Eylül - Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Transkript
Eylül - Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi Türkiye Ziraat Odaları Birliği Aylık Yayını VİETNAM HEYETİ TZOB’U ZİYARET ETTİ www.tzob.org.tr Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, gelişmekte olan ülkelerin tarımı desteklemeleri için yeterli kaynaklarının bulunmamasının en büyük sorunları olduğunu bildirerek, “Gelişmiş ülkeler tarımlarını çok büyük kaynaklarla destekliyorlar. ABD, Avrupa Birliği (AB) üyeleri gibi gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere balık tutmasını öğretmiyorlar, balık veriyorlar. Size tavsiyem çiftçinize balık tutmasını öğretin” dedi. >>Sayfa 7 Yıl: 5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013 VERİMLİLİĞİN YOLU BİLGİ, BİLGİNİN YOLU EĞİTİM EĞİTİMLERİNİ TAMAMLAYAN SAKARYALI KADIN ÇİFTÇİLERE SERTİFİKALARI DAĞITILDI Kadın çiftçi eğitimi sertifika dağıtım töreni'nin 4.'sü en çok katılımın olduğu Sakarya'da gerçekleştirildi. >>Sayfa 3 Ankara’da Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen Mardin Tanıtım Günleri’nin açılışında standları gezen Bayraktar’a TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Cevat Delil eşlik etti. Bayraktar, Tanıtım Günleri’nin Mardin ekonomisine çok büyük katkısı olacağını bildirdi. >>Sayfa 7 AYIN KONUSU ARICILIK ■ ARICILIK VE KARADENİZ BÖLGESİNDE Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2013-2014 eğitim öğretim yılının ikinci döneminde uygulanacak okul sütü programıyla ilgili olarak, “Uygulama dönemlerinde de belirttiğimiz üzere, bu programı çok önemsiyor ve atılan bu olumlu adımı sonuna kadar destekliyoruz” dedi. >>Sayfa 11 OKUL SUTUNE TAM DESTEK TZOB'DAN BAYRAKTAR, MARDİN TANITIM GÜNLERİNDE FINDIK BAHÇELERİ “ACİL YENİLEME” İSTİYOR >>Sayfa 16 ■ TÜRKİYE’DE ARICILIĞIN MEVCUT DURUMU >>Sayfa 17 ■ BAL ARISI MUCİZESİ ARI SÜTÜ >>Sayfa 18 Bayraktar, mısır fiyatlarının önemli oranda düştüğünü bildirerek, “Hasadın yeni başladığı dönemde, TMO tarafından 64 kuruş olarak açıklanan mısır alım fiyatı, Akdeniz Bölgesi’nde yüzde 14 nem oranına sahip mısırda 52-57, Ege Bölgesi’nde 50-55 kuruşa, Karadeniz Bölgesi’nde yüzde 30 nem oranına sahip mısırda 43 kuruşa kadar geriledi” dedi. >>Sayfa 8 SULAMA YATIRIMI KISA ZAMANDA GERİ DÖNÜYOR ARICILIĞIN SORUNLARI >>Sayfa 15 ■ ARICILIK MISIR ÜRETİCİLERİNE: ÜRÜNÜNÜ TMO’YA VER Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, sulama yatırımlarının yüksek katma değer sağlayan, kısa zamanda geri dönüşü olan yatırımlar olduğunu belirterek, Silvan Projesi rakamlarının, sulama yatırımlarının 6 yıl gibi kısa bir zamanda kendini amorti ettiğini ortaya koyduğunu bildirdi. Bayraktar, “Sulama yatırımlarına daha büyük kaynaklar yönlendirilmeli ki kısa bir zamanda hem sulama yatırımları tamamlansın, hem de yatırılan para geri dönsün” dedi. >>Sayfa 14 Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Doğu Karadeniz’de, Ordu, Giresun ve Trabzon’da kaliteli fındık üretilmesine karşın, bölgenin dekarda 60-70 kilogram olan veriminin, yaklaşık dekarda 100 kilogram olan Türkiye ortalamasının oldukça altında kaldığını bildirdi. Bayraktar, “Bölgede verimin artırılması için 70 ile 100 yaşında, ekonomik ömrünü doldurmuş fındık bahçeleri acilen yenilenmelidir” dedi. >>Sayfa 13 Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi 2 [SESLENİŞ] Ziraat Odalarımızın değerli mensupları, sevgili çiftçi dostlarım, Her zaman vurguladığımız gibi, tarım potansiyelimizi ele aldığımız ve o yönde değerlendirdiğimizde; almamız gereken daha çok yolumuz olduğu, hem çiftçilerimiz hem de ülkemiz için yapılabilecek daha çok şey bulunduğu artık herkesin malumu... Türkiye Ziraat Odaları Birliğimiz, Ziraat Odalarımız, çiftçilerimiz ve sektör paydaşlarımızla birlikte hedeflerimize doğru yürümek, üretimimizi artırmak, tarımın geleceğiyle ilgili faaliyetlerimizi paylaşmak, çiftçimizin sorunlarını ortaya koyup, çözüm önerilerimizi aktarmak için, çalışmalarımızı gece, gündüz demeden sürdürüyoruz. Aldığımız mesafeleri yeterli görmüyor; tarlasına, bahçesine, bağına ektiği ürününü alın teriyle de sulayan; büyük emeklerle “her ne olursa olsun üretim” diyen çiftçimiz için, ibadet mertebesinde gördüğümüz çalışma- larımızı devam ettiriyoruz. Türkiye genelinde il ve ilçelerin yüzde 86’sında oda kuruluşlarımızı tamamladık. 757 Ziraat Odamızın yüzde 65’i kendi binasına sahip ve odalarımızın 75’inde toprak tahlil laboratuvarı var. Yine odalarımızın yüzde 44’ünün tarımsal araç ve makine parkı bulunuyor. Çiftçimize hizmet için bu imkânların daha da artırılması için çalışıyoruz. Değerli dostlarım, bu çerçevedeki çalışmalarımızı ve ziyaretlerimizi Eylül ayında da yoğun şekilde sürdürdük. Bir taraftan, devamlı üzerinde durduğumuz ve sektörümüz için “olmazsa olmaz” olarak gördüğümüz eğitim çalışmalarını devam ettirirken bir taraftan da yeni eğitim işbirlikleri üzerinde duruyor ve yapılabilecek ne varsa hayata geçirmeye çalışıyoruz. Bildiğiniz gibi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Türkiye Ziraat Odaları Birliği arasında, 14 Mayıs 2012 Dünya Çiftçiler Günü’nde, Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül ve Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın huzurunda kadın çiftçilerimizin eğitimi konusunda bir protokol imzalamıştık. Bu protokol kapsamında yapılan eğitim çalışmaları çok hızlı bir şekilde tamamlandı ve artık kadın çiftçilerimize düzenlediğimiz törenlerle sertifikalarını dağıtıyoruz. Bu törenlerin dördüncüsünü Eylül ayı içinde, en çok katılımın olduğu Sakarya ilimizde, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Sayın Mehdi Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013 Eker ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız Sayın Fatma Şahin’in de katılımıyla gerçekleştirdik. Kıymetli arkadaşlarım, bu toplantıdaki konuşmamızda da vurguladığımız gibi, eğitimlere katılan kadın çiftçilerimize zirai kredilerde, devlet desteklerinde, projelerde öncelik ve ayrıcalık tanınmasını istiyoruz. Eğitim gören kadın çiftçilerimiz arasından ihtiyaç sahibi, muhtaç kadın çiftçilerimize, mevcut Kırsal Alanda Sosyal Destek projelerinden faydalanma imkânının sağlanmasını da talep ediyoruz. Ayrıca, tarımsal istihdamda en fazla ihmal edilen konulardan biri de hepinizin malumu olduğu üzere sosyal güvenlik ve bu açıdan en mağdur kesimi de kırsal alandaki kadınlarımız oluşturuyor. Bu bakımdan, kadın çiftçilerimizin Sosyal Güvenlik sistemine katılımının desteklemesi yönünde teşvik edici önlemlere acil ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çerçevede, kadın çiftçilerimizin ödemesi gereken sigorta primleri için de pozitif ayrımcılık yapılmalı ve prim miktarının yüzde 60’ı devlet tarafından karşılanmalıdır. Böylelikle ülkemizde tarımda çalışan kadınların üretim alanındaki gelir düşüklükleri, sosyal güvenliğini olumsuz yönde etkilemeyecek, kadınları, eşlerinin sosyal güvenliğine bağımlı kalmaktan kurtaracaktır. Kadın çiftçilerimiz söz konusu olduğunda öne çıkan bir başka önemli husus da sigortalı kadınlarda olduğu gibi, doğum borçlanması kapsamında, hamilelikte geçen süreleri borçlanabilmeleri için gerekli düzenlemelerin yapılması... Bu konuyla ilgili mevzuat değişikliği önerimizi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na ilettik. Üretimin her aşamasına aktif bir biçimde katılan kadın çiftçilerimiz için bunları yapmak zorundayız. Bunu boynumuzun borcu olarak görmeliyiz. Bütün bu gerçeklerin ışığında, kadın çiftçilerimize doğrudan eğitim vermeyi çok önemli buluyoruz. Ve şuna inanıyoruz ki, kadınlarımıza en az erkekler kadar, hatta onlardan daha fazla eğitim verilmesi, tarımımıza da çağ atlatacaktır. Değerli arkadaşlarım, yurt genelinde fırsat buldukça sürdürdüğümüz ziyaretlerimize Eylül ayında da devam ettik. Ziraat Odalarımızın tamamlanan veya yenilenen hizmet binalarının, laboratuvarlarının açılışlarını gerçekleştirdik. Antalya, Ağrı ve Diyarbakır’da çiftçi dostlarımızla bir araya gelip sorunlarımızı, çözüm önerilerimizi hasbihâl etme fırsatı bulduk. Hasat sezonunu büyük ölçüde tamamlayıp ekim hazırlıkları yaptığımız bu günlerde, doğal afetlerden ve bütün olumsuzluklardan uzak; tüm Ziraat Odalarımıza işlerinde kolaylıklar; çiftçi kardeşlerime de bol, bereketli ürün ve kazançlar diliyorum. BAYRAKTAR DİYARBAKIR KÜLTÜR VE KARPUZ FESTİVALİ’NE KATILDI Bayraktar: Tarımda çalışan çiftçinin sigortalı olması için SGK priminin bir kısmının devlet tarafından ödenmesi zorunluluğu var Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nca kentin simgelerinden karpuzun tanıtılması ve üreticinin desteklenmesi amacıyla düzenlenen Diyarbakır Kültür ve Karpuz Festivali’ne katıldı; bu bölgede güven tesis edildikçe, bölgenin hızlı bir şekilde kalkınacağını bildirerek, “Burada güven ve huzur çok önemli” dedi. Bayraktar, festivalin açılışında yaptığı konuşmada, Diyarbakır’da son yıllarda tarım ve hayvancılığın hızlı bir şekilde geliştiğini belirtti. Kentin, hayvan varlığı ve süt üretimi ile tarımsal alan bakımından Türkiye’nin sayılı illerinden biri durumunda olduğunu kaydeden Bayraktar, şunları söyledi: “Burada güven ve huzur çok önemli. Bu bölgede güven tesis edildikçe, bölge hızlı bir şekilde kalkınacaktır. Bu topraklarda bin yıldır birlikte yaşıyoruz. Kurtuluş Savaşı’nı beraber verdik, şehitler verdik. Bu ülkenin zenginliğini hep beraber paylaşmamız gerekiyor. İnanıyorum ki önümüzdeki süreçte bu bölgede huzur ve güven sağlanacak, Türkiye’nin gelişmesine de büyümesine de bu bölge büyük katkı sağlayacaktır.” İmtiyaz Sahibi TZOB Adına M. Nuri Şeyda Sorman Genel Yayın Müdürü Bekir Şinasi Özdemir Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ebru Mine Esen Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker de Diyarbakır’ın binlerce yıldır insanlığın kültür mirasına çok büyük katkı sağladığını söyledi. Diyarbakır’ı barış kalesi olarak nitelendiren Bakan Eker, şöyle devam etti: “Şehrin sokaklarında bazalt taşından yapılmış evlerin avlularında hep barış büyüdü. Çünkü bu şehir, Ermeni, Süryani, Yahudi, Arap, Kürt ve Türk’ü de barış içinde kucaklamasını bildi. Bu şehrin kültüründe bu var. Biz medeniyet tasavvurumuzun şifrelerinde, bu barışın olduğunu biliyoruz. Ama bir dönem bu şifreyi kaybettik. O şifreyi kaybettiğimiz, o kodları unuttuğumuz dönemde de birbirimize düştük, kan döküldü, can yandı. Şimdi çözüm süreci içinde yeni bir adım atılıyor. Barışın kodlarını, şifrelerini tekrar hatırlayıp bu toprakların hak ettiği sevgiyi tekrar büyütmenin zamanıdır. Bunun için çalışıyoruz.’’ Vali Mustafa Cahit Kıraç, Diyarbakır’ın tarih, kültür, edebiyat şehri olmanın yanında gelişmesini hızlı adımlarla tamamlayan bir sanayi şehri olma yolunda da emin adımlarla ilerlediğini anlattı. Diyarbakır’da festival kapsamında Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü önünden Sümer Park’a kadar festival korteji düzenlendi. Yöresel kıyafetli genç kızların, karpuz taşıyan develerin, atların, palyaçoların ve halk oyunu ekiplerinin yer aldığı korteje vatandaşlar büyük ilgi gösterdi. Kortejde, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Vali Mustafa Cahit Kıraç ve bazı sanatçılar da yer aldı. TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı İbrahim Yiğit de bu ülkede en önemli şeyin toplumsal barışı sağlamak olduğuna değinerek, ‘’Etnik köken ve inanç grubu ne olursa olsun bütün insanlarımızın barış içinde yaşamaları gerekir’’ diye konuştu. Yayın Kurulu M. Hikmet Yavuzyiğit Metin Türkyılmaz Ömer Kaya Salim Altay Hasan Hüseyin Coşkun Prof. Dr. Mevhibe Albayrak Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu Prof. Dr. Erdoğan Güneş Dr. Özden Hiçbirol Yayın Türü Yaygın Süreli Yayın Yapım Ajansı Basım Tarihi 30.10.2013 Yönetim Yeri Türkiye Ziraat Odaları Birliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü GMK Bulvarı No: 25 Demirtepe/ANKARA Tel: 312 231 63 00 (Pbx) Fax: 312 229 65 38 - 231 30 77 e-mail:[email protected] Kurumsal Yayıncılık | Pazarlama İletişimi 312 447 48 25 Dağıtım PTT Kargo Baskı Arkadaş Basım San. Ltd. Şti. Kazım Karabekir Caddesi Sütçüoğlu İşhanı No: 37/4 Ulus / ANKARA Tel: 312 341 57 07 - 341 63 10 Ziraat Odaları aylık yayını basın ahlak kurallarına uymayı taahhüt eder. Yayımlanan yazıların sorumlulukları sahiplerine ait olup, Birliğimiz görüşlerini yansıtmamaktadır. Dergide yayımlanan yazılar, kaynak gösterilmek koşuluyla, diğer yayın organlarında yayımlanabilir. Gönderilen yazılar iade edilmez. Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013 3 VERİMLİLİĞİN YOLU BİLGİ, BİLGİNİN YOLU EĞİTİM EĞİTİMLERİNİ TAMAMLAYAN SAKARYALI KADIN ÇİFTÇİLERE SERTİFİKALARI DAĞITILDI Bayraktar: Kadınlarımıza en az erkekler kadar hatta onlardan daha fazla eğitim verilmesi, tarımımıza da çağ atlatır Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, TZOB olarak, Kadın Çiftçi Eğitimi Protokolü kapsamında, eğitimlere katılan kadın çiftçilere zirai kredilerde, devlet desteklerinde, projelerde öncelik ve ayrıcalık tanınmasını istediklerini bildirerek, “Eğitim gören kadın çiftçilerimiz arasından ihtiyaç sahibi, muhtaç kadın çiftçilerimize, mevcut Kırsal Alanda Sosyal Destek projelerinden faydalanma imkânının sağlanmasını da talep ediyoruz” dedi. Bayraktar, kadınlarımıza en az erkekler kadar hatta onlardan daha fazla eğitim verilmesinin, tarıma çağ atlatacağını vurgulayarak, “81 ilde en az 1 milyon kadın çiftçimize ulaşmak hedefimiz olsun. Gelin 1 milyon kadın çiftçimize ulaşalım, onlara eğitim ve destek verelim. Hem onların hayatını, hem de ülkemizin kaderini değiştirelim” diye konuştu. Eğitimlerini tamamlayan Sakaryalı kadın çiftçilere sertifikaları, TZOB’un ev sahipliğinde Sakarya’da düzenlenen törenle dağıtıldı. “Kadın Çiftçi Eğitimi Sertifika Töreni”ne, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ile TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar katıldı. Törende, Sakarya ilinde Kadın Çiftçi Eğitimi’ne katılan 322 kadına sertifikaları verildi. Bayraktar, törende yaptığı konuşmada, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Türkiye Ziraat Odaları Birliği arasında, 14 Mayıs 2012 Dünya Çiftçiler Gününde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın huzurunda kadın çiftçilerin eğitimi konusunda protokol imzaladıklarını hatırlattı. Protokol çerçevesinde, 5 pilot ilde kadın çiftçi eğitimlerinin tamamlandığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: “Bugün, Sakarya il ve ilçelerinden, eğitimlere katılan 322 kadın çiftçimize sertifikalarını vermek üzere bu etkinliği gerçekleştirmekteyiz. Kadın Çiftçi Eğitimi protokolünde, temsilcisi olmaktan onur ve gurur duyduğumuz kadın çiftçilerimiz adına yer aldık. Dünyada ve ülkemizde önemli rollere sahip olan kadınlarımız, tarım sektörünü de sırtında taşıyorlar. Ülkemizde değişik platformlarda kadın çiftçilerin güçlendirilmesiyle ilgili organizasyonlara Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak iştirak ettik ve destek verdik, vermeye de devam ediyoruz.” Eğitim çalışmaları çok hızlı tamamlandı İmzaladıkları bu protokol kapsamında yapılan eğitim çalışmalarının çok hızlı bir şekilde tamamlandığını belirten Bayraktar, şöyle devam etti: “İlki İzmir’de gerçekleşen kadın çiftçi eğitimine 104, Kayseri’de 105, Diyarbakır’da 102, Gaziantep’de 138 ve Sakarya’da ise 322 kadın çiftçimiz katıldı. Eğitimlere, ilçeler arasında en çok katılım 93 kadın çiftçiyle Sakarya’nın Akyazı ilçemizde olmuştur. Kadın çiftçilere yönelik eğitimlere başlamadan önce, Ankara’da bakanlıkların 185 uzmanına eğitici eğitimi verildi. Ana eğitim konuları olarak; İklim Değişikliği ve Kadın, Kooperatifçilik ve Kadın, Girişimcilik, Liderlik ve Kadın, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadın Haklarımız, Sosyal Güvenlik belirlendi. Bu eğitim konularının yanı sıra Sakarya’daki kadın çiftçilerimize, ilden gelen talep üzerine; Çilek yetiştiriciliği, Kivi yetiştiriciliği ve budama yöntemleri, Gıda hijyeni ve gıda muhafazası, Tıbbi ve aromatik bitki yetiştiriciliği, Karışık sebze yetiştiriciliği, Sebzelerde gübreleme, Örtü altı ve açık arazide sebze yetiştiriciliği, Zirai mücadele ilaçlarının kullanımında dikkat edilecek noktalar, bilinçsiz ilaç kullanımının çevreye, ürüne ve insan sağlığına etkileri, Hayvan bakımı ve beslemesi, süt sığırcılığı yetiştiriciliği, hastalık ve sağım yöntemleri konularında eğitimler gerçekleştirildi.” Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla 13 Mayıs 2013’te TZOB Genel Merkezi’nin yeni binasının açılışını gerçekleştirdiklerini hatırlatan Bayraktar, şöyle dedi: “TZOB olarak, eğitime fevkalade önem veriyoruz. Geçtiğimiz ay Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Faruk Çelik, Çevre ve Şehircilik Bakanımız Erdoğan Bayraktar, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Mehdi Eker ile birlikte, eğitim merkezi ve sosyal tesisimizin temelini attık. TZOB Eğitim Merkezi ve Sosyal Tesisimizi çok amaçlı hizmet verecek şekilde projelendirdik. Eğitim Merkezi ve Sosyal Tesisimizi tamamladığımızda, kadın çiftçi eğitimlerini ve etkinliklerini tesislerimizde gerçekleştirebileceğiz. Sizlere de buradan birşeyin daha müjdesini vermek istiyorum. Türkiye Ziraat Odaları Birliği ve ziraat odalarımız olarak, 81 ilimizde ziraat odaları kadın kurulları ve gençlik kurulları oluşturacağız. Konuya ilişkin mevzuat çalışmamızın son aşamasına geldik.” Yenilikleri doğrudan ulaştırabildik Verdikleri eğitimlerle, tarım teknolojisindeki yenilikleri kadınlara doğrudan Kadın çiftçi eğitimi sertifika dağıtım töreninin 4.'sü en çok katılımın olduğu Sakarya'da gerçekleştirildi. ulaştırabildiklerini vurgulayan Bayraktar, şöyle konuştu: “Kadın çiftçilerimizin eğitimlerde öğrendiklerini, çocuklarına, yani geleceğin çiftçilerine ve diğer kadın çiftçilere de aktarmalarını umut ediyoruz. Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak, Kadın Çiftçi Eğitimi Protokolü kapsamında, eğitimlere katılan kadın çiftçilerimize zirai kredilerde, devlet desteklerinde, projelerde öncelik ve ayrıcalık tanınmasını istiyoruz. Böylelikle vereceğimiz sertifikaların kadın çiftçilerimiz için bir anlam ve değer ifade edeceğini düşünüyoruz. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız Fatma Şahin ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Mehdi Eker de kabul ederlerse, eğitim gören kadın çiftçilerimiz arasından ihtiyaç sahibi, muhtaç kadın çiftçilerimize, mevcut Kırsal Alanda Sosyal Destek projelerinden faydalanma imkânının sağlanmasını talep ediyoruz. Sosyal Destek programı ile kırsal alanda ekonomik ve sosyal yoksunluk içinde bulunan kişi ve ailelere en uygun organizasyonla, gelir seviyesini yükseltilmesi amaçlanmaktadır. Bu çerçevede, istihdamı artırma, üretilen ürünleri mahallinde değerlendirme ve pazarlama alanlarında gerekli maddi ve teknik desteği zamanında ulaştırarak, onların üretime katılmaları ve üretimde sürekliliklerinin sağlanması hedeflenmektedir. 3 kurumun imzalamış olduğu bu protokolle birlikte, eğitim alan kadın çiftçilerimizin, kırsal alanda sosyal destek projesiyle entegre edilmesinin çok yerinde olacağına inanıyorum. Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak, bakanlıklarımıza konuyla ilgili talebimizi sözlü olarak ilettik ve toplantı talebinde de bulunduk. Sayın bakanlarımız da talimatlandırır ise daha hızlı sonuca ulaşacağız.” En mağdur kesim kırsaldaki kadınlar Türkiye’de tarımsal istihdamda en fazla ihmal edilen konulardan birinin de herkesin malumu olduğu üzere sosyal güvenlik olduğunu belirten Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu sektördeki en mağdur kesimi de kırsal alandaki kadınlarımız oluşturmaktadır. Kadın çiftçilerimizin Sosyal Güvenlik Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi 4 sistemine katılımının desteklemesi yönünde teşvik edici önlemlere acil ihtiyaç duyulmaktadır. TZOB adına Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu Üyesi olmam sıfatıyla kadın çiftçilerimizin sorunlarını Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu gündemine her zaman taşımaya ve onların sesi olmaya çalıştım. 2011 yılında, 1994 yılından prim kesintisi olan çiftçilerimize geriye yönelik borçlanma hakkı getirildi. Ancak kanun gereği, 1994-2003 yılları arası dönem için, aile reisi olmayan kadın çiftçilerimiz borçlanamadılar. Çabalarımızla, 26 Ocak 2012 tarihinde 6270 Sayılı Kanun ile 2 Ağustos 2003 öncesi kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunan kadın çiftçiler için getirdiği farklı uygulama tümüyle kaldırıldı ve kadın çiftçilerimizin mağduriyeti giderildi. İlgili bakanlarımıza ve bu konuda emeği geçen herkese bir kez daha teşekkür ediyorum. 27 Haziran 2012 tarihli genelgeyle 6270 Sayılı Kanunla getirilen düzenlemeye istinaden tescil tarihlerindeki değişiklik nedeniyle sigortalılık durumları değişen kadın çiftçilerimiz, yine, Sosyal Güvenlik Kurumu nezdinde yaptığımız girişimler sonucunda, hak kazandıkları dönem için gecikme cezası ve gecikme zammı ödemediler. Tarım Bağ-Kur’una tabi, kendi hesabına çalışan ve Sosyal Güvenlik Kurumu şemsiyesi altına girmemiş olan yaklaşık 2 milyon çiftçimize, sigortalı hale gel- Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013 Sakarya Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Şener Bayraktar Sakarya Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Şener Bayraktar, konuşmasında Sakarya’daki eğitim çalışmaları hakkında bilgi verdi. En yoğun kadın çiftçi eğitimi programının 93 kişiyle Akyazı ilçesinde ve genel olarak 322 kişiyle Sakarya ilinde gerçekleştirildiğini belirten Bayraktar, iyi planlanmış ve hedefi iyi tespit edilmiş eğitim çalışmalarının başarılı bir şekilde tamamlandığını bildirdi. Şener Bayraktar, “Eğitim çalışması yerinde bir eğitim çalışması olmuştur. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Eğitim çalışmaları devam etmelidir” diye konuştu. mesi için 2008 yılında, her ay için 30 gün yerine, 15 gün üzerinden prim ödeme kolaylığı getirilmişti. 15 günlük süre her yıl 1 gün artırıldı ve günümüzde 20 güne çıkarıldı. Çiftçilerimiz, bu primleri ödemekte zorlanmaktadır. Sigorta primlerinde indirime gidilmesi ya da sigorta primi desteği verilmesi gerekmektedir.” Kadınlara pozitif ayrımcılık yapılmalı Tarımda çalışan kadın çiftçilerin ödemesi gereken sigorta primleri için de pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğini vurgulayan Bayraktar, “Prim miktarının yüzde 60’ı devlet tarafından karşılanmalıdır. Böylelikle ülkemizde tarımda çalışan kadınların üretim alanındaki gelir düşüklükleri, sosyal güvenliğini olumsuz yönde etkilemeyecek, kadınları, eşlerinin sosyal Sakarya Valisi Mustafa Büyük Sakarya Valisi Mustafa Büyük, konuşmasında, Sakarya ile ilgili bilgiler verdi. Sakarya’nın 145 bin hektar tarım alanına sahip olduğunu bildiren Mustafa Büyük, il hasılasının yüzde 20’sinin tarımdan sağlandığını, ilde tarımda istihdam edilen nüfusun ise ildeki toplam istihdamın yüzde 50’sini oluşturduğunu söyledi. Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu da Sakarya'da başarılı bir kadın çiftçi eğitimi yapıldığını bildirdi. 5 pilot ilden birinin Sakarya olmasından dolayı memnun olduklarını belirten Toçoğlu, “En fazla katılım da Sakarya’da olmuş. Bundan çok memnun kaldık. Büyükşehir belediyesi olarak burada böyle bir toplantı düzenlendiği için teşekkür ediyorum.” dedi. Sakarya Milletvekili Ayşenur İslam AK Parti Sakarya Milletvekili Ayşenur İslam da ekonomik gelişmede kadının önemli bir yeri bulunduğunu söyledi. Okuduğu bir makalede kadının tarımda istihdamının artırılmasının ekonomik kalkınmaya katkıda bulunacağına değinildiğini aktaran Ayşenur İslam, kadın çiftçi eğitimin bu açıdan çok önem taşıdığına vurgu yaptı. Kadın çiftçiler adına Sapanca ilçesinden Sibel Baykal Kadın çiftçiler adına konuşan Sapanca ilçesinden Sibel Baykal, “Devletimiz kurumsal olarak kadına ayrımcılık ve şiddeti görmüş, tedbir almaya başlamıştır. Eğitim çalışmaları ve verilen teşvikler için teşekkür ederim. Bakanlarımız Mehdi Eker ve Fatma Şahin ile Genel Başkanımız Şemsi Bayraktar’a desteklerinin devamı inancıyla tüm kadın çiftçilerimiz adına saygılarımı sunarım” dedi. güvenliğine bağımlı kalmaktan kurtaracaktır” dedi. Kadın çiftçilerin diğer sigortalı kadınlarda olduğu gibi doğum borçlanması kapsamında, hamilelikte geçen süreleri borçlanabilmeleri için gerekli düzenlemelerin yapılmasının fevkalade önemli olduğuna dikkati çeken Bayraktar, “Mevzuat değişikliği önerimizi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na ilettik. Üretimin her aşamasına aktif olarak katılan kadın çiftçilerimiz için bunları yapmak zorundayız.” diye konuştu. Çok olumlu yansımalar aldık Kadınların yatırım yapma ve risk alma yeteneklerini kısıtlayan ve küreselleşme karşısında dezavantajlı olmalarına neden olan sorunlara çözüm bulmanın ve uygulamaya geçmenin büyük önem taşıdığını bildiren Bayraktar, şunları söyledi: “Gelir açısından eşine bağımlı olan kadın çiftçilerimiz, sermaye sahibi değiller. Bu nedenle yatırım desteklerinde devletin yüzde 70 destekte bulunması sorunu çözmekte yetersiz kalmaktadır. Yatırım harcamasının başlangıçta tümünü yapmak, kredi için teminat göstermek kadınlarımız için imkansızdır. Unutulmamalıdır ki, kadınlar ekonomik ve sosyal alanda güçlendirildiğinde, ekonomik ve sosyal gelişmeyi, sürdürülebilir kalkınmayı sağlarlar, liderlik ve değişimin temsilcisi olurlar. Kadınlarımıza en az erkekler kadar hatta onlardan daha fazla eğitim verilmesi, tarımımıza da çağ atlatır. Sayın Bakanlarımız uygun görürler ise TZOB Genel Başkanı olarak, kadın çiftçi eğitimlerinde yola devam diyorum. 81 ilde en az 1 milyon kadın çiftçimize ulaşmak hedefimiz olsun. Hem onların hayatını, hem de ülkemizin kaderini değiştirelim.” Şahin: Bu işi çok önemsiyoruz Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, kadın çiftçilerin eğitimini önemsediklerini belirterek, “Eğitimli bir kadın, dalga dalga bütün toplumunu aydınlatıyor. Biz Başbakanımızın önderliğinde bu işi çok önemsiyoruz” dedi. Şahin, konuşmasında, bir yandan kişi başına düşen milli geliri artırmaya, diğer yandan kalkınmayı ve insanların yaşam kalitesini yükseltmeye çalıştıklarını söyledi. “Küreselleşme, çevre, göç ve kentleşme” dedikleri birçok sorunu çözme gücüne ulaşmak için çalıştıklarını kaydeden Şahin, “Küresel sorunları nasıl çözeceğiz’ diye baktığımızda 3 temel konu üzerinde çok yüksek bir emele ulaşacağımıza inanıyoruz. Toprak, su ve enerji... Toprağını ve suyunu iyi kullanan, verimliliği esas gören ülkeler, geleceğe dair bütün hedeflerine ulaşmada başarılı olacaklar” diye konuştu. “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışıyla çalıştıklarını, insanları her alanda birinci sınıf vatandaş yapabilmenin yolunun kalkınmadan geçtiğini ifade eden Şahin, şunları söyledi: “İşte tam burada da toprak en büyük ilaç, en büyük derman… Toprağı bu kadar güçlü kılan ise kadınlarımız, çiftçilerimiz. Kadınlarımızın bu alanda bilgili olması bizim geleceğe dair duygusal bir talebimiz değil, akıllı bir ekonominin temel felsefesidir. Dolayısıyla bugün Sakarya’da yaptığımız, Türkiye’nin genelinde imzaladığımız protokolün gereğini yapmak en büyük görevimiz. Biz 10 yıl önce bu eksikliği gördüğümüz için medeniyet yolculuğumuzda kadını ve erkeği kalkınmanın bir parçası yapmamız gerektiğini inandık.” İstihdam, sağlık ve eğitim alanında çok önemli gelişmeler yaşandığına işaret eden Şahin, kız çocuklarının eğitiminde pozitif ayrımcılık yaparak, kızları ve erkekleri eşit eğitim imkânına kavuşturduklarını dile getirdi. “Benim ülkemde artık her çocuk sigortalı doğuyor, anası-babası, sosyal güvencesi ne olursa olsun, 18 yaşına kadar sağlık güvencelerinden ücretsiz faydalanıyor” diyen Şahin, bundan dolayı anne ve bebek ölüm oranlarını Avrupa Birliği ortalamalarına getirdiklerini belirtti. Gelişmeleri Türkiye’den milli geliri 10 kat fazla olan İskandinavya ülkelerinde anlattıklarında, “Bunu nasıl başardınız...?” şeklinde sorularla karşılaştıklarını aktaran Şahin, şöyle devam etti: “Mesele para değil, bu parayı nasıl kullanacağındır? Bugün yoksullukla mücadele ediyorsak, kadının statüsünü yükseltmeye çalışıyorsak, bu temel felsefeye öncelik veriyoruz. Kadın çiftçilerimizin eğitimli olmasını çok önemsiyoruz. Her zaman eğitimli kadınlarımızın iş bulması, beraberinde çocuğunu yetiştirmesi, ailenin değişimini, dönüşümünü, toplumun değişimini, dönüşümünü etkiliyor. Eğitimli bir kadın, dalga dalga bütün toplumu aydınlatıyor. O yüzden Başbakanımızın önderliğinde bu işi çok önemsiyoruz.” Eker: Kadınların eğitimi toplumun eğitimidir Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, kadınların eğitiminin, ailenin ve toplumun eğitimi anlamına geldiğini belirterek, “Geleceğe yatırım yapacaksak, eğitim düzeyi yüksek nesiller yetiştireceksek, kadın eğitimine her alanda mutlaka daha fazla emek sarf etmeliyiz” dedi. Mehdi Eker, 5 pilot ilde kadın çiftçilerinin eğitildiğini kaydederek, kadın çiftçilere teşekkür etti. Başbakan Erdoğan’ın önderliğinde Türkiye’nin siyasi, ekonomik, sosyal ve iktisadi sorunlarını çözdüklerini vurgulayan Eker, şunları anlattı: “En önemli reformlardan bir tanesi 2010 tarihinde milletimizin önüne koyduğumuz reform paketi, anayasa değişikliğiydi. Eskiden Türkiye’de negatif ayrımcılık vardı. Bunu pozitif ayrımcılığa dönüştürecek referandumla anayasa değişikliği yaptık. Kadınlarla ilgili atılacak adımlar, yapılacak çalışmalar, projeler Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırılık iddiasıyla daha önce yapılamıyordu. Bu adımların Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olmayacağına dair hüküm koyduk. Bu, Türkiye’de kadına verilen önemin, kadının toplumsal hayatımızdaki rolünü bütün etkinliğiyle hissetmesini sağlayacak bir dizi gelişmenin temel adımıdır.” Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013 5 BAYRAKTAR ANTALYA'DA TZOB YANGINZEDELER İÇİN KAMPANYA BAŞLATIYOR Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Antalya’da bir dizi ziyarette bulundu, açılış törenlerine katıldı; Kumluca’da yaşanan yangınla ilgili incelemelerde bulundu, yangının yaralarının sarılması için TZOB olarak yardım kampanyası başlatacaklarını bildirdi. Kumluca’da orman yangınından zarar gören çiftçilere destek amacıyla TZOB tarafından yardım kampanyası başlatılacağı açıklayan Bayraktar, yangından etkilenen Ortaköy ve Karaören köylerini ziyaret etti. TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Bahadır Sezgin, Kumluca Ziraat Odası Yönetim Kurulu üyeleri ile birlikte yangın alanında incelemeler yapan Bayraktar’a, Karacaören Köyü Muhtarı Özcan Öztürk, yangın ve zararları konusunda bilgi verdi. Yangın bölgesinde çiftçilerle bir araya gelen ve sorunlarını dinleyen Bayraktar, yaşanan felakette 25 çiftçinin büyük zarar gördüğünü belirtti. TZOB olarak daha önce Serik’te olduğu gibi ülke genelinde her Ziraat Odasının katılacağı bir yardım kampanyası düzenleyeceklerini kaydeden Bayraktar, “Toplanan bu yardımlar, Kumluca Ziraat Odası aracılığıyla çiftçilere ulaştırılacak” dedi. Yangın alanında zarar gören seraların TARSİM kapsamında olmaması nedeniyle çiftçilere devlet tarafından herhangi bir yardım yapılamadığını da kaydeden Bayraktar, “Ankara’ya döner dönmez, yangından zarar gören çiftçilerin Ziraat Bankası, Tarım Kredi Kooperatifi ve özel bankalara olan borçlarının ertelenmesi için girişimde bulunacağım” diye konuştu. ELMALI ZİRAAT ODASI’NIN YENİ BİNASI HİZMETE GİRDİ Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Antalya’daki ziyaret ve incelemeleri çerçevesinde Elmalı Ziraat Odası’nın yeni yapılan hizmet binasının açılış törenine katıldı. Bayraktar, törende yaptığı konuşmada, Antalya’nın üretim açısından önemine ve ulaştığı noktaya vurgu yaptı. rım sektörünü çiftçilerimizin zenginliği için değil, ülkemizin refahı ve geleceğimiz için düşünüyoruz” dedi. TZOB Kanunun değişmesiyle birlikte Ziraat Odalarının mali yönden çok güçlü bir hale geldiğini, 757 odadan yaklaşık yüzde 65’inin kendi hizmet binasına kavuştuğunu ifade den Bayraktar, “Biz ta- “Türkiye’de baba ölüyor, araziler parçalanıyor. Bu sürdürülebilir tarım için en büyük tehditlerden bir tanesi. Bu bağlamda yaptığımız çalışmalar sonuç verdi ve miras hakkı, hukuku ile alakalı kanun, Tarım Tarım arazilerinin hızlı bir şekilde parçalandığına dikkati çeken TZOB Genel Başkanı Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü: SORUN ÜRETİMDE DEĞİL, PAZARLAMADA… Finike Ziraat Odası’nın yeni hizmet binası, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ın katıldığı törenle hizmete girdi. Bayraktar, törende yaptığı konuşmada, Türk çiftçisinin üretimle ilgili bir sıkıntısı bulunmadığını, ancak ürettiği ürünü pazarlamakta zorluk çektiğini söyledi. Finike’deki konuşmasında da üretici birliklerinin önemine vurgu yapan Bayraktar, Türkiye’de en kısa zamanda üretici birlikleri kanununa ihtiyaç olduğunu söyledi. Üretici birliklerinin bir müdahale kurumu gibi piyasaya girmesi ve soğuk hava zincirini oluşturması gerektiğine inandıklarını kaydeden Bayraktar, bu konu da Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in de kendilerine bir çalışma yapılacağını ifade ettiğini belirtti. Bayraktar şöyle konuştu: “Çiftçiler olarak maalesef ürün pazarlama konusunda sıkıntı çekiyoruz. Türkiye’nin üretme sorunu yok. Yıllık büyüme rakamlarına baktığımızda tarımdaki büyüme rakamı genel büyümenin üzerinde. Ancak takip edilmesi gereken başka bir ekonomik gösterge var, o da tarımsal üretici fiyatları endeksi (ÜFE). Tarımsal ÜFE’ye baktığımızda, genel ÜFE’nin altında gidiyor. Bu Türk çiftçisi üretiyor ama malını pazarlamakta zorluk çekiyor demektir. İşte bizim burada devreye girip bu işi çözmemiz gerekir. Bizim de Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak bu manada çalışmalarımız devam ediyor.” Komisyonu’nda. Tarım Komisyonu’ndan bunun çıkmasını bekliyorum. Şu an Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımız ile bunun toplantılarına başladık. Yani bundan sonra, miras yoluyla arazi parçalanmasının önüne geçmek lazım. Yapısal sorunlarımızdan biri de örgütlenme. Acil olarak, talebe uygun üretim planlamasını devreye koymak zorundayız. Bunu dünyanın her yerinde örgütler yapıyor. Türkiye’de en büyük sorunumuz örgütlenme. Sayın Başbakanımıza da bunu ifade ettik. Üretim birlikleri fonksiyonel olmalı, planlama yapmalı, bazı bölgelerde soğuk hava tesislerini kurmalı, sanayici ve üreticiyi bir araya getirebilmeli. Türkiye Ziraat Odaları Birliği çiftçiler için hükümetten destek isterken popülizm yapmıyor. Biz zaten Türk çiftçisi olarak sattığımız ürünlerden, aldığımız girdilerle, ödediğimiz vergilerle yani stopajla, KDV ile ÖTV ile aldığımızı iade ediyoruz. Bütçeye Et lobileri faaliyette… Hayvancılık konusunda bazı art niyetli kişilerin son günlerde piyasaları etkilemeye çalıştığını kaydeden Bayraktar, özellikle süt hayvancılığında fiyat istikrarının yakalanamamasından dolayı üç ya da beş yılda bir hayvanların kesime gittiğini ifade etti. Et ithalatı konusunda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eker’in “Et lobilerine fırsat vermeyelim” dediğini hatırlatarak, teşekkür eden Bayraktar, “Kurban Bayramı yaklaşırken, et ithalatı yapmak isteyen et lobileri faaliyette... Bunlar ithalatın kapısının açılmasını istiyorlar. Bunlara müsaade etmeyeceğiz. Çünkü ahırlarımız dolmaya başladı. Yılın ilk çeyreğinde 225 bin ton, yıllık bir milyon ton et üretimimiz var. Üretim açığımız yok, Kurban Bayramı’na rahat bir şekilde giriyoruz. Bu şartlarda ithalat kapısını açmak, bu ahırların boşalması demektir” diye konuştu. Finike Ziraat Odası Başkanı Halil Sarıçobanoğlu da yöre çiftçilerinin kullanımına uygun olarak çok amaçlı oda binası yaptıklarını söyledi. Açılış törenine Finike Kaymakamı Mesut Yakuta, AK parti Antalya Milletvekili Sadık Badak, MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal, Finike Belediye başkanı Nail Dülgeroğlu, daire amirleri, siyasi parti temsilcileri ve davetliler katıldı. Bayraktar’ın Antalya’daki açılış ve ziyaretlerine TZOB Yönetim Kurulu üyesi Ahmet Bahadır Sezgin de eşlik etti. yük değiliz. Ama yapısal sorunlar çözülünceye kadar Türkiye’nin gıda güvencesini sağlamak istiyorsak Türk çiftçisi muhakkak desteklenmeli.” Elmalı Ziraat Odası Başkanı Mehmet Ordu da “Çiftçilerimizden gelen talepler doğrultusunda, bütçemizin elverdiği ölçülerde hizmetlerimizi en iyi şekilde yerine getireceğimizden şüpheniz olmasın. Yeni hizmet binamız ve kepçemiz hayırlı, uğurlu olsun” dedi. Açılış törenine, AK Parti Antalya Milletvekili Hüseyin Samani, CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar, Elmalı Kaymakamı Mehmet Murat Çekmen, İl Genel Meclisi Başkanı Cavit An, siyasi parti temsilcileri, Akçay Belediye Başkanı Mehmet Tufan, Yuva Belediye Başkanı Hüseyin Şahin, 19 ilçenin Ziraat Odası başkanları, muhtarlar, çiftçiler ve çok sayıda davetli katıldı. Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi 6 BAYRAKTAR KAŞ'TA Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Antalya’daki temas ve incelemeleri çerçevesinde Kaş Ziraat Odası’nı da ziyaret etti. Kaş Ziraat Odası Başkanı Ramazan Süer’den Odanın çalışmaları ve projeleriyle ilgili brifing alan Bayraktar’ın ziyaretine Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu üyesi Ahmet Bahadır Sezgin de eşlik etti. Ziyarette Antalya Ziraat Odası Başkanı Nazif Alp, Manavgat Ziraat Odası Başkanı Rasim Metin ile Demre Ziraat Odası Başkanı Musa Sarıca da hazır bulundu. Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013 ÜRETİMDE PLANMA ŞART Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Demre’yi ziyaretinde, üyelerden toplanan aidatlarla hizmet vermeye çalıştıklarını vurguladı. Türk tarımının kalkınması için mutlaka üretici birliklerinin faal hale getirilmesi gerektiğine işaret eden, planlı üretimin tarımsal kalkınma için önemine değinen Bayraktar, şunları söyledi: “Gelişmiş ülkelerde tarımsal üretimin planlamasını, satışını, ihracatını üretici birlikleri yapar. Üretici birlikleri üreticiyi, tüketiciyi ve sanayiciyi bir araya getirir. Bunu Türkiye’de gerçekleştirmek zorundayız. Üretimi, plansız, programsız yapıyoruz. Tarımsal üretimde mutlaka üretim planlaması yapılmalı. Bunu da üretici birlikleri yapmalı. Devletin vereceği tarımsal desteklerin de üretici birlikleri kanalıyla verilmesi gerekir.” Tarım arazilerinin miras yoluyla küçülmesinin de mutlaka önüne geçilmesi gerektiğine dikkati çeken Bayraktar, “Bu konuda yasal düzenleme yapılacak. Üretimde pilot bölgeler oluşturulmalı. Bu pilot bölgeler, ülkenin diğer yerlerinde yapılan tarımsal üretimde örnek olacağı için farklı destekleme yapılmalı” diye konuştu. BAYRAKTAR AĞRI’DA KONFERANS VERDİ AÇILIŞLARA KATILDI “Avrupa Birliği Kırsal Kalkınma Projesi fonlarından elde ettiğimiz kaynakları çiftçilerimiz için kullanıyoruz. Zaten bize gelen para alın teridir. Bize rant geliri veya başka kaynaklardan para gelmiyor. Bize çiftçimizin alın teri geliyor. Bunu son kuruşuna kadar çiftçimize hizmet olarak çeviremezsek Allah korusun bu para hepimizi yakar. Türk çiftçisi bugün gerçekten başarılara imza atıyor. Bugün 63 milyar dolar tarımsal hasılayı gayri safi yurtiçi hasılaya katmışsa, orman ürünleri dahil 20 milyar dolarlık ihracat yapmamızı, 76 milyon nüfusun gıda ve güvencesini sağlıyorsa ve bunlar da yetmiyor 30 milyon turisti de doyuruyorsa, bu insanlar eli öpülecek insanlardır.” Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, “Hedefimiz, önümüzdeki 10 yıl içinde, 150 milyar dolarlık tarımsal hasılayı gayri safi yurtiçi hasılaya katmak, 40 milyar dolarlık ham ve işlenmiş gıdayı ihraç etmek, 50 milyon turisti beslemek ve 80 milyonun üzerindeki bir nüfusun gıda güvencesini sağlamaktır” dedi. Ağrı Ziraat Odası’nın yeni hizmet binası ve Toprak, Yaprak ve Su Analiz Laboratuvarı’nın açılışına katılmak üzere kente gelen Bayraktar, Ağrı İbrahim Bu illere pozitif ayrımcılık lazım Çeçen Üniversitesi’nin Nezahat Çeçen Konferans Salonu’nda düzenlenen “Tarım ve Hayvancılık” konulu konferansa katıldı. Bayraktar, hedeflerinin büyük olduğunu, bulundukları yerle yetinmeyeceklerini vurgulayarak, şunları kaydetti: Bayraktar, burada yaptığı konuşmada, TZOB Kanunu’nun değişmesiyle ziraat odalarında laboratuvarlar, paketleme tesisleri, makine parkları gibi hizmetler sunulmaya başlandığını söyledi. Yaklaşık 200 Avrupa Birliği kırsal kalkınma projesinin hayata geçirildiğini anımsatan Bayraktar, şöyle konuştu: “Hedefimiz büyük. Hedefimiz, önümüzdeki 10 yıl içinde 150 milyar dolarlık tarımsal hasılayı gayri safi yurtiçi hasılaya katmak, 40 milyar dolarlık ham ve işlenmiş gıdayı ihraç etmek, 50 milyon turisti beslemek ve 80 milyonun üzerindeki bir nüfusun gıda güvencesini sağlamaktır. Hedefimiz bu ve hedef bu olunca bize durmak yakışmaz. Çalışacağız. Örnek verecek olursak Ağrı, koyun varlığında Türkiye’de üçüncü sırada. Sığır varlığında Türkiye’nin ilk 10 ili arasında. 100 binin üzerinde süt hayvanı var. Tabii ıslah çalışmalarına daha fazla ağırlık vermemiz lazım. Bu illere batı illerine oranla pozitif ayrımcılık yapılması lazım. Sulama sorununun çözülmesi şart. Verimliliği sağlamamız gerekiyor. Yapısal sorunların çözülmesiyle birlikte bu bölgelerde daha fazla üretim sağlanacaktır.” Ağrı Valisi Mehmet Tekinarslan ise kentte tarım ve hayvancılığın yöre halkının temel geçim kaynağı olduğunu, çiftçilikte kurumsal bir statüye geçilmesi halinde üretim payının artacağını söyledi. Konuşmaların ardından konferansa katılanlara günün anısına plaket sunuldu. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, konferanstan önce, Ağrı Valisi Mehmet Tekinarslan’ı makamında ziyaret ederek bir süre görüştü. Bayraktar, Ağrı Ziraat Odası yeni hizmet binası ile Toprak, Yaprak ve Su Analiz Laboratuvarı’nın açılışını yaptı. Bayraktar’ın Ağrı’daki açılış ve ziyaretlerine TZOB Yönetim Kurulu üyesi M.Latif Maskan da eşlik etti. Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013 7 BAYRAKTAR, MARDİN TANITIM GÜNLERİ’NE KATILDI Bayraktar: Tarımda çalışan çiftçinin sigortalı olması için SGK priminin bir kısmının devlet tarafından ödenmesi zorunluluğu var Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Mardin Tanıtım Günleri’ne katıldı; tanıtım günleri çerçevesinde açılan standları ziyaret etti. Ankara’da Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen Mardin Tanıtım Günleri’nin açılışında standları gezen Bayraktar’a TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Cevat Delil eşlik etti. Bayraktar, Tanıtım Günleri’nin Mardin ekonomisine çok büyük katkısı olacağını bildirdi. Tanıtım Günleri’nde Mardin Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu’nun standı büyük ilgi odağı oldu. Tanıtım Günleri’nin açılışına Mardin Ziraat Odası Başkanı Malik Özkan, Kızıltepe Ziraat Odası Başkanı Bedirhan Dinler, Nusaybin Ziraat Odası Başkanı Mehmet Ali Doğru, Dargeçit Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Bozkurt, Ömerli Ziraat Odası Başkanı Fahri Eldemir, Mazıdağı Ziraat Odası Başkanı Feyzi Şan da katıldı. VİETNAM HEYETİ TZOB’U ZİYARET ETTİ Vietnam Çiftçiler Birliği Başkanı ve Merkezi Komünist Parti Komite Üyesi Nguyen Quoc Cuong başkanlığındaki Vietnam heyeti, Vietnam’ın Ankara Büyükelçisi Nguyen The Cuong, Türkiye Ziraat Odaları Birliği’ni ziyaret etti. TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, “Dünya gıda güvencesinin sağlanması için gelişmekte olan ülkelerin işbirliği yapması fevkalade önemli. Dünya Ticaret Örgütü’nde gelişmekte olan ülkeler birlikte hareket etmeli, destekleme politikalarında işbirliği yapmalı. Her zaman Vietnamlı çiftçilerle işbirliğine hazırız. İşbirliğimiz her iki ülkenin çiftçilerine de katkı verecektir” diye konuştu. İşbirliği imkanları görüyorum TZOB Genel Başkanı Bayraktar, ziyarette yaptığı konuşmada, Vietnam heyetini TZOB’da ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduğunu bildirdi. Vietnam’ın büyük miktarda pirinç ürettiğini, kauçuk, kahve, tekstil ürünü ihraç ettiğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti: “İki ülke arasında işbirliği imkânları olduğunu görüyorum. Vietnam’ın kanatlı et sektörü ve endüstriyel bitkiler üretimi de önemli seviyede. Türk tarım sektörü de hızlı gelişiyor. Gayri safi yurtiçi hasılada tarımın payı yüzde 8’i buluyor. 62-63 milyar dolarlık tarım hasılamız var. 20 milyar dolarlık gıda, tarım ürünleri ihracatına sahibiz. Türk tarımında verimliliği yakalama konusunda önemli mesafeler alındı. Yaş meyve ve sebzede rekabet gücümüz arttı. Seracılık, örtü altı tarımda önemli mesafeler kat ettik. Yaklaşık 5,5 milyon üyemizin rekabetinin, verimliliğinin artması, refah düzeyinin yükselmesi için hükümetimizle önemli çalışmalar yapıyoruz. İki ülkenin tarım sektörlerinin gelişmesi konusunda işbirliğine hazırız.” Vietnam hala bir ziraat ülkesi Vietnam Çiftçiler Birliği Başkanı ve Merkezi Komünist Parti Komite Üyesi Nguyen Quoc Cuong da ziyarette, iki ülkenin birbirinden uzak bir mesafede oldu- ğunu, buna rağmen TZOB’un Vietnam ile yakından ilgilenmesinin, kendilerini memnun ettiğini bildirdi. Vietnam’ın hala bir ziraat ülkesi olduğunu, ülke nüfusunun yüzde 70’inin tarımda yer aldığını belirten Nguyen Quoc Cuong, “Tarımda belli bir başarımız olmuştur ama özellikle Türkiye gibi dünya ülkelerinin tecrübelerinden faydalanmak isteriz” dedi. Nguyen Quoc Cuong, TZOB’un görevleri, çiftçi örgütlenmesi, tarımla ilgili kurum ve kuruluşlar, devlet destekleri ve tarım bütçesi konusunda bilgi almak istediğini söyledi. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, tarım sektörüyle ilgili bilgi verirken, tarımın istihdamdaki payının yüzde 24,6’yı bulduğunu, Türk çiftçisinin 76 milyon olan Türkiye’nin gıda güvencesini sağlamakla kalmadığını, ayrıca 30 milyonu aşkın turisti beslediğini, 20 milyar dolarlık ihracat yapılmasını ve 63 milyar dolarlık tarımsal hâsıla sağladığını ifade etti. TZOB’un Türk çiftçisinin meslek kuruluşu olduğunu, ayrıca kooperatifler ve üretici birlikleri bulunduğunu kaydeden Bayraktar, şöyle dedi: “TZOB yaptığı çalışmalarla tarım politikasını etkiliyor. Çiftçimizin refahı için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızla işbirliği içinde projeler hazırlıyor. Makine parkları, ürün işleme tesisleri kuruyor. Kır- sal kalkınma programları hazırlıyor, çiftçimizin hizmetine sunuyoruz. Daha fazla teknik elemanla çiftçi eğitimine katkı sağlıyoruz. En son iki bakanlığımızla işbirliği içinde kadın çiftçi eğitimleri yaptık. Devlet çiftçimize yıllık 9 milyar liralık destek vermektedir. Ayrıca, verimliliği artırmak için yatırımlar için destek veriliyor, düşük faizli kredi verilmesi için Hazine desteği veriliyor. Bu yıl 4 milyar liralık sulama yatırımı yapılacak. Devlet makine alımlarına yüzde 50 destek veriyor.” ABD ve AB’nin tutumlarından rahatsızız Kalkınmakta olan ülkelerin tarımlarına destek vermek zorunda olduklarını vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti: “Girdi maliyetleri çok ucuz olan ABD, AB ülkeleri bile sürdürülebilir üretim için hala tarımlarına destek veriyorlar. Desteksiz üretim mümkün değil. Dünya nüfusu her yıl 75 milyon artıyor. Biyoyakıt kullanımı arttı. Büyük nüfuslu ülkeler olan Çin ve Hindistan’ın tüketim eğilimleri değişiyor. Gıda ve enerji önem kazandı. Dünyada 900 milyona yakın insan açlık çekiyor. 1,5 milyar insan da obeziteden muzdarip. Gıda kaynaklarının çok iyi dağılmadığı ortada… Dünyadaki açlığın önlenmesi bakımından Türkiye, Vietnam gibi gelişmekte olan ülkelerin tarım potansiyellerini çok iyi kullanmasını çok önemsiyoruz. Desteklerin artırılması için talepte bulunuyoruz ama gelişmekte olan ülkelerin en büyük sorunu tarımlarını desteklemek için yeterli kaynakları bulunmaması. Gelişmiş ülkeler tarımlarını çok büyük kaynaklarla destekliyorlar. Biz gerek ABD, gerek AB ülkelerinin tutumlarından rahatsızız. ABD, AB üyeleri gibi gelişmiş ülkeler gelişmekte olan ülkelere balık tutmasını öğretmiyorlar, balık veriyorlar. Size tavsiyem çiftçinize balık tutmasını öğretin. Dünya Ticaret Örgütü’nün de gelişmekte olan ülkeleri koruması gerekir, bunun çok önemli olduğu düşünüyorum. Dünya Ticaret Örgütü’nde gelişmekte olan ülkeler birlikte hareket etmeli, destekleme politikalarında işbirliği yapmalı. Dünyanın gıda güvencesinin sağlanması için gelişmekte olan ülkelerin işbirliği yapması fevkalade önem taşıyor. Her zaman Vietnamlı çiftçilerle işbirliğine hazırız.” Nguyen Quoc Cuong Vietnam Çiftçiler Birliği olarak aynı fikri taşıdıklarını vurguladı. Vietnam Çiftçiler Birliği Başkanı Nguyen Quoc Cuong, ülkelerinde 60 milyonun üzerinde tarım nüfusu olduğunu, Vietnam Çiftçiler Birliği’nin 10 milyon üyesi bulunduğunu, kendilerinin parti içi seçimle göreve geldiklerini, ülkede toprakların devlete ait olduğunu, çiftçilere 50 yıl gibi sürelerle üretim hakkı tanındığını, örgüt olarak devlete tarımla ilgili danışmanlık yaptıklarını söyledi. Bayraktar, Türkiye’de arazinin çiftçiye ait olduğunu, Ziraat Odaları’nda demokratik seçimle işbaşına geldiklerini bildirerek, “Genel Başkan olmak için arazimin bulunduğu köyümden başlayarak 8 seçim geçiriyorum. Türkiye’de çiftçiler istemediği, oy vermediği takdirde Genel Başkan olarak seçilemem, görev yapamam” dedi. Vietnam Çiftçiler Birliği Başkanı Nguyen Quoc Cuong, TZOB Genel Başkanı Bayraktar’a Vietnam’ın başkenti Hanoi’nin simgesinin işlenmiş olduğu plaket hediye etti. Görüşmenin ardından TZOB tarafından Vietnam heyetine Türk tarımıyla ilgili sunum yapıldı. Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi 8 MISIR ÜRETİCİLERİNE: ÜRÜNÜNÜ TMO’YA VER Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013 oranına sahip mısır kilogram fiyatları Karadeniz Bölgesi’nde ise 43 kuruşa kadar gerilemiştir. TMO’nun alım merkezinin bulunmadığı ilçelerde fiyatlar daha da aşağıda oluşmaktadır. Üretici fiyatlardan tedirgin Üreticiler ürün arzının artmasıyla birlikte fiyatların daha da gerilemesinden tedirgin olmaktadır. Piyasa fiyatlarının gerilemesiyle üreticiler, TMO alım merkezlerine yoğunlaşmıştır. Bu durum randevuların daha geç verilmesine ve üreticilerin zor durumda kalmasına neden olmaktadır. Gerileyen piyasa fiyatları çiftçilerin hasat yapma isteklerini kırmaktadır.” Bayraktar, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 5,5 milyon ton mısır tüketimi olan Türkiye’nin bu yılki mısır üretiminin, bir önceki yıla göre yüzde 7,6 oranında artarak 4 milyon 950 bin tona ulaşacağını bildirdi. TMO hızlı alım yapmalı Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, mısır fiyatlarının önemli oranda düştüğünü bildirerek, “Hasadın yeni başladığı dönemde, TMO tarafından 64 kuruş olarak açıklanan mısır alım fiyatı, Akdeniz Bölgesi’nde yüzde 14 nem oranına sahip mısırda 52-57, Ege Bölgesi’nde 50-55 kuruşa, Karadeniz Bölgesi’nde yüzde 30 nem oranına sahip mısırda 43 kuruşa kadar geriledi” dedi. Bayraktar, Türkiye’de mısırın yaklaşık yüzde 31,5’inin Akdeniz, yüzde 27,5’inin Güneydoğu Anadolu, yüzde 13’ünün Ege, yüzde 12’sinin ise Marmara bölgelerinde üretildiğini bildirdi. Şemsi Bayraktar, her yıl olduğu gibi, 2013 yılı mısır hasat ve pazarlama dönemine girildiği Ağustos ayı itibarıyla üretici fiyatlarını takip etmeye başladıklarını belirtti. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO), bu yıl, 7 Ağustos 2013 tarihinde, hasadın yeni başladığı dönemde, mısır alım fiyatını kilogramda 64 kuruş olarak açıkladığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: “Ancak mısır yoğunlaşmaya başladığı bugünlerde piyasalarda mısır fiyatları oldukça gerilemiştir. Üretimin yoğun olarak gerçekleştirildiği Ziraat Odalarından alınan bilgilere göre, yüzde 14 nem oranı sahip mısır kilogram fiyatları, Akdeniz Bölgesi’nde 52-57 kuruş, Ege Bölgesi’nde 50-55 kuruş, yüzde 30 nem Piyasa fiyatlarının düşmesini önlemek amacıyla 16 Eylül 2013 tarihinde TMO tarafından mısır satış fiyatının, 2014 Ocak ayından itibaren ton başına 735 lira olarak açıklandığını belirten Bayraktar, “Üreticimiz mısırını pazara hızlı sevk etmesin. TMO’ya versin ya da bekletebileceği kadar bekletsin. TMO, ülke genelinde hızlı alım gerçekleştirsin. Üreticiyi mağdur etmesin” dedi. Bayraktar, tüccara da seslenerek, TMO’nun, 2014 Ocak ayından itibaren tonu 735 liradan mısır satacağını açıkladığını, Ofis’ten ucuz mısır alma şansı kalmadığını, çiftçiden uygun fiyatla mısır almayanların, yarın TMO’dan pahalı almak zorunda kalacaklarını vurguladı. Bayraktar, şunları kaydetti: “TMO tarafından mısır satışlarının 2014 Ocak ayından itibaren yapılacak olması ve fiyatın 735 lira olarak açıklanma- sı, önümüzdeki aylarda piyasada üretici fiyatlarının gerilemesini önleyeceği beklenmektedir. 2013 yılında mısır üreticisinin zarar etmemesi için TMO’nun piyasada etkili olabilecek şekilde alım yapması gerekir. Alımların daha etkin yapılması için alım merkezlerinin sayısı artırılmalı, verilen randevu süreleri kısaltılmalıdır. Üretici zararlarının önlenmesi, artan üretim miktarının gelecek yıllarda korunması amacıyla, bu yıl kilogramı 4 kuruş olarak açıklanan prim miktarı artırılmalıdır. Üreticilerimiz de özellikle hasadın yoğunlaşmaya başlayacağı önümüzdeki günlerde, ürünlerini bekletebildikleri kadar bekletmelidir. Kısa bir zamanda piyasaya yoğun şekilde ürün girmesi fiyatların gerilemesine neden olmaktadır. Mısırda nem oranı arttıkça fiyat fazlaca düşmektedir. Bu nedenle üreticilerimiz mısırını kurutmadan satmamalıdır.” Bayraktar, mısır üretiminin artırılması ve üreticinin hak ettiği değeri bulması amacıyla Ziraat Odaları Birliği olarak, fiyatları takip etmeye devam edeceklerini bildirdi. Çiftçiden uygun fiyatla mısır almayanlar, yarın TMO’dan pahalı almak zorunda kalacaklar TZOB'UN MEDYA BAŞARISI Medya takip ajansı İnterpress’in internet sitesinde bulunan ve ekonomiye yön veren kurum ve kuruluşların haber sayıları ve haberlerin yayınlandığı gazetelerin tirajlarının yer aldığı “analiz” verilerine göre, Türkiye Ziraat Odaları Birliği, Ağustos ayında, Temmuz ayında olduğu gibi, meslek kuruluşları, birlik, konfederasyon, odalar ve dernekler arasında hem tarım, hem de genel ekonomi haberlerinde birinci sırada yer aldı. İnterpress’in analiz sonuçlarından yapılan değerlendirmeye göre, medyada Ağustos ayının lideri TZOB oldu. Gazetelerde Ağustos ayında TZOB kaynaklı 3 bin 84 haber yer buldu. Ağustos ayında TOBB kaynaklı 2 bin 377, TESK kaynaklı 1085, KESK kaynaklı 974, Kamu-Sen kaynaklı 900, Eğitim Bir-Sen kaynaklı 641, MÜSİAD kaynaklı 582, DİSK kaynaklı 409, Türk-İş kaynaklı 379, TÜSİAD kaynaklı 373, Hak-İş kaynaklı 280, TİSK kaynaklı 28 haber yer buldu. MEDYADA AĞUSTOS’UN LİDERİ DE TZOB Ağustos ayında TZOB kaynaklı haberlerin ulaştığı gazete tiraj toplamı 107 milyon 779 bin 642 oldu. İnternet medyasında, TZOB kaynaklı, Ağustos ayında 2 bin 88 haber yayımlandı. Basında TZOB Genel Başkanı Medya takip ajansı İnterpress’in verilerine göre, Ağustos ayında TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar kaynaklı 1225 haber gazetelerde yer aldı. Şemsi Bayraktar haberlerinin ulaştığı gazete tiraj toplamı 38 milyon 223 bin 863 oldu. İnterpress’in verilerine göre, Ağustos ayında Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken 862 haberle ikinci, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu 777 haberle üçüncü sırayı aldı. Medya Takip Merkezi verilerine göre de, medyada öne çıkan işadamları listesinde de Ağustos ayında 1113 haberle TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar ilk sırada yer aldı. Listede Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken 812 haberle ikinci, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu 763 haberle üçüncü, Bursa Sanayi ve Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay 729 haberle dördüncü, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı 495 haberle beşinci oldu. Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013 Pamukta hasat zamanı ama... Bayraktar: Bu yıl kütlü pamuk üretiminin, geçen yıla göre yüzde 2,6 artışla 2 milyon 380 bin tona yükselmesini bekliyoruz Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2012 yılında, 2 milyon 320 bin ton olan kütlü pamuk üretiminin, 2013 yılında, geçen yıla göre, yüzde 2,6 artışla 2 milyon 380 bin tona yükselmesini beklediklerini bildirdi. Bayraktar, “Türkiye’nin pamuk üretimi, tüketimi karşılayamıyor. Pamuk ithalatı için, 2012 yılında 2 milyar 377 milyon 563 bin dolarlık döviz ödedik” dedi. Şemsi Bayraktar, pamuk hasadı dolayısıyla yaptığı açıklamada, 19952012 döneminde verimin kütlü pamukta yüzde 61,6, pamuk lifinde yüzde 56,4 arttığını, yıl boyunca yüzbinlerce işçiyi istihdam eden, milyonlarca kişinin geçimini sağlayan stratejik ürün pamukta, ekim alanlarının 1995-2012 döneminde yüzde 35,4 gerileyerek 7 milyon 566 bin 940 dekardan 4 milyon 884 bin 963 dekara indiğini belirtti. Şemsi Bayraktar, 2012 yılında, 2011 yılına göre, yüzde 10,1 azalmayla 2 milyon 580 bin tondan 2 milyon 320 bin tona gerileyen kütlü pamuk üretiminin, bu yıl 2 milyon 380 bin tona çıkmasının beklendiğini vurguladı. 2012 yılında üretimdeki düşüşün temel sebebinin pamuk ekim alanlarının 5 milyon 420 bin dekardan 4 milyon 884 bin 963 dekara inmesi olduğuna dikkati çeken Bayraktar, kütlü pamuk veriminin 1 kilogram düşüşle dekarda 476 kilogramdan 475 kilograma indiğini, pamuk lifi veriminde 176 kilogramlık rakamda bir değişiklik olmadığını bildirdi. Yüzde 41 payla Şanlıurfa 1. sırada Güneydoğu Anadolu Projesi’nin (GAP) devreye girmesiyle Şanlıurfa’nın öne çıktığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Pamuk lifi üretiminde Şanlıurfa, yüzde 41,09 payla birinci sırada, bir zamanların pamuk diyarı Adana ise yüzde 10,31 payla, yüzde 10,82 payı olan Aydın’ın ardından üçüncü sıraya düşmüş durumda. Hatay yüzde 9,06, Diyarbakır yüzde 7,55, Mardin yüzde 5 pay alıyor. Pay olarak Mardin’i yüzde 4,80 ile İzmir, yüzde 2,88 ile Adıyaman, yüzde 1,97 ile Gaziantep, yüzde 1,34 ile Antalya, yüzde 1,16 ile Denizli izliyor. Kahramanmaraş’ın yüzde 0,94, Şırnak’ın yüzde 0,88, Mersin’in yüzde 0,77, Manisa’nın yüzde 0,71, Batman’ın yüzde 0,22, Muğla’nın yüzde 0,13, Balıkesir’in yüzde 0,12, Osmaniye’nin yüzde 0,11, Kilis’in yüzde 0,08, Siirt’in yüzde 0,05, Çanakkale’nin yüzde 0,02 payı bulunuyor. Uşak ve Bursa’nın payları ise yok denecek kadar az. Türkiye verimde ve ithalatta 2. Şemsi Bayraktar, dünyada pamuk lifi veriminde 2. olan Türkiye’nin, ithalatta da Çin’in ardından dünya 2.si olduğunu bildirdi. Pamuk lifi üretiminde dünya yedincisi, tüketiminde dünya 4.sü olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti: “BM Tarım ve Gıda Örgütü’nün 2011 yılı verilerine göre, 6,6 milyon ton pamuk lifi üretimiyle 1. sıradaki Çin’i, 6 milyon tonla Hindistan, 3,4 milyon tonla ABD, 2,3 milyon tonla Pakistan, 1,7 milyon tonla Brezilya, 983 bin 400 tonla Özbekistan, 954 bin 600 tonla Türkiye, 843 bin 572 tonla Avustralya takip ediyor. Ülkemizde son 1995-2012 döneminde pamuk ekim alanlarında, yüzde 35,4 daralma oldu. Ekim alanları yüzde 35,4 daraldığı BüYüDü Ekim alanlarının daralmasının altında; arazilerin parçalı ve dağınık olması, girdi fiyatlarının yüksekliğine bağlı olarak ürün maliyetlerinin artması yatmaktadır. Buna desteklerin yetersizliği, ithal pamuğun daha ucuz ve vadeli olarak temin edilebilmesi, gümrük vergisinin olmaması da eklenince, Türk pamuğu serbest piyasa koşullarında dünya fiyatlarıyla rekabet etmekte zorlanmaktadır. Çiftçi pamuk yerine mısır ve ayçiçeğine yönelmiştir. Yerli üretimin tekstil sektörünün ham madde ihtiyacını karşılayamaması nedeniyle, yapılan ithalat, dış ticaret açığının artmasına da neden olmaktadır.” TZOB’un maliyeti 1 lira 74 kuruş Birlik olarak, her sene yaptıkları pamuk maliyet çalışmalarının, Ege, Akdeniz ve Güneydoğu olmak üzere üç bölge için ayrı hesaplandığını ve ortalamalar alınarak sonuçlandırıldığını bildiren Bayraktar, “Türkiye genelinde 1 kg kütlü pamuk maliyetini, üretici karı ve refah payı olmadan 1 lira 74 kuruş olarak bulduk. ABD Tarım Bakanlığı Ekonomik Araştırmalar Servisi verilerine göre, 1 kg kütlü pamuk maliyeti, 1 lira 44 kuruştur. ABD çiftçisi, Türk çiftçisine göre, pamuğu yüzde 17 daha az masrafla üretmektedir. Öte yandan ABD’de dekara 38 cent (77 kuruş) doğrudan destekleme alan üreticilere, düşük faizli ürün rehin kredileri, uzun vadeli ihracat desteği kredileri ve 2008 yılından itibaren de gelir koruma ödemeleri gibi çeşitli destekler verilmektedir” dedi. Bayraktar, hasadın hayırlı olması, pamuk üreticilerine bereket ve kazanç getirmesi temennisinde bulundu. Şemsi Bayraktar, faaliyet kollarına bakıldığında, bu yılın ikinci çeyreğinde (Nisan-Mayıs-Haziran) balıkçılık yüzde 8,8 büyümeyle 20 faaliyet kolu içinde yüzde 14,9 büyüyen oteller ve lokantalar ile yüzde 9,4 büyüyen dolaylı ölçülebilen mali aracılık hizmetlerinin ardından en hızlı büyüyen faaliyet kolu olduğunu belirtti. TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Nisan-Haziran döneminde genel büyüme yüzde 4,4 iken, tarım, avcılık ve ormancılıkta yüzde 5,4’e, balıkçılıkta ise yüzde 8,8’e ulaştı." Bayraktar, 2013 yılı ikinci çeyrek ve 6 aylık büyüme rakamlarını değerlendirdi. Şemsi Bayraktar, tarım, avcılık ve ormancılığın, 2012 yılının ilk 3 ayında yüzde 5,6, ikinci üç ayında yüzde 3,5, üçüncü üç ayında yüzde 2,1, dördüncü üç ayında yüzde 3,4, 2012’nin tamamında yüzde 3,1, balıkçılığın yine aynı dönemler için yüzde 4,6, yüzde 7,8, yüzde 7,8, yüzde 3,2 ve 2012 yılının tamamında yüzde 5 büyüdüğünü bildirdi. Bu dönemlerde genel gayri safi yurtiçi hasıla büyümesinin sırayla yüzde 3,1, yüzde 2,8, yüzde 1,5, halde, çiftçilerimizin tecrübesi, sertifikalı tohumların tercih edilmesi, makine kullanım oranının artması, araştırma ve geliştirme faaliyetleri gibi olumlu gelişmelerle üretim miktarında düşüş bir yana kütlü pamukta yüzde 4,3, pamuk lifinde yüzde 0,8 artış görüldü. üretti. Tarım, avcılık ve ormancılık ile balıkçılığın toplam katkısı 37 milyar 734 milyon 9 bin lirayı buldu. Bu rakamlar, 2012 yılının ilk 6 ayında tarım, avcılık ve ormancılıkta 35 milyar 297 milyon 586 bin, balıkçılıkta 1 milyar 266 milyon 473 bin liraydı. İlk 6 ayda tarım, avcılık ve ormancılık faaliyet kolunda katma değerimiz 962 milyon 248 bin lira, balıkçılık faaliyet kolunda 207 milyon 802 bin lira arttı.” TARIM YİNE ORTALAMANIN ÜZERİNDE Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımın ortalamanın üzerinde büyümeye devam ettiğini bildirerek, “Bu yılın Nisan-Haziran döneminde genel büyüme yüzde 4,4 iken, tarım, avcılık ve ormancılıkta yüzde 5,4’e, balıkçılıkta ise yüzde 8,8’e ulaştı” dedi. 9 yüzde 1,4, 2012’nin tamamında yüzde 2,2 ile hem tarım, avcılık ve ormancılığın hem de balıkçılığın altında kaldığını belirten Bayraktar, bu yılın ilk çeyreğinde de tarım, avcılık ve ormancılığın yüzde 4,3, balıkçılığın yüzde 4,8 büyümeyle GSYH’daki yüzde 2,9 büyümeyi fazlasıyla geçtiğini vurguladı. 6 aylık büyüme tarımda yüzde 5 Bu yılın Nisan-Haziran döneminde genel büyüme yüzde 4,4 iken, tarım, avcılık ve ormancılıkta yüzde 5,4’e, balıkçılıkta ise yüzde 8,8’e ulaştığına dikkate çeken Bayraktar, şunları kaydetti: “Ocak-Haziran dönemindeki 6 aylık büyümeye bakıldığında büyüme genelde yüzde 3,7’de kalırken, tarım, avcılık ve ormancılıkta yüzde 5’i, balıkçılıkta yüzde 6,8’i buldu. İlk 6 aylık dönemde imalat sanayinin yüzde 2,5, toptan perakende ticaretin yüzde 4, ulaştırma, depolama ve haberleşmenin yüzde 2,8 büyüdüğü, elektrik, gaz, buhar ve sıcak su üretimi ve dağıtımının büyümediği, madencilik ve taşocakçılığının yüzde 3,9 gerilediği bir ortamda tarımda yüzde 5, balıkçılıkta yüzde 6,8 büyümeyi çiftçimizin gayretinin bir sonucudur. Çiftçimiz, yapısal sorunlara, başta mazot, gübre ve elektrik fiyatları olmak üzere girdi fiyatlarındaki yüksekliğe rağmen üretimini sürdürüyor, tarımda büyümeyi sağlıyor, ülke ekonomisine fevkalade önemli bir katkıda bulunuyor. Ekonomiye katkı 6 ayda 37,7 milyar Tarım, avcılık ve ormancılık sektörümüz ilk 6 ayda 36 milyar 259 milyon 834 bin liralık, balıkçılık sektörümüz 1 milyar 474 milyon 175 bin liralık katma değer Bayraktar, şunları kaydetti: “İkinci çeyrekte, tarım, avcılık ve ormancılık yüzde 5,4 büyümeyle 20 sektör içinde, 14,9 büyüyen oteller ve lokantalar ile yüzde 9,4 büyüyen dolaylı ölçülebilen mali aracılık hizmetleri, yüzde 8,8 büyüyen balıkçılık, yüzde 8,5 büyüyen mali aracı kuruluşların faaliyetleri, yüzde 7,6 büyüyen inşaat, yüzde 6,9 büyüyen gayrimenkul, kiralama ve iş faaliyetleri, yüzde 6,1 büyüyen ev içi personel çalıştıran hane halklarının ardından en hızlı büyüyen faaliyet alanı oldu. Faaliyet kolları içinde en düşük büyüme, yüzde 1,3 ile konut sahipliği, yüzde 1,7 ile diğer sosyal, toplumsal ve kişisel hizmet faaliyetleri, yüzde 2,7 ile elektrik, gaz, buhar ve sıcak su üretimi ve dağıtımı alanlarında oldu. Madencilik ve taşocakçılığı faaliyet alanında ise bu dönemde yüzde 3,3 küçülme yaşandı.” Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi 10 TARIM VE GIDADA FİYATLAR DÜŞTÜ Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarım ve gıdada Ağustos ayında hem Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE) , hem de Tüketici Fiyatları Endeksinde (TÜFE) düşüş olduğunu bildirerek, “Tarım ve gıdada Ağustos ayında üretici fiyatları yüzde 4,35, tüketici fiyatlarında gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 0,77 geriledi” dedi. Bayraktar, açıklamasında, TZOB olarak, üreticiden tüketiciye, halkın tamamını yakından ilgilendiren gıda fiyatlarındaki değişimleri takip etmeye ve kamuoyuna açıklamaya devam ettiklerini bildirdi. Bayraktar, Ağustos ayı genel enflasyonun üretici fiyatlarında yüzde 0,04 arttığını, tüketici fiyatlarında ise yüzde 0,10 düştüğünü vurgulayarak, “Tarımda üretici fiyatları oniki aylık ortalamaya göre yüzde 0,98 geriledi. Yıllık üretici enflasyonu yüzde 6,38 iken, tarımda yüzde 0,48’de kaldı. Üretici fiyatları Ağustos ayında madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 2,03, imalat sanayinde yüzde 1,27 arttı, elektrik, gaz ve suda yüzde 2,82 düştü. Toplam sanayide yüzde 0,94 artarken, tarımda yüzde 4,35 geriledi. Sanayideki artışa rağmen, tarımdaki düşüş Ağustos enflasyonunu yüzde 0,04’e çekti” dedi. Şemsi Bayraktar, genel ÜFE’nin Ağustos’ta yüzde 0,04 geçen yılın Aralık ayına göre yüzde 3,52, yıllık bazda yüzde 6,38, oniki aylık ortalamaya göre yüzde 3,39 arttığını, tarımda üretici fiyatlarının Ağustos ayında Temmuz ayına göre yüzde 4,35, oniki aylık ortalamaya göre yüzde 0,98 gerilediğini, Aralık ayına göre yüzde 2,49, geçen yıl Ağustos ayına göre yüzde 0,48 arttığını belirtti. Bayraktar, genel TÜFE’nin Ağustos ayında yüzde 0,10 gerilediğini, geçen yılın Aralık ayına göre yüzde 4,21, yıllık bazda yüzde 8,17, oniki aylık ortalamaya göre yüzde 7,42 arttığını, gıda ve alkolsüz içeceklerde fiyatların Ağustos ayında Temmuz ayına göre yüzde 0,77 gerilediğini, Aralık ayına göre yüzde 4,67, geçen yıl Ağustos ayına göre yüzde 10,25, oniki aylık ortalamaya göre yüzde 8,02 arttığını bildirdi. Yıllık üretici enflasyonunun genel tarımda yüzde 0,48, tarım ve avcılıkta yüzde 0,93, balıkçılıkta yüzde 5,64 arttığına, ormancılık ve tomrukçulukta yüzde 16,62 gerilediğine dikkati çeken Bayraktar, “Ağustos ayında aylık bazda tarım, avcılıkta yüzde 4,75, ormancılık, tomrukçulukta yüzde 4,68 düşerken, balıkçılıkta yüzde 11,10 arttı” dedi. Bayraktar, Ağustos’ta marketlerde fiyatı en fazla artan ürünlerin Antep fıstığı, kabak, salatalık, pirinç, limon, üreticide ise kuru fasulye, maydanoz, Antep fıstığı, süt, nohut, salatalık, patlıcan, kabak, kırmızı mercimek, yeşil soğan, kuru üzüm olduğunu belirterek, “Market fiyatlarında en fazla düşüş yüzde 14,75 ile kavunda, en fazla artış yüzde 11,80 ile antepfıstığıında görüldü. Üretici fiyatlarında ise kavunda fiyat yüzde 31,93 düşerken, kuru fasulye fiyatı yüzde 43,48 arttı” dedi. Market fiyatlarındaki değişimler Bayraktar, Ağustos ayı itibarıyla market fiyatlarına bakıldığında; 9 üründe bir ay öncesine göre fiyat değişimi görülmezken, 10 üründe azalma, 19 üründe ise fiyat artışı olduğunu belirtti. Ağustos ayında, patlıcan, elma, yeşil mercimek, kuru incir, yumurta, zeytin, zeytinyağı, mısırözü yağı ve tavuk eti fiyatlarında değişim görülmezken, fiyat düşüşünün yüzde 14,75 ile en fazla kavunda olduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: “Kavundaki fiyat düşüşünü yüzde 9,53 ile karpuz, yüzde 8,28 ile patates, yüzde 7,58 ile havuç, yüzde 4,40 ile yeşil fasulye, yüzde 3,36 ile armut, yüzde 2,82 ile sivri biber, yüzde 2,48 ile kuru soğan izledi. Markette en fazla fiyat artışı ise yüzde 11,80 oranla antepfıstığında görülmüştür. Bu artışı yüzde 9,73 ile kabak, yüzde 9,41 ile salatalık, yüzde 6,28 ile pirinç, yüzde 6,13 ile limon, yüzde 4,73 ile fındık, yüzde 4,64 ile kuru fasulye, yüzde 3,43 ile kuzu eti, yüzde 3,14 ile toz şeker, yüzde 3,09 ile nohut, yüzde 2,60 ile marul, yüzde 2,38 ile yeşil soğan, yüzde 2,05 ile kırmızı mercimek takip etti.” Üretici fiyatlarındaki değişimler Ağustos ayındaki üretici fiyatlarına bakıldığında; 8 üründe fiyatlar bir ay önceki fiyatlara göre değişmezken, 11 üründe azalma, 15 üründe ise fiyat artışları olduğu bilgisini veren Bayraktar, şöyle devam etti: “Ağustos ayında, patates, limon, armut, pirinç, kuru incir, yumurta, zeytin ve zeytinyağı fiyatlarında değişim görülmezken salatalık, havuç, limon, elma, kuru fa- Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013 TARIMDA İSTİHDAM 6,5 MİLYONA DAYANDI Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, bir önceki aya göre Nisan’da 350 bin, Mayıs’ta 225 bin artan tarımdaki istihdamın, Haziran ayında da 191 bin artarak 6 milyon 474 bine ulaştığını bildirdi. Bayraktar, Nisan’da 6 milyon 58 bin, Mayıs’ta 6 milyon 283 bin, Haziran’da 6 milyon 474 bin olan tarımdaki istihdamın, tarımsal faaliyetin zirveye çıktığı Temmuz, Ağustos aylarında daha yükseleceğine dikkati çekti. Bayraktar, Haziran ayında toplam istihdamın, 2012’nin aynı ayına göre, 742 bin artarak, 26 milyon 319 bine çıktığını belirtti. Bu dönemde hizmetler sektöründe istihdamın 548 bin, sanayide 255 bin, inşaatta 21 bin arttığını, tarımda 81 bin azaldığını bildiren Bayraktar, buna rağmen halen tarımın, sanayiden 1 milyon 459 bin, inşaattan 4 milyon 532 daha fazla istihdam sağladığını, 26 milyon 319 bin olan toplam istihdamın yüzde 24,6’sını tarımın karşıladığını vurguladı. Tarım işsizliği 2,2 puan düşürüyor Türkiye’de işsiz sayısının Haziran’da 2 milyon 525 bin kişi olduğuna dikkati çeken Bayraktar, “Tarım, 6 milyon 474 bin kişiye iş sağlıyor, işsizliği düşürüyor. İşsizliğin daha da artmasını önlüyor. Haziran ayında 6,5 milyona dayanan istihdamla, yüzde 11 olan işsizliği 2,2 puan düşürerek yüzde 8,8’e çekti. Tarım, kentlerde işsizliği yüzde 10,9’dan yüzde 10,6’ya, kırsalda istihdamı yüzde 11,4’den yüzde 5,1’e indirdi” dedi. sulye, nohut, yeşil mercimek, pirinç, kuru kayısı, kuru incir, süt ve zeytin fiyatlarında değişim görüldü. Fiyat düşüşü yüzde 31,93 oran ile en fazla kavunda görüldü. Kavundaki fiyat düşüşünü yüzde 20,31 ile yeşil fasulye, yüzde 19,66 ile kuru soğan, yüzde 18,92 ile sivri biber, yüzde 17,07 ile karpuz, yüzde 13,21 ile domates, yüzde 11,26 ile havuç, yüzde 10 ile kuru kayısı, yüzde 9,09 ile şeftali, yüzde 7,08 ile elma ile yüzde 5,08 marul izledi. Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 43,48 oran ile kuru fasulyede görüldü. Kuru fasulyedeki fiyat artışını yüzde 13,04 ile maydanoz, yüzde 11,43 ile Antep fıstığı, yüzde 11,11 ile süt, yüzde 9,30 ile nohut, yüzde 8,13 ile salatalık, yüzde 8 ile patlıcan, yüzde 8 ile kabak, yüzde 7,35 ile kırmızı mercimek, yüzde 6,47 ile yeşil soğan, yüzde 5 ile kuru üzüm, yüzde 4,67 ile fındık, yüzde 3,71 ile kuzu eti, yüzde 3,23 ile yeşil mercimek, yüzde 2,64 ile dana eti takip etti.” Son bir yıllık dönemde mevsimsel oynamalar nedeniyle tarımın istihdamdaki payının yüzde 22,4 ile yüzde 26 arasında değiştiğini belirten Bayraktar, Haziran ayında hizmetler sektörünün 12 milyon 888 bin, tarımın 6 milyon 474 bin, sanayinin 5 milyon 15 bin, inşaat sektörünün ise 1 milyon 942 bin kişiye istihdam yarattığı bilgisini verdi. Bayraktar, 26 milyon 319 bin olan toplam istihdamın yüzde 24,6’sını tarımın karşıladığını ifade ederek, “Sanayide istihdam yüzde 19,1’de, inşaatta yüzde 7,4’de kalırken, tarımdaki istihdam en düşük olduğu aylarında bile yüzde 22’lerin altına düşmüyor. Yaz aylarında yüzde 26’ları buluyor. En büyük istihdam kapısı hizmetler sektörü de toplam istihdamda yüzde 49 pay alıyor” dedi. Tarımın kadın istihdamındaki payı yüzde 39,2 Tarımda çalışan 6 milyon 474 bin kişinin yüzde 51,4’ünü erkeklerin, yüzde 48,6’sını kadınların oluşturduğunu bildiren Bayraktar, 3 milyon 328 bin erkek ile 3 milyon 146 bin kadının tarımda istihdam edildiğini belirtti. Türkiye’de 8 milyon 18 bin kadının istihdamda yer aldığını, bunların 3 milyon 694 bininin hizmetler, 3 milyon 146 bininin tarım, 1 milyon 127 bininin sanayi, 51 bininin ise inşaat sektöründe çalıştığını vurgulayan Bayraktar, kadın istihdamında tarımın payının yüzde 39,2’yi bulduğunu ve yüzde 46,1 pay alan hizmetler sektörünün ardından geldiğini bildirdi. Bayraktar, kadın istihdamında sanayinin payının yüzde 14,1’de, inşaatın payının yüzde 0,6’da kaldığını vurguladı. Fiyat değişimlerinin nedeni Bayraktar, fiyatı artan ürünlere bakıldığında, kuru fasulyedeki fiyat artışında hasadın yeni başlamasının etkili olduğunu, antepfıstığında ise Mayıs ayında meydana gelen dolu zararının yanı sıra, düşük rekoltenin fiyat artışına yol açtığını belirtti. Sütteki fiyat artışının yapılan ihalede çiğ süt fiyatının 90 kuruştan 1 liraya yükselmesinden kaynaklandığını vurgulayan Bayraktar, “Fiyatı düşen ürünlere baktığımızda, domates, sivri biber, fasulye gibi ürünlerde mevsim bolluğu devam etmekte olup, arzdaki artışa bağlı olarak fiyatlarda düşüş yaşanmıştır. Kayısıda ise Ramazan ayından sonra talepteki daralmaya bağlı olarak fiyatlarda gerileme yaşanmıştır. Kuru soğan ve kavunda ise hasat edilen ürün miktarındaki artışa bağlı fiyat düşüşleri meydana gelmiştir. Genel olarak değerlendirdiğimizde arz ve talepteki değişime bağlı olarak fiyatlarda artış ve azalışların meydana geldiği görülmektedir” dedi. Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013 11 İŞTE TARIMIN "ZENGİNLERİ" KONYA, ANTALYA, ORDU, SAKARYA TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, iller içinde Konya’nın toplam bitkisel üretim alanı, ekilen alan ve nadas alanında, Antalya’nın, sebze bahçeleri alanında, Ordu’nun, meyvelik alanında, Sakarya’nın ise süs bitkileri alanında birinci olduğunu bildirdi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin 237 milyon 949 bin 637 dekar olan toplam bitkisel üretim alanlarının 154 milyon 644 bin 523 dekarının tahıllar ve diğer bitkisel ürün ekili, 42 milyon 861 bin 366 dekarının nadas, 32 milyon 129 bin 886 dekarının meyveler, içecek ve baharat bitkileri, 8 milyon 265 bin 966 dekarının sebze bahçeleri, 47 bin 895 dekarının ise süs bitkileri alanlarından oluştuğunu belirtti. Konya’nın alanı İsrail’e yakın Toplam bitkisel üretim alanının yüzde 8’i Konya’da, yüzde 4,85’i Ankara’da, yüzde 4,51’i Şanlıurfa’da, yüzde 3,24’ünün ise Sivas’ta olduğunu vurgulayan Bayraktar, Konya’nın 19 milyon 44 bin 386 dekar bitkisel alanla birinci olduğunu, ilin toplam bitkisel üretim alanının İsrail’in toplam alanına (20,7 milyon dekar) yakın bir alanı kapladığını bildirdi. Konya’yı 11 milyon 535 bin 471 dekarla Ankara’nın, 10 milyon 720 bin 597 dekarla Şanlıurfa’nın, 7 milyon 702 bin 930 dekarla Sivas’ın, 6 milyon 977 bin 176 dekarla Yozgat’ın, 6 milyon 227 bin 252 dekarla Kayseri’nin, 5 milyon 706 bin 810 dekarla Diyarbakır’ın, 5 milyon 641 bin 764 dekarla Çorum’un, 4 milyon 899 bin 147 dekarla Manisa’nın, 4 milyon 809 bin 968 dekarla Adana’nın izlediği bilgisini verdi. Bayraktar, en az bitkisel üretim alanının ise 394 bin 276 dekarla Hakkari, 389 bin 204 dekarla Artvin, 350 bin 516 dekarla Bingöl ve 127 bin 972 dekarla Yalova illerinde olduğunu belirtti. Ekilen alanda sulamanın yetersiz olduğu İç Anadolu illerinin, büyük bitkisel üretim alanlarına rağmen nadas oranının yüksek olması nedeniyle geride kaldığı- İller içinde Konya, toplam bitkisel üretim alanı, ekilen alan ve nadas alanında, Antalya, sebze bahçeleri alanında, Ordu, meyvelik alanında, Sakarya, süs bitkileri alanında birinci nı bildiren Bayraktar, “11 milyon 692 bin 425 dekarla Konya yine birinci oldu ama 6 milyon 768 bin 596 dekar alanını nadasa bırakarak. 7 milyon 513 bin 920 dekarla Ankara üçüncülüğe düşerken, Şanlıurfa 7 milyon 861 bin 857 dekarla ikinci, Diyarbakır 5 milyon 165 bin 718 dekarla dördüncü, Yozgat 4 milyon 595 bin 815 dekarla beşinci, Sivas 4 milyon 584 bin 199 dekarla altıncı, Adana 3 milyon 786 bin 339 dekarla yedinci, Afyonkarahisar 3 milyon 661 bin 614 dekarla sekizinci, Kayseri 3 milyon 563 bin 566 dekarla dokuzuncu, Çorum 3 milyon 464 bin 284 dekarla onuncu sırada bulunuyor” dedi. Nadasın nedeni sulama yetersizliği Türkiye’nin sulama yetersizliği nedeniyle çok büyük bitkisel üretim alanlarını nadasa bıraktığını ve değerlendiremediğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Toplam bitkisel üretim alanının yüzde 18,01’ini, sebze bahçeleri, meyveler, içecek ve baharat bitkileri, süs bitkileri alanlarını dışarıda bıraktığımızda yüzde 21,7’sini nadasa bırakıyor. Nadasa bırakılan alanların yüzde 15,79’u (6 milyon 768 bin 596 dekar) Konya, yüzde 7,58’i (3 milyon 250 bin 485 dekar) Ankara, yüzde 7,19’u (3 milyon 82 bin 787 dekar) Sivas, yüzde 5,34’ü (2 milyon 288 bin 115 dekar) Yozgat, yüzde 5,23’ü (2 milyon 240 bin 907 dekar) Kayseri’de. Yine toplam nadas alanlarının yüzde 4,59’unun bulunduğu Çorum’un büyük bölümü de İç Anadolu’da. Nadas alanlarında dokuzuncu olan Eskişehir (yüzde 3,14), onuncu olan Kırşehir (yüzde 3,01), onbirinci olan Aksaray da (yüzde 2,85) İç Anadolu Bölgemizde bulunuyor. İlk 10 il içinde İç Anadolu Bölgemizde olmayan iki il var. Biri toplam nadas alanlarının yüzde 3,51’ini barındıran Şanlıurfa, diğeri ise yüzde 3,19’unun bulunduğu Kars. En az nadas alanı ise 1905 dekarla Osmaniye, 1546 dekarla Edirne, 700 dekarla Tekirdağ, 221 dekarla Düzce illeriyle, nadasa tarla bırakılmayan Trabzon ve Rize illerinde. İç Anadolu Bölgemiz, 25 milyon 270 bin 509 dekar alanla, toplam nadasa bırakılan alanların yüzde 58,96’sına sahip durumda. Gıda ve tarımın bu kadar önemli hale geldiği bir ortamda, Türkiye’nin 42 milyon 861 bin 366 dekar alanı, Hollanda’nın yüzölçümünden daha büyük bir alanını nadasa bırakmasının kabul edilebilir bir yanı yok. Devletimiz, bütün olanaklarını bu alana kaydırarak, Konya Ovası Projesi (KOP) gibi projeleri ve sulama yatırımlarını tamamlamalı, modern sulama metotlarına öncelik verilmeli.” Meyveler, içecek ve baharat bitkileri Türkiye’nin 32 milyon 129 bin 886 dekar meyve, içecek ve baharat bitkileri alanı bulunduğunu belirten Bayraktar, bu alanlarda Ordu’nun 2 milyon 309 bin 93 dekar alanla birinci sırayı aldığını, Ordu’yu, 2 milyon 155 bin 207 dekarla Aydın’ın, 2 milyon 34 bin 32 dekarla Gaziantep’in, 1 milyon 857 bin 213 dekarla Manisa’nın, 1 milyon 425 bin 424 dekarla İzmir’in izlediğini bildirdi. Bayraktar, bu illeri 1 milyon 270 bin 319 dekarla Giresun, 1 milyon 201 bin 107 dekarla Mersin, 1 milyon 162 bin 633 dekarla Muğla, 1 milyon 146 bin 664 dekarla Şanlıurfa, 937 bin 157 dekarla Samsun, 932 bin 310 dekarla Balıkesir illerinin takip ettiği bilgisini verdi. Bu illeri, Denizli, Bursa, Malatya, Hatay, Sakarya, Trabzon, Antalya, Kahramanmaraş, Düzce ve Adana’nın izlediğini bildiren Bayraktar, 8 bin 277 dekarla Muş, 6 bin 854 dekarla Kars, 5 bin 870 dekarla Karabük, 1218 dekarla Ağrı, 639 dekarla Ardahan ve 517 dekarla Bayburt illerinin ise son sıraları paylaştığı bilgisini verdi. Sebze bahçeleri alanının Türkiye toplamında 8 milyon 265 bin 966 dekarı bulduğunu, en fazla sebze alanının, 471 bin 602 dekarla Antalya’da olduğunu, ardından 468 bin 336 dekarla Bursa, 463 bin 936 dekarla Ankara, 430 bin 944 dekarla İzmir illerinin geldiğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Hatay, sebze bahçeleri alanında 348 bin 468 dekarla beşinci, Samsun 343 bin 932 dekarla altıncı, Manisa, 337 bin 838 dekarla yedinci, Adana 311 bin 510 dekarla sekizinci, Mersin 310 bin 362 dekarla dokuzuncu, Balıkesir 310 bin 62 dekarla onuncu, Kayseri 270 bin 121 dekarla onbirinci sırada. Bu illeri Tokat, Çanakkale, Muğla, Şanlıurfa, Konya, Diyarbakır, Amasya, Nevşehir, Denizli izliyor. Sebze alanı bulunmayan Kars’ın yanı sıra Tunceli 4 bin 425 dekarla, Rize 3 bin 516 dekarla, Bayburt 1474 dekarla, Ardahan 140 dekarla sebze bahçeleri alanında sonlarda yer alıyorlar. Süs bitkileri alanının dörtte bire yakını Sakarya’da Süs bitkilerinde Sakarya 11 bin 356 dekarla birinci sırada. Türkiye’nin toplam 47 bin 895 dekar olan süs bitkileri alanının dörtte birine yakını (yüzde 23,71) Sakarya’da. Sıralamada Sakarya’yı 9 bin 688 dekarla İzmir, 9 bin 661 dekarla Yalova, 5 bin 201 dekarla Antalya, 3 bin 173 dekarla Bursa, 2 bin 500 dekarla Edirne izliyor. Toplam 42 ilde süs bitkileri alanı bulunurken, bu alanın yüzde 86,81’i Sakarya, İzmir, Yalova, Antalya, Bursa ve Edirne’den oluşan ilk 6 ilde yer alıyor. İlk 6 ili 808 dekarla Konya, 741 dekarla Manisa, 623 dekarla Samsun, 595 dekarla İstanbul, 454 dekarla Isparta, 428 dekarla Tokat izliyor. Süs bitkileri alanı bulunan 42 il içinde son sıraları 8 dekarla Adıyaman, 6’şar dekarla Afyonkarahisar, Kütahya ve Malatya, 5 dekarla Ordu, 3 dekarla Karaman, 2 dekarla Bartın, 1’er dekarla Giresun ve Erzurum oluşturuyor.” Okul sütü programları; sağlıklı nesillerin yetişmesi açısından sosyal, tüketim alışkanlıklarının artırılarak süt ve süt ürünlerine talep yaratılması ve süt sektöründe arz-talep dengesinin sağlanması açısından da ekonomik fayda sağlamaktadırlar. Bu nedenle, sağladığı fayda ve gelişmiş ülkelerdeki uygulamalar dikkate alındığında, kesintisiz devam ettirilmesi ve peynir, yoğurt, ayran, tereyağ gibi süt ürünleri, bal, fındık, kayısı, elma gibi gıdalarla çeşitlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Böylece, bu programların uygulandığı ülkelerdeki gibi çeşitlendirilmiş süt ve süt ürünleri ile sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi devlet garantisine alınmış olacaktır.” TZOB'DAN OKUL SUTUNE TAM DESTEK TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Bu programı çok önemsiyor ve atılan bu olumlu adımı sonuna kadar destekliyoruz." Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2013-2014 eğitim öğretim yılının ikinci döneminde uygulanacak okul sütü programıyla ilgili olarak, çocukların, geleceğin fiziksel ve zihinsel sağlıklı toplumunu oluşturabilmesi için sağlıklı beslenmesinin şart olduğunu bildirerek, “Sağlıklı beslenme sağlıklı çocukluk, sağlıklı çocukluk da sağlıklı yetişkinlik ve sağlıklı nesiller demektir” ifadelerini kullandı. Küçük yaşta çocuklara değerli bir gıda olan sütün düzenli tüketim alışkanlığının kazandırılması gerektiğine dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti: “Okul sütü programları içme sütü alışkanlığı kazandırılarak sağlıklı nesiller yetiştir- Sebzede Antalya birinci Kalite ve tüketim artacak mek, süt hayvancılığında istikrarı sağlamak ve süt piyasasını düzenlemek için bir araç olarak kullanılmaktadır. 25 milyon ton süt üretiminin hedeflendiği ülkemizde, kişi başı düşük içme sütü tüketimi, üretilen sütün tüketiminde sıkıntı yaşanmasına neden olacaktır. Hükümetimizin iki yıldır uyguladığı, tüm dünyada talep artırıcı politikalardan biri olan, okul çağındaki çocuklarımıza 200 ml uzun ömürlü süt dağıtımı, eleştiri ve tartışmalara rağmen başarılı bir şekilde yürütülmüştür. TZOB olarak uygulama dönemlerinde de belirttiğimiz üzere, bu programı çok önemsiyor ve sonuna kadar destekliyoruz.” 6 milyon öğrenciye 3 gün süt 2013-2014 dönemi okul sütü ile ilgili Bakanlar Kurulu Kararı’nın 22 Temmuz 2013 tarihli Resmi Gazete’de, uygulama esaslarının belirlendiği tebliğin ise yine Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi: “Çıkarılan mevzuata göre program kapsamında; 2013-2014 eğitim öğretim yılının ikinci döneminde, özel okullar dahil, 30 binin üzerinde okulda, velilerinden izin alınmış 6 milyonun üzerinde bağımsız anaokulu, uygulama sınıfı, anasınıfı ve ilkokul öğrencisine, Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günlerinde, haftada 3 gün süreyle 200 ml UHT içme sütü dağıtılacak. Bayraktar, uzun vadede yürütülecek “Okul Sütü Programı” sayesinde Türkiye’de süt kalitesi ve tüketimi artırılırken, hayvancılık ve ilişkili diğer sektörlerin de gelişeceğini; bu sektörlerde istihdam kapasitesinin artacağını vurguladı. Yine Okul Sütü Programı ile beslenme yetersizliğinden kaynaklanan bedensel ve zihinsel gelişim bozukluklarına yönelik harcamaların azalmasıyla gayri safi milli hasılada artış elde edileceğine dikkati çeken Bayraktar, “Türkiye, Okul Sütü Programı’ndan sosyal gelişimin yanı sıra ekonomik anlamda da fayda sağlayacaktır. Bu programı yürüten ve destek sağlayan herkese teşekkür ediyor, uygulamanın uzun yıllar kararlılıkla devam ettirilmesini temenni ediyoruz” dedi. Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi 12 İLLERİN HAYVAN VARLIĞI AÇIKLANDI Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Konya’nın 646 bin 583 sığırla, Van’ın 2 milyon 147 bin 139 koyunla, Mersin’in 660 bin 325 keçiyle, Samsun’un 14 bin 41 mandayla birinci sırada olduğunu bildirdi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye’de 2012 yılı rakamlarına göre, 25 milyon 892 bin 582’si yerli, 1 milyon 532 bin 651’i merinos olmak üzere 27 milyon 425 bin 233 koyun, 8 milyon 199 bin 184’ü kıl keçisi, 158 bin 102 tiftik keçisi olmak üzere 8 milyon 357 bin 286 keçi, 2 milyon 459 bin 400 yerli, 5 milyon 679 bin 484 kültür, 5 milyon 776 bin 28 kültür melezi olmak üzere 13 milyon 914 bin 912 sığır, 107 bin 435 manda bulunduğunu bildirdi. olan iller arasında hayvan sayılarında da farklılıklar oluştuğunu belirten Bayraktar, “Van’da 2 milyon 147 bin 139 yerli koyun varken, Bartın’da bu sayı 2 bin 976’ya iniyor. Van, Şanlıurfa, Ağrı, Muş, Bitlis, Mardin, Siirt, Elazığ, Batman, Iğdır, Kahramanmaraş, Sivas, Hakkari, Uşak, Bingöl, Kars, Tunceli, Erzincan, Adıyaman, Kilis, Ordu, Trabzon, Artvin, Giresun, Bayburt, Rize ve Yalova’da merinos koyunu bulunmazken, Ankara’da 345 bin 452, Eskişehir’de 340 bin 796 merinos koyunu besleniyor. Yarıdan fazlasının Ankara’da beslendiği tiftik keçisi sadece 24 ilde bulunuyor, 1000 başın üzerinde beslendiği il sayısı 14” dedi. Nüfus, toplam alan, otlak, mera, tarım alanında çok farklı boyutlara sahip En fazla sığırın 646 bin 583 ile Konya’da beslendiği bilgisini veren Bay- KARPUZDA İLK Sığır varlığında Konya 1’inci 4 Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013 raktar, Konya’yı 623 bin 869 ile Erzurum, 542 bin 922 ile Balıkesir, 488 bin 233 ile Kars, 473 bin 878 ile İzmir, 354 bin 559 ile Samsun, 336 bin 252 ile Sivas, 330 bin 876 ile Diyarbakır, 320 bin 876 ile Aydın, 320 bin 560 ile Ağrı ve 315 bin 217 ile Ardahan’ın izlediğini belirtti. En fazla sığır besleyen ilk 5 ilin, toplam 2 milyon 775 bin 485 sığırla, toplam sığır sayısının 5’te 1’ine sahip olduğunu vurgulayan Bayraktar, en fazla sığır besleyen 11 il içinde Konya, Balıkesir, İzmir, Sivas’ta sığırların yüzde 90’dan fazlasının kültür ve kültür melezinden, 14 bin 148 sığırla, Yalova’nın ardından en az sığır besleyen Kilis’te hiç yerli sığır bulunmadığını belirtti. Şemsi Bayraktar, en az sığır besleyen illerin 11 bin 779 ile Yalova, 14 bin 148 ile Kilis, 23 bin 843 ile Rize, 30 bin 924 ile Tunceli, 31 bin 299 ile Siirt, 35 bin 458 ile Şırnak, 37 bin 251 ile Hakkari, 41 bin 146 ile Bilecik, 44 bin 746 ile Karabük, 50 bin 575 ile Batman olduğunu kaydetti. Şemsi Bayraktar, manda sayısında Samsun’un 14 bin 41 başla birinci olduğunu, bu ili 10 bin 513 başla İstanbul, 8 bin 905 başla Diyarbakır, 7 bin 809 başla Tokat, 5 bin 879 başla Muş, 5 bin 599 başla Bitlis, 5 bin 85 başla Afyonkarahisar, 3 bin 658 başla Kayseri, 3 bin 591 başla Sivas ve 3 bin 355 başla Düzce’nin izlediğini, Malatya, Tunceli, Adıyaman, Kilis, Mardin, Siirt, Muğla, Uşak, Rize ve Artvin’de hiç manda yetiştirilmediğini belirtti. Koyun varlıkları Van’ın tamamı yerli koyun olmak üzere 2 milyon 147 bin 139 koyunla iller arasında birinciliği aldığını vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti: “Koyun sayısında Van’ı, 1 milyon 733 bin 655 ile Konya, 1 milyon 361 bin 371 ile Şanlıurfa, 1 milyon 185 bin 709 ile Ağrı, 844 bin 997 ile Muş, 770 bin 948 ile Ankara, 721 bin 98 ile Diyarbakır, 717 bin 298 ile Afyonkarahisar, 695 bin 691 ile Balıkesir, 607 bin 704 ile Bitlis, 600 bin 914 ile Manisa ta- ADANA ANTALYA iZMİR DİYARBAKIR kip ediyor. En fazla koyun besleyen Van, Konya, Şanlıurfa, Ağrı ve Muş’tan oluşan ilk 5 ilin 7 milyon 272 bin 871 koyunla, toplam koyun sayısındaki payı yüzde 26,5’i geçiyor. En az koyun 3 bin 494 başla Bartın, 5 bin 455 başla Rize, 10 bin 512 başla Düzce, 13 bin 615 başla Zonguldak, 14 bin 422 başla Karabük, 15 bin 118 başla Yalova, 34 bin 277 başla Gümüşhane, 39 bin 925 başla Ardahan, 47 bin 249 başla Sakarya ve 49 bin 843 başla Bayburt’ta bulunuyor. Keçi varlığının yüzde 26’sı 5 ilde En fazla keçi sayısında, 660 bin 325 başla birinci durumda olan Mersin’in ardından, 512 bin 621 ile Antalya, 348 bin 728 ile Adana, 345 bin 499 ile Mardin, 310 bin 14 ile Siirt, 297 bin 153 ile Bitlis, 225 bin 360 ile Van, 220 bin 440 ile Diyarbakır, 218 bin 898 ile Çanakkale, 196 bin 783 ile Denizli, 196 bin 280 ile Kahramanmaraş geliyor. Mersin, Antalya, Adana, Mardin ve Siirt’ten oluşan ilk 5 il, 2 milyon 177 bin 187 baş keçi sayısıyla, toplam keçi varlığının yüzde 26,1’ini besliyor. En az keçi besleyen iller ise; 149 başla Düzce, 1135 başla Bartın, 1855 başla Ordu, 2 bin 74 başla Karabük, 2 bin 648 başla Ardahan, 3 bin 713 başla Gümüşhane, 3 bin 895 başla Yalova, 7 bin 607 başla Bayburt, 7 bin 841 başla Nevşehir, 8 bin 389 başla Artvin.” Ankara merinos koyun ve tiftikte 1’inci 1 milyon 532 bin 651 merinos koyununun 345 bin 452’sinin Ankara’da, 340 bin 796’sının Eskişehir’de bulunduğunu belirten Bayraktar, “Afyonkarahisar’da 147 bin 446, Karaman’da 108 bin 694, Balıkesir’de 103 bin 251, Konya’da 99 bin 239, Bursa’da 74 bin 463 merinos koyun var. 158 bin 102 tiftik keçisinin 85 bin 749’u da Ankara’da bulunuyor. Siirt’te 12 bin 112, Karaman’da 11 bin 728, Eskişehir’de 10 bin 286 tiftik keçisi besleniyor” dedi. tonla Şanlıurfa’nın izlediğini, üretimde ilk 5 ili, Ankara’nın 143 bin 426, Mersin’in 131 bin 535, Samsun’un 118 bin 580, Mardin’in 113 bin 519, Muğla’nın 113 bin 214, Manisa’nın 112 bin 196, Balıkesir’in 110 bin 925, Denizli’nin 110 bin 529 tonla takip ettiğini vurguladı. En az karpuz üreten iller TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye’de üretilen karpuzun büyük bölümünü Adana, Antalya, İzmir ve Diyarbakır’ın ürettiğini bildirerek, “2012 yılında 977 bin 322 dekar alanda üretilen 4 milyon 22 bin 296 ton karpuzun, beşte birinden fazlasını Adana, yüzde 12,07’sini Antalya, yüzde 5,58’ini İzmir ve yüzde 4,75’ini Diyarbakır üretiyor” dedi. Karpuzun bol miktarda C vitamini içerdiğine, beta karoten ve potasyum bakımından zengin, içerdiği antioksidanlar nedeniyle de sağlıklı olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti: “Başta pazarlama sorunları olmak üzere, girdilerde dışa bağımlılık ve girdi fiyatlarındaki artış nedeniyle üretim maliyetlerinin yüksekliği, üreticinin maliyetin altında ürün satmak zorunda kalması gibi ülkemiz tarımının genel sorunları karpuz üreticilerimizin de temel sorunlarıdır. Patates, soğan, karpuz gibi ürünlerde üretim planlamasının olmaması neticesinde arz ve talep dengesizliğinden canı yanan kesim üreticilerimiz olmaktadır. Sınır ticareti kapsamında ülkemize giren karpuz zaman zaman yurdun diğer bölgelerinde de satışa sunulmakta, haksız rekabet doğmaktadır. Kontrol noktalarında, hal ve pazarlarda denetimler artırılmalıdır.” Üretimde dünya ikincisiyiz Dünyada 2011 yılında 102 milyon 889 bin 76 ton karpuz üretimi yapıldığını, yüzde 66,96’lık payla Çin’in ilk sırada yer aldığını bildiren Bayraktar, “Çin’in ardından dünya üretimden aldığı yüzde 3,76’lık payla Türki- ye ikinci, yüzde 3,16’lık payla İran üçüncü sırada yer almaktadır. Üretim rakamlarına bakıldığında Çin 68 milyon 893 bin tonla açık farkla ilk sırada, Türkiye 3 milyon 864 bin 489 tonla ikinci, İran 3 milyon 250 bin tonla üçüncü, Brezilya 2 milyon 198 bin 624 tonla dördüncü, ABD 1 milyon 688 bin 40 tonla beşinci sırada bulunmaktadır. Bu ülkeleri Rusya, Mısır, Özbekistan, Cezayir ve Meksika takip etmektedir” dedi. En fazla karpuz üreten iller Türkiye’de 2012 yılında 977 bin 322 dekar alanda 4 milyon 22 bin 296 ton karpuz üretildiğini belirten Bayraktar, Adana’nın üretimde 811 bin 887 tonla birinci sırada bulunduğu, bu ili 485 bin 686 tonla Antalya, 224 bin 326 tonla İzmir, 191 bin 98 tonla Diyarbakır ve 146 bin 906 74 ilde üretilen karpuzda en az üretimin 42 tonla Karabük, 48 tonla Giresun, 157 tonla Artvin, 170 tonla Bolu, 272 tonla Kastamonu, 310 tonla Zonguldak, 857 tonla Erzurum, 925 tonla Ağrı illerinde görüldüğüne dikkati çeken Bayraktar, “Karpuz ekilen alanda 133 bin 480 dekarla Adana ilk sırayı alırken, bu ili 80 bin 322 dekarla Antalya, 57 bin 413 dekarla İzmir, 52 bin 349 dekarla Diyarbakır, 50 bin 35 dekarla Şanlıurfa izliyor. Adana, karpuz ekilen alanların yüzde 13,66’sına sahip. Antalya’nın ekilen alanlardaki payı yüzde 8,22, İzmir’in payı yüzde 5,87, Diyarbakır’ın payı yüzde 5,36, Şanlıurfa’nın payı yüzde 5,12 düzeyinde bulunuyor. Verimde Sakarya birinci Dekar başına verimde, Sakarya 6 bin 225 kg ile birinciliği alırken, bu ili 6 bin 211 kg ile Hakkari, 6 bin 177 kg ile Mersin, 6 bin 82 kg ile Adana, 6 bin 47 kg ile Antalya, 5 bin 636 kg ile Bilecik, 5 bin 423 kg ile Samsun, 5 bin 417 kg ile de Sinop izliyor. Türkiye ortalamasının 4 bin 116 kilogram olduğu karpuz veriminde, dekar başına verim, Şırnak’ta 1970, Nevşehir’de 1965, Çorum’da 1894, Çankırı’da 1713, Uşak’ta 1575, Kayseri’de 1508, Aksaray’da 1486, Kütahya’da 1440, Kilis’te 811 kilograma kadar iniyor” dedi. Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013 FINDIK BAHÇELERİ “ACİL YENİLEME” İSTİYOR 13 Bahçeler yenilenirken, üretici desteklenmeli, mağdur edilmemelidir çalı, düzensiz ve dağınık küçük parsellerden oluşması fındık bahçelerinde de görülmektedir. Bu durum üretimi kısıtlamakta, girdi maliyetlerini yükseltmekte, teknolojinin ve modern araçların kullanılmasını güçleştirmekte, üretimden alınan verim ve kaliteyi düşürmektedir. Nitekim Doğu Karadeniz Bölgemizde fındık işletme büyüklükleri 2-3 dekara kadar düşmüştür. Öyle ki 1 dekarın altında fındık bahçelerinden bile bahsedilmektedir. Bu kadar küçük bahçelerden yeterli gelir elde edilmesi mümkün değildir. Zaten, yeterli gelir elde edemeyen fındık üreticilerinin bir kısmı, fındıklıklarını adeta kaderine terk ederek şehirlere göç etmiştir.” Toplulaştırma ve yenileme Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Doğu Karadeniz’de, Ordu, Giresun ve Trabzon’da kaliteli fındık üretilmesine karşın, bölgenin dekarda 60-70 kilogram olan veriminin, yaklaşık dekarda 100 kilogram olan Türkiye ortalamasının oldukça altında kaldığını bildirdi. Bayraktar, “Bölgede verimin artırılması için 70 ile 100 yaşında, ekonomik ömrünü doldurmuş fındık bahçeleri acilen yenilenmelidir” dedi. 2 milyon üretici nüfusunun geçim kaynağı olduğunu belirtti. Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin dünya fındık üretiminin yüzde 75’ini karşıladığını, özellikle fındık tarımı yapılan Karadeniz Bölgesi’nde yaklaşık Bayraktar, şunları kaydetti: “Ülkemiz tarımının da yapısal sorunu olan ve miras hukukundan kaynaklanan tarım işletmelerinin dengesiz, çok par- Dünyanın en büyük üreticisi olmasına rağmen, fındıkta özellikle Doğu Karadeniz’de verimlilik konusunun önemli bir sorun olarak ortaya çıktığını bildiren Bayraktar, “Verimlilik yıllara göre önemli dalgalanmalar gösteriyor. Fındık bahçelerinin yaşlanmış olması da en önemli sorun olarak karşımıza çıkıyor” dedi. BÖLGESİNDE EN BÜYÜK POTANSİYELE TÜRKİYE SAHİP Yöreye uygun bir projeyle fiziken toplulaştırılmaya uygun olan parsellerin, fındık bahçelerindeki optimal işletme büyüklüğü dikkate alınarak, bir an önce toplulaştırılması gerektiğini belirten Bayraktar, şöyle devam etti: “Verim ve kalitenin düşmesine neden olan, ekonomik ömrünü doldurmuş, 70 ile 100 yaşındaki fındık plantasyonları, acilen, bir projeyle kademeli olarak verimli çeşitlerle yenilenmelidir. Bunlar yenilenmezse, fındık bahçelerinde optimal büyüklük sağlanamazsa, fındıkta tehlike çanları çalar. Rekabet şartlarımız zorlaşır. Bu şartlarda üreticimiz para kazanamaz. Türkiye’nin fındıkta bir üretim projeksiyonu olması gerekir. Dünyada gıda tüketimi artıyor. kaplayan, nüfusu 900 milyonu bulan bölgede, Türkiye, 780 bin 576 kilometrekare yüzölçümüyle bölge alanının sadece yüzde 2,2 kaplarken, bölge nüfusunun yüzde 8,5’ini oluşturuyor. Buna rağmen Türkiye, bölge tahıl üretiminin yüzde 10,2’sini, sebze üretiminin yüzde 17,1’ini, meyve üretiminin yüzde 18,9’unu, et üretiminin yüzde 9,3’ünü, süt üretiminin yüzde 12,7’sini, yumurta üretiminin yüzde 10,1’ini karşılıyor. Tahıldan, sebzeye, meyveye, etten, süte, yumurtaya tarımın bütün önemli sahalarında Türkiye, bölge ortalamasının çok üzerinde üretim yapıyor.” Bölge tarımda ithalata bağımlı Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Balkanlar, Kafkaslar, Rusya, Ukrayna ve Orta Asya’dan 40’dan fazla ülkeden oluşan bölgede, ihracata dönük tarım potansiyeli olan en önemli ülkenin Türkiye olduğunu bildirdi. Bayraktar, “Türkiye, tahıl ve yumurta üretiminde Rusya ve Ukrayna’nın ardından bölgede üçüncü, meyve ve sebzede birinci, et ve süt üretiminde Rusya’nın ardından ikinci sırada bulunuyor. Bir kıta devlet olan Rusya bile, tarımda çoğu üründe Türkiye’nin gerisinde kalıyor. Bölgede Türkiye ile tarımda bazı ürünlerde yarışabilecek ender ülkeler ise Ukrayna ve İran olarak görünüyor” dedi. Bayraktar, ekilebilir arazide 213 bin kilometrekareyle, Rusya (1 milyon 212 bin kilometrekare), Ukrayna (325 bin kilometrekare), Kazakistan’ın (235 bin kilometre- kare) ardından dördüncü olan Türkiye’nin Rusya, Ukrayna ve Kazakistan’ın tersine daha sıcak iklimde yer almasının ve iklim açısından bir kıtayı andıracak çeşitliliğe sahip olmasının avantajının bulunduğunu belirtti. Türkiye’nin, bu ülkelere göre çok verimli topraklara sahip olduğunu, güneyinde, bu ülkelerde görülmeyen yılda ikiüç ürün kaldırma özelliğinin bulunduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti: “Nitekim Türkiye’nin 5,7 katı ekilebilir arazisi olan Rusya, tahıl, patates, ayçiçeği gibi soğuk iklimde yetişebilen ürünler ve hayvancılık hariç çoğu üründe Türkiye’nin arkasında kalmaktadır. Türkiye, içinde yer aldığı 40’dan fazla ülkeden oluşan bölgenin tartışmasız potansiyeli en yüksek ve en fazla ürün çeşitliliğine sahip tarım ülkesidir. 35,3 milyon kilometrekareyle dünya yüzölçümünün yaklaşık yüzde 24’ünü Bölgede verisine ulaşılabilen 41 ülkenin 2010 yılı ihracatlarının 71,7 milyar dolarken, 167,8 milyar dolar ithalat yapmalarının, bölgenin tarımda ithalata bağımlı olduğunu gösterdiğine dikkati çeken Bayraktar, şöyle devam etti: “Türkiye, 2010 yılı verilerine göre, tarım ve gıdada 11 milyar 799 milyon 732 bin dolar ihracat, 9 milyar 871 milyon 917 bin dolarda ithalat yapmış. Türkiye’yi ihracatta 7,5 milyar dolarla Ukrayna, 5,8 milyar dolarla Rusya, 5,4 milyar dolarla İran, 5,1 milyar dolarla Yunanistan izliyor. Rusya, 31,8 milyar dolar ithalatla bölge birincisi. Rusya’yı 16,5 milyar dolarla Suudi Arabistan, 11,7 milyar dolarla Mısır, 11,1 milyar dolarla Birleşik Arap Emirlikleri, 9,9 milyar dolarla Türkiye, 9,1 milyar dolarla İran takip ediyor. Türkiye, her ne kadar 2010 yılında 11,8 milyar dolarlık ihracatıyla açık farkla bölge birincisi de olsa, kendi dışındaki bölge ülkelerinin 157,9 milyar dolarlık ithalatlarından çok daha büyük Fındığa olan talep de artacak. Bu bahçelerle gıda tüketimleri hızla artan Çin’e, Hindistan’a fındık yetiştiremeyiz. Dünya talebine cevap veremeyiz.” Bayraktar, fındık bahçeleri yenilenirken, projenin uygulama süresinde üreticinin desteklenmesi, mağdur edilmemesi gerektiğine de dikkati çekti. Eğitim kalite ve verimi artırır Türkiye’de fındık üreticilerinin büyük çoğunluğunun, geçimini sağladığı fındık tarımı hakkında bilgilerinin yetersiz olduğunu belirten Bayraktar, üreticiye yönelik eğitim çalışmalarıyla teknik bilgilerin aktarılmasının, kalite ve verimi artıracağını vurguladı. Üreticinin sağlıklı bir örgütlenme modeline kavuşturulması gerektiğine de dikkati çeken Bayraktar, “Üreticilerin büyük bir kısmının üyesi olduğu Fiskobirlik’in fonksiyonel olması, fındık alımının yanı sıra üreticilerin ürünle ilgili bilgi ve becerilerinin artırılması, geliştirilmesine de katkıda bulunması sağlanmalıdır” dedi. Bayraktar, dünyanın en kaliteli fındığının üretildiği Doğu Karadeniz Bölgesi’nde verim ve kalitenin artırılmasına yönelik; Avrupa Birliği fonları, Doğu Karadeniz Projesi, kırsal kalkınma projeleri gibi bölgesel olarak uygulanacak projelerin de yörede fındık tarımının sürdürülebilirliği açısından büyük önem arz ettiğini kaydetti. pay alabilir. Günümüzde tarım ve gıdada ihracatı 16 milyar doları aşan Türkiye, 200 milyar doları geçtiği tahmin edilen bölge ithalatında çok değil yüzde 10 daha pay alsa, ihracatını 36 milyar dolara çıkarır.” Türk çiftçisinin başarısı Bayraktar, bütün bunların, zorluklara rağmen üretimini sürdüren Türk çiftçisinin başarısı olduğunu, çiftçinin olağanüstü bir gayretle üretimini devam ettirdiğini, Türk halkının gıda güvencesini hem de uygun fiyatlarla sağladığını vurguladı. Şemsi Bayraktar, çiftçinin ayağının bağı olan tarımdaki yapısal sorunların çözülmesi, mazot, elektrik, gübre, ilaç, tohum gibi temel girdi fiyatlarının makul hale indirilmesi, bu ürünlerdeki vergi yükünün azaltılması gerektiğini belirtti. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, şunları kaydetti: “Tarımda yapısal sorunlar çözülürse. Yani arazi parçalanmasının önüne geçilirse, arazi toplulaştırması tamamlanırsa, halen sulanamayan 2,89 milyon hektar sulanabilir alan, sulama altyapısı tamamlanıp sulamaya açılırsa, tarımda örgütlenme, tarımsal planlama sağlanır arz-talep dengesine göre üretim olursa. Fiyat istikrarı sağlanır, çiftçiye destek artarak sürdürülürse, çiftçimiz ve üretimimiz ucuz ithalata karşı korunursa, Türk tarımı, bölgesinde parlayan bir yıldız olur.” Tarımda yapısal sorunlar çözülürse, çiftçiye destek artarak sürdürülürse, Türk tarımı, bölgesinde parlayan bir yıldız olur Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi 14 MAKİNE KULLANIMI HIZLA ARTIYOR Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımda makineleşmenin hızla arttığını bildirerek, “2007-2012 döneminde tarımda kullanılan 85 makinenin 10’unda yüzde 50’nin üzerinde artış oldu. 14 makinede yüzde 30 ile yüzde 50, 29 makinede yüzde 10 ile yüzde 30, 12 makinede yüzde 2 ile yüzde 10 arasında artış görülürken 20 makinenin sayısında ise düşüş meydana geldi” dedi. Bayraktar, en fazla artışın, yüzde 1187,2 ile meyve hasat makinesinde görüldüğünü, 2007 yılında 320 adet olan meyve hasat makinesi sayısının 2012 yılında 4 bin 119 adede çıktığını bildirdi. Artışta meyve hasat makinesini, yüzde 225,8 ile motorlu tırpan, yüzde 204,8 ile yem dağıtıcı römork, yüzde 93,8 ile taş toplama makinesi, yüzde 92,1 ile selektör hariç ürün sınıflandırma makinesinin izlediğini vurgulayan Bayraktar, “2007-2012 döneminde motorlu tırpan sayısı 17 bin 400’den 56 bin 693’e, yem dağıtıcı römork 605’den 1844’e, taş toplama makinesi 416’dan 806’ya selektör hariç ürün sınıflandırma makinesi 7 bin 163’den 13 bin 763’e, pamuk toplama makinesi yüzde 82 artışla 500’den 910’a, mısır silaj makinesi yüzde 66,6 artışla 11 bin 998’den 19 bin 988’e, damla sulama tesisi yüzde 60,6 artışla 182 bin 991’den 293 bin 967’ye, yer fıstığı hasat makinesi yüzde 60,2 artışla 206’dan 330’a, seyyar süt sağma makinesi yüzde 55 artışla 164 bin 51’den 254 bin 348’e çıktı. Ot tırmığı, biçer bağlar makinesi, mısır hasat makinesi, balya makinesi, kulaklı anız pulluğu, ürün kurutma makinesi, kombine patates hasat makinesi, ot silaj makinesi, kombine pancar hasat makinesi, pancar sökme makinesi, traktörle çekilen çayır biçme makinesi, pnömatik ekim makinesi, toprak burgusu ve çiftlik gübresi dağıtma makinesi bu dönemde yüzde 30 ile yüzde 50 arasında arttı” dedi. Traktör sayısı yüzde 11,6 arttı Tarımda kullanılan kepçe, sabit süt sağma makinesi, traktörle çekilen hububat ekim makinesi, anıza ekim makine- Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013 si, saman aktarma boşaltma makinesi, derin kuyu pompa, dipkazan, rototiller, sap parçalama makinesi, patates sökme makinesi sayısının yüzde 20 ile yüzde 30 arasında arttığını belirten Bayraktar, şöyle devam etti: “Kuyruk milinden hareketli pülverizatör, kombine hububat ekim makinesi, toprak frezesi (rotovatör), sap toplamalı saman yapma makinesi, biçerdöver, diskli tırmık (diskaro, goblediks ve benzeri), yağmurlama tesisi, yem hazırlama makinesi, patates dikim makinesi, kimyevi gübre dağıtma makinesi, yer fıstığı harman makinesi, set yapma makinesi, elektrik motorlu motopomp, traktör, kültüvatör, atomizer, ark açma pulluğu, motorlu pülverizatör, santrifüj pompa sayısı yüzde 10 ile yüzde 20 arasında arttı. Tarımda kullanılan traktör sayısı bu dönemde yüzde 11,6 artışla 1 milyon 56 bin 128’den, 1 milyon 178 bin 253’e yükseldi. Artış, tarımda kullanılan su tankeri, merdane, toprak tesviye makineleri, tarım arabası (römork), diskli anız pulluğu (vanvey), kulaklı traktör pulluğu, fide dikim makinesi, sırt pulverizatörü, fındık harman makinesi, diskli traktör pulluğu, kuluçka makinesi ile sabit ve seyyar selektör sayısında yüzde 2 ile yüzde 10 arasında gerçekleşti.” Karasaban 50 binin altında Bayraktar, tarım aletleri sayısında 2007-2012 döneminde en fazla düşüşün, yüzde 83,6 ile tarımsal mücadele uçağında olduğunu belirtti. Düşüşte tarımsal mücadele uçağını, yüzde 57,1 ile hayvanla çekilen hububat ekim makinesi, yüzde 48,2 ile civciv ana makinesi, yüzde 45,9 ile döven, yüzde 41,3 ile karasabanın takip ettiğini vurgulayan Bayraktar, “Tarımsal mücadele uçağı sayısı 61’den 10’a, hayvanla çekilen hububat ekim makinesi sayısı 806’dan 346’ya, civciv ana makinesi 1644’den 852’ye, döven 28 bin 855’den 15 bin 612’ye, karasaban 84 bin 304’den 49 bin 453’e indi. Hayvan pulluğu sayısı yüzde 33,3 düşüşle 181 bin 974’den 121 tiyaçlarının karşılanmasının yanı sıra sosyal ve ekonomik kalkınmada da olmazsa olmaz bir öneme sahip olduğunu bildiren Bayraktar, şöyle devam etti: “Dünyada stratejik meta haline gelen su kaynaklarının sürdürülebilir olması için, kaynaklarımızı korumak ve etkin kullanımını sağlamalıyız. Nüfus artışıyla birlikte suya olan talebin gün geçtikçe arttığı günümüzde, içme ve kullanma suyu yanında endüstriyel su kullanımı da artıyor.” Sulamaya yılda 4 milyar lira SULAMA YATIRIMI KISA ZAMANDA GERİ DÖNÜYOR TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, sulama yatırımlarının yüksek katma değer sağlayan, kısa zamanda geri dönüşü olan yatırımlar olduğunu belirterek, Silvan Projesi rakamlarının, sulama yatırımlarının 6 yıl gibi kısa bir zamanda kendini amorti ettiğini ortaya koyduğunu bildirdi. Bayraktar, “Sulama yatırımlarına daha büyük kaynaklar yönlendirilmeli ki hem sulama yatırımları tamamlansın, hem de yatırılan para geri dönsün” dedi. milyar lira olduğunu vurgulayarak, “2016 yılında tamamlanması hedeflenen proje, 1 milyon 930 bin dekarı cazibeli sulama olmak üzere toplamda 2 milyon 450 bin dekar alanı sulayacak. Proje faaliyete geçtiği zaman 880 milyon lira sulamadan, 120 milyon lira da enerjiden gelir sağlanacak. Silvan Projesi yılda 1 milyar lira gelir sağlayarak kendisini 6 yılda amorti edecek” dedi. Bayraktar, Silvan Projesi kapsamında Silvan Barajı, Ambar Barajı, Pamukçay Barajı ve Silvan İletim Tüneli Projelerinin tamamlanması için gereken paranın 6 Kaynaklarımızı korumak zorundayız İnsanoğlu için vazgeçilmez olan suyun, günümüzde içme-kullanma, tarımsal faaliyetler, enerji üretimi ve sanayi suyu ih- Bayraktar, tarımsal üretimde sürdürülebilirliği sağlamak için Konya Ovası Projesi, Güneydoğu Anadolu Projesi ve Doğu Anadolu Projesi gibi sulama yatırımlarının bir an önce tamamlanarak yeni projeler üretilmesi gerektiğine dikkati çekti. Aksi takdirde sulamada sıkıntı yaşanılan topraklarda üretimin yapılamaz hale geleceğini bildiren Bayraktar, “2013 Yılı Yatırım Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararı Ekinde; toplam 189 sulama projesi yatırımı olduğu belirtilmektedir. Bu projelerin, toplam yatırım tutarı 79 milyar 915 milyon 72 bin lira, bunun 35 milyar 224 milyon 317 bin lirası harcandı. 2013 yılında harcanacak tutar ise 4 milyar 21 milyon lira düzeyinde olacak. Sulama yatırımlarına önemli miktarlarda kaynak aktarılsa da bu yeterli olmamaktadır. Ülkemizde ekonomik olarak sulanabilecek olan 8,5 milyon hektar tarım arazisinin, 5,61 milyon hektarı sulamaya açılmıştır. Geri kalan 2,89 milyon hektarın da bir an önce sulamaya açılması ve gerekli olan sulama tesislerinin yapılması, tarımsal üretimde ihtiyacın karşılanması ve sanayinin ihtiyacı olan tarımsal ürünlerin üretiminde sürdürülebilirliğin sağlanması bakımından oldukça önemli ve zorunlu olduğu açıktır. Suya hasret 2,89 milyon bin 320’ye, hayvanla çekilen çayır biçme makinesi sayısı yüzde 25 düşüşle 2 bin 48’den 1535’e, tozatar sayısı yüzde 20,4 düşüşle 24 bin 522’den 19 bin 509’a, mısır daneleme makinesi yüzde 20,4 düşerek 5 bin 447’den 4 bin 336’ya, tınaz makinesi yüzde 17,8 düşüşle 13 bin 634’den 11 bin 201’e, krema makinesi yüzde 14,2 düşerek 234 bin 50’den 200 bin 922’ye indi. Bu dönemde, hayvan ve traktörle çekilen ara çapa makinesi, yayık makinesi, sapdöver harman makinesi (batöz), sedyeli pülverizatör-kombine atomizer, orak makinesi, üniversal ekim makinesi, termik motorlu motopomp, dişli tırmık, kombikürüm (karma tırmık) sayılarında ise yüzde 0,2 ile yüzde 7,5 arasında düşüşler oldu” dedi. Bayraktar, 85 tarımsal alet ve makinenin toplam sayısının bu dönemde yüzde 9,1 artışla 9 milyon 143 bin 417 adetten 9 milyon 974 bin 583 adede çıktığını bildirdi. Tarımsal alet ve makineler içinde en fazla sayının 1 milyon 178 bin 253 ile tarımda kullanılan traktör sayısında görüldüğünü belirten Bayraktar, “Traktör sayısını 1 milyon 98 bin 995 ile tarım arabası (römork), 1 milyon 41 bin 903 ile kulaklı traktör pulluğu, 606 bin 366 ile sırt pülverizatörü, 500 bin 126 ile kültüvatör, 350 bin 968 ile dişli tırmık, 385 bin 149 ile kimyevi gübre dağıtma makinesi, 305 bin 295 ile kuyruk milinden hareketli pülverizatör izliyor” dedi. Şemsi Bayraktar, tarımda, 293 bin 967 damla sulama tesisi, 254 bin 348 seyyar süt sağma makinesi, 249 bin 449 yayık makinesi, 236 bin 78 yağmurlama tesisi, 229 bin 761 diskli tırmık (diskaro, goblediks ve benzeri), 206 bin 78 tarımda kullanılan su tankeri, 200 bin 922 krema makinesi kullanıldığını bildirdi. Bayraktar, tarımda modern alet ve makinelerinin kullanımının artmasının verimlilik ve ürün kalitesini artıracağını, birim alanda daha fazla ürün alımını, daha verimli girdi kullanımını sağlayacağını vurguladı. hektar arazi, bir an önce suyla buluşturulmalıdır. Suyu çok verimli kullandığımız söylenemez. Bilinçsizce yapılan ve yanlış zamanda, yanlış miktarda uygulanan sulamalar; bitkide verim kaybına, toprakta tuzlanmaya neden olmaktadır. Modern sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması sulama masraflarını azaltacak. Karık sulama yöntemine oranla, damla sulama yüzde 60, yağmurlama sulama sistemi yüzde 30 civarlarında su tasarrufu sağlıyor” dedi. Sulamanın faydaları Bayraktar, sulamaya açılan alan arttıkça, üreticilerin gelir dağılımının düzeleceğine, gübre kullanımı imkânı sağlanıp, kolaylaşacağına, üretimde çeşitlenme sağlanarak gelirin artacağına, münavebede yaşanan sıkıntıların azalacağına ve bitkinin gelişim süresine bağlı olarak birim alanda yıl içinde birkaç ürün alınmasına imkân verileceğine dikkat çekti. Ayrıca ekonomik olarak sulanabilecek 8,5 milyon hektar tarım arazisinin sulamaya açıldığında istihdamda artış sağlanarak göçün büyük ölçüde önleneceğine vurgu yapan Bayraktar, şunları kaydetti: “Sulama yatırımları; sağladığı doğrudan ve dolaylı istihdam, tarıma dayalı sanayinin gelişmesi, enerjide dışa bağımlılığımız ve enerjinin dış ticaret açığına olan etkisi, yağlı tohum ithalatı için ödediğimiz döviz miktarı ve sulama yatırımlarının diğer pek çok yatırıma göre kendisini kısa zamanda amorti ettiği düşünüldüğünde, oldukça karlı yatırımlar. TZOB olarak sulama yatımlarının ne denli önemli olduğunun bilincindeyiz. Doğaya zarar vermeden mevcut projelerin bir an önce bitirilmesi ve yeni projelerin hayata geçirilmesini destekliyoruz.” Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi AYIN KONUSU KONUSU AYIN KONUSU KONUSU AYIN KONUSU KONUSU AYIN KONUSU AYIN KONUSU AYIN KONUSU AYIN KONUSU AYIN KONUSU KONUSUKONUSU AYIN KONUSU AYIN KONUSU AYIN KONUSU ARICILIK VE KARADENİZ BÖLGESİNDE ARICILIĞIN SORUNLARI AYIN KONUSU KONUSU AYIN KONUSU AYIN KONUSU AYIN KONUSU KONUSU Hasan Kozoğlu TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Arsin Ziraat Odası Başkanı AYIN KONUSU AYIN KONUSU AYIN KONUSU AYIN KONUSU KONUSU AYIN KONUSU KONUSU AYIN KONUSU AYIN KONUSU AYIN AYIN KONUSU AYIN KONUSU AYIN AYIN KONUSU KONUSU KONUSU AYIN KONUSU AYIN KONUSU AYIN KONUSU KONUSU ARICILIK KONUSU AYIN KONUSU KONUSU KONUSU AYIN KONUSU AYIN AYIN KONUSU AYIN KONUSU AYIN KONUSU KONUSU AYIN AYIN KONUSU AYIN KONUSU KONUSU AYIN KONUSU AYIN KONUSU KONUSU AYIN KONUSU AYIN KONUSU AYIN KONUSU KONUSU AYIN KONUSU KONUSU AYIN KONUSU AYIN KONUSU AYIN KONUSU AYIN KONUSU AYIN KONUSU KONUSU KONUSU AYIN KONUSUAYIN KONUSUAYIN KONUSU AYIN KONUSU AYIN AYIN KONUSU AYIN KONUSU AYIN KONUSU AYIN KONUSU 15 AYIN KONUSU Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013 ması için arıcıların eğitilmesi ve denetlenmesi gereklidir. Bu nedenle arıcılara yönelik Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından kapsamlı eğitimler verilmelidir. Diğer bir konu bölge arıcılığında standardizasyon eksikliğidir. Özellikle kovanlarda standardın olmaması balın muhafazası, kovan nakliyesi vb. işlemlerde bir takım sıkıntılara neden olmaktadır. Diğer taraftan ürünlerin pazarlanmasında önemli bir yeri olan ambalajlamanın ve paketlemenin uluslararası standartlara uygun olmamasıdır. Bu durum üretilen bala katma değer kazandırılamadığı için üreticinin daha az gelir elde etmesine neden olmaktadır. Gerek coğrafi konumu, arazi yapısı, iklimi ve bitki örtüsü, gerekse insanımızın sosyo ekonomik yapısı itibarıyla, Anadolu için en uygun tarımsal faaliyet kollarından biri de arıcılıktır. Ancak, şartların elverişli olmasına karşılık, ülkemizin bal üretimi yeterli düzeyde değildir. Arı kovanı varlığımız yaklaşık 6 milyon olmasına rağmen, kovan başına bal verimi düşüktür. Diğer taraftan polen, arı sütü, propolis, arı zehiri gibi arı ürünlerine yönelik üretimin de henüz yaygınlaşmaması ise, ülkemizde arıcılığın tekniğine uygun gerektiği gibi yapılmadığını göstermektedir Günümüzde arıcılık, tüm dünyada yapılan en yaygın tarımsal faaliyetlerden birisidir. Bugün dünyada 78 milyon dolayında arı kovanı bulunmakta ve bunlardan 1.6 milyon ton dolayında bal üretilmektedir. Dünyanın en çok bal üreten ülkesi 431 bin ton ile Çin olup, Türkiye yaklaşık 94 bin ton ile dünya ülkeleri içerisinde 2’nci sırada yer almaktadır. Diğer taraftan arıcılıkta bal üretiminin yanı sıra; propolis, arı sütü, polen ve balmumu gibi arı ürünleri de dünya ticaretinde yer almaktadır. Tarımı gelişmiş ülkelerde ise arıcılık, arı ürünleri üretimi yanında hatta daha önemli olarak, bitkisel üretimde miktar ve kalitenin artırılması amacıyla da yapılmaktadır. Örneğin, ABD’de bitkisel üretimde bulunan üreticiler üretim yaptıkları bitkilerde tozlaşmanın sağlanması için arıcılara arı kirası ödenmekte, buna karşılık kendileri arıların üretimlerine de katkı sağlamaktadırlar. Türkiye’nin ekolojik ve sosyo-ekonomik yapısı gereği ülkemizin hemen her yerinde arıcılık yapılabilmektedir. Ülkemizin hemen her bölgesinin ekolojik olarak arıcılığa uygun, zengin floraya sahip olması ve arı materyalindeki genetik varyasyonu yaklaşık 6 milyon kovan varlığı ile arıcılıkta söz sahibi ülke konumuna gelmemizi sağlamıştır. Ülkemiz arıcılık açısından önem arz eden bitki varlığı bakımından dünyanın sayılı ülkeleri arasındadır. Tüm Avrupa kıtasında 12.000 dolayında bitki türü varken sadece ülkemizde 10.000 dolayında bitki türü bulunur. Bunların içinde arıcılık yönünden önem arz eden pek çok tür doğal olarak yayılış göstermektedir. Ayrıca her coğrafi bölgemiz arıcılık açısından kendine özgü çok değişik bitki türlerini barındırmaktadır. Özellikle sırasıyla Ege, Karadeniz ve Akdeniz Bölgeleri gerek kovan varlığı gerekse üretim payı bakımından arıcılık için en önemli bölgelerimizdir. Türkiye bal üretiminin yaklaşık yarısı bu üç bölgemizde gerçekleşmektedir. Belirtilen bölgeler içerisinde ise Karadeniz bölgesi; gerek doğal yapısı, florasının zenginliği, iklimi nedeniyle uzun bir dönem arı için zengin nektar kaynağı olan çiçeğin bulunması gibi nedenlerle arıcılık açısından önem arz etmektedir. Özellikle Doğu Karadeniz bölgesinin topoğrafik yapısı nedeniyle tarımsal faaliyetin çok kısıtlı olması, flora vb faktörler, bölge insanının geçim kaynağı olan arıcılığın önemini artırmıştır. Sadece Doğu Karadeniz bölgesinde yer alan 5 ilimiz, 15 bin tona yaklaşan bal üretimi ile toplam bal üretimimizin yaklaşık % 20 sini karşılamaktadır. Doğu Karadeniz bölgesinde endemik bitkilerin bulunduğu pek çok floranın bulunması üretilen balın kalitesini de artırmaktadır. Hal böyleyken bölgede arıcılığın sorunları bulunmaktadır. Bunlardan birisi arıcılıkta verilen desteklerin yetersiz olmasıdır. Ülkemizde 2003 yılından itibaren arıcılığa destek verilmeye başlanmıştır. 5488 sayılı Tarım Kanunu’na göre her yıl çıkarılan Kararname kapsamında üreticilere destek verilmektedir. Bu destekler arı üreticilerinin üretimi devam ettirebilmesi için gereklidir ve desteklerin günün şartlarına göre artırılarak devam etmesi gerekmektedir. Diğer bir sorun eğitim yetersizliğidir. Bölgemizde arıcılığın dünya standardını yakalayabilmemiz ancak; arıcıların teknik bilgiye sahip olmaları, bilinçli arıcılık yapmaları, arı hastalıkları ve zararlılarının zamanında teşhisi ve gerekli tedavisinin yapılması için arıcılara yönelik bilgilendirme çalışmaları yapılmalı, bilinçli ilaç kullanıl- Bir başka sorun ise bölgemizde bal üreticilerinin yeterince örgütlenmemeleri, mevcut örgütlerin de mali yönden güçsüz olmalarıdır. Bu durum üreticilerin yüksek fiyatla girdi teminine neden olmakta, üretilen balın belli bir standardının olmaması, tek fiyat uygulamasını güçleştirmektedir. Bal üretici örgütlerinin mali yönden güçlü hale getirilmesi, örgütlerin işlevselliğini artıracaktır. Bölgemizde sermaye yetersizliği arıcılık işletmelerinin gelişmesine engel olmaktadır. Bal üreticileri diğer hayvancılık faaliyetlerinde olduğu gibi selektif kredi ile desteklenmelidir. Yöremize uygun kafkas ırkı gibi ana arı ırkları araştırmalarla belirlenmeli, ana arı üretimi artırılması desteklenmeli, yaşlı ana kullanan arıcıların ana değişimi teşvik edilmeli, bunun için gerekli tedbirler alınmalıdır. Bölge arıcılığının diğer bir sorunu da arı yetiştiriciliği tek yönlü bal üretimi olarak yapılması, polen, propolis, arı zehiri, arı sütü, bal mumu gibi diğer ürünlere yeterince yer verilmemesidir. Bu nedenle diğer ürünlere yönelik eğitim, finans desteği, pazarlama gibi konularda teşvik edici politikalara ihtiyaç olduğu açıkça görülmektedir. Sınırlardan kaçak olarak ülkemize arı ve arı ürünlerinin girişi de bölgemiz için bir sorundur. Bu durum gerek ürün fiyatlarının düşmesine, bölgemiz arıcılarının mağduriyetine neden olmaktadır. Bölgemize kaçak arı ürünleri girişi alınan tedbirlere rağmen önlenememektedir. Bu yönde teşvik edici politikalara ihtiyaç olduğu açıkça görülmektedir. Sorunları çözülmüş, bol kaliteli arı ve arı ürünleri üretimin yapılması dileğiyle… Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013 Levent Genç TZOB Teknik Müşavir Veteriner Hekim 16 Arıcılık dünyada en yaygın olarak yapılan tarımsal faaliyetlerden biridir. Ülkemiz zengin florası, uygun ekolojisi ve koloni varlığı bakımından büyük bir arıcılık potansiyeline sahiptir. Birçok yem bitkisinin gen merkezi olan Anadolu’da, dış pazarlarda ısrarla aranan kaliteli bal üretimi yapılmaktadır. Balın tartışmasız yüksek değerli gıda maddesi olması, hekimlikte tedavi edici olarak kullanılması ve dış satım olanaklarının artması son yıllarda arıcılık yapan aile sayısında önemli artışlara neden olmuştur. Balın yanı sıra, elde edilen balmumu, ana arı, oğul ve arı sütü gibi ürünler arıcıların gelirlerinin artmasında ve arıcılığın gelişmesinde etken olmuştur. Türkiye’de genel olarak çam balı, yayla balı, narenciye balı, kekik balı, kestane balı, ıhlamur ağacı balı, pamuk balı ve ayçiçeği balı üretilmektedir. Dünyada tek üretici olduğumuz çam balının %95’i diğer ülkelere ihraç edilmektedir. Az sermaye ile yapılabilmesi, kolay ve zevkli olması, kısa zamanda gelir getirmesi, arı ürünlerinin kolayca pazarlanabilmesi ve arıcılıkta en büyük girdi olan kovan yapımı için gerekli olan kerestenin yurt içinden sağlanması arıcılığı cazip kılan önemli sebeplerdir. Türkiye’de tarımda çalışan nüfus başına ekilebilir arazi miktarının giderek azaldığı, bazı tarımsal işletmelerde işgücü fazlalığının meydana geldiği göz önüne alınacak olursa, topraksız, dar gelirli kişilere büyük bir yatırım gerektirmeden iş olanağı sağlayan, kolaylıkla yapılabilen ve kısa zamanda gelir elde edilebiliyor olması bakımından arıcılık sosyo-ekonomik bir önem de taşımaktadır. Gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerde arıcılık, değişik amaçlarla da olsa önem verilen bir hayvancılık dalıdır. Avrupa’da genellikle geleneksel bir uğraş, İspanya, Polonya, Macaristan, Yunanistan, Türkiye gibi ülkelerde kırsal geliri artırıcı bir araç, Uzak Doğu, Orta ve Güney Amerika ülkelerinde önemli bir dış gelir kaynağı ve ABD, Kanada ve Japonya gibi ülkelerde ise ağırlıklı olarak bitkisel tozlaşmada kullanılmak amacıyla yapılmaktadır Dünya bal üretimi Dünyada 2011 yılı itibarıyla top- lam 1.632.569 ton bal üretimi gerçekleştirilmektedir. Üretimde ilk 10 ülkenin bal üretim rakamlarına baktığımızda 431 bin tonla Çin’in dünya üretiminde birinci sırada yer aldığı görülmektedir. İkinci sırada 94 bin 245 tonla Türkiye, üçüncü sırada ise 70 bin 300 tonla Ukrayna gelmektedir. Dünya bal üretiminin %36,5’i bu üç ülke tarafından gerçekleştirilmektedir. Üretimde yer alan ilk 10 ülke dünya üretiminin %61,27’sini gerçekleştirmektedirler. Dünya bal tüketimi Ülkelerin yıllık kişi başı tüketimine bakıldığında; 1,24 kg ile Avusturya ilk sırada yer almaktadır. Bu ülkeyi 1.10 kg ile Türkiye, 0.90 kg ile de Almanya izlemektedir. Dünya kişi başı bal tüketim ortalaması 0.20 kg olup, ülkemiz dünya ortalamasının üzerinde bir tüketime sahiptir. Yıllık bal tüketimine bakıldığında; 337 bin ton ile Çin ilk sırada yer alırken, bunu 157 bin tonla Amerika ve 77 bin tonla Almanya’nın izlediği görünmektedir. Dünya ülkelerinde bal tüketimindeki artış dikkate alındığında ülkemiz bu eğilimi dikkate alarak özellikle ihracat potansiyelini geliştirmeli, bu fırsatı değerlendirmelidir. Dünya bal ihracatı 2012 yılı dünya bal ihracatı 1.598.645.171 dolar olarak gerçekleşmiştir. İhracatın %68,4’ü ilk 10 ülke tarafından gerçekleştirilmişken, geriye kalan ülkelerin ihracattan aldıkları pay %31,6 olmuştur. İhracatta ilk sırayı %13,5’luk payla Arjantin ve Çin paylaşmış, bu ülkeleri Almanya (%8,0) ve Yeni Zelanda (%6,5) izlemiştir. Türkiye, dünya bal üretiminde 2. sırada olmasına rağmen dünya bal ihracatında %0,4’lük pay ile 33. sıradadır. Bu nedenle, neden ihracatta istenilen yerlerde olamadığımızın (İhracata verilen destek mi yetersiz? Uygun pazarlara mı giremiyoruz? Rekabet gücümüz mü zayıf? vb.) sorgulanması ve ona göre stratejiler geliştirilmesi gerekmektedir. Dünya bal ithalatı 2012 yılı dünya bal ithalatı 1.572.795.218 dolar olarak gerçekleşmiştir. İthalatın %78,4’ü ilk 10 ülke tarafından gerçekleştirilmişken, geriye kalan ülkelerin ithalattan aldıkları pay %21,6 olmuştur. İthalatta ilk sırayı %27,3’luk payla ABD alırken, bu ülkeyi Almanya (%17,8) ve İngiltere (%6,8) izlemiştir. Türkiye’nin bal ithalatı 872 tonla yok denecek kadar azdır. Dolayısıyla ithalattan aldığı pay da değerlendirmeye alınacak bir düzeyde değildir. Türkiye arıcılığında mevcut durum TÜİK verilerine göre, 1991 yılında 54 bin ton olan bal üreti- mimiz 2009 yılına gelindiğinde %50 oranında artarak 82 bin tona yükselmiştir. Yine aynı yıllarda balmumu üretimimiz ise % 53,1 artışla 2.863 tondan 4.385 tona yükselmiştir. Bu süreçte bal verimi 15-17 kg arasında kalmıştır. Ülkemizin kovan sayısına bakıldığında; 1991 yılında yaklaşık 3,5 milyon adet olan toplam kovanın 2009 yılına kadar %55,7 artışla 5 milyon adede yükseldiği görülmektedir. 1991-2009 yılları arasında toplam kovan sayısı içinde eski tip kovanların oranının %7,8’den %2,4’e düştüğü, yeni tip kovanların ise %92’den %97,6’ya yükseldiği görülmektedir. TÜİK verilerine göre 1991-2012 arası dönemde arıcılıkla uğraşan köy sayısı 1991 yılında 21.540 iken, 2012 yılında %1,1 azalarak 21.307 olmuştur. Türkiye genelinde 49.348 kayıtlı arıcı bulunmaktadır. Arıcılığın bal, balmumu, arı sütü ve polen gibi ürünleri ile milli ekonomiye katkısı ise yaklaşık 640 milyon TL cıvarındadır. Bal üretiminde ilk sırayı %12,9’luk payla Ordu almakta, bu ilimizi sırasıyla Muğla (%12,1) ve Adana (%9,3) izlemektedir. Üretim sıralamasında ilk 10’da yer alan illerin toplam üretimden aldıkları pay %54,2 iken diğer illerin payı %45,8’dir. Ülkemizde arıcılık destekleri Ülkemizde 2003 yılından itibaren arıcılığa destek verilmeye başlanmıştır. 5488 sayılı Tarım Kanunu’na göre her yıl çıkarılan Kararname kapsamında üreticilere destek verilmektedir. 2003-2007 yılları arasında ana arı, 2005-2007 yılları arasında süzme bal, 2008-2012 yıllarında ise aktif kovan başına destekleme ödemesi yapılmıştır. Ayrıca Bombus arısı satın alıp örtü altı yetiştiriciliğinde tozlanmada kullanan üreticilere 2005 yılından beri koloni başına ödeme yapılmaktadır. Söz konusu ödeme 2005 yılında koloni başına 30 TL, 2006, 2007, 2008, 2009 ve 2010 yıllarında 50 TL olarak ödenmiştir. 2011, 2012 yılı için belirlenen ödeme miktarı koloni başına 60 TL’dir. Bu destekler arı üreticilerinin üretimi devam ettirebilmesi için gereklidir ve desteklerin günün şartlarına göre artırılarak devam etmesi gerekmektedir. Türkiye bal dış ticareti Türkiye’nin 6 milyon dolarlık bal ihracatında ilk sırayı %28’lik pay ile Almanya almakta, bu ülkeyi ABD (%19,5) ve S. Arabistan (%14,4) izlemektedir. İhracatta ilk 5 ülkenin aldıkları pay %86,3 olup, diğer ülkeler %13,7 pay almaktadırlar. Sonuç ve öneriler Türkiye’de yaklaşık 180 bin tarım işletmesinde arılı kovan bulunmaktadır. Bu kovanların yaklaşık 50 bin kadarı gelir artırma amaçlı, 10-15 bin kadarı ana gelir kaynağı olarak ve geri kalan kısmı da aile içi tüketimi karşılamak amacıyla kullanılmaktadır. Ülkemizde her yıl artan ivmeyle gelişme gösteren arıcılık sektöründe yaşanan; ana arıların yıllık olarak gençleştirilmemesi, bilinçsiz yetiştiricilik, çeşitli hastalıklara dayanıklı genetik materyalin bulunamaması, bazı zirai mücadele ilaçlarının arıların ölümüne veya yön bulma duygularının kaybolmasına sebep olması gibi sorunlar, ülke genelinde arıcılığın verimsiz olmasına neden olmaktadır. Arıcılığımızın gelişim hızını devam ettirmek, bal üretimini artırarak dış satım olanaklarını geliştirmek ve arıcılığın içinde bulunduğu bazı sıkıntıları gidermek için aşağıda bahsettiğimiz önerilerin dikkate alınması gereklidir. Arı hastalıkları ile etkin mücadele edilmeli, ilaç denemeleri yapacak ve etkin ilaç kullanımı konusunda arıcılara bilgi aktaracak laboratuvarlar geliştirilmelidir. Hastalık ve zararlılarla mücadelede daha fazla bilgilendirme çalışması yapılmalı, gelişi güzel ilaç kullanılması önlenmelidir. Bitkisel mücadele için yapılan zirai ilaçlamaların arıcılığa zarar vermemesi için arıcılar ile Bakanlık arasında sağlıklı koordinasyon sağlanmalıdır. Gezginci arıcılığın, iller ve bölgeler itibarıyla flora çeşidi, mevsimi ve kapasitesi belirlenerek uygulanması sağlanmalıdır. Arıcılık sektörünün eğitici ve öğretici olarak ihtiyaç duyduğu ziraat mühendisi ve veteriner hekimlerin bu sektörde çalıştırılması özendirilmeli, üretici örgütleri bu konuda etkin rol oynamalıdır. Yeterli miktarda ve düşük faizli kredi sağlanmalı ve devam ettirilmelidir. Özellikle maliyetlerde önemli rol alan kovanlık kereste için; satın alanlara tahsis veya fiyat indirimi uygulanmalıdır. Tek üreticisi olduğumuz çam balının dış satımını artırıcı destekleme sağlanmalıdır. Bu ürünün dış pazarlarda tanıtılarak satım alanı genişletilmelidir. Türkiye dünya bal üretiminde 2. sırada yer almasına rağmen dünya bal ihracatında %0,4’lük pay ile 33. sırada yer almaktadır. Neden ihracatta istenilen düzeyde yer alamadığımızın sorgulanması ve yeni stratejiler geliştirilmesi gerekmektedir. Ambalajlama ve paketleme uluslararası standartlara getirilmelidir. Arı yetiştiriciliği tek yönlü bal üretimi olarak yapılmakta, polen, propolis, arı zehiri, arı sütü, bal mumu gibi diğer ürünlere yeterince yer verilmemektedir. Bu ürünlerde ülkemizin dünya sıralamasında adı dahi geçmemektedir. Bu yönde teşvik edici politikalara ihtiyaç olduğu açıktır. Hormonsuz bitkisel üretimin yapılabilmesi için örtü altı tarımında gerekli olan Bombus arıları etkin olarak kullanılmamaktadır. Bombus arılarının bu yönde kullanımı ve yetiştiriciliğini teşvik amaçlı desteklere devam edilmelidir. Sahte bal üreticileri ile etkin mücadele edilmeli bu konuda üretici örgütleri ile işbirliğine devam edilmelidir. Sınırlardan kaçak olarak ülkemize arı ve arı ürünlerinin girişini önleyici tedbirler alınmalı, bu ürünlerin ülke insanımızın sağlığına ve üretime zarar vermesi engellenmelidir. Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi 17 Dr. İbrahim Özcan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Hayvancılık Genel Müdür Yardımcısı Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013 TÜRKİYE'DE ARICILIĞIN MEVCUT DURUMU Türkiye; bal verimi yüksek, geniş flora sahaları, yıl boyunca çiçeklenme için uygun mevsimleri ve topografik yapısı, narenciye ve badem gibi yaygın meyve türleri, ayçiçeği ve pamuk gibi endüstriyel bitkileri, yüksek yaylalar, çayır-mera, yem bitkileri ve bakliyat sahaları, kestane, akasya, ıhlamur, iğde, okaliptüs, orman gülü gibi çok değişik türde ağaç ve muhtelif makilikler, çam ormanları sebebiyle arıcılık için gerekli olan doğal kaynaklar yönünden son derece şanslı bir ülkedir. Böylesine bir flora zenginliği dolayısıyla da bal çeşit ve miktarı açısından çok önemli bir üretim potansiyeline sahiptir. Dolayısıyla yaşadığımız bu coğrafi özellikten dolayı arıcılık Anadolu’nun en eski ve en yaygın yapılan üretim etkinliklerinden biridir. Arıcılık son yıllarda hızla gelişen fazla bir yatırıma ve işgücüne ihtiyaç göstermeyen tarımsal bir faaliyettir. Dünyada yaklaşık 78 milyon kovan bulunmakta olup yaklaşık 1,6 milyon ton civarında bal üretilmektedir. 2012 yılı istatistiklerine göre ülkemizde yaklaşık 50.000 aile sabit ya da gezginci arıcılık yapmakta olup, 6,3 milyon adet kovana sahip bulunmakta (dünya kovan varlığının yaklaşık % 6.5 kadarıdır.) ve 89.162 ton (dünya bal üretiminin % 6.4’ü) bal üretilmiştir. Yani diğer bir ifade ile FAO 2011 yılı verilerine göre dünyada kovan varlığı ve bal üretimi bakımından Çin’in ardından 2. sırada yer almaktayız. Ülkemizin kovan kapasitesi bakımından değerlendirildiğinde konaklama kapasitesinin 11-12 milyon adet kovan olduğu görülmektedir. Arıcılık sektörü bal üretimi yanında bitkisel üretimde de polinasyona etkisi dolayısıyla çok büyük katkılar sağlamaktadır. Akdeniz bölgesi örtü altı (Seralarda) bitkisel üretimde % 40’a varan bir üretim artışına neden olmaktadır. Diğer bitkisel üretimde de % 25-40 arasında değişen oranlarda ürün artışına neden olmaktadır. Diğer taraftan özellikle çayırmera alanlarında, yaylak ve kışlaklarda ve yem bitkileri üretiminde, tohumculukta, bitki üretim ve gelişimine katkı sağlaması yanında erozyonu önlemede de rol almaktadır. Bilindiği gibi bal üretimi yanında arı sütü, bal mumu, propolis, arı zehiri gibi ürünler de sağlık, ilaç ve kozmetik sanayinde kullanılan önemli ham maddelerdendir. Arıcılığın bal, polen, balmumu, arı sütü gibi ürünleri ile milli ekonomiye katkısı 2013 yılı toptan ortalama üretici bal satış fiyatı 7 TL/kg baz alındığında 89.000.000 kg/yıl bal X 7 TL/kg fiyatla = 623 milyon TL, diğer gelirler ise en az 70 milyon olmak üzere) yaklaşık 650-700 milyon TL’dir. Ülkemizde hali hazırda; 1 adet damızlık, 114 adet ticari ana işletmesi; 5 adet Bombus arısı işletmesi bulunmakta olup, ticari ana üretim kapasitesi 400.000 adettir. lendirildiğinde son birkaç yıldır ihracatın azaldığı dikkatlerimizi çekmektedir. Özellikle 2005 yılı ve sonrasında yaşanan olumsuz gelişmelerin bal dış ticaretimizi etkilediği bilinmektedir. Desteklemeler a) Kaynağına göre; Çiçek veya nektar balı: Bitki nektarından elde edilen bal, Salgı balı: Bitkilerin canlı kısımlarının salgılarından veya bitkilerin canlı kısımları üzerinde yaşayan bitki emici böceklerin -Hemiptera- salgılarından elde edilen bal, b) bölge ve flora kaynaklarına Bağlı bal çeşitleri; Kestane-Ihlamur-Ormangülü (Karadeniz) Kestane-Ihlamur (Batı Anadolu) Pamuk (Ege, Çukurova, Güneydoğu) Çambalı (Muğla, Aydın) Narenciye (Akdeniz) Yaylabalı (Anadolu, Doğu Anadolu) Ayçiçeği (Trakya) Bal üretimi Muğla, Ordu, Adana, Aydın, Mersin ve diğer illerimizde arıcılık faaliyeti oldukça önemlidir. Kovan sayısının fazla olduğu illerimizde kovan başına bal üretimi de yüksektir. Her geçen gün bakanlığımızın uyguladığı eğitim ve ıslah çalışmaları ve verilen desteklemeler sayesinde modern kovan sayısı artmakta ve üretim yükselmektedir. Bal üretimlerine göre ilk (12 il) sıralanmıştır. Bal ithalat-ihracatı Bilindiği gibi üretilen balın büyük bir kısmı iç tüketim için pazarlanmaktadır. Geçmiş yıllardaki bal dış ticareti değer- Örgütlenme Arıcılarımızın örgütlenmeleri Arı Yetiştiricileri ve Bal Üretici Birlikleri şeklindedir. Arıcılık yapan üreticilere 2003 - 2008 yıllarında “ana arı” ve “süzme bal” a destekleme yapılmış olup 2008 yılından itibaren bu destekleme başlıkları kaldırılarak kovan başına destek uygulamasına geçilmiştir. Arı Yetiştirici Birlikleri adı altında örgütlenmeler 79 ilde tamamlanmış (Kilis ve Uşak hariç) olup üst birlik konumunda olan “Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği” 05.05.2003 tarihinde kurulmuştur. Destekleme ödemeleri Arı Yetiştiricileri ve Bal Üreticileri Birlikleri aracılığı ile yapılmaktadır. Arı yetiştiricileri birlikleri 79 il merkezinde (Kilis ve Uşak illeri hariç) kurulmuştur. Bal üreticileri Birliği 81 merkezde (5200 sayılı kanuna göre il veya ilçe bazlı kurulabilmektedir) kurulmuştur. Diğer taraftan 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanuna göre 39 ilde 81 adet merkezde (il/ilçe) bal üretici birliği kurulmuştur. Üst birlik konumunda bulunan “Bal Üreticileri Merkez Birliği” ise 12.02.2007 tarihinde kurulmuştur Arıcılıkta düşük faizli tarımsal kredi kullanımı Bal çeşitlerimiz yapılan protokol çerçevesinde Arıcılık Kayıt Sistemi (AKS) yürürlüğe girmiştir. 2013 yılı Haziran sonu itibarı ile 50 binin işletme ve bu işletmelerde bulunan 6.000.000 adet aktif koloni Arıcılık Kayıt Sistemine (AKS) kayıt edilmiştir. 2009 yılından itibaren Arıcılık Destekleme ödemeleri AKS sistemi üzerinden yapılmaktadır. T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince (TKK) Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin 21 Mart 2013 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Tebliğ kapsamında (2013/13) (Karar Sayısı: 2013/4271), Arıcılık Kayıt Sistemine kayıtlı asgari 50 adet ve daha fazla sayıda arılı kovan ile üretim yapan veya mevcut arılı kovan sayısını 50 adet ve üzerine çıkarmak isteyen arıcılara %50 faiz indirimli işletme ve yatırım kredisi kullandırılmaktadır. Kırsal kalkınma desteklemeleri IPARD Programı kapsamında “Çiftlik Faaliyetlerinin Çeşitlendirilmesi ve Geliştirilmesi Tedbiri” altında arıcılık faaliyetleri hibe verilmek suretiyle desteklenmektedir. Hibe oranı uygun harcama miktarının %50’si kadardır. Başvuru sahibi yatırımın uygun harcama miktarının yarısını kendi finanse etmekte diğer yarısını ise hibe olarak Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumundan alabilmektedir. Hibeden hali hazırda arıcılık faaliyetini yürütenler ve yeni başlayacaklar faydalanabilirler. Yatırımlarda, kovan alım, bal ve arıcılık ürünlerini işleme ve paketleme tesislerinin yapımı, makine ve ekipmanlarının alımı uygun harcama olarak desteklenmektedir. Uygun harcama miktarı 5.000250.000 Euro arasındadır. Arıcılık kayıt sistemi Ülkemizdeki tüm arıcı ve arılı kovanların kayıt edilmesi amacıyla Bakanlığımız ve Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) 2014-2017 hedefler: 1. Yıllık bal üretiminin 90 bin tonun üzerine çıkarılması, 2. Türk Gıda Kodeksi 2005/49 sayılı bal tebliğine uygun bal üretimi, 3. Bal üretimi sezonunda şekerle beslenmenin önlenmesi, 4. Gezginci arıcının konaklama problemlerinin çözülmesi, 5. Arı ürünlerinde çeşitliliğin (polen, propolis, arısütü, arı zehiri, apiterapi) artırılması, 6. Geçimini arıcılıktan sağlayan ailelerin gelirinin artırılması, 7. Arıcı örgütlerine daha fazla etkinlik kazandırılması. Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi Şeref Cınbırtoğlu Ziraat Mühendisi - Arıcılık Araştırma İstasyonu Müdürlüğü 18 Arı ürünlerinden besleme değeri en fazla olduğuna inanılan arı sütü; 6-15 günlük yaştaki genç işçi arıların ana arı olacak larvaların beslenmeleri amacıyla üst çene ve hypopharyngeal’den salgıladıkları yavru gıdasıdır. Bu besin maddesi normal bir işçi arı olacak olan larvanın ana arı gibi çok farklı morfolojik, fizyolojik ve davranışsal özelliklere sahip bir birey olmasını sağlayan tek faktördür. Ana arı, larva dönemi başta olmak üzere ergin dönemde de sürekli arı sütü ile beslenir. İşçi arı larvası, ilk devrede (0-3 günlük larva) arı sütü ve daha sonraları (3-6 günlük larva) nektar ve polen karışımı gıda ile beslenir. Arı sütü konusunda yapılan çalışmalar en az bir asır öncesine dayanmakla beraber; üretimi ve kullanımı ile ilgili araştırmalar 1950’li yıllarda başlamıştır. Dünyada arı sütü üretimi ve dış satımı bakımından ilk akla gelen ülke Çin olup, geliştirilen genotipler ve yeni teknikler kullanılarak bu ülkede koloni başına yılda 4-5 kg arı sütü alınmakta ve tonlarca üretim yapılmaktadır. Halen Çin dünya arı sütü pazarının %90’ına sahip bulunmakta ve sadece Japonya’ya her yıl bin tonun üzerinde arı sütü ihraç etmektedir. Arı sütü üretimi Türk arıcılığı için oldukça yeni bir konudur. Üretim teknikleri, muhafazası ve işlenmesi ile kullanımı hakkında yapılmış araştırmalar azdır. Son yıllarda arı sütüne olan talep giderek artmakta ve üretim, talebi karşılamaktan çok uzak bulunmaktadır Ülkemizde üretilen miktarın 100-130kg dolayında olduğu tahmin edilmektedir. 1. Fiziksel özellikleri Arı sütü homojen, kirli beyaz renkte, keskin kokulu, ekşimsi tada sahip, suda çözünen bir maddedir. Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013 BAL ARISI MUCİZESİ ARI SÜTÜ (Royal Jelly) 2. Kimyasal özellikleri Arı sütünün kimyasal yapısı; elde edildiği mevsimlere, iklim koşullarına ve koloninin güçlü olma durumuna göre değişebilmektedir. Bileşimi %66.5 su ve %34.95 kuru madde içerir, bunun da; %12.34’ü proteinler, %5.46’sı yağlar, %12,4’ü doğrudan doğruya emilebilen şekerler, %0.82’si kül ve %2.84’ü bilinmeyen maddelerden oluşmaktadır. mayacak şekilde şurup verilir. Genç işçi arı kadrosunun fazla olmasını sağlamak üzere her hafta başlatıcı kolonisine birer adet açık yavrulu ve ikişer adet kapalı yavru takviye edilir. Arılık içerisinde bazı koloniler larvanın beslenmesi için diğerlerinden daha fazla arı sütü üretirler. Üreme yeteneği daha fazla olan koloniler bu amaçla tercih edilir. 4.2. Yüksüklerin yapımı 3. Vitamin içeriği Arı sütü vitaminlerce ve özellikle B kompleks vitamin içeriği bakımından oldukça zengin bir yapıya sahiptir. D ve E vitaminleri ile hormonlar ve diğer bazı zindelik veren mineral maddeleri de içermektedir. Yapılan çalışmalar sonunda arı sütünde yağ asitlerinden “10-hydroxy -2decanoic asit” olarak tanımlanan ve pek çok bakteri ve fungusa karşı antibiyotik etkisi saptanan bir madde bulunduğu belirlenmiştir. Bu madde sayesinde arı sütünün mikrobiyal özellik de taşıdığı anlaşılmıştır. 4. Arı sütü üretimi Arı sütü üretimi ana arı yetiştiriciliğinin bir aşamasını kapsar. 4.1. Başlatıcı kolonisi hazırlama Ana arısı alınmış ve anasızlık içgüdüsünden yararlanılarak ana arı yetiştirmeye yönlendirilmiş, işçi arı popülasyonu yönünden en güçlü koloniler başlatıcı olarak seçilir. Bu nedenlerden dolayı arılıkta 20 çerçeve ve üzeri olan güçlü kolonilerde tüm arılı ve yavrulu çerçeveler kuluçkalığa toplanarak çerçeve başına düşen arı miktarı mümkün olduğunca artırılır. Böylece çoğunlukla açık ve kapalı yavrulu olmak üzere şurupluk ve transfer çerçevesi için kovanda yer ayrılmış 7-8 çerçevelik başlatıcı olacak anasız bir koloni oluşturulur. Şerbetlikleri hiç boş kal- Yüksükler bir tahta kalıp yardımı ile 8-9 mm çapında, 10 mm derinliğinde ve en az 1 mm kalınlıkta olacak şekilde saf balmumundan yapılır. 4.3. Larva transferi Başlatıcı koloniye 4. günde larva transfer edilir. Arılıkta bulunan diğer güçlü kolonilerdeki peteklerden 12-24 saatlik larvalar, 1/1 oranında arı sütü+su karışımından bir damla damlatılmış yüksüklere aşılama yapılır. Arı sütü üretiminde transfer edilen larva sayısı başlatıcı bir koloni için her seferinde 100-150 arasında değişir. Nektar ve polen kaynaklarının zengin olduğu dönemlerde başlatıcı başına daha fazla larva kabul edilir ve daha fazla arı sütü üretilir. 4.4. Arı sütü hasatı Transferden 48-72 saat sonra yüksükler başlatıcı kolonilerden alınır ve içerisindeki larvalar iptal edilir. Yüksük içindeki arı sütü ahşap bir kaşık veya vakumlu sistemlerle alınır. Saf balmumundan yapılmış yüksüklerde transferin 42. saatinde ortalama yüksük başına 400 mg arı sütü üretmek mümkündür. Başlatıcı kolonide larva kabul oranı ortalama %90 kabul edilir ise her defasında yaklaşık 30-35 g düzeyinde arı sütü üretimi mümkündür. 4.5. Muhafazası Taze arı sütü 4 katı bal içerisinde saklanabilmektedir. Arı sütü koyu renkli cam kavanozlarda ağzı kapalı olarak ışık görmeyecek şekilde korunmalıdır. Taze olarak buzdolabında +5 0C’de 2 ay saklanabilirken, dondurulmuş ve kurutulmuş olarak -18 0C’de 6 ay muhafaza edilebilmekte, oda sıcaklığında 6 saat sonra bozulmaya başlamaktadır. Ayrıca -170 0C’de 24 ay muhafaza edilebilir. 5. Tüketilmesi Günlük doz çocuklar için 0.3-0.5 g, yetişkinler için 1 g olacak şekilde ayarlanmalı ve en az 20 gün süre ile kullanılmalıdır. Günlük doz saf olarak alınabildiği gibi, 10 katı süzme bala karıştırılarak da alınabilir. 6. İnsan sağlığına etkisi Arı sütünün en büyük özelliği vücutta hücre yenilenmesi, üretimi ve metabolizması üzerine etkili olmasıdır. Organizmaya güç ve canlılık kazandırarak kendisini yenilenmesine imkan verir. İştahsızlık, kronik rahatsızlıklar, beslenme bozuklukları, bronşit, astım, uykusuzluk gibi rahatsızlıklara iyi geldiği birçok araştırmada ortaya konmuştur. Bütün bu olumlu gelişmeler ve bilimsel verilerin sonuçları umut verici yönde olup, birçok hastalığın tedavisinde ilacı destekleyici nitelikte ve günlük diyette geniş miktarda kullanılmaktadır. Müdürlüğümüz bünyesinde faaliyete geçecek olan “Arım Balım Peteğim” projesi kapsamında yapılacak olan işleme ve paketleme tesisinde arı sütü işleme ünitesi de kurulacak olup, kurumumuzca arı sütü üretmek isteyen üreticilere de teknik destek verilecektir. ORDU BAL Uğur Cörüt Ordu Ziraat Odası Başkanı Üretiminin Merkezi Ordu ilinde 1940'lı yıllara kadar sadece ailelerin kendi ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ilkel kovanlarla yapılan arıcılık, 1960 yılından sonra modern kovanlarla, gezginci olarak yapılmaya başlanmıştır. Arıcılarımızın büyük çoğunluğu Kafkas arı ırkıyla çalışmaktadır. Ancak son yıllarda Belfaks arı ırkıyla da çalışmaya yöneliş bulunmaktadır. Ordu ilinde arıcılığı geliştirmek için çeşitli projeler bulunmaktadır. Arıcılığı geliştirme projesi kapsamında ilk etapta 145 arıcıya 20'şer tane olmak üzere toplam 2 bin 900 adet polen toplama tuzağı dağıtılmıştır. Ayrıca Ordu valiliği tarafından desteklenen "Arım Balım Peteğim" projesi ile Avrupa Birliği Ülkeleri içinde Arıcılık sektöründe 9,355,000 avro ile en yüksek Avrupa Birliği desteği alan tek arıcılık projesi olarak bilinmektedir. Ordu'nun flora yapısı arıcılık için uygun değildir. Ancak Türkiye'nin florasını değerlendiren Ordulu gezginci arıcılar arıcılığı, Ordu ekonomisine fındıktan sonra ikinci sırada gelir getiren tarımsal bir faaliyet olarak yapmaya başlamışlar ve Ordu'yu Türkiye arıcılığı bakımından ilk sıralara yerleştirmişlerdir. Bunun yanında Ordu Arı Yetiştiricileri Birliği bir çok defa Dünya Arıcılar Birliğine üye olmak istemiş ve 2013 yılında üye olmayı başarmıştır. TÜİK verilerine göre 2012 yılı itibarıyla Ordu'da 19 ilçe ve bu ilçelere bağlı 502 köyde arıcılık yapılmaktadır. Ordu arıcıları arılarını genellikle ilin sahil kesimlerinde kışlatmakta, bir kısmı ise kışlatma için Akdeniz sahilini tercih etmektedir. Mesudiye İlçesi haricindeki diğer ilçelerdeki arıcılar genellikle gezginci arıcılık yapmaktadır. Tarım sektörü içerisinde kovan sayısı ile arıcıkta ikinci sırada yer alan Ordu ili, TÜİK 2012 verilerine göre bal üretiminde 1. sırada yer almakta olup, koloni başına bal üretimi Türkiye ortalaması 14,04 iken, ilimizde bu miktar 23,51 kg'dir. Yaklaşık 5 bin ailenin 487.214 kovan ile arıcılık yaptığı il, yıllık ortalama 10 bin ton bal üretimi ile Türkiye bal üretiminde ilk sıralarda yer almaktadır. Ordu ili 2012'de Türkiye bal üretiminin %12,85'ini karşılamıştır. Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013 HEPOKUR SORUNLARI DİNLEDİ 19 TARIM FUARI AÇILDI Hepokur’un ziyaretine Aksaray Ziraat Odası Başkanı Emin Koçük, Cihanbeyli Ziraat Odası Başkanı Galip Yeşilırmak, Emirgazi Ziraat Odası Başkanı Ramazan Kocatürk de katıldı. Toplantıda, Niğde Ziraat Odası Başkanı Veli Kenar, Niğde Ziraat Odası Meclis Kurulu Başkanı Nihat Özbek, Altunhisar Ziraat Odası Başkanı İsmail Yazgan, Bor Ziraat Odası Başkanı Nurettin Eriç, Çamardı Ziraat Odası Başkanı Bilal Çınar, Çiftlik Ziraat Odası Başkanı Arif Dinçsoy hazır bulundu. Elazığ Ziraat Odası Ziyarette, il genelinde üretilen patatesle ilgili gerek maliyet ve pazar konusunun yanı sıra elma üreticilerinin sıkıntıları, lahanayla ilgili pazarlanma sorunları ele alındı ve çözüm önerileri dile getirildi. Elazığ’ın ilk tarım fuarı Doğu Garajı’nda açıldı. Fuarda, tarım ürünleri, iş makineleri ve yedek parçalar çiftçilerin beğenisine sunuldu. Tarım Fuarı’nın açılışına Vali Ömer Faruk Koçak, AK Parti Elazığ Milletvekili Şuay Alpay, AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Bekir Şinasi Özdemir, Emniyet Müdürü Ayhan Buran, İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Ahmet Kaygusuz, Elazığ Ziraat Odası Başkanı İbrahim Hacıoğulları ve çiftçiler katıldı. Elazığ’ın fuar özleminin bu fuarla ortadan kalktığının altını çizen Vali Ömer Faruk Koçak, “Fazla üründen ziyade marka olabilecek ürünler üretilmesi taraftarıyım. Elazığ’ın bildiğim kadarıyla fuar özlemi devam ediyordu. Bu vesileyle bu özlem ortadan kalkmış oldu. İnşallah önümüzdeki yıllarda çok daha fazla sayıda firmayla ve çok sayıda markayla bu fuar devam edecek” diye konuştu. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Bekir Şinasi Özdemir, ilk olması sebebiyle fuarda bazı eksiklikler olduğunu ancak bundan sonraki fuarların çok daha güzel geçeceğini söyledi. Özdemir, “Tarım fuarımızda yer alan şeyler yurdun muhtelif bölgelerinden gelen ve Elazığ’ımızın da ürettiği bazı ürünlerdir. Bu manada, çiftçilerimizin ürettiklerini sergilemekten aldığımız keyfi, mutluluğu sizlerle paylaşmaktan büyük bir onur duyuyorum, hepiniz şeref verdiniz” dedi. 3. SÜRGÜN TOPLANMAYA BAŞLANDI Espiye Ziraat Odası AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ ise, fuarın Elazığ adına önemli olduğuna dikkati çekerek, “Bugün güzel bir günde beraberiz. Ben de tarım bölgesinden geliyorum. Her büyük adımlara küçük adımlarla ulaşılır. Tarım fuarının açılması Elazığ adına güzel bir gelişme” dedi. Tarımda sulamanın önemine işaret eden AK Parti Elazığ Milletvekili Şuay Alpay da 2013 yılı bitmeden Uluova Sulama Projesi’nin ek yatırım programına alınacağını dile getirdi. Alpay, “Elazığ Uluova sulamasıyla ilgili yapılması gereken teklif yapıldı ve DSİ Genel Müdürlüğü’nden olur alındı. Sadece son raporun verilmesi için firmaya 15 gün süre verildi. Bu yıl bitmeden Elazığ Uluova Sulama Projesi’nin yatırım programına alınması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diye konuştu. Konuşmaların ardından fuarın açılmasında emeği geçenlere plaket verildi. ÇİFTÇİLERE UCUZ TOHUMLUK Giresun’un Espiye ilçesine bağlı köylerde Eylül ayı üçüncü sürgün çayı toplanmaya başlandı. Espiye Ziraat Odası Başkanı Raif Uçar, Espiye ilçesi Adabük, Hacıköy, İbrahimşeyh ve Hacımahmutlu köylerinde üçüncü sürgün Eylül ayı olarak nitelendirilen yaş çay toplanmaya başlandığını söyledi. Uçar, bu ay havaların sıcak gitmesi nedeniyle istenilen kalitede yetişen çayın vatandaşın istediği düzeye geldiğini, yaş çayın zamanında kesilmesi gerektiğini belirtti. Burhaniye Ziraat Odası Niğde Ziraat Odası Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Muhasip üyesi Mustafa Hepokur, beraberindeki Oda Başkanlarıyla birlikte Niğde Ziraat Odası’nı ziyaret etti; yöre sorunlarıyla ilgili bilgi aldı, çözüm önerilerini görüştü. Balıkesir’in Burhaniye ilçesinde Ziraat Odası Başkanlığı, çiftçilere ucuz buğday tohumluğu dağıtımına başladı. Dalaman Tarım İşletmesinden temin edilen tohumluğun sertifikalı olduğunu anlatan Ziraat Odası Başkanı Ali Duman, tohumluğun 50 kilogramlık çuvalını 65 liradan sattıklarını belirtti. Tohumluk almak isteyenlerin kendilerine başvurmalarını isteyen Başkan Duman, “Önümüzdeki aydan itibaren yöremizde buğday ekimine başlanacak. Biz de çiftçilerimize destek amacıyla buğday tohumluğu getirdik. Dağıtımını yaptığımız Cumhuriyet 75 türü buğday tohumluğu sertifikalı olup yöre şartlarına uygun yüksek verimli bir çeşit. İhtiyacı olan çiftçilerimizin başvurmalarını bekliyoruz” dedi. TZOB Ziraat ODALARI Türk Çiftçisinin Sesi Türkiye Ziraat Odaları Birliği Ücretsiz Yaygın Süreli Gazetesidir Yıl: 5 EYLÜL 2013 Sayı:57 Yönetim Yeri GMK Bulvarı No: 25 Demirtepe/ANKARA Tel: 312 231 63 00 (Pbx) Fax: 312 229 65 38 - 231 30 77 www.tzob.org.tr