Eylül - Türkiye Ziraat Odaları Birliği

Transkript

Eylül - Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Aylık Yayını
VİETNAM HEYETİ
TZOB’U ZİYARET ETTİ
www.tzob.org.tr
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, gelişmekte
olan ülkelerin tarımı desteklemeleri için
yeterli kaynaklarının bulunmamasının
en büyük sorunları olduğunu bildirerek,
“Gelişmiş ülkeler tarımlarını çok büyük
kaynaklarla destekliyorlar. ABD, Avrupa
Birliği (AB) üyeleri gibi gelişmiş ülkeler,
gelişmekte olan ülkelere balık tutmasını
öğretmiyorlar, balık veriyorlar. Size tavsiyem çiftçinize balık tutmasını öğretin”
dedi. >>Sayfa 7
Yıl: 5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013
VERİMLİLİĞİN YOLU BİLGİ, BİLGİNİN YOLU EĞİTİM
EĞİTİMLERİNİ TAMAMLAYAN SAKARYALI KADIN ÇİFTÇİLERE
SERTİFİKALARI DAĞITILDI
Kadın çiftçi eğitimi sertifika dağıtım töreni'nin 4.'sü en çok katılımın olduğu Sakarya'da gerçekleştirildi. >>Sayfa 3
Ankara’da Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen
Mardin Tanıtım Günleri’nin açılışında standları gezen
Bayraktar’a TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Cevat
Delil eşlik etti. Bayraktar, Tanıtım Günleri’nin Mardin ekonomisine çok büyük katkısı olacağını bildirdi. >>Sayfa 7
AYIN KONUSU
ARICILIK
■ ARICILIK VE KARADENİZ BÖLGESİNDE
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2013-2014 eğitim öğretim yılının ikinci döneminde
uygulanacak okul sütü programıyla ilgili olarak, “Uygulama dönemlerinde de belirttiğimiz üzere, bu programı çok önemsiyor ve atılan bu olumlu
adımı sonuna kadar destekliyoruz” dedi. >>Sayfa 11
OKUL
SUTUNE
TAM
DESTEK
TZOB'DAN
BAYRAKTAR, MARDİN TANITIM GÜNLERİNDE
FINDIK BAHÇELERİ
“ACİL YENİLEME” İSTİYOR
>>Sayfa 16
■ TÜRKİYE’DE ARICILIĞIN
MEVCUT DURUMU >>Sayfa 17
■ BAL ARISI MUCİZESİ
ARI SÜTÜ >>Sayfa 18
Bayraktar, mısır fiyatlarının önemli oranda düştüğünü bildirerek, “Hasadın yeni başladığı dönemde, TMO
tarafından 64 kuruş olarak açıklanan mısır alım fiyatı,
Akdeniz Bölgesi’nde yüzde 14 nem oranına sahip mısırda 52-57, Ege Bölgesi’nde 50-55 kuruşa, Karadeniz
Bölgesi’nde yüzde 30 nem oranına sahip mısırda 43 kuruşa kadar geriledi” dedi. >>Sayfa 8
SULAMA YATIRIMI KISA
ZAMANDA GERİ DÖNÜYOR
ARICILIĞIN SORUNLARI >>Sayfa 15
■ ARICILIK
MISIR ÜRETİCİLERİNE: ÜRÜNÜNÜ TMO’YA VER
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi
Bayraktar, sulama yatırımlarının yüksek katma değer
sağlayan, kısa zamanda geri dönüşü olan yatırımlar olduğunu belirterek, Silvan Projesi rakamlarının, sulama
yatırımlarının 6 yıl gibi kısa bir zamanda kendini amorti
ettiğini ortaya koyduğunu bildirdi. Bayraktar, “Sulama
yatırımlarına daha büyük kaynaklar yönlendirilmeli ki
kısa bir zamanda hem sulama yatırımları tamamlansın,
hem de yatırılan para geri dönsün” dedi. >>Sayfa 14
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Doğu Karadeniz’de, Ordu, Giresun ve
Trabzon’da kaliteli fındık üretilmesine karşın, bölgenin dekarda 60-70 kilogram olan veriminin, yaklaşık
dekarda 100 kilogram olan Türkiye ortalamasının oldukça altında kaldığını bildirdi. Bayraktar, “Bölgede
verimin artırılması için 70 ile 100 yaşında, ekonomik
ömrünü doldurmuş fındık bahçeleri acilen yenilenmelidir” dedi. >>Sayfa 13
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
2
[SESLENİŞ]
Ziraat Odalarımızın değerli mensupları, sevgili çiftçi dostlarım,
Her zaman vurguladığımız gibi,
tarım potansiyelimizi ele aldığımız
ve o yönde değerlendirdiğimizde;
almamız gereken daha çok yolumuz
olduğu, hem çiftçilerimiz hem de ülkemiz için yapılabilecek daha çok şey
bulunduğu artık herkesin malumu...
Türkiye Ziraat Odaları Birliğimiz, Ziraat Odalarımız, çiftçilerimiz ve sektör
paydaşlarımızla birlikte hedeflerimize
doğru yürümek, üretimimizi artırmak,
tarımın geleceğiyle ilgili faaliyetlerimizi paylaşmak, çiftçimizin sorunlarını
ortaya koyup, çözüm önerilerimizi
aktarmak için, çalışmalarımızı gece,
gündüz demeden sürdürüyoruz. Aldığımız mesafeleri yeterli görmüyor;
tarlasına, bahçesine, bağına ektiği
ürününü alın teriyle de sulayan; büyük emeklerle “her ne olursa olsun
üretim” diyen çiftçimiz için, ibadet
mertebesinde gördüğümüz çalışma-
larımızı devam ettiriyoruz. Türkiye genelinde il ve ilçelerin yüzde 86’sında
oda kuruluşlarımızı tamamladık. 757
Ziraat Odamızın yüzde 65’i kendi binasına sahip ve odalarımızın 75’inde
toprak tahlil laboratuvarı var. Yine
odalarımızın yüzde 44’ünün tarımsal
araç ve makine parkı bulunuyor. Çiftçimize hizmet için bu imkânların daha
da artırılması için çalışıyoruz.
Değerli dostlarım, bu çerçevedeki
çalışmalarımızı ve ziyaretlerimizi Eylül
ayında da yoğun şekilde sürdürdük.
Bir taraftan, devamlı üzerinde durduğumuz ve sektörümüz için “olmazsa
olmaz” olarak gördüğümüz eğitim
çalışmalarını devam ettirirken bir taraftan da yeni eğitim işbirlikleri üzerinde duruyor ve yapılabilecek ne varsa
hayata geçirmeye çalışıyoruz.
Bildiğiniz gibi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı ile Türkiye Ziraat Odaları Birliği arasında, 14 Mayıs 2012 Dünya Çiftçiler Günü’nde,
Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah
Gül ve Başbakanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan’ın huzurunda kadın
çiftçilerimizin eğitimi konusunda bir
protokol imzalamıştık. Bu protokol
kapsamında yapılan eğitim çalışmaları çok hızlı bir şekilde tamamlandı
ve artık kadın çiftçilerimize düzenlediğimiz törenlerle sertifikalarını dağıtıyoruz. Bu törenlerin dördüncüsünü
Eylül ayı içinde, en çok katılımın olduğu Sakarya ilimizde, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanımız Sayın Mehdi
Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013
Eker ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız Sayın Fatma Şahin’in de katılımıyla gerçekleştirdik.
Kıymetli arkadaşlarım, bu toplantıdaki konuşmamızda da vurguladığımız gibi, eğitimlere katılan kadın
çiftçilerimize zirai kredilerde, devlet
desteklerinde, projelerde öncelik ve
ayrıcalık tanınmasını istiyoruz. Eğitim
gören kadın çiftçilerimiz arasından
ihtiyaç sahibi, muhtaç kadın çiftçilerimize, mevcut Kırsal Alanda Sosyal
Destek projelerinden faydalanma
imkânının sağlanmasını da talep ediyoruz.
Ayrıca, tarımsal istihdamda en
fazla ihmal edilen konulardan biri
de hepinizin malumu olduğu üzere sosyal güvenlik ve bu açıdan en
mağdur kesimi de kırsal alandaki kadınlarımız oluşturuyor. Bu bakımdan,
kadın çiftçilerimizin Sosyal Güvenlik
sistemine katılımının desteklemesi
yönünde teşvik edici önlemlere acil
ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çerçevede,
kadın çiftçilerimizin ödemesi gereken
sigorta primleri için de pozitif ayrımcılık yapılmalı ve prim miktarının yüzde
60’ı devlet tarafından karşılanmalıdır.
Böylelikle ülkemizde tarımda çalışan
kadınların üretim alanındaki gelir düşüklükleri, sosyal güvenliğini olumsuz yönde etkilemeyecek, kadınları,
eşlerinin sosyal güvenliğine bağımlı
kalmaktan kurtaracaktır.
Kadın çiftçilerimiz söz konusu olduğunda öne çıkan bir başka
önemli husus da sigortalı kadınlarda olduğu gibi, doğum borçlanması
kapsamında, hamilelikte geçen süreleri borçlanabilmeleri için gerekli
düzenlemelerin yapılması... Bu konuyla ilgili mevzuat değişikliği önerimizi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı’na ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na ilettik. Üretimin her
aşamasına aktif bir biçimde katılan
kadın çiftçilerimiz için bunları yapmak
zorundayız. Bunu boynumuzun borcu olarak görmeliyiz.
Bütün bu gerçeklerin ışığında,
kadın çiftçilerimize doğrudan eğitim vermeyi çok önemli buluyoruz.
Ve şuna inanıyoruz ki, kadınlarımıza
en az erkekler kadar, hatta onlardan
daha fazla eğitim verilmesi, tarımımıza da çağ atlatacaktır.
Değerli arkadaşlarım, yurt genelinde fırsat buldukça sürdürdüğümüz
ziyaretlerimize Eylül ayında da devam
ettik. Ziraat Odalarımızın tamamlanan
veya yenilenen hizmet binalarının, laboratuvarlarının açılışlarını gerçekleştirdik. Antalya, Ağrı ve Diyarbakır’da
çiftçi dostlarımızla bir araya gelip
sorunlarımızı, çözüm önerilerimizi
hasbihâl etme fırsatı bulduk.
Hasat sezonunu büyük ölçüde tamamlayıp ekim hazırlıkları yaptığımız
bu günlerde, doğal afetlerden ve bütün olumsuzluklardan uzak; tüm Ziraat Odalarımıza işlerinde kolaylıklar;
çiftçi kardeşlerime de bol, bereketli
ürün ve kazançlar diliyorum.
BAYRAKTAR DİYARBAKIR KÜLTÜR VE KARPUZ FESTİVALİ’NE KATILDI
Bayraktar: Tarımda çalışan çiftçinin sigortalı olması için SGK priminin bir kısmının devlet tarafından ödenmesi zorunluluğu var
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı’nca kentin simgelerinden karpuzun tanıtılması ve üreticinin desteklenmesi amacıyla düzenlenen
Diyarbakır Kültür ve Karpuz Festivali’ne
katıldı; bu bölgede güven tesis edildikçe, bölgenin hızlı bir şekilde kalkınacağını
bildirerek, “Burada güven ve huzur çok
önemli” dedi.
Bayraktar, festivalin açılışında yaptığı konuşmada, Diyarbakır’da son yıllarda tarım
ve hayvancılığın hızlı bir şekilde geliştiğini
belirtti. Kentin, hayvan varlığı ve süt üretimi
ile tarımsal alan bakımından Türkiye’nin sayılı illerinden biri durumunda olduğunu kaydeden Bayraktar, şunları söyledi: “Burada
güven ve huzur çok önemli. Bu bölgede
güven tesis edildikçe, bölge hızlı bir şekilde kalkınacaktır. Bu topraklarda bin yıldır
birlikte yaşıyoruz. Kurtuluş Savaşı’nı beraber verdik, şehitler verdik. Bu ülkenin zenginliğini hep beraber paylaşmamız gerekiyor. İnanıyorum ki önümüzdeki süreçte
bu bölgede huzur ve güven sağlanacak,
Türkiye’nin gelişmesine de büyümesine
de bu bölge büyük katkı sağlayacaktır.”
İmtiyaz Sahibi
TZOB Adına
M. Nuri Şeyda Sorman
Genel Yayın Müdürü
Bekir Şinasi Özdemir
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Ebru Mine Esen
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehdi Eker de Diyarbakır’ın binlerce yıldır
insanlığın kültür mirasına çok büyük katkı
sağladığını söyledi. Diyarbakır’ı barış kalesi olarak nitelendiren Bakan Eker, şöyle
devam etti: “Şehrin sokaklarında bazalt
taşından yapılmış evlerin avlularında hep
barış büyüdü. Çünkü bu şehir, Ermeni,
Süryani, Yahudi, Arap, Kürt ve Türk’ü de
barış içinde kucaklamasını bildi. Bu şehrin
kültüründe bu var. Biz medeniyet tasavvurumuzun şifrelerinde, bu barışın olduğunu
biliyoruz. Ama bir dönem bu şifreyi kaybettik. O şifreyi kaybettiğimiz, o kodları unuttuğumuz dönemde de birbirimize düştük,
kan döküldü, can yandı. Şimdi çözüm
süreci içinde yeni bir adım atılıyor. Barışın
kodlarını, şifrelerini tekrar hatırlayıp bu toprakların hak ettiği sevgiyi tekrar büyütmenin zamanıdır. Bunun için çalışıyoruz.’’
Vali Mustafa Cahit Kıraç, Diyarbakır’ın
tarih, kültür, edebiyat şehri olmanın yanında gelişmesini hızlı adımlarla tamamlayan bir sanayi şehri olma yolunda da
emin adımlarla ilerlediğini anlattı.
Diyarbakır’da festival kapsamında
Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü
önünden Sümer Park’a kadar festival
korteji düzenlendi. Yöresel kıyafetli genç
kızların, karpuz taşıyan develerin, atların,
palyaçoların ve halk oyunu ekiplerinin
yer aldığı korteje vatandaşlar büyük ilgi
gösterdi. Kortejde, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi
Bayraktar, Vali Mustafa Cahit Kıraç ve
bazı sanatçılar da yer aldı.
TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu Başkanı İbrahim Yiğit de bu
ülkede en önemli şeyin toplumsal barışı
sağlamak olduğuna değinerek, ‘’Etnik
köken ve inanç grubu ne olursa olsun
bütün insanlarımızın barış içinde yaşamaları gerekir’’ diye konuştu.
Yayın Kurulu
M. Hikmet Yavuzyiğit
Metin Türkyılmaz
Ömer Kaya
Salim Altay
Hasan Hüseyin Coşkun
Prof. Dr. Mevhibe Albayrak
Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu
Prof. Dr. Erdoğan Güneş
Dr. Özden Hiçbirol
Yayın Türü
Yaygın Süreli Yayın
Yapım Ajansı
Basım Tarihi
30.10.2013
Yönetim Yeri
Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü
GMK Bulvarı No: 25
Demirtepe/ANKARA
Tel: 312 231 63 00 (Pbx)
Fax: 312 229 65 38 - 231 30 77
e-mail:[email protected]
Kurumsal Yayıncılık | Pazarlama İletişimi
312 447 48 25
Dağıtım
PTT Kargo
Baskı
Arkadaş Basım San. Ltd. Şti.
Kazım Karabekir Caddesi Sütçüoğlu
İşhanı No: 37/4 Ulus / ANKARA
Tel: 312 341 57 07 - 341 63 10
Ziraat Odaları aylık yayını basın ahlak
kurallarına uymayı taahhüt eder.
Yayımlanan yazıların sorumlulukları
sahiplerine ait olup, Birliğimiz görüşlerini
yansıtmamaktadır. Dergide yayımlanan
yazılar, kaynak gösterilmek koşuluyla,
diğer yayın organlarında yayımlanabilir.
Gönderilen yazılar iade edilmez.
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013
3
VERİMLİLİĞİN YOLU BİLGİ, BİLGİNİN YOLU EĞİTİM
EĞİTİMLERİNİ TAMAMLAYAN SAKARYALI KADIN
ÇİFTÇİLERE SERTİFİKALARI DAĞITILDI
Bayraktar: Kadınlarımıza en az erkekler kadar hatta onlardan
daha fazla eğitim verilmesi, tarımımıza da çağ atlatır
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, TZOB olarak, Kadın
Çiftçi Eğitimi Protokolü kapsamında, eğitimlere katılan kadın çiftçilere zirai kredilerde,
devlet desteklerinde, projelerde öncelik ve
ayrıcalık tanınmasını istediklerini bildirerek,
“Eğitim gören kadın çiftçilerimiz arasından
ihtiyaç sahibi, muhtaç kadın çiftçilerimize,
mevcut Kırsal Alanda Sosyal Destek projelerinden faydalanma imkânının sağlanmasını da talep ediyoruz” dedi.
Bayraktar, kadınlarımıza en az erkekler kadar hatta onlardan daha fazla eğitim
verilmesinin, tarıma çağ atlatacağını vurgulayarak, “81 ilde en az 1 milyon kadın
çiftçimize ulaşmak hedefimiz olsun. Gelin
1 milyon kadın çiftçimize ulaşalım, onlara
eğitim ve destek verelim. Hem onların hayatını, hem de ülkemizin kaderini değiştirelim” diye konuştu.
Eğitimlerini tamamlayan Sakaryalı
kadın çiftçilere sertifikaları, TZOB’un ev
sahipliğinde Sakarya’da düzenlenen törenle dağıtıldı. “Kadın Çiftçi Eğitimi Sertifika Töreni”ne, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehdi Eker, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ile TZOB Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar katıldı. Törende,
Sakarya ilinde Kadın Çiftçi Eğitimi’ne katılan 322 kadına sertifikaları verildi.
Bayraktar, törende yaptığı konuşmada, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı,
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile
Türkiye Ziraat Odaları Birliği arasında,
14 Mayıs 2012 Dünya Çiftçiler Gününde,
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın huzurunda
kadın çiftçilerin eğitimi konusunda protokol imzaladıklarını hatırlattı. Protokol çerçevesinde, 5 pilot ilde kadın çiftçi eğitimlerinin tamamlandığını bildiren Bayraktar,
şunları kaydetti:
“Bugün, Sakarya il ve ilçelerinden,
eğitimlere katılan 322 kadın çiftçimize
sertifikalarını vermek üzere bu etkinliği
gerçekleştirmekteyiz. Kadın Çiftçi Eğitimi
protokolünde, temsilcisi olmaktan onur
ve gurur duyduğumuz kadın çiftçilerimiz
adına yer aldık. Dünyada ve ülkemizde
önemli rollere sahip olan kadınlarımız,
tarım sektörünü de sırtında taşıyorlar.
Ülkemizde değişik platformlarda kadın
çiftçilerin güçlendirilmesiyle ilgili organizasyonlara Türkiye Ziraat Odaları Birliği
olarak iştirak ettik ve destek verdik, vermeye de devam ediyoruz.”
Eğitim çalışmaları çok hızlı
tamamlandı
İmzaladıkları bu protokol kapsamında
yapılan eğitim çalışmalarının çok hızlı bir
şekilde tamamlandığını belirten Bayraktar, şöyle devam etti:
“İlki İzmir’de gerçekleşen kadın
çiftçi eğitimine 104, Kayseri’de 105,
Diyarbakır’da 102, Gaziantep’de 138 ve
Sakarya’da ise 322 kadın çiftçimiz katıldı.
Eğitimlere, ilçeler arasında en çok katılım
93 kadın çiftçiyle Sakarya’nın Akyazı ilçemizde olmuştur. Kadın çiftçilere yönelik
eğitimlere başlamadan önce, Ankara’da
bakanlıkların 185 uzmanına eğitici eğitimi
verildi. Ana eğitim konuları olarak; İklim
Değişikliği ve Kadın, Kooperatifçilik ve
Kadın, Girişimcilik, Liderlik ve Kadın, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadın Haklarımız, Sosyal Güvenlik belirlendi.
Bu eğitim konularının yanı sıra Sakarya’daki kadın çiftçilerimize, ilden gelen
talep üzerine; Çilek yetiştiriciliği, Kivi yetiştiriciliği ve budama yöntemleri, Gıda hijyeni
ve gıda muhafazası, Tıbbi ve aromatik bitki yetiştiriciliği, Karışık sebze yetiştiriciliği,
Sebzelerde gübreleme, Örtü altı ve açık
arazide sebze yetiştiriciliği, Zirai mücadele ilaçlarının kullanımında dikkat edilecek
noktalar, bilinçsiz ilaç kullanımının çevreye,
ürüne ve insan sağlığına etkileri, Hayvan
bakımı ve beslemesi, süt sığırcılığı yetiştiriciliği, hastalık ve sağım yöntemleri konularında eğitimler gerçekleştirildi.”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın
katılımıyla 13 Mayıs 2013’te TZOB Genel
Merkezi’nin yeni binasının açılışını gerçekleştirdiklerini hatırlatan Bayraktar, şöyle dedi:
“TZOB olarak, eğitime fevkalade
önem veriyoruz. Geçtiğimiz ay Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Faruk Çelik, Çevre ve Şehircilik Bakanımız Erdoğan Bayraktar, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanımız Mehdi Eker ile birlikte, eğitim
merkezi ve sosyal tesisimizin temelini attık. TZOB Eğitim Merkezi ve Sosyal Tesisimizi çok amaçlı hizmet verecek şekilde
projelendirdik. Eğitim Merkezi ve Sosyal
Tesisimizi tamamladığımızda, kadın çiftçi
eğitimlerini ve etkinliklerini tesislerimizde
gerçekleştirebileceğiz.
Sizlere de buradan birşeyin daha müjdesini vermek istiyorum. Türkiye Ziraat
Odaları Birliği ve ziraat odalarımız olarak,
81 ilimizde ziraat odaları kadın kurulları ve
gençlik kurulları oluşturacağız. Konuya
ilişkin mevzuat çalışmamızın son aşamasına geldik.”
Yenilikleri doğrudan ulaştırabildik
Verdikleri eğitimlerle, tarım teknolojisindeki yenilikleri kadınlara doğrudan
Kadın çiftçi eğitimi
sertifika dağıtım
töreninin 4.'sü
en çok katılımın
olduğu Sakarya'da
gerçekleştirildi.
ulaştırabildiklerini vurgulayan Bayraktar,
şöyle konuştu:
“Kadın çiftçilerimizin eğitimlerde öğrendiklerini, çocuklarına, yani geleceğin
çiftçilerine ve diğer kadın çiftçilere de aktarmalarını umut ediyoruz. Türkiye Ziraat
Odaları Birliği olarak, Kadın Çiftçi Eğitimi
Protokolü kapsamında, eğitimlere katılan
kadın çiftçilerimize zirai kredilerde, devlet
desteklerinde, projelerde öncelik ve ayrıcalık tanınmasını istiyoruz. Böylelikle vereceğimiz sertifikaların kadın çiftçilerimiz
için bir anlam ve değer ifade edeceğini
düşünüyoruz. Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanımız Fatma Şahin ve Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanımız Mehdi Eker de
kabul ederlerse, eğitim gören kadın çiftçilerimiz arasından ihtiyaç sahibi, muhtaç
kadın çiftçilerimize, mevcut Kırsal Alanda
Sosyal Destek projelerinden faydalanma
imkânının sağlanmasını talep ediyoruz.
Sosyal Destek programı ile kırsal alanda ekonomik ve sosyal yoksunluk içinde
bulunan kişi ve ailelere en uygun organizasyonla, gelir seviyesini yükseltilmesi
amaçlanmaktadır. Bu çerçevede, istihdamı artırma, üretilen ürünleri mahallinde
değerlendirme ve pazarlama alanlarında
gerekli maddi ve teknik desteği zamanında ulaştırarak, onların üretime katılmaları
ve üretimde sürekliliklerinin sağlanması
hedeflenmektedir. 3 kurumun imzalamış
olduğu bu protokolle birlikte, eğitim alan
kadın çiftçilerimizin, kırsal alanda sosyal
destek projesiyle entegre edilmesinin çok
yerinde olacağına inanıyorum. Türkiye
Ziraat Odaları Birliği olarak, bakanlıklarımıza konuyla ilgili talebimizi sözlü olarak
ilettik ve toplantı talebinde de bulunduk.
Sayın bakanlarımız da talimatlandırır ise
daha hızlı sonuca ulaşacağız.”
En mağdur kesim kırsaldaki kadınlar
Türkiye’de tarımsal istihdamda en
fazla ihmal edilen konulardan birinin de
herkesin malumu olduğu üzere sosyal
güvenlik olduğunu belirten Bayraktar,
sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu sektördeki en mağdur kesimi de
kırsal alandaki kadınlarımız oluşturmaktadır. Kadın çiftçilerimizin Sosyal Güvenlik
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
4
sistemine katılımının desteklemesi yönünde teşvik edici önlemlere acil ihtiyaç duyulmaktadır. TZOB adına Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu Üyesi olmam
sıfatıyla kadın çiftçilerimizin sorunlarını
Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu
gündemine her zaman taşımaya ve onların sesi olmaya çalıştım. 2011 yılında,
1994 yılından prim kesintisi olan çiftçilerimize geriye yönelik borçlanma hakkı
getirildi. Ancak kanun gereği, 1994-2003
yılları arası dönem için, aile reisi olmayan
kadın çiftçilerimiz borçlanamadılar. Çabalarımızla, 26 Ocak 2012 tarihinde 6270
Sayılı Kanun ile 2 Ağustos 2003 öncesi
kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette
bulunan kadın çiftçiler için getirdiği farklı
uygulama tümüyle kaldırıldı ve kadın çiftçilerimizin mağduriyeti giderildi. İlgili bakanlarımıza ve bu konuda emeği geçen
herkese bir kez daha teşekkür ediyorum.
27 Haziran 2012 tarihli genelgeyle
6270 Sayılı Kanunla getirilen düzenlemeye istinaden tescil tarihlerindeki değişiklik
nedeniyle sigortalılık durumları değişen
kadın çiftçilerimiz, yine, Sosyal Güvenlik
Kurumu nezdinde yaptığımız girişimler
sonucunda, hak kazandıkları dönem için
gecikme cezası ve gecikme zammı ödemediler. Tarım Bağ-Kur’una tabi, kendi
hesabına çalışan ve Sosyal Güvenlik Kurumu şemsiyesi altına girmemiş olan yaklaşık 2 milyon çiftçimize, sigortalı hale gel-
Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013
Sakarya Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Başkanı
Şener Bayraktar
Sakarya Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Şener Bayraktar,
konuşmasında Sakarya’daki eğitim çalışmaları hakkında bilgi verdi. En yoğun kadın
çiftçi eğitimi programının 93 kişiyle Akyazı ilçesinde ve genel olarak 322 kişiyle Sakarya ilinde gerçekleştirildiğini belirten Bayraktar, iyi planlanmış ve hedefi iyi tespit
edilmiş eğitim çalışmalarının başarılı bir şekilde tamamlandığını bildirdi. Şener Bayraktar, “Eğitim çalışması yerinde bir eğitim çalışması olmuştur. Emeği geçen herkese
teşekkür ediyorum. Eğitim çalışmaları devam etmelidir” diye konuştu.
mesi için 2008 yılında, her ay için 30 gün
yerine, 15 gün üzerinden prim ödeme
kolaylığı getirilmişti. 15 günlük süre her yıl
1 gün artırıldı ve günümüzde 20 güne çıkarıldı. Çiftçilerimiz, bu primleri ödemekte
zorlanmaktadır. Sigorta primlerinde indirime gidilmesi ya da sigorta primi desteği
verilmesi gerekmektedir.”
Kadınlara pozitif ayrımcılık yapılmalı
Tarımda çalışan kadın çiftçilerin ödemesi gereken sigorta primleri için de
pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğini
vurgulayan Bayraktar, “Prim miktarının
yüzde 60’ı devlet tarafından karşılanmalıdır. Böylelikle ülkemizde tarımda çalışan
kadınların üretim alanındaki gelir düşüklükleri, sosyal güvenliğini olumsuz yönde
etkilemeyecek, kadınları, eşlerinin sosyal
Sakarya Valisi
Mustafa Büyük
Sakarya Valisi Mustafa Büyük, konuşmasında, Sakarya ile ilgili bilgiler verdi.
Sakarya’nın 145 bin hektar tarım alanına
sahip olduğunu bildiren Mustafa Büyük, il
hasılasının yüzde 20’sinin tarımdan sağlandığını, ilde tarımda istihdam edilen nüfusun
ise ildeki toplam istihdamın yüzde 50’sini
oluşturduğunu söyledi.
Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı
Zeki Toçoğlu
Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu da Sakarya'da başarılı bir
kadın çiftçi eğitimi yapıldığını bildirdi. 5 pilot ilden birinin Sakarya olmasından dolayı
memnun olduklarını belirten Toçoğlu, “En
fazla katılım da Sakarya’da olmuş. Bundan
çok memnun kaldık. Büyükşehir belediyesi
olarak burada böyle bir toplantı düzenlendiği için teşekkür ediyorum.” dedi.
Sakarya Milletvekili
Ayşenur İslam
AK Parti Sakarya Milletvekili Ayşenur İslam da ekonomik gelişmede kadının önemli
bir yeri bulunduğunu söyledi. Okuduğu bir
makalede kadının tarımda istihdamının artırılmasının ekonomik kalkınmaya katkıda
bulunacağına değinildiğini aktaran Ayşenur
İslam, kadın çiftçi eğitimin bu açıdan çok
önem taşıdığına vurgu yaptı.
Kadın çiftçiler adına
Sapanca ilçesinden Sibel Baykal
Kadın çiftçiler adına konuşan Sapanca ilçesinden Sibel Baykal, “Devletimiz kurumsal
olarak kadına ayrımcılık ve şiddeti görmüş,
tedbir almaya başlamıştır. Eğitim çalışmaları ve verilen teşvikler için teşekkür ederim.
Bakanlarımız Mehdi Eker ve Fatma Şahin ile
Genel Başkanımız Şemsi Bayraktar’a desteklerinin devamı inancıyla tüm kadın çiftçilerimiz
adına saygılarımı sunarım” dedi.
güvenliğine bağımlı kalmaktan kurtaracaktır” dedi.
Kadın çiftçilerin diğer sigortalı kadınlarda olduğu gibi doğum borçlanması kapsamında, hamilelikte geçen süreleri borçlanabilmeleri için gerekli düzenlemelerin
yapılmasının fevkalade önemli olduğuna
dikkati çeken Bayraktar, “Mevzuat değişikliği önerimizi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı’na ve Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı’na ilettik. Üretimin her aşamasına aktif olarak katılan kadın çiftçilerimiz için
bunları yapmak zorundayız.” diye konuştu.
Çok olumlu yansımalar aldık
Kadınların yatırım yapma ve risk alma
yeteneklerini kısıtlayan ve küreselleşme
karşısında dezavantajlı olmalarına neden
olan sorunlara çözüm bulmanın ve uygulamaya geçmenin büyük önem taşıdığını
bildiren Bayraktar, şunları söyledi:
“Gelir açısından eşine bağımlı olan
kadın çiftçilerimiz, sermaye sahibi değiller. Bu nedenle yatırım desteklerinde
devletin yüzde 70 destekte bulunması
sorunu çözmekte yetersiz kalmaktadır.
Yatırım harcamasının başlangıçta tümünü yapmak, kredi için teminat göstermek
kadınlarımız için imkansızdır. Unutulmamalıdır ki, kadınlar ekonomik ve sosyal
alanda güçlendirildiğinde, ekonomik ve
sosyal gelişmeyi, sürdürülebilir kalkınmayı sağlarlar, liderlik ve değişimin temsilcisi
olurlar. Kadınlarımıza en az erkekler kadar
hatta onlardan daha fazla eğitim verilmesi, tarımımıza da çağ atlatır. Sayın Bakanlarımız uygun görürler ise TZOB Genel
Başkanı olarak, kadın çiftçi eğitimlerinde
yola devam diyorum. 81 ilde en az 1 milyon kadın çiftçimize ulaşmak hedefimiz
olsun. Hem onların hayatını, hem de ülkemizin kaderini değiştirelim.”
Şahin: Bu işi çok önemsiyoruz
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı
Fatma Şahin, kadın çiftçilerin eğitimini
önemsediklerini belirterek, “Eğitimli bir
kadın, dalga dalga bütün toplumunu
aydınlatıyor. Biz Başbakanımızın önderliğinde bu işi çok önemsiyoruz” dedi.
Şahin, konuşmasında, bir yandan
kişi başına düşen milli geliri artırmaya,
diğer yandan kalkınmayı ve insanların
yaşam kalitesini yükseltmeye çalıştıklarını söyledi. “Küreselleşme, çevre, göç
ve kentleşme” dedikleri birçok sorunu
çözme gücüne ulaşmak için çalıştıklarını kaydeden Şahin, “Küresel sorunları
nasıl çözeceğiz’ diye baktığımızda 3 temel konu üzerinde çok yüksek bir emele
ulaşacağımıza inanıyoruz. Toprak, su ve
enerji... Toprağını ve suyunu iyi kullanan,
verimliliği esas gören ülkeler, geleceğe
dair bütün hedeflerine ulaşmada başarılı
olacaklar” diye konuştu.
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışıyla çalıştıklarını, insanları her alanda birinci sınıf vatandaş yapabilmenin yolunun
kalkınmadan geçtiğini ifade eden Şahin,
şunları söyledi:
“İşte tam burada da toprak en büyük
ilaç, en büyük derman… Toprağı bu kadar
güçlü kılan ise kadınlarımız, çiftçilerimiz.
Kadınlarımızın bu alanda bilgili olması bizim geleceğe dair duygusal bir talebimiz
değil, akıllı bir ekonominin temel felsefesidir. Dolayısıyla bugün Sakarya’da yaptığımız, Türkiye’nin genelinde imzaladığımız
protokolün gereğini yapmak en büyük
görevimiz. Biz 10 yıl önce bu eksikliği
gördüğümüz için medeniyet yolculuğumuzda kadını ve erkeği kalkınmanın bir
parçası yapmamız gerektiğini inandık.”
İstihdam, sağlık ve eğitim alanında
çok önemli gelişmeler yaşandığına işaret
eden Şahin, kız çocuklarının eğitiminde
pozitif ayrımcılık yaparak, kızları ve erkekleri eşit eğitim imkânına kavuşturduklarını dile getirdi. “Benim ülkemde artık
her çocuk sigortalı doğuyor, anası-babası, sosyal güvencesi ne olursa olsun, 18
yaşına kadar sağlık güvencelerinden ücretsiz faydalanıyor” diyen Şahin, bundan
dolayı anne ve bebek ölüm oranlarını Avrupa Birliği ortalamalarına getirdiklerini
belirtti. Gelişmeleri Türkiye’den milli geliri
10 kat fazla olan İskandinavya ülkelerinde anlattıklarında, “Bunu nasıl başardınız...?” şeklinde sorularla karşılaştıklarını
aktaran Şahin, şöyle devam etti:
“Mesele para değil, bu parayı nasıl
kullanacağındır? Bugün yoksullukla mücadele ediyorsak, kadının statüsünü yükseltmeye çalışıyorsak, bu temel felsefeye
öncelik veriyoruz. Kadın çiftçilerimizin
eğitimli olmasını çok önemsiyoruz. Her
zaman eğitimli kadınlarımızın iş bulması,
beraberinde çocuğunu yetiştirmesi, ailenin değişimini, dönüşümünü, toplumun
değişimini, dönüşümünü etkiliyor. Eğitimli
bir kadın, dalga dalga bütün toplumu aydınlatıyor. O yüzden Başbakanımızın önderliğinde bu işi çok önemsiyoruz.”
Eker: Kadınların eğitimi
toplumun eğitimidir
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Mehdi Eker, kadınların eğitiminin, ailenin
ve toplumun eğitimi anlamına geldiğini
belirterek, “Geleceğe yatırım yapacaksak,
eğitim düzeyi yüksek nesiller yetiştireceksek, kadın eğitimine her alanda mutlaka
daha fazla emek sarf etmeliyiz” dedi.
Mehdi Eker, 5 pilot ilde kadın çiftçilerinin
eğitildiğini kaydederek, kadın çiftçilere teşekkür etti. Başbakan Erdoğan’ın önderliğinde
Türkiye’nin siyasi, ekonomik, sosyal ve iktisadi sorunlarını çözdüklerini vurgulayan
Eker, şunları anlattı:
“En önemli reformlardan bir tanesi
2010 tarihinde milletimizin önüne koyduğumuz reform paketi, anayasa değişikliğiydi. Eskiden Türkiye’de negatif
ayrımcılık vardı. Bunu pozitif ayrımcılığa
dönüştürecek referandumla anayasa değişikliği yaptık. Kadınlarla ilgili atılacak
adımlar, yapılacak çalışmalar, projeler
Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırılık iddiasıyla daha önce yapılamıyordu. Bu adımların Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı
olmayacağına dair hüküm koyduk. Bu,
Türkiye’de kadına verilen önemin, kadının
toplumsal hayatımızdaki rolünü bütün etkinliğiyle hissetmesini sağlayacak bir dizi
gelişmenin temel adımıdır.”
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013
5
BAYRAKTAR ANTALYA'DA
TZOB YANGINZEDELER İÇİN
KAMPANYA BAŞLATIYOR
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, Antalya’da bir
dizi ziyarette bulundu, açılış törenlerine
katıldı; Kumluca’da yaşanan yangınla ilgili incelemelerde bulundu, yangının yaralarının sarılması için TZOB olarak yardım
kampanyası başlatacaklarını bildirdi.
Kumluca’da orman yangınından
zarar gören çiftçilere destek amacıyla
TZOB tarafından yardım kampanyası
başlatılacağı açıklayan Bayraktar, yangından etkilenen Ortaköy ve Karaören
köylerini ziyaret etti.
TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet
Bahadır Sezgin, Kumluca Ziraat Odası
Yönetim Kurulu üyeleri ile birlikte yangın
alanında incelemeler yapan Bayraktar’a,
Karacaören Köyü Muhtarı Özcan Öztürk,
yangın ve zararları konusunda bilgi verdi. Yangın bölgesinde çiftçilerle bir araya
gelen ve sorunlarını dinleyen Bayraktar,
yaşanan felakette 25 çiftçinin büyük zarar gördüğünü belirtti.
TZOB olarak daha önce Serik’te olduğu gibi ülke genelinde her Ziraat Odasının katılacağı bir yardım kampanyası
düzenleyeceklerini kaydeden Bayraktar,
“Toplanan bu yardımlar, Kumluca Ziraat
Odası aracılığıyla çiftçilere ulaştırılacak”
dedi.
Yangın alanında zarar gören seraların TARSİM kapsamında olmaması
nedeniyle çiftçilere devlet tarafından
herhangi bir yardım yapılamadığını da
kaydeden Bayraktar, “Ankara’ya döner
dönmez, yangından zarar gören çiftçilerin Ziraat Bankası, Tarım Kredi Kooperatifi ve özel bankalara olan borçlarının
ertelenmesi için girişimde bulunacağım” diye konuştu.
ELMALI ZİRAAT ODASI’NIN YENİ
BİNASI HİZMETE GİRDİ
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Antalya’daki ziyaret
ve incelemeleri çerçevesinde Elmalı Ziraat
Odası’nın yeni yapılan hizmet binasının açılış
törenine katıldı. Bayraktar, törende yaptığı
konuşmada, Antalya’nın üretim açısından
önemine ve ulaştığı noktaya vurgu yaptı.
rım sektörünü çiftçilerimizin zenginliği için
değil, ülkemizin refahı ve geleceğimiz için
düşünüyoruz” dedi.
TZOB Kanunun değişmesiyle birlikte
Ziraat Odalarının mali yönden çok güçlü
bir hale geldiğini, 757 odadan yaklaşık
yüzde 65’inin kendi hizmet binasına kavuştuğunu ifade den Bayraktar, “Biz ta-
“Türkiye’de baba ölüyor, araziler parçalanıyor. Bu sürdürülebilir tarım için en
büyük tehditlerden bir tanesi. Bu bağlamda yaptığımız çalışmalar sonuç verdi ve
miras hakkı, hukuku ile alakalı kanun, Tarım
Tarım arazilerinin hızlı bir şekilde parçalandığına dikkati çeken TZOB Genel Başkanı Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü:
SORUN ÜRETİMDE DEĞİL,
PAZARLAMADA…
Finike Ziraat Odası’nın yeni hizmet
binası, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ın katıldığı
törenle hizmete girdi. Bayraktar, törende
yaptığı konuşmada, Türk çiftçisinin üretimle ilgili bir sıkıntısı bulunmadığını, ancak ürettiği ürünü pazarlamakta zorluk
çektiğini söyledi.
Finike’deki konuşmasında da üretici
birliklerinin önemine vurgu yapan Bayraktar, Türkiye’de en kısa zamanda üretici birlikleri kanununa ihtiyaç olduğunu
söyledi. Üretici birliklerinin bir müdahale
kurumu gibi piyasaya girmesi ve soğuk
hava zincirini oluşturması gerektiğine
inandıklarını kaydeden Bayraktar, bu
konu da Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in de kendilerine bir çalışma yapılacağını ifade ettiğini belirtti.
Bayraktar şöyle konuştu:
“Çiftçiler olarak maalesef ürün pazarlama konusunda sıkıntı çekiyoruz.
Türkiye’nin üretme sorunu yok. Yıllık büyüme rakamlarına baktığımızda tarımdaki
büyüme rakamı genel büyümenin üzerinde. Ancak takip edilmesi gereken başka
bir ekonomik gösterge var, o da tarımsal
üretici fiyatları endeksi (ÜFE). Tarımsal
ÜFE’ye baktığımızda, genel ÜFE’nin altında gidiyor. Bu Türk çiftçisi üretiyor ama
malını pazarlamakta zorluk çekiyor demektir. İşte bizim burada devreye girip
bu işi çözmemiz gerekir. Bizim de Türkiye
Ziraat Odaları Birliği olarak bu manada
çalışmalarımız devam ediyor.”
Komisyonu’nda. Tarım Komisyonu’ndan
bunun çıkmasını bekliyorum. Şu an Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanımız ile bunun
toplantılarına başladık. Yani bundan sonra,
miras yoluyla arazi parçalanmasının önüne
geçmek lazım. Yapısal sorunlarımızdan biri
de örgütlenme. Acil olarak, talebe uygun
üretim planlamasını devreye koymak zorundayız. Bunu dünyanın her yerinde örgütler yapıyor. Türkiye’de en büyük sorunumuz örgütlenme. Sayın Başbakanımıza da
bunu ifade ettik. Üretim birlikleri fonksiyonel
olmalı, planlama yapmalı, bazı bölgelerde
soğuk hava tesislerini kurmalı, sanayici ve
üreticiyi bir araya getirebilmeli.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği çiftçiler
için hükümetten destek isterken popülizm
yapmıyor. Biz zaten Türk çiftçisi olarak
sattığımız ürünlerden, aldığımız girdilerle,
ödediğimiz vergilerle yani stopajla, KDV ile
ÖTV ile aldığımızı iade ediyoruz. Bütçeye
Et lobileri faaliyette…
Hayvancılık konusunda bazı art niyetli
kişilerin son günlerde piyasaları etkilemeye çalıştığını kaydeden Bayraktar, özellikle süt hayvancılığında fiyat istikrarının yakalanamamasından dolayı üç ya da beş
yılda bir hayvanların kesime gittiğini ifade
etti. Et ithalatı konusunda Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Eker’in “Et lobilerine
fırsat vermeyelim” dediğini hatırlatarak,
teşekkür eden Bayraktar, “Kurban Bayramı yaklaşırken, et ithalatı yapmak isteyen
et lobileri faaliyette... Bunlar ithalatın kapısının açılmasını istiyorlar. Bunlara müsaade etmeyeceğiz. Çünkü ahırlarımız dolmaya başladı. Yılın ilk çeyreğinde 225 bin
ton, yıllık bir milyon ton et üretimimiz var.
Üretim açığımız yok, Kurban Bayramı’na
rahat bir şekilde giriyoruz. Bu şartlarda
ithalat kapısını açmak, bu ahırların boşalması demektir” diye konuştu.
Finike Ziraat Odası Başkanı Halil Sarıçobanoğlu da yöre çiftçilerinin kullanımına uygun olarak çok amaçlı oda binası
yaptıklarını söyledi.
Açılış törenine Finike Kaymakamı Mesut Yakuta, AK parti Antalya Milletvekili
Sadık Badak, MHP Antalya Milletvekili
Mehmet Günal, Finike Belediye başkanı
Nail Dülgeroğlu, daire amirleri, siyasi parti
temsilcileri ve davetliler katıldı.
Bayraktar’ın Antalya’daki açılış ve ziyaretlerine TZOB Yönetim Kurulu üyesi
Ahmet Bahadır Sezgin de eşlik etti.
yük değiliz. Ama yapısal sorunlar çözülünceye kadar Türkiye’nin gıda güvencesini
sağlamak istiyorsak Türk çiftçisi muhakkak desteklenmeli.”
Elmalı Ziraat Odası Başkanı Mehmet
Ordu da “Çiftçilerimizden gelen talepler
doğrultusunda, bütçemizin elverdiği ölçülerde hizmetlerimizi en iyi şekilde yerine
getireceğimizden şüpheniz olmasın. Yeni
hizmet binamız ve kepçemiz hayırlı, uğurlu
olsun” dedi.
Açılış törenine, AK Parti Antalya Milletvekili Hüseyin Samani, CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar, Elmalı Kaymakamı
Mehmet Murat Çekmen, İl Genel Meclisi
Başkanı Cavit An, siyasi parti temsilcileri,
Akçay Belediye Başkanı Mehmet Tufan,
Yuva Belediye Başkanı Hüseyin Şahin, 19
ilçenin Ziraat Odası başkanları, muhtarlar,
çiftçiler ve çok sayıda davetli katıldı.
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
6
BAYRAKTAR KAŞ'TA
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Antalya’daki temas ve incelemeleri çerçevesinde Kaş Ziraat Odası’nı
da ziyaret etti.
Kaş Ziraat Odası Başkanı
Ramazan Süer’den Odanın
çalışmaları ve projeleriyle ilgili
brifing alan Bayraktar’ın ziyaretine Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu üyesi Ahmet
Bahadır Sezgin de eşlik etti.
Ziyarette Antalya Ziraat Odası
Başkanı Nazif Alp, Manavgat
Ziraat Odası Başkanı Rasim
Metin ile Demre Ziraat Odası
Başkanı Musa Sarıca da hazır
bulundu.
Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013
ÜRETİMDE PLANMA ŞART
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar,
Demre’yi ziyaretinde, üyelerden toplanan aidatlarla hizmet vermeye çalıştıklarını vurguladı.
Türk tarımının kalkınması için mutlaka üretici birliklerinin faal hale
getirilmesi gerektiğine işaret eden, planlı üretimin tarımsal kalkınma için
önemine değinen Bayraktar, şunları söyledi: “Gelişmiş ülkelerde tarımsal üretimin planlamasını, satışını, ihracatını üretici birlikleri yapar. Üretici birlikleri üreticiyi, tüketiciyi ve
sanayiciyi bir araya getirir. Bunu Türkiye’de gerçekleştirmek zorundayız. Üretimi, plansız,
programsız yapıyoruz. Tarımsal üretimde mutlaka üretim planlaması yapılmalı. Bunu da
üretici birlikleri yapmalı. Devletin vereceği tarımsal desteklerin de üretici birlikleri kanalıyla verilmesi gerekir.”
Tarım arazilerinin miras yoluyla küçülmesinin de mutlaka önüne geçilmesi gerektiğine dikkati çeken Bayraktar, “Bu konuda yasal düzenleme yapılacak. Üretimde pilot
bölgeler oluşturulmalı. Bu pilot bölgeler, ülkenin diğer yerlerinde yapılan tarımsal üretimde örnek olacağı için farklı destekleme yapılmalı” diye konuştu.
BAYRAKTAR AĞRI’DA KONFERANS VERDİ AÇILIŞLARA KATILDI
“Avrupa Birliği Kırsal Kalkınma Projesi
fonlarından elde ettiğimiz kaynakları çiftçilerimiz için kullanıyoruz. Zaten bize gelen para alın teridir. Bize rant geliri veya
başka kaynaklardan para gelmiyor. Bize
çiftçimizin alın teri geliyor. Bunu son kuruşuna kadar çiftçimize hizmet olarak çeviremezsek Allah korusun bu para hepimizi
yakar. Türk çiftçisi bugün gerçekten başarılara imza atıyor. Bugün 63 milyar dolar
tarımsal hasılayı gayri safi yurtiçi hasılaya
katmışsa, orman ürünleri dahil 20 milyar
dolarlık ihracat yapmamızı, 76 milyon nüfusun gıda ve güvencesini sağlıyorsa ve
bunlar da yetmiyor 30 milyon turisti de
doyuruyorsa, bu insanlar eli öpülecek insanlardır.”
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, “Hedefimiz, önümüzdeki 10 yıl içinde, 150 milyar dolarlık
tarımsal hasılayı gayri safi yurtiçi hasılaya
katmak, 40 milyar dolarlık ham ve işlenmiş
gıdayı ihraç etmek, 50 milyon turisti beslemek ve 80 milyonun üzerindeki bir nüfusun
gıda güvencesini sağlamaktır” dedi.
Ağrı Ziraat Odası’nın yeni hizmet
binası ve Toprak, Yaprak ve Su Analiz
Laboratuvarı’nın açılışına katılmak üzere kente gelen Bayraktar, Ağrı İbrahim
Bu illere pozitif ayrımcılık lazım
Çeçen Üniversitesi’nin Nezahat Çeçen
Konferans Salonu’nda düzenlenen “Tarım ve Hayvancılık” konulu konferansa
katıldı.
Bayraktar, hedeflerinin büyük olduğunu, bulundukları yerle yetinmeyeceklerini
vurgulayarak, şunları kaydetti:
Bayraktar, burada yaptığı konuşmada,
TZOB Kanunu’nun değişmesiyle ziraat
odalarında laboratuvarlar, paketleme tesisleri, makine parkları gibi hizmetler sunulmaya başlandığını söyledi. Yaklaşık
200 Avrupa Birliği kırsal kalkınma projesinin hayata geçirildiğini anımsatan Bayraktar, şöyle konuştu:
“Hedefimiz büyük. Hedefimiz, önümüzdeki 10 yıl içinde 150 milyar dolarlık
tarımsal hasılayı gayri safi yurtiçi hasılaya
katmak, 40 milyar dolarlık ham ve işlenmiş
gıdayı ihraç etmek, 50 milyon turisti beslemek ve 80 milyonun üzerindeki bir nüfusun gıda güvencesini sağlamaktır. Hedefimiz bu ve hedef bu olunca bize durmak
yakışmaz. Çalışacağız. Örnek verecek
olursak Ağrı, koyun varlığında Türkiye’de
üçüncü sırada. Sığır varlığında Türkiye’nin
ilk 10 ili arasında. 100 binin üzerinde süt
hayvanı var. Tabii ıslah çalışmalarına daha
fazla ağırlık vermemiz lazım. Bu illere batı
illerine oranla pozitif ayrımcılık yapılması
lazım. Sulama sorununun çözülmesi şart.
Verimliliği sağlamamız gerekiyor. Yapısal
sorunların çözülmesiyle birlikte bu bölgelerde daha fazla üretim sağlanacaktır.”
Ağrı Valisi Mehmet Tekinarslan ise
kentte tarım ve hayvancılığın yöre halkının
temel geçim kaynağı olduğunu, çiftçilikte
kurumsal bir statüye geçilmesi halinde
üretim payının artacağını söyledi.
Konuşmaların ardından konferansa
katılanlara günün anısına plaket sunuldu.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar,
konferanstan önce, Ağrı Valisi Mehmet
Tekinarslan’ı makamında ziyaret ederek bir
süre görüştü. Bayraktar, Ağrı Ziraat Odası
yeni hizmet binası ile Toprak, Yaprak ve Su
Analiz Laboratuvarı’nın açılışını yaptı.
Bayraktar’ın Ağrı’daki açılış ve ziyaretlerine TZOB Yönetim Kurulu üyesi M.Latif
Maskan da eşlik etti.
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013
7
BAYRAKTAR, MARDİN TANITIM
GÜNLERİ’NE KATILDI
Bayraktar: Tarımda çalışan çiftçinin sigortalı olması için
SGK priminin bir kısmının devlet tarafından ödenmesi zorunluluğu var
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, Mardin Tanıtım
Günleri’ne katıldı; tanıtım günleri çerçevesinde açılan standları ziyaret etti.
Ankara’da Atatürk Kültür Merkezi’nde
düzenlenen Mardin Tanıtım Günleri’nin
açılışında standları gezen Bayraktar’a
TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet
Cevat Delil eşlik etti. Bayraktar, Tanıtım
Günleri’nin Mardin ekonomisine çok büyük katkısı olacağını bildirdi.
Tanıtım Günleri’nde Mardin Ziraat
Odaları İl Koordinasyon Kurulu’nun standı
büyük ilgi odağı oldu.
Tanıtım Günleri’nin açılışına Mardin Ziraat Odası Başkanı Malik Özkan, Kızıltepe Ziraat Odası Başkanı Bedirhan Dinler,
Nusaybin Ziraat Odası Başkanı Mehmet
Ali Doğru, Dargeçit Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Bozkurt, Ömerli Ziraat Odası
Başkanı Fahri Eldemir, Mazıdağı Ziraat
Odası Başkanı Feyzi Şan da katıldı.
VİETNAM HEYETİ TZOB’U ZİYARET ETTİ
Vietnam Çiftçiler Birliği Başkanı ve
Merkezi Komünist Parti Komite Üyesi
Nguyen Quoc Cuong başkanlığındaki
Vietnam heyeti, Vietnam’ın Ankara Büyükelçisi Nguyen The Cuong, Türkiye Ziraat
Odaları Birliği’ni ziyaret etti.
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar,
“Dünya gıda güvencesinin sağlanması için gelişmekte olan ülkelerin işbirliği
yapması fevkalade önemli. Dünya Ticaret Örgütü’nde gelişmekte olan ülkeler
birlikte hareket etmeli, destekleme politikalarında işbirliği yapmalı. Her zaman Vietnamlı çiftçilerle işbirliğine hazırız. İşbirliğimiz her iki ülkenin çiftçilerine de katkı
verecektir” diye konuştu.
İşbirliği imkanları görüyorum
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, ziyarette yaptığı konuşmada, Vietnam heyetini TZOB’da ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduğunu bildirdi. Vietnam’ın
büyük miktarda pirinç ürettiğini, kauçuk,
kahve, tekstil ürünü ihraç ettiğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
“İki ülke arasında işbirliği imkânları olduğunu görüyorum. Vietnam’ın kanatlı et
sektörü ve endüstriyel bitkiler üretimi de
önemli seviyede. Türk tarım sektörü de
hızlı gelişiyor. Gayri safi yurtiçi hasılada
tarımın payı yüzde 8’i buluyor. 62-63 milyar dolarlık tarım hasılamız var. 20 milyar
dolarlık gıda, tarım ürünleri ihracatına sahibiz. Türk tarımında verimliliği yakalama
konusunda önemli mesafeler alındı. Yaş
meyve ve sebzede rekabet gücümüz arttı.
Seracılık, örtü altı tarımda önemli mesafeler kat ettik. Yaklaşık 5,5 milyon üyemizin
rekabetinin, verimliliğinin artması, refah
düzeyinin yükselmesi için hükümetimizle
önemli çalışmalar yapıyoruz. İki ülkenin
tarım sektörlerinin gelişmesi konusunda
işbirliğine hazırız.”
Vietnam hala bir ziraat ülkesi
Vietnam Çiftçiler Birliği Başkanı ve
Merkezi Komünist Parti Komite Üyesi
Nguyen Quoc Cuong da ziyarette, iki ülkenin birbirinden uzak bir mesafede oldu-
ğunu, buna rağmen TZOB’un Vietnam ile
yakından ilgilenmesinin, kendilerini memnun ettiğini bildirdi.
Vietnam’ın hala bir ziraat ülkesi olduğunu, ülke nüfusunun yüzde 70’inin tarımda yer aldığını belirten Nguyen Quoc Cuong, “Tarımda belli bir başarımız olmuştur
ama özellikle Türkiye gibi dünya ülkelerinin tecrübelerinden faydalanmak isteriz”
dedi. Nguyen Quoc Cuong, TZOB’un
görevleri, çiftçi örgütlenmesi, tarımla ilgili
kurum ve kuruluşlar, devlet destekleri ve
tarım bütçesi konusunda bilgi almak istediğini söyledi.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, tarım
sektörüyle ilgili bilgi verirken, tarımın istihdamdaki payının yüzde 24,6’yı bulduğunu,
Türk çiftçisinin 76 milyon olan Türkiye’nin
gıda güvencesini sağlamakla kalmadığını,
ayrıca 30 milyonu aşkın turisti beslediğini,
20 milyar dolarlık ihracat yapılmasını ve 63
milyar dolarlık tarımsal hâsıla sağladığını
ifade etti. TZOB’un Türk çiftçisinin meslek
kuruluşu olduğunu, ayrıca kooperatifler
ve üretici birlikleri bulunduğunu kaydeden
Bayraktar, şöyle dedi:
“TZOB yaptığı çalışmalarla tarım politikasını etkiliyor. Çiftçimizin refahı için
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızla
işbirliği içinde projeler hazırlıyor. Makine
parkları, ürün işleme tesisleri kuruyor. Kır-
sal kalkınma programları hazırlıyor, çiftçimizin hizmetine sunuyoruz. Daha fazla
teknik elemanla çiftçi eğitimine katkı sağlıyoruz. En son iki bakanlığımızla işbirliği
içinde kadın çiftçi eğitimleri yaptık. Devlet
çiftçimize yıllık 9 milyar liralık destek vermektedir. Ayrıca, verimliliği artırmak için
yatırımlar için destek veriliyor, düşük faizli
kredi verilmesi için Hazine desteği veriliyor. Bu yıl 4 milyar liralık sulama yatırımı
yapılacak. Devlet makine alımlarına yüzde 50 destek veriyor.”
ABD ve AB’nin tutumlarından
rahatsızız
Kalkınmakta olan ülkelerin tarımlarına
destek vermek zorunda olduklarını vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti: “Girdi
maliyetleri çok ucuz olan ABD, AB ülkeleri
bile sürdürülebilir üretim için hala tarımlarına destek veriyorlar. Desteksiz üretim
mümkün değil. Dünya nüfusu her yıl 75
milyon artıyor. Biyoyakıt kullanımı arttı. Büyük nüfuslu ülkeler olan Çin ve Hindistan’ın
tüketim eğilimleri değişiyor. Gıda ve enerji
önem kazandı. Dünyada 900 milyona yakın insan açlık çekiyor. 1,5 milyar insan da
obeziteden muzdarip. Gıda kaynaklarının
çok iyi dağılmadığı ortada… Dünyadaki
açlığın önlenmesi bakımından Türkiye,
Vietnam gibi gelişmekte olan ülkelerin tarım potansiyellerini çok iyi kullanmasını
çok önemsiyoruz. Desteklerin artırılması
için talepte bulunuyoruz ama gelişmekte
olan ülkelerin en büyük sorunu tarımlarını
desteklemek için yeterli kaynakları bulunmaması. Gelişmiş ülkeler tarımlarını çok
büyük kaynaklarla destekliyorlar. Biz gerek
ABD, gerek AB ülkelerinin tutumlarından
rahatsızız. ABD, AB üyeleri gibi gelişmiş
ülkeler gelişmekte olan ülkelere balık tutmasını öğretmiyorlar, balık veriyorlar. Size
tavsiyem çiftçinize balık tutmasını öğretin.
Dünya Ticaret Örgütü’nün de gelişmekte
olan ülkeleri koruması gerekir, bunun çok
önemli olduğu düşünüyorum. Dünya Ticaret Örgütü’nde gelişmekte olan ülkeler
birlikte hareket etmeli, destekleme politikalarında işbirliği yapmalı. Dünyanın gıda
güvencesinin sağlanması için gelişmekte
olan ülkelerin işbirliği yapması fevkalade
önem taşıyor. Her zaman Vietnamlı çiftçilerle işbirliğine hazırız.”
Nguyen Quoc Cuong Vietnam Çiftçiler Birliği olarak aynı fikri taşıdıklarını
vurguladı. Vietnam Çiftçiler Birliği Başkanı Nguyen Quoc Cuong, ülkelerinde 60
milyonun üzerinde tarım nüfusu olduğunu, Vietnam Çiftçiler Birliği’nin 10 milyon
üyesi bulunduğunu, kendilerinin parti içi
seçimle göreve geldiklerini, ülkede toprakların devlete ait olduğunu, çiftçilere 50
yıl gibi sürelerle üretim hakkı tanındığını,
örgüt olarak devlete tarımla ilgili danışmanlık yaptıklarını söyledi.
Bayraktar, Türkiye’de arazinin çiftçiye
ait olduğunu, Ziraat Odaları’nda demokratik seçimle işbaşına geldiklerini bildirerek,
“Genel Başkan olmak için arazimin bulunduğu köyümden başlayarak 8 seçim geçiriyorum. Türkiye’de çiftçiler istemediği, oy
vermediği takdirde Genel Başkan olarak
seçilemem, görev yapamam” dedi.
Vietnam Çiftçiler Birliği Başkanı Nguyen Quoc Cuong, TZOB Genel Başkanı
Bayraktar’a Vietnam’ın başkenti Hanoi’nin
simgesinin işlenmiş olduğu plaket hediye etti.
Görüşmenin ardından TZOB tarafından Vietnam heyetine Türk tarımıyla ilgili
sunum yapıldı.
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
8
MISIR ÜRETİCİLERİNE:
ÜRÜNÜNÜ TMO’YA VER
Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013
oranına sahip mısır kilogram fiyatları Karadeniz Bölgesi’nde ise 43 kuruşa kadar
gerilemiştir. TMO’nun alım merkezinin bulunmadığı ilçelerde fiyatlar daha da aşağıda oluşmaktadır.
Üretici fiyatlardan tedirgin
Üreticiler ürün arzının artmasıyla birlikte fiyatların daha da gerilemesinden tedirgin olmaktadır. Piyasa fiyatlarının gerilemesiyle üreticiler, TMO alım merkezlerine
yoğunlaşmıştır. Bu durum randevuların
daha geç verilmesine ve üreticilerin zor
durumda kalmasına neden olmaktadır.
Gerileyen piyasa fiyatları çiftçilerin hasat
yapma isteklerini kırmaktadır.”
Bayraktar, Türkiye İstatistik Kurumu
(TÜİK) verilerine göre, 5,5 milyon ton mısır tüketimi olan Türkiye’nin bu yılki mısır
üretiminin, bir önceki yıla göre yüzde 7,6
oranında artarak 4 milyon 950 bin tona
ulaşacağını bildirdi.
TMO hızlı alım yapmalı
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, mısır fiyatlarının önemli oranda düştüğünü bildirerek,
“Hasadın yeni başladığı dönemde, TMO
tarafından 64 kuruş olarak açıklanan mısır alım fiyatı, Akdeniz Bölgesi’nde yüzde
14 nem oranına sahip mısırda 52-57, Ege
Bölgesi’nde 50-55 kuruşa, Karadeniz
Bölgesi’nde yüzde 30 nem oranına sahip
mısırda 43 kuruşa kadar geriledi” dedi.
Bayraktar, Türkiye’de mısırın yaklaşık
yüzde 31,5’inin Akdeniz, yüzde 27,5’inin
Güneydoğu Anadolu, yüzde 13’ünün
Ege, yüzde 12’sinin ise Marmara bölgelerinde üretildiğini bildirdi. Şemsi Bayraktar,
her yıl olduğu gibi, 2013 yılı mısır hasat
ve pazarlama dönemine girildiği Ağustos
ayı itibarıyla üretici fiyatlarını takip etmeye
başladıklarını belirtti. Toprak Mahsulleri
Ofisi’nin (TMO), bu yıl, 7 Ağustos 2013
tarihinde, hasadın yeni başladığı dönemde, mısır alım fiyatını kilogramda 64 kuruş
olarak açıkladığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Ancak mısır yoğunlaşmaya başladığı bugünlerde piyasalarda mısır fiyatları oldukça gerilemiştir. Üretimin yoğun
olarak gerçekleştirildiği Ziraat Odalarından alınan bilgilere göre, yüzde 14
nem oranı sahip mısır kilogram fiyatları,
Akdeniz Bölgesi’nde 52-57 kuruş, Ege
Bölgesi’nde 50-55 kuruş, yüzde 30 nem
Piyasa fiyatlarının düşmesini önlemek
amacıyla 16 Eylül 2013 tarihinde TMO tarafından mısır satış fiyatının, 2014 Ocak
ayından itibaren ton başına 735 lira olarak
açıklandığını belirten Bayraktar, “Üreticimiz
mısırını pazara hızlı sevk etmesin. TMO’ya
versin ya da bekletebileceği kadar bekletsin. TMO, ülke genelinde hızlı alım gerçekleştirsin. Üreticiyi mağdur etmesin” dedi.
Bayraktar, tüccara da seslenerek,
TMO’nun, 2014 Ocak ayından itibaren
tonu 735 liradan mısır satacağını açıkladığını, Ofis’ten ucuz mısır alma şansı kalmadığını, çiftçiden uygun fiyatla mısır almayanların, yarın TMO’dan pahalı almak
zorunda kalacaklarını vurguladı.
Bayraktar, şunları kaydetti:
“TMO tarafından mısır satışlarının
2014 Ocak ayından itibaren yapılacak olması ve fiyatın 735 lira olarak açıklanma-
sı, önümüzdeki aylarda piyasada üretici
fiyatlarının gerilemesini önleyeceği beklenmektedir. 2013 yılında mısır üreticisinin
zarar etmemesi için TMO’nun piyasada
etkili olabilecek şekilde alım yapması gerekir. Alımların daha etkin yapılması için
alım merkezlerinin sayısı artırılmalı, verilen
randevu süreleri kısaltılmalıdır.
Üretici zararlarının önlenmesi, artan
üretim miktarının gelecek yıllarda korunması amacıyla, bu yıl kilogramı 4 kuruş
olarak açıklanan prim miktarı artırılmalıdır.
Üreticilerimiz de özellikle hasadın yoğunlaşmaya başlayacağı önümüzdeki günlerde, ürünlerini bekletebildikleri kadar
bekletmelidir. Kısa bir zamanda piyasaya
yoğun şekilde ürün girmesi fiyatların gerilemesine neden olmaktadır. Mısırda nem
oranı arttıkça fiyat fazlaca düşmektedir.
Bu nedenle üreticilerimiz mısırını kurutmadan satmamalıdır.”
Bayraktar, mısır üretiminin artırılması ve üreticinin hak ettiği değeri bulması
amacıyla Ziraat Odaları Birliği olarak, fiyatları takip etmeye devam edeceklerini
bildirdi.
Çiftçiden uygun fiyatla mısır almayanlar,
yarın TMO’dan pahalı almak zorunda kalacaklar
TZOB'UN MEDYA
BAŞARISI
Medya takip ajansı İnterpress’in internet sitesinde bulunan ve ekonomiye yön
veren kurum ve kuruluşların haber sayıları ve haberlerin yayınlandığı gazetelerin tirajlarının yer aldığı “analiz” verilerine
göre, Türkiye Ziraat Odaları Birliği, Ağustos ayında, Temmuz ayında olduğu gibi,
meslek kuruluşları, birlik, konfederasyon,
odalar ve dernekler arasında hem tarım,
hem de genel ekonomi haberlerinde birinci sırada yer aldı.
İnterpress’in analiz sonuçlarından yapılan değerlendirmeye göre, medyada
Ağustos ayının lideri TZOB oldu. Gazetelerde Ağustos ayında TZOB kaynaklı 3
bin 84 haber yer buldu. Ağustos ayında
TOBB kaynaklı 2 bin 377, TESK kaynaklı 1085, KESK kaynaklı 974, Kamu-Sen
kaynaklı 900, Eğitim Bir-Sen kaynaklı 641,
MÜSİAD kaynaklı 582, DİSK kaynaklı 409,
Türk-İş kaynaklı 379, TÜSİAD kaynaklı
373, Hak-İş kaynaklı 280, TİSK kaynaklı
28 haber yer buldu.
MEDYADA AĞUSTOS’UN LİDERİ DE TZOB
Ağustos ayında TZOB kaynaklı haberlerin ulaştığı gazete tiraj toplamı 107 milyon 779 bin 642 oldu. İnternet medyasında, TZOB kaynaklı, Ağustos ayında 2 bin
88 haber yayımlandı.
Basında TZOB Genel Başkanı
Medya takip ajansı İnterpress’in verilerine göre, Ağustos ayında TZOB Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar kaynaklı 1225
haber gazetelerde yer aldı. Şemsi Bayraktar haberlerinin ulaştığı gazete tiraj
toplamı 38 milyon 223 bin 863 oldu.
İnterpress’in verilerine göre, Ağustos ayında Türkiye Esnaf ve Sanatkarları
Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı
Bendevi Palandöken 862 haberle ikinci,
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)
Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu 777 haberle üçüncü sırayı aldı.
Medya Takip Merkezi verilerine göre
de, medyada öne çıkan işadamları listesinde de Ağustos ayında 1113 haberle
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar
ilk sırada yer aldı. Listede Türkiye Esnaf
ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK)
Genel Başkanı Bendevi Palandöken 812
haberle ikinci, Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Başkanı
Rifat Hisarcıklıoğlu 763 haberle üçüncü,
Bursa Sanayi ve Ticaret Odası Yönetim
Kurulu Başkanı İbrahim Burkay 729 haberle dördüncü, Merkez Bankası Başkanı
Erdem Başçı 495 haberle beşinci oldu.
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013
Pamukta hasat zamanı ama...
Bayraktar: Bu yıl kütlü pamuk
üretiminin, geçen yıla göre yüzde
2,6 artışla 2 milyon 380 bin tona
yükselmesini bekliyoruz
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, 2012 yılında,
2 milyon 320 bin ton olan kütlü pamuk
üretiminin, 2013 yılında, geçen yıla göre,
yüzde 2,6 artışla 2 milyon 380 bin tona
yükselmesini beklediklerini bildirdi.
Bayraktar, “Türkiye’nin pamuk üretimi, tüketimi karşılayamıyor. Pamuk ithalatı için, 2012 yılında 2 milyar 377 milyon
563 bin dolarlık döviz ödedik” dedi.
Şemsi Bayraktar, pamuk hasadı
dolayısıyla yaptığı açıklamada, 19952012 döneminde verimin kütlü pamukta
yüzde 61,6, pamuk lifinde yüzde 56,4
arttığını, yıl boyunca yüzbinlerce işçiyi
istihdam eden, milyonlarca kişinin geçimini sağlayan stratejik ürün pamukta,
ekim alanlarının 1995-2012 döneminde
yüzde 35,4 gerileyerek 7 milyon 566 bin
940 dekardan 4 milyon 884 bin 963 dekara indiğini belirtti.
Şemsi Bayraktar, 2012 yılında, 2011
yılına göre, yüzde 10,1 azalmayla 2 milyon 580 bin tondan 2 milyon 320 bin tona
gerileyen kütlü pamuk üretiminin, bu yıl 2
milyon 380 bin tona çıkmasının beklendiğini vurguladı. 2012 yılında üretimdeki
düşüşün temel sebebinin pamuk ekim
alanlarının 5 milyon 420 bin dekardan 4
milyon 884 bin 963 dekara inmesi olduğuna dikkati çeken Bayraktar, kütlü pamuk
veriminin 1 kilogram düşüşle dekarda 476
kilogramdan 475 kilograma indiğini, pamuk lifi veriminde 176 kilogramlık rakamda
bir değişiklik olmadığını bildirdi.
Yüzde 41 payla Şanlıurfa 1. sırada
Güneydoğu Anadolu Projesi’nin (GAP)
devreye girmesiyle Şanlıurfa’nın öne çıktığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Pamuk lifi üretiminde Şanlıurfa, yüzde
41,09 payla birinci sırada, bir zamanların pamuk diyarı Adana ise yüzde 10,31
payla, yüzde 10,82 payı olan Aydın’ın ardından üçüncü sıraya düşmüş durumda.
Hatay yüzde 9,06, Diyarbakır yüzde 7,55,
Mardin yüzde 5 pay alıyor. Pay olarak
Mardin’i yüzde 4,80 ile İzmir, yüzde 2,88 ile
Adıyaman, yüzde 1,97 ile Gaziantep, yüzde 1,34 ile Antalya, yüzde 1,16 ile Denizli
izliyor. Kahramanmaraş’ın yüzde 0,94,
Şırnak’ın yüzde 0,88, Mersin’in yüzde
0,77, Manisa’nın yüzde 0,71, Batman’ın
yüzde 0,22, Muğla’nın yüzde 0,13,
Balıkesir’in yüzde 0,12, Osmaniye’nin
yüzde 0,11, Kilis’in yüzde 0,08, Siirt’in
yüzde 0,05, Çanakkale’nin yüzde 0,02
payı bulunuyor. Uşak ve Bursa’nın payları
ise yok denecek kadar az.
Türkiye verimde ve ithalatta 2.
Şemsi Bayraktar, dünyada pamuk lifi
veriminde 2. olan Türkiye’nin, ithalatta
da Çin’in ardından dünya 2.si olduğunu
bildirdi. Pamuk lifi üretiminde dünya yedincisi, tüketiminde dünya 4.sü olduğuna
dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:
“BM Tarım ve Gıda Örgütü’nün 2011 yılı
verilerine göre, 6,6 milyon ton pamuk lifi
üretimiyle 1. sıradaki Çin’i, 6 milyon tonla Hindistan, 3,4 milyon tonla ABD, 2,3
milyon tonla Pakistan, 1,7 milyon tonla
Brezilya, 983 bin 400 tonla Özbekistan,
954 bin 600 tonla Türkiye, 843 bin 572
tonla Avustralya takip ediyor. Ülkemizde son 1995-2012 döneminde pamuk
ekim alanlarında, yüzde 35,4 daralma
oldu. Ekim alanları yüzde 35,4 daraldığı
BüYüDü
Ekim alanlarının daralmasının altında;
arazilerin parçalı ve dağınık olması, girdi
fiyatlarının yüksekliğine bağlı olarak ürün
maliyetlerinin artması yatmaktadır. Buna
desteklerin yetersizliği, ithal pamuğun
daha ucuz ve vadeli olarak temin edilebilmesi, gümrük vergisinin olmaması da
eklenince, Türk pamuğu serbest piyasa
koşullarında dünya fiyatlarıyla rekabet
etmekte zorlanmaktadır. Çiftçi pamuk
yerine mısır ve ayçiçeğine yönelmiştir. Yerli üretimin tekstil sektörünün ham
madde ihtiyacını karşılayamaması nedeniyle, yapılan ithalat, dış ticaret açığının
artmasına da neden olmaktadır.”
TZOB’un maliyeti 1 lira 74 kuruş
Birlik olarak, her sene yaptıkları pamuk maliyet çalışmalarının, Ege, Akdeniz
ve Güneydoğu olmak üzere üç bölge için
ayrı hesaplandığını ve ortalamalar alınarak sonuçlandırıldığını bildiren Bayraktar,
“Türkiye genelinde 1 kg kütlü pamuk maliyetini, üretici karı ve refah payı olmadan
1 lira 74 kuruş olarak bulduk. ABD Tarım
Bakanlığı Ekonomik Araştırmalar Servisi
verilerine göre, 1 kg kütlü pamuk maliyeti, 1 lira 44 kuruştur. ABD çiftçisi, Türk
çiftçisine göre, pamuğu yüzde 17 daha
az masrafla üretmektedir. Öte yandan
ABD’de dekara 38 cent (77 kuruş) doğrudan destekleme alan üreticilere, düşük
faizli ürün rehin kredileri, uzun vadeli ihracat desteği kredileri ve 2008 yılından
itibaren de gelir koruma ödemeleri gibi
çeşitli destekler verilmektedir” dedi.
Bayraktar, hasadın hayırlı olması, pamuk üreticilerine bereket ve kazanç getirmesi temennisinde bulundu.
Şemsi Bayraktar, faaliyet kollarına
bakıldığında, bu yılın ikinci çeyreğinde
(Nisan-Mayıs-Haziran) balıkçılık yüzde
8,8 büyümeyle 20 faaliyet kolu içinde
yüzde 14,9 büyüyen oteller ve lokantalar
ile yüzde 9,4 büyüyen dolaylı ölçülebilen mali aracılık hizmetlerinin ardından
en hızlı büyüyen faaliyet kolu olduğunu
belirtti.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar:
"Nisan-Haziran döneminde genel
büyüme yüzde 4,4 iken, tarım,
avcılık ve ormancılıkta yüzde 5,4’e,
balıkçılıkta ise yüzde 8,8’e ulaştı."
Bayraktar, 2013 yılı ikinci çeyrek ve 6
aylık büyüme rakamlarını değerlendirdi.
Şemsi Bayraktar, tarım, avcılık ve ormancılığın, 2012 yılının ilk 3 ayında yüzde 5,6,
ikinci üç ayında yüzde 3,5, üçüncü üç
ayında yüzde 2,1, dördüncü üç ayında
yüzde 3,4, 2012’nin tamamında yüzde
3,1, balıkçılığın yine aynı dönemler için
yüzde 4,6, yüzde 7,8, yüzde 7,8, yüzde
3,2 ve 2012 yılının tamamında yüzde 5
büyüdüğünü bildirdi. Bu dönemlerde genel gayri safi yurtiçi hasıla büyümesinin
sırayla yüzde 3,1, yüzde 2,8, yüzde 1,5,
halde, çiftçilerimizin tecrübesi, sertifikalı
tohumların tercih edilmesi, makine kullanım oranının artması, araştırma ve geliştirme faaliyetleri gibi olumlu gelişmelerle
üretim miktarında düşüş bir yana kütlü
pamukta yüzde 4,3, pamuk lifinde yüzde
0,8 artış görüldü.
üretti. Tarım, avcılık ve ormancılık ile balıkçılığın toplam katkısı 37 milyar 734 milyon 9 bin lirayı buldu. Bu rakamlar, 2012
yılının ilk 6 ayında tarım, avcılık ve ormancılıkta 35 milyar 297 milyon 586 bin,
balıkçılıkta 1 milyar 266 milyon 473 bin
liraydı. İlk 6 ayda tarım, avcılık ve ormancılık faaliyet kolunda katma değerimiz
962 milyon 248 bin lira, balıkçılık faaliyet
kolunda 207 milyon 802 bin lira arttı.”
TARIM YİNE
ORTALAMANIN ÜZERİNDE
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımın ortalamanın üzerinde büyümeye devam ettiğini
bildirerek, “Bu yılın Nisan-Haziran döneminde genel büyüme yüzde 4,4 iken,
tarım, avcılık ve ormancılıkta yüzde 5,4’e,
balıkçılıkta ise yüzde 8,8’e ulaştı” dedi.
9
yüzde 1,4, 2012’nin tamamında yüzde
2,2 ile hem tarım, avcılık ve ormancılığın hem de balıkçılığın altında kaldığını
belirten Bayraktar, bu yılın ilk çeyreğinde
de tarım, avcılık ve ormancılığın yüzde
4,3, balıkçılığın yüzde 4,8 büyümeyle
GSYH’daki yüzde 2,9 büyümeyi fazlasıyla geçtiğini vurguladı.
6 aylık büyüme tarımda yüzde 5
Bu yılın Nisan-Haziran döneminde
genel büyüme yüzde 4,4 iken, tarım,
avcılık ve ormancılıkta yüzde 5,4’e, balıkçılıkta ise yüzde 8,8’e ulaştığına dikkate çeken Bayraktar, şunları kaydetti:
“Ocak-Haziran dönemindeki 6 aylık büyümeye bakıldığında büyüme genelde
yüzde 3,7’de kalırken, tarım, avcılık ve
ormancılıkta yüzde 5’i, balıkçılıkta yüzde
6,8’i buldu. İlk 6 aylık dönemde imalat
sanayinin yüzde 2,5, toptan perakende
ticaretin yüzde 4, ulaştırma, depolama
ve haberleşmenin yüzde 2,8 büyüdüğü,
elektrik, gaz, buhar ve sıcak su üretimi
ve dağıtımının büyümediği, madencilik
ve taşocakçılığının yüzde 3,9 gerilediği
bir ortamda tarımda yüzde 5, balıkçılıkta
yüzde 6,8 büyümeyi çiftçimizin gayretinin bir sonucudur. Çiftçimiz, yapısal sorunlara, başta mazot, gübre ve elektrik
fiyatları olmak üzere girdi fiyatlarındaki
yüksekliğe rağmen üretimini sürdürüyor,
tarımda büyümeyi sağlıyor, ülke ekonomisine fevkalade önemli bir katkıda bulunuyor.
Ekonomiye katkı 6 ayda
37,7 milyar
Tarım, avcılık ve ormancılık sektörümüz ilk 6 ayda 36 milyar 259 milyon 834
bin liralık, balıkçılık sektörümüz 1 milyar
474 milyon 175 bin liralık katma değer
Bayraktar, şunları kaydetti:
“İkinci çeyrekte, tarım, avcılık ve ormancılık yüzde 5,4 büyümeyle 20 sektör
içinde, 14,9 büyüyen oteller ve lokantalar
ile yüzde 9,4 büyüyen dolaylı ölçülebilen
mali aracılık hizmetleri, yüzde 8,8 büyüyen balıkçılık, yüzde 8,5 büyüyen mali
aracı kuruluşların faaliyetleri, yüzde 7,6
büyüyen inşaat, yüzde 6,9 büyüyen gayrimenkul, kiralama ve iş faaliyetleri, yüzde 6,1 büyüyen ev içi personel çalıştıran
hane halklarının ardından en hızlı büyüyen faaliyet alanı oldu. Faaliyet kolları
içinde en düşük büyüme, yüzde 1,3 ile
konut sahipliği, yüzde 1,7 ile diğer sosyal, toplumsal ve kişisel hizmet faaliyetleri, yüzde 2,7 ile elektrik, gaz, buhar ve
sıcak su üretimi ve dağıtımı alanlarında
oldu. Madencilik ve taşocakçılığı faaliyet
alanında ise bu dönemde yüzde 3,3 küçülme yaşandı.”
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
10
TARIM VE GIDADA FİYATLAR DÜŞTÜ
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, tarım ve gıdada Ağustos ayında hem Üretici Fiyatları
Endeksi (ÜFE) , hem de Tüketici Fiyatları
Endeksinde (TÜFE) düşüş olduğunu bildirerek, “Tarım ve gıdada Ağustos ayında
üretici fiyatları yüzde 4,35, tüketici fiyatlarında gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde
0,77 geriledi” dedi.
Bayraktar, açıklamasında, TZOB olarak, üreticiden tüketiciye, halkın tamamını
yakından ilgilendiren gıda fiyatlarındaki
değişimleri takip etmeye ve kamuoyuna
açıklamaya devam ettiklerini bildirdi. Bayraktar, Ağustos ayı genel enflasyonun üretici fiyatlarında yüzde 0,04 arttığını, tüketici
fiyatlarında ise yüzde 0,10 düştüğünü vurgulayarak, “Tarımda üretici fiyatları oniki
aylık ortalamaya göre yüzde 0,98 geriledi.
Yıllık üretici enflasyonu yüzde 6,38 iken, tarımda yüzde 0,48’de kaldı. Üretici fiyatları
Ağustos ayında madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 2,03, imalat sanayinde yüzde
1,27 arttı, elektrik, gaz ve suda yüzde 2,82
düştü. Toplam sanayide yüzde 0,94 artarken, tarımda yüzde 4,35 geriledi. Sanayideki artışa rağmen, tarımdaki düşüş Ağustos enflasyonunu yüzde 0,04’e çekti” dedi.
Şemsi Bayraktar, genel ÜFE’nin
Ağustos’ta yüzde 0,04 geçen yılın Aralık
ayına göre yüzde 3,52, yıllık bazda yüzde 6,38, oniki aylık ortalamaya göre yüzde 3,39 arttığını, tarımda üretici fiyatlarının Ağustos ayında Temmuz ayına göre
yüzde 4,35, oniki aylık ortalamaya göre
yüzde 0,98 gerilediğini, Aralık ayına göre
yüzde 2,49, geçen yıl Ağustos ayına göre
yüzde 0,48 arttığını belirtti. Bayraktar, genel TÜFE’nin Ağustos ayında yüzde 0,10
gerilediğini, geçen yılın Aralık ayına göre
yüzde 4,21, yıllık bazda yüzde 8,17, oniki
aylık ortalamaya göre yüzde 7,42 arttığını, gıda ve alkolsüz içeceklerde fiyatların Ağustos ayında Temmuz ayına göre
yüzde 0,77 gerilediğini, Aralık ayına göre
yüzde 4,67, geçen yıl Ağustos ayına göre
yüzde 10,25, oniki aylık ortalamaya göre
yüzde 8,02 arttığını bildirdi.
Yıllık üretici enflasyonunun genel tarımda yüzde 0,48, tarım ve avcılıkta yüzde
0,93, balıkçılıkta yüzde 5,64 arttığına, ormancılık ve tomrukçulukta yüzde 16,62
gerilediğine dikkati çeken Bayraktar,
“Ağustos ayında aylık bazda tarım, avcılıkta yüzde 4,75, ormancılık, tomrukçulukta yüzde 4,68 düşerken, balıkçılıkta
yüzde 11,10 arttı” dedi.
Bayraktar, Ağustos’ta marketlerde fiyatı en fazla artan ürünlerin Antep fıstığı,
kabak, salatalık, pirinç, limon, üreticide
ise kuru fasulye, maydanoz, Antep fıstığı,
süt, nohut, salatalık, patlıcan, kabak, kırmızı mercimek, yeşil soğan, kuru üzüm
olduğunu belirterek, “Market fiyatlarında
en fazla düşüş yüzde 14,75 ile kavunda,
en fazla artış yüzde 11,80 ile antepfıstığıında görüldü. Üretici fiyatlarında ise kavunda fiyat yüzde 31,93 düşerken, kuru
fasulye fiyatı yüzde 43,48 arttı” dedi.
Market fiyatlarındaki değişimler
Bayraktar, Ağustos ayı itibarıyla market fiyatlarına bakıldığında; 9 üründe bir
ay öncesine göre fiyat değişimi görülmezken, 10 üründe azalma, 19 üründe
ise fiyat artışı olduğunu belirtti. Ağustos
ayında, patlıcan, elma, yeşil mercimek,
kuru incir, yumurta, zeytin, zeytinyağı,
mısırözü yağı ve tavuk eti fiyatlarında
değişim görülmezken, fiyat düşüşünün
yüzde 14,75 ile en fazla kavunda olduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Kavundaki fiyat düşüşünü yüzde 9,53
ile karpuz, yüzde 8,28 ile patates, yüzde
7,58 ile havuç, yüzde 4,40 ile yeşil fasulye, yüzde 3,36 ile armut, yüzde 2,82
ile sivri biber, yüzde 2,48 ile kuru soğan
izledi.
Markette en fazla fiyat artışı ise yüzde
11,80 oranla antepfıstığında görülmüştür. Bu artışı yüzde 9,73 ile kabak, yüzde
9,41 ile salatalık, yüzde 6,28 ile pirinç,
yüzde 6,13 ile limon, yüzde 4,73 ile fındık,
yüzde 4,64 ile kuru fasulye, yüzde 3,43 ile
kuzu eti, yüzde 3,14 ile toz şeker, yüzde
3,09 ile nohut, yüzde 2,60 ile marul, yüzde
2,38 ile yeşil soğan, yüzde 2,05 ile kırmızı
mercimek takip etti.”
Üretici fiyatlarındaki değişimler
Ağustos ayındaki üretici fiyatlarına bakıldığında; 8 üründe fiyatlar bir ay önceki
fiyatlara göre değişmezken, 11 üründe
azalma, 15 üründe ise fiyat artışları olduğu
bilgisini veren Bayraktar,
şöyle devam etti:
“Ağustos
ayında,
patates, limon, armut,
pirinç, kuru incir, yumurta, zeytin ve zeytinyağı
fiyatlarında
değişim görülmezken salatalık, havuç,
limon, elma, kuru fa-
Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013
TARIMDA İSTİHDAM
6,5 MİLYONA DAYANDI
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, bir önceki aya
göre Nisan’da 350 bin, Mayıs’ta 225 bin
artan tarımdaki istihdamın, Haziran ayında da 191 bin artarak 6 milyon 474 bine
ulaştığını bildirdi.
Bayraktar, Nisan’da 6 milyon 58 bin,
Mayıs’ta 6 milyon 283 bin, Haziran’da 6
milyon 474 bin olan tarımdaki istihdamın,
tarımsal faaliyetin zirveye çıktığı Temmuz,
Ağustos aylarında daha yükseleceğine
dikkati çekti. Bayraktar, Haziran ayında
toplam istihdamın, 2012’nin aynı ayına
göre, 742 bin artarak, 26 milyon 319 bine
çıktığını belirtti. Bu dönemde hizmetler
sektöründe istihdamın 548 bin, sanayide
255 bin, inşaatta 21 bin arttığını, tarımda
81 bin azaldığını bildiren Bayraktar, buna
rağmen halen tarımın, sanayiden 1 milyon
459 bin, inşaattan 4 milyon 532 daha fazla istihdam sağladığını, 26 milyon 319 bin
olan toplam istihdamın yüzde 24,6’sını tarımın karşıladığını vurguladı.
Tarım işsizliği 2,2 puan düşürüyor
Türkiye’de işsiz sayısının Haziran’da 2
milyon 525 bin kişi olduğuna dikkati çeken Bayraktar, “Tarım, 6 milyon 474 bin
kişiye iş sağlıyor, işsizliği düşürüyor. İşsizliğin daha da artmasını önlüyor. Haziran
ayında 6,5 milyona dayanan istihdamla,
yüzde 11 olan işsizliği 2,2 puan düşürerek yüzde 8,8’e çekti. Tarım, kentlerde
işsizliği yüzde 10,9’dan yüzde 10,6’ya,
kırsalda istihdamı yüzde 11,4’den yüzde
5,1’e indirdi” dedi.
sulye, nohut, yeşil mercimek, pirinç, kuru
kayısı, kuru incir, süt ve zeytin fiyatlarında değişim görüldü. Fiyat düşüşü yüzde
31,93 oran ile en fazla kavunda görüldü.
Kavundaki fiyat düşüşünü yüzde 20,31
ile yeşil fasulye, yüzde 19,66 ile kuru soğan, yüzde 18,92 ile sivri biber, yüzde
17,07 ile karpuz, yüzde 13,21 ile domates, yüzde 11,26 ile havuç, yüzde 10 ile
kuru kayısı, yüzde 9,09 ile şeftali, yüzde
7,08 ile elma ile yüzde 5,08 marul izledi.
Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde
43,48 oran ile kuru fasulyede görüldü.
Kuru fasulyedeki fiyat artışını yüzde 13,04
ile maydanoz, yüzde 11,43 ile Antep fıstığı,
yüzde 11,11 ile süt, yüzde 9,30 ile nohut,
yüzde 8,13 ile salatalık, yüzde 8 ile patlıcan, yüzde 8 ile kabak, yüzde 7,35 ile
kırmızı mercimek, yüzde 6,47 ile yeşil soğan, yüzde 5 ile kuru üzüm, yüzde 4,67 ile
fındık, yüzde 3,71 ile kuzu eti, yüzde 3,23
ile yeşil mercimek, yüzde 2,64 ile dana eti
takip etti.”
Son bir yıllık dönemde mevsimsel oynamalar nedeniyle tarımın istihdamdaki
payının yüzde 22,4 ile yüzde 26 arasında
değiştiğini belirten Bayraktar, Haziran ayında hizmetler sektörünün 12 milyon 888 bin,
tarımın 6 milyon 474 bin, sanayinin 5 milyon
15 bin, inşaat sektörünün ise 1 milyon 942
bin kişiye istihdam yarattığı bilgisini verdi.
Bayraktar, 26 milyon 319 bin olan toplam istihdamın yüzde 24,6’sını tarımın karşıladığını ifade ederek, “Sanayide istihdam yüzde
19,1’de, inşaatta yüzde 7,4’de kalırken, tarımdaki istihdam en düşük olduğu aylarında bile yüzde 22’lerin altına düşmüyor. Yaz
aylarında yüzde 26’ları buluyor. En büyük
istihdam kapısı hizmetler sektörü de toplam
istihdamda yüzde 49 pay alıyor” dedi.
Tarımın kadın istihdamındaki payı
yüzde 39,2
Tarımda çalışan 6 milyon 474 bin kişinin
yüzde 51,4’ünü erkeklerin, yüzde 48,6’sını
kadınların oluşturduğunu bildiren Bayraktar,
3 milyon 328 bin erkek ile 3 milyon 146 bin
kadının tarımda istihdam edildiğini belirtti.
Türkiye’de 8 milyon 18 bin kadının istihdamda yer aldığını, bunların 3 milyon 694 bininin
hizmetler, 3 milyon 146 bininin tarım, 1 milyon 127 bininin sanayi, 51 bininin ise inşaat
sektöründe çalıştığını vurgulayan Bayraktar,
kadın istihdamında tarımın payının yüzde
39,2’yi bulduğunu ve yüzde 46,1 pay alan
hizmetler sektörünün ardından geldiğini bildirdi. Bayraktar, kadın istihdamında sanayinin payının yüzde 14,1’de, inşaatın payının
yüzde 0,6’da kaldığını vurguladı.
Fiyat değişimlerinin nedeni
Bayraktar, fiyatı artan ürünlere bakıldığında, kuru fasulyedeki fiyat artışında hasadın yeni başlamasının etkili olduğunu,
antepfıstığında ise Mayıs ayında meydana gelen dolu zararının yanı sıra, düşük
rekoltenin fiyat artışına yol açtığını belirtti.
Sütteki fiyat artışının yapılan ihalede çiğ süt
fiyatının 90 kuruştan 1 liraya yükselmesinden kaynaklandığını vurgulayan Bayraktar,
“Fiyatı düşen ürünlere baktığımızda, domates, sivri biber, fasulye gibi ürünlerde
mevsim bolluğu devam etmekte olup, arzdaki artışa bağlı olarak fiyatlarda düşüş yaşanmıştır. Kayısıda ise Ramazan ayından
sonra talepteki daralmaya bağlı olarak fiyatlarda gerileme yaşanmıştır. Kuru soğan
ve kavunda ise hasat edilen ürün miktarındaki artışa bağlı fiyat düşüşleri meydana
gelmiştir. Genel olarak değerlendirdiğimizde arz ve talepteki değişime bağlı olarak
fiyatlarda artış ve azalışların meydana geldiği görülmektedir” dedi.
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013
11
İŞTE TARIMIN "ZENGİNLERİ" KONYA, ANTALYA, ORDU, SAKARYA
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, iller içinde Konya’nın toplam bitkisel üretim alanı, ekilen alan ve nadas
alanında, Antalya’nın, sebze bahçeleri
alanında, Ordu’nun, meyvelik alanında,
Sakarya’nın ise süs bitkileri alanında birinci olduğunu bildirdi.
Bayraktar,
yaptığı
açıklamada,
Türkiye’nin 237 milyon 949 bin 637 dekar olan toplam bitkisel üretim alanlarının 154 milyon 644 bin 523 dekarının
tahıllar ve diğer bitkisel ürün ekili, 42
milyon 861 bin 366 dekarının nadas, 32
milyon 129 bin 886 dekarının meyveler,
içecek ve baharat bitkileri, 8 milyon 265
bin 966 dekarının sebze bahçeleri, 47
bin 895 dekarının ise süs bitkileri alanlarından oluştuğunu belirtti.
Konya’nın alanı İsrail’e yakın
Toplam bitkisel üretim alanının yüzde
8’i Konya’da, yüzde 4,85’i Ankara’da, yüzde 4,51’i Şanlıurfa’da, yüzde 3,24’ünün
ise Sivas’ta olduğunu vurgulayan Bayraktar, Konya’nın 19 milyon 44 bin 386
dekar bitkisel alanla birinci olduğunu, ilin
toplam bitkisel üretim alanının İsrail’in toplam alanına (20,7 milyon dekar) yakın bir
alanı kapladığını bildirdi. Konya’yı 11 milyon 535 bin 471 dekarla Ankara’nın, 10
milyon 720 bin 597 dekarla Şanlıurfa’nın,
7 milyon 702 bin 930 dekarla Sivas’ın, 6
milyon 977 bin 176 dekarla Yozgat’ın, 6
milyon 227 bin 252 dekarla Kayseri’nin, 5
milyon 706 bin 810 dekarla Diyarbakır’ın,
5 milyon 641 bin 764 dekarla Çorum’un,
4 milyon 899 bin 147 dekarla Manisa’nın,
4 milyon 809 bin 968 dekarla Adana’nın
izlediği bilgisini verdi. Bayraktar, en az bitkisel üretim alanının ise 394 bin 276 dekarla Hakkari, 389 bin 204 dekarla Artvin,
350 bin 516 dekarla Bingöl ve 127 bin 972
dekarla Yalova illerinde olduğunu belirtti.
Ekilen alanda sulamanın yetersiz olduğu İç Anadolu illerinin, büyük bitkisel
üretim alanlarına rağmen nadas oranının
yüksek olması nedeniyle geride kaldığı-
İller içinde Konya, toplam bitkisel üretim alanı, ekilen alan ve nadas
alanında, Antalya, sebze bahçeleri alanında, Ordu, meyvelik alanında,
Sakarya, süs bitkileri alanında birinci
nı bildiren Bayraktar, “11 milyon 692 bin
425 dekarla Konya yine birinci oldu ama
6 milyon 768 bin 596 dekar alanını nadasa bırakarak. 7 milyon 513 bin 920 dekarla Ankara üçüncülüğe düşerken, Şanlıurfa 7 milyon 861 bin 857 dekarla ikinci,
Diyarbakır 5 milyon 165 bin 718 dekarla
dördüncü, Yozgat 4 milyon 595 bin 815
dekarla beşinci, Sivas 4 milyon 584 bin
199 dekarla altıncı, Adana 3 milyon 786
bin 339 dekarla yedinci, Afyonkarahisar
3 milyon 661 bin 614 dekarla sekizinci,
Kayseri 3 milyon 563 bin 566 dekarla
dokuzuncu, Çorum 3 milyon 464 bin 284
dekarla onuncu sırada bulunuyor” dedi.
Nadasın nedeni sulama yetersizliği
Türkiye’nin sulama yetersizliği nedeniyle çok büyük bitkisel üretim alanlarını
nadasa bıraktığını ve değerlendiremediğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Toplam bitkisel üretim alanının yüzde
18,01’ini, sebze bahçeleri, meyveler,
içecek ve baharat bitkileri, süs bitkileri
alanlarını dışarıda bıraktığımızda yüzde
21,7’sini nadasa bırakıyor. Nadasa bırakılan alanların yüzde 15,79’u (6 milyon 768
bin 596 dekar) Konya, yüzde 7,58’i (3
milyon 250 bin 485 dekar) Ankara, yüzde
7,19’u (3 milyon 82 bin 787 dekar) Sivas,
yüzde 5,34’ü (2 milyon 288 bin 115 dekar) Yozgat, yüzde 5,23’ü (2 milyon 240
bin 907 dekar) Kayseri’de. Yine toplam
nadas alanlarının yüzde 4,59’unun bulunduğu Çorum’un büyük bölümü de İç
Anadolu’da. Nadas alanlarında dokuzuncu olan Eskişehir (yüzde 3,14), onuncu
olan Kırşehir (yüzde 3,01), onbirinci olan
Aksaray da (yüzde 2,85) İç Anadolu Bölgemizde bulunuyor. İlk 10 il içinde İç Anadolu Bölgemizde olmayan iki il var. Biri
toplam nadas alanlarının yüzde 3,51’ini
barındıran Şanlıurfa, diğeri ise yüzde
3,19’unun bulunduğu Kars. En az nadas
alanı ise 1905 dekarla Osmaniye, 1546
dekarla Edirne, 700 dekarla Tekirdağ,
221 dekarla Düzce illeriyle, nadasa tarla
bırakılmayan Trabzon ve Rize illerinde.
İç Anadolu Bölgemiz, 25 milyon 270
bin 509 dekar alanla, toplam nadasa bırakılan alanların yüzde 58,96’sına sahip durumda. Gıda ve tarımın bu kadar önemli
hale geldiği bir ortamda, Türkiye’nin
42 milyon 861 bin 366 dekar alanı,
Hollanda’nın yüzölçümünden daha büyük bir alanını nadasa bırakmasının kabul
edilebilir bir yanı yok. Devletimiz, bütün
olanaklarını bu alana kaydırarak, Konya
Ovası Projesi (KOP) gibi projeleri ve sulama yatırımlarını tamamlamalı, modern
sulama metotlarına öncelik verilmeli.”
Meyveler, içecek ve baharat bitkileri
Türkiye’nin 32 milyon 129 bin 886 dekar meyve, içecek ve baharat bitkileri alanı
bulunduğunu belirten Bayraktar, bu alanlarda Ordu’nun 2 milyon 309 bin 93 dekar alanla birinci sırayı aldığını, Ordu’yu,
2 milyon 155 bin 207 dekarla Aydın’ın, 2
milyon 34 bin 32 dekarla Gaziantep’in, 1
milyon 857 bin 213 dekarla Manisa’nın, 1
milyon 425 bin 424 dekarla İzmir’in izlediğini bildirdi. Bayraktar, bu illeri 1 milyon
270 bin 319 dekarla Giresun, 1 milyon
201 bin 107 dekarla Mersin, 1 milyon 162
bin 633 dekarla Muğla, 1 milyon 146 bin
664 dekarla Şanlıurfa, 937 bin 157 dekarla Samsun, 932 bin 310 dekarla Balıkesir
illerinin takip ettiği bilgisini verdi. Bu illeri,
Denizli, Bursa, Malatya, Hatay, Sakarya,
Trabzon, Antalya, Kahramanmaraş, Düzce ve Adana’nın izlediğini bildiren Bayraktar, 8 bin 277 dekarla Muş, 6 bin 854
dekarla Kars, 5 bin 870 dekarla Karabük,
1218 dekarla Ağrı, 639 dekarla Ardahan
ve 517 dekarla Bayburt illerinin ise son
sıraları paylaştığı bilgisini verdi.
Sebze bahçeleri alanının Türkiye
toplamında 8 milyon 265 bin 966 dekarı bulduğunu, en fazla sebze alanının,
471 bin 602 dekarla Antalya’da olduğunu, ardından 468 bin 336 dekarla
Bursa, 463 bin 936 dekarla Ankara, 430
bin 944 dekarla İzmir illerinin geldiğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Hatay, sebze bahçeleri alanında 348
bin 468 dekarla beşinci, Samsun 343
bin 932 dekarla altıncı, Manisa, 337 bin
838 dekarla yedinci, Adana 311 bin 510
dekarla sekizinci, Mersin 310 bin 362
dekarla dokuzuncu, Balıkesir 310 bin
62 dekarla onuncu, Kayseri 270 bin 121
dekarla onbirinci sırada. Bu illeri Tokat,
Çanakkale, Muğla, Şanlıurfa, Konya,
Diyarbakır, Amasya, Nevşehir, Denizli
izliyor. Sebze alanı bulunmayan Kars’ın
yanı sıra Tunceli 4 bin 425 dekarla, Rize
3 bin 516 dekarla, Bayburt 1474 dekarla, Ardahan 140 dekarla sebze bahçeleri alanında sonlarda yer alıyorlar.
Süs bitkileri alanının
dörtte bire yakını Sakarya’da
Süs bitkilerinde Sakarya 11 bin
356 dekarla birinci sırada. Türkiye’nin
toplam 47 bin 895 dekar olan süs bitkileri alanının dörtte birine yakını (yüzde 23,71) Sakarya’da. Sıralamada
Sakarya’yı 9 bin 688 dekarla İzmir, 9 bin
661 dekarla Yalova, 5 bin 201 dekarla
Antalya, 3 bin 173 dekarla Bursa, 2 bin
500 dekarla Edirne izliyor. Toplam 42
ilde süs bitkileri alanı bulunurken, bu
alanın yüzde 86,81’i Sakarya, İzmir, Yalova, Antalya, Bursa ve Edirne’den oluşan ilk 6 ilde yer alıyor. İlk 6 ili 808 dekarla Konya, 741 dekarla Manisa, 623
dekarla Samsun, 595 dekarla İstanbul,
454 dekarla Isparta, 428 dekarla Tokat
izliyor. Süs bitkileri alanı bulunan 42 il
içinde son sıraları 8 dekarla Adıyaman,
6’şar dekarla Afyonkarahisar, Kütahya
ve Malatya, 5 dekarla Ordu, 3 dekarla
Karaman, 2 dekarla Bartın, 1’er dekarla
Giresun ve Erzurum oluşturuyor.”
Okul sütü programları; sağlıklı nesillerin
yetişmesi açısından sosyal, tüketim alışkanlıklarının artırılarak süt ve süt ürünlerine talep
yaratılması ve süt sektöründe arz-talep dengesinin sağlanması açısından da ekonomik
fayda sağlamaktadırlar. Bu nedenle, sağladığı fayda ve gelişmiş ülkelerdeki uygulamalar dikkate alındığında, kesintisiz devam
ettirilmesi ve peynir, yoğurt, ayran, tereyağ
gibi süt ürünleri, bal, fındık, kayısı, elma gibi
gıdalarla çeşitlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Böylece, bu programların uygulandığı ülkelerdeki gibi çeşitlendirilmiş süt ve
süt ürünleri ile sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi
devlet garantisine alınmış olacaktır.”
TZOB'DAN
OKUL
SUTUNE
TAM
DESTEK
TZOB Genel Başkanı Bayraktar:
"Bu programı çok önemsiyor ve
atılan bu olumlu adımı sonuna kadar
destekliyoruz."
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, 2013-2014
eğitim öğretim yılının ikinci döneminde
uygulanacak okul sütü programıyla ilgili
olarak, çocukların, geleceğin fiziksel ve
zihinsel sağlıklı toplumunu oluşturabilmesi için sağlıklı beslenmesinin şart olduğunu bildirerek, “Sağlıklı beslenme sağlıklı
çocukluk, sağlıklı çocukluk da sağlıklı
yetişkinlik ve sağlıklı nesiller demektir” ifadelerini kullandı. Küçük yaşta çocuklara
değerli bir gıda olan sütün düzenli tüketim
alışkanlığının kazandırılması gerektiğine
dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti:
“Okul sütü programları içme sütü alışkanlığı kazandırılarak sağlıklı nesiller yetiştir-
Sebzede Antalya birinci
Kalite ve tüketim artacak
mek, süt hayvancılığında istikrarı sağlamak ve süt piyasasını düzenlemek için bir
araç olarak kullanılmaktadır.
25 milyon ton süt üretiminin hedeflendiği ülkemizde, kişi başı düşük içme sütü
tüketimi, üretilen sütün tüketiminde sıkıntı
yaşanmasına neden olacaktır. Hükümetimizin iki yıldır uyguladığı, tüm dünyada
talep artırıcı politikalardan biri olan, okul
çağındaki çocuklarımıza 200 ml uzun
ömürlü süt dağıtımı, eleştiri ve tartışmalara
rağmen başarılı bir şekilde yürütülmüştür.
TZOB olarak uygulama dönemlerinde de
belirttiğimiz üzere, bu programı çok önemsiyor ve sonuna kadar destekliyoruz.”
6 milyon öğrenciye 3 gün süt
2013-2014 dönemi okul sütü ile ilgili Bakanlar Kurulu Kararı’nın 22 Temmuz
2013 tarihli Resmi Gazete’de, uygulama
esaslarının belirlendiği tebliğin ise yine
Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini belirten Bayraktar, şu bilgileri
verdi: “Çıkarılan mevzuata göre program
kapsamında; 2013-2014 eğitim öğretim
yılının ikinci döneminde, özel okullar dahil, 30 binin üzerinde okulda, velilerinden
izin alınmış 6 milyonun üzerinde bağımsız
anaokulu, uygulama sınıfı, anasınıfı ve ilkokul öğrencisine, Pazartesi, Çarşamba ve
Cuma günlerinde, haftada 3 gün süreyle
200 ml UHT içme sütü dağıtılacak.
Bayraktar, uzun vadede yürütülecek “Okul Sütü Programı” sayesinde
Türkiye’de süt kalitesi ve tüketimi artırılırken, hayvancılık ve ilişkili diğer sektörlerin
de gelişeceğini; bu sektörlerde istihdam
kapasitesinin artacağını vurguladı.
Yine Okul Sütü Programı ile beslenme yetersizliğinden kaynaklanan bedensel ve zihinsel gelişim bozukluklarına yönelik harcamaların azalmasıyla gayri safi
milli hasılada artış elde edileceğine dikkati çeken Bayraktar, “Türkiye, Okul Sütü
Programı’ndan sosyal gelişimin yanı sıra
ekonomik anlamda da fayda sağlayacaktır. Bu programı yürüten ve destek
sağlayan herkese teşekkür ediyor, uygulamanın uzun yıllar kararlılıkla devam
ettirilmesini temenni ediyoruz” dedi.
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
12
İLLERİN HAYVAN
VARLIĞI AÇIKLANDI
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, Konya’nın 646
bin 583 sığırla, Van’ın 2 milyon 147 bin
139 koyunla, Mersin’in 660 bin 325 keçiyle, Samsun’un 14 bin 41 mandayla birinci
sırada olduğunu bildirdi. Bayraktar, yaptığı
açıklamada, Türkiye’de 2012 yılı rakamlarına göre, 25 milyon 892 bin 582’si yerli, 1
milyon 532 bin 651’i merinos olmak üzere
27 milyon 425 bin 233 koyun, 8 milyon
199 bin 184’ü kıl keçisi, 158 bin 102 tiftik
keçisi olmak üzere 8 milyon 357 bin 286
keçi, 2 milyon 459 bin 400 yerli, 5 milyon
679 bin 484 kültür, 5 milyon 776 bin 28
kültür melezi olmak üzere 13 milyon 914
bin 912 sığır, 107 bin 435 manda bulunduğunu bildirdi.
olan iller arasında hayvan sayılarında da
farklılıklar oluştuğunu belirten Bayraktar,
“Van’da 2 milyon 147 bin 139 yerli koyun
varken, Bartın’da bu sayı 2 bin 976’ya
iniyor. Van, Şanlıurfa, Ağrı, Muş, Bitlis,
Mardin, Siirt, Elazığ, Batman, Iğdır, Kahramanmaraş, Sivas, Hakkari, Uşak, Bingöl, Kars, Tunceli, Erzincan, Adıyaman,
Kilis, Ordu, Trabzon, Artvin, Giresun, Bayburt, Rize ve Yalova’da merinos koyunu
bulunmazken, Ankara’da 345 bin 452,
Eskişehir’de 340 bin 796 merinos koyunu
besleniyor. Yarıdan fazlasının Ankara’da
beslendiği tiftik keçisi sadece 24 ilde bulunuyor, 1000 başın üzerinde beslendiği il
sayısı 14” dedi.
Nüfus, toplam alan, otlak, mera, tarım alanında çok farklı boyutlara sahip
En fazla sığırın 646 bin 583 ile
Konya’da beslendiği bilgisini veren Bay-
KARPUZDA
İLK
Sığır varlığında Konya 1’inci
4
Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013
raktar, Konya’yı 623 bin 869 ile Erzurum,
542 bin 922 ile Balıkesir, 488 bin 233 ile
Kars, 473 bin 878 ile İzmir, 354 bin 559
ile Samsun, 336 bin 252 ile Sivas, 330 bin
876 ile Diyarbakır, 320 bin 876 ile Aydın,
320 bin 560 ile Ağrı ve 315 bin 217 ile
Ardahan’ın izlediğini belirtti. En fazla sığır
besleyen ilk 5 ilin, toplam 2 milyon 775
bin 485 sığırla, toplam sığır sayısının 5’te
1’ine sahip olduğunu vurgulayan Bayraktar, en fazla sığır besleyen 11 il içinde
Konya, Balıkesir, İzmir, Sivas’ta sığırların
yüzde 90’dan fazlasının kültür ve kültür
melezinden, 14 bin 148 sığırla, Yalova’nın
ardından en az sığır besleyen Kilis’te hiç
yerli sığır bulunmadığını belirtti. Şemsi
Bayraktar, en az sığır besleyen illerin 11
bin 779 ile Yalova, 14 bin 148 ile Kilis, 23
bin 843 ile Rize, 30 bin 924 ile Tunceli, 31
bin 299 ile Siirt, 35 bin 458 ile Şırnak, 37
bin 251 ile Hakkari, 41 bin 146 ile Bilecik,
44 bin 746 ile Karabük, 50 bin 575 ile Batman olduğunu kaydetti.
Şemsi Bayraktar, manda sayısında
Samsun’un 14 bin 41 başla birinci olduğunu, bu ili 10 bin 513 başla İstanbul, 8 bin
905 başla Diyarbakır, 7 bin 809 başla Tokat, 5 bin 879 başla Muş, 5 bin 599 başla
Bitlis, 5 bin 85 başla Afyonkarahisar, 3 bin
658 başla Kayseri, 3 bin 591 başla Sivas
ve 3 bin 355 başla Düzce’nin izlediğini,
Malatya, Tunceli, Adıyaman, Kilis, Mardin,
Siirt, Muğla, Uşak, Rize ve Artvin’de hiç
manda yetiştirilmediğini belirtti.
Koyun varlıkları
Van’ın tamamı yerli koyun olmak üzere 2 milyon 147 bin 139 koyunla iller arasında birinciliği aldığını vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti: “Koyun sayısında
Van’ı, 1 milyon 733 bin 655 ile Konya, 1
milyon 361 bin 371 ile Şanlıurfa, 1 milyon 185 bin 709 ile Ağrı, 844 bin 997 ile
Muş, 770 bin 948 ile Ankara, 721 bin 98
ile Diyarbakır, 717 bin 298 ile Afyonkarahisar, 695 bin 691 ile Balıkesir, 607 bin
704 ile Bitlis, 600 bin 914 ile Manisa ta-
ADANA
ANTALYA
iZMİR
DİYARBAKIR
kip ediyor. En fazla koyun besleyen Van,
Konya, Şanlıurfa, Ağrı ve Muş’tan oluşan
ilk 5 ilin 7 milyon 272 bin 871 koyunla,
toplam koyun sayısındaki payı yüzde
26,5’i geçiyor. En az koyun 3 bin 494
başla Bartın, 5 bin 455 başla Rize, 10 bin
512 başla Düzce, 13 bin 615 başla Zonguldak, 14 bin 422 başla Karabük, 15
bin 118 başla Yalova, 34 bin 277 başla
Gümüşhane, 39 bin 925 başla Ardahan,
47 bin 249 başla Sakarya ve 49 bin 843
başla Bayburt’ta bulunuyor.
Keçi varlığının yüzde 26’sı 5 ilde
En fazla keçi sayısında, 660 bin 325
başla birinci durumda olan Mersin’in ardından, 512 bin 621 ile Antalya, 348 bin
728 ile Adana, 345 bin 499 ile Mardin, 310
bin 14 ile Siirt, 297 bin 153 ile Bitlis, 225
bin 360 ile Van, 220 bin 440 ile Diyarbakır,
218 bin 898 ile Çanakkale, 196 bin 783 ile
Denizli, 196 bin 280 ile Kahramanmaraş
geliyor. Mersin, Antalya, Adana, Mardin
ve Siirt’ten oluşan ilk 5 il, 2 milyon 177 bin
187 baş keçi sayısıyla, toplam keçi varlığının yüzde 26,1’ini besliyor.
En az keçi besleyen iller ise; 149 başla Düzce, 1135 başla Bartın, 1855 başla
Ordu, 2 bin 74 başla Karabük, 2 bin 648
başla Ardahan, 3 bin 713 başla Gümüşhane, 3 bin 895 başla Yalova, 7 bin 607
başla Bayburt, 7 bin 841 başla Nevşehir,
8 bin 389 başla Artvin.”
Ankara merinos koyun ve tiftikte 1’inci
1 milyon 532 bin 651 merinos koyununun 345 bin 452’sinin Ankara’da, 340
bin 796’sının Eskişehir’de bulunduğunu
belirten Bayraktar, “Afyonkarahisar’da
147 bin 446, Karaman’da 108 bin 694,
Balıkesir’de 103 bin 251, Konya’da 99
bin 239, Bursa’da 74 bin 463 merinos
koyun var. 158 bin 102 tiftik keçisinin 85
bin 749’u da Ankara’da bulunuyor. Siirt’te
12 bin 112, Karaman’da 11 bin 728,
Eskişehir’de 10 bin 286 tiftik keçisi besleniyor” dedi.
tonla Şanlıurfa’nın izlediğini, üretimde ilk
5 ili, Ankara’nın 143 bin 426, Mersin’in
131 bin 535, Samsun’un 118 bin 580,
Mardin’in 113 bin 519, Muğla’nın 113 bin
214, Manisa’nın 112 bin 196, Balıkesir’in
110 bin 925, Denizli’nin 110 bin 529 tonla
takip ettiğini vurguladı.
En az karpuz üreten iller
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye’de üretilen karpuzun büyük bölümünü Adana, Antalya, İzmir ve
Diyarbakır’ın ürettiğini bildirerek, “2012
yılında 977 bin 322 dekar alanda üretilen
4 milyon 22 bin 296 ton karpuzun, beşte
birinden fazlasını Adana, yüzde 12,07’sini
Antalya, yüzde 5,58’ini İzmir ve yüzde
4,75’ini Diyarbakır üretiyor” dedi.
Karpuzun bol miktarda C vitamini
içerdiğine, beta karoten ve potasyum
bakımından zengin, içerdiği antioksidanlar nedeniyle de sağlıklı olduğuna dikkati
çeken Bayraktar, şunları kaydetti: “Başta
pazarlama sorunları olmak üzere, girdilerde dışa bağımlılık ve girdi fiyatlarındaki
artış nedeniyle üretim maliyetlerinin yüksekliği, üreticinin maliyetin altında ürün
satmak zorunda kalması gibi ülkemiz tarımının genel sorunları karpuz üreticilerimizin de temel sorunlarıdır. Patates, soğan,
karpuz gibi ürünlerde üretim planlamasının olmaması neticesinde arz ve talep
dengesizliğinden canı yanan kesim üreticilerimiz olmaktadır. Sınır ticareti kapsamında ülkemize giren karpuz zaman zaman yurdun diğer bölgelerinde de satışa
sunulmakta, haksız rekabet doğmaktadır.
Kontrol noktalarında, hal ve pazarlarda
denetimler artırılmalıdır.”
Üretimde dünya ikincisiyiz
Dünyada 2011 yılında 102 milyon 889
bin 76 ton karpuz üretimi yapıldığını, yüzde
66,96’lık payla Çin’in ilk sırada yer aldığını
bildiren Bayraktar, “Çin’in ardından dünya
üretimden aldığı yüzde 3,76’lık payla Türki-
ye ikinci, yüzde 3,16’lık payla İran üçüncü
sırada yer almaktadır. Üretim rakamlarına
bakıldığında Çin 68 milyon 893 bin tonla
açık farkla ilk sırada, Türkiye 3 milyon 864
bin 489 tonla ikinci, İran 3 milyon 250 bin
tonla üçüncü, Brezilya 2 milyon 198 bin
624 tonla dördüncü, ABD 1 milyon 688 bin
40 tonla beşinci sırada bulunmaktadır. Bu
ülkeleri Rusya, Mısır, Özbekistan, Cezayir
ve Meksika takip etmektedir” dedi.
En fazla karpuz üreten iller
Türkiye’de 2012 yılında 977 bin 322
dekar alanda 4 milyon 22 bin 296 ton
karpuz üretildiğini belirten Bayraktar,
Adana’nın üretimde 811 bin 887 tonla birinci sırada bulunduğu, bu ili 485 bin 686
tonla Antalya, 224 bin 326 tonla İzmir, 191
bin 98 tonla Diyarbakır ve 146 bin 906
74 ilde üretilen karpuzda en az üretimin
42 tonla Karabük, 48 tonla Giresun, 157 tonla Artvin, 170 tonla Bolu, 272 tonla Kastamonu, 310 tonla Zonguldak, 857 tonla Erzurum,
925 tonla Ağrı illerinde görüldüğüne dikkati
çeken Bayraktar, “Karpuz ekilen alanda 133
bin 480 dekarla Adana ilk sırayı alırken, bu ili
80 bin 322 dekarla Antalya, 57 bin 413 dekarla İzmir, 52 bin 349 dekarla Diyarbakır, 50
bin 35 dekarla Şanlıurfa izliyor. Adana, karpuz ekilen alanların yüzde 13,66’sına sahip.
Antalya’nın ekilen alanlardaki payı yüzde
8,22, İzmir’in payı yüzde 5,87, Diyarbakır’ın
payı yüzde 5,36, Şanlıurfa’nın payı yüzde
5,12 düzeyinde bulunuyor.
Verimde Sakarya birinci
Dekar başına verimde, Sakarya 6 bin
225 kg ile birinciliği alırken, bu ili 6 bin 211
kg ile Hakkari, 6 bin 177 kg ile Mersin, 6
bin 82 kg ile Adana, 6 bin 47 kg ile Antalya, 5 bin 636 kg ile Bilecik, 5 bin 423 kg ile
Samsun, 5 bin 417 kg ile de Sinop izliyor.
Türkiye ortalamasının 4 bin 116 kilogram
olduğu karpuz veriminde, dekar başına
verim, Şırnak’ta 1970, Nevşehir’de 1965,
Çorum’da 1894, Çankırı’da 1713, Uşak’ta
1575, Kayseri’de 1508, Aksaray’da 1486,
Kütahya’da 1440, Kilis’te 811 kilograma
kadar iniyor” dedi.
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013
FINDIK BAHÇELERİ
“ACİL YENİLEME”
İSTİYOR
13
Bahçeler yenilenirken, üretici
desteklenmeli, mağdur edilmemelidir
çalı, düzensiz ve dağınık küçük parsellerden oluşması fındık bahçelerinde de
görülmektedir. Bu durum üretimi kısıtlamakta, girdi maliyetlerini yükseltmekte,
teknolojinin ve modern araçların kullanılmasını güçleştirmekte, üretimden alınan
verim ve kaliteyi düşürmektedir.
Nitekim Doğu Karadeniz Bölgemizde
fındık işletme büyüklükleri 2-3 dekara kadar düşmüştür. Öyle ki 1 dekarın altında
fındık bahçelerinden bile bahsedilmektedir. Bu kadar küçük bahçelerden yeterli
gelir elde edilmesi mümkün değildir. Zaten, yeterli gelir elde edemeyen fındık üreticilerinin bir kısmı, fındıklıklarını adeta kaderine terk ederek şehirlere göç etmiştir.”
Toplulaştırma ve yenileme
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Doğu Karadeniz’de,
Ordu, Giresun ve Trabzon’da kaliteli fındık üretilmesine karşın, bölgenin dekarda
60-70 kilogram olan veriminin, yaklaşık
dekarda 100 kilogram olan Türkiye ortalamasının oldukça altında kaldığını bildirdi. Bayraktar, “Bölgede verimin artırılması
için 70 ile 100 yaşında, ekonomik ömrünü
doldurmuş fındık bahçeleri acilen yenilenmelidir” dedi.
2 milyon üretici nüfusunun geçim kaynağı olduğunu belirtti.
Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada,
Türkiye’nin dünya fındık üretiminin yüzde
75’ini karşıladığını, özellikle fındık tarımı
yapılan Karadeniz Bölgesi’nde yaklaşık
Bayraktar, şunları kaydetti:
“Ülkemiz tarımının da yapısal sorunu
olan ve miras hukukundan kaynaklanan
tarım işletmelerinin dengesiz, çok par-
Dünyanın en büyük üreticisi olmasına rağmen, fındıkta özellikle Doğu
Karadeniz’de verimlilik konusunun önemli bir sorun olarak ortaya çıktığını bildiren
Bayraktar, “Verimlilik yıllara göre önemli
dalgalanmalar gösteriyor. Fındık bahçelerinin yaşlanmış olması da en önemli sorun olarak karşımıza çıkıyor” dedi.
BÖLGESİNDE EN BÜYÜK
POTANSİYELE TÜRKİYE SAHİP
Yöreye uygun bir projeyle fiziken
toplulaştırılmaya uygun olan parsellerin,
fındık bahçelerindeki optimal işletme
büyüklüğü dikkate alınarak, bir an önce
toplulaştırılması gerektiğini belirten Bayraktar, şöyle devam etti: “Verim ve kalitenin düşmesine neden olan, ekonomik
ömrünü doldurmuş, 70 ile 100 yaşındaki
fındık plantasyonları, acilen, bir projeyle
kademeli olarak verimli çeşitlerle yenilenmelidir. Bunlar yenilenmezse, fındık
bahçelerinde optimal büyüklük sağlanamazsa, fındıkta tehlike çanları çalar.
Rekabet şartlarımız zorlaşır. Bu şartlarda
üreticimiz para kazanamaz. Türkiye’nin
fındıkta bir üretim projeksiyonu olması
gerekir. Dünyada gıda tüketimi artıyor.
kaplayan, nüfusu 900 milyonu bulan bölgede, Türkiye, 780 bin 576 kilometrekare
yüzölçümüyle bölge alanının sadece yüzde 2,2 kaplarken, bölge nüfusunun yüzde
8,5’ini oluşturuyor.
Buna rağmen Türkiye, bölge tahıl üretiminin yüzde 10,2’sini, sebze üretiminin
yüzde 17,1’ini, meyve üretiminin yüzde
18,9’unu, et üretiminin yüzde 9,3’ünü, süt
üretiminin yüzde 12,7’sini, yumurta üretiminin yüzde 10,1’ini karşılıyor. Tahıldan,
sebzeye, meyveye, etten, süte, yumurtaya tarımın bütün önemli sahalarında Türkiye, bölge ortalamasının çok üzerinde
üretim yapıyor.”
Bölge tarımda ithalata bağımlı
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Balkanlar, Kafkaslar, Rusya,
Ukrayna ve Orta Asya’dan 40’dan fazla
ülkeden oluşan bölgede, ihracata dönük
tarım potansiyeli olan en önemli ülkenin
Türkiye olduğunu bildirdi. Bayraktar, “Türkiye, tahıl ve yumurta üretiminde Rusya ve
Ukrayna’nın ardından bölgede üçüncü,
meyve ve sebzede birinci, et ve süt üretiminde Rusya’nın ardından ikinci sırada
bulunuyor. Bir kıta devlet olan Rusya bile,
tarımda çoğu üründe Türkiye’nin gerisinde
kalıyor. Bölgede Türkiye ile tarımda bazı
ürünlerde yarışabilecek ender ülkeler ise
Ukrayna ve İran olarak görünüyor” dedi.
Bayraktar, ekilebilir arazide 213 bin kilometrekareyle, Rusya (1 milyon 212 bin
kilometrekare), Ukrayna (325 bin kilometrekare), Kazakistan’ın (235 bin kilometre-
kare) ardından dördüncü olan Türkiye’nin
Rusya, Ukrayna ve Kazakistan’ın tersine
daha sıcak iklimde yer almasının ve iklim
açısından bir kıtayı andıracak çeşitliliğe
sahip olmasının avantajının bulunduğunu
belirtti. Türkiye’nin, bu ülkelere göre çok
verimli topraklara sahip olduğunu, güneyinde, bu ülkelerde görülmeyen yılda ikiüç ürün kaldırma özelliğinin bulunduğunu
vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Nitekim Türkiye’nin 5,7 katı ekilebilir
arazisi olan Rusya, tahıl, patates, ayçiçeği
gibi soğuk iklimde yetişebilen ürünler ve
hayvancılık hariç çoğu üründe Türkiye’nin
arkasında kalmaktadır. Türkiye, içinde yer
aldığı 40’dan fazla ülkeden oluşan bölgenin tartışmasız potansiyeli en yüksek ve
en fazla ürün çeşitliliğine sahip tarım ülkesidir. 35,3 milyon kilometrekareyle dünya yüzölçümünün yaklaşık yüzde 24’ünü
Bölgede verisine ulaşılabilen 41 ülkenin 2010 yılı ihracatlarının 71,7 milyar
dolarken, 167,8 milyar dolar ithalat yapmalarının, bölgenin tarımda ithalata bağımlı olduğunu gösterdiğine dikkati çeken Bayraktar, şöyle devam etti:
“Türkiye, 2010 yılı verilerine göre, tarım
ve gıdada 11 milyar 799 milyon 732 bin
dolar ihracat, 9 milyar 871 milyon 917 bin
dolarda ithalat yapmış. Türkiye’yi ihracatta 7,5 milyar dolarla Ukrayna, 5,8 milyar
dolarla Rusya, 5,4 milyar dolarla İran, 5,1
milyar dolarla Yunanistan izliyor. Rusya,
31,8 milyar dolar ithalatla bölge birincisi.
Rusya’yı 16,5 milyar dolarla Suudi Arabistan, 11,7 milyar dolarla Mısır, 11,1 milyar
dolarla Birleşik Arap Emirlikleri, 9,9 milyar
dolarla Türkiye, 9,1 milyar dolarla İran
takip ediyor. Türkiye, her ne kadar 2010
yılında 11,8 milyar dolarlık ihracatıyla
açık farkla bölge birincisi de olsa, kendi
dışındaki bölge ülkelerinin 157,9 milyar
dolarlık ithalatlarından çok daha büyük
Fındığa olan talep de artacak. Bu bahçelerle gıda tüketimleri hızla artan Çin’e,
Hindistan’a fındık yetiştiremeyiz. Dünya
talebine cevap veremeyiz.”
Bayraktar, fındık bahçeleri yenilenirken, projenin uygulama süresinde üreticinin desteklenmesi, mağdur edilmemesi gerektiğine de dikkati çekti.
Eğitim kalite ve verimi artırır
Türkiye’de fındık üreticilerinin büyük
çoğunluğunun, geçimini sağladığı fındık tarımı hakkında bilgilerinin yetersiz
olduğunu belirten Bayraktar, üreticiye
yönelik eğitim çalışmalarıyla teknik bilgilerin aktarılmasının, kalite ve verimi
artıracağını vurguladı. Üreticinin sağlıklı
bir örgütlenme modeline kavuşturulması
gerektiğine de dikkati çeken Bayraktar,
“Üreticilerin büyük bir kısmının üyesi olduğu Fiskobirlik’in fonksiyonel olması,
fındık alımının yanı sıra üreticilerin ürünle
ilgili bilgi ve becerilerinin artırılması, geliştirilmesine de katkıda bulunması sağlanmalıdır” dedi.
Bayraktar, dünyanın en kaliteli fındığının üretildiği Doğu Karadeniz
Bölgesi’nde verim ve kalitenin artırılmasına yönelik; Avrupa Birliği fonları, Doğu
Karadeniz Projesi, kırsal kalkınma projeleri gibi bölgesel olarak uygulanacak
projelerin de yörede fındık tarımının sürdürülebilirliği açısından büyük önem arz
ettiğini kaydetti.
pay alabilir. Günümüzde tarım ve gıdada
ihracatı 16 milyar doları aşan Türkiye, 200
milyar doları geçtiği tahmin edilen bölge
ithalatında çok değil yüzde 10 daha pay
alsa, ihracatını 36 milyar dolara çıkarır.”
Türk çiftçisinin başarısı
Bayraktar, bütün bunların, zorluklara
rağmen üretimini sürdüren Türk çiftçisinin
başarısı olduğunu, çiftçinin olağanüstü
bir gayretle üretimini devam ettirdiğini,
Türk halkının gıda güvencesini hem de
uygun fiyatlarla sağladığını vurguladı.
Şemsi Bayraktar, çiftçinin ayağının bağı
olan tarımdaki yapısal sorunların çözülmesi, mazot, elektrik, gübre, ilaç, tohum
gibi temel girdi fiyatlarının makul hale indirilmesi, bu ürünlerdeki vergi yükünün
azaltılması gerektiğini belirtti.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, şunları kaydetti: “Tarımda yapısal sorunlar
çözülürse. Yani arazi parçalanmasının
önüne geçilirse, arazi toplulaştırması tamamlanırsa, halen sulanamayan 2,89
milyon hektar sulanabilir alan, sulama
altyapısı tamamlanıp sulamaya açılırsa,
tarımda örgütlenme, tarımsal planlama
sağlanır arz-talep dengesine göre üretim
olursa. Fiyat istikrarı sağlanır, çiftçiye destek artarak sürdürülürse, çiftçimiz ve üretimimiz ucuz ithalata karşı korunursa, Türk
tarımı, bölgesinde parlayan bir yıldız olur.”
Tarımda yapısal sorunlar
çözülürse, çiftçiye destek
artarak sürdürülürse, Türk
tarımı, bölgesinde parlayan bir
yıldız olur
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
14
MAKİNE KULLANIMI
HIZLA ARTIYOR
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel
Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımda makineleşmenin hızla arttığını bildirerek,
“2007-2012 döneminde tarımda kullanılan 85 makinenin 10’unda yüzde 50’nin
üzerinde artış oldu. 14 makinede yüzde
30 ile yüzde 50, 29 makinede yüzde 10 ile
yüzde 30, 12 makinede yüzde 2 ile yüzde
10 arasında artış görülürken 20 makinenin
sayısında ise düşüş meydana geldi” dedi.
Bayraktar, en fazla artışın, yüzde
1187,2 ile meyve hasat makinesinde görüldüğünü, 2007 yılında 320 adet olan
meyve hasat makinesi sayısının 2012
yılında 4 bin 119 adede çıktığını bildirdi.
Artışta meyve hasat makinesini, yüzde
225,8 ile motorlu tırpan, yüzde 204,8 ile
yem dağıtıcı römork, yüzde 93,8 ile taş
toplama makinesi, yüzde 92,1 ile selektör
hariç ürün sınıflandırma makinesinin izlediğini vurgulayan Bayraktar, “2007-2012
döneminde motorlu tırpan sayısı 17 bin
400’den 56 bin 693’e, yem dağıtıcı römork
605’den 1844’e, taş toplama makinesi
416’dan 806’ya selektör hariç ürün sınıflandırma makinesi 7 bin 163’den 13 bin
763’e, pamuk toplama makinesi yüzde 82
artışla 500’den 910’a, mısır silaj makinesi
yüzde 66,6 artışla 11 bin 998’den 19 bin
988’e, damla sulama tesisi yüzde 60,6 artışla 182 bin 991’den 293 bin 967’ye, yer
fıstığı hasat makinesi yüzde 60,2 artışla
206’dan 330’a, seyyar süt sağma makinesi yüzde 55 artışla 164 bin 51’den 254 bin
348’e çıktı. Ot tırmığı, biçer bağlar makinesi, mısır hasat makinesi, balya makinesi,
kulaklı anız pulluğu, ürün kurutma makinesi, kombine patates hasat makinesi, ot
silaj makinesi, kombine pancar hasat makinesi, pancar sökme makinesi, traktörle
çekilen çayır biçme makinesi, pnömatik
ekim makinesi, toprak burgusu ve çiftlik
gübresi dağıtma makinesi bu dönemde
yüzde 30 ile yüzde 50 arasında arttı” dedi.
Traktör sayısı yüzde 11,6 arttı
Tarımda kullanılan kepçe, sabit süt
sağma makinesi, traktörle çekilen hububat ekim makinesi, anıza ekim makine-
Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013
si, saman aktarma boşaltma makinesi,
derin kuyu pompa, dipkazan, rototiller,
sap parçalama makinesi, patates sökme makinesi sayısının yüzde 20 ile yüzde
30 arasında arttığını belirten Bayraktar,
şöyle devam etti: “Kuyruk milinden hareketli pülverizatör, kombine hububat ekim
makinesi, toprak frezesi (rotovatör), sap
toplamalı saman yapma makinesi, biçerdöver, diskli tırmık (diskaro, goblediks ve
benzeri), yağmurlama tesisi, yem hazırlama makinesi, patates dikim makinesi,
kimyevi gübre dağıtma makinesi, yer fıstığı harman makinesi, set yapma makinesi,
elektrik motorlu motopomp, traktör, kültüvatör, atomizer, ark açma pulluğu, motorlu pülverizatör, santrifüj pompa sayısı yüzde 10 ile yüzde 20 arasında arttı. Tarımda
kullanılan traktör sayısı bu dönemde yüzde 11,6 artışla 1 milyon 56 bin 128’den,
1 milyon 178 bin 253’e yükseldi. Artış,
tarımda kullanılan su tankeri, merdane,
toprak tesviye makineleri, tarım arabası
(römork), diskli anız pulluğu (vanvey), kulaklı traktör pulluğu, fide dikim makinesi,
sırt pulverizatörü, fındık harman makinesi,
diskli traktör pulluğu, kuluçka makinesi ile
sabit ve seyyar selektör sayısında yüzde
2 ile yüzde 10 arasında gerçekleşti.”
Karasaban 50 binin altında
Bayraktar, tarım aletleri sayısında
2007-2012 döneminde en fazla düşüşün,
yüzde 83,6 ile tarımsal mücadele uçağında olduğunu belirtti. Düşüşte tarımsal
mücadele uçağını, yüzde 57,1 ile hayvanla çekilen hububat ekim makinesi, yüzde
48,2 ile civciv ana makinesi, yüzde 45,9
ile döven, yüzde 41,3 ile karasabanın takip ettiğini vurgulayan Bayraktar, “Tarımsal mücadele uçağı sayısı 61’den 10’a,
hayvanla çekilen hububat ekim makinesi
sayısı 806’dan 346’ya, civciv ana makinesi
1644’den 852’ye, döven 28 bin 855’den
15 bin 612’ye, karasaban 84 bin 304’den
49 bin 453’e indi. Hayvan pulluğu sayısı
yüzde 33,3 düşüşle 181 bin 974’den 121
tiyaçlarının karşılanmasının yanı sıra sosyal ve ekonomik kalkınmada da olmazsa
olmaz bir öneme sahip olduğunu bildiren
Bayraktar, şöyle devam etti: “Dünyada
stratejik meta haline gelen su kaynaklarının sürdürülebilir olması için, kaynaklarımızı korumak ve etkin kullanımını sağlamalıyız. Nüfus artışıyla birlikte suya olan
talebin gün geçtikçe arttığı günümüzde,
içme ve kullanma suyu yanında endüstriyel su kullanımı da artıyor.”
Sulamaya yılda 4 milyar lira
SULAMA YATIRIMI KISA
ZAMANDA GERİ DÖNÜYOR
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar,
sulama yatırımlarının yüksek katma değer sağlayan, kısa zamanda geri dönüşü
olan yatırımlar olduğunu belirterek, Silvan
Projesi rakamlarının, sulama yatırımlarının
6 yıl gibi kısa bir zamanda kendini amorti
ettiğini ortaya koyduğunu bildirdi. Bayraktar, “Sulama yatırımlarına daha büyük
kaynaklar yönlendirilmeli ki hem sulama
yatırımları tamamlansın, hem de yatırılan
para geri dönsün” dedi.
milyar lira olduğunu vurgulayarak, “2016
yılında tamamlanması hedeflenen proje,
1 milyon 930 bin dekarı cazibeli sulama
olmak üzere toplamda 2 milyon 450 bin
dekar alanı sulayacak. Proje faaliyete
geçtiği zaman 880 milyon lira sulamadan,
120 milyon lira da enerjiden gelir sağlanacak. Silvan Projesi yılda 1 milyar lira
gelir sağlayarak kendisini 6 yılda amorti
edecek” dedi.
Bayraktar, Silvan Projesi kapsamında
Silvan Barajı, Ambar Barajı, Pamukçay
Barajı ve Silvan İletim Tüneli Projelerinin
tamamlanması için gereken paranın 6
Kaynaklarımızı korumak zorundayız
İnsanoğlu için vazgeçilmez olan suyun, günümüzde içme-kullanma, tarımsal
faaliyetler, enerji üretimi ve sanayi suyu ih-
Bayraktar, tarımsal üretimde sürdürülebilirliği sağlamak için Konya Ovası Projesi, Güneydoğu Anadolu Projesi ve Doğu
Anadolu Projesi gibi sulama yatırımlarının
bir an önce tamamlanarak yeni projeler
üretilmesi gerektiğine dikkati çekti. Aksi
takdirde sulamada sıkıntı yaşanılan topraklarda üretimin yapılamaz hale geleceğini bildiren Bayraktar, “2013 Yılı Yatırım
Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Bakanlar Kurulu
Kararı Ekinde; toplam 189 sulama projesi
yatırımı olduğu belirtilmektedir. Bu projelerin, toplam yatırım tutarı 79 milyar 915
milyon 72 bin lira, bunun 35 milyar 224
milyon 317 bin lirası harcandı. 2013 yılında
harcanacak tutar ise 4 milyar 21 milyon lira
düzeyinde olacak. Sulama yatırımlarına
önemli miktarlarda kaynak aktarılsa da bu
yeterli olmamaktadır. Ülkemizde ekonomik olarak sulanabilecek olan 8,5 milyon
hektar tarım arazisinin, 5,61 milyon hektarı
sulamaya açılmıştır. Geri kalan 2,89 milyon
hektarın da bir an önce sulamaya açılması
ve gerekli olan sulama tesislerinin yapılması, tarımsal üretimde ihtiyacın karşılanması
ve sanayinin ihtiyacı olan tarımsal ürünlerin
üretiminde sürdürülebilirliğin sağlanması
bakımından oldukça önemli ve zorunlu
olduğu açıktır. Suya hasret 2,89 milyon
bin 320’ye, hayvanla çekilen çayır biçme
makinesi sayısı yüzde 25 düşüşle 2 bin
48’den 1535’e, tozatar sayısı yüzde 20,4
düşüşle 24 bin 522’den 19 bin 509’a, mısır
daneleme makinesi yüzde 20,4 düşerek 5
bin 447’den 4 bin 336’ya, tınaz makinesi
yüzde 17,8 düşüşle 13 bin 634’den 11 bin
201’e, krema makinesi yüzde 14,2 düşerek 234 bin 50’den 200 bin 922’ye indi. Bu
dönemde, hayvan ve traktörle çekilen ara
çapa makinesi, yayık makinesi, sapdöver
harman makinesi (batöz), sedyeli pülverizatör-kombine atomizer, orak makinesi,
üniversal ekim makinesi, termik motorlu
motopomp, dişli tırmık, kombikürüm (karma tırmık) sayılarında ise yüzde 0,2 ile yüzde 7,5 arasında düşüşler oldu” dedi.
Bayraktar, 85 tarımsal alet ve makinenin toplam sayısının bu dönemde yüzde
9,1 artışla 9 milyon 143 bin 417 adetten 9
milyon 974 bin 583 adede çıktığını bildirdi.
Tarımsal alet ve makineler içinde en fazla
sayının 1 milyon 178 bin 253 ile tarımda
kullanılan traktör sayısında görüldüğünü
belirten Bayraktar, “Traktör sayısını 1 milyon 98 bin 995 ile tarım arabası (römork),
1 milyon 41 bin 903 ile kulaklı traktör pulluğu, 606 bin 366 ile sırt pülverizatörü, 500
bin 126 ile kültüvatör, 350 bin 968 ile dişli
tırmık, 385 bin 149 ile kimyevi gübre dağıtma makinesi, 305 bin 295 ile kuyruk milinden hareketli pülverizatör izliyor” dedi.
Şemsi Bayraktar, tarımda, 293 bin
967 damla sulama tesisi, 254 bin 348
seyyar süt sağma makinesi, 249 bin 449
yayık makinesi, 236 bin 78 yağmurlama
tesisi, 229 bin 761 diskli tırmık (diskaro,
goblediks ve benzeri), 206 bin 78 tarımda
kullanılan su tankeri, 200 bin 922 krema
makinesi kullanıldığını bildirdi. Bayraktar,
tarımda modern alet ve makinelerinin
kullanımının artmasının verimlilik ve ürün
kalitesini artıracağını, birim alanda daha
fazla ürün alımını, daha verimli girdi kullanımını sağlayacağını vurguladı.
hektar arazi, bir an önce suyla buluşturulmalıdır. Suyu çok verimli kullandığımız
söylenemez. Bilinçsizce yapılan ve yanlış
zamanda, yanlış miktarda uygulanan sulamalar; bitkide verim kaybına, toprakta
tuzlanmaya neden olmaktadır. Modern
sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması sulama masraflarını azaltacak. Karık sulama
yöntemine oranla, damla sulama yüzde
60, yağmurlama sulama sistemi yüzde 30
civarlarında su tasarrufu sağlıyor” dedi.
Sulamanın faydaları
Bayraktar, sulamaya açılan alan arttıkça, üreticilerin gelir dağılımının düzeleceğine, gübre kullanımı imkânı sağlanıp,
kolaylaşacağına, üretimde çeşitlenme
sağlanarak gelirin artacağına, münavebede yaşanan sıkıntıların azalacağına ve
bitkinin gelişim süresine bağlı olarak birim alanda yıl içinde birkaç ürün alınmasına imkân verileceğine dikkat çekti.
Ayrıca ekonomik olarak sulanabilecek
8,5 milyon hektar tarım arazisinin sulamaya açıldığında istihdamda artış sağlanarak göçün büyük ölçüde önleneceğine
vurgu yapan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Sulama yatırımları; sağladığı doğrudan
ve dolaylı istihdam, tarıma dayalı sanayinin gelişmesi, enerjide dışa bağımlılığımız
ve enerjinin dış ticaret açığına olan etkisi,
yağlı tohum ithalatı için ödediğimiz döviz
miktarı ve sulama yatırımlarının diğer pek
çok yatırıma göre kendisini kısa zamanda amorti ettiği düşünüldüğünde, oldukça karlı yatırımlar. TZOB olarak sulama
yatımlarının ne denli önemli olduğunun
bilincindeyiz. Doğaya zarar vermeden
mevcut projelerin bir an önce bitirilmesi ve yeni projelerin hayata geçirilmesini
destekliyoruz.”
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
AYIN KONUSU KONUSU
AYIN KONUSU
KONUSU AYIN
KONUSU
KONUSU AYIN KONUSU
AYIN KONUSU
AYIN KONUSU
AYIN KONUSU
AYIN KONUSU
KONUSUKONUSU
AYIN KONUSU
AYIN KONUSU
AYIN KONUSU
ARICILIK VE
KARADENİZ BÖLGESİNDE
ARICILIĞIN SORUNLARI
AYIN KONUSU
KONUSU
AYIN
KONUSU AYIN KONUSU
AYIN KONUSU
KONUSU
Hasan Kozoğlu
TZOB Yönetim Kurulu Üyesi
Arsin Ziraat Odası Başkanı
AYIN KONUSU
AYIN KONUSU
AYIN KONUSU AYIN KONUSU
KONUSU AYIN KONUSU
KONUSU
AYIN KONUSU
AYIN KONUSU
AYIN
AYIN KONUSU
AYIN KONUSU
AYIN
AYIN KONUSU
KONUSU
KONUSU
AYIN KONUSU
AYIN KONUSU
AYIN KONUSU
KONUSU
ARICILIK
KONUSU
AYIN KONUSU KONUSU
KONUSU
AYIN KONUSU
AYIN
AYIN KONUSU
AYIN KONUSU
AYIN KONUSU
KONUSU
AYIN AYIN KONUSU
AYIN
KONUSU
KONUSU
AYIN KONUSU
AYIN KONUSU
KONUSU
AYIN KONUSU
AYIN KONUSU
AYIN KONUSU
KONUSU
AYIN KONUSU
KONUSU
AYIN KONUSU AYIN KONUSU
AYIN KONUSU
AYIN KONUSU
AYIN KONUSU
KONUSU
KONUSU
AYIN KONUSUAYIN KONUSUAYIN KONUSU
AYIN KONUSU
AYIN
AYIN KONUSU AYIN KONUSU AYIN KONUSU
AYIN KONUSU
15
AYIN KONUSU
Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013
ması için arıcıların eğitilmesi ve denetlenmesi gereklidir. Bu nedenle arıcılara yönelik Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
tarafından kapsamlı eğitimler verilmelidir.
Diğer bir konu bölge arıcılığında standardizasyon eksikliğidir. Özellikle kovanlarda standardın olmaması balın muhafazası, kovan nakliyesi vb. işlemlerde bir
takım sıkıntılara neden olmaktadır. Diğer taraftan ürünlerin pazarlanmasında
önemli bir yeri olan ambalajlamanın ve
paketlemenin uluslararası standartlara
uygun olmamasıdır. Bu durum üretilen
bala katma değer kazandırılamadığı için
üreticinin daha az gelir elde etmesine neden olmaktadır.
Gerek coğrafi konumu, arazi yapısı,
iklimi ve bitki örtüsü, gerekse insanımızın
sosyo ekonomik yapısı itibarıyla, Anadolu
için en uygun tarımsal faaliyet kollarından
biri de arıcılıktır. Ancak, şartların elverişli olmasına karşılık, ülkemizin bal üretimi
yeterli düzeyde değildir. Arı kovanı varlığımız yaklaşık 6 milyon olmasına rağmen,
kovan başına bal verimi düşüktür. Diğer
taraftan polen, arı sütü, propolis, arı zehiri gibi arı ürünlerine yönelik üretimin de
henüz yaygınlaşmaması ise, ülkemizde
arıcılığın tekniğine uygun gerektiği gibi
yapılmadığını göstermektedir
Günümüzde arıcılık, tüm dünyada yapılan en yaygın tarımsal faaliyetlerden birisidir. Bugün dünyada 78 milyon dolayında arı kovanı bulunmakta ve bunlardan
1.6 milyon ton dolayında bal üretilmektedir. Dünyanın en çok bal üreten ülkesi 431
bin ton ile Çin olup, Türkiye yaklaşık 94
bin ton ile dünya ülkeleri içerisinde 2’nci
sırada yer almaktadır.
Diğer taraftan arıcılıkta bal üretiminin
yanı sıra; propolis, arı sütü, polen ve balmumu gibi arı ürünleri de dünya ticaretinde yer almaktadır. Tarımı gelişmiş ülkelerde ise arıcılık, arı ürünleri üretimi yanında
hatta daha önemli olarak, bitkisel üretimde miktar ve kalitenin artırılması amacıyla
da yapılmaktadır. Örneğin, ABD’de bitkisel üretimde bulunan üreticiler üretim
yaptıkları bitkilerde tozlaşmanın sağlanması için arıcılara arı kirası ödenmekte,
buna karşılık kendileri arıların üretimlerine
de katkı sağlamaktadırlar.
Türkiye’nin ekolojik ve sosyo-ekonomik yapısı gereği ülkemizin hemen her
yerinde arıcılık yapılabilmektedir. Ülkemizin hemen her bölgesinin ekolojik olarak
arıcılığa uygun, zengin floraya sahip olması ve arı materyalindeki genetik varyasyonu yaklaşık 6 milyon kovan varlığı
ile arıcılıkta söz sahibi ülke konumuna
gelmemizi sağlamıştır.
Ülkemiz arıcılık açısından önem arz
eden bitki varlığı bakımından dünyanın
sayılı ülkeleri arasındadır. Tüm Avrupa kıtasında 12.000 dolayında bitki türü varken
sadece ülkemizde 10.000 dolayında bitki
türü bulunur. Bunların içinde arıcılık yönünden önem arz eden pek çok tür doğal
olarak yayılış göstermektedir. Ayrıca her
coğrafi bölgemiz arıcılık açısından kendine özgü çok değişik bitki türlerini barındırmaktadır.
Özellikle sırasıyla Ege, Karadeniz ve
Akdeniz Bölgeleri gerek kovan varlığı gerekse üretim payı bakımından arıcılık için
en önemli bölgelerimizdir. Türkiye bal üretiminin yaklaşık yarısı bu üç bölgemizde
gerçekleşmektedir.
Belirtilen bölgeler içerisinde ise Karadeniz bölgesi; gerek doğal yapısı, florasının zenginliği, iklimi nedeniyle uzun bir
dönem arı için zengin nektar kaynağı olan
çiçeğin bulunması gibi nedenlerle arıcılık
açısından önem arz etmektedir. Özellikle
Doğu Karadeniz bölgesinin topoğrafik yapısı nedeniyle tarımsal faaliyetin çok kısıtlı
olması, flora vb faktörler, bölge insanının
geçim kaynağı olan arıcılığın önemini artırmıştır. Sadece Doğu Karadeniz bölgesinde yer alan 5 ilimiz, 15 bin tona yaklaşan bal üretimi ile toplam bal üretimimizin
yaklaşık % 20 sini karşılamaktadır. Doğu
Karadeniz bölgesinde endemik bitkilerin
bulunduğu pek çok floranın bulunması
üretilen balın kalitesini de artırmaktadır.
Hal böyleyken bölgede arıcılığın sorunları bulunmaktadır.
Bunlardan birisi arıcılıkta verilen desteklerin yetersiz olmasıdır. Ülkemizde
2003 yılından itibaren arıcılığa destek
verilmeye başlanmıştır. 5488 sayılı Tarım
Kanunu’na göre her yıl çıkarılan Kararname kapsamında üreticilere destek verilmektedir. Bu destekler arı üreticilerinin
üretimi devam ettirebilmesi için gereklidir
ve desteklerin günün şartlarına göre artırılarak devam etmesi gerekmektedir.
Diğer bir sorun eğitim yetersizliğidir.
Bölgemizde arıcılığın dünya standardını
yakalayabilmemiz ancak; arıcıların teknik
bilgiye sahip olmaları, bilinçli arıcılık yapmaları, arı hastalıkları ve zararlılarının zamanında teşhisi ve gerekli tedavisinin yapılması için arıcılara yönelik bilgilendirme
çalışmaları yapılmalı, bilinçli ilaç kullanıl-
Bir başka sorun ise bölgemizde bal
üreticilerinin yeterince örgütlenmemeleri,
mevcut örgütlerin de mali yönden güçsüz
olmalarıdır. Bu durum üreticilerin yüksek
fiyatla girdi teminine neden olmakta, üretilen balın belli bir standardının olmaması,
tek fiyat uygulamasını güçleştirmektedir.
Bal üretici örgütlerinin mali yönden güçlü hale getirilmesi, örgütlerin işlevselliğini
artıracaktır.
Bölgemizde sermaye yetersizliği arıcılık işletmelerinin gelişmesine engel olmaktadır. Bal üreticileri diğer hayvancılık
faaliyetlerinde olduğu gibi selektif kredi ile
desteklenmelidir.
Yöremize uygun kafkas ırkı gibi ana arı
ırkları araştırmalarla belirlenmeli, ana arı
üretimi artırılması desteklenmeli, yaşlı ana
kullanan arıcıların ana değişimi teşvik edilmeli, bunun için gerekli tedbirler alınmalıdır.
Bölge arıcılığının diğer bir sorunu da arı
yetiştiriciliği tek yönlü bal üretimi olarak yapılması, polen, propolis, arı zehiri, arı sütü,
bal mumu gibi diğer ürünlere yeterince yer
verilmemesidir. Bu nedenle diğer ürünlere
yönelik eğitim, finans desteği, pazarlama
gibi konularda teşvik edici politikalara ihtiyaç olduğu açıkça görülmektedir.
Sınırlardan kaçak olarak ülkemize arı
ve arı ürünlerinin girişi de bölgemiz için
bir sorundur. Bu durum gerek ürün fiyatlarının düşmesine, bölgemiz arıcılarının
mağduriyetine neden olmaktadır. Bölgemize kaçak arı ürünleri girişi alınan tedbirlere rağmen önlenememektedir. Bu yönde teşvik edici politikalara ihtiyaç olduğu
açıkça görülmektedir.
Sorunları çözülmüş, bol kaliteli arı ve
arı ürünleri üretimin yapılması dileğiyle…
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013
Levent Genç
TZOB Teknik Müşavir
Veteriner Hekim
16
Arıcılık dünyada en yaygın olarak
yapılan tarımsal faaliyetlerden biridir. Ülkemiz zengin florası, uygun ekolojisi ve
koloni varlığı bakımından büyük bir arıcılık potansiyeline sahiptir. Birçok yem
bitkisinin gen merkezi olan Anadolu’da,
dış pazarlarda ısrarla aranan kaliteli bal
üretimi yapılmaktadır. Balın tartışmasız
yüksek değerli gıda maddesi olması, hekimlikte tedavi edici olarak kullanılması
ve dış satım olanaklarının artması son yıllarda arıcılık yapan aile sayısında önemli
artışlara neden olmuştur. Balın yanı sıra,
elde edilen balmumu, ana arı, oğul ve arı
sütü gibi ürünler arıcıların gelirlerinin artmasında ve arıcılığın gelişmesinde etken
olmuştur. Türkiye’de genel olarak çam
balı, yayla balı, narenciye balı, kekik balı,
kestane balı, ıhlamur ağacı balı, pamuk
balı ve ayçiçeği balı üretilmektedir. Dünyada tek üretici olduğumuz çam balının
%95’i diğer ülkelere ihraç edilmektedir.
Az sermaye ile yapılabilmesi, kolay ve
zevkli olması, kısa zamanda gelir getirmesi, arı ürünlerinin kolayca pazarlanabilmesi ve arıcılıkta en büyük girdi olan
kovan yapımı için gerekli olan kerestenin
yurt içinden sağlanması arıcılığı cazip kılan önemli sebeplerdir.
Türkiye’de tarımda çalışan nüfus başına ekilebilir arazi miktarının giderek
azaldığı, bazı tarımsal işletmelerde işgücü fazlalığının meydana geldiği göz önüne alınacak olursa, topraksız, dar gelirli
kişilere büyük bir yatırım gerektirmeden
iş olanağı sağlayan, kolaylıkla yapılabilen
ve kısa zamanda gelir elde edilebiliyor olması bakımından arıcılık sosyo-ekonomik
bir önem de taşımaktadır.
Gerek gelişmiş gerekse gelişmekte
olan ülkelerde arıcılık, değişik amaçlarla
da olsa önem verilen bir hayvancılık dalıdır. Avrupa’da genellikle geleneksel bir
uğraş, İspanya, Polonya, Macaristan,
Yunanistan, Türkiye gibi ülkelerde kırsal
geliri artırıcı bir araç, Uzak Doğu, Orta ve
Güney Amerika ülkelerinde önemli bir dış
gelir kaynağı ve ABD, Kanada ve Japonya gibi ülkelerde ise ağırlıklı olarak bitkisel tozlaşmada kullanılmak amacıyla
yapılmaktadır
Dünya bal üretimi
Dünyada 2011
yılı itibarıyla top-
lam 1.632.569 ton bal üretimi gerçekleştirilmektedir. Üretimde ilk 10 ülkenin bal
üretim rakamlarına baktığımızda 431 bin
tonla Çin’in dünya üretiminde birinci sırada yer aldığı görülmektedir. İkinci sırada
94 bin 245 tonla Türkiye, üçüncü sırada
ise 70 bin 300 tonla Ukrayna gelmektedir.
Dünya bal üretiminin %36,5’i bu üç ülke
tarafından gerçekleştirilmektedir. Üretimde yer alan ilk 10 ülke dünya üretiminin
%61,27’sini gerçekleştirmektedirler.
Dünya bal tüketimi
Ülkelerin yıllık kişi başı tüketimine bakıldığında; 1,24 kg ile Avusturya ilk sırada
yer almaktadır. Bu ülkeyi 1.10 kg ile Türkiye, 0.90 kg ile de Almanya izlemektedir.
Dünya kişi başı bal tüketim ortalaması
0.20 kg olup, ülkemiz dünya ortalamasının üzerinde bir tüketime sahiptir.
Yıllık bal tüketimine bakıldığında; 337
bin ton ile Çin ilk sırada yer alırken, bunu
157 bin tonla Amerika ve 77 bin tonla Almanya’nın izlediği görünmektedir.
Dünya ülkelerinde bal tüketimindeki artış dikkate alındığında ülkemiz bu eğilimi
dikkate alarak özellikle ihracat potansiyelini geliştirmeli, bu fırsatı değerlendirmelidir.
Dünya bal ihracatı
2012 yılı dünya bal ihracatı
1.598.645.171 dolar olarak gerçekleşmiştir. İhracatın %68,4’ü ilk 10 ülke tarafından
gerçekleştirilmişken, geriye kalan ülkelerin
ihracattan aldıkları pay %31,6 olmuştur.
İhracatta ilk sırayı %13,5’luk payla Arjantin ve Çin paylaşmış, bu ülkeleri Almanya
(%8,0) ve Yeni Zelanda (%6,5) izlemiştir.
Türkiye, dünya bal üretiminde 2. sırada olmasına rağmen dünya bal ihracatında %0,4’lük pay ile 33. sıradadır. Bu nedenle, neden ihracatta istenilen yerlerde
olamadığımızın (İhracata verilen destek
mi yetersiz? Uygun pazarlara mı giremiyoruz? Rekabet gücümüz mü zayıf? vb.)
sorgulanması ve ona göre stratejiler geliştirilmesi gerekmektedir.
Dünya bal ithalatı
2012 yılı dünya bal ithalatı
1.572.795.218 dolar olarak gerçekleşmiştir. İthalatın %78,4’ü
ilk 10 ülke tarafından gerçekleştirilmişken, geriye kalan ülkelerin ithalattan aldıkları pay
%21,6 olmuştur. İthalatta ilk sırayı
%27,3’luk payla ABD alırken,
bu ülkeyi Almanya
(%17,8) ve İngiltere
(%6,8) izlemiştir.
Türkiye’nin
bal ithalatı 872
tonla yok denecek kadar azdır.
Dolayısıyla ithalattan
aldığı pay da değerlendirmeye
alınacak bir düzeyde değildir.
Türkiye arıcılığında
mevcut durum
TÜİK verilerine göre, 1991
yılında 54 bin ton olan bal üreti-
mimiz 2009 yılına gelindiğinde %50 oranında
artarak 82 bin tona yükselmiştir.
Yine aynı yıllarda balmumu üretimimiz ise
% 53,1 artışla 2.863 tondan 4.385 tona
yükselmiştir. Bu süreçte bal verimi 15-17
kg arasında kalmıştır.
Ülkemizin kovan sayısına bakıldığında; 1991 yılında yaklaşık 3,5 milyon adet
olan toplam kovanın 2009 yılına kadar
%55,7 artışla 5 milyon adede yükseldiği
görülmektedir. 1991-2009 yılları arasında
toplam kovan sayısı içinde eski tip kovanların oranının %7,8’den %2,4’e düştüğü,
yeni tip kovanların ise %92’den %97,6’ya
yükseldiği görülmektedir.
TÜİK verilerine göre 1991-2012 arası dönemde arıcılıkla uğraşan köy sayısı
1991 yılında 21.540 iken, 2012 yılında
%1,1 azalarak 21.307 olmuştur.
Türkiye genelinde 49.348 kayıtlı arıcı
bulunmaktadır. Arıcılığın bal, balmumu,
arı sütü ve polen gibi ürünleri ile milli ekonomiye katkısı ise yaklaşık 640 milyon TL
cıvarındadır.
Bal üretiminde ilk sırayı %12,9’luk
payla Ordu almakta, bu ilimizi sırasıyla
Muğla (%12,1) ve Adana (%9,3) izlemektedir. Üretim sıralamasında ilk 10’da yer
alan illerin toplam üretimden aldıkları pay
%54,2 iken diğer illerin payı %45,8’dir.
Ülkemizde arıcılık destekleri
Ülkemizde 2003 yılından itibaren arıcılığa destek verilmeye başlanmıştır. 5488
sayılı Tarım Kanunu’na göre her yıl çıkarılan Kararname kapsamında üreticilere
destek verilmektedir. 2003-2007 yılları arasında ana arı, 2005-2007 yılları arasında
süzme bal, 2008-2012 yıllarında ise aktif
kovan başına destekleme ödemesi yapılmıştır. Ayrıca Bombus arısı satın alıp örtü
altı yetiştiriciliğinde tozlanmada kullanan
üreticilere 2005 yılından beri koloni başına ödeme yapılmaktadır. Söz konusu
ödeme 2005 yılında koloni başına 30 TL,
2006, 2007, 2008, 2009 ve 2010 yıllarında
50 TL olarak ödenmiştir. 2011, 2012 yılı
için belirlenen ödeme miktarı koloni başına 60 TL’dir.
Bu destekler arı üreticilerinin üretimi
devam ettirebilmesi için gereklidir ve desteklerin günün şartlarına göre artırılarak
devam etmesi gerekmektedir.
Türkiye bal dış ticareti
Türkiye’nin 6 milyon dolarlık bal ihracatında ilk sırayı %28’lik pay ile Almanya
almakta, bu ülkeyi ABD (%19,5) ve S.
Arabistan (%14,4) izlemektedir. İhracatta
ilk 5 ülkenin aldıkları pay %86,3 olup, diğer ülkeler %13,7 pay almaktadırlar.
Sonuç ve öneriler
Türkiye’de yaklaşık 180 bin tarım işletmesinde arılı kovan bulunmaktadır. Bu
kovanların yaklaşık 50 bin kadarı gelir artırma amaçlı, 10-15 bin kadarı ana gelir
kaynağı olarak ve geri kalan kısmı da aile
içi tüketimi karşılamak amacıyla kullanılmaktadır.
Ülkemizde her yıl artan
ivmeyle gelişme gösteren arıcılık sektöründe yaşanan; ana arıların
yıllık olarak gençleştirilmemesi, bilinçsiz
yetiştiricilik, çeşitli hastalıklara dayanıklı
genetik materyalin bulunamaması, bazı
zirai mücadele ilaçlarının arıların ölümüne veya yön bulma duygularının kaybolmasına sebep olması gibi sorunlar, ülke
genelinde arıcılığın verimsiz olmasına
neden olmaktadır. Arıcılığımızın gelişim
hızını devam ettirmek, bal üretimini artırarak dış satım olanaklarını geliştirmek ve
arıcılığın içinde bulunduğu bazı sıkıntıları
gidermek için aşağıda bahsettiğimiz önerilerin dikkate alınması gereklidir.
 Arı hastalıkları ile etkin mücadele edilmeli, ilaç denemeleri yapacak ve etkin
ilaç kullanımı konusunda arıcılara bilgi
aktaracak laboratuvarlar geliştirilmelidir.
 Hastalık ve zararlılarla mücadelede
daha fazla bilgilendirme çalışması yapılmalı, gelişi güzel ilaç kullanılması önlenmelidir. Bitkisel mücadele için yapılan zirai ilaçlamaların arıcılığa zarar vermemesi
için arıcılar ile Bakanlık arasında sağlıklı
koordinasyon sağlanmalıdır.
 Gezginci arıcılığın, iller ve bölgeler itibarıyla flora çeşidi, mevsimi ve kapasitesi
belirlenerek uygulanması sağlanmalıdır.
 Arıcılık sektörünün eğitici ve öğretici
olarak ihtiyaç duyduğu ziraat mühendisi
ve veteriner hekimlerin bu sektörde çalıştırılması özendirilmeli, üretici örgütleri bu
konuda etkin rol oynamalıdır.
 Yeterli miktarda ve düşük faizli kredi
sağlanmalı ve devam ettirilmelidir.
 Özellikle maliyetlerde önemli rol alan
kovanlık kereste için; satın alanlara tahsis
veya fiyat indirimi uygulanmalıdır.
 Tek üreticisi olduğumuz çam balının dış
satımını artırıcı destekleme sağlanmalıdır.
Bu ürünün dış pazarlarda tanıtılarak satım
alanı genişletilmelidir.
 Türkiye dünya bal üretiminde 2. sırada
yer almasına rağmen dünya bal ihracatında
%0,4’lük pay ile 33. sırada yer almaktadır.
Neden ihracatta istenilen düzeyde yer alamadığımızın sorgulanması ve yeni stratejiler geliştirilmesi gerekmektedir.
 Ambalajlama ve paketleme uluslararası standartlara getirilmelidir.
 Arı yetiştiriciliği tek yönlü bal üretimi
olarak yapılmakta, polen, propolis, arı
zehiri, arı sütü, bal mumu gibi diğer ürünlere yeterince yer verilmemektedir. Bu
ürünlerde ülkemizin dünya sıralamasında
adı dahi geçmemektedir. Bu yönde teşvik
edici politikalara ihtiyaç olduğu açıktır.
 Hormonsuz bitkisel üretimin yapılabilmesi için örtü altı tarımında gerekli olan
Bombus arıları etkin olarak kullanılmamaktadır. Bombus arılarının bu yönde
kullanımı ve yetiştiriciliğini teşvik amaçlı
desteklere devam edilmelidir.
 Sahte bal üreticileri ile etkin mücadele
edilmeli bu konuda üretici örgütleri ile işbirliğine devam edilmelidir.
 Sınırlardan kaçak olarak ülkemize arı
ve arı ürünlerinin girişini önleyici tedbirler alınmalı, bu ürünlerin ülke insanımızın
sağlığına ve üretime zarar vermesi engellenmelidir.
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
17
Dr. İbrahim Özcan
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
Hayvancılık Genel Müdür Yardımcısı
Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013
TÜRKİYE'DE ARICILIĞIN
MEVCUT DURUMU
Türkiye; bal verimi yüksek,
geniş flora sahaları, yıl boyunca çiçeklenme için
uygun mevsimleri ve
topografik yapısı, narenciye ve badem gibi yaygın
meyve türleri, ayçiçeği ve pamuk gibi endüstriyel bitkileri, yüksek yaylalar, çayır-mera, yem bitkileri
ve bakliyat sahaları, kestane, akasya,
ıhlamur, iğde, okaliptüs, orman gülü gibi
çok değişik türde ağaç ve muhtelif makilikler, çam ormanları sebebiyle arıcılık için
gerekli olan doğal kaynaklar yönünden
son derece şanslı bir ülkedir. Böylesine
bir flora zenginliği dolayısıyla da bal çeşit
ve miktarı açısından çok önemli bir üretim
potansiyeline sahiptir. Dolayısıyla yaşadığımız bu coğrafi özellikten dolayı arıcılık
Anadolu’nun en eski ve en yaygın yapılan
üretim etkinliklerinden biridir.
Arıcılık son yıllarda hızla gelişen fazla
bir yatırıma ve işgücüne ihtiyaç göstermeyen tarımsal bir faaliyettir. Dünyada
yaklaşık 78 milyon kovan bulunmakta
olup yaklaşık 1,6 milyon ton civarında
bal üretilmektedir. 2012 yılı istatistiklerine
göre ülkemizde yaklaşık 50.000 aile sabit ya da gezginci arıcılık yapmakta olup,
6,3 milyon adet kovana sahip bulunmakta (dünya kovan varlığının yaklaşık % 6.5
kadarıdır.) ve 89.162 ton (dünya bal üretiminin % 6.4’ü) bal üretilmiştir. Yani diğer
bir ifade ile FAO 2011 yılı verilerine göre
dünyada kovan varlığı ve bal üretimi bakımından Çin’in ardından 2. sırada yer
almaktayız. Ülkemizin kovan kapasitesi
bakımından değerlendirildiğinde konaklama kapasitesinin 11-12 milyon adet
kovan olduğu görülmektedir.
Arıcılık sektörü bal üretimi yanında
bitkisel üretimde de polinasyona etkisi
dolayısıyla çok büyük katkılar sağlamaktadır. Akdeniz bölgesi örtü altı (Seralarda) bitkisel üretimde % 40’a varan bir
üretim artışına neden olmaktadır. Diğer
bitkisel üretimde de % 25-40 arasında
değişen oranlarda ürün artışına neden
olmaktadır. Diğer taraftan özellikle çayırmera alanlarında, yaylak ve kışlaklarda
ve yem bitkileri üretiminde, tohumculukta, bitki üretim ve gelişimine katkı sağlaması yanında erozyonu önlemede de
rol almaktadır. Bilindiği gibi bal üretimi
yanında arı sütü, bal mumu, propolis, arı
zehiri gibi ürünler de sağlık, ilaç ve kozmetik sanayinde kullanılan önemli ham
maddelerdendir.
Arıcılığın bal, polen, balmumu, arı sütü
gibi ürünleri ile milli ekonomiye katkısı
2013 yılı toptan ortalama üretici bal satış
fiyatı 7 TL/kg baz alındığında 89.000.000
kg/yıl bal X 7 TL/kg fiyatla = 623 milyon
TL, diğer gelirler ise en az 70 milyon olmak
üzere) yaklaşık 650-700 milyon TL’dir.
Ülkemizde hali hazırda; 1 adet damızlık, 114 adet ticari ana işletmesi; 5
adet Bombus arısı işletmesi bulunmakta olup, ticari ana üretim kapasitesi
400.000 adettir.
lendirildiğinde
son birkaç yıldır
ihracatın azaldığı
dikkatlerimizi çekmektedir. Özellikle 2005 yılı ve
sonrasında yaşanan olumsuz gelişmelerin bal dış ticaretimizi etkilediği bilinmektedir.
Desteklemeler
a) Kaynağına göre;
 Çiçek veya nektar balı: Bitki nektarından elde edilen bal,
 Salgı balı: Bitkilerin canlı kısımlarının
salgılarından veya bitkilerin canlı kısımları
üzerinde yaşayan bitki emici böceklerin
-Hemiptera- salgılarından elde edilen bal,
b) bölge ve flora kaynaklarına
Bağlı bal çeşitleri;
 Kestane-Ihlamur-Ormangülü
(Karadeniz)
 Kestane-Ihlamur (Batı Anadolu)
 Pamuk
(Ege, Çukurova, Güneydoğu)
 Çambalı (Muğla, Aydın)
 Narenciye (Akdeniz)
 Yaylabalı (Anadolu, Doğu Anadolu)
 Ayçiçeği (Trakya)
Bal üretimi
Muğla, Ordu, Adana, Aydın, Mersin ve
diğer illerimizde arıcılık faaliyeti oldukça
önemlidir. Kovan sayısının fazla olduğu illerimizde kovan başına bal üretimi de yüksektir. Her geçen gün bakanlığımızın uyguladığı eğitim ve ıslah çalışmaları ve verilen
desteklemeler sayesinde modern kovan
sayısı artmakta ve üretim yükselmektedir.
Bal üretimlerine göre ilk (12 il) sıralanmıştır.
Bal ithalat-ihracatı
Bilindiği gibi üretilen balın büyük bir
kısmı iç tüketim için pazarlanmaktadır.
Geçmiş yıllardaki bal dış ticareti değer-
Örgütlenme
Arıcılarımızın örgütlenmeleri Arı Yetiştiricileri ve Bal Üretici Birlikleri şeklindedir.
Arıcılık yapan üreticilere 2003 - 2008 yıllarında “ana arı” ve “süzme bal” a destekleme yapılmış olup 2008 yılından itibaren
bu destekleme başlıkları kaldırılarak kovan
başına destek uygulamasına geçilmiştir.
Arı Yetiştirici Birlikleri adı altında örgütlenmeler 79 ilde tamamlanmış (Kilis
ve Uşak hariç) olup üst birlik konumunda
olan “Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği” 05.05.2003 tarihinde kurulmuştur.
Destekleme ödemeleri Arı Yetiştiricileri
ve Bal Üreticileri Birlikleri aracılığı ile yapılmaktadır. Arı yetiştiricileri birlikleri 79 il
merkezinde (Kilis ve Uşak illeri hariç) kurulmuştur. Bal üreticileri Birliği 81 merkezde (5200 sayılı kanuna göre il veya ilçe
bazlı kurulabilmektedir) kurulmuştur.
Diğer taraftan 5200 sayılı Tarımsal
Üretici Birlikleri Kanuna göre 39 ilde 81
adet merkezde (il/ilçe) bal üretici birliği
kurulmuştur. Üst birlik konumunda bulunan “Bal Üreticileri Merkez Birliği” ise
12.02.2007 tarihinde kurulmuştur
Arıcılıkta düşük faizli
tarımsal kredi kullanımı
Bal çeşitlerimiz
yapılan protokol çerçevesinde Arıcılık
Kayıt Sistemi (AKS) yürürlüğe girmiştir.
2013 yılı Haziran sonu itibarı ile 50 binin işletme ve bu işletmelerde bulunan
6.000.000 adet aktif koloni Arıcılık Kayıt
Sistemine (AKS) kayıt edilmiştir. 2009 yılından itibaren Arıcılık Destekleme ödemeleri AKS sistemi üzerinden yapılmaktadır.
T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi
Kooperatiflerince (TKK) Tarımsal Üretime
Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin 21 Mart 2013
tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Tebliğ kapsamında (2013/13) (Karar Sayısı:
2013/4271), Arıcılık Kayıt Sistemine kayıtlı
asgari 50 adet ve daha fazla sayıda arılı
kovan ile üretim yapan veya mevcut arılı
kovan sayısını 50 adet ve üzerine çıkarmak
isteyen arıcılara %50 faiz indirimli işletme
ve yatırım kredisi kullandırılmaktadır.
Kırsal kalkınma desteklemeleri
IPARD Programı kapsamında “Çiftlik
Faaliyetlerinin Çeşitlendirilmesi ve Geliştirilmesi Tedbiri” altında arıcılık faaliyetleri
hibe verilmek suretiyle desteklenmektedir. Hibe oranı uygun harcama
miktarının %50’si kadardır. Başvuru
sahibi yatırımın uygun harcama miktarının yarısını kendi
finanse etmekte diğer yarısını
ise hibe olarak Tarım ve Kırsal
Kalkınmayı Destekleme Kurumundan alabilmektedir.
Hibeden hali hazırda arıcılık faaliyetini yürütenler ve yeni başlayacaklar faydalanabilirler.
Yatırımlarda, kovan alım, bal
ve arıcılık ürünlerini işleme ve
paketleme tesislerinin yapımı, makine ve ekipmanlarının
alımı uygun harcama olarak
desteklenmektedir. Uygun
harcama miktarı 5.000250.000 Euro arasındadır.
Arıcılık kayıt sistemi
Ülkemizdeki tüm arıcı ve arılı kovanların kayıt
edilmesi amacıyla Bakanlığımız ve Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB)
2014-2017 hedefler:
1. Yıllık bal üretiminin 90 bin tonun
üzerine çıkarılması,
2. Türk Gıda Kodeksi 2005/49 sayılı
bal tebliğine uygun bal üretimi,
3. Bal üretimi sezonunda şekerle beslenmenin önlenmesi,
4. Gezginci arıcının konaklama problemlerinin çözülmesi,
5. Arı ürünlerinde çeşitliliğin (polen,
propolis, arısütü, arı zehiri, apiterapi) artırılması,
6. Geçimini arıcılıktan sağlayan ailelerin gelirinin artırılması,
7. Arıcı örgütlerine daha fazla etkinlik
kazandırılması.
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
Şeref Cınbırtoğlu
Ziraat Mühendisi - Arıcılık Araştırma
İstasyonu Müdürlüğü
18
Arı ürünlerinden besleme değeri en
fazla olduğuna inanılan arı sütü; 6-15 günlük yaştaki genç işçi arıların ana arı olacak
larvaların beslenmeleri amacıyla üst çene
ve hypopharyngeal’den salgıladıkları yavru gıdasıdır. Bu besin maddesi normal bir
işçi arı olacak olan larvanın ana arı gibi çok
farklı morfolojik, fizyolojik ve davranışsal
özelliklere sahip bir birey olmasını sağlayan tek faktördür. Ana arı, larva dönemi
başta olmak üzere ergin dönemde de
sürekli arı sütü ile beslenir. İşçi arı larvası,
ilk devrede (0-3 günlük larva) arı sütü ve
daha sonraları (3-6 günlük larva) nektar ve
polen karışımı gıda ile beslenir.
Arı sütü konusunda yapılan çalışmalar
en az bir asır öncesine dayanmakla beraber; üretimi ve kullanımı ile ilgili araştırmalar 1950’li yıllarda başlamıştır.
Dünyada arı sütü üretimi ve dış satımı
bakımından ilk akla gelen ülke Çin olup,
geliştirilen genotipler ve yeni teknikler
kullanılarak bu ülkede koloni başına yılda 4-5 kg arı sütü alınmakta ve tonlarca
üretim yapılmaktadır. Halen Çin dünya arı
sütü pazarının %90’ına sahip bulunmakta
ve sadece Japonya’ya her yıl bin tonun
üzerinde arı sütü ihraç etmektedir.
Arı sütü üretimi Türk arıcılığı için oldukça yeni bir konudur. Üretim teknikleri, muhafazası ve işlenmesi ile kullanımı
hakkında yapılmış araştırmalar azdır. Son
yıllarda arı sütüne olan talep giderek artmakta ve üretim, talebi karşılamaktan çok
uzak bulunmaktadır Ülkemizde üretilen
miktarın 100-130kg dolayında olduğu
tahmin edilmektedir.
1. Fiziksel özellikleri
Arı sütü homojen, kirli beyaz renkte,
keskin kokulu, ekşimsi tada sahip, suda
çözünen bir maddedir.
Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013
BAL ARISI MUCİZESİ
ARI SÜTÜ
(Royal Jelly)
2. Kimyasal özellikleri
Arı sütünün kimyasal yapısı; elde edildiği mevsimlere, iklim koşullarına ve koloninin güçlü olma durumuna göre değişebilmektedir. Bileşimi %66.5 su ve %34.95
kuru madde içerir, bunun da; %12.34’ü
proteinler, %5.46’sı yağlar, %12,4’ü doğrudan doğruya emilebilen şekerler, %0.82’si
kül ve %2.84’ü bilinmeyen maddelerden
oluşmaktadır.
mayacak şekilde şurup verilir. Genç işçi
arı kadrosunun fazla olmasını sağlamak
üzere her hafta başlatıcı kolonisine birer
adet açık yavrulu ve ikişer adet kapalı
yavru takviye edilir.
Arılık içerisinde bazı koloniler larvanın
beslenmesi için diğerlerinden daha fazla
arı sütü üretirler. Üreme yeteneği daha
fazla olan koloniler bu amaçla tercih edilir.
4.2. Yüksüklerin yapımı
3. Vitamin içeriği
Arı sütü vitaminlerce ve özellikle B
kompleks vitamin içeriği bakımından oldukça zengin bir yapıya sahiptir. D ve
E vitaminleri ile hormonlar ve diğer bazı
zindelik veren mineral maddeleri de içermektedir. Yapılan çalışmalar sonunda arı
sütünde yağ asitlerinden “10-hydroxy -2decanoic asit” olarak tanımlanan ve pek
çok bakteri ve fungusa karşı antibiyotik etkisi saptanan bir madde bulunduğu belirlenmiştir. Bu madde sayesinde arı sütünün
mikrobiyal özellik de taşıdığı anlaşılmıştır.
4. Arı sütü üretimi
Arı sütü üretimi ana arı yetiştiriciliğinin
bir aşamasını kapsar.
4.1. Başlatıcı kolonisi hazırlama
Ana arısı alınmış ve anasızlık içgüdüsünden yararlanılarak ana arı yetiştirmeye yönlendirilmiş, işçi arı popülasyonu
yönünden en güçlü koloniler başlatıcı
olarak seçilir. Bu nedenlerden dolayı arılıkta 20 çerçeve ve üzeri olan güçlü kolonilerde tüm arılı ve yavrulu çerçeveler
kuluçkalığa toplanarak çerçeve başına
düşen arı miktarı mümkün olduğunca artırılır. Böylece çoğunlukla açık ve kapalı
yavrulu olmak üzere şurupluk ve transfer
çerçevesi için kovanda yer ayrılmış 7-8
çerçevelik başlatıcı olacak anasız bir koloni oluşturulur. Şerbetlikleri hiç boş kal-
Yüksükler bir tahta kalıp yardımı ile 8-9
mm çapında, 10 mm derinliğinde ve en
az 1 mm kalınlıkta olacak şekilde saf balmumundan yapılır.
4.3. Larva transferi
Başlatıcı koloniye 4. günde larva transfer edilir. Arılıkta bulunan diğer güçlü kolonilerdeki peteklerden 12-24 saatlik larvalar,
1/1 oranında arı sütü+su karışımından
bir damla damlatılmış yüksüklere aşılama
yapılır. Arı sütü üretiminde transfer edilen
larva sayısı başlatıcı bir koloni için her seferinde 100-150 arasında değişir.
Nektar ve polen kaynaklarının zengin olduğu dönemlerde başlatıcı başına
daha fazla larva kabul edilir ve daha fazla
arı sütü üretilir.
4.4. Arı sütü hasatı
Transferden 48-72 saat sonra yüksükler başlatıcı kolonilerden alınır ve içerisindeki larvalar iptal edilir. Yüksük içindeki
arı sütü ahşap bir kaşık veya vakumlu sistemlerle alınır. Saf balmumundan yapılmış
yüksüklerde transferin 42. saatinde ortalama yüksük başına 400 mg arı sütü üretmek mümkündür. Başlatıcı kolonide larva
kabul oranı ortalama %90 kabul edilir ise
her defasında yaklaşık 30-35 g düzeyinde
arı sütü üretimi mümkündür.
4.5. Muhafazası
Taze arı sütü 4 katı bal içerisinde
saklanabilmektedir. Arı sütü koyu renkli
cam kavanozlarda ağzı kapalı olarak ışık
görmeyecek şekilde korunmalıdır. Taze
olarak buzdolabında +5 0C’de 2 ay saklanabilirken, dondurulmuş ve kurutulmuş
olarak -18 0C’de 6 ay muhafaza edilebilmekte, oda sıcaklığında 6 saat sonra bozulmaya başlamaktadır. Ayrıca -170 0C’de
24 ay muhafaza edilebilir.
5. Tüketilmesi
Günlük doz çocuklar için 0.3-0.5 g,
yetişkinler için 1 g olacak şekilde ayarlanmalı ve en az 20 gün süre ile kullanılmalıdır. Günlük doz saf olarak alınabildiği
gibi, 10 katı süzme bala karıştırılarak da
alınabilir.
6. İnsan sağlığına etkisi
Arı sütünün en büyük özelliği vücutta
hücre yenilenmesi, üretimi ve metabolizması üzerine etkili olmasıdır. Organizmaya güç ve canlılık kazandırarak kendisini
yenilenmesine imkan verir. İştahsızlık,
kronik rahatsızlıklar, beslenme bozuklukları, bronşit, astım, uykusuzluk gibi rahatsızlıklara iyi geldiği birçok araştırmada
ortaya konmuştur.
Bütün bu olumlu gelişmeler ve bilimsel verilerin sonuçları umut verici yönde
olup, birçok hastalığın tedavisinde ilacı
destekleyici nitelikte ve günlük diyette geniş miktarda kullanılmaktadır.
Müdürlüğümüz bünyesinde faaliyete
geçecek olan “Arım Balım Peteğim” projesi kapsamında yapılacak olan işleme ve
paketleme tesisinde arı sütü işleme ünitesi de kurulacak olup, kurumumuzca arı
sütü üretmek isteyen üreticilere de teknik
destek verilecektir.
ORDU
BAL
Uğur Cörüt
Ordu Ziraat Odası Başkanı
Üretiminin Merkezi
Ordu ilinde 1940'lı yıllara kadar sadece ailelerin kendi ihtiyaçlarını karşılamak
amacıyla ilkel kovanlarla yapılan arıcılık,
1960 yılından sonra modern kovanlarla,
gezginci olarak yapılmaya başlanmıştır.
Arıcılarımızın büyük çoğunluğu Kafkas
arı ırkıyla çalışmaktadır. Ancak son yıllarda
Belfaks arı ırkıyla da çalışmaya yöneliş bulunmaktadır.
Ordu ilinde arıcılığı geliştirmek için çeşitli projeler bulunmaktadır. Arıcılığı geliştirme
projesi kapsamında ilk etapta 145 arıcıya
20'şer tane olmak üzere toplam 2 bin 900
adet polen toplama tuzağı dağıtılmıştır.
Ayrıca Ordu valiliği tarafından desteklenen "Arım Balım Peteğim" projesi ile Avrupa Birliği Ülkeleri içinde Arıcılık sektöründe
9,355,000 avro ile en yüksek Avrupa Birliği
desteği alan tek arıcılık projesi olarak bilinmektedir.
Ordu'nun flora yapısı arıcılık için uygun
değildir. Ancak Türkiye'nin florasını değerlendiren Ordulu gezginci arıcılar arıcılığı, Ordu
ekonomisine fındıktan sonra ikinci sırada
gelir getiren tarımsal bir faaliyet olarak yapmaya başlamışlar ve Ordu'yu Türkiye arıcılığı
bakımından ilk sıralara yerleştirmişlerdir.
Bunun yanında Ordu Arı Yetiştiricileri
Birliği bir çok defa Dünya Arıcılar Birliğine üye olmak istemiş ve 2013 yılında üye
olmayı başarmıştır. TÜİK verilerine göre
2012 yılı itibarıyla Ordu'da 19 ilçe ve bu
ilçelere bağlı 502 köyde arıcılık yapılmaktadır. Ordu arıcıları arılarını genellikle ilin
sahil kesimlerinde kışlatmakta, bir kısmı
ise kışlatma için Akdeniz sahilini tercih etmektedir. Mesudiye İlçesi haricindeki diğer
ilçelerdeki arıcılar genellikle gezginci arıcılık yapmaktadır. Tarım sektörü içerisinde
kovan sayısı ile arıcıkta ikinci sırada yer
alan Ordu ili, TÜİK 2012 verilerine göre bal
üretiminde 1. sırada yer almakta olup, koloni başına bal üretimi Türkiye ortalaması
14,04 iken, ilimizde bu miktar 23,51 kg'dir.
Yaklaşık 5 bin ailenin 487.214 kovan
ile arıcılık yaptığı il, yıllık ortalama 10 bin
ton bal üretimi ile Türkiye bal üretiminde ilk sıralarda yer almaktadır. Ordu ili
2012'de Türkiye bal üretiminin %12,85'ini
karşılamıştır.
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
Yıl:5 | Sayı: 57 | EYLÜL 2013
HEPOKUR SORUNLARI DİNLEDİ
19
TARIM FUARI AÇILDI
Hepokur’un ziyaretine Aksaray Ziraat Odası Başkanı Emin Koçük, Cihanbeyli Ziraat Odası Başkanı Galip Yeşilırmak, Emirgazi Ziraat Odası Başkanı
Ramazan Kocatürk de katıldı. Toplantıda, Niğde Ziraat Odası Başkanı Veli Kenar, Niğde Ziraat Odası Meclis Kurulu Başkanı Nihat Özbek, Altunhisar Ziraat
Odası Başkanı İsmail Yazgan, Bor Ziraat Odası Başkanı Nurettin Eriç, Çamardı
Ziraat Odası Başkanı Bilal Çınar, Çiftlik Ziraat Odası Başkanı Arif Dinçsoy hazır
bulundu.
Elazığ Ziraat Odası
Ziyarette, il genelinde üretilen patatesle ilgili gerek maliyet ve pazar konusunun yanı sıra elma üreticilerinin sıkıntıları, lahanayla ilgili pazarlanma sorunları ele alındı ve çözüm önerileri dile getirildi.
Elazığ’ın ilk tarım fuarı Doğu Garajı’nda açıldı. Fuarda, tarım ürünleri, iş
makineleri ve yedek parçalar çiftçilerin beğenisine sunuldu.
Tarım Fuarı’nın açılışına Vali Ömer Faruk Koçak, AK Parti Elazığ Milletvekili
Şuay Alpay, AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, Türkiye Ziraat Odaları
Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Bekir Şinasi Özdemir, Emniyet Müdürü Ayhan
Buran, İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Ahmet Kaygusuz, Elazığ Ziraat
Odası Başkanı İbrahim Hacıoğulları ve çiftçiler katıldı.
Elazığ’ın fuar özleminin bu fuarla ortadan kalktığının altını çizen Vali Ömer
Faruk Koçak, “Fazla üründen ziyade marka olabilecek ürünler üretilmesi taraftarıyım. Elazığ’ın bildiğim kadarıyla fuar özlemi devam ediyordu. Bu vesileyle bu özlem ortadan kalkmış oldu. İnşallah önümüzdeki yıllarda çok daha
fazla sayıda firmayla ve çok sayıda markayla bu fuar devam edecek” diye
konuştu.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Bekir Şinasi Özdemir,
ilk olması sebebiyle fuarda bazı eksiklikler olduğunu ancak bundan sonraki
fuarların çok daha güzel geçeceğini söyledi. Özdemir, “Tarım fuarımızda yer alan şeyler yurdun muhtelif bölgelerinden gelen ve Elazığ’ımızın da ürettiği bazı ürünlerdir. Bu
manada, çiftçilerimizin ürettiklerini sergilemekten aldığımız keyfi, mutluluğu sizlerle
paylaşmaktan büyük bir onur duyuyorum, hepiniz şeref verdiniz” dedi.
3. SÜRGÜN TOPLANMAYA
BAŞLANDI
Espiye Ziraat Odası
AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ ise, fuarın Elazığ adına önemli olduğuna
dikkati çekerek, “Bugün güzel bir günde beraberiz. Ben de tarım bölgesinden geliyorum. Her büyük adımlara küçük adımlarla ulaşılır. Tarım fuarının açılması Elazığ adına
güzel bir gelişme” dedi.
Tarımda sulamanın önemine işaret eden AK Parti Elazığ Milletvekili Şuay Alpay da
2013 yılı bitmeden Uluova Sulama Projesi’nin ek yatırım programına alınacağını dile
getirdi. Alpay, “Elazığ Uluova sulamasıyla ilgili yapılması gereken teklif yapıldı ve DSİ
Genel Müdürlüğü’nden olur alındı. Sadece son raporun verilmesi için firmaya 15 gün
süre verildi. Bu yıl bitmeden Elazığ Uluova Sulama Projesi’nin yatırım programına alınması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diye konuştu.
Konuşmaların ardından fuarın açılmasında emeği geçenlere plaket verildi.
ÇİFTÇİLERE UCUZ TOHUMLUK
Giresun’un Espiye ilçesine bağlı köylerde Eylül ayı üçüncü sürgün çayı toplanmaya başlandı.
Espiye Ziraat Odası Başkanı Raif Uçar, Espiye ilçesi Adabük, Hacıköy,
İbrahimşeyh ve Hacımahmutlu köylerinde üçüncü sürgün Eylül ayı olarak
nitelendirilen yaş çay toplanmaya başlandığını söyledi. Uçar, bu ay
havaların sıcak gitmesi nedeniyle istenilen kalitede yetişen çayın
vatandaşın istediği düzeye geldiğini, yaş çayın zamanında kesilmesi gerektiğini belirtti.
Burhaniye Ziraat Odası
Niğde Ziraat Odası
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Muhasip üyesi Mustafa Hepokur, beraberindeki Oda Başkanlarıyla birlikte Niğde Ziraat Odası’nı ziyaret etti;
yöre sorunlarıyla ilgili bilgi aldı, çözüm önerilerini görüştü.
Balıkesir’in Burhaniye ilçesinde Ziraat Odası Başkanlığı, çiftçilere ucuz
buğday tohumluğu dağıtımına başladı.
Dalaman Tarım İşletmesinden temin edilen tohumluğun sertifikalı olduğunu anlatan Ziraat Odası Başkanı Ali Duman, tohumluğun 50 kilogramlık
çuvalını 65 liradan sattıklarını belirtti.
Tohumluk almak isteyenlerin kendilerine başvurmalarını isteyen Başkan
Duman, “Önümüzdeki aydan itibaren yöremizde buğday ekimine başlanacak. Biz de çiftçilerimize destek amacıyla buğday tohumluğu getirdik.
Dağıtımını yaptığımız Cumhuriyet 75 türü buğday tohumluğu sertifikalı olup
yöre şartlarına uygun yüksek verimli bir çeşit. İhtiyacı olan çiftçilerimizin
başvurmalarını bekliyoruz” dedi.
TZOB
Ziraat
ODALARI
Türk Çiftçisinin Sesi
Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Ücretsiz Yaygın Süreli Gazetesidir
Yıl: 5
EYLÜL 2013
Sayı:57
Yönetim Yeri
GMK Bulvarı No: 25 Demirtepe/ANKARA
Tel: 312 231 63 00 (Pbx)
Fax: 312 229 65 38 - 231 30 77
www.tzob.org.tr

Benzer belgeler