Başyazı - Dörtdivan Anadolu Lisesi

Transkript

Başyazı - Dörtdivan Anadolu Lisesi
Cemil AYDIN
Dörtdivan Anadolu
Öğretmen Lisesi MüdürüBOLU
CANIM ÖĞRETMENİM
Sen benim için, ifadesi zor kelimelerle ifade
edilensin. Sen benim için, zor anlatılabilen birisin. Sen
benim için, çok kıymetlisin öğretmenim.
Sen bana; ana, baba, kardaş, arkadaş, yoldaş,
sırdaş kısaca her şeyimsin öğretmenim. “İlim Çin’de de
olsa gidip alınız” diyen Sevgili Peygamberimin bu sözüne
muhatap olansın. “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi
olurum” diyen Hz.Ali efendimizin sözünün muhatabısın.
Hocası İbn-i Kemal’in atının ayağından sıçrayan çamurla
gömülmeyi isteyecek kadar öğretmenine değer veren
cihan padişahı Yavuz Sultan Selim’in muhatabısın.
Tebeşirle boyanan ellerini öpsem,
Sevgi bağından gülleri derip yollarına sersem,
Sen yücelerin yücesi, mesleklerin en ulvicesi,
Senin için çok şey yapsam da, bir şey yaptım diyemem.
Sana kurşun sıksalar da kanın mürekkep olur,
Seni namerde muhtaç etseler de azmin yaşam kaynağın
olur.
Evet sen mesleklerin en ulvisi, en yücesi bütün
mesleklerin anası, yılmadan, usanmadan, bıkmadan her
türlü zorluğa göğüs gererek görevini en iyi şekilde
yapmaya çalışan kahraman. Senin için hiçbir şey
yapamamanın üzüntüsü içimizi kemiriyor.
Her türlü teknolojik iletişim araçlarının
alabildiğine yaygın olduğu günümüzde seni ne kadar
arayıp soruyoruz. Ne kadar gönlünü alabiliyoruz. Yoksa
hak etmediğin her türlü hakarete maruz mu bırakıyoruz.
Bütün bunlara rağmen sen yine mutluluk ve umutla
yoluna devam ediyorsun.
Yorgun olsan, şakaklarına ak saçlar düşse de,
Sen yine mutlu ve umutlusun öğretmenim,
Senin umudun parıl parıl parıldayan gözler,
Senin umudun gülücükleri eksik olmayan yüzler.
Sana kurşun sıksalar da kanın mürekkep olur,
Seni namerde muhtaç etseler de azmin yaşam kaynağın
olur.
Karşındaki gülen gözleri gülen yüzleri görünce
bütün yorgunlukları yok olan, aldığı bir telefonla hal
hatırının sorulmasına tarifi imkansız bir şekilde sevinen
ve mutlu olan sevgili öğretmenim; senin için ne kadar
çok şey yaptık desek te yine bir şey yaptık diyemeyiz.
Hiçbir maddi menfaat beklemeden gece gündüz
öğrencileri hayata hazırlamakla meşgul olan öğretmen,
kendi çocuğuna ayıramadığı zamanı ve emeği diğer
insanların çocuklarına harcıyorsa bunun karşılığında ise
sadece bir memnuniyet ifadesi, bir güzel söz duymak
ister. Zannedersem bu da öğretmenin doğal hakkıdır.
Sen mimarların dahi mimarı sevgili öğretmenim,
Bir harfin için kırk yıl mı ? Kaç yıldır bilmem kölenim,
Senede bir gün değil, her gün senin için ölenim,
Eller bilmese de kıymetini ben bilenim.
Sana kurşun sıksalar da kanın mürekkep olur,
Seni namerde muhtaç etseler de azmin yaşam kaynağın
olur.
Evet Sevgili Öğretmenim,
Gittiğin yere ışık saçan , gönüller fetheden, sımsıcak
dostluklar kuran, almadan çok vermesini bilen babası
olmayanlara baba, anası olmayanlara ana, kardeşi
olmayanlara kardeş, yuvası olmayanlara sıcak bir yuva,
kimsesi olmayanlara kimse olansın sen öğretmenim.
Senin hakkını nasıl öderim. Seni nasıl yalnızlığa
terk ederim. Seni nasıl yoksulluğa terk ederim. Seni nasıl
kimsesizliğe terk ederim. Senin nasıl namerde muhtaç
ederim. Bunların hiç birini hak etmiyorsun öğretmenim.
Seni seviyorum. Sen benim en kıymetli
hazinemsin. Sen benim bahçemde çeşit çeşit çiçekler
yetiştirip besleyen bir bahçıvansın. Sen benim evime
şekil veren bir mimar, sen benim sağlığıma gereken özeni
gösteren bir doktor, sen benim tarlamda en iyi ürünü
yetiştirmeye gayret eden bir mühendis, sen benim
ülkemi en güzel şekilde idare etmeye gayret gösteren bir
yönetici kısaca sen her şeyimsin öğretmenim.
Seni bir güne hapsedemem. Seni sadece bir gün
dilime almaya gönlüm razı olmaz. Sen hayatımın her anı
her şeyisin öğretmenim. Seni övgü dolu sözlerle anmaya
365 gün bile yetmez. Seni anlatmaya kalksam ciltler
dolusu kitap yetmez.
O halde seni nasıl anlatsam olur. Tek bir kelime
hepsini içine alır mı ne dersin. O halde sana
sesleniyorum:
CANIMDAN DA ÖTE CANIM ÖĞRETMENİM.