164. Sayı 09.05.2016 - İstanbul Dişhekimleri Odası

Transkript

164. Sayı 09.05.2016 - İstanbul Dişhekimleri Odası
İKİ AYDA BİR YAYINLANIR
MART / NİSAN 2016
SAYI:164
İSTANBUL DİŞHEKİMLERİ ODASI
16. OLAĞAN
GENEL KURULU YAPILDI
dergi mart/nisan 2016
ADINI TEKNOLOJİDEN ALDIK!
NEWTOM 5G TEKNOLOJİSİ İLE HİZMETİNİZDEYİZ!
• En Son Teknoloji • En Yeni Tomografi Teknikleri
• Renkli Tomografi • 20 Kat Daha Hızlı Çekim
• En Küçük Voksel Kalınlığı 0,075 mm
• 360 derecede 480 Projeksiyon
• Yüksek Çözünürlük • Düşük Radyasyon
• Işınlama süresi 2,4 saniye
Dento-Maksillofasiyal Görüntüleme Merkezi
Bağdat // Göztepe 0216 360 7330 - 360 5301
Kadıköy 0216 330 89 43
[email protected] // [email protected]
www.teknodent.com
TEKNODENT “MFR-GRUP” üyesidir.
Başkan .................................................................. 06
Editör ..................................................................... 07
Oda Haberleri ........................................................ 08
İDO 15. Dönem Değerlendirme .............................. 20
İDO 16. Olağan Genel Kurulu Yapıldı ................... 26
İDO 15. Dönem
Değerlendirme
20
30. Yıl: Eski Başkanlar İDO’yu anlatıyor ................ 32
Bilimsel: Periimplantitisin Tedavisindeki Güncel
Yaklaşımlar .......................................................... 42
Dosya: Bütünsel Dişhekimliği ................................. 50
İçimizden Biri: Dişhekimi 3 Boyutlu Görmeyi,
3 Boyutlu Düşünmeyi Bilmeli ............................... 54
Dünyadan: Güney Kore ......................................... 58
Kadın: Eşsiz Kadınlardı, Bir Şafak Vakti Yola
Koyulup Gittiler .................................................... 60
30. Yıl: Eski Başkanlar
İDO’yu Anlatıyor
Kadın: Unutmuyoruz, Alışmıyoruz ......................... 64
Kadın: Güldünya Yayınları: Yalnız Olmadığını
Unutmamak İçin ................................................... 66
32
Hukuk: Teröre Tanıklık ve Tarih .............................. 68
Söyleşi: Dişhekimi ve Çocuklu ............................... 70
Gezi: Tanzanya / Zanzibar ..................................... 72
Dental Kitap / Duyurular ..................................... 76
Kitap/Müzik ......................................................... 77
Kitap Tanıtım : Tek Doktor ..................................... 78
Aidat Formu .......................................................... 79
Sinemada Dişhekimliği ........................................ 80
Akıl Oyunları ........................................................ 82
Dosya: Bütünsel
Dişhekimliği
Aslında Hergün Fırçalıyorum ................................ 84
Karikatür .............................................................. 86
Hoşgeldiniz .......................................................... 87
REKLAM DİZİNİ
DRD ....................................................... ön kapak içi
Teknodent ............................................................ 03
Dentsply ................................................. arka kapak
4
dergi mart/nisan 2016
50
İDO 16. Olağan
Genel Kurulu Yapıldı
26
Yönetim Yeri ve Adresi
İSTANBUL DİŞHEKİMLERİ ODASI
Cumhuriyet Caddesi Safir Apt.
No. 203 D. 3 34367 Harbiye/İstanbul
T. 0212 225 03 65 - 296 21 05 • F. 0212 296 21 04
www.ido.org.tr • [email protected]
İmtiyaz Sahibinin Adı ve Adresi
Murat Ersoy
Cumhuriyet Caddesi Safir Apt.
No. 203 D. 3 34367 Harbiye/İstanbul
Sorumlu Müdürün Adı ve Adresi
Füsun Şeker
Cumhuriyet Caddesi Safir Apt.
No. 203 D. 3 34367 Harbiye/İstanbul
Yayın Kurulu
Özlem Batur Havza
Süha Sertabipoğlu
Ferah Ulu
Şeyda Özçelik Yavuz
Sevgi Türkmen
Servet Zülfikar
Bilimsel: Periimplantitisin
Tedavisindeki Güncel
Yaklaşımlar
42
Yazarlar
Fırat Budacı
Nilgün Onarıcı
Çizer
İlhan İşler
Redaksiyon
Süha Sertabipoğlu
Yayın Koordinatörü
Özgü Bircan
[email protected]
Reklam Koordinatörü
Özlem Kevelcioğlu
[email protected]
Gezi:
Tanzanya / Zanzibar
72
Yayın Adı
dergi
Yayın Türü
Yerel süreli yayın (iki ayda bir yayımlanır.)
Editoryal ve Teknik Üretim
Basım Atölyesi
Karaman Çiftlik Yolu Sk. No:56 Ataşehir - İstanbul
T. 0216 418 84 91
Baskı
Tor Ofset
Osmangazi Mahallesi 3112. Sokak
No:2 Esenyurt/İstanbul
T. +90 212 886 34 74 (pbx)
Basım Yeri ve Tarihi
İstanbul - Nisan 2016
164. sayı 7000 adet basılmıştır. Dergi’de yer alan
yazıların hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.
dergi mart/nisan 2016
5
Murat Ersoy
İstanbul
Dişhekimleri Odası
Başkanı
15. Dönem sona ererken...
Değerli Meslektaşımız,
lan yerler olarak algılandığı, eğitim ve araştırmaya
ido.org.tr
önem verilmediği,
6
dergi mart/nisan 2016
Ülkemizde;
Sadece sayısal değerlere bakılan, hizmetin kalite-
İçinden çıkılması zor bir kutuplaştırma, ayrıştırma,
sine, tıbbi kurallara uygunluğuna bakılmayan, öz-
otoriterleşme sürecinin yaşandığı,
lük haklarına yansımayan performans sisteminin
Eğitim kurumları, basın, yargı hayatın tüm alanları
uygulandığı,
kontrol edilmeye, sosyal, ekonomik, hukuki ve si-
Ucuz iş gücü yaratmaya yarayan tıp ve dişhekimliği
yasi sorunların çözümünde farklı yaklaşımları olan
fakültelerinin hızla açıldığı,
yapıların susturulmaya çalışıldığı,
İnsan gücü planlamasının ve coğrafi dağılımın dü-
İnanç ve düşünceleri özgürce ifade etmek ve yaşa-
zeltilmesine yönelik planlamanın yapılmadığı,
mak neredeyse “suç” sayıldığı,
Dünyanın ilk kurtuluş savaşını birlikte veren
Dişhekimliğinde;
Anadolu’nun iki kadim halkının zihinsel ve duygu-
TDB ve Odaların yok sayıldığı,
sal kopuşuna zemin hazırlandığı,
Tıp alanında yaratılan sermaye birikiminin dişhekimliğinde de oluşturulmaya çalışıldığı, dişhekim-
Genel sağlıkta;
lerinin de büyük sermayeye teslim edileceği,
Sağlığın giderek piyasalaştırıldığı,
Dişhekimliğinin muayenehane ve polikliniklerde
Sermaye birikimine olanak sağlandığı,
yapılmasının zorlaştırıldığı,
Kamu ya da özel tekelleşmenin önünün açıldığı,
Tekelleşmenin önünün açıldığı,
Meslek örgütlerinin yetkilerinin elinden alındığı,
Mesleğin asıl sahiplerinin devre dışı bırakıldığı bir
giderek yok etmeye yönelik uygulamaların ard
çalışma dönemini hep birlikte yaşadık.
arda yürürlüğe konduğu,
Sağlık meslek mensuplarının ucuz iş gücü olarak
Bu süre zarfında görüş öneri ve eleştirileriyle bize
emeklerinin değersizleştirildiği,
yön veren desteklerini esirgemeyen tüm meslek-
Tıp ve dişhekimliği fakültelerinin yalnız hasta bakı-
taşlarımıza sonsuz teşekkür ederiz.
Birlikte Yeni Hikâyelere…
Füsun Şeker
İstanbul
Dişhekimleri Odası
Yönetim Kurulu
Üyesi
Geldik bir hikâyenin sonuna. Son demek doğru
bilelim. “Değerli yalnızlıkları” değil birlikte gülme-
değil elbet, iki yıllık çalışma süremiz doldu; yeni
yi, birlikte ağlamayı yüceltelim!
sı onlarda! Ne mutlu ki 30 yıl önce tüm olanaksız-
İki yıllık çalışma dönemimiz, ülke gündemi kadar
lıklara rağmen meslek büyüklerimizin tabiri caizse
mesleki gündemimiz açısından da oldukça çalkan-
dişiyle, tırnağıyla var ettiği meslek örgütümüzün
tılı geçti. Yönetmeliğimiz bize, meslek örgütümüze
tarihinde bizim de hikâyemiz oldu. Ben kişisel
rağmen değiştirildi; mesleğimiz neredeyse uygu-
olarak bunun gururunu yaşıyorum. Ve biliyorum ki
lanamaz hale getirildi. Parçası olduğum 15.Dönem
birlikte çalıştığımız tüm arkadaşlarım da bu duy-
Yönetim Kurulu ve Türk Dişhekimleri Birliği, yö-
guyu paylaşıyor. Bize güvenen, destek olan, kol
netmeliğin bu biçimiyle kabul edilemez olduğunu
kanat geren tüm meslektaşlarımıza, dostlarımıza
ısrarla dile getirdi, yasal girişimlerde bulundu,
yürekten teşekkür ederim.
meslektaşlarımızı bilgilendirdi. Sanırım bir sonraki
yönetim kurulunun da gündemini ağırlıklı olarak
Bir önceki editör yazımda karanlıklara rağmen
bu konu oluşturacak. İnanıyor ve güveniyorum ki
ufacık bir ışığın arayışında olan umutlu insanlar
meslektaşlarımız meslek örgütlerinin verdiği, ve-
olduğumuzu söylemiştim. Her şeye rağmen… Bu
receği mücadeleyi desteksiz bırakmayacaktır.
hislerle debelenirken dilime dolanıyor Murathan
Mungan’ın Fırtına şiiri:
Başlarken hikâyenin sonu dedim ama biliyorum
ki her son yeni bir başlangıcın ilk adımıdır. Biz de
“Ne geçmiş tükendi
yeni başlangıçlara merhaba derken Dergi’yi 11 sayı
Ne yarınlar
birlikte çıkardığımız, emeklerini bizden esirge-
Hayat yeniler bizleri
meyen tüm komisyon üyelerimize, yazarlarımıza,
Geçse de yolumuz bozkırlardan
çizerimize, redaktörümüze, reklamcımıza, tasarım-
Denizlere çıkar sokaklar”
cımıza, avukatımıza, koordinatörümüze, yönetim
kurulu üyesi arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyo-
İnanıyorum, bozkırlar düşse de bugün payımıza,
rum. İyi ki varsınız…
eninde sonunda denizlere ulaşacağız! Yeter ki birbirimizden vazgeçmeyelim. Farklılıklarımızı renk
Birlikte yeni hikâyelere…
ido.org.tr
arkadaşlarımız bayrağı devraldı, şimdi koşma sıra-
dergi mart/nisan 2016
7
odahaberleri
MUKOGİNGİVAL OPERASYONLAR
2015-2016 Sürekli Dişhekimliği Eğitim Programı kapsa-
İMPLANT CERRAHİSİNDE ESTETİK-DOKU
OGMENTASYONU
mında hazırlanan “Periodontoloji Eğitim Dizisi” serisin-
İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Oral İmp-
den “Mukogingival Operasyonlar” konulu toplantı 17
lantoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç.Dr.Selim
Şubat 2016 Çarşamba günü yapıldı. Caddebostan Kültür
Ersanlı’nın konuşmacı olduğu “İmplant Cerrahisin-
Merkezi’nde gerçekleştirilen toplantıda, Yeditepe Üniversi-
de Estetik-Doku Ogmentasyonu” konulu toplantı 17
tesi Dişhekimliği Fakültesi Periodontoloji Anabilim Dalı öğ-
Şubat 2016 Çarşamba günü Yılmaz Manisalı Eğitim
retim üyesi Prof.Dr. Bahar Kuru konuşmacı olarak yer aldı.
Merkezi’nde yapıldı.
DOĞAL DİŞLERDE ESTETİK
8
2015-2016 Sürekli Dişhekimliği Eğitim Programı kapsa-
Prof.Dr. Esra Can Say yürüttü. Toplantıda; Okan Üniversi-
mında hazırlanan merkezi bilimsel toplantıların dördüncü-
tesi Dişhekimliği Fakültesi Restoratif Diş Tedavisi Anabi-
sü 21 Şubat 2016 Pazar günü Bostancı Green Park Otel’de
lim Dalı öğretim üyesi Prof.Dr. Ayşe Arzu Aykor, İstanbul
yapıldı. “Doğal Dişlerde Estetik” konulu toplantının mo-
Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Ağız Hastalıkları ve Te-
deratörlüğünü Yeditepe Üniversitesi Dişhekimliği Fakül-
davisi Anabilim Dalı öğretim üyeleri Prof.Dr.Haşmet Ulu-
tesi Restoratif Dişhekimliği Anabilim Dalı öğretim üyesi
kapı konuşmacı olarak yer aldı.
dergi mart/nisan 2016
odahaberleri
KANAL TEDAVİSİ SIRASINDA KARŞILAŞILABİLECEK PROBLEMLER VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Okan Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Endodonti Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof.Dr.Baybora Kayahan’ın konuşmacı olduğu
“Kanal Tedavisi Sırasında Karşılaşılabilecek Problemler ve Çözüm Önerileri” konulu toplantı 01 Mart 2016 Salı günü Caddebostan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.
PERİODONTAL HASTALIKLAR VE PERİİMPLANTİTİSTE KRİTİK FAKTÖRLER
“Periodontoloji Eğitim Dizisi” serisinin son konferansı 09 Mart 2016 Çarşamba günü gerçekleştirildi. Dr.Dişhekimi
Duygu İlhan’ın konuşmacı olduğu “Periodontal Hastalıklar ve Periimplantitiste Kritik Faktörler” konulu toplantı Yılmaz Manisalı Eğitim Merkezi’nde yapıldı.
dergi mart/nisan 2016
9
odahaberleri
İMPLANTLARDA ESTETİK
ENDODONTİK MİKROSKOP KULLANIMI
yürüttüğü
2015-2016 Sürekli Dişhekimliği Eğitim Programı‘nın
“İmplantlarda Estetik” konulu toplantı 27 Mart 2016
son toplantısı 05 Nisan 2016 Salı günü gerçekleştirildi.
Pazar günü Merter Green Park Otel’de gerçekleştirildi.
Yeditepe Üniversitesi Dişhekimliği Endodonti Anabilim
Sertgöz’ün aynı zamanda konuşmacı da olduğu toplantının
Dalı öğretim üyesi Doç.Dr.Meriç Karapınar Kazandağ’ın
diğer konuşmacıları, İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği
konuşmacı olduğu “Endodontik Mikroskop Kullanımı”
Fakültesi Ağız Diş Çene Cerrahisi Anabilim Dalı öğretim
konulu
üyesi Prof.Dr.Hakan Özyuvacı ve Prof.Dr.Ateş Parlar’dı.
yapıldı.
Prof.Dr.Atilla
Sertgöz’ün
moderatörlüğünü
toplantı
Caddebostan
Kültür
Merkezi’nde
SABİT PROTEZ KOMPLİKASYONLARI VE ÇÖZÜMLERİ
10
2015-2016 Sürekli Dişhekimliği Eğitim Programı kapsamında
Toplantıda; Yeditepe Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi
hazırlanan merkezi bilimsel toplantıların sonuncusu 03 Ni-
Periodontoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof.Dr.Bahar
san 2016 Pazar günü Taksim Point Otel’de yapıldı. Yaklaşık
Kuru, aynı fakültenin Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı
100 meslektaşımızın katıldığı “Sabit Protez Komplikasyonları
öğretim üyesi Doç.Dr.Nuray Çapa ve Medipol Üniversitesi
ve Çözümleri” konulu toplantının moderatörlüğünü İstanbul
Dişhekimliği Fakültesi Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı
Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Protetik Diş Tedavisi
öğretim üyesi Yard.Doç.Dr.Emir Yüzbaşıoğlu
Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof.Dr.Deniz Şen yürüttü.
olarak yer aldı.
dergi mart/nisan 2016
konuşmacı
odahaberleri
BÖLGESEL BİLİMSEL TOPLANTILAR
EOT Dental’in desteğiyle 04 Şubat 2016 tarihinde, Fatih,
Laminalarda Başarıyı Etkileyen Faktörler” ve Dr.Dişhekimi
Arnavutköy, Gaziosmanpaşa, Sultangazi, Eyüp ilçelerinde-
Ali Özoğlu’nun “Anterior Kompozit Restorasyonlarda Do-
ki meslektaşlarımızın katıldığı ve Prof.Dr. Gökçe Meral’in
ğal Görünümü Yakalamak” konulu toplantısı; 24 Mart 2016
konuşmacı olduğu “İmplantolojiye Giriş ve Temel Cerrahi
tarihinde Kadıköy, Ataşehir, Adalar ilçelerindeki meslek-
Kurallar” konulu toplantı; 16 Mart 2016 tarihinde Bakırköy,
taşlarımızın katıldığı, Doç.Dr.Altay Uludamar ve Cdt.Şakir
Bahçelievler, Bağcılar, Esenler, Güngören, Zeytinburnu il-
Kahraman’ın “Tüm Yönleriyle Seramik Restorasyonlar” konulu toplantısı gerçekleştirildi.
Core Medikal’in desteğiyle 25 Şubat 2016 tarihinde Kadıköy, Ataşehir, Adalar, Üsküdar, Ümraniye ilçelerindeki
meslektaşlarımızın katıldığı ve Yard.Doç.Dr.Fazıl Erdem’in
konuşmacı olduğu “İmplant Uygulamalarında İleri Cerrahi
Teknikleri” konulu toplantı; 31 Mart 2016 tarihinde Avcılar, Beylikdüzü, Çatalca, Büyükçekmece, Küçükçekmece,
Başakşehir ilçelerindeki meslektaşlarımızın katıldığı ve
çelerindeki meslektaşlarımızın katıldığı, Doç.Dr. Bahadır
Kan’ın konuşmacı olduğu “Total Dişsiz Vakaların Rehabilitasyonunda Açılı İmplantlar- All on 4” konulu toplantı gerçekleştirildi.
Ivoclar’ın desteğiyle 11 Şubat 2016 tarihinde Bakırköy,
Bahçelievler, Bağcılar, Esenler, Güngören, Zeytinburnu ilçelerindeki meslektaşlarımızın katıldığı, Dr.Dişhekimi Esra
Dr.Dişhekimi Alper Gültekin’in konuşmacı olduğu “Oral
İmplantolojide Başarı” konulu toplantı; 14 Nisan 2016 tarihinde tüm Anadolu yakasında çalışan meslektaşlarımızın
katıldığı ve Dişhekimi Arzu Yalnız Zogun’un konuşmacı olduğu “Sinüs Lifting” konulu toplantı yapıldı.
Paşa Dental’in desteğiyle 02 Mart 2016 tarihinde Kartal,
Maltepe, Pendik, Tuzla ilçelerindeki meslektaşlarımızın katıldığı ve Yard.Doç.Dr.Mustafa Gündoğar’ın konuşmacı olSilahtar’ın “Porselen Laminalarda Başarıyı Etkileyen Fak-
duğu “Endodontik Tedavide Son Yenilikler” konulu toplan-
törler” ve Cdt.Ertuğrul Yıldırım’ın “Yeni Nesil Laboratuar
tı; 03 Mart 2016 tarihinde Bakırköy, Bahçelievler, Bağcılar,
Kompozitleri ve Uygulama Alanları” konulu toplantısı; 10
Esenler, Güngören, Zeytinburnu ilçelerindeki meslektaş-
Mart 2016 tarihinde Avcılar, Beylikdüzü, Çatalca, Büyükçek-
larımızın katıldığı ve Prof.Dr.Mehmet Cudi Baklaya’nın ko-
mece, Küçükçekmece, Başakşehir ilçelerindeki meslektaş-
nuşmacı olduğu “Fiber Post Uygulamaları” konulu toplantı
larımızın katıldığı, Dr.Dişhekimi Esra Silahtar’ın “Porselen
yapıldı.
dergi mart/nisan 2016
11
odahaberleri
DİŞHEKİMLİĞİNDE ACİL TIBBİ MÜDAHALE KURSU
Odamızın Hayatta Kal Derneği ile birlikte düzenlediği
Tansiyon, Kanamalar, Allerjik Reaksiyonlar ve Havayolu
“Dişhekimliğinde Acil Tıbbi Müdahale Kursu”, 23 Mart, 27 Mart
Tıkanıklığı konuları anlatıldı.
ve 30 Mart tarihlerinde Yılmaz Manisalı Eğitim Merkezi’nde
gerçekleştirildi. Doç.Dr.Mutlu Vural ve Doç.Dr.Kerem Erkalp’in
İkinci bölümde ise; Periferik Nabız Muayenesi, Heimlich
verdiği kursa meslektaşlarımız yoğun ilgi gösterdi.
Manevrası, Otomatik Eksternal Defibrilatör Kullanımı, Havay-
Eğitimin ilk bölümü olan teorik kısımda; Acil Durumlar, Ayırıcı
olu Açıklığını Sağlamak ( Ambu, Airway Takılması, Oksijen
Tanılar, İnfektif Endokardit Profilaksisi, Antiagregan ve Antiko-
Tupu Kullanılması ), Kardiopulmoner Resüsitasyon, Arterial
agülan Kullanımı Durumunda Müdahale, Acil Seti İçeriğindeki
Tansiyon Ölçümü ve Damar Yolu Açılmasına yönelik beceri
Tıbbi Alet ve Sarf Malzemelerin Kullanımı, İlaçların Dozları,
kazandırılması amaçlanan pratik uygulamalar yapıldı.
Senkop, Şok, Ani Kalp Durması, Epilepsi, Septisemi, Glisemi,
Her üç kursa toplamda 100 meslektaşımız katıldı.
KURSLAR
Odamızın 3M firmasıyla düzenlediği ve Doç.Dr. Hande Şar
Sancaklı’nın verdiği “Ön Bölge Kompozit Restorasyonlarda
Doğal Estetiği Yakalamak” konulu kurs 30 Mart 2016 tarihinde, yine aynı firma ile düzenlenen ve Yard.Doç.Dr.Emir
Yüzbaşıoğlu’nun verdiği “Protetik Diş Tedavisinde Başarının Üç Altın Anahtarı: Preparasyon, Retraksiyon ve Ölçü”
konulu kurs 02 Mart 2016 ve 06 Nisan 2016 tarihlerinde
gerçekleştirildi.
12
dergi mart/nisan 2016
odahaberleri
KAHVALTILI BÖLGE TOPLANTILARI
Meslektaşlarımız, mesleki ve güncel sorunların tartışıl-
İlçe Temsilcileri Komisyonu Sorumlusu Bilgehan Nesiri ile
dığı Kahvaltılı Bölge Toplantılarında buluşmaya devam
İlçe Temsilcileri Komisyonu üyeleri katıldı. Kahvaltılı top-
ediyor. Her ay bir bölgede gerçekleştirilen toplantılarda;
lantılarda Başkan Murat Ersoy’un açılış konuşmasından
17 Şubat 2016 Çarşamba günü Fatih, Arnavutköy, Gazios-
sonra Danıştay’ın kararının ardından yönetmelik uygula-
manpaşa, Sultangazi, Eyüp ilçelerindeki dişhekimleri; 16
masında nelerin değişeceğine, E-nabız online sistemine,
Mart 2016 Çarşamba günü Beykoz, Üsküdar, Ümraniye,
veri güvenliğine, aile dişhekimliğine ve yeni dönem mali
Çekmeköy, Şile ilçelerindeki dişhekimleri bir araya geldi.
gelişmelere ilişkin bilgi aktarıldı, dişhekimlerinden gelen
Toplantılara Başkan Murat Ersoy, Sayman Seçkin Özeralp,
sorular yanıtlandı.
dergi mart/nisan 2016
13
odahaberleri
AİLE DİŞHEKİMLİĞİ KONUSUNDA AÇIKLAMA
Bilindiği gibi 2016 yılı bütçe görüşmeleri TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda sürmektedir. Bu bağlamda, 10 Şubat 2016 Çarşamba günü Sağlık Bakanlığı bütçesi görüşmeleri sırasında sunumunu yapan Sayın Bakan Mehmet
Müezzinoğlu “Aile Dişhekimliği Projemiz: Ağız ve diş sağlığı hizmetlerinde aile hekimliği benzeri bir yapılanmaya
gidiyoruz. Aile dişhekimliği uygulamasına 2016 yılında pilot olarak başlayacağız,” diyerek ağız ve diş sağlığı hizmetlerinde yeni bir uygulamanın başlatılacağını ifade etmiştir.
Aile dişhekimliği, 24.11.2004 tarihinde yayınlanan Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanun’a TDB ve Dişhekimleri Odalarının çabaları ile ilave edilmiştir.
Daha sonra Sağlık Bakanlığı ile değişik zamanlarda yapılan toplantılarda sistemin yapısı, kapsam ve işleyişi ile
ilgili çeşitli öneri ve raporlar sunulmuştur.
Sağlık Bakanı Sayın Mehmet Müezzinoğlu’nun sözünü ettiği sistemin nasıl hayata geçirileceği tam olarak bilinmemektedir.
Uygulanabilir ve sürdürülebilir bir sistemin ortaya çıkması için Sağlık Bakanlığı yetkililerinin TDB ve Dişhekimleri
Odaları yöneticileriyle bir araya gelmeleri, önceki görüş ve değerlendirmelerden de yararlanarak yeni bir çalışma
ortaya koymaları gerekliliğine inanıyoruz.
TDB ve Dişhekimleri Odaları olarak sürecin bundan sonra da takipçisi olacağımızı, tüm meslektaşlarımızın da süreci dikkatle izlemelerinin mesleğimiz açısından yaşamsal bir öneme sahip olduğunu bilgilerinize sunar iyi çalışmalar
dileriz.
İstanbul Dişhekimleri Odası
Yönetim Kurulu
AİLE DİŞHEKİMLİĞİ KONUSUNDA GÜNDEMDE
14
dergi mart/nisan 2016
Meclis 2016 Bütçe görüşmelerinde Sağlık Bakanı
Dişhekimleri Odası Başkanı Murat Ersoy’un CNN Türk
Sayın Mehmet Müezzinoğlu’nun “aile dişhekimliği”
ve Kanal D Haber’e yaptığı değerlendirmelere www.ido.
uygulamasına geçileceği ifadeleri üzerine İstanbul
org.tr adresinden ulaşabilirsiniz.
odahaberleri
E-NABIZ PROJESİNİN YÜRÜTMESİ DURDURULDU
Sağlık Bakanlığı’nın, 05.02.2015 günlü “e-Nabız Projesi”
yanağı olmadığı belirtilerek yürütmenin durdurulmasına
konulu Genelgesi’nin yürütmesinin durdurulması ve ip-
karar verildi. Konuyla İlgili Türk Dişhekimleri Birliği’nin
tali istemiyle Türk Dişhekimleri Birliği ve Türk Tabipleri
yaptığı değerlendirme www.tdb.org.tr adresinde meslek-
Birliği’nin birlikte açtığı davada, Genelge’nin yasal bir da-
taşlarımızla paylaşıldı. Konuyla ilgili değerlendirme şöyle:
“Danıştay 15. Dairesi Kararında, Anayasa’nın 20. maddesinde, kişisel verilerin korunmasına ilişkin usul ve esasların
ancak kanunla düzenleneceğinin belirtildiği, mevcut yasalarımızda ise Sağlık Bakanlığı’na kişisel verileri işleme konusunda verilmiş bir yetkinin bulunmadığına yer verilmiştir.
Kararda ayrıca, kişisel veri toplanmasıyla ilgili olarak Sosyal Güvenlik Kurumu ve Sağlık Bakanlığı’na yetki veren iki
yasa kuralının iptaliyle ilgili Anayasa Mahkemesi kararına atıf yapılarak; bu yasal düzenlemelerin “özel hayatın ve
kişisel verilerin korunması hakkına sınırlama getirilirken sınırlama aracının sınırlama amacına uygun ve orantılı olarak
kullanılmasını temin edecek güvencelere yer verilmemesinin ölçülülük ilkesine aykırı düştüğü” gerekçesiyle iptal edildiği hatırlatılmıştır.
Kararda son olarak, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısının bir kısım gerekçesine de yer verilerek bu alanda
ayrıntılı bir yasal düzenleme yapılmasına ilişkin gerekliliğe de işaret edilmiştir.
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı ne durumda?
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı halen Meclis Genel Kurulunda görüşülmektedir. Ancak ne yazık ki anılan
Yasa Tasarısı kişisel verilerin korunması bakımından istenen güvenceleri sağlamaktan çok uzaktır. Kısaca belirtmek
gerekirse, kişisel verilerin güvencesi olarak tasarlanan Kurul’un bileşiminden çalışma yöntemine kadar sorunlar barındıran tasarıda, sağlık verilerinin kişilerin rızası aranmaksızın toplanıp paylaşılması ise telafisi imkânsız zararlara sebep
olabilecektir.
Şimdi ne olacak?
Danıştay Kararı karşısında, Sağlık Bakanlığı, Anayasa’nın 138. maddesi uyarınca, e-Nabız ile veri toplamayı derhal
durmalıdır.
Hekimler, dişhekimleri, sağlık kuruluşları ve bu alanda hizmet veren bilişim firmaları da, Türk Ceza Kanununun kişisel
verilerin izinsiz toplanması ve paylaşılmasının suç olduğunu da gözeterek hastaların kişisel verilerinin açıkça rızaları
olmaksızın hiç kimse ile paylaşılmamasına özen göstermelidir.”
dergi mart/nisan 2016
15
odahaberleri
AHMET ÜMİT İLE SÖYLEŞİ: ANA TANRIÇADAN GÜNÜMÜZE KADIN
İstanbul Dişhekimleri Odası, kuruluşunun otuzuncu yılını ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü
kutlamak üzere 8 Mart 2016 Çarşamba akşamı
yazar Ahmet Ümit’in konuşmacı olduğu bir etkinlik düzenledi. “Ana Tanrıçadan Günümüze
Kadın” konulu söyleşinin açılışını Başkan Murat Ersoy yaptı. Ersoy’un ardından söz alan
Ahmet Ümit, mitolojiden, din kitaplarından
günümüze kadar kadın kimliğinin serüvenini anlattı ve “kul olma kültürü” ile “babayı
öldürememek” kavramlarına değindi.
Etkinlikte, İttihat ve Terakki Fırkası’nın
anlatıldığı ve bir döneme ışık tutan “Elveda
Güzel Vatanım” adlı son kitabını da imzalayan
Ahmet Ümit hem kitabı hem de kadın kimliğinin
gelişimine ilişkin meslektaşlarımızdan gelen
soruları yanıtladı.
PROF.DR. İNCİ OKTAY NUSRET FİŞEK HALK SAĞLIĞI HİZMET ÖDÜLÜ’NÜ ALDI
Prof.Dr. İnci Oktay, ağız-diş sağlığında koruyucu dişhekimliği
toplumun ağız ve diş sağlığı göstergelerinin düzeltilebilm-
alanında yaptığı çalışmalar nedeniyle Prof.Dr.Nusret Fişek
esi amacıyla büyük emek ve özveri ile özgün projelere imza
Halk Sağlığı Hizmet Ödülü’nü aldı.
attığını söyledi. Prof.Dr. İnci Oktay’ın bu çalışmaları ve pro-
İstanbul Tabip Odası’nın 14 Mart Tıp Haftası etkinlikleri çer-
jeleri Türk Dişhekimleri Birliği - Oda işbirliği ile yürüttüğünü
çevesinde geleneksel olarak verdiği Prof.Dr. Nusret Fişek
ifade eden Ersoy, İstanbul Tabip Odası’na ve jüriye teşekkür
Halk Sağlığı Hizmet Ödülü’nü bu yıl Odamız tarafından aday
ederken Beşiktaş Belediyesi’ni de kutladı.
gösterilen Prof.Dr. İnci Oktay aldı.
16
13 Mart 2016 Pazar günü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Konuşmasında “Barış İçin Beyaz Nöbet” eylemine destek
Oditoryumu’nda gerçekleştirilen törende Beşiktaş Belediye-
vermekten ötürü Oda yönetiminin görevden alınması için
si de fizik tedavi ve çocuklara uyguladıkları ağız-diş tedavisi
Sağlık Bakanlığı tarafından dava açıldığını hatırlatan Er-
hizmetinden dolayı Teşvik Ödülü’ne layık görüldü.
soy, tüm sağlık çalışanlarını 17 Mayıs’ta yapılacak olan
Prof.Dr. İnci Oktay’ın törene katılamaması nedeniyle ödül-
duruşmayı takip etmeye çağırdı. Ersoy’un, “Sonuç ne olursa
ünü İstanbul Dişhekimleri Odası Başkanı Murat Ersoy aldı.
olsun biz bu davayı gururla taşıyacağız; yeter ki ülkeye barış
Ersoy törende yaptığı konuşmada, Oktay’ın uzun yıllardır
gelsin” sözleri salondan büyük alkış aldı.
dergi mart/nisan 2016
odahaberleri
ANKARA’DA YAŞANAN PATLAMAYA İLİŞKİN AÇIKLAMA
Canımız çok acıyor,
Birlikte ve kardeşçe yaşamak istiyoruz.
Geleceğe umutla bakmak istiyoruz.
Ölüm istemiyoruz, barış istiyoruz.
Türkiye’nin ve Ankara’nın kalbinde meydana gelen terör eyleminde resmi açıklamalara göre 28 insanımız hayatını
kaybetti. 61 insanımız da yaralandı.
Nefretle kınadığımız saldırının faillerinin bir an önce yakalanarak adalet önünde hesap vermelerini bekliyoruz.
Ulusumuzun başı sağolsun.
İstanbul Dişhekimleri Odası
Yönetim Kurulu
ÖFKELİYİZ, ÜZGÜNÜZ, YASTAYIZ
Terör Ankara’daki saldırının üzerinden bir hafta geçmeden bu defa İstanbul’u vurdu.
Söylenecek her söz, kurulacak her cümle anlamını yitiriyor.
Terörle yaşamaya alışmak istemiyoruz.
Yarın sıra kimde ve hedef neresi demek istemiyoruz.
İnsanlarımızın canlarının giderek rakam, istatistik olmasını istemiyoruz.
Öfkeliyiz, üzgünüz, yastayız…
İstanbul Dişhekimleri Odası
Yönetim Kurulu
SAĞLIK BAKANLIĞI YÖNETMELİKLE İLGİLİ YENİ BİR GENELGE YAYINLADI
Bilindiği gibi Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin bazı maddeleri hakkında
yürütmenin durdurulması ve iptali için Türk Dişhekimleri Birliğince açılan davada; Davayı görüşen Danıştay 15. Dairesi
(2015/1803 Esas No) Yönetmeliğin bazı hükümlerinin yürütmesinin durdurulmasına karar vermişti.
Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, yargı sürecinin tamamlanmasına kadar uygulama birliğinin sağlanması
amacıyla bir genelge yayınlayarak konuya açıklık getirmiştir.
Bilgilerinize sunar, iyi çalışmalar dileriz.
İstanbul Dişhekimleri Odası
Yönetim Kurulu
Bakanlık Genelgesi’ne www.ido.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz
dergi mart/nisan 2016
17
odahaberleri
AÇIKLAMA
07 Mart 2016 Pazartesi günü günlük gazetelerimizin birinde, “Kanal tedavisi sırasında hastanın dişinde iğne kırıp sağlam
dişin çekilmesine neden olan hekim hakkında dava açıldı” başlıklı bir haber yayınlanmıştır.
Dişhekimliği uygulamalarında kanal tedavisi çok sık başvurulan tedavi yöntemlerinden biridir. Kanal tedavisi sırasında tüm
dikkat ve özenin gösterilmesine karşın kullanılan aletlerin kırılması da sık karşılaşılan bir durumdur.
Alet kırıldığı takdirde yapılabilecekler şöyle sıralanabilir;
- Öncelikle kırılan kök kanal aleti çıkartılmaya çalışılır.
- Kırılan alet çıkartılamıyorsa yanından geçerek kanal tedavisi tamamlanmaya çalışılır.
- Kırılan aletin yeri ve dişin durumu göz önüne alınarak ve hastaya bilgi verilerek kırık alet dişin içinde bırakılabilir.
- Yukarıdaki koşullar gerçekleşmemiş ve alet çıkartılamıyorsa dişin çekimi gerekir.
Meslektaşımız bir endodonti uzmanından da konsültasyon alarak dişin çekimine karar verdiğini söylemektedir.
Bütün bunlar birlikte değerlendirildiğinde durumun bir komplikasyon olarak değerlendirilmesi gerektiği, kasıt ya da mal
practis (hekim hatası) olarak nitelendirilemeyeceği sonucuna varılmaktadır.
Kamuoyunun bilgisine sunarız.
İstanbul Dişhekimleri Odası
Yönetim Kurulu
ÖZGÜRLÜKLERE BİR DARBE DE SAĞLIK BAKANLIĞI’NDAN
Sağlık Bakanlığı; odamıza meslektaşlarımıza yaptığı bir duyuru nedeni ile yönetim kurulunun görevden alınması
istemiyle dava açtı.
Eğitim kurumları, basın, yargı, Anayasa Mahkemesi hayatın tüm alanları her türlü yöntem kullanılarak kontrol
altına alınmaya çalışılıyor.
Sosyal, ekonomik, hukuki ve siyasi sorunların çözümünde farklı yaklaşımları olan tüm yapılar yok edilmesi gereken
“düşman” olarak görülüyor.
Çoğulculuğun, farklılığın yok sayıldığı, hayatın her alanının tek tipleştirilmeye çalışıldığı bu süreçten İstanbul Dişhekimleri Odası da nasibini aldı.
Davanın açılması ve zamanlaması da manidardır. Odamızın genel kurulunun yapılacağı bir dönemde böyle bir dava
açılarak bir yerlere mesaj verilmek istendiği ortadadır.
Evet; biz dün
“Birlikte ve kardeşçe yaşamak istiyoruz, Geleceğe umutla bakmak istiyoruz, Ölüm istemiyoruz barış istiyoruz.“
dedik,
“İnanç ve düşüncelerimizi özgürce ifade etmek ve yaşamak; yaşam hakkını savunmak, dil, din ırk ayrımı yapmadan
Yurtta Barış Dünyada Barış idealinin savunucusu olmak; hekim ve insan olmanın gereğidir” dedik,
“Alevi Sünni, Türk Kürt, asker polis, bebek çocuk, küçük büyük, ana baba, yerli yabancı insanların ölmediği ölmeyeceği taraftayız.“ dedik,
‘’Dünyanın ilk ulusal kurtuluş savaşını birlikte veren Anadolu’nun iki kadim halkının zihinsel ve duygusal kopuşuna
zemin hazırlayan savaş politikalarının karşı tarafındayız.“ dedik.
İnsanlık tarihi her zaman, şiddeti değil barışı savunanları haklı çıkarmıştır. Biz sağlık çalışanları yaşam hakkı ve
barışı savunmayı ilk görevlerimizden sayarız. Barış için, düşünceyi ifade özgürlüğü için atılan her adımın bundan
önce olduğu gibi bundan sonra da yanında olacağız.
Bugün de diyoruz ki: İnsanlık tarihinin beyaz sayfalarında; bu değerleri savunduğumuz için bize dava açanlar kara
bir leke olarak yer alacaktır.
İstanbul Dişhekimleri Odası
Yönetim Kurulu
18
dergi mart/nisan 2016
odahaberleri
AÇIKLAMA
Günlük gazetelerden birinde, 11 Mart 2016 (bugün) Oda’mızı hedef gösteren asılsız bir haber yayınlanmıştır. Haberde Oda’mız terör destekçisi olarak nitelenmiş ve kayyım atamasının da yolda olduğu iddia edilmiştir.
Yayındaki iddialar asılsızdır. Odamız ne herhangi bir terör örgütünü desteklemiştir ne de kayyıma devredilmesi söz
konusudur.
Haberin tek doğru yanı Sağlık Bakanlığı’nın Odamız Yönetim Kurulu’nun görevden alınması için dava açtığıdır.
Bu dava, Oda Yönetim Kurulumuzun görevden alınmasını gerektirecek tek bir haklı gerekçe taşımamaktadır. Faaliyetlerimizin Bakanlık tarafından uygun bulunmaması, görevden alınma davasını haklı kılmaz. Bu nedenle davanın
reddedileceğine şüphemiz yoktur.
Diğer yandan, Oda’mıza “kayyım atanması” da söz konusu değildir. Kimi şirketler ve basın yayın kuruluşlarına Cumhuriyet Savcılıkları tarafından kayyım atanmasına ilişkin güncel gelişmelere atıfla haberde böyle bir kavram kullanılarak Odamıza yönelik de olumsuz algı oluşturulmak istenmektedir.
Odamızın genel kurulu öncesi yönetimimizi değersizleştirmeye yönelik yapılan bu girişimlere karşı söylenecek bir
sözümüz var.
Unutulmamalıdır ki; Ülkeler ancak “fikri hür, vicdanı hür” bireyler yetiştirebildiği ölçüde gelişir, büyür “fikri hür,
vicdanı hür” bireyler yetişmesi ise ancak ve ancak özgürlüklerle mümkündür.
Herhangi bir konuda birbirimizden farklı düşünmemiz, düşüncelerimize saygı duyulması, tahammül edilmesi gerektiği gerçeğini ortadan kaldırmaz. Her konuda düşünerek, sorgulayarak, eleştirerek doğruları bulmaya çalışmak bize
öğretilendir.
Güvenlik güçlerimize yapılan saldırıları doğru bulmanın hiçbir haklı tarafı yoktur. Şiddet kullanılarak siyasi, sosyal
ve kültürel konularda talepte bulunma anlayışı daima yaşamdan yana olmuş, barıştan ve yaşatmaktan yana olmuş
biz sağlıkçıların kabul edeceği bir yöntem değildir. Odamızın tüm değerlendirmelerinde temel düşüncemiz budur.
Terör ve şiddet kullanan güçlere karşı devletin hukuk kuralları içerisinde kalarak, insanı yaşatmayı amaçlayarak
mücadele etmesi demokrasi anlayışının gereğidir.
Sağlığın ve mesleğimizin haklarını; siyasi iktidara yandaş yaklaşımların gölgesinde değil; meslektaşlarımızın desteğinden aldığımız güçle, akıl ve bilimin ışığında cumhuriyet değerlerini daha da ileriye taşıyarak kararlı biçimde
savunmaya devam edeceğiz.
İstanbul Dişhekimleri Odası
Yönetim Kurulu
Dava dilekçesine www.ido.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz
dergi mart/nisan 2016
19
15.Dönem Yönetim Kurulu’nun
faaliyet gösterdiği 2 yıllık süreçte
neler yaşandı, neler yapıldı?
Yeni Yönetmelikle getirilen sistem
dişhekimliğini dünyada ve ülkemizde
yaygın uygulama biçimleriyle örtüşmeyen,
onu tepeden tırnağa değiştiren ve geriye
dönüşün olmayacağı bir noktaya hızla
götürecektir. Dişhekimliği tarihi bu gidişe
neden olanları mutlaka yazacaktır.
İki yıllık süreçte mesleğimizde neler yaşandı?
sayılarak değiştirilmek istenmesi vardığımız “ileri
demokrasinin” bir tezahürü olsa gerek demiştik.
Hepimizin yakından bildiği gibi ağız ve diş sağlığı
Yönetmelikte bu denli geniş kapsamlı bir değişikli-
hizmeti sunulan sağlık kuruluşlarının açılışı, faali-
ğe gidilmek istenmesine neden ihtiyaç duyulduğu,
yetlerinin yürütülmesi, sahip olmaları gereken fizik-
var olanın hangi sorunları çözemediğinin de bilin-
teknik ve tıbbi koşulların neler olduğu 1999 yılında
mediği eldeki taslağın ne kadarının yönetmeliğe
yayınlanan Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel
yansıyacağı bilinmemekle birlikte, bu haliyle yayın-
Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik’e göre yü-
lanırsa olacakları satırbaşlarıyla;
rütülmektedir.
•TDB ve Odaların yok sayıldığı,
Ülkemizdeki ağız ve diş sağlığı hizmetlerinin belir-
•Tıp alanında yaratılan sermaye birikiminin dişhe-
li bir standarda kavuşturulması, topluma nitelikli
kimliğinde de oluşturulmaya çalışıldığı, dişhekimle-
hizmet verilmesi, hizmet kalitesinin artırılması ve
rinin de büyük sermayeye teslim edileceği,
mesleğin saygınlığının istenen düzeye gelebilmesi
•Dişhekimliğinin muayenehane ve polikliniklerde
için standartlar getiren yönetmelik 15 yıl boyunca
yapılmasının zorlaştırıldığı,
önemli bir sorun yaşanmadan uygulanmıştır.
•Tekelleşmenin önünün açıldığı,
•Mesleğin asıl sahiplerinin devre dışı bırakıldığı gö-
Genel tıptaki sağlık hizmetlerinin sunulmasına iliş-
rülmektedir demiştik.
kin Ayakta Teşhis ve Tedavi Hizmeti Sunulan Özel
Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik’in yayın-
Sağlık Bakanlığı’nın kapalı kapılar ardında TDB ve
landığı günden beri sürekli değiştirilmesine kar-
Dişhekimleri Odalarını yok sayarak hazırladığı ve
şın, dişhekimliğine ilişkin yönetmeliğin neredeyse
tepkiler üzerine usulen meslek örgütünün görüşle-
sorunsuz uygulanmasının kökeninde ilk kez dev-
rini alıyormuş gibi yaptığı, Ağız ve Diş Sağlığı Sunu-
letin bir meslek örgütünü yanına alarak birlikte bu
lan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik 03
düzenlemeyi yapmış olmasının rolü büyüktür. 1999
Şubat 2015 tarihinde yayınlandı.
yılında ortak bir çalışma ile ortaya çıkan yönetmeli-
20
dergi mart/nisan 2016
ğin bugün deyim yerindeyse “yangından mal kaçı-
Meslektaşlarımızın 03 Şubat 2015 tarihini ve Yönet-
rır” gibi kapalı kapılar ardında, TDB ve Odalar yok
meliğin böyle çıkması için Bakanlık koridorlarında
yatıp kalkan ‘meslektaşlarımızı’, ‘etik kurallar çer-
ilkeler hiçe sayılır, işletme sahi-
çevesinde her türlü sermaye desteği alınabilmeli-
binin baskısıyla, kâr baskısıyla
dir’ diyen ‘meslektaşlarımızı’ unutmamalarını rica
endikasyonlar konur, nitelikli
ediyorum.
ve gerçek ihtiyaca yönelik hizmetin lafı bile olmaz. Serma-
Zira toplumun ağız ve diş sağlığına, mesleğimize
yenin belirlediği, söz ve kararın
ve meslektaşlarımıza en büyük zararı verdiklerini
sermayenin elinde olduğu bir
hep beraber göreceğiz. O zaman ‘değişimden’ ne
sağlık hizmet sunumu ortaya
anlaşıldığını da hep beraber göreceğiz. Umarım ve
çıkar.
dilerim ki iş işten geçmemiş olur. Dileyenler benzer
bir Yönetmelikle tıp hizmetlerinin ve tabiplerin du-
Özetlemeye
rumuna bakabilir.
Yönetmelikle getirilen sistem
dişhekimliğini
çalıştığım
dünyada
yeni
ve
Dişhekimliğinin kendi adına çalışan, kendi kendini
ülkemizde yaygın uygulama
yöneten bir meslek olmaktan çıkarılıp, dişhekim-
biçimleriyle örtüşmeyen, onu
lerinin büyük sermaye gruplarının elinde, ücretli
tepeden tırnağa değiştiren ve
çalışanlar konumuna düştüğünü orta vadede göre-
geriye dönüşün olmayacağı bir
ceğiz.
noktaya hızla götürecektir.
Ayrıca iktidarın 14 olarak alıp bugün 70’e ulaştırdığı
Dişhekimliği tarihi bu gidişe
dişhekimliği fakültelerinden mezun meslektaşları-
neden olanları mutlaka yaza-
mızın yine büyük sermaye gruplarının ucuz işgücü
caktır.
olacağını, emeğimizin ucuzladığını da göreceğiz.
Sağlık Bakanlığınca uygulamaDişhekimliği hizmetlerinin büyük sermaye grupla-
sı 3. kez ve 01.06.2016 tarihine
rıyla büyük işletmeler yoluyla sunulmasını hedefle-
kadar ertelenen yönetmelikte
yen, sistemi temelden buna göre düzenleyen ve de-
değişiklik yapılması için bir
ğiştiren bir Yönetmelikle gideceğimiz yer yukarıda
çalışma başlatıldı. Yönetmelik
anlatmaya çalıştığım yerdir. Bir alana sermaye niye
uygulamasının genelge ile ertelenmesi de ayrı bir
yatırım yapar?
hukuk garabeti olarak duruyor. Sağlık Bakanlığı,
İstanbul ve Ankara İl Sağlık Müdürlüğü yetkilileri
Cevabı tektir: Kâr elde etmek amacıyla.
TDB ve Dişhekimleri Odaları yöneticilerinden oluşan çalışma grubu, yönetmeliğin yayınlanmasının
Bunun için ne yapılır? Her şey. Etik ve deontolojik
1. yılında bir araya geldiler. Umuyor ve diliyorum
dergi mart/nisan 2016
21
nusu olduğunda rıza aranmaksızın
işlenebilecek.
Taslak, sağlık verilerinin yine kişinin açık rızası alınmadan üçüncü
kişilere hatta yurt dışına aktarılabileceğini de hükme bağlıyor. Ayrıca kişisel verilerin milli güvenliği,
milli savunmayı, kamu güvenliğini,
kamu düzenini, ekonomik güvenliği
ilgilendiren veri işlemelerinde Kanunun hükümleri uygulanmayacak.
Kanunla verilen görevleri yerine getirmek üzere Bakanlar Kurulunca 4,
Cumhurbaşkanınca atanan 3 üyeden oluşan 7 kişilik Kişisel Verileri
Koruma Kurulu kurulacak.
ki bu defa TDB ve Dişhekimleri Odalarının görüş ve
Tamamen siyaset kurumuna bağlı bir kurul tara-
önerileri yönetmeliğe yansır, var olan sorunları or-
fından yürütülecek, kamu güvenliği, kamu düzeni
tadan kaldıracak ya da en aza indirecek bir çalışma
gibi son derece muğlak istisnalar içeren ve özellikle
gerçekleşir.
“hassas veri” olarak tanımlanan sağlık verilerine bir
koruma getirmeyen, sağlık verilerini yurt içinde ve
Kişisel Veriler
yurt dışında kişinin açık rızası olmadan paylaşılma-
İlk olarak 2008 yılında hazırlanan, daha sonra 2014
sına olanak sağlayan bir tasarı ile karşı karşıyayız.
yılında
yeniden
düzenlenen
Kişisel Verilerin Korunması Ka-
Bugüne kadar Sağlık Net 2, E Nabız gibi düzenle-
nunu Tasarısı üçüncü kez gün-
melerle toplanmaya çalışılan, Odalarımız ve mes-
demde. 18.01.2016 tarihinde
lektaşlarımızca karşı çıkılan, Danıştay ve Anayasa
TBMM’ye sevk edilen ve Adalet
Mahkemesince iptal edilen düzenlemelerden sonra
ve Kalkınma Partisi döneminde,
hastalarımızın kişisel verilerinin Bakanlığa gönde-
bugüne kadar hazırlanan an-
rilmesinin hiçbir güvence olmadan önü açılmaya
cak kanunlaşmayan tek tasarı
çalışılacak.
olan Kişisel Verilerin Korunması
Kanunu, Türkiye Büyük Millet
Aile Dişhekimliği
Meclisi Genel Kurulunda kabul
2016 yılı bütçe görüşmeleri TBMM Plan ve Bütçe
edildi.
Komisyonu’nda sürmektedir. Bu bağlamda, 10 Şubat 2016 Çarşamba günü Sağlık Bakanlığı bütçesi
Tasarı ile gerçek ve tüzel kişiler
görüşmeleri sırasında sunumunu yapan Sayın Ba-
ayrım yapılmaksızın kapsam içi-
kan Mehmet Müezzinoğlu “Aile Dişhekimliği Proje-
ne alınıyor. Tasarıda ilgili kişile-
miz: Ağız ve diş sağlığı hizmetlerinde aile hekimliği
rin açık rızası olmaksızın kişisel
benzeri bir yapılanmaya gidiyoruz. Aile dişhekimliği
verilerin işlenemeyeceği yazılı
uygulamasına 2016 yılında pilot olarak başlayaca-
olmasına karşın çok geniş is-
ğız,” diyerek ağız ve diş sağlığı hizmetlerinde yeni
tisnalar tanınıyor. Özel Nitelikli
bir uygulamanın başlatılacağını ifade etmiştir.
Kişisel Veri olarak tanımlanan
22
dergi mart/nisan 2016
sağlık verileri “kamu sağlığının
Aile dişhekimliği, 24.11.2004 tarihinde yayınlanan
korunması, koruyucu hekimlik,
Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanun’a
tıbbi teşhis tedavi ve bakım hiz-
Sağlık Bakanlığının karşı çıkmasına rağmen TDB
metlerinin yürütülmesi ile sağ-
ve Dişhekimleri Odalarının ve o dönemki dişhekimi
lık hizmetlerinin planlanması,
milletvekillerinin çabaları ile ilave edilmiştir.
yönetimi ve finansmanı” söz ko-
Daha sonra Sağlık Bakanlığı ile değişik zamanlarda
yapılan toplantılarda sistemin yapısı, kapsam ve iş-
Dış politikaya gerektiğinde manevra yapabilecek
leyişi ile ilgili çeşitli öneri ve raporlar sunulmuştur.
zemin ve derinlik kazandırmak, Atatürk’ün ve Cumhuriyetin geçmişten çıkardıkları derslerle ve şaşmaz
Sağlık Bakanı Sayın Mehmet Müezzinoğlu’nun sö-
bir kesinlikle oluşturdukları ‘Yurtta Sulh Cihanda
zünü ettiği sistemin nasıl hayata geçirileceği tam
Sulh’ ilkesine sıkı sıkıya bağlı kalmak olarak sırala-
olarak bilinmemektedir.
nabilir.
Kendimi bildim bileli bu ülkede düşmanlar vardır.
Uygulanabilir ve sürdürülebilir bir sistemin ortaya
“Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımız olduğu”
çıkması için Sağlık Bakanlığı yetkililerinin TDB ve
bitmeyen uzun yıllar boyunca hepsi ülkenin birlik
Dişhekimleri Odaları yöneticileriyle bir araya gel-
ve beraberliğine kastetmiştir.
meleri, önceki görüş ve değerlendirmelerden de
Ülkenin başına gelen tüm olum-
yararlanarak yeni bir çalışma ortaya koymaları ge-
suzlukların sebebidirler.
rekliliğine inanıyoruz.
Bunlar susturulursa her şey düzelecek, ülkemiz uçacaktır.
Yine serbest çalışan dişhekimlerinin sisteme enteg-
Bu tanımlara uygun hatırladı-
re edilmesi, Türkiye’deki ağız ve diş hastalıklarının
ğım ilk dönem 12 Mart ve sonra-
yaygınlık ve şiddetinin azaltılabilmesi yalnız kamu-
sıydı. Aklım ermeye, okumaya,
da çalışan dişhekimleri ile çözülebilmesi de müm-
öğrenmeye başladığımda bu-
kün değildir.
nun Osmanlı’dan bu yana gelen
makûs talihimiz(!) olduğunu
TDB ve Dişhekimleri Odaları olarak sürecin bundan
öğrenecektim. Sonra bizzat ya-
sonra da takipçisi olmamız gerektiği tüm meslek-
şadığım 12 Eylül 1980 darbesi
taşlarımızın da süreci dikkatle izlemelerinin mesle-
geldi.
ğimiz açısından yaşamsal bir öneme sahip olduğu-
Her iki dönemde de muktedir-
nu hatırlatmak isterim.
ler “birlik ve beraberliğe en çok
Ve memlekette...
ihtiyacımız olduğu”nu “iç ve dış
düşmanlar”ın ülkemize ve mil-
Coğrafya kaderdir. 700 yıl önce sosyolojinin kurucu-
letimize en büyük kötülükleri
su kabul edilen İbn-i Haldun söylemiş bu cümleyi.
yapmak üzere sıraya girdikleri-
Son dönemde dilimden düşürmediğim bu cümle bu-
ni sürekli tekrarlıyordu.
günleri nasıl da iyi anlatıyor.
Bunların arkasına saklanan haksızlıklar, hukuksuz-
Coğrafya kaderdir. Hele de Ortadoğu’daysak.
luklar, işkenceler, ölümler, yargısız infazlar, yaş bü-
M. Kemal Atatürk ve arkadaşlarının yani Cumhuriye-
yülterek yapılan yargılı(!) infazlar her iki dönemin
ti kuran iradenin kesinlikle karışılmaması gerektiği-
de alamet-i farikası idi(!) “Asmayıp da besleyelim
nin altını kalın çizdiği, uzun yıllar bu politikanın titiz-
mi?” cümlesi dönemin özetidir adeta.
likle uygulandığı bugün ise yapay sınırların yeniden
Daha sonra yeni muktedirlerin üzerinde tepindiği
düzenlenmeye çalışıldığı bizim de imparatorluk
sürekli suçladıkları o dönemlerde tüm ülkede ve
bakiyesi olarak gördüğümüz ve gırtlağımıza kadar
özellikle güneydoğuda yapılan hukuksuzlukların
battığımız Ortadoğu’daysak…
Coğrafya kaderdir. Ama tarihten aldığımız derslerle
akıl ve bilimden yana koyduğumuz irade ile kaderimizi etkilememiz mümkündür. Bunun için yapmamız gerekenler;
Toplumsal barışı sağlamak, kutuplaşmayı önlemek
İçeride olan biten sınırın öte yanındaki karışıklıktan
beslendiğini görmek,
Bölgesel ve küresel stratejileri doğru okumak,
Kendi gücümüzü ve karşımızdakilerin gücünü iyi
hesaplamak,
Hatalarımızı kabul etmek ve gerektiğinde değişmek,
Hasımların sayısını ve cephesini arttırmamak,
Hasımların birlikte hareketine zemin hazırlamamak,
dergi mart/nisan 2016
23
24
dergi mart/nisan 2016
bugün yaşananların temel nedeni olduğu yıllarca
beslenenler” olarak yerden yere vurmuşlardı.
söylendi.
İyi niyetle başlatılan Çözüm Süreci içinde ne yazık
Bugün yerden yere vurulan 12 Eylül cuntasının
ki “işler iyi gitmiyor” “kasabalara, kentlere patlayı-
önünde el etek öpmek için kuyruğa girildiğini, yine
cı ve silah yığılıyor” dikkat diyenler yukarıdakilere
bugün pek çok olumsuzluğun gerekçesi gösterilen
benzer şekilde nitelendirildiler. Daha sonra bizzat
–ki öyledir- 12 Eylül Anayasasının %92 kabul oyu
Cumhurbaşkanı “Çok ciddi bir silah stoklaması
aldığını ve ağzını açan herkesin “hain”,”düşman”,
yaptılar. Bu süreç içinde güvenlik güçlerimiz bilgi-
“maşa” diye susturulduğunu, onları savunmaya ça-
miz dâhilinde herhangi bir çatışmaya girmeyelim
lışanların başına gelenleri unutmadık. Hâlâ başları
dediler” diye açıklama yaptığında bizi yerden yere
sıkıştığında “12 Eylül öncesine mi dönmek istiyor-
vuranlardan hiç ses çıktığını duymadık.
sun?” özdeyişini(!) kullanıyorlar.
Bugün asker, polis şehitlerimize, sivil kayıplarımı-
Karın, buzun üzerinde yürürken kart kurt diye ses
za haklı olarak hep beraber ağlıyoruz. Yüreklerimiz
çıkardıkları için kendilerine kürt denen Türkler oldu-
parçalanıyor. İçimiz yanıyor.
ğunun resmi devlet tezi olduğu günlerdi.
Ordumuzun Genelkurmay Başkanı dâhil neredeyse
“Üç beş çapulcu” diye tanımlanan ve ortaya çık-
tüm komuta kademesi sahte delillerle, şantajlarla
tığı 1984 yılından itibaren neredeyse 30 yıl yal-
zindanlara atılırken vatana ihanetle suçlanırken
nız “ “beyaz toroslar”la, “faili meçhuller”le “köy
kimse onları savunmadı. Muktedirlerce “Türkiye
boşaltmalar”la çözülmeye çalışılan süreçte toplum-
bağırsaklarını temizliyor” dendiğinde alkışlandılar.
sal bir sorunun yalnız bu yöntemlerle çözümlene-
Sapla saman birbirine karıştırılıyor, hukuksuz işler
meyeceğini söyleyenler “haindiler” “düşmandılar”
yapılıyor diyen bir avuç insan “haindi” “düşmandı”
“maşaydılar”. Muktedirlerin isteği doğrultusunda
“maşaydı”.
susturuldular. Kimse onları savunmadı. Savunmaya
Sonra aynı muktedirler “milli orduya kumpas kurul-
çalışanlar “linç” edildiler.
du” dediklerinde yine alkışlandılar.
Oslo’da PKK ile görüşüldüğü iddiaları üzerine, “Gö-
Bugün bizi yerden yere vuranlardan hiç ses çıktığı-
rüşüldüğünü söylemek alçaklık, söyleyenler alçak-
nı duymadık. Ne oluyoruz bile demediler. Klavyeler
tır,” dendi. Alkışlandı.
sustu.
Görüşmenin gerçek olduğu ortaya çıktı. “Benim ta-
Örnekler sonsuza kadar uzatılabilir.
limatımla görüşüldü, görüşülecek,” dediğinde yine
Devletin silah, barikat, hendek ve terörle haklı mü-
alkışlandı. Bugün bizi yerden yere vuranlardan hiç
cadelesinde meşruiyet sınırları içinde kalması temel
ses çıktığını duymadık. Ne oluyoruz bile demediler.
işlerinden biridir. Mücadelenin zorluğu da burada-
Klavyeler sustu.
dır. Zorluğa rağmen kanunların sınırlarını aşmamak,
Adına bir türlü karar verilemeyen çözüm süreci baş-
hukukun içinde kalmak esastır.
ladı. Doğru bir karardı.
Elbette soruna çözüm üretmek de silahı, barikatı,
Bugünlerde “önümüzdeki süreçte ne terör örgütü,
hendeği, terörü seçenlerin değil devletin görevidir.
ne de onun güdümündeki parti asla muhatap alın-
Devlet ve uygulamaları da eleştiriden muaf değildir.
mayacaktır,” diyenler PKK ve İmralı ile görüşmek-
Tarihimiz boyunca “Devletin bekâsı söz konusu ise
te beis görmemişler, bu muhataplığı eleştirenleri
gerisi teferruattır” gibi hiç katılmadığım bir değer-
“analar ağlasın isteyenler”, “terör sevici”, “kandan
lendirmenin arkasına sığınarak yapılanları görecek,
bilecek, bilebilecek kadar yaşadım.
BARIŞ İSTİYORUZ!
En küçük eleştirileri bile ihanet olarak görmeyi bir
Terör istemiyoruz, ölüm istemiyoruz.
kenara bırakarak doğruyu bulmak için katılmasak
Kardeşliğimiz bozulsun istemiyoruz.
bile eleştiri özgürlüğünün kullanılmasına imkân
Artan kaygılarımız, korkuya dönüştü paranoyaya
tanımak yanlışları önleyebilecek temel ilkelerden
dönüşsün istemiyoruz.
biridir.
Sağduyu istiyoruz, itidal istiyoruz, vicdan istiyoruz.
Bugün bunları yapamadığımız takdirde çözdüğü-
Hukuk istiyoruz, adalet istiyoruz.
müzü zannettiğimiz toplumsal sorunların tarihteki
Demokrasi istiyoruz.
ve tarihimizdeki pek çok örnekte olduğu gibi yeni-
Birlikte ve kardeşçe yaşamak istiyoruz.
den ve daha karmaşık olarak ortaya çıkacağını söy-
Geleceğe umutla bakmak istiyoruz.
lemek kehanet olmayacaktır.
Çocuklarımıza huzurlu bir ülke bırakmak istiyoruz
Tarih muhtemelen bizim göremeyeceğimiz bir gele-
dedik.
cekte bugün olanları değerlendirecek ve hükmünü
“İnanç ve düşüncelerimizi özgürce ifade etmek ve
verecektir.
yaşamak; yaşam hakkını savun-
Toplumsal olaylar karşısında bugüne kadar neler
mak, dil, din, ırk ayrımı yapma-
söylediğimizi birkaç dakikalık bir araştırma ile dile-
dan Yurtta Barış Dünyada Barış
yen herkes bulabilir.
idealinin savunucusu olmak;
Elbette düşüncelerini eleştiri sınırları içinde dile ge-
hekim ve insan olmanın gereği-
tirenlere, düşüncelerimize katılmasalar bile dile ge-
dir” dedik,
tirme hakkımıza saygı gösterenlere saygım sonsuz.
“Alevi Sünni, Türk Kürt, asker
Yanlışlarım varsa düzeltmek de borcum.
polis, bebek çocuk, küçük bü-
Bu çerçevede değerlendirmelerimi nefesim yetti-
yük, ana-baba, yerli-yabancı
ğince ifade ettim, etmeye de devam edeceğim.
insanların ölmediği ölmeyeceği
Bildiğiniz gibi, Sağlık Bakanlığı; odamıza meslek-
taraftayız.“ dedik,
taşlarımıza yaptığı bir duyuru nedeni ile yönetim
‘’Dünyanın ilk ulusal kurtu-
kurulunun görevden alınması istemiyle dava açtı.
luş
Birkaç cümle de bu dava için söylemek isterim.
Anadolu’nun iki kadim halkının
Eğitim kurumları, basın, yargı, Anayasa Mahkemesi
zihinsel ve duygusal kopuşuna
hayatın tüm alanları her türlü yöntem kullanılarak
zemin hazırlayan savaş politi-
kontrol altına alınmaya çalışılıyor.
kalarının karşı tarafındayız.“
Sosyal, ekonomik, hukuki ve siyasi sorunların çözü-
dedik.
savaşını
birlikte
veren
münde farklı yaklaşımları olan tüm yapılar yok edilmesi gereken “düşman” olarak görülüyor.
İnsanlık tarihi her zaman, şid-
Çoğulculuğun, farklılığın yok sayıldığı, hayatın her
deti değil barışı savunanları
alanının tek tipleştirilmeye çalışıldığı bu süreçten
haklı çıkarmıştır. Biz sağlık ça-
Odamız da nasibini aldı.
lışanları yaşam hakkı ve barışı
Davanın açılması ve zamanlaması da manidardır.
savunmayı ilk görevlerimizden
Odamızın genel kurulunun yapılacağı bir dönemde
sayarız. Barış için, düşünceyi
böyle bir dava açılarak bir yerlere mesaj verilmek
ifade özgürlüğü için atılan her
istendiği ortadadır.
adımın bundan önce olduğu
Evet; biz dün, bugün, yarın...
gibi bundan sonra da yanında
Elbette farklılıklarımız var ve olacak. Ama bizi bir
olacağız.
arada tutan, birlikte yaşamamızı sağlayan benzer-
İnsanlık tarihinin beyaz sayfala-
liklerimiz çok daha fazla…
rında; bu değerleri savunduğu-
Ortak yaşama isteğimiz, birlikte gelecek kurma
muz için bize dava açanlar kara bir leke olarak yer
hayallerimiz çok daha baskın. Bu kadim topraklar
alacaktır.
rengine, giysilerine, dillerine, inançlarına, kökenle-
Tarih bizi jurnalleyenleri, bu davayı açanları, bu
rine bakmadan hepimizi bağrına bastı. Neredeyse
davaya karşı yapılan açıklamaya imza koymayanla-
insanlığın doğuşundan bu yana…
rı hatırlayacak mıdır bilmiyorum ama şunu bir kez
daha söylemek isterim; yeter ki bu ülkeye barış gel-
Öfke istemiyoruz, aşağılanma istemiyoruz, ötekileş-
sin biz bu davayı da, davanın olası sonuçlarını da
tirme istemiyoruz.
övünç nişanı olarak göğsümüzde taşımaya hazırız.
dergi mart/nisan 2016
25
İSTANBUL
DİŞHEKİMLERİ ODASI
16. OLAĞAN
GENEL KURULU
YAPILDI
26
dergi mart/nisan 2016
İstanbul Dişhekimleri Odası 16.Olağan Genel Kurulu Yapıldı
Yönetmelik, Sağlık Net 2, E-nabız, aile dişhekimliği gibi pek çok mesleki konunun ve ülke gündeminin yoğunluğuyla geçen iki yıllık çalışma döneminin ardından, İstanbul Dişhekimleri Odası’nın
16. Olağan Genel Kurulu ve seçimleri 09-10 Nisan 2016 tarihlerinde yapıldı.
İstanbul Dişhekimleri Odası 16. Olağan Genel Kurulu, 09 Nisan 2016 tarihinde İstanbul Teknik
Üniversitesi Vakfı Sosyal Tesisleri’nde; seçimler ise 10 Nisan 2016 tarihinde İstanbul Teknik Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu Maçka Kampüsü’nde gerçekleştirildi.
İlk gün yapılan Genel Kurul’da Genel Sekreter Aret Karabulut’un açılış konuşması, saygı duruşu
ve İstiklal Marşı’nın ardından gelen iki öneri oylanarak Divan Kurulu belirlendi. Oylama sonucunda; 16. Olağan Genel Kurul Divanı’na; Hüseyin Meşeci, Selmin Aslan, Gülseren Akar ve Cem
Solmaz seçildi.
dergi mart/nisan 2016
27
Divan’ın oluşturulmasının ardından Başkanlık görevini yürüten Hüseyin Meşeci’nin Genel Kurul’a
hitaben yaptığı konuşmayı, Genel Kurul konuğu TDB Başkanı Prof.Dr. Taner Yücel’in konuşması izledi. Yücel, İstanbul Dişhekimleri Odası’nın 16.Olağan Genel Kurulu’nu selamlarken meslek
örgütünün kuruluşundan bu yana kat ettiği yolu anlatarak, bugün TDB’nin ülkenin ağız ve diş
sağlığı politikalarının oluşturulmasında üstlendiği etkin görevi vurguladı. Prof.Dr. Taner Yücel, bugüne kadar emeği geçen herkese, çalışmalarında gösterdikleri duyarlılık ile mesleğe sağladıkları
olumlu katkılar için teşekkür etti.
Yücel’in ülke gündemini ve mesleki gelişmeleri değerlendirdiği konuşmasının ardından 15.Dönem
Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ersoy açılış konuşmasını yaptı. Genel Kurul’un ön açıcı ve yeni
ufuklara taşıyacak bir başlangıç olması temennisiyle başladığı konuşmasında Ersoy, son dönemde ülkemizde yaşanan çatışma ortamına vurgu yaparak resmi kaynakların verilerine göre
ülkenin Cumhuriyet tarihinin en büyük iç çatışmasını ve iç göçünü yaşadığını ifade etti. Ülkenin
zor bir süreçten geçtiğini hatırlatan Ersoy mesleki olarak da yaşanan sıkıntılara değindi; iki yıl
boyunca dişhekimlerinin gündemini oluşturan Yönetmelik, Sağlık Net 2, E-nabız, aile dişhekimliği
gibi konularda yaşanan gelişmeleri anlattı.
Murat Ersoy’un konuşmasından sonra, Genel Kurul gündem maddeleri uyarınca; 15. Dönem
Genel Sekreteri Aret Karabulut Çalışma Raporunu, Denetleme Kurulu üyesi Bilgehan Nesiri Denetleme Kurulu Raporunu ve Sayman Seçkin Özeralp Mali Raporu sundu.
28
dergi mart/nisan 2016
Raporların sunumundan aklanması sürecine kadar, öneri ve eleştirilerini sunmak üzere;
Ümüt Yurdakul, Ahmet Gürbüz, Ali İhsan Kabaoğlu, Ali Yüksel Çalışkan, Fatma Balpetek,
Ercüment Sucu, Rıfat Yüzbaşıoğlu, Emre Eti, Muzaffer Erdoğral, Muzaffer Demirci, Tülün
Sönmezgil, Yakup Mete, Tatyos Bebek ve Celal Yıldırım söz aldı. Genel Kurul’da bir sonraki
maddelere geçilmeden önce, yöneltilen eleştirileri Yönetim Kurulu adına Başkan Murat
Ersoy yanıtladı.
Ara verilmeden önce gündem maddeleri gereğince; yeni seçilecek Yönetim Kurulu’na gerekli
taşınmazların satın alınması veya mevcut taşınmazların satılması, bütçede fasıllar arasında aktarım yapılması konusunda yetki verilmesi, Oda organlarına görev alacaklara ödeneklerin tespiti
ve yeni dönem tahmini bütçe karara bağlandı. Bu gündem maddelerinin ardından adayların
açıklanması ve liste biçiminin belirlenmesi gündem maddesine geçildi.
Genel Kurul sonunda Birlik Grubu ve Önce Dişhekimi Grubu adaylıklarını açıkladı ve çarşaf liste
usulüyle seçime gidilmesi karara bağlandı.
16.Olağan Genel Kurul dilek, öneri ve cevap hakkı doğan durumlarda görüş bildirmek üzere;
Bülent Alper, Neşe Dursun, Ümüt Yurdakul, Muzaffer Erdoğral, Sina Saygılı, Prof.Dr. Turhan Atalay birer konuşma yaptı. Genel Kurul, 15.Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ersoy’un kapanış
konuşmasıyla son buldu.
dergi mart/nisan 2016
29
Dişhekimleri Yeniden Birlik Grubu Dedi
09 Nisan 2016 Cumartesi günü yapılan İstanbul Dişhekimleri Odası 16.Olağan Genel Kurulu'nun
ardından Oda seçimleri, 10 Nisan 2016 Pazar İstanbul Teknik Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek
Okulu Maçka Kampüsü’nde gerçekleştirildi.
Dişhekimleri, mesleklerine ve meslek örgütlerine sahip çıkmak için sabahın erken saatlerinden
itibaren seçim yapılacak alana gelmeye başladı. Yönetim Kurulu organizasyonuyla Bakırköy,
Beşiktaş, Kadıköy ve Avcılar’dan araçlar kaldırılarak, meslektaşlarımızın seçim alanına daha
kolay ulaşımları sağlandı.
Şişli İlçe Seçim Kurulu’nun bildirdiği ilk rakamlara göre 2169 kişi oy kullandı. İki grubun çarşaf
liste usulüyle yarıştığı seçimlerde, dişhekimleri yola Birlik Grubu ile devam etmeye karar verdi.
30
dergi mart/nisan 2016
Resmi olmayan Seçim sonuçlarına göre 16. Dönem;
Yönetim Kurulu üyeliklerine; Prof.Dr.Turhan Atalay, Prof.Dr. İhsan Hakan Özyuvacı, Tarık İşmen,
Aret Karabulut, Seçkin Özeralp, Sevil Arslan, Bilgehan Nesiri, Ahmet Hikmet Arısal, Feride Aktan
Denetleme Kurulu üyeliklerine; Yaşar Baytak, Kıymet Gündoğdu, Özgür Tutucu
Disiplin Kurulu üyeliklerine; Prof.Dr.Enver Sedat Küçükay, Prof.Dr.Deniz Gökçe Meral, Bora Bilgili,
Funda Türkbay Fazlıoğlu, Mehmet Ersin Temizel
TDB delegeliklerine; Ahmet Aydın Demirer, Ahmet Gürbüz, Ali Özden Uçansu, Prof.Dr. Aslan
Yaşar Gökbuget, Prof.Dr.Atilla Sertgöz, Burcu Bayar, Ceylan İlhan, Füsun Şeker, Güler Gültekin, Celal Korkut Yıldırım, Cem Solmaz, Cenap Koşu, Prof.Dr. Cengizhan Keskin, Gülseren Akar,
Harun Koca, Murat Ersoy, Muzaffer Demirci, Neşe Dursun, Özgür Başar Varoğlu, Selmin Aslan,
Taylan Akça, Uğur Ergin, Ümüt Yurdakul seçildi.
dergi mart/nisan 2016
31
“30 Yılda
Amatör Bir Ruhla
Profesyonel İşler
Yaptık”
Odamız 30 yılı geride bıraktı. 30 yıl ve öncesine tanıklık etmiş olan 2. Dönem Oda Başkanımız
Prof.Dr. Gülümser Koçak, 4. Dönem Oda Başkanımız Kazmir Pamir, 6. Dönem Oda Başkanımız Ali
Uçansu ve 9-10. Dönem Oda Başkanımız Rıfat Yüzbaşıoğlu Dergi’miz için biraraya geldi.
Ali Uçansu: İlk günden beri dişhekimleri, Oda ne
lek grubumuza bir katkı verilecekse bunun kendi
yapıyor diye sorar. Bu soru hiç bitmedi. Burada iki
odamızda olacağına o zaman da inanıyordum. Bu
önemli unsur var. Bir tanesi, ülkemizdeki demok-
tartışmaların olduğu dönemlerde en eski örgütü-
rasi anlayışı. Temel mesele bu. Çünkü bütün hü-
müz Türkiye Diş Tabipleri Cemiyeti vardı. Merkezi
kümetler örgütlenme modellerine ve örgütlülüğe
İstanbul’daydı ve Türkiye genelinde de 5 şubesi
karşıdır. Ama son dönemdeki hükümet zaten sıcak
vardı. Merkezde Özen Tuncer başkanlığında ben
bakmıyor. Kuvvetlerin ayrılığı prensibi benimsen-
de yöneticilik yaptım. O dönemde bir de 1980 ön-
mediği için, onun bir uzantısı olarak farklı sesler-
cesinde kurulmuş İstanbul Serbest Dişhekimleri
den hoşlanılmıyor. Bugün sendikalar başta olmak
Cemiyeti vardı. Kurucuları arasında yer almıştım.
üzere birçok örgüt, yetkileri tırpanlanmış, işlerini
Sonra da kurucu başkanı olarak, Oda kurulana
yapamaz durumda. Demokrasinin vazgeçilmez
kadar devam ettim. Oda kurulduktan sonra güçle-
temel unsurları yerle bir edilmiş. Onun yanında
rin bir arada olması düşüncesiyle onların faaliyeti
meslek odalarının lafı edilmiyor tabii. Bu doğal
askıya alındı. Zaten 1980 sonrası darbeyle birçok
olarak, “Meslek odası ne yapıyor ki” sorusunun te-
dernek gibi bizim cemiyetimizin de faaliyeti dur-
mel nedeni. Bir diğeri de bununla bağlantılı olarak,
durulmuştu. Bir süre sonra da kendini feshetmek
örgütlülük kavramının halkımızda çok gelişmemiş
durumunda kaldı. 1986’da kurulan İDO’nun ilk yö-
olması. Bir küçük yan faktör de bugün yaygınlaşan
netim kurulunda Prof. Dr. Yılmaz Manisalı’nın baş-
iletişim araçlarının kuruluş yıllarında sınırlı olması,
kanlığı döneminde de yönetim kurulu üyesiydim.
meslektaşlarla ancak duyurularla ve dergiyle ileti-
O dönemi çok önemsiyorum. İlk yönetim kurulu
şim kurulabilmesi. Okuma alışkanlığımızın olma-
kendi başkanlık dönemimden daha renkli, anıları
ması, gelen dergileri vs. masanın üstünde bir kaç
daha canlı. Sonraki her dönem birbirinin üstüne
gün tuttuktan sonra bir yere kaldırıp atmak, doğal
koyarak, çalışan arkadaşların büyük bir bölümü-
olarak, ne yapıldığının ne olup bittiğinin farkında
nün birbirinin devamını sağlayacak şekilde, süreç
olmama nedeni diye değerlendiriyorum. İstanbul
içinde kopmadan ayrılmadan birlikte üretime kat-
Dişhekimleri Odası 1986’da kurulduğu zaman
kı verdiği bir 30 yılı geçirdik. İlk dönem, her şeyi
bazı arkadaşlar kuvvetlerin bölünmesini isteme-
el yordamıyla tartışıp ne yapılması gerektiğini el
diği için Tabip Odası çerçevesinde devam etmenin
yordamıyla sorgulayıp yapmaya çalıştığımız çok
daha doğru olacağı görüşündeydi. Arkadaşlarımla
değerli bir dönemdi. Yılmaz Hocamız çok değerli
birlikte hareket ediyordum ama o dönemde yaptı-
katkılar verdi. O dönemin yönetim kurulu üyeleri
ğımız tartışmalarda ayrı oda olmanın doğru olaca-
daha sonra başkanlık görevine seçildi, bu yapının
ğını o zaman da savunuyordum. Süreç beni haklı
taşınmasında aracı olmaya devam ettiler. Oda’nın
çıkardığı için mutluyum bugün. Tabip Odası’nın
bulunduğu yeri satın almak Kazmir Pamir’in baş-
çatısı altında değil, bağımsız örgütümüzle daha
kan olduğu 4. Dönemde, Oda’nın üst katını almak
yetkin olacağımızı, Türkiye demokrasisine ve mes-
da benim başkanı olduğum 6. Dönemde gerçekleş-
Dişhekimi Füsun Şeker
[email protected]
dergi mart/nisan 2016
33
ti. Meslektaşlarımız için yaptığımız çalışmalar için-
Kazmir Pamir, ben birlikteydik. Oradaki bir iddia-
de tabii ki daha elle tutulur bir şey bu. Anılarımız
laşmayı da ömrünün sonuna kadar rahmetli Yılmaz
arasında, Cumartesi Anneleriyle dayanışmamız sı-
Abi’yle büyük bir keyifle sürdürdük. Çünkü Yılmaz
rasında polis kordonu arasında kalıp ayak direme-
Abi ilk seçim sonuçlarında Kazmir ve benim çok
miz var. Tekrar belirtmek isterim, benim için önem-
değerli bir öğretim üyesinden daha yüksek oy ala-
li olan 1. Dönem çalışmaları. Orada unutamadığım
cağımıza inanmıyordu. Kendisiyle bir kalkan ziya-
bir anı, ilk sponsorlu toplantılar meslektaşlara ula-
fetine iddiaya girdik. İkimiz de yüksek oy almıştık.
Yıllarca bu kalkan ziyafeti gerçekleşmedi. Yılmaz
Abi’nin birçok kez ikramları olmuştu ama ben her
seferinde kalkanı yemekten kaçıp sürekli olarak o
ziyafeti hatırlatıp ölümüne kadar gülüştük. Bu benim için çok hoş, değerli bir anıdır.
Gülümser Koçak: Sanıyorum 1979’dan sonra
meslek kurumu için çalışmaya başladım. 12 Eylül 1980 sonrası bütün derneklerin merkezlerinin
Ankara’ya alınması söz konusu oldu. Fakültede
Türk Diş Tabipleri Cemiyeti merkezinin İstanbul’da
kalması için bizi harekete geçiren Metin Alatlı idi.
Merkezin Ankara’ya alınması için Ankara’dan başta Aytekin Bilge, tüm asistanları, Ankara’daki bazı
dişhekimleri, Adana Diş Tabipleri Cemiyeti’nden
bir iki kişi toplantıya geldiler. Fakültede cemiye-
34
dergi mart/nisan 2016
şacak diye toplantılar yapacağız. . . O zaman sayısı
te kayıtlı olan herkesi organize ettik. Dışarıdan
çok az olan çokuluslu bir porselen firmasının fırı-
da Kazmir Pamir ve Sinan Yıldız’ın aracılığıyla o
nının tanıtımı söz konusu oldu. Ben şiddetle karşı
zamanlar Serbest Dişhekimleri Cemiyeti başkanı
çıkmıştım. Yılmaz Abi daha sonra kalp krizi geçirdi-
olan Ali Uçansu ve üyeleriyle irtibata geçildi. Daha
ğinde de ona gidip günah çıkarmıştım “Yılmaz Abi
sonra İÜDF/ Çapa’da Ankara’ya gitsin mi gitmesin
yoksa bunlar benim yüzümden
mi diye seçim oldu. Kapalı oylama sonucu cemi-
mi oldu” diye. Sonra çok şaka-
yet merkezinin İstanbul’da kalması onaylandı.
laşmıştık. Çünkü bana göre, bir
Ankara’ya gitmesi taraftarı olan TDTC’nin o dö-
firmanın kendi fırınını tanıtma-
nemdeki yönetimiydi. Biz Metin Alatlı önderli-
sına aracı olmak doğru bir yak-
ğinde seçimlere hazırlandık. İki gruptuk. Öbür
laşım değildi. Bütün firmalara
tarafta, anımsadığım kadarıyla İlhan Çuhadaroğ-
yazıp hepsine bu şansın veril-
lu, Erhan Akın, Tonguç Görker, Nuri Mugan, Pe-
mesi lazımdı. El yordamıyla bu
ker Sandallı (emin değilim) vardı. Seçim Tabipler
işleri yaptığımız için aramızda
Odası’nda yapıldı ve oldukça hareketli geçti. Seçi-
görüş farklılıkları olabiliyordu.
mi kazandık. Başkanımız Özen Tuncer oldu. Bizim
Sonra uzlaşmıştık. Çok uyumlu
o dönemde en önemli meselemiz dişhekimlerine
bir dönem çalışmasıydı. Daha
kendimizi duyurmak, dişhekimlerini cemiyete
sonra zaten 30 yıl boyunca
kaydetmek ve sorunları tartışabilmek için birta-
hep birlikte olduk. Özel ha-
kım sosyal faaliyetlerde bulunmaktı. Para yoktu,
yatımızda özel dostluklar da
personel yoktu; Şişhane’deki binamız parasızlık-
kazandık. Sosyal hayatımızda
tan bakımsızdı. Bu arada, Şişhane’deki binanın
birbirine güvenen, dayanışma
satın alınmasında emeği geçen Rahmetli Tonguç
duygusunu canlı tutan bir ekip
Görker’i unutmamak gerekir. Hem gelir amaçlı,
olarak gerçekten yaşamımızın
hem de İstanbul’daki dişhekimlerini toparlamak
en olgun döneminde bu birlikteliği sürdürdük. İlk
için birkaç yemek düzenledik. Cemiyete kaydol-
eski başkanların biraraya gelmesi belki de Ertuğrul
ma zorunluluğu yoktu. Sadece Tabipler Odası’na
Oğuz (kendisi ilk yönetim kurulu üyesi) dostumu-
kayıt zorunluydu. O nedenle ancak sosyal ilişki-
zun muayenehanesine bir ziyaret sırasında oldu.
lerle hem gelir elde ettik hem de üye kaydettik.
Celal Yıldırım, Yılmaz Manisalı, Gülümser Koçak,
Elimizden geldiği kadar üyelerin telefon numara-
larını, adreslerini düzenlemeye çalıştık. 1984’de
rahmetli Yılmaz Manisalı’nın
2. Dönem seçimleri yapıldı. Özen görevli olarak
söylediği gibi, istenmeyen bir
Diyarbakır’a gitti. Yılmaz Manisalı’nın Dekanlık
hamilelikti ama çocuk doğdu;
dönemi YÖK nedeniyle bitmişti. 12 Eylül sonrası
ona en iyi şekilde bakmamız
koşullar hâlâ bizim için zordu. Bilinen, sevilen ki-
lazım.
şilerin desteği olmalıydı. Yılmaz Manisalı’ya TDTC
başkan adayı olmasını önerdik ve sonunda kabul
O zamanları anlatabilmek biraz
etti. Gerçekten rüzgâra karşı bu seçimden de ba-
zor. Şimdi bilgisayarlarla, cep
şarı ile çıktık.
telefonlarıyla iletişim çok kolay.
Bu anlamda gerçekten zor bir
Kazmir Pamir: 2. Dönemde ben yoktum. Ali
dönemdi. Geçici meclisin üye
Uçansu’yla beraber Serbest Dişhekimleri Derne-
kaydı bitiminden sonra 22-23
ği’ndeydim. Metin Alatlı’yla düşüncemiz, Oda ku-
Şubat 1986’da Genel Kurul’a 3
rulma aşamasına gelirse iki dernekten de kişileri
grupla girildi. İdealist Grup, Hiz-
alabilmekti. Ali Uçansu başkanlığındaki Serbest
met Grubu ve Birlik Grubu. 1572
Dişhekimleri Derneği’nin yönetim kuruluna gir-
üyeden 1200 kişi seçimde oy
dim.
kullanmıştı. O yıllarda üye dişhekimi sayısıyla oranlarsak nasıl bir tablo çıkıyor?
Gülümser Koçak: Bu dönemde artık Oda olma tartışmaları başlamıştı. Bizim düşüncemiz, Oda ola-
Kazmir Pamir: Ben son üye olan kişiydim. Numa-
rak ayrılmayalım, Tabipler Odası ile birlikte olalım
ram 1572’ydi. Oy kullanma oranı çok fazlaydı. Yak-
ki kuvvetler birleşsin. Oda yasası çıkınca biz bu se-
laşık %80. Yılmaz Hoca 950, Gülümser Hoca 750
fer Oda yasasına göre çalışmaya başladık.
oy almıştı.
Rıfat Yüzbaşıoğlu: Hükümetin bu konuda bugün
Gülümser Koçak: Şu anda oy sayımı 1-2 saat sürü-
de olduğu gibi meslek odalarını ele geçirmesinin
yor. İlk seçimde bağımsız girenler de vardı. Sayım
tek yolu yeni, güçsüz odalar oluşturmaktı. Türk
sabahın üçünde bitti.
Tabipler Birliği bugün olduğu gibi o dönemde de
Oda kurulduktan sonra Sağlık Bakanlığı’yla asgari
güçlüydü ve daima sağ hükümetlere karşı muhalif
ücret üzerinde çalışmalar oldu. Bizim Oda’nın se-
politikalar izledi. Dişhekimlerinin ayrılarak hükü-
çimi Şubat ayında olmuştu. Nisan ayında da Türk
mete bağlı bir meslek birliği oluşturulması önem
Dişhekimleri Birliği seçimleri oldu. İki dönem çalış-
kazanıyordu. Bu nedenle zaten sağ eğilimli öğre-
malarımda da ilk amacımız dişhekimlerine Oda’yı
tim üyelerinin başkanlığında bu yasa çıktı. Kurucu-
tanıtmaktı. Bunun için de en iyi yol konferanslar
lar kurulu onlar tarafından oluşturuldu. Seçimleri
düzenlemekti. Konferansları o dönem bilinen, se-
bizim arkadaşlarımız almayı başardı.
vilen, hitabeti çok güçlü olan öğretim üyelerini seçip güzel bir yerde gerçekleştirmek amacındaydık.
Gülümser Koçak: Başlangıçta ayrılmanın doğru
Bunun için dişhekimliğiyle ilgili firmalarla görüşül-
olmadığını düşünüyorduk ama kurulduktan sonra
dü. İlk yaptığımız konferanslarda Mehmet Beyli ve
dergi mart/nisan 2016
35
Metin Turfaner konuşmacı oldu. The Marmara’da
yaptık. Ağustos’ta çok sıcak olmasına rağmen
Senih Çalıkkocaoğlu’nun yaptığı konferansa 800
kişilik katılım olmuştu. Daha sonra Peker Sandallı
ve ekibi, Erdal Poyrazoğlu, Nejla Timoçin vb konferanslar yoluyla dişhekimlerine ulaşıp odanın çalışmalarını sorunları tartışabiliyorduk. O dönemde de
politika yapıyorsunuz diyorlardı. Biz ısrarla “evet
ama meslek politikası üzerinde çalışıyoruz”u tekrarlıyorduk. Amacımız İDO’yu dişhekimlerine tanıtmak ve bu sırada da fakültelerle ve firmalarla ilişki
kurmaktı. Asıl önemli hedef olan sahte dişhekimleriyle mücadeleye hızla başlandı.Yasaların elverdiği
ve yasa yürütücülerinin izin verdiği oranda bu mücadele uzun süre devam etti ama bitmedi.
İDO ancak 1988 2. dönemin sonuna doğru bilgisayar alabilecek duruma gelmişti.
Yasa ve tüzükle ilgili konularda Türk Dişhekimleri Birliği Sağlık Bakanlığı’yla temasa geçiyordu.
Dişhekimlerinin sosyal güvencesini vurgulamaya
başladık. Bu arada Tabipler Odası’yla hâlâ birlikte
olduğumuzu vurgulamak için 14 Mart’la ilgili çalışmalara katkıda bulunduk.
Daha sonra sağlık meslek odalarıyla ortak çalışmalarımız oldu. O arada ilçe temsilciliği konusu dile
getirildi. İlçe temsilcileri seçilmeye başlandı. El
yordamıyla buluyorduk yapılması gerekenleri. Cemiyet zamanında yaşlı bir kişi tarafından para toplanıyordu. Oda olduktan sonra makbuz ve hüviyet
vermek üzere iki kişi parayı toplamaya çalışıyordu.
Güzel bir yöntem değildi ama elde o zaman başka
bir yol yoktu. Banka falan o kadar kolay değildi. Birinci dönemin ortalarına doğru Yılmaz Bey önemli
36
dergi mart/nisan 2016
bir kalp krizi geçirdi. Uzun bir süre kendisi olma-
Büyüyor,
dan idare ettik. TADS’la ilgili çalışmaların ilk adımı
yaşlanıyor. Türk Diştabipleri
da o dönemde atıldı. Muayenehanelerde kullanıla-
Cemiyeti’nin 100. senesinden
cak broşürler, afişler basıldı. İlk 22 Kasım’da kendi
sonra artık bir işlevi kalmadığı
imkanlarımızla aile bireyleri ve öğrencilerin katkı-
için geçen sene benim başkan-
larıyla dağıtmaya çalıştık. Kısacası hiç bilmediği-
lığımda kapattık. 1908’de ku-
miz bir alanda amatörce profesyonel işler yaptık.
rulmuştu. 107 yaşında üzülerek
gelişiyor.
Sonra
kapattık.
Kazmir Pamir: Hocam tecrübesiz olduğumuzu söy-
Benim
ledi ama oldukça tecrübeliydik. 1966’da İstanbul
1992-1994 dönemine gelirsek
Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi’nde Talebe
Şişhane’deki ilk günden beri
Cemiyeti başkanlığı yaptım. Çalışmalara devam
kullandığımız Cemiyet binası
ettim. 1970’de mezun oldum. 1972’de askerliğim
artık yeterli gelmiyordu. Fa-
bitince zorunlu olduğum İstanbul Tabip Odası’na
külteler arasında uyum sağla-
kaydımı yaptırdım. Aynı yıl zorunlu olmadığım
mak da ayrı bir konuydu. Ben
halde Türk Diş Tabipleri Cemiyeti’ne de kaydımı
seçim komitesi başkanıydım.
yaptırdım. Her iki örgütün de çalışmalarının içinde
Başkan adayı olmam Birlik Gru-
bulundum. Tabipler Odası’nın genel kurullarına
bunda kabul edildikten sonra
katıldım. Oradaki dişhekimi arkadaşları destek-
bazı öngörülerim oldu. Her iki
ledim. Yönetimde ve denetimde birer dişhekimi
fakülteden de yönetimde bi-
vardı. Cemiyetin de genel kurullarına katıldım, ko-
rilerinin olması lazımdı. O za-
nuşma yaptım. 1976 senesinde Türk Diş Tabipleri
man iki fakülte vardı. İstanbul
Cemiyeti’nin yönetimine girdim. 82-84 dönemin-
Üniversitesi’nden mezun, Mar-
de Cemiyet’te bulundum. Bu dönemde 2-3 dergi
mara Üniversite’sinde öğretim
çıkardık. 1985 senesine geldiğimizde Ercüment
üyesi olan Turhan Hoca ve Mar-
Konukman’ın verdiği yasa çıktı. Biz ayrı bir Oda
mara Üniversitesi’nden mezun,
olmasına karşıydık; çünkü bölüp yönetmek isti-
İstanbul Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapan Ta-
yorlardı. Bölündüğümüz zaman zaten dişhekimleri
ner Hoca’yla konuştuk. Kendimize iki hedef koyduk.
özel çalışıyor, sağ kesimdedir, bu nedenle hükü-
İyi bir bina alınması ve iyi bir kongre yapılması. Bu iki
metin yanında bir örgüt olacağını düşünüyorlardı.
temel işin yanında birçok iş de yaptık. Dergi çıkma-
Bunun böyle olmaması için kurucu meclis kuruldu.
ya devam etti. Habitat, Su Sempozyumu, Çernobil’le
Fakülte, Serbest Dişhekimleri Derneği, Türk Diş
ilgili araştırmalarda yer alma gibi. Daire alacak para-
Tabipleri Cemiyeti beraber hareket ettik. Fakat
mız yoktu. O zamana kadar yasamızda olan fakat uy-
orada bir kısım Hizmet Grubundandı. 3-4 kişi ba-
gulanmayan, genel kurula katılmayanlara verilmesi
ğımsız olarak girdi. Sayımlar sabaha karşı bitmişti.
gereken para cezasını uyguladık. Bağış kampanyası
Listemizi bir tek Peker Hoca delmişti. İlk toplantıda
açtık ve yer aramaya başladık. Paramızı toparladık
istifasını verdi. Böylece Birlik Grubu adıyla çıktığı-
ve burasını oldukça uygun bir fiyata almış olduk.
mız grup tam liste olarak göreve geldi.
Kongre için de çalışmalar yaptık. Profesyonel birisiy-
başkanlık
yaptığım
le anlaştık. Çok güzel bir altyapıyla Gülümser HocaGülümser Koçak: Araya girebilir miyim? Cemiyet
mın ellerine teslim ettik. Başarılı bir kongre
zamanında bizim yaptığımız 22 Kasım’da 25 ve 50
yıllık dişhekimlerine İstanbul Tabipler Odası’nın
konferans salonunda veya İÜDHF konferans salonunda sertifika veriyorduk. Oda kurulduktan sonra ilk kez 22 Kasım dişhekimliği günü kalabalık bir
grupla kutlandı ve sertifikalar verildi. Daha sonra
TDB 22 Kasım’ı içine alan haftanın ağız diş sağlığı
haftası olarak kutlanması için Sağlık Bakanlığı’nda
gerekli girişimler yaptı ve hafta olarak kutlanmaya
başlandı.
Kazmir Pamir: Cemiyetler, örgütler doğuyor.
dergi mart/nisan 2016
37
oldu. TDB’nin ikinci kongresiydi. Tüm bu işleri kişi-
olumlu olmuştur. Bu göreve beni atayan Yılmaz
lerden ziyade grup yapıyor. Kongrede Turhan Ata-
Manisalı’yı saygıyla anıyorum.
lay Hocamızın yardımı oldu, yer alınırken Mustafa
TDB’de 2. Başkanlık görevini (1990-1992 ) yürütür-
Tatar’ın büyük katkısı oldu. Bütün işler dişhekim-
ken, TDB uluslararası bir kongre yapmayı kararlaş-
lerinin sayesinde oluyor. O nedenle Oda’ya sahip
tırdı. İzmir Odası bu göreve talip oldu. TDB adına
çıkmak gerektiğini düşünüyorum.
Organizasyon Komitesi Başkanlığına atandım. İşler bugünkü gibi kolay değildi. Kongre merkezinin
inşaatı son hafta bitti. Hatırlıyorum, kongreden
bir gün önce koltukları yerleştiriyor, bütün amatör ekip bir şeyler yapmaya çalışıyorduk. TDB’nin
bütçesi çok kısıtlı olduğu için kongre öncesi muayenehaneyi kapatıp bir meslektaşımın muayenehanesinde 15 gün kaldım. İletişim faksla oluyordu.
Konuşmacıların ancak yol parasını karşılayabilmiştik. Ben bu kongrenin açılış konuşmasında şunu
söylediğimi hatırlıyorum “İlkler ancak sürekliliği
olduğu zaman önem kazanır.” Şimdi kaçıncı kongreyi çok başarılı olarak yapıyoruz. Hatta FDI kongresi bile yaptık. Bu arada TDB Genel Sekreteri Eser
Celasun’un kararlı ve cesur tutumlarını belirtmem
gerekir.
Gülümser Koçak: Hâlâ öyle mi bilmiyorum ama
Biz Kazmir’le FDI kongresi için Milano’ya gittiği-
o dönemlerde adının başında Türk olursa ulusla-
mizde ERO grubuna dahil edilmek için davet ka-
rarası kongre yapılabiliyordu. Cemiyetlere Türk
rarını aldırdık. Daha sonra İsrail’de 1991 yılında
adı verilebilmesi Bakanlar Ku-
Demir Temoçin’in yaptığı çok güzel bir konuşma
rulu
sonucu ERO üyesi olduk. Yıllar içinde ERO ve FDI
kararını
gerektiriyordu.
Bu nedenle Türk Diş Tabipleri
ilişkileri gitgide ilerledi.
Cemiyeti’nin uluslararası kongre yapma hakkı vardı. 1980 ve
Rıfat Yüzbaşıoğlu: Gülümser Hoca ve Kazmir gibi
1981 yılında TDTC ve İÜDHF
cemiyet çalışmalarının içinde bulunan arkadaş-
ortak
fakülte
larımız sayesinde TDB ve İDO’ya kolay bir geçiş
kongresinde
Komitesi
oldu. Deneyimlerinden her zaman faydalandık.
başkanlığına atandım. Kongre
Her kongre düzenlediğimizde ne kadar emekliye
Genel Sekreterliğini de Erdal
ayrılacağım dese de Gülümser Hoca’nın mutlaka,
Poyrazoğlu ile birlikte Kazmir
ismi olmadan katkıları olmuştu. Cemiyet kadroları
Pamir yapıyordu. İlk kez dişhe-
bize gerçekten çok fazla yol göstermişti. Dişhekim-
kimliği öğrencileriyle beraber
leri odasını onların sayesinde hazır olarak aldık.
çalıştık. Bu arada Mine Nayır
Ben cemiyette yer almadım. Son sınıfta İstanbul
ve Ulvi Uçar, Koray Gençay,
Tabip Odası’nda meslek çalışmalarına başladım.
Nejdet Yetkin ve ismini saya-
O dönem zaten 12 Mart’tan çıkış dönemi, 75-76’lar
mayacağım birçok arkadaşımın
benim mezun olduğum döneme denk gelir. Tartış-
tartışmasız çok emekleri vardı.
malar daha çok ulusal sağlık politikaları ve genel
Türkiye’de ilk kez Çapa’da stant
sağlık sigortası konuları üzerine yoğunlaşıyor.
profilinde kongre-fuar yapılmış-
Efsanevi başkan Nusret Fişek’in bu politikaların
tı. İki sene üst üste başarılı ge-
oluşumunda ciddi katkısı var. Ulusal sağlık politi-
çen sergi deneyimi firmalar ta-
kası kısaca ulusal sağlık harcamalarının vergiden
rafından olumlu oldu ki bugüne
karşılanması, genel sağlık sigortası da bir sigorta
dek başarılı organizasyonlara
fonu oluşturulması ve bütün sağlık hizmetlerinin
desteklerini eksik etmediler.
buradan ödenmesi biçiminde kısaca özetlenebi-
2 yıllık bu deneyim benim için
lir. Tabii Türkiye Cumhuriyeti’nde aslında kurul-
son derece zor ama o denli de
duğundan beri her şey karşıtlıklar üzerinedir. Biz
bölümünden
38
dergi mart/nisan 2016
Sergi
sonraları öğrendik ki her araç doğru da yanlış da
çabasındaydı. Çünkü sizler bu
kullanılabilir. Sistemler de bir araç. Sonra baktık
konunun uzmanıydınız. Ama
birçok ülkede her iki sistem de gerçekten toplum-
bugün başka bir şey var. Her-
sal çıkarlar için doğru kullanılabildiği gibi yanlış
hangi bir politikanın oluşma-
ta kullanılabiliyor. O zamanlar ulusal sağlık poli-
sında esameniz okunmuyor.
tikası daha savunulur pozisyondaydı bizim için.
Bu işin uzmanlarını dinleyelim,
Harcamalarının az olması, ülkemiz koşullarına
onların da düşüncelerini alalım
daha uygun olması, sağlık ocağı sisteminin getir-
diye bir durum yok. Tekliğe
diği deneyimler gibi faktörler etkiliydi bunda. Sağ
doğru bir eğilim var. Türkiye’nin
hükümetler de zengin ülkelerin uyguladığı genel
şanssız bir dönemden geçtiğini
sağlık sigortası sistemini savunuyorlardı. Çünkü o
düşünüyorum. O zenginliğini
sistem içinde özel kuruluşlar yer alıyor ve kâr etme
kaybediyor ve gelişme de kay-
olanakları çok fazla. Bugün gelinen noktada GSS
boluyor sonuç olarak. Farklı dü-
temelinde oluşturuldu. Çok sayıda özel kuruluş yo-
şüncelerin birbirini etkilemesi
luyla sağlık hizmeti veriliyor. Özel kuruluş derken
ortadan kalkınca kısırlaşma,
tek tek muayenehanelerden söz etmiyoruz. Bu çok
gerileme ne yazık ki son dö-
büyük kuruluşlar sağlığın ticarileşmesini getirdi.
nemde yaşadıklarımızla örtü-
Bu arada sağlık kaybolma durumuna geldi. Harca-
şüyor. Politik ortam gerçekten
malar ne kadar artarsa artsın sağlık sistemi insan-
çok yoğundu benim meslek
ların sağlık düzeyini yükseltemiyor. Biz de tabii ki
politikalarına ilk başladığım
bu tartışmaları devraldık. Meslek odamızın kurulu-
yıllarda Tabip Odası ve bizim
şundan itibaren bu politik bakışları gündemde tut-
Oda’mızda. Bizim mesleğimizin
tuk. Tabipler Birliği’yle birlikte bu sağlık politikası-
ekip işi olmasının getirdiği hoş
nı hükümetlere karşı savunduk. Hatta o dönemde
bir yanı vardı. Öğrencilik dö-
Ankara’da ulusal sağlık politikasıyla ilgili çok bü-
nemimizde herkesle aynı ma-
yük bir toplantı oldu. Yıldırım Aktuna’nın bakanlığı
sada oturup yardımlaşmak ve
zamanındaydı. Zengin tartışmalar olmuştu. Fakat
konuşmak zorundaydınız. Bu
son noktada dayatmalar, hükümetlerin tercihleri
karşılıklı konuşma ve yüzleşme
egemen oluyor. Tabipler Birliği ve biz o toplantı-
durumu çatışmayı önleyen bir
dan çekildik.
faktördü. Dişhekimliği fakültelerinde öğrenci hareketlerinin çatışmalara dönüşmesi geç olmuştur.
Tüm deneyimlerimizi bugünle karşılaştırmakta
Bu durum çözümü de gösteriyor aslında. İnsanların
yarar var. Bir kıyaslama daha yaparsak o yıllarda
konuşabilmesi, yüzleşebilmesi çok önemli. Her dö-
bütün hükümetler şu veya bu şekilde sizi dinleme
nem tabii ki birbiri üstüne tuğla konması biçi-
dergi mart/nisan 2016
39
40
dergi mart/nisan 2016
minde gelişti. İlk başlangıç dönemlerindeki pra-
laka oluyor. Çünkü en ufak bir aksamanın bedeli
tik hareketlerimiz sahte dişhekimleriyle mücade-
çok ağır olabiliyor. Dişhekimlerinin karşısında çok
le oldu. İlçe temsilcileri komisyonu özellikle bu
ciddi sınavlar veriliyordu. Bu arada küskünlükler
alanda çok büyük çaba gösterdi. Gruplar halinde
bile yaşıyorduk. Tabii sonra tatlıya bağlanıyordu.
sahte dişhekimleri baskınlarına çıkılıyordu. Medya
Her dönemde özgün yeni tuğlalar kondu. Benden
çağırılıyordu. Sahte dişhekimleri ağızda çalışır-
önceki dönemde Oda merkezinde pratik eğitimler
ken yakalayan, hasta rolü
yapabilmek amacıyla bir muayenehane hazırlandı.
yapan meslektaşlar oldu.
Taner Hoca’nın başkanlığı ve Muzaffer Demirci’nin
Artık sahte dişhekimi pek
genel sekreterliği dönemiydi. Fakat onlar pratik
kalmadı. Parayı bastıran
eğitimlere dönem bittiği için başlayamamışlardı.
zaten
kuruluşu
Benim dönemimde eğitimlere başladık. İlk eğitim
açıyor, yanında da dişhe-
implant üzerine yapıldı. Hakan Özyuvacı hasta
kimlerini çalıştırıyor. Sahte
üzerinde vermişti bu eğitimi. O dönemde şöyle tar-
dişhekimleri de tarihlerini
tışmalar da olmuştu: Bunu yapmaya yetkimiz var
böyle yazacaklardır, sahte
mı? Meslek odası içinde böyle bir muayenehane
dişhekimliğinden patronlu-
kurarak hasta bakabilir miyiz? Ben “Biz yapalım,
ğa diye. Baskın yapıldıktan
bizi engellemeye çalışsınlar” düşüncesindeydim.
sonra tutanak tutuluyor,
O yıllarda pratik eğitimler hemen hemen hiç yoktu
Oda’ya veriliyor ve dava
ve Oda bu eğitimlerin öncülüğünü yaptı. Bir diğer
açılıyordu.
istediği
Mahkemelere
çalışmamız da Hepatit-B aşısı yapmaktı. O dö-
senelerce taşındık. Sah-
nemde mikrobiyologlar Hepatit-B aşısı öncesinde
te dişhekimlerinin kimisi
yapılan teste gerek olmadığı ve herkesin aşı olabi-
tarafından tehditler aldık.
leceği gibi bir yorumda bulundular. Bunun üzerine
Bunlar sönümlendi ve gel-
biz de İl Sağlık Müdürlüğü’nden aşıları aldık ve İl
di geçti. Bunun dışında her
Sağlık Müdürlüğü’nden gelen hemşire ile Oda’da
dönemde yeni bir şeyler
aşılama yaptık. Yine o dönemde hükümetin sahte
yapıldı. Genel olarak 22
dişhekimleriyle ilgili çıkan 3 yıl mahkumiyet kara-
Kasım’lar, kongreler her
rını hafifleten bir değişiklik yapma çalışması oldu.
dönemde yapıldı. Gülümser
O zaman Tünel’den Taksim’e kadar bir yürüyüş or-
Hocam benim dönemim-
ganize etmiştik. Her dönemde bu tür işler yapıldı.
de yapılan iki kongrede de
Ama bu etkinlik dişhekimi katılımının epey yüksek
vardı. Kongreler çok gergin
olduğu bir etkinlik olmuştu. O dönemde dişhekim-
ortamlar, tartışmalar mut-
lerine herhangi bir duyuru yayınlamak çok masraflı
bir işti. Duyuru hazırlamak ve bastırmak da gene
öyle masraflı. Elimizde sadece telefon numaraları
var. Bütün organizasyon sadece telefon üzerinden duyurulabiliyordu. Bütün olanaksızlıklara
rağmen dergiyle, ilçe temsilcileri aracılığıyla duyurmaya çalışıyorduk. Bir iki duyuruda Oda bütçesi sarsılıyordu. Şimdi tuşa basıyorsunuz, mail
yoluyla tüm üyelere ulaşabiliyorsunuz. İnternetin
getirdiği olanaklar benim dönemimde tartışıldı.
Bazı arkadaşlar internette her türlü reklamı yaparız diye düşünüyorlardı. O zaman web kuralları
falan da çıkmamıştı. Teknoloji her alanda olduğu
gibi dişhekimliği alanına da çok hızlı girdi. Meslek
odasının hükümetlerle ilişkileri devam etti. Tabanda da gerçekleşmeyen umutlar, gerçekleşmeyen
birtakım isteklerle ilgili olarak hükümetlerle anlaşma-anlaşmama, onların suyuna gitme-gitmeme tartışmaları bu işin başlangıcından beri var.
İstanbul Dişhekimleri Odası lonca tipi örgütlenmeden, meslek odası ve hükümetlerden bağımsız
sivil bir örgüt olmayı başardı. Bu alanda sesini
yükselten diğer meslek odalarıyla yaptığı eylemlerle sesini duyurdu. Hükümetlerden bağımsız bir
meslek odası olmak çok önemlidir. Siz mesleki
olmadan, kariyer uğruna ilkelerimden sapmadan
çıkarlarınızı hükümet politikalarına bağlarsanız
elimden geldiği kadar meslek kurumuna deste-
eğer, meslektaşlarınıza kazandırmak yerine daima
ği öngördüm. Son olarak meslektaşlarıma şunu
kaybettirir ya da çok azıyla yetinmek durumunda
söylemek isterim. Erk yani kudret elinizde olduğu
olup meslektaşlarınıza bunu nasıl anlatacağını-
sürece etrafınızda fazlasıyla insan vardır. Önemli
zı bilemezsiniz. Ne yazık ki bu tartışmalar bugün
olan “erk” olmadığı zaman sizi arayan, size saygı
hâlâ sürüyor. Bazı gruplar meslek odamızı siyaset
gösteren kişilerin olmasıdır. Öğrenciliğimle bir-
yapmakla, dişhekimliği dışında yapılan bazı işlerle
likte 60 yıllık meslek hayatımda (fakülte, meslek
eleştirme durumunda kalıyorlar. Ama şu açık bu-
kurumu ve muayenehane) sorgusuz sualsiz dost-
gün bizler kendi düşüncelerimizi savunamıyorsak,
larımın olmasından dolayı mutluyum ve herkesin
insanlar düşünce özgürlüklerini savunamıyorlarsa
böyle insanlarla birlikte olmasını dilerim.
mesleklerini de savunamaz. Bunu
iddia edenler hiçbir zaman mesleği
yükseltemez. Bizim gibi ülkelerde
meslektaşlarımız özellikle düşüncelerine sahip çıkmayı becermeli,
ondan sonra mesleğine sahip çıkmalı.
Gülümser Koçak: Rıfat söyleyince
hatırladım. Eğer mesleğinizi sevmiyorsanız dişhekimliği kolay bir
meslek değil. Aynı şekilde, eğer
mesleğinizi seviyorsanız mesleğinizin kurumunda amatörce çalışmak ve işler çıkarmak da o kadar
kolay değil. 30 yıllık dostluklarla
ilkesel olarak bir aradayız. Bu yaşıma kadar iktidar ve koltuk sevdası
dergi mart/nisan 2016
41
Periimplantitisin
Tedavisindeki
Güncel Yaklaşımlar
Dişhekimi
Cevat TuğrulTurgut
GİRİŞ
ru), dental biyofilm oluşumuna ve bundan dolayı
Periimplantitis, dental implant çevresindeki
periimplant mukozitis oluşmasına ve en sonunda
yumuşak ve sert dokuları etkileyen ve doku yı-
kemik kaybına doğru ilerler veya tam tersi bir
kımına sebep olan inflamatuvar bir prosestir.
sırayla (kemikteki aşırı baskı veya erken yükle-
Kaybedilen implantların çevresindeki patojenler
me, yan kuvvetler veya okluzal faktörler sebebi
incelendiğinde normal bir periodontal hastalık-
ile oluşabilecek mikro kırıklar sebebiyle) kemik
ta diş çevresindeki patojeniteye benzer olduğu
kaybına yol açabilir (62). Apikal periimplantitis,
görülmüştür (1-6). Periimplantitis de implantı et-
kanal tedavisi görmüş ama herhangi bir iyileşme
kiler ve periodontitisteki diş kaybı gibi, periimp-
göstermeyen bir dişin apeksiyle bakteriyel oluşu-
lantitis de implant kaybı ile sonuçlanabilir (6).
ma sahip alanın birbirine dokunması durumudur.
İstanbul Üniversitesi
Mikrobiyal dental plağın hem diş hem de implant
Periapikal lezyonlu dişlerin çekimini takiben lez-
Dişhekimliği Fakültesi Ağız,
kaybında ana rolü oynadığını gösteren güçlü ka-
yonları tam olarak temizlenmeden yerleştirilen
nıtlar vardır (6,7). Periodontitiste olduğu gibi pe-
implantlarda uygun alveoler temizliğe rağmen
riimplantitiste de iltihap belirtileri, derinleşmiş
Malassez epitel artıklarıyla implant kontaminas-
cep oluşumu ve bunları takip eden kemik kaybı
yonu sonucu olarak da periimplantitis gelişebilir.
görülür (7-24).
Periimplant enfeksiyonunun ilk başta bulunduğu
Peri-implant hastalıklarında mikrobiyal floranın;
apikal bölgede bulunan apikal periimplantitis ya
klinik ve deneysel çalışmalardan elde edilen so-
da periapikal lezyon periimplantitis hastalık ka-
nuçlara göre; plak formasyonuna doku cevabının
tegorisinden çıkarılmalıdır (63).
Diş, Çene Hastalıkları
ve Cerrahisi AD.
dişlerde ve dental implantlarda benzer olduğu
ortaya konmuştur. Tam dişsiz bireylerde implant
Periodontal sond peri-implant hastalıkların teş-
çevresinde yüksek oranlarda aeroplar ve fakül-
hisi için temel bir araçtır. Ancak tek başına sond-
İstanbul Üniversitesi
tatif anaeroplar yani leptotrichia, spiroketler,
lama teşhis için yeterli olmayabilir. Sondalama-
Dişhekimliği Fakültesi Ağız,
fusiform bakteriler, spiriller ve vibriolarda artış
da kanama; peri-implant mukozada enflamasyon
Diş, Çene Hastalıkları
olduğu rapor edilmiştir (7-30). Dişsiz bireylerde
varlığını göstermesinin yanında destek doku
yumuşak doku yüzeylerinin, periimplant koloni-
kaybının bir habercisi olabilir. Peri-implant oluğu
zasyon ve periodontal patojenler için bir rezer-
sıvısı (PİOS) içine salınan biyokimyasal media-
vuar görevi gördüğünü göstermektedir. Kısmi
törlerin seviyeleri, peri-implant sağlığı değer-
dişsiz bireylerde peri-implant mikroflorada; yük-
lendirebilmek için diagnostik bir marker ortaya
sek yüzdelerde ve sıklıkta “siyah pigmente Bak-
koyma amacı ile çeşitli çalışmalarda değerlendi-
teroides”, örneğin P. gingivalis ve P. intermedia,
rilmiştir (40,44).
az sayıda kokoid hücreler ve dikkate değer de-
Periimplantitisin teşhisinde; sondlamada ka-
recede yüksek hareketli çomaklar ve spiroketler
nama kadar, radyografilerle kemik yıkımının da
tanımlanmıştır (24-30). Periimplantitis bölgele-
değerlendirilmesi gerektirmektedir. Buna ek ola-
rinde mikroflorada yüksek miktarlarda hareketli
rak incelenmesi gerekli yöntemler: Periimplant
Diş, Çene Hastalıkları
çomaklar, spiroketler ve fusiformlar bulunurken
mukozasında kızarıklık ve şişlik, sondalamada
ve Cerrahisi AD.
kokoid hücrelerin mikrofloranın sadece % 50 sini
kanama, süpürasyon, derinlik artışı, perküsyon
oluşturduğu bildirilmiştir (7-30).
ve çiğnemede ağrı, implantı çevreleyen alveoler
Periimplantitisin patogenezi, geleneksel yolu iz-
kemik yüksekliğinde radyolojik olarak tespit edi-
leyerek (önce yumuşak doku sonra kemiğe doğ-
lebilir düzeyde yıkım, mobilite ( 27).
Dişhekimi
Alen Palancıoğlu
ve Cerrahisi AD.
Prof.Dr.Mehmet Yaltırık
İstanbul Üniversitesi
Dişhekimliği Fakültesi Ağız,
42
dergi mart/nisan 2016
Tedavi Seçenekleri
girmişlerdir. %0,2'lik hyaluronik asit jeli (Gen-
Kümülatif Engelleyici Destekleyici Tedavi (KEDT):
gi Gel, Ricer Farma, Italy) kök veya implant yü-
Klinik ve radyografik diagnoza bağlı olarak; koru-
zey düzleştirilmesinden sonra kronik periodon-
yucu ve tedavi edici protokoller, periimplantitis
titis veya periimplantitis hastalarında yardımcı
gelişimini önlemeye yöneliktir. Bu destekleyici
yöntem olarak uygulanmaktadır (59).
tedavi sisteminin 4 basamağı vardır ve bu basa-
Hyaluranonun en önemli etkisi enflamasyon
maklar birbirinin etkisini arttırması için birlikte
basamaklarındadır ki bu basamaklardan biri
uygulanmalı tek başına uygulamalar yapılmama-
enflamasyonun ateşlenmesidir. Medikamentin
lıdır. Bu tedavi protokolünde teşhis anahtar rol
fibrin pıhtısı ile reaksiyona girmesi sonucu eks-
oynamaktadır. Diş taşı ve plağın olmadığı, sağ-
trasellüler matriks hücrelerinin bölgeye trans-
lıklı bir peri-implant dokuyla çevrili sondlamada
fer olmasına katkıda bulunmaktadır, böylece
kanama ve süpürasyonun olmadığı, sondlama
ortada bulunan enfeksiyonu vücudun çoğun-
derinliği 3 mm’yi geçmeyen implantlar klinik ola-
lukla aşırı tepki vermesi sonucu kemik yıkımına
rak stabil kabul edilmeli ve tedavi prosedürleri
kadar uzanan enflamasyon aşamalarını oluştu-
uygulanmamalıdır (24).
ran tepkiyi kendi kendine zarar vermeyecek
Mekanik debridman (KEDT Protokol): Üzerinde
yola sokmasına ve asıl hedef olan enfeksiyona
plak ve diş taşı bulunan, sondlamada kanama
yönlendirmesine yardımcı olmaktadır (59).
olan, süpürasyon olmayan ve sondlama derinliği
Antibiyotik tedavisi (KEDT Protokol): Sondla-
4 mm’yi geçmeyen implantlarda mekanik temiz-
mada kanama, sondlama derinliği en az 6 mm,
lik uygulanmalıdır (24).
süpürasyon olması ya da olmaması durumun-
Antiseptik Tedavi (KEDT Protokol): Sondlamada
da, radyografik olarak görülen kemik kaybı
kanama, sondlama derinliğinde artış (4-5mm),
varsa bu tip lezyonlar Gr (-) anaerob perio-
süpürasyon olması ya da olmaması durumunda
dontopatojen bakteriler için ekolojik bir ortam
antiseptik tedavi, mekanik tedaviye ek olarak uy-
teşkil ederler (24). Antibiyotiklerin de içinde
gulanır. %0.2’lik klorheksidin solüsyon gargarası
olduğu anti-enfektif bir tedavi protokolü, pe-
veya %0.2’lik klorheksidin jel etkilenmiş bölgeye
ri-implant cep içerisindeki bakterileri elimine
uygulanır. Genel olarak iyileşme olduğunu göre-
etmek veya azaltmak için uygulanmalıdır. Bu
bilmek için 3-4 haftalık bir süre gereklidir (24).
işlem yumuşak doku iyileşmesine izin vere-
Ayrıca antiseptik tedaviye ek olarak hyaluronan
cektir. Antiseptik tedavinin son 10 gününde
(hyaluronik asit), gengi gel de kullanılabilmektedir.
anaerob mikroorganizmalara direkt etkili met-
Konvansiyonel, cerrahi olmayan periodontal tera-
ranidazol veya ornidazol grubu antibiyotikler
pi supra veya subgingival diş veya yüzeyin deb-
uygulanmalıdır (24).
ridmanını, implant yüzeyi dekontaminasyonunu
Rejeneratif veya Rezektif Tedavi: Rejeneratif
buradaki yararlı floranın artışını veya zararlı flora-
veya rezektif tedaviler peri-implant enfeksi-
nın ortadan kaldırılmasını cerrahi olmayan yolla
yon kontrol altına alınmadan uygulanmaması
sağlanmasını hedeflemektedir.
gerekir. Cerrahi tedavi uygulanmadan önce
Hyaluronan içerikli bir nevi hyaluronik asit patı
bölgede sondlamada kanama olmaması, süpü-
bulunan medikament veya gengi gel patları son
rasyon olmaması ve cep derinliğinde azalma
dönemlerde de kullanılan alternatifler arasına
olması gereklidir.
dergi mart/nisan 2016
43
Lokal kemik yıkımının genişliğine ve şiddetine
Periimplantitisin Cerrahi Klinik Çalışmaları
bağlı olarak rejeneratif veya rezektif tedaviye
Papadopoulos CA, Vouros I, Menexes G, Kons-
karar verilir. Rejeneratif işlemlerin amacı, bariyer
tantinidis A. 'in 2015 yılında yaptıkları çalışma-
membranların kullanılması da dahil, krater şek-
yıda ele alacak olursak; bu çalışma ya hastaların
linde defektlerde yeni kemik oluşumunun sağ-
dahil edilme kriterleri; periimplantitisin var oluş
lanmasıdır, ancak yeni osseoentegrasyon sınırlı
göstergesi olarak en az 1 implantın çevresinde
olabilir. Rezektif cerrahi müdahalelerin yanında,
cep derinliğinin 6 mm’den fazla oluşu, sondala-
açıkta bulunan implant yüzeylerinin detoksifikas-
madan sonra anında görülen süpürasyon ve ka-
yonuna yönelik bir çok prosedür tanımlanmıştır
nama, implantta mobilite olmaması ve radyogra-
(24). Ancak hangi yöntemin altın standart olduğu
fik olarak 2 mm den fazla kemik kaybıdır (54-58).
hala net değildir. Yüzey detoksifikasyonu sıklık-
Periimplantitisli 19 hasta sadece flap açımı so-
la implant yüzeyine sitrik asit uygulaması, lazer
nucu debridman ile aynı tedavi biçimine diod
uygulamaları, mekanik olarak pürüzlü yüzeylerin
lazerin eklenmesinin karşılaştırılmasına dayan-
düzleştirilmesi, biyolojijk uyumlu abraziv mater-
maktadır (45).
yallerle yüzeyin kumlanması (air-flow), serum ile
Tedavi sonrası 3 ayda cep derinliği seviyesi
yıkama, çeşitli konsantrasyonlarda hidrojen pe-
kontrol grubunda 1,19 mm ve lazer tedavisinin
roksit uygulamaları şeklinde yapılmaktadır (24).
uygulandığı grupta 1,38mm olarak ölçülmüştür.
Lazer Tedavisi: Bakterisid aksiyon moduna bağ-
Sondalamada kanama indeksi değişimi sırasıyla
lı olarak CO2, Diode, Er:YAG veya ErCr:YSGG la-
%72,9 ve %66,7 olarak saptanmıştır. Bu değişim-
zerler peri implant hastalıklarının tedavisinde
ler 6 aylık çalışma sonucu anlamlı derecede aynı
artan sıklıkla kullanılmaya başlanmıştır. Minimal
kalmıştır ve Klinik ataşman seviyesi anlamlı de-
absorbsiyon ve yansıma özelliği korunarak peri
recede sadece test grubunda 5,25 mm’den 4,54
implant dokuların ve implant yüzeyinin korun-
mm’ ye 3. ayda azalmış ve 6. ayda da aynı sevi-
ması elbette sağlanmalıdır. Er:Yag ve ErCr:Yag
yede kalmıştır. Plak indeksi yine anlamlı derece-
3 mikronluk dalga boyu civarında biyofilmleri %
de kontrol grubunda 3. ayda %37,5’ ten %6,3’ e
90 oranında azaltmakta, biyolojik uyumluluğu ve
azalma göstermiştir. 6, ayda elde edilen data 3
hücre situmülasyonunu artırarak zararlı yapıların
aydan anlamlı derecede bir fark oluşturmamıştır
yeniden çoğalmasını büyük ölçüde engellemek-
(45).
tedir. 308 nm'lik CO2 lazerin kullanımı anaerobik
Periimplantitisin cerrahi tedavisinde flap açımı
bakteri spektrumu üzerinde tatmin edici ve en
sonucu tedavi cep derinliğinde, klinik ataşman
etkili sonuçları doğurmaktadır (18).
seviyesinde, sondalamada kanama ve plak indeksinde gelişmelere neden olurken Periimplan-
Fotodinamik Terapi: Yüksek enerjili ışık terapisi ile
titisin cerrahi tedavisinde diod laser kullanımı ek
reaktif oksijen boşluklarını doğurarak bir çeşitlilik
bir klinik faydaya sağlamamaktadır. 6. Ayda 3. Ay
oluşturmakta bunu da fotosensitizerler vasıtasıy-
ile karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı
la gerçekleştirmektedir. Bu fotosensitizerler ara-
olmayan bir relaps saptanmıştır (45).
sında toluidine mavisi yer almaktadır. 580 - 1400
Mekanik derbridmanda Jayachandran Prathapac-
nm'lik dalga aralığında 10 ve 50 mikrog/ml'deki
handran and Neethu Suresh’ ın yaptığı araştırma-
toluidin mavisi fotodinamik terapi ile aerobik ve
da implant yüzeyinin titanyumdan daha yumuşak
anaerobik bakteri kolonileri üzerinde (Örneğin;
enstrümanlarla temizlenmesi gerektiği sonucuna
Aggregatibacter actinomycetemcomitans, Porph-
varılmıştır. Bunlar cila lastikleri, uygun görülen
yromonas gingivalis, Prevotella intermedia, Strep-
patlar, arayüz diş ipleri, plastik küretler olabil-
tococcus mutans, Enterococcus faecalis) bakteri-
mektedir. Bu ekipmanların implant yüzeyini ult-
sid etkiye sahip hale gelmektedir (18).
rasonik scalerlar gibi metal malzemelere göre
pürüzlendirme yapmadığı belirtilmiştir. İmplant
44
dergi mart/nisan 2016
Piezo cihaz kullanımı: Piezocerrahi rezektif peri-
yüzeyinin hasar görmesinin bu tarz yaklaşım-
odontal cerrahi işlemlerde, diş dokularına zarar
larla önlenebildiği öngörülse de metal içerikli
vermeden çalışmayı sağlar. Granulasyon doku-
ekipman veya ultrasonik scaler kullanılmaması
sunun uzaklaştırılmasına, kök yüzeyinin debrid-
implant yüzey temizliğinden ödün verilmesi so-
manına ve kök yüzey düzleştirmesine izin verir ve
nucunu doğurabilmektedir (18).
periimplantitiste yuksak dokuyu uzaklastirmada
Karrint ve ark. yaptığı çalışmada ulstrasonik
yardimci olur (60).
scaler veya metalik enstrümanların kullanılma-
dığı sadece submukozal debridmanın yapıldığı 5
anti inflamatuar ajan alımı gerçekleştirilmiştir.
mm’den derin ceplerde temizliğin yeterli olmadı-
Yapılan karşılaştırmada gingival indekste deney
ğı verisini elde etmiştir (18).
grubunda bir azalma görülmüş olsa da anlamlı
Antibiyotik tedavisi ele alınacak olursa; Van Win-
seviyelere ulaşma sağlanamamıştır. Kanama in-
kellhoff, Periimplantitiste Antibiyotikler adlı ça-
deksinde asıl fark oluşmuş sondalama derinliği
lışmasında bu zamana kadar sistemik antibiyotik
ise gingival indeske benzer sonuçları doğurmuş-
kullanımı ile ilgili 2 çalışmanın olduğunu belirt-
tur. Yapılan çalışmada 5 mm'den fazla cep derin-
miştir. Çalışma ve kontrol gruplarının olduğu bu
liği olan 22 - 55 yaş arası periimplant veya peri-
çalışmalardan bağımsız olarak lokal antibiyotik
odontite sahip bireyler seçilmiş ve gingval indks
uygulaması üzerine 5 çalışmanın olduğundan da
kanama indeksi, sondalamadaki cep derinliği,
söz etmiştir. Yaptığı çalışmalarda mekanik te-
klinik ataşman seviyeleri ilk günde 4. 6. ve 12.
mizlikten sonra klorheksidin glukonat veya hid-
haftada değerlendirilmiştir (31).
rojen peroksit uygulanmasını da koymuş bundan
Person ve arkadaşlarının yaptığı çalışmaya göre
sonra da antibiyotiğin periimplantitis üzerine
42 hastada 6 aylık bir takip ile ER:YAG lazer ve
etkisini incelemiştir. Antibiyotiğin ek bir etkisi-
air flow sistemin randomize karşılaştırılması in-
nin saptanması ana hedef olmuş seçilen hastalar
celenmiştir. Kısa dönemde her iki yöntemde de
derin periodontal cepli ve buna eşlik eden kemik
spesifik bakterilerin oldukça azaldığı görülse de
kaybının mevcut bulunduğu hastalardır. Çalış-
örneğin ER:YAG lazer için Fusobacterium nucle-
manın sonucunu değerlendirdiğinde lokal olarak
atum, Air flow sistem için Pseudomonas aeru-
minosiklin veya doksisiklin uygulanmasının et-
ginosa, Staphylococcus aureus ve Peptostrep-
kili olduğunu deklare eden çalışmacı daha derin
tococcus anaerobius gibi olsa da uzun vadede
lezyonlarda ise tam kalınlıklı flap kaldırmayı içe-
düşünüldüğünde aynı tarz bakteriler bazında bir
ren cerrahi müdahaleyi şart koşmuştur. Bir başka
azalma saptanamamıştır (31).
çalışmada Schwarz ise mekanik küretlerle yapı-
Mailoa ve arkadaşlarının yaptığı yakın tarihli bir
lan yüzey temizliğinin yanında %0,2’ lik klorhek-
araştırma bizlere lazer terapisinin sondalama de-
sidin seçeneğinin birlikte olduğu antiseptik te-
rinliklerinde diğer dekontaminasyon yöntemle-
davinin etkilerini incelemiştir. Bunun sonucunda
rine göre benzer sonuçlar doğurduğunu göster-
da yaptığı uygulamanın sondalamada kanamada
miştir. Plastik küretler gibi mekanik metodların
periimplant cep derinliğinde ve klinik ataşman
kullanıldığı tedavilerle ER:YAG lazerin kullanıl-
seviyesinde 6 aylık takip üzerine olumlu etkileri
dığı tedavilerle kıyaslandığında anlamlı derece-
olduğunu saptamıştır (59).
de özellikle peri implant dokulardaki kanamada
Rejeneratif tedaviyi ele alacak olursak Schwarz
başarılı sonuçlar görülmüştür. Ne yazık ki her iki
et al yaptığı çalışmada kemik rejenerasyon yön-
metotta da cep derinliği üzerine, klinik ataşman
temlerini kemik içi periimplantitis lezyonunun te-
seviyesi hakkında, gingival resesyon ve plak in-
davisinde karşılaştırmıştır. Bu lezyonlar kendi iç-
deksi ile ilgili herhangi anlamlı bir farka saptan-
lerinde 6 mm'den fazla cep derinliğine ve 3 mm'
mamıştır (31).
den fazla radyografik defekte sahip lezyonlar ol-
Fotodinamik tedavi ile ilgili bu zamana kadar ya-
muştur. Defekt tedavisi için hidroksiapatit veya
pılmış tek prospektif çalışma olan Baseti ve arka-
sığırdan elde edilmiş xenograft ile yapılmıştır.
daşlarının çalışmasında 12 aylık bir takip örneği
Her iki yöntemden sonra da biorezorbe olabilen
göstermişlerdir. Titanyum küretler ve glisin air
kollajen membran (Bio-Gide®, Geistlich, Wolhu-
tozu ile yapılan tedaviden sonra hastaların yarısı
sen, Switzerland) uygulaması gerçekleştirilmiş-
fotodinamik tedaviye diğer yarısı da minosiklin
tir. İki yıllık bir takibin sonunda çalışma domuz
mikrokürelere maruz bırakılmıştır. 12 ay sonraki
kaynaklı kemik minerali ve membran uygulanma-
incelemelerde peripatojenik bakteri sayısında
sının cep derinliğinde 0,9+- 0,2 mm’ lik bir azal-
ve IL-1B seviyesinde her iki grupta da birbirleri
maya klinik ataşman seviyesinde ise 1,0 mm+-0,3
kıyaslamasında anlamlı olmayan ancak en başa
kazanıma sebep olduğunu göstermiştir (55).
göre anlamlı farklar içeren sonuçlar görülmüştür
Gauri Gontiya and Sushama R. Galgali nın yaptı-
(31).
ğı çalışmada peri implantitis bölgesine 1ml' lik &
Deppe'nin yaptığı diğer araştırmada ise rando-
0,2' lik hyaluronik asit jel uygulaması yapılmış-
mize seçtiği peri implantitisli vakalarda bu uygu-
tır. Kontrol grubunda normal yapılan tedaviye
lama sonucu klinik ataşman seviyesi kaybının ve
ek olarak yalnızca sistemik olarak antibiyotik ve
kanama indeksinin anlamlı ölçüde azaldığını
dergi mart/nisan 2016
45
saptamış ancak bazı vakalarda halen devam eden
çalışmamıza benzer şekilde biyofilm tabakası eli-
kemik kaybının olduğunu belirtmiştir (7).
mine edilmiştir. Farklı olan steril salinden önce
Leonard ve arkadaşlarının çalışmasında hidrojen
Tartışma
peroksit uygulamasının olmasıdır. Ancak peri-
Periimplantitisin yönetimi implant diş hekimli-
implant cep derinliği ile ilgili çalışılmamıştır. Ek
ğinde zorlu bir terapidir. Terapötik yaklaşımların
olarak da protetik parçalar hastadan uzaklaş-
dökümentasyonu başarılı tedavi ve üst yapıların
tırılmıştır. Tedavi sürecinde de periimplant cep
uzun dönem korunabilmesi için gereklidir. Bu
derinliğinin değişimi ile ilgili veri yoktur (22,25).
zamana kadar peri implant lezyonların tedavisi
46
dergi mart/nisan 2016
ile ilgili başarılı tedavisi açısından geniş ve ka-
İkinci olan çalışmada kohort çalışması olarak bi-
bul edilebilir protokol mevcut olmamıştır. Peri
karbonat sodyum tozu ile birlikte air abrasif sis-
implant hastalıklarının patolojisine ilişkin önem-
tem kullanımı mekanik tadaviye ek olarak yapıl-
li preklinik ve klinik denemelerin yapılması son
mıştır. 3 aylık tedavi protokolüne göre çalışmaya
yıllarda sağlanmıştır. Yaygın tedavi modelleri
paralel olarak kanama indeksi ve cep derinliği
teknikler ve yeni teknoloji hastalıklı peri implant
azalmıştır.
dokularının yeniden sağlığına kavuşturulmasını
Klinik çalışmada 40 hastayı içeren uygulama-
amaçlamaktadır. Bununla beraber şu zamana
da periimplantitisin cerrahi tedavisi flap açımı
kadar sadece birkaç data teknolojiden yararlan-
plastik enstrüman kullanımı implant yüzeyinin
manın peri implant terapisinde kullanılmasını
air abrasyon ve bikarbonat ile muamelesi içer-
desteklemektedir (21-29).
mektedir. Çalışmanın süresi 3 ay olmakla bera-
Diod lazerin periimplantitis tedavisin de kullanı-
ber parametreleri plak indeksi cep derinliği ve
mını rapor eden birkaç çalışma mevcuttur. Teknik
sondalamada kanamadır. 3 ay sonunda görülen
tecrübe gerektirir. Diğer klinik denemeler Er:YAG
parametrelerde gözle görülen bir gelişme oldu-
lazer uygulamasını rapor etmekteyken diod lazer
ğudur. Cep derinliği ve sondalamada kanama is-
ile ilgili çok fazla yayın yoktur (20-24). Deney
tatistiksel olarak gelişmiştir (9).
hayvanları üzerinde yapılmış ve diğer lazer tip-
Daha yeni bir çalışmada periimplantitisin cerra-
lerinin kullanıldığı periimplantitisin tedavisinde
hi tedavisi 2 yolla karşılaştırılmış çalışmada 32
diğer klinik çalışmalarda elde edilmişlere sonuç-
hasta incelenmiştir. Bütün hastalarda açık flap
lara yakindir (30-52).
cerrahisi uygulanmış granulamatöz doku kaldı-
Hayvan çalışmalarında periimplantitis tedavisi
rılmış expose implant bölümü implantoplasti ile
5 köpek üzerinde 3 farklı metot ile yapılmıştır.
uzaklaştırılmıştır. Bir grupta implant yüzeyinin
( Er:YAG, Vector sistemi, El aletleri). Çalışmalar
dezenfeksiyonu ER:YAG lazer ile sağlanmış diğer
yine 2 grup üzerinde denenmiştir. İlk grupta cer-
grupta ise sadece el aletleri pamuk gazlı bez ile
rahi tedavi ile birlikte, diğer grup üzerinde cer-
kombine bir şekilde kullanılmıştır. Cep derinliği,
rahi işlem uygulanmamış ve bunun sonucunda
plak indeksi, kanama indeksi ve mukoza resesyo-
protetik abutment bölümünde implant bölgesi,
nu 6 aylık bir süreçte incelemeye tabi tutulmuş-
iyileşmeye de rastlanılmamıştır. Çalışma para-
tur. Tüm gruplarda bazal gruba göre cep derinliği
metreleri sondalamada kanama, cep derinliği,
ve ataşman seviyesinde istatistiksel olarak ge-
ataşman kaybı periimplant etrafı yumuşak doku
lişim görülmüştür. IIb grubunda ER:YAG lazerin
resesyonudur. Cerrahi tedavi uygulanmış vaka-
kullanılması el aletinin kullanıldığı gruba göre
larda incelenen parametrelerde 3 aylık kontrolde
daha iyi sonuçların elde edildiği görülmüştür.
en başa göre hep bir gelişim görülmüştür. Bu da
Plak indeksinde ve kanama indeksinde yine be-
bu çalışmadaki duruma rehberlik etmiştir (47).
lirli bir azalma görülürken istatistiksel olarak pek
2 klinik çalışma cerrahi olarak flap açıldıktan
de anlamlı değildir (53).
sonra tedaviyi içermektedir. İlk çalışma 9 hasta-
Lazerlerin periimplantitis tedavisinde kullanı-
da granülasyon dokusunun el aletleriyle uzak-
mı ile ilgili birçok çalışma vardır ve bir kısmı da
laştırılması implant yüzeyinin %10’ luk hidrojen
halen devam etmektedir. Güvenli sonucu elde
peroksit ile muamelesi ve serum ile yıkanması
etmek adına tedavi protokolleri maalesef birbi-
sonucu antibiyotik desteğini üzerinedir. Plak
rinden farklı şekilde devam etmektedir. Lazerin
indeksi ve sondalamada kanama konuları çalı-
tipi, laser irradyasyonunun dozu, değişik peri-
şılmıştır. 5 yıllık periyotta yapılan incelemelerde
implantittis lezyonları, üst yapıların uzaklaştırılıp
her iki kriterde de azalma görülmüştür. Bizim
uzaklaştırılmaması, implantoplastinin uygulanıp
uygulanmaması birbiriyle kıyaslanamayacak so-
report. Int J Oral Maxillofac Implants 2007; 22:
nuçların oluşmasına neden olmaktadır (29).
79–86
8) Dörtbudak O, Haas R, Bernhart T, Mailath-
İmplant cerrahisinin ve protetik yaklaşımlarının
Pokorny G (2001) Lethal photosensitization for
gelişmesiyle daha önce karşılaşılan diş ve çev-
decontamination of implant surfaces in the tre-
resi dokularda meydana gelen hastalıklar bu
atment of peri-implantitis. Clin Oral Implants Res
sefer implant ve çevresi dokularda görülmeye
2001; 12: 104–108
başlamış, klasik yöntemlerle yapılan tedaviler
9) Duarte PM, deMendonça AC, Máximo MB, San-
günümüz artan bilgi ve gelişen teknolojisi ile
tos VR, BastosMF, Nociti FH Effect of anti-infec-
harmanlanmaktadır. Gelecekte de bu gidişin aynı
tive mechanical therapy on clinical parameters
doğrultuda olması muhtemel olmakla beraber
and cytokine levels in human peri-implant dise-
ortaya çıkan yeni yaklaşımlar hemen hemen her
ases. J Periodontol 2009; 80: 234–243
vaka için çoğu anda uygulanabilir olmayabilir,
10) Esposito M, GrusovinMG, Tzanetea E, Piattel-
durum dahilindeki vakalarda en yeni, en üst se-
li A,Worthington HV Interventions for replacing
viyedeki tedavi yerine asıl sorun kaynaklı elimi-
missing teeth: treatment of perimplantitis. Coch-
nasyon en efektif tedavi seçeneği olmaktadır. Bu
rane Database 2010; Syst Rev 16, CD004970
sebepli gelişim her ne kadar yanımızda olsa da
11) Faul F, Erdfelder E, Buchner A, Lang AG Statis-
detaylı bir planlama sonucu sayılan yöntemler-
tical power analyses using G*Power 3.1: tests for
den en etkili olacak olanın seçilmesi ve seçilen
correlation and regression analyses. Behav Res
yöntemdeki klinik tecrübe hastalığın terapisinde
Methods 2009; 41: 1149–1160
en kritik aşamayı oluşturmaktadır.
12) Faul F, Erdfelder E, Lang AG, Buchner A
G*Power 3: a flexible statistical power analysis
KAYNAKÇA
program for the social, behavioral, and biome-
1) Ainamo J, Bay Problems and proposals for re-
dical sciences. Behav Res Methods 2007; 39:
cording gingivitis and plaque. Int Dent J 1975; 25:
175–191
229–235
13) Giannini R, Vassalli M, Chellini F, Polidori
2) Bach G, Neckel C, Mall C, Krekeler G Conventi-
L, Dei R, Giannelli M Neodymium: yttrium alu-
onal versus laser-assisted therapy of periimplan-
minum garnet laser irradiation with low pulse
titis: a five-year comparative study. Implant Dent
energy: a potential tool for the treatment of peri-
2000; 9: 247–251
implant disease. Clin Oral Implants Res 2006; 17:
3) Becker W, Becker BE, Newman MG, Nyman
638–643
S Clinical and microbiologic findings that may
14) Haas R, Baron M, Dörtbudak O, Watzek G Let-
contribute to dental implant failure. Int J Oral
hal photosensitization, autogenous bone, and
Maxillofac Implants 1990; 5:31–38
e-PTFE membrane for the treatment of peri-imp-
4) Behneke A, Behneke N, d’Hoedt B Treatment
lantitis: preliminary results. Int J Oral Maxillofac
of periimplantitis defects with autogenous bone
Implants 2000; 15: 374–382
grafts: six-month to 3- year results of a prospec-
15) Hayek RR, Araújo NS, GiosoMA, Ferreira J,
tive study in 17 patients. Int J Oral Maxillofac
Baptista-Sobrinho CA, Yamada AM, Ribeiro MS
Implants 2000; 15: 125–138
Comparative study between the effects of pho-
5) Bories C, Struillou X, Badran Z, Soueidan A
todynamic therapy and conventional therapy
Peri-implantitis: tools and techniques for disin-
on microbial reduction in ligature-induced pe-
fecting the implant surface. Schweiz Monatsschr
ri-implantitis in dogs. J Periodontol 2005; 76:
Zahnmed 2011; 121: 341–355
1275–1281
6) Brånemark PI, Hansson BO, Adell R, Breine U,
16) Hultin M, Gustafsson A, Hallström H, Johans-
Lindström J, Hallén O, Ohman A Osseointegrated
son LA, Ekfeldt A, Klinge B (2002) Microbiological
implants in the treatment of the edentulous jaw.
findings and host response in patients with peri-
Experience from a 10-year period. Scand J Plast
implantitis. Clin Oral Implants Res 13:349–358
Reconstr Surg 1997; 16: 1–132
17) Ishikawa I, Aoki A, Takasaki AA, Mizutani K,
7) Deppe H, Horch HH, Neff A Conventional ver-
Sasaki KM, Izumi Y Application of lasers in pe-
sus CO2 laserassisted treatment of peri-implant
riodontics: true innovation ormyth Periodontol
defects with the concomitant use of pure-pha-
2009; 50: 90–126
se beta-tricalcium phosphate: a 5-year clinical
18) Jayachandran Prathapachandran and Neethu
dergi mart/nisan 2016
47
Suresh Dent Res J (Isfahan). 2012 Sep-Oct; 9(5):
Max Heiland, Christian Hammächer and Jamal M
ö 516–521. PMCID: PMC3612185 Management of
Stein Definition, etiology, prevention and treat-
peri-implantitis
ment of peri-implantitis – a review Ralf Smeets,
19) Khoury F, Buchmann R Surgical therapy of
Anders Henningsen, Ole Jung, Max Heiland,
peri-implant disease: a 3-year follow-up study of
Christian Smeets et al. Head & Face Medicine
cases treated with 3 different techniques of bone
2014, 10: 34 http://www.head-face-med.com/
regeneration. J Periodontol 2001; 72: 1498–1508
content/10/1/34
20) Kotsovilis S, Karoussis IK, Trianti M, Fourmo-
32) Rams TE, Feik D, Slots J (1990) Staphylococci
usis Therapy of peri-implantitis: a systematic re-
in human periodontal diseases. Oral Microbiol
view. J Clin Periodontol 2008; 35: 621–629
Immunol 5: 29–32
Effect
33) Renvert S, Lindahl C, Roos Jansåker AM,
ofNd:YAG, Ho:YAG, Er:YAG, CO2, and GaAIAs la-
Persson GR Treatment of peri-implantitis using
ser irradiation on surface properties of endos-
an Er:YAG laser or an airabrasive device: a ran-
seous dental implants. Int J Oral Maxillofac Imp-
domized clinical trial. J Clin Periodontol 2011; 38:
lants 2002; 17: 202– 211
65–73
22) Leonhardt A, Dahlén G, Renvert S Five-year
34) RoccuzzoM, Bonino F, Bonino L, Dalmasso
clinical, microbiological, and radiological outco-
P (2011) Surgical therapy of peri-implantitis le-
me following treatment of periimplantitis in man.
sions by means of a bovine-derived xenograft:
J Periodontol 2003; 74: 1415–1422
comparative results of a prospective study on
23) Leonhardt A, Renvert S, Dahlén G (1999) Mic-
two different implant surfaces. J Clin Periodontol
robial findings at failing implants. Clin Oral Imp-
2011; 38: 738–745
lants Res 10: 339–345
35) Romanos GE, Everts H, Nentwig GH Effects of
24) M.Vehbi Bal, Feridun Dişçioğlu Peri Implant
diode and Nd:YAG laser irradiation on titanium
Hastalıklarının Tanı ve Tedavisi Diagnosis and
discs: a scanning electron microscope examina-
Treatment of Peri-Implant Disease Sağlık Bilim-
tion. J Periodontol 2000; 71: 810–815
leri Dergisi (Journal of Health Sciences) 2012; 21:
36) Romanos GE, Nentwig GH Regenerative the-
(1) 61-66
rapy of deep peri-implant infrabony defects after
25) Máximo MB, de Mendonça AC, Renata Santos
CO2 laser implant surface decontamination. Int J
V, Figueiredo LC, Feres M, Duarte PM Short-term
Periodontics Restor Dent 2008; 28: 245–255
clinical and microbiological evaluations of peri-
38) Romeo E, Ghisolfi M, Murgolo N, Chiapasco
implant diseases before and after mechanical
M, Lops D, Vogel G Therapy of peri-implantitis
antiinfective therapies. Clin Oral Implants Res
with resective surgery. A 3-year clinical trial on
2009; 20: 99–108
rough screw-shaped oral implants. Part I: clinical
26) Mombelli A, Lang NP Antimicrobial treatment
outcome. Clin Oral Implants Res 2005; 16: 9–18
of periimplant infections. Clin Oral Implants Res
39) Romeo E, Lops D, Chiapasco M, Ghisolfi M,
1992; 3: 162–168
Vogel G Therapy of peri-implantitis with resecti-
27) Mombelli A, Lang NP. The diagnosis and
ve surgery. A 3-year clinical trial on rough screw-
treatment of periimplantitis. Periodontol 2000
shaped oral implants. Part II: radiographic out-
1998; 17: 63-76
come. Clin Oral Implants Res 2007; 18: 179–187
28) Mombelli A, van Oosten MA, Schurch E Jr,
40) Roos-Jansåker AM, Lindahl C, Persson GR,
Land NP The microbiota associated with success-
Renvert S Longterm stability of surgical bone re-
ful or failing osseointegrated titanium implants.
generative procedures of periimplantitis lesions
Oral Microbiol Immunol 1987; 2: 145–151
in a prospective case–control study over 3 years.
29) O’Lery TJ, Drake RB, Naylor JE The plaque
J Clin Periodontol 2011; 38: 590–597
control record. J Periodontol 1972; 43: 38–40
41) Roos-Jansåker AM, Renvert H, Lindahl C,
30) Persson GR, Roos-Jansåker AM, Lindahl C,
Renvert S Submerged healing following surgical
Renvert S Microbiologic results after non-surgical
treatment of peri-implantitis: a case series. J Clin
erbium-doped:yttrium, aluminum, and garnet la-
Periodontol 2007; 34: 723–727
ser or air-abrasive treatment of peri-implantitis:
42) Roos-Jansåker AM, Renvert S, Egelberg J Tre-
a randomized clinical trial. J Periodontol 2011;
atment of periimplant infections: a literature re-
82: 1267–1278
view. J Clin Periodontol 2003; 30: 467–485
31) Ralf Smeets1, Anders Henningsen, Ole Jung,
43) Roos-JansåkerAM, Renvert H, Lindahl C,
21)
48
dergi mart/nisan 2016
KreislerM,
Götz
H,Duschner
H
Renvert S Surgical treatment of peri-implantitis
decontamination on the clinical outcome follo-
using a bone substitute with or without a resor-
wing combined surgical therapy of peri-implanti-
bable membrane: a prospective cohort study. J
tis: a randomized controlled clinical study. J Clin
Clin Periodontol 2007; 34: 625–632
Periodontol 2011; 38: 276–284
44) Rosenberg ES, Torosian JP, Slots J Microbial
54) Schwarz F, Sculean A, Bieling K, Ferrari D,
differences in 2 clinically distinct types of failu-
Rothamel D, Becker J Two-year clinical results
res of osseointegrated implants. Clin Oral Imp-
following treatment of periimplantitis lesions
lants Res 1991; 2: 135–144
using a nanocrystalline hydroxyapatite or a natu-
45) Salcetti JM, Moriarty JD, Cooper LF, Smith
ral bone mineral in combination with a collagen
FW, Collins JG, Socransky SS, Offenbacher S The
membrane. J Clin Periodontol 2008; 35: 80–87
clinical, microbial, and host response characte-
55) Schwarz F, Sculean A, Rothamel D, Schwen-
ristics of the failing implant. Int J Oral Maxillofac
zer K, Georg T, Becker J Clinical evaluation of an
Implants 1997; 12: 32–42
Er:YAG laser for nonsurgical treatment of peri-
46) Schuklenk U Helsinki declaration revisions.
implantitis: a pilot study. Clin Oral Implants Res
Issues Med Ethics 2001; 9: 29
2005; 16: 44–52
47) Schwarz F, Bieling K, Bonsmann M, Latz T,
56) Scott Froum, DDS Schwarz F et al. Review of
Becker J Nonsurgical treatment of moderate and
the treatment protocols for peri-implantitis. He-
advanced periimplantitis lesions: a controlled
aling of intrabony peri-implantitis defects follo-
clinical study. Clin Oral Investig 2006; 10: 279–
wing application of a nanocrystalline hydroxya-
288
patite (Ostim®) or a bovine-derived xenograft
48) Schwarz F, Bieling K, Latz T, Nuesry E, Bec-
(Bio-Oss) in combination with a collagen memb-
ker J Healing of intrabony peri-implantitis de-
rane (Bio-Gide). A case series. Journal of Clinical
fects following application of a nanocrystalline
Periodontology 2006; 33; 491–499.
hydroxyapatite (Ostim) or a bovine-derived xe-
57) Serino G, Turri A Outcome of surgical treat-
nograft (Bio-Oss) in combination with a collagen
ment of periimplantitis: results from a 2-year
membrane (Bio-Gide). A case series. J Clin Perio-
prospective clinical study in humans. Clin Oral
dontol 2006; 33: 491–499
Implants Res 2011; 22: 1214–1220
49) Schwarz F, Bieling K, Nuesry E, Sculean A,
58) Shibli JA, Martins MC, Ribeiro FS, Garcia VG,
Becker J Clinical and histological healing pattern
Nociti FH Jr, Marcantonio E Jr Lethal photosensi-
of peri-implantitis lesions following non-surgical
tization and guided bone regeneration in treat-
treatment with an Er:YAG laser. Lasers Surg Med
ment of peri-implantitis: an experimental study
2006; 38: 663–671
in dogs. Clin Oral Implants Res 2006; 17: 273–281
50) Schwarz F, Jepsen S, Herten M, Sager M,
59) Shibli JA, Martins MC, Theodoro LH, Lotufo
Rothamel D, Becker J Influence of different tre-
RF, Garcia VG, Marcantonio EJ Lethal photosensi-
atment approaches on nonsubmerged and sub-
tization in microbiological treatment of ligature-
merged healing of ligature induced periimplanti-
induced peri-implantitis: a preliminary study in
tis lesions: an experimental study in dogs. J Clin
dogs. J Oral Sci 2003; 45: 17–23
Periodontol 2006; 33: 584–595
60) Van Winkelhoff AJ. Effect of hyaluronan on
51) Schwarz F, John G, Mainusch S, Sahm N, Bec-
periodontitis: A clinical and histological study
ker J Combined surgical therapy of peri-implan-
-Antibiotics in the treatment of peri-implantitis.
titis evaluating two methods of surface debride-
Eur J Oral Implantol. 2012; 5 Suppl: S43-5064
ment and decontamination. A two-year clinical
J Indian Soc Periodontol. 2012 Apr-Jun; 16(2):
follow up report. J Clin Periodontol 2012; 39:
184–192. doi: 10.4103/0972-124X.99260 PMCID:
789–797
PMC3459497
52) Schwarz F, Sahm N, BielingK, Becker J Sur-
61) Vercellotti T. Technological characteristics
gical regenerative treatment of peri-implantitis
and clinical indications of piezoelectric bone sur-
lesions using a nanocrystalline hydroxyapatite
gery. Minerva Stomatol. 2004; 53: 207-14
or a natural bone mineral in combination with a
62) West BT, Welch KB, Galecki AT Linear mixed
collagen membrane: a four-year clinical follow-
models: a practical guide to using statistical soft-
up report. J Clin Periodontol 2009; 36: 807–814
ware. Chapman & Hall/CRC, New York
53) Schwarz F, Sahm N, Iglhaut G, Becker J Im-
63) Zarb GA (1983)A status report on dental imp-
pact of the method of surface debridement and
lants. J Can Dent Assoc 49:841–843
dergi mart/nisan 2016
49
Bütünsel Dişhekimliği
Dişhekimi Tijen Durer’le bütünsel dişhekimliğini birçok yönüyle konuştuk.
50
Sizi bütünsel dişhekimliğine götüren yola nasıl
hastasıyla diyerek bir kaç sene sonra akupunktur
başladınız?
hastası kabul etmemeye başladım. Dişhekimliğin-
1988 İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi
de kullanabileceğimi düşündüğüm başka arayış-
mezunuyum. Bu yolda ilk adımım akupunkturla
lara girdim. Hipnozla ilgilenmeye başladım. Birçok
başladı. Akupunkturla tanışmam tamamen zayıf-
kursa katıldım ama kurslarda ve çeşitli workshop-
lama amaçlıydı. O yıllarda akupunktur çok yeniydi.
larda öğrendiklerimi daha çok geliştirmem gerek-
Gittiğim doktor da Çin’de öğrenmişti. Akupunkturla
tiğini düşünerek psikoloji ile ilgili temel bilgilerimi
yapılan ameliyatları videoda izlediğimden, çekmek
daha da arttırabilmek amacıyla İstanbul Ticaret
Dişhekimi Füsun Şeker
zorunda olduğum ve bir türlü uyuşmasını sağlaya-
Üniversitesi’nde psikoloji yüksek lisansı yaptım.
[email protected]
madığım üst dişlerlere sahip bir hastamda dene-
Hipnozda kendimi geliştirdiğimi düşündüğüm ve
mek istedim. Akupunktirist doktor çalıştığım, klini-
çok severek hipnoz uyguladığım dönemde kinez-
ğe gelerek hastaya akupunktur uyguladı, uyuşmayı
yoloji ve nöralterapiyle tanıştım. Nöralterapi yapan
sağladı. 4 ampulle uyuşturamadığım hastamın ya-
tıp doktorlarının nöralterapist dişhekimlerine çok
rım ampul jetocainle uyuştuğunu ve çekim sonrası
ihtiyacı olduğunu gördüm. Vücut bir bütün. Bu bü-
hiç ağrının olmadığını görünce bu tedavi yöntemini
tünün içinde vücudu sürekli bozan bir takım yerler
hemen öğrenmeye karar verdim. 1994’te ilk aku-
var. Bu bölgelere bozucu alan deniliyor. Bu alan-
punktur kursuna başlayıp 1995’te de bitirdim. Sağ-
ların büyük çoğunluğu diş bölgesinde bulunmakta.
lık Bakanlığı kursa devam eden hekim ve dişhe-
Bu nedenle herhangi kötü yapılmış ya da hiç yapıl-
kimlerinin sertifikalarını resmi olarak onayladı. Bir
mamış bir diş problemi vücutta çok uzak bölgeler-
süre akupunktur yaptım ama hep zayıflama hastası
de farklı sorunlar ortaya çıkarıyor. Dişhekimleri bu
geliyordu. Ben dişhekimiyim ne işim var zayıflama
bütünsel gözle bakmadıkları ve anamnezlerini ge-
dergi mart/nisan 2016
niş tutmadıkları için hastanın dişsel ağrısı yok diye
Sempatik ağrı, yansıyan ağrı, viseral ağrı, fantom
bir takım sorunları görmezden gelebiliyor. Bu ne-
ağrı gibi pek çok ağrı çeşidi var. Diyelim ki iyi dolma-
denle nöralterapi yapan tıp doktorlarının bütünsel
mış bir kanal tedavisinde ağrı ve görünen bir lezyon
bakış açısıyla bakabilen, teşhis ve tedavilerini bu
yok. Yani somatik ağrı yok. Dişhekimi bu durumda
yolla yapan dişhekimlerine ciddi anlamda ihtiyaç-
bir problem olmadığını düşünür. Aslında burada
ları bulunmakta. Yaklaşık 10 senedir nöral terapi
kronik bir enfeksiyonla beraber eşik altı bir ağrı var.
yapıyorum. 8 senedir de Nöralterapi Derneği’ndeki
Ağrı akut hale gelmediği sürece yok kabul edilme-
eğitmenlerden birisiyim.
sine rağmen bu durum vücuda sürekli olarak zarar
verir. Bütün bu bağlantıları gördüğümüz zaman hem
Neden dişhekimlerine ihtiyaç duyuluyor?
vücuttaki bir çok hastalığın trigeminus kaynaklı ol-
Okul tıbbında ne yazık ki beden göz, diş, kulak, be-
duğunu hem de trigeminus alanındaki bir çok semp-
yin gibi parçalara bölünmüş ve birbiriyle ilişkisi ke-
tomun vücut kaynaklı olduğunu görebiliriz. Nöral
silmiş halde öğretiliyor. Dişhekimleri fakültelerde
terapide oturtmak istediğimiz şey bu düşünce şekli.
topografik anatomi, nöroanatomi ve nörofizyoloji,
okumuyorlar. Bu dersler yurt dışındaki fakülte-
Yani nöral terapi bir teknik değil mantık mı?
lerde olan dersler. Ama Türkiye’de YÖK’ten sonra
İnsan vücudu bir bütün. Bir tedavi yaparken sadece
kaldırılmış. Kendi okul zamanımızdan hatırlarsak
tedavi yapılan yeri değil başka alanlardaki sorunla-
sinirleri teker teker öğrendik. O sinirlerin nereden
rı da görebilmek lazım. Örneğin TME sorunu olan
geçtiğini, diğer sinirlerle ilişkisini ve bağlantılarla
bir hastayı tedavi ederken nöral terapi kullanmak
hangi uzak bölgeleri inerve ettiğini öğrenmedik.
zorundayız. Çünkü tetik noktaları ortadan kaldırıp,
Aynı şey kaslar ve fasyalar için de geçerli. Bütün
kasları gevşetmemiz gerekiyor. Fakat hiç bir eklem
bunların yanı sıra mezuniyetten sonra öğrenilen
vücutta tek başına durmaz,
temel bilimler zamanla unutuluyor ve klinik bilim-
muhakkak
ler öne çıkıyor.
de bozulur. Bu durumda diş-
Örneğin nervus trigeminus. Diğer bütün sinirlerden
hekimine yardımcı olmak için
farklı eşsiz özelliklere sahip. Bu çok önemli özellik
manuel terapi ya da osteopati
bütün vücudu etkilemesi. Vücuttaki neredeyse bü-
işin içine girmek zorunda. Yani
tün duyusal sinirler nervus trigeminusun spinal ve
nöral terapiyle birlikte yardımcı
sensoryel çekirdekleri üzerinden beyine gidiyor.
olan bir başka teknik de araya
Aynı yolla da cevap bütün vücuda yollanıyor. Böyle
giriyor. Komşu eklemlerde ma-
olunca hem dişlerle ilgili sorunlar vücuda yansıyor
nipülasyon yapılması gereki-
hem de vücuttaki sorunlar n. trigeminus alanına
yor. Peki bu iki tedavi yöntemi
yansıyor. Aynı zamanda dengeyle ilgili bütün bil-
TME sorununu bitirdi mi hayır
giler de gene n. trigeminusun mesensephalik nuk-
bitirmedi. Sebebi ortadan kal-
leusuna ve oradan kortekse ulaşıyor. Bağlantı çok
dırmamız gerekiyor ki sorun tekrarlamasın. Belki
büyük ve çok önemli. Bu bağlantıyı kuramadığımız
sebep bruksizm belki sebep eksik diş. belki her-
için de bir çok şeyi gözardı ediyoruz. Örneğin kanal
hangi bir bölgedeki ameliyat skarının fasyayı ve
tedavisi yapıldıktan sonra başı ağrıyan ama dişi
kasları germesi. Tedavinin bu yönde yapılması ge-
ağrımayan hastalar olduğu kadar, dişinde ağrı ol-
rekiyor. Peki bitti mi? Diyelim ki hastanın bruksizmi
duğunu söyleyen ama muayenede veya röntgende
var. Peki bruksizm neden var? Yanlış kontak nokta-
herhangi bir patoloji olmayan hastalarla da karşı-
larından kaynaklanabilir, ortodontik bozukluktan
laşmışızdır. Böyle bir durumda vücudunun başka
kaynaklanabilir, vücudun başka bir yerindeki kasın
bir yerinde problem olup olmadığını düşünmek ge-
çekmesi nedeniyle olabilir, serotonin eksikliğinden
rekiyor. Direkt yansıma yapıyor. Bu semptomların
kaynaklanabilir. Peki serotonin eksikliğine baktığı-
altında aslında hep bilinen anatomik, nörolojik ve
mızda neler görürüz? Psikoloji yüksek lisansındaki
fizyolojik bağlantılar yatıyor.
tezim “Bruksizmde Kişilik Tipleri”ydi. Bu tezi hazır-
komşu
eklemler
lama sırasında benim gördüğüm şu oldu: Bruksizm
Nedeni bilinmeyen ağrılar genellikle psikolojik
tek başına psikolojik değildir. İşin içinde diş de
ağrı olarak tanımlıyor. Bu doğru değil mi sizce?
vardır, diğer kaslar da vardır, stres de vardır. Peki
Psikolojik denilen bir sürü şey aslında psikolojik de-
stres neden olur? Her zaman hasta stres yaratabi-
ğil. Dişhekimleri ve tıp doktorlarının birçoğu soma-
lecek bir olay yaşamak zorunda değildir, bruksizm
tik ağrıya bakıyor. Halbuki ağrının çeşitleri çok fazla.
olması
için. Stres
serotonin eksikliğinden
dergi mart/nisan 2016
51
olur. Serotoninin %20’si beyinde, %80’i barsak-
hasta tedaviye başladığınızdan beri ağrısı olduğu-
larda üretilir. Barsaklar bozuksa serotonin eksiktir.
nu söylüyor. Bu sefer kanal tedavisi yapılıyor fakat
Beslenmeyi düzenleyerek serotonini yükseltebilir-
ağrı geçmiyor. Nedeni bulunamıyor, psikolojik de-
siniz. Yani hastanın bağırsaklarını düzelttiğinizde
nebiliyor, dişler çekime kadar gidebiliyor. Halbuki
stresinin büyük bir kısmını da düzeltebilirsiniz.
orada düşünülecek şey şu; hastanın bu restoras-
Yani nöralterapi sadece bir enjeksiyon yapma tek-
yon maddelerine hassasiyeti var mı? Eğer hassasi-
niği değildir, bir teşhis ve teda-
yeti kinesiyolojiyle tespit edebiliyorsanız çözüme
vi mantığıdır.
gidebilirsiniz. Başarısız vakaların %70-80’ini düzeltebilirsiniz. Trigeminus nevraljisinde nörologlar
TME sorunu çözerken ne kadar
epilepsi ilacı veriyor. Oysa bu dişhekimliğinin alanı
çok şey düşünmek gerekiyor.
ve çoğunlukla kaynak ağız içindeki cerrahi yapıl-
Evet, bütünsel bakmak işte
mış alanlar ve nöralterapiyle düzeltilebiliyor. TME
bu. Dişhekimlerinin bütünsel
ise ne fizik tedavicilerin tam anlamıyla tanıdığı bir
dişhekimliği teknikleri kullana-
alan ne de dişhekimlerinin. Ortada kalan ancak
rak baş edebilecekleri pek çok
çene ekleminde ağrı olduğu zaman hastaların dok-
semptom var. Fakat bazıların-
tor doktor dolaştığı, çoğu zaman çözümsüz olan,
da da tıp doktoru nöralterapist-
cerrahi operasyonlardan tam sonuç alınamayan
lerle veya manuelterapistlerle
bir vaka. Oysa boyun ve bel ağrılarının büyük ço-
beraber çalışmaları gerekiyor.
ğunluğu çene eklemi problemlerinden kaynaklıdır.
Nöralterapistler de bütünsel
Çene eklemini düzelterek bel ve boyun ağrısının
dişhekimleri ile birlikte çalış-
oluşmasını engelleyebilir veya tedavi edebilirsiniz.
mak istiyor ama yeterli sayıda
Hasta geliyor, sizden başka kimse bunu söylemedi
bizim bakışımızla bakabilecek
ki diyor. Bunu sadece nöralterapistler, manuelte-
dişhekimi bulamıyorlar. Diş-
rapistler ve osteopatlar söylüyor. Oysa bütün bu
hekimliği açısından da ağız
bağlantılar anatomi bilgilerinin içinde var, fakat fa-
bölgesindeki her türlü hastalı-
kültelerde sistemlerin birbirleriyle olan ilişkilerine
ğı çok daha kolay düzeltebilecek bütünsel tedavi
dikkat çekilmediğinden böyle bir bilgi yok gibi farz
yöntemlerini öğrenmemiz gerekiyor. En başında
ediliyor ve hastanın anamnezde ve muayenesinde
nöralterapi ve akupunktur geliyor. Nöral terapide
TME unutuluyor.
örneğin bir ameliyat yaptığınızda sadece lenflerin
daha iyi çalışmasını sağlayarak hastanın şişliğini,
Nöral terapi nasıl uygulanan bir tedavi?
ağrısını azaltabilirsiniz. Ya da nedenini bulamadı-
Otonom sinir sistemi diğer bir deyişle vegetatif sis-
ğınız ağrıların kaynağını bulabilirsiniz. Çok güzel
temin kendini iyileştirme kapasitesi vardır. Nöral
bir dolgu yapıldı ve pulpaya yakın değilsiniz ama
terapi lokal anesteziklerle yapılan, bu kapasiteyi
uyaran bir tedavi yöntemidir ve %0.4 adrenalinsiz
lidocain kullanılarak yapılır. Uygulama yerlerini ve
mantığını bilmek şart. Bu sadece bir teknik değil,
bir mantık. Bu mantık ancak bütünsel bakabildiğinizde kuruluyor. Bizim bölgemiz trigeminus alanı.
Trigeminus alanının çok fazla yerle bağlantısı var.
Bütün bu bağlantılar kurslarda öğreniliyor ve bu
bağlantılara göre lokal anesteziklerle tedavi yapılıyor. Lokal anesteziklerin bizim kullandığımız
amacının dışında da birçok amacı var. Normalde
hücre zarının akson potansiyeli azaldığında yani
ATP enerjisi ortadan kalktığı zaman sodyum potasyum kapakçıkları açılıp kapanamaz ve hücre içine
oksijen gelmesi azalır ve içerdeki toksin dışarı atılamaz. Hücre ölüme doğru gitmeye başlar. Lokal
anesteziğin 180 milivolt enerjisi vardır. Bölgeye her
lokal anestezik verildiğinde anestezik madde yıkılana kadar bir miktar enerjisi hücre zarında kalır ve
52
dergi mart/nisan 2016
hücre zarı aynı bir pil gibi şarj olur. Lokal anesteziklerin aynı zamanda antihistaminik, antiseptik, antiallerjen, antikanserojen özelliği var. Nöralterapide
de lokal anesteziklerin uyuşturma haricindeki bu
özellikleri kullanılıyor.
Dişhekimleri yasal olarak kendi alanlarında bu
uygulamaları yapabiliyor mu?
Şu anda 15 tane tamamlayıcı tıp tekniği yasal
olarak geçti. Dişhekimleri yasal olarak 10 tanesini kendi alanlarında yapabiliyor. Bunların içinde
başta akupunktur olmak üzere hipnoz, ozon, prototerapi, osteopati, fitoterapi, homeopati, kupa
uygulaması, mezoterapi, proloterapi gibi alanlar
var. Biz de Bütünsel Dişhekimliği Derneği altında
bu konuların herhangi birisini veya bir kaçını almış
ve bitirme sertifikaları olan dişhekimlerini bir çatı
altında topluyoruz. Aynı zamanda kendi bünyemizde ve kardeş derneklerimizle işbirliği yaparak yeni
kurslar vererek bütünsel dişhekimlerinin sayısını
arttırmaya çalışıyoruz. Nöral terapi tamamlayıcı tıp
yasası içinde çıkmadı. Çünkü bu tekniğin tamamen
Batı tıbbı bilgileriyle ve malzemeleriyle uygulanmasından dolayı okul tıbbının içerisinde yer alması
yani tıp ve dişhekimliği fakültelerinin ders müfredatı içinde bir ders olması gerekiyor. Şu anda pek
çok tıp fakültesi değişik tamamlayıcı tıp tekniklerini sertifika programları şeklinde öğretmek için bir
yarış halinde. Bu eğitimler bakanlıkça belirlenen
ve Avrupa’daki örneklerinin müfredatı ve saatine
sahip olmak durumunda. Fakat Sağlık Bakanlığı
hangi fakültelerin bu eğitimleri yapacağına henüz
karar vermedi. Bu nedenle hangi sertifikayı alırsanız alın bakanlık sizi yasal olarak tanımıyor. Ancak
bir üniversiteyi görevlendirdikten sonra bu sertifi-
tane tamamlayıcı tıp tekniğini öğrenen kişiye tamamlayıcı tıp doktoru unvanı veriliyor.
Bizim amacımız tamamlayıcı tıp doktorları ve
dişhekimleri yetiştirmek. Bu yüzden Bütünsel
Dişhekimliği Derneği’ni kurduk. Şu anda neredeyse bütün Avrupa, Kuzey ve Güney Amerika, Asya’da yani dünyanın büyük bir kısmında
çeşitli tamamlayıcı tıp teknikleri öğretiliyor ve
kullanılıyor. Gün geçtikçe bu yöntemleri tercih
eden hasta ve buna bağlı olarak da doktor sayısı artıyor. Bütünsel bakmak, binlerce yıldır
uygulandığı halde son yüzyılda ilaç ve cihaz
üreten firmaların etkisiyle bir süreliğine unutulmuş gibi görünse de son yıllarda önemi bir
kere daha fark edilip hızla uygulama oranları
artmaktadır. Yani bütünsel dişhekimliği GELECEĞİN DİŞHEKİMLİĞİDİR diyebiliriz.
kalar bakanlıkça onaylanacak.
Konuyla ilgilenmek isteyen meslektaşlarımıza
nasıl bir yol önerirsiniz? Bu kadar uzun yıllar mı
gerekiyor?
Önce bizim derneklerimizden bahsedeyim. 6 kardeş derneğimiz var. Bütünsel Dişhekimliği Derneği, Nöralterapi Derneği, Akupunktur Derneği,
Kinesiyoloji Derneği, Manuel Terapi Derneği, Tamamlayıcı Tıp Derneği. Bütün bu dernekler kendi
konularıyla ilgili uluslararası eğitim programının
müfredatıyla kurslar veriyor. Çok yeni olarak da
federasyon kurduk. Şu an federasyonun altında
bütün derneklerin eğitimi gene uluslararası olacak. Yurtdışında Bütünsel Dişhekimliği Derneklerinde yapılan eğitimlerde nöral terapi, akupunktur,
hipnoz, şelasyon vs. bir arada öğretiliyor. Dört
dergi mart/nisan 2016
53
“Dişhekimi üç boyutlu görmeyi, üç
boyutlu düşünmeyi bilen biri olmak
zorundadır”
Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası etkinlikleri kapsamında düzenlenen “Sanatçı Dişhekimleri Karma Sergisi”, bize meslektaşlarımızın bilinmeyen yönlerini tanıma fırsatı verdi. Bu meslektaşlarımızdan biri de
İhsan Günder. Günder, sergiye senfoni orkestrası maketiyle katılmış ve oldukça da ilgi görmüştü. Biz de
meslektaşımızı ziyaret ettik ve bu keyifli uğraşısıyla ilgili Dergi için sohbet ettik.
Dişhekimi
Özlem Batur Havza
[email protected]
Bize kendinizi tanıtır mısınız?
Ağırlıkla figür modifikasyonu üzerine çalışıyorum.
1953 doğumluyum, 63 yaşındayım. Marmara Üni-
Figürler yurt dışından ham ve genellikle boyasız
versitesi mezunuyum. Yaklaşık 40 yıldır dişheki-
olarak geliyor. Bu figürler Avrupai görünümde,
miyim.
batılı tarzda insan figürleri. Ben bunları tamamen
bizden figürlere çeviriyorum. En iyi yapabildiğim
Maketlere ilginiz ne zaman ve nasıl başladı?
işlerden biri bu.
Çocukluğumdan beri maketlerle, oyuncaklarla va-
54
dergi mart/nisan 2016
kit geçirmeyi seviyorum. Yaklaşık son 15-20 sene-
Gördüğüm kadarıyla şu an üzerinde çalıştığı-
dir de bu işlere ağırlık verdim. Bilhassa trenler ve
nız maket sanırım Zonaro’nun, Fatih Sultan
canlandırmalar üzerine çalışıyorum. Boş zamanla-
Mehmet’in İstanbul’un kapılarından girişini res-
rımda günde 2-3 saat bunlarla uğraşıyorum. Son
mettiği tablonun maketi. Bize biraz anlatır mısı-
yıllarda ciddi ciddi işler ortaya çıkmaya başladı.
nız?
Senfoni orkestrası maketimin iki modülü Oda’nın
Bu tablonun aslını Hasan Rıza Bey yapmış. Ken-
sergisinde yer aldı.
disi Edirne Askeri Hastanesi’nin müdürü, asker
ressamlarımızdanmış. Karakalem çalışmış ve o
işim dişhekimliği. Biri gelip bu maketi istese veri-
tablo Deniz Müzesi’nde... Zonaro’nun tablosu Dol-
rim ama satamam. Çünkü değerini bilmiyorum, ben
mabahçe Sarayı’nda. Halen üzerinde çalışıyorum;
bunu para için yapmadım ki. Bazen bunu bana yap
şimdiki haline gelmesi yaklaşık 5 aylık çalışma
parası neyse verelim diyorlar, kabul etmiyorum.
sonucunda oldu. Ön araştırması yaklaşık bir buçuk
Bunu profesyonel yapan insanlar var ama herkesin
ayımı aldı. Müzelere giderek, tarihçilerle, sanat
yapabildikleri farklı. Gerçi kimi benim yapabildik-
tarihçileriyle konuşarak ciddi bir araştırma yapıyo-
lerimi yapamaz, ben de başkasının yapabildiğini
rum. Maketler zaman içinde yıpranabiliyor, süreç
yapamam belki ama yine de benim hobim bu; pro-
içinde elden geçirmek gerekiyor. Bu projenin ay-
fesyonel gözle bakamam. Benim en büyük farkım
dınlatma problemini çözmeye çalışıyorum şimdi.
alafranga figürleri alaturka figürlere çevirmek.
Bir dönem Eskişehirli bir fotoğraf sanatçısı Birol
Projeleri neye göre seçiyorsunuz, süreç nasıl iler-
Kayrak benim alaturka figürlerimle ilgilendi fotoğ-
liyor?
raflarında kullanmak için. “Küçük Şeyler” projesi
Özel olarak “ne yapsam” diye düşünmüyorum; fi-
ortaya çıktı, bir albüm hazırladı. Çekimlerde bera-
kirler aklıma geliyor. Güzel bir şey görünce insan
ber çalıştık. Pilavcı, kokoreççi, yoğurtçu, ayakkabı
kendini alamıyor, yapmak istiyor zaten. Zaman za-
boyacısı, uçurtma uçuran çocuk, şerbetçi, macun-
man talepler de olabiliyor. Mesela ünlü yönetmen-
cu figürlerim kullanıldı. Bu projenin İFSAK’ta gös-
lerimizden birinin isteği üzerine, hayranı olduğu
terimi yapıldı ve çok güzel oldu. Elbette sunum çok
Tamburi Cemil Bey’in yer aldığı bir incesaz takımı
önemli oluyor.
yapıyorum.
Hazırlık safhası çok önemli. Hepsinin hikâyesi, de-
Sunum önemli dediniz; katıldığınız için tüm
tayları var, araştırmak gerekiyor. Mesela senfoni
meslektaşlarımız adına tekrar teşekkür ederek,
orkestrasının hazırlığı için yine yaklaşık bir buçuk
Oda’mızın sergisini nasıl bulduğunuzu sormak is-
ay uğraştım. Müzisyenler nasıl oturuyor? Bir dü-
terim. Kişisel bir sergi düşünüyor musunuz?
zeni, dizilişi var çünkü. Bas sesler sağda, tiz sesler
Sergi çok iyi oldu. Biz dişhekimleri sosyal ortamda
solda. Orkestra şefi nasıl duruyor, kemancılar nasıl
bir araya geldiğimizde mesleki konulardan başka
oturuyor, birinci kemancı kim? Bunları araştırma-
şeyler de konuşabilelim, sanatı ve ürettiklerimizi
dan, önbilginiz olmadan başlamak mümkün değil
de konuşalım artık. Hatta bunu biraz daha da ge-
zaten.
liştirelim isterim. Çok yetenekli meslektaşlarımız
Bir ara Efes’teki eserlere merak saldım. 2-3 sene
vardı, bunları görmek çok güzel. Kongrelerde de
onlarla uğraştım. Efes’in 5 güzeli diye adlandırdı-
bir şeyler yapılabilir mi mesela? Basın müzesin-
ğım Halikarnas Tapınağı, Artemis Tapınağı, Zeus
deki fiziksel koşullar Efes Beşlisi için çok uygun
Sunağı, Celsus Kütüphanesi, Hadrian Tapınağı’nın
değildi; tekrar sergi olursa ve mekân uygun olursa
tamamen aslına uygun maketlerini yaptım. Bu
onları kullanmak isterim. Kişisel sergi olarak şu an
antik eserlerden iki tanesi ülkemizde şu anda
için planlanmış bir şey yok.
ayakta duruyor. Diğerlerinin harabeleri bizde, asılları Almanya’da. Bunun için bizzat
Almanya’ya gittim inceledim, konuştum,
fotoğrafladım, araştırdım. Bunları burada
sergilemedim. Bir kere Almanya’ya gönderdim, Berlin’de sergilendi. Onlar çok güzel
korumalı bir şekilde geldiler, aldılar ve geri
gönderdiler. Burada bunların sergilenmesi
için talep olmadı.
Bir işadamı Titanik maketi yapmış. Bunun
üstüne “o orkestrayı yapar mısınız?” dediler mesela.
Bu işle ilgilenenler tanıyor sizi o zaman?
Herkes tanımaz, ben çok çıkmıyorum ortaya. Nedeni de para teklif etmeleri. Benim
işim bu değil ki, bu benim hobim. Benim
dergi mart/nisan 2016
55
Gerçekten
çok
yetenekli
Genelde malzemeleri hep yurtdışından almak zo-
meslektaşlarımız var değil
rundayım, burada yok maalesef, ama bazen bizim
mi? Mesleğimizden dolayı
dişhekimliği malzemelerinden destek aldığım olu-
bu tür uğraşlara bir yatkınlık
yor. Silikonla ölçü alıp soğuk akrilikle çoğalttığım
gelişiyor mu sizce?
figürler oldu mesela. Tarihi geçmiş kompozitleri de
Mesleğimizden dolayı ince
kullanıyorum bazen. Bu meslek başka türlü olmaz;
işe bir yatkınlığımız elbette
mutlaka bir hobi lazım.
var. Mesleğimiz yaratıcılığa
56
dergi mart/nisan 2016
bağlı zaten. Aslında yaptığı-
Hobilerle ilgili bu yorumu hep duyuyorum meslek
mız işe kendi yorumumuzu
dışında da üretken ve yaratıcı olan meslektaşları-
katıyoruz. Siz bir total yapar-
mızdan. Gerçekten, olmazsa olmaz mı?
sınız başka olur ben yaparım
Maket benim için boş vakitleri değerlendirmek için
başka olur. Hem mesleğin
çok güzel bir uğraş. Muayenehanede boş geçen za-
hobilere hem hobilerin mes-
manları böyle değerlendiriyorum. Bir nevi kendimi
leğe katkısı var.
emekliliğe hazırlıyorum. Kafamda başka işler var
Bir hocamız, “dişhekimi üç
şimdi mesela. Bir tren kurgusu yapmak istiyorum
boyutlu görmeyi, üç boyutlu
ama bizden olacak. Buna benzer başka işler ya-
düşünmeyi bilen biri olmak
panlar var ama Avrupai kurgular. Benim aklımdaki
zorundadır ve bizim fakülte-
tamamen eski zamanlardan kalan, eski Anadolu’yu
deki eğitimimiz bunun üzeri-
canlandıran bir kurgu. Ufak ufak hazırlıklarına baş-
ne kuruludur” demişti. Hakikaten makette de bu
ladım. Şimdilik birkaç tane eski ev var hazırladı-
önemli. Bu düşünce tarzı ve eğitimin çok büyük bir
ğım. Yanında tandırı, ocağı olan, Anadolu’nun köy
etkisi var.
evleri olacak.
Benim çocukluğumdan itibaren hep merakım var-
Bence meslektaşlarımızın mutlaka bir hobileri ol-
dı. 8-9 yaşından beri. İlk olarak kibrit kutularından
sun ama ne olursa olsun hiç fark etmez. Hiç bir şey
Hilton Oteli’ni yapmıştım. O zamanlar o müthiş bir
aklınıza gelmiyorsa sürpriz yumurtaların içinden
yapıydı ve onun üzerine yapı yoktu İstanbul’da.
çıkan ya da fast food zincirlerinin çocuk menüle-
Çok hayran olurduk. Çocukça bir iş oldu ama de-
riyle verilen oyuncakları biriktirin. İnanılmaz güzel
vam etti. Ortaokuldayken elişi dersi vardı. Hoca-
oyuncaklar çıkabiliyor. Oyuncak deyip geçmemek
larımız çok şey öğrettiler. Ebru, cilt yapmak, renkli
lazım, müthiş şeyler var. Bu iş için hobi fuarlarına
kâğıtlardan resim yapmak, samanlardan kesip ya-
ve oyuncak fuarlarına gidiyorum, oralarda çok gü-
pıştırarak yazılar vs. beni çok etkiledi. Bu mesleğe
zel şeylere rastlıyorum.
de belki o yüzden geçtim. Gerçi dişhekimliği baba
Pek çok alternatif var; bana göre, bu mesleği yapı-
mesleğiydi ona da yatkınlık vardı tabi.
yorsanız bir hobi şart.
dergi mart/nisan 2016
57
Bu sayımızda konuğumuz Güney Kore’den Prof. Dr. Young J.Kim. Kendisiyle ortak
arkadaşımız, meslektaşımız Seyhan Akar sayesinde tanıştık. İlginç paylaşımları, yemek
pişirme merakı ve özellikle mütevazi kişiliği çok dikkat çekici. Kendisini anlatmasını
istediğimde o kadar kısa cümleler kullandı ki ben daha fazlasını isteyince ‘Seyhan’a sor
deyiverdi’.
Dişhekimi
Sevgi Türkmen
[email protected]
GÜNEY KORE
zaman gönüllü olarak ekibiyle birlikte çevre ülkelerde mobil sağlık hizmet çalışmalarında bulunduklarını biliyorum.
Mr. Young bize kendinizi nasıl anlatırsınız?
Uluslararası Engelliler Ağız Diş Sağlığı Derneği’nin
Seul Devlet Üniversitesi’nde (Seul National Dental
Kore adına aktif üyesidir. Koruyucu Dişhekimliği
University) Pediatrik Dişhekimliği Bölümü öğretim
üzerine bilimsel çalışmaları vardır.
üyesiyim. Öğrencilerime pedodonti dersi veriyo-
Profesör Young J.Kim’i 2014 yılında bir kongre
rum ve aynı fakültenin hastanesinde hasta kabul
öncesi İstanbul’da ağırladım. Meslek ve dostluk
ediyorum.
adına güzel paylaşımlarda bulunduk.
Kendisi ayrıca Asya mutfağı konusunda oldukça
Seyhan Akar’ın anlatımı ise;
bilgili ve yeteneklidir.
Sayın Profesör Young J. Kim Seul Üniversitesi’nde
Dişhekimliğinde uluslararası arkadaşlıklar saye-
özellikle engellilerle çalışan bir pedodontisttir.
sinde global bakış adına bizde olan ya da olmayan
Kendisiyle 2007’de Taiwan’da Engellilerin Ağız
bazı şeyleri yakalamak mesleğimize ve bize fark
Bakım Konferansı’nda tanıştık. Ben engelliler ko-
kazandırır diye düşünüyorum.
nusunda TDB ‘yi, kendisi de Kore’yi temsil ediyordu. Genel Anestezi altında dişhekimliği konusun-
Sayın Young Bize ülkenizi anlatır mısınız?
da bilgi alışverişinde bulunduk.
Biliyorsunuz Kore Kuzey ve Güney diye ikiye ay-
Kendisi doçentlik öncesi 2 yıl Amerika’da,
rılıyor. Ülkemizde 4 mevsim dolu dolu yaşanır ve
UCLA’da engellilerle ilgili çalışmalar yaptı.
insanlarım olduça çalışkan ve neşelidir.
Asya Pasifik bölgesinin lider ülkelerinden olan Gü-
58
dergi mart/nisan 2016
ney Kore’yi temsilen birçok uluslararası kongre,
Ülkede dişhekimliği eğitimi kaç yıldır?
konferanslarda eğitmen olarak görev aldı. Zaman
4 yıllık orta eğitimden sonra 4 yıl dişhekimliği, 1 yıl
PROF. DR.
YOUNG J.KİM
intern, 3 yıl uzmanlık eğitimi sürer. 6 tane devlet, 5
Mesleğiniz dışında ilgi duyduğunuz alanlar var mı?
tane de özel dişhekimliği fakültesi vardır. Ülke ge-
Yemek yapmayı çok seviyorum.
nelinde 20.000 dişhekimi var. Ülkenin her yanında
yaygın hizmet vardır.
Türkiye’yi nasıl buldunuz?
Ben de ülkemde bu mesleği yapıyor olmaktan ol-
Seyhan sayesinde İstanbul’u gezdim ve çok be-
dukça mutluyum. Ailem de kayınbiraderim de diş-
ğendim.
hekimi.
KDA olarak adlandırdığımız Kore Dişhekimliği Birliğimiz olası sorunlarımızda yardımcı oluyor. Ben
devlet hastanesinde çalıştığım için fazla bürokrasi
ile uğraşmadım ama özel bir klinik açmak gerektiğinde gerekli donanım yanında bir yığın işlemlerle
de uğraşmak gerekiyor.
Sosyal güvenlik sistemi nasıl işliyor?
Kore’de herkesin bağlı olduğu bir sistem var. Bir
de buna ilave olarak özel sağlık sigortaları mevcut.
Fakat diş tedavilerinde bazı alanlar kapsam dışı.
Diş tedavi ücretleri hakkında bir fikir edinebilir
miyiz?
Ortalama olarak bir dolgu 50 Dolar, implant 1500,
ortodontik tedavi 3000, kuron üye 400, kanal tedavileri 100 dolar civarı.
dergi mart/nisan 2016
59
Eşsiz kadınlardı...
Bir şafak vakti,
yola koyulup gittiler...
‘’Doktor bey diyoruz hep siz kusura bakmayın doktor hanım’’
-hastalarımızdan sık duyduğumuz bir cümle-
Dişhekimi
Emel Uysal
Tarihte hemen her sevdiğim kadının hayatı trajedi-
olsanız dahi sizi öldürene değin bir akıl hastanesine
den ibaret diyebilirim. Bunun benim seçimlerimle
zalimce kapatabildikleri acımasız bir erkek dünyası
ilgili olmadığını, erkek egemen dünyanın kadına
hala burası ve başka bir biçimde hükmü sürüyor.
biçtiği makus talihle ilişkili bir açıklaması olduğunu
Size bu kadınlar fazla "queer" gözükmüş olabilir.
belirtmeme izin verin. Bunu tahlil etmek çok zaman
Eşi tarafından aldatılan, özgürlüklerinden koparı-
almamıştı zira her kız çocuğu doğduğunda suskun-
larak kendi deyimiyle cam bir fanusa koyulan şair
luğu sevmiş, bunu kılavuz edinmiş bir topluma atıl-
Sylvia Plath'in oldukça dramatik ve intiharlarla dolu
mıştık. Yaşamımızda her gerçeklik önce biz kadın-
hayatı çok tanıdık değil mi? Çocuklarının karnını do-
lara temas ederken o hayatın dibine doğru hızlıca
yurduktan sonra kafasını gaz dolu fırına kapatarak
büyüyüp serpildik. Şu gezegende kadınlara diken-
ölüme gidiş şekli? Onun baktığı yerden aynı dehşeti
siz gül bahçeleri vaat edilmediğini biliyoruz neyse
gördüğü için mi şair Nilgün Marmara 29 yaşında in-
ki; bu durum bizi nasıl köklü bir tehlikeyle karşı
tihar etmişti acaba?
karşıya olduğumuz ve mücadele yöntemlerimiz ko-
Virginia Woolf
60
dergi mart/nisan 2016
nusunda daha güçlü ve temkinli kılıyor. Şimdilik bu
Neden bu eşsiz kadınlar korkunç bir etkiyle sökün
güce sıkıca tutunuyor, bizleri sinsi ve düşüncesizce
ederek çekip gitmek istiyordu bu dünyadan? Hayat-
bir Sindirella Sendromu'na (Colette Dowling) atan-
larının satır aralarından ve geride bıraktıkları ipuç-
lardan sorulacak hesabı sonraya bırakıyorum.
larından biliyoruz ki nefes alacak bir yaşam alanı
Üniversite yıllarımda tanışarak hayran olduğum in-
bulamadıkları, tüm sınırları erkeklerin belirlediği
giliz yazar Virginia Woolf'u ve
toplumlarında bir varoluş mücadelesi veriyorlardı
nadide 'Dalgalar' eserini anım-
ve biz dünyanın bu ahvalini hala değiştirebilmiş de-
sıyorum. Woolf olarak dünyaya
ğiliz.
geldiğinizi düşünün; öylesine
Etrafa dikkatle baktığımızda benzer hayatı yaşayan
şırıl şırıl akan bir bilince sa-
kadınları farkedebiliriz; doktor, mühendis, terzi,
hipsiniz, etkileyici bir yazım
kasiyer, sekreter, ev işçisi, en yaygın olarak sosyal
tekniğiniz ve nesilleri etkileyen
hayata oldukça artı değer kattıkları halde emeği
engin bir düşünsel dünyanız
buhar olan büyük ve sessiz kadınlar sınıfı. Hemen
var ve kocanıza mektup yaz-
akla gelen annemiz, yakın arkadaşımız, işteki çalı-
mak suretiyle ceplerinize taş
şanımız, kadın hocamız, dul teyzemiz, komşumuz
doldurup kendinizi derin sulara
ya da söyleyelim gitsin tam da kendimiz. Bizim hiç
bırakarak ölümü yeğ tutuyor ve
üstümüzden çıkarıp olduğumuz gibi gezmemize
o dünyayı terk ediyorsunuz. Ya
izin verilmeyen ahlaki elbiselerimiz... Otoriteden
da tarihte kendine daha fazla
türlü eşitsizliğe rağmen koparıp sökülerek alınan
yer edinen heykeltraş Auguste
titrlerimiz ve aynı erkek dünyanın dizayn ettiği sta-
Rodin'e karşın eski sevgilisi eti-
tülerimiz... Ailedeki namus timsali tanıyamadığımız
ketiyle anılacak Camille Claudel
hallerimiz... Hiç bitmek bilmeyen başkalarının saa-
olarak doğmuş olalım; insanla-
detine endeksli toplumsal ödevlerimiz ve hepsinin
ra heykellerin nefes alabildikle-
ödülü sahte memnuniyetlerimiz...
rini, mermerlere can verilebildi-
Birazcık kendimiz gibi nefes almak mümkün mü
ğini düşündürecek yetenekte
acaba?
Tam da Tezer Özlü'nün güzel siniriyle soralım:
o masif çaresizliğine sinirlenmiştim, onun aydınlık yoluna
"Ama insanın gerçek yeteneğini, tüm yaşamını, ka-
devam edememesi ve öldürü-
nını, aklını, varoluşunu, verdiği iç dünyasının olgu-
lüş şekli çok üzücü fakat bir o
larının sizler için hiçbir değeri yok ki... Bırakıyorsun
kadar ilham verici.
insan onları kendisiyle birlikte gömsün. Ama hayır,
Spor demişken yeni öğrendim
hiç değilse susarak hepsini yüzünüze haykırmak is-
ki yakın tarih 1955-1970 yılla-
tiyorum. Sizin düzeninizle, akıl anlayışınızla, namus
rı arasında Almanya'da futbol
anlayışınızla, başarı anlayışınızla hiç bağdaşan ya-
federasyonu kadınlara futbol
nım yok. Aranızda dolaşmak için giyiniyorum. Hem
oynamayı yasaklamış, sebep-
de iyi giyiniyorum. İyi giyinene iyi yer verdiğiniz için.
leri ise şöyle: "Top kapma
Aranızda dolaşmak için çalışıyorum. İstediğimi ça-
mücadelesinde kadın zarafeti
lışmama izin vermediğiniz için. İçgüdülerimi hiçbir
ortadan kalkıyor, beden ve ruh
işte uygulamama izin vermediğiniz için. Hiçbir çaba
bazı hasarlara maruz kalıyor.
Bedenin sergilenmesi de ahlaken sakıncalı" imiş. Erkek
hangi iklimde ise kadına biçtiği
rol onun iklimine uygun şekilleniyor diyebiliriz; ister doğuda erkeğin şehvetini frenleme
görevinde örtünme ile yapılsın
ister batının tamamen kendi ölçütlerinde dayat-
Camille Claudel
tığı zariflikle ve narinlikle sınırlandırılsın sonuçta
yasaklamaya münasip kılan mezura hep erkeğin
elinde. Sporcu bir kadın olacaksak spor dalımızdan önce erkeklerden farklı olarak sporun içinde
varolabilmek için ayrı efor harcamamız gerekiyor.
Kadınların sporda kabul görmemesi, eski Yunanda
olimpiyatlara kadınların alınmamasına dayanıyor.
Modern oyunların tekrar doğmasıyla, Baron Pierharcamadan bunları yapabiliyorum, bir şey yapıldı
re De Coubertin (Uluslararası olimpiyat komitesi
sanıyorsunuz. Yaşamım boyunca içimi kemirttiniz.
kurucusu sporcu, tarihçi) tara-
Evlerinizle. Okullarınızla. İşyerlerinizle. Özel ya da
fından da sürdürülmüş. Dünya
resmi kuruluşlarınızla içimi kemirttiniz. Ölmek is-
sporunun gelişmesinde ve yay-
tedim, dirilttiniz. Yazı yazmak istedim, aç kalırsın
gınlaşmasında önemli bir yeri
dediniz. Aç kalmayı denedim, serum verdiniz. De-
olan Coubertin yaptığı ateşli
lirdim, kafama elektrik verdiniz. Hiç aile olmayacak
konuşmalarla, 1901'de “Kadın-
insanla bir araya geldim, gene aile olduk. Ben bütün
ların rolü, erkeklerin galibiye-
bunların dışındayım..."
tini takdir etmektir”, 1902'de
Nilgün Marmara
“Kadın sporları, doğanın kuAsırlarca Gökbilim dahil her alana egemen bir er-
rallarına
aykırıdır”,
1912'de
kek bilim dünyasıyla böbürlenilirken bundan 1600
“Olimpiyat oyunları erkeklere
yıl önce Mısır'ın İskenderiye Kütüphanesi'nde
ayrılmalı ve kadın sporcuların
Hypetia isimli Yunan filozof, matematikçi ve ast-
görünüşlerinin korkutucu oldu-
ronom olan bir kadının bilime eşsiz katkılarını,
ğu düşüncesi vurgulanmalıdır”
Hristiyan alemine karşı dimdik bilimi savunarak
buyurmuşlar. (McPherson B.D.,
kafa tutuşunu ve bundan dolayı şeytan olarak ad-
Curtis, J.E., Loy, J. W., The Soci-
landırılıp yerlerde sürüklenerek -tasvirlerinde bile
al Significance of Sport, Human
dayanılmaz- öldürülüşünü öğrendiğimde; hem üst
Kinetics, Champaign, 1989)
ligdeki büyük takıma gol atmış taşra takımının şah-
Olimpiyatların toplumları ruhen
lanan taraftarı edasıyla bir zafer duygusu hissetmiş
ve bedenen geliştirmek, dünya
hem de salt kadın olmanın bizi alt liglere hapseden
barışına katkı sunmak gibi ulvi
dergi mart/nisan 2016
61
Marie Curie
amaçları olduğu düşünülünce
aşk dedikodularının onu depresyona soktuğunu ve
erkeklerin yine toplumun par-
bunun bir skandal olarak malzeme edildiğini biliyor
çası olan kadınları yok saydı-
muydunuz? Yani Marie Curie de olsanız kadınsınız,
ğını söyleyebiliriz. Şimdilerde
erkeklerin onaylamadığı bilimsel statüleriniz ve aşk
durum bundan daha iyi olsa
hayatınız olmayabilir. Cinsiyetin bilimde epistemo-
da hala kadınların yeterince
lojik bir fark yaratmadığı biliniyor fakat kadınların
sporda yer aldığını ve branş
sürekli erkek egemen tarafından ayrılan yere otur-
seçimlerinde özgür olduğunu
masına razı olacak değiliz özellikle kadınlara daha
kim söyleyebilir? Onların bale,
fazla alan açılması gerektiği ortadayken. Örneğin
estetik jimnastik gibi dallara
meme kanserine yönelik çalışmaların tıbba dahil
daha çok yönlendirildiğini, olur
edilişi ancak kadınların örgütlenerek itirazları so-
da beklenmeyen branşlarda
nucu kazanılan bir mücadelenin ürünü olabiliyorsa,
erkeğe yakın başarı gözlenirse
(Kourany, 2003) daha fazla örgütlenerek sadece
cinsiyet ya da doping testlerine
bilim değil yaşamın her alanında yer edindiğimizde
tabi tutulduklarını hala üzün-
dünyada neler değişebilir kimbilir? Örgütlenmeden
tüyle izliyoruz.
sadece bireysel olarak okuyup gelişsek de ülkemiz-
Akademilerde de işler farklı
deki şu feci tabloyu değiştirmek mümkün görünmü-
görünmüyor. Kadın hocalarımız hemen o yolları ne
yor.
kadar zor tırmandıklarını hatırlayacaktır. ABD'de
Sürekli meczup, edilgen, zayıf, eksik, kırılgan gibi
yapılan bir psikolojik çalışmada, öğretim üyelerine
modellendiğimiz bir kadınlık tipinin zıddı olarak
benzer özellikleri olan kadın ve erkek isimleriyle
kendini tanımlayan tepemize inen, had bildiren bir
hazırlanmış sahte akademisyen özgeçmişleri (C.V)
erkeklik var. Özgün bireyler olarak okuyup, çalışıp,
gösterilip hangilerini işe alacakları sorulmuş. Öz-
sürekli ürettiğimiz halde yaşamın mütemadiyen
geçmişler aynı bile olsa öğretim üyeleri %70'e %45
çoğunlukla erkek isimli C.V'leri tercih etmişler.
(Rhea E. Steinpreis ve diğerleri,1999) Çarpıcı bir üstünlük. Herkes fark yaratan bir parametreye ihtiyaç
duymadan erkekleri akademiye alma konusunda
gizli bir sözleşme yapmış sanki. Kadınlar bunun gibi
çok fazla sayıda verilere alışık sanırım sistemin kendini güvenle sürdürmeye güdülü bir programa sahip
olduğunu evvelce öğrendik. Bu bizim sadece vahşi
kadın arketipimizden gelen mistik güçlerimizin
yeteneği değil elbette hayat pratiğinde yüzümüze
inen tokatlarla hala deneyim ediyoruz.
Beynin motor işlev olarak konuşma alanından (Broca alanı) ismini hatırlayacağımız Fransız hekim ve
Antropolog Paul Broca 1861'de ; "Unutmamalıyız ki,
kadınlar ortalamada erkeklerden biraz daha az zekidir, bu abartılmaması gereken fakat yine de yadsınmayacak bir gerçek. Bu nedenle kadınların nispeten
küçük beyin hacminin, onların bir yandan fiziksel
diğer yandan entelektüel düzeyde aşağı olmaların-
62
dergi mart/nisan 2016
dan kaynaklandığını farz edebiliriz." (Gould,1996)
sömürülen tarafı olduğumuz gerçeğini değiştirmek
diyebilmiş olmasına rağmen bu konuşmadan kısa
bir eylemsellikten geçiyor. Bu yıl 8 Mart Feminist
süre sonra Varşova'da iki farklı alanda nobel ödülü
Gece Yürüyüşü bu anlamda oldukça umut vericiydi.
alacak olan hem fizikçi hem kimyager Marie Curie
Binlerce kadın omuz omuza destek yürüyüşü yaptı,
doğmuştur. Bugün tıp dünyası radyoaktivite alanın-
taleplerini gündeme getirdi ve gün geçtikçe kalaba-
daki gelişmeleri bu eşsiz kadına borçlu. Tamamen
lık çoğalıyor. Çünkü emeğimizin peşine düşmezden
erkeklerden oluşan Fransız Bilim Akademisi'nin
önce bile eşit bir insan olarak varlık mücadelesinde
Curie'nin üyeliğini bir oyla reddettiğini ve ikinci kim-
ağır kayıplar veriyoruz. Erkek şiddetinden bu çocuk-
ya nobelinin başarısına gölge düşüren arkadaşıyla
ları, kadınları yanyana durmuş öfkeli kadınlardan
daha iyi kim koruyabilir? Burada ülkemizdeki kadın
kısımlarla tüm meslektaşlarımın
cinayetleri ile ilgili çarpıcı rakamlardan bahsedebi-
Dünya Emekçi Kadınlar gününü
liriz fakat hep bize reva görülen gazetelerin ikinci
kutluyorum.
sayfa dehşet haberlerine sürüklenecek olan yazıyı
daha ümitvar bir istikamete götürmek istiyorum.
"Ah şu za'if kollarımda kuv-
Değişimin yerleşik olanı, rutin olanı yani erkek ola-
vet olsaydı, hilkat bana da bir
nı hedef almaktan geçtiğini söylerken kastedilenin
demir pençe, sert bir kalb ver-
toplumsal erkekliğe karşı yapılan bir mücadele
seydi, yapacağım ilk iş birçok
olduğunu ve bunun anlaşılabilmesi için Margaret
erkeğin
Thatcher ya da Tansu Çiller türü örnekleyebilece-
olacakdı!... Fakat, Ma'nen?...
ğim kadınlar yönetimindeki dünyanın düşlenmeye-
bunu kabul edemeyiz, hanım-
rek aksine örneğin Gandhi'nin arzuladığı gibi eşit-
lar! İçinizde saçlarımın uzunlu-
likçi bir dünya ile de çelişilmeyeceğini belirtmede
ğuna rağmen, en akılsızı ben
fayda görüyorum. Aksi halde bahsedilen kadınlık
olduğum halde... Her asrı tedkik ediniz; erkeklerin
algısında biyolojik bir cinsiyetin özüne yapılmış bir
hep fena, meşum hatalarla tesis etdikleri avakıbı
yüceltme, kıyas, üstünlük vurgusu anlaşılması hata
(sonuçlar) işhad ediyorum (şahitlik etmek), heral-
olurdu. Her alanda farkettiğimiz cinsiyet ayrımcılı-
de onların yüzde doksan dokuzundan akıllıyım."
ğını ifşa etmede, itiraz etmede ve kim buna maruz
"Karşımızda şımarmış, semizlenmiş bir kuvvet;
kalıyorsa onunla dayanışma göstermede yol kate-
hodbin, riyakar bir kuvvet var. Ve biz, dimağ yerine
diyoruz çünkü mücadele saflarında sadece biyolojik
çürümüş bir uzvla; kalb yerine gözyaşları, hasta-
olarak kadınlardan ibaret değiliz, ataerkilliğin ifade
lıklarla; herşeyin hilkatin, insaniyetin, o mevhum-i
edilişinde hiyerarşiden, yıkımdan, savaştan, öteki
insaniyettin esiri bulunuyoruz."
olana her türlü şiddetten nasibini almış herkesle
"Kadınları okutmayınız, cahil bırakınız diyen din
beraber olduğumuzu hissetmek güven verici. Erkek-
bence münkerdir (caiz değildir). "
liği yerinden sarsacak kadar ve göründüğümüzden
"Evet hanımlar emin olun biz böyle kalmayaca-
fazlayız. Bir yandan bize güç sağlayacak köklerimi-
ğız. Birgün büyük bir gün gelecek ki yükseklerde
zi anlatan başkaca bir tarihin peşine de düşmemiz
gördüğümüz ve korktuğumuz her şey, basdığımız
gerek, henüz tamamen yazılamamış ama var olmuş,
yerlerde sürünecek; bütün bu müessesat bir ve-
kafasını
paralamak
Hypetia
tozlu sayfalardan çekip çıkarılmayı bekleyen bu kadınlardan öte nice hayatların olduğu bambaşka bir
tarih var.
Kadınlar daha özgür olsa dünyanın nasıl bir yer olabileceği fikri namütenahi bir umut demek.
Ataerkil yapının bozguna uğradığı hayatı düşlemek
benim gibi sizin de hoşunuza gidiyorsa kadınlara
ayrılmış bu yazıda sizi bu hayale davet edebilirim.
Denenmemişlerin en cazibi bir gelecek için geçmişe
rabıta olan ancak uzanarak tutunabileceğimiz farklı
bir tarihle yoğrulmaktan ve kimliğimizi bulmaktan
geçiyor. Daha sonrası tarihteki o Zeus'un midesinde
olan ama herşeyi yöneten Metis'in gün yüzüne çıkması ve daha gerçek bir şimdinin bambaşka şekilde
himdir, bir dumandır, kırılacak ve uçacak. Yerine,
1 Aralık 1913, Osmanlı
inşa edilmesi demek. Bulunduğumuz coğrafyada
o zaman asıl bir güneş, bir ziya, bir hararet başla-
Kadın Hukuku Cemiyeti
kadınların Osmanlı döneminde erkek düzene isyan
yacak. Sönenler hep hayaldir ve hakikat ebedi bir
ve Kadınlar Dünyası
ederek tohumlarını attığı eşitlik mücadelesi Cum-
şu'ledir (alev)."
huriyet döneminde büyümüş ve birçok kazanımlar
“Dünyanın her köşesine dikkat ediniz, bir inkılabın
(arkada derneğin
elde edilmiştir. Yakılan bu meşale bugün biz kadın-
bidayetinde (başlangıç) bulunuyoruz. Emin olunuz
flaması görülüyor)
ların yolunu aydınlatmaya devam ediyor.
bu inkılap, bir erkek ihtilali gibi kanlı ve vahşi ol-
"Aslanlar kendi tarihçilerini çıkarana kadar, kitaplar
mayacak. Bilakis nezih ve nisbeten sessiz, lakin
hep avcıları övecektir" diyerek Osmanlı dönemin-
mutlaka semeredar olacak; buna itikad ediniz ha-
den 1912'de Kadınlar Dergisi'nde çıkan Fatma Nesi-
nımlar! " (Serpil Çakır, Osmanlı Kadın Hareketi, s.
be Hanım'ın uzun ve güzel konuşma metninden bazı
121-124)
Dergisi yazı kurulu.
dergi mart/nisan 2016
63
Unutmuyoruz, Alışmıyoruz!
da- bu konuda tam da yeri gelmişken bir durum
tespiti yapmak, günün anlam ve önemine binaen!
Bir kere 8 Mart kapitalist sistemin vicdan aklamasına muhatap bir gün değildir, olmamalıdır da, salt
çiçek ve hediyelerle kutlanan! O tarihte (8 Mart
1857) sırf daha iyi yaşam ve çalışma koşulları için
greve çıkan, polis müdahalesiyle fabrikada yanarak ya da dumandan boğularak ölen dokuma işçisi
120 kadının anısına saygısızlıktır bir kere bu.
Adının Dünya Emekçi kadınlardan Dünya Kadınlar
Günü diye kabul ettirilmeye çalışılması en azından
ilk başta itiraz etmemiz gereken noktadır ki kadınerkek eşittir mücadelesinde cinsiyetçi her tavra
karşı koyabilmemiz adına.
Kadının toplumsal yaşamdaki rolünün en azından
“sayıca” farkında her bireyin, günümüzde gerek
hukuki gerek sosyoekonomik alanda gerçeğin hiç
de o oranla örtüşmediğini görmesi için fazla söze
hacet yok sanırım. Bunun gerekçelerini anlatmak
için sayfalar dolusu yazı yazılabilir insanlık tarihiyle paralel. Lakin burada yerim dar!
Paylaşım savaşlarında -genel anlamıyla kastediyorum- üretim, yeniden üretim, toplumsal üretim
safhalarında kadın her daim gerek meta üretiminde, gerek doğurganlığıyla “insan” üretiminde
sermayenin baş tacı olmuştur (Yanlış anlaşılmasın
kelâmım, üreten güç olarak! Yoksa verilen değeri
kast etmiyorum).
Dünya Kadınlar Günü ya da Dünya Emekçi Kadınlar
Günü, her yıl 8 Mart’ta kutlanan ve Birleşmiş Mil-
Gerek “devlet”lerin oluşum aşamasında gerekse
letler tarafından tanımlanmış uluslararası bir gün-
“erk”in inşasında her daim bu doğurganlık ve cinsi
dür. “İnsan hakları temelinde kadınların siyasi ve
latifliğinin getirdiği güç, görünmez tuğlalar olarak
sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi
dokumuştur bu erktoliayı.
ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmakta-
Post-modern toplumlarda ekonomik çarkın her
dır” der bilimsel kaynaklar bugün için.
daim “ucuz emeğe” olan ihtiyacı nedeniyle Batılı
toplumlarda kadına biçilen değer görece artmış
Sizce?
olsa da halen kadınlar gerek annelik görevleriyle
Ortada kutlanacak bir ekonomik, siyasi ya da sos-
gerek ücretsiz, sosyal güvencesiz ev içi emekleriy-
yal başarı var mı günümüz sisteminde?
le yaşam döngüsünde çok ağır sorumluluk altında-
Bu demek değildir ki kadınlar bu hakların kazanımı
dır.
için yaklaşık iki yüzyıldır mücadele etmiyor. Merak
Türkiye’nin karnesi ise hiç de parlak değil malesef
edenler için kadın mücadelesi konusunda sınırsız
bu eşitsizlik tablosunda.
kaynak mevcut yüce ulu google amcada!
Ülkemizde 1921’den beri kutlanan (1980-1984
hariç) Dünya Emekçi Kadınlar Günü, hiç de öyle
64
dergi mart/nisan 2016
Benim derdim an itibariyle gerek yurdum coğrafya-
“kadınlara ilk seçme-seçilme hakkını biz verdik,
sında gerek dünya genelinde -ki öncelikle yurdum-
Cumhuriyet’in modern kadınları” gazıyla pratikte
bütünleşen bir ivme gösterememiştir. Toplumla-
Bu 8 Mart’ın 159 yıl sonra benim penceremden
rın ve devletlerin tarih sahnesindeki var ya da yok
aksi budur müsadenizle!
oluşlarını betimleyen bütün argümanlar ilk ve en
Ne zaman ki hepimiz bütün cinsiyet dahil alt ve üst
önce kadınları feda etmiştir zaferlerine ya da yenil-
kimliklerimizden kurtulur, insan olursak, o zaman
gilerine. Bu feda psikolojisi, hele bir de annelik-eş-
kadınlar dahil bütün emekçilerin de bayramıdır,
lik-bacılık üçgenine kutsiyet yükleyen eril-devlet
kutlanılasıdır!
politikalarıyla, gerek din gerekse etik değerler kul-
Lakin bu yolda gerek bilinç gerek dil, gerek bir-
lanılarak ziyadesiyle gönüllü biat da sağlanmıştır
liktelik adına aşmamız gereken o kadar çok engel
kadınlar cephesinde.
var ki!
Aile çekirdek yapısında cinsiyetçi bölüşüm kadının
Uluslararası sözleşmelere imza attığı halde bunu
rızası sorulmadan yapılıvermiştir çok değerli “bü-
yasalarına ve hayata geçiremeyen, kadının adını
yüklerimiz!” tarafından.
aile bakanlığı diyerek görmezden gelen hukuk sis-
Dişhekimi
Tülün Sönmezgil
temi en başta olmak üzere, eğitimden, sosyal haGelinen nokta: Neredeyse her gün bir kadın cina-
yatı belirleyen bir dizi kurallara kadar değiştirmek
yeti, çocuk gelinlerin sayısındaki artış, ekonomik
ve dönüştürmek için!
döngüde gerek eğitimdeki fırsat eşitsizliği gerek
İnancım odur ki; kadın var ve farkında oldukça bu
bilinçli gerici politikalarla kamusal alan dışına
engeller, bedeli ağır ödense de mutlaka topyekûn
çekilmeye,”örtünmeye” zorlanan kadınlar!
ortadan kalkacaktır. Yaşamı birlikte ürettiğimiz er-
Oysa kadınlık ne sadece cinsi latiflik, ne sadece an-
keklerle kol kola, yan yana durarak hem de!
nelik ne de sadece amiyane bir tabirle “karılık”tır.
Ama asla gerisinde, arkasında değil!
Neşet Ertaş’ın bir cümlesinde belirttiği gibi; KADIN
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günümüz kutlu ol-
İNSANDIR. BİZ DE İNSANOĞLUYUZ!
sun!
D Ü NY A N I N Y A R I S I Y I Z !
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kadınların eşit haklara kavuşma talebinin sembol günü…
Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak için verdiği temsili savaşın başlangıcı 8 Mart 1857 yılında
ABD’nin New York kentinde tekstil işçisi yüzlerce kadının uzun çalışma saatleri ve düşük ücretleri,
insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek amacıyla 40.000 dokuma işçisinin grevleriyle başlar. Polis
grevcilere saldırır ve çıkan yangında 120 işçi can verir. 52 yıl sonra 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında Almanya
Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler
anısına 8 Mart'ın - Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak anılması önerisini getirir ve öneri oybirliğiyle kabul edilir. Birleşmiş
Milletler Genel Kurulunda 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılması kabul edilir.
İster çiçek deyip kırılgan, narin ve edilgen varlıklar olarak, ister erkekle eşit olarak görün biz bu toplumun yarısıyız. Toplumun yarısının uzun ve zorlu mücadelesiyle artık 8 Mart'ta kadınlara sözde önem verme yarışına giriliyor. Çiçekler, alışveriş
kampanyaları, aslında ne kadar kıymetli 'kutsal' varlıklar olduğuna dair güzellemeler… Ertesi gün bir önceki gün olduğu gibi
aslında nasıl giyinmemiz, kahkaha atıp atmamamız ya da davranışlarımızla tecavüzü hak edip etmediğimiz yine tartışılıyor.
Kendi hayatlarımıza dair karar vermek istediğimiz için yine öldürülüyoruz. Oysa toplumun söz hakkının da yarısıyız ve kendi
yaşamımıza dahi karar veremiyoruz.
Biz ortaçağ karanlığından yüzyıllar geçmiş olmasına rağmen hala en temel insan haklarımız için mücadele ediyoruz. New
York’ta hayatını kaybeden dokuma işçisi kadının bıraktığı yerden, İstanbul'da tekstil atölyesinde güvencesiz çalışan işçiyle
devam ediyoruz. Kamusal alandan, işyerlerinden uzaklaştırılmak istenmemize karşı mücadele ediyoruz. Geceleri korkmadan
erkekler gibi sokaklarda olabilmek için mücadele ediyoruz. Canımızdan olmadan boşanabilmek, erkek arkadaşımızdan,
nişanlımızdan öldürülmeden ayrılmak, şiddet görmemek için mücadele ediyoruz. Nasıl giyineceğimize kendimiz karar vermek, kendi öğretmenimiz, arkadaşımız, akrabamız tarafından cinsel istismara uğramamak için mücadele ediyoruz. Aslında
"bir kadın olarak" ne kadar da çok şey istiyoruz!
dergi mart/nisan 2016
65
Güldünya Yayınları: Yalnız
Güldünya Yayınları adını, 2004 yılında, iki ağabeyi
hareketi ve farklı feminist örgütlenme deneyim-
tarafından sokak ortasında vurulduktan sonra
leri, kadın biyografileri ve tanıklık derlemeleri,
kaldırıldığı hastanede yine ağabeyleri tarafından
kadın edebiyatçıların eserlerini ve kadın sanatçılar
öldürülen Güldünya Tören’den aldı.
tarafından ya da onlar üzerine hazırlanmış kitapları
basmak üzere çıktı yola.
Güldünya Tören, kadına yönelik erkek şiddeti denince gözümüzün önüne gelen kucağında bebeğiyle
Ekip yayıncılığa yabancı değil. Ne de olsa Pazar-
ve bir de gelinlikle çektirdiği fotoğrafını ve ismini
tesi Dergisi’ni çıkaran Kadın Kültür ve İletişim
bıraktı bizlere, kadınları öldüren, ezen, sömüren
Vakfı bünyesinde kuruldu. Ayrıca Türkiye'nin ilk
erkeklere öfkemizle birlikte… Erkek egemenliğine
feminist yayınevi Kadın Çevresi'nde bulunmuş
karşı hayatın her alanında sokakta, işyerinde,
olanlar da var aralarında. Türkiye’de de dünyada
sendikada mücadele ederken nasıl unutmadıysak
da birçok önemli feminist eserin, feminist olma-
pek çok kadının adını, sinemada, müzikte, sanatın
yan, sol eğilimli yayınevleri tarafından basılmasını
her alanında nasıl heyecanlandıysak kadınların
feminizmin kazanımlarından biri olarak görüy-
adının arttığını görünce, Güldünya Tören’in adını
oruz elbette. Ayizi Yayıncılık gibi kadın yayıncılığı
kadınların yazdıklarını yayınlayan bir yayıneviyle
yapan diğer yayınevlerini de, feminist kitaplar
yaşatmak da aynı derecede gurur verici bizim için.
basan, listelerinde feminist yayınlara yer veren
Yayınevi, feminist teori ve politika kitaplarının
yayınevlerini de unutmuyoruz. Ama önceliği bu
yanı sıra dünyanın dört bir yanından kadın
olan, kadın kurtuluş hareketini takip etme imkânı
Güldünya Yayınları tarafından yayınlanan kitaplar
Kirpiğiniz Yere Düşmesin
Aşkı Dipnotlarda Yaşamak
Takılma Kültürü Kampüste Seks, Flört
(Mahsa Mohebali)
(Mahsa Mohebali)
ve İlişkiler (Kathleen A. Bogle)
İran’da 2004 yı-
Aşkta,
rı’nın yeni kitabı,
lında
sekste yaşadıkla-
“Kirpiğiniz yer düş-
ülkenin en itibarlı
rı
mesin”
edebiyat
kaynakları üzerine
Güldünya YayınlaMahsa Mohebali’nin, Aşkı Dipnotlarda
Yaşamak adlı, kısa öykülerden oluşan
kitabı 2004 yılında İran’da yayınlandı.
Kitap ülkenin en itibarlı edebiyat
ödüllerinden biri olan Huşeng Golşiri
Vakfı’nın ödülünü, kısa öyküler dalında
kazandı. Kitabın aynı yıl yapılan üçüncü
baskısının ardından yayını durduruldu
ve halen de yasaktır.
Mohebali bize, medyada sunulan,
zihnimizde canlanan imgelerden çok
farklı bir İran gösteriyor. Öyküleri,
kadın olmanın dünyanın farklı
ülkelerinde bile olsa, birbirine çok
benzer şeyler yaşamak anlamına
geldiğini hissettirmesi açısından da
etkileyici. Mohebali, kendine has
yenilikçi üslubu, kadınlara mahsus
bakış açısı ve zengin kültürel
göndermeleriyle üçüncü kuşak İranlı
kadın öykücülerin parlak bir temsilcisi.
Kadınlar-
hayatlarına sahip
rinden
çıkıyor!
Huşeng
İstanbul
ödülle-
biri
flörtte,
mutsuzlukların
olan
düşünen kadınla-
Golşiri
rın ve erkeklerin
Feminist Kolektif’in
Vakfı’nın ödülünü,
ilgiyle
2015 yılında aylık
kısa öyküler dalın-
ları Takılma Kültü-
olarak hazırladığı
da kazanan kitap
rü Kampüste Seks,
ISBN 978-605-64884-5-0
okuyacak-
üçüncü
Flört ve İlişkiler ki-
zıları ve raporlara konu olan kadınlarla
baskısını yapmasının ardından yayını dur-
tabı, kasım ayında Türkiyeli okurlarla bu-
söyleşileri içeren derlemede hayatlarına
durulmuş ve halen de yasaklıdır. Tahran’da
luştu. Güldünya Yayınları tarafından çevri-
sahip çıkan kadınların hikâyeleri yer alı-
1972 yılında dünyaya gelmiş olan Mohe-
len kitap, kadın-erkek ilişkilerinin dünyanın
yor. Kitap, adını Çilem Doğan’ın kadınlara
bali öyküleriyle bize, medyada sunulan,
her yerinde benzer biçimler aldığını gözler
gönderdiği bir mesajdan alıyor. Sadece
zihnimizde canlanan imgelerden çok farklı
önüne seriyor. Kathleen A. Bogle’un kale-
ölmemek için öldürmeyi tercih eden ka-
bir İran gösteriyor. Her bir öykü, kadın
me aldığı kitapta flörtten takılmaya nasıl
dınlar da değil, mini etekten çalışma hak-
olmanın dünyanın farklı ülkelerinde bile
ve ne zaman geçildi, bunun kadınlar ve
kına hayatlarını farklı biçimlerde savunan
olsa, birbirine çok benzer şeyler yaşamak
erkekler için anlamı ne? gibi sorulara yanıt
kadınların mücadeleleri de bu kitapta.
anlamına geldiğini hissettiriyor.
aranıyor.
raporları, ilgili yaguldunya_AskiDipnot_kapak.indd 14
66
yayınlanan,
dergi mart/nisan 2016
07.05.2015 11:06
aynı
yıl
olmadığını unutmamak için
ve arzusu bulunan, feminist yayınevlerine hâlâ
kadınlar, feministler, arkadaşlarımız var. Onların
ihtiyaç olduğu da bir gerçek. Edebiyatın, özel-
kaleminden kitaplarla buluşmak ve kadınları
likle de roman okurunun Türkiye’de kadınlardan
buluşturmak istiyoruz.
oluştuğu da ortadayken bu hakikatli okura,
kendisinden bahseden, varlığını, var oluşunu
Kendimize ait bir odamız olmasa da, erkek
inkâr etmeyen, dahası kutlayan eserler armağan
egemen dünyada yazdıklarımız çoğu zaman ci-
etmek de boynumuzun borcu…
ddiye alınmasa da, tavan aralarında gizli gizli
yazmak zorunda da kalsak, kendi dilimizde kendi
Bir sürü hedefimiz var, birincisi kadınların
ismimizde yazamamış da olsak kızkardeşlerimizin
görünürlüğünü artırmak, kadın yazarlara alan
yazın tarihindeki mücadelesi sayesindedir bugün
açmak. Ayrıca feminist politika ve kadın hareketi
yaptığımız her şey. Onları unutturmamak içindir
üzerine tartışmalara katkıda bulunacak kitapları
tüm çabamız, hayallerimizin peşinden gidebilelim,
çevirmek ve oluşturmak. Türkiye’de kadınların
kendi dilimizde yazalım diyedir.
özgürlüğü ve feminizm esas olarak Batı ile
özdeşleştiriliyor. Bu yanlış algıyı kırmayı da he-
Hülasa, görmek, duymak, hayal etmek, umutlan-
defliyoruz.
mak, güçlenmek ve en önemlisi yalnız olmadığımızı
bilmek için yayınlıyoruz.
Dünyanın her yerinde bizim gibi düşünen,
çalışan, seven, öfkelenen, mücadele eden
Eh, erkekler de okusa fena olmaz tabii.
Muhafazakarlığa Karşı Feminizm
Siyah Yaseminle
Bir Yangının Külünü
(Handan Koç)
(Hawa Djabali)
(Gülbahar Kültür)
Türkiye’de
femi-
Siyah
Yasemin-
Yazar müzik dün-
nizmin ilk günle-
ler Paris’te büyük
yasının
yakından
rinden
bir
tanıdığı
Gülba-
beri
ha-
90’lı yıllar
Arife ile Canan
Ben ile öteki
Aşk ile ayrılık
Can ile ten
mağazadaki
Berlin’de tutuşup İstanbul’da alev alan
bir yangının hikâyesi...
reketin içinde yer
bomba
alan
Handan
başlıyor. Bir bom-
yıllar…
Koç’un
derledi-
ba, dört kızıl saçlı,
Arife
ği
ihbarıyla
har Kültür. 1990’lı
Gülbahar Kültür’ün Türkçe yayımlanan ilk romanı kendileriyle,
geçmişleriyle, birlikte yaşadıklarıyla olduğu kadar
gelecekleriyle de hesaplaşan, tutkulu bir aşktan paylarına ve
tenlerine düşeni aşka yakışır şekilde alan Arife’nin ve onun
diliyle can bulan Canan’ın yaşadıklarını anlatıyor.
Bremen’de yaşayan şair, yazar ve DJ Gülbahar Kültür’ün
şiirlerinde de başat rol oynayan “ritim”, “erotizm” ve “ironi”
romanın ana unsurlarından.
“Şubat ortaları... Berlin’in bedeni karlar altındaydı. Koca kentin
üzerine bembeyaz dev bir çarşaf serilmişti. Hani şu çamaşır
tozu reklamlarından tanıdığımız beyazlık. Dışarıdaki kuru
ayaz, insanlara balkonları olduğunu unutturmuştu. Gün göz
açıp kapayana dek karanlığa karışıyordu. Nehir kenarına
inmiştim. Ardıma baktığımda, kentin, içimin alacakaranlığına
uyum sağlamayan, ak fistanı üzerinde ayak izlerimi görürdüm.
Üşüyordum ama soğuktan kaçmıyordum. Üşümek yaşadığımın
bir belirtisiydi. İyiye işaretti.”
Berlinli
ve
İstan-
kitap Türkiye
yeşil gözlü, siyah
bullu
muhafazakârlığını,
ayakkabılı, mantosu
Almanya’da
bir
kökleri,
kolunda dört kadın,
konferansta
ta-
kadınla-
ra bakış açısı ve
ISBN 978-605-64884-3-6
bir polis, iyi, kötü,
guldunya_BirYangininKulunu_kapak_son.indd 1
05.02.2015 15:05
Canan’ın
nışmasıyla başlar
gelişimiyle değerlendiriyor, AKP’nin ve
deli, kibar, âşık, entelektüel, yedek, militan
her şey. İki kadın yoğun bir aşkın orta-
liberalizmin egemen olduğu bir dönem-
çokça erkek… Ve dünyanın düzeni, adalet
sında bulurlar kendilerini. Serbest çalışan
de, baş tacı edilen sağcı fikirleri femi-
mekanizmaları, Cezayir, Fransa, sömürgecilik,
Arife’nin İstanbul ziyaretleriyle yaşanan
nist bir bakış açısıyla ele alıyor, bu fikri
sömürgeciliğe karşı direniş, İslâmi hareketlerin
aşk, farklı şehirlere, farklı dünyalara, farklı
iklimde toz kondurulmayan Necip Fazıl,
yükselişi, Arap kültürü, kadın cinselliği, kadın-
ruhsal yapılara ve geçmişin her ikisinde
Said Nursi gibi isimlerin yanı sıra Fetullah
larla erkeklerin ilişkileri gibi farklı konuları ta-
bıraktığı izlere göğüs germekte güçlük
Gülen’in de kadınlarla ilgili yaklaşımlarını
rih anlatısı, masallar, efsaneler, edebiyat gibi
çeker. Gülbahar Kültür’ün kâh duygulu
teşhir ediyor.
farklı biçemleri iç içe geçirerek ve şiiri hiç
kâh erotik üslubuyla 1990’lı yılların İstan-
Kitap daha önce Destek Yayınları’nca
kaybetmeyerek ele alan bir yazar… Bombayı
bul ve Berlin fonunda iki kadının ilişki-
yayınlandı. Genişletilmiş ve gözden ge-
kimin koyduğunu merak ederken dört ayrı
si aracılığıyla aşkın evrensel sorunlarına
çirilmiş haliyle yeniden basıldı.
hayat seriliyor gözlerinizin önüne…
değiniyor.
dergi mart/nisan 2016
67
Teröre Tanıklık ve Tarih
Terör tanımını değiştirmek istiyorlar. Çok zor bir
ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek,
iş ve uluslararası bir soruna kanun yapmak! Önü-
Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak
müzdeki günlerde “terör” ve “terör propagandası”
veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok
tanımları tartışmaya açılacak. Gerekli midir ve “te-
etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düze-
rör tınımı” nasıl değiştirilecektir?
nini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte
mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her
Av. Fikret İlkiz
İstanbul Dişhekimleri
Odası Hukuk Danışmanı
fikret.ilkiz @gmail.com
Geçmiş “terör olayları” kanun tasarılarında sıra-
türlü suç teşkil eden eylemlerdir (Madde 1).
lanacak ve tanımında kanuni değişiklik yapmanın
gerekli olduğuna dair gerekçeler yazılacak. 1991
Terörün bu geniş tanımı 2003 ve 2006 yılındaki ka-
yılında kabul edilmiş, 2006 yılında üzerinde esaslı
nun değişikleriyle sağlanmıştır.
değişiklikler yapılmış olan 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununu bu vesileyle arzuladıkları yöne-
Terör suçlusu kimdir? Kanun (Madde1)’deki bu
tim biçimine uygun değiştirmek isteyeceklerdir.
amaçlaraulaşmak için meydana getirilmiş örgütlerin mensubu olup da, bu amaçlar doğrultusunda
Çoğunluk iktidarının hâkim olduğu Türkiye Büyük
diğerleri ile beraber veya tek başına suç işleyen
Millet Meclisi “terör tanımı” için yapılması isteni-
veya amaçlanan suçu işlemese dahi örgütlerin
len kanun değişiklikleri için iktidar tavsiyesine uy-
mensubu olan kişi terör suçlusudur.
gun davranmayı seçecektir.
Önce terör tanımını, sonra propaganda suçunun ne
Terör örgütüne mensup olmasa dahi örgüt adına
olduğuna değinmeliyiz.
suç işleyenler de terör suçlusu sayılır.
Terörle Mücadele Kanuna göre “terör” ne demek-
Terör tanımını eleştirebilir, terör suçlusu şeklinde
tir?
suçlar arasındaki ayırıma karşı çıkabilirsiniz. İs-
Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkut-
tediğiniz kadar suçlar arasında bu şekilde ayrım
ma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerin-
yapılamayacağını ve hukuka aykırı olduğunu söy-
den biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin
leyebilirsiniz.
niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik
68
dergi mart/nisan 2016
düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle
Kanunen, terör ve terör suçlusu tanımı yazıldığı ve
bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin
okunduğu gibidir.
Terör örgütünün propagandası suçu nasıl bir suç-
Kanunun sürekli ve kararlı biçimde uygulanmasın-
tur?
dan ortaya çıkan alışkanlıkla edinilen idari pratik
Terörle Mücadele Kanununa göre, cebir ve şiddet
budur.
kullanılarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme
Dolayısıyla Terörle Mücadele Kanunu öncelikle ya-
veya tehdit yöntemleriyle, Kanunun 1. maddesinde
zan, çizen, görüş açıklayan, görüş edinme hakkını
belirtilen amaçlara yönelik olarak suç işlemek üze-
ve hatta temel insan haklarını kullanan herkesi
re kurulan örgüt “terör örgütü” demektir. Kanunun
“potansiyel suçlu” olarak görme yetisine sahip
1. maddesinde tanımlanan “terör” amacıyla böyle
olduğundan üstüne üstlük; herkesi sürekli ceza
bir örgüt kurmak, yönetmek ve üye olmak suçtur.
tehdidi altında tutan bir kanun özelliğine sahiptir.
Cezası ise Türk Ceza Kanununun “silahlı örgüt”
Bakınız Kanun madde 1,2 ve 7…
(madde 314) maddesinde gösterilen on ile onbeş
yıl arasında değişen hapis cezasıdır…(Madde 7).
Bu yüzden önümüzdeki günlerde en önemli kanun
değişikliklerinden birisi olmaya aday olan Terörle
Terör örgütünün propagandası ayrıca suçtur. Üç yıl
Mücadele Kanunu ve ayrıca “terör” tanımı dünden
önce kabul edilen kanunla değişik TMK’nin 7. mad-
çok daha önemlidir.
desinin 2. fıkrasındaki “terör örgütü propagandası” şöyle tanımlanıyor:
Egemenlik hakkının bir parçası olan yasama yetkisini TBMM’ye devretmiş olan millet için nasıl bir
“Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren
kanun değişikliği yapılacağı parlamento dışı mu-
yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da
halefet tarafından denetlenmelidir.
bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde
Kanunların kamu vicdanındaki yerinin uygulamada
propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla ka-
adalete ve hukuka uygun olabilmesini sağlayacak
dar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın
tek ölçüt insan haklarıdır. Sadece kanun yapmak
ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza
bir işe yaramıyor. Hukuk, temel haklar, yaşanılabi-
yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın organ-
lir bir düzen ve adalet için yetmiyor.
larının suçun işlenmesine iştirak etmemiş olan
yayın sorumluları hakkında da bin günden beş bin
İnsan haklarını mutlaka koruyacak hukuk oluştu-
güne kadar adli para cezasına hükmolunur.(…)”
rulmalıdır. Düzeni yargılamak
insan haklarını korumanın en
Bu suçu; dernek, vakıf, siyasî parti, işçi ve meslek
doğal ve gerekli koşuludur. O
kuruluşlarına veya bunların yan kuruluşlarına ait
yüzden düzene uygun kanun-
bina, lokal, büro veya eklentilerinde veya öğretim
larla düzeni korumak yerine
kurumlarında veya öğrenci yurtlarında veya bun-
insan haklarını korumak için
ların eklentilerinde işlenmesi halinde bu fıkradaki
hukuki ve kanuni düzen kurul-
cezanın iki katı hükmolunur.
ması olmalıdır seçimimiz.
Yeni dalga ceza davaları terör örgütü propaganda-
Terör tanımı yapılacak kanun
sı olacaktır… 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanu-
değişikliğiyle yeniden yapı-
nun 7. maddesinin 2. fıkrasının ihlal edildiğine dair
lacaksa ve eğer güvenlik için
çok sayıda iddianameler göreceğiz. Terör, demok-
özgürlükleri feda etmeye baş-
rasi, insan hakları, düşünce ve ifade özgürlükleri
larsak; bu andan itibaren koru-
açılacak bu ceza davaları üzerinden yeniden tartı-
yacak insan haklarının kalmayacağı bir olağanüstü
şılmaya başlanacaktır.
düzen kurmaya adım atmış oluruz.
Herhangi bir suç işlediğiniz zaman, işlediğiniz
İnsan haklarında sonun başlangıcı niteliğinde ka-
suçun adi suç olduğunu düşünmeyin. Terör suçu
nun ve düzen değişiklikleri yapılmamalıdır.
olarak nitelendirilebilir. Hiçbir şey olmasa bile bir
olasılık “terör suçudur” diye soruşturulmaya ve
Tarih, kanuni olan bu düzenlerin yarattığı insan
buna göre muamele görmeye başlarsanız sakın
haklarının en acımasız ihlallerine tanıktır.
şaşırmayın.
*Bu yazı 28 Mart 2016 tarihinde Bianet’te yayınTerör “suçlusu” olarak görülebilirsiniz. Çünkü bu
lanmıştır.
dergi mart/nisan 2016
69
Dişhekimi ve Çocuklu
Ben çalışan bir annenin kızıydım. Çocuklarımın da büyürken çalışan bir anneleri vardı. Şimdi kızım da çalışan bir anne. Demem o ki
nesiller değişse de kadınlar ekonominin içinde yer aldığında, kazandıkları HAKLAR yanında, daha fazla sorumluluğu da HAKETTİLER(!)
Bu yazıyı yazmaya karar verdiğimde tarafsız olmak istedim. Evkadınlığı bilmeyene çok kolaymış gibi gelse de, içinde bir sürü sorumluluk taşıdığı için oldukça yorucudur. Ama yine de çalışan bir kadının evdeki tüm sorumluluğu dışında bir de iş hayatı var. Peki, biz
DİŞHEKİMİ ANNELER ne yapıyoruz? Çocuklarımızı nasıl büyütüyoruz? Ne gibi avantajlarımız, ne gibi sorunlarımız var? Türkiye’de çalışan
anne ve hekim olmak nasıl? Diğer ülkelerde kadınların; annelerin sorunları nasıl çözülüyor? Heyhat! Gördüm ki, analık zormuş azizim.
Bu arada dişhekimi babaların da eşlerine yardımcı olduklarını öğrenmek beni mutlu etti.
Yorum katmadan meslektaşlarımızın deneyimlerini paylaşmak isterim öncelikle.
Dişhekimi
Sevgi Türkmen
[email protected]
70
dergi mart/nisan 2016
Sevgi Huşan Bilgiç (Çanakkale)
bana yetmiyor. Özelde çalışıyorum, çocuğum
Hem hastane hem de muayenehanede çalışıyor-
hasta olunca zar zor izin alıyorum. Tek başıma
dum. Annem İstanbul’daki evini kapatıp geldi.
her şeyle mücadele ediyorum.
Yazın yazlıkta kalıyorlar, ben 15 günde bir gidiyor-
Dr. Shalini N. (Hindistan)
dum. Koşturmaktan kendi sağlığımı kaybetmiş,
Meslek sahibi çalışan bir kadın olarak ev, iş den-
paratifo olduğumu çok sonra fark etmiştim. Hep
gesini kurmak yeterince zor. Hele bir de anne
bir tarafım eksik kalıyor çalışan anne olarak. Doya
olunca zorluk daha da fazla. Çocuğumun ilk 3 yaşı
doya sevdim mi, ilgilendim mi? diyerek düşünüp
süresince oldukça zor bir dönem geçirdim. Çok
suçluluk duymuyor değilim. Zaten annelik ömür
şanslıyım ki eşimle meslektaşız. İşimde ve çocuk
boyu endişe değil mi?
bakımında bana oldukça yardımcı oldu. Hele 2.
Nurcan Uçan (Almanya)
çocuğum olduktan sonra, ilkinin tüm bakımını
Almanya’da ücretli çalışanların 2 yıl analık izni
üstlendi. Buna rağmen 2. çocuğumdan sonra 5 yıl
var. Ama istenirse 4. yıla kadar ücretsiz izin kulla-
süreyle meslekten uzaklaşmak zorunda kaldım.
nılabiliyor. İşe başladıktan sonra, bu süre sonun-
Çocuğun ilk yıllarının anneyle birlikte geçmesinin
da çoğu anne işe geri dönemiyor. Çocuklar, varsa
daha olumlu olduğunu düşünüyorum. Çalışma-
büyükannelere teslim ediliyor ya da okul yaşı ge-
dığım sürece bütün mali sorumluluk eşimdeydi.
liyor. Kreşler maaşların yarısını kapsayacak kadar
Mesleğe dönmeye karar verdiğimde de eşimin bü-
pahalı. Bazı işyerleri annelere mesai saatlerinde
yük desteğini gördüm. Bir müddet eğitim aldıktan
daha esnek olabiliyor. Avrupa’da da çalışan anne
sonra işime döndüm. Tüm zorluklara rağmen bu-
olmak hayli zor. Bu yüzden genellikle tek çocuk
gün bulunduğum noktadan oldukça memnunum.
tercih ediliyor.
Maaşlı çalışanların ise 2 ay ücretli izinleri var.
Farah Alali (Ürdün)
Mehmet Zeki Yalçınalp (İstanbul)
Özel sektörde kadın için farklı bir uygulama yok.
Ailenin tek çocuğuydum. Annem egosu yüksek,
Kişinin çalıştığı yerle, arasında farklı anlaşma-
hırslı bir kadındı. Aralıksız 30 yıl çalıştı. Bu ki-
lar var. Devlette çalışanlar 3 ay doğum iznine
şisel bir tercih ama bir annenin, çocuğunun ona
ayrılabiliyor. Daha sonraki ay süt izinleri oluyor.
gereksinimi olduğu yılları beraber geçirmesi çok
Kadın öğretmenler daha şanslı diyebilirim, çünkü
önemli. Biz karı koca dişhekimiyiz. Eşimin ayrı bir
okullarında kreşleri var.
muayenehanesi varken çocuk nedeniyle iş yerle-
Ali Erdinç Karslıoğlu
rimizi birleştirdik. Maddi şartlar uygunsa, anne-
Ben bir dişhekimi babayım. Eşim devlet memuru
nin hiç olmazsa belli bir süre çocuğunun yanında
olduğu için kızım genelde muayenehaneye ge-
yer alması taraftarıyım.
lirdi. Çocuk ne de olsa, çok sıkılırdı. Ben hasta
Arzu Hüseyneliyeva (Azerbeycan)
bakarken ihtiyacını gidermek, masal anlatmak
Kendi kliniğinde çalışan anneler tüm sorumluluğu
zorunda kalırdım. İş dönüşü ise duş almadan
üstlenir. Devlette çalışıyorsa hamileliğin 32. Haf-
yavrumu sarılıp öpemezdim. Malum çalıştığımız
tasından sonra 8 hafta doğum öncesi, 8 hafta do-
ortam çocuklar için zor.
ğum sonrası izinli sayılır. 4 aylık maaşı kesintisiz
Tuğçe Ceren Şirin
ödenir (Analık izni). Çocuk 1.5- 2 yaşına gelene ka-
Ben bekar bir anneyim. Kreş, ev, iş derken zaman
dar da ücretsiz izin alabilir. 1 kerelik de süt parası
(sud pulu) ödenir. Çalışmaya başlayınca genelde
Emre İslamoğlu (Hollanda)
çocuklar çocuk bagcası (kreş)’na gönderilir.
Hollanda’da dişhekimi anneler genelde özel çalış-
Benan Acar(Antalya)
tıkları için hiçbir yasal hakları yok. Herşeyi kendi
Oğlum 3-4 yaşlarındaydı. Muayenehaneden eve
cebinden karşılamaktalar. Türkiye’deki gibi kliniğe
geliyordum, komşunun biri beni karşıladı. “Oğlu-
getiremezler. Ya kreşe verirler ya da varsa büyük-
nuz hergün çocuklarımızı dövüyor ama ona kıza-
anneler bakar. Maaşlı çalışanların 12 hafta doğum
mıyoruz. Çünkü sonra annelere çiçek verip özür
izni var. Mesai saatleri genelde 8-17 arasıdır.
diliyor.” dedi. Oğluma nedenini sordum, “Herkesi annesi parka getiriyor, kapıyı anneleri açıyor.
Beni ise bakıcı abla getiriyor. Çocuklar ‘Anne’
diye seslenince gıcık oluyorum, dövüyorum’demişti. 1 hafta işten izin alıp oğluma kapıyı ben
açtım, parka ben götürdüm.
Kadriye Değirmenci (Avanos, Nevşehir)
Küçük bir yerde yaşıyorum. Gece hasta geldi.
Kızım 2 yaşında. Mevsim kış. Tanımadığım biriyle yalnız gidemedim, kızımı da evde yalnız bırakamadım. Kızımı battaniyeye sarıp o soğukta
(Avanos’un gece ayazı fenadır) eşim, kızım ve
hasta ile kliniğe gidip hasta baktım. Hastadan
da emeğimin karşılığını alamadım. Babaannesinin işi olduğunda muayenehaneye getirirdim.
Hastalarla beraber televizyon seyrederdi, bazen
de hastalar ona masal anlatırdı. Böyle büyüttüm
kızımı.
Nida Çökük Doyran
Hamilelik dönemimde kliniğimi taşımak zorunda
kaldım, yardımcım da yoktu. Yoğun çalışmaktan
bebeğimi kaybetme tehlikesi yaşadım. Doğuma
gidene kadar da çalıştım. Olanakları kısıtlı bir
hastanede doğum yapmak zorunda kaldım. Hamilelik dönemimde kendime iyi bakamadığımdan
doğumdan sonra da bazı sorunlar yaşadım. 5 gün
hastanede kaldık. 13. Gün kendimi çalışırken buldum. Anestezi molalarında çocuğumu emzirmeye
çalıştım. Ama ona da doğru düzgün yetişemedi-
Farklı ülkelerden aldığım bilgileri nasıl değerlen-
ğimden çocuğum emmeyi çok erken bıraktı. Bu
dirirsiniz bilemem ama kadının işinin heryerde
yüzden ve kendi hastalarıma gösterdiğim ilgi ve
oldukça zor olduğu görülüyor. Peki, ülkemizdeki
sabrı kendi çocuğuma gösteremediğimden ken-
durum nasıl? Gerek dişhekimleri gerekse tüm
dimden ve işimden nefret eder hale geldim.
serbest çalışanların yasal olarak hiçbir hakları
Şamil Bilgiç(Belçika)
yok. Maaşlı çalışanlara gelince: şu an yasal
Kamuda çalışan anneler ücretli doğum iznine
olarak doğum öncesi 2 ay, doğum sonrası 2 ay
çıkabiliyor. Doğumdan iki hafta öncesine kadar
ücretli izin var anneye. Doğum zamanı babanın
çalışıp 2 ay izinli sayılıyorlar. Ama dişhekimleri
da 10 günlük izni var. Daha sonra 1 yıl süreyle
hemen hemen hepsi kendi işleri olduğu için ya-
süt izni kullanılıyor. Ya anne 1 saat erken çıkıyor
sal hiçbir hakları yok. Kreş bulması zor ve pahalı.
ya haftada 1 gün izinli oluyor . Ya da 1 ay daha
Eşim kamuda çalışan bir hekimdi ve sorumluluğu
izin kullanıyor. Bazı hususlar, çalışan kişi ile
ben üstlenmiştim. Arada bir süt emmesi için ken-
işyerinin anlayışına kalıyor. Yeni düzenlemeler
disine götürüyordum. Yani babalara da iş düşü-
için hükümetin yaptığı bir takım çalışmalar var.
yor. Avrupa’da bir kadının hem kariyer hem anne-
Bunların bazıları oldukça tartışmalı. Kadına anne
lik yapması oldukça zor. Bu yüzden de genç nüfus
olarak verdiğimiz haklar, kadını iş ortamından
gittikçe azalıyor.
uzaklaştırabiliyor.
dergi mart/nisan 2016
71
Ağız Kanserleri - Erken Tanı Bakımından Dişhekimliği
Klinik Bulgular ve Tedavi Yaklaşımları
Prof. Dr. Semih Özbayrak,Prof. Dr. Filiz Namdar Pekiner
Quintessence Yayıncılık
Öncü belirtiler ve radikal tedavi yaklaşımı arasında çoğu kez önemli zaman kaybının söz konusu
olduğu, malign tümörler bakımından relatif küçük bir oranda olmakla birlikte rastlanma sıklığının giderek arttığı ağız kanserlerinin erken tanısında ve dolayısı ile prognozu kötüleşmeden hastaları yönlendirmede dişhekimleri 1. derecede sorumludurlar. Herhangi bir değişimin direkt olarak görülme
şansı bulunmasına rağmen hastaların farkındalık eksikliği, belirtiyi hafife alma, önemsememe gibi
yaklaşımlarının yanı sıra ilgi alanları öncelikli olarak dişlere odaklanan dişhekimlerinin de günlük
rutinlerinin dışında olan değişimleri değerlendirme pratiğinin eksikliğine bağlı olarak bu konudaki
tanı çoğu kez II. ve III. evrede konulabilmekte, buna bağlı prognoz veya postoperatif defeklerin de
belirli oranda kötüleştiği bir gerçektir. Prekanserözlerin ve oral mukoza kanserlerinin morfolojik ve
histopatolojik değişim örneklerinin ön planda ele alındığı bu kitapta ağız kanserleri epidemiyolojisi,
etyolojik faktörler, erken tanı kriterleri ele alınmıştır. Ağız kavitesinde epitel kaynaklı olan ve olmayan malignomlar, tükürük bezi kaynaklı malignomlar orijinal resimlerle örneklenmiştir. Ağız kanserlerinde uygulanan tedavi yaklaşımları geniş bir literatür taraması şeklinde ele alınmış ve dişhekimliği
yaklaşımı bakımından özel bir konuma sahip olan kanser tedavisinde ortaya çıkan oral belirtiler yine
orijinal resimlerle vurgulanmıştır. Kitap okuyucuya toplam olarak 378 renkli resim, 13 şekil ve 6 tablo
ile teorik bilginin yanı sıra değişimlerin çeşitliliği konusunda görsellik de sunmaktadır.
VEFAT
İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi 1970 yılı mezunlarından, Odamız üyesi Dişhekimi Mustafa Tırhan Tiryaki
(Dişhekimi Murat Tiryaki’nin babası),
İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi 1991 yılı mezun-
DEVREN KİRALIK MUAYENEHANE
Şişli Abide-i Hürriyet Caddesi’nde 160 m² kiralık mülkte tüm
ekipmanlarıyla devren dişhekimi muayenehanesi,
İletişim: 0532 272 86 26
larından, Odamız üyesi Dişhekimi Ali Erdal Yazgan,
Odamız üyesi Dişhekimi Fuad İşlek’in ağabeyi Abdullah
İşlek,
Odamız üyesi Dişhekimi Nuriye Errdoğdu’nun annesi Melek
Şişli Halaskargazi’de, kiralık mülkte tüm ekipmanlarıyla
devren dişhekimi muayenehanesi,
İletişim: 0555 234 91 10
Erdoğdu, vefat etmiştir.
Meslektaşlarımızın, ailelerinin ve yakınlarının acılarını paylaşır başsağlığı dileklerimizi iletiriz.
76
dergi mart/nisan 2016
Bakırköy PTT yakınlarında devren kiralık muayenehane,
İletişim: 0535 735 26 51
Tek Doktor
> Brendan Reilly,MD
> Koton Kitap
uzmanı. Hastaları evinde de ziyaret eden her
türlü sorununu önce gören ve tedavisine kendi
sınırlarında çaba gösteren bir hekimlik yapmış.
Şimdi Newyork un en prestijli hastanelerinden
Newyork Presibiteryen Hastanesi acil bölümünün
başında. Hastalıklarla değil, insanla uğraşan bir
hekim. O nedenle kitaba adını veren, her hastanın
ömür boyunca ( ya da uzun yıllar diyelim, ömürler
çakışmayabilir) , danışabileceği, onu her yönüyle
çok iyi tanıyan “tek doktoru” olmasını savunuyor.
Şimdilerde unutulmuştur, tekrar hatırlatmakta
yarar var, odamızın ve TDB nin de uzun yıllar
savunmuş olduğu temel politikalarından birisi olan
diş hekimliğinin her dalında uzmanlık olmaması
yaklaşımının kanıtlarını da buluyoruz kitabın bir
çok sayfasında. Amerika’da tıbbın her alanında
uzmanlığın hastalığın teşhisini nasıl zorlaştırdığını
anlatıyor, yetersiz bıraktığını gösteriyor bir çok
hasta deneyiminde.
> Eski tip hekimlik ( hastanın kendisini yakın
hissettiği, yakından tanıdığı, sağlık danışmanı gibi,
kendisini öyle tanımlıyor ) ile yeni tip hekimliğin
Dişhekimi
Rıfat Yüzbaşıoğlu
[email protected]
78
dergi mart/nisan 2016
Her sayfası günümüzde çok ihtiyacımız olan hek-
(fazla uzmanlaşmış) bir tür bileşimini savunuyor,
imlik felsefesiyle ilgili hacimli bir kitap “Tek Dok-
doğru teşhis ve tedavi için. En son tanı araçlarının,
tor”. Felsefe deyince sizi korkutmasın, baştan
MR ların, ultrasonların nasıl yetersiz kaldığını,
sona hekim- hasta ilişkileri, vaka çözümleri ve
klasik muayenenin bir stetoskopun ( siz ayna
hekimlik pratiği üzerine kurulmuş, keyifle , mer-
sond olarak düşünün) önemini de kanıtlıyor hasta
akla okunabilecek, keşke bitmese diyebileceğiniz
deneyimleriyle.
kitaplardan. Oldukça hacimli, tam 557 sayfa. İlginç
> Amerikan sağlık sisteminin de nasıl verimsiz
yanlarından birisi, arkada notlar bölümünün de
olduğunu, en çok harcama yapılmasına karşın bir
sanki kitabı özetlemek istercesine sadece sayfa
çok ülkenin gerisinde kalma nedenleri, bir çok
numarası vererek bazı sayfalardaki bölümlerden
testin, ilaçların gereksiz kullanımı, çok ciddi tıbbi
uzun açıklamalarda bulunması .Bir çok kitap için
hatalar ( bir yoğun bakım ünitesinde hasta başına
sıkıcı olan bu bölümün ayrıca zevkle okunabilmesi.
günde 1.7 hata yapıldığını bunların % 29 unun
En güzeli de bu güzel kitabın redaksiyonunu bir
ölümcül olduğu ), negatif ve pozitif hatalar ( yok
meslektaşımızın, Nilüfer Bora’nın yapmış olması.
dersin vardır, var dersin yoktur ) acil servisler-
Kitabı okuduktan sonra öğrendim Bora’ nın diş
in nasıl her yerde yetersiz hale geldiği, hizmet
hekimi olduğunu. Belki o yüzden Dr Reilly’nin
karşılığı ödeme sisteminin kaynakları tüketmes-
anlattığı her hastasında kendi hastalarımdan bir
ini, aydınlatılmış onamdan, birlikte karar almaya,
parça bulabildim.
teşhisin anlık değil zaman alan bir süreç olduğu,
> Dr Brendan, Amerika nın değişik bölgelerinde
bazen keyifli, bazen trajediyle karşılaşacağınız
bir tür aile hekimi gibi çalışmış genel dahiliye
hayat yolculuğu gibi bir kitap, yolunuz açık olsun.
Aidat ödemeleriyle ilgili bilinmesi gerekenler
Banka havalesiyle yapılacak ödemelerde:
DENİZBANK Harbiye Şubesi Şube Kodu: 2060 Hesap No:6394112 IBAN: TR 43 0013 4000 0063 9411 2000 01
GARANTİ BANKASI Cihangir Şubesi Şube Kodu: 575 Hesap No:6299545 IBAN: TR 81 0006 2000 5750 0006 2995 45
TEB Harbiye Şubesi Şube Kodu: 380 Hesap No: 38609378 IBAN: TR72 0003 2000 0000 0038 6093 78
TÜRKİYE İŞ BANKASI Pangaltı Şubesi Şube Kodu: 1041 Hesap No: 630289 IBAN: TR 87 0006 4000 0011 0410 6302 89
YAPI KREDİ BANKASI Elmadağ Şubesi Şube Kodu: 124 Hesap No: 81802288 IBAN: TR 24 0006 7010 0000 0081 8022 88
(Denizbank ve TEB şubelerinden havale yaptırdığınız takdirde havale ücreti alınmayacaktır)
Notlar:
• Aidatınızı ve birikmiş aidat borçlarınızı yatırmadan önce Odamız 0.212 296 21 06 no.lu telefondan aidat miktarınızı öğrenmenizi önemle rica ederiz.
• Aidatlarını bankamatikten yatıran meslektaşlarımızın Odamızı arayıp bildirmelerini rica ederiz.
KREDİ KARTI BİLGİLERİ (KREDİ KARTIYLA YAPILACAK ÖDEMELERDE)
Peşin
Taksitli
GARANTİ BANKASI (3 TAKSİT)
YAPI KREDİ BANKASI (3 TAKSİT)
FİNANSBANK
(3 TAKSİT)
TÜRKİYE İŞ BANKASI
(3 TAKSİT)
DENİZBANK
(3 - 6 TAKSİT)
TEB
(1 - 9 TAKSİT)
KART SAHİBİNİN
ADI SOYADI: ..................................................................
CEP TEL: ...................................................................
ADRESİ: ..................................................................................................................................................................
ŞEHİR: .................................... İLÇE: .................................. POSTA KODU: ..........................................................
KART NUMARASI:
SON KULLANMA TARİHİ:
GÜVENLİK KODU (CCV):
Yukarıda belirttiğim tutarın, VISA, MASTER CARD kredi kartı hesabıma borç kaydedilerek, GARANTİ BANKASI Cihangir Şb., YAPI KREDİ BANKASI Elmadağ Şb., FİNANSBANK Osmanbey Şb., DENİZBANK Harbiye Şb.,
İŞBANKASI Pangaltı Şb., TEB Harbiye Şb. nezdindeki ilgili hesabınıza yukarıda belirtilen bankalar ile İSTANBUL
DİŞHEKİMLERİ ODASI arasında yapılan anlaşma koşulları çerçevesinde alacak kaydedilmesini kabul ediyorum.
Lütfen hesabımdan .............................................................................................................TL tahsil ediniz.
TARİH:
AD SOYAD:
İMZA:
dergi mart/nisan 2016
79
“Hiç bir şey yeni açılmış bir
sinir ucu kadar acı vermez”...*
Dişhekimliği tarihi de; bütün diğer tıp alanlarında olduğu gibi, gelişen tedavi yöntemleri, sürekli yenilenen teknolojik gelişmeler ve
daha işlevsel araç gereçlerle beraber, ‘eski’nin yerini ‘yeni’nin aldığı bir devinimi içinde barındırır. Eski, hep aşılabilen, yenilenebilendir dişhekimliğinde. Hekim tarafından görünen budur. Ama işin bir de hasta tarafı var. Aşılabilmesi en zor olan, hastanın korkusudur. Yani sahadaki adıyla “dişçi korkusu”. Dişhekimlerinin tedavilerde başarılı ve sağlıklı bir sonuca ulaşabilmesinin ilk koşullarından
biri hastadaki bu korkuyu yok etmek, olmadı elimine etmek olmalı. Hayatın her alanında sürekli işlenen ve diri tutulan bu korkuyu iyi
tanımamız, iyi anlamamız şart. Bu yazımızda, sinemada dişhekimliğinin nasıl yer aldığını irdeleyeceğiz. Korkuların nasıl sürekli var
kılındığını, farklı farklı sinema filmlerinde ele alacağız. Bunun yanında sinemaseverler açısından da enteresan bir gezi olacağını düşünüyoruz. İlk filmimiz Marathon Man. Hayırlı seyirler efendim...
80
Yönetmenliğini John Schlesinger’in yaptığı, baş-
Vahşi Koşu, yani özgün adıyla Marathon Man,
rollerini Dustin Hoffman, Roy Scheider ve Lau-
William Goldman’ın aynı adlı gerilim romanından,
rence Oliver’in paylaştığı, 1976 yapımı Marathon
yine Goldman tarafından uyarlanmıştır. Film, dok-
Man (Vahşi Koşu) filmindeki Laurence Oliver’in
tora öğrencisi bir maraton koşucusu olan Dustin
unutulmaz repliği, filmin acımasız sahneleri hak-
Hoffman’ın Central Parkta yaptığı koşu ile başlar.
kında yeterince bilgi vermektedir. Ne var ki bu
CIA ajanı Doc (Roy Scheider), eski Nazi suçlusu
Çetin Hakan Şeker
en acımasız şiddet sahneleri, bir dişhekimi tara-
ve elmas kaçakçısı Szell’in (Laurence Olivier) pe-
[email protected]
fından uygulanır...
şindedir. Ancak Szell tarafından ölüm fermanı im-
dergi mart/nisan 2016
sorar. Aldığı cevaptan tatmin olmayınca koltukta
oturan Babe’in sağlam dişlerinden birini oymaya
başlar. Anestezisiz... Acı dayanılmaz olunca durur.
Cevabını almak için bir ağrı kesici solüsyonu da
ödül olarak sunar.
Soru, cevap, sinir ucu. Bu böyle devam eder.
İşte çok uzun yıllara yayılan dişçi korkusu, olabilecek en ürkütücü muayenehane, eskimiş aletler ve
psikopat görünümlü, takıntılı bir dişçinin de yerini
almasıyla beraber namluya sürülmüştür artık. Korku, filmin bu sahnelerinde öyle
iyi işlenmiştir ki, ortada şiddetli
darbeler, vahşi vuruşlar ve kanlı planlar olmamasına rağmen,
Babe’in terli, acıdan çıldırmış
ve olağanüstü korkmuş yüzü
seyirciyi çok fazla rahatsız eder.
Öyle ki, ilk gösterimden sonra
bazı sahneler filmden çıkarılMarathon Man / Vahşi Koşu
Oyuncular: Dustin Hoffman, Laurence
Olivier, Roy Scheider
1976, Macera, Aksiyon
İlk gösterim tarihi: 6 Ekim 1976
Yönetmen: John Schlesinger
Film müziğinin bestecisi: Michael Small
Sinematografi: Conrad Hall
Ödüller: 1977 David di Donatello En iyi
yabancı erkek oyuncu (Dustin Hoffman)
mıştır.
Filmin
başarısında
Dustin
Hoffman’ın muhteşem bir oyunculuk çıkarmasının yanında, Laurence Olivier’in, canlandırdığı
Szell karakterini çok iyi işlemesinin de payı büyüktür. Hatta Laurence Olivier’in
Dustin Hoffman, Yönet-
canlandırdığı Szell karakteri, sinema tarihindeki
men John Schlesinger ile
en etkileyici kötü adamlardan biri olmuştur.
filmin setinde.
Böylesi sert “işlem” sahnelerini izleyen izleyicizalanır. Szell, özel bir banka kasasında olan nazi
ler, korkularına daha bir sarılıp paranoyaklaşır mı,
elmaslarının peşindedir ve Doc’ın kardeşi Babe’in
yoksa gerçek dişhekimleri ve gerçek muayene-
(Dustin Hoffman) peşine düşer. Ortada bir güven-
hanelerle yüzyüze geldiklerinde güven duyguları
lik sorunu vardır. Szell (Laurence Olivier), Nazi es-
artar, kaygıları azalır mı? bilinmez... Bilinen acının
kisi bir dişhekimidir. Onu dişçi koltuğuna oturtur.
izleyiciler tarafından hatırlanabilir olduğudur.
Babe’e (Dustin Hoffman) sorduğu tek bir soru vardır. “is it safe?”, “güvenli mi? Szell, dişçi koltuğu
* Laurence Oliver’in filmdeki unutulmaz repliği.
sahnesi boyunca sinir bozucu bir şekilde aynı soruyu tekrar tekrar sorar. Aradığı cevap, nazi elmaslarının yıllar önce konduğu gizli kasanın gizli servisler tarafından bilinip bilinmediğidir. Babe’nin
ise ne elmaslar, ne gizli kasa, ne ortalıkta cirit atan
ajanlar hakkında hiçbir fikri yoktur. Olaylardan
bi’haber, acıdan kurtulmak adına bazen güvenli,
bazen güvenilmez olduğunu söyler, bu hiç bilmediği durumun.
Filmde oldukça uzun süreleri alan bu sahneler şöyle gelişir. Szell izbe bir mahzenin orta yerinde, eskimiş bir dişçi koltuğuna oturtulan Babe’in şaşkın
bakışları arasında masaya dişçi aletlerini yerleştirmeye başlar. Oldukça sakin bir şekilde sorusunu
dergi mart/nisan 2016
81
Sezgisel Fedalarıyla Ünlü, Tüm Zamanların En Büyük Hücum Oyuncusu
Satranç Dünyası
Riga Sihirbazı Mihail Nehemyeviç Tal
1936’da Letonya’nın Riga şehrinde doğan Mihail Nehemyeviç Tal, Henüz 7 yaşındayken doktor babasının verdiği eğitim ile satranç stratejilerine hakim olmuştur. Okul yıllarında dönemin satranç merkezleri olan “Öncüler Sarayı”na devam ederek becerilerini geliştirir. Hızla ilerleyen Tal 1954 yılında usta
unvanını alır. 1957 yılında inanılmaz bir başarı gösterir ve Botvinnik , Petrosian ve Keres gibi devlerin
önünde 24. Rusya Birinciliği’ni kazanır. Bu başarı ona Büyükusta unvanını getirir. 1959 yılında Dünya
Şampiyonu Botvinnik’in karşısına çıkar ve maçı kazanarak zamanın en genç Dünya Şampiyonu unvanını da alır. Ertesi yıl, 1961’de yine Botvinnik’e yenilerek unvanı devreder. Satranç oyununun en tipik
atak oyuncusu olarak tanınır. Hayal gücü çok geniş ve güçlü ataklarıyla pek çok başarı kazanmıştır.
Satranca yaklaşımı oldukça pragmatik olan Tal, pek çok oyunu rakiplerinin karmaşık pozisyonlarda
doğru savunmayı bulamaması sayesinde kazanmıştır. Yine de bu oyunlar seyircilerde hayranlık ve
heyecan yaratmıştır. Satranç otoriteleri tarafından tüm zamanların en büyük hücum oyuncusu olarak
olarak kabul edilmiştir. Tal, kombinatif becerilerinin şaşırtıcılığı sebebiyle “Riga Sihirbazı” olarak da
anılır. Sezgisel fedaları pek çok zaman oyun sonrası analizlerde çürütülür ama masa başında Tal ile
başa çıkmak inanılmaz güçtür. Tal sezgisel fedalarını nasıl yaptığını ve oyun esnasında bazen neler
düşündüğünü, “Su aygırını bataklıktan çıkarmak” makalesinde anlatmakta;
“Bir Sovyetler Birliği şampiyonasında Vasiukov’la oynadığım oyunu asla unutamam. At fedası yapmaya niyetlendiğim çok karışık bir konuma ulaşmıştık. Belirsiz bir fedaydı; çok fazla olasılık vardı;
varyantları analiz etmeye başladığımda üzüntüyle farkettim ki fedadan bir sonuç çıkmıyordu. Fikirler
ardı ardına kümeleniyordu. Sonuç olarak her türlü hamlenin dolu olduğu karışık varyantlarla kafam
karmakarışık oldu. Satranç eğitmenlerinin tavsiye ettiği gibi şu meşhur varyant ağacının dallarını
kolaylık olsun diye ne kadar budasam da benim ağacım inanılmaz şekilde büyüyordu. O an birden
bir sebeple Korney Ivanovi Chukovsky’nin klasik bir beyitini hatırladım. ‘Ne zor işti, su aygırını o bataklıktan çıkarabilmek’ Ne sebepten su aygırının o an satranç tahtasına girdiğini bilmiyordum ama
seyirciler benim pozisyonu analiz ettiğimi düşünürlerken, ben bütün gücümle su aygırını bataklıktan çıkarmaya çalışıyordum. O an aklımda krikolar, kaldıraçlar, helikopterler hatta çekme halatları
girmişti. Uzunca süren düşüncelerden sonra bir mühendis olarak yenilgiyi kabul ettim ve kızgınlıkla
“Bırak, boğulursa boğulsun” dedim. O an su aygırı satranç tahtasına geldiği gibi aniden yok oldu. O
an pozisyon bana o kadar da karışık gelmemeye başladı. Anladım ki aslında bütün varyantları hesaplamak mümkün değildi, at fedası tamamıyla sezgisel bir fedaydı. Oyunu çok enteresan pozisyonlara
da götürdüğünden fedayı yapmadan edemezdim.”
Bir sonraki gün, gazetelerde şöyle bir haber vardı.”Mikhail Tal 40 dakika boyunca pozisyonu çok
dikkatli bir biçimde analiz ettikten sonra, çok iyi hesaplanmış bir at fedası yaptı....”
Mihail Tal çoğunlukla böbrek problemleri için sık sık hastaneye yatırılmak zorundaydı. Buna rağmen
sigara tiryakisi ve içki tutkunuydu. Sonunda hastalıklı böbreklerinin biri çıkarıldı. Tal, 28 Haziran
1992’de Moskova’da bir hastanede böbrek yetmezliğinden öldü.
Mihail Tal - Evgeni Vasiukov (Kiev - 1964)
1.e4c6
2.Nc3d5
3.d4dxe4
4.Nxe4Nd75.Nf3Ngf6
6.Ng3e6
7.Bd3c5 8.O-Ocxd4 9.Nxd4Bc5 10.Nf3O-O 11.Qe2b6 12.Bf4Bb7
13.Rad1Nd5 14.Bg5Qc7 15.Nh5Kh8 16.Be4f6 17.Bh4Bd 18.c4Ba6
19.Nxg7Kxg7 20.Nd4Nc5 21.Qg4+Kh8 22.Nxe6Nxe6 23.Qxe6Rae8 24.Qxd5Bxh2+ 25.Kh1Qf4 26.Qh5Qxe4 27.Rfe1Qg6
28.Qxg6hxg6 29.Bxf6+Kg8 30.Rxe8Rxe8 31.Kxh2Bxc4 32.Rd7Re6
33.Bc3Bxa2 34.Rxa7Bc4 35.Kg3Bd5 36.f3Kf8 37.Bd4b5 38.Kf4Bc4
39.Kg5Ke8
44.g4Re2
49.Rd4Re6
40.Ra8+Kf7
45.Bc5Re5+
50.f4Ke8
41.Ra7+Ke8
46.Kh6Re6
51.Kg7Be4
42.b4Bd5
43.Ra3Kf7
47.Rd3Bc6
52.Bb6Bf3
48.Rd8Re8
53.Rd8+Ke7
54.Rd3Be2 55.Bd8+Ke8 56.Rd2Re3 57.Bg5Bd3 58.f5
82
dergi mart/nisan 2016
Minik Apeller, Ortağın Posta Güvercinidir...
Briç Dersleri
Apel Kontruna Cevaplar
En sık rastlanan apel kontru, uvertür kuvvetinde ve uzun rengi olmayan bir eli gösterir. Kontrcunun
ortağı ilk önce ve geçici olarak kontrun kuvvetinin asgari olduğunu (14 ODP) kabul eder. Her zaman
olduğu gibi, bir majör fitini kaçrmamak gerekir.
Kontrcunun ortağı iki şeye dikkat etmelidir: Ortağını ilgilendirebilecek bir renk göstermek (tercihan bir majör) ve vereceği cevabın seviyesini doğru seçmek. Pek çok oyuncu, apel kontruna cevap
vermesini bilmez. Çok zayıf bir elle de aynı cevabı verirler, manş yapabilecek bir elle de...
Oysa verilecek cevapları üç bölgeye ayırmak gerekir;
a) Zayıf bölge: (0-7 OP, Ekonomik konuşma)
Kontrcunun ortağı en uzun rengini ve tercihan majörünü gösterir (çünkü ‘kontr’ genellikle majörlerden birini veya her ikisini vaadeder).
Örnek:
Batı Kuzey Doğu Güney
1
Kontr Pas
?
3 puan. Köre kontr genellikle dört pik vaadeder. Bu nedenle konuşmaların seviyesi-
Çetin Hakan Şeker
ni düşük tutarak 1 Pik demek, 2 Trefl demekten daha doğrudur. Bu örnek, briçte bir
[email protected]
oyuncunun elini iki kez göstermeye kalkmasının ne kadar yanlış olduğunu kanıtlamaktadır.
b) Orta bölge: (8-9 OP, Forsing olmayan cesaret verici konuşma)
Diyelim ki Batı’de şöyle bir eliniz var ve ilk konuşmalar şöyle:
Örnek:
Kuzey
1
Doğu
Kontr
Güney Batı
Pas
?
Bu elle, ortağınızın 17 OD puanı varsa manş umabilirsiniz. Yani elinizde sadece 1
puanla yapmış olacağınız konuşmanın aynısını yapamayacağınız açıktır.
Doğru cevap 2 Pik’tir. Bir apel kontruna karşı 8-9 puanla şu konuşmalardan birini
yapabilirsiniz.
- Kontrcunun vaadettiği majörden dört kağıtla veya minörden beş kağıtla forsing
olmayan bir sıçrama.
- Cesaret verici 1 SA deklaresi.
- İstisnai olarak, hasmın renginden sıralı en az beş kağıtla pas geçebilirsiniz
c) Kuvvetli Bölge: (10 Puan ve üstü, Manş ihtimali)
Nihai kontratı belirlediyseniz, hemen manş ilan ediniz. Tamamlayıcı bilgilere ihtiyacınız varsa veya
şlem ihtimali görüyorsanız CUE-BİD yapınız (bunu ileriki sayılarda detaylıca işleyeceğiz).
Örnek:
Kuzey
1
V975
V76
A5
RDV6
Doğu
Kontr
Güney Batı
Pas
?
12 OP. Kontrat 4 Pik gibi görünüyor ama ortağımın belki sadece 3 piki vardır. Daha
fazla bilgi almak için cue-bid yapmalıyım. 2 Karo. Eğer 2 Karo üzerine konturcu 2
Kör derse 2 Pik derim. Böylece hemen 4 Pik diyemeyişimin nedenini anlar. Elinde 4
adet pik varsa 3 Pik deklare eder (ben de 4 Pik derim).
d) Kontrdan sonra sağdaki rakip konuşmuşsa:
Kontrcu artık konuşmak zorunda değidir. Bununla beraber zayıf bile olsa (7 OP) bir renk gösterebilir.
Örnek:
Kuzey
1
D986
54
AR86
10 7 5
Doğu
Kontr
Güney Batı
1
?
Bu durumda kontrcunun ortağı ‘free bid’ denilen bir serbest konuşma yapabilir.
Yani aradaki oyuncunun konuşması üzerine artık kontru kaldırmak zorunda olmadığı halde biraz puanı varsa konuşabilir.
dergi mart/nisan 2016
83
Oğluma Mektup II
Sevgili oğlum, beni şu an dünyanın en güçlü
benim Fransızca bilmediğimi anlaman en az
ve en bilgili insanı sanıyorsun. Ben de inancı-
5-6 yıl sürecek, böylelikle ergenliğine kadar
nı sarsmamak adına, dinazorlardan itfayecile-
baba mitosumu koruyabilecektim. Durumu an-
re, penguenlerden uçaklara bütün sorularını
ladığında da, kafanı kaldıramadığın ergenlik
cevaplıyor, isteğin üzerine zıplayarak tavana
dertlerinin arasında kaynar giderim diye dü-
değiyor ve ancak çok güçlü bir insanın kaldı-
şünüyordum. Fikrimi annene açtığımda, hiçbir
rabileceğine inandığın eşyaları havaya kaldırı-
şey söylemeden suratıma baktı. Yüzünde, ‘ben
yorum. 5 yıldır seni kendime hayran bırakmak
sana daha ne diyeyim, utan!” gibi bir anlam
ve hayatındaki 1 numara olmak konusunda
vardı. Annenin, sırf seni düşünerek kurduğum
Dişhekimi Fırat Budacı
pek sıkıntı çektiğim söylenemez. Fakat artık
bu planı bir sahtekarlık olarak algılaması ve
[email protected]
anlıyorum ki, dinozor hikâyeleri anlatmakla,
üstüne üstlük, eğer böyle bir şey yaparsam
zıplayıp tavana değmekle seni idare ettiğim
durumumu sana açıklamakla tehdit etmesi
vakitler yavaş yavaş geride kalıyor. 5 yıldır be-
tam bir işgüzarlık. Bazı insanlar böyledir oğ-
nim başaktörü, senin hayranı olduğun bu oyun
lum, dürüstlükle işgüzarlığı birbirine karıştı-
burada son buluyor.
rırlar. Bu arada, yeri gelmişken söyleyeyim;
annen de İngilizce bilmiyor oğlum.
Sevgili oğlum, İngilizce bilmediğimi anlamana çok az kaldı. Şu an 5 yaşındasın, tahminim
Benim bu çağda neden İngilizce bilmediğimi
7 yaş civarı, kalın ve oturaklı sesimin sadece
merak edebilirsin. Öncelikle şunu söyleyeyim,
Türkçede iş gördüğünü tamamen anlamış ola-
İngilizce bilmemenin zekâyla bir alakası yok.
caksın. Geçen haftaya kadar her şey yolunday-
Ben tamamiyle eğitim sisteminin kurbanıyım.
dı. Anaokulundan gönderilen İngilizce ödevle-
Lisede İngilizcem 10’du benim. Bu yüzden
rine yardımcı olurken çok da zorlanmıyordum.
uzun zaman İngilizcem yeterli sandım. Meğer
Ödevlerin üzerindeki İngilizce açıklamayı tam
‘on numara düz lise İngilizcesi’, gerçek ha-
anlamasam da, tavşanın havuçla, sincabın
yatta hiç puan alamıyormuş. Bunu, bir turist
fındıkla, çiftçinin traktörle eşleştirilmesi ge-
tipimden medet umarak adres sorduğunda,
rektiğini anlamak çok zor olmuyordu. Fakat
elimle ‘burdan dümdüz’ işareti yaparak “Go
geçen hafta, ‘makas’ kelimesinin İngilizcesini
go go” dediğim gün anladım. Benim gibiler bir
“skayzırs” diye telaffuz ettiğimde, beni “Si-
turistle iletişim kurduklarında uzun süre ken-
zirs mı demek istiyorsun baba?” diye uyarman
dine gelemez. Turistin yokluğunda turistle ko-
biraz canımı sıktı. O an bu müdahalenin çok
nuşmaya devam ederler. O gün saatler boyun-
da üzerinde durmadım aslında, fakat hemen
ca, eğer faka basmasaydım turiste daha neler
arkasından dudaklarımı yuvarlatarak (dudak-
diyebileceğimi düşündüm. Gece yattığımda
larımı yuvarlatınca telaffuz olur sanıyorum),
uyuyuncaya kadar ulaşabildiğim en iyi İngiliz-
ineğe “Kouv” dememi,
“Kavv” diye düzel-
ce, “Go go go and ask somebody,” oldu. İşte
tince, tam anlamıyla yıkıldım. Ödeve, senden
bu, bütün dillerde gerçek bir trajedidir oğlum.
yine bir uyarı gelecek endişesiyle sadece ‘yes’
84
dergi mart/nisan 2016
ve ‘okey’ kelimelerini kullanarak devam ede-
Üniversiteye girdiğimdeyse hemen şair oldu-
bildim. Bütün gece, senin gözündeki ‘kusursuz
ğum için Türkçe’nin dehlizlerinde kayboldum.
baba’ konumumu nasıl koruyabileceğimi dü-
İngilizce’ye vaktim kalmadı. Gerek entelektü-
şündüm. Bu yaştan sonra İngilizce öğrenmek
el faaliyetlerim, gerek bohem hayata meylim
zor geldiği için, sana İngilizce değil Fransızca
yüzünden yabancı dile bakışım değişti. Böy-
bildiğim yalanını söylemeye karar verdim. Pla-
lelikle aniden İspanyolca’ya merak saldım.
nıma göre, yabancı dilin İngilizce olduğundan
İngilizce bilmeden bir süre İspanyol Kültür’e
(Cervantes İnstutie) devam ettim. Bu garip
etrafta benden başka gülen olmadığını göre-
üniversiteli kafa yapısını, 90’lı yılların iklimini
ceksin. Ölümümden sonraysa elinde kalan
anlatmadan sana açıklamam çok zor. Akdeniz
sadece “Babam çok iyi adamdı” olacak. Şa-
kültürüne özlem mi dersin, modernizmi zey-
şırma. Bunlara şimdiden hazırlıklı ol. Senden
tinyağıyla ovalamak mı dersin, artık sen karar
istediğim, İngilizce bilmediğimi öğrendiğinde,
ver. Önümdeki nimeti (İngilizce’yi) istikbale
ilk parçası yıkılan baba mitosunun zaten hiç
taşımaktansa, kenarda kalanı (İspanyolca’yı)
olmadığını baştan kabullenmendir. Mektubu-
ittirmeyi, beni farklı gösterecek bir girişim
mun sonlarına yaklaşırken, hayat Türkçe oldu-
olarak algıladım herhalde. Ya da şöyle diye-
ğunda bütün ukalalığımla her zaman yanında
yim; 10 kızın olduğu bir ortam düşün, İspan-
olacağımı söylemekten başka bir şey gelmi-
Kavv
Kouv
yolcayla 7’sini alırsın. İngilizceyle ise 10’uyla
yor elimdem. Zira seninle paylaşabileceğim
da anlaşır, ama gecenin sonunca ancak “See
çok az İngilizcem kaldı. “Çiftlikte 5 inek var”,
you,” alırsın. İşin gerçeği bu. Ama ilerde bana,
“Ağaçtaki üç maymuna bak!”, “Şimdi de bu üç
“İngilizcen yokken İspanyolca nerden çıktı
maymunu boya!” gibi İngilizce cümleler benim
baba?” diye sorarsan cevabım şöyle olacak:
son çırpınışlarım. İngilizcen ilerleyip hayvan-
“Don Kişot’u kendi dilinden okumak en büyük
lar âlemi karıştığında, ben artık yanında olma-
hayalimdi oğlum.”
yacağım. Sen âlemlerde İngilizcenle ilerlerken, ben, her şeyi bilen ama İngilizce bilmeyen
İşte böyle sevgili oğlum; evlatlar büyüdükçe
tüm babalar gibi kenardan gururlanacağım.
babalar kof çıkmaya başlar. Kabul ediyorum,
Baban
5 yaş gerçek babayı görmek için biraz erken
oldu. Üstelik konu sadece İngilizce de değil.
Not: Mektubumu bitirdikten sonra aklıma
İngilizce sadece bir başlangıç. 15-16 yaşların-
oğullarına belli konularda özlü sözler bırakan
da olaylara ne kadar düz yaklaştığımı, 20’li
babalar geldi. “Oğlum, sorunlar İngilizce olsa
yaşlarında kötü mizahın kalesi olduğumu,
da çözümler Türkçedir!” özlü sözü nasıl? Senin
30’lu yaşlarında bir dediğimi bir daha dediği-
için uygun mu? İşini görür mü? Beğenmediy-
mi, aynı anıyı defalarca anlattığımı, anlatırken
sen kullanmak zorunda değilsin. No problem.
dergi mart/nisan 2016
85
Dişhekimi İlhan İşler
[email protected]
86
dergi mart/nisan 2016
Değerli Meslektaşlarımız
Aramıza Hoşgeldiniz
İstanbul Dişhekimleri Odası Yönetim Kurulu
ŞİNASİ FURKAN SEVİL
TEMEL KÖKSAL
BATUHAN HIDIROĞLU
İSMAİL TUNÇ
ILGIN ÖZER
YASEMİNDEDEOĞLU
CELAL GENÇ
ZÜHAL TEKŞEN
ÖZLEM KARACA
BARİŞ AYDIN
EZGİ OYAN
HİLAL ASLAN
ÖZGÜR ERDEM YILMAZ
CEYHUNCANPOLAT
HÜSEYİN BIÇAKÇI
RAHMİ EKEN
GÖKHAN SAVAŞ
MOCHAMENT SERIF
AYŞE TEKE
SERAP BORUCU
EMİNE SUZAN TOKDEMİRLİ
VOLKAN ARIKAN
EMRE ASIM
ABDULLAH ERAY
BİLGE CANSU UZUN
VEYSEL BİLGE
MERVE AYCI
TARIK IŞIK
AHMET BARIŞ ÇAĞLAR KÖKDUMAN
İMRAN ÇAVUŞ
YAVUZ KURT
SEVİM ÜNAL
AHMET BARIŞ ÇAĞLAR KÖKDUMAN
MAHMUT SAMAN
MERVE AYCI
İSA CAN KÜÇÜK
GÖZDE SULAR
ARINÇ KARASLAN
GÖKÇE SARUHANOĞLU
ELIZAVETA LYASHKO
BATUHAN HAZAR AYŞEŞEK
SİBEL TÜMER
EMRE KOCAKAHYA
AYŞE EREN
HULKİ CANER YEĞİN
PELİN BOZBULUT
AHMET FARUK ERTÜRK
İLHAM AĞAKİŞİ
ENES KAYAR
MUHAMMED EDİPSEVER
SİBEL AYDIN
ARZU DEMİR
AYŞENUR UZUN
GÜLSEVİM USTA
ABDULKADİR BURAK ÇANKAYA
BUĞRAHAN PEKER
BULUT HAKAN ŞAHİN
MEHMET ÖZDEN KALELİOĞLU
RAMAZAN TAŞYAPAN
VERDA CERASİ KASTORYANO
ÖZLEM KARACAN
ASLINURBAYAR
CEVAT TUĞRUL TURGUT
CİHAN ŞAHİN
SIRMAHAN ÇAKARER
SONER SERCAN ÇALIK
EZGİ ÇEKMEGELİ
KEMAL ARSLAN
AHMET HAMDİ ARSLAN
GÜRKANVURAL
HARE GÜRSOY
EMETULLAH EMİNE BÜYÜKATA
OGÜL LEMAN TUNAR
BİLGE DİRİCAN
EMRE ÖVSAY
MUSTAFA ÜNAL
İDİL DİKBAŞ
NAMIK SALMANOV
BURCU BAL KÜÇÜK
BİLAL BALTACI
ZEYNEP ÖZKURT KAYAHAN
BEKİR VAROL
PINAR KURSOĞLU
ESHAT ARAZ
ÖZLEM MALKONDU
ALPER KAAN ÖZER
NAZLI ŞİRİNSÜKAN
dergi mart/nisan 2016
87
88
dergi mart/nisan 2016

Benzer belgeler