Sektör Raporu

Transkript

Sektör Raporu
TARMAKBĐR
TÜRK TARIM ALET VE MAKĐNALARI ĐMALATÇILARI BĐRLĐĞĐ
TÜRKĐYE TARIM MAKĐNALARI SEKTÖRÜ
SEKTÖR RAPORU
Derleyen: M.Selami İLERİ
Meşrutiyet Cad. No:31/6
[email protected]
www.tarmakbir.org
06420 Kızılay/Ankara
(T):0.312.4193794 (3 hat) (F):0.312.4193753
[09.11.2012]
TANITIM
TARMAKBĐR Türk Tarım Alet ve Makinaları Đmalatçıları Birliği, 1978 yılında kurulmuş olup,
ülkemizde traktör ve tarım makinaları ana iştigal konusu olan imalatçı, ihracatçı ve ithalatçıların üye
olduğu bir dernektir.
Makine Sanayi Sektör Platformuna Üye Đmalatçı Dernekler içinde mazisi en eski, en köklü
dernek TARMAKBĐR’dir. Birliğimizin halen 240 üyesi bulunmaktadır. Bakanlar Kurulu kararıyla
unvanının başında “Türk” kelimesini kullanmaya hak kazanmıştır.
TARMAKBĐR sektörel bir sivil toplum kuruluşudur. Kuruluş amacı, Ülke genelinde üyelerine
mesleki, sosyal, kültürel ve ekonomik yönlerden rehberlik etmek ve desteklemek, sektör haklarını
savunmak ve üyeleri ile işbirliği yaptığı kuruluşlar arasındaki dayanışmayı sağlamaktır. Üyelerimizin
başta sanayi ve tarım mevzuatları hükümleri gereği olmak üzere, ilgili bütün mevzuatlar gereği sahip
olması gereken belge, ruhsatname, rapor işlemleri ile ilgili danışmanlık, başvuru ve takip işlemleri,
“Tarım Kredi Kooperatifleri” satıcılık sözleşmeleri ile ilgili işlemler, mevzuat ve istatistikî veri
oluşturulmasına yönelik çalışmalar ve Üyelerimiz için sekreterya hizmetleri, Birliğimiz bünyesinde
yapılmaktadır.
Üyelerimizin yasal mevzuata ve standartlara haiz, kaliteli ve güvenli makine imal etmesi, güncel
mevzuata dair gelişmelerden haberdar olması, Devlet desteklerinden azami ölçüde faydalanması,
sektör sorunlarının belirli bir moderasyon altında tartışılarak çözüm önerilerinin üretilmesi ve
değerlendirilmesi, kısa ve orta vadeli sektörel hedeflerin belirlenmesi gibi amaçlarla, ilgili kamu
kurumlarının ve akademisyenlerin de katılımı ile seminer, toplantı ve kongreler düzenlenmektedir.
Benzer şekilde, ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından düzenlenen benzer etkinliklere katılım sağlanmakta,
sektör menfaatlerinin azami ölçüde korunmasına katkı sağlanmaktadır.
Genel Sekreterliğimize bağlı Teknik Büromuz tarafından ülkemizde ve dünyada, sektörümüzü
ilgilendiren gelişmeler izlenmekte, yurt içi ve yurt dışı ihale ve mal talepleri, mevzuat, istatistik, seminer,
toplantı ve kongre, fuar, sektörel heyetler, sektörel haberler gibi birçok kategoride bilgiler, elektronik
ortamda üyelerle paylaşılmaktadır. Đstatistik ve Pazar Araştırma Büromuz ise sektör istatistikleri rapor
haline getirilmekte, ayrıca traktör grubunda imalat, iç pazar satışları, ihracat gibi konularda, Üyelerden
aylık dönemlerde gelen bilgiler doğrultusunda raporlar oluşturulmaktadır.
Birliğimiz bu gün Tarımsal Mekanizasyon Kurulu (Başkan yardımcılığı), Makine Teknik Komitesi
(Üye), Tarım Makinaları Alt Komitesi (Başkanlık ve Grup Sekreterliği), Traktör Alt Komitesi (Üye), TOBB
Sektör Meclisi (Üye), Makine Sanayi Sektör Platformu (Eşbaşkanlık ve Đcra Kurulu Üyeliği) gibi
organizasyonlarda yönlendirici pozisyonlarda yer almaktadır. Birliğimiz ayrıca DEĐK (Dış Ekonomik
Đlişkiler Kurulu) Kurucu Üyesidir.
Katılım sağlanan toplantılarda Üyelerimizin ve sektörümüzün menfaatleri azami ölçüde
savunulmaktadır. Bu dönemde çeşitli ulusal ve uluslararası kongrelerde sektörümüzün daha geniş
çevrelere tanıtımı sağlanmıştır. Birliğimizde gerçekleştirdiğimiz çeşitli sektörel toplantılarla, üyelerimiz
ve ilgili devlet kurumları bir araya getirilmiş, sorunların ilk ağızdan çözüm mercilerine iletilmesi ortamı
yaratılmıştır. Geleneksel hale getirmeye çalıştığımız ve en son geçtiğimiz Ekim ayında 5.sini
düzenlendiğimiz TARMAKBĐR SEKTÖR BULUŞMALARINI son derece önemsiyoruz. Üyeler arası
kaynaşma, sanayici-kamu ilişkisini sıcak tutan bu organizasyonu her sene tekrarlamaya gayret
etmekteyiz. TARMAKBĐR Buluşmalarının yanı sıra geçtiğimiz faaliyet döneminde hız kazanan diğer bir
çalışmamız, özellikle Bursa, Konya ve Đstanbul fuarları ile eş zamanlı olarak toplantı, panel, sempozyum
gibi etkinliklerin organizasyonudur. Bu organizasyonlarla Finans kuruluşlarından, Üniversitelere, kamu
kurumlarından test merkezlerine kadar birçok farklı kurum ve kuruluş ile Üyelerimizi bir araya
getiriyoruz. Bu çalışmalardan belki en önemlisi 24 ülkeden, 91 uluslararası katılımcının iştirak
ettiği 1.AVRASYA TARIMSAL MEKANĐZASYON ZĐRVESĐ’dir. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Tarım Makinaları Bölümü ve TÜYAP işbirliği ile 16–17 Aralık 2011 tarihleri arasında Đstanbul’da, başarı
ile gerçekleştirdiğimiz bu Zirveyi, uluslar arası katılımcılarla birlikte 198 kişi takip etmiştir.
Birliğimiz, 2008 yılında çalışmalarına başlayan “AGRIEVOLUTION KÜRESEL TARIM
MAKĐNALARI AĞI”na üyedir. Sektörde dünya devleri olan Almanya, ABD, Đngiltere, Đtalya, Fransa,
Japonya, Hindistan, Çin, Kore, Brezilya, Rusya’nın Tarım Makinaları Đmalatçıları Birlikleri’nin
çalışmalarına katıldığı bu ağ kapsamında şimdiye kadar 3 Zirve, 4 Ekonomik Komite ve 1 Đcra Komitesi
Toplantısı gerçekleşmiştir. 2012 yılı Nisan ayında, bu uluslararası ağın bir platforma dönüşmesi için bir
mutabakat zabtı imzalanmış olup Brezilya, ABD, Đtalya, Fransa, Hindistan ve Türkiye, kurucu üye olarak
bu zabta imza atmıştır. Böylece AGRIEVOLUTION Küresel Tarım Makinaları Birliği (Đttifakı) resmen
kurulmuştur.
BĐR BAKIŞTA SEKTÖRÜN 2011 YILI DEĞERLENDĐRMESĐ
Dış Ticaret
2011 yılı, “Tarımsal Mekanizasyon Sektörü” için oldukça verimli bir yıl olmuştur. Genel ihracat,
bir önceki yıla göre % 17 mertebesinde bir artış göstermiştir. Bu dönemde serbest bölgeler dâhil 148
ülkeye, 384 milyon USD seviyesinde bir ihracatın gerçekleşmiş olup (TARMAKBĐR Sınıflaması),
traktör yedek parçaları, tütün hazırlama-işleme makinaları, kümes hayvancılığı ve arıcılık, tarım
ürünlerini sınıflamaya yönelik makinaları ile birlikte sektör ihracatı 455 milyon USD olmuştur.
2011 yılında traktör ve ekipman grubunda en fazla ihracat gerçekleştirdiğimiz 10 ülke
sırasıyla Irak, ABD, Đtalya, Fas, Sudan, Fransa, Güney Afrika Cumhuriyeti, Bulgaristan, Şili ve
Đran’dır. ABD, Irak, Đtalya ve Fas’a yapılan ihracatın genel ihracat içindeki payı %34’dür.
En fazla traktör ihracatımız ABD, Irak, Fas, Đtalya ve Polonya’ya yapılmaktadır. En fazla ekipman
ihracatı ise Sudan, Irak, Đtalya, Đran, ABD, Bulgaristan, Azerbaycan, Rusya, Meksika ve
Romanya’ya yapılmaktadır.
Türkiye Traktör ve Tarım Makinaları Đhracatı ve Đthalatı- [TARMAKBĐR] (Değer, USD), 2011
GTĐP
Sulama Ekipmanları
Đlaçlama Ekipmanları
Yükleyiciler
Toprak Đşleme & Ekim Ekipmanları
Hasat Ekipmanları
Süt Sağma Ekipmanları
Hayvancılık Ekipmanları
Tarımsal Römork
Traktör
Motokültüvatör
Toplam/
Đhracat
Yüzde
5.060.720
9.776.635
10.849.702
62.972.014
44.926.845
12.610.725
21.117.546
1.469.078
212.776.836
2.632.299
384.182.400
1,3%
2,5%
2,8%
16,4%
11,7%
3,3%
5,5%
0,4%
55,4%
0,7%
Traktör hariç
Yüzde
3,0%
5,7%
6,3%
36,7%
26,2%
7,4%
12,3%
0,9%
1,5%
Đthalat
Yüzde
26.651.724
34.007.013
480.113
50.846.270
201.169.819
23.605.888
18.248.780
202.070
341.311.725
5.262.025
701.785.427
3,8%
4,8%
0,1%
7,2%
28,7%
3,4%
2,6%
0,0%
48,6%
0,7%
Traktör hariç
Yüzde
7,4%
9,4%
0,1%
14,1%
55,8%
6,5%
5,1%
0,1%
1,5%
Gerek traktöre olan aşırı talep ve gerekse hibe ekipman destekleri ile sulama ve hayvansal
üretim ekipmanlarındaki sıfır faizli zirai krediler nedeniyle ekipman pazarındaki canlanma beraberinde
ithalatı da kayda değer oranda arttırmıştır. 2011 yılında traktörde 341 Milyon USD, ekipmanda ise
360 Milyon USD seviyesinde ithalat yapılmıştır.
Böylece 2011 yılında bir önceki yıla göre %80’lik bir artışla şimdiye kadar ki en yüksek ithalat
değerine ulaşılmıştır (702 Milyon USD). Đthalatta dikkat çekici bir nokta, biçerdöver, balya, silaj ve
pamuk hasat makinaları ithalatının, tüm hasat makinaları ithalatında % 77, tüm ekipman ithalatında ise
% 43 pay almasıdır (2011). Ekipman ithalatının % 63’ünü sulama makinaları, çapa makinaları, süt
sağma makinaları, biçerdöver, balya, silaj ve pamuk hasat makinaları oluşturmaktadır.
Traktör satışlarının zirve yapması ithalata da yansımıştır. 2011 yılında 341 Milyon USD
değerinde yaklaşık 15 bin adet traktör ithal edilmiştir.
En fazla ithalat yaptığımız ülkelerin başında ise Đtalya, Hindistan, ABD, Almanya, Polonya,
Fransa, Çin, Kore ve Đngiltere gelmektedir. Đtalya, Hindistan ve ABD’den yapılan ithalatın, genel ithalat
içindeki payı % 45’dir. Traktör grubunda en çok ithalat yaptığımız ilk 10 ülke; Đtalya, Hindistan,
Fransa, Almanya, Güney Kore, ABD, Đngiltere, Meksika, Japonya ve Avusturya’dır
Đç Pazar
Traktör ve ekipman imalatında ve satışında rekorların kırıldığı 2011 yılında traktör imalatı
62.750 adet olurken, iç pazarda yaklaşık 61 bin adet traktörün satılmıştır. Bu yönüyle Dünya’da en
büyük 4. Pazar konumuna gelmiştir.Traktör sektöründe son yıllarda yaşanan yapısal dönüşümle birlikte
ortalama traktör gücü 50 beygirden 65-70 beygire, çift çeker traktörlere olan talep de %35’dan,
%64 seviyesine çıkmış durumdadır.
2011 yılında Türkiye pazarında satılan her 100 traktörden 91'i tarla tipi, 9'u bahçe tipidir.
Traktör grubunda iç pazar satış değerinin 2010 yılında 878 Milyon Euro, 2011 yılında ise
1,22 Milyar Euro'ya ulaştığı tahmin edilmektedir.
2011 yılında iç pazarda satılan traktörlerin %19,7'si ithal menşelidir.
2007 yılında uygulamaya başlanan “Kırsal Kalkınma Makine ve Ekipman Desteği”, özellikle
2009 yılından itibaren sektöre kayda değer bir ivme kazandırmıştır. Geçtiğimiz yıl 35 farklı tarım
makinası için yaklaşık 276 milyon TL hibe desteği verilmiştir. Raporlara göre özellikle balya
makinası, damla ve yağmurlama sulama sistemleri, ilaçlama makinaları, el traktörü ve ekim
makinalarına çiftçiler büyük rağbet göstermiştir. Kırsal kalkınma destekleri kapsamında makine ve
ekipman alımlarının desteklenmesi programı ile 5 yılda yaklaşık 625 milyon TL hibe desteğine ve 1
milyar 350 milyon TL satış değerine ulaşılmıştır. Bu desteklemelerin önümüzdeki yıllarda artarak
devam etmesi, eski makine parkımızın yenilenmesi adına çok önemli bir çalışma olacaktır. Bunun yanı
sıra, ülke ekonomisine katılan binlerce yeni ve teknolojik tarımsal mekanizasyon aracı ile işgücü ve
tarla verimi sağlanmıştır. Başta su olmak üzere doğal kaynaklardan sürdürülebilir yararlanma
artmıştır. Küçük ölçekli ve atıl arazilerin kullanılması sağlanmıştır. Tarımsal ürünlerde ve tarım
makinelerinde yeni pazar olanakları yaratmıştır. Üreticinin rekabet gücü yükselmiştir. Tarımda
çalışma koşulları iyileşmiştir. Tarım makineleri sanayinin gelişmesine katkı sağlamıştır Đmalatçılar,
çiftçinin yeni teknolojili ve verim faktörü yüksek makinaları tercih etmesi nedeniyle daha fazla AR-GE
faaliyetleri içinde bulunmaya başlamış ve inovasyona özendirilmiştir. Yeni teknolojili makine
üretimi ve kullanımı artmıştır. Bu desteklemelerin gözden kaçan bir diğer faydası da desteklemeye
konu edilmeyen traktör ve diğer ekipmanların satışlarına olmuştur. Hibe kapsamında olmayan
makine satışları da dolaylı olarak artmıştır.
Ülkemizdeki tarım arazilerinde artış olmamasına rağmen, tarımda yaşanan verim ve üretim
artışının en önemli sebebi tarımın daha modern makinalarla yapılmasıdır. Bununla birlikte en kısa
sürede bir fayda analizi çalışmasının yapılması, makinaların ekonomik etkinliğinin belirlenmesi, birim
maliyet için daha fazla fayda veren makinaların öncelikle desteklemeye konu edilmesi gerekmektedir.
Bu çalışmanın bilimsel metodlar altında yapılması son derece önemlidir. Bir diğer önemli husus, bu
çalışmaların havza bazlı üretimi destekleme modelleri ile eşgüdüm içinde yapılması, en küçük ölçekte
bölgesel bazda makine parkının çıkarılması, bölgenin ihtiyaçları doğrultusunda ortak makine
kullanımının da desteklemelerle teşvik edilerek daha büyük kapasitelerde (Tarımda gelişmiş ülkelerde
özellikle hasat mekanizasyonunda kendi yürür makinaların, büyük kapasiteli makinaların kullanımı
giderek artmaktadır) makine üretiminin teşvik edilmesini sağlamaktır.
2011 yılında GAP, DAP hibe destekleri kapsamında süt sağım tesisleri, süt soğutma tankı, yem
hazırlama üniteleri ve silaj makinası alımlarına hibe destekler söz konusu olmuştur. Ayrıca süt sağım
tesisleri ile sulama sistemleri için sıfır faizli zirai krediler bu sektörlere olan talebi oldukça arttırmıştır. Bu
dönemde en fazla teknolojik gelişme hasat ekipmanlarında yaşanmıştır. Tarım makinalarında elektronik
parça kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır.
Bu olumlu gelişmeler, beraberinde kayda değer oranlarda zirai kredi kullanımını da getirmiştir.
Bu nedenle Devlet tarafından bir anlamda frene basılmış ve yılın son aylarında kredi kullanımında
zorluklar (Vadelerin kısalması, kredilendirme oranının düşürülmesi) yaşanmıştır.
Sektörel Etkinlikler
Sektörel fuarlarda özellikle Bursa, Konya ve Adana fuarlarında boş bir alan kalmadığı gibi
çevredeki yeşil alanlar, otoparklar bile fuar alanı olarak değerlendirilmiştir. Bursa fuarı, en yoğun
ziyaretçi katılımına sahne olduğu gibi ülkemizde kitap fuarından sonra en fazla ziyaretçi çeken fuar
olmuştur.
2011 yılında “Türkiye Makine Sanayi Strateji Belgesi”nin Resmi Gazete’de yayımlanması ile
sanayi stratejisi konusu, devletin resmi bir belgesi olmuştur. Bu belgede TARMAKBĐR, 4 eylemde ilgili
kuruluş olarak yer almıştır. Bu eylemlerden ikisi sektörümüz için kritik öneme haizdir. Bu eylemler,
“Kırsal Kalkınma Makine-Ekipman Alımı Destekleri uygulamaları” ve “Tarım makinaları için zirai krediler
konusu ile 25 yaş ve üstü traktörlerin hurdaya ayrılarak yenilenmesinin teşvik edilmesi” hususudur.
2011 yılı, sektörel birçok toplantı, seminer ve kongreye de tanıklık etmiştir. “Kırsal Kalkınma
Makine-Ekipman Desteklemeleri” çalışmaları, “Tarımsal Mekanizasyon Kongreleri”, “Tarımsal
Mekanizasyon Kurulu” toplantıları çok yoğun bir katılımcı ilgisine sahne olmuştur.
Son yıllarda tarım teknolojileri fuarları ile eşzamanlı olarak gerçekleşen TARMAKBĐR
etkinliklerden ilki Konya’da gerçekleşmiştir. Konya Tarım 2011 Fuarı’nda; Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, deney yapma yetkisi verilmiş Üniversiteler, Tarım
Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği ve Bölge Müdürlükleri yetkilileri ve Üyelerimizin katıldığı bir dizi
toplantı ile "Tarım Kredi Kooperatifleri ile yapılan satışlar" ve "Üniversite Sanayi işbirliği" üzerine
görüşmeler ve değerlendirmeler yapılmıştır.
Bursa Tarım Fuarı sırasında da, Fransa Tarım Makinaları Đmalatçıları Birliği (AXEMA) yetkilileri
ile bir organizasyon gerçekleştirilmiş ve Türk-Fransız firmaları işbirliği imkânlarını konuşmak üzere bir
araya getirilmiştir.
Sektör sorunlarının ve çözüm önerilerinin tartışılması, kamu kurum ve kuruluşları tarafından
tarımsal mekanizasyonla ilgili mevzuat çalışmaları ve uygulamalar hakkında bilgi verilmesi, mevzuat ve
uygulamalarına dair sorunların kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileriyle görüşülmesi ve ÜniversiteSanayi işbirliğinin geliştirilmesi amacıyla düzenlenen "Geleneksel Sektör Buluşması", Eylül ayının
sonunda Antalya'da gerçekleşmiştir. Yoğun bir ilginin yaşandığı 2011 buluşmasına bu yıl ilk defa
Üniversitelerden akademisyenler de katılmıştır. Đlk gün yapılan toplantıda özellikle “Kırsal Kalkınma
Yatırımlarının Desteklenmesi Programı Kapsamında Makina ve Ekipman Alımı Destekleri”nde yaşanan
sorunlar ve çözüm önerileri ile Deney Raporuyla ilgili konular dile getirilmiş, ikinci gün yapılan toplantıda
ise “””Üniversite-Sanayi işbirliği” özelindeki konular taraflarca tartışılmıştır.
Aralık ayının başında Hindistan'da EIMA AGRIMACH INDIA 2011 fuarı ile eşzamanlı olarak "4.
Agrievolution Economic Working Group- 4. Agrievolution Çalışma Grubu" toplantısı gerçekleşmiş ve bu
toplantıya Đtalya, Fransa, Almanya, Hindistan, Brezilya, Japonya, Kore ve Türkiye'nin "Tarım Makinaları
Đmalatçıları Birlikleri" iştirak etmiştir. Agrievolution Tarım Makinaları Küresel Network'ünün tek çalışma
komitesi olan Agrievolution Çalışma Grubu toplantısında "Ülke Raporları"nın yanı sıra "Tarım
Makinaları Đşletmeleri Çapında Genel Durum Anketi" ve Traktör ve Ekipman Đmalat, Đç Pazar, Đhracat
Đstatistikleri" konusunda bilgiler paylaşılmıştır.
Bu dönemde yapılan en etkin çalışmalarından biri de Đstanbul’da 16–17 Aralık 2011 tarihleri
arasında, Türk Tarım Alet ve Makinaları Đmalatçıları Birliği (TARMAKBĐR), Ankara Üniversitesi Ziraat
Fakültesi Tarım Makinaları Bölümü ve TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. işbirliği ile
düzenlenen “1.Avrasya Tarımsal Mekanizasyon Zirvesi” olmuştur. Zirveye 24 ülkeden; Mısır,
Özbekistan, Tunus, Đran, Bosna Hersek, Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan, Afganistan, Karadağ,
Moldova, Tacikistan, Arnavutluk, Filistin, Sırbistan, Senegal, Türkmenistan, Pakistan, Gürcistan, Sudan
ve Makedonya'dan uzman, akedemisyen ve özel sektör temsilcisi toplam 91 uluslararası katılımcı iştirak
etmiştir. Ulusal katılımcılarla birlikte zirveyi 198 kişi takip etmiştir. Zirvede “Tarım Makinalarında Yeni
teknolojiler”, “Tarım Makinalarında Yeni Teknolojik Uygulamalar”, “Tarım Makinalarında Gelecek
Senaryoları” ve “Türk Tarım Makinaları Sanayi” konularında bir dizi panel düzenlenmiştir.
TÜRKĐYE TARIMININ PROFĐLĐ
23,6 milyon hektarlık bir alanda yapılan bitkisel üretimde toplam alanın %83,5’unde tarla bitkileri
tarımı yapıldığı halde, %13’lük bir alanda yapılan meyvecilikte bitkisel GSMH’nın %36’sı, %3,5’luk bir
alanda yapılan sebzecilikte bitkisel GSMH’nın %30’u elde edilmektedir. Yani daha dar bir alanda daha
yüksek bir gelir söz konusudur. Ülkemizde tarla tarımı ve özellikle kuru tarım desteklemelerle ayakta
kalabilmektedir. Tarla tarımının sosyo-ekonomik önemi, verimin önemini arttırmaktadır.
Son tarım sayımına göre (TS2001) Türkiye'de yaklaşık 3 Milyon tarım işletmesi vardır.
ÇKS kapsamında yapılan değerlendirmeye göre (2011) ise yaklaşık 2,3 Milyon tarım işletmesi vardır.
38,2 Milyon Ha tarım arazisinin (2011), 4 Milyonu nadas alanı, 15,7 Milyon Ha üzerinde bitkisel üretim
(tahıl ve diğer), 0,8 Milyon Ha üzerinde sebze tarımı, 3,1 Milyon Ha üzerinde uzun ömürlü bitki tarımı
(Meyvecilik, bağcılık, zeytincilik) yapılırken, 14,6 Milyon Ha arazi çayır ve mera alanıdır. Ayrıca 21,5
Milyon Ha arazi de orman alanıdır. (Yıllara Göre Đstatistik)
Tarım sayımına göre (2001) 1.000 Dekardan büyük araziye sahip işletme sayısı 4.500 adet iken, 5.000
Dekardan büyük araziye sahip işletme sayısı ise sadece 57'dir. Đşletmelerin üçte biri ortalama 20-50
Dekar araziye sahiptir.
ÇKS verilerine göre ise (2011), 1.000 Dekardan büyük araziye sahip işletme sayısı 1.700 adet iken,
5.000 Dekardan büyük araziye sahip işletme sayısı ise sadece 57'dir. Đşletmelerin üçte biri ortalama 2050 Dekar araziye sahiptir.
TS2001'e göre, Yaklaşık 860 Bin işletme kendi traktörüne sahipken, 1,2 Milyon işletme kira ile traktör
kullanmaktadır. (Özel Đstatistik)
TS2001'e göre, 1,3 Milyon işletme, arazisini sulayabilirken, toplamda 35 Milyon Dekar alan
sulanabilmektedir. Đşletmelerin %88'i salma sulama ile sulama yapıyorken 38 Bin işletme damla sulama
sistemi kullanmaktadır. (Özel Đstatistik)
ÇKS kapsamındaki çiftçi sayısı 2,3 Milyondur. ÇKS kapsamındaki tarım arazisi toplamı ise 15,6 Milyon
Ha'dır.(ÇKS 2011)
Dünya Üretiminde ilk 10 içerisinde olan ürünler ;
Kuru Soğan (6),Greyfurt (altıntop) (6), Aspir(6), Çavdar(6), K.Pamuk(7), Limon (7), Armut (7), Arpa(8),
Ayçiçeği(10), Susam(10), Çay, Havuç, Karnabahar
TS2001'e göre, Đşletmelerin %62,3'ü bitkisel ve hayvansal üretim yaparken, %37,2'si sadece bitkisel
üretim yapmaktadır. (Özel Đstatistik)
TS2001'e göre,Đşletmelerin %85'i kendi arazisini işletirken, %12,7'si başkalarının arazisini de
işletmektedir. (Özel Đstatistik)
TS2001'e göre, Đşletme bazındaki tarim arazilerin %16,2'si 4-5 parçalı, %21,9'si 6-9 parçalı, %21,5'i 1015 parçalıdır. Arazilerin sadece %3,2'si tek parçadır. (Özel Đstatistik)
Ortalama işletme büyüklüğü 6,8 Ha.dır.(ÇKS 2011)
TS2001'e göre, 12,3 Milyon ayrı parsel vardır.(TS2001)
TÜRKĐYE TARIMINDA GELECEK SENARYOLARI*
Rekabetçi olamayanlar sektörü terk edecektir
Bu olgu daha çok kuru tarım yapan, küçük/orta büyüklükteki işletme grubunda yoğunlaşacaktır,
Bu işletmelerin arazileri bir üst sınıftaki işletmelere katılacaktır,
Đşletme sayısı azalacak, ortalama büyüklük artacaktır.
Orta / büyük işletmelerin sayısı artmaya devam edecektir
Alışılagelmiş üretim tekniklerinden çağdaş tekniklere geçerek varlıklarını sürdürebileceklerdir,
Çağdaş üretim tekniklerinden müteahhitlik hizmeti alarak yararlanacaklardır.
Tarla tarımında kitlesel üretim yapan, uzman işletmeler ortaya çıkacaktır
Belirli ürünlerde uzmanlaşmış, yüksek üretim teknolojileriyle geniş alanlarda rekabetçi üretim yapan
işletmeler varlıklarını diğerlerinin aleyhine büyüterek yaygınlaşacaklar,
Bu işletmeler için yüksek güçlü traktör ve yüksek kapasiteli ekipman ihtiyacı oluşacaktır,
Profesyonel hayvancılık işletmelerinin sayısı artacaktır
Hayvansal üretim mekanizasyonu gelişecektir,
Kaba yem üretimi ve buna bağlı olarak kaba yem üretim teknolojileri önem kazanacaktır.
Sebze meyve üretimi / ihracatı artacaktır
Küçük/orta işletmeler bu üretim dalında yoğunlaşacaktır,
Rekabetin gelişmesiyle birlikte, bu üretime özgü, özel traktör/makina talebi ortaya çıkacaktır.
TARIMIN GELECEK STRATEJĐSĐ*
1-TARIMDA BAŞARILANLAR: Üretim ve üreticilerin (ÇKS) kayıt altına alınması ve ileriye dönük
istatistiki verilerin oluşturulması sağlandı. Destekleme politikalarında önemli gelişmeler sağlandı. Tarım
ürünleri ihracatında çeşit, değer ve miktar bazında önemli artış yaşandı. Tarımsal ürünlerde üretim,
kalite ve verimi arttırma konusunda iyi bir ilerleme sağlandı. Sulama yatırımlarına, kırsal kalkınma
yatırım projelerine ciddi destek verildi. Türkiye tarım havzaları üretim ve destekleme modeli kuruldu.
2- BAŞARILAMAYANLAR: Bölgesel üretim planı ve pazar talepleri doğrultusunda üretim yapılamadı.
Uzun vadeli tarım politikaları oluşturulamadı. Etkin ve iyi işleyen kooperatifleşme sistemi kurulamadı,
kooperatif ve üretici birliklerinin üretimden pazarlamaya geçen zincirde yetersizliği giderilemedi.
Mekanizasyonda yakalanan gelişme gübre, mazot gibi girdilerde yakalanamadı. Girdi maliyetleri
düşürülemedi, girdi destekleme eksikliği giderilemedi. Arazi toplulaşmaları yapılmasında sıkıntılar
yaşandı. Bazı tarım ürünlerinde (pamuk, yağlı tohumlu vb.) ithalatçı olduk. Hayvancılık ve bazı bitkisel
ürünlerde dengesiz ithalatı engelleyemedik. Büyük işletmelerdeki ve yetişen personeldeki eğitim
eksikliği giderilemedi. Ekonomik, verimli rekabet edebilir işletme ve örgütlenme modelleri
oluşturulamadı. Hayvan başına süt analizi ve desteklemesini başaramadık ve hayvancılıkta işletme
ölçeklerini büyütemedik. Mamul çeşitlendirme ve tarımsal markalaşmayı uluslar arası boyutta
başaramadık. Sulama konusunda verimliliği yakalayamadık ve sulanabilir arazilerin çoğaltılmasını
başaramadık.
3-TARIMIN GÜÇLÜ YANLARI: Tarıma uygun ülke coğrafyasının, (yer altı kaynaklarının, verimli geniş
arazi yapısının) ve ürün çeşitliliğinin varlığı. Teknoloji kullanımı, mekanizasyon, elektronik yapıda
gelişmiş olunması ve tarımda inovasyon uygulamalarının başlaması. Jeopolitik konum ve lojistik
avantajları. Çiftçinin iletişim teknolojilerinden daha fazla yararlanması ve bilgi-bilinç düzeyinde artış.
Yeniliklere açık, genç ve çalışkan nüfusun varlığı. Organik ve iyi tarım uygulamalarındaki olumlu
gelişme. Tarımsal endüstrinin gelişmiş olması ve doğru kurulmuş işletmeler bulunması. Bakir alanların
varlığı ve kirlenmemiş arazi yapısı.
4- ZAYIF YANLARI: Tarımsal girdilerde dışa bağımlılığın yüksek olması. Bilinçsiz gübre ve ilaç
kullanımı. Yeraltı kaynaklarının kötü kullanılması. Etkin ve bilinçli sulamanın yapılamaması. Vasıflı iş
gücünün operasyonel alanda yetersizliği ve yeterli teknik eleman olmaması. Tarım sektörünün
sendikasının ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde temsilinin olmayışı. Tarım ürünlerinde piyasa
düzenleme ve müdahale kuruluşlarının olmaması. Kamu ile özel sektör diyalogunun olmaması. Üretim
planlama eksikliği. Ürün işleme ve paketlemedeki standart ve kalite sorunları. Ürün pazarlanması ve
dağıtım kanallarında yetersizlik ve örgütlenme eksikliği. Miras nedeniyle parçalanmış toprak yapısı.
5- FIRSATLAR: Finans sektörünün tarıma ilgisinin artması, finansman olanak ve çeşitliliğinin artması,
tarımsal kredi seçenek ve olanaklarının devlet bankalarının yanında özel bankalarda da olması.
Devletin verdiği tarımsal mekanizasyon destekleri ve diğer destek ve hibelerin tarımsal üretimin
artmasına katkıda bulunması. Sübvansiyonların artması ve hayvancılığın teşvik edilmesi. Nüfusu
artmakta olan ülkelerde gıda ihtiyacının artması. Komşu ülkelerin (Rusya, Ortadoğu, Doğu Avrupa)
iklimden dolayı üretiminin kısıtlı olması ve bu ülkelerin zengin pazar konumunda bulunmasının
Türkiye’ye ihracat potansiyeli oluşturması. Tarımsal teknoloji ve bilişim teknolojisindeki gelişmeler.
6- TEHDĐTLER: Hava kirliliğinin, sulama sularının kirlenmesinin engellenememesi ve küresel iklim
değişikliklerinin üretimi olumsuz etkilemesi. Nüfus politikalarının tarımla örtüşmemesi, plansız kentsel
gelişim, turizm ve inşaat sektörü tarafından tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı nedeni ile tarım
arazilerini olumsuz etkilemesi ve tarımsal üretim alanlarının çok parçalı hale gelmesi. Dünyadaki
tarımsal teknoloji yatırımlarının artması, gelişmekte olan ülkelerin tarıma desteklerinin artması,
pazarlamada uluslar arası tröstlerin müdahaleci etkisi ve bunların rekabet gücüne olumsuz etkisi.
Dünyadaki ekonomik istikrarın bozulması, Orta Doğu’daki istikrarsızlık, petrol fiyatlarındaki artış eğilimi.
Avrupa Birliği ülkelerinde yaşanan ekonomik krizin arz ve talebe etkisi. Bilinçsiz sulama yöntemlerinin
toprağa zarar vermesi ve üretimin düşmesi, modern sulama sistemlerinin olmayışı. Bitkisel üretimde
yapılan bilinçsiz ilaçlamaların toprak kirliliğini arttırması, arıların ve arıcılığın yok olmasına neden
olması.
Konferansa katılanların tespitlerine göre tarımda yapılması gerekenler ise özetle şöyle:
Đç ve dış tüketim taleplerine uygun olarak daha verimli ve kaliteli üretim yapılmalı.
Sözleşmeli üretim teşvik edilmeli.
Çiftçinin bilinçlendirilmesi için sivil toplum kuruluşlarının görevlendirilmeli. Tarımda mesleki teknik
eğitimin önemi artırılmalı, çiftçilik meslek olarak gelişmeli.
Basın ve enformasyon yolu ile organik ve iyi tarım uygulamalarının süreçleri konusunda bilgi ve bilinç
düzeyinin arttırılması ağlanmalı.
Agro turizmin gelişmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı birlikte
çalışarak teşvik kapsamını genişletmeli.
Tarım Yasası’nda yer alan “Gayri Safi Milli Hâsıla’nın en az yüzde 1’i oranında tarıma destek olarak
ayrılır” hükmü mutlaka uygulanmalıdır. Tarımsal desteklemeler miktar ve çeşit olarak artmalı. Verilen
destekler Ziraat Bankası organizasyonu yerine illerde kurulacak komisyonlar tarafından denetlenmeli.
Devletin yatırım teşviklerinde, mevzuat kolaylığı yapılmalı.
Ekonomik değeri olan ürünlerin de destekleme kapsamına alınması ve yapısal destekler haline
dönüştürülmesi (sertifikalı tohum-fidan, makineli hasat, ürün işleme tesisleri, pazara giriş destekleri vb.)
sağlanmalı.
Kanatlı sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin modernizasyonunun gerçekleştirmesi için devlet
teşvikleri artırılmalı, buna ilave olarak istenilen teminat tutarı makul seviyeye çekilmeli. Bakanlık bu
konuyla ilgili modernizasyon ve kapasite artırımı yapacak işletmeleri belirleyip mekanizmaları harekete
geçirmeli.
Süt hayvancılığı yapan işletmelerin de modernizasyonu desteklenmeli.
Bakanlık, sulanabilir arazileri geleneksel yöntemler ile sulayan işletmeleri belirleyip bu konuyla ilgili bir
teşvik fonu ve bütçe oluşturularak ülkenin su kaynaklarını daha efektif kullanılması için modern sulama
sistemlerini yaygınlaştırmalı.
Tarıma yatırım yapacaklara yatırım teşvikleri verilmeli.
Lisanslı depoculuk bir an önce yaşama geçirilmeli.
Üretici örgütleri güçlendirilmeli. Her üründe kooperatifleşmeye gidilmeli ve üreticinin dış pazar anlayışı
bu yönde olmalı.
Đhracata teşvik sağlanmalı ve dış pazar odaklı üretim geliştirilmeli. Đhracata yönelik fiyatlamada
bağımsız bir düzenleyici kuruluş kurulmalı. Organik ürünlerin pazarlanması için firma, kuruluş ve Sivil
Toplum Kuruluşları desteklenmeli.
Ürün kalitesi ve işletme verimlilikleri artırılarak sürdürülebilir pazar dengeleri oluşturulmalıdır.
Gıdada hijyen, çevre sağlığı ve hayvan refahı için gerekli tedbirler alınmalı.
Đzlenebilirliğin (tarladan – sofraya) artırılması.
Organik tarım ve iyi tarım uygulamaları için Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından kullanılan zirai
ilaçların ruhsatlanması ve dozajlarının güncellenmeli.
Havza modeline dayalı üretim planlamasının bir an önce hayata geçirilmeli.
Makro ve mikro ekonomik dengeleri sağlayacak devlet politikaları oluşturulmalı. Lojistik uygulamalara
uyumlu politikalar geliştirilmeli.
Sosyal politikalar öne çıkarılmalıdır.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından, mayınlı ve organik tarıma uygun arazilerin organik
tarıma açılması için gerekli çalışmalar yapılmalı.
Tarım mevzuatı etkin uygulanmalı.
Araştırma-geliştirme ve üretimi geliştirme altyapısı geliştirilmeli.
Bilinçli tarım uygulamaları ile tarım toprakları, su kaynakları korunursa, tarıma dayalı endüstri de sağlıklı
olarak gelişecektir.
*Ali Ekber Yıldırım (Türkiye Tarım Sektörü Gelecek Stratejileri Konferansı notları)
MEKANĐZASYONUN ÖNEMĐ
Yeni yüzyılın en büyük sorunlarından birisi, giderek artan dünya nüfusunun gıda ihtiyaçlarını
karşılayabilmektir. Arazi büyüklüklerinin artmadığı hatta azaldığı, su kaynaklarının giderek tükendiği bu
senaryoda, öngörülen tek çıkar yol tarımda verimi arttırmaktır. Verim artışı sağlamanın yolları ise
yüksek verimli ve daha dayanıklı ürün çeşitlerin geliştirilmesi ile iş gücü, zaman ve üretim
maliyetlerinden tasarruf etmeye olanak sağlayan mekanizasyon uygulamalarıdır. Bununla birlikte, bu
işlemlerin;
Kullanım etkinliğini arttırarak en az kaynak ve girdi tüketimiyle,
Verimliliği arttırarak olabildiğince düşük maliyetlerle,
Doğaya en az müdahale ve en az çevre hasarıyla,
Olabildiğince kısa süreli ve az sayıdaki işlemlerle,
Đklim koşullarından olabildiğince bağımsız kalacak şekilde yapılması gerekmektedir.
Bu durumda, alışılagelmiş üretim teknikleri ve bunlara ait araçların terk edilerek, çağdaş üretim
teknolojilerine geçilmesi ve bunlara uygun araçların kullanılması, çiftçiler başta olmak üzere, talepleri
giderek artan Dünya nüfusunun tek çözümüdür.
Tarımın Önemi
Tarım, beslenmeyi amaçlayan bir sektör olduğu için tüm dünya nüfusu için büyük önem
taşımaktadır. Tarımın doğa koşullarına bağımlılığı dolayısıyla risk ve belirsizliğin fazla olması, tarım
ürünlerine ilişkin arz ve talep esnekliğinin düşüklüğü, tarımsal üretim dönemlerinin diğer sektörlere
kıyasla daha uzun olması ve belirli zamanlarda yoğunlaşması, tarımsal ürünlerin korunup
saklanmalarının ancak belirli şartlarda ve zaman içinde yapılabilmesi, tarımsal faaliyetlerden sağlanan
gelirlerin diğer sektörlere göre düşük olması nedeniyle tarım sektörünün ülkemizde ve dünyada
desteklenmektedir.
Tarımsal Mekanizasyonun Amacı
Tarımsal mekanizasyonun amacı insan iş gücünün verimini arttırarak yapılan işin maliyetini
düşürmektir. Bu, direkt olarak birim iş için sarf edilen zamanın azaltılması veya endirekt olarak birim
alandan elde edilen verimin arttırılması ile gerçekleşir. Makineli tarım sayesinde insan gücünden çok
daha kuvvetli olan motor gücünden istifade edilir. Toprak işleme, ekim, dikim, hasat, harman, nakliye,
işleme gibi işlemler makine ile daha iyi yapılır. Örneğin bir taş toplama makinası ile tarımsal amaçlı
kullanılamayan topraklar tarıma açılır. Makinalar sayesinde ürünün hasadı iklimsel şartlardan
etkilenmeden zamanında yapılır. Suyun daha verimli kullanılması için en büyük iş yine bir tarımsal
mekanizasyon ekipmanına, örneğin bir damla sulama sistemine, bir yağmurlama sulama sistemine
düşüyor.
Türk tarımı mekanizasyonda gerek bitkisel gerekse hayvansal üretim bakımından batılı ülkelerin
gerisindedir. Meselemiz mevcut traktör ve makine parkındaki araçların sadece çalışması; yani traktörün
kontağına basınca çalışması, tarlada pulluğu çekmesi, arkasına bağlanan ekim makinasının tohumları
toprağa bırakması, ekinin makinalarla hasadı, harman edilmesi, sütün makinalarla sağılması değildir.
Meselemiz; o traktörün ne kadar yakıt tükettiği, ne kadarlık bir arazi için alındığı, kaç gövdeli pulluk
çekebildiğidir. Meselemiz; ekim makinasının iş verimi, tohumu zedeleyip zedelemediği, her ayaktan eşit
tohum atabilmesi, ekim derinliğinin düzgünlüğü gibi faktörlerdir. Meselemiz; süt sağma makinasının
sütle temas eden bölümlerinin sağlık açısından uygun olup olmaması, hayvanın memesine zarar
vermemesi gibi temel sağlık ve güvenlik gereklikleri ile kalite, sağlamlık, ekonomiklik, verimlilik gibi
faktörleri yerine getirmesidir.
Mekanizasyonun Tarımdaki Yeri
Çiftçilerin alım gücündeki dalgalanma ve düşüşler, tarımsal girdiler içinde en esnek girdi olan
sektörümüzü direkt etkilemektedir. Tarım sektörü bütün dünyada desteklenen bir sektördür. Tarım
destekleri olarak akla hep mazot, tohum ve gübre gelmekte fakat bu girdileri bir araya getiren
mekanizasyona gereken önem verilmemektedir. Üretim girdilerinin yaklaşık %35’ i mekanizasyon
girdisidir (%20 mekanizasyon + %15 yakıt). Bu yüksek maliyet payına rağmen mekanizasyon; tohum,
gübre, ilaç ve mazottan daha az önemli görülmektedir. Hâlbuki mazotun da bir mekanizasyon girdisi
olduğu düşünülürse konunun ne denli önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Mekanizasyon girdisi,
verimlilikten ziyade günü kurtarma endişesi ön planda tutulduğu için göz ardı edilmektedir.
Mekanizasyon araçlarının eski teknolojiye sahip olmaları ürün verimini son derece düşürmektedir.
Mekanizasyona gerekli kaynağın aktarılamaması;
Birim alandan elde edilen verimin ve ürünün kalitesinin düşmesi,
Tarlaya fazla gübre, bitkiye fazla ilaç atılması, daha fazla egzoz emisyonu gibi insan,
çevre ve canlılar için çok olumsuz sonuçlar doğurması,
Bakım-onarım giderlerinin, mazot, yağ gibi işletme masraflarının artması,
Arıza ve kaza yapma riski olasılığının artması gibi sonuçlar doğurabilmektedir.
Mekanizasyon Araçlarının Ömrü
Tarım makinaları belirli bir çalışma dönemi sonunda yenilenmesi gereken makinalardır. Aksi
halde bakım onarım ve işletme giderleri katlanarak artar, ayar tutmakta zorlanır ve arıza olasılıkları
yükselir. Mekanik ve ekonomik ömrünü fazlasıyla doldurmuş tarım makinaları ile çalışmak ülkemiz
tarımında olağanüstü boyutlarda ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Ömür dışı makina kullanımı
ekonomik kayıpların yanı sıra limitlerin çok üstünde çevre kirliliğine yol açmakta, ayrıca can ve mal
güvenliği açısından büyük risk oluşturmaktadır. Bu sorunların yanı sıra yaşlı tarım makinaları ile
çalışmak -teknolojisi eskidiği için- rekabet edilebilirliği azaltır. Bakımları muntazam yapılmış ama
mekanik ömrünü doldurmuş, yaşlı makinalarla yapılan tarım, ne kadar özen gösterilirse gösterilsin,
nicesel ve nitesel ürün kayıpları kabul edilebilir seviyelerin çok üstüne çıkmaktadır. Ömrünü çoktan
doldurmuş bu makinalarla çalışmanın neden olduğu parasal kayıplar çiftçilerimizce de bilinmekte, ancak
gelir yetersizliği nedeniyle yenilenememektedir.
Türkiye tarım makinaları parkı oldukça yaşlı traktör ve makinalardan oluşmaktadır. Özellikle
traktör, biçerdöver, pamuk hasat makinası gibi karmaşık makinalarda kullanım ömürleri, yaştan ziyade
çalışma saati ile belirlenmektedir. Örneğin pamuk hasat makinası işlevsel özellikleri itibariyle 2000–
3000 fan saati kullanımı sonunda yenilenmesi gereken bir makinadır.
Mekanizasyonda Bilginin Önemi
Yaşlı traktör ve ekipman parkı kadar önemli bir diğer konu bilgiye değer vermektir. Örneğin,
hububat ekimi ülkemizde çoğunlukla santrifüjlü gübre atarlarla yapılmaktadır. Bu yöntemle dekara
ortalama 25 kg tohum atılmaktadır. Oysa ekim makinesi kullanılarak yaklaşık %30 tasarruf sağlanabilir.
Traktörün, kullanılan ekipmana ve işletme büyüklüğüne uygun seçilmesi, tarım makinelerinin toplam
işletme masraflarının yaklaşık yarısını oluşturan yakıt sarfiyatı için en önemli kıstastır. Bağlandığı
ekipmana ve işletme büyüklüğüne uygun seçilen traktörün yakıt sarfiyatı için diğer önemli bir faktör,
özellikle daha fazla yakıt tüketen işlemlerin bilimsel verilere göre yapılmasıdır. Örneğin buğday tarımı
için 20 cm. den daha derin toprak işlemenin gereksiz olduğunu bilim söylemektedir. 20 cm yerine 25 cm
işleme yakıt tüketimini %25 dolayında artıracaktır.
Toprak analizi yapılmayan bir işletmede doğru ve yeter miktarda gübre kullanmak ancak şansa
kalmıştır. Toprağın ihtiyacı olmayan gübreyi bol keseden vermek hem gübre israfına, hem verim
düşüklüğüne yol açacaktır. Doğru ve yeterli gübreyi seçsek bile bu sefer karşımıza makine faktörü
çıkacaktır. Öncelikle, kaliteli makinayı edinmek, makinanın bakım ve ayarlarını zamanında yaptırmak,
sonra da makine üreticisinin kullanma kılavuzu veya makine üzerinde belirttiği serpme normlarına
uymak son derece önemlidir. Yeterince önemsenmeyen veya dikkatli yapılmayan makine ayar ve
bakımları nedeniyle hatırı sayılır bir para sokağa atılmaktadır. Tarımsal üretimde yapılan masrafların
yaklaşık yarısı tarımsal mekanizasyon araçlarına aittir. Maalesef mekanizasyon girdisi diğer girdilerin
yanında önem bakımından en son sırada yer almaktadır. Girdileri bir araya getiren bu makinaların
çalışması ama sadece çalışması maalesef yeterli görülmektedir veya yeterli görülmek zorunda
kalınmaktadır. Bunun yanı sıra birçok çiftçimizin tarım makinelerini hor kullandıkları, güneşten, yağmur
ve kardan yeterince korunmadıkları da gözlenmektedir.
Sonuç olarak maksimum verim için doğru mekanizasyon araçlarını, doğru ayar ve düzenli
bakım ile birlikte imalatçı tavsiyeleri ve bilimin öngörüleri ışığında kullanmak asgari şarttır.
Sezonluk çalışan, hatta yılda sadece birkaç gün çalışan bir makinanın tam da iş zamanı
bozulması çok can sıkıcı olacaktır.
Gelişmiş ülkelerde modern mekanizasyon araçları ile yapılan tarımda birim alandan alınan
verim son derece yüksektir. Neticede tarımın modern usullerle yapılması, bu amaçla son teknoloji
tarım ekipmanları kullanılması, verim için son derece önemlidir. Đklim, işletme büyüklükleri gibi
diğer faktörlerin de olumlu olması halinde birim alandan alınan verim arttıkça çiftçimizin gelir seviyesi
yükselecek, gelir seviyesi yükseldikçe daha modern tarım ekipmanları ile çalışma imkânına
kavuşacaktır. Bu bağlamda öncelikle verim konusunun öneminin çiftçi bazında işlenmesi
gerekmektedir. Çiftçinin yaptığı işte yeterli eğitim almaması, geleneksel veya eskimiş metotları
kullanması verime direkt etki etmekte, kullandığı girdileri aşırı tüketmesine, çevreye ekolojik yönden
zarar vermesine neden olmaktadır. Yani verimin arttırılması öncelikle eğitimden geçmektedir. Ne
yapacağını bilen bir çiftçi için bir sonraki adım modern mekanizasyon araçlarına sahip olmaktır. Bu
noktada devlet destekleri büyük önem arz etmektedir. Çiftçi, modern mekanizasyon araçları ile modern
tarım usullerini bir arada uygulasa bile bu noktada işletme büyüklüğü belirleyici olarak karşısına çıkar.
50 hektardan büyük işletme sayıları bakımından ülkemizle AB üye ülkeleri ortalaması arasında 30 kat
fark vardır. Bu noktada tarım işletmeleri ve arazilerinin mirasa konu olmaktan çıkarılarak,
bölünmelerinin önlenmesi için gerekli düzenlemeleri de içeren Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı
Kanun Tasarısı, kurumlar arası uzlaşma sağlanmış şekilde bir an önce yürürlüğe girmelidir.
TÜRKĐYE TARIMSAL MEKANĐZASYON SEKTÖRÜ
Sektörde faaliyet gösteren imalatçı firma sayısı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın 2011
yılı kayıtlarına göre 1.058 adettir. Yaptığımız son analizlere göre yaklaşık 900 firmanın son 5 yılda
alınmış deney raporu mevcuttur. Bu firmalardan yaklaşık 250 adedi sulama sektöründe (pompa,
sulama boruları, sulama başlıkları vs) faaliyet göstermektedir. 2009 yılı sonu itibariyle, Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı Sanayi Sicil Belgesi sahibi olan, “Tarımsal Amaçlı Traktör Đmalatı”nın yer aldığı 29.31
NACE Kodu altında 30 firma ve “Diğer Tarım ve Ormancılık Makinelerinin Đmalatı”nın yer aldığı 29.32
NACE Kodu altında 469 firma mevcuttur. Sektörde faaliyet gösteren firma sayısı oldukça fazla
görülmesine rağmen bunların yarısından fazlası, birkaç kişi çalıştıran torna/kaynak atölyesi niteliğinde
olan son derece küçük işletmelerdir.
Ekipman grubunda yaklaşık 500 adedi kabul edilebilecek ölçekte ve normlarda imalatçı
ve ithalatçı faaliyet gösterdiği tahmin edilmektedir. Traktör grubunda ise 27 firma, kırkın
üzerinde markayı temsil etmektedir. Traktör sektöründe 8 firma imalatçı olarak resmi kayıtlarda yer
almaktadır. Bu firmalardan yerli marka altında üretim yapmakta olanların pazar payları %28’dir. Lisanlı
üretim yapan firmalarla birlikte yerli traktörlerin pazar payı %80’dir. Đthalatçı firmaların bazıları CBU
(Completely Build Unit) formunda “Komple Traktör” ithal ederken, diğerleri SKD (Semi-Knock Down),
CKD (Completely-Knock Down) v.b. aksam ve parça formlarında ithal etmekte ve bunları Türkiye’de
kurdukları basit montaj hatlarında birleştirmek suretiyle pazara sunmaktadırlar.
130 adet civarında farklı tarım makinasının imalatı yapılmaktadır. Günümüzde Sektörün ihtiyaç
duyduğu mekanizasyon araçlarının tamamına yakını imal edilmekle birlikte, üretim adetleri bakımından
yerli sanayi tarafından yapılması rasyonel olmayacak veya know-how’a dayanan unsurlar ihtiva eden,
genel olarak büyük parsellere ve işletmelere uygun olarak imal edilmiş kapasite ve modellerde
biçerdöver, balya, kendi yürür silaj ve pamuk hasat makinası dışında hemen hemen bütün tarımsal
mekanizasyon araçlarının imalatı ülkemizde yapılmakta ve ihraç edilmektedir. Bugün, sektörün
dünyada “en saygını ve en büyüğü” olarak kabul edilen “AGRITECHNICA Tarım Teknolojileri Fuarı”nda
Türkiye, en çok katılımcı olarak yer alan 4. ülke konumundadır.
Sektör yaklaşık olarak 20.000 kişiye direkt istihdam sağlamaktadır. Traktör grubu yaklaşık 4.000
kişi ile toplam istihdamdan pay almaktadır. Çalışanların yaklaşık %20’si beyaz yakalıdır.
Sektörümüzün 2011 yılı ihracatı yaklaşık 455 Milyon USD’dir. Bu değerin 220 Milyon USD’ı
traktör, 30 Milyon USD’I muhtelif traktör parçası, 205 Milyon USD’ı ekipman ihracatından
oluşmaktadır. Ülkemiz traktör grubunda dünyada 4. büyük pazardır (2011). OAĐB Makine ve Aksamları
Đhracatçıları Birliği Ocak-Eylül 2012 dönemine ait ihracat verilerine göre sektörümüz 411 Milyon USD
ihracat değeri ile Orta Anadolu Makina ve Aksamları Đhracatçıları Birliği iştigal alanındaki 22 adet alt
makina ürün grubu arasında 3. sırada (%11), Orta Anadolu Đhracatçı Birlikleri'nin iştigal alanında tüm
makina ve aksamları mal grubu içinde 7. sırada (%4,2) yer almaktadır. En fazla ihracat yaptığımız ilk 5
ülke sırasıyla ABD, Irak, Azerbaycan, Fas ve Đtalya'dır.
Traktör Sektöründeki Markalar ve Firmalar
LS 2 (K); (Anadolu Motor)
Artrak; (ArTrak)
Bozok; (Bozok)
Tümosan 1 (TR); (Tümosan)
Kioti 2 (K); Bronson; (Fertan)
Başak 1 (TR); (Başak)
Başkent (TR), ITMCO (IR); (Başkent)
Claas2(D);Mc Cormick 2(I);Mahindra2(IND); (Enka)
Erkunt 1 (TR); Armatrac 1 (TR); (Erkunt)
Farmtrac 2 (IND); Foton 2; (Estrak)
Antonio Carraro 2 (IT); (Antonio Carraro
Anadolu )
New Holland 2; (Harman)
Valtra 1, 2 (SF, AB); Hattat 1 (TR); Goldoni 2;
Ferrari 2 (AB); (Hattat)
John Deere 2 (USA, IND, AB); (John Dere)
Landini 2 (I); (Karacabay)
Fendt 2 (D); (Kutlucan)
Massey Ferguson 2(F, I, IND); (AGCO)
Kubota 2 (J); (Marubeni)
Uzel 1 (TR); (Merkotek)
Same 1- 2 ; Deuzt Fahr 1- 2 (D); Lamborghini 2 ;
(Şahsuvaroğlu)
Agrimac 1, 2 (TR, AUS); (Taral)
New Holland 1-2 (TR, AB, USA); Case 1-2 (TR, AB,
USA); (Türk Traktör)
Agrifarm; (Yağmur)
AHS; (Anadolu Hidrolik)
1
Đmal…2 Đthal
Biçerdöver Sektöründeki Markalar ve Firmalar
New Holland; (Harman)
John Deere; (John Deere)
Laverda;
Claas; (Enka)
Deutz Fahr; (Şahsuvaroğlu)
New Holland; (Türk Traktör)
Đmalat
Traktörde son 50 yılın imalat ortalaması 28.650 olup, 1963 yılından bugüne 1 milyon 403 bin
adet traktör üretilmiştir. 1963 yılından itibaren geçtiğimiz yıla kadar olan üretim adetleri incelendiğinde,
1965 yılı 6.419 adetle en az üretim yapıldığı yıl olarak, 2011 yılı ise imalat rekorunun kırıldığı yıl olarak
(62.750 adet) kayıtlara geçmiştir. 2011 yılında fabrikaların kurulu kapasitesi, talebi karşılamakta
zorlanmış, ek kapasiteler yaratılmıştır. Bu dönemde yan sanayinin ana sanayiye parça tedarikinde
talebi karşılayamadığı da görülmüştür.
Üretim adetleri bakımından AB ile mukayese ettiğimizde AB traktör üretiminin yaklaşık %30’u
mertebesinde traktör ülkemizde üretilmektedir. Bu anlamda AB’de en büyük 2 traktör üreticisi olan
Almanya ve Đtalya’nın üretim adetleri ile aramızda çok az bir fark vardır. Ülkemiz eğer AB üyesi olsaydı,
3. büyük traktör üreticisi Đtalya ve Almanya’nın ardından ülkemiz olurdu.
Đhracat
2011 yılında tüm yılların en yüksek traktör ve ekipman ihracat değerine ulaşmıştır. 2011 yılında
genel ihracat, bir önceki yıla göre % 18 mertebesinde bir artış göstermiştir. Bu dönemde serbest
bölgeler dâhil 148 ülkeye, 420 milyon USD (ITC) seviyesinde bir ihracatın gerçekleştiği, traktör yedek
parçaları ile birlikte sektör ihracatının 470 milyon USD seviyelerinde olduğu tahmin edilmektedir. 2011
yılında traktörde 219 Milyon USD, ekipmanda ise 200 Milyon USD seviyesinde ihracat
gerçekleşmiştir.(ITC)
2011 yılında traktör ve ekipman grubunda en fazla ihracat gerçekleştirdiğimiz 10 ülke sırasıyla
Irak, ABD, Đtalya, Fas, Sudan, Fransa, Güney Afrika Cumhuriyeti, Bulgaristan, Şili ve Đran’dır. ABD, Irak,
Đtalya ve Fas’a yapılan ihracatın genel ihracat içindeki payı %34’dür. ITC verilerine göre tarım
makinaları ihracatında, dünya ihracatından (64 milyar US$, 2011) aldığımız pay %0,67’dır.
Traktörler en fazla ihraç edilen tarım makinasıdır. 2004 yılından itibaren genel olarak yıllık 8–11
bin adet seviyelerinde traktör ihracatı gerçekleşmiştir. En fazla traktör ihracatımız ABD, Irak, Fas, Đtalya
ve Polonya’ya yapılmaktadır. Toplamda dünya ihracatından (60,2 milyar $, 2010 2) aldığımız pay
%1,1’dir. 2011 yılında 219 milyon US$ seviyesinde traktör ihracatı gerçekleşmiştir.
En fazla ekipman ihracatı Sudan, Irak, Đtalya, Đran, ABD, Bulgaristan, Azerbaycan, Rusya,
Meksika ve Romanya’ya yapılmaktadır.
Đthalat
2011 yılında bir önceki yıla göre %80’lik bir artışla şimdiye kadar ki en yüksek ithalat değerine
ulaşılmıştır (702 Milyon USD). Gerek traktöre olan aşırı talep ve gerekse hibe ekipman destekleri ile
sulama ve hayvansal üretim ekipmanlarındaki sıfır faizli zirai krediler nedeniyle ekipman pazarındaki
canlanma beraberinde ithalatı da kayda değer oranda arttırmıştır. 2011 yılında traktörde 341 Milyon
USD, ekipmanda ise 360 Milyon USD seviyesinde ithalat yapılmıştır.
ITC verilerine göre, Đthalatımızın (454,6 milyon US$, 2010)., dünya ithalatından (44,9 milyar
US$, 2010) aldığı pay %1’dir. En fazla ithalat yaptığımız ülkelerin başında ise Đtalya, Hindistan, ABD,
Almanya, Polonya, Fransa, Çin, Kore ve Đngiltere gelmektedir. Đtalya, Hindistan ve ABD’den yapılan
ithalatın, genel ithalat içindeki payı % 45’dir.
Traktör grubunda ithalat 2006 yılında pik yapmış ve 210 milyon US$ olmuştur. Traktör grubunda
en çok ithalat yaptığımız ilk 10 ülke; Đtalya, Hindistan, Fransa, Almanya, Güney Kore, ABD, Đngiltere,
Meksika, Japonya ve Avusturya’dır. Bu grupta Dünya liginde ilk 5 ülke ABD, Fransa, Almanya, Kanada
ve Đngiltere’dir. Bu 5 ülkenin toplam ithalat payı %41’dir. 2010 rakamlarına göre, Türkiye (200 milyon
US$), traktör ithalatında dünya ülkeleri (14,9 milyar US$) sıralamasında oldukça gerilerdedir (%1,3
pay).
Sektörün ihtiyaç duyduğu mekanizasyon araçlarının tamamına yakını imal edilmekle birlikte
yüksek kapasiteli balya makinaları, biçerdöver, pamuk hasat makinası ve silaj makinaları ithalatı, 2006
yılında genel ekipman ithalatı içinde % 73, 2007 yılında % 70, 2008 yılında % 51, 2009 ve 2010 yılında
% 46-47, 2011 yılında ise % 51 seviyesinde bir pay almıştır. Dönem dönem bazı kendi yürür tarım
ekipmanlarının ithalatı ciddi rakamlara ulaşabilmektedir. Mesela 2005 yılında 103 milyon US$ ile
biçerdöver ithalatı toplam ithalatın yarısını, pamuk hasat makinası ithalatı 2007 yılında da toplam
ithalatın %25’ini oluşturmuştur. Ekipman grubunda en çok ithalat yaptığımız ülkeler Đtalya, Polonya,
Almanya, ABD, Çin, Đspanya, Belçika, Fransa, Suudi Arabistan ve Hollanda’dır.
TARMAKBĐR sınıflandırmasına göre 2011 yılında 360 Milyon USD değerinde ekipman ithalatı
yapılmıştır. Đthalatta dikkat çekici bir nokta, sulama sistemleri, biçerdöver, balya makinaları, silaj ve
pamuk hasat makinalarının toplam ithalattan %56 pay almasıdır. Daha derin bir analize gidilecek
olursa, ithalatta sulama sistemleri %7,4, ilaçlama makinaları %9,4, toprak işleme ve ekim makinaları
%14, hasat makinaları %55,8, süt sağma makinaları %6,5, yükleyiciler %0,1, tarımsal römork %0,1,
motokültürler %1,5 ve ekipmanlar %5,1 pay almaktadır. Traktör satışlarının zirve yapması ithalata da
yansımıştır. 2011 yılının ilk 6 aylık döneminde 153 milyon USD seviyesinde traktör ithalatı yapılmıştır.
Böylelikle geçen senenin toplam ithalat değerinin %77’sine ilk 6 ayda ulaşılmıştır. Yılın tamamında ise
341 Milyon USD seviyesinde traktör ithalatı yapılmıştır.
Diğer
44%
Đthalatta
Sulama,
Biçerdöver,
Silaj, Pamuk
Hasat ve Balya
Makinalarının
Payı
56%
Đthalatta Sulama ve Bazı Hasat Makinalarının Payı (2006-2011 Ortalaması)
Türkiye Tarım Makinaları Dış Ticareti (Değer, Bin USD), 2006-2012
Đhracat/ Exportation
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012-06
TARMAKBĐR
234.478,1
274.489,5
376.758,7
299.845,3
329.575,8
384.182,4 270.489,0
OAĐB
221.355,4
273.991,7
379.676,0
305.972,5
340.280,1
403.415,9 293.003,0
ITC
241.878,0
293.480,0
397.274,0
316.949,0
358.228,0
419.627,0
Đthalat/ Importation
2006
2007
2008
2009
2010
2011
TARMAKBĐR
444.425,1
380.367,6
337.583,4
196.292,6
387.878,0
701.785,4 330.948,0
OAĐB
518.174,8
443.580,9
379.943,8
240.193,8
463.072,1
745.261,7
ITC
489.177,0
407.620,0
374.179,0
233.525,0
452.121.0
741.308.0
Not: OAĐB, TARMAKBĐR, ITC-COMTRADE gibi kurumların ihracat ve ithalat rakamları arasında farklılıklar mevcuttur.
Bunun nedeni kurumların tarım makinası olarak değerlendirmeye aldığı malların farklı olmasından kaynaklanmaktadır.
Örneğin OAĐB, tütün hazırlama-işleme makinaları, kümes hayvancılığı ve arıcılık, tarım ürünlerini sınıflamaya yönelik
makinaları değerlendirmeye alırken, süt sağma ekipmanları ile tarımsal yükleyicileri kapsam dışında bırakmaktadır.
Đthal balya makinaları fiyatları ortalama 18–50 bin €’dur. Đthal pamuk hasat makinası fiyatları ise
ortalama 140–410 bin €dur. 2006 yılında 340 adet pamuk hasat makinası ithalatı yapılmıştır. Son
12 yılda 826 adet pamuk hasat makinası ithal edilmiş olup, %20 si 2. eldir. 2. el pamuk hasat
makinası ithalatı 2008 itibariyle tebliğ kapsamından çıkarılmış olup, özel izin ve kademeli yaş
uygulaması uygulanmaktadır. Uygulama 2011 yılına özel 6 yaş olarak düzenlenmiştir. 4 sıralı
pamuk hasat makinalarının ortalama fiyatı 250 bin € dur.
Đç Pazar
Traktör grubunda 1960 yılından bu yana olan iç pazar incelendiğinde 1960’lı yılların başında
500 adet civarında seyreden satışların ilk ciddi tepe noktasına 1968 yılında ulaştığı görülür (15.118).
1973 yılında 37.778, 1975 yılında 51.630 adetle rekorların kırıldığı 70’li yılların ilk yarısında 1976 yılında
77binden fazla traktörün satışı gerçekleşmiştir. Gelmiş geçmiş en yüksek satışın yaşandığı 1976 yılının
ardından 1979 yılında keskin bir düşüş yaşanmış ve 15 binden biraz fazla traktör satılabilmiştir. 1980
yılından itibaren 1984 (42.454 adet) ve 1997 (54.731 adet) yılları iki pik değerin yaşandığı yıllar
olmuştur. Geçtiğimiz 2011 yılında da son 50 yıldaki 3. en büyük iç pazar satışı gerçekleşmiştir. (62.750
adet)
Ekipman grubunda da henüz istatistiki veriler oluşmamış olmakla birlikte sadece “Kırsal
Kalkınma Makine ve Ekipman Desteği” programıyla yapılan satışlarda yaklaşık 625 milyon TL bir ciroya
ulaşılmıştır. Bu dönemde ekim makinası, diskaro, balya makinası gibi bazı ekipmanlar adeta yok
satmıştır. Bunun yanı sıra sulama ve hayvansal üretim ekipmanlarındaki sıfır faizli zirai kredilerde de
son yılların en yüksek seviyelerine ulaşılması nedeniyle çok ciddi bir talep söz konusu olmuştur.
YAKIN VE UZAK DÖNEM ĐÇĐN MEKANĐZASYON ÇÖZÜMLERĐ*
Toprak işleme ve ekim, üretim verimliliğini ve çevre korunumunu geliştirmede en büyük önceliğe
sahip işlem grubudur.
En çok yakıt ve zaman tüketilen işlem grubu
Toplam yakıt ve zamanın; Kuru tarımda %70, sulu tarımda ise %50 kadarı bu işlemlere
harcanmaktadır.
En çok para harcanan işlem grubu
Toplam üretim maliyetinin; Kuru tarımda %30, sulu tarımda %25 kadarını bu işlemler oluşturmaktadır.
En fazla çevre kirliliğine yol açan işlem grubu
Kuru Tarım
Sulu Tarım
Maliyet: 124 USD/Ha
Yatırım: 38.000 USD
Kapasite: 46 Ha/Sezon
Yatırım Eşik Noktası
41 Ha/Yıl
Maliyet: 146 USD/Ha
Yatırım: 49.000 USD
Kapasite: 37 Ha/Sezon
Yatırım Eşik Noktası
78 Ha/Yıl
Bugün 2 Geçiş Noktası:
126 Ha/Yıl
Bugün 2 Geçiş Noktası:
61 Ha/Yıl
Maliyet: 103 USD/Ha
Yatırım: 51.000 USD
Kapasite: 75 Ha/Sezon
Yatırım Eşik Noktası
77 Ha/Yıl
Maliyet: 105 USD/Ha
Yatırım: 61.000 USD
Kapasite: 59 Ha/Sezon
Yatırım Eşik Noktası
197 Ha/Yıl
Yarına Geçiş Noktası:
275 Ha/Yıl
Yarına Geçiş Noktası:
33 Ha/Yıl
Maliyet: 84 USD/Ha
Yatırım: 67.000 USD
Kapasite: 107 Ha/Sezon
Yatırım Eşik Noktası
124 Ha/Yıl
Maliyet: 91 USD/Ha
Yatırım: 74.000 USD
Kapasite: 91 Ha/Sezon
Yatırım Eşik Noktası
96 Ha/Yıl
Geleceğe Geçiş Noktası
204 Ha/Yıl
Geleceğe Geçiş Noktası
77 Ha/Yıl
Maliyet: 50 USD/Ha
Yatırım: 183.000 USD
Kapasite: 654 Ha/Sezon
Yatırım Eşik Noktası
430 Ha/Yıl
Maliyet: 44 USD/Ha
Yatırım: 194.000 USD
Kapasite: 340 Ha/Sezon
Yatırım Eşik Noktası
498 Ha/Yıl
Traktör (75 BG 2x4)
Ağır Tip Toprak Đşleme
+
Toprak Đşleme
+
Tohum Yatağı Hazırlama
+
Ekim
Traktör (65 BG 2x4)
BUGÜN 1 (GELENEKSEL TARIM)
GELECEK (SIFIR TOPRAK
ĐŞLEME)
Herbesit Uygulamaları
+
Anıza Ekim Makinası
*Kaynak: Prof.Dr.Ünal Evcim Sunumları
Traktör (95 BG
4x4)
Traktör
(95 BG
4x4)
Traktör
(200 BG
4x4)
[2-3 senede 1 kez Ağır Toprak Đşleme]
+
Toprak Đşleme-Ekim Kombinasyonu
(Ön işlemeli Ekim)
Traktör (95
BG 4x4)
YARIN (KORUYUCU TOPRAK ĐŞLEME)
Traktör (95
BG 4x4)
Ağır Tip Toprak Đşleme
+
Toprak Đşleme
+
Tohum Yatağı Hazırlama
+
Ekim
Traktör (95 BG
4x4)
BUGÜN 2 (GELENEKSEL TARIM)
DEVLET DESTEKLERĐ (TARIMSAL MEKANĐZASYON ĐÇĐN)
Hükümet tarafından ödenen teşvikler 4 kategoride gruplanmaktadır.
1. Kırsal Kalkınma Destekleri (27 Farklı Tarım Makinaları Đçin %50 Hibe Destekleri)
Verimliliğin ve sürecin kalitesinin artırılmasına yönelik kullanılan ekipmanların alımı için verilen yatırım
desteği.
2. Faiz Đndirimli Tarımsal Krediler (Süt Sağma Sistemleri, Süt Soğutma Tankı, Yem Hazırlama
Sistemleri, Silaj Makinaları, Tarımsal Sulama Sistemleri için Sıfır Faizli, Diğer Tarımsal
Mekanizasyon Araçları için %50 Sübvansiyonlu Zirai Krediler)
Yatırım ve isletme kredileri indirimli olarak, belli tarımsal faaliyetlere (organik tarım, GAP) ve
mekanizasyon ihtiyacının giderilmesine yönelik Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından
verilmektedir.
3. DAP Kapsamındaki Đllerde Etçi ve Kombine Irklarla Kurulacak Damızlık Sığır Đşletmesi
Yatırımlarının Desteklenmesi ve GAP Güneydoğu Anadolu Projesi Eylem Planı Kapsamındaki
Đllerde Süt Sığırcılığı Yatırımlarının Desteklenmesi
Sabit süt sağma sistemleri ve süt soğutma tankı için %40 hibe destekleri
4. ÇATAK-Çevre Amaçlı Tarım Arazilerinin Korunması Programı Çerçevesinde Makina ve
Ekipman Alımının Desteklenmesi
Anıza doğrudan ekim, taş toplama makinası, çiftlik gübresi dağıtma makinası ve sulama sistemleri
için %70 hibe destekleri
TARIMSAL MEKANĐZASYONDA ÖMÜR FAKTÖRÜ
Prof.Dr. Ünal Evcim’in traktör parkı konusundaki bir çalışmasında, uluslararası standartlara göre
traktör ömrü 12 yıl (10-12 bin çalışma saati) kabul edilmektedir. Ülkemizde ise ortalama yıllık kullanım
süresi (500 Saat) dikkate alındığında maksimum ömür olarak 24 yıl hesaplanabilir. TÜĐK kayıtlarına
göre ülkemizde trafiğe kayıtlı 1.445.128 adet traktör bulunmaktadır. Bu traktörlerden 1.125.000 adedi
tarımda kullanılmaktadır. Bu parkın yarısı (%49) Türkiye koşulları için azami ömür sayılabilecek 25
yaşın üstündeki traktörlerden oluşmaktadır. 25 yaş ve üzerindeki yaklaşık 700 bin traktörün ortalama
yaşı ise 34,8’dir. Đşin daha da vahim tarafı tüm parkın ortalama yaşı 23,2’dir. Raporun devamında
aşağıdaki bilgilere yer verilmektedir.
Mekanik ve ekonomik ömrünü fazlasıyla doldurmuş traktörlerle çalışmak ülkemiz tarımında
olağanüstü boyutlarda ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Bu kayıpların başında aşırı yakıt ve yağ
tüketimi gelmektedir. Ömrünü doldurmuş traktör kullanılması nedeniyle Türkiye tarımı yıllık mazot
faturasının fazladan 1.5 Milyar TL arttığı tahmin edilmektedir ki, bu miktar halen çiftçilerimize verilmekte
olan mazot desteğinin çok üstündedir. Eski traktör kullanmak yakıt ve yağ maliyetinin (700 litre YakıtYağ/Yıl) yanı sıra bakım-onarım masraflarında da büyük artışlara (~1.500 TL/Yıl) yol açmakta, ayrıca
tarımsal faaliyetlerde ürün verimi ve kalitesi için büyük önem taşıyan iş ve zaman kayıplarına (~100
Saat/Yıl) neden olmaktadır. Bu şekilde ömür dışı traktör kullanmanın tarım sektörüne yılda 6 Milyar TL
ek yük getirdiği tahmin edilmektedir. Tarım Köyişleri Bakanlığı 2010 yılı destekleme ödemeleri
toplamının 5.6 Milyar TL olduğu dikkate alındığında bu kaybın önemi daha iyi anlaşılacaktır. Ömür dışı
traktör kullanımı anılan ekonomik kayıpların yanı sıra limitlerin çok üstünde çevre kirliliğine yol
açmaktadır. AB ve diğer bazı gelişmiş ülkelerde değişik nedenlerle yaratılan çevre kirliliklerinin birer
sosyal maliyetleri olduğu kabul edilmekte ve hükümetlerin çevrenin korunmasına yönelik yatırımları,
kısaca “Karbon Sosyal Maliyeti” (SCC-Social Cost of Carbon) olarak adlandırılan bu maliyetler
ölçüsünde finanse etmeleri planlanmaktadır. Ülkemizde ömür dışı traktör kullanılmasının 2010 yılı
Karbon Sosyal Maliyeti 250 Milyon TL’ dır (375 TL/Traktör). Böylece eski traktör parkının ülkemiz
ekonomisine getirdiği yük çağdaş ölçülerle 6 Milyar TL’nı da aşmaktadır. Öte yandan çağdaş güvenlik
normlarına sahip bulunmayan ve fazlasıyla yıpranmış bu traktörlerle çalışmak çiftçilerimizin can ve mal
güvenliği açısından büyük risk oluşturmaktadır. Bu risk nedeniyle yaşlı parkın yenilenme ihtiyacı maddi
ve çevresel kayıpları da aşan bir önem kazanmaktadır.
Ömrünü çoktan doldurmuş bu traktörlerle çalışmanın neden olduğu parasal kayıplar
çiftçilerimizce de bilinmekte, ancak gelir yetersizliği nedeniyle yenilenememektedir. Daha da kötüsü bir
çok çiftçi yeni üretim için gerekli finansı temin amacıyla, eski traktörünü borçlanma aracı olarak
kullanmakta, eski traktörünü değerinin bir kısmını yeni traktörün peşinatına saydırmak, kalan kısmını da
nakde çevirmek suretiyle yenilemektedir. Bu durum bir yandan çiftçilerimizi borç batağına sürüklerken,
diğer yandan ikinci el traktör fiyatlarının gerçek değerlerinin çok üstüne çıkmasına yol açmakta ve
böylece traktör yenileme sürecinin olağan dinamiğini yitirmesine ve yeni traktör talebinin
baskılanmasına neden olmaktadır. Sorunun çözümü için, kapsamlı bir teşvik programıyla bu kısır
döngünün kırılması ve parkın yenilenme sürecinin tekrar kendi dinamiğine kavuşturulması
gerekmektedir.
Prof.Dr. Ünal Evcim’in biçerdöver parkı konusundaki bir başka raporuna göre, Türkiye’de 2005
yılı sonu itibariyle 11.811 adet biçerdöver bulunmaktadır. Rapora göre Đlgili standartlarda (ASAE
D497.4JAN98) biçerdöver mekanik ömrü için 3.000 saat öngörülmektedir. Tarımda ileri ülkelerde
biçerdöver yıllık çalışma saati ortalama 300 – 350 saat dolayındadır; buna bağlı olarak yıl cinsinden
ömürleri 9 – 10 yıldır. Türkiye’de ise biçerdöverler daha çok müteahhitler tarafından bölgeden bölgeye
gezerek ve birden fazla ürünün hasadında kullanıldığından, yıllık çalışma süreleri uzamakta, buna
karşılık mekanik ömürleri kısalmaktadır. Şöyle ki, sezon Mayıs ayının 2. yarısında tahıl hasadı ile
başlamakta ve müteahhitler sahil bölgelerinden içerilere ilerleyerek tahıl hasadını 2 ila 2,5 aylık sürede
tamamlamaktadır. Ardı sıra ayçiçeği hasadına geçilmekte, bunu mısır ve çeltik hasadı izlemektedir.
Bunun sonucunda biçerdöverlerin yıllık kullanım süreleri ortalama 1200 saat kadar olmakta, dolayısıyla
mekanik ömürleri 3-4 yıl içinde dolmaktadır. Teknik açıdan bu süre sonunda hurdaya çıkarılması
gereken bu biçerdöverler ekonomik zorluklar nedeniyle yoğun bir bakım-onarım desteği ile hizmette
tutulmaya çalışılmaktadır. Ancak bu durumda işletme giderleri (bakı-onarım, yağ-yakıt, işçilik v.b.)
artmakta, ayrıca hasattaki ürün ve kalite kayıpları yükselmektedir.
Bu denli yoğun kullanıma karşılık, hâlihazırdaki parkın %30’unun 11–20 yaş arasındaki,
%35’inin ise 20 yaşın üstündeki biçerdöverlerden oluşması acilen çözülmesi gereken bir sorun olarak
dikkat çekmektedir. Mekanik ömrünü doldurmuş, yaşlı biçerdöverlerle yapılan hasatta, ne kadar özen
gösterilirse gösterilsin, nicesel ve nitesel ürün kayıpları kabul edilebilir seviyelerin çok üstüne
çıkmaktadır. Bunun yanı sıra, aşırı yakıt tüketimleri ve yanmadaki verimsizliklerine bağlı olarak eksoz
emisyon değerleri alabildiğine yükselmiş, artan arıza sıklıkları nedeniyle zaman ve iş kayıpları artmış,
kaza yapma ve can güvenliği riskleri en üst düzeye çıkmış durumdadır. Bu biçerdöverlere, ne kadar çok
para harcanırsa harcansın yeni bir biçerdöver erki kazandırılması mümkün değildir. Öte yandan, eski
teknoloji ürünü olmaları; çağdaş biçerdöverlerin hasat performansı, yeni üretim teknolojilerine uygun
donanım (Hassas tarım v.s.), çevre ve insan iş güvenliği alanlarındaki üstünlüklerine sahip olmamaları
da konuyla ilgili değerlendirmede dikkate alınması gereken bir diğer önemli husustur.
Mekanik ömürlerini çoktan doldurmuş, demode olmuş biçerdöverlerin bir teşvik
programıyla hurdaya ayrılmalarının sağlanması, ülke ekonomisinde programın gerektirdiği mali
yükün çok üstünde kazançlar yaratacak, ayrıca çevre kirliliği ve iş güvenliği açısından ciddi
kazanımlar sağlayacaktır. AB sürecinde üründe ilaç kalıntısı, toprağın kimyasal yapısının
bozulması, su kaynaklarının kirlenmesi gibi olumsuzluklar yaşanmaması adına ve tarımsal
mekanizasyon araçları parkımızda ciddi bir yaşlanma olduğu gerçeğinden hareketle parkın en
kısa sürede modern makinalarla yenilenmesi elzemdir. Bu amaçla Destekleme Programları
kapsamına mutlaka “Tarımsal Mekanizasyon Destekleri”nin alınması gerekmektedir.
Hurda Traktör Kullanımının Yol Açtığı Zararlar
Traktör Ömrü
Uluslararası Standartlarda: 10 – 12 Bin Saat
Türkiye’de Yıllık Kullanım Süresi Ortalama: 500 Saat
Maksimum Ömür: 24 Yıl
Ekonomik/ Mekanik Ömrünü Doldurmuş, 24 Yaş Üstü Traktör Sayısı: 674.363 Adet
Yaş Ortalaması: 35
Ömür Dışı Traktör Kullanımının Yol Açtığı Kayıplar:
Beher Traktör Đçin:
700 Litre Daha Fazla Yakıt ve Yağ
1.500 TL Daha Fazla Bakım Onarım Masrafı
100 Saat Đş Kaybı
1.816 Kg Daha Fazla Co2 Emisyonu (Bunun Karşılığı Olarak 375 TL Karbon Sosyal Maliyeti)
Toksik Zararlar
Ayrıca Ürün Miktar ve Kalite Kayıpları
Yıllık Kayıplar: (674.363 Adet Traktör Đçin)
Yakıt ve Yağ Kaybı: (472 Milyon Litre) ~1,5 Milyar TL
Bakım Onarım Kaybı: ~1 Milyar TL
Đş Kaybı: (67 Milyon Saat) ~3,4 Milyar TL
Karbon Emisyonu Sosyal Maliyeti: ~250 Milyon TL
Ürün Kayıpları Hariç Tahmin Edilen Toplam Yıllık Kayıp: ~ 6 Milyar TL
Ömür Dışı 10.000 Traktörün Yenilenmesiyle Kazanılacak Yararlar:
Yakıt Tasarrufu: 26 Milyon TL (10.000 x 700 x 3,73 TL)
Karbon Sosyal Maliyeti Tasarrufu: 3,75 Milyon TL (10.000 x 375 TL)
Bakım-Onarım Tasarrufu: 15 Milyon TL (10.000 x 1.500 TL)
(Zaman) Tasarrufu: 50 Milyon TL (10.000 x 100 x 50TL)
10.000 Traktörün Yenilenmesinin Ülke Ekonomisine Yıllık Katkısı: ~ 95 Milyon TL
ANIZ, GELENEKSEL EKĐM VE ALTERNATĐF EKĐM METODLARI
Tarımsal üretim sonucunda biçilmiş olan ekinlerin toprakta kalan kök ve sapları yani anız, ekim
Ülkemizde anız yangınları 1993 yılından beri yasaklanmıştır.
Anızın yakılmasının yararları:
1. Sürümü kolaylaştırır
2. Sap ve bitki artıkları üzerinde ki hastalıklar yok edilir.
3. Saplar, bitki artıkları ve toprak yüzeyine yakın yerde barınan zararlıların yumurta, larva, pupa ve
erginleri yok edilir.
4. Toprak üzerine düşen yabancı ot tohumlarını yok eder.
Anızın yakılmasının zararları:
1. Toprak verimliliği azalır.
2. Toprak canlılarının beslenme ortamı yok edilir.
3. Toprak canlılarının bıraktığı birçok maddelerle oluşturulan yaşam ortamı yakılarak yok edilir.
4. Toprak yel ile üfürülerek, sel ile süpürülerek erozyona (taşınarak) uğrar.
5. Toprak yorgunluğu artar.
6. Toprak yağmur suları ile taşınır ve toprak içerisinde köklerin açtığı kanallar çöktüğü için su
depolanmaz.
7. Doğal denge bozulur.
8. Orman yangınlarının çıkmasına sebep olurlar.
9. Anızla birlikte çok zaman diğer komşu tarla ve bahçeleri de yakılmaktadır.
10. Anız yakmalarla zaman zaman yerleşim alanları da yanabilmektedir.
Geleneksel Toprak Đşleme:
Hasattan sonra tarlanın yeni ekime hazırlanması için ilk olarak traktörle sürümü yapılır.
Ardından tarlanın istenilen ekim durumuna getirilmesi için bir kez daha sürülür. Ayrıca, yağışlar
nedeniyle ızgaralama denilen ufalama işlemi yapılır.
Direkt Ekim: (Đşlemesiz Tarım)
Doğrudan anıza ekim sisteminde ise bir ürün kaldırıldıktan sonra hiçbir şekilde tarla sürme ve
düzenleme işlemi yapılmaz. Eski ürünün anızları tarlada iken anıza ekim mibzeri ile bir seferde ekim
yapılıp iş bitirilir.
Azaltılmış Toprak Đşlemeli Ekim (Ön Đşlemeli Ekim):
Toprak işleme ve ekim makinaları kombinasyonu ile veya şeritsel (bant) toprak işleme ve ekim
makinalarından oluşur.
Anızlı Toprak Đşlemenin Faydaları
Toprak işleme masraflarını azaltmak ve sürdürülebilir tarım yapılabilmesi için en az toprak
işleme veya hiç toprak işleme yapılmadan tarım yapılması hedefimiz olmalıdır. Geleneksel ekim
yönetimden vazgeçilerek toprağa en az müdahale ile yapılan ekim yöntemi 'Koruyucu Toprak Đşlemeli
Ekim Yöntemi' olarak adlandırılmalıdır. Her toprak işlemede toprakların fiziksel, kimyasal ve biyolojik
yapıları bozulmakta ve toprağın verimliliği azalmaktadır. Gelecek nesillerinde beslenebilmeleri için
toprakların verimliliği mutlaka korunmalı, sürdürülebilir bir tarım yapılmalıdır.
Anıza ekim sistemine başlandığı ilk yıllarda, geleneksel tarıma göre verim bakımından biraz
dezavantajlı olabilir fakat 3–4 yıl sonra bu olumsuzluk düzelmektedir. Bu konuda yapılan bilimsel
çalışmalarda, geleneksel tarımdan anıza (doğrudan) ekime dönüş yapılan bir tarlada 5. yılda toprak
yapısının iyileştiğini, toprak canlılarının arttığını, gübre ihtiyacının azaldığını ve verimde ilk yıllarda bir
düşme olmuş fakat daha sonra fazla bir fark görülmediği belirlenmiştir. Bu çalışmada daha da önemlisi
anıza ekimde birim alana masraflar azalmıştır. Yapılan araştırmalar, Türkiye'de hububat tarlalarının
yüzde 30'unun yakılmasıyla her yıl 6–8 milyon tonluk organik maddenin kül olup gittiğini göstermektedir.
Anızı yakmadan ve tarladan kaldırmadan yapılan toprak işlemenin esas amacı yakmanın
toprağa ve çevreye verdiği zararı ortadan kaldırmak ve bir sonraki ürün için iyi bir tohum yatağı
hazırlamaktır. Ayrıca;
Birim alan için masraflar azalır yani işçilik ve yakıt tasarrufu sağlanır.
Zaman tasarrufu sağlanır.
Toprak sıkışması azalır, toprak işlemeyi iyileştirir.
Topraktaki organik madde miktarı artar.
Daha fazla yaban hayatı sağlanır.
Karbon salımını dolayısıyla hava kirliliğini azalır.
Toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik dengesini düzenlemek amacıyla toprağın organik madde
oranını korumaya yardım eder.
Tarla yüzeyinde daha fazla kar ve yağmur suyu birikir, toprağın su tutma kapasitesi artar, su
geçirgenliği iyileşir, sulama suyundan daha etkin kullanılabilir, toprak malç ile kaplandığından toprak
erozyonu azalır.
Anızlı toprak işlemede, tarla toprağı anız sapları ile bir malç oluşturduğundan yağışlı
dönemlerde düşen suyun toprak içerisine girmesini ve tutulmasını sağlayarak oluşacak rutubetli ortam
sap artıklarının mikroorganizmalar tarafından parçalanarak organik maddeye ve bitki besin maddelerine
dönüşmesini sağlamaktadır. Anızlardan oluşan bu organik madde aynı bir sünger gibi toprağın
içersinde bitkiler için gerekli suyu ve be sin maddelerini depolar.
Zamanında iyi işlenmiş anızlı topraklar, kurak mevsimlerde bu yelerindeki zengin organik
maddeye bağlı olarak rutubeti korurlar ve üzerlerinde yetişen bitkilere gerekli suyu sağlayarak verim
kayıplarını önemli oranda önlerler. Ama anızları her yıl yakılan topraklarda is organik madde kaybı
olduğundan yavaş yavaş geçen yıllar içersinde toprak zerrelerini birbirine bağlayan doku zayıflar, su
tutma kapasitesi zayıflar, verim düşer, rüzgâr ve su erozyonu olur, çoraklaşma ile çölleşme başlar.
Đkinci ürün mısır denemelerinde yapılan bilimsel bir çalışmaya göre verim, yakıt, insan ve
makine işgücü baz alınarak geleneksel, sıfır ve azaltılmış toprak işleme metodları karşılaştırılmıştır.
Anıza ekim direkt ekim metodunda klasik toprak işlemeli ekim ile aynı verim değerine ulaşılmış ama en
düşük yakıt ve işgücü değerleri elde edilmiştir. Birim alanda en yüksek verime (%25 daha fazla) ve
karlılığa (%50 daha fazla) bant toprak işlemeli ekim metodu ile ulaşılmıştır. Anıza direkt ekimde ise
yakıt tüketiminde 5,5 kat kazanç sağlanmıştır. Bu kazanç bant işlemeli ekim metodunda 2,3 kat
olmuştur.
DÜNYA TARIM MAKĐNALARI SEKTÖRÜ
Biçerdöver, traktör gibi bazı imalat konularında büyük firmaların hâkimiyeti olduğu söylenebilir.
Özellikle bu konularda firma birleşmeleri ve satın almalarla uluslararası etkinliği olan büyük guruplar
oluşmuştur. Buna karşın bazı tarım makinalarında ise, müşteriye yakınlığını ve onların farklı
beklentilerini değerlendiren ve karşılayan nispeten küçük ve o bölge ihtiyaçlarını karşılayan firmalar da
faaliyet gösterebilmektedir.
Sektörün AB’de makina sektörü içindeki payı nispeten küçüktür ve toplam makina sanayinden %6
pay almaktadır (2008). Sektörde ödenen ücretler makina sanayi ortalamasının %20 ve verimlilik de %10
altındadır. Sektörün küresel çapta 2011 yılı cirosunun 112 Milyar USD olduğu tahmin edilmektedir.
VDMA, ciro değeri bakımından Avrupa Birliği’nin hala en büyük bölge olduğunu tahmin etmektedir. Ne
var ki son birkaç yılda payı sürekli olarak düşmüştür ve bu azalma şu anda üçte bir kadardır.
Rusya, AB firmaları için önemli bir pazar konumundadır. AB pazarında önemli bir büyüme
beklenmemektedir. Talep daha çok yenileme ihtiyacından kaynaklanmaktadır. Buna karşın gelişme
yolundaki ülkeler önem kazanacaktır. Bu kapsamda gene Çin ve Hindistan potansiyel vaat eden
ülkelerdir. Bugüne kadar bu ülkelerde yurt içinde imal edilen nispeten basit ekipmanlar ile tarım
yapılmıştır. Bu beklentiye uygun olarak Avrupalı ve Amerikalı firmalar bu ülkelerde özellikle traktör ve
hasat makinaları imalat tesisleri kurmuşlardır. Bu gelişme üçüncü ülkelerin bu pazarlara sadece satış
maksatlı girişlerini zorlaştırmaktadır. Nispeten basit tarım makinalarında ise yerli imalatçıların şimdilik
avantajı bulunmaktadır. Diğer yandan gelişmiş ülkelerde de (traktör, biçerdöver hariç) bu tür makina
imalatında ağırlığın küçük ve orta ölçekli firmalarca gerçekleştirildiği, bu ölçekteki firmaların ise bu
ülkelere ihracat yapacak kapasitelerinin sınırlı olduğu söylenebilir. Kuzey Afrika ve Orta Doğuda Arap
ülkelerinde traktör ve hasat makinaları dışında da talebin oldukça iyi bir gelişme göstermesi
beklenmektedir. AB raporu, Türkiye’nin bu ülkelerde iyi bir pazar payına sahip olduğunu belirtmektedir.
Rusya önemini korumakta ise de bu ülkede uygulanan gümrük vergileri ve formaliteler bir ölçüde engel
teşkil etmektedir. Kredilendirmede yerli katkı şartına önem verilmesi, bazı Avrupalı firmaları bu ülkede
yatırım yapmaya yönlendirdiği görülmektedir. Benzer engellerin Latin Amerika ülkelerinde ve özellikle
Brezilya’da da olduğu görülmektedir.
Đç Pazar
Biçerdöver
2008 yılının çok olumlu sonuçlarından sonra, Batı Avrupa biçerdöver pazarı arka arkaya ikinci yıl da
daralarak yaklaşık 5.600 makinada kalmıştır. Đç pazarın çökmesi, Batı Avrupa üreticilerinde 2008 yılıyla
karşılaştırılınca %37 ile ifade edilen ciddi bir sarsıntı yaşatmıştır. Almanya’da 2010 hasadında sadece
1.500’den az yeni makine kullanılmıştır. Fransa’da ancak 1740 yeni makine alınmıştır. Avrupa’da
devam eden güç satış koşulları nedeniyle, dünya satış rakamları %3 kadar azalarak 30 000 makinanın
biraz üstünde kalmıştır. Avrupa’daki ekonomik dibe vuruş, Brezilya’da 4 500’ ün üstünde, ABD’de
10.700 adet mükemmel satışlarla neredeyse dengelenmiştir. 2010/2011 hasadı, özellikle Avrupa’daki
yöresel koşulların olumsuzluğuna karşın, dünya genelinde iyi olmuştur. Biçerdöver satışlarının, rekor yıl
olan 2008’deki 38 000 adetin biraz altında kalarak 36.000 adete yükseldiği tahmin edilmektedir. Batı
Avrupa’daki bu sayı 6 900 makinaya yükselerek, hem Almanya hem Fransa’da 2 000 gibi makul bir
düzeye ulaşmıştır. Gelecek yıl için üreticiler algılanabilecek bir azalma olacağını düşünmektedir.
Silaj makinaları
2010’da dünya kendi yürür silaj makinaları satışı 2 300 dolayında olup bunun %45’i Almanya ve ABD’de
satılmıştır. Biyogaz hareketliliği devam etmekte, bunun sonucunda Almanya’da ard arda yedi yıldır
kendi yürür silaj makinası talebi artmaktadır. Silaj mısır alanının yaklaşık üçte biri biyogaz sistemlerine
ayrılmaktadır. ABD’de etanole tahsis edilme oranı da bu kadardır. Bu durumda, imalatçıların sipariş
listeleri bu yıl içinde dolmuştur. Almanya pazarı açık ara önde olup, bu yılsonunda bugüne kadar en
yüksek rakam olan 700 makinaya ulaşılacağı düşünülmektedir. 2011 yılında dünya pazarı muhtemelen
2.700 adet dolayında olacaktır. Hasat edilecek biokütle düşünüldüğünde 2012 tahmini olumludur. Talep
biraz azalsa da son beş yılın ortalaması (Dünya toplamı 2.500 adet) altına düşmeyecektir.
Balya makinaları
Balya makinaları, yuvarlak balya ve prizmatik balya makinaları olmak üzere farklılık göstermektedir.
Son birkaç yılda pazarın büyük kübik balya makinalarına eğilimi daha hareketliydi, 2010’da toplam
2.900 adet kadar satıldı. Pazar, 2008 (4.700 adet satılmıştı) yılından bu yana önemli ölçüde azaldı. Bu
yıl pazarın 3 200 makinaya çıkacağı tahmin edilmektedir. Son olarak, yuvarlak balya makinalarında
dünya pazarı yaklaşık 26 000 adet idi ki, bunun 9.400’ü Batı Avrupa’da satılmaktaydı. 2011’de dünyada
27.000, Batı Avrupa’da 10.000 adet olmak üzere pazarda hafif bir büyüme izlenmiştir. 2012 için istikrarlı
bir eğilim umulmaktadır.
Yem bitkileri ekipmanları Uzun süredir nispeten istikrarlı kalan çayır-mera yem bitkileri ekipmanları (ot
biçme, çevirme, toplama makinaları, ot yükleme vagonları) 2007/2008’de bir pazar patlaması yaparak
satışlar 91 000 adete yükselmişti.[1] Bunu izleyen iki yılda ise, doğrudan süt fiyatlarıyla bağlantılı olduğu
söylenebilecek, keskin bir pazar düşüşü görülmüştür. 2010’un ikinci yarısından itibaren, bir başka
ifadeyle 2011 hasadı için yatırımlar tekrar artmıştır. Yenilenme ihtiyacıyla beraber daha yüksek etkinliğe
(daha büyük iş genişliği) duyulan istek açığı kapatmış ve bayi stoklarını eritmiştir. Şu sırada bayi
stokları tekrar artmaktaysa da, 2012 hasadı için talebin yüksek kalacağı gözlenmektedir.
Đlaçlama makinaları
Đlaçlama makinalarında pazar çekili/asma ve kendi yürür ekipmanlarda alt gruplara ayrılmıştır. Artan
çiftlik büyüklükleriyle bağıntılı olarak, Rusya ve Ukrayna gibi büyük makinalara ihtiyaç duyulan
pazarlardaki gevşeklik nedeniyle Avrupa pazarlarındaki daralmaya rağmen, kendi yürür makinalara
eğilim artmıştır. 2011 Avrupa pazarı satış rakamlarında ciddi bir artış vardır. Yılın sadece ilk yarısında
asma ve çekilir ekipmanlar dörtte bir, kendi yürür makinalar ise üçte iki daha fazla satılmıştır. Çekme
veya asma makinalarda en büyük Avrupa pazarları, her biri 2 000 yeni makina olmak üzere ciddi bir
canlılık sağlayan Almanya ve Fransa’dır. Profesyonel kullanıcılar için zorunlu ekipman denetimi getirme
girişimi sonuçlanmıştır. Denetleme bütün AB ülkelerinde sırayla uygulamaya konacak ve 2020’de
başlayarak 3 yılda bir tekrarlanacaktır.
Gübre serpme makinaları
2008’de mineral gübre dağıtma makinaları 31.000 adetle rekor düzeye ulaşmış, buna karşılık bir
sonraki yıl 16.000 adete hızlı bir düşüş olmuştur. Pazar 2010’dan sonra toparlanmaktadır. Büyük
pazarlar Fransa ve Almanya’da ortalamanın üstündeki satışlarla, güçlü bir yenilenme yaşanmıştır. Tüm
Avrupa’da satılan gübre serpicilerin miktarı 2011’in ilk yarısında geçen yıla oranla % 25’ den fazla
artmıştır.
Toprak işleme ekipmanları
Toprak işleme ekipmanlarında da, 2008’ deki canlılık geçmişte kalmıştı. 2009’da Avrupa satış rakamları
tekrar 2004-2007 yılları ortalamasına düşmüştür. Hatta geçen yıl satış rakamları % 12 azalmayla bunun
da epeyce altına inmiştir. 2011 yılı bu düşüşü ancak dengeleyecektir. Bazı imalatçılar ABD’den gelen,
sıra aralarını işlemeden bırakan bir metod olan, yeni şeritvari işleme (strip tillage) sistemi nedeniyle ek
bir talebin doğabileceğini düşünmektedir. Erozyon tehlikesi olan alanlarda bu sistem toprak kayıplarını
önlemeye katkı sağlamaktadır. Diğer taraftan, pulluk satışları bu yıl tekrar diğer toprak işleme
makinalarından daha hızlı artamaya devam etmektedir. Gelecek yılın başlıca göstergeleri şimdiden iyi
olduğu için, durağan pazarlarda bile olumlu bir hava mevcuttur.
Ekim makinaları
Son beş yıl boyunca, hassas ekim makinalarına talep, artan mısır ve şeker pancarı üretimi nedeniyle,
tahıl ekim makinalarına göre daha dinamiktir. Şu sırada her iki tip mibzerler için de pazar büyümektedir;
2011 in ilk yarısında Avrupa pazarında % 56 oranında artış kaydedilmiştir. Son yıllardaki bu hızlı
gelişme
karşısında,
gelecek
yıl
pazarın
doygun
hale
gelmesi
şaşırtmamalıdır.
Hayvancılık ekipmanları Sanayi, çiftlik alanında ve barınaklarda kullanılan makinaları, hayvancılık
ekipmanları olarak tanımlamaktadır. Bu alanda yem karıştırma arabaları merkezi rol oynamaktadır.
Hayvan sayısına bağlı olarak çiftçiler ya kendi yürür makina, ya da çekilir ekipman seçmektedir. Yüksek
süt fiyatları bu tür makinalara yatırımı desteklemektedir. 2010/2011 sezonunda (Haziranda sona
ermektedir) Almanya’daki satışlar yarıdan daha fazla artmıştır. Gelecek yılın görüntüsü iyidir.
Süt sağım ve soğutma ekipmanları
Süt sağım ve soğutma ekipmanları hayvancılık sektörünün temelidir. Almanya’daki 2010 satış hacmi
yaklaşık % 5 artışla 156 milyon € olmuş, hafifçe daralan pazarının genelinden daha iyi performans
göstermiştir. Süt sağım robotlarının önemi artmaya devam etmektedir. Almanya’daki büyük projeler
önemli ölçüde devletçe desteklenmekte, yani yatırımların onaylanması gerekmektedir. Bu yıl süt sağım
ve soğutma araçları talebi fazla olmasına karşın, şu anda tekrar azalma eğilimine girmiştir.
AB SÜRECĐ
Türk tarımının öncelikli üç temel sorunun AB süreci sonunda çözümlenmesini beklenmektedir.
Kurumların ve mevzuatın AB’ye uyumlu hale getirilmesi,
Tarım nüfusunun rasyonel rakamlara ulaşması ve eğitim düzeyinin artması,
Tarım işletmelerinin verimli çalışması ve birim işletmelerin donanım ve büyüklük olarak AB
ortalamasına ulaşması. Tarım işletmelerinin verimli çalışmaması AB sürecinde eşit olmayan şartlarda
rekabeti gündeme getirmiştir. Verimli çalışma uygun saha şartlarında, modern makinalarla teknolojik bir
süreci ve bu süreç sonunda standartlara uygun, ilaç kalıntısı olmayan kaliteli bir ürüne ulaşmamızı
sağlayacaktır.
AB’nin tarımdaki stratejik planları ürün bazında değil, işletme bazında tarımsal destekleri ön
plana çıkarmaktır. Doğrudan Gelir Desteği adı altında zaten uyguladığımız bu yöntemin uygulamadaki
sonuçları başarısız olmuştur. Bu nedenle AB yolundaki stratejide kaynaklarımızı üretim dışı metotlar
yerine üretime yönelik metotlarla harcamalıyız.
Tarım, AB ile bütünleşmemizde tamamen teknik bir konu olarak ele alınmalıdır. Sosyal yönü ise
ayrı olarak incelenmelidir. Bu cümleden olarak tarımda verimliliğin arttırılmasına yönelik uygulamalar
ivedilikle yapılmalıdır. Çiftçi ile köylü birbirinden ayrılmalıdır. Çiftçiliğin bir meslek köylülüğün ise bir
yaşam biçimi olduğu bilinci yerleştirilmeli, program ve hedefler çiftçi nüfusuna yönelik olarak
yapılmalıdır. AB yolunda en büyük engelimiz olan verim düşüklüğünün, temel olarak modern
mekanizasyon araçları ve bu araçların doğru kullanımıyla aşılacağı bir gerçektir.
Şimdiye kadar mekanizasyona yönelik önemli bir devlet politikasına rastlanmadığı, kırsal
kalkınma desteklemeleri kapsamında bazı makinalar için hibe destek sağlandığı, buna mukabil çiftçiye
daha çok sosyal içerikli mesajların ve sözlerin verildiği gerçeğinden hareketle bir an önce kapsamlı bir
mekanizasyon destekleme programı yapılmalı ve ivedilikle uygulanmalıdır.
AB Süreci için Sonuç ve Değerlendirme;
Türkiye AB’ye üye olduğunda nasıl bir tarımsal yapıya sahip olması gerektiğine dair bir fotoğrafı
ortaya koyabilmek gereklidir.
Türk tarımı kayıt altına alınmalıdır. Bu kapsamda acil olarak tarımsal istatistikler ile tarımsal veri
tabanı sağlıklı bir şekilde oluşturulmalı ve geliştirilmelidir.
Son genişleme dalgasıyla birlikte 1 Mayıs 2004 tarihinde birliğe katılan üye ülkelerin katılım
sürecindeki tecrübeleri göz önüne alınmalı ve bu ülkelerin geçirmiş olduğu müzakere süreci
incelenmelidir.
Tarım sektöründe verimlilik ve rekabet gücüne önem verilmelidir. Modern mekanizasyon araçlarının
yaygın kullanımını sağlamak için azami destek ve teşvik verilmelidir.
Türkiye’nin AB üyeliğinden sonra AB fonlarından ne kadar pay alacağı ve AB bütçesine ne
kadar katkıda bulunacağı hesaplanmalıdır.
Müzakere süreci başlamadan önce, kotaya tabi ürünlerdeki üretim miktarları artırılmalıdır.
Tarım ürünlerinin her biri için etki değerlendirmesi yapılarak, uzun vadeli stratejik kararlar alınması
sağlanmalıdır. AB’ye üye olunduğunda nasıl bir tarım sektörü istendiği belirlenmeli, politikalar bu yönde
oluşturulmalı ve müzakereler sırasındaki tutumumuz bu çerçevede saptanmalıdır.
AB’nin Ortak Tarım Politikası’nda yaptığı reformlar yakından izlenmeli ve müzakerelere, yeni politikalar
ışığında hazırlanılmalıdır.
Tarım ve Kırsal Kalkınma Politikaları birlikte mütalaa edilmeli ve uygulanmalıdır.
Tarım Sektörüne Đlişkin Son Yıllara Ait Bazı Verilerle “AB-Türkiye Karşılaştırması”
Türkiye
Đşletme Sayıları ve Büyüklükleri
Đşletme Sayısı (Milyon)
Traktörü Olan Đşletme Sayısı (Bin)
Traktörü Ortak Kullanan Đşletme Sayısı (Bin)
Traktörü Kira ile Kullanan Đşletme Sayısı (Bin)
Traktörü Bila-bedel Kullanan Đşletme Sayısı (Bin)
Ortalama Đşletme Büyüklüğü (Ha)
5 Hektardan Küçük Đşletme Sayısı
50 Hektardan Büyük Đşletme Sayısı
Parsel Sayısı (Milyon)
Tarımsal Nüfus
Nüfus (Milyon, 2011)
Toplam Tarım Đstihdamı ve istihdamdaki payı (Milyon, 2011)
Tarımsal Nüfus (Milyon, 2011)
Tarımsal Değerler
Toplam Tarım Alanı (2011, Ha)
Toplam Ekilen Alan (2011, Ha)
Tahıl Üretimi (2011, Milyon Ton)
Buğday Verimi (2011, Kg/Da)
Toplam Sığır Sayısı (2010, Milyon Adet)
Đşletme Başına Düşen Hayvan Sayısı
50’den Fazla Büyükbaş Hayvan Barındıran Đşletme Sayısı (2010)
Süt Verimi (Kg)
Karkas Ağırlığı (Kg)
Tarımsal Destekler (2011, Milyar TL)
Tarımsal Hasıla
GSYĐH (2011, Milyon TL)
GSYĐH (2011, Milyon USD)
Tarımda GSYĐH (2010, Milyar TL)
Tarımda GSYĐH (2011, Milyar USD)
Tarımsal GSYĐH (2010, %)
Tarımda Kişi Başına Düşen GSYĐH (2010, USD)
Toplam Tarımsal Üretim (2010, Milyar USD)
Toplam Tarımsal Đhracat (2011, Milyar USD)
Toplam Tarımsal Đthalat (2011, Milyar USD)
Tarımsal Mekanizasyon Durumu
Traktör Başına Düşen Ekipman Ağırlığı (ton)
Traktör Başına Düşen Ekipman Sayısı
1000 Ha Alana Düşen Traktör Sayısı
Traktör Başına Düşen Tarım Arazisi (Ha)
Traktör Sayısı
Ortalama Traktör Gücü (BG)
1 Ha Alana Düşen Traktör Gücü (kW)
Ortalama Traktör Yaşı
4WD Traktör Oranı (%)
Avrupa Birliği
2,3
857
91
1.188
91,7
6,8
1.369.000
16.000
12,3
13,7
17,5
7.223.000
698.000
11,2
74,7
6,1 (%25)
21 (%28)
501
12,6 (%5,9)
28 (%6)
23.630.000
15.628.000
35,2
269
11,4
4
24.000
2.800
216
7,1
163.500.000
290 (2010)
570 (2010)
39
5.500
1.298.062
774,2
92,7
62,7
8,4
3.566
61,8 (Dünya 7.si)
5,4 (15,3)
8,9
4,2
5,2
45
26
1.000.000
60
1,68
+25
20
12
10
57
11,3
15.000.000
>100
6
90
TARIMA AYRILAN KAYNAKLAR
2002–2011 Yılları Tarıma Ayrılan Kaynaklar (Milyon TL)
Konusu
Tarımsal
Destekleme
Ödemeleri (TKB)
Tarımsal Kredi
Faiz Desteği
(Ziraat Bankası)
Tarımsal
Ürünlerin Alım
Sübvansiyon
(TMO)
Tarımsal Ürünler
Đhracat Desteği
(DFĐF)
Tarımsal Amaçlı
Kooperatiflere
Kredi Desteği
(TKB)
Tarımsal KĐT'lere
Sermaye Desteği
Ziraat Bankası
ve TKKOOP Aciz
Vesikası
Ödemeleri
GAP Kırsal
Kalkınma ve
GAP ile DAP
Hayvancılık
Đşletme
Destekleri (TKB)
Diğer Tarımsal
Desteklemeler
(TEKEL, 2090
Sayılı Kanun,
TSK Kredi Faiz)
Toplam Tarıma
Verilen
Destekler Tutarı
GSMH (GSYH)
Đçindeki Oranı
(%)
GSYH
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
1.868
2.804
3.084
3.681
4.789
5.628
5.826
4.938
5.605
0
0
2
36
147
223
404
475
532
550
296
190
152
186
232
437
418
1.369
136
126
89
113
144
178
165
250
302
16
18
77
90
95
79
94
132
139
107
191
109
45
67
65
120
111
192
55
34
22
10
23
67
100
102
129
0
0
0
0
0
0
0
85
108
40
50
50
46
37
45
34
256
53
2.772
3.519
3.623
4.173
5.488
6.517
7.180
6.767
8.429
0,79
0,77
0,65
0,64
0,72
0,77
0,76
0,71
0,82
350.476
454.781
559.033
648.932
758.391
843.178
950.098
946.678
1.028.802
7.188
KREDĐ KURULUŞLARI
Tarımsal Mekanizasyon Kredilerine yönelik olarak özel bankaların da çeşitli tarımsal kredi
programlarına başladığını gözlemliyoruz. Bu programların daha fazla banka tarafından gerçekçi ve
karşılanabilir faiz oranları ile devam etmesi verimli olacaktır.
Mekanizasyon araçlarının kredili satışında büyük rol oynayan Ziraat Bankası ve Tarım Kredi
Kooperatifleri satışlarının canlandırılması için gerekli tedbirlerin alınması önemlidir. Bu noktada Ziraat
Bankası’nın mekanizasyon kredilerinde şubelerin daha aktif davranması gerekmektedir. Kriz
dönemlerinde özel bankaların kredi vermedeki isteksizliği, faiz oranlarında yaptıkları fahiş artışlar,
çiftçiler nezdinde özel bankaların kredisini azaltmaktadır.
TKKOOP Yıllar Đtibariyle Tarım Makinaları Satış Tutarları (TL)
Yıllar
Değer
2005
46.0660.000
2006
49.500.000
2007
33.000.000
2008
49.680.000
2009
35.500.000
2010
133.866.000
TKKOOP Satış Miktar ve Tutarları (2010)
Emtia Cinsi
Birim
Güç ve Çeki Üniteleri
Toprak Đşleme Ekipmanları
Gübre Hazırlama, Dağıtma, Đşleme Ekipmanları
Ekim ve Dikim Ekipmanları
Sulama Ekipmanları
Bitki Koruma ve Bakım Ekipmanları
Hasat Harman Ekipmanları
Hasat Sonrası Đşleme Ekipmanları
Taşıma Đletim Ve Depolama Ekipmanları
Hayvan Yetiştirmede Kullanılan Ekipmanlar
Tarla Đçi Modern Basınçlı Sulama Sistemleri
Diğer Tarımsal Mekanizasyon Araçları
Toplam
(Adet)
(Adet)
(Adet)
(Adet)
(Metre)
(Adet)
(Adet)
(Adet)
(Adet)
(Adet)
(Adet)
(Adet)
Genel Toplam
Miktar
Tutar (TL)
Payı
22.882,02
4.264.072,36
3,2%
15.937,10
26.492.988,15
19,8%
775,00
1.073.796,23
0,8%
1.471,00
8.802.220,65
6,6%
28.029.300,24
20.793.041,31
15,5%
198.695,50
9.022.086,49
6,7%
52.682,00
6.148.730,28
4,6%
377.087,51
1.119.978,13
0,8%
2.029,02
8.300.578,08
6,2%
2.890,00
2.857.161,81
2,1%
6.643,00
38.617.478,66
28,8%
7.553,01
6.374.616,80
4,8%
28.717.945,40
133.866.748,93
SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERĐLERĐ
Makine Sektöründeki Genel Sorunlar ve Çözüm Önerileri
1
Haksız rekabet
Yasal mevzuatlar çerçevesinde, sigortasız işçi çalıştıran, fatura kesmeyen veya eksik kesen, alınması
zorunlu belgelere de sahip olmadan kaçak olarak imalat yapanlar haksız rekabete neden olmaktadır.
Belgesiz üretim, tüketicinin kalitesiz ve garantisi olmayan mala sahip olmasına sebep olabilmektedir. Bu
gibi malların fiyatının eşdeğerine göre ucuz olması bilinçsiz tüketiciyi aldattığı gibi ekonomimize zarar
vermekte ve “Türk Malı” imajının bozulmasına yol açmaktadır. Yeterli denetimin olmaması, dürüst
imalatçının moralini bozmakta, onları da bu yöne sevk edebilmektedir. Türkiye Ekonomi Politikaları
Araştırma Vakfı-TEPAV tarafından 2007 yılında yapılan bir ankete göre iş yapma önündeki en
büyük engel, kayıt dışılıktan kaynaklanan haksız rekabettir. Vergi ve sosyal sigorta afları çalışma
hayatındaki disiplini ve iş ahlakını olumsuz yönde etkilemektedir.
Var olan denetim mekanizması daha da etkinleştirilmelidir. Denetimlerin sadece Bakanlık
envanterine kayıtlı firmalarla sınırlı kalmadan kapsamlı bir şekilde ve periyodik olarak yapılması
gerekmektedir. Kriz dönemleri hariç vergi ve SGK afları getirilmemelidir.
Son dönemde AB ülkeleri, üçüncü ülkelerden gelen ve teknik düzenlemelere uygun olmayan malların
ithalatı sırasında daha etkin denetim yapılması için önlem almaktadır. Bu tür önlemler izlenmeli ve
ülkemizde de uygulamaya konulmalıdır.
Denetmen sayısı kayda değer oranda arttırılmalıdır.
Sektörde bir firmada yetişen ustaların bir süre sonra ayrılarak sadece maliyet odaklı ürün üretmek
amacıyla yeni firma kurması neticesinde yurt içi ve yurtdışı pazarlarda Türk malı imajı zarar görmekte
ve haksız rekabet nedeniyle sektör olumsuz etkilenmektedir. Bu durum aynı zamanda küresel firmaların
ortaya çıkmasını da geciktirmektedir.
Fikri mülkiyet haklarının korunması ile bu durumun engellenemediği göz önüne alınarak, makine
üretmek için kriterler getirilmelidir.
Đşyeri açmak ve işletebilmek için sektörel bazda asgari kriterler getirilmelidir. (Personel, ekipman,
finansman vb.)
2
Sanayicilere vize uygulamasından kaynaklanan hususlar
Vize konusunda yaşanan sorunlar bilinmektedir. Ancak, bu konu makina sektöründe çok daha kritik
sonuçlar yaratmakta ve firmaların pazar kaybetmelerine neden olmaktadır. Vize işlemlerindeki bürokrasi
ve sürecin uzun zaman alması ile verilen vize sürelerinin kısa olması firmalarımızı sıkıntıya
sokmaktadır.
Dışişleri Bakanlığımız, ilk yaklaşım olarak sektörel derneklere üye sanayicilerimize ve bunların teknik
elemanlarına en az bir yıllık vize verilmesi ve bu işlemlerin kolaylaştırılması konusunda çok daha fazla
çaba harcamalıdır.
3
Marka imajı ve tanıtım eksikliği
Birçok firma, imal ettikleri makinaları yurt dışından siparişi veren firmanın etiketi ile bu kuruluşlara
göndermekte ve alıcılar bu makinaları kendi markaları ile dünyanın çeşitli ülkelerine satmaktadır. Bu
durum, rekabetçi kalite ve teknolojiye sahip olunmasına rağmen imalatı yapanın markasının
tanınmasını engellemiştir. Ayrıca araya giren kuruluşların kar olarak ekledikleri marjlar dolayısıyla, ihraç
fiyatları oldukça düşük kalmış ve imalatçı da çok düşük karlarla çalışmıştır.
Bu arada makina imalatı yapan bazı firmaların tanıtım konusuna yeterli önemi vermediği, yurt içi ve yurt
dışı fuarlara katılmanın önemini göremedikleri, sektör dergilerinde dahi kendilerini tanıtmamaları önemli
bir eksikliktir.
Ticari kültürümüz firma birleşmelerinin önünde engeldir. Bu nedenle firma işbirliklerini teşvik eden
yasal düzenlemeler oluşturulmalıdır. Firmaların ortak atölye ve dış ticaret şirketleri çatısı altında bir
araya gelmeleri daha fazla teşvik edilmelidir. Bu amaçla pazar araştırma, fuar katılım gibi mevcut
desteklerde bu işbirliklerine ve ortak markaya avantaj sağlanmalıdır.
Sektörde faaliyet gösteren KOBĐ’lerin özellikle pazarlamaya yönelik olarak gerek eğitim ve
danışmanlık programları ile desteklenmesi kritik düzeyde önem arz etmektedir. Uluslararası pazarlara
yönelik olarak, pazarlarla iletişim kurulması, pazarlarla iletişim araçlarının belirlenmesi (özellikle
enformasyon teknolojilerinin etkin ve verimli kullanımı) ve bu araçların dünya standartlarında
yönetilebiliyor olması ihracatçılarımızın uluslararası pazarlardaki başarısının anahtarı olacaktır. Bu
aşamada, makine ihracatçılarımızın kalite işareti kullanmaya teşvik edilmesi ve uluslararası pazarlarda
tanıtımının yapılması gerekmektedir.
Etkin yönetim, pazarlama, nitelikli eğitim ve işgücü temini, markalaşmayı desteklemek ve bu amaçla,
yönetim-danışmanlık hizmetlerinin ve profesyonel yönetim anlayışının yaygınlaştırılması, pazar
araştırması, ortak satış sonrası hizmetlerin geliştirilmesi, pazarlama danışmanlığı hizmetlerinin
desteklenmesi, 1998 yılında %14,5 olan, 2005 yılında %38,9’a ulaşan ihracatın ithalatı karşılama
oranının önümüzdeki beş yıllık dönemde %50’ye çıkarılması, makine ihracatı içinde, komşu ülkeler,
Türk Cumhuriyetleri ve Kuzey Afrika ülkeleri gibi potansiyel pazarların payının artırılması, uygulamalı
meslek eğitiminin geliştirilmesi desteklenmesi, markalaşmanın yaygınlaştırılması gereklidir. Bu
hedeflere ulaşılabilmesi için yurtdışı pazarlarda TÜRK MAKĐNE TĐCARET MERKEZLERĐ'nin kurulması
ve desteklenmesi gerekmektedir.
Orta Anadolu Makine ve Aksamları Đhracatçıları Birliği bünyesinde DTM talimatıyla, makine
sektörünün yurt dışında daha etkin bir şekilde tanıtılabilmesi için Makine Tanıtım Grubu
oluşturulmuştur. Makine Tanıtım Grubunun reklâm bütçesi ek kaynaklarla desteklenmelidir. Ayrıca
sektörün uluslararası platformlarda istenen düzeyde tanıtımının yapılabilmesi için makro politikalarla
desteklenecek girişim ve önlemler gereklidir.
4
AR-GE’ ye kaynak ayrılamaması
Sektörümüzde yeterli AR-GE çalışması yapılamamaktadır. Devletin AR-GE desteklilerinden de
faydalanma oranı oldukça düşüktür. Bunun da en önemli nedeni bürokratik işlemlerin oldukça zahmetli
ve uzun bir süreç almasıdır. Bütün bu mevzuatın yanı sıra firmalar arasında, bünyesinde hiç mühendis
istihdam etmeyen veya varsa da bunları daha çok atölye şefi veya müdürü niteliğinde kullanan, imal
edilen makinanın geliştirilmesi, mühendislik hesap ve imalat resimlerinin hazırlanması konusunda hiçbir
mühendisi bulunmayan firma sayısı oldukça fazladır. Bu konuda diğer bir sorun yetişen mühendislerin
kalitesidir.
AR-GE faaliyetleri için verilen destekler arttırılmalı ve firmaların bu destekten azami ölçüde
faydalanması için bürokratik işlemler azaltılmalıdır.
Bürokratik engelleri olmayan ve ürün geliştirme sürecinde araştırma hızını kesmeden sonuca
varılmasını teşvik eden, AR-GE destekleri devreye sokulmalıdır. Bunların işleyişi geçmiş performans
bazlı ve süratli olmalıdır.
AR-GE konularında Üniversite-Endüstri işbirliğine daha yüksek oranlarda proje hibe desteği
verilmelidir.
Sektördeki firmaların tek tek AR-GE çalışmalarına cirolarından pay ayırmaları ve bunu AR-GE alt
yapısını kurmakta harcamaları oldukça zordur. Ancak, makine imalat sanayisinin alt sektörleri içinde
görevdeşlik yaratarak, içinde AR-GE çalışmalarının da yer alacağı sanayicilerle üniversitelerin ortak
merkezler kurması ve mamule, imalat sürecine ilişkin projeler geliştirmesi öncelikle ele alınmalıdır.
Firmaların kendi bünyelerinde, büyük AR-GE projeleri niteliğinde olmasa da, mevcut modellerin
geliştirilmesine, piyasanın gelişmesini ve beklenen taleplerini dikkate alarak yeni modelleri devreye
almak için devamlı olarak çalışmaları gerekmektedir. Bir makinanın özelliği değişmese bile dış
görünümünü geliştirmeleri, hatta bu maksatla bir endüstriyel tasarımcı ile iş birliği yapmaları dahi,
müşteri dikkatini çekmek yönünden yararlı olmaktadır.
Firmalar, klasik ve yıllardan beri imal ettikleri eski model makinalar yerine, yine piyasadaki talebin
gelişmesini dikkate alarak yeni modellerin imaline yönelmelidir. Unutulmamalıdır ki her geçen gün
ticaret daha da serbestleştirilmekte, nispeten basit makinalar, Çin, Hindistan ve diğer gelişmekte olan
ülkelerde çok daha düşük maliyetlerle imal edilmekte ve ithal edilmektedir. Gün geçtikçe bu tür
makinalarda rekabet daha da artacaktır.
Makina sektöründe uygulamaya giren yeni teknolojiler izlenmeli ve kısa sürede uygulanabilmelidir.
Malzeme teknolojisindeki gelişmeler, makinalara yeni özellikler verilmesini gerektirmektedir. Ayrıca bazı
malzemeler, gerek fiyatları, gerekse işlenmesindeki kolaylıklar nedeni ile makina maliyetinin
düşürülmesine de katkı sağlamaktadır. Bu konuda da araştırma yapılmalıdır.
Müşteri talepleri ve bu taleplerdeki değişme ve gelişmeler izlenmelidir. Bu maksatla, eski müşteriler
kadar potansiyel müşterilerle de yakın işbirliği içinde olunmalı ve ziyaretler yapılmalıdır.
Firmalar, benzer imalat yapan firmalarla yakın işbirliği içinde olmak, dünyadaki gelişmeleri izlemek,
sorunlarına ortak bir platformda çözüm geliştirmek, gerekli girişimleri birlikte yapabilmek için, sektör
derneklerine katılmalıdırlar.
AR-GE Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkındaki Kanun’da yer alan AR-GE merkezleri için “50 tam
zamanlı AR-GE personeli” kriteri sektördeki ortalama firma ölçeği ile uyuşmamakta, başvuru sayısı çok
az düzeyde kalmaktadır.
Makine sektörünün kullanımına yönelik bir fon oluşturulmalı ve bu fondan Tarım Kredi
Kooperatiflerince çiftçiye sağlanan iskontolu kredi aktarımına benzer şekilde, AR-GE yapan makine
üreticilerine de iskontolu kredi fırsatları oluşturulmalıdır.
“AR-GE Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkındaki Kanun”da yer alan “50 tam zamanlı AR-GE
personeli” kriteri sektörün mevcut durumuna uymadığından, söz konusu Kanun’da değişiklik yapılarak,
ortak AR-GE merkezlerinin oluşumuna imkân sağlanmalı ve mevcut Kanun’daki rekabet öncesi işbirliği
projelerinden sektörün yararlanabilmesi için tanıtım yapılmalıdır.
5
Firma sayısının fazlalığı
Aile şirketleri fertlerinin veya ortaklık olarak kurulan firmalardan sonradan ayrılan ortaklar aynı konuda
imalat yapan yeni firmalar kurmaktadırlar. Böylece firma sayısı bölünerek artmakta, pazardaki büyüme
yavaş olduğundan, imalat bu firmalar arasında bölüşülürken, birçok kuruluş pazar payını
kaybetmektedir. Aynı zamanda ekonomik imalat rakamlarına ulaşmakta güçlük çeken firmaların rekabet
gücü zayıflamaktadır.
Firma işbirliklerini teşvik eden yasal düzenlemeler oluşturulmalıdır. Firmaların ortak atölye ve dış
ticaret şirketleri çatısı altında bir araya gelmeleri daha fazla teşvik edilmelidir.
6
Đstihdam üzerindeki prim ve vergi yükleri
Ülkemiz OECD ülkeleri içinde istihdam üzerindeki prim ve vergi yükünün en fazla olduğu ülkelerden
birisidir. Bu durum yatırımları caydırdığı, rekabet gücünü zayıflattığı gibi kayıt dışı istihdamı da teşvik
etmektedir.
TĐSK’in yaptığı değerlendirmelere göre; Türkiye, istihdam vergileri ve SSK primlerinin yüksekliği
bakımından OECD ülkeleri arasında 1. sıradaki yerini 2001 yılından beri korumaktadır. Türkiye’de 2006
yılı itibariyle ortalama işçilik maliyetinin % 42,8’ istihdam vergilerine ayrılırken, bu rakam ortalama olarak
OECD’de % 27,5; AB 15’de % 32,1; ABD’de % 11,7; Đrlanda da % 2,3 düzeyindedir. Üstelik 2000
yılında OECD genelinde % 28,4 olan vergi ve sosyal sigorta pirim yükü 2006 yılında % 27,5’e
gerilerken, ülkemizde % 40,4’ten % 42,8’e yükselmiştir. 1985–2004 döneminde ülkemizde istihdam
üzerindeki vergi yükü % 15,7 artarken, ABD, Đngiltere, Japonya, Almanya, Hollanda ve Lüksemburg’da
bu yük aksine azaltılmıştır. Bu ülkeler aynı zamanda işsizlik oranının düşük olduğu ülkelerdir.
Rakip ekonomiler, işsizliği ve kayıt dışı istihdamı önlemek için istihdam vergilerini azaltırken, Türkiye’de
söz konusu yükler sürekli artmaktadır. Vergi ve prim yükü net asgari ücretin % 70’ine varmıştır.
Đstihdam üzerindeki yüksek vergi ve sosyal güvenlik prim yükleri bir yandan istihdam artışını frenleyerek
işsizlik sorununu beslemekte, diğer yandan da kayıt dışılığı teşvik ederek önemli gelir kayıplarına yol
açmaktadır. Bu durum, iktisadi olaylara iktisadi bir bakış açısı ile yaklaşmanın ne kadar gerekli
olduğunu ortaya koymaktadır. Vergi ve sosyal güvenlik primi gibi alanlara yönelik sadece yüksek gelir
elde etmeyi amaçlayan bir mali zihniyet, hedeflenen düzeyde gelir sağlanamazken kayıt dışılığı da
teşvik etmektedir.
Mevcut yasalara göre imalat sanayinde faaliyet gösteren işyerleri istihdam ettikleri işçi sayısına ve
faaliyette bulundukları sektöre göre hekim, mühendis, iş çevre danışmanı ya da avukat gibi çeşitli
uzmanları istihdam etmek zorundadır. Bu uzmanların ücretleri, karşılıklı anlaşmayla değil de bağlı
oldukları meslek odaları tarafından, üyelerinin kazançlarını maksimize edecek bir anlayışla
saptanmaktadır. Verilen hizmetin çok üzerinde ve ekonomik gerçeklerden uzak olarak belirlenen bu
ücretler, işletmelerimiz için katlanılması zor yükler doğurmaktadır.
Makina sanayi gibi emek yoğun sektörlerde işçilik üzerindeki sigorta primleri ile diğer kesintilerin
yüksekliği birçok diğer sektöre göre daha fazla olumsuz etki yapmaktadır. Sektör, yetişmiş ve kalifiye
eleman çalıştırmak ve bunları bünyesinde tutabilmek için diğer sektörlere göre daha yüksek ücret
ödemek zorundadır. Bu nedenle personel ücretlerinden yapılan kesintiler bu sektörde maliyeti daha
fazla artıran bir faktör durumundadır. Bu tür kesintilerin kademeli olarak düşürülmesine çalışılmalıdır.
Đstihdam maliyetlerinin azaltılmasına yönelik uygulamalara ivedilikle geçilmelidir. Bu kapsamda, işveren
sigortası priminin düşürülmesi ile kıdem tazminatının yeniden yapılandırılması gibi konuları ele
alınmalıdır.
Đşgücü maliyetinin aşağıya çekilebilmesi için SSK prim oranları, bir geçiş planı çerçevesinde aşağı
çekilmelidir.
Zorunlu istihdam, kaldırılmalı veya destekli istihdama dönüştürülmelidir.
7
Vergi üzerindeki yükler
Ülkemizde imalat üzerindeki ağır vergi yükü yeni yatırımları engellemekte, kayıt dışını büyütmekte,
ekonominin rekabet gücünü ve istihdam artışını zayıflatmaktadır. Kurumlar vergisi oranında yapılan
indirime rağmen, ülkemizde vergi yükünün ağırlığı ve vergi oranlarının yüksekliği, sürdürülebilir yüksek
büyüme için zorunlu olan yabancı sermaye girişini de zorlaştırmaktadır. Vergi sistemimiz, girişimciden
elde ettiği kazancın % 60’ını talep etmektedir. Gelir vergisi, kurumlar vergisi, ÖTV ve KDV oranları,
enerji üzerindeki vergi yükü, halen kayıt dışılığı teşvik eder ölçüde yüksektir.
Vergiler öncelikle AB ortalamalarına çekilmelidir.
8
Aşırı yüksek enerji maliyetleri
Doğalgaz, akaryakıt ve elektrik fiyatları dünya fiyatlarının çok üzerindedir.
Yüksek vergiler Türkiye'yi dünyada “vergi kesintisi” listelerinde birinci sıraya yükseltirken, Türk
şirketlerinin uluslararası piyasalardaki rekabet ortamında ellerini zayıflatmaktadır.
100 liraya satın alınan bir benzinde yaklaşık 65 lirası Hazineye gitmektedir.
Sanayiye uygulanan doğalgaz satış fiyatı içindeki vergi payının ülkeler itibariyle karşılaştırıldığında
OECD Ülkeleri arasında Türkiye %18,6 ile ilk sıradadır. Đkinci olan Güney Kore’de bu oran % 13,2’dir.
Buna karşılık ülkelerin büyük çoğunluğu vergi yükünü % 5’in altında tutmaktadır. Oran Slovakya’da %
0,9’a kadar geriliyor.
Türkiye, elektrik fiyatındaki vergi yükü açısından da % 18,5 ile 3. durumda bulunuyor. Đtalya yüzde 20,8
ile birinci, Norveç yüzde 20,1 ile ikincidir. Ancak Norveç OECD’de en düşük elektrik fiyatına sahip
ülkelerden biridir. Çek Cumhuriyeti ve Macaristan’ın yükü yüzde 1’de tuttuğu göze çarpıyor. Türkiye`de
elektriğin yaklaşık yüzde 50’si sanayide kullanılıyor. Almanya, Fransa ve Yunanistan gibi ülkeler,
sanayide kullanılan elektrikten vergi almıyor.
Enerji maliyetleri süratle OECD ortalamasına çekilmelidir.
9
Kamu alımlarında yerli üretime öncelik verilmemesi
Kamu alımlarında dış kredi kullanımı sonucu, yerli imalatçılar bu pazardan yeterli pay alamamaktadır.
Gayri safi milli hâsılanın yarısına yakın kısmını kullanan kamu kesimi ve yerel yönetimlerin yerli
ürünlere yönelmesi için yaptırım getirilmeli, özellikle kamu kurumlarının ihalelerinde “Avrupa menşeli”
olma şartının kaldırılması için tedbirler alınmalıdır. Her ülke kendi ürününü kullanacak derecede
milliyetçi olduğu halde, ülkemizin ithal ettiği makine ve aksamlarının %80’inin ülkemizde üretiliyor
olması gözden kaçırılmamalıdır. Bu çerçevede, kamu yatırımlarında yerli imalat oranı artırılmalı, yerli
üretimler şart koşularak mutlaka desteklenmelidir.
Kamu Đhale Yasası’nda yerli üretici lehine %15 avantaj sağlayan hükümlere rağmen bu avantaj çoğu
zaman göz ardı edilmektedir. Kamu kurumlarının ihalelerinde, yerli kapasiteyi aşacak şekilde kısa
sürede çok miktarda ürün talep edilmesi ve bazı ihalelerde çok küçük fiyat fazlalığı nedeniyle ithal
makine tercih edilmesinin önüne geçmek için gerekli mevzuat değişiklikleri yapılmalıdır.
Kaliteli, standartlara uygun yerli üretim makine ve aksamları kullanımının özendirilmesi konusunda
kamu kurumları duyarlı olmalı ve kendi alımlarına yönelik ihalelerde marka belirtmeksizin ülkemiz
imalatına öncelik vererek örnek olmalıdırlar. Türkiye’de üretilen makinelerin kullanımına yönelik planlı
kampanyalar başlatılarak tüm iletişim araçları ile desteklenmesi sağlanmalıdır. Kamu alımlarında yerli
firmalara öncelik, en azından eşit rekabet şansı sağlanması yerli imalatçılara önemli bir isteklendirme
ve rekabet gücünün arttırıcı imkân sağlarken, kamu kuruluşlarına da tasarruf imkânı doğuracaktır.
Kamu Đhale Kanununda yer alan; ihalelerde yerli istekliler lehine %15'lik fiyat avantajı oranı
yükseltilebilir. Ayrıca kanundaki muğlâk ifade (“…yerli malı olarak belirlenen malları teklif eden yerli
istekliler lehine %15 oranına kadar fiyat avantajı sağlanması hususlarında idarelerce ihale dokümanına
hükümler konulabilir”) kaldırılıp kesin bir hüküm konulmalıdır. Gelişmiş Batı ülkeleri bilim ve teknolojinin
yanı sıra sanayi altyapısını geliştirebilmek için "kamu tedarik sistemlerini" kullanmaktadırlar. Büyük
yatırım alımlarının söz konusu olduğu "kamu tedarik programlan" ile kendi ülke sanayilerine, araştırma
kuruluşlarına ve üniversitelerine büyük kaynaklar aktarmaktadırlar.
10
Yurt dışı fuar teşvikleri
Yurt dışı fuarlara katılan firmalara devlet destekleri verilmektedir. Bu fuarlarda makina imalatçıları çoğu
kez bireysel katılım şeklinde yer almaktadırlar. Makina sektörünün ihtiyaç duyduğu stant alanı, sadece
iki makina teşhir etse bile 60 m2nin altına düşememektedir. Bu durumda uygulanan teşvikler, özellikle
KOBĐ niteliğindeki kuruluşlar için yetersiz kalmaktadır.
Makina sektörü gibi kiralanacak alan bakımından farklılığı olan sektörler için destek oranı % 60
oranına ve azami tavan 30.000 $ düzeyine çıkarılmalıdır.
Fuar organizasyonlarının bugün geldiği nokta itibarıyla genel veya sektörel nitelikteki uluslararası
fuarlara milli katılım organizasyonlarındaki fuar teşvikleri, sektörden çok, fuar organizatörlerini
destekleyen bir hale gelmiştir.
Fuar organizatörleri, genel/sektörel nitelikli uluslar arası fuarlara katılım kapsamından çıkarılmalıdır.
Sektörlerin bugün geldiği nokta itibariyle aracı kurumlara ihtiyacı yoktur. Organizatörlerin devreden
çıkarılmasıyla stant bedellerinde ve nakliyede önemli ölçüde tasarruf sağlanacak, organizatör firma
kaynaklı olası sorunlar da bertaraf edilmiş olacaktır. Ayrıca, bu tür organizasyonlarla yapılan
katılımlarda, bütün Türk katılımcılara rağbet görmeyen bir holden toplu alanlar tahsis edilmesi gibi
uygulamaların da önüne geçilmiş olacaktır.
Hedef ülke ve prestijli fuarların belirlenmesi ve bunlara yönelik ilave destekler son derece yararlı ve
önemlidir. Mevzuat, “Her yıl belirlenen 15 hedef ülkede düzenlenecek fuarlara iştirak eden katılımcılar”
hükmüne haizdir. Bununla birlikte her alt sektörün ihracat odaklı hedef pazarları çok farklıdır.
Bu nedenle çalışmanın ülke odaklı değil fuar odaklı yapılması gerekmektedir. Ayrıca prestijli fuarlar
için olan destek oranı, bu fuarlara ilk defa iştirak edecek firmalar için % 75 seviyesine çıkarılmalıdır.
11
Yurt içi sanayi ihtisas fuarlarının disipline edilmesi zorunluluğu
Bilindiği üzere makinalar, yapıları ve fonksiyonları gereği oldukça hacimli ve yer kaplayan ürünlerdir.
Birçok sektör için 12 m2 stand alanı, ürün ve hizmet sergilenmesi için yeterli olurken, makina
sektöründe asgari 50 m2 stand alanına gereksinim olmaktadır. Bu nedenle, birçok sektöre göre çok
daha yüksek stand bedelleri söz konusu olmaktadır. Stand bedelinin yanı sıra büyük stand alanları, çok
daha yüksek bedelli stand tasarımlarını, çok çeşitli görsel tanıtım ekipmanlarını da zorunlu kılmaktadır.
Yüksek stand bedellerinin yanı sıra nakliye de ek bir maliyet kalemi olarak firmaların karşısına
çıkmaktadır. Teşhir ürünleri için en azından bir vinç düzenekli kamyona gereksinim vardır. Bu nedenle
kayda değer oranlarda nakliye ve personel masrafları söz konusudur. Yapılan bunca masrafa rağmen
yeterince katılımcısı ve/veya ziyaretçisi olmayan fuarların, hem katılımcılara hem de ziyaretçilere
negatif yansıması söz konusudur. Buna bir de fuar alanındaki altyapının yetersizliği, organizasyon
problemleri, tanıtım eksiklikleri vb problemlerin eklenmesi, hem katılımcıların moralini bozmakta hem de
sektör imajını yerli ve yabancı ziyaretçiler nezdinde olumsuz etkilemektedir. Her ne kadar fuara katılım
konusunda firmalar serbest olsa da, bir firmanın fuara katılım sağlamaması, tüketiciler nezdinde farklı
algılara sebep olabilmektedir. Diğer yandan, gelişmiş ülkelerde fuarların 2 yıllık periyotlarda
gerçekleşmesi uygulaması hayata geçirilmiştir. Ülkemizde bu aşamaya henüz gelinememiştir. Fuar
firmaları haklı olarak “Gelecek sene ben yapmazsam, bir başkası bu fuarı düzenler” diyebilmektedir.
Gelişmiş toplumlarda fuarlar, semt pazarı gibi algılanmamakta, satıştan ziyade tanıtım ve sergi
amaçlanmaktadır. Hatta yavaş yavaş özel şovlar, farklı tanıtım metodları ve görsel uygulamalar devreye
girmektedir. Bir diğer farklılık da fuarlarla eş zamanlı olarak düzenlenen kongreler, zirveler vb
etkinliklerdir. Bütün bunlar için belli düzeyde bir fuar alanı altyapısı ile birlikte, donanımlı, profesyonel bir
fuar organizatörü ve işbirliği kuruluşuna ihtiyaç vardır.
Bütün bu sorunlar, etkenler ve örnekler incelendiğinde, en önemli tanıtım mecrası olarak gördüğümüz
fuarların disipline edilmesi zorunluluğu söz konusudur. TOBB onayından önce sektörel derneklerin ilgili
fuar başvurularını incelemesi ve değerlendirmesi için yasal düzenlemeler ivedilikle yapılmalıdır.
12
KDV iadeleri
Gerek teşvik belgeli ve KDV muafiyetli yatırımcılara yapılan satışlar dolayısıyla, gerek ihracat
dolayısıyla tahakkuk eden KDV’nin iadesi işlemleri ve gerekse yüksek KDV li hammadde girişi, düşük
KDV li ürün çıkışı dolayısıyla imalatçı üzerinde kalan devreden KDV yükü sağlanan bazı kolaylıklara
rağmen, zaman alıcı işlemleri ve mali müşavir raporu/banka teminat mektubu gibi prosedürleri zorunlu
kılmakta, bu durum imalatçının nakit akışını olumsuz etkilemektedir. Çok karmaşık girdi kullanılması
nedeniyle KDV iadesini en geç makine sektöründe faaliyet gösteren firmaların aldığı bilinen bir
gerçektir. Bu kapsamda, 8 ayda alınan iadelerin 14–16 aya uzaması, sürecin bazı durumlarda keyfi
uygulamalar ile tıkanması yatırımcının enerjisini azaltmaktadır.
2010 yılında yürürlüğe giren Elektronik Fatura Kontrol Sistemine dair tebliğin iptali ve bir önceki
sisteme geri dönülmelidir.
“Hızlandırılmış KDV Đade Sistemi” ile ilgili tebliğe, tarımsal mekanizasyon sektörünün (traktör ve
ekipman) dahil edilmesi veya benzer bir mevzuatın tarımsal mekanizasyon sektörü için oluşturulması,
Teminat mektubu halen mahsuplaşma sırasında kullanılmaktadır. Mevcut süreci hızlandırabilmek için,
yeminli mali müşavir raporu sonrası teminat mektubu ile nakdi iade sağlanmalıdır.
Gümrükte ödenen KDV ile SGK borçları için mahsuplaşmaya mevcut yasal düzenlemeler imkân
vermekle birlikte, uygulamada kurumlar arası farklılıklar ve kurumların kendi mevzuatının bazı ön şartlar
getirmesi süreci tıkamaktadır. Mahsuplaşmanın seri bir şekilde yapılmasına dönük yasal düzenlemeler
yapılmalıdır.
Grup şirketlerinin devlete olan vergi ve SGK ödemelerini Maliye yerine, KDV alacaklısı olan ana firmaya
ödenmesi. Benzer şekilde yan sanayiden alınan mal ve hizmet alımları ile sınırlı olmak üzere, ana
firmaya mal veya hizmet tedarik eden firmaların devlete olan vergi ve SGK ödemelerini KDV alacaklısı
olan ana firmaya ödenmelidir.
Devreden KDV’nin belirli bir bölümü (%50) sorgusuz ve incelemesiz nakden ödenmelidir.
Mevcut Elektronik Fatura Kontrol Sisteminde, ikinci kademe alt firmaya kadar olan inceleme
uygulanmasından vazgeçilmelidir. Süreci tıkayan en büyük engel, alt firmaların incelenmesi için geçen
zamanın çok uzun olmasıdır.
13
Đhracat Teşvikleri (Eximbank)
Akreditif ile mal satmanın mümkün olmadığı Afrika gibi bazı pazarlar son derece risklidir. Türk
Eximbank’ın, Türk ihracatçısını sigortalamak gibi bir gayret içinde olmaması ve Eximbank’ın gelişmiş
ülkelerdeki diğer Eximbanklar gibi çalışmaması büyük bir sorun olarak karşımızda durmaktadır.
Hükümetin Türk ihracatçısına garanti vermesi ve bu garantiler ile oluşacak poliçelerinde Tük
Eximbank’ı tarafından dünyada krediye çevrilmesi suretiyle uzun vadeli kredilerin Türk ihracatçısına
sunulması gerekmektedir.
Ayrıca imalatçının rekabet gücünün artması için aşağıda belirtilen tedbirler alınmalıdır.
Eximbank tarafından yurtdışındaki müşterilere orta ve uzun vadeli ülke kredisi verilmelidir.
Eximbank’ın orta vadeli ihracat sigortaları yaygınlaştırılmalıdır. Böylece sigortalar bankalara temlik
edilerek kredi sağlanabilecektir.
Kredi Garanti Fonu (KGF) komisyon oranı düşürülmelidir.
14
Đhracat Teşvikleri (Pazar Araştırma ve Sektörel Ticaret Heyeti Destekleri)
Pazar Araştırma ve Sektörel Ticaret Heyeti Destekleri
Đhraç pazarlarımız içinde büyük paya sahip olan gelişmiş ülkelerin pazarlarının da büyük ölçüde
daralacağı dikkate alınarak, ihracatçıların kapalı pazarlara yönlendirilmesi ve bu alanlarda destek
sağlanması gerekmektedir. Pazar araştırmalarında sağlanan destek oranları arttırılmalıdır. Sektörel
Dernekler tarafından organize edilen Sektörel Ticaret Heyeti Programları için verilen desteklerin tamamı
devlet tarafından karşılanmalıdır.
Đhracata yönelik devlet destekleri için başvuru prosedürünün sadeleşmesi ve sektörel STK’ları sürece
dahil edilmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır.
Đhracat ve pazarlamaya yönelik devlet destekleri yeterli düzeyde bilinmemektedir. Bunun yanı sıra
başvuru süreci özellikle kurumsal altyapısı olmayan KOBĐ’ler için caydırıcı olmaktadır. Başvuru evrakları
ve sürecinin kısaltılması halinde daha çok firma bu desteklerden yararlanmak üzere başvuru
yapacaktır. Özellikle STK lar tarafından hedef pazarlara yönelik ticaret heyeti organizasyonları
düzenlenmesi konusunda mevzuata dair kolaylıklar sağlanması, prosedürün olabildiğince
sadeleştirilmesi önemlidir.
15 Ticaret Müşavirliklerimizin Yeniden Yapılandırılması
Đhraç pazarlarımız için büyük öneme haiz olan Ticaret Müşavirliklerimizin Türkiye’de faaliyet gösteren
Đtalyan Ticaret Odası, Đspanya Ekonomi ve Ticaret Ofisleri gibi modeller uygulanarak yeniden
yapılandırılması çok önemlidir. Mevcut hali ile personel yetersizliğinden dolayı fazla bir işlevi olmayan
bu müşavirliklerin, başta en çok makina ithalatı yapan ülkelerden başlanmak üzere konularında uzman
kişilerle yapılandırılması, bu uzmanların görev yaptıkları ülkelerde lobi faaliyetleri, tanıtım, toplantı, özel
tanıtım etkinlikleri, pazar araştırması için işadamları seyahatleri, reklam kampanyaları ve diğer tanıtım
faaliyetleri pazar araştırması, sektörel planlar oluşturma, potansiyel alıcılar ile ihracatçılarımızı
eşleştirme, ihale ve direkt talepleri takip etme ve ilgili STK lara duyurma, Türk şirketlere faydalı
olabilecek; yerel iş fırsatları, şirketler, sektörel dernekler ve diğer ekonomik ve ticari kurumlar hakkında
bilgiler vermek, Türkiye’de yatırım ile ilgilenen yerel yatırımcıların yönlendirilmesi gibi konularda aktif
çalışması son derece önemlidir.
16
2.El Đthalata Sınırlama
Kullanılmış makinalar, yüksek bakım maliyeti, üretim performansı düşüklüğü, yedek parça teminindeki
zorluklar ve yüksek fire oranları nedeniyle imalat kayıplarına yol açmakta, ülkemize yeni teknoloji girişini
azaltarak verimin artmasını engellemektedir. Yurtdışından getirilen kullanılmış tarım makinaları yaşları
ne olursa olsun, büyük oranda yedek parça ve servis sıkıntısı yaşatmakta, ekonomik ömürleri kısa
zamanda tükenmekte, yüksek bakım-onarım maliyetleriyle ekonomiye yük getirmektedir. Ayrıca söz
konusu makinaların ayar tutmaması ürün kaybına sebep olmaktadır. Kullanılmış tarım makinaları
ithalatı ayrıca yurt içinde haksız rekabete neden olmakta ve yerli sanayinin gelişimine de zarar
vermektedir.
Kullanılmış ya da yenileştirilmiş makine ve teçhizat ithalatında amaç, (kullanma/ yenileme/ ticari) ve
ithal edilen ürünün yaşı iki önemli kriterdir.
Yerli üretimi olan makinaların 2. el olarak ithalinin izne tabi olması da bu yöndeki sanayimizin rekabet
gücü açısından önem arz etmektedir. Bu nedenle en azından AB tam üyeliğine kadar mevcut
uygulamaya devam edilmelidir.
2. el makinalarının ithalatında, “Makine Emniyeti Yönetmeliği” şartlarının yanı sıra, “Türkçe Kullanım
Kılavuzu”nun istenmesi, “Garanti Belgesi Yönetmeliği”ne uygun şekilde garanti şartlarının sağlanması,
“Satış Sonrası Hizmetleri” yönetmeliğine göre de gerekli sayı ve özellikte servis istasyonu kurulması,
yeterli yedek parça stoğu ve teknisyen kadro ve hepsinden önemlisi yasal sorumlu bir muhatap
bulunması şartı aranmalıdır.
Ticari amaçlı ithalatta yaş sınırı sürdürülmeli, kullanım amaçlı ithalatta talep eden kurumun
üretim/kapasite/makine parkı ile ithal edilecek makine ve teçhizatın uygunluğu denetlenmelidir.
17
Fabrikaların Üretim Teknolojilerini, Finansman Sıkıntısı Nedeniyle Yenileyememesi
Teknolojinin çok çabuk değişmesi nedeniyle, üretim makineleri hızla eskimektedir. Kriz nedeni ile
pazarın daralmış olmasına rağmen, uzun vadede gelişmiş ülkelerin makine imalatından çıkarak bilgi
teknolojilerine yönelmesi, Türk makine ve teçhizat sektörü için önemli bir pazar boşluğu oluşturmuştur.
Önümüzdeki dönemde talepte önemli bir artış beklendiğinden, hatasız ve hızlı bir üretim için makine
teknolojisi yükseltilerek sektörün rekabet gücü arttırılmalıdır.
Makine sektörünün kullanımına yönelik bir fon oluşturulmalı ve bu fondan Tarım Kredi
Kooperatiflerince çiftçiye sağlanan iskontolu kredi aktarımına benzer şekilde, makine üreticilerine de
iskontolu kredi fırsatları oluşturulmalıdır. Bu şekilde hem firmalarımızın üretim teknolojileri yenilenmiş
olacaktır hem de özellikle yerli takım tezgahları sanayinin gelişimine katkı sağlanacaktır. Bunun yanı
sıra bir yatırım malı olan takım tezgahlarının tamamında finansal kiralama işlemlerinde KDV %1
olmalıdır.
Ülkenin üretim gücünün güncel olarak kayıt altına alınması ve bankacılık sektörüne mal sahipliği
açısından güvence oluşturarak akıcı bir finansman sağlaması amacıyla, bir makine sicili mekanizması
oluşturulmalı ve TOBB tarafından bu proje yürütülmelidir.
18
Dış Pazarda Finansman Sıkıntısı
Dış pazarda uzun vadeli satışa yönelik rekabetçi bir finansman imkânının bulunması, kur zararı nedeni
ile düşük kârla çalışan sektörde finansman sıkıntısı oluşturmuştur.Dış pazar satışları için, kredi riskini
ortadan kaldıracak ve uzun vadeli kredilendirme yapacak yenilikçi uygulamalar gerekmektedir.
Đhracat sigortalarının forward ya da forfaiting gibi uygulamaları araştırılarak, kredi riskini ortadan
kaldıracak yeni uygulamalar tasarlanmalı, makine ithalatında riski yüksek ülkeler hedef ülke statüsüne
alınarak, risklerin çift taraflı paylaşımına yönelik özel anlaşmalar yapılmalı ve ihracatçıya yönelik ülke
kredisi sağlanmalıdır.
Sektörel Sorunlar ve Çözüm Önerileri
Çiftçilerin alım gücündeki azalmalar nedeniyle mekanizasyona gerekli kaynağı
aktaramaması
Çiftçilerin alım gücündeki dalgalanma ve düşüşler tarımsal girdiler içinde en esnek girdi olan
sektörümüzü direkt etkilemektedir. Üretim girdilerinin yaklaşık %35’ i mekanizasyon girdisidir (%20’si
mekanizasyon, %15’i yakıt). Tohum, gübre, ilaç ve mazottan sonra sıra bulabilen mekanizasyon girdisi,
verimlilikten ziyade günü kurtarma endişesi ön planda tutulduğu için göz ardı edilmektedir.
Mekanizasyona gerekli kaynağın aktarılamaması;
Birim alandan elde edilen verimin ve ürünün kalitesinin düşmesi,
Tarlaya fazla gübre, bitkiye fazla ilaç atılması, daha fazla eksoz emisyonu gibi insan, çevre ve
canlılar için çok olumsuz sonuçlar doğurması,
Bakım-onarım giderlerinin, mazot, yağ gibi işletme masraflarının artması,
Arıza ve kaza yapma riski olasılığının artması gibi sonuçlar doğurabilmektedir.
1
“Tarımsal Mekanizasyon Desteği” adı altında kalıcı bir sisteminin oluşturulması için bir çalışma
yapılmalıdır.
“Tarımsal Mekanizasyon Desteği” adı altında kalıcı bir sisteminin oluşturulması, alımı yapılacak
modern teknolojili makinalar için teşvik edici ve ilgi çekici oranlarda hibe desteği ödenmesi faydalı
olacaktır. (Đspanya’da 2004 yılında başlayan ve halen süregelen “Plan-Renove” programı ile 2008
yılında 3.476 adet traktörün yenilenmesi sağlanmıştır. Traktör başına verilen ortalama hibe miktarı
10.020 € olmuştur. Bu miktar toplam yatırımların yaklaşık %24 üne denktir. Ekipman grubunda yeni
teknolojinin teşvik edilmesi ile 931 uygulama ile 16,5 milyon € sübvanse sağlanmıştır. Projede ana
hedef, kooperatiflerde yeni teknolojili ekipman kullanımının (ortak makine kullanımı) paylaşılmasının
teşvik edilmesidir. Bu uygulama, ortalama olarak ekonomik ömürleri 10 yıl olan tarım makinalarının
yenilenerek, çalışma maliyetlerinin düşürülmesi yönüyle ülkemiz mekanizasyon seviyesinin gelişimine
katkıda bulunurken, kayıt dışı satışları kayıt altına alarak, destekleme harcamalarının çok daha
ötesinde Hazineye katkıda bulunacaktır.)
Tarımsal mekanizasyon yatırımlarında, T.C. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerince
uygulanan, tarımsal üretime dair düşük faizli yatırım ve işletme kredilerinde cari faizlerden yapılan
indirim oranları gözden geçirilmelidir.
Tarımsal mekanizasyon yatırımlarına T.C. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerince
uygulanan, tarımsal üretime dair düşük faizli yatırım ve işletme kredisi için cari faizlerden yapılan %50
oranındaki indirim oranı aşamalı olarak arttırılmalıdır. Ayrıca kamu kaynaklarının da kullanıldığı bu
desteklerde, yerli makine alımını özendirecek şekilde hazırlanması, (örneğin ithal makinalardaki destek
miktarının daha az olması gibi) gerek mevcut istihdamın korunması ve gerekse ekonomimiz açısından
önemlidir. Yüksek Planlama Kurulu tarafından kabul edilip onaylanan ve 05.05.2011 tarihinde Resmi
Gazete’de yayımlanan, “Türkiye Makine Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı”, tarımsal
mekanizasyon yatırımlarında kullanılan “zirai krediler” konusunda bir çalışma yapılması hükmüne haiz
olup, sorumlu kuruluş olarak Gıda, Tarım ve Hayvancılık, ilgili kuruluşlar olarak da Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Devlet Planlama Teşkilatı ve TARMAKBĐR belirlenmiştir.
(Mevcut uygulamaya göre, mekanizasyon alanında hayvansal üretim ve tarımsal sulama için cari
faizlerden yapılan indirim oranı %100’dür. Yani sıfır faizli yatırım kredileri söz konusudur.)
T.C. Ziraat Bankası traktör ve ekipman yatırım kredilerinde, uygulama mevzuatı özellikle küçük ölçekli
yatırımcının enerjisini azalmaktadır.
Üretici katkı payının (%40) fazla olması ve yüksek hayat sigortası primleri nedeniyle, görece fiyatı
düşük olan ekipmanlarda kredi kullanımı cazip olmamaktadır. Örneğin 6.000 TL’lik bir ekipman için
2.400 TL peşinat verilmesi üreticinin krediden vazgeçmesine sebep olmaktadır. Aynı örnekten devam
edecek olursak 6.000 TL’lik bir ekipman almak isteyen 55 yaşındaki bir üretici, yıllık 300 TL hayat
sigortası bedeli ödemektedir. Yani ödeyeceği faizden daha fazla bir prim ödemek zorunda kalmaktadır.
Yatırım kredilerinde ilk kredi açılırken toplam kullandırılan kredi tutarının yüzde 2’si kadar komisyon
alınması, her yıl için kredi bitene kadar kalan anapara üzerinden yüzde 1 dönemsel komisyon
kesilmesi, ipotek bedeli, limit tesis masrafı istenmesi, yatırımcının önünde engel teşkil etmektedir.
Ekipman kredilerinde, geri ödeme riskinin düşük olduğu tutarlar için, örneğin 10.000 TL’ye kadar olan
kredilerde, üretici katkı payının olmaması veya çok cüzi oranlarda olması, hayat sigortası primlerinin
10.000 TL’ye kadar olan kredilerde 100 TL/Yıl üst sınırı getirilmesi önerilebilir. Yatırım kredileri için her
türlü masraf ve komisyon alınması uygulaması sona erdirilmelidir.
“Kırsal Kalkınma Destekleri Kapsamında Makine-Ekipman Alımı Programı”, mevzuat ve uygulama
açısından gözden geçirilmelidir.
“Kırsal Kalkınma Destekleri Kapsamında Makine-Ekipman Alımı Program”ı sayesinde 2011 yılı dâhil
son 6 yılda yaklaşık 715 milyon TL hibe miktarına ulaşılmış ve yaşlı ekipman parkımızın yenilenmesine
katkı sağlanmıştır. Tarım makineleri sanayinde işgücü istihdamı artmıştır. Tarımsal üretimde verim ve
kalite artışı sağlanmıştır. Başta su olmak üzere doğal kaynaklardan sürdürülebilir yararlanma artmıştır.
Küçük ölçekli ve atıl arazilerin kullanılmasını mümkün kılmıştır. Tarımsal ürünlerde ve tarım
makinelerinde yeni pazar olanakları yaratmıştır. Üretim kayıpları ve maliyet azalmıştır. Üreticinin
rekabet gücü yükselmiştir. Tarımda çalışma koşulları iyileşmiştir. Tarım makineleri sanayinin
gelişmesine katkı sağlamıştır. Piyasada deney raporu ve garanti belgesi gibi yasal izinleri olmayan
tarım makinesi sayısı azalmıştır. Yeni teknolojili makine üretimi ve kullanımı artmıştır. Kurumlar ve
sektörler arası işbirliği artmıştır.
Bununla birlikte programın 2012 yılı uygulaması, sektörün çarklarını oldukça yavaşlamıştır. Mevzuatın
çok geç açıklanması nedeniyle onbinlerce çiftçi (destekten faydalanma ümidiyle) tarım makinaları alım
zamanını ilkbahardan sonbahara ötelemiştir. Buna bir de bölgesel bazda yaşanan kuraklı ve hibe
destek bütçesinin geçen seneye göre üçte bire inmesi eklenince, sektör kayda değer oranda vites
küçültmüş, geçen sene yakaladığı ivmeyi ve iyi havayı tüketmiştir. Program, plansız yürütüldüğü için
geçtiğimiz sene makine arzında sıkıntılar yaşanmış, bu sene ise piyasada arz fazlası oluşmuştur. 2012
yılı için uygulamaya koyulan referans fiyat sisteminde birçok firmanın makine fiyatları sisteme hatalı
olarak girilmiş, firmalar mağdur edilmiştir. Yaptığımız ankete göre sektörde en önemli güncel sorun
olarak (%33 oy oranı) “Hibe Makine Desteklerinin Dolaylı Negatif Etkisi” gösterilmiştir.
Destekleme bütçesinin senelere göre çok değişkenlik göstermesi, sektörün destek kapsamına
girecek makinaları ve destek bütçesini çok geç öğrenmesi sebebiyle plan-program yapamamaları,
mevzuatın çok geç açıklanması nedeniyle hibe kazanan yatırımcıların açıklandığı döneme kadar
normal satışlar durma noktasına gelmesi ve mevzuat kaynaklı bazı sorunların, programın 2013 yılı
uygulamasında aşılacağını umut ediyoruz.
Ayrıca programın Türk tarımına ve makine sanayisine faydalı olması için aşağıdaki hususların
önemsenmesi elzemdir.
1. Destek kapsamına girecek mekanizasyon araçlarının belirlenmesi, eksiksiz ve doğru bir
uygulama mevzuatının oluşturulması amacıyla Bakanlık koordinasyonunda ilgili kurumların
katılacağı komisyonun oluşturulması,
2. Makine puanlama kriterlerinde teknolojik farklarının gözetilmesi. (Modern teknoloji
uygulamalarını yerine getirebilen araçların desteklemeye öncelikle konu edilmesi, enerji, ilaç,
gübre gibi girdilerin yanı sıra zaman tasarrufu sağlayan ve verim artışında büyük etkisi olan
elektronik sistemlerin de (veri izleme, monitörlere, kayıt ediciler, sensörler vb) destekleme
kapsamına alınması gerekmektedir. Bir diğer önemli husus, bu çalışmaların havza bazlı üretimi
destekleme modelleri ile eşgüdüm içinde yapılması, en küçük ölçekte bölgesel bazda makine
parkının çıkarılması, bölgenin ihtiyaçları doğrultusunda ortak makine kullanımının da
desteklemelerle teşvik edilerek daha büyük kapasitelerde (Tarımda gelişmiş ülkelerde özellikle
hasat mekanizasyonunda kendi yürür makinaların, büyük kapasiteli makinaların kullanımı
giderek artmaktadır) makine üretiminin teşvik edilmesini sağlamaktır)
3. Yüksek teknoloji içeren makinaların üretiminin teşvik edilmesi için destek kapsamına alınacak
makinaların 5 yıllık dönem için belirlenmesi,
4. Program bütçesinin Ocak ayında açıklanması,
5. Hibe destek oranının azaltılması veya değişken olması, (Bu şekilde hem daha çok yatırımcı
programdan faydalanabilecektir hem de ileri teknoloji içeren makinaların üretimi ve edinimi
teşvik edilmiş olacaktır)
2
Sektörde farklı KDV oranları uygulaması ve devreden KDV alacaklarının tahsilinde yaşanan
sıkıntılar
Leasing'de artan KDV oranı sonrası başlayan süreç, KDV'nin sadece leasing de değil, leasing'i de
kapsayan bütün satışlarda inmesiyle sonuçlanmıştır. 08 Şubat 2008 tarih ve 26781 sayılı Resmi
Gazete’de yayınlanan 2008/13234 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Tarımsal Mekanizasyon Araçlarında
KDV oranı %8 olarak değiştirilmiş, böylece, hem alım gücü çok düşük olan çiftçilerimizin tarım
makinaları ediniminde bir kolaylık sağlanmış, hem de sektörde kayıt dışı ekonominin azaltılması
yönünde çok büyük bir imkân yaratılmıştır.
Bu süreçte %8 KDV'ye konu olan malların belirlenmesinde Maliye Bakanlığı tarafından uluslararası bir
numaralandırma sistemi olan GTĐP (gümrük tarife istatistik pozisyonu) kullanılmıştır.
Bu sistemde tarım makinaları genel olarak 8432, 8433, 8434, 8436, 8701 pozisyonlarında toplanmıştır.
Bununla birlikte 8424, 8428, 8437, 8716, 8467, 8418 gibi birçok pozisyonda da sektörümüzde kullanılan
makinalar mevcuttur. Bu noktada temel sorun bu pozisyonlardaki tarım makinalarının, tarım makinası
olmayan makinalarla birlikte sınıflandırılmasıdır. Örneğin; tarımsal amaçlı su tankeri ile her türlü eşya
taşıyan römorklar aynı GTĐP altındadır. Helezonlu dane götürücüleri ile tarım harici işlerde kullanılan
mekanik götürücüler aynı GTĐP altındadır. Bu gibi makinalara müstakil GTĐP verilmesi için Gümrük
Müsteşarlığı’na yaptığımız başvuru sadeleştirme politikası nedeniyle kabul edilmemiştir.
Maliye Bakanlığı'nın tamamen kendi inisiyatifinde belirlediği %8 KDV'li tarım makinaları listesinde,
kayda değer oranda bir tarım makinası yer alamamıştır. % 8 KDV kapsamına alınmayan makinalardan
bazıları tarım dışında kullanılan makinalarla aynı GTĐP’nda değerlendirildiği için (tarımsal amaçlı su
tanklı römork, tesviye kürekleri gibi), bazıları müstakil bir GTĐP’nda yer almaması nedeniyle (sap
parçalama makinası gibi), bazıları da müstakil bir GTĐP’nda yer almasına rağmen (taş toplama
makinası gibi) değerlendirme dışı bırakılmıştır.
%8 KDV kapsamına girecek tarım makinaları, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından
belirlenmelidir.
Ayrıca, yüksek KDVli (%18) hammadde girişi, düşük KDVli (%8) ürün çıkışı dolayısıyla, imalatçı
üzerinde kalan devreden KDV yükü, sağlanan bazı kolaylıklara rağmen (mahsuplaşma gibi) imalatçının
nakit akışını çok olumsuz etkilemektedir. Çok karmaşık girdi kullanılması nedeniyle KDV iadesini en
geç, makine sektöründe faaliyet gösteren firmaların aldığı bilinen bir gerçektir. Bu kapsamda, ortalama
6 ayda alınan iadelerin 14–16 aya kadar uzaması ve böylece sürecin tıkanması yatırımcının enerjisini
azaltmaktadır. Yapılan değerlendirmelere göre sektörün devletten KDV alacağı 500 Milyon TL’yi
bulmuştur. Birçok firma, işletme sermayesi kadar devletten alacağı bulunduğu için banka kredisi
kullanmak zorunda kalmakta, kredi faiz yükü de doğal olarak çiftçinin satın aldığı makinenin fiyatına
yansıtılmaktadır.
Devreden KDV uygulamalarına dair mevzuat Maliye Bakanlığı tarafından yeniden gözden
geçirilmelidir. Bu cümleden olarak;
1. 2010 yılında yürürlüğe giren Elektronik Fatura Kontrol Sistemine dair tebliğin iptali ve bir önceki
sisteme geri dönülmelidir.
2. “Hızlandırılmış KDV Đade Sistemi” ile ilgili tebliğe, tarımsal mekanizasyon sektörünün (traktör ve
ekipman) dahil edilmesi veya benzer bir mevzuatın tarımsal mekanizasyon sektörü için oluşturulmalıdır.
3. Teminat mektubu halen mahsuplaşma sırasında kullanılmaktadır. Mevcut süreci hızlandırabilmek
için, yeminli mali müşavir raporu sonrası teminat mektubu ile nakdi iade sağlanmalıdır.
4. Gümrükte ödenen KDV ile SGK borçları için mahsuplaşmaya mevcut yasal düzenlemeler imkân
vermekle birlikte, uygulamada kurumlar arası farklılıklar ve kurumların kendi mevzuatının bazı ön şartlar
getirmesi süreci tıkamaktadır. Mahsuplaşmanın seri bir şekilde yapılmasına dönük yasal düzenlemeler
yapılmalıdır.
5. Grup şirketlerinin devlete olan vergi ve SGK ödemelerini Maliye yerine, KDV alacaklısı olan ana
firmaya ödenmesi. Benzer şekilde yan sanayiden alınan mal ve hizmet alımları ile sınırlı olmak üzere,
ana firmaya mal veya hizmet tedarik eden firmaların devlete olan vergi ve SGK ödemelerini KDV
alacaklısı olan ana firmaya ödenmelidir.
6. Devreden KDV’nin belirli bir bölümü (%50) sorgusuz ve incelemesiz nakden ödenmelidir.
7. Mevcut Elektronik Fatura Kontrol Sisteminde, ikinci kademe alt firmaya kadar olan inceleme
uygulanmasından vazgeçilmelidir. Süreci tıkayan en büyük engel, alt firmaların incelenmesi için geçen
zamanın çok uzun olmasıdır.
3
Sektördeki firma sayısının fazlalığı
Mevcut düzenlemelere göre, diğer makine dallarında da olduğu üzere, herhangi bir tarım makinasını
üretmek için bir ölçüt veya asgari yeterlilik söz konusu değildir. Yani herhangi bir demir atölyesi, talep
gelmesi halinde tarım römorku üretip satabilmektedir. Bununla birlikte yasal garanti mevzuatı
çerçevesinde, bir firmanın yetkili servisi olabilmek için TSE’den belge alınması gerekmektedir. Bu
belgenin içerdiği ölçütler ve standartlar ise servise ait işletmecilik, yapısal özellikler, teknik donanım ve
çalışanların özellikleri ile ilgili kuralları kapsar. Yani bir malı üretmek için hiçbir kriter ve kural
aranmazken, o mala servis hizmeti verebilmek için bir takım kurallara uymak ve asgari bir gerekliliği
sağlamak gerekmektedir. Durum böyle olunca, sektörde çok fazla sayıda firma mevcut pazarı bölüşmek
zorunda kalmakta, bu da ekonomik imalat rakamlarına ulaşmakta güçlük çeken firmaların rekabet
gücünü zayıflatmaktadır. Kalitede değil de fiyatta rekabet edilmesi sonucunda işletmeler ekonomik
darboğaza düşebilmektedir. Ürün geliştirme, tasarım, markalaşma, eğitim, satış sonrası hizmetler gibi
birçok gereklilikler sekteye uğramaktadır.
Đmalat için kriterler getirilmeli, işletmecilik, yapısal özellikler, teknik donanım ve çalışanların
özelliklerine dair asgari ölçütler dâhilinde kurallar konulmalıdır.
4
Traktör grubunda eşit rekabet unsurlarının oluşturulması ve tüketicinin korunması
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından verilen AB ile aynı seviyedeki Tip Onay Belgeleri, AB
üyesi olmadığımız için AB ülkelerince kabul edilmemektedir.
Karşılıklılık ilkesi gereğince aynı mevzuata göre verilmiş belgelerin AB ülkeleri tarafından da kabul
edilmesi için girişimde bulunulmalıdır.
Tip onay belgeleri, sunulmuş örnek ürüne verilen belgelerdir. Ancak bu belgeye dayanılarak daha sonra
piyasaya sunulan ürünlerin tip onay belgelerine aykırılıkları söz konusu olabilmektedir.
Piyasadaki ürünlerin tip onay belgelerine olan uygunlukları piyasa denetimi ve gözetimi ile
kontrol edilmelidir. Ayrıca bir ön denetim mahiyetinde, TSE tarafından yapılan gümrük sahasındaki
araç kontrollerinde, daha detaylı incelemeler yapılabilir. (E veya e işareti taşıması gereken aksamların
(motor, koruyucu yapı, sürücü koltuğu, korna, lambalar v.b) üzerinde imalat sürecinde orijinal olarak
basılmış bu işaretlerin bulunup bulunmadığı kontrol edilmeli ve sonradan yapıştırılan veya monte edilen
işaretleri taşıyan ürünler, ayıklanmalıdır.)
AB Üyesi olmayan ülkelerden yapılan ithalatlarda Türkiye tarafından gümrük vergisi uygulanamazken,
söz konusu bu ülkelere yapılan ihracatımızda, Türk menşeli traktörlere uygulanan gümrük vergisi
oranları %8 ile %20 mertebesindedir.
Yapılacak ikili anlaşmalarla vergi oranları eşitlenmelidir.
5
Tarım arazilerinin korunması, miras hukukunun yeniden düzenlenmesi
Tarım arazilerinin sanayi ve konut alanına dönüşmesi kaygı vericidir. Giderek azalan tarım arazileri,
verimi düşük tarım usulleri ile birlikte büyük ekonomik kayıplara sebep olmaktadır. Tarım alanlarının
azalması direkt olarak sektörümüzün de daralmasına sebep olmaktadır. Ülkemizde tarıma açılmamış
alanların bir an önce ıslah edilerek tarıma açılması gerekmektedir.
Ayrıca mevcut miras hukukuna göre tarım arazileri mirasçılara bölünmektedir. Böylece işletme
büyüklüğü her nesilde daha da küçülmektedir. Miras hukuku konusunda düzenlemeler yapılarak tarım
arazilerinin mirasçılardan bir kişinin elinde toplanması sağlanmalıdır.
Tarım arazilerinin konut ve sanayi sektöründe kullanılmaması için gerekli tedbirler alınmalıdır.
Đşletmelerin çok parçalılığını gidermeye yönelik olarak miras yoluyla bölünmelerinin önlenmesi amacıyla
Türk Medeni Kanunu ile 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda değişiklik
yapılmasına ilişkin çalışmaların sonuçlandırılması önem arz etmektedir. Bu konuda batılı ülkelerdeki
düzenlemeler incelenmelidir. Arazi toplulaştırma işlemlerine hız verilmelidir. Komşu parsellerde
sınırların sanal olarak kalkarak, uygulamada daha büyük parsel büyüklüklerine erişilmesi ve bu
alanlarda aynı ürünün ekilip hasat edilmesi için çalışmalar başlatılmalıdır.
6
Kalifiye eleman eksikliği, teknik eleman istihdamında eksiklikler
Tarımsal mekanizasyon sektöründe de diğer birçok imalat sektöründe olduğu gibi kalifiye ve ara eleman
eksikliği had safhadadır. Mesleğe sevgiden veya cazip olmasından değil de zorunluluk, ihtiyaç gibi
sebeplerle mesleğe atılan gençler istenilen seviyelere gelememekte, verimsiz olmaktadırlar. Bu
sebeple de zaten az olan kalifiye elemanlar firmalar arasında çok sık transfer yapmakta, bu durum
verimi düşürmektedir. Kalifiye elemanların firma değiştirmesi ile imalatı yapılan makinalarla ilgili fikri
hakların ihlali de söz konusu olabilmektedir. Bu durum haksız rekabete neden olmaktadır. Meslek
liseleri, mevcut eğitim sistemiyle öğrencilere gerekli mesleki eğitimi verememektedir. Siyasi
tartışmaların gölgesinde kalan meslek liselerine ilginin azalması “işsiz çok, çalıştıracak eleman yok”
açmazına sebep olmaktadır. Organize sanayi bölgelerinde nitelikli eleman ilanından geçilmemekte, 5
kaynak ustası bulamayan işletmelerin kapısına 150 üniversite mezunu iş başvurusu için gelmektedir.
Firmalar arasında, bünyesinde hiç mühendis istihdam etmeyen veya varsa da bunları daha çok atölye
şefi veya müdürü niteliğinde kullanan, imal edilen makinanın geliştirilmesi, mühendislik hesap ve imalat
resimlerinin hazırlanması konusunda hiçbir mühendisi bulunmayan firma sayısı oldukça fazladır. Bu
konuda diğer bir sorun yetişen mühendislerin kalitesidir. ABD ve AB ülkelerindeki üniversitelerdeki
“Tarım Eğitim Programları” incelenmelidir. Ziraat Fakültelerinden her mezun olana verilen “Ziraat
Mühendisi” unvanı istemi terk edilmeli; zooteknist, bahçeci, entemolog, tarım ekonomisti vb. mezun
olunan 4 yıllık lisans programına bağlı olarak farklı unvanlarla mezunlar verilmelidir. Dünyada başka
uygulaması görülmeyen bu sistemde ziraatın her alanında tam anlamıyla ihtisas sahibi bir öğrencinin
yetiştirilmesi mümkün değildir. Sektörün ihtiyacı hem makine imalat ve yapı alanında hem de makine
kullanımı ve işletmeciliği alanında yetişmiş hakiki manada ziraat mühendisi unvanına sahip kişilerdir. Bu
eğitim sırasında teorik bilgilerin yanında pratik tecrübe için uzun dönemli fabrika ve çiftlik stajları
uygulanmalıdır.
Şüphesiz mühendis istihdamı bazı KOBĐ’ler için önemli bir maliyet getirmektedir. Ancak imal ettiği
makinaları devamlı olarak geliştirmeyen firmaların, sadece düşük fiyatla pazardaki konumlarını devam
ettirmeleri mümkün gözükmemektedir. Alıcı, eskiye nazaran çok daha bilinçli olup, makinanın
verimliliğini, uzun dönem arızasız çalışmasını, güncel teknolojilere sahip olup olmadığına, fiyattan daha
fazla önem vermektedir.
Bu konuda bir diğer dikkat çekilmesi gereken husus küreselleşen dünyada ve AB ilişkileri çerçevesinde
üretim sistemlerini bilen, alternatif çözümler üretebilen sektör mühendislerine olan ihtiyaçtır.
Özel istihdam stratejileri geliştirilmeli, bölgelere, konulara ve sektörlere göre alt politikalar
uygulanmalıdır.
Meslek liselerinin, asgari mesleki eğitimi vermesi için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
Meslek okullarının üniversitelere göre cazibe merkezi haline getirilmesi için politikalar üretilmeli ve
uygulanmalıdır.
Đstihdam teşvikleri, nitelikli işgücü istihdamına odaklanmalıdır.
Đlköğretim mezunu gençlerin sanayi, bilişim ve hizmet sektörüne eleman yetiştiren Meslek Liseleri'ne
girmelerinin desteklenmesi, staj olanağı sağlayarak, bilgi, beceri ve yeterliliklerinin artırılması ve
ekonominin ihtiyaç duyduğu nitelikli ara elemanların yetiştirilmesi amacıyla lanse edilmiş olan
“Meslek lisesi, memleket meselesi” gibi öncü programların arttırılması sağlanmalıdır.
Sanayi Odaları öncülüğünde başlayan “Okul-Sanayi Eğitim Programları-OSEP” daha fazla öğrenciyi
kapsayacak şekilde geliştirilmelidir. Bu amaçla Sanayi Odaları öncülüğünde ĐŞKUR, KOSGEB ve
Üniversite gibi kurumların işbirliği düzenlenecek kısa vadeli “mesleki eğitim kursları” programları ve
uzun vadeli meslek lisesi öğrencilerine yönelik, işletmelerde pratik, okullarda teorik eğitim verilmesi
programları yaygınlaştırılmalıdır.
Đstihdam üzerindeki vergilerin rekabet ettiğimiz ülkelerle aynı seviyelere getirilmelidir.
Çıraklık eğitim merkezleri desteklenmelidir.
Firmalar, mutlaka organizasyonlarını nitelikli personel ile takviye etmelidirler. Bu amaçla KOSGEB
nitelikli eleman destekleri geliştirilmelidir.
Sektörümüze özel günümüzün ve geleceğin ihtiyaçlarına uygun nitelikte sektör mühendislerine olan
ihtiyacı gündeme getiren Tarımsal Mekanizasyon Kurulu Tarım Makinaları Eğitim-Öğretim Çalışma
Grubu’nun faaliyetleri izlenmeli ve katkı sağlanmalıdır.
Ziraat Fakültelerinin eğitim-öğretim sistemi yeniden yapılandırılmalı, bu amaçla AB ve ABD
ülkelerindeki Tarım Eğitimi ve Tarım Mühendisliği Eğitimi model alınmalıdır.
7
Çiftçinin yaptığı işte yeterli bilgiye sahip olmaması
Çiftçinin yaptığı işte yeterli eğitim almaması, geleneksel veya eskimiş metotları kullanması verime direkt
etki etmekte, kullandığı girdileri aşırı tüketmesine, çevreye ekolojik yönden zarar vermesine neden
olmaktadır.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından yürütülen tarımsal eğitim çalışmaları nicelik ve nitelik olarak
daha da arttırılmalıdır. Bazı özel traktör ve ekipman firmaları tarafından “tarla günleri” adı altında
düzenlenen “traktör ve ekipman kullanımı eğitim programları”nın daha çok firma tarafından
uygulanması teşvik edilmelidir. Kitlesel eğitimin önemli bir ayağı olan “Web Tarım TV”nin web
ortamından uydu yayına geçmesi ve tarım programlarının sayısının artması son derece önemlidir.
“1000 köye 1000 tarımcı” projesinin daha da geliştirilerek, köy ve tarımcı sayısının arttırılması da son
derece elzemdir.
8
Tarımsal mekanizasyon proje havuzu çalışmalarının daha fazla işlevsellik kazanması
Tarımsal Mekanizasyon Kurulu’nun 2008 yılında yapılan toplantısında alınan kararlardan birisi, GOP
Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları Bölüm Başkanlığı tarafından bir Internet sitesi
oluşturularak, projelerin bu web sitesinden kullanıcıların istifadesine sunulmasıdır. Bununla birlikte
geçen zaman içinde bu çalışma yeteri kadar amacına ulaşamamıştır. Etkin Üniversite-Sanayi işbirliği,
tarımsal mekanizasyon alanında proje üretilmesi bazında yeteri kadar gelişmemiştir. Mevcut durumda
imalatçı ile sanayicinin bir araya geldiği en önemli platform “Deney Raporu” çalışmalarıdır. Bu
çalışmalar sırasında ürün ve performans geliştirme, hata giderme ve teknolojik yeniliklere kadar birçok
konuda olumlu işbirlikleri imkânı doğmaktadır.
Hâlihazırda mevcut bilimsel projelerin, bildirilerin bir bilgi havuzunda toplanması her iki kesimin
yanı sıra ülke tarımın gelişmesi adına da son derece önemlidir. Mevcut platform
(http://tarmakproje.gop.edu.tr/index.aspx) şu an için birkaç projeyi barındırmaktadır. Đmalatçılar ve
akademisyenler için bir başvuru kaynağı olacak içeriği zengin bir platform şu faydaları da beraberinde
getirecektir. Mevcut bilimsel çalışmaları tarayan bir araştırmacı/imalatçı, ilgisini çeken veya kendisinin
de üzerinde çalıştığı bir konudan haberdar olacak, böylece ilgili akademisyene ulaşacaktır. Diğer bir
fayda, farklı bir ürün geliştirme ihtiyaçları için konusunda uzman akademisyenlere ulaşma imkânı
sağlanacaktır. Özellikle sanayiye uygulanabilir veya sanayinin ihtiyacı olan bilimsel çalışmaların
imalatçıdan gelecek bir talep üzerine inşa edilmesi, hem yerli sanayinin ve mevcut teknolojinin
gelişimine katkı sağlayacak, ürün verimine pozitif etki edecek, hem de atıl olması muhtemel bilimsel
çalışmaların yapılmasının da önüne geçecektir.
Bu kapsamda yapılması gerekenler;
Platformun müstakilen yapılanmış bir web sitesi üzerinden çalışması,
Platformda arzu edilen seviyede proje ve bildirinin yer alması için, şimdiye kadar yapılan çalışmaların
yanı sıra bundan sonra yapılacak çalışmaların da bu platforma yer almasının sağlanması amacıyla
kurumlar tarafından gerekli tedbirlerin alınması,
Kolay bir erişim açısından makine bazında proje ve akademisyen arama gibi ara yüzlerin oluşturulması,
yöneticilerin belirlenmesi gibi platformun işleyişine yönelik çalışmalar,
Bu çalışmaların organizasyonu amacıyla bir komisyonun teşekkül etmesidir.
Makine Strateji Belgesine Göre Yapılması Gereken Faaliyetler
Hedef 1- “Katma Değeri” ve “Marka Değeri” yüksek makina sanayine dönüşümü sağlayıcı
hukuki düzenlemeleri ve yapısal tedbirleri hayata geçirmek.
1.1. Üreticilere sağlanan KDV iadesi uygulaması hızlandırılacaktır,
1.2. Finansal kiralama işlemlerinin KDV karşısındaki durumu değerlendirilecek ve varsa aksayan
yönlerin düzeltilmesine yönelik çalışmalar yapılacaktır,
1.3. Đş makinaları, makina ve teçhizatlar ruhsatlandırılarak (tescil düzenlemesi) makina envanteri
çıkarılacaktır,
1.4. Yerli üretimi bulunan makinaların 2. el ithalat sınırlandırma uygulaması AB Tam Üyeliğine kadar
devam ettirilecektir,
1.5. Patent ve faydalı model mevzuatı uygulaması, üreticinin rekabet gücünü arttıracak şekilde yeniden
düzenlenecektir,
1.6. Kamu alımlarında yerli makinaların tercih edilmesini sağlayıcı düzenlemeler yapılacak ve takip
edilecektir,
1.7. Piyasa gözetim ve denetim faaliyetlerinin, ithalat kontrolleri dahil olmak üzere, etkinleştirilmesi ile
belgeli üretim yapan firmalar korunacaktır,
1.8. Makina ana sanayi – yan sanayi işbirlikleri geliştirilecektir,
1.9. Kırsal kalkınma destekleri uygulamaları devam edecektir,
1.10. Tarımsal mekanizasyon yatırımlarında kullanılan “zirai krediler” konusunda bir çalışma yapılacak
ve 25 yaş ve üzeri traktörlerin hurdaya ayrılması için "Hurda Bedeli” ödenmesi konusunda mekanizma
oluşturulacaktır,
1.11. Yatırım maliyetlerinin azaltılması ve altyapının geliştirilmesi için arsa maliyetlerinin düşürülmesi
amacıyla makina ihtisas OSB kurulacak, OSB’lerde tahsislerin uygun şartlarda olması hususu
değerlendirilecek; makina sektöründe alt mal grupları özelinde kümelenme projeleri hazırlanacak ve
desteklenecektir.
1.12. Girdi Tedarik Stratejisi kapsamında yapılan çalışmalarla işbirliği ve koordinasyon sağlanacaktır.
Hedef 2- Yurtiçi ve yurtdışında sürdürülebilir büyümeyi ve ölçek ekonomisinin avantajlarını
yakalamak amacıyla sektöre yönelik sağlıklı finansal çözümler sağlamak.
2.1. Eximbank tarafından yurtdışındaki müşterilere orta ve uzun vadeli ülke kredisi verilecektir,
2.2. Eximbank’ın orta vadeli ihracat sigortaları yaygınlaştırılacaktır,
2.3. Gelişen işletmeler piyasasının işlerliği sağlanacak, başvurular yaygınlaştırılacak, halka açılmanın
faydaları anlatılacaktır,
2.4. Đşletmelerde kullanılan makina ve teçhizat kredi kuruluşlarınca teminat olarak kabul edilecektir,
2.5. Satıp – geri kiralamanın, operasyonel kiralamanın mütemmim cüz niteliğindeki malların finansal
kiralamaya konu edilebilmesine ilişkin 3226 sayılı Mevcut Finansal Kiralama Kanununda değişiklik
yapılacaktır, satıp – geri kiralamanın vergi kanunları karşısındaki durumu ayrıca değerlendirilecektir.
Hedef 3- Sürdürülebilir, yetkinliğini kazanmış, yüksek performansa sahip, teknoloji odaklı,
öğrenmeye ve değişime açık her düzeyde insan kaynağı sağlamak.
3.1. Mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumlarını özendirici tanıtım faaliyetleri stratejik plan süresince
gerçekleştirilecek ve Teknik eğitim okul ve kurumları oluşturulacaktır,
3.2. Mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumlarına güncel teknolojik donanım kazandırılacaktır,
3.3. TOBB bünyesindeki sanayi odalarının mevcut örnekleri ışığında, MEB ile protokol hazırlayarak
bölgesel ihtiyaçlara öncelik tanıyan, sektörel dernekler ve meslek örgütlerinin de desteğini alan yaygın
eğitim ve ara yönetici yetiştirme programları oluşturulacak ve yönetilecek, öğrencilerin işletmelerde staj
imkanları geliştirilecek, öğretmenlerin de birkaç hafta boyunca eğitim alması sağlanacaktır,
3.4. Makina sektörüne yönelik olarak meslek standartları hazırlanarak belgelendirme faaliyetlerine
başlanılacaktır,
3.5. Eğiticilerin ulABDl veya uluslararası sanayi projelerinde görev almaları ve proje bazlı öğrenme
sürecine girmeleri sağlanacaktır,
3.6. Teknoloji eğitimlerine destek olan sanayiciler ilgili mevzuat çerçevesinde teşvik edilecektir,
3.7. MEB, sektörde gelişmiş ülkelerin Eğitim Bakanlıkları ile işbirliği protokolleri yaparak değişim
programları gerçekleştirilecektir,
3.8. Uygulamalı eğitim ve staj kapsamında üniversite eğitimi makro planı oluşturulacaktır,
3.9. Teknik eleman dışındaki beşeri bilimler eğitimi almış olan kişilerin formasyonuna sanayinin
ihtiyaçları yansıtılacak ve bu alanda uygulama yapma fırsatı tanınacaktır,
3.10. STK, üniversiteler ve sanayi işbirliği ile makina teknoloji enstitüsü kurulacaktır,
3.11. Makina ve otomasyon sektörüne yönelik komple bir eğitim programı tasarlanacaktır.
Hedef 4- Türk Makina Sektörünün kalite, güven ve teknoloji unsurlarını ön plana çıkaran, yurt
içinde ve dışında etkin bir tanıtım yapmak ve ihracatı arttırmak.
4.1. Başta en çok makina ithalatı yapan ülkelerde olmak üzere, gelişen pazarlarda tanıtım yapmak, lobi
ve finansal destek faaliyetleri sağlamak amacıyla ofisler açılacaktır,
4.2. Türk Makina Sektörü ile ilgili olarak firma bazında veri tabanı oluşturulacak ve kullanıma açılacaktır,
4.3. Đhracat ve pazarlamaya yönelik devlet desteklerinin yeterli düzeyde bilinmemesinden hareketle
bilgilendirme toplantıları yaygınlaştırılacaktır,
4.4. TURQUM ve TSE Kalite Belgesi alan firmaların sayısı arttırılacak, belgelerin tanıtımı yapılacak ve
belge sahibi firmalara ilave destekler sağlanacaktır,
4.5. Dünyada marka olmuş makina ihtisas fuarlarına katılım teşvik edilecek ve bu fuarlarda Türk Makina
Sanayi ile ilgili konferanslar düzenlenecektir,
4.6. Yeni Pazar olanakları araştırılacak ve geliştirilecektir.
Hedef 5- Global düzeyde rekabet edebilen, katma değerleri yüksek ürünler üretebilmek için ARGE ve inovasyon yapmak.
5.1. AR-GE destekleri tanıtılacak ve kolaylaştırılacak; KOBĐ’ler için yeni AR-GE ve inovasyon destek
mekanizmaları geliştirilecektir,
5.2. Ortak AR-GE merkezleri ile AR-GE ve inovasyon teknoloji transfer merkezleri kurulacaktır,
5.3. Kamu koordinasyonunda “UlABDl Odak Projeleri” oluşturulacak ve desteklenecektir,
5.4. AR-GE ve inovasyonda geliştirilen ürünlere mevzuat ve belgelendirme konularında destek
olunacaktır,
5.5. AR-GE ve inovasyon sonucu ortaya çıkan teknolojinin ticarileşmesi konusunda destek sistemi
oluşturulacaktır.
Kaynaklar:
TARMAKBĐR, BSTB (Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı), EB (Ekonomi Bakanlığı), GTHB (Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı),
TÜIK (Türk Đstatistik Kurumu), TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği), OAĐB Makina ve Aksamları Đhracatçıları Birliği, FAO,
INTRACEN istatistikleri, AB resmi istatistikleri, Almanya VDMA Kurumu istatistik ve raporları
© Bu Rapor veya içeriğinden bir kısmı, TARMAKBĐR’in izni olmadan yayınlanamaz. Đzin verilmiş kısımlar için kaynak belirtilmesi
zorunludur.
Adres: Meşrutiyet Cad. 31/6 06420 Kızılay/ANKARA
Tel:(+90.312) 419 37 94 (3 Hat) Faks:(+90.312) 419 37 53
[email protected] [email protected]
www.tarmakbir.org

Benzer belgeler