Türkiye`de 1960 Sonrası İstihdam ve Ücretliler

Transkript

Türkiye`de 1960 Sonrası İstihdam ve Ücretliler
Türkiye’de 1960 Sonrası İstihdam ve Ücretliler Doç. Dr. Aziz Çelik (Ders Notu) 1) İstihdam ve Ücretliler (1960-­‐80) Dönem boyunca sosyal-sınıfsal yapıda, istihdamın sektörel dağılımında yavaş ancak
istikrarlı biçimde devam eden bir dönüşüm yaşanmıştır. Kayda değer bir sanayileşme,
işçileşme ve kentleşme görülmektedir. İstihdamda tarımın payı azalırken sanayi ve
hizmetler sektörünün payında belirgin bir artış yaşanmış, özel olarak imalat
sektörünün payı ise daha hızlı artmıştır. Sanayi ve hizmetler sektörünün payının
giderek artması istihdamın sınıfsal dağılımını da değiştirmiş; ücretlilerin, işçilerin ve
sigortalıların sayısı belirgin biçimde yükselmiştir.
Tablo 1: İstihdamın Sektörel Durumu (Bin) 1960-1980
Yıl
Toplam
Tarım
Tarım
Dışı
İmalat
Sanayi
Toplam
Sanayi
Hizmetler
1960
1965
1970
11.945
12.761
13.768
8.344
8.352
8.243
3.601
4.409
5.525
791
1.019
1.338
1.328
1.762
2.137
2.273
2.647
3.388
1975
1980
1960-80
(%)
15.169
16.523
8.398
8.360
6.771
8.163
1.787
2.060
2.783
3.197
3.988
4.966
38,3
0,2
126,7
160,4
140,7
118,5
Kaynak: DİE (1996). Çalışma İstatistikleri 1995, Ankara.
Dönem boyunca toplam istihdam, yüzde 38 civarında artmıştır. Ancak bunun
sektörlere dağılımı oldukça farklı gerçekleşmiştir. Tarımda çalışanların sayısı 8.3
milyon ile nicel olarak aynı kalırken, tarım dışı istihdam yüzde 126 artarak 3.6
milyondan 8.1 milyona çıkmış ve nicel olarak ise neredeyse tarımla başa baş seviyeye
ulaşmıştır. Sanayideki istihdam artışı yüzde 140 ile daha da yüksek olmuştur. İmalat
sanayiindeki artış daha da belirgindir. İmalat sanayi istihdamı yüzde 160 oranında
artmıştır (Tablo 1). Bu veriler 1960-80 döneminde Türkiye ekonomisinin tarımdan
sanayiye yavaş ama belirgin dönüşümünü, çok önemli bir sosyal yapı değişikliğini
göstermektedir.
İstihdamın sektörler arasında oransal dağılımına baktığımızda yükselen sanayi ve
gerileyen tarım sektörünü görmekteyiz. 1960’ta tarımda çalışanlar toplam çalışanların
1 yüzde 70’i iken, bu oran 1980’de yüzde 50’ye gerilemiştir. Tarım dışı istihdam ise
yüzde 30’dan yüzde 50’ye yükselmiştir. Dönem başında payı yüzde 11 olan sanayi
dönem sonunda yüzde 19’un üzerine çıkmıştır (Tablo 2). Veriler 1960-80 döneminde
tarım dışı istihdamda hızlı bir büyümeyi ortaya koymakla birlikte, aynı dönemde
tarımsal istihdamın hâlâ çok yüksek olduğunu unutmamak gerekir. Bu durumu daha
iyi anlamak için bir karşılaştırma yerinde olacaktır. Örneğin ele aldığımız dönemden
120-130 yıl önce, 1840’larda İngiltere’de 3,3 milyon işçinin varlığı söz konusudur ve
1850’lerde İngiltere’de faal nüfusun yüzde 42’si sanayide istihdam edilmektedir
(Kuyucuklu, 1980).
Tablo 2: İstihdamın Sektörel Dağılımı (Yüzde) 1960-1980
Yıl
1960
Tarım
69,9
Tarım Dışı
30,1
1965
1970
1975
1980
65,4
59,9
55,4
50,6
34,6
40,1
44,6
49,4
İmalat
Sanayi
Toplam
Sanayi
6,6
11,1
Hizmetler
19,0
8,0
9,7
11,8
12,5
13,8
15,5
18,3
19,3
20,7
24,6
26,3
30,1
Kaynak: DİE (1996). Çalışma İstatistikleri 1995.
Tarım dışı çalışanların nicel ve oransal artışının aynı zamanda ücretlilerin sayısını ve
oranını artıracağına kuşku yoktur. Nitekim bu dönemde işçiler gerek nicel, gerekse
nitel açıdan yeni bir sosyal sınıf olarak yükselmektedir. 1950’lerin ortasında 1,6
milyon olan toplam ücretli sayısı 1960’ta 2.4 milyona, 1965’te ise 3 milyona
yükselmiştir. 1980’e gelindiğinde ise ücretli sayısı 6,4 milyona yaklaşmıştır.
Ücretlilerin toplam istihdam içindeki payı yüzde 18’lerden yüzde 35’lere yükselmiştir
(Tablo 3). Bu yükseliş ciddi bir işçileşme sürecine yol açmakta sınıfsal yapıda köklü
bir dönüşüm anlamına gelmektedir.
Tablo 3: Ücretliler Tablosu (Bin) (1955-1980)
Yıllar
1955
1960
1965
İstihdam
12.205
12.993
13.558
1970
1975
1980
15.119
17.383
18.186
Ücret ve
Maaşlı
1.624
2.437
3.038
Oran
13,3
18,7
22,4
4.173
5.387
6.380
27,6
30,9
35,0
2 Kaynak: 1960 yılı için DİE, 1960-1962 İstatistik Yıllığı, Ankara, 1962; Diğer yıllar için DİE,
Genel Nüfus Sayımı, Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Nitelikleri, 1965, 1970, 1975 ve 1980
yıllarına ait raporlar.
Dönem boyunca sigortalı işçi sayısında da önemli bir artış yaşanmıştır. 1963 yılında
710 bin olan sigortalı işçi sayısı, 1980’de 2.2 milyona ulaşmıştır. Yaygın kayıt dışılık
nedeniyle tek başına açıklayıcı olmayan sigortalı işçi sayısına ilişkin veriler,
istihdamdaki sektörel değişim, ücretli sayısı ve imalat sanayiinde çalışan işçi sayısı ile
birlikte ele alındığında daha açıklayıcı olacaktır.
Sigortalı işçi sayısında kamu-özel ayırımı açısından çarpıcı eğilimler gözlemek
mümkündür. Kamuda çalışan sigortalı işçi sayısı 312 binden, 794 bine çıkmıştır.
Kamuda sigortasız çalışma söz konusu olmadığı için bu sayı, tüm kamu işçilerinin
sayısını vermektedir. Özel sektörde çalışan sigortalı sayısı ise 398 binden 1.4 milyona
yükselmiştir (Tablo 4).
Tablo 4: Sigortalı İşçi Sayısı 1963-1980
Yıl
Sigortalı İşçi Sayısı (Bin)
Toplam
Kamu
Özel
Kamu-Özel Dağılım
(Yüzde)
Kamu
Özel
1963
1965
1970
1975
710
921
1.314
1.823
312
389
526
618
398
532
788
1.205
44
42
40
34
56
58
60
66
1980
2.205
794
1.411
36
64
Kaynak: Petrol-İş (1992), Petrol-İş 91 Yıllık.
İmalât sanayiinde benzer bir eğilimin daha da güçlü biçimde ortaya çıktığını
görmekteyiz. 1960 yılında 296 bin olan ücretle çalışan sayısı, 1980 yılına gelindiğinde
787 bine ulaşmış, imalat sanayinde ücretle çalışanlar yüzde 166 oranında artmıştır.
Özel sektör imalat sanayinde ücretli artış hızı daha yüksektir. Kamuda imalat
sanayinde ücretli çalışanlar yüzde 124 artış göstererek, 128 binden 287 bine
ulaşmıştır. Özel sektörde ise yaklaşık yüzde 200’lük bir artışla ücretli sayısı 168
binden 500 bine ulaşmıştır (Tablo 5). Ancak kamunun imalat sanayi istihdamında
yüzde 36 gibi son derece önemli bir paya sahip olduğunun altını çizmek gerekir.
3 Tablo 5: İmalat Sanayinde Ücretle Çalışanlar (1960-1980)
Yıl
1960
1965
Toplam
(Bin
296
362
Kamu
(Bin)
128
157
Özel
(Bin)
168
205
Kamu
(%)
43
43
Özel
(%)
57
57
1970
1975
1980
506
678
787
185
239
287
321
439
500
37
35
36
63
65
64
Kaynak: DİE (1994). İstatistik Göstergeler (1923-1992).
Ücretli çalışanlar içinde kamu görevlileri de önemli bir yer tutmaktadır. Dönem
boyunca kamu personeli-memur sayısında ciddi bir yükseliş yaşanmıştır. 1960 yılında
toplam 359 bin olan kamu görevlisi sayısı dönem sonunda yaklaşık 3.5 kat artarak 1
milyon 250 bine ulaşmıştır (DİE, 1996).
Sigortalı çalışanlar ile imalat sanayinde ücretli çalışanların sayısındaki artış ve özel
sektörün payının büyümesi, toplu çalışma ilişkilerini çok daha önemli kılmıştır.
İşgücünün yapısındaki bu sosyal değişim çalışma ilişkilerinin de yapısını değiştirmiş
ve emek-sermaye ilişkilerini daha belirgin hale getirmiştir.
2) İstihdam ve Ücretliler (1980-­‐2010) Çalışma ilişkilerini dolaysız etkileyen etkenlerden biri iş gücünün yapısıdır. Dönem
boyunca istihdamın sektörel yapısında çok köklü değişimler yaşanmıştır. İstihdamın
sektörler arasında oransal dağılımına baktığımızda, yükselen hizmet sektörünü ve
hızla gerileyen tarım sektörünü görmekteyiz. Tarımsal istihdam mutlak ve oransal
olarak ciddi bir biçimde gerilerken, sanayi ve hizmet sektörünün istihdam içindeki
payı mutlak ve oransal olarak tırmanmıştır. Tarımın istihdam içindeki payı yüzde
53’ten 26’ya gerilerken sanayinin payı yüzde 20’den 25’e yükselmiştir. Tarımsal
istihdamda meydana gelen düşüşün karşılığında hizmet sektöründe büyük bir sıçrama
yaşanmıştır. Hizmet sektörünün istihdam içindeki payı yüzde 26’dan 49’a
yükselmiştir. Dönemin başında tarımın istihdam içinde tuttuğu yeri, 2010’a doğru
hizmet sektörü tutmaya başlamıştır (Tablo1).
4 Tablo 1: İstihdamın Sektörel Durumu (Bin) 1980-2010
Yıllar
Tarım
Oran %
Sanayi
Oran %
İmalat
Sanayi
Oran %
Hizmet
Oran
%
1980
8.360
53
3.197
20
2.060
13
4.143
26
1985
1990
8.246
8.691
49
47
3.582
3.738
21
20
2.339
2.625
14
14
4.872
6.112
29
33
1995
2000
9.080
7.769
44
36
4.533
5.174
22
24
3.027
3.638
15
17
6.974
8.637
34
40
2005
2009
5.154
5.554
26
26
5.285
5.379
26
25
3.994
3.949
20
18
9.628
10.644
48
49
Kaynak: TÜİK, İstatistik Göstergeler 1923-2009, Ankara, 2010.
Türkiye’de istihdamın yapısı 1980 sonrasında ciddi bir dönüşüme uğramıştır. Tarımın
istihdam içindeki payının (Batılı sanayileşmiş ülkelerle karşılaştırıldığında yüksek
olmaya devam etmekle birlikte) 30 yıl gibi bir sürede çok hızla gerilediği açıktır.
1980’de tarım dışı istihdam yüzde 47 iken, 2009 yılında yüzde 74’e ulaşmıştır.
1960’ta tarım dışı istihdamın payının yüzde 30 civarında olduğu düşünülecek olursa,
son 50 yıl içinde yaşanan değişimin boyutları daha iyi anlaşılmış olur. Tarımdaki bu
hızlı çözülmenin ve kente göçün yeni sosyal sorunlar yarattığı ve çalışma ilişkilerinin
önemini artırdığı açıktır.
Tarım dışı çalışanların nicel ve oransal artışının tıpkı 1960-1980 döneminde olduğu
gibi ücretlilerin sayısını ve oranını artıracağına kuşku yoktur. Nitekim ücretliler
dönem boyunca en büyük sosyal sınıf haline gelmiştir. 1960’ta 2.4 milyon olan ücretli
sayısı 1980’e gelindiğinde 6.4 milyona, 2009 yılında ise 13 milyona yaklaşmıştır.
Ücretlilerin toplam istihdam içindeki payı yüzde 35’ten yüzde 60’a yükselmiştir
(Tablo 2). Bu yükseliş belirgin bir işçileşme anlamına gelmekte ve sınıf ilişkilerinin
kapitalistleştiğini ortaya koymaktadır. Yukarıda değinilen tarımdaki çözülmeye
paralel olarak ücretsiz aile işçiliğinde de hızlı bir düşüş yaşanmıştır. 1980’de toplam
istihdamın yüzde 40’ını oluşturan ücretsiz aile işçiliği, 2009’da yüzde 13’e
gerileyerek birinci istihdam kategorisi olmaktan üçüncü sıraya düşmüştür. Ücret ve
maaşla çalışanların oranının yüzde 60’a ulaşması çalışma ilişkileri açısından kritik
öneme sahiptir.
5 Tablo 2: Ücretliler Tablosu: 1980-2009 (Bin)
İşveren
Kendi
Hesabına
Çalışan
Ücretsiz
Aile İşçisi
Kendi
Hesabına
Çalışan
Oranı %
Ücretsiz
Aile
İşçisi
Oranı %
Ücretli
ve
Maaşlı
Oranı
%
Yıllar
İstihdam
Ücret ve
Maaşlı
1980
1988
18.063
17.754
6.380
7.169
175
629
4.198
4.594
7.310
5.362
23
26
40
30
35
40
1995
2000
20.587
21.581
8.551
10.488
1.112
1.109
5.063
5.325
5.871
4.659
25
25
29
22
42
49
2005
20.067
11.436
1.101
4.689
2.891
23
14
57
2009
21.277
12.770
1.209
4.429
2.870
21
13
60
Kaynak: DİE, Genel Nüfus Sayımı, Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Nitelikleri, 1980; TÜİK,
İstatistik Göstergeler 1923-2009, Ankara, 2010.
Dönem boyunca sigortalı işçi sayısı yaklaşık dört kat artmıştır. Sigortalı işçi
sayısındaki bu artışın istihdam ve ücretli sayısındaki artış oranının çok üzerinde
olduğu açıktır. Bunun anlamı kayıtlı istihdam oranının yükselmiş olmasıdır. Ancak
kayıtlı istihdam oranındaki artışa rağmen Türkiye’de 2011 itibariyle toplam
istihdamın yüzde 39’unun, tarımsal istihdamın yüzde 83’ünün ve tarım dışı istihdamın
yüzde 26’sının kayıt dışı olduğunun altı çizilmelidir (TÜİK, 2012).
1980’de 2.2 milyon olan zorunlu sigortalı sayısı 2010’da 10 milyonun üzerine
çıkmıştır. Sigortalı sayısındaki artış kamu-özel ayrımı açısından irdelenmeye değer.
Kamuda istihdamının sigortalı olmasının kural olduğu düşünülecek olursa, özel
sektörde 1.4 milyondan 9.1 milyona ulaşan sigortalı sayısının, ücretli sayısındaki
artışın çok çok üzerinde olduğu ve özel sektörde kayıtlılık eğiliminin artışına işaret
ettiği söylenebilir. Kamu istihdamı nicel açıdan yaklaşık aynı kalırken, oransal olarak
ciddi bir gerileme söz konusudur. Dönem başında toplam sigortalı işçiler içinde yüzde
36 olan kamu sigortalılarının oranı 2010’da yüzde 9’a gerilemiştir. Özel sektörün payı
ise yüzde 91’lere yükselmiştir. Bu durum dönem boyunca yaşanan kamunun
küçülmesi sürecinin önemli göstergelerinden biridir (Tablo 3).
6 Tablo 3: Sigortalı İşçi Sayısı: 1980-2010 (Bin)
Kamu
Özel
Toplam
Kamu
Oran %
Özel Oran
%
1980
1985
794
775
1.411
1.839
2.205
2.614
36
30
64
70
1990
1995
966
906
2.479
3.504
3.445
4.410
28
21
72
79
2000
2005
763
681
4.491
6.238
5.254
6.919
15
10
85
90
2010
869
9.162
10.031
9
91
Kaynak: DİE, Çalışma İstatistikleri 1996, Ankara, 1997; Sosyal Güvenlik Kurumu’nun çeşitli
yıllara ait istatistikleri. www.sgk.gov.tr (erişim, 1 Nisan 2012)
Ücretli çalışanlar içinde kamu görevlileri de önemli bir yer tutmaktadır. Dönem
boyunca kamu personeli (memur) sayısında ciddi bir yükseliş yaşanmıştır. 1980
yılında 1.1 milyon olan kamu personeli sayısı 2009 yılında 2 milyonun üzerine
çıkmıştır (TÜİK, 2010).
1980 sonrası dönemde tarımsal istihdamın azalması, işgücünün sınıfsal yapısında
ücretlilerin baskın bir konuma ulaşması ve sigortalı sayısındaki artış çalışma
ilişkilerinin nesnel zeminini güçlendirmiştir. Kapitalist iktisadi ilişkiler yoğunlaşırken,
toplumun sınıfsal yapısındaki ayrımlar daha belirgin hale gelmiştir. Ancak sosyalsınıfsal yapıda yaşanan ve 1960-80 döneminin devamı olan bu değişim çalışma
ilişkilerinde beklenen güçlenmeyi getirmemiştir. Tersine çalışma ilişkilerinin
kurumsallaşmasında ve sosyal korumada ciddi gerilemeler yaşanmıştır.
7