Salamis Antik Kenti ve Çevresinin Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi

Transkript

Salamis Antik Kenti ve Çevresinin Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Ersü İDERMAN
SALAMİS ANTİK KENTİ VE ÇEVRESİNİN UZAKTAN ALGILAMA VE
COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ KULLANILARAK TARİHSEL VE
GÜNCEL ARAZİ KULLANIMLARI YÖNÜNDEN
İNCELENMESİ
ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI
ADANA, 2006
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
SALAMİS ANTİK KENTİ VE ÇEVRESİNİN UZAKTAN ALGILAMA
VE COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ KULLANILARAK TARİHSEL VE
GÜNCEL ARAZİ KULLANIMLARI YÖNÜNDEN İNCELENMESİ
Ersü İDERMAN
YÜKSEK LİSANS TEZİ
ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI
Bu tez 23/01/2006 Tarihinde Aşağıdaki
Oybirliği/Oyçokluğu İle Kabul Edilmiştir.
Jüri
Üyeleri
Tarafından
İmza............……………
İmza...................…. …..
İmza.................………
Prof.Dr. Vedat PEŞTEMALCI
Prof.Dr.Selim KAPUR Prof.Dr. İlhami YEĞİNGİL
DANIŞMAN
ÜYE
ÜYE
Bu tez Enstitümüz Arkeometri Anabilim Dalında hazırlanmıştır.
Kod No:
Prof. Dr. Aziz ERTUNÇ
Enstitü Müdürü
İmza ve Mühür
Bu Çalışma Çukurova Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi
Tarafından Desteklenmiştir.
Proje No: FEF 2004 YL 46
Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirilerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı,
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir.
ÖZ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
SALAMİS ANTİK KENTİ VE ÇEVRESİNİN UZAKTAN ALGILAMA VE
COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ KULLANILARAK TARİHSEL VE GÜNCEL
ARAZİ KULLANIMLARI YÖNÜNDEN İNCELENMESİ
Ersü İDERMAN
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI
Danışman : Prof. Dr. Vedat PEŞTEMALCI
Yıl
: 2006 Sayfa: 109
Jüri
: Prof.Dr. Vedat PEŞTEMALCI
Prof.Dr. Selim KAPUR
Prof.Dr. İlhami YEĞİNGİL
Bu çalışmada, 32-34 doğu meridyenleri ile 34-35 kuzey paralelleri arasında
ve Akdeniz’in kuzey-doğusunda yer alan Kıbrıs Adası’nın doğu kıyısındaki Gazi
Mağusa körfezinin gerisinde uzanmakta olan ve en önemli arkeolojik yerleşimlerden
biri olan Salamis Antik
Kenti ve çevresinde yer alan Salamis Mezarlık Alanı,
St.Barnabas Manastırı ile Enkomi (Alasia) Şehri Uzaktan Algılama yöntemleri
kullanılarak ve Coğrafi Bilgi Sistemleri veri tabanı oluşturularak incelenmiştir. Bu
amaçla, 1/5 000 ölçekli Topoğrafik Haritalar, 1/25 000 ölçekli Toprak Haritaları ve 3
Kasım 1996 tarihli IRS-1C (Hint Uydusu) Uydu Görüntüsü kullanılmıştır.
Oluşturulan veri tabanı kullanılarak tarihsel ve güncel arazi kullanımları
yönünden incelenen çalışma alanında eski kullanımlarla güncel kullanımlar arasında
bağlar kurulmuştur. Bu bağlardan yola çıkılarak hem kültürel dokuya hem de doğal
zenginliklere zarar vermeden sürdürülebilir arazi kullanımları ve tarımsal
kullanımlarla ilgili öneriler gündeme getirilip ülke ekonomisi de göz önünde
bulundurularak yorumlar yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Arkeoloji, Salamis, Uzaktan Algılama, Coğrafi Bilgi Sistemi,
Arazi kullanımı.
I
ABSTRACT
M.Sc. THESIS
INVESTIGATION OF THE ANCIENT AND PRESENT LAND USE OF
SALAMIS ANCIENT CITY AND IT’S ENVİRONMENT BY USING
REMOTE SENSING AND GEOGRAPHIC INFORMATION SYSTEMS
Ersü İDERMAN
UNIVERSITY OF ÇUKUROVA
INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES
DEPARTMENT OF ARCHAEOMETRY
Supervisor : Prof. Dr. Vedat PEŞTEMALCI
Year
: 2006 Page: 109
Jury
: Prof.Dr. Vedat PEŞTEMALCI
Prof.Dr. Selim KAPUR
Prof.Dr. İlhami YEĞİNGİL
In this study, Salamis Ancient City, The Necropolis of Salamis, St.Barnabas
Monestry and Enkomi (Alasia) City are located on the east coast of Famagusta Bay
on the Island of Cyprus which is found between 32-34 east meridian and 34-35 north
parallels have been examined by using Remote Sensing methods and database have
been created by using Geographic Information Systems. For this aim, topographic
maps of 1/5.000 scale, soil maps of 1/25.000 scale and IRS-1C Satellite data (Indian
Satellite) dated 3 November 1996 have been used.
The study region has been related between present and ancient land use by
using the creating database. As a result of this study, advices and suggestions for
improving the national economy on land and agricultural use without negatively
effecting the cultural and natural riches of the area have been interpreted.
Keywords: Archaeology, Salamis, Remote Sensing, Geographical Information
System, Land use.
II
TEŞEKKÜR
Öncelikle yüksek lisans tezimde, tüm çalışma boyunca yardımlarını benden
esirgemeyen sayın hocam Prof. Dr. Vedat PEŞTEMALCI’ya içten teşekkürlerimi
sunarım.
Bu çalışmamda büyük özveri ile bana yardımcı olan Prof.Dr. Selim
KAPUR’a, Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri konularında tüm çalışma
boyunca büyük özveri ile bana yardımcı olan Nazım AKSAKER’e, Kuzey Kıbrıs
Türk
Cumhuriyeti
Tarım
ve
Orman
Bakanlığı
Koordinatörü
Nihat
NALBANTOĞLU’na, çalışmamla ilgili teknik konularda herzaman desteğini
esirgemeyen
Ziraat Yüksek Mühendisi Alper İNCE’ye, Salamis Antik Kenti
kazıları sırasında bana bilgi edinmemde yardımcı olan ve zamanını ayıran Ankara
Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi, Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı Başkanı
Prof.Dr.Coşkun ÖZGÜNEL’e, çalışma alanıyla ilgili çok değerli kaynaklara
ulaşmamı sağlayan Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Gazimağusa Bölge Şube Amiri
Hasan TEKEL’e, Arkeometri Anabilim Dalı Arş.Gör.Musa SERDEM’e, Mersin
Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Arş.Gör.Ulaş
ALAGÖZ’e, K.K.T.C.’nde Harita Dairesi’nde görev yapmakta olan Ahmet
ALEMDAR’a teşekkürlerimi bir borç bilirim.
Ayrıca çalışma süresince gösterdikleri sabır, sevgi, anlayış ve benden maddi
ve manevi desteklerini esirgemedikleri için annem Ünen İDERMAN ve babam
Kefil İDERMAN’a çok teşekkür ederim.
III
İÇİNDEKİLER
SAYFA
ÖZ............................................................................................................................
I
ABSTRACT............................................................................................................. II
TEŞEKKÜR............................................................................................................. III
İÇİNDEKİLER........................................................................................................
IV
ŞEKİLLER DİZİNİ ................................................................................................. VII
ÇİZELGELER DİZİNİ............................................................................................
X
1. GİRİŞ ..................................................................................................................
1
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR ................................................................................... 3
2.1.Arkeolojik Kültür Mirası ve Korunması Çalışmaları....................................
3
2.1.1.Avrupa’da ve Türkiye’de Arkeolojik Kültür Mirasının Korunması
Çalışmaları ………………….………………………………………….
3
2.1.2.Çalışma Bölgesindeki Arkeolojik Mirası Koruma Çalışmaları …..……
5
2.1.3.Bölgedeki Arkeolojik Çalışmalar............................................................. 7
2.2.Uzaktan Algılama Çalışmaları.......................................................................
10
2.2.1.Uzaktan Algılama Yöntemi.....................................................................
10
2.2.2.Uzaktan Algılama Kaynakları.................................................................. 11
2.3.Coğrafi Bilgi Sistemleri.................................................................................
15
2.3.1.Coğrafi Bilgi Sistemlerinin Tanımı ve Tarihçesi.....................................
15
2.3.2.Coğrafi Bilgi Sistemlerinde Veri Yapısı ve Kullanımı............................
18
2.3.3.Coğrafi Bilgi Sistemleri Kullanım Alanı Örnekleri.................................
21
2.4.Tarımda Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama................................ 22
2.5.Arkeoloji Biliminde Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama
Çalışmaları ……………………….………………………………………...
23
3. MATERYAL VE METOD .................................................................................
32
3.1. Materyal........................................................................................................
32
3.1.1. Kıbrıs Adası’nın Konumu.......................................................................
32
3.1.1.1. Kıbrıs’ın Kısa Tarihçesi...................................................................
32
IV
3.1.1.2. Kıbrıs’ın Coğrafi Konumu ve Nüfusu.............................................
33
3.1.1.3. Kıbrıs’ın Bitki Örtüsü, Flora ve Faunası.......................................... 34
3.1.2. Çalışma Alanının Konumu...................................................................... 35
3.1.2.1. Çalışma Alanının Tarihçesi.............................................................. 35
3.1.2.2. Çalışma Alanında Bulunan Başlıca Yapılar..................................... 37
3.1.2.2.(1). Salamis Antik Kenti...............................................................
37
3.1.2.2.(2). Salamis Mezarlık Alanı..........................................................
46
3.1.2.2.(3). St. Barnabas Manastırı, İkon ve Arkeoloji Müzesi................
52
3.1.2.2.(4). Enkomi (Alasia) Şehri............................................................
53
3.1.3. Çalışma Alanının Bitki Örtüsü, Ormanlarının Yapısı ve İklim
Özellikleri ……………………………………………………………..
54
3.1.4. Çalışma Alanı ve Çevresinin Jeolojisi....................................................
59
3.1.5. Çalışma Alanının Günümüzdeki Arazi Kullanımı.................................. 63
3.1.6. Çalışma Alanının Zemin ve Toprak Özellikleri...................................... 63
3.1.7. Çalışmada
Kullanılan Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi
Sistemleri Donatımları...........................................................................
65
3.1.7.1. IRS-1C (Hint Uydusu) Uydu Görüntü ve Özellikleri.......................
65
3.2. Metod............................................................................................................
67
4. ARAŞTIRMA BULGULARI .............................................................................
70
4.1. Çalışma Alanı İle İlgili Elde Edilen Arkeolojik Bulgular............................. 70
4.2. Çalışma Alanına Ait Haritalardan Elde Edilen Bulgular..............................
75
4.2.1. 1/5 000 Ölçekli Topoğrafik Haritalardan Elde Edilen Bulgular.............
75
4.2.2. 1/25 000 Ölçekli Toprak Haritalarından Elde Edilen Bulgular..............
81
4.2.3. IRS-1C (Hint Uydusu) Uydu Görüntüsünden Elde Edilen Bulgular......
83
4.3. Arazi Çalışmalarından Elde Edilen Bulgular................................................ 85
4.4. Veri Toplama ve Kaynak Tarama Çalışmalarından Elde Edilen İstatistiki
Bulgular......................................................................................................... 86
V
4.5. Çalışma Alanı İle İlgili Yapılan Modellemeler............................................. 89
5.SONUÇ VE ÖNERİLER .....................................................................................
98
KAYNAKLAR ………………………………………………………………...…
102
ÖZGEÇMİŞ ............................................................................................................
109
VI
ŞEKİLLER DİZİNİ
SAYFA
Şekil 3.1. Salamis Antik Kenti........................................................................... 36
Şekil 3.2. Salamis Antik Kenti’nin merkezini çevreleyen geç dönem surları ..
37
Şekil 3.3. Gymnasium’un dört tarafını çevreleyen sütunlar.............................
38
Şekil 3.4. Gymnasium’un kuzeyinde yer alan havuz ve heykelleri..................
39
Şekil 3.5. Gymnasium bünyesinde bulunan havuzların kenarlarında yer
alan kafası koparılmış heykeller.......................................................
39
Şekil 3.6. Salamis Antik Kenti yapılarından Gymnasium................................
40
Şekil 3.7. Salamis Antik Kentindeki Gymnasium’un güneyinde bulunan
Tiyatro yapısı.....................................................................................
41
Şekil 3.8. Salamis Antik Kentindeki su kanalları..............................................
42
Şekil 3.9. Kythrea (Değirmenlik) su kemerleri………………………………
42
Şekil 3.10. Salamis Antik Kenti yapılarından Campanopetra Bazilikası........... 43
Şekil 3.11. Campanopetra Bazilikası odalarından birinin göz alıcı
güzellikteki mozaik yer kaplaması................................................
44
Şekil 3.12. Kıbrıs’ın bilinen en büyük bazilikası olan St.Epiphanius
Bazilikası…………………………………………………………
45
Şekil 3.13. Çalışma alanı içerisinde yer alan 47 numaralı kral mezarı..............
48
Şekil 3.14. Çalışma alanı içerisinde yer alan 50 numaralı kral mezarı..............
49
Şekil 3.15. Çalışma alanı içerisinde yer alan Cellarga Toplu Mezarları..........
50
Şekil 3.16. Çalışma alanı içerisinde yer alan Kral Nikokreon Senotafı............. 51
Şekil 3.17. Çalışma alanı içerisinde yer alan St.Barnabas Manastırı ve mezarı
53
Şekil 3.18. Çalışma alanı içerisinde yer alan Enkomi Şehri..............................
54
Şekil 3.19. Salamis ve yakın çevresinin jeoloji haritası..................................... 60
Şekil 3.20. Salamis antik kentinin vaziyet planı................................................
61
Şekil 3.21. Çalışma akış tablosu........................................................................
67
Şekil 4.1. Salamis Antik Kenti........................................................................... 70
Şekil 4.2. Salamis mezarlık alanı planı..............................................................
71
Şekil 4.3. Salamis Antik Kenti’nde yer alan bazı kamu yapıları.......................
72
VII
Şekil 4.4. Salamis Antik Kenti içerisinde bulunan kolonlu avlu ve yer
seramikleri......................................................................................... 73
Şekil 4.5. Salamis Antik Kenti içerisinde bulunan yeraltı ısıtma sistemi..........
74
Şekil 4.6. Salamis Antik Kenti duvar mozaiklerinden biri................................
74
Şekil 4.7. Salamis Antik Kenti duvar mozaik kalıntıları örneklerinden biri...... 75
Şekil 4.8. Çalışma alanı içerisindeki .tif uzantılı raster veri örneği...................
76
Şekil 4.9. Çalışma alanı içerisindeki sayısallaştırılmış eşyükselti eğrileri........
78
Şekil 4.10. Çalışma alanı içerisindeki sayısallaştırılmış yollar.........................
79
Şekil 4.11. Çalışma alanı içerisindeki sayısallaştırılmış binalar........................
80
Şekil 4.12. Çalışma alanı içerisindeki sayısallaştırılmış bitkiler.......................
81
Şekil 4.13. Salamis Antik Kenti ve Çevresine Ait Toprak Birlik Haritası........
82
Şekil 4.14. Salamis Antik Kenti ve Çevresinde Bulunan Toprakların
Zeytin Yetiştiriciliğine Uygunluk Haritası......................................
83
Şekil 4.15. Çalışma alanının sınıflandırılmış görüntüsü…...………………….
84
Şekil 4.16. Çalışma alanı çevresindeki bitki deseni haritası..............................
85
Şekil 4.17. Salamis Antik Kenti ve çevresinin eşyükselti eğrilerinin analiz
edilmesi sonucu elde edilen üç boyutlu görüntüsü..........................
90
Şekil 4.18. Salamis Antik Kenti yapıları ve deniz yönünden görülen üç
boyutlu arazi görüntüsü..................................................................
91
Şekil 4.19. ArcScene programı kullanılarak modellenmiş çalışma alanı…..…
92
Şekil 4.20. Salamis Antik Kenti, Salamis Mezarlık Alanı ve St. Barnabas
Manastırı ile çevreleri ve bitki katmanları.......................................
Şekil 4.21. Çalışma
alanı
içerisinde yer alan çalılıkların
93
ArcScene
programında gerçekleştirilen yoğunluk analizlerinden oluşturulan
görüntü............................................................................................
Şekil 4.22. Çalışma
94
alanı içerisinde yer alan meyvalıkların ArcScene
programında gerçekleştirilen yoğunluk analizlerinden oluşturulan
görüntü……………………….………….....…………………….
VIII
95
Şekil 4.23. Çalışma alanı
içerisinde yer alan sıra ağaçların ArcScene
programında gerçekleştirilen yoğunluk analizlerinden oluşturulan
görüntü……………………………......….……………………….
96
Şekil 4.24. Çalışma alanı içerisinde yer alan yaprağını döken ağaçların
ArcScene programında gerçekleştirilen yoğunluk analizlerinden
oluşturulan görüntü……………………………………………...
IX
97
ÇİZELGELER DİZİNİ
SAYFA
Çizelge 2.1.Yerel çalışmalarda kullanılan bazı uydular ve özellikleri…………… 13
Çizelge 3.1. K.K.T.C.’nin 2003 yılı verilerine göre arazi kullanım modeli……...
56
Çizelge 3.2. KKTC’nin ve çalışma bölgesinin 2003 yılı aylık sıcaklık verileri
(oC )………………………………………………………………….
57
Çizelge 3.3. KKTC’nin ve çalışma bölgesinin 2003 yılı aylık yağış verileri
(mm)………………………………………………………………… 58
Çizelge 3.4. KKTC’nin ve çalışma bölgesinin 2003 yılı aylık nisbi nem oranları
(%)....................................................................................................... 58
Çizelge 4.1. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kaza ve bölgelerine göre 2004 yılı
zeytin ağacı mevcudiyeti, verim ve üretimi.......................................
88
Çizelge 4.2. Çıkış limanlarına göre 2004 yılı Zeytin ihracatı (kg).........................
88
Çizelge 4.3. Kontrol yerlerine göre 2004 yılı zeytin ithalatı (kg)........................... 88
Çizelge 4.4. Giriş limanlarına göre 2004 yılı fidan ithalatı (adet).........................
X
89
1.GİRİŞ
Ersü İDERMAN
1.GİRİŞ
Geçmişle geleceği keşfetmenin, tanımanın ve onlar hakkında bilgilenmenin
sınırı yoktur. Geçmişe ve geleceğe dair bu sınırsızlığı sahip olduğumuz tarihi
varlıklar yaratmaktadır. Tarihi eserlerin varlığı ve fiziksel durumları geçmiş ile
geleceğin bilinmezliğini kısmen de olsa ortadan kaldırmaktadır. Bir toplumun
bilimsel birikiminden oluşan arkeolojik kültür mirası, yenilenmesi olanaksız ve
dönüşümsüzdür. Geçmiş ile geleceği çözümlemenin yegane şartı onları anlamak,
tanımak ve incelemekten geçmektedir.
Bugün hızla artmakta olan dünya nüfusu çevre üzerinde çok büyük bir baskı
oluşturmaktadır. Bunun sonucunda da yeryüzü hakkında hızlı ve doğru bilgiye olan
ihtiyaç artmaktadır. Bu ihtiyaç doğrultusunda bilim dalları tarafından alternatif
çözümler üretilmiştir. Doğal kaynakların nitelik ve niceliklerine ilişkin detaylı
bilgiler elde etmek için Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama Yöntemleri
geliştirilerek hızlı, doğru
ve
etkin
çalışmalarla veri tabanları oluşturulması
imkanları sunulmuştur.
Uzaktan algılama yöntemleri ile geçmiş zamanlarda tarım alanı olarak
kullanılmış ya da toprağa gömülü kalıntıların üzerini örten gevşek toprak kolaylıkla
ayırt edilebilmektedir. Gelişmiş tarayıcı sistemleri sayesinde daha fazla nem tuttuğu
için toprağın çevresine oranla daha sıcak olmasından dolayı, toprak altında kalmış
sarnıçlar, duvarlar ve benzeri tarihi kalıntılar belirlenebilmektedir.
Doğada önemli bir kaynak olan ve oluşumu için binlerce yıla gereksinim
duyulan, su ve hava gibi yaşamın vazgeçilmez unsurlarından biri olan
topraklarımızın korunması, sürdürülebilirliği ve tarımsal açıdan etkin kullanımı ile
tarihi
ve
doğal
varlıkların
kaydedilerek
gelecekte
korunabilmeleri
ve
değerlendirilebilmeleri amaçlanan bu çalışma sonucunda, yapılacak öneriler ile tarihi
ve doğal çevrenin korunumu sağlanacak, böylelikle turizm sahasına önemli bir katkı
oluşturulacak ve
tarımsal arazilerin de verimli
kullanım planlamalarıyla ülke
ekonomisine kazanç getirilecektir.
Salamis Antik Kenti ve çevresi ile ilgili yapılan bu çalışmada, Akdeniz’in
kuzey-doğusunda yer alan Kıbrıs Adası’nın doğu kıyısındaki Gazi Mağusa
1
1.GİRİŞ
Ersü İDERMAN
Körfezi’nin gerisinde uzanmakta olan ve tüm
yerleşimlerden
biri
ada üzerindeki en önemli
olan Salamis Antik Kenti, Salamis Nekropol (mezarlık)
Alanı, Antik Enkomi (Alasia) Şehri ve St.Barnabas Manastırı’ndan oluşan tarihi
varlıklar ile çevrelerindeki araziler kayıt altına alınmıştır.
Çalışma sırasında bölgenin 1/5.000 ölçekli topoğrafik haritaları ile 3 Kasım
1996 tarihli IRS-1C (Hint Uydusu) uydu görüntüsü kullanılmıştır. Ayrıca çalışmada,
2000 yılında tamamlanan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Detaylı Toprak Etüd ve
Haritalama Projesi sonucunda oluşturulan K.K.T.C. topraklarına ait toprak
haritalarından da yararlanılmıştır. Tüm veriler çalışma sonucunda toplanarak Coğrafi
Bilgi Sistemleri oluşturulmuştur. Oluşturulan coğrafi veri tabanı
gerçekleştirilme
olanağı
bulunan
sorgulama,
analiz
etme
ve
sayesinde
modelleme
çalışmalarıyla Salamis Antik Kenti ve çevresiyle ilgili detaylı bilgiler elde edilmiştir.
Bu bilgiler çerçevesinde, çalışma alanı ve çevresinin tarihi ve günümüz arazi
kullanımları belirlenmiştir. Elde edilen bulgularla iki dönem arasında karşılaştırmalar
yapılmıştır. Tarımda zeytinciliğin taşıdığı öneme değinilmiş ve bunun
yanında
ticaretin de rolü tartışılmıştır. Ayrıca Salamis Arkeolojik Sit Alanı ve çevresinin
günümüz turizmi ile ülke ekonomisi üzerindeki önemi vurgulanmıştır.
2
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ersü İDERMAN
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
2.1.Arkeolojik Kültür Mirası ve Korunması Çalışmaları
2.1.1.Avrupa’da ve Türkiye’de Arkeolojik Kültür Mirasının Korunması
Çalışmaları
Arkeolojik kültür mirası Rönesans, Sanayi Devrimi ve ulus-devletleşme
süreci ile beraber gelişen bir kavram olarak, özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında
gelişmiş ülkeler gündeminde giderek önem kazanmıştır. 1960’lı yıllardan beri
bilimsel temeller üzerinde gelişmekte olan arkeoloji bilimi ile beraber, dünya
savaşları ve sonrasında modernizmin kültürel çevrede yaptığı yıkımların yarattığı
tepkiler, ulusal-yerel yeni kimlik arayışları kamuoyunda arkeolojik mirasın
korunması bilincini geliştirmiştir. Arkeolojinin konusu insan davranışları ve bunlara
ait her türlü maddi kültür kalıntılarının zaman ve mekan boyutunda doğal-yapay
çevre koşulları bütününde araştırılması olarak tanımlanmaktadır. Buna göre,
arkeolojik mirası oluşturan taşınır ve taşınmaz kültür varlıkları, bilimsel birikim ve
toplumun kimlik bilincinden oluşmaktadır ve arkeolojik kültür mirası yenilenmesi
olanaksız, dönüşümsüz, her biri özgün ve tekil varlıklardan oluşmaktadır. Bu
varlıklar ulusal kimliğimizin bir parçası olarak ve eğitim, rekreasyon, turizm
faaliyetlerindeki önemi nedeniyle korunmalıdır. Ayrıca, içerdikleri geçmişe ait çok
değerli bilgilerin potansiyel kaynağı olduğu için gelecekte yapılacak araştırmalar
nedeniyle de korunmalıdırlar (Tuna, 1998).
Arkeolojik mirasın insanlık tarihi bilgisi için gerekli olduğunu hatırda tutarak,
eski tarihin delillerini sağlayan arkeolojik mirasın, büyük planlama girişimleri, doğal
tehlikeler, gizli veya bilimsel olmayan kazılar ve yetersiz kamu bilinci yüzünden
ciddi bir tehdit altında olduğunu kabul ederek Avrupa Konseyi ilk olarak 19 Aralık
1954 tarihinde Paris'te Avrupa Kültür Sözleşmesi’ni, daha sonra 6 Mayıs 1969’da
Londra’da
Arkeolojik Mirasın Korunması’na ilişkin Avrupa Sözleşmesi’ni, 23
Haziran 1985 yılında Delphi’de Kültür Mallarına Karşı İşlenen Suçlar Sözleşmesi’ni,
3 Ekim 1985’te Grenada’da Avrupa Mimari Mirasının Korunması Sözleşmesi’ni
imzalamıştır. Halen mevcut olamayan yerlerde, uygun idari ve bilimsel denetim
3
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ersü İDERMAN
yöntemlerinin kurulmasının ve arkeolojik mirasın korunması gereksiniminin şehir ve
kırsal bölge planlamasında ve kültürel gelişme politikalarında yankı bulmasının
önemini belirterek; amacın, bozulma riskinin azaltılması ve korumanın, uzman
değişimi ve deneyimlerin
kıyaslanması
ile
teşvik
edilmesi
olduğunu
vurgulayarak 1992 yılında, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu üye ülkelerce
“Avrupa Arkeolojik Kültür Mirasını Koruma Sözleşmesi” imzalanmıştır (Council of
Europe, 1992).
Türkiye’de Arkeolojik mirasın korunması ile ilgili ilk çalışmalar Osmanlı
döneminde yapılmıştır. Daha sonraki yıllarda bu uygulama ve düzenlemeler
geliştirilmiştir. Ancak eski eserlerin devlet malı olduğu hükmü o yıllardan günümüze
kadar taşınmaktadır. Cumhuriyet döneminde yapılan çalışmalarda kültürel değerlerin
ortaya çıkarılması temel amaç olarak hedeflenmiştir. Bu dönemde yapılan çalışmalar
kapsamında İstanbul ve Ankara Üniversitelerinde kazıbilim kürsüleri kurulmuş, ülke
çapında kazılara başlanmış ve bir çok
yerde müzeler açılmıştır. Daha sonraki
yıllarda Gayrimenkul Eski Eserler Kanunu çıkarılmış ve bunu takiben Avrupa
Arkeolojik Mirasın Korunması çalışmalarına katkılar konularak burada belirlenen
ilkeler benimsenmiştir. Bu gelişmelerin ardından da “Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Yasası” çıkarılmış ve yürürlüğe girmiştir (Tapan, 1998).
2000 yılında kurulan “Tarih, Arkeoloji, Sanat ve Kültür Mirasını Koruma
Vakfı” Türkiye’deki tarihi, arkeolojik, etnografik, ekolojik, mimari, sanatsal ve
kültürel varlıkların belgelenmesi, envanterinin çıkarılması, kurtarılması, korunması,
onarılması, tanıtılması; bu alanlarda bilimsel etkinliklerin, sanatsal ve kültürel
yaratıcılığın ve yeni çalışmaların geliştirilmesi ve teşvik edilmesi; bu emanetlerin
gelecek kuşaklara kalabilmesi için her türlü eğitim ve çalışmanın yapılmasını
amaçlamıştır. Bu amaçlar doğrultusunda ulusal ve uluslararası kamuoyunun
bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi ve bu konuda faaliyet gösteren ulusal ve
uluslararası kuruluşlar ile işbirliği içerisinde kamu yararına hizmet vermektedirler
(www.tayproject.org).
4
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ersü İDERMAN
2.1.2.Çalışma Bölgesindeki Arkeolojik Mirası Koruma Çalışmaları
Kıbrıs Adası’nın doğu kıyısındaki Gazimağusa Körfezi’nin gerisinde
uzanmakta olan Antik Enkomi (Alasia), Salamis kent kalıntıları ve Salamis nekropol
(mezarlık) alanı ile ilgili olarak Eski Eserler ve Müzeler Dairesi tarafından
görevlendirilen teknik heyetin 29.9.1993 tarihli raporunu değerlendiren Anıtlar
Yüksek Kurulu, 30.9.1993 tarihli birleşiminde Tuzla (Enkomi) ile Yeni Boğaziçi
(Ayios Sergios) köyleri arasındaki alanın “Arkeolojik Sit Alanı” olarak ilan
edilmesini karara bağlamıştır ve yine aynı yıl içerisinde bu karar yürürlüğe girmiştir.
Salamis Arkeolojik Sit Alanı’nın, Eski Eserler Yasası’nın 4’üncü maddesine
göre
derecelendirmesi tanımlanmıştır. Salamis Sit Alanı’nın derecelendirme
çalışmalarının amacı, sit alanı olarak belirlenen alanda bulunan eski eserlerin yok
olmasını, gün ışığına çıkarılmasını engelleyebilecek türden gelişmelerin yapılmasını
önleyecek önlemler alınmasını sağlamaktır. Bunun için eski eserlerin yoğunluğuna,
niteliğine ve konumuna bağlı olarak kullanım biçimleri, gelişme ve geliştirme
olanaklarına göre farklılıkları olan bölgeler belirlenerek, bu alanların uygun görülen
kullanım biçimlerine bağlı olarak, gelişme ve geliştirme ilkeleri saptanmıştır.
Salamis Arkeolojik Sit Alanı ile ilgili derecelendirme, Eski Eserler
Yasası’nda öngörülen; sit alanının kullanım şekli ile kullanım biçiminin
belirlenmesini, sit alanının uygun görülen kullanım şekli ile kullanım biçimine bağlı
olarak gelişme ve geliştirme ilkelerinin belirlenmesini, ve sit alanındaki taşınmaz
eski eserlerin sınıflandırılmasını kapsamaktadır.
Anıtlar Yüksek Kurulu, Tuzla ile Yeni Boğaziçi köyleri arasındaki
uluslararası bir üne sahip olan Salamis Nekropol Alanındaki mezarların çok azının
arkeolojik kazılarla açığa çıkarıldığı ve mevcut durumu itibarı ile büyük bir
bölümünün halen toprak altında bulunduğu noktasından hareketle, sit alanındaki
arkeolojik eski eserler ile bunların bulunduğu alanı koruma ve geliştirme ilkesine
bağlı olarak üç dereceli bir sınıflandırmaya tabi tutmayı uygun görmüştür. Buna göre
birinci dereceyle sınıflandırılan bölgede; çöken mezarlar ile arkeolojik kazılarla açığa
çıkarılıp bilimsel literatüre geçen “Birinci derecede korunması gerekli” arkeolojik
5
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ersü İDERMAN
eski eser sınıfındaki kültür varlıkları bulunmaktadır. Bunlar, arkeolojik kazıları
yapılmış veya yapılmamış kent ve mezarlık kalıntıları ile taşınır eski eserlerdir.
Salamis kent kalıntıları ile Antik Enkomi (Alasia) kent kalıntıları birinci dereceyle
sınıflandırılan bölge içerisinde yer almaktadır. Bu bölgelerdeki eski eserlerin büyük
bir kısmının toprak altında bulunduğu ve açıkta olanların ise yapıldıkları dönemin
düzeyini yansıtması itibarıyla, eğitim, kültür-turizm ve dolayısıyla ülke kalkınmasına
katkı sağladıkları dikkate alınarak bu bölgelerde sadece eski eserlerin bilimsel
yöntemlerle korunup geliştirilmesi ile ilgili iş ve işlemlerin yapılması uygun
görülmüştür. Buna göre; bilimsel nitelikli arkeolojik kazı çalışmaları, açıkta bulunan
veya ileride açığa çıkacak eski eserlerin düzenleme, bakım, onarım ve restorasyonu
ile ilgili çalışmalar ve çevre düzenlemesine yönelik gelişmeler ile alt yapıya yönelik
gelişmeler yapılabilecektir.
St.Barnabas Manastırı (Arkeoloji ve İkon Müzesi), St.Barnabas Mezarı, Kral
Mezarları ve Müzesi, Cellarga Toplu Mezarları ile Salamis-Değirmenlik Su
Kemerleri’ni kapsayan ikinci derece olarak sınıflandırılmış bölgede mezarların
çoğunluğu halen toprak altında olması itibarı ile çok kritik bir bölge olma
konumundadır. Bu nedenle ikinci derece olan bölgede, yer altındaki eski eserlerin
zarar görmesine neden olabilecek, bunların gün ışığına çıkarılmasını ve gerek yerel
gerekse
uluslararası
toplumun
yararlanmasını
ve
hizmetine
sunulmasını
engelleyebilecek veya yer üstünde tek durumdaki taşınmaz eski eserler ile belgelere
göre yer altında yoğun olarak var olduğu bilinen eski eserlerin, doku bütünlüğünün
ve/veya görünümünü engelleyebilecek her türlü kullanım biçiminin yer almaması
gerekmektedir. Bu bölgede, birinci dereceyle sınıflandırılan bölgeler için öngörülen
gelişme ve geliştirme ilkelerine bağlı iş ve işlemlerin yanı sıra sebzecilik, tahıl
ekimine yönelik olması koşulu
ile tarımsal faaliyet yapılabilecektir. Bu amaçla
traktör, biçerdöver ve benzeri motorlu araçlar kullanılabilecektir. Ancak yapılacak
toprak kaldırma derinliği saban derinliğini geçmeyecektir. Ayrıca, yine SalamisDeğirmenlik Su Kemerleri’nin korunması ve ağır araçlara bağlı titreşimlerden
olumsuz yönde etkilenmelerinin önlenmesi için önünden geçen yola ağır trafik yükü
gerektirecek gelişme ve geliştirme getirilmeyecektir. Bu bölgede kökleriyle mezarları
tahrip edebilecek nitelikte ağaç türleri ekilemeyecektir. Bölgenin mevcut kullanım
6
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ersü İDERMAN
şekline uygun olarak kuru ziraat amacıyla kullanılması ve buna ek olarak mevcut su
kuyularının çevresinde sulu ziraat (bahçecilik) yapılması. Sulama amacıyla sadece
mevcut su kuyuları ile mevcut motor evlerinin kullanılması, tamiri, bakımı ve gerekli
olanların ise Eski Eserler Yasasında öngörülecek usul ve esaslar
çerçevesinde
ve/veya derin temel kazısını gerektirmeyen yöntemlerle inşa edilmesi. Sulu ziraat
için gerekli olan araç ve gereçlerin derin kazıyı gerektirecek şekillerde
kullanılmaması ve bölgeye yeni su kuyularının açılmaması gereği belirtilmiştir.
Nikokreon Anıtı (Nikokreon Senotafı), Yeni Boğaziçi Köyü Anıtsal Mezarı
ve Kiliseleri (Arhangelos ile Ay. Sozomenos) ile Münferit mezarları içerisine alan
üçüncü derece ile sınıflandırılan bölgede eski eserlerin yoğunluğunda bir azalma
olduğu Eski Eserler ve Müzeler Dairesi tarafından yapılan sondaj çalışmalarıyla
belirlenmiştir. Bu bölgede her türlü tarımsal amaçlı faaliyet yapılabileceği gibi
tarımsal amaçlı gelişmeler denetimli olmak ve yoğun yapılaşma ve yerleşme biçimi
olmaması koşulu ile değerlendirilecektir. Bu yasaya göre üçüncü
dereceyle
tanımlanan bölgede çevreyi bozucu çevre kirliliği yaratan ambar, endüstri tesisleri,
hayvan barınakları ve ticari kullanımlar yapılamayacaktır (KKTC-Resmi Gazete,
1995).
2.1.3.Bölgedeki Arkeolojik Çalışmalar
Geçmişle geleceği keşfetmenin, tanımanın ve onlar hakkında bilgilenmenin
sınırı yoktur. Geçmişe ve geleceğe dair bu sınırsızlığı tarihi varlıklar yaratmaktadır.
Tarihi eserlerin varlığı ve fiziksel durumları geçmiş ile geleceğin bilinmezliğini
kısmen de olsa ortadan kaldırmaktadır. Elbette bu olguyu gerçekleştirmek sadece
onların varlığına bağlı değildir. Bunun için onları anlamak, tanımak ve incelemek
gerekmektedir. Bu bağlamda tarihi eserlerin anlaşılması ve geçmiş ile geleceği
çözümlemenin yegane şartı onları incelemektir. Bu amaçla Salamis Antik Kenti’nde
1800’lü yılların sonundan bugüne kadar sürdürülen çeşitli kazı ve araştırmalar
sonucunda önemli bilgilere ulaşılmıştır. 1890 yılında gerçekleştirilen İngiliz kazıları
ile kentin önemli yapılarının bir kısmı kumullardan ve dolgu topraktan temizlenerek
gün ışığına çıkarılmıştır. 1950’li yıllarda Eski Eserler Dairesi’nce Antik Kentin
7
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ersü İDERMAN
özellikle kuzey ve kuzeybatı bölümleri ile nekropol alanlarında kazı ve araştırmalar
sürdürülmüştür. Bu çalışmalar ile kentin önemli kamu yapıları, nekropol alanında
pek çok mezar gün ışığına çıkarılmıştır. 1952-1974 yılları arasında yapılan bilimsel
nitelikli sistematik kazı çalışmalarında arkeolog Vasos Karageorghis de yönetici
olarak bulunmuştur ve 1967, 1970, 1974 ve 1978 yıllarında Salamis kazılarını
kapsayan dört ciltlik bir kitap dizisi yayımlamıştır. 1964-1974 yılları arasında Fransa,
Lyon Üniversitesi tarafından özellikle kentin güney bölümünde kazı ve araştırmalar
yürütülmüştür. Salamis Antik Kentinde 1974 yılının bahar aylarında gerçekleştirilen
son kazı ve araştırmalar sonunda bu alanda Geometrik dönemden Lüzinyan
dönemine kadar tarihlenebilen eski eserler açığa çıkarılmıştır. Son kazı ve
araştırmalardan bu yana Salamis Kenti yoğun bir bitki örtüsü altında kalmış, pek çok
alan tanınamaz bir hale gelmiş, yoğun ziyaretlerin gerçekleştiği Tiyatro, Gymnasium,
Kampanopetra Bazilikası gibi yapılar dışında kent içerisindeki diğer yapıların
algılanabilmesi son derece güçleşmiştir. 1998 yılında Salamis Kenti’nin korunması
ve kent planının daha algılanabilir bir çerçeveye kavuşturulması amacıyla yeni bir
proje hayata geçirilmiştir. Prof.Dr.Coşkun Özgünel başkanlığındaki bir ekip
tarafından sürdürülmekte olan Salamis projesinde, antik kentte koruma-restorasyon,
araştırma, kazı ve belgeleme çalışmalarının yeniden başlatılması amaçlanmıştır. Kazı
ve araştırmalar, mimariye yönelik çalışmalar ve koruma-onarım çalışmaları olmak
üzere üç ana başlık altında toplanan çalışmalar halen sürdürülmektedir. 1974
öncesindeki kazılar sırasında kentin önemli kamu yapıları ortaya çıkarılmıştır. 1999
yılında kentte başlatılan “Özgünel Kazıları” sırasında daha önce yeterince
araştırılmamış olan alanlar öncelikli olarak seçilmiştir. Bu amaçla kentin
güneyindeki Taş Forum-Agora, geç dönem surları içinde kalan Granit Forum, kentin
kuzey
bölümündeki
Roma
Villası
ile
kuzeybatıdaki
Tiyatro-Gymnasium
kompleksinin batısında bulunan ve bugüne kadar sistematik bir biçimde
araştırılmamış Roma Hamamı’nda çalışmalar gerçekleştirilmiştir (Öztepe, 2001).
Şu anda ziyarete açık bulundurulan Salamis Ören yerinde Sur, Liman,
Gymnasium, Tiyatro, Roma Hamamı, Roma Villası, Bizans Su Sarnıcı, Su Sayacı,
Granit Form, Bazilika, Su Deposu, Agora, Olimpia Zeus Tapınağı, Kampanopetra
Bazilikası ve diğer bir kısım arkeolojik kalıntılar bulunmaktadır.
8
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ersü İDERMAN
1993 yılında Arkeolojik Sit Alanı olarak ilan edilen bölgemiz içerisinde yer
alan ve Salamis Antik Kenti’ni ilk kuranların yaşadığı düşünülen, bir liman kenti
olan Antik Enkomi (Alasia) Kenti kalıntılarının 1933 yılından itibaren Claude F.A.
Schaeffer tarafından kazısına başlanılmış ve 1948 – 1958 yıllarında Porphyrios
Dikaios’un katılımı ile sürdürülen arkeolojik kazılarda Orta-Geç Tunç dönemlerine
tarihlenen şehrin bir kısmı açığa çıkarılmıştır. Şu anda yanında bulunan kazı evi ile
birlikte bir ören yeri olarak ziyarete açık bulundurulmaktadır.
Salamis Sit Alanı içerisinde yer alan Nikokreon Anıtı (Nikokreon Senotafı),
anıtsal ve tarihi özellikleriyle ünlenmiştir. Bu anıt Tuzla köyünün içinde
bulunmaktadır. M.Ö.IV’ üncü yüzyıla tarihlendirilmekte olan anıt bir ören yeri
olarak ziyarete açık durumdadır.
St.Barnabas Manastırı (Arkeoloji ve İkon Müzesi), Salamis Nekropolü’nün
batı ucunda yer almaktadır. M.S. 477 – M.S. 1755 yılları arasında inşa edilmiştir.
Bugünkü şekli ise 1756 (Osmanlı Devri) yılında verilir. St.Barnabas Kilisesi ilk kez
“St.Barnabas İkon Müzesi” olarak 1976 yılında ziyarete açılmıştır. Ancak
manastırdaki odaların arkeoloji müzesine dönüştürülmesiyle burası 1992 yılında
“Arkeoloji ve İkon Müzesi” adı ile yeniden ziyarete açılmıştır.
St.Barnabas Mezarı, Hristiyanlığı yaymak için M.S.45 tarihinde Kıbrıs’a
gelen aziz Barnabas’ın gömülü olduğuna inanılan yerdir. Üzerinde küçük bir kilise
ve kilisenin altında ise antik dönemlere ait mezar odaları bulunmaktadır.
Kral Mezarları ve Müzesi; burada Salamis Nekropol Alanı’ndaki en zengin
ve anıtsal nitelikli dokuz mezar (Mezar 1, 2, 3, 19, 31, 47, 50, 79, ve 80)
bulunmaktadır. M.Ö.VIII - VII’ inci yüzyıllara tarihlendirilmiş olup bazıları Roma
döneminde de gömü amacıyla kullanılmışlardır.
Cellarga Toplu Mezarları; 1092 m²’lik bir alanda gerçekleştirilen ve
sistematik kazısı yarım kalan bir mezarlıktır. Buradaki kazılarla M.Ö.VIII-IV.
yüzyıllara tarihlenen yaklaşık 116-120 adet mezar açığa çıkarılmıştır.
Yeni Boğaziçi köyü anıtsal mezarı ve kiliseleri; Yeni Boğaziçi köyündeki
anıtsal mezarın kazısı 1965 yılında gerçekleştirilmiş olup
Helenistik–Roma
dönemine tarihlendirilmektedir. Ayrıca Arhangelos Kilisesi ve Sozemenos Kilisesi
9
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ersü İDERMAN
adlı iki kilise de arkeolojik sit alanı içerisinde yer alan önemli yapılar arasında yer
almaktadır.
Salamis-Değirmenlik Su Kemerleri; Bizans dönemine ait olup Salamis
(Constantia) Kenti’nin su gereksinimini Değirmenlik köyünden sağlamak amacıyla
kullanılmıştır. Orijinal uzunluğu 35 mil dir. Kemer kalıntıları İngiliz sömürge
döneminde ve 1965 yılında olmak üzere iki kez restore edilmiştir. St.Barnabas
Manastırı’nın batısında yer alan su kemerleri de arkeolojik sit alanının önemli
kısımlarındandır.
Ayrıca Salamis Sit Alanı içerisinde Münferit Mezarlar yer almaktadır. Bu
mezarların büyük bir bölümünün yerleri çökmeler sonucu anlaşılabilmektedir.
Mezarların bazıları kazılmış bazıları ise kazılmamıştır. Bazıları Dromosla ve bazıları
ise
kuyu
tipli
olan
bu
mezarlar
Geometrik-Roma
dönemleri
arasına
tarihlendirilebilmektedir (KKTC-Resmi Gazete, 1995).
2.2.Uzaktan Algılama Çalışmaları
2.2.1.Uzaktan Algılama Yöntemi
Uzaktan algılama, objelerin belirli bir uzaklıktan mekanik veya elektronik
cihaz kullanılarak gözlenmesi olarak tanımlanır. Veriler ya bir görüntü oluşturabilir,
ya da daha sonraki aşamalarda kullanılmak üzere depolanabilir ( DeMers, M., 1996).
Uzaktan Algılama, yeryüzünün ve yer kaynaklarının incelenmesinde onlarla fiziksel
bağlantı kurmadan kaydetme ve inceleme tekniği olarak da tanımlanabileceği gibi,
diğer taraftan uzaktan algılama, elektromanyetik spektrumun mor ötesi ışınlarla
mikrodalga ışınları arasındaki bölümleri aracılığı ile havadan ve uzaydan cisimlerin
özelliklerini kaydetme ve inceleme tekniği olarak da tanımlanmaktadır (Dinç ve ark.,
2001). Hızlı nüfus artışı, kısıtlı doğal kaynaklar ve çevre kirliliği, yeryüzü hakkında
hızlı ve doğru bilgiye olan ihtiyacın artmasına neden olmaktadır. Bugün, yeryüzünün
fiziksel yapısı hakkındaki pek çok bilgi uzaktan algılama teknikleri ile elde
edilmektedir ( DeMers, M., 1996).
10
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ersü İDERMAN
Uzaktan Algılamanın uygulama alanları aşağıda ana başlıklar halinde
verilmiştir.
a) Otoyol, devlet yolu, demiryolu ve boru hattı koridor seçimleri, sulama, baraj,
madencilik ve ormancılık ön etütlerinde kullanılır.
b) Stereo uydu görüntülerinden etüd haritaları ve 3 boyutlu sayısal arazi modellerinin
hazırlanmasında kullanılır.
c) Deniz ve kıyı kirliliği etüdlerinde, uydu görüntülerinden işlenip uygun filtreler
yapılarak kirlilik haritalarının yapımında kullanılır.
d) Tarımsal amaçlı, arazi kullanım ve toprak haritalarının etüdünde kullanılır.
e) Orman kaynaklarının ön envanterlerinin yapımı ve haritalanmasında, ayrıca orman
yangınlarının
yaptığı
hasarların
tespitinde
ve
görüntülerin
işlenmesi
ile
haritalandırılmasında kullanılır.
f) Maden aramalarında, jeolojik etüdlerin yapımında, yer çalışmalarını süre ve
maliyet açısından en aza indirmek amacıyla kullanılır (http://www.mta.gov.tr).
g) Yüzeye gelen güneş enerjisinin belirlenmesinde kullanılır (Kandırmaz ve ark.,
2004).
h) Yüzey sıcaklığını belirlemede kullanılır (Peştemalcı ve ark., 2004).
2.2.2.Uzaktan Algılama Kaynakları
Ülkelerin ekonomik gelişmesinin temeli, doğal kaynakların en verimli şekilde
kullanılmasına bağlıdır. Gelişmiş ülkeler kaynaklarını bu şekilde kullanırken
gelişmekte olan ülkeler genellikle doğal kaynaklarının nitelik ve niceliklerine ilişkin
yeterli bilgilerden henüz yoksundurlar. Bu nedenle, özellikle az gelişmiş ülkelerde
doğal kaynakların yeterli biçimde haritalanmamış olması sonucu toprak ve su
kaynakları, işlenen toprakların dağılımı, orman ve otlaklar ile madenlerin yerleri ve
miktarları hakkında tam ve kesin veriler elde bulunmamaktadır.
Doğal çevrenin önemli bir bölümünün dinamik nitelikte olması bunların bir
kez belirlenmesi ile yetinilmeyip sık sık takip edilmelerini gerektirmektedir. Bunun
için de, modern havacılık ve uzay teknolojisinden yararlanılarak uzaktan algılama
yöntemiyle havadan ve uzaydan elde edilen görüntüler yorumlanabilmektedir.
11
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ersü İDERMAN
Hava fotoğrafları, hava tarayıcıları ve uydu görüntüleri uzaktan algılama
tekniğinin temel veri kaynaklarıdır. Bu tür veriler için kullanıcı ihtiyaçları her gün
artmaktadır. Bu nedenlerden dolayı, uzaktan algılama özellikle gelişmekte olan
ülkeler için değerli bir veri kaynağıdır.
Hava fotoğrafları, fotogrametrik yöntemle harita yapımında kullanılmakla
birlikte, çeşitli mühendislik çalışmaları ve özellikle göz yorumu (fotointerpretasyon)
yöntemi ile doğal kaynakların bulunmasında da kullanılmakta ve böylece, uzaktan
algılama yönteminin en önemli verilerinden birini oluşturmaktadır.
Uzaktan algılamanın diğer önemli veri
kaynağını uzay fotoğrafları ve
uydular oluşturur. Uzay fotoğrafçılığı insanların uzaya açılmasından 10 yıl kadar bir
süre önce, 1946 yılında başlamıştır. İkinci dünya savaşında Almanlar'dan alınan V-2
roketlerinin bazıları 1946 yılında ABD'de uzayın bilinmeyenlerini incelemeye
yarayacak bir takım gereçlerle donatılarak fırlatılmış ve yerin 105 km yükseklikten
ilk kez resmi çekilmiştir. 1955 yılında Viking-12 roketi ile 244 km ve 1959 yılında
da Atlas roketi ile 1120 km yükseklikten ABD'nin bazı bölgelerinin fotoğrafları
çekilebilmiştir. Dünyada ilk uydunun 1957 yılında Sovyetler Birliği (SSCB)
tarafından Sputnik adıyla uzaya gönderilmesi ile yeni bir çağ açılmıştır. Yerin
uzaydan otomatik fotoğraf makineleri ile fotoğraflarını çeken ilk insansız uydu 1959
yılında ABD tarafından uzaya gönderilen Explorer-6 uydusudur. Yer kaynaklarının
araştırılması ve yer yüzünün incelenmesi amacı ile uzaya gönderilen ilk uydu ERTS
uydusudur. 1972 yılında yörüngesine ABD tarafından yerleştirilmiş ve adı daha
sonra Landsat-1 olarak değiştirilmiştir. Daha sonra belli zaman aralıklarında sırasıyla
Landsat-2, Landsat-3, Landsat-4, Landsat-5, Landsat-6 ve son olarak Landsat-7
uzaya fırlatılmıştır. Bu uydunun amacı ziraat, orman, Jeoloji, su kaynakları,
haritacılık gibi yer kaynaklarının araştırılmasıdır. Yer kaynaklarının araştırılması ve
haritacılık için önemli bir uydu da Avrupa Uzay Ajansı (ESA) tarafından 1985
yılında uzaya gönderilen Spot uydusudur (Dinç ve ark., 2001).
1959 yılından beri elde edilmekte olan uydu görüntüleri; uydunun elde ettiği
verileri dünya üzerindeki bir alıcıya aktarması ve bu verilerin çeşitli görüntülere
dönüştürülmesi şeklindedir. Günümüzde üç önemli sivil uydu düzenli olarak yüksek
çözünürlükte veri sağlamaktadır. Bu uyduların isimleri LANDSAT (ABD), SPOT
12
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ersü İDERMAN
(Fransa) ve IRS (Hindistan) olarak özetlenebilir. Çizelge 2.1.’de yersel çalışmalarda
kullanılan bazı uyduların özellikleri verilmiştir.
Meteorolojik uydular özellikle hava tahminlerine yardımcı olmak amacıyla
üretilmişlerdir. Genellikle çözünürlükleri düşüktür (5 km). Buna karşın, sık görüntü
alabilme avantajına sahiptir. Çeşitli tipte uydular değişik ülkeler tarafından
işletilmektedir. NOAA (National Oceanic and Atmospheric Administration of the
USA) ve METEOSAT uydu sistemleri bunlara örnektir. NOAA uydu serisi
LANDSAT ve SPOT uydu sistemlerinde olduğu gibi hareketli yörüngeye sahiptir.
Buna karşın METEOSAT sabit yörüngelidir.
Çizelge 2.1.Yerel çalışmalarda kullanılan bazı uydular ve özellikleri.
UYDU İSMİ
NOAA
ALANSAL
ÇÖZÜNÜRLÜK
1.1km
DALGABOYU
ÇÖZÜNÜRLÜĞÜ
Çok bandlı
LANDSAT
30m
Çok bandlı
SPOT
20m
Çok bandlı
SPOT
10m
Siyah/Beyaz
(Pankromatik)
IRS 1c LISS
24m
Çok bandlı
IRS 1c PAN
5.8m
Siyah/Beyaz
(Pankromatik)
13
UYGULAMA
ALANLARI
Meteoroloji, tarım
ve
ormancılık.
(evrensel ve ülke
bazında)
Tarım
ve
ormancılık
(bölgesel), jeoloji,
bölgesel planlama.
Tarım
ve
ormancılık
(bölgesel), jeoloji,
bölgesel planlama.
Tarım
ve
ormancılık
(bölgesel),
topografya,
bölgesel planlama.
Tarım
ve
ormancılık
(bölgesel), jeoloji,
bölgesel planlama.
Tarım,ormancılık
(yönetim), bölgesel
planlama,
topografya,
şehir
planlaması.
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ersü İDERMAN
NOAA uyduları görünür ve termal bandları işleyen gelişmiş yüksek
çözünürlükteki radyometre (AVHRR) alıcıları taşırlar. AVHRR verileri görünür ve
termal (ısıl) bandlara sahiptir ve vejetasyon takibi, sel ve yangın gibi olayların
gözlenmesinde kullanılmaktadır. Termal band ve AVHRR verileri özellikle deniz
suyu yüzey sıcaklığı haritalarının elde edilmesinde ve büyük çapta, geniş alanlardaki
bitki örtüsünün izlenmesinde kullanılmaktadır. Band-1 ve Band-2 nin çeşitli
matematiksel kombinasyonları, yeşil vejetasyon varlığının hassas bir göstergesi
olarak bulunmuştur. Bu matematiksel değerler vejetasyon indeksi olarak adlandırılır
ve normalleştirilmiş fark bitki örtüsü indeksi (NDVI) en yaygın olarak kullanılan
indekslerden biridir ( DeMers, M., 1996).
Uyduların yeryüzünden veri toplama işlemi elektromanyetik alanlar ve
kuvvet alanları içinde oluşan spektral farklılıkların ölçülmesiyle yapılmaktadır.
Elektromanyetik spektrumun uzaktan algılama çalışmaları ile ilgili bölümü ikiye
ayrılmaktadır.
- Yansıma dalga boyu bölgeleri
Morötesi (ultraviolet) 0.3-0.4 µm
Görünen bölge (visible) 0.4-0.7 µm
Yakın Kızılötesi 0.7-3.0 µm
- Yayılma dalga boyu bölgeleri
Termal Kızılötesi (3.0-16 µm)
Mikrodalga boyları (1 mm-1 m)
Pasif mikrodalga, Aktif mikrodalga, Süper yüksek ve Ultra yüksek frekans
olarak adlandırılmaktadır.
Mikrodalga
Görüntüleme;
1mm
–
1m
arasında
dalga
boyunda
elektromanyetik spektruma sahip görüntülerdir. En büyük özellikleri gaz ve
bulutlardan hemen hemen hiç etkilenmeden görüntü sağlamasıdır. Radar
görüntüleme sistemi olarak da adlandırılmaktadır.
Termal Görüntüleme; evrendeki tüm maddeler sıcaklıklarından dolayı
üzerinde bir enerji yaymaktadır. Evrende enerji soğuran bir madde aynı zamanda
enerji yaymaktadır. Yayılan enerji kütlenin ve sıcaklığının bir özelliğidir. Bu termal
kızılötesi alıcıları ile görüntülenmektedir (Dinç ve ark., 2001).
14
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ersü İDERMAN
Uzaktan algılamada kullanılan bir diğer bir araç da Radar'dır. Radar, Radio
Detecting And Ranging kelimelerinin baş harflerinin birleştirilmesi ile oluşmuş bir
kelimedir. Aktif bir sistem olması nedeniyle gece ve gündüz, sisli ve puslu havalarda
kullanılabilir. 1930’lu yıllarda Almanya'da ve Amerika Birleşik Devletleri'nde
hemen hemen aynı zamanda ortaya çıkmıştır. Bu, halen hava alanları, uçak ve
gemilerde kullanılan ve dairesel tarama yapan bir alettir. Radar sistemleri bir tür
tarayıcı (scanner)’dır. K bandı kısa dalgaboyu, S bandı uzun dalgaboyu olarak bilinir.
Kısa dalgaboyu ile çalışan bir radarın bitki örtüsünü delip geçme kabiliyeti az fakat
üç boyutlu ayırıma gücü fazladır. Haritacılar daha çok Laser Profilimetre adı verilen
bir tür radar sistemini kullanır. Uçaktan yapılan bir uçuş ile arazi profili bu aletle
rahatlıkla 3 boyutlu bir şekilde çıkarılabilir.
Uzaktan algılamada kameraların ve radar sistemlerinin dışında laser, radyo
dalgası alıcıları, sismograflar, gravimetreler, manyotometreler, sonarlar gibi araçlar
da kullanılır (www.akropol.com.tr).
2.3.Coğrafi Bilgi Sistemleri
2.3.1.Coğrafi Bilgi Sistemlerinin Tanımı ve Tarihçesi
Coğrafi Bilgi Sistemleri, coğrafik veya mekansal koordinatlar tarafından
belirlenen veri ile çalışmak üzere oluşturulan bir sistem olarak tanımlanabilir.
Kısaca; coğrafi bilgiyi tutan, saklayan, analiz eden ve sergileyen bir donanım ve
yazılım kurulumudur (ESRI, 1996). Coğrafi Bilgi Sistemleri, bir seri alt sistemlerden
oluşmuş büyük bir sistem olarak düşünülebilir. DeMers (1996) bu alt sistemleri
aşağıdaki gibi özetlemiştir:
-Çeşitli kaynaklardan mekansal veri toplayıp ön işleme tabi tutan veri girme alt
sistemi. Bu sistem ayrıca değişik tipteki alansal verinin dönüşümünden de geniş
çapta sorumludur.
-Mekansal verilerin düzeltilmesi, güncelleştirilmesi ve düzenlenmesini organize eden
veri depolama ve geri getirme alt sistemi.
15
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ersü İDERMAN
-Veri üzerinde toplama, dağıtma, parametre tahminleri, kısıtlamalar ve modelleme
fonksiyonlarını yerine getiren veri işleme ve analiz alt sistemi.
-Bütün veya bir kısım veriyi tablo, grafik veya harita formunda gösteren tebliğ alt
sistemi (www.tagem.gov.tr).
Bank ve Taştan (1993), Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS)’ni, belli bir konum ve
biçimi olan nesnelere ait grafik ve grafik olmayan bilgilerin toplanması,
depolanması, işlenmesi, analizi ve gösterimine yönelik donanım, yazılım ve işlem
bileşenlerini bütünleşik olarak içeren bilgi sistemleri olarak tanımlamıştır. Diğer
deyişle koordinatlara sahip verilerin analizlerine olanak sağlayan bilgisayar destekli
bir teknoloji olarak adlandırmışlardır.
Masser ve Blakemore (1991), Coğrafi Bilgi Sistemleri’ne Coğrafya ile ilgili
grafik ve grafik olmayan verilerin kullanıcı ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde çeşitli
kaynaklardan toplanması, depolanması, işlenmesi, analiz edilmesi, yönetilmesi ve
sunulması fonksiyonlarını bütünleşik olarak yerine getiren donanım ve yazılım
bileşenlerinden oluşan organizasyondur demişlerdir.
Kullanıcıların çok farklı disiplinlerden olması nedeniyle, bu kavram da
değişik şekillerde tanımlanmaktadır. Özellikle CBS'nin Dünya'da konumsal bilgi ile
ilgilenen kişi, kurum ve kuruluşlar arasında geniş bir merak uyandırması,
gelişmelerdeki hızlı değişiklikler, özellikle
ticari beklentiler, farklı uygulama ve fikirler, CBS'nin standart bir tanımının
yapılmasına henüz izin vermiştir. CBS, bazı araştırmacılara göre konumsal bilgi
sistemlerin tümünü içeren ve coğrafik bilgiyi irdeleyen bir bilimsel kavram,
bazılarına göre; konumsal bilgileri sayısal yapıya kavuşturan bilgisayar tabanlı bir
araç, bazılarına göre de; organizasyona yardımcı olan bir veri tabanı yönetim sistemi
olarak nitelendirilmektedir (Altan ve ark, 1996; Batuk ve Külür, 1996; Yomralıoğlu
ve Çelik, 1994; Yomralıoğlu, 2000). Bütün bu düşünceler ışığında coğrafi bilgi
sistemlerinin aşağıdaki şekillerde değişik yönlü tanımları yapılmaktadır.
"CBS, belirli bir amaçla yeryüzüne ait verilerin toplanması, depolanması,
sorgulanması, transferi ve görüntülenmesi işlevlerini yerine getiren araçların
tümüdür" (Burrough, 1998).
16
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ersü İDERMAN
"CBS, genel harita bilgilerini görüntülemeye yarayan bilgi yönetimi
sisteminin bir şeklidir" (Dale ve McLaughlin, 1988).
"CBS, coğrafik bilgileri bir bilgisayar ortamına depolayan ve analiz eden bir
araçtır" (ESRI, 1994; Yomralıoğlu, 2000).
"CBS, konumsal veya coğrafik koordinatları referans alan ve bu veriler ile
çalışmayı tasarlayan bir bilgi sistemidir" (Star ve Estes, 1990).
"CBS, yeryüzü referanslı verileri toplayan, depolayan, kontrol eden, işleyen,
analiz eden ve görüntüleyen bir sistemdir" (AGI, 1991; Yomralıoğlu, 2000).
Buna göre; CBS bilgi teknolojisine dayalı bir veri toplama, işleme ve sunma
aracı olarak; veya yoğun ve karmaşık konum bilgilerinin etkin bir şekilde
denetlenebildiği bir yönetim tarzı; veya coğrafi verilerin daha verimli kullanılmasına
olanak sağlayan bir sistem ya da bunların bir bütünü olarak algılanmaktadır. Bütün
bu tanımlarda, coğrafyaya konu olan bilgilerin toplanmasından bu bilgilerin
üretilmesine kadar geçen süreçte bir takım konumsal analitik işlemlerin
gerçekleşmesi için bilgisayarın bir araç olarak kullanılması ve bunların ancak bir
sistem dahilinde sağlanabileceği vurgulanmaktadır. Özetle Coğrafi Bilgi Sistemleri;
konuma dayalı gözlemlerle elde edilen grafik ve grafik olmayan bilgilerin
toplanması, saklanması, işlenmesi ve kullanıcıya sunulması işlevlerini bir bütünlük
içerisinde gerçekleştiren bir bilgi sistemi olarak tanımlanabilmektedir (Maguire,
1992; Yomralıoğlu, 2000; Tekinsoy ve ark., 2003).
Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS)'nin kavramsal anlamda ilk ortaya çıkışı, 1963
yılında Roger Tomlison liderliğinde başlatılan ve Kanada'nın ulusal arazilerinin
özelliklerine göre geliştirilen Kanada CBS projesiyle, mevcut orman alanlarını
belirlemek ve geleceğe yönelik planlar yapmak amacıyla Orman Bilgi Sistemi
uygulamasını gerçekleştirmiştir. Yine 1966 yılında Harvard Üniversitesinde
gerçekleştirilen bir proje de ilk CBS çalışması olarak bilinir. Bu proje ile, çizgi
tabanlı eğim haritalarının bilgisayar aracılığı ile üretilebileceği anlaşılmış ve SYMAP
(Synagraphic Mapping System) yazılımı geliştirilmiştir. 1970' li yıllarda, poligon
bindirme işlemleriyle veri katmanı oluşumuna olanak sağlayan ODYSSEY yazılımı
geliştirilmiştir. Bu ürünler, CBS fonksiyonunu yerine getiren konumsal veri işlem
alanındaki ilk uygulamalar olarak bilinir (Coppock ve Rhind, 1992; Yomralıoğlu,
17
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ersü İDERMAN
2000). Bununla birlikte 1980’li yıllarda İngiltere coğrafi bilgi sistemlerindeki
harcamalarının en büyük kısmını ülkenin topoğrafik yapısının belirlenmesi ve arazi
kullanım sistemlerinin oluşturulmasına ayırmıştır. Aynı şekilde Çin ve Japonya’da
çevresel değişimlerle ilgili modelleme çalışmaları yapmışlardır. ABD Sayım Bürosu
ve Jeolojik Araştırma Merkezi (USGS) Coğrafi Bilgi Sistemleri Teknolojisi’ni
TIGER (Topologically Integrated Geographic Encoding and Referancing Database)
projesinde kullanmışlardır. Bu amaçla ulaşım ağlarının belirlenmesi için yapılan
çalışmaları 1990 sayımında sayısal ortamda kullanmışlardır (Bailey ve Gatrell,
1995).
Günümüzde, Çevresel İzleme Bilgi Sistemi, Tapu-Kadastro Bilgi Sistemi,
Emniyet Bilgi Sistemi, Kent Bilgi Sistemi, Toprak Bilgi Sistemi, Meteoroloji Bilgi
Sistemi, Orman Bilgi Sistemi, Ulaşım Bilgi Sistemi, Arazi Düzenleme Bilgi Sistemi,
Kaynak Yönetimi Bilgi Sistemi gibi alt bölümlerden oluşan Coğrafi Bilgi Sistemleri
birçok alanda kullanılmaktadır (Yomralıoğlu, 2000). Yerel yönetimler, planlama,
parselasyon, kamu güvenliği ve çevreyle ilgili çalışmalarında Coğrafi Bilgi
Sistemleri’ni etkin olarak kullanmaktadırlar. Diğer yandan hızlı nüfus artışına paralel
olarak mekan kavramının önem kazanması, doğal kaynakların tahmini ve
yönetiminin gerekliliğini ön plana çıkarmıştır. Bu örneklerden de anlaşılacağı gibi
Coğrafi Bilgi Sistemleri zaman ve hassasiyet açısından planlama ve analizlerde çok
önemli bir araçtır ve kullanım alanları bütün dünyada hızla artmaktadır.
2.3.2.Coğrafi Bilgi Sistemlerinde Veri Yapısı ve Kullanımı
CBS'nin en önemli bileşenlerinden biri de "veri" dir. Grafik yapıdaki coğrafik
veriler ile tanımlayıcı nitelikteki öznitelik veya tablo verileri gerekli kaynaklardan
toplanabileceği gibi, konumsal veriyi diğer veri kaynaklarıyla birleştirebilir. Veri
uzmanlarca CBS için temel öğe olarak kabul edilirken, elde edilmesi en zor bileşen
olarak da görülmektedir. Veri kaynaklarının dayanıklılığı, çokluğu ve farklı yapılarda
olmaları, bu verilerin toplanması için büyük zaman ve maliyet gerektirmektedir
(Bailey ve Gatrell, 1995).
18
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ersü İDERMAN
Genel olarak, Coğrafi Bilgi Sistemleri’nde coğrafik veriler tablosal ve
mekansal olarak iki grupta sınıflandırılmaktadırlar. Tablosal verilerde, coğrafik
objelerin nitelik ve konumsal durumlarını gösteren bilgiler depolanmakta. Mekansal
veriler ise, dünya üzerinde yer alan objelerin şekil ve konumlarını gösteren bilgileri
içermektedirler. Coğrafi Bilgi Sistemleri, coğrafik olarak ilişkisel veri modeline
dayanmaktadır. Bu sayede tablosal veriler ile mekansal (kartografik veya haritalara
dayalı) veriler birbirine bağlanabilmektedir. Grafiksel nesnelerden harita oluşturmak
için tasarlanan bilgisayar destekli kartografik sistemler gösterim amaçları için son
derece mükemmel olmasına rağmen, CBS’nin sahip olduğu sorgulama gücünden
yoksundurlar. Coğrafi Bilgi Sistemleri, coğrafik nesneleri iki yolla temsil ederler;
-Vektör biçiminde; bu metot coğrafik özellikleri nokta, çizgi ve poligon olarak temsil
etmektedir.
- Grid (Raster) biçiminde; bu gösterim şekli harita özelliklerinin hücresel olarak
temsil edilmesine dayanmaktadır ve yapı içerisindeki her bir hücrenin bir değeri
vardır. Aynı değere sahip hücreler aynı özelliği temsil etmektedirler. Genel olarak
görüntü ve gridler bu biçimde depolanmaktadırlar (www.tagem.gov.tr).
Vektör ve raster veri modellerinden biri genelde CBS uygulama biçimine
göre tercih edilerek kullanılır. Ancak günümüzde her iki model aynı anda da
kullanılabilmektedir. Bu tür bir kullanım şekli CBS' de hybrid (melez) veri modeli
olarak bilinmektedir.
CBS'nin sağlıklı bir şekilde çalışması aşağıdaki temel işlevlerin yerine
getirilmesine bağlı bulunmaktadır. Bunlar;
-Veri toplama (data collection)
-Veri Yönetimi (data management)
-Veri İşlem (data manipulation)
-Veri sunumu (data display)
Veri toplama (data collection) işlevinde; Coğrafik verilerin toplanarak,
CBS'de kullanılmadan önce sayısal yani dijital formata dönüştürülme işlemleri yer
almaktadır. Verilerin kağıt ya da harita ortamından bilgisayara ortamına
dönüştürülmesi işlemi sayısallaştırma (digitizing) olarak adlandırılmaktadır.
19
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ersü İDERMAN
CBS uygulamalarının çok geniş alanlara yayılması, sayısal coğrafya verisine
olan yoğun bir talep artışını da beraberinde getirmektedir. CBS’de yatırımların çok
büyük bir çoğunluğu yukarıda ifade edilen 4 ana başlığın yanı sıra 5 temel Coğrafi
Bilgi Sistemi olarakta ifade edilen fonksiyonlardan (toplama, depolama, işleme,
analiz ve gösterim) ilki olan coğrafi verilerin toplanması üzerinde yoğunlaşmaktadır
(Bank ve Taştan, 1993).
Veri
yönetimi
işlevi;
verilerin
boyutlarına
göre
sınıflandırılmasını
kapsamaktadır. Küçük boyutlu CBS projelerinde coğrafik bilgilerin sınırlı boyuttaki
basit dosyalarda saklanması mümkünken, veri hacimlerinin geniş ve kapsamlı
olması, bunun yanında birden çok veri gruplarının kullanılması durumunda Veri
Tabanı Yönetim Sistemleri (Data Base Management Systems) verilerin saklanması,
organize edilmesi ve yönetilmesine yardımcı olması amacıyla kullanılmaktadır. Veri
tabanı yönetim sistemleri bir bilgisayar yazılımı olup veri tabanlarını yönetmekte
veya birleştirmektedir. Bir çok yapıda tasarlanmış veri tabanı yönetim sistemi
bulunmaktadır, ancak CBS için en kullanışlısı ilişkisel (relatinal) veri tabanı
sistemidir. Bu sistem tasarımında veriler tablo bilgilerinin elde edilişindeki düşünce
yapısına uygun olarak bilgisayar belleğinde saklanmaktadırlar. Farklı bilgiler içeren
tabloların
birbiriyle
ilişkilendirilmesinde
bu
tablolardaki
ortak
sütunlar
kullanılmaktadır. Bu yaklaşım basit fakat esnek bir tasarım olup, geniş çapta CBS
uygulamalarında yaygın olarak kullanılmaktadır.
Veri işlem işlevi; mevcut veriler önce aynı ölçeğe dönüştürülüp sonra da
birleştirilerek elde edilen veri görüntü amacıyla geçici olarak yada bir analiz işlemi
için sürekli ve kalıcı olarak kullanılır. Coğrafi Bilgi Sistemleri bu veriler ışığında,
gerek bilgisayar ortamında basit sorgulama kapasitesine, gerekse çok yönlü
konumsal analiz araçlarıyla yönetici ve araştırıcılara istenen süreçte bilgiler
sunabilmektedir.
Veri sunumu işlevi; veriler bir çok coğrafik işlevin sonunda yapıldığı gibi
harita veya grafik gösterimlerle görsel hale getirilmektedirler (Bank
ve
Taştan,1993).
1990'lı yıllarda Coğrafi Bilgi Sistemleri ve mekansal veri tabanı kullanımı
oldukça yaygınlaşmıştır. Bu sistemler, ABD ve Avrupa’da pek çok alandaki
20
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ersü İDERMAN
karmaşık problemlerin çözümünde etkin bir şekilde kullanılmaktadır. Coğrafi Bilgi
Sistemleri, haritacılık, fotogrametri, uzaktan algılama, istatistik ve bilgisayar bilimi
gibi pek çok
disiplinin kesişim noktasında yer almaktadır. Günümüzde, pazar
araştırıcıları, doğal kaynak ve arazi yöneticileri, planlamacılar, vergi memurları, özel
sektör ve kamu hizmetleri personeli arasında pek çok CBS kullanıcısı bulunmaktadır.
Bu yaygın kullanımın nedenleri ise; bilgisayar donanım ve yazılımlarının hız ve
kapasitelerinin
artarken fiyatlarının düşmesi, problem çözme sürecinde CBS
teknolojisindeki ilerleme ve verimliliğin oldukça artmış oluşu, yeni nesil yazılımların
kullanım kolaylığı sağlamalarıdır. Son zamanlarda, problem çözümü ve yönetim
safhalarında coğrafyanın önemi pek çok kişi tarafından anlaşılmıştır, çünkü günlük
hayatımızdaki her karar coğrafik gerçekler tarafından etkilenmekte, kısıtlanmakta ve
kontrol edilmektedir. Artan nüfusa karşı azalan doğal kaynaklar yeryüzünde; ozon
tabakasının delinmesi, yağmur ormanlarının yok edilmesi, bitki türlerindeki
çeşitliliğin azalması, asit yağmurları ve ormanların ölmesi, zehirli kimyasal
kullanımındaki artış, atmosferdeki sera etkisinin artışı, tarım alanlarındaki azalış ve
hızlı kentleşme, doğal kaynakların yanlış kullanımı ve yönetimi gibi geri dönülemez
zararlara yol açmaktadır. Bütün bu birbiriyle bağlı zararların çözümlenmesinde
Coğrafi Bilgi Sistemleri üstün bir verimlilik sağlamaktadır (www.tagem.gov.tr).
2.3.3.Coğrafi Bilgi Sistemleri Kullanım Alanı Örnekleri
Gemalmaz ve ark. (1993) gerçekleştirdikleri çalışmada; Coğrafi Bilgi
Sistemleri (CBS) ve Uzaktan Algılama Teknikleri’nin erozyon riski taşıyan alanların
belirlenmesinde uygulanabilirliğinin ortaya konulmasını amaçlamışlardır. Konya
Karapınar bölgesini örnek alan olarak seçmişler ve hesaplamalar için gerekli verileri
toplamışlardır. Bu verileri ARC/INFO yazılımını kullanılarak sayısal ortama
aktarmışlardır. İnceleme alanının Nisan 1993 Landsat – TM görüntüsünü Erdas
görüntü
işleme
yazılımı
ile
işlemişlerdir.
Görüntü
ve
coğrafi
verilerin
entegrasyonuyla gerekli analizleri yaparak inceleme alanında erozyon riski taşıyan
alanları tespit etmişlerdir. Bu yöntemle elde edilen bilgilerin kullanım potansiyelini
ve karar verici için önemi vurgulamışlardır.
21
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ersü İDERMAN
Gemalmaz ve ark. (1994) gerçekleştirdikleri çalışmada tarım alanlarının
tahmininde Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama
kullanmışlardır. Çalışma örnek olarak seçilen
Yöntemleri’ni
Konya-Karapınar
Bölgesi’nde
gerçekleştirilmiştir. Tarım alanlarının tahmininde tamsayım yönteminin oldukça
pahalı olması ve uzun zaman alması nedeniyle, alan
örneklemesine
dayalı
yöntemler ile uydu görüntüleri kullanılarak tahminler üretilen çalışmada, tahmin
yapılacak bölgelerde, belli bir örnekleme oranına göre kare şeklinde test alanları
(segment) seçilmiştir ve bu alanların büyüklükleri alanın yapısına ve çalışmanın
amacına göre değişkenlik göstermektedir. Yer çalışmaları deneyimli kişiler
tarafından bizzat araziye çıkılarak yapılırken, o alan içinde kalan tarlalar için veriler
toplanarak bir veritabanı oluşturulmuştur. Bu bilgiler yardımıyla tüm alanı kaplayan
uydu görüntüsü sınıflandırılmıştır. Sınıflandırma ve yer çalışması sonuçları
kullanılarak regreasyon modellemesi yoluyla tüm alan için tek bir tahmin ve ürün
bazında sonuçlar üretilmiştir. Bu çalışmada ARC/INFO ve ERDAS yazılımları
kullanılmıştır.
Metin (1995) gerçekleştirdiği çalışmada; Tarım alanlarının kontrollü
sınıflandırılmasında kullanılan üç farklı yöntemin karşılaştırmasını yapmıştır. Çok
bandlı ve farklı dönemli uydu görüntülerini kullanarak, tarım alanlarının kontrollü
sınıflandırılmasında üç farklı yaklaşımı, aynı ön bilgileri (signature) ve çalışma
alanını kullanmak koşuluyla denemiş ve doğruluk analizlerini yapmıştır.
Metin (1997) gerçekleştirdiği çalışmada; Uydu görüntülerinin tarımsal amaçlı
kullanılmasında farklı toprak yapısının etkisini araştırmıştır. Bu çalışmasında,
Eskişehir-Sivrihisar Bölgesine ait toprak haritasındaki bilgilerin, işlenmemiş ham
uydu görüntüsü ve uzaktan algılama teknikleriyle elde edilecek sınıflandırma
sonucuyla farklılıklarının ve toprak bilgilerinin sınıflandırılmış görüntüye dahil
edilmesinin getirisinin incelenmesini amaçlamıştır.
2.4.Tarımda Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama
Günümüzde değişik disiplinlere hizmet eden Coğrafi Bilgi Sistemleri’nin en
önemli işlevlerinden biri çevresel problemlerin belirlenmesi ve çözümü ile ilgili
22
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ersü İDERMAN
olanıdır. Kaynakların doğal çevreye zarar vermeden kullanılması ve yönetimi CBS
kullanımı ile günümüzde daha da kolaylaşmıştır. Önemli bitki ve hayvan türlerinin
her türlü özellikleri, coğrafyadaki dağılımları ve bu dağılışın iklim, toprak, eğim,
bakı (yöney) ve coğrafik konum gibi bağımsız değişkenlerle ilişkileri CBS ile daha
iyi analiz edilip modellenebilmektedir. Söz konusu tür ve çeşitlerin coğrafyadaki
dağılımlarının zaman içindeki değişimleri de CBS ve Uzaktan Algılama teknikleri ile
kolaylıkla izlenebilmekte ve tehdit altındaki türlerin dağılma alanlarındaki
artış
veya azalışları somut bir biçimde ortaya konulabilmektedir. CBS`nin bu özelliği
problem alanların tespitinde araştırıcı ve karar vericilere önemli ipuçları sunmakta,
koruma alanları ve milli park sınırlarının daha objektif değerlendirmeler ışığında
belirlenmesine imkan tanımaktadır. Bu nedenle günümüzdeki önemi tartışmasız olan
gen kaynaklarının kendi doğal çevrelerinde korunması (In-Situ) çalışmalarında CBS
vazgeçilmez bir araç konumundadır. Tarımla ilgili doğal kaynakların (bitki, su,
toprak, balıkçılık vs.) belirlenmesinde, tarımsal açıdan önemli olan doğal
kaynaklarımızla ilgili veri toplanması, saklanması, değerlendirilmesi
ve analiz
edilmesinde, her türdeki tarımsal amaçlı arazi kullanımının belirlenerek bu alanların
ülkeler içindeki dağılımlarının izlenmesinde, ürün tahmini çalışmalarında, tek ve çok
yıllık bitki türleri için işlenen alanları kapsayan detaylı bilgilerin toplaması ve
analizinde, tarımda erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi ve agro-klimatolojik data
toplanmasının
sağlanmasında,
su
ürünleri
ve
stoklarının
belirlenmesi,
su
kaynaklarındaki değişimin ve kirliliğin izlenmesi ve yeni balıkçılık politikalarının
oluşturulmasının gerçekleştirilmesinde Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama
Yöntemleri daha hızlı, doğru
ve
etkin
çalışmalar
için
kullanılmaktadır
(Doğan, 2000).
2.5.Arkeoloji Biliminde Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama
Çalışmaları
Son yıllarda birçok alanda kullanımı yaygınlaşan Coğrafi Bilgi Sistemleri ve
Uzaktan Algılama Yöntemleri’nin arkeolojik çalışmalarda da kullanımına gidilmiştir
23
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ersü İDERMAN
ve böylelikle arkeologların önemli bir zaman, işgücü ve ekonomik kazanç elde
etmesi sağlanmıştır (Erdoğar, 1997).
Coğrafi Bilgi Sistemi çalışmalarının bağlı olduğu prensip, toprağın ve
üzerinde barındırdığı her türlü birimin (kum, işlenmiş toprak, bitki veya kayaç
tipleri) karakteristik özelliklerine bağlı olarak, kendine özgü sıcaklıkları ve
sıcaklıklardaki radyasyonu farklı düzeylerde yansıtmalarıdır. Bu yüzden uzaktan
algılama yöntemleri ile tarım gibi bazı geçmiş insan aktivitelerinin izlerini görmek
mümkün olmaktadır. Örneğin geçmiş zamanlarda tarım alanı olarak kullanılmış ya
da toprağa gömülü kalıntıların üzerini örten gevşek toprak kolaylıkla ayırt
edilebilmektedir. Gelişmiş tarayıcı sistemleri ile, daha fazla nem tuttuğu için toprağın
çevresine oranla daha sıcak olmasından dolayı, atıklarla dolu kanalizasyon kanalları,
toprak altında kalmış sarnıçlar, duvarlar ve bunlar gibi kalıntılar belirlenebilmektedir
(Zülal, 1999).
Uzaktan Algılama Yöntemleri’nin arkeoloji bilimine uygulanmasındaki en
büyük avantajlardan birisi, arkeolojik yerlere zarar vermeden laboratuar ortamında
tekrarlanabilecek çalışmalara izin verebilmesidir. Uzaktan Algılama Yöntemleri
kullanılarak genişçe bir alan üzerinde bulunan arkeolojik yerleşimlerin konumları ve
komşulukları hakkında bilgi edinilebilir (Erdoğar, 1997).
İlk kez 1980’li yıllarda Kuzey Amerika’da tarihi alanları yerlerinin
belirlenmesi amacıyla Coğrafi Bilgi Sistemleri Arkeoloji biliminde kullanılmıştır
(Gillings ve Wise, 1997).
Türkiye’de arkeolojik alanların Uzaktan Algılama Yöntemleri ile belirlenmesi
çalışmaları ve bu alanda yapılan Coğrafi Bilgi Sistemleri çalışmaları yeterli düzeyde
değildir. Bunun başlıca sebebi yeterli sayıda deneyimli kişinin ve laboratuar
olanaklarının olmamasına bağlanabilir.
Uzaktan Algılama Yöntemleri’nin arkeolojideki kullanımını sınırlayan bir
diğer önemli faktör de; arkeolojik alanlarda uydu görüntüleri kullanılarak yapılan
çalışmalardaki boyut sorunudur. Boyut sorunu, hem görüntü hem de buluntu alanı
ölçeği bağlamındadır. Geniş alanlara yayılmış olan toprak üstü mimari kalıntıları da
içeren kentsel Klasik Dönem yerleşmeleri uzaktan algılama yöntemleri ile daha
kolay algılanabilirken höyük, tümülüs ve benzeri oluşumların saptanmasında, küçük
24
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ersü İDERMAN
ölçekli görüntülerde bile, güçlük çekilebilmektedir. Arazi üzerinde belirgin
yükseklikler oluşturan bu birimler, doğal çevrenin toprak yapısıyla uyumlu
olduklarından tarayıcılarda belirgin farklar algılanamamasına neden olmaktadırlar.
Arazi üzerinde yarattıkları depresyon
nedeniyle yol ağları ve su kanalları gibi
oluşumlar daha kolay algılanabilmektedir (Gülçur, 1999).
Mezopotamya'nın
Dicle
Ovası’ndaki
eski
kanallar
uzaktan
algılama
kaynaklarından olan hava fotoğrafları ile ortaya çıkarılmıştır. Hava fotoğrafları da
yararlı olmalarının yanında sınırlı kaynaklardır. Uçaklar ancak insan gözünün
görebileceği yükseklikte uçtuklarından yeterli içerik elde edilememe sakıncası
gündeme gelmektedir (Vonder, 1998).
Yanmış ve terkedilmiş demir çağının büyük kenti Kerkenes’te onuncu yılına
giren kazı çalışmalarında “Her türlü kazı, yok etmektir.” sözünün doğru olmadığı
bilinciyle yola çıkılarak elde edilen tüm bulgularda; eleme, sınıflandırma,
numaralama, yer belirleme etiketleme, torbalama ya da kutulama ve inceleme
prensibi benimsenmiştir. Bu gerçekten yola çıkan Kerkenes Projesi amacına
ulaşabilmek için Uzaktan Algılama Yöntemleri’ne odaklanmıştır. Yani, yüzeydeki
kalıntıları, tüm yerleşim alanını kapsayan balon fotoğrafları ve GPS mikrotopografya verileri ile belgelemek ve yüzeyin altında ne kaldığını görmek için de
jeofiziksel uygulamalardan ve bu yöntemlerle ilgili olarak son yıllarda gerçekleşen
gelişmelerden yararlanmak hedeflenmiştir. Kerkenes’de elde edilen jeomanyetik
verilerin GIS (Geographic Information System) yazılımlarıyla entegrasyonu üzerinde
çalışmalar da yürütülmektedir (www.sorgunpostasi.com/kerkenes.asp).
Coğrafi Bilgi Sistemleri kullanılarak Akdeniz Bölgesi’nde yürütülen
çalışmada; bölge peyzajının uzun dönemde bozulmasının nedenleri araştırılmıştır.
Araştırmalar sonucunda elde edilen verilerle Coğrafi Bilgi Sistemleri yazılımları
kullanılarak modellemeler yapılmıştır.Ayrıca insanların doğa üzerindeki etkisi de
çalışma kapsamında araştırılmıştır (Demir, 2002’den, Gaffney ve ark..).
Türkiye’de gerçekleştirilen Uzaktan Algılama ve CBS çalışmaları içerisinde
yer alan İç Anadolu Bölgesi’ndeki araştırmada, uydu görüntüleri kullanılarak
arkeolojik alanların olma olasılığı olan yerler tespit edilmiştir. Uydu görüntüleri
laboratuar ortamında sayısal görüntü işleme ve zenginleştirme teknikleri kullanılarak
25
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ersü İDERMAN
sayısallaştırılmış, bilinen arkeolojik alanlar bunlar üzerinde işaretlenmiş ve önemli
olabilecek yeni yerlerin tahmininde bu veriler kullanılmıştır.
Ayrıca
çalışma
sonucunda oluşturulan raporda daha önce bu bölgede gerçekleştirilmiş olan
uzaktan algılama çalışmalarında karşılaşılan güçlükler ve bu yöntemin geliştirilme
olanakları üzerine önerilere yer verilmiştir (Erdoğar,1997).
Türkiye’de gerçekleştirilen bir diğer çalışmada Anamur’daki kıyı çizgisi
değişimleri ve bu değişimlerin arkeolojik kalıntılara etkileri araştırılmıştır.Bölgede
yakın dönemlerde oluşan kıyı çizgisi değişimlerini belirlemek amacıyla 1954 ve
1990 yıllarının hava fotoğrafları kullanılmıştır.Sonuç olarak; çalışma bölgesinde
bulunan Roma dönemine ait antik şehir kalıntıları üzerindeki tehlikelere ışık
tutulmuştur (Ozaner ve Russel, 1994).
Ceyhan Ovası’nda bulunan bir grup höyük üzerinde Uzaktan Algılama
Teknikleri kullanılarak yapılan çalışmada; gelişen endüstri ve tarımsal faaliyetler gibi
insan aktivitelerinden olumsuz etkilenen höyüklerin tespit edilmesi amaçlanmıştır.
Bu amaç için Coğrafi Bilgi Sistemleri kullanılmıştır. Böylelikle sorgulamalar
yapılabilecek, hızlı ve erişilebilir bir bilgi oluşturulmuştur. Çalışmada altlık olarak
1956, 1957 ve 1973 yıllarına ait pankromatik hava fotoğrafları ve Landsat 7-ETM
uydu görüntüleri kullanılmıştır. Oluşturulan haritalar üzerinde 3 kontrol alanı
seçilmiştir. Seçilen bu alanlarda 5 tanesi yeni olmak üzere toplam 22 höyük tespit
edilmiştir (Demir, 2002).
Türkiye’nin Nevşehir, Aksaray ve Niğde illerinde gerçekleştirilen Uzaktan
Algılama ve Coğrafi
Bilgi
Sistemleri
çalışmalarında; prehistorik
yapılar
incelenmiştir. Çalışmada höyük oldukları düşünülen 20 adet tahmin noktası
alınmıştır. Bunlardan 9 tanesinin daha önceden belirlenen tümülüs, 6 tanesinin yeni
keşfedilen tümülüs, 3 tanesinin doğal tepe, 1 tanesinin buğday tarlası, 1 tanesinin de
taş ocağı olduğu yapılan çalışmalar sonucunda anlaşılmıştır. Elde edilen bilgilerin
sınıflandırılmasında; 7 adet tümülüs, 6 adet düz yerleşme, 4 adet höyük ve 2 adet
ören yerleşmesiyle birlikte yeşil alanlar ve su sınıfları da test alanı içerisine
alınmıştır. Sınıflandırma sonucunda, düz yerleşme ve ören yerleşmesinin dışında
arkeolojik elemanların statiksel olarak birbirinden ayrılabildiği gözlemlenmiştir
(Erdoğar ve ark..,1998).
26
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ersü İDERMAN
Korykos (Kızkalesi)’ ta yapılan çalışmada; bölgenin jeolojik ve jeomorfolojik
durumu ile yerleşme ve tarımsal aktivitelerin yıllar içerisindeki değişiminin
saptanmasında uzaktan algılama yöntemleri kullanılmıştır. Kıyı şeridi ve içerisindeki
kültürel değerlere zarar verebilecek olan yanlış alan kullanımı ve düzensiz yerleşme
problemlerine karşın çalışmada çözüm önerileri üretilmiştir. 1:15,000 ölçekli hava
fotoğrafları ile 1:25,000 ölçekli topoğrafik, jeolojik ve arkeolojik haritalar altlık
olarak kullanılmış ve bilgisayar destekli çalışmalarla antik dönemden bugüne arazi
kullanımı, jeolojik ve jeomorfolojik aşınım yüzeyleri ortaya konulmuştur (Öcal ve
Ark., 1999).
Coğrafi Bilgi Sistemleri’nden faydalanılarak İspanya’da gerçekleştirilen bir
çalışmada, Roma Dönemi yerleşimleri incelenmiştir ve bu dönemde yerleşim
yerlerinin belirlenmesinde ekonomik ve toplumsal yapıya uygunluk gibi kriterlerin
etkisinin bulunup bulunmadığının tespit edilmesi amaçlanmıştır.Bu amaçtan yola
çıkılarak CBS teknikleri kullanılmış ve çeşitli veri girişleri ile istatistiksel bir sonuç
elde edilmeye çalışılmıştır (Massagrande, 1995).
Endonezya’da yapılan bir çalışmada; Borobudur ovasının jeomorfolojisi
araştırılmıştır. Uzaktan Algılama Teknikleri’nin kullanıldığı çalışmada; ovanın
jeolojik evrimi ve bu süreçte gerçekleşen volkanik olayların bölgede bulunan antik
göl ve arkeolojik yerleşimlere etkisinin saptanılması üzerinde durulmuştur (Erdoğar,
1997).
İtalya’da gerçekleştirilen bir çalışmada; İtalyan arkeologlar tarafından uzun
süre tartışılan bir konu aydınlatılmıştır. Po nehri deltasında yer alan, M.Ö. 5.yüzyılda
gelişen Spina Kenti’nin yerinin belirlenmesinin amaçlandığı bu çalışmada Uzaktan
Algılama Yöntemleri kullanılarak
kentin yeri tanımlanmıştır ve tartışmalar son
bulmuştur (Lillesand ve Kiefer, 2000).
İngiltere’de
Birmingham Üniversitesi Alan Arkeolojisi Birimi ve
Leverhulme Vakfı tarafından, Wroxeter’deki Roma kenti ve etki alanının
Romalılaştırılması süreci arasındaki ilişkiyi
araştırmayı
amaçlayan bir proje
başlatılmıştır.Ayrıca projede, daha önce çalışılmamış bu alanlarda Coğrafi Bilgi
Sistemi yöntemlerini geliştirecek işlemlerin de yapılması hedeflenmiştir (Leusen ve
Gaffney).
27
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ersü İDERMAN
İskoçya’da gerçekleştirilen Caithness Arkeoloji Projesinde, bölgede yer alan
dokuz adet yerleşimin incelenmesi amaçlanmıştır. Proje üç aşamada uygulanmıştır.
İlk kısımda; bulgular analiz edilmiş, daha sonraki aşamada kalıntılar incelenmiş ve
son olarak da kazılar yapılmıştır. Alanların detaylı olarak incelenmesi ve daha iyi
anlaşılabilmesi için, ayrıca
görsel hale de gelebilmesi için uzaktan algılama
yöntemlerinden yararlanılmıştır (Jackson, 2001).
2000 yılında gerçekleştirilen bir diğer çalışmada arkeolojik yerleşimler
arasında, çeşitli tiplerdeki değiş-tokuşların matematiksel bir modeli geliştirilmeye
çalışılmıştır. Yapılan çalışmada yerleşmeler arasındaki değiş-tokuş biçiminin
bilgisayar simülasyonu, belirli bir bölgedeki yerleşmelerin bilinen dağılımının
haritasını çıkararak, belirlenmiş olan yerleşimlerin ‘terminaller’, yani hiyerarşik
kümelerin merkezi olarak ortaya çıkacağı öngörülmüştür. Yapılan modelleme
çalışmasının, değişkenlerde doğru şartlar belirlendiğinde, doğru terminalleri, yani
gerçekten kent merkezlerinin gelişmiş olduğu yerleri tahminde oldukça başarılı
olduğu görülmüştür (Rhill ve Wilson, 2000).
1986 yılında Tayland’da yapılan “Çevre Yönetimi Ve Kaynakların
Geliştirilmesinde
Uzaktan
Algılama”
konulu
sempozyumda
Supajanya;
“Tayland’daki Arkeolojik Çalışmalarda Uzaktan Algılama” başlıklı bir bildiri
yayınlamıştır. Bu bildiride ele alınan çalışmada; 1/15.000 ve 1/50.000 ölçekli hava
fotoğrafları kullanılmıştır. Bu hava fotoğrafları üzerinde yer alan surlar, su yolları,
kanaletler, yollar, hendekler uzaktan algılama ve coğrafi bilgi sistemleri teknolojileri
kullanılarak bilgisayar ortamına aktarılmış ve sayısallaştırılmıştır. Elde edilen bu
envanter üzerinde yapılan çalışmalarda çeşitli ölçülerde 1300 arkeolojik yerleşimin
900 tanesinin hendeklerle çevrili olduğu saptanmıştır. Ayrıca bu çalışmada kıyı
çizgisi boyunca uzanan arkeolojik yerleşimler üzerinde hava fotoğrafları ve Landsat
görüntüleri kullanılarak, kıyı çizgisi değişimlerinin saptanmasına çalışılmıştır. Aynı
zamanda hazırlanan haritalar üzerinde bu değişimler gösterilmiştir (Supajanya,
1986).
Costa Rica’da Uzaktan Algılama Teknikleri’yle gerçekleştirilen bir
çalışmada; Bölgede 4000 yıl önce meydana gelmiş olan bir volkanik patlama
sonucunda bozunuma uğramış fakat küllerle kaplanan alt katmanları korunmuş olan
28
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Ersü İDERMAN
Arenal Bölge olarak adlandırılan arkeolojik alanda; infrared
fotoğraflarda
görülebilen patika yollarının uzaktan algılama yöntemleri ile belirlenmesi sonucu
yol sistemi ortaya konulmuştur (Sheets, 1991; Sheets ve Mc Kee, 1994; Sever,
1998).
Fransa’nın kuzeyinde yapılan bir Uzaktan Algılama çalışmasında; bugün
tarım alanı olarak kullanılmakta olan bir bölgede çok sayıda Roma dönemi villası
bulunmuştur. 35 mm.’ lik hava fotoğrafları kullanılarak yapılan çalışmada; M.S. 3.
yüzyılda tahribata uğramış fakat toprak içerisinde kalıntıları kalmış olan binalar hava
fotoğraflarında farklı yansımalardan dolayı farklı renkler vermiştir. Bu sayede
bölgede bulunan tüm villa kalıntılarının kaba profilleri çıkarılmıştır (Lillesand ve
Kiefer, 2000).
Uzaktan Algılama Yöntemleri’nden yararlanılan bir proje de Ürdün’de
yapılmıştır. “Ortadoğu’da Arkeoloji İçin Uzaktan Algılama” adını taşıyan proje;
1991 yılı itibariyle Avustralya Araştırma Kurulu tarafından oluşturulan hava
fotoğrafları arşivinin devamını temsil etmektedir. Proje kapsamında 1953 yılında
çekilmiş olan 4000 adet Ürdün fotoğrafının incelenmesi yer almaktadır. Bugüne
kadar yapılan çalışmalarla 20.000 alan belirlenmiştir, arkeolojik yorumlamalar ise
çalışmanın halen devam eden kısmını oluşturmaktadır (Kennedy, 2001).
İsrail’de yapılan bir çalışmada hava fotoğrafları kullanılarak, 2000 yıl önce
Negev Çölü’nde yaşamış olan Nebatiler’in, yağmur sularını
ürün yetiştirmede
kullanmak üzere yapay havuzlar da biriktirdikleri ve buradan da sarnıçlar ve sulama
kanalları yardımıyla arazilerini suladıkları belirlenmiştir (Bahn, 2000).
Hindistan’ın Delhi kentinde 1992 yılında uydu görüntüsü verileri
kullanılarak, tarihi anıtların ve yerleşimlerin belirlenip haritalanmasını amaçlayan bir
çalışma gerçekleştirilmiştir. SPOT uydusundan elde edilen verilerle yapılan
çalışmada, korunmaya değer nitelikte 1151 anıt belirlenmiştir. Bu belirlenen
alanların haritalama çalışmaları yapılmıştır (Sokhi, 1992).
Greene’nin 1995 yılında yayınlanan, modern arkeolojinin teknik ve
prensiplerini içeren yapıtında hava fotoğrafları ile yapılmış bir çalışma yer
almaktadır. Chew Green’de
gerçekleştirilen çalışmada; bölgedeki karmaşık ve
büyük boyutlardaki yerleşimler, kalıntıların oluşturduğu farklı yansıma değerleri
29
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
sayesinde
Ersü İDERMAN
hava fotoğrafları üzerinde belirlenmiştir ve gerekli çalışmaların
planlaması yapılmıştır (Grene, 1995).
Köroğlu 2002 yılında gerçekleştirdiği çalışmada; Ayaş kasabası olarak
bilinen antik Elaiussa Sebaste kenti ve çevresindeki alanı incelemiştir. Çalışmada,
insan baskısının arkeolojik ve
ekolojik
araştırmıştır. Uydu görüntüleri, hava
varlıklar üzerindeki olumsuz etkilerini
fotoğrafları
ve
topoğrafik
haritalar
kullanılarak yapılan çalışmada tüm veriler Coğrafi Bilgi Sistemleri yardımıyla
bilgisayar ortamına aktarılarak karşılaştırmaları ve analizleri yapılmıştır. Ayrıca
çalışmada, bölgedeki arkeo-ekolojik sorunlara değinilmiş ve bölge için daha önce
Roma Döneminde uygulanan bir arazi yönetim planı önerilmiştir (Köroğlu, 2002).
Alagöz tarafından 2004 yılında gerçekleştirilen çalışmada Erdemli ve
Kızkalesi arasında bulunan kıyı şeridindeki antik dönem yerleşim dokusu ve tarım
etkinlikleri incelenmiş ve bunların günümüzdekilerle kıyaslaması yapılmıştır.
Çalışmada; hava fotoğrafları, arazi kullanım haritaları ve uydu görüntülerinden
yararlanılmıştır. Bu kaynaklardan elde edilen tarihi ve güncel veriler, Coğrafi Bilgi
Sistemi teknikleri kullanılarak bir araya getirilmiştir. Çalışma sonucunda; antik
dönemde kentsel yerleşim alanlarının kıyılarda, kırsal yerleşim birimlerinin ve
tarımsal etkinliklerin ise yamaçlarda yoğunlaştığı belirlenmiştir.Günümüzdeki
yerleşimlerle karşılaştırma yapıldığı zaman ise bugün; kent ve kır yerleşim alanları
ile tarımsal etkinliklerin
kıyılarda ve kıyılara yakın alanlarda yoğunlaştığı
saptanmıştır (Alagöz, 2004).
Solmaz 2003 yılında gerçekleştirdiği çalışmada; arkeolojik araştırmalarda
geniş bölgelerde höyüklerin ve arkeolojik kalıntıların saptanması için uzaktan
algılama tekniklerinin avantajlarından yola çıkarak Çukurova Bölgesi’ndeki höyük
ve arkeolojik kalıntıların saptamasını ve bazı höyüklerin modellemesini yapmıştır.
Çalışmada, LANDSAT uydusundan alınmış görüntüler kullanılmıştır. Uydu
görüntüleri üzerine bilinen arkeolojik buluntu alanları
işaretlenmek suretiyle
laboratuar ortamında arkeolojik açıdan önemli olabilecek yeni yerleri bulmak için
çalışmalar yapılmıştır. Bu işlemlerde çeşitli sayısal görüntü işleme ve zenginleştirme
teknikleri kullanılmıştır. Bu çalışma sonucunda ise önceden yapılan çalışmalarla
30
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
karşılaştırmalar
Ersü İDERMAN
yapılmış ve amaçlar doğrultusunda değerlendirmeler yapılması
yoluna gidilmiştir (Solmaz, 2003).
Artun 2005 yılında yayınladığı çalışmada; Korykos arkeolojik yerleşim
alanında bulunan su kanalı ve terasları uydu görüntüleri ve Coğrafi Bilgi Sistemi’ni
(CBS) kullanarak incelemiştir. Elde edilen verilerle günümüz verilerini birleştirerek
tarihi ve doğal değerlerin kaydedilmesi, korunabilmesi ve değerlendirilebilmesi için
kaynak oluşturmuştur. Proje çalışmaları sırasında CBS oluşturmada 1975 tarihli hava
fotoğrafları, 1987 tarihli 1/25.000 ölçekli haritalar ve 2000 yılına ait Landsat-7
ETM+, Ocak 2000 tarihli Landsat-7 ETM, Aralık 2002 tarihli Landsat-7 ETM
görüntüsü, 1/1.000 000 ölçekli Türkiye Mülki İdareler Haritası ve 1/250.000 ölçekli
topoğrafik haritalardan faydanmıştır (Artun, 2005).
31
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
3. MATERYAL ve METOD
3.1. Materyal
3.1.1. Kıbrıs Adası’nın Konumu
3.1.1.1. Kıbrıs’ın Kısa Tarihçesi
Dünya tarihi kadar eski bir tarihe sahip olan Kıbrıs Adası güzellik ve
özelliklerinden dolayı birçok isim almıştır. Alashia olarak bilinen ada, Mısır
firavunları, Asurlar ve Persler’in hakimiyetinde kalmış ayrıca yıllarca Yunanlılar’ın
ticari üssü olarak kullanılmıştır. M.Ö. 4. yy'da Persler den Makedonyalı İskender'e
sonra da Roma hakimiyetine geçen Kıbrıs 395 yılında Doğu Roma ( Bizans)’nın
egemenliği altına girmiştir. Yedinci asırda İslam Emevi Halifesi Muaviye, adayı ele
geçirmiş olmasına rağmen Bizanslılar geri almayı başarmışlardır. III.Haçlı Seferinde
İngiliz Kralı Aslan Yürekli Richard Bizans Valisini adadan kovarak Fransız
Lusignan hanedanını yönetime getirmiştir (1191). Böylece Katolik yönetim
kurulmuştur. Bu dönemde Kıbrıs, Mısır Türk Memluklu Sultanlığı’na bağlanmıştır
(1250-1517). 15.yy’da Venedikliler adayı işgal ederek sömürgeleştirmişlerdir. Yavuz
Sultan Selim'in 1517’de Mısır’ı alarak Doğu Akdeniz’i ele geçirmesiyle Kıbrıs;
İstanbul-Mısır
yolunun güvenliğini tehlikeye düşüren bir konuma gelmiştir.
Venedikliler Osmanlılara vergi ödeyeceklerini bildirmelerine rağmen Kıbrıs’ta üs
kuran korsanlar Türk gemilerine saldırmaktaydılar. Sadrazam Sokullu Mehmet
Paşa’nın karşı çıkmasına rağmen, Padişah II.Selim, Şeyülislam Ebusuud Efendi,
Piyale Paşa ve Lala Mustafa Paşa adanın fethine karar vermişlerdir. 1571 de Lala
Mustafa Paşa komutasındaki donanma Kıbrıs’ı ele geçirmiştir. Anadolu’dan binlerce
Türkmen Kıbrıs’a yerleştirilerek Venediklilerin Ortadoks Rum halka yaptıkları kötü
muamelelere ve mezhep baskılarına son verilmiştir. Kıbrıs Osmanlı devletinin bir İli
(Sancak) durumuna getirilmiştir. Osmanlı Devleti ile Rusya arasında savaş çıkması
üzerine 1878 yılında İngiltere Osmanlılar’dan yana tavır koyacağını ileri sürerek
hukuken Osmanlılar’a kalmak kaydıyla adanın kendisine verilmesini talep etmiştir.
32
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
Söz konusu antlaşmaya göre Kıbrıs Osmanlı Devleti’nin hukuki bir parçası olacak,
İstanbul’ a vergisini ödeyecek fakat İngiltere tarafından yönetilecekti. Bunun
sonunda İngiltere Berlin Antlaşması’nda Türkiye'yi destekleyecekti. Ruslar işgal
ettikleri Kars ve Artvin’i Türkiye'ye geri verdikleri zaman Kıbrıs’ın yönetimi
yeniden Osmanlılara bırakılacaktı. Ancak 1914 yılında Osmanlı Devleti’nin
İngiltere’ye karşı Almanya ile birlikte savaşa
girmesi savaşa girmesi sonucu
İngiltere Osmanlılar’la yaptığı antlaşmayı tanımadığını ileri sürerek Kıbrıs'ı
sömürgeleri arasına katmıştır. Türkler bu ilhakı 1923 Lozan Anlaşması’yla tanımak
zorunda kalmışlardır. Rumların 1931 yılında isyan edip İngiliz valisinin konağını
yakma noktasına gelmeleri sonucunda İngiliz idaresi Kıbrıs'ta yaşayan iki halkın da
özgürlüğünü kısıtlama yoluna gitmiştir. 1954 yılında Makarios’un önderliğinde ve
kilisenin maddi olanakları ile EOKA tedhiş örgütü kurulmuştur. Kurulan bu örgüt
önce İngilizlere sonra da Türkler’e karşı saldırılara başlamıştır. Türkler de Rum
saldırılarını önlemek amacıyla Dr.Fazıl Küçük ve Rauf R. Denktaş önderliğinde
1958 yılında Türk Mukavemet Teşkilatını (TMT) kurmuşlardır. 1959-60 Zürih ve
Londra Antlaşmaları’yla Türkler ve Rumlar arasında Kıbrıs Ortaklık Cumhuriyeti
kurulmuştur. Kurulan bu Cumhuriyet 3 yıl yaşamıştır ve 21 Aralık 1963'de Rumlar
Türkler’e karşı saldırıya geçmeleri sonucunda ortaklık bozulmuştur. 15 Temmuz
1974'de ise Makarios bir darbe ile görevinden alınarak yerine Nicos Sampson
getirilmiştir. Bu dönemde Türkiye Başbakanı olan Bülent Ecevit İngiltere ile Kıbrıs'a
müdahale etmek için çeşitli görüşmeler yapmıştır. Fakat olumsuz yanıtlar alınmıştır
ve Türkiye 20 Temmuz 1974'de Barış Harekatı’nı gerçekleştirmiştir. 14 Ağustos'da
başlayıp 16 Ağustos'ta tamamlanan İkinci Barış Harekatı sonrasında ise bu günkü
sınırlar çizilmiştir ve 15 Kasım 1983 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
kurulmuştur (www.kamunet.net).
3.1.1.2. Kıbrıs’ın Coğrafi Konumu ve Nüfusu
Akdeniz’in Sicilya ve Sardunya’dan sonra üçüncü büyük adası olan Kıbrıs,
üç kıtanın ticaret yollarının kesiştiği Doğu Akdeniz’de yer almaktadır. Adanın
toplam yüzölçümü 9,251 kilometre kare olup, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin
33
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
yüzölçümü 3,242 kilometre karedir. Kıbrıs adasının en yakın komşusu, 65 km
kuzeyinde yer alan Türkiye’dir. Ada ayrıca, Suriye’nin 100 km batısında, Mısır’ın da
420 km kuzeyinde yer almaktadır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 2004 yılı tahminine göre toplam nüfusu
218,066’dır. Nüfusun, 103,312’i kadın ve 114,754’ü de erkektir. 2004 yılı nüfus
tahminine göre kilometre kare başına nüfus yoğunluğu 67.3’dür. 2003 yılında kaba
doğum oranı binde 15 iken, kaba ölüm oranı binde 8’dir (www.devplan.org).
Başkent Lefkoşa Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin en büyük kentidir.
Deniz kıyısında yeralan, Gazimağusa ve Girne de diğer önemli kentlerdir. Güzelyurt
ve Lefke ise geniş narenciye bahçeleri ile ünlü iki şehirdir.
Tipik Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü Kıbrıs, yazların sıcak ve kurak,
kışların ılık geçtiği bir ülkedir. Yağışların büyük bölümü Kasım - Mart döneminde
düşmektedir. En soğuk ay olan Ocak’ta en düşük ve en yüksek hava sıcaklıkları
ortalama 6ºC ve 16ºC’dir. En sıcak ay olan Ağustos’ta ise en düşük ve en yüksek
hava sıcaklıkları ortalama 21ºC ve 35ºC dolaylarında olmaktadır (www.devplan.org).
3.1.1.3. Kıbrıs’ın Bitki Örtüsü, Flora ve Faunası
Yaprağını dökmeyen, çamgiller, turunçgiller, zeytingillerin yanı sıra makilik,
yaprağını döken ağaç, bodur ağaçlar ve çalılıklarla değişik çiçek türleri kuzey
Kıbrıs’ın genel bitki örtüsünü oluşturmaktadır.
Kuzey Kıbrıs’ın eşsiz Akdeniz iklimi doğal zenginliğin oluşmasında büyük
bir etken olmuştur. En yaygın orman tipi ağaç türleri çam, servi, meşe ve sonradan
adada yetiştirilen okaliptüstür. Kuzey Kıbrıs’ta 150’ye yakın değişik türde
Gramineae out dahil, doğal olarak yetişen tahmini 1900 çeşit çiçekli bitki
bulunmaktadır. Dünyada bilinen orkide türlerinden 30’u sadece Kuzey Kıbrıs’ta
yaşamaktadır.
Dünyanın hiçbir yerinde bulunmayan ve yalnız Kuzey Kıbrıs’ta yetişen 19
bitki türü bulunmaktadır.
Kuzey Kıbrıs gerek adada yaşayan, gerekse kıtalar arasında göç eden
hayvanları barındırması nedeniyle zengin hayvan türüne de sahip bir ülkedir. Kuzey
34
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
Kıbrıs coğrafik konumu nedeniyle Afrika ve Doğu Avrupa arasında kuşların
konaklama ve yumurtlama merkezidir. Adada bulunan 350 türden 7 türü endemiktir.
Ayrıca 26 farklı çeşit sürüngen ve amfibyum da yaşamaktadır.
Kuzey Kıbrıs’ın eşsiz sahilleri ayrıca Akdeniz'de nesli tükenmekte olan
caretta caretta ve chelonia mydas kaplumbağaları için uygun yumurtlama
merkezleridir.
Karpaz Milli Parkı’nda da 250 civarında özgürce yaşayan yabani eşek
bulunmaktadır (www.trncinfo.com).
3.1.2. Çalışma Alanının Konumu
3.1.2.1. Çalışma Alanının Tarihçesi
Salamis Antik Kenti; Bronz Çağı sonlarında başlayan göçler sırasında,
Anadolu'dan gelen kavimler ve bunlara Yunanistan'dan gelerek Kilikya'da katılan
Akalar tarafından
kurulmuştur. Truva kahramanlarından ve Salamis Adası kralı
Telamon'un oğlu Tefkros, şehrin kurucusu olarak bilinmektedir. M.Ö.707 yılında
gerçekleşen Asur hakimiyetinden
sonra M.Ö.560 yılında bastırılan sikkelerden,
Salamis kralı Evelthon'un adanın idaresini ele geçirdiği anlaşılmaktadır. M.Ö.499
yılında Atinalı Kimon'un Kıbrıs'taki Pers hakimiyetine son vermek için düzenlediği
sefer başarısızlıkla son bulmuş ve Kimon'un ölümü üzerine Atinalılar, Kıbrıs'ı alma
girişiminden vazgeçmişlerdir. Bundan sonra Fenikeli idareciler başa geçmiş, fakat
ticaret ve diğer konularda gerileme başlamıştır. M.Ö.411 yılında Tefkros ailesinin
üyelerinden Evagoras, Salamis Krallığı’nı ele geçirmiştir. Tüm adayı hakimiyeti
altına almak isteyince Salamis şehri Persler tarafından kuşatılmış ve Evagoras Pers
Krallığına vergi ödemek zorunda bırakılmıştır. Bu durum İskender devrine dek
sürmüştür. İskender döneminde Salamis kralı olan Pyntagoras, İskender'e askeri
yardımlarda bulunduğundan kendisine Tamusus şehri verilerek ödüllendirilmiştir.
İskender'in ölümü sonrasında Salamis sürekli el değiştirmiştir. M.Ö.294 yılında zor
şartlar altında Kıbrıs'ı alan Ptoleme Krallığı idaresi sırasında ada huzura kavuşmuştur
ve bu tarihten itibaren Salamis baş şehir olma niteliğini kazanmıştır. Kentin bu parlak
35
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
dönemi Roma egemenliği süresince de devam etmiştir. Günümüzdeki kalıntıların
çoğu Roma dönemine aittir. Roma idaresi altında şehrin bir halk meclisi, bir senato
ve ihtiyar meclisi bulunmaktaydı. M.S.76 ve 77 yıllarındaki depremler ve M.S.116
yılındaki Yahudi isyanları ile şehir epeyce tahrip olmuştur. Daha sonra ada Antakya
vilayetine bağlanmıştır ve Salamis limanı, Suriye gemilerince ilk uğrak limanı
olduğundan, şehirde bir ferahlama oluşturulmuştur. M.S.232 ve 342 yıllarındaki
depremler yazık ki şehre yine büyük zararlar vermiştir. Bundan sonra Bizans
İmparatoru Konstantinus şehri küçük bir planda inşa ettirerek, Konstantinus adını
vermiştir. Şehir bu dönemde Kıbrıs'ın baş şehri olarak Baf'ın yerini almıştır. Daha
sonra şehir M.S.647 yılındaki Arap akınları ve yer sarsıntıları nedeniyle terk
edilerek, bugünkü Mağusa şehrini oluşturan bölgeye halk göç etmek durumunda
kalmıştır ( www.tourism.trnc.net).
Şekil 3.1. Salamis Antik Kenti
36
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
3.1.2.2. Çalışma Alanında Bulunan Başlıca Yapılar
3.1.2.2.(1). Salamis Antik Kenti
Sur ve Limanlar; Şehrin kuzey, güney ve batı kesimlerinde surlar yer
almaktadır. Kentin en eski sur sistemi kuzeybatı ve güney kesiminde bulunmaktadır.
İkinci bir sur sisteminine daha sahip olan Salamis şehirinin merkezi bu ikinci sur
sistemiyle çevrelenmiştir. Şehrin merkezini çevreleyen surların, M.S.7 yy.'daki Arap
akınlarına karşı Bizanslılar tarafından inşa edilmiş olabileceği düşünülmektedir.
Şehrin güney doğusunda Salamis şehrinin en eski limanı yer almaktadır. Bu limanın
kuzey ve güneyi suni dalgakıranlar ile korunmaktaydı. Fakat ırmağın taşımış olduğu
alüvyonlarla bu limanın dolması nedeniyle Geç Roma devrinde şehrin kuzeyinde
ikinci bir limanın kullanımına gidilmiştir. Daha sonra Demetius döneminde bu iki
limanın da kullanımı durdurularak daha da kuzeyde üçüncü bir limanın kullanımına
gidilmiştir. Dolayısıyla yapılanma da kuzeye doğru yönlenmiştir (Tekel, 2003).
Şekil 3.1.’de Salamis Antik Kenti’nin fotoğrafı, Şekil 3.2.’de ise bu kentin merkezini
çevreleyen geç dönem surları görülmektedir.
Şekil 3.2. Salamis Antik Kenti’nin merkezini çevreleyen geç dönem surları
(Doğmuş, 2003).
37
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
Gymnasium (Spor Alanı); Salamis Antik Kenti’nin güney girişindeki döşeme
üzerindeki
yazıttan
anlaşıldığı
üzere,
şehrin
kuzeyinde
şimdiki
Roma
Gymnasium’unun bulunduğu yerde Helenistik devre tarihlenen bir Gymnasium
mevcuttur. Doğu revağında da burasının bir zamanlar bahçe olarak kullanıldığını
gösteren bir yazıt bulunmaktadır. Yer sarsıntıları sonucu yıkımlar olması nedeniyle
Gymnasium Augustus döneminde tamir ettirilmiş ve bir de doğu revağı eklenmiştir.
Dört tarafı kronit başlıklı sütunlu revaklarla çevrili alanın kuzey ve güney uçlarına
ilave edilen birer yüzme havuzunun etrafında heykeller yer almaktadır. Şekil 3.3.’de
Gymnasium.’un dört tarafını çevreleyen sütunlar yer almaktadır.
Şekil 3.3. Gymnasium’un dört tarafını çevreleyen sütunlar.
Günümüzde kuzey yüzme havuzunun etrafında bulunan heykeller M.S.2.yy'a
aittir (www.tourism.trnc.net). Bu heykellerin, Romalılar tarafından Eski Yunan
heykellerinden esinlenilerek yapıldığı belirtilmektedir. Havuz etrafında 9 adet heykel
bulunmaktadır (Şekil 3.4.).
38
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
Şekil 3.4. Gymnasium’un kuzeyinde yer alan havuz ve heykelleri.
Havuzlar etrafında yer alan heykellerden sadece 1 tanesi hariç tümünün kafası
koparılmıştır (Şekil 3.5.).
Şekil 3.5. Gymnasium bünyesinde bulunan havuzların kenarlarında
yer alan kafası koparılmış heykeller.
Bununla ilgili olarak iki neden ileri sürülmektedir; Hristiyanlaşma sürecinde
tanrıçalar olan bu heykellere bunun yapılmış olma ihtimali veya M.S.7.yy’da
gerçekleşen Arap akınlarında bu heykellerin put olarak değerlendirilmesi ve bu
nedenle kafalarının koparılmış olmasıdır. Heykellerin tümü beyaz olmasına karşın 1
tanesi gri renktedir. Bu heykel taştan oyulmak suretiyle yapılmıştır ve ada
39
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
arkeolojisinde çok büyük öneme sahip olan Rum arkeoloğu Karageorghis’e göre
hüznü simgelemektedir. Sağlık tanrısının heykelinin de yer aldığı havuz ve spor
kompleksinde, yapılan sporun sağlıkla bağdaştırıldığı anlaşılmaktadır (Karageorghis,
1969). M.S. 332 ve 342 yıllarındaki depremlerle yeniden yıkılan Gymnasium, Erken
Bizans devrinde Konstatinus tarafından Salamis hamamları olarak yeniden inşa
edilmiştir (www.tourism.trnc.net). Şekil 3.6’de Gymnasium’un Doğmuş tarafından
2003 yılında çizilen krokisi yer almaktadır.
Şekil 3.6. Salamis Antik Kenti yapılarından Gymnasium (Doğmuş, 2003).
Tiyatro; Gimnasium'un güneyinde yer almaktadır. Tiyatro yapısı Şekil 3.7.’de
görülmektedir. Yapının Augustus döneminde inşa edilmiş olduğu tahmin
edilmektedir. M.S. 4. yy'daki yer sarsıntıları ile yıkılan tiyatronun taşları hamamların
inşasında yapı malzemesi olarak kullanılmıştır. Tiyatro, sahne binası, orkestra ve
oturma yerlerini içerir. Kapasitesi 15 bin seyirciye karşılık düşer. Sahne binası
oyuncular tarafından soyunma-giyinme yeri ve fon işlevi göstermektedir. Freskler,
heykel ve sütunlarla süslü bu görkemli yapının günümüze dek sadece temelleri
40
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
gelebilmiştir. Orta kısmındaki orkestranın ortasında Dionysos'a adanmış bir sunak ve
Marcus Avurelius Commedus ile Caesar Contanstinus ve Caesar Maksimianus'a
adanmış yazılı iki altlık vardır. Oturma yerleri 50'den fazla sıra ihtiva etmesine
karşın, bir kısmı günümüze dek gelebilmiştir. Orta kısımdaki boşluk şeref locasıdır.
Oturma yerlerinin bir kısmı yeniden restore edilerek inşa edilmiştir. Salamis Antik
Kenti’nde bulunan bu tiyatronun 50 m kadar kuzey doğusunda ikinci bir tiyatro
yer almaktadır. Kazısına 70’li yıllarda kısmen başlanılan fakat tamamlanamayan bu
ikinci tiyatro anfi tiyatro özelliğini taşımaktaydı. Sanata verilen önemin büyüklüğü
Salamis Antik Kenti içerisinde yer alan bu yapıtlardan anlaşılmaktadır. (Tekel,
2003).
Şekil 3.7. Salamis Antik Kentindeki Gymnasium’un güneyinde bulunan Tiyatro
yapısı.
Roma Villası; Tiyatronun güneyinde yer almaktadır. Bir zamanlar iki katlı
olan bu yapı, sütunlu bir giriş, bir iç avlu, geniş bir oturma odasından meydana
gelmiştir. Öteki odalar avlunun iki yanında yer alırlar. Kazı sırasında burada,
merkezi bir figürün etrafını çevreleyen, hayvan tasvirleri ile bezenmiş mozaik
döşemeli bir platform tespit edilmiştir (Eski eserler ve müzeler dairesi, 2003).
Bizans Su Sarnıcı (su deposu); Roma villasının güney doğusunda yer alan
huni biçimli bu sarnıç, üç bölmeden oluşmaktadır. Bir bölmede M.S. 6. yy'a ait duvar
41
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
resimleri ve yazılar bulunmuştur. Şu anda harap vaziyetteki ana pano; kuş, balık ve
su bitkilerinden oluşan su sahnesi ve İsa başı bulunan bir madalyon ile süslüdür.
Buradan su, kanallar yardımı ile şehir içerisine ulaştırılmaktaydı (Şekil 3.8.). M.S.
627-640
yılları arasına tarihlenmiş olan sarnıca su, kanallarla Kythrea'dan
(Değirmenlik) gelerek birikmekteydi. Bugün halen su kemerlerinin kalıntıları
mevcuttur (Şekil 3.9.). Bu kemerlerde tavanı taşıyan ayakların uzun duvarlardan
çıkan iri dirseklerle desteklenmiş olduğu görülmektedir (Eski Eserler ve Müzeler
Dairesi, 2003).
Şekil 3.8. Salamis Antik Kentindeki su kanalları.
Şekil 3.9. Kythrea (Değirmenlik) su kemerleri.
42
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
Campanopetra Bazilikası; Bazilika 4.yy'da inşa edilmiştir. Çevresi sütunlarla
sarılı, su kuyusu olan bir avlu ve orta ve yan kısımlardan oluşmaktadır. Orta bölümde
piskoposun kürsüsü ve rahip yerleri bulunmaktadır. Apsitin arkasında hamamı
da olduğu anlaşılan bir kalıntı grubu daha vardır. Odalardan birinin oldukça göz alıcı
bir yer döşemesi, mozaik yapısı bulunmaktadır (www.tourism.trnc.net). Şekil
3.10.’da
Campanopetra
Bazilikası’nın
Doğmuş
tarafından
2003
yılında
gerçekleştirilmiş çizimi ve Şekil 3.11.’de ise Campanopetra Bazilikası odalarından
birinin göz alıcı güzellikteki mozaik yer kaplaması görülmektedir.
Şekil 3.10. Salamis Antik Kenti yapılarından Campanopetra Bazilikası (Doğmuş,
2003).
St.Epiphanius Bazilikası; Kıbrıs'ın bilinen en büyük bazilikası olan bu yapı
geçmişte Salamis'in Metropolitan Kilisesi olarak yer almıştır. Yapının 2003 yılında
Doğmuş tarafından yapılan çizimi Şekil 3.12.’de yer almaktadır. Piskopos
Epiphanius'un görev süresinde yapıldığı (368-403 yılları arasında) bilinmektedir.
Epiphanios'un mermerden yapılmış mezarı burada bulunmaktadır. Bazilika ondörtlü
iki sütun dizisi ile 3 ayrı bölüme ayrılmıştır. Apsitte piskopos ve rahiplerin oturduğu
43
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
sıralar yer almaktadır. Bu bölümün iki yanındaki odaların rahiplerin cübbelerini
giymeleri ve ayin sırasında kullanılan eşyaların saklanması için kullanıldığı ileri
Şekil 3.11. Campanopetra Bazilikası odalarından birinin göz alıcı güzellikteki
mozaik yer kaplaması.
sürülmektedir. Vaftiz odasının döşeme seviyesinin altında yer alan ısıtma sistemi ise,
kış aylarında vaftiz için sıcak su kullanıldığı düşüncelerine yol açmaktadır.
Kalıntılardan elde edilen bulgular, 7. yy'daki Arap istilasının ardından, bazilikanın
güney tarafında ikinci bir küçük kilisenin inşa edildiğini göstermektedir
(www.tourism.trnc.net).
44
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
Şekil 3.12. Kıbrıs’ın bilinen en büyük bazilikası olan St.Epiphanius bazilikası
(Doğmuş, 2003).
Agora (Taş Forum / Pazar Yeri); bu yapı su deposunun güneyinde yer
almaktadır. Ortadaki boş alan ve bunun çevresindeki dükkanlardan oluşan bu
mekanın Salamis'in hem toplantı hem de alışveriş merkezi olduğu anlaşılmaktadır.
Augustus döneminde restore edildiği ele geçen bir Latince kitabeden anlaşılmaktadır.
Agoranın iki yanındaki sütunlu revaklar güneş ve yağmurdan koruma vazifesi
görüyorlardı.
Bunlardan
bugün
sadece
biri
ayakta
kalabilmiştir
(www.tourism.trnc.net).
Zeus Tapınağı; Salamis şehrinin ana tapınağı olabileceğine inanılan bu
yapının az bir kısmı günümüze dek gelebilmiştir. Agora'nın güney ucunda bulunan
tapınağa, basamaklarla ulaşılmaktadır. Yapılan kazılarda ele geçen bir kitabede
mabedin Augustus'un karısı Livia şerefine Zeus Olympios'a ithaf edilmiş olduğu
belirtilmektedir (www.tourism.trnc.net).
45
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
3.1.2.2.(2). Salamis Mezarlık Alanı
Antik Salamis kentinin mezarlık alanı Salamis Ormanı’nın batı ucundan
başlayıp güneybatıda Tuzla (Enkomi), kuzeybatıda ise Yeni Boğaziçi köyleriyle
sınırlandırılan yaklaşık 7 km² ’lik bir bölge içerisinde yer almaktadır. Görkemli ve
zengin buluntularıyla Ortaçağdan itibaren uluslararası bir üne kavuşan bu alan,
19.yy’ın sonuna kadar önce yabancı seyyahların, daha sonra ise bunları izleyen
define avcılarının giderilmesi imkânsız tahribatlarına sahne olmuştur. Bu tarihlerde,
hatta daha sonraları bile çoğu mezarlar yağmalanmış ve ele geçirilen eski eserleri
yurtdışına
kaçırılmıştır.
Önemli
sayılan
bu
alanın
dünya
insanlığına
kazandırılabilmesi için 20.yy’ın başından itibaren bu alanda bilimsel nitelikli
arkeolojik kazılara başlanmış ve 1993 yılında ise “Arkeolojik Sit Alanı” olarak ilan
edilmiştir. Bu alanda Geometrik dönemden Bizans dönemine kadar tarihlenen sayısız
mezar bulunmuş ve ayrıca Cellarga Mezarlığı’nın bir kısmı, Nikokreon Senotafı ve
arkeoloji literatürüne Kral Mezarları olarak giren 9 mezar açığa çıkarılmıştır.
Bunların bir kısmının soylu veya varlıklı kişilere, bir kısmının ise halktan kişilere ait
oldukları belirlenmiştir. Ölümden sonra ikinci bir yaşamın varlığına inanan
Salamisliler, ölülerini ekonomik durumlarıyla orantılı çeşitli hediyelerle birlikte
gömmüşlerdir. Mezarlık alanındaki en yaygın mezar tipi, kayaya oyularak yapılmış
bir mezar odası ile bir giriş yolu bulunan (dromos) mezarlardır. Bunun dışında;
üstten girilebilen kuyu mezarlara, bir Senotaf (boş anıt mezar) ile bir Tümülüse,
yaklaşık 20-25 cm derinliğindeki çukurlara veya küplerle yapılan basit gömülere ve
kremasyon olarak bilinen yakarak gömme gibi farklı gömülere de bu alanda
rastlanmıştır. Kral Mezarı olarak bilinen mezarlara gerçekten kralların gömülüp
gömülmediği bilinmemekle birlikte, bu mezarlarda ele geçen çok kıymetli ölü
hediyelerine ve mezarların anıtsal yapılarına dayanılarak bu mezarlara kral mezarları
adı verilmiştir.Ancak bu mezarlar krallara ait olmasalar bile soylulara veya varlıklı
kişilere ait oldukları kuşku götürmemektedir.Bu mezarların yollarında bulunan at,
merkep ve insan iskeletlerinin yanı sıra harp ile cenaze arabalarına dayanılarak,
cenaze sırasında yemekli törenlerin düzenlendiği ve başta at ile merkep olmak üzere
insanların da ölülerin şerefine kurban edildikleri anlaşılmıştır. Mezarlık alnında ele
46
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
geçen değişik ülkelerin etkilerini taşıyan zengin buluntular, Salamis kraliyet ailesi ile
soyluların, Mısır, Asur, Suriye, İonya ve Urartu gibi devletlere haraç ödeyerek bolluk
içinde sosyal yaşamlarını sürdürme olanağı bulduklarını ortaya koymaktadır. Salamis
kentindeki soylu veya
varlıklı
kişiler kral mezarlarına gömülürken, halk ise
mezarlık alanındaki Cellarga Mezarlık Alanı’na gömülürlerdi. Kazısı kısmen
yapılmış bu alanda en az 114 mezar açığa çıkarılmıştır (Eski Eserler ve Müzeler
Dairesi, 2003).
Kral Mezarları; Yaklaşık olarak 4 mil karelik bir alanda bulunan Salamis
Nekropol'u, Enkomi'den Salamis Ormanı’nın batı ucu ve St. Barnabas Manastırına
dek uzanmaktadır. Açığa çıkarılan mezarlar arasında görülen bir kısım mezarlar
yapısal biçimleri ve zengin buluntularından
dolayı Kral Mezarları diye
adlandırılmıştır. Günümüzde 10 adet Kral Mezarı bilinmektedir. Bununla birlikte
Salamis kazılarında ortaya çıkarılmış olan alanlar, kamu binaları kategorisinde yer
almaktadır. Henüz ortaya çıkarılamamış olan halk konutları kapsamına giren
binalarla birçok mezarın daha bulunacağı tahmin edilmektedir.
Başlıca mimari
özellikleri, mezar odası önünde yer alan geniş, uzun ve meyilli alanlardır. Burada
cenaze arabasını çeken atlar ölünün şerefine kurban edilip gömülmüş ve yağ, şarap
veya bal dolu küpler buralarda sıralanmıştır. Araştırmalar mezarların M.Ö. 8. yy'da
yapıldıklarını ve M.S. 4. yy'a değin kullanıldıklarını göstermiştir. Özellikle 47 (Şekil
3.13), 50 ve 79 nolu kral mezarlarında zengin buluntulara rastlanılmıştır
(Karageorghis, 1969).
50 nolu mezarın, mezar odasına girişi sağlayan yolunun kazısı 1965 yılında
gerçekleştirilmiştir. Şekil 3.14.’de çalışma alanı içerisinde yer alan 50 numaralı kral
mezarı görülmektedir.Tonozlu dikdörtgen bir mezar odası ile bu odanın doğusunda
yer alan geniş bir yoldan ibarettir. Anıtsal bir yapı olması nedeniyle M.S. 14.yy’dan
itibaren yerel azizelerden St.Katerina’nın hapsedildiği, şehit düştüğü veya
ölümünden sonra gömüldüğü bir yer olarak görülmüştür. Hristiyanlık dinini
benimseyen Azize Katerina’nın Salamis idarecisi olan dayısı tarafından buraya
hapsedildiğine inanıldığından M.S. 14.yy’dan itibaren yaygın olarak “St. Katerin
Hapisanesi” olarak adlandırılmış, yakın zamanlara kadar da St.Katerina’ya ait bir
kilise ve adak yeri olarak kullanılmıştır. Binanın inşa edilişiyle ilgili olarak değişik
47
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
söylentiler bulunmaktadır. Tonozla örtülü mezar odasındaki çukurun bir zamanlar
pınar olması nedeniyle binanın pınar üzerine inşa edildiğine inanılmasının yanı sıra,
burasının bir kale, hazine dairesi, savaş zamanları sığınma yeri ve St.Katerina’nın
mezarı olduğuna da inanılmaktadır. Dört ayrı dönemde gerçekleştirilen kullanım ve
eklentilerle bugünkü şeklini almıştır. İlkin M.Ö.7.yy’ın
ilk yarısında bir mezar
olarak inşa edilmiştir. Mezar odasının giriş yolunda bu döneme ait kurban edilmiş iki
at iskeleti ile bir arabanın izlerine rastlanmıştır. M.S. 3 – 4. yy arasına rastlayan
ikinci kullanımda şimdiki tonozlu bina inşa edilmiştir. Bu dönemlerde bir tapınak
veya
bir
kullanıldığı
Heroon (yüceltilmiş kişilerin anısına yapılan özel yapı)
tahmin edilmektedir.
M.S.4–7. yy
olarak
başları arasındaki üçüncü
kullanımda tonozlu binanın girişine basamaklar yapılmış ve bir mezarlığa
dönüştürülmüştür. Bu döneme ait olarak mezar giriş yolunda büyük testiler içinde
çocuk gömülerine rastlanmıştır. Binanın dördüncü ve son kullanımı Ortaçağa
rastlanmaktadır. Bu dönemde bir şapel (küçük dua yeri) olarak kullanılmış ve bu
kullanım şekli yakın zamanlara kadar devam etmiştir (Karageorghis, 1969).
Şekil 3.13. Çalışma alanı içerisinde yer alan 47 numaralı kral mezarı.
48
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
Şekil 3.14. Çalışma alanı içerisinde yer alan 50 numaralı kral mezarı.
Cellarga Toplu Mezarları; Salamis Nekroplu'nun bir bölümünü oluşturan bu
toplu mezarlar, Kral mezarlarının yaklaşık 500 m güney doğusunda yer alan,
dönemin yoksul halkına ait olan toplu bir nekropol alanıdır (Şekil 3.15.). Yaklaşık
120 tane mezar tespiti yapılmış olan bu alanın M.Ö.8. ve 4. yy’lar arasında
kullanıldığı belirlenmiştir. Mezarlar, sadece bu alanda yoğunlaşan sert kireç taşına
oyulmuşlardır. Ancak Cellarga’nın en büyük ve en zengin mezarı olarak bilinen 105
numaralı mezar kesme taşla inşa edilmiştir. 33 numaralı mezarın giriş kapısı üzerinde
ise bir yazıt saptanmıştır. Dikdörtgen planlı mezar odalarına öndeki basamaklı giriş
yolları (dromos) ile ulaşılmaktadır. Her mezarın giriş yolunun çevresi düzgün
kesilmiş kaya bloklarla sınırlandırılmıştır. Bu alandaki kayalığın sınırlı olması ve
M.Ö.8. yy sonlarından M.Ö.4. yy’a kadar kullanılması itibarıyle bazı mezarlar
birbirine çok yakın yapılmış, bazı mezarlar birbiri içerisine girmiş, hatta ilk yapılan
bazı mezarların çeşitli yerlerine baca şeklinde girişleri olan kuyu mezarlar da
yapılmıştır. Bu mezarlık M.Ö.4. yy’da tamamen dolduğundan bir daha
kullanılmamıştır. Ölüler yaygın olarak mezar odalarına gömülmüşlerdir. Ancak
küçük çocukların Amphora olarak bilinen büyük küplere konulup gömüldükleri
saptanmıştır. Mezar yollarındaki ateş yakma yeri kalıntılarında saptanan pişmiş
topraktan küçük buluntulara, hayvan kemik kalıntılarına ve karbonlaşmış durumda
49
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
ele geçen badem, incir ve üzüm gibi meyvelere dayanılarak, gömü öncesinde
mezarların çevresinde
kurbanlı ziyafetli bir merasimin yapıldığı izlenimi
edinilmiştir. Ancak çoğu mezarlar değişik zamanlarda gömü amacıyla yeniden açılıp
kullanıldığından ilk gömü katları dağıtılmış durumda ele geçmiştir. Mezarlarda ele
geçen seramiklerin bazılarına dayanılarak Salamislilerin M.Ö.8 – 7. yy’da
Anadolu’daki Tarsus ve Suriye’deki El Mina ile ilişki içerisinde bulundukları
belirlenmiştir (Karageorghis, 1969).
Şekil 3.15. Çalışma alanı içerisinde yer alan Cellarga Toplu Mezarları.
Kral Nikokreon Senotafı; Salamis Nekropolu dahilinde yer alan, anıtsal yapısı
ve içerdiği tarihi bilgiler itibarıyle ünlenen bu anıt mezar Tuzla köyünün içinde yer
almaktadır. Tarihi kaynaklara göre, M.Ö.311 yılında Salamis Kralı olan
Nikokreon’un Antigon’un saflarına geçmek istemesinin 1. Ptolemaios’a duyurulması
üzerine, Salamis Şehri kuşatılmıştı. Bunun üzerine savaşta başarısız olacağını
anlayan Kral Nikokreon, Ptolemaios’a teslim olmaktansa intihar etmeyi tercih eder.
Olayı duyan kraliçe Axiotea ise, kızlarının düşman eline geçmemesi için onları
bizzat kendisi öldürür ve Nikokreon’un kardeşlerinin eşlerini de aynı şekilde ölmeye
ikna ettikten sonra, sarayın kapılarını kapatır ve intihar etmeden önce de kraliyet
sarayını ateşe verir. Böylece tüm kraliyet ailesi yanan sarayın yıkıntıları altında
kalmış olur. Bu tarihi olay sonrasında Salamis’te yaşayan insanların kahramanlık
50
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
örneği gösteren kral Nikokreon ile kraliyet ailesini anmak için bu anıtı yaptıkları ve
temsili yangını platform üzerinde gerçekleştirdikten sonra üzerini tepe olacak şekilde
toprakla örttükleri tahmin edilmektedir. 10 metre yüksekliğindeki toprak yığınının
altında
yer
alan
anıtın
sistematik
kazısı
1965-1966
yılları
arasında
gerçekleştirilmiştir. Toprak yığınının kaldırılması sonucu altında, kayaya yontularak
yapılmış 52 metre çapında ve 2 metre yüksekliğinde dairesel bir platform açığa
çıkmıştır. Kademeli basamaklarla ve batı yönündeki bir rampa ile çıkılan platformun
ortasındaki ateş yakma yeri içinde çeşitli buluntular (demir çubuklar, çelenk
parçaları, rozetler, karbonize odunlar, az pişmiş çamurdan heykeller) ele geçmiştir.
Az pişmiş
çamurdan
yapılmış
heykellerin
önceleri
platformdaki 16 deliğe
dikilen direkler üzerinde yer aldığı ve ortadaki ocak içinde gerçekleştirilen temsili
yangın sırasında bir kısmının sertleştiği, diğerlerinin ise ateş görmeden yere
düştüklerinden deforme oldukları saptanmıştır (Karageorghis, 1969). Şekil 3.16’da
Kral Nikokreon Senotafı görülmektedir.
Şekil 3.16. Çalışma alanı içerisinde yer alan Kral Nikokreon Senotafı.
51
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
3.1.2.2.(3). St. Barnabas Manastırı, İkon ve Arkeoloji Müzesi
Salamis'te doğmuş Yahudi bir ailenin oğlu olan
St. Barnabas, Kudüs'te
eğitim gördükten sonra Kıbrıs'a döner ve Hıristiyanlığı yaymak için M.S.45 yılında
St. Paul ile çalışmaya başlar. Bu faaliyetlerden dolayı vatandaşları tarafından
öldürülüp, cesedi denize atılmak üzere bir bataklığa saklanır. St. Barnabas'ın
öğrencileri olayları izleyip, cesedi Salamis'in batısında bir yeraltı mağarasına
gömerler ve göğsüne de St.Mathews'un yaptığı incilin kopyasını koyarlar. Cesedin
yeri bilinmediğinden uzun yıllar gizli kalır. 432 yıl sonra piskopos Anthemios,
mezarı rüyasında gördüğünü söyleyerek, açılmasını ister. Mezar açıldığında St.
Mathews incili dolayısıyla, St. Barnabas teşhis edilmiş olur. Bu keşif sonrasında
Piskopos, İstanbul'a giderek İmparator Zeno'yu bilgilendirir ve Kıbrıs Kilisesi’nin
özerkliğini kazanır. İmparator, gömütün bulunduğu yerde bir manastır inşası için
yeterince bağışta bulunur. Manastır M.S.477'de inşa edilir. Manastır bir kilise, avlu
ve avlunun üç yanında bir zamanlar papazların yaşadığı odalardan meydana
gelmektedir (Eski Eserler ve Müzeler Dairesi, 2003).
St. Barnabas İkon ve Arkeoloji Müzesi; St. Barnabas kilisesinde çoğunluğu
18. yy'dan kalma zengin bir ikon koleksiyonu bulunmaktadır. Manastırın avlusunda
bulunan bazalt değirmen Enkomi yerleşim bölgesinden, diğer sütun ve taşlar ise
Salamis'ten gelmiştir. Papazların yaşamlarını sürdürdüğü odalar ise restore edilerek
bir Arkeoloji müzesi haline getirilmiştir. Müzede Kıbrıs'ın Neolitik Döneminden
Roma Dönemine dek geniş bir çizgideki tarihsel sürece ait çeşitli eserleri görebilmek
mümkündür. Ayrıca tunç ve mermer eserler de müzede sergilenmektedir (Eski
Eserler ve Müzeler Dairesi, 2003). Çalışma alanı içerisinde yer alan St.Barnabas
Manastırı ve mezarı Şekil 3.17’de yer almaktadır.
52
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
Şekil 3.17. Çalışma alanı içerisinde yer alan St.Barnabas Manastırı ve mezarı.
3.1.2.2.(4). Enkomi (Alasia) Şehri
Günümüzdeki Enkomi (Tuzla) köyü yakınlarında yer alan ve Alasia diye de
bilinen antik Enkomi şehri M.Ö. 2000'li yıllara tarihlendirilmektedir. Yapılan
kazılarda, şehrin ilk dönemlerde Mısır etkisinde kaldığı, sonraları Miken etki alanına
girdiği anlaşılmaktadır. Surlarla çevrili olan bu yerleşim yerinde ölüler, evlerinin
tabanına hediyeleri ile birlikte gömülmektedirler. Şehre ızgara planının uygulandığı
ve ilk kez yazının da burada ortaya çıktığı belirlenmiştir. Kült heykeli olarak görülen
ve kuvvetli bir Hitit etkisi taşıyan tunçtan yapılma "Boynuzlu Tanrı Heykeli" de bu
bölgede bulunmuştur. Ayrıca şehirde çok sayıda tunçtan yapılmış eserler ve bakır
işleme atölyelerini işaretleyen bakır artıkları bulunmuştur. Eskiden bir liman şehri
olan Enkomi'nin yanından geçen Pedios (Kanlıdere) nehrinin, şehrin limanını
alüvyonlar ile doldurması, depremlerin olumsuz etkileri ve Akalar’ın 12.yy.'dan
sonra sürekli tehdit etmeleri sonucu bölge terkedilmiş ve burada yaşayanlar deniz
kıyısına göç ederek Salamis’i kurmuşlardır (Eski Eserler ve Müzeler Dairesi, 2003).
Enkomi (Alasia) şehri Şekil 3.18’de yer almaktadır.
53
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
Şekil 3.18. Çalışma alanı içerisinde yer alan Enkomi Şehri.
3.1.3 Çalışma Alanının Bitki Örtüsü, Ormanlarının Yapısı ve İklim Özellikleri
Akdeniz ikliminin hakim olduğu Kıbrıs’ta, M.Ö. 275 - 195 yılları arasında
yaşamış olan Eratosthenes'e göre adanın büyük bir kısmı hatta Mesarya bile
ormanlarla kaplı idi. Ormanların zenginliğini Strabon; ağaçların nasıl bakır ve gümüş
arayışı veya gemi yapımı için kesildiğini, buna rağmen ormanların büyümesine
hakim olunamadığını anlattığı sözüyle belirtmiştir (Olba 6, 2002). Fakat ilerleyen
yıllar zarfında bilinçsiz kullanım ve aşırı otlatma sonucu gelen tahribat, bitki
örtüsünün değişim sürecinde önce 4-6 metre boyundaki Maki florasını oluşturan (çalı
topluluğu); Arbutus andrachne (Sandal Ağacı), Pistacia terebinthus (Çitlembit), Olea
europea (Zeytin), Styraix officinalis (Tesbih Ağacı) ve Quercus coccifera (Kermes
Meşesi) gibi türlerin oluşumuna, daha sonra bilinçsiz kullanım ve aşırı otlatmanın
ağırlığı ve devamlılığı sonucu 3 metre’den daha az boylu garik bitki topluluğunu
oluşturan Cıstus (Laden), Genista sphacelata (Azgan), Calycotome villosa
(Pirekapan) ve yer yer Pistacia lentiscus (Sakız Ağacı) gibi türler ile yıllık ve çok
yıllık otsu bitkilerin gelişimine
54
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
neden olmuştur. Bilinçsizliğin ve otlatmanın daha da ağırlaşması ile Sarcopotenium
spinosum (Abdesbozan), Fumana spp (Güneş Gülü), Micromeria spp (Güverin otu),
Thymus capitatus (Beyaz Kekik tülümbe) ile çok az sayıda otsu bitkiden meydana
gelen bitki toplulukları oluşmuştur. Bunun yanında, insanoğlunun Kıbrıs florası
üzerinde olumlu etkileri de olmuştur. Yıllar boyunca başka ülkelerden Kıbrıs’a ithal
edilen yabancı tür bitkiler günümüzde park, bahçe ve yol boylarında çok değişik ve
büyüleyici güzellikteki çiçekleri ile etkileyici bir çevre oluşturuyorlar. Hindistan
kökenli Bauhinia variegate (Deve Tabanı) yeni dünya tropik bitkilerinden olan
Bougainvillea spectakilis (Cemile) Avusturalya kökenli Grevillea robuste (Grevilya),
Jacaranda mimosifolia (Cakaranda) bu bitkilerden bazılarıdır. Palmiyeler, Agave
(Sabır), Kaktüsler, Mimozalar ve Okaliptüs ağaçları gibi dış kökenli bitki türleri ise
günümüzde Kıbrıs peyzajında yüksek oranda kullanılmaktadırlar (www.kktob.org).
Günümüzde adanın orman yapısı esas itibarı ile Pinus brutia (Kızıl Çam) , Cubressus
sempervirens (Adi Servi) türündeki ağaçlar ile yer yer çok iyi gelişmiş maki
florasından oluşmaktadır. İklim şartlarının yarattığı durum dolayısı ile kuzeye bakan
yamaçlardaki bitki örtüsü, güneye bakan bitki örtüsünden daha zengin ve daha fazla
çeşitlilik göstermektedir. Güney yüzdeki bitkiler genellikle kurakçıl bitkilerdir.
Mesarya ovasındaki bitki örtüsü ise Kıbrıs florasının tipik üyelerinden oluşmaktadır.
Asphodelus (Çiriş otu), Urginea maritima (Ada soğanı), Muscari parviflorum
(Sümbül), Muscari comosum (Sümbül), Muscari neklectum (Sümbül) türleri
günümüzde mesarya ovasına hakimdirler. Çiçek açma mevsiminde ise kırmızı renkli
Papaver rehoeas (Gelincik), Sarı çiçekli Sinapis arvensis (Hardal) veya Altın sarısı
Chrysanthemum coronarium (Kasımpatı) ile çok güzel bir renk cümbüşü
oluşturmaktadır. Bunun yanında Kıbrıs’a özgü tür olan Ophrys kotschyi (Ofris)
kolaylıkla burada bulunmaktadır. Günümüzde; ormanlarımızı oluşturan ve Orman
Dairesi Müdürlüğü’nün yazılı izni olmadan kesilemeyen, taşınamayan, şekli
değiştirilemeyen ve budanamayan ağaçlar; Çam Ağaçları, Servi Ağaçları, Ardıç
Ağaçları, Kavak Ağaçları, Çınar Ağaçları, Meşe Ağaçları ve Okaliptüs Ağaçlarıdır
(www.kktob.org).
55
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
Çalışma bölgesi içerisinde yer alan Salamis Ormanları; Halep Çamı (Pinus
halepensis- Alepo pine), Fıstık Çamı (Pinus pinea. L), Okaliptüs Ağaçlarından
(Eucalyptus ssp) kurulmuştur.
Orman Arazilerinin 64,323 ha’lık alan kapladığı, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’nin 2004 yılı tahminine göre
toplam nüfusu 218,066’dır. Ülke
nüfusunun yaklaşık % 59.6’sı kırsal bölgelerde yerleşmiş olup, toplam çalışan
nüfusun % 16.5’i tarım sektöründe istihdam edilmiştir. Yaratılan Gayri Safi Yurt İçi
Hasıla’nın % 9.7 gibi önemli bir oranı bu sektörden karşılanmaktadır. Milli ihracatın
% 35.56’sı Tarım ürünlerinden oluşmaktadır. Bu parametreler ülkenin bir tarım
ülkesi olduğunu kanıtlamakta ve bu sektörün ülke açısından önem ve büyüklüğünü
ortaya koymaktadır. KKTC’nin 329,890 ha’lık toplam alanının %56.71’ine karşılık
gelen 187,068 ha tarım arazileri olarak kullanılmaktadır (Tarımsal Yapı ve Üretim,
2003). Ülkenin arazi varlığı dağılımı Çizelge 3.1.’de yer almaktadır.
Çizelge 3.1. K.K.T.C.’nin 2003 yılı verilerine göre arazi kullanım modeli.
ARAZİ ÇEŞİDİ
MİKTAR (ha)
%
Tarım Arazisi
187,069
56,71
Orman Arazisi
64,323
19,50
Hali ve Mer’a Arazisi
16,344
4,95
Kasaba, Köy, Dere ve Gölet
35,252
10,69
Kullanılmayan Arazi
26,902
8,15
Toplam
329,890
100
Arazisi
Yarı tropikal iklim kuşağında yer alan ada sıcak ve kurak, yağışların
genellikle kış aylarında indiği Akdeniz ikliminin etkisi altındadır. 2003 yılı ortalama
sıcaklığı 19,6 oC olan KKTC’de aynı yıl en düşük sıcaklık 9,7 oC ile Şubat, en
yüksek sıcaklık ise 29,3 oC ile Ağustos aylarında gerçekleşmiştir. Çizelge 3.2.’de
KKTC’nin ve çalışma bölgesinin 2003 yılı aylık sıcaklık verileri (oC ) yer
almaktadır.
56
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
Çizelge 3.2. KKTC’nin ve çalışma bölgesinin 2003 yılı aylık sıcaklık verileri (oC )
Çalışma alanının bölgelere göre 2003 yılı aylık sıcaklık verileri (ºC)
Orta
Doğu
Doğu Karpaz KKTC
Kuzey Sahili Batı
Mesarya Mesarya Mesarya sahili Bölgesi
ve
Beşparmak
Dağları
Ocak
12,8
12,2
12,0
13,3 13,1
13,7
12,8
Şubat
9,7
9,7
9,7
9,7
8,9
10,4
9,7
Mart
11,6
10,8
11,9
11,5 11,2
12,6
11,6
Nisan
16,1
15,4
16,0
15,8 15,7
16,4
16,0
Mayıs
23,3
22,6
24,1
24,4 22,6
23,3
23,4
Haziran
25,9
25,1
26,9
26,9 25,6
25,9
26,0
Temmuz
29,0
28,0
30,0
30,2 28,8
29,2
29,2
Ağustos
29,1
27,9
29,6
30,4 28,9
30,0
29,3
Eylül
25,2
24,4
25,4
26,3 25,5
26,3
25,5
Ekim
22,1
20,8
21,8
22,9 21,9
22,3
22,0
Kasım
16,9
15,9
15,9
17,9 17,5
17,9
17,0
Aralık
12,5
12,2
11,8
13,7 13,8
13,8
13,0
Ortalama
19,5
18,8
19,6
20,3 19,5
20,2
19,6
Bölgedeki farklı noktalarda yer alan istasyonlardan alınan verilere göre 2003
yılı toplam yağış ortalaması 457,3 mm dolayında olup en kurak aylar Temmuz ve
Ağustos, en yağışlı aylar ise Aralık ve Şubat aylarıdır. Çizelge 3.3.’de KKTC’nin ve
çalışma bölgesinin 2003 yılı aylık yağış verileri (mm) verilmektedir.
KKTC ve çalışma bölgesinden elde edilen verilere göre 2003 yılı en yüksek
nem % 79,5 ile Ocak ayında gerçekleşirken en düşük nem %55,8 ile mayıs ayında
elde edilmiştir. Çizelge 3.4.’de KKTC’nin ve çalışma bölgesinin 2003 yılı aylık nisbi
nem oranları (%) yer almaktadır.
57
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
Çizelge 3.3. KKTC’nin ve çalışma bölgesinin 2003 yılı aylık yağış verileri (mm).
Çalışma alanının bölgelere göre 2003 yılı aylık yağış verileri (mm)
Orta
Doğu
Doğu Karpaz KKTC
Kuzey Sahili Batı
ve Beşparmak Mesarya Mesarya Mesarya sahili Bölgesi
Dağları
Ocak
82,2
52,1
50,8
46,6 39,2
43,3
57,1
Şubat
182,3
167,2
109,0
81,9 58,3
133,0 130,6
Mart
105,8
68,2
83,4
91,8 80,8
95,2
91,2
Nisan
14,6
10,8
37,5
31,5 37,0
11,5
22,5
Mayıs
1,3
0,3
17,0
2,0
0,4
9,0
5,0
Haziran
31,7
9,8
28,7
15,9 13,6
24,0
20,6
Temmuz
0,0
0,2
0,0
0,0
0,0
0,0
Ağustos
0,2
0,0
0,8
0,0
0,0
0,0
0,2
Eylül
0,5
0,0
1,6
0,1
0,0
5,3
1,0
Ekim
15,2
10,1
7,2
5,5
4,4
12,1
9,9
Kasım
46,1
37,2
10,5
12,9
7,1
14,0
24,8
Aralık
113,8
52,7
68,1
95,2 93,0
117,7
94,4
Ortalama
593,7
408,4
414,8
383,4 333,8
465,1 457,3
Çizelge 3.4. KKTC’nin ve çalışma bölgesinin 2003 yılı aylık nisbi nem oranları (%).
Çalışma alanının bölgelere göre 2003 yılı aylık nisbi nem oranları verileri (%)
Orta
Doğu
Doğu Karpaz KKTC
Kuzey Sahili Batı
Mesarya Mesarya Mesarya sahili Bölgesi
ve
Beşparmak
Dağları
Ocak
78,7
81,8
79,1
82,1 82,4
73,8
79,5
Şubat
71,7
77,9
76,7
76,8 81,0
68,8
74,4
Mart
73,8
79,9
76,0
76,9 76,4
70,4
75,1
Nisan
71,8
76,1
73,4
74,3 74,3
74,5
73,3
Mayıs
56,5
64,8
52,3
51,3 58,8
63,7
55,8
Haziran
62,5
74,3
59,0
60,3 66,1
70,4
62,9
Temmuz
56,5
69,9
52,3
53,4 59,9
40,6
56,8
Ağustos
61,5
74,8
55,3
57,0 63,9
72,6
61,3
Eylül
63,9
75,4
59,3
59,8 63,0
66,7
62,8
Ekim
67,2
76,4
65,0
65,5 67,3
70,3
67,1
Kasım
72,9
74,6
68,3
68,2 68,2
66,1
70,2
Aralık
75,6
76,9
72,2
76,9 71,5
69,5
75,0
Ortalama
67,7
75,2
65,7
66,9 69,4
67,3
67,9
58
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
3.1.4. Çalışma Alanı ve Çevresinin Jeolojisi
Salamis Antik Kenti Pleyistosen yaşlı denizel kalkarenitik kireçtaşı ve kumlu
kireçtaşından oluşan bir jeolojik temel üzerine oturmaktadır. Güncel kıyıya yakın yer
alan Gymnasium ve bununla ilgili alt yapıların bazı kısımları ise kentin kurulduğu
zamanda daha düşük bir topoğrafik kotta bulunması yüzünden doğrudan plaj kumu
üzerinde yerleşirler. Pleyistosen yaşlı denizel kumtaşı ve kumlu kireçtaşları hem
M.Ö. 1700’lerdeki Enkomi kentinin hem de M.Ö. 1050 yıllarında kurulan Salamis
kentinin imarında kullanılmışlardır. O yıllarda kullanılan taş ocakları yüzeyde
bulunan ve bir jeolojik erozyon koruyucusu olan üst seviyelerinin kaldırılmasıyla
Pleyistosen istifinin dayanımsız alt seviyelerinin kolayca aşınmasına neden olmuş ve
adanın bu kesiminde hafif dalgalı bir rölyef ortaya çıkmıştır. Kıbrıs Adası’nın kentin
bulunduğu doğu kıyısı olasılıkla yüzbinlerce yıl olarak ifade edilebilecek
bir
süreden beri yükselmektedir. Kentin M.S. 77 ve 332 ile 342 yıllarındaki
depremlerle yıkılması ile meydana gelen molozların denize doğru kısmen doğal
olarak akarsu ve sellenmelerle taşınması bu kesimin bu olaya izin verecek bir
topografik kotta bulunmakta olduğunu gösterir. Kuzey-güney uzanımlı eğim atımlı
normal faylanmalarla meydana gelen fay sarplıkları kentlerin imarında doğal taş
ocağı aynaları olarak kullanılmışlardır. Pleyistosen stratigrafik istifi özelliği
yüzünden kimi zaman mezar odalarının hazırlanmasında kimi zaman da başka
kullanımlar için hacımların meydana getirilmesinde kolaylık sağlamıştır. Kentin
imarında kullanılan kesme taş duvarların, iki metreden daha kısa bazı sütunların kimi
sütün başlıklarının, yol kaplamalarının malzemesi yakın çevreden sağlanmış, buna
karşılık, mermer ve granit sütunlar, bunların sütun başlık ve kaideleri, zemin ve kimi
duvar kaplamalarında kullanılan beyaz ve kırmızı mermerler, kırmızı ve beyaz
renklerdeki sedimanter breş ve puding sütun ve su havuzları ada dışındaki
kaynaklardan taşınmışlardır. Salamis kentinin imarında kullanılan malzemenin
işlendiği yer olasılıkla kentin güneyinde Pedos ırmağına yakın yer almıştır. Bu
durum akarsu ile taşınmış olan mermer yonga ve kiremit parçalarından
anlaşılmaktadır (Gökten ve ark., 2005). Şekil 3.19.’da Salamis ve yakın çevresinin
jeoloji haritası yer almaktadır.
59
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
Şekil 3.19. Salamis ve yakın çevresinin jeoloji haritası.
Salamis Antik Kenti’nin kurulduğu alanın temelinde özellikle Granit Forum,
Agora ve Zeus tapınağının bulunduğu alanlarda Pleyistosen’in en üst seviyesini
temsil eden kalkarenitik kireçtaşları yer almaktadır. Buna karşılık Gymnasium,
Amfitiyatro ve sütunlu yolun kuzey ucu plaj kumu üzerinde bulunmaktadır (Şekil
3.20). Bu kısımlarda yapıların inşasından önce kireç harcı, jips kırıntı ve moloz
karışımından oluşan bir tesviye harcı ile platform oluşturulmuş ve temelin kimi
kısımları yine bu tesviye harcının üzerinde kazılmıştır. Sütunlu yolun kuzeye doğru
eğimli olması olasılıkla orijinaldeki durumdur. Bütün bu görüntü Salamis kentinin
kurulduğu zamanda bugünkünden daha düşük bir kotta bulunduğunu işaretler. Bu
şekilde 3000 yıldır meydana gelen yükselmenin beş metre kot farkı oluşmasına
dayanan hızı 0.17 cm/y dır. Bu yükselmenin bir başka kanıtı kıyıda yüksekte kalmış
olan alüviyal yelpaze depolanmalarıdır ki malzeme içerisinde yoğun kiremit
parçalarının bulunması bu taşınma olayının olasılıkla kentin depremlerle yıkılması
sıralarında meydana geldiğini gösterir. Salamis alanının bu yükselmesiyle taşınmayı
meydana getiren Kanlıdere veya onun kolu güneye göç etmiştir. Gerçekte kıyı
diferansiyel şekilde bütünüyle yükselmektedir. Agoranın kuzeyinde yer alan su
60
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
deposu bugün ova tabanından altı-yedi metre yüksekte bulunmaktadır. Kullanıldığı
zamanda daha düşük kotta bulunmuş olmasıyla batıdan kanallarla veya akuadüklerle
su getirilmesinin çok da güç olmamış
olduğunu düşündürebilir. Kentin
güneydoğusunda kalıntıları görülen antik limanın üzeri kalınlığı 1.5 m’yi geçmeyen
alüviyal yelpaze depolanmalarıyla örtülmüştür. Bugüne kadarki yayınlarda sözü
edilen antik limanın iki kilometre kuzeye taşınmış olması çok zayıf bir taşınmaya
neden olan Kanlıdere’nin limanı doldurmasından çok karanın yükselerek bu
sığlaşmaya neden olmasıdır.
Şekil 3.20. Salamis antik kentinin vaziyet planı.
Kentin güneydoğusunda antik limana yakın kısımlara depremlerle meydana
gelen yıkıntılar dökülmüştür. Bunlar arasında doğal taşınan malzeme de
bulunmaktadır. Bunlar arasında yalnızca limana yakın kesimde doğal taşınan
malzeme arasında mermer yongaları bir seviye halinde gözlenmiştir. Bu durum
61
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
kentin imarı sırasında taş blokların ve çeşitli mermer malzemenin kentin güneyinde
suya yakın yerde hazırlanmış olduğuna işaret edebilir.
Kentin imarında kullanılan kesme taş ve moloz taşlar Pleyistosen istifinin en
üst seviyesini meydana getiren denizel kireçtaşlarından ve kumlu kireçtaşlarından
hazırlanmıştır. Bunun için çevrede çok sayıda taş ocağının işletilmiş olması gerekir.
Bu imalat bazı yerlerde ova tabanının en çok üç metre farklılıkta değişen seviyelerde
bulunmasına neden olmuştur.
Fay sarplıkları bazı yerlerde taş ocaklarının doğal aynalarını meydana
getirmiştir. Pliyo-Pleyistosen istifinin dayanım özellikleri daha önce de belirtildiği
gibi en üst kireçtaşı katmanının bir doğal tavan gibi kullanılabilmesini sağlamış ve
mezarlar dahil olmak üzere olasılıkla çeşitli amaçlı kullanımlar için yeraltı
açıklıklarının kazılabilmesini sağlamıştır. Bu durumun örnekleri Salamis antik
kentinin batısında ova tabanında yer alan nekropol’de görülebilmektedir.
Kentin imarında kullanılan başlıca yapı malzemesi çevre taş ocaklarından
sağlanmış olan Pleyistosen yaşlı denizel kalkarenitik ve kumlu kireçtaşlarıdır. Bu
kireçtaşlarının en fazla 1.5-2 m kalınlıkta olması bunlardan yapılan sütun
başlıklarının daha az dayanımlı olmasıyla kolay aliterasyonuna yol açmış ve
bunlardan yapılan sütunlar ancak bir kaç parçalı olmak suretiyle gerçekleştirilmiştir.
Denizel kireçtaşlarının çoğu zaman homojen olmayan iç yapıları fiziksel ve kimyasal
aliterasyonlarına yol açarak karakteristik karst aşınım formlarının ortaya çıkmasına
yol açmıştır.
Kentin M.S. 77 ve 332-342 yıllarında yıkılmasına neden olan depremleri
takiben yapılan onarımlarda çoğunlukla yıkımdan çıkan molozlar duvar örgüsünde
kullanılmıştır. Bu kapsamda bazı tamiratlarda ve özellikle bu kazı döneminde ortaya
çıkarılmış olan yolun bozulması ve yeniden kaplanmasında kullanılan gri renkli orta
dayanımlı kumtaşları olasılıkla kentin güneydoğusunda deniz içerisinden alınmıştır.
Bazı siyahımsı gri renkli breşik kireçtaşı sütunların Beşparmak Dağları’ndaki
Permokarbonifer yaşlı kireçtaşlarından getirilmiş olması olasıdır. Buna karşılık granit
ve mermer sütunlar ile puding ve breşik mermer sütunların, kaplama olarak
kullanılmış olan beyaz ve bordo renkli mermerlerin, yine bordo renkli mermerden
62
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
yapılmış büyük küvetlerin ada dışından getirilmiş olması gerekmektedir (Gökten ve
ark., 2005).
3.1.5. Çalışma Alanının Günümüzdeki Arazi Kullanımı
Kıbrıs Adası’nın doğu kıyısındaki Gazi Mağusa körfezinin gerisinde
uzanmakta olan tüm ada üzerindeki en önemli yerleşimlerden Salamis Antik Kenti 7
km²’lik alanı kaplamaktadır. Salamis Antik Kenti ve çevresinde yer alan arazilerin
günümüzdeki kullanımları çeşitlilik arz etmektedir. Bölgede, kuru tarım arazileri;
sulanmayan işlenen araziler, sulu tarım arazileri; geçici
olarak
sulanmakta olan
araziler, ağaçlandırılmış alanlar; orman tarımı arazileri ve makilikler; geçici
orman-çalılık olarak kullanılan araziler çoğunluğu oluşturmaktadır. Ayrıca
Zeytinlikler (zeytin bahçeleri) de önemli bir alana sahiptirler. Bunların yanında az
miktarda narenciye alanları bulunmaktadır.
3.1.6. Çalışma Alanının Zemin ve Toprak Özellikleri
Kıbrıs Adası’nın kuzey kesitinde yer alan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti,
çok genç Holosen’den çok yaşlı Permiyen-Karbonifer’e kadar uzanan çok zengin
jeolojik oluşukların yanı sıra Trodos Dağları’ndan ve özellikle de Beşparmak
Dağları’ndaki dik-çok dik eğimlerden kısa mesafe içerisinde Akdeniz düzlüğüne
ulaşan akarsu ve yan dereler, yamaçlarda eğimin kırılması sonucu meydana gelen
koluviyal ve bajada oluşukları çok farklı ana materyallerin ve yeryüzü şekillerinin
varlığını ortaya koymakta bu özellik ülke toprakları deseninin çeşit ve zenginliğine
de yansımaktadır. Ülkede jeolojik materyal ve fizyoğrafik birimler bakımından kesin
farklılıklar gösteren 17 değişik ünite bulunmaktadır.
Bunlar; Genç Alüviyal
Depozitler, Yandere Alüviyalleri, Yaşlı Alüviyal Depozitler, Çukur Kil Depoları,
Koluviyaller, Bajadalar (Çamur Akıntıları), Pliyosen-Pleyistosen, Kumlu Marnlar,
Pliyosen- Pleyistosen Marn Üzerini Örten Konglomera Terasları, PliyosenPleyistosen
Marno-Kalker, Marn’lar, Miyosen Jips’ler, Miyosen Kumtaşları,
Miyosen Kum Taşı ara Katmanlı Kireçli Kil ve Kireçli Killer, Miyosen Tebeşirler,
63
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
Jura-Triyas Kristalize ve Dolomitik Kireçtaşları, Kretase Volkanik’leri, Stabil Kıyı
Kumul’ları ve ile Çeşitli Arazi Tipleridir.
Trodos Dağları’ndan Lefke, Güzelyurt ve Mesarya ovalarında, Beşparmak
Dağları’ndan ise yine orta Mesarya Ovası’na ulaşan Yeşilırmak, Güzelyurt Deresi,
Kanlıdere, Çakıldere gibi akarsuların meydana getirdiği Genç Aluviyal Depozitler
genellikle çok derin, yer yer de çok çakıllı bulunmaktadır. Çalışma alnında bulunan
toprakların büyük çoğunluğu da bu gruta yer almaktadır, kanlıdere ırmağı tarafından
taşınan materyallerin birikmesi sonucu oluşmuşlardır.
Ülkenin, özellikle Yeşilırmak ve Güzelyurt bölgelerinde yoğun tarım yapılan
toprakları, genç alüviyal depozitlerden oluşmaktadır. Genellikle Beşparmak
Dağları’nın kuzeyinde Akdeniz’e, güneyinde ise Mesarya ovalarından Karpaz
bölgesine ulaşan küçük dereciklerin yakın mesafelerden depoladığı taşınmış
materyaller
Yandere Alüviyal
fizyoğrafik ünitesini meydana getirmiştir. Bu
dereciklerin depozitleri geldikleri yakın yörelerdeki jeolojik malzemeye
önemli
derecede benzerlik göstermekte olup büyük çoğunlukla hafif-orta eğimlerde
bulunurlar. Çukur Kil Depoları, ülkenin Akdeniz’e komşu eski kıyı bataklıklarının
dolması sonucu veya bajadaların (çamur akıntılarının) uç kısımlarında aluviyallerle
birleştiği konkav topografyalarda oluşmuş durumdadır. Özellikle Mesarya Ovası’nın
güneyinden Mağusa’ya doğru geniş yayılım gösterirler. Çoğunlukla yetersiz drenajlı
tuzlu ve jipsli özellik taşırlar. Çalışma alanı toprakları bu fizyoğrafik üniteyi
oluşturan serileri içermektedir. Ülkenin en homojen ve yaygın toprakları Bajada’lar
üzerinde oluşmuşlardır. Bunlar şimdiki durumda kuru tarım yapılan, Salamis Antik
Kenti toplumunun da beslenme ihtiyacını karşılamak için tarımsal amaçlı kullandığı
bilinen Mesarya Ovası’nın büyük bir kısmını oluşturmaktadırlar. Genellikle Mesarya
ovalarının kuzeyi, Beşparmak Dağları’nı paralel olarak izleyen, miyosen yaşlı
kumtaşı ara katmanlı kireçli killerden ve kumlu marnlardan yüzey suları ile ovanın
orta kesimine doğru çamur akıntıları şeklinde taşınarak yığılan, çok derin
topraklardan ibarettir (KKTC Detaylı Toprak Etüd ve Haritalama Projesi, 2000).
64
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
3.1.7. Çalışmada Kullanılan Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri
Donatımları
Kıbrıs Adası üzerindeki en önemli yerleşimlerden biri olan Salamis Antik
Kenti ve çevresindeki çalışmalarımızda; bölgenin 1:5.000 ölçekli topoğrafik
haritaları ile 3 Kasım 1996 tarihli IRS-1C (Hint Uydusu) uydu görüntüsü
kullanılmıştır. Ayrıca çalışmada, 2000 yılında tamamlanan K.K.T.C. Detaylı Toprak
Etüd ve Haritalama Projesi sonucunda oluşturulan K.K.T.C. topraklarına ait; Temel
Toprak Haritası, Arazi Kullanım Kabiliyeti Haritası, Sulu Tarıma Uygunluk
Haritası, Şimdiki Arazi Kullanım Haritası, Potansiyel Arazi Kullanım Haritası ve
Tarımsal Kullanıma Uygunluk Haritası’ndan yararlanılmıştır.
Topoğrafik haritalar ve uydu görüntüleri üzerinde yer alan veriler; K.K.T.C.
Tarım ve Orman
Bakanlığı
Coğrafi
Bilgi
Sistemleri
Laboratuvarı
ile
Çukurova Üniversitesi’nde sayısallaştırılarak Coğrafi Bilgi Sistemleri oluşturmak
amacıyla bilgisayar ortamına aktarılmıştır, gerekli analizlerin ve sorgulamaların
yapılmasında ArcGIS (ArcCatalog, ArcToolbox, ArcMap), ArcView ve MapInfo
Professional programları kullanılmıştır.
3.1.7.1. IRS-1C (Hint Uydusu) Uydu Görüntü ve Özellikleri
Hint uzaktan algılama uydusu (IRS- 1C) 28 Aralık 1995'te Rus mekiği ile
başarılı bir şekilde kutupsal yörüngeye oturtulmuştur. Ocak 1996'da ilk görüntüler
alınmaya başlanmıştır. Benzeri bir uydu 29 Aralık 1997'de kutupsal yörüngeye
başarılı bir şekilde oturtulmuş olup 1997 yılının Ekim ayında çalışmaya başlamıştır.
IRS-1C dairesel, güneş uyumlu, kutuplara yakın yörüngede 98,69 derecelik bir
eğimle ve 817 km'lik bir yükseklikte yeryüzünü hemen hemen sabit bir ışık altında
görüntüleme yapacak şekilde yörüngeye oturtulmuştur. Günde 14 dönüşüm
yapmaktadır. Dünya etrafındaki bir dönümü 101.35 dakika sürmektedir. Yeryüzü
üzerinde aynı noktadan 24 günde bir geçmektedir (www.nik.com.tr).
Tarım ve Ormancılık (bölgesel), Jeoloji, bölgesel planlama gibi uygulama
alanları olan çok bandlı uydunun özellikleri şöyledir; Band 1: 0.52-0.59 µm, Band 2:
65
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
0.62-0.68 µm, Band 3: 0.77-0.86 µm, Band 4: 1.55-1.70 µm, Çözünürlük: 23 m
(Band 1-3), 70 m. (Band 4), Tarama Genişliği:142 km(Band 1-3), 148 km (Band 4)
(www.akropol.com.tr).
66
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
3.2. Metod
Veri Toplama ve Kaynak Tarama
1:5.000 Ölçekli Topoğrafik Haritalar
Kasım 1996 tarihli IRS-1C (Hint Uydusu) Uydu Görüntüsü
Harita Sayısallaştırma
Uydu Görüntüsünün
Coğrafi Düzeltmesi
Görüntü Zenginleştirme
Sınıflandırma
Coğrafi Bilgi Sistemleri Oluşturulması
GPS ile Arazi Etüdü
Arazi Etüd Sonuçlarının CBS ile Bütünleştirilmesi
Elde Edilen Katmanlardan Tarihi ve Günümüz
Arazi Kullanımlarının Karşılaştırılması
Sayısallaştırılan Yükseklik Eğrileri ile Arazinin Üç Boyutlu
Örneklemesinin Yapılması
Haritaların Basımı
Araştırma Sonuç ve Önerileri
Şekil 3.21. Çalışma akış tablosu.
67
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
Çalışmada, Kıbrıs adasının doğu kıyısındaki Gazi Mağusa körfezinin
gerisinde uzanmakta olan ve 7 km²’lik alanı kaplayan Salamis Antik Kenti ve çevresi
Coğrafi Bilgi Sistemleri yardımıyla tarihsel ve güncel arazi kullanımları yönünden
incelenmiştir. Bu incelemeler sırasında öncelikle veri toplama ve kaynak tarama
çalışmaları yapılmıştır. Bölge hakkında bilgili kişilerle görüşülmüş ve onların
yorumları alınmıştır. Kaynaklar temin edilmiştir. Bunlarla birlikte bölgenin 1:5.000
ölçekli topoğrafik haritaları ile 3 Kasım 1996 tarihli IRS-1C (Hint Uydusu) uydu
görüntüleri temin edilmiştir. Ayrıca çalışmada kullanılmak üzere, 2000 yılında
tamamlanan K.K.T.C. Detaylı Toprak Etüd ve Haritalama Projesi sonucunda
oluşturulan K.K.T.C. topraklarına ait; Temel Toprak Haritası, Arazi Kullanım
Kabiliyeti
Haritası, Sulu Tarıma Uygunluk Haritası, Şimdiki Arazi Kullanım
Haritası, Potansiyel Arazi Kullanım Haritası ve Tarımsal Kullanıma Uygunluk
Haritası da tedarik edilmiştir.
Arkeolojik veri toplama çalışmaları sırasında, Salamis Sit Alanı kazılarını
yürüten uzman ekipten ve Eski Eserler ve Müzeler Dairesi sorumlularından bilgiler
toplanmıştır. Bölgede yapılan arazi çalışmaları içerisinde ise fotoğraflama çalışmaları
ve GPS ile arazide nokta tespit işlemleri yapılmıştır.
3 Kasım 1996 tarihli IRS-1C (Hint Uydusu) uydu görüntüsü üzerinde Erdas
Imagine programı kullanılarak gerekli çalışmalar yapılmış ve çalışma alanında yer
alan farklı arazi kullanımları saptanmıştır. Bu saptanan alanlarda farklı bantlar
kullanılarak zenginleştirilmiş bir görüntü elde edilmiştir. Elde edilen bu görüntülerin
sınıflandırılması sonucunda birbirine yakın değerler veren alanların ortak bir renginin
oluşması sağlanmıştır. Böylece farklı renklerle farklı kullanımlar gerçekleştirilen
alanların sınırları çizilmiştir.
Temin edilen 1/5 000 ölçekli topoğrafik haritaların raster veri formatından
vektör veri formatına dönüştürülmesi işlemleri çalışmada harita sayısallaştırma
aşamasının temelini teşkil etmektedir. Vektörel formattaki veriler, nokta (point),
çizgi (line) ve alan (poligon) olarak (x,y) koordinat değerleriyle kodlanarak
depolanmışlardır. Nokta özelliği gösteren örneğin; bir elektrik direği, ağaç, kuyu,
antik yerleşim, nirengi noktası veya kot tek bir (x,y) koordinatı ile tanımlanırken,
çizgi özelliği gösteren bir yol veya akarsu şeklindeki coğrafi varlık birbirini izleyen
68
3.MATERYAL VE METOD
Ersü İDERMAN
bir dizi (x1, y1) (x2, y2) (x.., y..)..... (xn, yn) koordinat serisi şeklinde saklanmıştır.
Poligon özelliğine sahip coğrafik varlıklar, örneğin sit alanı, güncel yerleşim alanları,
göller, toprak haritaları, eşyükselti eğrileri, orman alanları, bitkisel üretim alanları
kapalı şekiller olarak, başlangıç ve bitişinde aynı koordinat olan (x1, y1) (x2,y2) (x..,
y..) (xn, yn) (x1, y1) dizi koordinatlar ile depolanmıştır.
Uydu görüntüsü ve sayısallaştırması yapılmış 1/5.000 ölçekli haritalarla Arc
GIS programı kullanılarak Coğrafi Bilgi Sistemleri oluşturulmuştur. Oluşturulan
veriler 1/25.000 ölçekli toprak haritalarıyla da birleştirilmiştir. Bunların sonucunda
daha verimli ve kolay ulaşılabilir bir bilgi deposu elde edilmiştir. Bu veriler
kullanılarak çalışma alanının üç boyutlu görüntüsü oluşturulmuş, şimdiki arazi
kullanım haritaları çizilmiş ve analizlerle sorgulamalar yapılarak arazi kullanım
planlamaları yoluna gidilmiştir.
69
4.ARAŞTIRMA BULGULARI
Ersü İDERMAN
4. ARAŞTIRMA BULGULARI
4.1. Çalışma Alanı İle İlgili Elde Edilen Arkeolojik Bulgular
Dünyadaki önemli kültür miraslarından biri olan ve Kıbrıs Adası üzerinde
7km²’lik alan kaplayan Salamis Antik Kenti, Salamis Mezarlık Alanı, St. Barnabas
Manastırı ve Enkomi (Alasia) Şehri doğal kaynaklar yönünden zengin bölgeler
üzerine kurulmuşlardır. Zeytin, üzüm, tahıl yetiştirme alanları ve zengin ormanlar
yanında doğal limanları sayesinde ticaret için de çok uygun bir bölgede
konumlandırılmışlardır. Salamis Antik Kenti’nin denize olan yakınlığı Şekil 4.1.’de
görülmektedir. Tarıma elverişli arazilere yakın alanlarda kurulmuş bu kentlerde
yapılan kazılar sonucu elde edilen bulgular ve Salamis Antik Kenti’nde mevcut
zeytinyağı değirmeni de göstermektedir ki zeytin, dönem halkı için çok büyük önem
taşımıştır. Ayrıca adanın bu bölgesinde mevcut olan maden ve orman zenginliğinin
de şehirlerin yapılandırılmasında büyük önemi bulunmaktadır.
Şekil 4.1. Salamis Antik Kenti.
70
4.ARAŞTIRMA BULGULARI
Ersü İDERMAN
Salamis’in diğer şehirlerle olan yarışlarından hep daha üstün çıkmasını ticaret
açısından da adanın en önemli şehri oluşu sağlamıştır. Özellikle şehrin batısında yer
alan Mesarya Ovası’nda yetiştirilen tahıl, zeytin ve bağ ürünlerini görkemli
limanlarından komşu ülkeler olan
Mısır, Rodos, Girit, Filistin ve Anadolu’ya
göndererek kazanç sağlamışlardır. Ayrıca adaya gelen
seramik
ve
cam
gemilerden
değişik
formları şehirde bırakılmıştır. Yapılan kazı çalışmaları
sonucunda elde edilen buluntular bu verilerin elde edilmesine neden olmuştur. Kazı
çalışmaları ile ortaya çıkarılan mezarlar Salamis mezarlık alanı planı içerisinde Şekil
4.2.’de yer almaktadır.
Şekil 4.2. Salamis mezarlık alanı planı.
Yapılan kazılar sonucu ortaya çıkarılan ve yukarıda görülmekte olan
mezarlarda
ele
geçen
bulgular
saptanabilmesine çalışılmıştır.
kullanılarak
alanın
gerçek
fonksiyonunun
Salamis Antik Kenti’ndeki kazı ve restorasyon
çalışmaları Ankara Üniversitesi, Dil Tarih Coğrafya Fakültesi, Klasik Arkeoloji Ana
Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Coşkun Özgünel başkanlığındaki Salamis Harabeleri
71
4.ARAŞTIRMA BULGULARI
Ersü İDERMAN
kazı ve restorasyon ekibi tarafından sürdürülmektedir. Özgünel Kazıları’nda Salamis
Antik Kenti içerisindeki geçmişte yapılan kazılar sonucu ortaya çıkarılmış yapılar
yerine bugüne kadar araştırılmamış kısımlara yoğunlaşılmıştır.
Antik Salamis Kenti’nde 1950’li yıllarda gerçekleştirilen kazılar sonucunda
ortaya çıkarılan kentin önemli kamu yapılarının
bir kısmı Şekil 4.3.’de yer
almaktadır.
Şekil 4.3. Salamis Antik Kenti’nde yer alan bazı kamu yapıları.
Şekil 4.3.’de görülen numaralandırılmış bölümlerden 1 numaralı kısım
fiziksel hareketlerin yapıldığı kolonlu avluyu gösterirken 2 ve 4 rakamları stoa
denilen kısa fayanslarla kaplanmış yolları temsil etmektedir. Şekil 4.4.’de kolonlu
72
4.ARAŞTIRMA BULGULARI
Ersü İDERMAN
avlu ve yer seramikleri görülmektedir. 3
numara verilmiş yapı kırkdört kişilik
tuvalettir. 4 numara ile simgelenen stoa’nın doğusunda yer alan yapılar tam
anlamıyla bir hamam kompleksini oluşturmaktadır.
5 numara
ile
hamam
kompleksi içerisindeki yüzme havuzu, 6 numara ile soğuk oda, 7 numara ile sıcak
oda yani sauna, 8 numara ile sıcak
su
havuzları
ve 9 numara ile ılık oda
görüntülenmektedir. Bu odalar alt kısımlarında döşenmiş olan pişmiş toprak borular
ile kurulmuş ısıtma sistemi sayesinde ısıtılmaktadır. Ahşap odunların yakılması ve
yakılan yerin altındaki tünellerin kullanılmasıyla sıcak hava odaların altlarına
gönderilerek ısınma sağlanıyordu (Şekil 4.5.). Bu planlamalar ve duvar yapıları
incelendiği zaman
üstün
bir
mühendislik
kullanıldığı
görülebilmektedir.
Binada yakacak stokların yapıldığı alan 10 numaralı yapıdır. 11 numaralı yapı ise
sekiz kişilik aristokrat sınıfa ait tuvaletlerdir. Bu kanıya yer seramikleri yardımıyla
varmaktayız. Kıbrıs’ta özellikle bazilikalarda kullanılan büyük taşlardan yapılmış,
sarımsı beyaz renkli ve çok az sayıda kırmızı içeren mozaikler kullanılmıştır. 12
numara ile simgelenmiş yapı ise su deposudur.
Şekil 4.4. Salamis Antik Kenti içerisinde bulunan kolonlu avlu ve yer seramikleri.
73
4.ARAŞTIRMA BULGULARI
Ersü İDERMAN
Şekil 4.5. Salamis Antik Kenti içerisinde bulunan yeraltı ısıtma sistemi.
Birçok duvar mozaiğini içeren kentte, efsanelerden esinlenerek resimlemeler
yapılmıştır. Günümüzde de Salamis Antik Kenti içerisinde bu mozaiklerin bir
kısmını orijinal yerlerinde görebilmekteyiz. Şekil 4.6.ve 4.7’de bu resimlerden
örnekler yer almaktadır.
Şekil 4.6. Salamis Antik Kenti duvar mozaiklerinden biri.
74
4.ARAŞTIRMA BULGULARI
Ersü İDERMAN
Şekil 4.7. Salamis Antik Kenti duvar mozaik kalıntıları örneklerinden biri.
4.2. Çalışma Alanına Ait Haritalardan Elde Edilen Bulgular
4.2.1. 1/5.000 Ölçekli Topoğrafik Haritalardan Elde Edilen Bulgular
Kuzey Kıbrıs’ın doğu kısmını içeren 1/5.000 ölçekli on adet; s31c03c,
s31c03d, s31c04d, s31c07b, s31c07c, s31c08a, s31c08b, s31c08c, s31c08d ve
s31c09a numaralı pafta tarayıcı ile 1-1 olacak şekilde ve çalışma amacına uygun
çözünürlükte taranmıştır. Tarama sonucu elde edilen TIF (Tagged Image file Format)
uzantılı raster veriler (Şekil 4.8) üzerinde projeksiyonları European Datum 1950, 3°
ve 36. zon şeklinde tanımlanarak
koordinatlandırma işlemine başlanmıştır. Bu
amaçla Coğrafi Bilgi Sistemi temel programlarından biri olan ArcView altında
koordinatlandırma
işlemlerini
yapabileceğimiz
“Image
Analysis”
programı
kullanılmıştır. 10 paftaya dört köşesinde bulunan x ve y koordinatları birer birer
yazılarak dünya üzerindeki gerçek konumlarına getirilmeleri sağlanmıştır.
75
4.ARAŞTIRMA BULGULARI
Ersü İDERMAN
Şekil 4.8. Çalışma alanı içerisindeki .tif uzantılı raster veri örneği.
Koordinatlandırma işlemi tamamlandıktan sonra haritalar üzerindeki,
çalışmaya
yol
gösterici
nitelikteki
verilerin
sayısallaştırılması
işlemlerine
başlanmıştır. Sayısallaştırma işlemleri için ArcView programı kullanılmıştır.
Öncelikle paftalar üzerindeki eşyükselti eğrileri sayısallaştırılmıştır. Eşyükselti
eğrileri, diğer bir değişle münhaniler katmanı
her pafta için ayrı ayrı
oluşturulmuştur. Çalışma alanına ait haritalar üzerinde sayısallaştırılan 5m aralıklı
eşyükselti eğrilerinden çizgi (line) katman elde edilmiştir.
İkinci olarak nirengi noktaları yani yükseklik noktaları sayısal veri haline
getirilerek on ayrı nokta (point) katman oluşturulmuştur. Oluşturulan verilerin her
biri için ayrı ayrı tablolar yaratılarak bu tablolara verilerle ilgili bilgiler girilmiştir.
Örneğin eşyükselti eğrileri için yükseklik bilgileri, münhani tipi ve yükselti şeklinde
mi yoksa çukur mu olduğu hakkında semboller girilmiştir. Yükseklik noktaları içinde
yine yükseklik değerleri girilerek kodlamalar yapılmıştır.
76
4.ARAŞTIRMA BULGULARI
Ersü İDERMAN
1/5.000 ölçekli haritalar üzerindeki üçüncü sayısallaştırma işlemi yollar
üzerinde olmuştur. Asfalt ve Stabilize olarak iki farklı türde sayısallaştırılan
yollardan çizgi katmanlar meydana getirilmiştir.
Bir sonraki aşamada Salamis Antik Kenti ve çevresindeki binalar alan
(polygon) katman olarak vektör veri haline getirilmiştir. Sayısallaştırılan binaların
isimlendirmelerini içeren tabloları oluşturulmuştur.
Son olarak da Kıbrıs Adası’nın doğu bölgesinde mevcut olan bitkilerden bir
nokta (point) katman oluşturulmuştur. Bitki katmanı içerisinde dört farklı kod
kullanılmıştır. Bunlar yaprağını döken ağaçlar, çalılık, meyvalık ve sıra ağaçları
simgelemektedir.
Oluşturulan eşyükselti çizgi (line) haritaları, öncelikle Arc View programı
eklerinden biri olan “Geo Processing Wizard” kullanılarak birleştirilip tek bir çizgi
katman haline dönüştürülmüş, daha sonra da
Map Info Professional programı
kullanılarak bu veriler nokta katmana çevirilmiştir. Nokta katman haline gelen
eşyükselti eğrileri ile daha önce tek bir nokta katman haline getirilen yükseklik
noktaları birleştirilmiştir. Elde edilen veri artık üç boyutlu görüntü oluşturmada
kullanabileceğimiz yapıdadır. Bina ve bitki haritaları da aynı yöntemler kullanılarak
birleştirilmiştir. Sonuç olarak dört farklı katman elde edilmiştir. Bu katmanlar
sırasıyla Şekil 4.9, 4.10, 4.11 ve 4.12’de verilmiştir.
77
4.ARAŞTIRMA BULGULARI
Ersü İDERMAN
0
(a)
3000 metre
(b)
Şekil 4.9. Çalışma alanı içerisindeki sayısallaştırılmış eşyükselti eğrileri.
Veri tablosu içerisinde üç farklı tür olarak işlenen eşyükselti eğrilerinden 25m
aralıklarla geçenlere
ana münhani, 5m aralıklarla geçenlere münhani ve 2.5m
aralıklarla geçenlere de ara münhani diye adlandırma yapılmıştır (Şekil 4.9.a).
Eşyükselti eğrileri ile yapılan çalışma sonucunda onbir adet farklı yükseklik değeri
elde edilmiştir (Şekil 4.9.b). Sınır noktası da sıfır değeri olarak girilmiştir.
78
4.ARAŞTIRMA BULGULARI
Ersü İDERMAN
0
3000 metre
Şekil 4.10. Çalışma alanı içerisindeki sayısallaştırılmış yollar.
Salamis Antik Kenti çevresinde yer alan yollarla ilgili yapılan sayısallaştırma
çalışmalarında iki tür ele alınmıştır. Bu türlerden biri olan asfalt yollar üzerinde
gerçekleştirilen isimlendirme çalışmaları sonucunda ayrıca bir veri tabanı meydana
getirilmiştir. Çalışma alanı ile çevresi arasındaki ilişkinin ve mesafelerin daha net
görülmesini sağlamak amacıyla sayısallaştırması yapılan bu yollar topoğrafik
haritalarda da aynı şekilde adlandırılmıştır (Şekil 4.10).
79
4.ARAŞTIRMA BULGULARI
Ersü İDERMAN
0
1000 metre
Şekil 4.11. Çalışma alanı içerisindeki sayısallaştırılmış binalar.
Kıbrıs Adası üzerindeki en önemli yerleşimlerden biri olan Salamis Antik
Kenti’nin binaları ile ilgili sayısallaştırma işlemlerinde topoğrafik haritalar
üzerindeki raster veriler kullanılmıştır. Üç ana kısımdan oluşan binalar Salamis
Antik Kent yapıları, Salamis Mezarlık Alanı ve St. Barnabas Manastırı olarak
gruplandırılmış ve isimlendirilmiştir (Şekil 4.11).
80
4.ARAŞTIRMA BULGULARI
0
Ersü İDERMAN
3000 metre
Şekil 4.12. Çalışma alanı içerisindeki sayısallaştırılmış bitkiler.
Yapılan sayısallaştırma çalışmaları içerisinde oluşturulan bitki katmanı dört
farklı bitki türünü içermektedir. Kısmen yüksek olan alanlarda yer alan yaprağını
döken ağaçlar bitki grubu içerisinde geniş bir yer kaplamaktadır. Daha az eğime
sahip alanlarda çalılıklar yer alırken çalışma alanı içerisindeki az miktarda mevcut
olan meyve ağaçları da sayısallaştırılmıştır. Sıra ağaçlar olarak belirlenen türler ise
arazi sınırlarına ekilerek rüzgar kıran olarak yetiştirilmişlerdir. 1/5.000 ölçekli
topoğrafik haritaların lejantında da bu farklı bitki türleri aynı şekilde yer almaktadır
(Şekil 4.12).
4.2.2. 1/25.000 Ölçekli Toprak Haritalarından Elde Edilen Bulgular
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti topraklarının 2000 yılında oluşturulan
1/25.000 ölçekli toprak yapı ve özelliklerini gösteren “.shp” (shapefile) uzantılı
haritaları üzerinde çeşitli görüntüleme, sorgulama ve analiz etme çalışmaları
81
4.ARAŞTIRMA BULGULARI
Ersü İDERMAN
yapılmıştır. Çalışma alanı toprak yapısına ışık tutacak bilgi kaynağı olarak kullanılan
haritalar, Coğrafi Bilgi Sistemleri’nin temelini oluşturan ArcGIS Sistemi’nin ara
yüzlerinden biri olan ArcView programı kullanılarak incelenmiştir.
Yapılan çalışmalar sonucunda Şekil 4.13. ve 4.14.’de yer alan haritalar elde
edilmiştir.
0
3000 metre
Şekil 4.13. Salamis Antik Kenti ve Çevresine Ait Toprak Birlik Haritası.
Sorgulama çalışmaları sonucunda elde edilen verilerin görüntülendiği Şekil
4.13’te verilen haritada görülmektedir ki, çalışma alanının büyük çoğunluğunu
Bajadalar (çamur akıntıları) oluşturmaktadır, Genç Alüviyal Depozitler ile Marn
üzerini örten Konglomera Terasları da Salamis Antik Kenti’nin kurulmuş olduğu
bölgede geniş kısımlar kaplayan ünitelerdir. Aynı zamanda çok geniş alan
kaplamamakla birlikte kentin çok yakınındaki alanların da Kolüviyaller ve Çukur Kil
Depolarından oluştuğu görülmektedir.
82
4.ARAŞTIRMA BULGULARI
0
Ersü İDERMAN
3000 metre
Şekil 4.14. Salamis Antik Kenti ve Çevresinde Bulunan Toprakların Zeytin
Yetiştiriciliğine Uygunluk Haritası.
Çalışma alanının 1/25.000 ölçekli Detaylı Temel Toprak Haritası üzerinde
yapılan analiz etme çalışmalarında ele alınan kuru tarım alanları içerisindeki arazi
kullanım türlerinden biri olan zeytin, sofralık dane zeytin ve zeytin yağı üretimi
açısından sorgulanmıştır. Bu amaçlarla çok yıllık bir kullanım türü olan zeytin
yetiştiriciliğine
uygunluk
dereceleri
belirlenmiştir.
Analiz
ve
sorgulama
çalışmalarında dört sınıf esas alınmıştır ve buna göre zeytin yetiştiriciliğine çok
uygun alanlardan uygun olmayan alanlara kadar gruplandırmalar yapılmıştır.
4.2.3. IRS-1C (Hint Uydusu) Uydu Görüntüsünden Elde Edilen Bulgular
Çalışma alnında mevcut olan yerleşim dokusu ve tarımsal alanların
izlenmesine olanak sağlayan 3 Kasım 1996 tarihli IRS-1C (Hint Uydusu) uydu
görüntüsü kullanılarak çalışmalar yapılmıştır. Erdas Imagine programından
83
4.ARAŞTIRMA BULGULARI
Ersü İDERMAN
yararlanılarak yapılan çalışmada eğitimsiz (unsupervised) sınıflama yöntemi
kullanılmıştır. Sınıflama işlemi üç bant kullanılarak yapılmıştır.
Oluşturulan görüntü üzerinde yapılan incelemeler sonucunda çalışma alanı ve
çevresine ait sınıflaması yapılmış veriden çıktı alınarak arazi gözlemlemeleri
yapılmıştır. Eğitimsiz sınıflandırılmış uydu görüntüsü üzerindeki farklı renklerle
temsil edilen alanlarda yapılan incelemelerden elde edilen bulgular toprağın ve
üzerinde bulunan her türlü birimin (binalar veya bitki örtüsü) karakteristik
özelliklerine bağlı olarak, kendine özgü sıcaklıkları ve sıcaklıklardaki radyasyonu
farklı düzeylerde yansıttıkları gözlemlenmiştir (Şekil 4.15).
Şekil 4.15. Çalışma alanının sınıflandırılmış görüntüsü.
84
4.ARAŞTIRMA BULGULARI
Ersü İDERMAN
4.3. Arazi Çalışmalarından Elde Edilen Bulgular
Çalışma alanı ve çevresinde yapılan arazi çalışmaları gözlemleme ve
fotoğraflama nitelikli olarak gerçekleştirilmiştir. Öncelikle Salamis Antik Kenti,
Mezarlık Alanı, St. Barnabas Manastırı, Enkomi (Alasia) Şehri gezilerek, yapılar ve
çevre ile ilişkileri incelenmiştir. Daha sonra ise çalışma alanı ile ilgili fotoğraflama
çalışmaları yapılmıştır.
Bölgede yapılan arazi çalışmalarında tarımsal faaliyetler de incelenmiştir.
Çalışma alanı ve çevresinin bitki örtüsü incelemeleri sonucunda Şekil 4.16’daki
haritada görülen bitki deseni oluşturulmuştur.
0
3000 metre
Şekil 4.16. Çalışma alanı çevresindeki bitki deseni haritası.
Çalışma alanı çevresinde yer alan yerleşim birimleri dışındaki arazilerde
gerçekleştirilen çeşitli tarımsal faaliyetler içerisinde en geniş yeri zeytinlikler
kaplamaktadır. Bunun yanında özellikle Salamis Antik Kenti yakınlarında geniş
Akasya, Selvi ve Okaliptüs ormanları yer almaktadır.
85
4.ARAŞTIRMA BULGULARI
Ersü İDERMAN
Çalışma alanı ve çevresinde yapılan fotoğraflama çalışmaları sonucu elde
edilen fotoğrafların çoğunluğuna
Materyal ve Metod bölümünde yer verilirken
Salamis Antik Kenti duvar mozaiklerine görsellik kazandırmak amacıyla Araştırma
Bulguları’nda da Şekil 4.6’da çekilmiş olan fotoğraflardan bir örnek yer almaktadır.
4.4. Veri Toplama ve Kaynak Tarama Çalışmalarından Elde Edilen İstatistiki
Bulgular
Geçmişle geleceği keşfetmenin ve tanımanın yegane yolu, arkeolojik
mirasımıza sahip çıkarak, koruyarak ve incelemeler yaparak mümkün olabilmektedir.
İçerdikleri geçmişe ait çok değerli bilgiler olduğundan gelecekte yapılacak
araştırmalara ışık tutacaklardır. Aynı zamanda bu varlıklar eğitim, rekreasyon ve
turizm faaliyetleri açısından da çok büyük önem taşımaktadır. Her biri özgün ve
tekil olan bu varlıklar ülkeyi ziyaret eden turist sayısındaki belirgin artışlarda büyük
rol oynamaktadır. 2003 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni ziyaret eden turist
sayısı 2002 yılına göre %10.4 oranında artarken, 2003 yılına göre 2004 yılı turist
sayısı artış hızı %27.5 olarak gerçekleşmiştir. Turizm gelirleri ile döviz gelirlerinde
meydana gelen aynı doğrultudaki artışlara da dayanarak arkeolojik kültür mirası ile
turizm arasındaki paralellik açıkça görülebilmektedir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ekonomisi içerisinde ihmal edilmeyecek,
etkin bir yere sahip olan en önemli unsurlardan biri de tarımdır. Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’nin 2004 yılı tahminlerine göre
toplam nüfusu 218,066’dır. Ülke
nüfusunun yaklaşık % 59.6’sı kırsal bölgelerde yerleşmiş olup, toplam çalışan
nüfusun % 16.5’i tarım sektöründe istihdam edilmiştir. Yaratılan Gayri Safi Yurt İçi
Hasıla’nın % 9.7 gibi önemli bir oranı bu sektörden karşılanmaktadır. Milli ihracatın
% 35.56’sı tarım ürünlerinden oluşmaktadır. Bu parametreler ülkenin bir tarım ülkesi
olduğunu kanıtlamakta ve bu sektörün ülke açısından önem ve büyüklüğünü ortaya
koymaktadır. K.K.T.C.’nin 329,890 ha’lık toplam alanının %56.71’ine karşılık gelen
187,068 ha tarım arazileri olarak kullanılmaktadır. Tarım sektörünün temel görevleri
arasında yer alan; toplum bireylerinin beslenme ve temel ihtiyaç maddelerini yeterli
ve nitelikli olarak sağlamak, dış satım olanaklarını geliştirerek ülke ekonomisine
86
4.ARAŞTIRMA BULGULARI
Ersü İDERMAN
katkıda bulunarak toplumun ekonomik ve sosyal kalkınmasını hızlandırmak yer
almaktadır.
Akdeniz Ülkeleri tarımı içerisinde ihmal edilmeyecek, etkin bir yere sahip
olan en önemli bitki türlerinden biri ise zeytindir. Zeytin ve zeytinyağı 8000 yıldan
beri insanlar tarafından bilinmektedir. Dünya zeytin yetiştiriciliğinin %97’si Akdeniz
Bölgesinde yapılmaktadır. Botanik açıdan ölümsüz kabul edilen zeytin ağacının
yaşam ve verim evrelerine göre 1-7. yıllar ağacın gençlik dönemini, 8-40. yıllar
verimin arttığı yılları ve 41-150. yıllar ağacın verimin tedricen azaldığı yılları ifade
ederken, ağaçlar aynı köke bağlı yeni bir gövde ile gençleştirilebilinirse, bu yeni
gövde sayesinde çok uzun yıllar verim alınabilmektedir. Ancak pratik açıdan bir
zeytin ağacına biçilen ömür, iklim ve bakım şartlarına göre 500 yıla kadar
uzayabilmektedir. Ayrıca kış soğuklarının -7ºC’nin altına inmediği iklim şartlarında
ve denizden yüksekliği 400m’yi aşmayan her türlü arazi şartlarında (dağ, bayır,
yamaç, engebeli alanlar ve ova) zeytin yetişebilir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde 2004 yılı verilerine göre 462.737 adet
zeytin ağacı bulunmaktadır ve bu ağaçlardan 5.796,30 ton ürün elde edilmiştir.
Çizelge 4.1.’de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kaza ve bölgelerine göre zeytin
ağacı mevcudiyeti, verim ve üretimi yer almaktadır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde tarım, ekonomi içerisinde etkin bir yere
sahip olmasına rağmen bu alandaki önemli darboğazlar, sektörün ekonomik
gelişmedeki yerini almasını ve hızlı bir gelişmenin gerçekleşmesini sınırlamaktadır.
Tarımın ülke ekonomisini destekleyecek bir sektör olarak gelişmesi ve tarım
sektöründeki darboğazların hafifletilerek hem sektördeki hem de ekonomik gelişme
üzerindeki olumsuz etkilerin giderilmesiyle üretim-ihracat ilişkisinde de artışlar
olacağı açıkça görülmektedir. Çizelge 4.2.’de Çıkış limanlarına göre 2004 yılı Zeytin
ihracatı (kg) ve Çizelge 4.3.’de Kontrol yerlerine göre 2004 yılı zeytin ithalatı (kg)
verileri yer almaktadır. Ayrıca 2004 yılında ithalatı yapılan Zeytin fidanı adeti de
Çizelge 4.4.’de görülmektedir.
87
4.ARAŞTIRMA BULGULARI
Ersü İDERMAN
Çizelge 4.1. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kaza ve bölgelerine göre 2004 yılı
zeytin ağacı mevcudiyeti, verim ve üretimi.
Kazalar
Bölgeler
KKTC
LEFKOŞA
Lefkoşa merkez
Değirmenlik
Ercan
Güzelyurt
Lefke
Ağaç adeti
462.737
81.472
2.295
28.250
8.840
28.697
13.390
Zeytin
Verim
Üretim
Kg/ağaç
Ton
13 5.796,30
13 1.048,60
12
28,6
10
295
16
142
15
427
12
156
GAZİ MAĞUSA
G.Mağusa A
Bölgesi
G.Mağusa B
Bölgesi
Akdoğan
Yeni Erenköy
Mehmetçik
Yeni İskele
Gönendere
Geçitkale
258.365
14
3.691,40
3.185
24
77,4
4.295
26.020
80.460
65.900
36.050
6.400
36.055
12
7
11
20
20
11
11
53
172
891
1.308,00
721
73,5
395,5
GİRNE
Girne Doğu
Girne Batı
Boğaz
Çamlıbel
122.900
55.350
34.600
9.850
23.100
9
4
20
3
6
1.056,30
197
680
29,8
149,5
Çizelge 4.2. Çıkış limanlarına göre 2004 yılı Zeytin ihracatı (kg).
Ürünler
Siyah Zeytin
Zeytin yağı
Ercan
850
-
GaziMağusa
2.528
1.330
Girne
-
Toplam
3.378
1.330
Çizelge 4.3. Kontrol yerlerine göre 2004 yılı zeytin ithalatı (kg).
Ürünler
Zeytin
Ercan
255.550
GaziMağusa
31.422
88
Girne
Toplam
- 286.972
4.ARAŞTIRMA BULGULARI
Ersü İDERMAN
Çizelge 4.4. Giriş limanlarına göre 2004 yılı fidan ithalatı (adet)
Ercan
Zeytin Fidanı
GaziMağusa
-
-
Girne
Toplam
2.215
2.215
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde 2004 yılı verilerine göre 18 adet
zeytinyağı değirmeni bulunmaktadır. Ülke doğası ile bütünlük gösteren Zeytin
Üretim Alanları’nın geliştirilip çoğaltılması ile değirmenlerde yenilemelere gidilerek
buralarda hem istihdam alanı yaratılabilir hem de ülke ihtiyacı olan miktarlarda
zeytin ve zeytinyağı üretilebilir. İthal ürünlerden daha ekonomik olacak olan bu
üretim modeliyle ülke ekonomisine de katkı sağlanabilir. Doğal kaynakların en
verimli şekilde kullanılmasına bağlı olan ülkenin ekonomik gelişmesinin
sağlanabilmesi için en hızlı çözüme ulaşabilmede anahtar görevi gören Coğrafi Bilgi
Sistemleri ve Uzaktan Algılama Yöntemleri kullanılmalıdır. Uzaktan Algılama
Yöntemleri ile tarımsal açıdan önemli olan doğal kaynaklarımızla ilgili
oluşturulabilen veritabanı neticesinde arazi kullanım planlamaları yapılabilmekte ve
yüksek verim elde edilebilecek tarım politikaları izlenebilmektedir.
4.5. Çalışma Alanı İle İlgili Yapılan Modellemeler
Salamis Antik Kenti ve çevresiyle ilgili olarak yapılan arazi çalışmaları ve
laboratuvar çalışmaları ile elde edilen tüm veriler ileride yapılacak daha kapsamlı
çalışmlara zemin oluşturması ve bölgesel bir çalışma olarak kalmaması için Coğrafi
Bilgi Sistemi veri tabanına dönüştürülmüştür.
Çalışma alanı ile ilgili oluşturulan veri tabanı kullanılarak ArcInfo ve
MapInfo Professional programları yardımıyla arazi modellemeleri yapılmıştır.
Yapılan modellemelerde ilk olarak Şekil 4.17.’de görülmekte olan eşyükselti
eğrilerinin analiz etme işlemleri gerçekleştirilmiş ve üç boyutlu arazi görünümü
oluşturulmuştur. Salamis Sit Alanı yapıları, yollar ve bitkiler katmanlarının da
bulunduğu görüntüde renkler grili tonlardan kahve, kırmızı, sarı ve yeşil tonlarına
doğru değişkenlik meydana getirirken arazide de yükseklik artışı oluşmaktadır.
89
4.ARAŞTIRMA BULGULARI
Ersü İDERMAN
K
0
1000 metre
Şekil 4.17. Salamis Antik Kenti ve çevresinin eşyükselti eğrilerinin analiz edilmesi
sonucu elde edilen üç boyutlu görüntüsü.
Salamis Antik Kenti’ne deniz yönünden bakıldığı zaman ise Şekil 4.18.’deki
görüntü görülmektedir.
90
4.ARAŞTIRMA BULGULARI
Ersü İDERMAN
K
0
1000 metre
Şekil 4.18. Salamis Antik Kenti yapıları ve deniz yönünden görülen üç boyutlu arazi
görüntüsü.
Çalışma alanı ve çevresinin genelini kapsayan Şekil 4.19.’da modelleme
çalışmaları sonucunda elde edilen
arazi şekilleri yer almaktadır. Görütüde de
görüldüğü gibi Akalar tarafından kurulan Salamis Antik Kenti düz düze yakın
araziler içerisindeki hafif eğimli alanlara yapılmıştır. Kentten kuzey batıya doğru
ilerledikçe eğimde artış olmaktadır. Bu hafif eğimli alanlar Kent halkı tarafından
zeytin, badem, harnup gibi bahçe bitkileri yetiştiriciliğinin yapıldığı araziler olduğu
tahmin edilmektedir. Günümüzde de yer yer zeytinliklerin bulunduğu bu alanlarda
daha yoğun olarak zeytin tarımı yapılabilmesi imkanları bulunmaktadır. Tarım ve
Orman Bakanlığı tarafından yürütülmekte olan Doğruda Gelir Desteği çalışmaları
kapsamında Zeytin bahçelerinin daha verimli hale getirilmesi için üreticilere destek
verilmektedir. Bu çalışmalar kapsamına zeytin tarımına uygun alanlarda yeni
zeytinliklerin oluşturulmasının da desteklenmesiyle önce bölgedeki halkın gelirine
daha sonrada ülke ekonomisine katkıda bulunulmuş olunabilecektir.
91
4.ARAŞTIRMA BULGULARI
Ersü İDERMAN
K
0
1000 metre
Şekil. 4.19. ArcScene programı kullanılarak modellenmiş çalışma alanı.
Salamis Antik Kenti, Salamis Mezarlık Alanı ve St. Barnabas Manastırı ve
çevrelerinin, ayrıca sayısallaştırılmış olan dört farklı türdeki bitkilerin modellenmiş
görüntüsü Şekil 4.20.’de yer almaktadır.
92
4.ARAŞTIRMA BULGULARI
Ersü İDERMAN
K
0
1000 metre
Şekil 4.20. Salamis Antik Kenti, Salamis Mezarlık Alanı ve St. Barnabas Manastırı
ile çevreleri ve bitki katmanları.
Proje alanına ait haritalar üzerinde yapılan sayısallaştırma işlemleri
sonucunda oluşturulan dört farklı bitki katmanı çalılıklar, meyvalıklar, sıra ağaçlar
ve yaprağını döken ağaçlardan meydana gelmektedir. Şekil 4.21.’de çalışma alanı ve
çevresinde yer alan çalılıkların yoğunluk derecelerini gösteren aynı zamanda yollar,
binalar ve eşyükselti eğrilerinden oluşturulmuş zemin haritalarının da yer aldığı
ArcScene
programında
hazırlanan
görüntü
yer
almaktadır.
Görüntünün
incelenmesiyle çalılıkların düz, düze yakın olan Salamis Antik Kenti yapıları
civarında yoğunluklarının arttığı görülmektedir. Kıbrıs’ın genel bitki örtüsü
içerisinde yer alan çalılıklar ada florası içerisinde geniş bir yere sahiptirler.
93
4.ARAŞTIRMA BULGULARI
Ersü İDERMAN
K
0
1000 metre
Şekil 4.21. Çalışma alanı içerisinde yer alan çalılıkların ArcScene programında
gerçekleştirilen yoğunluk analizlerinden oluşturulan görüntü.
Proje alanı ile ilgili olarak yapılan çalışmalarda oluşturulan meyvalıkları
gösteren bitki katmanı ile yapıllanan modelleme sonucunda elde edilen harita Şekil
4.22.’de yer almaktadır. Harita incelendiği zaman açıkça görülmektedir ki
meyvalıkların olduğu alanlar hafif eğime sahip kısımlardır. Kentin kuzey batısında
yoğunlaşan meyvalık alanlarının günümüzde de aynı amaçla kullanıldığı arazi
çalışmaları esnasında gözlemlenmiştir.
94
4.ARAŞTIRMA BULGULARI
Ersü İDERMAN
K
0
1000 metre
Şekil 4.22. Çalışma alanı içerisinde yer alan meyvalıkların ArcScene programında
gerçekleştirilen yoğunluk analizlerinden oluşturulan görüntü.
Çalışma alanı içerisinde yer alan sıra ağaçlarla ilgili olarak yapılan yoğunluk
analizleri sonucunda Şekil 4.23.’deki görüntü oluşturulmuştur. Köy halkı tarafından
rüzgâr kıran olarak veya arazi hudutlarının göstergesi olarak ekilen bu ağaç
toplulukları genellikle selvi türünden meydana gelmektedirler.
95
4.ARAŞTIRMA BULGULARI
Ersü İDERMAN
K
0
1000 metre
Şekil 4.23. Çalışma alanı içerisinde yer alan sıra ağaçların ArcScene programında
gerçekleştirilen yoğunluk analizlerinden oluşturulan görüntü.
Proje alanı içerisinde yer alan bitki örtüsü ile ilgili olarak oluşturulan son
harita Şekil 4.24.’de yer almaktadır. Yaprağını döken ağaçların modellenmesiyle
elde edilen görüntüde, bu türde yer alan ağaçların çalışma alanı içerisinde geniş
yayılım gösterdiği görülmektedir.
96
4.ARAŞTIRMA BULGULARI
Ersü İDERMAN
K
0
1000 metre
Şekil 4.24. Çalışma alanı içerisinde yer alan yaprağını döken ağaçların ArcScene
programında gerçekleştirilen yoğunluk analizlerinden oluşturulan görüntü.
Çalışma alanı ve çevresine ait Topoğrafik Haritalar üzerinde yapılan
sayısallaştırma işlemleri sonucunda elde edilen veri tabanı kullanılarak ArcInfo ve
MapInfo Professional programları yardımıyla Salamis Arkeolojik Sit Alanı ve
Çevresi’nin arazi modellemesi yapılmıştır. Modellemelerde; eşyükselti eğrileri ve
yükseklik noktaları kullanılarak yapılan analizler sonucunda üç boyutlu arazi
görünümü oluşturulmuş ve dört farklı bitki türü kullanılarak da arazi üzerindeki
yoğunluklarının modellemesi yapılmıştır.
97
5.SONUÇ VE ÖNERİLER
Ersü İDERMAN
5. SONUÇ VE ÖNERİLER
Geçmiş ile geleceği keşfetmenin, tanımanın ve çözümlemenin yegane şartı
sahip olduğumuz tarihi varlıkları incelemekten geçmektedir.
Bu bağlamda Uzaktan Algılama Yöntemleri ve Coğrafi Bilgi Sistemleri
kullanılarak bir veri tabanı oluşturmak ve buradan hareketle de tarihsel ve güncel
arazi kullanımları yönünden çalışma alanında incelemeler yaparak, hem kültürel
dokuya hem de doğal zenginliklere zarar vermeden, sürdürülebilir arazi kullanımları
ve yüksek verim elde edilecek tarımsal kullanımlar belirlenmesi ve bunun yanında da
ülke ekonomisine katkı sağlayacak öneriler üretmek amaçlanmıştır.
Bu amaç doğrultusunda gerçekleştirilen çalışma sonucunda aşağıdaki bilgiler
elde edilmiştir.
• Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin beş kazasından biri olan Mağusa
kazası sınırları içerisinde yer alan Salamis Antik Kenti, Salamis Mezarlık Alanı,
St.Barnabas Manastırı ve Enkomi (Alasia) Şehri, Kıbrıs Adası kültür mirasının çok
geniş bir kısmını oluşturmaktadır. Şehir merkezine 3-4 km uzaklıkta ve sahil
şeridinde olan özellikle Salamis Sit Alanı çevresinde bulunan araziler konumları
itibarıyla, modern
kentleşmenin hızla büyümekte olduğu bölge içerisinde yer
almaktadırlar. Yenilenmesi olanaksız ve dönüşümsüz olan, geçmişimizin aynası bu
kültür varlıklarının kentsel büyümeden olumsuz etkilememeleri için 1993 yılında
gerçekleştirilen koruma çalışmaları ile Salamis Antik Kenti ve çevresi “Arkeolojik
Sit Alanı” olarak ilan edilmiş ve bölgenin derecelendirmesi yapılmıştır. Sit Alanı’nın
sınırları içerisine giren alanların kullanım şekli ve kullanım biçiminin belirtildiği
derecelendirmede, eski eserler ile onların bulunduğu alanı koruma ve geliştirme
hedeflenmiştir.
Yapılan
çalışmalardan
başarılı
sonuçlar
elde
edildiği
gözlemlenmiştir.
•
Gerçekleştirilmiş olan çalışmalar sonucunda elde edilen bir diğer bilgi
ise Akdeniz’in kuzey doğusunda yer alan Kıbrıs Adası’nın en önemli
yerleşimlerinden biri olan Salamis Antik Kenti kentsel yerleşim alanlarının kıyıda
yer alırken, tarımsal etkinliklerin yamaçlarda ve az eğimli alanlarda
yoğunluk
göstermekte olduklarıdır. Kent binaları inşa edilirken tarımsal kullanım açısından
98
5.SONUÇ VE ÖNERİLER
Ersü İDERMAN
uygun olmayan alanlar seçildiği ve tarım yapılabilecek verimli toprakların tarımsal
üretim amacıyla kullanıldığı
yapılan araştırmalar sonucunda elde edilen
bilgilerdendir.
•
Salamis Antik Kenti tarım alanlarını oluşturan toprakların büyük
çoğunluğu; adanın en yüksek noktası olan Trodos Dağları’ndan Mesarya ovalarına
ve adanın ikinci yüksek dağı olan Beşparmak Dağları’ndan yine orta Mesarya
Ovası’na ulaşan Yeşilırmak, Güzelyurt Deresi ile Kanlıdere ve
Çakıldere gibi
akarsuların meydana getirdiği Genç Aluviyal Depozitler üzerinde oluşmuştur.
Alüviyal ana materyale sahip olan bu topraklar genellikle %0-2 eğimli düz
topoğrafyalı ve çok derindirler. Irmaklar tarafından taşınan materyallerin birikmesi
sonucu oluşmuş olan bu topraklar çok genç olduklarından sadece A ve C horizonları
bulunmaktadır. Kazı çalışmaları sonucunda mezarlar içerisinden elde edilen
buluntular arasında yer alan arpa-buğday gibi tahılların tohumlarından yola çıkılarak
bu özellikteki arazilerde tarla bitkileri yetiştiriciliği yapıldığı düşünülmüştür.
Günümüzde de bu araziler aynı amçla kullanılmaktadırlar.
• Salamis Antik Kenti’nin kuzey-batısında yer alan araziler Beşparmak
Dağları’nın kuzeyinde Akdeniz’e, güneyinde ise Mesarya ovalarından Karpaz
bölgesine ulaşan küçük dereciklerin yakın mesafelerden depoladığı taşınmış
materyallerden meydana gelen Yandere Alüviyallerinden oluşmuştur. Dereciklerin
depozitleri geldikleri yakın yörelerdeki jeolojik malzemeye önemli
benzerlik
göstermekte
derecede
olup oluşturdukları topraklar alüviyal ana materyale
sahiptirler %0-2 eğimli hafif dalgalı topoğrafyalı, A ve C horizonları bulunan çok
derin günümüzde zeytincilik yapılan arazileri oluşturmaktadır.
•
Çalışma alanını çevreleyen Çukur Kil Depoları, ülkenin Akdeniz’e
komşu eski kıyı bataklıklarının dolması sonucu veya bajadaların (çamur
akıntılarının) uç kısımlarında aluviyallerle birleştiği konkav topografyalarda
oluşmuşlardır. Özellikle Mesarya Ovası’nın güneyinden Mağusa’ya doğru geniş
yayılım gösteren bu arazilerde günümüzde çok yaşlı okaliptüs, akasya ve selvi
ağaçlarıyla kaplı Salamis Ormanı bulunmakatadır. Çoğunlukla yetersiz drenajlı tuzlu
ve jipsli özellik taşırlar. Eski sulak alanlar olarak tanımlayabileceğimiz arazilerdirler.
99
5.SONUÇ VE ÖNERİLER
•
Ersü İDERMAN
Salamis Antik Kenti batısında yer alan arazilerse Bajada’lar üzerinde
oluşmuşlardır. Beşparmak Dağları’nı genellikle paralel olarak izleyen miyosen yaşlı
kum ara katmanlı kireçli killerden ve kumlu marnlardan yüzey suları ile Mesarya
ovalarına çamur akıntıları şeklinde taşınarak
yığılan
bajadalar
ülkenin
en
homojen ve yaygın topraklarıdır. Düz düze yakın arazilerde oluşmuş derin
topraklardır, kil tekstürlü, A-C horizonlu ve çok kireçlidirler. Çok genç
olduklarından zayıf bir profil gelişimi gösterirler. Profilin alt katmanlarına doğru
gözeneklilik önemli ölçüde azaldığından çok sıkı bir kıvama sahiptirler ve bu
nedenle derin köklü bitkiler normal bir gelişim gösterememektedir. Bu araziler
günümüzde kuru tarım yapılan, Salamis Antik Kenti toplumunun da beslenme
ihtiyacını karşılamak için tarımsal amaçlı kullandığı bilinen Mesarya Ovası’nın
büyük bir kısmını oluşturmaktadırlar.
•
Çalışma alanının kuzey- batısına doğru uzanan düz, hafif veya orta
eğimli araziler pliyosen-pleyistosen yaşlı marnların üzerini örten konglomera
terasları üzerinde oluşan topraklardan meydana gelmektedir. Yaşlı topraklar olup
profilleri killi tın-tın tekstürlüdür.. Buralarda günümüzde narenciye ve sebzecilik
ağırlıklı tarım yapılmakta ve az miktarda zeytin ağacı bulunmaktadır. Oysa zemin ve
toprak özellikleri açısından bahçe bitkileri yetiştiriciliğine özellikle de zeytin, harnup
türlerine son derece uygundur. Salamis Antik Kenti yaşayanlarının da zeytin
yetiştiriciliği amcıyla kullandığı düşünülen bu arazilerde uygun arazi kullanım türleri
seçilerek yapılabilecek tarımla ayrıca erozyon riski de azaltılmış olunacaktır. Aynı
zamanda bu araziler bağların kurulabileceği nitelikleri de taşımaktadırlar.
•
Ülke nüfusunun son yıllardaki hızlı artışı ve bu artan nüfusun dengeli
bir şekilde beslenme ihtiyacı büyük bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Tarımsal
alanların sınırlı olması nedeniyle birim alandan daha fazla ve kaliteli ürün alabilmek
doğanın olanaklarından en iyi şekilde yararlanabilmek ve kaynakları en etkin şekilde
kullanmaya çalışmak ve tüm bunları doğal dengenin de bozulmamasını sağlayarak
yapmak
için büyük çaba sarf etmek gerekmektedir. Bugün Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’nde tarım arazilerinin fiziksel olarak genişletilmesi imkanı büyük
ölçüde ortadan kalktığından tarımsal üretimin artırılması ancak topraklarımızın
randımanlı kullanımı ile mümkün olabilmektedir. Bu özelliklerinden yola çıkılarak
100
5.SONUÇ VE ÖNERİLER
Ersü İDERMAN
çalışma alanı içerisindeki tarım alanlarının toprak yapılarına uygun kullanımalarının
önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Eski kullanımların da ışınğında, pliyosenpleyistosen yaşlı marnların üzerini örten konglomera terasları üzerinde oluşan
topraklardan meydana gelmiş olan arazilerde, ülkemizde mevcut su potansiyelinin
her geçen gün giderek azalmasına karşın narenciye ve sebzecilik gibi tarımsal
faaliyetler yapılarak tarım alanlarının sulanmasını hem de çevreye geri dönülmez
zararlar verilmesini önleyecek ve ekonomik yönden de ülkeye katkı sağlayacak olan
aynı zamanda Akdeniz’in doğal peyzajında yer alan zeytincilik gibi arazi kullanım
türleri yetiştiriciliği yönüne gidilmelidir.
Sonuç olarak yapılan çalışmalarla, Salamis Antik Kenti’nin doğal kaynaklar
yönünden zengin bir bölge üzerine kurulmuş olduğu ve zeytin, üzüm, tahıl yetiştirme
alanları ve zengin ormanlar yanında doğal limanları sayesinde ticaret için de çok
uygun bir bölgede ayrıca maden ve orman zenginliğinin olduğu bir alan içerisine
konumlandırıldığı bilgilerine ulaşmaktayız. Ticaret açısından adanın en önemli şehri
olan Salamis’te yaşamlarını sürdüren halk, özellikle kentin
batısında yer alan
Mesarya Ovası’nda yetiştirilen tahıl, zeytin ve bağ ürünlerini görkemli limanlarından
komşu ülkelere göndererek kazanç sağlamışlardır.
Salamis Antik Kenti yaşamı içerisinde tarımın ve ticaretin önemli roller
oynadığı bilgilerini edindiğimiz çalışmada, tarım içerisinde de zeytinciliğin büyük
bir yer kapladığını Antik Kent içerisindeki mevcut zeytinyağı işliği ve bölgedeki
arazilerin uygunluğundan anlamaktayız.
Bu bağlamda gerçekleştirilen çalışmada oluşturulan Coğrafi Bilgi Sistemi
veri tabanı kullanılarak, geçmişteki gibi günümüzde de ülke ekonomisinin temelini
oluşturan tarım ve ticaret
içerisinde belirgin yükselişler elde edilmesini
sağlayabilecek değerde olan arazi kullanım türleri seçimine gidilmelidir.
Kıbrıs Adası doğası ve iklimi ile yüksek uyum içerisinde olan öncelikle
zeytin ve harnup gibi bitkilerden oluşan plantasyonların meydana getirilmesi için
gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Tarihsel ve güncel arazi kullanımları yönünden
incelenen
çalışma
alanında
arazi
kullanım
planlamaları
yapılarak
bitki
plantasyonlarının oluşturulması çalışmalarına ışık tutacak nitelikte olan veri tabanı
yapılan bu proje sonucunda oluşturulmuştur.
101
KAYNAKLAR
AGI, 1991. GIS Dictionary, Association for Geographical Information Standarts
Committee Publication, London, England.
ALAGÖZ, U., 2004. Erdemli ve Kızkalesi Arasındaki Arkeolojik Yerleşim
Alanlarında Coğrafi Bilgi Sistemleri Kullanılarak Günümüz Yerleşimlerine
Örnek Bir Yerleşim Düzeni Araştırılması. Çukurova Üniversitesi, Fen Bilimleri
Enstitüsü, Arkeometri Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Adana.
ALTAN, M.O., TOZ, F.G. KÜLÜR, S., 1996.Bilgi Sistemlerindeki Gelişmeler ve
Fotogrametri, Coğrafi Bilgi Sistemleri Sempozyumu, İstanbul.
ARTUN, O., 2005. Korykos’ta Bulunan Su Kanalı ve Terasların İncelenmesi
Üzerine Bir Çalışma. Çukurova
Üniversitesi, Fen
Bilimleri Enstitüsü,
Arkeometri Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Adana.
BAHN, P., 2000. Archaeology_A Very Short Introduction, Oxford University Pr.,
109 p.
BAILEY, C., T., GATRELL, A., C.,1995. Interactive Spatial Data Analysis.
Longman Scientific and Technical.
BANK, E., TAŞTAN, H., 1993. Coğrafi Bilgi Sistemlerine Giriş. UBITEK,
TUBITAK, MAM. Uzay Bilimleri Bölümü Özel Yayın. MAM/UBB OY-2.
Gebze.
BATUK, G., KÜLÜR, S., SARBANOĞLU, H., TOZ, G., 1996. Veriden Bilgiye
Coğrafi Bilgi Sistemleri, Coğrafi Bilgi Sistemi Sempozyumu, İstanbul, s.35-47.
BURROUGH P.A., 1998. Princples of Geographical Information System for Land
Resources Assessment, Oxford University press, 2.ed.
COPPOCK, J.T., RHIND, D., 1992. The History of GIS, in Maguire D.J.,
Goodchild M, Rhind D (eds), Geographical Information Systems Princples and
Aplications, Vol. 1, Longman, London.
COUNCIL OF EUROPE, 1992. European Convention on the Protection of the
Archaelogical Heritage. Valetta/Malta.
http://conventions.coe.int/Treaty/EN/Reports/Html/143.htm
102
DALE, P.F., Mc LAUGHLIN, J.D., 1988. Land Information Menagement. An
Intruduction With Special Reference to Cadastral Problems in Third World
Countries. Clarendon Press. Oxford. UK.
De MERS, M., 1996. Fundamentals of GIS. New York. John Wiley & Sons.
DEMİR, F., 2002. Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemlerini Kullanarak
Ceyhan Ovasında Test Alanlarında Höyüklerin İncelenmesi, Çukurova
Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Arkeometri Anabilim Dalı, Yüksek
Lisans Tezi, Adana.
DİNÇ, U., YEĞİNGİL, İ., PEŞTEMALCI, V., DİNÇ, O., KANDIRMAZ, H.M.,
2001. Uzaktan Algılamanın Temel Esasları ve Tarımsal Uygulamaları,
TÜBİTAK Bilim Adamı Yetiştirme Grubu - Çukurova Üniversitesi İşbirliği
Yaz Okulu, Haziran 2001, Adana.
DOĞAN, H.M., 2000. Tarımda Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama.
Cinetarım, Yıl:3, Sayı:23, s.20-22.
DOĞMUŞ, N., 2003. Görüşme. Salamis Antik Kenti, Özgünel Kazıları 2003.
ERDOĞAR, N.J., 1997. “Application of Remote Sensing in Archaeology”, Orta
Doğu Teknik Üniversitesi, Arkeometri Bölümü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans
Tezi, 151 s.
ERDOĞAR, N.J., ÖZER, A.M., YILDIRIM, H., ÖZEL, M.E., GÜLÇUR, S.,
ESİN, U., 1998. “Arkeolojik Yapıların Uzaktan Algılama Uydu Verileri ile
Araştırılması”, XIII. Arkeometri Sonuçları Toplantısı, Ankara, s.123-133.
ESKİ ESERLER VE MÜZELER DAİRESİ, 2003. Eski Eserler ve Müzeler
Dairesi Broşürü.
ESRI Inc., 1994. Getting Started with ARC/INFO; Redlands California, ABD.
ESRI, 1996. Getting to know ArcView GIS, the geographic information system
(GIS) for everyone. Redlands CA: Environmental Systems Research Institute,
Inc.
GAFFNEY, V., PODOPNIKAR, T., OSKIR, K., STANCIC, Z., Analysis Long
Term Degradation of The Mediterranean Landscape.
http://www.archweb.leidenuniv.nl/caa95/gid.html
103
GEMALMAZ, H.A., DEMİRBÜKEN, H., AZTOPAL, H., ÇALIŞ, N., 1993.
Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama Teknikleri Uygulanarak Erozyon
Riski Taşıyan Alanların Balirlenmesi: Türkiye İçin Bir Çalışma. Araştırma
Sempozyumu’93, Ankara.
DEMİRBÜKEN, H., GEMALMAZ, H.A., AZTOPAL, H., ÇALIŞ, N., AY, A.,
1994. Tarımsal Amaçlı Uygulamalarda Arazi Çalışması ve Elde Edilen
Sonuçların Değerlendirilmesi, 1. Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemleri Sempozyumu,
Karadeniz Teknik Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi, Jeodezi ve
Fotogrametri Mühendisliği Bölümü, Trabzon.
GILLINGS, M., WISE, A., 1997. GIS: Guide to Good Practice, AHDS Guides to
Good Practice, Oxbow, Oxford.
http://ads.ahds.ac.uk/project/goodguides/gis
GÖKTEN, E., ÖZGÜNEL, C., GÜRSOY, E., 2005. Salamis (Kıbrıs) Antik Kenti
Yerleşim Alanı ve Çevresinin Jeolojisi, TURQUA-V, Türkiye Kuvaterner
Sempozyumu’05.
GREENE, K., 1995. Archaeology an Intruduction, The History, Princples and
Methods of Modern Archaeology. Philadelphia: University of Pennsylvania Pr.,
208p.
GÜLÇUR, S., 1999. “Uzay Arkeoloji”, Arkeoloji ve Arkeologlar Derneği İletişim
Bülteni, Sayı, XIV, s.28-29.
JACKSON, A.,2001. Caithness Archaeological Project, Edinburg University.
http://www.arcl.ed.ec.uk/arch/caithness.
KANDIRMAZ, H.M., YEĞİNGİL, İ., PEŞTEMALCI, V., EMRAHOĞLU, N.,
2004. Daily global solar radiation mapping of Turkey using Meteosat satellite
data, Int. J. Remote Sensing, 25(11), 2159-2168.
KARAGEORGHIS, V., 1969. Salamis in Cyprus, Homeric, Hellenistic and Roman.
Edited by: Thames and Hudson. Text printed in Great Britain by Fletcher and
Son Ltd.
KENNEDY, D.L., 2001. Remote Sensing for Archaeology in the Middle East,
(1999- 2001). http://www.arts.uwa.edu.au/Classics/archaeology/rsame.html
104
KKTC RESMİ GAZETE, 1995. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Resmi Gazetesi,
sayı. 58, EkIII.2.4., 1995.
KKTC TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI, 2000. Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti Detaylı Toprak Etüd ve Haritalama Projesi, Lefkoşa.
KKTC TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI, 2003. Tarımsal Yapı ve Üretim 2003,
Lefkoşa.
KÖROĞLU, B., 2002. Elaiussa Sebaste ve Çevresinin Uydu Görüntüleri ve Hava
fotoğrafları ile Tarihsel ve Güncel Arazi Kullanımları Yönünden İncelenmesi.
Çukurova Üniversitesi, Arkeometri anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Adana.
LEUSEN van MARTJIN., GAFFNEY, V., The Wroxeter Hinterland Project:
Developing GIS Methodology for Regional Archaeological Studies in the UK.
http://www.archweb.leidenuniv.nl/caa95/gis.html
LILLESAND, T.M., KIEFER, R.W., 2000. Remote Sensing and Image
Interpretation, John Wiley and Sons, Inc. Printed in the United States of
America, Fourth Edition, s.5.
MAGUIRE, D.J., 1992. An Overview and Definition of GIS, in Maguire D.J.,
Goodchild M., Rhind D. (eds.), Geographical Information Systems Princples
and Applications, Vol.1, Longman, London.
MASSAGRANDE, F.A., 1995. “The Romans in South West Spain: Free Choice or
Blind Acceptance? Can GIS Answer?”,
http://www.archweb.leidenuniv.nl/caa95/gis.html
MESSER, I., BLAKEMORE, M., 1991. Handling Geographical Information.
Longman Scientific and Technical.
METİN, S., 1995. A Comparison of Three Different Approaches Used in The
Supervised Classification of Agricultural Areas. 50th ISI95 Sempozyumu,
Pekin, Çin.
METİN, S., 1997. Uydu Görüntülerinin Tarımsal Amaçlı Sınıflandırılmasında Farklı
Toprak Yapısının Etkisi. III. Uzaktan Algılama ve Türkiye’deki Uygulamaları
Semineri,Uludağ, Bursa.
105
OZANER, F.S., RUSSEL, J., 1994. “Diachronic Study of Coastal Changes at
Anemurium:
Geomorphological
and
Archaeological
Applications”,
X.
Arkeometri Sonuçları Toplantısı, Ankara, s.135-152.
ÖCAL, A.D., GÜLTEKİN, E., KAPUR, S., AKÇA, E., YETİŞ, C., EVEREST,
A., 1999. “Korykos ve Çevresinin Bio-Kültürel Sürdürülebilirlik Özellikleri”,
Olba II, Mersin Üniversitesi Kilikia Arkeolojisini Araştırma Merkezi Yayınları,
Ed., Durugönül, S., Yağcı, E.E., Durukan, M., s.7-15.
ÖZTEPE, E., 2001. İDOL, Arkeoloji ve Arkeologlar Derneği Dergisi, TemmuzAğustos-Eylül 2001, Sayı:10.
PEŞTEMALCI, V., KANDIRMAZ, H.M., YEĞİNGİL, İ., YILDIZ, B.Y., 2004.
Determination of the land surface temperature of Çukurova Region using
NOAA APT data, Chinese Journal of Physics, 42 (6), 776-785.
RHILL, T.E., WILSON, A.G., 2000. “Antik Yunanistan’da Yerleşim Yapılarının
Modellenmesi: Polis’e Yeni Yaklaşımlar”, Antik Dünyada Kırsal ve Kent, Ed.
Rich, J., Hadrill, A.W., Çev. Lale Özgenel, Homer Kitabevi, s.59-97.
SEVER, T., 1998. Archeological Remote Sensing, s.1
http://www.ghcc.msfc.nasa.gov/archeology/remote_sensing.html
http://www.ghcc.msfc.nasa.gov/archeology/archeology.html
http://www.ghcc.msfc.nasa.gov/archeology/remote_sensing_spectrum.html
http://www.ghcc.msfc.nasa.gov/archeology/arenal.html
http://www.ghcc.msfc.nasa.gov/archeology/chaco.html
http://www.ghcc.msfc.nasa.gov/archeology/chaco_compare.html
http://www.ghcc.msfc.nasa.gov/archeology/peten.html
SHEETS, P., 1991. “Prehistoric Footpaths in Costa Rica: Transportation and
Communication In a Tropical Rainforest,” Ancient Road Networks and
Settlement Hierarchies in the New World. Cambridge University Press,
Cambridge.
SHEETS, P., McKee, B., 1994. “Prehistoric Footpaths in Costa Rica: Remote
Sensing and Field Verification” Archaeology, Volcanism and Remote Sensing
in the Arenal Region, Costa Rica, edited by P. Sheets and B. McKee.
University of Texas Press.
106
SOKHI, B.S., 1992. “Mapping of Historical Monuments and Sites of Delhi Using
Spot Satellite Image”, Spotting Historical Monuments and Sites, Indian
Institute of Remote Sensing,Dehradun.
http://www.gisdevelopment.net/application/archaeology/database/archd0002pf.htm
SOLMAZ, M.İ., 2003. Çukurova Bölgesinde Höyük ve Arkeolojik Kalıntıların
Saptanması ve Bazı Höyüklerin Modellenmesi. Çukurova Üniversitesi, Fen
Bilimleri Enstitüsü, Arkeometri Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Adana.
STAR, J.L., ESTES, J.E., 1990. Geographic Information Systems: An Introduction.
Prentice-Hall Inc., New Jersey.
SUPAJANYA, T., 1986. “Remote Sensing in Archaeological Applications in
Thailand”, Semposium on Remote Sensing for Resources Development and
Environmental Management.
TAPAN, M., 1998. Cumhuriyet Döneminde Doğal ve Kültürel Varlıklarını
Koruyamamanın Korunması. 75 Yılda Değişen Kent ve Mimarlık (Yıldız Sey,
Editör). Tarih Vakfı Yayınları, Numune Matbaası, İstanbul, s.199-207.
TEKEL, H., 2003. Sözlü görüşme. Eski Eserler ve Müzeler Dairesi, Gazimağusa.
TEKİNSOY, P., AKSAKER, N., YILDIZ, B.Y., KANDIRMAZ, H.M.,
PEŞTEMALCI, V., 2003. Coğrafi bilgi sisteminin Çukurova Üniversitesi
Kampüs alanına uygulanması, 9. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı,
Ankara, sayfa 483-490.
TUNA, N., 1998. Çevresel Etki Değerlendirme Çalışmalarında Arkeolojik Kültür
Mirasının Korunması. Arkeoloji ve Sanat Dergisi, Sayı: 85, Arkeoloji ve Sanat
Yayınları, İstanbul, s.39-48.
VONDER, O., 1998. Remote Sensing in Archaeology and Historical Events, s.1.
http://cgi.girs.wageningen-ur.nl/cgi/projects/bcrs/multisensor/report1/10.htm
YOMRALIOĞLU, T., ÇELİK, K., 1994. 1. Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemleri
Sempozyumu, Trabzon, s.21-32.
YOMRALIOĞLU, T., 2000. Coğrafi Bilgi Sistemleri Temel Kavramlar ve
Uygulamalar, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Trabzon.
ZÜLAL, A., 1999. “Arkeolojide Uzaktan Algılama”, Bilim ve Teknik Dergisi,
TÜBİTAK Yayınları, Sayı: 377, Ankara, s.80-81.
107
İNTERNET KAYNAKLARI
http://www.akropol.com.tr
http://www.akropol.com.tr
http://www.devplan.org
http://www.kamunet.net
http://www.kktob.org
http://www.mta.gov.tr
http://www.nik.com.tr
http://www.sorgunpostasi.com/kerkenes.asp
http://www.tagem.gov.tr
http://www.tayproject.org
http://www.tourism.trnc.net
http://www.tourism.trnc.net
http://www.tourism.trnc.net
http://www.tourism.trnc.net
http://www.trncinfo.com
108
ÖZGEÇMİŞ
1975 yılında Kuzey KıbrısTürk Cumhuriyeti’nin başkenti Lefkoşa’da
doğdum. İlk öğrenimimi Girne, Orta ve Lise öğrenimimi Lefkoşa’da tamamladım.
1993 yılında başlamış olduğum Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak
Bölümü’nden, 1997 yılında Ziraat Mühendisi ünvanıyla mezun oldum. 2000 yılının
Şubat ayında Devlet Üretme Çiftlikleri Dairesi’nde çalışmaya başladım ve 2001
yılının Kasım ayında halen görev yapmakta olduğum Tarım ve Orman Bakanlığı,
Tarım Dairesi kadrosuna geçiş yaptım. 2003 yılı Şubat ayında Çukurova Üniversitesi
Fen Bilimleri Enstitüsü Arkeometri Anabilim Dalı’nda yüksek lisans öğrenimime
başladım.
109

Benzer belgeler