!i duymamõ lardõr. 113 Tez çalõ masõnõn tarihî dönemi içinde etkin olan bu sosyolojik anlayõ õn üretti!i modernle me olgusu Batõlõ geli meyle modern olmayõ özde görmü ve çõkarõmlarõnõ Batõ ile sõnõrlamõ tõr. Toplumsal olaylarõn, do!a olaylarõ gibi belli yasalara dayalõ olarak açõklanmasõ ve yorumlanmasõ gerekti!ini savunan pozitivist inanç, kendi özgün artlarõnda biçimlenen Batõ modernli!ini di!er de!i imler için nihaî hedef haline getirdi!i ve onlarõn özgünlüklerini görmezlikten geldi!i yönünde bugün ele tiriye u!ramakla birlikte 19. yüzyõl ve 20. yüzyõlõn ilk yarõsõ içinde pozitivizmin ilkeleri hem Batõnõn kendisinde hem de Batõ dõ õ toplumlarõn elitlerince birer amentü sayõlõyordu. 114 Batõ’ya “göre” ve Batõ’ya inkõlâplarõ de!erlendiri i için Mustafa Yõlmaz, ngiliz Basõnõ ve Atatürk’ün Türkiyesi, Ankara: Phoenix Yayõnlarõ, 2002, s.87 vd. 113 Klasik sosyolojinin geli imi, öncüleri ve temel tartõ ma alanlarõ için bkz. Alan Swingwood, Sosyolojik Dü!üncenin Kõsa Tarihi, Ankara: Bilim ve Sanat, 1998, s.123 vd. 114 Pozitivist inanç, bilimsel üretilen bilginin gerçek bilgi oldu!u, rasyonel dü ünmekle kavranabildi!i ve deneyim ve mantõksal i lemlerle anla õlabildi!inden dolayõ denetlenebilir ve genel-geçer bir anlamõ oldu!u önermesinden hareket eder. Pozitivist inancõn Bacon’dan Saint-Simon’a kadar bir çok savunucusu olmakla birlikte asõl katkõ Auguste Comte (1798-1857) tarafõndan yapõlmõ ve onun adõyla birlikte anõlmõ tõr. "nsanlõ!õn tarihini teolojik, metafizik ve pozitivist evrelere ayõran ve nihaî a amayõ kendi ça!õnõn, deneysel bilimlerin ortaya koyduklarõ bilme imkânlarõ çerçevesinde, pozitivist evre oldu!una dayandõran Comte’un pozitivist inancõ deneyimsel ve tamamlanmõ epistemolojiye, yöntemlerin öznel birli!ine, her eyi yasalara dayalõ açõklamaya, do!a ve toplum üzerinde mutlak tasarrufa, do!a hakimiyeti ve toplumu akõlcõ düzenlemeye, bilgi imkânlarõna dayalõ anlamlar ve de!erler sistemi olu turmaya dayanõr. Tanrõsõz bir din olarak savunulan pozitivist inanç, Batõ dõ õ toplumlarõn aydõnlarõnõ kendi siyasal amaçlarõna uygun dü en argümanlar sunmasõndan dolayõ çok cazip gelmi tir. Aynõ zamanda öncülü!ünü Fransõz pozitivistlerin yaptõ!õ Avrupalõ pozitivistler, fikirlerini yaymak ve uygulama imkânõ bulmak için, Rusya, Avusturya ve Osmanlõ "mparatorlu!unun yönetici elitleri ile ili ki kurmaya çalõ mõ lardõr. Bu noktadan olmak üzere A. Comte 4 #ubat 1858 tarihinde Mustafa Re it Pa a’ya mektup yazarak "slam dininin “gerçeklik” anlayõ õnõn pozitivist inanca geçi te kolaylõk sa!layaca!õnõ telkin etmi tir. Mustafa Re it Pa a’nõn Comte’a ne cevap verdi!ini bilemiyoruz. Ancak 26 A!ustos 1877 tarihinde Fransõz pozitivistlerinin Mithat Pa a’ya benzer nitelikleri olan bir mektup yazdõklarõ ve Mithat Pa a’nõn cevaben "slâm dininin terakkiye mani olmadõ!õ ve Kanun-i Esasî’nin kabulünde ulemanõn deste!ine i aret edilmi tir. Comte ve di!er pozitivistlerin mektuplarõ bakõmõndan Batõlõla ma ile modernle meyi özde görmeyi sa!lõyordu. 115 Batõ dõ õ toplumlarõn modernle me öncüleri, kendi toplumlarõnõn Batõ kar õsõnda gerili!inin farkõnda olan, daha çok yönetici elitlerden çõkmõ tõr. Ço!unlukla seküler e!itim alan ve gelenekselle ba!larõ zayõf olan bu öncüler modernle me yönünde aktif rol oynamõ lardõr. 116 Ancak Batõ dõ õ toplumlarõn siyasal yönetimlerini ellerinde tutan geleneksel hükümranlõ!õn sahiplerinin bu tür bir e!itimden geçmediklerinden ve siyasî me ruiyetlerini gelenekselli!in güçlü sarmalõndan aldõklarõ her zaman göz önünde tutulmalõdõr. Modernle me arzularõnõn kökenleri açõklanmaya muhtaçtõr. 19. yüzyõl içinde Rusya, Japonya, Avusturya-Macaristan, Osmanlõ "mparatorlu!u, "ran ve Çin gibi Batõ dõ õ ve görece ba!õmsõz devletlerde güçlü hükümranlõk haklarõ ile donatõlmõ geleneksel iktidarlar vardõ. Bu yöneticiler kendi iktidarlarõnõ tehdit eden Batõ’nõn artan siyasî, askerî ve ekonomik gücünün farkõna varõp zorunlu olarak arayõ lara girmi lerdi. Yabancõ danõ manlar ve Batõ’yõ görmü veya Batõ tipi e!itim almõ bürokratlarõn telkinleri sonucu geleneksel önderler arasõndan, süreklilik olmamakla birlikte, modernle me yanlõsõ olanlar çõkmõ tõr. Çok sayõda olmamakla birlikte modernle me taraftarõ dinî önderler de vardõr. Ancak modernle menin asõl önderleri laik ve pozitivist için bkz. "lhan Kutluer, “Batõlõla ma: Felsefî Dü ünce”, Türkiye Diyanet Vakfõ slâm Ansiklopedisi, Cilt 5, "stanbul: Türkiye Diyanet Vakfõ Yayõnlarõ, 1992, 153-158 (“Batõlõla ma” maddesi pek çok alt ba lõkta ve farklõ yazarlar tarafõndan kaleme alõnmõ tõr.) Hemen hemen aynõ dönemde ya mõ olan Ahmet Rõza ve Malkom Han Türk ve "ran entellektüelleri arasõnda bu inancõ savunanlarõn en önde gelenleridir. Seküler ve milliyetçi dü ünceli Türk ve "ran aydõnlarõ için pozitivist inanç, pozitif bilime ve bu bilimle donanõmlõ aydõnlara verdi!i ba at rol ve do!a, toplum ve insan eylemlerinin açõklanmasõnda akõlcõ, açõklamacõ, yasacõ ve buna ba!lõ olarak indirgemeci olmasõndan dolayõ hazõr bir model sunmu tur. Onun felsefî yönüyle fazla ilgilenmeyen Batõ dõ õ aydõnlar, kendi siyasal dü üncelerine katkõ sa!layacak ve biçimlendirecek “pozitif siyaset sistemi” üzerinde durmu lardõr. Daha çok Fransõz pozitivistlerinin etkisinde kalan bu iki ülkenin aydõnlarõ, pozitivist siyasetin tek tek tüm toplumlar birçok farklõ yanlarõ olsalar da ortak evrensel bir toplum do!asõna sahip olduklarõndan, ko ullar gerçekle tirildi!inde, “pozitivist topluma” dönü türülebilirler tezini kendi ülküleri için açõklayõcõ bulmu lardõr. Aydõn önderli!ine, merkeziyetçi do!asõna, düzen ve ilerleme fikrine ve Fransõz ihtilâlinin “özgürlük, karde lik ve e itlik” sloganlarõna önem vermesinden dolayõ pozitivist anlayõ Türk ve "ran siyasal elitlerinin ve aydõnlarõnõn büyük ço!unlu!unu etkisi altõna almõ tõr. Türkiye’ye pozitivizmin giri i için Mortaza Korlaelçi, “Pozitivist Dü üncenin "thali”, Modern Türkiye’de Siyasi Dü!ünce Cumhuriyete Devreden Dü!ünce Mirasõ: Tanzimat ve Me!rutiyet’in Birikimi, Ed. Mehmet Ö. Alkan, Cilt: 1, "stanbul: "leti im Yayõnlarõ, 2001, s. 214 - 222; Türkiye’de pozitivizmin siyasî etkisi ve Ahmet Rõza vurgusu için Do!an Özlem, “Türkiye’de Pozitivizm ve Siyaset”, Modern Türkiye’de Siyasi Dü!ünce Modernle!me ve Batõcõlõk, Cilt: 3, yay. haz. Uygur Kocaba o!lu, "stanbul: "leti im Yayõnlarõ, 2002, s.452- 464; Atatürk ve pozitivizm için Emre Kongar, Devrim Tarihi ve Toplumbilimi Açõsõndan Atatürk, 4. Baskõ, "stanbul: Remzi Yayõnevi, 1999, s. 46 vd.; Malkom Han’õn pozitivist e!ilimleri için Feridun Ademiyet, Fikr-i Azadî va Mukaddima-yõ Nehzat-õ Me!rutiyet-i ran, Tahran, 1340 (1961), s. 98. 115 #ükrü Hanio!lu, “Batõlõla ma: Giri ”, Türkiye Diyanet Vakfõ slâm Ansiklopedisi, Cilt: 5, "stanbul: Türkiye Diyanet Vakfõ Yayõnlarõ, 1992, 148- 152. 116 Köker, age, s. 53; Tom B. Bottomore, Seçkinler ve Toplum, Çev. Erol Mutlu, Ankara: Gündo!an, 1990, s. 102 vd. (özellikle V. Bölümün tamamõna bakõlabilir). 42 43 dü ünceli bürokrat ve aydõnlardan olu ur. 20. yüzyõldaki Batõ dõ õ modernle me önderleri toplumlar için modern olma, içsel geli melerin bir uzantõsõ olarak de!il ama içsel ise daha çok asker-bürokrat zihniyetli ve güçlü laik, halkçõ, milliyetçi ve inkõlâpçõ çözülmenin sonuçlarõna dayalõ zorunlu bir dõ tercih olarak ortaya çõkmõ tõr. Bu noktada dü üncelere sahip, sosyal köken olarak ise geleneksel ve kutsal ba!larõ olmayan orta dõ sal geli meler hem çözülmenin görülmesine hem de zorunlu tercihin belirlenmesine sõnõf ailelere mensupturlar. 117 Tez çalõ masõnõn tarihî dönemi içinde hem geleneksel do!rudan etki etmi tir. 122 Öyle ki birçok Batõ dõ õ toplumun ça!da la ma taraftarõ “Aydõnlõkçõ Despot”lar ve hem de bürokrat kimlikli “Kameralistlerin” 118 yan yana öncüleri dõ sal baskõlardan gelen talepleri ça!da la ma politikalarõnõn sloganlarõna görüldü!ü 19. yüzyõl ile karizmatik ki ilikteki ve her yönden modernle menin dönü türmü ler ve içsel gereksinimleri bu taleplere göre biçimlendirme gibi zor bir belirleyicisi siyasal önderlerin ortaya çõktõ!õ 20. yüzyõlõn ilk yarõsõnda bu örnekleri hareket tarzõnõ benimsemi lerdir. Ancak ba arõlõ kurtulu sava õ yapan ya da iktidar el görmek mümkündür. de!i tirmesinde güçlü konumda olan ça!da la macõ önderler, dõ sal baskõlardan gelen Batõ dõ õ toplumlarõn modernle me iste!i en ba ta onun algõlanmasõndan kaynaklanan bir problemle ba lar. Batõ önlerinde bir modeldir ve Batõ hâlâ kendi içinde sürekli bir talepleri izole edebilmede görece ba arõlõ hamleler yapabilmi ler ve içsel talepleri öne çõkararak inkõlâp nitelikli adõmlar atabilmi lerdir. 123 dönü ümü ya amaktadõr. "lkeler ve ölçütler sürekli kendilerini de!i ime u!ratan çok "ster kendi iradesi ister Batõlõ güçlerin kendi elleri ile gerçekle sin, modernle me Batõ yönlü geli me içindedir. Ancak Batõ dõ õ toplumlarõn siyasal ve entellektüel önderleri acil dõ õ toplumlarda tepeden inme (ço!unlukla devlet eliyle) düzenlenen bir de!i im olarak kendi toplumlarõnõ Batõ düzeyinde modernle tirmek istemektedirler. Bu önderler sürecidir. 124 Batõ üstünlü!ünü ve kendilerinin gerili!ini ideoloji hâline dönü türen Batõ modernle me sürecini, Batõ’nõn üretti!i dü ünce kulvarõ içinde, daima ilerleyen, asla geri dõ õ toplumlarõn modernle meci yönetici seçkinleri (lider, ordu, aydõn, bürokrasi) her çevrilemeyen, her toplum için zorunlu a amalarõ ve geçerli yasalarõ ifade eden bir süreç türlü güçle donanõmlõ bir “yol göstericilik” misyonunu üstlenmi lerdir. 125 Batõ dõ õ olarak görmektedirler. 119 Batõ da bunun kendi emperyalist çõkarlarõ için böyle oldu!unu toplumlarõn elitleri Aydõnlanma’nõn ve sosyolojinin üretti!i dü ünce atmosferinde empoze etmeye çalõ maktadõr. 19. yüzyõlõn özellikle ikinci yarõsõndan itibaren Batõ dõ õ kavramsalla tõrõlmõ özgürlük, e itlik, birlik, ilerleme gibi kavramlarõ gündemlerine toplumlarõn yapõya almõ lar ve Batõ kaynaklõ laiklik, milliyetçilik, halkçõlõk, demokrasi gibi anlayõ lara dönü türmü tür. Bir ideoloji her halükârda olmazsa olmaz belli dogmalara sahiptir. Bu bitti!i konusunda kayda de!er birikimlerinin oldu!unu ve bundan dolayõ Batõlõ güçlerin sanõldõ!õ gibi Osmanlõlarõ modernle meye zorlamadõklarõnõ; Osmanlõlarõn kendi istekleri ile bu yola girdi!ini savunur. "lber Ortaylõ, mparatorlu"un En Uzun Yüzyõlõ, 3. Baskõ, "stanbul: Hil Yayõnlarõ, 1995, s. 9. 122 Bottomore, age., s. 110; Parvez Manzoor, “Modernsiz Modernle me”, Modernle!me, slam Dünyasõ ve Türkiye, Milletlerarasõ Tartõ!malõ lmi Toplantõ 17-19 Kasõm 2000, stanbul, "stanbul: "slam Ara tõrmalarõ Vakfõ, 2001, s. 149. 123 Kadir Canatan, Bir De"i!im Süreci Olarak Modernle!me, "stanbul: "nsan, 1995, s.52. 124 Trimberger, age, s.20 vd; Re at Kasaba, “Eski ile Yeni Arasõnda Kemalizm ve Modernizm”, Türkiye’de Modernle!me ve Ulusal Kimlik, Ed. Sibel Bozdo!an- Re at Kasaba, 2. Baskõ, "stanbul: Tarih Vakfõ Yurt Yayõnlarõ, 1999, s. 22 vd. 125 Modernlik süreci tarihî olarak, Rönesans’õn kazanõmlarõ üzerinden geli en Aydõnlanma ça!õ ile ba latõlmaktadõr. 17. ve 18. yüzyõl içinde Batõ’da ya anan Aydõnlanma döneminde Kilisenin insan ve toplum üzerindeki temel belirleyici baskõsõna kar õ felsefî ve zihnî tepkiler, aklõn ve toplumun özgürle mesine giden yolu açmõ ; 19. yüzyõl pozitivist bilim anlayõ õnõn büyük katkõlarõ ile geli en endüstrile me ve artan refaha ba!lõ olarak yeni bir ya am tarzõ ortaya çõkmõ tõr. Batõ’nõn bu kendi iç çeli kilerine kar õ geli tirdi!i ele tirel tutum ve sonrasõnda ya anan süreç, kendi dõ õndaki dünyaya bütüncül bir model olarak sunulmu tur. Dolayõsõyla modernizmin, Batõ’da ya anan ve yeni olan bilim, ahlâk, siyasal düzen ve ekonomik yapõ sunan do!al bir süreç olarak görülmesi üzerine Madam Sarup, Postyapõsalcõlõk ve Postmodernizm, Çev. A. Baki Güçlü, Ankara: Ark Yayõnlarõ, 1995, s. 172. Ancak modern olanõn Batõ dõ õ toplumlarca talep edilmesi ile ba layan süreç ise do!al olmayan, zorunlu bir süreç olarak görülmekte ve bu süreci harekete geçirecek ve sürdürecek itici bir güç gerekmektedir. Bu noktadan olmak üzere toplumun bu i i üstlenebilecek düzeyde bir hareket kabiliyetinin olmamasõndan dolayõ bu i i devlet ve onu ele geçiren siyasal iktidar üstlenmektedir. Batõ dõ õ toplumlarda ise bu ya yol gösterici karizmatik liderlere ya da tek partili siyasal iktidarlara dönü mü tür. Bu toplumlarõn bu yol göstericilik misyonu analiz edildi!inde modernle me ideolojilerinin ne oldu!u ve siyasal yönetim biçimlerinin nasõl geli ti!i/ geli ece!i anla õlabilir. Çetin, age, s. 14; #ükrü Hanio!lu “Batõlõla ma: Giri ”, Türkiye Diyanet Vakfõ "slâm Ansiklopedisi, Cilt 5, "stanbul: Türkiye Diyanet Vakfõ Yayõnlarõ, 1992, s. 149. önderlerince modernle me algõlamasõ onu ideolojik bir toplumlarõn 20. yüzyõlda ya adõklarõ modernle me yönündeki a!õr bedel ve hayal kõrõklõ!õ modernle menin ideolojik üslubundan kaynaklanmaktadõr. 120 Batõlõ olmayan toplumlarda modernle me o ülkelerin kendi iç dinamiklerinin zorlamasõndan çok, özellikle Batõ’nõn bir dõ etken olarak müdahaleleri, düzenlemeleri ve zorlamalarõ sonucu kendini göstermi tir. 121 Bu 117 öyle de söylenebilir: Batõ-dõ õ Ronald P. Dore, “Modernization: The Bourgeoisie”, International Encyclopedia of the Social Sciences, Ed. David L. Sills, Vol.: 10, The Mcmillian Com& the Free Press, 1968, s.408; Ellen Kay Trimberger, age, s. 108. 118 Aydõnlõkçõ Despotizm ve Kameralizm için #erif Mardin, Türk Modernle!mesi Makaleler- 4, "stanbul: "leti im Yayõnlarõ, 1991, s. 84; ayrõca Orta Do!u’daki reformcu liderlerin “aydõnlõkçõ despotlar” oldu!u iddiasõ üzerine Landen, age, s. 28. 119 Köker, age, s. 49-50. 120 Çetin, agm, s. 11-12. 121 Robert E. Ward- Dankwart A. Rustow, “Conclusion”, Political Modernization in Japan and Turkey, s. 438; "slâm dünyasõ için bunun do!ru olamayaca!õ üzerine Ira M. Lapidus, Modernizme Geçi! Sürecinde slâm Dünyasõ, Çev. ". Safa Üstün, "stanbul: Marmara Üniversitesi "lâhiyat Fakültesi Vakfõ Yayõnlarõ, 1996, s.24; Lapidus’a benzer biçimde, Osmanlõ-Türk deneyimi için bunun çok do!ru olamayaca!õnõ belirten "lber Ortaylõ, Osmanlõlarõn Batõlõ güçlerle ilk kar õla masõnda ok ya andõ!õnõn ve bu ok sonucu modernle meye giri ildi!i yönündeki yakla õmlarõn alt yapõsõ olmadõ!õnõ ileri sürer. Batõ dõ õ toplumlarõn, özellikle Akdeniz çevresi ve Do!u Avrupa ile sõnõr olan bölgelerin çok daha önceleri Batõyla ili kili ve Batõ’da neler olup 44 45 kendi siyasal dü üncelerinde ba at rol biçmi lerdir. Özellikle “ittihat”, “terakki’, ba aramayalõm?” sorununu bu dünyanõn entellektüel gündemine yerle tirmi tir. 129 Bu “hürriyet” ve “adalet” gibi kavramlarõ sloganla tõrarak kitleleri harekete geçirmeye gündem bugün bile varlõ!õnõ sürdürmektedir. çalõ mõ lardõr. 126 Batõ’nõn her yönden emperyalist yüzü ile kar õla an Batõ dõ õ toplumlarõn 19. yüzyõl Batõ dõ õ toplumlarõnõn modernle me siyaseti, Batõ modernli!inin Bat dõ õ entellektüellerinin, hem kendi ülkeleri ve hem de Batõ ile ilgili kullanõlabilir bilimsel dünyayõ ekonomik anlamda “sömürge”, kültürel olarak “geri” ve tarih olarak “edilgen” bilgileri anlamda görmesinden dolayõ, çekingen ve tepkicidir. Modernle me ve sömürgele menin anlamlandõracak temel sorunlarõ belirli tartõ ma zeminlerinde toplamõ lardõ. Ba ta bir e anlamlõ görülmesinden dolayõ tam sömürgele memi Japonya, Rusya, Osmanlõ/ taraftan Batõ’da üretilen pozitif bilginin bu entelektüellerce içselle tirilmesi gerekiyordu, Türkiye ve "ran gibi Batõ dõ õ toplumlar iki açõlõmlõ bir Modernle me/ Batõlõla ma di!er taraftan aldõklarõ geleneksel e!itim formasyonu bu bilgiyi hakkõyla kavramalarõ siyasetini hayata geçirmeye çalõ mõ lardõr: Tarihî kimliklerini koruyarak Batõlõ gibi için yeterli de!ildi. Bunun için yapmalarõ gereken modern Batõ e!itim kurumlarõndan olmak. 127 Tarihi referans alan güçlü milliyet duygularõnõn yanõnda güncel Batõ yeti mi geli mi li!ini elde etme çabasõna dayalõ siyaset, Batõ’yõ “öteki” yapmadan kendi kurmalarõ gerekiyordu. 130 Her durumda modernle tirici bilgiyi elde edip içselle tirmek 128 çok sõnõrlõydõ. Bu entelektüeller Batõ kar õsõndaki tedirginliklerini olmalarõ ya da kendi ülkelerinde Batõ e!itim kurumlarõnõn benzerlerini Bu yönelimde Batõ’ya kar õtlõk hiçbir zaman birçok yõlõ içine alan zaman demekti ve bu zaman aleyhlerine i liyordu. " leyen zamana güçlü bir vurgu olu turmamõ aksine öykünülen ve olmak istenilen “rakip” olarak ba!lõ olarak bir ba ka sorun da farklõ üretim-tüketim ili kilerinden kaynaklanõyor ve Batõ algõlanmõ tõr. Tarihî gecikmi li!i kapatmak için hayata geçirilen tüm giri imler, Batõ’nõn kapitalizmi her yönüyle yerli üretim-tüketim ili kilerini yok etmeye ba lõyor; bu da kendilerini “öteki” olarak görmesine ra!men, iyi niyetli ve mantõklõdõr. Ancak ekonomik gücü tükenen kitlelerde Batõ kar õtõ ho nutsuzlar yaratõyordu. Bir ba ka kabullenilmeyen tek ey Batõ modernli!inin uzun tarihî a amalara ba!lõ bir geçmi inin önemli sorun gelenekselin güçlü dokusu idi ancak geleneksel doku Batõ emperyalizminin “ba kalõ!õnõ” vurgulamaya yönelmi tir. olmasõ ve Batõ toplumlarõnõn modernli!i özümseyerek “içselle tirmeleridir”. Zihnî sõzma ve kendisine tâbi kõlma araçlarõ tarafõndan yerle bir edilmekteydi. Yine de altyapõ eksikli!i bir açõk olarak kapatõlmadan giri ilen yapõsal ve kurumsal toplumsal direnç alanlarõ olarak nitelenebilir din, kültür, adetler, alõ kanlõklar ve birebir yenile tirmeler ço!u zaman ithal edilen “Batõ yenili!i” olarak kalmõ , toplumsal pasiflik ili kilere dayalõ ba!lõlõk kodlarõ hâlâ varlõ!õnõ sürdürmekteydi. Toplumun edilgen modernle menin hayata geçirilmesi önünde büyük güçlükler çõkarmõ tõr. Bu güçlü!ü kesimleri için bunlar gerekli sõ!õnaklarõ olu turmaktaydõ. Toplumu yönlendirici a mada Japonya’nõn gösterdi!i yeteneklilik tüm Batõ dõ õ, "slâm, özelde "ran ve Türk konumda olan geleneksel önderler Batõ’dan gelecek her türlü “yeni” eye kar õt refleks elitlerinin ve onlarõn ait olduklarõ toplumlarõn “Japonya bunu ba ardõ. Biz niye gösteriyorlardõ. Birbiriyle ba!lantõlõ iki sorundan ilki e!er Batõ’yõ görmü , orada e!itilmi veya ülke içinde Batõ tipi e!itim almõ yönetici ve aydõn elitlerin kendi toplumlarõ hakkõnda inceltilmi “bilgi”ye (knowledge) sahip olmamasõ yanõnda Batõ da 126 Paris pozitivistlerinin parolasõ olan “ordre et progrès” (“nizam ve terakki”) Ahmet Rõza’nõn Paris’te yayõnladõ!õ Me!veret dergisinin kli esinde de yer almaktadõr. "lhan Kutluer, “Batõlõla ma: Felsefî Dü ünce”, Türkiye Diyanet Vakfõ slam Ansiklopedisi, Cilt 5, "stanbul: Türkiye Diyanet Vakfõ Yayõnlarõ, 1992, s.155. 19. yüzyõl Türk modernle mesinin temel düsturlarõ olan bu kavramlar "ran modernle mesinde de önemli vurguya sahiptir. Örne!in "ran modernle mesinin en önemli simalarõndan olan Malkom Han kanun devletini ve hürriyetlerin geni letilmesini talep etmi tir. Onun 1890’da Londra’da yayõnladõ!õ ve ilk siyasal muhalif gazete olan Kanun’un ba lõ!õnõn hemen altõnda “"ttifak, Adalet, Terakki” ibareleri vardõr. Kanun gazetesi hakkõnda Küel Kahn, Tarih-i Sansür der Matbuat-õ ran, Cilt: 1, Tahran: Müesse-õ "nti arat-õ A!ah, 1363/ 1984, s. 129-130. 127 Trimberger, age, s. 114; Eds. William R. Polk- Richard L. Chambers, Ortado"u’da Modernle!me, “Takdim”, "stanbul: "nsan Yayõnlarõ, 1995, s. 40- 41; Türkiye için Peyami Safa, Türk nkõlâbõna Bakõ!lar, Ankara: Kültür Bakanlõ!õ, 1981, s. 85. 128 Ahmet Çi!dem, “Batõlõla ma, Modernite ve Modernizasyon”, Modern Türkiye’de Siyasi Dü!ünce Modernle!me ve Batõcõlõk, yay. haz. Uygur Kocaba o!lu, Cilt: 3, "stanbul: "leti im Yayõnlarõ, 2002, s. 69; Niyazi Berkes, Türk Dü!ününde Batõ Sorunu, Ankara: Bilgi Yayõnevi, 1975, s. 250 vd.; Emre Kongar, Toplumsal De"i!me Kuramlarõ ve Türkiye Gerçe"i, "stanbul: Remzi Kitabevi, 1981, s. 341. bu yerli elitlerin kendi toplumlarõ hakkõnda edindikleri bilgiyi (kendine göre ve kendisi için) yeni yeni üretiyordu. 131 Hakkõnda sa!lam bilgiye sahip olunmayan bir toplumun 129 Ahmet Çi!dem, özellikle Türk aydõnlarõ için, Japon örne!inin bir “meydan okuma ruhunun” varoldu!u döneme ait oldu!unu vurgular. Çi!dem, agm, s. 79 vd. 130 Toker Dereli, modernle me açõsõndan Türk aydõnlarõnõn temel özelli!inin Batõlõ ö!retim almõ olmalarõ oldu!unun altõnõ çizmektedir. age, s. 263. 131 Edward Said, modern anlamda Batõlõ #arkiyatçõlõ!õn 1798’de Napoleon’un Mõsõr’õ i gal etmesi ile ba ladõ!õnõ belirtir. Ancak daha önceki dönemlere ait Batõ’da hatõrõ sayõlõr bir arkiyat literatürünün mevcut oldu!unu da ekler. Sömürge emellerine ve bilgi-iktidar söylemine uygun bilginin 19. yüzyõldan sonra üretildi!ini vurgusu Said’e aittir, agy., s. 52; Batõ dõ õ toplumlarõn bilgi problemi için ayrõca Shayegan, age, s.77 vd.; Osmanlõ elitlerinin kendi toplumlarõ hakkõnda bilgilerinin olmamasõ üzerine Suna Killi, “1876 Anayasasõnõn Ça!da la ma Sorunlarõ Açõsõndan De!erlendirilmesi”, Arma"an: Kanun-i Esasinin 100. Yõlõ, Ankara: Ankara Üniversitesi. Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayõnlarõ, 1978, s. 192. 46 47 ihtiyaçlarõ elitlerce belirleniyordu. Bu ise atõl giri imleri ço!altõyor, yapõsal ve kurumsal devlet ve toplumdan daha ilgili ve açõktõr. Toplum muhafazakâr do!asõ gere!i yeniye ve de!i imler hedefine ula mõyordu. "kinci sorun ise Batõ’nõn kendisi için üretti!i farklõ farklõ olana direnç gösterir. Ancak yarar ilkesi ile kõrõlan kabul etmelere de ço!u zaman uygulama modelleri göze çarpõyordu. "ngiltere’de bireyin, Fransa’da siyasal rejim, hak hazõrdõr. El ve beden gücüyle yapõlandan daha verimli mekanik aleti kullanmaya ve özgürlüklerin öne çõktõ!õ; Avusturya ve Rusya’da merkezî otoritenin kendini isteklidir. Zaman gösteren saat i ine yaramaktadõr. Fabrikasyon ürünlerinin kolay ve güçlendirmesi durumunun tecrübe edildi!i ve son olarak ABD’de anayasal özgürlüklerin ucuz temini geleneksel olana ilgiyi azaltmaktadõr. Tüm bu örnekler toplumun tanõmlanarak güvenceye alõndõ!õ modeller vardõ. Tercihlerini hazõr modellerden yana modernle meye direnç noktalarõnõ a õndõrmakta; kullandõ!õ alet, mal ve hizmetler koyan elitlerde de devamlõlõk yoktu ve siyasal gücü ele geçiren her elit temsiliyeti, kar õsõnda eski alõ kanlõklar ve davranõ lar köklü de!i ime u!ramaktadõr. Modernle me bildi!ini sandõ!õ modeli uygulamaya çalõ õyordu. Bu da devlet yönetiminde kaosa yol süreci birey ve toplumu geçmi inden uzakla tõrmakta ve onlara yeni bir kimlik ve açõyor, toplum içinde de huzursuzlu!u artõyordu. Batõ ötekili!inden çõkarak ona görünüm kazandõrmaktadõr. Ancak sürecin izlenmesi çok fazla ve yönlü verilerden benzeyen, ancak gerek referanslarõ ve gerekse hedefleri ile tersine bir ötekili!i Batõ’ya dolayõ genel çõkarõmlar elde etmeyi güçle tirmektedir. yükleyen, ancak bunu sesli ifade edemeyerek, kendi farklõ tarihî kimli!ine vurgu yaparak Bugün baktõ!õmõzda Batõ dõ õ toplumlarõn tarihî gecikmi li!i niye kapatamadõklarõ ya Bu ba!lamda Batõ dõ õ toplumlarõn da Batõ modernli!ini tüm yapõ ve kurumlarõ ile neden yerle tiremedikleri, bir ba ka modernle me taraftarõ elitler a mak, çözmek, alternatif üretmek zorunda olduklarõ iki deyi le, içselle tiremedikleri problemi üzerinden yapõlan tartõ malarda iki açõklama öne yönlü önyargõyla; Batõ’nõn kendilerinin modern ya da Batõlõ olamayaca!õ ve kendilerini çõkmaktadõr. Bunlardan biri bu toplumlarõ ku atan gelenekselli!in modern kurum ve Batõ’ya öykünmekle suçlayan yerel-geleneksel güçlerin önyargõlarõ ile kar õ kar õya yapõlarca yeterince dönü türülemedi!i üzerinde odaklanmaktadõr. Bu noktada ise iki kalmõ lardõ. 133 sebepten bahsedilmektedir. "lki bu toplumlarda siyasetin topluma mal edilememesinden a maya çalõ an bir ötekilik söz konusu idi. 132 Batõ dõ õ toplumlarõn modernle me çabalarõnda, merkeze yerle tirdi!imiz bu elitist kaynaklanan elitist üst yapõlarõn yetersiz (ya da gönülsüz) çabalarõdõr. "kinci olarak da dü üncede, daha çok bu toplumlarõn içinden bakarak, “taraftarlõ!a” verilen vurgu önem tarihî süreç içinde meydana gelen konjonktürel geli melerin (Batõ emperyalizminden kazanmaktadõr. Tabi ki bu taraftarlõk Batõ modernli!ine do!ru olan yönelimdir. Bu tez Kurtulu Sava larõ, Dünya Ekonomik Buhranõ, II. Dünya Sava õ vb.) elitlere soluk alma çalõ masõnõn merkezine yerle tirilen modernle menin Batõ dõ õ iki ülke (Türkiye ve "ran) zamanõ tanõmamõ olmasõdõr. Bir di!er açõklama ise elitlerin yetersiz donanõmõ ve ba!lamõnda aldõ!õ anlam sorgulanõrken, modernle me sürecinde olgunun yarattõ!õ etki ve gelenekselli!in güçlü do!asõnõn yan yana geldi!i tarihî denk gelmede (kesi me) sonuçlarõn olumsuzluklarõndan çok olumlu görünümleri ön planda olacaktõr. Yeri “modernli!in içeriden ku atõlmasõ” ile gerçekle en alternatif, ço!ulcu ve Batõ-dõ õ geldi!inde olumsuzluklara da vurgu yapõlsa da algõlanan daha çok modernle me modernliklerin olu maya ba lamasõdõr. Dinin sosyal alanda kurum ve ritüelleri ile kabul çabasõnõn Batõ ile Batõ dõ õ olanlar arasõndaki tarihî gecikmi li!in kapatõlmasõ yönünde görmesi, kadõnlarõn, uç unsurlarõn ve çevreci özlemlerin örgütlü talepleri, kõrsal veya oldu!u gerçekli!i belirleyici olacaktõr. Her iki toplum için modernle me olumlu bir varo giri im olarak görülmü tür. Ancak modernle me siyasal görüntüsü kadar birey ve geleneksel kültürün iyi ve kullanõlabilir unsurlarõna artan ilgi modernle menin tek toplum düzlemindeki geli im seyriyle de göstergelere sahiptir. Bireysel olarak daha çok biçimcili!ine meydan okumaktadõr. Özellikle 1950’ler sonrasõ Batõ dõ õ toplumlarda davranõ ve alõ kanlõk de!i ikliklerinde ön plana çõkan modernle me, yemek yeme meydana gelen geli melerin üzerinden okunan bu açõklamada Japonya, Türkiye, Çin, kültürü, giyim tarzlarõ, e!lence anlayõ õ, meslek seçimi, tüketim alõ kanlõ!õ, cinsler arasõ Meksika ve son dönemlerde de "ran örneklerine göndermeler yapõlmaktadõr. ili ki biçimlerinde eskinin ya da geleneksel olanõn yerine yeni, farklõ ve de!i ik olanõn Modernle menin içerinden ku atõlmasõnda ba at rol, gelene!in do!asõna ve dönü üm girdi!i ve yerle ti!i sõzmalara yol açmaktadõr. Bireysel özne farklõ olmaya ve de!i ime yetene!ine biçilmektedir. Türkiye’de bu ba!lamda Mustafa Arma!an ve Nilüfer Göle’yi, kültürlerinin ehirle meye direnmeleri ve varlõ!õnõ sürdürme inatçõlõ!õ ve dünya görü leri farklõ olsa da, gelenek ve modernli!e yükledikleri anlamlar, benzer 132 133 Mehrzad Boroujerdi, ran Entellektüelleri ve Batõ, çev. Fethi Gedikli, "stanbul: Yöneli , 2001, s. 39. Avrupalõlarõn önyargõlarõ için Berkes, Türk Dü!ününde Batõ Sorunu, s.193. 48 sonuçlara götürmü ve Türk modernle me tecrübesinin farklõ bir süreç izleyerek özgünle meye ba ladõ!õnõn altõ çizilmi tir. 134 Burada alternatif modernlikleri yorumlamaktan çok bu tür modernli!in varoldu!u üzerine bir tartõ manõn sürdü!üne i aret etmekle yetinilmi tir. Bugün tekil modernliklerden postmodernizme uzanan bu tartõ ma haklõ bazõ geli melerin ürünüdür. Modernli!in modern olan toplumlarda içsel bazõ farklõlõklarõnõn olmasõ, aynõ zaman diliminde modernle me çabasõna girenlerin aynõ düzeye gelememeleri, gelenekselin bazõ toplumlarda dönü ürken bazõlarõnda direnç noktalarõ olu turmasõ, yine aynõ modernle menin bazõ toplumlarda yõkõcõ etki yaparken bazõlarõnda yapõcõ sonuçlar do!urmasõ gibi tartõ malarõn varlõ!õ; adõ ister alternatif modernliklerin ister Batõ dõ õ modernlik ya da postmodernizmin ço!ulcu do!asõ olsun, farklõ geli melerin ve yönelimlerin oldu!u savunulmaktadõr. 135 Bu noktada her halükârda Batõ dõ õ modernle menin varlõ!õ gerçe!inden hareket etmek arttõr. Bu gereklilik elbette Türk ve "ran modernle me çabalarõnõn temel aldõ!õ ideolojik ve kültürel iklimin Batõ kaynaklõ ya da çõkõ lõ olmasõ ile açõklanabilirse de Batõ çõkõ lõ kültürel iklimin egemen olmaya ba ladõ!õ bu co!rafyalarda uzun bir tarihî deneyim ya anmõ ve ya anmaktadõr. Batõ modernli!inin Batõlõ olmayan elitlerince kabul gören evrensel çizgisi yerel tarihî deneyim tarafõndan idealle tirilmeye çalõ õlarak dönü türülmü tür. Artõk ba langõç noktasõ bu toplumlarõn kendilerini dönü üme hazõrladõklarõ ve ya anan tarihî süreçte yer almaya ba ladõklarõ “yeni olanõn” var oldu!u veya modernle menin ba ka bir biçime dönü me e!ilimi oldu!u noktadõr. O artõk Batõ kaynaklõ bir modernli!in çizgisinden çok, bu toplumlarõn kendi özgünlü!ü ile ili kili ba ka bir modernle me pe indedir. 134 Nilüfer Göle, modernli!in kendi kendini tashih etti!ini ve buna örnek olarak "slâm’õn modern dünyada yer alma çabalarõ noktasõnda, bunu meselâ kadõnõn kamusal alanda görünürlü!ü üzerinden okuyarak alternatif bir modernlik oldu!una atõf yapar. Mustafa Arma!an ise, daha çok dinin içindeki varolma gücüne ve "slâm’õn sundu!u bütünlüklü bir dünya algõlamasõnõn modernli!e meydan okumasõna dayandõrõr. Her ikisi de "slâm eksenli, ulus-devlet problemati!ine dayanan ve küresel ba!lamda bir alternatifli!in olu makta oldu!unun altõnõ çizerler. Göle ve Arma!an’õn çalõ malarõ için çe itli yazõlarõna bakõlabilir. "ki çalõ ma için Nilüfer Göle, Melez Desenler, 2. Baskõ, "stanbul: Metis Yayõnlarõ, 2002; Mustafa Arma!an, Gelenek ve Modernlik Arasõnda, 2. Baskõ, "stanbul: "z Yayõncõlõk, 1998. 135 Çok de!i ik adlandõrmalara ra!men genellikle kullanõlan “Ço!ulcu Modernlikler” (Multiple Modernities) kavramõ ve bu kavram etrafõnda yapõlan tartõ malar için S. N. Eisenstadt, “Multiple Modernities”, Daedalus, Vol.: 129, No. 1 (Winter 2000), 1- 29.