Okulda danışmanın rolü, Milli Eğitim, 93
Transkript
Okulda danışmanın rolü, Milli Eğitim, 93
OKULDA DANIŞMANIN ROLÜ Arş. Gör. Hasan BACANLI(*) Danışmanlık psikolojinin yeni uygulama alanlarından biridir. Dolayısıyla, okulda danışmanın rolünü incelemeye girişmeden önce, danışmanın nasıl tanımlandığına bakmak gerekir. TDK tarafından yayınlanan Ruhbilim Terimleri Sözlüğü'nde danışman şöyle tanımlanmaktadır: "İnsanlara yaşantılarını düzenlemede, toplum, öğretim ve eğitimle ilgili sorunlarının çözülmesinde yol gösterip yardım eden kişi.". Eğitim Terimleri Sözlüğü'nde ise daha ayrıntılı bir tanım verilmiştir: "1. Okullarda her öğrenciye kişisel olarak yardım eden ve ayrıca öğrencilerin okulları, aileleri ve çevresiyle ilgili güçlüklerin çözümünde kılavuzluk yapan görevli. 2. Kılavuzluk ve danışma merkezlerinde ya da bürolarına başvuran kimselerin ruhsal, toplumsal, akademik ya da meslekle ilgili sorunları ile uğraşan uzman." Bu tanıma göre, bu incelemenin konusunu birinci grup danışmanlarteşkil etmektedir. Ülkemizde danışmanın durumu Danışmanlık, ülkemizde son yıllarda tanınmaya başlayan bir meslektir. Rehberliğe ilk kez 1961 yılında VII. Milli Eğitim Şurası'nda yer verilmiş, etraflı bir şekilde ele alınması ise VIII. Milli Eğitim Şurası'nda olmuştur. Bugün, illerin büyük çoğunluğunda, birkaç ilçede Rehberlik ve Araştırma Merkezi bulunmakta ve bazı okullarda "rehber öğretmen" görevli bulunmaktadır. Ülkemizde rehberlik hizmetleri, "Rehberlik Hizmetleri Yönetmeliği" ile düzenlenmiştir. Yönetmelikte Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinin ve okul rehberlik hizmetlerinin tanımları yapılmış ve buralarda görevli rehber öğretmenlerin yapacakları işler belirtilmiştir. Yönetmeliğe göre okulda "Rehberlik Hizmetleri Okul Yürütme Kurulu" ve rehber öğretmenler bulunacaktır. Rehber öğretmen sayısı birden fazla olduğu zaman, onlardan biri koordinatör rehber öğretmen olarak tayin edilecektir. Okulda bunlardan başka sınıf rehber öğretmenleri bulunmaktadır, ancak bu kişiler öğretmenler arasından belirlenmekte ve eskiden "sınıf öğretmenliği" olarak belirtilen işleri yerine getirmektedirler. Bu kadro içinde, okul danışmanı sayılabilecek kişiler olarak kişiler sadece okul rehber öğretmenleridir. Bu kişilerin yapacakları işler yönetmeliğin 32. maddesinde belirtilmiştir. 2216 sayılı ve 8 Eylül 1986 tarihli Tebliğler Dergisi'nde yayınlanan Rehber Öğretmen Olarak Atanacaklar Hakkındaki Talim Terbiye Kurul Kararı'nda, Eğitimde Psikolojik Hizmetler ve Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümleri mezunlarının rehber öğretmen olarak atanabileceklerini bildirilmektedir. Ülkemizde yeni ortaya çıkmış olan bu mesleğin (karşılaştığı ve) karşılaşabileceği problemleri ülkemize göre daha uzun süreden beri bu mesleğe sahip olan ülkelerdeki durumlara bakarak tesbit edip gerekli tedbirleri almanın yararı ortadadır. Bu sebeple aşağıda Amerika'da konuyla ilgili olarak yapılan çalışmalar ışığında değerlen-dirmeler yapılmıştır. Belirtilen durumlardan bazılarının ülkemiz için -henüzgeçerli olmadığı düşünülebilir; ancak yakın bir gelecekte ülkemizin de aynı problemlerle karşılaşması mümkündür, dolayısıyla şimdiden bazı önlemlerin alınmasında yararlı olacağı umulmuştur. Danışmanlık Mesleği Danışmanlığın çeşitli adlar altında (danışman, okul danışmanı, rehber, rehberlik uzmanı, rehber öğretmen, okul psikoloğu, vb.) yürütülmesi ve literatürde karşılaşılan kavram kargaşası ister istemez ardından danışmanın görevleri, başka bir deyişle hangi konularla ilgilenecekleri ve ne yapacakları konusunda da bir kargaşanın doğmasına yol açmıştır. Ayrıca, danışmanlığın henüz yerleşmemiş ('oturmamış') bir meslek oluşu da bu durumda etken olmuştur. Sosyologlar meslekleşme (professionalization) sürecini tabiatı itibariyle "militan" bir süreç olarak tanımlamışlardır. Corwin "bir iş tipini monopolize etmek için, meslekleşme sürecindeki bir uğraşın geleneksel olarak o uğraşıyı kontrol eden gruplardan bilek gücüyle alınması ve bu anlamda, meslekleşmenin açıkca militan bir süreç olması gerektiğini" yazmıştır (Swisher, 1970). McCully, meslekleşme için altı gelişim evresi belirlemiştir (Swisher, 1970). Danışmanlık açısından bu gelişim evreleri şöyle ifade edilebilir: 1. Okul danışmanlarının yaptıkları hizmet, okulun diğer kadrolarının yaptığı hizmetlerden mümkün olduğu kadar ayrılmalıdır. 2. Okul danışmanlarının seçimi ve eğitiminin standartları geliştirilmeli ve bu standartlar okul danışmanları derneklerince ve danışman yetiştiren kurumlar tarafından benimsenmiş olmalıdır. 3. Seçim ve eğitim standartlarını işlevsel hale getirmek için, bu standartları karşılayan kurumlara güven ölçütlerinin geliştirilmesi gerekli olacaktır. 4. İşverenlere (ülkemizde resmi okullar için MEB, özel okullar için ise okul sahipleridir) güven verebilmek için, işe başlayan danışmanların görevlerini yapmak için en azından minimum yeterliğe sahip olduklarını gösteren belgeler verilmeli, belgeleme minimum yeterliğin daha geçerli ölçütlerine dayalı olmalıdır. 5. Kalifiye pratisyen okul danışmanları, hizmetlerini profesyonel bir biçimde yapmalarına izin verecek yeterli otonomiyi kazanmak ve sürdürmek için bizzat uğraşmalıdırlar. Gerek bireysel, gerekse grup olarak hizmetlerinin yerine getirilmesindeki yargı ve eylemlerinin sorumluluğunun bi-lincinde olmalıdırlar. 6. Kalifiye okul danışmanları grubu üyelerinin mesleki tavırlarını yönlendirecek ahlak kurallarına sahip olmaları ve bu kuralları desteklemeleri gereklidir. Kısaca, mesleğinin meslekleşmesi için uğraşan ve bu uğraşısı için bir anlamda ilerde danışman olacak olan öğrencilerin (müstakbel danışmanların) avukatlığını da üstlenen okul danışmanı sık sık kendini çatışmalı durumda bulacaktır. Riccio, danışmanın çıkmazını şöyle ifade etmektedir: "Rehberlik uzmanı okulda garip bir pozisyondadır. O, ne öğretmenler gibi öğretimle, ne de yöneticiler gibi yönetimle özdeşleştirilmeli, ama aynı zamanda bu iki grubun da desteğini almalıdır." (Swisher, 1970). Swisher'in araştırmasında (1970) daha profesyonel davranan danışmanların daha az profesyonel davranan danışmanlardan daha çok çatışma içinde oldukları bulunmuştur. Ancak, çatışmanın yoğunluğu ve çatışmaya gösterilen tepkiler açısından iki grup arasında anlamlı bir fark yoktur. Bu sonuçlar da, danışmanlığın meslekleşme sancısı çektiği düşüncesini doğrulamaktadır. Kushel (1969), danışmanlık imajının üç faktörden etkilendiğini belirtmektedir: 1) Aktarım (transference): Öğrencilere ve anababalara kötü haberler götüren kişi genellikle danışman olmakta, bu da onu düşmanlık duygularının hedefi halane getirmektedir. 2) Seçici hafıza: Bu süreç sıksık danışan ve anababasının sadece danışmanın belirttiklerini akılda tutmasına neden olmaktadır. Çok sık olarak önceki danışmanın mahvettiği kişilerle karşılaşmak mümkündür; ihtiyacı olan kursu almasına karşı çıkmıştır, koleje gitmemesini söylemiş-tir, vb. 3) Yanlış algılama - aşırı büyütme: Rehberlik programı için, rehberlik elkitapları, felsefi ibareler, okul broşürleri gibi "tüm öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamak", "herkesin kendini gerçekleştirmesi", "öğrencileri örnek vatandaşlar yapmak" gibi önermelerde bulunmaktadırlar. Bunlar da okul ve toplumun tüm hastalıklarını tedavi etmek ile aynı anlama gelmektedir. Bu üç iddiaya karşı yapılacak şey, danışmanlık imajını iyi belirlemektir. Tabii, bu da önce danışmanların üzerinde hemfikir oldukları bir imajı gerektirir. Ne yazık ki, böyle bir imaj elde etmek de oldukça zordur. Danışmanlar en yüksek potansiyele ulaşmak isteyen başka kişilerin çabalarını anlamak ve onların duygularını paylaşmak durumunda olan kişilerdir. Eric Fromm'un yerinde bir analizle belirttiği gibi, bir insan öz-sevgisinin (self-love) tam anlamını kendini anlamanın, yani kendi en yüksek potansiyeline ulaşma ilgi ve çabasının bir parçası olarak anlamadıkça, en yüksek potansiyele ulaşmak isteyen başka bir insanın çabalarınıanlamakta ve onun duygularını paylaşmakta letersiz kalacaktır. Buyüzden danışmanların anlamsızlık, yabancılaşma ve özgürlüğün kaybedilmesi anlamlarına gelen kendini keşfetme çabalarından kaçınmamaları gerekmektedir. Danışmanın kendini anlamadaki çabası, danışma ilişkisinde ulaşılmak istenen amaçların gerçekleşmesini kolaylaştıracak-tır (Robb, 1967). Danışmanların bireysel olarak edinmeleri gereken sorumluluk duygusu, "militan danışman" düşüncesinin bir parça-sıdır ve bu sorumluluk mesleğin yerleşmesi, bir başka deyişle danışmanlığın meslekleşmesi için önemlidir. Danışman belli bir danışman imajını oluşturmak ve onu canlı tutmak durumundadır. "Ben kimim" ve "ben ne yapıyorum" sorularının cevabının dışardan bir çözümünü bekleyen danışman hem kendine, hem de mesleğe yanlış/kötü hizmet veriyor demektir. Danışman bir profesyonel olarak icra ettiği mesleğin sorumluluğunu taşımalıdır. Çeşitli araştırma sonuçlarından (örn. Strowig ve Sheets, 1967. Brough, 1965. Ketterman, 1968), danışmanların başkaları tarafından nasıl görüldüğünün danışmanların davranışlarıyla yakından ilişkili olduğu ve danışmanların bu konuda gerekli titizliği göstermeleri halinde mesleğin meslekleşmesinin daha kolay bir şekilde gerçekleşeceği anlaşılmaktadır. Tabii bunun için de, öncelikle danışmanla-rın kendi aralarında rol ve görevleri hususunda bir anlaş-maya varmaları gerekmektedir; bu da büyük ölçüde danışman yetiştiren kurumların, a) danışman rolünü açıkseçik bir şekilde belirlemelerine, b) aralarında bu konuda anlaşma sağlamalarına bağlıdır. Danışman yetiştiren kurumlar ve öğretmenleri net bir danışman rolü tanımına ulaştıkları ve aralarında bir birlik sağladıkları zaman, danışmanların da gerekli davranışları titizlikle gösterecekleri düşünülebilir ve umulabilir. KAYNAKLAR Brough, James R. (1965) "Sources of Student Perceptions of the Role of the Counselor," Personnel and Guidance Journal, Feb. 1965. 597-599. Ketterman, C.S. (1968) "The Opinion of Selected Publics Concerning the School Counselor's Function," The School Counselor, Sept. 1968. 41-45. Kushel, Gerald (1969) "Some Classroom Teacher Concerns About Secondary School Counselors," The School Counselor, Jan. 1969. 195198. Robb, J. Wesley (1967) "Self-discovery and the Role of the Counselor," Personnel and Guidance Journal, Jun. 1967. 1008-1011. Strowig, R.W. ve Sheets, S.E. (1967) "Student Perception of Counselor Role," Personnel and Guidance Journal, May 1967. 926-931. Swisher, John D. (1970) "Counselors in Conflict," The School Mar. 1970. 272-279. Counselor, *Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Araştırma Görevlisi (Okulda danışmanın rolü, Milli Eğitim, 93: 47-50. (1990)